TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
15inci
Birleşim
1
Kasım 2012 Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Tekirdağ
Milletvekili Özlem Yemişçinin, Tekirdağ ilinde yaşanan sel
felaketine ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcının, Zonguldak Milletvekili Mehmet
Haberalın Organ Bağışı ve Nakli Haftası
mesajına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, mesleki ve teknik eğitimin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Çanakkale
Milletvekili Ali Sarıbaşın, 18/9/2012 tarihinde Çanakkalenin
Biga ilçesindeki sel felaketinde 3 vatandaşın yaşamını
yitirdiğine ve zarar gören vatandaşların mağduriyetlerinin
hâlâ giderilmediğine ilişkin açıklaması
2.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın, Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında
barikatların kaldırılması olayıyla ilgili
Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında kriz
çıktığına ilişkin açıklaması
3.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, büyük şehirlerde hatalı park
eden araçların yediemin otoparklarına çekilmesi
uygulamasının sıkıntılara neden olduğuna ve
buradan elde edilen gelirle ne yapıldığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
4.- Uşak
Milletvekili Dilek Akagün Yılmazın, AKPnin Atatürkten ve laik,
demokratik, çağdaş Türkiye Cumhuriyetinden korktuğuna ve Latin
harflerinin kabulü ile saltanatın kaldırılmasının
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
5.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, Adıyaman Milletvekili Mehmet Metinerin 14üncü
Birleşimde yaptığı gündem dışı
konuşmada cumhuriyetle ilgili ifadelerine ve cumhuriyet rejime
ilişkin açıklaması
6.- Çorum Milletvekili
Tufan Kösenin, tarımsal kalkınmayı desteklemek adına
köylerde kurulan süt hayvancılığı kooperatifleri üyelerine
borç tahakkuk ettirildiğine ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığının bu konuya çözüm
getirmesini talep ettiğine ilişkin açıklaması
7.- Adana Milletvekili
Muharrem Varlının, Hükûmetin pamuk fiyatlarıyla ilgili
düzenleme yapması ve akaryakıt ile gübre fiyatları konusunda da
çiftçinin sesini duyması gerektiğine ilişkin
açıklaması
8.- Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplanın, cezaevlerinde sürdürülen açlık
grevlerinde sağlık açısından kritik olan 50nci günün
aşıldığına ve yaşam hakkının
korunması adına herkesi daha duyarlı olmaya
çağırdığına ilişkin açıklaması
9.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işıkın, Erzincana ambulans ve helikopter
gelmesinde sıkıntı yaşandığına ve bu nedenle
hayatını kaybedenler olduğuna ilişkin açıklaması
10.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutçanın, Balıkesirin Marmara ilçesinde
yoğun yağışlar nedeniyle büyük zararların meydana
geldiğine ve bu yaraların acilen sarılmasını talep
ettiğine ilişkin açıklaması
11.- Gümrük ve Ticaret
Bakanı Hayati Yazıcının, Habur Gümrük
Kapısındaki uygulamalara ilişkin açıklaması
12.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın, kendisinin ifade etmediği bir konuyu kendisine atfetmesine
ilişkin açıklaması
13.- Plan ve Bütçe
Komisyonu Sözcüsü Ahmet Öksüzkayanın, 239 sıra sayılı
Komisyon Raporunun tekemmül edip etmediğiyle ilgili İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın ifadelerine ilişkin açıklaması
14.- Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, görüşmeler sırasında
yapılan oylamada sahte oy kullanıldığı ve Meclis
Başkanlığının bu konuda herhangi bir işlem
yapıp yapmayacağını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 69uncu maddesi ile
6253 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanununun 37nci
maddesinin 2nci bendi uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi ile
Sayıştay Başkanlığının 2011 yılı
harcamalarına ilişkin dış denetim raporlarının
Başkanlık Divanının 10/10/2012 tarihli
toplantısında görüşüldüğüne ve inceleme
sonuçlarının Genel Kurulun bilgisine sunulmasına karar verildiğine
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
tezkeresi (3/1029)
2.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek
başkanlığındaki bir heyetin, Slovakya Ulusal Meclisi
Başkanı Pavol Paskanın vaki davetine icabet etmek üzere 7
Kasım 2012 tarihinde Slovakyaya resmî bir ziyarette bulunmasına
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
tezkeresi (3/1030)
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay ve 21 milletvekilinin, Gediz Nehrindeki kirliliğin
nedenlerinin ve havzaya yaptığı etkilerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/388)
2.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan ve 19 milletvekilinin, İstanbul esnaf ve
sanatkârlarının sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/389)
3.- BDP Grup
Başkan Vekili Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve BDP Grup
Başkan Vekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Millî
Eğitim Bakanlığının neoliberal ekonomik dönüşüm
temelinde belirlediği öğretmen yetiştirme politikalarının
neler olduğunun ve ataması yapılmayan öğretmenler sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/390)
VII.- ÖNERİLER
A)Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- BDP Grubunun, 8/10/2012
tarihinde Bingöl Milletvekili Grup Başkan Vekili İdris Balukenin
Türkiye cezaevlerindeki sorunlar çözülmediği ve siyasi talepler yerine
getirilmediği için başlayan süresiz dönüşümsüz açlık
grevlerinin araştırılması amacıyla vermiş
olduğu Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
1/11/2012 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına
ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Mardin Milletvekili
Ahmet Türkün, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun Barış ve
Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Mardin Milletvekili Ahmet Türkün AK
PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
3.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, İstanbul Milletvekili Oktay
Saralın Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
4.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın, İstanbul Milletvekili Oktay
Saralın CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
5.- İstanbul
Milletvekili Oktay Saralın, İzmir Milletvekili Oktay Vuralın
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
6.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, İstanbul Milletvekili Oktay
Saralın şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
7.- Şanlıurfa
Milletvekili Abdulkerim Gökün, Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
8.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın, Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim
Gökün şahsına sataşması nedeniyle konuşması
9.- İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdunun, Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktarın şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
10.- Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın, İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdunun şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
11.- İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdunun, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
12.- İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdunun, Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktarın şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
13.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebinin Adalet ve Kalkınma Partisine ve AK PARTİ Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
14.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Isparta Milletvekili S. Nevzat
Korkmazın şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
15.- Isparta
Milletvekili Recep Özelin, Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmazın
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
16.- Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, Isparta Milletvekili Recep Özelin
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Şanlıurfa
Milletvekili Abdulkerim Gökün; Kamu İhale Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (2/901) (S.
Sayısı: 336)
4.- Finansal Kiralama,
Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/601) (S. Sayısı: 239)
X.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER
1.- 336 sıra
sayılı Komisyon Raporunun siyasi parti gruplarına aynı
zamanda dağıtılmadığı ve söz talepleri konusunda
sıkıntı yaşandığı gerekçesiyle bu kanun
teklifinin görüşülmesinin İç Tüzüke uygun olup
olmadığı hakkında
2.- 336 sıra
sayılı Kanun Teklifinin maddelerine geçilmesine ilişkin
oylamada karar yeter sayısının aranması istenmiş
olmasına rağmen karar yeter sayısının
aranmadığı gerekçesiyle Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Mehmet Sağlamın tutumu hakkında
3.- 239 sıra
sayılı Komisyon Raporunda tali komisyonların kararları yer
almadığından bu raporun tekemmül etmiş sayılıp
üzerinde görüşme yapılmasının İç Tüzüke uygun olup olmadığı
hakkında
4.- Karar yeter
sayısının aranması talebini gerçekleştirmediği
gerekçesiyle Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mehmet
Sağlamın tutumu hakkında
5.- 239 sıra
sayılı Kanun Tasarısının maddelerine geçilmesine
ilişkin olarak talep üzerine yapılan açık oylama sonucuyla
ilgili uygulamanın İç Tüzüke uygun olup olmadığı
hakkında
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın,
hayvancılık sektörünün bazı sorunlarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı (7/9758)
2.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin,
Süleymaniye Camiinde yapılan restorasyon çalışmalarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Bekir Bozdağın cevabı (7/9773)
3.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirelin,
Bakanlık teşkilatında istihdam edilen jeofizik mühendislerine
ilişkin sorusu ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün
cevabı (7/9940)
4.- İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin, Diyanet
İşleri Başkanlığından Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığına geçiş yapan personele ilişkin sorusu ve
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı (7/9942)
5.- Balıkesir Milletvekili Namık
Havutçanın, Balıkesir Ayvalıkta denizde kaybolan bir aileye ve
yürütülen arama kurtarma çalışmalarına ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahinin cevabı
(7/10111)
6.- Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet
Gümüşün, 29 yaşından büyük üniversite öğrencilerinin
askerlik işlemlerine ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
(7/10278)
7.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın,
taze meyve ve sebze ürünlerinin lojistik ve teşhirinde kullanılan
kasaların sağlığa etkilerine ilişkin sorusu ve Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı (7/10564)
8.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Başbakan, Başbakan Yardımcıları ve
müsteşarların makam araçları ve yakıt masraflarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Bekir Bozdağın cevabı (7/10882)
9.- İstanbul Milletvekili Erdoğan
Toprakın, şeker sanayinin geliştirilmesine ve şeker
enstitüsünün yeniden yapılandırılmasına,
Organik hayvancılığın
desteklenmesine,
- Adana Milletvekili Ali Halamanın, narenciye
üreticilerine DFİF kredisi verilmesine,
- Adana Milletvekili Ali Demirçalının,
Adanada 3 gün hastalığı sebebiyle telef olan hayvanlara,
- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceerin, saman
fiyatlarındaki artışa ve üreticinin mağduriyetine,
- Kars Milletvekili Mülkiye Birtanenin, Karsta
kapatılan bir süt fabrikasına,
- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin,
Sakarya-Sapancada bulunan bir taş ocağının çevreye
verdiği zararlara,
İlişkin soruları ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker in
cevabı (7/10913), (7/10914), (7/10915), (7/10916), (7/10917), (7/10918),
(7/10919)
10.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
Türk ekonomisi ile ilgili bir açıklamasına ilişkin sorusu ve
Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/11072)
1
Kasım 2012 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.02
BAŞKAN:
Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Fatih ŞAHİN
(Ankara)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 15'inci Birleşimini açıyorum.
III.-
Y O K L A M A
BAŞKAN Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre vereceğim.
Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak
salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik
sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik
personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen
üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel
aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri beşer dakikadır. Hükûmet
bu konuşmalara cevap verebilir. Hükûmetin süresi yirmi dakikadır.
Gündem dışı ilk söz, Tekirdağda
yaşanan sel felaketi hakkında söz isteyen Tekirdağ Milletvekili
Sayın Özlem Yemişçiye aittir.
Buyurun Sayın Yemişçi. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Tekirdağ Milletvekili Özlem Yemişçinin, Tekirdağ ilinde yaşanan
sel felaketine ilişkin gündem dışı konuşması
ÖZLEM YEMİŞÇİ (Tekirdağ) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Tekirdağ ilimizde 22-24 Ekim
tarihleri arasında meydana gelen aşırı sağanak
yağışlar neticesinde yaşanan sel felaketi hakkında
gündem dışı, şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Yaşanan bu üzüntü verici hadiseye geçmeden önce,
Atatürkü çok iyi özümsediğini zanneden ama aslında kendini bile
anlamakta zorluk çeken sözde aydınlık kesime seslenmek istiyorum:
Cumhuriyet kurulalı seksen dokuz yıl oldu, siz hâlâ
anlayamadınız. Neyi mi anlayamadınız? Siyaha beyaz,
beyaza siyah demekle olmuyor. Ulu Önder Atatürkün arkasına
sığınıp konuşmaktan vazgeçin artık.
Aslında biz ana muhalefete ve muhalefet partilerimize
değer veriyor, söylediklerini önemsiyoruz; yeter ki onlar bilgi sahibi
olmadan fikir sahibi olmasınlar.
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) Sele gel,
sele. Konumuz Tekirdağda seldi, yanlış mı anladık?
Tekirdağ ilimizde yaşanan seldi konumuz.
ÖZLEM YEMİŞÇİ (Devamla) Bilgileri
veriyorum: Yağışın başlamasıyla birlikte ilimizde
sel ve taşkınlar meydana gelmiştir. Bunun üzerine İl Afet
ve Acil Durum Yönetim Merkezi derhâl toplanmış, koordinasyon ve faaliyetlerine
başlamıştır. Saray ve Çorlu ilçe kaymakamlıklarında
kriz merkezleri oluşturulmuş, olaylara buradan müdahale ve
koordinasyon sağlanmıştır. Evlerini su
bastığı için vatandaşlarımız öncelikle
kapalı spor salonlarına alınmış, daha sonra Valilik
talimatıyla bölgedeki otellere yerleştirilmiştir. Evlerindeki boya,
badana gibi işlemler tamamlanıncaya kadar bu otellerde on gün süreyle
misafir edileceklerdir.
Başbakanlık AFAD bölgeye
acil yatırım ödeneği olarak toplam 750 bin lira
göndermiştir. Gönderilen ödenekten vatandaşlarımıza
yardım dağıtımı yapılmış ve bu
dağıtım devam etmektedir. Bölgedeki köylerimizde meydana gelen
altyapı hasarlarının tamir giderleri de yine bu yardım
ödeneğinden karşılanacaktır.
Kızılay bölgeye barınma
ve temel ihtiyaç malzemeleri göndermiştir.
Sağlık Müdürlüğümüzün
ambulans ve sağlık personeli ekibi görev alanında her zaman
olmuştur. Pazartesi gününden itibaren de bölgeye sosyal psikolojik destek
vermek amacıyla psikolog görevlendirilmiştir.
Kamu binalarımızda,
okullarımızda temizlik ve kurutma çalışmalarımız
devam etmektedir.
İl Afet ve Acil Durum
Müdürlüğü, Çevre Şehircilik Müdürlüğünden oluşan yedi ekip
ön hasar tespiti çalışmalarına başlamış, dokuz
yüz altmış noktada ön hasar tespiti yapılmıştır.
Mağdur olan vatandaşlarımızın evleri, iş yerleri,
ahır, samanlık, depo ve benzeri gibi binalardaki hasar -hafif, orta
ve ağır- tespit çalışmaları, analizleri iki gün
içerisinde yapılmış ve bu çalışmalar da devam
etmektedir. 9 Kasıma kadar vatandaşlarımızın başvuruları
kabul edilecektir. Kısaca, bölgedeki yaralarımız
sarılmaktadır.
Olaya ilişkin bizlere destek
veren Sayın Başbakanımıza, Hükûmetimizin temsilcilerine ve
olayın başladığı andan itibaren
halkımızın yanında saat mefhumu olmadan
çalışmaları yöneten Tekirdağ Valimize, tüm kamu kurum
kuruluşlarına Tekirdağ halkı adına teşekkür ediyorum.
Tekirdağda yaşanan sel felaketinde mağdur
olan tüm vatandaşlarımıza tekrar geçmiş olsun dileklerimi
sunuyorum. Tekirdağ halkı yalnız değildir, hiçbir zaman da
yalnız olmayacaktır.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; bugün 1 Kasım, Trakyanın en büyük ilçesi Çorlunun
düşman işgalinden kurtuluşunun 90ıncı yıl
dönümü. Çorlu ve Saray ilçelerimizin düşman işgalinden
kurtuluşunun 90ıncı yıl dönümünü büyük bir gururla
yaşamaktayız. Bu topraklar kanla alındı; bedeli, etiketi
olmaz. Bu şanlı kurtuluş günleri, Türk kadınıyla, Türk
erkeğiyle dünyaya meydan okuyarak alınmıştır.
Bağımsızlığımızı ve cumhuriyetimizi
özümsemek, onu konuşmak değil, ona sahip çıkmaktan geçer; sahip
çıkmak, çalışmaktan geçer.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZLEM YEMİŞÇİ (Devamla)
Çalışmaktan üşenenler de konuşmaktan vazgeçsinler.
Cumhuriyetimiz sahipsiz değildir.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yemişçi.
Gündem dışı ikinci söz, Zonguldak Milletvekili
Mehmet Haberalın Organ Bağışı ve Nakli Haftası
mesajı münasebetiyle söz isteyen Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcıya aittir.
Buyurun Sayın Atıcı. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.-
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının, Zonguldak Milletvekili
Mehmet Haberalın Organ Bağışı ve Nakli Haftası
mesajına ilişkin gündem dışı konuşması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; sizleri Cumhuriyet Halk Partisi Zonguldak
Milletvekilimiz Sayın Profesör Doktor Mehmet Haberal adına
saygıyla selamlıyorum.
Organ Bağışı ve Nakli
Haftasında bu konuşmayı yapmak elbette Sayın Mehmet
Haberala yakışırdı. Ancak kendisi Silivri toplama
kampınızda olduğu için bu onurlu görevi yapmak bana düştü.
İşte o zulümhaneden sizlere şöyle sesleniyor Sayın Haberal:
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bugün sizlere ülkemizde böbrek ve karaciğer nakilleriyle ilgili son durumu
özet olarak sunacağım.
Öncelikle, Hacettepe Üniversitesi hastanelerinde böbrek
nakline başlamamızda çok önemli katkıları olan, Hacettepe Üniversitesi
ve Bilkent Üniversitelerini kuran çok Değerli Hocam merhum Profesör Doktor
İhsan Doğramacıyı, keza, bu konuda katkısı olup
da aramızdan ayrılmış olan değerli
hocalarımı rahmetle, yaşayanları da şükranla
anıyorum. Ayrıca bu konuyla ilgili yasaların
çıkarılmasını sağlayan dönemin Türkiye Büyük Millet
Meclisi ve Senato üyelerini, yine dönemin Diyanet İşleri başkan
ve yardımcılarını, basını ve sivil toplum
kuruluşlarını şükranla anmayı bir borç biliyorum.
Organ ve doku nakillerinin bugünlere gelişinde çok önemli katkılar
sağladılar.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizde akrabadan ilk böbrek nakli 1975 yılında
Doktor Mehmet Haberal ve arkadaşları tarafından
yapılmıştır. Avrupa Transplantasyon Merkezinden 1978 yılında
getirdiğim böbrek ile ölüden ilk böbrek nakli yine Mehmet Haberal ve
arkadaşları olarak tarafımızdan gerçekleştirildi.
Yoğun çalışmalar
sonucunda Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Senatodan 2238 sayılı Yasa
çıktı. Yasanın önemli maddeleri şunlardı:
Herhangi bir bedel veya çıkar
karşılığı doku ve organ alınması veya
saklanması yasaktır.
18 yaşını bitiren ve
mümeyyiz olan kişiler 2 tanık önünde organlarını
bağışlayabilirler.
Bu bağış için
kişinin aile ve yakınlarından izin alınması gerekir.
2238 sayılı Yasanın
ilk uygulaması da yine Doktor Mehmet Haberal ve arkadaşları
tarafından 1979 yılında ülkemizde ilk kez ölüden alınan
böbrek nakli gerçekleştirildi.
Her hastadan rıza
alınması zaman kaybına neden oluyordu bazen. Bu nedenle yeni bir
yasa hazırladık. Bu yasaya göre Hekimler Kurulunun beyin ölümü
teşhisi koyduğu kişinin yanında izin alacak kimse yok ise
izin alınmadan doku ve organları alınabilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2594 sayılı Yasanın çıkmasıyla ülkemizde
karaciğer ve kalp transplantasyonlarının da önü
açılmış oluyordu. 1988 yılında ülkemizde ölen bir
vatandaşımızdan alınan karaciğer Doktor Mehmet Haberal
ve arkadaşları tarafından ilk kez bir kronik karaciğer
hastasına başarıyla nakledildi. 1990 yılında ülkemizde
ve Avrupada çocuklarda ilk kısmi karaciğer nakli yine Doktor Mehmet
Haberal ve arkadaşları tarafından yapıldı. 1990
yılında dünyada erişkin bir hastada ilk kısmi
karaciğer nakli yine Doktor Mehmet Haberal ve arkadaşları tarafından
yapıldı. 1992 yılında yine dünyada ilk kez aynı organ
vericiden hem kısmi karaciğer hem de böbrek alınarak kronik
böbrek hastasına nakledildi.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
1975 yılında tek bir böbrek nakli merkezinden bugün 59 böbrek, 36
karaciğer, 16 kalp, 3 akciğer nakil merkezi ve bu arada yapılan
yüz ve kol bacak nakillerinin yanı sıra, kornea ve kemik iliği
nakil merkezlerimiz ile az da olsa kök hücre merkezlerimiz ülkemizin organ doku
nakilleri konusunda gelişmişliğini ve gelmiş olduğu
seviyeyi göstermektedir.
Organ bağışıyla ilgili önerilerim
şunlardır: Sağlık Bakanlığı bu konuda ilgili
kuruluşlarla -Türkiye Organ Nakli Derneği ve Türk Nefroloji
Derneği gibi- yakın iş birliği yapmalıdır.
Sağlık Bakanlığı ve ilgili kuruluşlar doku ve
organ nakli ile ilgili yazılı ve görsel ve basını da
kullanarak yoğun eğitim yapmalıdır. Doku ve organ
bağışı için organizasyonlar düzenlenmelidir. Hastanelerin
acil servis ve yoğun bakım elemanları bu konuda
eğitilmelidir. Vatandaşlarımızın doktora ve hastalara
güveni sağlanmalıdır. Bu güven duygusu yerleşirse çok
mesafe alırız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
inanıyorum ki ülkemiz bu konudaki yasaları ve mevcut imkânları
kullanarak birçok kronik organ hastasının yeniden yaşam
kazanmasında çok fazla etkili olacaktır diyor, hepinize saygılar
sunuyorum.
Mehmet
Haberal
İşte böyle bir değeri, sadece hukuk,
adalet ve insan onurunu çiğnemekle kalmadınız, Türk
halkımızı ve tıp camiamızı böyle bir
değerden mahrum bıraktınız değerli AKP milletvekilleri.
Keşke ben de sizi saygıyla anabilseydim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
mesleki ve teknik eğitimin sorunları hakkında söz isteyen
Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işıka aittir.
Buyurun Sayın Işık. (MHP
sıralarından alkışlar)
3.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, mesleki ve teknik
eğitimin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bilindiği gibi, on yıllık AKP
hükûmetleri döneminde âdeta yazboz tahtasına dönüştürülen eğitim
kurumlarının ve öğretmenlerin sorunları yüce Meclisin en önemli
gündem maddeleri içerisinde yerini korumaya devam etmektedir. Özellikle son
dönemde ataması yapılmayan lise branş öğretmenleri ile
mesleki ve teknik eğitimde görev alacak öğretmen
adaylarının sorunları, yaşanan haksızlıklar ve
mağduriyetler nedeniyle daha da artmıştır. Tarih, fizik,
kimya, biyoloji, matematik ve benzeri gibi lise branşlarında bu
yıl yapılan 40 bin öğretmen atamasında sadece 3.900
civarında kontenjan verilmesi bu grubu ciddi ölçüde mağdur
etmiştir. Yeni uygulamaya konan eğitim sistemiyle genel liselerin
neredeyse tamamının Anadolu lisesine dönüştürülmesi ve Anadolu
liselerine yapılacak ilk atamaların Danıştay kararıyla
durdurulması nedeniyle lise branş öğretmenleri âdeta kaderleriyle
baş başa bırakılmıştır. Acilen Millî
Eğitim Bakanlığı tarafından yapılacak bir
yönetmelik değişikliğiyle Anadolu liseleri ilk atamaya
açılmalı ve bu mağduriyet giderilmelidir.
Millî Eğitim Bakanlığı
tarafından görevde bulunan öğretmenlere bu eğitim öğretim
yılında tanınan alan değişikliği hakkı, çok
yüksek KPSS puanlarına rağmen, lise branş öğretmenlerini
açıkta bırakmıştır. 2013 yılı Şubat
döneminde yapılacak ek öğretmen atamalarıyla öncelikle bu
grupların mağduriyetleri giderilmelidir.
On yıldır sürekli teknik ve mesleki
eğitimin öneminden bahseden AKP hükûmetlerinin on iki yıllık
zorunlu eğitim sistemi yasalaştıktan sonra sadece imam hatip
okullarıyla sınırlı kalan bir düzenleme yapması 28
Şubat sürecinde en fazla mağduriyeti yaşayan teknik ve mesleki
eğitime nasıl baktığının bir göstergesi
olmuştur. Bugüne kadar yapılan KPSSlerde kendi alanlarında
derece yaparak ilk 10lara giren mesleki ve teknik öğretmen adayları
bile yıllardır atanamamışlardır. Sayıları
100 bine yaklaşan ve 2002 yılından bu yana sadece yüzde 3
dolayında atamaları gerçekleştirilen teknik öğretmen
kadrolarının yeni yapılacak öğretmen atamalarında
mutlaka artırılması gerekmektedir.
Talim Terbiye Kurulunun, teknik eğitim fakültesi
mezunlarının teknoloji ve tasarım öğretmeni olarak
atanabilmesi için 2011 yılında yaptığı düzenleme
yeterli olmadığı gibi, anılan yılla
sınırlı tutulmuş ve 2012 şubat öğretmen
atamasında bu alanda 350ye yakın kadro boş
kalmıştır. Mesleki ve teknik eğitim fakültesi mezunları
Devlet Memurları Kanununda teknik hizmetler sınıfında yer
almasına karşın ancak kamuda genel idare hizmetleri
sınıfında görev alabilmektedirler. Bu sınıfın
özel sektörde herhangi bir karşılığı
bulunmamaktadır. Son dönemde alınan kararlarla, daha önce teknik
eğitim fakültesi mezunlarına tanınmış olan
şantiye şefliği ve iş güvenliği
uzmanlığı yetkileri iptal edilmiş ve bu alanlarda
çalışan teknik öğretmenler zor durumda
bırakılmıştır.
Teknik eğitim fakültesi mezunlarına 3795
sayılı Kanunla tanınan mühendislik tamamlama hakkı, 2002
yılından itibaren, yeterli başvuru olmasına rağmen,
öğretim elemanı yetersizliği ve benzeri gibi nedenlerle gerekli
sınavın ve programın hiç açılmamış olması
sonucunda âdeta ellerinden alınmıştır.
Teknik eğitim fakültelerinin 2009 yılında
kapatılarak yerine teknoloji fakültelerin açılmasına ve
açılan fakültelerinin mezunlarının mühendis unvanı
alacağı belirtilmesine karşın, kapatılan teknik
eğitim fakültelerinin eski mezunları hakkında henüz herhangi bir
düzenleme yapılmamıştır. Lisansüstü eğitim
programlarında mesleki ve teknik eğitim fakültelerine yönelik
programların yer almaması teknik öğretmenlerin kendi
alanlarında akademik ilerlemelerinin önünü tıkamıştır.
Aldıkları dört yıllık lisans eğitimine
karşın teknik öğretmenler, teknisyen veya tekniker
unvanlarına sahip çalışanlarla eş tutularak
çalışmak zorunda bırakılmışlardır.
Dolayısıyla bunların özel hizmet tazminatı ve ek
ödemelerdeki mağduriyetleri mutlaka giderilmelidir.
Değerli milletvekilleri, özel eğitim ve
rehabilitasyon merkezlerinde de eğitim personeli temininde büyük zorluklar
yaşanmaktadır. Özel eğitim okullarında sınıf
öğretmenlerini görevlendiren Bakanlığın, aynı
uygulamayla özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerindeki öğretmen
açığını da gidermesi kaçınılmazdır, özellikle
bu konu çok büyük bir aciliyet arz etmektedir.
Hükûmeti bu tür sorunların çözümünde duyarlı
davranmaya davet ediyor, tekrar bu vesileyle tüm teknik öğretmenlerin
sorunlarının çözümünde yüce Meclisi duyarlı davranmaya davet
ederek saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Işık.
Sayın milletvekilleri, sisteme giren
arkadaşlarımıza birer dakika söz vereceğim.
Birinci sırada Sayın Sarıbaş var.
Buyurun Sayın Sarıbaş.
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaşın, 18/9/2012 tarihinde
Çanakkalenin Biga ilçesindeki sel felaketinde 3 vatandaşın
yaşamını yitirdiğine ve zarar gören vatandaşların
mağduriyetlerinin hâlâ giderilmediğine ilişkin
açıklaması
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Sayın
Başkan, 18/9/2012 tarihinde, Çanakkalenin Biga ilçemiz ve köyünde 3
vatandaşımız canlarını sel felaketi
dolayısıyla yitirmişlerdir. Yaklaşık bir buçuk ay gibi
bir süre geçmesine rağmen, ilçemizde zarar gören bu
vatandaşlarımızın zarar ziyan tespitleri
yapılmasına rağmen,
arazileri hakkında işlemlerin sonucunda para ödenmedi. Hâlâ
mağdur oldukları ve yine bununla ilgili dere ıslahları ve
diğer altyapı çalışmalarının
yapılmadığı
Her an yine sel basacağı
endişesini yaşamaktadırlar. Bunların zarar ve tespitlerinin
ve yardımlarının ne zaman yapılacağı ve ne kadar
süre içerisinde de bunların verileceği vatandaşlarımız
tarafından beklenmektedir.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim Sayın
Sarıbaş.
Sayın Türkkan
2.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Cumhuriyet Bayramı
kutlamalarında barikatların kaldırılması olayıyla
ilgili Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında kriz
çıktığına ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
Türkiye, pazar gününden sonra bir barikat meselesine takıldı gitti.
Türkiyede Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık krizi
çıktı barikat yüzünden. Bu barikat bu kadar önemli midir? Türkiyede
birileri Bayramı kutlayacağım., birileri de Kutlatmayacağım.
diye inatlaşırken, Türkiyede bir
Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık krizi
çıkmasına sebep olabilecek kadar önemli bir konu mudur bu barikat? Ne
Cumhurbaşkanı Başbakanı suçlasın ne de Başbakan
Cumhurbaşkanını suçlasın; hükûmet krizi çıkmasın,
devlet krizi çıkmasın. Barikatı Çankaya Zabıta Müdürü
Bülent Bey kaldırmış. Orada bulunan arkadaşlar söyledi.
Boşuna Cumhurbaşkanına yüklenmesin Başbakan, Cumhurbaşkanı
da Başbakana kem söz etmesin. Aralarındaki meseleyi bitirsinler, faturayı
Bülent Beye kessinler.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Türkkan.
Sayın Öğüt
3.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, büyük şehirlerde
hatalı park eden araçların yediemin otoparklarına çekilmesi
uygulamasının sıkıntılara neden olduğuna ve
buradan elde edilen gelirle ne yapıldığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Büyükşehirlerde her gün yüzlerce araç Trafik
Vakfı tarafından hatalı park ettiği gerekçesiyle yediemin
otoparklarına çekiliyor. Özellikle İstanbul ve Ankara gibi kentlerde
yaşayanlar konuyla ilgili büyük sıkıntı yaşıyor
çünkü trafiği rahatlatmak için yapılan uygulama mevcut trafiği
daha da altüst ediyor. Ayrıca, araçların çekilmesi
sırasında zarar görmesi ve bu zararın çekici tarafından
verildiğinin ispatlanamaması da en çok dile getirilen
sıkıntılar arasında. Park ihlalini yapan araçlar içinde
hangi aracın neye göre ve nereye çekildiği de bilinmiyor. Ödenen ücret
142 lirayı buluyor, otoparklarda sadece nakit ödeme kabul ediliyor.
Vatandaş çekme işlemini yapan trafik vakıflarının elde
edilen gelirle ne yaptığını ve çekme işleminin yasal
dayanağının ne olduğunu merak ediyor.
Arabası çekilmiş bir vatandaş olarak ben
de bu soruları merak ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Öğüt.
Sayın Yılmaz
4.-
Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmazın, AKPnin Atatürkten ve
laik, demokratik, çağdaş Türkiye Cumhuriyetinden korktuğuna ve
Latin harflerinin kabulü ile saltanatın kaldırılmasının
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, biraz önce konuşan
Tekirdağ AKP Milletvekili Özlem Yemişçi aynen şunu söyledi:
Atatürkün arkasına sığındığımızı,
Atatürkü anlamadığımızı iddia etti. Oysaki asıl
olarak AKP Atatürkü unutturmaya çalışmakta, ulusal bayramlarda dahi
anıtlara çelenk konulmasını yasaklamaktadır.
AKP korkuyor Atatürkten ve 89 yıl önce kurulan
laik, demokratik, çağdaş Türkiye Cumhuriyetinden ve bu ilkelerden. Korkmaya
da devam etsinler çünkü bu ülkede laik, demokratik, çağdaş Türkiye
Cumhuriyetinin ilkelerini hiç kimse yok edemeyecek, insanların
yüreklerinden silemeyecektir. Cumhuriyet Bayramı buluşması ve
coşkusu bunu göstermektedir.
Ayrıca, bugün Latin harflerinin ve saltanatın
kaldırılışının yıl dönümüdür. Ben, bütün bu
devrimleri yapanları saygıyla anıyorum, Atatürk ve
arkadaşlarını, Türkiye Cumhuriyetinin kurucularını da
bu nedenle saygıyla anıyorum. Bugün biz böylesi bir Mecliste
oturmazdık eğer onlar üzerlerine düşen görevi yapmamış
olsalardı.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yılmaz.
Sayın Yeniçeri
5.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, Adıyaman Milletvekili Mehmet
Metinerin 14üncü Birleşimde yaptığı gündem
dışı konuşmada cumhuriyetle ilgili ifadelerine ve
cumhuriyet rejime ilişkin açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dün, burada, Cumhuriyeti küçümsemek anlamına gelecek
ifadeler kullanılmıştır. Bir arkadaşımız
Cumhuriyet ne iyidir ne kötüdür, cumhuriyetin ilanının bir
yararı da olmamıştır. anlamına gelen sözler
etmiştir. Cumhuriyet, millet tarafından seçilen, parlamentoya dayanan
ve başında cumhurbaşkanı olan siyasi bir rejim
şeklidir. Hemen bütün ülkelerde tek ortak yanı devlet
başkanlığı makamının babadan oğula veya aile
yakınlarına miras kalmamasıdır. Sömürge kafalı
olmayanlar için bunun anlamı çok büyüktür. Cumhuriyet ne iyidir ne de
kötüdür. diyerek söze başlayıp Önemli olan demokratik
cumhuriyettir. diyenler hem demokrasiden hem de cumhuriyetten nasibini
almamış olanlardır. Demokrasiyi övmek için cumhuriyeti yermek
ihtiyacı duymak vahim bir yaklaşım tarzıdır. Türkiyede
tek parti uygulamalarını gerekçe göstererek cumhuriyet
eleştirisi yapmak, gerçekleri fena hâlde saptırmaktır.
Cumhuriyet, en azından, tek partili hayattan çok partili hayata geçmeyi ve
buradan konuşan arkadaşa da özgürce görüşünü belirtme
imkânını vermiştir. Cumhuriyet fazilettir, demokrasinin de
sigortasıdır. İnsanların onuruna sahip
çıktığı gibi, hem demokrasiye hem de cumhuriyete sahip
çıkmaları gereklidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Farkında olan
için cumhuriyet hem adam yerine konmayı hem de adam olmayı
sağlamıştır. Yetmiyor mu?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yeniçeri.
Sayın Köse
6.-
Çorum Milletvekili Tufan Kösenin, tarımsal kalkınmayı
desteklemek adına köylerde kurulan süt hayvancılığı
kooperatifleri üyelerine borç tahakkuk ettirildiğine ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının bu konuya
çözüm getirmesini talep ettiğine ilişkin açıklaması
TUFAN KÖSE (Çorum) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Tarımsal kalkınmayı desteklemek adına
köylerde kurulan süt hayvancılığı kooperatifleri üyelerine
geçmiş dönemde ikişer adet süt ineği
dağıtımı yapılmış idi. Ancak iki süt
ineğiyle evi geçindirmek mümkün olmadığından, özellikle
genç vatandaşlarımız, genç çiftçilerimiz hayvanlarını
köyde bulunan aile bireylerine bırakarak kent merkezlerinde iş
aramaya gitmişlerdir. Son dönemde, Tarım
Bakanlığının uygulamasıyla, köylerinden ayrılan
bu genç yurttaşlarımızın, genç köylülerimizin adlarına
20şer bin lira civarında bir borç tahakkuk ettirildiğini ve
bunlardan talep edildiğini ben kendi memleketim olan Çorumda izliyorum.
Tarım ve Hayvancılık Bakanından bu konuya acil çözüm
üretmesini talep ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Köse.
Sayın Varlı
7.-
Adana Milletvekili Muharrem Varlının, Hükûmetin pamuk
fiyatlarıyla ilgili düzenleme yapması ve akaryakıt ile gübre
fiyatları konusunda da çiftçinin sesini duyması gerektiğine
ilişkin açıklaması
MUHARREM VARLI (Adana) Teşekkür ederim Sayın
Başkan. Aracılığınızla Hükûmeti uyarmak istiyorum.
Çukurova bölgesinde pamuk hasadı tamamlandı ama
pamuğun fiyatı hâlâ 1 milyon, 1 milyon 100 bin lira. Biz cayır
cayır Yunanistandan, Rusyadan, Hindistandan pamuk ithal ediyoruz. Niye
bizim çiftçimiz kendi ürettiği pamukla para kazanamıyor da biz başkasının
çiftçisine, başkasının insanına
topladığımız vergilerle para kazandırıyoruz?
Lütfen pamuk fiyatlarıyla alakalı Hükûmet bir girişimde
bulunsun. Çiftçinin artık bundan sonra dayanacak gücü
kalmamıştır. Bu akaryakıt fiyatlarıyla, gübre
fiyatlarıyla zaten alın terini toprağa dökerek,
gözyaşını toprağa dökerek her gün yeni ümitlerle, acaba
para kazanabilecek miyim ümidiyle gayret gösteren, ekip diken çiftçimiz
artık canından bezmiştir, canından
bıkmıştır. Hükûmet, lütfen, bu konuda, akaryakıt
fiyatları ve gübre fiyatları konusunda çiftçinin bu sesini duysun ve
yardımcı olsun ve dışarıdan gelen pamuğun önüne
de engel koysun, kendi çiftçimizin pamuğu kendi ülkemizde
değerlendirilsin ve kendi çiftçimiz kazansın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHARREM VARLI (Adana) Mısır hasadı da
bitmiştir.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Varlı.
Sayın Kaplan
8.-
Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplanın, cezaevlerinde sürdürülen
açlık grevlerinde sağlık açısından kritik olan 50nci
günün aşıldığına ve yaşam hakkının
korunması adına herkesi daha duyarlı olmaya
çağırdığına ilişkin açıklaması
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü bulunan
yaklaşık 680 kişi açlık grevlerinin insan
sağlığı açısından kritik olan 50nci günlerini
aşmış bulunmaktadır. Geçmiş dönemlerde açlık
grevi ve ölüm orucu sonucu yaşamlarını yitirenleri, korsakoff
sendromu sonrası sakat kalanları biliyoruz. Siyasi düşünceleri
ne olursa olsun, bir hekim olarak, insani açıdan yaşam hakkının
korunması adına herkesi daha sorumlu, daha duyarlı olmaya
çağırıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kaplan.
Sayın Işık
9.-
Erzincan Milletvekili Muharrem Işıkın, Erzincana ambulans ve
helikopter gelmesinde sıkıntı yaşandığına ve
bu nedenle hayatını kaybedenler olduğuna ilişkin
açıklaması
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, dün,
Ağrının sorunlarını burada tartışırken
Sayın Bakanımız sağlık konusunda her türlü sorunun
çözüldüğünü, özellikle helikopterlerin ve uçakların çok iyi
gittiğini söyledi sağlık yönünden. Erzincanda üç ay önce yirmi
yedi yaşında bir gencimiz sırf helikopter veya ambulans
gelmediği için öldü. Bayramdan bir hafta önce de yeni doğan ikiz
bebekler, ambulans da gelmedi, helikopter de gelmediği için
çocukların 2si de öldüler. Askeriye ambulansı verdi, Malatyaya en
sonunda askeri helikopterle götürdük. Erzurumdaki arkadaşların
bildirdiği şey Hava kapalı olduğu için gidemiyor. Askerî
helikopter gidiyor da sağlık ambulansı nasıl gidemiyor, onu
düşünmek lazım ya da o zaman şöyle bir şey diyelim: Seksen
ile gidiyor da Erzincana özel bir gıcıkları mı var,
Erzincana bu ambulans konusunda böyle tutucu davranıyorlar?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Işık.
Sayın Havutça
10.-
Balıkesir Milletvekili Namık Havutçanın, Balıkesirin
Marmara ilçesinde yoğun yağışlar nedeniyle büyük
zararların meydana geldiğine ve bu yaraların acilen
sarılmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Balıkesir Marmara ilçesinde 23 Ekimde Marmarada,
Avşada, Saraylar beldesinde aşırı yağışlar
nedeniyle yüz yılda bir görülen, görülmemiş bir yağış
olmuş ve Marmara merkez ilçemiz altyapısı, caddeler, yollar
altüst olmuş, içme suyu da kullanılamaz hâle gelmiştir.
Yaklaşık 1-1,5 milyon TL belediye altyapısı, yol tamiri
için kaynağa ihtiyaç vardır ve vatandaşlarımız da
büyük zarar görmüştür. Belediye Başkanımız ve
Kaymakamlık verilerine göre merkezde 60 ev, Avşa beldesinde 110 ev,
Çınarlı Mahallesinde 87 ev, Gündoğdu köyünde 21 ev,
Topağaç köyünde 3 ev, Asmalıda 3 ev ayrıca 140 iş yeri ve
34 araç, 14 depo hasar görmüştür. Vatandaşlarımızın
zararlarına ve evlerine girilemez durumda olan
yurttaşlarımıza acilen kaynak ihtiyacı vardır. Bu
ihtiyaçların giderilmesi noktasında Hükûmetimizin, Valiliğimizin
çalışmaları her ne kadar varsa da yetersizdir. Onların
verilerine göre 600 milyon civarında bir zarar olduğu tespit
edilmiştir, oysa oradaki zararın boyutunun 1,5-2 trilyon
civarında olduğu belirtilmektedir. O yaraların acilen
sarılmasını talep ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Havutça.
Bazı arkadaşlarımız da sistemde ama
özür diliyoruz, uygulamamız 10 kişi için biliyorsunuz.
Şimdi gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır. Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının Türkiye Büyük Millet Meclisi ve
Sayıştayın 2011 yılına ait dış denetim
raporlarının inceleme sonuçlarına ilişkin tezkeresi
vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.- 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 69uncu maddesi ile
6253 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanununun 37nci
maddesinin 2nci bendi uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi ile
Sayıştay Başkanlığının 2011 yılı harcamalarına
ilişkin dış denetim raporlarının Başkanlık
Divanının 10/10/2012 tarihli toplantısında
görüşüldüğüne ve inceleme sonuçlarının Genel Kurulun
bilgisine sunulmasına karar verildiğine ilişkin Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi (3/1029)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanununun 69uncu maddesi ile 6253 sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanununun
37inci maddesinin 2nci bendi uyarınca; Türkiye Büyük Millet Meclisi ile
Sayıştay Başkanlığının 2011 yılı
harcamalarına ilişkin Dış Denetim Raporları,
Başkanlık Divanının 10.10.2012 tarihli
toplantısında Üst Yöneticilerin cevapları da dikkate
alınarak görüşülmüş ve ekteki inceleme sonuçlarının
Genel Kurulun bilgisine sunulmasına karar verilmiştir.
Bilgilerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Ve
Sayıştayın 2011 Yılı Dış Denetim
Raporları İnceleme Sonuçları
1- Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2011 mali yılı
hesaplarının dış denetimini yapmak üzere görevlendirilen
Sayıştay Uzman Denetçileri tarafından düzenlenen 21.09.2012
tarihli Dış Denetim Raporunda; 2011 yılı Bütçe Kanunuyla
tahsis edilen ödeneklerin; harcama birimleri tarafından
kullanımı sırasında düzenlenen harcama belgelerinin
kanunlara ve diğer hukuki düzenlemelere uygun olup
olmadığı, hazırlanan mali tabloların
doğruluğu, denkliği ve güvenilirliği incelenmiştir.
Yapılan inceleme sırasında; 2011 yılına ait
cetvel ve tablolarda gösterilen gider rakamlarının; doğru ve
denk olarak kaydedilip kaydedilmediği, toplamlarının doğru,
denk ve tutarlı olup olmadıkları ve hesapların
birbirleriyle mutabık bulunup bulunmadıklarına
bakılmıştır. Bütçede tahmini olarak yer alan kullanılabilir
ödenek rakamlarıyla kesin hesap sonuç rakamları
karşılaştırılmak suretiyle gerçekleşme
oranları ve uygunluk durumları, programa alınan
yatırımların gerçekleştirilip
gerçekleştirilmediği araştırılmış,
cetvellerdeki rakamların dayandıkları sarf belgelerinin ilgili
mevzuatına uygunluğu örnekleme yoluyla denetlenmiştir.
Raporda özetle:
TBMM Başkanlığı 2011 yılı
başlangıç ödeneği 512.935.000 TL olup yıl içinde
yapılan aktarmalar ve eklemelerle birlikte 522.084.501,32 TL'ye
ulaşmıştır. 31.12.2011 tarihi itibariyle bu ödeneğin
470.697.701,70 TL'si harcanmış, kalan ödeneğin 37.070.372,41
TL'si iptal edilmiş, 14.811.168,88 TL de ertesi yıla
devretmiştir. 2011 yılında tahsis edilen ödeneğin %
90,2'sinin, 2010 yılında % 89'unun, 2009 yılında ise %
88'inin harcandığı, ödenek üstü harcama
yapılmadığı ve dengeli bütçe politikasının gözetildiği
belirtilmiştir.
Ayrıca;
- TBMM
Başkanlığı ödeme emri belgeleri ve muhasebe işlem
fişleri ile banka hesap özetlerinin mutabık olduğu,
- Kesin hesap
cetvellerinde gösterilen gelir-gider rakamlarının doğru ve denk
olduğu, ödenek üstü harcama yapılmadığı,
- Üst yöneticinin,
5018 sayılı Kanunda öngörülen mali yönetim ve kontrol sisteminin
işleyişinin gözetilmesinde ve bütçe ile verilen kamu
kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde
kullanılmasını temin edecek mali tedbirlerin
alınmasında gayret gösterdiği,
- Harcamalarda
genel olarak ihalede açıklık ilkesine uyulduğu ve rekabetin
sağlandığı,
- Bütçe ödeneğinin verimli ve ekonomik şekilde
kullanıldığı,
- Tüm mali
süreçlerde yer alanların, ilgili mevzuatta öngörülen kurallara uygun
şekilde çalıştıkları,
ifade edilmiştir.
Harcama belgelerinin incelenmesinde ise;
- Ödeme emri ve eki
belgelerin, Elektronik Doküman Yönetim Sistemine kaydı
yapıldıktan sonra, anılan belgelerin sıralı ve düzgün
şekilde yeniden dosyalanmasına özen gösterilmesinin gerektiği,
- Protokole
bağlı ödenek aktarmalarında, protokol hükümlerine uygun
şekilde ödenek gönderilmesine özen gösterilmesinin gerektiği,
- Hizmet
alımlarında görevlendirilecek yetkili kontrol elemanlarıyla
muayene ve kabul komisyonu üyelerinin farklı kişilerden
kurulmasına özen gösterilmesinin gerektiği,
- Mal alım
işinde sözleşme eki idari ve teknik şartnamede yazılı
nitelikteki mal ve malzemenin alınmasına ve fiyat farkının
bu çerçevede hesaplanmasına özen gösterilmesinin gerektiği,
-Sosyal tesislerin işletilmesinde kullanılan
elektrik, su ve doğalgaz tüketim bedellerinin sosyal tesis gelirlerinden
karşılanmasına özen gösterilmesinin gerektiği,
-Hizmet alım
sözleşmesinin uygulanması sırasında, idari şartnameyle
istenilen şartların yüklenici tarafından eksiksiz olarak yerine
getirilmesinin sağlanmasına özen gösterilmesinin gerektiği,
-Yapım işlerine ait ihale işlemlerinin
uygulanmasında sözleşme eki mahal listesinde yer verilen
imalatların yine sözleşme eki dokümanda belirlenen nitelikte
yaptırılmasına özen gösterilmesinin gerektiği,
yönünde değerlendirme ve tavsiyelerde
bulunulmuştur.
Bu çerçevede, dış denetçilerin denetim
bulguları ve önerileri dikkate alınarak düzenlenen Üst Yönetici
Cevabında:
- Harcama
belgelerinin, Elektronik Doküman Yönetim Sistemine kaydı
yapıldıktan sonra, anılan belgelerin sıralı ve düzgün
şekilde yeniden dosyalanmasına özen gösterileceği,
-Protokole bağlı ödenek aktarmalarında,
protokol hükümlerine uygun şekilde ödenek gönderilmesine özen
gösterileceği,
- Hizmet
alımlarında görevlendirilecek, yetkili kontrol elemanlarıyla
muayene ve kabul komisyonu üyelerinin farklı kişilerden
kurulmasına özen gösterileceği,
- Sözleşmenin
uygulanması sırasında İdareden kaynaklanmayan ve önceden
öngörülmeyen durumun ortaya çıkması sebebiyle hizmetin
aksamaması için ihtiyaç duyulan mal alımının yapılarak
ödemenin de buna göre gerçekleştirildiği, ancak daha sonraki
uygulamalarda bu duruma riayet edileceği,
- Sosyal tesislerin
işletilmesinde kullanılan elektrik, su ve doğalgaz tüketim
bedellerinin sosyal tesislerin gelirlerinden karşılanmasına özen
gösterileceği,
- Söz konusu hizmet
alımına ilişkin sigorta poliçesi yaptırılmasına
karşın, ödeme emri belgesinin ekine sehven eklenmediği, bundan
sonraki uygulamalarda bu hususta daha dikkatli olunacağı,
-Söz konusu yapım işinde ortaya çıkan
teknik gerekçeler sebebiyle yapılması zorunlu imalat
değişiklikleri sözleşmenin eki olan Yapım İşleri
Genel Şartnamesinin hükümleri doğrultusunda yapıldığı,
imalat değişikliklerine ilişkin herhangi bir ödemenin
yapılmadığı,
ifade edilmiş ve Dış Denetim Raporunda yer
alan öneriler kapsamında gerekli tedbirlerin alınacağı
belirtilmiştir.
2- Sayıştay
Başkanlığının 2011 mali yılı
hesaplarının dış denetimini yapmak üzere Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlık Divanınca görevlendirilen İç
İşleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişleri
tarafından düzenlenen 08.06.2012 tarihli Dış Denetim Raporunda;
2011 Yılı Bütçe Kanunuyla tahsis edilen ödenekler kapsamında yapılan
harcamalar ve bunlara ilişkin belgeler esas alınarak, bu ödeneklerin kullanımı
sırasında düzenlenen harcama belgelerinin kanunlara ve diğer
hukuki düzenlemelere uygun olup olmadığı, kamu
kaynaklarının ekonomik, etkili ve verimli olarak kullanılıp
kullanılmadığı, yapılan harcamaları gösteren mali
tablolarının güvenilirliği ve doğruluğu
incelenmiştir.
Raporda özetle:
Sayıştay Başkanlığına 2011
yılı bütçesinde 142.218.928,37 TL ödenek tahsis edildiği, bu
ödeneğin 120.950.823,20 TL'lik kısmının
harcandığı, söz konusu bütçe ödenekleri ve harcama
rakamları oransal olarak karşılaştırıldığında
ise; 2009 yılında tahsis edilen bütçe ödeneğinin %
86,36'sının, 2010 yılında % 75'inin, 2011 yılında
da % 85,21'inin harcandığı belirtilmiştir.
Ayrıca;
- Kurumun ödeme emri belgeleri ve muhasebe işlem
fişlerine dayalı olarak tahakkuk ettirdiği ödemeleri ile banka
hesap özetlerinin mutabık olduğu,
- Kesin hesap cetvellerinde gösterilen gelir-gider
rakamlarının doğru ve denk olduğu, ödenek üstü harcama
yapılmadığı,
- Sayıştay Başkanının üst
yönetici olarak, bütçe ile verilen kamu kaynaklarının etkili,
ekonomik ve verimli bir şekilde kullanılmasını temin edecek
mali tedbirlerin alınmasında, 5018 sayılı Kanunda öngörülen
mali yönetim ve kontrol sisteminin işleyişinin gözetilmesinde, görev
ve sorumluluklarının yerine getirilmesinde üstün gayret gösterdiği,
- Harcama yetkilisi, gerçekleştirme görevlisi, mali
hizmetler birim yöneticisi ve muhasebe yetkilisinin, mali mevzuatın
uygulanmasında ve gerekli tedbirlerin alınmasında azami çaba
sarf ettikleri,
- İdarenin mali faaliyet, karar ve işlemlerinin
Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu ve ilgili diğer mevzuat çerçevesinde
yürütüldüğü,
ifade edilmiştir.
Harcama belgelerinin incelenmesinde ise;
- İhale
dosyalarında bulunan teknik şartnamelerin hazırlanması
esnasında çoğu kez resmi bir görevlendirme
yapıldığına ilişkin bir belgeye ya da hazırlanan
teknik şartnamelerin kimler tarafından
hazırlandığını gösterir bir isim ya da imzaya
rastlanılmadığı belirtilerek İdare tarafından,
idari ve teknik şartnameleri hazırlamak için ihale konusu iş
alanında uzman kişilerin resmi olarak görevlendirilmelerinin
yapılması ve hazırlanan şartnamelerin imza altına
alınarak yasal belge statüsüne kazandırılması, böylece
görev ve sorumlulukların açık hâle getirilmesine özen gösterilmesinin
gerektiği,
- İhale dosyalarında bulunan bazı
yaklaşık maliyet cetvellerinde imzalarının
bulunmadığı belirtilerek idare tarafından ihalesi
yapılacak işin yaklaşık maliyetinin hazırlanması
için gerekli yeterliğe sahip kişi ya da kişilerin
yazılı olarak görevlendirilmesi, bu kişiler tarafından
hazırlanan yaklaşık maliyetlerin imza altına alınmak
suretiyle yasal belge statüsü kazandırılmasına özen
gösterilmesinin gerektiği,
- İhale dosyalarında bulunan bazı
yaklaşık maliyet hesaplamalarında gerekli özenin
gösterilmediği belirtilerek, idare tarafından ihalesi yapılacak
işin yaklaşık maliyeti hazırlanırken, günün piyasa
şartlarının göz önünde bulundurulmasına özen
gösterilmesinin gerektiği,
- İhale
dosyalarında bulunan belgelerden, ihale onay belgesinde doküman
satış bedeli belirlenmesine rağmen, sonradan idari görevliler
tarafından tekrar bir doküman satış bedelinin belirlendiği
belirtilerek doküman satış bedelinin ya ayrı bir onayla ya da
uygulamada olduğu gibi ihale onay belgesinde harcama yetkilisi
tarafından belirlenmesine özen gösterilmesinin gerektiği,
- Bazı ihale
dosyalarında, ihale komisyonu üyeleri görevlendirilmesi
yapılırken, ihale komisyon başkanının
belirlenmediği ifade edilerek idare tarafından ihale komisyonu
görevlendirilirken kimin başkan olduğunun belirtilmesine özen
gösterilmesinin gerektiği,
- Yurt
Dışı Geçici Görev Yolluğu ödemelerinin eksik
gerçekleştirildiği belirtilerek 6245 sayılı Harcırah
Kanunu hükümleri uyarınca ilgili tarafından hak edilmiş bedelin
eksiksiz olarak ödenmesine özen gösterilmesinin gerektiği,
yönünde değerlendirme ve tavsiyelerde
bulunulmuştur.
Bu çerçevede, dış denetçilerin denetim
bulguları ve önerileri dikkate alınarak düzenlenen Üst Yönetici
Cevabında:
- İhalelerde,
idari ve teknik şartnamelerin hazırlanması için gerekli
görevlendirmelerin yapılması ve teknik şartnamelerin imzalı
olarak hazırlanması konusunda gerekli özenin gösterileceği,
- Yaklaşık maliyetin hazırlanması
için resmî görevlendirmelerin yapılması ve imzalı olarak
hazırlanmış bulunan yaklaşık maliyet icmal cetveli
ekindeki diğer detay hesap tablolarının da, ilgililerce
imzalanması konusunda gerekli özenin gösterileceği,
- İhalelerin
yaklaşık maliyeti, Mal Alımları ihalesi Uygulama
Yönetmeliğinin 8inci maddesinin 3üncü fıkrasının (ç)
bendine uygun olarak hazırlanmaktadır. Ancak, bundan sonraki
ihalelerde yaklaşık maliyetin hazırlanması
sırasında rapordaki tavsiye doğrultusunda piyasa
koşullarının da mümkün olduğu kadar dikkate
alınacağı,
- İhalelerde,
ihale doküman satış bedelinin tespitine ilişkin
tutanakların üzerindeki tarih hatasından kaynaklanan hatalı
işlemin tekrarlanmaması için azami dikkatin gösterileceği,
- Bir ihalede ihale
komisyon başkanı sehven "üye" olarak gösterilmiş olup,
bundan böyle bu tür hataların tekrarlanmaması için gerekli özenin
gösterileceği,
- Bir yurt dışı
geçici görev yolluğunun personele ödenmesi sırasında, idaremiz
dışında ödemeyi yapan banka tarafından yapılan rapor
konusu hatalı (eksik) ödemenin, yine aynı banka tarafından 3
(gün) sonra ilgiliye ek ödeme yapılmak suretiyle düzeltilmiş
bulunduğu,
ifade edilmiş ve Dış Denetim Raporunda yer
alan öneriler kapsamında gerekli tedbirlerin alınacağı
belirtilmiştir.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
2.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek
başkanlığındaki bir heyetin, Slovakya Ulusal Meclisi
Başkanı Pavol Paskanın vaki davetine icabet etmek üzere 7
Kasım 2012 tarihinde Slovakyaya resmî bir ziyarette bulunmasına
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi
(3/1030)
01/11/2012
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil
Çiçek başkanlığındaki heyetin; Slovakya Ulusal Meclisi
Başkanı Pavol Paskanın vaki davetine icabet etmek üzere 7
Kasım 2012 tarihinde Slovakyaya resmî ziyarette bulunması hususu,
28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 6.
maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, okutuyorum:
B)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve 21 milletvekilinin, Gediz Nehrindeki
kirliliğin nedenlerinin ve havzaya yaptığı etkilerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/388)
15/12/2011
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Gediz Nehri'nin kirlenme sebeplerinin araştırılarak,
Gediz Nehri'nin kirlilikten kurtarılması ve Gediz Nehrinin
kirliliğinin havzaya yaptığı etkilerin
araştırılarak çözüm yolarının tespiti amacıyla
Anayasa'nın 98 inci, TBMM İçtüzüğünün 104 üncü ve 105 inci
maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz. 15.12.2011
1) Erkan Akçay (Manisa)
2) Mehmet Günal (Antalya)
3) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
4) Alim Işık (Kütahya)
5) Oktay Vural (İzmir)
6) Oktay Öztürk (Erzurum)
7) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
8) Mustafa Kalaycı (Konya)
9) Celal Adan (İstanbul)
10) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
11) Özcan Yeniçeri (Ankara)
12.İsmet Büyükataman (Bursa)
13.D. Ali Torlak (İstanbul)
14.Mustafa Erdem (Ankara)
15.Necati Özensoy (Bursa)
16.Ali Uzunırmak (Aydın)
17.Ali Halaman (Adana)
18.Mehmet Erdoğan (Muğla)
19.Muharrem Varlı (Adana)
20.Atila Kaya (İstanbul)
21.Bülent Belen (Tekirdağ)
22.Sadir Durmaz (Yozgat)
Gerekçe: Çevreyi oluşturan öğeler üzerinde
yapısal zararlar meydana getiren ve niteliklerini bozan yabancı
maddelerin; hava, su ve toprağa karışarak ve zaman içinde yüksek
oranda birikmesi sonucu çevre kirliliği meydana gelmektedir.
Yapılan araştırmalar, dünyadaki çevre
kirliliğinin yüzde 50'sinin son 35 yılda meydana geldiğini
ortaya koymaktadır. 1970'li yıllardan itibaren hızla artan dünya
nüfusu, plansız sanayileşme ve sağlıksız
kentleşme, verimi artırmak amacıyla kullanılan tarım
ilaçları, yapay gübreler ve kimyasal maddelerin
kullanımının giderek yaygınlaşması çevre
kirliliğine, dolayısıyla çevre sorunlarına neden
olmaktadır. Çevre kirliliği ekosistemde doğal dengeyi bozmakta
ve bütün canlıların sağlığı üzerinde olumsuz
etkiler yapmaktadır. Bu nedenle, çevre kirliliği ile ilgili
uluslararası çeşitli toplantı ve sözleşmeler
yapılmıştır. Çevrenin canlılar tarafından
taşıdığı önem nedeniyle Birleşmiş Milletler
tarafından 5 Haziran Dünya Çevre Günü olarak kabul edilmiştir.
Kentsel ve endüstriyel kaynaklı atıkların
arıtılmadan su ortamlarına bırakılması, sanayi
kaynaklı arıtılmayan suyun önemli kısmının
tarımda kullanılması, kimyevi gübre kullanımı,
tarımsal mücadele ile yapılan ilaçlamalarda; havadaki ilaç
zerrelerinin rüzgarla sulara taşınması veya pestisit üretimi
yapan fabrika atıklarının durgun veya akarsulara
boşaltılması sonucunda da su kaynaklarımız
kirlenmektedir.
Kütahya ili Murat Dağı eteklerinden doğup
Uşak, Manisa ve İzmir illerinden geçerek İzmir'in Menemen ve
Foça ilçeleri arasında denize dökülen 401 km uzunluğundaki Gediz
Nehri, Ege Bölgesi için hayati önem taşımaktadır.
Gediz Nehrinin hayat verdiği 521 bin hektarlık
tarıma elverişli alana sahip olan Gediz havzası ülkemiz
tarımsal ürün potansiyeli, verimli, geniş, sulanabilir ovaları
ve doğal zenginlikleri bakımından Türkiye'nin önde gelen
havzalarından biri olup Türkiye'deki toplam tarımsal üretimin yüzde
10'unu üretmektedir.
Bugün için Gediz havzasının en önemli sorunu
ekolojik kirliliktir. Gediz Nehri, geçmekte olduğu yerleşim
birimlerinde bulunan organize sanayi bölgelerinin ve sanayi tesislerinin
endüstriyel zehirli atıkları ve akarsu boyunda bulunan yerleşim
birimlerinin kanalizasyon atıklarının arıtılmadan
nehre deşarj edilmesi, bilinçsiz tarım ilaçları ve kimyevi gübre
kullanımı ile âdeta yok edilmektedir.
Gediz Nehri memba kısmında I. kalite su
değerlerine sahip iken Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği Su
Kalite Kriterlerine göre Aşağı Gediz havzası için Gediz
Nehri evsel artık, sanayi atıkları ve tarımsal
faaliyetlerden kaynaklanan azot, organik madde ve ağır metaller
yönleriyle IV. sınıf su (çok kirli) kalitesine sahiptir.
Uluslararası su indeksi kriterlerine göre ise, Gediz Nehri suyu tarım
alanı sulama suyu kriterlerinin çok altındadır. Kirlilik
derecesi gıda sağlığı açısından da tehlike
arz etmektedir. Ayrıca ötrofikasyon nedeniyle nehir tabanında organik
maddelerin birikerek metal derişimlerini arttırdığı
görülmüştür.
Tarihin en önemli yerleşim havzalarından olan
Gediz Nehri bugün için kilometrelerce uzunlukta bir açık kanalizasyon
isale hattına dönüşmektedir. Kirliliğin en önemli göstergesi
özellikle Nehrin faunasında meydana gelen daralmadır. Nehir flora ve
faunasıyla can çekişmekte ve kendisiyle birlikte içinden geçtiği
ovayı da ölüme götürmektedir. Kirlenme dolayısıyla Gediz
Nehrinden sulanan binlerce dekar arazi çoraklaşma tehlikesi ile
karşı karşıyadır.
Gediz havzasını kirlilikten kurtarmak için 2000
yılında kurulan "Gediz Havzası Çevre İlleri Hizmet
Koruma Birliği" ve Gediz havzasında yaşanan çevre
kirliliği problemine karşı çözüm önerileri getirmek ve etkin bir
mücadele yürütmek üzere Çevre ve Orman Bakanlığı
koordinasyonunda hazırlanan ve Mayıs 2008'de yürürlüğe giren
" Gediz Havzası Koruma Eylem Planı" ödenek
yetersizliği yüzünden maalesef bugüne kadar gerekli
çalışmayı yapamamıştır. Açıklanan bu
nedenlerle konunun aydınlığa savuşturularak gereken
önlemlerin alınması amacıyla bir Meclis
araştırması açılması gerekmektedir.
2.-
İstanbul Milletvekili Celal Adan ve 19 milletvekilinin, İstanbul
esnaf ve sanatkârlarının sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/389)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İstanbul Esnaf ve Sanatkârlarının mevcut
sorunlarının tespit edilmesi, bu sorunların giderilmesi ve
yapılacak yasal düzenlemelerde dâhil olmak üzere alınması
gereken önlemlerin araştırılması için Anayasa'nın 98.
ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. Maddesi uyarınca Meclis
araştırması açılmasını saygılarımla arz
ve talep ederiz.
1) Celal Adan (İstanbul)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Ali Halaman (Adana)
4) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
5) D. Ali Torlak (İstanbul)
6) Bülent Belen (Tekirdağ)
7) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
8) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
9) Mehmet Günal (Antalya)
10) Muharrem Varlı (Adana)
11) Seyfettin Yılmaz (Adana)
12) Özcan Yeniçeri (Ankara)
13) Sadir Durmaz (Yozgat)
14) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
15) Mustafa Kalaycı (Konya)
16) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
17) Erkan Akçay (Manisa)
18) Sümer Oral (Manisa)
19) Sinan Oğan (Iğdır)
20) Ali Öz (Mersin)
Gerekçe:
Esnaf ve sanatkârlar; genelde ülkemizin, özelde de Türk
ekonomisinin bel kemiğini teşkil eden İstanbul'un, ekonomik ve
toplumsal hayatının sürdürülmesinde en önemli sosyal ve ekonomik bir
katmandır.
Dolayısıyla esnaf ve
sanatkârlarımızın İstanbul'da; ekonomik ve sosyal
kalkınmanın dengeli biçimde sağlanmasına, bunun ahenkli bir
biçimde dağıtılmasına ve sürdürülmesine
yaptıkları katkı asla göz ardı edilemez. Şüphesiz ki
tüm bunların yanı sıra, işsizliğin
azaltılması ve yeni istihdam alanlarının
yaratılmasındaki katkılarıyla her zaman umut
kapısı olmuşlardır.
Bu anlamda açtıkları veya açacakları yeni
işletmelerle ekonomiyi canlandırdıkları gibi, istihdam
yaratılmasına, işsizliğin azaltılmasına da
yardımcı olurlar. Diğer taraftan da, işyerlerinde
yetiştirdikleri nitelikli işgücüyle de; ülkenin nitelikli insan
kaynağı ihtiyacının karşılanmasına
yardımcı olurlar. Fakat kendilerine gerekli yardım ve
desteklerin verilmemesiyle beraber, kendi kaderlerine terk edilmişlerdir.
İstanbul Esnaf ve Sanatkârlar Odaları
Birliği'nin (İSTESOB) Sicil Müdürlüklerine 2010 yılı
boyunca yapılan başvurulardan 40 bine yakın esnafın
işyerini kapattığı ortaya çıktı.
İflasların sebebini üç maddede
topladığımızda: 1- AVM'lerle rekabet edememe, 2- Kayıt
dışı çalışanlarla rekabet edememe, 3- Yüksek kiralar.
Sicil Müdürlüğünde iflas edenlere yöneltilen sorulara verilen cevaplar da çarpıcı;
Yüzde 54'ü AVM'ler ve dev marketlerle rekabet edemediği için
dükkânını kapatmış. Yüzde 27'si yüksek dükkân kiraları
ve benzeri giderler yüzünden işini terk etmiş. Birde kayıt
dışı çalışanlarla rekabet edemediği için
işini bırakanlar var ki, bunlarda yüzde 19'unu teşkil ediyor.
- Vergi Usul Kanununun 176 ncı maddesindeki birinci
sınıf tüccar, ikinci sınıf tüccar ayırımına,
esnaf ve sanatkâr diye bir derecelendirme daha eklenmelidir. Çünkü mevcut
haliyle esnaf ve sanatkârlar vergisel ve diğer mali yükümlülüklerde ikinci
sınıf tüccar olarak değerlendirilmektedir.
- Esnaf ve sanatkârların işyerini açma
tarihinden başlayarak 5 yıl süreyle ticari kazancına
sıfır vergi oranı uygulanmalıdır. 5 yıldan sonra
ise kademeli oranla vergi uygulanmalıdır. (%5 ile %10)
- Esnaf ve sanatkârların istihdam ettiği
işçilerin asgari ücrete tekabül eden kısmından vergi
alınmamalıdır.
- Esnaf ve sanatkârların işyerinde
kullanılan elektrik, su, doğalgaz giderleri % 50 indirimli
olmalıdır.
- Esnaf ve sanatkârlardan alınan sigorta primi
azaltılmalı, emekliye ayrılanlardan destek primi
kaldırılmalıdır.
- İntibak Kanunu bir an önce
çıkarılmalıdır.
- Esnaf ve sanatkârların kredi talepleri
karşılanmalı, faiz oranı düşürülmelidir.
Bu bağlamda, İstanbul Esnaf ve
Sanatkârlarının mevcut sorunlarının tespit edilmesi, bu
sorunların giderilmesi ve yapılacak yasal düzenlemeler de dâhil olmak
üzere alınması gereken önlemlerin araştırılması
için Türkiye Büyük Millet Meclisine büyük görev düşmektedir.
Yüce Meclisimizin bu görevi yerine getirmesi için Anayasa'nın
98. Ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. Maddesi uyarınca bir Meclis
Araştırma Komisyonu kurulması gerekmektedir.
3.-
BDP Grup Başkan Vekili Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve BDP
Grup Başkan Vekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın,
Millî Eğitim Bakanlığının neoliberal ekonomik
dönüşüm temelinde belirlediği öğretmen yetiştirme
politikalarının neler olduğunun ve ataması yapılmayan
öğretmenler sorununun araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/390)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na
Ataması yapılmayan öğretmenler sorununun
oluşmasında, Milli Eğitim Bakanlığının
neoliberal ekonomik dönüşüm temelinde belirlediği "Öğretmen
Yetiştirme Politikalarının" neler olduğunun
anlaşılması ve "Ataması Yapılmayan
Öğretmenler" sorununa çözüm önerilerinin geliştirilmesi
amacıyla Anayasa'nın 98'inci İç Tüzüğün 104'üncü ve
105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılması için gereğini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Hasip
Kaplan
Grup Başkan Vekili Grup
Başkan Vekili
Gerekçe:
Yükseköğretim Kurulu tarafından 1997
yılında "Eğitim Fakültelerinde Yeniden Yapılanma"
adlı bir çalışma başlatılmıştır. Bu
çalışma ile öğretmen yetiştirme, bazı istisnaları
dışında tamamen eğitim fakültelerine verilmiştir.
Ayrıca aynı yıl "Öğretmen Yetiştirme Türk Milli
Komitesi" Yükseköğretim genel kurulunun 19.09.1997 tarihli ve
97.8.144 sayılı kararı ile oluşturulmuştur. Bu
komisyonun görevleri arasında; "ülkenin önceliklerinin ve
öğretmen açığı olan bölgelerin saptanması, her
branş için gerekli olan öğrenci sayısının
dağılımının yapılması ve öğretmenlerin
temini ve istihdamı ile ilgili olarak Milli Eğitim Bakanlığı
ile işbirliği ve koordinasyon içerisinde çalışmak, yer
almaktadır. Milli Eğitim Temel Kanununun 43'üncü maddesinde
belirtildiği üzere "Öğretmenlik, Devletin eğitim,
öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir
ihtisas mesleğidir" şeklinde tanımlanmıştır.
Tüm bu açıklamalarda anlaşıldığı üzere, devlet,
bir kamu hizmeti olan eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim
görevlerini yerine getirmek için eğitim fakültelerinde ihtiyaca göre
"öğretmen" yetiştirmekle görevlidir. Yetiştirilecek
öğretmen sayısı ve bunların istihdamı 1997
yılında oluşturulan "Öğretmen Yetiştirme Türk
Milli Komitesi" aracılığıyla YÖK ve Milli Eğitim
Bakanlığının koordineli çalışması ile
belirlenecektir. Fakat bu koordinasyonun hiçbir zaman
yapılmadığı, bugün sayıları 350 bini geçen
ataması yapılmayan öğretmen gerçekliği ile
anlaşılmaktadır. Sayın Bakanın yaptığı
açıklamalarda "Türkiye olarak biz, öğretmen
kaynaklarımızın planlanması ile ilgili bir
çalışma yapmış olsaydık, hangi yıl, ne kadar
öğretmene ihtiyacımız var, diye düşünseydik belki bu sorunu
yaşamayacaktık'' ifadeleri ve "Herkes kendi kabiliyeti ve
mesleğine uygun bir şekilde başka işlere de yönelsin,
ihtiyacımız şu anda piyasada atama bekleyen insan kadar
değildir" sözleri ile komiteyi görmezlikten gelmekte, bakanlık
olarak görevinden ve sorumluluğundan kaçmaktadır. Sayın Ömer
Dinçer bakanlık görevine ilk atandığında basına
yaptığı ilk açıklamasında "Ben bu yıl önceki
bakanımızın '55 bin öğretmen alacağız' sözünü
yerine getiremediğimiz için tüm öğretmen adaylarından özür
diliyorum" açıklamasında bulunarak da kendinden önceki
bakanı hiçleştirerek kurumsal sorumluluğunu hiçe
saymıştır.
Bugün yüz binlerce öğretmenin atamasının
yapılmamasının nedeni Milli Eğitim Bakanı Ömer
Dinçer'in açıkladığı gibi "Kamu yönetiminin geleneksel
zafiyetiyle alakalı bir husus" değildir. Doğrudan
eğitimin piyasalaştırılması ve ticarileştirilmesi
ile ilgili, bilinçli ve planlı bir öğretmen yetiştirme
politikasının sonucudur. Bugün Milli Eğitim
Bakanlığı hiçbir iş güvencesi olmayan, çalışmadığı
zaman ücret alamayan, çalıştığında ise ayda 300 TL'ye
kadar ucuz iş gücü olarak 60 bin ücretli öğretmeni istihdam
edebiliyorsa; bunu, bilinçli bir şekilde, neoliberal ekonomik
dönüşümün esnek istihdam politikaları doğrultusunda
belirlediği öğretmen yetiştirme stratejileri sonucu yaratmıştır.
Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenleri
atamamasını, zorunlu hale getirdiği KPSS sınavı ile
öğretmen adayının kendi
"başarısızlığı!" ve
"yetersizliği!" adı altında da meşrulaştırmaktadır.
Başbakan iktidara gelmeden önce 2002
yılında İstanbul mitinginde: "Birçok gencimiz özellikle
öğretmen adaylarımız işsiz kaldı. Ülkede eğitim
çökmüş, köy okulları kapanmış, merkezdeki okullar bile
öğretmen diye can çekişiyorken sen sınavla öğretmen seçmeye
kalkıyorsun. Bıraksana genç öğretmenlerimiz gitsin
çalışsın. O kadar sene beklet sonra al, o adamda artık heves
kalır mı, öğretmenlik yapabilir mi? Ama inşallah biz
iktidar olunca öğretmenler okulun bittiği gün
hazırlıklarını yapacak ertesi gün görev aşkıyla
okuluna gidecek hiç merak etmeyin." ifadelerini
kullanmıştı. Bugün gelinen noktada ise 350 binden fazla öğretmen
atama bekliyor.
Bugün ataması yapılmayan yüzbinlerce
öğretmenin tek istediği eğitim aldıkları alanlarda
kadrolu olarak atanmaktır. Fakat Milli Eğitim Bakanı öğretmenlere
başka iş bulmalarını önererek kibarca
"kapıyı kapatmaktadır". Bakan açıklamaları
ile; ataması yapılmayan öğretmenleri yoksulluğa ve
işsizliğe mahkûm etmekte, daha fazla kâr elde etme adına
güvencesiz ve taşeron çalıştırmayı
yaygınlaştırmakta, eğitimi kâr-zarar ilişkisiyle ve
tamamen rekabet piyasasına indirgeyerek değerlendirdiğini
göstermektedir. Ataması yapılmayan öğretmenler sorununun
oluşmasında, Milli Eğitim Bakanlığının
neoliberal ekonomik dönüşüm temelinde belirlediği "Öğretmen
Yetiştirme Politikalarının" neler olduğunun
anlaşılması ve "Ataması Yapılmayan
Öğretmenler" sorununa çözüm önerilerinin geliştirilmesi
amacıyla bir meclis araştırma komisyonu kurulması önem arz
etmektedir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeler
bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Şimdi, Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VII.-
ÖNERİLER
A)Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.-
BDP Grubunun, 8/10/2012 tarihinde Bingöl Milletvekili Grup Başkan Vekili
İdris Balukenin Türkiye cezaevlerindeki sorunlar çözülmediği ve
siyasi talepler yerine getirilmediği için başlayan süresiz
dönüşümsüz açlık grevlerinin araştırılması
amacıyla vermiş olduğu Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 1/11/2012 Perşembe günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu'nun 01.11.2012 Perşembe
günü (Bugün) yaptığı toplantısında,
Toplanamadığından Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurul'un
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
İdris Baluken
Bingöl
Grup Başkan Vekili
Öneri:
08 Ekim 2012 tarihinde, Bingöl Milletvekili Grup
Başkanvekili İdris Baluken tarafından verilen (1568 sıra
nolu), "Türkiye Cezaevlerindeki sorunlar çözülmediği ve siyasi
talepler yerine getirilmediği için başlayan süresiz dönüşümsüz
açlık grevlerinin" araştırılması amacıyla,
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis Araştırma
Önergesinin, Genel Kurul'un bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak, 01/11/2012 Perşembe günlü
birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı
tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerge üzerinde, lehinde olmak üzere
gruplar adına konuşmalar; birinci konuşmacı, Sayın
Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaplan. (BDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; cezaevlerinin sorunları, 12
Eylül askerî darbesinin meşhur 5 no.lu Askerî Cezaevinden Mamaka,
Mamaktan Ulucanlara ve şimdi de Şakrana ve bütün F tipi
cezaevlerine, Kandıraya, Tekirdağa, her tarafa, bugün aynen,
aynı baskı ortamı, aynı sorunlar devam ediyor. Bugün,
Şakran Cezaevinde, bir adli hükümlü, daha önce cezaevi
baskılarını protesto etmek amacıyla bedenini ateşe
vermişti ve bugün öldüğü haberi geldi. Adli bir hükümlü bu.
Yine, açlık grevleri bugün 51inci gününde.
İnsanlık, vicdan, adalet, sağduyu, bütün bunların
sınavda olduğu saniyeler yaşıyoruz. Bu açlık
grevlerinin cezaevi sorunlarıyla ilgisi, siyasi konjonktürle de ilgisi
aynı zamanda vardır. Tecridin kaldırılması, yine, ana
dilde eğitim gibi hem hukuki hem insani hem siyasi taleplerin, olabilirliği
olan taleplerin konuşulması karşısında iktidarın
suskunluğundan öte saldırgan bir tutum içine girmesi kabul edilemez.
Mecliste Şırnak Milletvekilimiz Sayın
Faysal Sarıyıldız, 15 Ekimde açlık grevine
dayanışma amacıyla başlamıştı. Bugün,
basın açıklamalarında Mardin Milletvekilimiz Gülser
Yıldırımın da açlık grevlerindeki tutsakların
sağlık durumlarına dikkat çekmek için açlık grevine
başladığı açıklaması geldi. Ne diyor? Elli bir
gündür açlık grevinde olan tutsakların sağlık
durumlarının her geçen gün daha da tehlikeli bir hâl
aldığını belirten Yıldırım, bir
tutsağın ölümünün tüm insanlığın, vicdanların,
adaletin de ölümü olacağını kaydediyor. Yine, Siirt Cezaevinde
seçilmiş Belediye Başkanı Çağlar Demirel de açlık
grevine başladı. Yani bu açlık grevleri
Sayın
Başbakan her ne kadar 1 kişi diyorsa da Sayın
Başbakanın söylediği sözleri aynı dakikalarda Sayın
Adalet Bakanı yalanlıyor ve toplam 66 cezaevinde 683 kişinin
açlık grevinde olduğunu ifade ediyor.
Bunun dışında, CHP heyetleri dört tane
cezaevine gittiler ve Sayın Başbakanın bütün
iddialarını yalanladılar, Orada yiyorlar. gibi yapılan
açıklamaların da gerçeği
yansıtmadığını... Bugün Meclis İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu Bolu Cezaevinde. Bolu Cezaevine de
aynı heyet gitmişti, basın açıklamasıyla
raporlarını açıkladılar. Sadece onlar değil herkes
ayakta, herkes bu kritik anlar karşısında bir çözüm için bir
çaba içinde. Bakın, dünyaca tanınmış aydınlar, Noam
Chomskyden Michael Taussige, Judith Butlere kadar, Sayın Büşra
Ersanlıya kadar herkes yapıcı bir diyalog
çağrısında bulunuyor, yapıcı bir diyalog ve Hükûmete
uyarıda bulunuyorlar, Bu insanlık trajedisinde
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Adalet Bakanı da şahsen
sorumludur, bütün siyasi Hükûmet ve iktidar bu konuda yapıcı diyalog
çabası içinde olması gerekir. diyor. Zorla müdahalenin risklerine
dikkat çekiyorlar, 2000li yıllarda zorla müdahale sonucu 122 kişinin
açlık grevlerinde öldüğüne dikkat çekiyorlar. Yine, bu diyalog
konusunda çok net görüşler ileri sürülüyor. Türkiye devletine Taussing
diyor ki: Lütfen, bu cesur tutukluların sağlık ve refahı
için derhâl harekete geçiniz. Yine, Butlerin destek mesajında Türkiye
Hükûmeti, yaşadıkları adaletsizliği hayatlarını
tehlikeye atarak teşhir eden bu tutuklularla ciddi diyaloğa girmelidir.
diyor.
Burada, aydınlardan sanatçılara, bütün
kamuoyunda çok ciddi tepkiler ve çağrılar var. Ben, edebiyatçı
Vedat Türkalinin ve sanatçıların çağrısındaki şu
sözlerle Meclisin vicdanına seslenmek istiyorum: Açlık grevlerini
yok sayabilirsiniz, yok saydığınızda burun buruna gelmenize
parmak kaldı. Bilinebilen zamanlardaki en masum taleplere sınır
tanımaz kibrinizle karşı koyuyorsunuz. Siz, bu yeteneğinizi
marifet sayıyorsunuz. İnsan ölümleri kibrinizi okşayan bir
sevince dönüşmesin. İnandığınız her ne varsa
yaşama hakkı adına orada durun. Yıllar boyu yürütülen inkâr
politikalarının aleti olmaya bir son verin. Hiçbir zaman, hiçbir
iktidar bu kadar az ve bu denli somut taleple karşılaşmadı,
bu talebi karşılayın. Kendinizi bu kadar çok sevmeyin, biraz da
insanı sevin. Artık anlayın, insanın direnme gücü
karşısında ayakta kalabilen hiçbir iktidar yok. İnsan
olmanın korkutucu bir tarafı da yok. İktidarın geçici
yürütücüleri, lütfen, insan olun. Tutsaklara kulak verin, kibrinizin
tutsağı olmayın. Vücudunu açlığa
yatırmış her insan insanlığın direnci ya da
ölümüdür. Gecikmeyin. Biz altında imzası olanlar en son ana kadar hak
için, adalet için, barış için, özgürlük için konuşmaya devam
edeceğiz. Bizden bu kadar uzak kalmayın. Üzmeyin, üzülmeyin.
Öldürerek öldürmeyin.
Evet, Vedat Türkalinin de içinde olduğu
sanatçılar bu çağrıyı yapıyordu.
Hukukçu kuruluşlar da açıklamalarda bulundular.
Geçmişte, 12 Eylül askerî darbesi döneminde yapılan hatalara dikkat
çektiler, o zaman da Bunlar gizli gizli yiyorlar. denilmişti.
Diyarbakır 5 no.lu Cezaevinde açlık grevlerinde
ilk ölümler başladı. Sonra Şevket Kazanın Adalet
Bakanlığı döneminde başladı, Tantanın döneminde
2000li yıllarda başladı ve bu tehdit anlayışı
hiçbir zaman çözüm getirmemiştir.
Bakın, kadın aydınlar diğer taraftan
ses verirken ne diyorlar? Sayın Yaşar Kemalin ifadelerine dikkat
çekiyorlar Bizler, bugün, insanların ölüm pahasına talep ettikleri
demokrasiler de insan haklarının içindedir. Bir kişinin
açlık grevinde ölmesini izlemek acıların en büyüğüdür. Bu,
insanlığa yakışmaz. Ölümler engellenemezse vebali hepimizin
olacaktır. açıklamasında bulunuyorlar.
Bütün arkadaşlarımız, milletvekilleri,
partililerimiz, kamuoyu bugün ayaktadır. Yine bu taleplerin çerçevesinde
700 olan açlık grevi eylemlerinin bu talepler
karşılanmadığı takdirlerde, binlerle, hem içeride hem
dışarıda çok daha etkili eylemlerle kamuoyunu
sarsacağının, bir gerçeğinin de altını çizmek
istiyoruz.
30 Ekimde halk hayatı durdurabilmiştir,
durdurabilmiştir. Halkın hayatı durdurduğu eylem tarzı
hiçbir demokraside bu kadar da başarılı
olmamıştır.
Değerli milletvekilleri, cezaevlerindeki durum için
heyetlerin, milletvekillerinin, insan hakları savunucularının,
Türk Tabipleri Birliğinin ve bütün duyarlı insanların
çağrısı hepimizin çağrısıdır. Biz, bunu
görerek, bilerek bu araştırma önergesini daha 8 Ekim tarihinde
Meclise vermiştik. Meclis böylesine önemli konularda araştırma
yapamayacaksa Şanlıurfada cayır cayır yanan
mahkûmların manzaraları da Türkiyeden eksik olmayacaktır.
Size şunu ifade etmek istiyorum ki: Bugün Meclis
İnsan Hakları Komisyonunun Boluya gitmesi, 51inci gününde
açlık grevinin, çok geç kalmış bir davranıştır.
İnsan hakları konusunda böyle kritik bir aşamaya
sarkıtılması bunun kabul edilemezdir.
Bu duygularla, bu talebimize Meclisin
duyarlılık göstereceğini düşünüyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
İkinci konuşmacı, aleyhinde olmak üzere,
Kastamonu Milletvekili Mustafa Gökhan Gülşen.
Sayın Gülşen, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
MUSTAFA GÖKHAN GÜLŞEN (Kastamonu) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; BDP grup önerisi aleyhinde
söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, BDP Grubu dün de benzer bir
öneriyi Meclis gündemimize getirmiş ve Meclisimiz Genel Kurulda bunu kabul
etmemişti.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Her gün
getireceğiz, haberiniz olsun!
MUSTAFA GÖKHAN GÜLŞEN (Devamla) Biz de her gün
reddederiz.
Grubumuz adına ve şahsı adına konuşma
yapan hatiplerimiz kabul etmeme gerekçelerimizi dün ifade etmişti.
Aynı gerekçelerle grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu bildiriyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Gülşen.
Üçüncü konuşmacı, Mersin Milletvekili
Sayın Ali Rıza Öztürk.
Sayın Öztürk, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisinin grup
önerisi üzerinde söz aldım. Hepinizi saygı ile selamlıyorum.
Barış ve Demokrasi Partisi, cezaevindeki
açlık grevlerinin getireceği can kayıplarının önüne
geçmek ve tutsakların siyasi taleplerindeki çözümsüzlüğün
derinleşmesini önlemek amacı ile Meclis araştırma komisyonu
kurulmasını talep etmektedir. Biz de, Cumhuriyet Halk Partisi olarak
daha önce, cezaevlerindeki yaşanan sorunların, hasta tutuklu ve
hükümlülerin içinde bulunduğu koşulların ve sağlık
sorunlarının ve bu sorunların nedenlerinin
araştırılması, cezaevlerinde yaşamını
kaybeden kişilerin olup olmadığının saptanması
amacı ile Meclis araştırması komisyonu kurulması
talebiyle bir önerge vermiştik.
Değerli arkadaşlarım, cezaevindeki
sorunlar, aslında ülkenin içinde bulunduğu sorunlardan ayrı
değildir. Cezaevleri bir ülkedeki demokrasi ve özgürlüklerin
aynasıdır. Ülkedeki demokrasi ve özgürlüklerin seviyesinin ne
olduğunu anlamak için cezaevindeki olayları -bence- anlamak
lazım. Bugün Türkiyenin içinde bulunduğu, demokrasi ve özgürlükler
bakımından, bireylerin temel hak ve özgürlükleri bakımından
içinde bulunduğu durum, aslında dün Adalet Komisyonunda
görüşülen bir kanun tasarısında kendisini hissettirdi. Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi ve Türkiyenin taraf olduğu ek
protokoller kapsamında korunan haklara ilişkin Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin yerleşik içtihatları doğrultusunda
ülkemiz aleyhine verilen ihlal kararlarının yoğunluğu
dikkate alınarak bir kanun tasarısı Türkiye Büyük Millet
Meclisine getirildi. Altını kırmızı kalemle çizmek
istiyorum, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Türkiye aleyhine
verdiği ihlal kararlarının yoğunluğu nedeniyle,
Hükûmet Türkiye Büyük Millet Meclisine bir kanun tasarısı getiriyor
arkadaşlar. İşte, bu, Türkiyede insan hak ve özgürlükleri
bakımından İlerleme kaydettik. diyen Hükûmetin ilerlemelerinin
ne olduğunu gösteriyor. Yine, Türkiyedeki temel hak ve özgürlükler Avrupa
Komisyonu 2012 Türkiye İlerleme Raporunda çok açıkça
belirlenmiş. Her ne kadar Anayasa Komisyonu Başkanı bunu
yırtıp çöpe attıysa da onun çöpe atmasıyla
atılmıyor. Önemli olan, Türkiyede insan hak ve ihlallerinin
oluşmasına neden olan olayları ortadan kaldırmaktır.
Değerli arkadaşlarım, dün, Komisyonda
Sayın Adalet Bakanının verdiği bilgiler üzerinden
konuşuyorum. 30 Eylül 2012 itibarıyla Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine temel hakların ihlal edilmesi nedeniyle yapılan
başvuru sayısı 16.850; bu, AİHMe yapılan
başvurunun yüzde 12si. Başvuru sayısı
bakımından, Türkiye, Rusyadan sonra 2nci sırada. Bunları
ben söylemiyorum, Adalet Bakanı Sadullah Ergin söyledi. Rusyadaki toplam başvuru
yüzde 22. İtalya 3üncü sırada. Yapılan başvurular
sonucunda verilen ihlal kararları bakımından, Türkiye 1inci
sırada, İtalya 2nci sırada, Rusya 3üncü sırada
değerli arkadaşlarım. Yine, icra edilmeyi bekleyen karar
sayısı bakımından, Türkiye 2nci sırada, İtalya
1inci sırada; ödenen tazminatlar bakımından Türkiye 1inci
sırada. Freedom Houseun 2012 Basın Özgürlükleri Raporu
bakımından, Türkiye kısmen özgür ülkeler arasında yani
Tanzanya, Zambiya ve Filipinlerle aynı kategoride olan ülkeler
arasında. Bu ülkelerde siyasi haklara ve özgürlüklere fazla saygı
gösterilmediği çok açıktır. Bu ülkelerde tek parti diğer
siyasi aktörleri bastırarak siyaseti domine etmektedir. Aynı rapora
göre, Türkiyede bireysel özgürlükler ve siyasi haklar yönünden 2005
yılına göre hiçbir değişiklik olmamıştır
değerli arkadaşlarım. Yine, Associated Press ajansının 2011 Araştırma Raporuna göre,
Türkiye terörle, mücadele yasaları kullanılarak terör
suçlamalarıyla mahkûmiyet kararı veren ülkelerin en başında
yer almaktadır. 66 ülkede 35.117 mahkûmiyet var; bunun 12.897 tanesi Türkiyeye
ait değerli arkadaşlarım. Sınır Tanımayan
Gazeteciler Örgütünün 2011-2012 basın özgürlüğü endeksi baz
alındığında en kötü ülkelerin başında Türkiye
gelmektedir. Türkiye, önceki rapora göre 10 sıra birden gerileyerek 179
ülke arasında, 148inci sıraya girmiş. Hangi ülkelerle aynı
kategoride? Fas, Uganda, Gambiyanın da gerisinde değerli
arkadaşlarım. İşte, 2012 yılında Adalet ve
Kalkınma Partisinin ilerlemiş demokrasisinin ilerlemiş hâli
burada görülmektedir. Bu kadar bir ülkede temel hak ve özgürlükler ihlal
edilmişse, temel hak ve özgürlüklerin ihlali bir kural hâline
getirilmişse, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, Türkiye ihlal
kararlarına rağmen bunların gereği yerine getirilmiyor ise
elbette ki hapishanede yaşayan insanların da yaşam hakları
hiçe sayılacaktır.
Değerli arkadaşlarım, yaşam
hakkı insan haklarının en temeli ve insan haklarının
en başında gelenidir. Kişilerin vücut
dokunulmazlığı, sağlıklı yaşama hakkı,
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve uluslararası diğer
sözleşmelerle güvenceler altına alınmıştır.
İnsanlar özgür olarak yaşamaktayken herhangi bir suçun şüphelisi
olarak tutuklanıp, cezaevine girip, tutuklu ya da hükümlü
olduklarında sadece hak ve özgürlüklerini kullanma yönünden özgür insana
göre eşitsiz duruma düştükleri, insan olma özelliklerinden ise hiçbir
şey kaybetmedikleri bir gerçektir. Devlet, koruması altındaki tutuklu ve
hükümlülerin sağlık sorunları başta olmak üzere her türlü
sorunuyla ilgilenmek zorundadır. Yaşam hakkı, insan
haklarının en başında gelenidir. Biz Cumhuriyet Halk
Partisi olarak aslında yaşam hakkını, bir insan hakkı
olarak görmekteyiz. Dolayısıyla herkesin siyasi düşüncesi, etnik
kökeni, mezhebi, inancı ne olursa olsun herkesin yaşam hakkına
saygı duyması gerektiğini düşünmekteyiz. Ama öbür taraftan
da bu en temel insan hakkı olan yaşam hakkının
birtakım taleplerin gerçekleşmesi konusunda pazarlık unsuru
olarak kullanılması ve birtakım taleplerin gerçekleştirilmesinin
yöntemi olarak ele alınmasının da doğru
olmadığını düşünüyoruz.
Siyaset sorunları çözmek için vardır.
Dolayısıyla, bugün halkın sorunları çözmek için gerekli
olan kamu gücünü kullanma yetkisini verdiği Adalet ve Kalkınma
Partisi İktidarı, ülkedeki sorunlarda Bu sorun benimdir, bu sorun
muhalefetin sorunudur. diye ayrım yapmaksızın halkın kendisinin
verdiği -sorunları çözmek için gerekli olan- devlet gücünü kullanarak
sorunları barış içerisinde çözmek zorundadır. Sorun ne
olursa olsun, sorun çözmüş olmak için sorun çözülmez. İnsanların
-demin de söyledim- temel yaşam hakkına saygı göstererek
sorunları çözmek durumundadır.
Cezaevlerinde de bugün siyasi
taleplerin karşılanması amacıyla da olsa, başka
amaçlarla da olsa yaşanan bir acı gerçek vardır. Mahkûmlar
açlık grevi yapmaktadırlar. Dolayısıyla, siyasi iktidarın
bu sorunu çözme görevi vardır. Bu sorunu görmezlikten, duymazlıktan
gelemez. Refleksini kaybetmiş her varlık izmihlale mahkûmdur
değerli arkadaşlar. İnsan yaşamının sona ermesini
canlı şekilde seyreden bir sistemin soruna çare arayışına
girmemesi bir refleks yoksunluğudur. Eğer Refleksimiz var.
diyorsanız, soruna çareyi bulmak mecburiyetindesiniz, hatta mahkûmsunuz.
Aksi hâlde, izmihlal sizin için de, AKP için de kaçınılmaz bir kader
olacaktır.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP
ve BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Öztürk.
Aleyhte olmak üzere son
konuşmacı Bartın Milletvekili Sayın Yılmaz Tunç.
Buyurun Sayın Tunç. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; BDP grup önerisinin aleyhinde söz
aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
BDP aynı konuda dün de grup önerisi vermişti ve
Genel Kurulun oylarıyla o grup önerisi reddedildi, reddedilen bu öneri
bugün de yine Meclis Genel Kurulunun gündemine getirildi.
Grup önerisiyle, cezaevlerindeki sorunların
çözülmediği ve siyasi taleplerin yerine getirilmediği gerekçesiyle
açlık grevleriyle ve toplu isyan yoluyla bu talepleri görünür kılmak,
cezaevi koşullarına yönelik farkındalık yaratmak
amaçlandığı belirtilmekte. Bugün itibarıyla, 34 cezaevinde
300ü aşkın hükümlü ve tutuklunun katılımı ile
süresiz, dönüşümsüz açlık grevi eyleminin devam ettiği
açıklanmaktadır. Söz konusu eylemlerin sona erdirilebilmesi ve can
kayıplarının önlenebilmesi amacıyla konunun Türkiye Büyük
Millet Meclisinin gündemine getirilerek Meclis araştırması
açılması talep edilmektedir. Öneride bahsedilen olaylar ve
rakamların doğru olmadığını öncelikle belirtmek
istiyorum.
Değerli milletvekilleri, grup önerisinde bahsedilen
cezaevi şartlarıyla ilgili olarak Geçmişte ne idi? AK
PARTİ hükûmetleri döneminde nereye gelindi? öncelikle bunu bir ortaya
koymakta fayda var.
2002 yılında, ülkemizde toplam 528 ceza infaz
kurumu bulunmaktaydı. Ceza infaz kurumları, kalabalık
koğuş sistemine göre inşa edilmişti. Bu yapı ise isyan
ve firar girişimleri, haraç alma, kurum içinde sorgulama ve
cezalandırma, diğer hükümlü ve tutukluları ölüm orucu veya
açlık grevine zorlama, personele saldırı, pankart ve afiş
asma, terör eğitimi yapma, duruşmaya göndermeme gibi olaylara zemin
hazırlamaktaydı.
Bugün itibarıyla, ülkemizde toplam 377 ceza infaz
kurumu bulunmaktadır. On yıllık AK PARTİ
İktidarında, her alanda olduğu gibi ceza infaz sisteminde de
önemli yenilikler, iyileşmeler gerçekleştirilmiştir. Öncelikle,
ceza infaz kurumlarında yaşanan sorunları çözmek için mevzuat,
fiziki yapı, insan kaynakları konularında ihtiyaç duyulan
çalışmalar yapılmıştır. İnfaz
mevzuatındaki değişikliklerle, hapis cezasına seçenek
yaptırımlar ile erteleme imkânı, ceza infaz
kurumlarının, bağımsız kurullar
aracılığıyla denetimi, ceza infaz kurumlarında
gerçekleştirilen her türlü işleme karşı yargı
denetimi, ceza infaz kurumlarında görev yapan personelin eğitimi
konularında düzenlemeler yapılmıştır. Denetimli serbestlik
tedbiri uygulanarak cezaların infazıyla hükümlülerin dış
dünyaya uyumlarını sağlamak, aileleriyle
bağlarını sürdürmelerini ve güçlendirmelerini temin etmek
amacıyla hükümlünün cezasının koşullu salıverilme
tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri
uygulanmak suretiyle infaz edilme imkânı getirilmiştir. Ceza infaz
kurumunda bulunup da koşullu salıverilmesine bir yıl ve daha az
süresi kalan hükümlülerin denetimli serbestlik tedbiri altında yeniden
topluma kazandırılması amaçlanmış ve yasa
değişikliğinden yaklaşık 20 bin kişi
yararlanmıştır.
Hükümlülerin Açık Ceza İnfaz Kurumlarına
Ayrılmaları Hakkındaki Yönetmelikte değişiklik
yapılarak iyi hâlli hükümlülerin topluma
kazandırılmalarının sağlanması için kapalı
ceza infaz kurumlarından açık ceza infaz kurumlarına
geçişleri kolaylaştırılmıştır.
Üçüncü yargı paketiyle adli kontrolün kapsamı
genişletilerek, adli kontrol tedbirinin uygulanabilmesi için öngörülen üç
yıllık üst sınır kaldırılmış, tüm
suçlar yönünden adli kontrol uygulama imkânı getirilmiştir. Bazı
tedbirler yönünden hükümlü ve şüphelilerin elektronik izleme sistemiyle
tutuksuz olarak takibine imkân sağlanmıştır. 2002den
bugüne kadar Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi
standartlarını karşılamayan 208 ceza infaz kurumu
kapatılmıştır. Bu kapsamda 2017 yılına kadar da
197 ceza infaz kurumunun kapatılması planlanmaktadır. 2002-2012
yılları arasında 50.737 kişi kapasiteli 68 cezaevi
açılmıştır. 2002den bu yana toplam 73 adet ceza infaz
kurumu tamamen oda sistemine dönüştürülmüştür. Ayrıca bu ceza
infaz kurumlarında büyük onarımlar yapılarak fiziki zafiyetleri
giderilmiş, banyo, tuvalet, mutfak ve yemekhaneleri yenilenmiştir.
ALTAN TAN (Diyarbakır) 10 bin Kürt niye cezaevinde,
niye? Onu anlat, boş ver bunları. 10 bin Kürt niye tutsak?
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Oraya da geleceğim
Sayın Milletvekilim, dinlerseniz. Cezaevindeki şartlar neydi, ne
değildi, bunu bir ortaya koyalım ve sizin önerinize de
geleceğiz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Bine yakın
kişi ölüm sınırında, sizin konuştuğunuza bak!
Ayıptır ayıp. (BDP sıralarından gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Devamla) 20 adet ceza infaz kurumuna
iş atölyesi, kapalı-açık spor alanları, kültürel faaliyet
sahaları olan ek üniteler inşa edilerek faaliyete geçirilmiştir.
2009 yılında Sağlık Bakanlığıyla
yapılan protokol çerçevesinde ceza infaz kurumlarındaki
sağlık hizmetleri Sağlık Bakanlığı
tarafından yerine getirilmeye başlanmış, yeni
sağlık üniteleri açılmış, kişisel
bakımlarını karşılayamayan hükümlüler için rehabilitasyon
merkezi açılmış, kampüs şeklindeki ceza infaz
kurumlarına elli yüz yatak kapasiteli devlet hastanesi projelerinin
uygulanmasına başlanmıştır.
ALTAN TAN (Diyarbakır) Öyle bir
anlatıyorsunuz ki, siz de gidin yatın o kadar lüksse!
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Çocuk cezaevleri, içinde banyo ve
tuvaleti bulunan, yirmi dört saat esasına göre iyileştirme memurunun
görev yaptığı, zaman zaman aileleriyle de kalabilecekleri
misafirhanelerin bulunduğu tek kişilik oda sistemine sahip cezaevleri
oluşturulmaya başlanmıştır. Cezaevlerinde
görüşmelerin ana dilde yapılabilmesi için gerekli mevzuat
düzenlemeleri yapılmıştır.
Cezaevlerindeki yenilikler hükümlü ve tutuklular lehine
yapılan iyileştirmeler bu derece net iken terör örgütlerinin
talimatlarıyla cezaevlerinde açlık grevlerinin
başlatılmasının cezaevlerindeki koşullarla uzaktan
yakından bir ilgisi bulunmamaktadır. Terör örgütünün talimatı
çerçevesinde başlatılan bu eylemlere destek verenler aslında
terör örgütlerinin maşalığını, sözcülüğünü
yapmakta olup halkın iradesi yerine silahlı terör gruplarına
dayanmaktadırlar.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Ne yapsınlar,
ölsünler mi, onu mu demek istiyorsunuz? Açıkça söyleyin, sahtekârlık
yapmayın.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Demokrasi adını parti
adına ekleyenlerin terörle iç içe, omuz omuza, kucak kucağa
olduğu görüntüler hâlâ hafızalarımızdadır. Şimdi
de aynı kişiler teröristbaşlarının verdiği
talimatlar gereği sokakları hareketlendirmeye
çalışmaktadırlar. PKK, KCKnın yayın organlarında
yer alan bildirilerin tamamı BDP sözcülerince dillendirilmektedir.
Kandilden ne söyleniyorsa BDP sözcüleri de aynı şeyi
söylemektedirler. Halkın iradesini esas alıyorsanız terör
örgütlerinin değil halkın sesine kulak vermemiz gerekir.
ALTAN TAN (Diyarbakır) Halk bize oy verdi, bizi
dinleyin o zaman.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Halka ölüm emri vermek bir siyasi
partiye yakışmaz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Ölüm emrini BDP
vermemiştir, konuyu saptırmayın. Bir şey
yapmıyorsunuz, oradaki insanların iradesine saygı gösterin.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Sayın
Başbakanımızın ifadesiyle halka Açlıktan ölün.
talimatı verirken Kızıltepedeki kuzu kebabının da
açıklamasını yapmak zorundasınız. (BDP
sıralarından gürültüler)
PERVİN BULDAN (Iğdır) - Ayıp yani.
ALTAN TAN (Diyarbakır) Utanın, utanın!
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Maalesef, üzülerek söylüyoruz ki:
Terörle sarmaş dolaş hâle gelen BDP artık ölüm emirleri veren
bir siyasi harekete dönüşmüş durumdadır. Son zamanlarda
gerçekleştirmeye çalıştığı eylemlerde,
attığı adımlarda, uygulamaya koymaya çalıştığı
stratejilerde başarılı olamayan terör örgütünün suç
mekanizması olarak kullandığı insanları şimdi de
ölüm orucu ve açlık grevi yaptırarak imha etmek istemesini özellikle
Kürt kökenli vatandaşlarımızın dikkatine sunmak istiyorum.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sen ne yapıyorsun
sen, onu söyle bakayım. Vicdanın körleşmiş.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Bölge çocuklarını
dağa kaldırarak onları ailelerinden koparan, bölgeye
yapılan yatırımları engellemeye çalışan,
öğretmenleri, sağlık görevlilerini kaçıran, hastane inşaatında,
havaalanı inşaatında, yol, baraj inşaatlarında
çalışan iş makinelerini ateşe veren, okulları yakan
terör örgütünün bölge halkına zulmettiğini
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sen devletsin,
engelle o zaman.
YILMAZ TUNÇ (Devamla)
bütün dünya artık
görmektedir, Kürt kökenli vatandaşlarımıza zulmeden bu terör
örgütüne iktidarıyla muhalefetiyle hep birlikte karşı
durmalıyız.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sen 3 Kasımda
Diyarbakıra gel, Diyarbakırda söyle bunları. Biz 3
Kasımda Diyarbakırdayız, oraya gel.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) AK PARTİnin on yılda
gerçekleştirdiği demokratikleşme adımları
ortadadır.
ALTAN TAN (Diyarbakır) Nerede, nerede?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Bölgeye gel
bakayım, bölgeye!
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Bölgenin ekonomik
kalkınması için yapılan devasa yatırımlar
ortadadır. Terör örgütünün ve onun siyasi uzantılarının da
ne yapmak istediği açıktır. Onların derdi bölge
insanının huzura kavuşması değildir. Onların
derdi kardeşlik değildir. Onların derdi millî birlik ve
kardeşlik içerisinde bölgenin daha fazla imarı, daha fazla
kalkınması değildir.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) 3 Kasım da
Diyarbakıra gel. Biz Diyarbakırdayız. Orada söyle. Bölgeye
gel, bölgenin gerçeğini gör.
ALTAN TAN (Diyarbakır) Sen kaç defa gittin o
bölgeye, hayatında gittin mi?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Cesaretin varsa
git orada konuş!
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Onların derdi
barış değildir, onların derdi demokrasi hiç değildir.
Yanlış yoldan dönmeleri hepimizin dileğidir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Grup önerisi, terör örgütü
elebaşılarının talimatlarının Meclis gündemine
taşınması çabasından başka bir şey değildir.
Bu nedenle BDP grup önerisinin aleyhinde olduğumu ifade ediyor, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AHMET TÜRK (Mardin) Sayın Başkan,
sataşmadan dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Türk, buyurun efendim.
İki dakika
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Mardin Milletvekili Ahmet Türkün, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun
Barış ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
AHMET TÜRK (Mardin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; birkaç günden beri Sayın
Başbakanın gündeminden düşmeyen bir kuzu kebap olayı var.
17 Temmuz tarihinde Grubumuz Mardinde bir toplantı kararı
almıştı. O toplantıdan sonra, bir Mardin Milletvekili olarak,
bir akşam da arkadaşlarımı köye davet ettim, yemek yedik. O
dönemde açlık grevi yok, bir şey yok. Doğal olarak misafirlerim
var, arkadaşlarım, ben Mardin Milletvekiliyim ve köyümde yemek
veriyorum. Şimdi, bu kadar basit
bir olayı Türkiye gündemine taşımak gerçekten Başbakana
yakışmıyor.
Şimdi, Sayın Başbakan
tutarsızlık içinde. Bir tarafta ölüm oruçlarının müsebbibi
olarak bizleri gösteriyor, diğer tarafta bunların, işte yiyip
içtiklerini böyle bir durumlarının olmadığını,
açlık grevinin de olmadığını söylüyor. Şimdi
burada şüpheye düşüyorum, Sayın Başbakanın acaba ruh
hâli nedir?
Bilirsiniz, lll.George, İngilterede, delirdiği
zaman, yine bürokrasiye, bakanlarına talimatlar veriyordu. Hyde Parkta
bir ağaca Prusya Başkanı olarak sarıldığı
zaman, o zaman da bunun ruh hâlinin bozuk olduğunu ve görevden
alındı.
Şimdi, Sayın Başbakan zalim bir insan
değil, dindar bir insan. Bu nedenle, onun bir zalim olduğuna
inanmıyorum ama ruh hâli bozuk.
Adamın biri kaza geçirmiş, patronu soruyor
Durumun nedir?, Çok iyi diyor. Diyor ki: Yalnız birkaç malzeme
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
PERVİN BULDAN (Iğdır) Başkan, bir
iki daha verirseniz
HASİP KAPLAN (Şırnak) Toparlasın
AHMET TÜRK (Devamla) Diyor ki: İyi durum. Bir
şase gönderin, bir karbüratör gönderin, bir motor gönderin ve bir kaporta
gönderin.
Sayın Başbakanın şasesi
eğrilmiş, kaporta paramparça, motor çalışmıyor, elinde
tek o direksiyonun simidi kalmış. Aslında, Türkiye Büyük Millet
Meclisi de Sayın Başbakanın bu ruh hâlini çok iyi görmek gibi
bir sorumluluk taşımaktadır. Bence bugün yargılanması
gereken, sorunlara yanıt vermesi gereken Sayın Başbakanın
kendisidir. Âdeta ölümleri teşvik eden ve bugün bu durumun bu noktaya
gelmesine neden olan Sayın Başbakanın bu tavrıdır. Ben
Sayın Başbakanın bu tavrını kınıyorum.
Saygılar sunuyorum (BDP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, konuşmacı sataşmadan dolayı söz
aldı ama Sayın Başbakana edep dışı hakaretlerde
bulundu, izin verirseniz cevap vereyim.
AHMET TÜRK (Mardin) Ben kimseye edep
dışı hakarette bulunmam, hiç kimseye öyle bir şey yapmam.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Başbakana, kendi
evinde yemek yenilen bir milletvekili olduğu için cevap verdi Sayın
Elitaş.
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş.
2.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Mardin Milletvekili Ahmet
Türkün AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yani konuşurken,
başkalarını eleştirirken sütten çıkmış ak
kaşık gibi buraya gelip, kendisini melek gibi ortaya çıkarıp
göstermeye çalışan, bütün ölümlerden, şehitlerden
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Biz insanız
insanız, melek değiliz, melek iddiamız yok.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
sorumluluğu
Başbakanın üzerine atma vicdansızlığını
gösteren bir süreçle, tutumla karşı karşıyayız.
HASİP KAPLAN (Şırnak) İhalelerden
başka ne yapıyorsun! İhalelerden başka bir şeyle
uğraşmıyorsunuz. On yıldır iktidardasınız.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Siz hapishanedeki
gençleri zorla, tehditle, farklı farklı yöntemlerle ölüm orucuna veya
grev orucuna zorlayarak, onları o şartlar hâlinde ölüme mahkûm
ederken, onları teşvik ederken, onları ölüm orucuna tahrik
ederken
PERVİN BULDAN (Iğdır) - Tek bir tutuklu,
BDPnin talimat verdiğini söylesin, milletvekilliğinden istifa
ederiz. Ayıp ayıp! Tek bir kişi söylesin!
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Kaç cezaevine gittin?
Tek bir tutukluyla görüştünüz mü?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Şurada
söyleseniz, deseniz ki: Ey mahkûm kardeşler, ölüm orucuna gerek yok, biz
siyaset yaparak, konuşarak bunları çözmek için gayret gösteriyoruz.
deseniz bu iş bitecek ama dağdakileri ölüme sevk ediyorsunuz,
hapishanelerdekileri ölüme tahrik ediyorsunuz, teşvik ediyorsunuz. Buradan
da kalkıp insanlıktan söz ediyorsunuz. İnsanları ölüme
tahrik ederek, insanları ölüme teşvik ederek ve zorlayarak, tehdit
ederek, ölmesi imkânını vererek insanlıkla alakalı bir
durum değildir.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Kaç tutukluyla
görüştünüz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Şunu
açıkça söylüyorum
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Ayıp ayıp!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Kürt soylu
vatandaşlarımıza söylüyorum: Bunlar sizin temsilciniz
değil.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Hadi oradan!..
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bunlar kendi
saltanatlarının temsilcisidir.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Hadi oradan!.. Sen
nereden oy aldın, ben de oradan oy aldım. Hadi oradan!.. Hadi
bakayım!..
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Kendi menfaatlerinizi yerine getirebilmek
için, kendi saltanatını sürdürebilmek için o Kürt gençlerinni
delikanlılarını ölüme sürüklüyorsunuz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Senden mi
aldık tezkereyi?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bırakın
artık, vazgeçin! Mübarek günleri geçtik. O süreç içerisinde o
yavruların ölmesine müsaade etmeyin.
Okulları yakıyorsunuz, öğrencilerin okula
gitmelerini engelliyorsunuz.
ALTAN TAN (Diyarbakır) Ya, onları niye hapse
koydun, niye?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Yapılan
yatırımları durdurmaya çalışıyorsunuz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Ne alakası
var? Sapla samanı karıştırıyorsun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sadece
zevküsefanızı sürebilmek için o gençleri ölüme terk ediyorsunuz.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Ayıp ya!
Ayıp!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)Siyasi
Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
BDP Grubunun, 8/10/2012 tarihinde Bingöl Milletvekili Grup Başkan Vekili
İdris Balukenin Türkiye cezaevlerindeki sorunlar çözülmediği ve
siyasi talepler yerine getirilmediği için başlayan süresiz
dönüşümsüz açlık grevlerinin araştırılması
amacıyla vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin,
Genel Kurulun 1/11/2012 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Teşekkürler.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
HASİP KAPLAN (Şırnak) Karar yeter
sayısı da istiyoruz aynı zamanda.
BAŞKAN Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık var;
elektronik cihazla oylama yapacağız.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı vardır,
önerge reddedilmiştir.
Gündemin kanun tasarı ve teklifleriyle
komisyonlardan gelen diğer işler kısmına geçiyoruz.
1inci sıradan yer alan, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu
Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.-
Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı:
287)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Şanlıurfa
Milletvekili Abdulkerim Gökün; Kamu İhale Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
3.-
Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gökün; Kamu İhale Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (2/901) (S.
Sayısı: 336)(X)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 336 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, bu teklifle ilgili görüşmeye geçmeden bir konuyu
Genel Kurulun dikkatine sunmak istiyorum.
336 sıra sayılı Teklif salı günü saat
14.40ta Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna intikal etmiştir. Cumhuriyet Halk
Partisi Grubuna teklif intikal eder etmez kişisel konuşmalarda
talepte bulunmak amacıyla Kanunlar Kararlar Müdürlüğüne
başvurduk ancak oradan aldığımız yanıt ta saat
14.00te Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu başvurularını
yapmak suretiyle konuşmaları kapatmıştır. Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubuna sıra sayısının erkenden
gönderilip Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna -belki diğer siyasi parti
gruplarına da, bilemiyorum- geç gönderilmiş olması gibi bir
tablo ortaya çıkmaktadır. Sıra sayısı bütün siyasi
parti gruplarına aynı anda dağıtılmalı ve
aynı anda siyasi parti grupları talepte bulunabilmelidir. Bunun
aksine bir uygulama doğru değildir. Bu nedenle bu teklifin bugün
görüşülme imkânı yoktur. İç Tüzükün 42nci maddesine açık
bir aykırılık söz konusudur.
BAŞKAN Sayın Başkanım, bana verilen
bilgilere göre, söz talepleri sıra sayısı
dağıtımı için talimat verildiği andan itibaren
alınıyormuş. 336 sıra sayılı Teklif salı
günü saat 14.00te dağıtılmış, aynı saatte
verilen söz talepleri kabul edilmiş.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, ben de grubumuzdaki çizelgeden bunu takip ediyorum.
Grubumuza gelen bütün sıra sayıları hangi gün, hangi tarihte,
hangi saatte geldiyse not edilir, titiz bir şekilde biz bunu takip ederiz.
Bizim grubumuza bunun intikal saati, saat 14.40tır. Şimdi siz genel
bir kuralı söylüyorsunuz, genel kurala göre bir uygulamadan söz
ediyorsunuz. Bunun bize intikal ettiği saat 14.40tır.
BAŞKAN Burada da saat
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, bize 14.40ta geldi. Ben de öyle ifade ediyorum, olmayan bir şeyi
benim gündeme getirme imkânım yoktur.
OKTAY VURAL (İzmir) Bütün gruplara aynı
saatte mi gitmiş efendim?
BAŞKAN Aynı saatte gitmiş, saat
14.00te.
OKTAY VURAL (İzmir) Meclis
Başkanlığının bu konuda yazılı bir tespiti
var mı acaba?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yani
Bir yazılı tutanak var mı? Kime teslim edildi, hangi saatte
teslim edildi? şeklinde bir tespiti var mı acaba Kanunlar Kararlar
Müdürlüğünün?
OKTAY VURAL (İzmir) Yoksa trafikten dolayı
mı gecikme var?
BAŞKAN Genel Evrak
dağıtıyormuş, Oradan getirtip bakabiliriz. diyorlar
efendim. Zimmetle dağıtılıyormuş.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) O zaman
ara verelim, bakalım efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım...
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bugüne kadarki
yapılan bütün uygulamalar bu usulde devam etmiştir.
Bastırılıp dağıtıldığı andan
itibaren grup teşkilatı, grup müdürleri bu konuyu takip ederler,
müracaat ederler ve söz haklarının taleplerinde bulunurlar. Bu
aynı şekilde devam etmiştir, bundan önceki süreçte de
olduğu gibi bu da yapılmıştır. Yapılan
işlemde herhangi bir usule aykırı durum söz konusu değildir.
Nitekim 42nci maddede zaten bu konuyla ilgili herhangi bir düzenleme yoktur,
bastırılıp dağıtılacağıyla ilgili
konuyu düzenlemiştir. Kimin sözü ne zaman alacağıyla ilgili,
hangi saatte gideceğiyle ilgili İç Tüzükte mevcut değildir.
BAŞKAN Sayın Vural, bir şey söyleyecek
misiniz?
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, tabii, yani bilemiyorum
saat 14.00te dağıtılmış, 14.00te de söz talebi
gelmiş mi? Çok
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yani
saat 14.00te bu dağıtılıyor, aynı anda 14.00te
eğer söz talebinde bulunuyor ise burada bir terslik var herhâlde.
OKTAY VURAL (İzmir) Bir şey var orada.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yani
Kanunlar Kararlardan 14.00te çıktı, o anda Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubuna mı verildi acaba oradan anında?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
belki bilmiyorum, trafik sıkışmış olabilir, gecikme
ondan kaynaklanabilir belki.
BAŞKAN Şimdi bana verilen bilgi, Bazı
görevliler orada bekliyor. diyor. O anda alabiliyor, diğerlerine
gönderiliyor zimmet kanalıyla.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) O zaman
gruplara aynı anda bir teslim söz konusu değil. Burada bir
eşitlik yok, eğer birisine kapıda teslim ediliyor, diğerine
de
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ya da hep o kapıda
yatalım isterseniz Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) Bence trafikten
dolayıdır efendim, orada
BAŞKAN Efendim, Rutin uygulama böyle. diyorlar
ama grup başkan vekilleri
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Orada, komisyonda
bastırılıp dağıtıldıktan sonra elden teslim
alma imkânları mevcut. Bizim arkadaşlarımız elden teslim
alırken müracaatlarını yapmışlar.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, Kanunlar Kararlar Müdürlüğü, Meclis
Başkanlığı bütün siyasi parti gruplarına aynı
anda teslim etmekle yükümlüdür. Hiçbir siyasi parti grubuna avantaj sağlayamaz,
bu mümkün değil.
BAŞKAN Doğrudur.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, görüşülmesi mümkün değil, İç Tüzüke aykırı
bir tablo var.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, biz de bir
bakalım.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bir ara
verip
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, usulle alakalı herhangi bir durum söz konusu değil. Söz
alıp sırasını
Milletvekilleri oraya müracaat edip sıralarıyla
ilgili, bir kanun tasarısının görüşmesini engelleyecek
durum söz konusu değil. Gruplar adına konuşma imkânları
mevcut.
BAŞKAN Sıra konusunda önemli bir şey
oluyor mu Sayın Başkanım? Yani burada zaten gruplar söz
haklarını sıraya yazmışlar.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, kişisel konuşmalar. Konu olan o.
BAŞKAN Ha, kişisel konuşmalardan söz ediyorsunuz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Evet,
tabii.
BAŞKAN Şimdi, isterseniz şöyle
yapalım, müsaade ederseniz: Biz konuşmalara devam edelim,
kişisel konuşmaların nasıl yapıldığına
dair de sözünü ettikleri şeyi getirtip bakalım, böyle bir şey
yapılmış mı yapılmamış mı, ona göre
hareket ederiz.
OKTAY VURAL (İzmir) Tespiti yapın, ondan
sonra usul
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bir ara
verin, bir tespite bakalım efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, genel üzeri konuşmalarda zaten gruplar adına
konuşulacak. Kişisel konuşmalarla ilgili durumda eğer bir
yanlışlık varsa onu değerlendiririz. Kanun
görüşmelerini engelleyecek bir durum söz konusu değil.
BAŞKAN Evet.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, kişisel konuşmaların bu şekilde
dağıtılması mümkün değil. Sayın
Başkanlığınızın bunu normal bir uygulama gibi
Genel Kurula anlatmasını ben üzüntüyle karşılıyorum.
Bütün siyasi parti gruplarına bu dağıtım aynı anda
yapılmak zorundadır.
BAŞKAN Hayır efendim. Şöyle diyorum,
şimdi, bakınız, Sayın Başkan, Sayın Hamzaçebi
benim söylediğim şu: Gruplar adına konuşmalar var,
şahıslar adına varsa, nasıl
dağıtıldığını izah ettiler, gerekirse bu
konuşmalar devam ederken de buna bakabiliriz. Müsaade ederseniz devam
edelim. Gruplar adına konuşmalar devam ederken getirelim, o zaman ara
verip hep beraber bakabiliriz, nasıl yapılmış ona göre
hareket ederiz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, o zaman Devam edelim. derseniz usul tartışması
talebinde bulunacağım.
BAŞKAN Buyurun efendim. Buyurun, usul
tartışması açıyorum.
Lehte, aleyhte...
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ben
aleyhte.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Lehte.
BAŞKAN Lehte Sayın Elitaş, aleyhte
Sayın Hamzaçebi. Öyle mi efendim?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Evet.
Sayın Haydar Akar aleyhte.
BAŞKAN Lehte olmak üzere Sayın Mustafa
Elitaş, buyurun efendim.
X.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.-
336 sıra sayılı Komisyon Raporunun siyasi parti gruplarına
aynı zamanda dağıtılmadığı ve söz talepleri
konusunda sıkıntı yaşandığı gerekçesiyle bu
kanun teklifinin görüşülmesinin İç Tüzüke uygun olup
olmadığı hakkında
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugüne kadarki yapılan bütün
işlemlerin bugün maalesef farklı bir şekilde
algılandığını görüyoruz yani on yıldır
milletvekiliyim, altı yıla yakın bir süredir grup
başkanvekilliği yapıyorum, nasıl bir süreç işliyorsa o
sürecin aynı şekilde devam ettiğini ve ilk defa söz
sırası isteme konusunda bir usul tartışmasıyla
karşı karşıya kaldığımızı üzülerek
görüyorum.
Kanun tasarı ve tekliflerinin, komisyondan, işi
bittikten sonra bastırılıp dağıtılmasının,
bu elden de teslim alınabilir veya grupların makamına da
gönderilebilir ki bundan önceki süreçte, Milliyetçi Hareket Partisi, BDP,
Cumhuriyet Halk Partisi grup yönetiminden arkadaşlarımız,
bastırılıp dağıtılma işlemini kim, hangi
yasa üzerinde ilgiyle izliyorsa, konuşmasını arzu ediyorsa,
gidip oradan alırlar ve genellikle de bunlar aynı zamanda müracaat
ettiklerinden dolayı, grup başkanvekilleri bir araya gelir, Kura mı
çekelim, aksi hâlde bunu paylaşalım mı? derler.
Şimdi, biz dün bu konuyu da konuştuk ama
Sayın Grup Başkanvekiline herhâlde bu konu intikal ettirilmemiş.
Eğer öyle bir şey varsa, biz arkadaşlarımızın bir
tanesini çekeriz, size veririz. İki parti bunda müracaatını
yapmış, biz önce gitmişiz. diye söyledik. Yani bunu bir usul
tartışması yapmanın bir manası olduğunu da
düşünmüyorum. Nasıl ki elden alma imkânı varsa bizim
arkadaşlarımız elden almış, milletvekili
arkadaşlarımızın orada müracaatlarını
vermişler ve usulüne uygun bir şekilde bu iş
yapılmış. Cumhuriyet Halk Partisi arkadaşlarımız,
dün grup adına konuştuğunu tahmin ettiğim bir
arkadaşım Böyle böyle o konuşmalarla ilgili sizin
arkadaşlarınız müracaat etmiş, mümkünse bunu yapar
mıyız? deyince biz de Yarın görüşelim. dedik. Ama
şu anda o arkadaşımızın burada olmadığını
görüyorum.
Usule aykırı herhangi bir hareket yoktur,
görüşmelerini engelleyecek bir durum da söz konusu değildir çünkü
siyasi parti gruplarının gruplarıyla ilgili konuşma
haklarını hiç kimse engelleyemez, İç Tüzük bunu net bir
şekilde ifade etmiştir. Her siyasi parti yirmişer dakika
konuşma hakkına sahiptir. Sayın Başkanın
uygulamasının doğru olduğunu ifade ediyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Elitaş.
Aleyhte olmak üzere Sayın Akif Hamzaçebi.
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu İhale
Kanununda değişiklik öngören teklif salı günü sıra
sayısına dönüştürülerek gruplara ve milletvekillerine
dağıtıldı. Kural olarak bu dağıtımın
bütün siyasi parti gruplarına aynı anda yapılması gerekir
çünkü kişisel söz talepleri dağıtıldığı
andan, o dağıtımın gruplara intikal ettiği andan
itibaren yapılabiliyor. Dolayısıyla, Meclis Başkanlığının
Biz bunu 14.00te dağıtıma çıkardık, isteyen gelip
kapıdan alır, isteyenin grubuna götürürüz, teslim ederiz.
şeklindeki açıklaması doğru değil, gerçekçi değil
daha doğrusu. Elbette isteyen gelip alabilir ama öbür siyasi parti grubuna
siz bunu yirmi dakika, kırk dakika sonra teslim ettiyseniz o teslim
saatini esas alarak kişisel konuşmaları
dağıtmanız veya ona ilişkin başvuruları
almanız gerekir.
Şimdi teklifi görüşeceğiz. Teklif bugüne
kadar Kamu İhale Kanununda yapılmış olan
değişikliğin 26ncısını oluşturuyor. Kamu
İhale Kanunu Ocak 2002 tarihinde kabul edilerek yürürlüğe girdi, o
tarihten bu yana 25 değişiklik yapıldı. Bu 25
değişikliğin sadece 1 tanesi Adalet ve Kalkınma Partisi
hükûmetlerinden önceki Hükûmet tarafından yapıldı, kalan 24
değişiklik Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından
yapıldı. Bu, AKPnin yaptığı, yapacağı 25inci
değişiklik.
AKPnin, nedense Kamu İhale Kanununa bir
merakı var ve yapılan değişiklikler sürekli, istisna ve
muafiyetleri genişletme yönünde, birtakım ihalelerin ihalesiz,
rekabete açık olmayan bir şekilde yapılması yönünde. Teklif
biraz daha farklı bir hususu düzenliyor ama o da aynı kapsamda
değerlendirilebilecek bir olaydır. Ona ilişkin
görüşlerimizi de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) -
ifade
edecektim.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Lehte olmak üzere Sayın Ahmet Aydın,
Adıyaman.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Başkanlık Divanının tutumunun lehinde söz almış
bulunuyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlar, tabii, burada
Meclisin çalışma programı, takvimi, trafiği elimizdeki
İç Tüzük ve Meclis teamüllerine göre yürür. Mecliste de bugüne kadar hem
İç Tüzük gereği hem Meclis teamülleri gereği, bugünkü gündeme
gelecek konu, daha önceki dönemlerde de olduğu gibi, aynı
şekilde gündeme gelmiş bulunuyor. Aslında bir aksilik, bir
noksanlık yok.
Salı günü bu konuyla ilgili dağıtım
saat 14.00te yapılıyor ve her zaman olduğu gibi, saat 14.00te
dağıtımdan itibaren şahsi söz talepleri veriliyor. Burada
bizim arkadaşlarımızın bir eksiği, bir gediği
yok, vaktinde söz taleplerinde bulunmuşlar. CHP de galiba biraz bir
eksiklik olmuş, saat 14.40 gibi gecikmeli olarak söz taleplerinde bulunmuşlar.
Dolayısıyla, AK PARTİ Grubu şahsi söz taleplerini
almış bulunuyor.
ENGİN ALTAY (Sinop) Her zaman olduğu gibi.
AHMET AYDIN (Devamla) - Her zaman burada da böyle
yapılıyor değerli arkadaşlar.
ENGİN ALTAY (Sinop) Her zaman öyle oluyor
Başkan. Hep size mi denk geliyor?
AHMET AYDIN (Devamla) - Buradaki söz taleplerinde de
Meclis Genel Kurulundaki ani söz taleplerinde de önce davranan söz talebini
alıyor. İşin doğasında da bu, İç Tüzük de bunu
bize emrediyor, Meclisin teamülleri de bunu gerektiriyor.
Dolayısıyla, Başkanlık
Divanının tutumunda hiçbir anormallik yok, hiçbir problem yok.
Vaktinde, saatinde dağıtım yapılmış salı
günü saat 14.00te. Dağıtım yapılır yapılmaz da
söz taleplerinde bulunulmuş.
Dolayısıyla, Başkanlık tutumu lehinde
olduğumuzu ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Aydın.
Aleyhte olmak üzere Sayın Haydar Akar, buyurun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şimdi, aleyhte söz almış
bulunuyorum. Niye aleyhte söz aldım? İlk defa yaptığınız
bir olay değil, sürekli bu olayı gündeme getiriyorsunuz ve sözleri
alıyorsunuz. Aslında, söz alıyorsunuz da bir şey de
yaptığınız yok. Hani şurada vatandaşın
gözünün içine bakarak söz aldığınız kanun tekliflerini, söz
aldığınız maddeleri bir anlatabilseniz, böyle bir beceriniz
olsa, ona da içim yanmayacak. Sözleri gidiyorsunuz kapatıyorsunuz ve sonra
da Söz aldık. diyorsunuz, muhalefet partisi milletvekillerinin
konuşmasına engel oluyorsunuz. Bu hep böyle gerçekleşti. 24üncü
Dönem Milletvekiliyim ben, başka da bir usul görmedim. Geliyor
arkadaşlar Bir sonraki madde çok önemli olduğu için şimdi ben
bunu kısa kesiyorum, bir sonraki maddeyi görüşelim, bir sonraki
kanunu görüşelim. diyor. Alkışlıyorsunuz hep beraber ve
Türk kamuoyuna mesajlarınızı vermiş oluyorsunuz. Bir
şey verdiğiniz falan yok aslında da işte böyle geçiyor.
Şimdi, Sayın Elitaş Hangi yasayla
ilgiliyse diyor gidip izler ve bu sözleri alırlar. diyor. Bu yasaya niçin
bu kadar önem verdiğinizi ben anlayamadım. Aslında ben bu
Komisyonun üyesi de değilim; Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonunun üyesi de değilim ama bu yasa
teklifi görüşülürken -tek maddelik- oraya gittim, merak ettim. KİT
Komisyonu üyesiyim, merak ettim. Oraya gitmemesi de gerekiyordu, bunun
aslında Adalet Komisyonunda görüşülmesi gerekiyordu ama gitmiş
oraya. Niye gitmiş, onu da anlamak mümkün değil. Orada da aynı
problem var. Bakın, yirmi dört, kırk sekiz saat hesabı var
bildiğim kadarıyla İç Tüzükte. Bir dakika sonra kırk sekiz
saat doluyor ve öyle başlıyor Komisyon. O kadar acele ediyorsunuz ki
kimler için acele ettiğinizi bu Türk milletine açıklamak
zorundasınız; niye önemli olduğunu bu yasanın, tek maddelik
bir yasanın, Türk milletine açıklamak zorundasınız.
Biraz sonra arkadaşlarımız bu yasanın
ne kadar önemli olduğunu veya bu teklifin ne kadar önemli olduğunu
anlatacaklar bu Türk milletine ve sizlere de anlatacaklar, siz de burada hiç
yasayı okumadan mutlaka kabul edeceksiniz, bunu da biliyorum ama
yasayı okumanızı ve nelere mal olacağını
düşünmeniz gerektiğini bir kez daha söylüyorum.
CHP Grubuna ne zaman teslim edilmiş? 14.40ta.
AHMET AYDIN (Adıyaman) 14.00te teslim edildi.
HAYDAR AKAR (Devamla) -. Kırk dakika sonra teslim
edilmiş, kırk dakikada kapatmışsınız
konuşmaları Şimdi, bu konuşmaları burada
dinleyeceğiz. Bu arkadaşlar gelecekler, kafasına göre
anlatacaklar, hep beraber dinleyeceğiz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akar.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bütün siyasi parti
gruplarına saat 14.00te bastırılıp
dağıtılmış ve teslim edilmiştir. Grup
Müdürlüğümüzden aldığımız bilgi, bütün siyasi parti
gruplarına aynı saatte verilmiştir ama gruplar, gecikme
olduğundan dolayı, AK PARTİ Grubu önceden gidip söz
sıralarını almıştır biraz önce ifade ettiğim
gibi. Dün bir arkadaşımızla görüştük ama şu anda o
arkadaşı göremiyorum. O arkadaş olsaydı zaten böyle bir
problem de yoktu.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
ENGİN ALTAY (Sinop) Bir şey sormak istiyorum
Sayın Başkanım. O
sıra sayıları dağıtmak AKP grup başkan
vekillerinin uhdesinde midir, deruhtesinde midir; yoksa Meclis bürokrasisinin,
Kanunların uhdesinde mi, deruhtesinde midir? Bunu şimdi sizden duymak
istiyorum. Eğer sizin uhdenizdeyse, Grup Başkan Vekili kendi görev
alanını, görev sınırını aşan bir
konuşma yapmıştır. Böyle bir haddi yoktur. Sizin de bunu
Oturum Başkanı olarak derhâl
Müsaade edin. 14.00te
dağıtılmıştır. dedi. 14.00te
dağıtılmış ise bunu söyleyecek olan sizsiniz, Grup
Başkan Vekili değildir.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Başkan söyledi
zaten, 14.00 dedi.
ENGİN ALTAY (Sinop) O zaman bir daha diyecek.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
tartışmalar başlamadan Sayın Altay, ben zaten 14.00te
dağıtıldığını söyledim bana verilen bilgiye
göre.
ENGİN ALTAY (Sinop) Yanlış
söylüyorsunuz!
BAŞKAN Bir saniye efendim.
Şimdi yaptığımız uygulama da
şimdiye kadar yapılanların aynısıdır ama
eğer gruplar herhangi bir şekilde konuyla ilgili bir sorun
olduğu kanaatindeyseler bunu grupların birlikte çözmesi gerekir. Ben
daha evvelki uygulamalara uyarak bu uygulamamın doğru olduğu ve
İç Tüzüke uygun olduğu kanaatindeyim çünkü böyle
uygulanagelmiş. Dolayısıyla, şimdi kanunun geneli üzerinde
gruplar adına söz isteyen arkadaşlarımıza söz
vereceğim.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gökün; Kamu İhale Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (2/901) (S. Sayısı: 336) (Devam)
BAŞKAN - Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
adına Diyarbakır Milletvekili Sayın Altan Tan söz istemiş.
Sayın Tan
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) Sayın
Başkan, yer değişikliği yapılsa, diğer gruplara
söz verilse. Altan Bey geldiğinde söz alsın.
BAŞKAN Hayhay.
O zaman, ikinci sırada Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Aykut Erdoğdu, İstanbul Milletvekili.
Sayın Erdoğdu, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 336 sıra
sayılı Kamu İhale Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, kamu ihaleleri, ne
yazık ki yolsuzluklara, suistimallere ve yetimin hakkının
yenilmesine en açık alanlardır. Kamu ihalesi, özü itibarıyla,
devletin alım ve satımlarının, ihtiyacın tespitinden
başlamak ve paranın ödenmesi kısmına kadar giden bir süreci
ifade etmektedir ve bu safhaların hemen hemen tamamında da
çeşitli yolsuzluk biçimleri geliştirilmiştir.
İhtiyacın tespitinde, örneğin, bir hastanenin hiç ihtiyacı
yokken çok pahalı bir mikroskobu alması ve bu mikroskobu alırken
de şartnamede sadece o firmada olan mikroskobun tanımlanmasıyla
başlayan yolsuzluk sadece ihtiyacın tespitiyle başlar. Bu
şartnamelerin hazırlanması, yarışma aşaması,
firmaların elenmesi, ödenmesi aşamasına kadar giden çok
çeşitli yolsuzluklar vardır. Yolsuzluk, özü itibarıyla, emanet
edilmiş bir yetkinin -bu bir daire başkanı olabilir, genel müdür
olabilir, belediye başkanı olabilir, bakan veya başbakan
olabilir- özel bir çıkar için kötüye kullanılması demektir. Peki,
neden bütün ülkeler ve bizler yolsuzlukla mücadele etmek zorundayız? Çünkü
bu yolsuzluklar kamu varlıkları üzerinden yapılmaktadır
değerli arkadaşlar. Kamu varlıkları bu halkın ortak
değerleridir. Bu kamu varlıklarının önemli bir kısmı
vergilerdir ve vergiler herkesten alınır. Bunu duygusal bir örnekle
anlatmak istiyorum ki hepimiz konunun önemine varalım diye: İki buçuk
aylıkken Samsunun Tekkeköyü ilçesinde açlıktan ölen Kübra bebek bir
süt alırken, bir bardak süt içmesi için vergi vermektedir değerli
arkadaşlar ve annesi şunu söylemiş bebeğini kaybettikten sonra:
Sütüm yok. Çayla insanın sütü mü olur? İki günden beri tenceremde
yemek yok. Komşularım bir tabak yemek getirecek de çocuklarım
yiyecek. Bunu şunun için anlatıyorum, bunu dikkatleri çekmek için
anlatıyorum. Yoksa Kübra bebeğin veya 2008 yılında TÜİK
rakamlarına göre açlıktan ölen 59 insanımızın bu
acılarını sömürmek için anlatmıyorum. Bunu, bu konuya
dikkat çekmek için anlatıyorum değerli arkadaşlar.
Kamu ihaleleri bu ülkenin her zaman büyük problemiydi,
sadece bu iktidar dönemindeki bir problem değildi, her iktidar döneminde
devam eden bir problemdi. Bu yolsuzluk ve bu ayrımcılık düzeni
de sürekli ekonomik ve sosyal krizler yaratıyordu. En son
yaşanılan 2001 krizi sonrasında da bütün ülkelerin kabul
ettiği, bütün ülkelerin üzerinde anlaşmaya vardığı,
kamu ihalelerinde etkinlik, verimlilik, şeffaflık, rekabet gibi
ilkeleri ortaya koyan 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kabul edildi
değerli arkadaşlar. 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu,
rekabeti ve şeffaflığı özendiren, yolsuzlukları
engelleyen; ekonomiklik, etkinlik, verimlilik gibi uluslararası ilkeleri
maddelerine sindirmiş bir yasaydı ve ne yazık ki bu yasayla ilk
problemi olan da partinizin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı
Melih Gökçek oldu. Ve ne yaptı Sayın Melih Gökçek? Yasa 1/1/2003
tarihinde yürürlüğe girmeden önce önümüzdeki iki yıl boyunca
yapacağı bütün ihaleleri 2003 yılından önce ilan etti.
Çünkü bu yasa, herhangi bir şekilde kamu kaynaklarının zeval
olmasına engel olan bir yasaydı arkadaşlar. Bundan sonra da
sizin bu yasayla kan uyuşmazlığınız başladı.
Bu yasa, bizim saydığımız
kadarıyla, 25 kere kendi metninde olmak üzere, 30 kere de kendi metni
dışında yani toplam 55 defa değiştirilmiştir
değerli arkadaşlar. Ve bu yasanın içerisinde bir madde der ki:
Bu yasayla ilgili yapılacak bütün değişiklikler -66ncı
maddesi böyle der- bu yasada yapılacak değişikliklerle
yapılmak zorundadır. Siz bu yasaya uymayarak
Mesela, EXPOyla
alakalı bir yasa geliyor, Kamu İhale Kurumundan istisna; millî
eğitim yasası geliyor, Kamu İhale Kurumundan istisna.
Şimdi, bu 55 değişikliğe biraz
derinden bakarsak kamu ihaleleriyle iktidar arasındaki ilişkiyi daha
netleştirmiş olacağız değerli arkadaşlar. Kamu İhale
Yasasının en çok değiştirilen maddesi 3üncü madde. 3üncü madde kamu ihalelerinden
istisnaları anlatıyor. Biraz önce anlattım ya, bu yasa
ekonomiklik, etkinlik, verimliliği sağlayan, yolsuzluklara engel olan
yasaydı. Bu yasadan kurtulmanın en kolay yolu 3üncü maddeye bir tane
fıkra eklemek ve belirli harcamaları bu Kamu İhale Kanununun
dışına çıkarmak. Orijinalinde 5 maddesi vardı, şu
an itibarıyla 23 tane maddesi var bunun, (t) bendine kadar geldik bu
istisnalarda. Hatta bu düzenlemelerde o kadar iktidarın da kafası
karıştı ki 2 tane (k) maddesi koymuşlar, İstisnalar
maddesine 2 tane (k) maddesi koyulmuş.
Sadece bir istisna örneği üzerinden anlatayım
ki bu değişikliklerin ne anlama geldiğini hep beraber
anlamış olalım değerli arkadaşlar.
Biliyorsunuz, Hükûmetiniz iktidara geldiğinde fakir
ailelere kömür dağıtma kararı aldı. Biz fakire giden her
kuruşun lehinde olan bir partiyiz, sadece daha etkin, daha verimli gitmesi
üzerine tartışmalar açarız. Ancak bu fakir ailelere giden
kömürlerin devletin elinden, ihaleye fesat karıştırmak veya hiç
ihalesiz olarak teslim olunmuş madenler üzerinden
yapıldığı, bu madenlerden ihalesiz, fahiş fiyatlarla
kömürler alındığı ve birkaç firmaya milyarlarca dolar
haksız para ödendiği, ihaleye fesat karıştırmak
suçunun işlendiği benim de arasında olduğum kamu
denetçileri -sadece benim değil, 7-8 farklı kamu denetçisi-
tarafından tespit edildi. Bu durum suç duyurusu raporuyla Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığına iletildi. Bu, Cumhuriyet
Başsavcılığına iletilen Fakir Ailelere Kömür
Dağıtımı Yolsuzluğu Dosyası üç yıldır
burada bekliyor. Hâlâ iddianame hazırlanmış ve dava
açılmış değil değerli arkadaşlar. Bu, Cumhuriyet
Başsavcılığında. Bu, açık suç. Bu, Cumhuriyet
Başsavcılığında beklerken Kamu İhale Kanununun
3üncü maddesine bir bent eklendi arkadaşlar, (r) bendi. Bu bent der ki:
Fakir ailelere dağıtılan kömür Kamu İhale Kanunundan
istisnadır. Özetle budur. Siz diyeceksiniz ki: Bunda ne var?
İşte, zaten niyet de burada ortaya çıkıyor. Bu maddeyi
koyduğunuz zaman, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında
bekleyen ihaleye fesat karıştırma suçunu affetme sonucu ortaya
çıkıyor, affetme çabası ortaya çıkıyor. Bugün, fakir
ailelere dağıtılan kömürler ihalesiz olarak ve fahiş
fiyatlarla bu şirketlerden alınmaya devam etmektedir. Bunun
fahiş fiyatlarla alındığını ben söylemiyorum,
bunun fahiş fiyatlarla alındığını Sayıştay
söylüyor, Sayıştay raporlarında söylüyor. İşte,
Sayıştay bunları söylediği için zaten Sayıştay
Kanununda değişiklik yaptınız ve Sayıştayın
elini kolunu bağladınız değerli arkadaşlar.
Ve ne yazık ki istisnalar sadece bu 3üncü madde
üzerinden yapılmıyor, Toplu Konut İdaresi var. Sürekli konut
sayılarını sayarak, sürekli siyasi olarak
kullandığınız Toplu Konut İdaresi üzerine konuşalım,
istisna üzerine.
Toplu Konut İdaresinin iki tane ihale biçimi var.
Biri bu kanun kapsamında -az sonra anlatacağım bu kanun
kapsamında olup da nasıl kanun içinde olmadığını-
biri de bu kanunun içine hiç sokulmayan, yasaya aykırı bir
şekilde kanunun dışına çıkarılan hasılat
paylaşımı modeli var.
Hasılat paylaşımı modeli, özetle: Devlete
ait bir arsa var, devlet bu arsasını müteahhide kat
karşılığı, daire karşılığı
veriyor, müteahhit de bunun üzerine binalar yapıyor, sonra arsanın
değerine ve binaların maliyetine göre müteahhit ile devlet
arasında belirli oranda bölüşülüyor, buna hasılat
paylaşımı modeli deniliyor.
Peki, burada kanun olmadığı için
nasıl bu projeler gerçekleştiriliyor? TOKİ
Başkanının iki dudağı arasında düzenlenmiş
bir yönetmelikle belirleniyor değerli arkadaşlar. TOKİ Başkanı
hem ihaleyi yapıyor hem şikâyetleri inceliyor hem de mevzuatı yazıyor.
Tek başına devlet.
Peki, bunu yaparken ne oluyor? Yine söylediklerim
Sayıştay raporları üzerinden. 7 tane proje incelenmiş
Sayıştay tarafından. Bu 7 projenin incelenmesi sonucunda,
devlete ait arsanın bedeli düşük gösterilerek, müteahhide ait maliyetler
de şişirilerek, 7 projede 770 trilyon devletin zarar ettirildiği
Sayıştay tarafından, eski Başbakanlık Yüksek Denetleme
Kurulu tarafından tespit edilmiş.
Peki, bu tespit sonrasında ne
yapılmış? Sayın Bakan biraz önce buradaydı, şimdi
çıkmış. Hıı, çok ayıp! demişler bunu
yapanlara, Size uyarı cezası veriyoruz. demişler. 770 trilyon
devleti zarara uğratmanın karşılığında Çok
ayıp! demiş bu devlet. Ben bu cezayı çok takdir ediyorum.
Değerli kardeşlerim, değerli
arkadaşlarım, değerli milletvekilleri; peki, TOKİnin Kamu
İhale Kanunu kapsamı içerisindeki ihaleleri kanunun içinde mi?
Hayır, değil, başka bir istisna getirilmiş. Bu istisna
68inci maddenin (c) bendinde tanımlanmış. Burada diyor ki:
TOKİ, uygulama projesi olmadan, ÇED raporu olmadan, kamulaştırma
yapmadan, mülkiyet sorununu çözmeden, imar iznini almadan, hiçbir şey
yapmadan kafadan ihale yapabilir. Tabii, TOKİ hızlı konutlar
yapacak, bunları yapmamız lazım. diyecek iktidar
milletvekilleri. Madem bu iş bu kadar iyi niye sadece TOKİ yapıyor?
Madem kötü, diğerleri niye bundan yapsın? Onun için bir
tutarlılık olmak zorunda, çünkü bu doğru değil. Bu, bütün
dünyanın uyguladığı mevzuatın içerisine bir istisna
koymak. Bunu yaptığınızda ne oluyor? Samsunun dere
yatağına konut yapıyorsunuz. 11 tane can, en alt kattaki,
toplumsal gelir olarak en altta bulunan kardeşlerimiz can veriyor.
Eğer bu yasa değişikliği olmasa o dere kenarlarına o
konutlar yapılmayacak değerli arkadaşlar. TOKİ konut yapıyor,
ondan sonra birisi çıkıyor diyor ki: Bu arsa benim. Niye? Çünkü
mülkiyeti çözmeden konut yapmış. TOKİ konut yapıyor, ana su
isale hattının üzerine çıkmış. TOKİ Sakaryada
konut yapıyor, ihalesini fore kazık üzerinden yapıyor, çok daha
ucuz radye temeline bina yapılıyor değerli arkadaşlar.
Bunların hiçbirini ben söylemiyorum, çünkü ben söylesem taraflı
diyeceksiniz. Bunların hepsini Sayıştay raporları söylüyor,
bunların özetlerini anlatıyorum değerli arkadaşlar.
Peki, istisnalar bununla kalıyor mu değerli
arkadaşlar? Hayır. 6287 sayılı Yasa var, kanunlaştırma
süreci Anayasaya aykırı, laiklik ilkesine aykırı 4+4+4
yasası. Bu yasanın 24üncü maddesi var. Ama bu yasa topluma
nasıl sunuluyor? Hazreti Peygamberimizin hayatı olarak sunuluyor,
Kuran-ı Kerim dersleri olarak sunuluyor. Allah aşkına, Hazreti
Peygamberimizin hayatıyla, Kur'an-ı Kerimin okunmasıyla tablet
ihalelerinin İhale Kanununun dışına
çıkarılmasına nasıl vicdanınız el verdi? Bari
ayrı kanunlarda getirseydiniz. Üç tane büyük şirket için bunun
yapıldığını bilmiyor muyuz biz? (CHP sıralarından
alkışlar)
İstisnalar bununla bitmiyor değerli
arkadaşlar. Türkiyeyi yıkıp yeniden yapacağız. diye
ortaya çıktınız; afet alanlarındaki konutların yeniden
dönüştürülmesi işi. Ta yasa çıkmadan önce bu kürsüden bunun bir
rant yasası olduğunu söylemiştim, rant yasası olduğu
da doğru çıktı, çünkü getirdiniz, oraya koydunuz, bütün ihaleler
pazarlık usulü ihaleyle yapılacak.
Şimdi, ben size pazarlık usulü ihale ne demek
ondan bir bahsedeyim. Arkadaşlar, ihale açık ihale usulüyle
yapılır. Bütün yeterli firmaların haberdar olup ihaleye
katılabildiği, devletin de bu sayede en kaliteli malı en ucuza
alabildiği ihale yöntemine açık ihale denir. Zaten bu açık
ihaleyi kapalı hâle getirmeye de ihaleye fesat karıştırma
suçu denir. Ama devlet şunu demiş: Deprem olur, yangın olur,
sel olur, göremediğim bir şey olur, üç beş günde ihale yapmak
zorundasındır. Gel kardeşim, o zaman 3 kişiye davetiye
gönder, o 3 kişiden teklif al, sen bu şekilde ihale yap.
Kentsel Dönüşüm Yasasında, yüz milyarlarca
doların konuştuğu yasada ihale usulünü pazarlık usulü
olarak belirlediniz. Ben çıktım, Sayın Bakana dedim ki:
Pazarlık usulü ihale olmaz, açık ihale olmak zorunda. Sayın
Bakan bana dedi ki: Aykut Bey, merak etmeyin, zaten şirketler buna
gelecekler, her gelen şirkete biz şartnameyi vereceğiz. Sayın
Bakan, bu dediğiniz beni tatmin etmiyor. Açık ihale olacak, kanunda
yazılı olacak. dedim, Bakan bunu bana söyledi.
Bir gece burada torba kanun görüşülüyor. Gece
yarısı bir madde geldi, Kamu İhale Kanununda
değişiklik
Ne diyor biliyor musunuz? Davetiye almayan firmalara
şartname verilmez. Hani, Bakan sen bunu demiştin bana? Bu ne demek
biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Biz bu ihaleleri kime
vereceğimizi belirledik. Biz sadece bunlara davetiye göndereceğiz.
Ha, duyar da gelirse bir firma, kusura bakmayın, yasaya da metni koyduk,
bu paralar bunlara gidecek. demek. Siz bununla mı Türkiyeyi
yıkıp yapacaksınız? Türkiyenin mali yönetimini
yıktınız, bin yıllık kültürünü
yıktınız. Kamunun malı, yetimin malı bu firmalara gidecek.
Ondan sonra, at sırtına çıkıyor, İstanbulun
trafiğinin ırzına geçecek bir projeyle millete anlatıyor.
Kimin bu arsa? Devletin bu arsa. Kimin bu ayıp? Sizin bu ayıp
değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Peki, sizin kamu ihaleleriyle ilgili problemleriniz
bitiyor mu? Hayır. Bu süre yetmeyecek anlatmaya. Ama bir Kamu İhale
Kurumu kurulmuş 2002 yılında. Diyor ki: Ey Kamu İhale
Kurumu, ben seni kurdum, bağımsız bir örgütsün,
uzmanlarını al, çalıştır. Kamu ihalelerinde eğer
bir sorun olursa, bir yolsuzluk olursa, haksızlık olursa sen buna
bağımsız bir kurul olarak bak. İlk ne yaptınız?
Kamu İhale Kurumunun resen inceleme yetkisini ortadan
kaldırdınız. Mesela, Kamu İhale Kurumu Başkanı
sabah kalktı, büyük bir gazetede, Zaman gazetesinde manşet: Şu
ihalede bu kadar rüşvet yendi. Kamu İhale Kurumunun
Başkanının eli kolu kelepçeli. Niye? Çünkü resen incelemeye
başlayamıyor.
Bununla kaldı mı? Hayır. Girdi bir adam
ihaleye veya ihaleye, bir olaya tanık oldu. Kamu İhale Kurumuna
şikayet edecek, diyor ki: Belgelerim bunlar, bu kadar rüşvet
yenmiştir, bu kadar haksızlık olmuştur, devlet bu kadar
zarar etmiştir. Senin 4 bin liran var mı? diyor. Benim 4 bin
liram yok
Kusura bakma, 4 bin liran yoksa yolsuzluk da yok. diyor. Yani 4
bin lira parayı vermeden yolsuzluğu ihbar edemiyorsunuz değerli
arkadaşlar.
Bir de dokümanın kesinleşmesi diye bir
şey icat ettiniz, yasaya koydunuz. Bu ne demek? İhale tarihinden üç
gün öncesine kadar şartnameye itiraz ettiniz ettiniz; etmediniz, Katolik
nikâhı. Ya şimdiye kadar konuş, bildiğin bir şey varsa
konuş ya da bundan sonra ebediyen sus. E, peki, ihaleden sonra ortaya
çıktı
Biz gördük ki yurt dışında bir
firmanın malı tarif edilmiş ve başka firma giremiyor.
Hayır, kardeşim, gıkını çıkaramazsın.
diyor. Ondan sonra o firmanın yetkilisi çıkıp diyor ki: Biz
Türkiye ve Suudi Arabistana 13 milyar avro satış
karşılığında 57 milyon avro rüşvet verdik. Dönüp
soruyoruz, Kardeşim, bu adamlar bu yüzden hüküm giyiyorlar, bu yüzden
ceza ödüyorlar. Bu 57 milyon avro rüşvet kime gitmiş? diye. Kimseden
gık yok, hiç kimse hiçbir şey bilmiyor. Sanki Patagonya
cumhuriyetinde bu iş olmuş. Sonradan Sayıştay
raporlarını okuyoruz ki of, of, of, bu firmanın ürünlerini almak
için neler yapılmış. Yahu, bunu muhalefet partisi milletvekili,
her şeyi okumak zorunda olan muhalefet milletvekili biliyor da bir tane
iktidar milletvekili bilmiyor mu, Sayın Başbakanım, böyle ciddi
bir iddia var, bunun üzerine gidelim. desin? 13 milyar avro
karşılığı satış yapılmış, 57
milyon avro rüşvet verilmiş değerli arkadaşlar. Bu, sadece
bizim sorunumuz değil, bu milleti temsil ediyorsak hepimizin sorunu.
Hepimiz bakanlara, başbakanlara bunu sormalıyız. Bu, sadece
CHPnin, MHPnin veya BDPnin görevi değil değerli arkadaşlar.
İhaledeki bu oyunlar o kadar rezil bir hâl aldı
ki artık Avrupa Birliği ilerleme raporlarının
ağırlıklı bir bölümü kamu ihale mevzuatı üzerine
yazılıyor. Açın, Avrupa Birliği ilerleme raporunu okuyun.
Dünyaya rezil olduk arkadaşlar, dünyaya rezil olduk ve ne yazık ki bu
rezaletlerimiz, görüldüğü kadarıyla, devam edecek çünkü yeni gelen
yasa başka bir rezaleti getiriyor.
Arkadaşlar, çok özür dilerim, yediğim gazdan
dolayı, sıkılan sudan dolayı ciğerlerim gitti ve ne
yazık ki şu an konuşurken çok zorlanıyorum.
Değerli arkadaşlar, normalde kamu ihalelerinde
bir soruşturma başlarsa, bu soruşturmada savcı emareleri
ciddi görür iddianame hazırlarsa -gene yetmiyor- iddianame mahkeme
tarafından kabul edilirse ve dava açılırsa o firmaya yetimin
hakkı emanet edilmez diye dünyanın her yerinde olduğu gibi
Türkiyedeki kamu ihale mevzuatı diyor ki: Bunları kamu ihalelerine
sokmayın. Mevcut Kamu İhale Kanununun mantığı bunun
üzerine konuluyor ve bunun için hiçbir işlem yapmaya gerek yok değerli
arkadaşlar, kanun otomatik olarak bunu yasaklıyor ve idareler de bu
şirketleri kamu ihalelerine sokmuyorlar değerli
arkadaşlarım.
Şimdi getirilen önergeyle, idare karar
almadığı sürece, kamu ihalelerine girmesi yasaklı olan ve
suç şüphesi altındaki bu şirketler kamu ihalelerine girecekler.
Eğer idare karar vermezse... Şart koyuyorlar orada. Peki, bunun
örneği
Tamam, şunu yapalım o zaman, ben fiilî bir örnek
üzerinden anlatayım: Enerji Bakanlığında, şu
görmüş olduğunuz iddianamede -fotoğraflanmış,
resimlenmiş- aralarında anlaştıkları, fiyatı
yükselttikleri, birbirlerine 1er milyon dolar ihale
karşılığı çıkma bedeli verdikleri, alınan
ihalenin bürokratlar arasında bölüştürüldüğü, bürokratların
payının ödendiği resim, fotoğraf, dinleme
tutanağı
Öyle Balyoz şeyleri gibi sahte deliller değil,
hepsi şurada var, hepsi burada var. Ve bu firmaya, bu işi yapan
firmaya, bu işlerden tutukluyken sahibi, aynı Bakanlık iki
farklı ihaleyle 300 milyonluk ihaleyi nasıl verir arkadaşlar ya?
300 milyonluk ihale bu firmaya nasıl verilir değerli arkadaşlar?
İşte, bu iddianame ve hüküm giydi buradan. Bu firma buradan hüküm
giydi ve verilen ihalenin biri neyle alakalı biliyor musunuz? Göz
bebeğimiz, çocuklarımızın geleceği bor madenleriyle
alakalı. Bor madenleri bu firmaya emanet edilmiş arkadaşlar. Bu,
size emanet edilmiş bir yetkidir. Bu yasa, bize getirmiş
olduğunuz bu yasa, işte bu tip olayları aklamaya
çalışan yasa. Bunlar kim biliyor musunuz? Bunlar Ahmed Arifin
deyimiyle:
Bunlar,
Engerekler ve çıyanlardır,
Bunlar,
Aşımıza, ekmeğimize
Göz koyanlardır.
Biz bunları tanıyoruz, biz bu yasaya sonuna
kadar Hayır. diyeceğiz.
Ben, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Erdoğdu.
İkinci konuşmacı, Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Sayın
Altan Tan.
Buyurun Sayın Tan. (BDP sıralarından
alkışlar)
BDP GRUBU ADINA ALTAN TAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; benden önceki konuşmacılar
da dile getirdiler, mevcut İhale Kanunu 2002 yılının Ocak
ayında Meclisten geçmiş ve defalarca değişikliğe
uğramış, şu an önümüzdeki değişiklik maddesi de
26ncı değişiklik maddesi, 26ncı sefer.
Değerli arkadaşlar, bu 26
değişikliğin 1 tanesini Adalet ve Kalkınma Partisi
hükûmetlerinden önceki hükûmetler yapmış, tek 1 tanesini; 25 tanesini
ise Adalet ve Kalkınma Partisi yapmış.
Tabii, birinci soru şu: Sevgili arkadaşlar, siz
on yıldır iktidardasınız. Bir sonuç çıkıyor
ortaya; ya doğru düzgün bu işi bilmiyorsunuz, nasıl ihale
yapılır, nasıl ihale kanunu hazırlanır, bundan bihabersiniz
veya canınızın istediği şekilde, hesabınıza
nasıl geliyorsa, o gün ortam neyi gerektiriyorsa bu şekilde,
keyfinize göre bir değişiklik yapıyorsunuz. Hangisi? Buna,
tabii, sayın bakanlar cevap verecek, kim cevap verirse
Ve Sayın
Bakan milletvekili olmadan önce de yaptığı görevlerde bu
işi iyi bildiğini kanıtlayan bir bakanımız. Sayın
Erdoğan Bayraktardan bahsediyorum. Bir mesleki geçmişi var, hizmeti
var, çalışmaları var, eleştirdiğimiz yanları var,
eleştirmediğimiz yanları var ama hiç kimse Sayın
Erdoğan Bayraktar inşaat işini bilmiyor, ihale
mevzuatını bilmiyor. diyemez. Ben de inşaat mühendisiyim, otuz
iki yıllık inşaat mühendisiyim.
Peki, Sayın Bakan, neden bir sefer de doğru
düzgün, Avrupa Birliği kriterlerine uygun, bütün dünyanın kabul ettiği şeffaflık
kriterlerine uygun bir ihale kanununu bu Meclisin önüne getirmiyorsunuz? Bunu
getirmiyorsunuz da neden sizin de kariyerinizi yıpratacak, zedeleyecek
şekilde, kırık kırpık ve şaibeye açık,
tartışmaya açık, sizi eleştirmeye açık bir
şekilde, böyle birer, ikişer, üçer maddeler hâlinde
değişiklikler getiriyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bu son madde de çok
açık, tek maddelik; 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu
kapsamına giren suçlardan ve bunlarla ilgili duruma düşen
şahıs ve kişilerle ilgili olarak bir düzenleme ve burada, bu
yasak kapsamı anlatılırken, yine bentler hâlinde, fıkralar
hâlinde anlatılırken, bir ilave daha var ve bu ilavede Mahkemece
veya idarelerce yasaklanmış
ibaresi de var.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu 3713
sayılı Terörle Mücadele Kanunu nedir? Allahınızı
severseniz hiç okudunuz mu veya okuduysanız bunun kapsamına neler
giriyor bir baktınız mı? İşte, bunlardan yani bu
kapsama girenlerden birisi de benim. 3713 sayılı Terörle Mücadele
Kanunundan defalarca yargılandım, beraat ettiğim mahkemeler
oldu, hüküm yediklerim oldu. Hüküm yediklerimden birisi, 1994 senesi, Aktüel
dergisine verdiğim bir röportaj, bugün de altına imza
atacağım bir röportaj. Şimdi yargılanmakta olduklarım:
PKKli gerillanın cenazesine gitmek ve orada Fatiha okumak. Peki, acaba
bugün bölgede, en ufak bir Kürt hassasiyeti olan bir Kürt vatandaşımız
-en ufak- sizin suç diye tanımladığınız veya
savcıların yetkilerini aşarak, hâkimlerin yetkilerini
aşarak yorumladıkları, tırnak içinde, bu suç
kapsamının içine girmeyen bir tek Kürt var mı? Peki, o zaman ne
yapmak istiyorsunuz? O zaman bir kanun maddesi çıkarın, deyin ki:
Kürt meselesine duyarlı hiçbir vatandaş bakın, Kürt de
demiyorum- bu ihalelere giremez. diye bir kanun çıkarın, siz de
kurtulun, biz de kurtulalım.
Değerli arkadaşlar, bugün, Sayın
Başbakanın en fazla dile getirdiği konulardan birisi Biz
bölgesel milliyetçiliğe karşıyız. ifadesi. Biz de
karşıyız. Milliyetçilik nasyonalistlik anlamıyla,
nasyonalizm anlamıyla tarihin çöplüğüne atılmış bir
düşünce. Şimdi soruyorum, ben soru önergesi de verdim: Van depreminde
iş alan firmaların kurucularının doğum yerleri ve
nüfus kayıtlarına göre tespiti; Türkiyedeki bütün büyük ihalelere
giren ve bu büyük ihaleleri alan firmaların kurucularının, mesul
müdürlerinin, ortaklarının yine aynı şekilde doğum
yerleri ve nüfus kayıtlarına göre tespitleri.
Değerli arkadaşlar, öyle bir durumla
karşı karşıyayız ki bugün, inan ediniz, bütün bu büyük
ihalelerin ve işlerin meblağ olarak total bir rakamını
çıkarın, bunların çok büyük bir kısmı belli bir
bölgedeki müteahhitlere gidiyor. Ben isim de vermeyeceğim, polemiğe
girmek istemiyorum. Ama size öyle şeyler anlatayım ki bugün,
Diyarbakır-Bingöl yolunu bile, bölgedeki sulama kanallarının
büyük bir kısmını bile, bölgeden onlarca AK PARTİli
müteahhit de olmasına rağmen, yine belli bir bölgeden müteahhitler alıyor.
Bunların rakamları üzerinden tartışabiliriz. Eksik
söylüyorsam, yanlış söylüyorsam bunların rakamları
çıkar, meblağları çıkar. Bugün Karadeniz Otoyolunu da -5
milyar dolardır sevgili arkadaşlar- Ilısu Barajını da
-1 milyar 100 milyon eurodur- yine belli bir bölgede Sayın
Başbakanın seçim bölgesinin spor kulübünün eski başkanı
almıştır ve bu mesele öyle bir noktaya gelmiştir ki
artık ülke sınırlarını aşmıştır.
Barzaniyle olan pazarlıklarda, diyaloglarda, ilişkilerde yine
aynı şahsın ortak olduğu şirket Erbil
Havaalanını da almıştır, Duhok Havaalanını
da almıştır, Erbil-Kerkük duble yolunu da
almıştır. Bu nasıl bir tesadüfse, bunlar olmaktadır.
Şimdi Bunların hiçbiri yok. diyorsanız,
çıkıp bunun belgelerini, evraklarını, durumlarını
ortaya koyarsınız. Eğer Bu doğal bir meseledir, doğal
bir yoldur. diyorsanız, işte biz de çok açık bir
çağrıda bulunuyoruz, diyoruz ki: Sevgili arkadaşlar, o zaman bir
madde çıkarın ve deyin ki: Kürt meselesine duyarlı hiçbir
şahsa kamu ihaleleri verilmez, verilemez. diye noktalayın, bitirin.
Değerli arkadaşlar, bu ihalelerden bahis
açılmışken en önemli mesele sürekli yolsuzluk meselesi. Zaten
eğer bir kanun on yıldır iktidarda olan bir iktidar
tarafından 25 sefer değiştiriliyorsa bunun başka bir
izahı yok. Bakın, şu an, 27 Eylülde müracaatı biten
Diyarbakır Havaalanının terminal binası ihalesi var. Bu
kürsüden bir daha dile getirdim, basın toplantısı yaptım,
soru önergeleri verdim. Bu kadar senelik mühendisim, ben böyle bir tiyatro
görmedim. Mümkün olduğu kadar ağır şartlar konulmuş;
tamam, konsun. 170 trilyon, yani bugünkü parayla, yeni parayla 170 milyon
iş bitirme istenmiş; istensin. 50 milyon, yani 50 trilyon kredi,
referans; 30 milyon, 30 trilyon şu kadar
Bunlar tamam, hepsi tamam. Peki,
itirazım neye? Bütün bunları koyduktan sonra diyor ki: Önce bir ön
eleme yapılır, yeterli olan firmalar tespit edilir. Tamam, bu da
güzel yani bunu gördük geçmişte, nasıl tespit ediyorsan bildiğin
gibi ediyorsun; ettin. Ama ondan sonra diyor ki: Bu tespit edilen
firmaların içerisinden 5 firma belirlenir. Ben, biraz evvel Devlet Hava
Meydanlarının ilgilileriyle tekrar görüştüm, dedim ki: Peki,
kardeşim, bu 5 firmayı neye göre tespit edeceksin? Sen bir yeterlilik
koydun, çok ağır bir şartname koydun, bu şartnameyi 15 tane
firma geçti. Peki, bu geçenlerin içinden niye 5 tanesini daha belirliyorsun?
Dedi ki: Efendim, biz puanlama yapacağız; 1, 2, 3, 4, 5 firmayı
çağıracağız. Ee, peki, o zaman bu yeterlilikleri niye
koyuyorsun? İki: Yeterlilik koyuyorsun, puanlama yapıyorsun o zaman
en yüksek puanı olan firmayı çağır, de ki: İhaleyi
sana verdim. Hiç tenzilat da yapma, kırım yapma.
Sevgili arkadaşlar, böyle bir oyun olmaz, böyle bir
rezalet olmaz. Bu işi yapan ve bilen herkes bunu bilir. Bir yeterlilik
koymuşsanız, artık o yeterlidir. Neyse o koyduğunuz
yeterlilik, onu da siz koyuyorsunuz. Ondan sonra buna uygun olanlar gelir,
teklifini verir. Ondan sonra değerlendirirsiniz.
Sevgili arkadaşlar, dolayısıyla bu
Diyarbakır Havaalanı terminal binasının da sonuna kadar
takipçisi olacağız. 86 bin metrekare kapalı alanı var,
altı tane körüğü var. Bu kaça mal olur? Ne olur? Dünyadaki,
Türkiyedeki bütün benzer işler var, örnekleri var; bakalım kaça
gidecek, nasıl olacak? Hep beraber bunu da göreceğiz, ben de bu
işin başında bekliyorum.
Gelelim oradan sevgili arkadaşlar, bugün, Ilısu
Barajı yurt dışından kredi temin edilmek üzere ihalesiz
verildi ve yaklaşık dört yıl bu ihaleyi alan firmalar, yine
bahsettiğim bölgeden malum zatlar bu konsorsiyum krediyi bulamadı.
Şöyle yapacağım, böyle yapacağım, Çinden
getireceğim, Amerikadan getireceğim. diyerek dört yıl bu
iş savsaklandı ve en nihayet öyle bir oldubittiye getirildi ki bu
kredilerin nereden bulunduğu, bulundu mu, bulunmadı mı
Çünkü
eğer kredi bulup getiremezse normal açık ihale olması lazım
ve bugün Devlet Su İşlerinin bütün işleri yüzde 50
kırımla gidiyor. 1 milyar 100 milyon avroluk iş, bugün 500
milyon avroluk bir iş. Bununla ilgili verdiğimiz bütün soru
önergeleri, bütün araştırma önergeleri maalesef hiçbir ciddi neticeye
ulaşmadı.
Değerli arkadaşlar, Diyarbakır ve
Batmandan geçmesi planlanan Urfa-Habur otobanı var. Defalarca
görüştük sayın bakanlarla ve yetkililerle. Bir Karayolları Genel
Müdürü var, Nuh diyor, Peygamber demiyor; Ben, bunu Urfa-Habur arasındaki
mevcut İpek Yolu diye tabir ettiğimiz Kızıltepe,
Viranşehirden geçen, Cizreden geçen yola paralel bir otoban
yapacağım. diyor. Feryat ediyoruz, figan ediyoruz, Sayın Maliye
Bakanımız Mehmet Şimşek, Sayın Mehmet Mehdi Eker,
Sayın Cevdet Yılmaz, hepsi devreye giriyor, bir Karayolları
Genel Müdürünü aşamıyoruz birkaç yüz milyon dolarlık bir maliyet
farkından dolayı. Bütün bunların fizibilitesini koy. diyoruz
önümüze. Bakın, Diyarbakırdan geçecek bu, alternatif etütler,
projeler hazır; Batmandan geçecek, faydalanacak. Kümülatifte, toplamda,
ciddi hiçbir farklılık yok, hatta avantajları var; iddia
ediyoruz Koy bunları, tartışalım. diyoruz. Bir etüt ve
alternatif bile önümüze koymuyor. Bunun da sonuna kadar takipçisi
olacağız.
Habur Kapısı: Sayın Bakan burada, defalarca
rica ettik Sayın Bakan. Bu, Haburdaki rezalete bir son verin. Bakın,
bayram tatillerinde, akrabalarımız, yeğenlerimiz var, kara hudut
kapısından gitmekten ikrah ediyoruz. Buradan giderken bir saatte
geçiyoruz, gelirken yirmi saat bekliyoruz. Defalarca söyledik, Sayın
Şırnak Valisine bunları ilettik, Sayın Bakana burada
defalarca söyledik. Sürekli bize bir şeyler anlatılıyor,
sürekli; işte, yeni bir köprü yapılacak, yeni kapılar
açılacak, şöyle olacak, cek cak
32 tane banko var orada sadece 1
tanesi çalışıyor ve öğleyin, akşamleyin yemek
molasına gidiyor bunlar. Kürdistan tarafından gelirken saatte
beş arabanın geçmesine izin veriliyor; yaya, taksi geçişinden
bahsediyorum, zaten diğer tırların falan durumu çok daha kötü
durumda.
Defalarca rica ediyoruz. Bunların ihaleleri ne
zaman yapılacak? Yeni gümrük kapıları ne zaman açılacak?
Ya biz sizin gidip gelmenizi istemiyoruz, entegrasyonu istemiyoruz,
diyaloğu istemiyoruz. diyorsanız, bunu da açıkça, gelin, ifade
edin; siz de kurtulun, biz de kurtulalım.
Sayın Meclis Başkanımızla beraber,
Odalar ve Borsalar Birliği Başkanıyla beraber Edirne
Kapıkule gümrüğünü gezdik ve hayran kaldık. Bir aracın o
gümrükten geçmesi ortalama, yıl ortalaması bir saat dört dakika.
Resmî, benim soru önergeme Sayın Bakanın verdiği cevap bu bir
saat dört dakika. Bir de gelin, Haburun durumunu görün.
Yine aynı şekilde bu, Diyarbakıra, yeni
bir uluslararası havaalanı yapalım dediğimiz vakit, yine
bir sürü gerekçeyle geldi arkadaşlar önümüze ve bizi öyle bir duruma
soktular ki sanki biz köyden dün gelmiş adamlar gibiyiz, dediler ki:
Efendim, aynı ilin hava sahası içerisinde
Üniversite
Konya Selçuk Üniversitesinin 90 bin
öğrencisi var, Diyarbakır üç sene önceye kadar 12.700dü; kavga,
gürültü, her televizyon programında dile getirerek daha bu sene ancak 26
bin rakamını bulabildik. 26 bin dönüm arazisi var bu üniversitenin,
Türkiye'nin en büyük üniversitelerinden biri ODTÜyle beraber, birinci ve
ikinci. Bugün, tekrar söylüyorum, Konyada 90 bin, Eskişehirde 100 bin
öğrenci varken Diyarbakırdaki öğrenci sayısı sadece
26 bin.
Diyarbakıra 200 milyonluk, eski parayla 200
trilyonluk yeni cezaevi yapılıyor. İşte, biraz evvel
arkadaş anlattı ya, Mahkûmlara o kadar güzel bakıyoruz ki
Yani
insanın gidip içeride yatası geliyor! 200 trilyon
Bir yandan da
Diyarbakır Dicle Vadisi var, gerçi Sayın Bakanın sözü var,
inşallah devam edecek o, bugüne kadar başlayamadı Hükûmet
programında olmasına rağmen, 200 trilyon cezaevine verilirken
bunun yarısıyla Diyarbakıra bir İstanbul Boğazı
kazandıracak Dicle Vadisi Projesi orada bekliyor.
Sevgili arkadaşlar, bu yatırımların
da bir önceliği olmalı. Siz, her önünüze çıkanı alıp
cezaevine tıkarsanız, inan edin bu mevcut cezaevlerinin yerine 1
misli kadar daha ilave inşaat yapsanız, yine bir yere
varamazsınız. Bu Dicle Vadisi Projesinin de bir an evvel faaliyete
geçmesini, hayata geçirilmesini istiyoruz çünkü Sayın Başbakanın
vaadi var Diyarbakıra ve Hükûmet programının içerisinde. Bunun
için -tabii ki, bir günde bitmez bunlar- Devlet Su İşlerinin, Dicle
Üniversitesinin, Diyarbakır Valisinin, Diyarbakır Büyükşehir
Belediye Başkanlığının bir koordinasyon içinde
çalışma mecburiyeti var. Tekrar ediyorum, Sayın Bakanın bu
konuda talimatı var yani inşallah bu devam edecek ama bu
talimatın bir an önce yerine gelmesini istirham ediyoruz.
Değerli arkadaşlar, Urfanın 30 bin
kişilik stadyumu üç yıl evvel bitti, Diyarbakırın daha
ihalesi bile yapılmadı. Bugün olacak, proje olacak, yer teslimi
olacak. sorun çözülmedi, yine cek, caklarla tabii, yani
Maalesef kara
mizah, Diyarbakırspor da üç küme birden düştü. Diyarbakırlı
Sayın Bakanımız amcazadesini Diyarbakırsporun
başkanı yaptı, çok başarılı bir dönem geçti, üç
küme birden düştü; bugün zaten Diyarbakırsporun hâli de ortada.
Erzincan-Diyarbakır-Mardin demir yolunun etütleri
yapılıyor. Son anda bir facia engellendi arkadaşlar, etütler
yapılmış, Diyarbakırda şehrin ortasından,
imarlı alanın ortasından hat geçiriliyor, imar planından
haberi yok. Belediyeyi, daire başkanlarını, hepsini seferber
ettik, son anda yine bu koordinasyon eksikliğini giderdik.
Değerli arkadaşlar, dert çok,
anlatabileceğimiz kadar, saatler sürse anlatacağımız mevzu
var. Ancak şunu istirham ediyoruz Hükûmetten ve bu işleri
bildiğine inandığımız Sayın Bakandan: Sayın
Bakan, lütfen, doğru düzgün bir ihale kanunu hazırlayınız,
doğru düzgün; 25 sefer değiştirmeye mecbur kalmayacağınız,
Türkiyedeki bütün bu yolsuzlukları, hırsızlıkları,
yanlışlıkları, iltimasları ortadan kaldıracak,
sizi de töhmet altında bırakmayacak, bizleri de rahatlatacak
doğru düzgün bir ihale kanunu. Bunu biz uzaydan getirmeyeceğiz,
dünyada bu işi yapan, doğru düzgün yapan kimler varsa
bakacağız, kendi şartlarımıza bakacağız ve
doğru düzgün bir ihale kanunu yapacağız veya bir kanun
çıkaracaksınız Biz ihaleyi istediğimize veririz.
diyeceksiniz.
Saygılarımı sunarım, çok
teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tan.
İç Tüzük 61e göre Sayın Bakanın iki
dakikalık bir söz talebi var yerinden.
Buyurun Sayın Bakanım.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
11.-
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının, Habur Gümrük
Kapısındaki uygulamalara ilişkin açıklaması
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Altan Tanın Habur Gümrük
Kapısıyla ilgili uygulamalar hakkında ifade ettikleri üzerinde
şunları sizinle paylaşmak isterim: Bu konuya ilişkin
defalarca soru yöneltiliyor hem sözlü hem yazılı. Habur, tabii çok
önemli kapılarımızdan bir tanesi. Giriş ve
çıkış, komşu ülkenin gümrük idaresiyle Türkiye Gümrük
İdaresinin anlaştığı çerçevede gerçekleşir yani
kapasite dikkate alınmak suretiyle gerçekleşir. Çoğu kez
kuyruklar olduğu, bu kuyrukların 10-
Teşekkür ediyor, saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gökün; Kamu İhale Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (2/901) (S. Sayısı: 336) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal.
Sayın Günal, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, şükürler olsun ki
sonunda Kamu İhale Kanunuyla ilgili bir kanun görüşüyorsunuz sonunda,
diğer kanunlara ekleme değil ama bu da yine onun üzerinde başka
bir istisna getiren kanun. Biz de diyoruz ki: Kamu İhale Kanunuyla
ilgili teklif gelmiş herhâlde düzenleme yapacağız, bir şey
olacak. Bu sefer kanunun kendisinde başka bir düzeltme yoluna
gidiyorsunuz. Bundan önce yapılan bütün çalışmalarda, kanun
tasarılarında, tekliflerinde hepsinin sonuna Kamu İhale
Kanunundan, Devlet İhale Kanunundan muaftır, istisnadır,
şu maddesine uymaz, uydurulmaz. denir.
Şimdi, şakayla karışık bizde
dedik ki: Kaldırın bari, bu Kamu İhale Kanununu ortadan
kaldırın, Kamu İhale Kurumunu kapatın, zaten bahane de var
birtakım yolsuzluklar da olmuş. Neredeyse ciddiye
alacaksınız diye de korkmaya başladık çünkü birtakım
gelişmeler oraya doğru gidiyor.
Bu gelen kanunun şimdi genel gerekçesine
bakıyorum, arkadaşımız yazmış, güzel. Şimdi,
bu gibi şeyler tabii, arkadaşlarımız bazen
sıkıntıya da düşüyor, bakanlıklar getiriyor bir
şeyi hızlı geçsin diye, küçük de olunca teklif hâlinde
veriyorlar, sonrasında da birtakım sorunlar yaşanınca
kendileri de töhmet altında kalıyor.
Genel gerekçeye bakıyorum, diyor ki burada:
Anılan hüküm gereğince -59uncu maddeyi ifade ettikten sonra- kamu
davası açılmasına karar verilenler, yargılama sonuna kadar
4734 sayılı Kanun kapsamında yer alan kurum ve
kuruluşların ihalelerine katılamamakta, ayrıca madde ile
Kanunun 58 inci maddesinin ikinci fıkrasına yapılan atıf
nedeniyle -falan filan- ihalelere diğer ortakları da katılamamakta
diye devam ediyor ve amaç şuymuş: Haklarında kamu davası
açılanlar, 17nci maddeye göre ihale yasaklarına ilişkin, bu
yasakları, suçları işleyenlerle ilgili kamu davası
açılanların mahkemesi devam ederken o ihalelere katılabilmesini
ve teminatlarının yanmamasını sağlıyor kanun.
Doğru mudur? Genel gerekçe öyle yazıyor, sonra Komisyonda da
arkadaşımız bunu söylemiş.
Şimdi, el insaf! Sabah oturup, akşam
kalkıp tartışıyoruz. Şimdi Komisyonda, Meclis
Başkanımız buradaydı, tutuklu milletvekillerini
konuştuk, diğer hususları konuştuk. Bunların
davaları devam etmiyor mu? Verilmiş hüküm var mı? Hepiniz
kalkıp bunları suçlamıyor musunuz? Peki, o zaman, davası
devam eden ve Kamu İhale Kanununa o maddeler neden yazıldı
arkadaşlar? Allah rızası için dönün, bakın. Ben size
okuyayım: Madde 17. Yasak fiil ve davranışlar Neleri söylüyor,
bakın: Hile, vaat, tehdit, nüfuz kullanma, çıkar sağlama,
anlaşma, irtikap, rüşvet suretiyle veya başka yollarla ihaleye
ilişkin işlemlere fesat karıştırmak veya buna teşebbüs
etmek. Güzel. Başka: İsteklileri tereddüde düşürmek,
katılımı engellemek, isteklilere anlaşma teklifinde
bulunmak veya teşvik etmek, rekabeti veya ihale kararını
etkileyecek davranışlarda bulunmak. Başka: Sahte belge veya
sahte teminat düzenlemek, kullanmak veya bunlara teşebbüs etmek.
Başka: (D) bendini okuyayım, Alternatif teklif verebilme halleri
dışında, ihalelerde bir istekli tarafından kendisi veya
başkaları adına doğrudan veya dolaylı olarak, asaleten
ya da vekaleten birden fazla teklif vermek. 11 inci maddeye göre ihaleye
katılamayacağı belirtildiği halde ihaleye katılmak.
Şimdi, neden açılıyormuş? Bu suçlardan dolayı dava
açılıyormuş. Neyi kaldırıyoruz? Bu suçlardan
dolayı dava açılan müteahhitlerin, firmaların tekrar ihaleye
katılabilmesinin yolunu açıyoruz. Ne ekleyerek? Dava, mahkeme
kararıyla diyerek.
Arkadaşlar, bu nasıl bir
şeydir? Yani masum bir şekilde size getirmiş olabilirler ama
Peki, bu maddeleri tek tek niye yazdık biz o kanuna? Yani yasaklanan
hâlleri söylemiş, bunun tamamını
E, şimdi ne yapacaksınız?
Zaten birtakım şaibelerle anılır olmuş hâle gelen,
davaları devam eden onun için
ağır konuşmuyorum ama- kurumun
yıpratıldığı bir süreçte açıp
O zaman sorumlu
bakan, idarenin kararına bırakıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, tespit
edilen diyor, kanun maddesinde aynen tespit edilen diyor. Kim tespit ediyor?
İdare tespit edecek. Mahkeme kararı yok. diye verdiğiniz zaman
ne olacak? Şimdi, diyelim ki hakkında kamu davası açılan
kişi devam edecek, bir suçtan kamu davası açılmış, siz
ihaleye soktunuz, teminatını yakmadınız, sonra suçlu
çıktı; ne olacak? Mahkeme sonunda suçlu çıkınca ne
yapacaksınız?
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) Gece rahat
uyuyacaklar.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Şimdi, değerli
arkadaşlar, bakın burada bir haksızlık ediyorsunuz. Henüz
daha, Sayın Bakanım, henüz daha imzasız dilekçe, şikâyet dilekçesi
üzerine içeriye alınan belediye başkanının sorgusu
bitmeden, daha emniyetten savcılığa geçmeden siz hemen görevden
alma yazısını yazıyorsunuz; tabii, muhalefet partisinden
olursa. Yani, iktidardakiler beş buçuk yıl ceza yiyor, Yargıtaya
gidiyor, Yargıtaydan kesinleşirken -ayıp oluyor millet de duydu
diye- Sayın Başbakan 2-3 tanesini geçtiğimiz aylarda görevden
aldı numunelik olarak ama kesinleştikten sonra alıyorsunuz.
Şimdi, bu dava var mı? Yok. Dava olmadan,
içerideyken, bunu Sayın Bakan alıyor mu? Alıyor. Tekrar
uzatıyor mu? Uzatıyor. Neye göre uzatıyor? Henüz adam hüküm
giymemiş, tahliye de edilmiş, dışarıda duruyor belediye
başkanı, davası devam ediyor. Hatta ve hatta hepsinden beraat
etmiş Adana Büyükşehir Belediye Başkanımız var, adamın
elinden resmen gasbedildi, Belediye Başkanlığı
alındı. Bunun başka bir izahı var mı, hâlâ bir
gerekçesi kaldı mı? Bütün davalardan beraat etmiş, niye iade
etmiyorsunuz? Bu taraftan Efendim, bunların valla davası devam
ediyor, bunlar iyi çocuklar. Kaç kişi? diye sormuş
arkadaşlarımız. Yani, belki daha da çoktur ama burada 5.412
kişiden bahsediyor, Kamu İhale Kurumu yetkilileri Komisyona bilgi
vermişler.
Şimdi, değerli arkadaşlar, burada bir
insaf var mı? Yani, bakın bunun gerçekten
Yani, vicdanınıza
gerçekten sığıyor mu Sayın Gök? Sevgili Komisyon
arkadaşım, bunu verirken hakikaten siz masum bir şekilde
İnsanları, hani bir şekilde sürece sokalım.
demişsiniz ama şimdi, masum
Eğer öyle olsa zaten bu maddeye
yazılmazdı ki bunlar hani böyle bir basit usul hatası değil
arkadaşlar, kamu davası diyoruz. Kamu davası hangi suçlarda
açılıyor? Burada yazmışız. 17nci maddeye suçları
yazmışız, gidip 58, 59da buraya atıfta bulunmuşuz
Biz bunları kaldıralım
Ya, basit bir iş olsa, bir
haksızlık olsa kaldıralım. Yani, sayı isterse 50 bin
kişi olsun, 5 bin kişi değil 100 bin kişi olabilir, yani o
zaman cezaevlerinde insanlar var, onları da kaldıralım,
davası devam ediyor yani hüküm giymemiş tutuklular var, hepsini
salmanız lazım. Eğer Anayasada aykırılık
İnsanlar suçu ispat edilinceye kadar masumdur. karinesine dayanarak bunu
yapıyorsak ki öyle deniyor, o zaman hepsini ortadan kaldırmamız
lazım arkadaşlar. O zaman bütün Ergenekon davası dediğiniz
Ümraniye soruşturmasında da, Balyoz davasında da suçlu olmayan
herkesi bırakmak lazım, ayıptır, günahtır. Anayasada
o zaman masuniyetleri var, hepimiz her gün idam ediyoruz adamları.
Gazetelerde, televizyonlarda, hatta Meclis kürsüsünde konuşulmuyor mu?
Karine sadece müteahhitler için mi geçerli olacak?
Ben anlamıyorum yani eğer bizim
bilmediğimiz bir şey varsa Sayın Bakan burada, teklif sahipleri
burada, Kamu İhale Kurumunun temsilcileri buradadır inşallah,
bunlara bize açıklık getirmek zorundasınız. Yani bu arada
çıkan bir maddelik şeyle gerçekten bizim bilmediğimiz bir
şey varsa ki
Ama çok net görülüyor ve komisyon tutanaklarına da
baktım, ilgili gerekçeleri de okudum. Maalesef öyle bir hâle geliyor ki
hakikaten Kamu İhale Kanununun kendisi istisna durumuna geldi
arkadaşlar. Yani 50-55 tane düzenleme arkadaşlar saymış,
demin sayıyı söylüyordu yani 50yi geçti ama 55i bulmuş- yani
şimdi böyle bir düzenleme olamaz. Sürekli olarak etrafından
dolanılan bir hukuk sistemi, sürekli olarak birilerinin Şöyle
yapalım. diye yama yaparak artık ana metnin kaybolduğu ve
yamaların daha hâkim olduğu bir hâle gelmişiz, ararken
bulamıyoruz.
Bunları sizlerin vicdanınıza havale
ediyorum. Yani buradaki şey devam ediyor, efendim, kamu davası devam
ediyor ama masum olabilirler gerekçesi bize hiç de masum gelmiyor. Çünkü az önce
söyledim, o suçlardan hüküm giyen arkadaşlarımız, eğer
kesinleşirse ve o işi de bitiremezse, bakın, çok
Yani bütün
netliğiyle burada saymış; ihaleye fesat
karıştırmak, evrakta sahtecilik, rüşvet, irtikap, zorlama,
tehdit hepsi var. Şimdi, bunlar bir
Ne diyor ama bakın:
Aşağıda bunların tespiti hâlinde
idare zaten tespit
ediyor ama yanına bir de dava, mahkeme diye eklemişsiniz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Veya diyor, Veya
MEHMET GÜNAL (Devamla) Tamam.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Ya o, ya o.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Şimdi, mahkeme kararı
olmadan idareye baskı yaptığınız zaman
HAYDAR AKAR (Kocaeli) İdare kim? İdare kim?
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Tespit etmeden kamu davası
açılmaz Sayın Kacır. Yani dava açarken elinizde somut delil
olmadan, dava konusu olaya idare durup dururken bir soruşturma
açtırmadan, bir inceleme yaptırmadan
Kamu davasını kim
açar? Yani savcı açarken, eline bir delil gitmeden, burada eğer bir
darp yoksa, tehdit yoksa, adamın bürosunu basıp İhaleye girme.
demediysen veya verdiğin evraklarda bir sahtekârlık yoksa adam durup
dururken bunu nasıl tespit edecek de nasıl dava açacak
arkadaşlar? Çünkü tespiti hâlinde diyor, tespit etmeden zaten kamu
davası açılmaz ki. Yani herhangi bir şey olsa idarenin yetkisi
Tam tersine, o zaman bu, şu demektir: Mahkeme devam etsin, idare de
ellemesin. İdarenin elini kolunu bağlarsınız bu kanun
tasarısıyla. Dersiniz ki: Kardeşim bırak, mahkeme
bitinceye kadar karar falan alma. Ne yapacak o zaman Kamu İhale Kurumu?
Zaten sıkıntı altında -konuşuluyor- baskı
altında. Ne yapacak, yani idare neresi, kim alacak, hangi idare alacak,
Bayındırlık Bakanlığı mı eski adıyla,
Çevre ve Şehircilik Bakanımız mı alacak? Onlar bir taraftan
başka bir kanunun peşine, İstinye arazilerini nasıl iç eder
de falanca yere veririz diye onun derdindeler. Yani onların artık bu
saatten sonra ben bu konuda inisiyatif alacağı kanaatinde
değilim. Son saniyede eklenen bir şeyle önünüze gelecek önümüzdeki
günlerde. Komisyondan geçti, dağıtılır. Anında gelen
bir şeyle oradaki 160 dönüme yakın arazide TOKİ de ne
yaparız, nereye alışveriş merkezi yaparız diye onun
derdinde. Ben şimdi o saatten sonra o idarenin bunu tespit yapıp da
hele hele mahkemeye havale ettiyseniz kanunla, buraya da yazdıysanız
idarede hiçbir kimsenin kalkıp da Ben bu tespiti yaptım, idare
olarak ceza verdim. deme hakkı kalmayacak. Zaten şu anda da
korkuyorlar. Sürekli baskı var. Onun için, eğer buradaki karine masum
bir şeyse, yani İnsanların suçluluğu ispat edilinceye
kadar suçsuzlardır. tek gerekçemiz buysa o zaman bizim burada hiç
durmadan bir sürü kanun çıkarmamız lazım. Şu anda kanunu
çıkarmadan, hatta mahkemenin inisiyatifiyle Delilleri karartabilirler.
Aman, ne olur ne olmaz, yurt dışına kaçabilirler. diye tuttukları
arkadaşlarımızın da bir an önce dışarıya
çıkarılması lazım. Önce de eğer bir eksik varsa o
düzenlemeyi yapmamız lazım. Bugün Sayın Meclis
Başkanımız Siz yapın, dört grup anlaşınca biz
her şeye uyarız. diyordu. Yani onun için, gelin, samimiyetle bu
teklifi değerli arkadaşımız geri çekerse, sağlıklı
bir şekilde
Eğer başka bir şey varsa, söylendiği gibi
sadece teminatla ilgiliyse böyle olmaz. Demişler ki gerekçe olarak:
Teminat yanmasın. Ama bunu koyduğunuz zaman teminat değil,
tamamıyla oradaki şeyi koyarsanız, Mahkeme Kararı
dediğiniz anda, o iş bu saatten sonra artık bir şekilde
geri dönüşü olmayan yola girer, idareler baskı altında
kalır, ihalelere fesat karıştırılır. Burada en
önemli şey, piyasanın dönmesi açısından bu firmaların
ayıklanması lazım. Yani dediğim gibi, kaç bin kişi
oldu, kaç yüz kişi oldu, kim olduğunu tartışmıyorum, ben
esas olarak bu işin hukuka aykırı olduğunu, eşit bir
şekilde uygulanmayacağını, dolayısıyla
En küçük
ihalelerde bile sorun çıktığını biliyoruz; temizlik
ihalelerinde bile sorun çıktığını biliyoruz. Bu suçların
hepsinin tek tek tanımlanmasının nedeni o. Yani düzgün olan bir
Kanunu da böylece istisnalara ilave olarak burada bozmuş
olacağız.
Ben, arkadaşlarımın bu uyarıları
dikkate almasını istiyorum ve hakikaten burada bir şey
yapalım derken başka tarafta, başka mağduriyetlere ve
kamunun kaynaklarının çarçur edilmesine, bütçeden verilen ödeneklerin
farklı yerlere gitmesine ve usulsüzlüklere yer vermeyelim.
İnşallah bu dileklerimizi kabul eder arkadaşlarımız.
Sayın Başkan ara verirse, maddeyi görüşmeye geçmeden önce bir
değerlendirebilirler diye düşünüyorum, aksi takdirde çok
ağır şaibeler altında kalınır. Yani daha önce
dava açılmış kişilerle -sürekli bunu
alışkanlık hâline getirdik- ilgili bir karar alıyoruz Efendim
devam eden mahkemeler de geçersiz hâle gelir. diye. Şimdi var önümüzde,
başka kanun tasarıları da var, hepsinin içerisine bir tane bir
şey ekliyoruz, kendimizi mahkeme yerine koyuyoruz. Değerli
arkadaşlar, burası yasama. Zaten mahkemeyi, yargıyı bir
şekilde yandaşlaştırdınız. Hâlâ o da yetmiyor,
onları da rahatlatalım diye bu sefer kanunun içine hüküm koyuyoruz.
Yani gerçekten yasama birimiyle yargı, yürütme
Kuvvetler
ayrılığı diye bir şeyden bahsediyorduk. Zaten
yasamayla yürütme iç içe girdi, Allah rahmet eylesin o öldü, yargı da bir
süre sonra yandaşlaştı, o da öldü ama ona rağmen hâlen daha
içine bir şeyler sokuşturalım
Biz kendimiz yargı
yapıyoruz; yasama olarak yargının yerine koymaya
başladık. Buradan yargı kanunu çıkmaz, biz sadece sistemi
düzenleriz, o kanunları çıkarırız, mahkeme bunu uygular.
Biz gidiyoruz, onun uyguladığı hoşumuza gitmiyor, Danıştay
şurayı reddetti, bir kanun çıkaralım, Yargıtaydan bir
tane bir şey çıkmış, onu beğenmedik bir kanun daha
çıkaralım veya işte idare mahkemelerinde devam edenlere bu
uygulanmaz diyelim, geçelim. Onun için, gelin, biz yasama işimizi
yapalım, çıkan düzenlemelere uymalarını
sağlayalım, tam tersine o kurumların uyup
uymadığını denetleyelim, Meclis adına denetim yapan
Sayıştayın etkin bir denetim yapmasını sağlayalım. Bugün bütçesi
yukarıda görüşüldü arkadaşlarımızın hâlen daha
yeniden yapılandırılmayla uğraşıyorlar.
Böylece, bütün güçler kendi fonksiyonlarını,
bütün erkler kendi fonksiyonlarını yerine getirsinler diyor,
teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Günal.
Şimdi, AK PARTİ adına Abdulkerim Gök
Şanlıurfa Milletvekili.
Buyurun Sayın Gök. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULKERİM GÖK
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 11inci maddesinin (a)
bendindeki değişiklikle ilgili AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce milletimizi ve aziz Parlamentoyu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ben sözlerimin
başında polemik olmasın diye özellikle kavramlardan bugüne kadar
kaçındım. Bu konuşmamda da herhangi bir polemiğe yol açacak
bir konuşma yapacak değilim ancak şunu ifade etmekte fayda var:
Benden önceki çok kıymetli konuşmacı arkadaşlarım,
burada -bir konuşmacı arkadaşım hariç diğer ikisi- sadece
son bir dakikalarında konuya değinmişlerdir. Buradan şu
sonuca gidiyorum: Sanki kanun metninin, bu kanun teklifinin
anlaşılmadığını hissediyorum. Ben, bu kanun
düzenlemesiyle -sizlerin de desteğiyle geçtiği takdirde- hangi
alandaki aksaklıkları gidereceğimizi açıklamaya
çalışacağım. Ancak, çok değerli 2 konuşmacı
arkadaşım şunu ifade ettiler: Bu kanun değişikliğiyle
Kamu İhale Kanunu 25-26ncı defa değişti. dediler.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) 30.
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - Rakam önemli değil,
fakat şunu çok iyi biliyoruz ki, hayat durmadan devam ediyor ve dinamik
bir hayat. Küreselleşen dünyanın bir getirisi olsa gerek ki bir de
bizim geçmişteki Türk siyasi hayatında çok yoğun olarak ifade
ettiğimiz bir kavramla karşılaştık, statüko diye bir
kavram var.
ALTAN TAN (Diyarbakır) Almanyada, Fransada bu
kadar değişiklik var mı? İngilterede, İsviçrede
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - Eğer ki biz toplumun
çok gerisinde devam eden yasalarla idare edildiysek, işte bundan on
yıl önceki içinden çıkılmaz hâl alan ekonomik, politik, sosyal
ve siyasal süreçteki aksaklıklarla devam ederiz.
ALTAN TAN (Diyarbakır) Çinde bile yok bu kadar
değişiklik, Çinde.
ABDULKERİM GÖK (Devamla) Biz diyoruz ki: Toplumu
yakından ilgilendiren ve toplumun en azından bir adım önünde yer
alan yasaları gündeme getiriyoruz. 25 değil, 35 değil gerekirse
50 defa dahi değiştirilecekse
Bununla şunu ifade etmek
istiyorum
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Kanunu
değiştirin daha iyi.
OKTAY VURAL (İzmir) Biraz da emeklinin durumuyla
ilgilenseniz, hep ihale işleri ya! Hep ihale, hep bilmem ne.
ABDULKERİM GÖK (Devamla) Bugün bu alanda bir
aksaklık varsa, Parlamentonun da görevi şudur ki: Bu Parlamento 5.424
kişinin bu alandaki sıkıntısını ve bundan sonra
ortaya çıkacak olan sıkıntıları ortadan kaldırmak
için vardır. Yasal düzenlemeleri bunun için yapıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Atanamayan öğretmenlerle
ilgilenin. İktisadi ve idari bilimler fakültesi mezunlarıyla ilgili
kanun teklifi verin.
ABDULKERİM GÖK (Devamla) Bir diğer
konuşmacı arkadaşım, Türk ceza hukukunu yakından
ilgilendiren bir atıfla şu anda tutuklu vekillerin durumuyla Kamu
İhale Kanununu karşılaştırarak örnekler verdi. Her
iki hukukun düzenlemesinin de kendi alanında farklı olduğunu
özellikle ifade etmek istiyorum.
Şimdi ben, bu kanunla neyi getirmeye
çalışıyoruz, bu kanunla hangi alanda düzenleme yapmaya
çalışıyoruz
OKTAY VURAL (İzmir) Memleketin hangi sorununu
çözüyorsunuz?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) AKPcilere ihale
veriyorsunuz.
ABDULKERİM GÖK (Devamla)
müsaadelerinizle onu
açıklamaya çalışayım.
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, Kanun
kapsamındaki idarelerce gerçekleştirilen ihalelerin hangi kurallara
göre tamamlanacağını düzenlemekle birlikte, bu ihalelerin
gerçekleştirilmesi bağlamında ortaya çıkan ve ihale
sürecinin sağlıklı yürütülmesine engel olan hâllerde ne türden
yaptırımlar uygulanacağını da düzenlemektedir. Yani
burada, şu anda Kamu İhale Kanununun 59uncu maddesi, 11inci
maddesi ve 17nci maddesi, aslında getirmiş olduğumuz, karine
diye ifade ettiğimiz
Hukukta temel karine, suç mahkemelerce
kesinleşmediği müddetçe kişiler suçsuzdur karinesinin içerisinde
59, 17 ve 11nci maddeler buraya tam uygunluk ifade etmektedir.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Kamu İhale Kurumunu
niye kurdunuz o zaman?
ABDULKERİM GÖK (Devamla) Bu yaptırımlar,
anılan Kanunun çeşitli maddelerinde ele
alınmıştır. Söz konusu yaptırımlar arasında,
teklifin değerlendirme dışı bırakılması
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Kamu İhale Kurumunu
niye kurdunuz? Kaldırın lağvedin.
ABDULKERİM GÖK (Devamla)
istekliler hakkında,
idare kararıyla veya mahkeme kararıyla yasaklama kararı
verilmesi, isteklilerin geçici teminatının gelir kaydedilmesi
bulunmaktadır.
Örneğin, Kanunun 17nci maddesinde ihale sürecinde
yapılması yasak olan fiil veya davranışlar tek tek
sayılmış, bu yasak fiil veya davranışlarda bulunanlar
hakkında ilgili bakanlık tarafından ihalelere katılma
yasağı verilmesine ve bu davranışta bulunanların ceza
sorumluluğuna ilişkin hükümler dördüncü kısımda
belirlenmiştir.
Bununla birlikte, ihalelere katılma yasakları sadece
yasak fiil veya davranışlarda bulunmaktan kaynaklanmamaktadır.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Hangi firmalar
kayırılacak bundan, açıklayın.
ABDULKERİM GÖK (Devamla) Kanunun 59uncu maddesi
gereğince, hakkında kamu davası açılmasına karar
verilenler de yargılama sonuna kadar 4734 sayılı Kanun
kapsamında yer alan kurum ve kuruluşların ihalelerine
katılamamaktadırlar.
Ayrıca, aynı madde ile Kanunun 58inci
maddesinin 2inci fıkrasına yapılan atıf nedeniyle,
hakkında kamu davası açılan hakkında kamu davası
açılan tüzel kişilerin şahıs şirketi olması
hâlinde şirket ortaklarının tamamı, sermaye şirketi
olması hâlinde sermayesinin yarısından fazlasına sahip olan
gerçek ve tüzel kişi ortaklar, kamu davası açılanın
ayrıca bir şahıs şirketinde ortak olmaları hâlinde bu
şahıs şirketi, sermaye şirketine ortak olmaları
hâlinde ise sermayesinin yarısından fazlasına sahip
olmaları kaydıyla bu sermaye şirketi de ihalelere
katılamamaktadır.
Kanun değişikliği teklifiyle,
değiştirilmesi önerilen anılan Kanunun 11inci maddesinin
birinci fıkrasının (a) bendindeki Bu Kanun ve diğer
kanunlardaki hükümler gereğince geçici veya sürekli olarak kamu
ihalelerine katılmaktan yasaklanmış olanlar ibaresinden
dolayı uygulamada 59uncu madde hükmü gereğince hakkında kamu
davası açılanların Kanun kapsamında gerçekleştirilen
bir ihaleye katılmaları hâlinde bu durum 11inci madde
kapsamında değerlendirilerek, bunların geçici
teminatlarının gelir kaydedilmesi ve haklarında kamu ihalelerine
katılmaktan yasaklama kararı verilmektedir.
Söz konusu maddenin mevcut hâli, isteklilerin gerek
idarece alınan yasaklama kararı gerek mahkemelerce verilen hükümler
gerek istekli hakkında kamu davası açılmış olması
gerekse de özel yasal düzenlemelerden doğan ihaleye katılma
yasağı olsun her türden yasaklılık hâllerini
taşıyan kişilerin ihaleye katılması hâlinde
sundukları geçici teminatın tamamının irat kaydedilmesine
yol açmaktadır.
Dolayısıyla mevcut Yasa metni, ihaleye
katılma yasağının niteliğine bakmaksızın
ağır yaptırımlar içermektedir. Bu durum, örneğin,
ortak girişim olarak ihaleye katılan istekliler için bir
ortağın diğer -ortağın bir şekilde muhatabı
olduğu- ihaleye katılma yasağından haberdar olmaması
hâlinde büyük zararlara uğramasına da neden olabilmektedir.
İdari bir işlemle ilgili istekli hakkında yasaklama kararı
verilmesi durumunda bu karar Resmî Gazetede yayımlanarak aleniyeti
sağlanarak, objektif olarak ilgili herkesin bu karara muttali olması
sağlanmaktadır. Yine mahkeme kararıyla ilgili, hakkında
kamu ihalelerine katılmaktan yasaklama kararı verilmesi hâlinde, bu
durumda olanlar Kamu İhale Kurumu tarafından tutulan yasaklılar
listesine işlenmekte ve tüm idarelerin hakkında yasaklama kararı
verilenleri takip etmesine imkân tanınmaktadır. Buna
karşılık, özel kanunlarda yer verilen düzenlemeler nedeniyle
ihalelere katılamayacak durumda olanlara ilişkin, herhangi bir
listeleme yapılmadığından, bu durumun takibi hem istekliler
hem de idareler açısından sorunlara yol açmaktadır. Uygulamada
mevcut olan ve mevcut yasa metni korunduğu sürece mevcudiyetine devam
edecek bu sorunlarla birlikte, konuyu bir de temel hukuk ilkeleri yönünden
irdelemekte fayda vardır.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Yasaklıların
hepsinin listesi belli, hangi firmaların devlet kurumları
tarafından yasaklandığı da belli, toplam olarak 8.190
kişi, hepsi belli.
ABDULKERİM GÖK (Devamla) Hukuk devletinde esas
olan, hiç kimsenin aleyhinde yargı kararı bulunmadan suçlu muamelesi
görmemesi, böyle bir muameleye tabi tutulmaması gereğidir.
Dolayısıyla, söz konusu kişilerin yargılama sonunda beraat
etme olasılığı dikkate alındığında
bunların ihaleye katılmaları hâlinin Kanunun 11inci maddesi
kapsamında değerlendirilerek ve geçici teminatları gelir
kaydedilerek bir anlamda ayrıca cezalandırılması hakkaniyet
ve adalete aykırı sonuçların doğmasına neden
olmaktadır.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Artık
İnternette her şey belli.
ABDULKERİM GÖK (Devamla) Belirtilen nedenlerle
Kanunun 59uncu maddesinde yer verilen özel düzenleme veya özel kanunlarda yer
verilen düzenlemeler nedeniyle, ihalelere katılmayacak durumda
olanların ihalelere katılması hâlinde, bu kişilerin sadece
tekliflerinin değerlendirilme dışı
bırakılması ancak bu durumda olanlar hakkında 4734 sayılı
Kanunun 11inci ve 58inci maddelerinde yer alan geçici teminatı gelir
kaydetme veya haklarında yeni yasaklama kararlarının tesis
edilmesi müeyyidelerine başvurulmaması gerekmektedir. Ayrıca,
değiştirilmesi teklif edilen metindeki yasaklanmış
olanlar ifadesinin de kapsam olarak belirsizliğe yol
açtığı değerlendirilmektedir. Bu ifadenin idari kararlarla
veya mahkeme kararıyla yasaklananları mı işaret ettiği
yoksa haklarında kamu davası açılanları veya özel
düzenlemeler ile ihaleye katılması engellenenleri de mi
kapsadığı kimi zeminlerde tartışma konusu
edilmektedir.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Yok, burada
yazıyor; cumhuriyet savcılığı 2.783, ağır
ceza mahkemesi 1.748.
ABDULKERİM GÖK (Devamla) Bu bağlamda,
uygulamada karşılaşılan belirsizliğin ortadan
kaldırılması ve gerek hakkında kamu davası
açılanların gerekse özel düzenlemeler nedeniyle ihalelere
katılamayacak durumda olanların ihaleye katılmaları hâlinde
sundukları geçici teminatlarının gelir kaydedilmemesi öngörülmektedir.
Şu hususu öncelikle belirtmek isterim ki, görüşülmekte
olan kanun teklifinin kabul edilerek yürürlüğe girmesi hâlinde,
geçmişte hakkında kamu davası açıldığı hâlde
ihaleye katılması sebebiyle teminatları gelir kaydedilen ve
ihalelere katılmaktan yasaklanan kişilerin durumlarında herhangi
bir değişiklik olmayacaktır. Burada benden önceki
konuşmacılar tam tersini ifade ettiler. Kanun teklifi, bu
kişilerin teminatlarının iade edilmesi veya yasaklılık
kararlarının kaldırılması gibi bir uygulamaya meydan
verecek bir düzenlemeyi içermemektedir. Gerçek şudur ki: Kanun
değişikliği teklifi ancak yürürlüğe girdikten sonra tesis
edilecek işlemleri kapsayacaktır.
Ayrıca, kanun teklifiyle hakkında kamu
davası açılanların ihalelere katılmalarının
önünün açılması da asla söz konusu değildir. Hakkında kamu
davası açılanların ihaleye katılmalarını
engelleyen 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 59uncu maddesinin
ikinci fıkrasında yer alan hüküm yürürlüktedir. Anılan hüküm
yürürlükte bulunduğu sürece hakkında kamu davası
açılanların ihalelere katılmalarına hukuken asla ve asla
imkân bulunmamaktadır.
Görüşülmekte olan kanun teklifiyle getirmek
istediğimiz düzenleme, hakkında kamu davası
açılanların ihalelere katılmaları hâlinde uygulanmakta olan
geçici teminatlarının gelir kaydedilmesi yaptırımının
kaldırılmasına yönelik olup hakkında kamu davası
açılanların ihalelere katılmalarını
sağlamayı amaçlamamakta ve bu yönde bir düzenlemeyi de asla
içermemektedir. Nitekim kanun teklifinin gerekçesinde de bu husus açıkça
vurgulanmıştır. Esasen, böyle bir kanun teklifine niçin ihtiyaç duyulduğunun
çok basit ve her kesim tarafından anlaşılabilir
açıklaması şudur.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Milletvekilleri için
yazdığın gerekçeyi söyle.
ABDULKERİM GÖK (Devamla) Bildiğiniz üzere,
ihalelere katılan gerçek ve tüzel kişiler hakkında çeşitli
sebeplerle kamu davası açılabilmektedir. İhalelere katılan
bu kişilerin hakkında kamu davası
açıldığından veya kamu davası
açılmasının ihaleye katılma yasağı anlamına
geldiğinden her zaman haberdar olma olasılıkları
bulunmamaktadır. Her ne kadar kanunu bilmemek mazeret sayılmasa da
sosyal devletin yaptırımlara ilişkin düzenlemelerinde
yasanın muhatabı kişilerin her mevzuatı iyi bildiği
kabulünden veya uzmanı olmadığı yasal düzenlemelerden mali
olarak sorumlu tutulabileceği anlayışından yola
çıkılmamasının daha uygun olacağı
düşünülmektedir. Bu sebeple, ihaleye katılan isteklilerin veya ortak
girişim olarak ihalelere katılan ortakların diğer
ortakların haklarında kamu davası
açıldığından haberdar olmamaları uygulamalarda çokça,
sıkça da rastlanan bir durum hâline gelmiştir. Bu şekilde,
hakkında kamu davası açıldığından haberi
olmadığı için ihalelere katılan istekli hakkında ise
geçici teminatının gelir kaydedilmesi yaptırımı
uygulanmakta, dolayısıyla ihalelere katılan müteşebbisler
ağır yaptırımlarla karşı karşıya
kalmaktadırlar.
İşte, görüşülmekte olan bu kanun
teklifiyle, uygulamada ortaya çıkan bu haksızlığın ve
mağduriyetin önlenmesinden başka bir husus asla
düşünülmemiş ve amaçlanmamıştır.
Öte yandan, kanun yürürlüğe girdikten sonra tesis
edilecek işlemler için hüküm doğuracağı dikkate
alındığında bu kanun teklifiyle getirilen
değişiklikten kaç kişinin yararlanacağının
şimdiden belirlenebilme imkânı da yoktur çünkü hakkında kamu
davası açılanlar listesi her gün, her saat
değişebilmektedir. Üstelik, söz konusu değişikliğin
etki alanı sadece hakkında kamu davası açılanlar ile
sınırlı olmayıp ifa ettikleri görevler veya
taşıdıkları resmî unvanlar nedeniyle özel yasal
düzenlemelerden dolayı ihalelere katılması mümkün olmayanlar da
bu değişikliklerin etki alanı içinde bulunmaktadır.
Son sözlerim olarak şunu ifade etmek isterim ki,
yapılması önerilen kanun değişikliği hukuk devleti
ilkesine uygun olan ve kanunun muhatapları için de kanun metninin belirgin
hâle getirilmesini sağlamak suretiyle hukuki güvenlik ilkesini de
sağlamayı amaçlamakta olan bir düzenleme, bir tekliftir. Dilerim ve
umut ederim ki, sonrasında sizlerin de katkılarıyla bu teklif
yasalaşmış olur.
Bu düzenleme ile, inşallah, daha adil bir uygulamaya
hayatiyet kazandıracağımız düşüncesiyle yüce
Parlamentoyu ve aziz milletimizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Gök.
OKTAY VURAL (İzmir) Pek milleti ilgilendirmiyor bu
Sayın Gök. Bu milletle ilgili değil ya, sermayeyle ilgili bir konu.
BAŞKAN Şimdi şahısları
adına İstanbul Milletvekili Sayın Osman Boyraz.
Sayın Boyraz, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
OSMAN BOYRAZ (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Kamu İhale Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu üzerine söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle ekranları
başında bizleri izleyen aziz milletimizi ve yüce Parlamentomuzu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, kamu hukukuna
tabi olan ve kamunun denetimi altında bulunan veyahut kamu
kaynağı kullanılan kamu kurum ve kuruluşlarının
yapacakları ihalelerde uygulanacak esas ve usulleri belirlemektedir. Kamu
İhale Kanununun İsteklilerin ceza sorumluluğu
başlıklı 59uncu maddesinde; taahhüdün tamamlanması ve
kabul işlemi yapılmasından sonra tespit edilmiş olsa dahi,
17nci maddede belirtilen; hile, vaat, tehdit, nüfuz kullanma, çıkar
sağlama, anlaşma, irtikap, rüşvet suretiyle veya başka
yollarla ihaleye ilişkin işlemlere fesat karıştırmak veya
buna teşebbüs etmek; isteklileri tereddüde düşürmek,
katılımı engellemek, isteklilere anlaşma teklifinde
bulunmak veya teşvik etmek, rekabeti veya ihale kararını
etkileyecek davranışlarda bulunmak; sahte belge veya sahte teminat
düzenlemek, kullanmak veya bunlara teşebbüs etmek; alternatif teklif
verebilme hâlleri dışında, ihalelerde bir istekli
tarafından kendisi veya başkaları adına doğrudan veya
dolaylı olarak, asaleten ya da vekâleten birden fazla teklif vermek ve
benzeri gibi fiil veya davranışlarından Türk Ceza Kanununa göre
suç teşkil eden fiil ve davranışlarda bulunan gerçek veya tüzel
kişiler ile o işteki ortak veya vekilleri hakkında ceza
kovuşturması yapılmak üzere yetkili cumhuriyet
savcılığına suç duyurusunda bulunulacağı; hüküm
olunacak cezanın yanı sıra idarece Kanunun 58inci maddesinin
ikinci fıkrasında sayılanlarla birlikte aynı madde hükmüne
göre verilen yasaklama kararının bitiş tarihini izleyen günden
itibaren uygulanmak şartıyla, bir yıldan az olmamak üzere, üç
yıla kadar kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine
katılmaktan mahkeme kararıyla yasaklanacağı; bu Kanun
kapsamında yapılan ihalelerden dolayı 58inci maddenin birinci
fıkrası gereğince ceza kovuşturması yapılarak
kamu davası açılmasına karar verilenler ve ikinci
fıkrasında sayılanların yargılama sonuna kadar Kanun
kapsamında yer alan kamu kurum ve kuruluşlarının
ihalelerine katılamayacakları; haklarında kamu davası açılmasına
karar verilenlerin cumhuriyet savcılıklarınca sicillerine
işlenmek üzere Kamu İhale Kurumuna bildirileceği hüküm
altına alınmıştır.
Anılan hüküm gereğince, hakkında kamu
davası açılmasına karar verilenler kamu kurum ve
kuruluşlarının ihalelerine katılamamakta, ayrıca madde
ile Kanunun 58inci maddesinin ikinci fıkrasına yapılan
atıf nedeniyle, hakkında kamu davası açılan tüzel
kişilerin şahıs şirketi olması hâlinde şirket
ortaklarının tamamı, sermaye şirketi olması hâlinde
sermayesinin yarısından fazlasına sahip olan gerçek ve tüzel
kişi ortaklar, kamu davası açılanın ayrıca bir
şahıs şirketinde ortak olmaları hâlinde bu şahıs
şirketi, sermaye şirketine ortak olmaları hâlinde ise sermayesinin
yarısından fazlasına sahip olmaları kaydıyla bu
sermaye şirketi de ihalelere katılamamaktadır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Kamu İhale Kanununun 11inci maddesinde,
geçici veya sürekli olarak kamu ihalelerine katılmaktan
yasaklanılmış olanların, doğrudan veya dolaylı
veya alt yüklenici olarak kendileri veya başkaları adına hiçbir
şekilde ihalelere katılamayacağı, ihalelere
katılmaları hâlinde ihale dışı
bırakılacağı ve geçici teminatlarının gelir
kaydedileceği hükme bağlanmıştır. Kanunun 11inci
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde Bu Kanun ve
diğer kanunlardaki hükümler gereğince geçici veya sürekli olarak kamu
ihalelerine katılmaktan yasaklanmış olanlar ibaresinden
dolayı uygulamada 59uncu madde hükmü gereğince hakkında kamu
davası açılanların Kanun kapsamında gerçekleştirilen
bir ihaleye katılmaları hâlinde bu durum 11inci madde
kapsamında değerlendirilerek bunların geçici
teminatlarının gelir kaydedilmesi ve haklarında kamu ihalelerine
katılmaktan yasaklama kararı verilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, kamu ihalelerine katılmaktan yasaklanma kararı
verilmiş olanlar Kamu İhale Kurumu tarafından tutulan
yasaklılar listesine işlenmekte, tüm idarelerce, yasaklanma
kararı verilenlerin takip edilmesine imkân tanınmaktadır. Ancak
özel kanunlarda yer verilen düzenlemeler nedeniyle, ihalelere
katılamayacak durumda olanlara ilişkin herhangi bir listeleme
yapılmadığından bu durumda olanların takibi hem
istekliler hem de idareler açısından sorunlara yol açmaktadır.
Ayrıca, 4734
sayılı Kanunun 59uncu maddesi uyarınca hakkında kamu
davası açılmış olanlar Kamu İhale Kurumu
tarafından tutulan sicile işlenmekte, bu kişilerin
yargılama sürecinde kamu ihalelerine katılamayacakları,
yargılama sonunda beraat etme olasılığı da dikkate
alındığında, bu durumda olanların 11inci madde
kapsamında değerlendirilmesinin hakkaniyete aykırı sonuçlar
doğuracağı aşikârdır. Dolayısıyla Kanunun
59uncu maddesinde özel düzenleme veya özel kanunlarda yer verilen düzenlemeler
nedeniyle ihalelere katılamayacak durumda olanların ihalelere
katılması hâlinde bu kişilerin sadece tekliflerinin
değerlendirilme dışı bırakılması ve bu
durumda olanlar hakkında 4734 sayılı Kanunun 11inci ve 58inci
maddelerinde yer alan müeyyidelerin uygulanmaması gerekmekte, bu
müeyyidelerin uygulanması için idari bir işlem veya mahkeme
kararının bulunması koşuluna bağlanması uygun
olacaktır.
Söz konusu kanun teklifinin kabulüyle
kanunlaşmasının ülkemiz adına hayırlı
olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Boyraz.
Şimdi, Çevre ve Şehircilik Bakanı
Sayın Erdoğan Bayraktar
Buyurun Sayın Bayraktar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakika.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; 4734 sayılı Kamu İhale Kanununda
değişiklik yapılması hakkında verilen kanun teklifi
üzerine yüce Meclise bilgi sunmaya çalışacağım. Bu
vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle ifade etmek istiyorum ve arz etmek istiyorum,
bu yasa teklifi, Kamu İhale Kanununun 11inci maddesine getirilmek
istenilen düzenleme esasa müteallik bir düzenleme değildir ve geriye dönük
bir özelliği yoktur, ileriye dönük bir özelliği vardır. Yani bu
süre içerisinde çok değerli konuşmacı milletvekili
arkadaşlarımız burada çok güzel fikirler beyan ettiler, bu Yasa
2001 yılı başında yürürlüğe girdi ve bugüne kadar birçok
değişikliğe uğradı, bu eleştiriler son derece
haklıdır fakat şunu ifade etmek istiyorum: Çok değerli
arkadaşlar, 2001 yılında Türkiye Cumhuriyeti devleti IMFyle
sıkıntılı bir durumdaydı, ciddi bir borcumuz
vardı, yapılan yasa Türkiye'nin esvabına, Türkiye'nin bedenine,
Türkiye Cumhuriyetinin yapısına uygun değildi.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Saptırmayın Sayın
Bakan. Ne alakası var şimdi? Ne alakası var şimdi IMFyle?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Müsaade edin arz edeyim.
Biz bu süre içerisinde çok hızlı bir
kalkınma ve gelişme hamlesi içerisindeyiz ve sadece
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teknik açıklama
yapacaksınız zannettik yani.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) TOKİde 35 bin ihale yaptık çok
değerli arkadaşlar ve bir ülkenin kalkınması ve
gelişmesi için ihale kurumu da şarttır veya ihale kurumuna
benzer bir kurum şarttır, ihale kanunu da şarttır. Ve
İhale Kanununda bizim üzerinde durduğumuz ve
kolladığımız, koruduğumuz, esas itibarıyla, bir
ihalede, satın alırken en yüksek fiyatı verene ihale etmek,
işi yaparken de en düşük fiyatı verene işi ihale etmek
esasına ve bu doğrultuda, ihale eden idarelere, ihaleyi yapan
komisyonlara, inisiyatif vermeme özelliğine bugüne kadar dikkat ettik ve
ihalenin bu husustaki ruhuna, lafzına, mesajına dokunmadık,
bundan sonra da dokunma niyetimiz yok.
Buradaki işin özü, bu maddeyle getirilmek istenilen
işin özü şudur: Efendim, savcılar tarafından yapılan
soruşturmalarda vatandaş bakımından gizlilik esastır. Niye
esastır? Bir tanesi, vatandaşın hukukunu korumak
bakımından esastır, vatandaşı rencide etmemek
bakımından esastır, hele hele bu bir tüccarsa piyasadaki
kredisini sarsmamak bakımından, bankalardaki kredibilitesini
sarsmamak bakımından, teminat mektubu alması
bakımından bu gizlilik esastır bu süreçte. Siz de şahit
olmuşsunuz değerli milletvekilleri, birçok gizli soruşturmalar
yapılmaktadır ve
OKTAY VURAL (İzmir) Milletvekilinin de önerge
vermesi için tutuksuz yargılanması gerekiyor, ona niye bu hakkı
tanımıyorsun?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla)
bu soruşturmadan müteahhitler,
vatandaş, şahsi firmalar, adi ortaklıklar, kolektif, komandit
ortaklıkların ortakları veya sermaye şirketlerinin -yani
anonim şirketler veya limitet şirketlerin yüzde 51den fazla ortaklarının-
haberi olamamaktadır, çoğu zaman haberi olamamaktadır, haberi
olmadığı zaman da doğal olarak ihaleye girebilmektedir,
girdiği zaman bu ihalelerde teminatı da yanmakta, yasaklama gelmekte
ve ihale dışı bırakılmaktadır.
Bu düzenlemeyle yapılmak istenilen şu:
Hakkında kovuşturma açılan, haklı olsun haksız olsun,
yine ihale dışında bırakılmakta. çok net bir
şekilde bu Yasada belli; 11inci maddede var, 17nci maddede var, 59uncu
maddede var, Yasanın tamamında bu var. Sadece, haberi olmadan toplu
bir soruşturma yapılıyor, insanın haberi yok.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Haber verin.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Ortaktır fakat ilgisini kesmiştir.
Adi ortaklıktır, kolektif ortaklıktır veya haberi
olmayabiliyor. Bu durumda bir haksızlık oluyor.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Haber verin, e-mail
gönderin.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla)
Haberi olmasa da -arz edeyim- ihaleye girdi
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) 118e
sorsun, orada var.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla)
Zaten, efendim, bir ihalede, ihaleye giren kişi ihaleye fesat
karıştırma, yolsuzluk, usulsüzlük veya herhangi bir şekilde
ihale dışında bırakılmasını gerektirecek bir
eylemde, fiilde bulunmuşsa idare onu ihale dışında
bırakmak durumundadır ve yasaklama getirmek mecburiyetindedir. Ondan
sonra da savcılığa suç duyurusunda bulunmak ve
savcının da kamu davası açma sorumluluğu vardır savcının
yaptığı incelemeden sonra. Bu durumda zaten yasaklama geliyor ve
teminatı yakılıyor ancak idarenin haberi olmadan
savcılıkların yaptığı soruşturmalar
sebebiyle açılan davalardan çoğu kere vatandaşın haberi yok
değerli arkadaşlar.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Savcılıkta
adam ihaleye fesattan soruşturuluyor, haberi yok. Yapmayın Allah
aşkına!
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Burada, aslında, ihalelerde
şeffaflığı getirmek, ihalelerde katılımı artırmak,
ihalelerde daha düzgün bir ihale yapmak için bu şart getirilmektedir yani
daha çok kişi ihaleye girsin ve şeffaflık artsın,
katılım artsın ve ihalelerde iş yaparken kırımlar
artsın, mal satarken de daha çok devletin malı daha pahalıya
satılsın diye, işin özü budur. Bunu, özellikle burada ifade
etmek istiyorum.
Yine, değerli arkadaşlarımızın
eleştirilerine de kısaca bir iki cevap sunmak istiyorum.
Toplu Konut İdaresi: Gerek benim
çalıştığım dönemdeki sekiz buçuk yılda ve gerekse
benden sonraki arkadaşlarımın döneminde Toplu Konut İdaresi
hakkında açılmış bir dava yoktur, bir soruşturma
yoktur.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ne güzel!
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Çok değerli arkadaşlar, bizim en
kıymetli arkadaşlarımız eğer yanlışlık
yapmışsa hapistedir. Beş sene
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Dava yok. mu
diyorsunuz Sayın Bakan? KCK davası yargılanmıyor mu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) TOKİ hakkında, haleden dolayı
-bırakın davayı- bir araştırma, bir soruşturma
yoktur.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Yapmayın
Sayın Bakan!
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Aykut Bey, lütfen
Yoktur.
Bir de hasılat paylaşımı ihaleleri
iyi anlamak lazım. Hasılat paylaşımı ihalelerle
Türkiyede devletin malları en üst düzeyde değerlendirilmiştir.
Bu çok açıktır. Burada
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayıştay 770
trilyon zarar var. dedi.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Efendim, nerede var?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayıştayda
var.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Bir tanesi, aklı kaçık -çok
affedersiniz- bir şey yazmış, sonradan hakkında
soruşturma açılmış. Bunun incelemesi 100 sefer
yapıldı, 100 sefer.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Size de dava açarlarsa oraya
giremezsiniz yani.
OKTAY VURAL (İzmir) - Yazdığı için mi
soruşturma açıldı, Allah Allah!
ALİM IŞIK (Kütahya) Yazdığı
için ha! Doğruyu yazdığı için!
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Efendim, bununla ilgili 100 sefer
yapıldı ve hepsinden takdirname aldık. Bugün dünya
OKTAY VURAL (İzmir) Yazdığı için
soruşturma açtırdınız!
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Arkadaşlar, bu ülkeyi biz
geliştireceğiz.
OKTAY VURAL (İzmir) Biz de aleyhte
konuşuyoruz, bizim hakkımızda da açacak mısınız?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Bakın, siz de yardımcı olun,
buna katkı sağlayın, bu ülke gelişiyor,
kalkınıyor. Çok şerefli bir biçimde gelişiyor,
kalkınıyor. Buna sizin de katkınızı bekliyoruz ve
hakikaten hasılat paylaşımı işlerde, bir defa, SPKya
bağlı firmalar tarafından o kamunun arazinin değeri belirleniyor.
İhaleye çıkarken diyoruz ki: Ey ihaleye katılan, bu
arsamızın değerini, bir defa, sen bedel olarak ödeyeceksin. Kaç
lira bedeli? (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) Bir müsaade edin.
Bunu öğrenmek lazım, ben bunu öğrenmek
için çok çalıştım.
Şimdi, şunu arz edeyim: Bedeli ne kadar? 50 bin
lira. Arsamıza kaç lira veriyorsun? 80 lira, 100 lira, 150 lira. En çok
veren ayrıca hasılattan daha fazla gelir temin ederse bize yüzdelik,
yüzde 5, yüzde 10, yüzde 40, yüzde 50, ne ise ilave para verecek. Buradaki
ihalenin ismi arsa satışıdır. Arsa satışı
karşılığı hasılat
paylaşımıdır. Burada, dünyanın en ileri
teknolojilerini Türkiyeye taşıdık, dünyanın en ileri
konseptlerini Türkiyede getirdik, yaptık, bundan sonra da bunları
yapmaya devam edeceğiz. Ataşehir, Ataköy, Bahçeşehir, Eryaman,
İstanbulun, İzmirin, Antalyanın, Ankaranın en güzel
yerlerinde ve çok
100 liralık malı 300 lira para getirdik.
Bunları inceleyin ve bizi takdir edin, biz bundan takdir bekleriz.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Aynı şeyi yüzde
30la verdiniz, özel müteahhitlere yüzde 50yle verdiniz.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Bakınız çok değerli
arkadaşlar
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ataşehir babanızın
malı olsa ona verir miydiniz? Yüzde 30la müteahhide peşkeş çektiniz.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Biz babamızın malından bin
kat daha çok dikkat ederek veririz devletin malını. Devletin
malı namustur, bunu namusu gibi korumayanlara yazıklar olsun. (AK
PARTİ sıralarından Âmin. sesi, alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Yazıklar olsun! Âmin!
Âmin! Niye alkışlamıyorsunuz Âmini?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Çok değerli arkadaşlar,
bakınız, arz edeyim: Şimdi, biz hasılat
paylaşımı ihalelerde nerede davetli ihale yaptık?
OKTAY VURAL (İzmir) Âmin. diyoruz, niye
alkışlamıyorsunuz?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Bir tane getirin, her türlü cezaya
razıyım. Hasılat paylaşımı ihalelerde nerede
davetli iş yaptık? TOKİ hangi ihalesini davetli yaptı Allah
aşkına? Yani eleştiri yaparken
(CHP sıralarından
gürültüler) Eleştirilere saygımız var,
başımızın gözümüzün üstüne; eleştirilere sonuna kadar
saygımız var arkadaşlar.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Kalbini kırmak
istemiyorum Sayın Bakanın ama söylediğiniz çoğu şey
doğru değil Sayın Bakan ve bilerek, doğru
olmadığını biliyorsunuz yani.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Biz doğru konuşuruz,
yaptığımız işi de doğru yaparız.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Yapmayın
Sayın Bakan, üzülüyorum.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) -Bizim aldığımız terbiye
budur, bizim aldığımız eğitim budur.
Değerli arkadaşlar, bakınız, siz
-yani ben muhalefete seslenmiyorum, genel sesleniyorum- milletle kavga
yapmayın. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kimseyle kavga
yaptığımız yok, nereden çıktı ya?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sizlerle kavga
ediyoruz
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Biz milletin dediğini yapıyoruz,
biz vatandaşın dediğini
Birilerinin, bir kutsal değerlerin
arkasına saklanıp taş atmak olmaz.
OKTAY VURAL (İzmir) Siz de milletten çalıyor,
sermayeyi abat ediyorsunuz, daha ne olsun.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) -Kutsal değerlerin arkasına
saklanarak taş atanlar
Çocuklar bunu yapar. Biz iş yapıyoruz,
çok iş yaptık.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Doğru; iş
yapıyorsunuz! Kefenin cebi yokmuş maalesef.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) -Türkiyede 200 milyar dolar yatırım
yapıldı. Bu yatırımları yaptık, yapmaya devam
edeceğiz.
OKTAY VURAL (İzmir) Cebinizden mi
yapıyorsunuz yani?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) -Biz vatanımızı seviyoruz, biz
780 bin kilometrekare toprağımızı seviyoruz, 75 milyon
insanımızı seviyoruz, insanımız da bizi seviyor.
Çok değerli arkadaşlar, bakınız, yeni
getirdiğimiz düzenlemeyle Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Yasası. Burada buna değinildi, buna da bir ufak
cevap vermek istiyorum.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Bu da açık
ihale değil.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) -Çok değerli arkadaşlar, bizim bu
işle ilgili harcayacak paramız yok. Parayı bulduğumuz zaman
vatandaşa kira yardımı yapacağız, para
bulduğumuzda vatandaşa taşınma yardımı
yapacağız, para bulduğumuz zaman vatandaşın afet
kapsamında dairesini değiştirirken aldığı krediye
destek vereceğiz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Siz nasıl büyük
ekonomisiniz? Sayın Bakan, Başbakan duymasın
konuştuklarınızı.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) -Biz özel sektörü destekliyoruz, vatandaş
kendi evini yapsın istiyoruz, kendi evini değiştirsin istiyoruz.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ya, vatandaş
yapmıyor ki şirket yapıyor!
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Biz yapmıyoruz, vatandaş yapacak
arkadaşlar. İşin özü budur, işin doğrusu budur. Ben
nereden yapacağım? Çevre ve Şehircilik
Bakanlığındaki para kiracı yardımıdır, kredi
yardımıdır, ev taşınma yardımıdır.
Bendeki para belli.
OKTAY VURAL (İzmir) Kömür yardımı da
var.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) 500 milyar dolar bir konfirmasyondur,
ekonominin ayağa kaldırılmasıdır. Bunu vatandaş
yaparsa Türkiyede inşaat sektörü ayağa kalkar. Biz Türkiyeyi 3 kat
büyüttük, önümüzdeki süreçte bir 5 kat daha büyüteceğiz, bu sayede
büyüteceğiz.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Bakan,
şirketlere eşit dağıtın, açık ihale yapın.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) -Bakın, Türk müteahhitleri dünyada
şu anda 2nci sırada. Ekonomik olarak dünyada 16ncı
sıradayız, 10uncu sıraya geleceğiz; hep beraber
geleceğiz, sizin eleştirinizle, sizin katkınızla
geleceğiz. Bu bakımdan, bu İhale Kanunundaki bu düzenleme
OKTAY VURAL (İzmir) Obez oldunuz obez!
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Bakan,
eleştirdiğimiz açık ihale.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) -
Arkadaşlar, bakınız, biz yaptık
geliyoruz, yaptık
OKTAY VURAL (İzmir) Hormonlu! Hormonlu! GDOlu
büyüme!
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) -
Damdan düşenler,
iş yapanlarla konuşalım, hayatında evine bir file
götürmeyen, sadece bakarak eleştiri yapanlarla konuşmak zordur.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Bakan, 28
Nisan 2010 yılındaki Anayasa Mahkemesi kararına aykırı
bu getirdiğiniz hüküm.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Neden açık
ihale yapmıyorsunuz, onu söyleyin.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) İş yapan, üreten, ev yapan, her
türlü sanayi malını üretenler gelsin de biz onun alnından
öpelim, gelsin de onun elini öpelim.
OKTAY VURAL (İzmir) Ya, onun alnından öpüyor,
midesinden vuruyorsun yani.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) - Gerçekten bu memlekete, bu millete
kalkınma için, gelişme için, İhale Kanunu da bize
uymadığı için biz şimdi çalışma yapıyoruz.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Sayın Bakan, 28
Nisan 2010 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesi hükmüne
aykırı sizin yaptığınız bu işlem.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Gelişen Türkiyenin, kalkınan
Türkiyenin, büyüyen Türkiyenin şartlarına uygun, medeni, modern,
denetleyen, hem vatandaşı koruyan hem kamuyu koruyan yeni bir ihale
yasasını da yapacağız, beraber yapacağız, bu
Meclisten geçecek, onun için de hazırlıklarımızı
tamamladık, inşallah hep birlikte
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Bakan, millet
büyümüyor, ihaleciler büyüyor, dolar milyarderleri artıyor, bu bir
lütuftur.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Çok değerli arkadaşlar,
bakınız, bu Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Yasası Türkiye için elzemdir. Bunu hep beraber
desteklememiz lazım. Burada yapılacak olan işleri özel sektör
yapacak. Vatandaş kendi evini isterse
Biz diyoruz ki: Sakat evde
oturma. Deprem riski taşıyan, yangın riski taşıyan,
afet riski taşıyan, sel riski taşıyan evde
vatandaşımız oturmasın. Bugün, modern ülkelerin
yaptığı gibi biz de evlerimizi, konutlarımızı,
yerleşim birimlerimizi modern hâle getirelim; Japonyada olduğu gibi,
nasıl deprem olduğu zaman insanlar depremle dalga geçiyor, biz de
deprem olduğu zaman güvenli olalım.
OKTAY VURAL (İzmir) Ya, Sayın Bakan, millete
Vanda Evlerinize girin. dediniz; deprem oldu, başına
yıkıldı ya! Allahını seversen ya.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) - Bunun için
Vanda biz dünya çapında bir örnek verdik: On ayda
17 bin konut yaptık; 15 binini teslim ettik, 2 bini de teslim edilecek.
OKTAY VURAL (İzmir) 13 Kasımda davası
var, biliyor musun? O ölenlerden 2 kişinin çocukları geldi, biliyor
musun? Ya, onları bir dinleseniz, ihaleyi yapanları değil de o
ölenleri bir dinleseniz keşke.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) -
Dünyada örneği var
mı, Amerikada var mı, Japonyada var mı, Rusyada var mı,
Güney Afrikada var mı? Dünyada birincidir bu yapılan iş. Bunu
takdir etmek fazilettir. Nerede yapılmış on ayda?
Okullarıyla, sağlık ocaklarıyla, camileriyle, sosyal
tesisleriyle, yeşil alanlarıyla, suyuyla, elektriğiyle
bunları bitirdik ve teslim ettik.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Vandaki
birim fiyatları 3 katı diyorlar, doğru mu Sayın Bakan?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) - Bakınız, Haitide, Japonyada,
Amerikada afetlerde bir senede geçici konutları yapamıyorlar, bugün
gelişmiş ülkelerde bir yılda geçici konutları veremiyorlar,
biz on ayda kalıcı konutları
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Bakan, sizin bu
Sandy kasırgasını şeye de göndersek olur.
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Bunu,
bakın, inceleyin arkadaşlar. İncelerseniz bunları
görürsünüz. Vanda yapılan
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Bakan, sizi Obama
çağırıyor.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Bunu kim yapar? Vatandaşın
desteğini alan bunu yapar, halkla bütünleşen bunu yapar, halkın
duasını alan bunu yapar, halkın desteğini alan bunu yapar.
Halkın desteğini almayan Vanda on ayda 17 bin konut yapamaz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, sen kendi konuna dönsene. Bilgi
vermeye çağırıyoruz, hamaset yapıyor!
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Böyle bir şey tarihte de yok, dünyada da
yok. Bunları yaptık, her türlü bilgiyi de veririz, bilgiye de
açığız.
MUHARREM VARLI (Adana) - Obamanın sana
ihtiyacı var Sayın Bakan, Obamanın!
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Bunun için, bundan sonra
yapacağımız Afet Riskli Altındaki Alanların
Dönüşümü Kanununda da aynı şekilde siyaset üstü, siyaset
dışı, Türkiye çapında, Türkiyeyi kalkındırmak
için, şehirlerimizi güzelleştirmek için
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Neden açık ihale
yapmadın? Sorulan sorulara cevap ver!
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) -
insanlarımızın
mutluluğunu ve refahını artırmak için, Türkiyede
inşaat malzemesi kalitesini ve sayısını artırmak için
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Bakan,
neden açık ihale yok? Çok net bir soru.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla)
Türk müteahhitlerinin dünyada daha çok
iş yapabilmesi için, Türk müteahhit, müşavir firmalarının
gelişmesi için ve
MUHARREM VARLI (Adana) - Ne alakası var bununla ya
Sayın Bakan?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla)
bütün dünyada artık sadece iş
yapan değil, oyun kurucu olan, oradaki mahal listelerini,
şartnamelerini yapan müşavir firmalar
OKTAY VURAL (İzmir) Samsunda gördük Sayın
Bakan, Samsunda gördük. Samsunu bir anlat bakalım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tam bir oyuncusunuz.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Çok değerli arkadaşlarım,
bakın, bugün dünyada Türk müteahhitleri sayısal olarak ikinci
sırada ama istediğimiz kadar para kazanamıyoruz. Niye?
İhaleleri, Japon firmaları, Alman firmaları ihale
şartnamelerini hazırlıyor. Eğer biz bu afet riski
altındaki alanların dönüştürülmesiyle Türk müteahhitlik
sektörünü, Türk mühendislik, müşavirlik, teknik sektörünü geliştirirsek
dünyada artık oyun kurucu olacağız. Bu
kaçınılmazdır, bunu yapacağız, çok yakında bunu
yapacağız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İnşaat malzemelerinde zaten dünyada
şampiyonuz; çok daha ciddi bir şekilde inşaat malzemesi ihraç
edeceğiz.
Bakınız, arkadaşlar, bunlar sizi memnun
etsin. Biz yapıyoruz diye buna üzülmeyin. Siz yapsanız biz takdir
ederiz.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Bakan,
burası miting meydanı değil, burası Meclis. Miting
meydanında konuşur gibi konuşuyorsunuz.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Siz yapamıyorsunuz. Eleştiriyle
millet sizi iktidara getirmez. Bakın, bizi takdir edin,
oylarınız artar çünkü millet bizi seviyor, millet bize oy veriyor.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir tane soruya cevap ver gözünü
seveyim ya!
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Bunu kıskanmayın,
çalışın sizin de olsun, çalışın, iktidara gelin
siz de. Ya, şimdi biz sizin dediğinizi mi yapacağız,
milletin dediğini mi yapacağız? Millet bize demez mi ki Biz
size oy verdik, yüzde 50 oy verdik, iktidara getirdik, gittiniz muhalefetin
dediğini yapıyorsunuz. Sizi dinleyeceğiz, sizin
eleştirinize kıymet vereceğiz, size kıymet vereceğiz
ama
OKTAY VURAL (İzmir) Ya, Sayın Bakan, şu
karakolları yap bari de hiç olmazsa bir şey görürüz. Millet
arıyor.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Devamla)
sizin dediğiniz olmayacak, bizim dediğimiz olacak, bizim
grubun dediği olacak çünkü millet bize vekâlet verdi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yanlıştan döndürmeye
çalışıyoruz biz sizi, öbür dünyada hesap vereceksiniz.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Devamla) Bizim zihniyetimizle millet bize hep verecek. On senedir
iktidardayız, oylarımız artıyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Başarı ekip işidir!
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Devamla) Bir on sene daha iktidarda olacağız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Oylarımız da artacak,
gelir seviyemiz de artacak, mutluluğumuz da artacak, refahımız
da artacak, büyümemiz de artacak. Dünyada önemli bir aktör olacağız,
çok daha önemli bir aktör olacağız.
MUHARREM VARLI (Adana) Sayın Bakan, Obamanın size
ihtiyacı var. Sandy kasırgasından sonra sizi bekliyormuş
Obama. Amerikaya gidiver, biraz da orayı güzelleştir bari!
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Devamla) Bakınız
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yüce Divanlık olacaksınız, biz hem
bu dünyada hem de öbür dünyada sizi kurtarmaya çalışıyoruz.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Devamla) Şimdi, çok değerli arkadaşlar, bakınız, bu
millet her şeyi biliyor. Bu millet, millî geliri 2002 yılı
sonunda 230 milyar dolardan 800 milyar dolara çıkaran Hükûmeti destekler,
hiç merak etmeyin.
OKTAY VURAL (İzmir) Başarı ekip işidir, bak! Sizi
kutluyoruz gerçekten!
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Devamla) Dünyada 26ncı ekonomiden 16ncı ekonomiye gelen
iktidarı destekler.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ne zaman? Yok öyle bir şey!
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Devamla) Peki
(CHP sıralarından gürültüler) Peki, yok, o yok da
Peki, tamam o yok da bizim
(CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) Matematik de bilmiyor Sayın Bakan ya!
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Devamla) Peki, peki, söylüyorum
Yok, tamam, maddi bir şey söylüyorum
size. IMFye borcumuz ne kadardı onu biliyor musunuz?
ALİM IŞIK (Kütahya) Toplam borcun neydi nereye geldi, 20
milyarın hesabını yapıyorsun.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Devamla) Ne kadardı borcumuz biliyor musun? 23,5 milyar dolardı.
Şimdi borcumuz bitti mi?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ekonomiye girmesen iyi yaparsın.
Ekonomiye girersen çuvallarsın.
ALİM IŞIK (Kütahya) Girme sen o konulara, girme. Bilmezsin
onları.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Devamla) Hadi diyelim öbürlerini kabul etmiyorsunuz, bunu bir IMFye sorun.
IMFyle sizin aranız iyiydi, bizim aramız iyi değil. Biz
şimdi IMFye borç para vereceğiz de aramız düzelecek. IMFye
para vereceğiz. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Ekonomiye hiç girme.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, Sayın
Bakanı duyamıyoruz, susturun şunları.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Devamla) Yani, yaptığımız, sağlıkta,
eğitimde, okullaşmada, adalette, ulaşımda, toplu konutta,
kentsel dönüşümde yaptıklarımızı bir
araştırın da bizi takdir edin. Bizi takdir edin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan Susturun
şunları diyor, rahatsız olmuyor musunuz?
BAŞKAN Efendim
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Devamla) Tekrar söylüyorum, çok değerli arkadaşlar,
saygıdeğer milletvekilleri; bu yasayla sadece, bakın, idareler
tarafından getirilen yasaklarda
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Susturun şunları. diyor sizin
makamınıza, Sayın Grup Başkan Vekilinin böyle bir yetkisi
var mı?
BAŞKAN Sizin ne kadar bağırmaya yetkiniz varsa onun da
o kadar var.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Devamla)
hem ihaleye girme yasağı getiriliyor hem de teminatlar
irat kaydediliyor. Sadece yapılan kovuşturma sebebiyle haberi olmadan
ihaleye girenlere haksızlık olmasın diye getirilen bir
düzenlemedir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Varsa biz de yapalım o zaman.
BAŞKAN Lütfen dinleyin, lütfen dinleyin. Sabahtan beri
dinlemiyorsunuz, lütfen.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, dinleyemiyoruz
Hatibi. Ya siz konuşun ya Hatip konuşsun.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Devamla) Bu bakımdan, değerli arkadaşlar, ihalenin ruhuna,
özüne dokunulmamaktadır. Yani, ezcümle olarak tekrar ifade etmek
istiyorum
ALİM IŞIK (Kütahya) O zaman niye değiştiriyorsunuz
Sayın Bakan, niye bunu savunuyorsunuz? Savunma toplantısı
mı bu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Devamla) Bakın, değerli arkadaşlar, savcılık
tarafından yapılan soruşturmalarda vatandaşı korumak
için kamuya açık fakat vatandaşa kapalı soruşturmalar
yapılabiliyor.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Bakan, tek bir soru
var, bu işlerde götürme var mı yok mu? Diğerleri hikâye yahu.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Bu zaman müteahhitlerin, yüklenicilerin
haberi olmayabiliyor ve ihaleye girebiliyor, adamın hiç suçu
olmayabiliyor. Bu durumda gene ihaleye girdiği zaman, duyulduğu zaman
gene yasaklama geliyor yani ihalesi kabul edilmiyor, sadece haksız yere
teminatı yanmasın diye bu düzenleme geliyor, işin özü budur,
yoksa dokunulmamaktadır.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Niye yanmasın?
Elbette teminatı yanacak.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Eğer, hakkında bir kovuşturma
varsa, savcılık tarafından bir takip varsa ihale
dışı gene bırakılıyor.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Bakan,
burada daha iyi Bakanlık yapacak adamlar var.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) İdare tarafından bir yasaklama
varsa ihale dışı bırakılıyor ve teminatı
irat kaydediliyor. Bir mahkeme kararı varsa ihale dışı
bırakılıyor, teminat kaydediliyor. Sadece haberi olmadan
yapılan kovuşturmalarda, haberi olmayabiliyor, o ihaleye girenlerin
teminatları yanmasın diye, ihale dışı gene
bırakılıyor, teminatları yanmasın diye
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Yahu ihaleye fesat
katmış, niye giriyor ihaleye? Elbette teminatları yanacak.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla)
yapılan, çok tartışmalara
yol açan, belirsiz olan, mahkemelere...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla)
çok çok kişiyi mahkemelere götüren, 5
bin kişi mahkemelere gitti ama geriye dönük bir açıklık, netlik,
berraklık getirmesi için yapılan çok küçük bir düzenlemedir.
ALİM IŞIK (Kütahya) O zaman niye
değiştiriyorsunuz?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sorulara geçeceğiz,
sorulara. Şimdi soracağımız sorulara cevap ver.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Kanunun hayırlara vesile olmasını
diliyorum.(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bakan teşekkür ediyorum
efendim.
Şimdi, son olarak Oktay Saral, İstanbul
Milletvekili.
Sayın Saral, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA OKTAY SARAL (İstanbul)
Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; 336 sıra sayılı Kamu İhale
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
tümü üzerinde, AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle bizleri ekranları başında izleyen tüm
vatandaşlarımızı ve siz saygıdeğer vekillerimizi
saygıyla selamlıyorum.
Ben öncelikle sözlerime başlarken
Beşiktaşı tebrik etmek istiyorum çünkü dünya devi Ofsporu dün
İstanbulda büyük bir sürprizle yenmek suretiyle bir üst tura
çıktı. Ben Beşiktaşa bundan sonraki maçlarında
başarılar diliyorum, Ofsporu da canı gönülden tebrik ediyorum,
tüm camiasını, hocasını, teknik heyetini, tüm
futbolcularını.
Evet, değerli arkadaşlar, tabii, maalesef,
burası dandini dandini dastana, danalar girmiş bostana noktasına
döndü. Maalesef, bakınız
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ne demek bu?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, ne demek?
Bunu nasıl diyor?
OKTAY SARAL (Devamla) Bakın, değerli
arkadaşlar
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, ne demek
danalar girmiş bostana?
OKTAY SARAL (Devamla) Değerli arkadaşlar,
bakın, biz burada, sizler konuşurken
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne demek ya?
OKTAY SARAL (Devamla) Bak, sayın vekiller, sizler
konuşurken, el insaf, adam gibi konuşuyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne demek Sayın Başkan, ne
demek?
OKTAY SARAL (Devamla) Edebimizle, adabımızla
konuşuyoruz.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın
Başkan
Sayın Başkan
OKTAY SARAL (Devamla) Sizin her biriniz
çıkıyor buraya, saygı duyuyoruz, görüşlerinizi aktarıyorsunuz,
düşüncelerinizi aktarıyorsunuz
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne demek bu, ne demek?
OKTAY SARAL (Devamla) İktidara, bu konuda
doğruları gösterme adına, birtakım fikirler sunuyorsunuz.
Bizler de onlardan, süzgecimizden geçirerek
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne demek?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Çok ayıp ya!
BAŞKAN Lütfen susar mısınız, lütfen
dinleyin.
OKTAY SARAL (Devamla)
milletimize, ülkemize uygun olan
ne varsa bunları yapmaya çalışıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, ne
demek?
BAŞKAN Dinleyin lütfen, lütfen dinleyin.
OKTAY SARAL (Devamla) Şu haletiruhiyenizin ne
olduğunu bu millet görüyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Danası mı
girmiş? Böyle dedi.
OKTAY SARAL (Devamla) Bir kere, kendi içinizde bir
tutarsızlığınız, kendi içinizde, gerçekten, milletin
iradesine yakışır bir görüntü sergilemiyorsunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
bostana kendi danası mı girmiş, ne olmuş, anlamadık
meseleyi!
OKTAY SARAL (Devamla) Kusura bakmayın.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, bostana
giren kendi danası mı anlayamadık.
BAŞKAN O bir tabir Sayın Başkan.
OKTAY SARAL (Devamla) - Yani, bunu, bir
arkadaşınız, bir dostunuz olarak size söylüyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Nasıl söylüyorsun bunu?
OKTAY SARAL (Devamla) Burada, Değerli Arkadaşım
Sayın Abdulkerim Gök, Kamu İhale Kanunuyla alakalı
çalışmalarını yaptılar. Neticede, Bakanlığa,
Komisyona ve oradan da Genel Kurula havale edildi.
OKTAY VURAL (İzmir) Herkes de inandı yani!
OKTAY SARAL (Devamla) Hep birlikte, birer medeni insan,
Türkiye'nin seçilmiş 550 milletvekilinden biri olarak edebimizle,
ahlakımızla, gelip onlara örnek olacak bir siyaset tavrı
içerisinde hareket etmek durumundayız.
OKTAY VURAL (İzmir) Helal olsun size!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Danalar girmiş bostana
Nasıl
söylüyor bunu?
OKTAY SARAL (Devamla) Bakın, sizleri dinledik.
Allah aşkına, çıtımız çıktı mı ya?
Allah aşkına ya!
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Zaten sizin
istediğiniz o!
OKTAY SARAL (Devamla) Allah aşkına ya! Bir
eğri oturup doğru konuşalım.
OKTAY VURAL (İzmir) Ya, biraz da ihalecilerin
menfaati için çalışmayın!
OKTAY SARAL (Devamla) Ama, değerli
arkadaşlar
OKTAY VURAL (İzmir) - Millet için çalış
be!
OKTAY SARAL (Devamla) Bak, Sayın Vural, Sayın
Vural, bak, ben on iki yıl Ofta Belediye Başkanlığı
yaptım. Anasol-M Hükûmeti döneminde hangi ihalelerin nasıl yapıldığını,
nasıl verildiğini, MHP Grubunun hepsine de veririm. İller
Bankasında nelerin döndüğünü
OKTAY VURAL (İzmir) Vermiyorsan, vermiyorsan,
vermiyorsan...
OKTAY SARAL (Devamla) Otur, otur
OKTAY VURAL (İzmir) Vermiyorsan
OKTAY SARAL (Devamla) Yavaş, yavaş,
bağırma, dinle ya!
OKTAY VURAL (İzmir) Sen vermiyorsan şeref ve
haysiyet yoksunusun!
OKTAY SARAL (Devamla) Ben sana
Haysiyet bende var,
elhamdülillah.
OKTAY VURAL (İzmir) Sen hangi ihaleyi aldın
bakalım?
OKTAY SARAL (Devamla) Bende haysiyetin en büyüğü
var.
OKTAY VURAL (İzmir) İhalenin alan
tarafında mıydın veren tarafında mıydın?
OKTAY SARAL (Devamla) Siz kendi haysiyetinizi bir
ölçün. Kendi haysiyetinizi ölçün.
Bir Çankaya Ülkü Ocakları Başkanı
OKTAY VURAL (İzmir) El kol hareketi yapma öyle!
OKTAY SARAL (Devamla) -
içme suyu ihalesi var Ofta.
OKTAY VURAL (İzmir) El kol hareketi yapma!
OKTAY SARAL (Devamla) - Hiçbir şekilde ihale
yapılmamış, Ankaradan ihale verilmiş, arkadaş Ofa
geliyor.
OKTAY VURAL (İzmir) İhalecilerin peşinde
dolaşıyorsunuz, işiniz gücünüz sermaye
OKTAY SARAL (Devamla) - Adamın iş makinesi yok,
kazması yok, küreği yok, hiçbir şeyi yok, pişkin
pişkin bir de bana diyor ki: Sayın Başkanım, efendim, biz
bu ihaleyi aldık. Nasıl aldın? Allaha havale
Nasıl aldı
aldı, onu biz biliyoruz tabii.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Tüyü
bitmemiş yetimin hakkı boğazlarınızdan giriyor,
ödeyeceksiniz bunun bedelini.
OKTAY SARAL (Devamla) - O yüzde 10ların havalara
nasıl uçuştuğunu, o dönen dolapların neler olduğunu,
Anasol-M Hükûmetinde bu milleti inim inim nasıl inlettiğinizi ve
nasıl bu millet tarafından okkalı bir şamarla, tokatla
gönderildiğinizi çok iyi biliyoruz biz. Anladınız mı?
Beyhude konuşmalar, beyhude.
OKTAY VURAL (İzmir) Bunu ispat etmeyen
şerefsizdir! Sana söylüyorum, bunu ispat etmeyen şerefsizdir! Bu
konuda Meclis soruşturması getirmeyen şerefsizdir.
OKTAY SARAL (Devamla) - Evet, şimdi ben size burada
şerefi şerefsizliği öğretirim. Şimdi onu konuşma.
OKTAY VURAL (İzmir) Öğrettiniz zaten,
PKKyla görüşen şerefsizdir. dediniz, sonra öğrettik size kim
şerefli kim şerefsiz! Şeref ve haysiyeti kürsüde
bıraktınız.
OKTAY SARAL (Devamla) - Edebinle takın, edebinle
konuş Sayın Vural, Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) El kol hareketi yapma. Bir
daha buraya bakma!
OKTAY SARAL (Devamla) - Neyse biz konuşmamıza
devam edelim. Sana bakmama gerek yok, sen kendi kendine konuş oraya. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Evet, değerli milletvekili arkadaşlarım,
maalesef bakın gerçekten burada ayet yok, Allahın ayetleri yok.
Hepimiz insanız.
OKTAY VURAL (İzmir) Bir daha buraya bakma! (MHP
sıralarından gürültüler)
OKTAY SARAL (Devamla) - İnsan, zafiyetleriyle
insandır ve dolayısıyla çağımız gelişiyor,
dünya gelişiyor, insanlarımızın hizmet aşkı
gelişiyor, beklentisi çok fazla. Dolayısıyla, her gün, her
zaman, her zeminde farklı bir takım çalışmalar olacak.
OKTAY VURAL (İzmir) Sizi ihaleciler sizi,
işiniz gücünüz para peşinde.
OKTAY SARAL (Devamla) - Arkadaşımız
söyledi ki yirmi altı kez değişti. Değişsin
kardeşim ya, otuz altı kez daha değişir ya. Zaman
değişiyor, şartlar değişiyor,
insanımızın, isteklilerin, bu konuda kamu kurumundaki
çalışmaların şartları her şeyi
değişiyor. Ve burada biz istiyoruz ki devletimiz de, milletimiz de
etle tırnak olsun, kazan kazan ilişkisi içerisinde, herkes bu iş
içerisinde kazansın.
OKTAY VURAL (İzmir) Sen de malı götürüyorsun
OKTAY SARAL (Devamla) - Sizin neler götürdüğünüzü
biz çok iyi biliyoruz. (MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
kazan-kazan?
OKTAY SARAL (Devamla) - Siz, milletin vicdanında,
kalbinde beton dökülerek gömülmüş bir muhalefetsiniz.
Onun için, bu yasamızın, bu kanun teklifimizin
muhakkak ki ülkemize, müteahhitlerimize, bütün herkese ama gerçekten faydası
olacaktır.
OKTAY VURAL (İzmir) Öyle mi? ihaleciler adına
mı konuşuyorsun? Millet adına konuş.
OKTAY SARAL (Devamla) Ha, yarın öbür gün yeniden
farklı birtakım değişimler, gelişmeler olacak, elbette
insan gibi gelip burada oturacağız, konuşacağız ama
lütfen Allah aşkına ya, şu tablo size yakışmıyor
ya.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Seni ilgilendiriyor bu
değişiklik.
OKTAY SARAL (Devamla) - Her birimiz
Torun sahibi adam da
var burada ya!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Gerekçeyi oku.
OKTAY SARAL (Devamla) - Yani yakışmıyor,
yakışmıyor.
MUHARREM VARLI (Adana) Ne alakası var!
OKTAY SARAL (Devamla) - Ben çok iyi şeyler
anlatıyorum, en iyi şeyleri anlatıyorum.
MUHARREM VARLI (Adana) Ne alakası var!
OKTAY VURAL (İzmir) Dön o tarafa söyle. Dön o
tarafa!
MEHMET GÜNAL (Antalya) Öyle elini kolunu sallama!
OKTAY SARAL (Devamla) -
Bağırma, bağırma!
MUHARREM VARLI (Adana) Kendi grubuna söyle.
OKTAY SARAL (Devamla) -
El sallama! El sallama!
MEHMET GÜNAL (Antalya) İndir elini! Terbiyesiz
herif! İndir elini!
OKTAY SARAL (Devamla) -
Otur aşağıya!
OKTAY VURAL (İzmir) Dön, o tarafa konuş!
İndir elini!
BAŞKAN Lütfen dinleyelim. (MHP
sıralarından gürültüler)
MEHMET GÜNAL (Antalya) İki saattir orada
terbiyesizlik yapıyor.
OKTAY SARAL (Devamla) - Gel bakalım, gel, gel! (MHP
milletvekillerinin kürsüye yürümeleri, Hatip Oktay Saralın MHP
sıralarına doğru yürümesi ve gürültüler)
BAŞKAN Efendim, oturuma beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.58
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.06
BAŞKAN:
Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Fatih ŞAHİN
(Ankara)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 15'inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
336 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü
üzerindeki görüşmelere devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Şimdi, Sayın Saral, üç dakika daha
hakkınız vardı.
Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
OKTAY SARAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Ben öncelikle, sadece milletimizden özür diliyorum çünkü
onlara, hak etmediği bir tablo, fotoğraf burada yaşattık,
ama bu Millet Meclisi milletimizin asil duruşuna uygun bir Meclis, bir
tablo, bir fotoğraf oluşturacaktır inşallah, ben bunu
yürekten temenni ediyorum.
Burada, bizim yaptığımız, gece
gündüz, cumartesi pazar demeden, sadece geleceğin Türkiyesini
milletimizle hep birlikte, bu güzellikleri paylaşmak, bu güzellikleri
yapmak ve yaşamaktır. Onun için her türlü şeyimizden
fedakârlık yapıyoruz. Biz muhalefetimizden de bize yapıcı
bir noktada eleştiri yapmasını istiyoruz. Onlar da elbette ki yarının
iktidar adaylarıdır, ama olması gereken şekliyle ve
yapılması gereken şekliyle muhalefetlerini yaparlarsa, ileriye
yönelik, tabii, kendileri için de belki özledikleri o tablo
oluşacaktır.
Ben, bu vesileyle, Kamu İhale Kanununun 11inci
madde birinci fıkrasının (a) bendinde yapılan
değişikliğin ülkemize, milletimize, tüm ilgililere
hayırlı olmasını diliyor, tekrar yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, hatip
mesnetsiz, delilsiz, haksız bir şekilde kendisinden önce görev yapan
hükûmete isnatlarda bulunmuştur. Bu sataşmadan dolayı söz
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun efendim.
Sayın Vural, iki dakika içinde ve de tekrar bir
şeye meydan vermezseniz memnun olurum.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.-
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, İstanbul Milletvekili Oktay
Saralın Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
OKTAY VURAL (İzmir) Maalesef, bugün, Türkiye'nin
derdiyle ilgili değil, ihalecilerin derdiyle ilgilenen bir kanun
teklifiyle meşgul ediliyoruz. Burada milletin olmadığı,
sadece sermaye sahibi ihalecilerin sorunlarını çözmek için bir kanun
teklifi görüşülüyor.
Şimdi, on yıldan bu yana
iktidardasınız. Eğer sizden önceki hükûmetler döneminde kanuna
aykırı bir şekilde hareket edenler var idiyse, bunlarla ilgili
elinizdeki Meclis çoğunluğuyla siz gerekli adımı
atmıyorsanız, biliniz ki asıl ihale peşinde koşanlar ve
kollayanlar sizlersiniz. Bunu yapmak sizin namus borcunuzdur. Kalkıp
buradan
Anasol-M Hükûmetinden ne biliyorsan getir. Sende yürek varsa
getirirsin Meclis soruşturmasını, bunu yaparsın.
OKTAY SARAL (İstanbul) Yüreğin büyüğü
var bende Vural.
OKTAY VURAL (Devamla) Biz bu kürsülere
Cenabıhakka şükrederek, nimetlerine şükrederek geldik, Recep
Tayyip Erdoğana şükür namazı kılın. diyenlerden
olmadık burada, tamam mı! (MHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, sataşmaya karşılık verilen cevap hiç yakışmayan
bir hareket tarzı oldu. Bakın, bir siyasi partinin grup başkan
vekili Cenabıhakka şükrederek gelip burada birilerinin başka
şekilde şükür ifadesinin tamamen anlamını aşmış
olduğunu ifade ediyorum, böyle düşünmek istiyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Kendi ifadesi değil ama,
kendi ifadesi değil.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Kimin kime
şükrettiğini, ne olduğunu kimse bilmez. Biz, herkes, biliyoruz
ki bu memleketin yüzde 99u Müslümandır, herkes Allahına şükr
ediyordur, ona ibadet ediyordur ve ona inanıyordur.
OKTAY VURAL (İzmir) Amenna, hiç diyeceğim
yok.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Kalkıp da
burada Siz ona şükrediyorsunuz. demek bir grup başkan vekiline
yakışmayacak bir harekettir. Ben takdiri size bırakıyorum,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim, zapta geçti.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, bu
ifade bana ait değildir. Eğer bu ifadeden dolayı Grup
Başkan Vekili kendi milletvekilleriyle ilgili .bir şeyi
düşünmüşse doğru değil. Bu ifadeyi kullananın müellifi
burada zaten.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, lütfen devam edin.
OKTAY VURAL (İzmir) Müellifi o.
BAŞKAN Tamam efendim.
Sayın Vural, teşekkürler.
OKTAY SARAL (İstanbul) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Saral, rica edeyim
Sayın
Hamzaçebiye söz vereyim. Bir dakika, size de söz vereceğim. Bir saniye.
Sayın Hamzaçebi, buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Her gün iki rekat şükür
namazı kılınması gerekir. diyen o.
BAŞKAN - Tamam efendim, lütfen sakin olalım.
Sayın Hamzaçebi, buyurun efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, Sayın Konuşmacı konuşmasında
tüm muhalefet partilerini hedef alarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna da
sataşmada bulunmuştur. Grubumuz adına Sayın Haydar Akara
söz istiyorum efendim.
BAŞKAN Grubunuz adına siz
konuşmuyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ne demiş de
sataşmış?
BAŞKAN - Sataşma
Peki efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, tutanaklara bakın, varsa öyle bir şey
Sayın
Başkan, var mı sataşma efendim? Ne demiş de
sataşmış?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, biraz önce Sayın Oktay Vural söz talebinde
bulundu, Anasol-D Hükümetine sataşmada bulunuldu. dedi, siz söz
verdiniz. Şimdi size soruyorum: Anasol-D Hükûmetinin konumuzla ilgisi
nedir, neden söz verdiniz? Söz vermenize karşı değilim,
doğru bir şey yaptınız, demokratik bir tavır
gösterdiniz. Şimdi ben söz talebinde bulunuyorum. İktidar partisinin
Grup Başkan Vekili bir şey söylüyor, siz ona kulak veriyorsunuz,
yadırgıyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Siz ondan talimat
alıyorsunuz, olur mu Başkanım ya.
BAŞKAN Efendim, henüz bir şey söylemedim
Sayın Hamzaçebi, size de iki dakika söz vereceğim, bir şey
söylemedim henüz, buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, gerekçelendireyim o zaman.
BAŞKAN Tamam, buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ben
Meclise yakışmayan bir cümleyi tekrar etmemek için
ayrıntıya girmek istemedim. Dandini dandini dastana, danalar girdi
bostana. diyerek Türkiye Büyük Millet Meclisine yakışmayan bir
ifadede bulunmuştur. Bu nedenle grubumuz adına söz istiyorum efendim.
Sayın Haydar Akar
BAŞKAN Tamam.
Sayın Akar, iki dakikada, tekrar bir sataşmaya
meydan vermeden lütfen, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
OKTAY SARAL (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Tamam, size de vereceğim.
4.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın, İstanbul Milletvekili Oktay
Saralın CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; evet, yıllarca belediye
başkanlığı yapmış bir arkadaşımız,
halkla bütünleşmiş bir arkadaşımız -on yıl
belediye başkanlığı yaptığını söylüyor-
halkla iç içe olmuş bir belediye başkanı
arkadaşımız Meclis kürsüsünden bizim de, sizlerin de içerisinde
bulunduğu bu ulu Meclisin kürsüsünden hepimize hakarette bulunmuştur.
Şimdi, Dandini dandini dastana, danalar girer
bostana. lafını kendisine iade etmek istemiyorum ama
BÜLENT TURAN (İstanbul) Niye sen cevap veriyorsun?
HAYDAR AKAR (Devamla) Bu kürsüye
çıktığında aslında bu Meclisten özür dilemeliydi. Yine
özür dileme gayretinde bulunmadı.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Neden sen cevap
veriyorsun?
HAYDAR AKAR (Devamla) Evet, doğru, ben cevap veriyorum.
Ben mantıklı düşünen, danalar gibi hareket etmeyen, biat
kültürüne bağlı olmayan, kendi refleksleriyle, kendi özgür iradesiyle
hareket eden bir milletvekiliyim. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Şu anda
saygısızlık yapıyorsun, dediklerini sana yediririm!
HAYDAR AKAR (Devamla) Benim milletvekilliğimi hiç
kimsenin tayin etme şansı yoktur. Onun için de, Bülent, laf atarken
dikkatli laf at.
Aslında, Sevgili Kardeşim, buradan özür dilemen
gerekiyordu. Biat kültürüne alışmış ve
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Ayıp oluyor ama çok
saygısız konuşuyorsun, düzgün konuş, düzgün!
HAYDAR AKAR (Devamla) Evet, ben daha fazla uzatmak
istemiyorum, buradan Bakana da bir iki şey söylemek istiyorum.
Sayın Bakan, size çok masum iki tane soru soruldu,
bu kürsüden cevap vermediniz. Birinci soruda Ataşehirde yüzde 30la
verdiğiniz ihaleleri babanızın toprağı olsaydı
verir miydiniz? diye sordular. İkincisi de Niçin açık ihale
yapmıyorsunuz? diye sordular. Gücünüz, yüreğiniz varsa Bakana bu
soruları siz de sorun.
ALTAN TAN (Diyarbakır) Ben onu bir yıl önce
sordum.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Neresi sataşma bunların Akar?
HAYDAR AKAR (Devamla) Babanızın malı
mıydı ki yüzde 30la verdiniz yüzde 70lik yerleri, niçin açık
ihale yapmıyorsunuz? diye siz de sorun, o lafın
karşılığından kurtulun.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akar.
Sayın Saral, buyurun.(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Lütfen, tekrar bir sataşmaya meydan vermeden...
Lütfen.
İki dakika
5.-
İstanbul Milletvekili Oktay Saralın, İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
OKTAY SARAL (İstanbul) Evet.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; Sayın Vural burada benim belediye
başkanlığım dönemimde gençlik teşkilatında
yapmış olduğum bir konuşmayı -o zaman tabii onlar
aldılar- işin aslına dönmeden, işi esasından
öğrenmeden speküle ettiler. Ben o zaman belediye başkanıyken
gençlik teşkilatımı topladım, konuştum. Geçmiş
yılları, kaybedilen on yılları, Anasol-M Hükûmeti döneminde
özellikle ülkemizin içinden çıkmaz durumlara nasıl
düştüğünü ve global krizin yaşanmış olduğu
şu dünyadaki bu sıkıntıları o çocuklara anlattım
ve Allaha hamdolsun ki böyle bir Başbakan bize nasip etti. Allah,
bağrımızdan böyle bir lider, böyle bir insan çıkardı
ve bize onu lütfetti. Ne mutlu bizlere ki her gün Allaha şükretsek
azdır. dedim. Bunun şükür namazı kişiye endeksli
Ben Ofluyum Sayın Vural, bana dinimi öğretme
tamam mı! (AK PARTİ sıralarından alkışlar, MHP
sıralarından gürültüler) Ofluya din öğretilmez, Oflu din
öğretir. Ben, şükür namazı kime kılınır,
nasıl kılınır gel sana öğreteyim onu. Nasıl, kaç
rekattır, ne okunur
SİNAN OĞAN (Iğdır) - Doğru
düzgün konuş.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ya geç Allah aşkına!
OKTAY SARAL (Devamla)
ritüelleri nelerdir
öğreteyim onu sana tamam mı?
BAŞKAN Sayın Saral
OKTAY SARAL (Devamla) Evet, teşekkür ederim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, MHP
sıralarından gürültüler))
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hadi git oradan! Git oraya, git
orada imamlık yap! Git Ofta imamlık yap o zaman! Burada ne işin
var o zaman Oktay, git Ofta imamlık yap!
OKTAY VURAL (İzmir) Sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Vural, lütfen, bu defa son...
Buyurun ama bu işi burada bırakalım artık, lütfen.
SIRRI SAKIK (Muş) - Sayın Başkan,
bunları dinlemek zorunda mıyız? Biz bir şey istemiyoruz ama
ciddiyet istiyoruz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Meclisin seviyesini
düşürtüyorsunuz Sayın Başkan, biraz daha Meclisin seviyesine
katkıda bulunun. Seviyenin düşmesine katkıda bulunuyorsunuz.
Böyle bir şey olur mu! Oflu imam gibi hutbe veriyorlar, burası hutbe
yeri mi?
BAŞKAN Ben mi katkıda bulunuyorum
arkadaşın konuşmasından dolayı?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Siz katkıda
bulunuyorsunuz, müsaade ediyorsunuz bunlara. Bunlara müsamaha ediyorsunuz.
BAŞKAN Ne yapabilirim ki? Her milletvekili kendi
söylediği sözden sorumludur.
Buyurun Sayın Vural.
6.-
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, İstanbul Milletvekili Oktay
Saralın şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Burada, tabii
(AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Hatibi dinleyelim arkadaşlar. Hatibi
dinleyelim lütfen.
Sayın Vural, tekrar başlatıyorum
zamanınızı, buyurun. (Gürültüler) Arkadaşlar dinleyelim
lütfen.
OKTAY VURAL (Devamla) Cenabıhak mesajlar için
sadece Peygamber Efendimizi göndermiştir dolayısıyla bu konuda
kişiler için şükür namazı, bu geldiği için iki rekât
şükür namazı, şükretmeleri ifadelerine karşı
bakın Müftü ne diyor orada. Trabzon Müftü Yardımcısı diyor
ki: Yahu, böyle bir şükür namazı kılınması
çağrısında bulunan
OKTAY SARAL (İstanbul) Zekeriya Beyaza sor!
OKTAY VURAL (Devamla) Böyle, dinimizde bir yer yok.
Bizim abdestimizden şüphemiz yok ki
namazımızdan şüphemiz olsun. Senin gibi abdesti şüpheli
olanların namazı kabul olmaz bir kere. (MHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gökün; Kamu İhale Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (2/901) (S. Sayısı: 336) (Devam)
BAŞKAN Arkadaşlar, tasarının tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, yirmi dakika soru-cevap işlemine
geçiyoruz ve sisteme girmiş olan arkadaşlarımıza
sırasıyla söz vereceğim.
Sayın Yüksel? Yok.
Sayın Alim Işık? Buyurun efendim.
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, hâlen, Kamu İhale Kanunu hükümleri
nedeniyle dava açılmış kaç müteahhit söz konusudur? Bunlardan ne
kadarı bu teklif yasalaşırsa yine kamu kurum ve
kuruluşlarından ihale alabilecek düzeye gelebileceklerdir? Buna
vicdanınız sızlamıyor mu?
TOKİnin Simav depremi nedeniyle depremzedelere
yaptıkları konutlardan bazılarına sonradan TOKİ
aracılığıyla ilave ücret istenmiştir. Bu ilave ücret
istenen şirket kimdir? Hangi gerekçelerle, sözleşmede
olmadığı hâlde, konutlar teslim edildikten sonra
depremzedelerden para istenmiştir? Bu rezalete ve skandala dur demeyi
düşünüyor musunuz, yoksa bu firma hâlen TOKİden ihale almaya devam
edecek midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Işık.
Sayın Günal
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, 2.12.2004 tarihinde Başbakanla
Yüksek Denetleme Kurulunun hazırladığı bir rapor
vardı. Bunlarla ilgili de -Emlak Gayrimenkul Ortaklığından
bahsediyorum- soruşturma istenmiş ancak sonra açılan bir
göstermelik soruşturma ile kapatılmış. Bu konuda sonradan
yapılan bir soruşturma var mı? SPK Kanununun 15nci maddesi
kapsamında mal varlığında azalmaya yol
açıldığı söyleniyordu. Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklılığıyla
ilgili soruyorum. Onun kapatıldığını söylüyorlar. Bu
konudaki soruşturma raporunu kamuoyuna açıklar mısınız?
Bir:
İkincisi, bu TOKİ konutlarında renk
seçimini kim yapıyor? Havaalanından gelirken bakıyorum bir
yerlerde kırmızı, mavi, yeşil
Özel bir çalışma
mıdır? Yoksa, çocuk bahçesi yapar gibi nasıl yapıyorsunuz?
Üçüncüsü, İstinyedeki İMKB arazilerini alınca
oraya ne yapacaksınız, ihalesiz olarak kime vermeyi
düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Günal.
Sayın Halaçoğlu
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Şimdi, bu 11inci madde, doğrudan doğruya
ihaleye katılamama maddesi, kimlerin katılamayacaklarını
belirliyor. Fakat bu maddeye İdarece veya mahkemeler tarafından
karar verilmedikten sonra diye ifade konmuş. Şimdi, bu, Anayasanın,
Anayasa Mahkemesinin 28 Nisan 2010 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan kararına
aykırı. Çünkü aynı şekilde orada ihaleye girmiş,
ihaleyi Trabzonda kazanmış bir firmanın sözleşme
yapıldıktan sonra bir ihaleye fesat karıştırmaktan
davası olduğu tespit edilince ihalesi feshedilmiş ve
teminatına el konmuş. Bunun üzerine mahkeme kararına
karşılık 58, 59 ve 21nci sözleşme hükümlerinin Anayasaya
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri)
aykırı
olduğuna dair dava açmış ve bu dava reddedilmiş.
Dolayısıyla bu hüküm de buna aykırıdır, Anayasaya
aykırıdır.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Halaçoğlu.
Sayın Türkoğlu
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu soruyu Hükûmet ve Başbakan
adına cevaplamanızı istiyorum. Madem ki kurduğunuz
iktidarlardan, hükûmetlerden önceki döneme dair yolsuzluk iddiaları var ve
bunları biliyorsunuz, o hâlde, bunları niye
araştırmıyorsunuz, sorumlularını bulup niye
cezalandırmıyor musunuz? Eğer bunu yapmıyorsanız
görevi ihmal ediyorsunuzdur. Eğer bunu yapmıyorsanız sizin,
ihale yolsuzluklarınızın açığa çıkmasından
dolayı bir endişeniz vardır, o sebeple yapmıyorsunuz diye
yorumlamak mümkün.
Devri iktidarınızda Kamu İhale Kanunu en
çok değiştirilen kanunlar sıralamasında birinci
sıradadır. Artık, İhale Kanununa tabi alım neredeyse
kalmamıştır. Kamu ihale kanunları ve hükümleri, Kamu
İhale Kurumu, ihale vermek istemediğiniz kişilere
karşı kullandığınız bir silah hâline
dönmüştür. Kamu İhale Kanunu ve Kurumu ile artık açıkça talimat
verdiğiniz yargı, sadece yandaş olmayan müteahhitlere zulmetmek
için mevcut hâle gelmiştir.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Türkoğlu.
Sayın Oğan
SİNAN OĞAN (Iğdır) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
İhale ve ön yeterlilik dokümanı verilmesi
hakkında, Kamu İhale Kanununun 28inci maddesinde diyor ki:
İlan yapılmayan hâllerde ihale dokümanı sadece idare
tarafından davet edilenlere verilir. Oysa Kamu İhale sitesinde
pazarlık ihalelerinde şu ibare vardır: İlansız
katılıma açık. Dolayısıyla, hem katılıma
açık deyip hem davet edilenlere verilmesi bir çelişkidir. Bu
çelişkiden acaba yandaşlarınız mı faydalanıyor?
Bir önemli husus daha var: Yine Doğrudan temin
ihalelerinde ilan süresi bir gün. deniyor. Ve genelde takip edildiğinde
görülecektir, gece 23.59da siteye konuyor yani bir dakika sitede kalıyor
ve cuma günleri genelde konuyor, pazartesi sabah dokuzda da ihaleye davet
yapılıyor. Acaba burada amaç nedir? Bunu daha net hâle getirip
yandaşları kayırmadan herkese açamaz mısınız
bunu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Oğan.
Sayın Acar
GÜRKUT ACAR (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
4734 sayılı Kamu İhale Kanununu
iktidarınız döneminde 28 kez değiştirdiniz, bu 28incisi.
Artık kamuoyu güvenini yitirmiştir. Haklarında Kamu İhale
Kanununun 17nci maddesi hükümlerine aykırı davrandıkları
gerekçesiyle kamu davası açılan kişiler idari yasaklamaları
bittikten sonra elini kolunu sallayarak ihalelere girecektir. Bu durum
yasanın 5inci maddesindeki güvenilirlik ve şeffaflık ilkelerine
aykırı değil midir Sayın Bakan? Her çeşit hileyi ve
sahteciliği, rüşveti vererek ihaleyi almaya çalışan ve bu
nedenle haklarında dava açılanlar geçici teminatı alıp
giderse, bu, hırsızlık ve yolsuzluktan caydırıcı
olan kuralı feda etmek değil midir? Kamu ihalelerinin adı ihaleye
fesat gibi konulara karışmış şaibeli kişilerden
arındırılması gerekirken, bu anlamda bu kanun teklifi
sahteciliğe teşvik ve prim verme yasaları hâline getirilmiş
değil midir? Bu teklif mafya babalarını işbaşına
davet etmek değil midir?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Acar.
Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, biraz önce çok net bir cevap
aradık. Ataşehirdeki arsalar babanızdan miras kalmış
olsa bunu bir müteahhide yüzde 30la verir miydiniz? Bu soruya net bir cevap
istiyoruz.
İkincisi: Milletvekilleri görevi
bıraktıktan sonra üç yıl süreyle ihalelere giremiyorlardı.
Şimdi onu kaldırıyorsunuz. Bu konudaki talep size hangi eski
milletvekillerinden geldi? Niçin makul karşıladınız?
Üçüncüsü: Tutuklu milletvekilleri masumiyet karinesinden
yararlanamaz, buradaki yasama faaliyetlerine katılamazken; devleti
dolandıran, ihale yolsuzluğu yaptığı konusunda suçu
sabit olmuş olan müteahhitlere bu hakkı niye tanıyorsunuz? Bunda
vicdanınız rahat mı?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
Sayın Kaleli
SENA KALELİ (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İhalelere fazla firmanın katılması
şeffaflığı mı yoksa katılanlar arasında
çekilme pazarlıklarını mı artırıyor? Bugün Bursa
Keles ilçesi Kozağacı Vadisi termik santral ihalesi için yirmi iki
firma dosya almış, beşi ihaleye katıldı. İhale
profesyoneli bir tanesi imza sirküleri gibi sudan bir nedenle, eksiği
nedeniyle ihale dışı kaldı. Termik santrale karşı
çıkan üretken köylü vatandaşın niyeti sorgulandı, ihale
niye sorgulanmadı?
Türkiyede büyüme anlayışı önünün sonuna
kadar açılmasını isteyen, farklı olana
tıkayıcı gözle bakan, görgü ve estetik yoksunu bir
anlayışa dönüştü. Aynı anlayış ne yazık ki
doğasını tahrip eden Taylandda da var ama medeniyet ne
yazık ki yok.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kaleli.
Sayın Işık.
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, Rekabet Kurulu 10.10.2012de
Erzincan ilinde faaliyet gösteren hazır beton üreticilerinin
aralarında anlaşmak suretiyle kurdukları ortak şirket
vasıtasıyla satışlarını gerçekleştirdikleri,
beton fiyatlarına maliyet artışlarıyla açıklanmayacak
oranda zam yaptıkları, fiyat artışlarına
karşılık beton kalitesinde düşüş
yaşandığı iddiası üzerine soruşturma açtı ve
bunu incelemeye karar verdi. Erzincan, biliyorsunuz, kentsel dönüşüm
projesi içinde yoktur. Bu konuda bir çalışma yapmayı
düşünüyor musunuz, Erzincanda bu konuda araştırma yapmayı
düşünüyor musunuz?
İkincisi de Tarım ve Kırsal
Kalkınmayı Destekleme Kurumu, Karsta, bir yıl yasaklanan bir
firmaya 5inci çağrıya ek olarak yalnızca bu firma için 5+1
çağrısı yaparak ihale verdi. Neden 6ncı çağrı
beklenmedi? Bu 5+1 çağrısına bizim bilmediğimiz başka
giren firma var mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Işık.
Sayın Demiröz
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın Bakana sormak istiyorum: Bursa Nilüfer ilçesi
İnegazi köyünde çimento fabrikasının kurulması için ilgili
firmanın istediği plan değişikliği Bursa
Büyükşehir Belediyesince değil, Bakanlığınızca
yapılmıştır. Neden Bursa Büyükşehir Belediyesi plan
değişikliğini yapmamıştır? Bursa Büyükşehir
Belediyesi sizin bir şubeniz midir veya bu, Ankaradan, tam Nilüferin
ortasında çimento fabrikasının kurulma yeri incelenmiş
midir?
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, buyurun efendim.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; Milletvekilimiz Sayın Alim Işık Beyin Kamu
İhale Kanunu sebebiyle bugüne kadar kaç kişiye dava
açılmıştır ve bu düzenlemeden sonra kimler istifade
edecektir? Simavda ihalede ihale yapıldıktan sonra para
istenmiştir. sorusu var. Şimdi, bu durumla ilgili 5 bin kişiden
bahsediliyor ama tam yasanın düzenlemesiyle örtüşen kaç kişi
olduğunu bilmiyorum, bir araştırma yapıp bunu size takdim
edebilirim. Ancak, yine ben arz etmek istiyorum: Yasa yürürlük tarihinden sonra
meriyet kazanacak. Bundan sonra kimlerin istifade edeceği, kimlerin istifade
etmeyeceği şeklinde bir durum değil; bir tereddüt olan 11inci
maddedeki tereddüdün ortadan kaldırılması ve yine yapılan
soruşturmalarda soruşturmalardan ve hakkında dava
açıldığından haberi olmayanların ihaleye girdiği
ve daha sonradan bir şirketin ortağı olması veya diğer
sebeplerden dolayı uğrayacağı haksızlığı
engellemek için yapılmaktadır, herhangi bir kişiye, zümreye
yönelik bir düzenleme değildir.
Simavla ilgili olarak gerekli çalışmayı
yapacağım ve sizlere takdim edeceğim.
Arz ederim.
Yine, Sayın Milletvekilimiz Gürkut Bey, Emlak
Konutla ilgili soruşturma yapıldığı ve
kapatıldığı şeklinde bir soru sordu. Ben böyle bir
şey bilmiyorum. Yani böyle çok net bir şekilde bunu tekrar sorarsa
Sayın Gürkut Bey bunu cevaplayabilirim. Çünkü Emlak Konutun yıllarca
ben Yönetim Kurulu Başkanlığını yaptım, kendisine
cevap verebilirim.
Yine, havaalanından gelirken yapılan
binaların renkleriyle ilgili Arkadaşımız bir soru yöneltti.
Değerli arkadaşlar, daha çok şehir
plancıları ve mimarlar tarafından bir renk
çalışması yapılıyor ve onların verdiği bilgi
doğrultusunda bu renkler düzenleniyor. Renk işi tartışılabilir.
Renkler herkes tarafından
Kimisi beyazı sever, kimisi yeşili,
kimisi kırmızıyı. Renkler konusunda ben çok net bir
şey söyleyemeyeceğim ama şehir plancıları, çevre
düzenlemecileri ve mimarlar tarafından yapılan çalışma
doğrultusunda biz oradaki renkleri düzenledik.
Arz edeyim.
İstinyedeki arsadan, araziden bahsedildi.
Zannediyorum oradaki vakıflara tahsis edilen iki tane büyük arazi var,
onları mı söylüyorsunuz?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Değil, değil. Şu
anda size geliyor haftaya, ona da el koymuşsunuz. SPK Kanununda var,
İMKBnin
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Kime? Bize gelmez, arazi gelmez.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Gelecek, gelecek, geliyor yani.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Efendim, bakanlıkların
.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Siz önceden onları
biliyorsunuzdur, İstanbulu iyi bilirsiniz.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Bakanlıkların tapu almak konusunda
bir inisiyatifi, bir iradesi yok. Bakanlıkların bütün malları
hazinenindir. Bizim alacağımız mallar hazine adına ancak
tescil edilebilir. Bizim böyle bir tasarruf yetkimiz yok, ancak bize tahsis
edilebilir.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ticari amaçla değerlendirin
diye size veriyorlar.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Efendim, bize tahsis edilebilir, hazine
adına biz orada düzenleme yapabiliriz, ihale yapamayız. Yani biz,
hazine adındaki malları ya özelleştirmeye verirler
özelleştirme yapar veyahut da herhangi bir kuruma tahsis eder, tahsis
edilen yeri kullanır, tahsis edilen kişi o yeri satamaz, böyle bir
durum var. Benim Bakanlığımla ilgili böyle bir çalışma
olduğunu ben bilmiyorum ama siz çok daha net sorarsanız onu da
cevaplandırmaya çalışacağım.
Yine, Sayın Halaçoğlu milletvekilimizin
sorduğu soru: 11inci madde de yapılan düzenlemeyle Anayasa ihlal
edilmektedir. Yine, burada Anayasanın kararı var. Yani, Trabzonda
yapılan bir ihaleden sonra yasaklama getirilen kişi kendisinin
teminatının irat kaydedilmesi, sözleşmesinin feshedilmesi ve
ihale dışı bırakılmasını mahkemeye
götürmüş, mahkeme idarenin yaptığı, aldığı
kararı doğru bulmuş, mahkeme tekrar Anayasaya gitmiş,
Anayasa da mahkemenin verdiği kararı doğru bulmuş. Bu
doğrultuda, siz Yasaklılar cümlesi olan 11inci maddedeki
düzenlemeyi yapmakla, bu tip kişilerin ihaleye katılmasına imkân
sağlıyorsunuz. şeklinde ve Anayasaya aykırı
olduğunu söylüyorsunuz. Eğer Sayın Halaçoğlunun ifade
ettiği cümle söylediği şekilde ise doğru bu, ben de
katılıyorum ama 11inci maddede alt fıkralarda yasaklama ve
teminatların gelir kaydedilmesi maddesine baktığımız
zaman, yine 59uncu maddenin birinci ve ikinci fıkrasına
baktığımız zaman hakkında kovuşturma
açılanlar, dava açılanlar zaten ihaleye girse bile bu
öğrenildiği zaman ihale dışı
bırakılıyorlar. Sözleşme yapılmış olsa bile
yine ihale dışı bırakılıyorlar, ihaleleri
feshediliyor. 59uncu maddenin meriyeti devam ediyor. 11inci maddeyle 59uncu
maddenin meriyetini ortadan kaldırmıyoruz. Yine, 11inci maddenin
ilerleyen fıkralarında da bu duruma açıklık getirilmektedir.
Ancak burada ne var? Bunu söylemekle, basit bir düzenlemeyle teminatların
irat kaydedilmesinin önüne geçiyoruz.
Yine, bu süre içerisinde herhangi bir mahkeme kararı
irat edilirse veya idare tarafından bir yasaklama kararı verilirse
zaten yüzde 90-95 mesabesinde idarelere ihaleye giren kişiler, ihale
kanununda sayılan eylemlerden dolayı bir yasaklama alırlarsa
idare yasaklama kararı vermek zorunda ve savcılığa ihbarda
bulunmak zorundadır. Yasanın amir hükmüdür bu. Bu durumda, zaten ihalelere
katılmaktan yasaklanır ve teminatları da irat kaydedilir. Bu
sadece özel takip, genel takip, kamu düzeni bakımından
savcılıkların yapmış oldukları takibatlar
sebebiyle yapılan kovuşturmalar ve açılan davalardaki
haksızlığı gidermek için yapılan bir düzenlemedir.
59uncu madde meriyeti devam etmektedir. 11inci maddenin de yine (a)
fıkrasının dışındaki diğer
fıkralarındaki meriye yine aynen devam etmektedir.
Arz ederim.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Orada yalnız
bilere, mahkeme açıldığını bilerek de ihaleye
girmiş olabilir bu kişi.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Efendim, zaten, şöyle arz edeyim:
Mahkeme açtığını zaten mahkemeler eğer aleniyet
kazanma mecburiyeti varsa, savcılar Kamu İhale Kurumuna ve denetim
açısından yine başka bir maddede var bu- ihaleyi yapan kuruma
da bunu bildirmek zorundadır. Bildirdiği zaman zaten idare de bunu
inceleyip yasaklama kararı vermek mecburiyetindedir. Eğer yasak fiil
gerektiren bir durum varsa
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Teminat meselesini
diyorum. Onun için.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN
BAYRAKTAR (Trabzon) Hayır, o zaman teminatı irat kaydedilmeyecek.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Ama bilerek girdiyse
teminatına da o zaman el konması gerekmiyor mu? Yani sizi aldatmaya
çalışıyor.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Eğer suçu varsa, idare zaten yasaklama
verirse, teminatı da idare değilse o arada teminatını yine
kaydeder. Yani diyelim ki idarede teminatı var, savcılık bunu
idareye bildirdi, idare hemen bir günde karar verip de teminatını
irat kaydeder, o devam ediyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) İdareyle kimi
kastediyorsunuz idareyle?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) İdareden kamu kurum
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kara Yolları Genel
Müdürlüğünü mü?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Hepsi. İdare derken, resmi
kurumların tamamı, belediyeler, kamu kurumları, müdürlükler,
şube müdürlükleri, hastaneler, sağlık ocakları, Adalet
Bakanlığı yani 2734 sayılı Kanuna tabi veya 2886
Kanununa tabi veyahut da bu kanunların dışında olup da kamu
tarafından yapılan ihalelerle yapılan işlerin hepsi bunun
içerisindedir. Sadece 2734 sayılı Kanun değil, 2886
sayılı Kanun, açık yapılan ihalelerle yapılan
kanunlar, bu kanunların dışında, yönetmeliklerle
yapılan kanunlar, pazarlıkla yapılan ihaleler, 21/bye göre
yapılan ihalelerin hepsi buna dahildir, burada bir değişiklik
yapılmıyor.
Arz ederim.
Sayın
Türkoğlunun ifade ettiği buradaki husus Hükûmetimizin bir
ifadesi değil. Orada bir arkadaşımızın kendi
mahallinde şahit olduğu bir olaydır, onu burada
açıkladı. Kendisi belediye başkanlığı yaparken
kendisinin bire bir şahit olduğu bir olayı burada size ifade
etti.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) O sizin
köyde değil miydi?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Bunu siz de araştırırsanız
doğruluğunu görürsünüz veya görmezsiniz. O bakımdan
OKTAY VURAL (İzmir) Siz
araştırdınız mı Sayın Bakan? Var mı öyle bir
şey, araştırdınız mı?
SİNAN OĞAN (Iğdır) Efendim, benim
sorumu cevaplamadınız Sayın Bakan.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Ben de
OKTAY VURAL (İzmir) Siz Trabzon Milletvekilisiniz
değil mi efendim?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Bana da ihbar yapılmış oldu,
benim de bundan sonra araştırmak mecburiyetim doğdu.
Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) Yok yani, o konuda bir bilgi
sahibi değilsiniz değil mi?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Teşekkür ederim.
Sayın Sinan Oğanın
İhale dokümanı sadece davet edilenlere
verilir. deniliyor bir tarafta, diğer tarafta da İhale kamuya
açıktır. deniliyor ve Sitelerde bir dakika bulunuyor. deniyor.
Ben bunu bilmiyorum, böyle bir şey
varsa bu suçtur, bunu ihbar etmek lazım.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Sayın Bakanım, öyle bir şey var, emin
olun öyle bir şey var.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Varsa ihbar etmek lazım. İhbar
etmek lazım, bu suç
SİNAN OĞAN (Iğdır) 23.59da,
23.59da siteye konuluyor, bir dakika
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Suçtur bu, bunu ihbar etmek lazım, biz
de gereğini yaparız böyle bir şey varsa.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Sayın
Bakan, size ihbar ediyorum, buradan size ihbar ediyorum.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Ama yer, zaman, mekân, mahal, tarih, sayı
ver ki
Ben nereden bulayım?
SİNAN OĞAN (Iğdır) Hepsini veririz.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Ver, bakacağım ve size de bilgi
takdim edeceğim. Siz bana verin, takdim edeceğim.
Çok teşekkür ederim.
Sayın Acarın sorusuna cevap vermeye
çalışacağım: İhale Kanunu ile sahtecilik yapan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakanım, süreniz tamam,
gerisini
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Bakana süre
verin efendim.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Ek süre veriniz
efendim genel istek üzerine.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Ek süre verin lütfen
Bakana.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Ek süre verin,
soruları yanıtlasın Sayın Bakan.
BAŞKAN Ek
süre verdiğimiz zaman da dün itiraz ediyordunuz, ben de bilmiyorum ne
yapacağımı. Normal süresi doldu. Arkadaşlara cevap
versin. diye süre verdim dün, burada itiraz edildi,
arkadaşlarımız da vardı.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Başkan
haklı.
BAŞKAN
Dolayısıyla, Sayın Bakanım, öbürlerini
yazılı cevap şeklinde dönüştürüyoruz.
Teklif üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Teklifin maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Teklifin maddelerine geçilmesi
kabul edilmiştir.
Şimdi, İç Tüzüğün ilgili maddesi
gereğince 1inci maddeyi okutuyorum:
KAMU İHALE KANUNUNDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı
Kamu İhale Kanununun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendinde yer alan olarak ibaresinden sonra gelmek üzere idarelerce veya
mahkeme kararıyla ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN 1inci madde
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi grubu adına Haydar Akar, Kocaeli
Milletvekili.
Sayın Akar buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Kamu İhale Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi için söz almış
bulunmaktayım. Kamu İhale Kanununu, anlaşılıyor ki bu
kanun teklifi bir ihtiyaçtan doğmuş, öyle bir ihtiyaçtan
doğmuş ki çok hızlı şekilde hem komisyona geldi,
komisyonda çok fazla irdelenmeden, aynı hızla da Meclise indirildi.
Şimdi bu kanun teklifine baktığımızda tek maddelik bir
düzenlemenin yapıldığını görüyoruz. Bunun anlamı
çok net ve çok açık. Adrese dayalı bir teklif, adrese dayalı bir
değişiklik ve adrese teslim ihale yapmak istiyorsunuz,
anlaşılmaktadır, bu kanunda. Bu, ilk kez yapılmıyor,
4734 sayılı Kanun, Kamu İhale Kanunu yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren -birçok arkadaşım da benden önce söyledi- tam 25
kez değiştirilmiş ve bugün de 26ncı kez
değiştirilmek istenmektedir. Buradan bir sonuç çıkaracak olursak,
Avrupa Birliğiyle uyum yasaları çerçevesinde
çıkarılmış bu yasa anlaşılıyor ki sizleri
rahatsız etmiş. Devletin, milletin parasının
hortumlanması üzerine engel teşkil ettiği için de sürekli
değiştirmek zorunda kalmışsınız.
Yine, bir arkadaşım kürsüden Bunu millet için
yapıyoruz. dedi ama bunun içinde halk ve millet yok, sadece bugünkü
sisteme destek veren müteahhitler bulunmaktadır. O kadar ileri gittiniz ki
mevcut yasalara göre suç işlenirken, sonra suçu ortadan kaldırabilmek
için sürekli değişiklikler yapmaktasınız ki bunada Kamu
İhale Kanununun 3üncü maddesini örnek verebiliriz. Yine biraz evvel
söylediler, iki defa (k) bendi eklenerek (t) bendine kadar geldiniz istisnai
maddelerde.
Neler yaptığınızı
sırası geldiğinde tek tek açıklayacağız ve bu
ülkede yetim hakkı yiyenlerden ve yedirenlerden bir gün hesap
soracağımızı hiç aklınızdan
çıkartmayın. Bugün güçlü olabilirsiniz, bu kürsüde sürekli yüzde
50lerden bahsedebilirsiniz ama sırası geldiğinde, yeri
geldiğinde bu hesap sorulacaktır.
Kanun ne diyor? Bu kanun ve diğer kanunlardaki
hükümler gereğince geçici veya sürekli olarak kamu ihalelerine girmekten
yasaklanmış olanlar, bu ihalelere katılmadığı,
katılmışlarsa da yani devleti aldatmak, dolandırmak gibi
davranışlara yeltenmişlerse tespit edildiğinde kendileri
ihale dışı bırakılarak teminatları gelir
kaydedilmekteydi.
Şimdi, bakın, teklif ile getirilen ve sadece
iki kelimeden ibaret olan değişiklik ile üzerinde şaibe olan
şirketlerin ihalelere girmeleri sağlanarak yetim hakkının
nasıl paylaşılacağını anlatmak istiyorum.
Yürürlükteki Kamu İhale Kanununun
değiştirilmek istenen 11 ve 59uncu maddesi birlikte
değerlendirildiğinde bu Kanun kapsamında yapılan
ihalelerden dolayı haklarında ceza kovuşturması
yapılarak
OKTAY VURAL (İzmir) Pardon
Sayın Başkanım, maddelerine geçilmesiyle
ilgili karar yeter sayısı istemiştim.
HAYDAR AKAR (Devamla) Süremi
OKTAY VURAL (İzmir) Dolayısıyla usule
aykırı işlem yaptınız. Bu bakımdan ara verin,
nasıl düzelteceğinizi kararlaştırın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, böyle bir usul var mı? Hatip konuşma yaparken
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Ama yanlış bir
işlem yapılıyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, hatip konuşma yaparken
Hatibin konuşması
bittikten sonra böyle bir talepte bulunabilir.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
maddelere geçilmemesi gerektiği için konuşma yapamaz. Konuşma
yaptıktan sonra zaten maddelere geçilmiş olur. Dolayısıyla
BAŞKAN Efendim, biz bir oylama yaptık ve
karar yeter sayısı vardır diye karar alındı dedik.
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
arandı mı? diye sordum, Hayır. dendi.
BAŞKAN Hayır
OKTAY VURAL (İzmir) Tutanaklarda yok öyle bir
şey.
BAŞKAN Oylama yapıldı, kabul edildi.
dendi.
OKTAY VURAL (İzmir) Aranmadı efendim,
hayır, hayır.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Aranmadı.
OKTAY VURAL (İzmir) Aranmadı efendim, Allahınızı severseniz ya!
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Aranmadı
Başkanım.
OKTAY VURAL (İzmir) Aradık. diyorsunuz bir
de ya!
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Karar yeter
sayısının aranmadığı tutanaklarda belli.
BAŞKAN Bir dakika efendim, bir dakika
Bir dakika
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, Karar yeter sayısı var. dediğiniz anda
bitmiştir zaten işlem.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Hayır,
aranmadı.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Aranmadı, aranmadı.
OKTAY VURAL (İzmir) Yahu, nerede dedi?
Yapmadı ki oylama.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Aranmadı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, işlem devam etmiştir. Eğer milletvekili
arkadaşlarımızın böyle bir itirazları varsa bu konuyu
Anayasa Mahkemesine götürürler, Anayasa Mahkemesi değerlendirir, bakar bu
işe veya Meclis Başkanlığına müracaat ederler, Meclis
Başkanlığı değerlendirmesini yapar.
OKTAY VURAL (İzmir) Ama Sayın
Başkanım, İç Tüzüke aykırı
BAŞKAN Şimdi, bir saniye
Oktay Bey bana
söyledi Karar yeter sayısı istiyoruz diye.
OKTAY VURAL (İzmir) Evet.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Aradanız mı?
BAŞKAN - Ben, tam oylayacağım sırada
telefonla konuşuyordu, ben baktım, karar yeter sayısı var
tahmin ettim
(MHP sıralarından gürültüler) Bir saniye efendim
Oyladım ve karar yeter sayısı vardır dedim.
OKTAY VURAL (İzmir) Oyladınız. Oylamayla
ilgili tutanak varsa
BAŞKAN - Bir saniye
Ama, karar yeter
sayısı arayacağım demedim, doğru.
OKTAY VURAL (İzmir) Arayacağım demedin,
ben size karar yeter sayısı talebimi ilettim, siz de ifade
ediyorsunuz.
BAŞKAN - Şimdi, Sayın Başkanım,
karar yeter sayısı arayacağım diyebilirsiniz, karar yeter
sayısı çıkmayabilir, çıkabilir.
OKTAY VURAL (İzmir) Evet, başka ihtimal yok
ki zaten.
BAŞKAN - Ama oylama sırasında size
baktım, telefonla görüşüyordunuz. Karar yeter sayısı var
tahmin ederek oylama yaptım, arkasından da karar yeter
sayısı vardır dedim ve maddelere geçildi, yapılacak bir
şey yok. Onu söyleme mecburiyeti de yok İç Tüzükte ama ben söyledim,
karar yeter sayısı vardır dedim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
tutanağı getirin, karar yeter sayısı
aramışsanız, oylama yapmışsanız
BAŞKAN - Aramadım, vardır dedim oylamadan
sonra.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Aramadan nasıl
vardır diyorsunuz?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, oylama
yapılmadan var diyemezsiniz ki ya!
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yaptınız mı
oylama?
BAŞKAN - Sayın Başkan, karar yeter
sayısı arayacağım demek, aslında, biraz da
iktidarı uyarmaktır, buna rağmen oylanmışsa sizin
muhalefet olarak burada bir şeyiniz yok yani.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Böyle bir şey var mı
ya? Böyle bir uyarı olur mu?
BAŞKAN - Hayır, yani, ne demektir peki? Size ne
oluyor?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ben sütçü müyüm burada?
BAŞKAN - Bir dakika. Şimdi, Grup Başkan
Vekili konuşuyor. Grup Başkan Vekiliyle konuşmamızı
bitirelim, söz isteyin, siz de konuşun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ne alakası var size ne
oluyor demenin?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, ben
size karar yeter sayısı talebimi ilettim, siz de biraz önce
söylediniz.
BAŞKAN - Doğru. Doğru.
OKTAY VURAL (İzmir) Şimdi sizden
istirhamım, karar yeter sayısı talebi doğrultusunda bir
karar oluşturmak amacıyla oylama yaptınız mı,
yapmadınız mı?
BAŞKAN Yaptım.
OKTAY VURAL (İzmir) Yaptınız. Ben,
tutanaklardan bunu gösterin diyorum, bu konudaki itirazımı geri
alacağım diyorum.
BAŞKAN - Hayır, benim söylediğim şu
efendim: Yani, karar yeter sayısı arayacağım demedim, onu
demek istiyorum ama oylamadan sonra karar yeter sayısı vardır
dedim, onu diyorum. Tutanaklara da bakabiliriz.
OKTAY VURAL (İzmir) Oylama yapmadım
diyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yaptım diyor.
BAŞKAN - Efendim
OKTAY VURAL (İzmir) Oylama yapmadım
diyorsunuz. Sayın Başkan, bu kadar konuşmaya gerek yok. Tek
istirhamım, tutanakta varsa bir şey diyeceğim yok, tutanakta
varsa diyeceğim yok. Tutanağa bakalım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, izin verir misiniz
OKTAY VURAL (İzmir) - Tutanağa bakalım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, tartışmanın bir manası yok. İç
Tüzük 13üncü madde açık.
OKTAY VURAL (İzmir) - Yok, yok öyle bir şey.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) İç Tüzük
13üncü madde şöyle diyor: Genel Kuruldaki oylamalarda ve seçimlerde
önemli bir yanlışlık olduğu iddia edilirse, Başkan
usul görüşmesi açabilir ve gerekirse oya başvurarak düzeltme yapar.
Yanlışlık birleşimden sonra anlaşılırsa
Meclis Başkanı, Divanı toplayarak takip edilecek yolu
kararlaştırır.
Şu anda Meclis Başkanlığı,
kapatmadan, bununla ilgili grup başkan vekillerinin bir iddiası var,
eğer öyle bir iddiayı dikkate alıyorsanız siz tekrar oylama
yapıp karar yeter sayısı
olup olmadığını arayabilirsiniz. Ama benim üzüntüm: Şu
anda kürsüde konuşan Hatibe karşı bir saygısızlık
yapılıyor. Hatibin konuşması bittikten sonra yorum
yapabilirdi.
HAYDAR AKAR (Devamla) Bir sıkıntı yok.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, İç Tüzük 13üncü maddeyi uygulayabilirsiniz.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, bu,
bir madde görüşmesidir. Bu, hatibin konuşmasını kesip
kesmemekle ilgili değildir. Zannederim Sayın Hatip de kendinden önce
başlamış işlemin bitmesini ister, usulen bunu gerektirir.
BAŞKAN Gayet tabii.
HAYDAR AKAR (Devamla) Evet.
OKTAY VURAL (İzmir) - Şimdi sizden
istirhamım: Bu tutanakta karar yeter sayısı arayıp oylama
yaptıysanız, bakalım, problem yok, yoksa, biraz önce ifade
edildiği gibi bu bir yanlışlıktır, bu
yanlışlığı düzeltmek için ara verin, ona göre uygulama
yapın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, bakın şu anda 13üncü maddeyi uygulayabilirsiniz,
artı, 13üncü maddeyi uyguladıktan sonra karar yeter sayısı
olup olmadığını arayabilirsiniz ama tutanaklarda karar
yeter sayısı olup olmadığıyla ilgili lütfen
tutanakları gözden geçirmenizi istirham ediyorum.
BAŞKAN Evet
Karar yeter sayısı
istemedik.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan,
tutanaklarda karar yeter sayısı arayıp
aramadığınıza dair bir kayıt varsa tamam.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Karar yeter
sayısı talebi var mı ona bakmanız gerekiyor. Tutanaklardaki
ifadeye bakacaksınız. Tutanaklarda karar yeter sayısı istenmiş mi
istenmemiş mi, bakınız.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın
Başkanın ifadesi var, Karar yeter sayısı talebi var diye.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Tutanaklardaki
ifadeye bakacaksınız. Tutanaklarda karar yeter sayısı
istenmiş mi istenmemiş mi, bakınız.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın
Başkanın beyanı var.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Şandır, bakın yanlış yapıyoruz. (Gürültüler)
BAŞKAN Efendim, şimdi müsaade ederseniz
beş dakika ara verelim ve
konuşalım. Grup başkan vekilleri, lütfen
Kapanma
Saati: 18.50
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.11
BAŞKAN:
Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Fatih ŞAHİN
(Ankara)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 15'inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
336 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Şimdi, 1inci madde üzerindeki konuşmalara
devam edeceğiz.
Sayın Haydar Akara söz veriyorum.
Buyurun efendim.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkan, süreyi sıfırlayın, konuşmanın
bütünlüğü bozuldu çünkü.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Süreyi
yeniden başlatın efendim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; böyle bir tarz, böyle bir usulün
olmadığını ben de öğrenmiş bulunuyorum ama
maalesef, hem sözüm kesildi hem de sizin tarafınızdan müdahale
edilmediği için televizyon saatine denk gelen konuşmam
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Süreyi
başlatın Başkanım.
BAŞKAN Ekledik süreyi efendim.
Haydar Bey, süreyi ekledik, ona göre konuşun.
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Bastıran söz
alıyor, bu ne!
HAYDAR AKAR (Devamla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tekrarlıyorum sözümü, böyle bir usul
olmadığını söylüyorum. Bu usul yanlış, müdahale
edilmesi yanlış; artı, sizin burada müdahale etmeyişiniz
yanlış. Benim birden fazla hakkım gasbedilmiş durumda.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Kimin
tarafından?
HAYDAR AKAR (Devamla) Bunu doğru bulmuyorum. Demek
ki Meclisi -bir kez daha söylemek zorunda kalıyorum ama- doğru
yönetemiyorsunuz, çok özür diliyorum ama bunu söylemek zorundayım.
Evet arkadaşlar, yürürlükteki Kamu İhale
Kanununun değiştirilmek istenen 11 ve 59uncu maddesi birlikte
değerlendirildiğinde, bu Kanun kapsamında yapılan
ihalelerden dolayı haklarında ceza kovuşturması
yapılarak kamu davası açılmasına karar verilenler bakın,
kamu davası açılmasına karar verilenler- bu genel düzenleme
gereğince ayrıca herhangi bir işleme gerek kalmaksızın
ihalelerden yasaklanmaktaydı. Ancak, bu sihirli iki kelime ile bakın
bu genel düzenleme ne hâle getiriliyor ama önce, bu sihirli iki kelimeyi bulan
kişiden, yani teklifi hazırlayan kişiden bahsetmek istiyorum.
Dedik ya, Kanun teklifinde yapılması istenen
değişiklik iki masum kelime. İdarece ve mahkeme kararı
diye geçiyor bu iki kelime ama bu teklifi
veren Milletvekilinin siciline, geçmişine
baktığımızda, insanın aklına ister istemez
Burada nasıl bir numara var? diye düşünmeden edemiyoruz. Bu teklifi
veren kişi kim? Kim o? O da Millî Eğitim Bakanı gibi bir
intihalci. Ne demek intihal? Türkçe karşılığı
aşırma. Yani bu kişi başkasının emeğini
aşırmış ve bu emekle yol yürümeye çalışırken
yakalanmış ve Etik Kurulu tarafından suçlu bulunmuş.
Burayı anladınız herhâlde, duydunuz, bu teklifi hazırlayan
bir arkadaşımız Etik Kurulu tarafından suçlu bulunmuş.
Bunu ben söylemiyorum, bu benim tespitim değil ama herhâlde YÖKle
ilişkileri çok iyi değil ki, Millî Eğitim Bakanı gibi
tekrar değerlendirilip profesörlük unvanı geri verilmiyor bu
arkadaşımızın yardımcı doçentlik unvanı.
Evet, Urfa Üniversitesindeki yardımcı doçentlik sınavına
bir başka öğretim üyesinin sunumunu, tezini alarak vermiş,
yakalanmış ve Etik Kurul değerlendirme yapmış, üç
yıl ceza almış.
Şimdi, böyle bir arkadaşın
hazırlamış olduğu, özellikle Kamu İhale Kanunu
hakkındaki bir teklifini bu kürsüden konuşmak bile ayıp.
Konuşmak bile ayıp böyle bir arkadaşın
hazırlamış olduğu
Evet, böyle bir kişi düşünmüş
taşınmış ve devlete bir iyilik yapmaya karar vererek bu
sihirli iki kelimeyi bulmuş.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
önce, idareyi konuşalım. Kanunun yukarıda belirttiğim
59uncu maddesindeki genel düzenleme gereğince, ihalelere katılmaktan
men edilenler hangi idare, hangi gerekçeye göre ve hangi cesaretle idari bir
karara bağlayarak bu kimse ya da şirketlerin ihalelere
katılmaları sağlanacak? Yani örneğin, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığının yaptığı bir ihalede,
hakkında ihaleye fesat karıştırmaktan kamu davası
açılmış bir şirkete, yargılama devam ederken yasa
dışı surette verilen ihaleyi -ki, bu teklif aynı zamanda
sizin iyi bildiğiniz, size yabancı olmayan bir şirketi de
kurtarmak için; söylemeyeceğim şirket ismini, siz biliyorsunuz;
verilmiştir- İlgili idarenin karara bağlaması hâlinde sözüm
ona meşru hâle getireceksiniz.
Peki, bunu yapmakla meşruiyeti sağlayabilecek
misiniz? Bakın, Anayasa Mahkemesinin 2007/68 esas, 2010/2 sayılı
Kararının bir bölümünü sizinle paylaşmak istiyorum: Olay: Bir
yapım işi ihalesine katılan ve ihalenin üzerine kalması
sonucu yüklenici olarak idareyle sözleşme imzalayan davacının
ihaleye katıldığı tarihte hakkında ihaleye fesat
karıştırmak suçundan açılan bir davanın bulunduğu
tespiti üzerine sözleşmenin feshedilerek teminatın irat kaydedilmesi,
işlemlerinin iptali istemiyle açılan davada itiraz konusu
kuralların Anayasaya aykırı olduğu kanısına
varan mahkeme, iptal için başvurmuştur. Bu mahkeme de Trabzon Asliye
Ticaret Mahkemesi Sayın Bakan, biliyorsunuzdur herhâlde. Bu nedenle
yüklenicinin ihale sürecinde Kamu İhale Kanununda yasaklanan fiil ve
davranışlarda bulunduğunun sözleşme yapıldıktan
sonra tespit edilmesi durumunda
Hani arkadaşlar diyor ya Ya adam
suçsuzsa
İşte burada suçsuzluğu ispatlanıyor.
söz
konusu sözleşmenin feshedilmesinin öngörülmesinde Anayasaya
aykırı bir yön bulunmamaktadır. Öte yandan sözleşmenin
feshi ile birlikte teminatın gelir kaydedilmesi ve hesabın genel
hükümlere göre tasfiye edilmesi de öngörülmektedir. Sözleşme düzenlemesi
aşamasında, idarece yükleniciden kesin teminat alınması,
yüklenicinin yükümlülüğü sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine
getirilmesini sağlamak amacını gütmektedir.
Kamu İhale Kanunu uyarınca yasak fiil ve
davranışlarda bulunulması nedeniyle, sözleşmesi feshedilen
yüklenicinin kusurlu davranışlara dayalı olarak sözleşmenin
feshi nedeniyle, idarenin uğradığı veya
uğrayacağı zararı karşılamak üzere kesin
teminatın gelir kaydedilmesi ve hesabın genel hükümlere göre tasfiye
edilmesi tabiidir. Yani sizin gözden kaçırdığınız,
idarenin zarara uğratılması olayı yok sizin bu
teklifinizde. Ne diyorsunuz? Adam masum yani yargılanacak, 5 sene
yargılama kararı verecek Kamu İhale Kanunu, mahkemeler 7 sene
yargılayacak, olaydan düşecek, yasaktan düşecek ama hileli ihale
alacak, bunun hileli ihale aldığına bakmaksızın
gelirini irat kaydetmeyeceksiniz bu Kanunla.
İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale)
Sayfaları karıştırdınız.
HAYDAR AKAR (Devamla) Karıştırmam siz
merak etmeyin, siz hiç meraklanmayın.
Mevcut yasal ve anayasal durum bu olduğuna göre,
Türkiye Büyük Millet Meclisi mensupları yani milletvekillerinin de bir
şekilde ikna edilmesi ve bu teklifin yasa olarak buradan çıkması
lazım arkadaşlar. Bakın, sizi nasıl ikna ediyorlar:
Mademki şaibeli şirket ve kimselerin bu Yasa
değişikliğiyle sebeplenmesi gerekiyor, neden milletvekilleri
bunun dışında kalsın? diyorsunuz. Onu da teklifin
gerekçesinde şöyle çözüme bağlamışsınız: 3069
Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeliğiyle
Bağdaşmayan İşler Hakkında Kanun hükümleri gereğince
kamu ihalelerine giremeyen milletvekillerinin önü bu teklifin
yasalaşmasıyla açılmaktadır. Hadi hepinizin gözü
aydın. Hepinizin yeni iş kapısı hayırlı olsun. Bu
yasayla, bu işlere ilgisi olmayan milletvekilleri de töhmet altında
kalacak ve her gittikleri yerde bu sorgulanacaktır. Bazı
milletvekilleri bu yasa kapsamında küplerini doldururken ve tek amacı
halkın sorunlarını çözmek için burada bulunan milletvekilleri
büyük sıkıntılar yaşayacaklar ve haksız ithamlarla
karşılaşacaklardır. Sadece milletvekilleri mi? Bu yasayla
birlikte 3069 sayılı Yasa ile aynı mahiyetteki 2531
sayılı Kamu Görevlerinden Ayrılanların Yapamayacakları
İşler Hakkında Kanun ve 5393 sayılı Belediyeler
Kanununun ilgili maddelerine göre bir kısım kamu görevlilerinin de
önü açılmakta ve idarece bu yönde bir karar alındığı
sürece kamu ihalelerine girmeleri yönünde bir sakınca kalmayacaktır.
Sayın Başkan, burada 550 milletvekili bulunmaktadır.
Bu teklifin yasalaşması ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının alacağı idari bir karar ile
artık kamuda iş yaptıracak müteahhit aramayacaksınız.
Özellikle iktidar milletvekillerinin yarısından çoğu bu işe
talip olacaktır. Bir arkadaşım bu kürsüden söylemişti,
yaptığınız en iyi şeyin Ağaoğlu
olduğunu söylemişti. Anlaşılıyor ki bir
Ağaoğlu yetmemiş. Yetmemiş ki Ağaoğulları
yaratmak için yarışıyorsunuz.
Bu yapacağınız değişiklikle,
fakirin fukaranın parasını ihalelere fesat
karıştırarak, devleti dolandırarak ihale alanları
ödüllendireceğiniz gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ve kamu
görevi yapan insanların da şaibe altında kalmasına neden
olacaksınız.
Vicdanınızın sesini dinleyerek bizimle
birlikte bu değişikliğe ret oyu vereceğinizi
düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akar.
ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun.
ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, Sayın Konuşmacı, ben içeride
olmadığım sırada benimle ilgili
yakışıksız ve mesnetsiz birtakım iddialarda
bulunmuştur.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ben bulunmadım, Melih
Aşık gazetede yazdı.
ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) Bu konuda bir
açıklama dile getirmek istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim. Lütfen iki dakikada
bir açıklama yapın. Bir de sataşmaya meydan vermeden.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, biraz önce görüşmeye ara verdik. Ara vermemizin
bir nedeni vardı.
BAŞKAN Evet.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bu
konuda herhangi bir açıklama yapmadınız. Ben zannettim, bir
Sayın Haydar Akar kalan konuşmasını tamamlayacak, siz ondan
sonra bir açıklama yapacaksınız.
BAŞKAN Arkadaşımız da
açıklamasını yapsın, sonra açıklama yapalım
efendim, müsaade ederseniz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sanıyorum bu hususla ilgili Genel Kurula bir açıklama yapma
zorunluluğu var.
BAŞKAN Tamam.
Buyurun.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
7.-
Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gökün, Kocaeli Milletvekili Haydar
Akarın şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben özellikle bir akademik kimlik
taşıyarak ona hep dikkat ettim ve etmeye devam edeceğim.
Söyleyecek sözleri olmayanların çamur at, tutmazsa izi kalsın
felsefesiyle hareket edenlerin, tokadı vatandaştan, ülkenin
insanından, milletinden nasıl yediklerinin en güzel örneğini
zaten halkımız veriyor. Öncelikle bunu belirteyim.
İkincisi, burada insanları karalayarak,
birtakım kavramları şahısları karalayarak dile
getirmenin doğru olmadığını bir kanun teklifinin
içerisinde verilen kanunla ilgili varsa bir sözünüz söylersiniz.
Üçüncüsü, ben yardımcı doçent doktorum. Burada
bu arkadaşımızın ne kadar bilgisiz ve ne kadar da karalama
mantığıyla hareket ettiğini çok rahatlıkla
görebiliyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Allah Allah
ABDÜLKERİM GÖK (Devamla) - Ben şunu
rahatlıkla söyleyeyim: Ben yine terbiyemi hiçbir zaman bozmadım,
bozmayacağım ve hiçbir zaman da, hiçbir şekilde, hiçbir
arkadaşıma da sataşmada bulunmadım ancak burada eğer
siz bir şeyi iddia ediyorsanız ortaya çıkarsınız.
28 Şubat sürecinin ürünleri olarak bir dönemde her
türlü iddialarla üniversitelerde karşı karşıya
kalmış olabiliriz. Birçok arkadaşım kaldı, ben de
kaldım. Mahkeme sonuçları ortadadır, o doğrultuda zaten
mahkemeler gerekli cevabı vermiştir.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Gök.
Buyurun Sayın Akar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Söyleyecek sözleri olmayanlar
Benim
itham ettiğimi düşünüyor. Ben kendisini itham etmedim, bunu
açıklamak istiyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ABDÜLKERİM GÖK (Şanlıurfa) Öyle bir
şey yok.
BAŞKAN - Sayın Gök, bir saniye
Sayın Akar, siz itham ettiniz, dediniz ki
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Efendim, bu benim
BAŞKAN Zabıtlara geçti, bir saniye, zabıtlara
geçti.
Siz dediniz ki: İşte, yardımcı
doçentliğe girdi, tahrifat yaptı, ceza aldı. O da Böyle bir
şey yok. diyor. Şimdi size bunu
Savunmasında ne dedi sizin
için?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bilgisiz dedi, bilmeden dedi,
Ben onu karalamayacağım. dedi. Ben bilgili olduğumu söylemeye
çalışacağım.
BAŞKAN Tamam, bir dakika içinde de siz lütfen
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bir dakika efendim
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Bir saniye
Siz lütfen müdahale etmeyin.
8.-
Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, Şanlıurfa Milletvekili
Abdulkerim Gökün şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Evet, konu
anlaşılmıştır arkadaşlar. Ben söyledim bunun
Melih Aşık tarafından yazıldığını ve
iddia edildiğini. İsterseniz okuyayım ve bu konuda üç yıl
bir yasaklama alıp almadığınızı bu kürsüden
söyleyin, ben bilgisizlik olarak addedeceğim bu işi. Söyleyin,
yasaklama aldınız mı, almadınız mı? Tek bir
şey söyleyin.
ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) Mahkemeler
gerekli cevabı vermiştir.
BAŞKAN Sayın Akar, lütfen,
şahsınıza söylenene
HAYDAR AKAR (Devamla) Bakın arkadaşım,
sevgili arkadaşım, bu konuda yasaklama aldınız mı,
almadınız mı?
ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) Mahkemeler
gerekli cevabı vermiştir. Eğer siz hâkim veya
savcıysanız onu bilemem.
HAYDAR AKAR (Devamla) Hayır, hâkim, savcı
değilim. Bir iddia var hakkınızda.
ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) Terbiyenizi
takınacaksınız, insanları karalamayacaksınız!
HAYDAR AKAR (Devamla) Karalamıyorum.
BAŞKAN Sayın Gök
Sayın Gök, lütfen
Lütfen dinleyelim.
HAYDAR AKAR (Devamla) Hakkınızda bir iddia
var.
Arkadaşlar, gayet basit soruyorum. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bırak, iftira
atıyorsun.
BAŞKAN Arkadaşlar lütfen.
HAYDAR AKAR (Devamla) - Çok rica ediyorum. Gayet basit
soruyorum. Bu iddiadan üç yıl ceza aldınız mı,
almadınız mı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) İftira
ediyorsunuz.
HAYDAR AKAR (Devamla) - Etik Kurulu tarafından
yasaklandınız mı, yasaklanmadınız mı? Bunu
söyleyin ya! Bu kadar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akar.
Değerli arkadaşlar, biraz önceki ara vermede
zabıtları getireceğimizi söylemiştik. Şöyle bir
şey oldu: Sayın Vural, MHP Grup Başkan Vekili,
arkadaşlarımızın konuşması bitmeden bana geldi
Karar yeter sayısı isteyeceğim. dedi. Ben de Tamam. dedim,
gitti. Arkasından, karar yeter sayısının istenmesi gereken
zaman konuşmaların bitmesi sırasındadır ve açıkça
İsteyeceğim. diyebilir. Kalkıp tekrar karar yeter
sayısı istemedi. Baktım da ben, telefonla konuşuyordu. Ama
konuşmalar bitince ben konuşmaların bittiğini ve oylamaya
geçeceğimi ilan ettim. Burada da var. Oyladık. Çoğunluk burada
oy kullandı, olumlu oy kullandı ve Teklifin maddelerini geçilmesini
oylarınıza sunuyorum. dedikten sonra Kabul edenler
Etmeyenler
Teklifin
maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir. dedim. Şimdi, İç
Tüzükün ilgili maddesi gereğince 1inci maddeyi okutuyorum. diye
başlıyorum. Benim yaptığım işlem bu, işlemin
de doğru olduğu kanaatindeyim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Şimdi, efendim, birincisi: Bir hatip kürsüde konuşurken,
konuşmasının dördüncü, beşinci dakikasına
gelmişken bir milletvekilinin kalkıp bir konuyu iddia ederek Hatibin
sözünü kesmesini son derece yanlış bulduğumu ifade edeyim. Bu
doğru değil.
SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) Hep
yapıyorsunuz.
ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) Siz hep
yapıyorsunuz bunu.
BAŞKAN Onu demiyor efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başkan anladı.
BAŞKAN Arkadaşlar, bir saniye.
Daha önceki konuşmadan söz ediyor, lütfen.
Sayın Hamzaçebi, buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Başkan anladı, Başkana kulak verirseniz
anlayacaksınız. Siz dinlemediğiniz için
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Şimdi, bunu doğru bulmuyorum. Ben size şunu söyleyeyim bana laf
atan arkadaşlara cevap olarak: Orada konuşan bir arkadaşın
sözünü, ayağa kalkarak ben ne zaman kestim, hangi
arkadaşımız ne zaman kesti, örnek verir misiniz? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Sayın Vurala
katıldığınızı söyledi. Sayın Vuralı
desteklediniz.
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
Lütfen dinleyelim.
Sayın Hamzaçebi, buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Birincisi bu.
İkincisi, Sayın Başkan, siz dediniz ki:
Ben karar yeter sayısı aradım. dediniz Sayın
Vuralın itirazına yönelik olarak.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Demedi
BAŞKAN Hayır, Aradım. demedim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Vardır. dediniz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, bir saniye
Bitireyim efendim.
BAŞKAN - Tam tersine Sayın Başkan Karar
yeter sayısı arayacağımı söylemedim. dedim, tam
tersine Söylemedim. dedim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) İzin
verir misiniz
Oturuma ara vermeden önceki açıklamanızda
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, usul tartışması açın, konuşalım
efendim. Böyle şey mi olur?
BAŞKAN Bir saniye
Evet, buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, böyle bir saygısızlık kabul edilebilir değildir.
Bir grup başkan vekili çıkar, görüşünü
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, grup başkan vekili istediği zaman konuşamaz;
63üncü maddeye göre isterse usul tartışması açar, konuşur.
BAŞKAN Şimdi belki onu teklif edecek
Sayın Elitaş, lütfen
Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, tutumunuz hakkında usul tartışması
açıyorum efendim.
BAŞKAN Usul tartışması
açıyorsunuz. Tamam.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Aleyhinde
BAŞKAN Aleyhinde Sayın Hamzaçebi
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Lehinde
BAŞKAN Lehte Sayın Elitaş
HASİP KAPLAN (Şırnak) Aleyhinde
Sayın Başkan.
BAŞKAN Aleyhte Sayın Kaplan
RECEP ÖZEL (Isparta) Lehinde
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
X.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
2.-
336 sıra sayılı Kanun Teklifinin maddelerine geçilmesine
ilişkin oylamada karar yeter sayısının aranması
istenmiş olmasına rağmen karar yeter sayısının
aranmadığı gerekçesiyle Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Mehmet Sağlamın tutumu hakkında
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu oturduğum
yerden, ayakta, kalkmış durumdayken söyleyeceğim bir
dakikalık bir cümleye bile tahammül edemeyen iktidar partisi
mensuplarını görmekten üzülüyorum. Grup başkan vekilleri her
zaman için ayağa kalkarlar, kürsüye gelirler, söz isterler, ben buna
inanırım. İç Tüzükte bunun yeri var mıydı, yok muydu,
bu benim için hiç önemli değildir. Kaldı ki grup başkan
vekilleri ayağa kalkarak, her zaman için açıklama yaparlar. Bu,
Meclisin teamülünde vardır, geleneklerinde vardır, her zaman
vardır. İktidar partisi grup başkan vekillerinin söz taleplerine
ben Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili olarak bugüne kadar hiç
itiraz etmedim. İç Tüzükte dayanağı var, yok; hiç önemli
değil, grup başkan vekili bir şeyi konuşma ihtiyacı
duyuyor ise konuşur. Görüyorum ki benim bir dakikalık bir
konuşmama dahi tahammül edemeyen bir anlayış var, üzüldüm.
Değerli arkadaşlar, konu şudur: Sayın
Başkan oturuma ara vermeden önce eğer demiş olsaydı ki:
Benden siz karar yeter sayısı istemediniz, ben de aramadım.
Sorun yok. Ama Sayın Başkan dedi ki: Evet, karar yeter
sayısı talebinde bulundunuz siz, bulundunuz. Ben şöyle
baktım, dememiş olabilirim Karar yeter sayısı vardır.
diye ama vardı gibi. anlamında bir değerlendirme yaptınız.
Şimdi farklı bir şey söylüyorsunuz Sayın Başkan. Biz
Meclis Başkanlık Divanının, orada oturan Sayın
Başkanın inanılır, güvenilir bir kişi
olmasını arzu ederiz. Mademki bunu söylediniz, o sözünüzün
gereğini yapın ya da şimdi şunu söyleyin bize: Ben biraz
önce bir açıklama yapmıştım ama bu açıklamam
yanlıştı, özür diliyorum; durum budur. diye bunu söyleyin. Yani
hangisi doğru? Biz hangisine inanacağız Sayın Başkan?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Biraz önce Hatip burada konuşma yaparken Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Arkadaşımız biraz önce
ifade edilen çerçevede araya girdi, Hatibin konuşmasının tahmin
ediyorum altıncı dakikası veya dört buçuğuncu dakikası
sırasında. Ben itiraz ettim, Sayın Başkanım,
öncelikle Hatibe nezaket gösterilmeli. Niye nezaket gösterilmeli? Kürsüde
konuşmaya başlamış. Kürsüde konuşmaya başlayan
bir hatibin sözü, kim olursa olsun, kesilmez. dedim ve üzülerek ifade
ediyorum: Hatibe soru soruldu, Hatip de Doğru. dedi ve şimdi Grup Başkan
Vekili Çözülmesini yanlış buluyorum. diyor. Ben AK PARTİ Grup
Başkan Vekili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekilinin, bu
Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsünün, İç Tüzüke ve teamüllere
aykırı olarak Grup Başkan Vekili olma sıfatıyla
sanki her şeyi kendisi yapacakmış gibi veya
İç Tüzüke
uymak mecburiyeti olmayan kişi değiliz; Meclis
Başkanlığından İç Tüzüke uyma mecburiyetini
istiyorsak grup başkan vekilleri de İç Tüzüke uymak
mecburiyetindedir. Grup Başkan Vekili eğer böyle bir
anlayış içerisinde olursa buradaki her konuşmacının
konuşmasını kesme hakkını ortaya koymuş olur. Bu
da milletvekili arkadaşlarımıza saygısızlık olur.
Nitekim Cumhuriyet Halk Partili Konuşmacı burada konuşurken
Sayın Grup Başkan Vekilinin kalkıp sözünü kesmesine ilk itiraz
eden ben oldum. Sonraki süreçte devam etsin, bitsin,
tartışmalarımızı yapalım. dedik ama benim
haklı bir konuyu savunmam maalesef şu anda farklı bir noktaya
geldi.
İki: Eğer
karar yeter sayısı istemiyle ilgili bir durum varsa
Sayın
Başkanın kulağına gitmiş. Ben karar yeter
sayısı isteyeceğim. demiş ama istememiş ve o anda
oylamaya geçilirken telefonla konuşuyor Sayın Başkanın
ifadesine göre ve Başkan da bakmış, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde yeterli çoğunluk var olduğundan dolayı Kabul
edilmiştir. demiş. Bunun uzatılmasının bir
manası olmadığını ifade ediyorum.
Sayın
Başkanın uygulamasının doğru olduğunu söylüyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Elitaş.
Sayın Kaplan,
aleyhte
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
kürsü hiçbirinizin değil, milletin kürsüsüdür ve buradaki bir hatibi konuşurken
konuşmasının yarısında kesmek millete hakarettir,
milletin iradesine hakarettir. Buna dikkat edecek grup başkan vekilleri,
kim olursa olsun, Sayın Başkan da dikkat edecek. Sayın
Başkanın da buna izin vermemesi gerekirdi. Böyle bir
yaklaşım olabilir mi? Kürsüdeki hatibi indiriyorsunuz, sonra arkaya
gidiyorsunuz, geliyorsunuz, bir şey olmamış gibi
davranıyorsunuz. Bu yanlış bir yaklaşımdır. Bu
bir.
İkincisi:
Canlı yayın. Bu iktidar partisi niye korkuyor canlı
yayından? Bak, saat 7deydi, canlı yayın bitti, buradaki hatip
konuşmasını yarım bıraktı ve kapalı
yayına geçti.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) İktidar partisi
engellemedi, lafına dikkat et, yanlış yoldasın.
İktidar partisi hatibi engellemedi, muhalefet muhalefetin sözünü kesti,
farkında değilsin sen.
HASİP KAPLAN (Devamla) - Bu da muhalefetten
korkunuzun sonucudur. Bunu da 7den 24e çekerseniz, biraz cesaretlenirseniz
iyi olur.
Diğer bir konu, bir şey daha söyleyeceğim,
bakın, şunu bir kere kafanıza iyicene yerleştirin: Bu
yasayı niye çıkardığınızı siz de
bilmiyorsunuz. Akkuyudaki enerji santrallerini siz verdiğiniz zaman
ihaleye o yabancı şirketlerin hangi davadan
yargılandığını araştırıyor musunuz?
Yabancı şirketlerin hangisini araştırıyorsunuz?
Devletin malı deniz, gider tabii.
Bakın, size bir şey söyleyeyim:
Verir zavallı memleket, verir ne varsa; mâlini,
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini,
Bütün ferâğ-ı hâlini, olanca şevk-i
balini,
Hemen yutun, düşünmeyin haramını,
helalini. demiş Tevfik Fikret ve
İHSAN ŞENER (Ordu) Size demiş!
HASİP KAPLAN (Devamla) -
biz 51inci açlık
gününde, grevde insanlar ölüme giderken böyle sorumsuzca bir davranış
içinde olan bu akşamki durumu protesto ediyoruz, Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu olarak da sizi baş başa
bırakıyoruz. İhale kanunlarınızla da buyurun baş
başa ne yaparsanız yapın.
BAŞKAN- Teşekkürler Sayın Kaplan.
Lehte olmak üzere Sayın Recep Özel.
Buyurun Sayın Özel.
İHSAN ŞENER (Ordu) Tabii, canlı
yayın yok ya gidersin! Şov yapıyorsun!
HASİP KAPLAN (Şırnak) Kapalı
yayında da yaparım, canlı yayında da yaparım,
basın açıklamasında da yaparım, her zaman yaparım, her
zaman da medyada istediğim yeri alırım, senin
Başbakanından daha da iyi alırım merak etme.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Kürsüde hatip var.
BAŞKAN -
Sayın Kaplan, sakin olalım lütfen.
Sayın Özel, buyurun.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; biraz önceki uygulamada Başkanın
tutumunun lehinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlarım.
Biraz önceki olayda MHP Grup Başkan Vekili
konuşmalar devam ederken kürsüye, Başkana gidiyor, kulağına
Biraz sonra karar yeter sayısı isteyeceğim. diyor,
İstiyorum. demiyor, İsteyeceğim. diyor. Konuşmalar
bittikten sonra da Sayın Başkan bakıyor, o sırada Grup
Başkan Vekili telefonla konuşuyor, üç dakika sonra, bitimine kadar
konuşması devam ediyor. Hatip burada üç dakika geçtikten sonra söz
alıyor ve karar yeter sayısı istemiştim, bunu niye dikkate
almadınız da bilmem
Haydar Beye sordum, Bak senin sözünü kesiyor.
diye, Haydar Bey Ben kabulüm, kessin varsın. dedi burada.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Öyle bir şey demedim ya!
Kürsüde yalan söyleme ya! Bırak! Öyle bir şey demedim, getirelim
tutanakları.
RECEP ÖZEL (Devamla) Dedin burada, tutanaklar orada. Burada
bakın 2 kâtip üye, 1 başkan var, usulüne uygun bir karar yeter
sayısı talebi yok.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Başkan idare edemiyor ben mi
idare edeceğim?
RECEP ÖZEL (Devamla) Kâtipler bile duymamış.
Başkanın kulağına gidip söylüyor. Böyle bir usul var
mı? Yok.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sevgili kardeşim,
Başkan idare edemiyor ben mi edeceğim?
RECEP ÖZEL (Devamla) Konuşma bittikten sonra karar
yeter sayısı kim talep ederse
Oylamada da Başkanımız
baktı, gerekli çoğunluğu gördü. Ve Karar yeter sayısı
vardır. denmiş veya denmemiş, kabul edilmişin içerisinde
karar yeter sayısı olduğu kabul edilir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Dedim. dedi tutanaktan
çıkmadı, Dedim. dediniz çıkmadı, onu söyleseniz bitecek.
RECEP ÖZEL (Devamla) Tutanakların hiçbir yerinde
karar yeter sayısı talebi de yoktur, Karar yeter sayısı
istiyoruz. diyen herhangi bir kimse de yoktur. Oylanmıştır,
kabul edilmiştir ve karar yeter sayısı içerisinde var
olduğu kabul edilir. Bu nedenle Başkanın tutumu doğrudur,
lehinde olduğumuzu beyan ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlar, burada zabıtları
da inceledik. Konuşmaların bitiminde bir karar yeter sayısı
istemi dile getirilmiş değil. Daha evvel karar yeter sayısı
isteyeceğini bana söyledi Sayın Grup Başkan Vekili, bu
doğru ama o sırada konuşmalar devam ediyordu. Konuşmalar
bittikten sonra, usulümüz, bildiğiniz gibi, Konuşmalar
tamamlanmıştır. dedikten sonra yani oylamaya geçmeden önce grup
başkan vekilleri veya herhangi bir milletvekili karar yeter
sayısı isteyebilir. Böyle bir talep yok, zabıtlarda da yok. Dolayısıyla
tutumumuzun ben doğru olduğu kanaatindeyim ve 1inci maddenin
görüşmesine devam edeceğiz.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gökün; Kamu İhale Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (2/901) (S. Sayısı: 336) (Devam)
BAŞKAN - 1inci maddede ikinci konuşmacı
Hasip Kaplan
Yok.
Şahısları adına Oya Eronat,
Diyarbakır Milletvekili.
Buyurun Sayın Eronat. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 336 sıra sayılı Kamu İhale
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
1inci maddesi üzerine şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, ben, konuşma kâğıtları
falan hazırladım ama burada kürsüye çıkan arkadaşların
birtakım eleştirilerinden, bizim konuyu iyi
anlatamadığımız veya iyi
anlaşılamadığı fikrine katıldığım
için örneklerle bu konuyu açıklamak istiyorum.
Şimdi, çıkan arkadaşlardan
bazıları 59uncu maddenin değişeceğini öne sürdüler ve
Kamu davasıyla yargılananlar ihalelere girecekler, işte ihale
alacaklar, teklifler değerlendirilecek. gibi yorumlarda bulundular.
Şimdi, 59uncu maddede bir kere kesinlikle hiçbir
değişiklik yapılmayacak. Bizim burada yapmak istediğimiz
değişiklik, sadece askıda kalan, daha doğrusu, net olarak
anlaşılmayan 11inci maddenin yani 4734 sayılı Kanunun
11inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendindeki Bu Kanun
ve diğer kanunlardaki hükümler gereğince geçici veya sürekli olarak
kamu ihalelerine katılmaktan yasaklanmış olanlar. ibaresini
netleştirmek. Biz, burada, sadece şu ibareye İdare veya mahkeme
kararına bağlı kalmak. şartını getiriyoruz.
Şimdi, bunu niye yapıyoruz? Şimdi, mevcut hükümde yasaklamayla
şu kastediliyordu: Bir idarelerce yasaklanma, bir de mahkemelerce
yasaklanma. Şimdi, her ikisi de tamam
Burada ne yapılıyordu?
Teklifler değerlendirme dışı bırakılıyor,
geçici teminatlar gelir kaydediliyor; idarelerce bir yıldan az, iki
yıldan fazla olmamak üzere ihalelerden yasaklanma
katılımcılara getiriliyordu. Fakat burada bir
karışıklık şurada yaşanıyordu: 59uncu madde
Kamu davası açılanlar ihalelere giremezler. diyor. Fakat bu 59uncu
maddenin sonucunda bir mahkeme neticesi yok yani bunlar
yargılanıyorlar, ceza da alabilirler, ihalelere girmeme cezası
da alabilirler veya beraat da edebilirler. Fakat 59uncu maddedeki karar
şöyle: Kamu ihalelerine giremeyecekler. Zaten giremiyorlar fakat
yasaklı kabul edildikleri için teklifleri değerlendirme
dışı bırakılıyor. Bu zaten 59uncu maddenin
içinde var yani yasaklı olmasa da ihaleye giremeyecek. Yalnız, geçici
teminatlarının gelir kaydedilmesinde bir adaletsizlik bulunuyordu.
Ben şöyle bir örnek vereyim: Şimdi, 59uncu maddede kamu davası
açılmasından önce uzun bir ön soruşturma geçiriliyor. Bu ön
soruşturma gizlilik içinde yapıldığı için
katılımcının da, ihale makamının da haberi
olmuyor. Fakat diyelim ki siz 10 milyonluk bir ihaleye gireceksiniz.
İhaleye girmek de çok ucuz bir olay değil, bayağı
masraflı. Bu masrafı yapıyorsunuz ve 10 milyonun teminatı
olan 300 bin lirayı teminat olarak da, geçici teminat olarak
yatırıyorsunuz. Hakkınızda da bir gizli soruşturma
var, bundan da haberiniz yok. Daha sonra ihale makamına
dosyanızı veriyorsunuz ve aradan iki üç gün sonra ihale
yapılacak diyelim. İhale sabahı, 59uncu madde üzerine, bir kamu
davası açılmış olduğu elektronik ortama düşüyor.
Şimdi, 59uncu madde üzerine, kamu davası
açıldığı görülünce kanunen teklif artık ihale
dışı bırakılıyor. Biz burada bu kanunu asla
değiştirmedik, teklif gene ihale dışında
bırakılacak. Fakat düşünün, siz ihaleye girmişsiniz, 300
bin liranızı yatırmışsınız, ihaleye de
girmemişsiniz, daha o aradaki süreç var ve ihale sabahı
hakkınızda kamu davası açıldığını
öğreniyorsunuz ve sizin ihale dışında kalmanız tamam
fakat 300 bin liranız gelir olarak kaydediliyor yani bunu hiçbir
vicdanın kabul etmemesi gerekiyor. Bizim burada
yaptığımız değişiklik sadece bu
adaletsizliği gidermek. Yoksa 59uncu maddeden yargılananlar
kesinlikle gene ihalelere giremeyecekler, teklifleri ihale
dışında kalacaktır. Sadece, sonradan öğrenilen kamu
davası açılması durumundan dolayı maddi kayba
uğramamaları konusunda yapılan bir çalışmadır.
Teşekkür ederim.
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) Kaç kişi
bunlar?
OYA ERONAT (Diyarbakır) Hiç kimse faydalanmayacak.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Eronat. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) Çok mu var?
Yüzde
OYA ERONAT (Diyarbakır) Hiç kimse faydalanmayacak,
gerçekten öyle.
BAŞKAN Şimdi, şahısları
adına ikinci konuşmacı Fatih Han Ünal, Ordu Milletvekili.
Sayın Ünal, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
FATİH HAN ÜNAL (Ordu) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün, evet, konuşmaya
çalıştığımız, zaman zaman
sıkıntılar yaşadığımız madde, Kamu
İhale Kanununun bir maddesindeki, bir bendindeki iki kelimelik
değişiklik üzerine.
Bu yasa, arkadaşlar, 2002 yılında
çıkmış; 2002 yılının Ocak ayında bu yasa
çıkarılmış ancak dinamik bir süreç yaşayan Türkiye'de
zaman içerisinde ihtiyaçtan dolayı ilgili maddelerde
değişikliklere ihtiyaç duyulmuş. Bu ihtiyaçları da tabii ki
iktidar partisi olarak, bu ülkeyi yönetenler olarak, milletin iktidara
getirdiği bir temsil hakkı almış bir parti olarak biz
değişikliği yapacağız ama Bu değişiklikler
çok oldu, az oldu
Şimdi, güzel şeyler de söyleniyor zaman zaman:
Efendim, madem öyle, daha kapsamlı bir yasa hazırlığı
yapılsın, gelinsin. Güzel. Ama şurada iki kelimeyi
değiştireceğiz diye yaşadığımız
olaylara bakar mısınız? Şahsileştirmediğimiz mi
kaldı
Hakaretin bini bir para yani.
Şimdi biz, arkadaşlar,
saygımızı
Aslında bize verilen tavsiyelerde -biz bu dönem
yeni milletvekiliyiz- bu tavsiyelerde sabrımızı sonuna kadar
korumaya çalışıyoruz ama bunun da bir limitleri var.
Şahsileştirdiğiniz zaman, buradaki hatibin konuşma
hakkını elinden aldığınız zaman
Çünkü
duyulmuyor; siz oradan bağırdığınız zaman ben de
buradan duyamıyorum, şurada Sayın Bakanın
konuşmalarını duyamadık ama sizden bir
konuşmacıya iki kelime şurada söylense Efendim, bak iktidar
tuttu konuşmaya engel oluyor. gibi atıflarda bulunuyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, muhalefetin biz burada
diğer grupları da dinledik ama- gördüğünüz gibi, dinlemeye
tahammülü yok iktidar partisini. Ya, bırakın, biz de bir şeyler
yapmak istiyoruz. Bu çalışmamıza sizler de olumlu katkı
yapın, memnuniyetle başüzerine alırız. Bakın,
arkadaşımız gayet güzel
1inci madde zaten ilgili maddeydi.
11inci maddenin (a) bendindeki değişiklik konusu; bu konuda 11inci,
17nci madde, 58inci ve 59uncu maddelerle ilgili şöyle bir göz
attığımızda 11inci madde, işte bu bizim değişiklik
önerdiğimiz, bir kelime eklemek istediğimiz yasaklılar
kapsamıyla alakalı bir maddedir, Kamu İhale Kanununun ilgili
maddesidir. 17nci madde de ihale esnasında yasak fiil ve
davranışları açıklar. 58inci maddeye geldiğinizde,
ihale yapan idarenin o istekli üzerinde 17nci maddeden dolayı gerekli
cezai işlemini tarif eder ve bu bir yıldan iki yıla kadar
ihaleden men kararına kadar bir takdir uygulayabilir. 59uncu maddeye
geldiğimiz zaman, burada kamu davası açılması söz konusu ve
bu davadan dolayı da o önceki 58inci maddede verilen idari cezaya ekstra,
ilaveten bir yıldan üç yıla kadar o da yaptırım
uygulayabiliyor yani ihale yasaklısı yapabiliyor. Aslında,
baktığınız zaman, müteahhitlerle yani isteklilerle ilgili
çok ciddi yaptırımlar var, daha detayları var çünkü bu
yasaklılar aynı zamanda iştirakleriyle beraber yine giremiyorlar
hiçbir şekilde ihaleye. Bakın, bizim getireceğimiz düzenleme
onlara bir imkân vermiyor, herhangi bir imtiyaz sağlamıyor, sadece
diyoruz ki: İki tane unsur var -sürem kısa olduğu için hemen
oraya geçiyorum- birincisi, listede görünmeyen, görünme ihtimali olmayan 58 ve
59uncu maddede kesinleşmiş olan ve listede görünmeyen özel
kanunlarda yer verilen düzenlemeler nedeniyle ihaleye katılamayanlar bu
durumdan dolayı ihaleye girdiğinde hem isteklinin hem de ihale yapan
kurumun bu listeyi göremediği için cezai işlem yapmakta
sıkıntısı olabiliyor. İkincisi de -az evvel ifade
edildi, açıklandı- 59uncu maddede dava açılıyor, bu dava
devam ettiği süre zarfında şahıs, istekli, yine
yasaklı fakat bu yasağından dolayı geçici teminatı
beraat etme ihtimaline karşılık diyoruz ki Bu
haksızlığa biz dur diyelim. Yani burada isteklilerin derisini
yüzmek bu devlete iyilik yapmak anlamına gelmez. Biz burada herkesin
hakkını hukukunu korumak için buradayız. Dolayısıyla,
bir haksızlık vardı, biz bunun düzeltilmesi konusunda talebimizi
ilettik.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ünal.
FATİH HAN ÜNAL (Devamla) Ben de teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
madde üzerinde on dakika süreyle soru-cevap yapacağız. Sisteme
girmiş olan arkadaşlarımıza sırasıyla söz
vereceğim.
Sayın Şimşek
Yok mu efendim?
Sayın Gök
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
Ankaramızın Bala ilçesi Ankaraya
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Gök.
Sayın Özkan
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Bakanın biraz önceki
konuşmasında bütçenin 900 milyar dolarlara ulaştığını
belirtti kürsüde. Bu para varsa, dul ve yetimlere ödenecek bayram öncesi-
250+250 yardımın trafik cezalarından ödenmesinin
Yetkililer
söyledi bunu biliyorsunuz. Niçin trafik cezalarından bu paraları
ödemeyi düşünüyorsunuz? Mevcut bütçemiz çok iyi diyorsunuz. Bizde bir laf
vardır Ağlayanın malı gülene hayıretmez. Trafik
cezalarıyla ülke yönetmeyi kimden öğrendiniz bilemiyorum ancak ceza
ödeyenler beddua ediyorlar. Gittiğim büyük illerde ve küçük ilçelerde ve
şehir içlerinde hız kesen yapma yerine radar uygulamalarına
geçiliyor, buna anlam verebilmiş değiliz. Hükûmet olarak tuzak radar
uygulamalarından vazgeçmeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özkan.
Sayın Acar
GÜRKUT ACAR (Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, kamu ihale alanının, adı ihaleye fesat
gibi konulara karışmış şaibeli kişilerden
arındırılması gerekmektedir. Bu anlamda bu kanun teklifi
sahteciliğe teşvik ve prim verme yasa tasarısı hâline
gelmiştir bizce. Bu teklif, mafya babalarını
işbaşına davet etmek değil midir? Bu yasadan kaç firma
yararlanacaktır? Bugün teminatı Hazineye gelir kaydedilen kaç firma
vardır? Hazinenin bu konunun kabulü üzerine geri vereceği geçici
teminatların toplam bedeli ne kadardır? Borla ilgili hizmet
alımı yapılmakta olan Fernas şirketinin ihaleye fesat
karıştırmaktan dolayı irat kaydedilecek geçici
teminatı var mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Acar.
Sayın Işık
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakanım, biraz önce iki soru sormuştum, süre
yetersizdi, cevap verememiştiniz, birine cevap istiyorum.
Erzincandaki beton firmalarına soruşturma açılması
için verilen şeyden sonra Erzincan kentsel dönüşüm projesine girmedi.
Şimdi bununla ilgili ciddi bir araştırma yapacak mısınız?
Çünkü, hem kalitenin düşük olduğu söyleniyor hem de fahiş
fiyatla verildiği söyleniyor. Fiyatı geçelim, özellikle alınan
numunelerin düşük olduğu ve sahte verildiği yönünde duyumlar var.
Bu konuda çalışmanız olacak mı?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Işık.
Başka söz talebi yok.
Buyurun Sayın Bakan.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Trabzon) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Bala
ilçesi Afşar beldesindeki deprem konutlarıyla ilgili teslim konusunda
bilgi sordu Değerli Milletvekili Arkadaşımız, Burada bir
kısır döngü yaşanıyor. dedi. Ben konuyu yakından
bilmiyorum, araştırıp kendilerine bilgi takdim edeceğim.
Arz ederim.
Sayın Özkanın ifade ettiği, bu trafik cezalarından
kesilen parayla maaş ödüyorsunuz, yardım parası ödüyorsunuz ve
birtakım radarla tuzak kuruluyor gibi durumlar
Yine, böyle bir durum
devlette, hukukta olmaz ama yine bu konuyu da araştırıp bilgi
takdim edeceğim. Arz ederim.
Yine Sayın Acarın Kamu İhale Kanununa
göre
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Duyamıyoruz
Sayın Bakan.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Peki.
Efendim, Sayın Özkan, milletvekili Özkan
arkadaşımızın Trafik cezalarından
topladığınız paralarla yardım parası veya
maaş ödüyorsunuz ve burada haksız yere tuzaklarla topladığınız
paralardan ceza görenler beddua ediyor. deniyor. Devlette böyle bir şey
olmaz, böyle haksız bir uygulama olmaz.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın
Başbakan açıkladı Sayın Bakan, Sayın
Başbakanımız söyledi.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Vallahi ben konuyu tekrar
araştırıp yine bu konuda da Sayın Özkan Beye bilgi takdim
edeceğim.
Sayın Acar milletvekili
arkadaşımızın, Kamu İhale Kanununa göre, ihaleye
fesat karıştıranlar artacak ve bu yeni
yaptığınız düzenlemeden kaç kişi yararlanacak? Yine
Fernas firmasıyla ilgili bir soru sordu. Şimdi, şöyle bir
şey değerli arkadaşlar, bu düzenleme ileriye yönelik bir
düzenlemedir. Özellikle ifade etmek istiyorum yani yasada da belli, yürütme ve
yürürlük maddelerinde çok açıkça ifade edilmektedir. Bundan sonra
yapılan düzenleme ile kimlerin yararlanacağı çok mücerret bir
konudur. Tespit edilmesi imkânı yok bunun ama yine ben -arkadaşlarımız
da çok güzel ifade ettiler, milletvekili arkadaşlarımız- şöyle
arz edeyim çok değerli arkadaşlar: Zaten idareler tarafından
yapılan ihalelerde, İhale Kanununun 17nci maddesinde belirtilen
hile, vaat, tehdit, nüfuz kullanma, çıkar sağlama, anlaşma,
irtikap, rüşvet veya başka yollarla ihaleye ilişkin
işlemlere fesat karıştırmak veya bunlara teşebbüs
etmek veya isteklileri tereddüde düşürmek, katılımı
engellemek, isteklilere anlaşma teklifinde bulunmak veya teşvik
etmek, rekabeti veya ihale kararlarını etkileyecek
davranışlarda bulunmak ihaleye, bu bulunanlar hakkında
yasaklanmayı gerektirir, yasaklama sebebidir ve savcılığa
suç duyurusunda bulunmayı gerektirir. Bu minval üzerinde
savcılıklar tarafından cezai kovuşturma yapılması
ve ceza davası açılması zaten 59uncu maddeye göre imkân
dâhilinde değildir.
Yine, değerli arkadaşlarımız, burada,
gerek CHPden çok değerli arkadaşlarımız, MHPden
arkadaşlarımız Anayasa Mahkemesinin kararından bahsettiler,
haklı olarak, çok haklı olarak. Anayasa Mahkemesinin bu kararı,
Kamu İhale Kanununun 59uncu maddesinin
haklılığını tevsik ediyor, tespit ediyor. Artık,
Anayasa Mahkemesinin kararı ortadayken, bu kadar şikârken, bu kadar
aşikârken, bu Kanuna mugayir, bu kanuna aykırı başka bir
iş de yapma imkânı yoktur. Bunu kimse yapamaz yani hukuk devletinde
de yapamaz, başka bir ülkede de bunu yapamaz. Bu bakımdan, 59uncu
maddenin meriyeti çok açıktır. Bunun için, bu yasayla yapılmak
istenen
Yani, hakkında yasaklama olan, yasaklama olacağı belli
olan, hakkında savcılık tarafından dava açılan, zaten,
ihaleye girdiği zaman ihaleyi alamayacağını biliyor. Bu
süreç, ihaleyi alma süreci değil, kamunun bir zarara
uğradığı bir süreç değil; daha ihale
neticelenmemiştir. İhale neticelense, ihale bu hakkında
kovuşturma olan kişide kalsa, sonra bu tespit edilse ihale
dışında kalacak gene; bu yaptığı masrafları
cereme çekecek. Sadece, burada olan haksızlıkları engellemek
için teminatları irat kaydedilmiyor, olay bundan ibarettir. Yoksa gerek
11inci maddeye göre gerekse 17nci maddeye göre gerekse 58 ve 59uncu maddeye
göre, yasak fiillerde bulunanlar ihaleye katılamıyor ve idare
tarafından veya mahkeme tarafından haklarında yasak verilenlerin
de teminatları gelir kaydediliyor, irat kaydediliyor. Bu çok
açıktır. Bunu bir defa daha açıklamış oldum.
Yine, Erzincan Milletvekili
arkadaşımızın ifade ettiği
Erzincanda biz kentsel
dönüşüm yapacağız, çalışmalarımız devam
ediyor. Yalnız, burada daha önce yapılan -kalite düşüklüğü
gibi- konuları yine araştıracağım, bu konuyu
bilmiyorum. Sayın Işık Beye cevap vereceğim.
Kentsel dönüşüm, biz Türkiyede
Zaten, kentsel
dönüşümü, çok değerli arkadaşlar, yüce Meclise arz etmek
istiyorum. Öncelikle, hazırlıklı olan belediyelerden
Hiçbir
siyasi farklılık gözetmeden, bunu gösteriyoruz. Biz bugüne kadar
yaptığımız uygulamalarda hiçbir siyasi parti
Burada grubu
bulunan tüm partilerin hangi belediyesi olursa olsun bize bir adım
geldiği zaman biz üç adım gidiyoruz. Bundan sonra böyle
yapacağız, hazırlıklı belediyelerden ve rızai
olan vatandaşlarla gönüllülük esasına dayalı olarak devam
edeceğiz. Ama yok, Erzincanda
diyelim ki yüzde 21 aleyhte bir durum var, onu sonraya
bırakacağız. Ama bir can kaybı söz konusuysa, -ki bizim
bundan sonraki ana eksenimiz, yasanın ruhu, lafzı can
güvenliğini sağlamaya yöneliktir- insanlarımızın
yaşama hakkını, hayat hakkını korumaya yöneliktir
Eğer ayakta duramayan bir bina varsa, zaten mevcut yasalara göre maili
inhidam kararı almak suretiyle o binanın mühürlenmesi, elektriğinin,
suyunun kesilmesi 6785 sayılı Kanun çıkmadan önce de zaten
mecburidir, fakat bu yürüyemiyordu, yürümedi bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bakanım.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Başkanım, bir dakika süre verir
misiniz.
BAŞKAN Buyurun efendim, toparlayın lütfen.
Çok değerli arkadaşlar, bu, Türkiye'nin seksen
dokuz yıllık meselesidir. Bu, Türkiye'nin cumhuriyet öncesinden gelen
meselesidir. Buna şimdi hep beraber el attık, beraberce bunu
inşallah yürüteceğiz.
Yine, müphem kalan bir konuyu arz etmek istiyorum. Bir
tanesi, Kütahyada
Kütahyalı
Arkadaşımız burada mı? Değil. Onu
cevaplandırmayayım.
Ancak, Ataşehirle ilgili çok önemli bir konuyu arz
etmek istiyorum. Değerli arkadaşlar, bakınız,
Ataşehirdeki arsalar biz iktidara geldiğimiz dönemde, gelmeden önce
50 Milyon dolara satılmıştı. 5 milyon metrekare arsa 50
Milyon dolara satılmıştı. Biz, âcizane olarak, fakirhane
olarak gittik, savcılıklara şikâyet ettik, o davayla beraber
karşı tarafa suç duyurusunda bulunduk ve yapılan ihaleyi
durdurduk, devlet oradan 4 katrilyon, eski rakamla söylüyorum, yeni rakamla 4
milyar TL para kazandı. Bizim orada yaptığımız arsa
satışı karşılığı ihalelerdeki
kıstas şudur, özellikle arz etmek istiyorum, yüce Meclis, yüce
milletvekili arkadaşlarım bunu tekrar bilsinler diye: Biz burada
ihaleye çıkacağımız arsanın bedelini, değerini
SPKya bağlı kuruluşlar tarafından tespit ettiriyoruz ve
arsayı satışa çıkarıyoruz. Açık ihaleyle, diyoruz
ki: Bu arsanın değeri en az 100 bin liradır. Bize bu arsaya
karşılık kaç lira verirsiniz? O da diyor ki: Ben 100 lira, 150
lira, 200 lira veririm. 200 lira verene diyoruz ki: Bize 200 lirayı
verirken sen buranın satışından kaç lira
toplayacaksın? Diyor ki: 400 lira toplayacağım. Diyoruz ki
ondan sonra: 400 liranın üzerinde hasılat toplarsan ekstra bize ne
vereceksin? Diyor ki: Yüzde 10 vereceğim, yüzde 20 vereceğim, yüzde
30 vereceğim. Burada bizim için oran önemli değil, arsanın
bedeline karşı vereceği esas bedel önemlidir. Sonradan da
daireleri satarken, sattığı dairelerin bedelleri kamunun
hesabına giriyor. İnşaatı yaptıkça biz serbest
bırakıp ona para veriyoruz. Yani, bu sistemi, değerli
arkadaşlar, hepimizin beraberce kullanmamız lazım ve iyi anlamamız
lazım, işin özü budur. Yoksa biz
Benim babamın arsası olsa yüzde 30a verir
miydim? Eğer benim arsam 50 liralıksa, benim arsama, devletin
arsasına, 50 liralık arsaya kim en çok bedeli veriyorsa ben ihaleyi
ona veriyorum. Ondan sonra verdiği oran o kadar çok önemli değil.
Bunu özellikle ifade etmek istiyorum, arz etmek istiyorum. İhaleler
tamamen açık ihaledir.
Yine bir müteahhit arkadaştan burada bahsettiler. O
müteahhit arkadaşın hangi siyasi partiyi, hangi siyasi partideki
milletvekillerine destek verdiğini, her akşam hangi milletvekilleriyle
beraber oturduğunu ve bizim aleyhimize
çalıştığını bir araştırsınlar o
vatandaşın, o müteahhidin. Onun için değerli arkadaşlar
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bakanım, teşekkürler.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Çok teşekkür ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, madde üzerinde üç önerge
vardır. Aynı mahiyetteki bu önergeleri okutacağım ve
birlikte işleme alacağım. Talepleri hâlinde önerge sahiplerine
ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi, aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 336 Sıra Sayılı
Kanun Teklifinin 1inci maddesinin Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Sarıbaş Haluk Eyidoğan
Çanakkale İstanbul
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
336 sıra sayılı kanun teklifinin 1.
Maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Abdullah Levent Tüzel Hasip Kaplan Erol Dora
İstanbul Şırnak Mardin
İdris Baluken Pervin Buldan
Bingöl Iğdır
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
336 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 1.
Maddesinin Teklif Metninden çıkartılmasını arz ederiz.
Ali Uzunırmak Lütfü Türkkan Alim
Işık
Aydın Kocaeli Kütahya
Mehmet Günal Muharrem Varlı
Antalya Adana
BAŞKAN
Sayın Komisyon, son okunan önergeye katılıyor musunuz?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutalım, soru sahipleri
burada yok, önerge sahipleri burada yok.
Gerekçeyi okuyun lütfen.
Gerekçe:
Bu düzenleme ile kişiye özel bir yasa
yapılmasının ve Anayasaya aykırılığın
giderilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN Devam ediyoruz efendim.
Diğer önergenin gerekçesini okuyun.
Gerekçe:
Değişiklik ile kamu ihalelerinin iktidarın
kendi yandaşları tarafından pay edilmesi ve her türlü muhalifin
ihalelerden menedilebilme durumunun ortadan kaldırılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, konuşacak
mısınız yoksa gerekçe mi?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Hayır, yoklama istiyoruz efendim. O da okunsun.
BAŞKAN Gerekçe mi?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Gerekçe
okunsun.
Gerekçe:
Haklarında kamu
davası açılan kişilerin resmi gazete ve Kurum internet
sitesinden duyurulmaması nedeniyle kişisel durumlarını
bilmemeleri veya ihale yapan idarelerin durumu öğrenememelerinden
kaynaklı sorun;
(a)
Kurum internet sitesinin işleyişinin
yapılandırılması ile aşılabileceği,
(b)
Bu durumun da idarenin alacağı tedbirlerle
çözüleceği,
(c)
Kanun değişikliği yoluyla yapılacak
değişikliğin ise, zaman, kaynak, devlet güveni gibi telafisi
mümkün olmayan alanlarda kayba neden olacağı,
(d)
İhale gibi önemli ve devletin her yıl ortalama
60-70 milyar lirasının harcandığı alanın
kısa, öz ve az değiştirilen mevzuatlarla desteklenmesi,
(e)
Mümkün olduğunca bu alanın, adı ihaleye
fesat gibi konulara karışmış şaibeli kişilerden
arındırılması gerektiği,
değerlendirilmelidir.
Bu anlamda verilen kanun teklifi iyi
niyetli değildir. Uygulamada birçok sorunu beraberinde getirecektir.
Yolsuzluk, hile, ihaleye fesat karıştırma ve tehdit
suçlarının artmasına sebebiyet verecektir.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama
istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Yoklama istediler,
isimleri tespit edelim lütfen.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Akar,
Sayın Tezcan, Sayın Aslanoğlu, Sayın Eyidoğan,
Sayın Sarıbaş, Sayın Gök, Sayın Dinçer, Sayın
Acar, Sayın Güven, Sayın Özkan, Sayın Işık, Sayın
Değirmendereli, Sayın Özel, Sayın Gümüş, Sayın
Havutça, Sayın Kaplan, Sayın Öz, Sayın Aksünger, Sayın
Tanrıkulu, Sayın Loğoğlu.
Şimdi, elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Buyurun.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gökün; Kamu İhale Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (2/901) (S. Sayısı: 336) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki üç önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
Şimdi, 2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sakine Öz, Manisa Milletvekili.
Sayın Öz buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SAKİNE ÖZ (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 336 sıra sayılı Kamu
İhaleleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 2nci maddesi üzerinde söz almış
bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Son 10 yılda sayısının 25 ile 55
arasında -kararsızlık hâline gelmiş olan-
değişikliğe uğrayan bu yasanın özeti de, geçen yasama
yılında çıkan afet riski altındaki alanlar,
yabancılara mülk satışı gibi rant odaklı. Onun için de
AKP açısından çok önem arz ettiği belli. Amacı Biz
nasıl yürütürüz? mantığına hizmet eden bu teklif,
kişiye özel bütün yasalar gibi komisyondan öyle bir hızlı
şekilde geçti ki teklifi veren milletvekili, komisyonda belki de
kendisinin bile aklına yatmayan bu teklifin gerekçesini okuduktan sonra
Mazeretim var. diyerek hiçbir savunma gereği duymadan salondan
ayrıldı. Nasıl olsa parmak hesabımız var,
sayısal çoğunluğumuz var. diye düşündü ve
düşündüğü gibi oldu. Komisyonda kalkan parmaklarla, hızla, hem
de Meclis İçtüzük kurallarını çiğneyerek geliş
süresinin 48 saati geçmesine bile gerek duyulmadan, apar topar, hatta
komisyonların görüşmesi aşamasında bulunması gereken
bakanlık görevlileri bile olmadan, istendi ki doğrudan el kaldırılsın,
geçsin ve tabii ki geçti.
Teklifin 2nci maddesi yürürlük, 3üncü maddesi de
yürütme olan bu yasanın ilk maddesi AKP için gerçekten çok önemli, 3üncü
maddesinin anlamı gibi tam da yürütme mantığında.
Değerli milletvekilleri, bu teklifin altında
acaba kimlere Yürü ya kulum! denmek isteniyor, Kimleri kurtarmak istiyorum?
demek var, Kimlere yeni ihaleler vermek istiyorum? var? şimdilik
bunları bilmiyoruz ve hatta bununla kaç kişinin ihale alabilmesinin
yolu açılıyor? Bunları
bizler muhalefet olarak öğrenmek istiyoruz.
Daha dün gazetelerde yazıyordu Van depreminde 30
kişiye mezar olan Sevgi Apartmanının müteahhidi de bu yasayla
yeni işler alır duruma gelecek. diye. Bilirkişilerin raporlarına
göre, Sevgi Apartmanını yapan müteahhit için Eksik malzeme
kullanmış, kalitesiz malzeme kullanmış, plan ve projesiyle
ilgili belirsizlikler var. denilmektedir. Bugün ise bu aynı kişi,
okulların taşımalı sisteminden dolayı öğrencilere
olan öğle yemeğinin ihalesine girmiş ve hatta en düşük bedeli,
Kamu İhale Kanununa göre hesaplanan bedelin altında bir bedeli
vermiş. Onun için de Bu bedeli nasıl vereceksin, hesabını
yaptın mı? diye sorgulanmasına gerek duyulmuş.
Değerli milletvekilleri, tabii, bu kişi
şöyle demeyecek: Ben, inşaat yaparkenki gibi malzemeden
kısacağım, yemeğin içine kalitesiz malzeme koyacağım.
diye. Yapacak açıklamasını, alacak ihaleyi. İşte bu ve
buna benzer aklanmamış kaç kişi böyle yeni ihaleler alacak?
Kanundaki bu değişiklik, AKP için o kadar önemli ki komisyon
teamüllerini bile altüst etti. Teklifin Komisyon üyelerinin eline geçmesinden
bir gün sonra neredeyse teklif yapan milletvekilinin bile ne teklif
ettiğini anlamadan ve sadece gerekçeyi okumaktan başka, hatta üzerine
hiçbir konuşma yapmadan geçsin isteği vardı.
Değerli milletvekilleri, yasa teklifinin
içeriğinde başka tutarsızlıklar da var. Komisyonda teklifi
veren milletvekili ile muhalefet milletvekili olarak bizlerin Meclis İçtüzüğünün
yerine getirilmesi ısrarı üzerine alelacele yetkilendirilen
Bakanlık görevlilerinin arasında bile ortak bir karar
çıkmamıştır. Teklifi veren milletvekili, Davaları
süren kişilerin ihaleye girebilme yolu açılsın demek istedim.
derken, Bakanlık yetkilileri ise Hayır, öyle değil, sadece dava
açılmış kişi ve tüzel kişiler, bilmeden ihaleye
girmişse yatırmış oldukları teminatları
yanmasın, ihaleyi almazsa da geri alsın demek istiyor. dedi.
İşte, yasa teklifini veren ve uygulayan iki
kesim ortak noktada bile buluşamadı. Böyleyken, acele edilen bu yasa
ile ne yapılmak isteniyor, nedir sizleri bu kadar telaşa sürükleyen,
kim sizlerin böyle iki ayağınızı bir pabuca
sığdırmaya çalışan, kim acele ettiren? Soruyorum siz
değerli milletvekillerine. Siz, bizim yerimizde olsanız bunda bir art
niyet aramaz mısınız?
Değerli milletvekilleri, bence bu yasadaki
değişiklik, ihaleyi illa da kendi adamıma vereceğim
değişikliğidir, bu değişiklik nasıl yürütürümün
düzenlemesidir, devletin kurum ve kuruluşlarının
kaynaklarını yandaşlarıma nasıl aktarırım
düzenlemesidir.
Bu yasada aslında bunlardan başka eksiklikler
de var. Bir, ihalenin kime verileceği ihale başlamadan belli olsun.
İki, ihaleyi alan firma veya şahsın tarifi belli olsun. Üç,
ihalenin AKPye ne vereceği belli olsun. Gelin, bunları da
yazalım, asıl sizin olmasını istediğiniz şekli de
olsun. Yazalım ki ilerideki günlerde bir daha bu yasayı
değiştirmeye gerek duyulmasın. Yazalım ki sizin gerçek
yüzünüz ortaya çıksın.
Değerli milletvekilleri, insanların,
yurttaşların güvenliği, sağlığıyla ilgili
konularda ihaleler yapılıyor. Çocuklarımızı, kamu
çalışanlarımızı ilgilendiren ihaleler
yapılıyor. Bununla ilgili yasalarda gerekli önlemlerin
alınmaması, insanların hayatlarıyla oynayanların
yeniden ihaleye girmesini sağlıyor. Bu da hiçbir kamu yararı
oluşturmamaktadır. Kişiye göre yasanın
yapımının toplum karşısında hiçbir karşılığı
yoktur. Sevgi Apartmanının müteahhidi belki de suçsuzdur, dava
sonucunda belki de aklanacaktır ama ortada bir gerçek var ki Sevgi Apartmanında
geçen yıl 30 yurttaşımız hayatını kaybetmiştir. Peki, bu kişilerin
yeni alacağı ihaleler sonucunda yine hile yapılırsa,
bunların sonucunda zarar görenler olursa,
dağıttığı yemeklerden yiyen
çocuklarımızın bir tanesinin hastalanmasına neden olunursa
bunun hesabını kim verecektir?
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öz.
Şahısları adına, Sayın Zülfü
Demirbağ Elazığ Milletvekili.
Buyurun Sayın Demirbağ. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 4/1/2002 tarih ve 4734
sayılı Kamu İhale Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifiyle ilgili konuşma yapmak
üzere şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tabii, saygıyla selamlarken de beş saate
yakın süredir bu İhale Kanununun bir maddesindeki iki kelime için
tartışmalar sürdü, geldi bu saate kadar, beş saat oldu. Bu
tartışmaların ardından da ilave bir şeyler
konuşmanın hem sizleri sıkacağı,
saygısızlık olacağı düşüncesiyle hem de daha önce
konuşan gerek Bakanımız gerekse konuşmacı
arkadaşlarımız yeterli ölçüde bu kanun değişiklik
teklifiyle ilgili sizleri bilgilendirdiği için fazla bir şey
konuşmanın doğru olmayacağı kanaatiyle, bu kanun
teklifinin hayırlı olması dileğiyle hepinizi tekrar
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Demirbağ.
İkinci konuşmacı, şahsı
adına Sayın İlyas Şeker, Kocaeli Milletvekili.
Sayın Şeker, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlar; Kamu İhale
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifinin
2nci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Bildiğiniz gibi, kanunun son iki maddesi, birisi
yürürlük maddesi, birisi de yürütme maddesidir. Benimki de yürürlük maddesi
olduğu için bunun üzerinde çok fazla bir söz söylemeyi gerektirecek
herhangi bir durum söz konusu değil. Yalnız, ben, muhalefet
şerhine baktım, orada bir şey dikkatimi çekti, onu özellikle
belirtmek istiyorum, oradaki muhalefet şerhinde Bu yapılan düzenleme,
terör suçlularının ihaleye girmesi konusunda ön açıcı bir
çalışmadır. diye bir ifade var, buna katılmak mümkün
değil, 11inci maddede zaten açık ve net bir şekilde terörle
ilgili olanların katılamayacağı yazıyor.
Diğer bir konu da her maddede olduğu gibi, her
kanunda olduğu gibi burada da bir ranttan bahsediliyor. Ben çok iyi hatırlıyorum,
burada Afet Riski Altındaki Alanların Dönüşüm Yasası
konuşulurken de ranttan bahsedilmişti. O zaman gerçekten çok
üzülmüştüm. Bir deprem ülkesinde yaşıyoruz ve Kocaeli bölgesinin
milletvekiliyim, 99 depreminde Kocaelide depremde 20 bin insanın
öldüğü söyleniliyor ama bilim adamları buna itiraz ediyor Sadece bir
kişi öldü -17 bin kişi resmî rakamda- geriye kalan 16 bin 999u
tamamıyla binaların sağlıklı ve güvenli olmaması
nedeniyle yıkıldığı için bu can kaybı oldu.
diyor. Bence, bu tür konularda, her konuda rantı dikkate almamak
lazım. Özellikle bu kentsel dönüşüm yasası, kamuoyundaki
ismiyle, genel ismiyle Afet Riski Altındaki Alanların Dönüşüm
Yasasında mutlaka ve mutlaka bütün milletvekilleri olarak bölgemizde bu
konuda hiçbir siyasi ayrım yapmadan Hükûmete destek olmamız
lazım, Bakanlığa destek olmamız lazım. Allah korusun,
olası bir depremde binlerce, on binlerce insanımızın
hayatı yine sönecektir.
Aynı deprem Japonyada oluyor 100 kişi
civarında insan ölüyor, bizde olunca da 10 bin, 20 bin, 30 bin insan
ölüyor ve bu, tamamıyla binalardan kaynaklanan bir sıkıntı.
Bu anlamda, ben Bakanlığımızı tebrik ediyorum, çok
güzel çalışmaları var ama bizlerin destek olması lazım
diyorum.
Bu yasanın hayırlı olmasını
diliyor, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Şeker.
Şimdi, madde üzerinde 10 dakika soru-cevap
işlemi yapacağız.
2 arkadaşımız sisteme girmiş.
Sayın Köprülü
EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) Sayın Bakan,
Tekirdağın Çorlu ilçesinde kurulması planlanan bir katı
atık bertaraf tesisi var. Bu katı atık bertaraf tesisiyle ilgili
olarak, bölgede yaşayan insanlar, sivil toplum kuruluşları hepsi
bu tesise ve bu tesisin açılmasına karşı; Çorlu Belediyesi
de bununla ilgili imar değişikliği talebini reddetti. Ancak,
Bakanlığınızın, KHK ile üzerine aldığı
yetkiye dayanarak imar planlarını yerel yönetimlerin yerine geçerek
değiştirme yetkisi var ve Bakanlığınız, bu
tesisle ilgili olarak imar planlarını değiştirdi. Çorlu
halkının, Tekirdağ halkının, yerel yönetimlerin
iradesi bu olmamasına rağmen,
Bakanlığınızın, tüm yetkiyi üzerine alarak kimseyi
dinlemeden bu değişikliği yapmasını doğru görüyor
musunuz? Bunu Trakya ve Tekirdağ halkına bir haksızlık
olarak nitelendirebiliyor musunuz?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Köprülü.
Sayın Gök
LEVENT GÖK (Ankara) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakanım, bayramdan önce Atatürk Orman
Çiftliğiyle ilgili verdiğimiz bir araştırma önergesi ne
yazık ki reddedildi. Atatürkün hibe ettiği Atatürk Orman
Çiftliğinin korunmasına yönelik verdiğimiz araştırma
önergesinde ciddi kaygılarımızın olduğunu
belirtmiştik. Dün, Ankara Büyükşehir Belediyesi, hayvanat bahçesi
yapmak istediği alanın büyüklüğünü 30 hektardan 213 hektara
yükselten bir karar aldı, daha doğrusu, bu kararda bu alanın
birinci derece sit alanından üçüncü derece sit alanına
düşürülmesine dönük bir karar alındı ve plan notlarında da
yapılaşma için 0.10 emsal belirlendi. Bu, 213 bin metrekare
kapalı alan demektir Sayın Bakanım. Bu konudaki hassasiyetimizi
lütfen dikkatle not ediniz. Atatürk Orman Çiftliği, Melih Gökçekin
babasının malı değildir, çiftliği değildir.
Burası, tarım için Atatürk tarafından hibe edilmiştir,
amacına ancak bu şekilde uygun kullanılabilir. Böyle, belediyede
yapılan bu tasarrufların önlenmesini sizden talep ediyoruz. Gerekli
davaları zaten açacağız.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Gök.
Sayın Işık
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Sayın Bakanım,
Erzincanda Merkez Çarşısında kentsel dönüşüm
yapılacak, onu biliyoruz. Benim asıl sormak istediğim, son iki
üç senedir yapılan binalarda, betonun numunesinin ölçümlerinin düşük
çıktığı bu yeni binalar hakkında herhangi bir inceleme yapacak
mısınız? Onu ben öğrenmek istiyorum, çünkü, şu anda
Erzincanda özellikle iki gündür Rekabet Kurulunun verdiği bu karardan
sonra insanlar tedirgin olmaya başladı. Biraz önce sayın
konuşmacı söylerken Japonyada 100 kişinin öldüğünü,
Türkiyede binlerce kişinin öldüğünü söylüyor. İşte bizim
korkumuz da bu. Erzincandaki yeni yapılan binalarda betonlarla ilgili bir
araştırma yapılacak mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Işık.
Sayın Erdoğdu
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Bakan,
biraz önceki konuşmalarınızda birtakım bilgiler verdiniz.
Diğer bakanlar da bilgiler veriyor. Sizler Türkiye Cumhuriyetinin
bakanısınız. Bazı bilgiler, iktidar olarak veya
kişisel olarak sizin işinize gelmeyebilir ama sizden ricam şudur
ki lütfen, kürsüye çıktığınızda ya
araştırarak, bilmiyorsanız araştırarak,
biliyorsanız da doğruları söyleyerek cevap verin. Demin
diyorsunuz ki Hiç hakkımızda dava açılmadı. Benim soru
önergeme, imzanızla cevabınız var, bir sürü dava
açılmış. Yani bu tip şeylerde biraz daha özenli
olursanız
İsterseniz söyleyeyim, KC Grupun Denizbanka gitmesi
meselesindeki kuruma açılan davalardan tutun onlarca dava var, ben bunun
listesini verebilirim.
Bir diğer husus, sizler, size emanet edilen
yetkilerin ve belgelerin emanetçisisiniz, bu, halkın belgesi. Size
bağlı olan TOKİ kurumundan birçok belge istiyorum, bu belgelerin
birçoğu gelmiyor. Burada Meclis huzurunda tekrar söylüyorum, Ankarada
bulunan Next İnşaata ait belgelerin, ihale şartnamesinin ve
sözleşmesinin bana gönderilmesini sağlayın. Burada
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Erdoğdu.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Bakan, televizyon, yayın
saati dışına çıktığı için üçüncü kez
sorduğum da bu soruyu cevaplayacağınızı ümit ediyorum.
Ataşehirde TOKİ yapılan arsalar sizin
şahsi malınız olsaydı, yüzde 30la, 35le müteahhide verir
miydiniz?
İkincisi; milletvekilleri eskiden, görevleri sona
erdikten sonra üç yıl bu ihalelere giremiyorlardı, şimdi bunu
kaldırıyorsunuz. Bunu, hangi milletvekillerinin talebi üzerine
aklınıza geldi, böyle bir ihtiyaç ortaya çıktı da
kaldırıyorsunuz? Mevcut milletvekillerinin de böyle bir şeyden
yararlanmasıyla ilgili bir hazırlığınız var
mı?
Bunun dışında, henüz tutuklu olan
milletvekilleri masumiyet karinesinden yararlanamazken, devleti
dolandırmakla suçlanan müteahhitler niçin masumiyet karinesinden
yararlanıyorlar? Bu konuda cevap verebilir misiniz?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özel.
Sayın Bakan, buyurun efendim.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; Tekirdağ Çorlu ilçesinde yapılacak katı
atıkla ilgili imar planı talebi tarafımızdan değerlendirilmiştir.
Ancak katı atık tesisi sadece imar planına dayalı olarak
değil, aynı zamanda ÇED raporuna göre de düzenlenmektedir. ÇED raporu
da mahallindeki mahalli yöneticiler, muhtar, belediye başkanları,
sivil toplum kuruluşları, kamunun ilgili kuruluşlarının
temsilcileriyle yapılan toplantı neticesinde verilecek karara göre
değerlendirilmektedir. Buradaki halkın, orada yaşayan
halkın, Tekirdağ Çorlu ilçesinde yaşayan halkın ne
kadarının, yüzde kaçının bu işi istediği
istemediği de orada belli olabilmektedir veya oylama yapıldıktan
sonra belli olabilir. Onun için biz, kamu adına gereği neyse,
doğrusu neyse onu yapmaya çalışıyoruz.
Saygıyla arz ederim.
Sayın Gök milletvekilimizin Atatürk Orman
Çiftliği ile ilgili sorduğu soru; bizim yapmış
olduğumuz yasal düzenlemede Atatürk Orman Çiftliğinin Türkiye
Cumhuriyetinin kurucusu Yüce Atatürkün vasiyetine ve o günkü yasanın
ruhuna uygun bir şekilde koruma ve kullanma dengesi içinde ve
değerlendirme dengesi içerisinde geliştirilmesi için ve
değerlendirilmesi için düzenleme yapılmıştır ve Ankara
Büyükşehir Belediyesi de, Ankara halkının oylarıyla seçilen
bir kurumdur Ankaraya hizmet etmesi gereken, Başkente hizmet etmesi
gereken; dolayısıyla tüm Türkiyeye de mesaj vermesi, hizmet etmesi
gereken bir kurum ve kuruluştur. Bu bakımdan 30 hektar alanda
gerekli, yapılması gereken o hizmetin yeterli olmaması hasebiyle
bu alan artırılmıştır ve burada da imar durumu
verilmemiştir. Verilen yüzde 10 rekreasyon imar hakkıdır.
Buranın yeşilinin, doğasının, tabiatının,
faunasının, florasının, endemik hayatının
korunması için yapılan bir düzenlemedir. Böyle bir düzenleme tüm
dünyadaki bilimsel kurallara uygun bir şekilde araştırılarak
verilmiştir. Saygıyla arz ederim.
Sayın Işık Beyin soruduğu soru çok
haklı bir sorudur. Biz Erzincanda dünyadan ödül alan kentsel dönüşüm
yaptık Çarşı Mahallesinde. Hakikaten, eskiyle yeniyi
Erzincanlılar biliyorlar. Erzincan milletvekillerimiz de, siz de takdir
ettiğiniz için ben teşekkür ediyorum. Fakat son iki üç yılda
yapılan binalarla ilgili Beton deney yapacak mısınız?
sorusu gerçekten takdire değer bir sorudur.
Çok değerli milletvekilleri, şimdi, biz diyoruz
ki: Depremlerde, afetlerde insanlarımız can kaybetmesin. Bunu beraber
yapmamız lazım. Eğer biz bu yasayı
Hayatı korumaya,
insanların canını korumaya, insanların yaşama
hakkını korumaya yönelik yasa
Bir taraftan aynı partinin
milletvekilleri diyor ki: Bu yasaya karşıyız, bu yasa rant
yasasıdır. Ben de ifade etmeye, arz etmeye
çalışıyorum, diyorum ki: Benim ihale yapacak param yok, ihale
yapmayacağım. Bizim elimizdeki parayla kira yardımı
yapacağız, taşınma yardımı vereceğiz.
Vatandaşlarımıza afet kapsamında, Ben bu evde
duramıyorum, ben bu evden çıkacağım, ev alacağım,
param yok, bana kredi desteği verin. diyenlere yardım edeceğiz.
Bizim yasamızdaki durum bu. Öbürünü, esas itibarıyla,
vatandaşımızı bilinçlendirmek, hep beraber bilinçlendirmek
Vatandaşımız kendi evinden şüpheleniyorsa,
vatandaşımızın da sorumlu olması gerekir. Evine gidip
karotla veya başka bir şekilde, yapı denetim
kuruluşlarına, belediyelere, Bakanlığın
kuruluşlarına, üniversitelere kendilerinin deney yaptırması
ve evlerinin depreme dayanıklı olup olmadığını,
binalarında kullanılan betonun, demirin, donatının,
betonarmenin sağlıklı olup olmadığını tespit
etmeleri sorumluluğu vardır. Ama biz bir tehlike görürsek resen de
yapabiliriz. Yapmak sorumluluğu
vatandaşımızındır, arkasından belediyelerindir,
arkasından devletindir ama biz devlet olarak tamamından sorumluyuz.
Eğer tehlikeli bir yer görürsek, gideriz, onun denetimini yaparız;
Erzincanda da yaparız, Hakkâride de yaparız, Tekirdağda da yaparız,
İstanbulda da, Kocaelide de yaparız, yapmak zorundayız ama
esas itibarıyla görevimiz vatandaşa yardımcı olmaktır,
kentsel dönüşüm yapmak isteyenlere, evini yapmak isteyenlere
yardımcı olmaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Özellikle arz ediyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ona yazılı
cevap verin Sayın Bakan.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Sayın Özel burada değildi,
cevabı verdim. Eğer müsaade ederseniz -Sayın Özel burada- bir
dakikada
BAŞKAN Buyurun.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Efendim, Sayın Özel Ataşehirdeki
araziler sizin babanızın olsa siz bunları yüzde 30la verir
misiniz? dedi. Bunu açıkladım. Tekrar arz ediyorum, yüce Meclise arz
ediyorum.
Çok değerli milletvekilleri, bakınız,
Ataşehirdeki arsalar, bizim iktidara geldiğimizden kısa bir
süre önce 50 milyon dolara satılmıştı. Ben de TOKİ
Başkanı olarak savcılığa şikâyet ettim, bununla
şahsen uğraştım, aldığım en ağır
tehditlere karşı durdum ve gittim, onu devlete mal ettim.
Oradaki arsaları biz nasıl ihale ediyoruz?
Açık ihaleyle. SPKya bağlı ekspertiz firmalarından tespit
edilen değere göre arsanın değeri kaç lira? 100 lira. Arsayı
bir nevi satışa çıkıyoruz, diyoruz ki müteahhide: Siz bu arsamıza
kaç lira verirsiniz? En yüksek verene -diyelim ki 100 liralık arsaya 200
lira verdiler- artı diyoruz ki: Bana 200 lira vereceksin fakat biz devlet
olarak bu işin içerisindeyiz; güvenlik bakımından içerisindeyiz,
ruhsat olarak içerisindeyiz, denetim olarak içerisindeyiz; O bakımdan,
bize sen 200 lira verirken kaç lira hasılat toplayacaksın,
örneğin 400 lira. 400 liradan daha çok hasılat toplarsan bize
artı pay vermen lazım. O zaman verdiği arsanın
fiyatını esas almak suretiyle yüzde 10, yüzde 5, yüzde 1, yüzde 30,
yüzde 40, yüzde 50 bize pay verecek. Esas olan verdiği oran değil,
esas olan verdiği arsanın değeridir. Ondan sonra da bize
arsanın bedelini öderken sattığı konutların
parası bizim kasamıza giriyor, biz onları alıyoruz,
inşaatı yaptıkça hak edişe göre müteahhide serbest
bırakıyoruz. Bu, böyle bir sistemdir çok değerli
arkadaşlar. Yani bunu soruyu soran arkadaşıma özellikle ifade
etmek istiyorum. Bunu çok daha detaylı bir şekilde sunabilirim, anlatabilirim.
Bu sistem güzel bir sistemdir, dünya tarafından
takdir edilen bir sistemdir. Samimiyetle arz ediyorum, Amerika, Brezilya,
dünyanın birçok ülkesi Bu sistemi bize de öğretin, biz de bunu
yapalım, devletin arazilerini, 50 liralık arsasını 200
liraya satalım
50 milyon dolara satılan Ataşehirin
arsasından devletin kasasına eski rakamla 3,5 katrilyondan fazla -4
katrilyon diyemiyorum ama 3,5 katrilyondan fazla- para koyduk çok değerli
arkadaşlar.
İstirham ediyorum, rica ediyorum yani lütfen bunu
araştırın, bunu konuşalım, tartışalım,
paylaşalım, beraberce bir fikir etrafında buluşalım.
Hatamız varsa cezamıza razıyız biz.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Beraber bir
televizyon programında konuşalım Sayın Bakan.
ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Etmeyin, eylemeyin
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Beraber bir
televizyonda konuşalım.
ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Değerli arkadaşlar, istirham
ediyorum
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O SPK uzmanlarının
belgeleri iptal edildi, biliyorsunuz değil mi?
ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Bakınız, bunlar ülkeye zarar
verir, bunlar vatana zarar verir, bunları yapmayın.
Şunu da söyleyeyim, müsaade edin: Bakınız,
oradan, bir firma ihalelerden sadece müşavirlik yaptı diye yüzde 8
pay alıyordu. Ben mahkemelere gittim, uğraştım. Burada
CHPli arkadaşlarımız karşı çıktı, çok sert
karşı çıktı. Devletten 1 katrilyon para alacaklardı,
kendim burada gece gündüz gittim milletvekillerine yalvardım
yakardım, dedim ki: Bu parayı bizden alıyorlar. Aman, bir kanun
yapalım, bundan kurtaralım; 1,5 katrilyon devletten para alacaklar.
CHPli milletvekilleri buna çok sert bir
şekilde karşı çıktı, Anayasa Mahkemesine gittiler.
Anayasa Mahkemesinden ben kendim sözlü müdafaa istedim, gittik, Anayasa
Mahkemesinden davayı kazandık, devleti yine bu Ataşehirdeki
davalardan dolayı 1,5 katrilyon koruduk. Yani bunları biz hep çok
tartışırız ama, bunu defaten anlıyoruz ama sizi anlayamıyoruz.
Tekrar sevgiyle, saygıyla arz ederim.(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Bakan, bu
arsaları değerlendiren SPK uzmanlarının belgeleri sırf
arsaları düşük değerlendirdiler ve devleti zarara soktular diye
iptal edildi mi, edilmedi mi? Bunu Sayıştay raporu söylüyor, ben
söylemiyorum Sayın Bakan.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Erdoğdu,
zabıtlara geçti.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben başka bir şey
söylüyorum: Arsa şahsi malınız olsa bu şekilde verir
misiniz?
BAŞKAN Bir dakika efendim, bir dakika
ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Sayın Başkanım, müsaade eder
misiniz.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan, bir dakika süre
veriyorum.
ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Arkadaşlar, benim hakkımda bir
dava açılmışsa -yaptığım 35 bin ihaleden mutlaka
dava açılabilirdi- soruşturma açılmışsa, ben, burada,
yüce Meclisin huzurunda söz veriyorum, bu dakika istifa edeceğim;
milletvekilliğinden de Bakanlıktan da istifa edeceğim! (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Eğer siz bunu
doğru demiyorsanız kendinize ne dersiniz? Ben istifa ediyorum.
Eğer benim hakkımda TOKİdeki 35 bin ihaleden bir
soruşturma, bir dava varsa istifa etmeye hazırım. Bugün istifa
ediyorum.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Onlar istifa
etsinler.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Siz karşılığında
kendiniz için ne diyorsunuz? Varsa getir. Elinde ilam var mı? Elinde ilam
var mı açıldığına dair? Getir.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkan
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Getir, istifa edeceğim. İstifa
etmezsem şerefsizim. Siz kendinize ne diyorsunuz? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) İstifa etmezsem şerefsizim. Getir,
var mı? Hoca hakkında açılan geç teslimden dolayı
davaları mı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkan, müsaade ederseniz kürsüde
Önemli bir iddia var.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Yazıklar olsun!
BAŞKAN Bir saniye.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Hakaret de var.
İki dakika söz hakkı istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, bir dakika da siz.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan, böyle usul
var mı ya?
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Neye istinaden
veriyorsunuz Sayın Başkan?
BAŞKAN Lütfen, bir dakika.
Buyurun.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
9.-
İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdunun, Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Birincisi: Ben
Sizin hakkınızda dava var. demedim.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Öyle dediniz.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Siz Kurum hakkında
dava yok. dediniz, ben de kurumlar hakkında olan, açılmış
yolsuzluk davalarından bahsettim. Hiç bunu
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Kurum hakkında açılan bir
yolsuzluk davası varsa
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Bakın, ben şunu
söylüyorum, hiç boşuna şey yapmayın
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon)
onu ben kendi üzerime kabul ediyorum.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Sayın Başkan,
İç Tüzük
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) 550 kişi gelseniz,
kellemi kesseniz, yolsuzlukla mücadele konusunda
kararlılığımdan dönmem. Beni dinleyin.(CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Hayır, olmadı.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) İki: Benim
iddialarım ortada. Benim bu kürsüde ettiğim iddialar ortada.
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) İşiniz
gücünüz şov yapmak.
BAŞKAN Arkadaşlar, bir dakika. Sükûnetle dinleyelim.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Çıkalım
konuşalım. Eğer iddialarımı belgelendiremezsem
MEHMET YÜKSEL (Denizli) Niye belgeyle
çıkmıyorsun? Buraya belgeyle çık.
BAŞKAN Beyler, bir dakika.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Bakın, ben
söylüyorum: Eğer iddialarımı belgelendiremezsem milletvekilliği
görevinden istifa edeceğim, bir daha Meclisin önünden geçmeyeceğim
ama iddialarımı belgelendirirsem Sayın Bakan da istifa edecek.
MEHMET YÜKSEL (Denizli) Ağabeyciğim, belgeyle
çık!
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Hodri meydan!
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Erdoğdu.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Beş dakika söz istiyorum, sataşma
yapıyor.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Buyurun, hodri
meydan! İstediğiniz televizyon kanalı, istediğiniz
şey
Her kanal olabilir.
BAŞKAN - Sayın Erdoğdu, lütfen
oturalım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Aykut, ben de seninle beraber
istifa edeceğim.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Hadi bakalım
Sayın Bakan.
BAŞKAN Sakin olalım arkadaşlar, tamam.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gökün; Kamu İhale Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (2/901) (S. Sayısı: 336) (Devam)
BAŞKAN - Madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Teklifin 2nci maddesindeki
yayımı ibaresinin (1.1.2050) olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi Haydar
Akar Gürkut
Acar
İstanbul Kocaeli Antalya
Aykut Erdoğdu Muharrem
Işık Ali
Sarıbaş
İstanbul Erzincan Çanakkale
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye
katılıyor musunuz?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Bakan?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Kim konuşacak Sayın Hamzaçebi?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Ali Sarıbaş.
BAŞKAN Sayın Sarıbaş, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
VURAL KAVUNCU (Kütahya) 2050 erken olmuş, 2100
olsun.
ALİ SARIBAŞ (Gaziantep) Dokuz ay beklersen
sen de erken olmazsın.
BAŞKAN Lütfen, lütfen
Sakin olun arkadaşlar.
ALİ SARIBAŞ (Gaziantep) Değerli
Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle,
Sayın Bakanımız konuşmasında, kanunla ilgili
konuşmasında şunları söyledi: 35 bin ihale yaptık ve
IMFye, 2001 yılında, bu yasa çıktığında,
Uluslararası Para Fonuna borcumuz vardı. dedi. Burada şunu mu
demek istedi acaba? Bu yasalar o zaman çok doğruydu, paramız
vardı, o günkü ihale şartları ve o günkü ihaledeki
kanunlarımız, eşit fırsat ve yedirmeyen, içirmeyen,
yandaşımızı doyurmayan bir ihale kanunu üzerinde
değişiklikte ısrar ettik ve kalıcı mıydı?
anlamını taşıyor. Ben böyle anlıyorum. O zaman -borçlarımız bitti, para
çoğaldı- yedirelim, içirelim
anlamı çıkar. Şimdi, İdareye inisiyatif verilmedi ve
ihaleye giren şahısların da haberi olmadan, haberi
olmadığı için de burada irat kaydediyoruz. diyor.
Sayın Bakanım, sayın
konuşmacılar; kendi kurduğunuz UYAP var, UYAP. Artık
girersiniz İnternetinize, oradan soruşturma açıp
açmadığını şirket bilir. Gene, KİKin
İnternet sayfasında devamlı yazılır.
Yine, ben ihaleye giren ve gerçekten, bir mimar olarak
girdiğimde ben saf mıyım benim hakkımda soruşturma
açılıp açılmadığını bilemeyecek, takip
edemeyecek kadar? O zaman, o ihaleye girecek firmanın sahibi ya da tüzel
kişisi ya da yöneticisi bu kadar safsa ondan da zaten ihaleyi bitirme
şansı beklenmez. Böyle bir yutturmaca, kandırmaca yapmayın
halkımıza, lütfen. Bunun adı başka bir şey. Bunun
adı şu: Bayramdan önce getirilen bu
hızlandırılmış, bu maddenin, 4734 sayılı
İhale Kanununun 11inci maddesinin 27 kez değiştirilmesi,
2001den beri 45 kez değiştirdiğiniz bu İhale Kanununun,
gece yarısı bu saatte görüştüğümüz
Niye bu kadar
hızlı ve heyecanlısınız? Burada doğru bir
şey var. Doğru tespit şu: Bundan sonra ihaleye girecek üç
yıllık milletvekilleri, belediye başkanı seçilemeyenler,
TOKİdeki yeni çıkacak büyük ihale ve rantlar; bu arada
affedilmiş ya da suçlu olmuş ya da soruşturma
açılmış insanlar, bu kadar hızlı bir şekilde bu
gece yarısı alınan bu maddeden sonra geçirilmeye mi
kalkışılacaktır? (CHP sıralarından
alkışlar) O, az önce arkadaşım Erken mi doğdu? diyene
bunları dinletmek istiyorum. Bu erken doğum, bu yasanın
doğmasıdır.
RECEP ÖZEL (Isparta) Çan termal ne oldu?
BÜLENT TURAN (İstanbul) Çana gel, Çana.
ALİ SARIBAŞ (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, bu kadar basit değil. Bir ihalede üç ayak
vardır: Bir tanesi kamu çalışanı, bir tanesi müteahhit,
yüklenici, bir de siyasi ayağı vardır.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) O, sizin
kafanıza göre öyle.
ALİ SARIBAŞ (Devamla) Bu dönem içerisinde,
siyasi yüklenicilerle birlikte, yükleniciyle birlikte acaba bu ranttan
hızlı bir şekilde seçimlere hazırlanmak mı geçiyor?
Değerli arkadaşlarım, onun için
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Lütfen dinler misiniz.
O zaman, ihalenin irat kaydedilmesine -bugünkü
çıkardığınız, herkesin olacağı ihaleye giren
A şahsının- soruşturmayı savcının gizli
yapmasına rağmen, onun hakkında soruşturma yapıp
onunla ilgili soru ve soruşturmasını yapmayacak mıdır?
Burada bir sürü hukukçu arkadaşımız var. O insanın ihaleden
haberi olmama şansı var mıdır? Akşamdan beri
dinliyorum, lütfen, uyutmayın
halkımızı. Yok böyle bir anlayış. Onun için de
kandırmayın bu irat kaydedilen kelimesi arkasında.
Halkımız, artık, bir ihalenin ülkede menfaatleri
doğrultusunda şeffaf, rekabet ortamı içerisinde, gerçekten,
kişiye, şahsa davetiye, şirkete davetiye çıkarır gibi
değil, burada tekel, eskiden olduğu gibi, tekrar kendi
yandaşlarımız içerisinde çantacı müteahhitler
yaratmayalım. Bunlara af yetkisi vermeyin çünkü burada
vicdanınız sızlar. Bu hepimizin parası. Bugün Sayın
Bakan TOKİde param yok. diyor ama ihalelerinizde... 35 bin değil,
inşallah 70 bin ihale yapın ama ihale, rekabet ortamı
içerisinde, doğru yapıldığı sürece
Nasıl?
Projenin bir bütünlüğü içerisinde, parça parça değil. Karayollarında
bile, hepsi bütünken,
Çok teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sarıbaş.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar
yeter sayısını da arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 2nci
madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Haluk
Eyidoğan, İstanbul Milletvekili.
Sayın
Eyidoğan, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AK PARTİ sıralarından buraya gelip
konuşma yapan bir milletvekiliniz sabırdan bahsetti. Biz de çok
sabırlıyız. Bu kanun teklifinin gelişinden
şu ana kadar gerçekten biz de çok sabırlıyız çünkü daha
başlangıçta kanun teklifi Komisyon üyelerinin görüşüne
geldiğinde 48 saat kuralını bile uygulamadınız. 18
Ekimde Komisyondan çıktı bu kanun teklifi, görüşüldü ve 1
Kasımda da buraya geldi. Bu ne acele, neyin acelesi bu? Usul hakkında
birçok tartışma yapıyoruz burada yani usulsüzlüklerle ilgili
tartışma yapıyoruz. Bakın, İç Tüzükün 20nci
maddesinin gerekçesine göre, bayındırlık, imar, iskân,
ulaştırma ve turizm işleri ile ilgili kanun tasarı ve
teklifleri, kanun hükmünde kararnameler ve uluslararası anlaşmalar
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonuna
havale ediliyor, değil mi? Siz ne yaptınız? Kamu İhale
Kanunu değişiklik teklifini bu Komisyona getirdiniz. Saatlerdir
tartışıyoruz, hukuki tartışmalar yapıyoruz. Peki,
bu kadar hukuki ağırlıklı tartışmalar
yapıyoruz, niye bu Kamu İhale Kanunundaki değişikliği
Adalet Komisyonuna sunmadınız? Biz bu konuda ısrarcı olduk
Komisyonda, defalarca söyledik, orada kayıtlara geçti. Bu kanun
teklifinin, değişiklik teklifinin Adalet Komisyonuna girmesi
gerekir. dedik, sokmadınız acelenizden. Dolayısıyla, bu
kanun teklifinin yeri önce Adalet Komisyonuydu, burada da usulsüzlük yaptınız.
48 saat konusunu söyledim. İç Tüzükün 36ncı maddesine göre, komisyona
havale edilen teklifin 48 saat bekleme süresi geçmeden komisyon gündemine
alınmaması lazım. Telefon ettim Sayın Komisyon
Başkanına, dedim ki: 48 saat kuralını
uygulamıyorsunuz. Onunla da anlaşamadık ve Komisyonu 18 Ekimde
topladık. Komisyonda Sayın Bakan yoktu, Sayın Bakanın
yerine bırakacağı temsilen kimse yoktu, bir saat onu bekledik.
Buyurun, bir usulsüzlük daha. Şimdi, bu kadar usulsüzlükle geldik bugüne,
burada da hâlâ usul tartışmaları yapıyoruz, ondan sonra
sabır istiyorsunuz. Biz mi sabredeceğiz, siz mi sabredeceksiniz bu
kadar usulsüzlükte?
Ayrıca, diğer bir usul uygunsuzluğu yine
Kamu İhale Kanununun 53üncü maddesinin (b) bendinin son
paragrafındaki kurala uymamanızdır. Buna göre Kamu İhale
Kurumu, Kurul kararıyla bu Kanunun ve Kamu İhale Sözleşmeleri
Kanununun uygulanmasına ilişkin standart ihale dokümanı, tip
sözleşme, yönetmelik ve tebliğler çıkarmaya yetkilidir.
yazıyor. Kanunda yapılan düzenlemeye göre, Kamu İhale Kurumu
mevzuat düzenleme yetkisine sahiptir. Bu bağlamda,
Bayındırlık Komisyonu Kamu İhale Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun
görüşmeleri sırasında Kamu İhale Kurumundan görüş
almalıydı. Bunun yanı sıra, Komisyon, Sayıştay ve
üniversitelerden de görüş almalıydı ama maalesef Komisyon, bu
görüşleri yeterince alamadan görüşmeye girmiştir. Birçok usul
hatası manzumesi içerisinde aceleci bir davranış
sergilenmiştir. Şimdi, bu acelecilik nedeniyle bizim kafamızda
bir sürü şüphe uyanıyor ve bunları tartışmak
istiyoruz. Benden önce konuşan tüm milletvekillerimiz, Cumhuriyet Halk
Partisi milletvekilleri sizin yarattığınız bu
şüphelerden dolayı üzerine basa basa konuşuyorlar, Acaba
yangından mal mı kaçırıyorsunuz? diyorlar, yoksa adaletin
terazisinden bazı ihalecileri mi kaçırıyorsunuz? Bunu çok
yakın bir zaman içerisinde hepimiz göreceğiz.
Şimdi, bakın, Türkiye Müteahhitler
Birliğinin bir anketi var, Türkiye Müteahhitler Birliğinin anketi
birçok kesimle yapılmış. Diyor ki: Müteahhit ile ilgili
toplumdaki temel görüş depremde sorumluluk, iş ahlakı ve
dış ilişkilerde ülkenin itibarı olarak
sıralanmış. Araştırmada, vatandaşların özel
sektöre güvenmemesi de önemli bir sonuç olarak ortaya çıkmış.
Siz de diyorsunuz ki Cumhuriyet Halk Partisi vekillerine Güvenin. Bu anketler
bile göstermiyor. Özel sektöre güven düzeyinde ankete cevap verenlerin yüzde
23,2si hiç güvenmezken, yüzde 21,3ü çok az ve yüzde 35,37si de biraz
güveniyor ve siz, Kamu İhale Kanununda ayrıcalık getiriyorsunuz
halkın güvenmediği bu müteahhitlere. Ve çok güvenenler de ne kadar
biliyor musunuz? Yüzde 4,4. Fikir belirtemeyenler ise yüzde 2,3.
Şimdi, bakın, gazetelerde çok yeni bir haber
var: Davalı müteahhide ihale. Van depreminde yaptığı
konutlar yıkılan ve Ercişte müteahhitlik yapan bir
kişinin, taksirle 1den fazla kişinin ölümüne sebep olmak suçundan
hakkında işlem başlatılmış. Bu şahıs
için Erciş Cumhuriyet Savcılığı tutuklanma talep
etmiş ancak Ağır Ceza Mahkemesi bu talebi reddederek tutuksuz
yargılanmasına karar vermiş. Tutuksuz yargılanan bu
şahıs deprem sonrasında ne yapmış biliyor musunuz?
İki kamu ihalesine daha girmiş. Bu kişinin Erciş Asliye
Ceza Mahkemesinde taksirle 1den fazla kişinin ölümüne neden olması
suçlanmasıyla yargılanmasına bilirkişi raporu neden
olmuş. Ne demiş Karadeniz Teknik Üniversitesinin bilirkişi
raporu: Statik proje ve statik projede hesap raporu bulunmuyor. Yapıp da
yıkıldığı binalar, kolon, kesi, donatı
alanı, döşeme, kesit gibi projeler de yok. Yaptığı
apartmanın ne zaman yapıldığı belli değil,
malzemelerin sınıfı da belli değil. Böyle gidiyor.
Dolayısıyla, bu şahıs, iki kamu ihalesine girmiş.
Şimdi, bakın, geçenlerde şöyle bir
yazı çıktı gazetelerde: TOKİye 21.127 tazminat davası
açılmış. Neden? Çünkü TOKİnin iş
yaptırdığı müteahhitlerin yaptığı birçok
hatalardan dolayı. Sayıştayın TOKİ eleştirisini
okuyorum. Lütfen, dikkatinizi çekiyorum.
Toplu Konut İdaresi Başkanlığına
bir eleştiri de Sayıştaydan geldi. Konutların zamanında
teslim edilememesi ve yüklenici firmaların hizmet kusurları yüzünden,
2009 yılında 3.031 olan dava sayısı 2011de 25.215e
çıkmış. Raporda, aynı dönemde ödenen tazminat tutarı
300 bin liradan 36,5 milyon liraya ulaşmış. Kim bu işleri
yapanlar? TOKİ müteahhitleri. Bunlar şimdi davalı. Bunlar ne
yapacak? Sizin bu çıkarmaya çalıştığınız
kanun teklifi değişikliğiyle hepsi ihalelere girecekler.
Yaptıkları incelemeyle TOKİnin âdeta röntgenini çeken
denetçiler -Sayıştay- kurumun ödediği tazminat
tutarının son üç yılda 7 kat arttığına dikkat
çekerek, yönetime Daha düzgün müteahhitlerle çalışın. diyor
raporunda.
Daha düzgün müteahhitlerle çalışın
Sayın Bakan.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Çok doğru bir şey.
HALUK EYİDOĞAN (Devamla) Evet.
Vaktim az kaldı.
Bakın, okullar depremde yıkılıyor.
Millî Eğitim Bakanlığı
Türkiye Büyük Millet Meclisinin
2010da bir Deprem Araştırma Komisyonu var, onlar bir
araştırma yapıyorlar. Okulların yüzde 12sinin
güçlendirilmesine imkân olmadığı, yüzde 64ünün öncelikli olarak
güçlendirilmesi gerektiği belirtiliyor. Okullar içinde sadece yüzde
9-10luk bir oranın sağlam olduğu söyleniyor. Kim yaptı bu
kamu yapılarını, kamu binalarını? Kamu ihalelerini
alan müteahhitler yaptı. Bu süreç böyle devam edemez. Bu manzaralar
ortadayken, şimdi, siz, okullarımızı, kamu
binalarımızı bu hâle getiren müteahhitlerin davaları
sürerken İhale alabilirsiniz. diyorsunuz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Eyidoğan.
Şahısları adına Hacı Bayram
Türkoğlu, Hatay Milletvekili.
Sayın Türkoğlu, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Hatay) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; 336 sıra sayılı
Kamu İhale Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, bu kanun teklifi üzerinde katkı sunan
değerli konuşmacılara, milletvekillerimize en kalbî
şükranlarımı sunuyorum, teşekkür ediyorum.
Kamu İhale Kanununun ceza hükümlerinde isteklilerle
ilgili bir taraftan ihaleye katılma yasağı verilirken diğer
taraftan da geçici teminatlarının bir şekilde irat kaydedilmesi
hem hukuki, hem insani hak ve hem de anayasal bakımdan bir
aykırılık teşkil etmektedir. Bize bu yasa teklifi, bu
ikilemi ortadan kaldıracak, dolayısıyla mağdurların da
mağduriyetini ortadan kaldırmaya fırsat tanıyacak bir yasa
teklifi niteliğindedir.
Bu 3üncü madde yürütme maddesidir. Yasalaştığı
takdirde ben bu maddenin, bu teklifin hayırlı olmasını
temenni ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Türkoğlu.
İkinci konuşmacı Sayın Mustafa
Şahin, Malatya Milletvekili.
Sayın Şahin, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ŞAHİN (Malatya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 336 sıra sayılı Kamu
İhale Kanunu hakkındaki değişikliğin 3üncü maddesi
hakkında şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten bu kanun değişikliğiyle
alakalı mağduriyeti olan arkadaşlarımızın,
şirketlerin, şirket ortaklarının ve tüzel kişilerin
haksızlıklarının giderilmesi noktasında yapılan
güzel bir çalışma. Emeği geçen bütün arkadaşlara ben
teşekkür ediyorum. Bu kanunla ilgili yapılan düzenlemelerle beraber,
oluşan haksızlıkların giderileceği kanaatindeyiz.
Yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum,
hayırlı olmasını temenni ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Şahin.
Şimdi, madde üzerinde on dakika süreyle soru-cevap
işlemi yapacağız. 3 arkadaşımız sisteme
girmiş.
Sayın Acar
GÜRKUT ACAR (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Kamu İhale Kurumunun resmî web sitesinde
yasaklılarla ilgili bölüm bulunmakta ve dileyen herkes, yasaklı olup
olmadığını veya ihaleye katılanların yasaklanıp
yasaklanmadığını öğrenebilmektedir ancak hakkında
kamu davası olan kişiler için herhangi bir bilgi sekmesi
bulunmamaktadır.
Sayın Bakan, 4734 sayılı Kamu İhale
Kanununun 53üncü maddesi Kurumun yetkilerini belirlemiş, 59uncu
maddesinde ise, Haklarında kamu davası açılmasına karar
verilenler, Cumhuriyet Savcılıklarınca sicillerine işlenmek
üzere Kamu İhale Kurumuna bildirilir. hükmüyle yetki verilmiştir.
Yani hakkında kamu davası açılan kişilerle ilgili
bilgilerin Kurum tarafından derlenerek resmî web sayfasında
yayınlanması gerekmektedir ancak bu işlem
yapılmamaktadır. Neden bu işlem yapılmamaktadır, böyle
bir değişikliğe ihtiyaç duydunuz bugün?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Acar.
Sayın Gök
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, Kuzey Ankara
Kentsel Dönüşüm Projesine 2005 yılının Nisan ayında,
hak sahiplerine maketler ve tanıtım filmleri gösterilerek
başlanıldı ve onlara, otobandan olan evlerin verileceği
ifade edildi. Ancak 2012 Ocak ayında Başbakanın da
katıldığı kura çekilişinde çok ciddi
haksızlıklara uğrayan hak sahipleri çok ciddi eylemler yaparak
seslerini duyurmaya çalıştılar çünkü kendilerine vadedilen
bölgelerin ve özellikle zemin altı dairelerin çıkması üzerine
ciddi haksızlıklara uğradıklarını ifade ettiler
çünkü hak sahiplerinin verdikleri arsalar üzerinde villalar yapıldı
ama kendilerine, zeminin çok altında, bodrum katlardan daireler düştü
ve daha sonra Başbakan ve Büyükşehir Belediye Başkanı bu
haksızlıkları gidereceklerini kendilerine ifade etti ancak
şu ana kadar herhangi bir somut adım atılmadı.
Kuzey Ankara kentsel dönüşüm mağdurları
için şu ana kadar ne yapılmıştır, onu merak ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Gök.
Sayın Erdoğdu
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Değerli
milletvekilleri, biraz önce ben kürsüde konuştuğum sırada
hepiniz tepki gösterdiniz. Ben şimdi tutanaktan okuyorum, Sayın
Bakanın sözü: Gerek benim çalıştığım dönemdeki
sekiz buçuk yılda ve gerekse benden sonraki arkadaşlarımın
döneminde Toplu Konut İdaresi hakkında açılmış bir
dava yoktur, bir soruşturma yoktur. demiş Sayın
Bakanımız.
Şimdi Sayın Bakana soruyorum onlarcası
var, bir tanesini söyleyeceğim- KC Grup isimli firmanın banka
kredilerine teminat verildiği için Toplu Konut İdaresi hakkında
30 trilyon devleti zarara soktuğuna yönelik bir dava var mıdır,
yok mudur? Onlarca dava var Toplu Konut İdaresi hakkında. Ben her
söylediğimi belgeye dayanarak söylüyorum. Beşer şaşar,
eğer yanlış söylersem özür dilerim ama bunu doğru
söylüyorum. Bütün söylediklerim şimdiye kadar doğru, işte
tutanak. İsterseniz bütün iddialarımla ilgili, sadece bu değil,
Sayın Bakanın istediği platformda tartışmaya
hazırım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Demin kendisi çok
ağır laflar kullandı, ben bir cumhuriyet bakanına bunu iade
etmiyorum ama istediği yerde bunları ispatlamaya hazırım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, TOKİde
yaptığınız ihalelerde şartnamede yer olmamasına
rağmen bankalardan TOKİyi kefil yaparak kredi
kullandırtıyorsunuz ihaleyi kazanan firmalara. Bu, diğer ihaleye
katılanlar için haksızlık olmuyor mu? Bunu neye dayanarak
yapıyorsunuz ya da bu finans desteğini sağlayarak ihaleyi alan
firmaya avantaj sağlamıyor musunuz?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akar.
Sayın Bakanım buyurun.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kamu İhale Kurumu sitesinde yasa gereği yasaklılar
yazılmaktadır, belirtilmektedir fakat Yasa gereği hakkında
dava açılanlar bildirilecek, diye şöyle bir şey var: Dava açan
savcılık açtığı yasayı kuruma bildirir. Yine
yasaklama için soruşturma yapılanlar Kamu İhale Kurumuna
bildirilir. Orada Bir sitede yayınlanır. diye bir şey yok,
Bildirme mecburiyeti var, bu bildiriliyor.
Şimdi, dava açılan müteahhitler zaten ihalelere
katılsalar bile, dava gereği, mevcut İhale Kanununa göre,
ihalelere katılsalar bile, ihaleyi kazansalar sözleşmeyi yapamazlar.
Bilinsin, bilinmesin; yapamaz. Bu çok açık bir şekilde
Anayasa
Mahkemesinin kararı var, 4734 sayılı Kanundaki 11inci maddenin
alt fıkralarında bu var, 17nci maddede var, 58inci maddede var,
59uncu maddede bu çok açık bir şekilde var. Şimdi, bunu tekrar
tekrar anlatıyoruz ama bir türlü anlatamıyoruz. Anayasa Mahkemesinin
kararı çok açık çok değerli arkadaşlar, buna bir şey
yapamayız biz. Yaptığımız bu.
Şimdi, yine aynı şekilde, Kuzey Ankara
kura sistemini Sayın Gök söyledi, yerden göğe kadar haklı.
Haklıya Haklı. diyeceğiz biz, teşekkür ediyorum. Orada
büyük bir yanlışlık yapılmıştır. Biz de ona
karşıyız, Sayın Başbakanımız da ona
karşı. Başbakanımız olaya el koymuştur ve orada
haksızlığın giderilmesi için çalışma
yapıyoruz. Hakikaten, kuzeyden, zemin kattan daire almış,
aynı bedel; üçüncü kattan, güneydoğu cephesinden almış
aynı bedel. Bu yanlıştır, yanlışlığı
bizim arkadaşımız da yapsa biz ona karşıyız. Biz
bunu düzelteceğiz, zaten onun için gecikme vardır. Siz de burada
uyardınız; Meclisi uyardınız, beni uyardınız, ben
size yürekten teşekkür ediyorum.
Efendim, Sayın Milletvekilimiz TOKİ
hakkında dava açıldı. dedi. Bir kurum hakkında yolsuzluk
davası açılmaz, şahıslar hakkında açılır
yolsuzluk davası.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ya yolsuzluk konu
değil, siz dava açılmamış. diyorsunuz Sayın Bakan. KC
Grubu davası yolsuzluk davası değil mi?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Bakınız, TOKİ hakkında
belki 150-200 tane dava vardır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) E, öyle demediniz demin.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Öyle demiyorsunuz,
sonra şerefsiz diyorsunuz. Yakışıyor mu size?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Bakınız, şahsım
hakkında ben konuştum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır TOKİ diyor
tutanakta açıkça.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Ben
yolsuzlukla ilgili söyledim.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ben onu
söylemiyorum, demin söylediğinizi söylüyorum. Siz onun için
Şerefsiz diyemezsiniz çünkü ben doğruyu söylüyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi hemen, derhâl özür
dileyin, derhâl özür dileyin.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Ben size Şerefsiz demedim.
Bakınız arkadaşlar, yolsuzluktan
bahsettiniz, yolsuzluk davası şahıslara açılır. Benim
hakkımda, benden sonra da arkadaşlar hakkında bir dava yok.
dedim.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Siz Toplu Konut
İdaresi diyorsunuz Başkan.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) Toplu Konut İdaresinden dolayı
diyorum, düzeltiyorum eğer yanlışsa. Arkadaşlar, yolsuzluk
davası şahıslar hakkında adına açılır. Benim
hakkımda varsa
Aynı sözü söylüyorum, TOKİ hakkında geç
teslimlerden dolayı davalar vardır, bundan dolayı TOKİ
tazminat ödemektedir, ödediğimiz tazminatları da müteahhitlerden
almaktayız, alıyoruz. Değerli arkadaşlar, bundan müteahhitlerde
gecikme oluyor, tüm Türkiyede bunlar oluyor fakat benim şahsım
hakkında bir dava varsa, yine dediğim sözleri tekrarlıyorum veya
benim oradaki arkadaşlarım hakkında varsa söylüyorum. Orada
KCnin yaptığı
Ben şimdi, yani çok ağır laf konuşmak
lazım.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Konunun çok detayına girmeye
gerek yok, böyle bir dava var, siz de biliyorsunuz ben de biliyorum.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Trabzon) - Var, var tabii.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ama sonra Yok. diyorsunuz
Sayın Bakan, ben zor durumda kalıyorum. İtibarım
sarsılıyor arkadaşların karşısında.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tutanak açık.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Trabzon) Arkadaşlar, bakınız, TOKİnin
açtığı yüzlerce dava var, TOKİnin hakkında
açılan dava da var. Açılan dava nedir? TOKİyi
dolandırmış birisi, TOKİ dava açmış,
dolandırıcı
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Tutanak ortada, daha neyi iddia
ediyorsun?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Trabzon) Arkadaşlar, lütfen çarpıtmayalım, TOKİnin
hakkında açılan dava var, TOKİyi dolandıranlar
hakkında açılan davalar da var, TOKİ hakkında geç teslimden
dolayı veya kusurlu işlerden dolayı açılan davalar da var.
Biz bunları müteahhitlerden tazmin ediyoruz.
Çok değerli arkadaşlar, bakınız, burada siz bizi
yolsuzlukla itham ettiniz, biz de onun üzerine bunları söyledik usulsüzlükle
itham ettiniz. İhalelerle ilgili bizim hakkımızda bir dava var
mı? Var mı benim hakkımda ihalelerle ilgili bir dava?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Bakan, siz diyorsunuz
ki: Toplu Konut İdaresi hakkında yok. Ben buna itiraz ediyorum.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Trabzon) Ama, yolsuzlukla ilgili, ihaleyle ilgili
(AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
Arkadaşlar
BAŞKAN Lütfen, lütfen
Sakin olalım.
Evet, Sayın Bakan
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR
(Trabzon) Sayın Akar TOKİ müteahhitlere kredi
kullandırıyor. diyor. Biz müteahhitlere kredi
kullandırmıyoruz. Müteahhitlere kredi kullandırmıyoruz biz,
kendileri kredi kullanıyorlar. Biz ne kredi veriyoruz ne kredi
kullandırıyoruz.
Arz ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
Değerli arkadaşlarım, madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Bakan, bir özür dileyeceksiniz
herhâlde.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Bize çok haksızlık
ettiniz Sayın Bakan, çok ayıp ettiniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tutanak açık.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Bu kadar yüreğim yanıyor
bu konuda, çok nazik konuşuyorum, siz neler söylüyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir özür dileyeceksiniz herhâlde. Hani Özür
dilerim. diyordunuz, hadi, buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkanım, Sayın Bakanın beyanı tutanakta yer
alıyor. Ben burada duydum, yetinmedim tutanağa bakıyorum.
Sayın Bakan diyor ki: Gerek benim çalıştığım
dönemdeki sekiz buçuk yılda ve gerekse benden sonraki
arkadaşlarımın döneminde, Toplu Konut İdaresi hakkında
açılmış bir dava yoktur, bir soruşturma yoktur. Şimdi
çok iddialı bir cümle söylüyorsunuz Sayın Bakan ve devamında
yine başka şeyler söylüyorsunuz. Şahsım değil
TOKİ hakkında açılmış olan davaları da kabul
ediyorum. dediniz. Sayın Aykut Erdoğduda bunun doğru olmadığını
ispat etti. Şimdi, size düşen Sayın Bakan
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İstifa etmek!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
bu
beyanınız nedeniyle Sayın Aykut Erdoğdudan özür dilemek.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.
Sayın Bakan, buyurun efendim.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
10.-
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın,
İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdunun şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Çok değerli arkadaşlar, şimdi
bazıları uyur onları uyandırırsınız ama
bazıları da uyku numarası yapar ona ne yapsanız uyanmaz,
uyanmak istemez, uyuyorum numarasına devam eder. Ben orada TOKİ
kelimesini kullanmış olabilirim buradan maksat
şahıslardır. Siz TOKİyi, devleti zarara
uğrattınız, ihalelerden yanlışlık
yaptınız. derken şahıslar hakkında böyle bir dava
açılır. TOKİ hakkında dava, diyorum, şu anda, elli
tane, yüz tane, iki yüz tane, beş yüz tane dava vardır, TOKİnin
açtığı davalar da vardır, TOKİyi dolandıranlara
açılan davalar vardır, TOKİnin yaptığı kusurlu
işlerden dolayı vatandaşların açtığı davalar
vardı,r bunları biz tazmin ediyoruz, müteahhitlerden de bunu
alıyoruz çok değerli arkadaşlar. Biz orada
Siz derken çok
dikkat etmek lazım. Buradaki Meclis, yüce Meclis ne anladı? Siz benim
şahsımı suçladınız
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ben şahıs
suçlamadım, hayır.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon)
ben de şahsım hakkında bir
dava olup olmadığını ifade ettim yanlış bir dil
sürçmesi olabilir şimdi düzeltiyorum. Maksatlı olmak günahtır,
yazıktır. Ben bunu size demiyorum, ben arkadaşlarıma
söylüyorum, kendime söylüyorum, size katiyen söylemiyorum.
Şimdi, ben diyorum ki: Ey arkadaşlar, yüce
Meclis; ben yel değirmeni kuruyorum, yel değirmeni. Siz bana
diyorsunuz ki: Suyu nereden getireceksin? Yahu diyorum ki: Rüzgârla dönecek
bu. Ya ben anlamam, suyu nereden getireceksin? Ya bu değirmen ama bu
değirmen yel değirmeni, yel. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Lütfen arkadaşlar, bu kadar izansızlık
olmaz. Siz beni suçluyorsunuz, siz bana hakaret ediyorsunuz, ben
konuşmayacağım... Biz hakarete hakaretle cevap vermeyiz.
Hakarete, kendi yaptıklarımızı ve
yapmadıklarımızı söyleyerek cevap veririz. Siz beni
suçlarken
Ben, sekiz buçuk yıl yaptığım TOKİ
Başkanlığında, 35 bin, irili ufaklı ihale yaptım.
Orada, siz teşekkür edecekken
Ya, be kardeşim, bizim dönemimizde
belediye başkanları da hapse atıldı, üst düzey bürokratlar
da hapse atıldı, hâlen hapiste yatan adamlar var, bize yakın
olan adamlardan hapiste olanlar var. Benim gözümün yaşına da ne siz
bakarsınız ne Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı bakar ne
Türkiye Cumhuriyetinin savcısı bakar, ben de şimdi hapiste
olurdum. Diyorum ki: Sekiz buçuk yıllık TOKİ döneminde, daha
önceden de İstanbulda yaptığım -dört buçuk sene-
KİPTAŞ Genel Müdürlüğü döneminde, yine Ankara Belediyesinde
yaptığım -bir yıl- Metropol Genel Müdürlüğü döneminde
hakkımda açılan bir dava varsa, bırakın davayı, bir
soruşturma varsa, dediklerimizi tekrar ediyorum. Bir şeyi
saptırmayın. Lütfen, çok değerli arkadaşlarım,
görüyorsunuz yani iş yapacaksın
Peki, biz yanlış konuşuyoruz,
diyoruz ki Türkiye dünyada 16ncı ekonomi değil. Peki, 2002
yılında yüzde kaç faiz veriyordunuz bankadan para
aldığınız zaman, yüzde kaç?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Bakan ne yapıyor?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Bakan,
biz de bir cevap verebilir miyiz lütfen.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Yüzde 30. Şimdi ne kadar veriyorsunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bu kaç dakika konuştu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Şimdi kaç? Yüzde 5, yüzde 7. Enflasyon
kaçtı, gecelik enflasyon? Yüzde 400. Şimdi kaç? Yüzde 5.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aynı miktarda süre
vereceksiniz!
BAŞKAN Size de vereceğim. Merak etmeyin,
sakin olun.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Siz güneşi balçıkla sıvamaya
kalkmayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yedi dakikadır konuşuyor.
BAŞKAN Soru soruyorsunuz, cevap veriyor. Sakin
olun, vereceğim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Soruya cevap vermiyor, başka
bir şey yapıyor şu anda.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Çarpıtmaya kalkmayın.
Bakınız, ben size şunu da söyleyeyim:
Şimdi, ezkaza
Müsaade edin, çok hakaret ettiniz, ben hakaret etmiyorum,
biz yaptıklarımızı söylüyoruz. Katiyen, ne kavga yapmak
niyetim var ne de hakaret etmek niyetim var. Ben suç yaparsam özür de dilerim,
el de öperim, hiç yapmam, alnından da öperim ama şunu söyleyeyim, çok
değerli arkadaşlar, şunu ifade ediyorum çok değerli
milletvekilleri: Bizim, 2002 yılının sonunda
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, bunun konuyla ne alakası
var Allah aşkına!
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Müsaade edin arkadaşlar.
Türkiye
Cumhuriyetinin hazinesinde 25-27 milyar dolar para vardı.
Şimdi, 115 milyar dolar para var. Bu da mı
yanlış? Ha, şu geliyor aklıma: Şimdi, siz bize
Gidin. diyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, soru-cevap
bitti.
BAŞKAN - Bir dakika
Bir dakika efendim.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Bizim iktidardan gitmeye hiç niyetimiz yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sakın iki dakika vermeyin.
BAŞKAN Siz sakin olun lütfen, vereceğim ona
da.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Ama, ezkaza biz iktidardan gitsek sizin
duracağınız altı ay. Altı ayda
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Niye susmuyorsun kardeşim?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ne demek niye
susmuyorsun ya!
BAŞKAN Soru sordunuz, bir dakika
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) İki saattir
BAŞKAN - Vereceğim size de efendim, susun,
dinleyin.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ama Sayın
Başkan, bu kadar olmaz ki!
BAŞKAN Size de söz vereceğim.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Sizin foyanız çıkacak,
yolsuzluğa batacaksınız, hazinedeki parayı da
bitiremeyeceksiniz, 5-10 milyar lira yiyeceksiniz, gideceksiniz.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Gerçekten, bu
ayıp değil mi?
BAŞKAN Rica ediyorum yani ya
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Öyle oldu, İstanbulda
İSKİde öyle oldu, Ankarada öyle oldu, devlete geldiniz öyle oldu.
En fazla duracağınız altı ay. 110 milyar paraya göz
dikmeyin, o parayı bitiremezsiniz, öyle kolay bitmez.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ya ne alakası
var bunun bu konuyla ya?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Sizin derdiniz, biz hazineyi doldurduk,
IMFye borcu kestik, ekonomiyi büyüttük, işler tıkır
tıkır yürüyor, Acaba biz nasıl geliriz de çarparız. onun
peşindesiniz. Bundan o anlaşılıyor; o, şimdi derdiniz
o. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bak nasıl çarparız, onun
peşindesiniz
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Sayın Aykut Bey, lütfen
BAŞKAN Teşekkürler
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon)
senden özür dileyecekmişim, öyle mi?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Nasıl
çarparız onun peşindesin...
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Öyle mi? Yazıklar olsun sana,
yazıklar olsun! (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Bakan, sağ olun.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Doğru
konuş, doğru konuş sen! Ne diyorsun sen?
BAŞKAN Sayın Erdoğdu, lütfen
Sayın Hamzaçebi, cevap vermek üzere Sayın
Erdoğdu mu, kim konuşacak efendim?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ben
konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Erdoğdu, buyurun.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BÜLENT TURAN (İstanbul) Niye konuşuyor
Sayın Başkan?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Niye
konuşuyor?
BÜLENT TURAN (İstanbul) Hangi maddeye göre söz
verdiniz? Niye söz verdiniz?
BAŞKAN - Efendim, müsaade edin, tamam.
Lütfen, tekrar bir şeye meydan vermemek üzere,
Sayın Erdoğdu, daha sakin lütfen...
11.-
İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdunun, Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkan, benim de en az o ağır hakaretler kadar ağır
hakaretler edebilecek potansiyelim var şu an ama bu Meclise olan
saygımdan hiçbir hakarette bulunmayacağım, sadece şunu
söyleyeceğim: Konuşma boyunca iki şeyi söylemişim:
Bir: Neden açık ihale yapmadınız?
İki: 770 trilyon TOKİ zarar ettirildi mi?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Bütün ihalelerimiz açık, bütün
ihalelerimiz açık.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) İki tane şey
söylemişim ve siz bunun karşısında demişsiniz ki:
Gerek benim çalıştığım dönemde sekiz buçuk
yılda- ve gerekse benden sonraki arkadaşlarımın döneminde
Toplu Konut İdaresi hakkında açılmış bir dava yoktur,
bir soruşturma yoktur. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Soruşturma yok, doğru. Evet, var
mı? Soruşturma var mı, soruşturma?
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Tutanak burada. Hiç
boşuna parçalanmayın.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Getir bakalım.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Tutanak burada.
Ben de demişim ki: Sayın Bakan, Toplu Konut
hakkında açılmış çok dava var.
OKTAY SARAL (İstanbul) Sonuç ne, sonuç? Olsa ne
olur?
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen dinleyelim.
OKTAY SARAL (İstanbul) Sonuç yok, sonuç
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Ya, arkadaşım
sen niye bağırıyorsun?
OKTAY SARAL (İstanbul) Sonuç var mı, sonuç?
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Sen niye
bağırıyorsun? Konuşmamı bozamazsın benim. Benim
mücadelem var. (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
Bunun karşısında
BAŞKAN Lütfen
Lütfen
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Sayın Başkan,
müdahale eder misiniz.
BAŞKAN Söylüyorum.
Buyurun.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Saptırma!
BAŞKAN Sayın Bakanım, lütfen bitirsin.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Şimdi Sayın
Başkan, konuşmama hiç engel olamayacaklar. Benim söylediğim net,
tutanaklar net ve ben bunun karşısında diyorum ki Dava yok.
demiş. Ben bir tane örnek davayı verdim, üstelik bir tane örnek
verdiğim davada tutmuş
OKTAY SARAL (İstanbul) Sonuç neyse onu söyle,
sonuç ne? (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen, lütfen
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Bütün ihalelerimiz açık.
BAŞKAN Sayın Bakanım lütfen.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Böyle
şey mi olur ya, susun be, susun. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın Tanrıkulu lütfen. (AK
PARTİ ve CHP sıralarından karşılıklı laf
atmalar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayret bir şey ya, 9 dakika
sizi dinledik, 9 dakika. (AK PARTİ sıralarından Ne
bağırıyorsun? sesleri, gürültüler)
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Siz bizi nasıl
susturacağınızı sanıyorsunuz ya, biz milletin
vekiliyiz.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Yalan söylüyorsun. (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar sakin olalım, lütfen.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Siz bizi
susturamazsınız, susmayacağız, hele yetimin hakkı için
sonsuza kadar konuşacağız. (AK PARTİ sıralarından
haysiyet celladı sesi, gürültüler)
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Yalan konuşuyorsunuz!
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen sakin olalım.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Ne haysiyet celladı?
Susmayacağız
Neyi yanlış söylüyorum,
hangisini yanlış söylüyorum, hangisi belgesiz, hangisinde yetimin
hakkı yok.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Yalan söylüyorsun.
BAŞKAN Sayın Bakanım
Sayın
Bakanım sakin olun lütfen.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Çıkacağız
televizyona seninle, yalan konuşuyorsam ben istifa edeceğim,
doğru söylüyorsam sen istifa edeceksin. Var mısın? Demedin mi
bunu? (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Yazıklar olsun, yazıklar olsun!
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Bunu dedin ve yalan
söyledin, şimdi suçlulukla hareket ediyorsun. (Gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar 5 dakika ara veriyorum
oturuma.
Kapanma
Saati: 21.18
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 21.24
BAŞKAN:
Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Fatih ŞAHİN
(Ankara)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 15'inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
336 sıra sayılı Kanun teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
3üncü madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, bir saniye efendim.
Sayın Erkut Erdoğdunun kürsüdeki
konuşması yarım kaldı, konuşmasını
tamamlayamadı. Kendisine, konuşmasını tamamlaması için
süre vermenizi rica ediyorum efendim.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, müsaade ederseniz
Meclisin bu havasında devam edelim. Arkadaşlar
karşılıklı olarak birbirlerine söyleyeceklerini söylediler.
Zannediyorum mesele de tavazzuh etti.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Hayır, efendim.
BAŞKAN - Ayrıca görüşülecekse kendileri
oturur, görüşür.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Şimdi, bunu daha fazla uzatmanın
bir anlamı yok, müsaade ederseniz burada bırakalım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Tebrik
ediyorum sizi!
Efendim bakın, Sayın Başkan, şimdi
tablo şudur: Sayın Bakana konuşması için dokuz dakika süre
verdiniz, İç Tüzükte bunun yeri yok.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Var var, onun yeri var.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ama
konuşsun tabii ki. Sayın Bakan konuşma ihtiyacı duyuyorsa
dokuz değil, on beş dakika, on dokuz dakika konuşsun, hiçbir
itirazım yok, ona takılmıyorum. Sayın Aykut Erdoğdu da
bu çerçevede sizden söz talebinde bulundu, kürsüye çıktı.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Kaç sefer
konuşacak? Konuştu ya!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Çoğunluğun baskısı nedeniyle Sayın Erdoğdu
konuşmasını tamamlayamadı. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Siz diyorsunuz ki: Çoğunluğun
baskısını dikkate alalım, Aykut Bey kürsüye
çıkmasın. Sayın Başkan, bunu kabul etmiyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Aykut Beye
sataşmadan dolayı söz verdiniz.
MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) 2 defa.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Tüm
uygulamalarınız sataşmadan dolayı sözlere iki
dakikadır. Şu anda Sayın Erdoğdunun konuşma süresi
iki dakika yirmi altı saniye olmuştur.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ama bir buçuk dakika
konuşamadım Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ama, Bakanı da
konuşturmadınız zaten.
Orada iki dakikalık süreyi
arkadaşlarımız herhâlde, muhakkak konu
yapmamıştır çünkü
gelenek uygulamanız bu şekildedir. Süre
tamamlanmıştır.
Arz ediyorum efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Bakanın dokuz dakika konuşması İç Tüzükün hangi
hükmüne dayanıyor Sayın Başkan?
BAŞKAN
Şimdi
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Evet,
açıklama istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, müsaade eder misiniz? Bakın
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yani,
burada yirmi altı saniyenin hesabını yapan bir İktidar
Partisi Grup Başkan Vekili var ise, dokuz dakikanın ben de
hesabını sormak zorundayım.
BAŞKAN Haklısınız
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sordunuz efendim.
BAŞKAN Ama inanınız ki,
arkadaşlarımız -kendileri burada oturuyor-
Bırakınız izah etsin. dediler, onun için Sayın
Bakanın konuşmasını uzattık. Biraz önce
arkadaşlar istediler.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ben de izah edeyim
Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Ayrıca, İktidar Partisi Grup Başkan Vekili, sizin
BAŞKAN Yani
İzah etsin. dediler, kendileri de burada. Başka bir İç Tüzük
maddesi veya başka bir kasıt yok Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
İktidar Partisi Grup Başkan Vekili, sizin, Aykut Erdoğduya
verdiğiniz sözdeki takdir hakkına hangi yetkiyle
karışıyor? Arkasındaki grubun çoğunluğuna
dayanarak mı?
BAŞKAN Hayır, öyle değil.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Siz
buna mı kulak veriyorsunuz efendim?
BAŞKAN
Tamam... Hayır efendim, haklısınız...
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Erdoğduya söz vermenizi rica ediyorum.
BAŞKAN
haklısınız, o da o zaman
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Bakan kadar, dokuz dakika söz talep ediyoruz efendim.
MEHMET METİNER (Adıyaman) El insaf ya!
BAŞKAN Müsaade ederseniz oturduğu yerden
arkadaşımız
(CHP sıralarından gürültüler)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Hayır efendim.
BAŞKAN Ama Sayın Bakan oturduğu yerden
konuştu. (CHP sıralarından gürültüler)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan mümkün değil,
hayır, hayır efendim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Lütfen adil olun, Sayın
Başkan lütfen adil olun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bunu,
bunu kabul etmemiz mümkün değil.
BAŞKAN Peki, efendim, pekâlâ.
Buyurun Sayın Erdoğdu. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Kaç dakika
veriyorsunuz Sayın Başkan?
BAŞKAN
Lütfen
Lütfen, daha fazla uzatmadan bitirelim ve başka bir
çatışmaya da meydan vermeden Sayın Erdoğdu, rica ediyorum.
12.-
İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdunun, Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bizim amacımız burada bir
gerginlik yaratmak değil. Bize bu milletin
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Bakın ama konuşturmuyorsunuz bile. Bir dinleyin
ne olur, bunlar sizi de ilgilendiren konular. Bir milletin malıyla,
mülküyle alakalı şeyler konuşuyoruz. Biz
çıkacağız, diyeceğiz ki: Bu, bu iddialar var. Biz
belgelerimizle ortaya çıkacağız, koyacağız. Sayın
Bakan da çıkıp diyecek ki: Hayır kardeşim bu iddialar
doğru değil. Bizim söylediğimiz şeyler belli, bu
tartışmaların ötesinde şeyler söylüyorum.
Şimdi, Sayın Bakan çıkıp diyor ki:
Yalancı, yalancı, yalancı
Değerli arkadaşlar, bu
çok ağır bir laf olduğu için buraya çıktım. Ben
hepinizin huzurunda söylüyorum: Sayın Bakan, gelin istediğiniz
platformda çıkalım, ben iddialarımı ortaya koyayım,
siz de savunmanızı ortaya koyun. Eğer benim iddialarım
yalansa, herhangi bir belgeye dayanmıyorsa ne gerekiyorsa
yapacağım ama benim iddialarım belgeye dayanıyorsa, devlet
belgelerine dayanıyorsa
Siz o mallara emanetçisiniz, o mallara emanetçi
Onlar milletin malları. Bir haksızlık, hukuksuzluk
yapılmışsa sizin gereğini yapmanız lazım ve bütün
milletvekillerinin, sadece benim grubumun değil, sizin bunu özendiriyor
olmanız lazım. Yoksa şu intiba oluşuyor
Vardır yoktur
diye şimdiden bir şey söylemiyorum, az sonra olayları
anlatacağım. Siz olmuş şeyleri kapatıyormuş gibi
görünürsünüz ve şu an yaptığınız ne yazık ki
odur. Çünkü beni konuşturmuyorsunuz. Ben milletin vekili olarak, bir tane
milletvekili olarak milletin malıyla alakalı çok önemli şeyler
söylüyorum. Niye susturursunuz, niye bağırıyorsunuz,
yakışıyor mu bu size? Bu milletin malı.
Ben hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Erdoğdu, anlayışınız için de çok teşekkürler.
OKTAY SARAL (İstanbul) Biz konuşurken siz
bağırıyordunuz, ruh üçüzleri olarak koro hâlinde
bağırıyorsunuz.
BAŞKAN Lütfen,
lütfen.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gökün; Kamu İhale Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (2/901) (S. Sayısı: 336) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi, madde üzerindeki önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının 3üncü
maddesinde yer alan Bakanlar Kurulu ibaresinin Çevre ve Şehircilik
Bakanı olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi Haluk
Eyidoğan Ali
Sarıbaş
İstanbul İstanbul Çanakkale
Levent Gök Emre
Köprülü
Ankara Tekirdağ
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye
katılıyor musunuz?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, buyurun efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekte huzurunuza
çıkmayı düşünmüyordum ancak yaşanan bu gerginlikten, bu
tartışmalar ve konuşmalardan sonra bir konuşma yapma
ihtiyacını duyuyorum.
Bugüne kadar din, iman, İslam, dindar,
muhafazakârlık, manevi değerler gibi kavramları AKP Hükûmeti
kadar kendisiyle özdeşleştirmeye çalışan, onları
kendine ait kavramlarmış gibi sahiplenmeye çalışan hiçbir
iktidara rastlamadık ancak şunu söylemeliyim ki ortada dinî bir
iktidar yoktur, zannedildiği gibi, birçoklarının söylediği
gibi dinî değerleri referans alan bir iktidar da yoktur. Ortada,
Türkiyede dünyevi bir iktidar vardır. İktidar için din vardır,
dini iktidarı için kullanan bir Hükûmet vardır. Böylesi bir Hükûmet
anlayışıyla onun getirdiği yasayı şu an
görüşüyoruz. Bundan yedi yüz sene önce büyük düşünür İbni Haldun
Mal iktidara, iktidar mala götürür. demişti. İbni Haldunun
cümlesinin bu yasa tasarısıyla ne kadar gerçeğe uygun
olduğunu görüyoruz. İktidar sizi mala taşıyor. O sizi mala
taşıyacak yasalardan bir tanesini görüşüyoruz şimdi.
Şimdi bütün bu manevi değerler, din,
İslam, onların hiçbirisi yok, şimdi rant coşkusu var;
minarelerin, kubbelerin, o olağanüstü İstanbul silüetinin
ortasına gökdelen diken bir anlayış var. Dinsel mimarinin,
Osmanlı mimarisinin, büyük Mimar Sinan ekolünün, o Allaha yükselmenin,
Allaha yönelmenin
(AK PARTİ sıralarından Vay, vay, vay!
sesyeri)
BAŞKAN Lütfen
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) -
Allahı yüceltmenin bir aracı olarak gözüken, onun sembolü olan
minareler yerine bugün gökyüzüne gökdelenlerle ranta doğru
yükselen bir anlayış var. Böyle bir iktidar var şimdi
Türkiyede. Şimdikiler ecdadımıza, kültürümüze
saygısız bir şekilde Süleymaniye Camiinin o olağanüstü
silüetinin ortasına rant uğruna gökdelen dikmekten çekinmiyorlar,
çekinmiyorlar, kılınız kıpırdamıyor. Hiçbir
cumhuriyet hükûmetinin, hiçbir İstanbul belediye başkanının
aklına, hiçbir başbakanın aklına o Süleymaniye, Ayasofya,
Sultanahmet, Topkapı Sarayının kuleleri bu olağanüstü silüetin
ortasından yükselen bir gökdeleni yaratmak gelmemişti. Bu, sizin
aklınıza geldi. Bunu size yaptıran rant coşkusudur.
Yağma ve çapul günlerini yaşıyoruz. Tabakta kalan son kırıntılar
da şimdi süpürülüyor iktidarınız tarafından. Bunlar bitince
kaçış günleri başlayacak, sizleri o zaman göreceğim.
Şimdi bu çoğunluğunuza dayanarak burada terör yaratan bu anlayışı
o günlerde göreceğiz, nerelere gittiğinizi göreceğiz.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Hiç
yakışmıyor, hiç yakıştıramadım.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Sayın
Metiner, size hiç yakıştıramıyorum. Siz -bir kez daha
söylemiştim- ya yazdığınız kitaplardaki gibi burada
davranın ya da O kitaplar benim değil. deyin.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Siz, o
kitapları doğru dürüst okumamışsınız besbelli.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bu, rant coşkusuna kapılmış, o
coşkudan kendini kurtaramayan bir iktidarın yasasıdır.
Hepinize hayırlı olsun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.
Sayın Elitaş
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, Sayın Grup Başkan Vekili verdikleri önerge
üzerinde konuşurken bizi inandırıyor gibi gösterip ama
inanmadığı, rant iktidarı hâline getiriyor şeklinde AK
PARTİ Grubunu, hükûmetleri töhmet altında bırakan bir
konuşma yaptı. Müsaade ederseniz konuşma yapmak istiyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, ben Hükûmete yönelik eleştiride bulundum
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ama
iktidarımıza yönelik
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
Sayın Bakan burada. Hükûmete sataşma nedeniyle Sayın Bakan
konuşabilir. AK PARTİ Grubunun sataşma nedeniyle söz isteme
hakkı yoktur.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, takdir edersiniz ki biz AK PARTİye, iktidar grubuna
sataşılmıştır.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Hayır, yoktur efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) İktidar partisi
Grup Başkan Vekilinin
konuşmasından
Ana Muhalefet Partisi Grup Başkan Vekili niye çekince duyar?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Aa çok
güzel. Bakın ben, sizin bu konuşmanıza kadar
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, herhalde zatıaliniz konuşmama karar vermeyeceksiniz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
Sayın Başkan, bir saniye ben konuşmamı bitireyim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, konuşmama izin
veriyor musunuz?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
Sayın Başkan
BAŞKAN - Bir saniye.
Şimdi, Sayın Hamzaçebi siz konuştunuz
efendim.
Şimdi, Grup Başkan Vekili de sataşmadan
söz ediyor. Müsaade ederseniz iki dakika söz verelim, sonra söz
istiyorsanız size vereyim. Benim verdiğim sözden sonra
itirazınız, olmuyor.
Buyurun, size de vereceğim, oturun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Hayır,
bir saniye, ben cümlemi bitirmedim. Ben Hükûmete yönelik bir sataşmada bulundum.
Şu ana kadar
Bakın, Sayın Başkan
BAŞKAN Söz vereceğim Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Peki,
saygım gereği oturuyorum.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
13.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebinin Adalet ve Kalkınma Partisine ve AK PARTİ Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bakınız, bu kürsüden bir kere daha söyledim,
2008 yılının 14 Mart tarihinde AK PARTİyle ilgili bir
kapatma davası açıldı. O kapatma davası açılırken
zamanın Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı dedi ki:
Şeriatın kestiği parmak acımaz. Oradaki suçlamaların
başında gelen, bazı aday arkadaşlarımızın
başörtüsüyle ilgili yaptıkları konuşmalar, bazı
milletvekili adaylarımızın farklı şekildeki
yaptıkları konuşmalar, bir milletvekili adayının bir
yerde teravih namazı kıldırmasıyla ilgili iddialar,
iddianameler yer alıyordu. Biz Türkiyedeki yaşayan herkesin AK
PARTİ Grubunun, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun Müslümanım diyen, inandım diyen herkesin
inancının var olduğunu kabul eden bir anlayıştan,
inançtan geliyoruz. Eğer ki birisi Ben Müslümanım diyorsa inandım
diyorsa bizim onu yargılama hakkımız yoktur. Aksi hâlde
müşrikler konumuna girmiş oluruz. Bırakalım onu Cenabıhak
ne yapıyorsa, Allahutaala kiminle ilgili hesabını nasıl
görecekse zaten inandığımız ahiret gününde bunun
cevabını verecektir. Ben şurada tekrar şükrediyorum,
hamdolsun diyorum, dört sene önce bu partinin Allah lafzı celalini
ağzına aldığında kapatma davası
açılırken ve bunları irticacılık diye suçlayan bir
siyasi partinin grup başkan vekilinin burada ifade etmesinin çok önemli
bir gelişme olduğunu ifade ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Hamdolsun Rabbime ki bugünleri
gösterdi.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Hamzaçebi, bir şey söyleyecek misiniz?
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Pardon, bir dakika, arkadaşlar, lütfen...
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, herhangi bir söz talebim yok, sadece Sayın Grup
Başkan Vekilinin İç Tüzüke göre söz talep etme hakkı yoktu.
Buna bugüne kadar takılmıyordum ama benim her söz talebime bir engel
yaratan konuşmalar yaptığı için bu çelişkiyi ortaya
koymak amacıyla demin söz aldım. Yoksa benim
anlayışımda grup başkan vekilleri her zaman kürsüye
çıkarlar konuşurlar. Herhangi bir söz talebim yoktur.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ama sataşmadan
istedim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi...
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Sayın Başkan, söz istiyorum. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Siz neden istiyorsunuz?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Hükûmete sataşma var, bir iki dakika
lütfen.
BAŞKAN Yahu, şunu oylayalım be
kardeşim, şunu oylayalım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Teşekkür
konuşması yaparsınız.
BAŞKAN Teşekkür konuşmasında olsun,
tamam.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gökün; Kamu İhale Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (2/901) (S. Sayısı: 336) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar
yeter sayısı
BAŞKAN - Kabul edenler
Karar yeter sayısı istiyorsunuz, tamam efendim.
Önergeyi oylarınıza sunacağım ve
karar yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Bu şekilde kanunun tümünü oylamadan önce madde 86ya
göre oyunun rengini belirtmek üzere Yusuf Başer, Yozgat Milletvekili söz
istemiştir.
Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
YUSUF BAŞER (Yozgat) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 336 sıra sayılı Kanun Teklifinin
lehinde, oyumun rengini belirtmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifi tek maddeden oluşmaktadır, madde
üzerinde yeteri kadar müzakere yapılmıştır. Kanun
teklifleri, biliyorsunuz, ihtiyaçlardan kaynaklanmaktadır,
ihtiyaçları karşılamak üzere de bu kanun teklifi
verilmiştir, müzakereler yapılmıştır. Benim oyum kanun
teklifinin lehine olacaktır, oyum Evet olacaktır.
Kanun teklifinin yasalaşacağını
umuyor, hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Başer, teşekkür
ederim.
Sayın Kamer Genç, oyunun rengini belirtmek üzere
aleyhte söz istemiştir... Yok.
Kanunun tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Hayırlı, uğurlu olsun.
Sayın Bakan, teşekkür konuşması
yapmak ister misiniz?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Yerimden
BAŞKAN Tamam, yerinizden, buyurun.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; yüce Meclise teşekkür ediyorum.
Bu yasayla, bir belirsizlik ortadan
kaldırılmıştır. Çok basit bir düzenlemedir.
Sayın CHP Grup Başkan Vekiline de
yaptığı konuşma için teşekkür ediyorum. Aslında
Hükûmetimize sataşmamıştır. Kendisi, muhtemelen, İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı aday adayıdır. Ben,
hemşehrim olarak kendisini tebrik ediyorum. İnşallah aday olur
ve Sayın Kılıçdaroğlu gibi bir oy alır da CHPnin
başına geçer, ben de hemşehri olarak kendisini desteklerim ve
tebrik ederim. O İstanbuldan bahsetmesi, bir İstanbul
aşkıdır, İstanbul sevdasıdır. Ben, hemşehrim
olarak kendisine teşekkür ediyorum ve kendisine başarılar
diliyorum.
Yüce Meclise de saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, yani bu hoş bir konuşma değil,
şimdi
BAŞKAN Yarım saat ara veriyorum.
Kapanma
Saati:21.41
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 22.14
BAŞKAN:
Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Fatih
ŞAHİN(Ankara)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 15incı Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
4üncü sırada yer alan, Finansal Kiralama, Faktoring
ve Finansman Şirketleri Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
4.-
Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/601) (S.
Sayısı: 239)(x)
BAŞKAN - Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 239 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince bu tasarı İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
temel kanun olarak görüşülecektir.
Bu nedenle, tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanıp, maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde
görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı
oylanacaktır.
Gruplar adına tasarının tümü üzerinde söz
isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ferit Mevlüt Aslanoğlu,
İstanbul.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
aslında böyle bir gecede bugün de bu konunun hepimizin ortak bir konusu
olmasına rağmen ama yaşanan olaylarla da insanın
insicamı bozuluyor; üzülüyorum, konuşma azmimi kaybediyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede leasing yani
finansal kiralama ve faktoring dediğimiz iki enstrüman gereklidir. Bu yasa
daha önce, yıllar önce çıkmalıydı. Geç kalmış bir
yasadır. Geçen dönem gelmesine rağmen geçen dönem görüşülmeyip
bu döneme kaldı. Bu konuda tüm gruplar ortak destek verdik; bu yasa
çıkmalıydı. Gerek alt komisyonda gerek üst komisyonda tüm
grupların yüzde yüz mutabakatı olmasa da önemli bir mutabakat
sağladığı bir yasa oldu. Çünkü bu yasa özellikle finansal
kiralama ve faktoring kuruluşlarının ihtiyacı olan bir
yasaydı, devletin ihtiyacı olan bir yasaydı çünkü bu sektörde
belli disiplinleri getiriyordu. Bu açıdan bu yasayı geçen yıl,
Meclis tatile girmeden Komisyonda görüştük ve destek verdik. Yüzde yüz
mutabakatımız yok, bazı maddelerde bizim dediklerimiz
olmamasına karşın bu yasa çıkmalıydı.
Ben size leasing nedir, faktoring nedir, biraz anlatmak
istiyorum ve niçin çok önemli?
Değerli milletvekilleri, finansal kiralama
şirketleri yani leasing Türkiyede uygulaması ilk 85
yılında uygulamaya girmiş. Nedir? Makine, ekipman
yatırım malı alacak yatırımcıların
sığındığı en önemli liman hatta bankalardan kredi
temin edemeyen, makine almak isteyen özellikle küçük yatırımcının,
orta ölçekli kurumların sığındığı çok önemli
bir liman. Bu, Türkiyede önemli bir işlevi yerine getiriyor, Türkiyede
orta ölçekli kurumların yaşamsal bir sıvısı bu.
Yatırım yapmak isteyen, makine parkını geliştirmek
isteyen yatırımcılara, küçük işletmelere en önemli
sığınılacak bir liman.
Değerli arkadaşlarım, size birkaç rakam
vermek istiyorum. Türkiyede 1 ila 99 kişi çalıştıran
kurumlar özellikle ülkemizdeki toplam istihdamın
yüzde 68ini
karşılıyor. 1 kişi ile 99 kişi
çalıştıran kurumlar Türkiye istihdamının yüzde 98ini
karşılıyor arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, aynı zamanda bu
kurumlar, küçük ve orta vadeli işletmeler dediğimiz kurumlar, yine
Türkiyenin ürettiği katma değerin yüzde 42sini
karşılıyor. Bu açıdan, özellikle 1 kişi ile 99
kişi arasındaki küçük ve orta boy işletmelerine finansman
sağlamada, yatırım yapmada, makine ekipmanlarını
yenilemekte çok önemli bir kurumdur leasing şirketleri. Ancak Türkiyede
1985 yılında yürürlüğe girmesine rağmen, leasing
uygulamalarının dönem içerisinde yeterli bir yasaları
olmamasından, sektörün tümünü disipline edecek ve sektöre yön verecek
yeterli bir yasa olmamasından dolayı, önemli belli süreçlerde belli
sorunlar yaşadı bu sektör. Size birkaç rakam vermek istiyorum yine.
Yıllar itibarıyla leasing ülkemizde, 2006 yılında 5 milyar
dolar, 2007 yılında 8 milyar dolar, 2008 yılında 5 milyar
dolar bir işlem hacmi yaratmış. Bunların da sözleşme
adedine baktığımız zaman 50 bin tane, 48 bin tane
işletmeyle sözleşme yapılmış ve ortalama
büyüklüğü ise 122 bin dolar, 125 bin dolar sözleşmelerin ama 2009
kriziyle beraber bu 5 milyar dolarlık rakamlar 2 milyar dolara kadar
düşmüş arkadaşlar ve krizden sonra tekrar yükselmeye
başlamış, bu sefer de devletin katma değer vergisi duvarına
çarpmış. Burada devlet de hata yapmış. Bir tarafta 50 bin
kişinin sığındığı liman, yılda 5 milyar
dolar yatırım yapmak isteyen insanlar, sen birdenbire
çıkıyorsun, diyorsun ki:Ben senin KDVni yüzde 18 yaptım.
Devlet diyor bunu. Bir dakika ya, bunlar hepsi küçük işletmeler. Bunların
sahibi yok. Bunların sahibi devlet olmalı. Dışarıdan
kredi alamıyor, bankalar kredi vermiyor ve duvara
çarptırılıyor. Ama burada leasing şirketleri de hata
yaptılar çünkü disipline edecek yeterince bir yasaları
olmadığı için yasanın açıklarından yararlanarak
onlar da eksiklikler, onlar da hata yaptılar. Evine boya yapacak, leasing
yapmaya kalktı. Hâlbuki leasing yatırım malları için çok
önemliydi.
Daha sonra 2010 ve 2011de -Sayın Bakan burada- bu
konuda çok önemli eleştiriler getirdik, Kolumuzu kestiniz, bu
insanların kollarını kestiniz. diye. Daha sonra bir
düzenlemeyle, bu uygulamada, yatırım malları olmak kaydıyla
tekrar KDV oranları düşürüldü. Sayın Bakan, çok önemliydi. Daha
eksiği var çünkü niye? Bir yatırım malını, bankadan
kredi alan bir şirket teşvik belgesi alıyor, sıfır KDV
ile getiriyor. KDV oranı sıfır ama o süreçte siz bir küçük
işletmenin yatırım malına yüzde 18 KDV
uyguladınız. Bu doğru bir yol değildi. Özellikle küçük
yatırımcının üretimini, küçük yatırımcının
yatırımını kesti. Tekrar yatırım malına KDV
istisnası getirerek leasinglerde önemli bir adım daha
atmış olduk ve bu açıdan baktığımız zaman
rakamlar, 2012 yılının örneğin ilk dokuz ayında 4
milyar dolar civarına çıktı. Yani 4 milyar dolarlık bir
yatırım malı leasingi yapılmış.
Arkadaşlar, burada en önemli olaylardan biri; leasinglerde
süreç beş yıllık bir yatırım. Yani bir küçük
yatırımcı beş yıl vade alabiliyor. Küçük
yatırımcı aylık belli ödemelerle veya belli leasingle
yapacağı ödemeyle veya mevsimlik ödemeyle
karşılıklı tayin edebiliyorlar. Bu açıdan, Türk
yatırımcısı açısından, küçük ve orta vadeli
yatırımcısı açısından en önemli bir finansman
kapısıdır. Mutlaka bunun daha artarak devam etmesi Türk
üreticisini hepimiz açısından sevindirir ve bizler de bunun
hazzını yaşarız. Bu açıdan
Önemli olan yasanın
tüm boyutunun dürüstçe, mertçe bir işlem hacmi yaratmasıdır.
Yani diliyorum ki leasing şirketleri de o günkü yasanın
boşluğundan yararlanıp yine aynı hataya düşmezler.
Hatta hatta şu uygulamalar oldu: Tabii, tüm yasal boşluklardan
Örneğin bir Mercedes arabayı lease yapıyorlardı, KDVsi
olmadığı için lease ediyorlardı, götürüp bir
başkasına noter senediyle satıyorlardı. Örneğin yüzde
18 KDV olmadığı için
Leasing şirketlerinden bahsetmiyorum,
sırf bu şekilde kurulan otomobil lease şirketleri vardı.
Yatırım malı finans eden şirketlerden bahsetmiyorum; yasal
boşluk var, kurmuş. Örneğin, yüzde 10 eksiğine
verdiğin zaman piyasada çok büyük alıcı buluyordu ve o süreçte o
kadar büyük bir otomobil satışı oldu ki bu şekilde çok
önemli rakamlara geldi.
Değerli arkadaşlarım, özellikle küçük
yatırımcı açısından çok önemli olan bu yasanın
sektörü disipline edeceği, sektörün çok uygun koşullarda
çalışacağı
Bu açıdan, hepimizin destek vermesi
gerekiyor ve sonuna kadar desteğimiz sürecektir.
Yalnız, Sayın Bakan, burada, geçen kanunda olup
da, bir önceki kanunda olup da burada olmayan yabancı para, Türk
parası yönünden küçük bir eksiklik var. Siz Bunu kararnameyle
düzelteceğiz. dediniz. Diliyorum ki yani yasa çıktıktan sonra
da o konuda bir eksiklik kalmaz, bir an önce Hazine Müsteşarlığımız
da bunu bir şekilde düzenler. O Türk parası, yabancı para, eski
yasada olup bu yasada olmayan konunun da bir an önce yönetmeliği öncelikle
çıkar. O zaman sektör açısından en küçük bir eksiklik kalmaz.
Değerli arkadaşlarım, leasing konusu böyle. Gelelim faktoring
nedir? Faktoring de yine Türkiyede, esasında, özünde bir mal
alımının finanse edilmesidir; amacı budur, gerçek
amacı budur ama fatura üzerinden alınan bir malın,
alıcı ile satıcı arasında fatura edilen malın
finanse edilmesidir. Bu konuda size birkaç rakam vermek istiyorum.
Dünyada faktoring sektörünün cirosu yaklaşık
350 milyar dolar. Türkiye dünyada 14üncü sırada. Türkiyede
yaklaşık 50 milyar dolarlık bir işlem hacmi var. Bu
açıdan, Türkiyede faktoring son yıllarda oldukça önemli rakamsal
büyüklüklere geliyor. Bunun da yasası yoktu. Sayın Bakanım,
tabii, leasing kanunundaki hemen hemen yüzde 99 mutabakatımızı;
Türk parası, yabancı parası dışındaki mutabakat
O umut ediyorum ki yönetmelikle düzenlenecektir en kısa sürede. Ama faktoringde
ise aynı şekilde yüzde 99 bir mutabakat olduğunu söyleyemiyorum.
Bunların da sorunları var. Bunların
sorunları şudur: Faktoring fatura finansmanı yapıyor. Faktoring
fatura finansmanı yaptığı için bir nevi para satıyor.
Para sattığı için, tabii, bir risk taşıyor,
müşteri riski taşıyor. Burada, tabii, diğer finansal
kurumlar bir karşılık kararnamesinden yararlanıyor ama her
ne hikmetse faktoringleri bundan yararlandıramıyoruz. Sayın
Bakanım, Türkiyedeki faktoring yani bankacılık
dışı finans kurumlarının yüzde 8i tüketici
finansmanını, yüzde 1i varlık yönetimini, yüzde 10u finansal
kiralama, yüzde 81ini ise faktoring ciroları yaratıyor. Bu
açıdan, sektöre önemli bir destek veriyor. Özellikle, yine, bankalardan
kredi alamayan, bilançolarında eksik olan ama mal varlığı
olup bilanço rakamlarına yansımayan şirketlere daha kolay bir
finansman yaratma modeli faktoring ve burada sektörün cirosu yaklaşık
71 milyar Türk lirasını aşmaktadır.
Buradaki en önemli olay,
ihracat faktoringi. Sayın Bakan, sayın milletvekilleri; Türk
ihracatçı açısından çok önemli. Yani Türkiye'deki bir
ihracatçı, yurt dışında, buradan mal alan firmanın
yurt dışındaki finansman şirketiyle anlaşıp bu
faturaları kısa sürede nakde çevirebiliyor. Çok önemli bir,
ihracatın finansman modeli; özellikle ihracat faktoringi Türk
ihracatı için çok önemli. Bu açıdan hem Türkiye'deki hem de yurt
dışındaki faktoring şirketleri bu konuda çok önemli bir
boyuta gelmektedir.
Değerli
milletvekilleri, sektör açısından çok önemli bir yasa. Bu yasa mutlak
olmalıdır ama gine söylüyorum: Olmazsa olmazımız bir iki
eksikliği önergeyle sunacağız. Bir iki eksikliğin
giderilmesiyle tam, dört dörtlük bir yasa olmalıydı. Burada tüm
gruplar destek verdiler, ortak iradeyle, bir şekilde tüm gruplardan destek
aldık. Nedir? Sektörün ihtiyacı giderilmeliydi. Eksiği var
mıdır? Vardır. Bu açıdan -diliyorum ki- leasingde olan bir
maddenin eğer Sayın Bakan bize bu konuda bir şekilde
yönetmelikle öncelikle çıkarılacağını söylerse hiçbir
eksiğimiz kalmıyor ama faktoringde özellikle vergi
açısından, takibe geçen alacaklar konusunda şirketlerin bir iki
sorunu var. Maliyeyle görüştük, zannediyorum ki maliye şu anda buna
destek vermiyor ama sonuna kadar biz doğru olanı
savunacağız, doğru olan her şeyin sonuna kadar yanında
olacağız. Amaç, sektörün ve özellikle Türkiye'deki küçük ölçekli
firmaların tek limanı olan bu kurumların öncelikli yasal bir
mevzuata kavuşması. Bunu sağlamaya çalışıyoruz
ama diliyorum ki, bizi de dinlersiniz. Diliyorum ki, bizim de eksik
dediklerimizi bir şekilde kabullenirsiniz. Benim, inanın,
bugün burada olan olaylardan sonra konuşacak ne moralim ne mecalim
vardı. Bir eksiğim olduysa özür diliyorum. Size doğruları
anlatmaya çalıştım, sektörü anlatmaya çalıştım.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Aslanoğlu.
Gruplar adına başka söz talebi
OKTAY VURAL (İzmir) Var Sayın
Başkanım. Grup konuşmacımızın gelmesi için lütfen
bir ara verirseniz. Geliyor şu anda.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Olmaz olmaz, devam edelim.
OKTAY VURAL (İzmir) Evet, grup adına
konuşmacımız var. Lütfen ara veriniz.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Şahsı adına
geçelim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Amma çok biliyorsunuz ya, amma
çok biliyorsunuz be!
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Ya beklenir mi, böyle bir
şey olur mu?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Amma çok biliyorsunuz be!
OKTAY VURAL (İzmir) Ne biliyorsun be! Ne
konuşuyorsun! Allah Allah!
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Efelik yapma, sakin ol!
OKTAY VURAL (İzmir) Ne Sakin olu be!
BAŞKAN Grup adına
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Bizimkiler konuşsun,
ondan sonra konuşun. Bekleme diye bir şey olur mu?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bekleme olmaz, 20 kişiyle
oturuyorsun burada, bekleme olmaz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) AK PARTİ Grubu
adına Vedat Demiröz
BAŞKAN AK PARTİ Grubu adına Vedat
Demiröz, Bitlis
Buyurun Vedat Bey. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Beklesen ne olacak yani
beş dakika?
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur)
(x)
Allah sabredenlerle beraberdir!
OKTAY VURAL (İzmir) Allah sabredenlerle beraberdir
tabii. Sizin gibi acele edenlerle beraber değildir akçeli işlerde!
İşiniz gücünüz akçe!
BAŞKAN Buyurun Sayın Demiröz.
AK PARTİ GRUBU ADINA VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 239 sıra sayılı
Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanun
Tasarısı hakkında AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclise
saygılarımı sunuyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Ya ne sözü canım sen de!
VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) Size de
saygılarımı sunuyorum kızsanız bile.
OKTAY VURAL (İzmir) Saygısızlık
yaptınız Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna.
VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) Bakanlar Kurulunca 23 Mart
2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
sunulan 1/601 esas numaralı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman
Şirketleri Kanunu Tasarısı Plan ve Bütçe Komisyonunun 3
Mayıs 2012 tarihinde ilgili bakan, BDDK, Kalkınma, Maliye,
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı,
Hazine Müsteşarlığı, Gelir İdaresi
Başkanlığı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, TMSF,
Türkiye Katılım Bankaları Birliği, TOBB, Faktoring
Derneği, Finansal Kiralama Derneği ve Finansman Şirketleri
Derneği temsilcilerinin katılımıyla yapılan
toplantıda tasarının Komisyonda görüşmeleri
tamamlanmış ve Genel Kurulda görüşülmek üzere Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına sunulmuştur.
Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan
toplantılarda muhalefet partilerinin katkılarından dolayı
kendilerine huzurunuzda teşekkür ediyorum.
Finansal sektörde görülen değişiklikler ve
uygulamada ortaya çıkan ihtiyaçlar neticesinde bu düzenlemelerin söz
konusu şirketlerin güvenilir ve etkin bir şekilde faaliyetlerini
yerine getirebilmeleri yönünden yeterli olmadığı görülmektedir.
Bahse konu şirketlerin günümüz ihtiyaçlarına cevap verebilen yasal
düzenlemeler çerçevesinde faaliyet göstermeleri ile ilgili şirketlerin kuruluş ve
faaliyetlerinin tek bir kanun çatısı altında düzenlenmesi
amaçlanmaktadır.
Bu çerçevede, finansal kiralama şirketlerinin sahip
olmaları gereken asgari ödenmiş sermaye tutarlarının günün
şartlarına uygun hâle getirilmesi; şirketlerin etkin gözetim ve
denetimleri için gerekli yasal altyapının tesis edilmesi;
şirketlerin işlemlerinden kaynaklanan alacaklarından
doğmuş veya doğması beklenen zararlarını
karşılamak amacıyla şirketlere karşılık
ayırma zorunluluğu getirilmesi; şirketlerin faaliyet izni
alabilmeleri için Kanunda öngörülen asgari sermayelerinin yüzde 5i
tutarında sisteme giriş payı ödemelerinin hüküm altına alınması; finansal kiralama işlemi
tanımının uluslararası standartlarla uyumlu hâle
getirilmesi; finansal kiralama sözleşmelerinin hukuki niteliği, sona
ermesi, tarafların hak ve borçları gibi hükümler, uygulamada
karşılaşılan sorunları bertaraf edici bazı
değişiklikler yapılmak suretiyle hâlen yürürlükte bulunan
Finansal Kiralama Kanununda yer aldığı şekliyle
korunması; operasyonel kiralama, alt kiralama, bilgisayar
yazılımlarının kiralanması, sat-geri kirala, yurtdışından
yapılacak finansal kiralama işlemleri gibi konularda uygulamada
sektörün önünü açacak yeni yükümlerin ihdas edilmesi amaçlanmaktadır.
Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu Tasarısı yedi kısımdan oluşmaktadır. 54
madde içermekte, 5 de geçici maddemiz bulunmaktadır.
Ben, kısaca kanunun amacını ve
kapsamını açıklamak istiyorum.
Kanunun amacı: Finansal kuruluş olarak faaliyet
gösteren, finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketlerinin
kuruluş ve çalışma esasları ile finansal kiralama,
faktoring ve finansman sözleşmelerine ilişkin usul ve esasların
düzenlenerek faaliyetlerin daha etkili yerine getirilmesi amaçlanmaktadır.
Kanunun kapsamı: Finansal kiralama, faktoring ve
finansman şirketleri, bankalarca yapılan faktoring işlemleri,
katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım
bankalarınca yapılan finansal kiralama işlemleri, bu kanun hükümlerine
tabiidir.
3üncü maddede tanımlar yer almıştır.
Birlik, faaliyet kiralaması, fatura, kiracı, kiralayan, kurul, kurum,
öz kaynak, şirket, finansal kiralama, kontrol ve şube
tanımları yapılmıştır. Aynı zamanda, kanunda
öngörülen terimlerde birlik sağlanması ve yapıların
açıklanması amaçlanmaktadır. Finansal kiralama işlemi
tanımı uluslararası standartlara uyumlu hâle getirilmektedir.
İkinci kısımda, izne tabi işlemler
söz konusudur. Türkiyedeki şirketlerin kuruluş izinlerinin
BDDKnın en az 5 üyesinin aynı doğrultuda aldıkları
kararlarla verilmesi mümkün kılınmaktadır. Böylece
şirketlerin, etkin gözetim ve denetimleri için gerekli yasal
altyapının sağlanması ve finansal piyasalarda güven ve istikrara
dayalı bir sistemin geçerli olması amaçlanmaktadır. Türkiyede
bir şirket kurabilmenin şartları, düzenlenmekte olan 5inci
maddede, kuruluş aşamasına ilişkin faaliyetleri
gerçekleştirmede yeterli kapasiteye sahip olmayan şirketlerin bu
sektöre zarar verme ihtimallerinin önüne geçilmesi amacıyla sektöre
girişleri engellenmektedir. Söz konusu şirketlerin sahip
olmaları gereken asgari ödenmiş sermayeleri günün
şartlarına uygun hâle getirilmekte, en az ödenmiş sermaye
miktarı kanun tasarısı ile 20 milyon Türk lirasına
çıkarılmaktadır. Ayrıca, bu tutarı, TÜİK
tarafından açıklanan ÜFE oranına göre artırmak üzere
BDDKya yetki verilmektedir. Bununla birlikte, madde ile şirketlerin etkin
denetim mekanizmasını engellemeyecek şeffaf bir ortaklık
yapısına kavuşturulması amaçlanmaktadır.
Kurucularda aranan şartlar, şirketin gerçek
kişi kurucularının sağlaması gereken şartlar;
yönetimde etkin role sahip kurucuların bu şartları
sağlaması hâlinde, işin gerektirdiği nitelikleri haiz
olduğu varsayılmaktadır. Ayrıca, bu şartların,
şirketin tüzel kişi kurucu ortaklarının sermayesinde yüzde
10 ve daha fazla paya sahip olan ortaklarının veya kontrolü elinde
bulunduran gerçek veya tüzel kişiler için de geçerli olduğu
belirtilmektedir.
Faaliyet izni 7nci maddede dile getirilmiştir.
Kuruluş iznini alan şirketlerin faaliyetine başlaması için
BDDKdan izin almaları öngörülmektedir. Zira, kuruluş iznini takiben
altı ay içinde faaliyet izni için başvurmayan şirketlerin
kuruluş izinleri de geçersiz kılınmaktadır.
8inci maddede şubeler dile getirilmiştir. Söz
konusu şirketlerin şube dışında teşkilatlanmaya
gitmeleri, acentelik açmaları yasaklanmakta ve böylece etkin bir denetim
alanı sağlaması amaçlanmaktadır, şube
dışında teşkilatlanmaya gitmeleri amaçlanmaktadır.
Şirketin yapamayacağı iş ve
işlemler 9uncu maddede yer almaktadır. Söz konusu şirketlerin
yapmasının yasak olduğu faaliyetler sayılmakta,
yalnızca kendi alanlarıyla ilgili olarak ve öz kaynak miktarı
oranında faaliyet göstermelerine izin verilmektedir.
Faktoring şirketlerinin kendi alanı haricinde
garanti, kefalet, teminat mektubu vermeleri ve 2499 sayılı Kanunda
sayılan fon sağlama haricinde mevduat
karşılığı para toplamaları yasaklanmaktadır.
Aynı zamanda, faktoring şirketlerin alacakları üstlenebilmesi
için bu alacakların belgelendirilmesinin gerektiği hüküm altına
alınmıştır. Bunun yanı sıra, finansal kiralama ve
finansman şirketlerinin kendi faaliyet alanındaki varlık ve
kişilere yönelik sigorta yapılmasına aracılık etmek
dışında sigortacılık faaliyetlerini yürütemeyecekleri
öngörülmüştür. Ana sözleşme değişiklikleri, pay edinme ve
devirleri maddelerde düzenlenmiş.
Üçüncü kısımda ise yöneticiler konusu
işlenmiştir. Şirketlerin yönetim kurullarının -genel
müdür dâhil- 3 kişiden az olamayacağı, genel müdürün
bulunmadığı zaman vekilin doğal üye olacağı
öngörülmektedir. Ayrıca ilk defa şirket üst düzey yöneticileri için
mesleki tecrübe ve lisans düzeyinde eğitim almış olma
şartı getirilmektedir.
Madde 16da karşılıklar hükmü
vardır. Şirketlerin işlemlerinden kaynaklanan,
alacaklarından doğmuş veya doğması beklenen
zararlarını karşılamak amacıyla şirketlere
karşılık ayırmak zorunluluğu getirilmektedir.
Dördüncü kısımda, sözleşmelere
ilişkin hükümler mevcuttur. Finansal kiralama sözleşmesinin
tanımı yapılmakta madde 18de: Kiralayanın,
kiracının talebi ve seçimi üzerine üçüncü bir kişiden veya
bizzat kiracıdan satın aldığı veya başka suretle
temin ettiği veya daha önce mülkiyetine geçirmiş bulunduğu bir
malın zilyetliğini, her türlü faydayı sağlamak üzere kira
bedeli karşılığında, kiracıya
bırakmasını öngören sözleşme. şeklinde yapılmaktadır.
Söz konusu tanım mevcut 3226 sayılı Kanundaki tanımla
aynıdır.
Finansal kiralama sözleşmesinin konusu
taşınır ve taşınmaz mallar kiralama konusu
olabilmektedir. Fikrî ve sınai haklar ise kapsam dışında
bırakılmaktadır. Mevcut Kanunda da kiralama konuları
aynıdır ancak farklı olarak finansal kiralamaya konu
taşınır ya da taşınmaz ile birlikte
yatırımın bütünleyici parçası veya eklentisi hâline gelen
malların ilgili finansal kiralama sözleşmesinin konusu olabilmesine
yönelik düzenleme yapılmaktadır.
20nci maddede finansal kiralama bedeli
belirtilmiştir.
Ben bütün maddeleri okumuyorum.
Teşvik konusu 35inci maddede ele
alınmıştır. Finansal kiralama yoluyla yapılacak
yatırımlarda, kiralayanın kiralamaya konu mala ilişkin
olarak uygulanan teşviklerden yararlanabilmesine imkân
tanınmaktadır.
38inci maddede faktoring sözleşmesi dile
getirilmiştir. Maddeyle, faktoring sözleşmesinin tanımı
yapılmış ve aşağıdaki kısıtlamalar
getirilmiştir:
Faktoring sözleşmesinin mal veya hizmet
satışından doğmuş faturayla tevsik edilen alacaklar
olması ve yazılı olarak düzenlenmesi zorunluluğu
getirilmiştir.
39uncu maddede finansman sözleşmesi söz konusu.
Finansman sözleşmesinin tanımı yapılmış ve
aşağıdaki kısıtlamalar getirilmiştir. Finansman
şirketlerinin, kredilendirilecekleri mal veya hizmetleri temin eden
satıcılarla yazılı şekilde genel bir sözleşme
yapmaları ve finansman sözleşmesinin yazılı şekilde
düzenlenmesi zorunludur.
Beşinci kısımda Finansal Kiralama,
Faktoring ve Finansman Şirketleri Birliği toparlanmıştır.
Maddeyle, finansal kiralama, faktoring ve finansman
şirketlerinin kendi aralarındaki müşterek
ihtiyaçlarının karşılanması, birbirleriyle ve
müşterileriyle olan ilişkilerinde dürüstlüğün ve güvenin hâkim
kılınması, mesleki disiplin ve ahlakın korunması gibi
amaçlarla, üyeliğin zorunlu olduğu tüzel kişiliği haiz kamu
kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olan finansal kiralama, faktoring
ve finansman şirketleri birliği kurulması öngörülmektedir. Söz
konusu şirketler faaliyet izni aldıkları tarihten itibaren bir
ay içinde birliğe üye olmak zorundadırlar.
41inci madde Birliğin görev ve yetkilerini dile
getirmiştir.
42nci maddede organlar ve statüleri belirtilmiştir.
43üncü maddede merkezî fatura kaydı söz konusu. Bu
da faktoring şirketleriyle bankaların, fatura bilgileri de dâhil
olmak üzere devraldıkları alacaklarla ilgili bilgileri risk merkezi
nezdinde veya birliğin uygun göreceği bir şekilde
toplulaştırılması öngörülmüştür.
Altıncı kısımda idari para
cezaları dile getirilmiş.
Yedinci kısımda ve son kısımda da
değiştirilen hükümler ile yürürlükten kaldırılan hükümler
ele alınmış. Geçici beş maddemiz vardır. Bunlardan
mevcut düzenlemelerin uygulanması geçici 1inci maddede: Bu Kanuna göre
çıkarılacak düzenlemeler yürürlüğe girinceye kadar,
kaldırılan hükümlere dayanılarak çıkarılan
düzenlemelerin, bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin
uygulanacağı ve bu kanunda öngörülen düzenlemelerin bir yıl
içerisinde yürürlüğe konacağı belirtilmiştir. 2nci geçici
maddede intibak süresi söz konusu. Şirketlerin durumlarını üç
yıl içerisinde bu kanun hükümlerine intibak ettirmek zorunda olduğu,
mücbir sebeplerin bulunması ve kurulca uygun görülmesi hâlinde bu sürenin
bir yılı geçmemek üzere uzatılabileceği
belirtilmiştir. Geçici 3üncü maddede kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten önce faaliyette bulunan şirketlerin birliğin faaliyete
geçtiği tarihi izleyen bir ay içerisinde birliğe üye olması
zorunluluğu getirilmiştir. Geçici 4üncü maddede kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenen finansal kiralama
sözleşmeleri için mülga 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununun
süreye ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı
hükme bağlanmıştır. Geçici 5inci maddede
ikrazatçılarla ilgili hükümler düzenlenmiştir.
İkrazatçılık faaliyetinde bulunanların bu kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren eğer faaliyetlerine devam
etmek istiyorlarsa altı ay içerisinde BDDKya başvurmaları
öngörülmüştür.
Ben son olarak, bugün itibarıyla, şu anda
faaliyette olan finansman şirketlerini
Finansal kiralama olarak 31
şirket faaliyette olup ciroları 19 milyar lira
civarındadır. Faktoring şirketleri sayısı 76 ve
ciroları, yaptıkları iş hacmi 16 milyar lira. Finansman
şirketleri ise 13 adettir ve şu anda 10 milyar lira civarında
işlem hacimleri bulunmaktadır.
Kanunun ülkemiz için yararlı ve faydalı
olacağına inanıyorum, hayırlara vesile olmasını
diliyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Demiröz.
Gruplar adına Sayın Mehmet Günal, Antalya
Milletvekili.
Sayın Günal, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım. Buyuramadım, zor buyurdum çünkü
daha evraklarımı toplamaya çalışıyorum henüz yeni
intikal ettiğim için.
Az önce şaşırdım, arkadaşlar laf
atıyor, şöyle bakıyorum
Değerli grup başkan
vekilleri, madem bu kadar önemli, kaç kişiyle bunu izliyorsunuz? Yani
gecenin bu saatinde çıkarılacak bir kanun tasarısını
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun toplantısı olmasına
rağmen inat mı ediyorsunuz? İnatlaşmak mı istiyorsunuz
sayın Elitaş? Çıkarken söylediğinizi duyduk. Bu nasıl
bir anlayıştır, bu nasıl bir demokrasi
anlayışıdır, nasıl saygısızlıktır,
ben anlamadım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sen saygı
meselesine dikkat et ama.
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Saygısızlıktır. Hakaret etmiyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sataşmasın efendim,
söyler misiniz? Müdahale etmesinler.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Burada çıkarken Uzatmak
mı istiyorsunuz? diye söylediğinizi duyduk. Uzatırız,
sabaha kadar da, yarın sabaha, öbürsü gün sabaha kadar da
uzatırız. Bizim bir çekincemiz yok ama her seferinde burada
çoğunluğu bulmak zorundasın. En önemli kanun dediğiniz
şeyi 15-20 kişiyle burada dinlersen burada kanun olmaz. Vatandaşlar
yok diye, televizyon yok diye bakma, bunların hepsi tutanağa giriyor.
Bunları yarın okuyacak insanlar, insanlar okuyacak bunu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Kanunla ilgili
konuş da herkes dinlesin seni. Bak Aslanoğlu konuştu herkes
dinledi.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Ben konuşurum. Burada kanun
falan kalmamış.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
müdahale eder misiniz.
BAŞKAN Lütfen, beyler lütfen.
OKTAY VURAL (İzmir) Kesmesin sözünü!
Müdahale edin, müdahale edin.
BAŞKAN Müdahale ediyorum efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Edin. İkaz edin.
BAŞKAN - Başka yapacağım bir şey
yok. Susun demekten başka yapacağım bir şey yok.
OKTAY VURAL (İzmir) İkaz edin, ikaz edin.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Kanun falan kalmamış
burada. Burada derebeylik var, burada tek parti iktidarı var. Burası
bitmiş, burada demokrasi bitmiş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bar bar
bağırıyorsun.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
müdahale etsenize.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Burada sadece tahakküm var.
Burada falan kalmamış, burası demokrasi falan değil.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bar bar
bağırıyorsun. Tek parti iktidarı var burada, derebeylik
var. diyorsun.
BAŞKAN Sayın Günal, siz de lütfen
MEHMET GÜNAL (Devamla) Burada orta oyunu oynanıyor,
bu milletvekilleri filan
BAŞKAN Meclise hitap edin.
MEHMET GÜNAL (Devamla) İrade yok, parmak
kaldırma iradesi var. Orta oyununa dönmüş.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim, karşılıklı
konuşmadan Meclise hitap etmelerini rica ediyorum, başka
yapacağım bir şey yok.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Ben hiç kimseye hakaret
etmiyorum, söylüyorum. Saygısızlıktır,
saygısızlık diye görüyorum ben bunu.
BAŞKAN Lütfen siz de Meclise hitap edin.
OKTAY VURAL (İzmir) Bir dakika
Bir dakika
Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) AKP Grup Başkan Vekili
Hatibe hakaret etmiştir. Bar bar bağırıp duruyor. diye,
söz kullanan Hatibe hakaret etmiştir, sözünü geri alsın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Almıyorum!
OKTAY VURAL (İzmir) Sözünü geri alsın!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bar bar bağırıp
duruyor. Benim grubumla ilgili bana Saygısızlık yapıyor.
diyemez.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Saygısızlık, evet
OKTAY VURAL (İzmir) Sözünü geri alacaksın!
MEHMET GÜNAL (Devamla) Saygısızlıktır.
OKTAY VURAL (İzmir) Saygısızlık yapıyorsunuz,
saygısızlık.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ne alakası var!
OKTAY VURAL (İzmir) Sen oradan bar bar
bağırıyorsun!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) İnsanın laf
ağzından çıkar.
OKTAY VURAL (İzmir) El kol hareketi de yapma.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Bu saygısızlıktır. En
hafifini kullanıyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) İnsan dilinden
bağlanır!
MEHMET GÜNAL (Devamla) En hafifini kullanıyorum, bu
saygısızlıktır.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Laf ağızdan çıkar.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, lütfen
MEHMET GÜNAL (Devamla) Bu saygısızlıktır, bu
dayatmadır. Bu kanun çıkarma falan değildir, bu dayatmadır.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sen Grup Başkan Vekiline sor.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Dayatmanın sonucunu görürsünüz. Bu
dayatmadır.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) İnsan buradan bağlanır!
MEHMET GÜNAL (Devamla) Bu kanun çıkarma falan değildir.
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, uyarır
mısınız!
BAŞKAN Sayın Günal, sakin olalım, sakin olalım,
lütfen.
OKTAY VURAL (İzmir) Uyarır mısınız!
MEHMET GÜNAL (Devamla) Bu bir dayatmadır bu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) İnsan diliyle
bağlanır, insan burayla bağlanır.
Seni grubun dinliyor! Sen konuş, sen!
MEHMET GÜNAL (Devamla) Konuşuyorum. Herkes ne konuşuyor, siz
çıktığınızda ne konuşuyorsunuz?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, böyle bir yöntem
var mı?
OKTAY VURAL (İzmir) Hatibe müdahale ediyor, uyarsanıza.
BAŞKAN Uyarıyorum efendim. Başka ne diyebilirim
Sayın Vural?
Rica ediyorum, uyarıyorum, başka ne diyebilirim Sayın
Vural?
OKTAY VURAL (İzmir) Neyi uyarıyorsunuz? Uyarıyorum
demek uyarmak demek değildir. Hatibin sesini kesersiniz,
uyarınızı yaparsınız.
BAŞKAN Oturuma ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.56
ALTINCI
OTURUM
Açılma
Saati: 23.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Fatih ŞAHİN
(Ankara)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 15inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
239 sıra sayılı Kanun
Tasarısının tümü üzerindeki görüşmelere devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Tasarının tümü üzerinde, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Mehmet Günal.
Buyurun Sayın Günal.(MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, ben söylediğim sözün
arkasındayım, kimseye hakaret etmedim, sadece
saygısızlıktır dedim. Bu da öyle çok kaba bir tabir
değil. Saygısızlık yapılıyor, bir tespitte
bulundum ama Sayın Grup Başkan Vekilinin böyle Bar bar
bağırıyor. diye bizi tehdit etmesi gerçekten üslup olarak
hoş değil. Siz burada öyle her istediğinizi
dayatamazsınız. Yani iktidar olmak demek Biz getirdik
istediğimizi çıkarırız, istediğimiz saatte
çalıştırırız, istediğimiz gibi yaparız.
demek değildir. Gerekliyse getirirsiniz. Kanunlar komisyona geldiği
zaman da bunları tartışıyoruz. Alt komisyon zaman zaman
kurduruyorsunuz, zaman zaman kurdurmuyorsunuz, zaman zaman biz yokken komisyon
toplantıları yapıyorsunuz, sonra arkamızdan tweetler
atıyorsunuz Çıktılar. diye. Bunların hepsini
yapıyorsunuz ama buradan tek başınıza kanun çıkarma
şansınız yok. Yani, burayı çalıştırmak bize
değil sadece, size ait. Onun için de en azından asgari nezakete
dikkat ederek bu kanunları çıkarmamız lazım. Bizim muhalefet
olarak görevimiz, her zaman eksiğini söylemektir, yanlış varsa
uyarmaktır, önerge vermektir. Kabul edersiniz, etmezsiniz, etmenizi
temenni ederiz ama etmiyorsanız da bizim bu yanlışları
kamuoyuyla paylaşmamızdan -dün de belirttim, bugün de yine
konuştuk, dün EXPOyla ilgili de konuştuk- bizim bunları
paylaşmamızdan daha doğal bir şey olamaz. Bunlara öyle çok
sabırsız bir şekilde tepki göstermeye gerek yok. Biliyorum, bu
saatte yoruldunuz ama siz istediniz, Devam edelim. dediniz, o zaman,
dayanacağız. Biz buradayız, okuyacağız, konuşacağız,
çalışacağız. -Madem öyle- önergelerimizi vereceğiz,
devam edeceğiz.
Şimdi, bu kanun tasarısı 23üncü Dönemden
kadük olmuş bir tasarı ve -Komisyona geldiği zaman da söyledim-
yeniden sürece sokulmadan, olduğu gibi aynı hâliyle apar topar getirdik.
Üstünde, dünyada finansal krizler yaşanıyor
Aynen SPK
tasarısında olduğu gibi. Hazırlanmış, tamam,
güzel, emek var ama bir oturun. Ne olur? Zaman kaybederiz... E kurumlara bir
daha gönderin, var mı eksik, gedik, bir şey var mı bir
bakalım. Yok, acelemiz var. Şimdi, bu kadar önemli, bütün sektörü
ilgilendiren kanunları görüşüyoruz ama nedense, böyle her şey
boyacı küpü gibi bir batır çıkar felsefesiyle geliyor, kanun
yapıyoruz arkadaşlar. Görüşleri almaktan en fazla bir gün,
bilemediniz iki gün kaybedersiniz; eğer oturup tartışırsak
bir gün daha kaybedersiniz ama sağlıklı çıkar.
E görüyorsunuz, burada yetki aldınız, KHKlar
çıktı, üç gün geçmeden
Sordum bugün Meclis
Başkanımıza, çünkü Meclisin yetkisini, yasamanın yetkisini
de savunması gereken kişi Meclis Başkanı. Sayın Genel
Sekretere görev verin. dedim. Bu yetki çerçevesinde çıkarılan
KHKlarda o günden bugüne kaç tane düzeltme bize kanunlarla
yaptırdınız? Bir hesaplayın bakalım. Buradan
çıksaydı öyle mi olurdu? Yani bunu tartışmaktan, zamana
yaymaktan niye çekiniyorsunuz? Böyle bir şey olabilir mi? Şimdi,
bütün sektörü ilgilendiren bir şey gelmiş yani hükümsüz kalan bir
şeyi aynen yenilemişiz. Şimdi, peki nasıl olacak? Yani
içerisinde birtakım şeyleri eğer orada oturup düzeltmeseydik,
Komisyondan eğer alelacele geçseydi geldiği hâliyle birçok
eksiklikler içeriyordu. Hâlâ içinde içimize sinmeyen şey var ama esas
itibarıyla gerekli olan bir tasarı. Özünde de esasına muhalefet
etmiyoruz ama içindeki bazı hükümlerin iyileştirilmesini söyledik,
bir kısmı da iyileştirildi verilen önergelerle, ama ortak, ama
bireysel, arkadaşlarımız bunun üzerinde
çalıştılar. Ama şimdi bakıyoruz, hâlen daha burada,
bütün kanunlarda olduğu gibi bir sürü ceza var, idari para cezası
var, birtakım şeyler var. Bakıyoruz, birbirine benzeyen bir sürü
suç var, benzer kuruluşlar ve araçlar var. Soruyoruz orada
Arkadaşlar, Adalet Bakanlığından görüş
aldınız mı? diye. Hayır, bizden görüş
alınmadı. diyor Komisyonda arkadaşımız. Şimdi,
bu nasıl kanun yapma tekniğidir? Para cezalarını
alıyoruz
Her kanunda söylüyoruz, diyoruz ki: Bakın, adaletsizlik
olmasın. Benzer suçlar koyuyorsunuz, benzer cezalar koyuyoruz. Eğer
burada bir şey konulacaksa Adalet Bakanlığı bu konuda daha
uzman veya o komisyona gönderelim, onlar bir baksın, tekrar gelsin. Ama
alelacele gidiyor. Şimdi, tasarının, 42, 44, 46ncı
maddelerinde hapis ve idari para cezaları var. Bu kanunun kendi maddeleri
var ve diğer mevzuat var. Bu konulardaki cezaları düzenleyen bir
yeknesaklık bulunmuyor. Bakalım, konuşuruz,
tartışırız. diye o anda komisyonda
Şimdi bununla
ilgili önerge var mı, yok mu bilmiyorum. Yani böyle alelacele Biz
yaptık oldu. mantığıyla çıkardıkça sürekli
düzeltme geliyor, ki bu düzeltilmiş hâli, önerilmiş hâli.
Değerli arkadaşlar, demokrasilerde sadece
iktidar değil, parlamentonun çalışması yani muhalefetin de
katkıda bulunması gerekir. Adalet ve Kalkınma Partisi maalesef
3üncü dönemde iktidar olmanın herhâlde getirdiği sarhoşlukla
biraz Bizim yaptığımız şeye kim itiraz edebilir ki?
havasında. Bürokratları bile, arkadaşlarımız Siz ne
karışıyorsunuz, nereden biliyorsunuz? diye hemen Komisyonda
azarlamaya başlıyorlar veya önünü kesiyorlar. Zaten
sormamışsınız, görüş almamışsınız
en azından orada diyoruz ki: Falanca kurumdan kimse varsa bize bunu bir
anlatsın. Ondan sonra bir bakıyoruz, arkadaşlarımız
doğrudan veya dolaylı olarak hemen bu
arkadaşımızın üzerine çullanıyor,
karşılıklı kaş, göz veya dolaylı olarak
Konuşma. telkinlerinde bulunuyorlar.
Şimdi, öbür taraftan, gelmiş bir şey,
içinde bir sürü vergi düzenlemesi var. Bakıyoruz, istisnalar ve vergi
tespitine ilişkin 37inci madde var, tartışıyoruz, Maliye
Bakanlığı diyor ki: Biz buna razı değiliz. veya
Sonra konuşacağız. sonra, Bakanımız yok. ya da
Uzlaşamayız. Bu nasıl bir anlayıştır ben
anlamıyorum arkadaşlar. Bu tasarı, teklif değil, teklifleri
hadi anlıyorum, arkadaşlarımız veriyor ama tasarı
Bakanlar Kurulundan geçiyor, bütün bakanların da imzası var. Yani oraya
gelmeden konuşulmuyor olması başka bir şey ya da o zaman
imzalanırken de mi anlaşamıyorlar, ben bunu pek
anlayamıyorum. Bir koordinasyonsuzluk var, bir arkadaşımız
başka bir şey diyor, öbürü başka bir şey diyor. Yani bu,
aranızdaki tartışmayı anlayabiliyorum ama burada
geldiği zaman bir uzlaşma sağlanması lazım. Örnek,
yine meslek birlikleriyle ilgili, geldi arkadaşlarımız, Odalar
ve Borsalar Birliğinin temsilcileri geldi, sigortacılarla ilgili
birtakım şeyler söylediler, Sektör kurulu var. dediler, Bizim
altımızda da arkadaşlarımız çalışabilir,
birçok oda olmasın. dediler. Ne olduysa, o arada yine başka
uzlaşmalar çıktı. Yani biz, sonuç olarak, zaten Milliyetçi
Hareket Partisi olarak bu kadar farklı kurullar, üst birlikler
kurulmasını tasvip etmiyoruz. Yani her konuda ayrı ayrı üst
kurulların birleştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz ama bu
yapılacak çalışmanın da SPK Kanunuyla beraber
düşünülmesi gerektiğini söylemiştim. Orada da şimdi bir
Sermaye Piyasaları Birliğimiz var ama bu finansal kuruluşlar ayrı,
sermaye piyasaları ayrı, Bankalar Birliği ayrı birçok
birlik oluşturmuş oluyoruz. Peki, bunu oluşturuyoruz ama, bu,
koordinasyonsuzluğumuzu daha da artırıyor. Bir taraftan, yine
ikrazatçılarla ilgili bir madde var. Doğrudan bunlara yetki veriyoruz
geçiş kurmuş gibi, Efendim, orada işte hüküm yok, burada var.
dedi arkadaşlarımız. Şimdi, bunların adaletli bir
şekilde düzenlenmesi gerekiyor ve bu kanunlar çıkarılırken
de kurumlar arasında koordinasyonun sağlanması gerekiyor ama
bakıyoruz, ekonomi yönetimi içerisinde o koordinasyon
sağlanamıyor -Sayın Başbakan Yardımcısı,
kendisi burada- ama bir de bakıyoruz, bir gazete haberi aynen şöyle
diyor: Yanlış yönet, halka ödet. Acaba muhalif bir gazete mi diye
bakıyorum, Sayın Başbakana en yakın olan gazete patronlarının
ve yöneticilerinin yaptığı bir haber ve de kişisel olarak
hedefe 2 bakan ve Merkez Bankası Başkanı konulmuş ve bizim
çok kibar söylediğimiz şeyleri onlar daha ağır söylemiş.
Efendim, işte bu şekliyle Merkez Bankası faizi yüksek tutuyor,
böylece rantçıların önünü açıyor. falan diye afişe ediyor.
Şimdi, peki, bu anlayışla, bir tarafta fren, bir tarafta gaz
tartışması nasıl olacak? Yani direksiyonda boşluk
varsa, direksiyondaki şoförün otomobil ehliyeti var ama siz ona tır
veriyorsanız ne olacak? Yani bu koordinasyonu biz kurumlar arasında
bile sağlayamıyorsak
Oturduk, görüştük;
arkadaşlarımızın birisi başka bir şey diyor,
öbürü
Ben buna itiraz etmiyorum, bu doğaldır ama bunlar Önceden
toplandık. diyorlar, bakıyoruz, ama resmî bir yazışma olmamış,
bir görüş çıkmamış. Ben gerçekten
şaşırıyorum, bir kanun olabilecek şey. Örnek, daha
geçen hafta SPK Kanununda yaşadık. Sayın Bakanım burada.
Son anda geldi. Bize, bir kanun olabilecek İstanbul Menkul Kıymetler
Borsasının şirketleştirilmesi geliyor. Tamam,
lazımdır; evet, olabilir, felsefesini tartışırız
ama -bununla ilgili- bu kendisi başlı başına tasarı
olabilecek bir madde üç beş sayfalık. Son anda içine bir
bakıyoruz
Gündüz, TOKİyle ilgili Bakanımız buradayken
sordum. Burada olmayan arkadaşlarımız vardır ama bu tip
yap-sat işlerini TOKİ fazla yapıyor, birtakım iş
merkezleri de yapıyor, devir işlemleri de yapıyor ve son anda
fark ettik ki İstinyedeki birtakım araziler bedelsiz olarak TOKİye
devredildi. Şimdi, bunun bir süzgeçten geçmesi gerekmiyor mu? Alt
komisyonda gelmemiş, üst komisyonda son saniyede geliyor,
aşağıda zaten bir görüşme var, öbür tarafta başka bir
görüşme var, o arada gelip giderken önümüze bir teklif. Bu, bir doğru
kanun yapma tekniği değil, onu anlatmaya çalışıyorum.
Bu, bir dayatma, bu son saniyede yangından mal kaçırır gibi
getirme oluyor o zaman.
Soruyoruz, şimdi, böyle bir şey olabilir mi
arkadaşlar? Adasını, parselini yazmış, metrekaresini
yazmıyor, o zaman ben şüpheleniyorum. Niye yazmıyorsun?
Gayrimenkul bilgisi, devrediyorsan metrekaresini insan yazmaz mı? Bir
işlem yaparsanız, gayrimenkulle ilgili işlem yaparken
adasını, parselini yazıp metrekaresi yazılmaz mı?
Soruyoruz, neredeyse 160 dönümlük toplam altı yedi parça arazi. Yani bunun
bir süzgeçten geçmesi lazım, yani son anda getirilen önergenin teklifle
veya tasarıyla alakası yok. Onun normal şartlarda ilgili
kurumlara -hangi kurumlar o konuyla ilgiliyse- yazılıp bu konudaki
görüşlerinin alınması, ondan sonra da tasarının
içerisine zerk edilecekse eğer, Bakanlar Kuruluna geçerken onun da
olması lazım.
Bütün söylediğimiz budur. Bu dayatmayla Biz
yaptık, oldu. Son anda getirdik onu ekledik, bunu taktık. E, Biz
çıkaracağız. eksik gidiyor, sıkıntımız
orada.
Bakın, burada daha önce birçok şeyi
tartıştık. Eleştirilerimiz de oldu, ağır
tartışmalarımız da olur yerine göre çünkü
aşırı baskı ve çalışma şartlarının
böyle sağlıksız olması, birçok
arkadaşımızın bu şartlarda tepkisinin artması
normal. Sabah 10.00da başladık biz Bütçeye Sayın Elitaş,
hâlâ devam ediyordu, iki defa buraya indim, iki tane konuşma yaptım.
Şimdi, uyarmak zorundayız sizi ama yukarıda da konuşmak
zorundayız. Aradaki toplantımızı söylemiyorum, tekrar gelip,
zaten Plan Bütçe Komisyonunda devam eden görüşmemiz vardı. Diğer
arkadaşlarımız ayrı, o milletvekilleri programları
bitince ayrılabilirler. Şimdi bu şartlarda
Yarın tekrar
saat 10.00da biz Bütçe Komisyonunda çalışacağız. Sizler
gidip, sabah namazına kadar da olsa, sonra yatacaksınız. El
insaf, el vicdan! Yani sadece size göre mi ayarlanacak? Bu arkadaşlarımız
yarın da çalışacak. Sabah ondan beri, Adalet ve Kalkınma
Partili, CHPli, MHPli fark etmiyor, hepimiz çalışıyoruz.
Arada, affedersiniz, lavaboya çıkmaya vakit bulamadığımız
anlar var. E, peki, yani şimdi bu şartlarda bizden ne bekliyorsunuz?
Yani verdiğiniz ortam ne, sağladığınız imkân ne,
duyduğunuz saygı ne?
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) On dakikadır aynı şeyi konuşuyorsunuz.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Hayır,
ama işte şurada konuşmamız lazım, aynı şey
değil. Meselenin özünü söylüyorum size.
O zaman, tabii, siz de
kızdığınız zaman hop, siz de bize karşı
tepki gösteriyorsunuz.
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Şu söylediklerini iki dakikada söylerdin.
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Beceremiyorum, siz çıkın, iki dakikada siz söyleyin. Ben biraz daha
fazla yumuşak konuşayım diye öyle yapıyorum -yoksa biraz daha, bu saatten sonra kan
şekerimiz düştüğü için- özellikle yoksa hızlanırsam
daha sert konuşmaya başlıyorum, onun için yavaş
konuşuyorum.
Değerli arkadaşlar, böyle
Ben yaptım, oldu. mantığıyla olmaz, inatlaşmayla
olmaz, daha çok kanunlar çıkaracağız. Yukarıda bütçe
Bir
kere zaten, bu külliyen yanlış bir şey. Plan ve Bütçe Komisyonu
orada bütçe görüşürken siz buraya ne kadar Plan Bütçeden çıkan kanun
varsa hepsini getirip koyuyorsunuz, hadi başka komisyon olsa neyse.
Önümüze Sermaye Piyasası Kanununu da koydunuz, Onu da
görüşeceğiz. diyorsunuz, 148+10, 158 madde. Valla, biz zaten
buradayız. Eğer oturursanız, o zaman sırayla, İç
Tüzükün verdiği imkânlar çerçevesinde çalışırız,
otururuz, konuşuruz, biz zaten nöbetteyiz.
Ama şimdi
saygısızlık derken ben onu söylüyorum Sayın
Elitaşa, sadece bu değil. Burada bir çalışma adabı
olması lazım. Biz, insanların onurunu, haysiyetini,
çalışma şartlarını düzenleyen kanunlar yapıyoruz
ama milletvekili olarak kendimiz insanca bir çalışma ortamı
düzenlemiyoruz. Böyle bir şey olabilir mi? Yani bunu söylememden daha
doğal ne olabilir? Yok, bu şartlarda çalışırsanız
kavga da çıkar, dövüş de çıkar. İnsanların, herkesin
tansiyonu, evde sorunu vardır, gelmiştir, canı
sıkılmıştır, yorulmuştur. Dolayısıyla,
gelin bunu aklıselimle oturun, güzel bir çalışma takvimiyle
Bitime kadar, bitime kadar dayatmalarıyla bunu yapmayalım.
Çıkarırız, finansal kurumların
burada birkaç tane önemli maddeleri var, onlarda da
arkadaşlarımız dinler, dinlemez
Dün dayattınız
EXPOyu, eksik çıktı. Ne yapalım? Bizim milletimize şikâyet
etmekten başka çaremiz yok. Eğer siz Parmak sayısıyla biz
bunu yaparız. diyorsanız
Ama o şikâyetimize bari engel
olmayın canım. Müsaade edin de sesimizi çıkaralım yani,
bağırmamıza niye isyan ediyorsunuz, başka bir
hakkımız mı kaldı elimizde? Şurada konuşuyoruz,
televizyon yok, bir şey yok bu saatten sonra. Yani kendi kendimize
konuşuyoruz, ona bari tahammül edin, bir şey yok. Yani,
ümüğümüzü sıktınız zaten, onun için değerli
arkadaşlar, bu şartlarda kanun yapmak doğru değil.
Öncelikle biz herkesin hakkını korumaya ve Anayasaya
bağlılığa yemin ettik. Anayasanın en temel
şeyleri -işte uzlaşma kurulu çalışıyor- temel hak
ve ödevler, insan hakları, çalışma şartları bilmem ne
diye herkese masal anlatıyoruz. Dolayısıyla, önce kendi
hakkımızı koruyalım, aksi takdirde buradan
sağlıklı çalışma yapamayız.
İktidar ve muhalefetin bir bütün
olduğunu ve demokrasinin unsurları olduğunu tekrar sizlere
hatırlatıyor, hepinize saygılar sunuyorum.(MHP
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, biz şimdi Plan
ve Bütçe Komisyonunun raporunu görüşüyoruz. Bilindiği gibi kanun
tasarı ve teklifleri Başkanlıkça komisyonlara havale edilir ve
komisyonlar bu kanun tasarı ve teklifleri hakkında raporlar düzenler.
Dolayısıyla, bu rapora bağlanması gereken komisyonlar
olarak esas komisyon Plan ve Bütçe Komisyonu, tali Komisyon Adalet Komisyonu;
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu olarak
ifade edilmiş. Bilindiği gibi bu komisyonlarla ilgili yapılan bu
çağrı üzerine bu tali komisyonların ne karar
aldığı konusunda raporda herhangi bir hüküm yok,
dolayısıyla bu rapor tekemmül etmiş bir rapor değildir.
Yani ne oldu? Havale etti de komisyon görüştü mü, görüşmedi mi,
görüşmeyeceğini mi söyledi? Dolayısıyla ne görüştü? Bu
konuda raporda herhangi bir bilgi yoktur, dolayısıyla bu rapor
tekemmül etmiş bir rapor değildir. O bakımdan, tekemmül
etmemiş bir raporun bu şekilde Başkanlıkça havale
edilmiş komisyonların iradeleri belirlenmeyen bir raporu bu safhada
görüşmek, bir rapor görüşüldüğüne göre mümkün değildir. O
bakımdan, bu tali komisyonların bu konudaki
tavırlarının bu rapora dercedilmesini teminen raporun tekemmül
ettirilmesi gerekiyor. Ben raporu görüşüyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) İç Tüzükün
23üncü maddesine baktığımız takdirde bu konu
düzenlenmiştir. Esas komisyonlar ve tali komisyonlara gönderilmiştir.
İç Tüzükün 23üncü maddesinde, eğer tali
komisyonlar kendileriyle ilgili kısımda görüş bildirirlerse,
süresi içinde esas komisyonlar dikkate alıp almamakta serbesttir ama
rapora dercedilir. Ama İç Tüzükün 23üncü maddesinin son hükmü
gereğince, komisyonlar süresi içerisinde konuyla ilgili bilgileri esas
komisyonlara bildirmedikleri takdirde, esas komisyonun görüşmelerine engel
teşkil etmediğinden dolayı demek ki komisyonlar, süresi
içerisinde esas komisyona yani Plan Bütçe Komisyonuna, Adalet, Sanayi ve
diğer komisyonlar bilgi göndermediğinden
dolayı komisyon raporunu hazırlamış ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulunun bilgisine sunmuştur.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, bunlarla ilgili
bilgiler raporda yok tabii. Görüş bildirilmemişse Görüş
bildirilmemiştir. denir, raporda yer alır.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) İç Tüzük
23üncü madde çok açık ve nettir Sayın Başkanım.
OKTAY VURAL (İzmir) Dolayısıyla
görüş bildirilip bildirilmediği hususunu biz AKP Grup Başkan
Vekilinden değil, komisyon raporunu hazırlayan komisyondan bekleriz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) AKP Grup Başkan
Vekilinin bildirmesi değil. İç Tüzük 23 açık ve net.
OKTAY VURAL (İzmir) Raporda bildirdi mi,
bildirmedi mi? Zamanında bildirmedi komisyon olarak, on gün beklemedik,
beşinci günde aldık. Bu konuda raporda sarih bir açıklama yok.
BAŞKAN Şimdi, efendim, benim bildiğim
kadarıyla, bana verilen bilgiye göre de, tali komisyonlar on gün
içerisinde görüşüp bir görüş bildirmedikçe esas komisyonun rapor
hazırlayıp Genel Kurula göndermesi mümkün. Burada da aynı
şey olduğu söyleniyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Yani hangi tarihte tali
komisyonlara gönderilmiş, tali komisyonlarla ilgili esas komisyon hangi
tarihte toplanıp yapılmış, bu konularla ilgili raporda
bilgi olması lazım. Ben bunları
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Raporda bilgi var
Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) Ben bunları rapor
Biz
raporu görüşüyoruz efendim, rapor görüşüyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Raporda bilgi var
Sayın Başkan.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Biz bunu nereden
bileceğiz Sayın Başkan?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Rapora bakarsak
görürüz orada.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Biz bunu nereden bileceğiz?
On günlük süre beklendi mi? Ondan sonra ne görüş bildirildi? Nereden
bileceğiz biz bunu?
OKTAY VURAL (İzmir) Hangi tarihlerde?
BAŞKAN Efendim, 30 Mart 2012de komisyonlara
gönderilmiş.
OKTAY VURAL (İzmir) Evet.
BAŞKAN 9
Nisan 2012de
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Alt komisyona gönderilmiş.
BAŞKAN
alt komisyona gönderilmiş, en son
süresi içinde de Komisyon görüşerek oradan gelen raporu buraya
göndermişler.
OKTAY VURAL (İzmir) Anlıyorum.
S.NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ne görüş bildirmişler
peki?
OKTAY VURAL (İzmir) O zaman, Sayın
Başkan, ben usul tartışması açmak istiyorum çünkü komisyon
raporlarının sarih olması lazım.
RECEP ÖZEL (Isparta) Lehinde
OKTAY VURAL (İzmir) Komisyon raporu
dağıtıldığı için okunmuyor, dolayısıyla
tutumunuzun aleyhinde söz istiyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Tutumunuzun lehinde
Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu, aleyhte.
BAŞKAN
Lehte Recep Özel, Mustafa Elitaş; aleyhte Sayın Vural,
Sayın Aslanoğlu.
Aleyhte olmak suretiyle ilk konuşmacı
Sayın Vural.
Buyurun Sayın Vural. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakika.
X.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
3.-
239 sıra sayılı Komisyon Raporunda tali komisyonların
kararları yer almadığından bu raporun tekemmül etmiş
sayılıp üzerinde görüşme yapılmasının İç
Tüzüke uygun olup olmadığı hakkında
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, şimdi bu
uygulamanız da usule uygun değil.
BAŞKAN
Hangi
OKTAY VURAL (İzmir) Çünkü söz
sırasının lehte ve aleyhte olarak tecelli etmesi gerekir. Bu
bakımdan söz sırasını vermekte de siz usule
aykırı davrandınız. Öncelikli olarak, bu söz verme
sırasıyla ilgili usul tartışmasını bitirdikten
sonra konuyla ilgili usul tartışması açabilirsiniz.
BAŞKAN Tamam efendim.
Lehte Sayın Recep Özel, Isparta.
OKTAY VURAL (İzmir) Konuşma söz
sırası
Hayır efendim
BAŞKAN Lehte dediniz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Siz, sırayı
düzgün yapmadınız. Sıra önce lehte konuşanın diyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, ben, söz verme
sırasıyla ilgili uygulamanızı doğru
bulmadığımı ifade ettim. Tutumunuzla ilgili söz istiyorum.
BAŞKAN Hayır, ben de düzeltiyorum ve lehte
söz veriyorum, onu istediniz. Başka yapılacak bir şey yok. Yani
aleyhte değil, lehte olmasını eleştirdiniz. Ben de lehte
olmak suretiyle söz veriyorum. Mesele kaldı mı efendim?
Sayın Recep Özel, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin, görüşmekte
olduğumuz kanun tasarısının usulüne uygun bir rapor olarak
Genel Kurul gündemine gelmediği iddiasını, Başkanlığın
yasal ve bütün şartlarını haiz olarak komisyon raporu
hazırlanıp gündeme geldiğini ve görüşüldüğü
noktasındaki tutumunun lehinde söz almış bulunmaktayım.
Şimdi, kanun tasarı ve tekliflerinin nasıl
görüşüleceği İç Tüzükte yazılı. Meclis
Başkanlığı gelen tasarı ve teklifleri komisyonlara
havale eder, bazen esas komisyonlara, bazen tali komisyonlara. Uygulamada genellikle
tali komisyonlar raporunu hazırlamamakta. Tali komisyonların bu
raporlarını hazırlamaması esas komisyonun işine, rapor
hazırlamasına, görüşmesine engel teşkil etmemektedir.
İç Tüzükün 23üncü maddesinin son iki fıkrası: Tali
komisyonların hangi yönden veya hangi maddeler hakkında görüş
bildirecekleri havale sırasında belirtilmemiş ise, bu
komisyonlar görüşlerini kendileriyle ilgili gördükleri hususlar üzerinde
bildirirler. Son fıkrası ise Tali komisyonlarca süresi içinde
görüş bildirilmemesi; esas komisyonun raporunu hazırlamasına
engel değildir. Bu kadar açık, bu kadar sarih bir İç Tüzük
hükmü karşısında raporun geçersiz bir şekilde olduğunu
iddia etmek, valla, herhâlde Milliyetçi Hareket Partisinin içinde
bulunduğu şu kongre dönemindeki durumla izah edilebilir diye
düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ne alakası var? Oraya
hukukçu olarak çıktın, hukuk adına bir şeyler söyle ya.
OKTAY VURAL (İzmir) Herhâlde sen hamama gideceksin
de terlemek için konuşuyorsun he!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yılışık adam,
utanmıyorsun da.
BAŞKAN Sayın Özel teşekkürler.
Aleyhte olmak üzere Sayın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu, buyurun efendim.
Üç dakika içinde lütfen
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, sizin aleyhinizde değilim bir kere ama aleyhte
olduğum şeyler var.
Değerli arkadaşlar, ben açık bir
insanım. Çok üzüntülüyüm, olayların bu şekilde olmasından
son derece üzüntü duyuyorum, vicdanımda son derece rahatsızım.
Biz, salı günü Sayın Şandır, ben ve Sayın Elitaş
Danışma Kuruluna gittik. Salı, çarşamba ve perşembe
günleri neler konuşulacağını, AKP Grubunun getirdiği
Danışma Kurulunu rica ettim, kendisinden aldım. Hangi kanunlar
görüşülecek? diye sorduğumda EXPO, Kamu İhale ve Finansal
Kiralama. dedi. Hatta benim âcizane bir önerim oldu, dedim ki: Ben sizin
yerinizde olsam üçünü de bitine kadar yaparım, salı, çarşamba,
perşembe. Ki yani biri erken biterse
Örneğin dün, salı günü
erken bitti ama o karar alınmadığı için devam edilemedi.
Sayın Şandır dedi ki: Yalnız, bizim perşembe günü akşam
yemeğimiz var.
OKTAY VURAL (İzmir) Grup toplantımız
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Evet, yani
Toplantımız var. dedi.
Sayın Elitaş aynen Ne demek, sonuna kadar bu
konuda saygı gösteririz. dedi. O günkü olaylar bu şekilde. Sonra,
salı günü akşam, pardon
Dün akşam EXPO ile devamı
yazılmadığı için Danışma Kurulu kararına
nitekim diğer kanunlar gelmedi, EXPO da bitti.
Ben, tabii, bugün en az on kere indim çıktım.
Bütçedeyiz arkadaşlar. Bütçedeyken, bir kere orada biz bütçe
görüşmeleri yaparken burada Bütçe Komisyonuyla ilgili bir kanun
görüşüldüğü zaman biz elli parça oluyoruz. Bize de acıyın
biraz ya, biraz da bize acıyın ya! Oraya git, buraya gel, oraya git
Bir de sorumluluğumuz var.
Şimdi, ben, hatta, sorumluluğum gereği,
geldim, saat üç civarıydı, üçtü, dedim ki: Sayın Elitaş,
yukarıda arkadaşlarımı, kendimi ayarlayacağım,
konuşmacılarımı toplayacağım hepsini. Yediye
çeyrek kala Oktay Bey çıkacağız. dedi. Sizin de Elitaşa
bir sözünüz var, tamam mı? EXPO şeyini bitirelim. O saati hesapladım
hatta. BDPnin danışma kurulu var. Dedim, o şimdi üç buçukta
biter. Yani normal hesapladığımda altı buçuk gibi o yasa
bitiyordu. Normal hesapladı mı, işte tümü, şahıslar,
şey, bilmem ne
Hatta bana dedi ki: Soru sormasın. Dedim ki: Ben,
bunu engelleyemem.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Daha erken bitsin.
dedim
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Ha, daha
erken
Dedim ki: Engelleyemem ben kimseyi, ne soru sormayı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Onun için
bir kere olay budur, olayın gerçeği budur ama daha sonra ben burada
yokken, beni şahit gösterdiğiniz için, -ben burada yokken ne
gelişti onu bilmiyorum- benimle konuşulan bunlardır. MHPnin
yemeği var diye son derece saygı gösteriyorum. dedin ama ondan sonra
ne gelişti bilmiyorum.
Hepinize saygılar sunarım.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu.
Şimdi, lehte olmak suretiyle Sayın Mustafa
Elitaş.
Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakika.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, öncelikle Sayın Aslanoğluna teşekkür ediyorum.
Yaptığımız görüşmeyi Sayın Şandır,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Meclis Başkanımızın
huzurunda dörtlü görüşmeyi harfiyen ifade etti. Çıkarken aynı
şekilde dedi ki: Grup önerisini değiştirin, bu grup önerinizi
Finansal Kiralama Kanununun bitimine kadar alın. Salı günü
bitirebildiğimiz kadar gidelim, çarşamba günü bitirebildiğimiz
kadar gidelim. Hatta dün dedi ki: Niye çarşamba günü öyle
almadınız, alsaydınız Kamu İhale Kanununu bitirirdik,
olmadı. Dedik ki: Yarın olur. Nasıl olsa biz bunun şeyini
yaparız yarın ki
Ki, Sayın Aslanoğlunun bir madde
üzerinde çekincesi vardı, Sayın Bakana üç-dört maddelik önergeler
verildi ve değerlendirildi. Sayın Aslanoğlu, daha sonra o bir
maddelik çekincesinden de vazgeçtiğini, yapılan işi takdire
bırakıyorum
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) -
Sayın Bakan şey de yapacağını söyledi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
İnceleyeceğini ve bugün de ifade etti.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) -
Hayır, hayır sonra
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Takdire
bıraktığını ifade etti, aynı şekilde
gelişti. Dün ve bugün, biz Sayın Şandırla
yaptığımız görüşmede dedik ki: Sayın
Şandır, bu yasayı, Kamu İhale Kanununu
çıkaracağız bu çerçevede arkasından öbür maddeye geçelim.
Aslanoğlu dedi ki: Arkadaşlarımı gönderiyorum. Tamam
dedim. Mevlüt Bey, o zaman soru-cevap kısmını da geçelim, saat
5te bitirelim, 6da bitirelim. Ama söz veremem dedi.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Veremem.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Haklısınız dedim. Sayın Şandır, hem dün hem
bugün, dedim ki: Sayın Şandır, Grubunuzun bir
toplantısı varmış, nezaketen bizim devam etmemiz
şık olmaz. Onun için biz bu işe devam etmeyelim. Bizim zaten bu
yasayla ilgili çekincemiz yok, siz devam edin. dedi çıkarken.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Onu
bilmiyorum, ondan sonra ben yoktum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Meclis
Başkanının yanından çıkarken. Dedim ki: Sayın
Şandır, biz yarın görüşelim, nezaketen bu işin
olmasını uygun bulmuyoruz. Ve bugün biz saat altıda altı buçukta
Kamu İhale Kanununun biteceğini düşündük ama saat on oldu, Kamu
İhale Kanunu bitmiyor, usul tartışmaları açılıyor
vesaireler oluyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın,
söylemek istediğim şu, Değerli Günal, değerli
arkadaşlar, biz
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Neden oldu o
tartışmalar?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bilemiyorum neden
olduğunu.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Nasıl bilemiyorsun?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Olabilir, olabilir
arkadaşlar. Bakın, soru-cevap kısmı yok, olabilir bu usulle
ilgili meseleler.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Bakın Mustafa Bey,
sorulardan bir kısmı çekildi, bitmedi kardeşim buna rağmen.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Arkadaşlarımız
Bakın, gergin ortamlar oldu. Biz grup
başkan vekilli olarak arkadaşlarımızı
yatıştırmak için gayret gösterdik. Nitekim diğer
arkadaşlarımız da aynı gayreti gösterdiler, hoş
olmayan hadiselerin çıkmasına engel olarak, bizler grup başkan
vekili olarak bunları engelledik ama Sayın Şandırın
bize ifadesi
Burada da Sayın Şandıra söyledim usul
tartışmasında. Biraz önceki o beş-altı dakikalık,
bir milletvekili arkadaşımızın burada konuşması
kesildiği sırada, Sayın Şandır, biz nasıl
anlaştık, ne yapıyoruz, engellemeye mi
çalışıyorsunuz bu işi dedim. Bir dakika, şu işi
bitirelim de hallederiz dedi. Ama Sayın Şandır şu anda
yok.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Mustafa Bey, bazı
sorular çekildi, çekildi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bakın
değerli milletvekilleri, biz ne söylediysek onun arkasındayız.
Sayın Şandır: Bizim bu yasayla ilgili herhangi bir şeyimiz
yok, devam edebilirsiniz. dedi. Sayın Aslanoğlu aynı
şekilde ifade etti dedim, nezaketsizlik olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) -
Orasında ben yokum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Hayır,
hayır şu konu. Doğru, orada yoksunuz. Şu konu,
nezaketsizlik olur, bizim bu işe devam etmemiz nezaketsizlik olur dedim.
Israrla söyledim ama bugün söylediğim şu: Kamu İhale Kanununu
ne zaman çıkaralım? Dediği gibi, saat dörtte BDP Grup Önerisi
var. Ya, devam etmeyelim. Dedi, sözleri de girmez. Sayın Bakan da Benim
uçağım var hazırlıyorum, durdurayım mı? dedi.
Tamam Sayın Bakanım, siz uçağınızı
ayarlayın, gidin dedik. Ama ne oldu, ne bitti, nasıl oldu
anlayamadım
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Niye
bunu getirdin o zaman? Finansal kiralamayı niye getirdin?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bakın,
değerli milletvekilleri, burada bir gerilim ortaya çıkıyorsa, bu
gerilimle ilgili bizim milletvekili arkadaşlarımızı, bütün,
töhmet altında bırakıyorsanız ve her sözü, her
yaptığımız sözün arkasında bizim durmamızı
bekliyorsanız yanlış yaparsınız. Ben, Sayın
Şandırın sözüne izafeten bunu söylüyorum. Biz öyle
konuştuk geldik ama konuşmamızın hiçbiri
gerçekleşmedi. Ben isterdim, arzu ederdim ki Sayın Şandır
da burada olsun. Saat altıda, beş buçukta Sayın
Şandıra sordum: Ne yapıyoruz, bozuyor muyuz anlaşmayı
dedim. Tamam, şunu bitirelim ondan sonra
dedi ama Sayın
Şandır gitmiş.
Gelelim usul tartışmasına.
Bakın, değerli milletvekilleri, nerede, ne
olduğuyla ilgili
Eğer Sayın Şandırsa telefondaki, biz
beş gece altı gün Sayın Şandırla günde yirmi saat
beraberdik, yirmi saat beraber gezdik, eğer Sayın Şandır
telefonda bunu, size orada, telefonda Yalan söylüyor. diyorsa hiçbir
hakkımı helal etmiyorum. Bakın, beş gece altı gün, en
az on beş saat beraberdik.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Nerede? Nerede, Sayın Elitaş, nerede, nerede?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sayın
Şandır bilir, herkes bilir nerede olduğumuzu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Hacda
mı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Evet,
hacdaydık.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Onu
söylesene.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Beş gece
altı gün, en az on beş saat beraberdik.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yalan konuşma diyor, yalan
konuşuyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Eğer Sayın Şandır,
işte burada teyidi ama sadece bizimle burada
Hatta arkadaşlar da
duydu. Ben bugün grup toplantısında anlattım, grup yönetiminde
anlattım, dedim ki, arkadaşlar, bir centilmenlik anlaşması
yaptık, Kamu İhale Kanunu bittikten sonra bu işi
kapatacağız. Ne zaman biter? Beşte biter, altıda biter. Son
anda BDP grup önerisi geldi. Beşte bitmez, altıda biter bu dedik. Tüm
milletvekili arkadaşlarımıza bunu söyledik.
Değerli milletvekilleri, değerli
arkadaşlar, buraya çıkarken hiddetle, şiddetle kalkıp da
bizi, yani insafsızlıkla veya -ne söyledim bilmiyorum,
hatırlamıyorum Sayın Günal ama- saygısızlıkla
suçlamak gerçekten ağır oldu. Çünkü yapılan bir şey,
atılan
Yapmadığım bir
saygısızlığı bana itham ettiğiniz anda inanın
bir refleks gösterdim. Olmaması gerekendi. Ben, Sayın Günaldan bunu,
şiddetli bir şekilde Saygısızlık yaptın.
demesini yadırgadım, gerçekten yadırgadım. Çünkü
olayları bilmediğinden dolayı böyle diyor olduğunu ifade
ettim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ama ben duydum çıkarken,
kapandıktan sonra Uzatmak mı istiyorsunuz? dediğini duydum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ne, uzatmak mı
MEHMET GÜNAL (Antalya) Uzatalım o zaman. diye
çıkarken duydum, kavgadan sonra.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Hayır, ne zaman?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Aradan sonra
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Hayır, onu
söyledim, hayır, doğru
MEHMET GÜNAL (Antalya) Uzatıyorsun, ben de onu
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Uzatmak mı
istiyorsunuz dedim, onu söyledim, aynen onu söyledim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ben de onu diyorum işte.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Uzatmak mı
istiyorsun, onu söyledim zaten
MEHMET GÜNAL (Antalya) Uzat o zaman, tamam.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sordum zaten;
Sayın Şandır, uzatmak mı istiyorsunuz dedim. Doğru, teyit
ediyorsun beni. O da Hayır. dedi.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bir dakika şimdi
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Hayır. dedi. Ama
saat onda bitti Sayın Günal, o yasa saat beşte bitecekti, saat onda
bitti.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sen de inat ediyorsun Al o
zaman, işte buyur çalışalım o zaman. diyorsun.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Arkadaş, yedide biz
çıktık
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Şimdi,
bakın, değerli milletvekilleri, gelelim İç Tüzük meselesine,
şu andaki usul tartışmasına. İç Tüzükün 23üncü
maddesi açık ve net. İç Tüzükün 23üncü maddesini okuduğunuz
takdirde ne Başkandan bilgi almaya ne de başkalarına bu konuda
yardımcı olmaya ihtiyaç yok. 23ücü madde burada. Plan ve Bütçe
Komisyonunda ben de dört sene çalıştım. Gittik Plan ve Bütçe
Komisyonunda sabahlara kadar çalıştık; Sayın Günal,
Sayın Aslanoğlu, sabahlara kadar çalıştık Plan ve
Bütçe Komisyonunda, geldik, burada da çalıştık. Plan ve Bütçe
Komisyonunun ne kadar zor şartlar altında
çalıştığını bilirim. Teşekkür ediyoruz,
katkılar sağlıyorsunuz. Bu yasaya da katkılarınız
var, onlara da teşekkür ediyoruz. Ama değerli milletvekilleri,
kavgamız olabilir, gürültümüz olabilir,
anlaşamadığımız, laf atışmalarımız
karşı karşıya gelebilir ama ben şunu arz ediyorum: Ne
olursa olsun, verdiğimiz sözün arkasında durmalıyız. Her
türlü kavgayı yapabiliriz, her türlü tepkiler ortaya çıkabilir ama
sonuç ne olursa olsun, verdiğimiz sözün arkasında durmamız
gerekir. Bizim aldığımız terbiye Hangi şartlar
altında olursa olsun, nereye gelirse gelsin, sözünün arkasında durmak
gerekir. diye büyüklerimizden, ecdadımızdan
aldığımız terbiye, söz budur. O sözün uygulamaya geçmesini
hem biz yaparız hem de başkalarından isteriz.
Sayın Başkan, bu açıklamayı yapmama
fırsat verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
Sayın Aslanoğlu, harfiyen anlattınız,
size de yaptığımız görüşmeleri harfiyen
anlattığınız için teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Saat
üçten sonraki gelişmeleri bilmiyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Siz, bizim
aramızdaki görüşmeleri harfiyen anlattınız. diyorum, bizim
aramızdaki görüşmeleri harfiyen anlattınız.
BAŞKAN Sayın Elitaş, teşekkür
ediyorum.
Sayın Vural, buyurun efendim.
Beş dakika veriyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, usul
tartışmasında önce üç dakika verdiniz, sonra beş dakika daha
verdin. Bak biz konuşurken bize söz vermiyorsun, ona beş dakika fazla
veriyorsun.
BAŞKAN Efendim, isteyen arkadaşlara veriyorum
Sayın Genç, lütfen sakin olun ve oturun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sen keyfine göre hareket
ediyorsun, yani AKP Grubu olduğu zaman beş dakika fazla veriyorsun.
BAŞKAN Bir gergin hava oluştu, bunu
yumuşatmaya çalışıyorum. Lütfen germeyin, oturun,
arkadaşımıza da vereceğim, merak etmeyin.
Buyurun Sayın Vural.(MHP sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Bundan önce lehte ve aleyhte
kullananlara ne kadar verdiniz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Üçer dakika
verdiniz.
BAŞKAN Üçer dakika...
OKTAY VURAL (Devamla) Bu yaptığınız
uygulama İç Tüzüke aykırı efendim.
BAŞKAN Sayın Vural, şu havayı
yumuşatmaya çalışıyorum.
OKTAY VURAL (Devamla) Yumuşatmaya gerek yok.
BAŞKAN Ben de biliyorum
Gerek yok değil, şimdi siz de
buyurun, siz de izah edin
OKTAY VURAL (Devamla) Yumuşatmaya gerek yok. Siz
Persilmatik kullanın yumuşatmak için.
BAŞKAN Ferit Mevlüt Aslanoğlunun sözünü de
kesmedim ne kadar konuştuysa. Sizin de kesmiyorum, buyurun.
OKTAY VURAL (Devamla) Sayın Başkan, beni
ilgilendirmiyor. Ben diyorum ki: Şu anda yaptığınız
uygulama, sözlerle ilgili, sürelerle ilgili yaptığınız
uygulama usule aykırıdır. Dolayısıyla, bu tutumunuz,
sürelerle ilgili tutumunuz hakkında öncelikli olarak usul
tartışması açılsın.
MUSATAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, İç Tüzükün 60ıncı maddesi net.
BAŞKAN Peki efendim.
OKTAY VURAL (Devamla) Burası yol geçen hanı
değil, keyfinize göre yönetemezsiniz. üçer dakika diyorsa üçer dakika
vereceksiniz. Buna beş dakika, buna sekiz dakika
Böyle şey olmaz.
BAŞKAN Hayır.
Şimdi Sayın Vural, beni dinler misiniz bir
dakika?
Hiçbirisinin sözünü kesmedim, sizin de kesmeyeceğim.
Buyurun.
OKTAY VURAL (Devamla) Efendim, kesip kesmemeniz önemli
değil, ben diyorum ki: Bundan öncekilere kaç dakika verdiniz dedim, Üç
dakika verdim. dediniz. Doğru mu?
BAŞKAN Doğru.
OKTAY VURAL (Devamla) Doğruysa, hangi yetkiye
binaen veriyorsunuz bana?
BAŞKAN Efendim, Sayın Elitaş yedi dakika
konuştuğu için siz de isterseniz konuşun diyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Ben de
istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Bakın, burada diyor ki: Onar
dakikayı geçmemek üzere Başkanın takdirindedir. diyor.
Arkadaşların sözünü kesmemek için ne kadar istiyorlarsa
konuşturdum. Mesele bundan ibaret, başka bir şey yok.
OKTAY VURAL (Devamla) Olmaz öyle şey.
BAŞKAN Olur efendim, burada var. onar dakikaya
kadar Başkanın takdirindedir. diyor. Adam konuşmuyorsa zorla,
Konuş diyemem. Üç dakikada bitirdi Aslanoğlu, yedi dakikada bitirdi
o. Size de şimdi dedim ki: Ne zamana kadar bitiriyorsa, konuşsun
dedim. Ona kadar
OKTAY VURAL (Devamla) Pazarlık mı
yapıyoruz? Pazarlığa girdiniz. İhale işleri gibi
yapıyorsunuz yani!
BAŞKAN - Pazarlık değil On dakikaya kadar
yetkisinde. diyor burada; madde açık.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Olmaz, olmaz! Burayı böyle
yönetemezsiniz.
OKTAY VURAL (Devamla) - Başkan, kaç dakika verdiniz?
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan,
çok haksızlık yapıyorsunuz!
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan,
partiler arasında eşitsizlik yapıyorsunuz!
BAŞKAN Buyurun.
OKTAY VURAL (Devamla) Hayır Sayın
Başkan, burada madde açık değil. Diyor ki: Usul
tartışmasında onar dakikaya kadar süre verebilir.
BAŞKAN Doğru.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yani ona da verin!
OKTAY VURAL (Devamla) Dolayısıyla burada
verdiğiniz süreyi lehte ve aleyhteler için belirleyeceksiniz. Ben Mevlüt
Aslanoğlunu beğenmedim, buna üç dakika; ona bir şey
söyleyemiyorum, buna yedi dakika, on dakika
BAŞKAN Böyle bir şey yok. Bakınız,
söylediklerimi saptırmayın. Söylediğim şu:
Arkadaşlar, bir gergin hava var; konuşsunlar, kesmeyin sözlerini.
dedim. Konuşmayan adama üç dakikadan sonra
Sayın Aslanoğlunun
sözünü de kesmedim, illa konuş mu diyeyim yani?
OKTAY VURAL (Devamla) Ona niye vermediniz?
BAŞKAN Şimdi, konuşana seslenmedim.
Öbürüne de, size de aynı şeyi söylüyorum; mesele bundan ibaret.
OKTAY VURAL (Devamla) On dakika mı verdiniz?
BAŞKAN Yedi dakikaydı efendim, yedi dakikaydı
konuşması.
OKTAY VURAL (Devamla) Konuşursam...
BAŞKAN Efendim, üç dakika verdim ve kesmedim hiç
birisini.
Siz de buyurun, siz de buyurun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Konuşursa kesmeyeceğim
diyor. Ona kadar konuş, on beş dakika da konuş.
BAŞKAN Üçer dakika verdim ve kesmedim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Konuşursak on dakikaya
kadar serbest.
KAMER GENÇ (Tunceli) On dakika, on dakika
Usul
tartışması on dakika.
BAŞKAN - Şimdi, siz de Sayın Elitaş
kadar, ne kadar konuşmak istiyorsanız, on dakika içerisinde buyurun
konuşun; sizin de kesmeyeceğim sözünüzü.
Buyurun konuşun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ya Başkan, keseden
vermiyorsun ya! Ver on beş dakika gitsin ya!
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, kalan
süre itibarıyla başlatır mısınız?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, süreyi başlattınız mı? On dakikaya getirin.
OKTAY VURAL (Devamla) - Kalan süre itibarıyla
başlatın efendim.
RECEP ÖZEL (Isparta) Başladı ya!
OKTAY VURAL (Devamla) Sayın Başkan, süre
başladı mı? (AK PARTİ sıralarından gürültüler,
alkışlar[!])
Yazıyor musunuz AKP Grubundan alkışlar
diye?
RECEP ÖZEL (Isparta) Yazıyor, yazıyor!
OKTAY VURAL (Devamla) - Evet, teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, bu
uygulamayı devam ettireceksiniz, usul tartışmasında on
dakikayı devam ettireceksiniz. Bundan sonra yapamazsınız!
OKTAY VURAL (Devamla) Tabii, ilkesiz siyasetin
geleceği nokta budur. Dolayısıyla, bir söz verip de sözünün
arkasında durmayanlara ne denildiğini herhâlde değerli
milletvekilleri sizler gayet iyi bilirsiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Aynen öyle
yalancı denir.
OKTAY VURAL (Devamla) Şu anda bu sözün
arkasında durmayan da biliyorum ki, içinizden gayet iyi, net biliyorsunuz.
Bu gerçek teslim edildi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Aynen öyle,
yalancı denir sözünün arkasında durmayana.
OKTAY VURAL (Devamla) Bundan önce de müfterinin kim
olduğunu tespit etmiştik zaten tescilli çünkü, tescilli.
Dolayısıyla, bu konuyla ilgili ben
Usul
tartışmasını açtığım konu budur. Efendim, şöyleymiş
böyleymiş
Partiler arasında belli bazı konular olduğu
zaman elbette görüşülür, anlatılır ve
karşılıklı anlayış içerisinde meseleye
bakılır. Meclisi ancak böyle çalıştırabiliriz. Ben
şu anda bu raporu görüştüğüme göre, usul
tartışmasının bu kısmıyla ilgili
değerlendireceğim daha sonra da Sayın Elitaşın
sataşmalarıyla ilgili söz talebim olacak, kayda geçirin de
Çünkü siz
orada bir şey söylüyorsunuz sonra vazgeçiyorsunuz; buradan kayda
geçireyim, sataşmadan dolayı söz talebim olduğunu unutmayın
yalnız, oldu mu?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Peşin
peşin olmaz bu işler.
OKTAY VURAL (Devamla) Şimdi, bu raporda diyor ki:
Adalet Komisyonuyla, Sanayi, Ticaret Komisyonuna havale
edilmiştir.diyor. Şimdi, bu raporda bu Komisyonların ne
yaptığına ilişkin herhangi bir bilgi var mı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yok. Öbür Komisyonda
da yoktu.
OKTAY VURAL (Devamla) Var mı Sayın
Başkan? Yok. Yani bu Komisyonlarda zamanında görüşülmediği
için ya da görüş bildirmeyeceğini belirttikleri için Komisyonumuz
değerlendirme yapmıştır. Benim aradığım bu.
Bununla ilgili İç Tüzükün 23üncü maddesindeki, efendim, on gün süre
komisyonlar alabilir, şunları yapabilir
Bunlar elbette İç
Tüzükün hükümleri. Ben raporu görüşüyorum. Raporda okuyacağım;
bu alt komisyonlar, bu komisyonlar ne yaptı, ne oldu, niye görüş
bildirmedi? Süresi geçtiği için mi? Ben görüş bildirmeyeceğim
dediği için mi? Dolayısıyla, bu raporda bunlar yok. Bu raporda
bunlar yokken sizin burada kalkıp, bir rapor görüşülürken bununla
ilgili olarak İç Tüzükün şu maddesine göre böyledir, böyledir,
böyledir demenin bir anlamı yok ki. Ben rapora bakıyorum, raporda
yok. Sayın Başkan, raporda var mı? Var mı? Yok.
Dolayısıyla benim dediğim husus, bunu daha önce de
tartışmıştık -hatırlayınız- ve
komisyonda olan arkadaşlar bu tali komisyonların akıbetinin ne
olduğunu komisyon raporuna dercetsin dedik. Defalarca söyledik. Kanunlar
ve Kararlar burada, tutanaklar burada. Bir havalenin mukadderatının
İç Tüzükün hangi maddesine göre, nasıl tecelli ettiğini ben
raporda okuyacağım. Bu bakımdan, benim aradığım
Neden bunu arıyorum? Çünkü benim, Adalet Komisyonunda da Sanayi, Ticaret,
Bilgi, Teknoloji Komisyonunda da milletvekillerim var. Ben bu
milletvekillerinin de görüşeceği bir tasarının neden
görüşülmediğini öğrenmek durumundayım. Raporun amacı
budur. O bakımdan Rapor tekemmül etmemiştir. diyoruz. Bu rapor,
bütün safahatıyla, havaleler, havalelerle ilgili yapılan
işlemleri içermesi ve ona göre Genel Kurulda konuşulması
gerekir. Bu bakımdan, bu raporda bunlar olmadığı için ben
akıbetini soruyorum. Yoksa, işte şu tarihte oldu, bu tarihte
oldu, olmayana ergi metoduyla raporda olmayan hususlarla ilgili hüküm yürütmek
kolay ama ben raporu görüşüyorum ve milletvekillerim de rapora
bakıyor, diyor ki: Adalet Komisyonuna havale ettirilmiş ama bize bir
haber gelmedi. Sanayi, Ticaret Komisyonundaki milletvekillerine soruyorum,
milletvekillerimiz Bizim bu konudan haberimiz yok. diyor. Şimdi, bu
durumda tali komisyonların ne yaptığının bu komisyon
raporunda yer alması gerekiyor çünkü Sayın Komisyon da Sayın
Başkanın havalesi üzerine görüşme yapıyor zaten. Tali
komisyonlarda da Başkanlığın havalesi üzerine
görüşlerini bildiriyor.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sanayi Komisyonunda
görüşülmeye başlandı, yarım kaldı bu.
OKTAY VURAL (Devamla) Öyle mi?
ALİM IŞIK (Kütahya) Evet.
OKTAY VURAL (Devamla) Bu da enteresan.
ALİM IŞIK (Kütahya) İlk
toplantısı yapıldı, sonra Bütçe Komisyonunun alt
komisyonuna bunu sevk etti.
OKTAY VURAL (Devamla) Şimdi, Sayın
Başkan, bakın, Sanayi Komisyonunda görüşülmeye başlanıyor
ve yarım kalıyor. Şimdi nasıl? Ne oldu peki? Yani o
komisyon ne görüş bildirdi? Bakın, eğer öyle bir şey varsa,
gerçekten, bu raporun bu yönüyle, bunu gündemine alan komisyonun
toplanmasına rağmen bu konuda görüş bildirmemişse
zannederim- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının komisyonları, denetim görevi
çerçevesinde başlanmış olan bir işle ilgili hangi
görüşü ifade etmiştir? Bu durumda
Başkanlığınızın bununla ilgili bir irade
beyanı olması lazım. Benim bunu görmem lazım. O
bakımdan, bu rapor tekemmül etmemiştir diyoruz.
Şimdi, böyle bir rapor mesela şöyle bir
şey gelse, eğer bir tali komisyon bununla ilgili bir toplantı
yapmış, raporunu göndermiş de esas komisyon bu raporu dikkate
almamışsa bu da çok ciddi bir sıkıntı meydana getirir.
O bakımdan hep diyoruz ki, komisyon raporları sarih olmalı;
açık olmalı, hangi komisyonun ne yaptığını biz
görmeliyiz, bilmeliyiz. Çünkü değerli arkadaşlarım, komisyon
toplantısına çağrı yapılmadan benim milletvekilimin
haberi olmuyor. Şimdi, Sanayi Ticaret Komisyonuna havale edilmişse,
milletvekiline çağrı yapılmadan bunun ne zaman
görüşüleceğini bilmiyoruz. O bakımdan bu konuda, bu esas
komisyonunun raporunda bunların açık bir şekilde ortaya
konması gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım, öyle evirip
çevirmeye gerek yok. Evet, bizim Allaha şükür, şerefle, ihtilal
döneminde kapatılmış partimizin bugün 10uncu Genel Kurultayıyla
ilgili grup toplantımızı akşam yaptık çünkü salı
günü yapmadık ve bu konuda böyle bir grup toplantımızın
olacağını ve Meclis gündeminde görüş ve
düşüncelerimizi ifade edemeyeceğimiz için Meclis
çalışmalarıyla ilgili böyle bir iradenin
kullanılmasını istedik, arzumuz buydu.
Efendim, şu biter bitmez
Ona kadar bitmedi biz
zaten yediye beş kaladan itibaren buradan gittik. Dolayısıyla ne
olur yani? Ayşenur Hanım, ne olur velev ki öyle olsa, ne olur? Yani
bir parti grubunun hakkına, hukukuna sahip çıkması konusunda bir
arzusunu yok saymanız doğru mu?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Hayır,
yok saymadık, tahrif etmeyin.
OKTAY VURAL (Devamla) Ne oldu peki? Şimdi biz neyi
görüşüyoruz?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI ( İstanbul) Lütfen,
tahrif etmeyin.
OKTAY VURAL (Devamla) Neyi görüşüyoruz şu
anda biz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Danışma
Kurulunu.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul)
Danışmaya uymadınız. Anlaşmamıza
uymadınız, uymamanın sonuçlarını
yaşıyorsunuz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ha, itiraf edin bunu
kayıtlara girsin.
OKTAY VURAL (Devamla) Peki, peki. Ama size bir şey
söyleyeyim mi: Böyle bir anlaşmanın olduğuna
Biz buradan
gidiyoruz, siz istediğiniz gibi çıkartın. diyenin yalan
söylediğini telefonla ben teyit ettirdim.
GÜLAY DALYAN (İstanbul) - Kendisi gelsin
konuşsun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Şandırla beş gece altı gün, en az on beş saat
beraberdim.
OKTAY VURAL (Devamla) Ve bununla ilgili olarak da
şu anda şunu ifade
Şu saate kadar, beşe kadar biterse.
Yok, Şuna kadar biterse. Ya, irademizi size mi teslim edeceğiz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Şandıra telefon aç, beş gece altı gün beraberdim.
OKTAY VURAL (Devamla) Biz diyoruz ki, Yedide
gideceğiz, yediye kadar çalışırız, biterse biter.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Şandırın yalan söylediğine ihtimal vermiyorum.
OKTAY VURAL (Devamla) Ha, ne olacak canım. Hiç
önemli değil ya. Ne olacak ya. Buna muhalefet edecek bir grup değiliz
ki; hakkımızı, hukukumuzu korumasını biliriz. Geliriz,
sabaha kadar da çalışırız. Ama değerli
milletvekilleri, bilin diye söylüyorum size, bilin diye. Değmez... Benim
bu görüşmemi Kurultayla ilgili. diyerek
Bir özel milletvekili var.
Herhâlde, zannediyorum kendisine verilen görevi bir an önce bitirip hamama
gidip, terleyip kese atmak istiyor. Onun için bunları çıkartıp
Kızılcahamamdaki hamam sefasına katılacak herhâlde. Onun
acelesi içerisinde herhâlde. Olsa olsa acelenin amacı budur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bazı kirleri sular
seller temizleyemez Oktay Bey.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Çok suyun içindesin
ama temizlenmiyorsun
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Kime? Niye cevap
veriyorsun?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sen niye alınıyorsun?
Öyle çok kirleri var ki suyun içinde temizlenmiyor bile.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ya, evet onu söyledim ben
de işte.
OKTAY VURAL (Devamla) İstediğiniz kadar
demiştiniz.
BAŞKAN On dakika oldu, daha istiyor musunuz?
OKTAY VURAL (Devamla) Hayır, istediğiniz
kadar demiştiniz de o bakımdan. Siz öyle demiştiniz.
BAŞKAN Hayır, istediğiniz kadar
demedim. On dakikaya kadar İç Tüzüke göre. Dolayısıyla onun
azamisini burada verdik, on dakikaya kadar.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bir de sataşma vardı
Başkanım.
BAŞKAN Hayır, hayır. Öbürleri
konuşmadığı için söyledim.
OKTAY VURAL (Devamla) Durum bundan ibarettir.
Dolayısıyla bugün geldiğimiz bu noktada kanunu çıkartabilirsiniz,
biz buradayız. Mücadelemizi sürdüreceğiz ama gerçekten saat yediden
itibaren olmayacağınızı ifade ettiğiniz bir
toplantıyı biz yokken devam ettirip kanunlara parmak kaldırmak,
ondan sonra kanunu gündeme alıp görüşmek
BÜLENT TURAN (İstanbul) Öyle değil, öyle
değil
OKTAY VURAL (Devamla) - Vicdanlarınıza havale
ediyorum. Yarın mübarek cuma, bugün cuma akşamı.
Bunu vicdanlarınıza havale ediyor, hepinize
saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Vural.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, saygıdeğer konuşmacı benim söylemediğim
bir şeyi, bir telefonla konuşmayla ilgili, bana izafeten bir konu
ifade etmiştir. Müsaadenizle düzeltmek istiyorum.
BAŞKAN İki dakika içerisinde lütfen
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
12.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın, kendisinin ifade etmediği bir konuyu kendisine atfetmesine
ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Değerli arkadaşlar,
konuşmamızda şu var: Önerge yok, konuşmalar belirli
sayıda, o çerçevede bunlar hızlı bir şekilde bitecek ama
burada gelip pimi çekersen, bombayı patlatmaya çalışırsan
Yahu, ne yapalım, saat yediye kadar bitmedi ama biz size yediye kadar
diye söylemiştik. demek haksızlık olur, yakışık
almaz. Ne konuştuk, o konuşma yerine gelecek; kavga olur, gürültü
olur, biter. Gelip de hiç ortada fol yok, yumurta yokken bir anda gelip pimi
çekersen, patlatırsan bombayı, yapılan iş yanlış
olur. Ben bunu ifade etmeye çalışıyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Elitaş,
bitirseydin, biz yoktuk.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Tekrar söylüyorum. O
telefondaki şahıs Sayın Şandırsa, şurada ben
masamda otururken Sayın Şandır gelip Yarın ne
yapıyoruz? dediği konuyla ilgili kalkıp da Siz devam edin
isterseniz. deyince Sayın Şandır,
yakışıksız olur, yarın görüşelim. dediğimi
Yalan söylüyor. diye ifade ediyorsa hakkımı helal etmiyorum, bir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bu insanların
hakkı ne olacak?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Onlar da helal etmiyor, ne olacak?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) İkincisi,
geçenlerde yine bir fezleke konusu vardı. Sayın Başkan ara
verdi, verdiği arada dedi ki: Fezlekeyi konuşmayalım, grup
önerilerini konuşalım çünkü bizim Sayın Genel
Başkanımız fezlekede burada bulunacak. Biz nezaketen, bir
siyasi partinin genel başkanına nezaketen, başlamış
bir işi, İç Tüzüke aykırı olmasına rağmen
çektik, grup önerisini konuştuk, Saat beşte Sayın Genel
Başkan gelene kadar biz o işi erteleyelim. dedik ama Sayın
Genel Başkan gelmemiş, gelmeyecekmiş, yanlış ifade
edilmiş. Gelmeyeceği ama gelebilir şeklindeki bir ifadenin
farklı noktaya geldiğini ifade etmiş.
Bakın, biz verdiğimiz sözün arkasında
sonuna kadar duruyoruz. Nerede var? Hangi şartlar altında olursa
olsun sözümün sonuna kadar arkasında duruyoruz. Şöyle olursa, böyle
olursa
deyip de, Ne yapalım, yediye kadardı. deyip de bu
işlerin altından kalkmak insanı altında bırakır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Elitaş.
Değerli arkadaşlarım, sayın
Komisyonun bir açıklaması olacak.
Buyurun sayın Komisyon.
13.-
Plan ve Bütçe Komisyonu Sözcüsü Ahmet Öksüzkayanın, 239 sıra
sayılı Komisyon Raporunun tekemmül edip etmediğiyle ilgili
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın ifadelerine ilişkin
açıklaması
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA
(Kayseri) Sayın Başkanım, Sayın Vuralın
bahsettiği, buradaki hususla ilgili bir açıklama yapmak istiyorum
izniniz olursa.
Bu kanun 30/3/2012 tarihinde Meclis
Başkanlığınca komisyonlara havale edilmiş. Esas
komisyon olarak Plan Bütçe Komisyonuna, tali komisyon olarak da Adalet
Komisyonu ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonuna havale edilmiş. Biz bu kanunu 10 Nisan 2012 tarihinde
görüşmeye başlamışız. Dolayısıyla, arada on
günlük bir süre var. O on günlük süre içerisinde tali komisyonlar eğer
raporlarını vermezlerse esas komisyon bunların süresi geçtikten
sonra, verip vermeyeceğine bakmaksızın görüşmelerine
başlar ve raporunu tutar. Usul böyledir, teamül böyledir. Biz bu çerçevede
bu raporumuzu hazırladık ve Meclis Başkanlığına
sunduk, basımı tamamlandı.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
Sayın Başkanın ifade ettiği bu konu raporda yok işte.
Yani rapora bunu yazmamışsınız, onu ifade ediyorum.
BAŞKAN Müsaade eder misiniz efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, bütün raporları inceleyin, hiçbirinde yok.
BAŞKAN Müsaade eder misiniz.
Komisyon raporunun 42nci sayfasında
belirtildiği üzere, tasarı 30/3/2012 tarihinde tali ve esas
komisyonlara havale edilmiştir. Esas komisyon olan Plan Bütçe Komisyonu,
10/4/2012de yaptığı
toplantıda tasarıyı görüşmüştür. On günlük süre
geçtiği için de öbürlerini nazara almadan raporunu hazırlayıp
göndermiştir.
OKTAY VURAL (İzmir)
Evet, Sayın Başkan, ben de
diyorum ki: Raporda bunun yazılması lazım. Siz, Meclis
komisyonlarını denetlemekle görevli bir makamsınız. Dolayısıyla
diyoruz ki: On günlük süreyle ilgili; görüşüldü de raporu gönderdi,
dikkate almadı mı; görüşmedi mi; bunlarla ilgili bilginin
olması lazım, raporda yer alması lazım. Bizim
söylediğimiz bu.
BAŞKAN Sayın
Başkan, bildiğim kadarıyla böyle bir mecburiyet yok. Ben
tutumumun doğru olduğu kanaatindeyim. Dolayısıyla
görüşmelere devam edeceğiz.
OKTAY VURAL (İzmir)
Sayın Başkan, bundan önce bir kanunla ilgili
İç Tüzük
gereğince kanunlarda talep hâlinde karar yeter sayısının
aranması zorunludur. Dolayısıyla bu karar yeter sayısı
aramakla ilgili benim bir irade beyanım size olmuştu.
BAŞKAN Evet.
OKTAY VURAL (İzmir)
Bu irade beyanından sonra bununla ilgili bir usul
tartışması açtınız ve bu usul
tartışmasında yine maalesef, karar yeter sayısı
istemiş olmama rağmen bu karar yeter sayısı talebini
iletmediğime ilişkin yanlış bir beyanla uygulama
yaptınız. Dolayısıyla tutumunuz hakkında söz
istiyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, lehinde
OKTAY VURAL (İzmir)
Öncelikli olarak İç Tüzük 13üncü maddeye göre bunlarla ilgili
hususlarda
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Aleyhinde
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, kaç kere usul tartışması
Aynı konuyu konuştuk.
OKTAY VURAL (İzmir)
Efendim, aleyhinde
RECEP ÖZEL (Isparta)
Lehinde efendim
BAŞKAN Aleyhinde:
Sayın Vural.
Lehinde: Sayın
Recep Özel, Mustafa Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, başka şeyler varsa toptan
konuşalım.
OKTAY VURAL (İzmir)
Daha çok konuşacak şeyimiz var çünkü usulsüzlük yapanın
herhâlde, her zaman usulsüzlüklerini yüzüne vurmaya
BAŞKAN Aleyhte mi
Sayın Hamzaçebi?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Mahmut Tanal
BAŞKAN Aleyhte mi
Sayın Mahmut Tanal?
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Aleyhte
BAŞKAN Tamam.
Lehte olmak suretiyle Sayın
Elitaş, Kayseri Milletvekili.
Sayın Elitaş, lehte olmak suretiyle buyurun.
Üç dakika süre veriyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Lütfen sürelere uyalım
Sayın Başkan.
X.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
4.-
Karar yeter sayısının aranması talebini
gerçekleştirmediği gerekçesiyle Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Mehmet Sağlamın tutumu hakkında
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sizin ifadelerinizden bakıyorum, tutanakları
aradık. Sayın Şandır size ifade ederken Sayın Vuralla
birlikte Tutanaklara bakın. dedi. Tutanaklara baktık.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Şandır yok.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sayın Vuralla
birlikte diyorum. Tutanaklara baktık.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır, tutanaklara
birlikte bakmadık.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Karar yeter
sayısı var mı, yok mu, istemi var mı diye baktık.
Karar yeter sayısının isteminin olmadığını
gördük. Sayın Başkan dedi ki içeride: Sayın Vural bana geldi
kürsüye, kulağıma söyledi, Ben karar yeter sayısı
isteyeceğim. dedi ama baktım Sayın Vural telefonla
görüşüyordu. Telefonla görüşmesi bittikten sonra, üç buçuk dakika
sonra Sayın Vural karar yeter sayısı istediğini,
istemediğini sordu. Bir kere olması gereken nokta şu: Bir irade
beyan ediyorsunuz, bir grubu temsil ediyorsunuz, bir grubun tüzel
kişiliğiyle birlikte hareket ediyorsunuz. Karar yeter
sayısı isteyeceksiniz ama telefonunuz o kadar çok önemli ki hiç
ciddiye almıyorsunuz, Meclis Başkanlığını ciddiye
almıyorsunuz, Türkiye Büyük Millet Meclisi grubunu ciddiye almıyorsunuz,
Milliyetçi Hareket Partisinin haklarını ve onların taleplerini
ciddiye almıyorsunuz; üç buçuk dakika sonra, dört dakika sonra diyorsunuz
ki: Ben karar yeter sayısı istemiştim.
Değerli milletvekilleri, karar yeter
sayısının nasıl isteneceği bellidir. Karar yeter
sayısı İç Tüzükün -146ncı madde olması lazım-
146ncı maddesinde oylamaya geçmeden önce teamül gereği, İç
Tüzükte olmayan ama teamül gereği oradan herhangi bir milletvekili Karar
yeter sayısı istiyorum. derse Başkan karar yeter
sayısını arar ama kâtip üyeler
Sorar Sayın Başkan,
sağındakine sorar: Var mı karar yeter sayısı?, örnek
Var. dedi. Solundakine sorar: Var mı?, Yok.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sağındaki Yok.
diyor, solundaki Var. diyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Peki,
sağındakine sordu: Yok. dedi, solundakine sordu: Var. dedi. O
zaman Başkan der ki: Kâtip üyeler arasında uyuşmazlık
olduğundan dolayı elektronik olarak karar yeter
sayısını arayacağım. der. Bu işi yapar.
Değerli milletvekilleri, istenmiş, Karar yeter
sayısı isteyeceğim. denmiş ama telefon konuşması
olduğundan dolayı isteme imkânı olmamış,
unutulmuş. Başkan, burada karar yeter sayısı isteme
talebini değerlendirmiş, bakmış burada bir çoğunluk
var, o çoğunluk çerçevesinde istenmemesine rağmen Kabul
edilmiştir. demiş ve diğer maddeye geçmiştir.
O anlamda, değerli milletvekilleri
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan da Haydar konuşurken Haydarı kesmiş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Haydarı kesmedi.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Kesti.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sayın
Başkan kesmedi. Bir milletvekilinin kürsüde konuşma yaparken kim
olursa olsun, hangi partiden olursa olsun sözünün kesilmesi o partiye,
milletvekiline ve gruba saygısızlıktır.
Hepinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Demin ben dedim, benimkini
kesti, saygısızlık demedin, bizimki de yarım kaldı,
aynı şey oldu.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Elitaş.
Sayın Tanal, buyurun efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, ne kadar süre veriyorsunuz?
BAŞKAN Üç dakika verdik efendim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Olmaz zaten Sayın
Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Takdir yetkisi
Sayın Başkana ait.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Biraz önce ne yaptık?
Tutumunuzla ilgili ben söz aldım ama Değerli Başkan,
değerli milletvekilleri, bu ayrı bir tartışma şimdi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
Sayın Tanal, bir saniye efendim.
BAŞKAN Bir saniye, bir saniye.
Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, siz biraz önce usul tartışmasında
iktidar partisi grup başkan vekiline yedi dakika verdiniz, Milliyetçi
Hareket Partisi grup başkan vekiline on dakika verdiniz. Aynı
uygulamayı Sayın Tanala yapmanızı rica ediyorum efendim.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Başkan, o zaman
da izah ettim, bir gerilim ortamında herkese üç dakika dememe rağmen
üç dakikayı geçirenlerin sözlerini kesmedim, mesele bundan ibaret. Onu
tartıştık biraz evvel Sayın Vuralla da yani üç dakika diye
verdim, konuştularsa sözlerini kesmedim, dört dakika konuşan oldu,
altı-yedi dakika konuşan oldu, on dakika konuşan oldu, olay bu.
Yoksa bildiğiniz gibi, usul tartışmasında iki veya üç
dakika konuşuyoruz. Sayın Başkan
MAHMUT TANAL (İstanbul) Partiler arasında
eşitsizlik yapıyorsunuz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yani
buradan şunu mu anlayayım efendim: Yani üç dakikada Sayın Tanal
bitiremezse konuşmayı uzatacaksınız diye mi anlayayım
efendim?
BAŞKAN Uzatmazsa memnun olurum, uzatmadı
başkası, dolayısıyla ben üç dakika veriyorum, mümkün
olursa, uyarsa sevinirim.
Buyurun Sayın Tanal.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Peki,
devam et sen.
OKTAY VURAL (İzmir) Uzatacakmış.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli Başkan,
değerli milletvekilleri; tabii, usul tartışmasıyla ilgili,
Sayın Başkanın tutumuyla ilgili söz almış
bulunmaktayız ama Sayın Başkan, gruplar arasında hak ve
nasafet, eşitlik ilkeleri uyarınca hareket etmiyor. Sayın
Başkanın öncelikle hak ve nasafet doğrultusunda tüm gruplar
arasında eşit, adil bir vaziyette söz vermesi gerekir.
Biraz önce tabii ne yaptı? Sayın Mevlüt
Aslanoğlu konuştuğunda 3 dakika verdi, Sayın Elitaş
konuştuğunda 7 dakika verdi, Sayın Oktay Vural
konuştuğunda 10 dakika verdi. Yani bu açık ve net bir vaziyette,
Sayın Başkanın gruplar arasında keyfî bir işlem
yaptığının bir göstergesi. Tabii Sayın
Başkanın, İç Tüzükün 14üncü maddesi uyarınca
komisyonlarla ilgili, komisyonlarda yapılan adaletsizlik ve
düzensizliklerle ilgili yetkileri olduğu hâlde, bugüne kadar hem Meclis
Başkanı hem Meclis başkan vekilleri, komisyonlarla ilgili
görevlerini bugüne kadar yapmadılar.
Ben, bir parlamenter olarak Türkiye Büyük Millet
Meclisine komisyonlarda yapılan bu adaletsizliğin,
eşitsizliğin, eş güdümlü çalışmama nedeniyle Meclis
Başkanına yazılı bir dilekçe verdim. Yazılı
dilekçe verdiğim hâlde, bugüne kadar açık, net bir vaziyette bu
usulsüzlük hâlen devam ediyor. Bugün, biz Boluda açlık greviyle ilgili
görev için gittiğimizde Mecliste görüşülen Kamu İhale Kanunuyla
ilgili aynı şekilde Bayındırlık Komisyonuna
gönderildiği zaman o kanun, o Komisyonda kırk sekiz saat geçmeden
Komisyona gelmişti o tasarı. Onunla paralel olarak,
konuştuğumuz bu konuyla ilgili aynı vaziyette bir kanun teklifi
de ben vermiştim. Komisyonlarda gayet açık ve net iki kanun teklifi
arasında iş birliği olduğu için bunların
birleştirilmesi gerekir denildi. Aynı şekilde, Kamu İhale
Kanununun Bayındırlık Komisyonuyla bir ilgisinin
olmadığını, bunun Adalet Komisyonuyla ilgisi olduğunu
Yoğun bir tartışma yapıldığı hâlde, maalesef
komisyonlarda parmak sayısının çoğunluğu nedeniyle
taleplerimizin hiçbirisi nazara alınmadı ve o tek geçici olan madde
bugün Genel Kurula acilen getirildi.
Peki yani biz, burada parlamenter olarak, komisyonlarda
yapılan bu usulsüzlükleri, bunu biz nereye şikâyet edeceğiz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) Özür dilerim Sayın
Başkan.
Biz, bu usulsüzlükleri kime şikâyet edeceğiz?
Bizim muhatabımız kim? İç Tüzükün 14üncü maddesi uyarınca
bizim muhatabımız Meclis Başkanı ve Meclis başkan
vekilleri.
Peki, bununla ilgili biz dilekçeleri veriyoruz.
Sayın Oktay Vural Beyin biraz önce bahsettiği konuyla alakalı
olarak bahsediliyor ve dile getiriliyor. Sayınızın çok
olması nedeniyle sözlerimiz komisyonlarda dinlenilmiyor,
sayınızın çok olması nedeniyle sözlerimiz Genel Kurulda
dinlenilmiyor ve siz de bu sayı çokluğu nedeniyle -ne olur- yani
orada gerek Anayasa'mız uyarınca gerek İç Tüzük nedeniyle
bağımsız olarak karar vermeniz gerekirken, o parti disiplininden
sıyrılarak bağımsız bir şekilde karar vermekte
sıkıntı yaşanılıyor.
Tabii, bu hak ve hukuk, sadece biz milletvekillerinin hak
ve hukuku ihlal edilmiyor bununla ilgili; bu hak ve hukuk, milletin de hak ve
hukuku ihlal ediliyor.
Şimdi diyeceksiniz ki: Ya, siz komisyonlarda ne
diyorsunuz? Sayın
Başkanım, bunlar aynı zamanda sizin görevinizin
alanına giriyor. Mesela, yapılan adaletsizlikleri,
hukuksuzlukları ne yapıyoruz biz? Bu saate kadar kanun koyucu
boş işlerle uğraşır mı? Boş işlerle
uğraşmamamız lazım. Herkes belli bir meslek sahibi, belli
bir eğitim seviyesinden gelmiş. Hemen hepimizin
hafızalarında yeri var. Türk Ticaret Kanunu yeni değişmedi
mi arkadaşlar? Değişti değil mi? Türk Borçlar Kanunu da değişti
ve -siz, tabii bu işten anlamadığınız için anca bu
boş şeylerle uğraşırsınız- yani netice
itibariyle
RECEP ÖZEL (Isparta) Tutumla alakalı konuş.
MAHMUT TANAL (Devamla)
22nci maddede, efendim, eski
6762 sayılı Ticaret Kanununa atıf
yapmışsınız. Ne olur komisyonun, ne olur alt
komisyonların lafını dinleseniz, zamanını verseniz?
Yani burada biz boş işlerle uğraşmasak olmaz mı?
Aynı şekilde yine Borçlar Kanunuyla ilgili atıf var. Tabii
kaliteli kanun çıkarsa Parlamento kaliteli olur, kalitesiz kanun
çıkarsa ve bu kalitesiz kanun nedeniyle tüm Parlamentodaki parlamenter
üyeler zan altında kalır yani kanunun kaliteliği ve
kalitesizliği Parlamentonun verimli çalışıp
çalışmamasıyla ölçülür. Peki, biz 110 tane hukukçu arkadaş
buradayız ve diğer meslek gruplarındaki arkadaşlar da
ayrı bir sorun. Peki, biz bunu aldığımız zaman, yazboz
tahtası gibi, Türk Ticaret Kanunu yürürlüğe girdi -Sayın Bakan
da burada- ve yürürlüğe girmeden iki gün öncesi 55 maddeye yakın bir
madde tekrar değiştirildi. Yani şimdi, biz bunu yaparken ve
yarın birkaç gün geçtikten sonra tekrar Borçlar Kanunundaki o atıf
hükümle, Ticaret Kanunundaki atıf hükümle, bunlarla yine ne diye
uğraşalım?
Kanunun adı var, adıyla birlikte tanımlar
kısmına geçiyorsunuz, tanımlar kısmında eksiklikler
var. Bunların hepsinin telafisi var değerli arkadaşlar.
Telafisinin yol ve yöntemi, -Sayın Başkanlıktan istirham
ediyoruz mümkün oluncaya kadar- bunları komisyonlardan yeteri kadar
tartışılmadan, sadece parmak oyuyla, eğer biz bunu
gerçekten, komisyonlardan bu şekilde kanunlar Genel Kurula gelirse
sıkıntı yaşarız ve bunun sıkıntısı
da aynı şekilde
Hak etmediniz belki bazı cümleleri ama ister istemez
bu yanlış tutumlar nedeniyle bunları da sarf etmek zorunda
kalıyoruz, onun için kusura bakmayın, özür diliyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tanal.
Lehte olmak suretiyle Sayın Recep Özel. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; biraz önce görüşmüş olduğumuz usul
hakkındaki, tutumunuz hakkındaki ve karara
bağladığınız bu konuda tekrar bir talep üzerine usul
tartışması açtınız. Bunun hakkında daha önce bir
karar verilmişti, siz de bu kararınızı Genel Kurulla
paylaşmıştınız. Şimdi Oktay Vuralın tekrar
talebi üzerine Başkanlığın tutumu
Herhâlde İç Tüzükte şöyle bir daha hüküm
olması gerekiyor: Başkanın olumlu-olumsuz
tavırlarından dolayı bir genel görüşme açıyoruz,
grupların tutumları hakkında da herhâlde bir görüşme
ihtiyacı hasıl oluyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir ona müdahale etmiyorsunuz, ona da
edin; bir onu kontrol etmiyorsunuz, onu da edin.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Gerçi bunu burada yapmaya gerek
yok; millet bütün seçimlerde bu grupların tutumlarına bakıyor,
AK PARTİnin her seçimde oyunu yükseltiyor, sizlerin de oyunu
azaltıyor. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Çok tarihî bir laf ettin!
RECEP ÖZEL (Devamla) - Onun için, siz bu tür
davranışlarla Meclisi kilitleme yönünde
çalışmalarınıza devam edebilirsiniz. Sizi bu konuda daha
çok biz teşvik edebiliriz ama bilin ki millet sizin tutumunuzu
Başkanın tutumundan daha çok imtihana tabi tutuyor. Önümüzde yerel
seçimler var, Cumhurbaşkanlığı seçimi; o zamana kadar bu
tutumunuzu devam ettirin.
Biraz önce konuşmamda, herhâlde MHP bu Meclisi
kilitlemeyi kongrenin bir çalışması olarak, kongreden
dolayı yaptığı yönünde
Bize, hafta sonundaki
toplantınıza bir an önce gidip orada birtakım faaliyetlerde
bulunma noktasında
Biz oraya çalışma toplantısına
gidiyoruz, sizin gibi keyif yapmaya gitmiyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bizim AK PARTİ olarak on yıldan beri bu Meclisi
nasıl çalıştırdığımızı bütün
kamuoyu biliyor.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Düzelteceğim derken gene
bozuyorsun Sayın Özel.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Özrü kabahatinden büyük.
Sen konuşmasan daha iyi Recep Bey ya. Hakikaten, şurada dursa daha
iyi değil mi arkadaş ya?
RECEP ÖZEL (Devamla) - Biraz önce Başkanın
tutumunda sizler, yediye beş kala burada sizlerle
anlaşmış olmamıza rağmen Karar yeter
sayısı
deyip, bir usul tartışması açıp usul
tartışmasını konuşmadan da gittiniz.
Verilmiş olan bir karar vardır.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sen Başkanın
lehinde misin, aleyhinde misin?
RECEP ÖZEL (Devamla) - Sayın Başkanım, bu
ikinci kez aynı konuda usul tartışması açmanız İç
Tüzüke aykırıdır.
Hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) O zaman aleyhinde alsaydın.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özel.
Şimdi, aleyhte olmak suretiyle Sayın Vural.
Buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Evet, teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bunlar tutanaklar
Şimdi. bu tutanaklarla ilgili biraz önce konuşma
yapan Hatip usul tartışması açtığımı
söyledi. Hayır, ben usul tartışması açmadım yediye
beş kala. Ben sadece Sayın Başkana Karar yeter sayısı
aradınız mı, tutanaklara bakın ondan sonra
aramışsanız bir diyeceğim yoktur. dedim.
Dolayısıyla, önce ne konuştuğunu bileceksin. Laf ola beri
gele burada konuşmak yani en aşağısından temsil
ettiğiniz Ispartalılara yakışmıyor yani. Onun için
buraya konuştuğunuz zaman biraz bilerek konuşacaksın,
bilmeden konuşmak doğru olmuyor.
Bakın, Sayın Başkan, sizin tutumunuzla
ilgili
Doğru, düzgün yönetmek zorundasınız.
BAŞKAN Doğru.
OKTAY VURAL (Devamla) Ve siz ne konuştuğunuzu
biliyor musunuz?
BAŞKAN Çok iyi biliyorum.
OKTAY VURAL (Devamla) Biliyorsunuz
BAŞKAN Evet.
OKTAY VURAL (Devamla) - Peki. Bakın, tutanaklardan
okuyorum:
Oktay Vural (İzmir) - Ama Sayın
Başkanım, İç Tüzük'e aykırı
Başkan - Şimdi, bir saniye
Oktay Bey bana
söyledi Karar yeter sayısı istiyoruz. diye.
Oktay Vural (İzmir) - Evet.
Mehmet Şandır (Mersin) - Aradınız
mı?
Başkan - Ben, tam oylayacağım sırada
telefonla konuşuyordu, ben baktım, karar yeter sayısı var
tahmin ettim
Bir saniye efendim
Oyladım ve karar yeter sayısı
vardır dedim. diyor.
Vardır. dedim. diyor ya. Bakın,
Vardır. dedim diyor ya. Tutanakta yazıyor. Bakın,
Vardır. dediğim oylamada Sayın Başkan ne demiş
biliyor musunuz? Teklifin maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Teklifin maddelerine geçilmesi
kabul edilmiştir. diyor.
BAŞKAN Doğru.
OKTAY VURAL (İzmir)- Tabii, Karar yeter
sayısı vardır. dedim. dediniz ya!
BAŞKAN Olabilir efendim, ağzımdan
çıkmış ama Kabul edilmiştir. diyorum. Bakıyorum,
kabul edilmiştir. Bitiyor, bir arkadaş konuşmaya
başlıyor, üç dört dakika sonra diyorsunuz ki: Benim karar yeter
sayısı istemem ne oldu? Bakıyorum o sırada, her zaman siz
çok iyi bilirsiniz ki, grup başkan vekilleri karar yeter sayısı
istediği zaman orada konuşmalar biter, Karar yeter sayısı
istiyorum. der. Eğer dalgınlıkla başkan vekili oylamaya
kalkarsa Karar yeter sayısı istedik. diye de ikaz eder.
Zatıaliniz telefonla konuşuyordunuz, ben de oradaki
konuşmamıza göre, konuşmalar bittikten sonra isteyecek diye
bekledim, telefonla konuştuğunuzu görünce
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Ya, karar yeter
sayısını Oktay Bey mi isteyecek, sen mi isteyeceksin? Allah
Allah!
BAŞKAN Arkadaşlarla da baktık
çoğunluk var, oyladım ve Geçti. dedim. Bu, bu kadar basit.
OKTAY VURAL (Devamla) Yine doğruyu söylemiyorsunuz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hayır doğruyu söylüyorum efendim.
OKTAY VURAL (Devamla) Yine doğruyu söylemiyorsunuz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hayır doğruyu söylüyorum efendim,
zabıtlarda da var, doğruyu söylüyorum.
OKTAY VURAL (Devamla) Bakın, yine tutanaklardan,
bakın tutanaklardan okuyorum: Oktay Bey bana söyledi, karar yeter
sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Tamam, doğru.
OKTAY VURAL (Devamla) Benim talebimi, karar yeter
sayısı talebimi aradınız mı?
BAŞKAN Aramadım çünkü siz sonra karar yeter
sayısını istediğinizi tekrar etmek
durumundasınız.
OKTAY VURAL (Devamla) Allah Allah!
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Allah Allah! Var mı
öyle bir şey ya! Nereden çıkarıyorsun, var mı öyle bir
şey!
BAŞKAN Buradaki uygulamayı benden iyi
biliyorsunuz. Konuşmalar bittikten sonra karar yeter sayısı
istenir. Eğer yapmazsa, Meclis Başkanı yapmazsa hemen itiraz
edersiniz.
OKTAY VURAL (Devamla) O zaman size hiç güven olmaz ya!
Siz Meclisi yönetmiyorsunuz ki! Size güven olmaz o zaman.
BAŞKAN Hayır efendim şöyle,
bakınız
OKTAY VURAL (Devamla) Ya insaf ya! Diyor ki: Bana
güvenme. diyor ya!
BAŞKAN Nasıl Bana güvenme
Alakası
yok.
OKTAY VURAL (Devamla) Güvenme diyorsun ya, böyle
şey olur mu, böyle bir şey olur mu ya?
BAŞKAN Peki efendim, peki tamam.
OKTAY VURAL (Devamla) Ben karar yeter
sayısını istiyorum. Beyan ediyor, Karar yeter sayısı
istiyorum. dedi. diyor. Şimdi diyor ki: Ya, bana söyledi ama
salladım işte canım. diyor.
BAŞKAN Tamam efendim, tamam!
OKTAY VURAL (Devamla) Böyle bir şey olur mu ya,
böyle bir şey olur mu ya? Bu nasıl aymazlıktır?
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Başkan, daha çok batma
be, konuştukça batıyorsun be!
OKTAY VURAL (Devamla) Yani batıyorsunuz,
batıyorsunuz. Size talebim iletilmişse gereğini yapmak
zorundasınız, bu kadar açık. Karar yeter sayısı
aramadınız.
Bakın, bir de değerli milletvekilleri,
tutanakta, bir de tutanakta, bakın
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Akşamdan beri tiyatro
yapıyorsun. Dalga mı geçiyorsun bu milletle?
OKTAY VURAL (Devamla) Ne dalgası be!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Dalga mı geçiyorsun bu
milletle?
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Ne diyorsun sen, hooop! Ne
bağırıyorsun be!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Kes, kes, kes! Sen Grup
Başkan Vekiliyle öyle konuşamazsın, kes!
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sen kimsin lan, sen kimsin?
(AK PARTİ ve MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (Devamla) Sayın Başkan...
BAŞKAN Onlar da bağırıyor. Niye
onlara söylemiyorsunuz? Herkes bağırıyor, anlamadım ki.
Lütfen, siz de bağırıyorsunuz, daha sakin konuşalım,
buyurun.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sen kimsin aslanım,
sen kimsin? Bak biraz sonra gösteririm, biraz sonra
açıklayacağım.
OKTAY VURAL (Devamla) Sayın Başkan, müdahale
edin.
BAŞKAN Burada bir kamu görevi yapıyoruz.
Kişiselleştirmeden, sakin konuşalım.
Buyurun.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Parlamentoda konuşuyorsun, ebedinle
konuş!
OKTAY VURAL (Devamla) Parlamento edebinle konuş o zaman.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Yeter be!
OKTAY VURAL (Devamla) Senin haksızlıklarına,
usulsüzlüklerine karşı susan dilsiz şeytan mı
olacağız lan? Senin gibi şeytan mı olacağım ben?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sen edebinle konuş, yeter be!
OKTAY VURAL (Devamla) Terbiyesiz!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sensin terbiyesiz!
OKTAY VURAL (Devamla) Nasıl müdahale ediyorsun böyle? Şuna
bak!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Otur yerine!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Yılmaz, Bülent Arınç geliyor
Yılmaz
Yılmaz, Bülent Arınç geliyor, yüzünü astarına
çevirdiğini ne çabuk unuttun!
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
Lütfen, yerlerimize oturalım.
OKTAY VURAL (Devamla) Şuna bak be!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sen mi öğreteceksin!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ne çabuk unuttun astarını yüzüne
çevirdiğini!
BAŞKAN Sakin konuşalım.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Yeter be!
OKTAY VURAL (Devamla) Senden mi izin isteyeceğim burada
konuşmak için?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ayıp, ayıp!
OKTAY VURAL (Devamla) Ulan, hakkımı, hukukumu sana mı
bırakacağım?
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
OKTAY VURAL (Devamla) Yani, senin parmağın vicdansızsa
ne yapayım!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Yeter be! Akşamdan beri dalga
geçiyorsun.
OKTAY VURAL (Devamla) Yeter be! Yeter be!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Yılmaz, Bülent Arınç geliyor
Yılmaz!
OKTAY VURAL (Devamla) Yeter olacak, daha yeter diyeceksiniz tabii.
Daha yeter diyeceksiniz! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Haksızlıkla, usulsüzlükle payidar olamayacaksınız, bunu
göreceksiniz.
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen, lütfen oturalım.
OKTAY VURAL (Devamla) Daha çok yeter dedirteceğim sana,
meleteceğim seni.
BAŞKAN Sayın Vural, lütfen
OKTAY VURAL (Devamla) Uyarır mısınız?
BAŞKAN Uyarıyorum efendim.
OKTAY VURAL (Devamla) Kimi?
BAŞKAN Herkesi, yani gürültüyle konuşan, sesi olan herkesi
uyarmaya çalışıyorum.
Buyurun.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Hatip hakaret etmiyor, Hatibe hakaret
ediyorlar burada.
BAŞKAN Lütfen yerlerinize oturun Sayın Oğan.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Sayın Başkan,
onları susturun, biz otururuz.
BAŞKAN Onlar da otursun, tamam.
Lütfen, lütfen rica ediyorum, rica ediyorum. Tamam arkadaşlar,
tamam. Lütfen, rica ediyorum yerinize oturun.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Yediğin azarı ne çabuk unuttun
Yılmaz! Ne çabuk unuttun astarın yüzüne çevrilmişti, insan içine
çıkacak hâlin kalmamıştı ha! Koca koca konuşuyorsun
şimdi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Nevzat sen yediğin azarı
unutma!
BAŞKAN Sayın Korkmaz
Sayın Vural, devam edin lütfen.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Sayın Başkan, bir
şey sorabilir miyim?
BAŞKAN Buyurun.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Sayın
Konuşmacından izin alarak bir şey rica ediyorum. Sayın
Konuşmacıya sorar mısınız, kendisi karar yeter
sayısını sizden talep ettiğini söylüyor, karar yeter
sayısını ne zaman ve nerede istemiştir, lütfen
açıklamasını ister misiniz?
OKTAY VURAL (Devamla) Evet
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Kendisi söylüyor işte ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Telefonda mı söyledi?
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Tutanaklarda var istedi diye. Söylüyor
işte, daha nerede olacak?
BAŞKAN Tutanaklarda yok.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Ne zaman ve nerede istedi?
OKTAY VURAL (Devamla) Tutanaklardan okuyorum
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bak bak, dinle
OKTAY VURAL (Devamla) Oktay Bey bana söyledi Karar yeter
sayısı istiyoruz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler,
Nerede söyledi? sesleri)
BAŞKAN Ama o anda karar yeter sayısı istemem mümkün
değil benim, konuşmalar bitmedi Sayın Vural. Ben de onu
söylemeye çalışıyorum. Konuşmalar bitmedi.
OKTAY VURAL (Devamla) Zaten bittiği zaman isteyeceksiniz.
BAŞKAN Tamam ama bittiği zaman istemediğimizde, siz de
biliyorsunuz ki, her zaman ikaz edersiniz Karar yeter sayısı
istedik diye. Biz de keser, tekrar karar yeter sayısı isteriz, bu
kadar basit.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Ne zaman bitecek,
ne zaman?
OKTAY VURAL (Devamla) Şimdi, bakın, burada
diyorsunuz ki: MHP Grup Başkan Vekili konuşması bitmeden bana
geldi, Karar yeter sayısı isteyeceğim. dedi.
BAŞKAN Doğru, doğru.
OKTAY VURAL (Devamla) Bakın, ben İstiyorum.
dedim.
BAŞKAN Efendim bunları
hatırlamıyorum. Yani rica ediyorum
OKTAY VURAL (Devamla) Bakın, sizin tutumunuz İsteyeceğim.
demek suretiyle sanki ben istememişim gibi ortaya koyuyorsunuz, onu
diyorum. Ben istedim.
BAŞKAN Ama o anda isteyemezsiniz, zaten ben de onu
izaha çalışıyorum çünkü konuşmalar bitmemişti
Sayın Vural.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Bittikten sonra
istemiştir, nereden biliyorsun, bak tutanaklara.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, Ben
bittiği zaman karar yeter sayısı istiyorum. kaydı size
geldiğine göre, işlemi yaptığınız zaman bunu
istemeniz gerekiyor.
BAŞKAN Çok doğru. Ben yanılmış
olabilirim, siz ikaz ederdiniz, her zaman oluyor bu.
OKTAY VURAL (Devamla) Şimdi, Sayın
Başkan, bakın, ikaz edip etmememe gerek yok. Biraz önce Sayın
Elitaş söyledi, İç Tüzükün 13üncü maddesine göre, karar yeter
sayısı istenmiş olduğunu ifade ediyorsanız ve bu
oylamayı yapmamışsanız usul tartışması açmak
suretiyle bunun düzeltmesini yapmayı mümkün kılabilirsiniz, onu
diyorum. Niye yapmadınız?
BAŞKAN Sayın Vural, biz, sonra, siz yoktunuz
usul tartışmasını da açtık, orada da bir karar
verildi. Siz aynı konuda şimdi tekrar usul tartışması
istediniz, tekrar açtık.
OKTAY VURAL (Devamla) Siz de açtınız tabii.
BAŞKAN E, ne yapabilirim başka?
ÜNAL KACIR (İstanbul) Açmamanız lazım
Sayın Başkan, kaç dakika sürecek bu konuşma Başkan?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bir saat, bir saat!
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Kürsüye çıkın bari kürsüye. Sayın Kacır, çık
sen yönet bari, başkan vekili ol.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Bilelim canım,
sınırını bilelim de ona göre oturalım.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Başkan ne kadar isterse o
kadar!
OKTAY VURAL (Devamla) Şimdi, Sayın
Başkan, sizden istirham ediyorum, ben Sizden karar yeter sayısı
istiyorum. dedim mi?
BAŞKAN Doğru, dediniz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Nerede, ne
zaman, nerede istedi?
OKTAY VURAL (Devamla) Bunun gereğini
Oylamadan
önce.
BAŞKAN Bir saniye
OKTAY VURAL (Devamla) Sayın Başkan, ne zaman
istedim?
BAŞKAN Konuşmalar devam ederken istediniz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Kabul ediyor, kabul ediyor
yahu! Ayşe Hanım, kabul ediyor Başkan.
OKTAY VURAL (Devamla) Evet. [MHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından alkışlar(!)]
BAŞKAN Tamam. Biliyorsunuz ki, karar yeter
sayısı konuşmalar bittikten sonra istenir, genel usul bu. Ben
atlamışsam, tekrar isteseydiniz karar yeter sayısı
arardım Sayın Vural, bunu biliyorsunuz. Niye aramayayım yani,
insanız hepimiz. Ciddi söylüyorum yani, öyle kafanızı
sallamanıza gerek yok, gerçekten söylüyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Yazıklar olsun
Başkanım, yazıklar olsun!
BAŞKAN Yazıklar olacak bir şey yok.
Sayın milletvekilleri, teklifin maddelerine
geçilmesi sırasında, tutanağa geçecek şekilde, usulüne
uygun yapılmış bir karar yeter sayısı talebi
olmadığı zabıtlarda da var.
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN - Olmadığı zabıtlarda da
var. Yapılan oylama ve maddelere geçilmesinde bir usulsüzlük
bulunmamaktadır. Kararımız budur. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Yazıklar olsun ya!
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/601) (S.
Sayısı: 239) (Devam)
BAŞKAN Şimdi şahısları
adına Sayın Ali Uzunırmak
OKTAY VURAL (İzmir) - Tutanaklarda Karar yeter
sayısı istedi. diyorsunuz. Yazıklar olsun size!
BAŞKAN Yazıklar sana olsun! (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Yazıklar olsun!
BAŞKAN - Bu kadarı fazla! (MHP
sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) Bin kere sana olsun!
BAŞKAN - Bu kadarı fazla!
OKTAY VURAL (İzmir) - Yazıklar olsun!
Tutanaklarda İstedi. diyorsunuz.
BAŞKAN - Haddini aşmayacaksın!
OKTAY VURAL (İzmir) - Tutanaklarda İstedi.
diyorsun. Tutanaklarda İstedi. diyorsun be!
BAŞKAN Sayın Ali Uzunırmak, buyurun
efendim, buyurun efendim.
Yok mu efendim Sayın Ali Uzunırmak?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, şahsım adına söz talep ediyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Bir dakika
Bir dakika
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Şahsı
adına söz talebi yoksa şahsım adına söz talep ediyorum.
BAŞKAN Buyurun efendim.
Bir dakika
MEHMET GÜNAL (Antalya) O nereye söz istiyor?
BAŞKAN Gruba sataşmaktan söz talep ettiler,
verdim efendim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ne zaman söz istedi?
Tutanağa bir bak bakayım! Adam şahıs adına diyor. Sayın
Başkan, iyice tadını kaçırdın bak!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Uzunırmak yoksa
ben istiyorum diyorum.
BAŞKAN Efendim?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan, bir
istirahat edin gelin siz ya!
OKTAY VURAL (İzmir) Şahıs adına söz
istiyor, gruba sataşmadan söz
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan, bir
istirahat edin.
BAŞKAN Bir saniye, şahsı adına
diğer arkadaşa söz verelim, gelmezse size vereyim, lütfen.
Nevzat Korkmaz, buyurun
MEHMET GÜNAL (Antalya) Pazarlıkla! Evet, evet
BAŞKAN Nevzat Korkmaz, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, Nevzat Korkmazın adı var mı?
OKTAY VURAL (İzmir) Var tabii, var; devretti
MEHMET GÜNAL (Antalya ) Devir yazısı var,
merak etme, o kadarlık İç Tüzükü okuyoruz.
BAŞKAN - Sayın Korkmaz, buyurun, tamam.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, komisyon ve Genel Kurulu
çalıştırmak Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
aslına uygun olarak uygulanmasını sağlamak, hatta
muhalefetin haklarını müdafaa etmek ve bu ortamı muhalefete
sağlamak, hepinizin bildiği gibi, Meclis çoğunluğunun
görevi. Ama maalesef öyle bir görüntü sergiliyorsunuz ki bu sorumluluktan son
derece uzak bir görüntü. İç Tüzükü kendisine göre yorumlayan,
komisyonları kendi keyfine göre görevlendiren ve ne kadar isterse o kadar
çalıştıran, muhalefeti tuzağa düşürüp Genel Kurulda
fırsatçı bir ortam yaratmaya çalışan bir görüntü.
Bakın, muhalefet kendisine kurulan bu tuzaklardan, kendisine
yaratılan bu ortamlardan rahatsız, sürekli şikâyet ediyor. Neden
şikâyet ediyorlar? Bu şikâyetler haklı mı, haksız
mı? Bunu sorguluyor musunuz? Hayır. O zaman, değerli
milletvekilleri, bu tutumunuzu ne ile adlandıracağız, nasıl
adlandıracağız? En sade hâliyle, muhalefete yapılan,
nezaketsizlik. İster rahatsız olun ister olmayın, muhalefete
saygı göstermeyen çoğunluğa başka ne denir?
Değerli milletvekilleri, aynı tavır ile
siz karşı karşıya kalsanız nasıl tepki
gösterirdiniz? Bu Mecliste partinizin MYK toplantısı var diye Meclis
Genel Kurul toplantısı ertelenmedi mi? Tüm Meclis grupları bunu
içlerinden onaylamasalar bile karşılıklı saygı
gereği sessiz kalmadılar mı? Evet, bu gerçeği hepiniz
biliyorsunuz, hepiniz yaşadınız. Peki, şimdi ne
yapıyorsunuz? Fırsatçılık. Milliyetçi Hareket Partisi
madem Mecliste yok, o hâlde elinizi çabuk tutun. Âdeta yağma Hasanın
böreği, ne çıkarırsak kâr. Hiç yakışıyor mu?
Sayın Elitaş geldi kürsüye, bu
yapılanı meşrulaştırmaya çalıştı,
anlattı: Efendim, biz Sayın Şandırla şöyle
anlaşmaya vardık, bu çalışma bitecekti, bitmedi. Madem
bitmedi, o hâlde biz de bir sonraki kanunu dayadık Genel Kurulun önüne.
Kıymetli arkadaşlar, hiçbir AKP milletvekilinin
bu olan bitene karşı sesi çıkmadı. Beklerdim ki
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çok beklersin!
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) -
aklı başında
birkaç ağabeyinizin, Genel Kurulun bundan sonraki
çalışmalarının selameti açısından, şu
yapılan nezaketsizliğin ortadan kalkmasına aracı
olmasıydı. Ne onların ne de sizlerin, hiçbirinizin sesi
çıkmadı. İsmi Adalet, özü zulmet, özü millî iradeye ihanet.
Gelelim, bir sayın milletvekilinin buraya gelip
Milliyetçi Hareket Partisinin 4 Kasımda yapacağı Genel Kurul
için sarf ettiği sözlere. Kendisi hukukçu, hukuk adına geldi buraya,
bu kürsüde hiçbir şey söylemedi. İç Tüzükü okudu, yorumlamadı
bile arkadaşlar. -belki de, kendisinden çok şey mi bekliyoruz,
doğrusu bunu da benim bir sorgulamam lazım- bağlayacak da bir
söz bulamadı. Hepinizin gözü önünde, İç Tüzük bu kadar açık iken,
Milliyetçi Hareket Partisinin bu itirazını Herhâlde, Genel Kurul
öncesi ruh hâline bağlıyorum. gibi hakikaten siyasi edebe, hakikaten
siyasi nezakete uymayan ve boyunu aşan bir söz sarf etti, kocaman bir laf
etti bu değerli milletvekili. Hani İç Tüzükün sarahatinden bahsedip
bu aleniyete saygı isteyen bu değerli arkadaşımız
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Nere
milletvekili?
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) -
hani seçimlerin 27 Ekime
alınması hususunda Mecliste görüşüldükten sonra oylanan Anayasa
değişikliği, hatırladınız mı? Bu
kıymetli arkadaşımız, İç Tüzüke saygı isteyen bu
kıymetli arkadaşımız, Milliyetçi Hareket Partisinin arka
sıralarına geldi, Oy kullanmayan arkadaşlar var, listeye
baktım, onlar adına oy kullanalım. teklifini yaptı
Milliyetçi Hareket Partisine. (MHP sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bak, şimdi, yakaladık.
6 kişi, 6 kişi! Bravo! 6 kişi, 6!
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) Evet, evet. (CHP
sıralarından Bravo sesleri ve alkışlar)
Geldi ve sonra ne cevabı aldı biliyor musunuz
Sayın Elitaş?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Eyvah, eyvah!
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Milliyetçi Hareket
Partisinin millî iradeye saygısından dolayı o sıralardan
kovalandı. Bu söze herhâlde artık, söyleyeceğiniz,
ekleyeceğiniz bir şey olmasa gerek.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir de biz Orada hile yapıyorsunuz.
deyince, Özür dile, biz yapmadık, falan filan
diyorlardı. Suçüstü
yakaladım onları orada, suçüstü! Bak, şimdi, iş
birliği teklif etmişsiniz! Haydi bakalım!
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) Evet, kıymetli
arkadaşlar, senin, değerli milletvekili, Milliyetçi Hareket Partisini
saygıya davet hususunda
-kusura bakma- bir dam dolusu ekmek yemen lazım.
Değerli milletvekilleri, devleti yönetmek için
elbette birçok haslete ihtiyaç var ama galiba en önemlisi, devlet umuruna sahip
olunmasıdır. AKPnin bugüne kadar yaptığı birçok
yanlış var elbette bazı doğrularının yanında
ama en büyük yanlışı nedir biliyor musunuz arkadaşlar?
Devlet yönetiminde kendisini milat kabul etmesi, bu devlet sanki bir kabile
devletiymiş gibi, sanki yüzlerce yıllık devlet gelenekleri
yokmuş gibi kendisine kadar yapılan her şeyi yanlış
kabul etmesi ve her bir yapılanı, içinde hiçbir doğru
yokmuş gibi inkâr etmesidir.
Değerli arkadaşlar, bu büyük devlet
hayatında, bu okyanuslar kadar geniş ve derin deryalarda olsa olsa AKP
bir katre, Sayın Recep Tayyip Erdoğan bir damla olur. Kimler geldi,
kimler geçti kıymetli arkadaşlar. Bu gerçeğin farkına
vardığınızda her şeyin gerilerde
kaldığını görecek ve rüzgârın önünde savrulan
yapraklar misali savrulup, kaybolup gideceksiniz.
Değerli milletvekilleri, kurumsallık
adına, devlet gelenekleri adına ne varsa döneminizde
hırpalandı, döneminizde yok sayıldı. Birkaç saat önce
burada, Genel Kurulda görüşülen Kamu İhale Kanunu da biraz önce sarf
ettiğim bu tanıma bire bir uyuyor. Anlaştık. diyor
Sayın Elitaş. Diyor ki: Saat 19.00a kadar bitecekti. Öyle mi
Sayın Elitaş? Sayın Şandırla anlaştık,
19.00a kadar bitecekti. diyorsunuz. Ben şuna şahidim, gitmeden önce
Sayın Mehmet Şandır Bey bazıların
sorulmasını engelledi, geri çekti. Bitmedi, bitmedi saat bizim
19.00da çıkmamız gerekiyor en fazla, en geç. Bitirseydin, elini
kolunu tutan mı vardı? Seni kim engelledi burada? Yani Milliyetçi
Hareket Partisi burada yok ki seni engelleyebilsin ama ne yaptınız? Madem
MHP yok, o zaman ekleyin Kamu İhale Kanunu vagonunun arkasına
finansal faktöring vagonunu.
Bu Kamu İhale Kanunu, kıymetli arkadaşlar
AKP ile özdeşleşmiş durumda, on yıllık
iktidarınızda hiç yoksa her yıl üç dört kez bu Kamu İhale
Kanununu Meclise getirmişsiniz. Bu Meclisin de sanki başka işi
gücü yokmuş gibi Kamu İhale Kanununu görüşüyoruz. Bu kurumlar
hâlbuki ne için çıkarılmıştı değerli
arkadaşlar? Bu kurumlar, 57nci Hükûmet zamanında
çıkarıldı. Ne için çıkarılmıştı?
Siyasetin, negatif etkilerinden kurtarılması ve İhale Kurumunun
objektif bir biçimde çalışmasını temin etmek. Siz neler
yaptınız arkadaşlar? Bu güzide amaçla kurulan bu kurumun üzerine
ne ilave ettiniz? Bırakın ilave etmeyi, getirdiğiniz
değişikliklerle Kamu İhale Kanununun, Kamu İhale Kurumunun
yanlış yöntemlerle altını boşalttınız, içini
boşalttınız, kusura bakmayın, kendi çiftliğiniz hâline
getirdiniz.
Haklıyı haksız yaptınız,
aslanı kediye boğdurdunuz. Neden, kıymetli arkadaşlar?
Çünkü denetimden korkuyorsunuz, bakın, on yıllık AKP
iktidarı döneminde çok genel bir ifadeyle, bir yıllık bütçe
geliri yaklaşık 150 milyar dolar, 10la
çarptığınız zaman 1,5 trilyon dolar yapar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
S. NEVZAT KORMAZ (Devamla) Sözlerimi tamamlamak için ek
süre istiyorum.
Bu 1,5 trilyon
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan, bize
iftira atıyor.
Ek süre yok efendim.
S. NEVZAT KORMAZ (Devamla) Korkma,
ben söyleyeceğimi söyledim, sen gelir, buraya şey yaparsın.
RECEP ÖZEL (Isparta)
Cevabını alacaksın şimdi.
S. NEVZAT KORMAZ (Devamla) Bak, oradaki
bütün arkadaşlar şahit bu işe.
Kıymetli arkadaşlar, bütün
olan biten, akşamdan beri yaşanan maalesef millî iradeye
karşı büyük bir nezaketsizliktir. Bu nezaketsizliğin bir an önce
son bulması lazım çünkü daha bundan sonra da Genel Kurulun huzur içerisinde,
sükûnet içerisinde çalışması lazım.
Ben bu duygularla, inşallah, bu
yanlışın bir şekilde önleneceğini düşünüyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Korkmaz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Recep Beye sataşma
var.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Açıklama yaptı, burada duydu bütün arkadaşlar.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Hayır, efendim, isim vermedi, isim yok.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Uzunırmakı çağırdınız biraz önce,
olmayınca Ben şahsım adına söz istiyorum. dedim.
OKTAY VURAL (İzmir) Devir
vardı Sayın Başkan, devri göremediniz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Açıklama yapsaydın Recep bey. Ne söyleyeceksin merak ediyorum. Burada
bütün arkadaşlar gördü.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Korkmazı çağırdınız
Kura mı
çektiniz?
BAŞKAN Efendim, ikisi de MHPye
çıktığı için orada kendi aralarında devretmişler
Alim Işıka, burada konuşuldu.
OKTAY VURAL (İzmir) Kâtip üyemiz
de şahit efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Kura mı çektiniz Sayın Başkan?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Daha önce
kura çekilmişti.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Yeni kura mı çektiniz? Sayın Uzunırmakın burada
olmadığını biliyoruz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Niye,
rahatsız mı oldun Sayın Elitaş?
BAŞKAN Sayın Elitaş,
ilk şeyde kura çekildi, ikisi de MHPye çıktı ve biri Alim
Işıktı.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Daha önce
çekilmişti zaten Sayın Elitaş.
BAŞKAN - Dolayısıyla,
şimdi onun konuşması gerekiyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, şunu söylüyorum efendim: Az önce çektiğiniz
kurada, saat on buçukta-onu çeyrek geçe çektiğiniz kurada Milliyetçi
Hareket Partili iki milletvekiline söz hakkı çıktı şahsı
adına.
BAŞKAN Evet efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Biri Sayın Uzunırmak dediniz, Biri Sayın Korkmaz dediniz.
Korkmaz, değiştirmiş.
BAŞKAN İlk çıkanlar
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, Ali Uzunırmak Bey şu anda burada
olmadığına göre ve saat on buçuktan bu tarafa da
gelmediğine göre MHPli iki milletvekiline söz hakkı
OKTAY VURAL (İzmir) Devretti,
devretti.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, şu anda burada olmadığına göre ve
saat on buçukta gelmediğine göre yani vekâleti neyle gönderdi,
ışınla mı?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Hayır, az
önce buradaydı, sen görmedin. Sayın Elitaş, sen gezerken
buradaydı herkes.
Sayın Elitaş, kamera
kayıtlarına bakarsan görürsün.
BAŞKAN Sayın
Başkanım, şöyle: İlk kura çekildiği zaman Emin
Çınar, MHP; Alim Işık, MHP çıktı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Tamam efendim.
BAŞKAN Dolayısıyla,
Ali Uzunırmakla Emin Çınarı değiştirdiler. Ali
Uzunırmak olmaz dedi.
OKTAY VURAL (İzmir) Emin
Çınar, Ali Uzunırmaka, Ali Uzunırmak da Nevzat Kormaza
devretti.
BAŞKAN - Bu ikisinin yerine
Alim
Işık zaten orijinal kuradan çıkan isimlerden biriydi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Kim değiştirdi efendim?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Emin
Çınarın yerine.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Emin Çınar burada mı?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Evet, Emin Çınar o da
burada, Emin Çınar devretmişti zaten...
OKTAY VURAL (İzmir) Ali Uzunırmak Bey,
Korkmaza devretmiş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, Ali Uzunırmak Bey kime devretmiş?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Nevzat Korkmaza.
BAŞKAN Nevzat Korkmaza devretmiş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ali Uzunırmak
burada yoktu ki kura çekildiğinde.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Hayır, buradaydı
biraz evvel.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Elitaş,
anlamıyorsun bak, bir dinle, Başkanı dinle. Kura Emin
Çınara çıktı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, burada milletvekilinin, Anayasa oylaması sırasında
Geldin bana böyle böyle söyledin. diyen şahıs
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bana demedim, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubuna dedim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Anayasa
oylaması sırasında benim milletvekilimi itham eden, töhmet
altında bırakan şahıs
Sayın Ali
Uzunırmakın burada olmadığını biliyoruz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Nereden biliyorsun,
buradaydı az önce, yahu daha öz önce buradaydı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Kuraların çekiliş
saati belli. Hangi saatte Sayın Ali Uzunırmakın burada olup
olmadığıyla ilgili zaten kamera kayıtları da belli.
(MHP sıralarından gürültüler)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bak o zaman, az önce
buradaydı adam ya. Kamera kayıtlarına bak.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Benim milletvekilimi
burada itham eden birisinin devam etmesine Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı nasıl müsaade eder onu anlayamıyorum, bir.
İkincisi, burada
(MHP sıralarından gürültüler)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Olur mu ya, daha az önce
buradaydı, gruptan geldi. Konuş dedik, Ben devredeceğim,
konuşmayacağım. dedi yahu, hayret bir şeysiniz ya. Bu
kadar da hacıya yakışmıyor valla.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bir ara verelim, sonra kamera
kayıtlarına bakarız Sayın Başkanım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) İkincisi,
burada sahte bir imzayla konuşmaya başlayan birisi,
başkalarının adına biz böyle böyle
konuşmasını açıkçası kınıyorum.
Milletvekilimize iftira edilmiştir. Bunun da tutanaklara geçmesini
(MHP
sıralarından gürültüler)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Elitaş, o zaman
bir daha konuşsun. Emin Çınar burada, kuranın orijinal sahibi
burada, gel bak burada.
BAŞKAN Efendim, şimdi
Lütfen, lütfen
sükûneti sağlayalım.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, sizin
yaptığınız doğru, çünkü Ali Uzunırmak Bey, Nevzat
Korkmaza devretti; Alim Işıka çıkmış, Alim
Işık Bey konuşacak.
BAŞKAN Tamam efendim, peki.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Başkan
MEHMET GÜNAL (Antalya) Emin Çınar da burada.
Sayın Elitaş, iki arkadaşımız da burada.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın
Başkanı zor durumda bırakıyorsunuz Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, efendim, sataşmadan dolayı söz istiyorum. İsmimi
zikrederek
BAŞKAN İsminizi zikrederek, evet. İki
dakika buyurun. Yeni bir sataşma
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan
BAŞKAN - Alim Bey, siz değil, sataşmadan
dolayı söz istiyor, size sonra söz vereceğim, iki dakika
sataşma
MEHMET GÜNAL (Antalya) Neye ilişkin verdiniz?
Şahsı adına olmayınca sataşma, olur mu?
BAŞKAN İsim vererek, bir saniye
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bir dakika efendim, ben
Sayın Elitaş ismini kullandım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, kürsüye gelen bir hatibin sözünü kesme
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Müsaade buyurun efendim,
bir dakika efendim, gerekçemi açıklayacağım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ben Sayın
Elitaşın ismini kullandım ama sataşma olarak ne sarf
ettim, lütfen onu söylesin? Nerede var sataşma?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Onu sormanız lazım
zaten Başkanım. Sorun bakalım, peşin peşin söz
veriyor
BAŞKAN Evet, söylesin efendim, bir dakika, bir
dakika söylesin, sakin olun efendim, oturun yerinize, söylesin.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Hayır efendim,
sataşma yok
BAŞKAN Söyledi, ismimi zikrederek bana
sataştı diyor. İsim zikredildiği anda o
tartışılmıyor.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ne demiş bir söylesin
bakalım. Sayın Başkan
Sayın Başkan, ne söylediğini demeniz
lazım.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ben ismini zikrettim ama
sataşmadım. Bunu siz takdir edeceksiniz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Soralım bakalım, ne
demiş.
BAŞKAN Efendim, rica ediyorum yani rica ediyorum
ya, biriniz konuşun, hepinizi nasıl dinlerim ben.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bir sorun, evet ne
sataştım?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ne dedi, ne dedi?
BAŞKAN Mustafa Bey, ne dedi efendim? Soruyorum
size. (MHP sıralarından gürültüler)
Bir saniye
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan Sayın Elitaş size soruyorum: Bu milletvekili
arkadaşımızın yaptığı iş uyar mı,
ahlaka sığar mı? diye söyledi. Tutanaklara bakarak söylüyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Hayır, ben Mehmet
Şandır Beyle ilgili konuşmanızı söyledim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Evet, Mehmet Şandır,
doğru Mehmet Şandır, hatırlattınız, o da
vardı. O konu da vardı. Sayın Şandırla konuştuk,
doğru, teşekkür ediyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Hayır, orada
sataşma yok ki, sizin konuşmanızı aktardım ben.
Sataşma yok ki Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Korkmaz, sataşma olup
olmadığının takdiri bana ait, söyledi. Lütfen yerinize
oturun, iki dakika bekler misiniz, lütfen, rica ediyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
lütfen izah eder misiniz hangi konuda sataşmışım?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Tutanağı getirelim,
bakalım Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, iktidar partisi grup başkan vekilinin
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
nasıl takdir ettiğinizi açıklar mısınız?
Nasıl sataştım ben?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Tutanağa bakalım
tutanağa.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, bir ara
verip istirahat edin, bir beş dakika.
BAŞKAN Efendim, söyledi, isim vererek diye
söyledi. Rica ediyorum oturun yerinize.
Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, süreyi yeniden başlatır mısınız?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
nasıl sataştığımı anlatır
mısınız lütfen.
BAŞKAN Sayın Korkmaz, rica ediyorum. Lütfen
oturun, söyleyecek şimdi nasıl
Rica ediyorum, iki dakika dinle ne
olur yani, lütfen.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
14.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Isparta Milletvekili S.
Nevzat Korkmazın şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Buyurun efendim, buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bakın,
tutanakları okudum, az önce Genel Kurul kapanmazdan önce, saat 6
civarında, 18.00 civarında geçen tutanakları okudum. Sayın
Bahçekapılı izin alarak dedi ki: Sayın Başkan, Sayın
Grup Başkan Vekili sizden nerede ve ne zaman karar yeter sayısı
istedi? dedi. Tutanaklara baktım, hiç yok.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bunu Nevzat Korkmaz söylemedi
mi? Bir dakika, bunun ne alakası var sataşmayla? Ne alakası var
Sayın Başkanım?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Herhâlde
anladığım kadarıyla sizin gelip kulağınıza
söylemiş. Usulen yapmanız gereken iş, Sayın Oktay
Vuralı, karar yeter sayısı olduğuyla ilgili,
yanınıza çağırıp kulağına söylemeniz gerekir.
Çünkü o, sizin kulağınıza söylemiş, tutanaklarda olmayan
bir şeyi yapmak mümkün değil.
Bakın, değerli milletvekilleri, bir yasayı
çıkarmaya çalışıyoruz, grupların da mutabık
olduğu bir yasayı çıkarmaya çalışıyoruz. Biz
Sayın Grup Başkan Vekiliyle yaptığımız
görüşmeyi ifade etmeye çalışıyoruz.
Sayın Aslanoğluna tekrar teşekkür
ediyorum, harfiyen, Meclis Başkanımızın
başkanlığındaki yaptığı konuşmayı
burada tekrar etti. Eğer biz grup önerisini, konuştuğumuz usulde
yazmış olsaydık, burada dün itibarıyla bu yasaların
tamamını çıkarmış olacaktık. Olmazsa, Finansal
Kiralama Yasası beş veya altı civarında çıkacak,
bitirecektik. Biz aynen söyledik Milliyetçi Hareket Partisinin kongresi varken,
onların Sayın Genel Başkanlarının milletvekilleriyle
veya diğer arkadaşlarıyla verecekleri yemek konusunda bizim
müsaade etmememiz, AK PARTİ Grubu olarak çalışmalara devam etmemiz,
yanlış olur, ahlaki olmaz. dedik, aynen bunu ifade ettik, söyledik
ama -dediğim gibi- buraya gelip grup başkan vekilleri kendi
aralarında konuşmayıp da pim çekilirse sonuç yanlış
noktalara doğru gider değerli arkadaşlar. Daha iki buçuk
yılımız var, birlikte çalışacağız.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Evet, iyi ki
hatırladınız Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Birlikte çalışacağız ama
şu kürsüyü kullanırken ne olur yalanlarla, farklı şeylerle
bizi itham etmeye kalkmayın. Neyse onu birlikte
.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Hepinize saygılar sunuyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, yalanlarla
kimi kastetti onu bize söyler misiniz?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
benim hangi sataşmama cevap verdi? (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Neye cevap verdi?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Hangi cevap Sayın
Başkan?
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) O niye çıktı peki?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bir de konu açıklaması
var, o niye çıktı?
BAŞKAN İsmi zikredilerek kendisi
hakkında sataşılmış. (MHP sıralarından
gürültüler)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) İsim vermedim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) İsim vermedi, sen niye
alınıyorsun yahu?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Başkan,
tutanağa bakın tutanağa, isim vermedi.
BAŞKAN Recep Bey, ne için size?..
15.- Isparta
Milletvekili Recep Özelin, Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmazın
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
RECEP ÖZEL (Isparta) Çok Değerli
Başkanım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce, Isparta Milletvekili Sayın Nevzat Korkmaz
benim hakkımda bir iddiada bulundu
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) İsim vermedim.
OKTAY VURAL (İzmir) Ortaya çıktı kimin
dediği.
RECEP ÖZEL (Devamla)
Birlikte vermiş olduğumuz, MHP ve AK PARTİ
gruplarının birlikte vermiş olduğu Anayasa
değişikliği oylamasında benim orada bir tane,
yanlış oy kullandırtmam yönünde çeşitli
temaslarımın olduğunu
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Evet
RECEP ÖZEL (Devamla)
Kimseye yanlış oy kullandırtma yönünde bir temasım
olmamıştır; bir.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Milliyetçi Hareket Partisi
Grubunun arkasından kovalandın Recep Bey.
RECEP ÖZEL (Devamla) Biz, bu Anayasa
oylamasını AK PARTİ ve MHP grubu olarak verdik, ikimiz birlikte
verdik arkadaşlar. Demek ki, kimin kimi sattığı, niye 360
oy çıktığı sizin bu şeyinizden belli.
MEHMET GÜNAL (Antalya) İsim söylememiş, sen
niye alınıyorsun o zaman?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sen niye alındın
peki?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sen niye alındın? Sen
niye alındın? İtiraf ediyorsun.
RECEP ÖZEL (Devamla)
Şimdi, bu Nevzat Korkmaz denilen arkadaş, Isparta
Milletvekilinin bu kini, nefreti niye biliyor musunuz arkadaşlar? AK
PARTİ Hükûmeti kendisini daire başkanı yaptı
İçişleri Bakanlığında.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Suçüstü yakalandı valla!
RECEP ÖZEL (Devamla)
Ve 2004 yılında Yalvaç Belediye Başkanı olmak için
bana müracaat etti, benim odama geldi Ben Yalvaça Belediye Başkanı
olmak istiyorum AK PARTİden. dedi. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, MHP sıralarından gürültüler)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ayıp, ayıp!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ayıp, ayıp ya! Ayıp
ayıp!
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sen herkesin gözü önünde
yaptın o sahtekârlığı!
RECEP ÖZEL (Devamla)
Biz kendisini AK PARTİden aday yapmadık, AK PARTİye
kini ve nefreti oradan gelmektedir. Kendisine Erkan Mumcuya git,
Yalvaçlıdır o da. dedim, Erkan Mumcu seni aday yaparsa olabilir.
dedim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Recep, sahte oy nasıl
kullandıracaksın, onu anlat.
RECEP ÖZEL (Devamla) Erkan Bey kendisinin kalitesini,
kalibresini biliyormuş ki partiden aday yapmadı. AK PARTİ, böyle
kalibresiz kişileri aday yapmadığından dolayı ne kadar
büyük olduğunu sizlere bir kez daha
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sen öyle bir şey
söylemediğine dair yemin eder misin?
RECEP ÖZEL (Devamla) Bana bu imkânı
tanıdığı için de Nevzat Korkmaza teşekkür eder,
hepinize saygılar sunarım efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, MHP sıralarından
gürültüler)
ALİ ÖZ (Mersin) Devlet senin babanın
çiftliğimi?
BAŞKAN Sayın Özel, teşekkür ediyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sen herkesin gözü önünde ne
yaptın? O saatte geldin, sen burada hepimizin önünde getirdin buraya.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Şerefsizim
yaptıysam. diye söyle
BAŞKAN Lütfen, siz de iki dakika
Ama lütfen
keselim artık.
Buyurun. (MHP sıralarından gürültüler)
Tamam, arkadaşınızı dinleyin. Lütfen,
lütfen.
Buyurun Sayın Korkmaz.
16.-
Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, Isparta Milletvekili Recep
Özelin şahsına sataşması nedeniyle konuşması
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Evet, Sayın
Başkan
Sayın Başkan biraz önce ben burada konuşma
yaparken Recep Özel ismini zikretmiş miydim arkadaşlar? (MHP
sıralarından Hayır sesleri) Peki o, bu kürsüye niye geldi?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Suçunu itiraf etmeye
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) Demek ki arka
sıralarda dolaşan zatı muhterem kendisiydi. (MHP
sıralarından Evet! sesleri)
OKTAY VURAL (İzmir) Hamamda daha fazla kese
lazım buna kirlerinin çıkması için.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) Evet, şimdi,
bakın kıymetli arkadaşlar, benim Adalet ve Kalkınma
Partisinden belediye başkan adayı olmam için kendisine geldiğim
gibi bir iftirada bulundu.
RECEP ÖZEL (Isparta) Odama geldin.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Odana gelmiştir de ne dedi?
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) Bak, şimdi, namusun,
şerefin, Allahın, kitabın, dinin üzerine yemin eder misin?
RECEP ÖZEL (Isparta) Ederim
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) Yazıklar olsun!
Başka bir şey demiyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Tüh yazıklar olsun,
yalancı Recep seni ya, yalancı Recep!
OKTAY VURAL (İzmir) Ya sahte oy
kullandınız, utanmadan konuşuyor be! Utanmadan
çıkıyorsun, itiraf ediyorsun orada.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Recep sahtecisin sen, cebindeki
para bile sahtedir be! Sen kurbanı bile sahte parayla kesmişsindir.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) Yazıklar olsun,
başka bir şey demiyorum. Bak, yazıklar olsun.
BAŞKAN Tamam, Sayın Korkmaz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) Bakın, söylüyorum
arkadaşlar, Adalet ve Kalkınma Partisinin sadece belediye
başkanlığına değil, herhangi bir seçilmişlik
görevinde görev almak için ne Sayın Özele ne de başka birine gittiysem
arkadaşlar namerdim.
RECEP ÖZEL (Isparta) Geldin, odama geldin.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bak Odama geldin. Başka
bir şey
OKTAY VURAL (İzmir) Sahte oy kullanan bir
adamsın, senin artık yemin etmen neye yarar?
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) Bak, bana kardeşim
orada suçüstü yakalanmış olmaktan dolayı başka bir iftirada
bulunuyorsun. Ha, bir de başka bir şey söyleyeyim. Kıymetli
arkadaşlar, ben İçişleri Bakanlığı İller
İdaresi Dairesi Başkanlığına 57nci Hükûmet
zamanında atandım, yanlış bilgilerle Genel Kurulu
yanıltıyorsun, benim ne dün ne bugün ne de yarın AKPyle
işim olmaz. Ben Allaha bin şükür Türk-İslam ülküsüne gönül
vermiş, alnı açık, başı dik yürüyenlerdenim. (MHP
sıralarından alkışlar)
Kalibre konusuna gelince, senin gramın benim kalibremi
ölçmeye yetmez.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Alim
Işık
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
bakın, önemli bir konu.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Nasıl bir iftira atıyorsun
ya? Yazıklar olsun!
OKTAY VURAL (İzmir) Bu konuda, sahte oy
kullanılması konusunda bir beyan yapılırken bir
milletvekilinin çıkıp bunu düzeltmesi, o beyanı
yaptığını ortaya koyuyor. (MHP ve CHP
sıralarından Doğru! sesleri) Çok üzüntü verici
Çok üzüntü
verici.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım, bir
saniye
OKTAY VURAL (İzmir) Yani neden diğer
sayın milletvekilleri itiraz etmediler, niye etmediler? Niye Osman Bey,
niye Çağatay Bey etmedi de Recep Bey söyledi? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, Hatip buradaki iftirasının utancı altında
Recep Özelin ismini zikretmedim. dedi
Bakın, konuşmasında
görüntülere bakın
OKTAY VURAL (İzmir) Demek ki söylemiş, demek
ki oradaymış.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Recep Özelin ismini
zikretmedi ama işaret etti. Buradaki iftiranın utancı
altında
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bundan sonra ismin Sahteci
Recep kaldı Recep, haberin olsun! Sahteci Recep oldun
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Alim Işık, buyurun efendim
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başbakan da
Recep isminden vazgeçecek bunu görünce!
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Erbakana da ihanet
BAŞKAN Sayın Işık, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Elitaş, bak,
başınıza iş açacak, onu zapturapt altına alın,
başınıza iş açacak.
BAŞKAN Dinleyelim lütfen.
SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) Yemin etmedi Recep
bey, yemin etmedi, Namerdim. dedi.
RECEP ÖZEL (Isparta) Edemez ki!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) O etse ne olur? Yaptıysam şerefsizim desin
bakalım, o çıksın Yapmadım. desin, çıksın
desin. Hadi çık de ki Yapmadım
(AK PARTİ ve MHP
sıralarından gürültüler)
RECEP ÖZEL (Isparta) Derim
BAŞKAN Yahu oturun yerinize lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hadi çık Recep
Şerefsizim yaptıysam. de hadi!
OKTAY VURAL (İzmir) Söyleyemez.
BAŞKAN Sayın Türkkan,
arkadaşınızı dinleyin.
Sayın Işık, buyurun.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Olmayan bir şeyi
olmuş gibi gösteriyorsun, çok yazık!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ayıp olmuş, o iş
çok ayıp olmuş, ben yeni öğrendim ama ayıp olmuş.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bak, ne kadar çaresiz
olduğunu gösteriyor
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Çocuklarına Sahteci
Recep diye miras bırakacaksın. Kötü oldu, üzüldüm.
BAŞKAN - Sayın Işık, buyurun.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/601) (S.
Sayısı: 239) (Devam)
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle gecenin bu saatinde bu nahoş
tartışmalar nedeniyle vaktin uzamış olması
inanıyorum ki hepimizin sinirlerini gerdi. Ben, her şeye rağmen
bu vesileyle öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şu anda 239 sıra sayılı Kanun
Tasarısını görüşüyoruz. Bu tasarının maalesef
komisyonlara gelişi, diğer tali komisyonların görüşünün
alınmaması konusunda benden önceki değerli
konuşmacılarımız görüşlerini ifade ettiler.
Ben, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu üyesi olarak ve burada Komisyonumuzun değerli
üyeleriyle beraber tali komisyon toplantısıyla bu kanunun ilk
görüşmelerine, genel görüşmelerine katılmış birisiyim.
Hatta o toplantıda sektör temsilcilerine aynen şunu söyledim, dedim
ki: Burada sadece parayı veren taraflar var. Bir de bu parayı veren
tarafların yıktığı yuvaların olduğu
tarafları dinleyelim. Dolayısıyla bu görüşmeler için bize
önce bir brifing versinler. Şu anda faktoring şirketlerinin Türk
ekonomisi içerisindeki yeri nedir? On yıllık AKP iktidarı
döneminde kötü giden ekonomiden dolayı kaç yuva
yıkılmıştır? Bu verileri almadan görüşemeyiz.
diye ilk toplantıdan sonra ara verildi. Bir hafta sonra tekrar bu
bilgileri almak üzere toplantının yenilenmesi konusu da
Komisyonumuzda kararlaştırıldı.
Ancak, o arada Plan ve Bütçe Komisyonunun, bunu alt
komisyona bunu havale ettiği haberi geldi, biz alt komisyonun
görüşmelerinin tamamlanmasını beklerken ondan sonra Komisyon bir
daha toplanmadı. Dolayısıyla Sanayi, Ticaret Komisyonunda
görüşmeleri başlamış, yarım kalmış, Komisyon
raporunun ana komisyona gönderilmediği bir kanun tasarısıyla
karşı karşıyayız. Bir defa bu tespiti yapmak
istiyorum.
Şimdi, Sayın Bakana bu vesileyle tekrar bu
kanun görüşmeleri sırasında bir kez daha soruyorum: Bu faktoring
şirketleri Türkiyede kaç tanedir? Özellikle, çok büyük bir bölümünün
ecnebi ortaklarla Türkiyede yuvalar yıktığı iddiaları
doğru mudur? Son on yılda Türkiyeye kaç kişiye ne kadar
miktarda para verilmiş? Ödeyemediği takdirde 2 katına, 3
katına yeniden imzalar alınarak kaç yuva
yıkılmış? Şimdi, bu düzenlemelerde şirketleri
korurken, bu şirketlere mecburen gidip ekonomik
sıkıntılardan dolayı tuzağa düşen insanları
koruyacak hiçbir tedbir yok. Dolayısıyla bu kanun tasarısı
yeni yuvaları yıkacak ama ecnebi kökenli birçok firmayı
Türkiyede banka şekline dönüştürecek bir tasarıdır. Bu
tasarının geri çekilmesi her hâlde bu ülkenin çok yararına olur.
O nedenle, özellikle bu tasarıda eksik görüşmeler olabilir ama bu
yüce Meclis, Türk milletinin değerli ailelerini dağıtan bir
sektöre prim veremez. Bu tasarı bununla ilgili bir tasarı. Bu
tasarıyı yeniden iyi değerlendirmemiz lazım. Buradaki
muhalefet şerhleri dikkatle okunmalı ve Hükûmet, bu
uyarıları dikkate alarak bu tasarıyı geri çekmelidir. Bu
Meclisten böyle bir tasarının çıkması bu Meclisin
ayıbı olur. Bu şahsi görüşümdür. Bu, gerçekten, birçok
yuvayı yıkmış, birçok insanın cezaevinde çürümesine
yol açmış bir sektörün yeniden Meclis eliyle ayağa dikilmesi
tasarısıdır. Buna müsaade etmemiz mümkün değildir.
Bu bilgileri mutlaka bize vermeniz lazım. Son
beş yılda özellikle kaç tane yuva bunlardan dolayı
yıkıldı, bu Meclisi aydınlatmanız lazım. Onun
için burada bu bilgileri bilen, değerli, ekonomiden sorumlu
bakanların olmasında büyük yarar var. Bu bilgileri almamız
lazım. Ben kendi seçim bölgemde bu şirketlerin tuzağına
düşerek hapislerde çürümüş, yuvaları
yıkılmış çok insan tanıyorum. Bu şirketlere
burada prim verecek bir yasayı bu millet bize onaylattırmaz. Bu
uyarıyı yapmak zorundayım. Parayı ödemeyince tekrar imza
alıp yıllarca hapislerde çürüyen insanların vebalinin
olduğu bir tasarı üzerinde görüşüyoruz. Bu tasarıyla ilgili
ciddi tartışmalar yapmamız lazım.
Diğer taraftan bugün, ta 2009 yılında yüce
Meclise gelmiş bir tasarıyı, gece yarısı, çok özel bir
durumu fırsat bilerek, yeniden, diğer kanun bittikten sonra, Kamu
İhale Kanunundaki değişiklikle ilgili görüşmeler
tamamlandıktan sonra Adalet ve Kalkınma Partisinin bir dayatmacı
anlayışla buraya getirip sabahlara kadar bizi
çalıştırma çabasını da
yadırgadığımı ifade etmek istiyorum. 2009dan beri
bekliyor, aklınız neredeydi de bu geceye mi kaldı bu kanun? Ne
olur yani haftaya olsa ya da bir hafta daha geç gelse? İlla bu dayatma
anlayışıyla siz, tamam, kendi partililerinizi belki
susturabilirsiniz ama muhalefet partilerini de susturma
anlayışıyla eğer bu görüşmeleri yürütürsek birbirimizi
kırmaya devam ederiz.
Değerli milletvekilleri, önceki kanun
görüşmeleri sırasında aslında konuşmam vardı
fakat ayrılmak zorunda kaldığımız için o bilgileri
sizlerle paylaşamadım. Değerli milletvekillerinin
bazıları geldiler, dediler ki: 25 kez, Kamu İhale Kanununda,
2003 yılından bu yana, bu Hükûmet döneminde değişiklik
yapıldı. Doğrudur, 25 kanun çıkartıldı ama 70
maddelik kanunun toplam 47 maddesinde, toplam 152 fıkra veya bentte
değişiklik yapıldı. Bu parti, en fazla
değişikliği Kamu İhale Kanununda yaptı. 152, lütfen
bakınız, tek tek çıkardım, 152 kez. On yılda bir
kanunun değişik maddeleri. -bazıları birkaç kez
değişiyorsa bir oturup düşünmemiz lazım. Evet, 25
değil 35 de değişebilir, amenna, ama en son
değişikliği hatırlayınız, Davet usulüyle
çağırılan müteahhitlere sözleşme verilecek,
başkası parasıyla sözleşmeyi alamayacak. şeklinde
madde çıkardık buradan biz. Bugün de davaları devam ederken kamu
ihalelerine girme hakkı elinden alınmış kişilere dava
sonuçlanmadığı hâlde ihale alma hakkı verdiniz.
Vicdanlarınız sızlayacaktır.
Bu dayatmalarla, kısa sürede bir iki maddelik
kanunlarla bu aksları yaparsak bu millet bizlerin yakasına
yapışır.
Ben, arkadaşımı kutluyorum. Beş
yıldır, bu yüce Mecliste, kanun teklifi en hızlı
yasalaşan arkadaş oldu, Şanlıurfa Milletvekili, ismini
hatırlayamıyorum şimdi.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Gök.
ALİM IŞIK (Devamla) Kanun teklifini veriyor,
kırk sekiz saat geçmeden Komisyona geliyor. Komisyonda Hükûmet temsilcisi
yok. Hasbelkader, ben, kendi grubum adına sözcü olarak katıldım
oraya. Hükûmet sözcüsünün olmadığı bir komisyon
toplantısına başlandı. Usulen yapamazsınız. dedik,
bir saat ara verildi, Hükûmet temsilcisi geldi, kırk sekiz saat geçmeden,
kaldır-indir ile yukarıda, bu, Komisyondan geçti. Buraya
bakıyoruz, 30unda Genel Kurula gelmiş, yine kırk sekiz saat
geçmeden buradan kanunlaştı. Arkadaşımı kutluyorum;
550 milletvekillik Mecliste teklifi en hızlı yasalaşan
milletvekili unvanı aldı, tebrik ediyorum. Nedir bunun acaba
esbabı mucizesi? diye herhâlde sizlerin de sorması, düşünmesi
lazım geldiğini bir kez daha sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bu kanunu -tekrar tekrar
söylüyorum- iyi okuyunuz, kaç yuva yıkarsak hepsinin vebali hepimizin
boynunda olacaktır. Belki bu dünyada birileri bize ulaşamayabilir,
dokunulmazlığımız var,
ha bunların hesabını soramayabilir ama öbür dünyada,
inanıyorum, oy kaldıran her parmağa bunun vebali
sorulacaktır.
Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET METİNER (Adıyaman) Esbabı
mucizesi değil, esbabımucibesi. Yanlış söylüyorsunuz,
onu düzeltin, tutanaklara yanlış girmesin.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, İç Tüzük
72ye göre madde üzerinde verilmiş bir önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kanunun tümünün görüşmelerine İç Tüzük 72ye
göre devam etmesini arz ederim.
Oktay
Vural
İzmir
Gerekçe:
Kanunun daha iyi anlaşılabilmesini temin etmek
için görüşmelerin devam etmesi gerekmektedir.
III.-
YOKLAMA
(MHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
toplantı yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Karar yeter sayısı mı?
Yoklama istediniz anladığım kadarıyla.
OKTAY VURAL (İzmir) Toplantı yeter
sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
istiyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, bu saate yoklama olmaz da toplantı yeter sayısı
isteyebilir.
BAŞKAN - Evet, isimleri alın lütfen.
Sayın Vural, Sayın Günal, Sayın Halaman,
Sayın Türkkan, Sayın Halaçoğlu, Sayın Adan, Sayın
Şimşek, Sayın Torlak, Sayın
Özensoy, Sayın Dedeoğlu, Sayın Işık, Sayın Öz,
Sayın Yılmaz, Sayın Korkmaz, Sayın Çınar, Sayın
Oğan, Sayın Varlı, Sayın Erdem, Sayın Türkoğlu,
Sayın Belen.
Sayın milletvekilleri, elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan,
ben bir tane fazla yanlışlıkla yoklama girdim, iki kez oldu. Soru
gireceğime yoklamaya girmişim. Onun için, bizimkileri düşün.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Ali Aşlık, İzmir?
OKTAY VURAL (İzmir) Yok.
BAŞKAN Yok.
Mustafa Kabakcı, Konya? (MHP sıralarından
Ayıptır! sesleri, gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) Yok, yok
BAŞKAN Yok.
Sermin Balık, Elâzığ? Yok.
Salim Uslu, Çorum? Burada.
Mehmet Öntürk, Hatay?
OKTAY VURAL (İzmir) Hani nerede? Yok.
BAŞKAN Yok.
Nihat Zeybekci, Denizli? [MHP sıralarından
Bravo! sesleri, alkışlar(!)]
BAŞKAN - Yok.
OKTAY VURAL (İzmir) Hepinize bravo! Hepinize
bravo!
Vay be! Vay be!
BAŞKAN - Canan Candemir Çelik, Bursa? Yok.
Gürsoy Erol, İstanbul? Burada.
Gülay Dalyan, İstanbul? Burada.
Mehmet Geldi, Giresun? Burada.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Sahtekârlığa
bakın!
VELİ AĞBABA (Malatya) Sahtekârlığa
bak, sahtekârlığa!
ALİM IŞIK (Kütahya) Bu olmayanlara ne
işlem yapılacak şimdi?
BAŞKAN - Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere devam ediyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Vural, buyurun efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) - Kaç kişiyle toplantı
yeter sayısı oldu, onu öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN 185 efendim bana verilen rakam.
OKTAY VURAL (İzmir) -
Sayın Başkanım, Sayın Alim Işık sorulara
giriyorum diye -burada tutanaklarda da var- yoklamaya sehven girdiğini
ifade etmiştir. Tutanaklarda da vardır.
BAŞKAN Onu
çıkardık efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, burada var olan yok sayılmaz.
OKTAY VURAL (İzmir)
Dolayısıyla 184ü, onu çıkardıktan sonra
BAŞKAN Onu
çıkardık, yeterli oluyor.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/601) (S.
Sayısı: 239) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi,
İç Tüzükün 72nci maddesine göre verilmiş önergeyi
oylarınıza sunacağım: Kabul edenler
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Ne önergesi Sayın Başkan, neyi oyladın? Anlamadık ki neyi
okuyorsun?
BAŞKAN İç
Tüzük 72ye göre
(MHP
sıralarından Olmayan adamı var gösteriyorsunuz ya! sesi)
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Burada olup da yok yazılanlar sahtekâr.
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) Anlamadım ya! Ya sen ne diyorsun!
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) Ya sen ne diyorsun hemşehrim! Sahtekâr sensin!
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Burada olup da yok yazılanlar sahtekâr! (MHP
sıralarından gürültüler)
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) Olmadan Varım. diyen ne oluyor!
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) Sahtekâr sensin! Otur yerine be!
BAŞKAN Sayın
Vural
Lütfen, lütfen arkadaşlar
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) Meclisin nasıl çalıştığını
bilmiyorsun kardeşim! Her şeye maydanoz oluyor.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Onun işi bu.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, oylamaya geçtiniz. (MHP
sıralarından gürültüler)
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Bir dakika Başkanım
Bir saniye
BAŞKAN Bir şey
yok efendim, oturun.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Bir saniye
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Özür dilesin Sayın Başkanım.
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) Terbiyesiz adam!
BAŞKAN Sayın
Vural, okuyayım müsaade ederseniz.
İç Tüzükün 72nci
maddesine göre verilmiş önergeyi oylarınıza sunacağım:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan, burada olmayanları, sahte oy
kullananları bir daha söyler misiniz. Onları kutlayalım
Sayın Başkan!
BAŞKAN Şimdi,
soru-cevap kısmına geçmeden önce birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 01.16
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 01.32
BAŞKAN:
Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Fatih ŞAHİN
(Ankara)
-----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 15inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
239 sıra sayılı Kanun
Tasarısının tümü üzerindeki görüşmelere devam
edeceğiz.
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Şimdi
MAHMUT TANAL (İstanbul) Özür dilerim, disiplinle
ilgili bir dilekçem vardı Sayın Başkanım.
BAŞKAN İşleme alınacaktır
Sayın Tanal. Lütfen, oturun yerinize.
Şimdi, soru-cevap işlemi yapacağız
yirmi dakika için. Sırasıyla, sisteme giren
arkadaşlarımıza söz vereceğim.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Sistemi
kapattınız nasıl olacak?
BAŞKAN Ben beş dakika ara verdim efendim,
kapatmadım.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sıra vardı orada,
sırayla verin.
BAŞKAN Tabii, sistem kapandı ama
çıkardığımız liste duruyor, daha evvel söz alan
arkadaşlarımızın sözleri baki.
OKTAY VURAL (İzmir) Onların isimlerini
okursanız, sisteme girsinler efendim.
BAŞKAN - Şimdi isterseniz okuyayım bir
yanlışlık olmasın.
Sayın Özkan, birinci sırada. Sayın Günal,
Sayın Özensoy, Sayın Işık, Sayın Özel, Sayın
Tanal, Sayın Ağbaba, Sayın Akar, Sayın Kurt, Sayın
Acar.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Sayın
Başkan, Sayın Özel çıkmış efendim, burada
yazıyor.
BAŞKAN - Bir yanlışlık oldu, tekrar
geldi. Çıkışı başka yerden düzelttiler.
Sayın Özkan, buyurun efendim.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
İlgili Bakan gitti ama ben yine de Sayın Bakana
sormak istiyorum: Vergi mükelleflerinin borçlarının ertelenmesiyle
ilgili 6322 sayılı Yasa 30 Ekim 2012 günü itibarıyla son buldu.
Gerek ekonomik darboğazdan gerek iklimsel nedenlerden gerekse üreticinin
depolara konan mallarının önümüzdeki günlerde
değerlendirileceğinden, ayrıca uzun bayram tatilinden
dolayı borçlar ödenemedi, cezalı konuma düşüldü. Borçların
cezasız tahsili için 2/B arazilerinin satışında olduğu
gibi Maliyenin alacaklarını üç ay uzatmayı düşünüyor
musunuz?
İkinci sorum, Sayın Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı buradayken: TAR-GEL kapsamında 2011
sonunda atanacak olan veteriner hekim, veteriner sağlık teknisyeni,
ziraat mühendisi, ziraat teknisyeni, gıda mühendisleri
atamalarını ne zaman yapacaksınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özkan.
Sayın Günal
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, sizi burada bulmuşken ben de size
soru sorayım, zorlamayayım.
2010 yılı Ekim ayından bu yana ne kadar
canlı hayvan, karkas ve yarı karkas et ithalatı
yapılmıştır? Bu ithalattan gümrük vergisinin
kaldırılmasından dolayı devletimiz ne kadar zarara
uğramıştır? Bunun yeni yapılan zamlarla alakası
vergi artışlarıyla var mıdır?
İkincisi de: Bakanlığınızda il
müdürlüğünden en üst düzeye kadar birçok görevin vekâletle
yürütüldüğü bilgisi geldi. Doğru mudur? Doğruysa neden atama
yapılamıyor? Ne zaman yapacaksınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Günal.
Sayın Özensoy
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, Ziraat Bankası çiftçiyi desteklemek
için kurulan bir banka. Bu Bankanın çiftçi kredileri içerisindeki bu
pastadaki payı giderek azalıyor, KİT Komisyonundaki
denetimlerimizde bunu görüyoruz. Daha da üzücü bir şey: Sayın Genel
Müdür en son denetimde Ziraat Bankasının isminin
değiştirileceğini ve logosunun da
değiştirileceğini, dolayısıyla Ziraat
Bankasının çiftçinin bankası olmaktan tamamen
çıkacağını ifade etti. Bundan haberiniz var mı?
Şimdi, bu kadar, bu finans piyasalarıyla
ilgili, faktoringlerle ilgili aceleniz ne? Bir an önce çiftçileri de bu
faktoringlere mi sevk edeceksiniz? Bunu sormak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özensoy.
Sayın Alim Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, özellikle kayıtlara girmesi için
söylüyorum. Hâlen Türkiyede faal durumda kaç finansal kiralama, kaç faktoring
ve kaç finansman şirketi bulunmaktadır? Bunların kaçı
yabancı ortaklıdır? Bu yabancı ortakların orijini
nedir? Türkiyede kaç yuva bunlar yüzünden
yıkılmıştır? Özellikle bunun dökümünü bu kanun
görüşmelerinin sonuna kadar bu yüce Meclise açıklamanızı
talep ediyorum.
İkincisi de, bilindiği gibi, kurbanlık
satışları birçok insanımızı bu kurban döneminde
mağdur etmiştir. Bir yıl emek vererek Kurban Bayramını
bekleyen hayvan üreticileri kurbanlıklarını
satamadıkları için perişan olmuşlardır. Bu konuya
nasıl bir çözüm bulmayı düşünüyorsunuz? Kurban kesemeyenleri
ayrıca sormak istemiyorum ama kurbanlığı elinde kalan
insanlarımızı nasıl rahatlatacaksınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Işık.
Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan değişti. Tarım
Bakanımız buradayken kendisinin konusuyla ilgili bir soru sormak
isterim.
İlaç olmadığı hâlde ve
Sağlık Bakanlığından ruhsat alamayacak durumda
olduğu durumda Tarım Bakanlığına başvurarak
beslenme yardımcı maddesi adı altında, sadece beyanları
doğru kabul edilerek ruhsatlandırılan, zaman zaman ülkenin
siyasi liderlerinin de promosyonuna katkı yaptığı
altın çilek, acı biber hapı gibi maddelerden, ilaçlardan
dolayı ölümler yaşanmaya devam ediyor. Bu konuda bir
çalışma yapmayı ve Sağlık Bakanlığına
bunların ruhsatlarını devretmeyi, dolayısıyla da
içindeki sağlığa zararlı tagşîşât veya farklı
kimyasal maddeleri bulunduranları tespit etmeyi mümkün kılmayı
düşünüyordunuz, bunu ifade etmiştiniz. Bu konudaki
çalışmalar ne durumda?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Gecenin bu saatinde AKPnin arka sıralarında
uyuyan milletvekillerini ya uyandırın Sayın Başkanım
veyahut da bu tür koşullarda hakikaten çalışmak bir angarya.
RECEP ÖZEL (Isparta) İdare amiri misin sen?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Arkaya bakar
mısınız kardeşim, bakar mısınız? Bakın,
işte
RECEP ÖZEL (Isparta) Olabilir. İdare amiri misin
sen?
BAŞKAN Sayın Tanal, sorunuzu sorun, evet.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yani bu anlamda, lütfen,
bunu bir düzgün hâle getirin.
İkinci soru: Bir milletvekili, biraz önce kürsüde,
bir başka milletvekilinin Anayasa oylamasında gelmeyenlerin yerine oy
kullanmasıyla ilgili bir teklifte bulunduğunu söyledi. Bunlar
kayıtlara geçti. Bunlar hakkında Meclis Başkan Vekili olarak ne
yapmayı düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Ağbaba
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Bakan, geçtiğimiz
günlerde seçim bölgemde köyleri, yaylaları gezdim. Bu yaylalarda,
bildiğiniz gibi, hayvancılık yapılıyor; orada
yoğurt üretiliyor, yağ üretiliyor. Bu yaylaların yolları
yok, elektrikleri yok, suları yok ama ciddi bir şekilde üretim
yapılıyor. Ayrıca, oradaki çiftçiler Sayın Bakana sor.
dediler, ben de size soruyorum: Geçen yıl kuzunun çifti 800 liraydı,
şimdi 300 lira; samanın kilosu geçen yıl 150 liraydı,
şimdi 700 lira. diyorlar. Porganın, Göldağın
yaylalarında insanlar size soruyorlar, diyorlar ki: Sayın Bakan bu
konuda tedbir almayı düşünüyor mu? Bizi mi düşünüyor;
Uruguaydaki, Arjantindeki hayvancılık üretimi yapan çiftçilerimi
düşünüyor? Ayrıca geçen yıl 7 bin liraya, 6 bin liraya almış
oldukları inekleri bu yıl 2 bin liraya satmışlar.
Sayın Bakan yatağında rahat uyuyabiliyor mu? diyorlar.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ağbaba.
Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, -soruyu
Babacana hazırlamıştım ama- Hazine 2013 yılında
139,6 milyar TL anapara ve 49 milyar TL de faiz olmak üzere 188,6 milyar TL
borç ödemeyi planlıyor. Buna karşılık da 150,6 milyar TL iç
borçlanma; 13,7 de dış borçlanma planladığını
ifade ediyor. Bunun
geri kalan 24 milyarını 2/B, fon ve özelleştirmeden de
karşılamayı planlıyor. Görüldüğü gibi her yıl
devlet hem iç borç hem de dış borç almaktadır yani iç ve
dış borç yükü de artmaktadır faizlerden
anlaşılacağı üzere.
Ancak, Başbakan ve Hükûmetiniz, sizler de dâhil olmak üzere,
dış borç deyince sadece IMFye olan borcu konuşuyorsunuz,
bunun da ödeneceğini ifade ediyorsunuz birkaç yıl içerisinde veya
bitmek üzere olduğunu ifade ediyorsunuz. Vatandaşa, lütfen, Türkiye
Cumhuriyetinin iç ve dış borçlarının toplamını
söyler misiniz? Bunun ne kadarı devletin borcu, ne kadarı özel
sektörün borcu? Bunu açık bir şekilde söylemenizi rica ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Kurt
KAZIM KURT
(Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, sizi
bulmuşken, Eskişehir Mihalgazi ilçesi Alpagut beldesinde Ramazan
Bayramı öncesi bir hortum oldu ve bütün tarım ürünleri telef oldu
ancak hiçbir yardım yapılmadı bu tarım ürünleriyle ilgili.
Çalışmalar ne aşamadadır, ne zaman bu zararlar
karşılanacaktır; onu öğrenmek isterim.
İkinci sorum da
Sayın Başkan Vekilim size: Biraz önce burada olmayan
milletvekilleriyle ilgili oy kullanan arkadaşları nasıl
saptayacaksınız ve onlarla ilgili ne işlem
yapacaksınız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın Acar
GÜRKUT ACAR (Antalya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Anayasanın 73üncü maddesinin üçüncü fıkrasında vergi, resim,
harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı,
değiştirileceği veya kaldırılacağı
belirtilmiş, dördüncü fıkrasında ise Vergi, resim, harç ve
benzeri malî yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle
oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı
ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapma
yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir. hükmüne yer verilmiştir. Bakanlar
Kuruluna bile böylesine bir çerçevede sınırlı yetki verilirken
şu an BDDK bir idari tasarrufla vergileme alanında düzenleme ihdas
edebilmektedir. Zira, BDDK kurumlar vergisi matrahından indirilebilen özel
karşılıkları herhangi bir tutar ve oran
sınırı olmaksızın tespit etmekte, böylelikle vergi
uygulamalarını, gelirlerini belirleyebilmektedir. Açıktır
ki, bu durum vergilemede kanunilik ilkesini hiçe saydığı gibi,
Türkiye Büyük Millet Meclisi yetkisini Bakanlar Kuruluna bile değil,
BDDKya devretmektedir. Bu durum Anayasaya aykırı değil midir?
BAŞKAN Sayın
Dudu
MEVLÜT DUDU (Hatay) Sayın Bakan deprem
vergileriyle ilgili oluşturulan fonun 2007 yılından bu yana
-Cumhuriyet Halk Partisi ve milletvekillerinin tüm sorularına rağmen-
nereye harcandığını açıklanmaması üzerine bir
süre önce Sayın Maliye Bakanı bu kaynağın duble yollar için
harcandığını ifade etmişti. Şimdi, bir iddiaya
göre, yeni ortaya atılan bir iddiaya göre de İşsizlik Sigortası
Fonunda toplanan yaklaşık 11 milyar liranın yatırım
teşvikleri için iş adamlarına, yatırımcılara
aktarıldığı iddia ediliyor. Bu tutumu devlet ciddiyetiyle
nasıl bağdaştırıyorsunuz, onu öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Sayın Başkan
Sayın Özkanın vergi mükelleflerinin
borçlarının ertelenmesiyle ilgili bir
Tabii, bu bir kanunî,
düzenleme gerektiriyor. Şu anda da bu gündemde bununla ilgili bir kanun
teklifi çalışması yok.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığının ne zaman, ne kadar eleman
aldığı, alacağıyla ilgili yine bir sorusu var
Sayın Özkanın. Bakanlığımız bizim Hükûmetimiz
döneminde 14 binin üzerinde teknik eleman istihdam etti, bunun 7.500ü TAR-GEL
personeli diye tabir ettiğimiz, köylerde çiftçinin yanında, çiftçiyle
birlikte yaşayan, onlara danışmanlık yapanlardan
oluşmakta. Bizim Hükûmet programımızda 2012 sonu itibarıyla
bu TAR-GEL personelinin 10 bine çıkarılması yönünde bir hüküm
vardı ve biz de bu Hükûmet programına uygun olarak, şu anda bu
son 2.500ün alınmasıyla ilgili olarak da süreci
başlatmış durumdayız. Şu anda bununla ilgili prosedür
devam ediyor; vaktinde, zamanında inşallah bu program hedefine
ulaşılmış olacaktır. Böylece, Hükûmetimiz döneminde
yaklaşık 17.500 kişi alınmış olacak. Tarım
Bakanlığında en son toplu personel alımı 250
kişiyle 1989 yılında yapılmıştı, 1989
yılından 2002 yılına kadar Tarım
Bakanlığına toplu teknik eleman alımı
yapılmamıştı. Bizim Hükûmetimiz döneminde şimdiye
kadar 15 bin kişi alındı, bundan sonraki süreçte de şu anda
2.500 daha planlanıyor ve bu da önümüzdeki haftalar içerisinde kamuoyuyla
zaten paylaşılacak.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bunlar taşeron...
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) - Bunlar teknik elemanlar, veteriner hekim, ziraat mühendisi,
gıda mühendisi, vesaire.
Bakın, mesela, biz geldiğimizde Tarım
Bakanlığında toplam 181 tane gıda mühendisi vardı, 922
tane gıda mühendisi aldık, şu anda sayıları 1.103ü
buldu, sadece gıda mühendisi, diğer branşlar ayrı,
mühendisler, veteriner hekimler, vesaire ayrı.
Et ve hayvan ithalatıyla ilgili olarak şunu
söyleyeyim: 26 Nisan 2010 tarihinde piyasayı düzenlemek maksadıyla
kasaplık canlı hayvan ve karkas et ithalatıyla ilgili Et ve
Balık Kurumuna yetki verildi. Bunlarla ilgili yine bugünlerde bir gümrük
düzenlemesi yapıldı. Örneğin, 2012 yılının ilk on
ayında Türkiye'nin toplam üretiminin bütün canlı hayvanları,
bütün karkas eti, tamamını dâhil etsek bile ithal edilen yüzde 3-3,5
arasında bir orana tekabül ediyor yani toplam üretimin sadece yüzde 3,5u
oranında bir ithalat söz konusu. Dolayısıyla, bu da Türkiyenin
toplam üretimi 1 milyon 100 bin ton civarında bir üretim olduğu
düşünüldüğünde bunun içerisinde oldukça cüzi bir yer
kapsamaktadır.
Yöneticilerin bir kısmı vekâletle, doğru,
bir kısmı vekâletle yönetiliyor, daha çok ilçe müdürlerinde,
şube müdürlerinde. Çünkü sınavla, merkezî sistemle
alınıyor. Dolayısıyla, her yere her zaman asil atanmayla
ilgili talep ve şartlar oluşmuyor, talep ve şartlar
oluşmadığından ötürü de bazı görevlerde vekâleten
atanma oluyor veya şartlar eğer taşımıyorsa yönetmelik
gereği, o takdirde de yine vekâleten bazı il müdürlerinde de oluyor. Ama
bir de Bakanlığımızın 2011 yılında, 61inci
Hükûmet döneminde, bir yeniden yapılanması söz konusu oldu ve orada
il müdürleri dâhil olmak üzere daire başkanı ve üzerindeki
görevlilerin özlük haklarının kaybolmaması için bunlar
Bakanlık Müşavirliğine atandı. Dolayısıyla,
çalışanlarımızın bu manada herhangi bir özlük
hakkı veya bir maaş kaybı söz konusu bulunmamakta. Mevcut mevzuat
ve yasalar çerçevesinde bunlar görevlerini sürdürmektedirler.
Sayın Özensoyun, Ziraat Bankasının
payı azaldı, çiftçinin bankası olmaktan çıktı,
çıkacak gibi değerlendirmesi gerçekleri yansıtmıyor.
Şu şekilde söyleyeyim
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Ya Genel Müdür söyledi
KİT Komisyonunda, nasıl gerçekleri yansıtmıyor ya?
GIDA,TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Şimdi, ben size söylüyorum, Hükûmet adına ben söylüyorum.
Bana soru sordunuz ben cevap veriyorum. Böyle bir usul yok
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Anladım da gerçekleri
yansıtmıyor
OKTAY VURAL (İzmir) Yani Ziraat Bankası Genel
Müdürünün söyledikleri gerçekleri yansıtmıyor, diyor.
GIDA,TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Sayın Başkan, müdahale eder misiniz.
O sorulara cevapları veriyorsa o zaman soru
sormasına gerek yok, bana soru soruldu, ben Hükûmet üyesi olarak cevap
veriyorum. Beğenirsiniz beğenmezsiniz ayrı, o sizin
bileceğiniz iş, ben size bilgileri söylüyorum.
Bakın, biz Hükûmete geldiğimiz zaman Ziraat
Bankası Türk çiftçisine 226-227 milyon lira kredi veriyordu.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Reklam yapma, sorulara
cevap ver Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Yok, yok, senin soruna cevap budur zaten. Reklam değil,
bak, 227 milyon; bu size niye dokunuyor? Yüzde 59 faizle Türk çiftçisine 227
milyon lira kredi veriliyordu.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Enflasyon kaçtı o
zaman?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Şimdi
Enflasyon yüzde 35ti.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Yok ya!
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Evet, evet
Yok ya
Yok öyle şey.
Bu sene Ziraat Bankası ve tarım kredi
aracılığıyla Türk çiftçisine kullandırılan kredi
2011de 22,3 milyar lira yani eski parayla 22,3 katrilyon. Faiz oranı da
yüzde 59 değil, 0 ila yüzde 5 arasında, bazıları 0 ila
yüzde 7,5 arasındaki faiz oranıyla 22,3 milyar lira.
Şimdi ben size soruyorum değerli
milletvekillerim: Ziraat Bankasının Türk çiftçisine
sağladığı kredilerde artış mı var,
azalış mı var? Etkisi azalmış mı,
artmış mı?
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Banka satılıyor
mu, satılmıyor mu; onu söyle.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Yani toplam 529 milyon lira kredi verilirken yüzde 59 faizle,
bu eğer 22,3 milyar liraya çıkmışsa, yaklaşık 40
kattan daha fazla bir artış meydana gelmişse bu bir azalma
mı, eksilme mi?
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Bankanın logosu, ismi
değişiyor mu, değişmiyor mu; onu söyle.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Faiz yüzde 59dan yüzde 0 ila yüzde 7,5 arasına
düşmüşse bu çiftçinin lehine bir düzenleme mi, aleyhine bir düzenleme
mi? Bunu zaten milletimiz de takdir ediyor.
Bir şey daha bu konuyla ilgili söylemem lazım
değerli milletvekilleri, bu da çok önemli; bakın, burayı da çok
dikkatle dinleyin: Ziraat Bankasının 2002 yılında
verdiği 529 milyon lira -tarım kredi dâhil olmak üzere- kredinin
geriye dönüş oranı yüzde 38 idi yani Ziraat Bankası çiftçiye
verdiği paranın ancak 100 lirasının 38 lirasını
geri alabiliyordu. Devletin kayıtlarında var. Bugün ise bu yüzde
98-99 düzeylerine çıkmış yani 22,3 milyar lira kredi
kullanıyor çiftçi, yüzde 99unu da geri veriyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) İcrayla alıyor,
vatandaşın evini alıyor, tarlasını alıyor.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Şimdi, burada, kim kimin için ne kadar
çalışmış? Kim kime ne kadar kredi vermiş? Hangi faiz
ne kadardı? Bunlar hep kayıtlarda var, hepsi kayıtlarda var.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Banka satılıyor
Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) İşinize gelmeyince gürültü yapıyorsunuz; bu
doğru değil.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - 2 bin liralık hayvanı 6
bin liraya verdin, şimdi icrayla alıyor icrayla, Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Dolayısıyla, değerli milletvekilleri, bunu
da bilgilerinize sunmuş olayım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Banka satılıyor,
haberin yok, haberin!
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Diğer soruları süre bittiği için
yazılı olarak cevaplayacağız.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Halaçoğlu.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
14.-
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, görüşmeler
sırasında yapılan oylamada sahte oy
kullanıldığı ve Meclis
Başkanlığının bu konuda herhangi bir işlem
yapıp yapmayacağını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan,
bir şey arz etmek istiyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi gibi güzide bir kuruluşun
çatısı altındayız. Demin bir sahtekârlık
yapıldı; bir karar yeter sayısı istendi ve 6 sahte oy
kullanıldı. Bu sahte oy kullanılma karşısında, bu
sahtekârlığı yapanlarla ilgili, Meclis
Başkanlığı olarak bir şey yapmayı düşünüyor
musunuz? Meclisin adını temize çıkaracak mısınız?
BAŞKAN Bir dilekçe var Sayın Halaçoğlu,
biraz sonra söyleyeceğim.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) İsmi var ama
pusulalar saklı duruyor mu? Kullanılan pusulalar ne durumda?
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye)
Başkanım, AKPlilere kimlik soralım bundan sonra.
BAŞKAN Efendim, bir saniye
Tutanaklara geçti
zaten isimler de.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Tutanakta olması
önemli değil. Kimin kullandığına dair bir
araştırma yapmak düşüncesinde misiniz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Şimdi, Sayın Halaçoğlu, bir
dilekçe var, zamanı gelince söyleyeceğim. Zabıtlara geçti, var,
isimler var.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Yazılardan kimlerin
olduğu belli olur. Bunları muhafaza ediyor musunuz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Tutanaklara geçti isimler Sayın
Halaçoğlu.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) İsimler geçti ama o
isimleri yapanlar adına kim kullandı bunu? Bununla ilgili oy
pusulaları ne oldu?
BAŞKAN Onun tespiti mümkün değil,
biliyorsunuz. (MHP sıralarından gürültüler) Bir saniyenizi
alayım efendim.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Yoklama pusulasında
imza var ve isim var.
BAŞKAN Efendim
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Yoklama pusulasında
imzalı isim var.
BAŞKAN Kavaslar topluyor, getiriyor; onun tespiti
mümkün değil.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Ama yazıdan tespit
edilir Sayın Başkan; bununla ilgili bir araştırma
yapın.
BAŞKAN Ama atmışlar onları.
Zabıtlara geçti diye yok burada.
OKTAY VURAL (İzmir) Yoklama
kâğıtları sonra şey yapılıyor.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Yoklama
kâğıtlarını muhafaza ediyor musunuz?
BAŞKAN Sonra bakarız, tamam.
OKTAY VURAL (İzmir) Varsa bakarlar.
BAŞKAN Bir de dilekçe var zaten onunla ilgili.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun efendim.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkan,
biraz önce Sayın Bakan cevap verirken Sayın Özensoyun söyledikleri
gerçekleri yansıtmıyor. dedi. Benim sorduğum soruların
içerisinde Ziraat Bankasının ismi ve logosunun değiştirileceğine
dair KİT Komisyonunun tutanaklarında Genel Müdürün ifadeleri var ve
bu da Ziraat Bankasının satışa
hazırlandığıyla alakalı bir gelişmedir; bunu
sordum, Sayın Bakan bunun da cevabını vermedi. Ben bunu
öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN Zabıtlara geçti Sayın Özensoy.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan,
benim söylediklerim zabıtlara geçsin ve
BAŞKAN Hayhay. Zabıtlara geçti.
Bir de dilekçe var zaten, şimdi okuyacağım
efendim; merak etmeyin, tamam.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Yoklama pusulaları
da muhafaza edilsin lütfen.
ALİM IŞIK (Kütahya) Kaybolmasın Sayın
Başkan, pusulalar
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
Sayın Başkan
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/601) (S.
Sayısı: 239) (Devam)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
tasarının maddelerine geçilmesi oylamasının açık
oylamayla yapılması şeklinde bir önerge vardır, önergeyi
okutup imza sahiplerini arayacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
239 sıra sayılı Kanun
Tasarısının maddelere geçilmesi sırasında açık
oylama yapılmasını arz ederiz.
BAŞKAN - Alim Işık, Kütahya Milletvekili?
Burada.
ALİM IŞIK (Kütahya) Buradayım efendim,
isterseniz kimlik de gösterebilirim.
BAŞKAN - Enver Erdem, Elâzığ Milletvekili?
Burada.
Emin Çınar, Kastamonu Milletvekili? Burada.
Ali Halaman, Adana Milletvekili? Burada.
Oktay Vural, İzmir Milletvekili? Burada.
Kemalettin Yılmaz, Afyonkarahisar Milletvekili?
Burada.
Muharrem Varlı, Adana Milletvekili? Burada.
Ali Öz, Mersin Milletvekili? Burada.
Seyfettin Yılmaz, Adana Milletvekili? Burada.
Necati Özensoy, Bursa Milletvekili? Burada.
Hasan Hüseyin Türkoğlu, Osmaniye Milletvekili?
Burada.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye)
İsterseniz kimlik de gösterebilirim.
BAŞKAN - Sinan Oğan, Iğdır
Milletvekili? Burada.
Bülent Belen, Tekirdağ Milletvekili? Burada.
Yusuf Halaçoğlu, Kayseri Milletvekili? Burada.
Erkan Akçay, Manisa Milletvekili?
CELAL ADAN (İstanbul) Takabbül ediyorum.
BAŞKAN Sayın Celal Adan
Nevzat Korkmaz, Isparta Milletvekili? Burada.
Mehmet Günal, Antalya Milletvekili? Burada.
Mehmet Erdoğan, Muğla Milletvekili? Burada.
Cemalettin Şimşek, Samsun Milletvekili? Burada.
Mesut Dedeoğlu, Kahramanmaraş Milletvekili?
Burada.
OKTAY VURAL (İzmir) Kameralar da aldı
efendim, buradalar yani.
BAŞKAN - Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Elektronik cihazla açık oylama yapacağız.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
OKTAY VURAL (İzmir) Evet, bitti Sayın
Başkan, süre doldu. (CHP ve MHP sıralarından Süre doldu.
sesleri)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, İç Tüzük madde 143
Oylamaya ilk olarak açık oylama isteminde bulunan üyelerden
başlanır. Önerge sahiplerinden en az onbeşi Genel Kurul
salonunda bulunmaz veya noksan imza herhangi bir milletvekili tarafından
kabul edilmez veya oylamaya katılmazlarsa, açık oylama istemi
düşer. diyor. Dolayısıyla 160 oy almış, işari
oyla yapıldığı takdirde açık oylama sistemi
düşmüştür. 160 oyla, işari oylamayla tasarının
maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, MHP sıralarından
gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, bir dakika, bir
dakika
Sayın Başkan, bir dakika
Hop hop!
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Niye oylamaya gittiniz o zaman
Sayın Başkan?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, açık oylama
talebinde bulunan milletvekillerinin burada olduğu tespit edildi mi?
BAŞKAN Evet.
OKTAY VURAL (İzmir) Kabul edildi mi?
BAŞKAN Evet.
OKTAY VURAL (İzmir) 20 milletvekili var mı? Var.
BAŞKAN Evet.
OKTAY VURAL (İzmir) 160 artı 20
BAŞKAN Oylamaya katılmamışlar ama...
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, var kabul ediliyor zaten. Ya böyle
bir şey olur mu! Zaten onu ekliyor ya. Böyle bir şey olur mu ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
OKTAY VURAL (İzmir) Böyle bir şey olur mu ya!
Zaten onu ekliyorsun sen ya! Ya böyle bir şey olur mu!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın
Başkan, yoklama talebi yok.
OKTAY VURAL (İzmir) Yahu böyle bir şey olur
mu? Oylamada var kabul ediliyor zaten. Böyle bir şey olur mu yahu!
ADEM YEŞİLDAL (Hatay) Yoklama talebi yok
zaten.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yoklama talebi yok
Sayın Başkan.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Var, var, var. Elitaş, var.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Bizim buradaki
mevcudiyetimizi tespit ettiniz ya.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, talep oylama mı yoklama mı?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Açık oylama
talebinde bulunanlardan başlanır. diyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, İç Tüzük açık ve net.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Elinizi vicdanınıza
koyun.
OKTAY VURAL (İzmir) Mümkün değil ya! Yok öyle
bir şey.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Elitaş yönetsin,
Elitaş! Siz oradan inin, Elitaş otursun oraya.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, bugüne kadar bunun olmaması İç Tüzük hükmünü yok saymaz.
OKTAY VURAL (İzmir) Bunu kabul etmemiz mümkün
değil.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Ya açık oylamaya
isteyenlerden başlanır demiyor mu orada? Yani bizden
başlıyorlar.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bu akşam bir sahte oy
çıktı, sahte zarf çıktı, sahte tüzük çıktı
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, eğer bir siyasi parti mensubu milletvekillerinin yoklama
talep etmeleri durumu farklı, açık oylama istedikleri anda durum
farklı olur. Nitekim, İç Tüzük 143üncü madde hükmü net.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Oku, oku, iyi oku.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
bakın
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) 15 milletvekili
açık oylama için dilekçe verirlerse bu önce onlardan başlamak
kaydıyla oylamaya girerler.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Zaten
başladığında saydı tek tek.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Girmedikleri
takdirde açık oylama istemi düşer. Bugüne kadar bu uygulamanın
olmaması İç Tüzük hükmünün olmaması demek değildir.
OKTAY VURAL (İzmir) Ya Sayın Başkan,
bakın, size
Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin uygulamaları vardır. Bugüne kadar böyle bir
uygulama olmamış. Bakın, burada diyor ki
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Oylamaya
başlanır. diyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Bakın Oylamaya ilk
olarak açık oy isteminde bulunan üyelerden başlanır.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Evet.
OKTAY VURAL (İzmir) Önerge sahiplerinden en az
15i Genel Kurul salonunda bulunmaz
Var burada
Bunu arayacaksın, burada
var! Ya nasıl olur böyle bir şey ya? Burada varlar
İHSAN ŞENER (Ordu) Maddeyi okumaya devam et!
BAŞKAN Ama, devam ediniz, bakın
Tamam,
haklısın.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Var burada, sordun ya, Burada.
dedik.
OKTAY VURAL (İzmir) Bakın,
veya noksan imza
herhangi bir milletvekili tarafından kabul edilmez veya oylamalara
katılmazlarsa
BAŞKAN Katılmazlarsa
OKTAY VURAL (İzmir) Dolayısıyla
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Katılmamış.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, böyle
bir şey olur mu?
BAŞKAN Efendim, okuyoruz. Zatıaliniz
Ben bir
şey söylemiyorum. Bana verilen bilgi de bu.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Ama, saydınız, tek tek evet dedik, zaten burada
olduğumuzu gösterdik.
BAŞKAN Yahu, ben zorlamıyorum kardeşim.
Ne yapacağımıza, buyurun, karar verin ya.
OKTAY VURAL (İzmir) Veya dediği zaman
oylama
Bak beni burada tespit etmişsin zen zaten. Ama açık oylama
MEHMET GÜNAL (Antalya) Açık oylama diye
söylüyor, daha ne?.
BAŞKAN Hayır, yoklama olarak doğrusun
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Açık oylama düşer
miymiş? Düştü mü açık oylama? Yapıldı açık
oylama.
OKTAY VURAL (İzmir) - Yazıklar olsun size!
Değmez ya, vallahi değmez!
MEHMET GÜNAL (Antalya) Niye yaptırdın o zaman
açık oylamayı, düştüyse? Niye yaptırdın açık
oylamayı? Demek ki düşmemiş. Demek ki düşmemiş. Niye
oylama yaptın? Yani gerçekten cılkını
çıkardınız Sayın Elitaş.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan, bir on
dakika ara ver.
OKTAY VURAL (İzmir) Siz Grup Başkan Vekili
talimatıyla mı hareket ediyorsunuz? Şu işe bak ya!
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Başkan,
Elitaş otursun, siz kalkın oradan! Yoksa bunu çözemeyecek!
Oylamayı yaptırdın ya, düşmedi
işte! Düşse yaptırmazdın! Düştü. diyor bir de!
Oylamayı niye yaptırıyor o zaman?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, yok,
yok
MEHMET GÜNAL (Antalya) Tarih yazıyorsunuz bugün,
tarih!
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, yok
böyle bir şey. Şimdi burada size hodri meydan diyorum. Bir tane örnek
gösterin, bir tane örnek gösterin, bir tane
İHSAN ŞENER (Ordu) İki örnek bulunur
yani ne olacak?
OKTAY VURAL (İzmir) - Yok, yok. Yok böyle bir
şey. Böyle de bir şey olmaz. Yok böyle bir şey.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Yani bu sahtekârlık
değil mi? Her yerleri sahtekâr ya.
(Başkanlık kürsüsü önünde toplanmalar)
BAŞKAN Ya, bir şey yapmaya
çalışmıyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Böyle bir şey olur mu ya?
BAŞKAN - Ya, bunlarla bir yere varamayız ki
arkadaşlar. Bana değerlendirip verdikleri bu.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 02.11
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 02.33
BAŞKAN:
Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Fatih ŞAHİN
(Ankara)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 15'inci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
239 sıra sayılı Kanun
Tasarısının tümü üzerindeki görüşmelere devam
edeceğiz.
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, tümü üzerinde görüşmeler bitti,
kaldığımız yerden devam edeceğiz. Tümü üzerindeki
görüşmeler bitti.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Talimat mı
veriyorsunuz yani!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Tümü üzerindeki
görüşmeler bitti, görüşmelere kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
BAŞKAN Evet.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Daha onu oyluyorduk. Bitmedi,
bitmedi daha. Geçilmesine geçeceğiz, geçilmesini oylayacağız,
tartışma o.
BAŞKAN Maddelerine geçilmesini oyladık.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Orada tartışma, henüz
geçilmedi.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Hayır,
oylamadık.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Henüz oylayamadık.
BAŞKAN Bana verilen bilgide 184 oy, yoklamaya
katılan arkadaşları da saydığımız takdirde
oluyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sahteleri de
sayıyor musunuz, sahteleri, Sayın Başkan?
BAŞKAN Onların oy vermediği
düşünüldüğü takdirde 164 oy oluyor, 4 tanesinin de isimlerini okuyun,
buradaydılar zaten.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Siz dâhil misiniz
Sayın Başkan ona?
BAŞKAN Hayır.
OKTAY VURAL (İzmir) Oy kullanamaz o.
BAŞKAN Sayın Bakan Zafer Çağlayana
vekâleten Bakan Mehdi Eker kullanmış.
Mehmet Geldi, Giresun?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Burada, burada.
BAŞKAN Muhyettin Aksak, Erzurum?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Nerede? Yok.
OKTAY VURAL (İzmir) Yok. Düşmüştür
Sayın Başkan. Düştü, düştü
183 efendim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) 1 oyla düşmüştür.
Düştü, düştü, hadi hayırlı olsun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hadi Başkan,
hayırlı olsun.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır, hayır. Daha
ara verecek, yeniden oylama yapacak.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Öbürünü de oku bakalım,
belki bir daha düşürürsün.
BAŞKAN Gürsoy Erol, İstanbul
Muhyettin Aksak, Erzurum
Mehmet Geldi, Giresun
Zafer Çağlayanın yerine de Sayın
Bakanımız Mehdi Eker kullandı.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Tamam, Muhyettin yok, 183 oldu.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) 183 oldu, 183.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, Rıza Bey var.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) 183, o sayılmıyor.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Zorla mı
kullandıracak?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, 183
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Başkan,
zorlamayın. Yeniden oylama yapıyoruz.
BAŞKAN Benimle 184 oluyormuş, evet.
OKTAY VURAL (İzmir) 183, tamam.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, çoğunluk yok
BAŞKAN Pardon, bir saniye
Evet
OKTAY VURAL (İzmir) Evet. Efendim, oylama sonucunu
açıklar mısınız.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, müsaade eder misiniz.
BAŞKAN Bir dakika
Dinleyin de
açıklayacağım.
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) Meclis Başkanı
olarak açıklayın.
BAŞKAN - Efendim, bir saniye
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Yoklamada var görünürsün
ama oy kullanamazsın Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Biraz önceki
oturumda siz İç Tüzük 143/3e göre, oylamanın açık oylama
isteminden düştüğünü ve maddelerine geçilmesinin kabul
edildiğini ifade ettiniz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Öyle bir şey denmedi, öyle
bir şey edilmedi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Biz şu anda
bütünü üzerindeki görüşmeleri tamamladık, maddelerine geçilmesini
(MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır, yok öyle bir
şey!
MEHMET GÜNAL (Antalya) Yok öyle bir şey Sayın
Elitaş! Sen yönetmiyorsun Meclisi! Meclisi sen yönetmiyorsun!
Sayıldı, 183 çıktı işte!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, iyi
niyetinizi zorlamasınlar.
MUHARREM VARLI (Adana) Bu Meclisi grup başkan
vekili mi yönetiyor Sayın Başkan ya!
OKTAY VURAL (İzmir) Siz Meclis geleneğine
uygun hareket ettiniz. 183 çıkmıştır 20 milletvekiliyle.
Toplantı yeter sayısı olmadığı için, yeni bir
oylama için ara vermeniz gerekmektedir. Bu kadar açık.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Yeniden oylama yapacak.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, ben size sordum: Burada açık oylama istemi mi var, yoklama
talebi mi var? diye. Israrla sordum. Siz açık oylama talebi dediniz.
BAŞKAN Evet, yazılı olarak öyle.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Açık oylama
talebi yazılı olarak verildi, açık oylama diye talep ettiler.
Ben buradan ısrarla sordum Yoklama mı, açık oylama mı?
diye. Siz açık oylama dediniz. Açık oylamaysa İç Tüzük 143
zaten açık ve net. Daha bunun neyini tartışıyoruz?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) 1 tane sahte oy var, onu
söylüyoruz Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sahte oy yok.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) İşte var!
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım
Sayın Başkanım..
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Bir saniye
Vural Bey, buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
bugüne kadar Mecliste yaptığımız bütün açık
oylamalarda açık oylama talebinde bulunanları var kabul ettiniz ve
ona göre de yaptınız. Usulüne uygun bir şekilde 4 de pusula
var. dediniz, 184 oluyordu. 184 olsaydı toplantı yeter
sayısı olacaktı
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Allahınızı severseniz bu saatten sonra bırakın
Sayın Elitaş ya!
Kanuna geçelim!
OKTAY VURAL (İzmir)
ama okudunuz, 1
arkadaşımız olmadığı için 183 olmuştur,
oylamayı yenilemeniz gerekmektedir. Bu kadar açık. Bunu
tartışmanın bir anlamı yok ki ya!
MEHMET GÜNAL (Antalya) Başka bir şey yok.
Hepsi bu kadar basit.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Bu kadar açık.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Efendim, usul
tartışması açın.
OKTAY VURAL (İzmir) Yok, yok!
MEHMET GÜNAL (Antalya) Niye usul
tartışması açsın!
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, bu bir
BAŞKAN Sayın Hamzaçebiyi dinleyelim.
Buyurun efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
zorlamasınlar lütfen.
BAŞKAN Bir saniye
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, biraz önce siz açıkladınız, bulunan
sayı 183. Açık oylamanın gerektirmiş olduğu 184
sayısından 1 eksik sayı olduğunu ifade ettiniz. Artık usul
tartışması yapacak bir konu yoktur.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bir şey yok, yeniden oylama
yapacağız.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Dolayısıyla, oylamayı yenilemeniz gerekmektedir. Usul
tartışılması yapılacak bir konu yoktur.
OKTAY VURAL (İzmir) Bu kadar açık Sayın
Başkanım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Usul
tartışması açın.
OKTAY VURAL (İzmir) Usulle ilgili bir şey yok
efendim, oylama kesindir, bu sizin uygulamanız değildir, verilen
oylarla ilgilidir. Böyle bir şey olur mu?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, sizin verdiğiniz karar kesindir. Türkiye Büyük Millet
Meclisini kapatırken tasarının tümü kabul edilmiştir
Tasarının
maddelerine geçilmesini kabul etmişsiniz,
kapatmışsınız.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Kapanmadı Sayın
Başkan, yeniden oylama yapın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Kapatmışsınız.
MEHMET GÜNAL (Antalya) (İzmir) Yok öyle bir
şey, yok.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, Türkiye Büyük Millet
Meclisini kapatmışsanız o zaman şu anda toplanmamıza
gerek yok zaten. Kapatmış olur mu yani? Oturumu kapattı
Sayın Başkan, Meclis kapanmamıştır,
çalışıyor.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, saat 19.00 civarında Sayın Oktay Vuralın karar
yeter sayısı talebini siz
karşıladığınızı söylediniz. Evet, karar
yeter sayısı istedi. dediniz. Ona göre açıklamalar
yaptınız.
İHSAN ŞENER (Ordu) Açık oylama istedi
Başkanım.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bir durun bir ya!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) O ondan önceki, bu ondan
önceki.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Beni
dinlerseniz, atladınız herhâlde.
Daha sonra oturuma ara verildi, tekrar açtınız.
Tutanaklarda yer aldığı hâlde, işin gerçeği o
olmadığı gerekçesiyle o açıklamanızdan vazgeçtiniz.
Sayın Elitaş da sizin o vazgeçtiğiniz açıklamaya destek
verdi, tutanakta yer alan açıklamaya değil. Şimdi tam tersi bir
tutumla, siz toplantı yeter sayısı
olmadığını beyan ettiğiniz hâlde sizin, tutanaklarda
yer alan o yanlış açıklamanıza itibar etmek istiyor. Bunun
kabulü mümkün değil. Usul tartışması açılacak herhangi
bir konu yoktur.
OKTAY VURAL (İzmir) O bir karar değildi
zaten.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Yeniden oylayalım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, müsaade eder misiniz.
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, bakın, tutanaktan okuyorum:
Başkan - 160 oyla, işari oylamayla tasarının
maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.
Oktay Vural - Sayın Başkan, bir dakika, bir dakika
Sayın
Başkan, bir dakika
Hop hop!
Niye oylamaya girdiniz o zaman Sayın Başkanım?
Oktay Vural - Sayın Başkan, açık oylama talebinde bulunan
milletvekillerinin burada olduğu tespit edildi mi?
Başkan - Evet.
Oktay Vural - Kabul edildi mi?
Başkan Evet.
Oktay Vural 20 milletvekili var mı? Var.
Başkan - Evet.
Oktay Vural 160 artı 20
Başkan Oylamaya
katılmamışlar ama
Efendim, var kabul ediliyor zaten.
O ara, ara verdiniz.
OKTAY VURAL (İzmir) Tamam, var
kabul ediliyor zaten.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Nasıl
kapatmış? Ne zaman kapatmış? Baksana, devam ediyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Tamam,
doğru, Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Siz işleme devam ettiniz Kaldığımız yerden devam
ediyoruz. diye. Eğer bu konuya bir itiraz varsa usul
tartışması açalım.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır,
Sayın Başkan, yaptığınız işlem doğru,
diyorsunuz ki: Var kabul ediliyor. 160+20, 180. 4 de pusula var, okuttunuz,
işlemi tamamladınız. 1 tanesi eksik, tamam. Başka
tartışılacak neyi var ya? Buna itiraz yok ki.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, açık ve net sordum, uyardım, dedim ki:
Açık oylama mı, yoklama mı?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın
Başkan, bağıracağına gitsin adam toplasın.
İki saattir ne konuşuyor? Git, adam topla gel.
BAŞKAN Şimdi, değerli
arkadaşlar, biz
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Başkan, bakın, eksik oyla sahte oy farklı şeylerdir. Bu
sahte oy.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın
Başkanım, yeniden oylama yapacaksınız, o arada
arkadaşlardan varsa çağırsın, gelsin, bekleyeceğine.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın
Başkanım, adam olmadığı hâlde var diye pusula
veriyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkanım, ısrarla usul tartışması
istiyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkanım, sizden istirhamım, işlemi
başlattınız, oylama yapılmıştır.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, 63e göre usul tartışması istiyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ne
alakası var ya?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Böyle bir
şey yok Sayın Başkanım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkanım, 63e göre usul tartışması
istiyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Oylamayla
ilgili kararı bildirin.
BAŞKAN Bir talep var, usul
tartışması açalım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ne
alakası var ya! Oylamanın usulü mü olur?
BAŞKAN - Buyurun.
Her zaman oluyor biliyorsunuz, belli.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Oylamanın sonucunun usulü mü olur, yapmayın ya!
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teslim
olmayın, lütfen teslim olmayın, kararınızın
arkasında durun.
BAŞKAN Ya, teslim filan
olduğumuz yok.
Herhangi bir grup başkan vekili
usul tartışması isterse açmak âdetten.
Açıyorum, buyurun.
Lehte, aleyhte verin,
konuşalım.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Usulle ilgili
ne var?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, lehte.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ben de lehte
istiyorum, lehte.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Aleyhte.
BAŞKAN Aleyhte Sayın
Hamzaçebi.
OKTAY VURAL (İzmir) Tutumunuzun
şu andaki lehinde.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ben söyledim Sayın
Başkanım, aleyhte diye söyledim.
BAŞKAN Aleyhte Sayın
Günal.
RECEP ÖZEL (Isparta) Lehte.
BAŞKAN Lehte Sayın Özel ve
Sayın Elitaş.
Sayın Elitaş Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, Allah aşkına şu kanunu
görüşelim de gideceksek gidelim, gitmeyeceksek gitmeyelim ya, Allah
aşkına ya!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Oylama
yaptınız, yokları, pusulayı okutturdunuz. Oylama
yaptın, 4 pusulayı okuttun, 1 tane adam yok, kapatman lazım, ara
vermen lazım.
X.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
5.-
239 sıra sayılı Kanun Tasarısının maddelerine
geçilmesine ilişkin olarak talep üzerine yapılan açık oylama
sonucuyla ilgili uygulamanın İç Tüzüke uygun olup
olmadığı hakkında
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Kanunu görüşelim ya, kanunu görüşelim ya! Saat üç
oldu ya!
VELİ AĞBABA (Malatya) Bu
kadar sahtekârlık olur mu?
BAŞKAN Lütfen, susarsanız,
dinleyelim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sayın
Başkan, lütfen, konuşmama izin verirler mi arkadaşlar? Bir
uyarır mısınız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Ya,
Sayın Elitaş, kanunu görüşelim kanunu. Mademki gece üçe kadar
kaldık, kanunu görüşelim ya! Ayıptır ya! Ayıptır
ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Doğru
söylüyorsun, aynen katılıyorum, aynen katılıyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sekiz
saattir ya
MEHMET GÜNAL (Antalya) Oylattırsana o zaman.
Burada konuşacağına adam bul.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Beş saattir
kanun görüşmüyoruz, doğru söylüyorsun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Birilerini gönder de
uyandırıp gelsinler buraya.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Değerli
milletvekilleri, bakınız, Sayın Başkan biraz önce oturumu
kapatırken, aynen okuduğum gibi Kabul edilmiştir. dedi,
kapattı. İç Tüzükün 143üncü maddesini okuyorum, ilgili
fıkrasını.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) O bizim
İç Tüzük
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ben oradan
bağırıyorum, diyorum ki: Sayın Başkan, açık
oylama mı istiyorlar, yoklama mı istiyorlar? Açık oylamada 15
imzaya ihtiyaç var, 20 olunca orada, oradan tekrar uyarıyorum Açık
oylama mı, yoklama mı? diye. Sayın Başkan da Açık
oylama diye ifade ediyor. 143 açık ve net, bunu tartışmanın
bir manası yok, diyor ki: Önerge sahiplerinden en az onbeşi Genel
Kurul salonunda bulunmaz veya noksan imza herhangi bir milletvekili
tarafından kabul edilmez veya oylamalara katılmazlarsa, açık
oylama istemi düşer. Ondan öncekinde Önce önerge sahiplerinden
başlanır. diyor. Haydar Bey öyle söylüyor. Önerge sahiplerinden
nasıl başlanır?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tarif etmiş, anlamayanlar
için tarif olmuş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Başkan üç
dakika süre vermiş, üç dakika süre içerisinde onlar acele edip girmeleri
gerekir. Yani, şimdi, kusura bakmayın değerli arkadaşlar,
burada sanal olarak oturacaksınız, açık oylama talebinde
bulunacaksınız, oylamaya girmeyeceksiniz, arkasından Sayın
Başkana Bu yanlış diyeceksiniz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Kutuya da atmadınız
oylarınızı, o da sayılabilir. Kutuya atılır.
diyor.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Buna kendin inanıyor musun?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) İki: Bakın,
bugüne kadar teamüller şudur: Eğer, Sayın Başkan, pusula
veren milletvekili varsa, oylama anında, sürerken, önce Pusula veren
milletvekilleri Genel Kuruldan ayrılmasın. der ama ne önceki
oylamada ne şimdiki oylamada Pusula veren milletvekilleri Genel Kuruldan
ayrılmasın. diye bir uyarı yapmadı. Bir milletvekili
arkadaşımızın ihtiyacı olmuş olabilir.
Milletvekili arkadaşımız burada oyunu verip başka tarafa
gitmiş, kapanıyor diye düşünebilir. O anlamda
baktığımızda, Sayın Başkanın bu
uyarıyı yapması gerekir. Sayın Başkan zaten bu
uyarıyı yapmadığından dolayı pusulaları
burada var kabul etmesi gerekir. O anlamda, değerli milletvekilleri, İç
Tüzük 143üncü maddesi bugüne kadar uygulandı mı? diye soruyorlar.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Siz ne iş yapıyorsunuz
grup başkan vekilleri? Çok komik duruma düştün.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Yani bugüne kadar
uygulanmaması, sizin bu İç Tüzükün ilgili maddesini okumamanız
İç Tüzükün uygulanmayacağı anlamına gelmez. İç
Tüzükte çok çeşitli hükümler var. Bu hükümleri eğer okursanız,
açıkçası, neyin ne olduğunu görmüş olursunuz.
Başkanlığın oturumu kapatmadan önceki aldığı
karar doğru bir karardır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bu Mecliste, bu İç Tüzükü
bir tek sen bilmiyorsun Sayın Mustafa Elitaş, herkes biliyor, bir tek
sen bilmiyorsun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) O biliyor da, o da bildiği
gibi hepsi aynı biliyor onların.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) İlk 15 adama
nasıl oy kullandırılacak Mustafa Bey?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Önceden nasıl oy
kullanacağız Mustafa Bey?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Böyle bir şey var
mı yahu?
BAŞKAN - Sayın Hamzaçebi, buyurun efendim,
aleyhte olmak üzere.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; saat 23.15te söz konusu
tasarının görüşmesine başladık. Şimdi saat üçe
çeyrek var. Daha birinci bölümün görüşmelerine başlayamadık.
Gergin bir ortamda görüşmeler devam ediyor. Bu gergin ve nezih ortamı
bize sağladığı için iktidar partisi grup başkan vekillerine
çok teşekkür ediyorum!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Rica ederiz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Böylesine
önemli bir kanunu burada uzlaşmayla geçirmek varken, bunu gerginlik ve
tartışma konusu yaparak uzatmanın başarısı hiç
şüphesiz iktidar partisine aittir. Hiçbir maddede önergemiz yok iken 54
maddenin 54ünde şu an önergemiz vardır. Bu, süre uzatımı
nedeniyle daha çok beraber olacağımız için yine iktidar partisi
grup başkan vekiline çok teşekkür ediyorum.
Önümüzdeki hafta mesaimizi de etkileyecektir. Sermaye
Piyasası Kanununda belki hiç önergemiz olmayacaktı, şimdi 150
küsür önergemiz olacaktır. Bu, daha çok beraberlik için iktidar partisi
grup başkan vekiline teşekkür ediyorum, başarılar
diliyorum. Bu nezih çalışma ortamı nedeniyle sağ olsunlar,
var olsunlar.
Şimdi, insan samimi olur. Diyor ki Sayın Meclis
Başkanına iktidar partisi grup başkan vekili: Siz, tutanaktaki
ifadenize göre açıkladınız 160 var. dediniz, önergenin,
açık oylama talebinin düştüğünü söylediniz. Peki, biraz önce
oturduğum yerden -ayakta daha doğrusu orada- ifade ettim: Saat 19.00
civarında Sayın Oktay Vuralın açık oylama talebi
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Daha
doğrusu karar yeter sayısı talebi nedeniyle Sayın
Başkan Evet, karar yeter sayısı istedi Oktay Vural.
dediği hâlde, tutanaklarda bu yer aldığı hâlde bunu kabul
etmediniz. Tutanaklarda yer alıyordu, eğer her şey, tutanak
esassa orada niye kabul etmediniz? İnsan tutarlı olur, bir kere.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Erciyesten öyle görünüyordu.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Ayrıca,
143üncü maddede, eğer onun dördüncü fıkrasını esas alacak
iseniz yani Elektronik oylamaya açık oylama talebinde bulunan
kişiler de girmek zorundaydı. derseniz, o zaman üçüncü fıkraya
göre oylamaya ilk olarak açık oy isteminde bulunan kişilerden
başlanması gerekir. Yani, Sayın Başkanın, açık oylama
talebinde bulunan kişilere, oylama başlamadan önce çağrıda
bulunup elektronik sisteme girmeye onları davet etmesi gerekir. Bu
yapılmadan, son fıkraya, daha doğrusu dördüncü fıkraya
giderek sonuca ulaşmak mümkün değildir, doğru değildir.
Sayın Başkan en son doğru bir
açıklama yapmıştır. 183 kişide
kalmıştır, bu iş burada bitmiştir.
Oylamanın yenilenmesi gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Ama tabii bu
görüşmeleri uzatma yönünde kararlı bir irade sergilediği için iktidar
partisi grup başkan vekili, daha çok usul tartışmaları
burada yapabiliriz. Biliyorsunuz, usul tartışmasının
sınırı yok, bir önerge görüşmesi sırasında dâhi
Sayın Başkan bitiriyorum.
BAŞKAN
Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Herhangi bir
önergenin görüşülmesi sırasında dahi usul tartışması açabilir
milletvekilleri ve usul tartışması talebini Sayın Meclis
Başkanının geri çevirme imkânı da yoktur. Bu imkânı
biz sürekli olarak kullanabiliriz, mümkündür. Yani, şimdi, buradan bir
çıkış arıyor iktidar partisi grup başkan vekili usul
tartışması açmak suretiyle ama bu, bumerang gibi dönüp yine sizi
vuracak. Biz de usul tartışmasını sabaha kadar, her
önergede devam ettirebiliriz. Her önergede karar yeter sayısını isteyebiliriz. Bütün bunlar mümkündür.
Hayırlı
olsun bu görüşmeler.
Teşekkür ederim. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Lehte olmak suretiyle Sayın Özel
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, ben
istedim lehte. Ben istedim burada.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Başkanım,
aleyhte olan benimki.
OKTAY VURAL (İzmir) Lehte ben istedim,
tutanaklarda var.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Özelin yok,
Sayın Özel sonra çıktı, tutanaklara baksın arkadaşlar.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Yine nereden çıktı bu
Sayın Özel? Ben anlamadım, ben en önce kalktım ya, her yerden
çıkıyor ya!
BAŞKAN Lehte deyince
Lehte siz istediniz öyle mi?
Tamam, buyurun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Başkan, ben
herkesten önce el kaldırmıştım, kusura bakmasın yani.
BAŞKAN Şimdi, bir saniye
.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Tutanakçılar burada.
BAŞKAN Doğru da, Sayın Hamzaçebi aleyhte
konuşunca, lehte, sonra aleyhte size verecektim, onun için.
Buyurun Sayın Vural.
RECEP ÖZEL (Isparta) Aleyhte mi oldu bizimki efendim?
BAŞKAN
Tamam
MEHMET GÜNAL (Antalya) Yok, biz önceden aldık
orayı.
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan, tabii aslında bu bir usul değil, bir uygulama
çünkü siz toplantı yeter sayısını aradınız. Bir
açık oylama yapıldığı zaman 184 oyu aramanız
gerekiyordu. Dolayısıyla, siz 2160 + 20 dediniz, 4 de orada pusula
var, kabul ettiniz ama pusulaları okuduğunuz zaman 1
arkadaşın burada olmadığı gözüktü, 183
çıktı. Dolayısıyla, toplantı yeter sayısı
olmadığı için bir başka oylama yapmanız gerekirdi.
Sizin bu konuda yaptığınız uygulama son derece
doğrudur.
Kaldı ki zaten bugüne kadar uygulamalar hep böyle
olmuştur. Burada, İç Tüzükte kutuya atılır diyor. Kutuya
mı atıyoruz? Yok. 15 milletvekili diyor, 15 milletvekiliyle bir
açık oylama talebi getirsem kabul edecek misiniz? Hayır.
Dolayısıyla, burada uygulama varken, bu uygulama herhangi bir
tartışma getirmemişken bunun üzerinden bir
tartışmayı ortaya koyup
Yani olabilir. Hatta 184 imza
çıkabilirdi, 184 çıksaydı itiraz mı edecektik? Hayır.
Tamam, kabul edilmiştir. diyecektik. Çıksaydı. Ama
çıkmadığına göre bu yaptığınız uygulama
doğrudur. Bugüne kadar bu açık oylamayla ilgili yapılan bu
tartışma gereksiz bir tartışmadır. Dolayısıyla,
açık oylama talebinde bulunan irade kendisinin burada olduğunu ifade
etmiştir. Siz de onu artı olarak koydunuz. 184 bulunmadı,
bulunmayınca bir başka oylama yapacaksınız. Şimdi 183
çıktığına göre, bundan sonrakinde de 184 sayın
milletvekili burada olduğu zaman devam edeceğiz. Bu bakımdan,
sizin bu tutumunuz, bugüne kadar bu 143üncü maddenin uygulamasıyla ilgili
Mecliste yapılan uygulamayla kazanılmış olan bu gelenek
sizin tarafınızdan da uygulandığı için bence
doğru yaptınız. Zaten karar da oluşmuştur çünkü siz
183 dediğiniz için artık bir usul tartışmasıyla bu
183ü 184 yapamazsınız. Dolayısıyla,
yapamayacağınıza göre bu usul tartışmasının
sadece bir vakit kaybından ibaret olduğunu ifade etmek istiyorum.
Gerçekten bizim de üç dört maddede önergemiz vardı,
şimdi her maddede önergemiz var. Her maddede de açık oylama
isteyeceğiz, her önergede de isteyeceğiz açıkçası.
Dolayısıyla, bu Meclisin mehabetine uygun bir şekilde yönetme
konusunda grup başkan vekillerine düşen bir görev varsa Milliyetçi
Hareket Partisi olarak bunu her zaman yerine getirmeye hazır
olduğumuzu ve yerine getirdiğimizi ifade etmek istiyorum ama maalesef
bu tip dayatmalarla, bunlarla sonuç alınmaz, faydası yok, gereksiz.
Beş dakika sonra bir oylama yapsanız ne olacak? Beş dakika sonra
tekrar 184ü bulsanız ne olacak? Onun için, son derece gereksiz bir
tartışmayı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OKTAY VURAL (Devamla) - Bugün Meclis Başkan Vekili
de epey yoruldu tabii, bu konuda hep usul, usul, usul
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Vallahi
geldiğinizden beri hep gereksiz tartışma yapıyorsunuz.
OKTAY VURAL (Devamla) - Ama haklı olduğumuza
inanıyorum Sayın Başkan. Dolayısıyla, Meclisin
geleneklerine uygun uygulamanız. Yeniden bir toplantı yeter
sayısı talebini Genel Kurula iletmeniz gerektiğini
düşünüyorum.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Günal, buyurun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Burada ben katılmıyorum Sayın
Vuralın söylediklerine. Madem burada yazıyor, 183 değil, 5 tane
düşeceksiniz, 15 yazıyor.
Niye 20 diye uyguluyorsunuz Sayın
Başkanım? Madem İç Tüzükü bu kadar
RECEP ÖZEL (Isparta) Siz 20 kişi
imzalamışsınız.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Sayın Elitaş istiyorsa
20 dilekçe verebilir. Oylamaya en az onbeşini çağıracak.
diyor.
Bakın, iyi oku, deminki okuduğun yeri bir daha
oku, bir daha oku orada.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) 20 kişi dilekçe
veriyorsunuz. 30 kişi olsa 30 kişi okur orada. Sen onu bileceksin, 15
vereceksin.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Oylamaya çağıracak.
Mademki oylama yapılmadıysa, 20 kişiyi orada kabul
etmiyorsanız
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) 50 versen 50 okur.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Bakın, okuyayım
buradan istiyorsan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) 50 versen 50 okur.
MEHMET GÜNAL (Devamla) 50 kişi de yapabilir.
Oylamaya en az onbeşi katılmamışsa
diye yazıyor
burada bak,
en az onbeşi
diyor, 15ini sayacaksınız
Sayın Başkanım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hayır, kaç
kişi varsa
Yok sayamaz.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Siz 20 sayıyorsunuz, bundan
sonraki oylamada 15i sayacaksınız.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) 30 kişi
yazsanız 30unu da sayacak.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Dolayısıyla, siz bir 5
kişi daha bulacaksınız.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Aç İç Tüzükü
öğren.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Uyandıracaksınız
Sayın Başkan. Aksi takdirde yeniden usul tartışması
isteyeceğim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Şimdi İç
Tüzükü öğrendin Günal.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Teşekkür ediyorum,
aleyhindeyim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Efendim, şimdi, usul
tartışması da bitti.
Değerli arkadaşlarım, beni müşkül
durumda bırakmayın. Burada bir hüküm var. Hepimiz de aklı
başında insanlarız. Bir araya gelip bir uzlaşmaya
varalım.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Herkes için söyleme
aynı şeyi Sayın Başkan.
BAŞKAN - Bir saniye, bir saniye
Lütfen
Ben grup
başkan vekillerine söylüyorum.
Bir araya gelip bir uzlaşma sağlamak üzere
görüşelim arkaya gelin de, lütfen.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, oylama ne
oldu, oylama sonucu ne oldu?
OKTAY VURAL (İzmir) Ufak bir ara mı
veriyorsunuz?
BAŞKAN - Grup
başkan vekillerini rica ediyorum. Grup başkan vekillerini de arkaya
çağırıyorum. Lütfen gelin de bakalım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Oylama sonucu ne oldu?
BAŞKAN - Oylama sonucunu şu anda söylemiyorum.
Oturup görüşürüz.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati:02.56
DOKUZUNCU
OTURUM
Açılma
Saati: 03.34
BAŞKAN:
Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Fatih ŞAHİN
(Ankara)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 15inci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
239 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/601) (S.
Sayısı: 239) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon yok.
Ertelenmiştir.
Alınan karar gereğince kanun tasarı ve
teklifleri ile komisyonlardan gelen
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, oylama
sonucu ne oldu?
BAŞKAN -
diğer işleri görüşmek
üzere, 6 Kasım 2012 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 03.35