TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
19uncu
Birleşim
9
Kasım 2012 Cuma
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Mardin Milletvekili
Erol Doranın, ana dilde eğitim konusuna ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Manisa işçisinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğanın Plan ve Bütçe Komisyonu
üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin önergesi (4/70)
2.- MHP Grubu adına Grup Başkan Vekili
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
338 sıra sayılı Kanun Tasarısının 19uncu
maddesinde MHP Grubu milletvekillerince verilen önergenin işlemlerinin
kapalı oturumda yapılmasına ilişkin önergesi
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 23 milletvekilinin, 2000 yılında
gerçekleştirilen Hayata Dönüş Operasyonunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/400)
2.- Hatay Milletvekili
Mevlüt Dudu ve 26 milletvekilinin, Van ilinin yeniden
yapılandırılarak insanların sosyal ve ekonomik
hayatlarının iyileştirilmesi için nelerin yapılıp
yapılmadığı ile ilgili konuların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/401)
3.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 22 milletvekilinin, Elektrik
İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğünde hukuki olmayan ve
usulsüz yapılan işlemlerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/402)
C) Gensoru Önergeleri
1.- MHP Grup Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
vatandaşları ve üreticileri son aylarda doğal gaz ve elektrikte
yüksek oranlı zamlarla karşı karşıya getirdiği,
sağlıklı bir enerji politikası
oluşturamadığı, enerji arz güvenliği için gerekli
tedbirleri sağlayamadığı ve enerji KİT'lerinin
şeffaf, verimli ve etkin işletilmesini temin edemediği
iddiasıyla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız
hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/22)
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun,
10/10/2012 tarih ve 6285 sayı ile uyuşturucu başta olmak üzere
madde bağımlılığı ve
kaçakçılığı sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla vermiş olduğu Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 9 Kasım 2012 Cuma günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- CHP Grubunun, 3/2/2012 tarihinde Bursa Milletvekili
Sena Kaleli ve 23 milletvekilinin, istihdam ve sosyal alanlarda cinsiyet
ayrımcılığının nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla vermiş olduğu Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 9 Kasım 2012 Cuma günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Antalya Milletvekili Gürkut Acarın,
Gümüşhane Milletvekili Kemalettin Aydının şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın AK PARTİ Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
VIII.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin,
Hükûmetin taşeronluğu kaldırması gerekirken kendine
yakın şirketler aracılığıyla
taşeronluğun kaldırıldığı İzmir
Büyükşehir Belediyesine de taşeronluğu geri getirmeye
çalıştığına ilişkin açıklaması
2.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Mersinin Erdemli ilçesinde yaşanan sel
felaketine ilişkin açıklaması
3.- Mersin Milletvekili Nebi Bozkurtun, Mersinin
Erdemli ilçesinde yaşanan sel felaketine ilişkin açıklaması
4.- Mersin Milletvekili Ali Özün, Mersinin Erdemli
ilçesinde yaşanan sel felaketine ilişkin açıklaması
5.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin,
Mersinin Erdemli ilçesinde yaşanan sel felaketine ilişkin
açıklaması
6.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün,
Mersinin Erdemli ilçesinde yaşanan sel felaketine ilişkin
açıklaması
7.- Mersin Milletvekili Ahmet Tevfik Uzunun, Mersinin
Erdemli ilçesinde yaşanan sel felaketine ilişkin açıklaması
8.- Mersin Milletvekili Vahap Seçerin, Mersinin
Erdemli ilçesinde yaşanan sel felaketine ilişkin açıklaması
9.- İçişleri Bakanı İdris Naim
Şahinin, Mersinin Erdemli ilçesinde yaşanan sel felaketine
ilişkin açıklaması
10.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Afet Kanununun acilen
değiştirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
11.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, hiç
kimsenin şahsıyla alakalı ve hakaret amacı olan bir söylemi
olmadığına ilişkin açıklaması
12.- Ankara Milletvekili Fatih Şahinin, sarf
ettiği bazı ifadelerle ilgili olarak sözlerinin arkasında
olduğuna ve özür dilemesi gerekmediğine ilişkin
açıklaması
13.- Manisa Milletvekili Muzaffer Yurttaşın,
sarf ettiği bir ifadesinden dolayı özür dilediğine ilişkin
açıklaması
14.- İstanbul Milletekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, sarf ettiği bazı ifadelerle ilgili
olarak sözlerinin arkasında olduğuna ve özür dilemesi
gerekmediğine ilişkin açıklaması
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484)
(S. Sayısı: 287)
3.- Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman
Şirketleri Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/601) (S. Sayısı: 239)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen'in;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur Çalık
ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681,
2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338)
5.- Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporları (1/488) (S. Sayısı: 240)
6.-
Türkiye Cumhuriyeti ile Lübnan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret
Alanı Tesis Eden Ortaklık Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/562) (S. Sayısı 196)
X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Başkanlık Divanında bulunan 2 kâtip
üyenin de aynı siyasi partiden olması nedeniyle Genel Kurul
çalışmalarına bu şekilde devam edilmesinin İç Tüzüke
aykırı olup olmadığı hakkında
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Sadık Yakutun kapalı oturum önergesi verildiğini Genel Kurula
ifade ettikten sonra Genel Kurul salonunda bulunabilecek şahıslar
dışındaki herkesi çıkartması gerekirken salonu
boşaltmadığı için tutumunun İç Tüzüke
aykırı olup olmadığı konusunda usul görüşmesi
yapıldı.
XI.- KAPALI OTURUMLAR
SEKİZİNCİ OTURUM
(Kapalıdır)
XII.- DİSİPLİN CEZASI
İŞLEMLERİ
1.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkana, sarf
ettiği kaba ve yaralayıcı sözlerden dolayı İç Tüzükün
160 ve 163üncü maddeleri uyarınca kınama cezası verilmesi
2.- Ankara Milletvekili Fatih Şahine Meclisten
geçici çıkarma cezası verilmesi, yapılan oylama sonucu kabul
edilmedi
3.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılıya kınama cezası verilmesi, yapılan oylama
sonucu kabul edilmedi
XIII.-
OYLAMALAR
1.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 18inci maddesinin
oylaması
2.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 19uncu maddesinin oylaması
XIV.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, Başbakanın
eski danışmanının Amasrada termik santral
sahalarını incelediği iddialarına ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/9425)
2.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent
Tüzelin, termik santrallerin ve ağır sanayi tesislerinin halkın
sağlığına ve çevreye duyarlı hale getirilmesine
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı
(7/9427)
3.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, elektrik özelleştirmeleriyle ilgili bazı
iddialara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/9430)
4.- İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdunun,
İrandan yapılan petrol ve doğal gaz ithalatına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/10605)
5.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Erzurumun
bir turizm merkezi olarak yurt içinde ve yurt dışında
tanıtılmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/11118)
6.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
Artvindeki Karagölün turizme kazandırılmasına ilişkin
sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı
(7/11120)
7.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
Artvinin Yusufeli ilçesindeki bir köyde turizmin geliştirilmesine yönelik
çalışmalara ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/11121)
9 Kasım 2012 Cuma
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.01
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu),
Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19'uncu
Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce iki sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, ana dilde eğitim konusunda söz isteyen Mardin
Milletvekili Erol Doraya aittir.
Buyurun Sayın
Dora.
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Mardin Milletvekili Erol Doranın, ana dilde eğitim konusuna
ilişkin gündem dışı konuşması
EROL DORA (Mardin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama
başlamadan önce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bir halkın
kendi varoluşu, kültürel ve sosyal yaşayışı içinde ana
dil son derece önemli bir yerde durmaktadır. Ana dil, insanın bilinç
altına inen, kimliğinin temel taşı sayılan ve
bireylerin toplumla en güçlü bağlarını oluşturan öğe
olarak tanımlanmaktadır. Ünlü Avusturyalı filozof Wittgenstein,
Dilimin sınırları dünyamın
sınırlarıdır. der. Kişi ana diliyle düşünür, ana
diliyle hayal kurar ve üretir. Bu nedenle bir insanın doğduğu
andan itibaren kullandığı, zamanla benimsediği ve kendinden
bir parça olarak gördüğü ana dilinde eğitim görmesinin
yasaklanması kabul edilebilir bir anlayış değildir. Bir
insanın önüne engeller koyularak ana dilinden koparılması dahi
tek başına bir insan hakkı ihlalidir. Peki, ana dilde
eğitim neden önemlidir? Neden ana dilde eğitimin önündeki engellerin
kaldırılmasını ısrarla dile getiriyoruz? Meselenin
birbirinden önemli üç boyutu olduğunu düşünüyorum. İlk olarak
ana dilde eğitimin pozitif hukuk boyutu bulunmaktadır. İkinci
olarak ise pozitif hukuktan öte, bir insan hakkı olmasıdır ve
son olarak, Türkiye'nin içinde bulunduğu siyasi süreci düşündüğümüzde
çok önemli politik bir boyutu vardır.
Sayın milletvekilleri,
ana dilde eğitimin evrensel bir insan hakkı olduğuna dair
söylemler birçok uluslararası anlaşmada mevcuttur. Helsinki Nihai
Senedinin 4üncü maddesinin 3üncü bendi, Devletler, mümkün olduğu
kadar, azınlıklara mensup kişilerin ana dillerini
öğrenmeleri veya ana dillerinde eğitim görmeleri için yeterli
imkânlara sahip olabilecekleri gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü
getirir...
Ana dilde
eğitim ile ilgili bahsedilmesi gereken diğer konu ise, bunun tabii
bir insan hakkı olmasıdır. Hiçbir insan kendi
varlığının bir parçası olan dilinden koparılamaz
çünkü her milletin ana dili, toplumsal ve insani varoluşundan
koparılamaz. Herhangi bir öğrenim yöntemi kullanmaksızın
doğal bir süreç içinde öğrenildiği için, insanlar kendini,
toplumu, dünyayı, ana dilin simgeleriyle, sesleriyle sembolleriyle
anlamlandırırlar. Tüm bunlardan dolayı ana dil, yalnız
bireyler için değil, toplumlar için de büyük önem taşır. Konuyla
ilgili yapılan bilimsel çalışmalar ana dilde eğitimin okul
başarısıyla bağlantısının ne kadar kuvvetli
olduğunu göstermektedir. UNESCOnun 2005 yılında
yayınladığı raporda, Eğitim dilini okul
dışında asla duymayan çocuklar öğrenme güçlüğü
çekmekte, sınıf tekrarı yapmakta ve ilköğretim 3üncü
sınıfa geçmeden okulu bırakmaktadırlar. denmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; son olarak değinmek
istediğim nokta ise, bugün Türkiye'nin gündemini işgal eden
cezaevindeki siyasi tutsak vatandaşlarımızın
başlatmış oldukları açlık grevleridir. Bu
arkadaşlar, kendileri veya cezaevlerinin daha rahat koşullara sahip
olması gerektiğiyle ilgili olarak açlık grevine girmiş
değillerdir. Türkiye'de yaşanan çatışmaların ve akan
kanın durması için tek seçenekleri olan yaşamlarını
ortaya koymuşlardır. Talepleri ana dilde savunma ve ana dilde
eğitim, Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılarak diyalog
ve müzakere sürecinin başlatılmasıdır. Bu talepler, insani,
vicdani ve barışçıl taleplerdir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizin huzurunda Sayın
Başbakana sesleniyorum. Bugün elli dokuzuncu gününe giren açlık
grevleri çok tehlikeli bir sürece girmiştir. Durum çok acildir ve
vahimdir. Bu nedenle, içerden ölüm haberleri gelmeden bir an önce bu talepler
karşılanmalıdır. Çünkü, bu taleplere olumlu yanıt verilmesi
durumunda, Kürt sorununun demokratik, siyasi, barışçıl çözümünün
önü açılacak, yıllardır yaşanan acıların,
çatışmaların yol açtığı ölümlerin daha da
artmaması için olanak yaratılmış olacaktır. Bu konuda
gereken adımların atılması Türkiye'ye nefes
aldıracaktır.
Bizler, Kürt
sorununun askeri ve güvenlikçi politikalarla çözülemeyeceğini ısrarla
vurguluyoruz. Bu güvenlikçi politikalar eninde sonunda halkları
birbirinden ayrıştıracak olan politikalardır. Bu nedenle,
bir an önce diyalog ve müzakere sürecine geçilmelidir. Evet, bugün Suriye başta
olmak üzere Orta Doğu kaynıyor. Bu nedenle biz diyoruz ki, Türkiye,
Kürtlere artık dostluk elini uzatsın. Uzatılacak bu dostluk eli,
halkların gerçek ve onurlu birlikteliğine, kardeşliğine ve
Türkiye'nin Orta Doğu'da gerçek bir aktör olmasına hizmet edecektir.
Vurguladığımız bu düşüncelerimize yürekten
inanıyoruz. Belirtmiş olduğumuz bu düşünceler çerçevesinde geliştirilecek
politikalar, insanlarımızın ve ülkemizin hasret
kaldığı barışı bizlere kazandıracaktır.
Bu duygularla
tekrar hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Gündem
dışı ikinci söz, Manisa işçisinin sorunları
hakkında söz isteyen Manisa Milletvekili Özgür Özele aittir.
Buyurun Sayın
Özel. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Manisa
işçisinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Manisanın,
Manisalının sorunlarını dile getirmek üzere buradayım.
Manisa bir
işçi kenti, Manisa bir çiftçi kenti, Manisa bir emekli kenti.
Manisanın işçisi, geçtiğimiz günlerde
çıkardığımız son Sendikalar Yasasıyla artık
eskiye göre çok daha güvencesiz. Manisada kapıdaki binlerce
işsizliğin yarattığı baskıyla içeride
çalışan işçiler güvencesiz bir şekilde sendikanın
ssini anmaktan korkar bir şekilde çalışıyorlar ve en ufak
bir örgütlenme girişimlerinde kapı önünde oluyorlar.
Manisa çiftçisinin
derdi boyunu aşmış durumda. Biz Manisa milletvekilleri olarak
Manisada çeşitli etkinliklere katıldığımızda
dile getirdiğimiz konularda hep bunun Plan Bütçe Komisyonunda Manisa
milletvekilleri tarafından ortak olarak dile getirilmesi ve çözüm
aranmasını söylemiştik. Geçtiğimiz günlerde Tarım
Bakanı Sayın Mehdi Ekerin Plan Bütçe Komisyonundaki sunumu
sırasında hep birlikte oradaydık. Ben, Manisada zeytinciliğin
ne kadar perişan olduğunu anlatmaya çalıştım. Sekiz
sene önce 2 liraya satılan zeytinin fiyatının 70 kuruşa
düştüğünü, orada Manisa milletvekilleri olarak Manisada söz
verdiğimiz gibi çiftçiye yapılacak iyileştirme için iki elimizi
birden kaldıracağımızı söylemiştik ama Manisada
verilen sözler unutuldu. Biz bunları ifade ederken Manisa Milletvekilimiz
Sayın Uğur Aydemir, Manisalı tütüncüyü tütün çilesinden
kurtarmakla övünüyordu. Tütün çilesinden kurtarmak dediği tütüncüyü
bitirmekti. Manisanın dağ köylerine gittiğimiz de
yaşlı bir hacı amca bana şöyle sormuştu: Oğlum,
70lik rakının fiyatı ne oldu? Ben de döndüm dedim ki:
Amcacığım eskiden içer miydiniz? Yok, benim babam
hacıydı. Bizim ne evimize girdi ne dudağıma
değdirdim. dedi. O zaman sana ne 70lik rakının
fiyatından? dedim. Dedi ki: Eskiden Tekel 70lik rakı kaç paraysa
tütüne o fiyatı verirdi. Bugün 45 lirayla 50 lira arasında 70lik
rakının fiyatı ama bir kilo tütün 10 liradan, 7 liradan, 8 liradan
alınıyor. İşte Manisa milletvekillerinin Tütüncüyü
kurtardık tütün üretme derdinden. dediği mesele bizim Tütüncüyü
bitirdiniz. dediğimiz meseleyle aynı.
Bir başka
Manisa milletvekilimiz Manisada üzüm piyasası açılırken
demişti ki: 3,5 lira olacak bu sene üzüm ve herkesin yüzü gülecek. O gün
alkış aldı, hatta biz dedik ki: Ya, olmazsa? Olmazsa çiftçi
gelsin, beni bulsun. dedi.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Üzümü de söyle, üzümü.
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) - Mehdi Ekere onu sordum, dedim ki: 3,5 lira sözü var Manisa
milletvekillerinin, faiz kıskacındaki üzümcü 2,5 liradan satıyor
üzümünü tefecinin elinden bir an önce kurtulabilmek için. Bu konuda bir
şeyler yapmayı düşünüyor musunuz, bu söze kefil misiniz? Zeytine
prim sözü verdik biz Manisada, dane zeytine 50 kuruş dedik, ama 20
kuruş, 30 kuruşa söz verdiler, siz buna kefil misiniz? Mehdi Eker
güldü geçti İlerleyen senelerde bakarız. dedi. Böyle
sıkıntılarla karşı karşıyayız.
Yarın 10
Kasım, Atamızın aramızdan
ayrılışının 74üncü yılı. Onun Türk
çiftçisine değer veren, Türk aydınlanması için de köylerden
başlayan o eğitim için köy enstitüleri çalışmasında,
bakınız, köy enstitülerindeki Çiftçi Marşı neler söylüyor o
zaman.
Diyor ki:
Sürer, eker,
biçeriz, güvenip ötesine,
Milletin her
kazancı milletin kesesine.
Toplandık
baş çiftçinin, Atatürkün sesine,
Toprakla
savaş için ziraat cephesine.
Ve o uzun, güzel
marş şöyle bitiyor:
Biz ulusal
varlığın temeliyiz, köküyüz,
Biz yurdun öz
sahibi, efendisi köylüyüz.
Atatürkün köylüyü
milletin efendisi yaptığı noktadan bugün köylüyü ne noktalara
getirdiğimiz, her birini borçlandırdığımız, faiz
çektiği yabancı bankaların topraklarına el koyar duruma
geldiği bir noktadayız.
Ve 74üncü
yılında Atamızın aramızdan
ayrılışının, yarın bir kez daha 10 Kasımda
onun huzurunda olacağız. 29 Ekimi büyük ayıplarla atlattık.
10 Kasım yarın. Yine milyonlar Atasına doğru yürüyecek.
29 Ekimde gizli
bir genelgeyle buna engel olmaya çalışan, Atasının
huzuruna yürümek isteyenlere biber gazı sıkan, tazyikli su
sıkanlar, bu sefer gizli bir genelge yayınlamaya cesaret edemediler,
çünkü korkunun ecele faydası yok, biz onu da buluyoruz,
vatandaşımızın önüne çıkarıyoruz. Bu sefer
açık bir genelge yazmışlar, ama demişler ki bu sefer de
genelgede: Gürültü ve çevre kirliliğine yol açmadan yürüyünüz.
Efendiler, 29
Ekimde nasıl sizin genelgenizle yasaklanmasına rağmen sizden
izin almadıysak ve Atatürkü nasıl anacağımızı,
cumhuriyete nasıl sahip çıkacağımızı size
sormadıysak, gürültü yapma falan değil, siz gölge etmeyin de biz
Atamızı nasıl anacağımızı biliriz.
Saygılar,
sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Komisyondan istifa
tezkeresi vardır, okutuyorum:
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Önergeler
1.- Diyarbakır Milletvekili Nursel
Aydoğanın Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden istifa
ettiğine ilişkin önergesi (4/70)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Üyesi
bulunduğum Plan ve Bütçe Komisyonundan gördüğüm lüzum üzerine istifa
ediyorum.
Gereğinin
yapılmasını arz ederim.09.11.2012
Nursel
Aydoğan
Diyarbakır
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
B)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 23 milletvekilinin, 2000
yılında gerçekleştirilen Hayata Dönüş Operasyonunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/400)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
19-22 Aralık
2000 tarihleri arasında 20 hapishaneye eşzamanlı olarak
düzenlenen ve "Hayata Dönüş" olarak adlandırılan
operasyonlar sonucunda 28 tutuklu ve hükümlü ile 1 uzman çavuş ve 1 er
yaşamını yitirmiştir. Operasyon sonucunda yüzlerce
kişi yaralanmış ve onlarca insan sakat kalmıştır.
Adli tıp verilerine göre operasyon sırasında bazı
hapishanelerde kimyasal içerikli silahların/bombaların kullanıldığı
rapor edilirken "yaşam hakkının" ihlal edildiği
yönünde tazminat ödenmesi kararları bulunmaktadır.
Dolayısıyla yukarda bahsi geçen olaylar dizisi henüz tam
anlamıyla açığa kavuşmamıştır. Can
güvenlikleri devlet tarafından sağlanılması gereken tutuklu
ve hükümlülerin öldürülmesi veya sakat bırakılmasıyla sonuçlanan
olaylarla ilgili olarak yargı süreci de oldukça yavaş
işletilmektedir ve zaman aşımı kaygısı kamuoyu
tarafından dile getirilmektedir. Yaşanan olayların
araştırılması ve gerçeklerin açığa
çıkarılması için Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve
105'inci maddeleri uyarınca Meclis Araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
Gerekçe:
19-22 Aralık
2000 tarihleri arasında, tutuklu ve hükümlülerin F Tipi Hapishanelere
nakledilmesi için bir dizi operasyon gerçekleştirilmiştir. Bu
operasyon öncesinde tutuklu ve hükümlüler ile hükümet arasında bir
anlaşmaya varılması amacıyla aydınlardan oluşan
bir heyet operasyonun yapıldığı gün dâhil olmak üzere bir
dizi görüşme gerçekleştirmiştir. Görüşmeler devam ederken
ve anlaşma noktasına yaklaşılmışken 20
hapishaneye eşzamanlı olarak operasyonlar düzenlenmiştir.
Operasyonlar binlerce asker, çevik
kuvvet ve gardiyanın katılımıyla
gerçekleştirilmiştir. 20 binin üzerinde gaz bombası
kullanılan operasyonlarda 28 tutuklu ve hükümlü ile Ümraniye Kapalı
Cezaevi'nde Uzman Çavuş Nurettin Kurt ile Çanakkale Kapalı
Cezaevi'nde Mustafa Mutlu adlı iki asker de yaşamlarını
yitirmiştir. Dönemin hükümet yetkilileri ölümleri "mahkûmların
birbirini öldürmesi" olarak kamuoyuna duyurmuştur. Ancak adli
tıp raporları koğuşlardan ateş edildiğine dair
bir emareye rastlanmadığını ve ölümlerin çoğunun
öldürücü düzeyin üzerinde kullanılan gaz bombalarından, kimyasal
bombalardan veya ateşli silahlardan çıkan kurşunlardan
dolayı gerçekleştirildiğini belirtmektedir.
Bayrampaşa
Hapishanesinde 6'sı kadın, tam 12 kişinin yukarıdaki
nedenlerden öldürüldüğü dile getirilmektedir. Özelikle kadın
mahpuslar kimyasal niteliği bilinmeyen gazlar nedeniyle tamamen
yanmışlardır. Şefinur Tezgel ile Seyhan Doğan
adlı 2 kadın tutuklunun kimlikleri bile tespit edilememiş,
ailelerine bir poşete sığacak kadar küçülmüş ve
kömürleşmiş "cesetler" verilmiştir.
Devam eden
süreçte, ölüm orucu eylemlerinde hayatını kaybedenlerin
sayısıyla birlikte ölü sayısının 100'ün üzerine, sakat
sayısının 600'ün üzerine çıktığı
bilinmektedir. Olay muhtelif şehir ve tarihlerde yargıya
taşınmıştır. Olaylardan kısa bir süre sonra
mahpuslar hakkında dava açılmış ve takipsizlikle
sonuçlanmıştır. Mahkûmların yakınları tarafından
olayların ardından çeşitli davalar
açılmıştır. Bazı davalar beraatle ya da küçük cezalarla
sonuçlanırken, Bayrampaşa ve Ümraniye cezaevleri gibi bazı
cezaevlerinde yaşanan süreç ise hâlen yargı
aşamasındadır. Bayrampaşa Cezaevine yönelik
gerçekleştirilen operasyonlar için sahte tutanaklar
hazırlandığı, uydurma sicil numaralarına yer verildiği
mahkeme heyetinin yetkili askerî kurumlardan talep ettiği belgelerden
anlaşılmıştır. Bayrampaşa Cezaevinde askerlerin
öldürdüğü Murat Ördekçi'nin ailesinin İçişleri ve Adalet
Bakanlığı aleyhine açtığı davada ise
İstanbul 2. İdare Mahkemesi, yaşam hakkının ihlal
edildiği gerekçesiyle 109 milyar lira para cezasına
hükmetmiştir.
En temel hak olan
yaşam hakkı, devletin güvencesi altındayken bizzat devlet
tarafından ortadan kaldırılmıştır ve operasyonlar
bizzat bakanlıklar, üst düzey bürokratlar tarafından yönetilmesine
rağmen yargı karşısına sadece erler
çıkartılabilmiştir. Örneğin Bayrampaşa Cezaevine
yönelik açılan davada sadece 40 er yargılanmaktadır. Kamuoyu
baskısı ve mahkeme heyetinin talepleri sonucu 2 de astsubayın
adı mahkemeye gönderilmiştir. Yukarıda anlatılan olaylarla
ilgili olarak gerçeğin açığa çıkarılması için
Anayasanın 98, İç Tüzükün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca
Meclis araştırması açılması gerekmektedir.
1) Veli
Ağbaba (Malatya)
2) Tufan Köse (Çorum)
3) Haydar Akar (Kocaeli)
4) Sena Kaleli (Bursa)
5) Aykan Erdemir (Bursa)
6)
Yıldıray Sapan (Antalya)
7) Mehmet Hilal
Kaplan (Kocaeli)
8) Mehmet Ali
Ediboğlu (Hatay)
9) Ercan Cengiz (İstanbul)
10) Sakine Öz (Manisa)
11) Binnaz Toprak (İstanbul)
12).Aytuğ
Atıcı (Mersin)
13) Nurettin Demir (Muğla)
14) Aykut
Erdoğdu (İstanbul)
15) Hülya Güven (İzmir)
16) Malik Ecder
Özdemir (Sivas)
17) Emre Köprülü (Tekirdağ)
18) Recep Gürkan (Edirne)
19) İlhan
Cihaner (Denizli)
20) Erdal Aksünger (İzmir)
21) Candan Yüceer (Tekirdağ)
22) Aydın
Ağan Ayaydın (İstanbul)
23) Ayşe
Nedret Akova (Balıkesir)
24) Melda Onur (İstanbul)
2.-
Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu ve 26 milletvekilinin, Van ilinin yeniden
yapılandırılarak insanların sosyal ve ekonomik
hayatlarının iyileştirilmesi için nelerin yapılıp
yapılmadığı ile ilgili konuların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/401)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizin
coğrafi olarak bulunduğu konum itibariyle neredeyse
tamamının 1. derece deprem bölgesi olduğu bilimsel bir
gerçekliktir. Son 110 yılda gerçekleşen 9.200 deprem de bu durumun
somut kanıtıdır.
Ülkemizde hemen
her gün deprem olmaktadır. Bina kalitesi açısından
bakıldığında şiddeti 5in üzerindeki depremlerin
yıkıcı olduğu açıkça görülmektedir. 5-5.9 depremlerin
22 günde bir, 6-6.9 depremlerin 8 ayda bir, 7-7.9 depremlerin 40 ayda bir
ortalamasıyla gerçekleşebildiği göz önüne alınırsa,
ülkemizin can ve mal kayıplarının korkunç boyutları
açıkça ortaya çıkmaktadır.
Bugüne kadar
yaşanan tüm depremlerde, uzmanların ortak görüşü; can ve mal
kayıplarına, depremlerde hazırlıksız olmanın ve
çürük binaların yol açtığıdır. Ne merkezî yönetimin ne
de yerel yönetimlerin bu konuda sorumluluklarını yerine getirmedikleri
acı bir gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır.
Daha da vahim
olanı yıllardır halktan toplanan "Deprem Vergilerinin"
nerelere ve ne amaçla harcandığının bilinmemesidir. Hükümet
de bu konuda mantıklı ve güvenilir bir açıklama
yapmamaktadır.
En son
yaşanan Van depremi ile gerçekler bir kez daha, yadsınamaz bir
şekilde kendisini göstermiştir. Kaybedilen canların, yok olan
bir şehrin hesabı ülkemizi yönetenler tarafından verilmemekte,
ya da verilememektedir.
Geldiğimiz bu
noktada;
1- Bugüne kadar toplanan deprem vergileri
nerelere, ne amaçla harcanmıştır?
2- Merkezî yönetim ve yerel yönetimler depremlere
önlem olarak bugüne kadar ne yapmışlar ve ne yapmayı
düşünmektedirler?
3- Plansız kentleşme, göç ve
hızlı nüfus artışının getirdiği sorunlar
nasıl önlenecektir, yoksa hâlâ "Millet plan değil, pilav
istiyor" mantığı ile mi hareket edilmektedir?
4- İmar
yapı ve denetim kurumları tam olarak ne zaman işler hale
gelecektir?
5- Bu güne kadar
olduğu gibi, Van depremi sonrası toplanan yardımlar amacına
ulaştırılmayacak mıdır?
6- Van depremi
sonrası ne kadar ayni ve nakdi yardım toplanmıştır ve
nerelerde kullanılmıştır? Yardım
dağıtımında hangi kriterler göz önünde tutulmuştur?
7- Van depreminde
hangi kamu binaları hasar görmüş ya da
yıkılmıştır? Halen hasarlı olduğu için
kullanılmayan yada yıkılması gereken kamu binaları
hangileridir?
8- Van'dan göç eden
yaklaşık 400.000 kişinin yeniden hayatlarını
kurabilmeleri için neler yapılmıştır, neler
planlanmaktadır?
9- Göç edenlerin yeniden Van'a dönüşlerini özendirmek
için neler planlanmaktadır?
10- Deprem
sonrası Van halkına reva görülen muamele Hükümet tarafından
nasıl karşılanmaktadır?
11- Okuluna
gidemeyen çocuklar ve 100. Yıl Üniversitesinde okuyan gençler
eğitimlerini nasıl devam ettireceklerdir?
12- Van'da depremle birlikte yıkılan ve
hatta yok olan ekonomi yeniden nasıl canlandırılacaktır?
İnsanlar işlerine yeniden nasıl sahip olacaklardır?
13- Maaş
alamayan, işyeri yok olmuş, bütün birikimini depremde kaybeden
insanlarımız borçlarını, kredilerini nasıl
ödeyeceklerdir?
Ülkemizin 1. Dereceden deprem kuşağı
olması ve Van depremi ile bir kez daha ortaya çıkan gerçekler,
yukarıdaki soruların cevapları, Van ilinin yeniden
yapılandırılarak insanların sosyal ve ekonomik
hayatlarının iyileştirilmesi, nelerin yapılıp,
yapılmadığı ile ilgili olarak gerekli
araştırmaların yapılması, alınabilecek
tedbirlerin ve çözüm önerilerinin, belirlenmesi ve uygulanması
konularında Yüce Meclisimizin ve halkımızın
bilgilendirilmesi amacıyla Anayasa'nın 98'nci, Türkiye Büyük Millet
Meclisi İç Tüzüğünün 104 ve 105'nci maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını arz ederiz.
1) Mevlüt Dudu (Hatay)
2) Erdal Aksünger (İzmir)
3) Haydar Akar (Kocaeli)
4) Hülya Güven (İzmir)
5) Veli Ağbaba (Malatya)
6) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
7) Namık Havutça (Balıkesir)
8) Gürkut Acar (Antalya)
9) Aylin Nazlıaka (Ankara)
10) Muharrem Işık (Erzincan)
11) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
12) Bülent Tezcan (Aydın)
13) Emre Köprülü (Tekirdağ)
14) Turgut Dibek (Kırklareli)
15) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
16) Sabahat Akkiray (İstanbul)
17) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
18) Ali Serindağ (Gaziantep)
19) Hurşit Güneş (Kocaeli)
20) İhsan Özkes (İstanbul)
21) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
22) Ali Demirçalı (Adana)
23) Ali Haydar Öner (Isparta)
24) Candan Yüceer (Tekirdağ)
25) Tolga Çandar (Muğla)
26) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
27) Mehmet Şeker (Gaziantep)
3.-
Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 22 milletvekilinin, Elektrik
İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğünde hukuki olmayan ve
usulsüz yapılan işlemlerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/402)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Mustafa Kemal Atatürk'ün
talimatları ile, 14/6/1935 talihinde, 2819 sayılı yasayla
kurulmuş olan Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel
Müdürlüğü (EİE), ülkemizin en köklü kurumları
arasındadır.
EİE, ülkenin
hidrolik, rüzgar, güneş, jeotermal, biyokütle ve diğer yenilenebilir
enerji kaynakları öncelikli olmak üzere tüm enerji kaynaklarının
değerlendirilmesine yönelik ölçümler yapmak fizibilite ve örnek uygulama
projeleri hazırlamakla ve enerji verimliliği
çalışmalarını sürdürmekle mükellef bir kurumdur.
Seçim öncesinde
çıkarılan yetki yasasına dayanılarak, 2 Kasım 2011
tarihli 662 karar sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Elektrik
İşleri Etüd İdaresi teşkiline dair kanun yürürlükten
kaldırılmıştır.
Hukuki olmayan ve
usulsüz yapılan işlemler;
6223
sayılı Yetki Kanununda, 3154 Sayılı Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun ve EİE kanununda değişiklik yapma yetkisi
Bakanlar Kuruluna verilmemiştir.
EİE ile
ilgili olarak 2 Kasım 2011 tarihinde iki kanun hükmünde kararname
yayınlanmıştır Bunlardan KHK/657 ile EİE'nin
kuruluş yasasında görev değişikliği
yapılmıştır. Aynı tarihli KHK/662 ile Elektrik
İşleri Etüt İdaresi kapatılmıştır. Buna
rağmen KHK/662'den bir gün sonra EİE'ye ait bir yönetmelik
çıkarılmıştır.
KHK/662 ile
EİE'nin hidrolik ile ilgili olarak görevleri, Orman ve Su
Bakanlığına bağlı Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü'ne (DSİ) devredilmiştir. Aynı kararname ile
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bağlı Yenilenebilir
Enerji Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Kapatılan ilan EİE'nin
DSİ'ye devredilen görevleri ve diğer tüm görevleri yeni kurulan bu
kurama vakfedilmiştir.
Halen bu görevleri
hangi kurumun yapacağı çelişkilidir.
6223
sayılı yetki kanununda belirtilen hususların
dışına çıkılarak kariyer ve liyakata aykırı
atamalar yapılmıştır.
En bariz
örneği; KHK/662 ile EİE'de sınavda başarı
göstermiş ve asaleten atanmış olan Şube Müdürleri
Araştırmacı kadrosuna atanmış
sayılmıştır.
Araştırmacının
ek gösterge, ek ödemesi ve özel hizmeti oldukça düşük olup şube
müdürlüğünden araştırmacı kadrosuna atananlar mali hak
kayıpları yaşamaktadır. '
Şube
Müdürlerinin özlük hakları elinden alınmakla kalmamış
bundan sonraki maaş artışlarından yararlanmasının
da önü kesilmiştir. Özellikle teknik kökenli Şube Müdürlerinin mali
hak kaybı küçümsenmeyecek değerdedir.
KHK/662
kararnameye göre DSİ devredilecek personel EİE'nin iş
tanımından yapılmıştır. Bundan hareketle
devredilecek işler ve gidecek personel sayısı hususlarında
tutarsızlıklar bulunmaktadır.
KHK/662'nin geçici
10. maddesine göre EİE'de çalışan "657 sayılı Devlet
Memurları Kanununa tâbi memurlar ile sözleşmeli personel ve 22/5/2003
tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa tâbi personel, bu
maddenin yayımını takip eden altıncı ayın sonunda
Dsiye devredilmiş sayılır."
Bu maddeye göre
altı ay gibi uzun bir süre boşluk yaratılmıştır.
Bu durum kamu yönetim birçok belirsizliklere yol açmaktadır. Bu durum
hukukun temel ilkelerine ve uluslararası sözleşmelere
aykırıdır.
Kapatılan
EİE'nin DSİ'ye devredilen görevleri, Yenilenebilir Enerji Genel
Müdürlüğü adı altında sürdürülmektedir.
3 Mayıs 2011
tarihli yetki kanunu ile EİE'nin kapatılacağının
bilindiği varsayımı ile o tarihten bugüne kadar EİEde ve
KHK/662den sonra kurulan Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü'nde kaç
adet ihale yapıldığı bilinmemektedir, dolayısıyla
kamunun ne kadar zarara uğratıldığının ortaya
çıkarılması gerekir.
Yenilenebilir
Enerji Genel Müdürlüğü Enerji Uzman, Uzman Yardımcısı,
Denetçi ve Denetçi Yardımcısı kadroları KHK/662 ile ihdas
edilmiştir. Buradan hareketle tüm bu yeni yapılanmanın asıl
maksadının kadrolaşma olduğu açıktır.
Yukarıda
saydığımız nedenlerle ve idari yönetimin kanunsal
yapıda yürütülmesi için Anayasanın 98., içtüzüğün 104 ve
105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz. 13.12.2011
1) Ali İhsan
Köktürk (Zonguldak)
2) Veli
Ağbaba (Malatya)
3) Ali
Serindağ (Gaziantep)
4) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
5) Gürkut Acar (Antalya)
6) Hülya Güven (İzmir)
7) Engin
Altay (Sinop)
8) Sabahat
Akkiray (İstanbul)
9) Ayşe
Nedret Akova (Balıkesir)
10) Kadir Gökmen
Öğüt (İstanbul)
11) Hurşit
Güneş (Kocaeli)
12) İhsan
Özkes (İstanbul)
13) Bülent Tezcan (Aydın)
14) Ali Rıza
Öztürk (Mersin)
15) Mustafa Serdar
Soydan (Çanakkale)
16) Ali
Demirçalı (Adana)
17) Ali Haydar
Öner (Isparta)
18) Candan
Yüceer (Tekirdağ)
19) Muharrem
Işık (Erzincan)
20) Tolga
Çandar (Muğla)
21) Mehmet
Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
22) Mehmet
Şeker (Gaziantep)
23) Erdal
Aksünger (İzmir)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Bir gensoru
önergesi vardır. Önerge bugün bastırılıp sayın üyelere
dağıtılmıştır.
Şimdi
önergeyi okutuyorum:
C) Gensoru Önergeleri
1.- MHP Grup Başkan Vekilleri
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın, vatandaşları ve üreticileri son aylarda doğal gaz
ve elektrikte yüksek oranlı zamlarla karşı karşıya
getirdiği, sağlıklı bir enerji politikası
oluşturamadığı, enerji arz güvenliği için gerekli
tedbirleri sağlayamadığı ve enerji KİT'lerinin
şeffaf, verimli ve etkin işletilmesini temin edemediği
iddiasıyla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız
hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/22)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ekonomik
politikaların aile bütçelerine önemli yükler getirdiği, reel sektörün
rekabet gücünün azaldığı, maliyetlerinin arttığı
bir dönemde vatandaşımızı, üreticilerimizi son aylarda
yüksek şok zamlarla karşı karşıya getiren,
sağlıklı bir enerji piyasası oluşturamayan, enerji arz
güvenliği için gerekli tedbirleri sağlayamayan, Enerji
KİT'lerinin şeffaf, etkin ve verimli işletilmesini temin
edemeyen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner
Yıldız hakkında anayasanın 98 ve 99'uncu, TBMM
İçtüzüğünün 106'ncı Maddeleri uyarınca Gensoru
açılmasını Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına arz
ederiz.
Mehmet
Şandır Oktay
Vural
Mersin İzmir
Grup
Başkanvekili Grup
Başkanvekili
Gerekçe:
Türkiye ekonomik
politikalarının etkileri ve endişelerinin
yoğunlaştığı böyle bir ortamda reel sektörün artan
maliyetlerine, kaybolan rekabet gücüne, azalan istihdamına çözüm paketleri
oluşturulması, vatandaşlarımızın içine düştüğü
borç krizinden kurtulmasını, satın alma gücünü
korumasını sağlayacak tedbirler alması gerekirken, Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanının uyguladığı enerji
politikaları sonucunda bugün, vatandaşlarımız ve üretim
sektörü elektrikte ve doğalgazda yapılan son zamlarla haksız ve
büyük bir bedel ödemekle karşı karşıya bırakılmıştır.
Esasen,
doğalgaz ve elektrik enerjisinde vatandaşa yansıyan
zamların arkasında, ayrıca tartışılması
gereken uygulanan enerji politikalarıdır. Elektriğin,
doğalgazın, petrol ve petrol ürünlerinin yeterli, kaliteli, sürekli,
düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin
kullanımına sunulması hükümetin sorumluluğundadır.
Bunun için
alınması gereken tedbirleri yeterince ve zamanında
alınmamasının faturasının vatandaşa ödettirilmesi
en azından bir "siyasi sorumluluk" getirmelidir. Hükümet, mali
açıdan güçlü, istikrarlı ve rekabet gücü yüksek şeffaf bir
enerji piyasası oluşturamamıştır. Enerji
piyasasında bağımsız bir düzenleme ve denetim
sağlanamamıştır. Bunun sonucunda halkımız
enerjiyi ucuz kullanamamış ve firmalarımızın
uluslararası rekabet güçleri zayıflamıştır.
Enerjide arz
güvenliğini sağlayacak kaynak ve ülke çeşitlendirmesi
sağlanamamış, 5015 sayılı yasaya göre
oluşturulması gereken ulusal petrol stoku ve doğalgazda arz
güvenliğini sağlamak için gerekli tedbirler zamanında
alınmamıştır. Böylece tüketiciler şok zamlarla
karşı karşıya bırakılmıştır.
Ülkemizin birincil
enerji tüketimi açısından dışa
bağımlılığı 2002 yılı sonu itibariyle
%68,3 iken, bu oran %72,3 oranına çıkmıştır. Bunun
sonucu olarak doğalgaza olan
bağımlılığımız artarak devam etmiş ve
ülke hazinesi milyarlarca dolar yurtdışına fazla ödeme yapmak
durumunda kalmıştır.
Rusya
Federasyonundan alınan doğalgaz için belirlenen formül
değiştirilmiş, hükümetçe yapılan yeni sözleşme ile
ülkemiz aleyhine ve Rusya lehine fiyat oluşmasının önü
açılmıştır.
BİL'deki
usulsüz atamalara göz yumulmuş, genel kurulunun uzunca süre
yapılması sağlanamamıştır. BİL'in
işletme anlaşmasındaki olumsuzluklara göz yumulmuştur.
BOTAŞ yönetim kurulu bu anlaşmayı imzalamaktan imtina ederek
BİL ve BOTAŞ menfaatlerini korumak şartıyla yetkiyi
BİL yönetim kuruluna devretmiştir. BİL yönetim kurulu da
BOTAŞ yönetim kurulunca istenen talepler doğrultusunda yetkiyi genel
müdüre devretmiştir. Genel müdür ise belgeyi imzalamıştır.
(2011 Aralık) İmzalanan bu belge Türkiye menfaatlerine açıkça
aykırı hükümler içermektedir.
6353
sayılı torba yasaya konulan maddelerle Başkent Doğalgaz
piyasa değeri arttırılmış ancak bu artış
vatandaştan tahsil edilmek üzere düzenlenmiştir.
AKP'nin iktidar
olduğu bu dönemde; elektrik fiyatlarının düşürülmesi ve
verimliliğin arttırılması, elektrik enerjisi arz
güvenliği ve talebinin karşılanmasının
sağlanması ve arz kalitesinin artırılması,
dağıtım sektöründeki teknik kayıpların OECD ülkeleri
ortalamalarına indirilmesi ve kaçakların önlenmesi,
dağıtımda tahakkuk oranlarının yükselmesi ve elektrik
faturalarının tahsilatında iyileşme sağlanması,
gerekli yenileme ve genişleme yatırımlarının kamu
tüzel kişilerine herhangi bir yükümlülük getirilmeden
yapılmasını sağlayacak kamu ve piyasa duyarlılığı
sağlanamamıştır. Bu dönemde, enerji sektöründe ülkemiz,
"alım garantileri" kıskacından
kurtarılamamıştır.
Bu dönemde,
Bakanlık ve enerji KİT'leri, verimsiz yönetilmiş, gereken kamu
yatırımları yeterince ve zamanında
yapılmamıştır. Enerji KİT'leri süresi geçen
borçlarını ödeyebilmek için Bankalardan Ticari Kredi kullanma
cihetine gitme durumunda kalmıştır. TETAŞ ise alım
garantili aldığı enerjinin bedelini vadesinde ödeyememiş ve
şirketlere sözleşme gereği gecikme cezası ödemek zorunda
kalmıştır.
Bakanlık ve
bağlı kuruluşların çeşitli projelerinde ve
yapılan ihalelerde yanlış, yanlı uygulamalarla rekabet
ortamı sağlanamamış, kamu zararı oluşmuş,
kamu alacakları zamanında tahsil edilmemiştir. Bütün bu
politikaların sonucunda sağlıklı ve verimli bir enerji piyasası
oluşmamıştır. Bakan ve Bakanlığın
yanlış politikalarının getirdiği ilave maliyetin
faturasını vatandaşlarımız ödemek durumunda
kalmıştır.
Neticede bugün
vatandaşlarımız kış öncesi, ülkemizin "Üretim
sektörü" ise küresel finans krizinin reel sektöre yansıması
tehdidi altında yaşadığımız şok zamlarla
karşı karşıya kalmıştır. Bu Enerji
Politikalarının siyasi sorumlusu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Sayın Taner Yıldız 'dır. Bu bakımdan bu
politikaları uygulayan siyasi sorumlusu Sayın Bakan hakkında Gensoru
Önergesi verilmiştir.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur, gensorunun gündeme alınıp
alınmayacağı hususundaki görüşmenin gününü de kapsayan
Danışma Kurulu önerisi daha sonra onayınıza
sunulacaktır.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun, İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, 10/10/2012 tarih ve 6285 sayı ile
uyuşturucu başta olmak üzere madde
bağımlılığı ve kaçakçılığı
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla vermiş olduğu Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 9 Kasım 2012 Cuma
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
09.11.2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 09.11.2012 Cuma günü (bugün) toplanamadığından Grubumuzun
aşağıdaki önerisini İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
10
Ekim 2012 tarih ve 6285 sayı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verdiğimiz "Uyuşturucu
başta olmak üzere madde bağımlılığı ve
kaçakçılığı sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla" verdiğimiz Meclis Araştırma önergemizin
09.11.2012 Cuma günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü
Birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Reşat
Doğru, Tokat Milletvekili (MHP sıralarından alkışlar)
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Uyuşturucu
başta olmak üzere madde bağımlılığı ve
kaçakçılığının sorunlarının
araştırılmasıyla ilgili olarak vermiş olduğumuz
araştırma önergesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde
uyuşturucu madde bağımlılığı her geçen gün
daha fazla artmaktadır. Uyuşturucu kullanma yaşı neredeyse
on bir yaşlara, yani ilköğretim öğrencilerine kadar
yaygınlaşmış durumdadır. Dünyada olduğu gibi
ülkemizde de önümüzdeki yıllarda en önemli sorunların
başında madde kullanımı ve
bağımlılığı olacaktır. 21inci yüzyılda
yeni dünya düzeninin oluşması ve toplumda sosyal yaşamdan
beklentilerin değişmesi, aile yapısındaki bozulmalar bu
durumu ortaya çıkarmaktadır. Bu sorunu sadece ülkelerin kendi sorunuymuş gibi değerlendirmek de
doğru değildir. Bütün dünyadaki toplumların ortak sorunu
olmuş, acil müdahale durumuna da geçilmeye
başlanmıştır. Konu bir insanlık problemi hâline
gelmiştir. Ülkemizde bu sorun gün geçtikçe büyümekte, yaşlı,
genç, fakir, zengin, erkek, kadın, toplumunun bütün fertlerini
ilgilendirmektedir. Yani madde bağımlılığı
yoğun bir şekilde artarak devam etmektedir.
Tabii,
bununla ilgili, özellikle bunu bir, yani madde
bağımlılığını bir hastalık olarak
değerlendirmek mecburiyetinde olduğumuzu ifade etmek istiyorum çünkü
bağımlık bir hastalıktır. Dolayısıyla bunun
birinci derecede sorumlusu Sağlık Bakanlığı
olmalıdır. Yani Sağlık Bakanlığının
böyle önemli bir konunun çok ciddi manada değerlendirmesini yapması
ve bunu önemseyerek toplumun dertlerinin çözümlenmesi konusunda, bu sorunun
çözümlenmesi konusunda ciddi adımlar atmalıdır. Ama
enteresandır, Sağlık Bakanlığı maalesef bunu
sadece AMATEM merkezleri dediğimiz, alkol ve madde
bağımlılığıyla ilgili, kurmuş olduğu,
çeşitli illerdeki merkezlere bırakmış, oradaki merkezlerde
de bir kaç tane doktora, hekime veya oradaki çalışan arkadaşlara
bu işi havale etmiştir, enteresandır.
Tabii, ikinci
sorumlu olan, özellikle aileler, Aile Bakanlığı sorumludur. Bu
işten en fazla sıkıntı çeken
Çocuklarımız
çekmektedir, ailelerimiz çekmektedir, buna bulaşmış olan
özellikle ailelerin ne duruma gelmiş olduğunu bilhassa bu maddeden
bağımlı olan insanlar çok iyi görmektedir. Yani Aile
Bakanlığı da bu işi çok önemsemelidir. Ama
enteresandır, Aile Bakanlığı da maalesef üç beş tane,
yazılı basına verilen demeçlerle veya kitapçıklarla veyahut
da üç beş tane broşürle, bununla mücadele ettiğini
sanmaktadır. Değerli arkadaşlar, bu da yeterli değildir.
Üçüncü önemli,
sorumlusu olması gereken, Millî Eğitim Bakanlığıdır.
Bakınız, Millî Eğitim Bakanlığı, maalesef bu
konuda, çok ciddi manada, başarılı bir sınav vermiş
değildir. Yani Millî Eğitim Bakanlığı, kendisi,
okulların hepsinde Madde kullanımı dediğimiz, sigara,
alkol, uyuşturucu kullanımı acaba ne durumdadır? Çocuklarımız
hangi oranda bunları kullanıyorlar? şeklinde bir
değerlendirme içerisinde maalesef olmamıştır.
Bakınız,
özellikle Avrupada uygulanan, ülkemizde de uygulanması istenilen ESPAD
Projesi diye bir proje vardır, Avrupa Gençlerde Madde Kullanımı
Değerlendirme Projesi. Bu proje, 2003 yılından itibaren maalesef
Millî Eğitim Bakanlığı tarafından uygulanmaya
konulmamıştır. Bunu, müteaddit defalar biz gündeme getiriyoruz.
Gelin, çocuklarımızın durumunu görelim. Acaba ülkemizdeki madde
kullanımı yani sigara, alkol, uyuşturucu durumu nedir? Bununla
ilgili neler yapabiliriz? Avrupa Birliği kriterleri içerisinde, Avrupa
Birliği ülkelerinin hepsinde o araştırmalar yapılırken
bizim ülkemizde neden yapılmıyor? şeklinde bunu sorduğumuz
zaman maalesef Millî Eğitim Bakanlığı yetkilileri bize
doyurucu bir şekilde bilgi vermiyorlar. Yani bu noktada da, değerli
arkadaşlarım, biz ısrarcı bir şekilde bunu yapmak
mecburiyetindeyiz. Yani uyuşturucuyla mücadele sadece belirli
insanların değil veya belli bir toplumun değil, Millî
Eğitim Bakanlığının esas görevleri içerisinde
olmalıdır. Ama Millî Eğitim Bakanlığı bunu
maalesef önemsememiş ve beraberinde de hâlâ, şu ana kadar, benim
geçen dönem de dâhil olmak üzere üç dönem çeşitli müteaddit defalar
sormuş olduğum sorularımıza veya gündem dışı
konuşmalarımıza rağmen bununla ilgili en küçük bir ilerleme
olmamış olduğunu üzülerek görüyorum. Yani Millî Eğitim
Bakanlığı çocuklarımızı önemsemiyor. Yani
okulların önlerinde şu anda her tarafta uyuşturucu
satışları vardır. Şu anda büyük şehirler
başta olmak üzere büyük şehirlerin hepsinde yoğun bir
şekilde madde kullanımıyla ilgili çok ciddi sorunlar
vardır, ailelerin yürekleri yanmaktadır. Ama Millî Eğitim
Bakanlığının yani Bakanlık bürokratlarının
maalesef yürekleri yanmamaktadır, onlar da gerekli adımı
atmamaktadırlar.
Tabii, dördüncü
sorumlular İçişleri Bakanlığıdır.
İçişleri Bakanlığı
TUBİM vasıtasıyla bunu yürütmeye
çalışıyor. TUBİMde çalışan
arkadaşların hepsini candan tebrik ediyorum. Hakikaten, şu anda
neredeyse dört bakanlığın görevini tek başına yapan
emniyette küçük bir birim vardır, o birimde çalışan
arkadaşlar ellerinden gelen bütün gayreti göstererek burada
uyuşturucuyla mücadele etmenin yoğun bir şekilde mücadelesini
veriyorlar, onları candan tebrik ediyoruz ama yeterli değildir. Yani,
dört bakanlığın ortak bir şekilde buna bir çözüm
bulması, çare bulması gerekmektedir.
Sayın
milletvekilleri, Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyada 200 milyona yakın insan
uyuşturucu kullanmaktadır. Bunlardan 150 milyon kişinin kullanımı,
esrar başta alınırken, amfetamin ve uyuşturucular, kokain,
eroin gibi maddelerin yoğun bir şekilde
kullanıldığı görülmektedir.
Uyuşturucu
kullanımı istatistiklerinin doğruya yakın tespit
edildiği ABDde uyuşturucudan her yıl yaklaşık olarak
20 bin kişinin öldüğü görülmektedir. Bu durumun benzerlerini Avrupa
Birliği ülkelerinde de görüyoruz. Toplumun yapısını
zedeleyen, insanların amaçlarını ve umutlarını yok
eden bu maddeleri en çok gençler kullanıyor. Bunu incelediğimizde
yoğunluğun on beş-yirmi beş yaş arasında
olduğunu görüyoruz. Ancak ülkemizde özellikle Doğu ve Güneydoğu
Bölgemizde bu yaşın yani
uyuşturucuya başlama yaşının altmış yaşlarında
olduğunu da görüyoruz; enteresandır. Avrupa Birliği ülkelerinde
bile otuz beş yaşın üzerinde insanlar başlamamışken
bizim ülkemizde altmış yaşı geçmiş olan insanlar da
uyuşturucuya bağımlı hâle gelebiliyorlar.
Ancak,
şurası da gerçektir ki, hiçbir aile, çocuğunu esrar içerken,
damarına eroin enjekte ederken ya da extacy hapı, tableti içerken
hayal edemez. Ancak, araştırmalar göstermiştir ki gençlerin
uyuşturucu kullanmaya başlamalarıyla bu durumdan ailelerinin
haberdar olması arasında epey bir mesafe vardır.
Türk Psikoloji
Derneği tarafından ülkemizde yapılan madde kullanımı
ve profili araştırmasında on beş-yirmi dört yaş
grubunda 7.681 denekte, kişide yapılan incelemede; yüzde 27,4 düzenli
sigara kullanıyor -ilk defa 14 yaşında yazılmış-
yüzde 9,2si alkol kullanıyor, yüzde 2,9u arkadaşlarından en az
birinin madde kullandığını ifade ediyor. Ayrıca Ankarada
yedi farklı lisede yapılan araştırmada da lise
öğrencileri yüzde 12,2 sigara, yüzde 23,5 alkol, yüzde 2,3 hayatta en az
bir kere madde kullandığını ifade ediyorlar. Ancak, son
yapılan çalışmalar, ülkemizdeki sigara
kullanımının çok yaygın olduğunu göstermektedir.
Bilhassa kadın nüfusta erkeklere oranla ciddi bir yükseliş
vardır. Ayrıca, toplumda alkol, uyuşturucu ve uyarıcı
kullanımı da maalesef giderek artıyor. Bilhassa evlerde legal
olarak kullanılan maddelerde de ciddi artışlar vardır,
bunların başında tiner geliyor. Tiner kullanan çocuklar belki de
sokaklardan daha fazla evlerimizde kullanıyorlar.
Uyuşturucu
olarak adlandırılan bütün maddeler, beyin ve merkezî sinir
sisteminden başlamak üzere vücudun bütün organlarını tahrip
ederek onları zehirliyor, akıl ve iradeyi etkisine alarak
işlemez hâle getiriyor, kişiyi dengesiz yapıyor, normal
yaşamdan uzaklaştırıyor. Maddi boyutunun
ağırlığı yanında beyin ve akıl
sağlığının da en büyük düşmanı olduğu,
sağlığın en büyük düşmanı olduğunu da
unutmamamız gerekmektedir.
Çok zeki,
çalışkan, başarılı bir çocuğu, hayattan zevk
almayan ruhi sıkıntılar ve kaoslar içerisinde görebiliyorsunuz
yani akıl ve zihnin iflas etmiş olduğu bir tabloyla
çocuklarımız karşı karşıya kalabiliyor. Hatta,
enteresandır, ülkemizde yapılan bir araştırmada, madde ve
uyuşturucu bağımlılarının yaklaşık
olarak 2/3ünün suç işlediği tespit edilmiştir.
Bakınız, çok ciddi bir istatistiktir, 24/2/2008 tarihinde
yapılan; ceza infaz kurumlarındaki 94.277 hükümlünün, tutuklunun,
yaklaşık olarak bunların 13.280 tanesi uyuşturucu
suçlarından dolayı hapistedir. Yani uyuşturucu
suçlarının oranı şöyle bir bakmış olduğumuz
zaman -ben şu anda daha fazla arttığı kanaatindeyim-
neredeyse toplumun yüzde 15i civarında olduğunu ve süratli bir
şekilde ivme kazanarak devam etmekte olduğunu görüyoruz.
Saygıdeğer
milletvekilleri, tabii, bu konuyla ilgili söylenecek çok söz var.
Bakınız, mesela, uyuşturucudan dolayı şu anda
ülkemizde çok büyük para da kazanılıyor. PKK terör örgütü
militanları, yaklaşık olarak bundan 10 milyar doların
üzerinde para kazanıyorlar. Yaklaşık olarak diyorum çünkü o hat
üzerinden geçen yani ülkemizin bir hattından bu organik
uyuşturucular dediğimiz eroindir veya diğer uyuşturucu
maddeler, onların geçtiği bölgeler, yine sentetik
uyuşturucuların geçmiş olduğu bölgelerde yaklaşık
olarak PKK terör örgütü 10 milyar doların üzerinde bir parayı da
gelir kaynağı olarak elde ediyor. Yani burada da suçla mücadele
etmek, bu suçlularla mücadele etmek, özellikle madde
bağımlılığıyla mücadele edilirken esasında
terörle de mücadele etmek durumuyla karşı karşıya
kalacaksınız. Dolayısıyla mutlaka bu konuda da iş
birliği yani diğer ülkelerin hepsiyle iş birliği
yapılmalı ve terör örgütlerinin elindeki bu maddi kaynakların,
para kaynaklarının da kurutulması gerekmektedir.
Tabii bu yönlü
olarak, bakınız, Meclisimiz bir araştırma komisyonu
geçmiş tarihlerde kurmuşlardır. Meclis araştırma
komisyonumuzda çok değerli arkadaşlarımız
çalışmışlardır. Çok Değerli Hocam Sayın
Necdet Ünüvar Hocama teşekkür ediyoruz. Kendisi zaten şu anda o
araştırma komisyonunun tek yetkilisi olarak, tek başına,
ben biliyorum, şu anda o komisyonun eski başkanı olarak
çalışmalarına devam ediyor. Kendisine teşekkür ediyorum,
sağ olsun. Hakikaten onun da gayreti olmasına rağmen
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
REŞAT
DOĞRU (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Uygulamamızda yok Sayın Doğru.
REŞAT
DOĞRU (Devamla) Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ederim.
İyi günler
diliyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Necdet Ünüvar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
NECDET ÜNÜVAR
(Adana) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Madde
bağımlılığı gerçekten çok önemli bir problem.
Biraz önce çok değerli çalışma arkadaşım Sayın
Doğru gerçekten son derece doğru ifadelerle konuyu izah ettiler.
Teşekkür ediyorum.
Tabii, olay
uyuşturucunun ötesinde madde bağımlılığı
dendiği zaman sigara, alkol, uçucu maddeler gibi geniş bir
perspektifte değerlendirilmesi gereken bir husus ve olayın tabii
hukuki, toplumsal, tıbbi, rehabilitasyon, kaçakçılık, terör
boyutları var. Zaman zaman bunlar farklı şekillerde
karşımıza da çıkabiliyor. Toplumda gerçekten yürek burkan
birtakım öykülerle de karşı karşıya kalabiliyoruz.
Geçenlerde Zaman
gazetesinin birinci sayfasında, Diyarbakır Bingöl
kırsalında ki, değerli arkadaşlarımın
verdiği araştırma önergesinde de ona vurgu
yapılmış- o kenevir ekilmiş alanlar vardı ama
kısa zaman içerisinde güvenlik kuvvetlerinin o kenevir ekilen bölgeleri
yok ettiği haberini de daha sonra gördük. Tabii, olay sadece toplumda bu
maddeyi kullanan, maddeye müptela olan, alışkanlık olan,
sağlığını, huzurunu, ailevi
yaşantısını bozan insanlardan ibaret değil. Bunun çok
ciddi bir ekonomik boyutu var, milyar dolarlar civarında ki dünyada
yaklaşık 300 milyar dolarlık bir hacme
ulaştığını da biliyoruz.
Dolayısıyla,
konuyu gerek arz gerekse talep noktasından değerlendirmek lazım,
yani arz dediğimiz zaman olay kaçakçılık boyutuyla Emniyet Genel
Müdürlüğü, Gümrük Müsteşarlığı, Sahil Güvenlik
Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı gibi
birimleri, asıl güvenlik kuvvetlerini ve bu
kaçakçılığın yakalanmasıyla ilgili birimleri
ilgilendiriyor ve memnuniyetle şunu ifade etmeliyim ki güvenlik güçlerimiz
topyekûn, neredeyse son dört yıl, her yıl Avrupa Birliğinin 27
ülkesinden daha fazla uyuşturucu yakalıyor. Aslında bizim
güvenlik kuvvetlerimiz sadece Türk insanının, Türk gençliğinin
zehirlenmesini değil, dünya gençliğinin zehirlenmesini de önlüyor ama
Türkiye bir geçiş güzergâhı üzerinde. Birleşmiş Milletler
Suç Ofisinin verilerine göre, doğal uyuşturucuların yüzde 95i
Afganistanda üretiliyor. Son yıllarda azalmış olmakla beraber
hâlâ o oran geçerli ve onun en kullandığı cazip güzergâh,
geçiş güzergâhı Türkiye üzerinde; yani, Türkiye üzerinden Balkanlara
ve Türkiyenin batısına doğru hareket ediyor.
Dolayısıyla, Türkiye bu anlamda ciddi bir risk altında.
Türkiyede uyuşturucu üretilmiyor, her ne kadar araştırma
önergesinde bu şekilde ifade edilmiş olmakla beraber üretilmiyor ama
Batıda üretilmiş captagon, extacy gibi sentetik
uyuşturucuların yine Türkiye'nin güneyi ve Türkiye'nin doğusuna
geçişte önemli bir güzergâh olduğunu ifade edebilirim.
Tabii,
esasında ben bu önergeyi destekliyorum. Bu gayet güzel bir önerge. Böyle
bir komisyonun kurulması gerekir diyebiliriz. Ama ne tesadüftür ki
-Sayın Doğru kısmen ifade etti- bakınız, bu
komisyonun, araştırma komisyonunun kurulmasıyla ilgili önergenin
adı Uyuşturucu başta olmak üzere madde
bağımlılığı ve kaçakçılığı
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla diye başlıyor. Hâlbuki, biz
Sayın Doğruyla beraber de, 16 milletvekilimizle çok güzel bir
çalışma yaptık. Üç ay çalıştık, sonra bir ay daha
uzattık. Sonra rapor aşamasında da Sayın Doğrunun çok
ciddi katkılarını, maddi ve manevi desteklerini de gördük ve
2008 yılında 486 sayfalık bir Komisyon çalışması
yaptık. Komisyonun adını okuyorum: Uyuşturucu Başta
Olmak Üzere Madde Bağımlılığı ve Kaçakçılığı
Sorunlarının Araştırılarak Alınması Gereken
Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan diye bir Komisyon ve bu
Komisyona
Sayın Doğru hatırlayacaktır; aslında ben,
bütün, 550 parlamenterimize de gönderdim. Böyle de bir güzel çalışma
yaptık. Belki de araştırma komisyonlarının ilk kez
böyle yaptığı, 40 sayfalık, renkli baskı, Türkçe ve İngilizce
versiyonunun da olduğu
Dünyaya da gönderdik.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Bize gelmedi.
NECDET ÜNÜVAR
(Devamla) Ben size tekrar göndereyim Sayın Başkanım.
Bütün, 550
milletvekilimize de gönderdik. 40 sayfalık bir öneri paketi ve bu öneriden
sonra -Sayın Doğru yine hatırlayacaktır- ben, Emniyet Genel
Müdürü, Aile ve Sosyal Politikalar Müsteşarı, Sağlık
Müsteşarı ile beraber zaman zaman bir araya geldim ve konunun
takipçisi olmaya çalıştım. Biraz sonra araştırma
komisyonlarıyla ilgili
Aslında bu vesileyle onları da ifade
etmek isterim değerli Genel Kurula. Takip ettik ve zannediyorum bir buçuk
yıl kadar önce, Sayın Doğruya da bizzat TUBİM
Başkanı gelerek brifing verdi ve Sayın Bakanımız da,
Sayın Doğru da bundan memnuniyetini ifade etti. Biz gerçekten çok
yoğun çalıştık ve problemleri ortaya koyduk.
Peki, böyle bir,
yeni bir komisyonun kurulma maslahatı nedir? Zannediyorum şöyle bir
açmaz var değerli arkadaşlar: Yani böyle bir Komisyon
çalıştı. Esasında Komisyonun yaptığı
çalışmalar makes de buldu. Mesela bu komisyon
çalışmaları esnasında 4207 sayılı Yasada
değişiklik yapıldı ve kapalı ortamlarda sigara
içilmesi yasaklandı. Geçen yıl, özellikle on sekiz yaş altı
çocuklarda nargile ve benzeri ürünlerin tüketilmesiyle ilgili bir yasak
getirildi. Uçucu maddelerle ilgili ki su bazlı uçucu maddelerin özellikle
eğitim amaçlı okullarda kullanılmasının
yasaklanmasıyla ilgili -ki çok önemli- uçucu maddelerle ilgili çok mühim
bir yasal düzenleme yapıldı. Ama Meclis, belki derli toplu olarak bu
komisyon çalışmalarının neticesinden çok fazla haberdar
olamadı. Belki de bundan mülhem böyle bir araştırma komisyonu
kurulması zaruret oldu. Yani o yüzden, biz bu Komisyon
çalışması yaptığımız için -Değerli
Başkanım, Sayın Doğru gerçekten benim çok değer
verdiğim çalışma arkadaşım- yani buna karşı
olmamın sebebi, bu çalışmanın aynı isimle
kurulmuş ve çalışmış olması ve o
çalışmanın yapılmış olması.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Başkanım, maksadımız, Kanunun gündeme
gelmesi.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Gündeme getirerek dikkati çekmek.
NECDET ÜNÜVAR
(Devamla) Tabii ki.
Burada
araştırma komisyonlarıyla ilgili, değerli arkadaşlar,
şöyle kısa bir araştırma yaptım: Türkiye Büyük Millet
Meclisi tarihinde 117 araştırma komisyonu kurulmuş, 20
kadarı son on yılda yani AK PARTİ döneminde. Ben de bu komisyonların
6sında acizane- 3ünde başkanlık, 1inde başkan
vekilliği ve 2sinde üyelik olmak üzere 6 araştırma komisyonunda
görev yaptım yani bir hayli deneyimliyim. Dolayısıyla
araştırma komisyonlarıyla ilgili bir iki kelime yapıp süremi
o şekilde bitirmek istiyorum.
Araştırma
komisyonları gerçekten çok değerli bir çalışma yapıyor.
16 tane, şimdi 17 oldu; 17 milletvekili, 20 kadar uzman, her bir
araştırma komisyonu en az 30 tane oturum yapıyor. her bir oturum
2 saat sürüyor ve 60 saatlik bir çalışma ki bazı komisyonlar
yurt dışına da gidiyor, mesela Üstün Yetenekli Çocuklar gibi
şanslı birtakım komisyonlar da üç ayrı ülkeye gidip orada
incelemeler yapıyorlar ve bu şekilde her birisi en az 500
sayfalık bir rapor yapıyor yani o rapor yapıyor. Bir
kısmı komisyonlarda böyle özetler yapıyor ve onun takibini de
yapıyor.
Peki, niye bu
çalışmalar çok fazla makes bulmuyor? Şöyle basit bir eksik var,
o eksiği de Meclisimizin gidermesinin çok yararlı olduğunu
düşünüyorum: İngilterede çok güzel bir örnek var, araştırma
komisyonları çalışıyor -aynı Türkiyede olduğu
gibi- ve Avam Kamarasına teslim ediyorlar, sonra Hükûmete gönderiyorlar.
Hükûmet altmış gün içinde bir memorandum veya görüş
yayınlıyor, bildiriyor ve bu İnternet ortamında da hem de parlamenterlere bildiriliyor.
Ama Türkiyede, çalışma yapıldıktan sonra Meclis
Başkanlığına veriliyor, yayınlanıyor, ilgili
kurumlara gönderiliyor ama ilgili kurumlar herhangi bir şey yapmakla veya
bilgilendirmekle yükümlü değil. Esasında, bu basit
ayrıntıyı biz giderirsek -Yani Türkiyede ne olabilir?- makul
bir süre, altı ay içerisinde, her altı ayda bir Hükûmet veya ilgili
kurum Parlamentoyu veya Meclis Başkanlığımızı
bilgilendirse
Ki birtakım çalışmalar da yapılıyor
gerçekten. Mesela bu şeyle ilgili size arz etmek isterim: Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığından
Ki Bakan Hanım beni
çağırdı -iki saatlik brifing verdim- ve şöyle bir yol
haritası belirlemiş yani hem önleme ve sosyal hizmet, tedavi ve
rehabilitasyon ve arzla mücadele konusunda bir yol haritası
belirlemiş ama bu yol haritasından Parlamentonun haberi yok. Hâlbuki,
Parlamento bundan haberdar edilse belki de böyle tekrar
çalışılmış bir konuda mükerrer yeni bir komisyonun
kurulma zarureti olmaz.
Dolayısıyla,
ben, bu komisyon kurulma önergesinin ruhuna katılmakla beraber, maalesef,
yapılmış bir çalışmanın yeniden
yapılmasının bir zaman kaybı olacağı kanaatiyle
karşı olduğumu beyan ediyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Tutanaklara geçmesi açısından bir şey ifade etmeme
lütfen müsaade ediniz. Bizim bu
BAŞKAN
İsterseniz oturun, sistemi açalım.
Buyurun.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkanım çok teşekkür ederim.
BAŞKAN Rica
ederim.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Hocama da teşekkür ederim.
Yani bu
araştırma önergelerinin gündeme alınmasıyla ilgili
Danışma Kurulu grup önerisindeki amacımız, gerçekten,
ülkemiz, toplumumuz açısından önemli gördüğümüzü konulara Genel
Kurulumuz -yani Türkiye Büyük Meclisi- ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
üzerinden hükûmetin, devlet kurumlarının ve de toplumun dikkatini
çekmek amacıyla veriliyor. Yoksa komisyon kurulması tabii ki
meselenin ifadesinde amaç olarak gösteriliyor ama esas amacımız bu
konuda toplumun dikkatini çekmek.
Şimdi bir
şey söylemek lazım, Hocam keşke onları da söyleseydi.
Toplumda, özellikle çocuklarımız açısından, küçük
çocuklarımız, okul çocuklarımız açısından madde
bağımlılığı gittikçe artıyor; yaşı
düşüyor, sayısı artıyor. Bu hepimiz açısından
önemli bir konu. Bu konuya toplumun dikkatini çekmek, devletin dikkatini
çekmek, yetkililerin dikkatini çekmek ve sizin ifade ettiğiniz gibi
varılan sonuçları izlemek bence önemlidir. Bu öneme binaen biz böyle
bir Danışma Kurulu grup önerisi verdik. Maksat da hasıl oluyor; kırk
dakika üzerinde konuşuyoruz, toplumun dikkatini çekiyoruz, milletin
gündemini tartışıyoruz, amaç buydu.
Çok teşekkür
ederim efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
NECDET ÜNÜVAR
(Adana) Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Şimdi, sürem
yetmediği için ifade edemedim. Ben şöyle bir çalışma
yapmanın da benim üzerime vazife olduğunun farkındayım. Bu
Komisyon raporunu, özetini, hatta TUBİMden -yıllık
yayınladık- raporlar var. O raporların da hepsini temin edip,
ben bütün parlamenterlerimize göndermeyi bir vazife addediyorum. En
azından orada yapılmış çalışmalar, hatta Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığının yaptığı bu
çalışmayı ben Parlamentoyu bilgilendirmek adına onlardan
rica edeceğim ve o Komisyonun Başkanı olarak da sizlere
ileteceğim efendim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Yıldıray Sapan, Antalya
Milletvekili.
YILDIRAY SAPAN
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisi lehine söz aldım. Bu vesileyle Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, uyuşturucu Türkiyenin şimdiki ve gelecekteki en
önemli sorunudur ve hatta o kadar büyük sorundur ki, bana göre terörden daha
önceliklidir. Zira terörle mücadele edebilirsiniz, terörü ortadan
kaldırmak için birtakım politikalar üretebilirsiniz, teröristi yok
edebilirsiniz ama uyuşturucuyu yok etmek, uyuşturucu
bağımlılarını eski hâline döndürmek o kadar kolay
değil.
Bir
uyuşturucu bağımlısının yoksunluktan ötürü
nasıl acı çektiğini ve onu bulmak için, bulabilmek için neler
yapabileceğini bir uyuşturucu bağımlısının
ağzından şu ifadelerle anlayabiliriz: Ben o maddeyi eğer
hamile birinin karnında olduğunu bilirsem, biliyor isem onu kesip
çıkartırım; işte o benim için o kadar değerlidir.
Uyuşturucu böyle bir şey arkadaşlar ve değerli
milletvekilimizin dediği gibi on bir yaş değildir, son günlerde
uyuşturucu kullanım yaşı maalesef ve maalesef sekize
inmiştir. Yani bugün itibarıyla uyuşturucu kullanım
yaşı sekiz ile altmış beş yaş arasındadır.
Sekiz yaş
dedim yanlış duymadınız; bunu bizatihi ben biliyorum, kendi
bölgemden biliyorum. Bu konuya dikkat çekmek için bir süre önce,
hatırlarsınız turizm bölgesi olan seçim bölgemde, Antalyada
uyuşturucunun ne kadar kolay elde edilebildiğine dair, ne kadar kolay
satın alındığına dair
ve kamuoyunun, Hükûmetin ve emniyetin dikkatini çekmek için o mahalleye
girdim. Uyuşturucu satılan bölgeye girdim. Uyuşturucu satılan
bölge, öyle sanıldığı gibi Antalyanın en ücra
köşelerinde falan değil. İstanbulda da öyle bu, burada da öyle.
Benim bölgemdeki uyuşturucu merkezi valiliğe yani şehrin
merkezine tam tamına
Uyuşturucu
artık okulların çevresinde satılmaya başlandı
arkadaşlar. İlköğretim okullarının çevresinde
uyuşturucu şu sıralar satılıyor, şu sıralar
Bir veli geldi, bir baba geldi acılı, onu sizinle paylaşmak
istiyorum izin verirseniz, dedi ki: Oğlum 20 yaşında. Tam 12
yaşında uyuşturucuya başladı. Artık evde yeni bir
şey bulunduramıyorum, ceketimi dahi asamıyorum, zira ceketimi
alıp satıyor ve kendisine uyuşturucu temin ediyor. Bu kadar
vahim mi? Evet, bu kadar vahim. Nerede burası? Şurada. Çok
ciddi bir risk alarak oraya gittik ve bu olayları orada görüntüledik. İnanır
mısınız daha oraya, sokağa daha girmeden etrafımı
çevirdiler Ne istiyorsun? diye. Onlara göre bir de isimlendirmişler
orayı. Bu da tutanaklara geçecek artık. 12, 13, 20, 25
yaşındaki çocuklar hemen çevreliyorlar sizi: Ne istersin? Peynir mi,
taş mı? Eroin peynir oluyor, taş kokain oluyor ve çok cüzi
miktarda bir ücretle pazarı artırmak adına, herkesin alabilmesi
adına bu kadar pervasızca etrafta dolanarak satmaya
kalkıştı. Ve ben, bunu aldım Meclise getirdim, hepiniz
biliyorsunuz, kamuoyunun dikkatini çekmek için. Orada gördüğüm manzara
şaşırtıcıydı. 80 yaşlarında birinden
aldım kokaini, yaşlı bir bayan ve yine -o çevrede
anlatılanlar, benim de gördüğüm- 8 yaşında, evet, 8
yaşında minik eller eroin paketliyor arkadaşlar. Buna bir dur
demek lazım. 8 yaşında eroin paketlemekten
bağımlı hâle geliyor. Bir değil iki değil
Kanunlar
caydırıcı değil, mevcut yasalar caydırıcı
değil, en yükseği on yıl, o da üçte 2sini şimdiki
yasalarla yatıyorsunuz ve çıkıyorsunuz. Bağımlı
hâle gelenler muhtemelen tedavi olmadan gidiyorlar çünkü doğru dürüst bir
tedavi merkezi yok, olsa da birtakım nedenlerden dolayı tedavi
olmaktan vazgeçiyor ve yine eski dünyasına dönüyor.
Boşanmalar
uyuşturucu kullanmayı arttırıyor. Sosyal yaşamdaki
sıkıntılar; işsizlik, parasızlık, yoksulluk, bu
belayı insanların başından uzaklaştırmaktan
alıkoyuyor maalesef, sosyal yaşantıdaki
sıkıntılar.
Birleşmiş
Milletler raporlarına göre, arkadaşlar, 180 milyon insan dünyada
şu anda uyuşturucu kullanıyor. Türkiyede de durum hiç de iç
açıcı değil. 2004 yılında uyuşturucuya
bağlı ceza alan, arkadaşlar, şu anda, sayısı 25
bini bulmuş durumda. Bu ne demek? Aşağı yukarı 5
katı bir artış demek. Şimdi, Türkiyede ne kadar
uyuşturucu kullanıldığını, kullanan insan
sayısını bilemeyiz ama şu anda cezaevinde 25.400 kişi
uyuşturucu kullanmak, satmak vesaireden dolayı ceza alan
arkadaşların aşağı yukarı sayısı bize
ne kadar uyuşturucu kullanan kişi sayısını verebilir.
Değerli
arkadaşlar, tabii, sadece bu değil çarpıcı olan. Türkiyede
uyuşturucuya bağlı ölümler teröre bağlı ölümlerden
daha fazla. Bir örnek vereyim. 2007 yılında uyuşturucudan ölen
kişi sayısı 153, terörden ölenler 146 kişi. 2009da bu sayı,
uyuşturucu kullananlardan ölen sayısı 153, terörden ölenler,
şehit olanlar 80 kişi. 2010da da 150 kişi uyuşturucudan
ölmüş, 106 kişi de terörden. Dolayısıyla uyuşturucu
terörden daha önceliklidir kanımca.
Değerli
arkadaşlar, İstanbulda bu ölüm 77yle 1inci sırada; Antalyada
-benim bölgem- 2nci sırada, 18 kişi; Antepte 9, Adanada 8. Bu
iller de uyuşturucu kullanımı olarak en fazla uyuşturucu
kullanan iller arasında ilk dörde giriyor. Kaynak da Emniyet Genel
Müdürlüğü.
Peki, buna
bağlı olarak cezalarımız nasıl? Cezalarımız
hiç de caydırıcı değil arkadaşlar. Bununla ilgili bir
yasa teklifi verdim. Umarım, bu yasa teklifi Hükûmet tarafından,
komisyon tarafından kabul edilir. Caydırıcılık için
özellikle hapis cezalarının artırılması zorunlu hâle
gelmiştir. Uyuşturucunun temini, özellikle yaşı küçük
çocuklara satılması, yaşı küçük çocuklara uyuşturucu
sattırılması ve tedavi ve sosyal yardımların
niteliği gibi konularda da yeni düzenlemeler yapılması
şarttır arkadaşlar.
Değerli
arkadaşlar, bir örnek daha vereceğim kendi bölgemden.
Uyuşturucuyla ilgili Zeytinköyde şu anda, hemen gün itibarıyla
dönen para 5 trilyon liradır. Bu 5 trilyon sadece alım satımla
ilgili değildir arkadaşlar. Bu parayı cazip gören, raydan
çıkan insanlar da vardır. Bu bakımdan da bu konuyu da
dikkatlerinize sunmak istiyorum. En kısa zamanda, inşallah, bu Meclis
uyuşturucuyla ilgili yeni düzenlemeler yapacaktır.
Bu vesileyle
hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Nurdan Şanlı, Ankara
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NURDAN ŞANLI
(Ankara) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
Milliyetçi Hareket Partisinin, madde bağımlılığı
ve kaçakçılığı sorunlarının
araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması
amacıyla vermiş olduğu grup önerisinin aleyhinde söz almış
bulunuyorum ve bu vesileyle Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Evet,
uyuşturucu madde kullanımı ve bağımlılığı
ile mücadele edilmesi ve gerekli önlemlerin alınması, özellikle de
çocuklarımızın korunması anlamında gerçekten çok
önemli. Hep birlikte elimizden gelenin yapılması da yine ayrıca
bir önem arz etmektedir.
Biraz önce
Sayın Milletvekilimiz, Değerli Hocamız Necdet Ünüvar
yapılan çalışmaları, kurulan araştırma
komisyonunu ve orada yapılan çalışmaları detaylı bir
şekilde sizlere aktardı. Dolayısıyla, bu konuda -evet aynen
katılıyorum- hassas bir şekilde üzerinde durulmalı ve
gerekli önlemlerin alınması için de çalışmaların
içerisinde hep birlikte olmalıyız diyorum. Ancak 338 sayılı
Büyükşehir Belediye Kanunu Tasarısının görüşülmesine
devam edilmesi nedeniyle Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu
bu önergenin aleyhinde olduğumuzu belirtiyoruz.
Bir kez daha
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Şanlı.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkan, karar yeter sayısı
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza
sunacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yok.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.11
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.22
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu),
Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19'uncu
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş
önerisinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi
yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler
arasında anlaşmazlık olduğu için elektronik oylamayla
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır,
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
2.- CHP Grubunun, 3/2/2012 tarihinde
Bursa Milletvekili Sena Kaleli ve 23 milletvekilinin, istihdam ve sosyal
alanlarda cinsiyet ayrımcılığının nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin,
Genel Kurulun 9 Kasım 2012 Cuma günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
09.11.2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu; 09.11.2012 Cuma günü (Bugün) toplanamadığından,
Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu
maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Emine Ülker Tarhan
Ankara
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Bursa Milletvekili
Sena Kaleli ve 23 Milletvekili tarafından, 03.02.2012 tarihinde, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına İstihdam ve sosyal
alanlarda cinsiyet ayrımcılığının nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis Araştırma
Önergesinin (232 sıra nolu), Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 09.11.2012 Cuma günlü
birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı
tarihli birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Sena Kaleli, Bursa
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
SENA KALELİ
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarih boyunca
bilinen bir gerçek vardır. Tarih boyunca yapılan ilk sömürü ve
baskı düzeni cinsiyet ayrımcılığına dayalı
iş bölümüyle başlamış ve zamanla kadının
emeğinin, bedeninin sömürülmesine ve baskılanmasına
dönüşmüştür. Aslında, Anadolu kadını tarih boyunca
üretim ve ticaretle uğraşmış ve kendi iç üretimiyle, en
azından kendi aile ekonomisine katkı sunmuştur. Hayme Anadan bu
yana kadınlar Ahilik geleneğini sürdürmüşler;
dayanışma kültürüne, ekonomiye, üretime katkı sunma kültürüne
her zaman hizmet etmişler ve Ahilik geleneğini Anadoludan itibaren
geldikleri her noktada yaşatmaya devam etmişlerdir. Oysaki
kadının iş gücüne katılım oranı o dönemlerde
olduğundan giderek gerilemeye devam etmiştir. Osmanlıda
kadın mum ticareti yaparak kayıtsız
çalışmasını sürdürüyor ve şikâyet ediliyor
olmasaydı kadının çalıştığını
kayıtlara da maalesef geçiremeyecektik.
Bu büyük toplumsal
sorun, kadına bakış açısı, zihinsel gerileme ne
yazık ki giderek gelişmeye devam etmiştir. Günümüzde ücret ya da
yevmiye karşılığı çalışan 4 kadından
1i informel çalışmaktadır.
Evet, sıradan
konuları sıra dışı kavrayabilen
kadınlarımızın ekonomiye, siyasete
katılımları dünyaya ve Türkiyeye, barış ve ekonominin
gelişimine katkı sunacaktır ama ne yazık ki
yetersizliği kanıtlanana kadar her erkek ehil, ehliyetini
kanıtlayana kadar her kadın yetersiz kabul edilmektedir. Bu
bahtsız kadınlar kendi tahtlarını da
yapamamaktadırlar, bahtlarına da ne yazık ki erkekler karar
vermektedir.
Kadınların
gelişimiyle ilgili, istihdama katılımıyla ilgili, ekonomik
anlamda söz sahibi olmasıyla ilgili CEDAWın raporlarına, Dünya
Ekonomik Forumunun raporlarına bakmamız
Cinsiyete dayalı
gelişmişlik endeksinde, insani gelişmişlik endeksinde,
maalesef, Dünya Ekonomik Forumunun Cinsiyet Uçurumu Raporunda, küresel
raporlarda kadın-erkek eşitliğinde hep geri sıralarda
olduğumuz görülmektedir. Bu âdeta bir zihinsel gerileme ve bu meselenin
toplumsal sorun olarak kabul edilmemesinden, kadının ve erkeğin
birbiriyle eşit görülmemesinden, bu eşitliği fırsat
eşitliği olarak algılamamızdan ve ne yazık ki evde
cinsiyetlendirilmiş işleri bu kadınların üzerinde bırakan
cinsiyet körü politikalar nedeniyle kadınlarımız, ne yazık
ki bugün gelişmeye, ekonomik gelişmeye katkı sunmaktan
alıkonulmaktadır. Kadının yerini aile
almıştır, eşitliğin yerini fırsat
almıştır.
Evet, AB ilerleme
raporuna baktığımız zaman da sosyal koruma konusunda
bazı ilerlemeler olmakla birlikte -yüzde 84ten 86 gibi bir ilerleme
mevcuttur- ne yazık ki kayıt dışı özellikle kadın
işçiler için çaba göstermemiz gerektiği konu edilmektedir.
Ayrımcılıkla mücadelede ilerleme kaydedilmemiştir. AB
müktesebatında kapsanan ayrımcılığın bütün
türleri ne yazık ki ele alınmamıştır. Cinsel kimlik ve
yönelim konusunda ayrımcılıklar hâlâ mevcuttur. Evet, hâlâ AB
müktesebatına uygun eşitlik anlayışı ve toplumsal
cinsiyet eşitliğini kavrayış
anlayışımız geliştirilememiştir. Kadın erkek
fırsat eşitliği konusunda, maalesef, fazla bir ilerleme
kaydedilememiştir. İşe alımlarda ayrımcılık
riski olduğu gibi, şikâyet mekanizması da
geliştirilemediğinden bu risk 2 kat artmaktadır ve yüzde 35
istihdama katılım hedefimiz yüzde 28 olarak duyurulmakta, bu
aslında yüzde 23, yüzde 24 oranındadır.
Evet,
çalışma hayatımıza geçişimizle, çalışma
yaşamımızda, maalesef, iş yaşamımızla aile
yaşamımız arasında dengeler de
oluşturulamamıştır. Hatta, öyle bir anlayış söz
konusudur ki Kreş eken huzurevi biçer. anlayışıyla,
kadının çocuğunu teslim edeceği kreşlerin
yapılmasının bile doğru olmadığı konusunda
fikir yürüten kesimler mevcuttur. Namus cinayetlerinde, aile içi şiddette
ve zorla yapılan evliliklerde, çocuk evlilikleri için de hâlâ yeterli çaba
maalesef gösterilememiştir.
Evet, hâl böyle
iken, baş kamu denetçisi ve yardımcılarının
seçileceği şu günlerde, kendi uzmanlığında
gelişmiş ve aynı zamanda katılımcılığa
inanmış, demokrat, uzlaşmacı kimliği olan,
barışı çağrıştıran kadınlarımızın
ne kadar bu denetçilik kurumunda yer alacağı da bizim
vereceğimiz bir sınav olacaktır.
Sayın
milletvekilleri, yeni bir düzenleme gündeme geldiğinde -bir kadın
olarak- doğal olarak kadınların ve engellilerin ve cinsel
yönelim farklılıklarının bu düzenleme içinde ne kadar yer
alacağı konusunda endişeler doğuyor çünkü erkek egemen
düzlemde, erkek parlamenterlere bile danışılmadan
oluşturulan yasa tasarıları ve teklifleri kadınları
bilerek ya da bilmeyerek hep göz ardı edecektir diye bir kaygı
duymaktayım. Evet, görüşülmekte olan bütünşehir yasası da bunun somut
bir örneği olacaktır.
Bu tasarı,
devredilecek personel açısından en başta kadınları
vuracaktır, engellileri vuracaktır. Öncelikle, bu tasarı kime,
nasıl ve niye hizmet edecektir? Getirisi nedir, götürüsü nedir? Bunlarla
ilgili doğru veriler elimizde mevcut değildir. Bu tasarı
yalnızca siyasi hedefler amaçlanarak da yapılmamıştır.
Afet Riski Yasasına ve 2/B Yasasına bağlı olarak rant ve
ekonomik rantı da içeren bir düzenleme olarak gerçekleştirilmiştir.
Tasarıda yer alan
geçici madde 1, tasfiye ve paylaştırmayı düzenlemektedir. Bu
devir yapılırken kadın ve engelli çalışanların
karşılaşacağı sorunlarla ilgili ne gibi önlemler
alınmıştır veya alınacaktır? Geçici madde 1in
(d) fıkrasında Bu fıkra kapsamında nakledilen personel
bakımından nakil tarihinden önce doğmuş ve nakil tarihinde
ödenmesi gereken borçlardan nakledilen kurum sorumlu tutulamaz. Kıdem
tazminatına ilişkin hükümler saklıdır. denmektedir.
Burada, alacaklı olan personelin durumu ne olacaktır? Zaten
ödenekleri yetersiz olan, kapatılacak olan belde belediyelerinden
alacaklı konumunda olan personel düşünülmekte midir? Bir yandan Taşınır-taşınmaz
alacak ve verecekleriyle devrediliyor. denilmekte, öte yandan, sorumluluk
kabul edilmemektedir. Bu fıkra çok önemli sorunlara gebedir.
Bir sonraki (e)
fıkrası da bunu öngörmekte, doğacak tereddütlerle ilgili adres
olarak Devlet Personel Başkanlığını göstermektedir.
Devredilecek personel toplu iş sözleşmesine dâhilse yine aynı
hükümler içerisinde kalacaktır ama toplu iş sözleşmesi
olmayanlar, bireysel iş sözleşmesi imzalayacaklardır. Buradan
sormak lazım: Kapatılan
belediye ve köylerde ne kadar personel çalışmakta ve bunların ne
kadarı toplu iş sözleşmesine dâhil olmaktadır? Yani
bireysel iş sözleşmesine geçiş, iş güvencesi
açısından her türlü istismara ve keyfiyete açıktır.
Bu
düşüncelerle araştırma önergemin kabul edilmesini teklif
ediyorum.
Saygılarımla.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Kemalettin Aydın,
Gümüşhane Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
KEMALETTİN
AYDIN (Gümüşhane) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisinden Sayın Sena Kalelinin, cinsiyet
ayrımcılığı, kadının toplumun her kesiminde
ve her alanda eşit olmasını sağlayacak mesleki ve sosyal
ayrımcılığı önlemeye yönelik Meclis
araştırması isteği üzerine söz almış bulunuyorum.
Kadınların
iş gücüne katılımını, sürdürülebilir
kalkınmanın önemli bir unsuru olduğunu kabul eden bir Hükûmetin
üyesi olarak, Hükûmetimizin, iktidar olduğundan beri, özellikle kadın
istihdamının ve toplumdaki kadının yerinin
artırılması konusundaki çalışmalarını
kısa birkaç cümleyle sizlerle paylaşmak istiyorum.
Öncelikli olarak,
Avrupa Birliği görüşmelerinde de önümüze sıkça sorun olarak
çıkan, Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisinde kurulmamış
olan Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunun
kurulması Hükûmetimiz zamanında sağlanmış,
şahsım da dört yılı aşkın süredir bu Komisyonda
bir erkek olarak kadın erkek fırsat eşitliği konusunda
çalışmalarda bulunmaktayım. Bu, yeterli kılınmayarak
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kurulup, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığının çalışması
içerisinde öncelikli olarak yine kadının, toplumsal statüsünün yükseltilmesi,
iş gücünde ve istihdamda yüksek oranda yer alması ve ailenin bir parçası
olarak evlatlarına anne-babalık pozisyonunda görev alması en
büyük çalışma alanlarından birisidir.
Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığımız, kurulduğu andan itibaren,
öncelikle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıyla
yapmış olduğu 10 Şubat 2012 tarihli, İŞKUR
tarafından iş gücü yetiştirme kurslarının
açılmasına bağlı eğitim modüllerinin toplumsal
cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik protokol
imzalanmış ve bu konuda da kadınlarımıza yönelik
olarak istihdamı artıracak projeler yürütülmektedir.
Yine, Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığımız, Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı ile yapmış olduğu 10 Şubat 2012
tarihinde kadına yönelik girişimcilik faaliyetlerinin
artırılması protokolü çalışmaları
doğrultusunda, KOSGEBden de önemli oranda kadınlara artı
sağlayacak, pozitif ayrımcılık sağlayacak destekler
verilmektedir. Belki de birçoğunuz, bugün duyacağınız,
belki de bugün bu söylediğimizi duyduktan sonra, verilmiş olan Meclis
araştırma önergesinin kendiniz tarafından çekileceği
Özellikle Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın
iş merkezleri yoluyla Kadın Girişimciliğinin Desteklenmesi
Projesi kapsamında İstanbul Pendikte, Nevşehir
Hacıbektaşta, Kütahya ve Çorum illerinde kadın iş
geliştirme merkezleri başlatılmış ve kadınlar
burada hem çalışma alanları hem de tüm harcamaları
açısından devlet tarafından hibe ile desteklenmektedir. Benzer
İŞGEM Projesi milletvekili olduğum Gümüşhane ilinde de
yaklaşık 6,5 milyon Euro, Bilim ve Sanayi Bakanlığı
tarafından, ilimize hibe olarak gönderilmiş; bu hibe olarak
gönderilen çalışmalarda kadına pozitif
ayrımcılığın gösterilmesi de ayrıca
istenmektedir.
KOSGEBin
çalışmalarında da sizler de takip ediyorsunuz ki- birçok proje
desteklemelerinde ve kredi desteklemelerinde kadınlar erkeklere göre,
erkek işletmecilere göre bir adım daha öndedir ve yüzde olarak da
daha fazladır.
Yine,
Kalkınma Bakanlığımızın yürüttüğü
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ve Doğu Anadolu Bölgelerinde SODES projeleri,
sosyal destekleme projeleri doğrultusunda da sosyal gelişmenin
sağlanması amacıyla birçok proje yürütülmektedir. Bu projelerden
de küçük bir il olmakla beraber, her yıl, yaklaşık eski parayla
5 trilyon karşılıksız destek Gümüşhane ili de
almaktadır ve Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu illerindeki, bu
projeden de, birçok kadın sivil toplum örgütü yararlanmaktadır.
Kalkınma
ajansları kurulmuştur ve kalkınma ajanslarının
desteklediği projelerde de kadın içerikli ve kadının sosyal
gelişmesi ve istihdamını artıracak projeler ayrıca bir
protokolle, özenle desteklenmektedir.
Yine, Millî
Eğitim Bakanlığımızın halk eğitim
merkezlerinde, kadının iş gücüne ve sosyal hayata
katılmalarını artırmak amacıyla mesleki kurslar
oldukça yüksek sayıda devam etmektedir İŞKUR tarafından da
iş gücü yetiştirme kursları kapsamında ve iş garantili
kapsamlarda da kadının istihdamda yer almasına öncelik
sağlanmış olup tüm bu çalışmalar ile Hükûmetimizin
2023 hedefleri içerisinde planlanan ve yüzde 35, kadının istihdamda
yer alması hedefi
İnşallah, 2015 yılında bu hedef
gerçekleşecektir ve Avrupa standartlarına hızla ilerleyen bir
ülke konumuna gelecektir.
Sadece bunlarla
mı kalmış? Bu Meclis araştırma önergesini veren siyasi
partinin de hayır dediği Anayasa oylamasında, kadına
pozitif ayrımcılık maddesi Anayasaya konulmuştur. O gün
hayır diyenlerin bugün istihdamın artırılmasını
isteme arzularının nasıl bir paradoks olduğunu da sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Bugün
Anayasamızda kadına pozitif ayrımcılık
tanınmaktadır. Bununla beraber, kadına yönelik olarak
şiddet açısından Alo
Yine, kadına
yönelik -24 Kasım- şiddetin önlenmesi konusunda Avrupa
Birliğiyle yapılan sözleşme ilk olarak Türkiye Büyük Millet
Meclisinde imzalanmıştır.
Yine kadına
yönelik, hepimizin bir erkek olarak da o günleri gördüğümüz,
kadınların büyük sorun yaşadığı hamilelik ve
doğum durumlarında hem süt izinleri hem nöbetlerden muafiyet hem de
bu arada doğum öncesi ve doğum sonrası izinlerinde 2 kat
artış sağlanmıştır. Emzirme ödeneğinden on
haftalık iş görmezlik ödeneğine, kadar yine kadına yönelik.
Yine, kadına yönelik, seksen bir ilin valiliklerine gönderilen genelgeyle
mikrokrediyle desteklenmesi.
Yine sadece bu
alanda değil, kadının yüzde 100 siyasette yer alması da AK
PARTİ İktidarında ve son iki dönemlik Meclis aritmetiği
içerisinde bu söz konusu olmuştur ve bugün de yüzde 100 kadının
siyasette yer almasında AK PARTİ öncülük etmiş. Buna da paralel
olarak, bunu güzel bir örnek kabul edip diğer siyasi partiler de bu yönde
hamle yapmıştır. Bu da bize ayrıca memnuniyet vermektedir.
Şimdi, bu
Meclis araştırmasıyla ilgili son birkaç cümleyi de şöyle
söyleyelim: Özellikle Meclis araştırmaları istekleri, bu konuda
çalışma olmadığı zaman verilmesi ve Türkiye gündeminde
yer alması büyük bir doğruluktur, büyük bir anlam ifade etmektedir.
Bugün burada
konuşmamız bir anlamdır ama konuştuğumuz konu
konusunda Sayın Kaleli, eğer kendi partisinde bulunan Sayın
Sedef Küçük ve Sayın Gürkut Acarla da bu konuyu görüşmüş
olsaydı, o arkadaşlarımızın da içinde bulunduğu
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu, iki aydır bu
çalışmayı sürdürüyordu ve dün bu konuda özellikle her alandaki
kadın istihdamının artırılması ve çözüm önerileri
alt komisyonunu kurmuştur. Bu alt komisyonda da CHPden 2 milletvekili
-Meclis aritmetiği doğrultusunda- yine MHPden Mesut
Dedeoğlunun da bulunduğu bir alt komisyon kurulmuştur ve Meclis
bu anlamda da üç aylık bir süre içerisinde
çalışmalarını sürdürecektir.
Kısacası,
Hükûmetimiz döneminde, kadının toplumsal
varlığının artırılması, fırsat
eşitliği konusunda, kayıplarının ve eksikliklerinin
giderilmesi konusunda yoğun çalışmalar sürdürülmüş, bu
çalışmalar doğrultusunda hem komisyonlar hem de Bakanlık
kurulmuştur. Bu Bakanlığın da Sayın Fatma
Şahinin önderliğinde diğer bakanlıklarla ortak
protokollerle kadın istihdamının cumhuriyetin 2023 yılında
yüzde 35lerin üzerine, planlanan sürenin 2015-2016 yılında
sağlanması da bizim için memnuniyet verici olacaktır.
Fikrî olarak,
kadınların istihdamı, toplumsal statüsünün yükseltilmesi,
siyasetteki varlığının artırılması
konusundaki tüm çalışmalara yürekten katılıyorum. Tüm
istekleri gönülden alkışlıyorum ama Meclis gündemi içerisinde bu
çalışmaların yürütüldüğünü, Hükûmetin yürütmesi içerisinde
de önemli çalışmaların yapıldığını, çok
ciddi oranda yol alındığını 2002de iktidara gelindiğinde
yüzde 26larda olan kadın istihdamının bugün yüzde 29lara
ulaştırıldığını, kriz yıllarında
özellikle sosyal güvenlik primlerinin, işsizlik fonundan ödenerek 25-28
yaş arası kadın istihdamının
artırıldığını da, önemli bir oranda
arttığını da dünyada krizlerden kadın ve
çocukların mağdur olduğu bir yerde 2008-2009 global krizinde
Türk kadınlarının burada bir mağduriyet
yaşamadığını ve istihdamının da önemli bir
oranda Hükûmetimizin politikaları doğrultusunda
artırıldığını sizlerle paylaşıyor,
çalışmaların sağlıkla sürdürülmesi açısından
Meclis araştırması açılmasının gerekliliğine
inanmadığımı, Meclisin bu konuda yoğun
çalıştığını bilgilerinize saygılarımla
sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Mesut Dedeoğlu,
Kahramanmaraş Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MESUT
DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
yüce heyeti saygılarımla selamlıyorum.
Değişen
toplum düzeni ve beraberinde getirmiş olduğu şartlar,
kadını iş dünyasında yer almaya zorlamaktadır. Sanayi
devrimine kadar kadınların görevleri, çok belirgin bir şekilde,
ev veya el işi olarak belirlenmişken, sonraki dönemlerde
kadınların toplumdaki yerinde önemli değişiklikler
olmuştur.
Özellikle 1980li
yıllardan itibaren Türkiyede kadınlar ekonomik ve sosyal alanda daha
aktif bir şekilde yer almaya başlamışlardır.
Batılı ülkelerdeki kadar olmasa da, kadın yalnızca belli
bir mesleğin uygulayıcısı veya çeşitli kesimlerde,
tarlada beden gücüyle görev yapan bir çalışan olarak değil,
aynı zamanda bir girişimci olarak da yeteneklerini ortaya
koymalıdır.
Kadının
iş gücüne katılımıyla ilgili çalışmalar, 1980li
yıllara kadar ekonomik büyümeye katkıları açısından
olumlu olarak değerlendirilen küçük işletme
girişimciliğinin desteklenmesi şeklinde olmuştur.
Değerli
milletvekilleri, yapılan araştırmalara
bakıldığında, kadınların sahibi olduğu
işletmelerin bazı kriterler açısından oldukça
başarılı oldukları görülmektedir. Bu bağlamda
yapılan çalışmalarda, özellikle kırsal alanda ekonomik
faaliyetlerde yeterince yer almayan kadınların küçük finansman
teşvikleriyle iş gücüne katılmaları
sağlanmalıdır.
Türkiyede
kadınların iş gücüne katılım oranı oldukça
düşüktür. Bunun tek nedeni Evin geçimini erkek sağlar.
anlayışı ile kadınların iş hayatına çok geç
katılmaları olmaktadır. Zaten ülkemizde eğitime olan
erişim, kızlar açısından önemli bir sorun yaratmaya hâlâ
devam etmektedir. Özellikle kırsal kesimde
kızlarımızın eğitim ve öğretime bütün çabalara
rağmen istenilen düzeyde ulaşılamaması,
kadınların hem eğitimden hem de istihdamdan yoksun
kalmalarına sebep olmaktadır.
Adrese Dayalı
Nüfus Kayıt Sistemi 2000 yılı sonuçlarına göre Türkiyenin
toplam nüfusu 73 milyon 722 bin 988 olarak belirlenmiştir. Toplam nüfusun
yüzde 50,2sini erkekler, yüzde 49,8ini ise kadınlar
oluşturmaktadır yani erkek nüfusuyla kadın nüfusumuz neredeyse
birbirine eşittir. Nüfusumuza göre, erkek ve kadının
dağılımı bu şekilde iken, ülkemizde kadınların
iş gücüne katılım oranı ise çok düşük seviyelerde
kalmıştır. Türkiyedeki kadınların iş gücüne
katılım oranı, erkeklerin iş gücüne katılım oranının
üçte 1i civarındadır.
Kadın
istihdamı konusu bugün sadece ülkemizde değil, tüm dünyada
tartışılmaktadır. Ülkemizde kadınların iş
gücüne katılım oranı kent ve kırsal arasında
farklılık göstermektedir. Kentlerde kadınların iş
gücüne katılımı daha düşüktür. Kırsal kesimde
kadınların iş gücüne katılım oranı, tarımda
ücretsiz aile işçisi olarak çalışması nedeniyle yüzde 34
civarındadır. Kadın, kırsaldan kente geldiğinde aile
baskısı gibi nedenlerle iş gücü piyasasından çekilmektedir
ve ev hanımı olarak hayatını idame ettirmeye
çalışmaktadır. Bu nedenle, kadın istihdamına
ilişkin veriler, ev işleriyle meşgul olduğu için iş
gücüne katılmayan kadınların sayısında artış
yaşanacağını göstermektedir.
Türkiye
İstatistik Kurumunun 2011 yılı Ekim ayı verilerine göre
11,9 milyon civarındaki ev hanımı sayısı, Kasım
ayında 150 bin kişilik artış kaydederek 12,1 milyon düzeyine
çıkmıştır yani kadınlarda işsizlik oranında
-çalışmada yer alması gereken yerlerde- geriye düşüş
başlamıştır. Oluşan rakamlar kasım ayında
kadınlarda iş gücüne katılım oranında düşüşe
bağlı olarak kadın işsizlik oranında da
düşüş yaşandığını göstermektedir ama genel
anlamda bakıldığında kadın işsizlik oranı
çok yüksektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kamu idarelerindeki dolu kadroların cinsiyetlere göre
dağılımı da her 100 memurun 66sının erkek,
34ünün de kadın olduğunu ortaya koymaktadır. Buna göre devlette
1 milyon 148 bin erkek, 592.923 de kadın memur görev almaktadır.
Ülkemizde kadınlar maalesef üst düzey görevlerde kendilerine yer
bulamamıştır, bunu da üzülerek belirtmemiz gerekmektedir.
Aile baskısının
yanı sıra evlenmesi ve çocuk sahibi olması da kadının
iş gücüne katılımını engellemektedir.
Kadının iş gücüne katılmış olması,
bunların kurumda ve görevde ilerlemeleriyle bir üst göreve getirilmeleri
kariyerleri açısından büyük önem taşınmaktadır.
Kariyer, iş gücünün ilk gününden itibaren emekliliğe kadar devam eden
bir süreçtir. Kadının aile sorumlulukları, iş gücüne ara
vermesine yol açmaktadır, bu da kadının kariyerinde ciddi
sorunlar yaratmaktadır. Bu konularla ilgili kanunlar çıkarmak
mecburiyetindeyiz.
Ülkemizde kadınların en
yoğun olarak çalıştıkları meslek gruplarından
turizm, reklam, eğitim, tekstil alanları ilk göze çarpan meslek
gruplarıdır. Bugün kadınlar her sektörde, sayıları az
da olsa, çalışır hâle gelmişlerdir. Kadının
ekonomiye katkısı adına teşvikler verilmelidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; burada, ülkemizde özellikle kadınlara karşı
artan şiddete de değinmeden geçmek mümkün değildir. Hükûmet
tarafından ekonomik ve sosyal alanlarda uygulanan yanlış politikalar,
toplumun pek çok kesiminde büyük yaralar açmaktadır. Tüm dünyaya örnek
teşkil eden Türk aile yapısında bugün maalesef, üzülerek ifade
etmeliyiz ki, kadına karşı işlenen şiddet
olayları artmıştır, maalesef ki artarak da devam
etmektedir. Ülkemizde kadına karşı şiddet fiziksel olarak
görüldüğü gibi, ekonomik, sosyal, sözel, psikolojik ve cinsel olarak da
farklı şekillerde ortaya çıkabilmektedir.
Kadının
Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından, 51 ilde 24 bin kişiyle
görüşülerek ülkemizde kadına yönelik aile şiddeti konusunda bir
araştırma yapılmış. Bu sonuçlara göre, Türkiye
genelinde kadınların yüzde 39u hayatlarında en az bir defa
fiziksel şiddete, yüzde 15i cinsel şiddete, yüzde 23ü ekonomik
şiddete, yüzde 44ünün de duygusal ve psikolojik şiddete maruz
kaldığı tespit edilmiştir. Ayrıca, eğitim
seviyesi düşük kadınların yüzde 56sı şiddete maruz
kalırken lise ve üzeri okul mezunları kadınlar da şiddete
maruz kalmaya devam etmektedir.
Refah seviyesinin
düştüğü ailelerde kadının şiddete maruz kalma
oranı da yüzde 53 olarak gerçekleşmektedir. Kadının
sırf kadın olmasından dolayı şiddete maruz
kalmasının temelinde yatan nedenler ülkemizde pek çok kurum
tarafından araştırma konusu olmuştur. Bugüne kadar
gerçekleştirilen sosyal düzenlemeler ve açılan kadın konukevleri
kadına karşı şiddetin yapılmasına engel olamamıştır.
Kadına
uygulanan şiddet belirli bir süre sonra bazı ailelerde cinayetlere
dönüşebilmektedir. Kadın cinayetleri, son on yıl içerisinde
ülkemizde maalesef ki çok şiddetli bir şekilde artmaktadır.
Gazete ve televizyon ekranlarında Devlet yine koruyamadı!
şeklinde haberlere sık sık şahit oluyoruz. Devlet
koruması isteyen kadınların bile cinayete kurban gitmesi
insanı daha fazla üzmektedir. Bu nedenle hükûmet programları,
uyguladıkları ekonomik ve sosyal politikalarda refah
artırıcı faaliyetlere ve kanunlara ağırlık vermek
durumundadır. Toplumu ve aile yapısını olumsuz yönde
etkileyecek ve yarının kaygısına düşürecek düzenleme
ve uygulamalardan kaçınmak mecburiyetindeyiz. Sonuçta şiddetin
önlenmesi için, önce eğitim, sonra ekonomik rahatlama sağlanmalıdır.
Bu vesileyle yüce
Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Sayın Başkan, benim adımı geçirerek Sayın
Konuşmacı, AKP Sözcüsü söz söyledi. Bu bakımdan söz istiyorum.
KEMALETTİN
AYDIN (Gümüşhane) Komisyon üyesi olduğunu söyledim.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Gürkut Acar şahittir. dedi.
KEMALETTİN
AYDIN (Gümüşhane) Komisyon üyesi. dedim.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Bu konuda sana sormadan çalışmış
arkadaşlarınız. dedi. Burada bir yanlış anlama var
efendim. Ben o konuyu açıklamak için söz istiyorum lütfen.
Şahsıma dönük olarak
BAŞKAN
Sataşma nedeniyle, iki dakika söz veriyorum.
Buyurun.
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Antalya Milletvekili Gürkut
Acarın, Gümüşhane Milletvekili Kemalettin Aydının
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşım
AKP Sözcüsü Kemalettin Aydın, benim adımı söyleyerek Bu
araştırma önergesini veren Cumhuriyet Halk Partili Sözcü Sena Kaleli
eğer Gürkut Acara sorsaydı, bunun
hazırlandığını ve bu konuda komisyon kurulduğunu
bilirdi. dedi. Ben onun için söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gerçekten de
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunun da -bir üyesi
olarak- biz geçen hafta alt komisyonlar kurduk. Bunlardan bir tanesi de
kadın istihdamı konusunda kurulmuş olan alt komisyondur,
doğrudur. Yalnız, bizim bu araştırma önergemizin
verildiği tarih daha eskidir yani komisyonlar kurulmuştur,
doğrudur ama daha eskidir.
Yalnız, ben
burada birkaç şey daha söylemek istiyorum eğer izin verirseniz.
Şimdi, bizim, siyasi parti olarak söyleyeceklerimiz belki incitici
olabilir ama Türkiyede kadının durumuyla ilgili uluslararası
raporlar yayınlandı. Bunlardan bir tanesi Avrupa Birliği
değerlendirme raporudur, bir tanesi Dünya Ekonomik Forumunca (WEF)
yayınlanmış olan 2012 Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporudur. Biz,
objektif olan bu raporlara bakarak değerlendirmek zorundayız.
Eşitsizliğin Türkiyede gittikçe arttığı bir
vakıadır. Bu, objektif bir olgudur. Ben Burada çalışma
yapılmıyor. demiyorum. Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonunda yapılan her çalışmayı, biz,
kadınların eşitliğini sağlaması için Cumhuriyet
Halk Partisi olarak gönülden destekliyoruz. Yapılan işleri de
küçümsemiyoruz ama raporlara bakalım: Türkiye, kadın erkek
eşitliğinde 135 ülke arasında 124üncü durumdayız
değerli arkadaşlarım. Hem çalışma yapıyoruz hem
de 135 ülkede 124üncü sıradayız. 2006 raporunda 115 ülke
arasında 105inci sıradayken
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
GÜRKÜT ACAR
(devamla) -
124üncü sıraya gerilemiştir.
Değerli
arkadaşlarım, bunun gibi ekonomik hayatta aynı şekilde
106dan 129uncu sıraya düşüş var, eğitimde düşüş
var. Yani, bizim burada yaptığımız, Türkiye Büyük Millet
Meclisindeki çalışmaların maddi hayata
yansımadığını görüyoruz, bunun üzüntüsünü çekiyoruz.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Yüksel,
bir söz talebiniz var.
Buyurun.
ALAATTİN
YÜKSEL (İzmir) Efendim, bir dakikalık konuşmalarla ilgili.
BAŞKAN
Hayır, bir dakikalık konuşma yok.
Söz talebiniz var,
bir şey söyleyecekseniz buyurun.
VIII.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Alaattin
Yükselin, Hükûmetin taşeronluğu kaldırması gerekirken kendine
yakın şirketler aracılığıyla
taşeronluğun kaldırıldığı İzmir
Büyükşehir Belediyesine de taşeronluğu geri getirmeye
çalıştığına ilişkin açıklaması
ALAATTİN
YÜKSEL (İzmir) Evet, tamam pardon.
Tarihin en büyük
yolsuzluk davası Deniz Feneri sanıklarından, Beyaz Holding
kurucularından Zekeriya Karaman ve İsmail Karahan, şimdi de
İzmirde ortaya çıktılar. Lapis Eğitim Organizasyonla,
İstanbul Büyükşehirde aldıkları ihalelerden sonra, Etkin
Eğitim Organizasyonla İzmir Büyükşehir Belediyesinde de ihale
almak için ihalelere soyundular ve ESHOTun yaptığı bunlar
organize işler arkadaşlar dikkat ettiğiniz gibi, hep organizasyonla
biten şirketler- 3.317 şoförün çalıştığı
ESHOTta, İZELMAN şirketten daha düşük fiyat teklifi vererek
İzmire taşeronluğu geri getirmeye çalışıyorlar.
Hükûmet, taşeronluğu kaldırması gerekirken, kendine
yakın şirketler aracılığıyla herhâlde
taşeronluğun kaldırıldığı İzmir Büyükşehir
Belediyesine de taşeronluğu geri döndürmeye çalışıyor.
Bu arada İzmiri, İzmir Büyükşehir Belediyesini
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, 3/2/2012 tarihinde
Bursa Milletvekili Sena Kaleli ve 23 milletvekilinin, istihdam ve sosyal alanlarda
cinsiyet ayrımcılığının nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla vermiş olduğu Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 9 Kasım 2012 Cuma günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet
Halk Partisi grup önerisi hakkında söz isteyen Hasip Kaplan
Şırnak Milletvekili.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisinin önergesinin konusu cinsiyet
ayrımcılığı. Şüphesiz, böyle bir konuda
partimizin bakışı çok net ve çok açık. Sadece istihdam ve
sosyal alanda değil, siyasal ve tüm alanlarda bu
ayrımcılığa karşı durmak için etkili bir
çalışma yapılması Meclisin görevidir. Böyle bir
çalışmanın yapılmasında fayda görüyoruz çünkü
dünyadaki uluslararası kuruluşların değerlendirmelerinden
sonra, bu gelişmişlik indeksinden tutun diğer alanlara kadar,
kadına şiddet konusundan tutun sosyal güvenlik alanına kadar ve
en son Avrupa Birliği ilerleme raporunda Türkiye'nin durumunun iyi
olmadığı çok net anlaşılıyor. Mecliste yüzde 50
kadın kotası uygulayan Barış ve Demokrasi Partisinin
17
kadın belediye başkanından 14 kadın belediye
başkanının partimizden olması, yine milletvekili oranı
olarak da Meclisteki milletvekili sayımızın yüksekliği,
yerel yönetimlerde istihdamda ve sosyal alanda hayata geçirdiğimiz iş
sözleşmeleriyle aldığımız kararlar gösteriyor ki, AK
PARTİnin bizim sınırlarımıza erişmesi için daha
çok fırın ekmek yemesi gerekiyor. Kadının 3 çocuk
doğurup evde durmasını daha çok öngören bir anlayış
muhafazakârlığının bu soruna çözüm
bulacağını da pek
düşünmüyoruz.
Onun için,
ayrımcılığa karşı çok ciddi bir çalışma
yapılmalı, bu da Meclis araştırmasıyla mümkündür. Buna
destek veriyoruz, böyle bir araştırmanın yapılması
gerektiğini söylüyoruz.
Değerli
milletvekilleri, dün burada önemli bir iki noktaya değinmiştim.
Bugün akşama
kadar eğer Hükûmet verdiği sözlerin altını dolduramazsa,
somut adımlar atamazsa, 59uncu günündeki açlık grevinin, 707
kişiyle başlayıp cezaevlerinde 10 binleri bulan açlık
grevinin geldiği kritik aşamada, partimizin, çok haklı olan bu
talepler ve olabilirliği olan bu siyasi talepler konusunda sessiz
kalamayacağını
Bütün diyaloglarımızda,
görüşmelerimizde ve çabamızda, bunu bir an önce sonlandırmak
için yaptığımız bütün gayretlere rağmen, maalesef,
şu ana kadar, dördüncü güne girmiş bulunuyoruz ve dördüncü gününe
rağmen, Hükûmet kanadından sadece ana dilde savunmayla ilgili bir
teklifin hazırlıklarından başka elimize ulaşan bir
şey yok. Bu, bizleri, hepimizi kaygılandırması gereken bir
durumdur. Bu, çok ciddi bir durumdur, vahim bir durumdur, insanlığın
ve vicdanının sınavda olduğu bir durumdur. Ona
karşı elbette ki partimiz, yarın saat 11.00de eş
başkanlarımız Diyarbakırda bu konuda çok çok önemli
açıklamalarda bulunacaklardır. Böylesi bir duruma karşı
sessiz kalamayacağımızı, ne halkımızın ne
bizim ne partimizin ne de kendine insanım diyen hiç kimsenin sessiz
kalamayacağını buradan hatırlatmak istiyorum ve bunun
baş sorumlusu Hükûmettir.
Başbakan
Endonezyaya gitmiş, Sayın Başbakan, Endonezyadan, bu konuda
açıklamalarda, çözüm için birtakım çabalarda bulunması
gerekirken idam cezasını gündeme getiriyor. Gerçekten,
düşündüğümüz zaman, insan Ne alaka? diye soramadan edemiyor. AK
PARTİ, 2002 yılında, Sayın Gül Başbakanken 6 No.lu
Protokolle idam cezasının kaldırılmasına imza atan
bir Hükûmet. Sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan geldi ve 13 No.lu
Protokol imzalandı, 2006 yılında da 13 No.lu Protokolü
imzalayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan. Anayasanın
90ıncı maddesinde sözleşmeleri yasaların üzerine koyan
Başbakan, iktidar yine AK PARTİ Hükûmeti. Peki, ne oluyor da
şimdi durup dururken Başbakan iki gündür bir suni gündem yaratarak idamı
tekrar tekrar gündeme getiriyor? Daha dün, yaptıkları
açıklamada, Avrupa Konseyi Parlamenter Başkanlığı
döneminde Sayın Çavuşoğlu Parlamento
Başkanlığı açıklamalarında, Başbakan
müteaddit açıklamalarında idam cezasının
kaldırılmasının ne kadar önemli olduğunu ve bunu
desteklediklerini açıklıyordu. Şimdi 20nci yüzyılda kalan,
20nci yüzyılın ötesinde kalmış, 21inci yüzyılda
kaldırılmış bir sorunu neden gündeme getirmek istiyor? Sayın
Başbakana şunu sormak gereğini duyuyoruz: Acaba idam
cezasını getirerek Kürtlere gözdağı mı vermek
istiyorsunuz? Yani sizin amacınız
Bütün isyanlarda istiklal
mahkemelerinde idam cezaları verildi. Şeyh Saiti astınız,
Seyit Rızayı astınız, bilmem kimi astınız
Kürtleri yüz yıldır bu yöntemle susturmaya
çalışıyorsunuz, terbiye etmeye çalışıyorsunuz.
Vallahi, 21inci yüzyılda terbiye edebileceğiz Kürt halkı
karşınızda kalmadı.
SIRRI SAKIK
(Muş) Kendilerini terbiye etsinler, kendilerini!
HASİP KAPLAN
(Devamla) Terbiye etmeye kalkanlar terbiye edilir arkadaşlar, bu böyledir.
Yani süreç, yaşam bunu dayatır. 21inci yüzyılda bunun
şakaya gelir tarafı yoktur. Kalkacaksınız, bir taraftan
evrensel hukuktan bahsedeceksiniz, demokrasiden bahsedeceksiniz, bir taraftan
12 Eylül darbecilerini yargıladığınızı
söyleyeceksiniz
Bu Meclisin en son verdiği idam cezaları,
kararları 12 Eylül askerî darbesinin, Kenan Evrenin verdiği
kararlardır ve o dönemin milletvekillerinin imzaları vardır.
Şimdi siz, darbecilerin yaptığı idam cezalarını
devam mı ettirmek istiyorsunuz? Bu devam ettirme üzerinden kalkmaya
çalışırsanız şu yanlışı
yaparsınız, size şunu hatırlatırız: Zaten sizin
döneminizde binlerce kişi faili meçhul cinayete kurban gidiyor,
bunların yaşam hakları ihlal ediliyor. Zaten sizin döneminizde
500ü aşkın çocuk öldürüldü. Bakın, öldürüldü diyorum. Bu, resmî
rakamlarla, İnsan Hakları Derneğinin, MAZLUMDERin envanterinde
var. Vur-dur yasasıyla, sadece durmadığı için, sokakta,
İzmirde, şurada burada yürüyen vatandaşlarımızın
kaç tanesi öldürüldü? Zaten yaşam hakkı ihlal ediliyor. Zaten
yargısız infazın hüküm sürdüğü bu ülkede bir de kalkıp
bunun üzerinden, Norveçte bir tane delinin yaptığı katliam
üzerinden yola çıkarak idam cezasını tekrar Türkiyenin
gündemine taşımak anlaşılır bir şey
değildir.
Bu bir anayasa
tartışması konusudur. Anayasa tartışması konusu
olan bir konuyu başkanlık sisteminin gündeme
atıldığı, bir de böylesi bir dönemde gündeme getirmek
açıkça şu demektir: Açlık grevinde bugün 60ıncı gününü, 59uncu gününü
dolduran insanlarımızın dünyadaki en büyük sivil itaatsizlik
eylemini hayata geçirdiği gerçeğini örtbas ederek -bir tarafta-
açlık grevlerindeki haklı talepleri, üstelik de avukat görüşmesi
gibi anayasal bir hak olan, yasal bir hak olan, uluslararası
sözleşmelerde yer alan, adil yargılanma hakkının en temel
şartı olan avukat-müvekkil görüşmesinin en zaruri olan, en
haklı olan, en hukuki alanında kalkıp hukuku
çiğneyeceksiniz, bir buçuk sene suç işleyeceksiniz,
hakkınızda savcılar işlem yapmayacak, hakkınızda
Adalet Bakanlığıyla ilgili işlem yapılmayacak,
hakkınızda hiçbir şey yapılmayacak, sizin Anayasayı
çiğneme hürriyetiniz olacak, yasaları çiğneme hürriyetiniz
olacak, hukuksuzluğu yürütme ehliyetiniz olacak, bunu bir buçuk sene
sürdüreceksiniz ve bu bir buçuk sene karşısında açlık
grevine bedenini yatıran, başka hiçbir imkânı olmayan
insanların vicdani kalkışı karşısında da
hâlâ suç işlemeye devam edeceksiniz.
Bu, suç
işlemeye devam zihniyeti tehlikelidir. Toplumu hırpalar,
gerginliği artırır, çatışmaları
artırır, bu kanunsuzluk kimsenin keyfinde olamaz. İktidar olmak
suç işleme imtiyazını vermez, iktidar olan bir başbakana
Ben hukuku çiğnerim, istediğim yasayı uygularım,
istemediğim yasayı uygulamam. deme hakkını vermez. Bu yasa
dışılık, hukuk dışılık kabul edilmez
bir davranıştır. CPTnin kararları var, Avrupa
Birliğinin kararları var. Bütün bunların
ışığında, bir avukat görüşmesini bir buçuk
senedir engelleyerek 707 kişinin 12 Eylülden bu yana başlayan
açlık grevini -on binlerin katıldığı dikkate
alınacak olursa- Hükûmetin bir kez daha değil, bin kez daha, milyon
kez daha düşünmesini, düşünmesini, düşünmesini buradan
uyarıyoruz. Gerçekten uyarıyoruz ki acı sonuçları
olmasın, birlikte buna çözüm bulalım diyorum.
Saygılarımla.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunacağım
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
HALUK KOÇ (Samsun)
Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN -
Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Koç,
Sayın Kesimoğlu, Sayın Akar, Sayın Güler, Sayın
Eyidoğan, Sayın Acar, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Öner,
Sayın Dinçer, Sayın Susam, Sayın Aydın, Sayın Genç,
Sayın Ediboğlu, Sayın Yüksel, Sayın Köprülü, Sayın Fırat,
Sayın Kurt, Sayın Tayan, Sayın Çetin, Sayın Kaleli.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Seyit Eyyüpoğlu, Şanlıurfa? Burada.
Mehmet Erdem,
Aydın? Burada.
Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, 3/2/2012 tarihinde
Bursa Milletvekili Sena Kaleli ve 23 milletvekilinin, istihdam ve sosyal
alanlarda cinsiyet ayrımcılığının nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla vermiş olduğu Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 9 Kasım 2012 Cuma günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN -
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Alınan karar
gereğince, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada
yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada
yer alan, Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Finansal Kiralama, Faktoring ve
Finansman Şirketleri Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/601) (S. Sayısı: 239)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada
yer alan, Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu
ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22
Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akovanın;
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmakın; Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belenin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Malatya Milletvekili
Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
İçişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli
Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret
Akova'nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak'ın;
Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen'in; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal; Malatya Milletvekili Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer
Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri Komisyonu Raporu (1/690,
2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S.
Sayısı: 338)(X)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, efendim, Milliyetçi Hareket Partisi
olarak bu Büyükşehir Yasasının üniter devlet yapımıza
ne kadar zarar vereceğine ilişkin görüşlerimizi bütün imkânlarla dile
getirmeye devam edeceğiz, devam ettik.
Yalnız,
burada, tarih ve millet önünde, bu konuda, parti taassubu içerisinde değil
ama bireysel sorumluluklarınızı düşünerek, Sayın
Başkan siz, Sayın Komisyon Başkanı, hiç olmazsa bu
endişeler doğrultusunda bu Genel Kurul toplantısını
siz yönetmekten ve siz de Komisyonu temsil etmekten vazgeçiniz. Sizin vicdani
sorumluluğunuza havale ediyoruz. Bu mesele parti meselesi değildir.
Hepimizin, hep beraber, birlikte mücadele etmemiz lazım. Kapalı
kapılar ardında bunlarla ilgili endişeler belirtilip, burada
parmakları vicdanlara dolaştırarak karar vermekle çözüm
bulunmaz. O bakımdan, Sayın Başkan, tarih ve millet huzurunda,
tehlikeli bir sürece götürecek böyle bir Genel Kurul
toplantısını yönetmekten vazgeçin. Sayın Komisyon Başkanı,
bunca yıllık devlet tecrübenize ve vicdanınıza
sığınarak diyorum ki böyle bir kanunun görüşüldüğü
toplantıda Komisyonu temsil etmekten vazgeçin. Eğer
İçişleri Bakanı olsaydı ona da söylerdim bunu. O
bakımdan, tarih ve millet önünde bu bireysel
sorumluluklarınızı yerine getirmeye davet ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
13üncü madde üzerinde iki adet vardır, okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 338 sıra sayılı kanun tasarısının 13.
Maddesindeki 5216 sayılı Kanunun sözcüklerinden sonra gelen 6.
Maddesi ile sözcüğünün madde metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Birgül
Ayman Güler Muharrem
Işık Mehmet
S. Kesimoğlu
İzmir Erzincan Kırklareli
Ali
Serindağ
Celal Dinçer Namık
Havutça
Gaziantep İstanbul Balıkesir
Emre
Köprülü
Tekirdağ
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
"Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve
22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret
Akova'nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak'ın;
Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen'in; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal'ın; Malatya Milletvekili Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri Komisyonu
Raporu"nu ihtiva eden 338 Sıra Sayılı tasarının
13. Maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz
ederiz.
Hasan
Hüseyin Türkoğlu Mehmet
Erdoğan Enver
Erdem
Osmaniye Muğla Elâzığ
Alim
Işık Sadir
Durmaz Yusuf
Halaçoğlu
Kütahya Yozgat Kayseri
Nevzat
Korkmaz
Isparta
BAŞKAN
Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Vural, önerge üzerinde söz isteyen
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Yusuf Halaçoğlu.
BAŞKAN
Yusuf Halaçoğlu, Kayseri Milletvekili, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; dün birtakım tarihî
yanlışlıklar yapıldı. Buraya bir vekil
çıktı, Selahaddin Eyyubiden bahsetti, Kürtlükten bahsetti vesair.
Şimdi,
insanlar, hangi milletten olacaklarını, hangi ırktan
olacaklarını kendileri tespit edemezler. Cenabı Allahın
yarattığı bir soydan gelirler ve bunun için de herkesin buna
saygı duyması gerekir. Bu ülke bir imparatorluk bakiyesidir ve dolayısıyla
da bu imparatorluk içerisinde Türklerden gayrı, başka soylara mensup
insanlar da yaşar. Bu, tabii bir durumdur. Ama şurasını
belirteyim: Selahaddin Eyyubinin Kürt olduğunu söylemekle aslında
bir ırkçılık yaptıklarını da özellikle belirtmek
istiyorum. Bunu hangi tarihî bilgiye dayandırdıkları konusunda da
çok ciddi bir eleştiriye tabi tutmak gerekir. Her şeyden önce,
İbni Attar, Arapların ünlü tarihçisi, bunu, Fatımilerden sonra,
bu bölgedeki hükümdarlığı Türk sultanlığı olarak
yazar. Selahaddin Eyyubinin kardeşlerinin adını sadece
söyleyeyim, başka bir şey söylemeye ihtiyaç duymuyorum. Bir tanesi
Tâcül-Mülük yani devletlerin tacı, baş tacı; Böri ismini
taşıyor yani kurt ismini taşıyor; Seyfülislam yani
İslamın kılıcı unvanını almış
olan Tuğ Tekin kardeşlerinden birinin ismi; diğer bir
kardeşinin ismi Turan Şah; diğer bir kardeşinin ismi
Melikül Âdil, âdil melik; Ebubekir; diğeri de Şehinşah
yani Farsça olan şahların şahı unvanını
taşıyor. Dolayısıyla, Kürt müdür, Türk müdür, bunun
tartışmasını bile yapmaya gerek kalmaz bunlardan sonra. Dayısının
ismi de Mahmut Tokuş.
Şimdi, bütün
bunları bir yana bırakalım ama şurası daha önemliydi:
Dün Sadece Batıdan federatif sistemleri örnek veriyorsunuz, Doğuda
işte Gürcistan
dedi. Gürcistanda o Osetyanın ne hâle geldiğini
hepiniz biliyorsunuz, Rusyanın baskısıyla Gürcistan Osetyadan
çıkmak zorunda kaldı.
Diğer
taraftan, Rusyayı federatif bir sistem içerisinde göstermekle sanki
demokratik bir ülkeymiş gibi Rusyayı değerlendirdi ama 1878den
sonra bütün Türk illerini işgal eden Rusya, tabii olarak orada Sovyet
Sosyalist Cumhuriyetler Birliği adı altında, farklı
cumhuriyetleri bir araya getiren bir devlet sistemi kurdu.
Çine gelince,
Doğu Türkistanı işgal etti ve Uygur Özerk Bölgesi adı
altında bir özerk bölge meydana getirdi ama bütün resmî dili, eğitim
dilini de Çince olarak kabul etti.
Ama bunların
ötesinde Batıda çok ciddi örnek verilebilecek ülkeler var. Mesela,
Belçika. Demokrasinin beşiği denilen, Avrupa Birliğinin merkezi
olan Belçika üç federatif bölgeden meydana gelmektedir ve daha düne kadar
birbirinden kopma raddesine gelmiş, şu an bile
çatırdamaktadır.
Keza,
Yugoslavyayı düşünecek olursanız, farklı milletleri bir
araya getirmiş Yugoslavya Titonun başkanlığında
birleşmiş ama sonuç olarak bugün, Yugoslavya on çeşit parçaya bölünmüştür.
Keza,
Çekoslovakya. dedik. Çekoslovakya sonuç olarak ne oldu? Çek Cumhuriyeti ile
Slovakya Cumhuriyeti adı altında bölündü.
Doğu
illerinden, nereden verirseniz verin, meselenin özünde şu vardır:
Federatif sistemler, aslında, farklı düşünceleri, farklı
kültürleri bir araya zorla getiren ve başkanlık sistemiyle bunu
yöneten bir sistemdir. Amerika Birleşik Devletleri diyoruz, elli iki
devletin birleşmesinden meydana gelmiş bir federatif
yapıdır, evet ve onun için, bizim eyalet dememize rağmen,
aslında Amerika eyalet sistemiyle yönetilmez; Amerika devlet sistemiyle
yönetilir ve her biri de bir devlettir. Bunun için de Amerika Birleşik
Devletleri deriz. Keza, Federal Almanya, federatif sistemdir ama Almanyadaki
prenslikler 1848 yılına kadar birbirinden kopmuş ve ayrı
olarak birbiriyle çatışan bir hüküm altındadır. Ama 1848de
Alman birliği sağlanmış ve Almanya Federatif Devleti ortaya
çıkmıştır ve başkanlıkla yönetilmiştir.
Dolayısıyla, başkanlık sistemleri genelde hep federatif
yapıya bağlıdır.
Şimdi, siz
böyle bir yasayı getiriyorsunuz, şehir devleti hâline getiren il
sınırları içerisine hapsediyorsunuz onu, o kontrol altına
alacaksınız, ardından tam başkanlık sistemini
istiyorsunuz, Amerikadaki yapıyla aynı başkanlık sistemini
ön plana çıkarıyorsunuz. Sonuçta, bir kanunla eğitimi, valiyi
seçilmiş vali hâline getirecek bir kanunla meseleyi çözersiniz. Ama biz
size zaten güvenmiyoruz. Niye güvenmiyoruz biliyor musunuz? Söylediklerinizin
hepsinde yanlışlar var, hatalar var, aldatmalar var.
Gelecek
konuşmamda bunları devam ettireceğim.
Hepinize
teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
OKTAY VURAL
(İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
(CHP ve MHP sıralarından Yok. sesleri)
HALUK KOÇ (Samsun)
Başkan, yok, ara ver.
BAŞKAN
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık var.
Evet, bir dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylamaya başlandı)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Açılmadı Başkanım.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Bir dakika doldu Başkan, bir dakika doldu.
OKTAY VURAL
(İzmir) Gelecekleri de mi varsaydınız?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Ne bekliyorsunuz? Niye başlatmadınız?
Ya, çok taraf
tutuyorsunuz. Taraf tutuyorsunuz! Niye hemen koymadınız?
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Yoklama değil ki bu.
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Siz de görüyordunuz ki yoktu burada çoğunluk
yani.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sayın Başkan, yoklama mı yapıyoruz?
RECEP ÖZEL
(Isparta) Sayın Başkan, yoklama mı bu?
OKTAY VURAL
(İzmir) Yoklama
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sayın Başkan, yoklama açıldı bu,
oylama açılması lazım, işari oylama açılacak.
OKTAY VURAL
(İzmir) Yoklama
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sayın Başkan, bu, karar yeter sayısı.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Sayın Başkan, biraz önce 30 saniye vardı, 59a
çıkarttınız tekrar. Nasıl oluyor?
BAŞKAN
Sayın Vural, yoklamayı açmış teknik ekip
yanlışlıkla. Onu kapattırdık, yeniden
OKTAY VURAL
(İzmir) Söylesenize bir Genel Kurula.
BAŞKAN
Söylüyorum, buyurun.
OKTAY VURAL
(İzmir) Kendi kendinize istediğiniz zaman yoklama
BAŞKAN
Genel Kuruldan söylediler yoklama açıldığını
Sayın Vural. Kendi kendine hareket eden yok burada. Lütfen
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim? Ne diyorsun?
BAŞKAN
Genel Kuruldan söylediler. Kendi kendine hareket eden yok burada diyorum.
Lütfen
OKTAY VURAL
(İzmir) Kendi kendinize yapıyorsunuz
BAŞKAN
Hayır, kendi kendimize hareket etmiyoruz. Lütfen
OKTAY VURAL
(İzmir) -
değiştiriyorsunuz, kapatıyorsunuz,
yapıyorsunuz.
BAŞKAN
Hayır, kendi kendimize hareket etmiyoruz, usul neyse ona uyuyoruz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Allah Allah!
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Nerede usul canım, nerede!
BAŞKAN Bu
kadar da olmaz yani, lütfen
OKTAY VURAL
(İzmir) Usulsüz davranmayın!
BAŞKAN
Başkanlık sizin baskınız altında mı hareket
edecek?
OKTAY VURAL
(İzmir) Doğru düzgün yönetin!
BAŞKAN Siz
de doğru dürüst konuşun!
OKTAY VURAL
(İzmir) Doğru düzgün yönetin!
BAŞKAN Ben
doğru dürüst yönetiyorum!
OKTAY VURAL
(İzmir) Doğru düzgün yönet!
BAŞKAN
Hareket tarzınıza bak, yakışmıyor yani; ne Meclise ne
size yakışıyor ya!
MUZAFFER
YURTTAŞ (Manisa) Yakışıyor, yakışıyor!
Sayın Başkan, tam yakışıyor!
OKTAY VURAL
(İzmir) Size yakışıyor!
(Elektronik
cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 338 sıra sayılı kanun tasarısının 13.
Maddesindeki 5216 sayılı Kanunun sözcüklerinden sonra gelen 6.
Maddesi ile sözcüğünün madde metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Birgül
Ayman Güler (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
üzerinde söz isteyen Emre Köprülü, Tekirdağ Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
EMRE KÖPRÜLÜ
(Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; söz
konusu yasa tasarısıyla 29 tane büyükşehir belediyesinden 1.023
tane belde belediyesinin kapatılması, 16.082 köyün tüzel
kişiliğinin hükmi şahsiyetinin ortadan kalkması ve 2 binin
altına düşen 509 tane belde belediyesinin de kapatılması
öngörülüyor ve tüm bu kapatılmalara rağmen, yasa AKP tarafından reform
olarak adlandırılıyor. Şimdi, bir yasaya reform
diyeceksiniz ve mevcut yapıyı böleceksiniz, ortadan
kaldıracaksınız, hiç kimseye danışmadan, sormadan
kaldıracaksınız.
Şimdi, köyler
hükmi şahsiyeti olan kurumlar, köy ile mahalleyi birbirinden ayıran
olgu da bu. Hükmi şahsiyetle, tüzel kişilikle kendi adlarına
taşınmazlar var, kendi mal varlıkları var, kendi bütçeleri
var, daha da önemlisi köy muhtarının köyü temsil etme kabiliyeti var.
16.082 tane köyün artık bu yasayla beraber temsil edilmeyeceğini
anlıyoruz çünkü mahalle muhtarı, mahallesini temsil etme olgusuna
sahip bir kişi değil. Temsil kabiliyetinin olmaması nasıl
bir sonuç doğuracak? Şimdi, temsilcisi olmayan, tüzel
kişiliği olmayan, merkeze kilometrelerce uzaklıktaki 300
nüfuslu, 400 nüfuslu, 200 nüfuslu bir köy 10 bin, 50 bin, 100 bin nüfuslu,
yüksek nüfuslu merkezlerin altında ezilecek. Bize, hep İstanbuldaki,
Kocaelideki uygulamadan bahsediliyor ama değerli milletvekilleri,
İstanbulun kırsal nüfus oranı yüzde 1in altında,
Kocaelinin kırsal nüfusu yüzde 5-6 düzeyinde; bugün, yüzde 40lar,
50ler, 55ler düzeyinde kırsal nüfusu olan Konya, Balıkesir,
Tekirdağ, Urfa, Trabzon, İstanbul ve Kocaeliyle ölçülebilecek,
değerlendirilebilecek yerler değil. Bu, o kadar basit ve o kadar
basit bir mantıkla algılanabilecek bir olgu ki ama işte buradan
asıl amacı zaten çıkartmak mümkün. Bu yasanın amacı
hizmet etmek değil. Hizmet etmeyi düşünen bir anlayış
Konyayla İstanbulu, Urfayla Koceliyi aynı kefede
değerlendirmez. Amaç ne? Amaç, çok açık olarak köy tüzel
kişiliğini kaldırarak köyün taşınmazlarına göz
dikmek. Köyün tüzel kişiliğini kaldırıp mahalle hâline
getirerek köylerde yaşayan bütün insanları emlak vergisi ödeyebilecek
pozisyona sokmak, çevre temizlik vergisi almak bu insanlardan. Vergilendirme
usulünü değiştirip basit usulden gerçek usule döndürerek yüksek
oranda vergi toplamak. Hayvanına su verdiği, bahçesini
suladığı, kullandığı suyu şebeke suyu hâline
getirerek bu vatandaşlardan katbekat fazla vergi toplamak. Amacın
hizmet olmadığı o kadar açık ki. Şimdi, köy tüzel
kişiliklerinin yanında 29 büyükşehir belediyesinde 1.023 belde
belediyesi kapatılıyor.
Değerli
milletvekilleri, bu 1.023 tane belde nasıl kuruldu? Bunların çok
büyük bir kesimi, sayıca çok büyük bir kısmı köyden belde
olurken o belde halkına sorularak, o beldede yapılan referandumla
belediye hâline geldi. Sandıklar kuruldu, halka soruldu, halk dedi ki:
Benim köyüm belediye olsun. Şimdi, halk iradesini dilinden
düşürmeyen, demokrasiyi dilinden düşürmeyen AKP, bu yasayla
halkın karar verdiği 1.023 tane belde belediyesini ortadan
kaldırıyor. Biz söylüyoruz, diyoruz ki: Referandum yapın, halka
sorun. Hayır, biz kaldırıyoruz. diyorlar. Çok açık
olarak şunu görüyoruz: Halkın iradesine saygısı olmayan,
demokrasiye saygısı olmayan, kendini halktan daha üstün, daha yüce
olarak gören bir makam, belde belediyelerini sormadan kaldırıyor.
Şimdi, çok
açık olarak söyleyelim: AKPnin demokrasiye inancı yok, AKPnin halka
inancı yok, halk iradesine inancı yok; halktan kopmuş, kendisini
halktan daha yüksek görüyor. Eğer halk iradesine saygısı olsa
referandumla kurulan o beldelere gene o sandıkları kurardı.
Ben, bir kez daha
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Karar yeter sayısı...
HALUK KOÇ (Samsun)
Karar yeter sayısı Başkanım.
BAŞKAN
Evet, önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı yok.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati:16.36
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.46
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu),
Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19'uncu
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
338 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 13üncü maddesi üzerinde
Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü ve arkadaşlarının
verdiği önergenin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi,
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
14'üncü madde
üzerinde iki adet önerge vardır; okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 338 sıra sayılı kanun tasarısının 14.
Maddesi ile değiştirilen 5393 sayılı Belediye Kanununun 8.
Maddesinin 4. Fıkrasında yer alan 50.000 rakamının
"2.000 (yazıyla yalnızca ikibin)" biçiminde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
S. Kesimoğlu Muharrem
Işık Birgül
Ayman Güler
Kırklareli Erzincan İzmir
Namık
Havutça Celal
Dinçer Ali
Serindağ
Balıkesir İstanbul Gaziantep
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
"Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin;
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin, Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen'in;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
İçişleri Komisyonu Raporu"nu
ihtiva eden 338 Sıra Sayılı tasarının 14. maddesinin
aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ederiz.
Mehmet
Erdoğan Hasan
Hüseyin Türkoğlu Enver
Erdem
Muğla
Osmaniye Elâzığ
Alim
Işık Sadir
Durmaz Nevzat
Korkmaz
Kütahya
Yozgat
Isparta
Kemalettin
Yılmaz Yusuf
Halaçoğlu
Afyonkarahisar
Kayseri
3/7/2005 tarihli ve 5393
sayılı Belediye Kanununun 8 inci maddesinin dördüncü
fıkrasında yer alan 50.000 ibaresi 10.000 şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Yusuf Halaçoğlu, Kayseri Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; saygıyla selamlıyorum.
Demin,
konuşmamın sonunda Sizin yaptıklarınıza güvenmiyoruz.
diye bitirmiştim. Hangi sebeple güvenmediğimizi anlatmak istiyorum.
Şimdi, hem
Millet Meclisinden hem milletten gizleyerek yaptığınız
birtakım olaylar var. Bunlar, sizi inandırıcı olmaktan
çıkarıyor. Bu yasayı da hâliyle bu çerçeve içerisinde
değerlendirmek mecburiyetinde kalıyoruz. Mesela, Oslo
görüşmeleri veya Abdullah Öcalanla görüşmeleri
yapmadığınızı ve
Hatta Başbakan
şerefsizlikle suçlamıştı fakat daha sonra kendisi Oslo
görüşmelerinin bizzat kararını ve emrini kendi verdiğini
ifade etti ve hatta Gerekirse yeniden görüşme yapabiliriz. dedi. O
zamana kadar niçin saklamıştınız?
Kürecik meselesi:
Kürecike radar istasyonu kuruldu. Peki, bunu neden NATO adı altında
diye gizlediniz ve ardından, altı ay sonra ancak NATOya devri söz
konusu oldu. Kürecikte hangi sebeple yapmıştınız ve 150
Amerikan askerinin oraya gittiği neden saklanmıştı?
Amerikalılar açıklamasaydı siz bunları söylemeyecektiniz. Hâlbuki
ülkeye giren yabancı askerlerle ilgili, Anayasanın 72nci maddesine
göre, Büyük Millet Meclisinden izin alınması gerekirdi ama bu izin de
alınmadı. Buna benzer, mesela Hatay üzerinde veya Kıbrıs
üzerinde uçan İsrail uçaklarıyla ilgili neden millete bilgi
vermediniz ve bununla ilgili sorularımızı yanıtsız
bırakıyorsunuz?
Yani buna benzer o
kadar değişik şekilde gizlediğiniz konular var ki bugün
ortaya çıkardığınız bu yasaya biz nasıl
inanacağız? Orada diyorsunuz ki: İdari ve mali özerklik
veriyoruz, bütün ili kapsayacak şekilde bir belediye başkanına.
Peki, vali ne iş yapacak? İki gün sonra yasa çıkarıp valiyi
seçilmiş bir kişi olarak mı nitelendireceksiniz? Veya onu da
bir yana bırakıyorum
Bunun dışında, önceki
taslağınızda eğitim kurumları açmak gibi bir ifade
kullanmıştınız, şimdi kaldırdınız. Bir
yasayla eğitim kurumları açma konusunu, yeniden, geri
getirmeyeceğinizi nereden bileceğiz? Nasıl inanacağız
buna? Yaptığınız bütün şeyler bu çerçeve içerisinde.
Bakın,
Sayın İçişleri Bakanımız da burada, Millî Mücadele
sırasında Yunan komutanının gelip karargâh olarak
belirlediği Zeytinbağı kasabasını, şehrini,
ilçesini neden Trilye yaptınız yeniden ve Sayın Bakan neden bunu
imzaladı?
Ayrıca, elli
bir tane kilise açtınız. Hani, bu, sadece tarihî nitelikte bir
onarımın ötesine geçti. Hatta Alaçatıda caminin
yanını, bir tarafını da kilise yaptınız. Onu da
bir yana bıraktım, Batı Trakyadaki müftünün
atanmasını bile sağlayamazken, siz, tuttunuz, Bursaya, Kütahyaya,
Ispartaya metropolit atadınız ve bunlara ayin
yaptırdınız orada Hristiyan nüfus olmamasına rağmen,
taşımayla. Bana söyler misiniz; Selaniki işte, dün
itibarıyla kaybedişimizin 100üncü yılıydı, elimizden
çıktığının 100üncü yılıydı 100üncü
yılında Atinada, Selanikte niye bir cami açtırıp da buna
karşılık bir cuma namazının kılınmasına
bile müsaade ettiremiyorsunuz?
Şimdi, niye,
gizli olarak yapıyorsunuz bu kiliseleri? Metropoliti atarken bunları
gizli olarak yapıyorsunuz. Niye açıktan söyleyemiyorsunuz
bunları? Çünkü böyle yaptığınız zaman, demek ki kendi
psikolojinizde, kendi içinizde de birtakım konularda
sıkıntılar duyuyorsunuz. Bunu, bu şekilde yapmanız,
açık açık yapmamanız, sizin, aslında, demokratik
olmadığınızı gösteriyor. Sizin, aslında, böyle
hareketiniz, saman altından su yürütme şeklinde
nitelendirilebilecek bir konuyu gündeme getiriyor. O zaman, siz,
büyükşehir belediyesiyle ilgili yapmış olduğunuz bu yasada
hem korucuları hem orada yaşayan askerleri -oradan
çıkmış, o köylerden çıkmış askerleri- mahalle
hâline getirmekle, büyükşehire bağlıyorsunuz ve onların
baskısı altında bırakacaksınız. Hangi köy
korucusu kalacak o zaman bu büyükşehirlerin güdümünde veya onların
altında kalan bir şekilde nasıl görev yapacaklar?
Diğer
taraftan, yine, buna bağlı olarak, büyükşehirlerde öyle bir
şey yapıyorsunuz ki kültür denilen bir anlayışı da
ortadan kaldırıyorsunuz. Eskiden bir köy kültürü vardı. Bütün
literatürümüzden artık köylülerle, köyle ilgili bütün kayıtlar
çıkacak, köylüm kelimesi kalkacak artık ortadan. Bununla
bağlantılı pek çok kültür değerlerimiz ortadan kalkacak.
Mahalle hâline getirdiğinizde, kozmopolit olarak herkes gidip oturacak.
Hâlbuki bir köyde, o köyün kendi akrabaları ve çerçevesi ancak oraya
getirip, yerleştirilebilir. Gidin bakalım, bir köyden arazi alabilir
misiniz? Alamazsınız çünkü vermezler. Ama şimdi mahalle hâline
getirdiğinizde garip bir topluluk yaratacaksınız.
Saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN
Kabul edenler
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Arayacağım.
Kabul etmeyenler
Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
On beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma
Saati:16.56
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.11
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu),
Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19'uncu
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
338 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 14üncü maddesi üzerinde
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu ve arkadaşlarının
verdiği önergenin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi,
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı
yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.12
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.17
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu),
Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19'uncu
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
338 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 14üncü maddesi üzerinde
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu ve arkadaşlarının
verdiği önergenin ikinci oylamasında da karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi,
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 338 sıra sayılı kanun tasarısının 14.
Maddesi ile değiştirilen 5393 sayılı Belediye Kanununun 8.
Maddesinin 4. Fıkrasında yer alan 50.000 rakamının
"2.000 (yazıyla yalnızca ikibin)" biçiminde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet S. Kesimoğlu
(Kırklareli) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Ali Sarıbaş, Çanakkale.
Sayın
Sarıbaş imza atar mısınız, önergede imzanız
yokmuş.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ
SARIBAŞ (Çanakkale) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; öncelikle, bildiğiniz gibi Yüce Atatürkü sonsuzluğa
uğurlamamızın üzerinden yetmiş dört yıl geçti. Her
zaman olduğu gibi sevgi ve özlemle anıyor, aynı inanç ve
kararlıkla eserlerinin yılmaz bekçisi olduğumu belirtiyor,
manevi huzurunda hasret ve minnetle eğiliyor, sevgi ve
saygılarımı sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu kanun özünde, hızlı bir şekilde, diğer
kanunlarda olduğu gibi hızlı bir şekilde geldi. Bakın,
çok enteresan, özellikle buna dikkatinizi çekmek istiyorum: Büyükşehir
belediyesi bulunan yerlerde ayrılma yoluyla yeni bir belde kurulması
için belde nüfusunun -bir daha tekrar ediyorum- yeni bir yerde belde
kurulması için belde nüfusunun 100 binden aşağı
düşmemesi ve yeni kurulacak belde nüfusunun 50 binden az olmaması şarttır.
Bir daha tekrar edeyim mi arkadaşlar? Belde belediyesi
Hâlbuki kanunda ne
diyor? Bütünşehir kurulan, yani büyükşehir kurulan yerlerde belde
kurulması kesinlikle yasaktır. diyor.
CELAL DİNÇER
(İstanbul) İlçe kurulabilir.
ALİ
SARIBAŞ (Devamla) Ancak ilçe kurulabilir. diyor.
Şimdi, o
kadar hızlı, alelacele getirilmiş bir kanun taslağı ki,
burada, bu hazırlanışa sizin dikkatinizi çekmek istiyorum. Yani
böyle bir anlayış var mı? Birbiriyle çelişen, birbirini
okumadan bu kadar hazırlıksız böyle bir kanun metnini buraya
nasıl getiririz?
Değerli
arkadaşlar, onun için burada bu önergeyi verdim. Ben de dikkatinizi çekmek
için dedim ki, bu önergede şunu söylüyorum: O zaman gelin, bunu 2 bine
çekelim. Madem yasanın özüne aykırıysa, çelişkilerle
doluysa, birbirine tezatlık varsa o zaman -kalan parça- 2 bin nüfusa
çekelim ki belde belediyelerinin hiçbirisi kapanmasın ve bütünşehir,
yani Büyükşehir Yasasında da bu 2 bin nüfus kalsın. Yani önce
bir okuyalım. Bu kadar hızlı, aceleyle nereye gitmek istiyoruz?
Değerli
milletvekilleri, ülkemizde bugün bu çıkarmak istediğimiz yasayla
5216 sayılı Büyükşehir Kanunu merkez nüfusu 750 bini geçen
şehirleri zaten büyük statüsüne kavuşturuyordu. Biz bunu
destekliyoruz. Hatta gelin, isterseniz, bütün Türkiyeyi bütünşehir
yapalım. Gelin. Niçin 750 bin nüfusu kıstas alıyorsunuz, hangi
kritere göre, neye göre karar verdiniz, niçin? Bunun gerekçesini bir bana
anlatır mısınız? Yirmi yıllık bir belediye
başkanı olarak, yıllarca, burada, gerçekten halkın içinden seçilmiş
biri olarak, bunun kriterinin niçin olduğunu bana bir kişi izah
etsin, ben de olumlu oy vereceğim. Yani niye kıstas 750 bin? Niye
bunu 300 bin almıyoruz, 200 bin almıyoruz? Türkiyenin hepsini
bütünşehir yapalım, büyükşehir yapalım. Gelin, bu kanunu
özünde beraber tartışalım. Yapacaksak doğru yapalım.
Niye bazı yerlerde, böyle bir kanun tasarısını veriyoruz,
750 bin? Eğer Türkiyede bir yeni çığır, bir yeni
anlayış getirmek istiyorsanız, Türkiyede gerçekten yerel
yönetim anlayışını, dünyada yeni bir sistemi, yeni bir
demokratik anlayışı getirmek istiyorsanız önce Türkiyeyi
bir bütün olarak doğru ele alıp Türkiyede yerel yönetimi kökten bir
reform tasarısıyla geliştirmek lazım. Burada Ben söz
verdim, ben yeni bir seçim anlayışı içerisine giriyorum, ben
burada yeni ülkede, maliyeye yük olarak 3,5 milyar liralık yeniden bir arkadaşlarıma,
bütünşehir yaparak, söz verdim, oy alacağım- yük
getireceğim. diyerek böyle bir anlayış içerisinde
yaklaşamayız.
Türkiyenin elli
iki tane ilini niye reddediyoruz onların nüfusu yoktur diye? Bugün, gene,
2011 nüfusunu alarak 2 binin altındaki belediyelerde niye 2012 nüfusunu
kriter almıyoruz? Niye bu insanların bugün doğup öldüklerini son
hâliyle ele almıyoruz ve 2011i alıyoruz? Niye düzgün yasa
yapmıyoruz arkadaşlar?
Hukuku geri
çalıştırmayın. Gelin
Bunu, doğru günün-
yasalaşması itibarıyla, bu yıl itibarıyla niye
almıyorsunuz? Biz burada bu yerinden yönetim yasasını yaparken
niçin yerindeki insanlara, yerel yönetimde yaşayan, kendi kendini idare
edebilecek halkımıza sormuyoruz? Biz, bu kuvveti, ben de dâhil olmak
üzere, orada iç içe yaşayan, yerinden yönetime ihtiyacı olan
insanlara gerçekten bu yasa yapma yetkisini niçin sormuyoruz?
Değerli
milletvekilleri, çok önemlidir; bir defalık bu seçimlerde belki gece
yarısı operasyonu
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ
SARIBAŞ (Devamla) Çok teşekkür ederim, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
BİRGÜL AYMAN
GÜLER (İzmir) 60ıncı maddeye göre kısa bir söz
hakkı istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun yerinizden.
BİRGÜL AYMAN
GÜLER (İzmir) Sayın Başkanım, hatibin şimdi
sorduğu çok önemli bir soru var. Bu açıklanmadan devam
edebileceğimiz kanısında değilim. Biz, gerçekten bunu
anlamadık çünkü bu, komisyon tartışmaları
sırasında yoktu ve bir AKP milletvekilinin teklifi olarak geldi.
Burada büyükşehir belediyelerinde ayrılma yoluyla yeni belde
kurulmasından söz ediliyor. Ama kanun, büyükşehir olan yerlerde belde
yapılanmasına izin vermiyor. Büyükşehir belediyesinde belde
belediyesi olamaz, ilçe ancak kurulursa o varlık kazanabilir.
Dolayısıyla, kanunun tüm terminolojisine aykırı bir
hükümdür. Bu konu açıklanmadan görüşmelerin devamı bence mümkün
değildir efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın
Şandır, söz talebiniz vardı sel felaketi nedeniyle.
Diğer
sayın Mersin milletvekillerinin de talepleri olduğu takdirde söz
verilecektir.
VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Mersinin Erdemli ilçesinde yaşanan sel
felaketine ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.
Değerli
milletvekilleri, bizim Mersinin Erdemli ilçesinin çevresinde çok
aşırı bir yağış, yağmur afeti
yaşanıyor. Çok sayıda vatandaşımız şu anda
selin altında. Şu ana kadar bir ölüm haberi yok Allaha şükür,
ancak özellikle Erdemli merkezli Kocahasanlı, Limonlu, Elvanlı
beldelerinde ve çevresindeki köylerde aşırı
yağıştan kaynaklanan, çiftçinin mahsulünü bütünüyle alıp
götüren bir afet yaşanmaktadır.
Ben devletimizin
yetkililerine, Hükûmete buradan ricada bulunuyorum. Tez günden, Sayın
Kaymakamın, sayın valiliğin gerekenleri
yaptığını biliyoruz ancak gerçekten büyük bir afet. Bütün
limon bahçelerini, seraları, bütün ekili mahsulü alıp götüren,
muhtemel can kaybı şu ana kadar yok ama hayvan telefine de sebep olan
bir afetle karşı karşıyayız. Allah ülkemizi bu türlü
afetlerden korusun. Hiç kimseye, hiçbir milletvekilimize kendi bölgesinde böyle
bir acı yaşatmasın.
Mersine, Erdemli
halkına Parlamento olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, Milliyetçi
Hareket Partisi olarak geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz ve
Hükûmetimiz yetkililerini de bu konuda acil davranmalarını, acul
davranmalarını da rica ederek saygılar sunuyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Bozkurt
3.- Mersin Milletvekili Nebi
Bozkurtun, Mersinin Erdemli ilçesinde yaşanan sel felaketine
ilişkin açıklaması
NEBİ BOZKURT
(Mersin) Efendim, benim de bu selden sabahtan bu yana haberim oldu. İki
günden beri, maalesef, Erdemli yöresinde yoğun bir yağış
var. Güzeloluk yolu kısmen kapanmıştı, açıldı.
Kaymakamımızla yakın irtibattayız ve çiftçilerimizin özellikle
zararlarının tespiti yapılıyor.
Ben Mersin
halkımıza geçmiş olsun diyorum ve inşallah
zararlarını kısa zamanda
karşılayacağımızı ümit ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Öz
4.- Mersin Milletvekili Ali Özün,
Mersinin Erdemli ilçesinde yaşanan sel felaketine ilişkin
açıklaması
ALİ ÖZ
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bugün öğlen
saatlerinde, saat 13.00 civarında başlayan, Erdemliden
başlayıp Erdemli Mersin arasındaki beldelerimizde daha
yoğun hissedilen, insan kaybımızın olmadığı,
ancak bugüne kadar bölgede görülmemiş çok ciddi bir afetle, felaketle
Mersin ve Erdemli halkı karşı karşıya
kalmıştır. Biz de Erdemli Sayın Kaymakamıyla
görüşmelerimizi yaptık. Kendileri bugünden itibaren kriz
masalarının oluşturulacağını ve çok ciddi
olduğunu ifade ettiler.
Ben, bu vesileyle,
başta Erdemli olmak üzere özellikle Kocahasanlı ve Limonlu ve onlara
bağlı köylerde, özellikle domates seralarının çok
ağır hasar gördüğünü, ciddi tespitlerin, hasar tespitlerinin
yapılması gerektiğini, yetkililerin de gereğini
yapacağı inancıyla, Erdemli ve Mersin halkına geçmiş
olsun diyorum.
Allah ülkemizin
her yerinde böyle başka afet göstermesin diyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Canikli
5.- Giresun Milletvekili Nurettin
Caniklinin, Mersinin Erdemli ilçesinde yaşanan sel felaketine
ilişkin açıklaması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Biz de şu
anda Mersin Erdemlide meydana gelen sel felaketi nedeniyle buradaki
vatandaşlarımıza, kardeşlerimize öncelikle geçmiş
olsun dileklerimizi iletiyoruz. Allah beterinden saklasın.
İnşallah bir can kaybı olmaz. Tabii, mal bir şekilde telafi
edilir ve Hükûmetimizin de burada zarar görecek olan, gören
vatandaşlarımız için gereken her türlü desteği
sağlayacağını da burada ifade etmek istiyoruz. Cenabı
Hak inşallah böyle afetleri ülkemize hiçbirimize, hiçbir bölgemize, hiçbir
ilçemize, köyümüze, beldemize göstermesin. Tekrar, oradaki
vatandaşlarımıza AK PARTİ Grubu olarak geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Öztürk
6.- Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürkün, Mersinin Erdemli ilçesinde yaşanan sel felaketine ilişkin
açıklaması
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, Erdemli gerçekten çok ciddi bir
afetle karşı karşıya gelmiştir. Bugüne kadar siyasi
iktidarın çiftçilere ve Erdemli köylülerine verdiği zarar
yetmezmiş gibi bir de afet Erdemli halkını vurdu. Önemli olan,
bundan sonra sadece geçmiş olsun dilekleriyle yetinmeyip siyasi
iktidarın cektir, caktır söylemini de bir kenara bırakarak
gereğini yapması gerekiyor. Erdemli çiftçisine, üreticisine,
esnafına bu afetin verdiği zararı bir an önce gidermesi ve
bununla ilgili gerekli önlemleri alması gerektiğini düşünüyorum
ve derhâl afet bölgesi ilan edilmelidir.
Bu anlamda da,
Erdemli halkına bir kez daha geçmiş olsun diyorum Cumhuriyet Halk
Partisi adına.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Uzun
7.- Mersin Milletvekili Ahmet Tevfik
Uzunun, Mersinin Erdemli ilçesinde yaşanan sel felaketine ilişkin
açıklaması
AHMET TEVFİK
UZUN (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de
bölgemizde yaşanan sel felaketi ve dolu dolayısıyla Erdemli
halkına, Mersin halkına geçmiş olsun diliyorum. Vali Beyle
görüştük, Kaymakam Beyle görüştük ve yetkililer elinden
geldiğince ilgileniyorlar ama ben de Hükûmetimizin bir an önce hasar
tespit çalışmaları yapıldıktan sonra çiftçilerimizin
zararının karşılanması noktasında desteklerini
istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Seçer
8.- Mersin Milletvekili Vahap
Seçerin, Mersinin Erdemli ilçesinde yaşanan sel felaketine ilişkin
açıklaması
VAHAP SEÇER
(Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Dün akşam
saatlerinden bu yana Mersinde yoğun yağış sonucu bir sel
felaketi meydana geldi. Hepinizin de bildiği gibi, Mersin bir tarım
kenti. Dolayısıyla özellikle Erdemli yöresinde seracılıkla
uğraşan, narenciye üretimiyle uğraşan, muz
seracılığıyla uğraşan
yurttaşlarımız önemli zarar gördüler. Sadece Erdemli bölgesinde
değil, Mersin merkezde de önemli zararların olduğunu haber
aldık. Kentin muhtelif yerlerinde sel baskınları söz konusu.
Ben, ilgili kurumların bir an önce harekete geçmesini istiyorum.
Ayrıca,
özellikle son aylarda, son yıllarda yöre üreticilerinin tarımsal
üretimden ciddi kayıpları olduğunu hepimiz biliyoruz; bir de
doğal afetten kaynaklı kayıpların olması gerçekten çok
üzücü. Bu sebeple, ilgili kurumların orada hasar tespiti yapıp
vatandaşlarımızın zararlarını
karşılamak adına tedbir almaları
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Açıklamalara bir
cümleyle cevap vermek istiyorum müsaade ederseniz.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakan.
9.- İçişleri Bakanı
İdris Naim Şahinin, Mersinin Erdemli ilçesinde yaşanan sel
felaketine ilişkin açıklaması
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Sayın
Başkan, değerli milletvekillerimiz; Mersin Erdemli ilçesinde meydana
gelen sel felaketi dolayısıyla o bölgede özellikle tarımla uğraşan
bir kısım çiftçilerimiz, çiftçi ailelerimiz can kaybına
uğramamış, ancak maddi yönden zarara
uğramışlardır. Seraların,
seracılığın yoğun olduğu bir bölge olduğu
için seraların yakınında bulunan sera çalışanlarının
barınma evlerinin bir kısmı oturulamaz hâle gelmiştir.
Bunlara yönelik olarak Mersin Valiliğimiz, Erdemli
Kaymakamımızın başkanlığında
oluşturduğu heyetle, evleri oturulamaz hâle gelen 80e yakın
aileyi İller Bankasının sosyal tesisine yerleştirerek
geçici barınma imkânını sağlamış; yine
tespitlerimize göre bir kısım aileler, tarım işiyle
uğraşan aileler akrabalarının yanına yerleşmeyi
tercih etmişlerdir. Zarara yönelik tespit çalışmaları devam
etmektedir. Her zaman olduğu gibi, Hükûmetimiz afete uğrayan
köylülerimizin, insanlarımızın yanında olma hassasiyetini
ve çalışmasını bu afet dolayısıyla da yürütmektedir,
gösterecektir.
Geçmiş olsun
diyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
10.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Afet Kanununun acilen değiştirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkanım, tutanaklara geçmesi
açısından, Sayın Bakanın bu konuda gösterdiği
duyarlılığa çok teşekkür ediyorum. Ancak, özellikle iktidar
grubuna hitaben tüm Parlamentomuza da şunu söylüyorum: Sayın
Bakanım, problem Afet Kanunu. Afet yardımı alabilmek için
çiftçinin varlığının yüzde 40ını kaybetmesi
gerekiyor. Böyle bir akıbeti çiftçiye reva görmek haksızlık.
Gelin, bu oranı yüzde 20ye düşürelim ki çiftçinin bu afet
sonrası kaybettiği mahsulünü, uğradığı
zararı karşılayabilelim. Böyle bir kanun teklifi
hazırlayalım bir maddelik yani en kısa zamanda da bunu
geçirelim, çiftçimizin bu derdini
2090ı bu anlamda
değiştirelim.
Duyarlılığınıza
teşekkür ediyorum ama bu konuda da sizden bir irade bekliyorum, bir
aciliyet bekliyorum efendim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Veli
Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret
Akova'nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak'ın;
Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen'in; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal; Malatya Milletvekili Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer
Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri Komisyonu Raporu (1/690,
2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S.
Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN -
15inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338 Sıra Sayılı
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 15. Maddesi ile 5393 sayılı Kanunun 9.
Maddesine eklenen cümlede yer alan
Celal
Dinçer Birgül
Ayman Güler Muharrem
Işık
İstanbul İzmir Erzincan
Namık
Havutça Haydar
Akar Ali
Haydar Öner
Balıkesir Kocaeli Isparta
Gökhan
Günaydın
Ankara
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette olduğundan
önergeleri birlikte işleme alacağım. Talepleri hâlinde de önerge
sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini
okutacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akovanın; Aydın Milletvekili Ali
Uzunparmakın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belenin; İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın; Malatya Milletvekili Öznur Çalık ve 14
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile İçişleri
Komisyonu Raporunu ihtiva eden 338 Sıra Sayılı
tasarının 15. Maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ederiz.
Mehmet
Erdoğan Hasan
Hüseyin Türkoğlu Enver
Erdem
Muğla Osmaniye Elâzığ
Alim
Işık Sadir
Durmaz Özcan
Yeniçeri
Kütahya Yozgat Ankara
S.
Nevzat Korkmaz
Isparta
BAŞKAN -
Diğer önergenin imza sahipleri:
Sırrı
Sakık Hasip
Kaplan Erol
Dora
Muş Şırnak Mardin
İdris
Baluken Altan
Tan Nazmi
Gür
Bingöl Diyarbakır Van
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergelere Sayın Komisyon katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge
üzerinde söz isteyen Özcan Yeniçeri, Ankara Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bu şey,
taslak, tasarı, neyse, elimize verdiğiniz bu metnin, bir defa, ihtiva
ettiği unsurlar bir yana, cümlesi bozuk, kelimesi bozuk, Türkçesi bozuk.
Onun için bunu bir kenara koyuyorum. Türkçeye ve Türkçenin daha iyi ifade
edilmesine, özellikle kısa cümlelerle yazılmasına dikkati
çektikten sonra içeriğinden biraz bahsetmek istiyorum.
Türkiye'nin idari
yapısında ihtilal sayılabilecek bir değişimle bizi
karşı karşıya getiriyor bu teklif. Yapılması
düşünülen düzenleme idari yapıyı altüst edecek büyük bir
kargaşa ve kaosa neden olacaktır. Türkiye'nin idari yapısına
Biz istiyoruz, böyle olacak. yaklaşımıyla âdeta suikast
düzenlenmiştir. İdari yapısı değiştirilen
şehirlerde yaşayanların bu değişimden haberleri
yoktur. Bu değişimin hayatlarına ne ilave edeceği ve
hayatlarından neyi eksilteceği konusunda bu insanların
doğru düzgün, nitelikli bilgileri yok. Bu yasanın içinde kısaca,
millet yok. İçinde milletin olmadığı, tepeden inmeci
(jakoben) bir dayatma ile Türkiye'nin idari yapısı
değiştiriliyor. AKP, Türkiye'nin değil, kendi özlem ve
ihtiyaçlarına göre Türkiye'yi sözüm ona yeniden dizayn ediyor. Halka
sormadan, halkın tabi olacağı bir idari yapı ortaya
konuluyor. Türkiye AKPnin dayattığı idari bir terörle
karşı karşıyadır.
Bu yasa öncelikle üniter
yapıya aykırıdır. Bu yasa Anayasaya
aykırıdır. Bu yasa demokrasiye aykırıdır. Bu yasa
bir çoğunluk dayatmasıdır. Değerli milletvekilleri, hem
Anayasaya hem de milletvekillerinin yaptıkları yemine
aykırı bir yasa tasarısıyla karşı karşıyayız.
Dahası, milletvekili olmak için milletvekillerinin yaptığı devletin varlığı ve
bağımsızlığını, vatanın ve milletin
bölünmez bütünlüğünü koruma yeminini de aykırıdır. Bu yasa
tasarısında il özel idareleri işlevini yitiriyor. Bu yasa tasarısıyla
belediyeler devlet içinde devlet hâline geliyor. Köyler büyükşehir
belediyelerine bağlanıyor, bu da demektir ki köylü ve çiftçi
bitiriliyor. Bütün bunlar kaos, kargaşa ve karmaşa demektir. Halk
dostu olmayan bir tasarıyla karşı karşıyayız. Bu
yasa tasarısı, bizim nezdimizde yok hükmündedir ekselansları! Bu
yasanın varacağı ilk yer Anayasa Mahkemesi olacaktır. (MHP
sıralarından alkışlar)
Bu yasa
çıkmamalıdır, çıkarılmamalıdır. Bu yasa
tasarısı büyük kaygılara ve tartışmalara neden
oluyorsa, demek ki tartışmalı ve kaygılı bir yasa
tasarısıdır. Var ki var sesi var; böyle buyruldu. denilerek
dayatılan bu tasarıyı geçirmek demokrat ve vatansever bir tutum
değildir. Askerlik yapanlar bilecektir, askerlikte bir çavuş
çıkar, dinlenilecek, Dinlen. der ya da yemek yenilecek, Ye. der; yürüyüş
kararı sayılacak, Say. der. (MHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, siz de çıkmışsınız, bu yasa geçirilecek, Geçir.
diyorsunuz.
Bu yasa bu kafa
yapısıyla totaliter bir dayatmayı, yalnız Türkiye Büyük
Millet Meclisine değil üniter devlete ve millete yönelik de
yapmaktadır. İşlerin ve hizmetlerin etkinleştirilmesi, üretkenlik,
verimli hâle getirilme gibi hususlarla da uzaktan yakından alakası
yoktur.
Büyükşehir
belediyelerine yani merkezî belediyeye yetki vermek çağdaş yönetim
anlayışına da terstir. Yetki ve sorumluluğun dengeli bir
biçimde dağıtılması yerine yetkinin merkeze çekilmesi
çağ dışı bir yaklaşımdır. Kaldı ki -yüce
Meclisin önüne getirilen- tasarı, ciddi ve bilimsel altyapısı
hazırlanmadan, maliyet-fayda, getir-götür analizi yapılmadan, pilot
uygulamalar deneyiminden geçirilmeden Meclisin önüne getirilmiştir. Bu
yasa tasarısının, kendisini demokrasiden daha aziz bilen
Sayın Başbakanın yüksek iradesinin ürünü olduğu da
açıktır.
Değerli
milletvekilleri, bu yasa tasarısı dört ihtiyaçtan kaynaklanıyor.
Birincisi; bu tasarıyla tasarlanan, kentlerden alınan oyla
büyükşehir belediye başkanlığını ele geçiremeyen
iktidarın, kırsalı da işin içine dâhil ederek büyükkent
belediyelerinin yönetimini büyük ölçüde ele geçirmek istemesidir.
İkincisi;
David Phillipsin Başkanlığını yaptığı
Atlantik Konseyinin Kürt açılımı bağlamında ifade
ettiği Özerk Kürt bölgesi kurulması için yasaları ve
Anayasa'yı değiştiriniz bölünme havası vermemek için bunu
yerinden yönetim, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi adı altında
yapınız. projesinin hayata geçirilmesidir.
Üçüncüsü de; Kürt
sorununu -tırnak içinde söylüyorum- çözmek amacıyla yapıyorsunuz.
Hakan Fidanın Osloda PKKlılara verdiği ve taahhüt
niteliğindeki şu sözleri özü itibarıyla bunu anlatır...
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Oslosuz bir tek cümle kuramazsın, varsa
yoksa Oslo.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) Öğretmen alıyorsunuz, adam ertesi sene
gitmek istiyor. Niye? Benim orada yaşam şartlarım iyi
değil. diye. İktidar beş sene önce dedi ki: Biz yerel
yönetimler yasasını getiriyoruz, belli şeylerin mahallî
teşkilatlarını kaldırıyoruz, Millî Eğitim,
şu, bu bakanlıklarını kaldırıyoruz, valiliklere
ve belediyelere veriyoruz. İlk önce valiliklere, uzun vadede belediyelere
gidecek.
Asıl olan
şudur yani şimdi, Hakkâride yol yapılacak, Ankarada Devlet
Planlama Teşkilatıyla görüşülüp -şeye çıkıyor-
işte, Çemişgezekte ne olacak, şurada ne olacak; bu adamı
şimdi öğretmen alacaksınız, oradaki valiliğe kontenjan
getirilecek... Bunları tasarlamak amacıyla yapılıyor;
tehlikelidir, uyarıyorum.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) Meydana gelecek felaketlerden,
çatışmalardan ve kandan sorumlu tutulacaksınız.
Saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Bravo doğrusu, tarihî bir nutuktu[!]
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Diğer
önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe
5393
sayılı belediyeler kanununun ikinci fıkrasında
değişiklik öngörülen Belediye sınırları içinde nüfusu
500ün altında mahalle kurulamaz. İfadesinin eklenmesi uygulamada ciddi
sorunlar ortaya çıkaracaktır. Özellikle büyükşehir belediyeleri
sınırları çerçevesinde yer alan köylerin mahallelere
dönüştürülmesi nedeniyle nüfusu 500ün altında olan köyler,
başka bir köy ile birleşerek bir mahalle oluşturmak zorunda
kalacaktır. Nüfusu 500ün altında olan köylerin birleşeceği
köyler ile arasındaki mesafenin uzaklığının ne kadar
olacağı hesaplanmamıştır.
Bu nedenle
seçilecek olan muhtarın, hangi köyde olacağı belirsizdir. Her
halükarda köylüler yasal işlemleri için muhtara ulaşmakta
zorlanacaklar ve bu zorlanma nedeniyle de uygulamada aksaklıklar
olacaktır. Vatandaşlara külfet olacak olan bu uygulama aynı
zamanda köylerde seçmenlerinin bulunmamasına da neden olacaktır.
Gerek yazışmalar nedeniyle gerekse de gerekli evrakların
alınması için muhtarların köylerde bulunması ve
bulunacağı köy tarafından seçilmesi gerekmektedir. Aksi durumda
yerindenlik ilkesi çiğnenecektir. Nüfusun 500ün altında olduğu
birçok köy vardır. Bunlar toplumla doğa arasındaki dengenin
bozulmaması adına aynı zamanda çaba harcamaktadırlar.
Köydeki nüfusun kaç olduğundan bağımsız olarak, köylerin
korunması ve tüzel kişiliklerinin devamı şarttır.
Özellikle doğu ve güneydoğu Anadoluda zorla göç ettirilmeler, köy
yakmalar, köy boşaltmalar vb. uygulamalar nedeniyle birçok köy
boşaltılmıştır. Yaşanan bu göç sonrasında
toplumsal anlamda doku bozulmuş ve günümüzde de halen zorunlu göçün yeni
sorunlarıyla da karşılaşmaya devam etmekteyiz. Köye
dönüş yasası gibi yasalarla insanların köylerine dönüşü
teşvik edilirken, köylerin mahallelere çevrilmesi uygulaması yerinde
bir uygulama değildir. Nüfus esasına göre köylerin kurulması
veya kaldırılmasının öngörülmesi de yanlış bir
yaklaşımdır. Köyler eko-sistemin korunması ve
sürekliliği için hayati önemdedirler. Bu nedenle de köy tüzel
kişiliğini kaldırılıp mahallelere dönüştürülmesi,
nüfus esasına göre kurulup kaldırılması, insan doğa
ilişkisini bitirmeye yönelik uygulamalardır. Bu nedenle de nüfusu
500ün altında olan yerlerin mahalle olamayacağı önerisi
gerçekçi ve uygulanabilir ve de doğru bir öneri değildir.
BAŞKAN
Evet, önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 338 Sıra Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 15. Maddesi ile
5393 sayılı Kanunun 9. Maddesine eklenen cümlede yer alan
Celal Dinçer Birgül
Ayman Güler Muharrem
Işık
İstanbul İzmir Erzincan
Namık Havutça Haydar
Akar Ali
Haydar Öner
Balıkesir Kocaeli Isparta
Gökhan
Günaydın
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) - Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Haydar Akar, Kocaeli Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle,
Mersinde yaşanan sel felaketinden dolayı Mersinli
vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyor ve en kısa zamanda
da Hükûmet tarafından mağduriyetlerinin giderilmesini diliyorum.
Şimdi, bir
başarı öyküsü anlatıyor Başbakan her yerde büyükşehir
ve bütünşehirlerle ilgili ve İstanbulla Kocaeliyi örnek
alıyor. Ben Kocaeli Büyükşehrin başarı öyküsünü anlatmadan
önce Kocaelide yapılan bir uygulamanın yanlışını
ve düzeltilmişliğini söyleyeceğim şimdi.
Kocaelide bundan
önceki dönemde bütünşehir uygulaması yapılmasına
rağmen köyler -iki yüz doksan iki tane köy- büyükşehre oy
kullanabilirken kendi bağlı bulundukları ilçelere,
sınırları içerisinde bulundukları ilçelere oy
kullanamıyorlardı, şimdi kullanacaklar.
Yalnız bir
şeyi kaybettiler; köy statüsünü kaybettiler, orman köyü olma statülerini
kaybettiler.
Şimdi
diyeceksiniz ki: Ne var bunda? Evet, bir şey var; bakın, bir
şey anlatayım ben size: İki yüz doksan iki tane orman köyü olan
Kocaelide Balaban köyü var. İki yüz doksan biri Büyükşehre teslim
oldu ama Balaban köyü Büyükşehre teslim olmadı. Niye teslim
olmadı biliyor musunuz? Orman köyü olması gerekçesiyle,
Büyükşehir, üzerinde hiçbir yaptırım uygulayamadı. Bu
nedenle de -zannediyorum, bunu Kocaeli milletvekilleri verdi, AKPli
milletvekilleri verdi- özel bir maddeyle, orman köyü tüzel kişiliğine
sahip köylerden su parası alınmasına ilişkin bir madde konuldu.
Şimdi, bu köy
1877de kurulmuş, Kafkas göçmenlerin yaşadığı bir köy
ve yüz otuz yıllık bir köy. Onların bir Balaban Deresi var.
Kırk yıl önce bu dereden evlerine suları getirmişler ve aynı
zamanda bu suyun fazlalığını hayvanlarını,
işte bahçelerini sulamakta, tarımda kullanmışlar. Artan su
da Sapanca Gölüne akmakta ama Büyükşehir Belediyesi İlla bu suyu
sizden alacağım. diyor ve muhtar suyu vermiyor.
Ne yaptı
biliyor musunuz? Birer fatura yolladı bütün ailelere, altı yüz seksen
haneye. Ahırları saymıyorum, biraz sonra ahırları da
anlatacağım. Altı yüz seksen haneye birer fatura yolladı,
resen 10 liralık fatura yolladı. Ödemiyorum. dedi köy ve ödemedi.
Şimdi,
vatandaş suyuna sahip çıkmış. Bir kuruşluk
katkısı olmayan, hiçbir emeği olmayan Büyükşehir Belediyesi
Bu Büyükşehir Kanunuyla bu su benim ve parasını ödeyeceksin.
diyor. Vatandaş, köylü de diyor ki: Sen neredeydin bu suyu ben
getirirken? Sen yoktun piyasada ve bir emeğin de yok. Bunu da bana orman
tüzel kişiliğim nedeniyle sağlanmış olan haklardan
dolayı ödemiyorum.
Şimdi, bunun
önüne geçebilmek için özel bir madde getirdiniz ve ne yaptınız bu
maddeyle? Hayvanlarını barındırdıkları
ahırlara saat takarak, tavuklarını barındırdıkları
kümeslere saat takarak hayvanların içtikleri sudan bile artık ücret
alacaksınız.
Bakın, bir
örnek daha vereyim: Avluburun köyünde siz iktidara gelmeden önce 3 bin
büyükbaş yaşıyordu, şimdi 200 tane büyükbaş
hayvanları var. Bir ahırda iki tane büyükbaş hayvanı,
ineği olan vatandaş, geçen gün bana Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin
kesmiş olduğu faturayı gösteriyor. Bu fatura tam 200 TLlik
fatura.
Şimdi, siz ne
yapmaya çalışıyorsunuz, derdiniz ne? Köylüyü biraz daha
mağdur etmek mi, yoksa mazot 4 bin liraya ulaştığı
yerde köylü ürününü değerlendiremezken, karşılayamazken
cebindeki 5 kuruşu da alabilmek mi? Kaç tane daha vergi
bindireceğinizin hesabını yaptınız mı? Kaç tane
daha köylüye bu kanunla vergi getireceğinizin hesabını
yapmanızı diliyorum.
Şimdi,
arkadaşlar, beldeler birleştirildi, Kocaelide de birleştirildi
ama iki tür uygulama yapıldı. Üç tane beldemiz ilçe
yapıldı: Darıca, nüfusu 150 bindi, gerçekten doğru bir
karardı. Niye doğru bir karardı? Çünkü hizmeti
vatandaşın ayağına getirmek anlamında doğru bir
karardı. Ama bir de Kartepe yapıldı, on tane ayrı beldeden,
birbirinden farklı yaşam tarzları olan on ayrı beldeden
Kartepe diye bir ilçe yapıldı. Ne oldu biliyor musunuz? Bir beldede
ilçe emniyet teşkilatı var, bir beldede ilçe millî eğitim
müdürlüğü var, bir beldede kaymakamlık var, bir beldede belediye başkanlığı
var. Vatandaş eskiden evinden çıkıp belediyeye gidip
işlerini halledebilirken, vatandaş evinden çıkıp bir
vasıtayla tüm idari ve sosyal işlerini halledebilirken şimdi üç
tane vasıta değiştirmek zorunda kalıyor. Niye kalıyor
biliyor musunuz? Çünkü ne bir kentte ring var, ne bir kent meydanı var, ne
de bir kent olma özelliği var, böyle bir özellik yok.
Bakın
arkadaşlar, sadece bununla da bitmiyor, zamanım çok az kaldı,
aslında anlatabilirim size sıkıntılarımızı,
büyükşehrin çoğu şeyi yapmadığını da söyleyebilirim
ama şu var: O beldelerde ekonomi çöktü. Eskiden bir beldede,
saydığım on beldenin her birinde on tane, yirmi tane esnaf
varken üç veya beş esnafa düştü. Her beldede 30-40 kişi ekmek
yerken, şimdi sadece belediye başkanının bulunduğu
beldedeki vatandaş yiyor. Sadece, o belediye, belediye
başkanının bulunduğu beldedeki esnafla ticaret
yapıyor. Gerçekten mağdur oldu. Sosyal yaşam bitti, ekonomik
yaşam bitti.
Bunları göz
önünde bulundurmanızı diliyor, hepinize sevgiler, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
16ncı madde
üzerinde dört adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 16 ncı
maddesindeki İlçe belediyesine ibaresinin Bir belediyeye şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Öznur
Çalık Mehmet
Doğan Kubat
Giresun Malatya İstanbul
Adem
Yeşildal Yılmaz
Tunç Ramazan
Can
Hatay Bartın Kırıkkale
Hilmi
Bilgin İsmail
Aydın Yusuf
Başer
Sivas Bursa Yozgat
Akif
Çağatay Kılıç Osman
Aşkın Bak İsmail
Tamer
Samsun İstanbul Kayseri
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 338 Sıra Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 16. Maddesi ile
değiştirilen 5393 sayılı Kanunun 12. Maddesine eklenen
fıkrada yer alan mahalle sakinleri ibaresinden sonra sonradan mahalleye
yerleşen kişiler ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Celal
Dinçer Birgül
Ayman Güler Muharrem
Işık
İstanbul İzmir Erzincan
Namık
Havutça Gökhan
Günaydın Kazım
Kurt
Balıkesir Ankara Eskişehir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 16. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Orman köylerinin
tüzel kişilikleri ile mevzuatta kendilerine sağlanan hak ve
imtiyazlar aynen devem eder.
Alim
Işık Mehmet
Erdoğan Sadir
Durmaz
Kütahya Muğla Yozgat
S. Nevzat Korkmaz Enver
Erdem Seyfettin
Yılmaz
Isparta Elazığ
Adana
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
338 sıra sayılı Büyükşehir
belediyesi kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde
değişiklik yapılmasına dair kanun
Tasarısı'nın 16. Maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan Erol
Dora İdris
Baluken
Şırnak Mardin Bingöl
Altan Tan Nazmi
Gür
Diyarbakır Van
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Altan Tan, Diyarbakır Milletvekili.
ALTAN TAN
(Diyarbakır) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
böylesine önemli bir madde üzerinde sürekli olarak söz alıyoruz ve
elimizden geldiği kadar bu çalakalem geçirilmeye çalışılan
yeni kanun tasarısının yanlışlıklarını,
eksikliklerini tamamlamaya çalışıyoruz.
Benim
altını çizmek istediğim bu konuşmamdaki en önemli nokta,
büyükşehirlerde ve büyükşehirlere bağlı olan ilçelerdeki
otoparklarla ilgili düzenlemelerin yine burada belirsiz ve muğlak bir
şekilde bırakılması. Mevcut bu düzenlemede büyükşehir
belediyelerinin otoparklardan gelen gelirleri alacağı ve bunları
yine onlarla ilgili olarak kullanacağı belirtilmiş ama bunun
sınırları nedir, boyutları nedir, nereye kadar bu
uygulamaları yapabilir, ne kadar yapabilir; yine sınırları
belirsiz, yetkileri tam olarak tanımlanmamış ifadelerle
geçiştirilmiş bulunuyor. Hâlbuki bugün büyükşehirlerin en önemli
sorunlarından birisi otopark sorunudur, belki de baştaki sorunu otopark
sorunudur. Öyle bir noktaya geldi ki bu otopark sorunu da, şu an birçok
cadde ve sokaktaki park etme yetkisi de belediyelere verildi veya belediyeler
mevcut kanunu kendilerince yorumlayarak cebren el koydular. Cebren el
koydular. diyorum çünkü öyle bir noktaya gelindi ki artık, kendi
apartmanınızın, evinizin önündeki sokağa gelip
arabanızı park ediyorsunuz ve para ödemek zorunda kalıyorsunuz.
Bu, şehrin yirmi, otuz, kırk
yıl evvel imara açılmış ve şehirleşmiş
bölümlerinde, meskûn yerlerinde tam bir fecaate dönüşmüş durumda çünkü
o gün yapılan imar planlarına göre mevcut binalar arsaların
bazen yüzde 60ına, 70ine, 80ine oturtulmuş durumda, hatta
bitişik nizam olarak yapılan evlerde bazen yüzde 100üne oturtulan
binalar var. Yani, dolayısıyla bugün yeni yapılmakta olan imar
planlarında dikkat edildiği gibi arsanın yüzde 25ini, 20sini,
15ini kullanabilirsiniz, otopark yeri bırakabilirsiniz gibi hükümler o
tarihlerde uygulanmamış. Uygulanmadığı için de binalar
o günkü anlayışa göre ve o günün trafik şartlarına göre,
ihtiyaçlarına göre inşa edilmiş. Bugün gelinen noktada ise bu
arabaların park yeri yok. Hâlbuki bunun birinci sorumlusu bugün
belediyeler, vatandaş değil. Ben bugün Kızılayın
merkezinde bir konut veya iş yerini kullanıyorsam, bunun imar
planlarını yapan, işte, ruhsatını veren yirmi, otuz,
kırk yıl, elli yıl önceki belediyeler bunu
hesaplamadığından dolayı, bugün bunun ceremesini ben çekmek
durumundayım, bu da asla adil bir mevzu değil.
Peki, ne yapmak lazım? Birincisi:
Sevgili arkadaşlar, mutlaka bu caddelerdeki uygulamalara bir son verilmesi
lazım, yani özellikle bu sokaklara bakan binaların bir rüçhan
hakkının olması lazım. Yani, kişinin kendi
binasının önüne, kendi iş yerinin veya evinin önüne parayla
arabasını park etmemesi lazım. Hatta günde eğer birkaç
sefer çıkıp gidip geliyorsa, ki iş adamlarının önemli
bir kısmı aynı durumda, hatta konutları mesken olarak
kullananlar da aynı durumda, sabah çıkıyorlar akşam tekrar
geliyorlar, günde en az iki sefer bu parayı ödemek zorunda
kalıyorlar. O hâlde yapılacak olan, öncelikle bütün bu eski imara
açılmış ve sorunlu olan bölgelerde belediyelere bir yükümlülük
getirmek. Mutlaka bu yükümlülüğün doğru düzgün tarif edilmesi
lazım ve gerekli istimlakleri yaparak o mahallelerde ihtiyaca binaen, gerekirse
kartla, vesikayla, iskâna dayalı hakları belirleyen bir otopark
düzeni kurulması lazım. Ondan sonra dışarıdan
gelenlerden para alıyorsanız, bunu da alabilirsiniz, en meşru
hakkınızdır ama orada oturan insandan bir de ikinci bir haraç
gibi para almak asla doğru bir şey değil. Bütün bu
düzenlemelerin de bu yasanın içerisinde doğru düzgün belirtilmesi
lazım ki bu mağduriyetlere son verilsin.
Hepinize
saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338 sıra sayılı
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair Kanun
Tasarısının 16. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Orman köylülerinin tüzel kişilikleri ile mevzuatta
kendilerine sağlanan hak ve imtiyazlar aynen devam eder.
Alim Işık (Kütahya) ve
arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet, önerge üzerinde söz
isteyen Seyfettin Yılmaz, Adana Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz
değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu yasa
tasarısını Türk devletinin geleceği açısından bir
tehdit unsuru olarak görüyoruz. Üniter yapıyı sulandırarak
federalizmin yolunu açacak bir yasa tasarısıdır bu yasa
tasarısı. Bin yıllık kardeşliğimizin temeline
dinamit koyan bir yasadır.
Evet, değerli
milletvekilleri, bu coğrafya hassas bir coğrafyadır. Bu
coğrafyada bin düşünüp bir söyleyeceksiniz. Bunları niye
söylüyoruz? Bunları biz söylemiyoruz. Bakın, Sayın
Başbakanınız Recep Tayyip Erdoğanın, 1991
yılında, İstanbul İl Başkanıyken
hazırlattığı bir Kürt raporu var. Bu raporda aynen
bugünleri gösteriyor ve tarif ediyor ve şöyle diyor: Kürdistanın
bir kısmı Doğu ve Güneydoğu Anadoludur. PKK terörü kadar
devlet terörünü de kınamalıyız. Bölge halkının,
özellikle özel harekâtın işkencesi ve baskısı altında
kaldığını söylemeliyiz. Kemalist devletin terörle
mücadelesi iflas etmiştir. Ve son söz, bugün, aynı, 1991de
söylüyor: Merkezî devlet küçülmelidir, yerel parlamentolar
kurulmalıdır. Ve bir soruya, Kürtler Biz ayrı yaşamak
istiyoruz. derlerse ne olacak? sorusuna verdiği cevap: Eyaletler
sistemi benzer bir şeyler yapabiliriz. diyor.
Değerli
milletvekilleri, bakın, 2010 yılında İsrail
Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı ve
dönemin Ankara Büyükelçisi aynen şu ifadeleri kullanıyor,
Erdoğanın Kürt politikasını şöyle değerlendiriyor
13 Eylül 2010da: Erdoğan bir Kürt eyaleti yaratmaya ya da en
azından Türkiye'nin Kürtlerini ulusal bir azınlık olarak
tanımaya hazır fakat ülkesi değil. Yani, ülkesi buna hazır
değil diyor. Kürt misyonunu tamamlamak için bir görev dönemine daha
ihtiyaç vardır. Haziran 2011 seçimlerini kazanırsa bu ihtimal bir
gerçek hâline dönüşebilir. diyor. Evet, Haziran 2011 seçimlerini
kazandınız ve iktidar oldunuz.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, şunu çok iyi bilmenizi istiyorum. Eğer
bu siyasal çizgi ve anlayış devam ederse 2015 yılında,
Türkiye idari federalizme geçmiş ve siyasi federalizme adım atan bir
ülke olacaktır, Öcalan hapisten çıkmış olacaktır, Türk
milletinin adı Anayasadan çıkmış olacaktır. Yani,
değerli milletvekilleri, görüyorsunuz, bu sürece kendiliğinden
gelinmedi. Bu yasa bir ihtiyaçtan doğmadı. Bugün Anadolunun hiçbir
coğrafyasında sizin getirdiğiniz bu yasaya ihtiyaç yok. Adanaya
Bakın,
adım adım, alıştıra alıştıra bu
sistemlerinizi uyguluyorsunuz. Bunu görmeniz lazım, bunu görmemiz
lazım. Bugün gücü elinizde bulundurabilirsiniz, bugün siyasi ikbal
peşinde olabilirsiniz, bugün beklentileriniz olabilir, bugün
çoluğunuz çocuğunuz bürokraside bir yerlere gelmiş olabilir,
eşleriniz kamuda önemli yerlere gelebilir; iş alabilirsiniz, ihale
alabilirsiniz, bunlarla susarsanız Türkiye'nin geleceğini tehlikeye
atıyorsunuz.
Adım adım
alıştırıyorsunuz. Evet, bas bas bağırsanız
da, Sayın Başbakanınız demiyor muydu? Oslodaki
görüşmelerden dolayı, bırakın görüşmeyi kabul etmeyi,
Bizim görüştüğümüzü ispat etmeyen şerefsizdir. diyordu. Ne
oldu? Görüşüldüğü ispat edilince ne oldu? Görüşmedim. dedi.
Görüşmedim. dedi. Görüşmedim. dedi. Görüşüldü.
Peki, bugün,
soruyorum size, o gün onu söyleyen Başbakan, o gün onu söyleyen
Başbakan
SUAT ÖNAL
(Osmaniye) Ne alakası var ya
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Osmaniye Milletvekili, dinleyeceksin! Sen önce Osmaniyeden
bir icazet al.
Onu söyleyen
Başbakan, bugün 5 bin kişinin katlinden sorumlu Abdullah Öcalanla,
İmralıyla, Kandille görüşmekten bahsediyor. Söyledi mi,
söylemedi mi bunu? Size soruyorum: Söyledi mi, söylemedi mi? Siz, kimden
alıyorsunuz bu hakkı? 5 bin kişinin katlinden sorumlu Abdullah
Öcalanla görüşme yetkisini kimden alıyorsunuz? O dağlarda bu
vatan uğruna şehit olan Mehmetçikten, polislerden, onların
ailesinden bu yetkiyi aldınız mı? Almadınız.
Şimdi, kuru
milliyetçilik söylemleriyle bu insanları kandıramazsınız.
Kuru milliyetçilik söylemleriyle, siz, Türk milliyetçiliğinin
yanından geçemezsiniz.
AKP içerisindeki,
milliyetçilik duyguları olan milletvekillerine sesleniyorum: Bu yasa
tasarısı
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla)
bir ihanet yasasıdır. Yarın
çocuklarınız bunun hesabını vermek zorunda kalırlar.
Bakın,
şunu açık ve net söylüyorum: Her nefis ölümü tadacaktır. (MHP
sıralarından alkışlar)
SUAT ÖNAL
(Osmaniye) Sen de tadacaksın.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Yılmaz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 338 Sıra Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 16. Maddesi ile değiştirilen
5393 sayılı Kanunun 12. Maddesine eklenen fıkrada yer alan
mahalle sakinleri ibaresinden sonra sonradan mahalleye yerleşen
kişiler ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Celal Dinçer (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Kazım Kurt, Eskişehir Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
KAZIM KURT
(Eskişehir) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu tasarı,
ciddi bir hazırlık yapılmadan ve yeterli incelemeleri de
sağlamadan önümüze gelmiş bir tasarı. Komisyona geldiği
zaman 5 madde, 2 geçici maddeyken, Komisyonda
37 madde, artı, 2 geçici maddeye dönmüş ve bazı maddelerde 20den
fazla fıkra eklenmiştir. Dolayısıyla, bu göstermektedir ki,
iyi çalışılmamış, ezbere ve acele
hazırlanmıştır. Bunu hem Komisyonda iktidar partisinin vermiş olduğu önergelerden hem de
Genel Kurulda gece yarısı verilen önergelerden anlıyoruz.
Sanıyorum bundan sonraki maddelerde de yeni, sürpriz önergeler gelecek ve
değişiklikler olacak.
Biz, bu maddeyle
ilgili vermiş olduğumuz önergede şunun netleştirilmesini ve
biraz daha hukuka uygun hâle getirilmesini talep ediyoruz: O orman köylerinde
bulunan mahalle sakinleri ya da köy
sakinlerinin hakları devam edecekse, bundan sonra o yöreye yerleşecek
olan insanların ne olacağıdır. Eğer, gerçekten,
demokratik ve hukuka uygun bir tavır içerisinde bir yasayı yapacaksak
hiçbir ayrıntıyı boş bırakmamamız lazım.
9.652 orman köyü bu işten sıkıntı çekecek, zarar görecek ve
ileride bazı sorunların doğmasına sebep olacak. Özellikle
kaosun, kavganın ve anarşinin yaratılacağı bir ortam
doğuracaktır ki bunu bir an önce toparlamak ve düzeltmek
görevimizdir, hepimizin bu konuya daha dikkatli olması gerekir. Zaten,
belediye yasalarıyla ilgili her belediye seçimi öncesinde bir
değişiklik yapmak suretiyle, yeni yeni ilavelerle bazı seçim
çevreleri yaratılmakta. 5393 sayılı Kanun 2004te
çıkmış, 2005te uygulamaya geçmiş, 2007de
değişmiş ve 2008de bir kez daha değişmiş; yeni
ilçeler, yeni beldeler, yeni yeni seçim operasyonları
gerçekleştirilmiştir. Bugün de Yenimahallede, Şişlide
yapılan operasyonlar devam etmektedir ama bunlar çare olmayacaktır
çünkü hangi operasyonu yaparsanız yapınız bu insanlar size oy
vermeyecek ve ne Şişlide, Yenimahallede ne diğer bölgelerde
emelinize ulaşamayacaksınız, aynı Eskişehirde
olduğu gibi.
Eskişehirde
belde belediyelerimizden Bozan, Osmaniye, Gümüşkonak, Kayakent, Alpagut,
Laçin, Dinek, Yunusemre, Kırka, Dümrek, Kaymaz, Nasrettin Hoca, Gündüzler
ve Doğançayır olan on dört beldeyi kapatıyoruz ama zannetmeyin
ki bu beldeleri kapattığımız zaman bu insanlar size tekrar
oy verecek ve Eskişehir Büyükşehir Belediyesini
kazanacaksınız. Bu, mümkün değildir çünkü yapmış
olduğumuz referandumlarda yüzde 99 oranında halkımız
belediyeyle yönetilmek istediğini ve kendi belediyesini talep
ettiğini vurgulamıştır. Bunları dikkate almadan gerçekleştirilen
herhangi bir uygulama size yarar getirmeyecek, getirmediği gibi
demokrasimize de zarar verecektir. Hem Anayasaya aykırı hem
demokratik ilkelere aykırı bir uygulamayı lütfen geri çekiniz.
Anayasa, idari yapılanmayı il, köy ve belediye olarak
ayırmış, ama 29 ilde, Türkiye'nin neredeyse üçte 2sinde köyü
ortadan kaldırmak suretiyle anayasal bir idari yapıyı ortadan
kaldırıyorsunuz. Bunu sanıyorum Anayasa Mahkemesi dikkate
alacaktır, ciddi değerlendirmeler yapacaktır ve Türkiye'de
hukukun, hukuk devletinin varlığını size bir kez daha
göstermek suretiyle işi düzene sokacaktır.
Türkiye'de
olduğu gibi Eskişehirde de 12 taşra ilçesi kalıyor, ama
8inde adliyeleri kapattık, 14 tane de belediyeyi kapatmak suretiyle
işlevinizi yerine getiriyorsunuz. Bizim önergemize desteklerinizi
bekliyoruz.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
III.- Y O K L A M A
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Tarhan,
Sayın Güler, Sayın Dinçer, Sayın Ören, Sayın Özkan,
Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Acar, Sayın Genç, Sayın
Özgümüş, Sayın Dibek, Sayın Ekinci, Sayın Öner, Sayın
Değirmendereli, Sayın Susam, Sayın Aydın, Sayın
Köktürk, Sayın Yalçınkaya, Sayın Danışoğlu,
Sayın Kurt, Sayın Tayan.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen'in;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur Çalık
ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681,
2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 16 ncı
maddesindeki İlçe belediyesine ibaresinin Bir belediyeye şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Katılıyoruz
Sayın Başkanım.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bir belde
belediyesinin veya köyün tüzel kişiliğini sona erdirerek mahalle
olarak belediyeye bağlanması hâlinde mera, yaylak, kışlak
gibi yerlerden bu mahalle sakinlerinin 4342 sayılı Mera Kanunu
hükümleri çerçevesinde yararlanmamaya devam etmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
17nci maddede üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 338 sıra sayılı Tasarının çerçeve 17 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Ahmet
Aydın Mehmet
Doğan Kubat
Giresun Adıyaman İstanbul
Osman
Aşkın Bak İlyas
Şeker Pelin
Gündeş Bakır
İstanbul Kocaeli Kayseri
Recep
Özel Öznur
Çalık Tülay
Kaynarca
Isparta Malatya İstanbul
Nesrin
Ulema Hacı
Bayram Türkoğlu Mehmet
Sarı
İzmir Hatay Gaziantep
Türkan
Dağoğlu Zülfü
Demirbağ
İstanbul Elâzığ
MADDE 17- 5393
sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendinin son cümlesi yürürlükten kaldırılmış, aynı
bende aşağıdaki cümleler eklenmiş, fıkranın (b)
bendinin birinci cümlesinde yer alan "sağlıkla ilgili her türlü
tesisi açabilir ve işletebilir;" ibaresinden sonra gelmek üzere
"mabetlerin yapımı, bakımı, onarımını
yapabilir;" ibaresi eklenmiş, ikinci cümlesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve birinci fıkradan sonra gelmek
üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Büyükşehir
belediyeleri ile nüfusu 100.000in üzerindeki belediyeler, kadınlar ve
çocuklar için konuk evleri açmak zorundadır. Diğer belediyeler de
mali durumları ve hizmet önceliklerini değerlendirerek kadınlar
ve çocuklar için konuk evleri açabilirler."
Gerektiğinde,
sporu teşvik etmek amacıyla gençlere spor malzemesi verir, amatör
spor kulüplerine ayni ve nakdî yardım yapar ve gerekli desteği
sağlar, her türlü amatör spor karşılaşmaları düzenler,
yurt içi ve yurt dışı müsabakalarda üstün başarı
gösteren veya derece alan öğrencilere, sporculara, teknik yöneticilere ve
antrenörlere belediye meclisi kararıyla ödül verebilir."
"Belediyelerin
birinci fıkranın (b) bendi uyarınca, sporu teşvik
amacıyla yapacakları nakdî yardım bir önceki yıl genel
bütçe vergi gelirlerinden belediyeleri için tahakkuk eden miktarın binde
yedisini geçemez."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu İle
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
Mahmut
Tanal Celal
Dinçer Birgül
Ayman Güler
İstanbul İstanbul İzmir
Ali
Haydar Öner Oktay
Ekşi Engin
Altay
Isparta İstanbul Sinop
Mehmet S.
Kesimoğlu Ali
İhsan Köktürk Atilla
Kart
Kırklareli
Zonguldak Konya
Madde 17-
5393 Sayılı
Kanunun 14'üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi
yürürlükten kaldırılmış, aynı bende
aşağıdaki cümleler eklenmiş, fıkranın (b)
bendinin birinci cümlesinde yer alan Sağlıkla ilgili her türlü
tesisi açabilir ve işletebilir;" ibaresinden sonra gelmek üzere
"beldede yaşayan ve maddi durumu uygun olmayan muhtaç öğrenciler
için millî eğitim mevzuatına uygun olmak ve gerekli izinleri almak
kaydıyla orta öğretime ve üniversiteye hazırlık dershanesi
açabilir, öğrencilere burs verebilir ve öğrenci yurdu açabilir,
mabetlerin yapımı, bakımı, onarımını
yapabilir;" ibaresi eklenmiş ve ikinci cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Büyükşehir
belediyeleri ile nüfusu 25.000'in üzerindeki belediyeler, kadınlar ve
çocuklar için konuk evleri açmak zorundadır. Diğer belediyeler de
mali durumları ve hizmet önceliklerini değerlendirerek kadınlar
ve çocuklar için konuk evleri açabilirler."
Gerektiğinde,
sporu teşvik etmek amacıyla gençlere spor malzemesi verir, amatör
spor kulüplerine ayni ve nakdi yardım yapar ve gerekli desteği
sağlar, her türlü amatör spor karşılaşmaları düzenler,
yurt içi ve yurt dışı müsabakalarda üstün başarı
gösteren veya derece alan öğrencilere, sporculara, teknik yöneticilere ve
antrenörlere belediye meclisi kararı ile ödül verebilir." Bu
maddedeki mabet tanımı cami, kilise, sinagog ve cemevini içerir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde değişiklik
yapılmasına dair Kanun Tasarısının 17. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Madde 17- 5393
sayılı Kanunun 14.üncü maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendinin son cümlesi yürürlükten kaldırılmış, aynı
bende aşağıdaki cümleler eklenmiş, fıkranın (b)
bendinin birinci cümlesinde yer alan sağlıkla ilgili her türlü
tesisi açabilir ve işletebilir, ibaresinden sonra gelmek üzere ibadet
yerlerinin yapımı, bakımı, onarımını
yapabilir, ibaresi eklenmiş ve ikinci cümlesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
Büyükşehir
belediyeleri ile nüfusu 50.000in üzerindeki belediyeler, kadınlar ve
çocuklar için konuk evleri açmak zorundadır. Diğer belediyeler de
mali durumları ve hizmet önceliklerini değerlendirerek kadınlar
ve çocuklar için konuk evleri açabilirler.
Gerektiğinde,
amatör spor kulüplerine ayni ve nakdi yardım yapar ve gerekli desteği
sağlar, her türlü amatör spor karşılaşmaları düzenler,
yurtiçi ve yurtdışı müsabakalarda üstün başarı gösteren
veya derece alan öğrencilere, sporculara, teknik yöneticilere ve antrenörlere
belediye meclisi kararıyla ödül verilebilir,"
Mehmet
Erdoğan Bülent
Belen Alim
Işık
Muğla Tekirdağ Kütahya
Seyfettin
Yılmaz Ali
Öz Mesut
Dedeoğlu
Adana Mersin Kahramanmaraş
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, ben Komisyondan bir şey öğrenmek istiyorum. Buradaki
Mabetler kelimesi içinde cemevleri var mıdır efendim, onu
öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN
Evet, Sayın Komisyon, Mabetler kelimesinin içerisinde cemevleri var
mı? diyor Sayın Genç.
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) Sayın
Başkanım, mabetler kelimesi Komisyonda ibadet yerleri olarak
zikredildi. Bu kadar
KAMER GENÇ
(Tunceli) İbadet yerlerinde cemevi var mıdır, yok mudur,
açıkça soruyoruz efendim.
Sayın Bakan,
siz söyleyin, cemevleri var mı, yok mu?
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, efendim, söylesinler yani cemevi var mı, yok mu?
(CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ya, bir korkmayın ya, korkmayın arkadaşlar.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Şandır. (MHP sıralarından
alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Cemevi var mı, yok mu? Söyleyin efendim, cevap versinler
Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
BAŞKAN
Sayın Şandır, bir saniye, yanlışlık olabilir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bizim sorumuza cevap versinler efendim.
Cemevi var mıdır yok mudur?
BAŞKAN
Sayın Hükûmet, katılıyor musunuz önergeye?
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BİRGÜL AYMAN GÜLER
(İzmir) Soruya cevap versinler Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Şandır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bakın, bir soru soruyorum, çok önemli
bir soru.
BAŞKAN
Sayın Genç, verdi cevabını yani ben Sayın Komisyona
Şu şekilde cevap ver. diyemem ki!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır ama cevap vermiyor.
BİRGÜL AYMAN GÜLER
(İzmir) Vermedi, cevap vermedi.
BAŞKAN
Sorunuzu yönelttim ben Sayın Komisyona.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ama efendim, bakın, böyle bir şey olmaz yani mabet
kelimesinin içinde cemevi var mıdır, yok mudur diyorum. Yani ya
vardır ya yoktur desin.
CELAL DİNÇER
(İstanbul) Açıklama istiyoruz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ama söyleyin yani niye korkuyorsunuz?
BAŞKAN
Evet, sordum soruyu. Ben söyle diye zorlayamam ki sizin gibi.
Sayın
Şandır, buyurun lütfen.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, diliniz yoksa size bir dil verelim. Ya, böyle bir
şey olur mu?
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkan, sükûneti sağlayın ki
konuşabileyim.
BAŞKAN
Benim görevim değildir zorlamak Sayın Şandır.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) 20 milyon kişiyi ilgilendiren bir soru bu, 20 milyon
kişiyi ilgilendiriyor Türkiyede.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yani cemevi var mı, yok mu, söyleyin canım.
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen, Sayın Hatip kürsü
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, ama Sayın Başkan, bu çok önemli yani burada
cevap vermek zorunda. Bir Komisyon susarak bir kanun
Bu kanun yarın öbür
gün yorumlanır. Efendim, bu var mıdır, yok mudur, biz de
soruyoruz.
BAŞKAN
Sayın Başkan, lütfen cevap verin siz de, var veya yok.
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) Sayın
Başkanım, Komisyon görüşmelerinde de bu konu dile getirildi.
Mabetlerin ibadet yeri olarak ifade edildiği, zikredildiği,
Diyanet İşleri Başkanlığınca da ibadet yeri
olarak kabul edilmediği için bunun kapsama alınmadığı
ifade edildi. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum, tamam.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Nasıl kabul etmiyorsun ya?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) Diyanet İşleri
Başkanlığının görüşünü belirttim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ya, olur mu, sen Diyanet İşleri Başkanının
emrinde misin?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) Değilim tabii ki ama
benim takdirimde değil.
BAŞKAN
Sayın Şandır, o zaman siz ayakta beklemeyin lütfen orada.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Diyanet İşleri Başkanının emrinde mi
efendim, olmaz ki Sayın Başkan.
BAŞKAN
Olmadığını söyledi, ne istiyorsunuz?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Olmaz efendim yani bugün Alevi vatandaşlarının
ibadet yerinin mabet, sayılmaması, ibadet yeri sayılması
kadar geri zekâlı bir düşünce var mıdır?
BAŞKAN
Sayın Genç, bir soru sordunuz, cevabını verdi.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bakın, Gelir Vergisi Kanununun 89uncu maddesine bir ilave
yaptılar.
BAŞKAN
Lütfen konuşmalarınıza da dikkat edin yani şu kelimeler
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kullanılacak, sayın
milletvekillerine, Sayın Başkana söylenecek sözler mi Sayın
Genç?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, bakın, Sayın Başkan, burası Türkiye
Büyük Millet Meclisi ise burası şeriat devleti değildir,
burası şeyhülislam devleti değildir.
BAŞKAN
Bunları söyleyebilirsiniz tamam ama usul kaidesi içerisinde ve
KAMER GENÇ
(Tunceli) Burada müspet hukuka göre diyor ki: Diyanet İşleri
Başkanı bunu kabul etmemiştir -cemevini ibadet yeri olarak- ben
de kabul etmiyorum mabet yeri olarak. Nasıl olur, böyle bir saçma
düşünce olur mu efendim?
BAŞKAN
Diyanet İşleri Başkanlığının görüşünü
söyledi Sayın Başkan.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Böyle bir saçma düşünce olmaz! Kişiliğine göre karar
vermek zorundasın. İbadet yeriyle
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) Sayın Başkanım, benim
takdirime bağlı bir konu değil.
BAŞKAN
Tamam Sayın Başkanım.
Evet, buyurun
Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Tamam mı efendim tartışma?
BAŞKAN
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ne dedi?
O zaman
kişilik kazanarak gel buraya, kişilik kazanarak!
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ya, ne elini sallıyorsun be! Cemevi ibadet yeri değil
midir? Cemevi ibadet yeri değil midir he? (Gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen oturur musun yerinize!
KAMER GENÇ (Tunceli)
Ne diye elini sallıyorsun? Gel bakalım lan! Gel, sen gel!
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Gel!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Gel, sen gel! Gel,sen buraya gel!
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Gel, gel!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, sen buraya gel!
BAŞKAN
Sayın Genç, şu tarzınıza bakın, lütfen, doğru
mudur yani!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Böyle bir şey olur mu yani ya? Ya, bu Meclis bunların
oyuncağı hâline mi gelmiş be!
Senin böyle el
yapmaya hakkın var mı? Gaz bombasını, gel, at bakalım!
Onu getirip senin burnuna sıkacağım! Şimdi
getireceğim, şimdi! (AK PARTİ sıralarından Otur
yerine, otur! sesi, gürültüler)
KAMER GENÇ
(Tunceli) O hangi herif!
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Çoban gibi bağırma oradan, çoban!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Kölelikten kurtulmadınız be! Tayyip Erdoğan
memleketi bölecek Oscar ödülünü alacak değil mi? Gitti, Yahudi ödülünü
aldı, Yahudilerden cesaret ödülünü aldı, şimdi de ülkeyi bölecek
Oscar ödülünü alacak ve siz de ona hizmet ediyorsunuz, aferin size! (CHP
sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Şandır, buyurun lütfen.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu son örnekte
de görülmektedir ki bu yasa milletin arasındaki birliği, huzuru
bozacak mahiyette bir yasa yani tanımlar doğru ama yani
tanımları doğru tanımlayacaksınız. Zaten toplum
arasında devam eden birçok tartışmayı geliştiren bir
yasa getiriyorsunuz. Ne diyeceksiniz şimdi Alevi
vatandaşlarımıza? Nasıl anlatacaksınız?
Dolayısıyla burada çıkardığımız hukuk
eğer bir toplumsal karşılık olarak huzuru
sağlamıyorsa, birliği geliştirmiyorsa o yasada hayır
yok demektir ya. Tartışmayı arttıran bir yasadan nasıl
hayır bekliyorsunuz?
Bu sebeple
ısrarla bir şey söylüyoruz: Bu yasayı geri çekin, yeniden
değerlendirelim. Aceleye gerek yok, seçimler zamanında
yapılacak, 29 Mart 2014te yapılacak. 29 Mart 2013 tarihine kadar bu
yasayı daha çok tartışarak, daha çok bilinmeyenleri doğru
tanımlayarak
Bakın farkında mısınız iktidar
grubu hemen her maddede önerge veriyor. Halbuki bu yasa, bir yıldan bu
yana bir yerlerde hazırlanıyor. Komisyonda yüz saate yakın
tartışıldı ama hâlâ iktidar grubu burada, bu yasayı
düzeltmek için önerge veriyorsa, demek ki acele etmeye gerek yok değerli
arkadaşlar.
ENVER ERDEM (Elazığ)
Daha önce görmemişlerdi ki!
ALİM
IŞIK (Kütahya) Daha önce görmediler onlar da bizim gibi yeni
görmüşler.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) - Yani, burada bazı arkadaşlarımızın yüksek
sesle söylediği bir hususa haklılık kazandırıyorsunuz.
Yani, Sayın Başbakan emrediyor
Ya lütfen ya! Durun efendim ya! Biraz
itiraz edin. Nedir bu? Acelede hayır mı var? Acele giden nereye gider
biliyorsunuz.
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Cesaret ister, cesaret.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) - Şimdi, bakın, değerli arkadaşlar ben
bunları söylemek için gelmemiştim kürsüye. Bu yasanın toplumsal
karşılığı nedir? Vatandaş açısından
değeri, anlamı nedir? Bir de bu yönden düşünün ya. Toros
Dağlarının
SITKI GÜVENÇ
(Kahramanmaraş) Çok şey getiriyor, israfı önlüyor.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) - Allah aşkına ya vergi getiriyor, zam getiriyor
ALİM
IŞIK(Kütahya) Zulüm getiriyor, zulüm.
MEHMET ŞANDIR
(Devamla) - Bana göre zulüm getiriyor zulüm. Zulüm getiriyor bu yasa.
Bakın size okuyorum, listesini okuyorum değerli arkadaşlar; bu
yazı benim değil, Profesör Doktor Şükrü Kızılot
Hocanın yazısını okuyorum; diyor ki: İlan ve reklam
vergisini arttırıyor, köylere geliyor. Eğlence vergisi,
haberleşme vergisi, elektrik ve havagazı tüketim vergisi, yangın
sigorta vergisi, işgal harcı, tatil günlerinde çalışma ruhsat harcı,
kaynak suları harcı, tellallık harcı, hayvan kesimi muayene
ve denetleme harcı, ölçü ve tartı aletleri muayene harcı, bina
inşaat harcı, imar harçları, açma izni, toprak hafriyatı
dökme harcı, iş yeri açma izin harcı, muayene ruhsat rapor
harcı. Okumaktan yoruluyorsunuz değerli arkadaşlar. Köylü bu
harçlarla muhatap değil şimdi. Köyünde, dişiyle
tırnağıyla, o dağın başında
çocuklarını beslemenin, onuruyla yaşamanın gayretindeyken,
şimdi, siz köyü medenileştireceğiz,
şehirleştireceğiz diye
Bunun toplum nezdinde toplumsal hiç bir
karşılığı yok. O köylü köyünden de memnun,
köylülüğünden de memnun. Sizin derdiniz ne? Benim bu köylümden ne
istiyorsunuz değerli arkadaşlar? Bir sürü yeni vergi getiriyorsunuz,
mevcut vergileri 2 katına çıkartıyorsunuz. Ruhsatlar
isteyeceksiniz, inşaat ruhsatı. Yani 1 tane affedersiniz- ineği
vardır, ona bir ahır yapacaktır oraya, ona ruhsat
isteyeceksiniz, proje isteyeceksiniz, harç isteyeceksiniz.
CELAL
DİNÇER (İstanbul) En az 800 lira para, harç.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, elinizi
vicdanınıza koyun milletvekilleri. Siz, bu milletin vekillerisiniz,
bu millete zulmetmeyin. Zulmün karşısı, inancımıza
göre Allahın lanetidir. Zulmediyorsunuz vatandaşlara. Benim köylüm
köyünden de memnun, köylülüğünden de memnun. Onu şehirli
yapacağız, onu medeni yapacağız. diye köylümüze zulmetmek
haksızlıktır.
Akşamın
şu güzel saatinde aklınızı başınıza
toplayın, elinizi vicdanınıza koyun, bu kanunu geri çekin;
yeniden değerlendirelim, beklentileriniz doğrultusunda yeniden
düzenleyelim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Ama bu hâliyle bir zulüm yasası
çıkartırız.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Onların beklentisi doğrultusunda olmaz,
milletin beklentisi doğrultusunda düzeltelim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu İle
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 17. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mahmut Tanal (İstanbul) ve
arkadaşları.
MADDE 17- 5393
sayılı Kanunun 14'üncü maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendi yürürlükten kaldırılmış, aynı bende
aşağıdaki cümleler eklenmiş, fıkranın (b)
bendinin birinci cümlesinde yer alan Sağlıkla ilgili her türlü
tesisi açabilir ve işletebilir;" ibaresinden sonra gelmek üzere
"beldede yaşayan ve maddi durumu uygun olmayan muhtaç öğrenciler
için millî eğitim mevzuatına uygun olmak ve gerekli izinleri almak
kaydıyla orta öğretime ve üniversiteye hazırlık dershanesi
açabilir, öğrencilere burs verebilir ve öğrenci yurdu açabilir,
mabetlerin yapımı, bakımı, onarımını
yapabilir;" ibaresi eklenmiş ve ikinci cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Büyükşehir
belediyeleri ile nüfusu 25.000'in üzerindeki belediyeler, kadınlar ve
çocuklar için konuk evleri açmak zorundadır. Diğer belediyeler de
mali durumları ve hizmet önceliklerini değerlendirerek kadınlar
ve çocuklar için konuk evleri açabilirler."
Gerektiğinde,
sporu teşvik etmek amacıyla gençlere spor malzemesi verir, amatör
spor kulüplerine ayni ve nakdi yardım yapar ve gerekli desteği
sağlar, her türlü amatör spor karşılaşmaları düzenler,
yurt içi ve yurt dışı müsabakalarda üstün başarı
gösteren veya derece alan öğrencilere, sporculara, teknik yöneticilere ve
antrenörlere belediye meclisi kararı ile ödül verebilir." Bu
maddedeki mabet tanımı camii, kilise, sinagog ve cemevini içerir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Birgül Ayman Güler, İzmir. (CHP
sıralarından alkışlar)
BİRGÜL AYMAN
GÜLER (İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüştüğümüz tasarı itirazlarımızın ötesinde
14üncü maddede donmuştur.
Değerli
milletvekilleri, 14üncü maddede yapılan hata, Hükûmetin
hazırladığı tasarının ne olduğunun
farkında olmadığı anlamına gelir. Bu, yetersiz
hazırlık diye en azından tanımlanabilir. Pergel kanunu
geçerliyken söz konusu olan büyükşehirlerdeki birleşme ve
ayrılmalar, mülki sınır söz konusu iken artık fiziken
mümkün değildir. Büyükşehirleri mülki sınırlara oturtuyorsunuz
ve hâlâ pergel zamanındaki gibi Ayrılma, birleşme olduğu
takdirde 50 bin mi olsun, 20 bin mi olsun nüfus? diye burada düzenleme
yapıyorsunuz. Şimdi, işin ruhuna hâkim
olunmadığını gördüğümüz bir tasarıyı ciddiye
almak gerçekten güç ama ciddiye alıyoruz çünkü Türkiye'nin idari ve siyasi
yapısını derinden etkileyen bir tasarı önümüzde. Ben
diliyorum ki iktidar milletvekilleri madde 14ten itibaren muhalefet
milletvekillerine daha çok kulak verirler ve bu önergeyi burada yersiz görüp Komisyonun
Katılıyoruz Sayın Başkan. dememesini ömrüm boyunca hep
hayretle hatırlayacağım. Kendi hatalarını
değiştirme fırsatıydı, bunu dahi dinlememe
eğilimi içerisinde eritip götürdüler.
Değerli
milletvekilleri, 17nci maddede tam dört konu var. İnanç yönetimi konusu
var, kadın sorunu konusu var, çocuk konusu var ve aynı zamanda spor
konusu var. İnanç, kadın, çocuk ve spor, bunların yerel
yönetimlerle ilişkilerini düzenliyoruz. Biz bir maddede dört konuyu
konuşuyoruz ama bunu temel kanun yaptığınız için bir
önergeyle konuşmak zorunda kalıyoruz. Kadın
sığınmaevleri için 100 bin
Neden 100 bin? Açıklama
istiyorum. Neden 25 bin değil? Küçük yerlerde kadına yönelik
şiddet sorunumuz daha da katlanılmaz boyutlarda değil mi bizim?
Üzerinde daha fazla konuşamıyorum.
Spor konusuna
geliyorum. Spor Bakanlığı, belediye ve kulüpler arasındaki
ilişkilerde çok sorun var. Acaba daha iyi nasıl düzenlemeli? Bu
yeterli mi? Üzerine konuşamıyoruz.
Ve inanç konusu
Burada, Diyanet İşleri Başkanlığının
yorumunu temel alan bir Türkiye Büyük Millet Meclisi varsa biz
Şeyhülislamlık dönemine döndük demektir. (CHP sıralarından
alkışlar) Türkiyede yorum, karar verme gücü Türkiye Büyük Millet
Meclisindedir. Diyanet İşleri Başkanlığının
ya da üniversitelerin ya da çok hatırı sayılır
düşünürlerin tanımları bizi zenginleştiren girdi olabilir.
İçişleri
Komisyonu Mabet cemevlerini içermez; Diyanet İşlerinin yorumu böyle
çünkü. dedi. Türkiye Büyük Millet Meclisinin üzerinde bir Diyanet
İşleri Başkanlığımız mı var?
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Bunlara göre var. Bunlar saltanat ya.
BİRGÜN AYMAN
GÜLER (Devamla) - Bu değerlendirmenin geri çekilmesini istiyorum. Türkiye
Büyük Millet Meclisinin saygınlığına gölge
düşürüldüğü kanaatindeyim. Kurumların hiyerarşisinin
Egemenlik milletindir. sözünü bir tarafa bırakarak, milletin
egemenliğini ikinci kademeye atarak yeniden mi kuruyoruz?
Değerli
milletvekilleri, cemevleri ülkemizde çok sayıda
yurttaşımızın talep etmesi üzerine ibadet yeri olarak kabul
edilmelidir. İmar hukukunda ibadet yerinden bahsedip bu belediye
kanunlarında mabet sözünü seçmiş olmanın açıklaması
yapılmalıdır. Mabedin ibadet yeri olup olmadığı
konusunda tereddüde düşebilecek olan belediye uygulamacılarına
ne diyeceğiz?
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Kelime anlamıyla mabet ibadet edilen yer demektir.
BİRGÜN AYMAN
GÜLER (Devamla) - Bir teknik boyut söylüyorum: İmar Kanununda
İbadet yeri. diyorsunuz, mabet değil, burada Mabet. diyorsunuz
ibadet yeri değil. İkisinin birbirinden farkının ne
olduğunu gelin o zaman tekrar Diyanet İşleri
Başkanlığına bir sorun, madem kaynak orasıdır.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Şeyhülislama sorsunlar, şeyhülislama!
BİRGÜL AYMAN
GÜLER (İzmir) - Bu tasarı geri çekilmelidir sayın
milletvekilleri.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
(CHP ve MHP sıralarından Yok. sesleri, AK
PARTİ sıralarından Var, var sesleri)
Kâtip üyeler
arasında anlaşmazlık var, elektronik cihazla oylama
yapacağız.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylamaya başlandı)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bu İdris Naim Şahin niye burada
oturuyor? Diyor ki: Ben karar verecek ehliyette değilim.
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Diyanet İşleri Başkanı bana emreder, ben onu
yaparım, diyor, Komisyon Başkanı Muammer de öyle diyor.
BAŞKAN
Sayın Genç, böyle bir usulümüz yok, lütfen oturun ya, lütfen.
KAMER GENÇ
(Tunceli) E, peki, bunlar neyi temsil ediyor burada? Bunlar neyi temsil
ediyor, bir sorayım bunlara. O zaman, orayı terk edin yahu!
Şerefli ve namuslu insanlar kendi iradesiyle -hâkim değillerse-
hareket etmiyorlarsa o makamları terk etmeleri lazım başkalarından
emir alıyorlarsa bu kürsülerde oturmaya hakları yok.
(Elektronik
cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 338 sıra sayılı Tasarının çerçeve 17 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları
MADDE 17- 5393
sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendinin son cümlesi yürürlükten kaldırılmış, aynı
bende aşağıdaki cümleler eklenmiş, fıkranın (b)
bendinin birinci cümlesinde yer alan "sağlıkla ilgili her türlü
tesisi açabilir ve işletebilir;" ibaresinden sonra gelmek üzere
"mabetlerin yapımı, bakımı, onarımını
yapabilir;" ibaresi eklenmiş, ikinci cümlesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve birinci fıkradan sonra gelmek
üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Büyükşehir
belediyeleri ile nüfusu 100.000'in üzerindeki belediyeler, kadınlar ve
çocuklar için konuk evleri açmak zorundadır. Diğer belediyeler de
mali durumları ve hizmet önceliklerini değerlendirerek kadınlar
ve çocuklar için konuk evleri açabilirler.
Gerektiğinde,
sporu teşvik etmek amacıyla gençlere spor malzemesi verir, amatör
spor kulüplerine ayni ve nakdi yardım yapar ve gerekli desteği
sağlar, her türlü amatör spor karşılaşmaları düzenler,
yurt içi ve yurt dışı müsabakalarda üstün başarı
gösteren veya derece alan öğrencilere, sporculara, teknik yöneticilere ve
antrenörlere belediye meclisi kararı ile ödül verebilir."
Belediyelerin
birinci fıkranın (b) bendi uyarınca, sporu teşvik
amacıyla yapacakları nakdi yardım bir önceki yıl genel
bütçe vergi gelirlerinden belediyeleri için tahakkuk eden miktarın binde
yedisini geçemez.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Katılıyoruz
Sayın Başkanım.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Belediyelerin sporu teşvik amacıyla spor kulüplerine, sporculara
yapacağı nakdi yardımlar için belli bir sınırlama
getirilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
18nci
madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 338 Sıra Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 18. Maddesi ile
5393 sayılı Kanunun 15. Maddesinin birinci fıkrasına
eklenen r bendinde yer alan istasyonlarına ibaresinden sonra
yerleşim yerlerinde konut alanlarına 25 metreden yakın olmamak
üzere ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Celal Dinçer Birgül
Ayman Güler Muharrem
Işık
İstanbul İzmir Erzincan
Namık Havutça Gökhan Günaydın İlhan
Demiröz
Balıkesir Ankara Bursa
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
"Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin;
Malatya Milletvekili Veli Ağababa ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen'in;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
İçişleri Komisyonu Raporu" nu ihtiva eden 338 sıra
sayılı tasarının 18inci maddesinin tasarı metninden
çıkartılmasını arz ederiz.
Mehmet
Erdoğan Enver
Erdem S. Nevzat
Korkmaz
Muğla Elazığ Isparta
Alim
Işık Mehmet
Şandır Mustafa
Kalaycı
Kütahya Mersin Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) - Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu)- Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Mustafa
Kalaycı
BAŞKAN Önerge üzerinde söz
isteyen Mustafa Kalaycı, Konya Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Tasarıyı Konya boyutuyla dile
getireceğim. Büyükşehir belediyeleriyle ilgili bu tasarıda
ortaya konulan model Konya'ya asla uygun değildir. Diktiğiniz elbise
İstanbul, Kocaeli gibi illerimiz için uygun olabilir ama bu elbiseye Konya
sığmaz, dar gelir. Konya'nın birçok yeri çıplak kalır.
Konya'nın yüz ölçümü 40.814
kilometrekare, göller hariç 38.873 kilometrekare olup yaklaşık olarak
İstanbul'dan 8 kat, Kocaeli'den 12 kat daha büyüktür. Konya dünyada birçok
ülkeden de daha büyüktür. Konya ile hemen hemen aynı yüz ölçümüne sahip
olan Hollanda'da da on iki ayrı bölge yönetimi bulunmaktadır.
Dört bir yönü bir ucundan öbür ucu 400
kilometreyi aşan Konya'da bu tasarıyla mahalli idare hizmetlerinde
ciddi aksamalar yaşanacaktır.
Mevcut
büyükşehir belediyesi, yaşanan göç nedeniyle her yıl daha da
büyüyen ve genişleyen Konya merkezinde dahi başta şehir içi
ulaşım olmak üzere yaşanan sorunların üstesinden
gelememektedir. Yarım saat yağmur ya da
Hâl böyle iken,
kapatılacak 168 beldemizde günlük ihtiyaç duyulan belediye hizmetleri
nasıl verilecek, çöpler nasıl alınacak, yol, su tesisi ve
kanalizasyon onarımları nasıl yapılacak? Vatandaş 200
kilometreyi aşan uzaklıktan mı hizmet alacak; değilse,
birçok iş makinesi ve personeli buralarda mı
bulunduracaksınız? Büyükşehir belediyesinin ilçe ve beldelerde
şubesini mi açacaksınız? Öyleyse, mevcut belediyelerimizi neden
kapatıyorsunuz? Yanı başındaki belediyesi kapatılan
vatandaş sorununu, derdini kime anlatacak?
Konya kent
merkezinin nüfusu 1 milyon 073 bin 791 kişi olup, il merkezinde bulunan üç
ilçemizden Selçuklu ilçemizin nüfusu, belde ve köyler hariç 517 bin kişiyi
aşmıştır. Kent merkezi, Afyon-İstanbul yolu
istikametinde giderek genişlemektedir. Gelinen durum itibarıyla
başta Bosna ve Sancak mahalleleri olmak üzere bu bölge büyük bir nüfus
yoğunluğuna sahiptir.
Yaşanan nüfus
artışı ve coğrafi olarak genişleme, kamu hizmetlerinin
sağlıklı ve etkin biçimde yürütülmesini sağlamak üzere Konya
merkezinde yeni ilçeler kurulmasını zorunlu hâle getirmiştir.
Gelin hep beraber bu yönde düzenleme yapalım.
Konya'da
yıllardır il olmayı bekleyen ilçelerimiz bulunmaktadır.
Ereğli ilçemizin Konya'ya mesafesi
Konyada, birçok
beldemiz de yıllardır ilçe olmayı beklemektedir. Ancak bu
tasarıyla bugün birçok ilçeden daha büyük olan Ladik, Yeniceoba,
İçeriçumra, İsmil, Belkaya, Tavşançalı,
Aşağıçiğil başta olmak üzere 168 beldemiz ve 585
köyümüz tarihe gömülmektedir. Bağlı olduğu ilçesinden daha büyük
olan Akkise, Balcılar gibi beldelerimiz, ilçesine mahalle yapılmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, bakınız, bugün hepiniz okumuşsunuzdur. Konya
Ilgın ilçemize bağlı Aşağıçiğil beldemizin
AK PARTİli Belediye Başkanı isyan ediyor. Başbakana
hakkımı helal etmiyorum. diyor. 6 bin nüfuslu yüz yıllık
belediye kapatılıyor; 800 nüfuslu ilçe, Davutoğlunun
doğduğu 1.500 nüfuslu ilçe duruyor. İller Bankası
dışında hiçbir yere 1 kuruş borcum yok. Milletvekillerinden
rica ediyorum, yüz yıllık belediyemizi kapatmayın.
Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır.
diyor, AK PARTİli Belediye Başkanımız söylüyor bunu.
Belediye Başkanımızın bu yürekli
çıkışını takdir ediyor, kendisini kutluyorum. Sizleri
de yürekli olmaya, vicdanınızın sesini dinlemeye davet ediyorum.
Saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
III.- YOKLAMA
(MHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
OKTAY VURAL
(İzmir) Yoklama
BAŞKAN
Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Vural,
Sayın Şandır, Sayın Işık, Sayın
Erdoğan, Sayın Erdem, Sayın Aydın, Sayın Kalaycı,
Sayın Türkoğlu, Sayın Öz, Sayın Yılmaz, Sayın
Oğan, Sayın Halaçoğlu, Sayın Akşener, Sayın Adan,
Sayın Topcu, Sayın Özensoy, Sayın Demirel, Sayın Torlak,
Sayın Başesgioğlu, Sayın Doğru.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen'in;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur Çalık
ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681,
2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 338 Sıra Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 18. Maddesi ile
5393 sayılı Kanunun 15. Maddesinin birinci fıkrasına
eklenen r bendinde yer alan istasyonlarına ibaresinden sonra yerleşim
yerlerinde konut alanlarına 25 metreden yakın olmamak üzere
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Celal
Dinçer (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
BAKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen İlhan Demiröz, Bursa Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.
Bugün ülkemizin
her noktasında emeği, hizmeti, tesisleri ve hatırası olan
bir kuruluşumuzun kapatılmasıyla ilgili görüşlerimi ifade
edeceğim. Bunun ne kadar zor olduğunu sözlerimin başında
sizlerle paylaşmam gerekir çünkü 2005 tarihinde kabul edilen 5302 sayılı
İl Özel İdaresi Kanununda reform yaptıklarını anlatan
AKP İktidarı, il özel idarelerinin ve il genel meclis
çalışmalarının başarılı
olmadığını ifade eden Sayın Başbakanın
sözleri üzerine hızla yirmi dokuz ilde bu yasa ile il özel idarelerinin ve
onun karar organı olan il genel meclislerinin kapatılmasını
sağlamış oluyor.
İl genel
meclisinin kapatılmasının yanlış olduğunu bir kez
daha ifade ederek, il özel idare çalışanları ile il genel
meclisi üye arkadaşlarıma bugüne kadar yapmış
oldukları çalışma, gayret ve duruşlarından dolayı
teşekkür etmek istiyorum.
Sayın
milletvekilleri, il genel meclis üyeleriyle seçim bölgenizde
karşılaştığınız zaman onlara ne
diyeceğinizi gerçekten merak ediyorum. Başarısız
diyemezsiniz çünkü bölgenin, ilçesinin, köylerinin tüm sorunlarını
bilerek, onlarla her gün iç içe yaşayarak çözümler üreten il genel
meclisidir. Kırsal kesime hizmet eden il genel meclisleri, köylüye,
çiftçiye sahip çıkan il genel meclisleri. İl genel meclis üyeleri,
her ayın ilk beş günü toplantı yaparak, toplantı
başına almış oldukları 100 TL ücretle bu işi
yapmaktadırlar. İl genel meclis üyeleri bu ücretle siyaset üstü
çalıştıkları için mi kapatılıyor? İl genel
meclisi çalışmalarında doğruları söylemekten
kaçınmadıklarından, il genel meclisinin iktidar ve muhalefet
üyeleriyle, bu derecede konularına hâkim olduklarından mı
kapatılıyor? İl genel meclis üyeleri ilçelerinin sulama, drenaj,
kanalizasyon, asfalt sorunlarını milletvekillerine
yansıtmadıkları için mi kapatılıyor? Bölge
milletvekillerine tayin, terfi, iş bulma işi kaldığı
için mi kapatılıyor? İl genel meclis üyeleri, bölgelerini
kirleten taş ocaklarına, çimento fabrikalarına karşı
çıktıkları için mi kapatılıyor? İl genel meclis
üyeleri, kuraklıkla afet raporu hazırladıklarında, hiç
çekinmeden, iktidar ve muhalefet ayrımı yapmadan ilgili
bakanlıklara gönderdikleri için mi kapatılıyor? Plan
değişikliklerinde, bölgenin ilçe ve köylerinin menfaatlerini
korudukları için mi kapatılıyor? Yandaşlara çıkar
kapılarını kapattıkları için mi il genel meclisleri
kapatılıyor? İl özel idarelerine bağışlanan arsa,
bina, otel, vesaire belediye başkanlarının
iştahlarını kabarttığı için mi
kapatılıyor? Su kaynaklarına, içme sularına sahip
çıktıkları için mi kapatılıyor il genel meclisi? Ormanlarına,
tarım arazilerine sahip çıktıkları için mi
kapatılıyor?
Bursada
beraber çalışmaktan onur duyduğum Bursa İl Genel Meclisi
üyesi değerli arkadaşlarımı Mustafakemalpaşa Çördük,
İnatlar için, Karacabey Şahinköy ve KOTİYAK için, Kestelde
BESOB için, Nilüferde İnegazi için dik duruşlarından
dolayı bir kez daha kutluyorum. Tüm İl Özel İdare
çalışanlarını ve İl Genel Meclisi üyelerini,
Nazım Çakmakların, Nedim Akdemirlerin, Turgay Pekerlerin, Fuat
Altunokların, Ahmet Bilgilerin, Nafiz Kayaların, Bekir
Turunçların, Kahraman Atlıların, Ahmet Hulusi
Aydınların, Hasan Arslantaşların şahsında AKP,
MHP, CHP farkı gözetmeksizin kutluyor, gönüllerde her zaman hoş seda
ile anılacaklarını ifade ediyor, bugüne kadar yapmış
oldukları başarılı çalışmalarından
dolayı da hepsini kutluyor, yüce Meclise saygı ve sevgilerimi
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, tasarının 18inci maddesinin oylamasının
açık oylama şeklinde yapılmasına dair bir önerge
vardır, önergeyi okutup imza sahiplerini arayacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Madde
oylamasının açık oylama ile yapılmasını
istiyoruz.
BAŞKAN Oktay
Vural, İzmir? Burada.
Mehmet Şandır,
Mersin? Burada.
Alim Işık,
Kütahya? Burada.
Mehmet Erdoğan,
Muğla? Burada.
Enver Erdem,
Elâzığ? Burada.
Ali Öz, Mersin? Burada.
Seyfettin Yılmaz,
Adana? Burada.
Zühal Topcu, Ankara?
Burada.
D. Ali Torlak,
İstanbul? Burada.
Ruhsar Demirel,
Eskişehir? Burada.
Münir Kutluata, Sakarya?
Burada.
Mustafa Kalaycı,
Konya? Burada.
Hasan Hüseyin
Türkoğlu, Osmaniye? Burada.
Koray Aydın,
Trabzon? Burada.
Mustafa Erdem, Ankara? Burada
Reşat Doğru, Tokat? Burada.
Necati Özensoy, Bursa? Burada.
Murat Başesgioğlu,
İstanbul? Burada.
Yusuf Halaçoğlu, Kayseri? Burada.
Sinan Oğan, Iğdır?
Burada.
BAŞKAN
Açık oylama şekli hakkında, Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 18inci maddenin açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı : 208
Kabul : 199
Ret : 9 (x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Mine Lök
Beyaz Tanju Özcan
Diyarbakır Bolu
Böylece 18inci
madde kabul edilmiştir.
Birleşime
saat 20.10a kadar ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.09
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.11
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19'uncu
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
338 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
19uncu madde
üzerinde dört önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair kanun Tasarısı'nın 19 uncu maddesi
ile değiştirilen 5393 sayılı Kanunun 75 inci maddesinin
birinci fıkrasının (c) bendine aşağıdaki cümlenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"Diğer
dernek ve vakıflar ile gerçekleştirilecek ortak hizmet projeleri için
mahallin en büyük mülki idare amirinin izninin alınması
gerekir."
Nurettin Canikli Öznur
Çalık Mehmet
Doğan Kubat
Giresun Malatya İstanbul
Ahmet Berat Çonkar İsmail
Aydın Yılmaz
Tunç
İstanbul Bursa Bartın
Ramazan Can Hilmi
Bilgin Yusuf
Başer
Kırıkkale Sivas Yozgat
Osman
Aşkın Bak
İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
338 sıra sayılı
Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı'nın 19. Maddesiyle değiştirilen (c) bendine "5362
sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu
kapsamına giren meslek odaları ile ortak hizmet projeleri
gerçekleştirilebilir." İbaresinden sonra gelmek üzere "ve
yurt içi ve yurt dışındaki fon kuruluşlarına ortak
proje sunabilir." İbaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Altan
Tan Erol
Dora
Bingöl Diyarbakır Mardin
Nazmi Gür Hasip
Kaplan
Van Şırnak
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 338 Sıra Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 19. Maddesi ile 5393 sayılı
Kanunun 75. Maddesine eklenen fıkranın madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Celal
Dinçer Birgül
Ayman Güler Muharrem
Işık
İstanbul İzmir Erzincan
Namık
Havutça Gökhan
Günaydın Candan
Yüceer
Balıkesir Ankara Tekirdağ
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
"Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin;
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen'in;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
İçişleri Komisyonu Raporunu ihtiva eden 338 sıra
sayılı tasarının 19. maddesinin tasarı metinden
çıkartılmasını arz ederiz.
Enver Erdem Mehmet
Erdoğan Reşat
Doğru
Elâzığ
Muğla Tokat
Alim
Işık S.
Nevzat Korkmaz Sadir
Durmaz
Kütahya Isparta Yozgat
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 338
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sayın Başkan, usulle ilgili. Özür dilerim.
Aynı siyasi partiden
2 kâtibin oturması İç Tüzük anlamında Anayasaya
aykırı çünkü
BAŞKAN
Sayın Tanal, bütün bunları söylüyorsunuz da, tamam; Sayın Tanju
Özcan Bey sizin partinizden.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Fark etmez, usulün uygulanması gereken bir husus. Yani burada
BAŞKAN Ne
yapalım yani şimdi? Bayram Beyle anlaşmışlar
gelmişler.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, Divan taraflı olmaz.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Olmaz; Divanın tarafsızlığına gölge
düşürüyor bu şekilde. Bu olmaz Değerli Başkan.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Muhakkak o Divanın tarafsız bir şekilde
BAŞKAN
Gerçekten çok hayret verici bir şey söylediğiniz konu ya.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Nasıl?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bulacaksınız yani bu, Meclis Başkanının
görevi.
BAŞKAN
Nereden bulacağım ben Sayın Genç?
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Yani bu İç Tüzük niçin yazılmış?
BAŞKAN
Nasıl bulacağım yani? Kâtip üye nasıl bulunur?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, bulacaksınız, öteki muhalefetten
bulacaksınız. Olmaz Sayın Başkan.
MURAT YILDIRIM
(Çorum) Nerede arkadaşınız? Niye görevini yapmıyor?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Taraflı olmaz Başkanlık Divanı. Olmaz efendim.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Yani bu, sizin sorumluluğunuzda.
BAŞKAN
Böyle bir şey var mı yani?
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Bu şekilde Divanın
bağımsızlığına,
tarafsızlığına gölge düşürüyor Sayın Başkan.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Zaten biz biliyoruz oradaki arkadaşımızın
devamlı taraflı hareket ettiğini.
BAŞKAN -
Sayın Özcan kendisi aradığı için, kendisi devrettiği
için, işinin olduğunu belirttiği için geldi.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) - Efendim, olabilir, bu sizin
Yani bu keyfî bir şey
değil ki. Olmaz bu.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tarafsız Divan oluşturulacak. Olmaz efendim.
BAŞKAN - Ne
demek olmaz yani?
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Efendim, İç Tüzük onu emrediyor Sayın Başkan.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Olmaz tabii yani, böyle tek taraflı Divan olur mu? Hayır,
tek taraflı Divan olmaz Sayın Başkan. Muhakkak
BAŞKAN O
zaman Sayın Özcan gelsin efendim. Grup başkan vekili
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tamam, ara verin, gelsin efendim.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Bakın, bu sizin sorumluluğunuzda. Grup başkan
vekilinin sorumluluğunda değil bu.
BAŞKAN
Sayın Yalçınkaya gelsin o zaman.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Bakın, oradaki üyelerin sorumluluğu sizin
sorumluluğunuzda. O sizin sorumluluğunuzda. Lütfen
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ara verin canım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Ara verin, çağırın efendim.
BAŞKAN Niye
ara vereceğim ben? Lütfen Sayın Vural
OKTAY VURAL
(İzmir) Ara verin, temin edin.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Divan, görevini yapmak zorunda.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sayın Başkan, bakın, sizin 14üncü maddedeki
görev ve sorumluluklarınız var. Bu görev ve
sorumluluklarınızın bir tanesi de, aynı zamanda Divana
seçilen -7nci madde ve 11inci madde uyarınca- Divan kâtiplerinin
tarafsız olması açısından aynı siyasi partiden iki
tane kâtip orada bulunamaz. Yani bu eksikliği tamamlamadan bu oturumun
açılması İç Tüzüke aykırı.
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) Efendim, kâtip üyeyi göreve çağırın, sonra
başlayın.
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Hangi maddede yazıyor İç Tüzükte
Sayın Tanal?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, hayır, olmaz.
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Sen sus!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ne diyor?
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Bak öbür tarafa!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sen konuşma! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Seninle konuşmuyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Konuşma! Konuşma sen! Sen konuşma be! Konuşma
sen!
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Kimsin sen!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Konuşma sen! Hadi!
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Sayın Başkan, Divanı tarafsız oluşturmak
zorundasın.
BAŞKAN
Sayın Muhammet Rıza Yalçınkaya
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Efendim, ben tutumunuz hakkında
BAŞKAN
Sayın Tanju Özcan
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) Ara verin Başkan.
BAŞKAN
Sayın Öner, size soracak değilim, kusura kalmayın lütfen. Niye
ara vereceğim? Başkanlık Divanı oluştu.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır efendim, Divan tarafsız oluşmadan
çalışmaz. Bizim Divana güvenimiz yok.
OKTAY VURAL
(İzmir) Divan Genel Kurulda oluşmaz, Meclis
Başkanlığının verdiği görevlendirmeyle
oluşur Sayın Başkan.
BAŞKAN
Başkanlık Divanı diyorum Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) Meclis Başkanlığıyla görüşün,
görevlendirmeye çağırın.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 338 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 19uncu maddesi üzerinde okunan son önergenin
kapalı oturumda görüşülmesine dair İç Tüzükün
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN -
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, olmaz. Divanı oluşturmak
zorundasınız tarafsız. Şimdiye kadar hep böyle
yaptınız.
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) Devam edilemez efendim.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sayın Başkan, yani bu gerçekten Meclisin
tansiyonunu, sizin çalışmalarınız
BAŞKAN -
Sizinki dayatma yani. Lütfen kusura kalmayın. Partinizin iki sayın
kâtip üyesinin bulunmaması sebebiyle
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, ara verin.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Ara vereceksiniz, çağıracaksınız.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Ara verin, çağırın. Ara verin Sayın
Başkan.
BAŞKAN Usulde
böyle bir şey yok ki, niye ara vereceğim?
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Bakın, aynı siyasi partiden iki tane kâtibin
olması diye de bir usul yok.
BAŞKAN
Divan teşekkül etti yani. Bunun haricinde aynı partidendir,
diğer partilerdendir, aranmasını ilk defa sizden duyuyorum yani.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin ) Sayın Başkanım, aynı partiden doğru
bir usul mü yani?
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Olmaz. Sayın Başkan... Bugüne kadarki tüm teamüller
bu şekilde.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Efendim Sayın Vural?
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, Divan görevlendirmesi Meclis
Başkanı tarafından yapıldı mı?
BAŞKAN
Evet.
OKTAY VURAL
(İzmir) Görevli Divan nedir, kimdir, kimlerden oluşuyor?
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) Ara verin, arayın Sayın Başkan.
BAŞKAN
Başkan ve iki kâtip üyeden
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, lütfen Meclis Başkanının kâtip üyeler ve
Meclis başkan vekillerinden kimi görevlendirdiği listesini okuyun.
BAŞKAN Bu
ilk defa mı oluyor Sayın Vural?
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) Evet, ilk defa oluyor!
OKTAY VURAL
(İzmir) İlk defa oluyor olmuyor
BAŞKAN
Yapmayın ya!
OKTAY VURAL
(İzmir)
ama bu ihanet yasası ilk defa çıkıyor!
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) Ara verin, arayın efendim.
BAŞKAN
Bağırın, istediğiniz kadar bağırın.
Bağırın, duyuyoruz biz, biraz daha bağırın. Yani
neyi çözeceksiniz bağırmakla!
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, bakın, Meclis
Başkanının görevlendirmediği bir kâtip üye görev yapamaz. Öyle
bir şey olur mu canım!
BAŞKAN
Hayır, söylediğinizin bir mantığı olsa eyvallah
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, Meclis Başkanının
görevlendirmesini lütfen okuyunuz.
BAŞKAN
Okurum Meclis Başkanının görevlendirmesini.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Ne yazıyor orada?
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) Bile bile aykırı işlem yapamazsınız
Sayın Başkan.
OKTAY VURAL
(İzmir) Okuyun.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) - Yani, başkan vekili de değişebilir, siz de
değişebilirsiniz, fark etmez ki.
BAŞKAN
Rıza Bey geldi.
(Kâtip Üye Bayram
Özçelik yerini Kâtip Üye Muhammet Rıza Yalçınkayaya
bıraktı)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, yaptığınızın
usule aykırı olduğunu siz de biliyorsunuz.
BAŞKAN
Benim yaptığım usule aykırı değil, sizin
yaptığınız her şeye aykırı. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler) Sizin yaptığınız her
şeye aykırı.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) O zaman siz değişin orada.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sizin bilgisizliğinizden kaynaklanıyor, bizden
değil. Bu sizin bilgisizliğinizden kaynaklanıyor.
OKTAY VURAL
(İzmir) Usul hakkında söz istiyorum. Tutumunuz hakkında söz
istiyorum.
BAŞKAN
Anlaşın aranızda kim aleyhte, kim lehte, vereceğim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Aleyhinde.
BAŞKAN
Keşke bunları millet de dinlese, millet de görse yani doğrusunu
söyleyeyim.
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) Bak burada işte, çağırdınız mı
bulunur.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Lehinde.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Aleyhinde.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Lehinde.
MEHMET ERSOY
(Sinop) Lehinde.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Lehinde.
BAŞKAN
Lehte, aleyhte anlaştınız mı partiler olarak? Ona göre
vereceğim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Aleyhte.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Lehte Sayın Başkan.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Aleyhte.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Lehte Başkanım.
Aleyhte Oktay
Vural, lehte Sayın Canikli, aleyhte Ali Rıza Öztürk
Evet, usul
tartışması açıyorum.
Lehte söz isteyen Nurettin
Canikli, Giresun Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, Meclis Başkanlık
Divanının tarafsız olmasının usul
tartışmasıyla ne ilgisi var?
BAŞKAN - Lütfen yerinize oturun Sayın Genç.
Yok böyle bir usul, her şeyde oradan, sıradan kalkıp da ön
tarafa gelmek.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, Meclis Başkanlık Divanının
tarafsız olarak oluşturulmasının usul meselesiyle ne ilgisi
var? Bu en basit bir akıl meselesidir. Aklı olmayan insanlar bunlara
teşebbüs ederler.
X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Başkanlık Divanında
bulunan 2 kâtip üyenin de aynı siyasi partiden olması nedeniyle Genel
Kurul çalışmalarına bu şekilde devam edilmesinin İç
Tüzüke aykırı olup olmadığı hakkında
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi,
gerçekten biraz önce çok ilginç bir tartışma yaşadık.
Olayı hepiniz biliyorsunuz. Muhalefete mensup Divan Katibi Üyesi
arkadaşımızın ricası ve talebi doğrultusunda
geçici bir süreliğine AK PARTİye mensup bir Divan Üyesi
arkadaşımız onun yerine görev yapmaya başladı ve sonra
itirazlar geldi. Şimdi bakın, bu konuda önce teamül var, uygulama
var, doğrudur ve mutlaka burada bir muhalefete mensup
arkadaşımızın olması gerekir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Doğru olan şeyin niye aksini savunuyorsun?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Yani bu son derece doğaldır, bunda
herhangi bir problem yok ama mutlaka böyle olacaktır diye bir kural yok,
bu bir. Önce bunun
KAMER GENÇ
(Tunceli) Var, var. Tarafsız olmazsa bu Meclis yürümez.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Yani olması gerektiğini ben söylüyorum
yani bu siyasetin gereği, Meclisin daha objektif, daha demokratik bir
yapıda yönetilmesinin gereği olarak gerekir. Buna hiç kimsenin bir
itirazı olamaz. Sorun şu: Gerekçeyi biraz önce söyledim yani neden
böyle bir durumla karşı karşıya
kaldığımızı söyledik. Burada ne bizden kaynaklanan bir
durum söz konusu ne de Divandan kaynaklanan bir durum söz konusu. Bunlar son
derece doğal, her zaman da yapılabilir. Zaman zaman
arkadaşlarımızın mazeretleri gereği diğer
arkadaşlar yardımcı olmak veya destek olmak amacıyla
değişebilirler, bu da son derece normaldir. İlk defa olmuyor bu
olaylar, o kadar çok oldu ki.
Ayrıca,
diyelim ki bakın bir de mantık olmalı- muhalefete mensup
arkadaşlarımız gelmedi ya da gelemedi. Ara verdik, davet ettik.
Gelmedi ya da gelemediler yani zorunlu nedenlerle de olabilir. Ne olacak?
Meclisi kapatacak mıyız?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır efendim, o zaman muhalefetten bir Divan üyesi seçilir
geçici. Onu bilmiyorsunuz işte, onu bilmiyorsunuz.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Soruyorum ben size, olur mu böyle bir şey
arkadaşlar? Yani buradan yola çıkarak
Çünkü bunun devamı bu,
bunun devamında bunu talep edeceksiniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) O zaman muhalefete geçici bir Divan üyesi seçin. (AK PARTİ
sıralarından Otur yerine! sesleri) Ulan, konuşmayın be!
Bilmediğiniz şeylerden, aklınızın ermediği
şeylerden konuşmayın ya. Bilmiyorsunuz ki. Bilmiyorsunuz. Size
akıl öğretiyoruz ya!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) O zaman, gelmediği zaman, gelemediği
zaman diyeceksiniz ki
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla)
Meclis kapansın. Böyle bir mantık
olabilir mi arkadaşlar, böyle bir talep olabilir mi? Biliyorsunuz, yapılan
işlem doğrudur.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Evet, teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Öğrenin,
öğrenin
Biraz öğrenmeyi öğrenin ya!
BAŞKAN Aleyhte söz isteyen Oktay
Vural, İzmir Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi olarak
gerçekten bu büyükşehir belediye yasasının Türkiye'nin
geleceği için büyük bir dinamit olduğunu ve elimizdeki bütün
imkânlarla, bununla ilgili İç Tüzükten kaynaklanan demokratik
haklarımızı kullandığımızı herkes
biliyor, milletimiz de şehadet ediyor.
Bu ortamda gerek oturumu yöneten siz
Sayın Başkana gerek Komisyon Başkanına gerek Sayın
Bakana tarih ve millet önünde bu sorumluluklarını hatırlattım
ve bu yasanın geçmemesi konusunda bir irade beyanı koymanın
artık bireysel anlamda bir sorumluluk meselesi olduğunu ifade ettim.
Elbette biz burada bunları
yaparken oradaki kâtip üyelerin muhalefeti temsil etmesi, özellikle karar yeter
sayısı ya da yoklamalarla ilgili pusulalar konusunda önem arz
etmektedir. Şimdi, böyle bir noktada siz niye acele ediyorsunuz burada?
Yani bu kadar tartışmaya değer miydi? Beş dakika ara
verseydiniz. Bakın, muhalefetteki Kâtip Üye geldi. Şimdi kim
haksız, kim haksız? Haksız duruma düştünüz. Haksız
duruma düştünüz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Ne olurdu yani, beş dakika ara
verip de çağırsaydınız?
BAŞKAN Siz
haksızsınız Sayın Vural.
OKTAY VURAL (Devamla) Bakın,
geldi.
BAŞKAN Siz
haksızsınız.
OKTAY VURAL (Devamla) Biraz önce
Nurettin Bey diyor Gelmese ne olacak? İşte, geldi. Mahcup oldunuz.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Gelemeyebilirdi.
OKTAY VURAL (Devamla) Mahcup oldunuz.
Bir yerlerden talimatla Meclisi
yöneteceğinize İç Tüzüke göre, vicdanlara göre yönetseniz daha iyi
olur. Daha iyi olur. Böyle bir şey olur mu ya? Geldi. Kim mahcup oldu?
Şimdi, Genel Kurul huzurunda mahcup olan kim acaba?
BAŞKAN Sesinizi çok yükseltmekle
haklı olmazsınız. Haklı değilsiniz.
OKTAY VURAL (Devamla) Mahcup oldunuz,
mahcup oldunuz!
BAŞKAN Mahcup olan da mahkûm
olan da sizsiniz.
OKTAY VURAL (Devamla) Beş dakika
ara vermediniz, mahcup oldunuz. Evet.
BAŞKAN Sizsiniz
Lütfen
SİNAN OĞAN (Iğdır)
Konuşmacıya niye müdahale ediyorsun Başkan?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Böyle
Başkanlık olur mu? Tarafsız olur Başkan.
OKTAY VURAL (Devamla) Niye
değiştirdiniz?
BAŞKAN Efendim?
OKTAY VURAL (Devamla) Niye?
BAŞKAN E, olağanı bu.
OKTAY VURAL (Devamla) Ne oldu?
BAŞKAN Olağanı bu.
OKTAY VURAL (Devamla) Ya,
olağanı bu!
BAŞKAN Tabii
OKTAY VURAL (Devamla)
Olağanı, sizin bu talebe saygı göstermeniz. Saygısızca
davranıyorsunuz.
BAŞKAN Ben her şeye
saygılıyım, merak etmeyin.
OKTAY VURAL (Devamla) Muhalefete
saygısızca davranıyorsunuz. Muhalefetin hakkını, hukukunu
korumak sizin de göreviniz, namus ve vicdan göreviniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Muhalefet kendi
hakkını korusun, kâtip üyeler gelsin otursunlar, sayın üyeler.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sizin göreviniz ne Başkan!
OKTAY VURAL
(Devamla) Senin de görevin!
BAŞKAN
Hayır, hayır. İç Tüzükte yok öyle bir şey.
OKTAY VURAL
(Devamla) Bu ifadeniz tarafsız olmadığınızı
ortaya koyuyor. Diyor ki: Muhalefetin görevi, onlar
BAŞKAN
Evet.
OKTAY VURAL
(Devamla) Sen Meclis Başkan Vekilisin. Genel Kurula vekalet edeceksin,
AKP Grubuna değil.
BAŞKAN Her
parti için söylüyorum.
OKTAY VURAL
(Devamla) AKP Grubuna değil
BAŞKAN
Söylüyorum, onlara da söylüyorum, buyurun.
OKTAY VURAL
(Devamla) AKP Grubuna değil
BAŞKAN -
Teşekkür ediyorum Sayın Vural.
AHMET YENİ
(Samsun) Başkana saygı göster!
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Senden mi öğrenecek saygıyı! En son konuşacak
olan sensin be!
AHMET YENİ
(Samsun) Başkana saygılı olacaksınız!
BAŞKAN
Sözünüz bitti Sayın Vural.
OKTAY VURAL (Devamla)
Genel Kurula saygılı olacaksınız, memuru değiliz
buranın! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Siz
saygılı olun Sayın Vural, şu tarzınızla...
Kimsenin memuru değil tabii.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Genel Kurula saygılı olacaksın!
OKTAY VURAL (Devamla)
Saygılı olacaksın!
BAŞKAN - Sen
saygılı ol önce! Şu tarzınıza bakın, millet görse
ne der size be!
AHMET YENİ
(Samsun) Başkana saygılı ol!
OKTAY VURAL
(Devamla) Seni dinliyor millet!
BAŞKAN -
Hayret bir şey ya! Bağırın biraz daha
bağırın, duymuyor bak, basın mensupları duymuyor!
AHMET YENİ
(Samsun) Başkana saygılı ol!
OKTAY VURAL
(Devamla) Mahcup oldunuz.
BAŞKAN
Mahkûm olan da mahcup olan da sizsiniz Sayın Vural!
OKTAY VURAL
(Devamla) Muhalefetin hakkını korumak için kâtip üyeyi
değiştirelim diyoruz. Hepsi bu.
BAŞKAN
Hayır, hayır, Başkanlık Divanı oluştu.
OKTAY VURAL
(İzmir) İtiraz ediyorsunuz, yazıklar olsun!
BAŞKAN Size
yazıklar olsun!
OKTAY VURAL
(İzmir) Yazıklar olsun, yazıklar olsun! Var mı öyle bir
şey!
AHMET YENİ
(Samsun) Saygılı ol biraz Başkana, saygılı!
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) O da bize saygılı olsun canım, var
mı öyle bir şey
OKTAY VURAL
(İzmir) Yazıklar olsun!
MUZAFFER
YURTTAŞ (Manisa) İncir çekirdeğini doldurmayan
BAŞKAN
Lehte söz isteyen Mehmet Ersoy, Sinop Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Başkanım daha önce ben
söylemiştim. Tutanaklara bakalım, ben söyledim lehte diye.
Tutanaklara bakın da inceleyelim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Evet, Alim Bey söylemişti. Lehte diye söyledi,
tutanaklara bakın, sonra
BAŞKAN
Tutanaklar hazır mı arkadaşlar?
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, siz bu Meclisi hiç tarafsız
yönetmeyecek misiniz? Yemin mi ettiniz taraflı olmaya? Sayın
Başkan, siz Meclis Başkan Vekili misiniz, AKP grup başkan vekili
misiniz?
BAŞKAN
Kafanızda bir şey oluşmuş, onu söylüyorsunuz. Her belirli
süre içerisinde tekrar ediyorsunuz, ben ne yapayım Sayın Öztürk yani.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) O zaman buraya gelin, buraya oturun ya! Allah
aşkına yapmayın ya!
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Tutanaklara bakalım.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Yani gerdikçe geriyorsunuz Meclisi ya! Meclisi siz
geriyorsunuz ya! Yapmayın bunu ya! Siz Meclisi geriyorsunuz ya!
BAŞKAN
Sayın Ersoy, lütfen oturun tutanakları isteyeceğim.
Sizin
kafanızda bir şey oluşmuş onu tekrarlıyorsunuz belirli
süreler içerisinde.
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Bizim kafamızda oluşmuyor, siz
oluşturuyorsunuz, siz! Meclis Başkan Vekili değil AKP grup
başkan vekili gibi davranıyorsunuz.
BAŞKAN Evet,
beş dakika ara veriyorum. Tutanakları isteyeceğim.
Kapanma Saati: 20.27
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.34
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19'uncu
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
338 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Şimdi söz
sırası, lehte söz isteyen Alim Işık, Kütahya Milletvekili.
(MHP sıralarından alkışlar)
ALİM
IŞIK (Kütahya) - Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkanın lehinde söz aldım çünkü doğru yaptı,
muhalefetten de bir divan kâtibinin orada bulunması gerektiğini
söyledi, doğrusu buydu. Uygulaması da doğrudur.
Değerli
milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu yasanın bu ülkeyi
bölünmeye götürecek büyük zehir yasası olduğunu her fırsatta
söyledik, söylemeye devam edeceğiz. Dolayısıyla, böyle çok
önemli bir yasanın görüşüldüğü oturumlarda doğaldır ki
başta Başkanlık Divanı olmak üzere tüm gruplar ve
milletvekilleri buranın doğru çalışmasını ve
uygun zeminin oluşturulmasını sağlamak zorundadırlar.
Zaman zaman bu yüce Meclis çatısı altında sahte oy
pusulalarının gönderilerek, olmayan insanların yerine,
onların da vebalini üstlenerek yanlış işlemlerin
yapıldığını hepimiz gördük.
Bazen aynı
partiden iki Divan kâtibinin olması durumunda, karar yeter
sayılarının olmadığı hâlde var dendiğine
ve daha sonra yapılan yoklamalarda çıkmadığına hepimiz
şahit olduk, sadece bugün değil. Onun için Divanın tarafsız
olması her şeyden önce tüm görüşmelerin
sağlığı açısından çok önemlidir. O nedenle
Sayın Başkanın tutumu doğrudur.
Milliyetçi Hareket
Partisi olarak her şartta ve zeminde, bu yasanın çıkmaması
konusunda elimizden gelen tepkiyi göstermeye devam edeceğiz. Çünkü, biraz
sonra siz de, göreceksiniz, elinizdeki koskoca tasarının ekindeki tüm
belediye listelerin çıkartıldığı bir önerge gelecek buraya
iktidar partisi tarafından. İyi de, bu aklınız neredeydi
daha önce? Milletten saklarken niye milletvekillerinden de sakladınız?
Şimdi çıkaracaksınız, ondan sonra ne olacak? Bu
kapatılan belde belediyelerin bir çoğu Anayasa Mahkemesi
kararına rağmen yine kapatılıyor. Dolayısıyla, bu
tasarı geri çekilmelidir. Bu tasarı, bu milletin ve ülkenin lehine
değildir.
Tutumunuzun
lehinde söz aldım, teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aleyhte söz
isteyen Ali Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Efendim, Mahmut Tanal konuşacak.
BAŞKAN
Mahmut Tanal, İstanbul Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Değerli Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, Sayın Başkana Aynı, iktidardan 2 kâtip üye olamaz.
dediğimizde Sayın Başkan ısrarla karşı
çıktı. Sizden istirham ediyoruz; dün, bu kitabı gösterdim, bugün
tekrar göstermek zorundayım Sayın Başkan: Parlamentonun Hukuku
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hediye et.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Sayfa 266, aynen okuyorum
OKTAY VURAL (İzmir) Özetini ver.
MAHMUT TANAL (Devamla) -
Birleşimi yöneten Başkan, kâtip üyeler aynı partiden
olamazlar.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
Neymiş Başkanım?
RECEP ÖZEL (Isparta) İç Tüzük mü
o?
MAHMUT TANAL (Devamla) - Şimdi, evet, bu kitap hakikaten
Arkadaşımız
hatırlattı, şimdi ben, buradan, kürsüden ayrılırken
içindeki notlarımı alarak bunu kürsüye bırakacağım ve
bu Meclisin kütüphanesinde var ama bunu şahsınıza bırakıyorum.
Bunun, en azından, hiç olmazsa bu tür tartışmalar
çıktığı zaman göz önünde bulundurulmasında yarar var.
Bu kadar Meclisin zamanının heba olmasına gerek yok Sayın
Başkan.
İki
RECEP ÖZEL (Isparta) İç Tüzükün
hangi maddesi? Onu söyle sen.
MAHMUT TANAL (Devamla) Aynı
zamanda, kâtip üyelerin sayısının eksikliğinden
şikâyetçisiniz. İç Tüzükün 9uncu maddesinde şunu der: Genel
Kurul, Danışma Kurulunun teklifi
üzerine kâtip üyelerin ve idare amirlerinin sayısını
artırabilir. Eksikse Milliyetçi Hareket Partisinden de alın, BDPden
de alın yani burada bir engel mi yok? Öyle sürekli yerinde atarak
RECEP ÖZEL (Isparta) Onu
Başkanlık Divanı yapar.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Bilgisiz ve cahil bir
arkadaşımızsınız, laf yetiştirmeyin. Ben size
bilimsel olarak bunu söylüyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Allah Allah!
BAŞKAN Sayın Tanal, lütfen.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Bu açıdan, eğer gerçekten
Başkan her konuşan
arkadaşa buradan müdahale ediyor.
Evet, ben, bugün sizi anlıyorum,
büyük geçmiş olsun, acil şifalar diliyorum. Sıkıntıda
olabilirsiniz, saygı duyuyorum, insani bir şeydir yani hakikaten
duygularınızı anlıyorum ama ne olur yani
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) - O
duygularınızı ön plana çıkararak aklı arka tarafa
atmayın.
Hepinize saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bu
kitabı da bırakıyorum Sayın
Başkanlığınıza, bundan yararlanın hiç olmazsa.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Başkanlık Divanı nöbet çizelgesi aylık
olarak Meclis Başkanlığınca düzenlenmektedir. Aylık
nöbet çizelgelerinde Başkanlık Divanında muhalefet-iktidar dengesi mutlaka gözetilmektedir ancak
birleşim içerisinde kâtip üyelerimiz ihtiyaç duymaları hâlinde
karşılıklı rızaen kısa sürelerle
değişim yapabilmektedir. İç Tüzükümüzün 55inci maddesinde
Başkan oturumu açar ve gerekirse kapatır. Oturumun devamınca
Başkanlık makamı ve kâtip üyelikler boş kalamaz. hükmü yer
almaktadır. Biraz önceki durumda kâtip üyelikler boş
kalmamıştır. İç Tüzüke aykırı bir durum
bulunmamaktadır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yahu, hâlâ Yok.diyorsun ya. Aynı partiden
Başkanlık Divanı olmaz. Yani hâlâ ısrar ediyorsun ya!
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, efendim, İç Tüzük 70inci maddeye
göre Kapalı oturum önergesi verilince kapalı oturumda bulunabilecek
şahıslar dışında herkes toplantı salonundan
çıkartılır. hükmünü amir. Siz, kapalı oturum önergesi
verildiğini Genel Kurula ifade ettiniz.
BAŞKAN
Hayır, okumadık, başladık daha yeni.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Evet, Sayın Başkan.
BAŞKAN Ama
neyle ilgili Sayın Vural?
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, olsun. Neyle ilgili olduğunu sonra
konuşacağız zaten. Neyle ilgili olduğu kapalı oturumda
konuşulacak.
BAŞKAN
Kapalı oturumda mı yapacağız şimdi bunları, biraz
önceki yaptıklarımızı?
OKTAY VURAL
(İzmir) Hayır, efendim Kapalı oturum önergesi verildi.
dedikten sonra boşaltmanız gerekiyordu. Boşaltmadınız.
BAŞKAN Evet.
Boşaltmadık, doğru.
OKTAY VURAL
(İzmir) Kapalı oturum önergesi verince
BAŞKAN
Müsaade etmediniz ki, her biriniz bir yerden bağırdınız
oradan, çok da yüksek seslerle.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, müsaade edip etmemeyle değil ki, kapalı
oturum önergesi
Siz salonu dinlemediniz, onu hemen okuyayım dediniz ama
olmadı, yine yanlış yaptınız.
BAŞKAN
Peki, şimdi yeniden tekrarlayalım.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkanım, sizin hangi
yanlışınızı düzeltelim ya?
BAŞKAN -
Öğreneceğiz Sayın Vural, çok teşekkür ederiz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, usul tartışması açıyorum.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Aleyhte.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Lehte.
OKTAY VURAL
(İzmir) Aleyhte.
BAŞKAN
Lütfen Sayın Vural, öneri görüşülmedi burada, öneri okunmadı.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, bakın, hayır Kapalı
oturum önergesi
dediniz, ondan sonra salonu boşaltmadınız.
BAŞKAN
Sayın Vural, ne yaparsanız yapın, usul tartışması
açacağım, bu Meclis çalışacak, bu Mecliste de yasalar
çıkacak. Evet, bu Mecliste yasalar çıkacak. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar, CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
Evet, usul
tartışması açıyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) İhanet yasasına daima hayır diyeceğiz.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Onu
millet değerlendirecek. Onu millet değerlendirecek. Yasaya hayır
dersiniz, o sizin kendi takdiriniz, ona hiç sözüm yok, ama ona millet karar
verecek.
OKTAY VURAL
(İzmir) Doğru çalıştıracaksın!
BAŞKAN
Evet, lehte söz isteyen Recep Özel. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Tüzük karar verir!
2.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Sadık Yakutun kapalı oturum önergesi
verildiğini Genel Kurula ifade ettikten sonra Genel Kurul salonunda
bulunabilecek şahıslar dışındaki herkesi
çıkartması gerekirken salonu boşaltmadığı için
tutumunun İç Tüzüke aykırı olup olmadığı
konusunda usul görüşmesi yapıldı.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; biraz
önceki, Başkanın tutumu hakkındaki görüşmelerde,
Başkanlık Divanındaki CHPye ait üye Tanju Bey bizim Bayram Beyi
arıyor
ALİM IŞIK
(Kütahya) O geçti, yeni usul var.
RECEP ÖZEL
(Devamla)
Ben biraz gecikeceğim. diyor. Ondan sonra Bayram Bey,
Biraz gecikeceğim. dediği için o arkadaşın yerine
geçiyor. Öncelikle bu itirazınız kendi arkadaşınıza
bir saygısızlık. Onun yerine arkadaşımız
çıktı, görev yaptı.
Bu zamana kadarki
uygulamaların
Üç tane aynı partiden olmaması, tamam, teamül;
iki tanesi veya size mensup Divan üyelerini çıkartmadığı
zaman Meclis tıkanacak mı, görüşmeyecek miyiz?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ya, İç Tüzük buna elveriyor, oku İç Tüzükü öyle çık
oraya!
RECEP ÖZEL
(Devamla) Biz, yani
Hiç olmayan, sırf Meclisi kilitlemek, bu
yasayı çıkartmamak için elinizden gelen bütün İç Tüzük
imkânlarını kullanın, ama kullandığınız her
şey akla, mantığa, toplum vicdanına uygun olsun, uygun
taleplerde bulunun.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Yasayı çıkartmamak değil, ihaneti önlemek için! Bunu
iyi ezberle Recep Özel!
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Recep, bilmiyorsun!
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sizi hainlikten geri çevirmek için!
RECEP ÖZEL
(Devamla) Şimdi, biraz önceki bu gizli görüşmeye ait önerge
verildikten sonra çıkartmadınız konusu da
Bugüne kadarki
uygulamalarda ne zaman böyle bir şey oldu da bunu gündeme getiriyorsunuz?
Arkadaşlar,
bu Meclisi gelin, çalıştıralım. Bu yasa siz öyle
yapsanız da çıkacak, böyle yapsanız da çıkacak.
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Yahu, şimdiye kadar ihanet yasası
gelmedi! İhanet yasasına karşı bu Recep ya, sana
karşı değil, ihanete karşı, ihanete!
RECEP ÖZEL
(Devamla) Ha, biz ne olur, üç saat, beş saat, bir gün fazla
çalışırız, bunu da milletimiz takdir eder.
Hepinize
saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yahu, Sayın Başkan, bu kürsüye çıkan adamların
biraz konuşmayı bilmesi lazım. Şimdi, burada, Divan hepsi
aynı partiden oluşur mu, oluşmaz mı, ona bir
BAŞKAN
Aleyhte söz isteyen Oktay Vural, İzmir Milletvekili.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz,
burada, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğünden kaynaklanan
hakkımızı kullanıyoruz. Siz mi susturacaksınız
bizi? Siz mi susturacaksınız? Sen benim hakkımı yiyemezsin,
o kadar! Tıpış tıpış vereceksin! Tıpış
tıpış!
BAŞKAN
Biraz daha bağır Sayın Vural! Bağır, bağır!
OKTAY VURAL
(Devamla) Senin orada bulunman benim İç Tüzükten kaynaklanan
hakkımı yemeni temin etmez. Ona göre!
BAŞKAN
Yazık ya!
OKTAY VURAL
(Devamla) Bunun üzerinde yapacaksın. Yok efendim Meclis
Sen Meclisi
çalıştırmayan komisyon başkanlarına sor. Niye
oturmadılar burada, niye oturmadılar? Neredeydiler? Hamamdalar
mı?
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Başkana saygı göster.
BAŞKAN
Meclisin mehabetine yakışmıyor Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(Devamla) Yani, siz, Milliyetçi Hareket Partisinin hukuktan kaynaklanan
hakkını kullanmasını engellemeyi Meclisi
çalıştırmak mı zannediyorsunuz?
BAŞKAN
Hayır, hayır, kimse kimsenin hakkını engellemiyor.
OKTAY VURAL
(Devamla) Engelleyemezsin zaten! Engelleyemezsin!
BAŞKAN
Kimse engellemiyor. Böyle bir
OKTAY VURAL
(Devamla) Engellemen mümkün değil, mümkün değil!
BAŞKAN
Bağırın, biraz daha bağırın Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(Devamla) Hakkımızı kullanacağız.
BAŞKAN
Bağırın, bağırın.
OKTAY VURAL
(Devamla) Dolayısıyla, biz, burada, İç Tüzük gereğince,
hakkımızın yenilmesini istemiyoruz, İç Tüzük uyarınca
Meclisi yönetmenizi istiyoruz. Kapalı oturum önergesi verildiği zaman,
diyor ki: Toplantı salonundan herkes çıkartılır. Siz
kapalı oturum önergesi verildiğini ilan ettiniz. Yapmanız
gereken iş, önce salonu boşaltmaktı, ondan sonra kapalı
oturum önergesini dinlemekti. O bakımdan, burada hakkımızı,
hukukumuzu kimseye yedirmeyiz. Ona göre!
BAŞKAN
Yedirmeyin.
OKTAY VURAL
(Devamla) Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Evet, lehte söz isteyen Alim Işık, Kütahya Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK
(Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Lehte söz
aldım, tutumunuzun lehine, çünkü doğruyu yaptınız.
Kapalı oturuma geçeceğiz. dediniz, dolayısıyla, bunu
unuttunuz veya geç hatırladınız, yeniden bu
tartışmayı açmakla doğruyu yaptınız. Onun için, lehinize
söz aldım.
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Başkan çok yoruldu, bırakalım
artık. Artık takip edemez oldu.
ALİM
IŞIK (Devamla) Fakat doğru yapmadığınız bir
şey var: Muhalefet ne yaparsa yapsın bu Meclis çalışacak.
dediniz. Evet, Meclis çalışsın ama bu Meclis doğru
çalışacak. Bu Meclis ihanet yasasını çıkartmak için
sabaha kadar diretmeye karşı duracak Sayın Başkan. Bu yasa
ihanet yasasıdır, Türkiye Cumhuriyeti devletinin üniter yapısını
bozacak ve Türk milletinin birlik beraberliğini dağıtacak bir
yasadır. Onun için, sonuna kadar Milliyetçi Hareket Partisi buna direnç
göstermeye devam edecek. Çünkü aklıselim olan herkes, şimdiye kadar
AKPnin icraatlarını öven her köşe yazarı bugün bunun
yanlış olduğunu söylüyor. Sadece muhalefet değil,
aklıselim olan her Türk vatandaşı buna onay vermiyor. Bugün bir
AKPli belediye başkanı feryat ediyor ve Hakkımı helal
etmiyorum. diyorsa sizin de düşünmeniz lazım, sizin de iyi
düşünmeniz lazım.
Dolayısıyla,
bu durumda bu yasaya ısrar etmenizin bir anlamı yok. Geliniz, bunu
geri çekiniz ve bu komisyonda yanlışlıkları yeniden elden
geçiriniz ve bu Meclise doğru bir yasayı getiriniz. Bu yasa
doğru bir yasa değildir, bu yasa Türkiye Cumhuriyeti devletinin
temeline dinamit koyan bir yasadır. Sizler de dinamitçi
olacaksınız.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aleyhte söz
isteyen, Ali Rıza Öztürk.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
Meclis milletin meclisidir. Bu Meclis AKP Grubunun meclisi değildir. Bunu
söyledim. Bu Meclis, Sayın Meclis Başkan Vekilinin çiftliği de
değildir. Bu Meclis çalışacak, çalışacak ama Meclis
İçtüzüğüne ve Anayasaya uygun olarak çalışacak. (CHP
sıralarından alkışlar)
Orada oturan
Meclis Başkan Vekili, Meclis Başkanının yetkilerini
kullanırken, Anayasa 95e göre, İç Tüzüke uygun davranmak
zorundadır. Bu Meclisi İç Tüzüke uygun, Anayasaya uygun
çalıştırmak Meclis Başkan Vekilinin görevidir. Meclis
Başkan Vekili, kendisinin orada, tarafsız, Divanı yönetmekle
görevli olduğunu unutuyor, hatiplerle gereksiz ağız
dalaşına giriyor. Bu, son günlerde Türkiyede moda oldu. Bazı
mahkemelerde hâkimler, sanıklarla sanık avukatlarına
sataşıyor, dalaşa giriyor.
Meclis Başkan
Vekili işini gücünü bırakmış, yaptığı her
iş baştan aşağı hukuksuz, keyfîliği esas
edinmiş. Ben sizin nerenizi düzelteyim Sayın Başkan Vekili?
Sizin nerenizi düzelteyim ben?
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Bağırma!
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Siz yaptığınız her işte hukuksuz
iş yapıyorsunuz, Tüzüke uygun yaptığınız hiçbir
şey yok sizin.
AVNİ
ERDEMİR (Amasya) Bağırmadan konuş.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Kendiniz de görüyorsunuz, kendiniz bunu göre göre devam
ediyorsunuz ve değerli arkadaşlarım, bu kafayla bir şey
olmaz. Şaşkın ördek şey şey gidermiş. Siz bu
yasayı çıkarın ama adam gibi İç Tüzüke, Anayasaya uygun
davranarak çıkarın.
MUZAFFER
YURTTAŞ (Manisa) Tam doğru yapıyoruz, tam.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Size göre yapıyorsunuz. Tabii, siz hukuku
anlamadığınız için, hukukla aranız iyi
olmadığı için, hukuktan hiç hoşnut
olmadığınız için, siz hukuksuzluğu kendinize rehber
edindiğiniz için, siz bunu böyle sanıyorsunuz değerli
arkadaşlarım.
Bakın, bu
yasayı çıkarabilirsiniz ama biz de muhalefetin İç Tüzükten,
Anayasadan kaynaklanan hakkını sonuna kadar kullanacağız.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Meclis Başkan Vekiline de bu Meclisi çiftlik hâline
getirtmeyeceğiz. Meclis Başkanı dosdoğru, İç Tüzüke
göre yönetir. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MUZAFFER
YURTTAŞ (Manisa) Milletten aldığımız yetkiyi sonuna
kadar kullanacağız.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Canikli.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Kapalı oturum önergesi önerge üzerinde
verildi yani önergenin kapalı oturumda görüşülmesine ilişkindir
ama biz şu anda bunu görüşmüyoruz yani kapalı oturum konusu olan
önergeyi konuşmuyoruz. Dolayısıyla, kapalı oturuma geçilmeden
yapılan tartışmalar doğrudur Sayın Başkan. Çünkü
biz kapalı oturuma geçmeden bunları görüşemeyiz,
görüşmememiz gerekiyor daha doğrusu. Dolayısıyla,
yapılan işlem kesinlikle doğrudur. Bu hususun da
altını çizerek burada vurgulamak istiyorum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) Sayın Canikli, Kapalı önerge vardır,
verilmiştir. dedi. Onu demeyecek.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen'in;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur Çalık
ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681,
2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunca 338 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 19uncu maddesi üzerinde
verilen Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna mensup milletvekillerinin
önergesinin işlemlerinin kapalı oturumda yapılması talep
edilmiştir ancak önergenin işlemlerine geçmeden önce yine sizin
talebiniz üzerine usul tartışması açılmıştır.
Değişiklik önergesinin işlemine geçilirken şimdi kapalı
oturuma geçilecektir.
338 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 19uncu maddesi üzerinde
olan son önergenin kapalı oturumda görüşülmesine dair İç
Tüzükün 70inci maddesine göre verilmiş bir önerge vardır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yahu!, Sayın Başkan, Meclisin çalışması
sırasında sağır ve dilsiz kavaslar var, onları
getireceksiniz.
BAŞKAN
Kapalı oturum istemine dair önergeyi okutuyorum
KAMER GENÇ
(Tunceli) Başkan, bakın, kapalı oturuma geçince,
sağır ve dilsiz kavaslar var, burada, Meclisten para alıyorlar;
onları çağıracaksınız, onlar burada görev yapacak.
Yahu, şimdi, arkadaşım, bunu bugün yapmıyoruz ki, kaç
senedir yapıyoruz bunu yahu! Hayır, şimdi ara verin, onları
çağırın, getirin. Ya, bunun uygulaması belli ya!
Hayır, öteki kavas arkadaşların da dışarıya
çıkması lazım.
Şimdi,
Başkan, sana bir laf söylüyoruz; dilin yok mu, kulağın duymuyor
mu? Diyorum ki: Buradaki kavas arkadaşların da burada bulunması
mümkün değildir.
BAŞKAN Dün
konuştuk, tartıştık Sayın Genç o konuyu.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Burada bulunmaları mümkün değil ki yahu!
BAŞKAN
Kapalı oturum istemine dair önergeyi okutuyorum:
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
A)
Önergeler (Devam)
2.- MHP Grubu
adına Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın, 338 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 19uncu maddesinde MHP Grubu
milletvekillerince verilen önergenin işlemlerinin kapalı oturumda
yapılmasına ilişkin önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
338 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 19uncu maddesi üzerindeki
MHP Grubu önerisi işlemlerinin kapalı oturumla
yapılmasını grup adına arz ederiz.
Oktay
Vural
İzmir
MHP Grup Başkan Vekili
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Nasıl kapalı oturum bu ya?
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Hâlâ çıkmayanlar var.
BAŞKAN
Kapalı oturumda Genel Kurul salonunda bulunabilecek sayın üyeler
dışındaki dinleyicilerin ve görevlilerin dışarıya
çıkmaları gerekmektedir. Sayın idare amirlerinden salonun
boşaltılmasını temin etmelerini rica ediyorum.
Kapanma
Saati:20.54
XI.-
KAPALI OTURUMLAR
SEKİZİNCİ OTURUM
(Kapalıdır)
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 21.04
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19uncu Birleşiminin
kapalı oturumdan sonra yapılacak Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen'in;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur Çalık
ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681,
2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN
Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Katılmıyoruz Başkanım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ya, açık oturuma geçtin mi, açık oturuma geçtin mi?
BAŞKAN
Evet, önerge üzerinde söz isteyen Reşat Petek, Tokat Milletvekili.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Özür dilerim, açık oturuma mı geçtiniz Başkan?
SADİR DURMAZ
(Yozgat) - Reşat Doğru efendim, Petek değil, Reşat
Doğru. Reşat Petekte kalmış aklınız.
BAŞKAN
Kusura kalmayın, Sayın Doğru.
Reşat
Doğru, Tokat Milletvekili.
Buyurun...
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sayın Başkan, özür dilerim, açık oturuma
mı geçtin Sayın Başkan? Açık oturuma mı geçtin?
Açık oturuma geçtiyseniz yanlış yaptınız, çünkü
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Yanlış yaptınız, Tanala sormadan!
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Evet, bana sormadan
Bakın,
Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Tanal, Sayın Doğru kürsüde bekliyor yani bu hatibe
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sayın Başkan, bakın, yanlış yaptınız.
Özür dilerim, bakın, size yine okuyayım ben, izninizle: Açık
oturuma geçebilmeniz için kapalı oturuma ilişkin şartlar
kalkmış olacak. Kalktı, doğru ve buna ilişkin sizin
Genel Kurulun oylamasına sunmanız lazım. Bakın, İç
Tüzük
BAŞKAN
Lütfen, Sayın Tanal
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Yapmadınız onu.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Yaptı, yaptı.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Bakın, siz onu yapmadan hatibe bu sözü veremezsiniz.
BAŞKAN
Sayın Doğru, buyurun.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz 338 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 19uncu maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasıyla ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bu önergemizle
19uncu maddenin kanun tasarısından çıkarılmasını
istiyoruz ama ancak kanunun tamamının geri çekilmesini istiyoruz. 13
büyükşehir belediyesi kurulması ve 1.582 belde belediyesinin
kapatılmasıyla ilgili kanun Türkiye Büyük Millet Meclisinde maalesef
görüşülüyor. Kanunun ismine bakınca masum bir kanun gibi kamuoyuna anlatılsa
da derinlemesine incelenince tuzak bir kanun olduğu, içerisinde
çeşitli konuların olmuş olduğu ve kapatılmış
olduğu da görülüyor.
Sayın
milletvekilleri, görüşülen bu Büyükşehir Kanun Tasarısıyla
federasyona geçişin altyapısının
hazırlandığı neden görülmek istenmiyor? Herkesin tespit
etmiş olduğu bu konuyu ne hikmetse Adalet ve Kalkınma Partisi
yetkililerinin bir kısmı neden kabul etmiyor, neden cansiparane bir
şekilde savunmaya çalışıyorsunuz? Ancak, büyükşehir
belediyelerinin sınırlarının il sınırlarına
çekilmesi, belediye başkanının ilin tamamına hükmetmesi
fiilen bölgesel yönetime ve eyalet sistemine geçilmesini göstermiyor mu? Bunu
neden kabul etmiyoruz. Bu da sonuçta bölücü ve yıkıcı unsurların
yıllardır dayattığı bölge tabanlı demokratik özerklik
ve otonomi çağrılarına cevap olmuyor mu? İstekler bir bir
yerine gelmiyor mi sayın milletvekilleri? Bu durum ülkemiz lehine
değildir. İç ve dış bölücü unsurlara yapılacak hizmet
olan bir tablo, ülkemize önümüzdeki dönemlerde çok ama çok pahalıya mal olacaktır.
Mutlaka bu kanun geri çekilmeli ve Meclisten onay almamalıdır. Bunun
vebalini hiç kimse ama hiç kimse ömrünün sonuna kadar ödeyemeyecektir.
Sayın
milletvekilleri, bu kanuna sadece Milliyetçi Hareket Partililer değil,
bütün toplum kesimlerinin, bütün sivil toplum kuruluşlarının
yani topyekûn Türk milletinin tamamının karşı
çıkması gerekmektedir. Anlayamadığımız bir konu
da bu kadar açık şekilde ve delilleri ortada olan bu yasaya neden AKP
Grubu sahip çıkmaya çalışıyor? Acaba baskı mı
var, tehdit mi var, şantaj mı var? İnsanın aklına
çeşitli sorular geliyor.
Bu yasa
farklı niyetleri ve amaçları ortaya koyan yanlış bir
yasadır, sadece masum bir yasa değildir. Dağlarda binlerce
insanımızı şehit eden, binlerce
vatandaşımızı yaralayan, perişan eden, ülkemizin
milyarlarca dolarlık kaynağını heba eden terör örgütünün
sözde demokrasi ile hedeflerine ulaşma yasasıdır. Bu yasa, etnik
temelde ayrıştırarak milletimizi bölmek isteyenlerin
ekmeğine yağ sürecektir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş
hukuku ve felsefesini yok edecek, millet egemenliğine de son verecektir.
Ülkemizi
alacakaranlık bir ortama mahkûm etmeyelim, millî
varlığımızı bozdurmayalım. Ülkemizin rejimine ve
idaresine büyük sorunlar getirecek olan bu kanun tasarısı, uzmanlar
tarafından Anayasamızın ihlali olarak
değerlendirilmektedir yani Anayasa ihlali yapılmaktadır; Anayasa
ihlali yapmayalım.
Ayrıca,
Anadoludaki birçok belediye bu kanunla kapatılmaktadır.
Belediyelerin kapatılması doğru olmayacaktır. Bunları
tekrar köy statüsüne indirmek, buralarda var olan göçü daha fazla
hızlandıracaktır.
Tokat ili nüfus
kaybediyor. Milletvekili olduğumuz bu ilde de maalesef 42 belediye
kapatılacaktır, 70 belediyenin 42 belediyesi
kapatılmaktadır yani büyük bir göç veren Tokat ilimiz bu kanunla
beraber, tahmin ediyorum ki, kanunun çıkmasıyla beraber,
belediyelerin kapatılmasıyla beraber çok büyük göç vermeye devam
edecek, belki de nüfusu daha da fazla düşmüş olacaktır.
Türk milletinin
kaderiyle oynamayalım. Bu kanun tasarısını ülke gündeminden
çıkartıp gerçek, reel gündeme geçelim.
İnsanlar
ekmek bulamıyor, çiftçi üretemiyor; işini, aşını
kaybediyor, toplum psikolojik bunalıma itiliyor. Adalet ve Kalkınma
Partisi bu durumun vebalini acaba nasıl ödeyecektir?
Gelin, bu ne
olduğu belirsiz olan, ülkemizi maceraya götürecek olan bu kanunu geri
çekelim, milletin menfaatlerine uygun bir kanun olarak tekrar getirelim diyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 338 Sıra Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 19. Maddesi ile
5393 sayılı Kanunun 75. Maddesine eklenen fıkranın madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Birgül Ayman Güler (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge
üzerinde söz isteyen Candan Yüceer, Tekirdağ Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
CANDAN YÜCEER
(Tekirdağ) Değerli milletvekilleri, Büyükşehir
Yasasını ilk duyduğumuzda Tekirdağ büyükşehir oluyor
diye heyecanlandık. Hemşehrilerimiz ve şehrimiz için gerçekten
sevindik ancak tasarının içeriği hakkında bilgi sahibi
oldukça ve bugün önümüzdeki hâliyle -tabiri caizse- sevincimiz
kursağımızda kaldı. Herkes endişeli; Tekirdağda,
şehrimizde Büyükşehir oluyoruz. diye bir heyecan, sevinç
ortamı yok. Oysaki büyükşehir olma sürecinde desteğimiz ve
isteğimiz tamdı. Ancak tasarıyı incelediğimizde
görüyoruz ki, tasarı birçok maddesiyle güçlendirmeyi, demokrasiyi,
katılımı, etkinliği, büyümeyi değil; maalesef,
kaldırmayı, zayıflatmayı amaçlamış ve maalesef,
yine siyasi hedefler ön plana çıkmış.
Tasarı âdeta
devlet sırrı şeklinde, hızlı bir şekilde, gizli
saklı bir şekilde Komisyona geldi; Komisyonda da hızlı bir
şekilde görüşülüp on iki saati geçen çalışma
performansıyla görüşülmesi, konuşulması istenmedi. Biz
anlıyoruz sizi, emir yine büyük yerden, sizin için kanun emrinde. Hatta,
Hükûmet tasarıyı hazırlamak için masaya oturduğunda belki
niyet, gerçekten yerel yönetimleri güçlendirmekti. Ancak bir fıkra var:
Akrep yürümüş, yürümüş, bir gölün kenarına gelmiş;
bakmış geçemeyecek, kurbağaya seslenmiş, demiş,
Kurbağa, beni karşıya geçirir misin? Kurbağa demiş,
Hayır, ben seni alırsam sen beni sokarsın. Ya, olur mu öyle
şey, o zaman ben de boğulurum. demiş. Ama ikna olunca
almış sırtına, tam yolu yarılamışken birden
bir acı hissetmiş, dönmüş Sen ne yaptın? derken, akrep,
Ne yapayım? Huy. demiş. İşte, bu tasarıda da
alışkanlık hâline, huy hâline getirilen Ben yaptım, oldu.
anlayışı ve siyasi hedeflerin ön plana
çıkarılması, on üç ille beraber, Tekirdağın
büyükşehir olma sürecinde de devam etti. Tekirdağda, bu süreçte biz
istedik ki: Şehrimizi, hemşehrilerimizi ilgilendiren bu kadar önemli,
hayati bir tasarıda, oturalım, hep beraber -bugün
konuştuğumuz gibi en azından ya da komisyonlarda
konuştuğumuz gibi- il genel meclis üyelerimizle,
muhtarlarımızla, sivil toplum kuruluşlarıyla, belediye
başkanlarımızla, mülki amirlerimizle tartışalım,
eğrisiyle doğrusuyla tartışalım, fayda-zarar analizi
yapalım istedik. Ama maalesef, bizim -bırakın bunu-
tasarıya ulaşma çabamız bile sonuçsuz kaldı. Oysaki
büyükşehir olacak iller için hazırlanan taslak kamuoyuyla
paylaşılmalı, eğrisiyle doğrusuyla, avantajları,
dezavantajlarıyla tartışılıp o illerin
ihtiyaçlarına yönelik en uygun büyükşehir kanunu
hazırlanmalıydı.
Tekirdağlılar,
bizler, üzerimize ne dar gelen ne bol gelen bir büyükşehir istedik ve bunu
yaparken de şu an Tekirdağlılar Ne bu tasarıdan biz
haberdar edildik ne fikrimiz soruldu ne de görüşlerimiz alındı.
Oysaki bizim beldemizde, köyümüzde, ilimizde, bizi,
yaşamımızı, geleceğimizi ilgilendiren bu sürecin
dışında tutulduk, dışlandık. diyorlar.
Demokrasinin
öncelikli koşulları halkın iradesine saygı duymak,
katılımcılığı sağlamak ve
çoğulculuktur. Halkın katılımının en iyi
örneklerinden biri belediyeler. Yerel yönetimler halka en yakın, en
katılımcı, en demokratik kamu kurumları. Siz ne yapıyorsunuz?
1.591 belde belediyesini kaldırıyorsunuz, haklı bir gerekçe
göstermeden, bir açıklama yapmadan, halka sormadan. Oysaki demokrasiyi
sindirmiş ülkelerde yerel yönetimleri güçlendirmek için çaba harcarlar.
Bizdeki ileri demokratlar ise maalesef Kimseye sormam, danışmam,
hesap vermem, ben bildiğimi yaparım. diyorlar. Bu ileri demokrasi
ürünü ileri bir tasarı ama içinde ne demokrasi var ne katılım
var.
Bakın,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, AKPnin yapmadığını
yaptık, halkın iradesine başvurduk. Biz sorduk belde
belediyelerine: Belde belediyenizin kapatılmasını istiyor
musunuz, istemiyor musunuz mu? diye. Tekirdağda, benim bölgemde 49.074
seçmenden 22.810u oy kullanmış ve bunların 22.097si
Hayır, beldem kapatılmasın. demiş. Hükûmet, bu iradeye
karşı çıkarak hangi gerekçeyle bu belde belediyelerini
kapatıyor? Belde belediyesinin kapatılması o beldenin iradesine
başvurmadan ne kadar demokratik?
Değerli
milletvekilleri, orman köyleri de dâhil 16.080 köyün tüzel
kişiliğini, 29 ilde il genel özel idarelerinin, il genel
meclislerinin tüzel kişiliğini, köylerin tüzel kişiliğini
kaldırıyorsunuz. Temsilin olmadığı yerde,
katılımın olmadığı yerde demokrasi olabilir mi?
Biz yerel yönetimi güçlendiriyoruz diyebilir misiniz bu tasarıyla?
Bakın, Tekirdağda
140 orman köyüyle beraber 257 köyümüz var. Çiftçilerimiz üretmeye
çalışıyor. Bir sürü zorluğa rağmen üretmeye, bu
vatana, bu millete
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
CANDAN YÜCEER
(Devamla) -
katkı sunmaya çalışıyor ama maalesef, yüksek
girdilerle, yüksek maliyetle, kötü tarım politikalarıyla
bitiremediğiniz köylüyü sanırım bu tasarıyla
bitireceksiniz. Eğer bu sorunlar olmazsa maalesef, bunlar çözülmezse aksi
takdirde sadece adımızın ve sorunların büyüdüğü,
sadece sorun şehirlerimiz olur diyorum; demokrasiden, halkın
iradesine başvurmaktan korkmayın diyorum.
Hepinize
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, toplantı yeter sayısı
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunacağım.
Yoklama talebi
var, yerine getireceğim.
Sayın Güler,
Sayın Havutça, Sayın Serindağ, Sayın Öztürk, Sayın
Yılmaz, Sayın Candan Yüceer, Sayın Özgündüz, Sayın Acar,
Sayın Akar, Sayın Öner, Sayın Köktürk, Sayın Dinçer,
Sayın Genç, Sayın Tanal, Sayın Ören, Sayın Özel, Sayın
Ediboğlu, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Öğüt, Sayın
Kaptan.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen'in;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur Çalık
ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681,
2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
338 sıra
sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 19. maddesiyle değiştirilen (c) bendine
5362 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Meslek Kuruluşları
Kanunu kapsamına giren meslek odalarıyla ortak hizmet projeleri
gerçekleştirilebilir. ibaresinden sonra gelmek üzere ve yurt içi ve yurt
dışındaki kuruluşlarına ortak proje sunabilir.
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Altan Tan, Diyarbakır Milletvekili.
ALTAN TAN
(Diyarbakır) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu
hazırlanan yasa içerisinde ibadethanelere ayrıcalık
tanınmasıyla ilgili hükümler var. Tabii bu çerçevede en fazla
tartışılan konulardan birisi de cemevlerinin ibadethane olup
olmadığı.
Bu konuda ciddi
tartışmalar yaşandı, ancak, ne yazık ki gayriciddi
cevaplar verildi. Bir milletvekilinin, Sayın Bakana ve Sayın Komisyon
Başkanına Cemevleri ibadethane midir? diye sorusuna, yetkililer Diyanet
İşleri Başkanlığına göre değildir.
cevabını verdiler.
Şimdi,
sevgili arkadaşlar, her tarafı eğri bir yaklaşım.
Neresini düzeltmek lazım? Gerçekten uzun bir konuşma yapmak gerekiyor
ama ben mümkün olduğu kadar kısa bir şekilde fikirlerimi
özetleyeyim.
Değerli
arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti tarif edilirken demokratik ve laik bir
hukuk devleti olarak tanımlanıyor. Birincisi: Demokratik ve laik
hukuk sistemi eğer esas alınıyor ise nerenin ibadethane olup
nerenin ibadethane olmadığına karar verecek, o fikre, görüşe,
dine, mezhebe, inanca gönül bağlayan insanların kendi özgür iradeleri
ile verecekleri cevaptır. Eğer Türkiyedeki Alevi
vatandaşlarımız da Cemevi bizim için ibadethanedir. diyorlarsa
laik, demokratik, hukuk devletine düşen, o vatandaşlarının beyanını
kabul etmek ve orayı ibadethane olarak kabul etmektir. Tıpkı bir
Ezidi vatandaş da aynı şekilde kendi inancına göre bir yeri
ibadethane kabul ediyorsa yine devlete düşen kabuldür. Eğer bu ülkede
Budist olsa veya başka bir inanca, Brahmanizme, Konfüçyanizme inanan da
olsa onlar için ibadethane kabul edilen yer devlet için de ibadethanedir.
İkinci bir
mesele: Yine eğer İslam hukuku açısından
bakıyorsanız meseleye, o zaman çok daha vahim bir mesele söz
konusudur. İslam hukukuna göre bütün dört ehlisünnet ve cemaat
imamının fetvalarına ve İmam Caferi Sadıkın
fetvasına göre de dinin devletin emrinde olması haramdır.
Sayın Diyanet İşleri Başkanına sormak lazım:
Cemevleri ibadethanedir değil Cemevleri ibadethane değildir.
diyorsunuz. Peki, İslam akidesine göre, fıkhına göre ve hukukuna
göre dinin devletin emrinde olması helal mıdır, haram
mıdır? Laiklik inancına göre bu doğru mudur, değil
midir; her iki inanca göre de?
Değerli
arkadaşlar, yanlış bir
zemin üzerinde tartışma yürütüyoruz. Keşke bu dönemde şunu
yapabilseydik, yeni Anayasanın da yazılma sürecinde olduğumuz dönemde:
Dinî ve mezhebî bütün inançları özgürleştirebilseydik, devletin
kontrolünden ve tahakkümünden çıkarabilseydik, sivil topluma
bırakabilseydik. Bu, İslam hukuku açısından da böyle,
laiklik açısından da böyle. Ancak Türkiyede şu an öyle garip
bir durum söz konusu ki ne İslam hukuku uygulanabiliyor ne de laiklik
anlayışı tam olarak uygulanabiliyor. Devlet, dini tamamen
kontrolü altına almış durumda, dinin de kendi
çıkarlarına uygun Sünni ve Hanefi kesimini; Malikiliği,
Hanbeliği, Şafiiliği dıştalayarak ve kenarda
bırakarak, aynı şekilde Alevilik ve Şiiliği de devre
dışı bırakarak; çünkü Türkiyede, özellikle
Iğdır, Kars bölgesinde Caferi inancına sahip Şii
kardeşlerimiz de var Alevilerin haricinde.
Dolayısıyla
bugün devlete düşen, bütün bu düzenlemeleri yapmak, bu özgürlükleri
sağlamak ve Türkiyedeki Alevi vatandaşlarımızın kendi
beyanlarını esas alarak nereyi ibadethane kabul ediyorlarsa onu da
kabul ederek bir düzenleme yapmak olmalıdır.
Dediğim gibi,
uzun uzadıya konuşulacak bir mevzudur. Keşke vaktimiz
olsaydı da uzun uzadıya konuşabilseydik. İnşallah, bu
imkân bir gün doğar.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum...
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN
Arayacağım.
Sayın Öztürk,
Sayın Serindağ, Sayın Havutça, Sayın Güler, Sayın
Acar, Sayın Özgündüz, Sayın Akar, Sayın Öner, Sayın Dudu,
Sayın Özel, Sayın Köktürk, Sayın
Yılmaz, Sayın Dinçer, Sayın Genç, Sayın Tanal, Sayın
Özdemir, Sayın Ediboğlu, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın
Eyidoğan, Sayın Öğüt.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen'in;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur Çalık
ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681,
2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 338 sıra sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı'nın 19 uncu maddesi ile
değiştirilen 5393 sayılı Kanunun 75 inci maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendine aşağıdaki cümlenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"Diğer
dernek ve vakıflar ile gerçekleştirilecek ortak hizmet projeleri için
mahallin en büyük mülki idare amirinin izninin alınması
gerekir."
Nurettin Canikli
(Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) - Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Katılıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Belediyelerin kamu yararına
çalışan dernek ve vakıflar dışındaki dernek ve
vakıflar ile gerçekleştirilecek ortak hizmet projeleri için mahallin
en büyük mülki idare amirinin izninin alınması amaçlanmaktadır.
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var,
yerine getireceğim.
Sayın Öztürk, Sayın
Serindağ, Sayın Havutça, Sayın Güler, Sayın Acar,
Sayın Akar, Sayın Öner, Sayın Köktürk, Sayın Yılmaz,
Sayın Dinçer, Sayın Tanal, Sayın Özdemir, Sayın Özel, Sayın
Dudu, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Topal, Sayın Öğüt,
Sayın Altay, Sayın Dibek, Sayın Bayraktutan.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen'in;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur Çalık
ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681,
2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, tasarının 19uncu maddesinin oylamasının
açık oylama şeklinde yapılmasına dair bir önerge
vardır, önergeyi okutup imza sahiplerini arayacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
19uncu maddenin
oylamasının açık oylamayla yapılmasını arz
ederiz.
BAŞKAN Alim
Işık? Burada.
Cemalettin
Şimşek? Burada.
Sadir Durmaz? Burada.
Mehmet Erdoğan?
Burada.
Enver Erdem? Burada.
Necati Özensoy? Burada.
Zühal Topcu? Burada.
Lütfü Türkkan? Burada.
Celal Adan? Burada.
Emin Çınar? Burada.
Ruhsar Demirel? Burada.
Seyfettin Yılmaz?
Burada.
D. Ali Torlak? Burada.
Mustafa Erdem? Burada.
Reşat Doğru?
Burada.
Emin Haluk Ayhan?
Burada.
Mehmet Günal? Burada.
Hasan Hüseyin
Türkoğlu? Burada.
Mehmet Şandır?
Burada.
Ali Öz? Burada.
Açık oylamanın
şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Bir dakika süre
veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 19uncu maddenin açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı : 223
Kabul : 221
Ret : 2 (x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Muhammet Rıza Yalçınkaya Mine Lök Beyaz
Bartın
Diyarbakır
Böylece 19uncu
madde kabul edilmiştir.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.38
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 21.44
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19'uncu
Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
338 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
20nci madde
üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
"Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin;
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen'in;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
İçişleri Komisyonu Raporu"nu ihtiva eden 338 sıra sayılı
tasarının 20. maddesinde geçen meclisin ilk toplantısında
ibaresinin en geç bir ay içinde yapılacak meclisin ilk
toplantısında olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Enver
Erdem Mehmet
Erdoğan Alim
Işık
Elâzığ Muğla Kütahya
S.
Nevzat Korkmaz Zühal
Topcu Sadir
Durmaz
Isparta Ankara Yozgat
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
338 sıra
sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı'nın 20. Maddesi'nin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Değişiklik
önergesi
Madde 20 -
"22/2/2005 tarihli ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi
Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasına "Valiliğin
önerdiği hususlar" ibaresinden sonra gelmek üzere "meclisin ilk
toplantısında" ibaresi eklenmiştir ve bu ibareden sonra
gelen cümle "Gündem, yörenin kültürüne ve yapısına uygun olarak
çeşitli yollarla da halka duyurulur" şeklinde
değiştirilmiştir."
Hasip
Kaplan Erol
Dora İdris
Baluken
Şırnak Mardin Bingöl
Altan
Tan Nazmi
Gür
Diyarbakır Van
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 338 Sıra Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 20. Maddesinin
Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Serindağ Birgül Ayman
Güler Muharrem
Işık
Gaziantep İzmir Erzincan
Ali
Haydar Öner Candan
Yüceer Celal
Dinçer
Isparta Tekirdağ İstanbul
Kadir
Gökmen Öğüt Namık
Havutça Mehmet
S. Kesimoğlu
İstanbul Balıkesir Kırklareli
Gökhan
Günaydın
Ankara
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Ali Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle, seçim bölgem Mersinin Erdemli ilçesinde meydana gelen sel felaketi
nedeniyle tüm Erdemli halkına geçmiş olsun diyorum. Erdemlide sel
felaketinden gerçekten perişan olan vatandaşlarımızın
yaralarını İktidarın, Hükûmetin bir an önce
sarmasını diliyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu tasarıyla Türkiyede 16.082 köy, mahalle hâline
getiriliyor, 1.592 belde belediyesi de mahalle oluyor. Bunlar aslında
Türkiyedeki belediyelerin yarısı, köylerin de yarısı.
Benim seçim bölgem Mersinde de 41 belde, mahalle hâline getiriliyor.
Bunların 8 tanesi Silifkede, benim kendi kazamda.
Şimdi, ben
kendimi bildim bileli bizim Taşucu kasabası bir belde, belediyeyle
yönetiliyor ve Kıbrısa çıkış kapısı.
Şimdi, bu yasayla bu beldeliği elinden alınıyor, mahalle
yapılıyor fakat bu beldeliği elinden alınırken oradaki
halkın iradesi hiç sorulmuyor, ikide bir referandumu ağzından
düşürmeyen Sayın Başbakan, geçen gün yaptığı
açıklamada İdam cezasının geri gelmesi için halk böyle
istiyor, anket. dedi ama ben merak ediyorum, bu belde belediyelerinin kapatılmasıyla
ilgili niye bir anket yapmamış, niye bir referandum yapmamış?
Örneğin,
Taşucunda 6.147 seçmen var, bunun 3.041i oy kullanmış ve
bunların da 3.031i Beldeme dokunmayın, belediyeme dokunmayın.
diyor arkadaşlar. Yine bizim bir başka, Tarsusun büyük ilçelerinden
Yenicede de keza öyle, 5.662 seçmenin 4.080 tanesi oy kullanmış ve
yüzde 74 oranında, 4.086 tanesi Beldeme dokunmayın. demiş.
İşte, Erdemlinin beldeleri öyle, Mersinin beldeleri öyle.
Değerli
arkadaşlarım, bu bir kere, gerçekten halkın iradesine bu
iktidarın ne kadar saygı duyduğunun somut göstergesi ve millî
iradeden, halk iradesinden ne anladığını biz görüyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, bu vesileyle bir konuya daha değinmek istiyorum.
Burada Sayın İçişleri Bakanımız dünkü
konuşmalarında, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan
Yardımcısı Sayın Adnan Keskine polisin
yaptığı saldırının gerekçesini açıklarken,
Sayın Keskinin polislere yapacağı muhtemel bir
saldırıyı önlemek için polisin böyle
davrandığını söyledi.
Değerli
arkadaşlarım, İçişleri Bakanlığı, milletin
huzur ve güvenliğinden sorumlu bir bakanlıktır, kişilerin
can ve mal güvenliğini korumakla görevlidir. Polisler de her şeyden
önce saldırmaktan sorumlu değillerdir, saldırıyı
önlemekle sorumludurlar ama basında yer alan haberler, fotoğraflar bu
olayların çok doğru olmadığını gösteriyor.
Bakın, Adnan
Keskin, Bihlun Tamaylıgil, Umut Akdoğan ve Gül Çiftçi, bunlar bizim
partinin yöneticileri, oraya gittiklerinde polisler öncelikle bunlara
Şöyle çekilin. diyor. Hani bizim köylerde vardır ya,
ağıla böyle adamlar koyarlar veya balığı
ağılın içine hapsederler, Şöyle çekilin. diyorlar,
başlıyorlar biber gazı sıkmaya. Ondan sonra, onlar bir
soluk alalım derlerken bu sefer vatandaşa biber gazı geliyor ve
Adnan Keskin Ne oluyor? dediğinde, rütbeli bir polis müdürü veya polis
görevlisi, Adnan Keskinin yakasına sarılıyor. Sayın
İçişleri Bakanımız bunu açıklarken burada -çok
anlamlıdır arkadaşlar, bunu gerçekten şiddetle reddediyorum
ve kınıyorum- Bir polis memurunu yaralayan Adnan Keskinin
şoförünü niye burada ayıplamıyorsunuz, niye onu kınamıyorsunuz?
diyor.
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Niye kınamıyorsunuz?
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) İzin verir misin.
Şimdi
arkadaşlar, bu, yargıya intikal eden bir konudur, soruşturma
yapılmaktadır. Soruşturmada daha bu kişinin gerçekten
polise zarar verip vermediği belli olmadan Sayın İçişleri
Bakanı, o kişinin o polise saldırıda bulunduğunu
nereden bilmiş, nasıl ispatlamış? Bugüne kadar asker
devletten şikâyet edenler şimdi polis devletini getirmektedirler ve
polisler o günden bu yana Adnan Keskinin şoförü Yurdalın evinin
etrafında dönmektedirler. Önce gidiyorlar 17 Nolu evde fuhuş
yapılıyor. diyorlar ve orada o kişiyi itibarsız hâle
getiriyorlar ve dün mahkeme oluyor. Mahkemede -hani eskiden generaller olurdu
ya böyle omzu kalabalık, askerlerle ilgili bir dava olduğunda hep
beraber giderlerdi- üst düzey elliye yakın polis müdürü, işini gücünü
bırakmış
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla)
adliye sarayına baskı uygulamak üzere
gitmişler ve şimdi savcının serbest bırakmasından
sonra yine o polis müdürleri o kişiyi takip etmektedirler, evinden almaktadırlar
ve Sayın Muharrem İnce gittiğinde, polis müdürü oradan
kaçıyor. Eğer o kişiyle ilgili arama kararı, yasal bir
arama kararı var ise, o polis müdürü oradan niye kaçıyor değerli
arkadaşlar? Yoksa lütfen
Yargı kararını vermiştir
Sayın Bakan. Bundan sizin haberiniz var mı, yok mu bilemem ama polis
arkadaşlarınız duygusallık içerisinde gidip takip
etmesinler yasa dışı bir şekilde.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Gereğini yerine getirsinler, öncelikle o
saldırının hesabını versinler, onu bir sorun
bakalım.
Ayrıca da
dediğim gibi yargı kararı olmadan, soruşturma bitmeden
sizin de bu soruşturmaya müdahale eder şekilde Budur. diye
açıklama yapmanızın doğru olmadığını
düşünüyorum, hukuk devletine saygı açısından
yanlıştır.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Anladık, anladık.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sende anlayacak kafa? Nerede ya? Sende anlayacak kafa nerede?
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Soldan say.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sende nerede o kafa. Anlasan laf atmazsın. Bir kere
saygı olsa sende laf atmazsın! Sende saygı olsa çıkar,
yürek varsa oraya çıkar konuşursun. Sende birazcık yürek varsa
orada konuşursun!
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN -
Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Öztürk,
Sayın Kesimoğlu, Sayın Havutça, Sayın Güler, Sayın
Acar, Sayın Özkan, Sayın Akar, Sayın Genç, Sayın Dinçer,
Sayın Yılmaz, Sayın Köktürk, Sayın Özel, Sayın Ören,
Sayın Danışoğlu, Sayın Özdemir, Sayın Kaptan,
Sayın Tanal, Sayın Bulut, Sayın Dibek, Sayın Kaleli.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen'in;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur Çalık
ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681,
2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
338 sıra
sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı'nın 20. Maddesi'nin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Değişiklik
önergesi
Madde 20 -
"22/2/2005 tarihli ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi
Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasına "Valiliğin
önerdiği hususlar" ibaresinden sonra gelmek üzere "meclisin ilk
toplantısında" ibaresi eklenmiştir ve bu ibareden sonra
gelen cümle "Gündem, yörenin kültürüne ve yapısına uygun olarak
çeşitli yollarla da halka duyurulur" şeklinde
değiştirilmiştir."
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Söz isteyen Altan Tan,
Diyarbakır Milletvekili.
ALTAN TAN
(Diyarbakır) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu
kanun tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisine geldiği vakit,
Hükûmetin en büyük savunması şu olmuştu: Merkezdeki yetkileri
yönetim zorluğundan dolayı taşraya devretme mecburiyeti
doğmuştur, dolayısıyla, Türkiyede yüz yıldan fazla
bir süredir tartışılan ademimerkeziyet fikrinin yer bulması
için, ülkenin daha iyi yönetilebilmesi için, böyle bir düzenleme
yapılmıştır. Eğer, hakikaten böyle bir düzenleme
yapılmış olsa idi, tabii ki, canıgönülden destekleyecektik.
Ancak, şu an görüyoruz ki, daha önceki konuşmamda da altını
çizdiğim ve detaylı bir şekilde anlattığım
şekliyle, yatırımları izleme koordinasyon başkanlığı
gibi ne olduğu, yetkilerinin, sorumluluklarının ve müdahale
alanının ne kadar olduğu henüz tam olarak anlaşılmayan
ucube yeni ihdaslar ile, bırakınız merkezin yetkilerinin
taşraya devri, merkezin yetkilerinin ve müdahalelerinin daha da
güçlendirildiği bir tasarı ile karşı
karşıyayız.
Yine, bu
tasarı içerisinde, 4/6/1985 tarihli ve 3213 sayılı Maden
Kanununa göre verilen (A) Grubu maden ruhsatı ile 3/6/2007 tarihli ve
5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular
Kanununa göre verilen jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular
ruhsatına ilişkin yetki ve görevler ile 3213 sayılı Kanuna
göre, maden üretim faaliyetleri ile bu faaliyetlere dayalı ruhsat
sahasındaki tesisler için iş yeri açma ve çalışma
ruhsatına ilişkin yetki ve görevler İl özel idarelerinin tüzel
kişiliğinin kaldırıldığı illerde
valiliklerce yürütülür. düzenlemesi yapılıyor.
Değerli
arkadaşlar, çok açık ve net şekilde görüldüğü gibi, bir
ilde gelir getirebilecek, ranta dönüşebilecek, işte, burada da
açıkça yazılıp, ifade edildiği gibi, jeotermal kaynaklardan
tutun bilumum madenlere kadar, bunların ruhsatlarının,
işletme şekillerinin ve yine, bunlarla ilgili izinlerin, müsaadelerin
tamamı il valiliğine veriliyor. Hâlbuki daha önce, yine, bu
yetkilerin önemli bir kısmı il özel idarelerindeydi; hiç olmazsa, en
azından, yine, valiyle beraber hareket eden seçilmiş kişiler
vardı ancak bu düzenlemeyle o ilden seçilenlerin tamamı devre
dışı bırakılıyor. İl özel idaresi devre
dışı bırakıldığı için, seçilmiş
insanlar tamamen ortadan kalkıyor, onların yerine oluşan
büyükşehir belediye meclisine de hiçbir yetki tanınmıyor.
Ben sayın
bakanlara soruyorum, şu an burada bulunan bütün bakanlara ve Sayın
Komisyon Başkanımıza, lütfen, bunun
mantığını izah eder misiniz? Yani, bir şehirde, bir
ilçede seçilmiş insanlar
Örnek olarak Diyarbakırı verelim;
mermer madenleri var, kömür madenleri var. Bununla ilgili, neden seçilmişlere
hiçbir yetki vermiyorsunuz? Neden hiçbir şekilde bunları devreye
sokmuyorsunuz? Neden hiçbir şekilde bunların fikrini
almıyorsunuz? Lütfen, bunun mantıklı bir cevabı varsa,
çıkın, burada izah edin. Ve yine aynı şekilde, mesela
Diyarbakırda Çermik ilçesi var; kaplıca yatakları var,
jeotermal, geniş imkânlar mümkün. Ki bugün artık jeotermal kaynaklar
sadece -eskiden olduğu gibi- bir kaplıca değil, seralardan
tutun, bilumum üretime kadar bu jeotermal kaynaklar kullanılıyor.
Yine, bunlarla ilgili hiçbir yetkiyi seçilmişlere vermiyorsunuz. Yani,
eğer bunda sadece bir rant anlayışı yoksa, Allah
aşkına, başka ne var? Dolayısıyla bu yeni yasadaki
çarpıkları böyle her fırsat bulduğumuzda çıkıp
anlatıyoruz.
Yine aynı
şekilde, yerel yönetimlere hiçbir şekilde yerel vergiler koyma veya
teşvikler oluşturma imkânı da verilmiyor. Bu da bu yasanın
en büyük eksikliklerinden birisidir.
Eksiklikleri
anlatmaya devam edeceğiz.
Saygılar sunarım. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunacağım
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin)- Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var, yerine
getireceğim.
Sayın Öztürk, Sayın Kesimoğlu, Sayın
Havutça, Sayın Güler, Sayın Acar, Sayın Özkan, Sayın
Öğüt, Sayın Akar, Sayın Öner, Sayın Yalçınkaya,
Sayın Cengiz, Sayın Genç, Sayın Özel, Sayın Ören,
Sayın Ediboğlu, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Dudu,
Sayın Kaleli, Sayın Danışoğlu, Sayın Tayan.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Koş Ramazan, koş!
Koş, koş, koş!
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova'nın; Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak'ın;
Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen'in; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal; Malatya Milletvekili Öznur Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki
Kanun Teklifleri ile İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234,
2/289, 2/508, 2/681, 2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338)
(Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin;
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akovanın; Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmakın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belenin;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Malatya Milletvekili Öznur
Çalık ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
İçişleri Komisyonu Raporunu ihtiva eden 338 sıra
sayılı tasarının 20. maddesinde geçen meclisin ilk
toplantısında ibaresinin en geç bir ay içinde yapılacak
meclisin ilk toplantısında olarak değiştirilmesine arz
ederiz.
Enver
Erdem (Elâzığ) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Lütfü Türkkan, Kocaeli Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli üyeler; öncelikle bu Ramazan
Can arkadaşımızın durumuna çok üzülüyoruz, onu belirtmek
istiyorum.
MUSTAFA
BALOĞLU (Konya) Sen kendi durumuna üzül.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Devamla) Yani kulise milletvekilleri toplandıkça biz oradan
bağırıyoruz: Koş Ramazan, koş, kulise koş. Hani
vardı ya ilkokulda hece pusulaları gibi. Yani buradaki bu ciddiyeti
muhafaza edin, oturun veyahut da gidip maç seyredin, evinizde yatın. Ama
ben sizin yerinizde olsam burada oturur, bu yasanın
karşısına dikilirim. Aslan gibi dikilirim. Biraz namus, biraz
haysiyet, biraz onur, biraz şeref varsa
BAŞKAN
Sayın Türkkan, lütfen
Sayın Türkkan
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Devamla)
bu yasanın karşısına dikilirsiniz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına
vurmalar)
HALUK İPEK
(Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Türkkan, lütfen
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sözünü geri al!
MUZAFFER
YURTTAŞ (Manisa) Sözünü geri al!
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Ne biçim konuşuyorsun? Sözünü geri al!
HİLMİ
BİLGİN (Sivas) Aynen iade ediyorum!
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Devamla) Bu ihanet Sayın İçişleri Bakanına
yakışmıyor.
BAŞKAN
Sayın Türkkan, lütfen
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Devamla) Bu ihanet Sayın Komisyon Başkanına
yakışmıyor.
Biz her ikisini de
çok millî biliriz, bu memleketin bütünlüğüne
inandığını biliriz.
BAŞKAN
Sayın Türkkan
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Devamla) Ama onurla, haysiyetle, şerefle mücadele etmek onursuzlukla
mücadele etmekten daha zordur.
BAŞKAN
Sayın Türkkan, yakışıyor mu bu sözler!
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Yaşından başından utan!
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Devamla) Sinirlenmeyin
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Şerefsiz herif!
BAŞKAN
Sayın Türkkan, lütfen, temiz bir dille konuşun.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Devamla) Sinirlenmeyin
Memleketin akıbetini düşünün.
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Hayvan herif!
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Haysiyetsiz de sensin, şerefsiz de sensin!
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Devamla) Hele sen hiç sinirlenme. Yeri belli olmayan hanım, yerini bul,
ondan sonra sinirlen! (AK PARTİ milletvekillerinin hatip kürsüsü önünde
toplanmaları)
BAŞKAN
Sayın Türkkan, lütfen, temiz bir dille konuşun.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Devamla) Bu işleri bırakın
. Bu işleri
bırakın
Sahte kabadayılığı bırakın, efendi
olun.
BAŞKAN
Sayın Türkkan, lütfen, temiz bir dille konuşun.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Devamla) Efendi olun, efendi! Bu işleri bırakın. Sahte
kabadayılığa gerek yok. Yürü
Gerek yok
BAŞKAN
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 22.10
ON BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.39
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu),
Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19'uncu
Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.
338 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Sayın
Türkkan...
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Buyurun.
BAŞKAN
Sayın Türkkan, özür dilemeniz için davet ediyorum.
Buyurun Sayın
Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Bana yerimden söz verir misiniz? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Hayır, buradan, kürsüden!
BAŞKAN Bir
saniye sayın milletvekilleri, lütfen
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkanım, yani bundan sonraki olayların
selameti açısından, arkadaşımız
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Bir dakika
Açın, kürsüye geliyorum.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sen bizi dinlemeden gidersen nasıl olacak Lütfü?
BAŞKAN
Buyurun.
VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
11.- Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkanın, hiç kimsenin şahsıyla alakalı ve hakaret
amacı olan bir söylemi olmadığına ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli üyeler; bir kere, öncelikle
hiç kimsenin şahsıyla alakalı, hakaret amacı isnat eden bir
söylemim olmadı. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İki şık var: Bakın, ya beni dinleyeceksiniz veyahut da
yüreğiniz yetiyorsa gelip konuşacaksınız. Bu kadar net. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
MUHYETTİN
AKSAK (Erzurum) Ne konuşuyorsun!
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Tüh senin suratına! Tüh senin suratına!
ENVER ERDEM
(Elâzığ) - Bunun için mi çağırdınız?
FATİH
ŞAHİN (Ankara) - Delikanlıysan, erkeksen, adamsan gel
dışarıda söyle!
BAŞKAN
Sayın Milletvekili, lütfen
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Babanı göndereceksin, sen
değil. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET
GÜNAL (Antalya) - Daha ne dedi de, ne dedi de bağırıyorsunuz?
Daha ne dedi ki ya, bir dinleyin. Daha bir şey demedi.
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Yaşından başından utan!
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Devamla) Babanı göndereceksin!
NUREDDİN
NEBATİ (İstanbul) Yakışmıyor size,
yakışmıyor!
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Daha ne dedi? Bir şey demedi ki! Söylediğini bir dinleyin
ya! Dinlemiyorsunuz ki!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
Sayın Türkkanı özür dilemek için
davet ettik.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Tamam Lütfü Bey
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Devamla) Sayın Başkan, ya susturacaksınız veya yerime
oturacağım. İki tane şık var. Böyle bir şey olur
mu!
İSMAİL
AYDIN (Bursa) Oturursan otur be!
BAŞKAN
Sayın Türkkan, lütfen oturun, yerinizden
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Devamla) Ben bir daha ifade ediyorum: Kimsenin şahsıyla
alakalı olarak hakaret içeren sözlerin hedefi kastetmiş değilim.
İSMAİL
AYDIN (Bursa) Otur!
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Bitirsin de ondan sonra konuşun ya!
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Devamla) Benim söylemek istediğim şu, aynen tekrarlıyorum: Bu
yasa Milliyetçi Hareket Partisinin onuru, şerefi, haysiyeti kadar önem
verdiği bir yasadır. Anayasanın 81inci maddesinde
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, sözü bitsin, lütfen
MUZAFFER
YURTTAŞ (Manisa) Söyledin
Kıvırma!
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Kıvırma!
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Devamla) Anayasanın 81inci maddesinde
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, sözü bitsin. Lütfen
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Devamla) Bak, ben size bir şey söyleyeyim mi? Ben idamla
yargılandığım yasada kıvırmadan dik durmuş
adamım. Burada değil, idamla yargılandığım
celsede dik durmuş bir adamım. Bu ne ya? Bu ne?
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Yakışıyor, yakışıyor
sana, kıvır!
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Devamla) Ne kıvırması? Neden bahsediyorsunuz siz?
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Çevir, çevir! (MHP sıralarından El
hareketi yapma. sesleri)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Adam daha bir şey demedi ki! Kavga mı etmek istiyorsunuz?
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) El hareketi niye yapıyorsun?
BAŞKAN
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 22.42
ON İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.54
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu),
Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19'uncu
Birleşiminin On İkinci Oturumunu açıyorum.
338 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
XII.- DİSİPLİN CEZASI
İŞLEMLERİ
1.- Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkana, sarf ettiği kaba ve yaralayıcı sözlerden dolayı
İç Tüzükün 160 ve 163üncü maddeleri uyarınca kınama
cezası verilmesi
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü Türkkanın
sözleri kınama cezasını gerektiren bir fiildir. Bu nedenle,
Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü Türkkana İç Tüzükün 160 ve
163üncü maddeleri uyarınca kınama cezası verilmesini teklif
ediyorum. Ancak, istenirse on dakika, kendisinin veya bir arkadaşının
savunma yapabilme hakkı var.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir. [MHP
sıralarından alkışlar(!)]
Önerge üzerindeki
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan
BAŞKAN
Yerinize oturun, yerinizden vereyim
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sataşmadan söz istiyorum Sayın
Başkan. Bir de sataşma var, bir de hakaret var.
Kapattığınız zaman, ona cevap vermemiz gerekir.
BAŞKAN
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Mehmet Metiner kürsüye
saldırdı, kınamaya oy vermediniz.
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Giresun Milletvekili Nurettin
Caniklinin, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın AK PARTİ Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, değerli
milletvekilli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Arkadaşlar,
eğer birisi size hakaret ederse o kişinin, o insanın, hakaret
edenin kişiliğine bakmak gerekiyor. Eğer
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Ne demek bu?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Şimdi söyleyeceğim.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Bu da kınama gerektiriyor Sayın Başkan.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Bak, ben hiç kimseye hakaret etmeyeceğim.
Sadece, kanaatimi,
düşüncemi paylaşacağım.
Eğer size
hakaret edildiğini düşünüyorsanız, hakaret edenin
kişiliğine bakacaksınız. Eğer hakaret edenin
kişilik, şahsiyet konusunda, şeref konusunda yeterli
olmadığını düşünüyorsanız ciddiye almayın
hakareti. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, bu ne biçim konuşma?
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Bu ne biçim iş Başkan?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Hakareti önemsemeyin ve AK PARTİ Grubu
olarak da, Grubumuza yapılan hakareti AK PARTİye verilen
oyların sayısı kadar iade ediyoruz.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkan
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Misliyle biz de sana iade ediyoruz.
ENVER ERDEM
(Elazığ)- Yazıklar olsun! Grup Başkan Vekisin
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Hiç olacak şey mi şimdi bu?
BAŞKAN
Evet, Sayın Şandır, buyurun.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Şimdi, Sayın Başkan, Nurettin Bey söyleyeceğini
söyledi. Ben de Grubum adına diyorum.
BAŞKAN
Buyurun.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Buradan söylüyorum, Grubum adına söylüyorum. Bu olaylarda, Grubum
mensubu milletvekillerine karşı gruptan söylenen tüm sözleri de arkadaşlarına
misliyle iade ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Gruba değil, şahsa söyledi.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Kimseye hakaret etmedim, sadece yapılan
hakareti iade ettim. Hiç kimseye hakaret etmedim, başka bir şey yapmadım.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Yakışıyor mu
bunlar sana! Aynısını sen söyledin şimdi!
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Tenezzül bile etmem oraya çıkıp konuşmaya.
(AK PARTİ ve
MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Evet, Sayın milletvekilleri
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Değerli arkadaşlar, bir yanlışı
yanlışla cevaplandırmanın anlamı yok.
BAŞKAN
Sayın Şandır
Sayın Şandır
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Yanlışsa yanlıştır, onu kınarım
ama kalkıp benim grubuma hakaret etmeye de kimsenin hakkı yok. Böyle
bir şey yok!
BAŞKAN
Sayın Şandır
Sayın Şandır
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Kendi grubunuza sahip çıkın!
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Kimseye hakaret etmedim.
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) - Nurettin Canikliye de kınama cezası
verin, yok böyle bir şey!
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Böyle şey olur mu? Siz de bir sürü hakaret ettiniz, biz de size
iade ediyoruz.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Ben kimseye hakaret etmedim.
BAŞKAN
Sayın Canikli
Sayın Canikli
MEHMET GÜNAL
(Antalya) - Bir şey demiyoruz, kim ne söylediyse aynısını
söylüyoruz.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Ben kulaklarımla duydum arkadaşlarınızın
söylediği sözleri.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Videodan seyret, videodan seyret, akşam git de seyret bir!
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkan, arkadaşlarının söylediği
sözleri ben kulaklarımla duydum.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Tutanakları istiyoruz Sayın Başkan,
tutanakları istiyoruz.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Hakaret etmedim
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) - Sen de onu kına o zaman, onu kına.
BAŞKAN
Sayın Şandır
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Ben kimseye hakaret etmedim.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) - Duymaktan utandık, utandık.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Arkadaşların bizatihi çok galiz küfürler ettiler.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Hiçbirini tasvip etmiyoruz, hiçbirini tasvip
etmiyoruz.
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Bana namussuz diyen herkese en ağır
lafları söylerim ben! (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, MHP sıralarından gürültüler)
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sana kimse namussuz demiyor. Hanımefendi, senin namusun
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Sana kimse bir şey demiyor.
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Haddinizi bileceksiniz!
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Hiç kimsenin şerefiyle kimse oynayamaz!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 22.59
ON ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 23.08
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu),
Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19'uncu
Birleşiminin On Üçüncü Oturumunu açıyorum.
338 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Evet, Sayın Vural, buyurun.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, biraz önce bir işlem
yaptınız. Tutanaklar elinizde. Bu tutanaklarda yer alan
şerefsiz ifadesini kullanan, hayvan herif ifadesini kullanan,
Haysiyetsiz de sensin, şerefsiz de sensin. ifadesini kullanan
milletvekillerinin (AK PARTİ sıralarından Çok doğru.
sesi) isimlerini tutanaklardan okumak suretiyle, işlem yapmaya davet
ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Onlara da aynı şekilde!
OKTAY VURAL
(İzmir) Evet, aynı şekilde, aynen de iade ediyoruz.
YUSUF BAŞER
(Yozgat) Tahrik var orada, tahrik!
OKTAY VURAL
(İzmir) Özür dilesinler.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN
Evet, sayın milletvekilleri, Sayın Lütfü Türkkanın konuşmasından
itibaren tutanakları okuyorum:
Lütfü Türkkan
Sayın Başkan, değerli üyeler; öncelikle bu Ramazan Can
arkadaşımızın durumuna çok üzülüyoruz, onu belirtmek
istiyorum.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Yavaş yavaş Başkanım.
Mustafa
Baloğlu Sen kendi durumuna üzül.
Lütfü Türkkan
Yani kulise milletvekilleri toplandıkça biz oradan
bağırıyoruz: Koş Ramazan koş, kulise koş.
ALİ
SARIBAŞ (Çanakkale) Anlaşılmıyor Sayın Başkan,
anlaşılmıyor, sen kendi kendine okuyorsun!
BAŞKAN
Hani vardı ya ilkokulda hece pusulaları gibi. Yani buradaki bu
ciddiyeti muhafaza edin, oturun veyahut da gidip maç seyredin, evinizde
yatın. Ama ben sizin yerinizde olsam burada oturur, bu yasanın
karşısına dikilirim, aslan gibi dikilirim. Biraz namus, biraz
haysiyet, biraz onur, biraz şeref varsa
Başkan
Sayın Türkkan, lütfen
Sayın Türkkan
Lütfü Türkkan
bu yasanın karşısına dikilirsiniz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Haluk İpek
Sayın Başkan
Başkan
Sayın Türkkan, lütfen
Nurettin Canikli
Sözünü geri al!
Muzaffer
Yurttaş Sözünü geri al!
Fatih Şahin
Ne biçim konuşuyorsun? Sözünü geri al!
Hilmi Bilgin
Aynen iade ediyorum!
Lütfü Türkkan Bu
ihanet Sayın İçişleri Bakanına yakışmıyor.
Başkan
Sayın Türkkan, lütfen
Lütfü Türkkan Bu
ihanet Sayın Komisyon Başkanına yakışmıyor.
Biz her ikisini de
millî biliriz, bu memleketin bütünlüğüne inandığını
biliriz.
Başkan
Sayın Türkkan
Lütfü Türkkan - Ama
onurla, haysiyetle, şerefle mücadele etmek onursuzlukla mücadele etmekten
daha zordur.
Bundan sonraki
oturum:
Başkan
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19'uncu
Birleşimini açıyorum ve 338 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Sayın
Türkkan, buyurun.
Başkan
Sayın Türkkan, özür dilemeniz için davet ediyorum.
Buyurun Sayın
Türkkan.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hayır, efendim. Öyle değil. Tutanağı eksik
okuyorsunuz. Tutanaklar burada.
Sayın
Başkan
BAŞKAN Bir
saniye
Eksiklik varsa tamamlarız Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hayır efendim, olmaz.
BAŞKAN
Hayır
Yeni bir saniye
OKTAY VURAL
(İzmir) Bakın, bu ifadeden onursuzlukla
BAŞKAN Sayfa
var, tamam, okuruz yani. Bir dakika
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Hızlı geçiyorsunuz.
BAŞKAN Bana
verilen sayfaları okudum Sayın Vural.Oturun...
OKTAY VURAL
(İzmir) Yanlış vermişler.
BAŞKAN Başkan
Sayın Türkkan, yakışıyor mu bu sözler?
Fatih Şahin
Yaşından, başından utan.
Lütfü Türkkan
Sinirlenmeyin.
Fatih Şahin
Şerefsiz herif!
Başkan
Sayın Türkkan, lütfen, temiz bir dille konuşun.
Lütfü Türkkan
Sinirlenmeyin
Memleketin akıbetini düşünün.
Fatih Şahin
Hayvan herif!
Ayşe Nur
Bahçekapılı Haysiyetsiz de sensin, şerefsiz de sensin!
Lütfü Türkkan
Hele sen hiç sinirlenme. Yeri belli olmayan hanım, yerini bul, ondan sonra
sinirlen!
Başkan
Sayın Türkkan, lütfen, temiz bir dille konuşun.
Lütfü Türkkan Bu
işleri bırakın
. Bu işleri bırakın
Sahte
kabadayılığı bırakın, efendi olun.
Başkan
Sayın Türkkan, lütfen, temiz bir dille konuşun.
Lütfü Türkkan
Efendi olun, efendi! Bu işleri bırakın. Sahte
kabadayılığa gerek yok.
Başkan
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Evet, ondan
sonraki diğer oturum.
Lütfü Türkkan
Buyurun.
Başkan
Sayın Türkkan, özür dilemeniz için davet ediyorum.
Buyurun Sayın
Türkkan.
Lütfü Türkkan
Bana yerimden söz verir misiniz? (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Fatih Şahin
Hayır, buradan, kürsüden!
Başkan Bir
saniye sayın milletvekilleri, lütfen
Mehmet
Şandır Sayın Başkanım, yani bundan sonraki
olayların selameti açısından arkadaşımız
Lütfü Türkkan Bir
dakika, açın, kürsüye geliyorum.
Mehmet
Şandır Bizi dinlemeden gidersen nasıl olur?
Lütfü Türkkan
Sayın Başkan, değerli üyeler; bir kere, öncelikle hiç kimsenin
şahsıyla alakalı, hakaret amacı isnat eden bir söylemim
olmadı. İki şık var: Bakın, ya beni dinleyeceksiniz
veyahut yüreğiniz yetiyorsa gelip
konuşacaksınız. Bu kadar net. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Fatih Şahin
Tüh senin suratına! Tüh senin suratına! Delikanlıysan erkeksen,
adamsan gel dışarıda söyle!
Lütfü Türkkan -
Babanı göndereceksin, sen değil!
Mehmet Günal
Daha ne dedi, ne dedi de bağırıyorsun? Daha ne dedi ki!
Fatih Şahin
Yaşından başından utan!
Lütfü Türkkan
Babanı gönder!
Nureddin Nebati
Yakışmıyor size, yakışmıyor!
Başkan
Sayın milletvekilleri, lütfen
Sayın Türkkanı özür dilemek için
davet ettik.
Lütfü Türkkan
Sayın Başkan, ya susturacaksınız veya yerime
oturacağım. İki tane şık var. Böyle bir şey olur
mu!
İsmail
Aydın Oturursan otur be!
Başkan
Sayın Türkan, lütfen oturun, yerinizden
Lütfü Türkkan
Ben bir daha ifade ediyorum kimsenin şahsıyla alakalı olarak
hakaret içeren sözlerin hedefi kast etmiş değilim. Benim söylemek
istediğim şu, aynen tekrarlıyorum: Bu yasa Milliyetçi Hareket
Partisinin, onuru, şerefi, haysiyeti kadar önem verdiği bir
yasadır. Anayasanın 81inci maddesinde
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Başkan -
Sayın milletvekilleri sözü bitsin lütfen.
Muzaffer
Yurttaş Söyledin
Kıvırma!
Lütfü Türkkan
Bak, ben size bir şey söyleyeyim mi? Ben idamla
yargılandığım yasada kıvırmadan dik durmuş
adamım. Burada değil, idamla yargılandığım
celsede dik durmuş bir adamım. Bu ne ya? Bu ne?
Fatih Şahin
Yakışıyor, yakışıyor sana, kıvır!
Lütfü Türkan Ne
kıvırması? Neden bahsediyorsun?
Fatih Şahin
Çevir, çevir... (MHP sıralarından El hareketi yapma. sesleri)
Seyfettin
Yılmaz El hareketi niye yapıyorsunuz?
BAŞKAN - Birleşime
on dakika ara veriyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Sözlerimle ilgili olarak
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir saniye
Sayın Altay, lütfen, şu işlemi bir tamamlayalım.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Ben de ona yardımcı olmak için elimi kaldırdım
Sayın Başkan. En önce de ben kaldırdım Sayın
Başkanım.
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Sayın Başkan, sözlerimle ilgili olarak
açıklamada bulunmak istiyorum.
BAŞKAN Bir
saniye, Sayın Altay bir söz istedi.
Buyurun.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Şimdi, Sayın Başkan, ortam son derece gergin. Esasen,
siz bugün İç Tüzük 64, 67 ve 68i de çok açık, aleni ihlal ettiniz.
Hem ortamın yumuşaması amacıyla hem de bu açık İç
Tüzük ihlalinizin 63üncü maddeye göre tartışılması için
ben usul talep ediyorum.
BAŞKAN Bir
saniye
Şu konuları halledelim, ondan sonra Sayın Altay.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Halledemezsiniz siz beni konuşturmadan da, onu diyorum.
BAŞKAN Siz
mi halledeceksiniz yani? Lütfen.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, ben tutanakları okumanızı
istedim.
BAŞKAN
Okudum.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Ama,
siz Sayın Lütfü Türkkanı kürsüye çağırdınız.
BAŞKAN
Evet.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Konuşmasına devam ediyor. Siz, Başkan olarak
Sayın milletvekilleri, sözü bitsin. dediniz, Lütfen... dediniz. Ondan
sonra tartışmalar, Birleşime on dakika ara veriyorum. dediniz.
Kalktınız, kınama cezası verdiniz. Yani sözünü
bitirmemiş
Yani bu kınama cezasını vermeniz, sizin
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Savunma için çağırdı ya.
OKTAY VURAL
(İzmir)
sözcünün bu konudaki sözlerini bitirmemesine rağmen
vermiş olmanız kasıtlı olduğunuzu da ortaya koyuyor.
BAŞKAN
Yok, kasıtlı falan değil Sayın Vural, lütfen
Şimdi,
burada sözleri
KAMER GENÇ
(Tunceli) Meclisi yönetemiyorsun be!
OKTAY VURAL
(İzmir) Şimdi, sizden ricam, bu ifadeleri kullananları,
kullandıkları ifadelerden dolayı özür dilemesi
BAŞKAN
Tamam, çağıracağım, her ikisine de
çağıracağım.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Açıkça bir şekilde özür dilemeye ve kaba,
yaralayıcı söz
BAŞKAN
Evet, Sayın Şahin, özür dilemeniz için davet ediyorum, buyurun.
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Açıklamada bulunacağım efendim.
BAŞKAN
Hayır, özür dileyeceksiniz, yoksa gereğini yapacağım.
Buyurun.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) O Açıklama. diyor efendim.
BAŞKAN
- Açıklama değil Sayın Şahin, özür dileyecekseniz, buyurun.
OKTAY VURAL
(İzmir) Kimin hakaret ettiği ortaya çıktı milletvekilleri.
VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
12.- Ankara Milletvekili Fatih
Şahinin, sarf ettiği bazı ifadelerle ilgili olarak sözlerinin
arkasında olduğuna ve özür dilemesi gerekmediğine ilişkin
açıklaması
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hukukun çok temel bir kaidesi vardır. Haksız bir tutum,
davranış veya eyleme kendi haksız tutum, davranış veya
eylemiyle sebebiyet verenler bunun sonucuna katlanmak zorundadır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bu bir hukuka uygunluk
nedenidir, hukukun da en temel kaidesidir. Eğer bir kişi haksız
bir eyleme kendi haksız eylemi nedeniyle sebebiyet vermişse, bunun
tüm sonuçlarına katlanmak zorundadır. (MHP sıralarından
gürültüler)
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Açıklama mı yapıyor, özür mü
diliyor Sayın Başkan?
OKTAY VURAL
(İzmir) Benim kınama isteğim vardı Sayın
Başkan.
BAŞKAN -
Sayın Şahin
FATİH
ŞAHİN (Devamla) Benim sözlerim tamamen hukuka uygun ifadelerdir,
sonuna kadar da arkasındayım bu ifadelerin.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, aynen iade ediyoruz!
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Sana iade ediyoruz!
FATİH
ŞAHİN (Devamla) - Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Nasıl bir şey bu, nasıl rezillik! Ona da kınama
isteyin o zaman!
BAŞKAN
Bir dakika vereceğim, siz oturun.
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Sayın Başkan, ben onu
kınamıyorum, sizi!
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Ona da kınama isteyin!
Hayret bir
şey ya! Böyle bir şey var mı ya? Böyle bir şey var mı?
Bizimkini kime sordun da ya! Buraya isterken kime sordun?
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Birleşimi kapattığında O
çocuğu!
dedi o Fatih efendi, onun da sonuçlarına katlanacak o.
Sen onun da
sonuçlarına katlanacaksın! Sen göreceksin
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Sen kahraman olursun yakında Fatih, merak etme! (AK PARTİ
ve MHP sıralarından gürültüler)
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Onun da sonuçlarına katlanacaksın! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
SALİH
KOCA (Eskişehir) Gel! Gel de yap!
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Konuşmayın be! Konuşmayın! Sizin gibi
neler gördük biz, konuşmayın!
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) - Sayın Başkan
XII.- DİSİPLİN CEZASI
İŞLEMLERİ (Devam)
2.- Ankara Milletvekili Fatih
Şahine Meclisten geçici çıkarma cezası verilmesi, yapılan
oylama sonucu kabul edilmedi
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Ankara Milletvekili Sayın Fatih Şahinin
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) - Siz kimle dans ettiğinizi bilmiyorsunuz,
oturun yerinize!
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) - Sayın Başkan
BAŞKAN Bir
saniye
sözleri
kınama cezasını gerektiren bir fiildir. Bu nedenle Ankara
Milletvekili Fatih Şahinin
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, kınama cezasının
ötesinde. (AK PARTİ sıralarından Haydi be! sesleri)
BAŞKAN
Kınama değil efendim. Bir saniye
Düzeltiyorum sözlerimi, bir saniye
Fatih
Şahinin sözleri Meclisten çıkarma cezasını gerektiren bir
fiildir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Evet.
BAŞKAN - Bu
nedenle Ankara Milletvekili Fatih Şahinin İç Tüzükün 162nci ve
163üncü maddeleri uyarınca Meclisten çıkarma cezasını
teklif ediyorum: Kabul edenler
MEHMET GÜNAL
(Antalya) - Bakalım etmeyenler ne kadar.
BAŞKAN
Yalnız, savunmasını almak durumundayım.
Sayın
Şahin, savunma yapacak mısınız? Sayın Şahin,
savunma yapacak mısınız? Yapmıyor musunuz savunma
Sayın Şahin?
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Gerek görmüyorum savunmayı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Evet, Ankara Milletvekili Sayın Fatih Şahinin sözleri Meclisten
çıkarma cezasını gerektiren bir fiildir. Bu nedenle Ankara
Milletvekili Sayın Fatih Şahinin üç birleşim Meclisten
çıkarma cezasını İç Tüzükün 162 ve 163üncü maddeleri
gereğince teklif ediyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir. [MHP sıralarından Bravo! sesleri,
alkışlar (!)]
OKTAY VURAL
(İzmir) Şeref ve haysiyet yoksunları!
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Helal olsun! Bravo!
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan
Sayın Başkan
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Aklandın mı şimdi! Aklandın mı!
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan, ben talebimi
BAŞKAN
Evet, Sayın Yurttaş
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Muzaffer Yurttaş var, bir dakika
Bir saniye
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Helal olsun be, helal olsun!
BAŞKAN -
Sayın Yurttaş, Kıvırma sözünüzden dolayı özür
dilemeniz için davet ediyorum, buyurun.
MUZAFFER
YURTTAŞ (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Yurttaş, sözleriniz burada, söyledin
Kıvırma.
Okudum biraz önce tutanaklardan. Bu sözden dolayı özür dilemeniz için
davet ediyorum, buyurun.
VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
13.- Manisa Milletvekili Muzaffer
Yurttaşın, sarf ettiği bir ifadesinden dolayı özür
dilediğine ilişkin açıklaması
MUZAFFER
YURTTAŞ (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
önce, bu Meclise, bu şerefli Meclise şerefsiz deyip sonradan bu
sözlerini tevil etmeye çalıştığından dolayı ben
Kıvırma. diye söyledim. Meclise karşı bu
davranışımdan dolayı bir hata olmuşsa Meclisten özür
diliyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar) Ama bir sözün
kesinlikle
HASAN ÖREN
(Manisa) - Aması yok yani tamam, alkışladık artık.
MUZAFFER
YURTTAŞ (Devamla) - Özür diliyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN - Evet
Sayın Altay, buyurun.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, Sayın Ayşe Nur
Bahçekapılı
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Altay dediniz siz. Allah Allah!
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Ya, sen kendi adamına hiçbir şey söylemiyorsun.
Ayıp ya! Önce kendi adamın için çık bir özür dile!
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Kimden özür dileyecek?
BAŞKAN
Evet, Sayın Bahçekapılı
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Haysiyetsiz de
sensin, şerefsiz de sensin
14.- İstanbul Milletekili
Ayşe Nur Bahçekapılının, sarf ettiği bazı
ifadelerle ilgili olarak sözlerinin arkasında olduğuna ve özür
dilemesi gerekmediğine ilişkin açıklaması
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; ismini söylemek istemediğim bir kişi, tutanaklardan
da okuduğunuz gibi, hakkımda bazı şeyler söylemiş,
tutanaklarda yazıyor. Bunlara asla cevap vermeyeceğim, çünkü önem
verdiğim insanların sözlerine cevap vermeyi ilke olarak kabul ederim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu bir.
İkincisi: Bu
Meclis içinde özellikle AK PARTİ, özellikle Cumhuriyet Halk Partisi,
özellikle Milliyetçi Hareket Partisi ve özellikle Barış ve Demokrasi
Partisinin herhangi bir üyesi için bu sözleri sarf eden kişiye aynen cevap
vereceğim. Asla özür dilemiyorum! (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
XII.- DİSİPLİN CEZASI
İŞLEMLERİ (Devam)
3.- İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılıya kınama cezası verilmesi,
yapılan oylama sonucu kabul edilmedi
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, İstanbul Milletvekilli Sayın Ayşe
Nur Bahçekapılının sözleri kınama cezasını gerektiren
bir fiildir. Bu nedenle İstanbul Milletvekili Sayın Ayşe Nur
Bahçekapılıya İç Tüzükün 160 ve 163üncü maddeleri
uyarınca kınama cezası verilmesini teklif ediyorum.
Savunma yapacak
mısınız Sayın Bahçekapılı?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Yapmıyorum. dedi ya, daha ne istiyorsunuz?
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Hayır, asla yapmayacağım! (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir. [AK PARTİ
sıralarından alkışlar; MHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar (!)]
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) Sırada kim var?
OKTAY VURAL
(İzmir) Bravo!
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Bravo! İşte AKPnin yüzü bu! AKPnin adaleti bu
işte! Parmaklarla aklayın hepsini! Parmaklarla aklayın hepsini,
helal olsun!
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) - Bu küfürlere sahip çıkmakla yazık ettiniz!
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Ortak oldunuz, ortak.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, biz de Türkiye Büyük Millet Meclisine
yakışmayan bu ifadeleri kullanan, millete, milletin vekiline hakaret
edenlerin bu hakaretlerini katlıyoruz, misliyle iade ediyoruz kendilerine!
Misliyle iade ediyoruz, misliyle! Misliyle iade ediyoruz! Ayşenur
Hanıma da iade ediyoruz! (AK PARTİ sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, Yuh! sesleri, gürültüler)
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Yuh sana, yuh!
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Adımı ağzına alma! Siz benim
şerefimin emanetçisi misiniz?
OKTAY VURAL
(İzmir) Aynen iadeli taahhütle! Aynen! Aynen! Yüzünüze
yakıştı, yapıştı! Üç nokta gibi yapıştı!
Bu ifadeler artık sizin yakanızda beraber, birlikte
dolaştığınız ifadeler!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
ENGİN ALTAY
(Sinop) - Sayın Başkan, benim meramımı dinlemek
zorundasınız.
BAŞKAN
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.26
ON DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 23.32
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu),
Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19'uncu
Birleşiminin On Dördüncü Oturumunu açıyorum.
338 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
4.- Büyükşehir Belediyesi Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 Milletvekilinin; Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin; Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmak'ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen'in;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Malatya Milletvekili Öznur Çalık
ve 14 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
İçişleri Komisyonu Raporu (1/690, 2/128, 2/234, 2/289, 2/508, 2/681,
2/786, 2/820, 2/823, 2/892) (S. Sayısı: 338) (Devam)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada
yer alan, Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine başlayacağız.
5.- Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporları (1/488) (S. Sayısı: 240)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Başkanım, komisyon olmadığı için
değil, olaylardan dolayı oturumu kapatmanız lazım. İç Tüzük
bunu amirdir.
BAŞKAN 6ıncı
sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti ile Lübnan Cumhuriyeti Arasında
Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Ortaklık Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
6.-
Türkiye Cumhuriyeti ile Lübnan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret
Alanı Tesis Eden Ortaklık Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/562) (S. Sayısı 196)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Alınan
karar gereğince, Başkanlığın Genel Kurula
sunuşlarını görüşmek için, 10 Kasım 2012 Cumartesi
günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 23.33