TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
34üncü
Birleşim
5
Aralık 2012 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Trabzon Milletvekili Safiye
Seymenoğlunun, 5 Aralık Türk kadınına seçme ve seçilme
hakkı verilmesinin 78inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Antalya Milletvekili Yıldıray Sapanın, Akdeniz
Elektrik Dağıtım AŞnin özelleştirilme sürecine ilişkin
gündem dışı konuşması ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı
3.- Van Milletvekili Nazmi Gürün, Vanın sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
IV.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Van Milletvekili Nazmi Gürün, Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin AK
PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, 5
Aralık Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin
78inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
2.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, 5 Aralık Türk kadınına seçme ve
seçilme hakkı verilmesinin 78inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
3.- Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının, 5 Aralık Türk kadınına seçme ve seçilme
hakkı verilmesinin 78inci yıl dönümüne ve Dünya Kadın
Hakları Gününe ilişkin açıklaması
4.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın,
5 Aralık Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin
78inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
5.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirelin, Dünya
Kadın Hakları Günü tanımlamasının yanlış
olduğuna, bunun Türkiyeye özel bir gün olduğuna ve Kadın Hakları
Günü olarak kutlandığına ilişkin açıklaması
6.- Adana Milletvekili Ali Halamanın, sulama
birliklerinin barajların suyunu çiftçilere satmasına ilişkin
açıklaması
VI.- ANT İÇME
1.- Kamu Başdenetçisi seçilen Mehmet Nihat
Ömeroğlunun ant içmesi
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Pakistan Senatosu
Dışişleri, Keşmir ve Gilgit-Baltistan Daimi Komisyonu
Başkanı Haji Muhammad Adeel başkanlığındaki bir
heyetin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
konuğu olarak 1-7 Aralık 2012 tarihleri arasında ülkemize resmî
bir ziyarette bulunmalarının TBMM Başkanlık
Divanının 27 Kasım 2012 tarih ve 37 sayılı Kararı
ile uygun bulunduğuna ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tezkeresi (3/1055)
B) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Kars Milletvekili Mülkiye
Birtane ve 21 milletvekilinin, Kars ilinde yaşanan hava kirliliğinin
nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/438)
2.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçay ve 23 milletvekilinin, tütün tarımı ve tütün üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/439)
3.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçay ve 23 milletvekilinin, kayıt dışı ekonominin
boyutlarının ve kayıt dışı ekonomi ile daha etkin
mücadele için alınması gereken önlemlerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/440)
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, başta
ev işlerinde çalışan kadınlar olmak üzere kayıt
dışı işlerde çalışan kadınların
sorunlarının belirlenmesi, ekonomik ve sosyal haklarının
düzenlenmesi ile can güvenliklerini tehdit eden etmenlerin ortadan
kaldırılabilmesi için gerekli önlemlerin alınabilmesi
amacıyla 29/5/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verdiği Meclis araştırması
önergesinin 5/12/2012 Çarşamba günü Genel Kurulda okunarak ön
görüşmelerinin aynı birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- CHP Grubunun, Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar ve 26 milletvekilinin, Sikorsky S-70 tipi
helikopterlerde herhangi bir sorun olup olmadığının
araştırılması amacıyla
15/11/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verdiği Meclis araştırması önergesinin 5/12/2012
Çarşamba günü Genel Kurulda okunarak ön görüşmelerinin aynı
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- 2013
Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
Genel Kurulda görüşme takvimine ve konuşma sürelerine; kamu
idarelerinin bütçeleri üzerindeki görüşmelerin on iki turda
tamamlanmasına, turların bitiminden sonra Bütçe ve Kesin Hesap Kanunu
Tasarılarının maddelerinin oylanmasına ilişkin
Danışma Kurulu önerisi
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S.
Sayısı: 287)
3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Libya Hükümeti
Arasında Askeri Eğitim İş Birliği Mutabakat
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/650) (S. Sayısı: 339)
4.- Yargılama Sürelerinin Uzunluğu ile
Mahkeme Kararlarının Geç veya Kısmen İcra Edilmesi ya da
İcra Edilmemesi Nedeniyle Tazminat Ödenmesine Dair Kanun
Tasarısı ile Adalet Komisyonu Raporu (1/625) (S. Sayısı:
342)
5.- Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/638) (S. Sayısı: 337)
6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Mısır
Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim İşbirliği
Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/581) (S. Sayısı: 291)
7.- Afrika Kalkınma Bankası Kuruluş
Anlaşmasına Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/700)
(S. Sayısı: 349)
X.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili Gürsel Tekinin,
İstanbulda bir rezidans inşaatı ile ilgili iddialara
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/10598)
2.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceerin,
TBMMye alınması planlanan zırhlı araçlara ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet
Sağlamın cevabı (7/11384)
3.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 2002-2012
yılları arasındaki doğal gaz, elektrik ve petrol
ithalatına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/11567)
4.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun,
elektrik zammına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/11570)
5.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, enerji
faturalarının azaltılmasına ilişkin sorusu ve Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/11571)
6.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun,
doğal gaza yapılan zamlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/11572)
5 Aralık 2012
Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 14.02
BAŞKAN: Başkan
Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine
LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN - Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 34üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Aralık
Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesi
münasebetiyle söz isteyen Trabzon Milletvekili Safiye Seymenoğluna
aittir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Trabzon Milletvekili Safiye
Seymenoğlunun, 5 Aralık Türk kadınına seçme ve seçilme
hakkı verilmesinin 78inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
SAFİYE
SEYMENOĞLU (Trabzon) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün 5 Aralık, Türk kadınına seçme ve seçilme
hakkının verilişinin yıldönümü. Türkiyede kadın
haklarının elde edilişinin önemli bir başlangıcı
olan bu günde, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Dünyada hiçbir milletin kadını, Ben Anadolu
kadınından daha çok çalıştım, milletimi kurtuluş
ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar gayret gösterdim. diyemez.
Ey kahraman Türk kadını, sen omuzlar üzerinde göklere yükselmeye
layıksın. şeklindeki sözlerle Atatürkten övgüler alan Türk
kadını, Kurtuluş Savaşında en zor koşullarda
verdiği mücadelelerle tarihe not düşmüştür.
1923te cumhuriyetin
ilanıyla Türkiyede yeni bir döneme girilmiş ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinde kanunların hazırlanmasında mebus adedi belirlenirken
kadınların da milletin ferdi olarak sayılması ve
vatandaşlık hakkına sahip olması düşünülmüştür.
Atatürk
inkılaplarının toplumumuza etkisi bakımından en önemlileri
kuşkusuz kadın hak ve özgürlüklerini sağlamış
olanlarıdır. İlk olarak, 3 Nisan 1930da Mecliste Belediye
Kanunu kabul edilmiş, bu kanunla kadınlara belediye meclislerine
katılma, üye olma, seçimlerde muhtarlıklar için aday olma hakkı
verilmiştir. 5 Aralık 1934te de Türkiye Büyük Millet Meclisi
kadınlara seçme ve seçilme hakkını tanıyan yasayı
kabul ederek Türk kadınının Parlamentoda temsilinin önünü
açmıştır. 1935te Parlamentoya ilk defa 18 kadın
milletvekili girmiş ve yüzde 4,6lık bir oranla temsil
hakkını kazanmıştır.
MEHMET METİNER
(Adıyaman) Bazı kadınlar hâlâ giremiyor Meclise Sayın
Vekilim.
SAFİYE
SEYMENOĞLU (Devamla) Fransada 1944te, İtalyada 1948de,
İsviçrede 1971de kadınlara bu hak tanınırken zaman içinde
Türkiye bu ülkelerin çok gerisinde kalmış, yıllar içinde büyük
bir artış kaydedilememiştir. 5 Aralık 1934 tarihinin
üzerinden yetmiş sekiz yıl geçmiş olmasına rağmen
kadınlar henüz nüfusla orantılı olarak temsil hakkına
kavuşmuş değillerdir ancak önemli mesafelerin katedildiği de
bir gerçektir.
Temsilde, cumhuriyet
tarihinde ilk defa kadın milletvekili oran olarak bu dönem yüzde 14,9 ile
önemli bir artışı yakalamış, 550 milletvekillinin 79u
kadın milletvekilinden oluşmuştur. Bu sayıya ulaşmada
pek çok etken olduğu gibi, her seçimde kadın vekil
sayısını önemli bir oranda artıran AK PARTİnin
diğer partilere örnek olmasının etkisi de büyüktür.
Türkiyede ve dünyadaki
bazı partilerin örnek aldıkları diğer bir kurumumuz da
kadın kolları teşkilatımızdır. 3 milyon 250 bin
kadın üyesiyle dünyanın en büyük kadın örgütüdür. Teşkilat,
görevlerinin haricinde kadınların siyasetle ilgilenmeleri, siyaseti
öğrenmeleri adına büyük bir okul gibi çalışmaktadır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yaklaşan yerel seçimler, kadın yerel
yöneticileri, belediye başkanları, meclis üyelerini sayısal
olarak artırmada tüm partiler için önemli bir sınav olacaktır.
Yerel yönetimlerdeki kadın oranımız mevcut hâliyle çok
düşüktür, bu oranın artırılması için hepimize büyük
görevler düşmektedir. Artık kadınlarımız Siyasette
biz de varız. demekte, daha talepkâr olabilmektedir. Bu potansiyelin
değerlendirilmesi aslında ülkemiz için de büyük bir kazanç olacaktır,
temsilde adalet sağlanacaktır.
Tüm toplumun, kadın
erkek herkesin katkılarıyla kadınların siyasete
katılımının artırılması hedefinde
desteklerinizi diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Gündem
dışı 2nci söz, Akdeniz Elektrik Dağıtım
AŞnin özelleştirilme
süreci
hakkında söz isteyen Antalya Milletvekili Yıldıray Sapana
aittir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
2.- Antalya Milletvekili Yıldıray Sapanın, Akdeniz
Elektrik Dağıtım AŞnin özelleştirilme sürecine
ilişkin gündem dışı konuşması ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
YILDIRAY SAPAN (Antalya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AKEDAŞın özelleştirme süreciyle
ilgili gündem dışı söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, şimdi, sizlere AKPnin bir ihale klasiğini
anlatacağım. Bu ihalede hinlik var, bu ihalede cinlik var, bu ihalede
suistimal var, bu ihalede saygısızlık var, rant var ama en
önemlisi bir hükûmetin kendi ülkesinin sermayesini, kendi ülkesinin birikimini,
değerlerini çarçur etme çabası var. Bunları bilerek
yapıyorlar demeyi içime sindiremiyorum.
Olay, Antalyadaki
AKEDAŞın özelleştirme süreciyle başlıyor. AKEDAŞ
1,8 milyon aboneye sahip. Bu abonelerin önemli bir bölümü ticari abone ve AKEDAŞ,
Türkiye'nin en büyük 5inci elektrik dağıtım firması,
Antalya, Isparta, Burdurda hizmet vermekte ve giderek de bu firma hızla
büyümektedir. Bu firma 2010 yılında özelleştirilmek istendi ve
ihaleye 15 firma katıldı. İlk 3e kalan firmanın
tamamı, hepsi 1 milyar doların üzerinde fiyat verdiler ve ihaleyi 1
milyar 165 milyon dolara bir firma aldı ama ne hikmetse, bir süre sonra
teminatını yakarak ihaleden çekildi. Bu arada bu firmanın
Muhteşem Yüzyılı yayınlayan kanalın sahibi
olduğuna dikkatinizi çekerim. Daha sonra doğal olarak 2nci firma
çağrıldı ama o da ne hikmetse teminatını yakarak
ihaleden çekildi ve sıradaki 3üncü firma çağrıldı, o da
aynı şekilde, teminatını yakarak ihaleden geri çekildi.
Daha sonra bir süre beklenildi ve tekrar özelleştirmeye
çıkıldı. Geçtiğimiz ay yapılan bir ihalede, aynı
firmanın ihalesinde, şaşıracaksınız, 1 milyar 165
milyon dolara verilen AKEDAŞ, 546 milyon dolara yani tam tamına
yarı fiyatına özelleştirildi. Ortada hiçbir değer
gerilemesi yokken, hiçbir küçülme yokken, üstelik tam tersine, her gün hacmi
büyüyen, enerji tüketimi büyüyen, müşterisi büyüyen AKEDAŞ, yarı
fiyatına özelleştirildi. Kaldı ki o bölge, kayıp kaçak
oranının en az olduğu bölge ve yine üstelik önceki ihalede,
ihale bedelinin tamamının bir seferde ödenmesi şart
koşulmuşken; bu ihalede 4 eşit taksite bölünüyor. Bu doğru
mu arkadaşlar? Şimdi, bunun adı özelleştirme mi? Bunun
adı rant mühendisliği, bunun adı peşkeş, bunun
adı cebellezi siyaseti
Bunların hepsi açıklığa
kavuşması gereken konular arkadaşlar.
Açıklığa
kavuşması gereken, izaha muhtaç başka bir konu ise ihaleyi alan
firmanın kimliği. Bu firma, yargı kararlarına rağmen
Oymapınar HESi geri vermemekte direnen firma. Bu firmanın sahibi,
Başbakanının hemşehrisi. Biliyorsunuz, Başbakan, bir
süre önce Seydişehir Alüminyum Fabrikasını yine böyle bir
yöntemle yok pahasına özelleştirmiş, Oymapınar HESi de
bonus olarak yanında vermişti. Danıştay kararlarına
rağmen Başbakan, Türkiyenin en büyük santrallerinden biri olan
Oymapınar HESi bir türlü geri almaya yanaşmadı.
Değerli
arkadaşlar, bu özelleştirme halkın, abonelerin ve
Antalyanın aleyhinedir. Enerji politikası kâr amaçlı, özel
sektöre kâr aktarma amaçlı olarak sürdürülemez. Temel
ihtiyaçlarımızdan biri olan elektrik kamu güvencesiyle sunulmalıdır.
Devletin en temel görevlerinden biri budur. Dolayısıyla, buradan
sesleniyorum: Bu yanlıştan bir an önce dönün ve AKEDAŞı
peşkeş çekmekten vazgeçin.
Hepinize saygılar
sunuyorum . (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Gündem
dışı konuşmaya Hükûmet adına Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız cevap vereceklerdir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi bu vesileyle
saygıyla selamlıyorum.
Akdeniz Elektrik
Dağıtım Anonim Şirketi, bildiğiniz gibi,
arkadaşımızın da bahsettiği bir süreçten geçti.
Buradaki modeli tekrar kısaca bir bahsetmek isterim. 2036 yılına
kadar herhangi bir varlık satışı olmaksızın
bunların işletme hakkına, dağıtım ve perakende
satış lisansına sahip bir şekilde bu özelleştirme
takvimimiz devam ediyor. Tabii buradaki değerler, bir önceki ihalede
verilen değerler, şu anki aldığımız teklifler
tekrar değerlendirilecek. Nerelerde değerlendirilecek bunlar? Rekabet
Kurumuna Özelleştirme İdaresi Başkanlığımız
sundu, dedi ki: Ben, şu hisselerle, şu ana kadar bu portföy
içerisinde bulunan şu firmayı -adını, sanını her
bir şeyini söyleyerek- şeffaf ihalecilik anlayışıyla
yaptım ve sonuçları size sunuyorum. Rekabet Kurumu bunu tabii ki
kendi içerisinde değerlendirecek ve ondan sonra da Özelleştirme
Yüksek Kuruluna bunlar tekrar sunulacak.
Bildiğiniz gibi, bir
önceki ihalede, şu veya bu gerekçeyle, 30 milyon dolar civarındaki
teminat mektubu irat kaydolmuştu ve bunların karşılaştırmaları
da yapılmıştı. Tabii, bu ihaleler canlı yayında,
televizyonların önünde yapılıyor. Bir başka firma, A
firması gelip diyebilir ki: Ben daha yüksek veriyorum. Bunun önünde
herhangi bir mâni yok arkadaşlar. Bir malın alım-satım
değeri, satışın gerçekleştiği değerdir.
Şimdi, bununla alakalı, bizim Özelleştirme Yüksek Kurulu ne
karar verecek şu anda bunu bilmiyoruz yani bu ihaleyi onaylayacak mı,
onaylamayacak mı ama belli rakamları da teyit etmek
açısından
Hani Gün geçtikçe buradaki talep artıyor. dendi.
Bakın, bir önceki ihalede 5,3 milyar kilovatsaat
civarındaki
Antalya, Burdur ve Isparta illerindeki toplam portföy, şu anda 5 milyar
kilovatsaatle çıktı değerli arkadaşlar. Buradaki serbest
tüketiciler arttı ve serbest tüketiciler arttığı kadar da
dağıtım hizmetleri içerisindeki portföy azalmış oldu.
Şimdi, hani, diyoruz: Zamanla buradaki tüketiciler artıyor.;
buradaki tüketiciler artmadı arkadaşlar.
Şimdi, kişi
başına, megavat başına düşen
Yani bu fiyatın
izahı açısından yapmıyorum arkadaşlar bu söylemlerimi,
yalnızca bilgileri düzeltmek açısından yapıyorum. Ben
şimdi Özelleştirme Yüksek Kurulunun kararını bilmiyorum, ne
çıkacak oradan ama biz, geçtiğimiz ihalelerde -2011 yılında
yapılan ihalelerde- megavat başına yapılan 220 dolar
civarındaki tekliflerin gerçekleşmediğini, gerçekleşen
tekliflerin şu anda megavat başına 103 dolarlar civarında
olduğunu biliyoruz. Bunun Avrupadaki ve Türkiyedeki ortalamaları
belli. Rakamların hepsini biz fotokopi olarak da
arkadaşlarımıza dağıtabiliriz.
Şimdi, kamunun Bu
verdiğiniz fiyat, yüksek fiyattır; bu verdiğiniz fiyat,
düşük fiyattır. diye bir yorum yapma imkânı yok yani böyle bir
yorumu kamu yapmaz. Kamu, kendisine hukuk sınırları içerisinde
verilen bütün sınırların içerisinde kalır ve o prosedür içerisinde
bunu işletir.
Şimdi -2036
yılında, deadlineı belli, sonuçlanacak tarih belli- 2010
yılında teklif veren firma, şu anki firmaya göre 3 yıl daha
fazla burayı işletme hakkına sahip. 2013 yılında
verdikten sonra o tarihi biz ilerletmiyoruz yani 2042 yılında
olacak. demiyoruz, yine 2036 yılında olacak. Ben tekrar tekrar
söylüyorum: Bu fiyatın izahını yapmak açısından
verilmiş bilgiler değil arkadaşlar; yalnızca, bir önceki
ihaleyle farklılık arz eden yerler neresi, aynı olan yerler
neresi, onu arz etmek açısından söylüyorum.
Dediğim gibi,
tekrar, karar, Özelleştirme Yüksek Kurulunundur ama bir malın bedeli,
alım-satım yapılan bedeldir. O bedeli de hep beraber
izlemiş olacağız. Ben bu bilgileri heyetinize arz etmiş
oldum.
Tekrar, saygıyla
sevgiyle selamlıyorum heyetinizi. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar).
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum.
Gündem
dışı 3üncü söz, Vanın sorunları hakkında söz
isteyen Van Milletvekili Nazmi Güre aittir. (BDP sıralarından
alkışlar)
3.- Van Milletvekili Nazmi Gürün, Vanın sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
NAZMİ GÜR (Van)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, bugün, Van ilinde yaşanan kimi sorunları sizlerle
paylaşmak için kürsüye çıktım.
Tabii ki Sayın
Başbakanın, Vanda TOKİ konutlarını
dağıtırken Vanın sokaklarını, Edremitin,
Ercişin sokaklarını donatan o cennet gibi billboardlardaki
gibi değil Van kuşkusuz; şimdi kapkara, kara bir dumanla
kaplı. Vanda yaşanan bütün bu sorunları sizlerle
paylaşırken elbette ki beş dakika içerisinde Vanın tüm
sorunlarını dile getirme olanağımız yok ama kimi
önemli gördüğümüz konuları sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Değerli
arkadaşlar, 23 Ekimde Sayın Başbakan Vandaydı ve
yaklaşık 15 bin anahtar dağıttı. Kamuoyuna öyle
yansıtıldı ki sanki Vanda depremle yerle bir olan, Vanda
depremle konutlarını kaybedenlerin tamamı konut sahibi
olmuştur, hak sahibi olmuştur ve konutlarına
oturmuşlardır gibi bir algı oluştu. Bunun, bir kere,
doğru olmadığını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Şu anda, konut
tahsisi yapılan ve konutlarında oturmak üzere hak sahibi olan
kişilerin çok büyük bir kısmı konutlarında oturmuyor
değerli arkadaşlar. Suriye sınırına nakledilen
konteynerler dışında kalan konteyner kentlerde hâlâ insanlar
yaşıyor ve şu anda, kar düşmüş Vanda, soğuk
Vanda insanlar yaşam mücadelesi veriyor.
15 bin konuta ne oldu
peki? 15 bin konutun tamamına yakını hâlâ boş. Neden
boş peki? Çünkü, bu konutlar yapıldıktan sonra bu
konutların altyapısı yani yolu, kanalizasyonu, suyu,
ısıtması, elektriği eksik bırakıldı,
yapılmadı; bu yıl, bu kış da yetiştirilmesi
mümkün değil. En basit örneği su değerli arkadaşlar.
Yapılan 15 bin konutun tamamında şu anda su yok yani su
bağlı değil. Sadece, kimi mecburiyetten konutlara yerleşen
halkımız, taşıma suyla, tankerlerle taşınan
sularla ihtiyaçlarını gideriyorlar.
Yine, değerli arkadaşlar, en
önemli konulardan birisi eğitimdi. Başta üniversite olmak üzere,
Vanda hasar gören 343 okulun tamamı, neredeyse tamamına
yakını eğitim dışı. Neden? Çünkü, sadece 20
okulda güçlendirme çalışmaları yapıldı. Yeni inşa
edilen okullar ise Vanın ihtiyaçlarını
karşılayamayacak durumda. Dolayısıyla, büyük bir kaos
ortamında insanlar okuma ve eğitim alma hakkını yerine
getirmeye çalışıyor.
Yine, değerli arkadaşlar,
özellikle üniversitemizde, Yüzüncü Yıl Üniversitesi kurulduğu günden
bu yana ciddi bir gelişme kaydetmiş ve öğrenci sayısı
bakımından da Türkiyenin en önemli üniversitelerinden biri olmuşken,
bugün öğrencilerin büyük bir kısmı maalesef yurtlardan mahrum
bir şekilde kimi cemaatlerin ışık evleri denilen evlerine
muhtaç bırakılmış durumdalar.
Yine, değerli arkadaşlar, şu
anda 2 hastane eğitim verir durumda, 2 hastane sağlık hizmeti
verir durumda. Van önemli bir sağlık sorunuyla karşı
karşıya çünkü bir bölge kenti olarak Van, aynı zamanda, sadece
Vanın değil bölge illerinin de sağlık
ihtiyaçlarını karşılıyor.
Tabii ki esnaftan söz etmeye hiç gerek yok.
Esnafın durumu ortada. KOSGEBin verdiği ve Hükûmetin
sağladığı krediler yine yandaş esnafa verildi.
Esnafın büyük bir çoğunluğu bu kredilerden yararlanmadı.
İşsizlik ve yoksulluk Vanın kaderi, bu kader
değişmemiş durumda.
Değerli arkadaşlar, en önemli
sorunlarından biri: Biz Van Ercişte konutları yaparken köyleri
tümden unuttuk. Köylerin ne durumda olduğunu, ben eminim, hiç biriniz
bilmiyorsunuzdur. Onun için, en kısa sürede, Vanda, özellikle AKP
milletvekillerinin bir köy turu atması çok faydalı olur diye
düşünüyorum; en azından gerçeği kendi gözleriyle görmüş
olurlar.
Değerli
arkadaşlar, tabii, Vanda yaşanan bu sorunlar,
halkımızın karşı karşıya
kaldığı bu sorunlar KCK operasyonları adı
altında sürdürülen operasyonlarla devam ediyor. Son operasyonda İl
Genel Meclisi Başkanımız Semira Varlı, PM üyemiz Hüseyin
Dağ, Erciş Çelebibağı Belediye Başkanımız
Veysel Keser ve İl Eş Başkanlarımız Fevziye Şiran
ve Yakup Ataş göz altına alındılar. Toplam 14 kişi KCK
operasyonlarından tutuklandı. Bu da AKPnin bölgede sürdüğü
baskı politikalarının bir sonucu olsa gerek.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Gündem
dışı konuşmaya Hükûmet adına cevap vermek üzere,
buyurun Sayın Bakan.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, değerli milletvekillerim; Van Milletvekili Sayın Nazmi
Gürün gündem dışı konuşmasına cevap vermek üzere söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum efendim.
Efendim, evvela şunu
ifade edeyim: Vanda bir deprem vuku buldu, hepimizi üzdü hakikaten. 23 Ekimde
vuku bulan bu deprem neticesinde Vanda büyük bir acı yaşadık
ama şunu ifade edeyim: Bakın, geçmişte, ben, İstanbulda 17
Ağustos 1999 depreminde İSKİ Genel Müdürüydüm ve o dönemde
altyapıdan sorumlu bir koordinatör durumundaydım, bütün elektrik, su,
kanalizasyondan sorumlu -afet durumunda- bir genel müdürdüm.
Bakın, Marmara
depremine o zamanki Hükûmet ancak on beş-yirmi gün sonra gelebildi. Hatta
haberleşme bile yoktu. Ben, İSKİ olarak, 5 tane bölge müdürlüğü kurdum. Yalova,
Karamürsel, Gölcük, Adapazarı -o zaman- ve İzmitte kurduğum beş
tane özel tesis, röle istasyonuyla haberleşmeyi biz sağladık.
Bütün, ne kadar yardım malzemesi, yiyecek, içecek varsa onları biz
temin etmiştik. Ama, Van depreminde, bakın,
Başbakanımız yanındaki bakanlarla beraber aynı gün
Vanda idi ve aynı gün bütün yardımlar Türkiyeden yağmaya
başladı. Bir kere, bunu özellikle vurgulamak istiyorum.
Keza, sadece Van
depreminde değil, daha önce de Simavda 19 Mayısta bir deprem vuku
bulmuştu, o zaman da Hükûmetimiz hemen gece yarısı harekete
geçti. Sayın Başbakanımız beni görevlendirmişti ve biz
deprem olduğu gece, sabah saat beşte bütün ekiplerle oradaydık,
arama kurtarma birlikleriyle ve sabah 05.00te sıcak çorbayı bizzat
ben kendi elimle dağıttım. Yani, şimdi, ben de, hakikaten, Sayın
Van Milletvekili söz alınca Vanda yapılanlar için büyük bir
teşekkür yapacağını ümit ediyordum ama gerçekten hüsrana
uğradım.
Bir kere, bakın,
Van, Van olalı böyle bir yatırım görmedi. Şu ana kadar en
büyük yatırımı TOKİ yaptı, 3 milyar 247 milyon TLlik
yatırım yaptı Vana.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) - Ticaret yapıyor, ticaret Sayın Bakan. TOKİ ticaret
yapıyor.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Hükûmetimizin Vana
yaptığı toplam yatırımı, tabii, Orman ve Su İşleri Bakanlığı;
Sağlık Bakanlığı; Millî Eğitim
Bakanlığı; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı;
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı;
vesaire, bu bakanlıkların, sadece merkezî hükûmetin
yaptığı toplam yatırım miktarını size arz
etmek istiyorum: Değerli milletvekilleri, bakın, rakama dikkat edin,
6 milyar 774 milyon 846 bin 035 TL. Şu ana kadar yapılan, yani bu,
dile kolay! Biz geçmişte, kalıcı konutların değil,
geçici konutların dahi yıllarca yapılamadığına
şahit olduk ama Başbakanımızın talimatıyla
TOKİ orada destan yazdı.
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Hangi destanı yazdılar, Ergenekon Destanı mı?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla)
Başbakanımız defalarca gitti -oraya bakanlarımız- ben
en az 3 defa gittim. Bütün bakanlarımız orada seferber oldu, Vandaki
kardeşlerimizin yarasını sarmak maksadıyla gerçekten çok
büyük çalışma yaptılar.
MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Orada yattılar, kalktılar.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) Bakın,
TOKİ Vanda deprem konutları kapsamında 17.487 konutu bir sene
içinde tamamladı. Bunlardan 15.399 adedi tamamlandı, 11.831 adedi de
hak sahiplerine teslim edildi. 2.148 adet konut inşaatı ise hâlen
devam ediyor, bunları da kısa zamanda bitireceğiz.
Şimdi, sayın
vekilimiz dedi ki: Bunların alt yapısı yok, suyu yok. Efendim
bakın, bir kere elektrikle ilgili Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanımız yanımdaydı. Elektrikte bir eksik var mı?
diye sordum. Tam iki ay önce bütün elektrik hatları döşendi, hiçbir
problem yok, sadece, vatandaşın gelip Elektrik İdaresine abone
olması gerekiyor. diye söyledi.
Suyla ilgiliye gelince:
Aslında dağıtım tamamen belediyenin görevidir ama
Sayın Başbakanımız bana talimat verdi. Van için, Erciş
için köklü bir çözüm olmak üzere Şamran kaynağından, 47 kilometre uzaklıktan, 2 metre
çapında dev bir isale hattı, depolarla -şu anda
yıldırım hızıyla içme suyu hattı da geliyor, bunu
da özetle vurgulamak istiyorum.
Şimdi, Vanda bu
şekilde -eskiden bir isale hattı vardı ama onu kifayetsiz
gördük- yeni bir isale hattı yapıyoruz, bunu özellikle müjdelemek
istiyorum. Ayrıca, Erciş için de -burada ilk defa müjde veriyorum-
köklü bir çözüm olmak üzere Morgedik Barajını önümüzdeki yıl
bitiriyoruz ama oradan Erciş ve civarına içme suyu temini için proje
başladı, para sıkıntımız yok, proje
tamamlanınca onun da temelini inşallah baharda atacağız.
Yani, o kadar çok büyük yatırımlar yapılıyor ki yani
hakikaten Van yeniden kuruldu.
Milletvekili
arkadaşımız diyor ki: Efendim, gidip görsünler. Efendim gidip
hakikaten helikopterle Vanı gördüğünüz zaman yepyeni bir şehir
kuruldu, muhteşem bir şehir kuruldu, bunun herkes farkında: Bütün
dünyadaki bu afetle ilgili birimler geliyor, diyor ki: Ya bu kadar kısa
zamanda, bir senede kalıcı konutları nasıl
başardınız. diye hayretlerini gizleyemiyorlar, hatta bu konuda
bizden teknik yardım istiyorlar.
Tabii, sadece TOKİ
değil, Bakanlık olarak biz orada yaklaşık 500 trilyonluk,
500 milyon TLlik yatırım yaptık. Karasu sulaması, bunun
dışında Özalp-Gölegen Göleti sulaması,
Bahçesaray-Altındere sulaması
24 adet derenin
ıslahını gerçekleştirdik. Özellikle Gürpınar
sulamasının ikinci kısım inşaatına devam
ediyoruz. Morgedik Barajı inşaatı hızla ilerliyor,
Vanın âdeta GAPı, çok önemli bir baraj Morgedik. İnşallah,
şu anda yüzde 75 seviyesinde bitti, önümüzdeki yıl da Morgediki -ki
Van için en büyük barajlardan birisidir- tamamlayacağız. Bunun sözünü
özellikle vurgulamak istiyorum.
Bunun
dışında, 27 tane dere ıslahı devam ediyor.
O kadar çok şeyler
var ki anlatacak onlara hakikaten zaman yetmez. Ama ben vaktinizi de almamak
için şunu da özellikle belirteyim: Vana ayrıca, oradaki
insanların özellikle gelir seviyesini artırmak için, gölet ve
sulamalar için büyük bir proje başlattık. Türkiyede 1.000 Günde
1.000 Gölet kapsamında şu anda Vana tam 18 tane proje yapılması,
gölet ve sulama yapılması kararını aldık. Sayın
vekiller, Van milletvekilleri, talep ederse bunların isimlerini -tam 18
tane- teker teker verebilirim ama zamanım sınırlı
olduğu için bunlardan da bahsetmek istemiyorum.
Ayrıca,
ağaçlandırma çalışmaları başlıyor. Bununla
ilgili de çalışmalarımız devam ediyor.
Ama Sağlık
Bakanlığı da hakikaten Vana çok büyük destek verdi. Yani, o
sağlık çalışanlarının, kendisinin özellikle
cenazesi deprem altındayken, orada şehit düşmüşken, orada
cansiparane çalıştıklarına bizzat ben şahit oldum.
Sağlık Bakanımız defalarca gitti. Dolayısıyla,
bunları takdir etmek gerekir. Marifet iltifata tabidir. Eksikler olabilir
tabii, elbette, ama yapılan işleri de takdir etmek çok önemlidir,
insanların şevk ve heyecanını daha da artırır.
Bakınız, Vana
Sağlık Bakanlığımız tam 297 milyon TLlik
yatırım yaptı, 1 devlet hastanesi olmak üzere 40 tane
sağlık tesisini hizmete açtı.
Millî Eğitimden
bahsedildi. Efendim, orada yeni yeni okullar açıldı. Acaba sayın
vekilimiz gidip de bu okulları görmüyor mu? Başbakanımız
rahmetli annesinin adıyla açılan muhteşem okulların
açılışını bile yaptı. Şu ana kadar,
bakın, Millî Eğitim Bakanlığı Vana 3.906 adet
dersliğin yapımını tamamlamış; tabii, Yüzüncü
Yıl Üniversitesi bünyesinde yeni yeni birtakım birimler
açılmış.
Ulaştırma
Bakanlığımız oraya büyük destek veriyor. Hakikaten
bölünmüş yollarla Vana ulaşmak çok daha kolay hâle geldi. Keza,
diğer kurumların destekleri, Bakanlığımızın
ve diğer bakanlıkların destekleri devam ediyor. Özellikle -tabii
eksiklikler olabilir- deniliyor ki: Efendim, altyapı eksiği, su
yok. Buyursun söylesin, neresi, nokta göstersin, biz, oraya su vermek için,
elektrik vermek için hazırız. Ama böyle yuvarlak olarak
konuşunca
Nerede elektrik yok, ona bizzat adres verirlerse bizim oraya
elektrik, su vermek en büyük mutluluğumuzdur.
Ben, bu duygularla,
tekrar, gerçekten, Van depreminde ve diğer depremlerde -Simavda 1
kişi kaybettik- hayatlarını kaybedenlere, gene, Allahtan rahmet
niyaz ediyorum. Ayrıca, bu depremde hayatlarını kaybedenlerin
yakınlarına Cenabıallah sabr-ı cemîl ihsan buyursun.
Bunun
dışında, bu deprem sonrası, gerçekten, cansiparane
depremzedelere yardım için koşan 75 milyon
vatandaşımıza da, ayrıca, buradan, huzurunuzda
teşekkür etmek istiyorum. İşte kardeşlik bu.
Bu duygularla, hepinizi
saygıyla selamlıyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Suları bağlanmamış Sayın Bakan.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
NAZMİ GÜR (Van)
Sayın Başkan, Sayın Bakan birkaç eksik bilgi verdi, düzeltmek
istiyorum.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Suları bağlanmamış Sayın Bakan,
TOKİ yapmış, su yok
BAŞKAN Sayın
Tanal, bir saniye.
Buyurun Sayın Gür.
NAZMİ GÜR (Van)
Sayın Bakan eksik bilgiler verdi, ben düzeltmek istiyorum.
BAŞKAN Ne diye
eksik
Eksik bilgileri düzeltme hakkınız yok ki efendim, ancak
NAZMİ GÜR (Van)
Söz verirseniz Sayın Başkan, iki dakika
BAŞKAN Bakın,
şöyle, usulü söylüyorum: Sataşma varsa söz isteme hakkınız
var.
NAZMİ GÜR (Van)
Yanlış bilgiler verdi efendim.
BAŞKAN Sizin
konuşmanıza karşı İç Tüzükün 59uncu maddesi
açık. Sayın Bakan Hükûmet adına bilgilendirdi.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Yanlış bilgi verdiğinden kaynaklanıyor
Sayın Başkan.
NAZMİ GÜR (Van)
Sayın Bakan TOKİnin Vanda ticaret yapmadığını
söylemedi.
BAŞKAN Efendim?
NAZMİ GÜR (Van)
Ticaret yapıyor efendim, babasının hayrına yapmadı ki!
Kürsüye çıkmak
istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Hayır,
kürsüye çıkma hakkınız yok da, onu anlatıyorum Sayın
Gür.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Sayın Başkan, Sayın Bakan yanlış bilgi
verdiğinden dolayı sayın hatip düzeltme yapmak istiyor.
BAŞKAN Böyle bir
düzeltme hakkı yok, onu anlatıyorum Sayın Buldan.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Neden Başkan?
BAŞKAN Sadece
sataşmadan dolayı
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Tamam, sataştı o zaman.
BAŞKAN Peki,
buyurun, iki dakika söz veriyorum.
İç Tüzükün
öğrenilmesi anlamında söylüyorum ben.
Buyurun.
IV.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Van Milletvekili Nazmi Gürün, Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
NAZMİ GÜR (Van)
Değerli arkadaşlar, şimdi
Sayın Bakan, Vana
gidelim, birlikte Vana gidelim, söylediğimiz her şeyi birlikte
gezelim, hazırım buna, eksiği gediği yerinde görürsünüz.
Bir kere, valiliğin
verdiği çok düşük kaliteli kömür bugün Vanda havayı nefes
alınamaz duruma getirmiş. Siz valiyi engelleyebilir misiniz? Bu
kömürü dağıtmayın. diyebilir misiniz? Devlet kömür
dağıtıyor ama emin olun, 80li yıllarda Ankarada
nasıl hava kirliliği varsa bugün Vanda da aynı hava
kirliliği var; bu bir.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Hâlâ suları bağlanmamış Sayın Hatip.
TOKİ evlerinde hâlâ sular bağlanmamış.
NAZMİ GÜR (Devamla)
İkincisi; su
Suyu da babanızın hayrına
yapmıyorsunuz ki Sayın Bakan, belediyemiz yapıyor, DSİ de
imzaladığı protokol gereği suyu getiriyor. Ama şimdi,
söyleyeyim size: Ben dün firmayla görüştüm. Emin olun,
kamulaştırma nedeniyle su, o söylediğiniz, övündüğünüz su
kesilmiş durumda; yok, su yok. Birkaç müteahhit, TOKİ müteahhidi,
sizin müteahhitleriniz bize dediler ki: Edremit Konutlarına özel
tankerlerle su taşınıyor. Bu da mı yalan?
BAŞKAN Sayın
Gür, Genel Kurula hitap edin lütfen.
NAZMİ GÜR (Devamla)
Sonra, değerli arkadaşlar, bu konutları 86 bin lira ile
Vanlılara sattınız. TOKİ sattı, ticaret yapıyor.
Hiç bu kadar iyi müşteri bulamazdınız hiçbir yerde.
Teşekkür ederim. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Gür.
Evet, gündeme geçiyoruz.
Sayın
milletvekilleri, 25 sayın milletvekilimiz sisteme girdiler, söz istiyorlar
ama İç Tüzükün 59uncu maddesi çok açık, daha önce de
açıklamaları da yapmıştım.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
ALİM IŞIK
(Kütahya) Sayın Başkan, birer dakika söz verseydiniz, önemli açıklamalarımız
var.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Kamu Başdenetçisinin
MUHARREM İNCE
(Yalova) Sayın Başkan, grup başkan vekillerinin bir talebi
var, bakın, farkındaysanız.
BAŞKAN Buyurun
Sayın İnce.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, 5
Aralık Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin
78inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MUHARREM İNCE
(Yalova) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türk kadını,
bir aydınlanma ve çağdaşlaşma projesi olan cumhuriyetle
birlikte, cumhuriyete giden yolda Ulusal Kurtuluş Savaşına da
adını vermiştir.
Türk kadını,
Fransadan ve İtalyadan, 1946lardan 71lere uzanan bu süreçte seçme,
seçilme hakkına daha erken kavuşmuş ve 1930da belediye
seçimlerinde, 1933te çıkarılan Köy Kanunuyla muhtar seçme ve köy
heyetine seçilme, 5 Aralık 1934te ise Anayasada yapılan bir
değişiklikle milletvekili seçme ve seçilme hakkına
kavuşmuştur.
Cumhuriyetin ilk
yıllarında faşist dönem diyenlerin bakmaları gereken
gerçek burasıdır ve buraya bakıp bir ders almaları
gerekmektedir. Biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, bu
kadınlarımızın seçme ve seçilme hakkının 78inci
yılını kutluyoruz.
Yüce Genel Kurula
saygılar sunuyoruz.
BAŞKAN -
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Şandır
2.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, 5 Aralık Türk kadınına seçme ve
seçilme hakkı verilmesinin 78inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Biz de Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak, Türk kadınının seçme ve seçilme
hakkını kazanmasının 78inci yılını
kutluyoruz, kadınlarımızı tebrik ediyoruz. Türk kadını
her şeyin en güzeline layıktır. Bu kazanılmış bir
haktır. Millî mücadeleyi birlikte veren kadınlarımızın
tabii ki kendi geleceklerine kendi iradeleriyle, kendi kararlarıyla, kendi
oylarıyla karar vermelerinin hakkı olan seçme ve seçilme
hakkını kazanmış olmalarını demokrasimiz
açısından, ülkemiz, milletimiz açısından da çok önemli bir
ortak payda, bir değer olarak görüyorum. Kadınlarımızı
her şeyin en güzeline layık gördüğümüzü bir daha ifade ederek
Türk kadınını kutluyorum. O, her şeyin en güzeline
layıktır.
Teşekkür ediyorum
söz verdiğiniz için efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Aydın
3.- Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının, 5 Aralık Türk kadınına seçme ve seçilme
hakkı verilmesinin 78inci yıl dönümüne ve Dünya Kadın
Hakları Gününe ilişkin açıklaması
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Biz de AK PARTİ
Grubu olarak, 5 Aralık kadınlarımıza seçme ve seçilme
hakkının verilmesi ile Dünya Kadın Hakları Gününü
kutluyoruz. Evet, 1934 yılında bu Parlamentoda ilk defa kadın
milletvekilleri seçildi, o gün itibarıyla 18 kadın milletvekilimiz
vardı. Bugün gelişmiş ülkeler arasında gösterilen Fransa,
İtalya gibi ülkelerde bile kadınlara tanınan oy hakkı İkinci
Dünya Savaşından sonra başlamıştır.
Çağdaş devlet olabilmenin en temel kurallarından birisi
kadın-erkek fırsat eşitliğinin
sağlanmasıdır. Demokratik, çağdaş bir hukuk devleti
olabilmenin yolu bu anlayışın gerçekleşmesinden geçer. Bu
anlayış, tüm insanlığın ortak davranış
biçimlerinden birisi olmalıdır. Partimizin iktidarında
kadınlarımızın daha fazla hak sahibi olması ve her
alandaki durumlarının iyileştirilmesi için pek çok yasa
çıkarılmış olup, bu konudaki çalışmalar
kararlılıkla sürdürülmektedir. Şu anda ise Meclisimizin 79
kadın milletvekilinden 46sı AK PARTİ milletvekilidir. AK
PARTİ olarak sorumluluklarımızın bilincindeyiz;
kadınımızın istihdamını, okuma yazma
oranını, sosyal statüsünü yükseltmek, siyasete olan ilgisini ve
katılımını artırmak yönündeki
çabalarımızı sürdürürken, bu konulardaki en büyük gücümüz,
kadınlara vermiş olduğu değer ve destekten dolayı
Başbakanımız ve Genel Başkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğandır.
Bu duygu ve
düşüncelerle kadınlarımızın ve dünya
kadınlarının Kadın Hakları Gününü kutluyoruz.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Buldan
4.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın,
5 Aralık Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin
78inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kadınların
seçme ve seçilme hakkının 78inci yıl dönümünü BDP Grubu olarak
biz de kutluyoruz ancak ne yazık ki kadınların hak ettikleri
oranda söz sahibi olmadıklarını da ifade etmek istiyoruz. 2.924
belediye başkanından sadece 26sının kadın belediye
başkanı olduğunu, yine Hükûmetteki 26 bakandan sadece 1inin
kadın bakan olduğunu, 34.210 muhtardan sadece 65inin kadın
muhtar olduğunu, 81 ilin sadece 1inde kadın vali olduğunu, 103
rektörden sadece 5inin kadın rektör olduğunu, yine 185 büyükelçiden
sadece 21inin kadın büyükelçi olduğunu ve bunların yeterli
olmadıklarını belirtiyor, karar mekanizmalarında kadınların
daha çok söz hakkına sahip olmalarını biz de BDP Grubu olarak
temenni ediyor, saygılar sunuyoruz.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) Sayın Başkanım, söz vermiyor musunuz birer dakika?
BAŞKAN
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Sayın
milletvekilleri, Kamu Başdenetçisinin göreve başlamadan önce ant
içmesi gerekmektedir.
Şimdi, Kamu
Başdenetçisi seçilen Sayın Mehmet Nihat Ömeroğlunu ant içmek
üzere kürsüye davet edeceğim.
Buyurun Sayın
Ömeroğlu.
VI.- ANT İÇME
1.- Kamu Başdenetçisi seçilen Mehmet Nihat
Ömeroğlunun ant içmesi
MEHMET NİHAT
ÖMEROĞLU Görevimi tam bir tarafsızlık, dürüstlük, hakkaniyet
ve adalet anlayışı içinde yerine getireceğime, namusum ve
şerefim üzerine andiçerim. (AK PARTİ sıralarından Bravo!
sesleri, alkışlar; CHP ve BDP sıralarından gürültüler,
sıra kapaklarına vurmalar)
(CHP
sıralarında bulunan bir grup milletvekili, BDP sıralarından
bir milletvekili basın locasına dönerek ellerinde bulunan ve üzerinde
Akbudsman yazılı pankartı gösterdi)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ömeroğlu. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; CHP ve BDP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
BAŞKAN Evet,
sayın milletvekilleri, ant içme töreni bitti, dönebilirsiniz artık.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır,
okutup bilgilerinize sunacağım.
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Pakistan Senatosu
Dışişleri, Keşmir ve Gilgit-Baltistan Daimi Komisyonu
Başkanı Haji Muhammad Adeel başkanlığındaki bir
heyetin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
konuğu olarak 1-7 Aralık 2012 tarihleri arasında ülkemize resmî
bir ziyarette bulunmalarının TBMM Başkanlık
Divanının 27 Kasım 2012 tarih ve 37 sayılı Kararı
ile uygun bulunduğuna ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tezkeresi (3/1055)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Pakistan Senatosu
Dışişleri, Keşmir ve Gilgit-Baltistan Daimi Komisyonu
Başkanı Haji Muhammad Adeel başkanlığındaki
heyetin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
konuğu olarak 01-07 Aralık 2012 tarileri arasında ülkemize resmi
ziyarette bulunmaları TBMM Başkanlık Divanının 27
Kasım 2012 tarih ve 37 sayılı Kararı ile uygun
bulunmuştur.
Söz konusu heyetin
ülkemizi ziyareti, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanunun 7inci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgilerine
sunulur.
Cemil
Çiçek
TBMM
Başkanı
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Sayın Başkan, seyirciler de alkışlıyorlar.
Burada pankart açan öğrenciler hapse girdi. Dışarı
çıkarın bunları!
BAŞKAN Meclis
araştırması açılmasına ilişkin 3 önerge
vardır, okutuyorum:
B) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Kars Milletvekili Mülkiye
Birtane ve 21 milletvekilinin, Kars ilinde yaşanan hava kirliliğinin
nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/438)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Kars İlinde
yaşanan hava kirliliğinin nedenlerinin tespit edilerek alınacak
önlemlerin belirlenmesi için Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğü'nün 104. ve 105. maddeleri uyarınca Meclis
araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Mülkiye Birtane (Kars)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Hasip Kaplan (Şırnak)
4) Sırrı
Sakık (Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Halil Aksoy (Ağrı)
7) Ayla Akat (Batman)
8) İdris Baluken (Bingöl)
9) Hüsamettin
Zenderlioğlu (Bitlis)
10) Emine Ayna (Diyarbakır)
11) Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
12) Altan Tan (Diyarbakır)
13) Adil Kurt (Hakkâri)
14) Esat Canan (Hakkâri)
15) Sırrı
Süreyya Önder (İstanbul)
16) Sebahat Tuncel (İstanbul)
17) Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
18) Erol Dora (Mardin)
19) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
20) Özdal Üçer (Van)
21) Nazmi Gür (Van)
22) Demir Çelik (Muş)
Gerekçe
Kars ilinde hava
kirliliği, kış aylarında normal değerlerin üstüne
çıkmakta, bu da önemli ölçüde yaşamı olumsuz yönde
etkilemektedir. Özellikle akşam saatlerinde kirlilik oranının
yükseldiği kentte, şehir merkezi o saatlerde âdeta bir sis bulutu
içinde kaybolmaktadır.
Hava kirliliği
Türkiye genelinde insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiye
sahip en önemli çevre sorunlarından birini oluşturmaktadır.
Önlenmesi ya da azaltılması yönünde tedbir alınmaması yalnızca
çevre sorunlarına değil tedavisi mümkün olmayan çeşitli
hastalıklara da neden olmaktadır. İnsan
sağlığına, canlı hayatına ve ekolojik dengeye
zarar vererek, yaşam kalitesini düşüren ve solunum yolu
hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalığa neden olan
hava kirliliği birçok ilde olduğu gibi Kars ilinde de önlem
alınmasını gerektirecek seviyelere varmıştır.
Kars'ta sanayi sektörünün olmadığı düşünüldüğünde,
kirliliğin ısınma ve ulaşımda kullanılan
yakıtlardan kaynaklandığı aşikârdır.
Kışların
uzun ve sert geçtiği ilde, ısınmak için kullanılan ucuz ve
kalitesiz kömür neredeyse yılın sekiz ayı
yakılmaktadır. Hayvancılığın bitme noktasına
geldiği ilde, köylerde de tezek kullanımı azalmış,
geçimini sağlamaya çalışan köylü en ucuz kömürü kullanır
hâle gelmiştir. İşsizliğin ve yoksulluğun en çok
yaşandığı illerden biri olan Kars'ta merkez dâhil olmak
üzere ilçelerde de benzer şekilde düşük kalorili kömür
kullanmaktadır. Isınma amaçlı, düşük kalorili ve kükürt
oranı yüksek kömürlerin yaygın olarak kullanılması hava
kirliliğini önemli ölçüde artırmıştır.
Kars ilinde hava
kirliliğinin en önemli sebebi birçok ilde olduğu gibi, Valilik
tarafından dağıtılan düşük kalorili ve son derece
kalitesiz olan kömürlerdir. Kente girişi denetimsiz olan ve
dağıtımı da aynı şekilde gerçekleşen bu
kömür, sağlığı açıkça tehdit etmekte, üstelik kalitesi
de her geçen yıl biraz daha düşmektedir. Kars şu an hava
kirliliğinin en yoğun olduğu illerden biridir. Bu durum Kars Çevre
ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından da dile
getirilmiş ancak önlem alınacağı yönünde kamuoyuna
yansıyan bir gelişme olmamıştır.
Kars ilinde merkez
mahalleleri dâhil çoğu yerde gecekondu ve müstakil ev bulunmaktadır.
Bu tür evlerde de filtre kullanımı olmadığı gibi,
kullanılan yakıtlar denetimden geçirilmiyor, çevreye
yapacağı olumsuz etkisi test edilmiyor. Bu da hava kirliliğinin
önemli ölçüde, dağıtılan kalitesiz ve düşük kalorili
kömürün yakılması sonucu, soba veya kalorifer kazan bacalarından
çıkan gazlardan kaynaklandığını göstermektedir.
Doğal gaz kullanımı ise son derecece düşüktür. Motorlu
araçlarda kullanılan benzin mazot vb. yakıtların denetimi de
hiçbir şekilde yapılmamaktadır.
Hava kirliliği ilde
yaşlılar, çocuklar, solunum güçlüğü çeken insanlar başta
olmak üzere bütün vatandaşlar için açık bir tehdit hâline
gelmiştir. Bu nedenle Kars ilinde meydana gelen hava kirliliğinin
nedenleri ortaya çıkarılarak kalıcı önlemler
alınmalıdır. İnsan sağlığı üzerindeki
olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması için
araştırma yapılarak, bu güne kadar yaratmış
olduğu riskler tespit edilmeli ve hava kirliliğinin önlenmesi için
kalıcı çözümler devreye koyulmalıdır.
2.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçay ve 23 milletvekilinin, tütün tarımı ve tütün üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/439)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizde, tütün
tarımı ve tütün üreticilerinin sorunlarının
araştırılarak tütün üretiminin artırılması ve
üreticilerin mağduriyetinin önlenmesi amacıyla Anayasanın 98 ve
İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis
Araştırılması açılmasını arz ve teklif
ederiz. 03.01.2012
1) Erkan Akçay (Manisa)
2) Mustafa Kalaycı (Konya)
3) Mehmet Erdoğan (Muğla)
4) Oktay Vural (İzmir)
5) Atila Kaya (İstanbul)
6) Sadir Durmaz (Yozgat)
7) Murat
Başesgioğlu (İstanbul)
8) Necati Özensoy (Bursa)
9) Oktay Öztürk (Erzurum)
10) Reşat Doğru
(Tokat)
11) Hasan Hüseyin
Türkoğlu (Osmaniye)
12) D. Ali Torlak (İstanbul)
13) Özcan Yeniçeri (Ankara)
14) Koray Aydın (Trabzon)
15) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
16) Seyfettin Yılmaz
(Adana)
17) Alim Işık (Kütahya)
18) Muharrem Varlı (Adana)
19) Zühal Topcu (Ankara)
20) Münir Kutluata (Sakarya)
21) Emin Çınar (Kastamonu)
22) Mustafa Erdem (Ankara)
23) Kemalettin
Yılmaz (Afyonkarahisar)
24) Mehmet Günal (Antalya)
Gerekçe:
Tütün, ülkemizde
istihdam, ihracat ve vergi gelirleri açısından çok önemli bir yere
sahiptir. Ülkemizde tütün tarımı ile uğraşan 65.000 üretici
aileye ek olarak, tütün ve tütün mamulleri sektöründe 25.000 kişi
çalışmaktadır.
Dünyada 128 ülkede
değişik kalite ve özellikte tütün üretilmektedir. Toplam tütün
üretiminin % 75'i Çin, ABD, Hindistan, Brezilya, Malavi, Endonezya ve
Türkiye'de yapılmaktadır. Türkiye'de üretilen tütünlerin % 95'i
şark tipi ve yarı şark tipi tütünlerdir. Dünyada, şark tipi
tütün üreten ülkeler arasında gerek kalite bakımından ve gerek
üretim ve ihracat miktarları bakımından Türkiye ilk
sıradaki yerini daima korumuştur.
TEKEL'in özelleştirilmesi,
tütünün destekleme kapsamından çıkarılması, tütün
fiyatları artışının girdi fiyatlarındaki
artışın çok gerisinde kalması, kota uygulaması, göz
yumulan sigara kaçakçılığı ve tütün fiyatlarında
alıcıların belirleyici olması nedeniyle ülkemizde tütün
üretiminde çok büyük düşüşler yaşanırken tütün
ithalatı her geçen yıl artmıştır. 2003
yılında 405.882 tütün üreticisi 183.719 hektar alanda 159.521 ton
tütün üretirken 2010 yılında 65.339 tütün üreticisi 81.000 hektar
alanda 64.000 ton tütün üretmiştir. 2003 yılında 112.430 ton
tütün ihraç edilirken 54.600 ton ithalat yapılmıştır. 2010
yılındaysa 80.311 ton tütün ihraç edilirken, 67.389 ton ithalat
yapılarak 367 milyon dolar ödenmiştir.
Dünyada
her geçen yıl blend sigara talebi artmaktadır. Blend sigara
üretiminde kullanılan Virginia ve Burley tütün üretimi ülkemizde giderek
artsa da yetersizdir. Bu nedenle ülkemizdeki sigara fabrikalarında
kullanılan Virginia ve Burley tütünlerinin yaklaşık % 90'ı
ithal edilmektedir.
4733
sayılı Kanun çerçevesinde Türkiye'de üretilen tütünler,
yazılı sözleşme esası veya açık artırma
yöntemiyle pazarlanmaktadır. Ancak kanun yürürlüğe girdikten sonra
sözleşme fazlası ürünlerin satışı için açık artırma
merkezleri bir türlü oluşturulamamıştır. Tütün Üretimi,
İşlenmesi, İç ve Dış Ticareti ile İlgili Usul ve
Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 14'üncü maddesindeki kuruluşlar
tütün satış merkezlerini yasal, mali, fiziki, kalifiyeli personel vb.
nedenlerden dolayı oluşturamamaktadır. Açık artırmada
alıcısı çıkmayan tütünleri belli bir bedelle alacak müdahil
bir kurum/kuruluş olmadığı için sözleşme fazlası
ürünler, kataloğa dayalı açık artırmalı
satış yöntemiyle sözleşme fiyatlarının çok
altında satılmaktadır.
Sözleşmeli
üretim esasına göre üretilen tütünlerin fiyatları, tütün mamulleri
üreticileri ve/veya temsilcileri arasında varılan anlaşmaya göre
belirleneceği kanunda belirtilmesine rağmen, sözleşme
fiyatları genelde sözleşmeyi yapan firmalar tarafından
belirlenmektedir. Bu nedenle 4733 sayılı Kanun yeniden revize
edilerek tütün çiftçisi aleyhine olan kısımlar düzeltilmeli, tütün
için ayrı bir destekleme politikası belirlenmeli, sözleşmeli
üretim politikaları tütün çiftçisinin hakkını koruyacak
şekilde düzenlenmelidir.
Tütün üretimindeki alternatif ürün projesinden üreticilerin büyük
çoğunluğu haberdar olmadığı için desteklerden
yararlanamamıştır. Hastalık ve zararlılarla
mücadelede tarım ilaçlarının yanlış
kullanımı tütünde verim ve kaliteyi olumsuz etkilemektedir. Tütünün,
havza uygulaması kapsamı dışında tutulmuş olması
çok önemli bir eksikliktir. Tütün üretimi mutlaka yurt içi tütün üretimiyle
sağlanmalıdır. Bu yönde daha önce yapılan sigara
harmanlarındaki şark tipi tütüne göre vergi uygulaması yeniden
başlamalıdır.
Dünyada özellikle Amerika
ve Kanada'da sigarada katkı maddelerinin yasaklanması gündemdedir.
Amerikan blend sigaralarının yerini natürel tütünden elde
edilmiş sigaraların alması beklenmektedir. Bu nedenle Türkiye
iyi bir tütün politikası ile dünyanın en önemli tütün ve sigara
üreticisi olabilir. Ancak Hükûmet tütün üretimini destekleyerek bu
konjonktürden yararlanmak yerine Tütün Fonu kesintisinde indirim yaparak
ithalatı desteklemektedir. Diğer ülkelerde tütün üreticileri
desteklenirken Türk tütüncülüğünü desteklemek bir yana onu koruyan yegâne
unsur olan Tütün Fonunun kaldırılması tütün üreticiliğinin
sonu olacaktır.
3.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçay ve 23 milletvekilinin, kayıt dışı ekonominin
boyutlarının ve kayıt dışı ekonomi ile daha etkin
mücadele için alınması gereken önlemlerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/440)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizde, kayıt
dışı ekonominin boyutlarının tespit edilerek,
kayıt dışı ekonomi ile daha etkin mücadele için
alınması gereken önlemlerin tespiti amacıyla Anayasanın 98
ve İç Tüzükün 104üncü ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
03/01/2012
1) Erkan Akçay (Manisa)
2) Mustafa Kalaycı (Konya)
3) Oktay Vural (İzmir)
4) Münir Kutluata (Sakarya)
5) Atila Kaya (İstanbul)
6) Mehmet Günal (Antalya)
7) Sadir Durmaz (Yozgat)
8) Reşat Doğru (Tokat)
9) Murat
Başesgioğlu (İstanbul)
10) Kemalettin
Yılmaz (Afyonkarahisar)
11) Koray Aydın (Trabzon)
12) Emin Çınar (Kastamonu)
13) Alim Işık (Kütahya)
14) Seyfettin Yılmaz (Adana)
15) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
16) Zühal Topcu (Ankara)
17) Necati Özensoy (Bursa)
18) Mehmet Erdoğan (Muğla)
19) Oktay Öztürk (Erzurum)
20) Muharrem Varlı (Adana)
21) Mustafa Erdem (Ankara)
22) Özcan Yeniçeri (Ankara)
23) Hasan Hüseyin
Türkoğlu (Osmaniye)
24) D. Ali Torlak (İstanbul)
Gerekçe:
Kayıt
dışı ekonomi, kısaca devletten gizlenen, kayda geçirilmeyen
ya da geçirilemeyen ve bu sebeple de denetlenemeyen faaliyetler olarak
tanımlanabilir.
Hesap Uzmanları
Kurulunun 2002-2009 yıllarını kapsayan Kayıt
Dışı Ekonomi Mali ve Ekonomik Raporuna göre; 2002
yılında KDV açısından ekonomide yüzde 39'luk bir kayıt
dışılık bulunurken, bu rakam ret ve iadeler dikkate
alındığında yüzde 29'a düşmektedir. 2009
yılındaysa ret ve iade sonrası kayıt dışı
ekonominin oranı yüzde 28 iken ret ve iadeler hesap dışında
bırakıldığında yüzde 40'tır. Bu yöntemle
yapılan hesaplamada 8 yıllık dönemde tahakkuk edenle, etmesi
gereken KDV arasında 104 milyar liralık fark olduğu
anlaşılmıştır.
Kayıt
dışı ekonomi söz konusu ülkenin ekonomik yapısı ve bu
yapıdan kaynaklanan spesifik özelliklerine göre değişiklik
göstermektedir. İstihdam üzerindeki vergisel yüklerin
ağırlığı, hızlı nüfus artışı,
kente göç ile meydana gelen işsizlik ve çarpık kentleşme
kayıt dışı istihdama neden olmaktadır. Sosyal güvenlik
bilincinin tam olarak yerleşmemiş olması kayıt
dışılıkta önemli etkenlerden biridir. Küçük işletmeler,
izlenme ve denetlenmelerinin zor olması nedeniyle kayıt
dışılığa daha elverişlidir. Rekabet
koşullarının şiddetlenmesi sonucunda, esnek üretim ve
bilgiye dayalı yeni ekonomik koşullar, kayıt
dışılığı artırmaktadır. Enflasyon
nedeniyle gelirlerinde aşınma meydana gelen düşük ve sabit
gelirli tüketiciler ve enflasyon nedeniyle maliyetleri artan üreticiler
kayıt dışılığa yönelmektedir. Vergi
oranlarının yüksekliği, vergi denetiminin etkinliğinin
düşük olması, cezai yaptırımların yetersizliği ve
vergi otoritesine karşı mükellefin güveni ile bakış
açısı da kayıt dışı ekonomiyi tetikleyen önemli
etkenlerdir.
Kayıt
dışı ekonomi resmî kayıtlara girmediğinden
kayıtlı ekonomide belirlenen ekonomik göstergeler gerçekte
olduğundan farklı çıkmaktadır. Ekonomik verilerin millî
istatistik içinde gerçeği yansıtmaması refahı olumsuz yönde
etkilemekte ve birçok gösterge millî istatistiklere girmediği için
ekonominin durumu hakkında yanlış bilgi vermekte ve bu verilere
göre uygulanacak iktisadi ve mali politikalardan beklenen sonuçlar
gerçekleşmemektedir.
Kayıt
dışı ekonomi nedeniyle devletin temel gelir kaynağı
olan vergi gelirleri azalmakta bu da bütçe açığına da sebep
olmakta ve daha fazla vergi alma ihtiyacı doğurmaktadır. Bütçe
açıkları da borçlanma ya da para basma yoluyla karşılanmaktadır.
Bütçe açıkları borçlanma yoluyla
karşılandığı takdirde faiz oranları yükselmekte
dolayısıyla özel sektörün yatırım maliyetlerini
artırarak yatırımları azaltmaktadır.
Yatırımların azalması, işsizliği artırarak
işsiz kitlelerin kayıt dışı ekonomide
çalışmasına neden olmaktadır. Bütçe
açıklarının borçlanma yoluyla karşılanması sonucu
artan faiz oranları nedeniyle kamu borçlanma maliyeti de artmakta
dolayısıyla bütçe açıkları daha da artmaktadır. Bütçe
açıklarının Merkez Bankası aracılığıyla
para basılarak karşılanması, enflasyonist
baskıların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Kayıt dışı ekonomi, vergi tabanının
aşınmasına ve kaynakların kontrol dışına
çıkmasına yol açmakta, bu da vergide adalet ve eşitlik ilkesine
aykırı olarak kayıt altındaki kesime önemli bir dezavantaj
oluşturmaktadır. Faaliyetlerini kayıt dışı olarak
yürüten işletmeler, kayıt altındaki işletmelerin
katlandıkları ek maliyetlere maruz kalmadıklarından,
haksız rekabet avantajı elde etmektedirler. Kayıt
dışılıktan dolayı kaybolan gelirleri artırmak
için artırılan vergiler ise, kayıtlı kesim aleyhine
adaletsizliğe neden olmaktadır. Kayıt
dışılığın yaygın olması ve gerekli
önlemlerin alınamaması vatandaş ile kamu kurumları
arasındaki güveni zedelemektedir. Kayıt dışı istihdam
iş hayatında sağlıksız bir ortamın
oluşmasına ve iş gücü piyasasının işleyişinin
bozulmasına yol açmakta, sosyal güvenlik kurumlarının finansal
durumlarını bozmaktadır. Kayıt dışı
faaliyetlerin artması, toplumun ahlaki değerlerinin bozulmasına
ve yasa dışı faaliyetlerin yaygınlaşmasına neden
olmaktadır.
AKP'nin 2002 seçim
vaatlerinden biri de kayıt dışı ekonominin boyutunu
küçültmektir. Yine AKP'nin hükûmet programlarında da kayıt
dışı ekonomiyle mücadele edileceği vurgulanmasına
rağmen henüz bu konuda başarı
sağlanamamıştır.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Birleşime on dakika
ara veriyorum sayın milletvekilleri.
Kapanma
Saati: 14.59
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 15.11
BAŞKAN: Başkan
Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine
LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 34üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, başta
ev işlerinde çalışan kadınlar olmak üzere kayıt
dışı işlerde çalışan kadınların
sorunlarının belirlenmesi, ekonomik ve sosyal haklarının
düzenlenmesi ile can güvenliklerini tehdit eden etmenlerin ortadan
kaldırılabilmesi için gerekli önlemlerin alınabilmesi
amacıyla 29/5/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verdiği Meclis araştırması önergesinin 5/12/2012
Çarşamba günü Genel Kurulda okunarak ön görüşmelerinin aynı
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
5/12/2012
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
05/12/2012 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İç Tüzük'ün 19'uncu
maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
MHP Grup Başkan Vekili
Öneri:
29 Mayıs
2012 tarih ve 5197 sayı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verdiğimiz "Başta ev
işlerinde çalışan kadınlar olmak üzere kayıt
dışı işlerde çalışan kadınların
sorunlarının belirlenmesi, ekonomik ve sosyal haklarının
düzenlenmesi ile can güvenliklerini tehdit eden etmenlerin ortadan
kaldırılabilmesi için gerekli önlemlerin alınabilmesi"
amacıyla verdiğimiz Meclis araştırması önergemizin
05/12/2012 Çarşamba günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin
bugünkü Birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Ruhsar Demirel,
Eskişehir Milletvekili. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
RUHSAR
DEMİREL (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii,
hem kadın olmam hem milletvekili olmam itibarıyla bugün herhâlde
hepimizin anmadan geçemeyeceği bir gün, 5 Aralık; 5 Aralık 1934
tarihi, Türkiye'de insan hakları adına bir eşitlenmenin
saptamasının yapıldığı gündür. Yeterli ve
yetkinliği olan insanların kendini temsilinde, kadın-erkek
ayrımı yapılmaksızın insan olma hakkından
doğan eşitlenmenin tescil edildiği gündür 5 Aralık 1934 ve
üzerinden geçen yetmiş sekiz yıl içinde bizim gibi birçok
değerli hanımefendi bu salonlarda yer aldılar. Ben bundan önce, buralarda
yer almış, seçilmiş sayın hanımefendilerin hepsine ama
hepsinden önce bu seçilmişliklerin teyidi olarak bizlere o
fırsatı tanıyan, bizlerle birlikte yol alan, bizlere omuz veren
erkeklere ve bizleri buralara kendileri vekil olarak seçip yollayan vatandaşlarımıza,
herkese çok teşekkürler etmeyi bir görev biliyorum.
Ancak seçilmiş
kadınlar için bir günse de seçilmemiş kadınlar için biz
seçilmişler "Ne yapıyoruz?"a bakmak lazım. Ev
işlerinde çalışan kadınlar da böyle. Bizleri seçip buralara
kendilerini temsil edelim diye yollayan kadınlar ve erkekler için biz ne
yapıyoruz? Seçilmemiş kadınlar ve erkekler için
yapabildiğimiz çok fazla bir şey yok. Niye bunu söylüyorum? Yasa
çıkarmak yetmiyor. Israrla altını çiziyoruz Milliyetçi Hareket
Partisi olarak: "Evet, yasamanın görevi yasa çıkarmak ama
yasamanın bir görevi daha var, denetlemek." Yönetemediğimiz
hiçbir sistem bizim değildir. Yasayı çıkarmaktan öte biz, bunu
mevzuatlarımızda ne kadar işletiyoruz ve ne kadar yürütmede
takibini yapabiliyoruz diye baktığımızda, kadınlar
adına hiçte güzel bir fotoğraf yok. Bu fotoğrafın daha
güzel olabilmesi için, bizlerin kadın-erkek, genç-yaşlı demeden
hep birlikte insan ortak paydasında daha fazla çalışmamız
gerekiyor ama bu çalışmanın, insanlık adına
çıkarılan yasaların yürütmede ne kadar fonksiyon gördüğünü
takip ederek yapmamız gerekiyor. Bunlardan bir örnek, geçtiğimiz 8
Martta, aileyi koruma, kadına karşı şiddeti önleme
konusunda bir yasa çıkardı bu Meclis fakat "Göç yolda düzelsin."
denildi ama neredeyse bir yıl oluyor, hâlâ göç yolda düzelemedi.
2011 25
Kasımında İstanbul Sözleşmesi imzalandı. İlk
imzalayan ülkeyiz. diye çok övündük, neredeyse bir havai fişek
patlatmadığımız kaldı ama şiddet yine bitmedi ve
artarak devam ediyor ve artık bu şiddet o kadar alenileşti ki
çünkü teknoloji çok ilerledi çünkü artık iletişim bize, her yerde
olanı çok kısa sürede haber alma şansı veriyor.
İşte, bunlardan bir örnek birkaç hafta önce Kayseride
gerçekleşti, bir üsteğmen hanım intihar etti.
Biz seçilmiş,
seçilmemiş herkesin hakkını ve herkesin hayatını
konuşup kollamakla görevliysek askeriyedeki sivil veya üniformalı
bütün kadınlar için de bir şeyler söylemeliyiz diye düşünüyorum.
Oradaki kadınların da çalışırken yasal
haklarını kullanabilmesi ve bu haklarıyla ilgili yapılan
soruşturmalarda eşit, adil ve bağımsız bir
şekilde yargılanarak neticeye varılması gerekir.
Ben, Üsteğmen
Hanımefendinin, rahmetli Hanımefendinin, Nazlıgül
Hanımefendinin bu konuda bir sebep teşkil ederek bundan
sonrasında, Millî Savunma Bakanlığı bünyesinde de
çalışan kadınlar için daha eşitlikçi bir
yargılamanın olabilmesi adına bir fayda sağlarsa
sevineceğimizi düşünüyorum.
Evet, ev işlerinde
çalışan kadınlar
Aslında bugün bizim Milliyetçi Hareket
Partisi olarak konuşmayı istediğimiz Meclis araştırma
önergemiz, Ev işlerinde çalışan kadınlar
başlıklı ama biz bu başlık özelinde bütün
kadınları da konuşmak istiyoruz.
İşsizlik, göç,
küreselleşmenin getirdiği acımasız rekabet, özellikle
öğretim konusunda fırsat eşitliğini yakalayamamış
kadınlarımız için çok daha can yakıcı oluyor ve bu
kadınlarımız fırsat eşitsizlikleri neticesinde
güvencesiz işlerde çalışıyorlar, bu işlerin büyük bir
kısmı da ev işleri.
Ev işlerine birini
alacağınız zaman istihdamı sağlayan kişi,
işveren olarak çok soru soruyor: Bu kadın iş bilir mi, temiz
midir, güvenilir midir, hırsız mıdır? vesaire, bir sürü
şey soruluyor ama o çalışan kadının yerine kendimizi
koyup hiç düşünüyor muyuz? Gideceğim ev güvenli mi, gideceğim
evde beni nasıl bir hayat bekliyor, o evdeki insanlar nasıl
insanlar? Bu tarafını hiç düşünmeden, köle ticareti gibi,
bakıp eli yüzü düzgün, yaşı genç, enerjik, kuvvetli, her tür
vasfı aradığımız insanları seçmeye
çalışıyoruz ve bu seçtiğimiz insanları hiçbir zaman
kolay kolay sosyal güvenlik şemsiyesi altına da almıyoruz,
maalesef ki almıyoruz ve ülkemizde -Sayın Çalışma
Bakanının ifadesiyle- yüzde 40ları aşan kayıtsız
ekonominin içinde bu kadınlarımız da eriyip gidiyorlar ve
haklarını kim arıyor? Açıkçası, bazen aileleri bile
aramıyor. Mesela, bundan iki sene kadar önce, İstanbulda sel
felaketinde bir arabanın kapalı arka bölümünde sel sularına
kapılarak vefat eden 9 kadın için açılan mahkemede aileleri -birer ev verilerek işveren
tarafından- Ne yapalım, kaderlerinde bu varmış, bizim de
ev ihtiyacımız vardı. deyip davalarından
vazgeçebiliyorlar. Evlerde veya başka yerlerde güvencesiz
çalışan bütün kadınlar için, fırsat
eşitsizliğinin en büyük sebep olduğunu bilerek onlara fırsat
eşitliği yaratabilmek adına biz seçilmiş kadınlara
daha fazla rol düşüyor diye düşünüyorum ve bu 5
Aralığın seçilmiş bütün herkesin temsilcisi olduğumuz
bizleri seçen insanların yaşam standartlarını yükseltmek,
refahlarını arttırmak, sosyal güvencelerinin tam
olmasını sağlamak adına bir fırsat yaratması
bizim Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak en büyük temennimiz.
Ev işlerinde
çalışan kadınlara gelince: Sırf geçtiğimiz yıl 51
ev işinde çalışan kadın kimisi cam silerken pencere
pervazının kopması sonucu, kimi balkonun korkuluklarından
ama- bir şekilde ölüme gittiler. Bu sayının artmaması
adına 21inci yüzyılda ileri demokrasi söylemiyle tanımlanan
ülkemizde ben herkesin yüzde 100 sosyal güvenlik şemsiyesine
kavuşacağı bir Türkiye hayal ettiğimizi ifade etmek
istiyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak, başta ev işlerinde çalışan sosyal
güvencesiz kadınlar özelinde, bütün sosyal güvencesiz çalışan
herkes için seçilmişler olarak seçilmişlere atıf
yapılmış bu günde daha fazla emek harcamalıyız diye
düşünüyor, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu Meclis araştırma önergemize
hepinizin destek vermesini umut ediyorum.
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Konya Milletvekili Ayşe
Türkmenoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AYŞE
TÜRKMENOĞLU (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu grup
önerisi aleyhine AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, biliyorsunuz 5
Aralık, Türkiyede kadına seçme ve seçilme hakkının
verilişinin 78inci yıl dönümü. Ben, bu vesileyle tüm
hanımlarımızı siyasette, yerelde ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinde daha aktif olmaları noktasında yüreklendiren Sayın
Başbakanımıza ve grubumuza da teşekkür ediyorum.
İnşallah ileriki dönemlerde siyasette kadınlarımız çok
daha fazla yer alacaklar, bunu canıgönülden düşünüyorum.
AK PARTİnin
iktidara gelmesiyle birlikte bugün geldiğimiz noktada kamuda, özel
sektörde, ekonomide, siyasette karar alma mekanizmalarında yer alan
kadın sayısı giderek artmıştır ancak bu
sayısının daha da artmasının gerekli olduğuna
inanıyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; MHP Grubunun vermiş olduğu Meclis
araştırması hakkındaki önergeyle ilgili, özellikle evlerde
olmak üzere çalışan kadınların sorunları Hükûmetimiz
tarafından detaylı olarak bilinmektedir. Bilhassa bu ve benzeri aile
ve kadınlarımıza yönelik sorunların çözümü adına
başlı başına bir bakanlık olan Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı AK PARTİ iktidarı döneminde
kurulmuştur. Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığımızca, ülkemizde kadın istihdamının
artırılması amacıyla başta Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlarla
iş birliği içerisinde mevzuat değişikliği
çalışmaları yürütülmektedir.
Ülkemizde büyük
çoğunluğunu kadın çalışanların
oluşturduğu ev hizmetleri sektörü her geçen gün büyümekle birlikte,
bu sektörde çalışanların sosyal güvenlik sistemine dâhil
olamamaları sonucuna bağlı olarak önemli oranda kayıt
dışılığı bünyesinde
barındırmaktadır. Kayıt
dışılığın bu kadar yüksek olmasının
temelinde yatanlardan biri de, ev hizmetlerinde çalışan
kadınların ilgili mevzuatta yer alan hükümler sebebiyle sosyal
güvenlik sisteminin dışında tutulmalarıdır. Ev
hizmetleri sektöründe çalışanların statülerine ilişkin
hükümler getiren temel yasalar arasında 4857 sayılı İş
Kanunu, 6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanunu, 5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve yine 6111
sayılı Torba Kanun mevcuttur.
Ev hizmetlerinde
çalışan kadınların sosyal güvenlik sistemine dâhil
edilebilmeleri amacıyla yürütülen çalışmalardan biri 6111
sayılı Torba Kanunla getirilen düzenlemedir. 6111 sayılı
Kanunun 74üncü maddesi ile 4447 sayılı Kanunda
kadınların ve gençlerin iş gücüne katılımını
ve istihdamını arttırmak, yeni istihdam
yaratılmasını teşvik etmek ve çalışanların
vasıflarını yükselterek işsizlik riskini azaltmak, mesleki
ve teknik eğitimi özendirmek, kalite ve etkinliğini arttırmak
amacıyla bir takım düzenlemeler yapılmıştır. Bu
çerçevede yapılan düzenlemeyle genç ve kadın teşviki
arttırılmış ve mesleki yeterliliğe sahip
olanları, mesleki teknik öğretim görmüş olanları ve
İŞKUR kurslarını bitirenleri istihdam edenlere prim
teşviki getirilmiştir. Yine, bu kapsamda işverenler ilave
istihdamda kadın işçi tercih ederlerse işveren sigorta
primlerinin elli dört aya kadar İşsizlik Sigortası Fonundan
karşılanacağı hükmü getirilmiştir. 6111
sayılı Kanun ile getirilen teşvikten Nisan 2012'ye kadar
yararlanan kadın sayısı ise 94.119'dur.
4 Şubat 2011 tarih
ve 27.836 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe
giren 6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanununun 461'inci maddesinde
evde hizmet sözleşmesinin tanımına yer verilmiş olması
önemli bir adımdır. Buna göre evde hizmet sözleşmesi, işverenin
verdiği işi, işçinin kendi evinde veya belirleyeceği
başka bir yerde, bizzat veya aile bireyleriyle birlikte bir ücret
karşılığında görmeyi üstlendiği sözleşme
olarak tanımlanmıştır. Ayrıca,
100üncü Uluslararası ILO Çalışma Konferansında kabul edilen
189 sayılı Ev Hizmetlileri Sözleşmesine ülke olarak taraf
olmak, bu sektörde çalışanların yaşadığı
sorunların çözümünde atılacak en önemli adımlardan biri
olacaktır.
Yine, konuyla ilgili
çalışma yapan milletvekillerimizin, akademisyenlerimizin, sivil
toplum kuruluşları ve sendika temsilcilerimizin, kamu kurum ve
kuruluşlarından temsilcilerin ve gazetecilerin
katılımıyla Ev Hizmetlerinde Çalışan
Kadınların Çalışma Şartlarının
İyileştirilmesi ve Sosyal Model Arayışı
Çalıştayı AK PARTİ Kadın Kolları Başkanı
Sayın Güldal Akşit Başkanlığında 8 Ekim 2012de
AK PARTİ Genel Merkezinde gerçekleştirilmiştir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ülkemizde kadınlarımızın
bazı konularda sıkıntı çektikleri bir gerçektir ancak bu
sıkıntıların giderilmesi adına Hükûmetimiz konu ile
alakalı olan tüm bakanlıklarımızın koordinasyonu ile
çözüm yollarını araştırmakta, çözüm üretmekte ve zaman
kaybetmeden uygulamaya koymaya devam etmektedir. Dolayısıyla, bu
konudaki çalışmalar devam ediyor iken böyle bir araştırma
önergesi verilmesini biz şu anda çok da acil olarak görmüyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bildiğiniz gibi 7 ila 14 Aralık 2012
tarihleri arasında Mevlânâ Haftasını kutlayacağız. Bundan
kısaca bahsetmek istiyorum. Mevlânâ Celâleddin Rûmî Hazretleri bütün
ömrünü insanların huzur ve saadetini sağlamaya
harcamıştır. İnsan yaratılmışların en
şereflisidir. düsturuyla her dilden her dinden her renkten insanı
kucaklayan Hazreti Mevlânâ sevginin, barışın,
kardeşliğin, hoşgörünün evrensel bir sembolüdür.
Dünyada şu anda
içinde bulunduğumuz zaman diliminde sevgiye ve hoşgörüye her
zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğumuz çok açıktır. Birçok
coğrafyada savaşlar, baskılar, zulümler, şiddet,
hoşgörüsüzlük son hızla devam etmektedir. Daha yakın zamanda Bosna'da
yaşananlar, Irak'ta, Libya'da ve hâlen Mynamar'da, Filistin'de ve
Suriye'de yaşanmakta olanlar, maalesef belleğimize kazınan
zulümler, dünyanın gözünün önünde yaşanmaya devam eden katliamlar
belki de birçok vicdanda sorgulanmamaktadır.
Belli ki bunun en büyük
sebebi insan olmanın bilincine varamamak, kim olursa olsun, rengi,
ırkı, dili, dini ne olursa olsun insana insan olduğu için
değer vermeyi bilememekten kaynaklanmaktadır. Aklın yoksa
yandın, ya kalbin yoksa o zaman zaten sen yoksun ki." sözüyle
sevgisiz ve duygusuz bir insanın ne kendine ne topluma bir faydası
olmayan, varlığının insanlık adına bir
katkısı olmayan bir yapıda olduğunun altını
çizmiştir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Yolumuzda riyazet yok, burada hep lütuf var,
bağış var; hep sevgi, hep gönül alış, hep aşk,
hep huzur var burada." diyen Hazreti Mevlânâ biliyorsunuz ölümünün
yıl dönümünde her yıl Konyada çeşitli törenlerle
anılmaktadır.Bu mantıkla yürüdüğümüz sürece yine onun
ifadesiyle "Güzel üslupla söz söyleyenleriz." Adabınca diyalog
kurduğumuz sürece, hem ülkemizde ve hem bölgemizde huzur ve refaha,
dostluk ve kardeşliğe ulaşma önünde hiçbir engel
kalmayacaktır.
Ben, yine, Hazreti
Mevlânânın bir sözüyle bitirmek istiyorum: Aynı dili
konuşanlar değil aynı duyguyu paylaşanlar
anlaşır. diyorum. Bu duygu da inşallah hepimizin ortak
paydası, insanlık sevgisi olsun diyorum.
MHP grup önerisine
katılmadığımızı saygıyla ifade etmek
istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi
grup önerisi lehinde söz isteyen Hülya Güven, İzmir Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
HÜLYA GÜVEN (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; başta ev işlerinde çalışan
kadınlar olmak üzere, kayıt dışı çalışan
kadınların sorunlarının belirlenmesi ve ortadan
kaldırılması için gerekli önlemlerin alınabilmesi üzerine,
Milliyetçi Hareket Partisi tarafından 5197 sayı ile verilen
araştırma önergesi için, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
konuşmak üzere bulunuyor, saygılarımı sunuyorum.
Öncelikle, 5 Aralık
Kadın Hakları Gününü ve Atatürkün bize
sağladığı seçme ve seçilme hakkının
sağlanmasının 78inci yılını ve ayrıca 3 Aralık
Dünya Engelliler Gününü -dolayısıyla Engelliler Haftasını-
kutluyorum. Aslında bu kutlamamız buruk bir kutlama. Çünkü, bu günler
var ama bunların hiçbir zaman da yerine getirilmediğini,
yapılamadığını, hakların ne kadınlara ne
engellilere sağlanamadığını yaşıyoruz.
Sayın
milletvekilleri, kadın haklarını konuştuğumuz bugünde,
acaba AKP Hükûmeti, kadınların da haklarının olduğunu
ne kadar biliyor ve saygı duyuyor? Çalışan kadınların
birçok sorunu varken, çalışmaya teşvik için kreşlerin var
olmasının gerektiği konuşulurken bugüne kadar ne
yapıldı? Bizler Cumhuriyet Halk Partisi olarak araştırma ve
soru önergeleri verdik bu konularda. Sorulara yanıt yerine, medyada Her
mahallede bir kreş açılıyor. diye haberler çıktı, bir
algı yaratıldı ama nedense gerçek olamadı bir türlü.
Ev işlerinde
çalışan kadınlarımız için de aynı sorunu
yaşıyoruz. Bu konuda da çeşitli önergeler verildi. Bakanın
verdiği cevap çok farklıydı: Ev hizmetlerinde süreksiz
çalışan kadınlar, kendileri, isteğe bağlı
olabilirler. şeklindeydi. Peki, bu kadınlar nasıl sigorta
parası ödeyecekler? Yine cevabı da 5510 sayılı Kanunda bu
konuda yürütülen herhangi bir çalışma yoktur. şeklinde
aldık. Sonra gazetelerde haberler: Ev işlerinde çalışan
kadınlara sigorta yapılıyor. ya da Sigortanın, sigorta
yapılmasının yolu açıldı. diye. Ne kadar doğru?
Nasıl yapılacağı bile netleşmemiş.
Kayıt
dışı çalışan kadınlarımıza hayal
kurduruluyor. Önce, bu konudaki haberler On beş gün devlet, on beş
gün kendileri ödeyecek. şeklindeydi. Şimdi ise, düzenli olarak
çalıştığı evin, gün üzerinden sigortalaması
öngörülmüş. Bir ayda dört gün bir evde çalışıyorsa ama bu
düzenliyse ev sahibi sigortalayacak. Peki, bu kadın birden fazla evde
çalışıyorsa bu iş nasıl olacak? Eğer sigorta
yapmazsa telefon numarası veriliyor. Oraya, çalışan kadın,
çalıştığı evi, Sigorta yaptırılmıyor.
diye şikâyet edecek. Yani bunun mümkün olamayacağı, bunun
uygulanamayacağı muhakkak. Neden farklı önlemler
alınmıyor, kayıt dışılık teşvik
ediliyor?
Bu
kadınlarımız, ev işlerinde çalışan
kadınlarımız çocukları için bile -kendilerini bırakalım-
sağlık sigortası yaptıramıyorlar çünkü eğer bu
kadınların bir gecekonduları varsa -kendisinin veya eşinin
üzerine- hemen gelire dâhil ediliyor. Sizin sigorta parası ödemeniz
gerekiyor. deniyor. Bırakın sigortayı ödemek, sigortalamak, daha,
onlardan sağlık hizmeti alabilmeleri için para isteniyor.
Çalışan kadınlarımıza ekonomik ve sosyal desteklerini
sağlayamayan Hükûmet, çalışmak zorunda olan ancak sigortalı
olamayan kadınlarımızı tamamen gözden
çıkarmaktadır. Çok kadın biliyoruz, ev işine giderken küçük
çocuklarını büyüklerine emanet ederek gidiyorlar. Sonra, gazetelerden
zaten okuyoruz Çocuklar yanarak öldüler. diye. Bu kadınlarımız
için aslında yine Cumhuriyet Halk Partisi olarak 5510 sayılı
Kanunun 87inci maddesinin değiştirilmesinde öneride
bulunulmuştu ancak değerlendirilmeye bile alınmadı. AKP
Hükûmetinin bu konuda ne kadar duyarsız olduğunu görüyoruz.
Kadına şiddeti
önleyemeyen, engellileri sokakta bırakan Hükûmete nasıl güvenebiliriz
ki? Biraz zorlanıldığında, kanunun
değiştirileceği ya da bu geçerli olan kanunların tamamen
değiştirileceği söylenerek zaman kazanılmaya
çalışılıyor. Örneğin, 3 Aralıkta, Sayın Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanımız Özürlüler Kanununu sil baştan
değiştireceklerini açıklamış. Önce, mevcudun tam
uygulanması, sonra eksiklerin tamamlanması gereklidir.
Her yıl 30 bin
engelli işe alınıyor. deniliyor, bu tür laflar
çıkıyor şimdi, bu yıl için biz 2 bin kişi
alınmış görüyoruz, doğruluğunu da bilemiyoruz.
Aslında 8,5 milyon engellinin engeli AKP Hükûmetidir.
Kadınların
çalıştırılmayıp evlere kapatılmasını
sağlamaya çalışan da yine AKP Hükûmetidir. Boşanmak isteyen
kaç kadın öldürüldü? Üstelik en fazla ölüm 2012 yılı Mart
ayında Kadına Şiddet Yasasının kabulünden sonra
olmuş.
Çocukları
eğitimden yoksun bırakarak, kızların erken evlenmesine yol
açan Hükûmet, tüm sorunları çözüyormuş gibi medya
aracılığıyla kadınlarımıza hayal sunuyor.
Zihinsel engelli
çocuklarımız servis olmadığı için okula gidemiyorlar,
yirmi beş yaş sınırı getirildi onlara da.
Sorulduğu zaman cevap yok. Yine 20 bin öğrenciye burs veriyoruz, proje
var. deniyor yani sürekliliği olmayan ve gerçek olup
olmadığı da belli olmayan bir proje. Proje bitince ne olacak?
Herhâlde seçime kadar bir oyalamaca yaşayacağız yine, bir hayal
süreci yaşayacağız. Bu da yine 20 bin engellinin işe
alınmasına benzeyecek, kadınların sigortalanmaları
hayaline benzeyecek.
Kadınlara KOSGEB
ile girişimcilik kursu açıyoruz. Yeni gündem, bu kurslar. Peki, bu
kursları alan kaç kadın iş kurdu, başarılı oldu,
sürdürdü? Belli değil. Şimdi, bu konuşmadan sonra yarın
medyada 2-3 tane başarılı kadın sunulur, bunların
hikâyelerini okuruz.
Bakanlıkları
ziyaret ettiğimizde, karar vericiler arasında kadın
sayısının bir elin parmakları kadar az olduğunu
görüyoruz. Aslında çalışan kadın sayısının
fazla olduğu söyleniyor ama nedense niteliksiz işlerde. Artık,
Hükûmetin kadın sorununa eğilerek çözüm bulması gerekmekte,
hatta zamanı geçmiştir. Bunları bir seçim
yatırımı olarak değil, kanunların kâğıt
üstünde kalmamasını sağlamalıdır.
Kadınlarımızın sorunlarının hayal ile değil
gerçek olarak çözülmesi, kanunların özellikle kâğıt üstünde
kalmaması ve uygulanması gerekiyor. Bu kanunlar, mevcut kanunlar çok
düzgün uygulandığı takdirde, zaten büyük bir sorun
kalmayacaktır. Kanunlarda ufak tefek değişikliklerle herkes
mutlu olacaktır.
Saygılarımı
sunuyorum.
Teşekkür ederim.
(CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Nurdan Şanlı, Ankara
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NURDAN ŞANLI
(Ankara) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
Milliyetçi Hareket Partisinin, başta ev işlerinde çalışan
kadınlar olmak üzere kayıt dışı işlerde
çalışan kadınların sorunlarının belirlenmesi,
ekonomik ve sosyal haklarının düzenlenmesi ile can güvenliklerini
tehdit eden etmenlerin ortadan kaldırılması için gerekli
önlemlerin alınabilmesi amacıyla vermiş oldukları
araştırma önergesi hakkında söz almış bulunuyorum ve
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bugün kadınlarla ilgili önemli bir gün. 5 Aralık,
kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkının verildiği
gün ve Dünya Kadın Hakları Günü.
Ben, öncelikle,
kısaca, bu vesileyle kadın haklarından söz etmek istiyorum.
Kadın ve kadın haklarını irdelemeye
başladığımız zaman, tüm tarihî süreçleri göz önünde
bulundurmamız gerektiğini düşünüyorum.
Tarihî bulgulardan edindiğimiz
bilgilere göre, paleolitik çağlardaki toplumsal organizasyon, erkeklerin
avlanması ve kadınların da av maddelerini ailesi için
değerlendirmesi biçimindeydi. Buradaki yapıyı erkeğin
gücüne, kadının ise analık içgüdülerine bağlamak
gerekmektedir. Gerek sosyolojik koşullar gerekse kadın ve
erkeğin fiziksel faktörleri, her iki cinsin toplumsal statüsünü daima
ayırmıştır, ancak hiçbir cinsiyet, hiçbir cinse
karşı Allahın kadına ve erkeğe vermiş
olduğu özellik ve davranışların dışında,
toplumsal statüde ve hiyerarşide üstünlük sağlamamalıdır.
Ne yazık ki tarihî süreçlerin çok önemli bir bölümünde erkek daima
kadına karşı üstün bir konuma sahip olmuştur.
İnsanoğlunun
yerleşik yaşam biçimi olarak adlandırdığımız
neolitik çağa geçmesiyle birlikte, karın doyurmaya ve
doğanın çetin koşullarına karşı mücadele etmeye
yönelik eski taş çağları dönemleri geride kalmış,
kadın ve erkeğin ortak üretime geçtiği ve elde ettikleri
ürünleri depolamaya başladıkları yepyeni bir dönem
başlamıştır. Anaerkil sistem, ataerkil sistem diye
adlandırdığımız toplumsal yaşam biçiminin ilk
nüvesini bu döneme bağlamak, çok da yanlış bir saptama
olmamalıdır. Her ne kadar yine bu dönem içinde yaşanan anaerkil
dönemi bir yana bırakacak olursak, tüm tarihî süreçler erkeğin
kadına olan üstünlüğü biçiminde geçmiştir. Her iki sistemin de
insanın doğasına aykırı olmasına rağmen,
anaerkil sistem kendisini çok kısa sürede tasfiye etmiştir. Fakat bu
sonuç toplumsal hiyerarşide eşitliği sağlamamış,
tam tersine, günümüze kadar gelen kadın-erkek eşitliği
konusundaki tartışmaların başlangıcını
oluşturmuştur. Öyle ki milattan önce 3üncü binin ikinci
yarısından sonra, devletlerin ortaya çıkmasıyla birlikte,
kadın gerek devlet yönetiminde gerekse aile içinde yalnızca
doğurgan yapısı ve analık duygularıyla baş
başa bırakılmıştır. Yüzyıllar boyu
işleyen bu sistem Aydınlanma Çağına kadar süregelmiş
ve Avrupada kadın hakları ilk kez bu dönemde gündeme gelerek 18inci
yüzyıl düşünürleri kadın özgürlüğünü savunmaya
başlamıştır. Kadın haklarının Amerika
Birleşik Devletlerinde ve Avrupada uzun yıllar
tartışılmasına rağmen, yasalara yansıması
çok geç olmuştur.
Kadınlara oy
hakkı ise 19uncu yüzyılda gündeme gelerek, bu hakları hayata
geçiren ilk ülkeler arasında Yeni Zelandada seçme hakkı 1893te,
seçilme hakkı 1918de, Avustralyada seçme hakkı 1902de ve Norveçte
oy hakkı 1913te yer almıştır. Bu haklar Amerika
Birleşik Devletlerinde 1920de, Sovyetler Birliğinde 1917de kabul
edilmiştir. Ülkemiz kadın hakları konusunda 1930dan sonra
demokratik bir tutum içerisine girmiş ve 1930da belediye meclislerine,
1933te köy ihtiyar heyetlerine, 1934te de Türkiye Büyük Millet Meclisine
seçme ve seçilme hakkı kadınımıza
tanınmıştır.1 Mart 1935 tarihinde toplanan Türkiye Büyük
Millet Meclisinde 18 kadın milletvekili yer almıştır.
Bugün gelişmiş
ülkeler arasında gösterilen Fransa, İtalya gibi ülkelerde bile
kadınlara tanınan oy hakkı İkinci Dünya
Savaşından sonra olmuştur. Fransa kadınlara 1944te seçme
ve seçilme hakkı vermiş, 1945te oy kullanmışlar;
İtalyan kadınları ise 1946 seçimlerinde oy
kullanmışlardır.
Medeni
Kanunu aldığımız İsviçrede bile kadınlara seçme
ve seçilme hakkı 1971 yılında verilmiştir. Japonya 1950de,
Yunanistan 1952de, Belçika 1960ta haklarını elde ederken, Güney
Afrika Cumhuriyetinde beyaz ırka mensup kadınlara 1930da, siyah
ırka mensup kadınlara ise 1994te oy hakkı
tanınmıştır.
Çağdaş devlet
olabilmenin en temel kurallarından birisi kadın erkek
eşitliğinin sağlanmasıdır. Demokratik,
çağdaş bir hukuk devleti olabilmenin yolu bu anlayışın
gerçekleşmesinden geçer. Bu anlayış tüm
insanlığın ortak davranış biçimlerinden birisi
olmalıdır.
Partimizin
iktidarında kadınlarımızın daha fazla hak sahibi
olması ve her alandaki durumlarının iyileştirilmesi için Özürlüler
Kanunu, Kadına Şiddetin Önlenmesi Kanunu, istihdamın artırılmasıyla
ilgili düzenlemeler, okuma yazma oranlarının
artırılması, eğitim imkânlarının
artırılmasıyla ilgili pek çok yasa
çıkarılmış, düzenlemeler yapılmıştır ve
bu konudaki çalışmalarımızı da kararlılıkla
sürdürmekteyiz. AK PARTİ olarak sorumluluklarımızın
bilincindeyiz. Kadınımızın istihdamı, okuma yazma
oranı, sosyal statüsünü yükseltmek, siyasete olan ilgisini ve
katılımını artırmak yönündeki çabalarımızı
sürdürürken bu konudaki en büyük desteğimizi, kadınlara vermiş
olduğu destek ve değerden dolayı Başbakanımız ve
Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
Beyefendiden almaktayız.
Bu duygu ve
düşüncelerle kadınlarımızın ve dünya
kadınlarının Kadın Hakları Gününü kutluyorum ve
verilen önerge ile de gerekli çalışmalar ilgili
bakanlığımızca yapılacaktır diyor, bir kez daha
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir)
Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza sunacağım ve
karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.44
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.54
BAŞKAN: Başkan
Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine
LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 34üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Milliyetçi Hareket
Partisi grup önerisinin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi, öneriyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, öneri kabul edilmemiştir.
Buyurun Sayın
Demirel.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirelin, Dünya
Kadın Hakları Günü tanımlamasının yanlış
olduğuna, bunun Türkiyeye özel bir gün olduğuna ve Kadın
Hakları Günü olarak kutlandığına ilişkin
açıklaması (Devam)
RUHSAR DEMİREL
(Eskişehir) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum söz
verdiğiniz için.
Ben, konuyla ilgili bir
düzeltme yapmak isterim. Bazı hatip arkadaşlar Dünya Kadın
Hakları Günü diye bir tanımlama kullanıyorlar. 5 Aralık,
Türkiyeye özel bir gündür, tıpkı 24 Kasımın Türkiyeye
özel bir Öğretmenler Günü olması gibi. UNESCO, 5 Ekimi önerir dünyaya
Öğretmenler Günü için oysa biz 24 Kasımda kutlarız. 14 Mart,
Türkiyeye özel bir Tıp Bayramıdır. 5 Aralık da Ulu
Önderimizin teklifleriyle Gazi Meclisin çıkardığı bir yasa
sonucu Türkiyedeki kadınların seçme seçilme hakkının
eşitliğe kavuştuğu gündür. Dolayısıyla,
Türkiyede Kadın Hakları Günü diye kutlanır, dünyada böyle bir
gün yoktur.
Tutanaklara doğru
geçmesi adına düzeltmek ihtiyacı hissettim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun, İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar ve 26 milletvekilinin, Sikorsky S-70 tipi helikopterlerde
herhangi bir sorun olup olmadığının
araştırılması amacıyla
15/11/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verdiği Meclis araştırması
önergesinin 5/12/2012 Çarşamba günü Genel Kurulda okunarak ön
görüşmelerinin aynı birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
05.12.2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu;
05.12.2012 Çarşamba günü (Bugün) toplanamadığından,
Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu
maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Muharrem
İnce
Yalova
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar ve 26 Milletvekili tarafından, 15.11.2012 tarihinde,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına "Skorsky
S-70 tipi helikopterlerde herhangi bir sorun olup
olmadığının araştırılması"
amacıyla verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin (569
sıra no.lu), Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak, 05.12.2012 Çarşamba günlü birleşimde
sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Cumhuriyet
Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Metin Lütfi Baydar, Aydın
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
METİN LÜTFİ
BAYDAR (Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
düşen Sikorsky S-70 tipi askerî helikopterlerde herhangi bir sorun olup
olmadığının araştırılması konusunda vermiş
olduğumuz Meclis araştırma önergesi üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi adına söz almış bulunuyorum.
Pilot Yüzbaşı
Anıl Barış Çetin 31 yaşındaydı ve 1.425 saatlik
uçuşunun 475 saati terörle mücadelede geçmişti. Pilot Üsteğmen
Ersan Yenici, 2 çocuğunu sevgili eşine bırakarak gitti;
babasının Vatana helal olsun ama Başbakana ve Hükûmete
hakkımı helal etmiyorum. haykırışları
arasında. Taziye çadırında Kur'an-ı Kerim okunurken Pilot
Üsteğmen Yakup Çınarın eşi, daha karnında olan üç
aylık bebeğine, şehidinin biricik anısına bir şey
olmasın diye ne yapacağını bilemedi. Tekirdağlı
Uzman Çavuş Ersoy ise haykırmıştı toprağa
düşmeden sosyal paylaşım sitesinde Yeter artık, şehit
vermek istemiyoruz! diyerek. Evlatlarımız, 10 Kasım sabahı
Atalarını yalnız bırakmak istemezcesine bırakıp
gittiler sevenlerini bu dünyadan. 10 Kasım 2012 sabahı 12
şehidimizi verdik bu kara toprağa. Sikorsky S-70 tipi ve halk
arasında artık uçan tabut denilen askerî helikopterlerin
içerisinde... Son sekiz ayda düşen 4 Sikorskynin geride
bıraktığı 35 şehit, 70 acılı ana baba, 35
yüreği yangın sevgili ve onlarca öksüz çocuk, onlarca seven sevilen
ve kaybolup giden onlarca yaşam. 1993 yılından bu yana
düşen askerî helikopterler sonucunda 87 askerimiz şehit oldu, 53 askerimiz
de gazi. Afganistanda bile düştü bu S-70 denilen uçan tabut.
Değerli
milletvekilleri, olay sonrası yapılan açıklamalar sis perdesinin
daha da kalınlaşmasına neden olmuştur. Acı olayı
duyuran Sayın Cumhurbaşkanının Her şeyi göze
alıp arkadaşlarına yardım için havalandılar.
şeklinde bir ifadesi olurken, Siirt Valisi Askerî helikopterin
düşüş nedeni yüzde 100 sis. derken, İçişleri Bakanı
pilotaj hatası olduğunu belirtirken, Genelkurmay
Başkanlığı ise pilotların tecrübeli pilotlar statüsünde
ve uçuş saatlerinin emsallerine göre ortalamanın üzerinde
olduğunu açıkladı. Kaza
kırım raporunu beklemeden her kafadan ayrı ayrı
açıklama yapma AKP hükûmetlerince oluşturulan yeni bir gelenektir.
Söyler misiniz devlette kaç başlılık vardır?
23 Temmuz 2012 tarihinde,
Hakkâride düşen helikopterimizin ardından sunmuş olduğum
yazılı soru önergemde, helikopterlerin yapım
yılını, TSK envanterine giriş yıllarını, TSK
bünyesinde sözü edilen helikopterlerin sayısını ve
modernizasyonlarının kaç yılda bir
yapıldığını sordum. Sayın Başbakan
cevabını 15 Kasımda gönderdi, 17 şehitten sonra.
Cevabı aynen okuyorum: TSK envanterinde yer alan Sikorsky tipi
helikopterlerin bir bölümünün yapım yılı 1988-1994. Sayın
Başbakan kaç helikopterin hangi yılda yapıldığını
bilmiyor. Diğer bölümü ise 1999-2012 yılları
arasındadır. Sayın Başbakan diğer bölümün de
sayısını bilmiyor. Devam ediyor yazı: TSK envanterine
giriş tarihleriyle yapım yılları aynı veya bir
yıl içerisindedir. Başbakan giriş tarihlerini de bilmiyor.
Modernizasyon ise yaklaşık on beş yılda bir
yapılmaktaymış, o da sadece dış gövde. Mekanik
aksamdan bahsedilmiyor bile, kontrol panelinden hiç bahsedilmiyor; böyle
yazıyor cevapta.
Değerli
milletvekilleri, Genel Maksat Helikopter Projesi ihalesi 109 helikoptere
karşılık 3,5 milyar dolarlık bir maliyetle 12 Haziran 2011
seçimlerinden önce Amerikan Sikorsky firmasına verildi. Helikopter ihalesi
sonuçlanmadan önce açıklamalar ardı ardına gelmişti.
İhalenin Sikorski firmasında kalması durumunda bir Türk
şirketinin 2,3 milyar dolarlık iş hacmine
kavuşacağı, helikopterlere ait dişli kutuları,
uçuş kumanda sistemlerini ve bazı yedek parçaların üretimini
yapacağı bilgisi gazetecilere fabrikayı gezdirirken
anlatılıyordu. Yine bu gezi sırasında sözü edilen
şirketin Türk savunma ve havacılık sanayiinin örnek bir
kuruluşu olduğu bakıldı ifade edilirken Savunma Sanayi
Müsteşarlığına da teşekkür ediliyordu daha ihale
sonuçlanmadan.
Transmisyon teknolojisi
kapsamında ABD hükûmetlerinin de ihracat lisansını sadece
kendilerinin aldıklarını açıklamaktaydılar. Başka
bir Türk şirketi ise Sikorsky şirketiyle ortaklık
anlaşması imzalıyordu. Bu anlaşmayla birlikte Sikorsky
firmasının küresel servis, destek ve tedarikçi zincirinden
faydalanacağı açıklanıyordu.
Sikorskyler konusunda
yapılacak olan Meclis araştırması ve ortaya çıkacak
sonuçları, helikopterlerin yüzde 67lik gibi bir oranla Ankarada
üretiminin yapılacak olmasından, ihracat rakamı olarak da 8
milyar dolarların konuşulmasından, 2 şirketin
kârlarını artırmasından, Amerikan şirketlerine ortak
olunmasından daha önemli buluyorum.
Değerli
milletvekilleri, helikopter ihalesi daha sonuçlanmadan, şirketlerin ihale
kendilerinde kalmış gibi açıklamalarda bulunmaları ihale
üzerindeki kuşkuları artırmaktadır. İhalenin Sikorsky
firmasına verilmesinden sonra, ihalede tercih edilmeyen AgustaWestland
firmasının Başkan Yardımcısı ve Avrupa
Başkanı Ugo Rossini yaptığı açıklamada Türkiye
bu kararıyla T129 Programı vasıtasıyla gerçekleşecek
verimli iş birliğinden ve avantajlarından yararlanmak yerine,
eski nesil tasarım bir helikopter modelini tercih etmiştir. Bugün
verilen kararla Türk havacılık ve uzay sanayisi yeni nesil bir
helikopterin geliştirilmesine ortak olarak helikopter pazarında büyük
bir oyuncuya dönüşmesini sağlayacak benzersiz bir fırsatı kaçırmış
oldu. dedi.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu Meclis araştırması Harun gibi
gelip Karun olmam. diyen bir AKP genel başkan
yardımcısının söylediklerini de açıklığa
kavuşturmuş olacaktır. Ne diyor genel başkan
yardımcısı 17 Aralık 2010 tarihinde? Aynen şöyle diyor
sayın genel başkan yardımcısı: Herhangi bir
demokratik ülkede milyarlarca dolarlık bir ihalenin sonuçlanmasından
çok önce, alıcı tarafın satıcı tarafa net bir
şekilde kendi görüşünü ifade etmesi kelimenin en hafif anlamıyla
siyasi bir skandal olarak nitelendirilir. Böylesi bir skandala
karışanların derhâl istifa etmeleri söz konusu demokratik
ülkelerin kamuoylarınca beklenir. Maalesef bu konuyu dile getirmemizin
üzerinden geçen süre zarfında hükûmetin konuyu geçiştirmeye
çalıştığını, Sayın Bakanın da
ısrarla istifa müessesinden uzak durduğunu gördük. Devam ediyor
sayın genel başkan yardımcınız: Bugün ortaya
çıkan netice göstermiş olduğunuz tepkinin
haklılığını ortaya koymaktadır. Bunlar AKP genel
başkan yardımcısının açıklamaları, ben
söylemiyorum. Bir önceki Savunma Bakanını töhmet altında
bırakan sözler. Bu iddiaların gerçeği yansıtıp
yansıtmadığı bu Meclis araştırmasıyla ortaya
çıkacaktır.
WikiLeaks belgelerine
göre 16 Şubat 2010 tarihinde ABD Savunma Bakanı Robert Gates ile
Sayın Vecdi Gönül arasında yapılan görüşme sonrası ABD
Dışişleri Bakanlığına bizzat ABD Ankara
Büyükelçisi James Jeffrey tarafından yazılan telgrafta Helikopter
için ihale iki yıldır devam etmekte olup Sikorsky ve İtalyan
firması son aşamaya kalmıştır. Gönül, Sikorskynin
kazanmak için iyi bir şansa sahip olduğuna inanmaktadır.
denilmiştir. WikiLeaks yazışmalarının
açıklığa kavuşturulması, böyle bir şey var
mıdır, yok mudur, araştırılması bu kazaların
ardından bir zorunluluk, bir mecburiyettir. 12 Haziran genel seçimlerinden
önce ihalenin bir Amerikan firmasına verilmesinin halkımızda
uyandırdığı kuşkuların giderilmeye ihtiyacı
vardır. Bu ihalenin hemen genel seçimlerden önce ve eski nesil üretim
yapacak bir Amerikan firmasına verilmesinin bir anlamı var
mıdır?
Milletin vekilleri olarak
kazaların üzerindeki sis perdesini kaldırmamız hem
şehitlerimize hem ailelerine hem de şu anda hâlâ Sikorsky
helikopterlerini kullanarak görevlerini yapmakta olan Mehmetçiklerimize
karşı görevimizdir.
Değerli
milletvekilleri, hiçbir suçlamada bulunmuyorum ancak söylenenleri ve
yazılanları dile getiriyorum. Açıklamış olduğum
bu nedenlerle Meclis araştırmasının açılmasına
karar vermek bir vatan borcudur. Araştırma neticesinde helikopterler
ve ihale süreci aydınlanacak, suistimal varsa sorumlular ortaya
çıkarılacak, gereği yapılacak ve milletimizin vicdanı
rahatlayacaktır.
Hepinizi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi
grup önerisi aleyhinde söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bugün, kadınlara seçme, seçilme hakkının
tanındığı gün. Öyle konuşmalar da yapıldı.
Ancak anlaşılan, bir kadınların seçme hakkı var bu
ülkede, seçilme hakkı yok. Nasıl mı? Kaç bin belediye başkanı
var? Biliyorsunuz, 17 tanesi kadın; 3 tanesi AKP, CHP, MHPden. 14
belediye başkanı kadın biri il olmak üzere- BDPli kadın
belediye başkanıdır yani üç parti, BDPnin -seçilme hakkı
konusunda- çeyreği bile etmiyor. Onun için, söze gerek yok, bir yıl sonra
seçimler var, hadi gösterin kendinizi siz de bizi geçiniz. Bu kadar açık,
net konuşuyoruz.
Tabii, CHPnin önergesi
çok önemli, üzerinde konuşuyorum. Barış ve Demokrasi Partisi
bütçenin yaklaştığı, bütçe görüşmelerinin
başlayacağı bugünlerde, savaşın, savaşın
harcamalarının, savaşın yitirdiklerinin, hepsinin bu
Mecliste araştırılmasını istedi. Bütün
konularıyla kime ucu dokunursa dokunsun
araştırılmasını istedi. Bir kere bu konuda net bir
tavrımız olduğunu açıkça ifade etmek istiyorum.
Bir şey daha söylemek
istiyorum. Sadece Sikorsky olayı mı yaşanan kazalar? Bütçemize
bakın, bütçede savaş harcamaları, silah alımları,
Sikorsky alımları, F-35 uçaklarının alımları,
Patriotlarla beraber alınacak füzelerin alımları, bunların
hiçbirisi Meclisin iradesi ve bilgisi dâhilinde değil. Gizli bir
yönetmelikte Sayıştay, Meclis adına denetimi ortadan
kaldırmış yani Meclis, Sayıştay kanalıyla dahi
denetim yapamıyor.
Bakıyoruz haberlere;
Türkiye, Amerikan şirketi Sikorskyden 389 milyon dolar
karşılığında 12 adet sipariş vermiş,
haberlere bakıyoruz. Sonra, altında -devam edince- haberin deniliyor
ki: 12 milyon dolar olmasına rağmen tanesi, 25-30 milyon dolardan
Türkiyeye mal olacak. Kardeşim, onun farkı nereye gidiyor? Rüşvet
mi, iskonto mu? Kimin cebine gidiyor, siyasetçinin mi, askerin mi, generalin
mi? Yani şimdi bunu kim denetleyecek? Demin yemin içen partizan denetçiler
ombudsman olarak denetleyecek. Yani tam bir Salako filmini izler gibi Türkiye
siyaset ve demokrasiyi bu Mecliste izliyor.
Şimdi bakın, 3
Süper Kobra siparişi konusunda ABDden -yine AH-1 Süper Kobra diyorlar-
Türkiye bunlarla ilgili siparişler
vermiş. Başbakan da kızmış, demiş ki: Ya, 4
milyar dolarlık dev helikopter ihalesinde sona yaklaştık. 109
helikopter alım ihalesi pazarlık konusu oluyor. Hangi şirket
alacak, Amerikalılar mı, İtalyanlar mı yoksa
Fransızlar mı? Tabii ki Sikorsky ve onun karşında
Agustanın hiçbir şansı yok ve Başbakanın
Başkanlığında toplanan savunma sanayisi
toplantısında bir karar verilecek. Karar kimden yana verilecek belli.
Şimdi, bakın,
sekiz ayda 4 Sikorsky kazası, yitirilen can rakamları,
yaralıların sayıları var, -bu önergede de var, demin
arkadaşımız açıkladı- uçuş saatleri, hava durumu,
bilmem ne, bunlar teknik konular. Yani Genelkurmay Bunları
araştıracağız. diyor ama şunu söylemek istiyorum:
Muhalefet bizim dışımızda da bu konuda tıpkı
Afyondaki patlama gibi, tıpkı bu kaza gibi, böyle ciddi konularda
ciddi bir araştırma yapılmasını istiyor ama çıt
yok, yapılmıyor.
Şimdi -savaş
bütçesi diyoruz biz- bu 2013 bütçesi sunulacak. Burada ilgi çekici bir durum
var: Millî Savunma Bakanlığının, emniyetin,
jandarmanın, kamu güvenliğinin, sahil güvenliğin bütçelerinde
yüzde 18lerden 26lara kadar artışlar var. Bu artışların
içinde bu silah alımları yok. Peki, bütçenin hangi kaleminde? O da
yok.
Şimdi, bakın,
burada F-35 uçaklarıyla ilgili, Türkiye'nin de ortak olduğu söylenen
bir proje var. Burada 14 milyar dolar Türkiyeye fatura
çıkarılmış. 10 milyardı, birdenbire dediler: 4 milyar
daha ödeyeceksiniz. 14 milyar. İşte, bu uçakların
yazılımları da Amerikanın elinde olacak, Türkiye'nin
elinde olmayacak. Bu para da bütçeden çıkıyor, denetleyemiyoruz. Yani
AK PARTİ döneminde 100 adet F-35 savaş uçağı alınacak,
ABD yazılım ve kaynak kodları olacak. Hatta bu uçakların bir
kısmı sadece dikey kalkış özelliğine sahip,
Amerikalılarınki ise hem dikey kalkış hem iniş
özelliğine sahip.
Şimdi, bütün
bunları okuduktan sonra, otuz yıldır bu ülkede süren bu
savaşın, bu ülkede yaşanan bu acıların ve yine AK
PARTİnin bizzat resmî ağızları tarafından 500 milyar
dolar ekonomik kaybın kaynakları ortaya çıkıyor.
Şimdi,
Başbakan, durmadan, iki gündür konuşuyor; çıkıyor, grup
toplantısında konuşuyor, il başkanlarıyla
konuşuyor. İkide bir, işi gücü kalmamış, BDPyi
susturmak için fezlekelere, dokunulmazlığa sözü getiriyor. Arada da
Kürt halkına çağrıda bulunuyor, diyor ki: Biz size hizmet
getiriyoruz ama bu BDPliler önümüze geçmiş, engel oluyorlar. Ey Kürt
halkı, siz bunlara karşı çıkınız, benim
yanımda yer alın. E nasıl karşı çıkacak? Sandıkta
çıkar; reyini sana verir, çıkar. Ama sen ne yapıyorsun, Kürt
halkına ne yapıyorsun Sayın Başbakan? 10 bin tane
siyasetçisini, 8 tane milletvekilini, 35 tane belediye başkanını
tutukluyorsun düşüncelerinden, Kürtçe konuştukları için
cezaevine atıyorsun. Şimdi, sen diyorsun ki Kürt halkına: Bana
destek ver. Kürt halkı, siz onların çocuklarını terörist
olarak cezaevine, zindana attığınız için size oy vermez,
size destek vermez. Sizden Roboskinin katillerini ister, sizden Nedir bu
zırhlı araçlar, bu uçaklar, bu operasyonlar, bu bombalamalar?
Sendikacıları, dernek mensuplarını, insan hakları
savunucularını, hepsini içeri alıyorsunuz. Niye bunu
yapıyorsunuz? İnsan muhalefete, insan kardeşine, insan din
kardeşine bunu yapar mı? diye hesap sorar.
Şimdi, burada, ben
de Kürt halkına ve Türk halkına bir çağrıda bulunuyorum. Ey
Kürt halkı, Başbakan Kürt sorunu bitti. dedi ya, siz onun
lafına bakmayın. Onun dedikleri artık bir gün vardır, bir
gün yoktur; bir gün tehdit, bir gün şantaj. Sonra, çıkar, der ki:
Biz, Selahaddin Eyyubi, Ahmedi Hani, İdrisi Bitlisî -bunları sayar-
ortak gönül erimizdir. der. Hayır, Sayın Başbakan, Ahmedi
Haniyi, Selahaddin Eyyubiyi ağzına alma. Selahaddin Eyyubi,
Müslüman âleminin bir Kürt komutanı olarak dünyaya nam saldıktan
sonra, Birinci Dünya Savaşında emperyalistler Kürt halkından
bunun intikamını aldılar. 5 parçaya böldüler, Irakta 1 parça,
İranda 1 parça, Suriyede 1 parça, Türkiyede 1 parça, öyle intikam
aldılar. Şimdi, Selahaddin Eyyubinin gerçek torunları,
çocukları o haklarını arıyorlar.
Bakın, on
yıldır diyorsunuz ki: Asimilasyona karşıyız.
Hayır, şimdi Türk halkından da talebimiz var. Bu
savaşı -bu acıları- kışkırtan, tehdit eden,
gerginleştiren Başbakan da olsa karşısında durunuz. Bu
savaşı durdurmak için bu Meclisteyiz, bu Mecliste birbirimizi atmak
için değil. Siyasetçiler sandıkta hesaplaşır. Buyurun,
gücünüz varsa sandığa gideriz, sandıkta
hesaplaşırız. Bunun gerisi lafügüzaf. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN
(Devamla) - Biz bu yollardan çok geçtik. deriz, hatırlatırız.
Saygılar sunuyorum.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi
grup önerisi lehinde söz isteyen Alim Işık, Kütahya Milletvekili.
(MHP sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK
(Kütahya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
tarafından verilen, Sikorsky S-70 tipi helikopterlerde herhangi bir sorun
olup olmadığının araştırılması
amaçlı Meclis araştırma önergesinin lehinde Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerimin
başında, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının
verilişinin 78inci yıl dönümü vesilesiyle bugün gerek seçerek
gerekse seçilerek Türk siyasetinin içinde bulunan tüm
kadınlarımıza, bir kez daha günlerinin hayırlı
olmasını diliyor, gelecekte daha etkin rol almaları temennisiyle
saygılar sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, benden önceki değerli konuşmacılar da ifade
ettiler, son dönemde özellikle Türkiyede terörle mücadele alanında
kullanılan helikopterlerin ve diğer alanlardaki savunma amaçlı
helikopterlerin sık sık kazaya uğraması, kaza
kırımı gibi teknik sebeplerle birçok askerimizin şehit
olması gerçekten bu milletin artık daha fazla üzülmemesi adına
yeniden Mecliste bu konunun araştırılmasının önemi
üzerinde bizleri mecbur kılmaktadır.
Şimdi, konuyla
ilgili Milliyetçi Hareket Partisi Mersin Milletvekilimiz Ali Öz ve 20
arkadaşımızın, Cumhuriyet Halk Partisinin gerekçesine
benzer gerekçeyle en son kazadan dört gün sonra verdiği bir benzer
önergede de gerekçeler ifade edilmiş ve mutlaka bu konunun Meclis
araştırması kapsamında enine boyuna
araştırılması öngörülmüştür. Sadece son sekiz ayda
ülkemizde meydana gelen helikopter kazalarının, savunma amaçlı
kullanılan helikopter kazalarının bir dökümü
alındığında, en son 10 Kasım 2012 tarihinde 17
askerimizin şehit olduğunu, diğer taraftan, iki ay önce, 11 Ekim
2012 tarihinde, Diyarbakır Licede 1 askerimizin şehit, 7 askerimizin
yaralı olduğunu; 4 ay önce, 22 Temmuz 2012 tarihinde,
Dağlıcada 5 şehit, 7 yaralımızın
olmasını ve 8 ay önce, 16 Mart 2012 tahinde, Afganistanın Kâbil
şehrinde 5 şehidimizin verildiğini dikkate alırsak, son
sekiz ayda 28 vatan evladının şehit olduğunu, resmî
rakamlara göre de 14 yaralı askerimizin bundan sonraki
hayatlarının ne olacağını hepimizin düşünmesi
gerekiyor.
Tüm kazaların ortak
sonuçlarına ya da ortak açıklamalarına
baktığımız zaman genel anlamda teknik arızadan ya da
pilotaj hatasından kaynaklanan helikopter düşmelerinin olduğu
yönündeki açıklamaları görüyoruz ama bunun sabotaj ihtimalinin ya da
terör örgütü tarafından düşürülüp düşürülmediği yönündeki
araştırmaların yapılması yönünde dile getirilen
önerilerin ya da uyarıların maalesef Hükûmet kanadı tarafından
hiç dikkate alınmadığına da şahit oluyoruz. Bu konuyla
ilgili olarak, örneğin; Afganistanda meydana gelen kazada, 12 Türk
askerinin ailelerinin feryadının ardından, cevaplanması
talebiyle 20 Mart 2012 tarihinde Sayın Başbakana bir yazılı
soru önergesi vermişiz. Demişiz ki: Düşen helikopterin teknik
bir arıza nedeniyle düştüğü yönündeki, medyaya yansıyan
haberlerin doğruluk derecesi nedir? Bu konuda kim hangi
araştırmayı yapmıştır? Arızanın
sebepleri, türü nelerdir? Türk askerinin bulunduğu helikopter hangi
nedenlerle ve kimler tarafından düşürülmüştür? Bu kazaların
önlenmesi yolunda bugüne kadar ne tür tedbirler alınmış, bundan
sonra Hükûmetinizin bu amaçla hangi çalışmaları vardır?
şeklindeki bir önergemize Millî Savunma Bakanlığının 4
Mayıs 2012 tarihli cevabi yazısında iki satır cevabı
sizlerle paylaşmak istiyorum değerli milletvekilleri. Şu ana
kadarki askerlerimizin nerelerde bulunduğuyla ilgili detaylı dökümü
verdikten sonra, asıl kazayla ilgili dört beş soruya iki cümleyle
verilen cevap: Helikopter kazasının sebebi, kaza-kırım heyetinin
incelemelerinin tamamlanmasını müteakip düzenleyeceği teknik
rapor ile ortaya çıkacaktır. Bu tür kazaların önüne geçilmesi
maksadıyla gerekli uçuş ve yer emniyet tedbirleri alınmakta,
hava araçlarının periyodik ve safhalı bakımları
zamanında yapılmaktadır. Cevap, Millî Savunma Bakanı
Sayın İsmet Yılmaz tarafından veriliyor. On iki aile
mahvolmuş, çoğu şehit. Gelen cevap, maalesef, Türkiye gerçeklerinden
uzak, bilgilendirme amacının dışında, hiçbir
içeriğe sahip değil.
Peki,
Dağlıcada 22 Temmuz 2012 tarihinde meydana gelen S-70 Sikorsky tipi
helikopter kazasının ardından verdiğimiz şehitlerle
ilgili olarak benzer soruları içeren daha detaylı bir önergeye yine
Sayın İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin
tarafından 1 Kasım 2012 tarihinde cevap verilmiş. Verilen cevap
diğerlerinden farklı değil değerli milletvekilleri, yine
bir cümlelik: Söz konusu helikopter kazasına yönelik soruşturmaya
Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Askerî
Savcılığınca 2012/1057 esas numaralı dosya
kapsamında devam edildiğinden istenilen bilgilerin ilgili
savcılıktan talep edilebileceğini arz ederim.
Değerli
milletvekilleri, bu ülkenin İçişleri Bakanının, kendi
askerlerinin şehit olduğu bir kazayla ilgili bir sayfalık soruya
verebildiği bir cümlelik cevabı paylaşıyorum sizlerle. Biz
burada kazanın adli yönüyle ilgili herhangi bir bilgiyi bize verin de bunu
paylaşalım dememişiz. Söz konusu helikopterle ilgili teknik
bilgileri sormuşuz, bir suikast ihtimalinin olup
olmadığının Bakanlığınızca araştırılıp
araştırılmadığı ve hangi
çalışmanın yapıldığı konusunu sormuşuz.
O da diyor ki: Gidin, savcıdan, milletvekili olarak siz isteyin,
cevabı alın. Hükûmetin bu konuya bakışı maalesef,
üzülerek ifade ediyorum ki- ancak kuş bakışıyla ifade
edilebilir.
Sayın Recep Tayyip
Erdoğan, Sayın İsmet Yılmaz, Sayın Ahmet
Davutoğlu ve benzeri ilgili bakanlara verilmiş yine benzer, son sekiz
aydaki dört kazanın ardından verilen diğer soru önergelerinin
hiçbirisi aradan geçen normal resmî sürelere rağmen ve hatta hatta
İçişleri Bakanının özellikle Afganistandaki kazayla ilgili
3 kez tekrarlamamıza rağmen aynı önergeyi, bugüne kadar cevap
alınamamış olması bu Meclis açısından ciddi
anlamda düşünülmesi gereken çok vahim bir durumdur.
Değerli
milletvekilleri, bu Kabine üyesi sayın bakanlar kendilerini sizlerden çok
üstün yetenekli, çok nitelikli mi zannediyorlar? Ne gözle bakıyorlar, bu
Meclisin milletvekilinin verdiği bir soru önergesine cevap vermemeyi
-üzülerek ifade ediyorum- milletvekilinin millet adına sorduğu soruları
takmamayı adam olmak mı zannediyorlar? Bu Kabine üyelerini önce
iktidar partisi milletvekillerinin hizaya çekmesi lazım, önce sizin
çekmeniz lazım. Bu memleket, sadece 25 tane Kabine üyesi bakanın
memleketi falan değil. Bu memleket, 550 milletvekilinin millet adına
hizmet ettiği, bu Meclisteki herkesin aynı derecede hakkı
olduğu bir memlekettir. Dolayısıyla, bu sayın
bakanların bizlere verdiği cevapları sadece sizlere örnek
olması açısından paylaştım ama sizi adam yerine de
koymuyorlar. Ben bunu bu kadar acı ama gerçek olarak söylüyorum, koymuyorlar.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) - Kendi adına konuş.
ALİM IŞIK
(Devamla) Size hiç cevap veren oldu mu bu konuda?
AHMET AYDIN
(Adıyaman) - Biz konuşuyoruz.
ALİM IŞIK
(Devamla) Ben kendi adıma konuşayım o zaman, verdiği
cevabı geri iade ediyorum, aynılarını tekrar istiyorum ama
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİM IŞIK
(Devamla) -
sizin de en az bizim kadar bu sorunlara destek olmanızın
mecburiyeti olduğunu ifade ediyorum. Bu konu çok vahim bir konu.
Dolayısıyla,
önergenin lehinde olduğumuzu bir kez daha ifade ediyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Dibek, bir söz
talebiniz var konuyla ilgili, İç Tüzük 60ıncı maddesi
gereğince.
Buyurun.
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Başkanım, 10 Kasımda düşen helikopterimizle ilgili 24 Kasımda
bir gazetenin manşetinde de bir iddia ortaya çıkmıştı,
bunun da buradan belirtilmesi gerekir. Bu kazanın nedeninin bürokratik
olduğu belirtilmişti o iddiada. Kazada şehit olan pilotumuzun
yirmi gün önce Siirtteki komutanlara, daha doğrusu Kara Kuvvetleri
Komutanlığına bir dilekçe verdiği ve bu uçuşların
yapılamayacağına, yanlış olduğuna, hatalı
olduğuna dair bir dilekçesi olduğu belirtiliyordu bu iddiada. Siirt
Tugay Komutanlığının bu konuda Kara Kuvvetleri
Komutanlığına başvuru yapan pilot hakkında disiplin
işlemi yapılsın. başvurusu olduğu iddia ediliyor.
Hatta daha sonra Kara ve Havacılık Komutanlığının
da pilotlara Hayır, komutanlarınızı üzmeyin,
uçuşlarınızı yapın. dediği iddia ediliyor.
Bakın, orada, o gün,
diğer helikopter başka bir yerde görevli olduğu için, düşen
ve 17 şehidimizin olduğu helikopter birkaç sefer
yapmıştır. Aslında helikopter
açığımızın da olduğu gözüküyor. Bu iddianın
da mutlaka araştırılması için bu önergenin önemli
olduğunu düşünüyorum.
Buradan şunu da
belirtmek isterim: Sayın Başbakanın yeni bir uçağı
Amerikada tefriş ediliyor. Bu helikopterlerin tanesi 10 milyon dolar,
devletimizin bunu iyi düşünmesi lazım. Kırk helikopter o
uçağın bedeline eşittir diye düşünüyorum. O uçak
tefriş edileceğine kırk helikopter alınırsa bu
sorunların da olmayacağını düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum
söz verdiğiniz için Sayın Başkan. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi
grup önerisi aleyhinde söz isteyen Şirin Ünal, İstanbul Milletvekili.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ŞİRİN ÜNAL
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun vermiş olduğu araştırma
önergesi hakkında grubum adına aleyhte söz almış bulunmaktayım.
Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan
önce, Ulu Önder Atatürkün girişimiyle 5 Aralık 1934
yılında Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkının Veriliş
Yıl Dönümünü kutluyorum. Kadınlarımız
başımızın tacı, gözümüzün nuru, yüzümüzün akı ve
gönüllerimizin sultanıdır; tüm haklar onlara helal olsun.
Sayın
milletvekilleri, 10 Kasım 2012 tarihinde Siirtin Pervari ilçesi
kırsalında bulunan Köprüçay köyü yakınlarında düşen
helikopterde bulunan 14 kişilik jandarma özel harekât timiyle 2 pilot ve 1
uçuş teknisyeninden oluşan uçuş ekibi
arkadaşlarımızı şehit verdik. Şehitlerimizi bir
kez daha rahmetle anıyor, ailelerine ve silah arkadaşlarına
sabır ve metanet diliyorum.
Sayın
milletvekilleri, olay günü meteorolojik şartlar
değerlendirilmiş, havanın yer yer kapalı ve hafif
yağışlı olduğu ancak görüş mesafesinin uygun
ölçülerde bulunduğu belirlenerek tugay komutanlığı
tarafından planlandığı şekilde havadan indirme
faaliyetinin uygulanmasına karar verilmiştir. Birinci sortide 13
askerî personelimiz yani jandarma özel harekât timi indirme bölgesine
vukuatsız olarak indirilmiş, ikinci sorti için Siirte dönülerek
indirilecek ikinci grup askerî personel yine 13 jandarma özel harekât personeli
alınarak havalanılmış ve iniş bölgesinde, maalesef,
helikopterimiz kırıma uğramıştır.
Sayın
milletvekilleri, Sikorsky tipi helikopterler operasyonlara atiklik ve sürat
kazandıran özel helikopterlerdir. Özel harekât birimlerine çok büyük bir
fayda sağlamaktadır. Özellikle uzak mesafe arazi
operasyonlarının vazgeçilmez ulaşım araçlarıdır.
Aynı zamanda personel nakli, uçar birlik harekâtı, ateş
desteği, keşif ve gözetleme, arama kurtarma, malzeme nakli ve
sıhhi tahliye amacıyla kullanılan gelişmiş bir genel
maksat helikopteridir. Black Hawk helikopterleri olarak da bilinen Sikorsky
tipi helikopterler Amerika Birleşik Devletleri Ordusu tarafından 1978
yılından beri etkinlikle kullanılmakta olup, birçok modeli
dünyanın 22 ülkesi tarafından da kullanılmaktadır. Sikorskyler,
1989 yılından beri Türkiyede, Türk Silahlı Kuvvetleri
envanterinde, harici destek sistemi kullanılarak 16 adet Hellfire füzesi
de taşıyabilecek helikopterlerimiz kullanılmaktadır.
Helikopterlerimizin
birçok özellikleri var, bunları zaman tasarrufu nedeniyle geçiyorum.
Helikopterlerimiz, hafif
silah atışlarına, birçok patlayıcıya veya 23
milimetreye kadar roketlere karşı dayanıklıdır.
Uçuş kumandaları balistik açıdan sertleştirilmiş ve
yedek elektrik veya hidrolik sistemleri ile teçhiz edilmiştir.
Şiddetli derece çarpmaları emme özelliğine sahiptir.
Sayısal kokpit ve aviyonik sistemler ile teçhiz edilmiştir. Bunun
yanı sıra, pilot yükünü hafifletmek için sayısal otomatik
uçuş sistemi ve elektronik uçuş bilgi sistemi, mürettebatın
pilotaj ve seyrüseferlerinde önemli bir rol oynamaktadır.
Sayın
milletvekilleri, Genelkurmay Başkanlığından yapılan
ilk açıklama bir ihmal olmadığını, olayın şu
aşamada hava şartlarına bağlı olarak -büyük bir
ihtimalle- pilotlarımızın hazırlıksız olarak sise
girmeleri şeklinde gerçekleştiğini göstermektedir. Olayda
kırıma uğrayan S70 tipi helikopter 2000 yılında imal
edilmiş, 1992 kuyruk numarasıyla 17 Ekim 2000 tarihinde Kara
Kuvvetleri Komutanlığı envanterine girmiştir. Helikopterin
kabul edilen ömrü asgari 10 bin saat uçuş süresidir. Bu da, yaklaşık
30 yıllık bir servis ömrüne tekabül etmektedir. Müteakiben
yapılacak teknik değerlendirmeye göre bu süre modernizasyon
programına bağlı olarak uzatılabilecektir. Kaza
kırıma uğrayan helikopter toplam 1.845 saat uçuş
yapmıştır yani servis ömrünün sadece yüzde 20sini
uçmuştur. Dolayısıyla, öyle iddia edildiği gibi uçan
tabut falan da değildir arkadaşlar. Kara kuvvetleri envanterindeki
en fazla uçuşu yapan aynı tip helikopterin ise toplam uçuş saati
3.700 saattir yani servis ömrünün sadece yüzde 37sindedir ve yine yapılan
açıklamada, söz konusu helikopterde görevli olan pilotlar tecrübeli pilot
statüsündedir ve uçuş saatleri emsallerine göre ortalamanın çok
üzerindedir.
Birinci pilot
şehidimiz Kara Pilot Yüzbaşı Anıl Barış Çetin,
2005 yılında Kara Kuvvetleri Komutanlığı Uçuş
Okulundan mezun olmuş ve olay tarihine kadar toplam 1.425 saat anılan
helikopterlerde uçuş gerçekleştirmiştir. Şehit
Yüzbaşı Çetinin toplam uçuş süresinin 475 saati sadece terörle
mücadelede geçmiştir.
İkinci pilot
şehidimiz Kara Pilot Üsteğmen Yakup Çınar ise 2007
yılında Kara Kuvvetleri Komutanlığı Uçuş
Okulundan mezun olmuş ve olay tarihine kadar toplam 1.115 saat uçuş
gerçekleştirmiş tecrübeli bir pilotumuzdur. Aynı zamanda arama
kurtarma pilotudur. Şehit Üsteğmen Çınarın toplam
uçuş süresinin 300 saati yine bir önce de belirttiğim gibi, terörle
mücadelede gerçekleşmiştir.
Kırıma
uğrayan helikopterimize dışarıdan herhangi bir terörist
müdahalesi olmadığı değerlendirilmektedir, şu anda
böyle bir bulgu yoktur. Helikopterin, ani değişen meteorolojik
şartlardan dolayı, hazırlıksız olarak -biraz önce belirttiğim gibi- sise
girmesinden dolayı düştüğü değerlendirilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, Türk Silahlı Kuvvetlerinde -bu bizim büyük bir
geleneğimizdir- kazaya uğrayan uçak ve helikopterler hakkında,
bağlı olduğu kuvvet komutanlıkları tarafından,
değerlendirme ve denetleme başkanlıkları marifetiyle kaza
kırım incelemesi yapılmakta ve sonucunda kazayla ilgili
müşterek kanaat raporu hazırlanmaktadır. Söz konusu raporun
hazırlanma süreci devam etmekte olup henüz
yayınlanmamıştır. Hazırlanan rapor kazanın
nedenini açıklayacak ve alınması gereken önlemleri de
kapsayacaktır.
İddiaların
bilimsel olmadığını, bu nedenle konu hakkında Meclis
araştırmasına gerek olmadığını
düşünüyorum. Bu bağlamda, AK PARTİ Hükûmeti olarak terörle
mücadelemizin kararlı bir şekilde devam edeceğini belirtiyor,
aziz milletimizin beklentilerini er ya da geç
başaracağımıza inanıyor, hepinize
saygılarımı sunuyorum.
Sözlerimi tamamlamadan
önce, biraz önceki konuşmalarıda bir konuya girmiş
olduklarını müşahede ettim. 100 uçaklık bir JSF Projesi,
Join Strike Fighter Projesi var, Müşterek Darbe Uçağı Projesi.
Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Genelkurmay
Başkanlığımızın, Millî Savunma
Bakanımızın ve Başbakanımızın onayıyla
bu projeye 100 uçak ile girmiştir. Biz bu 100 uçak ile Türk Hava
Kuvvetleri envanterinde yaklaşık kırk yıldan beri hizmet
veren 2 kişilik F-4 ve RF-4E uçaklarımızı modernize
edeceğiz ve değiştireceğiz.
Bu proje, Türk Hava Kuvvetlerinin, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir
yüz akıdır. Dosta güven, düşmana ise korku salan bir projedir.
Biz bunun parçası olduğumuza, bu projeye girdiğimize onur
duyuyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yani önceden yok muydu, şimdi mi
oldu?
ŞİRİN ÜNAL (Devamla) -
Hepinize selam ve saygılarımı sunuyorum, iyi günler
diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Halaman, İç Tüzükün
60ncı maddesi gereğince söz talebiniz var.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
6.- Adana Milletvekili Ali Halamanın, sulama
birliklerinin barajların suyunu çiftçilere satmasına ilişkin
açıklaması
ALİ HALAMAN (Adana) Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum.
Orman ve Su İşleri Bakanımız burada. Devlet Su
İşlerinin barajların suyunu sulama birlikleri satıyor. Kime
satıyor? Çiftçilere satıyor, tarımla uğraşanlara
satıyor. Bu birlikler, uzun dönemde
Bu çiftçiler, kendi ürünlerini
satmakta zorluk çekerken, sürekli olarak bu sulama birlikleri dönüm
başına fiyatları artırıyor.
Bu birliklerin üzerinde inisiyatif sahibi olan Orman Bakanı,
Tarım Bakanı, Enerji Bakanı, bu birlikler vesilesiyle, çiftçinin
üzerinden elini biraz çeksin, şu fiyatları biraz
aşağıya çeksinler.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum:
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Arayacağım
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
vardır; öneri kabul edilmemiştir.
Alınan karar gereğince, sözlü soru önergelerini
görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri İle
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S.
Sayısı: 287)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyet
Hükûmeti ile Libya Hükûmeti
arasında Askerî Eğitim İş Birliği Mutabakat
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Libya Hükümeti
Arasında Askeri Eğitim İş Birliği Mutabakat
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/650) (S. Sayısı: 339)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan, Yargılama Sürelerinin
Uzunluğu ile Mahkeme Kararlarının Geç veya Kısmen İcra
Edilmesi ya da İcra Edilmemesi Nedeniyle Tazminat Ödenmesine Dair Kanun
Tasarısı ile Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Yargılama Sürelerinin Uzunluğu ile
Mahkeme Kararlarının Geç veya Kısmen İcra Edilmesi ya da
İcra Edilmemesi Nedeniyle Tazminat Ödenmesine Dair Kanun
Tasarısı ile Adalet Komisyonu Raporu (1/625) (S. Sayısı:
342)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada yer alan, Sermaye Piyasası Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
5.- Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/638) (S. Sayısı: 337) (X)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Dünkü Birleşimde, İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak görüşülen tasarının 1inci bölümünde yer alan
4üncü maddesi kabul edilmişti.
5inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra sayılı Sermaye
Piyasaları Kanun Tasarısının 5. maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal Erkan Akçay Mustafa
Kalaycı
Antalya Manisa Konya
Emin Haluk Ayhan Sümer
Oral
Denizli Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR
ATALAY (Kırıkkale) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet de katılmıyor, gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Sermaye piyasasına ilişkin
olarak, tasarı gerekçesinde de ayrıntılı olarak belirtilen
gelişmelere paralel olarak bazı düzenlemeler getirilmekle birlikte,
bazı konularda SPK'nın aşırı yetki talebinde
bulunduğu ve istenen yetkilerin sınırlarının,
suiistimal edilmesi durumunda sistemik krize yol açabilecek kadar geniş
olduğu görülmüştür. Ayrıca, son anda eklenen Geçici 9. madde ile
de çok köklü düzenlemeler getirilmesine rağmen bu maddeler diğer
kurumlardan resmi görüş alınmadan ve aceleyle komisyona
getirilmiş olup, içeriğinde sakıncalar doğurabilecek tartışmalı
hükümler yer almaktadır.
Tasarıda yer
almayan, Alt Komisyon toplantısında da gündeme gelmeyen ancak
Komisyon toplantısında verilen bir önergeyle son anda metne eklenen
Geçici 9. madde ile de çok köklü düzenlemeler getirilmesine rağmen bu
maddeler diğer kurumlardan resmi görüş alınmadan ve aceleyle
komisyona getirilmiştir. Aslında bu madde başlı
başına ayrı bir kanun tasarısı alarak sunulması
gereken bir içeriğe sahiptir. Ancak, bir AKP klasiği hâline gelen
"son anda torba kanunlara madde ekleme
alışkanlığı" burada da kendini göstermiş ve
bu kadar geniş madde tartışılmadan metne eklenmiştir.
Bu maddeyle İMKB
"Borsa İstanbul Anonim Şirketi" adıyla
şirketleştirilmektedir. Yani özelleştirme işlemlerine tabi
olmadan dolaylı özelleştirme yapılmaktadır. Bu konuda
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ve ilgili Bakan
olan Maliye Bakanının görüşü alınmamıştır.
Diğer ilgili kurumlarla toplantı yapıldığı
şifahi olarak tarafımıza iletilmiş ancak yazılı
bir görüş alınmamıştır. Özellikle sermaye ve
ortaklık yapısı ile Hazine hisselerine ilişkin hususlar
kafa karıştırmaktadır.
Maddede imtiyazların
da esas sözleşmeyle belirlenmesi hüküm altına
alınmıştır. Ancak, paylarının yüzde kırkdokuzunun
Hazine adına kaydolunacağı belirtildiğinden bu şirket
Hazinenin bir iştiraki konumunda olacaktır. Burada Hazine
payının yüzde 51 yerine yüzde 49 olması bu şirketin bir
özel hukuk tüzel kişisi olması ve kontrolün Hazine'de olmaması
demektir. Bu durumda Borsanın yönetiminin istenmeyen kişilere
geçmesini engelleyecek bir mekanizma kalmamaktadır. Bu durum finansal
sistemin sağlıklı işlemesi açısından
sakıncalar taşımaktadır. Borsalar sadece kâr etmek
amacıyla kurulmazlar. Asıl amaç, sermayenin tabana yayılması
ve tasarruf sahiplerinin tasarruflarının yatırıma
yönlendirilmesinde Borsanın aracılık etmesidir. Borsalar
finansal istikrarın sağlanmasında ve tasarruf ve
yatırımların artırılmasında da önemli rol
oynarlar. Bu nedenlerle ortaklık yapısının gözden
geçirilmesi, bu yapılmıyorsa mutlaka imtiyazlı hisse konusunun
kanun metnine eklenmesi gereklidir.
Tasarıya eklenen
"Sermaye piyasaları açısından yoğun ilişki içinde
bulunulan ülkelerde temsilcilik" açma yetkisi
tanınmıştır. Tasarının orijinal metninde yer
almayan bu talep makul gibi görünmekle birlikte, ekonomi yönetiminde yurtiçinde
yaşanan tartışmaların yurtdışı
temsilcilikler vasıtasıyla yurtdışına da
taşınabileceğinin bir göstergesidir. Türkiye Cumhuriyeti
Devleti'nin büyükelçiliklerinin olduğu ülkelerde, kurumlar bazında
ayrı temsilciliklerin açılması kaynak israfına yol açacak,
hem de ekonomide zaten eksik olan koordinasyonu daha da azaltacak ve çok
başlılığa neden olacaktır.
Yine tasarıya son
anda önergeyle eklenen ve tartışılmadan getirilen ve ilginç olan
diğer bir husus ise İMKB'nin gayrimenkulleridir. İMKB'ye ait
arsalar Toplu Konut İdaresine bedelsiz olarak devredilmektedir.
Eğitim ve öğretim kurumlarına kaynak yaratılacağı
söylenerek mesele basite indirgenmektedir. Ancak, asıl olan amaç
değil, uygulamanın nasıl olacağıdır. Ulvi
amaçlarla başlanan birçok işte suistimaller olmuştur. Bu
arsaların bulunduğu alan rantı çok yüksek bir alandır.
Aceleyle bu maddenin eklenmesi soru işaretlerini artırmaktadır.
Hele hele, arsaların yüzölçümlerinin bile ek tabloda yer almaması ve
bizim sorularımızdan sonra yaklaşık
Bu nedenlerden
dolayı tasarıya maddenin tasarı metninden
çıkarılması gerekmektedir.
OKTAY VURAL (İzmir)
Karar yeter sayısı.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika
ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.47
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık
YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ
(Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 34üncü Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
337 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
5inci madde üzerinde
Antalya Milletvekili Mehmet Günal ve arkadaşlarının önergesinin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
6ncı madde üzerinde
bir adet önerge vardır, okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
337 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 6ncı maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Pervin
Buldan Nazmi
Gür
Bingöl Iğdır Van
Hasip
Kaplan Halil
Aksoy Sebahat
Tuncel
Şırnak Ağrı İstanbul
Erol
Dora
Mardin
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge
üzerinde söz isteyen?
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe
Türkiye 770 milyar dolar
gayrisafi yurtiçi hasılaya sahiptir. Türkiye 10 bin doların
üzerindeki kişi başı millî geliriyle İran (12.329), Brezilya
(12.480), Rusya (16.852), Güney Afrika, Venezuella, Arjantin gibi ülkelerin
gerisinde yer almaktadır.
2002'de Türkiye'de
kişi başı milli gelir 3.500 doların üzerindeyken
Brezilya'da 2.822, Arjantin'de 2.709, İran'da 2.010, Rusya'da 2.371 ve
Venezuella'da 3.675 dolardır. Kişi başı milli gelirdeki
artışa baktığımızda en az artışın
Türkiye'de gerçekleştiği görülmektedir. Arjantin'de kişi
başı milli gelir 2.079 dolardan 18.401 ile %679, İran'da 2.010
dolardan 12.329 ile %613, Rusya'da 2.371 dolardan 16.825 dolar ile %711
artarken bu ülkeler arasında 3.553 dolardan 10.973 dolar seviyesine
çıkarak %309'luk artışla kişi başı millî gelirin
en az arttığı ülke Türkiye olmuştur.
Uluslararası
derecelendirme kuruluşlarının verdiği notlar
bakımından Türkiye piyasa tarafından (BB, BB+, Ba1
notlarıyla) "spekülatif, finansal ve ekonomik koşulların
yarattığı belirsizliklerle yüz yüze "riskli" bir ülke
olarak yer almaktadır. Yani Türkiye'nin Finansal yükümlülüklerinin yerine
getirme kabiliyetine sahip olması için bile daha alacak çok mesafesi
vardır.
AKP Hükümeti
Kadıköy'ün trafik sorununu bile çözememişken İstanbul'u global
finans merkezi yapmanın hayalini kurmaktadır. Oysa Sermaye trafik
sorunu ya da belediyeler aracılığıyla alt yapı hizmeti
sağlamaya benzemez. AKP sermayeye gelgel yaparak cari açığı
çözeceğini zannetmektedir.
İstanbul'un finans
merkezi olarak işlev görmesi için Londra, New York, Tokyo, San Francisco,
Sidney, Moskova ve Seul gibi 48 finans merkeziyle rekabet edebilecek duruma
gelmesi gerekir. Kaldı ki uluslararası sermayenin %30'una
yakını Londra, bir o kadarı New York ve takip eden global finans
merkezlerinde bulunmaktadır. İngiltere Laughborough Üniversitesi
Globalizasyon ve Dünya Şehirleri Çalışma grubu (GaWC)'a göre 3.
Grup Beta şehirler olan Moskova ve Seul'un ardından İstanbul,
Buenos Aires, Budapeşte gibi şehirlerden sonra 3. Grup Gama
şehirler grubunda yer almaktadır. Moskova ve Seul'le birlikte 3. Grup
Gama şehirler Sermayenin sadece %3'üne taliptirler. Açıkça söylenecek
olursa İstanbul Dünya Sermaye Piyasası içerisinde denizden bir avuç
kuma taliptir.
Türkiye'nin sıcak
parayı bu kadar talep etmesi reel ekonomi açısından ciddi
riskler barındırmaktadır. Türkiye'ye gelecek sıcak para
Türkiye'yi sadece sömürmekle kalmayacak Merkez Bankası döviz rezervlerini
arttırma yoluna gidecek ve kamu yatırımları
azalacaktır.
Küresel sermayenin etki
alanına daha fazla girecek bir Türkiye'de en fazla zararlı
çıkacak olan emekçi halkımız olacaktır. Sermaye lehine
politikalar ucuz iş gücüne dolayısıyla sömürüyü daha fazla
sömürüye neden olacaktır.
Türkiye yerli
yatırımcıdan %15 olarak aldığı stopajı
yabancıya "0" olarak uygulamaktadır. Her konuda milliyetçi
muhafazakâr olduğunu iddia etmekten çekinmeyen hükûmet kendi
yurttaşını bu konuda en azından yabancıyla eşit
görmelidir. Merkez Bankası yabancı yatırımcının
aradığı kur riskini ortadan kaldırmaya yönelik
çabaları da yine yerli ihracatçıyı zarara uğratarak reel
sektör açısından olumsuz etkilerini sürdürmeye devam etmektedir.
Aynı şekilde
tasarıdaki 137. maddenin 2. fıkrasındaki grev ve lokavt
yasağı ILO'nun 87 ve 98 sayılı sözleşmeleri olmak
üzere Avrupa Sosyal Şartı, BM Ekonomik, Sosyal, Kültürel Haklar
Sözleşmesi gibi birçok sözleşmeyle birlikte Anayasa'nın 90.
Maddesine de aykırıdır.
AKP'nin sadece sıcak
parayı çağıran bu yasası reel sektöre getireceği
olumsuz etkilerinin yanı sıra ciddi antidemokratik uygulamaları
da beraberinde getirmektedir. Lanse edilen şey Türkiye'nin büyük bir ülke
olduğu şeklinde milliyetçiliğin dışında hiçbir
şey ifade etmeyen yaklaşımlardır. Yukarıdaki rakamlar
ortaya koymaktadır ki Türkiye'ye gelecek sıcak para sadece emekçi
halkımızı sömürecektir. İstanbul'un finans merkezi
olacağı yönündeki söylemler kaba bir popülizmin ötesinde anlam ifade
etmemektedir. Bu nedenlerle 6. maddenin tasarı
metninden çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
7nci madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
337 sıra sayılı Sermaye Piyasaları Kanun
Tasarısının 7. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Günal Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı
Antalya Manisa Konya
Emin
Haluk Ayhan Sümer
Oral Lütfü
Türkkan
Denizli Manisa
Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor
mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN
(Ankara) Katılmıyoruz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın
Türkkan
BAŞKAN Önerge
üzerinde söz isteyen Lütfü Türkkan, Kocaeli Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 337 sıra
sayılı Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısının 7nci
maddesi üzerinde MHP Grubunun verdiği önerge hakkında
konuşacağım.
Bu kanun Mecliste
komisyonlarda görüşülmeye başladığından itibaren gerek
basında gerek kamuoyunda ballı kanun adıyla
adlandırılıyor. Ballı kanun olarak
adlandırılmasının sebebi, sermaye yapısından,
içinde sermaye veya para lafı geçmesinden değil, bir başka
neden var. Zaten bu kanunun iktidar ve muhalefeti ayrıştıran en
önemli maddesi de bu ballı kanun denmesine sebep olan arazi meselesi.
Şimdi, bu kanunla
beraber İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının tüzel
kişiliği değişiyor, Borsa İstanbul oluyor; içine de
Vadeli İşlemler Borsası ve Altın Borsasını da
alacak şekilde yeni bir yapı oluşturuluyor. Bütün bu borsalar
İstanbul Finans Merkezi adıyla Anadolu yakasındaki
Ataşehire taşınıyor. Orada bir arazi tahsis edildi, tek
çatı altında orada toplanacak. İstinyede faaliyet gösteren bir
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası var. Bu da, bu yeni
yapılanmayla beraber Ataşehire taşınacak. Peki,
İstinyede ne kalacak? İstinyede Boğaza nazır, herkesin
ağzını sulandıracak şekilde, 186 dönüm, çok ciddi rant
getirmesi beklenen bir arazi kalacak. Bugün, köyde 186 dönüm arazisi olan
şehirlerde ağa diye geziyor. İstanbulun ortasında, 186
dönüm, denize nazır, imarı belli bir arazi
Bu kanunun esas
altyapısını oluşturan, bu kadar insanları
telaşlandıran, bir kısmının iştahını
kabartan kanunun esas nüvesi burada yatıyor.
Sıkıntı
şu: 186 dönüm bu arazi nasıl değerlendirilecek? İçinde
yapılacak villalarla beraber bu arazinin değeri yaklaşık 15
milyar TLye çıkıyor. 15 milyar TL Türkiyede çok önemli bir rakam,
dünyada da önemli bir rakam, Türkiye bütçesinde de çok önemli bir rakam.
Yani okullardaki, kamu kurumlarındaki
herhangi bir alımı siz 12 bin TLnin üzerinde olduğu zaman
ihaleye çıkarıyorsunuz, bu kanunla beraber Hükûmetimiz diyor ki: Bu
araziyi biz TOKİye devredelim. E, ne olacak TOKİye devredince?
TOKİ dilediği kişiye, istediği gibi, ihalesiz olarak
verecek. Yani İstanbulun göbeğinde 186 dönüm arazi, denize
nazır bir arazi, 15 milyar liralık bir rant ve TOKİye
devredilecek, TOKİ de bunu alacak -daha önce burada CHP Grubundan
arkadaşlarımızın sıklıkla
vurguladığı gibi- kendi yandaşlarına verecek. Bu arada
da çıkılacak denilecek ki: Biz bu konuda kandırıldık,
dolandırıldık. Peki,
dolandırıldığınıza dair herhangi bir
savcılık müracaatınız var mı? Yok.
Arkadaşımız dile getirmese orada kalmış olacak. Burada
benzer uygulamanın çok daha büyük bir şekli hazırlanıyor,
uygulamaya konulacak.
Biz de diyoruz ki: 186 dönüm bir arazi, bu
devletin arazisiyse Hazineye devredersiniz. Hazineye devredilmesinde Hükûmeti
bu kadar rahatsız eden şey ne? Hazineye devredildiği zaman
ihaleye çıkmak zorunda. Oradaki sıkıntı o. Yani
dilediği kişi ve kuruluşlara bu arazi verilemeyecek,
peşkeş çekilemeyecek, o rant birilerinin cebine gitmeyecek, devletin
cebine gidecek. Hani devlet ezel ebet müddetti? Hani devlet mübarekti? Hani
beytülmal bizim çok hassaten üzerinde durduğumuz bir meseleydi?
Beytülmalin birilerinin cebine gitmesine vesile olacak kanunları getirmek,
burada, önce günahtır, sonra da ahlak dışıdır.
Ben o yüzden diyorum ki: Bu kanunda
gerçekten samimiyseniz, bütün bu kanunun içinde döndüğü 186 dönüm araziyi
gelin Hazineye devredin. Hazine daha sonra bunu devletin kendi
çıkarları doğrultusunda ihaleye çıkarsın. Tabii ki
değerlendirilsin, tabii ki oraya güzel yapılaşmalar
yapılsın, parası olan gitsin otursun ama devletin cebine girsin
bu paralar. Gidip Ahmetin Mehmetin, KCnin veya bir başka grubun
peşine gitmesin.
Hepinize saygılar sunuyorum (MHP
sıralarından alkışlar).
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde bir adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra
sayılı Sermaye Piyasaları Kanun Tasarısının 8. maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal Erkan Akçay Mustafa
Kalaycı
Antalya Manisa Konya
Emin Haluk
Ayhan Sümer
Oral
Denizli Manisa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen?
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Sermaye
piyasasına ilişkin olarak, tasarı gerekçesinde de
ayrıntılı olarak belirtilen gelişmelere paralel olarak
bazı düzenlemeler getirilmekle birlikte, bazı konularda SPK'nın
aşırı yetki talebinde bulunduğu ve istenen yetkilerin
sınırlarının, suistimal edilmesi durumunda sistemik krize
yol açabilecek kadar geniş olduğu görülmüştür. Ayrıca, son
anda eklenen Geçici 9. madde ile de çok köklü düzenlemeler getirilmesine
rağmen bu maddeler diğer kurumlardan resmi görüş alınmadan
ve aceleyle komisyona getirilmiş olup, içeriğinde sakıncalar
doğurabilecek tartışmalı hükümler yer almaktadır.
Tasarıda
yer almayan, Alt Komisyon toplantısında da gündeme gelmeyen ancak
Komisyon toplantısında verilen bir önergeyle son anda metne eklenen
Geçici 9. madde ile de çok köklü düzenlemeler getirilmesine rağmen bu
maddeler diğer kurumlardan resmi görüş alınmadan ve aceleyle
komisyona getirilmiştir. Aslında bu madde başlı
başına ayrı bir kanun tasarısı olarak sunulması
gereken bir içeriğe sahiptir. Ancak, bir AKP klasiği haline gelen
"son anda torba kanunlara madde ekleme
alışkanlığı" burada da kendini göstermiş ve
bu kadar geniş madde tartışılmadan metne eklenmiştir.
Bu
maddeyle İMKB "Borsa İstanbul Anonim Şirketi"
adıyla şirketleştirilmektedir. Yani özelleştirme
işlemlerine tabi olmadan dolaylı özelleştirme
yapılmaktadır. Bu konuda Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı ve ilgili Bakan olan Maliye Bakanının
görüşü alınmamıştır. Diğer ilgili kurumlarla
toplantı yapıldığı şifahi olarak
tarafımıza iletilmiş ancak yazılı bir görüş
alınmamıştır. Özellikle sermaye ve ortaklık
yapısı ile Hazine hisselerine ilişkin hususlar kafa
karıştırmaktadır.
Maddede imtiyazların
da esas sözleşmeyle belirlenmesi hüküm altına
alınmıştır. Ancak, paylarının yüzde
kırkdokuzunun Hazine adına kaydolunacağı
belirtildiğinden bu şirket Hazinenin bir iştiraki konumunda
olacaktır. Burada Hazine payının yüzde 51 yerine yüzde 49
olması bu şirketin bir özel hukuk tüzel kişisi olması ve
kontrolün Hazine'de olmaması demektir. Bu durumda Borsanın yönetiminin
istenmeyen kişilere geçmesini engelleyecek bir mekanizma
kalmamaktadır. Bu durum finansal sistemin sağlıklı
işlemesi açısından sakıncalar taşımaktadır.
Borsalar sadece kâr etmek amacıyla kurulmazlar. Asıl amaç, sermayenin
tabana yayılması ve tasarruf sahiplerinin tasarruflarının
yatırıma yönlendirilmesinde Borsanın aracılık
etmesidir. Borsalar finansal istikrarın sağlanmasında ve
tasarruf ve yatırımların artırılmasında da önemli
rol oynarlar. Bu nedenlerle ortaklık yapısının gözden
geçirilmesi, bu yapılmıyorsa mutlaka imtiyazlı hisse konusunun
kanun metnine eklenmesi gereklidir.
Tasarıya eklenen
"Sermaye piyasaları açısından yoğun ilişki içinde
bulunulan ülkelerde temsilcilik" açma yetkisi
tanınmıştır. Tasarının orijinal metninde yer
almayan bu talep makul gibi görünmekle birlikte, ekonomi yönetiminde yurtiçinde
yaşanan tartışmaların yurtdışı
temsilcilikler vasıtasıyla yurtdışına da
taşınabileceğinin bir göstergesidir. Türkiye Cumhuriyeti
Devleti'nin büyükelçiliklerinin olduğu ülkelerde, kurumlar bazında ayrı
temsilciliklerin açılması kaynak israfına yol açacak, hem de
ekonomide zaten eksik olan koordinasyonu daha da azaltacak ve çok
başlılığa neden olacaktır.
Yine tasarıya son
anda önergeyle eklenen ve tartışılmadan getirilen ve ilginç olan
diğer bir husus ise İMKB'nin gayrimenkulleridir. İMKB'ye ait
arsalar Toplu Konut İdaresine bedelsiz olarak devredilmektedir.
Eğitim ve öğretim kurumlarına kaynak yaratılacağı
söylenerek mesele basite indirgenmektedir. Ancak, asıl olan amaç
değil, uygulamanın nasıl olacağıdır. Ulvi
amaçlarla başlanan birçok işte suistimaller olmuştur. Bu
arsaların bulunduğu alan rantı çok yüksek bir alandır.
Aceleyle bu maddenin eklenmesi soru işaretlerini artırmaktadır.
Hele hele, arsaların yüzölçümlerinin bile ek tabloda yer almaması ve bizim
sorularımızdan sonra yaklaşık
Bu nedenlerden
dolayı maddenin tasarı metninden çıkarılması
gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
9uncu madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan
SPK Kanun Tasarısının 9uncu maddede geçen 12 ay ibaresinin 6 ay
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Aydın Ağan
Ayaydın Kamer
Genç Bülent Kuşoğlu
İstanbul Tunceli Ankara
Tufan Köse Mustafa Serdar Soydan
Çorum Çanakkale
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
337 sıra sayılı Sermaye Piyasaları Kanun
Tasarısının 9. maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz
Mehmet Günal Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı
Antalya Manisa Konya
Emin Haluk Ayhan Sümer
Oral
Denizli Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Evet.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Sermaye piyasasına ilişkin olarak, tasarı gerekçesinde de
ayrıntılı olarak belirtilen gelişmelere paralel olarak
bazı düzenlemeler getirilmekle birlikte, bazı konularda SPK'nın
aşırı yetki talebinde bulunduğu ve istenen yetkilerin
sınırlarının, suistimal edilmesi durumunda sistemik krize
yol açabilecek kadar geniş olduğu görülmüştür. Ayrıca, son
anda eklenen Geçici 9. madde ile de çok köklü düzenlemeler getirilmesine
rağmen bu maddeler diğer kurumlardan resmî görüş alınmadan
ve aceleyle komisyona getirilmiş olup, içeriğinde sakıncalar
doğurabilecek tartışmalı hükümler yer almaktadır.
Tasarıda yer almayan, Alt Komisyon toplantısında da
gündeme gelmeyen ancak Komisyon toplantısında verilen bir önergeyle
son anda metne eklenen Geçici 9. madde ile de çok köklü düzenlemeler
getirilmesine rağmen bu maddeler diğer kurumlardan resmî görüş
alınmadan ve aceleyle komisyona getirilmiştir. Aslında bu madde
başlı başına ayrı bir kanun tasarısı olarak
sunulması gereken bir içeriğe sahiptir. Ancak, bir AKP klasiği
hâline gelen "son anda torba kanunlara madde ekleme
alışkanlığı" burada da kendini göstermiş ve
bu kadar geniş madde tartışılmadan metne eklenmiştir.
Bu maddeyle İMKB Borsa İstanbul Anonim Şirketi
adıyla şirketleştirilmektedir. Yani özelleştirme
işlemlerine tabi olmadan dolaylı özelleştirme
yapılmaktadır. Bu konuda Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı ve ilgili Bakan olan Maliye Bakanının
görüşü alınmamıştır. Diğer ilgili kurumlarla
toplantı yapıldığı şifahi olarak
tarafımıza iletilmiş ancak yazılı bir görüş
alınmamıştır. Özellikle sermaye ve ortaklık
yapısı ile Hazine hisselerine ilişkin hususlar kafa
karıştırmaktadır.
Maddede imtiyazların
da esas sözleşmeyle belirlenmesi hüküm altına
alınmıştır. Ancak, paylarının yüzde kırkdokuzunun
Hazine adına kaydolunacağı belirtildiğinden bu şirket
Hazinenin bir iştiraki konumunda olacaktır. Burada Hazine
payının yüzde 51 yerine yüzde 49 olması bu şirketin bir
özel hukuk tüzel kişisi olması ve kontrolün Hazine'de olmaması
demektir. Bu durumda Borsanın yönetiminin istenmeyen kişilere
geçmesini engelleyecek bir mekanizma kalmamaktadır. Bu durum finansal
sistemin sağlıklı işlemesi açısından
sakıncalar taşımaktadır. Borsalar sadece kâr etmek
amacıyla kurulmazlar. Asıl amaç, sermayenin tabana yayılması
ve tasarruf sahiplerinin tasarruflarının yatırıma
yönlendirilmesinde Borsanın aracılık etmesidir. Borsalar
finansal istikrarın sağlanmasında ve tasarruf ve
yatırımların artırılmasında da önemli rol
oynarlar. Bu nedenlerle ortaklık yapısının gözden geçirilmesi,
bu yapılmıyorsa mutlaka imtiyazlı hisse konusunun kanun metnine
eklenmesi gereklidir.
Tasarıya eklenen
"Sermaye piyasaları açısından yoğun ilişki içinde
bulunulan ülkelerde temsilcilik" açma yetkisi
tanınmıştır. Tasarının orijinal metninde yer
almayan bu talep makul gibi görünmekle birlikte, ekonomi yönetiminde yurtiçinde
yaşanan tartışmaların yurtdışı
temsilcilikler vasıtasıyla yurtdışına da
taşınabileceğinin bir göstergesidir. Türkiye Cumhuriyeti
Devleti'nin büyükelçiliklerinin olduğu ülkelerde, kurumlar bazında
ayrı temsilciliklerin açılması kaynak israfına yol açacak,
hem de ekonomide zaten eksik olan koordinasyonu daha da azaltacak ve çok
başlılığa neden olacaktır.
Yine tasarıya son
anda önergeyle eklenen ve tartışılmadan getirilen ve ilginç olan
diğer bir husus ise İMKB'nin gayrimenkulleridir. İMKB'ye ait
arsalar Toplu Konut İdaresine bedelsiz olarak devredilmektedir.
Eğitim ve öğretim kurumlarına kaynak yaratılacağı
söylenerek mesele basite indirgenmektedir. Ancak, asıl olan amaç
değil, uygulamanın nasıl olacağıdır. Ulvi
amaçlarla başlanan birçok işte suistimaller olmuştur. Bu
arsaların bulunduğu alan rantı çok yüksek bir alandır.
Aceleyle bu maddenin eklenmesi soru işaretlerini artırmaktadır.
Hele hele, arsaların yüzölçümlerinin bile ek tabloda yer almaması ve
bizim sorularımızdan sonra yaklaşık
Bu nedenlerden
dolayı maddenin tasarı metninden çıkarılması
gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan
SPK Kanun Tasarısının 9. maddede geçen 12 ay ibaresinin 6 ay
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Aydın Ağan
Ayaydın (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor
mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Evet, önerge üzerinde söz
isteyen Kamer Genç, Tunceli Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sermaye Piyasası Kanununun
9uncu maddesi ile ilgili olarak verdiğim önerge üzerinde söz
almış bulunuyorum ve hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, önergemiz,
9uncu maddedeki on iki aylık sürenin altı aya indirilmesi ile
ilgilidir. Aslında, tabii, sermaye piyasası, çeşitli kanunlarda
düzenleme yapmak güzel de AKPnin bir geleneği var, bir düzenleme yaparken
Acaba devletin neresinden bir rantı çalıp benim cebime
koyacağım. diye. Bunun sonunda da bir borsa anonim şirketini
kurdular. Borsa İstanbul Anonim Şirketini kurarken de yıllarca
elde edilen 186 dönümlük çok kıymetli bir hazine arazisini hemen bir
anonim şirkete verdiniz. Anonim şirketten sonra kime gidecek? Tayyip
Beyle yakınlarına gidecek, başka kimseye gideceği mümkün
değil. Böyle uzun emeklerle kazanılan en kıymetli arazileri
oraya
Tabii kim alacak? Sahibi belli şimdiden.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, AKP zamanında devletin bütün kurumlarıyla
çökertildiği, yok edildiği bir dönem görülmemiştir. Biraz önce
Türkiye Taşkömürü İşletmelerini KİT Komisyonunda inceledik,
facia. Bakın, birkaç kişi rant sağlamak için taş kömürü
ihracatı
Türkiyede imalatı yapılmıyor. Yandaşlara
4-5 milyar dolarlık ithalat yapılıyor. Ya, böyle bir devlet
yanlısı mı
Neymiş? Efendim, işçiler pahalı
oluyor. Ya, varsın da 10 bin işçi
çalıştıracağına 50 bin işçi
çalışsın. Size
niye dokunuyor bu? Yani bu kadar emek düşmanı olmak var
mıdır? Ora da doğru dürüst işletilmiyor.
Ondan önce TÜRKSAT'la
ilgili hesapları inceledik. Arkadaşlar, bir genel müdürü var,
maaşını söylemiyor ve kendisi -İstanbulda merkezi-
Monacoda bir tane şube kuruyor. Monacodaki hesapları vermiyor; 36
milyon euroluk bir genel gider var, hesap vermiyor. Yani ben hayret ediyorum.
Şimdi, geçen gün Ali
Beyin bir beyanatı çıktı: Mısıra 2 milyar
dolarlık yardım yapacağız. dedi. Sonra da gazeteler
yazdı: Mısır Devlet Başkanı Mursinin AKPnin
kongresine gelmesi için 1 milyar dolar yardım etti.
Ben şimdi soruyorum:
Ali Babacan, sen bu parayı, babanın parası mı veriyorsun?
Devletin bütçesinin hangi faslından veriyorsun? Bu, devletin parası.
Nasıl veriyorsun? Sonra 1 milyar dolar verdiler, ondan sonra Mursi de
sizin kongrenize geldi.
Şimdi gördünüz,
Rusya Federasyonu Başkanı geldi Türkiyeye. Onu karşılamaya
giden Taner Yıldızın arabasını Rus köpekleri
aradı arkadaşlar. Ya, bir devlet bu kadar küçük duruma düşürülür
mü? Rus köpekleri
Rus köpekleri geldi senin Devlet Bakanının
arabasını aradı. Niye? Sana güvenmiyor.
Niye peki, bu Rusya Federasyonu
Başkanı Ankaraya gelmedi? Tayyip, kendisinden üstün kimseyi
istemiyor. Efendim, Ankaraya gelirse Anıtkabire gidecek, Atatürkü
ziyaret edecek ya Devlet Başkanı olduğu için Abdullah Gülle
karşılaşacak. Ya, böyle bir şey olur mu? Böyle bir devlet
yönetimi olur mu? Devlet bu kadar tahrip edilir mi?
Taner Yıldız,
çıkıyor Iraka gidiyor, başkentine gitmiyor, Erbile gidiyor.
Erbilde bir devletin, Türkiye Cumhuriyeti gibi, dünyada, aslında AKPye
kadar çok büyük değeri olan, itibarı olan bir devletin bir
bakanının uçağı indirilmiyor. Bu, yüz karası bir
durum. Bu Türkiyeyi bu duruma düşürenlerin hiç mi yüzleri kızarmıyor,
hiç mi utanma duygusunu taşımıyorlar? Bu memleketin bu kadar
soyulduğuna dair burada bu kadar iddiaları dile getiriyoruz, hiç mi
sıkılmıyorsunuz?
Yarın öbür gün bu
milletvekilliğiniz bittiği zaman size sormazlar mı? Bu devleti
niye bu kadar soydurdunuz? Niye bu kadar ihaleleri
yandaşlarınıza verdiniz? Niye devleti bu kadar itibarsız
hâle getirdiniz?
Ya, şimdi, değerli
milletvekilleri, bakın, Türkiyede her şey gizleniyor. Devri
iktidarınızda bütün denetim ortadan kaldırıldı. Bakın,
bir bütçe gelecek ortaya, bütçede Sayıştay raporları yok, kesin
hesap kanunları denetlenmemiş. Böyle bir şey olduğu
görülmemiştir. Ya böyle bir sorumsuz
Ya insanlarda Allah korkusu olmasa
bile bir vicdani utanma duygusu olması lazım ama bunlar da
olmadığı zaman
Peki, muhalefet olarak biz size her şeyi
söylüyoruz, bir çıkın karşımıza söyleyin. İşte
soruyorum Ali Babacan: Sen 1 milyar doları Mısıra niçin verdin?
Hangi bütçenin hangi faslından verdin? Bu sizin babanızın
parası mı? Bu milletin parasıdır, alın teridir. Sen
öğretmenleri atamıyorsun. Bakın, kaç gündür, atama bekleyen
öğretmenler o kışta soğukta bekliyorlar. Ya bir
bunları kabul edin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) - İnsanlardan
korkarak, kabul etmeyerek, insanları işkenceye sevk etmeye ancak
Tayyip Erdoğan gibileri yakışır.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın
Başkan, karar yeter sayısı
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Aydın,
buyurun.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Grup
Başkanımıza, Başbakanımıza özellikle Rusya
Federasyonu Devlet Başkanının Anıtkabiri ziyaret etmesini
Başka şeyler de
BAŞKAN İki dakika süre
veriyorum Sayın Aydın, sataşma nedeniyle. Lütfen yeni bir
sataşmaya mahal vermeyelim.
IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin AK
PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
AHMET AYDIN (Adıyaman) Teşekkür
ederim.
Değerli arkadaşlar, zannediyorum,
tek bir doğrusu vardı: İnsanlarda Allah korkusu olmalı,
vicdani ar duygusu olmalı. Ama ben bu arkadaşı sizlere ve
kamuoyuna havale ediyorum. Allah korkusu, vicdani duygusu, ar duygusu olan
insanların konuşmaları mı bunlar? diye soruyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İkincisi, tabii, deveye
sormuşlar: Neden boynun eğri? Benim nerem doğru ki?
demiş. Şimdi, ben bunun neresini düzelteyim? Hangi lafını
düzelteyim? Ya bu kadar süredir bu Mecliste sürekli hakaretlerine,
iftiralarına devam ediyorsun. El insaf be! Önergeyle ilgili ne
konuştunuz? Kanunla ilgili ne konuştun? Bu kanun ne getiriyor, onu
inceledin mi?
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben sana
öğretirim.
AHMET AYDIN (Devamla) - Bu kanunu biliyor
musun? Verdiğin önergenin içeriğini biliyor musun? Yani en büyük
sermayesi insanlara hakaret etmek. Doğru, çok doğru bir ifade.
Şimdi Rusya
Federasyonu Devlet Başkanı bir çalışma ziyaretinde bulunur.
MUZAFFER YURTTAŞ
(Manisa) Tunceliler de kovaladı onu zaten!
AHMET AYDIN (Devamla) -
Çalışma ziyaretinde bulunan devlet başkanları Türkiyenin
her tarafında çalışabilir. Bir resmî ziyaret olsaydı,
Ankara burada, bunu gerçekleştirme zorunluluğu vardı. Eğer
sen bunu bilseydin burada bu ifadeleri kullanmazdın. Bilgiden yoksun
olunca, sadece hakaret üzerine kurgularsan konuşmanı, çok ciddi
açıklar verirsin.
Yani bugüne kadar en
büyük sıkıntımız, hakikaten burada muhatap alıp da
cevap vermek, ama bazı şeyleri de cevapsız
bırakamıyoruz diyoruz ve yine kem söz sahibinin diyor, hepinize
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Zaten bir şey söyleyecek gücün yok ki!
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
5.- Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/638) (S. Sayısı: 337) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Evet, kâtip üyeler
arasında anlaşmazlık olduğu için elektronik cihazla oylama
yapacağım.
Oylama için iki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır. Önerge
reddedilmiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
10uncu madde üzerinde
iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
337 Sıra Sayılı Sermaye Piyasası Kanun
Tasarısının 10. Maddesinin 1. Fıkrasının 1.
cümlesinde yer alan yer alan ibaresinin bulunan şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mustafa
Serdar Soydan Tufan
Köse
İstanbul Çanakkale Çorum
Bülent Kuşoğlu Kamer
Genç Aydın
Ağan Ayaydın
Ankara Tunceli
İstanbul
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
337 sıra sayılı Sermaye Piyasaları Kanun
Tasarısının 10. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal Erkan Akçay Mustafa
Kalaycı
Antalya Manisa
Konya
Emin Haluk Ayhan Sümer
Oral
Denizli Manisa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
ALİ BABACAN (Ankara) Hayır, katılmıyoruz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum.
Gerekçe
Sermaye piyasasına
ilişkin olarak, tasarı gerekçesinde de ayrıntılı
olarak belirtilen gelişmelere paralel olarak bazı düzenlemeler
getirilmekle birlikte, bazı konularda SPK'nın aşırı
yetki talebinde bulunduğu ve istenen yetkilerin
sınırlarının, suistimal edilmesi durumunda sistemik krize
yol açabilecek kadar geniş olduğu görülmüştür. Ayrıca, son
anda eklenen Geçici 9. madde ile de çok köklü düzenlemeler getirilmesine
rağmen bu maddeler diğer kurumlardan resmi görüş alınmadan
ve aceleyle komisyona getirilmiş olup, içeriğinde sakıncalar
doğurabilecek tartışmalı hükümler yer almaktadır.
Tasarıda yer
almayan, Alt Komisyon toplantısında da gündeme gelmeyen ancak
Komisyon toplantısında verilen bir önergeyle son anda metne eklenen
Geçici 9. madde ile de çok köklü düzenlemeler getirilmesine rağmen bu
maddeler diğer kurumlardan resmî görüş alınmadan ve aceleyle
komisyona getirilmiştir. Aslında bu madde başlı
başına ayrı bir kanun tasarısı olarak sunulması
gereken bir içeriğe sahiptir. Ancak, bir AKP klasiği hâline gelen
"son anda torba kanunlara madde ekleme
alışkanlığı" burada da kendini göstermiş ve
bu kadar geniş madde tartışılmadan metne eklenmiştir.
Bu maddeyle İMKB
"Borsa İstanbul Anonim Şirketi" adıyla
şirketleştirilmektedir. Yani özelleştirme işlemlerine tabi
olmadan dolaylı özelleştirme yapılmaktadır. Bu konuda
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ve ilgili Bakan
olan Maliye Bakanının görüşü alınmamıştır.
Diğer ilgili kurumlarla toplantı yapıldığı
şifahi olarak tarafımıza iletilmiş ancak yazılı
bir görüş alınmamıştır. Özellikle sermaye ve
ortaklık yapısı ile Hazine hisselerine ilişkin hususlar
kafa karıştırmaktadır.
Maddede imtiyazların
da esas sözleşmeyle belirlenmesi hüküm altına
alınmıştır. Ancak, paylarının yüzde
kırkdokuzunun Hazine adına kaydolunacağı
belirtildiğinden bu şirket Hazinenin bir iştiraki konumunda
olacaktır. Burada Hazine payının yüzde 51 yerine yüzde 49
olması bu şirketin bir özel hukuk tüzel kişisi olması ve
kontrolün Hazinede olmaması demektir. Bu durumda Borsanın yönetiminin
istenmeyen kişilere geçmesini engelleyecek bir mekanizma
kalmamaktadır. Bu durum finansal sistemin sağlıklı
işlemesi açısından sakıncalar taşımaktadır.
Borsalar sadece kâr etmek amacıyla kurulmazlar. Asıl amaç, sermayenin
tabana yayılması ve tasarruf sahiplerinin tasarruflarının
yatırıma yönlendirilmesinde borsanın aracılık
etmesidir. Borsalar finansal istikrarın sağlanmasında ve
tasarruf ve yatırımların artırılmasında da önemli
rol oynarlar. Bu nedenlerle ortaklık yapısının gözden
geçirilmesi, bu yapılmıyorsa mutlaka imtiyazlı hisse konusunun
kanun metnine eklenmesi gereklidir.
Tasarıya eklenen
"Sermaye piyasaları açısından yoğun ilişki içinde
bulunulan ülkelerde temsilcilik" açma yetkisi
tanınmıştır. Tasarının orijinal metninde yer
almayan bu talep makul gibi görünmekle birlikte, ekonomi yönetiminde yurtiçinde
yaşanan tartışmaların yurtdışı
temsilcilikler vasıtasıyla yurtdışına da
taşınabileceğinin bir göstergesidir. Türkiye Cumhuriyeti
Devleti'nin büyükelçiliklerinin olduğu ülkelerde, kurumlar bazında
ayrı temsilciliklerin açılması kaynak israfına yol açacak,
hem de ekonomide zaten eksik olan koordinasyonu daha da azaltacak ve çok
başlılığa neden olacaktır.
Yine tasarıya son
anda önergeyle eklenen ve tartışılmadan getirilen ve ilginç olan
diğer bir husus ise İMKB'nin gayrimenkulleridir. İMKB'ye ait
arsalar Toplu Konut İdaresine bedelsiz olarak devredilmektedir.
Eğitim ve öğretim kurumlarına kaynak yaratılacağı
söylenerek mesele basite indirgenmektedir. Ancak, asıl olan amaç değil,
uygulamanın nasıl olacağıdır. Ulvi amaçlarla
başlanan birçok işte suistimaller olmuştur. Bu arsaların
bulunduğu alan rantı çok yüksek bir alandır. Aceleyle bu
maddenin eklenmesi soru işaretlerini artırmaktadır. Hele hele,
arsaların yüz ölçümlerinin bile ek tabloda yer almaması ve bizim
sorularımızdan sonra yaklaşık
Bu nedenlerden
dolayı maddenin tasarı metninden çıkarılması
gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
337 Sıra Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu
Tasarısının 10. Maddesinin 1. Fıkrasının 1.
cümlesinde yer alan "yer alan" ibaresinin "bulunan"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
ALİ BABACAN (Ankara) Katılmıyoruz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Aydın Ayaydın
BAŞKAN Evet,
önerge üzerinden söz isteyen Aydın Ayaydın, İstanbul Milletvekili.
(CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Ayaydın,
önergede imzanız yok, lütfen imzalar mısınız?
Buyurun.
AYDIN AĞAN AYAYDIN
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz Sermaye Piyasası Kanunu
Tasarısının 10uncu maddesinde grubumuzun vermiş
olduğu önerge üzerine söz aldım. Bu vesileyle hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Sermaye Piyasası
Kanunu son derece önemli bir kanun ve bir an önce bu kanunun
değişmesi gerekir, daha çağdaş, daha modern bir yasa
olması gerekir. Plan ve Bütçe Komisyonunda, gerek alt komisyonda ve
gerekse üst komisyonda bu yasa tasarısıyla ilgili
düşüncelerimizi söyledik ancak, bazı önerilerimiz ve
eleştirilerimiz dikkate alınmadı. Ama tasarıda yer almayan
fakat gerek alt komisyonda ve gerekse üst komisyonda, iktidar partisinin
önerileri doğrultusunda ve bizim ilk defa orada gördüğümüz birçok
önergeler geldi ve işleme konuldu. Onları bugün burada
görüşüyoruz.
Konulan önergelerden bir
tanesinde -hiç tasarıda yer almayan ama son derece önemli olan-
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası, Altın Borsası ve
VOBu, üç ayrı borsayı tek çatı altında toplayan Borsa
İstanbul adında yeni bir şirket kuruluyor. Borsa İstanbul
şirketinin kurulmasıyla bu şirkete devredilecek birtakım
gayrimenkuller vardır. İstanbul Menkul Kıymetler
Borsasının, mevcut olan, İstinyede, İstanbulun son derece
önemli, Boğaza bakan çok değerli bir mülkü vardır. Buradaki
binalar yine Borsa İstanbula veriliyor ama 160 dönümlük, İstanbul Boğazına
bakan son derece önemli bir gayrimenkulü TOKİye devredilmektedir. Biz,
Plan ve Bütçe Komisyonu aşamasında bu konu görüşülürken bu
arazinin, elde edilen gelirlerinin sadece okul yapımı ve yurt
yapımında kullanılmak üzere devredilmesini biz de uygun
görüyorduk ama madde metninde sadece TOKİye devredilmesi ve gelirlerinin
Millî Eğitim Bakanlığına aktarılması
öngörülmektedir.
Şimdi, bu son derece
önemli bir arazi. İstanbulun en güzel yerinde olan bu araziye bir
alışveriş merkezinin, villaların yapılmasını
arzu etmiyoruz. Buranın hazineye devredilmesini ve buranın, yine,
Millî Eğitim Bakanlığı ve Gençlik ve Spor
Bakanlığında gelirlerinin değerlendirilmesini, buradan elde
edilen gelirlerle okul yapımı ve yükseköğretim gençliğine
yurt yapılmasını Cumhuriyet Halk Partisi olarak öneriyoruz.
Buraya eğer alışveriş merkezleri yapılır ve rant
elde edilecek bir yer hâline dönüştürülürse zaten İstanbulun hemen
hemen her tarafında artık içinden çıkılmayacak bir trafik
sorunuyla karşı karşıyayız, burası da
Boğaza giden yol ve Maslaka giden bir yoldur, son derece işlek bir
yoldur Buraya eğer yeni bir alışveriş merkezi
yapılır ise bu trafik daha büyük bir aksamaya neden olacaktır
ama bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak
Buranın bir rant alanı
olarak değil, gerçekten buranın eğitime ayrılmış,
okul yapımında ve yükseköğrenim gençliğine, onların
ikamet edebileceği yurtlar hâline dönüştürülmesi daha isabetli olur,
daha yararlı olur. Bu bakımdan, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu
arazinin hazineye devredilmesi ve hazinenin de burasını okul ve yurt
yapımında kullanılmak üzere değerlendirmesini arzu
ediyoruz.
Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
11'nci madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
337 Sıra Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısının
11. maddesinin 1. fıkrasında yer alan içeren ibaresinin kapsayan
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Aydın
Ayaydın Mustafa Serdar
Soydan
İstanbul İstanbul Çanakkale
Mahmut Tanal Tufan Köse
İstanbul Çorum
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) -
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen
Mahmut Tanal, İstanbul Milletvekili.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, ülkemizde son yıllarda mantar
gibi yasa yapılıyor ancak yapılan bu yasalar halka ne getiriyor,
halkın cebine ne giriyor, ne çıkıyor o belli değil. Mantar
gibi yasa yapmak bir fazilet değil, yapılan yasaların halka ne
kadar yarar getirdiği bir fazilettir.
Şimdi, yapılan bu yasaya
baktığımız zaman, ne
kadar özensiz, ne kadar ihtimam gösterilmediğini, yapılan
çalışmaları da size tek tek maddelerle saymaya
çalışacağım değerli milletvekilleri.
Mesela, madde 58de 6098
sayılı Kanunun 502 ila 514 maddesi denilmiş. 52nci maddenin
dördüncü fıkrasında ise 11/12/2011 tarihli 6098 sayılı
Borçlar Kanunu denmiş Sayın Bakan. Yani kanunda bir özen yok, bir
ihtimam yok. 52nci maddede Borçlar Kanununun kabul edildiği tarihi
yazacaksınız, 58inci maddede kabul edildiği tarihi
yazmayacaksınız, sadece Borçlar Kanununun numarasını
yazacaksınız.
İki; aynı
şekilde, Türk Ticaret Kanunuyla ilgili 21 tane maddede 6102
sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu yazılacak, tek tek bunları
söylüyorum: Madde 12, 13, 17, 18, 23, 27, 29, 30, 49, 51, 81, 86, 92 ve
bunların içinde de aynı şekilde, aynı maddede ayrı
ayrı fıkralardan bazılarında 6102 sayılı yeni
Türk Ticaret Kanununun kabul edildiği tarih yazılıyor,
bazılarında ise yazılmıyor yani burada kanunun gerçekten
itinalı, özenli hazırlanmadığının açık bir
ispatıdır.
Üç; dün, Sayın
Bakana dedim ki, burada, madde 58 ve 59da, tasarıda: Bu mallar
haczedilemez, devlet malları haczedilmediği için vatandaş Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesine gidiyor, devleti tazminata mahkûm ediyor.
Sayın Bakan
eğer dinlerse bu konuyu da öğrenmiş olurlar. Sayın
Bakanı rahat bırakırlarsa sayın bürokratlar
Bürokratlara da
şimdi sıra gelecek.
Maalesef, şu anda 15
tane bürokrat var ve bugün, aynı zamanda 5 Aralık 1934te
kadınlara seçme ve seçilme hakkının verildiği bir gün ve
üst bürokratlardan kadın sayısının çok olması
gerekirken, bu kadar yüksek bürokratlardan sadece 1 tane
kadınımız var ve Bakanlığı bu anlamda da
kınıyorum.
Dört; Sayın Bakan
dün yanlış bir bilgi verdi, denildi ki: Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesine mülkiyet esasından dolayı gidilip bu
anlamda, devlet malları haczedilemez, böyle bir karar yok. Hemen okuyorum
ben yani Öyle bir karara gidilmiş, reddedilmiş. denildi. 18
Aralık 2007 tarihli Abidin Şahin, 18 Ekim 2005 tarihli Tütüncü
kararları var. Burada, mülkiyet hakkı devlet malı haczedilemez,
haczedilemediği için, vatandaş alacağını
almadığı için devleti Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
şikâyet ediyor, devlet tazminata mahkûm oluyor.
Ve getirilen bu
tasarıda sermaye piyasasının ihraç ettiği kâğıtları
ve o şirketin mevcut olan bu ihraçlarına, bu kıymetli kâğıtlarına
ihtiyati tedbir koyamıyorsunuz, haciz koyamıyorsunuz ve bu firmalar
eğer, örneğin bir tekstil firmasıysa, halka açık bir
şirketse ve tahvil de çıkarıyor ise siz oradaki kıymetli
evrakına haciz koyamayacaksınız. Peki, o zaman, halkı
dolandırmaya izin veriyorsunuz siz ve bunun örneği geçmişte
yaşandı, bu şekil ile 58 ve 59uncu maddelerdeki bunların
kıymetli evraklarına haciz konulmaması, Anayasamızın
90ıncı maddesi uyarınca, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin Ek 1 Protokolü uyarınca bir mülkiyet
hakkının ihlalidir. Sayın Meclis Başkan Vekilinin
Aynı zamanda bu İç Tüzük uyarınca Anayasaya
aykırılık teşkil eder.
Bu hükmün nazara
alınarak ve bizim önergemiz doğrultusunda oy kullanmanızı
istirham eder, hepinize saygılarımı sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, madde kabul
edilmiştir.
12nci madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
337 Sıra Sayılı Tasarının 12nci maddesinin (ll)
numaralı
fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Aydın
Ayaydın Bülent
Kuşoğlu
İstanbul İstanbul Ankara
Mahmut
Tanal Tufan
Köse Kâzım
Kurt
İstanbul Çorum Eskişehir
İzzet
Çetin Mustafa
Serdar Soydan İlhan
Demiröz
Ankara Çanakkale Bursa
Bu hâlde 6102 sayılı Türk
Ticaret Kanununun 462nci maddesinin (3) numaralı fıkrasına
göre mevcut pay sahipleri sermayeye ilave edilen fonlar nedeniyle bedelsiz
payları kendiliğinden iktisap ederler.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
337 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 12. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Pervin
Buldan Nazmi
Gür
Bingöl Iğdır Van
Sebahat
Tuncel Erol
Dora Hasip
Kaplan
İstanbul Mardin Şırnak
Halil
Aksoy
Ağrı
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor
mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Evet, önerge üzerinde söz
isteyen İdris Baluken, Bingöl Milletvekili.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sermaye
Piyasası Kanununun 12nci maddesi üzerine vermiş olduğumuz
önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu, özellikle geçen
aylarda 12 Eylül darbesini yargılıyoruz. adı altında,
biliyorsunuz mahkemelerde sürekli tiyatral birtakım sahneler hayata
sokuluyor, ancak gerçek yaşamdaki karşılığına
baktığımız zaman, toplumsal alanda, sosyal alanda, siyasal
alanda, ekonomik alanda tüm darbe kurumlarının ve darbe
zihniyetlerinin, maalesef aynı şekilde AKP tarafından devam
ettirildiğine tanıklık ediyoruz. Özellikle ekonomi
politikalarında, iktisat politikalarında da yine aynı şekilde
bu darbe mantığıyla hazırlanan kanun tekliflerine, kanun
tasarılarına burada tanıklık ediyoruz.
Biliyorsunuz, darbe
döneminde dokunulmayan bir tek alan vardı; hemen hemen darbe dönemi, darbe
zihniyeti, bütün toplumsal muhalefet üzerinden bir silindir gibi geçti, ancak
24 Ocak İktisat Kararlarına hiçbir şekilde dokunmadı ve
oradaki iktisat kararlarının özünde de sermayenin
piyasalaştırılması, piyasanın yabancı sermayeye
açılması vardı. Bugün AKP de böylesi bir zihniyetin
devamının temsiliyetini sağlıyor ve bugün önümüze gelen
kanun tasarısında da bu şekilde yabancı sermayeye
kıyak çeken, emek sömürüsünü önceleyen bir anlayışın
olduğunu söylememiz mümkün. Çoğunlukla, AKPyi meydanlarda, alanlarda
eleştirdiğimiz zaman, bir anonim şirket yapısının,
zihniyetinin olduğunu belirtiyoruz. Bu kanun, tam da bu anonim şirket
anlayışının artık vücut bulduğu bir
tasarıyla burada, Meclis Genel Kurulunda ele alınıyor. Tabii
aslında, kapitalizmin özünde sermayenin büyütülmesinin üretimden çok,
emekten çok, yatırımdan çok rantiyer kazancı öncelemesine
dayandığını biliyoruz. Sizler de bu vahşi kapitalizmin
çarkını, kurallarını aynı şekilde burada
yasalaştırarak ülkemizde yabancı sermaye için cennet alanlar
açıyorsunuz.
Şimdi, dün de ben
Sayın Bakana sordum: Böylesine yabancı sermayeye kıyak çeken
bir tasarıda, çalışanların, emekçilerin,
bankacılık ve finans sektöründe çalışan emekçilerin
sendikal örgütlendirmesine de kısıtlama getiriyorsunuz. dedim. Bunun
ILOya, Avrupa Sosyal Şartına uygun olmadığını
söyledik. Sayın Bakan bize vermiş olduğu cevapta yani bunun
ILOyla, Avrupa Sosyal Şartına uygunluğuyla ilgili bir kaygısının
olmadığını, bu alana giden, bu alanda çalışacak
olan işçilerin böylesi bir bilgiyi bilerek tercih yapması gerektiğini
söyledi. Doğrusu bu açıklamadan da biz hiçbir şekilde tatmin
olmadık. Aslında genel olarak sendikal harekete
yaklaşımınız, sürekli olarak sendikasız, iş
güvencesiz esnek çalıştırmayı önceleyen
yasalarınız, sendikal mücadele içerisinde bulunan
sendikacıları cezaevlerine atmanız bu konuyla ilgili, emeğe
yaklaşımınız noktasında önemli ipuçları veriyor.
Dün geç saatlerde bu yasa
tasarısı görüşülürken Genel Kuruldan
çıktığımızda, bir Meclis personelinin, bir Meclis
emekçisinin kalp spazmı geçirdiğine tanıklık ettik. Yani bu
emek sömürünüz artık öyle bir noktaya geldi ki, sermayeyi önceleyen anlayışınız
öyle bir noktaya geldi ki gece on ikilere, sabah saatlerine kadar Meclisi
çalıştırıyorsunuz, Meclisin bütün emekçilerini mağdur
ediyorsunuz, hasta ediyorsunuz, Yeter ki bu yabancı sermayenin hoşnutluğunu
biz çıkardığımız yasalarla sağlayalım. anlayışı
içerisinde oluyorsunuz.
Bakın, bu Meclis
personelinin pek çok sorunu var. Dün bu vesileyle biz kendileriyle
konuştuk. Neredeyse, Genel Kurulun uzadığı saatlerde,
çoğu on iki saatin üzerinde çalışıyor. Meclis
şoförlerinden tutalım çaycısına kadar, on iki saatin
üzerindeki mesainin tek bir amacı var, AKPnin yabancı sermayeye,
sermaye grubuna şirin görünmesi. Yani bu kadar yabancı sermayeyi
önceleyen ama emek yapısını hiç de sayan bir
anlayışın hiçbir şekilde kabul edilmediğini belirtmek
istiyoruz.
Ayrıca, bu konu
açılmışken Sayın Meclis Başkanına da buradan bir
hatırlatmada bulunmak istiyorum. Genel olarak Meclis personelinin özlük
haklarıyla ilgili çok ciddi sıkıntılar var. Aynı statüde
çalışan şoförler arasında, birinci
danışmanların, ikinci danışmanların
çalışma koşulları, özlük hakları, iş güvenceleri
açısından çok ciddi sıkıntılar var. Biz, bu
insanları bu kadar çalıştırırken bu insanların,
bu emekçilerin özlük haklarına da duyarsız olmamalıyız diye
düşünüyoruz.
Bu konuda hepinizi
duyarlılığa davet ediyor, hepinize teşekkür ediyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
337 Sıra Sayılı Tasarının 12nci maddesinin (II)
numaralı fıkrasının sonuna aşağıdaki
cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
Bu halde 6102
sayılı Türk Ticaret Kanununun 462nci maddesinin (3) numaralı
fıkrasına göre mevcut pay sahipleri sermayeye ilave edilen fonlar
nedeniyle bedelsiz payları kendiliğinden iktisap ederler.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
ALİ BABACAN (Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge
üzerinde söz isteyen Aydın Ayaydın, İstanbul Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYDIN AĞAN AYAYDIN
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz Sermaye Piyasası Yasa
Tasarısının 12nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
önerge üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle saygılarımı sunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu tasarı ile İstanbul Altın Borsası ve İzmirde
bulunan Vadeli İşlemler Borsası tamamen yok oluyor, tarih
oluyor, kalkıyor. Bunların her türlü mal varlıkları da
Borsa İstanbul adı altında -eğer ortak oluyorsa- onunla
birleşiyor. Ancak, gerek İstanbul Altın Borsasında ve
gerekse Vadeli İşlemler Borsasında, İzmirde yüzlerce
eleman çalışmaktadır.
Şimdi, bu
borsaların kapatılması hâlinde İstanbul Altın
Borsasında çalışanlar ile İzmir Vadeli İşlemler
Borsasında çalışan elemanların durumu ne olacak, bu
tasarıda kesinlikle belli değildir. Her ne kadar Bunları
İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının bünyesinde
çalıştırmaya devam ederiz muhtemelen. deniliyorsa da burada
herhangi bir hukuki altyapı yoktur. Burada söz konusu olan, Bu
çalışan kesimin durumu ne olacak?tır çünkü bu insanlar
yıllardır Altın Borsasında ve Vadeli İşlemler
Borsasında çalışıyor. Bu insanların
çalıştıkları kurum bir günde, bir yasa tasarısıyla,
bir kanun ile kapatılıyor ve bunlar ortada kalmaktadır.
Şimdi, Sayın
Bakanımızın ve muhtemelen bürokratlarımızın bu
konuyu dikkate alması lazımdır, burada çalışan
işçilerin, çalışan memurların durumlarını da
dikkate almaları lazımdır. Bunların ortada kalmaması
lazım. Bunların mutlaka çalışmış oldukları
görevlerine uygun bir kadroya atanmalarında yarar vardır. Eğer
bu insanları biz ortada bırakırsak bu insanlar mağdur
olacaklardır.
İkinci bir konu,
yine, yıllarca sermaye piyasasına yatırım yapan küçük
yatırımcılar vardır. Örneğin, Kepez ve Çukurovada
Kepez ve Çukurovaya daha önce, bir gecede
Hükûmet tarafından el konuldu ve tahtaları kapatıldı.
Şimdi, bu Kepezin ve Çukurovanın hâkim ortaklarının
suçları olabilir. Yasal olarak bunların üzerine gidildi, ceza
davaları açıldı, mallarına el konuldu. Burada herhangi bir
şey söz konusu değildir, bu doğrudur, Hükûmetin
yaptığı bu işlem doğrudur. Ancak, Kepez ve
Çukurovadan kâğıt alanlar yani küçük yatırımcılar
borsadan bu kâğıtları almışlar, yatırım yapmışlardır.
Şimdi, küçük yatırımcıların hiçbir suçu yok, yönetimde
söz sahibi değiller ve bir gece yarısı alınan kararlarla
ertesi gün bunların tahtaları kapatıldığı için bu
küçük yatırımcılar mağdur olmuşlardır. Bunlar,
onların sorumluluğundan kaynaklanmayan, onların hiçbir suçu
yokken, sadece devlete güvenerek, borsaya güvenerek yatırım
yapmışlardır, Çukurovanın ve Kepezin hisse senedini
satın almışlardır. Ama onlardan kaynaklanmayan nedenlerden
ötürü o şirketlere devlet tarafından el konulmuş ise o zaman bu
küçük yatırımcıların mağdur edilmemesi gerekir.
Dolayısıyla, küçük yatırımcıların, Kepeze ve
Çukurovaya yatırım yapan bu küçük yatırımcıların
durumlarının mutlaka bu yasada bir maddeye, bir ek maddeye, geçici
maddeye konulması lazım ve bunların mağduriyetinin
giderilmesi lazım. Aksi takdirde, kendilerinden kaynaklanmayan, hiçbir
suçu olmayan bu küçük yatırımcıların mağdur
edilmiş olması, sanıyorum, sizin de
vicdanlarınızı yaralayacaktır. Onun için Sayın
Bakandan rica ediyoruz, Komisyondan rica ediyoruz. Bu küçük yatırımcıların
mağduriyetinin giderilmesine yönelik birtakım tedbirlerin
alınmasının yararlı olacağını
düşünüyorum. Yüce heyetinizden de bizim bu konuda
hazırlayacağımız önergelere destek vermesini talep
ediyorum.
Yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
13üncü madde üzerinde
iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
337 Sıra Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu
Tasarısının 13. Maddesinin 1. Fıkrasının 2.
cümlesinde yer alan türleri ibaresinin çeşitleri şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Bülent
Kuşoğlu Aydın
Ağan Ayaydın
İstanbul Ankara İstanbul
Mustafa Serdar Soydan Kamer
Genç Tufan
Köse
Çanakkale Tunceli Çorum
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
337 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 13. maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Halil Aksoy
Pervin Buldan Nazmi
Gür
Bingöl Ağrı Iğdır Van
Hasip Kaplan Erol Dora Sebahat Tuncel
Şırnak Mardin
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Katılmıyoruz?
BAŞKAN
Evet, önerge üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak
Milletvekili.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
önergelerimizle sizleri biraz uyarmaya çalışıyoruz. Gerçi
tercihiniz belli ama
Global şehir
deyince, finans merkezi deyince, İstanbul finans merkezi olacak deyince
oraya bakacaksınız, banka aktifleri nedir, toplamı nedir, iletişim
nedir, ulaşım nedir, altyapı nedir, konuşulan diller nedir,
dinler nedir, inançlar nedir, suç oranı, konser salonu, kültür merkezi,
tarihî eserler, müzeler, bütünü aldığınız zaman global
olmanın ölçütüne erişirsiniz. Ama, siz, sadece, Vergi cennetidir,
yok moda merkezidir, yok turizm merkezidir, yok limanı vardır.
derseniz bu global merkez olmaya yetmez.
Zaten olmadığı için İngilterede bir üniversite
-kısaltılmışını söylüyorum- GaWC diyor ki, finans
sektörüyle ilgili bir kıyaslama yapıyor ve global finans
merkezlerinin kategorisini koyuyor:
Alfa
şehirler. diyor, 1inci grupta; Londra, Paris, New York, Tokyo.
Sonra aşağısında 2nci grubu var; Chicago, Frankfurt.
3üncü grup geliyor.
Beta şehirler var. Orada
da; San Francisco, Sidney, Toronto. Sonra 2nci grup; Brüksel. Sonra 3üncü
grupta Moskova, Seul.
Gama şehirlere
geliyor. 1inci grupta; Amsterdam, Boston, Caracas, Dallas, Düsseldorf, Cenova,
Houston vesaire, Jakarta. 2nci gruba geliyor; Bangkok, Pekin, Montreal, Roma.
3üncü gruba geliyor; 3üncü grupta Atlanta, Barcelona, Berlin, Hamburg ve
sonra İstanbul ve Kuala Lumpur. Yani, İstanbulun kategorisi bu.
Şimdi, bu kategoriye
bakıp da ekonomiyi, büyümeyi, istihdam artışını,
uluslararası fon akımlarını iyi bir hesaba katın.
Katmasanız ne olur kardeşler? Söyleyeyim size: Tayland gibi olursunuz,
Abu Dhabi gibi olursunuz. Taylandın, Abu Dhabinin finans merkezi olma,
global merkez olma macerasını, serüvenini altyapısını
oluşturmadan İstanbula yaptırmaya kalkarsanız
İstanbulu resmen Taylanda çevirirsiniz.
Bakın, Tayland,
90ların başında finans merkezinin bir çekim merkezi hâline
geliyor, sıcak para akıyor, likidite bolluğu
yaşanıyor. Sonra, 97 yılına geliniyor, 93ten itibaren
sermaye girişiyle başlayan büyüme birden bir geriye çekilmeye
dönüşüyor, derin bir kriz ve uzun bir durgunluğa dönüyor ve itibar
kaybı yaşıyor. İtibar kaybı yaşayan bir finans
merkezinin itibarını yıllar geri getiremiyor.
Şimdi,
hızlı kurulma, altyapı oluşturmadan, yasal
koşullarını oluşturmadan, sektörün verimliliğini
artırmadan, vergi problemini çözmeden, çevreyi kirletip
kirletmediğine bakmadan, senyoraj artışı nedir bakmadan,
kurumsal mali sorumluluğuna bakmadan, kara parayı aklanma rolünü,
riskini araştırmadan, unvanın kaynaklığı üzerinde
dolaşırsanız, Tayland ve Dubai örneklerinde olduğu gibi,
bir ülke hızlı bir şekilde uluslararası finans merkezi
hâline gelebilir. İstanbul da gelebilir fakat geldikten sonra çeşitli
sebeplerle yaşanabilecek bir istikrarsızlık, bir siyasi istikrarsızlık,
bir dış politika istikrarsızlığı, bir içerideki
istikrarsızlık, bir demokraside istikrarsızlık, bir hukukta
istikrarsızlık, bir adalette istikrarsızlık ve o hükûmetin
yaptığı bir yanlışta bu paralar bir gecede
çekildiği zaman, işte o finans merkezinin -the end- sonu
karanlıktır arkadaşlar.
Şu an, bu Sermaye
Piyasası Kanunuyla, Dubai örneğinden ders çıkarmamış,
Tayland örneğinden ders çıkarmamış bir Hükûmetin
yaklaşımlarıyla karşı karşıyayız. Biz
buradan uyarıyoruz: Bu kadar sermaye sevdalısı olmayın. Bu
ülkenin milyonları, emekçileri, halkı var. Onların
sırtından dolaylı vergilerini alıp yabancı
şirketlere, bankalara çekmeyin peşkeş. İşte Halk
Bankasını görüyorsunuz, yüzde 80 sermayeyle 48 bankanın 23ü
yabancı, bunlardan da 36 tanesine sermaye girişi 12 tanesinde var.
Halk Bank da girdi, geldi Meclise de girdi, Meclise de
maaşlarınız eşit o bankaya giriyor, maşallah finans
merkezine doğru da yol alıyor, Meclisten başladı yol.
Allah hepimizin sonunu
hayretsin diyorum. Önergemiz kıymetlidir, dikkate alın diyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
337 Sıra Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu
Tasarısının 13. Maddesinin 1. Fıkrasının 2.
cümlesinde yer alan türleri ibaresinin çeşitleri şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Aydın
Ağan Ayaydın (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkanım
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
ALİ BABACAN (Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Evet.
Önerge üzerinde söz
isteyen Tufan Köse, Çorum Milletvekili.
TUFAN KÖSE (Çorum)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Silivride tutsak bulunan
Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Mustafa Balbayın
göndermiş olduğu Meclis konuşmasını sizlerle
paylaşmak istiyorum:
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; kamuoyunun adını bildiği ancak
ayrıntılarını bilmediği Ergenekon davasında gelinen
noktayı sizlerle paylaşmak için Silivri 1 No.lu Cezaevi B-3 alt
koğuşu 1 No.lu hücresinden söz almış bulunuyorum.
13 Aralıkta karar
süreci başlatılması planlanan Ergenekon davasının ne
hâle geldiğini size şöylece anlatabilirim:
Özel bir savcı
grubunun şu anda Mecliste fezlekesi bulunan bütün milletvekillerinin
dosyasını toplayıp bir araya getirdiğini düşünün.
Savcının, bu milletvekillerinin tek tek
işledikleri öne sürülen suçların, tümünün üye olduğu bir örgüt
tarafından planlandığına ilişkin bir iddianame
hazırlandığını düşünün.
Bunun en önemli delili olarak, milletvekilleri kendi
aralarında konuşmasalar bile cep telefonlarının aynı
baz istasyonundan sinyal vermesinin gösterildiğini düşünün.
Bir trafik suçunun bile, örgütün kaos ortamı yaratma
hedefinin bir parçası olarak iddianamede yer aldığını
düşünün.
Sayın milletvekilleri, kara mizah yapmıyorum.
Verdiğim örnek, Ergenekon davasından daha mantıklıdır.
Bu davada 20 iddianame bir araya getirildi. İddianamelerin
her biri kendi içinde tutarsızlıklarla ve birbiriyle hiç ilgisi
olmayan sanıklarla doluydu. Birleştirilince devasa bir
yığın hâline geldi.
Geçmişte faili meçhul kalmış ya da davası
sonuçlanmış pek çok dosya da bağlantı kurulabilir
düşüncesiyle Silivriye getirildi. Bunların içinde Kahramanmaraş
olaylarından batık bankalara kadar 100den fazla dosya var.
Bu yığma davanın hacmi, delilleri, ek klasörleri,
duruşma tutanaklarıyla birlikte 120 milyon sayfayı buluyor. Bir
kişi bunu okumaya girişse, günde 100 sayfadan tam 3.200 yılda
bitirebilir.
Ortaya atılan iddialara açıklık getireceği
düşünülen tanık ve gizli tanıkların hiçbiri Evet, ben
Ergenekon adlı bir terör örgütü olduğunu biliyorum
BAŞKAN Sayın Köse
Sayın Köse
Sayın Köse
TUFAN KÖSE (Devamla) Şurada şu eylemi yaptı.
demedi. Tam tersine
BAŞKAN Sayın Köse, bir saniye
Sayın Köse
TUFAN KÖSE (Devamla)
kimi tanıklar, birbiriyle
çelişen duyumlar söyleyerek iddiaları daha karmaşık hâle
getirdiler.
BAŞKAN Sayın Köse
TUFAN KÖSE (Devamla) Sayın Başkan, süre
BAŞKAN Biliyorum da
Anayasanın 138inci maddesi çok net.
TUFAN KÖSE (Devamla) Gizli tanıkların
yardımcılığı zayıflayınca
BAŞKAN - Ben tutanaklara geçmesi açısından
söylüyorum.
TUFAN KÖSE (Devamla)
bazıları açık
kimliğiyle ifade verdi. Bu kez dava üzerindeki
BAŞKAN - Yani görülmekte olan bir dava hakkında bu
şekilde konuşma yapmanız, Anayasaya
TUFAN KÖSE (Devamla)
Sayın Başkan, cezaevinde tutsak bir milletvekili, kendi
sesiyle kürsüden dile getiremediği mektubunu bana göndermiş, okuyorum
bunu. Ne mahzuru var? Lütfen
BAŞKAN Evet efendim, tutanaklara geçti.
Buyurun.
TUFAN KÖSE (Devamla) Bu kez dava üzerinde gölge daha da
arttı. Şemdin Sakık örneği sanırım
belleğinizde tazedir.
Davaya dayanak oluşturan dijital verilerin ise çoğu
tartışmalı.
Sayın milletvekilleri, her şeyin birbirine
karıştırıldığı ama hiçbir şeyin
aydınlatılmadığı bir noktada savcı, esas hakkında
mütalaa hazırlamayı talep etti. Mahkeme bunu kabul edip 13
Aralığa dek süre verdi. Oysa usul tam bunun tersidir. Mahkemeyi
yöneten başkan savcıdan bu istemde bulunur. Mahkemeyi gerçekte kimin
yönettiği bile belli değil.
Bu tablo Türkiyenin temizlenmesi değil, hukukun
kirlenmesidir. Böyle bir hukuksuzluk süreci sonunda verilecek karar,
aydınlatacağı söylenen tüm olayların üzerine bir düğüm
daha atacaktır.
Silivride
beş yıldır devam eden yargılamalar boyunca her türlü
suçlama serbest, savunma ise kısıtlıydı. Savunma
hakkını zorlayanlar ise duruşmalardan menedildiler.
Sayın
milletvekilleri, bu dava Adalet ve Kalkınma Partisinin müdahil olduğu
iddianameyi de kapsamaktadır. İktidar partisini müdahillik görevini
yerine getirmeye, yargılamanın ne ölçüde hukuki olduğunu
anlamaya davet ediyorum. Bu dava, Adalet ve Kalkınma Partisi Gaziantep
Milletvekili Sayın Şamil Tayyarın iddialarıyla da
şekillenen bir davadır. Bazı sanıklar Tayyarı
tanık gösterdiler. Sayın Tayyarı tanıklık yapmaya,
iddia ettiği yapılanmayla sürmekte olan dava ve sanıklar
arasındaki bağın ne kadar olduğunu görmeye davet ediyorum.
Bu dava Mecliste kurulu bulunan Darbeleri Araştırma Komisyonunun
çalışmasının sonuçlandırıldığı bir
döneme denk gelmektedir. Mademki tüm darbe iddiaları açığa
çıkarılmak isteniyor, Sayın Başkan Nimet Başı
Ergenekon davasını mercek altına almaya, yargılamanın
gerçek hukuka göre mi, yoksa âdeta bir darbe hukukuna göre mi
yürütüldüğünü incelemeye, rapor etmeye davet ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, geçen temmuz ayında Meclisten geçen,
Cumhurbaşkanının birkaç saatte onayladığı üçüncü
yargı paketiyle, hâlen Ergenekon davasının da görüldüğü
özel yetkili mahkemeler kaldırıldı. Muhalefet partileri bu
mahkemelere öteden beri şüpheyle bakıyorlardı. 7 Şubat 2012de
ortaya çıkan MİT kriziyle iktidar da bu şüpheye
katıldı. Bu mahkemelerin adalet
dağıtmadığını, aksine adaleti
darmadağın ettiğini ucu kendine dokununca fark etti. Size bu
kürsüden soruyorum: Bu ülkenin iktidar partisinin güvenmediği mahkemeye
biz nasıl güveneceğiz? Türkiye'de adalet sorunu Silivri
sınırlarını aşmış, ciddi bir yara hâline
gelmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesindeki üye hâkimimiz
Sayın Işıl Karakaşda dâhil olmak üzere dünyanın önde
gelen hukuk kurumlarını temsil eden herkes Türkiye'nin yargı
notuna kırık vermektedir.
Sayın
milletvekilleri, bu kürsüden kendi sesimle hitap edebileceğim günlerin
özlemiyle hepinizi saygıyla selamlar, saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
14üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
15inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
16ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
17nci madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
337 sıra sayılı Sermaye Piyasaları Kanun
Tasarısının 17. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Günal Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı
Antalya Manisa Konya
Emin Haluk
Ayhan Sümer
Oral
Denizli Manisa
Madde 17 - (1) Halka
açık ortaklıklarda kurumsal yönetim ilkeleri ile kurumsal yönetim
uyum raporlarının içeriğine, yayımlanmasına,
ortaklıkların kurumsal yönetim ilkelerine uyumlarının
derecelendirilmesine ve bağımsız yönetim kurulu üyeliklerine
ilişkin usul ve esaslar Kurulca belirlenir. Kurul bu yetkilerini halka
açık şirketler arasında haksız rekabet ile sonuçlanmayacak
şekilde ve eşit koşullardaki şirketlere eşit kuralların
uygulanması prensibini göz önünde bulundurarak kullanır.
(2) Kurul, payları borsada işlem gören
halka açık ortaklıkların, niteliklerine göre, kurumsal yönetim
ilkelerine kısmen veya tamamen uymalarını zorunlu tutmaya, buna
ilişkin usul ve esasları belirlemeye, getirilen uyum
zorunluluğuna aykırı işlemlerin hukuka
aykırılığının tespiti veya iptali için her türlü
teminattan muaf olarak ihtiyati tedbir istemeye, dava açmaya, açılan
davada uyum zorunluluğunun yerine getirilmesi sonucunu doğuracak
şekilde karar alınmasını istemeye yetkilidir.
(3) Halka açık ortaklıkların,
ilişkili tarafları ile gerçekleştirecekleri Kurulca belirlenecek
nitelikteki işlemlere başlamadan önce, yapılacak işlemin
esaslarını belirleyen bir yönetim kurulu kararı almaları
zorunludur.
(4) Halka açık ortaklıklar gerek bu
maddede gerekse 6102 sayılı Kanunun 1524 üncü maddesinin birinci
fıkrasında düzenlenmiş yükümlülüklerini MKK tarafından
sağlanan elektronik ortam vasıtasıyla da yerine getirebilirler.
(5) Bu maddenin halka açık bankalar
hakkında uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun uygun görüşü
alınmak suretiyle belirlenir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
ALİ BABACAN (Ankara) Katılmıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir)
Mehmet Günal
BAŞKAN Önerge
üzerinde söz isteyen Mehmet Günal, Antalya Milletvekili.
Buyurun Sayın Günal.
(MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu maddede kurumsal yönetim ilkeleri düzenleniyor.
Birincisi: Maddenin 2nci
fıkrasında Sermaye Piyasası Kuruluna resen bir yetki veriliyor.
Burada, tabii ki söyledik arkadaşlarımıza: Herhangi bir süre
verilmemiş olsa dahi ibaresi var, bu hakikaten maksadı aşan bir
ibare. Bu durumda mağduriyetlerin olabileceğini düşünüyoruz.
Öncelikle (2)nci fıkrada alınan yetki, resen yetki süre
verilmemiş olsa dahi diye alınırsa birtakım
sıkıntıların olacağı kanaatindeyiz. Zaten önceki
hâliyle, tasarının orijinal hâlinde olduğu gibi kalırsa
sorun olmayacak; sonradan eklenmişti.
Ayrıca, burada bizim
eleştirilerimiz ve önerilerimiz üzerine arkadaşlarımız,
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluyla ilgili (5)inci
fıkrayı bu hususta eklediler ama bankalarla ilgili (3)üncü
fıkranın uygulanmasında sıkıntılar olabileceğini
düşünüyoruz. Onun için değişiklik önergesini verdik. Zaten bu
önerimiz kısmen dikkate alındığı için de (5)inci
fıkrada BDDKnın görüşü alınarak diye
arkadaşlarımız ekledi ama ben hâlâ -Sayın Başkan
burada, Sayın Bakan da burada- kurumsal yönetim lisansı olan bir
arkadaşınız olarak söylüyorum, konunun da uzmanı olan
birisi olarak: Bu, kötü niyetli olunduğu takdirde o bankanın
işleyişini, şirketin işleyişini engelleyebilecek bir
şeydir. Bağımsız denetçinin sayısı çok olursa ve
onların da çoğunluk kararını alması gerekirse, o, onun
çalışmasını ve karar almasını kilitleyebilecek,
engelleyebilecek bir sonuçla karşılaşabiliriz.
Onun için, bu
sakıncaların tamamıyla giderilmesi gerektiğini
düşünüyorum. Bu çerçevede, değişiklik önergesinin dikkate
alınmasını, kısmen yapılan düzenlemenin
sakıncaları gidermeyeceğini söylüyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
8inci madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutuyorum
Önerge yeni geldiği
için birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.20
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 18.31
BAŞKAN: Başkan
Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine
LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 34üncü Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
337 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
18inci madde üzerinde 1
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
337 Sıra Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu
Tasarısının 18. Maddesinin 2. Fıkrasında yer alan en
çok ibaresinin en fazla olacak şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Haluk Ahmet
Gümüş Aydın
Ağan Ayaydın Kamer
Genç
Balıkesir İstanbul Tunceli
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Refik
Eryılmaz Aytun
Çıray
İstanbul Hatay İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Katılmıyorsunuz.
Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Kamer Genç, Tunceli Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 337 sıra sayılı
Sermaye Piyasası Kanununun 18inci maddesiyle ilgili olarak verdiğim
bir önergede söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, tabii, bugün
yani Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ne doğru dürüst
çalışıyor ne Genel Kurulu doğru dürüst
çalışıyor. Şimdi, komisyon, İç Tüzükün 35inci
maddesine göre, kendisi kanun teklif edemez; çok açık bir hüküm. Getirilen
bu Sermaye Piyasası Kanununda bir geçici 9uncu madde ilave
etmişler, Borsa İstanbul Anonim Şirketi. Bir tek geçici maddeyle
yedi sayfalık bir madde getirmişler. Bir anonim şirket
kuruyorlar; nasıl kurulacak, bunun sermayesi kimin tarafından temin
edilecek, bunların hepsi aynı maddede düzenleniyor. Maksat yani
Türkiye Büyük Millet Meclisini susturmak, ayrıntılı
konuşmayı önlemek, bu nedenle böyle bir düzenleme
yapılıyor, bence tabii yani artık Meclisin AKPyle beraber
ciddiyeti kalmadı. Komisyonlar doğru dürüst
çalışmıyor, Genel Kurula doğru dürüst metinler gelmiyor,
bunun için gelen düzenlemede de o nispette hayır yok.
Şimdi, değerli milletvekilleri,
geçen hafta ben Tuncelideydim. Tuncelinin 2 tane önemli su kaynağı
var, vadisi var: Birisi Munzur Vadisi, birisi de Pülümür Çayı. Burası
nefis bir tabiat, dünyada ender görülen vadiler. Bu vadiler de özellikle Munzur
Vadisi millî parktır; bu millî parka yapılması gereken
yatırımların şimdiye kadar hiçbirisi yapılmadı.
Ayrıca da bu güzelim Munzur Vadisini ve Pülümür Vadisini -esas orada
yaşayan Tuncelilileri- yok etmeye yönelik olarak bir baraj yapmaya
çalışıyorlar. Bir de orada dünyada emsali görülmemiş olan
bitki örtüsünü yok etmeye çalışıyorlar. Zaman zaman bu konuda
oradaki arkadaşlarımız dava açtı. Dava, Danıştay
tarafından kısmen kabul edildi ama son zamanda AKP Hükûmetiyle
beraber, yargının da bağımsızlığı
kalmadığı için bu defa bu konularda yargı da aleyhe karar
verdi. Ben şunu özellikle belirtmek istiyorum: Yani herkesi de ikaz
ediyorum, kimse bundan sonra Munzur Vadisinde ve Pülümür Vadisinde gelip
hiçbir suretle bir baraj yapamaz. Yaptığı zaman bedelini çok
ağır öder. Şimdi kendilerine hatırlatıyorum. Yani
yarın öbür gün kendileri zarara girmesinler.
Değerli
arkadaşlar, Türkiyede
Tabii, her zaman konuşma imkânımız
olmadığı için kısa kısa geçiyoruz. Şimdi, Tayyip
Erdoğan çıkıyor, Suriyede mücadele veren kişilere
özgürlük savaşçıları diyor. Bakın, bir iki gün önce
Suriyede bu özgürlük savaşçıları dediği kişiler, 29
tane öğrenciyi ve 1 öğretmeni öldürdüler. Peki, bunların
katlettiği o çocuklar ile Filistinlilerin katledilmesi arasında bir
fark var mıdır? Ben soruyorum bu sağır hükûmete: Siz bu
Suriyede şimdiye kadar ne kadar
Yani 150-200 bin tane Suriyeli
geldiği zaman bunları Türkiyede barındıracak
mısınız? Bunların parasını ödeyecek misiniz?
Memleketteki bu kadar
Bunun parasını nereden bulacaksınız?
Bunları bize çıkıp burada açıklamaları lazım.
Yani burada söylüyoruz, hükûmet sağır. Sağır bir hükûmetle
yok bir hükûmet arasında bir fark yok.
Biraz önceki
konuşmamda sordum. Yani, Rus Devlet Başkanı geldiği zaman
İstanbulda karşılamaya giden, hükûmet adına
karşılamaya giden Taner Yıldızın arabası, makam
arabası Rusyadan getirilen köpekler vasıtasıyla arandı
arkadaşlar! Yani bu, Türkiye Cumhuriyeti devletinin itibarına vurulan
en büyük darbe değil midir? Yani böyle bir şey olur mu? Siz hiç mi
utanç duymadınız? Ben utanç duydum. Böyle bir devletin, benim gibi,
Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir vatandaşı, hepsi utanç duyar.
Böyle bir şey olur mu? Yani Efendim, bana doğal gaz verecek.
veyahut da Bana birtakım avantajlar sağlayacak. diye onurumuzdan,
haysiyetimizden bu kadar fedakârlık yapabilir miyiz?
Yine, bakın, Rusya
Federasyonu Cumhurbaşkanı, Türkiyedeki arabaya bile binmedi,
Rusyadan araba getirdi. Yani bir yemek bile yemedi Türkiyede. Bunlar size hiç
mi bir şey vermiyor? Yani Tayyip Erdoğan bu memleketi bu kadar küçük
düşüremez. Tayyip Erdoğanın bu
şımarıklığı sizin verdiğiniz destekten
kaynaklanıyor.
BAŞKAN Sayın
Genç
Sayın Genç
KAMER GENÇ (Devamla) Ben
ne kadar keyfî hareket etsem, ne kadar yolsuzluk yapma
BAŞKAN Sayın
Genç
Sözlerinizi geri alın lütfen Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) -
arkamda bir grup var.
Ya,
şımarıklık kötü bir şey değil ki canım.
Senin orada ne işin
var?
BAŞKAN
Başbakana, Sayın Başbakana karşı hakaret edemezsin.
KAMER GENÇ (Devamla) -
Şımarıklık kötü bir şey mi?
BAŞKAN El
hareketini düzenle!
KAMER GENÇ (Devamla)
Şımarıklık bir sıfattır.
BAŞKAN
Diyemezsiniz!
KAMER GENÇ (Devamla) Ve
sen de şımarıklık yapma işte orada, otur doğru
dürüst, şey etme.
BAŞKAN Lütfen
sözlerinizi düzenleyin.
KAMER GENÇ (Devamla) -
Şimdi, olay burada yani
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) Ya yeter be!
KAMER GENÇ (Devamla) - Ne
diyorsun ya? Şımarık değil mi?
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) Yeter artık be! Seni mi dinleyeceğiz!
KAMER GENÇ (Devamla)
Kanun tanıyor mu? Hukuk tanıyor mu? Memlekette hukuk var mı?
Sizin sayenizde her şey yok edildi yahu. Biraz önce, burada, mahkemeyle
ilgili, bir arkadaşımız bir şey söyledi, diyorsun ki
efendim, anayasadan bahsediyorsun. Hangi anayasa yahu! Siz anayasa mı
bıraktınız, hepsini ayaklar altına aldınız. (CHP
sıralarından alkışlar).
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) Memleketinde yuhalıyorlar seni!
MEHMET METİNER
(Adıyaman) Terbiye yoksunusun.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Senin memleketinde olmadığı belli. (CHP sıralarından
alkışlar).
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
19uncu madde üzerinde
bir adet önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının 19uncu maddesinin (4) numaralı
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi Turhan Tayan Aydın
Ağan Ayaydın
İstanbul
Bursa
İstanbul
Aytun
Çıray Kamer
Genç
İzmir
Tunceli
(4) Halka açık
ortaklıkların sermaye artırımlarıyla birlikte, 6102
sayılı Türk Ticaret Kanununun 462nci maddesinin (3) numaralı
fıkrasına göre mevcut pay sahipleri sermayeye ilave edilen fonlar
nedeniyle bedelsiz paylar kendiliğinden iktisap ederler.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET BAHA ÖĞÜTKEN (İstanbul)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
ALİ BABACAN (Ankara) Katılmıyoruz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
6102 sayılı
Kanuna uyum sağlanmaktadır.
BAŞKAN Evet,
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
20nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
21inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
22nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
23üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
24üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
25inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
26ncı madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
337 sıra sayılı Sermaye Piyasaları Kanun
Tasarısının 26. maddesinin 2. fıkrasının
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Günal Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı
Antalya Manisa Konya
Emin Haluk Ayhan Sümer
Oral
Denizli Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET BAHA ÖĞÜTKEN (İstanbul)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
ALİ BABACAN (Ankara) Katılmıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir)
Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının
"Pay alım teklifi zorunluluğu" başlıklı 26.
maddesinin 2. fıkrasında pay alımı için çağrı
zorunluluğu için gerekli oran yüzde 50'ye çıkarılmaktadır. "Zorunlu
çağrı" kavramı hukukumuza ilk kez 1994 yılında
SPK Tebliği ile girmiş ve zorunlu çağrıyı doğuran
eşik yüzde 35 olarak belirlenmiştir. Henüz iki yıl bile geçmeden
1996 yılında yapılan değişiklikle zorunlu
çağrıyı doğuran eşik değer yüzde 25'e
düşürülmüştür. 2009 yılında ise, zorunlu çağrı
eşiği, ortada değişiklik gerektiren hiçbir neden yokken
yüzde 50'ye çıkarılmıştır. Bu oran, küçük
yatırımcıya bir hak olarak tanınan zorunlu
çağrının fiilen ortadan kaldırılması anlamına
gelmektedir. Öte yandan, benzer bir durumda bulunan bir mağdur tarafından,
hem ilgili SPK Tebliğinin, hem de zorunlu çağrı düzenlenmesi
talebinin reddedildiği işlemin yürürlüğünün durdurulması ve
iptali istemiyle Danıştay 13. Dairesinde dava açılmış
olup, ilgili daire tarafından hem işlem hem de işlemin
dayandırıldığı Tebliğ hükümlerinin yürütmesinin
durdurulmasına karar verilmiştir. Davalı SPK'nın yürütmenin
durdurulması kararına itirazını görüşen
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu yürütmenin
durdurulması kararını kaldırmış olup, Danıştay
13. Dairesinin davanın esası hakkında karar vermesi
beklenmektedir. Yürütmenin durdurulması kararında, ilgili SPK
Tebliğinin açıkça hukuka aykırı olduğu vurgusu
yapılmışken ve henüz esasa ilişkin karar
açıklanmamışken, acaba SPK hukuka aykırı bulunan
Tebliğ hükümlerini Kanun maddesi haline getirerek dava konusu yabancı
şirketi kurtarmayı mı amaçlamaktadır?
Madde metninde yer alan
"birlikte hareket ettiği kişiler" kavramı da tamamen
içi boş ve muğlak bir ifadedir, ilgili tebliğlerde bu konu
"açık veya kapalı; yazılı veya sözlü bir antlaşma
ile..." şeklinde tanımlanmıştır. Bu ifadeye
dayanarak eşlerin bile birlikte hareket ettiğini ileri sürmek mümkün
değildir. Kapalı antlaşmanın nasıl
ispatlanacağı, sözlü antlaşmanın neye göre
belirleneceği meçhuldür. Bu durumda kişiler bizzat kendileri
"Evet, biz birlikte hareket ediyoruz." demedikçe, birlikte hareket
olgusu ispatlanamayacaktır.
Bu açıdan
"birlikte hareket eden kişiler" kavramının da, AB
ülkelerinde olduğu gibi net cümlelerle açıklanması gerekir. Aksi
takdirde, bu ibarenin küçük yatırımcılar lehinde hiçbir
işlevi olmayacaktır. Sonuç olarak küçük yatırımcılar
mağdur edilecek ve yabancı sermayenin gelmesi için onların
haklarının kaybolmasına göz yumulacaktır.
Dolayısıyla fıkra madde metninden
çıkarılmalıdır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
27nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
28inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
29uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
30uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Böylece, birinci bölümde
yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz. İkinci bölüm 31 ila 56ncı
maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Sümer Oral,
Manisa Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA SÜMER
ORAL (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Kanun
tasarısının dört temel gerekçesi var. Bir tanesi, Avrupa
Birliği katılım öncesi yardımı niteliğindeki bir
eşleştirme projesinin ürünüdür. Bu anlamda yapılan
değişiklik, Avrupa Birliğine uyum süreciyle ilgilidir.
Tasarı,
hâlen
krizde olan ve esasen de Avrupa Birliği ülkelerinde de artık
yenilenmesi gereken bir sermaye
piyasası mevzuatını referans alarak
hazırlanmıştır. Malum, Avrupa Birliği ve Amerika
Birleşik Devletlerinde yeni bir finansal mimari dizayn edilmektedir. Bu
nedenle, muhtemeldir ki yasanın, Avrupa Birliğine uyum sürecinde bir
süre sonra yeniden değişmesi gerekecektir çünkü kriz öncesi ve krizin
ilk dönemindeki referans alınarak eşleştirme
yapılmıştır.
Tasarının diğer gerekçesi, daha
çok anonim şirketler hukuku reformu olarak görülen yeni Türk Ticaret
Kanununun bir sonucudur yani bir tür zorunluluktan kaynaklanmış bir
tasarıdır.
Son olarak, 2499 sayılı Kanunun
1992 yılında kamuyu aydınlatma sistemine geçmeye yönelik
değişiklikler ve 1999 yılı sonunda
ağırlıklı olarak ikinci piyasaya yönelik
değişiklikler dışında 1981 yılından bu yana
esaslı bir değişikliğe uğramamış
olmasıdır yani
tasarının arkasında Hükûmetin sık sık telaffuz
etmiş olduğu Türkiyeyi
2023 hedefine ulaştırmak, İstanbulu finans merkezi yapmak
kaygısı pek yoktur. Keza, tasarı, İstanbul Menkul Kıymetler
Borsasını ve Türkiyeyi yükselen piyasalar kategorisinden
gelişmiş ülkeler kategorisine sokmak gibi bir kaygıyla da
hazırlanmış değildir.
Hazır konu açılmışken iki
nokta üzerinde durmak istiyorum. İlki, şu İstanbulu küresel
finans merkezi yapma hedefiyle ilgili. Bakın, Küresel Finans Merkez Endeksi,
Londra kökenli Z/Yen Group adlı bir danışmanlık
şirketi tarafından çıkarılan ve 75 küresel finans
merkezinin sıralamasını takip eden bir endekstir. Endeksin adı da
Global Finansal Merkez Endeksi. İlk kez 2007 yılı Mart
ayında yayımlandı, ondan sonra her altı ayda bir de
güncellendi.
77 küresel finans
merkezi, iki farklı veri setine göre değerlendiriliyor ve
sıralanıyor. Hâlen epey gerilerde de olsa İstanbulun bir finans
merkezi olduğunu da hatırlayalım ancak Eylül 2012de
yapılan bu yeni sıralamada İstanbul 56ncı sırada
bulunmaktadır; geçen yıl ise yani daha doğrusu altı ay
önceki yapılan sıralamada 61incideydi. İstanbulun ön
sıralarda yer alan bir finans merkezi olması son derece önemli,
sevindirici bir gelişme olur. Bunu biz de istiyoruz ancak bu,
kâğıt üzerine yazmak ile olmaz. Altyapı, özellikle teknolojik
altyapı gerekiyor, vergi mevzuatı fevkalade önemlidir, güven
sağlanmalı, mevzuatta ve hükûmet tutumlarında geri adımlar
atılmamalıdır ve her şeyden önce istikrar olmalı.
İkinci konu da
şu: 2023 hedefiyle ilgili. 2023 hedefi gerçekten Türkiyenin bir hedefidir
ve Sekizinci Beş Yıllık Planda da yer almıştır,
ayrıca uzun vadeli stratejinin de temel noktalarından biridir,
dünyanın ekonomik liginde ilk 10 sıraya girebilmek. Ancak bu hedefe
göre Türkiye 2 trilyon dolar millî gelir, kişi başına 25 bin
dolar gelirle ilk 10 ülke arasında olabilecek, 2023 yılı hedefi
budur. Malum, 17nci sırayı alırsak önümüzde birçok ülke var,
bunların bazılarını ihmal etsek dahi Kanada, İspanya,
Avustralya, Güney Koreyi geride bırakmamız gerekir. Ancak geride
bıraktığımız son on yılın ekonomik
performansını dikkate alırsak ve şu andaki büyüme
oranı, tasarruf oranı ve cari açığı dikkate
aldığımızda önümüzdeki on yıl içinde bu hedefe
nasıl ulaşacağımızı birisinin kalkıp çok net
bir şekilde ortaya koyması gerekir. Sadece yeni teşvik kanunuyla
mı? Bununla da gerçekleşmesinin mümkün olmadığını
tahmin ediyorum, ekonomi yönetiminde yer alan birçok bakan
arkadaşımız da görüyor ve yavaş yavaş da ifade
ediyorlar.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tasarıya dönecek olursak şu tespitle
başlayalım: Tasarıya getirilen düzenlemelerin bir
kısmı zaten var olan kanun, yönetmelik, kurum kararları ve
tebliğlerde olan şeyler. Tasarının en dikkat çekici yönü,
hemen her maddesinde kurula çok geniş yetkiler veriyor
olmasıdır. Gerçi mevcut kanunda da bu böyleydi. Kanunlarda görev,
yetki ve sorumlulukları geçiştirmek ve işi ikincil mevzuata
bırakarak idareye geniş yetkiler vermek, maalesef, bizim kanun yapma
sürecimizle ilgili önemli bir problemdir. Bu, esasen bir tür demokrasi sorunudur
da. İkincil mevzuatı tayin etme konusunda Sermaye Piyasası
Kuruluna bu kadar geniş yetki verilmesini görev alanının
özelliği nedeniyle, anlayışla
karşılayabildiğimizi ifade etmek isterim.
Öte yandan,
tasarının bir denetim perspektifiyle yazıldığını
ve dolayısıyla daha çok sopa gösterdiğini de kabul etmek
durumundayız. Tasarı, kurumsal yönetim ilkelerinden taviz vermeden
teşvik edici, süreçleri kolaylaştırıcı, sermaye
piyasası kurumlarına inisiyatif bırakan bir perspektife de
öncelik ve ağırlık vermiş olsaydı, sanıyorum,
daha doğru olurdu.
Tasarı, 2499
sayılı Kanuna kıyasla sermaye piyasası suçları ve
cezalarına ilişkin önemli değişiklikler öngörmektedir. Bu
kapsamda, yasada, bilgi suistimali, piyasa
dolandırıcılığı, piyasa manipülasyonu, örtülü kazanç
aktarımı, usulsüz halka arz ve izinsiz sermaye piyasası
faaliyetleri, güveni kötüye kullanma ve sahtecilik, bilgi ve belge vermeme,
denetim engellenmesi ile yasal defterlerde, muhasebe kayıtlarında ve
finansal tablo ve raporlarda usulsüzlük konuları ile idari para
cezalarına ilişkin yeni hükümlere yer verilmektedir. Bunların
getirilmiş olması da fevkalade olumlu olmuştur.
Öncelikle, hemen
şunu belirteyim ki, Plan ve Bütçe Komisyonunda da işaret ettiğim
gibi, devlet iç borçlanma senetlerinin, kanun tasarısı
yasalaşmadan önce merkezî kayıt kuruluşunca
kaydileştirilmesine başlamış olması ve artık
bundan böyle şeffaf bir şekilde izlenir hâle gelmesi, fevkalade uygun
olmuştur. Böylece, devlet iç borçlanma senetleri üzerinden, geçmişte
olduğu gibi usulsüzlük yapılması artık tarihe
karışmış oluyor.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tasarının son gerekçesi de, maalesef,
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası ve İstanbul Altın
Borsasının birleştirilerek kurulacak yeni borsanın özelleştirilmesidir.
Buradan ne beklendiğini bilemiyoruz. Ancak şunu biliyoruz ki: Hâlen,
İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının İstinyede
oldukça geniş ve çok değerli arazisi var. Bu arazi TOKİye
devredilecek. Peki, bu araziyi TOKİ ne yapacak? Çarpık kentsel
dönüşüm mantığıyla üzerine Körfez sermayesiyle ortak
olunarak yeni gökdelenler ve rezidanslar mı dikecek? Muhtemelen de evet.
Oysa, bu arazinin Emirgan Korusu ile birleştirilmesi ve kamunun açık
hava ve park ihtiyacına tahsis edilmesi daha uygun olmaz mı? İstanbulda
bulunan her boşluğu ticari alana dönüştürme gayreti nasıl
bir şehircilik ve çevre duyarlılığıdır?
Bakın, İstanbul, bize, tarihimizin bir emanetidir ve bu emanete uygun
davranmak zorunda olduğumuzu hiç unutmayalım.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Oral.
Bölüm üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Akif Hamzaçebi,
İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüştüğümüz tasarının kabul edilmesi
hâlinde 1981 yılından bu yana, yani tam 31 yıldır
yürürlükte olan 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu yürürlükten
kalkmış olacaktır.
2499 sayılı
Kanun, sermaye piyasasını 31 yıldır düzenleyen bir 12 Eylül
dönemi kanunudur. Yani askerî dönemde, demokrasinin askıya
alındığı bir dönemde çıkarılmıştır
ama o dönem için -31 yıl süreyle uygulandığı için-
gerçekten son derece ileri bir kanundur, 31 yıl süreyle sermaye
piyasalarına yön vermiştir. Tabii ki ekonominin ihtiyaçları,
kurumların, şirketlerin ihtiyaçları,
yatırımcıların ihtiyaçları değişiyor,
kanunlar da eskiyor. Yeni ihtiyaçlara cevap verebilmek amacıyla elbette ki
kanunların da zaman içerisinde değiştirilmesi, yenilenmesi
gerekiyor. O ihtiyaçtan hareketle hazırlanmış olan bir
tasarıyı görüşüyoruz.
Başlangıçtaki
vurguyu yapmamın nedeni şuydu: 12 Eylül döneminde sermaye
piyasalarına yön veren kanunlar, bir askerî dönem
anlayışıyla hazırlanmış olan kanunlar
değildir, gayet açık. Bakın, o dönem başka kanunlar ve
düzenlemeler de çıkarılmıştır. 6 Ekim 1983 tarihinde
90 sayılı Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 91 sayılı
Menkul Kıymetler Borsaları Hakkında Kanun Hükmünde Kararname.
İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının temelleri de o zaman
atılmıştır. Belki faaliyete daha sonra geçmiştir, 1985
yılında geçmiştir ama kuruluşuna ilişkin düzenleme, 12
Eylül rejimi düzenlemesidir.
12 Eylül rejiminin,
demokrasinin askıya alındığı bir dönemin
düzenlemelerinin İstanbul Menkul Kıymetler Borsasına bakışı,
bugünkü hükûmetin
bakışından çok daha ileridedir. Şimdi 12 Eylül darbecileri
yargılanıyor ama 12 Eylül dönemindeki düzenlemelerden bile çok daha
geri düzenlemeleri, piyasayı ikinci plana atan, onun sesine kulak vermeyen
düzenlemeleri yapan Hükûmet iktidardadır.
İstanbul Menkul
Kıymetler Borsası geçen yıl, 2 Kasım 2011 tarihinde
çıkarılan kanun hükmünde kararnameye kadar 1 başkan ve 4 yönetim
kurulu üyesinden oluşuyordu ve bunların başkan haricindeki
yönetim kurulu üyelerini İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının
Genel Kurulu tayin ediyordu. Yani aracı kurumlar, özel sektör tayin
ediyordu; bu kadar liberal bir anlayış. Geçen yıl, 2 Kasım
2011 tarihinde çıkarılan bir kanun hükmünde kararnameyle, Hükûmet,
buna tahammül edemedi ve başkan dâhil yönetim kurulu üyesi
sayısını 7ye çıkardı, bunun 4ünü Hükûmet tayin
etmeye başladı. Ben hâkim olacağım dedi buraya.
Getirilen
tasarının geçici 9uncu maddesinde, İstanbul Menkul
Kıymetler Borsası, anonim şirkete dönüştürülürken yönetim
kurulu yeniden yapılandırılıyor, paylar yeniden
düzenleniyor bu, ilgili madde geldiğinde burada konuşulacaktır-
ama Hükûmet, aynı anlayışını devam ettiriyor, Bu
yönetimi ben tayin edeceğim. diyor.
İstanbul Menkul
Kıymetler Borsasını bu kadar piyasadan koparmak, bu kadar
Hükûmetin kontrolüne almak dünyanın gidişine terstir, ekonomi
bilimine terstir. Yani otuz bir yıldır bu kurumda yönetimin özel
sektör tarafından atanıyor olması nedeniyle hangi eksiklik
görülmüştür, hangi yanlışlık görülmüştür? Hükûmet,
bunu, İstanbul Finans Merkezi Projesinin bir alt bileşeni olarak
sunuyor. Bunun gerçeklerle hiçbir ilgisi yoktur. İstanbul Finans Merkezi
Projesi, bir gayrimenkul projesidir, bir ihale projesidir. İstanbulun
finans merkezi olması, doğrudan doğruya uygulanan ekonomik
politikalarla ilgilidir, Türkiyenin ekonomik güvenilirliliğiyle
ilgilidir, kredibilitesiyle ilgili bir konudur. Türkiye sermaye çekebiliyorsa,
uluslararası sermaye için çekim merkezi olabiliyor ise Türkiye ekonomisi,
İstanbul da kendiliğinden finans merkezi olacaktır.
Şimdi, İstanbul
Menkul Kıymetler Borsası, Borsa İstanbul AŞye
dönüştürülüyor. Bunun dönüştürülme gerekçesinin ne olduğu çok
net değil. Yani Hükûmet neden bunu
yapıyor? Evet, bütün dünyada borsalar anonim şirkete dönüşüyor,
bu eğilimin Hükûmet tarafından
da benimsendiği anlaşılıyor, bunda herhangi bir
yanlışlık yok. Borsa anonim şirkete dönüşebilir, hiç
tereddüt yok, Cumhuriyet Halk Partisi olarak anonim şirkete dönüşmeyi
olumlu buluyoruz. Ama anonim şirkete dönüşürken amaç nedir? Bunun bir
amacı, bir felsefesi olmalı, bir yere oturmalı bu. İleride
bunu özelleştireceğiz. diyor iseniz, tek başına
özelleştirme İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının
anonim şirkete dönüştürülmesinin gerekçesi olamaz, hedefi olmaz. Yani
özelleştirme hedefiyle Ben borsayı özelleştiriyorum.
diyorsanız yanlış yapıyorsunuz. Özelleştireceğiz,
anonim şirkete dönüştürüyoruz. dedikten sonra
özelleştirdiğiniz zaman bunun alıcılarının
-dünyada sayıları artık çok aza inmiş borsaların
konsolidasyonu sürecinde- birkaç uluslararası borsanın olduğu
bir süreçte, bu borsanın bir başka uluslararası borsa grubunun
şemsiyesinin altına girmesi demektir bu. Bunu hedefliyorsanız bu
yanlış. Tek başına özelleştirme böyle bir sonuç verir.
Yok, Bizim borsamız anonim şirkete dönüşecek, kendisi bizatihi
dünyada uluslararası piyasalarda iddialı bir borsa olacak.
diyorsanız bunun araçlarını ben -bu tasarıda geçiyor,
9uncu maddede- göremiyorum ya da Anonim şirkete dönüştüreceğiz,
eskiden olduğu gibi yine İstanbul Menkul Kıymetler Borsası
küçük, yerel bir borsa olacak. diyor olabilirsiniz. Muhtemelen hedef budur.
Ama bir hedef var, o çok açık: İstanbul Menkul Kıymetler Borsasını
anonim şirkete dönüştürerek 2 Kasım 2011 tarihinde
yaptığınız operasyonu devam ettiriyorsunuz. Yönetim kurulu
kontrolünüzde, Hükûmetin kontrolüne almış durumdasınız, bu
yanlış. Hisselerin yüzde 49unu hazineye veriyorsunuz, kalan yüzde
51in işte bir bölümünü -toplam sermayeyi 100 kabul edersek onun 4ünü
aracı kurumlara veriyorsunuz, ufak tefek bazı kurumlara veriyorsunuz-
Altın Borsası, Vadeli İşlemler Borsasına veriyorsunuz;
ama özelleştirmeye ilişkin herhangi bir süre yok. Yani ilanihaye,
sonsuza kadar İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Hükûmetin
kontrolünde olacak. Eskiden bir farkı daha var, onu söylemeyi ihmal etmemem
gerekir; İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Türkiye Büyük Millet
Meclisinin denetimine tabidir. Eskiden Yüksek Denetleme Kurulu denetliyordu,
şimdi Sayıştay denetleyecek yeni yasaya göre ve denetim
sonuçlarını KİT Komisyonuna sunacak. Geçici 9uncu maddenin (8)
numaralı fıkrasıyla bunu da ortadan kaldırıyorsunuz.
Yani İMKB yöneticilerini tenzih ederim, Sayın Bakanı tenzih
ederim, hiç kimseyi, hiçbir şahsı itham etmek gibi bir düşüncem
yok ama bu yapıyla İMKB Hükûmetin yeni bir çiftliğidir, bu
düzenleme odur. Kurumsal olarak burada birtakım kontrol
mekanizmalarını koymuyorsanız, var olanları da yok
ediyorsanız, kişilerin, yöneticilerin iyi niyetine
bırakıyorsanız burası çiftlik olmaktan kurtulamaz, buraya
tasallut edecektir Hükûmet. Son derece yanlış bir düzenleme. Borsa
İstanbul AŞnin denetimden kurtulmasına ve paylarının
özelleştirilmesine ilişkin herhangi bir süre konulmamasına yol
açan bu düzenleme eksiktir. Süre koyarken bir stratejiyi de bizim burada
hissetmemiz gerekir, görmemiz gerekir.
Değerli milletvekilleri,
Borsa İstanbul AŞye devredilen İMKB
taşınmazlarının, borsa binasının olduğu
taşınmaz ile Ankaradaki taşınmazları hariç
bırakırsak, diğerlerinin Millî Eğitim
Bakanlığına tahsis edilmesi gerektiğini Cumhuriyet Halk
Partisi olarak ortaya koyduk. Mevcut tasarı bu
taşınmazların TOKİ eliyle değerlendirilmesini
öngörüyordu, bunun yanlış olduğunu ifade ettik. Sayın Bakan
bu konuda olumlu değerlendirmeler yaptı. Eğer tasarı yasalaşana
kadar bu görüşler değişmezse bu taşınmazlar hazine
adına tescil edilecek ve Millî Eğitim Bakanlığına
tahsis edilecek. Bu değişiklik doğrudur ancak denetime
ilişkin hususun da dikkate alınması ve eskiden olduğu gibi
yine KİT Komisyonunun denetimine
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla)
tabi tutulması gerekir.
Teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz isteyen Ertuğrul
Kürkcü, Mersin Milletvekili. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) Sayın Başkan, sevgili
arkadaşlar; görüşmekte olduğumuz yasa, Türkiyede var olan bütün
borsaları bir araya getirerek entegre, total bir borsa sürecini, sermaye
piyasası sürecini Türkiyeye sokmak istiyor. Bunu aslında şöyle
de söyleyebiliriz: Türkiye, bugüne kadar tanıştığı en
büyük kumarhaneye bir yasallık kazandıracak ve bunu kamu eliyle
yönlendirecek ve işletecektir.
Şimdi bu kumarhane
lafı tabii hemen insanları sinirlendirebilir, yani Bu kadar dini
bütün bir hükûmet nasıl bir kumarhane işletiyor? diye. Şimdi,
tabii, Karl Marx çok önce şöyle söylemişti: Borsa dediğiniz
şey, aslında, insanların gelecekte ortaya çıkacak olan
artı değere tahminen sermaye yatırmaları, böylelikle ne
koyduklarını bildikleri fakat ne alacaklarını asla
bilmedikleri bir hayali sermaye piyasasıdır. Şimdi, tabii, bu
Marx komünist diye siz bunu sevmezsiniz fakat seveceğiniz birisi var,
Joseph Stiglitz. Bu, Dünya Bankasının, yani Hükûmetimizin iktisadi
planlarına yol gösteren Dünya Bankasının en önemli
danışmanlarından birisi. Onu dinleyelim. O da diyor ki:
Aslında borsa bireylerin risk değiş tokuş ettikleri bir
forum olarak görülebilir ve sermaye elde etmek, sermaye çoğaltmak için
imkânları etkileyebilir ama eninde sonunda yeni kaynakların
bulunduğu bir mahreçten çok bir kumarhanedir. Çünkü bu kumarhanede hiçbir
zaman aranan sermaye bulunmaz; çoğu kez elde edilmek istenilen, bulunmak
istenilen yeni paranın, taze paranın sadece yüzde 25i borsalar aracılığıyla
elde edilmektedir. Geri kalanların tamamı başka süreçlerden yani
doğrudan doğruya meta üretim süreçlerinden elde edilmektedir.
Dolayısıyla
şu son zamanlarda medya tarafından bu kadar şişirilmiş
olması borsanın bir şeymiş zannedilmesine yol
açmaktadır. Ama hem komünist Marxın hem piyasacı Stiglitzin
söylediklerini bir araya getirirsek söyleyeceğimiz şey, borsa,
aslında gerçek üretim süreçleriyle hiçbir ilişkisi olmayan hayalî
sermayenin dolaşıma sokulduğu bir kumarhanedir.
Hayalî sermaye
dediğimiz zaman kastettiğimiz şey, mülk sahipliğinin
kapitalizasyonudur. Yani burada gerçek bir mülk sahipliği vardır
fakat ortada gerçek bir para yoktur. Bu şartlar altında sermaye
kendisini 2 kere, 3 kere çoğaltmış gözükür fakat gerçek
metalarla ilişkisi değişmediği için bunu balon diye ifade
ettiğimiz bir şişmeyle ortaya koyar. Bu şişmeye
bakarak hayalî değerlerin dolaşımından kârlar elde
ettiklerini sananlar, genel olarak bir kapitalist yükseliş anında
buradan kâr ettiğini sananlar kriz ortaya çıktığı gün
aslında nasıl büyük bir tuzağın içine düşmüş
olduklarını görürler.
Sadece Stiglitz
değil, New York Üniversitesi akademisyenlerinden, Amerika Birleşik
Devletleri Hükûmetinin danışmanlarından Roubini, gerçekte
borsanın krizin asıl kaynağı olduğunu söylemişti.
Çünkü demin söylediğimiz sebeplerle hayalî sermayelerin
dolaşımına dayanarak emekten sermayeye kâr transferi,
varlık transferini gerçekleştirmek için kullanılan bu mekanizma,
yoksul sınıfları o kadar çok yoksul bırakan bir
mekanizmadır ki sonunda kapitalizm, kapitalistler, kendi ürettiklerini,
malları, metaları satın almak için gereken paraya hiçbir zaman
kavuşamayan yığınlarla karşı karşıya
kaldıklarında üretimlerini kısmak, işçi çıkartmak,
işçi çıkarttıkça kâr oranlarında düşmelere yol açmak,
kâr oranlarında düşmeye yol açtıkça yeniden borsa yoluyla tahvil
çıkartmak zorunda kaldılar. Bütün bu işleyişin sonucu,
2008den beri dünya piyasasının, dünya kapitalizminin bir türlü
burgacından çıkamadığı büyük kapitalist
bunalımdır.
Şimdi, bu kapitalist
bunalımdan çıkışın bir çaresi olarak, bir imkânı
olarak AKP Hükûmeti, Türkiyedeki bütün sermaye piyasalarını kendi
kontrolü altında işleterek gerçek kaynaklara ulaşabileceğini
sanıyor.
Şimdi, bu tabloyu
değerlendirdiğimiz zaman gördüğümüz şey apaçık ortada.
Aslında AKP Hükûmetinin ilk hükûmet dönemi içinde, yani 2003-2006
yılları içerisinde hakikaten yüzde 7,8lik bir büyüme
sağlandı ama 2007-2011 dönemi içinde büyüme sadece yüzde 2,7 olarak
beliriyor, dönemin tümü içinde yüzde 4,7. Bu, aslında, ucu ucuna bir
büyümedir, Türkiyenin gerçek ihtiyaçlarını karşılamaktan
uzak bir büyümedir.
Şimdi ümit
şudur: Eğer elverişli bir sermaye piyasası kurulabilirse
dışarıdan çok daha fazla miktarda sıcak para girecektir
fakat sıcak para dediğiniz şey, aslında borçtan ibarettir.
Sonuçta borçlanmayı artırarak, borcu kapatmak için borca yönelerek,
cari açık dediğiniz ekonomiyi kırılganlaştıran
aralığı, uçurumu durmaksızın derinleştirerek bu
sürecin içerisinden çıkabileceğinizi boşuna
sanırsınız. Fakat bütün bu tartışmamızın,
konuşmamızın emekçilerle ne ilgisi var? Türkiyede
yaşayanların büyük çoğunluğu bir kere olsun borsanın
önünden geçmemişlerdir, bir kere olsun hisse senedi satın
almamışlardır ve hiçbirinin aslında, banka kredi
kartlarına yumulmak dışında bankalarla herhangi bir
ilişkisi yoktur; tamamen sermaye üretim alanının
dışındadırlar ya da bu alana girdikleri zaman sadece
alın terleriyle girerler, harcadıkları alın terinin
karşılığından daha düşük bir ücretle çıkarlar.
Böylelikle, Türkiyenin sermaye kıtlığı çeken burjuvazisini
doksan yıldır, cumhuriyet kurulduğu günden beri bu insanlar
finanse eder.
Şimdi,
dolayısıyla onların karşısına, bu, bir
şeymiş gibi çıkmak, bütün bunları konuşmak saçma.
Çünkü bugün Türkiyede işsizlik oranlarına
baktığımız zaman dünya ortalamasının
ortasında bir yerde duruyor. Millî gelirin özel tüketime ayrılan
oranı, cari fiyatlarla, yüzde 66dan yüzde 71e çıkarken sermaye
birikim oranı yüzde 22,9dan yüzde 21,7ye düşüyor. Yani aslında,
küçük bir azınlık dışında bu sistem ne gerçek sermaye
artırımı sağlayabiliyor ne de yoksul
sınıfların iş, aş, barınak bulmaları için
anlamlı bir sonuç yaratıyor.
Vekilimiz Adil Kurtun bu
tasarı tartışılırken ortaya koyduğu
eleştiride olduğu gibi, biz, bu kanunun tamamına -esasen
bütünüyle yanlış- dünya kapitalizminin bugün içine girdiği
buhranın kaynağı olan bir mekanizmayı, bir hayalî sermaye
üretim sürecini bir zenginlik yaratıcı araç gibi takdim etmesinden,
kitleleri yanıltmasından, bu kumarhaneyi bir tür ticari
işmiş gibi göstermesinden, asılında ne ticaretle ne
üretimle hiçbir alakası olmayan, gelecekte ortaya çıkacak olan
değerler üzerine kumar oynayan kapitalistlerin buluştuğu bu
kumarhaneyi bize bir imkânmış gibi gösteren, bir yanılsama
yaratan proje olmasından ötürü karşıyız. Biz, gerçek emek
süreçlerinin, gerçek üretim süreçlerinin içerisinden üretilecek, ortaya
çıkacak olan zenginliğin peşindeyiz. Bu ise sermayenin
hâkimiyetine son verilmeden, dünyadaki gidişatı bir avuç para
sahibinin, bir avuç para babasının ihtiyaçlarına göre kuran bir
iktisadi ve politik işleyişe son vermeden buradan çıkmak mümkün
değildir. Elbette, bu, bugünden yarına başarılacak olan bir
şey değildir ama bu siyasetlere açıkça karşı
çıkarak, sendikalarımız, işçilerimiz, emekçilerimiz,
köylülerimiz, bütün çalışanlarımız buna açıkça
karşı çıkarak bu gidişe son verebilirler.
Biz, bu yasaya oy
vermeyeceğiz. Biz, Türkiyede büyük, geniş, teknolojisiyle
donatılmış kocaman bir kumarhane istemiyoruz, gerçek bir üretim
ve gerçek bir kalkınma talep ediyoruz. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde,
şahsı adına söz isteyen Haluk Ahmet Gümüş, Balıkesir
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
HALUK AHMET GÜMÜŞ
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
yasa tasarısı ile SPKya çok geniş yetkiler
tanınmaktadır. Olması gerekenden katbekat fazla yetki yasa
tasarısında mevcutken, yetmezmiş gibi, iktidar alt komisyonda
SPKnın yetkilerini daha da artıran önergelerle gelmiştir.
Tasarıda dikkati çeken
hususlardan bir tanesi, bankaların sermaye piyasalarındaki hareket
alanlarının daraltılması ve
dışlanması sonucunu doğuracak düzenlemelerdir.
Ekonomideki büyüklükleri ve kamunun ihtiyaçlarını karşılama
özellikleri ve diğer şirketlerden farkları itibarıyla bu
denli önemli yer tutan bankalar hakkındaki önerilen hususlar dikkatle
incelenmeliydi. İktidar, her zamanki gibi, bizlerin çok haklı
nedenlerle yaptığı uyarıları kulak ardı
etmiştir ve etmektedir. Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısı
SPKyı haddinden fazla yetkilerle donatırken,
karşılığında gereken sorumluluk ve cezai
yatırımları tanımlamamaktadır. Yani SPKnın her
şeyi yapmaya hakkı vardır, hata da yapsa, milletin nasıl hesap
soracağı açık değildir. Sermaye piyasasında bir suç
işlendiğinde, suçu olsun olmasın, aracıları,
garantörleri sorumlu tutan maddelerle herkesi bir potada eriten yasa
tasarısı, nedense SPKya dair cezai sorumlulukları
tanımlamamaktadır.
Bu tasarıyla, şirketlerin yönetim
kurullarına atanan bağımsız üyeler isterlerse keyfî
gerekçelerle yönetim kurullarını kilitleyebilir, şirketi
çalışmaz hâle getirebilirler.
Değerli milletvekilleri, yasa
tasarısının alt komisyon görüşmelerindeki bir tabloyu da
sizlerle paylaşmak isterim. Gerek Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizlerin
gerekse diğer muhalefet partilerinin ısrarlarıyla görüşleri
dinlenen Bankalar Birliği, Aracı Kuruluşları Birliği,
Merkez Bankası gibi bu konuda görüşleri son derece önemli olan
kuruluşlar ile SPK arasında fikir ayrılıkları
dikkatimizi çekmiştir. Tasarı bu kurumların fikirleri yeteri
kadar değerlendirilmeden komisyona getirilmiştir. Daha vahim olan,
fikir ayrılıklarının özellikle Merkez Bankası ile SPK
arasında köklü yaklaşım farklarını işaret
etmesidir.
İktidarın yıllardır
kurumları ele geçirme ve yönetme gayretiyle bozulan devlet
aygıtı artık alarm vermeye başlamıştır. Daha
bugün ombudsman için seçilen kişilerin AKPli kişilikleri meseleyi
gayet net ortaya sermektedir. Devlet aygıtının her alanda
siyasallaştırılmasına devam edilmektedir. Bu durum gayet
iyi bilinen bir husustur. AKP yanlılarına iş alanları
açılırken, mülakatlar diğer adaylar için aşılmaz kale
duvarları hâline gelmektedir.
Ama şunu da biliyoruz: Devletin
içinde, iktidar partisinde ve kurumlarda başka bir çatışma
vardır. Bu çatışma, Hükûmet kurulurken destek alınmış
güçlerle Hükûmetin kendi diğer kurumlarının
arasındadır. Kısacası, Hükûmet, devleti yanlı
kadrolarla doldururken bir yandan da kendi temel çatlaklarını
yaratmaktadır. Aynı tablo sermaye piyasasıyla ilgili kurumlarda
da yaşanmaktadır ve yaşanmaya devam etmektedir. Beraber yola
çıkılanlar teker teker sizleri terk ederken,
dışarıdaki büyük destekçilerin de global
politikalarının değişmekte olduğunu hatırlatmak
isterim. Her kurum, diğerini aşarak yetkiyi elinde toplama gayreti
içerisindedir. Bu durum, bugünün iktidarının kurumlar üzerindeki
tahakkümü sonucu hiç olmadığı kadar aşırı bir
hâle gelmiştir. AKP, kendisinin sözde ustalık dönemi olarak
adlandırdığı bu dönemde dış politika
açmazları, ekonomideki daralma, iç politikadaki çelişkiler ile en zor
dönemine girmektedir.
Üzerinde konuştuğumuz yasa
tasarısı, halkın yanında bir tasarı değildir.
Yasa tasarısının 137nci maddesine sokuşturulan grev
yasağı da bunu göstermektedir. Hükûmet, sermaye piyasalarında
çalışan, bugüne kadar hiç grev yapmamış emekçilerin bundan
sonra da grev yapmayacaklarını garanti altına almak istemekte,
bu nedenle yasa tasarına bu maddeyi geçirmektedir. Demek ki Hükûmet, bu
çalışanlardan önümüzdeki süreçte grev beklemektedir.
Anlaşılıyor ki başta İMKB olmak üzere elde az
sayıda kalan devlet kurumları da özelleştirilmek istenmektedir.
Sermaye Piyasası Kanun
Tasarısındaki grev yasağı, yapacakları
özelleştirme şartlarında İMKB
çalışanlarından gelebilecek tepkiye karşı
iktidarın şimdiden aldığı bir önlemden ibarettir
diyor, bu konuda çalışanları uyarıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde on beş dakika süreyle
soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Ağbaba
VELİ AĞBABA (Malatya)
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Şimdi, Malatyada, biliyorsunuz, 2
tane organize sanayi bölgemiz var ve Malatya yıllardan beri verilen
teşvikleri son derece isabetli kullanan bir ilimiz. Şimdi, 2004
yılında çıkarılan 5084 sayılı bir Yasa var. Bu
5084 sayılı Yasada illere çeşitli teşvikler
verilmişti ancak son düzenlemeyle verilen birçok teşvik geri
alındı. Son dönemde bu sigortayla ilgili verilecek
teşviklerin geri alınacağı ifade ediliyor. 31 Aralık
2012de bunların süresi dolacak. Eğer bu teşvik Malatyaya
verilmezse, bilmenizi isterim ki, 22.300 olan işsiz sayısı belki
50 bin, 60 bini bulacak. Ayrıca birçok insan sigortalı işçi
çalıştıramayacak. Bu konuda sizden ricam bu, biliyorum ki
iktidar partisi milletvekili arkadaşların da talebi, Malatya
kamuoyunun da talebi- bu 5084le ilgili düzenlemeyi Malatya açısından
çok önemli görüyoruz, bir kez daha gözden geçirirseniz Malatya adına çok
seviniriz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Demiröz
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakana sormak istiyorum: Meslek liselerinde işletmelerle meslek eğitimi
sözleşmesi yapılıyor. 13üncü maddede ücret ve izin bölümü
var, Öğrenciye, işletmede meslek eğitiminin devam ettiği
sürece yürürlükteki yaşına uygun, asgari ücretin yüzde 30undan az olmamak
üzere ücret ödenir. diyor ancak bazı meslek liselerinde ödenmediği
ama bazılarında ödendiğini biliyoruz. Bu konudaki
görüşlerinizi öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Doğru
REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Bankalarda daha önceleri çeşitli sebeplerden
borçlarını ödeyemeyenler kara listeye alınmaktadırlar.
Borçlarını ödemiş olan bu insanların sicillerinin düzelmesi
için Bakanlıkça bir çalışma var mıdır, bunu
öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Demir
NURETTİN DEMİR (Muğla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Suriye Şanlıurfayı bitirmiştir Sayın
Başkan. Özellikle Şanlıurfa hayvan pazarına uğruyor
musunuz? Biz burada tabii ki hep borsayla ilgili konuşuyoruz ama
doğuda oldukça büyük bir sıkıntı yaşanıyor hayvan
besiciliğinde. Özellikle AKP milletvekilleri ve Bakan acaba
Şanlıurfa hayvan pazarına uğruyor mu?
Beyaz yem 250 liradan 850 liraya çıkmış.
Suriyeden, kevgire dönmüş sınırlarımızdan her gün
1.000 ila 1.500 dolayında hayvan ülkeye giriyor, ne oldukları belli
değil. Besiciler ve hayvancılık yapanlar hayvanlarını
satamazken, geçen yıl canlı hayvanın kilosu 12-13 lirayken bugün
6-7 lira civarında. Ziraat
Bankası kredilerinin geri ödemeleri gelmiş, icralar
başlamış ama ne Hükûmet ne Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı ne de bölge bakanı sorunlarla
ilgileniyor.
Sayın
Bakan, Şanlıurfa hayvan pazarına uğramayı
düşünüyor musunuz? Bu konudaki desteklemeyi planlamanız var mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Kuşoğlu
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, SPKca
2011 ve 2012 yıllarında uygulanan idari para cezalarının
tutarı nedir, bunun ne kadarı tahsil edilebilmiştir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Gök
LEVENT GÖK (Ankara)
Sayın Başkan, birkaç defa dile getirdiğim, Ankaradaki TOKİ
konutlarıyla ilgili, son olarak Eskişehir yolundaki Yapracık
TOKİ konutlarında -iki ay önce teslim edilmesine rağmen- gerek
doğal gazın bağlanmaması, elektrik ve su gibi
noksanlıklar nedeniyle binlerce aile mağdur olmuştur. Bu
aileler, bu hafta içerisinde bir dernekleşmeye de gitmek suretiyle
sorunlarını dile getiriyorlar ve cumartesi günü de çok ciddi bir
eylemle seslerini kamuoyuna duyuracaklar. TOKİ, evlerinde son zamanlarda
giderek artan bu sorunlarının giderilmesi yönünde çok etkin ve acil
denetlemeler ve ne varsa o yöntemlerin ortaya konulması gerekiyor. Aileler
son derece mağdurdur. Yapracık TOKİ konutlarını
bilgilerinize sunuyor, o konuyla bir ilgilenmenizi, gereğinin
yapılmasını da sizlerin bilgisine sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Öğüt
KADİR GÖKMEN
ÖĞÜT (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Bakanım,
bu geçtiğimiz günler içinde yani Sağlık
Bakanımızın ve Çalışma Bakanımızın
oluruyla, diş hekimliğinde, kamudan hizmet satın alması
konusunda bir çalışma vardı. Fakat bu çalışmanın,
bütçenin yetersizliği dolayısıyla bir müddet daha
ertelendiği söylenmektedir. Bu ertelenme sürecinde 15 bin muayenehane,
diş hekimi bir beklenti içine girmiştir. Bu konuda sizin görüşünüzü de
almak istiyoruz yani çok ciddi şekilde bir beklenti var. Bu hizmet
satın almasının Türkiye'nin şu anda içinde bulunduğu
ekonomik nedenlerle alınamadığı söylenmektedir. Bu konuda
görüşlerinizi rica ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Moroğlu
MUSTAFA MOROĞLU
(İzmir) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
1964 yılından
beri hem Türkiye'ye hem de İzmire önemli ekonomik kazanımlar
kazandıran BMC fabrikası aylardır üretimini yapamamak
durumundadır. BMC fabrikasında çalışan 2.500 işçi ve
tedarikçilerle birlikte 40 bine yakın insanımızı ekonomik
olarak zor durumda bırakan BMC fabrikasının tekrar üretime
geçmesi için gerek finans yapısını gerek tedarikçilerle ilgili
sorunlarını irdeleyip gerekli çabaları yapmayı, iktidardan,
İzmirliler olarak talep ediyoruz. Bu konudaki
açıklamalarınızı bekliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Kuşoğlu, son soru, buyurun.
BÜLENT KUŞOĞLU
(Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, bir de
yine 2011 ve 2012 yıllarında İstanbul Altın
Borsasındaki işlem miktarı ve işlem hacmini öğrenmek
istemiştim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Bakan,
buyurun.
BAŞBAKAN YARDIMCISI
ALİ BABACAN (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle şunu ifade etmek istiyorum ki -hem
konuşmacıların değindiği noktalarda bazı hususlar
var hem de yine sorular arasında da var- şu anda İMKBnin sahip
olduğu gayrimenkuller şu şekilde değerlendiriliyor, üç
gruba ayrılıyor: Bir, SPKnın şu anda Ankarada
kullanmış olduğu bina, o mülk; ikincisi, İMKBnin şu anda
kendi kullandığı, kendi tesislerinin olduğu mülk ve
diğerleri. Biz, SPKnın oturduğu tesisi kendisine veriyoruz,
İMKBnin oturduğu tesisi yine İMKBnin kullanımına
veriyoruz, diğerlerini ise eğitim amacıyla, özellikle ilkokul,
ortaokul, lise inşa edilmesi amacıyla ve o şekilde gelirlerini
değerlendirmesi şeklinde Millî Eğitim Bakanlığına
tahsis etmek istiyoruz. Onunla ilgili zaten önergemiz hazır, o ilgili
madde gelince onu göreceksiniz, daha önce de taslaklarını zaten
gruplara ilettik yani burada üç grup gayrimenkulden bahsediyoruz. Zaten bugüne
kadar İMKBnin nakit fazlası hep eğitim amacıyla ve okul
inşaatına kullanılmış. Bu yeni yapılanma
sırasında da özellikle ortaklık yapısı oluşurken
ve dışarıdan da özel sektör ortaklarını katarken bu
fazla gayrimenkullerin bu şekilde değerlendirilmesinin uygun
olacağı kanaatine vardık, tabii yüce Meclisimizin nihai
kararıyla bu şekillenmiş olacak diye bekliyoruz.
Diğer bir konu: Bu
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararından ben dünkü oturumda
bahsettim. Bu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararı ÇEAŞ
ve Kepezle ilgili bir karardı yani ÇEAŞ ve Kepezin
ortaklarının açmış olduğu dava sonucunda AİHMin
almış olduğu karardı.
Diğer konuya gelecek
olursak, burada, Kanunda yer alan haczedilemeyeceğine dair ifadeler yatırım
fonları, konut ve varlık finansman fonları için. Bu fonlar,
küçük yatırımcılardan toplanan tasarrufların bir arada
değerlendirilmesi amacıyla emaneten yönetilmekte yani bu fonu yöneten
kuruluşun kendisi bir sıkıntıya girdiğinde, o
kuruluşun sıkıntısı, o kuruluşun belki kendi
varlıklarıyla ilgili yürütülecek haciz işlemlerinin
dışında tutuyoruz bu fonu ki yatırımcıların,
küçük yatırımcıların tasarrufları, birikimleri bu tür
bir ihtimalden zarar görmesin diye.
5084 sayılı
Yasa tabii kırk dokuz ilimizi ilgilendiriyor. Ancak ben dün de ifade
ettim, Bu kırk dokuz il nasıl tespit edildi? diye bakacak olursak,
daha önceki sosyoekonomik gelişmişlik endeksine göre, 2003 endeksine
göre belirlenmiş bir kırk dokuz il. Biz, biliyorsunuz bütün bu
endeksi yeniden ele aldık, Türkiye yine gelişmişlik endeksine
göre altı bölgeye ayrıldı ve yeni teşvik sistemimizi de
bunun üzerine kurguladık. Dolayısıyla, kırk dokuz ilin
aynen devam etmesi, buradaki teşvikin aynen devam etmesi mümkün
görünmüyor. Şu anda Ekonomi Bakanlığımız bu konuda
çalışıyor, ne yapabiliriz tamamen kaldırılır
mı yoksa yeni teşvik mekanizmasıyla uyumlu bir şekilde
kısmen devam mı ettirilir; bu konuda henüz bir şey
söyleyemiyorum çünkü çalışma şu anda devam etmekte.
Kara liste
Borçlarını ödemeyenlerle ilgili kara liste dediniz. Biliyorsunuz,
biz artık onu bir sicil kaydı olarak değiştirdik, kredi
kaydı olarak değiştirdik ve artık hem pozitif hem negatif
sicil tutuluyor. Çekler ve senetler için bunu başlattık ama
kapsamı daha da genişleyecek ve her vatandaşımızın
bir kredi sicili oluşacak. Tabii ki o bilginin kullanılması, o
bilginin üçüncü şahıslara verilmesi, her
vatandaşımızın kendi vereceği izinle ancak mümkün
olabilecek.
Sermaye Piyasası
Kanununda 2010 ve 2011de, daha doğrusu Kurulumuzun 2010 ve 2011de
tahsilat için kesmiş olduğu idari para cezası 2010
yılında 2 milyon 331 bin 674 lira, 2011 yılında da 6 milyon
995 bin 756 lira. Tahsilatı vergi daireleri tarafından
yapılmakta.
Bunun ne kadarı
tahsil edildi? Onunla ilgili şu anda elimizde bilgi yok.
BÜLENT KUŞOĞLU
(Ankara) 2011 ve 2012yi sordum.
BAŞBAKAN YARDIMCISI
ALİ BABACAN (Ankara) 2012yle ilgili veri şu anda önüme gelmedi ama
ona da bakıp
2012de bu tamamlanmadığı için ancak
kısmi bir şey söyleyebiliriz belki. İlk dokuz ayda 1 milyon 456
bin 955miş, ilk dokuz ayı 2012 yılının.
Bu diş hekimlerinden
hizmet satın alınması yoluyla, SGKnın, tedavi
hizmetlerinin bedellerini karşılaması konusuna gelince, tabii,
bunun iyi bir hesabını kitabını yapmak gerekiyor.
Şunu da söyleyeyim
ki dünyada bu sağlık sigorta sistemlerinin pek çoğunda
dişle ilgili konular istisnadır. Yani dişle ilgili konular
sigorta kapsamına kolay kolay alınmaz çünkü çok masraflıdır
ve alacağınız o primlerle bunun masrafını
karşılamak çoğu sigorta sisteminde mümkün olmamaktadır. Ama
bu, ilgili kuruluşlarımız tarafından
çalışılıyor, bakılıyor, henüz önümüze bir maliyet
rakamı gelmiş değil ama benim, açıkçası, fazla bir bu
konuda beklentiyi yükseltmeye arzum yok çünkü dünyada hemen hemen hiç
uygulanmayan, ileri derecede bu kadar her şeyi kapsayan bir
sigortanın Türkiyede uygulanmasının mali sonuçlarını
mutlaka iyi hesap etmemiz lazım, ondan sonra bu işe gireceksek
girmemiz lazım diye düşünüyoruz.
Onun haricinde, şu
anda elimizde veri bulunmayan, bilgi bulunmayan bu işte, TOKİ'nin
konutlarıyla ilgili bir soru vardı. BMC firması, yine
bilmediğimiz bir konu. Yani bunlarla ilgili, belki
bakanlıklarımıza, BMCyle ilgili belki Gümrük ve Ticaret
Bakanlığına, yine TOKİ konutlarıyla ilgili, ilgili
bakanlıklarımıza belki bu soruların yöneltilmesinin daha
isabetli olacağını düşünüyorum.
Ha, bu arada
hayvancılık meselesine gelince, biliyorsunuz, bizim özellikle son
yıllarda hayvancılık desteklerimiz çok çok arttı yani
bütçeden hayvancılık desteği şu anda rakamlar önümde yok
ama- eskisine göre çok yüksek miktarlara ulaştı. Hem kredi
imkânları var hem direkt Tarım
Bakanlığımızın vermiş olduğu farklı
destek metotları var. Özellikle yemle ilgili sorunlar bu sene büyüyünce,
yem fiyatının düşmesine yönelik de yine Gıda, Tarım
Bakanlığımızın Ekonomi
Bakanlığımızla beraber uygulamaları oldu. Özellikle
gümrüklerde bu işi biraz daha kolaylaştırmak, geçici olarak
dışarıdan daha ucuz yem temin etmeyle ilgili adımlar da
zaten bu yıl içerisinde atıldı.
Konu, ilgili
bakanlıklarımız tarafından çok yakın takip ediliyor.
Hayvancılık bizim için çok önemli bir sektör. Nasıl şu anda
toplam tarımsal üretimde dünyanın 7nci büyük ülkesi hâline geldiysek
hayvancılıkta da gücümüzü artırmak istiyoruz. Bunu yaparken de
tabii bir yandan vatandaşlarımızın ucuz ete ulaşmasını
sağlamak, uygun fiyatlı ete ulaşmasını sağlamak
ama aynı zamanda da üreticilerimizi korumak arasında bir denge
kurduğumuz bir politika söz konusu.
İstanbul Altın
Borsasının işlem hacmine gelecek olursak; 2011 yılında
altın olarak 195 ton, gümüş olarak 355 ton; 2012 yılında
altın 254 ton, gümüş 321 ton, 2012 yalnız 1 Ekim tarihi
itibarıyla olan rakamlar.
Böylece sanırım soruların
hepsini karşılamış oldum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Bakan.
İkinci bölümde yer alan maddelerin
HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir)
Sayın Başkan, hiç duyulmadı buradan, ses düzeni çok eksik.
Sayın Bakan konuşuyor ama yani yanındakiler dinliyor sadece.
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN
(Ankara) Arada uyarsaydınız keşke, belki tedbir
alırdık.
HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir)
Biz sizi dinlemek istiyoruz Sayın Bakan.
BAŞKAN İkinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim,
önergeleri çekiyoruz ilk 5 maddedeki.
BAŞKAN Şimdi ikinci bölümde yer
alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan
sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
31inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
32nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
33üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
34üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
35inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
36ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
37nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
38inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
39uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
40ıncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
41inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
42nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.39
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 19.42
BAŞKAN: Başkan
Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine
LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 34üncü Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
337 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
43üncü madde üzerinde
bir önerge vardır, okutuyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
337 Sıra Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu
Tasarısının 43. Maddesinin 1. Fıkrasının (b)
bendinde yer alan tamamının ibaresinin tümünün şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Veli
Ağbaba Mahmut
Tanal
İstanbul Malatya İstanbul
Haluk
Ahmet Gümüş Bülent
Kuşoğlu
Balıkesir Ankara
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
ALİ BABACAN (Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge
üzerinde söz isteyen Veli Ağbaba, Malatya Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu madde
yatırım kuruluşlarını ilgilendiren bir madde. Tabii,
Malatya da, Malatya ili de Türkiyede en çok yatırımın
hakkıyla yapıldığı, Malatya sanayicisinin
teşvikleri yerinde kullandığı bir kentimiz. Her anlamda
olduğu gibi Malatya bu konuda da örnek bir kent yani Malatya ilk
teşviklerin verildiği zaman bu teşvikleri yerinde kullanan,
sanayileşmeyi sağlayan bir kent.
Değerli
arkadaşlar, şimdi 2004 yılında yürürlüğe giren 5084
sayılı Teşvik Yasası 31 Aralık 2012 tarihinde sona
erecek. Yasa ilk yürürlüğe girdiğinde iş verenlere SSK, stopaj,
enerji gibi çeşitli destekler veriliyordu ancak kısıla
kısıla sadece SSK iş veren payının devlet
tarafından ödenmesiyle ilgili madde kaldı, şimdi 31/12de bu
maddenin de yürürlükten kaldırılacağı söyleniyor. Eğer
bu madde yürürlükten kaldırılır ise sadece ve sadece bunun
anlamı kayıt dışıyı teşvik olur, bu nedenle
bu karar 1 kez daha gözden geçirilmelidir. İktidar partisi milletvekili
arkadaşlarımın da bu konuda rahatsız olduklarını
biliyorum.
Şimdi, kazanamayan
sanayici sigortalı işçi çalıştırmaz. Sanayici
kazanamadı ise, maalesef, Malatyada 22.300 olan işsiz
sayısı, bu katlanarak belki 40 bini, 50 bini bulabilir. Bu
Teşvik Yasası eğer iptal edilirse değerli arkadaşlar,
bu sadece ve sadece kayıt dışıyı teşvik eder.
Bunun bir kez daha gözden geçirilmesini, Sayın Bakan siz
buradasınız, bir kez daha gözden geçirmenizi sizden rica ediyorum,
Malatya adına rica ediyorum.
Bakın, Malatya tabii, bir
İstanbul değil, bir Kocaeli değil. Malatya ve benzer illerde,
doğu ve güneydoğuda sanayici olmak zor, fabrika sahibi olmak zor;
üretim yapmak, istihdam oluşturmak zor. Ürettiklerinizi ihraç edeceksiniz,
yolunuz yok, limana uzaksınız. Ürettiklerinizi ihraç edeceksiniz,
gümrüğe uzaksınız. Pazar arayacaksınız, pazarlama yapacağınız
yerlere uzaksınız. Bu nedenle, bu koşullarda üretim yapan,
doğuda ve güneydoğuda üretim yapan insanların desteklenmesi
gerekirken sadece vermiş olduğunuz bu küçücük desteği
almanız, burada sadece Malatya ve benzeri illerdeki ekonominin çökmesine
sebep olur.
Şimdi, son birkaç rakamla sizlere
bilgi vermek istiyorum. Malatyada 2012 yılı dokuz aylık
döneminde, önceki yıllarda teşvik belgesine bağlanmış
yatırımdan vazgeçilen ve iptal edilen teşvik belgesi
sayısı 12. Sayın Bakan, bu konuda lütfen dikkatinizi çekmek
istiyorum 1 kez daha.
KADİR GÖKMEN ÖGÜT (İstanbul)
Sayın Bakanım
VELİ AĞBABA (Devamla)
Bakın, sadece ve sadece iptal edilen teşvik belgesi sayısı 12.
Bu 12 belgenin toplam yatırım tutarı 50 milyon civarında.
Bu iptaller olmasaydı Malatyada binlerce insan daha ekmek yiyecekti.
Şimdi, eğer, bunu yapar iseniz Malatyada maalesef sanayiciler
işçilerini çıkarmak zorunda kalacaklar. İşverenlerin önünde
3 yol bırakıyorsunuz değerli arkadaşlar. Her yıl
binlerce liralık ek maliyete katlanarak üretimlerine devam edecekler ya da
işçilerini kayıt dışı çalıştıracaklar
ya da üretimlerini daraltacaklar ya da Malatyaya yeni yatırım
yapılmayacak.
Bakın, ben, geçtiğimiz gün,
cumartesi günü Malatyada üretim yapan, Malatyada iş yapan sanayicilerle
birlikte oldum, her kesimden insanlar vardı. Onların tek ricası
bu: Mecliste diğer siyasi partilerin milletvekilleriyle, özellikle iktidar
partisinin milletvekilleriyle bu konuda ilişkiye geçerek bunun
gereğinin yapılmasını istiyorlar. Yani 5084teki bu
işçiyle ilgili, sigortayla ilgili teşvikin devam etmesini istiyorlar.
Sayın Bakan, bir kez daha burada
Malatyalıların
adına, bütün Malatyalıların adına sizden rica ediyorum.
Bunu düzenlemenizi bekliyoruz. Bu müjdeyi Malatyalılar Meclisten bekliyor.
Değerli
arkadaşlar, bir diğer şey de Malatyada yaşanan bir
sorundan bahsetmek istiyorum. Geçtiğimiz yıllarda özelleştirilen
bir kurum var, TEDAŞ. Bu özelleştirmenin ne kadar yanlış
olduğu Malatyada ortaya çıktı. Bu TEDAŞ
Malatyada yel
esse elektrikler kesiliyor ve oradaki firmanın da mazereti şu: Enerji
Bakanlığı yeteri kadar yatırım yapmıyor,
hatlarımızı yenilemiyor. diyorlar. Bakın, köylü yoksul.
Köylü zoraki, zorla, borç alarak, ineğini satarak buzdolabı
alıyor. Elektrikler gidip geldikçe o buzdolapları yanıyor.
Malatyadaki en büyük dertlerden birisi, şu anda, elektrik kesintileri.
Malatyadaki en büyük dertlerden birisi, şu anda, gidip gelen elektrikler.
Bu konuda, Enerji Bakanlığının da Malatyaya
yatırım yapmasını rica ediyoruz. Malatya
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA
(Devamla) Şu izlenimi silin arkadaşlar: En çok oy aldığınız
yeri en çok cezalandırmayın diyorum, hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
44üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
45inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
46ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
47nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
48inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
49uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
50nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
51inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
52nci madde üzerinde 1
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
337 sıra sayılı Sermaye Piyasaları Kanun
Tasarısının 52. maddesinin 6. fıkrasının
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Günal Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı
Antalya
Manisa
Konya
Emin
Haluk Ayhan Sümer
Oral
Denizli
Manisa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET BAHA ÖĞÜTKEN (İstanbul) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
ALİ BABACAN (Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge
üzerinde söz isteyen
OKTAY VURAL (İzmir)
Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 52. maddesinin (6) numaralı
fıkrasında yer alan "fon katılma paylarının
alım-satımının TCMB tarafından günlük alım
satım kurları ilan edilen yabancı para birimleri üzerinden
yapılmasına" izin verilmesi yabancı para cinsinden fon
ihracı niteliğinde olup, Merkez Bankasının da
karşı çıktığı bir husustur. Kambiyo Mevzuatı
ve 32 Sayılı Karar ile TCMB Kanunu gereği TL'nin değerinin
belirlenmesi ve korunmasında yetkili olan Merkez Bankası ile SPK
arasında yetki karmaşasına yol açacağı için doğru
bir düzenleme değildir. Eleştirilerimiz üzerine fıkraya
"TCMB ve Hazine Müsteşarlığının görüşünü
alarak" ibaresi eklenmiş olmakla birlikte, esas itibarıyla
yabancı para cinsinden alım-satımın yapılabilmesi
kanun hükmü hâline getirilmiş bulunmaktadır. Bu durum para ve döviz
kuru politikalarının uygulanmasını
zorlaştırabilecektir. Bu nedenlerle fıkranın madde
metninden çıkarılması önerilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
53üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
54üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
55inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
56ncı madde
üzerinde Komisyonun bir düzeltme talebi vardır.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET BAHA ÖĞÜTKEN (İstanbul) Sayın
Başkanım, 56ncı maddenin (7)nci fıkrasında yer alan
usulsatımına ifadesini satımına şeklinde, (9)uncu
fıkrasında yer alan ilişkin esaslar ifadesinin ilişkin
usul ve esaslar şeklinde redaksiyona tabi tutulmasını arz
ederim.
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İkinci bölümde yer
alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, üçüncü
bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Üçüncü bölüm; 57 ila
81inci maddeleri kapsamaktadır.
Üçüncü bölüm üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Emin Haluk Ayhan,
Denizli Milletvekili.
MHP GRUBU ADINA EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
temel kanun olarak görüşülmekte olan sermaye piyasası kanununun üçüncü
bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu
vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Üçüncü bölüm; konut ve
varlık finansmanı, ipotek finansmanı kuruluşları, kira
sertifikası, varlık kiralama şirketleri, bağımsız
denetim, derecelendirme ve değerleme kuruluşları, borsalar,
Sermaye Piyasaları Birliği, Değerleme Uzmanları Birliği,
merkezî takas kuruluşları ve Merkezî Kayıt Kuruluşunu
düzenlediği görülmektedir. Borsada bin halka açık şirket
hedefinden bahsedilmektedir. 2000li yıllarda 300 olan borsa şirketi
sayısı bugüne geldiğimizde ne kadar olduğu malum, dün
konuştuk. Üç dört yılda yapılan halka arzların çoğunluğu,
son zamanlarda kârlılığı ve kurumsallığı
olmayan küçük şirketlerden oluşuyor. Borsanın değer
kazandığı bu dönemde yeni halka açılan şirketlerin
çoğu bugün halka arz edildikleri fiyatın altında işlem
görmektedir. Yatırımcılar da ciddi zararlar görüyor.
Endeksin 70 bin
seviyesine yükselmesinin temel nedeni kârlılıkta patlama yaşayan
bankalardır. Borsa endeksi, piyasa değeri çok yüksek olan ve endekste
ağırlığı olan bankaların hisselerinde
yaşanan aşırı değerlenmeler sonucu yükselmektedir.
Reel sektör şirketlerinde bu değerlenmeyi görmüyoruz. Türk
bankalarındaki kârlılık patlaması sermaye
piyasalarının da iyi çalışmadığının
açık bir göstergesidir. Bankacılık sektörüne giriş Hükûmet
tarafından âdeta engellenmekte ve piyasada mevcut bankaların
kârlılıkları her geçen gün artmaktadır. Bankalar hükûmet
tarafından kollanmakta, sektöre yeni girişlere tarife
dışı engellerle izin verilmemektedir. Son on yıl içinde bir
banka kuruluşuna izin verilmiş ve buna gerekçe olarak da 2001
bankacılık krizi gerekçe gösterilmektedir.
Türk halkına
bankalar yıllık yüzde 25-30 maliyetle para satmakta, Hükûmet ise bunu
izlemekte, daha ötesi, teşvik etmektedir. Özetle: Bankalar halktan yüzde
7-8le para toplamakta, halka ise bunu 3-4 kat ekleyerek satmaktadır. Bu
inanılmaz faiz kazancı tarihte kaydedilmemiştir. Üstelik, bu
kazancın arızi bir nitelik taşımadığını
görüyoruz, yıllardır devam ediyor. Faizleri düşürdüğünü
iddia eden Hükûmet nihai kullanıcıya, yani hane halkına tarihin
en yüksek, en çok katlı, yüksek reel faizini ödetiyor.
Sayın
milletvekilleri, kollanan bir bankacılık sisteminin olduğu yerde
borsanın gelişmesi de mümkün değildir. Reel sektörde ciddi
büyüklüğe ve kârlılığa sahip köklü şirketlerin borsaya
açılması, bankaların tahakkümü altında olan mevcut finansal
sistemde mümkün değildir. Bin şirket hedefine mevcut sistemde
ulaşılabilir ancak kârlılığı olmayan,
yatırımcıyı zarara uğratacak bu şirketler Türk
borsasını dünyada en güvenilmez, en riskli borsalardan biri hâline
getirecektir. Güçlü şirketlerimizin borsaya gelmesi tasarrufların
daha etkin kullanılması açısından çok önemlidir.
Sayın Bakan, ben dün
burada sizin olmanızı çok arzu ettim. Ben geneli üzerinde grubum
adına da söz aldım, konuştum. Siz, Türkiye Büyük Millet
Meclisini doğru aydınlatmıyorsunuz. Komisyonda mali kuralla
ilgili söyledikleriniz nerede duruyor? Tutanaklarda duruyor. Burada da
defalarca sorduğumuz hâlde bize cevap vermeden geçiştiriyorsunuz. Siz
Ona gerek kalmadı. dediniz, 2 bakan arkadaşınızdan omuz
yediniz -Ulaştırma Bakanından, diğer bakandan, burada dün
söyledim- mali kuraldan vazgeçtiniz. Mali kurala gerek yok, biz zaten uyguluyoruz
başka şeyler. dediniz. O dediğiniz şeyler neticesinde, 22
milyar TL civarında olan bütçe açığı, 10 milyar zam
yapmanıza rağmen şu anda 32 milyara gidiyor. Bunlar sizin
rakamınız. Bu, sizin güvenilirliğinizi ne yaptı? Dumura
uğrattı. Gerçekten sıkıntılı bir durum. Bir kere,
buna cevap vermemenize gerçekten üzülüyorum çünkü tutanaklarda çok açık ve
net bir şekilde mali kuralla ilgili söyledikleriniz duruyor ama buna
rağmen Biz farklı bir şey uyguladık, onun için ondan
vazgeçtik. diyorsanız bütçenin hâli de meydanda, gayet açık ve net
bir şekilde duruyor.
Orta Vadeli Program'ı
değiştirdiniz. Biz kanun teklifi verdik. Ne oldu? Eylül ayına
aldınız, buna rağmen bir ay geç açıkladınız.
Bakın, şuna, bütün dünyada size herkes güler: Orta Vadeli Program,
orta vadeli mali disiplin, bütçe çağrısı, planlamanın
yatırım genelgesi; bir hafta sonra da geliyorsunuz, bütçeyi
sunuyorsunuz. Size, dünyada kime anlatırsanız anlatın gülerler,
sizi ayıplarlar. Bunu bu Parlamentoda sakın savunmaya falan
kalkmayın, bunun savunulacak bir tarafı yok. Eskiden dört beş ay
geç oluyordu, haydi o yetki kanununa dayanarak -o bile
tartışılır- kanun hükmünde kararname ile düzenleme
yaptınız, erkene aldınız; biz de onu tasvip ettik -o kadar
erkeni de daha sonraya aldınız- ama buna rağmen bir ay
geciktirdiniz ve bunun dördünün aynı gün yayımlanmasından sonra
bundan netice alınması ve bütçenin gerçekçi
hazırlandığını söylemeniz doğru bir şey
değil. Ama şunu söyleyebilirsiniz: Biz kuruluşlara önceden
talimatı verdik, dolar kurunu verdik, büyüme göstergelerini verdik, hedeflerimizi
verdik. Onlar zaten onun için ne yapıyorlar? Hazırlanıp
geliyorlar, biz de kamuoyunu böyle aldatıyoruz. diyorsanız,
doğru söylüyor olursunuz ama bunu da ben size ne yaparım? Yakıştıramam.
Şimdi, daha birkaç gün önce söylediniz
-daha dün mü evvel ki gün mü- Türk toplumu olarak çok tüketiyoruz. dediniz.
Yanılıyor muyum, bilmiyorum. Şimdi, 10 milyon emeklisi var, 10
milyon yeşil kartlısı var; bu toplumun çok tükettiğini siz
Başbakan Yardımcısı olarak -hem de ekonomiyi koordine
ediyorsunuz- söylüyorsunuz. Nereden bakarsanız bakın bunun hiç iler
tutar tarafı yok Sayın Bakan.
Bir diğer
tarafı, 2023 hedeflerini başka yerlerden aldınız,
kullanıyorsunuz. Hadi onu da kullandınız ama onu da doğru
kullanmıyorsunuz. Nitekim, dün veya evvelki gün, sizin açıklama
yaptığınız gün bahsettiğim açıklamayı-
Sayın Zafer Çağlayan dedi: Bu gidişle, bu göstergelerle biz
2023te bunu yakalayamayız. O zaman, bu millete seçim öncesi niye
aktardınız? Denizlide arkadaşlar bağırdılar,
çağırdılar, söylediler, ifade ettiler. Hızlı tren
geliyordu, hastaneler geliyordu, her şey geliyordu, top sahası
geliyordu. Ne oldu? Başka her yere gidiyor da Denizliye mi gelmiyor?
2023te herhâlde bunlar hayal olacak bu yatırımlarla, gidişle.
Oradaki arkadaşlar da bunu izah ederken hakikaten sıkıntı
çekiyorlar. Onları da zor durumda bırakmanın hiçbir anlamı
olduğu kanaatinde değilim.
Ondan sonra, siz G-20ye
gidiyorsunuz, konuşuyorsunuz. Doğru, bunları istişare
ediyorsunuz. Yeni bir finansal mimariden bahsediliyor ama biz bu kanunu gördüğümüz
zaman, bu tasarıyı gördüğümüz zaman sizin yeni finansal
mimariden, dünyadan anladığınız, buraya getirdiğinizi
ne olarak görüyoruz? Ev yapmak -dün hatta dedim, kutsal Manhattanı
inşa ediyorsunuz- olarak anlıyorsunuz. Yoksa yeni finansal mimariye
siz nereye gittiniz? Hep bu toplantılara gidiyorsunuz, görüyorsunuz ama
maalesef orada yeni finansal mimariden, bizim, burada, sizin bu SPK
yasasına, torba yasası gibi havadan, son dakika önergelerle
koyduğunuz şeylere baktığımız zaman neyi
görüyoruz? Finansal mimariden ev yapmak, oradan rant kapmak olarak görüyoruz.
Bakın, o sektör çok sıkıntıda. İstanbulda
bazıları sıkıntıya girdi. Sizin bunları toplumla
paylaşmanız lazım. Bazıları sıkıntıya
girdiğini açık ve net bir şekilde söyledi. Bu konut sektöründe
gerçekten büyük problemler var. Şimdi, bunları görmezden gelmek
mümkün değil. Sizin inşa ettiğiniz, sizin dönemde inşa
edilen ruhsat alınanların, inşaat ruhsatı
alınanların bitenlerle oranına baktığınızda,
yapı kullanım oranlarıyla baktığınızda çok
yanlış ve iyi gitmeyen bir konut sektörünün olduğunu görüyoruz.
Bakın, Uzak Doğu yaşadı inşaat sektörü, konut sektörü
problemlerini. Amerika Birleşik Devletleri yaşadı, bütün dünya
gidiyor. Ama bu konuda düzgün bir düzenleme yapmazsanız gerçekten Türkiye
konut sektöründe mevcut rakamlara baktığınızda çok büyük
problemleri yaşayacak. Ha, burada diyeceksiniz: Biz bunu SPKyla
çözecektik. Çözmeniz de mümkün
değil, doğru bir davranış da değil. Sizin,
gelir ortaklığıyla devletin bütün arazilerini verdiğiniz
özel sektörün ne hâlde olduğunu, finansman durumlarını filan
kamuoyuna şeffaf bir şekilde açıklamanız lazım.
Dürüstlük, doğruluk, şeffaflık
budur.
Ben, bu vesileyle
hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Oğuz Oyan, İzmir
Milletvekili.
CHP GRUBU ADINA OĞUZ
OYAN (İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
borsalar, kapitalist sistemin içsel dinamikleriyle kurulmuştur. Bugünün
gelişmiş kapitalist ülkelerinin kendi tarihsel süreçleri içinde
ortaya çıkmışlardır. Gelişmekte olan ülkelerde ya da
az gelişmiş ülkelerdeki borsalar daha yapay kurumlardır, daha
zorlama kurumlardır.
Borsaların
işlevi esas olarak fonları merkezîleştirmektir birinci planda
yani küçük, orta boy sermayeleri bu borsalarda işlem gören büyük
sermayenin kullanabileceği biçimde merkezîleşme yani buraya gelen
şirketler, borsada halka açılan şirketler aslında bir
anlamda bu toplumun çeşitli kesimlerinde birikmiş sermayeleri merkezîleştirirler.
Bu, aynı zamanda bir değer yitimi süreciyle de selektif
kılınır çünkü bu merkezîleşen fonların
karşılığındaki kâr paylarının ne kadar
gerçek anlamda kâr payı olduğu ayrıca
tartışmalıdır. Kuşkusuz, borsada işlem gören
şirketlerin aktif değerleriyle borsadaki değerleri
arasındaki fark da bu değer yitimi süreçlerinin bir parçası
olarak ortaya çıkar.
Aslında, borsaların
bir başka işlevi daha vardır, şirketler arasında,
sermaye grupları arasındaki çekişmelerin, mücadelenin bir alanıdır.
Aslında, gelişmiş kapitalist ülkelerde borsalar bir av
alanıdır yani orada belirli şirketin ele geçirilmesinin
aracı konumunda işlev görebilirler. Bu, tabii, bizim tür borsalarda
yani aile şirketlerinin hâkim olduğu, borsaya açılma
oranlarının düşük olduğu ülkelerde bu boyutlarda görülmez.
Dünyada 1980
sonrası, Türkiyede 86 sonrası, özelleştirmeler
aracılığıyla da borsaların sermaye derinliğinin
sağlanacağı iddia edildi ve bu anlamda da İngiltere
örneği ilginçtir, gerçekten çok sayıda paydaş yaratıldı.
Türkiye örneğine baktığınız zaman şunu
görüyorsunuz: 46 milyar dolarlık bir özelleştirme yapıldı
86dan bu yana. Sadece yüzde 3ü bunun İMKBde işlem gördü,
satıldı, yüzde 16sı halka arz olarak işlem gördü yani
büyük bölümü blok satış ve benzeri yöntemlerle değerlendirildi.
Bizim gibi
borsaların bir başka özelliği şudur gelişmekte olan
ülkelerde: Bu borsaların derinliği azdır yani sığ
borsalardır, işlem hacimleri yetersizdir ve bu borsalar özellikle de
önemli dış açıklar veren ülkelerde yapancı sermaye
hâkimiyetine çok kolayca konu olurlar, Türkiyede olduğu gibi,
yapancı sermaye borsadaki işlemlerin önemli bölümünü temsil eder
duruma gelirler. Dolayısıyla burada, şimdi, İstanbulu
finans merkezi yapmak adına mekânsal birliği sağlamak ve idari
kararlarla bir finans merkezi oluşturmak gerçeklikten uzak bir
olaydır. Gerçekten uzaktır çünkü borsalar kendi içsel dinamikleriyle
kurulmadıkları zaman eğreti dururlar ve derinlikleri
oluşmaz. Dış açık veren ülkelerde özellikle bu zordur ama
buna birtakım yamalarla, işte Altın Borsasını da
katalım, İzmirden Vadeli İşlemler ve Opsiyon
Borsasını da katalım üzerinden bir derinlik sağlamanız
mümkün değildir.
Aslında
İzmirde Vadeli İşlem Borsasının İzmirin kendi
dinamikleriyle kurulmuş ve çalışan -2005ten itibaren- bir
borsanın böylesine, bir anlamda zorla el konularak İMKBye yani
aslında şimdi yeni kurulan adıyla Borsa İstanbul AŞye
bağlanması, gerçekten bir zorla el koyma operasyonudur.
Yıllık 3 milyar liralık bir işlem hacminden 440 milyar
liralık işlem hacmine varan bir borsanın gerçekten iştah
açıcı bir tarafı olduğu anlaşılıyor ama bu
hem İzmire büyük bir haksızlık olmuştur hem de
aslında bu haksızlık eklenen 9uncu geçici maddeyle
sürdürülmektedir. Bu maddenin (6)ncı fıkrasının (b)
bendiyle verilen pay, sahip
oldukları bu şeyde, Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası
AŞde sahip oldukları pay oranının yüzde 5le
çarpılmasıyla bulunacak oran olarak, değer olarak
saptanıyor. Bu çok yetersiz. İzmirin talebi, bu zor alımın
sona erdirilmesiydi ama şimdi hiç olmazsa bunun yüzde 8 olarak düzeltilmesidir. Bu konu geldiğinde
önergeler verilecek.
Bir başka konu,
yargı ve vergi silahı şimdiye kadar iktidar tarafından
kullanılırken yani yargıyı bir silah olarak
kullanırken, vergiyi bir silah olarak kullanırken şimdi de
acaba, bu İzmir Borsasına el koyma operasyonunda olduğu gibi,
acaba SPK ki bir dükalığa dönüştürülüyor, bir SPK
dükalığı oluşturuluyor aşırı
yetkilerle- ve BİAŞ yani Borsa
İstanbul AŞ, acaba
iktidarın, Hükûmetin yeni bir silahı hâline mi dönüşüyor? Temel
soru budur. Yani örneğin, bu BİAŞ yeni yapısıyla,
mesela İslami holdingler gibi vatandaşın parasını
kötüye kullanan, dolandıran şirketlerin üzerine gidebilecek mi, yoksa
tam tersine birtakım kurumların ele geçirme operasyonuna
aracılık mı edecek, birtakım kendisine biat etmeyen
şirket ya da sermaye gruplarının üzerine bir baskı
aracı olarak mı gidecek? Bunlar çok temel sorulardır.
Tabii, bir başka
mesele de denetim dışı bırakılmasıdır. Bir
taraftan yüzde 49 hazine payı diyeceksiniz ama büyük bölümünün kamusal
olduğu, sermayenin kamusal olduğu bir kuruluşu siz daha önce
Yüksek Denetleme Kurulunun denetimine tabi olan bir İMKBden
Biliyorsunuz, Yüksek Denetleme Kurulu Sayıştaya bağlandı
ama şimdi siz Sayıştay denetimi dışına
çıkararak kamu payı hakim bir kuruluşu, en azından bu süreç
devam ettiği sürece, yani diğer bölümleri özelleştirmediği
sürece böyle bir kurumu siz denetimden kaçıracaksınız,
Sayıştay denetiminden kaçıracaksınız,
dolayısıyla, istediğiniz gibi at oynatmanın bir alanı
hâline getireceksiniz.
Keza, bu TOKİye
arazilerin devri de benzer bir zor alım yöntemi olarak
karşımızda durmakta.
Tabii, bir başka
şey daha var: Sendikasızlaştırma sonucunu verecek bir grev
ve lokavt yasağı. Yani borsalarda böyle bir grev
yasağının getirilmesi, gerçekten dünyanın hiçbir demokratik
ülkesinde olmayan bir uygulamanın getirilmesidir. Bu grev yasağı
ILO sözleşmelerine aykırıdır. Keza bazı sektörlerde
grevlerin sınırlanabileceğine ilişkin ILO kararlarında
borsalar, bankalar bu hizmet grupları arasında yer almamaktadır.
Bu, aynı zamanda Anayasanın 54üncü maddesine, yani grev
hakkını düzenleyen 54üncü maddesine aykırıdır.
Bir şey daha
söyleyeyim: Daha birkaç hafta önce burada Sendikalar ve Toplu İş
Sözleşmesi Kanunu kabul edildi. Bu kanun kabul edilirken örneğin
borsalar grev yapılamayacak sektörler arasında sayılmadı.
Yani arada ne oldu, ne geçti? Şimdi, münferit birtakım yasalarla yeni
sektörler ekleme -Türk Hava Yollarında olduğu gibi- yeni sektörleri
listeye ekleme gibi uygulamalara gidiyorsunuz. Yani bunun, bu tür
yasakların bir emek düşmanı, bir örgütlenme düşmanı
bir anlayışın tezahürü olduğunu bir kere daha belirtmek
isterim. Bu tasarının gerçekten en önemli maddesi olan geçici 9uncu
maddesinin bir hülleyle yasaya eklenmesi, alt komisyonda bile görüşülmeden son dakikada eklenmesi, iktidar partisi
milletvekillerinden bile kaçırılmış olması,
aslında nasıl bir yasama anlayışının burada
geçerli olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla bu tür bir yasama
faaliyetinin -ki muhalefet partisi büyük bölümüne destek veriyor, sadece
bazı maddelerde çekinceleri var- muhalefet partisinin görüşlerinin,
önerilerinin, katkılarının hiçbir şekilde dikkate
alınmaması AKP tarzı yasalaşma
mantığının yeni bir örneğiyle karşı
karşıya olduğumuzu gösteriyor. Bu bakımdan, iktidarı
uyarmaya, iktidarı doğruya davet etmeye burada devam etmek durumunda
kalıyoruz. Umarım iktidar, Hükûmet bundan sonrası için belirli
dersler çıkarır.
İlginiz için
teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde,
şahsı adına söz isteyen, Mustafa Şahin Malatya
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ŞAHİN
(Malatya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli
milletvekilleri, 337 sıra sayılı Sermaye Piyasası Kanunu
Tasarısının üçüncü bölümü üzerinde şahsım adına
söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
21inci yüzyıl
finans sisteminde ciddi değişmeler ve gelişmeler
yaşanmaktadır. Bu değişen ve gelişen sistemde borsa
kapitalizasyonu, borsa işlem hacmi büyüklüğü gibi kriterler dikkate
alınarak bir değerlendirme yapıldığında ülkemizin
gelişmekte olan piyasalar arasında yer aldığı ve
önemli bir gelişme potansiyeline sahip olduğu görülmektedir. 2008
yılından bu yana sürmekte olan küresel kriz ise küresel düzeyde
gelişmiş sermaye piyasalarında önemli bir güven kaybına yol
açarken gözlerin gelişmekte olan piyasalara çevrilmesi sonucunu
doğurmuştur. Ülkemizin gelişmekte olan piyasalara kıyasen
krizi daha iyi yönettiği aşikârdır. Krizle birlikte finans
kurumlarının ve piyasa düzenleyici kuruluşlarının faaliyetlerinin
şeffaflaştırılmasının ve güçlendirilmesinin önemi
daha da anlaşılır olmuştur.
Değerli
arkadaşlar, bugünkü ekonomik ortam içinde hukuki altyapının da
yeni gelişmeler ışığında iyileştirilmesi
sonucunda önümüzdeki dönemde sermaye piyasalarının hızla
gelişme göstermesi ve dünya ile rekabet edebilir ve gerektiğinde
öncülük yapabilecek boyuta gelmesi amaçlanmaktadır. Tasarıda
amaçlanan iki husus vardır. Yeni kanun zaman zaman detaya girse de
aslında bir çerçeve kanun olarak kalması gerektiğidir. Ayrıca,
piyasalara gerekli olan esnekliğin sağlanmasını teminen
ikincil düzenleme yapma yetkisinin düzenleyici otoriteye verilmesidir.
Değerli
arkadaşlar, taslak ile kurumsal yönetim güçlendirilmektedir. Böylece,
sermaye, fon sahipleriyle sermayeyi yöneten kişilerin birbirlerinden
farklı olmalarından kaynaklanan kontrol-sorumluluk ilişkilerini
ve esaslarını belirlemektedir. Bu düzenlemeyle kâr payı ve
bağışlar, pay geri alımları önemli nitelikli
işlemler konusunda yeni düzenlemeler getirecek, kurumsal yönetim
güçlendirilecektir. Şirketler kâr payı konusunda finansal
yapıları ve yatırım planlarına uygun hareket edebilme
esnekliğini göstermektedir. Ayrıca ayrılma hakkı, pay
alım teklifi ve ortaklıktan çıkarma ve satma hakkı
konuları yeniden gözden geçirilecek, günümüz ihtiyaçlarına uygun
olarak düzenlenecektir. Taslak ile yeni Türk Ticaret Kanununun
açıklanmaya ihtiyaç duyulan bazı maddeleri yeniden düzenlenmiş
olup böylelikle Türk Ticaret Kanununun boşlukları
giderilmiştir. Tasarıyla getirilen yeniliklere ve yapılan
değişikliklere genel hatlarıyla bakıldığında,
yapılan değişiklikler, temel olarak
yatırımcıların korunması, sermaye piyasası
araçlarıyla ihraççılar, finansal raporlama, bağımsız
denetim derecelendirme ve değerlendirme, sermaye piyasası
faaliyetleri, aracılar ve öz düzenleyici kuruluşlar, kurumsal
yatırımcılar, denetim ve piyasa suçlarıyla
yaptırımları başlıkları altında
sıralanabilecektir.
Bu tasarıyla
yatırımcıların korunması açısından bazı
yenilikler yapılarak Yatırımcıları Koruma Fonu yerine,
bu fonksiyonu yürütmek üzere Yatırımcıları Tazmin Merkezi
oluşturulmuştur. Bu yenilikler arasında sermaye piyasası
araçlarının ihraç ve halka arzı için izahnamenin onaylanması
sistemi getirilmiştir; yeni bir izahname düzenlemesi getirilmektedir.
Baştan başa yenilenen
ve gelişmekte olan bir ülkeyi gelişmiş piyasalar arasına
taşıma amacı taşıyan bu tasarıyla, ilk kez
borsaların anonim şirket olarak kurulmalarına ilişkin yasal
altyapı oluşturulmuştur, ülkemiz borsalarının rekabet
ortamında daha yetkin, etkin bir şekilde çalışmalarına
imkân sağlanmıştır. Bu kapsamda yapılan en önemli
değişiklik, yatırım fonlarının sadece portföy
yönetim şirketleri tarafından kurulmasına yönelik
düzenlemelerdir.
Sayın Bakanım,
özellikle biraz önce, konuşmacı arkadaşımızın,
Malatyayla alakalı -5084ten dolayı- bir ricaları olmuştu.
Malatya, gerçekten bu konuda hizmeti en iyi alan illerimizden. Hiçbir zaman
için aldatılan bir ilimiz olmadığını
Malatyamız, son on yılda, sanayicilerimizin, iş
adamlarımızın, özellikle parayı satarak ticaret yapmaya
alışık olan birtakım zümreye ve özellikle yastık
altında bulundurdukları yatırımlarını ticaret
zanneden insanlarımızın büyük bir çoğunluğunu
cesaretlendirerek
Verilen teşviklerle, sanayi noktasında, ticaret
noktasında cazibe merkezi olan ilimize, özellikle 5084ün yeniden
ihdası için, yeniden ihyası için yaklaşık 2004ten bugüne
kadar -sekiz yıl boyunca- iş adamlarımıza, sanayicilerimize
yapılan bu güzelliğin tekrar yenilenmesini arzu etmekteyiz ve bütün
iş adamlarımızın talepleri
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ŞAHİN
(Devamla) - Tekrar, yasanın hayırlara vesile olmasını
diliyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Soru-cevap işlemi
yapılacaktır.
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, Mısıra, Türkiyenin, önce -Ali Babacanın basına intikal
eden bir beyanatında- 2 milyar dolar yardım edeceği gazetelerde
yer aldı, sonra da 1 milyar dolar yardım
yapıldığı konusunda,
yine, öyle bir yayın yapıldı. Mısıra ne kadar
bir yardım yapıldı? Bu, bütçenin hangi faslında
yapıldı ve neye istinaden yapıldı? Türkiyede eğer bir
bütçe hakkı varsa, bunun bütçede yer alması lazım. Birinci sorum
bu.
İkincisi:
Şimdi, Suriyeden çok büyük miktarda insan kitlesi Türkiyeye
sığınıyor 130 bini buldu. Şimdi, bu insanlar 300 bini,
500 bini bulduğu zaman Türkiye bunları kabul edecek midir? Bunlara,
bütçenin hangi faslından, ne kadar para yardım ediliyor? Bunun
uluslararası göç şeyi var, Birleşmiş Milletlerin, neden
bunlara başvurularak buradaki masraflar, Birleşmiş Milletlerden
-bu gibi benzeri konularda, uluslararası olaylarda meydana gelen
konularda- yardım alınmıyor da Türkiyedeki bütçeyle bunlar
karşılanıyor? Evvela bunları öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın
Atıcı
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
bugün bir duruşmaya katıldık. Altı ay önce, 13 tıp
öğrencisi çok anlamsız, saçma sapan sebeplerle okullarından
alınmıştı ve tutuklanmıştı. Altı
aylık bir süre içerisinde bu çocuklar sınavlarına giremediler ve
derslerinden geri kaldılar.
Bugün
katıldığımız duruşma sonucunda bu
çocukların, bu tıp öğrencilerinin serbest
bırakıldığını öğrendik, sevindik ama
beyinleri pırıl pırıl olan bu çocukların altı
ayını kim geri getirecek? Ülkemizin bu kadar zararını kim
karşılayacak? Hiç mi bu insanların vicdanı
sızlamıyor?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Kuşoğlu
BÜLENT KUŞOĞLU
(Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım,
son beş yıl içerisinde Sermaye Piyasası Kurulunca yapılan
halka arzlar nelerdir ve bunların sonuçlarını nasıl
değerlendiriyorsunuz? Yani bu son beş yıl içerisinde
yapılan halka arzlar başarılı olmuş mudur?
Başlangıç fiyatıyla, bunların sonraki seyri nasıl
olmuştur? Nihai bir değerlendirme yaptığımızda
nasıl bir -olumlu ya da olumsuz- değerlendirme yapıyorsunuz
bunlarla ilgili olarak?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
buyurun.
BAŞBAKAN YARDIMCISI
ALİ BABACAN (Ankara) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biliyorsunuz Orta Doğu ve Kuzey Afrikada
tarihî bir süreç yaşanmakta; pek çok ülke bir demokratik dönüşüm
süreci içerisine girmiş durumda. Tunusta başlayan, daha sonra Libyaya,
Mısıra ve başka ülkelere de yayılan bu dönüşüm süreci
her ülkede farklı nitelikte yaşanıyor ve her ülkenin kendine has
bir transformasyon süreci şu anda söz konusu. Bu, hem bir
demokratikleşme süreci hem de aynı zamanda, bir ekonomik dönüşüm
süreci.
Biz, Tunus olsun, Libya
olsun, Mısır olsun, Yemen olsun bütün bu ülkelere hem siyasi ve
ekonomik reformları konusunda destek veriyoruz hem de belli miktarlarda
finansal destek sağlıyoruz.
Mısıra
sağlamış olduğumuz finansal destek iki kalemden
oluşmakta. Birincisi, 1 milyar dolar; bu, devletten devlete açılan
bir kredi ve bunun 500 milyon dolarını ekim ayında ödemiş
durumdayız, 500 milyon dolarını da ocak ayı içerisinde
ödeyeceğiz. Bunlar, bütçe ödeneklerinden karşılanan rakamlar.
Ayrıca, Eximbank
üzerinden de Mısırın altyapı yatırımlarında
kullanılmak üzere ve Türkiyeden ihraç edilecek mal ve hizmetlerin
karşılığı olarak da yine ilave bir 1 milyar
dolarlık daha kredi sözleşmesini Sayın
Başbakanımızın Mısır ziyareti sırasında
imzalamış durumdayız. Bu iki 1 milyarın toplamı 2
milyarlık bir kredi anlamına geliyor.
Suriyeden ülkemize
rejimin baskısından kaçıp gelen yaklaşık 140 bine
yakın misafirimiz var şu anda. En son, birkaç hafta önce
baktığımda, bunlar için yaptığımız masraf
280 milyon TLye ulaşmıştı. Bunun içerisinde yerel
yönetimlerin yaptıkları rakamlar da var; çünkü biz, yerel yönetimler
eğer geçici olarak bir şey harcıyorsa, onlara tekrar bu bedeli
veriyoruz. Tabii, ileride rakamın ne olacağı Suriyedeki zorlukların
ve Suriyede yaşanan katliamın ne kadar devam edeceğiyle
alakalı. Biz, komşumuz Suriye halkının bu zor döneminde
devlet olarak elimizden gelen her türlü desteği veriyoruz.
Dışarıdan maalesef, şimdiye kadar kayda değer bir yardım
almış da değiliz. Şu ana kadar,
ağırlıklı olarak kendi bütçe imkânlarımızdan bu
giderleri karşılıyoruz.
Halka arzlarla ilgili bir
değerlendirme, dolayısıyla uzun bir çalışmayı
belki gerektirir ama şimdi, kısa birkaç şeyi ben ifade edeyim:
Şimdi, öncelikle, bu
halka arzlardaki başarı miktarının iyi olduğunu
düşünüyoruz. Bu halka arzlar sayesinde şirketlerimizin mali
yapıları düzelmiş oldu, şirketlerimiz yeni
yatırımlara yönlenmiş oldu, yeni iş imkânları ürettiler.
Global piyasalarda
görülen pazar eksikliği bizde de daha az olmakla beraber var. Yani
fiyatlar kısa vadede gerçek değerleri tam yansıtmayabiliyor ama
unutmamalıyız ki Türkiyede, nereden bakarsak bakalım, son
birkaç yıl içerisinde halka açık şirketlerin sayısında
önemli ölçüde artış meydana geldi.
2009 yılından
itibaren ben İMKB ve SPK ile ilgili konularla yakından ilgilenmeye
başladım ve o dönemde arkadaşlarımıza dediğimiz
şuydu: Mutlaka bu iş için hep beraber
çalışacağız. Normalde SPKnın pek işi
olmamasına rağmen, SPK Başkanımız sağ olsun
aldı eline çantayı Anadoluyu gezdi il il, İMKB
başkanlarımız yine aynı çabayı gösterdiler ve şu
anda belki borsa fikri hiç olmayan, belki Ben çok küçüğüm ne işim
var halka açılmakta diyebilecek kadar küçük ve orta boyutlu
işletmelerimiz de artık İMKBye daha yoğun bir şekilde
ilgi gösteriyor.
Tabii, bu yasal düzenlemeyle
beraber, Borsa İstanbula olan ilginin sadece Türkiyeden değil,
dünyanın her yerinden artacağını düşünüyoruz çünkü
biz, bunu Türkiye için kurulmuş bir borsa değil, çok geniş bir
coğrafya için kurulmuş bir borsa olmasını istiyoruz. 2023
yılında dünyanın en önemli 10 borsasından birisi yapmak
istiyoruz Borsa İstanbulu ve inanıyoruz ki Frankfurttan ta
Singapura kadar olan coğrafyada İstanbulun pek rakibi yok.
Eğer doğru işleri bugün yaparsak, doğru zemini bugün
kurgularsak gerçekten İstanbulun arzu ettiğimiz uluslararası
bir finans merkezi olması hedefine de bu tasarı çok çok faydalı
olacak.
Bir başka konu, bu
2023 hedefleriyle ilgili, Sayın Ayhanın konuşmasında
bahsettiği husus. 2023 hedeflerine ulaşmak için bizim çok büyük
gayret göstermemiz gerekiyor, yapısal reformlar yapmamız gerekiyor ve
bugünkü sanayi yapımızla, bugünkü iş gücü piyasası
düzenlemelerimizle 2023 yılı hedeflerine ulaşmamız
gerçekten zor görünüyor. Onun için, bu dönemde mutlaka -zaten
programımızda olan- yapısal reformları da
gerçekleştirerek devam etmemiz gerekiyor. O yapısal reformları
zamanında gerçekleştiremezsek o zaman 2023 hedefleri risk altına
girebilir. Biliyorsunuz, iki hafta önce yine Büyük Millet Meclisinin kabul
etmiş olduğu bankacılık dışındaki finans
sektörüyle ilgili tasarı, bu Sermaye Piyasası Kanunu
Tasarısı, bunların hepsi, aslında işte, o 2023
hedeflerine ulaşmak için arzu ettiğimiz yapısal reformlardan
bazı örnekler.
Türkiyede tüketimin
özellikle 2010 ve 2011 yıllarında çok yüksek olduğunu özellikle
ifade ettik ve bunlunla ilgili -zaten biliyorsunuz- tedbirler de aldık.
Biz şuna inanıyoruz: Türkiyede üretim ile tüketimin birbiriyle
orantılı olması gerekiyor. Üretmeden tüketmek, hak etmeden
kazanmak, borçlanarak suni bir refah oluşturmak bizim ekonomik programımıza
uygun şeyler değil. Dolayısıyla 2010 yılından
itibaren -biliyorsunuz- bankaların kredi hacmi üzerine getirdiğimiz
sınırlamalarla iç tüketim üzerine çok etkin bir tedbir
almış olduk. Hatta bu yıl içerisinde, 2012 içerisinde bizim
büyümemizde iç tüketimin hemen hemen katkısı sıfır yani
büyümemiz dış talep kaynaklı bir büyüme. Bu, zaten cari
açığımızın düşmesini ve bankalarımız
bilançolarının da daha sıhhatli devam etmesini beraberinde
getiren önemli bir düzenleme oldu. Ancak 2013 yılında büyümenin içerisinde
bir miktar iç talebi göreceğiz, zaten Orta Vadeli Programımızda
bu çok açık, belli. Yani 2012de belki büyümenin içinde iç talep faktörü
çok fazla değildi ama 2013 yılının o yüzde 4lük hedefin
içerisinde iç talebin bir miktar katkısı olacak, iç tüketimde 2013
yılında bir miktar artış öngörüyoruz.
Programımızı da zaten buna göre yapmış
durumdayız.
Orta Vadeli Programla
ilgili konulara gelince: Biliyorsunuz, 2008 yılından bu yana dünya
olağanüstü dönemlerden geçmekte ve bizim için önemli olan orta vadeli
programların kredibilitesi. Orta vadeli programların arkasından
yayınlanan Orta Vadeli Mali Planın ve yine bütçenin, o yılla
ilgili bütçenin birbiriyle tam tutarlı dokümanlar olması gerekiyor ve
biz 2013 bütçesiyle alakalı çalışmalarımızı
tamamlamadan Orta Vadeli Programımızı nihai şekline
ulaştırmak istemedik. Öncelikle 2013 bütçemiz gerçekçi mi?
Gelir-gider dengesini
nerede, nasıl oluşturabiliyoruz; tedbirlerin hangisini bu sene,
hangisini gelecek sene alabileceğiz? Bunların hepsini belli bir noktaya
getirdikten sonra dönüp biz Orta Vadeli Programımızı
tamamlamış olduk. Doğru, takvimlerde belki bir miktar kayma oldu
ama Orta Vadeli Programın açıklandığı günden bugüne
kadar piyasalardaki gelişmelere şöyle bir bakın. Yani orta
vadeli programın açıklanmasından sonra faizler ciddi
şekilde düşüş trendine girdi Türkiyede. Türkiyenin kredi notu
bir kuruluş tarafından artırıldı.
Bugün itibarıyla
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası tarihî rekor seviyeye
ulaştı. Hazinenin borçlanma faizleri tarihin en düşük
noktalarına indi. Bugünkü rakamları almadım ama dün 5,72 idi.
Yine dün hazinenin ihraç ettiği otuz yıllık, Eurobondun, faizi,
Amerikan hazinesinin faizinin sadece yüzde 1,6 üzerinde gerçekleşti.
Düşünün ki otuz yıl ileriye borçlanıyorsunuz, Amerikan hazinesi
-kendi parası- sıkıştı mı basabiliyor borcunu
ödemek için; bizim cari açığımız olmasına rağmen,
döviz açığımız olmasına rağmen, döviz
bazındaki borçlanmada, otuz yıl vadeli borçlanmada Amerikan
hazinesinin sadece 1,6 puan üzerinde 1 milyar dolarlık bir borçlanma
gerçekleştirdi dün hazinemiz. Dolayısıyla, genel anlamda
baktığımızda, istikrar ve güven açısından
baktığımızda, aslında bu gündeme gelen konuların
çok da önemli değerlendirilmemesi gerektiğini ben düşünüyorum.
Sanırım
sorulara cevap verdim. Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Efendim, Libyaya 300 milyon dolar çantada verildi. Ali Babacan dedi Çantada
verdik. Bu 300 milyon dolar kime verilmiş, Libyanın hangi
yetkilisine verilmiş, çantada kime teslim edilmiş, ben bunun ismini
öğrenmek istiyorum. Bir makbuzu var mıdır? Bu 300 milyon dolar
nasıl verilmiştir? Acaba birileri cebine mi, Türkiyede, indirdi,
yoksa verildi mi? Onun belgesini istiyorum efendim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Öğüt
KADİR GÖKMEN
ÖĞÜT (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım,
Hükûmetimizin, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğine neşter
vurmaya hazırlandığına dair bir söylenti
dolaşmaktadır. Bunun da pratik olarak
hazırlıklarının yapıldığı duyulmaktadır.
Bazı yandaş basın tarafından bu neşter operasyonun
yani TMMOBun üstünde oynanan değişikliklerin, onlar hakkındaki
olumsuz yargının, birtakım projelerin engellendiği
düşünülerek yani İzmir otoyolunun, Galataportun veyahut da kentsel
dönüşümünün engellendiği düşünülerek
yapıldığı söylenmektedir. Bu doğru mudur? Türkiye
Mimar Mühendisler Odasının üstünde oynanan bu oyunların
gerçekliği var mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
buyurun.
Yalnız bir dakika
süremiz var, lütfen tamamlayın.
BAŞBAKAN YARDIMCISI
ALİ BABACAN (Ankara) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Hemen
kısaca cevap vereyim.
Şimdi, Libyaya
biliyorsunuz biz, Libyadaki en sıkıntılı dönemde,
Libyanın bütün mal varlıklarına uluslararası
yaptırımlar sebebiyle el konulduğu dönemde 200 milyona dolara
yakın bir kredi açtık. Bunun aşağı yukarı
yarısı nakdî, yarısı ayni kredidir. Ancak, Libyanın
mal varlıklarının serbest bırakılmasından hemen
sonra bugünkü Libya yönetimi o günkü kullandırdığımız
kredinin tamamını faiziyle beraber geri ödemiştir. Bugün itibarıyla
Libyadan tek bir kuruş alacağımız yoktur. Yani o dönemde
kullandırdığımız kredinin tamamını faiziyle
beraber tahsil etmiş durumdayız. Zaten şu anda Libyanın
yaklaşık 100 milyar dolarlık kullanabilir rezervleri hükûmetin
emrindedir, artı 60 milyar dolar daha, hâlâ, dondurulmuş mal
varlığı vardır. Onun da önümüzdeki dönemde biz serbest
bırakılmasını bekliyoruz. Dolayısıyla,
Libyanın o en sıkışık döneminde yapmış
olduğumuz katkı Libyada demokrasinin ve devlet
kurumlarının yeniden yapılanmasına çok büyük destek
vermiştir, üstelik paramızın da tamamını geri almış durumdayız.
Diğer ikinci konuyla
ilgili
Doğrusu, benim baktığım, ilgi alanımdaki bir
konu değil. Dolayısıyla, bir yorum yapamıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
3üncü bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, 3üncü
bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
57nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
58inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
59uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
60ıncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
61inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
62nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
63üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
64üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
65inci madde üzerinde
iki adet önerge vardır.
Aynı mahiyetteki bu
önergeleri okutacağım ve birlikte işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
337 sıra sayılı Sermaye Piyasası Kanunu
Tasarısının 65 inci maddesinin (9) numaralı
fıkrasında yer alan yönetim organlarının oluşumuna
ibaresinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Ahmet
Aydın Ayşe
Nur Bahçekapılı
Giresun
Adıyaman
İstanbul
Osman
Aşkın Bak İdris
Şahin Mehmet
Doğan Kubat
İstanbul
Çankırı
İstanbul
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Alaattin
Yüksel Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Bülent
Kuşoğlu
İzmir
İstanbul
Ankara
Kazım
Kurt Kamer
Genç Gürkut
Acar
Eskişehir
Tunceli
Antalya
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET BAHA ÖĞÜTKEN (İstanbul)
Katılıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
ALİ BABACAN (Ankara) Katılıyoruz.
BAŞKAN Sayın
Hamzaçebi, önerge üzerinde söz
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Anonim şirket olarak
kurulan borsaların yönetim organlarının da Türk Ticaret Kanununa
uygun olarak esas sözleşmeleri ile belirlenmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Diğer
gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Anonim şirket olarak
kurulan borsaların yönetim organlarının da Türk Ticaret Kanununa
uygun olarak esas sözleşmeleri ile belirlenmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
66ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
67nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
68inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
69uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
70inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
71inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
72nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
73üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
74üncü maddede bir adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
337 sıra sayılı Sermaye Piyasaları Kanun
Tasarısının 74. Maddesinin başlığıyla
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mehmet
Günal Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı
Antalya Manisa Konya
Emin
Haluk Ayhan Sümer
Oral
Denizli Manisa
Türkiye Banka
Dışı Finansal Kuruluşlar Birliği
Madde 74-
(1) Bu Kanunun 37 nci
maddesi uyarınca yatırım hizmet ve faaliyetlerinde bulunmaya
yetkili kılınmış kuruluşlar ve sermaye
piyasalarında ve finansal piyasalarda faaliyet gösteren kurumlardan
Kurulca uygun görülenler tüzel kişiliği haiz kamu kurumu
niteliğinde bir meslek
kuruluşu olan Türkiye Sermaye Piyasaları Birliğine üye
olmak için başvurmak zorundadırlar. Söz konusu kuruluşlar yetki
belgelerini almalarından itibaren üç ay içinde gerekli başvuruyu
yapmakla yükümlüdür. Anılan yükümlülüğe uymayan
kuruluşların faaliyetleri Kurulca durdurulur.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET BAHA ÖĞÜTKEN (İstanbul)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor
mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
ALİ BABACAN (Ankara) Katılmıyoruz.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Üst kurul, koordinasyon
kurulu ve birlik enflasyonu koordinasyonsuzluğa yol açmaktadır.
Komisyonumuzda bizim de önerilerimiz doğrultusunda üç finansal
kuruluş türünün tek bir birlik altında toplanması
öngörülmüştür. Bu ilk etapta yeterli gibi görünmekle birlikte, taslak
halinde olduğu söylenen sermaye piyasası kuruluşlarına
ilişkin düzenleme ile tamamlanmadan kurumsal yapı eksik
kalacaktır. Tüm banka dışı finansal kuruluşların
kapsanacağı bir yapı oluşturulmalıdır. Banka
dışı mali kuruluşlar birliği oluşturulmalı,
sermaye piyasası kurumları ile birlikte finansal kiralama, faktöring
ve finansman şirketleri gibi finansal kuruluşlar da alt sektörler
olarak üst birlik bünyesinde faaliyet göstermelidir. Ancak şu anda,
bakanlıkların yeniden yapılandırılmasında
olduğu gibi, şahsa veya mevcut konjonktüre göre düzenleme yapılmaktadır.
SPK ve BDDK'nın ilgi alanlarına göre üst birlikler
oluşturulmaktadır. MHP olarak üst kurulların tek çatı
altında Mali Piyasalar Üst Kurulu şeklinde toplanmasından
yanayız. BDDK, TMSF, SPK'nın da içinde olacağı bir Mali
Piyasalar Üst Kurulu kurulmasını ve bunun altında dairelerin
oluşmasını daha doğru buluyoruz. Bu çerçevede;
koordinasyonun tek yerde toplanması ve daha etkin faaliyet
gösterilebilmesi için bütün finansal kuruluşları tek çatı
altında toplayan bir birlik kurulmasının daha yararlı olacağı
kanaatindeyiz.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kâtip üyeler
arasında anlaşmazlık olduğu için, elektronik cihazla oylama
yapacağım.
Oylama için iki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
karar yeter sayısı vardır ve madde kabul edilmiştir.
75inci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 337 sıra sayılı Sermaye Piyasası Kanunu
Tasarısının Türkiye Sermaye Piyasaları Birliğinin
organları ve statüsü başlıklı 75 nci maddesinin yedinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde yeniden
düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Ahmet
Aydın Ayşe
Nur Bahçekapılı
Giresun Adıyaman İstanbul
Osman
Aşkın Bak İdris
Şahin Mehmet
Doğan Kubat
İstanbul Çankırı İstanbul
Türkiye
Sermaye Piyasaları Birliğinin Organları Ve Statüsü
Madde
75- (7) Birlik, Kurul tarafından her yıl denetlenir. Birliğin
her türlü işlem ve hesaplarının denetimine ilişkin usul ve
esaslar Kurulca belirlenir. Kurul tarafından bu kapsamda yapılan
denetime ilişkin denetim raporunun bir örneği en geç izleyen yılın
altıncı ayı sonuna kadar ilgili Bakanlığa gönderilir.
İlgili Bakan; Birliğin faaliyetinin kuruluş amacına
uygunluğunun sağlanması için SPK'dan gerekli tedbirlerin
alınmasını isteyebileceği gibi Birliğin her türlü
işlem ve hesaplarını denetlemeye de yetkilidir. Birliğin
yetkili organlarınca alınan kararlara karşı, kararın
ilgiliye tebliğini izleyen on işgünü içinde Kurul nezdinde itiraz
edilebilir. İtiraza ilişkin olarak Kurulca verilecek kararlar kesindir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET BAHA ÖĞÜTKEN (İstanbul) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
ALİ BABACAN (Ankara) Katılıyoruz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Maddenin yedinci fıkrasında
yapılan değişiklikle Birliğin her türlü işlem ve
hesaplarının denetimine ilişkin usul ve esaslarının
Sermaye Piyasası Kurulu tarafından belirlenmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
76ncı madde üzerinde bir adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra
sayılı Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısının
Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği başlıklı 76
ncı maddesinin 5'nci fıkrasında yer alan "Türkiye
Değerleme Uzmanları Birliği, gayrimenkul değerleri
konusunda bölgesel ve ülke genelinde istatistikler oluşturur ve
yayınlar" ifadesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını ve aynı maddeye aşağıdaki
yer alan ifadenin onbirinci fıkra olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Ayşe
Nur Bahçekapılı Mehmet
Doğan Kubat
Giresun İstanbul İstanbul
Osman Aşkın Bak Emrullah
İşler
İstanbul Ankara
Türkiye Değerleme Uzmanları
Birliği
Madde 76- (11) Birlik,
Kurul tarafından her yıl denetlenir. Birliğin her türlü
işlem ve hesaplarının denetimine ilişkin usul ve esaslar
Kurulca belirlenir. Kurul tarafından bu kapsamda yapılan denetime
ilişkin denetim raporunun bir örneği en geç izleyen yılın
altıncı ayı sonuna kadar ilgili Bakanlığa gönderilir.
İlgili Bakan; Birliğin faaliyetinin kuruluş amacına
uygunluğunun sağlanması için SPK'dan gerekli tedbirlerin
alınmasını isteyebileceği gibi Birliğin her türlü
işlem ve hesaplarını denetlemeye de yetkilidir. Birliğin
yetkili organlarınca alınan kararlara karşı, kararın
ilgiliye tebliğini izleyen on işgünü içinde Kurul nezdinde itiraz
edilebilir. İtiraza ilişkin olarak Kurulca verilecek kararlar
kesindir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET BAHA ÖĞÜTKEN (İstanbul) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
ALİ BABACAN (Ankara) Katılıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının
76'ncı maddesinin 5'nci fıkrasında yer alan ifadenin
çıkarılması ile 5429 sayılı Türkiye İstatistik
Kanunu ile istatistik üretiminin tek bir merkezden koordinasyonu ile Türk
İstatistik Sisteminde yer alan tüm kurum ve kuruluşların
kaliteli, güncel, güvenilir, tarafsız ve uluslararası standartlara
uygun istatistikleri üretmesi amaçlanmış ve mükerrer veri üretimine
son verilmiştir. Söz konusu değişiklik ile istatistik üretiminde
ve yayınlanmasında çok başlılığın önüne
geçilmesi amaçlanmaktadır.
Eklenen fıkra ile
yapılan değişiklikle Birliğin her türlü işlem ve
hesaplarının denetimine ilişkin usul ve esaslarının
Sermaye Piyasası Kurulu tarafından belirlenmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
77nci madde üzerinde
aynı mahiyette iki önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
337 sıra sayılı Sermaye Piyasası Kanunu
Tasarısının 77nci maddesinin (1) numaralı
fıkrasında yer alan yönetim ve teşkilat yapısına
ibaresi ile (2) numaralı fıkrasında yer alan yönetim ve
teşkilat yapısı ibaresinin çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Ayşe
Nur Bahçekapılı Mehmet
Doğan Kubat
Giresun İstanbul İstanbul
Osman
Aşkın Bak Tülay
Kaynarca
İstanbul İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin
imza sahipleri:
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Bülent
Kuşoğlu Kazım
Kurt
İstanbul Ankara Eskişehir
Kamer
Genç Alaattin
Yüksel Gürkut
Acar
Tunceli İzmir Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET BAHA ÖĞÜTKEN (İstanbul) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
ALİ BABACAN (Ankara) Katılıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeleri de aynı mahiyette olduğu için tek gerekçe okutuyorum:
Gerekçe:
Anonim
şirket olarak kurulan merkezi takas kuruluşlarının yönetim
organlarının ve teşkilat yapısının da Türk
Ticaret Kanununa uygun olarak esas sözleşmeleri ve yetkili
organlarınca belirlenmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önergeler doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
78inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
79uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
80inci
madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 337 sıra sayılı Sermaye Piyasası Kanunu
Tasarısının 80 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasında
yer alan yönetim ve teşkilat yapısına ibaresinin
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Ayşe
Nur Bahçekapılı Mehmet Doğan Kubat
Giresun
İstanbul
İstanbul
Osman
Aşkın Bak Emrullah
İşler Tülay
Kaynarca
İstanbul
Ankara
İstanbul
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Bülent
Kuşoğlu Kazım
Kurt
İstanbul
Ankara
Eskişehir
Alaattin
Yüksel Gürkut
Acar Kamer
Genç
İzmir
Antalya
Tunceli
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere sayın
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET BAHA ÖĞÜTKEN (İstanbul) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
ALİ BABACAN (Ankara) Katılıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeleri aynı mahiyette olduğu için gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Anonim
şirket olarak kurulan merkezi saklama kuruluşlarının
yönetim organlarının ve teşkilat yapısının da
Türk Ticaret Kanununa uygun olarak esas sözleşmeleri ve yetkili
organlarınca belirlenmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
81inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Üçüncü bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 20.49
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.51
BAŞKAN: Başkan
Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine
LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 34üncü Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
Danışma
Kurulunun bir önerisi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım:
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- 2013
Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
Genel Kurulda görüşme takvimine ve konuşma sürelerine; kamu
idarelerinin bütçeleri üzerindeki görüşmelerin on iki turda
tamamlanmasına, turların bitiminden sonra Bütçe ve Kesin Hesap Kanunu
Tasarılarının maddelerinin oylanmasına ilişkin
Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
05/12/2012
No:34
Danışma
Kurulunun 5.12.2012 tarihli toplantısında, aşağıdaki
önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Ahmet Aydın Muharrem
İnce
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Mehmet Şandır İdris
Baluken
Milliyetçi
Hareket Partisi Barış ve Demokrasi
Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu Başkan Vekili
Öneriler:
1.- 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2011 Yılı Merkezî
Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısının, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Gündeminin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmının
1 inci ve 2 nci sıralarında yer alması; Bütçe görüşmelerine
10.12.2012 Pazartesi günü saat 14.00'te başlanması ve bitimine kadar,
resmî tatil günleri dâhil her gün saat 11.00'den günlük programın
tamamlanmasına kadar çalışmalara devam olunması ve
görüşmelerin on bir günde tamamlanması; bütçe görüşmelerinin son
günü olan 20.12.2012 Perşembe günü görüşmelere saat 14.00'te
başlanması ve bitimine kadar çalışmalara devam
olunması,
2. - Başlangıçta Bütçenin tümü üzerinde gruplar ve Hükümet
adına yapılacak konuşmaların (Hükümetin sunuş
konuşması hariç) 1'er saat (Bu süre birden fazla konuşmacı
tarafından kullanılabilir.), kişisel konuşmaların ise
10'ar dakika ile sınırlandırılması,
3. - Kamu idarelerinin bütçeleri üzerindeki görüşmelerin on iki
turda tamamlanması, turların bitiminden sonra Bütçe ve Kesinhesap
Kanunu Tasarılarının maddelerinin oylanması,
4. - İçtüzüğün 72 nci maddesi gereğince, yapılacak
görüşmelerde, gruplar ve Hükümet adına yapılacak
konuşmaların 1, 2, 4, 6, 7, 8 ve 10 uncu turlarda 50'şer,
diğer turlarda 40'ar dakika (Bu süre birden fazla konuşmacı
tarafından kullanılabilir.), kişisel konuşmaların 5'er
dakika olması, kişisel konuşmalarda her turda
İçtüzüğün 61 inci maddesine göre biri lehte, biri aleyhte olmak üzere
iki üyeye söz verilmesi ve bir üyenin sadece bütçenin tümü üzerinde veya
sonundaki görüşmelerde ya da bir turda söz kaydı
yaptırması,
5. - Bütçe görüşmelerinde soruların gerekçesiz olarak
yerinden sorulması ve her tur için soru-cevap işleminin 20 dakika ile
sınırlandırılması,
6.- Bütçe
görüşmelerinin sonunda gruplara ve Hükümete 1'er saat süre ile söz verilmesi (Bu süre
birden fazla konuşmacı tarafından kullanılabilir.),
İçtüzüğün 86 ncı maddesine göre yapılacak kişisel
konuşmaların 10'ar dakika olması,
önerilmiştir.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Danışma Kurulu Önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
2013 yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2011
yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
Genel Kurulda görüşme takvimine ilişkin Danışma Kurulu Önerisi
kabul edilmiştir.
Bütçeler üzerinde
şahısları adına söz almak isteyen sayın üyelerin söz
kayıt işlemleri 6/12/2012 Perşembe günü 11.00 ile 11.15 saatleri
arasında Cumhuriyet Halk Partisi grup toplantı salonunda
Başkanlık Divanı kâtip üyelerince yapılacaktır. Söz kaydını
her sayın üyenin bizzat yaptırması gerekmektedir,
başkası adına söz kaydı yapılmayacaktır.
Belirtilen saatler dışındaki söz kayıtları Kanunlar ve
Kararlar Başkanlığında yapılacaktır.
Sayın üyelerin
bilgilerine sunulur.
337 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
5.- Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/638) (S. Sayısı: 337) (Devam)
BAŞKAN Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
6ncı sırada
yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Eğitim İşbirliği Alanında
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Mısır
Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim İşbirliği
Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/581) (S. Sayısı: 291)
BAŞKAN Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
7nci sırada yer
alan, Afrika Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasına
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
7.- Afrika Kalkınma Bankası Kuruluş
Anlaşmasına Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/700)
(S. Sayısı: 349)
BAŞKAN Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
Kanun tasarı ve
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 6 Aralık 2012 Perşembe günü, alınan karar
gereğince saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati : 20:56