TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
17nci
Birleşim
7
Kasım 2012 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Manisa Milletvekili
Hasan Örenin, üzüm üreticilerinin ve tarım sektörünün sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Konya Milletvekili
Mustafa Baloğlunun, Dünya Şehircilik Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, millî değerlerin tahribatına ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Manisa Milletvekili
Muzaffer Yurttaşın, Manisa Milletvekili Hasan Örenin
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının MHP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Antalya Milletvekili Menderes Türelin
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.- Antalya Milletvekili
Menderes Türelin, Gaziantep Milletvekili Ali Serindağın
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
5.- Ankara Milletvekili
Salih Kapusuzun, Ankara Milletvekili Levent Gökün AK PARTİ Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Sinop Milletvekili
Engin Altay ve 29 milletvekilinin, Türk eğitim sisteminin içinde
bulunduğu nitelik sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/394)
2.- Sinop Milletvekili
Engin Altay ve 28 milletvekilinin, Türkiye ormanlarının
geliştirilmesi, genişletilmesi ve ulusal çıkarlar
doğrultusunda işletilmesi için gerekli çalışmaların
belirlenmesi, toplumsal çıkarlara ters düşmemek kaydıyla orman
köylüsünün millî gelirden hakça pay alabilmesi için yapılması
gerekenlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/395)
3.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel ve 21 milletvekilinin, 19-24 Aralık 1978de
gerçekleşen Maraş katliamını kimlerin
planladığının ve hazırladığının,
hedef olarak Alevilerin seçilmesinin nedenlerinin, katliamda kaç Alevi yurttaşımızın
zarar gördüğünün ve göç etmek zorunda kaldığının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/396)
B) Önergeler
1.- Adana Milletvekili
Ali Halaman ve 21 Milletvekilinin 338 sıra sayılı Kanun
Tasarısının birinci bölümü üzerindeki müzakerelerin kapalı
oturumda yapılmasına ilişkin önergesi
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- BDP Grubunun,
2/11/2012 tarihinde Bingöl Milletvekili Grup Başkan Vekili İdris
Balukenin ana dilde savunma hakkından mahrum bırakılan
vatandaşların uğradıkları hak kaybı ve
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi amacıyla
vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 7/11/2012 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- MHP Grubunun,
2/11/2012 tarihinde vermiş olduğu orman köylülerinin
kalkınmalarının desteklenmesi ve hazine adına orman
sınırları dışına çıkarılan yerlerin
değerlendirilmesi ile hazineye ait tarım arazilerinin
satışı hakkındaki genel görüşme önergesinin Genel
Kurulun 7/11/2012 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun,
17/4/2012 tarihinde Adana Milletvekili Ümit Özgümüş ve 30 milletvekili
tarafından kalkınma ajanslarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin Genel
Kurulun 7/11/2012 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.- AÇIKLAMALAR
1.- Antalya
Milletvekili Mehmet Günalın, isminin 6/11/2012 tarihli 16ncı
Birleşim Tutanağına yanlış geçtiğine ve
tutanağın düzeltilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
2.- İçişleri
Komisyonu Başkanı Muammer Gülerin, 338 sıra sayılı
Komisyon Raporunun Komisyon Başkanlığına verilen yetki
çerçevesinde ve usulüne uygun olarak düzenlendiğine ilişkin açıklaması
3.- Gaziantep
Milletvekili Ali Serindağın, İçişleri Komisyonundaki
görüşmelerde alt komisyondan gelen raporda yasa tekniğine uygun
olmayan düzenlemelerin olduğu ve yeniden düzenlenmesi gerektiği
konusunda yaptığı uyarının dikkate
alınmadığına ilişkin açıklaması
4.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, Parlamentoda Türkiyenin
gündemiyle ilgili hiçbir şey konuşulmadığına ve
Parlamentonun bu şekilde yönetilemeyeceğine ilişkin
açıklaması
5.- Osmaniye
Milletvekli Hasan Hüseyin Türkoğlunun, İçişleri Komisyonu
Başkanı Muammer Gülerin 338 sıra sayılı Komisyon
Raporuyla ilgili ifadelerine ilişkin açıklaması
6.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, 338 sıra sayılı Komisyon
Raporunun görüşmelerinde esas komisyonun Plan ve Bütçe Komisyonu
olması gerektiğine, İçişleri Komisyonu
Başkanının yetki tecavüzünde bulunduğuna ve Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutu taraflı
tutumundan dolayı istifaya davet ettiğine ilişkin
açıklaması
7.- İzmir
Milletvekili Birgül Ayman Gülerin, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin
büyükşehir-il kavramlarıyla ilgili ifadelerine ilişkin
açıklaması
8.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, bir önergede 45 ayrı önerme bulunduğuna ve
bunların hepsinin birlikte oylanıyor olmasının
yanlış olduğuna ilişkin açıklaması
9.- Hatay Milletvekili
Hacı Bayram Türkoğlunun, Hatay ili Dörtyol ilçesinin Payas beldesine
ilişkin açıklaması
10.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, İçişleri Bakanı İdris Naim
Şahin imzasıyla verilen önergenin hukuksuz olduğuna ilişkin
açıklaması
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Finansal Kiralama,
Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/601) (S. Sayısı: 239)
4.- Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin;
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen'in;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681,
2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338)
X.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER
1.- 338 sıra
sayılı Komisyon Raporunun İç Tüzüke ve usulüne uygun
düzenlenip düzenlenmediği hakkında
2.- 338 sıra
sayılı Komisyon Raporunda birleştirilen kanun teklifleriyle
ilgili herhangi bir hüküm olmadığı, dolayısıyla
raporun usulüne uygun olarak düzenlenmediği gerekçesiyle görüşülmesi
imkânı olmadığı hakkında
3.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun 338 sıra sayılı
Komisyon Raporunun görüşmelerini İç Tüzük hükümlerine uygun olarak
yürütmediği gerekçesiyle tutumu hakkında
4.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun 338 sıra
sayılı Kanun Tasarısının Anayasaya
aykırılık bakımından müzakere edilmesi istenmesine
rağmen bu talebi yerine getirmediği gerekçesiyle tutumu hakkında
5.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun tarafsız
olmadığı gerekçesiyle tutumu hakkında
6.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun 338 sıra
sayılı Kanun Tasarısına yeni madde ihdasına
ilişkin önergenin görüşmelerindeki tutumu hakkında
7.- 338 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 2nci maddesinin otuz
altı fıkrası için tek önerge verilebilmesinin yasama yetkisini
sınırlandırdığı ve maddenin bu hâliyle
görüşülmesinin İç Tüzük hükümlerine aykırı olduğu
hakkında
8.- 338 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 2nci maddesi üzerinde
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin imzasıyla
verilen önergenin İç Tüzük hükümlerine aykırı olup olmadığı
hakkında
XI.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun, Şampiyonlar
Ligi grup maçları kapsamında Romanya takımı Cluj ile
yapacağı müsabakada Galatasaray'a başarılar dilediğine
ilişkin konuşması
XII.- KAPALI OTURUMLAR
ONUNCU OTURUM
(Kapalıdır)
XIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydarın,
Vanda deprem sonrası kredi kullanan esnafa ilişkin Başbakandan
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacanın
cevabı (7/10476)
2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Şırnak Organize Sanayi Bölgesinin sorunlarına ilişkin
sorusu ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergünün cevabı
(7/10562)
3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Bitlisin
altyapı ve üstyapısının yenilenmesine ilişkin sorusu
ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı (7/10582)
4.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, kaybolan nüfus cüzdanları nedeniyle
oluşabilecek mağduriyetlerin önlenmesine yönelik
çalışmalara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
İdris Naim Şahinin cevabı (7/10675)
5.- Samsun Milletvekili A. Haluk Koçun, Devlet
Tiyatrolarının 2012-2013 döneminde sahneye koyacağı oyunlar
arasında Nazım Hikmetin eserlerine yer verilmemesine ilişkin
sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı
(7/10710)
6.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydarın,
Van depremi sonrası ertelenen vergilere ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/10717)
7.- İzmir Milletvekili Hülya Güvenin, engelli
araçlarının ilk iktisabında KDV istisnasına ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/10719)
8.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurtun, Han
ilçesinin içme suyu sorununa ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/10825)
9.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydarın,
Aydının orman köylülerinin mülkiyet sorununa ilişkin
Başbakandan sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/10876)
10.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent
Tüzelin, Samsun-Ordu sınırında yürütmeyi durdurma kararına
rağmen inşaatı devam eden bir termik santrale ilişkin
sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı (7/10906)
11.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent
Tüzelin, Sakarya-Sapancada bulunan bir taş ocağının
çevreye verdiği zarara ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/10985)
12.- Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülünün,
Muratlı Atatürk Evinin önüne TCDDnin çektiği tel örgülere
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/11123)
13.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın,
kentsel dönüşüm kapsamında Bursada yapılacak
çalışmalara,
Kentsel dönüşüm kapsamında Diyarbakırda
yapılacak çalışmalara,
Kentsel dönüşüm kapsamında Erzurumda
yapılacak çalışmalara,
İlişkin soruları ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/11270), (7/11271), (7/11272)
07 Kasım
2012 Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17nci birleşimini
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Beş dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, üzüm üreticilerinin ve tarım
sektörünün sorunları hakkında söz isteyen Manisa Milletvekili Hasan
Örene aittir.
Buyurun Sayın Ören.(CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Manisa Milletvekili
Hasan Örenin, üzüm üreticilerinin ve tarım sektörünün sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
HASAN ÖREN (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dünyanın en verimli topraklarının
bulunduğu Manisadaki çiftçilerin sorunlarını dile getirmek için
söz almış bulunuyorum.
Gerçekten, bu verimli topraklarda, köylere gittiğimizde müthiş
bir şikâyet duyuyoruz. Manisa Türkiyedeki tarıma, Türkiyedeki
tarım ihracatına en fazla katkıyı koyan illerden birisidir
ama bu koyduğu katkı kadar da Manisalı çiftçi bugünkü
İktidardan istediğini alamamaktadır. Akhisar tarafı 12
milyona yaklaşan, zeytin dikimi gerçekleştirmiştir ama zeytinle
ilgili, zeytinyağıyla ilgili dış piyasayla rekabet
edebilmenin koşullarını Adalet ve Kalkınma Partisi maalesef
ki hazırlayamamıştır.
Dibimizdeki İspanya, 1 kilogram zeytinyağının
ihracatında -İspanya Hükûmetinin verdiği 3 lira 15 kuruşluk
prim- 1 lira 50 kuruşu zeytin ağacını dikene, 1 lira 65
kuruşunu da sanayiciye vererek dünyaya zeytinyağı satmayı
başaran ülkelerden birisidir. Biz rekabet etmek istiyor isek bu
teşviki uygulamak durumundayız. Ya dünyaya zeytinyağı
satacağız, Manisa Akhisarda zeytin üreticisinin ürettiği para
edecek veya evlerimizde birer güreşçi besleyeceğiz, Edirneye
göndereceğiz, Kırkpınarda güreş yapacaklar,
zeytinyağını orada tüketeceğiz; tükettiğimizden
dolayı da zeytinyağı para edecek ama Cumhuriyet Halk Partisi
olarak birincisini yeğliyoruz.
Bir ikinci konu ise Manisada 100 bin aileyi ilgilendiren üzümdür
arkadaşlar. Kuru üzüm, artık her yıl üreticinin kâbusu hâline
gelmiştir. Kuru üzümde de dünyada bizimle rekabet edebilecek hiçbir ülke
bulunmamaktadır çünkü kuru üzümü dünyada Türkiye kadar üreten ülke yoktur
ve fiyatını da Türkiye'nin belirlediği bir üründür. 15
Ağustosta başlar, 15 Eylülde hasat dönemi biter. Her yıl
aynı tiyatro aynı sahnede uygulanmaktadır. 15 Ağustosa
kadar, üzüm çıkmadan, üzümün fiyatı yüksektir; üzüm
çıktıktan, hasadı yapıldıktan sonra üzüm
fiyatları aşağı çekilmektedir. Haziran ayında, üzümün
fiyatı 4 lira 20 kuruştur, kuru üzümün fiyatı. Her ne hikmetse,
AKPli tüccar arkadaşlarımız, AKPli sanayici
arkadaşlarımız, bu 4 lira 20 kuruşluk üzümü bir anda 2 lira
70 kuruşlara, 2 lira 80 kuruşlara indirmektedir.
Ben, Manisa milletvekillerine buradan çağrıda bulunuyorum:
Kaymakamlık ve belediye başkanlığı
açılışlarına katılmayın, gelin biraz halkın
içerisine. İsim de vereyim ki gelip burada söz hakkı olsun,
Sayın Muzaffer Yurttaş, kameralara da almıştık,
demiştiniz ki: 3.500 liranın altında üzüm olur ise gelin bana,
ben alacağım. Şimdi, Manisada 100 bin ailenin üzümü 2 lira 70
kuruşla 2 lira 80 kuruş arasında satılıyor. Hangi üzüm?
İki ay önce 4 lira 20 kuruş olan üzümü satıyorsunuz. Şimdi
köylünün içerisine giremiyorsunuz. Yaptığınız iş,
hastane açılışlarına gitmek, belediye
başkanlığının açılışlarına gitmek,
kaymakamların kokteylinde bulunmak. Gidin köylüye.
Şimdi, bir öneriniz daha oldu galiba, onu da hatırlatmakta
yarar var. Manisada Turgutlu, Salihli, Ahmetli, Alaşehir,
Sarıgöldeki üzüm üreticileri de duysun. Bu 3,5 makası
tutmayınca Sayın Milletvekilimiz dedi ki: Şekerle çay içmeyin,
çayın yanında üzüm yiyin. Hani biraz evvel dedim ya
Zeytinyağını tüketmek için Kırkpınarda güreşçi
yetiştirmemiz lazım. Sayın Muzaffer Yurttaş da dedi ki:
Üzümü çok fazlasıyla tüketir isek tükettiğimizde fiyatı
yükselir, fiyatı yükseldiğinde de üreticimiz memnun olur. Bunun için
de kesme şekeri kaldırın, çayın yanında üzüm yiyin.
Ama söylediğini ilk önce kendisi uygulamıyor. Çiftçi şikâyetçi,
çiftçinin girdileri çok yüksek düzeyde, 4 bin liraya aldığı
mazotla çiftçi bu işin altından kalkamaz. Eğer gerçekten
çiftçiyle ilgili sorunları dinlemek ister iseniz,
Kızılcahamamda değil o sorunlar, o sorunlar Manisanın
Akhisarında, Salihlisinde, Turgutlusunda, Alaşehirinde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN ÖREN (Devamla) Oralara gidip bu çiftçinin bugünkü durumunu görmeniz
gerekli.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın
Yurttaş.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Üzümlerin
hepsini mi alacakmış?
HASAN ÖREN (Manisa) Evet, kayıtlarda var. Kayıtlara
çekilmiş vaziyette, CDsi de var.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Söz
vermiş, üzümleri alsın.
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) Sayın Başkan, Sayın
Konuşmacı ismimi zikrederek sataşmada bulundu; o yüzden söz
talep ediyorum.
BAŞKAN İki dakika
süre veriyorum Sayın Yurttaş sataşma nedeniyle. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Yalnız, yeni bir sataşmaya mahal vermeyin lütfen.
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Manisa
Milletvekili Muzaffer Yurttaşın, Manisa Milletvekili Hasan Örenin
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) Sayın Başkanım,
değerli milletvekillerimiz; Sayın Konuşmacı, benden önce,
ismimi kullanarak sataşmada bulundu.
Biz, Manisada, bizden önceki iktidarların yaptığı
gibi, halkın içine çıkamayan bir iktidar değiliz. Biz
devamlı halkın arasındayız, köylünün yanındayız,
milletimizin yanındayız. Bizim, bizden önceki iktidarlardan en önemli
farkımız, biz insanlara fil dişi kulelerden bakmıyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Üzümleri alacak mısın, onu söyle. Söz
vermiştin.
MUZAFFER YURTTAŞ (Devamla) Biz, insanların arasında
yaşıyoruz. Ben de üzümü üreten ve aynı zamanda bağı
olan bir aileyim.
HASAN ÖREN (Manisa) Alacak mısın, almayacak mısın?
Söyledin mi, söylemedin mi?
MUZAFFER YURTTAŞ (Devamla) Şimdi, Sayın Konuşmacı üzümün
fiyatını bilerek ya da daha önceki fiyatları söyledi. Şu
anda, 9 numara üzüm 3.100 liradır, 10 numara üzüm ise 3.250 liradan
alıcı bulmaktadır.
Şimdi, sadece, biz üzümün fiyatını
Evet, üzümlü ekmek
projesi benim projemdir, çayın
yanında üzüm yemek de benim projemdir. Bu, insanların üzüm yemesini
artırmaktır. Türk insanı ortalama 250 gram üzüm tüketirken
İngilterede 1,8 kilo üzüm tüketilmektedir. Evet, Türk insanının
üzüm tüketiminin artırılması gereklidir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Para yok, para! Neyle tüketecek üzümü?
MUZAFFER YURTTAŞ (Devamla) Ama biz sadece ona destek vermiyoruz.
İşte Manisamızın
sulu tarımını artırabilmek için Manisamızda kırk
altı tane gölet projemiz var. Bu projeyi hayata geçirdiğimiz takdirde
Manisanın hem üzümcüsü hem kirazcısı hem çileği hem
tarım ürününü
HASAN ÖREN (Manisa) Üzümleri alacak mısın, almayacak
mısın 3,5 liradan?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Alacak
mısın üzümleri?
MUZAFFER YURTTAŞ (Devamla) Biraz önce zeytinden bahsettiniz,
zeytini de daha fazla değer kazanacaktır. Bunlarla ilgili projelerim
HASAN ÖREN (Manisa) Alacak mısın, almayacak mısın
üzümü? Söyledin mi söylemedin mi?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sözünün
arkasında duracak mısın?
HASAN ÖREN (Manisa) Bunu söyledin mi, söylemedin mi?
MUZAFFER YURTTAŞ (Devamla) Şimdi, biz Manisanın
Manisa, ihracatta 7nci sırada yer alan, önümüzdeki seçimlerde de
inşallah büyükşehir olacak illerimizden bir tanesidir ve ihracatta
7nci sırada yer alan bu ilimizde üzüm en önemli ürün
kaynaklarımızdan biridir. En önemli ürün üreticilerimizden birisi
olarak üzümün, üzümcünün, ihracatçının her zaman yanında
olduğumuzu bildiriyorum,
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
HASAN ÖREN
(Manisa) Manisalı üretici size gelsin mi? 3,5 liradan alacak
mısın üzümü?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Gündem
dışı ikinci söz Dünya Şehircilik Günü münasebetiyle söz
isteyen Konya Milletvekili Mustafa Baloğluna aittir.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
(Devam)
2.- Konya Milletvekili Mustafa Baloğlunun, Dünya Şehircilik
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
MUSTAFA BALOĞLU (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; üzüm tartışmasından
sonra şehircilik nasıl gider, bilmiyorum ama Dünya Şehircilik
Günü dolayısıyla şahsım adına gündem
dışı söz aldım, heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Şehirler, toplumların
gelişmişlik düzeyinin göstergeleridir. İnsanların daha
kaliteli çevre ve şehirlerde yaşamaları için gerekli
çalışmaları yapmak üzere kurulan Çevre ve Şehircilik
Bakanlığımız yaşanabilir çevre ve marka şehirler
vizyonu ile yola çıkmış ve büyük mesafeler katetmiştir. Şu
anda da gelecek nesillerin kültürel ve tarihî değerlere sahip
sağlıklı ve çağdaş şehirlerde mutlu ve huzurlu
yaşamaları için çalışmalarını sürdürmektedir.
Günümüzde, bir çok kentin, özellikle de küçük
ve orta ölçekli kentlerin kendi olanaklarıyla ve içe dönük bir
yaklaşımla değişen dünyanın hızına ayak
uydurması artık olanaksız görülmektedir. Kentlerin
düşledikleri kalkınma düzeyine ulaşması için yalnızca
kendi kaynakları ve olanakları yeterli olamamaktadır.
Son yıllarda dünyada egemen olan
karşılıklı bağımlılık ilkesi ortak
hareket etmeyi, iş birliklerini ve ittifakları öne çıkarırken
aynı coğrafyayı paylaşan kentlerin ihtiyaç duydukları
ivme ve çözüm seçenekleri, bölgesel dayanışma ve paylaşma
politikalarında gizlidir.
Benzer doğal kaynakları ve kültürel
ögeleri paylaşan, benzer tarihsel süreçlerden geçmiş, çok
çeşitli yollarla birbirine bağlanmış
sınırdaş kentlerin oluşturacakları iş birlikleri,
içinde bulundukları bölgenin potansiyelini harekete geçirme, kentsel ve
bölgesel kalkınmaya ivme kazandırma gücü taşımaktadır.
Bu nedenle, bölgesel ve yerel kaynakların fırsata dönüştürülmesi
gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, bugüne kadar
şehircilikte hep kent ölçeğinde stratejiler geliştirdik,. bugün
ise bölge ölçeğinde stratejiler geliştirmek zorundayız. Ekonomik
dayanıklılık, kentsel kalite, toplumsal bütünlük, tarihî ve kültürel koruma, ekonomik ve kültürel kümelenme ve kültürel mirasın
entegre yönetimi mutlaka dikkate alınmalıdır.
AK PARTİ İktidarı ile çevre ve şehircilikte önemli
adımlar atılmıştır. Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun çıkarılarak
deprem riski taşıyan binaların yıkılması ve
yerlerine güvenli ve kaliteli yapılar inşa edilmesinin kararı
alınmış ve ilk adımları Sayın
Başbakanımızın öncülüğünde atılmıştır.
Artık ülkemizin her noktasından, gayrimenkulün bulunduğu yere
gidilmeksizin tüm tapu işlemleri yapılabilir hâle gelmiştir.
81 ilde 122 hava kalitesi izleme istasyonları kurulmuş, tüm
ülke sathında hava kalitesi ölçümü yapma imkânına
kavuşulmuştur. İllerimizin yüzde 90'ında çevre düzeni
planları tamamlanmıştır. Ülkemizin katı atık
düzenli depolama tesis sayısı on yılda 15'ten 59'a
çıkarılmıştır. Teknolojinin nimetlerinden çevre ve
şehircilik konusunda da yararlanılmış, çevre izin ve
lisansları tek izin uygulamasıyla elektronik ortamda verilebilir hâle
gelmiştir.
Belediyelerimizin de şehircilik adına yapılan
çalışmaları artmıştır. 2003 yılında
belediye nüfusunun ancak yüzde 38'inin atık suları
arıtılırken 2012 yılında bu oran yüzde 72'ye
çıkmıştır. Belediyelerimize ayrıca katı atık
toplama hizmetlerinde kullanılmak üzere, Bakanlığımız
tarafından, yaklaşık 730 çöp toplama aracı
verilmiştir.
Şehircilikte yerel yönetimlerin rolü oldukça büyüktür. Bu sebeple,
şehircilik konusunda yerel yönetimlerin sorumlu olduğu eylemler Çevre
ve Şehircilik Bakanlığımız tarafından 11
ayrı hedef başlığı altında toplanmıştır;
bunlar: Yerleşmelerde sürdürülebilir bir mekânsal gelişme
sağlamak. Sürdürülebilir kentsel ulaşım sistemi oluşturmak.
Kentsel altyapı planı, proje ve yatırımlarını
mekânsal planlarla bütünleştirmek. Kentleşmelerde sosyal donatı
ve hizmetlerin dengeli dağılımını sağlamak.
Sosyal, kültürel ve ekonomik boyutlarıyla bütünleşik bir kentsel
yenileme ve dönüşümü sağlamak. Afet ve yerleşme risklerini
azaltmak. Kent kimliğini korumak ve geliştirmek. Kentlerde çevreye
duyarlı bir yaşamı ortamı oluşturmak. Kentlerde toplumsal dayanışmayı,
bütünleşmeyi ve hoşgörüyü
arttırmak. Muhtaçların ve dezavantajlı grupların
kentsel hizmetlerden yararlanabilmesi için gerekli önlemleri almak. Kent
kültürü, kentlilik bilinci ve aidiyet duygusunu geliştirmek ve kentli
hakları konusunda farkındalık oluşturmak.
İnanıyoruz ki bu çalışmalar
ışığında ülkemiz yaşanılabilir ve marka
şehirler hedefine en kısa sürede ulaşacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şehircilik
alanında gerçekleşen tüm bu yenilikler ve yatırımlar
şehirciliğe verdiğimiz değerin açık bir göstergesidir.
Tüm illerimizde yaşayan herkes modern bir şehir hayatı
yaşamayı hak etmektedir. Tarih, doğa ve kültürün korunması
ve geliştirilmesi kentlerde yaşayan bizler için kutsal bir görevdir.
Yerel yönetimler kadar bizler de her birimiz kentlerimize sahip
çıkmalıyız. Bu anlayış içerisinde 8 Kasım Dünya
Şehircilik Gününüzü kutluyor, herkesi daha huzurlu, mutlu,
sağlık dolu ketlerde yaşamak için el ele vermeye davet ediyorum.
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı üçüncü söz, millî değerlerin
tahribatı hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeriye
aittir. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, millî değerlerin
tahribatına ilişkin gündem dışı konuşması
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle, üzüm, kayısı derken
ayaklarımızın altından bir ülkenin çekildiğinin
farkına varmamız gerekiyor. Zihinsel faaliyetleri için midesel faaliyetlerini
durduran bir toplumu kurtaracak hiçbir mekanizmanın
olmadığını bilmek gerekiyor.
Son zamanlarda, Türk milletinin millî ve insani değerleri büyük bir
tahribat altına alınmıştır. Türk milletinin aidiyet,
birlik ve beraberlik içeren değerleri aşağılanırken
bölücü, yıkıcı, ayırıcı, ötekici değerleri
kutsanmaktadır. Hükûmet edenlerin millî değerleri
tartışmaya açan ve tahribe varan davranışları hız
kesmeden devam ediyor. On yıllık AKP İktidarında,
cumhuriyetin banisi Atatürkün Ey Türk Gençliği hitabı
tartışmaya açılmıştır. Türküm, doğruyum,
çalışkanım ile başlayan ant eleştiri konusu
yapılmıştır. Ne mutlu Türküm diyene sözüne olmadık
anlam yüklenir olmuştur. Millî bayramlar, yeni düzenlemelerle
kamplaşmanın aracı hâline getirilmiştir. Kurtuluş günü
kutlamalarında bayrak çekme konusu krize dönüştürülmüştür.
Adında millî olan, millî kavramı bulunan Eğitim
Bakanlığı bugün tam anlamıyla millî yıkım
bakanlığına dönüştürülmüştür. Bakanlık,
eğitimin devasa sorunlarıyla uğraşmak yerine millî değerlerle
uğraşır hâle gelmiştir. Bakanlık Ders Kitapları
Yönetmeliğini değiştirerek, ders kitapları
hazırlanırken millî kültür, Türk milleti, aile, vatan,
Anayasanın başlangıcındaki temel ilkeler ölçüt olmaktan
çıkarılmıştır. Millî Eğitim
Bakanlığı, Türk millî değerlerine kapalı, masonik ve
kozmopolit değerlere açık bir Bakanlık hüviyetine
bürünmüştür. Milletin yabancılaştırılması ve
kozmopolitleştirilmesi sürecinde Arif Nihat Asyanın Bayrak
şiiri bile nasibini almıştır. Bakanlığın,
bayrağın şiirine bile tahammülü yoktur.
Türk milleti kavramını Anayasadan çıkarma
teşebbüsleri ise alabildiğine sürmektedir. Anayasadan Türk milleti
kavramını çıkarmaya teşebbüs edenlere bir kez daha
hatırlatıyorum: Türk milletini Anadoludan çıkarmadan Türk
kavramını Anayasadan çıkaramazsınız. Türk milletini
Anadoludan çıkarmaya yedi düvelin gücü yetmemiştir, sizin gibi
yabancılaşmış yerli iş birlikçilerin gücü de
yetmeyecektir. Masonik odaklar bayrak düşmanlığı, bayram
karşıtlığı, Atatürk alerjisi, Türk fobisi konusunda
sınır tanımamaktadır. Gaflet, dalalet ve hıyanet kol
kola girmiş, millî değerlere karşı pozisyon
almıştır. Bir kez daha hatırlatmalıyım ki Türk
milleti ne dilini ne dinini ne bayrağını ne milletini ne de
devletini pazarda bulmamıştır, pazarlık konusu da
yapmayacaktır.
Cumhuriyet Bayramının ilanının 10uncu yıl
dönümü nedeniyle Mustafa Kemal Atatürkün millî değerlere ve Türklüğe
yönelik olarak verdiği bugünkü kadar güncel olan mesajını, onun
ebediyete irtihalinin 74üncü yıl dönümünü andığımız
şu günlerde bize emanet ettiği bu kürsüden inadına bir kez daha
hatırlatmak istiyorum:
Türk Milleti!
Bugün cumhuriyetimizin 10uncu yılını doldurduğu en
büyük bayramdır.
Kutlu olsun!
Şu anda büyük Türk milletinin bir ferdi olarak bu kutlu güne
kavuşmanın en derin sevinci ve heyecanı içindeyim.
Yurttaşlarım!
Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en
büyüğü, temeli, Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü
olan Türkiye Cumhuriyetidir. Bundaki muvaffakiyeti Türk milletinin ve onun
değerli ordusunun bir ve beraber olarak azimkârane yürümesine borçluyuz.
Fakat yaptıklarımızı asla yeterli göremeyiz. Çünkü daha
çok, daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz. Yurdumuzu
dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine
çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah, vasıta ve
kaynaklarına sahip kılacağız. Millî kültürümüzü muasır
medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız. Bunun için, bizce
zaman ölçüsü geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre
değil, asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre
düşünülmelidir. Geçen zamana nispetle, daha çok
çalışacağız. Daha az zamanda, daha büyük işler
başaracağız. Bunda da muvaffak olacağımıza
şüphem yoktur. Çünkü, Türk milletinin karakteri yüksektir, Türk milleti
çalışkandır; Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti millî
birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü, Türk
milletinin, yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve
kafasında tuttuğu meşale müspet ilimdir.
Şunu da ehemmiyetle tebarüz ettirmeliyim ki, yüksek bir insan cemiyeti
olan Türk milletinin tarihi bir vasfı da güzel sanatları sevmek ve
onda yükselmektir. Bunun içindir ki milletimizin yüksek karakterlerini,
yorulmaz çalışkanlığını, fıtri
zekâsını, ilme bağlılığını, güzel
sanatlara sevgisini ve millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü
vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek ülkümüzdür. Türk
milletine çok yakışan bu ülkü, onu, bütün beşeriyette, hakiki
huzurun temini yolunda, kendine düşen medeni vazifeyi yapmakta muvaffak kılacaktır.
Bugün, aynı iman ve katiyetle söylüyorum ki, millî ülküye, tam bir
bütünlükle yürümekte olan Türk milletinin büyük millet olduğunu, bütün
medeni alem az zamanda ve bir kere daha tanıyacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı.)
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Asla şüphem yoktur ki,
Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni
kabiliyeti, bundan sonraki inkişafıya, atinin yüksek medeniyet
ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır.
Türk milleti!
Ebediyete akıp giden her on senede, bu büyük millet
bayramını daha büyük şereflerle
BAŞKAN Sayın Yeniçeri
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Saadetlerle, huzur ve refah içinde
kutlamanı gönülden dilerim.
Ne mutlu Türküm diyene!
Tanrı sizi korusun diyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç
önerge vardır, okutuyorum:
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Sinop
Milletvekili Engin Altay ve 29 milletvekilinin, Türk eğitim sisteminin içinde
bulunduğu nitelik sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/394)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Toplumların gerek ekonomik gerekse sosyal taleplerine yanıt
verebilecek düzeyde iyi kurgulanmış, ihtiyaç analizleri belirlenerek
uzun vadeli insan gücü planlamalarının yapılarak işleyen
etkili bir eğitim sistemine sahip olması beklenir. Çünkü eğitim
sistemi öğrencileri erken yaşlarda formal bir süreçten geçirerek
davranışlarını değiştirme görevi görür.
Eğitim-öğretim sürecinde verilen davranışların
hayatın her alanında kendisini göstermesi de eğitimin
etkililiğinin doğal bir sonucu olmalıdır. Bütün bu süreçler
eğitim sisteminin niteliği ile ilintilidir.
Nitelikli bir eğitim sistemi sonucunda "toplumda suç
oranları düşer, ahlak ve etik değerler yükselir,
sağlıklı mutlu ailelerin sayısı artar,
dayanışma her katmandan görülür, iletişim ve gelişmişlik
artar" gibi sayısız dışsallıkların
yanında eğitimin bireye kazandıracağı
donanımlarla nitelikli insan gücünün artmasıyla ekonomimiz
gelişir, toplumsal refah artar, kalkınma sağlanır. Nitelik,
öğrenilen kuru bilgilerin beyinde saklanması değil,
davranışa dönüşerek hayatında kullanabilmesidir.
Oysa Türk eğitim sistemi uzun yıllardır nitelik sorununu
çözememiştir. Halkımız okula, öğretmene üst düzeyde güven
duyarken, o okullarda o öğretmenlerin verdikleri eğitimden
hoşnut değildir. Bugün eğitim sisteminin niteliği son
derece düşüktür ve sonucunda eğitimin paydaşlarıyla bir güven
bunalımı da yaşanmaktadır.
Bölgeleri, illeri, ilçeleri, okulları, şubeleri, cinsiyetleri
alanlarında katbekat niteliksel farklılıkların
yaşandığı devletin kalkınma planlarında ve
yıllık programlarında her yıl yer almaktadır. Bu
gerçeği AKP Hükûmetleri döneminde görev yapmış bir Talim Terbiye
Kurulu Başkanı "okullarımız hatta şubelerimiz
arasında 85 kat nitelik farkı var" diye dile
getirebilmiştir.
Eğitim sistemindeki niteliksel düşüş
öğrencilerimizin ilköğretim birinci kademesinden yükseköğretim
sonu ve lisansüstü eğitim süreçlerinde bile görülebilmektedir. Eğitim
sistemimizde bazı veriler incelendiğinde sistemin içinde
bulunduğu nitelik bunalımının boyutu net bir şekilde
anlaşılacaktır.
Temel amacı, öğrencilerin temel eğitimin sonunda
yetişkinliklerinde gereksinim duyacakları temel becerilerin ne kadar
edinilebildiğini ölçmek olan OECD'ye üye ülkelerin yer
aldığı PİSA sınavlarında Türkiye 2006
yılında tüm testlerde 30 üye ülke arasında 29, 2009 PİSA'
da ise 34 üye ülke arasında 32. sırada yer almıştır. Öğrencilerin
% 25'inin okuma becerilerinden, % 42'sinin temel matematik becerilerinden
yoksun olması düşündürücüdür.
2011 yılı Seviye
Belirleme Sınavları diğer niteliksel bir göstergedir. 8.
sınıflar SBS sınavlarına 1.054.508 öğrenci
katılmış, iyi bir Fen ve Anadolu liselerine girebilmek için
gerekli an az puan olan 475 ve üzeri puanı adayların binde 1i (
12.900 öğrenci) alabilmiştir. Bu sayı bir önceki yılda
aynı oranda yer almıştır (12.727 öğrenci). Ayrıca
test ortalamaları incelendiğinde durumun çok daha vahim olduğu
görülmektedir. Öğrencilerimiz 23 Türkçe sorusundan 10, 20 matematik
sorusundan 3,1; 20 Fen sorusundan
7,1; 20 Sosyal Bilgiler sorusundan 9,3
ve 17 İngilizce sorusundan 5,2 net yapabilmişlerdir.
2011 YGS sonuçlarına göre 38 269 aday sıfır puan
almıştır.
Bu örnekler Millî Eğitim Bakanlığının ve
ÖSYM'nin yaptığı her sınavda değişik boyutlarda
yaşanmaktadır. KPS sınavları için kursların her gün
sayıca çoğalması üniversite eğitiminin niteliğini de
göstermektedir.
Nitelik sorunu eğitimde fırsat eşitsizliğine yola
açan bir pedagojik döngüdür. Türkiye'nin en büyük serveti ve sermayesi
yetişmiş nitelikli insan gücü olacaktır. Niteliği
düşük bir eğitim sisteminin yol açacağı sorunlarla
Türkiye'nin hedeflerine ulaşması mümkün değildir.
Türk Eğitim Sisteminin içinde bulunduğu nitelik sorununun tüm
boyutlarıyla araştırılarak gerekli önlemlerin
alınması için Anayasanın 98, TBMM İçtüzüğünün 104. ve
105. maddeleri uyarınca bir meclis araştırması
açılması hususunu arz ve teklif ederiz.
1) Engin Altay (Sinop)
2) Ercan Cengiz (İstanbul)
3) Aydın Ağan Ayaydın (İstanbul
4) Gürkut Acar (Antalya)
5) Arif Bulut (Antalya)
6)Ramis Topal (Amasya)
7) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
8) İdris Yıldız (Ordu)
9) Salih Fırat (Adıyaman)
10) Sakine Öz (Manisa)
11) Tanju Özcan (Bolu)
12) Bülent Tezcan (Aydın)
13) Ali Haydar Öner (İsparta)
14) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
15) Aykan Erdemir (Bursa)
16) Osman Oktay Ekşi (İstanbul)
17) Aykut Erdoğdu (İstanbul)
18) Ümit Özgümüş (Adana)
19) Ali Serindağ (Gaziantep)
20) Veli Ağbaba (Malatya)
21) Kemal Ekinci (Bursa)
22) Turhan Tayan (Bursa)
23) Aylin Nazlıaka (Ankara)
24) Bülent Kuşoğlu (Ankara)
25) Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
26) Celal Dinçer (İstanbul)
27) Sena Kaleli (Bursa)
28) Bedii Süheyl Batum (Eskişehir)
29) İhsan Özkes (İstanbul)
30) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
2.- Sinop
Milletvekili Engin Altay ve 28 milletvekilinin, Türkiye ormanlarının
geliştirilmesi, genişletilmesi ve ulusal çıkarlar
doğrultusunda işletilmesi için gerekli çalışmaların
belirlenmesi, toplumsal çıkarlara ters düşmemek kaydıyla orman
köylüsünün millî gelirden hakça pay alabilmesi için yapılması
gerekenlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/395)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Türkiye de 2009 yılı adrese dayalı nüfus verilerine göre;
7.180 orman içi, 14.027 si orman bitişiği köyünde olmak üzere toplam
21.207 orman köyünde, 2.167 milyon orman içi, 4.897 milyonu orman
bitişiği köyünde toplam 7.064 milyon civarında nüfus
yaşamakta olup, toplam nüfusun % 9,75 ini, kırsal nüfusun ise
yaklaşık % 39,79 unu teşkil etmektedir. Orman köylerinin
altyapı, sağlık ve eğitim imkanları toplumun
diğer kesimlerine nazaran düşük ve yetersiz durumdadır.
Günümüzde kırsal kesim ve özellikle orman köylerindeki geçim
sıkıntıları, eğitim, iletişim ile
ulaşımın gelişimi sonucu, son 10-15 yıl içinde büyük
oranda yaşanan göçü, ülkemizde halen uygulanan ekonomik politikalarla
durdurmak mümkün değildir.
Orman köylerine yönelik, özellikle son kırk yılda yürütülen ve
anlamlı bir çaba olarak değerlendirilen kırsal kalkınma
faaliyetlerinin yetersizliği nedeniyle, göç engellenememiş ve
hızlı kentleşmenin olumsuz sonuçları önlenememiştir.
Günümüz Türkiye'sinin hızlı ve kontrolsüz kentleşme sorunu
bulunuyorsa, bu sorunun büyümesini engelleyen faktörler arasında
kırsal nüfusa sağlanacak diğer Devlet yardım ve
yatırımları yanında, ormancılık aracılığıyla
sağlanacak ekonomik ve sosyal katkıları da dikkate almak gereklidir.
TC. Anayasası'nın, 169. Maddesiyle "Ormanların
korunması ve geliştirilmesi", 170. Maddesiyle, "Orman
köylüsünün korunması", 171. Maddesiyle de
"Kooperatifçiliğin geliştirilmesi" güvence altına
alınmıştır.
Bütün bu anayasal ve yasal tedbirlere ve dayanaklara rağmen, gerek
orman köylüsünün gerekse ormancılık kooperatifleri merkez
birliği başta olmak üzere kırsal kalkınma amaçlı
kooperatiflerin sorunlarının çığ gibi büyüdüğü
yadsınamaz bir gerçektir.
Kooperatifçilik uygulamalarının günümüz koşullarına
uyarlanması açısından olumlu katkılar
sağlayacağı düşünülen ve Kamu Teşkilatlanması ve
Hizmet Sunumunun Yeniden Yapılandırılması amacıyla,
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı öncülüğünde, Türkiye Millî Kooperatifler
Birliği ve bağlı Merkez Birlikleri temsilcilerinin
katılımıyla başlatılan, "Kooperatifçilik Strateji
Belgesi ve Eylem Planı (2010-2014) Taslağı" iki
yıllık çalışmayla tamamlanmasına rağmen günümüze
kadar uygulamaya konulamamıştır. Bu belgenin ve buna
bağlı olarak düzenlenen eylem planının
kooperatifçiliğimiz için büyük önemi olduğu açıktır.
1163 sayılı Kooperatifler kanununda yapılan
değişikliklerle ve 6831 sayılı Orman Kanununda yapılan
değişikliklerle orman köylümüzün yaşamsal sorunları
hızla artmaktadır.
Orman Genel Müdürlüğü 2010 yılı verilerine göre hane
başına yıllık gelirleri 3.936 TL'dir. Yani kişi
başı 1.000 TL'den azdır.
Orman Köylülerine ve kooperatiflerine sağlanacak projeli kredi
imkânlarının arttırılması,
Orman Köylerinde kooperatifçiliğin desteklenmesi ve mesleki
eğitim çalışmalarına önem verilmesi,
Orman işçilerinin "Orman İşçiliği Eğitim
Merkezlerinde eğitilmesi, sertifikaya bağlanması,
Orman kaynaklarına gerçekten bağımlı ve bu kaynaklar
üzerinde doğrudan etkileşim içerisinde olan orman köylüleri ile
OGM'nin mevcut politika, strateji ve uygulamalarının eksiklikleri,
yetersizlikleri ve geliştirme ihtiyaçlarının belirlenmesi,
Yerinde kalkındırılması mümkün olmayan orman
köylerinin belirlenerek bu köylerde ikamet eden orman köylülerinin en
yakın potansiyel gelişme merkezlerinde ikametinin ve
istihdamlarının özendirilmesine yönelik planlı, koordineli
yatırımların gerçekleştirilmesi,
Odun dışı orman ürünlerinin köylüler tarafından
toplanması, değerlendirilmesi ve pazarlanması konusunda kapasite
yaratılması yoluyla köylülere ek gelir kaynağı
yaratılması,
Kırsal alanlardan devam etmekte olan hızlı göç nedeniyle
orman köylerinde meydana gelen demografik değişmeler ve bunları
orman eko sistemleri üzerindeki bugünkü ve gelecekte beklenen etkileri,
Türkiye ormanlarının geliştirilmesi, genişletilmesi
ve ulusal çıkarlar doğrultusunda işletilmesi için gerekli
çalışmaların belirlenmesi, toplumsal çıkarlara ters
düşmemek kaydıyla orman köylüsünün millî gelirden hakça pay alabilmesi
için alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98,
TBMM İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılması hususunu arz ve teklif ederiz.
19.12.2011
1) Engin Altay (Sinop)
2) Muharrem Işık (Erzincan)
3) Erdal Aksünger (İzmir)
4) Hurşit Güneş (Kocaeli)
5) Bedii Süheyl Batum (Eskişehir)
6) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
7) Orhan Düzgün (Tokat)
8) İdris Yıldız (Ordu)
9) Adnan Keskin (Denizli)
10) Veli Ağbaba (Malatya)
11) Sena Kaleli (Bursa)
12) Kemal Ekinci (Bursa)
13) Ercan Cengiz (İstanbul)
14) Sedef Küçük (İstanbul)
15) Aykut Erdoğdu (İstanbul)
16) Kamer Genç (Tunceli)
17) Turgut Dibek (Kırklareli)
18) Ahmet Toptaş (Afyonkarahisar)
19) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
20) Gürkut Acar (Antalya)
21) Sinan Aydın Aygün (Ankara)
22) Mahmut Tanal (İstanbul)
23) İlhan Demiröz (Bursa)
24) Haydar Akar (Kocaeli)
25) Binnaz Toprak (İstanbul)
26) Nurettin Demir (Muğla)
27) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
28) Ali Demirçalı (Adana)
29) Aytuğ Atıcı (Mersin)
3.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve 21 milletvekilinin, 19-24
Aralık 1978de gerçekleşen Maraş katliamını kimlerin
planladığının ve hazırladığının,
hedef olarak Alevilerin seçilmesinin nedenlerinin, katliamda kaç Alevi
yurttaşımızın zarar gördüğünün ve göç etmek zorunda
kaldığının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/396)
----(x)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye'de 19-24 Aralık 1978 tarihlerinde gerçekleşen
Maraş katliamını kimlerin planladığının ve
hazırladığının ortaya çıkarılması,
hedef olarak niye Alevilerin seçilmesinin nedenleri, katliamda kaç Alevi
yurttaşımızın zarar gördüğünü ve sonrasında göç
etmek zorunda kaldığının araştırılması
için bir meclis araştırma komisyonu kurulması amacıyla
Anayasanın 98'inci, İçtüzüğün 104 ve 105inci maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılması için
gereğini arz ederiz. 19.12.2011
1) Sebahat Tuncel (İstanbul)
2.Pervin Buldan (Iğdır)
3.Hasip Kaplan (Şırnak)
4.Sırrı Sakik (Muş)
5.Murat Bozlak (Adana)
6.Halil Aksoy (Ağrı)
7.Ayla Akat (Batman)
8.İdris Baluken (Bingöl)
9.Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
10.Emine Ayna (Diyarbakır)
11.Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
12.Altan Tan (Diyarbakır)
13.Adil Kurt (Hakkâri)
14.Esat Canan (Hakkâri)
15.Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
16.Mülkiye Birtane (Kars)
17.Erol Dora (Mardin)
18.Ertuğrul Kürkçü (Mersin)
19.Demir Çelik (Muş)
20.İbrahim Binici (Şanlıurfa)
21.Nazmi Gür (Van)
22.Özdal Üçer (Van)
Gerekçe
19-24 Aralık 1978 yılında gerçekleşen Maraş
katliamı toplumsal tarihin aydınlatılmamış
olaylarından biridir. 19 Aralık 1978 yılında
Kahramanmaraş ilinde, Çiçek Sinemasına bomba atılmasıyla
başlayan saldırılar 24 Aralık gününe kadar devam
etmiştir. Daha sonradan sinemaya atılan bombanın provokasyon
amaçlı atıldığı ortaya çıkmıştır.
Alevilerin yoğunlukla oturduğu Yörükselim Mahallesi'nde bir
kıraathane bombalanmıştır, bombalama sonucu kahvehanede
bulunan bir Alevi dedesi yaşamını yitirirken iki gün boyunca
çocuk, hamile demeden 100'den fazla kişi katledilmiştir.
Saldırılar sonucunda resmi verilere göre 105 kişi
ölmüştür, 176 kişi yaralanmıştır, 210 ev ve 70
işyeri tahrip edilmiştir. Resmi olmayan beyanlara göre ise ölü
sayısı 500'e yakındır. Katliam sonrası Alevilerin
büyük çoğunluğu işlerini, evlerini bırakarak, âdeta kaçarak
kentten göç etmek zorunda kalmıştır. Sıkıyönetim
mahkemelerinde açılan davalar 1991 yılına kadar sürmüş,
çoğunlukla sağ ve aşırı sağ görüşlü olarak
nitelenen toplam 804 kişi hakkında dava
açılmıştır. Sanıklardan 29 kişi idam, 7 kişi
müebbet hapis, 321 kişi de 1-24 yıl arasında hapis cezaları
ile cezalandırılmıştır. Ceza alanların
cezaları 1991 yılında çıkarılan Terörle Mücadele Yasası
nedeniyle ertelenmiş daha sonra da serbest
bırakılmışlardır. Ancak katliamın perde
arkası aydınlatılamamıştır. Geçmişle
yüzleşmek ve planlı olarak Alevi yurttaşlara yönelik
yapılan bu katliamla Devletin yüzleşmesi gerekmektedir.
Yüzleşmenin gerçekleşebilmesi için Meclis'in bu konuda sorumluluk
alarak çalışmalar ve politikalar yürütmesi gerekmektedir.
Katliamları araştırırken sadece sonuçların ortaya
çıkarılması değil, aynı zamanda bu katliamlara neden
olan zihniyetin, politik arka planın araştırılması ve
bir daha bu katliamların gerçekleşmemesi için önlemlerin
alınması gerekmektedir. Bunun sağlanması için sivil toplum
örgütleri, akademisyenler, mağdurlar da komisyona dâhil edilmelidir. Bu
nedenle Meclis çatısı altında Maraş katliamının
faillerinin araştırılmasının öneminin yanı
sıra, Türkiye zaman zaman körüklenen Milliyetçilik, Kürt-Türk
düşmanlığı yada Maraş Katliamında olduğu
gibi Sünni-Alevi düşmanlığıyla yüzleşmiş
olacaktır. Dünya'da devletler insanlık suçları ve katliamlarla
yüzleşmek için Hakikat ve Adalet Komisyonları kurmuştur ve
Türkiye'nin de ihtiyacı bu tür komisyonlardır. Ancak bu bir siyasi
iradeyi gerektirir. Devletin geçmişiyle yüzleşerek bir daha böyle
karanlık olayların yaşanmaması için ikna olması
gerekmektedir. Bu nedenle de oluşturulacak araştırma
komisyonunun dünya örneklerinde olduğu gibi bir Hakikatler Komisyonu gibi
çalışması esas alınmalıdır ve devletin askerî
dâhil tüm arşivlerinin açılması, hakikate ulaşmanın
önündeki tüm engellerin kaldırılması gerekmektedir. Bu nedenle
Maraş katliamını kimlerin planladığının ve
gerçekleştirdiğinin ortaya çıkarılması, kişilerin
hedef olarak Alevilerin seçilmesi göz önünde bulundurularak asıl
amacının tespit edilmesi, katliamda kaç Alevi
yurttaşımızın zarar gördüğünün ve sonrasında göç
etmek zorunda kaldığının araştırılması
üzerine bir meclis araştırma komisyonu kurulmasını önermekteyiz.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve
Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- BDP Grubunun, 2/11/2012 tarihinde Bingöl Milletvekili Grup Başkan
Vekili İdris Balukenin ana dilde savunma hakkından mahrum
bırakılan vatandaşların uğradıkları hak
kaybı ve yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi
amacıyla vermiş olduğu Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 7/11/2012 Çarşamba günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
07.11.2012
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 07.11.2012 Çarşamba günü (Bugün)
yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları
arasında oy birliği sağlanamadığından Grubumuzun
aşağıdaki önerisini, İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Pervin
Buldan
Iğdır
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
02 Kasım 2012 tarihinde, Bingöl Milletvekili Grup Başkan
Vekili İdris Baluken
tarafından verilen (1734 sıra nolu), Anadilde Savunma
Hakkından mahrum bırakılan vatandaşların
uğradıkları hak
kaybı ve yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi
amacıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
Araştırma Önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 07.11.2012 Çarşamba
günlü birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin
aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisi lehinde
söz isteyen Pervin Buldan, Iğdır Milletvekili.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Teşekkür ederim. Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Ana
dilde savunma hakkından mahrum bırakılan
vatandaşların uğradıkları hak kaybı ve
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi ve hâlihazırda
açlık grevlerinin elli yedinci gününde bulunan tutsakların talepleri
arasında olan bu hususun çözümüne ilişkin araştırma yapmak
amacıyla bir araştırma komisyonunun kurulmasına
ilişkin verdik önergemizi.
Dolayısıyla, bu önergenin gündeme alınması ve bir
araştırma komisyonunun kurulmasının da bugün Türkiyede
yaşanan açlık grevlerindeki taleplerden bir tanesi olduğunun da
altını çizmek isterim. Bugün Türkiyenin birçok cezaevinde elli
yedinci gününe girilen açlık grevleri artık kritik bir sürece gelmiş
durumda. 707 arkadaşımız bugün bedenlerini ölüme
yatırmış, bedenlerini açlığa yatırmış
ve bu talepleri hem ana dilde savunma hakkı hem ana dilde yaşam
hakkı hem de İmralıdaki tecrit politikasının bir an
önce bitirilmesi ve müzakere süreçlerinin başlatılması yönünde.
Bu taleplerin dikkate alınmasıyla birlikte, hayata geçirilmesiyle
birlikte, ben inanıyorum ki bugün süregelen açlık grevleri bitecek,
en azından cezaevlerinden tabutların çıkmaması konusunda da
önlem alınmış olacak. Siyasal iradenin bir an önce hareket
etmesi, bu konuda AKPnin, CHPnin ve MHPnin üzerine düşen
sorumlulukları bir an önce yerine getirmesi gerektiği
düşüncesindeyiz.
Sayın Bülent Arınçın yapmış olduğu
açıklamanın, biz, önemli olduğunu dün de ifade ettik, bugün de
ifade etmek istiyoruz ama yapılan açıklamayla sadece sınırlı
olunmaması gerektiğini ve bu konuda Hükûmetin ne yapacağı,
en azından adım atıp atmayacağı konusunda da bir
açıklamanın yapılması gerektiğini düşünüyoruz.
Bu görüşlerimi ifade ettikten sonra, dille ilgili bir
tanımlama yapmak isterim. Dil, genelde toplumların, özelde bireylerin
vatandaşlık hakkından gelen bir doğal hakkıdır.
Hiçbir makam, bu hakka, keyfî, yasal olmayan, adaletsiz bir biçimde müdahale
edemez. Dilsel farklılık dünyanın kültürel mirasının
bir elementi ve geleceğidir. Dünya üzerinde konuşulan tüm diller
bunda hayati öneme sahiptir. Bu kapsamda dile atfedilen önem, çok
kullanılan dillerin kullanılarak uluslararası iletişimin
kolaylaştırılması değil, farklı dillerin
yaşatılması kaygısındandır.
Nitekim, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş anlaşması
Lozan Anlaşmasının 3üncü bölümünde, kültürel hakların
korunmasına ilişkin hükümler yer almaktadır. Bu hükümlerin bir
kısmı Türkiye'deki Müslüman olmayan azınlıkların
korunmasına yönelik olmakla birlikte, bazı hükümleri aralarında
Kürtlerin de bulunduğu, gayrimüslim azınlık statüsünde olmayan
farklı kültürlerin haklarını da güvence altına
almaktadır.
Lozan Antlaşmasının 39uncu maddesinin dördüncü
fıkrası Herhangi bir Türk uyruğunun, gerek özel gerekse ticaret
ilişkilerinde, din, basın ya da her çeşit yayın
konularıyla açık toplantılarında, dilediği bir dili
kullanmasına karşı hiçbir kısıtlama
konulmayacaktır. şeklindedir. Bu fıkra, bütün Türk
yurttaşlarına, istedikleri herhangi bir dili, herhangi bir yerde ve
herhangi bir zaman kullanma hakkını vermektedir. Bu
fıkranın hak sahibi kıldığı kişiler, bütün
yurttaşlardır; bunun pratikteki karşılığı
ise ana dili Türkçe olmayan yurttaşlardır.
Lozan Antlaşmasının 39uncu maddesinin beşinci
fıkrası ise Devletin resmî dili bulunmasına rağmen, Türkçeden
başka bir dil konuşan Türk uyruklarına mahkemelerde kendi
dillerini sözlü olarak kullanabilmeleri bakımından uygun düşen
kolaylıklar sağlanacaktır. Bu fıkra da gayrimüslim
azınlıkların haklarından farklı olarak, ana dili
Türkçe olmayan tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının mahkemede
kendi dillerini kullanmalarına olanak tanımıştır.
Devletin resmî dili bulunmasına rağmen tanımlamasıyla da
resmî dilin diğer dillerin kullanılmasına engel olmaması
gerektiğine işaret edilmiştir. Nitekim, madde metninde geçen
kendi dillerinden kasıt, tarafların ana dilidir. Duruşma
dilini, resmî dili ne kadar iyi anlarsa anlasın veya konuşursa
konuşsun ilgili tarafın kendini en iyi ifade edebileceği dil,
ilke olarak ana dilidir. Bu hükmün amacı, savunma hakkının
duruşma sırasında en iyi biçimde icra edilmesini
sağlamaktır. Ancak mahkemelerde süren yargılamalarda
kişilerin ana dilde savunma yapmak yönündeki talepleri çeşitli
gerekçelerle reddedilmiş ve kişilerin savunma hakkı hukuksuz bir
biçimde yok sayılmıştır. Başka dilde savunma yapmakta
ısrar ederse susma hakkını kullanmış
sayılacaktır. hükmü bir süredir mahkemelerimizde ara karar veya
mahkeme kararı biçiminde görülmektedir. Hatta bazı mahkemeler
aynı suçtan yargılanan 2 sanıktan 1ine Türkçe savunma
yaptığı için duruşmadaki iyi hâl indirimini uygularken
2ncisine sırf Kürtçe savunma yaptığı için aynı
indirimi uygulamaktan kaçınmaktadırlar. Yani hukuk eliyle hukuksuzluk
yaratılmış, kişilerin hakları hiçbir
dayanağı olmaksızın açıkça gasbedilmiştir. Hak
gasbının hukuk eliyle gerçekleştirilmiş olması ise
işin diğer bir boyutudur.
Ana dilde savunma hakkı duruşma tutanaklarına bilinmeyen
dil, duruşma dışı dil gibi tanımlarla
yansıtılmıştır. Otuz altı farklı dilin
konuşulduğu Türkiye coğrafyasında bireyin en doğal hakkının
nasıl yok sayıldığının bir delili de bu
tutanaklar olmuştur. Mahkemeler Lozan Anlaşmasını
açıkça ihlal etmektedirler. Mahkemelerin bu tutumları sadece Lozan
39/5i ihlalle kalmamakta, Anayasanın Hak arama hürriyeti
başlıklı 36ncı maddesinde yer alan savunma
hakkını engelleme hükmünü de ihlal etmektedir. Ana dilde savunma
hakkı yasal zeminde mevcut olan bir hak iken siyasi iradenin ve
yargının tutumuyla yok sayılmış, kullanımı
ise illegal zemine taşınmıştır. Özünde yasal olan bu
hakkın kullanımını keyfiyete bırakmamak adına,
çözüme kavuşturulması amacıyla vermiş olduğumuz
önergeyle bu araştırma komisyonunun bir an önce kurulmasını
talep ediyoruz.
Dün yine Asrın Hukuk Bürosuna ait avukatların
duruşması vardı ve bu avukat
arkadaşlarımızın duruşması 3 Ocak 2013 tarihine
ertelendi ve bu arkadaşlarımızın yine kendi ana dillerinde
savunma yapma hakları ellerinden alındı ve duruşma, ne
yazık ki ertelenmek durumunda kaldı.
Sayın Bülent Arınçın ifade ettiği CMKda
değişiklikle birlikte ana dilde savunma hakkının gündeme
alınacağı konusu var ama biz bir an önce bu konunun mutlaka
gündeme alınması, Genel Kurulda tartışmaya
açılması ve yasal olanaklara kavuşması talebimizi bir kez
daha yineliyoruz ve elli yedinci gününde olan açlık grevindeki
arkadaşlarımızı buradan selamlıyoruz ve en
azından Hükûmetin tekrar bu konuda gerekli iradeyi göstererek bir an önce
adım atması gerektiği taleplerimizi dile getiriyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen
Ali İhsan Yavuz, Sakarya Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ İHSAN YAVUZ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisinin ana dilde
savunma hakkından mahrum bırakılan vatandaşların
uğradıkları hak kaybı ve yaşadıkları
mağduriyetlerin giderilmesi ve bu hususun çözümüne ilişkin
araştırma yapmak amacıyla vermiş oldukları Meclis
araştırması önergesi aleyhinde AK PARTİ Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Cezaevinde açlık grevinde bulunanların gerekçelerinden bir
tanesi de ana dilde savunma hakkından mahrum
bırakılmalarıdır. Görüyoruz ki bu konuya ilişkin BDP
Grubu Meclis araştırması açılmasını
istemiştir. Oysa AK PARTİ İktidarı ile birlikte, Türkiye,
tam bir ileri demokrasi yolculuğuna başlamış, temel hak ve
özgürlükler noktasında peş peşe adımlar
atmıştır.
14 Ağustos 2011de kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi daha
baştan 3Y yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele ile göreve ve
işe başlamıştır. Bu üç konuda gece gündüz
çalışmak suretiyle Türkiyeye büyük mesafeler katettirmiştir.
Geldiğimiz nokta ve bu anlamda vadettiği hedeflere doğru yürüme
kararlılığı anlamında gıpta ile izlenen bir ülke
konumundayız çok şükür.
Özellikle, demokrasinin derinleşmesi ve kökleşmesi
anlamında yapılanlar âdeta devrim niteliğindedir. AK PARTİ
İktidarıyla birlikte temel hak ve özgürlük alanları fevkalade
bir şekilde genişlemiştir. Örnek verecek olursak, ret, inkâr ve
asimilasyon politikalarına son verilmiştir. AK PARTİ, bu sorunun
toplum hayatımızda neden olduğu olumsuzlukların bilinci ile
bölge halkının mutluluğu, refahı, hak ve özgürlüklerini
gözeten, Türkiyenin bütünlüğünü ve üniter devlet yapısıyla
birlikte bölgeyi tehdit eden terörün önlenmesinde zaaf yaratmayacak bir
şekilde, gerçeğin tespitinin ötesinde kalıcı, tüm toplumun
duyarlılıklarına saygılı, etkili ve sorunları
kökünden çözmeye yönelik bir politika izliyor ve bundan böyle de inşallah
izlemeye devam edecektir.
Farklılıkların zenginlik olarak kabulü de yine temel
politikalarımızın arasındadır.
Ayrıca, OHAL
uygulamasına son verilmiştir. 19 Temmuz 1987 tarihinde geçici olarak
başlayan ancak kırk altı kez uzatılan olağanüstü hâl
uygulamasına, AK PARTİnin demokratikleşme adımlarının
ilk büyük hamlesi olarak, AK PARTİ Hükûmetinin kurulmasından sadece
on iki gün sonra 30 Kasım 2002de son verilmiştir. Bölge böylece
rahat bir nefes almış, ikili yönetim sisteminden kurtulmuş,
normalleşmiş ve vatandaşın günlük yaşamı
kolaylaşmıştır.
İşkenceye karşı yasal mücadele güçlendirildi.
Türkiye, AK PARTİ İktidarından önce işkence ve kötü muamele
iddialarıyla birlikte anılan, soruşturulmayan ve cezasız
kalan işkence olayları nedeniyle Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesince mahkûm edilen bir ülke görünümündeydi. İşkence ve kötü
muamele konularına ilişkin mahkûmiyet kararlarının tecil
edilmesini ve para cezasına çevrilmesini önlemek amacıyla Türk Ceza
Kanununun 243 ve 245inci maddeleri değiştirildi. Bu çerçevede
işkence ve kötü muamele suçunun tanımı genişletilerek
cezaları artırıldı, bu cezaların tecili ve paraya
çevrilmesi de önlendi.
İşkence davalarının zaman aşımına
uğramasının önüne geçildi. Türkiyedeki birçok işkence
davası zaman aşımı nedeniyle düşmüş, sorumlu kamu
görevlileri cezalandırılamamıştı. Yapılan
değişiklikle, davaların acele ve öncelikli olarak görülmesi,
davaların otuz günden daha uzun bir süre ile ertelenmemesi ve davalara
adli tatilde de devam edilmesi sağlanmış oldu.
Özel kurslarda farklı dil ve lehçelerin öğretilmesinin yolu
açıldı. Ülkemizin kültürel zenginliğinin bir göstergesi olarak
farklı dil ve lehçeler uzun yıllar tam bir inkâr ve ret
politikasına tabi tutulmuşlardı. Farklı dil ve lehçelerin
öğretilmesi amacıyla kurs açılması serbest
bırakıldı. Bununla ilgili yasal düzenlemeler yapılarak
yönetmelik ve müfredat hazırlandı.
Farklı dil ve lehçelerde radyo ve televizyon yayını
yapılmasına imkân tanındı. Türk vatandaşının
günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları
farklı dil ve lehçelerde yapılacak radyo ve televizyon
yayınları hakkında yönetmelik hazırlanarak yürürlüğe
konmuş oldu. Farklı dil ve lehçelerde yayın hakkı yasal
güvence altına alındı. Vatandaşlarımızın
günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları
farklı dil ve lehçelerde yayın yapma imkânının hem
kamu hem de özel radyo ve televizyon
kuruluşları aracılığıyla sağlanması
yasal güvenceye kavuşturuldu. Böylece, özel televizyonlarla birlikte
TRTnin de bu alanda yayın yapmasının önündeki yasal engeller
kaldırılarak yayın hakkı güvence altına
alındı.
Herkesin
çocuğuna istediği ismi verebilmesinin önü açıldı. Yıl
1993. Bir dostum Sakarya Akyazıda çocuğunun adını Musab
olarak koyamıyor. İlkokula yazılıyor ve
yazıldığı esnada ancak bir dava açmak suretiyle bu meseleyi
çözüyor. Şimdi o Musab kardeşimiz on dokuz yaşında ve o gün
yaşadığı bu sorun sebebiyle hukuk fakültesini tercih ederek
hukuk fakültesinde öğrenimine devam etmektedir. Türkiye bu derece mesafe
katetmiş ve basamak atlamıştır.
Sayın
Başkan ve değerli milletvekilleri, tekrar başa dönecek olursak
ana dilde savunma hakkıyla ilgili bir yasal düzenleme ihtiyacı
olduğu aşikârdır. Görüldüğü üzere, bu kapsamda AK
PARTİ İktidarı bundan önce birtakım adımlar da
atmıştır. 30 Eylül 2012 tarihinde yapılan AK PARTİ
4üncü Olağan Büyük Kongresinde 2023 siyaset vizyonu çerçevesinde 63
maddelik bir liste yayınlamıştır. Burada Millî birlik ve
kardeşlik süreci başlığı altında Ana dilde
savunma konusunu yasal bir düzenleme ile sorun olmaktan çıkaracağız.
demek suretiyle, bu konuya ilişkin çözüm irademizi net bir şekilde
ortaya koymuş bulunuyoruz.
Esasen 5271
sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 202nci maddesinde Sanık ve
mağdur meramını anlatacak ölçüde Türkçe bilmiyorsa mahkeme
tarafından atanan tercüman aracılığıyla
duruşmadaki iddiaları ve savunmaya ilişkin esaslı noktalar
tercüme edilir. denilmiştir. Ancak, bu konuda uygulamada birtakım
sorunlar ortaya çıkmış, dolayısıyla bu sorunları
ortadan kaldırmak üzere AK PARTİ İktidarı, Başbakanımızın
da birçok kez belirttiği gibi, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun
202nci maddesine yeni bir fıkra ekleyerek bu meseleyi sorun olmaktan
çıkarmaya kararlıdır.
Bu hususta gerekli çalışmalar yapılmaya çoktan
başlanmış olup dolayısıyla Meclis
araştırması açılmasına gerek olmadığı
kanaatini tekrar ifade ediyor, bir kez daha yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen
Aytuğ Atıcı, Mersin Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; BDPnin grup önerisinin lehine söz almış
bulunuyorum. Ölen insanların arkasından sevinç naraları atmayan,
ölüme yatan insanlarla dalga geçmeyen, kısacası, içinde hâlâ insanlık
kırıntıları barındıran milletvekillerini de saygıyla
selamlıyorum.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Orada gülüyorlar Vekilim,
işte ciddiyetleri bu kadar!
AYTUĞ ATICI (Devamla) İnsanlar ölürken, insanlar ölüme
yatarken, siyasi görüşleri ne olursa olsun, düşünceleri ne olursa
olsun, ister kabul edin ister karşı çıkın, ne olursa olsun,
ölümler kapıdayken şu kürsüye çıkıp AKP
politikalarını övmenin de nasıl bir ruh hâli olduğunu
anlamam mümkün değil, insanlığım buna engel oluyor.
Şimdi, milletvekilleri birkaç gündür Kürt
vatandaşlarımızın bazı istekleri var. Kürt vatandaşlarımızın
bazı sorunları var -hoşunuza gidebilir, gitmeyebilir; kabul
edebilirsiniz, karşı çıkabilirsiniz- gelin bunları
konuşalım. diyorlar. Siz ne diyorsunuz? Her gelen önergeye Hayır.
diyorsunuz, Konuşmayalım, hayır konuşmayalım. Bugüne
kadar kabul ettiğiniz bir tane önerge oldu mu? Milletvekilleri ne
konuşmak isteseler Hayır gerek yok. diyorsunuz. Bu kürsüden
defalarca Sağlıkta yaşanan şiddeti masaya
yatıralım, bakın, ölümler kapıda, doktorlar öldürülecek.
dedik, kılınız bile kıpırdamadı, bize gülüp
geçtiniz. Ne zaman ki bir doktor öldürüldü, katledildi, aklınız
başınıza geldi, bir komisyon kurdunuz. Şimdi, bu
sorunları konuşmak için illa tekrar insanların ölmesi mi
gerekiyor?
Değerli
arkadaşlar, akıllı insanlar geçmişten ders alırlar; daha
akıllı olanlar, başkalarının
yaşadıklarından ders alırlar. Ben, bu Meclis
çatısı altında akılsız bir insan olduğunu
düşünmüyorum. O yüzden, geçmişte yaşananlardan mutlaka ve
mutlaka ders almak lazım. İnsanlar Avrupada ne
yaşamışlar, dünyada ne yaşamışlar? Bugün bize,
önümüze getirilen sorunlara nasıl yaklaşmışlar? Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi ne diyor? Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi nasıl uygulamalarda bulunmuş? Bunları
masaya yatırmanın, bunları konuşmanın ne mahzuru var
bilmiyorum.
Şimdi,
yakın bir zamanda, 31 Ekim 2012 tarihinde, Cumhuriyet Halk Partisinin
cezaevlerini inceleme ve çalışma grubu olarak bazı ziyaretler
yaptık. Bolu F Tipi Cezaevine gittik, Kandıra 1 ve 2 no.lu F Tipi
Cezaevine gittik. Gittiğimiz günde açlık grevinin ellinci gününde
olan -arkadaşlar, yanlış duymadınız, ellinci gününde
olan- 28 kişiyle görüştük. Siz burada bir öğle yemeğini
kaçırdığınız zaman içine düştüğünüz durumu
bir hatırlayın, bir öğünü kaçırdığınız
zaman, sabah kahvaltı yapmayarak buraya geldiğinizde ne durumda olduğunuzu
bir hatırlayın. Bu insanlar tam elli gündür -o zaman- şu anda
oldu elli yedi gün, bir direniş içerisindeler. Bu insanların
fikirlerine katılabilirsiniz veya katılmayabilirsiniz, bunların
yanlış yolda olduğunu düşünebilirsiniz ama
HAMZA DAĞ (İzmir) Açık söyleyin, serbest mi
bırakalım onu söyleyin!
AYTUĞ ATICI (Devamla) Neyi söyleyeyim?
HAMZA DAĞ (İzmir) Serbest mi bırakalım?
BAŞKAN Sayın milletvekili, lütfen
AYTUĞ ATICI (Devamla) Sayın Milletvekili, konu iki boyutta
incelenir. Seni vatandaşlarımız duymamıştır, ben
duysunlar diye söylüyorum.
BAŞKAN Sayın Aytuğ, lütfen, Genel Kurula hitap edin,
karşılıklı konuşmayalım.
AYTUĞ ATICI (Devamla) Konunun siyasi yönü vardır, insani
yönü vardır. Eğer senin içinde insanlık
kırıntısı kalmışsa bana bu soruyu sormazdın.
(CHP sıralarından alkışlar) Ben burada olayın insani
boyutunu anlatmaya çalışıyorum, 3 kere de üstüne basa basa
söylüyorum. Siz bu fikirleri reddedebilirsiniz, hepimiz reddedebiliriz, bu
fikirler bize uygun olmayabilir ama birilerine uygun. Birilerine uygunsa
bunları aşağılamaya, hakir görmeye hakkınız
yoktur.
MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) Siyaseten
tartışılabilir.
AYTUĞ ATICI (Devamla) - İnsanlar elli yedi gündür, artık
ölüm orucuna gelmişler ise kalkıp da
BÜLENT TURAN (İstanbul) Bıraksınlar.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Biraz saygılı olun ya,
biraz saygılı olun, ölümlerden bahsediliyor burada!
AYTUĞ ATICI (Devamla) -
sizin Başbakanınızın
kalkıp da Bunlar dalga geçiyorlar, yiyip içiyorlar. demeye hakkı
yoktur. Bakın, biz bu insanlarla görüştük. Başbakan böyle
söylediği için çok kızgınlar. Belki bu ölüm oruçları
bitecekti, belki bu insanlar bir orta nokta bulup bu işi bitireceklerdi;
sırf Başbakan böyle söylediği için, ne kadar ciddi
olduklarını anlatmak üzere ölmeye yemin etmişler. Bunun sebebi
Başbakandır. Ne zaman ki bu ülkede açlık grevi, ölüm orucu oldu,
o dönemin siyasileri Geçin bunları, dalga geçiyorlar. dedi,
arkasından tabutlar çıkmaya başladı. Tüh tüh. Vah vah!
demenin bir anlamı yok. Hadisenin büyüğü küçüğü olmaz.
Bakın,
şimdi size bir hekim olarak gördüklerimi anlatacağım. Cumhuriyet
Halk Partisinin siyasi çizgisi bellidir, Cumhuriyet Halk Partisinin siyasi
çizgisinin dışında konuşmuyorum. Bir hekim olarak, oradaki
insanların çok yakın zamanda öleceklerini size anlatmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu insanları gördüğünüz zaman bu insanların
ölmek üzere olduklarını anlamak için hekim olmanıza gerek yok.
Artık, konuştuklarınızı anlamayacak duruma
gelmişler. Soru soruyoruz, anlamakta güçlük çekiyorlar. Defalarca
soruyoruz, Kısık sesle sorun, kulağımız
yankılanıyor. Işığı kapatın. diyorlar.
Bunların da numara olduğunu söylemek gerçekten
ahlaksızlıktır.
O insanlar
konuşurken yüzlerindeki seyirmeleri görüyoruz. Keşke elimizde kamera
olsaydı da çekseydik, sizlere burada gösterseydik. Arkadaşlar,
içinizde hekim olan milletvekilleri var, bunların ne demek olduğunu
bilirler. Bu insanlarda burun kanamaları başlamış,
ağızlarından kan geliyor, makatlarından kan geliyor.
Bakın, bunların hepsi geçicidir -bir hekim olarak söyleyeyim- bu insanlar yaşarlarsa eğer bu
bulgular geçebilir fakat ölmeye başlayan beyin hücreleri yerine gelmez.
Siz bu insanları kurtarsanız bile beyin hücreleri öleceğinden
dolayı, bunlarda Wernicke-Korsakoff sendromu denilen bir sendrom ortaya
çıkacak. Yani, ömür boyu sakat kalacaklar. Sizin bu insanlarla dalga
geçmeye hakkınız yok. Fikirlerine tamamen karşı
çıksanız bile, bunlarla bir başbakanın dalga geçmeye
hakkı yok, bir bakanın Bırakın şu işi
artık, bizi üzmeyin. demeye hakkı yok. Sağlık Bakanı
olmuş bir doktorun Dışarıdakiler açlık grevi
yapsın. demeye hakkı yok. Bunları söyleyemezsiniz,
bunların hiçbirisi insanlığa sığmaz. (BDP
sıralarından alkışlar) Siyaseten her şeyi
söyleyebilirsiniz arkadaşlar ama insani duygularla hiç kimsenin ama hiç
kimsenin oynamaya hakkı yok. Bakın, iki isim vereceğim,
tanımam etmem, hayatımda ilk defa gördüm. Birisi Emrah Kaplan,
birisi, Suphi Yalçınkaya. 28 insanla görüştüm yedi gün önce, bu ikisi
ölüme en yakın insanlardı. Kandıra 2 no.lu F Tipi Cezaevindeler.
Çıkarken Cezaevi Müdürüne rica ettim, dedim ki: 24 saat ambulans burada
beklesin. Böyle bir durumda siz, ölüme yatan insanlara disiplin cezası
veriyorsunuz, iaşe bedellerini ödemiyorsunuz. 4 liraya -Allahtan korkun!-
-bunlar B vitamini alacaklar, tuz alacaklar, limon alacaklar. Hayır,
vermeyeceğim; gidin cebinizden alın. diyorsunuz ve bu insanlar B
vitamini, B1 vitamini bulamadıkları için demin size söylediğim
Korsakoff sendromuna yakalanacaklar, eğer yaşarlarsa. O yüzden, çok
geç olmadan olayın sadece insani boyutuna bakın hiç olmazsa. Şu
ölümler bitsin, gelin bunu Mecliste konuşalım. Çözüm yerinin Meclis
olduğunu tekrar hatırlatıyorum.
Hepinize iyi günler diliyorum. (CHP ve BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Barış ve Demokrasi Partisi grub önerisi aleyhinde söz isteyen
Mustafa Şahin, Malatya Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA ŞAHİN (Malatya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; BDPnin vermiş olduğu grup önerisinin aleyhinde
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce konuşmacı arkadaşımızı
dinledik, elbette ki işin insani boyutuna biz de katılıyoruz
ancak bunun arka planında hiçbir şey yokmuş gibi, bölgede
yaşananları görmezden gelip burada tamamen AK PARTİ Grubuna ve
Başbakanımıza yapılan söylemleri de
kınadığımı ifade etmek istiyorum. Elbette ki, gönül
ister ki, bölgede çocuklarımız ölmesin, evlatlarımız
ölmesin; askerimiz, polisimiz, memurumuz, işçimiz, esnafımız
ölmesin, kepenkler inmesin ancak bunun hiçbirisinde AK PARTİnin dahlinin
olduğunu söylemek de bühtandır diye düşünüyorum.
Özellikle bizim ve ülkemizin gündeminde olan büyükşehir
belediyesiyle alakalı -ki ilimiz de bu illerden birisi olacak-
SIRRI SAKIK (Muş) Büyükşehir insan hayatından önemli
mi?
PERVİN BULDAN (Iğdır) Ne büyükşehri ya! Bu kadar
vicdansızlık olmaz ya!
MUSTAFA ŞAHİN (Devamla)
büyükşehir belediyesinin
gündeme alınması için iki gündür yapılmaya
çalışılan bütün engellemelerin vatandaşlarımız
tarafından esefle izlendiğine biz de şahit olmaktayız.
Onun için, şu anda Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının bir an önce
gündeme gelmesi için, gündemimizi işgal etmeye yönelik, buna matuf
birtakım önergeleri elbette ki kabul etmiyoruz.
SIRRI SAKIK (Muş) Ya, insan hayatı var, ne gündem
işgali? Ayıp, ayıp! Biz insan hayatından bahsediyoruz
MUSTAFA ŞAHİN (Devamla) Ayıp olan sensin! Ayıp
olan sensin! Dinlersin, cevap verirsin burada!
BAŞKAN Sayın Sakık, lütfen
SIRRI SAKIK (Muş) Ama el vicdan! El vicdan!
BAŞKAN Lütfen Sayın Sakık
SIRRI SAKIK (Muş) İnsanlar ölüyor. Bak, bir doktor oradaki
gözlemlerini sizinle paylaşıyor
MUSTAFA ŞAHİN (Devamla) Biz bir şey demedik, niye
zoruna gidiyor peki?
BAŞKAN Sayın Şahin
SIRRI SAKIK (Muş) İnsanlar ölüyor, siz büyükşehirden
bahsediyorsunuz, gündem değişikliğinden bahsediyorsunuz.
MUSTAFA ŞAHİN (Devamla) Dinlersin arkadaşım,
dinlersin cevabını verirsin.
BAŞKAN Genel Kurula hitap edin Sayın Şahin.
MUSTAFA ŞAHİN (Devamla) Onun için, ülke gündemimizi
meşgul eden kanunların bir an önce çıkması için
-bunları engellemeye yönelik muhalefetin yapmış olduğu
dünden beri engellemeleri elbette ki yüce milletimiz bir bir izlemekte-
asıl gündemimize dönmek için şu anda verilen önergenin aleyhinde oy
kullanacağımı bildiriyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Hayırlı olsun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş) Size de bu yakışır! Bravo!
Sayın Başkan, Sevgili Başkanım, biz insan
hayatından bahsediyoruz. Buradaki grup sözcüsü insanların ölümle yüz
yüze olduğunu söylüyor, ama hâlâ çıkıp gündem
değiştirmek ne ahlakidir ne vicdanidir. Eğer bu insanlar ölürse
nasıl buralarda oturacaksınız? Biraz vicdan edin ya! Vicdan edin
ya!
PERVİN BULDAN (Iğdır) Saygılı olun biraz!
Ayıp, ayıp!
BAŞKAN Kendi görüşleri Sayın Sakık, herkesin
görüşüne saygımız var.
Evet, Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
15.14
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.26
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 17nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine
göre verilmiş bir önerisi vardır. Okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
2.- MHP
Grubunun, 2/11/2012 tarihinde vermiş olduğu orman köylülerinin
kalkınmalarının desteklenmesi ve hazine adına orman
sınırları dışına çıkarılan yerlerin
değerlendirilmesi ile hazineye ait tarım arazilerinin
satışı hakkındaki genel görüşme önergesinin Genel
Kurulun 7/11/2012 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
Tarih:
07.11.2012
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 07.11.2012 Çarşamba günü (bugün)
yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları
arasında oy birliği sağlanamadığından Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
2 Kasım 2012 tarih ve 6544 sayı ile Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına vermiş olduğumuz 6292
sayılı orman köylülerinin kalkınmalarının
desteklenmesi ve hazine adına orman sınırları
dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi ile
hazineye ait tarım arazilerinin satışı hakkında
verdiğimiz genel görüşme önergemizin 07.11.2012 Çarşamba günü
(bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz
isteyen Seyfettin Yılmaz, Adana Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 25 Nisan 2012 tarihinde
Cumhurbaşkanı tarafından onaylanan, Resmî Gazetede 26 Nisan
2012 tarihinde yayımlanan 6292 sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunun uygulanmasındaki
aksaklıkların araştırılması için Anayasanın
98inci maddesi ve İç Tüzükün 102 ve 103üncü maddeleri gereğince
genel görüşme açılması talebimizle ilgili söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, bu kanun Mecliste
görüşülürken aksaklıkları, taleplerimizi ilettik ama ne
yazık ki dikkate alınmadı. Şunu söyledik, dedik ki
İlk defa Türkiye Büyük Millet Meclisinde, 24üncü Dönemde, özellikle bir
kanun hakkında -gerek Milliyetçi Hareket Partisi gerekse Cumhuriyet Halk
Partisi gerekse AK PARTİ- üç partinin de seçim beyannamesinde
olmasından kaynaklanan ve üç partinin de bu sorunu çözme noktasındaki
iradesini beyan etmesi noktasında, bir noktada birleşmiş
bulunduk, dedik ki: Gelin, üç parti bu konuda birleştiyse, en
azından, bu kanunu vatandaşların beklentileri doğrultusunda
çıkaralım. Yıllarca süren ve kanayan bir yarayı el
birliğiyle ortadan kaldıralım istedik. Ama ne yazık ki yine
Meclisteki çoğunluğunuza dayanarak, getirdiğimiz bütün
önerileri, talepleri, önergeleri oy çoğunluğunuzla reddettiniz ve
bugün uygulamalardaki aksaklıkları hepinizin görmesini isterim.
Bakın, birçok
Gerek Komisyonda gerekse Meclis Kurulunda MHP Grubu
olarak görüşlerimizi ısrarla belirttik, doğru olanları
belirttik ama ısrarla yerine getirmeme noktasında gayretin içerisinde
bulundunuz. Bunu söyledik.
Şimdi, burada birçok konuyu dile getirdik ama üç tane ana şey
üzerinde duralım dedik. Neydi bunlar? Bunlardan bir tanesi şuydu,
dedik ki: Dünyada ve Türkiyede ormansızlaşma, küresel
ısınma ve iklim değişikliği dünyanın en önemli
problemiyken ve dünya buna çözüm bulmaya çalışırken buradan elde
edilecek gelirleri gelin, yeniden, ormanlarımızın ihyasında
ve orman köylülerimizin kalkındırılması noktasında
harcayalım. Hepiniz biliyorsunuz ki, bakın, kanunun özü nedir? Orman
köylülerinin kalkındırılması
Ne yazık ki sadece
kanunun adında kaldı.
Bugün Türkiyedeki ormanlarımız
Türkiyenin yüz ölçümünün
yüzde 27si ormanlarla kaplı ama çok acı olan bir şey var: Yüzde
27nin, ne yazık ki yüzde 50si verimli, yüzde 50si ise bozuk
vasıflı ormanlar. Yani taşlık, kayalık,
çalılık, çırpılık olan yerlerin, açıklıkların
orman sayıldığı bir tabloyla karşı
karşıyayız. Fakat orada cüzi bir miktarda kaynak
aktarılması öngörüldü ama ben bunun da olmayacağını
düşünüyorum.
İkinci husus neydi? İkinci husus da şuydu: Bu
ormanlarımızı canı pahasına koruyan köylülerimiz, bir
yangın çıktığında -burada orman köyünden birçok
milletvekili var- ilk defa, gece de olsa, gündüz de olsa tüm
imkânlarını seferber eden orman köylüleri, ormanları koruyan
orman köylüleri. Dedik ki: Bu orman köylülerinin
kalkındırılmasına destek sağlansın. Çünkü bunlar
yüzyıllardır bu ormanları koruyor, yüzyıllardır. Çünkü
orada dedesinin hatırası var, babasının hatırası
var, canı pahasına korumuş. Ama bırakın orman
köylüsünü korumayı, orman köylüsünü mağdur edecek noktaya getirdiniz.
Üçüncü hususumuz da şuydu: Dedik ki bir hukuk oluşturuyoruz.
Bu hukuku düzgün oluşturalım, ama hukuku da ortadan
kaldırdınız, hukuk da ortadan kalktı.
Bunları niye anlatıyorum? Bunların hepsini anlattık,
buradan saatlerce anlattık. Şimdi, bu yaz döneminde -benim bölgem
Torosların bir dağ köyü, bir orman köyü- Adananın Toroslardaki
tüm köylerini gezdim, dağ köylerini gezdim, yetinmedim, 2/Byle ilgili,
Mersin, Antalya, Muğla gibi özellikle 2/Bnin yoğun olduğu
yerleri gezdim, her yerde aynı sıkıntı.
Değerli milletvekilleri, bakın, eğer gezdiyseniz bu
sıkıntılarla
karşılaşmışsınızdır. Ana
sıkıntı şu: Şimdi biz burada söyledik, getirdiniz bir
yasa. Orman Bakanlığı bu yasayı getirmesine rağmen
Orman Bakanlığı bu yasada yok. Tamamen para kazanmaya yönelik,
bütçe açığının giderilmesine yönelik, cari
açığı dengelemeye yönelik bir çalışma hâline
getirdiniz. Şimdi ben size buradan soruyorum. Yani günü
kurtarabilirsiniz... Şimdi, buradan 15-20 milyar, 9,8 milyar para
bekliyoruz, 27 milyar para bekliyoruz. gibi Maliye Bakanının ve Ali
Babacanın çeşitli açıklamaları var. Bugün bu paralarla
günü kurtarabilirsiniz. Zaten satılmadık hiçbir şey
bırakmadınız, çok açık söylüyorum. Hazine arazilerini
satıyorsunuz, yabancıya toprak satışını
getirdiniz, Türkiye'nin stratejik tüm kurumlarını, Cumhuriyet
döneminde kazanılan tüm kurumlarını sattınız. Bu
sattıklarınızla günü kurtarabilirsiniz ama geleceği
nasıl kuracaksınız? Çocuklarımıza neyi
bırakacaksınız? Şimdi burada da tamamen Orman
Bakanlığı ve orman köylülerinin
kalkındırılması bu işin içinde olması gerekirken
tamamen parasal olarak bakıldı ve orman köylüsünün bırakın
kalkındırılmasını, mağdur edildiği bir
süreci yaşıyoruz.
Şimdi size soruyorum: Sayın Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek 30 Ekim tarihi son. Biz çok güzel bir kanun
çıkardık, kesinlikle taviz vermeyeceğiz. Bütün
vatandaşlarımız gelecekler, bu imkânlar içerisinde bunları
alacaklar. dediler. Defalar kere soruldu kendisine, biz de sorduk. Dedi ki:
30 Ekim tarihi son. Ne oldu da peki, 30 Ekim tarihini üç ay ileriye almak
zorunda kaldınız? Ben size söyleyeyim: Çünkü gerçek hak sahipleri
müracaat edemediler, gerçek hak sahiplerinin müracaatı olmadı,
açık söylüyorum.
Bakın, orman köylülerinin kalkındırılması
olması gerekirken mağduriyetiyle karşı
karşıyayız. Fiyatları açıklamadınız, rayiç
bedelleri öyle bir açıklamışsınız ki o kadar çok
tutarsız. Aynı ilçenin bir tarafında 5 katı, bir
tarafında 1 katı. Bunu kendi milletvekilleriniz çok iyi bilir,
almaları mümkün değil. Ya, şunu söyledim, buradan şunu
söyledik Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak: Ya, bu köylülerin çay içmeye
paraları yok, siz 2 milyar lira müracaat parası koymuşsunuz.
Bundan dolayı bunlar müracaat edemez. Dediniz ki: Efendim, bu işe
bir resmiyet kazandıralım. Biz de dedik ki: Bir resmiyet
kazandıracaksanız, o zaman 100 lira koyun.
Evet, değerli milletvekilleri, bakın, orman köylerinde 2
milyar lirayı veremediği için müracaat edemeyen binlerce orman
köylüsü var, binlerce orman köylüsü var, açık söylüyorum ve bu fiyatlardan
dolayı alamayan binlerce orman köylüsü var.
Şimdi, Adananın Gedikli köyünde seçimden önce Milliyetçi
Hareket Partisinin toplantı talebine cevap verilmemiş ve bu yasa
çıktıktan sonra baktım ki o köyün muhtarı ve
vatandaşları bizi arıyor, diyorlar ki: Gelin, yandık. Ne
oldu? 500e yakın vatandaş, Gediklide, Durmuşluyu, Horzumu
toplamışlar, bizi bekliyorlar. Aynı söylediğim
sıkıntıları söylüyorlar, Bizim bu fiyatlarla bunları
almamız mümkün değil. diyorlar. Çözüldü mü? Çözülmedi.
Bakın, Mersinde gezdim, Muğlada gezdim, Antalyada gezdim.
Mersinde bu vatandaşlarımıza bunlar elli, altmış,
yüzyıldır dedelerinden kalmış. Dedelerinden kalan yerlerde
dedeleri, babaları sırtlarında çuvalla toprak
taşıyarak bir-iki dönüm bir ekebilecek arazi ortaya
çıkarmış ama bugün bunu alamıyor. Peki, alamayınca ne
yapacaksınız? Genel hükümlere göre üçüncü şahıs
vatandaşlara satacaksınız, belki yabancılara
satacaksınız. Hani nerede orman köylüsünü düşündünüz, hani
nerede orman köylüsünün kalkındırılması? Yazık
değil mi bu orman köylüsüne?
Şunu açık söyleyeyim, bakın, o köylerden yüzde 50-60
oranında oy aldınız yani bu vatandaşlar sizin garip
gureba, fakir fukara gibi söylemlerinize inanarak bu oyları verdi ama siz
burada
Bakın, araştırın, gelin, işte, bu
araştırma önergemize destek verelim. Bu 2/Bden yararlananlar kimler
biliyor musunuz? 2/Bden yararlananlar tuzu kurular, müteahhitler, turizm
avcılığı yapan, fırsatı ganimet bilen insanlar.
Bakın, gelin, araştırmalarını yapalım ama şu
ana kadar parasını yatırıp şartlarını tam
yerine getiren yüzde 31. Yarın, üç ay sonra da bu tabloyla
karşılaşacaksınız. Peki, bu vatandaşların
durumu ne olacak?
Muğlaya geçtik, Muğlaya. Muğlada 1.100 kilometre sahil
bandı var. Burada vatandaşlarımız ta dedelerinden,
atalarından beri zeytincilik yapıyor. Şimdi, öyle fiyatlar
konmuş ki bu vatandaşların Muğlada bunu alması mümkün
değil. Peki, almayınca kim alacak? Üçüncü şahıslar alacak.
Kim alacak? Yabancılar alacak. Kim alacak? Zenginler alacak. Ya, zaten
orman köylüsü perişan vaziyette, orman köylülerinin fakirliği Meclis
raporlarına girmiş, araştırmalara girmiş, Türkiyenin
millî gelirden en az payı alan kesimi. Yani bu kanunla orman köylülerini
korumamız gerekirken şu anda orman köylülerini bırakın
korumayı, mağdur ediyorsunuz. Aladağda emin olun,
araştırın, bakın, gelin, bunu, araştırmayı
yapalım görelim. 20 milyar lira para birimi belirlemişler, 20 milyar
lira. Oraya 2-3 tane arsacı, emlakçıyla gittim, aldım gittim, üşünmeden hem o
yöredekilerle hem hemşehrilerle, sizin bürokratlarınızın 20
milyar lira belirlediği yere kaç lira belirliyorlar biliyor musunuz? 500
lira, 1 milyar lira. Ya, yazık değil mi, zaten bunu on beş
yıldır, yirmi yıldır, elli yıldır, yüz
yıldır kullanıyor. Yani 500 lira, 1 milyar lira olan yeri 20
milyar liraya verdiğiniz zaman bu vatandaş nasıl alacak?
İnanmıyorsanız gelin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla)-
şu şeyimize bir destek
verin, bu gerçeklerin hepsini ortaya çıkaralım.
Hepinize teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Osman
Kahveci, Karabük Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
OSMAN KAHVECİ (Karabük) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 6292 sayılı orman köylülerinin
kalkındırılmaların desteklenmesi ve hazine adına orman
sınırları dışına çıkarılan yerlerin
değerlendirilmesiyle ilgili olarak genel görüşme
açılmasının önergesinin aleyhine söz almış buluyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu Kanunun ana
amacı; 6831 sayılı Orman Kanununun 2nci maddesi gereğince
hazine adına orman sınırları dışına
çıkarılan yerlerin değerlendirilmesiyle, nakline karar verilen
devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köyler
halkının yerleştirilmesi ve orman köylülerinin
kalkındırılmasının desteklenmesine ilişkin usul
ve esasları kapsamaktadır. Yani, kanunun içeriğinde 6831
sayılı Orman Kanununun 2nci maddesinin (a) ve (b) bentleriyle,
orman dışına çıkarılan ve çıkarılacak
alanlar yer almaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; insanlık
medeniyetinde, insanların ormanlara karşı, ormanlara tarım
alanı kazanmak ve yerleşmek maksatlı müdahaleleri hep olmuş
ve olmaktadır. Bu bir süreçtir. Bazı ülkelerde bu süreç de
yaşanmış ve bitmiş, bazı ülkelerde ise hâlen devam
etmektedir. Ülkemizde de bu süreç yaşanmış ve inşallah
orman ve arazi kadastrosunun bitmesiyle sona erecektir. Ülkemizde orman ve
arazi kadastrosunun yüzde 95inin tamamlanmış olması da, bu
sürecin neresinde olduğumuzun en bariz ifadesidir. Orman vasfını
kaybetmiş yerlerin orman dışına
çıkarılmasının hukuksal sürecinin ilk
başlangıcı da ilk orman kanununun çıktığı,
1937de çıkarılan, 3116 sayılı Orman Kanunudur. Bunu, 1961
ve 82 Anayasaları izlemiştir. Daha sonra birçok hukuksal düzenleme
yapılmış ve bunların da Anayasa Mahkemesince iptal
edilmesiyle hukuksal süreç tıkanmıştır. Yani, bu konu
altmış beş yıldır ülkemizin gündeminde olmuştur.
Bu süreçte, hazine adına orman sınırları
dışına çıkarılmış yüz binlerce hektar hazine
arazisi ve bu arazileri yıllarca kullanan yüz binlerce
vatandaşımızın kangren olmuş birçok hukuksal, sosyal
sorunları olmuş ve bu sorunların bir an evvel çözülmesi
istenmiştir. Ancak, son anayasal düzenlemeden sonra otuz yıl
geçmesine rağmen, iktidar olanların hiçbiri bu sorunun çözümünde
gerekli duyarlılığı ve cesareti gösterememiştir. AK
PARTİ her alanda olduğu gibi, bu alanda da gerekli
duyarlılığı ve cesaretiyle milletin derdine derman
olmuş ve yıllarca kangren olmuş bu sorunu da çözerek devlet ile
milleti barıştırmış ve millete verdiği sözü
yerine getirmiştir. Bu kanunla, devlet ormanları içinde ve
bitişiğinde bulunup yerinde kalkındırılması mümkün
olmayan köylüler halkının, orman sınırları
dışına çıkartılan alanlara nakli ve
yerleştirilmesi işlemlerine ilişkin husus ve
esaslar düzenlenmiştir. Bu paralelde, deprem, heyelan, sel gibi doğal
afete maruz kalan vatandaşlar ile baraj ve gölet gibi devlet
yatırımı sebebiyle başka yerlere yerleştirilmeleri
zorunlu olan orman içi veya bitişiğindeki köyler halkının
da mağduriyetlerinin giderilmesi sağlanmıştır.
Yine bu
Kanunla, nakledilen orman köyleri halkına ait arazilerin
gerektiğinde kamulaştırılarak devlet ormanı olarak
ağaçlandırılmak suretiyle ormana
kazandırılmasının önü açılmış ve böylece
orman alanlarının daraltılmasına engel olunmuştur.
Yine bu
Kanunla, 2/B uygulaması ile orman sınırları
dışına çıkartılmış olmasına rağmen
kullanıcıların terk etmesi veya kullanımdan vazgeçmesi
sonucu orman örtüsüyle kaplanan yerlerin tekrar ormana
kazandırılması sağlanmıştır. Bu şekilde
sadece İstanbulda 11 bin dekar alan ormana geri döndürülmüştü.
Yine bu
Kanunla, bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen
kaybetmiş ve ormana geri dönüşümü artık mümkün olmayan yerlerin
kullanıcıları belirlenmiş ve bu yerlerin hak sahiplerine
rayiç bedel üzerinden doğrudan satılması hükmü
getirilmiştir. Bedel tespitinde belediye, ticaret odası, sanayi
odası, borsa gibi kuruluşlardan veya bilirkişilerden
faydalanılmış, taşınmazların mahallinde gerekli
incelemeler yapılarak konumu, emsal taşınmazların birim
değerleri, imar ve kullanım durumları, verim gücü ve
altyapı imkânları gibi unsurlar dikkate
alınmıştır. Vatandaşlarımızın
mağduriyet yaşamaması için, gerektiğinde ilgili
komisyonlarca mahalline kadar gidilerek bedellerin emsallerine göre
farklılık arz edip etmediğine ilişkin çeşitli
açılardan kontrol ve test çalışmaları sürdürülmektedir. Hak
sahiplerine doğrudan satılacak olan taşınmazların
satış bedeli rayiç bedelinin yüzde 70idir yani rayiç bedelinden
yüzde 30 indirim yapılmıştır. Alınan başvuru
bedelleri ise emaneten alınmakta ve satışa mahsup edilmekte veya
iade edilmektedir. Burada da köylerdeki hak sahiplerine önemli bir
ayrıcalık tanınmıştır. Satış bedeli
peşin veya taksitle ödenebilmekte, tamamen peşin ödenmesi hâlinde
yüzde 20, en az yarısının ödenmesi hâlinde yüzde 10 oranında indirim uygulanmaktadır.Böylece peşin
ödemelerde rayiç bedelinin yarıya yakını kadar bir ödeme
yapılmaktadır. Taksitli satışlarda ise satış
bedelinin yüzde 10u en geç üç ay içinde, kalanı ise belediye ve mücavir
alan sınırları içerisinde en fazla üç yılda altı
eşit taksitle, belediye ve mücavir alan sınırı
dışında ise en fazla dört yılda sekiz eşit taksitle
faizsiz olarak ödenmektedir. Bunun dışında, yapılan düzenlemeyle
bedelin yetkili kredi kuruluşlarından kredi sağlanarak
ödenebilmesi imkânı da sağlanmıştır. Görüldüğü
gibi ödemelerde hem süre hem de faizsiz olması açısından büyük
kolaylıklar getirilirken kırsal alanlarda oturanlara farklı
kolaylıklar getirilmiştir.
Yine bu
Kanunla, devlet olmanın bir gereği olarak özel kanunları
gereğince devlet tarafından kişilere geçerli olarak satılan
taşınmazların tapu kayıtlarının geçerli kabul
edilmesi, bu yerler hakkında açılmış davalardan
vazgeçilmesi hükmü getirilmiştir. Yine bu Kanunla, 2/B alanları
hakkında hazine tarafından kişiler aleyhine açılması
gereken davaların açılmaması ve açılmış
davaların da devam edenlerin de durdurulması hükmü
getirilmiştir.
Sonuç olarak,
2/B taşınmazların yoğun olarak bulunduğu 38 ilde
toplam 450 bin kullanıcı mevcuttur. Bunlardan başvuru
sayısı 30 Ekim 2012 tarihi itibarıyla 390.651dir. Yani,
yaklaşık yüzde 86ya tekabül etmektedir. Başvuru süresinin üç ay
uzatılmasının amacı da bu kolaylıklara rağmen
başvuruda bulunmamış vatandaşlarımızın
mağduriyetinin giderilmesidir. Bu Kanun özel bütçeye gelir elde etmek için
çıkarılmamıştır, yıllardır kangren
olmuş sosyal bir sorunun çözülmesi amaçlanmıştır. Bu
alanlardan hiçbir bedel alınmaması ise sosyal bir devlet
anlayışıyla da bağdaşmamaktadır. Orman köylerinin
kalkındırılması ve onların orman kaynaklarından
en yüksek seviyede faydalandırılması çalışmaları
sürdürülmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde 2/B ile son otuz
yılda orman dışına çıkarılan alan 410 bin
hektardır. Buna karşılık ülkemizde son otuz yılda
orman alanı 1,4 milyon hektar artmıştır. Yani otuz
yılda 2/Byle kaybedilen alan, orman alanımızın yüzde 2si,
buna karşılık orman alanımızın
artışı da yüzde 7dir. Diğer yandan ülkemizde her yıl
2/Byle kaybedilen alan kadar bir bozuk ve çıplak alan imarla ıslah
edilmekte ve ağaçlandırılmaktadır. Bu konuda hiçbir kaynak
sıkıntısı yaşanmamaktadır. Ülkemiz son beş yılda dünyada orman
varlığını artıran nadir ülkelerden birisi hâline
gelmiştir. Bu da AK PARTİ Hükûmetinin orman köylümüze,
ormanlarımızın gelişmesine verdiği önemin bir
sonucudur.
Bu Kanunun
amacı devlet bütçesine gelir elde etmek değil, sosyal bir yarayı
tedavi etmektir. Bundan dolayı da bu genel görüşme önergesinin
aleyhine olduğumuzu bildiriyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen İlhan Demiröz, Bursa
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 25
Nisan 2012 tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından onanan, Resmî
Gazetede 26 Nisan 2012 tarihinde yayımlanan 6292 sayılı Orman
Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına
Orman Sınırları Dışına Çıkarılan
Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunun, uygulamalarındaki
aksaklıkların araştırılması için Milliyetçi
Hareket Partisi tarafından verilen genel görüşme açılmasıyla
ilgili lehte söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygı ve sevgiyle
selamlıyorum.
Zannediyorum
ki bu yasa görüşülürken Sayın Orman Bakanı, zaten konuyu kendi
üzerine hiç almadı, burada da dinleme nezaketinde de bulunmuyor bana göre.
Çünkü bu bir genel görüşme ve Orman Bakanlığını
ilgilendiren bir konu ama her konuda olduğu gibi maalesef bu konuyu da
ciddiye almadıklarını ifade ederek, üzülerek sözlerime
başlamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bu 2/B yasasıyla ilgili, Cumhuriyet
Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Adalet ve Kalkınma Partisi
ortaklaşa bu yasanın gerçekleşmesi konusunda hemfikirlerdi.
Hatta, bu konuyla ilgili, Cumhuriyet Halk Partisinin bir barış anlamında,
yıllarca kangren olan bu konunun çözülmesi için çaba sarf ettiğini de
hepimiz biliyoruz. Alt komisyondaki görüşmeleri dikkate alırsak
sadece bir konuyu hatırlatmak istiyorum: Rayiç bedellerinin yüzde 70inin
yüzde 50ye düşürülmesi konusunda tüm partilerin anlaşmasına
rağmen komisyon üyelerinin bu konudaki çalışmaları maalesef
hiçe sayılmış ve Genel Kurulda bu tekrar yüzde 70e
çıkarılmıştır. İşte Adalet ve Kalkınma
Partisinin bu konulardaki hassasiyeti burada olduğu gibi alt komisyonda da
görülmüştür.
Bir hatırlatma ihtiyacı da hissediyorum. Neden? Biz Cumhuriyet
Halk Partisi olarak bu barış projesini söylediğimiz zaman
bazı önerilerimiz olmuştu. Ne demiştik? Belediye ve mücavir
alan sınırları içerisinde, üzerinde konut bulunuyorsa ve bir
tane konutu varsa bunların emlak vergisi üzerinden, birden fazla varsa
rayiç bedeli üzerinden. demiştik. Yine demiştik ki: Belediye ve
mücavir alan içerisinde bulunan tarımla ilgili bir sanayi tesisi varsa
bunlarla ilgili emlak vergisi üzerinden, eğer belediye mücavir
alanları dışında ise bu alanların, bunlar orman
köylüsü ise bunlara bedava verilmesi veya tarım yapıyorsa bunlara
yine emlak vergisi üzerinden verilmesini alt komisyonda, komisyonda ve burada
saatlerce anlattık ama maalesef hiç kimse bu konuları dikkate
almadı, ellerine verilen matbunun yasalaşması için ne
gerekiyorsa onlar yapıldı değerli arkadaşlarım. Sonra,
bizim yine bu konuyla ilgili önemli itirazlarımızdan bir tanesi de,
Orman Bakanlığının, Sayın Bakanın
olmadığı bir dönemde, o zaman da Orman Bakanlığını
savunarak dedik ki: Buradan elde edilecek gelirlerin büyük bir
kısmını orman alanlarının yeniden tesis edilebilmesi
için bu Orman Bakanlığına verelim. Ama gelin görün ki
arkadaşlar, bu şekilde yapılmadı ve Çevre ve
Şehircilik Bakanlığına, ki o günlerde
Şimdi de yine
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı oldukça revaçta çünkü öyle
güçlü konumda oldular ki, aynı bu yasadaki gelirlerin haricinde
istediği konularda istediğini yapma hakkına sahip oldular. Tabii
ki Orman Bakanlığı da bu konuda burada olmadığı
gibi, hiç sesini çıkarmadan hareket etti.
Değerli
arkadaşlar, biz bu yasalarla ilgili görüşmelerimizi ifade ederken bu
sıkıntıların olacağını hep beraber
konuştuk, hepimiz biliyorduk ve bölgelerimize gittiğimiz zaman
2/Byle ilgili sıkıntıların had safhada olduğunu yine
arkadaşlarımızdan, çiftçilerimizden aldık. Neler
vardı, bir de o konulara girmek istiyorum.
Ben Bursa
Milletvekiliyim. Toplam 13.593 parselimiz vardı ve 46 milyon 835 bin
metrekarelik de bir alanda 2/B arazisi vardı. Ben 2/Byle ilgili yoğun
olan köylere gittim arkadaşlar ve buradaki vatandaşlarla
toplantılar yaptık, görüşmeler yaptık Gemlikte,
Küçükkumlada, Kumlada, Yeniköyde. Şunu ifade etmek istiyorum: Hiç kimse
bu konuyla ilgili neler yapılacağı konusunda, ilgililer, mal
müdürleri, ve defterdarlar ağız birliği etmişçesine cevap
vermiyordu. Dilekçeler hazırladık, hiçbir dilekçeye, o
vatandaşlara cevap verilmedi çünkü rayiç bedellerinin
açıklanmasını istemiyorlardı. Rayiç bedellerini
açıklarlarsa bir şeffaflık olurdu, bu şeffaflık da AKPnin,
her zaman olduğu gibi, işine gelmiyordu.
Ne oldu
arkadaşlar? Arkadaşlar, değerli milletvekilleri; bu dilekçelere
şöyle cevap verildi, dendi ki
Buranın altını özellikle
çizmek istiyorum, değerli milletvekili arkadaşlarımın da bu
konuyu duymalarını istiyorum- Temmuz ayının sonuna kadar
tekrar söylüyorum Temmuz ayının sonuna kadar, biz, 2/B arazilerini
belediyelere yazdık, TOKİlere yazdık. Belediye ve
TOKİler, imar planına bakacak, bu alanlara bakacak, hoşuna
gidenleri
Maddede var, Kanunda var, itiraz etmiştik. Orada alacak veya
yandaşlarına vermesi gerekiyorsa o kısımları o 2/B
satışının içinden çıkaracak, geri kalanlara müsaade
edecek. Yani ağustosa kadar nisanda çıkan bu Yasaya rağmen-
dilekçelere cevap verilmedi.
Sonra ne yapıldı arkadaşlar? Bu dilekçelere cevap
verilmedi, belediyelere yazıldı, rayiç bedeller şöyle ifade
edildi ama bu da anlatılmadı. Bununla ilgili, Bursa milletvekilleri
de burada, ilgililere açıp sorabilirler. Rayiç bedelleri size anlatmak
veya söylemek durumunda değiliz. Ne yapacaksınız? Dilekçe
vereceksiniz, 2 bin lira veya bin lirayı yatıracaksınız,
biz ondan sonra size belli bir süre sonra cevap vereceğiz. Yani bu defa
çiftçi geliyor, 2/Bli arazisi olan, yıllarca olan vatandaş Ben
nasıl hareket etmeliyim. Siz benim yerime koyun. Ben 2 bin lirayı
vereceğim, yarın benim alamayacağım bir fiyat, bir rayiç
bedel çıkarsa ben ne yaparım? ifadesini
kullanmışlardı ve bu bakımdan oldukça
sıkıntılı bir durum vardı.
Sonra ne oldu arkadaşlar? Sayın Bakan, bu konunun hiç
uzatılmayacağını ifade ediyordu ama gelin görün ki bu kadar
Maliye Bakanlığının ifadelerine rağmen tekrar bu Yasa
üç ay uzatıldı. Peki, bu üç ay içerisinde gerekenler yapılacak
mı? Hayır. Çünkü ortada Rayiç bedellerin açıklanması diye
bir durum söz konusu değil, şeffaf bir durum söz konusu değil.
Bu bakımdan, vatandaşlarımız bekleme durumunda. Peki, o
zaman, Sayın Maliye Bakanlığı defterdarlarına talimat
verin, eğer 2/Bdeki vatandaşlar size gelmekten çekiniyorsa, siz
evraklarınızı alın lütfen köylere gidin. Evet, o köylere de
gittiler ama bugün Bursada yüzde 40 dolayında müracaat var ama bu bir
görüşme olarak değil, sadece dilekçe olarak verildiğini ifade
etmek istiyorum. Ancak, bu Hükûmetin bundan da şöyle bir avantajı
olduğunu ifade etmek istiyorum çünkü zannediyorum ki -dilerim
gerçekleşmez- büyükşehir belediye yasası gerçekleştiği
zaman buradaki köylerin hepsi mahalle olacak. Arkadaşlar, mahalle olunca
da bugün bin lira olan müracaat 2 bin liraya çıkacak. Zannediyorum ki,
Hükûmetin de en fazla üzerinde durduğu konu budur. Çünkü nedir? AKP
Hükûmetinin ormanla, orman işçileriyle, tarımla ilgili
düşünceleri herkes tarafından bilinmektedir.
Bu bakımdan, bu genel görüşmenin yapılması
gerçekten, orman köylüleri için, sıkıntıda olan köylerimizin
önünü açması için önemlidir. Bu bakımdan lehte olarak
konuştuğumu ifade ediyor, hepinizi saygı ve sevgiyle
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Ali
Ercoşkun, Bolu Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ ERCOŞKUN (Bolu) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
6292 sayılı, kısaca kamuoyu tarafından 2/B
Yasası olarak bilinen Kanun ile ilgili, MHP Grubu tarafından verilen
bu Kanunla ilgili sıkıntıların gündeme
alınmasına dair grup önerisi aleyhine söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bildiğiniz gibi Türkiye'nin yüzde 27si ormanlarla
kaplı -biraz önceki konuşmacıların söylediği gibi-
fakat milletvekili olma onurunu, gururunu yaşadığım
Bolumuzun yüzde 63ü ormanlarla kaplı ve Boludaki 492 tane köyümüzün çok büyük bir kısmı, bu ormanlarla, bugüne kadar bu
ormanların gelmesi noktasında çok ciddi bir vefa, cefa çekmiş
köylüler ve bu köylülerin bugüne kadar yaşadığı çok büyük
bir sorundu bu 2/B olarak adlandırılan sıkıntı. Yani
orman vasfını kaybetmiş arazilerin mülkiyet
sıkıntılarının çözülmesi hepimizin, bütün partililerin
ortaklaşa irade ortaya koyduğu bir sıkıntıydı ve
çıkartılan bu yasayla birlikte bu sıkıntının
ortadan kalkması noktasında çok ciddi bir adım atıldı
ama sonuçta ortada Türkiye'nin tamamını ilgilendiren ciddi bir mesele
var ve bu meselenin uygulanmasıyla alakalı da bazı
sıkıntıları bizler de yapmış olduğumuz
ziyaretler esnasında çok net bir
şekilde gördük.
Özellikle bu sıkıntıların başında fiyat
tutarsızlığı geliyor bazı yerlerde. Başvuru
tarihi noktasında sıkıntılar vardı çünkü
başvurunun yapılmasıyla ilgili bir bedel
yatırılması gerekiyor idi ki bazı yerlerde bu bedel
belirlenecek fiyatın, belirlenmeyen şu ana kadar ama tahminen
belirlenecek fiyatın da üstünde bir bedeldi. Dolayısıyla,
bununla alakalı sıkıntıları bizler de özellikle yaz
aylarında köy ziyaretlerimizde net bir şekilde gördük. Fakat geçtiğimiz
günlerde Maliye Bakanlığımızın
yayınlamış olduğu bir tebliğ var hepinizin
bildiği gibi. Belki de bu tebliğden haberdar olunmadan bu gündeme
alınma önerisi getirilmiş olabilir MHP tarafından, malumunuz
olduğu üzere. Çünkü Maliye Bakanlığının yayınlamış
olduğu tebliğde başvuru bedelinin
başvuru süresinin sonuna kadar yatırılması
şartıyla, bedel alınmadan başvuru yapılabiliyor yani
30 Ekimde sona eren ama üç aylığına uzatılan bir süre var
hepinizin bildiği gibi. Bu süre sonuna kadar herhangi bir başvuru
bedeli yapılmadan, köylümüz, 2/Bden yararlanmak isteyen her insan başvurusunu yapabiliyor. Bu ne
demek? Bu üç ayın sonuna kadar fiyatlar da belirleneceği için
eğer bu fiyatın altındaysa zaten üst rakam ödemeye gerek
kalmadan üstündeyse bu rakam mahsup edileceği için hiçbir başvuru
bedeli olmadan vatandaşımız bu işlemi
gerçekleştirebiliyor demek. Bu tebliği Maliye
Bakanlığının hazırlama sebebi sahadan alınan bu
sıkıntıların bire bir ortadan kalkmasıyla
alakalıydı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Boluda kaç başvuru oldu, Boluda?
ALİ ERCOŞKUN (Devamla) - Çünkü burada para kazanmaya yönelik,
günü kurtarmaya yönelik bir çalışmayı değil bir
sıkıntıyı, çok uzun süreden beri gündemde olan bir
sıkıntıyı ortadan kaldırmaya yönelik bir yasa
çalışmasıydı bu. Bu tebliğle beraber özelikle bu
konunun çözüme kavuşması, Bolu olarak Boludaki birçok köylüden
aldığımız bu sıkıntıların giderilmesi
bizleri sahada oldukça rahatlatmış durumda.
Fiyat tutarsızlığıyla alakalı ise
bildiğiniz gibi belirlenen fiyatlara itiraz etmek mümkün.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Fiyatları açıklamadılar
ki! Fiyatları açıklamadılar daha fiyatları!
ALİ ERCOŞKUN (Devamla) - İtiraz neticesinde
tutarsızlıkları belirterek farklı yani bir yandaki ilçe ile
mevcut ilçe arasındaki fiyat farklılığını
belirterek yeniden tespit ettirmek mümkün.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Boluda kaç tane mağdur insan var?
ALİ ERCOŞKUN (Devamla) - Bununla ilgili mekanizmayı da
bizler Boluda çalıştırdık, sizler de çok rahat
çalıştırabilirsiniz.
Ben gündemimizin önemine binaen daha fazla vaktinizi almak istemiyorum.
Bildiğiniz gibi, bir an önce büyükşehir belediyesiyle alakalı
kanunla ilgili çalışmak durumundayız. Dolayısıyla, bu
sıkıntının büyük ölçüde çözüldüğünü tekrar ifade
ederek hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza
sunuyorum
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter
sayısı istiyorum.
BAŞKAN - Karar yeter sayısı istendi,
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar
yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati:16.04
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 16.13
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 17nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi, öneriyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
vardır, öneri kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
3.- İstanbul Milletvekili Sebahat
Tuncel ve 21 milletvekilinin, 19-24 Aralık 1978de gerçekleşen
Maraş katliamını kimlerin planladığının ve
hazırladığının, hedef olarak Alevilerin seçilmesinin
nedenlerinin, katliamda kaç Alevi yurttaşımızın zarar gördüğünün
ve göç etmek zorunda kaldığının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/396
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu'nun, 07.11.2012 Çarşamba günü (Bugün)
yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları
arasında oy birliği sağlanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurul'un onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Emin Ülker TARHAN
Ankara
CHP Grup Başkan Vekili
Öneri
Adana Milletvekili Ümit Özgümüş ve 30 Milletvekili tarafından,
17.04.2012 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına "Kalkınma ajanslarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi" amacıyla verilmiş olan Meclis Araştırma
Önergesinin (379 sıra nolu), Genel Kurul'un bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 07.11.2012 Çarşamba
günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisi lehinde söz isteyen
Ümit Özgümüş, Adana Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÜMİT ÖZGÜMÜŞ (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Kalkınma ajanslarıyla ilgili verdiğim önergeye geçmeden
önce araştırma önergesinden ve burada çıkarılan kanunlardan
bence çok daha önemli bir konuya değinmek istiyorum.
Perşembe gecesi burada bir sahtekârlık yapıldı.
Perşembe gecesi sayım yapılırken AKPden burada olmayan
milletvekilleri adına, olmayan milletvekillerinin adı yazılarak
sahte oy pusulasıyla bu Mecliste çoğunluk sağlanmaya
çalışıldı. Bu, üzerine yatılacak ve unutturulacak bir
olay değil. Buraya çıkan sayın milletvekilleri
konuşması sırasında Sayın Başkan ve yüce Meclisin
değerli üyeleri diyor. Burada oy pusulasında sahtekârlık
yapılan bir yerde yücelikten bahsedilemez. Onun için, bugün, gelişen
teknolojide, balistikte bu sahte imzaları, sahte isimleri kim yazdı,
onları ortaya çıkarmak on dakikalık iş. Bunlar ortaya
çıkıncaya kadar ve bir yaptırım yapılıncaya
kadar, Meclis Başkanlığı makamı ve
dolayısıyla Meclis şaibe altındadır. Bunun
peşinde olacağız. Öncelikle bunu söylemek istiyorum.
Ben, kalkınma ajanslarıyla ilgili araştırma önergesi
üzerine söz aldım.
Daha önceki yıllarda Türkiye ekonomisinin önemli sorunlarından
bir tanesini dile getiriyorduk ben o zaman sanayi odası
başkanıydım. Türkiyede yatırım yapacak olan yerli ve
yabancı sermayenin Türkiyede hangi konuda yatırım
yapacağını, önümüzdeki yıllarda Türkiye ekonomisinin hangi
konularda rekabetçi olacağı yönünde, Türkiyede, cevap verebilecek,
yerli ve yabancı yatırımcıya, girişimciye cevap
verebilecek bir tek kurum yok; Devlet Planlana Teşkilatı, valilikler,
üniversiteler, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği veya başka
kurumlar
Bu anlamda, kalkınma ajansları yasası taslağı
hazırlandığında gerçekten çok sevindik ama
taslağı ele geçirdiğimizde kalkınma ajansları
yasasının yanlış olduğunu ve çamura
batacağını söyledik. O zamanki Bakanımız Sayın
Abdüllatif Şenerdi, Odalar ve Borsalar Birliğine davet ettik.
Yasanın nerelerde yanlış olduğunu ve nerelerde çamura
batacağını kendisine izah ettik. Bizim eleştirilerimizi,
önerilerimizi kabul etti ve yanında bulunan bürokratlara Sayın
Başkan doğru söylüyor, yasayı bu şekilde düzeltin. dedi,
sevinerek gittik, ama yasa çıktığı zaman tek
noktasının, virgülünün değişmediğini ve bürokrasiden
gelen taslak şekliyle yasalaştığını gördük ve
bugün kalkınma ajansları ne yazık ki çamura batmış
durumda, kaynak israf eden bir yapı durumunda.
Kalkınma ajansları, ne yapacağını
bilmediği için, ne yazık ki mış gibi yapıyor,
yapmaması gereken işlere kaynak harcıyor.
Temel yanlışları ana başlıklar altında
söyleyeyim, zaman çok kısa.
Birincisi: Kalkınma ajanslarının görev tanımı
çok yanlış. Anonim şirketlerde İştigal konusu diye
bir madde vardı son Ticaret Kanununda, değiştirilmeden önce,
anonim şirketler sadece o konuda faaliyet gösterebilirdi. Daha sonra
ihtiyaç olur diye anonim şirketlerin ihtiyaç konusu şöyle
çıkardı: Döküm, makine, ticaret, zirai aletleler, otelcilik,
tarım ve benzeri işler. Kalkınma ajansları da aynı
şekilde, kalkınmayla ilgisi olmayan birçok konuda, devletin
diğer kurumlarının konusu olan bir çok konuda faaliyet
gösterecek şekilde çıktığı için yasa, bugün gerçekten
kendi işlevinden uzaklaştı. Belediyelerin yapacağı
işler, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünün yapacağı
işler, İl Özel İdaresinin, valiliklerin yapacağı
işler bu kanunun kapsamı içerisine alındı ve
yanlışlıklar o günden bugüne diz boyu devam ediyor. Gerçekten
kalkınmayla ilgili projeler üretemediği için, kalkınmayla ilgili
şeyler yapamadığı için
Bakın, birkaç tane ana
başlık söyleyeyim. En azından benim bir dönem yönetim kurulu
üyeliği yaptığım Çukurova Kalkınma Ajansıyla
ilgili bir iki örnek vereyim. Hibe para verdiği, hibe destek verdiği
projelerden bir tanesi; Ceyhanda belediyenin teknik şartnamesini
değiştirmesi gereken Depreme dayanıklı dükkân projesi,
Silifkede Bana bir nota öğret projesi köy kadınlarına nota
öğreteceğiz! Yine Dört mevsim yüzüyorum projesi yine aynı
şekilde Tarsusta, Tarsus Tenis İhtisas Derneğine Raket tutan
eller projesi.
Değerli arkadaşlar, insanlar açlıktan ölürken,
-Başbakanlığın önünde bugün birisi kendisini
yakmış- insanlar açlıktan, işsizlikten kendisini yakarken,
Adanada göçle gelen sorunları çözemezken, memleketteki tuzu kuru
insanlara, Tarsus Tenis İhtisas Derneğine kalkınma
ajansları para verip, bunu da kalkınma olarak faaliyet raporuna
koymaya çalışıyor.
İnsanlar tenis de oynasın, insanlar yüzsün de insanlar nota da
öğrensinler ama bırakın bunu başka kurumlar yapsın.
Bizim Gençlik ve Spor Bakanımız restorasyon işleriyle
uğraştığından, AKPli belediyelere araba satmaya
çalıştığından, herhâlde orada eksik görüp, bunu
kalkınma ajanslarıyla tenis ve yüzme öğreterek kapatmaya
çalışıyorlar.
Değerli arkadaşlar, bir örnek daha vereyim zaman çok dar.
Kayseri Organize Sanayi Bölgesinin, Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğünün
yazılımı için kalkınma ajansları hibe desteği
veriyor. Türkiyenin kaymak tabakası, holdinglerin bulunduğu bir
Organize Sanayi Bölgesi, yazılımı için para
ayıramıyor, kalkınma ajansları para veriyor.
Bir başka yanlışlığı daha var; o da kendin
pişir, kendin ye sistemi. Kalkınma ajanslarının yönetiminde
valilikler var, belediye başkanları var, sanayi ticaret odaları
var, il genel meclisi başkanları var.
Yine kalkınma ajansının bütçesinden bu kurumlara da
sürekli olarak hibe destek veriliyor. Adana Büyükşehir Belediyesi, kendi
bütçesinin dışında, Yönetim Kurulunda olduğu Çukurova
Kalkınma Ajansından 600 bin lira destek alıyor, sanayi
odaları da alıyor. Mersin Sanayi Odası, Mersin Belediyesi de
alıyor ya da o bünye içerisinde bulunan kamu kuruluşları
kalkınma ajanslarından hibe destekler alıp, kamunun yapması
gereken işleri yapıyorlar. Eğer gerçekten oradaki sağlık
müdürlüğüne, gençlik ve spor il müdürlüğüne para verilecekse, ne diye
bu kadar büyük organizasyon kuruldu kalkınma ajansları adına.
Yanlışlıklar üst üste gidiyor. Yönetim yapısında sıkıntılar
var. Yerel kalkınma modeli olan bir yapıda valiler yönetim kurulu
başkanları, büyükşehir belediye başkanları, yönetim
kurulu üyeleri, il genel meclisi başkanları, sanayi ve ticaret
odaları genel başkanları
Bakın, TR 90 bölgesi altı ili kapsıyor; Artvin, Rize,
Trabzon, Gümüşhane, Giresun, Ordu. Bir yönetim kurulu düşünün ki,
aynı yetkilere sahip 6 vali, 6 büyükşehir ya da belediye
başkanı, ticaret ve sanayi odası başkanı ve il genel
meclisi başkanı. Tabii, böyle bir yönetim yapısından da ne
yazık ki verimli kararlar çıkmıyor.
Genel sekreter ataması
Diyor ki Kanun: Yönetim Kurulu Genel
Sekreterini atar, ancak müsteşarın iznine ve onayına tabi. Yani
bir memlekette güvenliğini, yapısını, imarını,
her şeyini teslim ettiğiniz valiler, büyükşehir belediye başkanları,
il genel meclisi, sanayi ve ticaret odası başkanları bir genel
sekreteri atayamıyor, müsteşarlığın onayına
tabii. Bu da şu anlama gelir: Müsteşarlığın
istemediği kimseyi atayamazsınız, genel sekreterleri biz
tarikat, cemaat esasına göre buradan göndeririz onları atamak
zorundasınız. Nitekim bugünkü uygulama da bu.
Ne yapmalı? Kalkınma ajansları, bir defa, Ankaradan
gelen avantayı yanlış, verimsiz projelere dağıtmak
yerine, proje üreten mutfak hâline gelmeli. Yani kalkınma
ajansının tanımını bana yap derseniz eğer; ilgili
ve sorumlu olduğu ilin doğal kaynaklarını, teknoloji
kaynaklarını, beşeri kaynaklarını doğrudan
yatırıma yönlendirebilecek en kısa yoldan gitmeli. Bunun için
önce bir envanter yapmalı, ondan sonra o envanter üzerinden önümüzdeki
yıllarda hangi konularda rekabetçi olabileceğini
yatırımcıya, yerli veya yabancı yatırımcıya
önüne proje olarak koyabilecek bir yeni yapılanmaya gitmek zorunda. Bunun
yanında mutlak surette teşvik uygulamayla kalkınma
ajanslarının da aynı otoritenin altında, aynı
bakanlıkta, aynı dairede birleşmesi lazım. Şu anda davul
başkasının elinde, tokmak başkasının elinde. Yani
kalkınma ajansları, hangi konuda yatırım
yapılacağını mutfak çalışmasıyla ortaya
çıkarmalı ve teşvik onun üzerine verilmeli; bu iki kurumun da
birleştirilmesi gerekir.
Değerli arkadaşlar, kalkınma ajanslarında yolsuzluk
da var, kalkınma ajanslarında usulsüzlük de var. Biraz önce
Sayın Bakanımızı, Kalkınma Bakanımızı
gördüm ama şu anda burada yok -ben bu konuşma
yapacağımı kendisinin özel kalemine ilettim- onu da zaman
kalmadığı için önümüzdeki günlerde, olmadı bütçe
geldiği zaman Sayın Bakanın kendi imzasıyla, Cevdet
Yılmaz Kalkınma Bakanı imzasıyla nasıl suistimal
yapıldığını da burada sizlere anlatırım.
Kalkınma ajansları meselesine 2008den bu yana kadar 1,5
milyar Türk lirası para harcandı, getirisi yok denecek kadar az. Onun
için bu bir siyasi araştırma önergesi değil, sonuç olarak da
hepimizi ilgilendiren bir araştırma önergesi. Olumlu oy vermenizi
bekliyor ve saygılar sunuyorum.(CHP sıralarında alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Ercan Candan,
Zonguldak Milletvekili. (CHP sıralarında alkışlar)
ERCAN CANDAN (Zonguldak) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisince verilen, kalkınma
ajanslarıyla ilgili Meclis araştırma önergesi hakkında AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kalkınma ajansları, 5449 sayılı Kalkınma
Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında
Kanun çerçevesinde Bakanlar Kurulu kararıyla aşamalı
şekilde yirmi altı bölgede kurularak faaliyetlerini yürütmektedir.
Şimdi, bu kalkınma ajanslarının gerçekteki esas
amacı bölgesel gelişmişlik farklılıklarını
elimine etmek için, oradaki üniversite, sanayici ve diğer kamu
kuruluşlarının bir araya gelerek bu seviyeyi daha uniform hâle
getirmesi için kurulmuş bir ajanstır. Bunun esas gayesi, çeşitli
alanlarda farklılaşmış destek mekanizmaları
vasıtasıyla bölgelerin gelişmesine katkı sağlamayı
amaçlamaktadır bu.
Şimdi, tabii bu, 2006da çıkmasına rağmen kanun,
2008den beri faaliyet göstermektedir yani daha dört sene geçmiştir
arkadaşlar. Dört sene, bir araştırma ve geliştirme
faaliyeti için dört sene çok kısa bir süredir. Bir doktora
çalışması için bile yasal olarak verilen süre dört
yıldır. Yani herhangi bir inovasyon yapabilmeniz, bir
çalışma yapabilmeniz ve bu çalışmadan verim alabilmeniz
için sizin minimum zaten dört yıla ihtiyacınız var. Dört
yıldan sonra esas çıktıları görmeye başlıyorsunuz.
Onun için bunlar üzerinde konuşmak için çok çok erken, çok çok yeni bir
ajans bu ajans. Tabii ki, kuruluşta bazı ufak tefek hatalar
olmuştur.
Daha da enteresanı burada, bu kanun çıkarken Sayın
Kılıçdaroğlu da bu kanunda Plan Bütçede iken alt
komisyondaymış da ve onun da katkıları aynı zamanda bu
kanunda yer almaktadır, o da burada mevcuttur.
Tabii, ben kısaca birkaç tane örnek vermek istiyorum, çok fazla
vaktinizi almak istemiyorum bununla ilgili. Şimdi, hep negatif yönleri
konuşuldu, ben bir de pozitif yönünden bahsetmek istiyorum. Benim bölgem
Zonguldak, Zonguldakın Alaplı ilçesinde -küçük bir ilçedir bu ilçe-
burada küçük ve orta ölçekli bir KOBİ. Bunu, kalkınma ajansı
BAKKA, Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı, yaklaşık 400
bin liralık bir yardımda bulunmuş bu kuruluşa. Bu 400 bin
liraya karşılık arkadaşlar, bakın, Türkiyede ilk defa
8 inçlik boru profili imalatı yapılmıştır. Bunun
karşılığında yıllık 1,5 milyon avroluk
ihracatta bir artış meydana gelmiştir, istihdamda
artış meydana gelmiştir ve bu küçük firma şu anda 26 ülkeye
ihracat yapar durumdadır. Yani biz bardağın sadece boş
tarafına bakıyoruz, bir de dolu taraflarına bakmamız
gerekiyor.
Yine benim görev yaptığım daha önceki ilde, Bilecikte
-ben aynı zamanda oradaki BEBKAda üst kurul üyesiydim- Bozüyükteki bir
orta ölçekli firmaya verilen bir destekle -yaklaşık 323 bin destek
verilmiş, küçük bir destek ama- bunların yıllık
satış tutarında yüzde 31lik bir artış meydana
gelmiş, yüzde 20 kârlılık oranında bir artış
meydana gelmiş, yüzde 40 istihdam artışı meydana
gelmiş. Yani Anadoluda o kadar küçük firmalar var ki küçücük desteklerle
aslında büyük işler yapabilecek firmalar. Onun için bu kalkınma
ajansları gerçekten yerinde olan, olması gereken ajanslar ve
hakikaten görevlerini yapıyorlar mı? Evet, yapıyorlar ama tabii
ki eksiklikler var. Bunların da biz zamanla üstesinden geleceğiz.
Tabii ki bazı yanlışlıklar var, olabilir ama dediğim
gibi, arkadaşlar, dört yıllık süreçte bu çok çok düşük.
Bir de
arkadaşlarımızın söylediği bir şey daha var.
Diyor ki: 1,5 milyar liralık burada bir masraf yapılmış.
Devletin verdiği 1,203 yani 1 milyar 203 bin lira; özelin de verdiği,
yani diğer katkıların da verdiği 500 milyon lira.
Yaklaşık 1,7 milyar liralık bir harcama yapılmış
burada. Bunu Almanyayla kıyasladığınızda bu denizde
damla bile değil. Almanyanın eğitim ve öğretime
harcadığı, araştırmaya harcadığı 2013
yılı bütçesi yaklaşık 14 milyar avro. Yani 14 milyar avro
nerede, bizim şu anda konuştuğumuz 1,5 milyar lira yani 500
milyon avro nerede? Tabii ki vereceksiniz çünkü vermeden almak ancak Allaha
mahsus. Dolayısıyla, bir şeyler vereceksiniz, ihracatı artıracaksınız,
bunlar çok yerinde.
Ben sözü çok fazla uzatmak istemiyorum. Burada sonuç olarak şunu
söylemek istiyorum: Ajanslar kuruluş sürecini daha
tamamlamamıştır arkadaşlar. Kurumsallaşma sürecinde
mesafe alınmış ve derinleşme ve uzmanlaşma sürecine
geçilmiştir. Burada yaklaşık 900 kişi çalışıyor
ve bunun yarısından fazlası yüksek lisans ve doktoralı
insanlar yani bir tür beyin gücü var burada. Bunlar tabii ki zamanla oralara
bir tür yol göstereceklerdir o az gelişmiş bölgelere ihracatın
artışını zamanla görüyorsunuz, 140 milyar dolarlık
ihracatı biz boşuna yapmıyoruz. Buraların etkisi çok çok
fazla arkadaşlar.
Onun için ajanslar, analiz ve strateji çalışmalarıyla
bölgelerin üstünlüklerini ortaya çıkaracak, bu potansiyelleri
değerlendirecek ve 2003 hedefine ulaşması için elinden geleni bu
ajans yapacaktır. Ufak tefek hatalar vardır, bunlar düzeltilecektir
arkadaşlar.
Bu Kanun oldukça yeni fakat verimli bir kanundur. Bu noktadan CHPnin
grup önerisine katılmadığımı ve önergenin aleyhine oy
kullanacağımı bildirir, yüce Meclise ve milletime saygılarımı
sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Mehmet Günal,
Antalya Milletvekili.(MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkürler Sayın Başkan
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet
Halk Partisi grup önerisinin lehinde söz aldım.
Değerli arkadaşlarım, bu kalkınma ajansları
konusu önemli bölgesel kalkınma açısından ancak hakikaten ciddi
bir araştırma, inceleme yapılması gerekiyor. Bunu sadece
ben söylemiyorum Sayın Bakan demin buradaydı, gitmiş- daha yeni
İnternete düşen haberde Sayın Cumhurbaşkanımız
altı tane konuda araştırma, inceleme istemiş, maddelerden bir
tanesi kalkınma ajanslarıyla ilgili.
Bizler söylüyorduk, birazdan ayrıntılarına da
değineceğim ama demek ki bu konunun araştırılıp,
incelenmesi gerekiyor ki Sayın Cumhurbaşkanı da Devlet Denetleme
Kuruluna bu talimatı vermiş. Bizim buradan biraz utanç duymamız
lazım çünkü asıl denetlemesi gereken yer biziz, bütçeyi veren biziz,
o kurumları kuran biziz -biz derken, yani yasama, siz, hepimiz, Türkiye
Büyük Millet Meclisini kastediyorum- o denetimleri bizim yapmamız
gerekirken Cumhurbaşkanımız bu talimatı vermiş yani
herhâlde durup dururken de bir inceleyin dememiştir. Kendisine de
birtakım duyumlar gitmiştir.
Şimdi, burada, personelle ilgili de, diğer hususlarda da,
harcamalarla ilgili de birtakım, kafalarda soru işaretleri var. Dün,
Sayın Konya Milletvekilimiz Mustafa Kalaycı Bey -şimdi
Komisyonda, biz Plan Bütçe, biraz aşağı inip
çıkıyoruz, sağ olun. Sayenizde hepsini bütçe sürecine
sıkıştırdığınız için- aynı
şekilde buradaki personel giderlerinin yüzde kaçı olduğunu
soruyor. Neden soruyor biliyor musunuz? Çünkü kalkınma
ajanslarının kuruluşunda, 2006 tarihinde çıkardığınız
Kanunun 20nci maddesinin ikinci fıkrasında Yıllık
personel giderleri toplamının, gerçekleşen en son yıl bütçe
gelirlerinin yüzde 15ini aşamayacağı hüküm altına
alınmış.
Şimdi, bize de, aşırı harcama
yapıldığı ve bunların
aşıldığı, sürekli olarak kadrolaşma
yapıldığı, sınav sistemlerinin normalde Kalkınma
Bakanlığının denetiminde olmasına rağmen,
şimdi bakıyoruz oraya uygulanan sınav yöntemiyle
Kalkınma
ajanslarına personel alınırken uygulanan sınavla ilgili
-yapılıp yapılmadığı da tam olarak belli
değil- müracaatlar alınıyor, sınava niye
çağrılmadığını insanlar bilmiyor. Bir liste
açıklanıp da işte notunuz şudur, şunları
aldık falan da denilmiyor ve bu süreçte bu ajanslar dolduruluyor. Tabii,
böyle yaptığımız zaman beklenen amaçlara ulaşmak bu
çerçevede maalesef mümkün gözükmüyor değerli arkadaşlar.
Şimdi, Sayın Bakan daha iki gün önce bir televizyon
kanalına açıklama yapmış bu kalkınma
ajanslarını da içerecek şekilde, diyor ki: Hükûmetin özgün
kurumsal yapılarından bir tanesidir. AK PARTİ Hükûmetinin
kurduğu, geliştirdiği bir modeldir. Yani tabii ki, bizim
söylediğimiz böyle değildi ama, bunlar 57nci Hükûmet döneminde
-bizatihi arkadaşlarımız burada- benim de Müsteşar
Yardımcısı olduğum dönemde de tartışılan,
bölgesel kalkınmayı geliştirmek üzere, öncesinde de, 60larda
da, 70lerde de tartışılan şeyler, adı farklı
olabilir. Siz başından bölgeyi kaldırınca, kalkınma
ajansı olunca, size ait bir proje mi oluyor? Sayın Bakan olsa daha
farklı şeyler söyleyecektim ama, burada arkadaşlarımız
her zaman savunuyorlar, kendisi de kendisi de gelip Genel Kurulda yine bizlere
hitap edebilir. Evet, doğrudur, pozitif bir amaçla kurulmuş.
Bölgeler arası gelişmişlik farklarını
kaldıralım, oralara yatırım gitsin, bunların
koordinasyonunu da bunlar yapsın. diye kurmuşuz ama şu anda
maalesef amaca uygun gitmiyor. Bir, personel politikası yönünden gitmiyor;
iki, bugün sanki daha çok birtakım tartışmalara konu oluyor.
Artı, dün gece on ikiye kadar tartıştığımız,
biraz sonra da başlayacağımız büyükşehir belediye
yasasıyla, daha doğrusu bütünşehir belediye yasa
tasarısıyla beraber böyle bir federatif yapının
altyapısının oluşturulduğu endişesini bununla
birleştirince o zaman amacından saptırıldığını
düşünüyor vatandaşlarımız.
Hele hele bir haber duydum ki, eğer bu doğruysa -Sayın
Bakan veya iktidardan kim varsa, ilgili bakanlar veya grup başkan
vekilleri her zaman cevap veriyorlar.- burada (DAKA) Doğu Anadolu
Kalkınma Ajansının yetkilisinin kendi başına Kuzey
Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani ile görüştüğü
yolunda basında haber var. Böyle özerk bir kurum hâline mi geldi? Devletin
birimlerinden habersiz, Kalkınma Bakanlığından habersiz,
validen habersiz mi görüşüldü? Bu eğer doğruysa çok vahim bir
haberdir. Daha henüz bu altyapı oluşmadan siz zaten farklı bir
uygulamaya geçmişsiniz demektir değerli arkadaşlar.
Şimdi, burada, az önce Sayın Yılmazın
açıklamalarına değindim. Orada bir de kalkınma
ajanslarının yanı sıra, büyümeyle ilgili de, 2023 hedefiyle
ilgili de güzel şeyler söylemiş. Tabii, arada yanlışlar ve
eksikler var ama Herkesin 2023e sahip çıkması güzel bir
şey. diyor. Biz de öyle diyoruz,
Güzel bir şey. Sonradan da olsa, sahip çıkılsa, patenti olsa
da, olmasa da cumhuriyetimizin 100üncü yılında, kuruluşunun
100üncü yılında hepimizin bu vizyona sahip çıkması güzel.
Aynen, güzel söylemiş. Yani 2023 geçiyor bazı dokümanlarda elbette
ama yazmak başka bir şey, yapmak başka bir şey, doğru.
Şimdi, siz bunu Yazıp, yapalım. derken bir taraftan
cumhuriyetin 100üncü yılını hedeflerken, cumhuriyetin 100üncü
yılına gelmeden cumhuriyetin temelini dinamitleyecek kanunlar
çıkarırsanız, bu yapmak mı olur, yazmak mı olur, yoksa
bozmak mı olur, ben anlayamıyorum.
Açıkçası, burada, önceden yapılanlara da teşekkür
etmek gerekiyor çünkü birhakkın teslimi her zaman önemlidir. Dün de
söyledim, her sene Türkiyenin bütçesi de büyür, büyüklükleri de büyür
doğal olarak çünkü nominal olarak artar. Her gelen hükûmet de bir ileriye
götürmekle görevlidir zaten, yoksa yerimizde sayar dururuz. Önemli olan, onu yaparken
Ne kadarını yaptık? Hangi alanda yaptık, hangi alanda
yapamadık? Nerede yanlış yaptık? Nerede yolsuzluk,
usulsüzlük yaptık?, bunlar önemlidir. Yapmak zorundayız, hepimiz
yapmak zorundayız. Bizim de muhalefet olarak görevimiz burada eksiklikleri
söylemek, doğru yapılmasını sağlamak,
yapıcı, yol gösterici bir şekilde bu çalışmaların
yapılmasını sağlamaktır. Dolayısıyla,
şimdi burada, kul hakkı yiyerek, haksızlık ederek sonra da
dün Sayın Şandır burada galiba, Sayın Elitaş yok- bir
helalleşme hususu geçmişti hatırlarsanız.
Şimdi,
size küçük bir şey anlatmak istiyorum: Bir derviş nefisle mücadele
sürecinin sonuna gelince, tabii, her şeyden arınıyor sadece bir
ihrama girmesi, elbisesini değiştirmesi yetmiyor, gidiyor bir berbere
bütün saç, sakal ne varsa tıraş oluyor. Tam yarısındayken
bir bıçkın delikanlı geliyor Kalk oradan kabak, ben
tıraş olacağım. Diyor, affedersiniz. Bir daha gidiyor,
geliyor, her seferinde hakaret. Hiç ses çıkarmıyor dervişliğin
şanından, oturuyor, sırasını bekliyor. Adam
dışarı çıkıyor, daha birkaç metre gitmeden gelen bir
at arabasının ortasındaki şey saplanıyor ve vefat
ediyor. Berber sessizce dönüp bakıyor Derviş efendi, biraz fazla
olmadı mı?, o da diyor ki: Vallahi gücenmedim, hakkımı da
helal etmiştim ama o kabağın da bir sahibi var, zannediyorum o
gücendi. Yani kibir ve kul hakkı yemenin hakikaten Allahutaalanın
en çok önem verdiği ve bize Kul hakkıyla gelmeyin. dediği
konulardan bir tanesi. Onun için gelin, böyle zorlamalarla, dayatmalarla, birtakım
şeylerle 57nci Hükûmetin hakkını yediğinizi söyledim,
burada da bizim hakkımızı yiyorsunuz. (AK PARTİ
sıralarından Ne alakası var? sesi)
Şu anda
da yukarıda Plan ve Bütçe Komisyonu devam ediyor. Bu, hakkın ötesine
geçen bir şey aslında. Ben size kısa bir şey anlattım,
madem olmadı, bir tane daha okuyayım o zaman şimdi size. Yani
önemini herhâlde anlatamadım ki arkadaşlarımız Ne
alakası var? diyor. Değerli arkadaşlar, Kocadere köyünde, yine Çanakkale
Savaşı sırasında bir sargı yeri kuruluyor, birçok
yerden vatandaşlar, askerler koşuşturuyor. Bir tanesi son
sıkıntıda, nefesini vermek üzere; Ölme ihtimalim çok fazla, bir
pusula yazdım, hemen arkadaşıma ulaştırın.
diyor. O arada Ben Lapsekili İbrahim Onbaşıdan 1 mecit borç
almıştım, kendisini göremedim, eğer görürseniz söyleyin
hakkını helal etsin, ölebilirim ben. diyor. Arkasından, bir
süre sonra komutanının kucağında vefat ediyor. Tabii, o
arada hastalar, yaralılar gelmeye devam ediyor ve bir tanesi yine,
rahmetli oluyor -Allah rahmet eylesin- ve cebinden çıkan notu, pusulayı
açıyorlar, okuyorlar; aynen şöyle yazıyor: Ben Beybaş
köyünden Arkadaşım Halile 1 mecit borç vermiştim. Kendisi beni
göremedi. Biraz sonra taarruza kalkacağız, belki dönemem; söyleyin
arkadaşım bana hakkını helal etsin. Yani Ben
hakkımı helal ettim. diyor.
Böyle bir ortamda, o savaş ortamında dahi 1 mecidin
hesabını düşünen 2 arkadaşın acıklı
hikâyesini söyledim, ki kul hakkını zayi etmek, kul hakkına
riayet etmemek en büyük günahlardandır. Kendinize de bize de eziyet
etmeyin. (MHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Tülay
Kaynarca, İstanbul Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhine söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi, kalkınma
ajanslarıyla ilgili. Kalkınma ajanslarındaki görev
tanımını, yönetim yapısını ve diğer konu
başlıklarını içeren bir öneri getirildi. Zonguldak
Milletvekilimiz Sayın Candanın açıklamaları var. Ben bu
konuda tekrara girmeyeceğim ancak bir şeyin altını çizmek
istiyorum, Sayın Bakanımız da burada, kalkınma
ajanslarının bugüne kadar yaptığı
çalışmalarda çok ciddi kazanımlar var ve kalkınma
ajanslarında bu yıl (2012) Analiz Yılı olarak kabul
edildi. Bunun neden altını çizmek istedim,
ne demek analiz yılı? Hangi il neyle anılacak, bununla ilgili
çok ciddi adım demek. Yine ticari kimlik hazırlığıyla
ilgili önemli bir adım demek analiz yılı, yine altını
çiziyorum. Yani illerin 20 yıl içerisinde nasıl bir yatırım
politikası izleyeceğinin önemi demek. Bu Avrupa ülkelerinin her
birinde var yani siz önünüzü bugüne göre değil yıllar sonrasına
göre ayarlayabilirsiniz, bunu programlayabilirsiniz bu anlamda da kalkınma
ajanslarının çok değerli bir önemi var. Bütün illerin
yatırım haritasının çıkartılması, ulusal
düzeyde bölgesel stratejilerin de belirlenmesi demek kalkınma
ajanslarının varlığı.
Ancak Sayın
CHP Milletvekilimizin altını çizdiği konu
başlıkları da elbette çok önemli, dedi ki: Yapısal anlamda
değişiklikler yapılabilir, görev tanımıyla ilgili
bazı değişiklikler yapılabilir. Saygıdeğer
Bakanımız da burada, bununla ilgili elbette dikkate alacakları
olacaktır. Ben, bu konu başlığının
altını çizdikten sonra da ifade edeceğim ki, Büyükşehir
Belediyesi Yasa Tasarısı var, bugün için çok önemli, bu hafta
çıkarmayı öngördüğümüz bir yasa tasarısı. On üç tane
yeni büyükşehrimizin olması gündemde, mevcutlarla birlikte tam yirmi
dokuz büyükşehir ilimizi direkt ilgilendiren, onların
çalışmalarını ve programlarını direkt
ilgilendiren bir yasa tasarısı.
O anlamda
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde görüş bildirdiğimi
ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet
Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Başkanım, 58e göre bir küçük
açıklama yapmak istiyorum. Dünkü tutanakla ilgili bir yanlış
bilgi var da, müsaade ederseniz hemen ya yerimden ya da
BAŞKAN Buyurun yerinizden
VIII.-
AÇIKLAMALAR
1.- Antalya
Milletvekili Mehmet Günalın, isminin 6/11/2012 tarihli 16ncı
Birleşim Tutanağına yanlış geçtiğine ve
tutanağın düzeltilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, tabii Kul hakkı. dedim,
arkadaşların da hakkını yiyoruz çünkü dünkü tutanağa
baktım, arkadaşlardan şimdi istedim son şeyi. Bir yerde
Hüseyin Günal yazıyor, sonra Mehmet Günal sonra tekrar Hüseyin Günal
yazıyor. Şimdi Sayın Tanal hiç olmazsa Ahmet demişti.
diyorum, şimdi Hüseyin. Arkadaşlarımızı tabii on
ikiye kadar çalıştırırsak olacağı bu. Yani burada,
tabii, yarın açılır bu, farklı bir şekilde
değerlendirilebilir. Onun için, burada söz bana ait.
Aşağıda devam ediyor, bir Mehmet Günal var. Siz Mersine
gönderdiniz beni, Mersin Milletvekili yaptınız.
BAŞKAN Bugün Antalyaya getirdik efendim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Arkadaşlara da işte bu kadar çok
şey olunca herhâlde bir karışıklık olabiliyor.
Onların da hakkını yiyorsunuz. Demin soruyorlardı Kul
hakkı yiyor muyuz? diye.
Dolayısıyla, tutanaklarda düzeltilmesini, sonraki
arşivler açısından önemli gördüğüm için
Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Alınan karar gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor
ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri İle Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bir baksaydınız Başkanım,
bir baksaydınız Var mı? diye. Hiç bakmadan Yok. diye
geçiyorsunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) Bu Komisyon ne iş yapar efendim?
Bakanlar niye çalışmıyorlar?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Belki gelmişlerdir.
BAŞKAN 3üncü sırada yer alan, Finansal Kiralama, Faktoring
ve Finansman Şirketleri Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz
OKTAY VURAL (İzmir) Yine yok.
3.-
Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/601) (S.
Sayısı: 239)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Burada, Komisyon yukarıda
çalışıyor Sayın Başkanım. Plan ve Bütçe
çalışıyor.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.47
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.27
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 17nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
4üncü
sırada yer alan, Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve
22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret
Akovanın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmakın;
Tekirdağ Milletvekili Bülent Belenin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Malatya Milletvekili Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
4.-
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu
ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22
Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın;
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen'in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Malatya
Milletvekili Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ile İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289,
2/508, 2/681, 2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükümet? Yerinde.
Evet Sayın Vural
Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, dün bizim bu
uygulamayla ilgili, kürsünün yanına gelerek itirazlarımız
olmuştu bu raporla ilgili.
BAŞKAN Evet.
OKTAY VURAL (İzmir) Dolayısıyla, bu itirazlarla ilgili
olarak, bu raporla ilgili görüşlerimizin dikkate alınmasını
istiyoruz.
BAŞKAN Dün usul tartışması istediniz ancak ben söz
vermiştim Sayın Öndere.
OKTAY VURAL (İzmir) Dün tutumunuz hakkında efendim, söz
verme
BAŞKAN Bir saniye
Tartışma Siz mi önce usul tartışması istediniz
yoksa Sayın Öndere mi önce söz verildi? şeklinde gelişti.
Tutanaklara baktınız galiba? Bakmadıysanız ben
okuyayım:
Başkan- Bu nedenle, tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde
görüşülecek ve bölümde yer alan maddeler ayrı ayrı
oylanacaktır.
Mehmet Günal Bakın, yanlış yapıyorsunuz. (MHP
sıralarından kapaklara vurmalar, gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) Bu açık, usul
tartışmasıdır. Yanlış yapıyorsunuz. demek,
bir usulle ilgili hatanız olduğunu ortaya koyar.
BAŞKAN Başkan Tasarının tümü üzerinde
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Sırrı Süreyya
Önder, İstanbul Milletvekili. (MHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) Evet. Ama yanlış yapıyorsunuz,
usul
BAŞKAN Sayın Önder, kürsüye buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Bunlar aynı zamanda gelişti
Sayın Başkan. Biliyorsunuz ben orada itiraz ederken
BAŞKAN Bir saniye Sayın Vural.
Oktay Vural - Sayın
Başkan, usul hakkında söz istiyorum, aleyhinize söz istiyorum.
Tutumunuz hakkında söz istiyorum Sayın Başkan, söz istiyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Evet, aynı anda olmuş bunlar.
BAŞKAN Başkan Burada bir İç Tüzük var. Lütfen yani,
İç Tüzük hükümlerine göre hareket edilir.
Hayır efendim, usul önce görüşülür. dediniz.
Benim, Sayın Öndere söz verdiğim, burada önceden belli.
Şimdi Sayın Öndere sözünü verelim, sonra usul
tartışmasını yapalım.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, hayır çünkü orada aynı anda
oluyor, bunlar aynı anda
BAŞKAN Aynı anda olur mu Sayın Vural, tutanaklara
geçti.
Peki, neye itibar etmemiz gerekir? Ama o zaman şunu yapalım
yani.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, girmeden önce biz oradaydık. Tutanaklarda bir
sonra yazılması talebimizin sonra olduğu anlamına gelmez
ki. Aynı anda yazamazlar zaten.
BAŞKAN
Kürsü önünde oldu hepsi yani burada.
OKTAY VURAL
(İzmir) Aynı anda yazabilirler mi ya?
BAŞKAN -
Hepsi kürsünün önünde oldu diyorum, tutanaklara geçti.
OKTAY VURAL
(İzmir) Yan yana mı yazacaklar aynı anda?
BAŞKAN -
Bizim burada ifade ettiğimiz şekilde de tutanaklar tanzim ediliyor.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hayır, Sayın Başkan orada
BAŞKAN -
Ee neye itibar edeceğiz o zaman?
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, bakın, burada yanlış
yapıyorsunuz. Ben o anda neye itiraz ediyorum? Çay kahve içmeye gelmedik
oraya herhâlde.
BAŞKAN
Ama ben Usul tartışması açmayalım. demiyorum. Birinci
sırada söz verdiğimiz Sayın Önder veya birinci sıradaki
konuşmacı kimse konuşturalım ondan sonra usul
tartışması açacağım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, ben neden oraya geldim?
BAŞKAN -
Ama oraya bunun için gelmediniz Sayın Vural?
OKTAY VURAL
(İzmir) Bunun için geldik ya.
BAŞKAN
Hayır canım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Ne için geldik?
BAŞKAN -
Önce usul tartışması istemediniz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim?
BAŞKAN
Önce usul tartışması açayım. dedim, istemediniz.
OKTAY VURAL
(İzmir) O daha önceydi efendim. Buradakiyle ilgili yanlış
yapıyorsunuz, bununla ilgili tavrınız yanlıştır,
itirazlarımız var.
BAŞKAN
Peki, ne için usul tartışması istiyorsunuz şimdi Sayın
Vural?
OKTAY VURAL
(İzmir) Bizim bu konudaki itirazlarımızla ilgili.
BAŞKAN
Dün konuşuldu. Daha konuşulacak bir durum yok ki Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) İtiraz ettik sadece. Konuşulmadı.
BAŞKAN
Dün ne yaptık biz iki saat? Dün diyorum, iki saat burada ne yaptık bu
yasa tasarısı görüşülmeye başlayınca?
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, komisyon iradesinin nerede oluştuğu
bilinmeyen bir raporu nasıl görüşeceğiz? Onu diyorum.
BAŞKAN
Evet, dün burada konuştuk, tamam. Sayın Vural, doğrudur, Benim
komisyon raporunu geri gönderme yetkim yok. dedim, tekrar ediyorum,
yapabileceğim bir şey yok, sadece komisyon başkanı raporu
çekerse mesele değil ama görüştük içeride.
S. NEVZAT
KORKMAZ (Isparta) Komisyonun var, Hükûmetin var efendim. İç Tüzük
88inci madde, Komisyonun yetkisi var efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım, bakın.
BAŞKAN
Sayın Vural, bu konuşmalar, bu tartışmalar bitti. Ben
OKTAY VURAL
(İzmir) Usul tartışması açıyorum efendim. Komisyon
raporu hakkında usul tartışması açıyorum.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Aleyhinde.
OKTAY VURAL
(İzmir) Aleyhinde.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Lehinde.
BAŞKAN
Kim istiyor? Siz mi istiyorsunuz? Tamam, ikiniz de.
Lehte isteyen?
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Lehinde.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Lehte Sayın Başkan.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, efendim, komisyon raporu yanlış.
Bakın, şimdi, komisyonun birinci sayfasından
BAŞKAN
Sayın Genç, usul tartışması açıldı bu konuda.
Usul tartışması hakkında söz isteyenler konuşacak
yani.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, ben başka bir şey söylüyorum.
Bakın,
şimdi, raporun başında diyor ki: Hükûmetin teklifi, genel
gerekçe, madde gerekçeleri metin yok. Yani Hükûmetin metni burada
gösterilmemiş, ta ilerideki bir sayfada gösterilmiş.
BAŞKAN Evet sayın milletvekilleri, görüştüğümüz
tasarıyla ilgili çeşitli yönlerden İç Tüzüke
aykırılık iddialarının bulunduğu
anlaşılmaktadır.
Tümü üzerindeki konuşmalara başlamadan önce söz konusu
iddiaları dinleyip, buna göre bir usul tartışması
açacağım.
Tasarıyla ilgili iddiaları öncelikle dinleyeceğim.
Lehine isteyen Sayın Canikli, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, ben aleyhte söz
istiyorum.
BAŞKAN İki lehte, iki aleyhte yazıldı Sayın
Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben var mıyım?
BAŞKAN Yoksunuz efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) İyi, benim usul tartışmam
ayrı.
BAŞKAN Beş dakika süre veriyorum Sayın Canikli.
X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- 338 sıra sayılı Komisyon Raporunun İç Tüzüke ve
usulüne uygun düzenlenip düzenlenmediği hakkında
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, dünden beri bu konuyu
tartışıyoruz; hem Genel Kurulda sizlerle birlikte
tartışıyoruz hem de ayrıca biraz önce Sayın
Başkanın odasında da tartıştık. Esasında
söylenmedik hemen hemen hiçbir şey kalmadı, herkes bu konudaki
düşüncesini, kanaatini, ne varsa hepsini ortaya koydu.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ve hiçbirini dikkate almadınız.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Olay o kadar çok net ve
tartışmasız ki arkadaşlar, bakın, önce şunu
ortaya koyalım: Elimizde bir komisyon raporu var. Komisyon
çalışmalarını yapmış, tamamlamış, bu
raporu tanzim ederek Genel Kurula göndermiş.
KAMER GENÇ (Tunceli) Komisyon usulüne göre
çalışmamış. Raporu okudun mu sen?
Okumamışsın.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Şimdi, önce komisyon
raporu üzerinde Genel Kurulun ne yapacağını ne
yapmayacağını netleştirmemiz gerekir. Genel Kurul, bu
komisyon raporunu kabul eder, değiştirebilir ya da reddeder.
Tartışır kendi usulüne uygun, İç Tüzükte belirtilen usul
çerçevesinde tartışır, değerlendirir, kabul eder,
değiştirir ya da reddeder. Başka? Genel Kurulun bu rapor
üzerinde başka bir işlem tesis etmesi mümkün değil, hukuki
değil. Yani buradan yola çıkarak Efendim şu vardır, bu
sırada değildir, o sayfa arka sayfada olacaktı. gibi
gerekçelerle hiçbir şekilde bu raporun geriye gönderilmesi hususunda ne
Genel Kurulun ne de Genel Kuruldaki herhangi bir milletvekili
arkadaşımızın bir yetkisi bulunmamaktadır.
Ayrıca, bu noktada komisyon çalışmalarında usul olarak en
ufak bir eksiklik, yanlışlık söz konusu değildir. İki
tane konu var
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Nereden biliyorsun, nereden biliyorsun?
Allah Allah! Aç oku tutanakları, okuman yazman yok mu?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Şuradan biliyorum, ben size söyleyeyim,
şuradan biliyorum: Tutanaklara baktım, tutanakları inceledim.
Önce, komisyon iradesi ortaya çıkmış mı?
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Kardeşim, biz bu raporu sonra
gördük, sonra. Odamıza gönderdiler.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Yani şu raporda yer alan hususların bu
şekilde olması konusunda komisyon iradesi ortaya
çıkmış mı? Çıkmış.
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Oylar sahte, milletvekili sahte, rapor
sahte!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Neden? Çünkü komisyon tutanaklarına
baktığımızda Komisyon şöyle bir oylama
yapmış: Alt komisyon raporu ve değişikliklerini
oylarınıza sunuyorum: En sonunda, bütün bu görüşmelerden sonra.
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Tutanak olarak
var mı? Var. Tutanak olarak var mı? Var. Bu konuda herhangi bir problem
var mı? Yok. Çok net bir şekilde komisyon tutanaklarında,
çalışmalarında bunu görebiliyoruz. Dolayısıyla irade
ortaya çıkmış. Komisyon iradesi yeterli çoğunlukla ortaya
çıkmış.
MEHMET
ERDOĞAN (muğla) Yapılan çalışmayla Komisyon
tutanağı farklı kardeşim!
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Ya, o bizim irademiz değil, bu
Komisyonun iradesi değil.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Ayrıca, bu imzalar
Şu raporun
altında bu imzası bulunan arkadaşların imzası irade
beyanıdır.
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) O imzalar biz raporu görmeden atılmış
imzalardır.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) İmzadan daha önemli irade beyanı,
şekli olabilir mi? Olamaz. Dolayısıyla
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Doğruyu söyle.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Üslubunuzu düzeltin lütfen. Böyle bir
tartışma olmaz.
SİNAN
OĞAN (Iğdır) - Komisyon o rapora imza atmadı.
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Biz imza atmadık o rapora,
doğruyu söyle.
BAŞKAN
Sayın Türkoğlu, lütfen
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Ben ne söylediğimi biliyorum. Doğruyu
söylüyorum. Her şey çok açık, açın bakın tutanaklara.
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Hayır, yalan söylüyorsun! Sen orada yoktun ki
bir kere, orada biz vardık.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Olmam gerekmez. Komisyon tutanaklarını
aldım baktım. Bu kadar basit. Bundan daha kolay bir şey var
mı? Komisyon tutanaklarını aldık baktık, biraz önce de
okuduk.
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye)- Biz söylüyoruz doğruyu. Biz
Allahtan korkarız, başkasından değil. Doğruyu
söylüyoruz, sen de doğruyu söyle.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Biraz önce arkadaşlarınız da
okudu. Komisyon tutanaklarında bu iradenin çok net bir şekilde ortaya
çıktığı belirlendi, tespit edildi. Bundan yana problem yok.
Problem şu, daha doğrusu problem olarak ortaya konulan hususlardan bir
tanesi şu: Efendim, madde numaralarını redaksiyon çerçevesinde
Genel Kurulda değiştiremezsiniz. Ya da daha doğrusu Komisyon
redaksiyon çerçevesinde bu yetkiyi kullanamaz.
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Elli kere söyledik Komisyonda. Dedik
ki: Bunu düzgün yapalım.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Kullanır, yetkiyi almış.
Bakın, ben size daha önce çıkan aynı şekilde, aynı
yöntemle
12 madde olarak Komisyonda görüşülmüş, Genel Kurula 36
madde olarak gelmiş.
ENVER ERDEM
(Elazığ) Mantıklı mı ya?
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Eski yanlışlarını niye bize
örnek gösteriyorsun? Hiçbir şeyi doğru yapmayacak
mısınız siz?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Tarih, numarasını da veriyorum:
Sıra sayısı 253, Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale
Sözleşmeleri Kanununda yapılan değişiklikle ilgili bir
kanun.
Bakın,
redaksiyon yetkisi de alınan
Bire bir, aynı okuyorum size:
Tasarının tamamı komisyon başkanına verilen yetki
dâhilinde kanun yapım tekniği ve yazım kurallarına uygunluk
üzerinde değişiklik yapılan kanunların metnine uyum ve
ifade birliği ve bütünlüğü sağlanması amacıyla
redaksiyona tabi tutulmuştur.
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Metni kabul ettikten sonra!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Aynı, bire bir. Başkanlık
redaksiyon yetkisi alıyor. Redaksiyon yetkisi oylanıyor mu?
Oylanıyor. Kabul ediliyor mu? Ediliyor Komisyonda. Tıpkı daha
önce olduğu gibi. Öncekilerden zerre kadar hiçbir fark yok, her şey
aynı, her şey aynı.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Nasıl yani?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Ama olmaz ki, yani, burada hiçbir gerekçe ortaya
koymadan
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Nasıl gerekçe ortaya koymadan!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Ha gerekçe söyleniyor ama bunların hiçbir
tanesi geçerli değil çünkü bugüne kadar hiçbir itiraz olmamış
bunlara
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Ya,
bu görüşülmeye bugün başlandı.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla)
ilk defa şimdi geliyor bu konuda bir teamül
çerçevesinde uygulamaya konulan, herkesin kabul ettiği, hiçbir
itirazın olmadığı sistem sorgulanmaya
çalışılıyor.
SİNAN
OĞAN (Iğdır) İtirazı sokakta mı
yapacağız, Meclis burası!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Komisyonun iradesi budur, Komisyon iradesi
ortadadır, Komisyon üyeleri imzalarıyla bu iradelerini çok net bir
şekilde teyit etmişlerdir, ortaya koymuşlardır
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Yok böyle bir şey!
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) O irade bizim değil.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla)
hiçbir sorun yoktur, her şey hukukidir.
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) O senin hukukun!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Dolayısıyla, eleştirilecek
herhangi bir durum bulunmamaktadır, çalışmaların devam
etmesi gerekir.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aleyhte söz
isteyen Oktay Vural, İzmir Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu büyük
zehir yasasının millete hayırlı
olmadığını düşünüyoruz.
Uyarıyoruz,
uyarılarımızı yapıyoruz, vicdanlara sesleniyoruz,
milletimize sesleniyoruz: Ey milletim! Sizin oy verme hakkınızı
gasp ediyorlar, bölgesel yönetimlerin önünü açıyorlar, mücadelemiz onun
için, sizin için. Demokrasinin yeşil köklerini yok ediyorlar. O
bakımdan bugün yürütülen mücadele, millet adına mücadeledir.(MHP
sıralarından alkışlar) Üç saat, dört saat burada parmak
kaldırıyor diye milletin hakkının hukukunun yenmesine izin
vermeyiz. Onun için herkes tahammül edecek.
İSMAİL
AYDIN (Bursa) Önce milletten izin alın!
OKTAY VURAL
(İzmir) Beyefendiler parmaklarını kaldırmak zahmetinden
dolayı Meclisin çalışmasını istemiyorlarsa başka
yere gitsinler. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
S.NEVZAT
KORKMAZ (Isparta) Dinle!
OKTAY VURAL (İzmir)
Değerli milletvekilleri, bir komisyon raporu, komisyonda yapılan
görüşmeleri ifade eden rapordur. Bakın, Komisyon
tutanağında aynen şunu söylüyor: Değerli
arkadaşlarım, alt komisyon raporunun maddeleri üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi alt komisyon rapor ve metninin
ekli listelerle birlikte tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Bu irade nerede var burada? Bu irade yok burada.
Dolayısıyla
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Komisyon tutanaklarında
var, irade ortaya çıkmış, siz de söylüyorsunuz.
OKTAY VURAL (Devamla) Burada tutanakları görüşmüyoruz
Nurettin Bey, raporu görüşüyoruz.
Bakın, komisyon raporları, madde 42 diyor ki: Raporda konu
hakkında komisyonun düşünceleri ile komisyonca yapılan
değişikliklerin gerekçeleri ve karara bağladıkları
işler için bir rapor düzenlenir. Karara bağlanan iş alt
komisyon raporudur. Siz, karara bağlanmamış bir işi, âdeta,
bağlanmış iş olarak gösteriyorsunuz. Sorun burada. Ben
istiyorum, diyorum ki: Karara bağladığın iş nedir?
Bunu istiyorum, başka bir şey istemiyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bu rapor, raporun kendisi!
OKTAY VURAL (Devamla) Rapor, alt komisyon metnini karara
bağlıyor, redaksiyon yetkisini karara bağlamıyor.
Redaksiyon yetkisi bir düzenleme yetkisidir. Düzenleme yetkisini bir karar
olarak sunmak doğru değil. Dolayısıyla bu bakımdan,
42nci maddeye göre verilmiş, Komisyonlar, karara
bağladıkları işler için birer rapor düzenler. hükmüne
aykırıdır çünkü karara bağlayan işi burada, raporda
yazmamışsınız.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Redaksiyon yetkisi
alınmış.
OKTAY VURAL (Devamla) - Bakın, daha vahim şeyler var. Bunu da,
daha sonra yine usulle ilgili tartışmalar olacak tabii, burada ifade
edeyim. Bakın, diyorsunuz ki: Fıkralar hâlinde düzenlenmiş
hususların, Genel Kurulda maddelerin görüşülme usulüne uygun olarak
ayrı madde olarak düzenlenmesi. Peki, raporda ne diyorsunuz? Raporda
diyorsunuz ki: Ondördüncü, onbeşinci, onyedinci, onsekizinci, ondokuzuncu
fıkraları 12nci madde olarak
Hani? Her birini ayrı ayrı
madde olarak düzenliyorsunuz. Kendiniz yapıyorsunuz, kendiniz biçiyorsunuz,
Komisyona Böyle karar verdi. diye yazdırıyorsunuz. Bu Komisyon
raporu görüşülemez çünkü karara bağlanan bir iş
yazılmamış. İşin özü bu. Komisyon raporu yok, irade
yok. İradenin nerede tecelli ettiği yoktur. Dolayısıyla bu
rapor, bu yönüyle
bakıldığı zaman, 42nci madde itibarıyla karara
bağlanmış işi ifade etmiyor. Bu bakımdan, Sayın
Başkan da söyledi, Yetkim olsa geri gönderirim. dedi. Elimizi
vicdanımıza koyalım, bizim mücadelemiz
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) O anlamda söylemedi.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Hangi anlamda söyledi?
OKTAY VURAL (Devamla) - Bu olmasaydı itiraz edeceğim ne
olacaktı değerli milletvikilleri? Olmayacaktı.
İsteğimiz nedir? Diyoruz ki: Alt komisyon metni 6+2 olarak
oylandı, kabul edildi, Başkanlığa verilen redaksiyon
gereğince bu rapor şu şekilde düzenlenerek Genel Kurula
yollandı. Bu kadar. Bu irade, karara bağlanan işin ne
olduğunu ben görmek istiyorum, tutanaklarda biz burada tutanakları
görmüyoruz, okumuyoruz, raporu görüşüyoruz. Raporu görüşüyoruz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) İrade var mı yok
mu? Onu söyleyin.
OKTAY VURAL (Devamla) - Ben irade yok demiyorum ki.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Tamam, mesele yok o zaman.
OKTAY VURAL (Devamla) - Karara bağladıkları işler
için
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Komisyon iradesi buraya
geldi.
OKTAY VURAL (Devamla) - Hayır. Karara bağladıkları
işler için rapor düzenler. Karara bağladığınız
işle ilgili bir rapor yoktur.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ne güzel, siz de söylediniz,
irade var.
OKTAY VURAL (Devamla) - Bu bakımdan, Sayın Başkan, bu
rapor yok, karar yok. Kararın ne olduğu belli değil.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Komisyon tutanaklarında
hepsi var.
OKTAY VURAL (Devamla) - Bu bakımdan, işi düzgün yapın. Ne
olacak? Dün akşam alsaydınız, bugün bu redaksiyonu
yapsaydınız ne olurdu?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Milletvekillerine komisyon
tutanaklarını mı dağıttınız Nurettin Bey?
OKTAY VURAL (Devamla) - Ne olurdu yani? Hiç olmazsa milletvekillerinin
yaptığı işe saygı duyun ya!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Milletvekilleri komisyon
tutanaklarını mı gördü?
OKTAY VURAL (Devamla) - Meclis Genel Kurulunu bu şekilde neden bir
dayatmayla karşı karşıya bırakıyorsunuz?
Yazık! Yazık!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Yapmayın Allah
aşkına! İrade var. diyorsunuz siz.
OKTAY VURAL (Devamla) - Usulsüzlükler kabul edilemez,
haksızlıklar kabul edilemez .
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) İrade varsa,
bitmiştir olay. İrade var.
OKTAY VURAL (Devamla) - Bir usulsüzlük varsa bunu düzeltirsiniz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Vural.
OKTAY VURAL (Devamla) Bu konuda talebimiz şudur, çok açık,
net: 88inci maddeye göre Komisyon Başkanı bu raporu istesin
BAŞKAN Sayın Vural, lütfen
OKTAY VURAL (Devamla) -
düzeltme yapılsın, sonra bu
şekilde bu rapor üzerinde görüşmeleri devam ettirelim. Arzumuz,
isteğimiz budur. Olmayan, karara bağlanmamış bir raporu
görüşmek suretiyle de siz gerçekten usulsüzlük yapıyorsunuz. Bu
usulsüzlüğün Meclis Genel Kurulu tarafından reddedilmesi
gerektiğini istirham ediyorum.
Hepinize saygılarımı arz ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Lehte söz isteyen,
Ahmet Aydın, Adıyaman Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Tabii, aslında bu usul tartışmaları aynı konuya
ilişkin olarak dün akşam da yapıldı ve dün akşam
saatlerinde de Meclis Başkanlık Divanı kararını
açıkladı. Aslında belki usulsüz olan bu usul
tartışmasının bugün tekrardan aynı şekilde
karşımıza gelmesi. Şimdi, değerli arkadaşlar
ALİM IŞIK (Kütahya) Size mi soracağız Ahmet Bey?
Size mi soralım? Siz söyleyin de biz o zaman götürelim.
AHMET AYDIN (Devamla) Bize sormayacaksınız, şu İç
Tüzüke göre soracaksınız. İç Tüzük diyorsunuz ya, İç
Tüzüke göre soracaksınız.
OKTAY VURAL (İzmir) Ne diyor İç Tüzükte?
ALİM IŞIK (Kütahya) İç Tüzüke sen soracaksın.
İç Tüzüke uygun götüremediğin her şey burada
Sen Komisyonun
kararını almamışsın getirmişsin buraya raporu.
AHMET AYDIN (Devamla) Bakın, değerli arkadaşlar,
şimdi bugüne kadar yapılan tüm uygulamaların aynısı,
İç Tüzükün emrettiği şekilde. İç Tüzükün 42nci maddesi
şunu söylüyor.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Bugüne kadar hep Komisyon
üyelerini mi aldattınız siz? Komisyon üyelerinden farklı rapor
mu gönderdiniz? Hep sahte işleriniz.
AHMET AYDIN (Devamla) - Biz Komisyon üyelerini aldatmadık ama siz
hem Genel Kurulu yanıltmaya çalışıyorsunuz hem de
halkı aldatmaya çalışıyorsunuz. Burada da gerçek nedenini
açıkladınız. Bizim tartıştığımız
konu aslında bu usul tartışması değil de Biz ne
yaparız da bu kanunu uzağa atabiliriz, ötekileştirebiliriz, bu
kanunu nasıl yaparız da çıkartmayız?
OKTAY VURAL (İzmir) Ya, Meclis Başkanı bile Geri
gönderirim yetkim olsa.. dedi be! Saygın varsa onu yönetene bu lafı
konuşmazsın. Hadi Nurettin konuşsun bakayım içeride
konuştuklarımızı.
AHMET AYDIN (Devamla) Kendiniz de ifade ettiniz Biz bu kanunu size
çıkarttırmayız. diyorsunuz. Değerli arkadaşlar,
bakın burası milletin Meclisi, bu kürsü milletin kürsüsü ve burada
İç Tüzük bize neyi emrediyorsa, Meclis teamülleri neyi emrediyorsa,
yapılması gereken neyse o hukuk dairesi içerisinde
yapılacaktır. Kimsenin dayatmaya hakkı da yoktur, haddi de
değildir. Dolayısıyla biz üzerimize düşeni yapıyoruz,
yapmaya da çalışacağız.
OKTAY VURAL (İzmir) Ben, İç Tüzükten kaynaklanan
hakkımı kullanıyorum, senin parmağına göre değil!
AHMET AYDIN (Devamla) Bakın, İç Tüzükün 42nci maddesi
komisyon raporlarını düzenliyor. Orada ne diyor: Raporda konu
hakkında komisyonun düşünceler ile komisyonca yapılan
değişikliklerin gerekçeleri yer alır. Raporlar konu
hakkındaki son oylamaya katılan komisyon üyelerince imzalanır.
Burada olduğu gibi.
KAMER GENÇ (Tunceli) 35inci maddeyi oku Ahmet!
AHMET AYDIN (Devamla) - Devamında ne diyor? Komisyon raporun
tümüne veya belli kısımlarına çekimser veya muhalif kalan
komisyon üyeleri rapora çekimserlik veya aykırılık
görüşlerini eklemek hakkına sahiptirler. Bu üyeler -bu çok önemli
arkadaşlar- raporda tasarı veya teklifin hangi maddesine
aykırı olduklarını yazmak zorundadırlar. Şimdi,
bakıyoruz raporda muhalefet partileri muhalefet şerhlerini
vermişler mi? Evet, vermişler değerli arkadaşlar.
Şimdi, muhalefet şerhlerinde ne diyor? MHPnin muhalefet şerhi
İçişleri Komisyonu tarafından ele alınmış ve
komisyon görüşmeleri tamamlanmıştır. diyor. Bu muhalefet şerhinde
bu husus asla yok.
CHPnin muhalefet şerhine baktığımızda, yine, aynı
şekilde, CHPnin muhalefet şerhinde de şu diyor: Komisyon
çalışmaları sırasında, Cumhuriyet Halk Partili
komisyon üyelerince verilen 100den fazla önergenin tamamı
reddedilmiş, Komisyon çalışmaları, Tasarının
iktidar partisi milletvekillerince kabul edilmesiyle
tamamlanmıştır.
Evet, Komisyon çalışmaları tamamlanmıştır.
Komisyon Raporunda da çok açık bir şekilde Tasarının tümü
komisyon üyelerimizin oy çokluğuyla kabul edilmiştir. diyor. Çok net
bir şekilde ve redaksiyon yetkisine dayalı olarak maddeleri
sıralıyor.
Şimdi, gelelim geçmişten bugüne kadarki uygulamalara. Az önce
Nurettin Bey bir tanesini söyledi, ama açıp bakın, 233 sıra
sayılı Kanun Tasarısı. Bunun raporunda da aynı
şekilde redaksiyon yetkisine dayalı olarak madde
sıralamaları yer değiştirmiş, madde sayısı
artmış.
Yine, aynı şekilde sıra sayısı 200, komisyon
raporunu açıp bakın, aynı husus redaksiyon yetkisine dayalı
olarak yapılmış.
Sıra sayısı 239, aynı şekilde redaksiyon
yetkisine dayalı olarak madde sayısında artma olmuş, madde
sıralamaları yer değiştirmiş.
Yine, aynı şekilde, değerli arkadaşlar -bu da 2008
tarihinde- 5812 sayılı Kanun -bu çıktı, yürürlüğe
girdi- 12 maddeden 36 maddeye çıkmış. Yine, aynı
şekilde redaksiyon yetkisiyle, 12 madde olan tasarıyı 36 maddeye
redaksiyon yetkisini alarak çıkartmış.
Peki, bunun neresinde usulsüzlük var? Bunun neresinde
haksızlık var?
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Her yeri usulsüz! Sen bana
İç Tüzükü anlatma, yaşadığımı biliyor musun sen?
AHMET AYDIN (Devamla) Asıl haksızlık, asıl
usulsüzlük sizin boş yere Meclis kürsüsünü işgal etmeniz
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sen de doğruyu söyle,
doğruyu! Çarpılırsın, yamuk yumuk gezersin sonra!
AHMET AYDIN (Devamla)
boş yere, boş gerekçelerle, akıl
almaz gerekçelerle Meclise zaman kaybettirmeniz, dolayısıyla millete
zaman kaybettirmeniz. Dünden beri aynı konu defalarca
tartışılıyor. Burada en ufak bir hukuksuzluk, en ufak bir
İç Tüzük ihlali yok, olduğu gibi, hepsini ifade ettik.
SADİR DURMAZ (Yozgat) Aceleniz mi var?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Yarına yetişecek mi?
SADİR DURMAZ (Yozgat) İşin doğrusunu yapalım.
AHMET AYDIN (Devamla) İç Tüzükümüzün 42nci maddesi çok
açık. Buradaki komisyon raporları oylanmış,
oylandığı çok açık, muhalefet şerhleri bunu söylüyor
ve komisyon raporlarını düzenleyen 42nci madde de Muhalefet
şerhlerini çok açık ve hepsini madde madde sıralaması
lazım muhalefetlerin. diyor.
Muhalefet şerhlerinin hiçbirinde de bu husus asla
işlenmemiş, hiçbir şekilde işlenmemiş.
Zaten gerçekte de burada nedeninizi açıkladınız. Biz bu
kanunu nasıl geciktirebiliriz, hesabınız o, ama Genel Kurul buna
uymayacak, Genel Kurulun sağduyusuna güveniyoruz, Meclisimizin,
milletimizin sağduyusuna güveniyoruz, milletimizin takdirine bırakıyoruz,
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Evet, lehte söz isteyen
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sayın Başkan, özür dilerim. Biz burada ilk
başta lehte söz istemiştik ama tutanakları incelediğimizde
bizim adımız orada geçmiyor. Yani, bu anlamda mümkünse
Arkadaşlarımız burada söz isteyenleri, tutanakları
tutuyorlar ve bu ortaya çıkacak.
BAŞKAN
Hayır, usul tartışması bitsin söz vereceğim yerinizden
Sayın Tanal, oturun yerinize.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Nasıl efendim?
BAŞKAN
Usul tartışması bitsin, şimdi, Sayın
Şandıra söz vereceğim sonra yerinizden size söz vereceğim.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Yerimden değil efendim, usulle ilgili ben
BAŞKAN
Ama ne yapayım, kaç kişiyiz?
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Burada tutanaklar var yani hukukta Söz uçar, yazı
kalır. denilen bir ilke var. Bu arkadaşlarımız tutanak
tutuyorlar yani asıl olan arkadaşlarımızın
tutanakları.
BAŞKAN
Sayın Tanal, burada Dört kişiye verilir. diyor, iki lehte, iki
aleyhte. Ben, sizin isteğiniz için yerinizden söz vereceğim size ve
Sayın Gençe. Ne yapalım yani? Arka arkaya usul
tartışması mı açmak durumundayız?
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Efendim, eşit koşullarda yararlanmak istiyorum.
Arkadaşlarımız nasıl kürsüde konuşuyorlarsa aynı
koşullardan ben de yararlanmak istiyorum.
BAŞKAN
Şandır konuşacak, söz vereceğim.
Evet, aleyhte
söz isteyen Mehmet Şandır Mersin Milletvekili.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Yani, milletvekilleri arasında biri kürsüde biri orada,
olmaz ki bu.
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın Başkan, bir şey
söylüyorum. Söylediğim şey şu: Biraz evvel konuşan hatip
dedi ki: Muhalefet şerhini yazan MHPli arkadaşlar maddeler üzerine
yazmışlardır. Hâlbuki biz öyle bir şey yapmadık.
Doğruyu söylemedi, bunun düzeltilmesi lazım, talebim bu.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Doğru değil, dolayısıyla sataşmadan
dolayı söz istiyoruz.
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika söz veriyorum, tutanaklara geçti yani şimdi. (MHP
sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
2.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun,
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının MHP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın Başkan, Türk milletine
ait olan saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL
(İzmir) Ne oldu, ne var? Türk milletinin egemenliğini temsil
etmiyor musunuz? Buna itiraz eden kimse, kalksın ayağa!
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) Kendisini Türk milletinin ferdi
sayanların gocunmasına hiç gerek yok. İçinizdeki
arkadaşların çoğunu tanıyorum, hepsi de aslan gibi Türk
milletinin bir ferdi ama Türk Milletinin ferdi olmayanlar var, lafım
onlara.
Şimdi bu
tasarı geldiğinde, önümüze konulduğunda şunu gördük:
Anayasaya aykırı hükümler var, İç Tüzüke aykırı
hükümler var, kanun yapma mevzuatına aykırı, kanun yapma usul ve
tekniğine aykırı düzenlemeler var. Bunların düzeltmek için
iyi niyetle hem alt komisyonda hem de esas komisyonda -kendisi burada
şahittir- komisyon başkanı ve alt komisyon başkanına
yalvardık âdeta. Dedik ki: Bu doğru bir şey değil, bunu
düzeltelim. Israrla bu talebimiz reddedildi, önergelerimiz reddedildi ve biz
bu komisyon raporunu yazdığımızda elimizdeki tasarı
6+2 maddeydi, 37+2 madde değildi. Biz bu tasarının 37+2
olduğunu masamızın üzerine dağıtılan, sıra
sayısı almış hâliyle gelen ve tasarının
tamamını gördüğümüzde ancak öğrenebildik. Dolayısıyla,
bu rapor bizim muhalefet şerhi yazdığımız rapor
değil. Biz kabul edilen alt komisyon raporu üzerine muhalefet şerhi
yazdık. Dolayısıyla burada bir sahte rapor vardır. Bu
Meclis bu sahtekârlığı düzeltmek zorundadır.
Arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aleyhte söz isteyen Mehmet Şandır, Mersin
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Genç, tartışma bitmedi henüz ya!
X.- USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- 338
sıra sayılı Komisyon Raporunun İç Tüzüke ve usulüne uygun
düzenlenip düzenlenmediği hakkında
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Değerli arkadaşlar, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak biz, bu kanunun muhtemel sonuçlarının
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, demin beş dakika verdiniz,
Beyefendiye iki dakika veriyorsunuz, olmaz ki!
BAŞKAN Sayın Genç, bunun kibarca söylenmesi var.
Yanlışlık yapıldı, olabilir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yanlışlık yapma o zaman!
BAŞKAN Düzeltiyoruz. (MHP sıralarından
alkışlar) Ama kibarca ve terbiyelice söylenme usulü vardır yani
bu işin!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Değerli arkadaşlar, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak biz, bu kanunun muhtemel sonuçlarından
duyduğumuz tedirginliği, milletimizin birliği, ülkemizin siyasi
birliği açısından getireceği riskleri gerekçe göstererek,
Komisyonda, sonra basında sürekli dile getiriyoruz. Muhalefet
yapacağımızı da her fırsatta ifade ediyoruz.
Dolayısıyla bizim hoşgörülü davranmamızı beklemeyiniz.
Biz bu kanunu masum bir kanun olarak görmüyoruz. Bunu engellemek için İç
Tüzükten kaynaklanan her türlü imkânı kullanacağımızı
açık ifade ediyoruz. Burada
yanlışlıklarınızı hoşgörüyle, müsamahayla
karşılamayacağız. Efendim, geçmişte de böyle
yapıldı. gerekçesiyle bugün yaptığınız
yanlışı burada görmemezlikten gelmemizi bizden beklemeyiniz.
Değerli arkadaşlar, aziz
milletvekilleri, bakın,
Adalet ve Kalkınma Partisinin temel yanlışı şu:
Kafa karışık. Nerede bir aksaklık var, bilmiyorum. Yani
Başbakanlığın Kanunlar Kararları mı, buranın
Kanunlar Kararları mı? Bu kanun Başbakanlık tarafından
altı madde olarak gönderildi, bu tasarı. Tüm kurumlarla istişare
ettiniz, tüm kurumlarla görüştünüz, 6+2 olarak geldi. Sonra bir
baktık ki bu altı maddenin altında yüz elli maddelik
farklılıklar var. Tek tek okuyabilirim: 1inci madde altı
fıkra, 2nci madde otuz dört fıkra, 3üncü madde dört fıkra,
4üncü madde
OKTAY VURAL (İzmir) Kırk sekiz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Hele 5inci madde var ki kırk sekiz
fıkra. Yani niye böyle düzenleniyor bu hadise? Sonra ne yapıyorsunuz
bunu? Altı maddeden Komisyonda müzakere ediyorsunuz, altı madde
üzerinden müzakere ediyorsunuz. Sayın Başkan hatırlar,
Komisyonda Önerge verirdin, vermezdin. o kadar çok
sıkıntılı tartışmalar oldu ki.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Komisyon düzeltti işte, Komisyon
düzeltti onu.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Yani bu affedersiniz,
bağışlayın- kurnazlık niye? Yüz elli maddelik kanunu
ve çok önemli, çok temel bir kanunu altı maddeye
sıkıştırıyorsunuz, Komisyonda muhalefetin konuşmasını
böyle engelliyorsunuz ve altı maddelik kanunu rapora
bağlıyorsunuz, üzerinde müzakere açıyorsunuz, muhalefet
partilerinden bu altı madde üzerinden muhalefet şerhi
dercediyorsunuz, alıyorsunuz, sonra, aldığınız bir
redaksiyon yetkisiyle tutuyorsunuz bu kanunu otuz yedi maddeye
çıkarıyorsunuz. Yine onun altında da bir sürü fıkra. Sonra
da tutuyorsunuz, bu otuz yedi maddeye çıkardığınız
kanunu temel kanun normuna sokuyorsunuz, tekrar iki maddeye
düşürüyorsunuz.
Bu, bu kanunun müzakere edilmesini engellemek niyeti taşımaz
mı değerli arkadaşlar? Yani buna bizim İç Tüzüktür,
teamüldür, geçmişte de böyle uygulandı. diye göz mü
yummamızı bekliyorsunuz?
Bu iş yanlış Sayın Başkanım. Sayın
Bakanım, yanlış, doğru iş yapınız. Çok
önemli, bize göre çok yanlış bir kanun getiriyorsunuz, o zaman
doğru yapacaksınız.
Bakınız, Komisyonun aldığı karar şudur
-Sayın Grup Başkan Vekilimiz açıkladı.- 21 Ekim 2012,
Başkan diyor ki Değerli arkadaşlarım, alt komisyon
raporunun maddeleri üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Alt komisyon dediği altı madde, altı madde arkadaşlar.
Şimdi, Alt komisyon raporu, altı maddelik rapor ve metnin ekli
listeleri -değişiklikler demiyor, ekli listeleri- birlikte, tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Oy
çokluğuyla kabul edilmiştir. Şimdi, biz, bu kanunun
müzakerelerini Genel Kurulda yapacaksak Komisyonun kabul ettiği bu
altı maddelik rapora dayalı kanunu burada görmek istiyoruz. Bunun
dışında 37 maddelik kanunu burada görüşürseniz hukuksuzluk
yapmış olursunuz
OKTAY VURAL (İzmir) Madde hakkında görüştürmeyeceksin,
sonra burada madde
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Diyoruz ki bakın,
tartışmak değil, çekişmek değil meselemiz,
doğruyu yapın. Çekin bu kanunu komisyona -37 madde mi, 47 madde mi,
57 madde mi, yine temel kanun yapıyorsunuz- raporunuzu ona göre bağlayın,
ona göre bu kanunu yeniden bastırın ve Genel Kurula gönderin yoksa bu
hâliyle görüşülmesine biz İç Tüzükten kaynaklanan tüm gücümüzle
engel olmaya çalışacağız çünkü bu kanun masum bir kanun
değil. Bu kanun ülkemizin ve milletimizin geleceğinde çok ciddi
tehdit ve tehlikeler oluşturacak bir kanundur. Biz böyle düşünüyoruz.
Bunun böyle olmadığına ikna etmek için bunun müzakere edilmesi
lazım. Böyle sıkıştırarak müzakere etme imkânı
olmaz. Gelin bunu doğru yapalım. Gelin Komisyona çekin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
yeniden tanzim edin, buraya getirin.
Arz eder, saygılar sunarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkan
BAŞKAN Bir saniye Sayın Tanal, vereceğim dedim. Oturun
lütfen ya.
Sayın Başkan, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, benim usulsüzlük
Ayrı bir gerekçesi var efendim
Benim ileri sürdüğüm, usulsüzlük
SIRRI SAKIK (MUŞ) Biz de konuşalım Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Genç, tartışma bitmedi henüz. Bunu
bitirelim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır hayır
Şimdi burada 7 tane
kanun
BAŞKAN Sayın Genç, Komisyon Başkanı açıklama
yapacak, söz verdim. Aceleniz niye anlamadım ki.
KAMER GENÇ (Tunceli) Peki açıklama yapsın.
VIII.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
2.-
İçişleri Komisyonu Başkanı Muammer Gülerin, 338 sıra
sayılı Komisyon Raporunun Komisyon Başkanlığına
verilen yetki çerçevesinde ve usulüne uygun olarak düzenlendiğine
ilişkin açıklaması
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER
(Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tasarının 4üncü maddesiyle birden fazla kanunun ayrı ayrı
maddeleri ayrı fıkralar hâlinde değişikliğe tabi
tutulmuştur. İçişleri Komisyonundaki görüşmelerde 4üncü
madde üzerinde görüşme açılmış, madde tüm fıkraları
ile birlikte bütünüyle görüşülmüştür ancak madde üzerindeki önerge
işlemleri her bir fıkrada ayrı ayrı
gerçekleştirilmiştir. Değişiklik önergesi işlemleri
sona erdikten sonra ise maddenin kabul edilen değişiklik önergeleri
ile birlikte oylanarak kabul edildiği anlaşılmaktadır. Daha
sonra, Komisyonun aldığı kararla Komisyon
Başkanlığına, fıkralar hâlinde düzenlenmiş
hususların Genel Kurulda maddelerin görüşülme usulüne uygun olarak
ayrı maddeler hâlinde düzenlenmesi hususunda yetki verilmiştir. Bu
yetki çerçevesinde kabul edilen metnin yazımı belirtilen şekilde
gerçekleştirilmiştir.
Raporun madde sistematiği çerçevesinde hazırlanması,
1inci maddeden başlayarak maddelerde yapılan
değişikliklerin ifade edilmesi, Komisyondan alınan yetki
doğrultusunda oluşturulan nihai metin baz alınarak açıklama
yapılması nedeniyle rapordan 4üncü maddenin fıkralar hâlinde
kabul edildiği şeklinde bir çıkarımın
yapılabileceği görülmekle birlikte, yine Komisyon raporunda
OKTAY VURAL (İzmir) Çıkarımla olmaz efendim bu.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER
(Mardin)
4üncü maddeyle ilgili açıklamanın hemen öncesinde ve
raporun sonlarına doğru olmak üzere iki yerde, Komisyondan
alınan, kanun yapım tekniğine göre metni düzenleme yetkisiyle
ilgili bilgiler durumu açıklığa kavuşturmaktadır.
Komisyonun kabul ettiği metin Komisyon üyelerine
gönderilmiştir. Komisyon üyelerine tanınan muhalefet şerhi
hazırlama süresi içerisinde üyeler metni inceleme imkânı
bulabilmişlerdir. Rapora ekli muhalefet şerhlerinde kabul edilen metinde
4üncü maddenin fıkralarının ayrı maddeler hâlinde
düzenlenmesine yönelik eleştiriye rastlanamamakta, tam tersine,
tasarının ilk hâlindeki kanun yapım tekniğine
aykırı niteliği eleştirilmektedir.
Bir örnek olarak 23üncü Dönemde 485 sıra sayılı Rapora
bakıldığında, Komisyondaki görüşmeler 9 madde ve 1
geçici madde üzerinden yapıldığı hâlde, alınan
redaksiyon yetkisi çerçevesinde 32 madde ve 1 geçici madde olarak
düzenlenmiştir.
Bir diğer tartışma konusuna gelince; tasarının
görüşmelerinde alt komisyon kurulması ve görüşmelerin alt
komisyon metni üzerinden yapıldığı rapordan
anlaşılmaktadır. Üzerinde alt komisyon kurulan tasarı ve
tekliflerin görüşme sürecinde komisyonlar, alt komisyon metni üzerinden
görüşmelerini gerçekleştirmektedirler. Alt komisyon metni,
tasarı metni niteliğindedir, metnin başlığında da
tasarı ifadesi açıkça görülmektedir, bu nedenle usule
aykırı bir durum olmadığını, Komisyon iradesinin
rapora yansıdığını bilgilerinize sunuyorum.
Saygılar sunuyorum efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Çok çelişkiler var, efendim. Bu
açıklama bile daha kötü efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Bu açıklama işi iyice
batırdı.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Serindağ buyurun, bir açıklamanız var galiba.
Buyurun Sayın Serindağ.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, bu açıklama kötü,
fıkralar hâlinde diyor, alt komisyon metni diyor.
BAŞKAN Bir saniye, Sayın Serindağ daha önce söz istedi.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Efendim, Sayın
Komisyon Başkanımızın ifadelerini doğrulayacağım,
doğru hâle getireceğim. Müsaade eder misiniz?
BAŞKAN Buyurun Sayın Serindağ.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, ben İçişleri Komisyonunun üyesiyim.
İçişleri Komisyonundaki görüşmelerle ilgili burada pek çok görüş
dile getirildi, Komisyon görüşmelerinin nasıl olduğu konusunda,
Komisyon görüşmelerinde yer almayan sayın hatipler görüş ifade
ettiler. Ben İç Tüzükün 60ıncı maddesine göre bu konuda
düzeltme yapmak istiyorum, izin verirseniz.
BAŞKAN Yerinize oturun, iki dakika söz veriyorum.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) İzin verirseniz,
kürsüde...
BAŞKAN Lütfen, Sayın Serindağ, böyle bir usulümüz yok.
Usul tartışması açıldığı için verdim.
Yerinize oturun, yerinizden vereceğim sözü.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Sayın Başkan,
komisyon üyesi olmayan
BAŞKAN Ama Sayın Serindağ, neyi zorluyorsunuz? Söz
istiyorsunuz, veriyorum yerinizden. Neyi anlatmak istiyorsunuz?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Neden kürsüde açıklama
yapmama izin vermiyorsunuz?
BAŞKAN Ama usulde yok diyorum ben size, yerinizden söz
vereceğim.
Sayın Serindağ buyurun.
KAMER GENÇ Sayın Başkan, Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Genç,
lütfen, arkadaşlarınıza saygılı olun önce.
3.-
Gaziantep Milletvekili Ali Serindağın, İçişleri
Komisyonundaki görüşmelerde alt komisyondan gelen raporda yasa
tekniğine uygun olmayan düzenlemelerin olduğu ve yeniden düzenlenmesi
gerektiği konusunda yaptığı uyarının dikkate
alınmadığına ilişkin açıklaması
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, şimdi, bakınız, 16 Ekim 2012
tarihli komisyon tutanağından bir bölümü okumak istiyorum. Bu
bendenizin konuşması, şöyle diyorum: İkincisi, şimdi,
alt komisyondan gelen rapora baktığımız zaman yasa
tekniğine uygun olmayan düzenlemelerin olduğunu görüyoruz. Bir maddede
zannediyorum elli civarında fıkra var.
Şimdi, hepimiz de biliyoruz ki, bu, yasa yapma tekniğine
aykırı. Siz de uygun görürseniz, Komisyonumuz uygun görürse bunu
yeninden bir düzenlemeye tabi tutalım, Genel Kurula nasıl sevk
edilecekse Komisyonda o şekilde görüşelim. demişim.
BAŞKAN Evet.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Buna rağmen
Başkanlıkça bu uygun görülmemiş.
Şimdi, redaksiyon nedir? Redaksiyonun anlamını Türk Dil
Kurumu sözlüğünden buldum. Şöyle diyor Sayın Başkan:
Yazılmış bir metin üzerinde gereken düzeltmeleri yaparak,
yazıyı yayıma hazır duruma getirme. Redaksiyonun
anlamı bu. Redaksiyon, redaksiyon yetkisi, Komisyonun iradesini başka
bir kişiye veya başka bir gruba
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı.)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Serindağ.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Sayın Başkan
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Önemli bir şey söylüyor Efendim.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Türkoğlu sizden önce söz isteyenler var,
vereceğim söz.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Efendim doğru
söylüyorsunuz benden önce istedi arkadaşlar ama konuyla alakalı
olduğu için.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, daha önce ben söz
istemiştim.
Söz vereceğim size ama sizden önce söz isteyenler var.
BAŞKAN - Sayın Sakık, buyurun.
4.- Muş Milletvekili Sırrı Sakıkın, Parlamentoda
Türkiyenin gündemiyle ilgili hiçbir şey
konuşulmadığına ve Parlamentonun bu şekilde
yönetilemeyeceğine ilişkin açıklaması
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan iki gündür Genel
Kuruldayız ve onlarca kez usul tartışması açıldı,
ilk kez buna tanıklık ediyoruz.
BAŞKAN Doğru.
SIRRI SAKIK (Muş) Şimdi, Türkiyenin gündemini çok
BAŞKAN Bu son tartışma olacak zaten
SIRRI SAKIK (Muş) Evet, ama bir şey söyleyeyim. Türkiyenin
gündemi çok farklı ama Parlamentoda bu gündemle ilgili tek söz
söylenmiyor. Mesela bölgesel yönetim deniliyor, oysaki biz de bu kanuna
karşıyız. Keşke bölgesel yönetim olsaydı, keşke
ademimerkeziyetçi bir ruh olmuş olsaydı. Bunların hiç biri
doğru değil. Bu Parlamentoyu ya çalıştıracaksınız
veyahut da siz bedenen orada, fikren başka bir yerde olduğunuzu
düşünüyorum. Çünkü, Parlamento bu şekilde yönetilmez.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Biz de size teşekkür ediyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Genç, buyurun. Yerinizden söz vereceğim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Şimdi Efendim, bu kanun
BAŞKAN Sayın Genç, yerinize oturun söz vereceğim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır hayır ben usul konusunda
konuşmak istiyorum. Şimdi, bu tarz tasarı da yani bu getirilen
BAŞKAN Olur, tamam
Oturun, söz vereceğim Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır hayır yerimden konuşmuyorum.
Size diyorum ki usul hatası var onu açıklayacağım.
Şimdi, bu kanunla hükûmetin bir tasarısı ve dokuz tane de
milletvekilinin teklifini birleştirmişler, başında diyor.
Dokuz tane kanun teklifi birleştirilmiş fakat içinde
birleştirilen dokuz tane kanunla ilgili hiçbir hüküm yok.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Hiçbir zaman olmadı.
KAMER GENÇ (Tunceli) İç Tüzükümüzün 80inci maddesine göre
eğer herhangi bir kanun tasarısı veya teklifi Komisyon
tarafından reddedilirse, ret gerekçesi gelir, Genel Kurulda okunur,
Genel Kurul o ret gerekçesini ya kabul eder veya reddeder.
Şimdi,
burada, dokuz grup milletvekilimizin verdikleri ve bu konuda
birleştirdikleri kanun teklifleri hakkında Komisyon raporunda bir
hüküm yok. Ben bu konuyla ilgili usul tartışmasının
açılmasını istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Tutanaklara
geçti Sayın Genç.
Buyurun
Sayın Tanal
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bu konuda usul tartışması açılmasını istiyorum
çünkü Komisyon şeyi hatalı.
BAŞKAN
Sayın Genç, baştan ben okudum, bu konuyla ilgili, itirazlarla
ilgili usul tartışması açacağımı. İki lehte,
iki aleyhte söz istendi.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ama bu ayrı bir usul tartışması.
BAŞKAN
- Şimdi sizin talebiniz olduğu
için söz verdim.
Sayın
Tanal, buyurun yerinizden, size de söz vereceğim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, ben talebimi
Burada ayrı bir usul
hatası var.
BAŞKAN
Ayrı bir husus olur mu? Bütünüyle birlikte açtım ben.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, burada ayrı bir usulsüzlük var. Benim
öteki usul tartışmasıyla ilgim yok.
BAŞKAN
- Sayın Tanal, lütfen oturun, söz vereceğim yerinizden.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sayın Başkan, ben usul tartışması
açmak istiyorum.
BAŞKAN
Söz istememe hakkınız yani, istemiyorsanız
Buyurun
Sayın Türkoğlu, yerinizden vereceğim.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Tüm hatipler gibi, oradaki, kürsüdeki hakkımı
kullanmak istiyorum ben.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, benim söylediğim
Bakın, ben yedi
yıl o kürsüyü yönettim.
BAŞKAN
Vallahi yirmi yedi yıl da otursanız fark etmez yani.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - O kürsüde Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma
usullerini gayet iyi biliyorum. Burada ben size diyorum ki, burada açık
usulsüzlük var.
BAŞKAN
Efendim, yerinizden söz istediniz. Söz istiyorsanız yerinizden
veriyorum, istemiyorsanız konuşmuyorsunuz, ne yapayım. Ben usul
tartışmasını yaptım.
Sayın
Tanal, sizin için de aynı şey geçerli, yerinizden istiyorsanız
vereceğim.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Bakın, Sayın Başkan, resmî tutanak elimde.
Bakın, Sayın Oktay Vural Usul tartışması
açıyorum efendim. dedi. Mehmet Günal, Antalya, aleyhinde 2nci
sırada; Mahmut Tanal, 3üncü sırada. Resmî bir tutanak. Siz bu resmî
tutanağın tam aleyhine, ayrımcılık yaparak
BAŞKAN
Sayın Tanal, Kanunlar yazdı, ben yazmadım, lütfen
MAHMUT TANAL
(İstanbul) -
Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna söz vermediniz.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Türkoğlu
MAHMUT TANAL
(İstanbul) - Ben sizin bu tutumunuzdan dolayı, İç Tüzükün
63üncü maddesi uyarınca usul tartışması açmak istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun.
5.-
Osmaniye Milletvekli Hasan Hüseyin Türkoğlunun, İçişleri
Komisyonu Başkanı Muammer Gülerin 338 sıra sayılı
Komisyon Raporuyla ilgili ifadelerine ilişkin açıklaması
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Komisyon
Başkanımızın aydınlatıcı bilgisi için de
kendisine teşekkür ediyorum. Ancak İçişleri Komisyonu
Başkanımızın ifadelerinin arasında, iki bölümün
doğrulamaya yani yanlışlıktan, eğrilikten doğru
hâle getirilmeye ihtiyacı var.
Bunlardan
birisi, bu tasarının 4üncü maddesi dışında hiçbir
maddesinin fıkralarının tartışılmasına
müsaade edilmedi, maddeler tek tek tartışılmak zorunda
kalındı. Biz altı maddeyi tartışmak durumunda
kaldık, bu bir. Sayın Başkan aksini söylüyorlar.
İkincisi,
biz muhalefet şerhimizi yazarken tasarının Meclis Genel Kuruluna
gelen hâlini görmedik, biz alt komisyon raporu hâlini gördük.
Muhalefet şerhimizi de ona göre verdik. Muhalefet şerhimizle
birleşmiş hâlini de bu kırmızı gündem dediğimiz,
sıra sayısı aldıktan sonraki hâliyle gördük.
Dolayısıyla, Komisyon Başkanımızın bu
ifadelerinin düzeltilmeye ihtiyacı vardır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Türkoğlu.
Evet, Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, şimdi bakın, biraz önceki usul
tartışmasında Sayın Oktay Vural Usul
tartışması açıyorum. diyor.
BAŞKAN Tamam.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Oktay
Vuralın, lehinde veya aleyhinde söz talebi yok. Sayın Vural Usul
tartışması açıyorum. talebinde bulunduktan sonra
Sayın Mehmet Günal Aleyhinde diyor. İlk söz talebi Sayın
Günalın.
BAŞKAN Tamam.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) İkinci söz talebi
Sayın Mahmut Tanalın, lehinde. Şimdi, siz, Sayın Mahmut
Tanala usul tartışmasında lehinde söz vermek
zorundasınız Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet, doğru söylediniz ama Kanunlar yazdı ben
yazmadım. Zaten Usul tartışması açılıyor.
deyince her taraftan, her gruptan üçer beşer kişi söz istedi.
Hangisinin daha önce isteyip istemediğini burada otomatik bir makine yok
ki belirlesin Sayın Hamzaçebi.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ama bana dün de yaptınız
Sayın Başkan. Sizin genel tavrınız.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, işte bu şekilde
Şimdi ben de yerinden söz veriyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim hayır,
bakın
Efendim, olmaz.
BAŞKAN Peki ne yapmamız gerekiyor? Usul
tartışması bitti Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Eğer ısrar
ederseniz bu tutumunuz hakkında usul tartışması talebinde
bulunacağım.
BAŞKAN Hayır, maksadı kürsüden konuşmaksa yerinden
söz veriyorum. Usul tartışması bittiği için kürsüye davet
ediyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim neden
Efendim, Sayın Tanalın kürsüden konuşma hakkı var.
BAŞKAN Buyurun Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Şimdi, ben
BAŞKAN Sayın Tanal ne yapmak istiyorsunuz daha? Kürsü
diyorum yine oradan müdahale ediyorsunuz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Şimdi, ben sizi İç Tüzüke
uygun çalışmaya davet ediyorum.
BAŞKAN Sizden öğrenmeyeceğim ben.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Başkanım, usul
tartışması mı açtınız?
6.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, 338 sıra sayılı
Komisyon Raporunun görüşmelerinde esas komisyonun Plan ve Bütçe Komisyonu
olması gerektiğine, İçişleri Komisyonu
Başkanının yetki tecavüzünde bulunduğuna ve Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutu taraflı
tutumundan dolayı istifaya davet ettiğine ilişkin
açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Evet
Yani, burada
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; siz Meclis
Başkan Vekili olabilirsiniz. Benim buradaki tavrım sizin
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, usul
tartışması mı efendim?
MAHMUT TANAL (Devamla) Bakın, Başkan olarak bizi
dinlemiyorsunuz. Sizin bu tavrınız
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Mahmut Bey, bir saniye
Efendim, İç Tüzükün hangi maddesine göre söz verdiniz? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Sayın Başkanım,
Hatibe usul tartışması çerçevesinde mi söz verdiniz? Neye
dayanarak söz verdiniz efendim, onu bilelim. Neye göre, İç Tüzükün hangi
maddesine göre
MEHMET GÜNAL (Antalya) Hangi maddeye göre söz verdiniz?
BAŞKAN Sayın Tanal, buyurun lütfen.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Efendim, o zaman ben de söz istiyorum.
BAŞKAN Hepinize verdim zaten, daha ne istiyorsunuz?
MAHMUT TANAL (Devamla) Değerli Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın İçişleri Komisyonu Başkanı
nasıl İstanbulu idare ettiyse Valiyken, İçişleri
Komisyonunu da aynen o şekilde idare ediyor. İç Tüzükümüzde hangi
kanunun hangi komisyona havale edileceğine ilişkin açık bir
hüküm yok. İçişleri Komisyonu bu yetkiyi kendisinde nerede buldu?
Bunu bizzat yapan Meclis Başkanın ta kendisi. Hangi işin hangi
komisyonda görüleceğine ilişkin kanunun dayanağı İç
Tüzükün 20nci maddesinin sadece gerekçe kısmında var.
Şimdi, konuya baktığımız zaman, burada
Sayın Bakanın yanında İçişleri Komisyonu
Başkanı ve üyeleri oturamaz. Kimin oturması gerekir? 3067
sayılı Yasanın 3üncü maddesinin ikive üçüncü fıkrası
uyarınca, oturması gereken komisyon başkanı Plan ve Bütçe
Komisyon Başkanıdır. Bu açıdan, açıkça kanuna
aykırı bir şekilde İçişleri Komisyonu
Başkanı yetki tecavüzünde bulunmaktadır. İç Tüzükün
14üncü maddesi uyarınca da Meclis Başkan ve başkan vekillerinin
görevi İç Tüzüke uygun çalışması gerekir. Meclisi İç
Tüzüke göre çalıştırması lazım ve 14üncü maddesi
uyarınca havale edilen işlerle ilgili Meclis Başkan ve
başkan vekilleri görevden kaçınamazlar.
Size soru sorduğumuzda Efendim, Meclis memurları bilir.
diyorlar. Şu kitap Meclis Sekreterinin yazdığı, size sürekli
rehberlik eden kişi. Okuyorum ben: Türk Parlamento Hukukunun Temel
Esasları. Sayfa 205, aynen: İl ve ilçelerin kurulmasını,
değiştirilmesini öngören tasarı ve teklifler de esas olarak Plan
Bütçe Komisyonunda görüşülmesi gerekir. deniliyor. Aynı zamanda, bu
bir amir hükümdür. Bu size bir yapabilir, edebilir şeklinde bir hüküm
değildir. Kanunun emredici hükmünü, siz Meclis Başkan Vekili olarak
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Çiçek olarak
burada parmak sayısına güvenerek
Sizi Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşımız 74 milyona şikâyet ediyorum. Burada keyfî
hareket ediyorsunuz. Bu yasayla kamu bütçesine yük getiriyor mu, getirmiyor mu?
Peki, kamu bütçesine yük getiren hususlarla ilgili Plan ve Bütçe Komisyonu
yetkili mi, yetkili değil mi? Yetkili. Plan ve Bütçe Komisyonunun esas
komisyon olması gerekir iken burada İçişleri Komisyonunun Ben
burada yetkiliyim. demek tamamen bir yetkisizliktir.
Sayın
Başkanın tutumuyla ilgili, dün akşamdan beri ne hikmetse
Cumhuriyet Halk Partisi Gurubuna söz vermekte âdeta direniyorsunuz. Siz ön
yargılısınız, kafanızın içindeki olan
olayları aynen sözle ilgili yansıtıyorsunuz. Biraz önce
Sayın Kamer Genç arkadaşımıza Grubunuza sahip çıkın.
dediniz. Sizin ne hakkınız var, ne yetkiniz var Meclis içerisindeki
tartışmalara giriyorsunuz? Sizin görev ve yetkiniz Meclisin
içerisindeki tartışmalara girmek mi, yoksa bağımsız ve
tarafsız kalmak mı? Sizin oradaki konumunuz gereği grubunuzla
ilişkilerinizin dahi seviyeli olması lazım ve belli bir
aşamada olması lazım. Siz kendi grubunuz AKPden
aldığınız talimat ve uyarılar doğrultusunda
Meclisi idare etmeye çalışıyorsunuz. Lütfen, eğer bu
tutumunuzdan vazgeçmeyecekseniz sizi istifaya davet ediyorum.
Hepinizi
saygılarla selamlıyorum.(CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Tanal.
Evet,
sayın milletvekilleri, tasarı
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bakın ben size demin bir şey
söylüyorum. Komisyon raporunda 9 tane kanun teklifi birleştirilmiş.
Bu metinlerde bakın, o arkadaşlara sorun bakalım, o birleştirilen
kanun teklifleriyle ilgili Komisyon kararında bir hüküm yok. Şimdi,
bu ne demektir? Bu ret mi edilmiştir? Bu öteki 9 tane
arkadaşımızın
Burada bakın, başlangıçta
diyor: Şu milletvekilinin şu, şu milletvekilinin şu,
şu milletvekilinin kanun teklifleriyle birleştirilerek birlikte
incelenmiştir. diyor Hükûmetin tasarısıyla beraber. Fakat
Komisyon metninde o 9 tane kanun teklifiyle ilgili herhangi bir hüküm yok.
Şimdi, bunlar eğer reddedilmişse, bakın, İç Tüzükün
80inci maddesini okursanız, orada der ki: Eğer bir kanun teklifi
veya tasarısı komisyon tarafından reddedilirse ret gerekçesi
gelir, Genel Kurulda okunur ve ondan sonra Genel Kurul tasvip ederse
reddedilmiş sayılır. Yoksa, reddetmezse komisyona iade eder.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Genç. Bak, Komisyon
raporunun
KAMER GENÇ (Tunceli) Burada açık bir usulsüzlük var. Bu konuda
usul tartışması açıyorum efendim.
BAŞKAN Tamam.
Komisyon raporunun 142 ikinci sayfasında gerekli bilgi var.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN - Birleştirilen teklifler arasından Malatyada
büyükşehir belediyesi kurulması
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, ne demek yani, benim konuşmama
bir cevap verin. Ya, sen Başkansın, benim konuşmama bir cevap
ver.
BAŞKAN -
Aydın ilinde, Efeler
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, konuşmama bir cevap ver.
BAŞKAN Sayın Genç, usul tartışması
açıyorum, buyurun
Lehte, aleyhte
MAHMUT TANAL (İstanbul) Aleyhte.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) Lehte.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Aleyhte.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Aleyhte.
KAMER GENÇ (Tunceli) Tamam, ben aleyhte açıyorum.
BAŞKAN Buyurun yazın, otomatik bir makine bağlayın
o zaman. Şu hâlinize bakın! Hepiniz için söylüyorum. Sonra
tutanakları getiriyorsunuz buraya. Lütfen ama
Bunun bir usulü, bir
adabı olması lazım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yani bu kadar Meclisi adapsız olarak
mı suçluyorsunuz? Ayıp! Aynısını iade ediyorum.
BAŞKAN Meclisin mehabetine niye gölge düşürüyorsunuz?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Aynısını iade ediyorum
size.
OKTAY VURAL (İzmir) - Komisyonlar iyi çalışmalı
Sayın Başkan, bu sıkıntıyı komisyonlar getirdi
Genel Kurula.
BAŞKAN Lütfen ama
Söz istemenin de bir usulü vardır, ilk
defa istenmiyor bu Mecliste. Yerinizden elinizi
kaldırırsınız, burada, Kanunlardaki arkadaşlar
yazarlar.
OKTAY VURAL (İzmir) Keşke Komisyon raporu düzgün
olsaydı da kanuna geçseydik.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Zaten sizin bu sürekli
demirbaşlığınızdan dolayı bu Meclis bu hâle
geldi. Yani bulunmaz Bursa kumaşı mısınız siz! Sizin
yerinize hiç mi başka kimse olamaz? Yeter ya!
BAŞKAN Evet
Lehte, Gökhan Günaydın, Ankara Milletvekili.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, benim var mı ismim?
BAŞKAN Verdim aleyhte Sayın Genç
Sayın Gökhan Günaydın. (CHP sıralarından
alkışlar)
Üç dakika süre veriyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Biraz önce beş dakika
dakikaydı, yapamazsınız öyle şey.
BAŞKAN Vermiyorum
Vermiyorum
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) Sayın Başkan
(Babanın
malını mı
sesi)
BAŞKAN Tüzükteki yetkiyi kullanıyorum, babamın
malı değil.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) Sayın Başkan, değerli
BAŞKAN Hiç yakışmıyor size, hiç
yakışmıyor, yakıştıramıyorum.
Yeniden vereceğim sürenizi.
Hiç yakışmıyor, Türkiye Büyük Millet Meclisine
yakışmıyor, tüm
Türkiye seyrediyor, Türk dünyası seyrediyor, yurt
dışındaki işçilerimiz seyrediyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurun, yeniliyorum sürenizi.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Saat yediden sonra televizyonu onun için
mi kapatıyorsunuz, millet izlemesin diye?
X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
2.- 338 sıra sayılı Komisyon Raporunda birleştirilen
kanun teklifleriyle ilgili herhangi bir hüküm olmadığı,
dolayısıyla raporun usulüne uygun olarak düzenlenmediği
gerekçesiyle görüşülmesi imkânı olmadığı hakkında
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gerçekten, şu anda bizi -Sayın Başkanın da
altını çok iyi çizdiği gibi- Orta Doğu, Balkanlar ve yurt
dışındaki işçiler de takip ediyor ve buradaki ciddiyeti de
takip ediyor.
Şimdi, dün Sayın Canikli diyor ki: Ciddi olalım. Ben
size birkaç örnek vereceğim arkadaşlar, ciddiyetin ne derecede
olduğunu ortaya koymak için. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanunu var ve bu 5018 sayılı Kanunun -açın lütfen,
bakın kanun içerisinde- 14üncü maddesi ne diyor? Eğer kamu harcamalarında
azalış veya artış gerektiren herhangi bir düzenlemeyi
Meclise getirecekseniz orta vadeli program çerçevesinde hesaplarsınız
ve üç yıllık yükü tasarıya yazarsınız. diyor. Diyor
mu, demiyor mu arkadaşlar? 5018 sayılı Kanunun 14üncü maddesi.
Peki, ben şimdi soruyorum Sayın Başkan: 5018in 14ündeki
bu amir hükme göre bir kanun yazılmış mıdır,
yazılmamış mıdır?
Yazılmadığını hep beraber görüyoruz. Eğer
Kanunlara canımız ister uyarız, canımız istemez
uymayız. dersek, bu Meclis çatısı altında bu yasama
çalışmasını meşru bir yasama çalışması
olarak tanımlamak mümkün müdür? Siz, orada milletvekillerine ayar vermek
yerine, bu kanun hükümlerinin tasarıya dercedilip edilmediğini
kontrol etmek ve ona göre bir tavır almak zorundasınız. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Meclis Başkanlığının
da sizin ayarınıza ihtiyacı yok Sayın Günaydın.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) Yani, burada daha evvel bu kürsülerde
söylenmiş laflar var. Bizden yukarıda oturuyor olmanız -hadi
marangoz demeyeyim- mimarı bir yapının sonucudur, yoksa
başka bir şey değildir; bunun altını çizeyim.
BAŞKAN Bu kompleksiniz
nereden
Kompleksiniz niye, anlaşılmadı yani.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) Sayın Başkan kompleks meselesine
girerseniz benim size söyleyeceğim çok şey olur ama biz bir
milletvekili ve Meclis Başkanı gibi konuşmaya devam edelim
isterseniz.
BAŞKAN
Ama siz başlattınız, önce kompleksinizi atın.
GÖKHAN
GÜNAYDIN (Devamla) İkinci hükme geleceğim. Bakın, çok
açık bir şey söylüyorum size: 5018 sayılı Kanunun 14üncü
maddesinin amir hükmü bu tasarıda çiğnenmiştir diyorum. Bu sizin
için bir şey ifade ediyor mu?
BAŞKAN
Sayın Günaydın, siz dün burada yoktunuz, benim sözlerimi dinlemediniz
o zaman.
GÖKHAN
GÜNAYDIN (Devamla) Eğer ediyorsa
BAŞKAN
Benim yetkim yok, Meclis Başkanı
Buranın yetkisi yok, onu
söyledik dün, konuştuk, tartıştık.
GÖKHAN
GÜNAYDIN (Devamla) - Eğer ediyorsa, buna uygun davranın. Bana yön
vermeye çalışmayın, ben sadece sözlerimi söylüyorum.
İkinci
konu: Arkadaşlar, 3067 sayılı Kanun var. Bu 3067
sayılı Kanunun 3üncü maddesinin üçüncü fıkrası diyor ki:
Eğer kamu harcamalarında bir artış ya da azalış
gerektiren bir düzenleme yapıyorsanız bunu Plan Bütçe Komisyonu
inceler. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
GÖKHAN
GÜNAYDIN (Devamla) Ben şimdi soruyorum: Plan Bütçe Komisyonu
Başkanı yazı yazıyor İçişleri Komisyonu
Başkanına: İşimiz yoğundur, gelemeyeceğiz.
diye. Tam da o sırada, Plan Bütçe Komisyonu üyeleri tasarıyı
öğrenmek için İçişleri Komisyonuna gelmişler,
tasarıyı dinliyorlar.
Ciddiyetten
bahsediyorsanız bunları önce inceleyin, böylesine usul hataları
olurken bizden de anlayış beklemeyin. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Günaydın, lütfen
Aleyhte söz
isteyen Kamer Genç, Tunceli Milletvekili
EMİNE
ÜLKER TARHAN (Ankara) Sayın Başkan, Sayın Hatip konuşma
yaptığı için müdahale etmedim ancak bir konuda sizi uyarmak
isterim.
BAŞKAN
Buyurun, uyarın.
EMİNE
ÜLKER TARHAN (Ankara) Siz az önce, bizim, usule aykırı
olduğunu ileri sürerek İç Tüzükten kaynaklanan
haklarımızı kullandığımız bir sürece Türk
dünyasını ve bütün Türkiyeyi şahit göstererek değerli
milletvekillerimizi tedip etmeye kalkıştınız.
BAŞKAN
Hayır
Hayır
EMİNE
ÜLKER TARHAN (Ankara) Buna ne yetkiniz var ne hakkınız var.
BAŞKAN
Sadece sizi kastetmedim, tüm Genel Kurulu kastettim. Sizi kastetmedim.
EMİNE
ÜLKER TARHAN (Ankara) Bu konuda kendinize gelmenizi öneriyorum ve
şiddetle kınıyorum bu tavrınızı.
BAŞKAN
Ben de sizi kınıyorum.
Sayın
Genç, buyurun.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Muhalefetin tavrını kime şikâyet
ediyorsunuz Sayın Başkan?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Obamaya şikâyet ediyor, Obamaya.
OKTAY VURAL (İzmir) Seçimi kazandı diye mi?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi,
İç Tüzükümüzün 35inci maddesi der ki: Komisyonlar kendiliğinden
kanun teklif edemezler. Burada, hükûmet tasarısında gelen 6 madde.
Ayrıca bu kanunun başında Dokuz tane milletvekilinin de
verdikleri kanun teklifleri var, bunları da birleştirdik. diyorsunuz.
Komisyon raporunu inceliyoruz, komisyon raporu diyor ki: Hükûmet
tasarısı, (1/690) esas numaralı Hükûmet
tasarısını esas aldık. Peki, birleştirdiğiniz
öteki kanun teklifleri nerede, onları ne yaptınız?
Arkadaşlar, şimdi, milletvekili kanun teklifini veriyor. Sen
komisyon olarak onu gündeme aldığına göre, o milletvekilinin
verdiği kanun teklifinde hangi kanunlarda değişiklik
yapıldığını, onu kendi metnine yazacaksın. Dersin
ki: Şunu uygun gördüm, şunu uygun görmedim. Mesela bir
arkadaşımızın verdiği kanun teklifinde diyor ki:
Mahallî seçimlerde birleşik oy pusulası kullanılır. Var
mı bununla ilgili? Daha ötekileri zamanım yetmediği için
söylemiyorum.
Şimdi, dolayısıyla, eğer bu yola giderseniz,
komisyonlar, yirmi tane kanun teklifini getirir bir rapora alır, hiçbirisi
hakkında bir hüküm vermez. Dolayısıyla milletvekillerinin de
kanun teklifleri böylece ortadan yok sayılır. Dolayısıyla,
bana göre, komisyonun bu raporunu geri alması ve bu raporunu geri
aldıktan sonra burada birleştirerek incelediği dokuz tane kanun
teklifi hakkında bir hüküm vermesi lazım, ben şu şu
konuları kabul ediyorum, şunları da reddediyorum...
İç Tüzükümüzün 80inci maddesine göre, reddedilen teklifler
hakkında bu redde ilişkin komisyon raporu gelecek, Genel Kurulda
müzakere edilecek. Bu, Genel Kurul tarafından ya kabul edilecek veya
reddedilecek. Bu çok açık, İç Tüzükümüzün hükmü. Eğer bu yola
giderseniz, demin de dediğim gibi, milletvekilinin kanun tekliflerini bu
yolla yok edeceksiniz.
O bakımdan, çok açık seçik İç Tüzük ihlali var. İç
Tüzük ihlalini ortadan kaldırmak için bu raporun geri alınması
lazım ve burada birleştirme konusu edilen dokuz değişik-
milletvekilinin tekliflerinin ne akıbete
uğratıldığının komisyon raporunda belirtilmesi
lazım. Bu yönüyle komisyon raporu çok eksik ve dolayısıyla bana
göre hem İç Tüzüke aykırı hem İç Tüzükün 80inci
maddesine aykırı hem 35inci maddeye aykırı ama tabii siz
burada hiçbir zaman kanunu, Anayasayı, hiçbir şeyi
takmadığınız için
Çoğunluk, parmakla maalesef bunlar
olmuyor. Biraz insanlarda vicdan olmalı, biraz insanlarda ahlak
olmalı.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)- Ahlakı sorgulamak sana mı
kaldı?
KAMER GENÇ (Devamla) - Bunlar olmayınca hukuku da dinlemez,
Anayasayı da dinlemez, hiçbir şeyi dinlemez. Böyle bir kanun da
yapılmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) Ya, ahlaklı insanlar böyle hareket etmez.
(CHP sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Ahlakı senden mi
öğreneceğiz?
KAMER GENÇ (Tunceli) Öğrenmeniz lazım.
BAŞKAN Evet, lehte söz isteyen Mehmet Günal, Antalya Milletvekili
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yalnız üç dakikaya inmiş galiba, demin beş dakika diye
gidiyordu söz hakkı.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Başkan böyle istedi ya, sen de her
şeyi eleştiriyorsun, şu anda canı böyle istedi.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Sayın Başkanım, şimdi, az
önce teklifle ilgili Sayın Gençin söylediği bir husus var. Örnek
olarak söylüyorum: Sayın Ali Uzunırmakın teklifi var.
Aydın ilinde
Efeler adıyla bir ilçe kurulması tekliflerden bir tanesi.
Açıyorum, alt komisyon raporunun hemen başında,
tasarının 2nci maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü
fıkraları aynen yani tasarının geldiği şekliyle.
Bakın yani nasıl usulsüzlük olduğunu Sayın Başkan da
dinlerse
OKTAY VURAL (İzmir) Demek ki kanun teklifi görüşülmedi
MEHMET GÜNAL (Devamla) Sayın Yeni, müsaade ederseniz dinlesin
Sayın Başkan, birazdan cevap verecek.
Şimdi dönüyorum, bakıyorum, Sayın Uzunırmakın
teklifinde
Arkadaşlarımız dinlemiyor Sayın Yeni, birazdan
kalkacaklar.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Komisyonu meşgul etmeyin, Komisyon
dinliyor konuşmaları.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER
(Mardin) Dinliyorum.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Bakın, aynen diyor ki ekinde, Sayın
Uzunırmakın teklifinde: Ekli 1 sayılı listede yer alan
köyler, mahalleler
Komisyon raporunu okudum aynen diyorsunuz,
tasarının aynen
Tasarıya bakıyorum, en sonundaki yere
geliyorum çıkmış. Metinden ne var? Ek diye bir şey yok
sizinkinde. İkincisinde var, üçüncüsünde var, birinci
fıkrasında, tasarının orijinalinde ek falan yok.
Şimdi, Sayın Uzunırmakın söylediği ekteki
köyler, mahalleler ne oldu? Herhangi bir şey var mı raporunuzda? Yok.
Sayın Gençin söylediği bunlar için de dercedilmemiş zaten. Siz
tasarı metnini aynen kabul etmişsiniz ama burada bizim
milletvekilimizin verdiği şey içerisinde yok.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Acele ettiler. Acele
vardı, birisi bekliyor.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Yani şimdi bir şey söylemeniz
lazım. Bakın, burada eki var, ekinde köyler, mahalleler var. Teklifte
ne oldu, bunlar görüşüldü mü, o köyler mi dâhil oldu? Yok, bakın,
kabul ettiğiniz metin yok yani içinde yok.
Görüşülmedi; demek ki o tekliflerin hiçbirisi -her zaman
olduğu gibi- dikkate alınmıyor. Diğer bir husus -az önce
Sayın Tanal söyledi- ben Sayın Başkana ifade ettim: Siz yetkisiz
görüşüyorsunuz. Plan ve Bütçe Komisyonunun yetkisini gasb ediyorsunuz
diye.
Bakın, Anayasa, İç Tüzük, 3067, 5018, tamamı bu
konuların Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi gerektiğini,
hatta tali komisyonlarda görüşüldükten sonra en son Plan ve Bütçe
Komisyonuna gelmesi gerektiğini söylüyor. Yani Anayasaya
aykırılık varsa, diğer şeyler varsa
Son olarak -bizi ilgilendiren hususların tamamı- yirmi üç tane
ilçe kuruyorsunuz. Bir sürü yerleri kapatıyorsunuz. Şimdi, siz bunu
görüşebilirsiniz ama siz tali komisyon olarak görüşmeniz gerekiyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Geri göndermesi gerekiyor başka
komisyonla ilgili diye.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Başkanlık, yetkisini İç Tüzüke,
Anayasaya, 5018e, 3067ye aykırı olarak kullanıyor. Bu da en
doğal hakkımız olan yasama hakkının, denetim
hakkının elimizden alınması anlamına geliyor. Lütfen,
bu esastan yani usulü tartıştık ama esastan zaten bu rapor yok
hükmündedir. Bu komisyondan geri çekilip Plan ve Bütçe Komisyonunda asli
komisyon olarak görüşülmesi gerekir.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Kanunun raporu yok, yok hükmünde
değil, rapor yok zaten.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Yani rapor yok
Yani herhangi bir şey yok
zaten onun için tekrar görüşülmesi gerekir diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aleyhte, Birgül Ayman Güler, İzmir Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
BİRGÜL AYMAN GÜLER (İzmir) Sayın Başkan,
milletvekillerine karşı hiç koruyucu kollayıcı
değilsiniz ama sizi selamlayarak başlıyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
BİRGÜL AYMAN GÜLER (Devamla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu tasarının içi de kötü, dışı da
kötü. Bu tasarının içi kötü. Bu tasarı yerel yönetimleri
sevmiyor, köyleri ve belediyeleri kapatıyor. Bu tasarı eyalet
seviyor, eyalet.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Tasarıyı okudunuz mu Allah
aşkına.
BİRGÜL AYMAN GÜLER (İzmir) Bölgeleri seviyor. Bu tasarı
bölgecilik tasarısı. Bu tasarı kırsal rant
paylaşımı tasarısı
AHMET AYDIN (Adıyaman) Ne alakası var?
BİRGÜL AYMAN GÜLER (Devamla)
ve bu tasarı başkanlık
sistemi tasarısı. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu
tasarının içini sevmedik.
Bu tasarının dışına gelince, hukuksuzluk,
gerçekten, diz boyu. Plan Bütçe Komisyonuna görüşülmek üzere
gittiğinde hızlı bitsin işler diye Komisyon
İşimiz var, görüşemeyiz. dedi. Sonra öğrendik ki
Komisyonun meğer gündemi boşmuş.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Komisyon Başkanı; Komisyon
değil, Komisyonun haberi yok.
BİRGÜL AYMAN GÜLER (Devamla) Maliye Bakanı Sayın
Şimşekin kızdığını televizyonlardan gördüm,
3 milyar dolar, 4 milyar dolar yıllık yük getiren bir tasarı;
benim haberim yok. diyordu. Anayasa Komisyonuna gitmek zorunda bu, Anayasaya
aykırı. diye iddia ettik, İçişleri Komisyonu
Başkanlık Divanımız bizi asla dinlemedi. Biz toplam 6 madde
tartıştık, karşımızda şu anda 39 madde var.
Ben, tam bir günümü -alt komisyonun CHP temsilcisi olmama rağmen- Acaba,
bizim görüştüğümüz ile bu yeni gelen ne kadar benzer ne kadar
farklı. incelemesine harcamak zorunda kaldıysam, biz 6 maddeyi
görüşüp burada 39 maddeyi tartışmak zorunda
bırakıldıysak, bu tasarının içi gibi
dışı da kötü. Bu tasarı tüm geleneklere aykırı;
yasama geleneklerine aykırı, hukuki geleneklere aykırı.
Biz, bu tasarının yasama tekniğini altüst eden
yapısına susarak içini tartışmayı reddediyoruz. Bu
tasarı, birleştirilen teklifler bakımından problemlidir.
Birleştirilmeyenlerin neden birleştirilmediği konusunda
ısrarlı taleplerimize rağmen Komisyonda cevap alamadık.
Biz, bu tasarının, bu ülkeye mali portesini merak eden
İçişleri Komisyonu üyeleriyiz. Bu tasarı, memlekete iktisadi
olarak ne yük getirir, halka ne yük getirir, nimeti nasıl bölüştürür,
bilmiyoruz değerli arkadaşlarım. Plan ve Bütçe Komisyonu bize
bunu anlatmalıydı.
Herkesi göreve davet ediyorum. Bu tasarıyı, Sayın
Canikli, geri çekin, geri çekin, daha iyi çalışalım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım
BAŞKAN - Tutumumda bir değişiklik yok.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu
ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22
Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın;
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen'in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Malatya
Milletvekili Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ile İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289,
2/508, 2/681, 2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN - Tasarının tümü üzerinde söz isteyen
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım
BAŞKAN - Hüsamettin
Zenderlioğlu, Bitlis Milletvekili
MEHMET GÜNAL (Antalya) Kafayı kaldır
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, bir dakika ya, bir
dakika ya!
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Komisyon Başkanı
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, ne oldu? Hayır,
usulle ilgili tartışma açtık ne oldu sonucu?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Aynısını dün akşam da
yaptınız ya!
BAŞKAN Tutumumda bir değişiklik
olmadığını söyledim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Burada birisi konuşurken kafayı
eğip okuyorsun, ondan sonra
BAŞKAN Ne yapmam gerekir? İki saatten bu tarafa
görüşüyoruz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bir şey söylüyoruz, bir kaldır
kafanı baksana ya!
BAŞKAN Sayın Günal, niye çağırıyorsunuz?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Aynısını gece de yaptın,
bunu tartıştık.
BAŞKAN - Sisteme girmedi, girsin.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkanım, kanun
tekliflerim var benim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sor, Grup Başkan Vekili ayağa
kalkmış ya, ayıp ya!
BAŞKAN Görmedim ki ben gerçekten.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bakacaksın, kafayı
kaldırmıyorsun ki Allah Allah!
BAŞKAN Kaldırmadım doğru.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Görmemek için kafayı eğersen tabii
göremezsin!
BAŞKAN Ama ne yapmamı istiyorsunuz? O zaman sabaha kadar
bunu konuşmamız gerekir. Esasa girmememiz mi lazım?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Kaldır kafanı Genel Kurula bak. Dün
de aynısını yaptın, saat 12ye doğru aynı
şeyi yaptın.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, bir usul
tartışması açıldı; sonunda siz bununla ilgili bir
değerlendirme yapmadan çağırdınız.
BAŞKAN Tutanakları isteyip gösterebilirim.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır hayır, siz sonra
yaptınız.
BAŞKAN Tutumumda bir değişiklik olmadı. dedim.
OKTAY VURAL (İzmir) Bakın, daha raporu görüşüyoruz,
raporla ilgili bu iddiamızı
BAŞKAN Hayır efendim, dün görüştük biz raporu. Lütfen
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, siz, bakın
şunun için diyorum
BAŞKAN Sayın Zenderlioğlu, buyurun siz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Hâlâ Buyurun. diyor ya, böyle bir şey
var mı? (MHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar,
gürültüler)
HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Bitlis) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi
adına
(MHP ve CHP milletvekilleri Başkanlık
Divanı kürsüsü önünde toplandı)
BAŞKAN Böyle bir usul yok. Ama Sayın Hatibe söz verdim.
Dün verdim Sayın Hatibe sözü.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Hayır, böyle paslaşıyorsunuz
karşılıklı. Güzel, tabii ne güzel!
BAŞKAN Siz bilirsiniz vallahi!
HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Devamla)
338 sıra
sayılı Büyükşehir belediyesi Yerel Yönetim Yasasıyla
ilgili söz almış bulunmaktayım
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ne güzel, ne güzel! Dün de burada Sayın
Canikli diyordu Konuş. diye hatibe.
BAŞKAN Biraz önce de BDPden Sayın Sakık benim sizinle
paslaştığımı söyledi. Şimdi siz
paslaştığımı söylüyorsunuz.
Sayın Zenderlioğlu, lütfen
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
yapamazsınız.
BAŞKAN Dün verdim sözü ben.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Biz konuşurken yapıyorsunuz.
BAŞKAN Yapıyorum, buyurun. Kürsüyü işgal edebilirsiniz,
orayı işgal edin.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, raporla ilgili
itirazlarımız devam ediyor.
(Gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Ne demek yani! Dövecek misiniz?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Burada konuşuyoruz. Neden onu
konuşturuyorsun? Ne dedin de konuşturuyorsun, ne dedin de
konuşturuyorsun söyle bakalım?
BAŞKAN Kürsüyü verdim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Usul hakkında karar verdin.
BAŞKAN Hayır, usul hakkında karar vermedim, önce sözü
oraya verdim ben.
OKTAY VURAL (İzmir) Vermediniz daha.
BAŞKAN Dün verdim önce sözü oraya.
ALİ HAYDAR ÖMER (Isparta)
Oldu bittiye mi getiriliyor!
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan karar vermediniz daha.
Karar oluşmadı, yok.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Öyle bir şey yok!
BAŞKAN Ne demek öyle bir şey yok.
MEHMET GÜNAL (Antalya) İtiraz ediyor grup başkan vekilleri.
BAŞKAN Edebilirsiniz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ayıp ya!
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Raporla ilgili tartışmalar
bitmedi.
BAŞKAN Dün bitti efendim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Nasıl bitti! Onu konuşuyoruz.
BAŞKAN Daha ne konuşacağız? Ben on saatten bu
tarafa
MEHMET GÜNAL (Antalya) Böyle saygısızlık olmaz.
BAŞKAN Ne konuşursanız konuşun, ben söz verdim.
Komisyonda konuşacaktınız efendim. Burada ben dün açık
açık söyledim. Komisyon Başkanı çekerse olur, benim yetkim yok,
yetkimin olmadığını söyledim. Bu, kürsü işgali, kürsü
işgali bu! Bu kürsü işgali, tekrar ediyorum. Edin efendim, edebilirsiniz,
kavga da yapabilir, konuşmacıyı da dövebilirsiniz, her şeyi
yapabilirsiniz!
MEHMET GÜNAL (Antalya) Kamuoyu her şeyi görüyor.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bizim konuşmamızı
sınırlandıramazsınız.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Tartışmalara nokta
konulmadı.
BAŞKAN Hayır, niye konulmasın canım? Tutumumu
söyledim, değişmediğini. Olur mu? Tartışma bitiyor,
aynı şey tekrar başlatılıyor.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Siz
bizim konuşmamızı sınırlandıramazsınız.
BAŞKAN Sizin konuşmanızı
sınırlandıran yok Sayın Korkmaz. Bu işleri
şahsileştirmeyin; konuşmanızı
sınırlandıran yok.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Sınırlandıramazsınız.
BAŞKAN - Dünden bu tarafa hiç kimse bu kadar müsaade etmezdi;
gereğini yaptım ben.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Hayır efendim. Bu müsaade, müsamaha
meselesi değil Sayın Başkan.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) İç Tüzükten kaynaklanan
haklarımızı kullanıyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Bir tartışma var. Bu
tartışmada
BAŞKAN Tartışma bitti, sonuçlandı.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bir Grup Başkan Vekili el
kaldırıyor
BAŞKAN Ben ara verdim; tüm sayın grup başkan
vekillerini davet ettim içeride Komisyon Başkanıyla.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Tamam, uzlaştınız mı?
BAŞKAN Uzlaşıp uzlaşmamak grup başkan
vekillerinin meselesi, benim meselem değil.
OKTAY VURAL (İzmir) Komisyonda 6 madde üzerinde
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, bir
tartışma
BAŞKAN Lütfen Sayın Hatibe müsaade edin.
OKTAY VURAL (İzmir) Rapor yok Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, bu uygulamaya
itirazımız var.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın Şandır,
zorla, cebir kullanarak, şiddetle yapıyorsunuz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Hayır efendim, şiddetle ne alakası var?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Başkanlığı bloke ediyorsunuz ama.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Konuyla ne alakası var?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan,
böyle olmaz!
BAŞKAN Kürsü işgali, lüffen yerinize oturun! Lütfen oturun
yerinize canım.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, usul
tartışması bitmedi.
BAŞKAN Hayır, bitti tartışma. Niye bitmesin
canım tartışma.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, Sayın
İçişleri Komisyonu bir açıklamada bulundu.
BAŞKAN Evet.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - O
açıklamaya itirazımız var. Bunu görüşmeden siz
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Usul
tartışması açıldı ve bitti usul
tartışması.
BAŞKAN İki tane usul tartışması açtık,
kapattık. Ne yapmamı istiyorsunuz daha?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın İçişleri Komisyonu
bir beyanatta bulundu.
BAŞKAN Bitti efendim. Ben sözü verdim Hatibe ve Hatip
konuşacak efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Böyle olmaz.
BAŞKAN Olmazsa olmaz
MEHMET GÜNAL (Antalya) Dün de yaptınız aynı şeyi.
BAŞKAN Hayır, dün aynı şeyi yapmadım. Niye
aynı şey
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Zenderlioğlunu buraya
çıkardınız. Biz konuşurken ona söz verdiniz.
BAŞKAN Sayın Günal, ne bu şiddet? Bu hiddetiniz ne?
Anlaşılır gibi değil.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Yahu saygısızlık!
BAŞKAN Yahu mahu diye konuşmayın! Lütfen yani!
MEHMET GÜNAL (Antalya) Saygısızlık, bize
BAŞKAN Hayır, benim kimseye
saygısızlığım yok efendim. Cümlelere de çok dikkat
ediyorum, herkesin de dikkat etmesi gerekir.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
bu gürültüde nasıl
yapacaksınız? Biz diyoruz ki, bakın, İçişleri
Komisyonu Başkanı bir açıklama yaptı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Benim meselem değil efendim. Ben sabaha kadar
otururum burada efendim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Oturun efendim.
BAŞKAN Otururum, siz de işgal etmiş olursunuz. Ara da
vermiyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Böyle olmaz.
BAŞKAN Ee, usul değil ki bu! Usul değil ki bu!
MEHMET GÜNAL (Antalya) Tehdit etme Sayın Başkan!
BAŞKAN O zaman bekleyin.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Başkan, niye tehdit ediyorsun?
İstersen hiç ara verme, istersen sabaha kadar
MEHMET ŞANDIR (Mersin) İçişleri Komisyonu bir
açıklama yaptı. Bu açıklama üzerinde
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, orası usul mü?
BAŞKAN Esas üzerinde konuşurken bütün
itirazlarınızı dile getirirsiniz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Komisyon Başkanı bir
açıklama yaptı.
BAŞKAN Hayır efendim, öyle bir usul yok.
OKTAY VURAL (İzmir) Karara bağlanan iş yok efendim.
Karara bağlanan iş yok.
BAŞKAN Karara bağladım efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır, hayır. Yok. Karara
bağlana iş yok. karara bağlana iş Mecliste
görüşülmüyor.
MEHMET GÜNAL Siz herkesi yok sayıp kendi dediğinizi
BAŞKAN Hayır hayır yok canım niye yok sayayım
ben. Hiç kimseyi yok saymam hayır.
MEHMET GÜNAL İki saattir konuşuyoruz, hangisini dikkate
aldınız?
BAŞKAN Her el kaldırana, sisteme giren herkese söz verdim
efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, söz vermek yeterli
mi?
BAŞKAN Ne yapmam gerekir? Hayır, ne yapmam gerekir?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Komisyon Başkanının açıklamasını
tartışmamız lazım.
BAŞKAN Ben görüşümü söyledim efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sizin görüşünüz değil, Komisyon
Başkanının görüşleri
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Hatada ısrar etmeyin Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hayır efendim, hata söz konusu değil ortada.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, karara bağlanan
işi görüşmüyoruz burada; karara bağlanmayan iş
görüşülüyor, rapor değil.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Komisyon Başkanı yeni bir
açıklama yaptı, onu bir değerlendirmemiz gerekiyor.
BAŞKAN Efendim, her ağzını açana bir cevap verme
hakkı doğuyor o zaman.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Siz kendinizi öyle görmeyin.
BAŞKAN
Sayın Şandır lütfen dünden bu tarafa bunu konuşuyor
Sayın Şandır bunun bir sonu olması lazım.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, Komisyon Başkanı bir
tartışmaya, bir görüş getirdi. Bu görüşü
tartışmayacak, neyi tartışacağız?
BAŞKAN
Tartışıldı efendim, tartışıldı.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Tartışmadan yani nasıl bir
BAŞKAN
Evet, Hüsamettin Zenderlioğlunun konuşmasından sonra size söz
vereyim. Olmazsa mesele yok efendim ne yapayım, yapacak bir şey yok
benim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Başkanım, şu tartışmayı
lütfen sonlandırın. Bu tartışma bitmeden devam ederseniz
olmaz.
BAŞKAN
Dünden bu tarafa tartışıyoruz efendim. Sayın
Şandır, lütfen
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Yani, bu tartışmaya nokta koymak lazım.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sayın Başkan, bakın 7 tane kanun teklifi var
BAŞKAN
Sayın Zenderlioğlu buyurun.
Lütfen
Sayın Zenderlioğlu
PERVİN
BULDAN (Iğdır) Nasıl konuşacak?
Sayın
Zenderlioğlu, burya gelin lütfen.
Vallaha tüm
Genel Kuruldaki sayın milletvekilleri buraya toplansın benim için
önemli değil. Doğru bir tavır. Ben dünden bu tarafa
tartıştırdım sizi açık açıkta fikrimi söyledim
yetkim olsa gönderebilirdim diye.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Olmaz efendim.
BAŞKAN
Söyledim efendim yapacağım bir şey yok.
Sayın
Zenderlioğlu, buyurun
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Komisyon Başkanı bir açıklamada bulundu,
bunun üzerinde müzakere açılması lazım.
BAŞKAN
Hayır siz diyorsunuz ki BDPyle paslaşıyorsunuz BDPden
Sayın Sakık diyor ki MHPyle paslaşıyorsun.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Böyle bir şey yok.
BAŞKAN
Lütfen ama bunlar yaralayıcı bereleyici şeyler.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Yanlış iş yapıyorsun.
BAŞKAN
Bunlar şahsileştirmek.
Lütfen efendim,
oturun yerlerinize.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Başkanım, yanlış yapıyorsun.
BAŞKAN - Yanlış yapmıyorum efendim.
Ben doğru yaptığım kanaatindeyim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) İçişleri Komisyonu Başkanı bir
açıklamada bulundu. Bu açıklama yeni bir durum getirdi bunu müzakere
etmemiz lazım. Niye Yok diyorsunuz. Grup başkan vekili olarak.
BAŞKAN
Öyle bir usul yok efendim, yok.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, Komisyonun karara
bağladığı işi görüşmüyoruz şu anda.
Dolayısıyla, rapor yok Maddeler hâlinde görüşmüyor, maddeler
hâlinde düzenliyor. Böyle bir şey olur mu ya? Böyle bir rezalet olur mu?
BAŞKAN Sayın Zenderlioğlu, lütfen buyurun.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Niye ısrar ediyorsunuz Sayın
Başkan?
BAŞKAN Görevimi yapıyorum efendim, görevimi yapmak için
ısrar ediyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, niye emrivaki
yapmaya kalkıyorsunuz?
BAŞKAN Emrivaki falan yapan söz konusu değil. Usulde yok
efendim, öyle bir usul yok. Şimdi esası konuşulacak. Esası
üzerinde çıkarsınız, parti grubunuz adına yirmi dakika her
şeyi söylersiniz efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
Evet, efendim, maddelere geçildiğinde önergeleri verirsiniz, zaten
vermişsiniz, önergelerde beşer dakika istediğiniz gibi sözleri
söylersiniz efendim. Ne tümü üzerindeki konuşmalarda ne de önergelerdeki
konuşmalarda hiç kimse, hiçbir başkan vekili
(Gürültüler)
Söylendi efendim bunlar, söylendi, söylersiniz bunları. Lütfen
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, bir Komisyon üyesi
muhalefet şeyini yazmadığı konu hakkında, aleyhinde
konuşamaz, önerge de veremez. Siz Komisyon üyelerinin önerge verme
hakkını
Biraz önce itiraf ettiniz. Benim komisyon üyem bu durumda,
maddeler
BAŞKAN Ben itiraf etmedim, herhangi bir şey söylemedim ben.
OKTAY VURAL (İzmir) Şimdi söylediniz efendim.
BAŞKAN Neyi söyledim ben şimdi Sayın Vural?
OKTAY VURAL (İzmir) Hakkınız var. dediniz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Gereğinden fazla usul
tartışması açıldı aynı konuda.
BAŞKAN Kendi düşüncenizi ifade ediyorsunuz Sayın Vural.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, Komisyon
Başkanı diyor ki: Biz alt komisyondan gelen raporu
BAŞKAN Efendim, esası üzerinde söyleyin sözlerinizi.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Esas değil bu ya!
BAŞKAN Lütfen Sayın Şandır. Her şey
tartışıldı usul tartışmasıyla efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yani raporu olmayan bir kanunu nasıl
müzakereye açarsınız?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, İç Tüzük ne
diyor? Genel Kurulda çekimser veya aykırı olduğunu rapor
metninde yazıyla belirttiği hususlar dışında
BAŞKAN Sayın Zenderlioğlu, geliyor musunuz?
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan, ara ver.
BAŞKAN Sayın Zenderlioğlu
HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Bitlis) Sayın
Başkan, bu ortamda konuşamam, kürsü işgal altında.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Kürsü boş, gelin
konuşun.
İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa) Kürsü
işgal altında.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Neresi işgal altın! Gelin
konuşalım!
BAŞKAN İkinci sıradakine söz vereceğim efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, tahrik etmeyin.
BAŞKAN Lütfen, tahrik falan yok. Oturun sayın
MEHMET ŞANDIR (Mersin) İç Tüzükü uygulayın.
BAŞKAN Neyini uygulayacağım İç Tüzükün?
Uyguluyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Bu kürsüde, bu gürültüde Meclisi
yönetemezsiniz.
BAŞKAN Efendim
MEHMET ŞANDIR (Mersin) İç Tüzükü uygulayın.
BAŞKAN Ne demek yani? Uyguluyorum. Sizin söylemenizle mi
yürüteceğim ben.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan, bu ortamda kürsüye
hatip çağırmak Meclisi germektir.
BAŞKAN Çağırırım tabii, gürültüyü kesin siz
de. Lütfen ama!
Sayın Zenderlioğlu, geliyor musunuz?
ENGİN ALTAY (Sinop) Ya böyle ortamda kürsüye hatip
çağırılır mı Sayın Başkan?
BAŞKAN Sayın Zenderlioğlu, lütfen
Yoksa ikinci
sıradakini çağıracağım.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sükûneti sağlamadan nereye?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, yani bu gürültüde
nasıl konuşacak?
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan, bu ortamda kürsüye
hatip çağırmak
BAŞKAN Sayın Zenderlioğlu
MEHMET GÜNAL (Antalya) Böyle bir şey yok ya!
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Bu gürültüde nasıl müzakere
yapacaksınız?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Meclisi
çalıştırmaya çalışıyor. Meclisi
çalıştırmak görevi.
BAŞKAN Efendim ben Meclisi açık tutmaya
çalışıyorum.
Yani sıra dışı eylem yapan ben değilim,
Başkanlık değil; sıra dışı eylemi yapan
sizsiniz.
Sayın Şandır
OKTAY VURAL (İzmir) Siz hukuka uygun
çalıştıracaksınız.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, bu
tartışmayı bitirmeniz lazım. Bitirmeden nasıl
başlarsınız?
OKTAY VURAL (İzmir) Nasıl başlarsınız?
MEHMET GÜNAL (Antalya) İç Tüzük 68 ne diyor?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Bitirin bu tartışmayı.
BAŞKAN Aykırılığı yapan sizsiniz
Sayın Şandır.
OKTAY VURAL (İzmir) Allah Allah!
BAŞKAN Karar verdik efendim. İki defa usul
tartışması açtık ve karar verdik efendim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) 68 ne diyor bak.
OKTAY VURAL (İzmir) Siz böyle bir gürültüde nasıl müzakere
edersiniz?
BAŞKAN Efendim, oturun yerinize, oturun yerinize.
MEHMET GÜNAL (Antalya) İç Tüzüke bakın, okuyun bir. 68i
bir okuyun.
BAŞKAN Ona siz bakın efendim, ben bakıyorum, biliyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Neye bakıyorsunuz?
BAŞKAN Bakıyorum. Oturun yerinize lütfen.
Siz gürültüyü çıkaracaksınız
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Böyle dayatmayla olmaz.
BAŞKAN Sayın Zenderlioğlu, lütfen
HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Bitlis) Sayın
Başkan, böyle bir ortamda konuşma imkânım bulunmuyor.
BAŞKAN - Sayın Zenderlioğlu, gelmiyorsanız ikinci sıradakini
çağırıyorum ben.
Sayın Zenderlioğlu
MEHMET GÜNAL (Antalya) Yok öyle bir şey!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, olmaz.
BAŞKAN - İkinci sırada, Sayın Menderes Türel Antalya
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN Altay (Sinop) Bu ortamda kürsüye hatip çağırmak
Meclisi germektir.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ben konuşacağım o zaman. Ben
konuşacağım, kürsüdeyim, haydi!
(MHP milletvekillerinin hatip kürsüsü etrafında toplanmaları)
BAŞKAN Sayın Günal, lütfen
MEHMET GÜNAL (Antalya) İdare amirini çağır o zaman. Ben
buradayım, kürsüdeyim. Haydi!
(AK PARTİ milletvekilleri hatip kürsüsüne doğr yürüdü)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, grupları
birbirine düşürüyorsunuz.
BAŞKAN Hayır, grupları birbirine düşürmüyorum
efendim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Yok öyle bir şey! Zorlama varsa
attırırsın o zaman. Böyle dayatma olmaz!
BAŞKAN Hayır efendim. Biraz önce Sırrı
Sakıkın lafını da dinledik efendim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ben
konuşacağım, eğer bir el süren olursa
BAŞKAN - Lütfen
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ben burada konuşacağım.
BAŞKAN - Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.49
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.54
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 17nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Menderes
Türel, Antalya Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, MHP sıralarından gürültüler)
ENGİN ALTAY (Sinop) Önce BDPye söz vermen lazım
Başkan.
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım, usul
tartışması açılmasını istiyorum. Komisyon ve
Hükûmeti aramadan söz verdiniz, usule aykırı
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Ya peki, bunların burada
durması normal mi Sayın Başkan! Bunların böyle durması
normal mi? Bu kadar adamın kürsünün etrafında durması normal mi
burada?
BAŞKAN Sayın Türel, lütfen oturun.
Buyurun söz veriyorum, lehte mi aleyhte mi?
OKTAY VURAL (İzmir) Aleyhinde.
BAŞKAN Evet.
ENGİN ALTAY (Sinop) Lehte.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan, lehte söz
istiyorum.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan biz de söz istiyoruz,
grubumuz adına, Grup Başkan Vekilimiz konuşacak.
BAŞKAN Evet, lehte Engin Altay, Sinop Milletvekili.
Buyurun.
X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun
338 sıra sayılı Komisyon Raporunun görüşmelerini İç
Tüzük hükümlerine uygun olarak yürütmediği gerekçesiyle tutumu
hakkında
ENGİN Altay (Sinop) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şimdi öncelikle
iktidar partisinin grup başkan vekillerine seslenmek istiyorum.
Biraz önce, burada, oturumu yöneten Başkanı çok zor duruma
düşürdünüz. Burada, az daha hiç olmasını tasvip
etmeyeceğimiz olaylar cereyan edebilirdi.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Kim işgal etti kürsüyü?
ENGİN ALTAY (Devamla) Sizin bu tavrınızla sizin buradan
bu yasanız da geçmez, bu bütçeniz de geçmez. Oturun bir, sakin olun bir.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
SUAT ÖNAL (Osmaniye) Şov yapma ya!
ENGİN ALTAY (Devamla) Şimdi, bakın, değerli milletvekilleri,
iktidara sabır, sükûnet yakışır. Muhalefet elbette zaman
zaman biraz öfkelenebilir, biraz kendince iktidarın getirdikleriyle ilgili
çekincelerini ortaya koyma noktasında sert de olabilir, ama yıllardır
bu Parlamentoda 1920den beri süren bir gelenek vardır. Siz bu gelenekleri
de altüst ediyorsunuz.
Şimdi, Sayın Başkan, tabii, tutumunuzun lehinde söz
almakla birlikte usul tartışması açma kararınız çok
olumluydu, çok doğruydu. Zira, biraz önce burada, kanunun
görüşmelerine geçtiğiniz esnada bu kürsüden konuşma imkânı
yok idi ve siz bu kürsüde sağlıklı konuşma imkânı
yokken hatibi kürsüye çağırarak hatibi de riske attınız,
Divanın önündeki milletvekilleriyle diğer milletvekillerinin
arasındaki gerginliği de daha da arttırdınız. Ben,
sizin, bunca tecrübenizle, o esnada hatibi kürsüye çağırmadan ara
vermenizi beklerdim. İkincisi
SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) Kaç defa ara versin?
ENGİN ALTAY (Devamla) Böyle olmaz Sayın Vekilim, söz
alacaksın, buradan konuşacaksın.
SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) Hem laf atıyorsunuz
Önce
kendiniz uyun siz.
ENGİN ALTAY (Devamla) Siz bu kadar gürültü yaparsanız
muhalefet ne yapmaz! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) Her zaman siz yapıyorsunuz.
ENGİN ALTAY (Devamla) Siz oturacaksınız. Hayret bir
şey!
Öte yandan burada
SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) Hep siz yapıyorsunuz.
ENGİN ALTAY (Devamla) Sayın Başkan, şimdi, şu
milletvekiline 157yi uygulamanız lazım. 157i bu
arkadaşımıza uygulamanız lazım.
BAŞKAN Sayın Milletvekili, lütfen
ENGİN ALTAY (Devamla) Şimdi, kardeşim, bu işleri
bilmiyorsan, bak burada eski vekiller var, öğren.
Şimdi, Sayın Başkan, ortada ciddi iddialar var.
İddialardan birisi şu: Bu kanunun Plan Bütçe Komisyonunda
görüşülmeden buraya gelmesi hukuka, Anayasaya aykırı. Bu bir
iddia. Bir başka iddia: Bu kanunun altı madde olarak Komisyonda bunun
görüşüldüğü ama bunun otuz küsur madde geldiği, Benzer
mahiyette, birleştirildi. denilen kimi milletvekillerinin kanun teklifinin
ortadan kaybolduğu
Yani burada evrakta sahtekârlıktan bahsediliyor,
siz, bu işler olmamış gibi, bu kanunun görüşülmesi için
Mecliste bu ortamı açıyorsunuz. Büyük yanlış içindesiniz,
tutumunuz, usul tartışması açmanız doğruydu, bunu
söylemek istiyorum. Sizi daha bir dikkate ve hukuka davet ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aleyhte söz isteyen Oktay Vural, İzmir Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, bir görüşmeye
başlamak için komisyon ve komisyonun yerinde olması, bakanın
yerinde olması gerekiyordu.
BAŞKAN Doğru, fark ettik, söyledik sonra.
OKTAY VURAL (Devamla) Siz, Komisyon ve Bakan yerinde olmadan
görüşmelere başladığınıza göre,
dolayısıyla bu durumda aslında bu tasarıyı
görüşemezsiniz, görüşmelere başlayamazsınız.
BAŞKAN Hayır efendim.
OKTAY VURAL (Devamla) Değil mi?
BAŞKAN Devam edin. Hayır, öyle değil.
OKTAY VURAL (Devamla) Komisyon ve bakan olmazsa görüşebilir
misiniz?
BAŞKAN Tutanaklara bakın, sonra komisyon ve
OKTAY VURAL (Devamla) Görüşebilir misiniz? Aramadınız.
BAŞKAN Konuşmaya başlamadan önce
OKTAY VURAL (Devamla) Aramadınız. Siz buraya
çağırdınız.
BAŞKAN Hayır.
OKTAY VURAL (Devamla) Bakın, Sayın Başkan, buraya
çağırdınız.
BAŞKAN Sayın Türel konuşmaya başlamadan önce
aradım.
OKTAY VURAL (Devamla) Hayır, aramadınız,
aramadınız.
BAŞKAN Tutanaklara bakabilirsiniz.
OKTAY VURAL (Devamla) Aramadınız. Kürsüye
çağırdıktan sonra baktınız.
BAŞKAN Evet. Tamam, kürsüye çağırdıktan sonra.
OKTAY VURAL (Devamla) Görüşmelere başlıyoruz.
dediniz.
BAŞKAN Evet.
OKTAY VURAL (Devamla) Bu bakımdan, bu yönetiminiz doğru
değil.
BAŞKAN Tamam!
OKTAY VURAL (Devamla) Sayın Başkan, şimdi, burada,
İç Tüzükün 76ncı maddesine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından reddedilmiş kanun tasarı veya teklifleri, ret
tarihinden itibaren bir tam yıl geçmedikçe aynı yasama döneminde
yeniden verilemez.
Şimdi, Ali Uzunırmakın kanun teklifi var, ne oldu?
Reddedilmiş mi olacak, kabul edilmiş mi olacak? Siz, bir milletvekilinin
yasama yetkisini kısıtlıyorsunuz vermediğiniz şeyle
ilgili. Ayrıca, komisyon üyeleri eğer bir raporda bir hususa
muhalefet yazmamışlarsa kanun üzerinde önerge veremez aleyhinde. Siz,
milletvekillerinin madde üzerindeki itirazlarını
yaptırmamış olmakla, önerge verme hakkını da
kısıtlamış oluyorsunuz.
Yani bütün bunlar hukuksuzluk. Bunlar olmasaydı bunlara itiraz
edecek miydik? İstediğimiz tek şey var. Diyoruz ki: Uygun bir
rapor redaksiyonu yapılsın, sonra gelsin buraya. Arzumuz bu,
isteğimiz bu. O bakımdan, burada bu kadar tartışma
içerisine sokmak yerine -yapılacak iş bir günlük bir iş, bir
saatlik bir iş- burada çekilseydi, yapılsaydı, Alt komisyon
metni kabul edilmiştir, redaksiyona göre böyle olmuştur. denseydi ya
da kararlaştırılmış irade buraya getirilseydi itiraz
etmeyecektik. Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edildi, ne oldu? Akıbeti
belli değil. İtiraz edilmeyecekti.
Bugün görüştüğümüz husus bu usulsüzlükler. Usulüne uygun
hazırlanmamış bir rapor görüşülemez. Rapor bu yönüyle
bakıldığı zaman yok. Karara
bağladığımız bir işi görüşmüyoruz, karara
bağlamadığımız bir işi görüşüyoruz. Rapor,
karara bağlanmış bir işin görüşülmesini amirdir.
Bu
bakımdan, Sayın Başkan, bu konuda sulhla halledilmesi gereken
hususlar var. Bizim muhtevayla ilgili söyleyeceklerimiz var ama her şeyden
önce, bu işin hukuksuz buraya gelmesine ilişkin
itirazlarımızın giderilmesi için bir adım
atmanızı bekliyoruz, arzumuz budur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OKTAY VURAL
(Devamla) Bu bakımdan, Sayın Başkan, görüşmelere bu
oturumdan sonra başlayamazsınız, ancak ve ancak ara verdikten
sonra Komisyon ve Bakanı arayacaksınız, ondan sonra hatibi
kürsüye çağıracaksınız, usulüne uygun hareket etmeniz gerekiyor.
Önce hatibi kürsüye çağırıp, görüşmelere
başlayıp
BAŞKAN
Sayın Vural teşekkür ediyorum. Lütfen
OKTAY VURAL
(Devamla)
sonra Komisyon Başkanı ve Bakanı
arayamazsınız.
BAŞKAN - Lehte söz isteyen Ahmet Aydın, Adıyaman
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Aslında, tabii, az önceki hadiseyi bütün Türkiye kamuoyu
izledi, gerçekten de Türkiye Büyük
Millet Meclisi diyoruz
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Ondan sonra televizyonu
kapattınız.
AHMET AYDIN (Devamla) -
ve milleti temsil eden vekillerin buradaki
durumunu çok acı bir şekilde gördü. (MHP sıralarından
alkışlar)
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Seviyesiz seviyesiz
konuşma orada! Okumuyorsun, bilmiyorsun, anlamıyorsun; konuşma!
OKTAY VURAL (İzmir) Kürsü işgali yaptınız.
AHMET AYDIN (Devamla) Değerli arkadaşlar, bir konuya
katılmayabilirsiniz, eleştirilerinizi yapabilirsiniz, her şeyi
haklı görmek zorunda değilsiniz, her şeye katılmak zorunda
değilsiniz.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Bize laf atma! Bize laf atma!
AHMET AYDIN (Devamla) Ya, burayı müsamere salonuna çevirdiniz,
biraz biz konuşalım ya! Her şeyi yapıyorsunuz, her
şeyi kendinize reva görüyorsunuz, iktidarın
konuşmasını dahi hazmedemiyorsunuz.
ALİM IŞIK (Kütahya) Doğru dürüst konuş!
ENVER ERDEM (Elâzığ) Bize bakarak konuşma, bize laf
atma
ALİM IŞIK (Kütahya) Elini sallama, elini sallama, doğru
düzgün konuş.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Parmak sallayarak konuşma!
AHMET AYDIN (Devamla) Bırakın konuşalım,
bırakın konuşalım. Dünden beri burada
yaptıklarınız, kürsü işgallerine varan birtakım
dayatmalar
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Yani biz kalabalığız
diye muhalefeti yok say, ondan sonra biz de oturup seyredelim. Var mı
böyle bir şey?
AHMET AYDIN (Devamla) Dayatmayı kim yapıyor? İktidar
mı yapıyor, muhalefet mi yapıyor? Şunu size söylemek
istiyorum: Engelleme hakkınız var yasal anlamda, İç Tüzük
anlamında engelleme hakkınız var, kullanabilirsiniz ama
şunu unutmayın ki bizim de engellemeyi engellemek gibi bir
hakkımız var, biz de o hakkımızı kullanırız.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bunu bilin,bunu
bilin.
Biz makul şartlar dairesinde, değerli arkadaşlar,
Türkiyenin faydasına olacak, ülkemizin, milletimizin istifadesine
sunabileceğimiz çok önemli, yapısal değişim dönüşüm
gerektiren bir reformu burada görüşüyoruz.
ALİM IŞIK (Kütahya) Yani eyalet sistemi Türkiyenin
faydasına mı?
AHMET AYDIN (Devamla) Türkiye
adına bir reformu görüşüyoruz ama sizler değerli
arkadaşlar, kanunun içeriğine
hiç girmediniz, giremediniz. Girin, siz de konuşun, biz de
konuşalım, takdiri kamuoyu yapsın.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Biz kaç gün Komisyonda bunun içinde
gezdik, senin gibi bayram tatili yapmadık!
AHMET AYDIN (Devamla) Ama burada Meclisi müsamere salonuna çevirmek,
Mecliste kürsüye, Meclis Başkanlık Divanına hak etmediği
birtakım dayatmalarda bulunmak...
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Siz dayatıyorsunuz
hukuksuzluğu, biz mi dayatıyoruz?
AHMET AYDIN (Devamla) Bu yakışık almaz. Hele ki içinde
bulunduğumuz geleneğe hiç de yakışmaz bu.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Sen bizim geleneğimize laf atma!
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Senin üç yıllık
geleneğin var!
AHMET AYDIN (Devamla) Değerli arkadaşlar, konuşacağız,
tartışacağız, her şeyi konuşacağız, her
şeyi tartışacağız ama İç Tüzüke göre
konuşacağız, kanunların, hukukun bize verdiği ölçüde konuşacağız.
Eleştirmeyin demiyoruz ama kürsü işgal etmeyin; eleştirmeyin
demiyoruz ama hakaret etmeyin. Burada her konuşmacı konuşma
hakkını kullanmak zorunda.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Kürsüyü biraz önce siz işgal ettiniz.
AHMET AYDIN (Devamla) Bakın, dünden beri böyle bir şeyle
karşı karşıyayız. Başkanlık Divanınca
aynı meseleye karşı kaç defa usul tartışması
açıldı.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yahu doğru dürüst kanun getirin de
tartışalım
AHMET AYDIN (Devamla) Kaç defa kanaatini bildirdi ve hepsinde de
kanaat bildirildiği hâlde bugüne kadarki geleneklerimiz, Meclis
gelenekleri, İç Tüzükün bize verdiği yetki
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Ne yapalım, usulsüzlük ortadan
kalkmıyorsa vaz mı geçeceğiz? Usulsüzlüğü
kaldırın, tartışmayalım.
AHMET AYDIN (Devamla) Değerli arkadaşlar, bunu
kullandırtmıyorsunuz. Bu dayatmalara, kusura bakmayın, bizler de
prim vermeyiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Dayatma sizden geliyor, sizden.
KAMER GENÇ (Tunceli) Doğru dürüst tasarı getirin de
görüşelim.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Adam gibi yap işini!
AHMET AYDIN (Devamla) Biz, burada bu yasanın çıkması
adına elimizden geleni yaparız, otururuz, konuşuruz,
tartışırız, maddeler üzerinde görüşülür, önergeler
görüşülür, makul olanlar belki kabul edilir ki kaldı ki Komisyon
raporu hukuka uygundur, haklıdır ve bugüne kadarki bütün Meclis geleneklerindeki
raporlar gibi tanzim edilmiştir, buradaki bütün teklif sahiplerine
Komisyon Başkanı söz vermiştir ama tasarı metni üzerinden
bu gitmiştir hâliyle ve bu manada da komisyon raporunda da hiçbir
olumsuzluk, hiçbir haksızlık yoktur. İç Tüzükün de 42nci
maddesi bunu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET AYDIN (Devamla)
açıkça düzenlemiştir. Kaldı ki
hiçbir muhalefet şerhinde de buna ilişkin bir husus yoktur.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Evet, aleyhte söz isteyen Sırrı Sakık, Muş
Milletvekili.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; aslında iki gündür burada çok gereksiz
tartışmalara tanıklık ediyoruz. Yani Parlamento böyle
çalıştırılmaz. Biz Sayın Başkana söyledik yani
siz bedenen oradasınız ama fikren farklı yerlerdesiniz.
Eğer bu uygulamaları
BAŞKAN Buna cevap vereceğim Sayın Sakık,
konuşmanız bitsin.
SIRRI SAKIK (Muş) Lütfen Başkanım
Çünkü biz sizin
uygulamalarınızı geçmişten bugüne kadar biliyoruz.
Aynı şeyi bugün yani Barış ve Demokrasi Partisi
yapmış olsaydı, sizler bizi linç ederdiniz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ne alakası var ya?
SIRRI SAKIK (Devamla) Sizin
kültürünüz bu, geçmişte Cumhuriyet Halk Partisine karşı da
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Hiç öyle bir şey
yok.
SIRRI SAKIK (Devamla) Lütfen dinleyin, dinleyin.
Ya, bu Parlamentoyu çalıştırırsınız
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Meclisi
çalıştırmayan kim?
SIRRI SAKIK (Devamla) Yani burada bölgesel yönetim yok, burada
ademimerkeziyetçi bir anlayış yok. Keşke olmuş
olsaydı, sizin arkanızda vallahi dururduk ama bunların hiçbiri
de yok, bunların hiçbiri yok. Siz
RIFAT SAİT (İzmir) Bırak ya, bırak!
SIRRI SAKIK (Devamla) Bize sesinizi yükseltmeyin, biz hepimiz
birbirimizi tanırız. Bize gücünüz yeter ama haddini bileceksin,
hiçbir şey bilmiyorsan haddini bileceksin.
İki gündür, bakın, iki gündür burada, Parlamentoda biz
oturmuş sizleri izliyoruz. Ne hakkınız var? Bu Parlamentoyu ya
çalıştıracaksınız veyahut da Sayın Başkan,
eğer inanmıyorsan
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Düzgün konuş.
SIRRI SAKIK (Devamla) -
eğer bu, sizin yüreğinize, beyninize
hitap etmiyorsa, eğer Komisyonda olumsuz bir şey varsa
tavrınızı açık, net koyacaksınız, diyeceksiniz
ki: Komisyona iade edilir. Ama bunu söylemiyorsunuz, elli kezdir burada usul
tartışması açıyorsunuz. Usul tartışması bir,
iki, üç açılır. Ha, gerekirse oylamaya tutulur ve ondan sonra devam
edersiniz. İki kez bizim Hatibi davet ettiniz ama
konuşturtmadınız. Bu kürsünün masuniyetinden bahsediyorsunuz ama
kürsünün masuniyetini kollayamadınız, koruyamadınız. Bu da
sizin ayıbınızdır.
Ya gerçekten bu yasayı geri çekin, komisyonlara geri gönderin
veyahut da Parlamentoyu çalıştırın. Biz iki gündür sizin bu
kayıkçı kavganızı dinlemek zorunda değiliz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Tutumum hakkında herhangi bir değişiklik yok.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir saniye Sayın Şandır, bir saniye
Sayın Sakık, ikinci defa olduğu için açıklama gereği
hissettim. Benim istifa ettiğim Milliyetçi Hareket Partisiyle ilgili
kastınızsa sözünüz, ben geçmişimle, hayat tarzımla,
yaşam tarzımla gurur duyuyorum, geçmişte
taşıdığım ülkücülük fikriyle de gurur duyuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar) Benim eğer kafam Milliyetçi
Hareket Partisinde ise
SIRRI SAKIK (Muş) Yok, ben o anlamda
BAŞKAN
o meşru bir parti ama tüm millet biliyor ki, tüm
dünya biliyor ki sizin kafanız nerede, ona cevap verin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Şandır
AYLA AKAT (Batman) Nasıl konuşuyorsunuz Sayın
Başkan, ne demek istiyorsunuz? Ne demek kafanız nerede? Ne biçim
konuşma Sayın Başkan!
BAŞKAN Yok öyle, söyleyeceksiniz, ondan sonra da
cevabını alacaksınız. Ya konuşmayacaksınız
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, Allah adına, üç
dönem
AYLA AKAT (Batman) Nasıl böyle konuşursunuz?
SIRRI SAKIK (Muş) Bakın, sizin tüzüğünüzde üç dönem
süreci var ya, bu üç dönem süreci için siz bir yerlere mesaj vermeye
çalışıyorsunuz.
BAŞKAN O sizin şahsi kuruntunuz, onu zaman gösterecek.
AYLA AKAT (Batman) Sırrı Bey, gitmeyin ya. Bu kadar
terbiyesizce bir tartışma olur mu Divan düzeyinde?
SIRRI SAKİK (Muş) Meclis böyle
çalıştırılmaz, tam iki gündür bizi esir aldınız.
Siz gerçekten başka yerlere, evet sizin bedeniniz bu partide, ruhunuz,
fikrinizde buradadır. Bu kadar net.
AYLA AKAT (BATMAN) Bireysel bir tutum içerisindesiniz.
BAŞKAN Siz kendi kafanızdakini söyleyin.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım.
SIRRI SAKİK (Muş) Gelsin, gelsin, kendisi de ortaya koysun
ya, bize bu kadar haksızlık etmeye hakkınız yok.
BAŞKAN Sayın Şandır, bir dakika, lütfen
Buyurun.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, bir
tartışma var ve bu tartışma
tamamlanmamıştır, bu tartışmayla ilgili siz bir kanaat
beyan ettiniz. Dediniz ki: Yetki
BAŞKAN Evet ettim, bu konu hakkındaki tutumum
değişmedi. Onu söylüyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Efendim müsaade edin lütfen, sözümü kesmeyin.
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Bir
kanaat ifade ettiniz, dediniz ki: Yetkim olsa ben bu kanunu geri gönderirim.
BAŞKAN Evet, başkanlığın yetkisi yok,
söylüyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Şimdi yetkiniz
olmadığını beyan ederek haklı
bulmadığınız bu kanunun görüşülmesini
başlatamazsınız. Ya da o kürsüde oturmayacaksınız.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma saati:
19.11
ALTINCI OTURUM
Açılma
Saati: 19.14
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 17nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
338 sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam edeceğiz.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu
ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin;
Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent
Belen'in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Malatya Milletvekili
Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681,
2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN
- Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi
tasarının tümü üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
adına Hüsamettin Zenderlioğlunu davet etmiştim.
Buyurun.
Gelmiyorsanız
Adalet ve
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Buyurun.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Benim ifade ettiğim bir husus var. Bir kanaat ifade
ettiniz, bir beyanda bulundunuz, o beyanın gereğini
yapmalısınız Sayın Başkan.
BAŞKAN
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Menderes Türel, Antalya
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
PERVİN
BULDAN (Iğdır) Sayın Başkan
Sayın Başkan,
lütfen
Sayın
Başkan, kim Yok. dedi?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Bu kanun doğru değilse görüşmemelisiniz.
BAŞKAN
Lütfen
PERVİN
BULDAN (Iğdır) Sayın Başkan, bir saniye
Dinler misiniz
Sayın Başkan! Konuşma hakkı bizde, başkasına
veremezsiniz.
BAŞKAN
Hem tartışmadan dolayı suçluyorsunuz
Lütfen
Buyurun
Sayın Türel
PERVİN
BULDAN (Iğdır) Sayın Başkan, bunu ikinci kez
yaptınız.
HÜSAMETTİN
ZENDERLİOĞLU (Bitlis) Sayın Başkan, konuşma
hakkı benim, başkasına veremezsiniz.
BAŞKAN
Sonradan vereceğim söz efendim.
Sayın
Türel, buyurun lütfen.
AK
PARTİ GRUBU ADINA MENDERES TÜREL (Antalya) Sayın Başkan, çok
kıymetli milletvekilleri; 338 sıra sayılı Kanun
Tasarısı hakkında AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Değerli arkadaşlar, bu emrivakiyle nasıl
yönetecek Sayın Başkan?
MENDERES
TÜREL (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, nasıl yöneteceksiniz? Bu
emrivakiyle nasıl yöneteceksiniz?
MENDERES
TÜREL (Devamla) - Bugün yine çok önemli bir yasa tasarısını
görüşmekteyiz.
SIRRI SAKIK
(Muş) Ama bu uygulamanız ne adil ne de
MENDERES
TÜREL (Devamla) - Bu tasarı, yerel yönetim reformunun aslında bir
kademe daha ileri götürülmesidir.
PERVİN
BULDAN (Iğdır) Konuşma ortamı yoktu Sayın
Başkan. Konuşma ortamı olmadan hatip nasıl konuşacak
orada?
MENDERES TÜREL
(Devamla) - Bugün burada ne devletin yeniden yapılanmasıyla ilgili
bir yasayı ne de bir güvenlik yasasını ne de ekonomik
sorunların çözümüne yönelik bir yasayı tartışıyoruz.
Tartıştığımız yasa tasarısı, tamamen
bir yerel yönetim reformundan ibarettir.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) Ne reformu?
OKTAY VURAL
(İzmir) İhanet yasası!
MENDERES
TÜREL (Devamla) - Partimizin buradaki amacı, millete, vatandaşa daha
iyi hizmet götürmek, yerel yönetimde demokrasiyi geliştirmek, yerel
yönetim özerkliğini artırmak, artık şehir merkezinden köye
kadar her yerde vatandaşın yerel hizmetlerin hesabını
sormasını sağlamaktır.
Şu
noktaların altını kesin bir şekilde çizmek istiyorum: Bu
reform aslında bir demokrasi reformudur. Günümüzde demokrasinin temel
şartlarından birisi yerindenlik prensibidir. Yani kamusal
sorumluluklar vatandaşa en yakın makam tarafından
kullanılır demektedir.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) O zaman belde belediyelerini niye
kapatıyorsunuz?
MENDERES
TÜREL (Devamla) - Köydeki vatandaş sadece muhtara, il genel meclisine
geçmişte oy verirken, şimdi büyükşehir belediye
başkanı, ilçe belediye başkanı, belediye meclisi ve muhtarlıklara oy verecektir. Bu tasarıyla
vatandaş hizmet almak için, hizmetin hesabını sormak için kendi
seçtiği belediye başkanını artık bu yasa sayesinde
sorumlu tutabilecektir.
Bu reform, hızlı kentleşme karşısında geç
kalmış bir reformdur. Türkiyede kent nüfusu 1980lerde yüzde 35
iken, bugün yüzde 80lere ulaşmıştır. Artık ekonominin
merkezi şehirlerdir. Bu çağda şehirlerdeki yatırımlar
ve hizmetlerin hızlı bir şekilde Ankaradan bakanlıklar
eliyle yönetilmesi hem para israfıdır, hem zaman israfıdır
ve fevkalade verimsizdir. Bu çağda yönetimin vatandaşa en yakın
şekilde olması, onu dinlemesi, ona hesap vermesi zaruridir.
YILDIRAY SAPAN
(Antalya) Kendin bile inanmıyorsun.
MENDERES TÜREL
(Devamla) - Öncelikle, bu yasaya emeği geçen, katkı sağlayan,
başta Sayın İçişleri Bakanımıza, benden önceki
sayın yerel yönetimler başkanımıza, İçişleri
Komisyonumuzun Başkanına, iktidar ve muhalefet tüm üyelerine,
Bakanlık bürokratlarına şükran ve saygılarımı
iletmekle birlikte yasanın hazırlanmasına temel oluşturan
anlayışa da kısaca değinmek istiyorum.
MEHMET S.
KESİMOĞLU (Kırklareli) Bakanlık hazırlamadı ki
Sayın Başkan.
MENDERES TÜREL
(Devamla) - AK PARTİ ve liderinin siyaset anlayışı ve
felsefesi yerel yönetimlerde elde edilen başarıdan ve bu
başarıya gösterilen teveccühten doğmuştur. Bilindiği
gibi AK PARTİnin devlet felsefesi, devletin milletine amade olduğu
bir yapı üzerine kuruludur. AK PARTİ ve ideolojisi Önce insan yani
İnsanı yücelt ki devlet yücelsin, insanı yaşat ki devlet
yaşasın. ilkelerini esas almaktadır. Bu açıdan
bakıldığında millet salt anlamda yönetilen, siyasetçi de
salt anlamda yöneten pozisyonlarını değiştirmiş,
siyasetçi hizmetkâr, halk da kendisine hizmet edilen konumuna
yükselmiştir. AK PARTİ ve Başbakanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan, hizmeti hiçbir zaman bir lütuf olarak
görmemiştir. Bunun hak olduğunu daima vurgulamıştır.
Çok kıymetli milletvekilleri, malumlarınız olduğu üzere,
Türkiyede ilk kez 1984 yılında, İstanbul, Ankara ve İzmir
büyükşehir belediyeleri kurulmuştur. 1986 ve 2000 yılları
arasında bu sayı 16ya çıkarılmıştır. Bundan
sonra, 2004 yılında, AK PARTİ, Sayın Genel
Başkanımızın belediye tecrübesinin de sayesinde ilk kez bir
ciddi yerel yönetim reformu gerçekleştirmiştir. 2004
yılında hem Belediyeler Kanunu 1934ten sonra ilk kez kapsamlı
bir şekilde revize edilmiş hem de İstanbul ve Kocaeli
büyükşehir belediyeleri yetki alanı il sınırı olarak
genişletilmiştir.
Kıymetli arkadaşlarım, 2004 yılındaki bu rapor
aslında Avrupa Konseyi Yerel Yönetim Özerklik Şartının bir
gereğidir. Türkiye, Avrupa Konseyinin Yerel Özerklik Sözleşmesine
1988 yılında imza koymuştur. Bu sözleşme 1992
yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
onaylanmıştır ve 93 yılında da yürürlüğe
girmiştir. Ama bu yöndeki bütün iyi niyetlere, hazırlıklara
rağmen, kanun çıkarılması için, reform yapılması
için AK PARTİ İktidarı beklenmiştir. 2004
yılında, yerel yönetimler reformu, muhalefetin uzlaşmaz
tutumuna, o zaman, bildiğiniz, Cumhurbaşkanı vetoları ve
Anayasa Mahkemesi süreçlerine rağmen yapılmıştır.
Bugün bu büyükşehir belediyesi kanunu için muhalefet tarafından
söylenen bazı sözler de o zaman aynen söylenmiştir. O zaman da yerel
yönetimler reformunun Türkiyede federasyon için yapıldığı
söylenmiştir ama reformun üzerinden sekiz yıl geçmiştir,
belediyeler de yerindedir, Türkiye de yerindedir, üniter devlet
yapısı da sapasağlam yerindedir.
Yine, Avrupa Birliği uyum sürecinde, bizden önce gündeme
gelmiş olan Kalkınma Ajansları Kanunu da bizim dönemimizde yani
2006 yılında çıkarılmıştır. O zaman da
muhalefet yine aynı şekilde kıyameti koparmıştır.
Türkiye bölgelere bölünüyor. denilmiştir.
YILDIRAY SAPAN (Antalya) O muhalefetten belediye başkanı
olmak istiyordun ya.
MENDERES TÜREL (Devamla) Ama daha sonra bütün iller Hani bizim
kalkınma ajansımız? diye muhalefet milletvekilleri
tarafından sıraya girmiştir.
Aslında, Avrupa Konseyi Yerel Özerklik Şartına uyum
süreci bu yeni kanunla devam etmektedir. Bu kanunun temel amaçları,
gerekçede belirtildiği gibi, Türkiyede demokrasiyi gerek ülke gerekse
yerel düzeyde güçlendirmek, belediye hizmetlerinde verimliliği
sağlamak ve belediyelerin daha iyi hizmet götürmesini temin etmektir.
Çok tartışılan konulardan biri de referandum meselesidir.
Muhalefet, Avrupa Konseyine atıfta bulunarak Referandum şart.
diyor. Oysa bu söylem de tam anlamıyla gerçeği ifade etmemektedir.
Zira, Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartının 5inci
maddesi aynen şöyle diyor: Yerel yönetimlerin
sınırlarında, mevzuatın elverdiği durumlarda ve
mümkünse
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) Mümkün değil mi Sayın Türel?
MENDERES TÜREL (Devamla) -
bir referandum yoluyla ilgili yerel
topluluklara önceden danışılmadan değişiklik yapılamaz.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) Mümkün değil mi?
MENDERES TÜREL (Devamla) - Yani burada özellikle mümkünse diye tabiri
dikkatlerden kaçırılarak sanki referandum şartmış gibi
kamuoyunun nezdine sunulmaktadır.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) Ayıp, ayıp, ayıp!
MENDERES TÜREL (Devamla) - Bildiğiniz gibi, kanun birkaç yenilik
getirmektedir. Birincisi, nüfusu 750 binin üzerinde olan illerde
büyükşehir belediyesi kurulmaktadır. 16 mevcut büyükşehre 13
büyükşehir daha eklenmiştir. Yani 13 büyükşehre
baktığımızda herhangi bir bölgeye dönük bir düzenleme
yoktur, nüfus kriteri dikkate alınmıştır. Bu 13 yeni
büyükşehirde yeni ilçeler kurulmaktadır. Bu illerde büyükşehir
yetki alanı aynı İstanbul ve Kocaeli gibi il sınırlarına
genişletilmektedir.
Büyükşehirlerde özel idareler, beldeler ve köyler
kaldırılmaktadır. Özel idare işleri büyükşehre
devredilmekte, beldeler ve köyler mahalleye dönüşmektedir. Büyükşehir
olmayan 52 ilde nüfusu 2 binden az olan beldeler köye dönüşmektedir.
Böylece toplam 1.582 belde ve 16.082 köyün tüzel kişiliği
kaldırılmakta ve mahalleye dönüştürülmektedir. Toplam
sayısı 2.950 olan belediye 1.392ye düşmektedir. Köy
sayısı 34.283ten 18.201e inmektedir. Aslında birim
sayısında müthiş bir azalma meydana gelmektedir. Bu bile
nasıl bir tasarruf ve verimlilik sağlanacağını çok net
bir şekilde ortaya koymaktadır.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) Harika! Tasarruf böyle bir şey,
değil mi?
MENDERES TÜREL (Devamla) - Beldelerin hangi ilçenin mahallesi
olacağına ilişkin olarak sınırdaş olmak ve mesafe
şartı getirilmiştir. Mahalleye dönüşen beldelerde belediye
personeli hak kaybına uğramayacaktır. Köylerin orman veya mera
hakları olduğu gibi korunmaktadır. Köylerde belediye vergi
harçları -emlak vergisi, imar ruhsat harcı, katılım
payları gibi bedeller- beş yıl süreyle alınmayacaktır.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Emlak vergisi ertelenmiyor, doğru
söyleyin.
MENDERES TÜREL
(Devamla) Su ücreti beş yıl süreyle en düşük su tarifesinin
dörtte 1ini geçmeyecektir.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Bu kadar da yanlış bilgi vermek olur
mu!
MENDERES TÜREL
(Devamla) Belediyeler mahalleye dönüşen köylere 10 yıl süreyle
gelirlerinin yüzde 10u kadar altyapı yatırımı
yapacaktır.
GÖKHAN
GÜNAYDIN (Ankara) Yazmışlar, okuyor işte, ne yapsın?
MENDERES TÜREL
(Devamla) Mahalleye dönüşen köylerde yapılar için
ruhsatlandırma kolaylığı getirilecek.
GÖKHAN
GÜNAYDIN (Ankara) Okuma, okuma! Kafanı kaldır da konuş!
MENDERES TÜREL
(Devamla) Yapılar için geleneksel mimaride proje üretilecek ve bu
projeler köylülere tip proje olarak ücretsiz verilecektir.
SADİR
DURMAZ (Yozgat) İmar affı
Villalarınız imar affı
MENDERES TÜREL
(Devamla) Köylerdeki evler, hayvancılık tesisleri, bakkal,
fırın gibi iş yerlerine ruhsat verilecektir. Köylerdeki
yapı stoku ruhsatlı hâle gelecektir. Senelerdir köydeki evinin
başına yıkılma korkusu ile yaşayan
vatandaşlarımız artık rahat bir uyku uyuyabileceklerdir.
YILDIRAY SAPAN
(Antalya) Ruhsatsız gökdelen dikiyordun ya!
MENDERES TÜREL
(Devamla) 29 büyükşehirde merkezî idare
yatırımlarını koordine etmek, afetle mücadele ve başka
bir sıkıntı yaşanmaması için, valiliğe
bağlı yatırım izleme ve koordinasyon
başkanlığı kurulmaktadır. Böylece özel idarelerin
kaldırılması nedeniyle bir boşluk da söz konusu
olmayacaktır.
YILDIRAY SAPAN
(Antalya) 158 ihaleyi ne yapacaksın?
MENDERES TÜREL
(Devamla) Değerli arkadaşlar, bu yasa tasarısıyla
büyükşehirlerin bütçe payları ciddi şekilde artmaktadır.
Şu anda büyükşehir içinde tahsil edilen vergiden artırılan
pay yüzde 5ten 6ya çıkarılmıştır. Ayrıca,
asıl önemlisi, ilçe belediyelerine ve yine büyükşehre verilen yüzde
2,5 genel bütçe payının yüzde 4,5a
çıkarılmasıdır. Avrupası, Amerikası bütçe
krizleri yaşarken, maaşlarda indirime giderken, Türkiye,
belediyelerin önünü açmakta ve daha fazla hizmet imkânı
sağlamaktadır.
Birkaç örnek
vermem gerekirse, mevcut büyükşehirlerde ortalama yüzde 16,06lık bir
artış olacaktır. Erzurumun geliri yüzde 58,80;
Eskişehirin geliri yüzde 27,93; Kayserinin geliri yüzde 25,90;
İzmir 14,65; İstanbul 8,95; Ankara da yüzde 5,76lık bir gelir
artışını yaşayacaktır. Ayrıca, yeni
büyükşehir yapılacak illerimizde de ortalama yüzde 53,67lik bir
gelir artışı söz konusudur. Bunların içinde Muğla ki
CHPli bir belediyedir- 96,52; Aydın 53,03; Trabzon 40,39; Mardin
27,04lük olmak üzere, ortalama 53,67lik, yeni büyükşehirlerde bir gelir
artışı söz konusu olacaktır.
Değerli milletvekilleri, en çok tartışılan
konulardan bir tanesi, belde belediyelerinin kapatılması meselesi.
Belde belediyelerinin önemli bir kısmı, personeli, geliri olmayan,
maalesef kâğıt üstünde tabela belediyeleridir, hizmet
götürememektedirler.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Niye? Para mı verdin?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Side Belediyesi öyle mi? Side
Belediyesi öyle mi?
MENDERES TÜREL (Devamla)
hizmet götürememektedirler. Belediye var ama
hizmet yok. Nitelikli personeli ise arayınız ki bulasınız.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Side Belediyesi öyle mi?
ALİM IŞIK (Kütahya) Orada çalışan çocuklar
Yunanistandan mı geldi? Oradaki istihdam edilen işçiler ve memurlar
Yunan çocuğu mu? Ayıp
Ayıp
MENDERES TÜREL (Devamla) Birçok belediyemizde, bir şehir
plancısı, bir mimar, bir mühendis bile bulamıyor iken
ALİM IŞIK (Kütahya) Belediye başkanının
maaşı mı gözünüze battı?
MENDERES TÜREL (Devamla)
sadece o belediyelerin
bazılarında, bir tek belediye başkanını personel
olarak istihdam ediyor iken, şimdi artık, bu kapatılan
belediyelere, ilçe belediyeleri ve büyükşehir belediyelerinden hizmet
alabilme imkânı sağlanacaktır.
GÜRKUT ACAR (Antalya) Niye kapatıyorsun?
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Köyleri niye kapatıyorsun
köyleri?
MENDERES TÜREL (Devamla) Aslında biz, burada, bu belediyeleri
kapatmıyoruz, onların, yani belediyeden mahalleye dönüşen
kurumların, ilçe belediyesinden ve büyükşehir belediyesinden hizmet
alabilmesi imkânının önünü açıyoruz. Bu belediyeleri terfi
ettiriyoruz.
Biz AK PARTİyiz, hizmetin, hakkın, hakkaniyetin partisiyiz.
Bizim şiarımız kişilere değil, millete hizmettir.
Ben, belde belediye başkanları sık sık geliyorlar,
soruyorum: Sayın Başkan, nedir arzunuz? diyorlar ki: Belediyemizi
kapatma. Peki, Başkan, maaşlarını ödeyebiliyor musun?
Çok zor Başkanım. Peki, sabit giderlerini
karşılayabiliyor musun? Sayın Başkanım,
maaşları zor ödüyoruz, sabit giderleri nasıl
karşılayalım? Yatırıma hizmete ne kadar para
harcıyorsun?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Antalyanın borcu kaç
Antalyanın?
YILDIRAY SAPAN (Antalya) - Tekirovaya bir sor bakalım,
Tekirovaya. Ne yapmış paraları?
MENDERES TÜREL (Devamla) Cevap tabii ki belli: Sayın
Başkanım, biz maaşları ödeyemiyoruz. Nasıl hizmet
edelim? diyorlar. Dolayısıyla, burada, bu belediyeler hizmet için
yatırım ve bütçe bulamıyor iken ve Türkiyedeki belde
belediyelerinin yüzde 90ının üzerindeki büyük bir kısmı bu
durumdayken bugün hâlâ Bu belediyeler kapatılmasın. demenin bir
anlamını çıkartamıyoruz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Gazipaşaya nasıl hizmet
götüreceksin? Kaşa nasıl hizmet götüreceksin? Antalyanın
merkezine hizmet edemedin sen. Nasıl götüreceksin?
MENDERES TÜREL (Devamla) Son günlerde, İtalyada yürürlüğe
giren yeni uygulama aslında hepimiz için iyi bir örnek oldu.
YILDIRAY SAPAN (Antalya) Bırak bunları da şu 158 ihale
ne oldu onu konuşalım Başkan.
MENDERES TÜREL (Devamla) İtalyada Monti liderliğindeki
teknokrat hükûmetin imzaladığı kararname ile 86 olan vilayet
sayısı 51e düşürüldü.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) İtalya iflas etti,
siz de mi iflas ediyorsunuz?
GÜRKUT ACAR (Antalya) Ya, Burası İtalya mı?
MENDERES TÜREL (Devamla) İtalyanın zor duruma
düştükten sonra mecburen yaptığı uygulamayı biz,
korkulu rüya görmemek için bugünden yapıyor ve 1.582 belde belediyesini
kapatıyoruz.
Köylerin mahalleye dönüştürülmesi en isabetli hususlardan birisidir
çünkü aslında köy muhtarlığı zaten imkânı olmayan bir
birimdir. Bu şekilde köy muhtarlıkları mahalle
muhtarlığına dönüşüyor.
YILDIRAY SAPAN (Antalya)
Tekirovayı görevden alacak mısınız?
MENDERES TÜREL (Devamla)
Kaybetmeyecek köylerimiz, aksine büyüyecektir. Bu şekilde köylerin
daha iyi hizmet alacağı açıktır çünkü belediyelerin köyden mahalleye dönüşen
bölgelerde hizmet yapabilmesi için yüzde 10 bütçe ayrılması bu yasa
tasarısıyla şart hâle getirilmiştir. Ayrıca, köylünün
tarımsal hakkı korunduğu gibi, imar imkânı yapı
stokunun ruhsatlandırılması ile önemli sorunları da
çözülmüş olacaktır. Köyde artık araziler, tarlalar arsa
olacağı için köyler daha değer kazanacak, köylü
zenginleşecektir.
GÜRKUT ACAR (Antalya) Köylüyü de kandırıyorsunuz!
MENDERES TÜREL (Devamla) Bu kanun tasarısı ile bir
kısım muhalefet, eski plakları pikaba koyup çalmaya başladı.
Bir kısmı diyor ki: Federasyona gidiliyor. Bunu diyenler yurt
dışındaki örneklere bakabilirler. Birçok ülkede bölgesel
meclisler mevcuttur.
SADİR DURMAZ (Yozgat) Bunlarda bölücü terör mü var,
Kalkışma mı var?
MENDERES TÜREL (Devamla) Dolayısıyla, bunları tek tek
sizlere saymak istemiyorum ama müsaade ederseniz bir konuya dikkat çekmek
istiyorum.
Yine, kalkınma ajanslarının bu kutlu çatı
altında tartışıldığı bir oturumda Cumhuriyet
Halk Partisi Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü aynen şu sözleri söylüyor, diyor ki:
Tasarıda bir bölgesel yönetim sistemi öngörülmektedir -bu, 2006da- bizi
bu yargıya götüren kimi göstergeleri sizlerle paylaşıyorum.
Türkiyeyi federatif yapıya götürecek bir ön hazırlıktır bu
kalkınma ajansları.
GÜRKUT ACAR (Antalya) Doğru söylemiş.
MENDERES TÜREL (Devamla) Ama ondan sonra, bakınız, CHPli
Çorum Milletvekili Sayın Feridun Ayvazoğlu -2008 senesinde, 2006
senesinde- bir soru önergesiyle şunları söylüyor, diyor ki: Bölgemiz
ulusal kalkınmamıza katkıda bulunacağına
inandığımız Çorum ilimize ne zaman kalkınma
ajansı kuracaktır? Kurmayı düşünüyor musunuz, düşünmüyor musunuz? Nedenlerini
açıklar mısınız?
YILDIRAY SAPAN (Antalya) Başkan, şu sözde sünnet
ettirdiğiniz çocuklar nerede? Her yıl yapıyordunuz ya, bu çocuklar
nerede?
MENDERES TÜREL (Devamla) Federasyona gidiliyor. diyen CHP
milletvekilleri, daha sonrasında
kendi illerine kalkınma ajansları kurulmadı diye soru
önergeleriyle bu talepleri zikretmişlerdir.
YILDIRAY SAPAN
(Antalya) Kilometrelerce balonlar aldın, onlar nerede? Paralar nerede?
MENDERES TÜREL
(Devamla) Yine, MHP Milletvekili Sayın Reşat Doğru aynen
şunu soruyor, diyor ki: Tokat ili son zamanlarda büyük göç vermektedir,
Tokat ili ihtiyaçlarını, yatırım alanlarını
tespit etmek ve bu yönde çalışmalar yapmak için Tokat Kalkınma
Ajansıkurmayı düşünüyor musunuz?
BİRGÜL
AYMAN GÜLER (İzmir) - Ne alakası var ya?
MENDERES TÜREL
(Devamla) Önce federasyon diyenler daha sonra Benim ilime neden sen
kalkınma ajansı kurmuyorsun? diye Hükûmeti sorumlu tutarak kendi
içlerinde ciddi bir çelişkiyle yaşamaktadırlar.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Side Belediyesini niye kapatıyorsunuz?
MENDERES TÜREL (Devamla) Ben çok iyi
biliyorum ki bugün bu tartışmaları yapanlar ileride yeniden bu
Mecliste soru önergeleriyle de gelip Benim ilimi büyükşehir yap. diye
sıraya gireceklerdir.
YILDIRAY SAPAN
(Antalya) - 2008 yılına kadar Antalyayı
borçlandırdın, seçimi o yüzden kaybettin!
SADİR
DURMAZ (Yozgat) - Kimse büyükşehre karşı değil,
saptırmayın, büyükşehre karşı olan yok, bölgesel
yönetime karşıyız.
MENDERES TÜREL
(Devamla) Biz artık bu çelişkilere alıştık,
milletimizin de alıştığını düşünüyoruz.
Deniliyor ki:
Bizde il sınırları çok büyük. Konya, İsviçreden büyük.
Antalyada kıyı şeridi 640 kilometre, bunu bir belediye
nasıl yönetecek?
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) - Kalkanı niye kapatıyorsun?
MENDERES TÜREL (Devamla) Oysa bugün
aynı şeyi valilik zaten yapıyor özel idare marifetiyle. Valilik
nasıl yapıyorsa güçlendirilmiş ekonomisiyle belediyeler daha da iyisini
yapacaklardır. Hatta seçmene karşı belediye
başkanının seçilme zorunluluğu olduğu için fazla
koşturmak, daha fazla hizmet yapmak zorunda kalınacaktır.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Madem öyle, açıkça söyleyin
MENDERES TÜREL
(Devamla) Değerli arkadaşlar, Bu tasarı AK PARTİye
seçim avantajı getiriyor. sözü de fevkalade ilginçtir. Çünkü biz
şunu çok net bir şekilde söylüyoruz: Siyasi tarihimizde seçime dönük
kanunların iktidar aleyhine döndüğü çok örnek vardır, biz
bunları biliriz. Zaten AK PARTİnin seçim kazanmak için böyle
şeylere ihtiyacı olmadığını anketler gösteriyor.
Proje üretemeyen, hizmet götüremeyen, eğlenmekten hizmete vakit
bulamayanlar şimdiden seçim yenilgilerine bahaneyi buldular.
GÖKHAN GÜNAYDIN
(Ankara) Ayıp, ayıp! Ağzından çıkanı
kulağın duysun Menderes Türel!
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Eğlenen kimse onu açıkla lütfen!
MENDERES TÜREL
(Devamla) Bir kez daha halktan korkuyorlar, bir kez daha halkı, köydeki
vatandaşımızı, beldedeki vatandaşımızı
hakir görüyorlar.
YILDIRAY SAPAN
(Antalya) Balonlar nerede, balonlar? Milyonlarca lira ödediniz, balonlar
nerede?
MENDERES TÜREL
(Devamla) Allah ıslah etsin, akıl fikir versin.
SADİR
DURMAZ (Yozgat) - Allah sana akıl fikir versin. Memleketi bölecek
yasayı getiriyorsun, ondan sonra başkalarına laf söylüyorsun!
MENDERES TÜREL
(Devamla) Bu kadar seçim yenilgisinden hâlâ ders almadılar, hâlen bir öz
eleştiri yapamadılar, hâlen yenilginin suçunu halkta arıyorlar.
Bu seçkinci zihniyet, bu vesayetçi zihniyet, elinden gelse
vatandaşın, köylünün, fakir fukaranın seçmen olma
hakkını bile elinden alacak, ellerinden gelse seçimi sadece
İstanbulda Boğazda yapacaklar. 1930da kalmış zihniyet,
elinden gelse Türkiyeyi Kuzey Kore yapacak.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Geç be
Ayıp, ayıp!
MENDERES TÜREL (Devamla) - Bunlar gardrop Atatürkçülüğünde
kaldılar.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Hâlâ 30larda mı kaldın sen?
MENDERES TÜREL (Devamla) - Ne tarihi okuyorlar ne dünyaya
bakıyorlar.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) Gel de sana tarih öğreteyim, gel!
MENDERES TÜREL (Devamla) - Ama millet, Allahtan, bu seçkinci
zihniyetten daha akıllı ve daha ufuk sahibi.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Baykalın kapısında kaç
saat bekledin?
MENDERES TÜREL (Devamla) - Şunu unutmayalım: AK PARTİ
birçok alanda Türkiyede birçok reformlar yaptı, sessiz devrimler
yaptı, dünyaya örnek oldu. Şimdi bu reformda öncü olacaktır.
Dolayısıyla bu kanunla belediye hizmetlerinde çağ atlanacak. Bu
kanunla Türkiye medeniyet yarışında sıçrama yapacak. Bu kanunla
köyler kalkınacak, köylü zenginleşecek. Bu kanunla ilde, ilçede,
beldede, köyde vatandaş gerçek hizmeti görebilecektir. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
SADİR DURMAZ (Yozgat) Göreceğiz, Allah izin verirse sen de
göreceksin, biz de göreceğiz!
MENDERES TÜREL (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
YILDIRAY SAPAN (Antalya) O zaman niye CHPden başkan adayı
olmak istedin sen?
BAŞKAN Sayın milletvekili, lütfen
Sayın Hamzaçebi söz istedi.
MENDERES TÜREL (Antalya) Yalan atma, yalan atma!
YILDIRAY SAPAN (Antalya) Baykal yaşıyor
MENDERES TÜREL (Devamla) - Git Olcay Baykala sor, doğruyu
öğren!
YILDIRAY SAPAN (Antalya) Baykal yaşıyor
MENDERES TÜREL (Antalya) Beni çağırdılar gitmedim. Git
Olcay Hanımdan öğren. Hayatın yalancılıkla geçiyor.
HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Bitlis) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sayın Zenderlioğlu, bir saniye
Ben, Sayın
Hamzaçebiye söz verdim. Bir saniye
Siz bir oturur musunuz lütfen. Belki
kürsüye davet edebilirim. Lütfen
Sizi anons etmedim, lütfen
Edeceğim
sizi
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, Sayın Konuşmacı konuşmasında 2004
yılında Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetinin yapmak
istediği yerel yönetim düzenlemesiyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk
Partisinin o zaman Bu, Türkiyeyi federasyona getirir. şeklindeki
düşüncesini bu tasarıda da
Cumhuriyet Halk Partisinin ileri sürdüğünü
söyleyerek iki tasarı arasında bağlantı kurmak
suretiyle
BAŞKAN - Sayın Hamzaçebi, buyurun.
İki dakika söz veriyorum sataşma nedeniyle.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, iki dakika değil, üç dakika veriyorsunuz.
BAŞKAN Biliyorsunuz usulümüz her zaman iki dakika.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Üç dakika
veriyorsunuz.
BAŞKAN Buyurun, üç dakika veriyorum.
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Antalya Milletvekili
Menderes Türelin Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Sayın Milletvekilinin bu dönem
Parlamentoda yeni görev yapıyor olması nedeniyle geçmişe
ilişkin bilgilerinin eksik olduğunu fark ettim, eksik bilgilerle
Genel Kurulu bilgilendirmeye çalıştı. Keşke
ağabeylerine sorsaydı daha iyi bilgi edinirdi; tutanaklara
baksaydı, Plan ve Bütçe Komisyonu raporlarına baksaydı daha iyi
bilgi edinirdi. Kalkınma ajanslarıyla ilgili kanun 2006
yılında kabul edilmiştir, o dönemin Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüşülmüştür. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak yoğun emek
verdiğimiz bir kanun tasarısıdır. Dünyada 167 ülkede o zaman
uygulanan bir modeldi. Hangi niyetle uyguladığınıza
bağlıdır; eğer federasyon niyetiyle o kanunu
uygularsanız Türkiyeyi federasyona götürür, yok, federasyon niyetiyle
uygulamıyorsanız gayet yararlı bir kurumdur. Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu olarak da o kanunla ilgili olarak olumlu görüş beyan ettik.
Plan ve Bütçe Komisyonu raporlarından bütün bunlar görülebilir. Sayın
Konuşmacının Cumhuriyet Halk Partisine çamur atma gayretiyle
hareket etmesini yadırgamıyorum, yani Sayın Konuşmacı
tecrübesiz birisi, şüphesiz, tecrübe edinecektir burada,
öğrenecektir. (CHP sıralarından alkışlar)
İkinci olarak, 2004 yılında AKPnin yapmak istediği
düzenleme, bu yerel yönetim kanunuyla hiçbir ilgisi olmayan bir düzenlemedir.
Doğrudan doğruya merkezî yönetime ait anayasal yetkileri, Anayasada
bir değişiklik yapmaksızın yerel yönetimlere aktarmaya
çalışan bir düzenlemeydi, bunu gayet iyi biliyorsunuz. Nitekim,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen bu kanun, Cumhuriyet Halk
Partisinin muhalefetine rağmen kabul edilen bu kanun, dönemin
Cumhurbaşkanı tarafından bir kez daha görüşülmek üzere
Türkiye Büyük Millet Meclisine iade edildi, siz de bir daha teşebbüs
etmediniz. Sayın Necdet Sezerin söylediklerine kulak verdiniz, hak
verdiniz, o günden beri bir daha o konunun etrafından geçmiyorsunuz bile.
Böyle olduğu hâlde bu tasarıya ilişkin olarak Cumhuriyet Halk
Partisinin ortaya koyduğu görüşleri yalan yanlış bir
şekilde eskiyle bağdaştırmaya çalışmak, doğrusu,
en iyimser tabirle tecrübesizlikle açıklayabileceğim bir kavram. Sayın
Milletvekilinin tutanakları daha iyi incelemesini,
arkadaşlarına, ağabeylerine kulak vermesini kendisine tavsiye
ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu
ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22
Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın;
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen'in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Malatya
Milletvekili Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ile İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289,
2/508, 2/681, 2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN Evet, tasarının tümü üzerinde Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına söz isteyen Hüsamettin Zenderlioğlu,
Bitlis Milletvekili. (BDP
sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Bitlis) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve
Demokrasi Partisi adına 338 sıra sayılı Büyükşehir
Belediyesi -yerel yönetim- Yasasıyla ilgili söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, aslında, içinde
yaşamış olduğumuz bu süreç çok kritik ve zor bir süreçtir.
Hepinizin bildiği gibi, açlık grevi, 12 Eylül 2012 tarihinden
günümüze kadar iki aya yakın bir süredir kamuoyu tarafından
titizlikle izlenen açlık grevi eylemi bugün 57nci gününü
tamamlamış bulunmaktadır. Bu insanların siyasal görüşü
ne olursa olsun talepleri insanidir, vicdanidir. Yani 57 gün 57 gece aç kalan,
açlık grevinde olan insanlarımızın
yaşadıkları durum ortadadır. Kendi iradeleriyle bu eyleme
katılmışlardır. Bu bir irade beyanıdır. 714
kişiyle 666 cezaevinde başlatılan açlık greviyle,
sayıları -5 Kasım 2012den itibaren- on binlerle ifade edilen
özgür tutsakların bulunduğu her cezaevinde, genç bedenlerini ölüme
yatırarak soruna çözüm arıyorlar.
Bu açlık grevinin başlaması öyle kendiliğinden
olmamıştır. Bu açlık grevi belli bir süreçten sonra
başladı. Talepleri ve amaçları şöyle sıraladılar:
Tecridin kaldırılması, kendi ana dilinde eğitim ve savunma
hakkının verilmesi, kamusal alanda kendi ana diliyle resmî olarak
kendini ifade etmesidir. Öneriler ve talepler o kadar makul ve demokratik
taleplerdir ki öncelikle Hükûmet bu talepleri açlık grevlerinin
sonuçlandırılmasına katkı sunabilir. Oysa bunun tersi
davranıyor. İnsan hayatını hiçe sayma insanlıkla ne
kadar bağdaşır, sizin vicdanınıza
bırakıyorum. Cezaevinden yükselen bu çığlığa kulak
vermek zorundasınız. Bingöl ve Bitlis Cezaevi ziyaretimde
tutsakların durumu iç açıcı değildi; kilo kaybı, kan
kusma, tansiyon düşüklüğü ve sıvı almaz durumda idiler.
Cezaevinde ölecek her vatandaştan Hükûmet sorumludur, hiç kimse
kendini bu sorumluluktan kurtaramaz. cezaevlerinden tabutların
çıkmasını istemiyoruz. Büyük bir felaket. Siyasi
tutsakların haklı olarak sunduğu öneri, tutsaklar özgürce
yüreklerini ortaya koyarak barış için çözüm arıyorlar.
Ayrıca, genç bedenlerini ölüme yatırarak, kendilerini lime lime
eriterek, canından başka hiçbir olanakları
olmadığını ortaya koyarak Halklarım kardeşçe
yaşasın, bir kardeş diğer bir kardeşi vurmasın,
savaş dursun, kan akmasın
Buna karşın, AKP Hükûmeti,
hâlâ, çözümsüzlükte ısrar ve meydan okumaya devam etmektedir ve
tutsakların taleplerini görmezlikten gelmektedir. Bu hangi
anlayıştır Allah aşkına? Bu işler tehdit,
baskıyla çözülebilir mi?
Bu kürsüden çağırıyorum: Bu ölümlere seyirci
kalmayalım. Vicdanı olan insana, içinde insan sevgisi
barındıran ve bu ülkede savaş, gerginlik ortamını
istemeyen, kardeşçe ve insanca yaşamak isteyen herkese
çağrımızdır: Bu konuda katkınızı sunun;
duyarsız kalmayalım, sesinizi yükseltin, barış ve
kardeşliğe katkı sunun. Sorunlar derinleşmeden,
derinleşmesine neden olmadan bu sorunu sonlandıralım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu anda Genel
Kurula getirilen ve sunulan yerel yönetimler yasası, 12 Eylül darbesinin
yasalarını çağrıştıran bir yasanın
devamı niteliğindedir. Bundan önceki yasa, 1982
Anayasasının 127nci maddesine göre düzenlenmiş bir
yasadır. Demek ki 127nci maddenin ruhu hâlen devam etmektedir. Aynı
zamanda ucube bir yasadır. Bu yasanın amacı: Büyük
yerleşim yerlerinde özel bir yönetim biçimi oluşturulabilinir.
anlayışıyla -hükmüne uygun- 1984te başta İstanbul,
Ankara, İzmirde kuruldu ve her bir belediyenin
başkanlığına da bir general getirildi, bir paşa.
1986-1988de rant cephesinin cazibesini çektiği için beş belediye
daha büyükşehir kapsamına alındı. 1993ten sonra da sekiz
büyük kent belediyesi eklendi, bugün, toplam on altı ana kent belediyesine
büyükşehir belediyesi unvanı verildi. Bu ana kent belediyelerin,
diğer merkez belediyelerden avantajı nedir?
Şimdi, nüfus oranına göre büyükşehir belediyesi
sayısı, on üç büyükşehir belediyesi eklenerek yirmi dokuza
çıkarılmak istenmektedir. Yeni yasa ile büyükşehir belediyesi
sayısını artırmak neyi değiştirecektir Sayın
Bakanım, sormak isterim?
Sadece isim değiştirmek yetmiyor, birini büyüterek,
diğerini küçülterek ekonomik büyüme sağlanmıyor, hizmet
sunulmuyor. Burada vatandaşın dikkatini dağıtmakla sorun
çözülmüyor, kandırmanın da bir faydası yoktur. Sözüm ona
yetkiyle daha fazla hizmet sunulacaksa amenna, ama öyle değil. Yetkiyle
değil, daha çok yetenekle bu işler yapılabilir. On üç yeni
büyükşehir belediyesini oluşturmak için yeni yasanın
sunuşu, tamamen Makyevelist bir anlayışla ele alınan bir
yasadır.
Burada halkın çıkarları söz konusu değildir.
Büyükşehir belediyesinin sayısını artırmanın bir
avantajı şudur: Milyonlarca insanın oyunu toplu olarak bir yerde
tutmadır. Bu oransız gücün oyu, ister istemez Türkiye Büyük Millet
Meclisine de yansıyacaktır.
Tabii ki büyük kent belediyelerinin rolünü kimse tartışamaz.
Esasında bu, yasaların değişimi, dönüşümü altında
yapılıyorsa da özünde özelleştirme amacı taşıyan
neoliberal politikaların gelişimidir. Herkes biliyor ki bu
politikalarının altyapısı 24 Ocak ekonomik
kararlarıyla alınıp, uygulamada zorlandığında
imdadına 12 Eylül rejimi yetişmiştir.
Bu süreçte, Dünya Bankası, büyük kent belediyelerine yatırım
amaçlı destek sunarak belediye hizmetlerini kolaylaştırmak için
ortak oldu. Bununla da yetinmedi, belediye hizmetlerini hızlandırmak
için belediye ortaklığıyla taşeronluk getirildi.
Büyükşehir belediyesi bu yönetimle hizmet sektöründen kurtulmayı da başarmış
oldu. Bu nedenle, rant paylaşımına yönelik yerel yönetim
anlayışı arttı. Herkes Rant pastasından nasıl
nasibimi alabilirim? havasına girdi.
Bu yasayla, kentsel dönüşümün önündeki engeller bir bir
kalkacaktır , Oh, gel keyfim, gel. diyecektir. Vatandaş bu
tiyatroyu seyrederken ne diyecektir? Evim gitti, malım gitti
Ah vah!
mı edecektir? İşte, AKP Hükûmeti iktidarını bu temele
dayandırarak kurmaya çalışmaktadır. Çünkü yasa, düşük
yoğunluklu savaş nedeniyle göçleri hızlandırmak,
dolayısıyla metropol kentleri hedef göstermektedir.
Amaç, bütün belediye hizmetlerini özelleştirmedir. Nüfus
kriterleri, yüz ölçümü böyle bir proje için de yeterli olmayabilir.
Yerleşim yerinin sosyal, kültürel, ekonomik talepleri dikkate
alınmadan gerçekleştirilmek isteyen böyle bir yasa toplumda ister
istemez bazı sıkıntılara ve huzursuzluklara neden olabilir.
Yönetim, sadece kamuya ait bir olgu değildir, aynı zamanda
özel kesim için de bir alan kavramıdır. Gelişen teknoloji,
çağımızda, özel, sosyal yaşamlarda bir değişim
yaratmadı. Bu istekleri planlamaya katmadan idari ve siyasi planlama,
demokratik hak ve özgürlüklerin kullanımında engel teşkil eder.
Büyük kent sınırlarını genişletmek ve ilçe
belediyelerinin yetkilerini azaltmak yeniden sorun yaratacaktır.
Bu vizyon, büyük kent belediyesini elinde tutan iktidar partisinin
lehine gelişecektir. Bu yasayla aynı zamanda merkezi güçlendirmek
uğruna belde belediyelerinin kaldırılmasını, köylerin
mahalle yapılmasını vatandaşa yapılan en büyük
haksızlık olarak görmekteyiz. Halkın doğrudan yerinden
yönetime katılmasını engellemekten başka bir şey ifade
etmez bu yasa. Burada düşünce ayrılıklarını
yaratmadır. Gerçekten, yasa özel idareyi kaldırıyor, yetkileri
başka bir kuruma devrediyorsa bunun ne yararı vardır? Kim bize
izah edebilir? Yatırım izleme koordinasyon merkezi kurularak valilere
yerel yönetimler üzerinde denetleme yetkisini verecektir. Bu yetki
artırımıyla ne yapmak isteniyor? Hani deniliyordu ya
Seçilenleri atanmışlara ezdirmeyeceğim. Bu ne anlama geliyor?
Şimdi, AKP Hükûmeti, böyle, bu söylemin neresinde duruyor? Bu yasa,
tamamen, demokratik işlevi askıya alan bir yasa görünümündedir. Sözüm
ona, yatırım izleme koordinasyon merkezi idarenin taşradaki
işlerini yerine getirecektir. Tam tersini düşünebiliyor musunuz? Yasaya
göre, tüm etkinliklerde verimliliği sağlamak için kaynakları
yerinde görmek, aksamaları denetlemek, rehberlik etmektir. Öyle bir
şey yoktur bu yasada.
Yasa
yalnız ilin sınırlarını kapsayabilirdi, özel idarenin
boşluğunu doldurabilirdi ya da bir idari, siyasi, yatırım
koordinasyon izleme merkezi hâline getirmek daha anlamlı olurdu. Ama
maalesef, AKP Hükûmeti bütün bu gelişmeleri gördüğü için
Bu projeyle
kendini yerel yönetimlerde güçlü çıkaracağını sanıyorsa
aldanıyor demektir.
AKP
Hükûmetinin asıl amacı, büyükşehir belediyeleri, yerelden
yönetim anlayışı, demokratik özerklik projesine neoliberalist
projeyle engel olmaktan başka bir şey ifade etmiyor. Demokratik
Toplum Kongresinin geliştirmiş olduğu demokratik özerklik
projesini boşa çıkarmaktır amacı. Oysa bizim
geliştirmek istediğimiz proje, sadece bölgemizde değil, Türkiye
metropollerinde istediğimiz demokratik özerklik, -diskalifiye etmeleri, bu
amacı taşımaktadır. Oysa biz diğer bölgelerde 20ye
yakın bölgenin oluşmasını isteyip, oralardaki derin
uçurumları bertaraf etme projesidir.
Demokratik
özerklik projemiz, sadece yerel yönetimleri model olarak ele almamaktadır,
aynı zamanda bir kardeşleşme projesi ve güçlendirmedir. Bu
projenin tanımlandığı yerel yönetimler modeli ulusal,
sınıfsal, cinsel, etnik, kültürel temelde bir dehadır ve
devrimci demokratik dönüşüm programının
tıpkısıdır. Stratejik bir proje olan demokratik özerklik
projesi, halkın kendi kendini idare etmesi demektir. Bu modelle belediyelerin
temelde devletten hiçbir şeye ihtiyaçları olmayacaktır. Tecrübe,
yaratıcılık, yerinden yönetme, deneyim, kazanım
geliştikçe güçlenme sağlanacak, kazandıkça daha güçlü
belediyeler oluşacaktır.
Gönül isterdi
ki AKP Hükûmeti, demokratik projeye benzer bir model geliştirsin. Yerel
yönetimlerin en güçlü sacayağı olan köy ve mahalle örgütlenmelerini
güçlendirerek demokrasiyi güçlendirmiş olsaydı, halkın
doğrudan doğruya katılımıyla oluşacak olan
meclisler söz sahibi olacaktı. Ne yazık ki bu örgütlenme modelinden
korkuluyor. Demokratik gelişim, tabii ki, halkı
aydınlatıyor. Siz halkın örgütlülüğünden korkuyorsunuz,
gelecekten korkuyorsunuz. Nafile, ne yaparsanız yapın, hangi projeyi
getiriyorsanız getirin, artık korkunun ecele faydası yoktur.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Zenderlioğlu.
Sayın milletvekilleri, birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapama Saati:
19.53
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 20.55
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Özlem YEMİŞÇİ
(Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 17nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
338 sıra sayılı kanun tasarısının
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Müzakere yapmak için yeterli çoğunluk
bulunmamaktadır.
BAŞKAN Efendim
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yalnızca karar için değil,
müzakere için de yeterli değildir.
338 sıra sayılı kanun tasarısının
görüşmelerine devam edeceğiz. Komisyon ve Hükûmet yerinde.
OKTAY VURAL (İzmir) Genel Kurul yerinde değil.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Televizyonlar da kapalı. Kime ne
diyeceksiniz?
OKTAY VURAL (İzmir) Vicdanlar mühürlü; gözler var, görmüyor;
kulaklar var, duymuyor.
BAŞKAN Tasarının tümü üzerinde söz sırası
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Sadir Durmaz, Yozgat
Milletvekili.
Buyurun Sayın Durmaz. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA SADİR DURMAZ (Yozgat) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 338 sıra
sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu Tasarısıyla
ilgili Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyeti, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu ve
şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
Bugün, burada, İç Tüzüke ve Anayasaya aykırı bir
tasarıyı hukuksuz bir şekilde görüştürüyorsunuz. Biz,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak haksızlık karşısında
susmadık, meşru zeminde bu yasayı engellemek için her
imkânı kullandık ve kullanmaya devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz bu yasa
tasarısına baktığımızda 1.582 belde belediyesi,
bir kısmı büyükşehir kapsamına alınarak bir
kısmı da nüfusu 2 binin altında kaldığı
gerekçesiyle kapatılmaktadır. Ayrıca, büyükşehir
yapılan 29 ildeki il özel idareleriyle, bu illerdeki 16.082 köy tüzel
kişiliği kaldırılarak mahalleye dönüştürülmekte. 29
ilin, büyükşehir belediye sınırı il mülki
sınırı olacak şekilde genişletilmekte, yeni
büyükşehir olacak 13 ilde 23 yeni ilçe kurulmaktadır.
Kanun tasarısının genel gerekçesinde, geçmişte
yaptığınız pek çok düzenlemede olduğu gibi,
milletimizi aldatmaya ve kandırmaya yönelik, sloganvari ifadelere yer verildiği gözükmektedir.
Nedir bunlar: Plan bütünlüğü, Optimal ölçekte hizmet sunumu,
Hizmetlerin eşit ve adil dağılımı, Kaynakların
etkin kullanımı gibi süslü laflarla milletimiz aldatılmaya
çalışılmaktadır. Bu gerekçelerin hiçbirisi gerçeği
yansıtmamaktadır. Bunlar, esas niyetinizi kamufle etmeye dönük hamasi
sözlerdir.
Bugün, yüce Meclis tarihî önemi haiz bir konuyu görüşmektedir.
Zira, gündemdeki tasarının konusu, Türkiye'nin yönetiminde üniter
yapıdan vazgeçip federatif veya kısmen federatif bir yapıya
geçilip geçilmeyeceğine karar verilmesidir.
Değerli milletvekilleri, kaldı ki bu yasa tasarısı
Anayasaya pek çok açıdan aykırılıklar içermektedir.
Devletin üniter niteliğinin örgütlenme şekli olan il idaresi
sistemine ağır bir darbe vurulmakta, Anayasanın 126ncı
maddesi ihlal edilmektedir.
Aynı şekilde, Anayasamızın 127nci maddesiyle
tanımlanan il, belediye ve köy tüzel kişilikleri yasayla
kaldırılıp statü değişikliğine gidilmektedir. Bu
durum, Anayasanın 169 ve 170inci maddesinde belirtilen orman köyleri
için de geçerlidir.
Ayrıca, daha önce 2008 yılında 5747 sayılı
Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe
Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunla yapılan düzenlemenin Anayasa Mahkemesinde
görüşülmesi sonucunda turizm öncelikli yöre listesinde yer alan
belediyeler ile turizm alan ve merkezlerinde yer alan tarihî önemi haiz
belediyelerin kapatılamayacağına ilişkin Anayasa Mahkemesi
kararı da yok sayılmaktadır.
Getirilen bu yasa tasarısı, Anayasada belirlenmiş
idarenin bütünlüğü ve yapılanmasıyla doğrudan ilgili
olduğu hâlde, Anayasa Komisyonunda görüşülmemiştir. Aynı
şekilde, bütçeye 3 milyar dolar ek yük getirecek bu tasarının
Plan ve Bütçe Komisyonunda da görüşülmemiş olması, AKPnin
karambol siyasetinin ve merdiven altı üretim
anlayışının bir sonucudur.
Değerli milletvekilleri, tasarının en önemli gerekçesini
oluşturan plan bütünlüğü konusu bir kandırmacadan ibaret olup
zaten yürürlükte olan mevzuat gereğince, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı birden fazla ili kapsayan havza ve bölge ölçeği
düzeyinde çevre planı yapmaya yetkilidir. Ayrıca bir il
ölçeğinde çevre düzeni planı valinin koordinesinde, il belediyesi ve
il özel idaresi ile ortaklaşa yapılabilmektedir. Yine, bunların
dışında, mevcut İmar Kanununa göre, plan bütünlüğünü
temin amacıyla, istenen köyler istendiği zaman mücavir alana
alınabilmektedir. Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının kuruluş ve görevlerini düzenleyen kanun
hükmünde kararnameyle, eğer isterse, Bakanlık plan bütünlüğünü
sağlayacak yetkiye sahiptir. Bütün bunlar yetmiyorsa münhasıran plan
bütünlüğünü temin edecek ilave düzenlemelerin yapılması da
mümkündür.
Değerli milletvekilleri, kırsal alan yönetimi dünyanın
her yerinde ayrı uzman birimler tarafından yerine getirilir.
Belediyelerin kuruluş amacı ise kentlere ve kentsel alanlara hizmet
esaslıdır; dolayısıyla yatırımlarında fert
başına düşen hizmeti bir başka deyişle oy getirisini
hedefler ancak kırsal alana yani köylere doğru genişledikçe fert
başına düşen hizmet maliyeti yükselir; bu nedenle kırsal
alandaki seçmeni görmezden gelebilir ve hizmetler mevcut durum kadar etkin
işlemeyebilir. Örneğin, belediye başkanları, merkezden 250
kilometre uzak bir köye hizmet götürmek yerine, şehir merkezinde bir
apartmana yapacağı hizmeti daha önceliğine alabilecektir.
AKP sözcüleri, tasarıyı savunmak için sıklıkla
İstanbul ve Kocaeli örneklerini vermektedir. Vanın Bahçesaray
ilçesiyle Kocaelinin Gebzesini bir tutmak akla ve mantığa
aykırı bir değerlendirmedir.
Bir başka husus da, son yıllarda belediyelerin
borçlarındaki ciddi artışlara rağmen yatırım
harcamalarındaki düşüşlerdir. Bu dikkate
alındığında, mevcut sistemin etkinliği hususu zaten
tartışmalı olup bu mahzurları giderecek bir içerik de
tasarıda yer almamaktadır. Belediyelerin piyasaya olan
borçlarında da ciddi artışların olduğu ve bu borçlarını
ödeyecek nakitlerinin yeterli olmaması nedeniyle hizmet maliyetlerinin
yükseldiği görülmektedir. Ne yazık ki tasarıda bunları
giderecek hiçbir düzenleme bulunmamaktadır. Ankara metrosunun
tamamlanamamasını ve Ulaştırma Bakanlığına
devredilmesini bu duruma örnek gösterebiliriz.
Değerli milletvekilleri, mevcut büyükşehir
yapılanmasında münhasır yetkiler büyükşehirlerde
toplandığı için, ilçe belediyeleri fonksiyonsuz ve işlevsiz
bir durumda kalmaktadır. Büyükşehir statüsü ülkemizde ilk
yürürlüğe girdiğinde, büyükşehir belediyesi koordinatör belediye
olarak öngörülmüş ancak zamanla icracı ve otorite konumuna
getirilmiştir. Mevcut 16 büyükşehir uygulamasını dikkate
aldığımızda, büyükşehir ile ilçe belediyelerinin
kavgaya varan anlaşmazlıklarının mahkemelere
taşındığı herkesin malumudur. Birbiriyle aynı
siyasi çizgide olan belediyelerin yaşadığı bu
olumsuzlukların, farklı siyasi partilere mensup belediyeler
açısından çok daha vahim sonuçlar doğurduğu herkesin
malumudur. Bugünkü uygulamada büyükşehir belediyeleri, büyükşehir
ilçe belediyelerini şube belediyesi konumuna sokmuş ve bu
yetmezmiş gibi getirilmek istenen düzenlemeyle ilçe belediyeleri şube
belediyelerinden daha kötü bir duruma maruz bırakılmak istenmektedir.
Bu mahzurları ortadan kaldıracak bir düzenleme yapmak yerine,
getirilen düzenlemeyle ilçe belediyelerini daha da zayıflatarak
işlevsiz hâle getirecek hükümlere yer verilmiştir.
Değerli milletvekilleri, tasarıyla 16.082 köy tüzel
kişiliği kaldırılarak sosyal, ekonomik ve kültürel
açıdan ciddi sıkıntılara kapı aralanmaktadır.
Köylerin mahalleye dönüştürülmesiyle köy tüzel kişiliklerine ait olan
köy varlıklarına el konulmakla kalınmayıp, köylünün köye
ait maddi ve manevi değerleri koruma direnci yok edilerek yağma ve
talana zemin hazırlanmaktadır. Aidiyetleri, hatıraları ve
manevi izleri ortadan kaldıracak bu düzenlemeyle, köylünün
şehirlilerle aynı vergi ve yükümlülüklere tabi
kılınması, yoksullaşmaya ve köylerin boşalmasına
yol açacaktır. Tarım alanları imara açılacak, zaten bitmek
üzere olan tarım ve hayvancılık yok edilecek, hâlihazırda
cebinde çay parası olmayan, sofrasındaki zeytini sayarak yiyen, son
zamlarla beli iyice bükülen ve traktörüne mazot koyamadığı için
tarlasına gidemeyen çiftçi ne yazık ki şehre göçe zorlanacak ve
harmandan kalkacaktır.
Bu
tasarıyla köylerimiz neden kaldırıyor? Yok, yasa gerekçesinde bu
konuda yeterli açıklama yok. Dünyanın en eski ve örnek yerel yönetim
birimlerinden birini, bugüne kadar kayda değer hiçbir maddi yükü ve sosyal
sıkıntısı olmayan binlerce köy yönetimini neredeyse sürpriz
yaparak kaldırmak Hükûmetin sivil darbe anlayışının
bir tezahürüdür. Bu düzenleme içindeki ayrı bir sürpriz de nüfusu 500ün
altında olan köylerin müstakil bir
mahalle bile olamayacak olmasıdır.
Hükümet
temsilcileri diyorlar ki: Muhtarlık saltanattır. Köy
muhtarlığı saltanat değildir. Muhtar, sosyal güvenlik
primine yakın bir ödenekle her gün köyün ve köylünün dertlerini çözmek
için hükûmet dairelerinde ve parti kapılarında derman arayan,
çilekeş adamdır. Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak
muhtarların maaşlarının asgari ücret seviyesine getirilmesi
hususuna seçim beyannamemizde yer vermişken AKP sosyal güvenlik primi
kadar olan maaşlarını bile çok görmektedir.
Değerli
milletvekilleri, köylü evi, tarlası, arsası, arazisi için artık
emlak vergisi ödeyecek, hem de büyükşehir tarifesi üzerinden yani yüzde
100 artırımlı emlak vergisi ödeyecek; bu vergilerin yüzde 10u
oranında da taşınmaz kültür varlıklarının
korunmasına katkı payı ödeyecek. Köylü çöp vergisi ödeyecek hem
de büyükşehir tarifesi üzerinden yani yüzde 25 artırımlı
çevre temizlik vergisi ödeyecek. Köylü içme ve kullanma suyuna para ödeyecek,
kuyudan kullandığı suya bile para ödeyecek. Köydeki esnaf ve
sanatkârın vergi ve yükümlülükleri artacak. Köydeki esnaf artık basit
usulde değil mecburen gerçek usulde vergilendirilecek; yani,
ödeyeceği vergi artacak, her üç ayda KDV, üç ayda bir gelir vergisi ve en
az üç ayda bir gelir vergisi stopaj beyannamesi verecek; her beyanname için
damga vergisi ödeyecek, yazar kasa alacak, defter tutacak, bunun yanında
mali müşavirle çalışacak ve ücretini ödeyecek. Esnaf
odaları üye kayıt ücreti ve yıllık aidatlar da yüzde 100
artacak. Köy muhtarlarıyla köylerin kâtip, korucu, imam, bekçi ve benzeri
hizmetlilerine köy bütçesinden ödenen ücretler ile çiftçi mallarını
koruma bekçilerinin ücretleriyle ilgili gelir vergisi istisnası kalkacak.
Ayrıca, köylere ve köy birliklerine ait taşınmaz ve
işletmeler için emlak vergisi ve kurumlar vergisi muafiyeti kalkacak.
Değerli milletvekilleri, köylüye başka yeni vergi ve harçlar
da gelecek. Belediye Gelirleri Kanununda yer alan, şimdi
sıralayacağım vergi, harç ve katılım paylarına
köylüler de tabi olacak: Çevre temizlik vergisi, ilan ve reklam vergisi,
eğlence vergisi, haberleşme vergisi, elektrik ve hava gazı tüketim
vergisi, yangın sigortası vergisi; işgal harcı, tatil
günlerinde çalışma ruhsatı harcı, kaynak suları
harcı, tellallık harcı, hayvan kesimi muayene ve denetleme
harcı, ölçü ve tartı aletleri muayene harcı, bina inşaat
harcı, imar harçları, parselasyon harcı, ifraz ve tefrit
harcı, plan ve proje tasdik harcı, zemin açma izni ve toprak
hafriyatı harcı, yapı kullanma izni harcı, iş yeri
açma izni harcı, muayene, ruhsat ve rapor harcı, sağlık
belgesi harcı; yol harcamalarına katılma payı, kanalizasyon
harcamalarına katılma payı, su tesisleri harcamalarına
katılma payı. Yirmi altı adet ayrı vergi ve harçla
karşı karşıya kalacak köylümüz.
Bu tasarının hayırlı sonuçlar
doğurmayacağı, köylümüzü perişan edeceği, köy, belde
ve ilçelerimizi boşaltacağı aşikârdır. AKPnin köylüye
yapacağı bu zulmüne karşın, partimiz Dokuz Işık
ilkelerinden birisi olan köycülük ilkesi gereğince, köy topluluğu
politikasının oluşturulması gerektiğine ve köylerden
tarım kentleri inşa etmenin önemine inanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, tasarıyla, 1.582 belde belediyesi
lağvedilmekte, belde halkının hizmete erişimi
engellendiği gibi, en tabii hakkı olan yönetime katılma ve hesap
sorabilme hakkı da elinden alınmaktadır. Ayrıca,
kapatılan bu beldelerde yaşayan vatandaşlarımız,
hizmeti en yakın birimden, hızlı, ekonomik ve kaliteli bir
şekilde alabilme imkânından da mahrum bırakılmaktadır.
Özellikle kırsal kesimde etrafını yeşerten birer pınar
gibi gelişen beldeler bu düzenleme ile ne yazık ki bir seraba
dönüştürülmektedir.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, yerel
yönetimlerin güçlendirilmesine, hizmet ve mali kapasitelerinin
artırılmasına, bu maksatla bazı illerimizin büyükşehir
yapılmasına kesinlikle karşı değiliz. Ancak, AKPnin
hedefinde yerel yönetimleri reforma tabi tutmak, kaynak ve imkânlardan daha fazla
istifade etmesini temin etmek ve bu alanda var olan eksik ve ihtiyaçları
gidermek yer almamaktadır. Büyükşehir Kanun Tasarısıyla
federe devlet modelinin alt yapısı oluşturulmak istenmektedir.
Bu durum Türk idare sisteminin ilke ve esaslarıyla taban tabana
zıtlıklar içermektedir. Nitekim, yapılması planlanan
düzenlemeyle büyükşehir sınırları il
sınırlarını kapsayacak şekilde
genişletileceğinden, il idaresi sistemi ciddi düzeyde yara
alacaktır. Büyükşehir belediye sınırlarının il
sınırına çekilmesi, fiilen bölgesel yönetim ve eyalet sistemine
geçişin sondan bir önceki durağı olacağından tehlikeli
bir mecranın kilidini açacaktır. Şüphesiz, bölücü ve
yıkıcı unsurların dayattığı bölge
tabanlı demokratik özerklik ve otonomi çağrıları böylece
cevap bulacak ve Türkiye adım adım bölünmeye götürülecektir.
Bu şekilde, PKK talepleri peşinen
karşılanmış olacak, öyle ki İmralı ve Kandil
şebekesi beklediği tavizleri kısa süre içinde AKP
vasıtasıyla elde edebilecektir. Hükûmetin İmralı canisiyle
görüşme merakı, Kandille mutabakat arayışları ve yeni
Oslo niyetleri bütünüyle bu sürecin doğal bir uzantısı ve
yansımasından ibarettir. İmralı canisiyle görüşmeleri
şerefle ilişkilendirerek şiddetle inkâr eden bir Başbakan
simasından, bugün bunu ulu orta dillendirmekten ve müzakere
kartını açmaktan çekinmeyen bir Başbakan portresine
ulaşılması, milletimiz adına bir gerileme, bölücülük
adına elde edilmiş stratejik bir mevzi olarak görülmelidir.
Türkiye'nin alaca karanlık bir ortama mahkûm edilmemesi ve millî
varlığının coğrafi düzlemde
dağıtılmaması amacıyla, en başta AKP olmak üzere,
herkes sorumlu, duyarlı ve ahlaklı davranmak mecburiyetindedir. Bu
nedenle, Hükûmet yanlıştan dönmeli, Türk milletinin kaderiyle
oynamamalı ve söz konusu tasarıyı Türkiye'nin gündeminden
çıkarmalıdır.
Rejim ve yönetim sorununa açık davetiye demek olan büyükşehir
kanun tasarısı pek çok uzman kişi tarafından
Anayasanın ihlali olarak değerlendirilmektedir. Bu düzenlemenin
kanunlaşması hâlinde, bugün başkaları için kurulan
mahkemelerin, siyasi hesaplar ters döndüğünde, buna sebebiyet verenler
için de kurulacağını kimse göz ardı etmemelidir.
Değerli milletvekilleri, bu tasarının
tartışılmaya başlanmasıyla birlikte, bu konularda
uzmanlığı ve tecrübesi olan bütün kesimler, akademisyenler,
geçmişte ve hâlihazırda AKPye destek veren politikacılar,
bürokratlar, yazarlar bu tasarıya karşı, hakları elinden
alınan köylüler karşı, belediye başkanları
karşı, il genel meclis üyeleri karşı, sivil toplum
kuruluşları karşı, AKP teşkilatları
karşı, AKPli belde belediye başkanları karşı,
her ne kadar burada ifade edemeseler de bazı AKP milletvekilleri ve
bakanlar karşı. Hülasa, toplumun çok büyük bir kesimi bu yasaya
karşı.
Peki, kimler bu yasaya Evet diyor? Sayın Başbakan Evet
diyor bir de PKK ve siyasi uzantıları da Yetmez ama evet diyor.
Bütün toplum kesimlerinin muhalefet ettiği, ülkemizi bölünmeye götürecek
bu düzenlemede Sayın Başbakanı PKK ile ortaklaştıran
ne gibi bir sebep vardır? Sayın Başbakanın bu kadar
ısrarcı olması, üzerinde bilmediğimiz bir baskı, tehdit
ve şantaj olduğu şüphesini uyandırmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bir kez daha ısrarla belirtmek
isterim ki biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, il belediyelerinin
büyükşehir yapılmasına karşı değiliz,
büyükşehir belediye sınırlarının il mülki
sınırlarına genişletilerek bölgesel yönetimlerin oluşturulmasına
karşıyız, köylerin tüzel kişiliğinin
kaldırılmasına karşıyız ve il özel idareleriyle
belde belediyelerinin kapatılmasına karşıyız.
Bu düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Tasarının tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz isteyen Gökhan Günaydın, Ankara Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında Cumhuriyet
Halk Partisinin görüşlerini aktarmak üzere söz almış
bulunuyorum.
Bu kanun tasarısının adı her ne kadar
büyükşehir belediyesi kanun tasarısı olsa da teknik olarak buna
bütünşehir tasarısı demek gerekir. Çünkü büyükşehirler
3030 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ilki 1984 yılında,
sonuncusu da 2000 yılında olmak üzere ilan edilmişlerdi. Türkiyede
16 büyükşehir belediyesi var. Şimdi, siz 29 bütünşehir yapmak
istiyorsunuz yani mülki idare sınırları ile belediye
sınırlarını çakıştırmak istiyorsunuz.
Dolayısıyla, bunun teknik adının öncelikle
bütünşehir olduğunun altını çizmek gerekir.
Başlangıçta ve öncelikle ifade etmek isterim ki Cumhuriyet
Halk Partisi yerel yönetimlere daha fazla yetki ve daha fazla kaynak
verilmesinden yanadır ancak elbette, bunu yaparken Türkiye'nin üniter
yapısının özelliklerinin dikkatle göz önünde bulundurulması
gerekmektedir.
Şimdi, AKP tasarısının genel gerekçesine
bakıyoruz, bir hikâye anlatılmaya devam ediliyor ve bu hikâyede şöyle söyleniyor: Yerel
yönetim reformu yapıyoruz. Arkadaşlar, Türkiyedeki 2.950
belediyeden 1.682sini kapatarak yani her iki belediyeden birini kapatarak
yerel yönetim reformu yapıyorsunuz. AKP sözcüsü de diyor ki: Tasarruf
yapıyoruz böylece. Ya, bu 1.582sinden 1.500ünü de kapatın,
kalsın 82 tanesi; daha iyi tasarruf olur. Hani Okullar kapanırsa
Millî Eğitimi ne güzel idare ederim. anlayışının
bundan ne farkı vardır?
Değerli arkadaşlarım, 34.500 köyden, 16.082sini
kapatıyorsunuz ve Anayasamızda bir yerel yönetim birimi olarak
köyleri 29 kentte ortadan kaldırdığınız için yerel
yönetim reformu yaptığınızdan bahsediyorsunuz. Zaten, AKP
hep böyledir, neyi yapmak istiyorsa tersini söyler. Dolayısıyla,
bunun benim için bir sürpriz olmadığını ifade etmek
isterim. Şimdi, AKPnin bugün ne yapmaya
çalıştığını anlamak için, yakın
geçmişte ne yaptığını da kısaca bir gözden
geçirelim.
Arkadaşlar, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığını bir
buçuk ay içerisinde iki KHK çıkararak yapılandırdınız.
Birincisi 4 Temmuz 2011, ikincisi 17 Ağustos 2011. Çevre ve
Şehircilik Bakanı, artık bu memlekette hem TOKİ
Başkanıdır hem Çevre ve Şehircilik Bakanıdır hem süper
belediye başkanıdır hem de -buradan kulaklarını
çınlatalım- deprem uzmanıdır, biliyorsunuz. Vanda ikinci
deprem öncesi Bundan sonra deprem olmaz, evlerinize girin. diyebilmiş
bir Bakandır ve o ikinci depremde de Vanda
yurttaşlarımızın öldüğünü biliyoruz.
Şimdi, belediyelerin yetkilerini Çevre ve Şehircilik
Bakanlığında toplayan, bir belediyenin kentsel dönüşüm
yapabilmesi için kendisinden izin almasını ferman buyuran bir
anlayıştan herhâlde yerel yönetim reformu yapmasını
beklemek beyhude olur.
Şimdi, bu örnek yeterli midir AKPnin icraatı için? Kesinlikle
değil. Bir başka önemli Bakan sırada oturuyor işte,
İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin.
İdris Naim Şahin 24 Nisan 2011 tarihinde bir genelge
yayımladı, siz ona deyin ki Bir ferman buyurdu. O genelgede
şunu söylüyor: Ey belediye başkanları ve ey köy
muhtarlıkları! Ben bir tasarı üzerinde
çalışıyorum, sizleri kapatacağım. Bundan böyle, bu
nedenle, Anayasadan ve yasadan aldığınız yetkileri
kullanabilmeniz için, mahallin en büyük mülki idare amirinin onayına
ihtiyacınız vardır. Başka bir deyişle, İdris
Naim Şahin ve ekibinin anlayışına göre Seçilmiş
belediye başkanı, imar yetkisini kullanabilmek için atanmış
kaymakamdan icazet almak zorundadır. İşte, sizin demokrasi
anlayışınız budur ve çok acıdır, içim kan
ağlayarak söylemekteyim ki bu genelgenin iptali için
açılmış davalarda henüz yürütmeyi durdurma kararı
verebilecek bir yürekli hâkim bulunamamıştır. Yargıyı
getirdiğiniz hâlden ne kadar övünseniz azdır. Bunun da
altını özellikle çizmek istiyorum.
Şimdi, bu tasarı Türkiye Büyük Millet Meclisine geldi, Meclis
Başkanlığı Komisyona havale etti. Komisyonda söylüyoruz Bu
tasarı Anayasanın 2nci, 3üncü, 10uncu, 90ıncı,
123üncü, 126ncı, 127nci maddelerine aykırıdır. Ne
yapılması gerekir? Bu tasarının Anayasa Komisyonu
tarafından incelenmesi gerekir, değil mi? Çok özür diliyorum
Sayın Valim, bunu söylemek zorundayım. İçişleri Komisyonu
Başkanımız bu sefer ferman buyuruyor: Anayasa Komisyonuna
gitmesine gerek yoktur. Bitti. Biz buranın adına Meclis diyoruz
arkadaşlar. Üzülerek söylemek istiyorum ki bir kişi diyor ki: Ben
Anayasaya aykırı görmüyorum. Bitti.
Biraz evvel
bu kürsüden söyledim. 5018 sayılı Kanun diyor ki: Belediye kamu
harcamalarında bir artış veya azalış olacaksa, bu
düzenlemeyi Plan ve Bütçe Komisyonuna sevk etmeniz lazım. Aynı
meseleyi 3087 sayılı Kanun da 3üncü maddesinin üçüncü
fıkrasında söylüyor. Götürmüş müsünüz, Plan ve Bütçe Komisyonuna
sevk edilmiş mi? Cevabımız Hayır. Sebep ne? Meclis
Başkanı sevk etmiş ama Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı
yazı yazmış, demiş ki: İşimiz çok, buna
bakamayacağız. Arkadaşlar, ben size soruyorum: Plan ve Bütçe
Komisyonu Başkanının işinin çokluğunu göstererek, bunu
gerekçe göstererek Türkiyede 56 milyon yurttaşı ilgilendiren bir
kanunu incelemeyeceğim. deme yetkisi hangi ülkede olabilir? Eğer bu
memlekette yaşamıyor olsaydım Demokrasinin asla
yeşermediği bir Afrika ülkesinde olabilir. derdim. Ancak artık
bu memlekette oluyor ve ne kara mizahtır ki tam da o sırada, Plan ve
Bütçe Komisyonunun üyeleri İçişleri Komisyonunun arka
sıralarında tasarıyı incelemeye
çalışıyorlar. Canikli bizi ciddiyete davet ediyor. Ben ne
diyeyim arkadaşlar? Hangi ciddiyetten bahsediyorsunuz? Böyle bir
çalışma düzeni içerisinden ciddi bir kanun çıkartabilmenin
mümkünü var mıdır?
Şimdi,
tasarının içeriğine gelelim. 29 kenti bütünşehir ilan
ediyor ve diyor ki: Biz Kocaelinde ve İstanbulda bunu denedik ve olumlu
sonuçlar aldık. Ben soruyorum AKP sıralarında oturan
milletvekili arkadaşlarıma: Kocaeli ve İstanbul deneyimi
konusunda, üniversitelerin, bilim insanlarının veya kamu yönetimi
organlarının yaptığı bir tek çalışma var
mıdır?
Bakın,
ben size birkaç veriden bahsedeyim: İstanbul 5.300 kilometrekare, Kocaeli
3.500 kilometrekare. Peki, bütünşehir
yaptığınız Konya kaç kilometrekare? 38.000 kilometrekare.
Yani 10 tane Kocaeli ediyor bir Konya. Devam edelim, bu 5.300 kilometrekarelik
İstanbulun, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin konsolide bütçesi
ne kadar? 19,1 milyar lira. Sayın İdris Naim Şahinin
Bakanlığını yaptığı İçişleri
Bakanlığının bütçesi ne kadar? 2,5 milyar lira. Yani
İstanbul 8 tane İçişleri Bakanlığı bütçesini
kontrol ediyor. Şimdi, siz, görece küçük ama bütçesi çok büyük, nüfus
yoğunluğu yüksek olan bir ille, ondan 10 katı büyük, bütçesi
onun onda 1i kadar olmayan ve nüfus yoğunluğu da olmayan bir kenti
aynı modelle yönetebileceğinizi söylüyorsunuz. Söylersiniz, olur ama
bunun bilime ve maddi gerçekliğe dayanan bir yönünün
olmayacağını azıcık vicdanı ve azıcık
anlama kapasitesi olan herkes teslim edecektir.
Değerli arkadaşlarım
MEHMET ÖNTÜRK (Hatay) - 2 milyarla Türkiyeyi
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) - Ben birazdan bitireyim sözlerinizi
söylersiniz, istediğinizi açıklarım. Ben burada tümüyle
gerçekler üzerinden konuşuyorum. Bir siyasi konuşma değildir bu.
İsterseniz gelirsiniz hepsini teker teker konuşuruz.
Değerli arkadaşlarım, bakın, AKP sözcüsü diyor ki:
Biz bu bütünşehir modelini getirdik çünkü plan tekniği
sağlayacağız, imar bütünlüğü sağlayacağız.
Ben size bir fotoğraf göstereyim. Laf atan arkadaşım umarım
sen de görebiliyorsundur. Bak, burası tarihî yarımada.
Ecdadımız diye övündüğünüz Osmanlının Süleymaniye
Camiini yaptığı tarihî yarımada. Bunun arkasındakiler
ne? Bunun arkasındakiler gökdelen. İstanbulu kim yönetiyor? Büyükşehir
Belediye Başkanlığı. Bu gökdelenlerin 1/1.000liği
nereden geçiyor? Zeytinburnu Belediyesinden. Zeytinburnu hangi partiden
arkadaşlar? AKPden. İstanbul Büyükşehir hangi partiden? AKP.
Sizin plan bütünlüğü dediğiniz bu mu? Tarihî yarımadanın
göğsüne hançer saplamak ne zamandan beri plan bütünlüğü olarak
tanımlanıyor? (CHP sıralarından alkışlar)
Burada
çıkmış AKP Sözcüsü diyor ki: Bizim şiarımız
halka hizmet, Hakka hizmettir. Bu gökdelenler halka mı hizmet ediyor?
Hakka mı hizmet ediyor. Yoksa siz cebinizi halk ve Hakk olarak mı
tanımlamaya başladınız? (CHP sıralarından
alkışlar)
Yani
söyleyecek çok şey var arkadaşlar. Söyleyecek çok şey var ama
bunu plan bütünlüğüyle, imar ortaklığıyla
açıklayabilmenin mümkün olmadığı ortadadır. Bir de
demokrasinin bir sırrı vardır, ben size vereyim: Demokrasi
müzakere sanatıdır. Yani büyükşehir belediyesi, il belediyesi,
metropol ilçe belediyesi, metropol dışı ilçe belediyesi bir
konuyu alıp, müzakere edip anlaşabilmeli.
Sayın
Türel diyor ki: Başbakanımızın da belediye deneyimlerinden
yararlanarak 2004te ve 2005te devrim yaptık.
Yaptığınız devrim ne biliyor musunuz? 5216 sayılı
Kanun. Müellifi kimdir biliyor musunuz? Müellifleri Aytaç Durak ve Melih
Gökçektir ve 5216, 5393, nerede birlikte uygulanıyorsa orada bir kaos
vardır. Devrim diye anlattığınızın aslında
bir kaos olduğunun lütfen farkına varınız.
Arkadaşlar,
ben size bir başka müthiş imar bütünlüğü öyküsü anlatayım:
Esenyurt Belediyesi, hangi partide Esenyurt? AKPde değil mi İstanbul
Esenyurt. Bakın, ben size örnek veriyorum: Symbol Karden. Kim bilir
hanginizin, bilmiyorum; plan emsali 2,5; inşaat alanı 13,99. Bu mu
plan bütünlüğü? Lavinya City; plan emsali 2,5; inşaat alanı
11,41. Babil Kuleleri; plan emsali 2, inşaat alanı 7,61. Babil
Kulelerini kondurmaya devam edin ama bunun hesabı sorulacaktır, bunu
da bilin. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli
arkadaşlarım, 16.082 köyü kaldırıyorsunuz, 1.591 belediyeyi
de kapatıyorsunuz. Yerel Yönetimler Özerklik Şartı burada
okundu, bir kez de ben okuyayım: Yerel yönetim
sınırlarında, mevzuatın el verdiği durumlarda ve
mümkünse bir referandum yoluyla mümkünse, bakın, vurguluyorum, mümkünse-
ilgili yerel topluluklara önceden danışılmadan
değişiklik yapılamaz.
Şimdi, iki tane koşul getirmiş Yerel Yönetimler Şartı.
Bir: Mevzuat el veriyor mu, el vermiyor mu? Mevzuat el veriyor değil mi
arkadaşlar? Türkiyede çok sayıda referandum yapıldı
değil mi arkadaşlar? Sorun yok. Geriye ne kalıyor?
mümkünse
Mümkün değil mi Sayın Türel? Niye mümkün değil? Kış
mı var? Hâkim mi yok? Acaba Yüksek Seçim Kurulu falan izin mi vermiyor?
Derdiniz ne? Bu belediyeleri apar topar kapatmak.
Ve çok özür diliyorum yani kırıcı sözler söylemek
istemiyorum ama Cumhuriyet Halk Partisi çıkmış, demiş ki:
Halkın sandığını kuruyorum, gelin ey diğer
partilerin belde başkanları, belediye başkanları,
muhtarlar, sandık kurulu üyesi olun. Bu beldelerimizde yerel referandum
yapalım. Kaç yerde yapmışız arkadaşlar? 430 beldede
referandum yapmışız. Dağılımını
söyleyeyim mi? 168i CHPli bunların
MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) Kaçı AK
PARTİli?
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) 152si AKPli.Merak ediyorsun, biraz
sabretsen bak söyleyiverecektim.
152si AKPli, 63ü MHPli, 22si DPli, 8i BDPli
Liste uzuyor,
toplam 430.Kaç bin yurttaşımız oy kullanmış? 362 bin
yurttaşımız oy kullanmış. Sonuç ne? 352 bin
kişisi Beldeme dokunma kardeşim. demiş.
Ben size soruyorum şimdi, bu kavuniçi koltuklarda oturan
milletvekilleri
MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) Sen oturmuyor musun?
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) Buradaki 352 bin yurttaşımın
Belediyeme dokunma. dediği bir yerde belediyelerine dokunma yetkisini
nereden alıyorsunuz?
Ben, 1889da Aydınoğulları Beyliğinin
başkentliğini yapmış size bir Birgi örneği vereyim.
İzmir Ödemiş Birgi, 2.125 seçmen oy kullanıyor, 1.781i
hayır diyor ve siz burayı kapatıyorsunuz arkadaşlar. Siz
Sideyi kapatıyorsunuz. Siz, 7.035 seçmenden 5.150sinin oy
kullandığı ve 5.115inin hayır dediği
Alaçatıyı kapatıyorsunuz. Size birkaç örnek daha vereyim:
Sayın Menderes Türel Çadır tiyatrosu bunlar, bunlar sayılmaz.
diyor ya, bakın, İsahocalı AKP Belde Başkanı
Abdurrahman Göktaşa -tutanağın altında imzası var-
sorun bakayım Abdurrahman Göktaşa: Bu, çadır tiyatrosu mu,
yoksa Ben o rahat koltuklarında oturanlara rağmen belediyeme sahip
çıkmak istiyorum. mu diyor? Niğde Kitrelide AKP Belde
Başkanı Metin Battal. Metin Battala sorun bakalım: Bu bir
çadır tiyatrosu mu, yoksa halkın sandığı mı?
Burada örnekler çok, merak edene hepsini gösteririm ama
yaptığınızın usulle, adaletle, hukukla uzaktan
yakından bir alakasının olmadığının bir kez
daha altını çizmek isterim.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, yerel yönetim reformu
yapıyorsunuz, il özel idarelerini kapatıyorsunuz, böylece il genel
meclisi derdinden kurtulmuş oluyorsunuz. İl özel idarelerinin bir
organı validir, bir organı il genel meclisidir. İl genel meclisi
seçimle gelir. Vali bir tarafta, il genel meclisi bir tarafta. İl özel
idaresini kapatırken neden kurtuluyorsunuz? İl genel meclisi
üyelerinden de kurtuluyorsunuz. Geriye kim kalıyor? Geriye vali
kalıyor; vali, devletin valisi olsa içim yanmaz, geriye kalan vali
hükûmetin memuru. Bunu nereden anlıyoruz? Tuncelide şakır
şakır kar yağarken, 1,5 metre kar altında, elektriği
olmayan evlere buzdolabı dağıtmanızdan anlıyoruz. Bir
vali bunu yapar mı? Bir vali vatandaşına elbette yardım
götürür ama bir vali sırf seçim var diye kışın kapı
kapı dolaşıp buzdolabı dağıtmaz. Bunu kim yapar?
Bunu ancak hükûmetin memuru yapar. İşte, siz de valileri -özür
dileyerek söylüyorum- hükûmetin memuru konumuna düşürdünüz.
Sürem bitiyor, bir tek noktaya değineceğim: Antakya
Belediyesinin dört tane mahallesi var; Akdeniz, Armutlu, Elektrik ve Sümerler.
Bu dört mahalle Antakyanın, Antakya ilçesinin mahalleleri. Siz bu dört
mahalleyi aldınız ve 20 kilometre ötedeki Defne Belediyesine
bağladınız. Duymayan, bilmeyen AKP milletvekillerine söylüyorum:
Ayıptır ayıp! Eğer ayıbı biliyorsanız
ayıptır. Bir yasayla etnik bölücülük yapılamaz ama siz bunu yapmakta
bile bir sakınca görmüyorsunuz.
Son sözüm şudur: Köylerdeki akan su çeşmelerine tıpa
tıkayacaksınız çünkü yasa diyor ki: Kullanma suyu ve içme
suyunda tarife üzerinden para alırız. Yani adam, artık,
ineğine su vermek için
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) -
sizin su sayacınıza para ödemek
zorunda kalacak ve siz hâlâ köylüye hizmetten bahsediyorsunuz.
Arkadaşlar, şunu söyleyeyim: En az benim kadar vatan sevgisi
olan AKPli milletvekillerinin varlığına inanıyorum. Bu
söylediklerimin bir tek noktasında siyaset yoktur.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Günaydın.
Lütfen
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) Eğer bu sözlerime rağmen bu
tasarıya gönül rahatlığıyla el kaldıracaksanız,
buyurun verin.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Tümü üzerinde şahsı adına söz isteyen
Mehmet Siyam Kesimoğlu, Kırklareli Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET S. KESİMOĞLU (Kırklareli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
tasarısı üzerinde şahsi görüşlerimi paylaşmak üzere
söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, ben de bir polemik yaratmak
istemiyorum ama en az bizim kadar önemli düşüncelere sahip değerli
iktidar partisinin milletvekillerinin vicdanlarına seslenmek istiyorum. Bu
tasarı, bu hâliyle bu kutsal çatı altında kesinlikle
görüşülemez, kesinlikle bu tasarı geri çekilmelidir çünkü bu
tasarıda İç Tüzük ayaklar altına alınmaktadır, Anayasa
çiğnenmektedir, demokrasi kültürü yok edilmek istenmektedir. Demokrasiyle,
hakkaniyetle, adaletle uzaktan ya da yakından alakası yoktur.
Jandarma teşkilatı baypas edilmektedir, üniter devlet
yapısını zedeleyecek önemli hükümleri içermektedir. Şu ana
kadar yaşadığımız tartışmaları gerçekten
üzüntüyle ve ibretle izledim. Türkiye, kurallar ülkesi ama her kuralın bir
istisnası, her istisnanın bir de müstesnası var ama görüyorum ki
kuralsızlık kural hâline gelmiş; bütün kurallar muhalefet
milletvekilleri için, bütün istisnalar ve müstesnalar da İktidar
Partisinin milletvekilleri için. Bundan büyük üzüntü duyuyorum.
İnanın,
İçişleri Komisyonunda görüşürken, düşüncelerimizi ortaya
koyarken orada ifade ettim. Birçok arkadaşımızla bu
tasarıyı konuştuk, birçok arkadaşımızın bu
tasarıyla ilgili görüşleri, bizim görüşlerimizle örtüşüyor,
tamı tamamına örtüşüyor ama partideki o demokrasi kültürü, o
iradelerdeki ipotek, gerçek düşünceleri ortaya koymaya ciddi anlamda engel
teşkil ediyor. Benim bu arkadaşlarımızın isimlerini
burada vermem elbette ki söz konusu olamaz ama bütün vicdan sahibi İktidar
Partisinin milletvekillerine sesleniyorum: Tarih sizi asla, asla affetmeyecek,
tarih sizi asla affetmeyecek; lütfen vicdanınızın sesine kulak
verin ve bu tasarının
geriye çekilmesi için mücadele edin, bizlerle birlikte
mücadele edin değerli arkadaşlarım.
Öncelikli olarak, bizden önceki, benden önceki
arkadaşlarım ifade ettiler, İç Tüzükte hüküm var: Milletvekili
olarak önümüze gelen tasarı ya da teklifi, öncelikli olarak Anayasaya
uygunluk açısından denetlemek durumundayız. Bu tasarı, bu
hâliyle ciddi anlamda Anayasaya aykırılıklar teşkil
ediyor. Bu tasarı, İçişleri Komisyonuna esas komisyon
itibarıyla geldi, Plan Bütçe Komisyonunda görüşülmeden ham hâliyle
Genel Kurula geldi. Bu tasarı, kamuoyunun ve ilgili kuruluşların
bilgisine ve dikkatine sunulmadan, onların görüşleri alınmadan
ham hâliyle Genel Kurula geldi. Bu tasarı, İçişleri Komisyonuna
geldiğinde tasarı değil taslaktı. İçişleri
Komisyonu gerekçesiz olarak ağır çalışma baskısı
altında bırakılarak tasarı Genel Kurula geldi ve iktidar
partisinin temsilcileri açıklama, savunma ve tartışmadan
özellikle kaçındılar değerli arkadaşlarım.
Anayasaya aykırı, diyorum.
İl özel idarelerini kapatıyorsunuz, 29 büyükşehirde il özel
idarelerini kapatıyorsunuz. İl özel idareleri Anayasayla
kurulmuş, yerel seçimle organları seçilen yerel yönetim
kuruluşlarıdır; asla ve asla bir başka yerel yönetim
kuruluşuyla değiştirilmeden ortadan kaldırılamaz.
Beldeleri kapatıyorsunuz 29 büyükşehirde, 52 ilde belde belediyeleri
var. Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı. Köyler illerle
aynı düzeydedir, yani hem yerel yönetim birimidir hem de merkezî yönetimin
bir organıdır, kuruluş esasları aynıdır, birini
kaldıramıyorsanız diğerini hiç
kaldıramazsınız. Ciddi anlamda Anayasaya aykırılıklar
var. Ayrıca, tasarının 9uncu maddesiyle Anayasa Mahkemesinin
2007de iptal ettiği hükmü bir daha getiriyorsunuz. Bu, ciddi anlamda
Anayasaya aykırılıklar içeriyor sevgili arkadaşlarım.
Plan Bütçede görüşülmedi, ayda
250 milyon lira, yılda 3 trilyon lira bütçeye ek külfet getiriyor. Bunu
ben söylemiyorum, Maliye Bakanlığının yetkilileri söylüyor
ama siz görmezden geliyorsunuz.
Özellikle alt komisyon raporu bizlere
dağıtıldı ve aynı anda bizim görüşlerimize
başvuruldu. Zarfa değil mazrufa bakmak lazım.
İçeriğini bilmediğimiz bir konuda nasıl katkı
yapabiliriz, nasıl eleştiri getirebiliriz? Aynen son günlerdeki o
popüler deyimle, Sayın Başbakanın Hilmi Hocam dediği
Beyefendinin söylediği gibi, kasaptaki ete soğan
doğramamız istendi. Böyle bir şey elbette ki söz konusu
olamayacak.
İktidar partisinin hiçbir milletvekili
görüş belirtmedi, katkı sunmadı Komisyonda, dedim ama bir
arkadaşımıza haksızlık ettiğimi düşünüyorum.
O arkadaşımızı göremiyorum ama herhâlde buradadır.
Bizim o arkadaşımız, Komisyon üyesi, iktidar partisinin
değerli milletvekili arkadaşımız, Komisyonda her nedense o
güzel ve değerli fikirlerini söylemekten imtina ediyor ama İnternet
ortamında bir sosyal paylaşım sitesinde ortaya koyabiliyor.
Diyor ki bizim engellemelerimize karşı: Evet, fark ettik, milletin
hizmeti daha iyi almasının önünü on yıldır açanlara
karşı bir direnme. Bu direnmenin millet nezdinde itibarı
olmadığını, CHPye -yani Sayın Başbakana
öykünmüş- hiçbir fayda getirmediğini
anladığınızda yıl 2071 olacak.
Sevgili arkadaşlarım, ben bu
arkadaşımıza ve bu arkadaşımız gibi düşünen
arkadaşlarımıza şunu söylemek istiyorum: Cumhuriyetin ve
Cumhuriyet Halk Partisinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk,
bağımsızlık mücadelesini gerçekleştirdiğinde,
İzmire girerken padişahın ölüm fermanını bir çiçek
buketi gibi boynunda taşıyordu. Lozanda dünya devletlerine kafa
tutan, boyu kadar yüreği olan İsmet Paşa, onun takipçisi ve
ikinci Genel Başkanımızdır. Bu tasarıya
karşı çıkmayı, Atatürke olan vicdani borcumun bir
gereği olarak burada ifade etmek istiyorum.
Biraz önce Sayın Genel Başkan
Yardımcımız genelgeden bahsetti. Sevgili arkadaşlarım,
atanmışlar seçilmişleri yönetemezler. Bakın, ben
arşivde bir çalışma yaptım, elimde bir Millî Gazete var,
Temmuz 1994. O zaman siz daha millî görüş gömleğinizi
çıkartmamış olduğunuz için bu gazeteyi yakından takip
ediyordunuz. Seçilmişler atanmışlar tarafından
yönetilmemeli. Kim söylüyor? Sayın Başbakan söylüyor, o gün
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken söylüyor. Avrupa
Yerel Yönetimler Özerklik Şartından bahsedildi, Halka niye
gitmiyorsunuz? denildi. Biz gittik, rakamlar verildi. Ama Sayın
Başbakanın İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanıyken söylemlerini dikkatlerinize sunmak istiyorum,
zamanım daralıyor: Ülke hukuk devletiyse gereği yerine
getirilmelidir. Eğer getirmezseniz son söz halkındır. Gazete
burada. Komisyonda da bunları ifade ettiğimde, Sayın Bakan Sen
mi bastın bu gazeteyi? dedi. Öyle bir niyetim yok. Ayrıca, soruya
soruyla yanıt verilmez, ben Sayın Bakana aylardır soru
önergeleri yöneltiyorum, benim soru önergelerime nedense yanıt verme ihtiyacını
hissetmiyor. Beni mi, önemsemiyor, milletvekilini mi, parlamenter demokratik
sistemi mi sizlerin takdirlerinize bırakıyorum.
O günkü iktidar da yerel yönetimlerle ilgili bir yasal
düzenleme getirmiş. Sayın Erdoğan, İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı olarak bununla ilgili düşüncesini ortaya
koyuyor. 6 Mayıs 1994, Cumhuriyet gazetesi:
Cumhurbaşkanının yasayı veto etmesini isteyen
Erdoğan, aksi hâlde halka gideceklerini ve halkla birlikte tavır
belirleyeceklerini söyledi. Eğer bu teklif yasal hâle gelir ve uygulama
başlarsa, bizim yapacağımız, halka gitmek ve
halkımızla birlikte tavır belirlemektir.
Daha örnekler var sevgili arkadaşlarım: Arzu
ettikleri tablo çıkmayınca
buraya dikkatinizi çekmek istiyorum-
bu defa, Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi yerine yerel yönetimlerin elini
kolunu nasıl bağlarız? yanlışından hareketle, bu
yasayı çıkarma yoluna gittiler. Bütün samimiyetimle şunu ifade
etmek istiyorum: Bu sözlerin altına, Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili
olarak ben imzamı atarım ama sizler, o gün altına
imzanızı attığınız bu görüşlerinizin bugün
arkasında durabilir misiniz? Bugün arkasında durabiliyorsanız,
bu tasarının geriye çekilmesini isteyebilir misiniz?
İsteyemezsiniz çünkü siz samimi değilsiniz. Sonra, biz size takiyeci
deyince kızıyorsunuz. Bu milletin kürsüsünden soruyorum: Bu takiye
değil de nedir Allah aşkına? Nedir Allah aşkına?
Sevgili arkadaşlarım, elbette ki
paylaşacak çok şeyimiz var,
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET S. KESİMOĞLU (Devamla) Hemen
tamamlıyorum.
Bakın, bu tasarıyla, 122 milyon 56 bin 382
dekar tarla arsa olacak, 122 milyon 56 bin 382 dekar tarla arsa olacak. Burada
ciddi anlamda bir rant var.
Bunu da sizin vicdanlarınıza sunarak sözlerimi
tamamlıyor, sizleri bir kez daha sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
XI.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun,
Şampiyonlar Ligi grup maçları kapsamında Romanya
takımı Cluj ile yapacağı müsabakada Galatasaray'a
başarılar dilediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Şampiyonlar Ligi grup maçları kapsamında bugün Romanya ekibi
Cluj ile yapacağı müsabakada UEFA ve Süper Kupa şampiyonu
Galatasaraya başarılar diliyoruz. (Alkışlar)
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin;
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen'in;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681,
2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN Şimdi, tasarının tümü
üzerinde söz isteyen İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin.
Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu)
Sayın Başkan, çok
değerli milletvekili arkadaşlarım; Hükûmetimiz tarafından yerel yönetimler
alanında bugüne kadar yapılan çok önemli reformların bir
halkasını oluşturan, 13 ilde büyükşehir belediyesi ve 23 ilçe
kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
ilgili özet bilgi vermek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle,
Sayın Başkan sizi ve değerli milletvekili
arkadaşlarımı saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kanun
tasarısının içerdiği hususlara genel hatlarıyla
değinmek istiyorum:
Bu tasarıyla, nüfusu 750 binin üzerinde olan illerin
il belediyeleri, sınırları il mülki sınırları
olmak üzere büyükşehir belediyesine
dönüştürülmektedir. Mevcut 14 büyükşehir belediyesinin
sınırları il mülki sınırı hâline getirilmektedir.
Büyükşehirlerdeki 29 il özel idaresinin, 1.582 belde belediyesinin ve
16.082 köyün tüzel kişiliği sona ermektedir. Büyükşehre
dönüştürülecek illerde 23 yeni ilçe kurulmaktadır. Büyükşehir
sınırlarındaki beldeler mahalleleriyle beraber, köyler ise
mahalle olarak ilçe belediyelerine katılmaktadırlar. 52 ilde tüzel
kişiliği sona erdirilen belde belediyeleri ise köye dönüştürülmektedir.
Tüzel kişiliği kaldırılan köylerde Belediye
Gelirleri Kanununca alınması gereken vergi, harç ve
katılım payları beş yıl süre ile
alınmayacaktır. Yine, bu köylerde içme ve kullanma suları için
alınacak ücret beş yıl süre ile en düşük tarifenin yüzde
25ini geçmeyecek şekilde belirlenecektir.
Köy iken mahalleye dönüşen yerleşim yerlerinin
altyapı hizmetleri için belediye ve bağlı idarelere yatırım
bütçelerinin yüzde 10unu on yıl süre ile ayırma zorunluluğu
getirilmektedir.
Tüzel kişiliği kaldırılarak köye
dönüşen belediyelerden bu kanunu yayımlandığı tarihe
kadar nüfusunu 2 binin üzerine çıkaranların tüzel kişilikleri
devam edecektir. Tüzel kişiliği kaldırılarak köye
dönüşen belediyelerin komşu oldukları il, ilçe ve nüfusu 2 binin
üzerindeki belde belediyelerine, belediye meclisi kararıyla, mahalle
olarak katılmaları kolaylaştırılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, kanun genel itibariyle ilk
mahallî idareler seçiminde yürürlüğe girecek olup mevcut köy ve belde
belediyelerinin tüzel kişiliği ilk mahallî idareler seçimine kadar
devam edecektir. Mevcut il ve ilçe belediyeleri de hâlihazır statülerini
ilk mahallî idareler seçimine kadar sürdüreceklerdir. Belediyelerin bu kanunla
sorumluluk alanına girecek olan yerleşim yerlerine seçimden önce
hizmet götürebilmelerine imkân sağlanmaktadır.
Yeni kurulan ilçe belediyelerine merkezî bütçe yedek
ödenek tertibinden, bir defaya mahsus, genel bütçe vergi gelirlerinden
alacakları aylık payın 3 katı kadar ilave kaynak
aktarılmaktadır.
İstanbul ve Kocaeli hariç, büyükşehir,
büyükşehir ilçe belediyeleri ve bağlı idarelerin yatırım
bütçelerinin en az yüzde 10unu on yıl süre ile bu kanun kapsamında
belediye sınırlarına dâhil olan yerleşim yerlerinin
altyapı hizmetleri için ayırmaları ve kullanmaları
düzenlenmektedir.
Tasarıyla, il genelinde toplanan genel bütçe vergi
gelirlerinin yüzde 6sı büyükşehir belediye payı olarak
ayrılacaktır. Bu payın yüzde 60ı doğrudan, kalan
yüzde 40ı ortak hesapta toplanarak, yüzde 40ın yüzde 30u yüz
ölçümüne göre, yüzde 70i ise nüfus esasına göre
dağıtılacaktır.
Tasarıyla, Türkiye genelinde toplanan genel bütçe
vergi gelirlerinin yüzde 4,5u büyükşehir sınırları
içindeki ilçe payı olarak ayrılacaktır. Bu payın yüzde 10u
yüz ölçümüne, yüzde 90ı ise nüfusa göre hesaplanarak ilçe payları
belirlenecektir. Belirlenen ilçe payının yüzde 10u bağlı
olduğu idare payı olarak, yüzde 30u büyükşehir belediyesi
payı olarak, yüzde 60ı da ilçe payı olarak
dağıtılacaktır.
Tasarıyla, il özel idarelerinin genel bütçe vergi
gelirleri tahsilatından aldıkları pay, il özel idareleri için
yüzde 5e indirilmektedir. Bu tasarıyla 29 ilde il özel idaresi
teşkilatları kaldırılmakta, kalan 52 il özel idaresine
aynı usulle ödenek dağıtılmasına devam edilmektedir.
Yine tasarıyla, 13 büyükşehir belediyesi
kurulması, 14 büyükşehir belediyesi sınırının
değiştirilmesi, yüzde 5lik payın yüzde 6ya
çıkarılması sonucu bütçeye gelecek mali yük 2011 yılı
hesaplarına göre 3 milyar liradır.
Tasarıyla, genel bütçe vergi gelirlerinin binde 1i,
nüfusu 10 binin altındaki küçük belediyelere yüzde 65i seyyanen, yüzde
35i ise nüfus esasına göre dağıtılacaktır.
Afet riski taşıyan veya can ve mal
güvenliği açısından tehlike oluşturan binaları tahliye
etmek ve yıkmak görevi büyükşehir ilçe belediyelerine verilmektedir.
Büyükşehir belediyesi ile ilçe belediyeleri veya ilçe belediyelerinin
kendi aralarında hizmetlerin yürütülmesiyle ilgili ihtilaf
çıkması durumunda büyükşehir belediye meclisi yönlendirici ve
düzenleyici kararlar almaya ve gerekli koordinasyonu sağlamaya yetkili
kılınmaktadır. Büyükşehir belediyeleri bazı
görevlerini meclis kararıyla ilçe belediyelerine devredebilecek veya
birlikte yapabileceklerdir. Köyden mahalleye dönüşen yerleşim yerlerini
ilçe merkezine bağlayan yolların yapım ve bakımı
büyükşehir belediyesine verilmektedir.
Orman köylüsünün ve orman köylerinin hakları
korunmaktadır bu yasa tasarısıyla. Tüzel kişiliği
kaldırılarak mahalleye dönüşen köy ve beldelerin mera, yaylak ve
kışlaklar üzerindeki hakları muhafaza edilmektedir.
Köy iken mahalleye dönüşecek yerlerdeki mevcut
yapı stokları, ruhsat alma işlemlerinde ruhsatlı olarak,
ruhsatla yararlanılan hizmetlerde ruhsat hükmünde kabul edilmektedir.
Tüzel kişiliği kaldırılan köylerde yapılacak ticari
amaç taşımayan yapılarla ilgili tip proje uygulamaları
getirilmekte, projeler ilçe belediyeleri veya talep etmeleri hâlinde
büyükşehir belediyeleri tarafından yaptırılarak
başvuru sahiplerine ücretsiz verilecektir.
Belediyeler, amatör spor kulüplerine ayni yardım
yanında nakdî yardım da yapabileceklerdir.
İl özel idarelerinin tüzel kişiliğinin
kaldırıldığı illerde Maden Kanunu ve Jeotermal
Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanununa göre il özel idarelerine
verilen yetki ve görevler, valiliklerce yerine getirilecektir.
Kapanacak il özel idaresi, belediye ve köylerin personel
taşınır ve taşınmazlarıyla, hak, alacak ve
borçlarının ilgisine göre devrini yapmak, belediye ve il özel
idarelerinde oluşan istihdam fazlası personeli tespit etmek üzere
illerde devir, tasfiye ve paylaştırma komisyonları
kurulacaktır. Komisyonlarca paylaştırma ve devir işlemleri
seçimden önce tamamlanacak, devir işlemi ilk mahallî idareler genel seçimi
itibarıyla uygulanacaktır.
Tüzel kişiliği kaldırılan il özel idaresi
belediye veya köy tüzel kişiliklerine şartlı olarak
bağışı yapılan taşınır ve
taşınmazların devrinin yapıldığı kurum ve
kuruluş, bu taşınır ve taşınmazların
bağış amacına uygun olarak kullanılmasını
sağlamakla sorumlu olacaklardır.
Tüzel kişilikleri kaldırılan il özel
idarelerinin her türlü taşınır ve taşınmaz
malları, hak, alacak ve borçları komisyon kararıyla, ilgisine
göre, büyükşehir belediyesine veya bağlı kuruluşuna, ilçe
belediyesine, bakanlıklara veya ilgili kuruluşlarıyla
bunların taşra teşkilatına, valiliklere veya
yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıklarına
devredilecektir.
Tüzel kişilikleri kaldırılan il özel idarelerinin
personeli de komisyon kararıyla, ilgisine göre, yatırım izleme
ve koordinasyon başkanlığı, büyükşehir belediyesi,
bağlı kuruluşu veya ilçe belediyesine devredilecektir.
Nüfusu 2 binin altında olduğu için kapanarak
köye dönüşecek belediyelerin sahip olduğu personel,
taşınır ve taşınmazlarıyla, hak, alacak ve
borçları ise il özel idarelerine devredilecektir. Ancak köy
halkının ihtiyaç duyacağı taşınır ve
taşınmazlar, komisyon kararıyla köy tüzel kişiliğine
bırakılabilecektir.
Köye dönüşen belediyeler için 5779 sayılı Kanun
uyarınca verilen paylar beş yıl süreyle ilgili il özel
idarelerine gönderilmeye devam edilecek, İller Bankası
tarafından söz konusu belediyelerin kamu kurum ve kuruluşlarına
olan borçları bu paydan ödenecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
büyükşehre dönüştürülen il belediyelerinin her türlü
taşınır ve taşınmaz mallarıyla personeli,
büyükşehir belediyesi bağlı kuruluş ve ilçe belediyesi
arasında komisyonca paylaştırılacaktır.
Büyükşehirlerde tüzel kişilikleri kaldırılan belediye ve
köylerin personeli ise her türlü taşınır ve taşınmaz
malları, hak, alacak ve borçlarıyla birlikte komisyon kararıyla,
ilgisine göre, büyükşehir belediyelerine, bağlı idarelere, ilçe
belediyelerine ve bakanlıklara devredilecektir. Büyükşehir belediyeleri
ile nüfusu 100 binin üzerindeki belediyelere kadınlar ve çocuklar için
konukevi açma zorunluluğu getirilmektedir bu tasarıyla ayrıca.
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
bu tasarıyla, diğer bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde
yapılan değişikliklerden de kısaca bahsetmek isterim.
Valiler tarafından il genel meclisi toplantı
gündemine önerilen hususların meclisin ilk toplantısında ele
alınması sağlanmaktadır. İl özel idaresi genel
sekreterinin il encümeninin doğal üyesi olması düzenlenmektedir.
Encümenin seçilmiş ve atanmış üyelerinin sayısı
azaltılarak encümen sayısı 11den 7ye düşürülmektedir.
Devlet İhale Kanununa göre ihale komisyonu olarak
eksiksiz toplanması gereken il encümeninin salt çoğunlukla
toplanıp salt çoğunlukla karar almasına imkân
sağlanmaktadır. İl özel idaresi bütçesinin süresi içerisinde
kesinleşmemesi hâlinde, konunun İçişleri
Bakanlığı tarafından çözüme kavuşturulması düzeni
getirilmektedir.
Muhtarlık seçimlerinde, muhtar ve azaların
isminin oy pusulasına yazılmasını bu kanunla düzenlemek
üzere bir yenilik ortaya konulmuştur. Tüzel kişiliği
kaldırılan köylerde görev yapan geçici ve gönüllü köy korucuları
hâlen görev yaptıkları yerlerde görevlerini yapmaya devam
edeceklerdir.
Merkezî idarenin taşrada yürüttüğü işlerle
ilgili olarak hizmetlerin etkinliğini ve verimliliğini artırmak,
kaynakların yerinde kullanımını sağlamak ve hizmetteki
aksamalara engel olmak, denetim alanındaki boşluğu doldurmak ve
rehberlik etmek, afet ve acil yardım hizmetlerini yürütmek üzere büyükşehir
belediyesi olan yirmi dokuz ilde valilikler bünyesinde yatırım izleme
ve koordinasyon başkanlığı oluşturulmaktadır.
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
sonuç olarak, bu tasarıyla, mevcut yerel yönetim yapısıyla yerel
nitelikteki kamu hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde sunulma
olanağı yetersiz olan bazı illerde bu hizmetlerin
vatandaşlarımızın artan beklentilerini
karşılayabilecek nitelik ve kabiliyetle donatılmış, etkin
hizmet sunma potansiyeline sahip yerel yönetimlerce sağlanması
öngörülmekte ve bu doğrultuda düzenleme yapılması
amaçlanmaktadır.
Söz konusu kanun tasarısının ülkemize ve
vatandaşlarımıza hayırlı olmasını gönülden
temenni ediyor, hepinizi bu vesileyle sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Evet, şahsı adına söz isteyen Mehmet
Erdoğan, Muğla Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
AKP bu tasarı hakkında iyi niyetli
değildir. Türkiyenin idari yapısını kökten
değiştiren böylesine önemli bir yasayı, kamuoyundan gizli bir
şekilde, bütün Anayasayı, İç Tüzükü, kanun yapma tekniklerini
hiçe sayarak çok süratle Parlamentodan geçirme gayreti içerisindedir.
Tabii ki böylesine, Türk milletinin kaderiyle
yakından ilgili bir kanun tasarısı görüşülürken Meclis
yayınlarının kesilmesini sağlayan Meclis
Başkanını ve TRTden sorumlu Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınçı şiddetle kınıyorum.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Ben de
kınıyorum.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Hiç olmazsa, milletin
kaderini ilgilendiren bu konularda Meclis yayınının muhakkak
yirmi dört saat, Meclis çalıştığı müddetçe devam
etmesi lazım.
İktidar Osloda verdiği sözleri yerine getirmek
için hem Komisyonu çok ağır bir zaman baskısı altında
çalıştırdı, şimdi de Genel Kurulu aynı
şekilde çalıştırmaya gayret ediyor. Tabii, biz Oslo
görüşmelerinde verdikleri sözleri dile getirdiğimizde bizi hayal
görmekle, rüya görmekle suçluyorlar.
2010 yılında Sayın Genel
Başkanımız Devlet Bahçeli bu Oslo görüşmelerini ilk dile
getirdiğinde Sayın Başbakanın o gün söylediği kem
sözler bugün boynuna asılmıştır. Bugün, Oslo
görüşmelerini inkâr edenler O görüşmeleri yaptıysak biz
yaptık. Bundan sonra gerekirse tekrar yapmaya devam edeceğiz.
diyorlar. İşte biz de diyoruz ki o görüşmelerden
çıkarttığımız sonuç olarak, Bu kanun
tasarısını siz Osloda verdiğiniz sözleri yerine getirmek,
Oslodakileri memnun etmek için buraya getirdiniz.
Şimdi ülkenin birliğini, dirliğini
tehlikeye atıyorsunuz. Yeni oluşturacağınız şehir
devletleri aracılığıyla Türkiyeyi yönetilemez hâle
getireceksiniz. Bu şehir devletleri sizi tanımayacak, merkezî
iktidarı tanımayacak.
Şimdi, bakınız, bu şehir
devletlerinin başına seçilecek olan büyükşehir belediye
başkanları var ya, onlar bakanların biraz büyüğü,
Başbakanın hayalindeki devlet başkanının da biraz
küçüğü olacaklar.
FARUK BAL (Konya) MİT olayında olduğu
gibi.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Efendim Yahu, siz çok
abartıyorsunuz., her zaman olduğu gibi bunu söyleyeceksiniz. Pekâlâ,
biz abartıyorsak, biz hiçbir şey bilmiyorsak, hiçbir şey
görmüyorsak, aylardır kamuoyu kabinenin yarısının
büyükşehir belediye başkanı adaylığını
konuşuyor. Bu bakanlarımız bakanlığı
bırakacaklar, kasaba belediye başkanlığına mı
aday olacaklar, yoksa yeni kurulan 29 büyükşehir belediyesinden birinin
başkanlığına mı aday olacaklar? Bunu çok iyi görmek
lazım.
Tabii ki bu şehir devletlerini kurarken köyleri,
kasabaları ortadan kaldırıyorsunuz. Şu anda köylünün
sırtına, mevcut ödediği verginin, harcının en az 5-10
katını saracaksınız. Zaten köylü, iktidarınız
döneminde üretemez, ürettiğini satamaz hâle geldi. Bu ağır vergi
yükü altında da köylünün bundan sonra köyde yaşaması mümkün
değildir. Köylü artık şehirlerin varoşlarına
göçecektir, bu yeni göç dalgası, yeni dram, yeni işsizlik, yeni
aşsızlık, evsizlik, barksızlık demektir.
Şimdi, tabii ki bu kanunu çıkartırken
başka bir şeyi daha göz ardı ediyorsunuz. Ben Muğla
milletvekiliyim, Muğlanın 1.100 kilometre kıyı şeridi
var. Muğlanın bir tarafından bir tarafına 4-5 saatte
gidemiyorsunuz. Bu kadar geniş coğrafyaya ve yine Muğla
vilayetinde nüfusun yüzde 58i köylerde oturuyor. Siz bu kadar dağınık
bir yerleşime tek elden, Muğlanın merkezinden hizmet etmeniz
mümkün değil. Muğlanın merkezi, kendisine bağlı 3-4
ilçeden daha küçüktür.
Şimdi, belediyelere verilen bu
sınırsız yetkilerin sonucu olarak belediyeler, merkezi idareyi
alt edecekler başta; sosyal yardımlaşma ve dayanışma
vakfı vesaire gibi vali ve kaymakamlar aracılığıyla
devletin vatandaşa ulaşması artık mümkün değil, budan
sonra devletin belediyelere aktardığı kaynakların çok
önemli bir kısmı popülist yaklaşımlarla vatandaşa
yardım adı altında çarçur edilecektir.
Şimdi, sizin kurduğunuz bu belediyeler
Tabii,
yeni belediyeleri, yeni dukalıkları tartışırken mevcut
büyükşehir uygulamasını da unutmamak lazım. Mevcut
büyükşehir uygulamasında, son yıllarda belediyelerin
borçları sistematik olarak artmakta, belediyelerin yaptıkları
yatırım harcamaları ise sistematik olarak azalmaktadır. Bu
göz arda edilmemelidir. En basiti Ankaranın göbeğinde metro
yapılamadığı için trafik hercümerçtir. Şimdi, on
senedir Ankarada bir tek metro istasyonunu faaliyete geçiremeyen
Büyükşehir Belediyesi, çözümü artık bu belediyeleri, bu
yatırımları Ulaştırma Bakanlığa devretmekte
bulmuştur.
Şimdi, kurulan bu dukalıklar mevcut bu kanunla,
bugün burada verilen yetkilere razı olacaklar mı? Olmayacaklar.
Osloda verdiğiniz sözler gereği, merkezi idareden valilere aktardığınız
yetkileri; eğitim, sağlık, trafik, iç güvenlik gibi, kademeli
olarak belediyelere vereceksiniz. Sonuçta bu belediyelerin eksik bir yetkisi
kalır, o da para basmak, siz onu da çözersiniz. Tabii ki Türkiyeyi
Amerikanın bir uydusu hâline getirme projeniz çerçevesinde doları da
ortak para birimi yapar, bunu da çözersiniz.
Tabii ki PKKnın, KCKnın bir başka talebi
var, onlar diyor ki: Türk Bayrağı'nın yanında ikinci bir
bayrak asılsa ne olur? Siz bu kanunla onu da çözersiniz, mahallî
flamaları belirleme yetkisini bu yeni oluşturacağınız
büyükşehir dukalarına verirsiniz, onlar kendi meclislerini toplarlar,
onların o bayrak talebini de yerine getirirsiniz. Şimdi, siz
diyorsunuz ki: Tabii ki, bunları çok abartıyorsunuz. Benim
bunları çok abarttığım falan yok, bunların hepsi,
hepsi ortada.
Sonuç olarak tabii ki şunu söylemek lazım: Siz,
bu milleti aptal sanmayın. Şimdi, vali ve kaymakamları devre
dışı bıraktığınızda, seçilmiş
belediye başkanlarıyla hükûmet ve devlet politikalarını
bundan sonra nasıl uygulayacaksınız? Bakanlardan daha etkili,
yetkili, daha büyük bütçelere sahip olan bu belediye
başkanlarını nasıl kontrol edeceksiniz? Sayın
İçişleri Bakanı, bu belediye başkanları üzerinde
nasıl vesayet yetkisi kullanabileceksiniz? Çünkü bunların hiçbirisi
sizi muhatap almayacak. Bunlar Ancak bizim tek muhatabımız var. Diyecekler,
Bir, bizi seçenler; iki, Başbakan. Arada başkasını
muhatap almazlar. Şimdiye kadar bu Mecliste büyükşehir belediye
başkanlarının baskısıyla hangi kanunların
çıktığını herkes biliyor.
FARUK BAL (Konya) Maydanoz kanunu, maydanoz!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Bundan sonra da, siz,
vesayet yetkinizi bu belediye başkanları üzerinde
kullanamazsınız. Siz bu kanuna ev sahipliği yaparak kendinizin
de yetkisini, görevini ortadan kaldırıyorsunuz.
Şimdi, tabii ki bu tasarı bir idari federalizm
yasasıdır. Bunu biz söylediğimiz zaman bizim
abarttığımızı söylüyorsunuz
AHMET AYDIN (Adıyaman) Daha önce de söylediniz,
olmadı.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla)
ama bu
tasarının Komisyonda görüşüldüğü sırada Sayın
Asaf Savaş Akat, Vatan gazetesindeki köşesinde yazdı,
Milliyetçi Hareket Partisinin bu kanunun bir idari federalizm olduğuyla
ilgili tespiti sonuna kadar doğrudur. Ben, yıllarca idari federalizmi
savundum ama kimse bunu Meclise getirmeyi cesaret edemedi, AKPyi bu manada
kutluyorum. dedi.
Yani, idari federalizmin ne olduğunu çok fazla
anlatmaya gerek yok. Şimdiye kadar siz İzmit ve İstanbul
modelini bize örnek olarak gösteriyorsunuz ama İzmit ve İstanbulun
coğrafi şartları, yerleşim biçimiyle ile, şuan da
görüşmekte olduğumuz yeni büyükşehirlerin hiçbirinin bu olayla
alakası yok. Sizin İzmit dediğiniz vilayetin tamamı,
yerleşim alanı ve İzmitin coğrafi alanı Kayseriye bu
kanunla dâhil edilecek Pınarbaşı ilçesinin coğrafi
alanının tam yarısı.
Önce, bu kanunu konuşurken biraz tarih okuyun, biraz
coğrafya okuyun, biraz matematik okuyun; biraz insaflı olun.
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Kendisine zulmedenleri uyarın, onlara
yardım edin. Biz de buradan onu yapmaya çalışıyoruz. Allah
rızası için, Türk milletini bataklığa sürükleyecek bu kanun
tasarısını Atatürkün kurduğu bu Gazi Meclisten
çıkartmadan geri çekin ve bu millete bir kötülük etmeyin, zulüm etmeyin.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Tasarının tümü üzerinde İç Tüzükün 72nci
maddesine göre verilmiş bir önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338 sıra Sayılı
Kanun Tasarısının tümü üzerindeki müzakereler,
aşağıdaki gerekçede de belirtilen hususlardan dolayı
yeterince aydınlatıcı olmamıştır. Bu sebeple
Meclis İçtüzüğünün 72. maddesine göre müzakerelerin devam etmesini
arz ederiz.
Mehmet Şandır Sadir Durmaz Ali
Öz
Mersin Yozgat Mersin
Mehmet Erdoğan Enver
Erdem Mesut
Dedeoğlu
Muğla Elâzığ Kahramanmaraş
Hasan Hüseyin
Türkoğlu Ahmet
Kenan Tanrıkulu Ruhsar
Demirel
Osmaniye İzmir Eskişehir
Bülent Belen Seyfettin
Yılmaz Şefik
Çirkin
Tekirdağ Adana Hatay
Kemalettin Yılmaz Necati
Özensoy Alim
Işık
Afyonkarahisar Bursa Kütahya
Emin Haluk Ayhan Yusuf
Halaçoğlu Celal
Adan
Denizli Kayseri İstanbul
Zühal Topcu
Ankara
Gerekçe:
Tasarı bu hâliyle Anayasamızın 3. maddesi
olan devletin bütünlüğüne, 10. maddesi olan Kanun önünde
eşitliği ilkesine, 90. maddesi olan kanunların usulüne uygun
olanı kabul edilmiş anlaşmalara uygun olmasının
gerektiği ilkesine, 123. maddesi olan idarenin bütünlüğü ilkesine,
126. maddesinde belirtilen "yetki genişliği ilkesine" 127. maddesi
olan mahalli idareler olarak il belediye ve köy şeklinde düzenlenmiş
olmasına, 169 ve 170. maddelerinde orman köylerine ilişkin
düzenlemeye aykırılık teşkil ettiği.
Ayrıca tasarı ülkenin üniter
yapısını tehlikeye sokacak, vatandaşlarımıza ek
yük getirecek, telafisi mümkün olmayan zararlara neden olacağından
düzenlemenin ortadan kaldırılması amaçlanmıştır.
Diğer taraftan, Tasarı bir bütün olarak ele
alındığında Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarını, vatandaşlık hukuku
bakımından iki farklı statüye tabi tutmaktadır.
Büyükşehir belediyesi olan illerde yaşayan ayrı bir idari
teşkilatlanmaya tabi statüde, büyükşehir belediyesi
dışında kalan illerde yaşayanlar ise ayrı bir idari
teşkilatlanmaya tabi statüde yer alacaktır.
Farklı statülerde yaşayacak vatandaşlar,
büyükşehir belediyesi olan illerdeki vatandaşlar sadece büyükşehir
belediyesi kanununa tabi, olmayan illerde yaşayanlar ise il özel idaresi,
belediye ve köy kanunlarına tabi olarak yaşayacaklardır. Bu
öncelikle Anayasanın 10. maddesinin 1. fıkrasında zikredilen
"kanun önünde eşitlik" ilkesine ve aynı maddenin son
fıkrasında zikredilen "herkes, dil, ırk, cinsiyet, siyasi
düşünce, felsefi inanç, din, mezhep vb. sebeplerle ayrım
gözletilmeksizin kanun önünde eşittir." ilkesine
aykırılık teşkil eder.
Büyükşehir belediye sınırlarının
il mülki sınırı olarak belirlenmesi ve bu illerde il özel
idarelerinin ve köylerinin kamu tüzel kişiliğinin
kaldırılması Anayasanın "123. maddesinin 1.
fıkrasındaki İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve
kanunla düzenlenir." hükmüne ve 127. maddesinin 1. fıkrasında
düzenlenen "Mahalli idareler; il, belediye veya köy halkının
mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere
kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene
kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu
tüzel kişileridir." hükümlerine açıkça aykırılık
teşkil etmektedir.
İl özel idaresi, belediye ve köy kamu tüzel
kişilikleri Anayasa ile öngörülmüştür, yasa ile
kaldırılmaz. Oysaki tasarı, il özel idarelerinin kamu tüzel
kişiliğini kaldırmaktadır ve bu yönüyle Anayasanın
amir hükmüne aykırıdır. Tasarı köy kamu tüzel
kişiliklerini ise kamu tüzel kişiliği olmayan mahallelere
dönüştürmektedir. Bir köy kamu tüzel kişiliğinin
varlığına kanunla son verebilir ancak kamu tüzel kişiliğini
ortadan kaldıracak bir statü dönüşümüne tabi tutulamaz.
Anayasanın 123. maddesinin 2. fıkrası
"İdarenin kuruluşu ve görevleri, merkezden yönetim ve yerinden
yönetim esaslarına dayanır." hükmünü amirdir. Tasarı 29 büyükşehir
kurulan ilde bir denge içerisinde tesis edilmiş merkezî idare-mahalli
idare ilişkisini ve bu bağlamda idarenin bütünlüğü ilkesini
ihlal etmektedir.
Anayasaya göre merkezî idare illere ve diğer
kademeli bölümlere ayrılmakta iken mahallî idareler il, belediye ve
köylere ayrılmaktadır. Yine Anayasa'ya göre bu iki yönetim
esasları arasında bütünlüğü sağlayacak araç idari
vesayettir. Tasarıda yer alan düzenleme ile sözü edilen iller
açısından idari bütünlüğü sağlayacak vesayetin ortadan kaldırıldığı
görülmektedir.
Öte yandan, Köy Kanunu ile ilgili en önemli hususlar olan
mera, yayla ve otlak gibi ortak alanların akıbetleri büyük bir
belirsizliğe sürüklenmektedir. Bu ortak alanlarda büyükşehir
belediyelerine imar uygulamaları yapma yetkisi verilmektedir. Bu da
vatandaşların kanun önünde eşitlik ilkesine ve hukuk
güvenliği ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.
RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) Sayın
Başkan, seçim bölgem okunmadı, lütfen düzeltilerek tutanaklara
geçmesini istiyorum.
BAŞKAN Anlaşılmadı.
RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) Adım,
soyadımdan sonra seçim bölgemi okumadınız, düzeltilerek
tutanaklara geçmesini istiyorum.
BAŞKAN Tamam.
Ruhsar Demirel, Eskişehir.
RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Tasarının tümü üzerinde yirmi dakika süreyle
soru-cevap işlemi yapılacaktır. Yalnız, dün Sayın
Belen, Sayın Erdem, Sayın Türkoğlu, Sayın Korkmaz,
Sayın Demir, Sayın Oğan, Sayın Aslanoğlu ve Sayın
Dibek sisteme girmişlerdir ancak bugün, bu isimlerini söylediğim
sayın milletvekillerinden Sayın Belen, Sayın Türkoğlu ve
Sayın Oğan sisteme girmişler. Diğer sayın
milletvekillerinin sisteme girmelerini rica ediyorum, çünkü önce dün sisteme giren
sayın milletvekillerine söz verilecektir.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Sayın
Başkan, dün girdiğimiz ayrı, bugün de girmek istiyoruz.
BAŞKAN Sizinki dünkü sıraya göre efendim,
bugünkü sıra olmaz.
Evet, Sayın Belen, buyurun.
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu getirdiğiniz büyükşehir
kanunu tasarısıyla maiyet memuru ve protokolde boy gösterecek memura
çevirdiğiniz Bakanlığınıza bağlı kaymakam ve
valilerin yüzüne nasıl bakacaksınız? Çünkü bu memuriyetteki
arkadaşlar aynı zamanda sizin meslektaşınız.
Ayrıca, Meclis kulislerinde,
şahsınızın, bu kanun tasarısına karşı
çıktığınız için Genel Başkanınız
tarafından aforoz edilerek kuruluşundan bu yana Genel İdare
Kurulu üyeliğini yaptığınız Partinizin Genel
İdare Kuruluna alınmadığınız söylentileri
vardır. Bu doğru mudur?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Belen.
Sayın Erdem, buyurun.
ENVER ERDEM (Elâzığ) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, samimi bir soru
soracağım: Bu düzenleme samimi olarak kimin talebi? Çünkü bu,
vatandaşımızın talebi değil; belediye
başkanlarının, köy muhtarlarının, üniversitelerin,
bilim çevrelerinin, Bakanlığın aslında talebi değil,
bu kimin talebi? Gerçek amacı ne? Yani kanunda yazan optimal ölçek, plan
bütünlüğü, hizmetlerin etkin ve verimliliğini geçerek bir de gerçek amacını
söylerseniz
Bizim İhanet yasası olarak değerlendirdiğimiz
bu yasayı geri çekip milletimizi bu beladan kurtaracak
mısınız?
Diğer bir sorum: Türkiye'nin yönetim sistemini
değiştiren bir düzenlemeyi, Büyükşehir Belediye Kanununda
yapılan bir değişiklikle idari sistemin tamamını
ilgilendiren bu düzenlemeyi yapmayı içinize sindiriyor musunuz?
Üçüncü sorum: Amaç başkanlık sistemi ise neden
açık ve aleni olarak milletin karşısına bir bütün olarak bu
talepleri getirmiyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Türkoğlu, buyurun.
Evet, sistem müsaade etmiyor galiba.
Buyurun Sayın Türkoğlu.
Sistemde problem var galiba.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Efendim, dakika
ilerliyor.
BAŞKAN Ekleriz efendim, merak etmeyin.
Sayın Türkoğlu başka yere geçin, oradan
verelim. Evet, oradan girin sisteme.
MEHMET GÜNAL ( Antalya)
- Zaman geçiyor Sayın Başkan.
BAŞKAN Ekleriz efendim, merak etmeyin.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Hayır orası geçiyor
yani toplam soru süresi geçiyor.
BAŞKAN Buyurun Sayın Türkoğlu.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye)
Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, polislerin özlük haklarının
iyileştirilmesi hususu ne oldu? Polislerin çalışma
şartlarının düzeltilmesi hususu ne oldu? Polislerin ek
göstergesini düzeltme işi ne oldu? Sık sık soruyoruz ama cevap
alamıyoruz, bugün lütfen bu cevabı verin.
Diyarbakırda polis memurlarının İl
müdürümüz ağlamasın. diye teröristlere silah
sıkmadığı doğru mu? Bu müdür hakkında hangi
işlemi yaptınız? Tarihte ilk defa bir başbakan, kamuoyu
önünde yanlış bulduğu bir davranışını dile
getirmesine rağmen o müdürü görevden alamamıştır. Bu durum,
Osloda PKKnın hoşuna gidecek vali, kaymakam, emniyet müdürü
atanacak vaadinden mi kaynaklanmaktadır? Bu sorumuzu lütfen cevaplayın.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Demir
NURETTİN DEMİR (Muğla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Şanlıurfa-Birecik-Ziyaret
köyü Suriye sınırında küçük bir köydür. Yaklaşık
olarak 150 kişi yaşamaktadır. Birecik ilçe merkezine 25
kilometre uzaklıkta bir köydür. Görüşülmekte olan 338 sıra
sayılı Büyükşehir Belediyesi Yasası Tasarısı
Meclisten geçerse, köy statüsünü kaybedeceği gibi, mahalle bile
olamayacaktır. Bu köyde geniş bir ormanlık alan var, keyfî
ağaç kesimi yapılmaktadır. Ağaç kesimi konusunda teknik ve
idari bir karar var mıdır? Jandarma Komutanının kesim
yaptırma yetkisi var mıdır? Böyle bir yetki verilmiş midir
ya da emir verilmiş midir? Bugüne
dek ne kadar ağaç kesilmiştir? Kesilen ağaçların satışı
için herhangi bir ihale yapılmış mıdır?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın
Oğan
SİNAN OĞAN (Iğdır) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Oslo görüşmeleri, bildiğiniz
gibi, basına yansıdı. Orada aynen şöyle bir cümle
vardı: Yetkileri önce valilere, valilerden alarak belediye
başkanlarına devredeceğiz. Bugün sizin bu getirdiğiniz büyükzehir
yasasıyla da yetkilerin valilerden alınarak belediye
başkanlarına verileceğini görüyoruz. Bu yasayı siz içinize
sinerek Meclise getirdiniz mi? Lütfen, Türk milletinin önünde çıkıp
deyin ki: Evet, bu yasa, İçişleri Bakanı olarak benim içime
siniyor.
Siz Sayın Valim, Komisyon Başkanı olarak,
Türk milletinin yüzüne bakarak -her ne kadar şimdi kesmiş
olsanız da yayını, Türk milleti sizi görmese de tutanaklara
geçecektir- Bu yasa bizim içimize siniyor ve bu yasa bir bölünme yasası
değildir. deyin, bizim de endişelerimizi bu şekilde giderin.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın
Bakanım, İstanbul Hadımköy, 500 tane sanayi firması var
burada. Gündüz çalışan işçi sayısı
500 fabrika ve
yaklaşık 50 bin civarında işçi. Hadımköy önemli bir
sanayi merkezimiz. Vergi dairesi yok, sigorta yok ve sanayisi olmasına
rağmen tüm bu insanlar Arnavutköye gitmek zorunda kalıyor, 35
kilometre. Bu açıdan, Hadımköyü ilçe yapmayı düşünür
müsünüz? Hadımköy bunu hak ediyor. Bu konuda bu insanların
mağduriyetini önleyecek misiniz?
İkincisi ise, Sayın Bakan, polisler emekliliklerinde
bugün aldıkları paranın üçte 1ini alamayacaklar, emekli olacak
polislerimiz perişan olacaklardır. Bu insanlara yapılan bir
ezadır. Şu anda tazminat olarak verdikleriniz emekli ikramiyelerine,
emekli maaşlarına yansımadığı için bu insanlar
emekliliğinde perişan olmaktadır. Bu
perişanlığı giderecek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Dibek? Yok galiba.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bilindiği gibi, mayıs
ayında 6302 sayılı Kanunla yabancı gerçek ve tüzel
kişilere yapılacak taşınmaz
satışlarının ilçe sınırlarının yüzde
10uyla sınırlandırılması söz konusu oldu. Şimdi,
bu büyükzehir yasasıyla bu sınırlar mülki idare
sınırlarına genişlediğine göre, yabancı gerçek ve
tüzel kişilere yapılacak satışlar da aynı şekilde
yüz ölçümünün yüzde 10una çıkacak mıdır? Bunun için nasıl
bir tedbir almayı düşünüyorsunuz? Yoksa, kötü giden ve büyüyen cari
açığı, yabancılara bu sayede yapılacak
satışlarla kapatmayı mı düşünüyorsunuz?
Büyükşehir yasasını bu açıdan değerlendirir misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Akar? Yok.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Alim Beyden sonra ben
vardım sırada.
Sayın Köprülü
EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Türkiyede kurulması planlanan 29
tane büyükşehir belediyesinde 1.023 tane belde belediyesi
kapatılacak. Bu belde belediyeleri kanunen belediye olma kriterlerini
kaybetmediği hâlde ve bu yerleşim yerleri köyken belediye
olduğunda halkın iradesiyle, referandumla belediye olduğu hâlde,
şu pozisyonda hiç onlara danışılmadan, onların
fikirleri alınmadan belediyeliklerinin kaybedilmesini doğru görüyor
musunuz? Kendinizi halkın iradesinden daha üst, daha büyük bir güç olarak
mı tanımlıyorsunuz?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Evet, Sayın Erdoğan, sistem silmiş,
şimdi size söz veriyorum.
Buyurun.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bizi insan yerine koymayan
Diyarbakır Emniyet Müdürü daha ne kadar yerinde kalacak? Yine, bölücülük
yapan Tunceli Emniyet Müdürü ne kadar yerinde kalacak? Yine, bu kanunla tüzel
kişiliği kaldırılan 16 bin köyün tüzel kişiliğine
ait mal varlığı bundan sonra belediyeler tarafından
nasıl korunacak? Yıllardır o köyün mal
varlığını oluşturmak için çalışan o
köylülerin, o köy konaklarını yapmak için, köyün merasını,
ormanını korumak için çalışan köylülerin emekleri ne
olacaktır? Bu köy mallarının talan edilmesine karşı
hangi tedbirleri bu kanundan sonra alabileceksiniz? Bu kanundan sonra vali ve
kaymakamlar ne iş yapacak? Bu kanunla büyükşehir
sınırlarına giren 500 ilçenin kaymakamını da Devlet
Personelin havuzuna göndermeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Fırat
SALİH FIRAT (Adıyaman) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tabii, bu kanun konuşulurken tasarruftan dolayı
belde belediyelerinin kapatılacağı söylendi. Türkiyede il
sayısını düşürmeyi düşünüyor musunuz tasarruf olsun
diye? Bir.
İkincisi: Avrupa Birliği Yerel Yönetimler
Şartı üzerindeki çekincenizi kaldırmayı düşünüyor
musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Özbek
BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, büyükşehir olmayan illerde
il özel idarelerini kaldırmayı düşünüyor musunuz? Bununla ilgili
herhangi bir çalışma var mı? Yoksa da büyükşehir olmayan
illerde il merkez ve ilçe belediyeleri tarafından köylere hizmet
verilmesinin verimliliği ve hizmeti artıracağına
inandığımdan bu şekilde bir çalışma
yapılmasının faydalı olacağını düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Serindağ
Yok.
Sayın Kaplan
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, İzmir Barosunun
İçişleri Bakanlığına müracaatı ile biber
gazı kullanımının insan sağlığına
zararı ile ilgili kalıcı etkiler bırakmaması nedeniyle
Bakanlığınızın verdiği bir cevap var, iki gündür
basına yansıyor. Bunun doğruluğunu, olup
olmadığını öğrenmek istiyorum. Sizin
Bakanlığınızın verdiği yanıtta Kanunsuz
olaylara karışan gruplara karşı cop ve benzeri
teçhizatın kullanılarak müdahale edilmesi hâlinde insanlara
kalıcı etkisi olduğu nedeniyle fiziki zarar verilebileceği
değerlendirildiği için gazın insan sağlığına
böyle kalıcı bir zarar vermediği bilimsel olarak tespit
edilmiştir
. Böyle bir söyleminiz var mı? Doğru mudur?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Şandır
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, bu yasayla Erzurum
Büyükşehrin hizmet alanı bugünkünün 20 katı artacak. Bu oran
Konyada 50 kata çıkıyor yani büyükşehir belediye
başkanlarının bugün şehir merkezlerindeki hizmetlerini 20 kat,
50 kat artırmanın neresinde rasyonalite vardır? Kaynakların
etkin ve verimli kullanımı konusunda hangi garantiniz var?
Bir diğer husus: Diyarbakır Emniyet Müdürüyle
ilgili düşüncelerinizi öğrenmek istiyoruz. Devlete hakaret eden,
millete hakaret eden, hatta Sayın Başbakanın, çok acı, Ben
ağlamam. diyerek, Sayın Emniyet Müdürünün nitelemesine muhatap olan
bu davranışı daha ne kadar süre tahammülle
karşılayacaksınız? Cevap verirseniz sevinirim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, buyurun.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Sayın Başkan, değerli
milletvekillerimizin yönelttikleri sorulara kısa cevaplar arz etmeye
çalışacağım.
Sayın Belenin sorusu tamamen yasayla ilgili
olmayan, şahsımla ilgili bir soru. Bunu mensup olduğum partinin
iç meselesi olarak değerlendirmek istiyorum.
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) Valilerle ilgili soruya
cevap verin Sayın Bakan. Yetkileri ne oldu?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Sayın Enver Erdem Beyin, Bu yasa
kimin talebi? Nereden gerekti? sorusu: Bu yasa çağın ve
ihtiyaçların ortaya koyduğu sonuçlar itibarıyla
geliştirilen bir yönetim modeli ve bu modelin ülke sathına
genişletilmesi düzenlemesinden başka bir şey değildir.
Herkes farklı amaçlar yüklemek isteyebilir, yükleyebilir, bunu da saygıyla
karşılarız.
Sayın Türkoğlunun polislerimizin özlük
haklarıyla ve çalışma şartlarıyla ilgili sorusu:
Doğrudur, polislerimizin özlük hakları, üstlenmiş oldukları,
ağır sorumluluk gerektiren ve gerektiğinde hayati tehlike içeren görevleri
karşısında yetersizdir. Polislerimiz için, güvenlik güçlerimiz
için hayati tehlike içeren görev mensupları için ne kadar ücret versek
doğrusu az kalır. Ama ülkenin bütçe imkânları itibarıyla
hem çalışma şartlarının iyileştirilmesi hem de
özlük haklarının iyileştirilmesi için çalışmalar,
değerlendirmeler yapılmaktadır, zaman içerisinde bu düzelmeler
inşallah hepimizin gayretiyle gerçekleşecektir.
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) Sayın Bakan, nereden
buluyorsunuz bu kaynağı?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Diyarbakır İl Emniyet Müdürümüzün,
yakın tarihte bir konuşma esnasında sarf etmiş olduğu
sözle ilgili olarak Bakanlığımızın, Emniyet Genel
Müdürlüğümüzün müştereken değerlendirmesi, inceleme ve
soruşturması devam etmektedir.
Sayın Demirin Şanlıurfanın Birecik
ilçesine bağlı 150 nüfuslu bir köydeki ağaç kesimiyle ilgili
sorusu: Bu köy mahalleye dönüşecektir. Mahalle olmayacak.
değerlendirmesi gerçeğe aykırıdır.
Jandarma Komutanlığının ağaç
kestirme yetkisi var mıdır? sorusu: Böyle bir yetkisi doğrudan
yoktur ama Orman İdaresi bir güvenlik hizmeti talebinde bulunmuşsa, o
da o alanda bizzat veya elemanları aracılığıyla
istenen görevi yapabilir, yapmak durumunda olmuştur.
Sayın Oğan Valilerin yetkileri alınarak
büyükşehir belediye başkanlarına devredilmektedir. der bu
kanunda. Bu kanunun herhangi bir maddesinde, herhangi bir fıkrasında
böyle bir düzenleme söz konusu değildir. Bu bir tahmin, bir tahmin, bir
hayal ürünü değerlendirmedir; herhangi bir düzenleme bu kanunda söz konusu
değildir. İl özel idareleri kastediliyorsa, il özel idarelerinin
valiler sadece encümeninin başkanıdır ve temsil
makamındadırlar. İl özel idareleri apayrı bir yerel yönetim
kurumlarıdır ve kendi organlarıyla, kendi bütçesiyle hizmet
yürüten kurumlardır. Valilere değişik kanunlarla yetkiler
verilmektedir, belki bu kanunla ilave bazı yetkilerin getirildiğini
söylemek mümkündür.
Sayın Aslanoğlunun Hadımköyün ilçe
yapılmasıyla
SİNAN OĞAN (Iğdır) Sayın
Bakanım, sorunun devamı vardı efendim. Vicdanınız
rahat mı?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) - Burada vicdan sorgusu melekliğine kimse
soyunmasın. Konuyla ilgili sorulara cevap veriyorum.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Biz bunu o zaman
sizin vicdanınızın bunu kabul etmeyeceği şeklinde
anlıyoruz.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) - Benim vicdanım bana aittir, sizin
vicdanınız da size aittir. Ben sizin vicdanınızı
sorgulamıyorum, siz de burada vicdan sorgulamasına lütfen
karışmayınız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
SİNAN
OĞAN (Iğdır) - Sayın Bakan, sizin vicdanınız bunu
kabul ediyor mu?
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Merak etmeyin,
köşeleri olan cevaplar da alırsınız.
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Sayın Bakan, Türk milletinin vicdanı
rahatsız.
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Türk milleti benim
mensubu olduğum millettir, onun üzerinden spekülasyona girmeye gerek
yoktur.
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Onun üzerinden spekülasyon yapmıyoruz. Bu
bir bölünme yasasıdır.
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) - Sayın
Aslanoğlu, Hadımköyü şimdilik ilçe yapmayı
düşünmüyoruz; gündüz nüfusu yoğundur, gece nüfusu azdır. Ama
bahsettiğiniz vergi dairesi, sigorta kurumunun şubeleri gibi, hizmet
kurumlarının oralarda ihdası konusunda ilgili bakanlıklarla
koordine etmemiz gerektiğini düşünüyorum, belirttiğiniz
doğrultuda.
Polislerin
emekliliğini belirttiniz, emeklilikteki ücretlerinin
düşüklüğünü. Doğrudur, sizinle aynı fikirdeyiz. Ülkenin
imkânları ölçüsünde orada da iyileştirme yapmak gündemimizdedir.
Sayın
Alim Işık: Büyükşehir yasasıyla yabancılara
yapılan mülk satışında artış olacak
mıdır? Bu yasada, yabancı uyruklu gerçek kişilerin
edindikleri taşınmazlarla bağımsız ve sürekli
nitelikteki sınırlı ayni hakların toplam alanı, özel
mülkiyete konu ilçe yüz ölçümünün yüzde 10unu ve kişi başına
ülke genelinde 30 hektarı geçemez. Dolayısıyla, Bakanlar
Kurulunun kişi başına ülke genelinde edinilebilecek miktarı
2 katına kadar artırma yetkisi saklı kalmak kaydıyla,
mevcut Kanundaki bu düzenleme aynen geçerliliğini korumaktadır.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Bakan, ilçe sınırı şimdi
mülki idare sınırına genişliyor.
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) - Sayın Köprülü,
1.023 belde belediyesi yani büyükşehir sınırları içerisinde
bulunan ve tüzel kişiliği kaldırılarak ilçe belediyesine
katılacak olan belediyelerin belediye olma şartlarının
devam ettiği hâlde kaldırılmasındaki tezada vurgu yapmak
istedi. Burada bir tezat yok, bu sorunun kendinde bir tezat var. Zira o
belediyeler daha büyük bir belediye yapısı içerisinde hem
teşkilat olarak hem de sorumluluk alanı olarak yer almaktadır.
Amaç, belediye teşkilatıyla hizmet vermekse daha düzenli, daha büyük
bir belediye teşkilatıyla buralara hizmet verilmeye devam
edilecektir.
Sayın Erdoğan, Diyarbakır Emniyet
Müdürümüzle ilgili soruyu başka bir vesileyle cevaplandırdım. Vali
ve kaymakamlarımız ne iş yapacaktır bundan sonra, ne
işe yarayacaktır? Bu sorunun kendisini soru olarak, sorunun
içeriği olarak biraz o meslek camiamıza yönelik hafife
alıcı bir soru olduğunu belirtmek isterim.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Yapacak iş
bırakmıyorsunuz ki!
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) - Cevabına gelince de vali ve
kaymakamlarımız bu ülkenin kamu yönetiminde, genel yönetiminde bugüne
kadar tarihlerinde meslektaşlarının
yaptığının aynısını günümüz
şartlarına uygun bir şekilde yürütmeye, yapmaya, millete hizmet
etmeye, devleti temsil etmeye ve devletin varlığını,
bütünlüğünü korumaya devam edeceklerdir, yapacak görevleri vardır. Bu
yasayla da herhangi bir görevleri ellerinden alınmamaktadır.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Ya, insaf, insaf
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) - Sayın Fırat: İllerin
sayısını düşürmeyi düşünüyor musunuz? Bu yasa
tasarısıyla böyle bir düzenlememiz olmadığı gibi
yakın tarihte de böyle bir düşüncemiz yoktur. Sizin bir öneriniz
varsa ondan yararlanmak isteriz.
Sayın Özbek, 52 ilde il özel idarelerini
kaldırmayı düşündüğümüzü veya düşünmediğimizi
sorarlar. Hayır, 52 ilde il özel idarelerini
kaldırmadığımızı defaatle söyledik. Kanunda da
buna yönelik düzenlemeler, ifadeler yer almaktadır. Cevabı kanun
tasarısında açıktır.
Sayın Kaplan, İzmir Barosuna verdiğimiz,
kanun tasarısı dışında bir konuyla ilgili bir
yazılı cevaptan bahseder. Yazılı cevaptaki gerçeklerin
sizin de itiraz etmeyeceğiniz gerçekler olduğunu düşünüyorum.
Amacımız, devletin amacı hiçbir zaman işinde gücünde, hukuk
çerçevesinde hayatını yaşayan, işine devam eden insanlarla
uğraşmak değil, hukuku bozmak isteyen, hukuk dışı
eylemlere tevessül edenlere mâni olmaktır. Bu mâni olma
çalışmasında, tedbirinde devlet orantılı bir
şekilde önleyici tedbirlerini, vatandaşını yine suç
işleme istidadı içinde olsa dahi en uygun şekilde caydırma
ve kontrol altına almak durumundadır. Verilen cevap sorulan soruya
göre verilmiştir. Soruyu soran başkasıdır, cevabı
veren Bakanlığımızdır. Sizin
aktardığınız şekliyle de sorunun cevabı
içerisindedir.
Sayın Şandır, Erzurumun, Konyanın
ve diğer illerin belediye hizmetleri itibarıyla, coğrafi
alanlarının il sınırları olması itibarıyla
büyüdüğü bir vakıadır. Bazı yerde 10 kat ama
belirttiğiniz gibi 50 kat büyüme olduğunu sanmıyorum, mutlaka 3,
5, 10 kat büyüme söz konusudur.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Bakanım,
Konya 38 bin kilometrekare.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) - Zaten amaç bu kanunla coğrafi alan
sorumluluğunu büyütmektir ve oralara büyükşehir hizmetlerini daha
düzenli ve daha medeni bir şekilde götürmektir. Alanı büyütmeden büyükşehri
ihdas etmek ve büyükşehir hizmetlerini geniş alanlara yaymak mümkün
değildir. Bunun rasyonelliği her ilin kendi coğrafyasına,
kendi nüfus varlığına göre şekillenmektedir ve
şekillenecektir. İmkânlar, kadro, personel ve mali imkânlar her ilin
coğrafyasına ve nüfus kriterine göre düzenlenmektedir.
Arz ederim Sayın Başkan.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Zannediyorum kanunun tümü
üzerinde müzakereler tamamlandı ancak bu kanunla ilgili Komisyonda,
basında, diğer zeminlerde Anayasaya aykırılık
iddiası had safhada bulunmaktadır. Kanunun tümünü oylamadan,
maddelere geçilmesini temin etmeden Anayasaya aykırılık
konusunun müzakere edilmesini arz ediyorum.
BAŞKAN Sayın Şandır, bir saniye
lütfen.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmış bulunmaktadır. Görüşmelere
başladığımız sırada, dünkü birleşim dâhil
olmak üzere, tasarının İç Tüzük hükümlerine aykırılığı
iddiasıyla görüşmelerine geçilemeyeceği yönünde çok sayıda
usul tartışması yapılmıştır. Bu
tartışmalarda ve tasarının tümü üzerindeki
konuşmalarda Anayasaya aykırılık görüşleri de ileri
sürülmüştür. Bu aşamada Anayasaya aykırılık, uygunluk
şeklindeki bir usul tartışması açmamız mümkün
görünmemektedir. Kaldı ki Anayasaya aykırılık gerekçesiyle
her maddenin metinden çıkarma yönünde değişiklik önergesi
verilebilecektir. Anayasaya uygunluk denetiminin yapılacağı
organ da Anayasa Mahkemesidir.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın
Başkanım, bir yasayla ilgili yani Genel Kurulun kararı hâline
gelen bir kanunla ilgili Anayasaya aykırılık iddiaları
yeterince tartışılmadan maddelerine geçilirse bu eksik olur,
yanlış olur, kanunu sakat hâle getirir. Sizden Anayasaya
aykırılık konusunda bir müzakere açmanızı istiyorum.
Açmazsanız usul tartışması açacağım.
BAŞKAN Sayın Şandır,
açmayacağımı zaten söyledim çünkü dünden bu tarafa
tartışıldı ama usul tartışması
istiyorsanız buyurun.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Tavrınız
hakkında usul tartışması açıyorum.
BAŞKAN Lehte mi, aleyhte mi istiyorsunuz söz
istiyorsunuz?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Aleyhte istiyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Lehte.
BAŞKAN Aleyhte.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Lehte.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Aleyhte.
FARUK BAL (Konya) Aleyhte.
BAŞKAN Aleyhte.
MEHMET GÜNAL (Antalya) İkinciyi ben söyledim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkanım, ilk önce lehte ben söyledim. Herkesten önce ben söyledim,
tutanaklara bakın Sayın Başkan.
BAŞKAN Ne yapayım yani otomatik bir makine
yok ki tespit edelim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Efendim, aleyhte, lehte
sıralamasını tutanaklardan belirlemenizi istiyorum. Sonra
Yanlış oldu. iddialarıyla yine müzakereleri
tartışmaya sürüklemeyin.
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 22.49
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 23.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 17nci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
338 sıra sayılı Kanun
Tasarısının, görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi usul tartışması
açacağız.
Evet, tutanağı okuyorum:
Başkan Lehte mi, aleyhte mi söz istiyorsunuz?
Mehmet Şandır Aleyhte istiyorum.
Mehmet Günal Lehte.
Başkan Aleyhte.
Nurettin Canikli Lehte.
Mehmet Akif Hamzaçebi Aleyhte. sırasıyla
Dolayısıyla, lehte söz isteyen Mehmet Günal,
Antalya Milletvekili
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Faruk Bala
devrediyor efendim.
BAŞKAN Yok, efendim gelmedi sıra. Burada
şeyi okudum.
Buyurun
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Faruk Bala devrediyor
Mehmet Bey.
BAŞKAN Buyursun o zaman.
Sayın Bal, buyurun.
Sayın Günal devrediyor değil mi?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Evet efendim.
BAŞKAN Lehte, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
Üç dakika süre veriyorum.
ENVER ERDEM Başkanım Anayasaya üç dakika
yetmez, hiç olmazsa beş dakika olsun.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın
Başkanım, çok önemli bir konuyu tartışacağız üç
dakikayla
X.- USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
4.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun 338
sıra sayılı Kanun Tasarısının Anayasaya
aykırılık bakımından müzakere edilmesi istenmesine
rağmen bu talebi yerine getirmediği gerekçesiyle tutumu hakkında
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Anayasa açısından incelenmesi için verdiğimiz
önergeyi reddeden tutumunuzun aleyhindeyiz. Sizin bu tutumunuzla Sayın
Başkan, Anayasanın değiştirilmez nitelikteki 3üncü
maddesi şöyleydi: Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir
bütündür. diyordu. Şimdi, bölünmüş bir bütündür hâline geldi ya da
ikiye bölünmüş bir bütün hâline geldi. Çünkü büyükşehirler ile ilgili
statü ile büyükşehir kapsamında olmayan illerin statüsündeki
vatandaşların ve buraya hizmet eden kamu kurum ve
kuruluşlarının niteliği, şekli buna göre
değişti.
Anayasanın 10uncu maddesinde Herkes kanun önünde
eşittir. hükmü vardı. Sizin bu tutumunuzla Sayın Başkan,
değişti. Artık, herkes kanun önünde eşit değildir.
Nedir? Bu kanun hükmüne göre, artık, büyükşehir belediye
sınırları içerisinde yaşayan köy hükmi şahsiyetlerinin
sahip oldukları mal, mülk, mera, otlak, yaylak itibarıyla böyle bir
hakları ellerinde kalmamıştır, bunun yerine diğer
illerde bulunan köyler ve belde halkı böyle bir hakkı elde
etmiştir; dolayısıyla, eşitlik bozulmuştur.
Bu eşitlik vatandaşın temel
borçlarından, temel ödevlerinden olan vergi, resim, harç
açısından da değişmiştir çünkü büyükşehirlerin
statüsünde bulunan köylerde ve mahallelerde artık, elektrik tarifesi
farklı, daha pahalı, çöp vergisi daha pahalı, emlak vergisi daha
pahalı, esnaf, ticaret odası, sanayi odası gibi kuruluşlara
ödenecek olan aidatlar daha pahalı, reklam vergisi daha pahalı,
ruhsat harcı daha pahalı, iskân harcı daha pahalı olmak üzere
il statüsündeki belediyelere karşı eşitsiz ve daha fazla
mükellefiyet ödeyen, hizmet yerine cezalandırılan bir vatandaş
kitlesi Anayasanın eşitlik ilkesini bozmuştur.
Sayın Başkan, sizin bu tutumunuzla, artık,
Anayasanın 10uncu maddesinde devlete ve devleti yönetecek olan
kişilere talimat olarak verilmiş olan kanun önündeki eşitlik
ilkesine davranmak hükmü ortadan kalkmıştır. Diğer
taraftan, Anayasanın 123üncü maddesindeki İdarenin kuruluş ve
görevleri, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır.
ilkesi ortadan kalkmış, onun yerine İdarenin kuruluş ve
görevleri merkezden yönetim yerine talimatla, Sayın Bakanın
talimatıyla; yerinden yönetim yerine de Sayın İçişleri
Bakanının yönlendirmesi ve yorumlamasına göre yürütülür.
şeklinde bu Anayasa maddesi de değişmiştir. Bununla
birlikte 126ncı madde, 127nci madde, velhasılıkelam
Anayasanın tüm şekli, şemaili değişmiştir.
Bu tutumunuzla bundan sonra aleyhinizde olduğumu
ifade ediyorum, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Evet, aleyhte söz isteyen Mehmet Şandır, Mersin
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu yasa getirdiği hükümler itibarıyla
devletimizin üniter yapısını değiştiren, merkezî yapısını
değiştiren bir temel yasadır. Artık Türkiyede üç
başlı bir yönetim olacaktır. Halkın seçtiği
cumhurbaşkanı, halkın seçtiği başbakan, halkın
seçtiği büyükşehir belediye yasası. Yani tam bir kaos
ortamına doğru ülkeyi sürüklüyorsunuz. Bu, cumhuriyetimizin
kuruluş hukuku olan üniter devlet yapısına
aykırıdır. Anayasanın 3üncü maddesine,
değiştirilemez hükümlere aykırılığın çok
temel bir unsuru olarak bu yasayla getirdiğiniz, bu üç
başlılık bu cumhuriyetin veya cumhuriyetin kuruluş
hukukunun değiştirilmesidir.
Değerli arkadaşlar, bakınız,
iktidar-muhalefet yarışı içerisinde söylemiyorum, bu devlet bir
millî mücadele sonrası kurulmuştur. Bu millî mücadeleyi verenler, bu
devleti kuran kahramanlar bir hukuk ortaya koydular. Hukuk, kuruluş hukuku
1924 Anayasasında kendi toplumuyla bir toplumsal sözleşme
mahiyetinde belirlendi. Orada devletimizin şekli, yönetimimiz,
milletimizin adı, bayrağımız, başkentimiz, dilimiz
tanımlanmıştır; bunu değiştirmeye 550
milletvekili, 75 milyon insanın oyu yetmez. Devletlerin kuruluş
hukukunu değiştirirseniz o devletleri yıkar, yeni bir devlet
kurarsınız. Bu yasanın bu anlamda sonuçları itibarıyla
buraya ulaşacak bir karakteri var. Bunları hep tutanaklara geçmesi için
söylüyorum. Allah korusun, önümüzdeki süreçte, seçilmiş büyükşehir
belediye başkanının yanına seçilmiş valiyi de
koyduğunuz andan itibaren bu ülkeyi kuruluş hukukuna aykırı
bir şekilde
Bunu çok arzu ettiğinizi biliyorum ama o zaman üniter
devleti yıkmış, federal bir devlet kurmuş olursunuz.
SADİR DURMAZ (Yozgat) 91den
beridir onu istiyor, 91den beri.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Bu da
Anayasaya aykırıdır.
Anayasaya aykırı bir kanunu
gündeme almak, bunun müzakeresine imkân vermek Sayın Meclis
Başkanının meşruiyetini tartışılır hâle
getirir. Onun için, ben, Sayın Meclis Başkanını burada bu
müzakerelerin yapılmasına üç dakika vermesini de kınıyorum
ve bu konuda güvenilirliğini yitirdiği için bundan sonra yeniden bir
usul...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
tartışması açmak arzusundayım.
Teşekkür ederim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Lehte söz isteyen Nurettin Canikli,
Giresun Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu tasarıyla getirilen
düzenlemeler Anayasaya, Anayasamıza herhangi bir
aykırılık teşkil etmemektedir. Anayasamızın
127nci maddesinin üçüncü fıkrası çok açık
ENVER ERDEM (Elâzığ) Oku
Sayın Başkan, orayı da oku.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) Okuyacağım, evet, şimdi okuyacağım.
bir şekilde bu tür düzenlemeler
için anayasal bir dayanak oluşturmaktadır. Anayasamızın
127nci maddesinin üçüncü fıkrasının
ENVER ERDEM (Elâzığ)
Başkanım, o 127yi bir okusana. Orada ne yazıyor bir
öğrenelim.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla)
son cümlesi: Kanun, büyük yerleşim merkezleri için özel
yönetim biçimleri getirebilir.
SADİR DURMAZ (Yozgat)
Yerleşim merkezi bu mu, değil mi bakalım.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Dağları, bayırları da büyük yerleşim merkezleri
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) Evet, yerleşim merkezleri, yerleşim merkezleri.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Bakın, dağları, bayırları değil büyük
yerleşim merkezleri diyor.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) Bunların hepsi yerleşim merkezidir.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Yerleşim merkezinden kasıt ne, yerleşim merkezinden?
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) Onu siz tanımlarsınız.
Elbette, yani büyük yerleşim
merkezleri tabiri en geniş şekilde yorumlanması gereken tabir.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Sayın Başkan, yani mülki idare hudutları nasıl
yerleşim merkezi olur?
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) İzin verirseniz Sayın Şandır, ben
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
Dağ taş, yerleşim merkezi. mi diyorsunuz?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
Bakın, büyük yerleşim merkezi ifadesi çok net bir şekilde
büyük şehirleri kapsar ya da büyükşehir ilan edilen yerleri kapsar.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yerleşim yeri meskûn
bir alandır.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Aynen öyle.
Yani, büyükşehir kavramını, büyük yerleşim
kavramını nasıl oluşturuyorsunuz, içini nasıl
dolduruyorsunuz? Kanunla dolduruyorsunuz. Öyle değil mi? Kanunla
dolduruyorsunuz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yani dağı
taşı yerleşim merkezi mi sayıyorsunuz?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yani, bu
konuda anayasal bir tanım var mı?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Keçiler bile otlamıyor
oralarda.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bir
başka ifadeyle, büyük yerleşim merkezleri şunlardan oluşur,
ya da şunlar dâhil değildir, şunları içermez gibi bir
tanımlama burada yoktur.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Anayasada
yoktur, çok net.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Şu yerleşim
merkezini bir tarif et lütfen ya!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Anayasa
koyucu bunu kanuna bırakmış, dolayısıyla bunun
tanımını yasa koyucu kanunla belirler. Açık yani, bunun
yorumu gerektirecek bir durumu da söz konusu değildir.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Vay be, kafanıza göre
Anayasa yorumluyorsunuz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Dolayısıyla
bu noktada herhangi bir problem, bir sıkıntı yoktur.
ENVER ERDEM (Elâzığ) Daha önce de kanunla
değiştirmiştiniz, yine kanunla değiştirin.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bakın,
değerli arkadaşlar, bu tasarıyla belediyelerin yetkilerinde,
büyükşehir belediyelerinin mevcut yetkilerinde hiçbir artış
-yetkilerinde bakın, yetkilerinde- söz konusu değildir.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ya arkadaş
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) İzin
verin.
ENVER ERDEM (Elâzığ) Kanunu güzel oku.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Yetki
alanlarının genişletilmesi söz konusudur.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Yetki genişliği
ilkesini uygulanamaz hâle getiriyorsunuz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Şimdi,
bakın, bir saniye, ikisi çok farklı şey
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Başka şey söyle.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
yetkilerin
genişletilmesi başka şey, yetki alanlarının
genişletilmesi, fiziki, coğrafi olarak çok başka şey.
SADİR DURMAZ (Yozgat) Hiç
inandırıcı değil.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Yetki genişliği
ilkesini ayaklar altına alıyorsunuz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Şimdi,
seçilmiş valilik müessesesinin getirilmesi yetki alanının
genişletilmesi anlamına gelir.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Seçilmiş belediye
başkanının
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Ya da bir
başka ifadeyle, bu siyasi bir düzenleme olur.
MEHMET ŞANDIR (mersin) Nasıl yani?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Siyasi yani
valinin, valiliğin seçimle getirilen bir düzenleme hayata konulması,
yönetim yapısında siyasi bir tercih ortaya konulması
anlamına gelir.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Nurettin Bey,
söylediğinize kendiniz inanıyor musunuz?
SADİR DURMAZ (Yozgat) Valinin terk ettiği
yetkiler burada, bunları sayarım mahcup olursun.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Ama
büyükşehrin coğrafi alanının genişletilmesi bu
anlamda, hiçbir şekilde, uzaktan yakından bir tercih içermediği
çok açık
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Valinin elinden yetkilerini
alıp
SADİR DURMAZ (Yozgat) Valilerin elinden
alınan yetkiler burada.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Yani şu
olmuş olsaydı, büyükşehir belediyelerinin yetki alanları
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Senin Grubunda valiler,
kaymakamlar var, onlara bir danış.
BAŞKAN Sayın Canikli, lütfen
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Seçimler
konusunda yetki vermiş olsaydı o zaman dedikleriniz doğru
olurdu. Bu yüzden aykırılıkla ilgili bir durum yoktur.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Kullandığın
kavramlar yönetim bilimi jargonuna uymuyor.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet, aleyhte söz isteyen Akif Hamzaçebi,
İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yerleşim yeri derken
dağı taşı da mı kastediyorsunuz?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bizim orada keçiler
otlamıyor Nurettin Bey
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben bu tasarıyı
iki açıdan Anayasaya aykırı olarak değerlendiriyorum,
bazı hükümleri açısından. 29 ilde büyükşehir belediyesi
kurulması, daha doğrusu büyükşehir belediyesi
sayısının 29a çıkarılması, Cumhuriyet Halk
Partisi olarak desteklediğimiz bir konudur, bunda hiçbir tereddüt yok.
Ancak Anayasanın 127nci maddesinin üçüncü fıkrasının son
cümlesi Kanunla büyük yerleşim merkezleri için özel yönetim bölgeleri
kurulabilir. Anayasa hükmü bu şekildedir. İl ve ilçe, yerleşim
merkezi değildir, bir mülki yapılanmayı tarif eder.
Yerleşim merkezi, insan yoğunluğunun, yerleşim
yoğunluğunun olduğu yer demektir, tarımsal arazilerin
olduğu bir alanı yerleşim merkezi olarak kabul etmek mümkün
değildir, Anayasa bunu söylemiyor. Birinci olarak, bunu
açıklığa kavuşturalım.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Nurettin Beye yeterlilik
verdiniz, böyle oldu işte.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Evet,
yapalım, büyükşehir belediye sayısını 29a çıkaralım
ama çıkarırken Anayasaya aykırı bir tutum da ortaya
koymayalım.
İkinci olarak söyleyeceğim konu şudur:
Tartışmalarda pek dikkate geldiğini, kürsüden ifade
edildiğini görmedim, dikkatten kaçmış olabilir. Daha önce, 6
Mart 2008 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi 5747 sayılı bir kanunu
kabul etti. 2009 yerel seçimlerinden bir kadar önce kabul edilen Kanun, yeni
ilçe kurulması ile nüfusu 2 binin altında olan beldelerin
kapatılmasını öngörüyordu. Buna karşı, Anayasa
Mahkemesine açılan davada, Anayasa Mahkemesi bir karar verdi ve nüfusu 2
binin altında olan belediyelerin kapatılmasını -bazı
belediyelerin daha doğrusu, hepsini değil- şu gerekçeyle iptal
etti, şöyle diyor Anayasa Mahkemesi, 2008e 153 sayılı
kararında: Kültür ve turizm Bakanlığının önerisi ve
Bakanlar Kurulu kararıyla ilan edilmiş turizm bölge, alan ve
merkezleri ile kültür ve turizm koruma ve gelişme bölgeleri
kapsamında bulunan yerler ve Bayındırlık ve İskan
Bakanlığınca saptanan turizm öncelikli yörelerde yer alan
belediyelerin kapatılması Anayasanın 2, 63 ve 127nci
maddelerine aykırıdır.
Şimdi, bir kere, bunu dikkate almak gerekir.
Toptancı bir anlayışla Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik
Şartı bir kenara atılıyor ama bir de Anayasa Mahkemesi
kararı var; bu da dikkate alınmış değildir.
Zamanım izin vermediği için daha uzun
konuşma imkânım yok. Bunları belirterek konuşmamı
sonlandırıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmelerin
sonunda, Anayasaya aykırılık konusunda usul
tartışması açılmaması yönündeki tutumumda bir
değişiklik olmamıştır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Buyurun Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Bu kanunun önemi sürekli ifade ediliyor. Bu
kanunun komisyon raporu doğru tanzim edilmediği yönündeki iki gündür
devam eden tartışmalardaki tavrınız
Yani, siz yönetmekle
görevlisiniz.
BAŞKAN Evet.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Taraf olamazsınız.
BAŞKAN Hangi taraf oldum Sayın
Şandır?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yönetmek size bu konuda yapılan
tartışmaları sonucuna ulaştırmak gibi bir yükümlülük
getirir. Ama tartışmalar bitmeden tümünün görüşmelerine
başladınız, bütün itirazımıza rağmen başladınız
ve bu kürsüyü işgal etmek durumunda bıraktınız. Bu, sizin
tavrınızın sonucunda oldu.
Şimdi, tümünün müzakerelerini bana göre usulsüz
yaptınız, usulsüz yürüttünüz. Sonuna geldiğinde
BAŞKAN Neyi
usulsüz yaptım Sayın Şandır, anlaşılmadı?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Çünkü, bu kanunun komisyon raporunun usulüne
uygun tanzim edilmediği konusundaki iddialarımız yeterince
tartılmadan, sonuca ulaşılmadan
BAŞKAN
Yeterince tartışılması için ne kadar zaman gerekir
Sayın Şandır?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Ona karar veririz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sonucuna ulaşması
lazım.
BAŞKAN Lütfen yani
İki günden bu tarafa bunu
konuşuyoruz Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, bakınız..
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Bakınız, Anayasaya
aykırılık gerçekten, bu Meclisin çok önemli bir kriteri olmak
durumunda. Bir konuyla ilgili Anayasaya aykırılık iddiası
varsa bunun tartışılması gerekir. Anayasa Komisyonuna
gönderilmesini istedik, göndermediniz. Plan Bütçede
tartışılması gerekir, ilgili kanunlara göre iller, ilçeler
kuruyorsunuz, tartışılması gerekir. Tüm bu konulardaki
ısrarımızda sebebini anlayamadığımız bir
sonuç olarak siz bu müzakereleri yönetmek noktasında
tarafsızlığınızı kaybettiniz maalesef.
BAŞKAN Sayın Şandır gerçekten ben
de hangi taraf olduğumu anlayamadım, size göre farklı
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Dolayısıyla
BAŞKAN -
BDPye göre farklı, Cumhuriyet Halk Partisine göre farklı AK
PARTİye göre de farklı taraf oldum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Lütfen, ben sözlerimi
tamamlayayım, lütfen sözümü kesmeyin.
Dolayısıyla, grup olarak sizin bu müzakereleri
tarafsız olarak yönetmeniz konusunda güvenimizi kaybettik. Ya o görevi
bırakınız
BAŞKAN Yani ben yönetmeyeyim mi efendim. (MHP
sıralarından yönetmeyin sesleri)
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
ya da bu müzakerelerin
sağlıklı yapılabilmesi için muhalefete müsaade ediniz,
muhalefetin görüşlerini yeterince süre vererek açıklamasına
fırsat verin.
BAŞKAN Verdim efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Üç dakikada Anayasaya
aykırılık tartışılmaz Sayın Başkan. Bu
da sizin taraflı tavrınızı gösterir.
BAŞKAN Efendim usul hakkındaki
tartışmalarda hep üç dakika verdim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Biraz önce beş dakika
verdiniz.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Ya, sizin
tutumunuz önemli değil, Anayasa daha önemli Sayın Başkan.
BAŞKAN Bir saniye, onu izah edeceğim, bak,
içerideki konuşmamız neticesinde daha çok konuşasınız
diye sizin biraz önceki söylediklerinizin yerine getirilmesi anlamında
beş dakika bir defa verdim, doğru ama siz
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Başkanım,
bakın, usul tartışması açmak sizin takdirinizde değil.
BAŞKAN Kimin takdirinde Sayın
Şandır o zaman; soralım, kimin takdirindeyse ona takdir
ettirelim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - On dakikayı geçmemek
kaydıyla bu işe bir konuşma süresi verebilirsiniz ama çok önemli
bir konuda takdirinizi sürekli iktidar grubundan yana koymanız bu kanunla
ilgili müzakereleri tarafsız yönetebileceğinize güvenimizi ortadan
kaldırmıştır.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Teşekkürle olmaz
Sayın Başkan bu, gereğini yapın, gereğini.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Bu tavır
dolayısıyla, tutumunuz hakkında, 63e göre usul
tartışması açıyorum.
BAŞKAN Sayın Şandır biraz önceki
tartışma neydi?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Anayasayla ilgiliydi.
BAŞKAN Bu ne tartışması peki?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Şimdi sizin tutumunuzla
ilgili.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Sizin
taraflığınızı yitirdiğinizle ilgili.
BAŞKAN Sayın Şandır, iki günden bu
tarafa tartıştığımız konu aynı. Ben
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan,
bakın
BAŞKAN Buyurun Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Bize göre ülkemizin ve
milletimizin geleceği açısından çok ciddi tehlikeler
getireceğini ifade ettiğimiz, endişelerimizi ifade
ettiğimiz bir kanunu görüşüyoruz. Çelik-çomak oyunu oynamıyoruz,
böyle, muhalefetlik oyunu da oynamıyoruz; size bir şey anlatmaya
çalışıyoruz.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Şandır
usul tartışması açtığımız zaman da bu defa AK
PARTİ tarafından başka şekilde değerlendiriliyor
vermesem bir başka parti tarafından başka şekilde
değerlendiriliyor. Bir yol bulalım da, biz kendimize de bir konum
bulalım yani.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Bakın, Sayın
Başkanım
BAŞKAN - Buyurun.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Siz bu komisyon raporu
konusundaki tartışmalarda, hukukçu kimliğinizle, Meclis
Başkan Vekilliği kimliğinizle yetkinizin
olmadığını ifade ederek geri gönderemediğinizi ifade
ettiniz. Bu bir tavır beyanıydı.
BAŞKAN Sayın Şandır,
anlatamadıysam tekrar söylüyorum yani başka türlü değerlendirmek
doğru olmayacak, onun için bu şekilde ifade ediyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Anladım ama
BAŞKAN - Dün Başkanlığın
yetkisinin olmadığını, yetkimin
olmadığını açık ve net bir şekilde söyledim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Ama yetkiniz olsaydı
göndereceğinizi söylediniz. Bu da gösteriyor ki
BAŞKAN Muhatap ben değilim bu konuda,
Başkanlık değil muhatap Sayın Şandır, bunu
biliyorsunuz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sizsiniz, sizsiniz
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Efendim, bu da gösteriyor
ki
BAŞKAN Buyurun Sayın Şandır, üç
dakika süre veriyorum, buyurun.
Lehte mi, aleyhte mi?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Lehte
Sayın Başkan.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Aleyhte
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Aleyhte
Birleşime beş dakika ara veriyorum, tutanakları
istiyorum.
Kapanma
Saati: 23.23
DOKUZUNCU
OTURUM
Açılma
Saati: 23.28
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Fatih ŞAHİN (Ankara), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 17nci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
338 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi usul tartışması açıyoruz.
Tutanaklara geçmesi anlamında söylüyorum, tutanaklar
gelmedi ama grup başkan vekillerine, dört partinin grup başkan
vekillerine teker teker soracağım.
Sayın Buldan, anlaştınız mı
efendim?
PERVİN BULDAN (Iğdır) Evet.
BAŞKAN Sayın Şandır,
anlaştınız mı efendim?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Evet, bazen de
anlaşırız yani.
BAŞKAN Sayın Canikli,
anlaştınız
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Evet.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi,
anlaştınız mı efendim?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Evet,
anlaştık.
BAŞKAN Sayın Şandır, aleyhte mi?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Aleyhte.
BAŞKAN Sayın Buldan?
PERVİN BULDAN (Iğdır) Aleyhte.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Aleyhte.
BAŞKAN Sayın Canikli.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Fark etmez
Başkanım.
BAŞKAN Lehte mi?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Lehte olsun
fark etmez.
BAŞKAN Evet, lehte olmak üzere Sayın Ali
Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili.
Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Birgül Ayman Güler...
BAŞKAN Birgül Ayman Güler, İzmir
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
5.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun
tarafsız olmadığı gerekçesiyle tutumu hakkında
BİRGÜL AYMAN GÜLER (İzmir) Sayın
Başkan, görüştüğümüz tasarının Anayasaya
aykırılığı son derece açıktır. Bunu biz
Komisyon tartışmalarında dile getirdik. Ancak İçişleri
Komisyonu Başkanlık Divanı Anayasa Komisyonuna konuyu götürme
konusunda hassas davranmadı. Şimdi, bir kez daha gündeme getiriyoruz.
Bu düzenleme Anayasaya aykırıdır Anayasanın 127nci,
123üncü, 126ncı maddeleri itibarıyla, büyük yerleşim
merkezleri için büyükşehir belediyesi kurabilirsiniz, iller için
değil. Anayasa İller için özel yönetim biçimi getirilir. deseydi
eğer, bu tasarıda yapılan şey mümkün olabilirdi.
İller için değil, büyük yerleşim merkezleri için ancak özel
yönetim biçimleri kurulabilir. dendiğine göre, bu tasarıyla getirilen
yeni büyükşehir belediyesi tanımı Anayasanın mahallî
idarelerle ilgili maddesine organik olarak aykırıdır. Bunun
yorumlanabilir bir tarafı yoktur.
İkinci olarak, Anayasanın 123üncü maddesi der
ki: İllerin idaresi yetki genişliği esasına dayanır.
Türkiye illere bölünür, coğrafya durumuna, kamu hizmetlerinin gereklerine
dikkat edilerek. Şimdi, Anayasanın bu hükmü doğrultusunda,
illerin yönetimi, yerinden yönetim esasına dayanan büyükşehir
belediyesine verilmektedir. İller ancak yetki genişliği ile
yönetilebilirler. Yetki genişliği, yetkilerin genişlemesi demek
değildir efendim. Yetki genişliği, merkezî idarenin kuruluş
esasıdır ve ancak valilikler ve kaymakamlıklarca
kullanılabilir.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Doğru,
haklısınız.
BİRGÜL AYMAN GÜLER (Devamla) Yetkinin
genişletilmesi gibi bir değişim bu ilke çerçevesinde söz konusu
değildir.
Şimdi, siz, mülki sınırlara
büyükşehir belediyesini getirerek yerinden yönetim esasına
bağlı bir yönetim modeliyle, illerin yönetimini merkezden yönetimden
yerinden yönetime kaydırıyorsunuz. Böylece, illerin idaresi yetki
genişliği esasına dayanır yerine ademimerkeziyetçilik
ilkesini getiriyorsunuz. Türkiye merkeziyetçilik ilkesine göre yönetilir,
ademimerkeziyetçiliği getirmek demek; üniter devletten vazgeçmek, federal
devlete yelken açmak anlamına gelir.
2002den beri söylüyoruz, bunu söylemeye devam
edeceğiz, kanıtlarıyla beraber. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aleyhte söz isteyen Mehmet Şandır, Mersin
Milletvekili (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Değerli arkadaşlar,
gecenin bu saatinde ısrarımızın sizi yorduğunu,
üzdüğünü, belki de öfkelendirdiğini tahmin ediyorum ama
inanınız ki bazı şeylerin denenmesi olmaz, ölümün denenmesi
olmaz. Bu, millet bütünlüğünün, devletimizin siyasi bütünlüğünün,
ölümünün denenmesi ihtimalini taşıyan bir kanundur.
Değerli arkadaşlar, devletlerin kuruluş
hukukunu değiştirmek -inceleyiniz, tarihe
bakınız, çevremize bakınız, diğer ülkelere
bakınız- Mümkün değil demiyorum, mümkündür ama devleti
yıkmış olursunuz. Fransa, zannediyorum dördüncü cumhuriyeti
yaşıyor. Dolayısıyla, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
kuruluş hukuku olan üniter devlet yapısını
sulandırıyorsunuz. Sayın Hocanın söylediği gibi,
federal yapıya, eyalet sistemine yelken açıyorsunuz. Sebebiniz,
Osloda bölücülere verdiğiniz söz olabilir; sebebiniz, Sayın
Başbakanın başkan olmak arzusu olabilir, ona bir hukuk
altyapısı hazırlamak arzunuz olabilir ve bununla bir kötü
ihtimali de öngörmüyor olabilirsiniz ama değerli arkadaşlar,
devletlerin kuruluş hukuku kurulurken tanzim edilir, onu
değiştirmeye kalktığınız takdirde çok
ağır bir vebal altında kalırsınız.
Ben Komisyonda iki defa anlattım, geçen dönem bu
Genel Kurulda bir başka konuyla da ilgili anlattım. Kulaklarına
gelmeyen, duymayan arkadaşlara bir daha anlatayım: Osmanlı
Devletinin kuruluş hukuku Müslüman tebaa ile Müslüman olmayan
tebaanın hukukuna dayalıdır. Ne zaman ki Islahat
Fermanıyla gayrimüslimlerin -Müslümanlarla eşit vatandaş
statüsüne geldi- hukuku değişti; bunu gerçekleştiren Ali
Paşa -kaldı ki Osmanlının son döneminin son 4 büyük
sadrazamından biri olarak anılan büyük Ali Paşa- 1871de
rahmetli olduğunda Fatih Camiinde cemaat helallik vermedi; tarihen sabit
bu. Aranızda okuyup yazan, bu işleri bilen, hevesli
arkadaşlarımızın olduğunu biliyorum. Açın okuyun!
Ali Paşaya İstanbul halkı devlete sekiz yıl sadrazamlık
yapmış, uzun müddet Dışişleri Bakanlığı
yapmış Ali Paşaya İstanbul Fatih Camiinin cemaati
helallik vermedi. Sebep? Osmanlının kuruluş hukukunu
değiştirdiği için. Aynı akıbet sizi bekliyor. Dostça
uyarıyorum sizi.
İşte, bu hassasiyette olması gereken
Sayın Başkan
AHMET AYDIN (Adıyaman) Ne alakası var?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Senin için önemli
değil devletin kuruluş hukuku. Senin için devlet önemli değil
Ahmet Bey.
RECEP ÖZEL (Isparta) Olur mu ya! Öyle şey olur mu?
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Onunla bunun ne
alakası var?
SADİR DURMAZ (Yozgat) Önemliyse niye önemine dikkat etmiyorsunuz?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Siz öyle diyorsanız öyledir
size göre ama bu ihtimali göz ardı etmeyin. Üniter yapıyı
sulandırarak bu devleti yıkarsınız.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Devletin
tekliğine halel gelmez.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Sayın Başkan,
size olan güvenimizi kaybettik; ya bu görevi devam ettirmeyin ya da bizim
söylediklerimizi dikkate alın. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Lehte, Nurettin Canikli, Giresun Milletvekili.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Biraz önceki konuşmamda da ifade ettim. Biraz daha
detaylandırılması gerektiğini düşünüyorum,
faydalı olacağına inanıyorum. Büyük yerleşim
kavramı, Anayasamızın 127nci maddesindeki büyük yerleşim
kavramı. Anayasada bir tanım yok biraz önce konuştuk bununla
ilgili.
Büyük yerleşim merkezi büyük illeri kapsar mı?
kapsar.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Anayasa, büyük
yerleşim merkezleri diyor Nurettin Bey. Yani, şimdi, Konya 38 bin
kilometre kare, her tarafı yerleşim yeri mi bunun?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Sayın
Şandır, izin verirseniz meramımı anlatayım. Bakın
dinledim sizi Sayın Şandır, ben sizi dinledim, bir saniye size
anlatayım Sayın Şandır.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Torosların
dağında ne var ya.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Büyük iller
bu kapsama girer mi? Bana göre girer.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Ya siz de biliyorsunuz
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Çok
komiksin çok.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Burada hizmet
elbette yerleşim birimlerine götürülüyor. Hani biraz önce ifade edildi, 50
kat artıyor, 10 kat artıyor. Arada boş alanlar var, oralara da
hizmeti götürme söz konusu değil zaten. Ne öyle bir beklenti var ne de
öyle bir amaç var. Hizmet nerelere götürülecek, hizmet yerleşim
birimlerine götürülecek. Yerleşim birimleri farklı olabilir yani
büyük bir coğrafyada büyük bir alanda farklı yerlere kurulmuş
olabilir. Dolayısıyla, büyük yerleşim merkezi tanımın
bunun hepsini kapsar, bu kadar basit. Dolayısıyla, soruma dönüyorum.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Para
konuşmuyoruz, devlet konuşuyoruz, devlet, para değil.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Soruma
dönüyorum. Büyük yerleşim merkezi kavramı büyük illeri kapsar
mı? Kapsar, kapsıyor. Hatta bu tasarıyla getirilen düzenlemeden
bana göre Anayasadaki bu ifade daha geniş bir tanımı
içermektedir.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Neyi kapsıyor?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Siyasi
olmamak şartıyla, bakın altını çizerek söylüyorum:
Tekrar, tekrar, tekrar. Siyasi hiçbir şekilde bir hüküm, düzenleme
içermemek şartıyla geniş alan tanımını
istediğiniz kadar genişletebilirsiniz.
SADİR DURMAZ (Yozgat) Türkiye büyükşehir
belediye başbakanı olacaksınız.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Şimdi,
bakın, değerli arkadaşlarım, büyükşehirler bu konuda
mevcut yetkilerinden ilave olarak hiçbir yetki almıyor. Vergi mi
toplayacak ilave büyükşehirler? Öyle bir şey söz konusu değil.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Bugün değil, bugün
değil yarın ne olacak?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
Sağlık politikasının kararını büyükşehirler
mi verecek? Hayır, olamaz zaten, olamaz böyle bir şey.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yarın ne olacak?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Eğitim
politikasın yönlendirecek mi? Hayır ya da buna benzer
çoğaltılabilir. Yani merkezi yönetimin alanında olan ve
olması gereken, kalması gereken
SADİR DURMAZ (Yozgat) Eğitimi, önce
valiliklere, sonra belediyelere de devredeceğiz diye verilen sözler var.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Üniter
yapının da aynı zamanda sigortası olan bu yetkilerden en
ufak bir aktarım söz konusu değildir. Ben Sayın
Şandıra da bir ara söyledim. Burada bir hüküm var şu andaki
gelen hâliyle, madenlerde devlet hakkının gelirleri
büyükşehirlere aktarılıyor, onunla ilgili bir önergemiz olacak.
Bu da doğru değil bakın, bu ilkeye aykırı, fark
edildi, düzeltiyoruz şimdi. Söyledim de
ENVER ERDEM (Elâzığ) Bir tanesini
düzeltiyorsun.
SADİR DURMAZ (Yozgat) Alt komisyonda 3-4 tane
maddeyi değiştirdiniz, şimdi burada değiştiriyorsunuz,
biz merdiven altı deyince de bozuluyorsunuz. Bu nasıl bir
hazırlık?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
Dolayısıyla hatta önce yetkilerle ilgili, ilk gelen taslakta,
tasarıda bu maden haklarının yetkileriyle ilgili
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
yetki
verilmiştir büyükşehirlere. Bunu da aldık şimdi, gelirlerin
de genel bütçeye aktarılmasını sağlayacak tarzda bir
önergemiz var.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ENVER ERDEM (Elâzığ) Baydemir
payını istiyordu, niye vermiyorsunuz?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın
Başkanım, duvara yaz, bu kanunu daha çok değiştirirsiniz.
Bu kanunu çok değiştireceksiniz, bunu size
hatırlatacağız.
BİRGÜL AYMAN GÜLER (İzmir) Görüş
açıklamak için söz istiyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aleyhte söz isteyen Hüsamettin
Zenderlioğlu, Bitlis Milletvekili.
HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Bitlis)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözüme başlamadan
önce hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
İki günden beri bir tartışma
yapılıyor burada ama nihayetinde hepiniz hukukçular gibi
konuşuyorsunuz ama hiçbiriniz hukuka uymuyorsunuz. Bu
tartışmanın bir sonuçlanması gerekir ama bugün,
yapılan bu tartışmaların hukukla
bağdaşmadığını söyleyebilirim. Bu kürsüye
çıktım, 2 kez, 3 kez gidip geldim. Sesimizi çıkarmadık, dedik:
Bir olay çıkmasın, bir huzursuzluk yaratılmasın. Ama
görünen odur ki birçok yasayla ilgili konuşmalar ve bu konuşmalarda
sonuçlanmayan her şeyi tekrar tekrar ederek aynı şeyi söyleme
babından aynı noktaya geliyoruz, bu doğru bir olay
değildir. Saat on iki, bu kadar süre içerisinde söylenenlere
baktığımızda, gerçekten bu hukukla
bağdaşmadığı noktası
Herkes hukukçu gibi
konuşuyor ama nereye bağlıyorsunuz? Demek ki bu yapılan
komisyonlardaki değerlendirmeler ve bu değerlendirmelerin bir sonucu
olmamış gibi bir izlenim yaratılıyor. Eğer kabul
etmeyecekseniz bu yasayı geri gönderelim, yok kabul edilecekse bu kadar
üzerinde tartışmanın bir anlamı yok, maddelere geçelim ve
maddeler üzerinde herkes görüşünü ifade etsin, eşit ve özgür. Bence
en demokratik yolu budur, bunun dışında herhangi bir alternatif
olmadığına inanıyoruz.
Selamlarımı, saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Tutumumda herhangi bir değişiklik olmadı.
Buyurun Sayın Güler, söz talebiniz vardı. Ne
için söz istiyorsunuz Sayın Güler?
BİRGÜL AYMAN GÜLER (İzmir) - Sayın
Caniklinin tartışmayı sürdürdüğü büyükşehir-il
meselesi üzerine görüşümü söylemek isterim.
BAŞKAN Böyle bir usul yok ki Sayın Güler.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) 60a göre var.
BAŞKAN Usul tartışmasını
BİRGÜL AYMAN GÜLER (İzmir) Anayasaya
aykırılıktan söz ediyoruz.
BAŞKAN Anladım. Sözlerinizi söylediniz,
Sayın Canikli de fikirlerini söyledi.
BİRGÜL AYMAN GÜLER (İzmir) 60ıncı
maddeye göre söz hakkı istiyorum efendim.
BAŞKAN Buyurun, Sayın Güler yerinizden.
BİRGÜL AYMAN GÜLER (İzmir) Süreyi
başlattınız, süre bitti gibi.
BAŞKAN Sayın Güler, başlayın, biz
süreyi yeniden başlatırız efendim.
VIII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
7.-
İzmir Milletvekili Birgül Ayman Gülerin, Giresun Milletvekili Nurettin
Caniklinin büyükşehir-il kavramlarıyla ilgili ifadelerine
ilişkin açıklaması
BİRGÜL AYMAN GÜLER (İzmir) Sayın
Başkan, Sayın Canikli, büyükşehir ve belediyelerinin
kurulduğu büyükşehir büyük yerleşim merkezlerinin bir sürü
merkezi içeren iller anlamına da gelebileceği şeklinde bir
yorumda bulundu.
Bu, hiçbir şekilde anlaşılabilir bir yorum
değil gerçekten. Çünkü Türkiye'de iller merkezden yönetimin yönetsel
bölünüş birimleri ve ilçeler birer mekân, yerleşme terimi değil
birer alan terimi. İçerisinde büyük yerleşme merkezleri
olabileceği gibi küçük yerleşme merkezleri de olabilir. Nitekim,
köyler, beldeler, illerin içerisindeki diğer yerleşim merkezleridir.
Büyük yerleşim merkezleri için kurulabilecek olan şeyi
irili-ufaklı, küçüklü-büyüklü, kentsel, kırsal;
yerleşilmiş, yerleşilmemiş bir alan diye
tanımlamak hiçbir
mantıklı gerekçeye oturmaz. Anayasanın yorumunu biz elbette
bilimsel ve fiilî gerçeklere bakarak yapacağız ama sanıyorum,
Anayasada bu hükmü getirenler Büyükşehir merkezi özdeştir il diye
bir mantığı bu sıralarda oturan hiçbir milletvekilinin
ileri sürebileceğine ihtimal vermemiştir.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Güler.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu
ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22
Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın;
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen'in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Malatya
Milletvekili Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ile İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289,
2/508, 2/681, 2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN
- Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum
III.-
YOKLAMA
(MHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi vardır, yerine
getireceğim.
Sayın Şandır, Sayın Günal, Sayın
Bal, Sayın Durmaz, Sayın Erdem, Sayın Işık, Sayın
Erdoğan, Sayın Belen, Sayın Çirkin, Sayın Yılmaz,
Sayın Topcu, Sayın Demirel, Sayın Ayhan, Sayın Adan,
Sayın Halaçoğlu, Sayın Dedeoğlu, Sayın Yılmaz,
Sayın Tanrıkulu, Sayın Oğan ve Sayın Öz.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu
ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22
Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın;
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen'in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Malatya
Milletvekili Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ile İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289,
2/508, 2/681, 2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Şimdi, birinci bölüm görüşmelerine
başlıyoruz. Birinci bölüm 1 ila 20nci maddeleri kapsamaktadır.
Tasarının birinci bölümünün kapalı oturumda görüşülmesine
dair İç Tüzükün 70inci maddesine göre verilmiş bir önerge
vardır. Kapalı oturum istemine dair önergeyi okutuyorum:
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B)
Önergeler
1.-
Adana Milletvekili Ali Halaman ve 21 Milletvekilinin 338 sıra
sayılı Kanun Tasarısının birinci bölümü üzerindeki
müzakerelerin kapalı oturumda yapılmasına ilişkin önergesi
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 1. Bölümünün tümü üzerindeki müzakerelerin
Meclis İçtüzüğünün 70. Maddesine göre ekli gerekçede belirtilen
hususlardan dolayı Kapalı Oturum usulü ile
yapılmasını arz ederiz.
Ali Halaman Mehmet
Şandır Faruk
Bal
Adana Mersin Konya
Sadir Durmaz Alim
Işık Enver
Erdem
Yozgat Kütahya Elâzığ
Sinan Oğan Hasan
Hüseyin Türkoğlu Ahmet
Kenan Tanrıkulu
Iğdır Osmaniye İzmir
Ruhsar Demirel Bülent
Belen Ali
Öz
Eskişehir Tekirdağ Mersin
Kemalettin Yılmaz Seyfettin
Yılmaz Adnan
Şefik Çirkin
Afyonkarahisar Adana Hatay
Mesut Dedeoğlu Celal
Adan Mehmet
Günal
Kahramanmaraş İstanbul Antalya
S. Nevzat Korkmaz D.
Ali Torlak Zühal
Topcu
Isparta İstanbul Ankara
Emin Haluk Ayhan
Denizli
BAŞKAN Kapalı oturumda Genel Kurul salonunda bulunabilecek
sayın üyeler dışındaki dinleyicilerin ve görevlilerin
dışarıya çıkmaları gerekmektedir.
Sayın idare amirlerinden salonun boşaltılmasını
temin etmelerini rica ediyorum.
Yeminli stenografların ve yeminli görevlilerin salonda
kalmalarını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Anlayamadık Sayın
Başkan, neyi oyladık?
MEHMET GÜNAL (Antalya) El kaldıran olmadı ki! Neyi kabul
etti anlamadı bile, soruyor işte!
BAŞKAN
Gördüm canım, siz bakmadınız.
Kaç
kişi kaldırdığını söyleyeyim mi Sayın Günal?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Soruyor işte, kaldıran olmadı, 3
kişi kaldırdı.
BAŞKAN Sayın Günal, bulunduğunuz yerden göremiyorsunuz
efendim, ben görüyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Evet, işte, Sayın Grup Başkan
Vekili Neyi oyluyoruz? diye sordu. Hiçbirisi el kaldırmadı, kim el
kaldırdı, kim kabul etti Sayın Başkan? Lütfen ya!
BAŞKAN Basın mensupları, lütfen
Kapalı oturuma geçiyoruz.
Kapanma Saati: 23.52
XII.-
KAPALI OTURUMLAR
ONUNCU OTURUM
(Kapalıdır)
ON
BİRİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 00.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Tanju Özcan (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisinin
17nci Birleşiminin kapalı oturumundan sonra yapılacak On
Birinci Oturumunu açıyorum.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu
ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin;
Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent
Belen'in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Malatya Milletvekili
Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681,
2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN - Birinci bölüm üzerinde söz isteyen
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ali Serindağ, Gaziantep
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Serindağ, buyurun.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Sayın
Başkan, basın mensuplarını içeri davet edin.
BAŞKAN - Sayın Serindağ, sizden sonraki
konuşmacıyı davet edebilirim gelmediğinize göre.
Buyurun.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) İstediğin gibi
yönet! Babanızın çiftliği bu Meclis sizin!
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Sayın
Başkan, basın gelsin, konuşmama öyle başlayayım.
BAŞKAN Lütfen Sayın Serindağ,
basın
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Efendim,
oturumu başlatıyorsunuz. Basın gelsin
BAŞKAN Oturun o zaman Sayın Serindağ,
başkasını davet ederim ben. Lütfen
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Basını davet edin efendim, gelmezse gene gelmesin.
BAŞKAN Sayın Serindağ, böyle bir usul,
böyle bir şey
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Basını davet edin, gelmezse gene gelmez.
BAŞKAN Böyle bir görevimiz yok ki efendim,
basını niye davet edeyim ben?
Buyurun Sayın Serindağ, sürenizi yeniden
başlattım.
CHP GRUBU ADINA ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu
tasarı Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine geldikten bu yana sorunlar
yaratmaya devam ediyor. Bu sorunları Sayın Başkanın tutumu
daha da artırıyor. Sayın Başkan, bu konuyu sizin
takdirinize sunmak istedim, kusura bakmayın.
Şimdi, Sayın Başkan, devlet adamları
doğruyu söylemek zorunda. Devlet adamları halka gerçekleri söylemek
zorunda. Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına konuşan
Sayın Hatip bakın ne diyor, tutanaktan okuyorum: Mahalleye
dönüşen köylerde belediye vergi harçları, emlak vergisi, imar ruhsat
harcı, katılım payları gibi bedeller beş yıl süreyle
alınmayacaktır. Öyle midir acaba? Emlak vergisi beş yıl
süreyle alınmayacak mıdır? Siz emlak vergisinin Belediye
Gelirleri Kanununa göre alındığını mı
zannediyorsunuz? Emlak vergisinin ayrı bir kanunu yok mu? Orada
bahsedilen, orada kastedilen, Belediye Gelirleri Kanununa göre tahsil edilen
resim ve harçlardır. Onun için halka bizim doğruları söylememiz
lazım.
MENDERES TÜREL (Antalya) Köyden mahalleye dönüşen
yerlerde alınmıyor.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Köyden mahalleye
dönüşen mahallelerde emlak vergisi hemen alınacaktır, hem de
büyükşehir belediye sınırlarında olması nedeniyle
yüzde 100 alınacaktır. Gidin öğrenin.
MEHMET TÜREL (Antalya) Yasayı okuyun.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) O, 2464
sayılı Belediye Gelirleri Kanununa göre alınan vergi, resim ve
harçlardır. (CHP sıralarından alkışlar) Onun için
halka doğruları söyleyin, halka yanlışları burada
söylemeyin.
Sayın Başkan, bu yasa Komisyon gündemine sekiz
madde olarak geldi, şimdi otuz dokuz madde olarak görüşüyoruz. O
zaman şöyle yapın, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu şöyle
yapsın, tüm yasaları üç madde olarak sunsun -yürütme, yürürlük ve bir
de esas madde- komisyonlardan çok daha erken geçer, çok daha çabuk geçer ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirirsiniz. Sizin Başkanlık
Divanı olarak bunlara izin vermemeniz lazım. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı Anayasa Komisyonuna bu
tasarıyı havale etmemiştir, danışıklı
dövüşle Plan ve Bütçe Komisyonuna havale etmiştir. Plan ve Bütçe
Komisyonu da görüşmemiştir. Benden evvel konuşan arkadaşlarım
açıkladılar, bu yasayı bu nedenle burada görüşemezsiniz.
Anayasayı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünü ihlal
ediyorsunuz bu yasayı burada görüşmekle.
Sayın Başkan, Komisyona havale edildikten sonra
Komisyonda olayların nasıl cereyan ettiğini herkes biliyor. Bu
yasanın, bu tasarının adı bile değişmiştir.
Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelike uygun
olarak hazırlanmamıştır. İlgili kamu kuruluşlarının
görüşleri alınmamıştır. Maliye
Bakanlığı ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığının müdahaleleriyle değişmiştir. O
nedenle bu yasanın tekrar geri çekilmesi gerekmektedir.
Şimdi, bu yasa ne getiriyor? Bu yasa özellikle sizin
şimdiye kadar başarılı olamadığınız
yerlerde siz bir şekilde seçim çevrelerinin
sınırlarını değiştirmek suretiyle burayı
kazanabileceğinizi umut ediyorsunuz. Halk size gereken cevabı
verecektir. Sizden önce de seçim çevreleriyle oynayan parti genel
başkanları ve siyasi partiler olmuştur ama şimdi onların
yerinde yeller esiyor. Sizin de akıbetiniz öyle olacaktır.
İkincisi, seçim kazanıp ne
yapacaksınız? Orada, var olan rant sizlerin iştahını
kabartmaktadır. Çünkü şehir kesimlerinde, kentsel alanlarda rant
imkânları yavaş yavaş sona gelmektedir.
Sayın Türel, iyi okuyun, iyi okuyun ve gelin burada
özür dileyin insanlardan, siz okumaya devam edin.
MENDERES TÜREL (Antalya) Siz bitirin işinizi.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Sen diye hitap
etme. Bak, siz diyorum, siz diyorum, Sen diye hitap etme.
MENDERES TÜREL (Antalya) Siz dedim, siz.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, siz büyükşehir yapmakla oluk oluk para
akıtılacağını zannediyorsunuz değil mi? Peki,
öyleyse öbür iki ilin kabahati ne, günahı ne? Onlar da bu ülkenin
vilayetleri değil mi?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Antalyadan kuyruk acısı
var onun, Antalyadan!
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Madem oluk oluk
para akıtılacaksa gelin tüm illeri büyükşehir yapalım.
Evet, biz buna varız; gelin tüm illeri büyükşehir yapalım.
SADİR DURMAZ (Yozgat) Biz de varız.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Her ilin durumunu
ayrı ayrı ele alalım, belediye hudutlarını tespit
edelim veya şu anda yürürlükte olan pergel yasasını
uygulayalım. Gelin tüm illeri büyükşehir yapalım.
SADİR DURMAZ (Yozgat) Pergel yasasına biz de
varız.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Madem
büyükşehir olmakla o il kalkınacaksa gelin tümümü yapalım. Yani,
Elâzığı niye yapmıyorsunuz, Afyonu niye
yapmıyorsunuz? Orduda 30 bin nüfus eksik diye niye yapmıyorsunuz,
niye yapmıyorsunuz?
İHSAN ŞENER (Ordu) Teklif edin, yapalım.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Keşke,
İçişleri Bakanı Ordulu olsaydı ya! Belki yapardı kendi
memleketini!
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Gelin tüm illeri
büyükşehir yapalım, niye yapmıyorsunuz? Siz, bu tasarıyla
Türkiyenin düzenini değiştiriyorsunuz, Türkiyenin düzenini
değiştiriyorsunuz. Siz ne yapıyorsunuz? Siz, var olan
belediyelerin yüzde 54ünü kapatıyorsunuz. Siz, yerel yönetim birimlerini
kapatmak suretiyle yerel yönetimlerin güçlendirildiğini hiç duydunuz mu? O
zaman sağlık tesislerini kapatın, hastaneleri kapatın,
sağlık hizmetlerini de iyileştirmiş olursunuz. Madem böyle
bir mantıktan hareket ediyorsanız, öyle yaparsınız.
İkincisi, Biz İstanbulda ve Kocaelide var
olan uygulamayı başarılı bulduk, onu tüm illere
yaygınlaştırıyoruz. diyorsunuz. Şimdi,
bakınız, İstanbul ve Kocaeli tüm iller için uygun ölçek
değil. Benden önce bir konuşmacı arkadaşım da
açıkladı. Kocaelinin yüz ölçümü 3.500 yüz kilometre, Konyanın
yüz ölçümü 40 bin kilometre. 10 mislinden daha fazla. Konya bir taraftan,
doğudan batıya 530 kilometre, güneyden kuzeye de üç
aşağı beş yukarı aynı mesafede. Siz, Belçikadan
daha büyük olan bir ilde, hemen hemen Hollandayla benzer yüz ölçümüne sahip
bir ilde tek bir yönetimi yetkili kılıyorsunuz. Yani, Konya
Büyükşehir Belediyesi Hadimin Torosların tepe noktasındaki bir
köyüne hizmet götürecek! Siz bunun olabileceğini düşünüyor musunuz?
Hiç uzağa gitmenize gerek yok, Ankara gözünüzün önünde, Ankara gözünüzün
önünde. Ankara Büyükşehir Belediyesi on yıldır metroyu
yapamadı, on yıldır metroyu yapamadı, Ulaştırma
Bakanlığı metroyu devralmak zorunda kaldı.
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) Büyük şehre
bakacağınıza Çankayaya bakın Çankayaya!
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Siz gidin,
şu anda pergel yasasıyla Ankara Büyükşehir Belediyesi
hudutlarında olan köylere hizmet gidip gitmediğini bir kontrol edin
bakalım, gitmiş mi, gitmemiş mi? Gitmiş mi, gitmemiş
mi?
SADİR DURMAZ (Yozgat) İşlerine gelmez.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Siz, bu
şekilde insanları hizmetten alıkoyuyorsunuz. Avrupa Yerel
Yönetimler Şartına uygunmuş! Nerede uygunmuş? Sayın
Günaydın açıkladı. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik
Şartına bu tasarının uygun olmadığını
söyledi. Birgül
Ayman Güler Hanımefendi gayet güzel açıkladı. Bakın, siz bu
tasarıyla Türkiyenin üniter yapısını
zayıflatıyorsunuz. Nasıl zayıflatıyorsunuz?
Şimdi, bizim Anayasamıza göre illerin idaresi yetki
genişliği esasına dayanır. İller, merkezî yönetimin
taşradaki uzantılarıdır. Siz şimdi il yönetimini yerel
yönetime bırakmakla merkezî yönetimin oradaki fonksiyonunu ortadan kaldırıyorsunuz,
o nedenle Anayasayı ihlal ediyorsunuz. Anayasaya aykırı bir
tasarı getiriyorsunuz ve Anayasaya aykırı bu tasarıyı
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemini işgal etmek suretiyle tıkıyorsunuz.
Zaten siz Türkiye Büyük Millet Meclisini bir formalitenin yerine
getirildiği bir kurum gibi görüyorsunuz. Bugün siz orada oturuyorsunuz,
yarın biz orada otururuz veya bir başkası oturur. Türkiye Büyük
Millet Meclisini çalıştırmak hepimizin borcudur, hepimizin
görevidir. Bu en başta da iktidar grubunun görevidir. O nedenle, Türkiye
Büyük Millet Meclisini bir formalitenin yerine getirildiği bir kurum
olmaktan çıkaralım. Türkiye Büyük Millet Meclisini denetim ve yasama
fonksiyonunu icra eden kendi asli fonksiyonuna döndürelim. Siz bunu öyle
yapmıyorsunuz. Siz, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkisini kullanmasına
izin vermiyorsunuz. Ya nasıl vermiyorsunuz?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ
SERİNDAĞ (Devamla) - Siz komisyonlarda 8 madde olarak görüşülen
bu tasarıyı 39 madde olarak getiriyorsunuz. Bütün
tasarıları temel kanun olarak getiriyorsunuz ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyelerinin görevlerini yapmasına engel oluyorsunuz.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MENDERES
TÜREL (Antalya) Sayın Başkan, sataşmadan dolayı bir
açıklama yapmak zorundayım. 63e göre söz istiyorum.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) 69
69
MENDERES
TÜREL (Antalya) Gerçekleri söylemediğimizi ifade etti Sayın Hatip.
Ben gerçekleri ifade etmek zorundayım. 63e göre söz istiyorum. Gerçekleri
söylemiyorsunuz. dedi, Halkı kandırıyorsunuz. dedi, ismimle
bunu hitap ederek söyledi. Lütfen 63e göre söz istiyorum.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) 63 değil, 69.
MENDERES
TÜREL (Antalya) 69a göre söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Türel.
İki
dakika süre veriyorum.
Yeni bir
sataşmaya mahal verirseniz sizin meseleniz.
Buyurun.
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.-
Antalya Milletvekili Menderes Türelin, Gaziantep Milletvekili Ali
Serindağın şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
MENDERES TÜREL (Antalya) Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri; Sayın Serindağ köylerde vergilerin
kaldırılmayacağını ve bunun yasada yer
almadığını ifade etti. İsmimle de hitap etmek suretiyle
bizi halkı kandırmakla suçladı. Ben sadece yasanın ilgili
maddesini okuyacağım. Geçici maddenin 15inci fıkrası aynen
şöyle diyor: Bu Kanuna göre tüzel kişiliği kaldırılan
köylerde, 26/5/1981 tarihli ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu
uyarınca alınması gereken vergi, harç ve katılım
payları 5 yıl süreyle alınmaz.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Bu duruma
itiraz yok ki. Bu doğru zaten.
MENDERES TÜREL (Devamla) Dolayısıyla, yasa
gayet açıktır. Keşke bu hitap yasa okunarak gelindikten sonra
yapılsaydı.
Saygılarımı arz ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Buyurun Serindağ.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Sayın
Başkan, Sayın Türelin söylediklerini tutanaktan
okuyacağım. Okuduğum kendi sözlerinden alıntı. Aynen
şöyle diyor, bakın: Mahalleye dönüşen köylerde belediye
BAŞKAN Hayır, Sayın Serindağ.
Sayın Türel sadece yasa metnini okudu yani bir şey söylemedi ki
sizinle ilgili. Ama hep birlikte dinledik.
Buyurun tutanaklara geçiyor sözleriniz.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Sayın
Başkan, tutanaktan okuyorum. Mahalleye dönüşen köylerde belediye
vergi harçları, emlak vergisi, imar ruhsat harcı, katılım
payları gibi bedeller beş yıl süreyle alınmayacaktır.
Şimdi, Sayın Canikliye soruyorum: Emlak
vergisi 2464 sayılı Yasaya göre mi alınıyor?
BAŞKAN Sayın Serindağ, böyle bir
usulümüz yok, lütfen...
Teşekkür ederim.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Efendim, neden
usulümüz yok?
BAŞKAN - Evet, tutanaklara geçti, teşekkür
ediyorum.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Sayın
Türel yanlış söylemiştir, halka doğruları söylememiştir.
Öğrenin de öyle gelin.
MENDERES TÜREL (Antalya) Yasa açık, yasa.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Öğrenin
öyle gelin.
MENDERES TÜREL (Antalya) Biz iyi biliyoruz.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Canikli
açıklasın, ona sordu, adamı mağdur etmeyin.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu
ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22
Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın;
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen'in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Malatya
Milletvekili Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ile İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289,
2/508, 2/681, 2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
adına söz isteyen Erol Dora, Mardin Milletvekili.
Buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)
EROL DORA (Mardin) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, 338 sıra
sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı için Barış ve Demokrasi Partisi adına söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikli olarak ifade etmek gerekiyor ki bu tasarı
yirmi dokuz il için devletin toprak üzerindeki örgütlenmesini kökten
değiştirmektedir. Bu değişiklik sadece idari bir
değişiklik değildir. Anayasada idarenin bütünlüğü ilkesi
çerçevesinde düzenlenmiş bulunan merkezî yönetim-yerel yönetimler
ilişkisi iki farklı şekilde fiilen yeniden
tanımlanmaktadır. Büyükşehir-merkez ilişkisi ve il
sistemine dayanan yerel-merkez ilişkisi, Türkiye'nin iktisadi, toplumsal,
siyasi ve idari yapısı radikal bir dönüşüme gebedir. Tasarı
dönüşümün dışa vurumudur.
Yerel demokrasi Türkiyede geliştirilmesi gereken
bir alandır. Yerel temsil sisteminin demokratikleştirilmesi,
halkın yönetime katılımını sağlayacak
mekanizmaların geliştirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Kanunlar
sadece sermayenin ihtiyaçlarına değil, toplumsal ihtiyaçlara da
yanıt vermelidir, aksi takdirde devletten söz edilemez.
Bugün Türkiyede halkın ihtiyacı daha fazla
otorite değildir, daha fazla iktidarın tek elde
yoğunlaşması hiç değildir, aksine halkın ihtiyacı
olan daha fazla demokrasidir, halk demokrasisidir.
Bu tasarı, Türkiyede
demokrasi rüyasını, hayalini kâbusa çevirmektedir. Köylülerin ve
belde halkının kendini yönetme hakkı hak düzeyinde bile elinden
alınmaktadır. Tasarı demokratik olmadığı, gibi
aynı zamanda yerel yönetimin varlığını ortadan
kaldırmaktadır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tasarının gerekçesinde, büyükşehir
modeli ile ölçek ekonomileri sayesinde daha az kaynakla daha kaliteli hizmetin
sunulacağı iddiası yer almaktadır. Oysa Türkiye'de
diğer illerle pek benzerlik göstermeyen İstanbul ve Kocaeli gibi
sanayileşmiş ve yapısal olarak bütünleşmiş illerde
büyükşehir uygulaması mevcuttur. Bu pilot büyükşehirlerde hizmet
maliyetleri düşmüş müdür?
Hizmet ölçeği
genişletildiğinde toplu ulaşım, arıtma, numarataj ve
benzeri hizmetleri vermek imkânsız hâle gelecektir. Bu model belediye
hizmetlerinin aksamasına ve hizmetlerin aşırı derecede
pahalılaşmasına yol açacaktır. Nitekim tasarı, mali
imkânsızlıklara ilişkin yeterli bir çözüm içermemektedir.
Ölçeğin büyümesi ve görevlerin arttırılması
büyükşehirlerin üzerindeki borçlanma baskısını
dayanılmaz kılmaya mahkûmdur.
Öte yandan, tasarıda, yönetim, planlama ve
koordinasyon açısından belediye sınırı mülki
sınır olacak biçimde, optimal ölçekte hizmet üretebilecek güçlü yerel
yönetim yapılarına duyulan ihtiyaç gerekçe olarak gösterilmektedir.
Böylelikle kaynakların etkin ve verimli kullanılabileceği ileri
sürülmektedir.
Henüz İstanbul ve Kocaeli uygulamasının
ölçek hizmet analizi yapılmamıştır. Örneğin,
ölçeğin büyümesi mevcut hizmet açısından hangi sorunu çözecektir?
İstanbul ve Kocaeli'de 2004'ten bu yana devam etmekte olan büyükşehir
uygulaması hangi sorunları çözmüştür ki bu uygulama
yaygınlaştırılmak istenmektedir?
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
büyükşehir olacaklarla birlikte 29 ilin sınırları içinde
yer alan köy ve beldelerin tüzel kişiliği iptal edilmekte; köyler
mahalle olarak, belde belediyeleri de mahalleleriyle birlikte bağlı
bulundukları ilçenin belediyesine katılmaktadır.
Tasarı, 1.591 belde belediyesi ile 16.082 köyün
tüzel kişiliğine son vermektedir, 29 ilde il özel idareleri de
kaldırılmaktadır.
Tasarı, kentsel yerleşme yönetimiyle
kırsal yerleşme yönetimini birleştirmektedir. Tasarı
yasalaştığında nüfusun yüzde 75'i yani 56 milyon kişi
29 büyükşehirde yaşıyor olacaktır. Dolayısıyla,
bu uygulamanın yaratacağı olası sonuçlar toplumsal aktörler
de dikkate alınarak gerçekçi bir biçimde irdelenmelidir.
Söz konusu yerel yönetim birimlerinin tüzel
kişiliklerinin kaldırılmasının yanı sıra
malları da tasfiye edilmektedir. Bu durum mülkiyet hakkına da
aykırıdır. Hem kişilikleri hem de malları yok edilmektedir.
Anayasa, merkezî idare ile mahallî idareyi
ayırmış ve Türkiye'nin idaresini bu ayrıma göre
düzenlemiştir. Özellikle Anayasaya göre mahallî idareler, il, belediye ve
köy halkının mahallî müşterek ihtiyaçlarını
karşılamak üzere ve seçmenler tarafından seçilerek
oluşturulan kamu tüzel kişilikleridir. Merkezî idare ise tüm ülke
düzeyinde kamu hizmetlerini yerine getirmek üzere
teşkilatlanmıştır. Merkezî idarenin birimlerinde görevli
idareciler seçimle değil, atama yoluyla belirlenirler. Bu nedenle seçimle
belirlenmiş ve mahallî ihtiyaçları karşılamak üzere
teşkilatlanmış bir mahallî idare biriminin görevlerini merkezî
idare birimi yerine getiremez. Üstelik, hangi merkezî idare biriminin yerine
getireceği de açık ve net değildir. Bu yönüyle, tasarı,
yönetimde kaos tasarısıdır.
Önümüzde duran yasa tasarısında kamu
hizmetlerinin dengeli planlanması mümkün olmayacaktır. 1982
Anayasası büyükşehirler için özel yönetim modeli
getirilebileceğini öngörmektedir. Ancak illerin büyükşehir modeliyle
yönetiminin anayasal dayanağı bulunmamaktadır. İl genel
yönetimini zedeleyen, il yerel yönetimini, il özel idarelerini kaldıran
bir büyükşehir yönetim modeli kamu hizmeti bakımından sorunlar
yaratacaktır. Büyükşehir modelinde kamu hizmetlerinin planlaması
nasıl yapılacaktır? Örneğin, eğitim hizmeti merkezî
bir hizmet midir yoksa yerel bir hizmet midir? Halk, eğitim hizmetini
belediye başkanından mı almak ister, merkezî hükûmetten mi almak
ister?
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yasa tasarısı beldelerin önemini görmezden gelmektedir.
Büyükşehir modeli belediye yönetimini tarihe gömmektedir. Belde
belediyeleri ve köyler halka en yakın yerel yönetim birimleridir.
Beldelerde ve köylerde yaşayan halka sormadan bu yönetim birimlerinin
tüzel kişiliklerini kaldırmak demokratik devlet ilkesine
aykırıdır. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı
hizmetin halka en yakın yönetim birimlerince verilmesi ilkesi üzerine
yükselmektedir. Türkiye'nin bu şarta imza atan ilk devletlerden biri
olduğu unutulmamalıdır. Belde belediyeleri halkın yönetime
ulaşması ve hizmet ölçeği bakımından vazgeçilmemesi
gereken yönetimlerdir. Belde düzeyinde, yerel halkın yönetim yetkisini
ortadan kaldırmak yerine bu yönetim birimlerini idari ve mali açıdan
güçlendirme yolu tercih edilmelidir. Yerleşim yeri
sınırları içinde yaşayanların ortak
sorunlarının nasıl çözüleceğine o sınırlar içinde
yaşayanlar karar vermelidir.
Bu tasarı köylünün kendi yaşam alanı
üzerindeki tüm yönetim haklarını kaybetmesi anlamına
gelmektedir. Köy tabelasının sökülerek mahalle hâline getirilmesi
köyün yaşamını iyileştirmeyecek, aksine
kötüleştirecektir. Gerek 6292 olarak bilinen 2/B Kanunu gerek diğer
kanunlarla yapılan değişikliklerle hazine arazilerinin ve 2/B
alanlarının belediyelere proje alanı veya kentsel
dönüşüm adı altında devri ile bu arazilerin
şehirleşmeye açılması sonucu oluşan rantın
tamamı belediyelere aktarılmaktadır. Köy topraklarının
proje alanı ve kentsel dönüşüm bölgesi olarak belirlenmesi durumunda
tarım ve hayvancılıkla geçinen dar gelirli köylüler, arazileri
kıymetlendiği hâlde bu ranttan herhangi bir pay
alamayacaklardır.
Tarım ve hayvancılıkla uğraşan,
suyu bedava kullanan, vergi muafiyetine sahip köyler belediye
sınırlarına alınmakla bu hak ve muafiyetleri
kaybettiklerinden köylü için hayat daha pahalı hâle gelecektir. Bu
alanlarda hayvancılık yapılması da mümkün
olmayacaktır. Köyde yaşayan insanların iktisadi faaliyeti
kısıtlanmaktadır.
Orman köylerinin kentsel ranta açılması
kolaylaşacaktır. Büyükşehirlerin gelişim alanlarında,
özellikle İstanbul ve Kocaeli sınırları içinde kalan orman
köyleri bakir ve merkeze yakın olmaları nedeniyle İstanbul
sosyetesi için cazip yerleşim yerleridir. Bu nedenle orman köyleri
belediyeler için gözde proje alanlarıdır. Orman köylüsü buralarda
yaşamaya devam etmek isteyeceği ve köy tüzel kişiliklerinin Köy
Kanunu'ndan kaynaklanan yetkileri bu projelerin uygulanmasında engel
teşkil edebileceğinden orman köylerinin kaldırılmaları
öngörülmektedir. Orman köyü ve orman köylüsü bu alanlardan taşınarak
daha üst gelir grupları için orman içinde yeni, lüks yerleşim
alanları tesis edilebilecektir.
Mevcut büyükşehir yönetim modelinin sorunları
analiz edildikten ve sorunlara çözüm geliştirildikten sonra
büyükşehir sayısı artırılabilir ancak kentsel
yerleşmelerle kırsal yerleşmeleri metropol kent yönetimi modeli
içinde eriten büyükşehir modeli bizlerce reddedilmesi gereken bir
modeldir.
Tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen
Enver Erdem, Elâzığ Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ENVER ERDEM (Elâzığ)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, 338 sıra
sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının birinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, şimdi burada garip bir
durum var. Gecenin bu saati
Şimdi bunu alt komisyonda, Komisyonda da çok
fazla konuştuk. Şöyle bir durum var: Bu
yaptığınız, getirdiğiniz tasarı bizim anayasa
düşüncemize, anlayışımıza aykırı ama
maalesef sizin anayasanıza veya Anayasa düşüncenize aykırı
değil. Şimdi, bu düzenleme usul ve erkan bakımından bizim
İç Tüzük hükümlerimize aykırı, sizinkine aykırı
değil, sizinkine gayet uygun. Yine bu düzenleme bizim millet
anlayışımıza aykırı ama sizin millet
anlayışınıza aykırı değil, bizim
milletimizin aleyhine. Bize göre bu düzenleme ülkeyi böler, size göre böyle bir
sonuç doğurmaz. Vallahi bize göre bu düzenleme PKK, Oslo, BDP hatta
teröristbaşı Öcalanın talepleri, size göre Başbakanın
talebi. Bize kara, size göre ak!
PERVİN BULDAN (Iğdır) BDPyi niye
katıyorsun?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) BDP de karşı
çıkıyor.
ENVER ERDEM (Devamla) Vallahi inançlarımız
aynı, birçoğunuzla eğitimlerimiz aynı, düşüncelerimiz
aynı ama bütün düzenlemelerde maalesef bu durumla karşı
karşıyayız.
Şimdi, tabiri caizse değerli milletvekilleri,
AK PARTİ Grubu olarak siz trafikte ilerleyen, freni patlamış bir
kamyon gibi diğer güzergâhta seyreden araçlara, yayalara, yolculara,
şoförlere dikkat etmeyen, önüne geleni ezip geçen bir
durumdasınız. Vallahi ne trafik işaretlerine uyuyorsunuz ne
işaretçilerine! Yani burada kaza kaçınılmaz arkadaşlar. Bu
olmaz, gerçekten samimi söylüyorum, bu olmaz. Yani Anayasaya
aykırılıkla alakalı değerlendirmeler
yapılıyor, hiç kimsenin kılı kıpırdamıyor,
İçişleri Komisyonunda Sayın Başkanımız Valimiz,
yıllarca bu işin içerisinde olan bir insan- bizim Anayasanın altı
yedi maddesine yüzde yüz aykırı, benim anayasa
anlayışıma göre veya bana göre, burada da yine şimdi Meclis
Başkan Vekilimiz Bana göre Anayasaya aykırı değil,
İç Tüzüke aykırı değil. diyor. Yani bunu kabul etmek
mümkün değil değerli milletvekilleri.
Büyükşehir kavramı
Değerli
milletvekilleri, biraz önce de söylendi, Sayın Grup Başkan Vekiliniz maliyeci
olmasına rağmen, Anayasayı ve hukuku, idari sistemi o kadar iyi
özümsemiş ki, diyor ki: Bu Anayasanın 127nci maddesindeki
yerleşim biriminin belirli bir büyüklüğe ulaşmış olma
şartı bana göre diyor. Yani bana göre değil kardeşim,
kanuna göre, Anayasaya göre durum neyse o. Orada da belirli bir büyüklüğe
ulaşmış olan illerin büyükşehir olmasını öneriyor,
öyle olması lazım. Bizim eski Büyükşehir Kanunumuz da bunu
düzenlenmiyor muydu? Hatırlayın, Plan bütünlüğünü
sağlamak, altyapı yatırımlarının koordinasyonu,
planlı, programlı bir şekilde yürütülmesi için nüfusu 750 bin
Yani bunun nasıl açıklamasını yapacak? Şimdi Grup
Başkan Vekili açıklasın. Önceden şehir merkez nüfusu
büyüklüğü 750 bin olan yerler büyükşehir olabiliyordu. Demek ki bu
yerleşim birimi büyüklüğü kanunun ve Anayasanın öngördüğü
bir şey.
Şimdi, bu
yaptığınız düzenlemeyle, değerli arkadaşlar,
benim ilim olan Elâzığ 410 bin nüfuslu, burası büyükşehir
olamayacak. Bak, Türkiyede şehir
merkezi büyüklüğü itibarıyla 22nci büyüklüğe sahip olan
Elâzığ büyükşehir olamayacak ama 60 bin nüfuslu Muğla veya
80 bin nüfuslu Mardin büyükşehir olacak. E, bu eğer iyi bir
şeyse sizin açınızdan düşünelim-
Elâzığlının hakkını yemek size
yakışır mı arkadaşlar? Yani 60 bin nüfuslu bir yeri
büyükşehir yapacaksınız, 354 bin nüfuslu Sivas ilini, 355 bin
nüfuslu Batman ilini büyükşehir yapmayacaksınız. Peki, orada
yaşayan insanların hakkını ve hukukunu ihlal etmiş
olmayacak mısınız? Yani şimdi siz bunu basit bir şey
olarak görüyorsunuz. Bir de iyi bir şey yapıyorsanız adaletli
yapın o zaman. Burada da adalet yok.
SADİR DURMAZ (Yozgat) Sivas
milletvekilleri, Elâzığ, Batman milletvekilleri niye çıkıp
söylemiyorlar bunu?
EMİN HALUK AYHAN (Denizli)
Söyleyemez ki, susturulmuşlar.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
Susturulmuşlar, susturulmuşlar!
ENVER ERDEM (Devamla) Şimdi,
Yasalar niçin yapılır? diye baktığımız zaman,
değerli milletvekilleri, toplumun birtakım sorunlarını
çözmek için yapılır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yani
Ordunun hakkını niye yiyorsunuz!
ENVER ERDEM (Devamla) Vallaha, sizin
gibi emir ve talimatla, yurt dışından birilerinin emir ve
talimatıyla burada gecenin bu saatlerine kadar, onun paralelinde, verilen
emir doğrultusunda yasalar yapılmaz. İdari sistemimizin
eksiklikleri varsa, sıkıntıları varsa bunların
çözümüyle alakalı, 5 bin yıllık Türk devlet kurma gelenekleri,
altı yüz yıllık, dünyayı yönetme tecrübemiz, yüz
yıllık bizim cumhuriyet tarihi boyunca kazanmış
olduğumuz deneyimler doğrultusunda idari sistemimizdeki eksiklikleri
gidermemiz elbette gerekiyor, yasalar bunun için yapılır ama sizin
gibi böyle emir ve talimat doğrultusunda, milletin aleyhine olacak yasalar
yapılmaz değerli milletvekilleri.
Şimdi, bu düzenleme iyi niyetli bir düzenleme olsa
Biraz önce söyledim, -vakit çabuk geçiyor- Anayasanın en az 6-7 maddesine
aykırı. Bunları teker teker irdelemek belki yarım saat, bir
saati alır çünkü burada herkesin hukukçu olmadığının
biliyorum.
Ama herkesin bunları anlaması lazım,
Anayasaya aykırı mı, değil mi?
Bu düzenleme öyle kendiliğinden bir anda ortaya
çıkmış bir düzenleme de değil değerli milletvekilleri.
Önce Diyarbakırda Bölge Mahkemesi, daha sonra kalkınma
ajansları, istinaf mahkemeleri, bölge ağır ceza mahkemeleri,
ABDde federal sistemin incelenmesi, yeni Anayasa çalışmaları,
başkanlık sistemini de
Ya, bunları samimi olarak, şöyle
sistem olarak getirin, bunlar tartışılsın, konuşulsun.
Böyle günübirlik, böyle uydur kaydır düzenlemelerle, Türkiyenin idari
sistemini sadece büyükşehir kanunundaki bir atıfla, bir
değişikliklerle falan idari sistemi tamamen değiştireceksiniz.
Yahu ayıptır, yani millet size gülüyor, Allahınızı
severseniz bunları yapmayın ya.
Şimdi, milletimizin sorunlarını bu
düzenleme çözüyor mu arkadaşlar? Milletimizin sorunlarını
çözmüyor.
Şimdi, bu düzenlemelerin
Bir, kanunun gerçek amaçları
vardır, bir de kanunun arkadaşlar, siyasi amaçları vardır.
Bunlar kanunda yazılmaz. Şimdi, biraz önce Sayın Grup
Başkan Vekili Canikli dedi ki: Biz, Maden Kanununa yapılan
atıfla, Maden Kanunundaki il özel idaresi payı ve devlet
hakkının, bu yüzde 5lik madenlerin ocak başı
satış fiyatının bu birimlere aktarılmasıdır.
Biz bunu düzelteceğiz. dedi. Sadece o değil
SADİR DURMAZ (Yozgat) Komisyonda o kadar itiraz
ettik.
ENVER ERDEM (Devamla) Biz Komisyonda o kadar söyledik,
sadece bu değil, burada gizli bir sürü amaç var arkadaşlar. Bak, bir
tanesi bu, diğeri
Şimdi, büyükşehir adı altında
yapacağınız yeni idari birimlerle köyleri
kaldıracaksınız, beldeleri kaldıracaksınız.
Arkadaşlar, jandarma teşkilatını bu bölgede kaldıracak
mısınız, kaldırmayacak mısınız? Şimdi,
büyükşehirde jandarma olur mu? Jandarma kırsalda görev yapan bir
birimdir. Şimdi, Türkiyenin terörle alakalı böyle bir sorununun
olduğu dönemde elini zayıflatacak, teröre karşı bizi
zafiyete uğratacak böyle bir düzenleme getiriyorsunuz. Bunu kime
yediriyorsunuz, kime yutturuyorsunuz? Şimdi, jandarma teşkilatı
kırsalda görev yapacak, büyükşehir yaptığınız
yerde jandarma teşkilatı ancak valinin, emniyet müdürü ve jandarma
komutanıyla beraber bir protokolüyle geçici bir süre için oraya bakabilir.
Ondan sonra? Ondan sonra jandarmayı oradan kaldıracaksınız.
Başka? Orada koruculuk sistemini de kaldıracaksınız.
Peki, değerli milletvekilleri, ben samimi olarak
soruyorum
MEHMET METİNER (Adıyaman) Kır polisi
olacak o zaman.
ENVER ERDEM (Devamla) Yani onların eğitimini
verecek kadar bu konulara vâkıfız, rahat olun, biliyoruz neleri
yapmak istediğinizi ama o sizin yapmak istediğiniz esas şeyin
O
bölgede büyükşehir belediyesinin zabıta kurma yetkisi var,
zabıta. O zabıtayı da, sizin, o öz savunma gücü -onu da yakında getirirsiniz- olarak
adlandıracağınız dağdan inecek teröristleri orada
istihdam edeceksiniz, kusura bakmayın.
SADİR DURMAZ (Yozgat) Aynen öyle. Adım
adım gidiyor işte.
ENVER ERDEM (Devamla) - Değerli milletvekilleri,
bunlar yapbozun parçaları.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Hassasiyetine gerek
yok.
ENVER ERDEM (Devamla) Nereden geldiğinizi de
biliyoruz, ne yapmak istediğinizi de. Hiç laf atmanıza gerek yok.
MEHMET METİNER (Adıyaman) Iraka girme.
SADİR DURMAZ (Yozgat) Siz, PKK ile
görüşmeleri de inkâr etmiştiniz.
ENVER ERDEM (Devamla) Dolayısıyla, bunlar
yapbozun parçaları değerli milletvekilleri. Şimdi, bu kanun
boyunca her bir alanda uzun boylu konuşacağız Allahın
izniyle ama sizin gizli niyetlerinizle alakalı isterseniz bundan sonraki
konuşmamda bunları bir bütün olarak bölünmeden arz edeyim.
Dolayısıyla, köy koruculuğu sisteminin
kaldırılmasını sizden isteyen Oslo süreci bunu istiyor,
mutabakat metni istiyor, yol haritası istiyor. Siz bunu yapmak
zorundasınız. Bunlar bağlayıcı, bunları biz de
biliyoruz. Emirleri, aldığınız emirleri yerine
getireceksiniz. Dolayısıyla, ben, bu düzenlemenin bir an önce
çekilmesini, Türkiyenin üniter yapısını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENVER ERDEM (Elâzığ) -
bu milletin üniter
yapısını
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)
Elâzığın hakkını helâl etme,
Elâzığın.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 00.35
ON
İKİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 00.44
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Özlem YEMİŞÇİ (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 17nci Birleşiminin On İkinci Oturumunu
açıyorum.
338 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, AK PARTİ Grubu adına Hüseyin
Tanrıverdi, Manisa Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 338 sıra sayılı
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının birinci bölümü üzerinde AK PARTİ Grubumuz
adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, yerel yönetimler
dinamik bir yapıya sahiptir. Değişen ve gelişen dünya
şartlarına bağlı olarak ekonomik ve sosyal yapıdaki
değişimlere göre yerel yönetimler kendini yenilemek, yerel yönetim
mevzuatı da yenilenmek zorundadır.
Özellikle büyük kentlerde yaşanan göç ve nüfus
artışı sonucu hizmetlerin bu alanda aksaması ve gecikmesi
bu alanda yaşanan sorunların yerinde çözümü için yeni bir perspektif
gerektiğini ortaya koymuştur.
Ülkemizin gelişimi, insanımızın refah
düzeyinin artırılması için şehirlerimizin küresel rekabet
ve iş birliğine hazır olması, estetik şehirler
oluşturulması, şehirlerimizin farklı alanlarda marka
şehirlere dönüştürülmesi gereklidir.
Sayın Başbakanımız Genel Başkanımızın
da ifade ettiği gibi siyaset yerelde başlar. Yerel yönetim
hizmetlerinin temelinde ise insani ve demokratik değerler vardır.
Partimiz de bu bilinçle hareket ederek İktidarımız döneminde
yerel yönetim reformuna start verilmiş, gerekli yasal düzenlemeler
yapılmıştır. Yıllardır söz verilen ama
gerçekleştirilmeyen yerel yönetimler reformu AK PARTİ döneminde
hayata geçirilmiştir. Bakınız, yeni
çıkardığımız, kamuoyunda büyük heyecan uyandıran
ve vatandaşlarımız tarafından da takdir edilen Kentsel Dönüşüm
Yasası ile Türkiye daha sağlıklı kentlere, daha
yaşanabilir şehirlere kavuşacaktır. Hükûmetimiz ekonomik
olarak devlete büyük bir külfet getiren bu yasayı
halkımızın can ve mal güvenliği için bütün risklere
rağmen çıkarttı.
Kentsel Dönüşüm Yasasına neden ihtiyaç
duyuldu? Çünkü şehirlerimizde bir imar bütünlüğü, denetim
birliği, yerel yönetimlerde norm ve standart birliği yoktu,
çarpık ve sağlıksız yapılanmalar oldu. Bugün üzerinde
konuştuğumuz düzenleme eğer daha önce
çıkarılmış olsaydı Kentsel Dönüşüm Yasasına
ihtiyaç duyulmaz, ülkemiz bu kadar, ekonomik bir zorluğa girmek zorunda
kalmazdı.
Şunu iyi bilelim değerli arkadaşlar,
demokrasimiz ve ülkemiz yerel yönetimleri kendi kaderlerine terk ederek
değil, orada yaşayan herkesin sağlık, eğitim, güvenlik
ve diğer kamu hizmetlerinden aynı oranda ve eşitçe
yararlanmasını sağlamakla gelişecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
halkımız, oturduğu yerin köy ya da belediye olmasına
değil, hizmet alıp almadığına bakmaktadır. Küçük
belediyeler kaynak sıkıntısı çekmektedir. Çok düşük
nüfusa sahip yerleşimlerde nüfus ile orantılı bir idari
teşkilatın da oluşturulması gerekmektedir. Kanalizasyondan
ulaşıma, temizlikten imara kadar birçok alanda yeterli hizmet
verilemeyen yerleşim yerleri bu düzenlemeyle hizmet alabilecektir. Belediyelerin
hizmet alanı il sınırı olmasıyla en ücra mahalleler
çağdaş medeniyet hizmetleriyle tanışacak,
buluşacaktır.
Değerli arkadaşlarım, üzerinde
konuştuğumuz düzenlemeyle, mahallî hizmetler idarenin bütünlüğü
ilkesine uygun şekilde yürütülecektir, kamu görevlerinde birlik
sağlanacaktır, toplum yararı ve çevre
sağlığı korunacaktır, mahallî ihtiyaçlar gereği
gibi karşılanacaktır. Şunu herkes bilmeli ki, üniter
yapımız kesinlikle bozulmayacaktır.
Bu düzenleme, Anayasaya aykırı değildir.
Bu düzenleme, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına da aykırı
değil, bilakis uyumludur. Bu düzenlemeyle 16 olan büyükşehir belediye
sayısı 29 olacak, toplam belediye sayısı 2.950den 1.392ye
düşürülecektir. Bu derlenme ve toplanma ile daha çağdaş, daha etkin
ve verimli hizmet sunumu mümkün olacaktır.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Kaç kere istedim
vermedin hazırlığı, kaç kere istedim senden vermedin
hazırlığı. Kaçırdın ya da sen de bilmiyordun. Ne
kadar istedim, 4-5 defa...
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) Yine,
yapılacak düzenlemeyle yerel yönetimlerde iş verimliliğini
artırmak, kaynak israfının önüne geçmek, idari kapasiteleri
artırmak, en faydalı ve verimli belediye büyüklüğüne
ulaşmak esas hedefimizdir.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Kaçırdın ya
da size de vermediler
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) İşte
bu yüzden yeni bir düzenleme getiriyoruz. AK PARTİnin ne geçmişte ne
de şimdi siyasi bir mülahaza ile bu kanunu
çıkardığını söylemek abesle iştigaldir.
Değerli arkadaşlar, muhalefet sözcüleri eyalet
sistemine geçişten, federalizmden bahsediyor. Biz bu lafları 2004 yılında
çıkarılan, büyükşehir sınırlarını düzenleyen
kanun çalışmaları sırasında da duymuştuk. O zaman
da İstanbul ve Kocaeli il sınırı olması
hakkındaki kanun görüşülürken
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - O zaman Oslo yoktu, o
zaman Oslo yoktu, şimdi var.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) -
muhalefet bugün
olduğu gibi aynı sözlerle muhalefet ediyordu. Bakın tutanaklara,
bugün söylediklerinin aynısını 2004te de söylediler.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Kâğıttan
okuma, kâğıttan okuma, şaşırıyorsun.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - İstanbul ve
Kocaeli Türkiyede eyalet mi oldu? Kocaeli ve İstanbul
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - 2004te biz yoktuk.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - 2004te siz
yoktunuz. Ben muhalefet derken, sadece siz muhalefet değilsiniz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Ama yani bizim burada
söylediklerimize de cevap vermen lazım.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) -
Dolayısıyla ben muhalefet için söylüyorum.
Değerli milletvekilleri, şimdi İstanbul ve
Kocaeli Türkiyede eyalet mi oldu? Şimdi, bunları hepimiz görüyoruz. Elbette
hayır. Seçilmişlerin yetki ve görev alanlarının
artırılması, demokrasinin tabana yayılması kimseyi
rahatsız etmemelidir. Değişim her zaman zordur,
değişimi kabullenmek de en az değişimin kendisi kadar sancılıdır.
Ancak, milletimiz bu değişimi beklemekte iken bugün
değişime karşı direnen, direnmeye çalışanlar bu
yasaya yine istemezük mantığı ile karşı
çıkmaktadırlar.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Hüseyin Bey, sen hep büyükşehir konuştun.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün burada konuştuğumuz
düzenlemeyle ilgili olarak birçok
HASAN ÖREN (Manisa) Demek ki sen millî görüş
gömleğini çıkaramamışsın. Değişmek zordur.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla)
senaryo üretilmiş, aslı
astarı olmayan birçok konu gündeme getirilmiştir. Diyorlar ki: Yerel
seçim yatırımı olarak bunu yapıyorlar, belediyelerin
sınırları ile oynayarak, sandıkta alamadıkları
yerleri kalemle almak istiyorlar.
Değerli arkadaşlarım, AK PARTİ
milletimizin bağrından çıkan ve orada yücelen bir partidir.
Bizim milletimiz dışında ne bir dayanağımız ne de
gücümüz vardır.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Sakladın
sakladın, bize vermedin.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) 2002, 2004, 2007, 2009 ve en son 2011de bunu
herkes gördü.
HASAN ÖREN (Manisa) Son kullanım tarihi o.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) Bundan dolayı, partimizin seçim
kazanmak için ne bir yeri ilçe yapmaya ne de bölmeye ihtiyacımız
yoktur, düşüncemiz de yoktur. Kaldı ki, biz siyasi olarak
düşünüp hareket etseydik bu düzenlemeye gitmezdik. Çünkü büyükşehir
sınırları içerisinde olan ve tüzel kişiliği sona
erecek belde belediyelerinin yüzde 54ü AK PARTİli belediyelerdir, yüzde
46sı da diğerleri. Nüfusu 2 binin altında kalan 559 belde belediyesinin
ise
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SADİR DURMAZ (Yozgat) Söyledik sana
Hızlı oku, bitecek. dedik.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla)
yüzde 58.3ü yani 326sı
SADİR DURMAZ (Yozgat) - Hüseyin Bey inanarak
söylemiyorsun bunları, inanarak. Kendin de inanmıyorsun vallahi,
kendin de inanmıyorsun bunlara.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Sakladın bizden
sakladın, kaç kere söyledik.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Tanrıverdi.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Hüseyin Bey, bütünşehri konuştuk mu sizinle, bütünşehri? Bütünşehri
bir gün konuştuk mu sizinle? Hep büyükşehir konuştuk.
BAŞKAN - Şahsı adına söz isteyen
Öznur Çalık, Malatya Milletvekili. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 338 sıra sayılı Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyeti saygıyla selamlıyorum.
İktidara geldiğimiz günden itibaren
yapmış olduğumuz yerel yönetimler reformuyla tarihe imza
attık ve yerel yönetimlerin teşkilatlanması, işleyişi,
etkinliği ve sürekli yaptığımız icraatlarla
gündemimizde oldu.
Şimdi, yeni bir kanun tasarısıyla bir kez
daha milletimizin karşısındayız ve Bu kanun
tasarısı neler getiriyor? diye dönüp
baktığımızda, hâlihazırda görev yapan mevcut on dört
büyükşehir belediyemizin sınırlarıyla birlikte il
sınırlarını da genişletiyoruz; Adana, Ankara, Antalya,
Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Samsun, Erzurum, Gaziantep, İzmir,
Kayseri, Konya, Mersin, Sakarya illerimizin il sınırlarına
genişlik getiriyoruz. Nüfusu 750 binin üzerinde olan illerimizi de
büyükşehir yapıyoruz; Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay,
Manisa, Maraş, Mardin
HAYDAR AKAR (Kocaeli) İl
sınırlarına değişiklik getirmiyorsunuz, il
sınırları aynı kalıyor.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla)
Muğla, Tekirdağ,
Trabzon, Şanlıurfa, Van ve Malatya. Büyükşehirlerde özel
idareler, beldeler ve köyleri kaldırıyoruz. Özel idare işleri
büyükşehre devrediliyor, beldeler ve köyler mahalleye dönüşüyor.
Büyükşehir olmayan 52 ilde nüfusu 2 binden az olan beldeler
kapatılıyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Özel idareler büyükşehre
devrolmuyor, yanlış söylüyorsunuz.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) Belediyelerin mahalleye
dönüşen köylere on yıl süreyle gelirlerinin yüzde 10u kadar
altyapı yapmaları öngörülüyor. Mahalleye dönüşen köylerde
yapılar için ruhsatlandırma kolaylığı getiriyoruz.
Köylerdeki evler, hayvancılık tesisleri, bakkal, fırın, kahve,
lokanta gibi işyerlerine ruhsat verilmesi söz konusu oluyor. Köylerdeki
yapı stoku ruhsatlı hâle getiriliyor, böylece köylülerimiz Ne zaman
evimiz başımıza yıkılacak? korkusunu artık
yaşamayacaklar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Evlere böyle, Vanda belediye
başkanlarınız, Ercişte ruhsat vermişti, ne oldu?
Yıkıldı.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) -
Sınırdaşlık ve mesafe şartıyla hangi
ilçenin mahallesi olacağı karara bağlanıyor ve orman
köylerinin ve köylüsünün hakları aynen korunuyor.
Payların dağıtımında büyükşehir
belediyelerinin ve büyükşehir ilçe belediyelerinin yüzölçümleri dikkate
alınıyor. Böylece, dağıtımlarda daha dengeli, daha
adil bir sonuca ulaşılması hedefleniyor.
Şu anda büyükşehirler için tahsil edilen vergilerden aktarılan yüzde 5lik
bütçe payı yüzde 6ya çıkarılıyor, köylerde belediye vergi
ve harçları beş yıl süreyle alınmaması öngörülüyor ve
ilçe belediyelerin genel bütçeden aldıkları pay ise yüzde 2,5tan
4,5a ulaşıyor. Yani bütün dünya krizi yaşarken, maaşlarda
indirime giderken Türkiye, belediyelerin önünü açıyor ve daha fazla hizmet
imkânı sağlıyor.
Hatırlarsanız geçmiş dönemlerde muhalefet
milletvekillerimiz aynen bu kürsüden şöyle sesleniyordu: Urfa, Denizli,
Malatya neden büyükşehir olmuyor? Hakkımızı istiyoruz.diye
seslenen milletvekillerimiz vardı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hepsi olsun, hepsi. Söylüyoruz,
hepsini yapalım.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) İşte şimdi, AK
PARTİ İktidarı bir kez daha bu illere, hak eden illere
büyükşehir unvanını ve statüsünü veriyor, bir kez daha AK
PARTİ milletimize hak ettiği değeri veriyor.
Bildiğiniz gibi, büyükşehir olacak iller
arasında benim ilim Malatya da bulunuyor ve 14 milletvekili
arkadaşımızla birlikte verdiğimiz teklif
tasarımızda birleştirildi. Malatyamız rahmetli
Özalın da bir rüyası olarak uzun yıllar boyunca büyükşehir
olmayı bekledi, şimdi, inşallah bu rüya gerçek olacak. 757 bin
nüfusu, yüzde 41 istihdam oranıyla, yüzde 49,3lük büyüme
hızıyla büyükşehir olacak. Aslında Malatya zaten bizim
gönlümüzde büyükşehirdi. İşte bu Malatya sizce büyükşehir
olmayı hak etmiyor mu? Maraş hak etmiyor mu; Urfa, Denizli, Van hak
etmiyor mu? Muhalefet milletvekillerine soruyorum: Büyükşehir olmayı
hak eden bu şehirlere gittiklerinde hangi yüzle gidecekler? Siz
büyükşehir olmayı hak etmiyorsunuz, buna muhalefet ettiğimiz
için
ALİM IŞIK (Kütahya) Büyükşehir
değil, büyük zehir bu!
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) - Nasıl milletvekili olarak
seçmenlerinin karşısına gidecekler?
SADİR DURMAZ (Yozgat) - Sen köylere gidince
nasıl anlatacaksın vergileri; söyle bakalım!
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, kanun tasarımızla yerel yönetimlerimizi
güçlendiriyoruz. Güçlenen yerel yönetimler daha güçlü uygulanan yerinden
yönetim ilkeleri demektir. Kaynaklarımızın daha verimli
kullanılması için güçlü bir adım atıyoruz. Daha verimli
kullanılan kaynaklar, artan imkânlarla daha iyi verilen kamu hizmeti
demektir. Daha iyi verilen kamu hizmeti ise daha yüksek yaşam
standartları anlamına gelmektedir ve hizmet planlamasını
tek elde toplayarak 29 ilimizde yönetimin sadeleştirilmesi, bürokrasinin
azaltılması için bir başlangıç yapıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) Ben bu Büyükşehir Yasa
Tasarısının inşallah kanunlaşarak hayırlar
getirmesini temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen Ali
Haydar Öner, Isparta Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Sayın
Başkanın muhabbeti bitmedi iki saattir, çok dikkat çekici.
Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz;
saat kaç?
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) Saat 1.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Gündüzler çuvala mı
girdi efendim? Bizi bu saatte kimin ihtirası burada bulunmaya icbar
ediyor?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Sizin!
SADİR DURMAZ (Yozgat) Başbakanın.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Kendisi nerede?
İHSAN ŞENER (Ordu) Millet bize yetki verdi.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Eskiden komutanlar sefere
çıkınca ordunun en önünde olurlardı. Şimdi nerede komutan?
Milleti sevk ediyor, kendi zevküsefada. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
İHSAN ŞENER (Ordu) Asker sizsiniz!
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Niye dokunuyor? El kaldırıp
indirirken dokunmuyor da, özgür iradenizle oy kullanmazken dokunmuyor da
bunları söyleyince mi dokunuyor? (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar) Evet, kendi özgür iradenizle oy
kullanırsanız bu milletin teveccühüne layık olursunuz. Yoksa
birinin ihtirasına kurban giderseniz yazıklar olsun! (CHP
sıralarından alkışlar)
İHSAN ŞENER
(Ordu) Sana yazıklar olsun!
ALİ HAYDAR ÖNER
(Devamla) Değerli arkadaşlar, bugün, büyükşehir
yasasını görüşmüyoruz, özerk vilayetler yasasını
görüşüyoruz ya da vilayet şehirleri yasasını
görüşüyoruz.
MUZAFFER YURTTAŞ
(Manisa) Siz onu görüşüyorsunuz, biz büyükşehir yasasını
görüşüyoruz.
ALİ HAYDAR ÖNER
(Devamla) Büyükşehir yasası niye terk ediliyor da Antalya
Büyükşehir Belediye Başkanı, ta Aksekinin,
Gazipaşanın, Korkutelinin köylerinden sorumlu tutuluyor? Bu
nasıl yönetişim modelidir ki yönetilemez bir büyüklükte, optimal
büyüklüğü aşan bir büyüklükte yerel yönetim oluşturuluyor? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Aksekinin dağlarından
da sorununuz var.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Yerel yönetim yerine bölgesel
merkez oluşturulduğunun, sizin de buna alet olduğunuzun
farkına hâlâ varamadınız mı?
Sayın Bakan, Pasinlerde Mustafa
Boğaçayıra Hadi, beni sevdiğini nereden bileyim, bir takla at da göreyim.
demeye benzemez. Türkiye Cumhuriyeti devletine takla
attıramazsınız. Buradaki yanlışınız Türkiye
Cumhuriyetine çok ağır bir fatura ödetir. (CHP sıralarından
alkışlar) Sizin buna hakkınız ve yetkiniz yok.
İHSAN ŞENER (Ordu) Yetkisi var.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Nerede var?
İHSAN ŞENER (Ordu) Millet verdi.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Millete böyle bir söz mü
verdiniz? Meydanlara çıkıp Biz büyükşehir yerine bütünşehir
özerk vilayetler kuracağız. mı dediniz?
İHSAN ŞENER (Ordu) Millet verdi, millet.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Milletin verdiği
teveccühü yerinde kullanın, yoksa sizi sırt üstü yere serer .
SADİR DURMAZ (Yozgat) Milleti, ülkeyi bölün diye
vermedi; bir ve bütün olarak gelecek nesillere emanet edin diye verdi.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Sizi Kızılcahamamda
kampa aldılar. İkna ettiler mi?
ŞUAY ALPAY (Elâzığ) İkna
odalarını siz iyi bilirsiniz.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) İçinizde pek çok
tanıdığım değerli arkadaşım var, Parti
mahfillerinde izah ettik. dediler ama bu babanızın çiftliği
değil ki
Türkiye Cumhuriyeti devletinin, Türk ulusunun
bekasının bir garantisiyle veya tehlikesiyle karşı
karşıyayız.
İHSAN ŞENER (Ordu) Nasıl yani?
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Nasıl yani? Otuz
sekiz yıl bu memlekette şerefle valilik yapan biri olarak
uyarıyorum sizi. Laf atmakla işin altından kalkamazsınız.
Hangi talebiniz kabul edildi? Hangi ikbal beklentisiyle bu yola girdiniz?
ŞUAY ALPAY (Elâzığ) İkna
odalarını anlatır mısın Ali Haydar, ikna
odalarını!
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Arkadaşlar,
dağlara çıkanların silahla yapamadığını
parmakla yapmaya kalkmayınız, bunun vebali çok
ağırdır.
2004te Reform yaptık. dediniz, 5216
sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanununu
çıkardınız. 2005te 5393ü çıkardık, reform
yaptık. dediniz, 2005te 5302yi çıkardık. dediniz.
SADİR DURMAZ (Yozgat) Beş yılda geri
kaldırıyorlar il özel idarelerini.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) 2008de 5779u
çıkardınız. Her gün bir reform
On yılda kaç reform
yapıyorsunuz? Her yaptığınız yanlışı
çizerek yeni reform mu yaptığınızı zannediyorsunuz?
Arkadaşlar, siz, millete sadakat yemini ederek
geldiniz, Recep Tayyip Erdoğana sadakat yemini ederek gelmediniz. Hiç
heveslenmesin Sayın Başbakan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla)
bu millet onu ne
Cumhurbaşkanı yapar ne de oy verenleri bir daha buraya gönderir.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından Yürü! sesleri, gürültüler; CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Lütfen sayın milletvekilleri
Tasarının birinci bölümü üzerinde İç
Tüzükün 72nci maddesine göre verilmiş bir önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338 sıra sayılı
Kanun Tasarısı;
-Anayasa'nın 3. maddesindeki "devletin ülkesi
ve milletiyle bölünmez bütün olduğu" ilkesine,
-Anayasa'nın 10. maddesinde yer alan kanun önünde
eşitlik ilkesine,
-Anayasa'nın 90. maddesinde düzenlenen
"kanunların milletlerarası antlaşmalara uygun olma"
ilkesine,
-Anayasa'nın 123. maddesinde düzenlenen
"idarenin bütünlüğü" ilkesine,
-Anayasa'nın 126. maddesinde düzenlenen "
illerin idaresinin dayandığı yetki genişliği"
ilkesine,
- Anayasa'nın
127. maddesinde mahalli yönetimlerin il özel idaresi, belediye ve köy olarak
belirlenmiş olmasına,
- Anayasa'nın 169. ve 170. maddelerinde düzenlenen
"orman köyleri ve orman köylüsünün korunması ve kalkınması"
prensiplerine aykırılık teşkil etmektedir.
Bu tasarı Türk idaresine egemen olan temel ilkelere
aykırı düzenlemeler getirmekte "il idaresi"
kavramını ortadan kaldırmaktadır.
Bu tasarı Türk idari sistemindeki
aksaklıkları gidermeyi amaçlayan masum bir tasarı değildir.
Aksine, gizli gündemleri ve amaçları içinde barındıran bir
düzenlemedir.
Bu tasarı Türk Devletinin mülki, idari sistemini
esastan sarsacak ve telafisi mümkün olmayacak değişiklikler
içermektedir.
Bu tasarı, fiili "şehir devletleri" yoluyla
adı konulmamış federasyon ya da "bölgesel idari
özerklik" özlemlerine ve malum yerlerde yapılan müzakerelere ve kirli
anlaşmalara sadakatin suçüstü belgesidir.
Bu tasarıyla getirilmek istenilen
değişiklikler bilerek veya bilmeyerek ülkenin bölünmesine varan
sonuçlara yol açacaktır.
Bu tasarı ile 16.082 köy, 1.582 belde belediyesi ve
29 il özel idaresi kapatılmaktadır. Bu da yerel hizmetleri
vatandaşlarımızdan uzaklaştıracaktır.
Bu tasarı büyükşehirlerde yaşayan
vatandaşlarımıza ek yeni vergiler getirecektir.
Sonuç olarak; bu tasarı ülkemizin üniter
yapısını yıkarak, idari federalizmin
kapısını aralamaktadır. Bu da Cumhuriyetin kuruluş
felsefesine aykırılık oluşturmaktadır.
Bu sebeplerle, tasarının birinci bölümü
üzerindeki müzakereler yeterince aydınlatıcı
olmadığı için İçtüzüğün 72. maddesi gereği
"görüşmelerin devam etmesini" arz ederiz.
Mehmet
Şandır Faruk
Bal Sadir Durmaz
Mersin Konya
Yozgat
Enver Erdem Mehmet
Erdoğan Alim Işık
Elâzığ Muğla Kütahya
Nevzat Korkmaz
Isparta
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı
vardır, önerge kabul edilmemiştir.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Nasıl var?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Dışarıdakileri de
saydıysanız vardır, doğru söylüyorsunuz.
BAŞKAN On beş dakika süreyle soru-cevap
işlemi yapılacaktır.
Sayın Işık, Sayın Erdem, Sayın
Köprülü, Sayın Öztürk, Sayın Işık, Sayın
Eyidoğan, Sayın Öner, Sayın Korkmaz, Sayın Akar, Sayın
Belen, Sayın Halaman, Sayın Köktürk, Sayın Ağbaba,
Sayın Özel, Sayın Sarıbaş, Sayın Gök, Sayın
Fırat sisteme girmişlerdir.
Sayın Işık, buyurun.
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bilindiği gibi, bu tasarıyla
52 ilimizde nüfusu 2 binin altında olduğu gerekçesiyle 559 belde belediyesi
kapatılmaktadır. 2008 yılında Anayasa Mahkemesi
kararıyla turizm öncelikli bölgelerde bulunduğu ya da tarihsel
alanlarda bulunduğu gerekçesiyle tüzel kişiliği iade edilen
belde belediyeleri de bu listenin içindedir. Bunlara ilave olarak hâlen
nüfusları 2 binin üzerinde olan belediyeler vardır ama 2011 nüfusu 2
binin altında olduğu için kapatılıyor görünmektedir.
Ayrıca, referandum yaparak çevresindeki köy veya
diğer beldelerle birleşip hâlen nüfusunu 2 binin üzerine çıkaran
ya da bu süreci başlatan belediyelerimiz bulunmaktadır. Bu listeden
bu tür belediyeleri ayıklamayı düşünüyor musunuz? Bunun için bir
önergeniz var mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Erdem
ENVER ERDEM (Elâzığ) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, Anayasanın 127nci
maddesindeki Büyük yerleşim merkezlerinde özel yönetim birimleri kurulabilir.
ifadesine dayalı olarak merkez nüfus büyüklüğü 400 binin üzerinde
olan illeri de büyükşehir yapma gibi bir düşünceniz olacak mı?
Yani milleti kandırmadan, gerçek anlamında büyük yerleşim
merkezlerini büyükşehir yapmayla alakalı bir uygulamanız da
olacak mıdır? Yoksa nüfusu 60 bin olan yerleri büyükşehir
yapıp nüfusu 400-500 bin olan yerleri büyükşehir yapmamakta
ısrar edecek misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Köprülü
EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu tasarının 1inci
maddesinde köylerin tüzel kişiliğinin
kaldırıldığını ve bağlı
bulundukları ilçe belediyesine mahalle olarak katıldıkları
söyleniyor ancak aynı tasarıda 15inci maddede belediye
sınırları içinde nüfusu 500ün altında olan yerleşim
yerlerinde mahalle kurulamayacağından bahsediliyor. Türkiyede 29
ilde kapanan 16.082 tane köyün çok büyük bir kısmı 500 nüfusun
altındaki yerleşimler. Bu 15inci maddeye herhangi bir istisna
koymadan, bu sınırı yerleştirerek söz konusu tüzel
kişiliği kaldırılmış olan köylerin mahalle bile
olamayacağını halka itiraf etmeyi düşünüyor musunuz ya da
amacınız halkta bir kafa karışıklığı
yaratarak, buralarda bir köy tüzel kişiliğini yaratıyoruz
imajı çizerek yerleşim birimlerini kapatmak mıdır?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Öztürk
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Bakan, Mersin
Silifke Taşucu, biliyorsunuz, öteden beri belde olan bir turizm beldesi,
Kıbrısa kapısı olan bir yer ve nüfusu 10 bin
civarında olan, yazın da 100 bin civarında olan bir belde.
Buranın ilçe olmasını sağlayacak mısınız?
Aynı şekilde Atakent beldesi de yazları nüfusu 100 bini
aşan bir sahil beldemiz. Kışları da nüfusu 8-9 bin
civarında olan bir yer. Tarsus Yenice buranın da
Hem havaalanı
yapıyorsunuz, Adana-Mersin bölge havaalanı -uluslararası
havaalanı oraya taşınacak, yapılıyor şu anda- ama
Tarsus Yeniceyi de mahalle yapacaksınız. Bu konuda ne
düşünüyorsunuz Sayın Bakan?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Işık? Yok.
Sayın Eyidoğan
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) Teşekkür
ederim Başkan.
13 Ağustos 2012de 3573 sayılı
Kararnameyle ilan edilen İstanbul Avrupa yakası Yenişehir
alanı 40 bin hektardır. Bunun 9 bin hektarı Terkos Gölünün
doğusundaki yeni havaalanı denilen üçüncü havaalanı alanı
olarak ayrılmıştır. Bu havalimanı alanının
yüzde 85i, yani 7.600 hektarı ormandır. Yenişehir
havaalanı alanı Terkos, Sazlıdere, Büyükçekmece su
havzalarını kapsamaktadır.
Biraz önce, burada Sayın Orman ve Su
İşleri Bakanını görmüştüm, soruyu onun için
hazırlamıştım, ama Sayın İçişleri
Bakanımıza da bunu yönlendiriyorum, bu konudaki görüşlerinizi
merak ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Öner
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
İzninizle Sayın İçişleri
Bakanımızdan bazı şeyleri öğrenmek istiyorum.
29 Ekimde, demokratik kitle örgütlerinin ilk Meclisten
Anıtkabire cumhuriyete ve Atatürke bağlılık yürüyüşü
sırasında havadan helikopterle denetim yaptığınız
anlaşıldı.
Bu sırada Ulus Atatürk Heykeliyle Merkez
Bankası arasındaki topluluğa helikopterden gaz bombası
atıldığı görüldü. Gaz bombası sizin emrinizle mi
atıldı? Siz bu emri vermediyseniz kimin verdiğini
araştırdınız mı? Hangi maksatla atıldı?
Aynı etkinlikte, balıksırtı desenli
ceket giyen bir elin, altmış sekiz yaşında eski bir bakan
olan Denizli Milletvekilimiz Sayın Adnan Keskinin boğazını
vahşice sıktığı görüntülendi.
Araştırıyor musunuz, yoksa işini yarım
bıraktığı için sorgulayacak mısınız?
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Korkmaz
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Evet, ben de Sayın
Bakanın, özellikle bu 2 bin nüfuslu belediyelerin
kaldırılmasıyla alakalı olarak esas alınan o nüfus
kriterinin 2012 yılına çekilip çekilmeyeceğini Genel Kurula
açıklamasını istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, Bakana
buradan sormak istiyorum: Orman köylülerinin tüzel kişiliklerini
kaldırıyorsunuz. Peki, orman köylüsünün ahırında bulunan
musluğa, orman köylüsünün hayvanının içtiği suya fatura
kesecek misiniz? Bu yetmez deyip ineğin içtiği sudan dolayı
atık su parası alacak mısınız? Orman köylüsünün ev
yapmak istediğinde şehir merkezinde ev yapıyormuş gibi
yapı harçlarını alacak mısınız? Bu kanun ile
orman köylülerinin ödeyeceği vergi adedi ne kadardır, kaç tanedir?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Belen
Son soru.
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, ülkemizin belli bölgelerinde
Demokratik Toplum Kongresi adı altında bir yapılanma meydana
gelmiştir. Bu yapı ülkenin her yanında konferanslar ve
toplantılar düzenlemekte, bölücülük faaliyetlerinde bulunmakta, isyan
provaları yapmakta, vatanın birliği ve bütünlüğüne zarar
verecek girişimlerde ve açıklamalarda bulunmaktadır. Buna
rağmen buna müsaade edilmektedir. Bu yapılanmayla ilgili Demokratik
Toplum Kongresinin yasal statüsü var mıdır, nedir? Demokratik Toplum
Kongresi yapılanmasının aleyhine olarak bölücülük yapmasına
niye müsaade edilmektedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Sayın
Mehmet Siyam Kesimoğlu müracaat ederek parmak izlerini sistemin
okumadığını belirtti, yapılan denemede de gerçekten
okumadığı görüldü. Onun için, süre tamamlanmasına
rağmen söz veriyorum.
Buyurun Sayın Kesimoğlu.
MEHMET S. KESİMOĞLU (Kırklareli)
Sayın Başkanım, anlayışınız için çok
teşekkür ediyorum.
Sizin aracılığınızla Sayın
İçişleri Bakanına iki soru yöneltmek istiyorum: Birincisi, dünkü
gazetelerde Sayın Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçların
sendika kurmak isteyen polislere tehdit anlamında uyarı
getirdiği basında yer aldı. Sayın Bakanın bu konudan
haberi var mı? Bu konuda talimatı var mı? Polis
teşkilatımızın sendikalaşması konusundaki
görüşleri nelerdir?
İkinci sorum: Geride
bıraktığımız yıllarda, radyasyondan etkilenen
çayın toplum sağlığı açısından zararlı
olmadığını göstermek için, basının önünde, zamanın
Sanayi Bakanı Cahit Aral çay içmişti. Sayın Bakanın da yine
basında açıklamaları yer aldı. Biber gazının
organik olduğu, toplum sağlığı için bir zarar arz
etmediği konusunda acaba Sayın Bakan, eski Bakan gibi, halka, bunun
zararlı olmadığını kendi üzerinde deneyerek,
basının önünde böyle bir açıklama yapmayı uygun görür mü?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, buyurun.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Sayın Başkan, değerli
milletvekillerimizin yöneltmiş oldukları sorulara cevap
vereceğim özet hâlinde.
Sayın Işıkın, 559 belediyenin 2 bin
nüfusun altında kalmaları nedeniyle, nüfus küçüklüğünden
dolayı kapatılmaları karşısında, referandum
yoluyla birleşmeleri söz konusuysa, hâlâ buna rağmen
kapatılıp kapatılmayacaklarına yönelik sorusunun
cevabı olarak: Kanunun yayımı tarihi itibarıyla, komşu
köy veya beldeyle birleşmek suretiyle 2 bin nüfusu bulan belediyelerin
kapatılması söz konusu olmayacaktır.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Bakan, turizm
bölgesindekilerle ilgili de bir açıklama yapabilir misiniz?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Sayın Erdemin merkez nüfus
büyüklüğü 400 binin üzerinde olan büyük yerleşim yerlerine yönelik
büyükşehir belediyesi uygulamasının düşünülüp
düşünülmediğine yönelik sorusuna cevabımız: Büyükşehir
belediyesinin nüfus ölçüsü 750 bindir. 750 bin nüfusun
oluşmadığı yerlerde veya illerde büyükşehir belediyesi
yapılanmasına gitmemiz bugün için maalesef söz konusu değildir.
Sayın Köprülünün sorusu
500ün altında nüfusu
olan mahallelerin olduğu doğrudur, 100 nüfusu olan mahalleler de var
hâlihazırda. Köy de var, mahalle de var, kapatılan beldelerin
mahalleleri var yani 100 nüfusu olan. Köyler de var, aynı şekilde
düşük nüfusa sahip. Ancak bu yasayla, nüfusuna
bakılmaksızın köy tüzel kişiliğine sahip her
yerleşim yeri, dâhil olduğu büyükşehir ilçe belediyesi
sınırlarının mahallesi olarak varlığını
devam ettirecek. Daha sonraki dönemde yeniden bir mahalle ihdasında 500
nüfus kriteri aranmaktadır, aranacaktır. Yani iki şey
birbirinden farklıdır. Yeni kurulacak mahallelerde 500 nüfus kriteri
söz konusu, şu anda köyden mahalleye dönüşen yerleşim yerlerinde
herhangi bir nüfus kriteri aranmayacaktır.
Sayın Öztürkün Silifke Taşucu ve Atakent
beldeleri ile Tarsus Yenice beldelerinin belli bir nüfus büyüklüğüne sahip
olduğunu, yaz nüfuslarının daha yüksek olduğunu,
dolayısıyla buralarda ilçe kurulup kurulmayacağına yönelik
sorusuna cevabımız: Atakentin nüfusu 6.070, Yenicenin nüfusu 8.825,
Taşucunun nüfusu da 8.723.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Kış
aylarında.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Kış ayları da yani senenin
altı ayı kış ve yakın mevsimleri.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Altı ay değil,
bizim ora sekiz ay. Hâlâ denize giriliyor Sayın Bakan, Ankaralılar
denize giriyor orada.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Bizim kayıtlı nüfusumuz
bahsettiğim sayılardan oluşmaktadır. Dolayısıyla,
büyükşehir sınırlarında yeni bir ilçe kurulması için
gerekli nüfus aşağıya çekildi, 20 bine kadar düştü 50
binden. Dolayısıyla, bu nüfusa sahip beldelerimizde ilçe kurmamız
söz konusu olamayacaktır.
Sayın Eyidoğanın İstanbulda
yapılacak üçüncü havaalanı bölgesiyle ilgili sorusunun bir idari
yapılanmayla ilgili olup olmadığını çok
anlayamadım. Konuya, bu soruya yönelik açıklamayı ilgili
Bakanlık üzerinden yazılı olarak vereceğiz.
Sayın Ali Haydar Öner Beyefendinin sorusunun
neresinden başlamayı biraz düşünmek lazım çünkü soru yerden
soruluyor ama havadan başlıyor soru ve 29 Ekim gününün sorusu. Bugünden
de aşağı yukarı sekiz-dokuz gün öncesine dayanıyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) Evet, güzel bir tespit
yani!
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Hatırlarsınız
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Tabii ki, ben her şeyi
hatırlarım.
Havadan helikopterle gezmek ilk defa değil
Türkiyede, herkes gezer, görevi olan da gezer, merak eden de gezer,
imkânı olan da gezer.
29 Ekim tarihinde havadan helikopterle gaz
atıldığı bilgisini ben Bakan olarak takip ettiğim
kadarıyla ne bir kurumdan ne bir kuruluştan ne bir siyasi partiden
duydum. Sadece bir kişinin kendine göre havaya bakıp gördüğünü
söylediği ve doğru olduğunu iddia ettiği bir bilgi olarak
gazeteden okudum. O kişi de bu akşam bize soruyu soran Sayın
Öner. Sayın Öner söylüyor, Sayın Öner soruyor, Sayın Öner
dinliyor
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bir de soruyu anlayabilseniz
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Siz ona dâhil olmayın, bakın sizin
beyanınız yok, Sayın Önerin beyanı var.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Ali Haydar Öner
görmediği bir şeyi söylemez.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Sayın Öner, siz gördüğünüzü
söylemezsiniz ki zaten, gördüğünüzü söyleseniz görmediğinizi hiç söylemezsiniz.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Gördüğümü de
söylerim.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Dolayısıyla, gördüklerinizi
söyleyemediğiniz için görmediklerinizi kolay söylüyorsunuz.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Ali Haydar Öner
görmediğini söylemez, onu en iyi siz bilirsiniz.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Sizden başka bunu gören olmadı.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Hayatımda bir kere
bile yalan söylemedim.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Galiba kemale erdikçe tecrübeniz ve
yaşınız, birilerinin göremediğine fark atarak görme
erdemine ve erginliğine ulaşmışsınız. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Gözü görmeyeni niye vali
yaptınız Sayın Bakan?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Bu görmelere devam edin, belki bize de
güvenlik açısından faydanız olabilir. Bizim objektiflerin
göremediğini Sayın Öner bundan sonra da hep görerek bize de
katkı verebilir.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Bu
tavrınızı değiştirin Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Sayın Adnan Keskine yönelik iddia
ettiğiniz husus
Sayın Adnan Keskinin güvenlik görevlilerine
kendisinin sosyal ve siyasi statüsünü de kullanarak gerçekleştirdiği
bir saldırı eylemini durdurmaya yönelik bir pozisyondur. (CHP
sıralarından gürültüler)
VELİ AĞBABA (Malatya) Yalan, külliyen yalan!
Ayıp, ayıp!
EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) Bir milletvekiline
yapılmış bir hakarettir bu söylediğiniz!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sen 4 tane korumayla oturuyordun
demin kuliste!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çok ayıp, Sayın Bakan!
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Ve Sayın Önerin
VELİ AĞBABA (Malatya) Böyle bir şey olur
mu ya! Biz yanındayız Sayın Bakan. O doğru değil!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çok yanlış, size
yakışıyor ama bize yakışmıyor; size
yakışıyor ama Türkiye Cumhuriyetinin bir bakanına
yakışmaz!
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Sayın Başkan, Sayın Adnan
Keskinin refakatinde olan, aynı zamanda da kamu kurumu personeli olan
kişinin
VELİ AĞBABA (Malatya) Doğru
söylemiyorsunuz Sayın Bakan, doğru söylemiyorsunuz!
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Lütfen susunuz, lütfen susunuz! (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen, Sayın Bakan
VELİ AĞBABA (Malatya) Ben sizin memurunuz
değilim Sayın Bakan, ben sizin memurunuz değilim!
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Değilsiniz, doğru söylüyorsunuz,
doğru söylüyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Ağbaba, Sayın Bakan
cevap veriyor.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Biber gazı
sıkın, biber gazı!
VELİ AĞBABA (Malatya) Siz doğru
söylemiyorsunuz!
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Ben doğru söylüyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya)
Yakışmıyor bir İçişleri Bakanına.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Sayın Keskinin kamu personeli olan,
yanında refakat eden kişinin
VELİ AĞBABA (Malatya) Adnan Keskinin
yanındaydık biz.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Doğru, oradaydınız, doğru
söylüyorsunuz.
VELİ AĞBABA (Malatya) Oradaydık, saldıran
sizin polisleriniz.
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) Siz helikopterden mi
gördünüz?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Sayın Bakan, devam edin cevabınıza.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Lütfen, ben cevabımı vereyim.
Sayın Keskinin refakatindeki kişinin kamu
görevlisini yaralayacak şekilde
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Nereden bilecek kamu görevlisi
olduğunu? Sivil, sivil!
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu)
bünyesinde tahribat ve zayiat
oluşturacak şekilde bir cisim atmasının sorusunu burada
niye sormuyorsunuz?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sivil, sivil! Nereden bilecek
kamu görevlisi olduğunu? Adnan Keskinin boğazını
sıkmış.
BAŞKAN Sayın Bakan, sorulara cevap verin
lütfen.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Bunu hangi vicdanınız kabul ediyor
veya önlüyor?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sen buraya 4 tane korumayla
geliyorsun, 4 tane polisle!
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Siz burada sadece
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) İleride ben bakan
olursam, siz de var ya orada dolaşırsanız ne biber gazı
bırakırım ne tazyikli su.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) -
kamu personelini, devletin polisini
suçlamakla mı memursunuz, yoksa doğruları ve gerçekleri
olduğu gibi anlatmak gibi, zaman zaman da olsa bir pozisyonunuz, bir
özelliğiniz var mı?
BAŞKAN Sayın Bakan, lütfen sorulara cevap
veriniz.
VELİ AĞBABA (Malatya) Yanlış,
doğru söylemiyorsun!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Doğru söyler misin?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Ben doğru söyleyemem çünkü siz hep
yanlış yerdesiniz, siz hep yanlış noktadasınız.
Benim doğru söylemem mümkün değil size göre.
VELİ AĞBABA (Malatya) Gözlerimizin önünde
oldu!
BAŞKAN Sayın Bakan lütfen sorulara cevap
verin.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Sayın Korkmazın
VELİ AĞBABA (Malatya) İsraillilerin
Filistinlilere yaptığı aynı şey. O gün o bombanın
emrini verenler, İsrailin yaptığı aynı şeyi
yapıyorlar. İsrailin yaptığı gibiydi, Mavi
Marmaradaki gibiydi.
BAŞKAN Sayın Bakan, lütfen,
toparlayınız; süreniz doldu,
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) 2 binin üzerindeki belediyelerin
ALİM IŞIK (Kütahya) Altındaki
belediyelerin
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Düzeltiyorum, 2 bin nüfusun altındaki
belediyelerin kapatılması konusunda 2012 yılı nüfus sayımı
sonuçlarının esas alınıp alınmayacağına dair
sorusuna cevabımız şudur: Eğer Türkiye İstatistik
Kurumu, kanunun yayımı tarihi itibarıyla güncellenen nüfus
kayıtlarını verebilir ise -hâlen de bu görüşme devam ediyor-
kanunun yayım tarihini esas alacağız. O yönde hükûmetimizin
görüşü var ama bu mümkün değilse
ENVER ERDEM (Elâzığ) - Sayın Bakanım,
beş kilometre, on kilometre
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Yok, o çok daha farklı bir sonuç
doğurur.
SADİR DURMAZ (Yozgat) - 2012nin sonunu esas alacak
mısınız?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Eğer kanunun yayımı tarihi
itibarıyla TÜİK, nüfus sayım sonuçlarını veremez ise
31 aralık 2011 tarihi, yani tasarıda olan şekliyle
yasalaşmasını öngörüyoruz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Bakan bunu
belirsiz bırakmasak, 2012 desek daha uygun olmaz mı?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Sayın Akarın sorusu
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) Dinlemiyor.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Yok dinliyorum, dinlemez olur muyum?
Dinliyorum da cevap vermiyorum demek istiyorsunuz. Hani verecek bir cevap yok
ona, o nedenle.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Hayır hayır
şunu diyorum: 2012 yapsak bunu, belirsizliği ortadan kaldırsak
daha iyi değil mi?
ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Başkan
bir ay kaldı, bir ay sonra güncellenecek zaten.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) -
Sayın Başkanım kaç dakika oldu?
BAŞKAN Evet, Sayın Bakan teşekkür
ediyoruz
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Dur, benim sorulara cevap ver
Böyle kaç tane vergi alınacak biliyor mu
bakalım.
MEHMET S. KESİMOĞLU (Kırklareli) -
Sayın Başkan ben soruma yanıt alamadım.
BAŞKAN Süre doldu efendim, yazılı cevap
verir Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Yazılı cevap vereceğim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Merak ediyorum, kaç çeşit
vergi alacak köylüden, biliyor mu?
BAŞKAN Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN - Şimdi birinci bölümde yer alan maddeleri,
varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
Oylama yok,
niçin yoklama istediniz, anlamadım.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Hazırlıklı olsunlar diye söyledik.
BAŞKAN
1inci madde üzerinde dört adet önerge vardır, geliş sırasına
göre okutup aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair kanun Tasarısı'nın 1 inci maddesinin
üçüncü fıkrasındaki "belediyeler ise mahalleleriyle
birlikte" ibaresinin "belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle
olarak" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Öznur
Çalık Mehmet
Doğan Kubat
Giresun Malatya İstanbul
Adem
Yeşildal Ramazan
Can Sadık
Badak
Hatay Kırıkkale Antalya
Yusuf
Başer Nureddin
Nebati Hilmi
Bilgin
Yozgat İstanbul Sivas
Mehmet
Öntürk Orhan
Karasayar Sevim
Savaşer
Hatay Hatay İstanbul
Ebubekir
Gizligider İsmet
Uçma Türkan
Dağoğlu
Nevşehir İstanbul İstanbul
Hacı
Bayram Türkoğlu İlhan
Yerlikaya
Hatay Konya
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde değişiklik
yapılmasına dair Kanun Tasarısının 1. Maddesinin 1.
Fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Aydın,
Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin,
Muğla, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa, Van, Elazığ,
Ordu, Sivas, Kütahya ve Batman illerinde şehir merkezleri ve on kilometre
mesafedeki yerleşim birimleri ile beraber Büyükşehir Belediyelerine
dönüştürülmüştür.
2. fıkrası
tasarı metninden çıkarılmıştır.
3. fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Köy bütçelerine
köy nüfusları göz önünde tutularak Genel Bütçe Vergi gelirlerinin %2'si
pay olarak verilir. Ayrıca köy muhtarlarına Asgari Ücretten az
olmamak üzere aylık ücret ödenir."
4., 5. ve 6.
fıkralarının tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan Enver
Erdem Alim
Işık
Muğla Elâzığ Kütahya
Mehmet Günal Sadir
Durmaz S. Nevzat
Korkmaz
Antalya Yozgat Isparta
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338 Sıra Sayılı
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1. maddesinin 1. fıkrasında yer alan
"sınırları il mülki sınırları olmak
üzere" ibaresi ile, 2, 3 ve 5. fıkralarının madde metninden
çıkarılması ve fıkra numaralarının buna göre
teselsül ettirilmesini, 6. fıkrada yer alan "Birinci, ikinci ve
dördüncü fıkrada sayılan illerin bucakları" ibaresinin
"Bucaklar" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Birgül Ayman Güler Muharrem
Işık Mehmet
S. Kesimoğlu
İzmir Erzincan Kırklareli
Ali Serindağ Celal
Dinçer Namık
Havutça
Gaziantep İstanbul Balıkesir
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 1. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Değişiklik Önergesi:
1. Madde 3. Fıkrada geçen Bu kanuna göre tüzel
kişiliği kaldırılarak mahalleye dönüşen köylerde
yapılacak ibaresinin olduğu gibi madde metninden
çıkarılması.
Pervin Buldan İbrahim
Binici Erol
Dora
Iğdır Şanlıurfa Mardin
Hüsamettin Zenderlioğlu Halil
Aksoy
Bitlis Ağrı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 1inci madde
üzerinde Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve
arkadaşlarının önergeleriyle maddede yapılmak istenen ibare,
metinde yer almadığından işlemden kaldırıyorum.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338 Sıra Sayılı
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1. maddesinin 1. fıkrasında yer alan
"sınırları il mülki sınırları olmak
üzere" ibaresi ile, 2, 3 ve 5. fıkralarının madde metninden
çıkarılması ve fıkra numaralarının buna göre
teselsül ettirilmesini, 6. Fıkrada yer alan "Birinci, ikinci ve
dördüncü fıkrada sayılan illerin bucakları" ibaresinin
"Bucaklar" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Birgül
Ayman Güler (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MUAMMER GÜLER (Mardin) - Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Ali Serindağ
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ali
Serindağ, Gaziantep Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan evvel, Sayın Bakanın
hiçbir bakana yakışmayacak şekilde sarf ettiği bir söze
değinmek istiyorum. Sayın Bakan, Partimizin Genel Başkan
Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Adnan Keskinin
yapacağı bir saldırıyı polisin defetmek amacıyla
Sayın Keskinin boğazına sarıldığını
ifade etti.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Öyle demedim Ali Bey, çarpıtmayın.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Sizin
söyledikleriniz tutanaklarda var, aynen öyle söylediniz.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Varsa tutanakları okuyun.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Aynen öyle
söylediniz. Tutanakları getirtiriz.
Sayın Bakan, lütfen o sözünüzü geri alın.
Sayın Keskin o gün, cumhuriyetin kuruluş
yıl dönümünde, halkımızla beraber bayram coşkusuna
katılmak ve cumhuriyeti kutlamak için gitmiştir oraya ve hiç de arzu
etmediğimiz, herkesin televizyonlarda izlediği bir olayla karşılaşmıştır,
bir hareketle karşılaşmıştır. Siz o hareketi o
şekilde değerlendiremezsiniz. Lütfen o sözünüzü geri alın.
Sayın Adnan Keskin herhangi bir saldırı
hazırlığında olmamıştır, öyle bir şey
düşünülemez. Siz o cümleyi ne amaçla sarf ettiniz bilmiyorum, lütfen,
tekrar söylüyorum, geri alın.
Şimdi, tasarıya geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri, bu tasarı hiç
hazırlık yapılmadan, yasa yapma tekniğine uymadan ve hiç
kimsenin görüşüne başvurulmadan -AKP çevreleri
dışında- alelacele getirildi. Bundan önceki
konuşmalarımızda buna değindik.
Şimdi, tasarının genel gerekçesinde
ülkemizin hiçbir tarihî, coğrafi, toplumsal ve ekonomik özellikleri ve
gerekliliklerinden bahsedilmeden değişiklik gerekçesinin
küreselleşmenin bir gereği olduğu açıkça ifade edilmiştir.
Tasarıyla bugüne kadar büyükşehir uygulamasının ne
getirdiği ne götürdüğü irdelenmemiştir ve bu konuda herhangi bir
çalışma ve değerlendirme yapılmamıştır.
Tasarıda bahsedilen hizmet, yatırım, etkinlik, yerel demokrasi gibi
kavramlarla gerçekler gizlenmeye çalışılmıştır.
Bu tasarıyla ülkede ikili bir yönetim sistemi oluşturulmaya
çalışılmıştır. Ne
yapılmıştır? 52 ilde başka bir yönetim sistemi, 29
ilde başka bir yönetim sistemi.
Sayın milletvekilleri, yerel yönetimleri nüfustan ve
insanları ise sadece rakamdan ibaret sayan anlayış yerine
yerleşim yerlerinin coğrafi konumu, tarihî şartları ve
turizm potansiyeli gibi özelliklerinin değerlendirilmesi gerekir. Oysa bu
tasarıda sadece nüfus kriteri esas alınmıştır.
Nitekim, nüfusu yetersiz olsa bile bazı beldelerde, bazı
yerleşim yerlerinde belediyelerin kurulduğu ifade edilmiştir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Valim, biraz daha
sessiz konuşun, uyuyan arkadaşlar var, uyanmasınlar. Rica
ediyorum, biraz daha sessiz, uyuyan arkadaşlar var,
uyandırmayın. Lütfen, biraz daha sessiz.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Peki, uyusunlar.
Beldelerin bir kısmının kış
nüfusu yüz binleri aşmaktadır. Siz tutuyorsunuz bu beldeleri
kapatıyorsunuz. Side gibi bir yerde, Kalkan gibi bir yerde belediyeyi
kapatıyorsunuz. Oranın turizm potansiyelini hesaba
katmıyorsunuz.
Oysa, Anayasa Mahkemesinin 2008 yılında
verdiği bir karar var, Anayasa Mahkemesi diyor ki: Kültür ve Turizm
Bakanlığının önerisi ve Bakanlar Kurulu kararıyla ilan
edilmiş turizm bölge, alan ve merkezleri ve kültür ve turizm koruma ve
gelişim bölgeleri kapsamında kalanlar ile Bayındırlık
ve İskân Bakanlığınca -şimdi, tabii, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı oldu- saptanan 2008 yılı
turizm öncelikli yöreler listesinde yer alan beldelerin belediyelerini kapatamazsınız.
Anayasa Mahkemesi öyle diyor.
Anayasa Mahkemesi kararları tüm idare
makamlarını, yasama ve yargıyı bağlayan
kararlardır. O nedenle, siz buradaki beldeleri Anayasa Mahkemesinin
verdiği karara aykırı olarak kapatıyorsunuz. Bu
kararınızdan vazgeçiniz Sayın Bakan. Bu kararla Anayasayı
ihlal ediyorsunuz.
Türkiyede bölgesel gelişmişlik
farklarının artmasına bu şekilde vesile
olacaksınız. Nasıl mı? Şimdi, bir örnek vereyim,
hepiniz bunu düşünün: Bu yasa yürürlüğe girdikten sonra Kocaelide
kişi başına düşen gelir 528 lira civarında,
Gaziantepte 177 lira
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ SERİNDAĞ (Devamla)
ve gittikçe bu
fark artacaktır, Vanda daha fazla artacaktır, Mardinde daha çok
artacaktır ve böylelikle bu ülkede gelişmişlik farkı
artacaktır. Lütfen bunu geri çekin ve bu gelişmişlik farklarına
sebep olmayın.
Yüce heyetinize teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
III.-
Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ancak yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Tarhan, Sayın Öztürk, Sayın
Hamzaçebi, Sayın Serindağ, Sayın Akar, Sayın Güler,
Sayın Dinçer, Sayın Kesimoğlu, Sayın Havutça, Sayın
Cengiz, Sayın Köprülü, Sayın Öner, Sayın Özel, Sayın Ören,
Sayın Demiröz, Sayın Köktürk, Sayın Ekinci, Sayın Susam,
Sayın Özkan, Sayın Öz.
Üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Evet, Sayın milletvekilleri
toplantı yeter sayısı vardır.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu
ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22
Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın;
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen'in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Malatya
Milletvekili Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ile İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289,
2/508, 2/681, 2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde değişiklik
yapılmasına dair Kanun Tasarısının 1 .Maddesinin 1.
Fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Aydın,
Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin,
Muğla, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa, Van, Elâzığ,
Ordu, Sivas, Kütahya ve Batman illerinde şehir merkezleri ve on kilometre
mesafedeki yerleşim birimleri ile beraber Büyükşehir Belediyelerine
dönüştürülmüştür.
2. fıkrası
tasarı metninden çıkarılmıştır.
3. fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Köy bütçelerine köy
nüfusları göz önünde tutularak Genel Bütçe Vergi gelirlerinin %2'si pay
olarak verilir. Ayrıca köy muhtarlarına asgari ücretten az olmamak
üzere aylık ücret ödenir."
4., 5. ve 6.
fıkralarının tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Enver
Erdem (Elâzığ) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz
isteyen Enver Erdem, Elâzığ Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
ENVER ERDEM (Elâzığ)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 338
sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ve Bazı Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Tasarının 1inci maddesi için verilmiş olan
önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
tasarının 1inci maddesi 13 ilde büyükşehir belediyesi
kurulmasını, 29 büyükşehir belediyesinin
sınırlarının mülki sınırlara
çıkarılmasını, bu 29 ildeki büyükşehirlerin köylerinin
tüzel kişiliğinin ortadan kaldırılması, yine bu
büyükşehirlerdeki il özel idarelerinin tüzel kişiliklerinin
kaldırılması ile bucak ve bucak teşkilatlarının
kaldırılmasını düzenliyor. Biz de vermiş
olduğumuz önerge ile biraz önce de gerekçelerini
açıkladığım şekilde, değerli milletvekilleri,
merkez nüfusu 410 bin olan Elâzığ ili ile yine 354 bin olan Sivas
ilinin, 355 bin olan Batman ilinin ve Değerli Bakanımızın
da memleketi olan Ordu ilinin de büyükşehir yapılmasıyla ilgili
bu düzenlemenin genişletilmesini arz ediyoruz.
Şimdi, değerli milletvekilleri; tabii,
büyükşehir yasasıyla ilgili konuşurken bir defa, düzenlemenin bu
maddesiyle ilgili, belediyeler kırsala hizmet etmekte gerçekten yetenekli
idari birimler mi, ona bakmak lazım. Çünkü, büyükşehir
belediyelerinin veya belediyelerin kırsala hizmet etme konusunda dünyada
ünlü olmadıklarını görüyoruz. Bu nedenle de, zaten bizde de
gerek köylere hizmet götürme birlikleri, gerekse il özel idaresi gibi
yapılar oluşturulmuştur. Şimdi, dolayısıyla bu
yapıları ortadan kaldırarak sadece belediye
yapılanmasıyla kırsala hizmet etmenin, aslında yönetimde
hizmetleri daha ileri seviyeye götürmek için doğru bir seçenek
olmadığını ifade etmek istiyorum.
Yine bu düzenlemede mülki sınırların,
büyükşehir belediyesi sınırlarının mülki
sınırlara çıkartılmasına da dünyada emsali var mı
noktasında baktığımız zaman bunun da dünyada istisnai
birkaç tane örneği var değerli milletvekilleri. Bir tanesi Amerikada
Washington, diğeri Atina ve Almanyada Berlinde ve sanırım
Hamburgda olması gerekiyor. Dünyada 3-4 tane ilde uygulanan mülki
sınırlarla büyükşehir belediye sınırlarının
çakıştırıldığı uygulamalar var. Peki, bu
uygulamalara baktığımız zaman, -biraz önce de konuşuldu- bu
uygulamaların arkadaşlar, Atinada ve Washingtonda özel yönetimler,
Almanyadaki federal yönetimin bir uygulamasının sonucu olarak ortaya
çıkmış yönetimler olduğunu görüyoruz.
Dolayısıyla, bu uygulamanın temelde merkezî yönetimin gücünü
azaltan özerk ve federal yapıların ortaya çıkmasına neden
olacak bir düzenleme olduğunu zaten defaatle ifade ettik.
Değerli milletvekilleri, bu tasarının
idari, mali ve siyasi sonuçları var. İdari sonuçlarına
baktığımız zaman, Türkiyede yönetim sistemi
değiştiriliyor. Türkiyenin demokratik parlamenter bir yönetim
şekli var. Şimdi, deniyor ki: Biz, bu demokratik parlamenter
yönetimi, bir başka yönetimle -başkanlık sistemi, yarı
başkanlık sistemi veya partili cumhurbaşkanı sistemiyle-
değiştireceğiz. İyi, hoş da şimdi, bu
yönetimlerin her birinin kendine özgü sıkıntılı
tarafları var.
Dünyada bütün milletler, yaşadıkları süreç
içerisinde kendi yönetimlerini geliştirmişler. Biz de yüz
yıllık bu demokratik parlamenter sistemin
yaşadığımız sıkıntıları ile
sorunlarını çöze çöze bu safhaya getirmişiz. Şimdi, bir gün
kalkacağız, yönetim sistemini artık bir aklıevvelin
isteğiyle değiştireceğiz. Böyle bir şey Türkiyenin
sorunlarını çözmek için yeterli olmaz değerli milletvekilleri.
Bunun mali sonuçları var. Mali sonuçları en azından 3 katrilyon
lira gibi -eski rakamla- bir maliyet getiriyor. Yine, köylerimize,
köylülerimize getirdiği sonuçlar var.
Burada üzerinde durulması gereken en önemli bir
husus da değerli arkadaşlar, il özel idareleri, İl Özel
İdaresi Kanununun 4üncü maddesine göre, illerin kurulmasıyla
beraber kurulan yapılardır. Şimdi, siz bu kanunla özel idareleri
kaldıramazsınız yani ili kaldırmadan özel idareyi kaldıramazsınız.
Biraz önce söyledik
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENVER ERDEM (Devamla) Bakın, Anayasaya, İç
Tüzüke, kanunlara, hepsine aykırı düzenlemeler var. Üç noktayı ayrıca,
göz ardı ediyorsunuz. Dolayısıyla, daha sonra, burada, ben daha
değişik konularda karşınızda olacağım.
Hepinize saygılar sunarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunacağım ancak yoklama
talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Tarhan, Sayın Öztürk, Sayın Çelebi,
Sayın Kesimoğlu, Sayın Güler, Sayın Ağbaba, Sayın
Nazlıaka , Sayın Kaplan, Sayın Dinçer, Sayın
Işık, Sayın Özgümüş, Sayın Aydın, Sayın
Köktürk, Sayın Susam, Sayın Bulut, Sayın Öz, Sayın
Öğüt, Sayın Tanal, Sayın Bayraktutan, Sayın Gök.
Evet, iki dakika süre veriyorum.
Yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu
ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22
Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın;
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen'in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Malatya
Milletvekili Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ile İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289,
2/508, 2/681, 2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 1 inci maddesinin
üçüncü fıkrasındaki "belediyeler ise mahalleleriyle
birlikte" ibaresinin "belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle
olarak" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Doğan Kubat (İstanbul)
ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MUAMMER GÜLER (Mardin) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Katılıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kapanan belde belediyelerinin isimlerinin
yaşatılması ve çok küçük mahallelerin oluşmasının
önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım.
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Yoklama talebi var, yerine
getireceğim. (AK PARTİ gürültüler)
Lütfen sayın milletvekilleri, lütfen.
Sayın Tarhan, Sayın Öztürk, Sayın
Ağbaba, Sayın Çelebi, Sayın Akgöl, Sayın Kesimoğlu,
Sayın Güler, Sayın Dinçer, Sayın Nazlıaka, Sayın
Köprülü, Sayın Işık, Sayın Özgümüş, Sayın
Aydın, Sayın Bulut, Sayın Özkan, Sayın Eyidoğan,
Sayın Susam, Sayın Demirçalı, Sayın Ören, Sayın
Öğüt.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu
ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22
Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın;
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen'in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Malatya
Milletvekili Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ile İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289,
2/508, 2/681, 2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, İç Tüzükün 72nci
maddesine göre, tasarının 1inci maddesi üzerindeki müzakerenin devam
etmesi istemini içeren bir önerge Başkanlığımıza
verilmiştir.
İç Tüzükün 91inci maddesi uyarınca temel
kanun olarak görüşülen kanun tasarı ve teklifleri bölümler hâlinde
görüşülmekte, maddeler üzerinde ayrıca görüşme
yapılmamakta, maddeler değişiklik önergesi işlemi
yapılarak oylanmaktadır. Üzerinde görüşme yapılmayan
maddelerle ilgili görüşmelere devam önergesi verilmesi mümkün
bulunmamaktadır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN- Buyurun Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın
Başkanım, yanlış değerlendiriyorsunuz yani bu sizin
kanaatiniz değil, arkadaki sayın memurların size getirdiği
belge.
BAŞKAN Hayır, okuyalım, 72nci maddeyi
okuyalım efendim birlikte.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) 72nci maddeyi
okuyalım.
Bakın, yani lütfen salim kafayla dinleyiniz.
Bakın, 72nci madde şu: Tüzükte başkaca
bir hüküm yoksa
Yok.
her konuda
Bir ayrım var mı? Her konuda,
temel kanun, temel olmayan kanun, her konuda.
her siyasî parti grubunun grupları adına ve iki üyenin
kendileri adına birer defa konuşma hakları vardır.
BAŞKAN Nerede yapılıyor konuşma
Sayın Şandır?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yaptılar.
BAŞKAN Konuşmalar nerede yapılıyor?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Önerge de madde
görüşmesi değil mi?
ÜNAL KACIR (İstanbul) Hayır, önerge madde görüşmesi
değil.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Önergeyi niye
görüşüyoruz o zaman? Allah aşkına
Bakın, devam ediyorum: Bu konuşmalar
yapıldıktan sonra
Yani madde üzerinde konuşmalar
yapıldıktan sonra
Önerge konuşması madde üzerinde
konuşma değil mi Sayın Başkan?
BAŞKAN - Ama
her siyasi partinin grupları
adına ve iki üyenin kendileri adına
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Tamam, yapıldı o.
Tamam Sayın Başkanım, yapıldı.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Önergede grup
adına konuşma yok.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım,
yapıldı. Bakın, yapıldı.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sayın
Başkanım, önergede grup adına konuşma yok.
BAŞKAN - Bir saniye Sayın
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Olur mu efendim? Grup
adına vermiyor muyum önergeyi ya? Allah Allah! Ben grup adına veriyorum
önergeyi.
Sayın Başkan, yani bu İç Tüzükü
yalnız siz değil, hepimiz okuyoruz.
BAŞKAN E, birlikte okuyoruz zaten.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Bakın, çok açık,
net: Bu konuşmalar yapıldıktan sonra -yani madde üzerinde
gruplar adına, şahıslar adına, maddenin üzerindeki
değişiklik önergeleri üzerine bu konuşmalar
yapıldıktan sonra- görüşmelerin devam etmesine dair önerge
BAŞKAN Hayır,
her siyasi parti grubunun
grupları adına... Burada parti grubu adına var mı?
ve
iki üyenin kendileri adına birer konuşma hakkı vardır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Efendim, hayır, öyle
değil. Verdiğimiz önergeler gruplar adına değil mi?
BAŞKAN Hayır, iki üyenin kendileri adına
birer defa konuşma hakkı nerede var Sayın Şandır?
ÜNAL KACIR (İstanbul) Usul
tartışması açacaklar, onun altyapısını
oluşturuyor.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan,
bakın, tekrar okuyalım:
her konuda, her siyasî parti grubunun
grupları adına ve iki üyenin kendi adına konuşmalar
yaptıktan sonra
BAŞKAN - Ama bu önergeler üzerinde değil Sayın
Şandır, burada maddeleri kastediyor. Burada kastedilen
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Efendim, yani burada
önümüzde önerge diye geçmiyor.
BAŞKAN Evet, önerge değil efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Ama şu geçiyor
Sayın Başkan, lütfen doğru anlayın.
BAŞKAN Doğru anlıyoruz Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Bakın efendim,
Tüzükte başkaca bir hüküm yoksa -yok hüküm- her konuda her siyasî parti
grubunun grupları adına ve iki üyenin kendi adına birer defa
konuşma hakları vardır.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Başka hüküm var. Yok
olur mu, var başka hüküm.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Nerede var?
BAŞKAN - Bir de Sayın Canikliyi dinleyelim
isterseniz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Önergeler maddeler üzerinde
verilmiyor mu?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Her şey temel kanun!
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yani önergeler üzerinde
yapılan konuşma maddeler üzerinde yapılan konuşma
kapsamına girmez mi?
BAŞKAN Değil efendim, girmiyor efendim.
İşte burada
her konuda her siyasî parti grubunun grupları
adına ve iki üyenin kendileri adına... Burada kastedilen önergeler
değil efendim, maddeler. Biz madde görüşmüyoruz, önergeleri
görüşüyoruz Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın
Başkanım, önergeler maddelerle ilgili değil mi?
BAŞKAN Değil efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Niye?
BAŞKAN - Önerge görüşüyoruz efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Olur mu efendim yani,
önergeleri ne için veriyoruz?
BAŞKAN İsterseniz Sayın Canikliyi de
dinleyelim efendim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) 72nci
maddenin birinci cümlesi Tüzükte başka bir hüküm yoksa
diye
başlıyor. Şu anda tartıştığımız
konuda Tüzükte başka bir hüküm var. Neden? Temel yasalar 91inci maddeye
göre görüşülürken madde üzerinde gruplar adına konuşma
yapılmıyor Sayın Başkanım.
BAŞKAN Evet,
biraz önceki anlatmak istediğimiz de o zaten.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Buradaki
ifade şu:
her siyasi partinin grupları adına ve iki üyenin
kendileri adına birer defa konuşma hakları
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Başkanım,
önergeyi nereye koyacaksınız orada?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Dolayısıyla,
temel yasada bölümlerde gruplar adına konuşmalar var ve iki kişi
de şahısları adına konuşuyor. Dolayısıyla, o
nedenle, 91inci madde çerçevesinde görüşülen temel yasalarda madde
üzerinde 72nci maddeye göre görüşmenin devamı istenemez, ancak grup
adına konuşma olan, üzerinde ve şahıs adına iki
konuşma
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Nerede yazıyor
Nurettin Bey? Nerede yazıyor?
BAŞKAN İç Tüzükün 72nci maddesinde
yazıyor Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Efendim, bakın,
değerli arkadaşlar, şu Tüzükü tekrar okuyalım.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sayın Başkan,
sonunda usul tartışması açılacak, şimdi açalım
bitirelim.
BAŞKAN Açarız efendim, merak etmeyin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başkana talimat vermek de
usulden değil. Yani böyle bir şey var mı?
ÜNAL KACIR (İstanbul) Niye rahatsız oldunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başkana talimat vermek usulde
var mı?
BAŞKAN Efendim, sabaha kadar buradayız,
acelemiz yok. Onun için, açarız, merak etmeyin.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan,
yani önergeleri nasıl değerlendireceksiniz? Bir konuşma
değil mi, bir müzakere değil mi önergeler?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Grup
adına konuşma yok önergelerde Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Şandır, buradaki
tarife önerge uymuyor, onu anlatmak istiyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Önergeler de gruplar
adına verilmiyor mu?
BAŞKAN Eğer istiyorsanız usul
tartışması açarız çünkü buna uymadığını
söylüyorum. Fikrim ortada.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Efendim, yani bu usul
tartışmasına sığınarak
MAHMUT TANAL (İstanbul) Usul tartışmasıyla
bunun ne alakası var?
BAŞKAN Sayın Öztürk, sizin de sözünüz var
mı efendim?
Buyurun
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Açtınız mı Sayın Başkan? Lehte.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Ya, leh, aleyh değil.
Doğru okuyun ya, doğru okuyun. Yani ille kendinize gelecek
şekilde
BAŞKAN Ama böyle usul olmaz ki, istiyorsanız
usul tartışması açacağım Sayın Şandır.
Buyurun.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Canınızı
severim, doğru yapalım arkadaşlar.
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Eziyet etme bize!
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Size ben eziyet etmiyorum,
grup yönetiminiz eziyet ediyor.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Yani bugüne
kadar 91inci madde çerçevesinde böyle oldu.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Değerli
arkadaşlar, bakın, bunu doğru okuyun, doğru anlayın.
BAŞKAN Sayın Şandır, doğru
okuduk, doğru anladık ve doğru yorumluyorum...
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Efendim, bakınız,
bu konuşmalar yapıldıktan sonra, önergelerde de yapılan
grup adına konuşmadır.
BAŞKAN
ve burada görüşmelere devam edilme
önergesi verilmemesi kanaatindeyim. Dolayısıyla, eğer usul
tartışması istiyorsanız, buyurun, lehte mi
konuşacaksınız, aleyhte mi?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yani ne değişecek
Sayın Başkan, Allah aşkına?
BAŞKAN Değişip
değişmeyeceğini siz bilirsiniz yani.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Ama ben şunu söyledim,
demin de söyledim
BAŞKAN Söyledikleriniz de zaten tutanaklara geçti.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Anladım. Yani sizin
kendi kanaatiniz yok mu? Şu kelimeyi nasıl anlayacaksınız?
Bu konuşmalar yapıldıktan sonra
BAŞKAN Nasıl anladığımı
ifade ettim efendim ben size, nasıl anladığımı ifade
ettim.
ENVER ERDEM (Elâzığ) Ağabey, hiçbir
şeyi doğru anlamıyorsun ki sen de yani her şeyi
yanlış anlıyorsun.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sizin kanaatiniz
olduğunu zannetmiyorum, arkadan öyle söylendi.
BAŞKAN Sayın Şandır, niye
şahsileştiriyorsunuz bunları?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Ama doğru değil
ki yaptığınız.
BAŞKAN Tabii, biz, burada, Başkanlık
Divanı olarak Kanunlarla birlikte çalışıyoruz efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, ya,
bunu bir bilene soralım. Yok mu, sizin bu danışma kurulunuz
falan yok mu?
BAŞKAN Yarın bir bileni arayalım
efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Kim bilecek?
BAŞKAN Bilemiyorum, kim biliyorsa. Söyleyin, bir
bilene soralım. Siz öyle diyorsunuz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Ben biliyorum efendim, ben
söyleyeyim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yani şuradaki metin
Türkçe değil mi arkadaşlar?
ÜNAL KACIR (İstanbul) Ben biliyorum Başkan.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) Usulüne uygun
olsun.
BAŞKAN Sayın Şandır, bakın,
İç Tüzükün 87nci maddesine göre değişiklik önergesi üzerinde
gerekçe açıklanmak üzere konuşma imkânı vardır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Tamam, orada da
konuşma diyor.
BAŞKAN - 72nci maddede belirtilen şekilde
gruplar ve şahıslar adına konuşma söz konusu değildir.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın
Başkanım, önergeler üzerinde yapılan işlemin adı ne?
Konuşma değil mi?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Grup
adına konuşma yok, orada şahıslar adına var.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Niye, gruplar adına
vermiyor muyduk?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bakın,
burada
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Bakın, önergeyi
gruplar adına vermiyor muyuz?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Gruplar
adına konuşma yok orada.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
87nci maddede, bakın, Başkan, değişiklik önergesi
hakkında komisyona ve gruplara derhâl bilgi verir. diyor.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Efendim, yani kendinize yol
şey yapmayın.
BAŞKAN Evet, Sayın Şandır
S. NEVZAT KORMAZ (Isparta) Bakın, Sayın
Başkan, 87nci madde
BAŞKAN
maddeyi oylarınıza
sunacağım, eğer tartışma istiyorsanız, buyurun
-lehte, aleyhte- yoksa fikrim ortada, fikrimi söyledim.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Ama bu
yaptığınız doğru değil.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan
BAŞKAN Niye doğru olmasın?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bir de şunu dinleyin
efendim
BAŞKAN Buyurun.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bakın 87nci maddede
Başkan, değişiklik önergesi hakkında komisyona ve gruplara
derhâl bilgi verir. diyor. Grup esaslı görüşülüyor burada
değişiklik önergeleri. Milletvekilleri de grup adına
konuşuyor, ben şahsım adına konuşmuyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yapılan işde,
konuşma.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Oraya
çıktığımda da Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği değişiklik önergesi üzerinde konuşuyorum diyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Hayır,
önerge sahibi olarak konuşuluyor Sayın Başkan, önerge sahibi
olarak konuşuluyor, grup adına konuşulmuyor.
BAŞKAN Önerge sahibi olarak konuşuyorsunuz
efendim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Olur mu öyle şey?
Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini açıklıyorum ben orada.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Önergeyi grup
adına veriyoruz, kendi adımıza mı veriyoruz?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bakın, burada var,
gruplara niye bilgi veriyor o zaman? Gruplara niye bilgi veriyor o zaman?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Dağıtılıyor, basılarak
dağıtılıyor.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Olur mu öyle şey ya!
BAŞKAN Buyurun Sayın Öztürk.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan,
size bir hikâye anlatacağım fırsat bulunca.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
Tüzükün ne 72nci maddesinde ne de 91inci maddesinde görüşmelerin devam
etmesine yönelik önergenin verilemeyeceği hükmü yoktur. Buradaki tartışma,
görüşmelerin devam etmesine ilişkin önergenin verilip
verilmeyeceği hususuna ilişkin. Aksine, görüşmeler bittikten
sonra -yani bu önerge yoluyla olur ya da tartışma yoluyla olur;
görüşmeler bittikten sonra, çok açık- görüşmelerin devam
etmesine dair önerge verilmemişse
Siz nereden çıkartıyorsunuz,
görüşmelerin devam etmesine dair önergenin temel kanunlarda maddeler
üzerine verilmeyeceğini siz nereden çıkartıyorsunuz?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Nerede yazıyor o?
BAŞKAN 72nci maddeden efendim.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Niye bu hukuki metinleri
siyasi kavganın zemini hâline getiriyorsunuz? Yani bu hukuki metinler, bu
Meclis İçtüzüğü siyasi kavgaların zemini yapılsın diye
mi yazıldı?
BAŞKAN Hayır efendim, hayır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sizin göreviniz bu Meclis
İçtüzüğünü uygulamaktır. Yani siz AKP Grubunun verdiği
talimatlar doğrultusunda Meclisi yönetemezsiniz, bu İç Tüzüke göre
yöneteceksiniz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın
Başkanım
BAŞKAN- İç Tüzükü uyguluyorum efendim.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Siz bunu kendinize göre
yorumluyorsunuz, böyle bir şey olmaz Sayın Başkan. Nerede
yazıyor, bana bir gösterin. Ben de hukukçuyum, siz de hukukçusunuz. Nerede
yazıyor bu?
BAŞKAN 72nci maddede
yazdığını söyledim efendim.
Buyurun Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Efendim, bakın,
İç Tüzüğün 72nci maddesinde
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Böyle bir şey olmaz.
BAŞKAN Anlaşılmıyor ki efendim
sesiniz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Böyle bir şey mi
olur ya? Önerge verilemezmiş! Nerede yazıyor verilemez?
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sayın Başkan,
367yi de bunlar icat ettiler, bilir bunlar.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Ya konuşma fazla ya,
ukalalık yapma!
ÜNAL KACIR (İstanbul) Ukala sensin!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Ukalalık yapma,
konuşma! Terbiyesizlik yapma, terbiyesiz herif!
ÜNAL KACIR (İstanbul) Terbiyesiz sensin!
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın
Başkanım, İç Tüzük 72nci maddenin gerekçelerini
arkanızdaki arkadaşlarınız yazmışlar. O gerekçeyi
okuyun, o dediklerinizin doğru olmadığını
göreceksiniz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum efendim.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Ben sana laf attım
mı? Orada konuşuyorsun, saygısız adam!
ÜNAL KACIR (İstanbul) Aynen iade ediyorum!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Ben sana iade ediyorum,
saygısızsın!
ÜNAL KACIR (İstanbul) Beş kere iade ediyorum!
BAŞKAN Kabul edilen önerge doğrultusunda
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni geçici madde
ihdasına dair bir önerge vardır.
İç Tüzükün 91inci maddesine göre yeni bir madde
olarak görüşülmesine komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde görüşmeler
açılır ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir.
Bu nedenle, önergeyi okutup Komisyona soracağım.
Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 14 üyesiyle katılırsa önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım, Komisyonun salt
çoğunlukla katılmaması hâlindeyse önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338 Sıra Sayılı
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1. Maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin eklenmesini ve madde numaralarının
buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Atilla Kart Ali
Serindağ Celal
Dinçer
Konya Gaziantep İstanbul
Muharrem Işık Mehmet Volkan
Canalioğlu
Erzincan Trabzon
Madde 2 - (1) Ekli (1) sayılı listede adları
yazılı ilçe, belde ve köyler bağlanmak ve Konya iline
bağlı Akşehir İlçe Merkezi İl Merkezi olmak suretiyle
Akşehir adıyla yeni bir il ve aynı adla belediye
kurulmuştur.
BAŞKAN Evet, Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla
katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER
(Mardin) Sayın Başkanım, salt çoğunluğumuz
bulunmamaktadır, katılmıyoruz efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Önce bir davet edin Sayın
Başkan.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmamış olduğundan önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Komisyon üyelerini bir
çağırsanız efendim.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, bakın,
şimdi Komisyon Başkanının Komisyon üyelerini bir kere davet
etmesi lazım oraya. Yani şimdi, bakın, biz burada
söylediğimiz zaman, davet etmeden diyor ki: Salt çoğunluğumuz
yoktur. Bir davet edecek, salt çoğunluk var mı yok mu görecek ve
ondan sonra söylemesi lazım. Böyle olmaz ki! Yani burası
BAŞKAN Peki, davet ettirelim.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Yani hukuka uyacaksak
BAŞKAN Yeni maddede davet ettirelim efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Olmaz ki Sayın Başkan bu ya!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) İki madde arasında niye
farklı uygulamalar oluyor Sayın Başkan?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, yeni geçici madde
ihdasına dair bir önerge vardır.
İç Tüzükün 91inci maddesine göre, yeni bir madde olarak
görüşülmesine komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde görüşme açılır
ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir.
Bu nedenle, önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon
önergeye salt çoğunlukla, 14 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde
yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt
çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338 Sıra Sayılı
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1. Maddesinden sonra aşağıdaki
maddenin eklenmesini ve madde numaralarının buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Atilla Kart Ali
Serindağ Celal
Dinçer
Konya Gaziantep İstanbul
Muharrem Işık Mehmet Volkan
Canalioğlu
Erzincan Trabzon
Madde 2 - (1) Ekli (1) sayılı listede adları
yazılı ilçe, belde ve köyler bağlanmak ve Konya iline
bağlı Ereğli İlçe Merkezi İl Merkezi olmak suretiyle
Ereğli adıyla yeni bir il ve aynı adla belediye
kurulmuştur.
BAŞKAN
Sayın Komisyon
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (İstanbul) Sayın
Başkanım, salt çoğunluğumuz bulunmamaktadır,
katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önce sayın üyelerinizi davet eder
misiniz efendim.
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (İstanbul) Evet,
İçişleri Komisyonun üyelerini davet ediyorum Sayın
Başkanımızın teklifiyle.
Teşekkür
ederiz arkadaşlar.
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Bu da mı gol değil Sayın Valim, bu da
mı gol değil?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Komisyon Başkanım, üyeleriniz
geldi, üyelerinize bir Hoş geldiniz. deyiniz efendim.
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (İstanbul) Hoş
geldiniz. dedim efendim sizden önce, merak etmeyin.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Yani...
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Komisyon Başkanın davet etme yetkisi yok,
Meclis Başkanı yapıyor daveti. Yanlış.
Sayın
Başkan
BAŞKAN
Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor
musunuz?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (İstanbul) Sayın
Başkanım, salt çoğunluğumuz bulunmamaktadır,
katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış
olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Ya sayı saymayı bilmiyorsunuz, öbürüne de dilim
varmıyor.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Tanal.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Sayın Başkanım, Genel Kurulu idare etmek
ve komisyon üyelerini yerine çağırmak yetkisi zatıalinize
mahsustur, Komisyon Başkanının böyle bir yetkisi yoktur. Siz bu
yetkiyi
BAŞKAN
Anlaşıldı efendim.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Bu yetki 14üncü madde uyarınca sizin
uhdenizdedir, bu yetkiyi Sayın Başkana devretmeniz olmaz.
BAŞKAN
Peki efendim, teşekkür ediyorum.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Sizin buraya çağırmanız lazım
veyahut da ben İç Tüzükün 63üncü maddesine göre usul
tartışması açmak istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge
vardır.
İç
Tüzükün 91inci maddesine göre, yeni bir madde olarak görüşülmesine
Komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler
üzerinde görüşme açılır ve bu madde belirtilen sayıda
önerge verilebilir.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Sayın Başkan
Ama,
dinlemiyorsunuz Değerli Başkanım.
BAŞKAN
Bu nedenle, önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye
salt çoğunlukla, 14 üyesiyle katılırsaönerge üzerinde yeni bir
madde olarak görüşme açacağım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan,
biz kiminle konuşacağız, anlayamıyorum.
BAŞKAN Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi, önergeyi okutuyorum
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan,
benim muhatabım kim olacak?
BAŞKAN Tutanaklara geçti efendim sözleriniz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Nasıl?
BAŞKAN Tutanaklara sözleriniz geçti.
Buyurun, okuyun efendim
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim, ben, bakın,
usul tartışmasını açıyorum 63üncü maddeye göre.
BAŞKAN Lütfen, Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Yaptığınız usulsüzdür, onun için, tutumunuzla ilgili usul
tartışması açıyorum ben ve bu konuda tutumunuz aleyhine de
söz almak istiyorum ben.
BAŞKAN Sayın Tanal, iki günden bu tarafa
zaten yeterli usul tartışmasını tamamladık,
yaptık yeterince. Şimdi her maddede
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ama bir türlü
öğrenilememiş.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Yanlış
yapıyorsunuz Sayın Başkan, bir doğru yapsanız!
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bakın, yani bunu ben
söylemiyorum, bunu kitaplar söylüyor. Ben ne yapayım?
BAŞKAN Efendim, şimdiye kadar tüm
uygulamalarımız sayın komisyonun davet etmesidir komisyon
üyelerini. Zaten partinizden de talep, Sayın Komisyon
Başkanının üyeleri davet etmesi şeklinde geldi.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, efendim, siz doğruyu uygulamakla yükümlüsünüz, taleple
bağlı değilsiniz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) O yüzden, bir daha davet edin, bir
de siz davet edin.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yani doğrusu olan
Meclis Başkan Vekilinin doğrusunu yapması lazım yani
doğrusu bu. Yani bu anlamda 63üncü maddeye göre
BAŞKAN Evet, Sayın Tanal, buyurun, iki dakika
söz veriyorum efendim.
Lehte mi, aleyhte mi?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Aleyhte.
BAŞKAN Başka söz isteyen var mı efendim?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aleyhte Birgül Hanım.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Lehte.
RECEP ÖZEL (Isparta) Lehte.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yalnız, ben aleyhte
istediğim için önce lehte olanların konuşması lazım.
BAŞKAN O zaman bekleyin efendim de, bekleyin,
lehte olana verelim efendim, doğru söylüyorsunuz.
Evet, lehte, Birgül Ayman Güler, İzmir Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
X.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
6.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun 338
sıra sayılı Kanun Tasarısına yeni madde ihdasına
ilişkin önergenin görüşmelerindeki tutumu hakkında
BİRGÜL AYMAN GÜLER (İzmir) Sayın
Başkan, burada, biraz önce İçişleri Komisyonu üyeleri olarak
sıralarımızdan kalkıp öbür tarafa gitmek hoşunuza
gitti mi? (AK PARTİ sıralarından Evet sesleri)
Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi ise (AK
PARTİ sıralarından Evet, CHP sıralarından
Değil sesleri) İçişleri Komisyonunun ve milletvekillerinin
gerçekten bir yasayı görüşme erdemi göstermesi gerek. Yasa gerçekten
görüşülmeli.
Bakın, 1inci maddede
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri lütfen
BİRGÜL AYMAN GÜLER (Devamla)
altı
fıkra var.
(1) incisi 13 ilin tüm yaşamını
değiştiriyor. Ne değiştirir, nasıl
değiştirir, bunu konuşmalıyız; bu usulle bunu
konuşmak mümkün görünmüyor.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Konuşuyoruz
işte
BİRGÜL AYMAN GÜLER (Devamla) (2) nci fıkra 16
ilin tüm yönetsel yaşamını değiştiriyor; bunu
konuşma şansımız yok.
(3) üncü fıkra köyleri ve belde belediyelerini,
köylerin yüzde 47sini, belediyelerin yüzde 54ünü tüzel kişilikleri
itibarıyla kaldırıyor. Ne demektir, ne getirir, ne götürür
Türkiye genelinde konuşmak zorundayız; biz bunu
konuşamıyoruz.
(4) üncü fıkra İstanbul ve Kocaelindeki
köyleri ortadan kaldırıyor. Su havzalarıyla ilişkileri
bakımından İstanbul milletvekillerini de dinlemeliyiz; bu
şansımız yok.
(5) inci fıkra 29 ilde il özel idaresini
kaldırıyor; konuşamıyoruz. Bucaklığı
kaldırmıyoruz; neden kaldırmadığımızı
konuşamıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BİRGÜL AYMAN GÜLER (Devamla) Bu usulle maddeyi
madde olarak konuşmak mümkün değildir. Komisyon başarısız
bir iş görmüştür. Genel Kurula izin verin, izin verin, bütün
gözlemlerimizi birleştirelim ve verimli bir iş yaptıralım.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
BİRGÜL AYMAN GÜLER (Devamla) - Burası
eğlenmek için gelinen bir yer değil. Parmak çoğunluğuyla
eğleniyor olabilirsiniz
BAŞKAN Sayın Güler, lütfen
BİRGÜL AYMAN GÜLER (Devamla) -
ama bu tarihsel bir
sorumluluktur. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aleyhte söz isteyen Mahmut Tanal, İstanbul
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Değerli Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bildiğimiz kadarıyla, İçişleri
Komisyonu Başkanı Sayın Muammer Güler, 2008 yılına
kadar İstanbul Valisi olarak görev yapıyordunuz.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MUAMMER GÜLER (Mardin) 2010a kadar.
MAHMUT TANAL (Devamla) 2010a kadar, güzel.
Peki, 2008 yılında İstanbul belediye
sınırları arasında sınır değişikliği
olmuştu diye biliyorum, değil mi?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MUAMMER GÜLER (Mardin) Evet.
MAHMUT TANAL (Devamla) Yaşa.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) 2005.
MAHMUT TANAL (Devamla) -
Peki, 2005
2008de ne oldu? 2008de de belediye
sınırlarının değişikliği oldu. Belediye
Kanununun 6ncı maddesi -5893- son fıkra ne der: Sınır
değişiklikleri yapıldığı tarihten itibaren
beş yıl içerisinde sınır değişikliği
yapılamaz. Yani ben şimdi burada bu kanunu yırtarsam kendime
saygısızlık yapmış olurum. Ne biçim, kanun
koyucusunuz! Ne biçim, idareyi idare ediyorsunuz! Bu maddeyi 2008
yılında
5393 Sayılı Yasanın 6ncı maddesi
2008de İstanbul Belediyesi sınırlarında
değişiklik oldu, 6ncı maddenin son fıkrasında
Beş yıldan önce sınır değişikliği
yapılamaz. Deniyor, Şişli Belediyesinin sınır
değişikliğini yapıyorsunuz, İstanbuldaki tüm
belediyelerin sınır değişikliğini yapıyorsunuz.
Bu anlamda hakikaten büyük bir sıkıntı var.
İki: Kanun hükmünde kararnamelerle büyükşehir
belediyelerinin tamamı kuruldu. Peki, kanun hükmünde kararnamelerin
Anayasamızın 91inci maddesinin son fıkrası uyarınca
öncelik ve evleviyetle Genel Kurula gelmesi gerekmez mi? (AK PARTİ
sıralarından Gerekmez sesleri) Tabii ki bilmeyen cahil insanlar Gerekmez
der ama aydın insanları tenzil ediyorum, iyi niyetli
milletvekillerini tenzil ediyorum. Bu açıdan, kanun hükmünde
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Tenzil
değil, tenzih. Tutanaklara doğru geçsin diye söylüyorum.
MAHMUT TANAL (Devamla) Benim ana dilim Kürtçe
olduğu için, ben sizin gibi olmadığım için, o açıdan
Evet, kavramları bilmeyebiliriz, bunun hiç küçülecek vesaire bir yanı
yok, bununla da gurur duyuyorum ben, bununla da övünüyorum ben. (CHP
sıralarından alkışlar) Çünkü ben ilkokula
başladığım zaman Türkçe öğrendim; sizin gibi ülkeyi
bölmedim
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) -
sizin gibi ukalalık
yapmadım, sizin gibi ötekileştirmedim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Lehte söz isteyen Nurettin Canikli, Giresun Milletvekili.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Komisyon üyelerini komisyon sıralarına davet
yetkisi komisyon başkanındadır. Bu doğrultudaki
Başkanlık görüşüne ve uygulamasına katılıyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aleyhte söz isteyen Ali Serindağ, Gaziantep
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, demin ifade ettiğim gibi,
Sayın Bakanın partimizin Genel Başkan Yardımcısı
Sayın Adnan Keskine yönelik sözleri vardı. Sayın Bakan Ben
böyle söylemedim. dedi. Tutanaktan aynen okuyorum: İşleri Bakanı
İdris Naim Şahin (Ordu) Sayın Adnan Keskine yönelik iddia ettiğiniz
husus, Sayın Adnan Keskinin güvenlik görevlilerine kendisinin sosyal ve
siyasi statüsünü de kullanarak gerçekleştirdiği bir saldırı
eylemini durdurmaya yönelik bir pozisyondur.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Doğru, böyle dedim.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Böyle dediniz.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Evet, aynen öyle.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Sayın Bakan,
bu size yakışmıyor. Bu sözünüzü geri alın. Partimizin Genel
Başkan Yardımcısı, herhangi bir saldırı eyleminde
bulunmamıştır, herhangi bir saldırı içinde
olmamıştır. Siz, lütfen bu sözünüzü geri alın! Siz, bu
sözünüzü geri alın! Bir İçişleri Bakanına
yakışmıyor!
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Sen kendi sözüne bak! Dön oraya konuş!
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Yerinden
konuşma! Konuşma yerinden!
BAŞKAN Sayın Serindağ, lütfen
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Konuşma
yerinden, söz al, öyle konuş! Söz al, öyle konuş!
BAŞKAN Sayın Serindağ
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Sen konuşma, oraya konuş!
BAŞKAN Sayın Serindağ, Genel Kurula
hitap eder misiniz.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Bu size
yakışmıyor, bu sözünüzü geri alın!
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Sen kendine bak!
BAŞKAN Sayın Serindağ
Sayın Bakan,
lütfen.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) El sallama
Sayın Bakan!
BAŞKAN Siz de yapıyorsunuz yani
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Sayın
Başkan, lütfen Sayın Bakanı nezakete davet edin!
BAŞKAN Lütfen Genel Kurula hitap edin!
RECEP ÖZEL (Isparta) Elini sallama! Sen bu tarafa bak!
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Lütfen Sayın
Bakanı nezakete davet edin! Lütfen Sayın Bakanı nezakete davet
edin!
BAŞKAN Ben herkesi nezakete davet ediyorum, siz
Genel Kurula hitap edin lütfen.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Efendim, ben
Genel Kurula hitap ediyorum, lütfen, Sayın Bakanı nezakete davet
edin! Lütfen
BAŞKAN Kimi neye davet edeceğime ben karar
veririm.
Buyurun.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Türkiye
Cumhuriyeti İçişleri Bakanı böyle bir söz söyleyemez, böyle bir
söz sarf edemez. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir üyesine de
yakışmıyor bu. Bu yakışmıyor! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Sayın milletvekilleri
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sana da
yakışmıyor!
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Siz ne
diyorsunuz? Gelirsiniz, burada söylersiniz!
ÜNAL KACIR (İstanbul) Elini sallama. diyorsun,
senin salladığın ne?
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Sizin
söyleyeceğiniz bir söz varsa, doğru söyleyeceğiniz bir şey
varsa, gelir burada söylersiniz, yerinizden konuşmazsınız. Sizin
bu söze karşılık söyleyeceğiniz bir şey varsa, burada
gelir söylersiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
Tutumum hakkında herhangi bir değişiklik
olmamıştır.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Sayın Bakan,
siz bu sözü geri almadıkça İçişleri Bakanına
yakışan bir duruşta olmamış olursunuz.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Sen kendine bak! Ben ne
yapacağımı bilirim.
BAŞKAN Sayın Bakan, lütfen
Sayın Bakan
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Bilmiyorsunuz!
BAŞKAN Evet, Sayın Serindağ,
teşekkür ediyorum.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Sayın Bakan,
burada
Lütfen
BAŞKAN Sayın Serindağ, tamam,
konuşmanız bitti, lütfen yerinize oturunuz.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Sayın
Başkan, lütfen Sayın Bakanı uyarın! Sayın Bakan, dudak
bükmeyin!
Sayın Bakana bakın, hâl ve hareketlerine
bakın, mimiklerine bakın, ona göre karar verin!
BAŞKAN Buyurun Sayın Serindağ.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Bakanım,
biber gazı sıkın!
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Öyle bir şey yapmayız.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Lütfen
BAŞKAN Sayın Serindağ, lütfen oturun.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin;
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen'in;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681,
2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN Evet, önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338 Sıra Sayılı
Onüç İlde Büyükşehir Belediyesi Ve Yirmiüç İlçe Kurulması
İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına 1 inci maddeden sonra
gelmek üzere aşağıdaki maddenin 2 nci Madde olarak eklenmesini
ve sonraki maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sakine Öz Hasan
Ören Özgür
Özel
Manisa Manisa Manisa
Ali Serindağ Celal
Dinçer Muharrem
Işık
Gaziantep İstanbul Erzincan
Mehmet
Volkan Canalioğlu
Trabzon
Madde 2- Manisa iline bağlı Salihli ilçesi
merkez olmak üzere Manisa iline bağlı; Alaşehir, Demirci,
Gördes, Köprübaşı, Kula, Sarıgöl ve Selendi ilçeleri ve bunlara
bağlı bucak, belde ve köyler bağlanmak suretiyle
SALİHLİ adıyla bir il kurulmuştur.
BAŞKAN Evet, Sayın Komisyona soracağım, önergeye
salt çoğunlukla katılıp katılmadıklarını.
Sayın Komisyon üyeleri, buyurun.
Komisyon üyelerini davet ediyorum.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER
(Mardin) İçişleri Komisyonu üyelerini davet ediyorum efendim.
BAŞKAN Komisyon üyelerini davet ediyorum.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Böyle bir davet usulü yok. Nereden çıkarıyorsunuz?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER
(Mardin) Salt çoğunluğumuz yoktur Sayın Başkanım,
katılmıyoruz.
BAŞKAN Evet, Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmamış olduğundan önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
2nci madde üzerinde beş adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Sayın Başkan, 2nci madde ile
ilgili bizim usul tartışmamız vardı.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Aleyhte.
BAŞKAN Neyle ilgili?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - 2nci madde ile ilgili.
BAŞKAN 2nci madde ile ilgili?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Evet.
36 tane fıkra var orada. Aslında, biliyorsunuz, bir önergenin
gerekçesi 500 kelimeyle sınırlanmıştır.
Dolayısıyla, 36 fıkranın içerdiği konuyu bir önergede
yazmak mümkün değil. Dolayısıyla, 36 fıkrada sınırlama
olduğu için, milletvekilinin yasama yetkisi orada
sınırlanmaktadır. Bu, Meclis İç Tüzüküne
aykırıdır. O nedenle 2nci madde bu hâliyle görüşülemez,
usul tartışması açılmasını istiyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) Aleyhte.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Lehte Sayın
Başkan, lehte.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Lehte.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Lehte efendim, lehte.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sayın Başkan,
tartışmanın sonunda bir şeyi değiştiremeyeceksek
tartışmayı niye açıyoruz?
ENVER ERDEM (Elâzığ) Bravo!
ÜNAL KACIR (İstanbul) Tartışmanın sonunda bir
şeyi değiştiremeyeceksek tartışmayı ne için
açalım?
BAŞKAN Sayın Öztürk
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Açmayalım. Hatta bir
şey değişmeyecekse Sayın Bakan, yasayı hiç oylamadan
gidelim, madem bir şey değişmeyecek konumda. Beyefendi de diyor,
madem bir şey değişmeyecek, hiç biz burada bulunmayalım,
yasayı doğruca Cumhurbaşkanına gönderelim!
Burada yazıyor ne olacağı. Önce git, hukuk
fakültesini bitir gel sen. Sen önce hukuku bitir, o zaman konuş.
BAŞKAN 87nci maddenin altıncı
fıkrasını okuyorum Sayın Öztürk: Değişiklik
önergeleri gerekçeli olarak verilir. Değişiklik önergeleri ve
gerekçeleri beşyüz kelimeden fazla ise, önerge sahibi önergesine
beşyüz kelimeyi geçmeyen bir özet eklemek zorundadır.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Tamam. Şimdi ben
de diyorum ki Sayın Başkan
Tam da benim söylediğimi söylüyorsunuz zaten. Diyorum ki: 36 fıkrayı
1 maddeye sığdırdığınız zaman,
değişik yerleşim birimlerini ilçe ve
Biz önerge verdiğimiz
zaman, o beş yüz kelime sınırlamasından dolayı önerge
vermemiz konu bakımından sınırlanıyor, yasama yetkimiz
gasbediliyor. Bu nedenle zaten usul tartışması istiyoruz. Tam da
benim söylediğimi söylüyorsunuz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Öztürk.
Lehte kim, aleyhte kim, bir öğrenelim.
VELİ AĞBABA (Malatya) Aleyhte.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Lehte.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Aleyhte.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Lehte.
RECEP ÖZEL (Isparta) Lehte.
BAŞKAN İsterseniz anlaşın, yoksa
tutanaklara bakacağım efendim, anlaşılmadı konu çünkü.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Tutanaklara
bakın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şeriatın kestiği
parmak acımaz, tutanaklara bakın.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Her gruptan birer
konuşmacı Sayın Başkan.
BAŞKAN Anlaşıyor musunuz sayın
gruplar?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Şandır, her gruptan 1 kişi
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Hayır, ben
konuşmuyorum.
BAŞKAN Evet, her gruptan ikişer kişi o
zaman.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) O zaman 2-2
paylaşalım, tamam.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Tamam.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Tamam
Sayın Başkan, 2-2.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gecenin bu saatinde konuşarak
neyi değiştireceksiniz! Sayın Kacırı burada uykusuz
bırakıyorsunuz, değil mi yani Ünal Bey!
ÜNAL KACIR (İstanbul) Niye konuşturuyorsunuz?
BAŞKAN Lehte olmak üzere, buyurun Sayın
Canikli.
X.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
7.-
338 sıra sayılı Kanun Tasarısının 2nci
maddesinin otuz altı fıkrası için tek önerge verilebilmesinin
yasama yetkisini sınırlandırdığı ve maddenin bu
hâliyle görüşülmesinin İç Tüzük hükümlerine aykırı
olduğu hakkında
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
91inci madde çerçevesinde temel yasa olarak
görüşüyoruz. Dolayısıyla, oradaki görüşme usulü de İç
Tüzükte çok açık ve net bir şekilde belirlenmiş durumda.
Burada önemli olan şu: Maddenin başka bir
kanunun birden fazla maddesini ilgilendirmemesi gerekiyor. O durumda, her biri
için ayrı bir madde ihdas edilmesi gerekiyor, zaten bu konuda bir
sıkıntı yok yani bu tasarı itibarıyla. Ama bu kurala
uymak şartıyla maddeler uzun olabiliyor, bu da son derece doğal.
Hele böyle, kapsamlı bir düzenleme yapan bir tasarıda bu maddenin ki
esas maddelerden bir tanesi- uzun olması son derece doğaldır.
Dolayısıyla, eğer bir önerge verilecekse, değişiklik
önergesi, rahatlıkla bütün bu değişiklik önergelerine yetecek
kadar beş yüz kelimeye sığdırılabilir. Ayrıca,
bakın, okunması başka bir şey, gerekçe özeti başka bir
şey, içerik olarak başka bir
şey. Yani orada, uygulamada herhangi bir sıkıntı yok, zaten yapacak da bir şey yok. Hangi
anlamda? 91inci madde çerçevesinde. Yani orada başka bir usulle
görüşme şansımız yok, bölme şansımız yok ya
da farklı bölümlerde görüşme ve ona göre önerge verme
şansımız yok çünkü bağlayıcı ve amir hüküm.
Dolayısıyla, şu andaki bu geliş hâli doğrudur ve bu
noktada Sayın Başkanlığın görüşü ve
uygulaması yerindedir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aleyhte söz isteyen Ali Rıza Öztürk, Mersin
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şimdi, arkadaşlar, usul, esası
belirler. Hukukta usul, keyfîliği önler. Eğer usulde keyfîlik var ise
esas yok edilir. Yanlış kapıdan girerseniz yanlış
kapıdan çıkarsınız. Vay be!, Ah be! demekle olmuyor bu
işler. Eğer siz hukuk tanımazlığı ilke hâline
getirirseniz, bir adam hukuka saygısızlığı kendi iç
dünyasında içselleştirmişse Canım, ne olacak? Ona da
uymayıverelim. diyebilir. Hatta diyebilir ki: Sonuç itibarıyla bir
şey mi değiştireceksiniz?
Tabii ki siz, demokrasiyi Parlamentodaki
çoğunlukların parmaklarının ucuna indirgemişseniz, tabii
ki siz, yasama faaliyetini Parlamentodaki çoğunluk milletvekillerinin
parmaklarını indirmek ve kaldırmak etkinliğinden ibaret
görüyorsanız bunlar sizin için önemli olmayabilir. Tabii ki buradaki temel
hata, bu Meclis İçtüzüğüne uyulmamasıdır. Sayın Başkan
gündüzki konuşmasında Ben de şaşırdım. dedi. Yani
bir şey yapıyorum AKP karşı çıkıyor, bir şey
yapıyorum MHP karşı çıkıyor. Aslında
şaşırmanıza gerek yok Sayın Başkan, eğer bu
Meclisi idare ederken Meclis İçtüzüğü ve Anayasaya uygun
davranırsanız zaten sorun çıkmaz. Anayasanın 95inci
maddesi çok açık, buranın sevk ve idaresi sizin
sorumluluğunuzdadır. Yani Türkiye Büyük Millet Meclisi, Meclis
İçtüzüğü esas alınarak yönetilir. diyor. Meclis İçtüzüğünde
de görüşmelerin ve komisyon kararlarının nasıl
olacağı çok açık bir şekilde
yazılmıştır ama maalesef, bu yasama sürecindeki
tartışmaların çoğu kez birbirimizi kıracak boyutlara
ulaşmasının tek bir nedeni var, o da, Meclis
İçtüzüğüne uymamak. Elbette ki İç Tüzükün verdiği
hakları kullanırken hakların suistimal edilmemesi lazım ama
bu suistimal edilmeme olayını sadece karşıdan izlememek
lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Öncelikle de bunu
isteyen adamların kendilerinin haklarına saygı duyması
lazım. Eğer siz saygı duymuyorsanız başkasından
bunu isteme hakkınız yoktur. Bu nedenle Sayın Başkan, sizi
Meclis İçtüzüğüne uygun bir şekilde Meclisi yönetmeye davet
ediyorum. Bu madde bu hâliyle görüşülemez
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla)
çünkü
milletvekillerinin en etkin görevi yasama faaliyetidir.
BAŞKAN Siz, şu anda İç Tüzüke
uymuyorsunuz. Bak ,süre bittiği hâlde devam ediyorsunuz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Dolayısıyla bu
yasama faaliyetine saygı göstermeniz lazım.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet, şimdi lehte söz isteyen Recep
Özel, Isparta Milletvekili.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; açılan usul tartışması
üzerine söz aldım.
Başkanlığın uygulaması
doğru ve yerindedir, kanun yapma tekniğine uygundur.
Fıkraların bu kadar çok olması
Geçmişte bir dünya
uygulaması vardı. Sırf Genel Kurul
çalışmalarını aksatmak, bu yasayı geciktirtmek için
yapılan uygulama olarak görüyoruz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Memleketin hayrına bir
iş yapmak için, ihanetin yolunu kapatmak için, hainliğe müsaade
etmemek için, ihanete sizi ortak etmemek için, gelecek nesillerin size beddua
etmemeleri için
Onun için, bütün bunlar onun için.
RECEP ÖZEL (Devamla)
Muhalefet İç Tüzükten kaynaklanan bütün haklarını kullanmakta
serbesttir. Biz de kendilerine bu alanda yardımcı oluyoruz.
Başkanlık da zaten bütün haklarını kullanmakta
yardımcı oluyor.
Başkanlığın
uygulamış olduğu yöntemin lehinde olduğumuzu belirtiyor,
hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aleyhte söz isteyen Veli
Ağbaba, Malatya Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan, görüşülmekte olan tasarının
2nci maddesi 36 fıkradan, 3 sayfa ve 500 kelimeden oluşmakta. Söz
konusu maddeyle yeni ilçeler kurulmakta, köylerin, mahallelerin
bağlılığı değişmekte.
Şimdi, bir örnek
vermek istiyorum. Manisada Şehzade diye bir ilçe kuruluyor, ben buna
karşıyım bu önergede. Malatyada dört tane ilçe
kurulmasını teklif ediyoruz, bunu da kabul etmek istiyorum.
Şimdi, ben hangisine hayır diyeceğim, hangisine evet
diyeceğim? Böyle saçma şey olur mu, anlayabilmiş değilim
ben.
Ben, Malatyanın
Milletvekili olarak kendi ilimde dört yeni ilçe kurulmasını
istiyorum. İçişleri Komisyonuna önerge vererek
arkadaşlarımız bunu istediler, İçişleri Komisyonu bunu
reddetti. Şimdi, İçişleri Komisyonunun reddettiği önergeyi
Meclisin iradesine ipotek koyuyor İçişleri Komisyonu. Böyle bir
şey olur mu?
Şimdi, antidemokratik
böyle bir uygulamayı kabul etmek mümkün değil arkadaşlar.
Demokrasi sadece çoğunluğun konuştuğu rejimin adı
değildir. Demokrasi sadece güçlülerin zayıfları ezdiği rejimin
adı değildir. Mecliste muhalefetin sesini kısmak,
çalışmalarından, muhalefetinden rahatsız olmak demokrasi
değildir. Bu ancak olsa olsa faşist bir kafadır. Bunun
başka bir anlamı yok. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, Sayın
İçişleri Bakanına da bir şeyler söylemek istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
Mavi Marmarada 9 kişiyi katletme emrini verenler, CHP milletvekillerinin
üzerine gaz bombasını atma talimatını verenlerle aynı
kafadır. Filistinde, Gazzede masum insanlara saldıranlarla, Ulusta
masum insanlara saldırma emrini veren kafa aynı kafadır. Dün
ODTÜde, Beşiktaşta masum öğrencilere saldıranlarla
Myanmardaki masum çocukların katledilmesi emrini veren de aynı
kafadır. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Kendinde misin sen, kendinde misin?
VELİ AĞBABA
(Devamla) Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta)
Myanmar nerede?
BAŞKAN Evet, Sayın milletvekilleri, 103 ilçe
kurulması hakkında 19.6.1987 tarihli ve 3392 sayılı
Kanunun 1inci maddesi 103 fıkradan oluşmaktadır. 130 ilçe
kurulması hakkında 9/5/1990 tarihli ve 3644 sayılı Kanunun
1inci maddesi 130 fıkradan oluşmaktadır. İç Tüzükün
değişiklik önergeleriyle ilgili 27nci maddesinde beş yüz
kelimeyi geçen değişiklik önergelerinin özetli olarak verilmesi
hâlinde işleme alınabileceği öngörülmektedir.
Nitekim 2nci maddede özetli olarak verilmiş
önergeler söz konusudur. 2nci maddenin düzenlemesinde İç Tüzüke
aykırılık görülmemektedir.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu
ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin;
Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent
Belen'in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Malatya Milletvekili
Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681,
2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN 2nci madde üzerinde altı adet önerge
vardır, geliş sırasına göre okutup aykırılıklarına
göre işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338 sıra sayılı
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair kanun
Tasarısı'nın 2nci maddesinin sonuna aşağıdaki
fıkraların eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İdris
Naim Şahin
Ordu
İçişleri
Bakanı
(37) Ankara ilinde, Yenimahalle ilçesine bağlı
Dodurga ve Alacaatlı Mahallelerinin Çevre Yolu dışında
kalan kısımları Şehitali mahallesi ile
birleştirilmiştir. Şehitali, Aşağıyurtçu,
Yukarıyurtçu, Ballıkuyumcu ve Fevziye Mahalleleri, Etimesgut ilçe
sınırlarına dahil edilerek, Etimesgut Belediyesine
katılmıştır.
(38) Ankara ilinde, Yenimahalle İlçesine
bağlı Dodurga ve Alacaatlı Mahallelerinin Çevre yolu içinde
kalan kısmı ile Çayyolu, A.Taner Kışlalı, Ümit, Koru,
Konutkent ve Yaşamkent mahalleleri, Çankaya ilçe
sınırlarına dahil edilerek, Çankaya Belediyesine
katılmıştır. "
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338 sıra sayılı
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair kanun
Tasarısı'nın 2nci maddesinin onuncu fıkrasından sonra
gelmek üzere aşağıdaki on birinci fıkranın eklenmesi,
madde sonuna aşağıdaki otuz yedinci ve otuz sekizinci
fıkraların eklenmesi ve tasarını
başlığında yer alan "yirmi üç" ibaresinin
"yirmi altı" olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz
Sadullah
Ergin Mevlüt
Dudu Köksal
Toptan
Hatay Hatay Zonguldak Adnan Şefik Çirkin Ercan Candan Hasan
Akgöl
Hatay Zonguldak Hatay
Ali İhsan Köktürk Adem
Yeşildal
Orhan Karasayar
Zonguldak Hatay Hatay
Mehmet Öntürk Mehmet
Ali Ediboğlu Hacı
Bayram Türkoğlu
Hatay Hatay Hatay
"(11) Hatay ilinde, Payas Belediyesi merkez olmak
üzere, Dörtyol ilçesi Yakacık Bucağına bağlı Sincan,
Kozludere ve Çağlalık köylerinden oluşan Payas ilçesi ve
aynı adla belediye kurulmuştur."
"(37) Zonguldak ilinde Kilimli Belde Belediyesi
merkez olmak üzere, Merkez ilçe Kilimli Bucağına bağlı
belediyeler ve köylerden oluşan Kilimli ilçesi ve aynı adla belediye
kurulmuştur."
"(38) Zonguldak ilinde Kozlu Belde Belediyesi merkez
olmak üzere, Merkez ilçe Kozlu Bucağına bağlı belediye ve
köylerden oluşan Kozlu ilçesi ve aynı adla belediye kurulmuştur.
Kozlu bucağına bağlı Esenköy ve Yahma köylerinin tüzel kişiliği
kaldırılarak mahalle olarak Kozlu Belediyesine
katılmıştır."
BAŞKAN Sayın milletvekilleri şimdi
okutacağım iki önerge beş yüz kelimeyi geçtiğinden
önergelerin özetini okuyacağım ancak önergelerin tam metni tutanakta
yer alacaktır. (X)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 338 Sıra Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun 2. Maddesinin;
(1) 7, 8, 9,
18 ve 36. Fıkralarının madde metninden çıkarılmasını
ve fıkra numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini,
(2) 2.
Fıkrasıyla bağlantılı 1 sayılı listede yer
alan "Balıkesir İli Karesi İlçesine Bağlanan
Belediyeler ve Köyler" başlıklı çizelgenin Birimin Adı
kısmına 1 Sıra Numarası ile "Gökçeyazı Belediyesi"
ibaresinin, İlçesi kısmına "İvrindi" ibaresinin
bucağı kısmına ise "Merkez" ibaresinin eklenmesi
ve sıra numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini,
(3) 6.
Fıkraya bağlı 5 sayılı listenin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini,
(10) Bu
önerge ile metinden çıkarılan 7, 8, 9, 18 ve 36.
Fıkralarının teselsül ettirilerek, yeni oluşacak fıkra
numaralarından sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkraların ve bu fıkralara bağlı önerge ekindeki
listelerin maddeye eklenmesini,
(32)
Balıkesir ilinde, Altınoluk Belde Belediyesi merkez olmak üzere, ekli
(26) sayılı listede belirtilen köylerden oluşan Altınoluk
ilçesi ve aynı adla belediyesi kurulmuştur.
(33)
Balıkesir ilinde, Altınova Belde Belediyesi merkez olmak üzere, ekli
(27) sayılı listede belirtilen köylerden oluşan Altınova
ilçesi ve aynı adla belediyesi kurulmuştur
(34) Ekli
(28) sayılı listede adları yazılı kasaba ve köyler
bağlanmak ve merkezi Tahtaköprü olmak üzere Bursa ilinde Tahtaköprü
adıyla bir ilçe kurulmuştur.
(35) Ekli
(29) sayılı listede adları yazılı kasaba ve köyler
bağlanmak ve merkezi Kurşunlu olmak üzere Bursa ilinde Kurşunlu
adıyla bir ilçe kurulmuştur.
(36) Ekli
(30) sayılı listede adları yazılı kasaba ve köyler
bağlanmak ve merkezi Yenice olmak üzere Bursa ilinde Yenice adıyla
bir ilçe kurulmuştur.
(37) Ekli
(31) sayılı listede adları yazılı kasaba ve köyler
bağlanmak ve merkezi Cerrah olmak üzere Bursa ilinde Cerrah adıyla
bir ilçe kurulmuştur.
(38)
İstanbul ilinde, ekli (32) sayılı listede belirtilen
mahallelerden oluşan Hadımköy ilçesi ve aynı adla belediyesi
kurulmuştur.
(39) Malatya
ilinde, Ayvalı Belde Belediyesi merkez olmak üzere, ekli (33)
sayılı listede belirtilen köyler ve belediyelerden oluşan
Ayvalı ilçesi ve aynı adla belediyesi kurulmuştur.
(40) Malatya
ilinde, Balaban Belde Belediyesi merkez olmak üzere, ekli (34) sayılı
listede belirtilen köyler ve belediyelerden oluşan Balaban İlçesi ve
aynı adla belediyesi kurulmuştur.
(41) Malatya
ilinde, Kurşunlu Belde Belediyesi merkez olmak üzere, ekli (35)
sayılı listede belirtilen köyler ve belediyelerden oluşan
Kurşunlu ilçesi ve aynı adla belediyesi kurulmuştur.
(42) Malatya
ilinde, Sürgü Belde Belediyesi merkez olmak üzere, ekli (36) sayılı
listede belirtilen köyler ve belediyelerden oluşan Sürgü ilçesi ve
aynı adla belediyesi kurulmuştur.
(43)
Kahramanmaraş ilinde Narlı Belediyesi merkez olmak üzere ekli (37)
sayılı listede gösterilen köylerden oluşan Narlı ilçesi ve
aynı adla belediye kurulmuştur.
(44) Konya
ilinde Yeniceoba Belediyesi merkez olmak üzere ilçeye bağlanacak köy ve
kasabaların Bakanlar Kurulu tarafından belirlenmesi suretiyle
oluşan Yeniceoba ilçesi ve aynı adla belediyesi kurulmuştur.
Arz ve
teklif ederiz.
Ali Serindağ Mehmet
Volkan Canalioğlu Celal
Dinçer
Gaziantep Trabzon İstanbul
Ali Rıza Öztürk Mehmet
S. Kesimoğlu Haydar
Akar
Mersin Kırklareli Kocaeli
Birgül Güler Ayman Veli
Ağbaba Ali
Haydar Öner
İzmir Malatya Isparta
İlhan Demiröz Levent
Gök
Bursa Ankara
TBMM
Başkanlığına,
338 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 2. maddesine aşağıdaki
fıkraların eklenmesini;
Ekli listelerde yer alan yerleşim yerlerini
kapsamak üzere;
1) Muğla ilinde Eşen,
2) Mersin ilinde Elvanlı,
3) Mersin ilinde Kızkalesi,
4) Mersin ilinde Gülek,
5) Hatay ilinde Payas,
6) Bursa ilinde Yenice,
7) Denizli ilinde Kıralan,
8) Denizli ilinde Kızılcabölük,
9) Malatya ilinde Balaban,
10) Aydın ilinde Ortaklar,
11) Aydın ilinde Atça,
12) Aydın ilinde Acarlar,
13) Aydın ilinde Bağarası,
14) Aydın ilinde Davutlar,
15) Aydın ilinde Umurlu,
adıyla bir ilçe ve aynı adla bir belediye
kurulmuştur.
Ve Tasarının ekli (18) sayılı
listesinde Tekirdağ ili Ergene ilçesine Bağlanan Belediyeler ve
köyler listesinden Velimeşe Belediyesi ile Yulaflı köyünün,
mahalleler listesinden Yeşiltepe mahallesinin, ve Sağlık
mahallesinin çıkartılmasını; Ulaş Belediyesi ibaresinin
Marmaracık Belediyesi 23. fıkrada yer alan Süleymanpaşa
ibaresinin de Namık Kemal olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Alim Işık Adnan Şefik Çirkin Mehmet Erdoğan
Kütahya Hatay Muğla
Sadir Durmaz S.
Nevzat Korkmaz Bülent
Belen
Yozgat Isparta Tekirdağ
Zühal Topcu Emin
Haluk Ayhan Ali
Uzunırmak
Ankara Denizli Aydın
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı'nın 2. Maddesi'nin 34 üncü
fıkrasının tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan İbrahim
Binici Erol Dora
Iğdır Şanlıurfa
Mardin
Hüsamettin
Zenderlioğlu Halil Aksoy
Bitlis Ağrı
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MUAMMER GÜLER (Mardin) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Belediye yasası gibi
yerelliğin ve yerele hizmetin tartışıldığı,
bir yasada, mahalle birimlerini sadece haritadaki isimler olarak görüp,
haritada şeklen değişiklik yapmak sığ bir anlayışın
ürünüdür.
Mahallelerin kendi
sosyo-ekonomik ilişkileri ve yaşam tarzları vardır. Bir
yerleşim yerini farklı bir yere idari olarak bağlamak, aynı
zamanda oranın sosyo-ekonomik yapısı ile oynamaktır.
AKP hükümeti oy
kaygısıyla, iktidarı döneminde, birçok mahallenin idari
sınırlarıyla oynayıp, sınırları kendi lehine
çevirmiştir. Bu açgözlü anlayış, toplumun sosyo-ekonomik
yapısının nasıl etkileneceği konusunda hiç
endişeli ve meraklı değildir.
Şabaniye mahallesine
bağlanan Hacıbekir Mahallesi dolayısıyla, Edremit
belediyesinin idari sınırlarını bağlanmış
olacaktır. Bu madde hayata geçerse Edremit belediyesinin en ucunda
Hacıbekir Mahallesi yer alacaktır. Tasarı ile kurulacak olan İpekyolu
belediyesine 5 dakika gibi bir yakınlıkta olan bu mahalle, İpekyoluna
bağlanmak yerine kendisine yaklaşık 15-
Bu yaklaşım bir boyutuyla
vatandaşları göç ettirmek anlamına gelmektedir. Mevcut yasa
tasarısının bütününde, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartında
bahsedilen yerindenlik ilkesinin ve vatandaşa mümkün olan en yakın
idari birimden hizmet alma hakkının ihlal edildiğini
görmekteyiz. Bu fıkrada önerilen ibare bize sığ
anlayışın somut örneğini göstermektedir.
BAŞKAN Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına,
338 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 2. maddesine aşağıdaki
fıkraların eklenmesini;
Ekli listelerde yer alan yerleşim yerlerini
kapsamak üzere;
1) Muğla ilinde Eşen,
2) Mersin ilinde Elvanlı,
3) Mersin ilinde Kızkalesi,
4) Mersin ilinde Gülek,
5) Hatay ilinde Payas,
6) Bursa ilinde Yenice,
7) Denizli ilinde Kıralan,
8) Denizli ilinde Kızılcabölük,
9) Malatya ilinde Balaban,
10) Aydın ilinde Ortaklar,
11) Aydın ilinde Atça,
12) Aydın ilinde Acarlar,
13) Aydın ilinde Bağarası,
14) Aydın ilinde Davutlar,
15) Aydın ilinde Umurlu,
adıyla bir ilçe ve aynı adla bir belediye
kurulmuştur.
Ve Tasarının ekli (18) sayılı
listesinde Tekirdağ ili Ergene ilçesine Bağlanan Belediyeler ve
köyler listesinden Velimeşe Belediyesi ile Yulaflı köyünün,
mahalleler listesinden Yeşiltepe mahallesinin, ve Sağlık
mahallesinin çıkartılmasını; Ulaş Belediyesi
ibaresinin Marmaracık Belediyesi 23. fıkrada yer alan
Süleymanpaşa ibaresinin de Namık Kemal olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Ali Uzunırmak (Aydın) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz
isteyen Ali Uzunırmak, Aydın Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİ UZUNIRMAK (Aydın)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
tasarının bu maddesinde verdiğimiz önerge üzerinde söz
aldım. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bir
ucubeyi nasıl sağından solundan düzeltebiliriz diye bir gayret
sarf ediyoruz ama onu da arkadaşların anlaması mümkün
değil.
Değerli arkadaşlar, ülkeyi
yönetirken en önemli işlevlerden birisi para hareketlerini, insan
hareketlerini ve düşünceyi yönetebilmektir. Düşünceyi yönetmiyorsunuz,
para hareketlerini ve insan hareketlerini yönetmek gibi devletin
şekillenmesinde en önemli unsurları ihmal ediyorsunuz. Bakın, bu
saydığımız, önerge verdiğimiz, ilçe olmasını
istediğimiz yerler demografik yapı açısından, ekonomik
açıdan çok önemli yerlerdir. Kendi ilim olan Aydında Ortaklar,
Umurlu, organize sanayileriyle, nüfus hareketleriyle, nüfus sayısıyla
gelişmişlik açısından, başka açılardan devletin
kurumsal olarak ilçe bazında örgütlenmesi gereken yerler iken siz
bunları mahalleye dönüştürüyorsunuz ve hatta mahallenin de tek
adı olmasını önerge verdi iktidar partisi burada. Ne yapmak
istiyorsunuz? Bu ülke nasıl yönetilecek? Buralardaki para hareketlerinden,
nüfus hareketlerinden başka hareketlere varıncaya kadar oralarda
devletin ilçe bazındaki kurumlarıyla örgütlenmesi gerekiyor. Bu bir
tehlikeye de işarettir aynı zamanda değerli arkadaşlar.
Buraları bir semt karakoluyla, buraları ekonomik yönden Maliyenin
ilçe bazında örgütlenmesinin altındaki başıbozuk
birtakım örgütlenmelerle yönetmeniz hiç mümkün değil değerli
arkadaşlar. Buralardakinin kimliğini de öldürüyorsunuz. Akça beldesi,
1867de kurulmuş bir belediye ve Türkiyenin en imarlı şehri
olmuş durumda, nüfusu 8 binin üzerinde. Umurlu, 10 binin üzerinde,
Ortaklar, 10 binin üzerinde hiç bunları dikkate almadan göç alan yerler.
Buralardaki insan hareketlerinin kontrolü de çok önemli, buraları hiç
dikkate almadan Türkiyenin birçok bölgesinde bu işlevleri
yapıyorsunuz. Yarınlarda bu ülkedeki herhangi kargaşalıklardan,
başka alandaki gelişecek olan hadiselerden bu iktidar sorumludur.
Değerli arkadaşlar, gecenin bu vaktinde biz ne
desek çaresi yok çünkü bu çoğunluk, belli bir şeyi kararlı bir
şekilde sürdürüyor. Ben size bir fıkra anlatarak
Hiç olmazsa bu
fıkralar, insanların sadece sanat, edebiyat, kültür alanında
değil, kişiliklerinin oluşmasında çok etkili olmuş,
dünyadaki Kıta Avrupasından başka alanlara varıncaya kadar
toplumların şekillenmesinde örnek alınmış
fıkralar vardır. Bir gün padişah, artık vakti gelmiş
hasta, yatağa düşmüş ve evlatları, vezirleri
ağlaşarak etrafında bekliyorlar. Diyor ki: Ölmekten korkmuyorum
ama ilk gece sorgusundan çok korkuyorum, benim yanıma bir refakatçi verin
ve ona ertesi günü servetimin yarısını
bağışlayın. Tabii ki saraydan hiç kimse razı olmuyor
ve tellallar çıkıyor. En sonunda bir tane oduncuyu buluyorlar.
Oduncu, düşünüyor ki benim iple, baltam var verilemeyecek hiçbir
hesabım yok ve padişahla beraber mezara giriyor o ilk gece
sorgusunda
Ertesi sabah çıkınca vatandaşlar soruyor: Ne oldu?
Diyor ki: Sorgu melekleri geldi, padişaha baktılar bunun işi
uzun sürer, önce şundan başlayayım. dediler beni sorguya
aldılar ve sabaha kadar neler çektiğimi bir Allah bir ben biliyorum.
Hayatta hiçbir varlığım yok, ipimle baltamın
hesabını veremedim ve padişahın servetinin
yarısını almayı reddediyor, İpimle baltamı bir
fakire verin. Benim artık hiçbir işim kalmadı bu dünyada.
diyor, gözden uzaklaşıyor, gidiyor.
Değerli arkadaşlar,
oduncudan haber çıkmıyor ama ben sizlerle bir şeyi
paylaşmak istiyorum: Bu ülkeyi hep beraber yönetiyoruz, mesuliyetleri hep
beraber taşıyoruz. Peygamber Efendimizin veya Hazreti Ömerin sözü
olduğu söylenir, diyor ki: Bu dünyadaki en akılsızlar, en
yeteneksizler başkalarının dünyalığı uğruna
kendi ahiretlerini riske atanlardır, kaybedenlerdir.
Başkalarının dünyalığı için kendi ahiretinizi
riske atmayın değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) -
Oduncudan ders alın, padişahtan ders alın.
Hepinize hayırlı
akşamlar diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın Özel, bir söz talebiniz
var.
Buyurun.
VIII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
8.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, bir önergede 45 ayrı önerme
bulunduğuna ve bunların hepsinin birlikte oylanıyor
olmasının yanlış olduğuna ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
Başkanım, anlayışınız için çok teşekkür
ediyorum.
Şöyle bir iş yapıyoruz:
Biraz önce okundu, birazdan oylanacak. Bir önergede 45 ayrı önerme var, 2
ihtimalli. Yani normalde bir önergeye Evet. ya da Hayır. diyorsunuz,
1/2 ihtimal var. Eğer bir önergede 10 ihtimal varsa ve onun 10una birden
Evet. deme ihtimali bin yirmi dörtte 1dir. Biraz önce okutulan ve birazdan
oylanacak önergede tam 45 farklı önerme var ve biz aslında
Bunlar
ayrı ayrı olacak, milletvekilleri vicdanlarıyla karar
verecekler, Ben buna Evet. diyorum, buna Hayır. diyorum. diyecekler.
Her zaman eleştirilen bu indir, kaldır meselesini yapmıyorsak,
gerçekten yasama yapıyorsak bunun böyle olması lazım. Bizim
birazdan bir önerge içindeki 45 önermeye birden Evet. ya da Hayır.
dememiz 2nin 45inci kuvveti, yani otuz beş trilyonda 1lik bir
kararı vereceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Birisi bizim
yerimize vermiş, biz şimdi onu yerine getireceğiz.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Oysa
milletvekilleri özgür iradesiyle karar verip de birine Evet. birine
Hayır. derse herkes için otuz beş trilyonda 1lik
vicdanlarında bir seçim yapmaları gerekir. Bunu yapmıyoruz, çok
büyük bir hata işlemek üzereyiz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu
ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22
Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın;
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen'in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Malatya
Milletvekili Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ile İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289,
2/508, 2/681, 2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 338 Sıra Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun 2. Maddesinin;
(1) 7, 8, 9,
18 ve 36. Fıkralarının madde metninden
çıkarılmasını ve fıkra numaralarının buna
göre teselsül ettirilmesini,
(2) 2.
Fıkrasıyla bağlantılı 1 sayılı listede yer
alan "Balıkesir İli Karesi İlçesine Bağlanan
Belediyeler ve Köyler" başlıklı çizelgenin Birimin Adı
kısmına 1 Sıra Numarası ile "Gökçeyazı
Belediyesi" ibaresinin, İlçesi kısmına
"İvrindi" ibaresinin bucağı kısmına ise
"Merkez" ibaresinin eklenmesi ve sıra numaralarının
buna göre teselsül ettirilmesini,
(3) 6.
Fıkraya bağlı 5 sayılı listenin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini,
(10) Bu
önerge ile metinden çıkarılan 7, 8, 9, 18 ve 36.
Fıkralarının teselsül ettirilerek, yeni oluşacak fıkra
numaralarından sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkraların ve bu fıkralara bağlı önerge ekindeki
listelerin maddeye eklenmesini,
(32)
Balıkesir ilinde, Altınoluk Belde Belediyesi merkez olmak üzere, ekli
(26) sayılı listede belirtilen köylerden oluşan Altınoluk
ilçesi ve aynı adla belediyesi kurulmuştur.
(33)
Balıkesir ilinde, Altınova Belde Belediyesi merkez olmak üzere, ekli
(27) saydı listede belirtilen köylerden oluşan Altınova ilçesi
ve aynı adla belediyesi kurulmuştur
(34) Ekli
(28) sayılı listede adları yazılı kasaba ve köyler
bağlanmak ve merkezi Tahtaköprü olmak üzere Bursa ilinde Tahtaköprü
adıyla bir ilçe kurulmuştur.
(35) Ekli
(29) sayılı listede adları yazılı kasaba ve köyler
bağlanmak ve merkezi Kurşunlu olmak üzere Bursa ilinde Kurşunlu
adıyla bir ilçe kurulmuştur.
(36) Ekli
(30) sayılı listede adları yazılı kasaba ve köyler
bağlanmak ve merkezi Yenice olmak üzere Bursa ilinde Yenice adıyla
bir ilçe kurulmuştur.
(37) Ekli
(31) sayılı listede adları yazılı kasaba ve köyler
bağlanmak ve merkezi Cerrah olmak üzere Bursa ilinde Cerrah adıyla
bir ilçe kurulmuştur.
(38)
İstanbul ilinde, ekli (32) sayılı listede belirtilen
mahallelerden oluşan Hadımköy ilçesi ve aynı adla belediyesi
kurulmuştur.
(39) Malatya
ilinde, Ayvalı Belde Belediyesi merkez olmak üzere, ekli (33)
sayılı listede belirtilen köyler ve belediyelerden oluşan
Ayvalı ilçesi ve aynı adla belediyesi kurulmuştur.
(40) Malatya
ilinde, Balaban Belde Belediyesi merkez olmak üzere, ekli (34) sayılı
listede belirtilen köyler ve belediyelerden oluşan Balaban İlçesi ve
aynı adla belediyesi kurulmuştur.
(41) Malatya
ilinde, Kurşunlu Belde Belediyesi merkez olmak üzere, ekli (35)
sayılı listede belirtilen köyler ve belediyelerden oluşan
Kurşunlu ilçesi ve aynı adla belediyesi kurulmuştur.
(42) Malatya
ilinde, Sürgü Belde Belediyesi merkez olmak üzere, ekli (36) sayılı
listede belirtilen köyler ve belediyelerden oluşan Sürgü ilçesi ve
aynı adla belediyesi kurulmuştur.
(43)
Kahramanmaraş ilinde Narlı Belediyesi merkez olmak üzere ekli (37)
sayılı listede gösterilen köylerden oluşan Narlı ilçesi ve
aynı adla belediye kurulmuştur.
(44) Konya
ilinde Yeniceoba Belediyesi merkez olmak üzere ilçeye bağlanacak köy ve
kasabaların Bakanlar Kurulu tarafından belirlenmesi suretiyle
oluşan Yeniceoba ve aynı adla belediyesi kurulmuştur.
Arz ve
teklif ederiz.
Levent
Gök (Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz
isteyen Levent Gök, Ankara Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; gecenin bu ilerleyen saatlerinde, herkesin
yorulduğu bir ortamda, bu yasanın niçin saatler süren
çalışmalar suretiyle görüşülmek istenmesinin gerekçesini az önce
İçişleri Bakanının sunduğu bir korsan önergeyle
öğrenmiş bulunuyoruz.
Sayın Bakan, herkesin
yorulduğu bir anda bir korsan önerge sundunuz az önce Ankaranın
Yenimahalle ilçesiyle ilgili.
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Allah Allah
LEVENT GÖK (Devamla) Kanunda yok,
tasarıda yok, Komisyonda görüşülmemiş ama şu anda verilen
bir önergeyle Ankaramızın Yenimahalle ilçesi, bir kısmı
Etimesguta ve bir kısmı da Çankaya Belediyesine bağlamak
suretiyle, paramparça edilmektedir.
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Allah Allah
LEVENT GÖK (Devamla) Sizin ne
hakkınız var buna? Ne hakkınız var sizin buna? Gecenin bu
saatinde verdiğiniz bu korsan önergeyle Ankaralının,
Yenimahallelinin bir bütünlük içerisinde sürdürdüğü bu yerleşim
alanını bölmeyi siz hangi hakla yapıyorsunuz Sayın Bakan?
Kim veriyor size bu hakkı?
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Çok ayıp!
LEVENT GÖK (Devamla)
Yenimahalleliler sabahleyin kalktıklarında bakacaklar ki, bir
kısmı Etimesgut Belediyesine bağlanmışlar, bir
kısmı Çankaya Belediyesine bağlanmışlar.
Bunlar neresi bakın: Çayyolu,
Ahmet Taner Kışlalı Mahallesi, Ümit Mahallesi, Koru Mahallesi,
Konutkent, Yaşamkent. Bunlar Yenimahallenin can damarıdır.
Sayın Bakan, böyle
saygısız bir tutumunuzu kınıyorum sizin. Bu önergeyi siz
veriyorsunuz, bu önergeden kamuoyunun haberi yok, Ankaralıların
haberi yok, Komisyonun haberi yok, partinizin haberi yok, daha yeni
öğreniyorsunuz. Yazıklar olsun size! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Tam böyle partinize yakışır
bir şekilde hareket ediyorsunuz. Artık Adalet ve Kalkınma
Partisinden sağlıklı bir yaklaşım beklemek mümkün
değildir. Tam bir gece karanlığına bürünmüş bir
partisiniz, gece karanlığı içinde yolsuzluk yapıyorsunuz.
Bunun hesabını göreceksiniz, bunun hesabını vereceksiniz.
Nerede görülmüştür bu? Yenimahallelilerin haberi mi vardır bundan?
Hangi Ankaralının haberi var bundan? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Niçin bağırıyorsunuz?
Gerekçede diyorsunuz ki: Yenimahalledeki hizmet
bütünlüğünün sağlanması açısından bu ilçelerin
belediye hizmetleri alması açısından
Sordunuz mu bu
mahallelilere Yenimahalle Belediyesinden memnun musunuz, değil misiniz?
diye?
Bakın, sizin Ankara Belediyeniz metroyu beceremedi,
o yüzden devraldınız ve metroyu Yenimahalleden o bölgelere getirmek
için çalışmalar yürütüyorsunuz. Eğer o bölgeler hizmet
almadıysa Ankara Büyükşehir Belediye Başkanının
beceriksizliği ve buranın Cumhuriyet Halk Partisine oy vermesi
yüzünden hizmet almamışlardır.
Değerli arkadaşlarım, böylesine kritik bir
önergeyi şu anda getirmenin tarihî sorumluluğuyla elbette
hesaplaşacaksınız.
Sayın Bakan, lütfen, bu önergenizi geri çekiniz. Bu
önerge, kamuoyunun bildiği bir önerge değildir, sizlerin bile
bildiği bir önerge değildir. Ben söylediğim zaman
anlıyorsunuz neyin ne olduğunu. Böylesine bir önergeyi nasıl
kabullenebilirsiniz? Ama hepiniz ellerinizi kaldıracaksınız
geçen gün de yaptığınız sahte oy
kullandığınız gibi. Siz sahteciliğe
bulaşmış bir partisiniz, bunu biliniz. Sahte oy kullanıyorsunuz,
sahteciliğe bulaştınız. Gece karanlığında
düzenbazlık yapıyorsunuz gece karanlığında
Ankarayı parçalıyorsunuz, Ankaranın Yenimahalle ilçesini
bağrından kopartıyorsunuz. Bunun hesabını
vereceksiniz, bunun hesabını yarın kamuoyu duyduğu anda
vereceksiniz.
Sayın Bakan, siz o Yenimahalle hudutlarına
isterseniz bin kişiyle gelin, Yenimahalleliler sizi biber gazıyla
Yenimahalleden kovalayacaklar. Bunu yaşayacaksınız, bunu
yaşatacaksınız. Ne hakkınız var sizin buna? Gecenin bu
saatinde bu önergeyi getirmeye kimin ne hakkı var? Siz kime sordunuz bunu,
siz kimsiniz, siz nereden çıktınız? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sen kimsin?
LEVENT GÖK (Devamla) Sayın Bakan haddinizi
biliniz! Böylesine önemli bir konuda bu önergeyi veremezsiniz.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sen kimsin?
LEVENT GÖK (Devamla) Ben Ankaralıyım, ben
Yenimahalleliyim; sen kimsin?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sen kimsin?
LEVENT GÖK (Devamla)
Sen kimsin?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Ben de
Ankaralıyım.
LEVENT GÖK (Devamla) Nerede Ankaralısın? Kalk
o zaman savun bunu. Kalkın uykudan uyanın bakalım. Her gelen
önergeyi oylamak zorunda değilsiniz.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Hadi oradan be!
LEVENT GÖK (Devamla) Değerli milletvekilleri, bu
önergenin sorumluluğunu hepinizin burnunuzdan fitil fitil
getireceğiz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Hadi oradan, hadi!
LEVENT GÖK (Devamla) Yenimahalleyi bölemezsiniz.
Sizlerin derebeyliğine karşı duracağız, sizlerin antidemokratik uygulamalarına
karşı duyacağız.
VELİ AĞBABA (Malatya) Diktatör Bakan,
diktatör!
LEVENT GÖK (Devamla) Sayın Bakan, sizi
uyarıyorum, bu önergeyi geri çekin. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Hadi oradan, hadi!
VELİ AĞBABA (Malatya) Diktatör Bakan,
diktatör!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Sayın
Başkan, sataşmadan dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN Bir dakika
LEVENT GÖK (Ankara) Sen biliyor musun bu önergeyi
kalkıp konuşuyorsun, biliyor musun bu önergeyi? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MEHMET METİNER (Adıyaman)
Saygısız!
MEHMET ERSOY (Sinop) Hem hanımefendi hem Grup
Başkan Vekili
LEVENT GÖK (Ankara) Otur yerine! Terbiyesiz
BAŞKAN Bir saniye, anlaşılmıyor
ki... (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
LEVENT GÖK (Ankara) Daha gecenin bu vakti gelmiş
haberiniz yok sizin.
BAŞKAN - Bir saniye Sayın
Bahçekapılı, lütfen
Hayır, ne için söz istiyorsunuz? Lütfen,
öyle bir usul var mı yani?
VELİ AĞBABA (Malatya) Diktatör Bakan,
diktatör! Bundan Komisyon utanmıyor mu?
LEVENT GÖK (Ankara) Koskoca Yenimahalleyi bölüyorsunuz
be! Terbiyesizler!
MEHMET METİNER (Adıyaman) - El sallamadan
konuşacaksın!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen
LEVENT GÖK (Ankara) Ben konuşacağım
tabii, ben konuşacağım.
MEHMET METİNER (Adıyaman) El sallamadan
konuşacaksın!
LEVENT GÖK (Ankara) Ben Ankarayı biliyorum o
yüzden konuşacağım. Ben konuşacağım tabii.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bahçekapılı.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sisteme girin de sözlerinizi ifade edin.
Vereceğim ama ne dediğiniz anlaşılmıyor.
(AK PARTİ ve CHP milletvekillerinin birbirleri
üzerine yürümeleri, gürültüler)
VELİ AĞBABA (Malatya) Gel, gel!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Gel buraya, gel!
MEHMET METİNER (Adıyaman) Bırakın
gelsin!
LEVENT GÖK (Ankara) Bu yaptığınız terbiyesizliktir
sizin! Terbiyesizler!
MEHMET METİNER (Adıyaman) Otur yerine, otur!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 03.22
ON
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 03.30
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 17nci Birleşiminin On Üçüncü Oturumunu açıyorum.
338 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Sayın Bahçekapılı, sataşma nedeniyle
söz istemiştiniz ancak bildiğiniz gibi birleşim
kapandığı için söz veremiyorum, aynı birleşimde
olması gerekir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir saniye...
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Buyurun Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan,
338 sıra sayılı Kanunla ilgili Sayın İçişleri
Bakanının sunmuş olduğu teklifte
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Lütfen sükûneti sağlar mısınız Sayın
Başkan?
BAŞKAN Nasıl sağlayayım Sayın
Tanal?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sağlayamıyorsanız
iptal edin o zaman, kapatın o zaman. Nasıl sağlayayım
Yani burada
BAŞKAN Buyurun -sözünüz anlaşılmıyor
ki- ne yapayım ben; buyurun, dinliyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Şimdi, efendim, aynen
okuyorum ben.
BAŞKAN Neyi okuyorsunuz Sayın Tanal?
MAHMUT TANAL (İstanbul) İçişleri
Bakanının teklifini okuyorum.
BAŞKAN Gelecek şimdi, okunacak Sayın
Tanal. Okuyacak sayın Kâtip Üye arkadaşımız.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim, ama bakın,
Gelecek, okunacak diyorsunuz. Şuradaki teklifte ne yazılı,
baktınız mı siz, gözden geçirdiniz mi?
BAŞKAN Ne demek Baktınız mı?
Sayın Tanal?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Nasıl?
BAŞKAN Ne demek Baktınız mı?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Tabii, sizin burada
kontrol etme yetkiniz yok mu, göreviniz yok mu, sorumluluğunuz yok mu?
BAŞKAN Bakıp
bakmadığımızı siz mi kontrol edeceksiniz?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Siz orada korkuluk
başı mısınız? Siz orada Meclis Başkan Vekilisiniz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Tanal, lütfen biraz
Şu
konuşma tarzınıza bakar mısınız Sayın Tanal?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ama nasıl öyle
diyorsunuz siz? Tüzükün 14üncü maddesine göre siz bunlara bakmakla yükümlü
değil misiniz?
BAŞKAN Sayın Tanal, biraz önce Kâtip Üye
okudu, dinlediniz mi?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Dinledim ben.
BAŞKAN Madem öyle, mesele bitti o zaman.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Mesele bitmedi.
O uygun muydu, sunumu uygun muydu? Gördünüz mü siz,
baktınız mı gözlerinizle?
BAŞKAN Sayın Tanal, ders verir gibi
konuşmayın lütfen.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim, bilmediğiniz
için ben dersi vermekle yükümlüyüm. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bilmediğin için o dersi vermekle yükümlüyüm ben.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bakın, ne
yazıyor burada?
BAŞKAN Okutacağım Sayın Tanal, ne
yazacağını öğreneceğiz hep birlikte. Şimdi
okutacağım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan
bakın, 388 sayılı teklifle ilgili verilmiş, üslup kalemle
değiştirilmiş. Burada bir paraf var mı? Böyle bir teklif
görüşülüyor mu? Yok. Bilmiyorsanız ne yapacağım ben size
şimdi?
BAŞKAN Anladım da, bu, Hükûmetle
görüşülüp Kanunların verdiği bilgi düzeltilmiş yani
Kanunlar tarafından düzeltiliyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim, paraf var
mı? Bakın, teklifi verenin parafının olması
lazım. Düzeltmede kim bunu yaptı?
BAŞKAN Lütfen Sayın Tanal, burada Kanunların
haberi var, Hükûmetin haberi var.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim, ben sizin bu
tutumunuzla ilgili 63üncü maddeye göre usul tartışması açmak
istiyorum.
BAŞKAN Ne, hangi tutumumla ilgili Sayın
Tanal, ne demek yani?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Aleyhinize
konuşacağım, tutumunuzun aleyhine söz almak istiyorum.
BAŞKAN Benden kaynaklanan bir hadise yok ki. Ne
demek bu tutum yani?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
bu önerge şimdi verildi.
BAŞKAN Efendim?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Şimdi verildi bu
önerge.
BAŞKAN Ne diyorsunuz, şimdi ne istiyorsunuz?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
şimdi önerge verildi. Bakın, bu önerge dağıtıldı
millete.
BAŞKAN - Önerge size geldiğinde düzeltme
yapılmamış mıydı üzerinde?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Paraf yok, paraf yok, paraf.
Paraf yok, bakın, paraf yok.
BAŞKAN Lütfen Sayın Tanal
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu önergeyi çoğaltıp
dağıtmamanız lazım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yani önergeyi verenin
parafının olması lazım. Memurlar resen orada bunu
düzeltemez. Memurun resen düzeltmesi ayrı bir sahtecilik suçu
oluşturur. Buradan da memurları uyarıyorum ben.
BAŞKAN Hayır, Hükûmetin haberi var ama.
Hükumetten soralım haberi var
mı, yok mu. Size dağıtıldığında
düzeltilmiş olarak verilmiş. Bunda mahzur nedir?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim, paraf olmadan
düzeltemez memurlar. Yani burada teklifin iradesinin dışında
düzeltme yapılmış durumda. Onun için sizin
BAŞKAN Sayın Hükûmet, bu önerge
yazıldıktan sonra düzeltilirken sizin haberiniz var mı, yok mu?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim, ben sizin bu
tutumunuzdan dolayı usul
BAŞKAN Hangi tutumumdan Sayın Tanal? Ben ne
yaptım ki tutumum ne olsun?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çoğaltmamanız gerekir.
Parafsız önergeyi çoğaltmayacaksınız. Paraf yok diye
çoğaltıp dağıtamazsınız.
BAŞKAN Bu tutumumdan dolayı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Evet, bundan dolayı.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Tanal; aleyhte mi lehte
mi?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Aleyhte
LEVENT GÖK (Ankara) Aleyhte
BAŞKAN Aleyhte istiyorsunuz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Lehte
BAŞKAN Lehte kim var?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Lehte
RECEP ÖZEL (Isparta) Lehte
BAŞKAN Evet, ikişer kişiye veriyorum.
Sayın Özel buyurun, lehte
X.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
8.-
338 sıra sayılı Kanun Tasarısının 2nci maddesi
üzerinde İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin
imzasıyla verilen önergenin İç Tüzük hükümlerine aykırı
olup olmadığı hakkında
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; şimdi, bunun, usul tartışmasında
verilmiş olan Bakanlığımızın önergesinde sadece
sıra sayısının yanlış numara yazılması,
daha sonra düzeltilmesi
Burada daha gruplarda, vermiş oldukları
önergelerde bir yanlışlık olduğu zaman Kanunlar getirir,
düzeltir.
CELAL DİNÇER (İstanbul)
Bakanlığın hazırladığı tasarının sıra
numarasını bilmiyor mu bir Bakan?
RECEP ÖZEL (Devamla) Paraf gibi bir işlem, Meclis
çatısı altında çalışmaların, önergelerin
hiçbirinde paraf yoktur.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Nerden bilelim
kardeşim!
RECEP ÖZEL (Devamla) Bakın bütün tutanaklara,
sırf burada muhalefet olması için, sırf bu yasayı
geciktirmek için
(CHP sıralarından gürültüler) Milletimiz sizi de
izliyor, bizi de izliyor. Başkanlığın tutumu doğrudur.
Hepinize saygılar sunuyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
MUAMMER GÜLER (Mardin) Düzeltmeyi yapalım.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Paraf olması
lazım.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Muhalefetin de bir hayli parafsız
düzeltmesi var.
BAŞKAN - Mahmut Tanal, İstanbul Milletvekili,
aleyhe söz isteyen
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli Başkan,
değerli milletvekilleri; hukukun esas temel ilkesi, iradesini izhar eden,
açıklayan bir kişinin iradesinin dışında başka
bir düzeltme, değiştirme, ekleme, ilave yapılmış ise
yapan kişinin mutlak suretle yazılı olarak onu paraf etmesi
lazım. Eğer değiştirmeyi, eklemeyi, ilaveyi -bir
değişiklik yapılmış ise- teklif sahibi ileride bunu
inkâr ettiği zaman kimin tarafından bunun
yapıldığı tartışma götürür. Tartışma
götürdüğü zaman da, bu işlem gördüğü için ve işlem
gördüğü andan itibaren üzerine paraf edilmediğinden dolayı,
üçüncü şahıslar tarafından paraf edildiği için, Türk Ceza
Kanununun 204üncü maddesine göre kamu görevinin sahtecilik suçu oluşur.
(CHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aynen öyle.
LEVENT GÖK (Ankara) Aynen öyle, bravo, bravo Mahmut
Ağabey.
MAHMUT TANAL (Devamla) Sayın Başkan, burada,
önerge sahibine yönelerek Sizin bundan haberiniz var mı? Önerge sahibi,
tabii ki bu baskı altında Evet. diyecek, başka bir
şansı yok. Yani bu açıdan, zaten önerge sahibi eğer böyle
demezse, Siyasi Partiler Kanunu uyarınca, AKPnin İç Tüzükü
uyarınca, Sayın Milletvekili İçişleri Bakanı
İdris Naim Şahin disiplin suçunu işlemiş olur, partiden
ihraç nedenidir aynı zamanda. (CHP sıralarından
alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Vay vay vay; işte burada patladın!
MAHMUT TANAL (Devamla) Yani bu anlamda Sayın
Meclis Başkan Vekilinin önerge sahibini bu kadar baskı altına
alması ve paraf etmediği hâlde Bundan haberin vardı mı?
şeklindeki tavrı ve tutumu gerçekten tarafsızlığı
zedeliyor. Meclis Başkan Vekiline önerim, bu tartışmalara
katılmamasını, bağımsız kalması istirham
eder, hepinize saygılar sunarım.(CHP sıralarından Bravo!
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Lehte, Ali Rıza Öztürk.
Sayın Öztürk, buyurun.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Arkadaşlar, Sinek küçük, mide
bulandırır. diye bir mesele var. Görüyorsunuz, en küçük hukuka
aykırılıklar bile, belki de tolerans gösterilmesi gereken
konular bile Meclisin gerilmesine neden olabiliyor. Sonuçlarla
uğraşmayalım. diyorum ben hep, sivrisineklerle
uğraşmayalım; nedenlerle uğraşalım, nedenleri
ortadan kaldıralım.
Yani, neden, ne oluyor da biz, gerçekten, iktidar ya da
muhalefet olarak en küçük meseleleri halledemiyoruz, onu bir gerilim nedeni
hâline getiriyoruz? Bu şundan işte: Bu yasaların dayatma
yöntemiyle getirilmiş olmasıdır. Yani demokrasilerde halkın
iradesi esastır. Tabii ki halkın iradesine herkesin saygı
duyması lazım ama Parlamentodaki çoğunluğunuza dayanarak
halkın iradesinin şekillenmesine baskı uygulamak, onu etkilemeye
çalışmak herhâlde demokrasi dışı bir
davranıştır. Yani hep söylüyorum: Darbeler böyle, polisle, polis
tankıyla ve de asker silahıyla da gelmiyor. Siz milletin, iradesini
milletin size verdiği yetkiye dayanarak baskı altına almaya
çalışıyorsanız, onu etkiliyorsanız doğru bir
yöntem değil arkadaşlar.
Şimdi, burada, seçimde iktidar kendi lehine
nasıl sonuç çıkarmak istiyorsa öyle bir yasa düzenlemesi
yapılıyor. Olabilir; bunun da bir yolu, yöntemi var. Bunu
İçişleri Komisyonunda, Sayın Bakan orada getirebilirdi. Yani bu
önerge Hükûmet tarafından getiriliyor, tasarıyı hazırlayan
kurum tarafından getiriliyor. Ee, bunu tasarıyı hazırlarken
getirebilirdi, Komisyonda tartışılmasına olanak
verebilirdi. Burada önerge Komisyondan kaçırılıyor, kamuoyundan
kaçırılıyor. Ee, bu, bu kadar önemliyse Sayın Bakan, niye
Komisyonda bunu tasarının içine sokmadınız? Niye bunu böyle
getirmediniz? Bu, bir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Şimdi, ben
bilmiyorum doğru mudur yanlış mıdır, grup başkan
vekili arkadaşımızın birisi bana dedi ki: Bu konuda
Hükûmet, artık bundan böyle, kendisi vereceği zaman önerge
vermeyecek, gruplar verecek. Bu konu
-çok emin olarak hatırlamıyorum ama- yani Hükûmetin bu şekilde
gece yarısı önerge vermesi şık bir davranış olmamıştır
Sayın Başkan.
Saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aleyhte söz isteyen Levent Gök, Ankara Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; gece yarısı baskınla verilen bu önergeyle
Yenimahallenin nüfus yapısı değiştirildiği gibi, belediyenin
son derece ekonomik kaynakları da elinden alınmaktadır
değerli arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlarım, biz dedelerimizden,
babalarımızdan mücadeleyi mertçe öğrendik. Mücadeleyi mertçe
yapacağız, arkamızdan birbirimizi vurmayacağız.
Bakın, sizin, AKPnin Ankara milletvekilleri yok mu
değerli arkadaşlarım? Bu sadece Cumhuriyet Halk Partisinin mi
sorunu? Cumhuriyet Halk Partisinin Ankara Milletvekili olarak benim mi sorunum?
Nerede Ankara milletvekilleriniz? Tülay Selamoğlu Hanım nerede,
Emrullah İşler nerede, Fatih kardeşim nerede? Onlar niçin bir
tek söz söylemiyorlar bununla ilgili?
Burada Yenimahalle parçalanıyor değerli
arkadaşlarım. Bu yapılan, kelimenin tam anlamıyla bir
darbedir. Bu, darbedir. Ben bunu biliyorum, yaşadığım kenti
iyi tanıyorum, sizlere de aktarmak istiyorum: Bu gece yarısı
operasyonu mutlaka Yenimahalle halkından ciddi bir şekilde şamar
yer. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Yenimahalleliler bunu
affetmezler. Yenimahalleliler bunu affetmezler.
Ben sizleri buradan uyarıyorum: Sayın Bakan,
lütfen, gecenin bu saatinde verdiğiniz ve sanki herkesin dikkatinden
kaçarcasına verdiğiniz bu önergenin Bakın, ne hâle
geldiğini gördünüz. Devlet adamlığı ciddiyet ister, devlet
adamlığı saygılık ister. Komisyona gelmemiş,
Hükûmetin tasarısında olmaya sizlerin dahi haberi olmayan bir konunun
gecenin bu vakti buraya gelmesi tam bir aymazlıktır tam bir
utanmazlıktır. Ben bunu anlatıyorum, bunu kalın harflerle
de altını çiziyorum ki gecenin bu saatinde uyanasınız diye.
inşallah uyanırsınız.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sayın Başkan, Sayın Hatip Grubumu hedef alarak
aymazlıkla ve utanmazlıkla suçladı. Sataşmadan söz
istiyorum. Salih Kapusuz konuşacak.
BAŞKAN Sayın
Bahçekapılı, lütfen, iki dakika süre veriyorum.
Buyurun Sayın Kapusuz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Önergeyi şey getiriyor, Hükûmet getiriyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Önergeyi Hükûmet
getiriyor, ne grubu!
LEVENT GÖK (Ankara) Ben önergeyi
getiren kurumla ilgili söylemişimdir bunu. Kelimelerim tam ortadadır,
tutanaklardan çıkartılıp bakılabilir.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Sayın Bakanın cevap vermesi lazım.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sayın Başkan, aymazlıkla, utanmazlıkla
suçladı.
LEVENT GÖK (Ankara) Evet, Bu
önergeyi bu saatte getirmek aymazlıktır. dedim.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Ee, geldiğine göre
LEVENT GÖK (Ankara) Siz mi
getirdiniz? Siz mi getirdiniz? Siz mi getirdiniz?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Bakan getirdi, grubumun üyesidir.
LEVENT GÖK (Ankara) O hükûmet
O
hükûmet
O hükûmet
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Bakan getirdi, grubumun üyesidir.
BAŞKAN Evet, Sayın
Bahçekapılı, iki dakika süre veriyorum.
Buyurun.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Sayın Başkan, Salih Kapusuz konuşacak.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Kapusuz. (AKP sıralarında alkışlar)
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.-
Ankara Milletvekili Salih Kapusuzun, Ankara Milletvekili Levent Gökün AK
PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
SALİH KAPUSUZ (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilli arkadaşlarım; gecenin bu saatinde böyle
bir tartışmaya taraf olmayı hiç düşünmezdik. Ancak
değerli bir milletvekili arkadaşımız üzülerek ifade edelim
ki bir yasama faaliyeti içerisinde yapılan bir önerge verme işlemini
bile, tartışma konusu, sataşma konusu hatta hakaret konusu
yapabiliyor.
İşin özü itibarıyla elbette Türkiyenin
her tarafından temsilci olarak bulunan siz arkadaşlarım,
Ankarayı yakinen bilmeyebilirsiniz.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Ben orada oturuyorum.
SADİR DURMAZ (Yozgat) Ben de iyi
biliyorum.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Ankara
Yenimahalle ilçemiz, değerli arkadaşlar, şu anda Cumhuriyet Halk
Partili bir belediye tarafından yönetilmektedir.
CELAL DİNÇER (İstanbul)
Sorun o zaten.
SALİH KAPUSUZ (Devamla)
Hayır, hiçbir sorun yok, onu ifade edeceğim. İstirham ediyorum
İstirham ediyorum
Lütfen dikkat ederseniz, bu gördüğünüz haritada
burası Yenimahalle, burası da Yenimahalle ama şu arada iki tane
ilçe var; bir tanesi Çankaya bir tanesi de Etimesgut.
Şimdi, bu şekliyle fiziken
birbiriyle hiç irtibatlı olmayan iki bölgeden ibaret bir Yenimahalle var.
(CHP sıralarından gürültüler)
LEVENT GÖK (Ankara) Hiç de doğru
değil.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bir
dakika
Bir dakika
Bir dakika arkadaşlar
LEVENT GÖK (Ankara) Hiç doğru değil, hiç de
doğru değil.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) Bu Yenimahalle iki
bölgeden oluşuyor.
SADİR DURMAZ (Yozgat) Yeni bir belediye niye
kurmuyorsunuz orada, yeni bir belediye? Samimiyseniz yeni belediye kurun.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) Dinle kardeşim, ben
seni dinledim, istirham ediyorum ya, müsaade eder misiniz? Müsaade edin ya.
LEVENT GÖK (Ankara) Ee, yanlış
konuşuyorsun!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) Arkadaşlar, bu iki
Yenimahalleden bizim ikinci bölümü, fiilen bölük pörçük ve irtibatsız
olan bu bölgeyi iki ilçeye veriyoruz. Neresi bunlar? Bir tanesi Cumhuriyet Halk
Partisinin belediyesinin olduğu Çankaya, diğer bir bölümünü de
MHPnin belediye Başkanlığı bulunan Etimesguta veriyoruz.
Peki, niye onlara bölerek veriyoruz?
LEVENT GÖK (Ankara) Niye veriyorsunuz?
CELAL DİNÇER (İstanbul) Kim rahatsız
oldu?
SALİH KAPUSUZ (Devamla) Gerekçesi şu: Fiilî
olarak otoban burayı ikiye bölüyor, otobanın içinde kalan
kısmı
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Gerçekten
yazık!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) Çok ayıp ediyorsunuz.
İçinde kalan kısmı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SALİH KAPUSUZ (Devamla)
8 mahalleden oluşuyor,
Çankayaya bağlıyoruz; diğer geri kalan 5 mahalleyi Etimesguta
bağlıyoruz. Bundan daha doğal ne olabilir yahu! (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
SADİR DURMAZ (Yozgat) Oraya yeni bir belediye
kurun, yeni bir belediye.
LEVENT GÖK (Ankara) Hiç gerçekçi değil, hiç
gerçekçi değil.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) İkinci bir hususu
daha söylemek isterim, o da şu değerli arkadaşlar
BAŞKAN Sayın Kapusuz, lütfen
SALİH KAPUSUZ (Devamla) Eğer burada bir rant
varsa ilgililere
Sadece bizden talep edilen bir hususu düzeltmek istiyoruz.
Bundan da herkesin haberi var.
Teşekkür ediyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Kapusuz,
Komisyonda niye tartışmadınız bunu?
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, konu
önemlidir, konu böyle Salih Beyin haritada gösterdiği kadar basit
değildir.
BAŞKAN İzah ettiniz Sayın Gök, 2 defa
söz verdim, izah ettiniz.
LEVENT GÖK (Ankara) Ancak Sayın
Konuşmacı, yine, bana buradan sataşmada bulunmuştur. Ben
ona cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Ne diye sataşmada bulundu Sayın
Gök? Ne dedi de sataştı?
LEVENT GÖK (Ankara) Kendilerine
sataştığımı ifade ederek bana
sataşmıştır Sayın Konuşmacı.
BAŞKAN Hayır, lütfen ama ya
Lütfen
Sayın Gök, lütfen
LEVENT GÖK (Ankara) Bu, bir kere, bir kere
BAŞKAN Evet, diğer önergeyi okutuyorum
Lütfen Sayın Gök, sataşma olsa vereceğim
yani.
LEVENT GÖK (Ankara) Bu önemli bir konu Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hayır, olabilir mi?
Buyurun...
LEVENT GÖK (Ankara) Yani
BAŞKAN Sayın Gök, lütfen ama, sataşma
olsa vereceğim.
LEVENT GÖK (Ankara) Ama Salih Beyin söylediklerinin
tamamı yanlış, tamamı yanlış.
BAŞKAN Ayrı bir konu yani.
LEVENT GÖK (Ankara) Yani Salih Bey Otoban bölüyor.
dedi. Nereyi bölüyor orası?
BAŞKAN Sözleriniz tutanaklara geçti. Teşekkür
ediyorum Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Bakan, lütfen geri çekin
bu önergeyi. Ankara milletvekilleri, sahip çıkın!
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu
ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22
Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın;
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen'in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Malatya
Milletvekili Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ile İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289,
2/508, 2/681, 2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338 sıra sayılı
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair kanun
Tasarısı'nın 2 nci maddesinin onuncu fıkrasından sonra
gelmek üzere aşağıdaki onbirinci fıkranın eklenmesi,
madde sonuna aşağıdaki otuzyedinci ve otuzsekizinci
fıkraların eklenmesi ve tasarının
başlığında yer alan "yirmiüç" ibaresinin
"yirmialtı" olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Sadullah Ergin Mevlüt
Dudu Köksal Toptan
Hatay Hatay Zonguldak
Adnan Şefik Çirkin Ercan
Candan Hasan Akgöl
Hatay Zonguldak Hatay
Ali İhsan Köktürk Adem
Yeşildal Orhan Karasayar
Zonguldak Hatay Hatay
Mehmet Öntürk Mehmet
Ali Ediboğlu Hacı Bayram
Türkoğlu
Hatay Hatay Hatay
"(11) Hatay ilinde, Payas Belediyesi merkez olmak
üzere, Dörtyol ilçesi Yakacık Bucağına bağlı Sincan, Kozludere
ve Çağlalık köylerinden oluşan Payas ilçesi ve aynı adla
belediye kurulmuştur."
"(37) Zonguldak ilinde Kilimli Belde Belediyesi
merkez olmak üzere, Merkez ilçe Kilimli Bucağına bağlı
belediyeler ve köylerden oluşan Kilimli ilçesi ve aynı adla belediye
kurulmuştur."
"(38) Zonguldak ilinde Kozlu Belde Belediyesi merkez
olmak üzere, Merkez ilçe Kozlu Bucağına bağlı belediye ve
köylerden oluşan Kozlu ilçesi ve aynı adla belediye kurulmuştur.
Kozlu bucağına bağlı Esenköy ve Yahma köylerinin tüzel
kişiliği kaldırılarak mahalle olarak Kozlu Belediyesine
katılmıştır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ÖZCAN
ULUPINAR (Zonguldak) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS
NAİM ŞAHİN (Ordu) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Köksal Toptan,
Zonguldak Milletvekili.
KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) Sayın Başkan, yüce
Meclisimizin çok değerli üyeleri; sabaha yakın bir saatte önemli bir
müzakereyi gerçekleştiriyoruz. Zaman zaman sertleşen
tartışmalarda hepimizin dikkat etmesi lazım gelen bazı
önemli noktalar var. Birbirimizi sevsek kuşkusuz çok iyi yapmış
oluruz, birbirimize saygıda eksiklik etmezsek kuşkusuz yine çok iyi
yapmış oluruz ama bunları bir tarafa koysak bile birbirimize
tahammül etmeye mecbur olduğumuzu kesinlikle unutmamamız lazım.
Hele hele şu salondan çıktıktan sonra, yarın öbür gün
birbirimizin yüzüne bakamayacak söz ve
davranışlardan özenle kaçınmak zorundayız. Hepimiz
milletimiz için, ülkemiz için çalışıyoruz, gayret sarf ediyoruz.
Herkesin aynı düşünmesi, herkesin ortak hareket etmesi
arzulanılır ama bu mümkün de değildir, böyle olacak olsa
partiler olmazdı, değişik fikirler ortaya atılmazdı
ama ortak payda, ortak nokta milletin huzuru, milletin geleceği, ülkemizin
kalkınması olduğu zaman orada, o noktada hepimizin ortak hareket
etme bilincini kaybetmememiz lazım diye düşünüyoruz.
Sevgili arkadaşlarım, şu elimdeki önerge
işte bu anlattıklarıma çok güzel bir örnek teşkil
etmektedir. Üç sanayi şehri -Payas, Kozlu, Kilimli- bu önergeyle,
inşallah, kabul ederseniz ilçe olacaktır. Bu önergenin içeriği
bizim için, Hatay için, Zonguldak için gerçekten, Kilimli için, Payas için,
Kozlu için gerçekten çok büyük bir önem ve anlam ifade etmektedir ama bana
sorarsanız bundan daha da önemlisi, bu önergenin altında üç tane
siyasi partimizden o illeri temsil eden milletvekili
arkadaşlarımızın imzası vardır. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Bu
arkadaşlarıma teşekkürlerimi, şükranlarımı sunmak
istiyorum.
VELİ AĞABABA (Malatya) Bir de bunu
İçişleri Bakanına söylesenize Sayın Başkan. Gidip de
bunu Bakana söylesenize.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Keşke deminki önergede de öyle
bir uzlaşı arasaydı.
VELİ AĞABABA (Malatya) Keşke sizin
yaptığınızı Sayın Bakan da yapsa.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Bakan, sen de
bakansın, bu da Bakandı. Aradaki fark bak!
VELİ AĞABABA (Malatya) Gecekondu Bakanı!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Gece yarısı operasyonu.
KÖKSAL TOPTAN (Devamla) Sevgili arkadaşlarım,
müsaade eder misiniz. Lütfen yani! Bu davranışları kesinlikle
terk edelim arkadaşlar, yani ben bir örneği veriyorum. Temennim
uzlaşma kültürünün bu Parlamentoya yerleşmesidir; bunu becermeliyiz,
bunu yapmalıyız. Hep beraber yapmalıyız. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Muhalefet,
muhalefet sorumluluğu içerisinde; iktidar, iktidar sorumluluğu
içerisinde ülkemize hizmet etmek için uğraş vermeli.
Sayın Şandır bugün sık sık ifade
ettiler, Muhalefet partisi olarak İç Tüzükten kaynaklanan engelleme
haklarımızı kullanacağız. dediler. İktidar
partisi, AK PARTİ de Hayır, niye böyle yapıyorsunuz? diye de
ortaya çıkmadı.
VELİ AĞABABA (Malatya) Çıktı.
KÖKSAL TOPTAN (Devamla) Bunlar olağan şeyler.
Olağan olmayan, kabullenilmemesi gereken şeyler, şurada
yığılıp birbirimizin üzerine gitmemiz; Sayın
Bakanı, Sayın Başkanı hedef alan ve de asla kabul
edemeyeceğimiz sözlerin ve davranışların sergilenmesidir.
Bunlara dikkat edilmesi lazım.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) O zaman,
Sayın Bakan da nezaketini korusun.
KÖKSAL TOPTAN (Devamla) Sevgili arkadaşlarım,
müsaade ederseniz
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Gecenin
dördü olmuş, ya bu saatte milleti çalıştırıyorsunuz.
SADİR DURMAZ (Yozgat) Sayın Bakan on gün
öncesinden Kozlu ve Kilimliye müjde verdiniz, davul zurnayla kendinizi
karşılattınız. Uzlaşma diyorsunuz ama on gün-on
beş gün önce siz davul zurnayla orada karşılandınız,
müjdeyi verdiniz. Şimdi, sayın vekillerin burada itiraz etmesine
KÖKSAL TOPTAN (Devamla) Hayır, bilgileriniz
yanlış. Ben bayramı Zonguldakta geçirdim. Her bayramda
gittiğim hâlde ben ve arkadaşlarım
SADİR DURMAZ (Yozgat) Evet, biliyorum ben.
Bayramdan önce bunun haberini biz aldık, siz gittiniz oraya müjdeyi
verdiniz.
KÖKSAL TOPTAN (Devamla) Hayır, bayramdan önce de
ben ve arkadaşlarım Kozluya, Kilimliye gitmedik. Özellikle
SADİR DURMAZ (Yozgat) Müjdeyi verdiniz.
KÖKSAL TOPTAN (Devamla) Canım, yani onu söylerim,
o nedenle
Tabii, bunun oluşmasında Sayın
Başbakanımızın talimatı var
SADİR DURMAZ (Yozgat) Şimdi uzlaşma
diyorsunuz da yani bu, önceden kararlaştırılmıştı
zaten.
KÖKSAL TOPTAN (Devamla)
İçişleri
Bakanımızın talimatı var, İçişleri Komisyonumuzun
gayreti var.
SADİR DURMAZ (Yozgat) Payas Belediye
Başkanını bu şekilde kopardınız.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Komisyon üyesi
Zonguldak Milletvekilinin haberi yok bundan.
KÖKSAL TOPTAN (Devamla) Hayır, haberi olmaz olur
mu? Gayreti var Arkadaşımızın. Ben emeği geçen herkese
teşekkür etmek istiyorum. Kozlu, Kilimli ve Payas bu Parlamentoyu, şu
oturumu ve bu teklifin gerçekleşmesinde gayreti olan Sayın
Başbakanı, Sayın İçişleri Bakanını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KÖKSAL TOPTAN (Devamla)
Komisyon
Başkanımızı ve milletvekillerimizi, bu önergeyi veren
milletvekillerimizi unutmayacaktır.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Vallahi bizim Mersine de
bir kıyak yapsaydı ya Sayın İçişleri Bakanı!
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Bu millet de
sizi unutmayacak!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Vallahi, Sayın
Bakanım, Mersin sizi hiç unutmayacak! Hele havaalanından gelince
biber gazları karşılayacak!
KÖKSAL TOPTAN (Devamla) Hepinize teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Türkoğlu, buyurun, bir söz talebiniz var.
VIII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
9.-
Hatay Milletvekili Hacı Bayram Türkoğlunun, Hatay ili Dörtyol
ilçesinin Payas beldesine ilişkin açıklaması
HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Hatay) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; görüşülmekte olan 338 sıra sayılı
Büyükşehir Belediyesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 2nci maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, Hatay ilimizin Dörtyol
ilçesine bağlı Payas beldesi hakkında ben kısaca bir bilgi
arz etmek istiyorum.
Payas, Türkiye'deki Hatay ilinin Dörtyol ilçesine
bağlı 34.120 nüfuslu bir beldesidir. İskenderun Körfezinin
kıyısında, Dörtyol ve İskenderunun arasında yer
almaktadır. Anadoluyu Suriye ve Orta Doğuya bağlayan en
kullanışlı yol güzergâhı üzerinde olması sebebiyle, tarihin
her döneminde Payas bölgesi stratejik bakımdan önemli bir yerleşim
bölgesi olmuştur.
Payas Haçlı, seferleri yolu üzerinde olması
sebebiyle önemini korumuş, Haçlıların ilk seferlerine
Anadoludan, Payas üzerinden çıktıkları bilinmektedir.
Yavuz Sultan Selimin Mısır seferiyle bölge
Osmanlıların
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu
ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22
Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın;
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen'in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Malatya
Milletvekili Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ile İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289,
2/508, 2/681, 2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Efendim,
diğer milletvekilleri de görüşlerini açıklayacaklar Sayın
Başkan.
BAŞKAN Efendim, sisteme girmelerini istedik. Bak,
burada Sayın Kâtip Üyemiz gitti, konuştu, girmediler. Söz istemediler
efendim, sisteme girmediniz. (CHP ve MHP sıralarından
Çalışmıyor, kapalı sesleri, gürültüler)
Önergeler kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay)
Sayın Başkan, hep o tarafa söz veriyorsunuz
BAŞKAN Efendim, girmediniz sisteme, sisteme
girseniz vereceğim. Lütfen ama ya!
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) Böyle
şey olmaz ya! Bu nasıl bir şey ya!
BAŞKAN Ne olmaz? Olmayan ne yani? Sisteme girdiniz
de söz mü vermedik Sayın Vekilim?
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay)
Haberimiz mi vardı efendim?
BAŞKAN Konuştu bir dakika. Bu kadar da olmaz
yani, lütfen
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338 sıra sayılı
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair kanun
Tasarısının 2 inci maddesinin sonuna aşağıdaki
fıkraların eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İdris
Naim Şahin
Ordu
İçişleri
Bakanı
(37) Ankara
ilinde, Yenimahalle ilçesine bağlı Dodurga ve Alacaatlı
Mahallelerinin Çevre Yolu dışında kalan kısımları
Şehitali mahallesi ile birleştirilmiştir. Şehitali,
Aşağıyurtçu, Yukarıyurtçu, Ballıkuyumcu ve Fevziye
Mahaleleri, Etimesgut ilçe sınırlarına dahil edilerek, Etimesgut
Belediyesine katılmıştır.
(38) Ankara
ilinde, Yenimahalle İlçesine bağlı Dodurga ve Alacaatlı
Mahallelerinin Çevre yolu içinde kalan kısmı ile Çayyolu, A.Taner
Kışlalı, Ümit, Koru, Konutkent ve Yaşamkent mahalleleri,
Çankaya ilçe sınırlarına dahil edilerek, Çankaya Belediyesine
katılmıştır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ÖZCAN ULUPINAR (Zonguldak) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Evet, gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yenimahalle
ilçesi birbirleriyle neredeyse fiziki irtibatı olmayan iki bölgeden
oluşmaktadır. Güneydeki Yenimahalle bölgesi Çankaya ve Etimesgut
İlçeleri ile sınır halindedir.
Yerel
yönetimlerin hizmet bütünlüğü açısından Yenimahalle
İlçesine bağlı güney bölgedeki 13 mahalle diğer bölgeden
hizmet alanında müşkülat çekmektedir. Bu nedenle otobanı tabi
sınır kabul ederek;
a) Yenimahalle ilçesine
bağlı Dodurga ve Alacaatlı Mahallelerinin Çevre Yolu
dışında kalan kısımları ile
Aşağıyurtçu, Yukarıyurtçu, Ballıkuyumcu, Fevziye ve Şehitali Mahalelerinin Etimesgut
İlçesine bağlanması;
b) Yenimahalle ilçesine bağlı
Dodurga ve Alacaatlı Mahallelerinin Çevre yolu içinde kalan
kısmı ile Çayyolu A.Taner Kışlalı, Ümit, Koru,
Konutkent ve Yaşamkent mahallelerinin Çankaya ilçesine
bağlanması;
ve bu şekilde hizmetin daha etkin hâle
getirilmesi amaçlanmaktadır.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Başkanım, yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN
Evet, önergeyi oylarınıza sunacağım; yoklama talebi var,
yerine getireceğim.
Sayın
Gök, Sayın Öztürk, Sayın Güler, Sayın Ağbaba, Sayın
Serindağ, Sayın Akar, Sayın Özel, Sayın Köktürk, Sayın
Dudu, Sayın Canalioğlu, Sayın
Dinçer, Sayın Havutça, Kayın Köprülü, Sayın Tanal, Sayın
Nazlıaka, Sayın Akgöl, Sayın Fırat, Sayın Demiröz,
Sayın Sarıbaş, Sayın Özgümüş.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu
ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin;
Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent
Belen'in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Malatya Milletvekili
Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681,
2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Bu konuda benim bir usul
tartışması açılması önerim vardır, onu, lütfen,
oylama yapıyorsunuz ama ondan önce dikkate almak zorundasınız.
Önemli bir konuyu belirtmek istiyorum.
BAŞKAN Yerinize oturun, vereyim Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Şuradan efendim
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Efendim,
böyle bir usul yok!
BAŞKAN Yok, usul değil
Sayın Gök, sabahın şu saatinde
kırmamak için veriyorum. Buyurun, yerinize geçin bir dakika süre
LEVENT GÖK (Ankara) Efendim, zaten sorun da
sabahın bu saatinde olması bu işin. Lütfen, bana iki dakika bir
süre verin şurada.
BAŞKAN Söz veremem Sayın Gök. Yerinize
oturuyorsanız bir dakika süre veriyorum.
Buyurun.
VIII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
10.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, İçişleri Bakanı İdris
Naim Şahin imzasıyla verilen önergenin hukuksuz olduğuna
ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, zaten sorun
da bu önergenin sabaha karşı gelmesi. Herkesin,
Ankaralıların uyuduğu bir anda, İçişleri Bakanı
Sayın İdris Naim Şahin imzasıyla gelen bir önergeyle,
Yenimahallenin nüfusu parçalanmaktadır, Yenimahalle Belediyesinin tüm
ekonomik kaynakları elinden alınmaktadır. Bu önerge hukuksuzdur,
yasal dayanağı yoktur çünkü İç Tüzükümüzün 87nci maddesini
okuyorum: Kanunlarda veya İçtüzükte aksine bir hüküm yoksa, kanun
tasarısı veya teklifinde bir maddenin reddi, tümünün veya bir
maddenin komisyona iadesi, bir maddenin değiştirilmesi hâlleri ancak
esas komisyon veya Hükûmet tarafından değişiklik önergesi
verilmesiyle mümkündür. Burada Hükûmetin bir iradesi yoktur, Sayın
Bakanın tek başına verdiği bir önerge söz konusudur. Bu
nedenle, bu önerge hukuki dayanaktan yoksun olup, oylamaya dahi
alınmayarak yok hükmünde sayılması gereken bir önergedir. Buna
lütfen dikkat edelim ve bu usulde hareket etmenizi ben sizden bekliyorum.
Ankara açısından ve Yenimahalle
açısından böylesine hayati önemde olan bir parçalanmayı Ankara
halkının kabullenmesi mümkün değildir. Yarından itibaren
size samimiyetimle söylüyorum- bütün Ankara halkı, Yenimahalle halkı
ayaklanır, bütün her yerde ciddi gösteriler olur. Bunu ben bilerek
söylüyorum. Şu anda bana gelen mesajlar zaten bu yönde.
Bu önemli konuyu sabaha karşı herkesin
uyuduğu bir sırada yapmanız hukuk dışıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Gök.
Kabul edilen önergeler doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağı kalktı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Toplantı yeter
sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Evet, arayalım.
Sayın Öztürk, Sayın Güler, Sayın
Ağbaba, Sayın Serindağ,
Sayın Canalioğlu, Sayın Dudu, Sayın Köktürk, Sayın Özel, Sayın Akar, Sayın Akgöl,
Sayın Nazlıaka, Sayın
Köprülü, Sayın Havutça, Sayın Dinçer, Sayın Özgümüş,
Sayın Sarıbaş, Sayın Demiröz, Sayın Fırat,
Sayın Özkan ve Sayın Bulut.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu
ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22
Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın;
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen'in; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Malatya
Milletvekili Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ile İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289,
2/508, 2/681, 2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN Kabul edilen önergeler doğrultusunda
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 04.06
ON
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 04.08
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 17nci Birleşiminin On Dördüncü Oturumunu açıyorum.
338 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim, tutumunuzla
ilgili söz almak istiyorum ben.
BAŞKAN Komisyonun olmadığı
anlaşıldığından Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşleri sırasıyla
görüşmek için
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan,
tutumunuzla ilgili
BAŞKAN
8 Kasım 2012 Perşembe günü,
alınan karar gereğince saat 14.00te
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bakın, biraz
gözünüzle bana bakın siz. Ayıp değil mi? Meclisi resmen şu
anda siz boykot ettiniz, baypas ettiniz.
BAŞKAN
toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 04.10