TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
35inci
Birleşim
6
Aralık 2012 Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Konya Milletvekili
Mustafa Kabakcının, Mevlânâ Haftasına ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Serdar
Soydanın, ülkemizde zeytin ve zeytinyağı üreticileri ile
sektörün sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran
Bulutun, ülkemizde zeytin ve
zeytinyağı üreticileri ile sektörün sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Muğla
Milletvekili Tolga Çandar ve 20 milletvekilinin, Türkiye'nin taraf olduğu
tüm uluslararası göç hareketleri, ülkemizdeki yabancı göçmenlerin
statüleri ve sorunları ile ulusal ve uluslararası planda
karşılaştığımız sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/443)
2.- İstanbul
Milletvekili D. Ali Torlak ve 19 milletvekilinin, tarihî ve kültürel eserlerin
korunmasında yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/442)
3.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz ve 20
milletvekilinin, Eğirdir Gölünün tabii hâlinin ve zenginliklerinin
korunması için yapılması gerekenlerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/441)
B) Önergeler
1.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, (2/866) esas numaralı, Tababet ve
Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair
Kanun Teklifini geri aldığına ilişkin önergesi (4/81)
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın, ataması yapılmayan öğretmenlerin
Başbakandan beş dakikalık bir randevu alabilmek için on bir
gündür Abdi İpekçi Parkında beklediklerine ve bu konuya
duyarlılık gösterilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
2.- Şanlıurfa
Milletvekili Abdulkerim Gökün, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- BDP Grubunun, Diyarbakır Milletvekili Altan
Tan ve arkadaşları tarafından, Şanlıurfa ilinin
Akçakale ile Ceylânpınar ilçeleri ve Mardin ilinin Kızıltepe
ilçesine bağlı Şenyurta Suriye tarafından düşen
bombalar ve sınırdan Türkiyeye geçen 100 bini aşkın
mültecinin durumlarının araştırılması
amacıyla 15/11/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına vermiş olduğu Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun 6 Aralık 2012
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- CHP Grubunun, İstanbul Kâğıthane ve Ayamama
dereleri üzerindeki imara aykırı yapıların dere
yataklarını yok etmesi ve yoğun yağışlarda
adı geçen derelerin taşması sonucu oluşan can ve mal
kayıplarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla vermiş olduğu (10/1)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmesinin, Genel Kurulun 6/12/2012 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun 6 Aralık
2012 Perşembe günkü birleşiminde 337 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarına devam etmesine; bu birleşimde 337 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerinin
tamamlanamaması hâlinde haftalık çalışma günlerinin
dışında 7 Aralık 2012 Cuma günü saat 14.00'te
toplanmasına ve görüşmelerin tamamlanmasına kadar
çalışmalarına devam etmesine ilişkin önerisi
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tanın, Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim
Gökün şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının, Diyarbakır Milletvekili Altan
Tanın AK PARTİ Grup Başkanına sataşması
nedeniyle konuşması
3.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
4.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın, Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gök ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
5.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Mardin Milletvekili Abdurrahim
Akdağın Cumhuriyet Halk Partisine ve şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
6.- İstanbul
Milletvekili Aydın Ağan Ayaydının, İstanbul
Milletvekili İdris Güllücenin şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
7.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, İstanbul Milletvekili
İdris Güllücenin şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
8.- İstanbul
Milletvekili İdris Güllücenin, İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve İstanbul Milletvekili Aydın Ağan
Ayaydının şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S.
Sayısı: 287)
3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Libya Hükümeti Arasında
Askeri Eğitim İş Birliği Mutabakat
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/650) (S. Sayısı: 339)
4.- Yargılama Sürelerinin Uzunluğu ile
Mahkeme Kararlarının Geç veya Kısmen İcra Edilmesi ya da
İcra Edilmemesi Nedeniyle Tazminat Ödenmesine Dair Kanun
Tasarısı ile Adalet Komisyonu Raporu (1/625) (S. Sayısı:
342)
5.- Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/638) (S. Sayısı: 337)
IX.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Sadık Yakutun, Şampiyonlar Liginde bir üst tura yükselen
Galatasaray futbol takımını tebrik ettiğine, UEFA Avrupa
Liginde Fenerbahçeye başarılar dilediğine ilişkin
konuşması
X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Sadık Yakutun, 337 sıra sayılı Kanun
Tasarısının geçici 7nci maddesi üzerinde verilmiş 2
önergeyi işleme almadığı gerekçesiyle tutumu hakkında
XI.- OYLAMALAR
1.- Sermaye Piyasası Kanunu
Tasarısının oylaması
XII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Şekerin,
dış ticaret istatistiklerine ve İrana yapılan altın
ihracatının mahiyetine ilişkin Başbakandan sorusu ve
Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/12224)
2.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirelin,
arama kurtarma çalışmalarında kullanılmak üzere gemi
alınıp alınmayacağına ilişkin sorusu ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı (7/12510)
3.- Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan
Canalioğlunun, 5084 sayılı Kanunla getirilen teşviklerin
sürelerinin uzatılmasına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
(7/12698)
6
Aralık 2012 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Mine LÖK BEYAZ
(Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 35inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Mevlânâ Haftası
nedeniyle söz isteyen Konya Milletvekili Mustafa Kabakcıya attir.
Buyurun Sayın Kabakcı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Konya Milletvekili Mustafa Kabakcının,
Mevlânâ Haftasına ilişkin gündem dışı
konuşması
MUSTAFA KABAKCI (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 7-17 Aralık tarihleri arasında
kutlanacak olan Mevlânâ Haftası münasebetiyle şahsım adına
gündem dışı konuşma almış bulunmaktayım.
Genel Kurulunuzu saygıyla selamlıyorum.
Aynı dili konuşan insanlar değil,
aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.
Dünyada nice diller var, nice diller,
Ama hepsinde anlam bir.
Sen kapları, testileri hele bir kır,
Sular nasıl bir yol tutar gider.
Hele birliğe ulaş, hırgürü,
savaşı bırak,
Can nasıl koşar, bunu canlara iletir.
Sayın milletvekilleri, ülkemizin dünyaya hitap eden
en önemli kültür sanat faaliyetlerinden Şebiarus törenleri,
Konyamızda 1950li yılların başından beri, yarım
asrı geçkin süredir aralıksız bir şekilde
gerçekleştirilmektedir. Bu yıl da Mevlânâ Haftası süresince
gerçekleşecek olan Hazreti Mevlânânın 739uncu Vuslat Dönümü
Uluslararası Anma Törenleri kapsamında 10u gündüz, 11i gece olmak
üzere toplam 21 âyîn-î şerîf icra edilecek ve TRT tarafından 17
Aralık Şebiarus Programı canlı olarak
yayınlanacaktır.
Geçtiğimiz yıl 55 bin misafiri
ağırlayan Konya, bu yıl da on bir gün boyunca sema törenleri ve
diğer etkinlikler için şehrimize gelen 65 bin civarında yerli ve
yabancı misafire ev sahipliği yapacaktır. Törenler, 7
Aralık Cuma günü. Çarşamba günü, Genelkurmay
Başkanlığı Mehteran Bölüğü ile Kültür ve Turizm
Bakanlığı Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu
eşliğinde protokolün ve halkın katılımıyla
gerçekleşecek olan sevgi ve hoşgörü yürüyüşü ile
başlatılacaktır. Törenler boyunca mesnevi sohbetleri
gerçekleştirilecektir. Büyükşehir Belediyesi, Selçuk, Mevlânâ,
Necmettin Erbakan, Konya Ticaret Odası Karatay üniversiteleri ile
Uluslararası Mevlânâ Vakfı gibi sivil toplum kuruluşlarınca
Hazreti Mevlânâyı anlama ve tanıtmaya yönelik panel, sempozyum,
söyleşi, çalıştay, tiyatro, konser, bilimsel, kültürel ve
sanatsal faaliyetler gerçekleştirilecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Hazreti Mevlânâ, insanlığın bitmez tükenmez hırsı
yüzünden yaşanmaz hâle getirdiğimiz bu dünyaya hâlâ
yaşadığı yüzyıldan ışık saçmaya devam
etmektedir. Diliyle değil gönlüyle Ne olursan ol, gel. diyebilmiş
bu büyük gönül insanını dualarla anıyor, onu gelecek nesillere
anlatmayı kendimize görev biliyoruz. Hazreti Mevlânânın biz
insanlara verdiği en büyük mesaj aşk, sevgi ve birliktir. Birlik ve
beraberliğe her zamandan daha fazla ihtiyacımız vardır.
Onun tüm insanlığa bıraktığı en büyük miras,
insan sevgisine ve hoşgörüsüne dayalı bir hayat
anlayışını bizlere benimsetmiş olmasıdır. O,
bir veli hüviyetiyle gönüller coşturmuş, bir pir, bir mürşit
olarak insan kalbini saflaştırmış, bir bilgi
kaynağı olarak insan aklını nur ile yıkamış,
akıl ve gönülleri kirden kurtarmıştır.
İnsan yaratılmışların en
şereflisidir düsturuyla her dilden, her dinden, her renkten insanı
kucaklayan Hazreti Mevlânâ, sevginin, barışın,
kardeşliğin, hoşgörünün sembolüdür.
Canım bedenimde oldukça Kuranın bendesiyim,
seçilmiş Muhammedin yolunun toprağıyım. Kim sözlerimden
bundan başka bir söz naklederse, o nakledenden de bizarım, o sözden
de bizarım. Kendisi âşıklar sultanı, türbesi de âşıklar
Kâbesi olan Hazreti Mevlânâ, Kuranın kulu ve Hazreti Muhammedin
yolunun toprağı olmayı en büyük şeref sayardı. Kendisine
bunun dışında bir şey atfedenlerden bizardır,
şikâyetçidir. Böylece kendi örneklemesinden hareketle bizlere bir yol
çizerek, âdeta bir hayat düsturu belirlemiştir.
Der ki Hazreti Mevlânâ: Akıl aydınlık bir
kandile benzer. Elbette yirmi kandilin aydınlattığı bir
kandilin aydınlığından daha fazladır. diyerek, âdeta
milletimizin ortak aklı olan yüce Meclisimize, yani bizlere de sesleniyor
ve yol gösteriyor.
Ben, gönüller kapısı Konyaya, 7-17 Aralık
tarihleri arasında, şahsınızda tüm milletvekillerini ve
bütün Türkiyeyi davet ediyor, hepinizi saygıyla, hürmetle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı ikinci söz, zeytin ve
zeytinyağı üreticilerinin sorunları hakkında söz isteyen
Çanakkale Milletvekili Mustafa Serdar Soydana aittir.
Buyurun Sayın Soydan. (CHP sıralarından
alkışlar)
2.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Serdar
Soydanın, ülkemizde zeytin ve zeytinyağı üreticileri ile
sektörün sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
MUSTAFA SERDAR SOYDAN (Çanakkale) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; zeytin ve zeytinyağı
üreticilerinin sorunları hakkında söz almış bulunuyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Sözlerime başlamadan önce, Çanakkale ve ilçelerinde
meydana gelen yoğun yağışlara değinmek istiyorum.
Yağışlar, ciddi zararlar meydana getirmiş ve özellikle
Bayramiç ilçemiz ve köylerinde üreticimiz mağdur olmuştur. Can
kaybı yaşanmaması en büyük tesellimiz olup, yoğun
yağıştan etkilenen hemşehrilerime geçmiş olsun
dileklerimi iletiyorum. İlgili bakanlıklar hasar tespit
çalışmalarını tamamlayıp vatandaşların
hasarlarını en kısa sürede karşılamalıdır.
Sayın milletvekilleri, zeytin ve
zeytinyağı sektörü ülkemiz için üretim, istihdam ve ihracat boyutuyla
önem taşırken, aynı zamanda çevre dengesi ve halk sağlığı
açısından da yaşamsal önem arz etmektedir. Ülkemiz sofralık
zeytin üretiminde dünyada 2nci, zeytinyağı üretimindeyse 5inci
sırada yer almaktadır. Türkiyede kişi başı zeytinyağı
tüketimi AB ülkelerinin sekizde 1i düzeyinde bulunurken, ihracatta ise ülkemiz
ne yazık ki AB ülkeleri ve Suriyenin ardından gelmektedir.
Sayın milletvekilleri, on yıllık AKP hükûmetlerinin
izlediği tarım politikaları üreticiyi, çiftçiyi artık
yaşayamaz, üretemez ve yaşamını toprağından
kazanamaz hâle getirmiştir. Ege ve Marmara Bölgesindeki zeytin üreticimiz
bu yıl yüzde 80 oranında rekolte düşüklüğüyle
karşılaşmıştır. Üretici, yıllardır
değişmeyen, hatta gerileyen fiyatlara ilave olarak, girdi
maliyetlerinde artışlar nedeniyle, ürünlerini
kaldıramamış, zeytinlerini ağaçlarda çürümeye bırakmak
zorunda kalmıştır. AKPden önce
Sayın milletvekilleri, Bakanlık süratle önlem
almak zorundadır. Stoklama yardımı, uygun faizli kredi, üretici
birliklerine kaynak aktarılmalıdır. İç piyasada zeytinyağı
tüketimi özendirilmelidir. Birliklerin devlete olan borçları son bir kez
silinmeli ve 2011 yılı destekleme primleri en kısa zamanda
dağıtılmalıdır. Üreticinin on yılda geldiği
üretemez, üretse dahi zarar eden bu durum karşısında Sayın
Bakanın ne söyleyeceğini üretici merak etmektedir.
Sayın milletvekilleri, 10 Kasım Atanın ölüm yıl dönümünde
ilk kez bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Anıtkabirde bulunmak
yerine Sultan Hasanı ziyaret etmiştir. Sayın
Başbakanın olması gereken yer sultanların sofrası değil,
milletin efendisi olan köylünün sofrası, üreticinin sofrasıdır.
(CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Başbakan bir sabah kahvaltısını zeytin
üreticimizle beraber yapsın; onlara misafir olsun, zeytin
ağaçları arasında gezsin; üreticimiz, ürettiği zeytin ve
zeytinyağını Başbakana ikram etsin; zeytin toplasın,
üreticimizle sohbet etsin. Sayın Başbakan zeytin
ağaçlarının altında tertemiz oksijen solusun ki belki
oksijen kaynağı Kazdağlarında oksijeni sonlandıracak
maden arama ve işletme faaliyetlerine son verir. İnanın
arkadaşlar, bu ziyaret, Sayın Başbakanın hem ruh
sağlığına hem beden sağlığına çok iyi
gelecektir. Şayet üreticimiz Ben on yıl öncesine göre daha çok
üretiyorum, daha çok kazanıyorum. diyorsa bizim söyleyecek başka bir
şeyimiz kalmaz.
Sayın milletvekilleri, son on yıldır AK PARTİli
yıllar, üretici için kara günlere dönmüştür. AKlı yıllarda
üreticinin kara elması parçalanmış, yok edilmiştir ama hiç
kimsenin şüphesi olmasın ki üreticinin, çiftçinin, köylünün
umutları Cumhuriyet Halk Partisi iktidarıyla yaşama geçecek,
üretici emeğinin karşılığını, üretmenin
keyfini alacaktır.
Ben Sayın Bakanın burada olmasını, cevap vermesini
arzu ediyordum ama yine de Sayın Bakana bir önerim var: Sayın Bakan
hiç burada bence emek sarf etmesin çünkü çıkacak, üreticiye ne kadar çok
destek olduğunu anlatacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA SERDAR SOYDAN (Devamla) Biz kurbanlık koyunumuzu bile
dışarıdan alırken hayvan üreticisine bunu söylemişti
Sayın Bakan.
Ben onu zeytin üreticisinin önüne davet ediyorum ama bir tavsiyem var,
koruma sayısını fazlalaştırsın.
Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı üçüncü söz, ülkemizde zeytin
ve zeytinyağı sektörünün içinde bulunduğu durum hakkında
söz isteyen Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Buluta aittir.
3.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran
Bulutun, ülkemizde zeytin ve
zeytinyağı üreticileri ile sektörün sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Abdi İpekçi Parkında Sayın
Başbakanla görüşmek için randevu bekleyen, atama bekleyen
öğretmen adaylarına verdiğim sözü tutuyor, Türkiye Büyük Millet
Meclisi kürsüsünden onları selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, önceki
konuşmacının bahsettiği gibi, zeytin, zeytinyağı
ve üreticisi sorunlar içerisinde. Türkiye, sıvı yağı
ithalatına yılda 3 milyar dolar para veren, kaynak harcayan bir ülke.
168 milyon zeytin ağacı olan, bu yıl 200 bin ton zeytinyağı
üretilmesi beklenilen bir ülkede kişi başına
Ülkenin bu zeytin gibi büyük kaynağının iç
piyasada tüketilmesi adına bir gayretin, çabanın olması
gerekiyor. Marmarada, Bursada, Erdekte, Ezinede, Ayvacıkta,
Edremitte, Burhaniyede, Gömeçte, Ayvalıkta, Aydında, Mersinde,
Antepte, bütün bu bölgelerdeki insanların hayat kaynağı olan bu
zeytinin ve zeytinyağının mutlak surette kendi kaderine terk
edilmemesi gerekmektedir. Avrupa Birliği ülkelerinde 2,5 avroya
satılırken kilosu, üreticiye 1 avro destek verilmektedir.
Değerli milletvekilleri, bilinmeyen bir gerçek var.
Fındıkta yağa değil fındığa destek
veriyoruz, ayçiçeğinde yağına değil tanesine destek
veriyoruz, zeytinde ise sadece yağına destek veriyoruz. Üreticinin
talebi şu: Bize, yağa destek değil taneye destek verin çünkü
tanede olursa bu para bize gelecek. Yağı satıyoruz, desteklemeyi
tüccar alıyor, bizim elimize bir şey geçmiyor. demektedirler.
Zeytin ve zeytinyağı sektörünün ithalatı
konusunda sıkıntılar var. Suriye, savaş sebebiyle
İspanya ve İtalyaya zeytinyağı satamamakta, Türkiyeye
kaçak yoldan Suriyeden zeytinyağı girmekte. Ucuz olarak Türkiyeye
sokulan bu zeytinyağı, müstahsil belgesi de alarak devletten destek
almakta, 20 tonluk tankerlerle Anadoluya dağılıp ucuz
fiyatlarla satıldığında yerli üretimin
karşısında rekabet ederek üreticiyi zor duruma sokmaktadır.
1 kilo zeytinyağının maliyeti 6,35 liradır ancak piyasada
bugün, 4,35-4,70 lira arasında zeytinyağı
satılmaktadır, üretici zarar etmektedir.
Zeytin ağaçları her yıl, zeytin sektörü
her yıl el değiştirmekte. Bu konuyla alakası olmayan
insanlar, 10 bin - 20 bin ağaç zeytinler alıp daha sonra buna
bakamadıkları için millî servetimiz zarar görmektedir. İlaçlamadan
tutun gübrelemeye kadar bunların bakımları
yapılamamaktadır.
Bu mübarek bitkinin değerlendirilmesi, üreticinin mağduriyetlerinin
giderilmesi için Hükûmeti duyarlı, dikkatli olmaya, Tarım
Bakanını bu konuda üzerine düşen görevleri yapmaya davet
ediyorum. Buradan bütün zeytin ve zeytin üreticilerinin hasat
yılını kutluyor, bereketli geçmesini diliyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ediyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Muğla Milletvekili Tolga Çandar ve 20
milletvekilinin, Türkiye'nin taraf olduğu tüm uluslararası göç
hareketleri, ülkemizdeki yabancı göçmenlerin statüleri ve sorunları
ile ulusal ve uluslararası planda karşılaştığımız
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/443)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına,
Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle tarih boyunca göç
akımlarının geçiş yolu olmuştur. Asya ve Avrupa
kıtalarının birleştiği yerde ve siyasal ve ekonomik
krizlerin istikrarsızlaştırdığı
coğrafyaların yakınında bulunması ülkemizi transit
göçmen geçişleri ve son kırk yıl içinde
sığınmacı akımlarının hedefi hâline
getirmiştir. Ayrıca, özellikle eski Sovyetler Birliği
ülkelerinde ve Asya'daki yakın coğrafyamızdaki ekonomik ve
toplumsal sorunlar çok sayıda göçmenin Türkiye'de büyük ölçüde kayıt
dışı olarak istihdamına yol açmış bulunmaktadır.
1960'lı yılların başından
itibaren Avrupa ülkelerine ve sonraları Orta Doğu ülkeleri ve
Avustralya'ya yönelik iş gücü göçü ile aynı zamanda göçmen
kaynağı niteliği de kazanan ve bu özelliğini "aile
birleştirmeleri" çerçevesinde korumakta olan ülkemiz, Sovyetler
Birliği'nin dağılması ve Asya'daki istikrarsızlıklar
sonucunda günümüzde daha çok "göçmen kabul eden ülke" ve
"transit göç ülkesi" olarak nitelendirilmekte ve kaçak ve yasal
statüdeki göçmenlerle sığınmacıların ve mültecileri
kapsayan karmaşık bir "göç yönetişimi" sorunu ile
karşı karşıya kalmış bulunmaktadır.
Bu çerçevede Türkiye'de hâlen öncelikle 3 ana grubu
sorunlu olarak nitelendirmek mümkündür. Bunlar: Avrupa'ya geçmek üzere
Türkiye'yi transit geçiş ülkesi kullananlar, Türkiye'ye kayıt
dışı çalışma niyetiyle gelenler ve nihayet iltica
talebi reddedilen ve ülkeyi terk etmesi gerektiği hâlde illegal konumda
Türkiye'de kalan yabancı uyruklulardır. 1995 -2009 yılları
arasında Türkiye'de bu 3 gruba mensup toplam 1 milyon 600 bin kişi
tespit edilerek sınır dışı edilmiştir.
Türkiye'yi transit geçiş ülkesi olarak kullanan
yabancı uyrukluların çok büyük bölümünün ülkemize kaçak yollardan
girdiği, organize suç ve terör örgülerinin insan
kaçakçılığı yaptıkları ve bu yoldan önemli
gelirler elde ettikleri, kaçak göçmenlerin çeşitli biçim ve boyutlarda
insan hakları ihlallerine maruz bırakıldıkları ve
hatta bir bölümünün transit geçişleri sırasında
yaşamını yitirdiği kamuoyumuzca da bilinmektedir. Güvenlik
güçlerimizce yakalanarak sınır dışı edilen kaçak
göçmenler 2000-2009 yılları arasında yılda ortalama 55.000 kişidir.
Bir AB projesi çerçevesinde 2004 yılında uygulamaya konulan Entegre
Sınır Yönetimi Stratejisinin Uygulanmasına Yönelik Ulusal Eylem
Planının başarısının da sorgulanması
gerekmektedir.
Sonuç olarak, mevcut verilere göre deniz ve kara
sınırlarımızın iyi korunamadığı
anlaşılmakta, insan kaçakçılığına karşı
devlet kurumlarının eşgüdümlü ve kararlı bir
savaşım içine girmeleri gerekliliği öncelik taşımaktadır.
Türkiye'nin göç politikası, aynı zamanda Türkiye kökenli Türk
göçmenlerin konumları, sorunları ve yaşadıkları
ülkelerle olan ilişkilerimizi de
kapsayacak şekilde ele alınmalıdır.
Yukarıda sözü edilen durum ve sorunlar çerçevesinde
çok boyutlu ve uygulanabilir bir göç politikasının
hazırlanması ve bu bağlamda yurt dışındaki Türk
göçmenler dâhil Türkiye'nin taraf olduğu tüm uluslararası göç
hareketleri, ülkemizdeki yabancı göçmenlerin statüleri ve sorunları
ile ulusal ve uluslararası planda
karşılaştığımız siyasal, ekonomik, kültürel
ve sosyal sorunlar ve mevcut ve hazırlanan yasal mevzuatın ele alınması
amacıyla Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
02.01.2012
1)
Tolga Çandar (Muğla)
2) Atilla Kart (Konya)
3) Fatma Nur Serter (İstanbul)
4) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
5) Ali Haydar Öner (Isparta)
6) Ali Serindağ (Gaziantep)
7) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
8) Turgut Dibek (Kırklareli)
9) Haluk Ahmet Gümüş (Balıkesir)
10) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
11) Muharrem Işık (Erzincan)
12) Uğur Bayraktutan (Artvin)
13) Ali Özgündüz (İstanbul)
14) Veli Ağbaba (Malatya)
15) Mehmet Şeker (Gaziantep)
16) İlhan Demiröz (Bursa)
17) Hülya Güven (İzmir)
18) Mahmut Tanal (İstanbul)
19) Rahmi Aşkın Türeli (İzmir)
20) Aylin Nazlıaka (Ankara)
21) Hasan Akgöl (Hatay)
2.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak ve 19
milletvekilinin, tarihî ve kültürel eserlerin korunmasında yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/442)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
"Tarihî ve kültürel eserlerin korunmasında
yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla" Anayasa'nın 98'inci ve TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince "Meclis
Araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.
1.D. Ali Torlak (İstanbul)
2) Celal Adan (İstanbul)
3) Mehmet Şandır (Mersin)
4) Alim Işık (Kütahya)
5) Özcan Yeniçeri (Ankara)
6) Ruhsar Demirel (Eskişehir)
7) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
8) Mehmet Günal (Antalya)
9) Mustafa Kalaycı (Konya)
10) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
11) Bülent Belen (Tekirdağ)
12) Ali Halaman (Adana)
13) Necati Özensoy (Bursa)
14) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
15) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
16) Sinan Oğan (Iğdır)
17) Erkan Akçay (Manisa)
18) Muharrem Varlı (Adana)
19) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
20) Sümer Oral (Manisa)
Gerekçe:
Dünyada tarihsel derinliği en fazla olan Anadolu;
uygarlıkların beşiği olma unvanını, binlerce
yıllık süreçte kentlere örnek olmasına, onlara analık
etmesine borçludur.
Ancak yaşadığımız zaman dilimi
içerisinde kentlerimizin, muhteşem geçmişleriyle bugünkü
durumlarını kıyasladığımızda,
karşımıza utanç verici ve çok kötü bir manzara
çıkmaktadır.
Tarihsel geçmişimize hiç yakışmayan,
haddinden fazla kazanç gözeten özensiz yapıların, her
yanımızı sarmaladığı çirkin ve tekdüze yapı
mimarisiyle eski tarihî dokular yok edilirken, anıtsal özelliği
bulunan yapıların da, bu özensiz ve çirkin yapılar arasında
âdeta kaybolduğu bir kentleşme, ne yazık ki ülkemizin
çağdaş görünümüne egemen olmuştur.
Özellikle bizim tarihi mirasımızın
yanında yaş olarak adının bile telaffuz edilemeyecek kadar
genç olan Avrupa şehirleriyle kıyasladığımızda; atalarımızdan
miras kalan tarihî ve kültürel eserlerimize, ne kadar gaddar ve hoyratça
davrandığımız daha net görülecektir.
Turizm Alanları Planlaması kapsamında
tarih, kültür ve çevre değerleri ile yörede yaşayan
vatandaşlarımızın yaşam tarzına uygun olmayan
yapılaşma çalışmaları, gelecek için bir risk
oluşturmaktadır. Dolayısıyla tarih yerine kazancı
gözeten ve ön plana çıkaran yapılaşma ile tarih ve kültür
katliamının yapıldığı bir süreçten
geçtiğimizi üzülerek görmekteyiz.
Kimlikli değişim yerine, kimliksiz
dönüşümün yapıldığı, şehirlerimizin tarihî
değerlerini âdeta silerek geçmişinden kopuk bir yapılaşmaya
gidilmesi, tarihî ve kültürel değerlerimize olan
vefasızlığımızı da ortaya koymaktadır. Bu
nedenle tarihe saygı gösterilmeden yapılan değişim; sadece
şehircilik açısından değil, aynı zamanda kültürel ve
yaşam derinlikleri açısından da çok sert ve kırılgan
bir "kimlik erozyonu oluşturacağı muhakkaktır.
Tarihimizde çok görkemli, ama bulundukları yere hem
yakışan, hem de orayı taçlandıran tarihî eserlerimizi
koruyamadığımız gibi, onları bir bir kaybetmenin
tehlikesiyle de karşı karşıyayız. Tarihî ve kültürel
geçmişimizi korumak ve gelecek nesillere özgün mimarisiyle
aktarılmasını sağlamak hepimizin tarihe karşı
vefa borcumuzun gereği olduğu kadar, aynı zamanda da insani bir
görevimizdir.
Ölçüsüz, âdeta gövde gösterisi izlenimi veren ve sanki
bulunduğu kentin geleneklerine meydan okurcasına yapılaşma
kirliliğinin yaşandığı ve bulunduğu kentin
tarihiyle, kültürüyle ve geleneksel yaşamıyla hiçbir zaman inatlaşmayan
tarihsel-kültürel dokuların yok sayıldığı,
devamlı kazancı gözeten ve ön plana çıkaran imar ve ihale
yasalarıyla tarih ve kültür katliamı yapılmamalıdır.
Bu tür yapılaşmalara son verilerek, Anadolu'nun
yeniden tarihine yaraşır, kimlikli bir şehirleşme sürecine
kavuşması, tarihî ve kültürel mirasımızın
korunmasına yönelik millî politikaların belirlenerek hayata
geçirilmesi hepimizin millî, manevi ve insani görevidir.
3.- Isparta Milletvekili S.
Nevzat Korkmaz ve 20 milletvekilinin, Eğirdir Gölünün tabii hâlinin ve
zenginliklerinin korunması için yapılması gerekenlerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/441)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gerekçesini ekte sunduğumuz, Isparta Eğirdir
Gölü ve çevresinin tabii halini ve zenginliklerini koruma-kullanma dengesi
içerisinde gelecek nesillere tüm özellikleriyle aktarılabilmesi için yasal
zemin üzerine oturtulmuş, bölgenin sosyal ve ekonomik dengesini
etkilemeyecek uygulamalar geliştirmek zorunlu hâle gelmiştir.
Eğirdir Gölü Havza Koruma Planı'nı sert yaptırımlar
içerdiğinden dolayı uygulama imkânı bulunmamaktadır.
Eğirdir Gölünün korunabilmesi için yapılacak yasal düzenlemeler de
dâhil olmak üzere alınacak tedbirlerin tespiti için Anayasa'nın
98'inci, İç Tüzükün 104-105'inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını arz ederiz.03.01/2012
1) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
2) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
3) Oktay Vural (İzmir)
4) Münir Kutluata (Sakarya)
5) Alim Işık (Kütahya)
6) Seyfettin Yılmaz (Adana)
7) Özcan Yeniçeri (Ankara)
8) Mustafa Kalaycı (Konya)
9) Erkan Akçay (Manisa)
10) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
11) Celal Adan (İstanbul)
12) Murat Başesgioğlu (İstanbul)
13) Edip Semih Yalçın (Gaziantep)
14) D. Ali Torlak (İstanbul)
15) Emin Çınar (Kastamonu)
16) Sadir Durmaz (Yozgat)
17) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
18) Koray Aydın (Trabzon)
19) Mehmet Günal (Antalya)
20) Mehmet Erdoğan (Muğla)
21) Bülent Belen (Tekirdağ)
Genel Gerekçe:
Eğirdir Gölü, bulunduğu bölgeye sosyal ve
ekonomik anlamda büyük değer katan ülkemizin incisi sayılabilecek
doğal bir zenginliktir. Göle bitişik 37 köy yerleşimi ve bir
ilçe bulunmaktadır. Isparta'nın içme suyu ihtiyacı, tarım
için gerekli olan sulama da gölden sağlanmaktadır. Ülkemizin elma
üretiminin %25'i Eğirdir Gölü çevresinde gerçekleştirilmektedir.
Gölde önemli oranda balıkçılık yapılmaktadır.
Eğirdir Gölü'nün büyük bir turizm potansiyeli de bulunmaktadır.
Eğirdir Gölü ve çevresinin tabii hali ve zenginlikleri, kullanım dengesi
göz önünde tutularak korunmalıdır. Gölü koruma maksadı ile
hazırlanan "Eğirdir Gölü Havza Koruma Planı" bölge
insanının talepleri dikkate alınmadan
hazırlandığından dolayı uygulanma imkânı
bulunmamaktadır. Bölgedeki insanların yerleşimleri dikkate alınarak,
tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin devamını
sağlayacak şekilde yeni bir göl havzası koruma planına
ihtiyaç vardır.
Yukarıda belirtilen sebeplerden dolayı,
Eğirdir Gölünün tabii hâli ve zenginliklerinin korunması için
yapılması gerekenlerin araştırılması amacı
ile bir Meclis araştırması açılması gerekmektedir.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Kanun teklifinin geri alınmasına dair bir
tezkere vardır, okutuyorum:
B) Önergeler
1.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, (2/866) esas numaralı, Tababet ve
Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair
Kanun Teklifini geri aldığına ilişkin önergesi (4/81)
05/12/2012
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
(2/866) esas numaralı Tababet ve Şuabatı
Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun Teklifimi
(yeni düzenlemelerle tekrar sunduğum için) geri çekiyorum.
Gereğini bilgilerinize saygılarımla arz
ederim.
Mahmut
Tanal
İstanbul
BAŞKAN Teklif geri verilmiştir.
Sayın Vural, söz talebiniz var, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın, ataması yapılmayan öğretmenlerin
Başbakandan beş dakikalık bir randevu alabilmek için on bir
gündür Abdi İpekçi Parkında beklediklerine ve bu konuya
duyarlılık gösterilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, on bir gündür, ataması
yapılmayan öğretmenler, Sayın Başbakandan beş
dakikalık bir randevu için Abdi İpekçi Parkında gece gündüz
bekliyorlar. Bu çerçevede geçen gün ben orayı ziyaret ettim. Bugün de
Kütahya Milletvekilimiz Alim Işık, Adana Milletvekilimiz Ali Halaman,
Isparta Milletvekilimiz Süleyman Nevzat Korkmaz ve Elâzığ Milletvekilimiz
Enver Erdem Bey ziyaret ettiler. Bu konunun Meclis gündeminde dile getirilerek,
hiç olmazsa bu kişilerin, Sayın Başbakanın bir beş
dakikalık randevu münasebetiyle sorunlarını dinlemesi konusunu
Genel Kurulda dile getirmek istiyorum. Bu sese bence kulak vermek lazım.
Bu insanlarımızı bir randevu için bu kadar ezdirmek doğru
değildir.
Bu konuya duyarlılık göstermesini Meclis Genel
Kurulunun bugünkü toplantısı vesilesiyle duyurmak istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- BDP Grubunun, Diyarbakır Milletvekili Altan
Tan ve arkadaşları tarafından, Şanlıurfa ilinin
Akçakale ile Ceylânpınar ilçeleri ve Mardin ilinin Kızıltepe
ilçesine bağlı Şenyurta Suriye tarafından düşen
bombalar ve sınırdan Türkiyeye geçen 100 bini aşkın
mültecinin durumlarının araştırılması
amacıyla 15/11/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin Genel
Kurulun 6 Aralık 2012 Perşembe günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
06.12.2012
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu'nun 06.12.2012 Perşembe
günü (Bugün) yaptığı toplantısında,
Toplanamadığından Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurul'un
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Pervin
Buldan
Iğdır
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
15 Kasım 2012 tarihinde, Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan ve arkadaşları tarafından verilen (1823
sıra nolu), "Şanlıurfa ilinin Akçakale ile Ceylanpınar
ilçeleri ve Mardin ilinin Kızıltepe ilçesine bağlı
Şenyurt'a Suriye tarafından düşen bombalar ve sınırdan
Türkiye'ye geçen 100 bini aşkın mültecinin
durumlarının" araştırılması amacıyla,
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis Araştırma
Önergesinin, Genel Kurul'un bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak, 06.12.2012 Perşembe günlü
birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı
tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Barış ve Demokrasi Partisi grup
önerisi lehinde söz isteyen Altan Tan, Diyarbakır Milletvekili. (BDP sıralarından
alkışlar)
ALTAN TAN (Diyarbakır) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Suriye politikasıyla ilgili, Suriyede olan
bitenlerle ilgili defalarca huzurlarınıza çıktım ve yine,
birkaç sefer, grubumuz Suriyede olan bitenlerin
araştırılmasıyla ilgili, Hükûmetin ne yapmak
istediğinin açıklığa kavuşturulmasıyla ilgili
Meclis araştırma önergeleri verdi ama maalesef her seferinde
oylarınızla reddedildi. Ben önce sizlere bilgi vermek istiyorum,
ondan sonra da bu bilgiler üzerine görüşlerimi sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Suriyede, biliyorsunuz,
yıllarca halkına zulmeden bir diktatörlük var -Baas Partisi- ve bu
diktatörlük artık ömrünü tamamladı, şu veya bu şekilde
gidecek ancak tartışma şu: Bu diktatörlük nasıl gidecek?
İki: Gittikten sonra da nasıl bir Suriye kurulacak?
Bu konuda dünyanın
birçok devleti aynı siyasi politikaları takip etmektedir ve istenilen
şu: Suriyedeki mevcut rejim gittikten sonra, Suriyedeki dindar Sünni
Müslümanları, Nusayrileri, Alevileri, Dürzileri, Hristiyanları ve
Kürtleri kucaklayacak ve bu halkların birlikte barış içerisinde
yaşayabilecekleri demokratik yeni bir Suriyenin inşası. Esas
hedef bu ve burada da yıllardır Suriyede bir kimlik cüzdanları
bile olmayan, yok sayılan Kürtlerin de haklarına sahip olmaları,
dünyadaki bütün demokratik ülkelerde halkların, etnik yapıların,
etnisitelerin sahip oldukları haklar neler ise Suriye Kürtlerinin de bu
haklara sahip olması.
Peki, Türkiyeden
beklenilen ne? Türkiyeden beklenilen de bu herkesin hak ve hukukuna kavuşacağı
düzenin tesisi için Suriyenin, İhvanı Müsliminden tutun,
Hristiyanlarından, Alevilerinden, Nusayrilerinden, Dürzilerinden
Kürtlerine kadar, Türkmenlerine kadar ne kadar etnik, dinî ve mezhebî yapı
varsa bunların tamamını kucaklayacak bir politika takip etmesi.
Peki, ne oldu? Maalesef,
Türkiye, Batı bloğundan da ayrılarak, Suudi Arabistan ve Katar
sermayesini de arkasına alarak Talibandan tutun El Kaideye kadar
artık dünyada çeteleşmiş ve arkalarında hangi güçlerin
olduğu meçhul birçok gücü Suriyeye soktu. Bunlara Türkiye üzerinden silah
verildiği, para verildiği, desteklendiği ve bunların
Türkiye sınırlarını âdeta bir elek hâline getirircesine
kullandıkları herkesin malumu.
Bunlar ne yaptılar?
Bunlar ise Suriyedeki bütün muhalefeti organize edeceklerine ve genel bir
konsensüs, ittifak, birliktelik yaratacaklarına, çok küçük bir
azınlığın dini istismar ederek din kisvesi altında
yeni bir diktatörlük kurma siyasetini devreye koydular. Bunun da arkasında
en fazla Suudi Arabistan ve Katar sermayesi var. Çünkü Suriyeye liberal,
demokrat, dünyayla barışık, Batı bloğu içerisinde bir
rejim gelirse Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn, Kuveyt, Umman, Abu Dabi,
Birleşik Arap Emirliklerinin diğer emirlikleri ,bunların
tamamının artık ayakta durma şansları yok. Bunun böyle
olmaması için, bu krallıkların ve emirliklerin devam edebilmesi
için işi başka bir tarafa çevirdiler, Türkiyeye 200 milyar dolar
civarında kayıt
dışı para soktular -işte bugünkü sanal
mutluluğun sebebi de bu- ondan sonra da Suriyedeki muhalefeti
çeteleştirerek çok farklı bir noktaya getirdiler. Ama daha da
tehlikelisi, bugün Suriyedeki Kürtler bu olayların hiçbirisine
karışmadan -15-16 tane parti- toplantı yaptılar,
aralarında anlaştılar yeni bir, Suriyede otonomi, özerklik,
federasyon, eyalet sistemi, seçilmiş vali, bunların hiçbirisinin de
kesin olarak adını koymadan bir statü talebi ve etnik kimlikleriyle
ilgili bütün haklarının garanti altına alınabilmesi için
bir birliktelik oluşturarak bunu dünyaya deklare ettiler.
Türkiyeye düşen neydi? Türkiyeye düşen, Evet,
Suriye Kürtleri de benim kardeşimdir, bunların demokratik kimlik
haklarını elde etmeleri için her türlü görevi yapmam lazım.
deyip bu unsurları da, bu Kürt partilerini de Suriye Ulusal Konseyinin
içine sokmak ve bu taleplerini de dünyaya deklare ederek, anlatarak, bu
taleplerin arkasında olduğunu da belirterek destek vermekti. Peki,
Türkiye ne yaptı? Türkiye bunun tam tersini yaptı. Suriyedeki
Kürtler eğer orada bir statü sahibi
olurlarsa, ana dilde eğitim olursa, bölgesel yönetim olursa, Kürtlerin
adı sanı, evi, kimliği tanınırsa, Irakta da var, ne
olur ondan sonra? Türkiyedeki Kürtler de bunu ister. Yahu Türkiyedeki
Kürtler zaten Suriyeden evvel yüz yıldır istiyor, sen neredesin? Bunu
nasıl engelleyeceğim? Çıkıp babalanmalar,
kabadayılıklar
Ben, Suriyenin kuzeyinde Iraka benzer bir
yapılanmanın oluşmasına izin vermem, bu benim
kırmızı çizgimdir. dedi ve ondan sonra da bu
çeteleşmiş unsurları aldı, önce Halepten başlayarak
kademe kademe, en son da Serekani (Resulayn) mıntıkasında
Kürtlerle çatıştırır bir noktaya getirdi.
Bakın, buradan Sayın Dışişleri
Bakanına, Başbakanına feryat ediyoruz, bu bir rica değil,
bu farklı bir üslup da değil, feryat ediyoruz: Yapma! Ben,
Şama El Kaideyle Talibanı oturturum, ondan sonra tanklarla gelirim
Kamışlıya girerim, orada da böyle bir yapıya izin vermem.
dersen neler olacağını sen bile tahmin edemezsin. Yani
yapılması gereken, Suriyede, herkesi tatmin edecek ve kucaklayacak,
İhvanı Müsliminden Kürtlere kadar, Alevilerden Hristiyanlara kadar,
bir demokratik rejimin tesisidir. Tabii ki bu hisse
dağıtımında, demokrasi hissesinin dağıtımında,
Kürtler de kendi hisselerine düşeni alacaktırlar,
analarının ak sütü gibi helaldir bu. Ve Türkiyeye karşı da
bunların bugüne kadar bir tavırları, en ufak,
bırakınız bir kurşun atmayı, bir taş
atmaları bile vaki değildir. Niye atsın? Kendi hakkını
ve kimliğini istiyor.
Bir Arap-Kürt çatışması Suriyede bir
kıyamet senaryosudur, bunun altında kimse kalamaz. Ben 5 tane tank
yollarım, 10 tane bilmem ne yollarım. dersen, üçüncü hafta oraya
Birleşmiş Milletler gelir, NATO gelir, senin de tahmin
edemeyeceğin şeyler olur. Bu Kosovada da böyle oldu, Bosna-Hersekte
de böyle oldu, dünyanın birçok yerinde de böyle oldu.
Bu dış politika iflas etmiştir. Feryat
ettik, defalarca feryat ettik, Nuri Malikiyle kavgalısın, Suriyeyle
kavgalısın, İranla nizalısın, Kürtlerle problemlisin -7
tane Alevi kurultayı yaptı Sayın Faruk Çelik Hükûmet adına,
daha bir cemevlerinin açılması bile sağlanamadı- Alevilerle
sorunlusun, içeride kavgalısın, dışarıda
kavgalısın. Nereye gideceksin? Nereye gider biliyor musunuz? Uçtu
uçtu kim uçtu evvelsi gün? Enerji Bakanı Sayın Taner Yıldız
uçtu. Nereye uçtu? Erbile uçtu. Nereye düştü? Kayseriye düştü. Sen
böyle yaparsan Enerji Bakanın Erbile inemez, bir büyük muhalefet
partisinin lideri vize alıp Kerküke gidemez, Sayın Ahmet
Davutoğlu tutuklanmadan Barzaninin şefaati ile kurtulur Kerkükten.
Bu dış politikanın iflas ettiğini, artık hiçbir yere
varılamayacağını, yapılması gerekenin önce
içeride barış sonra dışarıda barış
olduğunu, bölgede, Orta Doğuda barış olduğunu ve yeni
bir paradigmanın, yeni bir Orta Doğu federasyonunun inşa
edilmesinin artık zaruret hâline geldiğini defalarca söyledik. Ama
burada ikaz ediyoruz, feryat ediyoruz. Bu bir ikaz, uyarı, feryat ama asla
rica değil.
Bakınız, eğer bu politikalar Suriyede bir
Kürt-Arap çatışması tezgâhlamak, Kürtlerin oradaki meşru
taleplerini silahla bastırmak noktasına gelirse, Cizrede,
Kızıltepede, Nusaybinde, Suruçta, Diyarbakırda, Hakkâride
oturamazsınız bunu bilin, İstanbulda da
oturamazsınız. Bu yangın hepimizi sarar. Tekrar tekrar
uyarıyoruz, aklınızı başınıza alın!
Barış, kardeşlik, demokrasi, çözüm ve herkese demokrasiden
başka bir yol yok, asla yok.
Saygılar sunarım. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisi
aleyhinde söz isteyen Abdulkerim Gök, Şanlıurfa Milletvekili.
ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla
selamlıyorum. BDP grup önerisi aleyhinde söz almış bulunuyorum.
Efendim, benden önceki çok kıymetli
konuşmacı bazı görüşlerini dile getirdi. Benim de öncelikle
özetlemeye çalışacağım konu şu: Hükûmetin ne
yaptığına ilişkin biz açıkçası nerelere
doğru gidiyor
BAŞKAN Sayın basın mensupları,
sayın basın mensupları, lütfen!
ABDULKERİM GÖK (Devamla)
bunun
araştırılmasını istiyoruz. diye bir ifade
kullandılar. Çok net bir şekilde ifade etmek isterim ki burada önemli
olan
Sayın
Başkanım, benim de dikkatim dağıldı bir anda.
BAŞKAN Buyurun.
ABDULKERİM GÖK
(Devamla) Efendim, özellikle şunu rahatlıkla söyleyeyim: Hükûmetin
ne yapmaya çalıştığı çok nettir, Hükûmetin ne yapmaya
çalıştığını anlamak isteyenler için çok nettir.
Ancak burada çok
rahatlıkla şunu sormakta fayda var: Bugün dünyada son derece önemli
hadiseler cereyan ederken, bizim bölgemizde bu hadiselerin cereyan etmesi
sırasında Siz neden, niçin Suriye ile bu kadar yakından
ilgileniyorsunuz? diye birtakım sorular gündeme geldi. Suriyedeki gelişmelerle
niçin ilgilendiğimiz aslında bugünkü BDP grup önerisinin de
verilmesiyle beraber çok daha netlik arz edecektir.
Demek isterim ki, bugün
Suriyedeki hadiseler sadece Suriyeyi ilgilendirmemekte, yanı
başında Ceylanpınarda, Mardinin ilçelerinde, Suruçta,
baktığımızda Kızıltepeye bağlı olan
kesimlerde, velhasıl komşu illerin tamamında olaylardan son
derece etkilendiğimiz ortada. Hadiseler geldiği andan itibaren biz de
Ceylanpınarda, Suruçta, Akçakalede Sayın Bakanımızla
beraber, Şanlıurfa milletvekilleri olarak hep beraber olduk, halkımızla
beraber olduk. Hükûmetimiz, oradaki gerek askerî kuvvetlerimiz gerekse polis
kuvvetlerimiz son derece olaya hâkimler.
Ancak olayın
cereyan ettiği, geliştiği andan itibaren dünyadaki bütün
trendler, uluslararası bütün örgütler, Birleşmiş Milletler
şunu gösterdi ki, Suriyeyle yakından ilgilenmediklerine bizler hep
beraber şahit olduk ve görüyoruz. Peki, o zaman Iraktaki hadiseler, Kuzey
Iraktaki hadiseler cereyan ederken niçin uluslararası örgütler,
Birleşmiş Milletler, gelişmiş Avrupa ülkeleri buralara
hemen müdahale ettiler? Bunu anlayabiliyoruz, burada menfaatleri vardı.
Ancak biz dış siyasette son derece önemli bir kavramla, dünya siyaset
literatüründe son derece önemli bir kavramla siyaset yapıyoruz; o da
değerler siyasetidir. Biz diyoruz ki: Sadece kapitalist
anlayışla, saf kapitalist anlayışla biz dış siyaset
yapmıyoruz. Yani Suriye'de cereyan eden hadiseler
karşılığında bizim kârımız yok, bir
menfaatimiz yok, buradaki gelişmeler üzerine kardeşlerimizi ülkemize
almayacağız. diye basında birtakım tartışmalar
çıkıyor. Burada ne kadar olursa olsun hiçbir uluslararası
kuruluştan, hiçbir ülkeden yardım almadan şu ana kadar eski
parayla yaklaşık 450 trilyonu bulan bir maliyetle biz şu anda bu
kardeşlerimizi ülkemizde misafir ediyoruz, bundan sonraki hadiselerde de
bunları etmeye devam edeceğiz. Çünkü kapitalist anlayış
yıllarca bölgemizde şunu bizlere getirdi: Siz buraya
karışmayın, menfaatiniz yok, varsa dış siyasete
menfaatiniz oraya müdahale edin. Biz tam tersini artık dünyaya
sergilemeye çalışıyoruz.
ALTAN TAN (Diyarbakır) - Siz de kapitalistsiniz siz
de!
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Ne alakası var!
Öyle şey mi olur!
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - Bakınız, bütün
dünya özellikle Suriye'deki akan kardeş kanını unutturmaya
çalıştı ama bir Hükûmet -bu Hükûmetin adı AK PARTİ-
bir lider, Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dünyanın
hiçbir ülkesine unutturmadı. Her ne kadar onlar unutturmaya
çalıştıysa da, her ne kadar onlar ikinci plana ittiyse de
Sayın Başbakanımız ve Hükûmetimiz hiçbir zaman
unutturmadı. Gündemimizin her zaman birinci maddesi oldu. Onun için,
müsaadelerinizle
Suriye'deki gelişmelere ilişkin benden önceki
kıymetli milletvekili arkadaşlarım çok farklı bazı
görüşler ve farklı kavramlar kullanarak da bazı görüş ve
düşüncelerini dile getirdi.
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Oradaki çeteleri Türkiye
destekliyor mu desteklemiyor mu?
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - Şimdi, ben,
açıkçası bir iki soru sormak istiyorum.
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Biz size sorduk, siz
cevap verin.
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - Oranın BDPsi mi
dersiniz, başka bir şey mi dersiniz, özellikle PYD niçin diktatör
rejimin yanında durdu?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Durmadı ki.
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - Niçin kendi halkına
zulüm eden bu diktatörün yanında, beraber oldu?
MURAT BOZLAK (Adana) Hiçbir zaman için olmadı,
hiçbir zaman için.
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - Biz Hükûmetimiz olarak
hiçbir zaman oradaki Kürtlerin aleyhinde bir politika geliştirmiyoruz.
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Türkiye niye oradaki
çeteleri destekliyor?
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - Biz, o diktatörün
yanında duran ve terörist örgüt olarak addedilenlerin
karşısında durmaya devam edeceğiz.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) Hillary Clintonun duydun
mu ne dediğini!
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - Bizim orada
yürüttüğümüz politika son derece açıktır.
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Oradaki halklar için ne
düşünüyorsunuz, ona cevap verin.
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - Şunu da söyleyeyim:
Tabii ki uluslararası örgütlerde son derece önemli olan birtakım
hadiseler cereyan ederken biz ezberleri bozuyoruz. Aslında, dünya
artık bizi izliyor. Neden? Yıllarca statüko
anlayışıyla dış politikayı, Orta Doğuyu biz
hep izledik. Efendim, üç deniz ötesinde dünyanın bir başka ülkesi benim
yanı başımdaki ülkede gelip her türlü politikayı belirleyecek,
ben de izleyeceğim! Yok öyle bir şey artık, bundan sonra öyle
bir şey yok.
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Kürtler için ne
düşünüyorsunuz? Onu söyleyin.
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - Bundan sonra bu ülkede,
bu coğrafyada Türkiye'nin üreteceği, Türkiye'nin ortaya
koyacağı temel politikaları gelişmiş Avrupa ülkeleri,
dünyanın süper devleti anlamaya çalışacak, biz değil.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) O zaman Patriot
dilenciliği niye yapıyorsunuz?
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - Aslında, biz
ezberleri bozduğumuz için algılanmakta zorluk çekiliyor.
Aslında, birileri ne yapmaya
çalıştığımızı da rahatlıkla
anlıyor.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Patriotları niye
okyanus ötesinden istiyorsunuz?
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - Bu diktatör ki
yıllarca
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Ya, bu diktatör Kürtlere
zulüm ediyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
ABDULKERİM GÖK (Devamla) Bunu da ifade etmekte
fayda görüyorum. Yıllarca Kürtleri orada eziyetle kimliksiz dahi
bıraktı bu diktatör.
NAZMİ GÜR (Van) Başbakanın kardeşi
değil miydi!
ALTAN TAN (Diyarbakır) Başbakanın
kardeşiydi, kardeşi!
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - Şimdi, acaba PYD
niçin bu diktatörle beraber iş birliği içerisinde oluyor?
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Ne alaka?
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - Sormak istiyorum: Bu
diktatör ki yıllarca Öcalanı krallar gibi evinde
ağırladı. Acaba şu anda hesaplar mı değişti?
Dolayısıyla, bütün bunları sorgulamakta fayda var. Ancak,
Türkiye'nin dış politikası, Türkiye'nin Orta Doğuyla
ilgili olan politikası, millî ve manevi değerlere bağlı
olan değerler siyaseti çerçevesinde son derece önemlidir. Bunu bugün için
birileri anlamakta zorluk çekiyor olabilir ama en kısa zamanda Türkiye'nin
dış politikasında, Suriyeyle olan politikasında tarih
haklılığını mutlaka bir yere yazacaktır.
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Yani savaşı
destekliyorsunuz!
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - Ayrıca, sadece
dış politika kapsamında değil, elbette ki
Ceylanpınardaki, Akçakaledeki, Kızıltepedeki, Suruçtaki
hadiseler, oradaki vatandaşlarımızın tedirgin olmaması
için Hükûmetimiz her türlü önlemi almıştır.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Çeteler var.
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - Biz diyoruz ki: Niçin
biz Suriyeye müdahale ediyoruz? Niçin biz Suriyede olmak istiyoruz?
İşte bunun için.
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Çeteler Kürtleri
öldürsün diye, Arapları öldürsün diye!
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - Suriyeyi başlı
başına bıraktığımız zaman Suruçtaki
vatandaşımız rahatsız olacak, Urfadaki olacak, Mardindeki
olacak, Ankaradaki olacak, İstanbuldaki olacak.
NAZMİ GÜR (Van) El Kaideyi niye destekliyorsunuz?
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - İşte bizi onun
için anlamaya çalışın, yoksa Bekle gör. statüko
anlayışı içerisinde, yıllarca yürütülen siyaset
anlayışı içerisinde değil. Biz ezberleri bozmaya devam
ediyoruz, bu çerçevede de ezberleri bozmaya devam edeceğiz.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Okulları
bombalatıyorsunuz, çocuklar ölüyor oralarda.
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) El Kaideyi
destekliyorsunuz.
ABDULKERİM GÖK (Devamla) Hiçbir zaman, zulüm
yapan, kendi halkına zulmeden, kendi kardeşini öldürenlerin
yanında tarih boyunca olmadık.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Zaten
yapıyorsunuz ya, zaten yapıyorsunuz. Kardeş kanı
akıyor bu ülkede, kardeş kanı. Daha ne yapacaksınız?
ABDULKERİM GÖK (Devamla) Biz öyle bir
anlayışla, öyle bir felsefeyle geldik ki İnsanı yaşat
ki devlet yaşasın. anlayışıyla. Bizim için dili, dini,
rengi, ırkı ne olursa olsun
PERVİN BULDAN (Iğdır) Belli oluyor,
belli oluyor!
ABDULKERİM GÖK (Devamla)
biz hep beraber bu
ülkenin temel politikaları içerisinde, geçmişi beraber kurduğumuza
göre, geleceği de en güzel şekilde beraber inşa etme
politikasının hesabı içerisindeyiz.
Bölgede AK PARTİnin almış olduğu
oylar çerçevesinde, bölgeyle ilgili AK PARTİnin temel
politikalarının ne olduğunun, aldığı oy
karşılığında son derece anlaşılır
olduğunu da rahatlıkla ifade etmek istiyorum.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Göreceksiniz bak,
bu seçimlerde ne olacak, nasıl oy kaybedeceksiniz.
ABDULKERİM GÖK (Devamla) Bu duygu ve
düşüncelerle
Bizim, AK PARTİ hükûmetlerinin, doğu ve
güneydoğuda cereyan eden, Suriyedeki gelişmelerle ilgili ne
yaptığımız son derece açıktır.
Ben son olarak BDP grup önerisinin aleyhinde
olacağımızı belirtir, yüce milletimizi ve siz
saygıdeğer milletvekillerini saygıyla selamlarım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) Biz de sizin
aleyhinizdeyiz!
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ALTAN TAN (Diyarbakır) Sayın Başkan,
konuşmacı konuşmasında şahsıma sorular
yöneltmiştir, söz istiyorum.
BAŞKAN Ne diye yöneltti efendim?
ALTAN TAN (Diyarbakır) Sataşmadan
dolayı.
BAŞKAN Ne söyledi de sataştı? Onu
soruyorum zaten ben de. Tutanaklara geçmesi
ALTAN TAN (Diyarbakır) Efendim, sordular: Bugüne
kadar niye Baas Partisine karşı çıkmadınız? Neden
şunu yapmadınız bunu yapmadınız, soruyorum. dedi,
döndü yüklendi. Söz istiyorum.
BAŞKAN Tamam işte, ben de onu soruyorum ne
söyledi diye.
Buyurun, sataşmaysa eğer iki dakika süre
veriyorum. Yeni bir sataşmaya mahal vermeyin lütfen.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın, Şanlıurfa
Milletvekili Abdulkerim Gökün şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ALTAN TAN (Diyarbakır) Sayın Başkan,
sayın arkadaşlar, sayın milletvekilleri; ben bir iki soru sormak
istiyorum, madem böyle soru-cevaba başladık, evet-hayır
yarışmasına döndürelim bu işi!
Bir: Sayın Ahmet Davutoğlu 62 sefer Suriyeye
gittim. diyor, 62 sefer. Kendi beyanatı bu, doğru yalan, ben
saymadım, 62 sefer. İki: Sayın Başbakan Halepte ortak
Bakanlar Kurulu toplantısı düzenliyordu Baas yönetimiyle,
Kardeşim. diyordu. Eşleri Esma Esed Türkiyeye geldi
Beypazarına, Sayın Cumhurbaşkanımızın ve
Başbakanımızın eşleriyle bazlama açtılar. Bütün
bu tarih boyunca bir tek BDP milletvekili Şama gidip de Beşar
Esedin elini sıkmış mıdır? Bir tek BDP milletvekili,
genel başkanı, sorumlusu, kimse, Baas rejimine destek vermiş
midir? Çıkın açıklayın lütfen. 62 sefer gitti, 62 sefer ve
bu Baas Partisi Hamada 30 bin Müslümanın kanına girmiş miydi
girmemiş miydi? Bütün bunları biliyor muydunuz bilmiyor muydunuz?
AYDIN BIYIKLIOĞLU (Trabzon) Babasının
Babasının
ALTAN TAN (Devamla) - Babasının yolunda diyor
şimdi aynı şekilde. Bu çocuk da o zaman elma bahçesinde elma
toplamıyordu herhâlde. Bugünkü generallerin, yöneticilerin,
bakanların tamamı oradaydı. Siz Baas Partisini yeni mi tanıyorsunuz?
Baas Partisi gidecek, Baas Partisi diktatörlük. Dün de
karşıydık, bugün de karşıyız, yarın da
karşı olacağız. Orta Doğuda böyle bir düzen, böyle
bir rejim olursa yarın da karşı çıkacağız.
Çıkın bunun cevabını verin; o bazlamaların,
ayranların, 62 seferin, ortak Bakanlar Kurulunun, kardeşin ve
sarıp sarmalamanın cevabını verin, bunu verin.
Şunu söylüyoruz: Bir Kürt ve Arap
çatışması çıkarmayın ve burada bir Urfa milletvekili
cevap veriyor. Çıkıp bunun cevabını versin, Suriyede
Kürtlerin hakkı ne?
Saygılar.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, efendim, benim ismimi de kullanarak
Ve sorduğu soruya
ilişkin benim cevap hakkım doğdu.
BAŞKAN Lütfen Sayın Gök
Hayır, soru-cevap işlemi yapmıyoruz
burada. Lütfen Sayın Gök
Sataşma nedeniyle söz istedi, tamam,
sorularını sordu.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) Siz dedi, sen demedi.
BAŞKAN Barış ve Demokrasi Partisi
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Aydın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Efendim, hatip, son
konuşmasında Soru-cevaba döndü. dedi ama ben onu kabul etmiyorum,
dönmesini de istemiyorum. Yalnız öncelikle, Sayın
Başbakanımız ve ailesinden bahsederek birlikte bazlama
açtığını ifade ettiler.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) Yemedi mi ya!
PERVİN BULDAN (Iğdır) Ya, ne
alakası var Ahmet Başkan ya!
BAŞKAN Buyurun, iki dakika söz veriyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ALTAN TAN (Diyarbakır) Yemedi mi Sayın
Başkan! Bazlama yemediler mi, açmadılar mı! Gazetelere
bakın.
Bazlamacı kardeşler düşman oldu!
BAŞKAN Sataşma nedeniyle Sayın
Aydın.
2.-
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının, Diyarbakır
Milletvekili Altan Tanın AK PARTİ Grup Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
AHMET AYDIN (Adıyaman) Çok teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Evet, tabii, sayın hatip, Biz dün Suriye Baas
rejimine karşıydık, ancak AK PARTİli Sayın
Dışişleri Bakanı gitti, 62 kez görüştü, Sayın
Başbakan ailecek görüşüyordu. diye ifadeler kullandı.
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Yalan mı!
ALTAN TAN (Diyarbakır) Yalan mı!
AHMET AYDIN (Devamla) Bunları inkâr etmiyoruz,
doğrudur.
Sayın Dışişleri Bakanını
düşünün. Bir ülkenin dışişleri bakanı eğer 62
defa bir ülkeye gidiyorsa ve ciddi manada o ülkede huzurun,
kardeşliğin, barışın tesisi adına, ayrıca
kendi ülkesinin millî menfaatleri açısından da bunu düşünüyor ve
yapıyorsa burada bunun takdir edilmesi lazım.
ALTAN TAN (Diyarbakır) 6 sefer Diyarbakıra
gelseydi daha başarılı olurdu.
AHMET AYDIN (Devamla) Eğer bir başbakan,
Suriyede Kürtlerin kimliğini dahi tanımayan
ALTAN TAN (Diyarbakır) Şimdi siz tanıyor
musunuz?
AHMET AYDIN (Devamla) -
Kürtleri vatandaş dahi
görmeyen bir Baas rejimi ile demokratik manada
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) Siz tanıyor musunuz
Kürtlerin kimliğini? Hâlâ ana dilde eğitim yasak, hâlâ!
AHMET AYDIN (Devamla) -
demokrasinin kuralları
çerçevesinde, o Baas rejiminin giderek, demokrasinin
yaygınlaşması, halkın iradesine dayalı bir yönetimin
olması için ailesiyle birlikte görüşüyorsa bunun takdir edilmesi
lazım.
Evet, biz o gün Suriye halkı için gene -Kürtüyle,
Arapıyla, Türkmeniyle, Nusayrisiyle, Suriyede yaşayan herkes-
orada bir barışın tesisi için Türkiye Cumhuriyeti olarak bütün
gücümüzü ortaya koyduk
PERVİN BULDAN (Iğdır) Niye şimdi
çeteleri gönderiyorsunuz?
AHMET AYDIN (Devamla) -
ve sınırlar son ana
kadar geldi. İş öyle bir noktaya geldi ki halkını
bombalamaya başladı.
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) El Kaideyi destekliyor
musunuz, desteklemiyor musunuz Suriyede, söyleyin.
AHMET AYDIN (Devamla) - Ve siz bir tercih yapmak
zorundasınız. Halkını bombalayan Baas rejiminden yana
mı tercih koyacaksınız
ALTAN TAN (Diyarbakır) Sen de bombaladın!
Roboskiyi sen de bombaladın!
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Roboskide kim
bombaladı Ahmet Bey? Sizin farkınız ne?
AHMET AYDIN (Devamla) - ...yoksa mağdur olan, mazlum
olan, ezilen ve katledilen Suriye halkından yana mı tavır
koyacaksınız? Tavrınızı bu çizgiden sonra belirlemek
zorundasınız.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Özgür Suriye Ordusu da
okulları bombalıyor, ona ne diyeceksin?
AHMET AYDIN (Devamla) - Biz düşündük,
çalıştık, gayret ettik, Baas rejimine mâni olamadık.
Demokrasiyi yaygınlaştırmak için, demokratik kanalları
geliştirmek için çabaladık
İDRİS BALUKEN (Bingöl) El Kaide okulları
bombalıyor, ona ne diyeceksin?
AHMET AYDIN (Devamla) -
ama bu olmayınca, Suriye
yönetimi Suriye halkını katlettikten sonra da çok açık ve net
bir şekilde tavrımızı ortaya koyduk, koymaya da devam
edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisi lehinde
söz isteyen Mahmut Tanal, İstanbul Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- BDP Grubunun, Diyarbakır Milletvekili Altan
Tan ve arkadaşları tarafından, Şanlıurfa ilinin
Akçakale ile Ceylânpınar ilçeleri ve Mardin ilinin Kızıltepe
ilçesine bağlı Şenyurta Suriye tarafından düşen
bombalar ve sınırdan Türkiyeye geçen 100 bini aşkın
mültecinin durumlarının araştırılması
amacıyla 15/11/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına vermiş olduğu Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun 6 Aralık 2012
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
(Devam)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, kafamda geçen soru şuydu: Hangi demokratik
ülkede bir başbakan anıta; hangi demokratik bir ülkede başbakan,
televizyon dizilerine karışır. Açın televizyon
kanallarını bakın, karşınızda kimler
çıkacak? Milletvekillerine fırça atar, halka fırça atar,
muhalefete fırça atar, fırçalamadığı kimse yok.
Zihniyeti açıkça ortada: Ben bilirim, başkası bilmez. Bilmez
ama Bağdat, Erbile uçak inişi izin vermediği için Enerji
Bakanının uçağı geri dönüyor ve her konuda görüşünü
açıklayan, elinde fırçayla dolaşan Başbakan, hani Orta Doğunun
lideri oluyordu? Türkiyenin dış politikası iflas etmiş
durumda.
Değerli milletvekilleri, verilen araştırma
önergesiyle ilgili, Şanlıurfa ilimizin gerek Akçakale gerek
Ceylanpınara düşen bombalar nedeniyle söz almış
bulunmaktayım. Bombaların Akçakale ilçesine düşmesiyle ilgili
neler oldu? Sayın Şanlıurfa milletvekilleri Urfa
halkının yaşamış olduğu hiçbir mağduriyeti
dile getirmedi. Neydi bunlar? İlçede o dönem okullar kaç gün
kapalıydı, öğrenciler ne kadar süre eğitime
başlamadı ve o ilçelerimizde öğretmen var mı, yok mu?
Öğretmen açığı ne kadar, neden burada öğretmen ve
öğrenciler okula gidemiyor? Öğretmenler ne diye Akçakale ve
Ceylanpınar ilçelerimizde yok? Çünkü devletin devlet olmasının
asıl nedeni; vatandaşın can güvenliğini, mal
güvenliğini sağlamak zorunda. Türkiye Cumhuriyeti devleti,
Şanlıurfanın ilçelerinde yani Akçakale ve Ceylanpınar,
Suruç, o bölgede güvenliği sağlayamamakta. Neden? Âdeta
sınır bölgesi yol geçen hanına benzer durumda. Yani isterseniz siz
de gayet rahat
Dört grup da buradan milletvekilleriyle gündüz o
sınırı geçebiliriz, gidip gelebiliriz yani bu -çünkü herkesçe
bilinen bir şeyin tersi ispatlanamaz- herkesçe çünkü biliniyor ve burada
bir heyet de oluşturulabilir.
İki; top ve silah sesleri çocuklar başta olmak
üzere, halkın psikolojisini bozmuş durumda, halk tedirgin.
İlçede dükkânlar kapalı, ticareti ve ekonomik hayatı
bitirmiş durumda. Sınır güvenliği yok. Suriyeyle ilçe
arasında sınır yok. Sınıra yakın oturan
yurttaşlarımızın daha geri alanlara çekilmesi gerekir.
Hatta, bomba Akçakaleye düşmeden önce, bölgeden sorumlu partimizin Muğla
Milletvekili Profesör Doktor Nurettin Demir gerek Akçakale Kaymakamına
gerek Şanlıurfa Valiliğine der ki: Vatandaşın
güvenliğini sağlamak için mümkünse o bölgede, o sınırda
oturan vatandaşlarımızı geri çekelim. Ancak gerek Akçakale
Kaymakamı gerek Şanlıurfa Valisi
Şanlıurfa Valisinin
aynı zamanda kardeşi veya ağabeyi AKPde milletvekili, bunu da
bilgilerinize arz ederim. Ve bu sınır güvenliği nedeniyle,
sağlanmadığı için geri çekilmedi ve 5
vatandaşımız rahmetli oldu, 8 vatandaşımız da yaralandı.
Bunun asıl sebebi
Zamanında uyarıyı yapan Cumhuriyet Halk
Partisi Muğla Milletvekili Profesör Doktor Nurettin Demirin
ikazlarını eğer dinlemiş olsalardı o
insanlarımız hayatını kaybetmemiş olacaktı.
Bölgede güvenlik ne iş yapar
Akçakale ve Ceylanpınarda? Güvenlik bölgede: Bir,
kaymakamlığın binasını korur; iki, askerin
bulunduğu alanları korur, hükûmet binasını korur.
Vatandaşı koruyan kimse yok.
Vatandaş kendi başına kalmış durumda. Yani ülkede,
Urfanın Akçakale ve Ceylanpınar ilçelerinde polisin orada
vatandaşı koruduğuna ilişkin herhangi bir emare bulamadık.
Hatta, daha ötesi, vatandaşın boşalttığı o
mahalleleri gençler geceleri hırsızlık olmasın diye,
vatandaş motosikletlerle devriyeyi kendisi geziyor. Bu kadar açık ve
net. Mahallî gazetelerden de sabit, bizim gidip tespitlerimiz sabit. Olmuyorsa
hep birlikte gidelim, bunu görelim. Yani vatandaş orada bu
güvenliğini kendisi sağlamakta. Gerçekten bu tespitler
açısından bölgede büyük sıkıntılar var.
Nedir aynı zamanda? Hem Ceylanpınar hem
Suriyeyle ilgili, gelen mültecilerle ilgili tutulan kayıtlar
sağlıklı kayıtlar değil. Nasıl
sağlıklı kayıtlar olmadığı onların
Yani, barınma hakkı, beslenme hakkı, hijyenik koşullarda
yaşama hakkı, ısınma sorunu
Bunların hiçbirisi
halledilmiş durumda değil ve mültecileri bekleyen büyük bir, hem
hijyenik koşulların olmaması, barınma sorunu,
ısınma sorunları ve ciddi anlamda beslenme sorunu var. Evet,
dünya kadar paranın verildiği söyleniliyor ama bu paralar gerçekten
amaç doğrultusunda gidiyor mu, gitmiyor mu? Hatta daha ötesini söyleyeyim
ben: Sayın Şanlıurfa Milletvekili Hatip burada konuşurken
Evet, tüm sorunlarını hallettik. dediler. Akçakaledeki
mültecilerin beslenmeyle ilgili yeme içme gıdasını acaba kim
dağıtıyor, partinizle bir bağlantısı var mı,
yok mu? Hemen bir soruyu ben size vereyim, inşallah cevabını
verirsiniz. Yani burada mültecilerin sorunlarından ziyade, acaba
mültecilerin sırtından nasıl para kazanabilirizin hesabı
kitabı yapılmakta.
Şimdi, Sayın Hatip dedi ki: Bizim için
değerler önemli. Değerli arkadaşlar, uluslararası hukukta,
-gayet rahat 110 tane hukukçu milletvekili burada- uluslararası ilkeler
arasında böyle değerler kavramı denilen bir şey yok,
menfaatler kavramı var. Yani, sizin buradaki değer
kavramınız
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Eskidenmiş o.
Artık değerler ayrı, eski sistemler çöktü; siz de eski sistemlerle
birlikte tarihe gömüleceksiniz.
MAHMUT TANAL (Devamla) Sizin buradaki değer
kavramınız Amerikanın çıkarıdır.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Eskidenmiş o.
Artık sistem değişti, artık yeryüzünde değerler hâkim
olacak.
MAHMUT TANAL (Devamla) Sizin buradaki değer
kavramınız Avrupa Birliğinin çıkarıdır, sizin
buradaki değer kavramınız kapitalist ülkelerin
çıkarıdır, sizin buradaki değer kavramınız
emperyalistlerin çıkarıdır.(CHP sıralarından
alkışlar) Sizin buradaki değer kavramınız ezilenlerin
çıkarıdır.(x) Sizin
buradaki değer kavramınız insanlık kavramı değil.
İnsanlıktan nasip almış olan bir kimseler olursa, gelen
buradaki mültecilerin sırtından para kazanmayı hesap etmez.
Sizin buradaki değeriniz
Bakın, Akçakalede bulunan
vatandaşlarımız, Ceylanpınarda bulunan
vatandaşlarımız diyorlar ki Biz güvenlik istiyoruz. Siz,
Suriyeden gelen mültecilere nasıl barınma hakkını
veriyorsanız, beslenmeyi veriyorsanız, sağlığı
veriyorsanız, bize de aynı şeyi verin. diyorlar.
Ve bakın, Akçakale Kaymakamı şunu söylüyor:
Biz 400 TL vatandaşlarımıza verelim. Siz Akçakaleyi terk
edin, gidin, nerede barınacaksanız barının. diyorlar.
Değerli arkadaşlar, bakın, özbeöz
vatandaşlarımıza 400 TL verip göç ettirmeye
çalışıyorsunuz. Buyurun sayın AKPli milletvekilleri, ben
size 400 lira para vereceğim her birinize; siz evinizi, yurdunuzu terk
edecek misiniz?
Yani burada vatandaşımız, Urfalı
vatandaşımız şunu istiyor: Siz mültecilere vermiş
olduğunuz yardımı, katkıyı, vatandaş olarak
bizden esirgemeyin.
Maalesef bu Suriyeyle ilgili, Türkiyede terörizmle
ilgili, teröristle ilgili olaylar da arttı. Nedir? Çünkü orada
sınır güvenliği olmadığı için, her gelen
girdiği için, hiçbir kontrol yapılmadığı için
teröristi de gidiyor, mültecisi de gidiyor.
Burada acilen yapılması gereken, bölgede
sınır güvenliğinin alınması. Aslında
sınır güvenliğini bilinçli olarak AKP de almak istemiyor çünkü
diyor ki: Hiç olmazsa bir an önce -bu olaylar çok fazla arttı,
artsın- artık vatandaş pes etsin. Bunu AKP, terör örgütüyle
birlikte bilinçli olarak yapmak istiyor. Eğer bunu yapmak istemiyorsa
gayet rahat, BDPli milletvekilleri, efendim, tesadüfen karşılaşmamış
da planlı kucaklaşmışlar. Peki, siz Haburda bilinçli
kucaklaşmadınız mı? Sizin ne farkınız var
BDPlilerin yaptıklarıyla birlikte
Hiçbir farkınız yok.
Oraya mahkemeyi gönderdiniz, savcıyı gönderdiniz, kaymakamı
gönderdiniz. Sizin hiçbir farkınız yok yani terör örgütüyle birlikte
iş ve eylem birliğini yapan sizlersiniz.
Bunu, dokunulmazlığı
kaldırılması gereken birileri varsa, Haburda o kürsüyü götüren
-gün, tarihle birlikte yaptığınız- ve sahtecilik
dosyası olan, dosyasında ihaleye fesat karıştırma
olan, hepsinin birlikte bu kürsüye gelmesi lazım.
Hepinize saygılarımı sunuyorum, iyi günler
diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Gök, kısa bir açıklama talebiniz
var.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gökün, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ABDÜLKERİM GÖK (Şanlıurfa) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Birtakım sorular yöneltildi. Özellikle cevap
bağlamında hatip duymak ister.
Biz, değerler kavramından tarih, dil, örf,
adet, gelenek, görenek ve ezilenlerin haklarını anlıyoruz,
başka bir şey anlamıyoruz.
Bir diğeri de, son derece önemli, biz
Doğrudur, BDP vekilleri gitmedi ama yıllarca Öcalan krallar gibi
ağırlandı. Onu da özellikle ifade etmek istiyorum.
Bir diğeri de, Ceylanpınarda da Suruçta da
Hükûmetimizin, güvenlik kollarımızın, kuvvet komutanlarımızın
son derece olaya hâkim olduğunu, bir otorite boşluğunun
olmadığını ifade etmek istiyorum.
Buraya da Sayın Hatipin özellikle çarpıtarak
ifade ettiği birtakım hadiseler var ki,
katılmadığımı da beyan etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Aydın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Hatip
konuşmasında AK PARTİ ve terör örgütü işbirliği
yapıyor. gibi çok yakışıksız, çok da anlamsız,
haddini aşan ifadeler kullanmıştır efendim.
BAŞKAN Sataşma nedeniyle iki dakika söz
veriyorum.
Buyurun Sayın Aydın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar).
ENGİN ALTAY (Sinop) Zaten yürüdü kürsüye, sizin
söz vermenizi beklemedi.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
AHMET AYDIN (Adıyaman) Evet, böyle her
konuşmacıdan sonra kürsüye gelmek benim de kabul ettiğim bir
tarz değil, doğru bir tarz olarak da görmüyorum.
Millet bizden bir an önce şu kanunları
görüşmeyi bekliyor. Ama her gelen hatibin de bu kadar
yakışıksız, bu kadar haddini aşan ifadeler
kullanmasını da doğru bulmuyorum.
ENGİN ALTAY (Sinop) Başbakandan
öğreniyorlar.
TUFAN KÖSE (Çorum) Ne dedi? Yanlış bir
şey mi söyledi?
AHMET AYDIN (Devamla) Bakın, değerli
arkadaşlar, AK PARTİ gibi bir partiyi, bu kadar, en ciddi manada
terörle mücadeleyi ortaya koyan bir partiyi terör örgütüyle aynı kefede
değerlendirmenin çok yakışıksız olduğunu ve haddi
aştığını ben ifade etmek istiyorum. Bu bir şey
değil. Bu noktada, özellikle sayın hatibi biraz daha, böyle
Dikkatli
olmaya çalışıyorum
Bakın, bu terör sadece AK PARTİye
karşı olan bir terör değil, terörün hedefinde sadece AK
PARTİ yok, bütün bir millet var ve terörün çözümü konusunda da bütün bir
milletin ve dolayısıyla bütün bir milletin temsilcilerinin topyekûn
mücadele vermesi lazım. Burada, terör örgütüne de paye vererek tarzda konuşmak, hele ki bir ana
muhalefet sözcüsüne hiç yakışmaz. Çok doğru bulmuyorum, hiç
doğru bulmuyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin otuz
yılı aşkındır süren bir meselesi. Çok önemli
kayıplar vermişiz, her açıdan kayıplar vermişiz, maddi
manevi ciddi kayıplar vermişiz ve ülkeyi hep geri götürmüş bu.
Bu terör örgütü
Madem eğer mesele devletin meselesiyse, muhatabı da
bütün bir milletse, milletin temsilcilerinin de bunun çözümü konusunda iş
birliği yapması gerekmez mi? İşi kolaylaştırmak
adına, bu sorunun çözümü noktasında hepimizin ortak gayret göstermesi
gerekmez mi? Yazık ediyoruz değerli arkadaşlar.
Terörün çözümü konusunda, terör meselesi çok önemli bir
meseledir, çok ciddi bir meseledir ve
bu meselenin çözümü konusunda en azından bir iş birliği
gerekiyor, millet bizden bunu bekliyor, millet
sizden bunu bekliyor.
Değerler siyasetinden bahsettiniz. Evet, orada
yanlışlıkla doğru bir ifade kullandınız,
yanlışlıkla doğru bir ifade, ezilenlerin
çıkarları dediniz, aslında ezenlerin diyecektiniz. Biz,
ezilenlerin çıkarını görürüz. Nerede, hangi ülkede, hangi
dağın başında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET AYDIN (Devamla)
bir masum yatıyorsa, bir
insan yaşıyorsa, bir fukara
varsa, bir ihtiyaç sahibi varsa, bir
derdi varsa onların derdi bizim derdimizdir. İşte
onların çözümü için de sonuna kadar gayret edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan,
her iki hatip de
Birinci hatip şunu dedi: Açıklamalarını
çarpıttığımı söyledi ve bu anlamda bir
sataşmadır, sataşma anlamında izin verilirse
açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN
Yani, sataşma mı var Sayın Tanal?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Evet efendim.
BAŞKAN
Buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Ayrımcılık niye? Biri yerinden,
biri kürsüden
4.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Şanlıurfa
Milletvekili Abdulkerim Gök ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Metiner Bey,
gayet rahat size tanınan hakları, hukukları Sayın
Başkan bana da tanıyor, hiçbir farklılık yapmıyor.
Şimdi, Değerli Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Hatip dedi ki
Akçakale Kaymakamını,
buyurun, her an için arayabiliyorsunuz. Sayın Kaymakam Bey, buyurun
birlikte bir sınıra gidebilir miyiz? dedik. 4 tane milletvekiliyle
birlikteyiz, Kaymakam Bey şunu söyledi: Ben sınıra gelemem, ben
güvenliğinizi sağlayamam, olabileceklerden ben sorumlu değilim.
dedi. Aynı şekilde Emniyet Müdürü geldi Arkadaşlar, oraya
gitmeniz tehlikeli ve riskli, gitmenizi ben tavsiye etmem. dedi. Gerçekleri
öğrenme pahasına sınıra biz gittik, siz gittiniz mi?
Buyurun isterseniz birlikte gidelim, hemen bir program yapalım Sayın
Vekilim.
ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) Gittik
gittik, Sayın Tanal. Sayın Bakanımızla, Urfa
milletvekilleriyle hep birlikte gittik.
MAHMUT TANAL (Devamla) Birlikte gidelim, yani siyasi
menfaati çarpıtmadan gerçekleri söyleyelim.
İki, Sayın Aydın der ki: Efendim, niye
böyle konuşuyorsunuz? Biz demokratik kültürden geliyoruz Sayın Aydın
Bey. Bizim Genel Başkanımız bize: Siz oylarınızı
şu şekilde kullanacaksınız, bu şekilde
kullanmayanlarla yollarımızı ayıracağız
Biz
böyle bir biat kültüründen gelen bir partinin milletvekilleri değiliz ve o
açıdan sizlerin nasıl konuşacağınızı
Hepinizin
ellerine kâğıtlar verilerek burada konuşuyorsunuz. Dikkat
ederseniz Cumhuriyet Halk Partisinin milletvekilleri bakanların,
müsteşarların, bürokratların verdiği yazıları
burada okumuyorlar. (CHP sıralarından alkışlar) Gayet
rahat, herkes içinden geldiği gibi ülkenin, halkın gerçeklerini sizin
yüzünüze baka baka söylüyoruz. İnşallah günün birinde bunları
öğrenirsiniz, halkın, Türk halkının menfaatini
düşünürsünüz.
Neden? KDV yüzde 18 nede var? Ekmekte, suda var.
Pırlantada KDV ne kadar? Yüzde sıfır. Siz kimin menfaatini
düşünüyorsunuz?
AHMET AYDIN (Adıyaman) Ne alakası var?
MAHMUT TANAL (Devamla) Kimin menfaatini
düşünüyorsunuz?
AHMET AYDIN (Adıyaman) Millet için
Halk için
MAHMUT TANAL (Devamla) KDV oranı, bakın,
tezekte KDV oranı yüzde 18, pırlantada yüzde sıfır
getiriyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) Sizin kimin menfaatini
düşündüğünüzü halk biliyor.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet, Barış ve Demokrasi Partisi
grup önerisi aleyhinde söz isteyen Abdurrahim Akdağ, Mardin Milletvekili.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- BDP Grubunun, Diyarbakır Milletvekili Altan
Tan ve arkadaşları tarafından, Şanlıurfa ilinin
Akçakale ile Ceylânpınar ilçeleri ve Mardin ilinin Kızıltepe
ilçesine bağlı Şenyurta Suriye tarafından düşen
bombalar ve sınırdan Türkiyeye geçen 100 bini aşkın
mültecinin durumlarının araştırılması
amacıyla 15/11/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına vermiş olduğu Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun 6 Aralık 2012
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
ABDURRAHİM AKDAĞ (Mardin) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi
Partisinin Suriye sınırında meydana gelen gelişmelerle
ilgili olarak verdiği araştırma önergesinin, şahsım
adına, aleyhine söz almış bulunmaktayım.
Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum: Ben Mardinin
Kızıltepe ilçesinin Fındıktepe köyündenim. Köyüm Suriye
sınırında. Halkımızın literatüründe Suriyenin
adı hattın öbür tarafıdır. Suriye bizim
insanlarımız için kardeşlerinin olduğu,
ablalarının olduğu, bacılarının olduğu,
dayılarının olduğu bir yerdir.
Suriyedeki Şam-ı Şerif de iki validemiz,
Hazreti Sevde ve Hazreti Habibenin yattığı bir yerdir ve
Selahaddin-i Eyyubinin yattığı bir yerdir ve Muhyiddin-i
Arabinin yattığı bir yerdir ve Emevi Camisinin ve Hazreti
Zeynepin camisinin bulunduğu bir yerdir yani Suriye, bizden uzak bir yer
değil. 2007de Suriyeye bir ziyarette bulunmuş, âcizane seyahatimle
ilgili bir makale yazmış, başlığını
şöyle atmıştım: Bizden bir yer, Suriye
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle şunu söyleyeyim: Ben müsteşarlardan, bürokratlardan not
alarak buraya gelmedim. İçimden geçeni, yüreğimden geçenleri sizlerle
paylaşacağım. Suriye sınırında meydana gelen
hadiseler bir iç savaştan kaynaklanan hadiselerdir ve maalesef bütün
savaşlarda olduğu gibi bir göçü de beraberinde getirmiştir. Yine
90lı yıllarda bölge, Halepçede kimyasal silahla 5 bin kişinin
Saddam tarafından katledildiği bir zamanda yine bir göç
almıştı. Peşmerge kardeşlerimiz gelmiş, yöre
halkı yüreğini, evini ve imkânlarını onlarla
paylaşmıştı. O zaman bir kurum amiri olarak ben de bu
işin içinde bulunmuştum. Bugün de bölge halkı, sınırda
yaşayan insanlarımız, yüreğini, evini ve
imkânlarını Hükûmetle birlikte, devletle birlikte bu kardeşlerimize
açmıştır. Gelen yaralılar tedavi edilmekte, hastalar hastanelere
götürülmekte, kamplara gitmesi gerekenler kamplara götürülmekte, akrabası
olanlar akrabalarına teslim edilmekte, böylece de bu dramın, bu
acının biraz hafifletilmesine çalışılmaktadır.
Gelişmelere göre, bütün güvenlik tedbirlerinin
alındığını bizzat müşahede ettim, buraya gelmeden
önce de teyit ettirdim. Sınırda herhangi bir güvenlik zafiyeti söz
konusu değildir. Valilerimiz, askerî birliklerimiz tamamıyla konunun
takipçisi ve üzerinde hassasiyetle durduklarını buradan belirtmek
istiyorum.
Bir şey daha belirtmek istiyorum: Sayın
Başbakanın ve Sayın Dışişleri
Bakanımızın Suriyeye niye bu kadar ilgi duydukları hususu
gündeme geldi, değerler sistemiyle birlikte gündeme geldi. Bizim
değer sistemimiz de, dünya görüşümüz de zalim Saddamın
yanında mazlum Irak Kürtlerinin yanında olmaktır. Bizim
literatürümüzde Somalide katliama uğrayanların yanında
olmaktır, bizim literatürümüzde Bosnada katliama uğrayan
Boşnakların yanında olmaktır, bizim literatürümüzde
özgürlük ve demokrasi mücadelesi veren insanların yanında
olmaktır. Bunun bizim hem insanlık borcumuz hem de tarihten gelen bir
misyonumuz olduğuna yürekten inanıyorum.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) - Kerkükte kimin
yanındasınız?
ABDURRAHİM AKDAĞ (Devamla) Bir Arap-Kürt
savaşını bekleyenlerin avuçlarını
yalamalarını istiyorum; böyle bir şeyin olmasını
beklemek, tahayyül etmek bile büyük bir şaşkınlıktır.
Biz bir savaş değil, demokrasinin, insan haklarının
yerleşmesi için çaba gösteriyoruz. Suriyede dayılarım var,
gelirken sorardık: Malın mülkün var mı? Var. Kimin
adına? Benim adıma değil. Niye? Çünkü ben lâciyim, yani
ben vatandaşlık haklarına sahip değilim. diye söylerlerdi.
Birkaç kişiye kimlik verilmesi, vatandaşlık hakkı
tanınması Sayın Başbakanın tembihatı,
yönlendirmesi ve isteği üzere olmuştur. Bundan böyle de Türkiye,
ezilenlerin yanında, diktatörlerin yanında değil; hak, adalet ve
özgürlük arayışı içerisinde olanların yanında olmaya
devam edecektir.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) - Biraz da
Karabağla ilgilenseniz.
ABDURRAHİM AKDAĞ (Devamla) Başka türlü
de düşünülmesi mümkün değildir.
Karabağda yaşayanlar da kardeşlerimizdir,
Ermenilerin yanında o yapılan işgale karşı biz
onların yanındayız. Biz ayrım gözetmiyoruz, nerede bir
kanayan yara varsa biziz.
Büyük şair Âkifin dediği gibi:
Kanayan bira yara gördüm mü yanar yüreğim tâ
derinden,
Boşver aldırma da geç diyemem
aldırırım,
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar
kaldırırım!
Bizim anladığımız felsefe budur,
bizim mücadelesini verdiğimiz değerler sistemi budur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
benim ilimde Mardinde, benim ilçem Kızıltepede -son üç hafta sonu
üst üste gittim- sivil toplum kuruluşları da bu konuda duyarlı
ve çok hassastırlar, hatta ilimde bir platform oluşturulmuştur.
Devletin yapacakları yanında sivil inisiyatifin yapacağı
çok şey olduğuna da inanıyorum. Bu nedenle, bundan böyle de
Suriyede savaştan kaçan, mağdur duruma düşen, muhacir olan
kardeşlerimizin yanında olmak, onların yaralarını
sarmak, onların hastalarını tedavi ettirmek görevini büyük bir
özveri ve anlayışla sürdürmeye devam edeceğiz.
CHP Grubunda konuşan Sayın Hatibin
değerlendirmeleri hususunda bir şey söylemek istiyorum. Akçakalede
bir tepki aldılar. Niye bu tepkiyi aldıklarını işin
doğrusu merak ediyorum. Urfa Milletvekili Sayın Bakanımız
ve diğer 9 milletvekilimiz sürekli bölgede bulunmaktadırlar, sürekli
halkımızla temas içerisindedirler. Halkımızın tedirgin
olmaması noktasında ne lazımsa yapılmaktadır. Biz
halkımızla beraberiz, halkımızın içindeyiz.
Halkın taleplerine karşı duyarlı olmak gibi bir
hassasiyetimizin olduğunu belirtmek istiyorum.
Sayın Başbakanın ortak Bakanlar Kurulu
topladığı hususu gündeme geldi. Tabii ki yanı
başımızdaki bir ülkeye, Suriyeye duyarsız
kalamayacağımızı söyledik. Suriyede demokrasiye geçiş
yapması, reformlar yapması hususunda Sayın Başbakan, Esedi
mümkün mertebe cesaretlendirmeye çalışmıştır ama bütün
ikna çabaları sonuç vermemiş. Keşke sonuç verse, şu an
başka bir şey konuşuyor olsaydık, şu an savaştan
kandan, göçten söz etmiyor olsaydık fakat maalesef makam hırsı
bir ailenin, bir ekibin bir ülkeyi yönetme hırsı, muhterisliği
bu ülkeyi yıkıma götürmüştür, hâlâ nereye kadar gideceğini
kestirmek mümkün değildir ama Allahtan şunu temenni ediyorum:
Yanı başımızdaki kardeşlerimizin Sünnisi, Alevisi,
Kürtü, Arapıyla birlikte barış, huzur ve mutluluğun bir
an önce Suriyeye gelmesini, demokratik bir yönetimde başları dik
yaşamalarını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Akdağ.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Hatip
konuşmasının bir yerinde, efendim, bizi kastederek, Cumhuriyet
Halk Partisini kastederek Akçakaleden neden tepki gösterilmiştir
onlara? dedi. Bu bir sataşmadır. Doğru bilgiyi paylaşmak
isterim sizlerle.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Aynen doğru Mahmut Bey.
BAŞKAN Sataşma neresinde bunun Sayın
Tanal?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Şunu söylüyor:
Akçakalede tepki gösterildi. Bu anlamda bu doğru bilgi değil,
yanlış bir çarpıtılmadır, bu çarpıtmadır, bu
doğru bilgiyi paylaşmak istiyorum.
BAŞKAN Hayır, neye tepki gösterildi,
anlaşılmadı ki.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Yalancı dedi, yani
yalancı demek istedi, öyle dedi.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yani bu yalancı
anlamına geliyor. Beni
Yani, bu anlamda, bu şekilde itham edildim.
BAŞKAN Yerinizden, bir dakika söz veriyorum.
Buyurun Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Özür dilerim yani,
gelmişken
BAŞKAN Hayır, lütfen Sayın Tanal,
yerinizden söz istiyorsanız buyurun. Sataşma falan yok ortada.
Açıklama yapacaksanız...
MAHMUT TANAL (İstanbul) Maksat, usul ekonomisi
anlamında
BAŞKAN Sizin aslında güzel
konuşmanıza atıfta bulundu yani benim anladığım
kadarıyla, orada herhangi bir sataşma söz konusu değil.
Buyurun.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
5.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Mardin Milletvekili
Abdurrahim Akdağın Cumhuriyet Halk Partisine ve şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Zaman tasarrufundan dedim
Sayın Başkanım.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Yani,
kürsüde zaman tasarrufu açısından söylüyorum. Zamanı idareli
kullanmak lazım.
Şimdi, Akçakale Belediye Başkanı AKPli
belediye başkanıdır. Akçakale Belediye Başkanı
Akçakalede çalışan 10 tane personeli örgütledi ve o şekilde
çalışan personellerdir.
A.EMİN ÖNEN (Şanlıurfa) Öyle bir
şey yok be!
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bakan orada inemedi, iki
saat Akçakaleye giriş yapamadı.
A. EMİN ÖNEN (Şanlıurfa) Ayıp ya!
Bırakın Allah aşkına!
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yani biz orada -çevremizde
koruma yoktu, polis yoktu, jandarma yoktu- vatandaş gibi dolaşan
milletvekilleri olarak dolaştık, Bakan orada iki saat güvenliği
sağlanamadığı için, halkın protestosundan
korktuğu için ilçeye giriş yapamadı. Bu anlamda bilgilerinize
arz olunur.
Saygılar
PERVİN BULDAN (Iğdır) Karar yeter
sayısı, Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Tanal.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Sayın
Başkan, karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Arayacağız.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- BDP Grubunun, Diyarbakır Milletvekili Altan
Tan ve arkadaşları tarafından, Şanlıurfa ilinin
Akçakale ile Ceylânpınar ilçeleri ve Mardin ilinin Kızıltepe
ilçesine bağlı Şenyurta Suriye tarafından düşen
bombalar ve sınırdan Türkiyeye geçen 100 bini aşkın
mültecinin durumlarının araştırılması amacıyla
15/11/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına vermiş olduğu Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun 6 Aralık 2012
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık
olduğu için elektronik cihazla oylama yapacağız.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı
bulunamamıştır.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.28
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.41
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Mine LÖK BEYAZ
(Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 35inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş önerisinin oylanmasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, öneriyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, öneri
kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım
ve oylarınıza sunacağım:
2.- CHP Grubunun,
İstanbul Kâğıthane ve Ayamama dereleri üzerindeki imara
aykırı yapıların dere yataklarını yok etmesi ve
yoğun yağışlarda adı geçen derelerin taşması
sonucu oluşan can ve mal kayıplarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla vermiş olduğu (10/1) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmesinin, Genel Kurulun
6/12/2012 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
06.12.2012
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu; 06.12.2012 Perşembe günü
(Bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisini, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Muharrem
İnce
Yalova
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin, Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler Kısmında yer alan (İstanbul
Kağıthane ve Ayamama Dereleri üzerindeki imara aykırı
yapıların dere yataklarını yok etmesi ve yoğun
yağışlarda adı geçen derelerin taşması sonucu
oluşan can ve mal kayıplarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan) 10/1 Esas Numaralı Meclis Araştırma Önergesinin
görüşmesinin, Genel Kurul'un 06.12.2012 Perşembe günlü (Bugün) birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grup Önerisi
lehinde söz isteyen Aydın Ağan Ayaydın, İstanbul
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
AYDIN AĞAN AYAYDIN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 12 Temmuz 2011de 21
arkadaşımla birlikte vermiş olduğumuz araştırma
önergesinde
İstanbulda Ayamama Deresi ve Kâğıthane Deresi
üzerinde imara aykırı olan yapılaşmalar nedeniyle,
yağışlar meydana geldiğinde hem can kayıpları hem
de maddi hasarlar meydana gelmektedir. Bu konuların
araştırılması, varsa sorumluların bulunması ve bu
konuda önlem alınmasıyla
ilgili, 21 arkadaşımla vermiş olduğum araştırma
önergesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İstanbul büyük bir megakent, 15 milyona yaklaşan nüfusuyla büyük bir
megakent. İstanbul, sadece Türkiye'de bir megakent değil, aynı
zamanda Avrupanın da en büyük illerinden bir tanesidir. Bu bakımdan,
İstanbul son derece önemli bir kent hüviyetindedir.
İstanbulun göbeğinde Bakırköy,
Bahçelievler ve Küçükçekmece hudutları içerisinde yer alan ve TEM ile
E-5i birbirine bağlayan, Atatürk Havalimanına giden
yaklaşık
9 Eylül 2009 tarihinde İstanbulda yağan
yoğun yağmur nedeniyle Ayamama Deresi taşmış,
Basın Ekspres Yolu trafiğe kapatılmış ve bu yollar
üzerinde seyreden arabalar âdeta yürüyemez hâle gelmiş ve burada
yaklaşık 31 insanımız hayatını kaybetmiştir.
Dolayısıyla İstanbuldaki Ayamama Deresi ve Kâğıthane
Deresi üzerindeki yapılaşmaların, imara aykırı
yapıların süratle ortadan kaldırılması, bu dere
yataklarının tekrar işlevini yerine getirebilecek bir hâle
getirilmesi lazımdır. Aksi takdirde, 2009 yılında meydana
gelen ve 31 vatandaşımızın ölümüyle sonuçlanan benzer
olayların hem Kâğıthane Deresinde ve hem de Ayamama Deresinde
yeniden meydana gelmesine neden olabilecektir. Bunun önlenmesini şimdiden
yetkililerin gündemine alması lazımdır, yerel yöneticilerin
gündemine alması lazımdır; aksi takdirde, ileride maddi ve
manevi olarak telafisi mümkün olmayan olaylara neden olabileceğini hatırlatmak
istiyorum.
Şimdi, 9 Eylül 2009 tarihinde Ayamama Deresi
taşıp, 31 vatandaşımızın hayatının sona
ermesi olayından hemen sonra, bakıyoruz Başbakanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan ne demiştir onu sizlerle paylaşmak
istiyorum. Sayın Başbakanımız aynen şöyle söylüyor:
Atalarımız Derenin intikamı ağır olur; derler.
Islah çalışmalarını yapacağız, imara uygun
davranacağız. Biz, üzerimize düşen görevi yapacağız;
imara ters yapılara izin vermeyeceğiz. Dere yataklarından ister
tır garajı, ister konut süratle kaldırmamız gerekiyor. Biz
adımımızı atacağız, çalışmalara
başlayacağız. İzahı mümkün değildir.
Yine Sayın Başbakanımız bir
başka açıklamasında aynen şöyle söylüyor: Dere
yatağına binaları yapanlara herhâlde bu felaket iyi bir ders
olmuştur. demiş ve söyle devam ediyor Sayın Başbakan:
Biz, üzerimize düşen görevi süratle yerine getireceğiz. Örneğin
derelerin ıslah çalışmaları
İmara ters yapılara
izin vermeyeceğiz. Bu manada, yapılan binaları da süratle
yıkacağız ama kalkar da biz dere yatağına
binaları yaparsak ve yaygınlaştırırsak bu sonuç
çıkar. Atasözümüz vardır: Derenin intikamı ağır
olur. diyor. Kim söylüyor bunu? Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı
söylüyor. Ben de Sayın Başbakanımızın bu
söylediklerine aynen katılıyorum ve onun bu söylediklerinin
altına imzamı atıyorum ve diyorum ki: 2009dan 2012 sonuna
geldik. Bu üç yıllık süre içerisinde bunlar yapıldı
mı? Maalesef yapılmadı.
Ben de diyorum ki: İleride yine 31
vatandaşımızın ölmemesi için, milyonlarca dolar maddi hasar
meydana gelmemesi için bir an önce önlem alalım. Bu dere yataklarının
üzerinde yükselen gökdelenler imara aykırıysa bunları
yıkalım. Bu binalar yapılırken bunları seyreden kamu
görevlileri varsa bunlardan da hesap soralım. Kimler bunları
yapmıştır, niçin dere yataklarına bu binaları
yapmıştır? Bunları Türkiye Büyük Millet Meclisinin
başta iktidar partisi mensup milletvekilleri ve ana muhalefet partisi
Cumhuriyet Halk Partisi ve diğer muhalefet partisinden milletvekillerinden
oluşan bir komisyon kuralım. Bu komisyon bunların nedenlerini ve
çözüm konusundaki önerilerini ortaya koysun, bizim talebimiz budur.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Çok güzel bir öneri Hocam,
tam yerinde bir öneri.
AYDIN
AĞAN AYAYDIN (Devamla) - Şimdi, 31 vatandaşımızın
ölümü ile sonuçlanan Ayamama Derisindeki o yağışlar
sonrası birinci derecede sorumlu olması gereken İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş ne
demiştir, bir de dönüp ona bakalım. Sayın Büyükşehir
Belediye Başkanımız aynen şunları söylüyor, diyor ki: Maalesef
dere yataklarını inşaatlarla doldurmuşuz. Bunlara
geçmişte nasıl imar izni verilmiş, nasıl tapu
verilmiş, anlamak mümkün değil. Kim söylüyor bunu? İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş
söylüyor. Ben de aynısını söylüyorum; bunları kim yapmış,
bunlara kim ruhsat vermiş, bunlar yapılırken belediyede kimler
yetkiliydi, kimler bunları seyretmiş, bunları halkımız
biliyor ama bu çözüm değildir, bir an önce bunları çözelim.
Şimdi,
Sayın Kadir Topbaş başka ne diyor? Sayın
Başbakanımızın başkanlığında 3
bakanımızın da katılımıyla bir değerlendirme
toplantısı yaptık. Kısa, orta ve uzun vadede neler
yapmalıyız, bunları belirledik. Sadece Ayamama ve Tavukçu Dereleri
değil, bütün dere yataklarındaki yerleşimleri boşaltmak,
taşımak zorundayız. İnanıyorum ki buralarda
yaşayan insanlar da yaşanan bu acı afetin tekrar etmemesi için
bize yardımcı olacaklardır, bunu hep beraber yapmak
zorundayız. Bu dere yataklarındaki bu binaları yıkmazsak
ileride bunun benzeri olayları yaşayacağız. Bu kez 31
insanımız değil çok daha fazla insanlarımız ölebilir.
diyor İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir
Topbaş ve diyor ki: Dere yatağında 64 binanın
kaldırılması gerekiyor. Bunların tebligatlarını
hazırladık, bunları tebliğ edeceğiz ve bunların
kaldırılmasını talep edeceğiz.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Hocam, ben söyleyeyim, yirmi
yıldır AKP yönetiminde İstanbul.
AYDIN AĞAN AYAYDIN (Devamla) Şimdi ben
söylüyorum; aradan üç yıl geçti, Ayamama Deresi üzerindeki bu imara
aykırı yapılardan hiçbirisi yıkılmadı, hiçbirisi
tahliye olmadı. Bu binalar yeni bir afete davetiye
çıkarmaktadır. Bunun iktidarı muhalefeti yoktur. Orada
yaşayan insanlar bizim insanlarımızdır.
İktidarıyla muhalefetiyle gelin birlikte bir komisyon kuralım.
Gerek Ayamama Deresi üzerinde ve gerekse Kâğıthane Deresi üzerinde
imara aykırı olarak dere yataklarını kurutup o derenin tam
ortasına gökdelen ve plaza diken o kişilerin sorumluları
kimlerse, o binalar yükselirken hangi belediye yetkilileri bunları
seyretmiş, görevini yapmamışsa bunları ortaya
çıkaralım; yeni insanlarımız ölmesin, maddi
kayıplarımız olmasın, buna çare bulalım. Bizim arzumuz
budur.
Dolayısıyla benim yüce heyetten şu
beklentim vardır: Bu, sadece Cumhuriyet Halk Partisinin talebi
olmamalı. Biraz evvel okudum, Sayın
Başbakanımızın da bu konudaki düşüncelerini sizlerle
paylaştım. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Sayın Kadir Topbaşın da aynı talepleri vardır. Gelin,
el ele verelim, bir araştırma komisyonu kuralım ve bu komisyon
çalışmalarını sürdürsün, bu konuda alınması gereken
önlemleri alsın ve kimler bu konuda suçluysa bunları da ortaya
çıkaralım.
Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Bravo.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz
isteyen Sırrı Sakık, Muş Milletvekili. (BDP
sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Her ne kadar aleyhteysek de
Çünkü genelde bu tür görev
dağılımında konuşulmadığı noktalarda
BDPye görev düşüyor çünkü bu Parlamentonun seçkinleri vardır, üç grubun.
Özellikle iki muhalefet partisi diledikleri zaman söz alırlar. Eğer
bize söz düşerse biz de işte çıkıp aleyhte ama lehte
konuşacağız.
Doğru bir önergedir, derhâl bununla ilgili
Meclis
bunu reddetmemelidir. Yani biz her gün büyük felaketlerle karşı
karşıya kalıyoruz. Yani bu sel felaketlerinden daha önemlisi
Yani evet, bununla ilgili devlet bütün tedbirleri almalıdır ama
doğal felaketlerde ne kadar tedbir alırsanız alın bazen istemediğiniz
konularda, zaman zaman, doğanın o
acımasızlığıyla da yüz yüze kalabiliyorsunuz.
Ama asıl önemli olan konulardan biri de doğal
felaketlerden çok siyasal felaketlerdir. İşte onlardan birini
bugünlerde Türkiyede hep birlikte yaşıyoruz. Yani hiç gereği
yokken, sorunların çözüm yeri Parlamentoda sorunlarımızı
konuşmamız gerekirken gündemi saptırmak adına 1994lerde
yaşanan bir felaketi yeniden gündeme getirip yeniden Barış ve
Demokrasi Partisinin milletvekillerinin dokunulmazlıklarını
kaldırmak, onları sözüm ona terbiye etmek adı altında
Bu Parlamento onları terbiye edecek cevabı verecek. bu sözler
Sayın Başbakana ait.
Şimdi, ben de buradan sesleniyorum, eğer bu
Parlamento gerçekten bir terbiye, adap, ahlaka sahipse ilk önce dönüp
Roboskinin hesabını verecektir. İlk önce dönüp
Aydın
Erdem -üniversiteli bir genç kardeşimiz, yani bugün ölüm yıl dönümü,
onu rahmetle anıyoruz- Diyarbakırda -demokratik çözüm olsun,
çatışmalar olmasın- polis tarafından katledildi ama bugün
hâlâ bunun katilleri yok.
Bugünkü medyaya dönüp baktığınızda 24
Eylül 1996da Diyarbakır Cezaevinde askerler ve gardiyanların
saldırısına maruz kalan
Hani İçeridekiler bizim
namusumuzdur. diyorsunuz ya, Onların can ve mal güvenliği bizden
sorulur. Sizin namusunuzu içeride kirlettiler, öldürdüler ve bugün zaman
aşımına uğradı; savcı katilleri kollayan, koruyan
bir zaman aşımı.
Geçmişten bugüne kadar, eğer Parlamento had
bildirecekse katillere had bildirmelidir. Parlamentoda bulunan ve bu sürecin
barışçıl bir şekilde çözülmesini isteyen milletvekillerine
had bildirmek
Kimsenin böyle bir haddi yoktur. Milletvekilleri halkın
iradesiyle buraya geldiler.
Biz bu süreci geçmişte yaşadık. O süreci
yaşatanlardan birinin bugün gazetelerde beyanatı var. O dönemin
Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Başkanıydı; adı Nusret
Demiral, aynen şöyle diyor: Onlar Parlamentoda bulundukları dönemde
-biz çünkü iki gün burada kaldık, iradeye dokunamazsınız- biz
Parlamentoya şunu söyledik: Bize teslim ederseniz edin, etmezseniz
Parlamentoyu basıp alacağız. Bunu söyleyebilen bir savcı!
1994lerde bu yaşandı. Hâlâ Sayın Başbakan çıkıp
diyor ki: 94le 2012 arasında çok uzun yıllar geçti. Eğer uzun
yıllar geçmiş olsaydı bu savcı haddini bilerek
Bugün bu
laflarının ona haddini bildirecekti bu Parlamento. Ve hâlâ tehdit
ediyor bu savcı. Ve bizi alıp götürdüklerinde -aranızda
yargıçlar var, aranızda hukukçular var- o tarihte bizi alıp
götürdüklerinde delil yoktu. Bütün tutuklamalar delille başlar. Ama bizi
alıp götürüp tutukladıklarında delil yoktu ortada. Bu
başsavcı ve 4 savcı dâhil olmak üzere bize gelip birçok
arkadaşın tutuklanmayacağını söylediler. Ama askerler
talimat vermişti ve tutuklama ikinci gün tekrar gerçekleşti.
Tutuklama olmayacak. diyen savcılar, 125ten, idamla tutuklama talebinde
bulundular.
İşte o gün bizi alıp tutukladılar ve
sonra ne yaptılar sayın vekiller? Alıp bizi götürdükten sonra
savcılar bölgeye gittiler. Devletin helikopterleriyle delil yaratmaya
çalıştılar. Bunu Sayın Başbakan da biliyor, sizler de
biliyorsunuz. Ve bizi buradan alıp götürdüklerinde biz de aynen şöyle
söyledik: Olgunlaşmış bir fikrin önünde ne Parlamento durabilir
ne de bir ordu durabilir. Biz gideceğiz. Belki acı dolu yıllar
yaşacağız. Ama biz geldiğimizde, kaosa el
kaldıranların hiçbiri burada olmayacak ama biz olacağız
çünkü haklıyız, haklı bir davayı savunuyoruz, mağdur
bir halkın hukukunu savunuyoruz. Ve bugün biz buradayız. O ellerini
kaldıranlar, askerlerin talimatıyla hareket edenlerin hepsinin de
tarihin çöplüğünde olduğunu hep birlikte görüyoruz.
Ben size dostça söylüyorum. Bu yol çıkmaz bir
yoldur. Bu yol denenen bir yoldur. Bu mücadele yöntemleri yıllardır
Kürtlere karşı acımasız bir şekilde uygulandı,
hiçbiri sonuç almadı. Sonuç alacak tek şey mücadeleden müzakereye
dönüşmektir. Kürtlerle oturup müzakere edeceksiniz. Sorunları
çözeceksiniz. Yani son dönemlerdeki Sayın Başbakanın dili, çözüm
dili değil. Dün dönüp soruyor, diyor ki: Kürtler, yetmiyor, ne
istiyorsunuz? Bizimle emir kipleriyle konuşamazsınız! Biz
sizinle eşitleşmek istiyoruz. Hak istiyoruz, hukuk istiyoruz, adalet
istiyoruz. Sayın Başbakan kendi kimliği için ne istiyorsa ben de
kendi kimliğim için aynı şeyleri istiyorum.
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) Zaten var.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Fazla bir şey istemiyoruz,
bir arada yaşamak istiyoruz.
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) Bizden daha
iyisi var.
SIRRI SAKIK (Devamla) Ve bakın, oradan bağırmayacaksınız.
İki dönemdir daha bir gün bu kürsüye çıkıp konuşmadın
çünkü konuşacak tek lafın yok senin. Orada sadece
bağırırsın.
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) Ne olacak?
Konuşsam ne olacak?
SIRRI SAKIK (Devamla) Ne olacak, ne olacak? Sadece
bağırmanın dışında ne biliyorsun sen?
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) Sana mı
soracağım!
SIRRI SAKIK (Devamla) Ve biz sevgili arkadaşlar,
hiçbir dönem dokunulmazlık
zırhına bürünerek bunları söylemedik. Geçmişten bugüne
kadar bu zırha hiçbir dönem sarılmadık. Gelin, eğer siz dokunulmazlık
zırhını kaldıracaksanız, komisyonlarda bulunan bütün
dokunulmazlıkları kaldırın; hodri meydan! Dünyanın
dört bir tarafında, bakın, özellikle dokunulmazlık
zırhı kime karşıdır? İktidarlara karşı
muhalefeti korumaktır ama ne yazık ki iktidar, muhalefeti susturmak
istiyor. Biz sizin gibi düşünmek zorunda değiliz ama biz çözüm olarak
Parlamentoyu gösteriyoruz, çözüm adresinin Parlamento olduğunu söylüyoruz.
Söylediklerimiz size ters gelebilir, sizin de söyledikleriniz zaman zaman bize
ters geliyor ama bunun yolu, yöntemi birbirimizi boğazlamak değil.
Veyahut da Sayın Başbakan çıkıyor,
doğru olmayan şeyleri sizinle, kamuoyuyla paylaşıyor.
Eş başkanımızın çıkıp, efendim, halkı
silahlanmaya davet ettiğini söylüyor. Külliyen, doğru değil
bunlar, hepsi yalan yanlış bilgiler. Çıkarın, getirin.
Açlık grevinde de halkı bu şekilde manipüle etmeye çalıştınız. Ama bu eş
başkanlarımızdan bir tek satır, bir tek söz, böyle bir
şey duyulmamıştır ve eş başkanlarımız
neyi söyleyeceklerini, neyi paylaşacaklarını çok iyi bilirler.
Sevgili arkadaşlar, bizler böylesi bir
yolculuğa çıkarken dönüp çok da geriye bakmayız, çok da çetele
tutmayız. Biliriz ki bir halkın özgürlüğü, bir halkın
mutluluğu acı çekilmeden
Hiç kimse halklara demokrasiyi,
özgürlükleri altın tepside sunmaz. Onun için, biz de bu yolculuklara
çıkarken çok çetele tutmayız. Acı dolu yıllar
yaşayacaksak başımızın üzerinde yeri var. Hiçbir
şeye sığınmayın, eğer, siz, demokratik zeminden
rahatsızsanız onu açıkça söyleyin.
Bakın, Aydın Erdem demokratik zemini adres
gösterdiği için polisler tarafından öldürülmüştür.
Bulanıkta, Demokratik Toplum Partisi kapatıldığı için
binlerce insan sokağa çıkmış ve Bizim vekillerimize
dokunmayın. dedikleri için 2 insan öldürülmüş, 10 insan
kurşunlanmıştır ve katiller altı ay içerisinde beraat
etmiştir. Yani Kürtler demokratik zemine ölümüne sahip çıkıyor
ama tercih sizin. Demokratik zemin. derseniz başımızın
üzerinde yeri var, demezseniz de bedel tercihimiz değil ama bunun da
başımızın üzerinde yeri vardır.
Hepinize saygılar
(BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen
Ferit Mevlüt Aslanoğlu, İstanbul Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, grup önerimizle ilgili 2 lehte konuşmamızı
sağlayan MHP ve BDP gruplarına teşekkür ediyorum ve ayrıca,
bu önergeyi veren
AHMET AYDIN (Adıyaman) Bize de teşekkür edin.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Ahmet Bey,
siz ancak kabul ettikten sonra teşekkür edeceğim size. Yani onlar söz
haklarını bize verdiler Ahmet Bey. Evet, kabul ederseniz, o yöre
hakkında, binlerce teşekkür ederim. Sayın Ayaydın ve
arkadaşlarına da, çok ciddi, çok elzem bir önerge olduğu için
teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlarım, mal canın
yongasıdır. Ayamama, ben o bölgenin milletvekiliyim;
Kâğıthaneyi çok bilmiyorum, Sayın Ayaydın biliyor. Mutlaka,
aynı şeyler orada vardır ama biraz size Ayamamadan
bahsedeceğim.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Ayamama Deresi
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Evet,
dereden
Orada,
o seli ben
Bir ay o selin içinde yattım, kalktım çünkü
bir sürü eşim dostum, arkadaşım vardı; her şeyleri
gitti. Devlet, insanların yanında olmalıydı ama maalesef
kimseyi yanımızda görmedik.
Değerli arkadaşlarım, 1995te bir sel
olmuş ama bu selden hiçbir ders almamışız. Ben size
satır başlarıyla hangi dersleri
almadığımızı söyleyeyim.
Değerli arkadaşlarım, bir kere, bu sel
olduktan sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Sayın Topbaş, o günkü Başbakan Yardımcısı,
şimdiki Meclis Başkanımız Sayın Cemil Çiçek Evet,
devletin hatası vardır. demiştir. Eğer devlet
hatalıysa insanların yarasını sarmalıydı ama
maalesef
Bir tek, Sosyal Güvenlik Kurumuna teşekkür ediyorum. Bu insanlar
altı ay iş yapamadılar çünkü minimum 3 katları gitti. Bu 3
katlarında -yani aşağıdan dolayı 3 katlarında-
her türlü elektrik donanımı, her türlü diğer teknik hizmetleri
yani bir iş yerinin beyni oradaydı. Bu beyinler gitti, bunlar
altı ay yedi ay çalışamadılar. 10 binlerce işçi
aylarca işsiz kaldı, insanlarımız öldü ama maalesef, hâlâ
ders almadık.
Şunu söylüyorum: Bunu açıkça söylemeliydi
-İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İSKİ, o günkü
Bayındırlık Bakanlığı, o günkü Çevre ve Orman
Bakanlığı, herkes sustu- Ayamama Deresindeki selde, biraz
ilerideki bir askerî birlikte bir yapay baraj var mıydı, yok muydu?
Herkes gizledi ama çıkın, deyin ki erkekçe: Yoktu kardeşim.
Evet, bunu açıklayın. Orada yapay bir baraj
yapıldığı ve bu yapay barajın patladığı
söyleniyor. Bu insanlardan bunu gizlemeyin, yoksa yok ama insanların her şeyi
gitti, insanların malları gitti, canları gitti. Kimse
karşılamadı. Size bir örnek vereyim: Sadece bir iş yeri
için bilirkişi raporunda 21 milyon, bugünkü parayla, ama sigortadan
aldığı para 6 milyon! Bu insanlar ne yapacaktı
arkadaşlar? Bir tek Sosyal Güvenlik Kurumu tüm iş yerlerinde bir
yıl erteledi, sosyal güvenlik priminin yatırılmasını,
faizsiz, bir yıl erteledi. Yetkisi o kadar ama teşekkür ediyorum.
Onun dışında kimse bir tek çivi çakmadı.
Ya, işçi çalıştırmıyorum ama
ben işçimin maaşını veriyorum, maaş ödeyeceğim.
Ben o insanları kapıya mı koyacağım? Gelir
İdaresi muhtasarını her ay aldı, vergisini her ay
aldı. Ya, kardeşim bu adamlar batmış, gitmiş.
Allahınızı severseniz ya, bir de yardım elini sen uzat.
Sen zaten adamı yok etmişsin, hiçbir şey yapamıyorsun. Hâlâ
bu yaralar sarılamamıştır. Hâlâ insanlar orada, o günkü
yaraları sarmakta güçlük çekmektedir. Bu nedenle yeni bir felaket
olmaması yönünde -çok çok yavaş gidiyor bir kere- çok büyük bir önlem
alınmadı ama burada dere yatağı ıslah edilmedi ve dere
yataklarına inşaat izni verildi. Altını çiziyorum,
inşaat izni verildi ve on beş yıl önce gelen selden hiçbir ders
alınmadı. Yine hiçbir şey değişmedi ve burada ne plan
uygulandı ne program uygulandı. Menfezler yok edildi. E-6nın
altından geçen menfez bu kadarcık, koskoca E-6dan geçen bir menfez
ve hep buralara fabrika izni verildi, dere yataklarına ve hepsine ruhsat verildi.
Ve burada, İkitellide çok plansız ve ruhsatsız iş
yerlerine göz yumuldu. Sel geldi ama sele Gel. denildi ve burada hiçbir önlem
alınmadı. E-5ten başlayan dere ıslahı, hâlâ daha
E-6ya ulaşmadı yani Basın Ekspres Yolundaki ıslah çok
yavaş gidiyor. Onun üstündeki, yine İkitelli Organize Sanayi
Bölgesinden
Değerli
arkadaşlar, bir insanın malını ve canını, can
güvenliğini sağlamak devletin görevidir. Arkasından bir
fırtına estirildi, birileri para kazandı. Dediler ki: Bu dere
yataklarına
Değerli
arkadaşlarım, burada sorun var. Bu, hepimizin sorunu, bu, milletin
sorunu, oradaki üretim, İkitelli bölgesindeki üretim, Türkiyenin çok
önemli bir potansiyeli. Orada yüz binlerce insan çalışıyor, bunların
ekmeklerini yok etmeyelim, önlemlerini zamanında alalım. Gelin, rica
ediyoruz, bu, hepimizin meselesi, sadece Cumhuriyet Halk Partisinin meselesi
değil. Gelin, orada hepinizin eşi, dostu, akrabası var,
hepinizin tanıdığı var. Kim üretim yapıyorsa, hepsinin
önünde saygıyla eğiliyorum, bir ekmek veriyorsa. Ama burada
yarın problem olursa, hepimiz üzülürüz arkadaşlar. Gelin,
buranın ıslahı için, çok önemli bir görev düşüyor hepimize,
hepinize görev düşüyor; bu, bu Meclisin sorunu, bu önergeye hep birlikte
Evet diyelim, bir an önce burayı bu sorundan kurtaralım.
Hepinize
saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen İdris Güllüce, İstanbul
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İDRİS
GÜLLÜCE (İstanbul) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.
Efendim, biraz
önce öyle bir tablo çizildi ki, neredeyse, sigortanın ödemediği, 21
milyon yerine niye 6 milyon yaptı diye sigortanın hesabı da
Tayyip Erdoğandan sorulacak.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Bak, bir kere kişiden bahsetmedim
İdris Bey, yapmayın bunu. Ben kişiden bahsetmedim, siz benden
bahsettiniz, yapmayın.
İDRİS
GÜLLÜCE (Devamla) Şimdi,
Sayın Tanalın bir konuşması vardı.
Yılbaşından birkaç gün önce Sayın Tanal çok güzel bir
konuşma yapmıştı, demişti ki: Eğer birisi,
konuşurken, buralardan bağırıp çağırıp bir
şey yapıyorsa, o, boş adamdır, hiçbir şey
konuşmaması gerekir, burada gelip konuşur,
dağarcığında bir şey varsa. O yüzden de çok takdir
etmiştim onu.
Değerli
arkadaşlar, konu teknikse
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Yani boş adam mı diyorsun?
İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) Ben kimseye bir
şey söylemiyorum, Sayın Tanalı takdir ediyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Bir
dakika
O zaman lafını doğru söyle.
İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) Sayın
Tanalı takdir ediyorum ve O konuşma, çok doğru bir
konuşmaydı. diyorum. Açın bakın, 30 Aralıkta takvimde
var, zabıtlarda var.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
İdris Bey, size yakışmıyor. Ben aslanlar gibi
konuşurum, senden de daha doluyum.
İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) Şimdi
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sizlerden daha doluyum.
İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) Valla Sayın
Tanal, çok güzel konuşmuşsunuz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, lütfen
İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) Konu teknikse
BAŞKAN Sayın Güllüce, lütfen Genel Kurula
hitap edin.
İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) Konu teknikse -bu
teknik için de bir eleştiri yapmak istiyorum- bizler bürokrattan,
bakanlıktan bilgi alırız elbette; gelip burada kaç metre
olduğunu, ne olduğunu nasıl söyleyeceksiniz,
hafızanızda o kadar tekniği nasıl tutacaksınız?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Siz
yaşamadınız onu.
İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) Biz gideriz
bürokrattan da bilgi alırız, bakandan da bilgi alırız.
Bilgiye ulaşmak için nereler varsa ulaşırız, o bilgilerle
de milletin karşısına çıkar, söyleriz yani bürokrattan
bilgi alarak konuşmanın, elimizde not kâğıdı olmasının
ne sakıncası var, bunu da anlamakta zorlanıyorum.
Dere ıslahı oldukça zor bir iştir. Bu
işin içinden gelen, bu işi bilen ve yapan birisi olarak
konuşuyorum, çilesini çeken birisi olarak konuşuyorum. Öyle hemen
Islah edelim., denildiği kadar, dört kelimeye sığacak kadar
basit bir şey değil, çok zor bir iştir; bu iş, hem maddi
bakımdan zordur hem imar bakımından zordur hem teknik
bakımdan zordur.
Şimdi, oldukça büyük bir maliyettir. Niye? Daha
önceki planlarla teknik bir şekilde yapılmamışsa, orada da
bir yapılaşma olmuşsa ve o plana uygun bir şekilde
yapılaşma olmuşsa o binayı istimlak etmeden
yıkamazsınız, Türkiye bir hukuk devletidir. Bunun bedeline
gittiğiniz zaman da ne büyükşehir belediyesinin ne de herhangi bir
yerin ödemeyeceği kadar büyük paralarla muhatap olursunuz.
Şimdi, feyezan esnasında bir de şu
yanlış genellikle vardır: İlçe belediyeleri veya
belediyeler çok eleştirilir, ben belediyeden de geldiğim için
biliyorum, belediye başkanlığı yapan, her iki taraftan da,
arkadaşlarımız var. Değerli arkadaşlar,
altyapıyı ne kadar büyük yaparsanız yapın, feyezan
esnasında o altyapı çöker yani siz
Ben geçmişte olanları konuşmamak istiyorum
ama bir şeyi söyleyeyim: CHPnin bugünkü önergesinde İSKİden
onay alınmadan diye bir cümle var, bu, doğru değil. Bugünkü
şartlarda İSKİden onay alınmadan 50 metrekarelik bir yer
bile yapamazsınız. Bir kere planları yaparken İSKİden
onay alırsınız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Onlar
gökten mi geldi?
İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) İki,
inşaatı yaparken alırsınız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) O
binalar gökten mi geldi?
İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) Şimdi, ben
deminki sözümü tekrarlayayım gene.
İSKİden en küçük binanıza dahi onay almak
zorundasınız, onlar
Bu arada İSKİ konusunu
araştırma komisyonu başkanlığı yapmış
ve İSKİyle ilgili araştırmalar yapılmış; o konuları
bir incelerseniz, bana bazı soruları sormazsınız. Yani o
İSKİyle ilgili araştırmalar yapılırken Planlar
nasıl yapılmış, kim yapmış, ne zaman
yapmış? diye soruları, o soruların da cevabını
araştırırsanız -ki var bu, Meclisin kayıtlarında-
bu soruları sormazsınız.
Şimdi, Ayamama ile ilgili, sürem de kısa, çok
hızlı söylüyorum: Bir kere, bazı bilgiler eski bilgiler.
Sayın Ayaydın çok güzel şeyler söyledi, katılıyorum
ama o bilgiler eski. Bakın, eski menfez bu. Ne olması
lazımdı? Böyle olması lazımdı. Nasıl oldu? Böyle
oldu. O, havaalanına giden menfez noktasında söylediğiniz yüzde yüz
doğru ama bu hâle geldi. Rakamlarla vereyim ki daha ikna edici olsun. E-5,
6 ile TEM otoyolu bağlantı noktasının kritik
noktalarında yapılan kesit genişleme çalışmaları
ile dere kesiti 4 kat artırılmıştır.
Çobançeşme mevkisinde yürütülen
çalışmalarla, daha önce
Ayamama Deresinin E-5 kara yolu altında
yapılan çalışmalar ile
Basın Ekspres Yolu altındaki yaklaşık
Havalimanı Köprüsü,
Dere güzergâhında
Biraz önce açıkladığım sebeplerle, o
istimlak meselesinden kaynaklanarak elbette gecikiyor bu iş.
Şimdi, Cendere ve Ayamama derelerinin kalan
ıslahları için de kamulaştırma gerek iki sebepten
dolayı. Bir, bu kamulaştırmanın önüne geçmek; iki, o
bölgenin ve Cendere bölgesinin, çöküntü alanı bölgesinden
çıkartılması için bölgede yeni planlar
yapılmıştır, prestij planlar hâline getirilmiştir.
Bu prestij planlarıyla ne elde edilecektir?
Kamulaştırma maliyeti sıfıra yaklaştırılacaktır
çünkü yeni yapılan planda DOP ve KOP alanları yüzde 50ye yakın
hâle getirilmiştir. Dolayısıyla, istimlak edilmeden bilabedel
terk edileceği için Büyükşehir Belediyesi, kamuya büyük bir imkân
sağlamıştır bu planlarıyla.
Yeni plan yapılmasıyla aynı zamanda o
bölgenin eğitim, bilim, teknoloji ve turizm alanı hâline
getirilmiş, bölgede prestijli bir alan olması -özellikle Cendereyi
söylüyorum- ve çöküntü alanından çıkması
sağlanmış olacaktır.
Daha önce neydi Ayamama Dere bölgesi? Depolama ve sanayi
alanıydı. Şimdi ne bölgesi oluyor? Bilişim ve teknoloji
bölgesi ve turizm bölgesi hâline dönüyor.
Ayamama Deresinde yapılan planda DOP ve KOP
oranları yüzde 45e getirildiği için o bölgede de
kamulaştırma bedelleri çok aza indirilecektir ve turizm ve ticaret
merkezi ve şehrin prestijli bir bölgesi hâline gelecektir. Ayrıca bu
yeni planlarda
Ben İstanbulu biraz biliyorum ve dünyanın
yıldızı hâline getiren, dünyanın en güzel şehirleri
hâline getiren, artık çöptür, arıtmadır, hava kirliliğidir,
ulaşımdır ve daha birçok, gecekondudur gibi sorunların
olmadığı, dünyanın, bu gelişmesine gıptayla
baktığı, toplu ulaşım araçlarının hızla
geliştiği, raylı sistemin 11 kilometreden 100 küsur kilometreye
çıktığı, sadece Anadolu yakasında birkaç ay içerisinde
metronun yapıldığı bir İstanbulu yapan, emeği
geçen başta Büyükşehir Başkanımıza, onun
bürokratlarına ve o desteği sağlayan AK PARTİ Hükûmetinin
etkili ve yetkili insanlarına teşekkür ediyorum.
Şimdi, hiç diyebilir miyiz, bugünkü İstanbul, hayal
edilebilen bir İstanbuldu? Diyebilir miyiz, İstanbulun böyle
olacağı yirmi sene önce hayal edilebilirdi? Diyebilir miyiz ki
insanlar, artık niye Terkos suyunu içmiyor, Damacana içmeyin
kardeşim, Terkos suyunu için. denen bir güne gelebilirdi, hayal
edebilirdi? Diyemezdik ama bugün diyoruz ve diyoruz ki: İçme suyu olarak
artık Terkos suyunu kullanın, şebeke suyunu kullanın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) Bu, nereden nereye
gelindiği bakımından oldukça çok ciddi bir parametredir.
Bütün bu duygularla hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Sayın Mahmut Tanalı konuşmasından
dolayı tekrar tebrik ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
AYDIN AĞAN AYAYDIN (İstanbul) Sayın
Başkanım, hatip, konuşmasında önergemde belirttiğim
gibi İSKİden onay alınmadan bu binalar yapıldı.
Demiştim, bunun doğru olmadığını söyledi yani
beni yalancılıkla suçladı. Bu bakımdan 69a göre ben
sataşmadan dolayı söz istiyorum.
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Doğru
değil, eksik. dedim.
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, sizin talebiniz?
SIRRI SAKIK (Muş) Mevlüt Ağabeye dedi ki:
Boş adam.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Hatip,
Boş konuşuyorsun diye beni suçladı, o nedenle söz istiyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Boş adam dedi.
BAŞKAN Sayın Ayaydın istiyor, siz de
konuşacak mısınız?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Evet.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Ayaydın, iki dakika
söz veriyorum, yeni sataşmaya mahal vermeden.
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Sayın
Ayaydın, ben Eksik dedim, Yanlış demedim, Yalan demedim.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
6.- İstanbul Milletvekili Aydın Ağan Ayaydının,
İstanbul Milletvekili İdris Güllücenin şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
AYDIN AĞAN AYAYDIN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğum
araştırma önergesinde, Kâğıthane Deresinde dere
yatakları üzerinde imara aykırı ve ruhsat alınmadan kaçak
yapılan binaların bir bölümünün İSKİden izin
verilmemiş olmasına rağmen bu binaların
yapılmış olduğunu söyledim.
Biraz evvel AKP Grubu adına söz alan ve
İstanbulda ilçe belediye başkanlığı yapan,
Büyükşehir Belediyesinde görev yapan Sayın İdris Güllüce, o
önergemde belirtmiş olduğum İSKİden onay alınmadan
yapıldığı iddiamın doğru
olmadığını söyledi. Ben, Sayın Güllücenin böyle bir
talihsiz konuşma yapmasını beklemiyordum.
Ben, araştırma önergemi hazırlarken, son
derece ciddi ve tutarlı bir önerge hazırladım ama Sayın
Güllüce, bu sözleri söylerken, görüyorum ki ciddi bir çalışma
yapmadan, sadece bürokratların kendisinin eline vermiş olduğu
bilgileri burada kullandı.
Benim bahsettiğim binalar, ruhsat alınmadan,
Sayın Başbakan Erdoğanın da söylediği gibi -biraz
evvel söylediklerini söyledim- Bu binalar buraya ruhsat alınmadan
yapılmıştır, bu binalar yıkılacaktır.,
Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş
Altmış dört tane bina kaçak olarak yapılmıştır,
bunlara tebligatlarını bu hafta yapıyoruz, bunlar buradan
tahliye edilecektir. diyor. Sayın Başbakan söylüyor, Sayın
Büyükşehir Belediye Başkanı söylüyor, ben de araştırma
yaparak aynısını söylüyorum, biz üçümüz yalan söylüyoruz,
Sayın Güllüce doğru söylüyor, bunu mu demek istiyorsunuz?
Bizim önergemizde belirttiğimiz gibi,
Kâğıthane Deresinde o dere yataklarının üzerinde kurulan
binaların büyük bir bölümünün ne ruhsatı vardır ne de imara
uygunluğu vardır, ama seçimlerde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYDIN AĞAN AYAYDIN (Devamla) -
AKPnin
afişlerini asarak orada durmayı becerebilmişlerdir. Eğer
Sayın Güllüce araştırırsa bunun böyle olduğunu
görecektir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Aslanoğlu, ne için
söz istiyorsunuz?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Boş adam dedi efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Daha ne diyecek, adama boş adam dedi ya.
BAŞKAN Buyurun Sayın Aslanoğlu.
Sayın Güllüce siz değil, Sayın
Aslanoğluna söylüyorum. Siz ikisine de cevap vereceksiniz efendim.
Sataşma nedeniyle iki dakika. Yalnız, yeni bir
sataşmaya mahal vermeyin lütfen.
7.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, İstanbul
Milletvekili İdris Güllücenin şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Çok
değerli arkadaşlarım, Sayın Güllüce örnek gösteriyor
konuşmasının başında. Ben Sayın Başbakandan
bir şey istemedim, sadece insanların uğradığı
Yani bir firma, bir kurum 22 milyon zarara uğramıştır
bilirkişi raporuyla ama sigortadan 6 milyon almıştır.
Burada kimseden bir şey istemedim. Sadece ne kadar mağdur
olduklarını, ne kadar yüksek bir mağduriyet olduğunu
söylemek istedim.
Sayın Güllüce, ben söylediğimi bilir,
bildiğimi de söylerim ama sizin gibi, anlamayan insanlara da dersini
veririm! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, lütfen.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Bir dakika,
beni boş adam diye, Sayın Tanalın bir şeyiyle suçlamadan
önce anlamayı öğrenin. Anlamayı bilmeyen insan
BÜLENT TURAN (İstanbul) Gaz sık, biber
gazı!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Hayır,
anlamayı bilmeyen insan
Beni boş adam diye suçladınız.
Önce anlamayı öğrenin. Anlamayı öğrenmeyen insan, boş
adamdır.
Ne yazık ki o dönemden önce siz İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterliği yaptınız. Demek ki
ne kadar orayı biliyorsunuz da gelip bunları bize
anlatıyorsunuz. Oradaki hiçbir binanın, çoğu binanın ruhsatı
yoktur, İSKİden ruhsat almamışlardır. Bunları
sana ispat etmeyen şerefsizdir ama ne yazık ki
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, lütfen
kullandığınız kelimelere dikkat ediniz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla)
o dönem siz
Genel Sekreterdiniz. Hiçbir şey bilmiyorsunuz, anlamayan sizsiniz! (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Anlamıyormuşum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Güllüce, ne için söz
istiyorsunuz?
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul)
Yanlış bilgiler verdi, düzeltmek için.
BAŞKAN Buyurun, sataşma nedeniyle iki dakika
söz veriyorum.
8.- İstanbul Milletvekili İdris Güllücenin, İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve İstanbul Milletvekili
Aydın Ağan Ayaydının şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Efendim, ben
kimseyi itham etmedim, Sayın Tanalı takdir ettim ve açın,
Meclis kayıtlarında bu konuşma var.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Doğrudur,
doğrudur.
İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) Ben bu konuşmayı
tekrarladım. Herkes, kim ne yapıyorsa, üzerine alan alır,
almayan almaz. Bu söz yok, konuşulmadı. deniyorsa bakın
kayıtlara, bir.
İki: Arkadaşlar, ben hiç genel sekreterlik yapmadım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Başkan
vekilliği, başkan vekilliği
İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) Bakın, ben hiç genel
sekreterlik yapmadım. Ben İstanbul Tuzla Belediye
Başkanlığı yaptım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Başkan vekili
olmadınız mı?
İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) Arkadaşlar, genel sekreterlikle
başkan vekilliği hiç birbirine benzemez.
MUHARREM İNCE (Yalova) Ya neyse, dil sürçmesi olmuştur.
İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) Bunlar apayrı şeylerdir,
hepiniz biliyorsunuz bunu.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Belediyeciliği siz iyi bilirsiniz
Başkan, bunlar bilmezler. Belediyeciliği sizler iyi bilirsiniz, evet.
İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) Şimdi, genel sekreterlik
yapmadığımı söylüyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Başkan
vekilliği yapmadın mı?
İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) Sayın Ayaydın, ben
Ruhsatsız binalar İSKİ raporu almamıştır,
almıştır. gibi bir cümle kullanmadım, beni
yanlış anladınız. Bakın, söylemek istediğimi
tekrarlıyorum: Bir bina ruhsat alıyorsa, bir bina ruhsatlı
yapılıyorsa behemehâl İSKİden onay alınır.
dedim ama kaçaksa zaten ruhsatı da yok, İSKİsi de olmaz onun.
AYDIN AĞAN AYAYDIN (İstanbul) Biz de onu söylüyoruz, kaçak
binalar.
İDRİS GÜLLÜCE (Devamla) Efendim, bu noktada birbirimizi tam
anlayamadık. Ben sizin o söylediğinize muhalefet etmedim. Bir bina
ruhsatsızsa burada ne TEKin onayı alınır ne
İSKİnin onayı alınır ne şunun ne bunun elbette.
Ben, yeni yapılan bir bina, yapılıyorsa şayet Eğer
ruhsatlı yapılacaksa İSKİ olmadan olmuyor. dedim.
Bilmiyorum anlatabildim mi?
Teşekkür ediyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Anlatamadın!
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli Başkanım
BAŞKAN Lütfen Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli Başkanım, efendim,
Sayın Hatip sürekli benim adımı zikrederek bir polemik konusu
yarattılar. İzin verirseniz ben konuyu anlatmak isterim.
BAŞKAN Hayır, polemik konusu falan yok ortada.
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Başkan, referans
gösteriyor Mahmut Beyi, onun için
BAŞKAN Lütfen
Evet, güzel konuşmanızı örnek gösterdi.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun,
İstanbul Kâğıthane ve Ayamama dereleri üzerindeki imara
aykırı yapıların dere yataklarını yok etmesi ve
yoğun yağışlarda adı geçen derelerin taşması
sonucu oluşan can ve mal kayıplarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla vermiş olduğu (10/1) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmesinin, Genel Kurulun
6/12/2012 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, öneri kabul edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun 6 Aralık
2012 Perşembe günkü birleşiminde 337 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarına devam etmesine; bu birleşimde 337 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerinin
tamamlanamaması hâlinde haftalık çalışma günlerinin
dışında 7 Aralık 2012 Cuma günü saat 14.00'te
toplanmasına ve görüşmelerin tamamlanmasına kadar
çalışmalarına devam etmesine ilişkin önerisi
6/12/2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu, 6.12.2012 Perşembe günü (bugün)
toplanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Genel Kurulun; 6 Aralık 2012 Perşembe günkü (bugün)
birleşiminde 337 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarına devam etmesi; bu birleşimde 337 sıra
sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin
tamamlanamaması hâlinde haftalık çalışma günlerinin
dışında 7 Aralık 2012 Cuma günü saat 14:00'te
toplanması ve bu birleşimde 337 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
Yukarıda belirtilen birleşimlerde gece 24:00'te günlük
programların tamamlanamaması hâlinde günlük programların
tamamlanmasına kadar;
Çalışmalarına devam etmesi, önerilmiştir.
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisi lehinde söz isteyen Recep Özel, Isparta Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; grubumuzun vermiş olduğu öneri
hakkında söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Getirdiğimiz öneri, bugün 337 sıra
sayılı Kanun Tasarısının bitimine kadar
çalışmaların devam etmesi, eğer bitiremediğimiz
takdirde yarın, cuma günü saat 14.00te toplanarak yine 337 sıra
sayılı Kanun Tasarısının yani Sermaye Piyasası
Kanununun bitimine kadar çalışmaların devam etmesi yönündedir.
Bu nedenle grubumuzun önerisine desteklerinizi bekliyor,
hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ne kadar önemli bir
konuşma oldu yahu; bütün Genel Kurulu tatmin eden, özel bir konuşma
oldu!
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisi aleyhinde söz isteyen Metin Lütfi Baydar, Aydın Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
METİN LÜTFİ BAYDAR (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; grup önerisinin aleyhinde
olduğumuzu belirtip bir konu üzerine görüşlerimi aktarmak istiyorum.
Ombudsmanlık ve kamu denetçiliği yeni bir
kurum. Hoş geldi, memnun olduk. Dün, seçtiğiniz Başdenetçi
Türkiye Büyük Millet Meclisinde yemin etti. Bende bu yeminin
uyandırdığı duyguları sizlerle paylaşmak istedim.
Bu kurumun saygınlık kazanabilmesi, herkesin
güvenebildiği, partiler üstü kişilerden oluşmasına
bağlıdır. Bakın, çıkardığınız
kanunda kamu denetçiliğini nasıl tanımlıyorsunuz, aynen
şöyle: Kamu hizmetlerinin işleyişinde bağımsız ve
etkin bir şikâyet mekanizması oluşturmak, idarenin her türlü
eylem ve işlemlerini, insan haklarına dayalı adalet
anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden
incelemek ve önerilerde bulunmak amacındadır. Bunları
halkı ve uluslararası çevreleri uyutmak için böyle yazacaksın,
sonra da buraya tamamen kendi adamlarını yerleştireceksin ve
demokrasiden söz edeceksin.
Değerli milletvekilleri, Kültür Bakanı
Sayın Günay Seçimin isabetli olmadığını hep
söyledim. diyerek şunları belirtiyordu: Ombudsmanın,
Türkiyede herhangi bir tartışmanın tarafı olmayan, bütün
toplumun, gerçekten, hiçbir ön yargı olmaksızın
güvenebileceği, hukukunu yargının da ötesinde ve öncesinde
emanet edebileceği bir isim tarafından temsil edilmesi
gerektiğini düşünüyorum. Sayın Bakan söylüyor bunları ve
Sayın Bakan devam ediyor: Seçildikten sonraki
açıklamalarını okuduktan sonra bu tereddüdüm ortadan
kalkmadı, görüşüm kuvvetlendi. Şimdi, Sayın Bakan
açıkça, bu işin doğru olmadığını, dilinin
döndüğü kadar ifade ediyor. Bu açıklamalar karşısında
sakın ola Bizde demokrasi var, onun için herkes konuşabilir. gibi
bir açıklamada bulunmayın çünkü Sayın Bakan daha önce de ucubeye
de değinmişti ve de değindiğiyle kalmıştı.
Aldığı cevap ilginçti, Allah bizleri o duruma düşürmesin.
demiştiniz.
Yine geçen hafta içerisinde milletvekili
dokunulmazlıklarıyla ilgili Grup kararı olmayabilir.
açıklamalarınızın önü, AKP Genel Merkezinde
milletvekilleriyle gruplar hâlinde toplantı yapılarak Başbakan
tarafından engellendi. Örnekler o kadar çok ki
Sizler demokrasi havarisi
geziniyorsunuz ama değilsiniz, maalesef değilsiniz.
Değerli milletvekilleri, Kamu Başdenetçisi ile
kamu denetçilerinin ne yazık ki AKP ile organik bağı olan
kişilerden oluşması AKPnin ileri demokrasi
anlayışını gösteriyor.
Devamlı eleştirdiğiniz İsmet
İnönü var ya, hani o rahmetli İsmet İnönü, ondan demokrasi dersi
almanız lazım ki bir devlet adamının iktidarı
kaybedeceğini bile bile ülkeyi tek partili rejimden çok partili rejime
kansız bir şekilde nasıl geçirdiğini anlayabilesiniz.
İsmet Paşa düşünmedi mi ki iktidarı kaybedersem ne olur
diye, elindeki birçok gücü kullanamaz mıydı? Ancak sizler yeni bir
telaş içerisindesiniz. Attığınız her adım, günden
güne çatlayan iktidarınızı yamamak ve geleceğinizi garanti
altına almak amaçlı.
Değerli milletvekilleri, işte AKPnin bu amaçla
seçmiş olduğu Başdenetçi ve kamu denetçilerinin
hayatlarındaki AKP bağları:
Başdenetçi Mehmet Nihat Ömeroğlu: Oğlunun
Kadıköydeki nikâhında Başbakanı şahit
yapmış birisi.
Muhittin Mıhçak: Başbakan Recep Tayyip
Erdoğanın halkı kin ve düşmanlığa tahrik
ettiğinin kesinleştiği kararın temyiz başvurusunda
Sayın Erdoğanın mahkûmiyet kararının
bozulmasını isteyen tek muhalif üye.
Bir diğer üye, Abdullah Cengiz Makas: AKPden
milletvekili aday adayı olmuş, basına vermiş olduğu
demeçlerde AKPnin hizmet kervanının aksamayacağını
söyleyen birisi; kervanın aksamadığını
kanıtladı.
Zekeriya Aslan: 23üncü Dönem AKPden Afyonkarahisar
Milletvekili, kamu denetçiliğine gayet uygun.
Serpil Çakın: AKP kadın kolları
teşkilatında ve Merkez Yönetim Kurulunda görev yapan birisi. Kadınkolları. akp.org.tr adresine girin,
1 Temmuz 2008 tarihli açıklamayı okuyun: Irak İslami Dava
Partisi temsilcileri AKP Genel Merkez Kadın Kolları
Başkanlığını ziyaret ettiler. Görüşmede
Kadın Kolları Başkanlığı Yerel Yönetimler
Başkanı Nur Özkaya, Halkla İlişkiler Başkanı
Serpil Çakın, heyete Kadın Kolları
Başkanlığının teşkilatlanma yapısı ve
faaliyetleri hakkında bilgi verdi. Serpil Hanımın bilgi
vermeye bundan sonra da devam edeceği kesin.
Mehmet Elkatmış: Adalet ve Kalkınma
Partisi kurucu üyesi, Refah Partisinden 19, 20, 21inci; AKPden 22nci Dönem
Nevşehir Milletvekili. Seçilmek için daha ne olsun, ileri demokrasi için
tüm şartları taşımakta!
Değerli milletvekilleri, AKPyle yolları
kesişen bir kişi daha var; eski Anayasa Raportörü Osman Can. AKPye
eylül ayı içerisinde üye olup yapılan kongrenin sonucu MYKya
girebilme başarısını gösteren Osman Can. Üye olurken de
şu ibareyi imzaladı: Parti tüzüğü, program ve yönetmeliklerine
uymayı taahhüt ediyorum. Seçmiş olduğunuz Kamu
Başdenetçisi ve diğer denetçiler de aynı ibareleri imzaladılar.
Değerli milletvekilleri, Başbakan Erdoğan,
bir Sivas mitinginde şöyle sesleniyordu: Yargı CHPnin arka bahçesi
oldu, bunu hep yaşadım. Bana cezayı kesen Yargıtayın
üst dairesindeki yargıçların daha sonra CHPnin üst kurullarında
nasıl yer aldıklarını biliyoruz. Görünen o ki
Başbakanın sözleriyle kendisinin yaptıkları birbirini
tutmuyor. Bizler de Başbakanla yolu bir şekilde kesişenlerin
nasıl AKP yönetim organlarında yer aldıklarını, hatta
diğer kurumlarda da küçük AKPcikler oluşturulduğunu ibretle
izlemekteyiz. Son icraatınızla iktidardan ayrılınca
tarafsız olabilecek kamu denetçilerine bile güvenemeyecek kadar suçluluk
telaşı içinde olduğunuzu kanıtladınız. Bu,
demokrasi değildir; bu, talandır.
Değerli milletvekilleri, yıllarca Valiler CHPnin
il başkanlığını yaptı. açıklamalarıyla
halka yalan yanlış bilgiler verdiniz. Gelecek nesil göbek
bağıyla AKPye bağlı olan bürokratları sayarak
bitiremeyecek. Sizin görüşünüzü yansıtan ve siyasi parti
temsilcilerinden oluşan bir Kamu Denetçiliği Kurumu olamaz. Bu kurum
ölü doğmuştur.
Yaptıklarınızdan sonra
ağzınıza demokrasi kelimesinin artık hiç
yakışmayacağını, yama gibi duracağını
belirtmek istiyorum. Bu talanı içine sindirenleri, Necip Fazıl
Kısakürekin Aynalar şiirini okuyarak, vicdanlarıyla baş
başa bırakıyorum.
Aynalar
Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik;
İşte yakalandık, kelepçelendik!
Çıktınız umulmaz anda karşıma,
Başımın tokmağı indi
başıma.
Suratımda her suç bir ayrı imza,
Benmişim kendime en büyük ceza!
Ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme!
Acı, hapsettiğin sefil gölgeme!
Nur topu günlerin kanına girdim.
Kutsi emaneti yedim, bitirdim.
Doğmaz güneşlere bağlandı vade;
Dişlerinde, köpek nefsin, irade.
Günah, günah, hasat yerinde demet;
Merhamet, suçumdan aşkın merhamet!
Olur mu, dünyaya indirsem kepenk:
Gözyaşı döksem, Nuh tufanına denk?
Çıkamam, aynalar, aynalar zindan.
Bakamam, aynada, aynada vicdan;
Beni beklemeyin, o bir hevesti;
Gelemem, aynalar yolumu kesti.
İnşallah, aynalara bakamaz, bu şiiri
okuyamaz durumuna bir daha düşmemeniz dileklerimle saygılar
sunarım.
Çok teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi lehinde söz
isteyen Ahmet Aydın, Adıyaman Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) Çok teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Tabii, bugün 3üncü grup önerisi oldu. Malum, gruplar
arasında bir uzlaşma sağlanamadı gündemle alakalı.
Aslında gündemle alakalı bir uzlaşma var, bizim özellikle
gruplarla ilgili olarak da birlikte bu Sermaye Piyasası Kanununun
çıkarılması noktasında bir birlikteliğimiz var, öyle
bir görüntü de var, onu çıkarmaya çalışacağız
inşallah. Ola ki bugün bir aksama olur, bunu çıkaramadığımız
takdirde, getirdiğimiz öneride, yarın da bu kanunu görüşüp,
devam edip, bu kanunun bitimi tarihinden itibaren de, işte, artık iki
üç günlük hafta sonunda arkadaşlar bir istirahat buyursun, çünkü 10undan
itibaren, değerli arkadaşlar, çok yoğun bir bütçe maratonuna
başlıyoruz, pazartesiden itibaren ve Aralığın 20sine
kadar bu bütçe maratonu devam edecek, geceli gündüzlü, hafta sonu dâhil, 7/24
âdeta bu Meclis çalışacak. Dolayısıyla, inşallah uygun
olur, imkân dahilinde biz gruplarımızla da birlikte, bütün gruplarla
birlikte bugün Sermaye Piyasası Kanununu çıkarırız,
yarın ve hafta sonu da arkadaşlarımız
programlarını icra ederler. Pazartesinden itibaren gene, bu 2013
bütçesi için, bütün milletvekilleri olarak burada, aktif bir şekilde
20sine kadar çalışacağız.
Tabii, değerli arkadaşlar, özellikle -bütün
kamuoyu da biliyor, bütün dünya biliyor- Başbakanımızın
yaptığıyla söylediği hep aynı olmuştur. Kolay
kolay yapamayacağı sözü vermez, verdiği sözü de havada kalmaz
onun. Dolayısıyla, yaptığı da söylediği de hep
aynı olmuştur.
Yine aynı şekilde, tabii, aynaya hepimizin
bakması lazım, herkesin bakması lazım zaman zaman. Ben
kimim, amacım, hedefim nedir, neyi amaçlıyoruz, neler yaptık,
neler yapacağız, geçmişiyle geleceğiyle birlikte, aynaya
Bütün siyasi parti gruplarının, aslında, bütün
milletvekillerinin, fert olarak bütün insanların zaman zaman bunu
yapması gerekiyor. Hedefim,
amacım, yaptıklarım, yapamadıklarım, geçmişiyle
bugünü kıyaslayacak tarzda, gelinen noktayı da bir araya getirip değerlendirmesi
lazım ve dolayısıyla, aynaya sadece bizlerin değil,
herkesin bakması lazım, geçmişiyle birlikte bakması
lazım.
Şimdi, geçmişten bugüne kadar Türkiyenin
konumu, durumu, kurumlarımızın durumu, kurumlar üzerindeki
vesayet makamlarının ortaya koyduğu durum
Ama bugünkü durumu da
gene bütün halkımız biliyor. Biz, hiçbir kurumu AK PARTİnin tekeline almak gibi
bir düşünceye sahip değiliz, böyle bir misyonumuz yok. Bütün
kurumlarımızı halkın hizmetine sokmak gibi bir
düşüncemiz var ve onun için çalışıyoruz, onun için
çabalıyoruz; bu millete nasıl daha çok hizmet edebiliriz, nasıl
daha çok aktif, paralel çalışabiliriz? Ve bu kanunlar adil bir
şekilde uygulanıyor.
SIRRI SAKIK (Muş) Hiçbir kurumda tek bir Kürt
bulamazsınız, bak, hiçbir kurumda; Anayasa Mahkemesinde
bulamazsınız, Yüksek Seçim Kurulunda bulamazsınız, HSYKda
bulamazsınız.
AHMET AYDIN (Devamla) Değerli arkadaşlar,
ombudsmanlık seçiminde de bu seçimin nasıl yapılacağı
gene milletin temsilcileri tarafından burada yapılan kanunla
çıktı ortaya ve bu kanuni düzenlemeye de uymak zorundayız.
Başombudsmanın nasıl seçileceği, 15e indirgenip orada,
burada, Genel Kurulda seçileceği, ombudsmanlarla alakalı olarak da
yine hem İnsan Hakları Komisyonu hem de Dilekçe Komisyonundan
müteşekkil bir karma komisyon tarafından seçileceği bu kanunda
bellidir ve kanun gereği Meclisin temsilcileri tarafından bu
seçilmiştir. Bugüne kadar da yapılan hep bu olmuştur, öyle
değil mi? Bugün farklı bir uygulama yok. Bugüne kadarki bütün
kanunlar nasıl uygulanmışsa aynı şekilde bu dönemde de
uygulanıyor.
Yine, aynaya baktığımızda
değerli arkadaşlar, yetmiş dokuz yıllık Türkiye tarihi
ile on yıllık alınan mesafeyi karşılaştırdığınızda,
katbekat, demokratik anlamda, ekonomik anlamda, eğitimde,
sağlıkta emin olun çok çok daha ilerideyiz. Kurumların bütün
vesayet makamlarının altından çekildiğini biliyoruz. Kurumlar
bir dönem bir kısım siyasi partilerin tekelinde olmuş olabilir,
bir dönem kurumlar başka birtakım askerî vesayetlerin tekelinde
olabilir, bürokratik oligarşiler olabilir. Ama AK PARTİnin yapmaya
çalıştığı, bütün bu kurumları kendi bünyesiyle
uygun olarak milletin hizmetine sokmak. Kendi tekelimize almak değil ama
başkalarının tekelinde de olmasın. O düşünceyle
hareket ediyoruz; hiç kimsenin tekelinde olmasın, bu millete layık
olduğu şekliyle bütün kurumlar hizmet etsin diye düşünüyoruz.
Bu manada da değerli arkadaşlar,
demokratikleşme noktasında da özellikle -az önce arkadaşlar da
konuştular bu kürsüde- Kürt meselesinde de, birçok meselede de emin olun
hayali mümkün olmayan adımlar atıldı, çok önemli adımlar
atıldı. Bunların önemsenmesi lazım. Bizler de demokratik
meşruiyet, siyaset zemininde bu işi çözelim arzu ediyoruz.
Aslında lafa baktığınızda herkes aynı
düşünceyi söylüyor ama tabii, ayinesi iştir kişinin lafa
bakılmaz. Bu işi, doğru, Parlamento çözsün diyoruz. Demokratik
kanallar açık olsun, bizim de arzuladığımız bu. Ama
değerli arkadaşlar, siyasetle terörü de mutlak surette
ayırmamız lazım. Meşru zeminde eğer siyaset
yapıyorsak bütün düşünceleri, ne kadar aykırı olursa olsun,
burada konuşalım, tartışalım. Konuşuyoruz
nitekim, tartışıyoruz. Bunun çözümü konusunda, sadece AK
PARTİ olarak bizler değil, bütün muhalefet partileriyle birlikte, hep
birlikte bu zemini oluşturup çözüme kavuşturalım. Bu sorun
hepimizin sorunu, bunu az önce de ifade ettim. Dolayısıyla, bu
demokratik siyaseti, meşru siyaseti, emin olun, eğer yapmak
istiyorsak ki niyetimiz buysa yani terörle siyasetin de
bağdaşmayacağını hepimiz bilmeliyiz. Hepimiz buna da
azami özeni göstermek zorundayız. Bu manada da bütün
arkadaşlarımızı da hassasiyete devam ediyorum.
Bir kez daha grup önerimizin lehinde olduğumuzu
ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi aleyhinde
söz isteyen Alim Işık, Kütahya Milletvekili.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun
vermiş olduğu grup önerisi aleyhinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu ilk değil; Adalet
ve Kalkınma Partisinin, maalesef, Türkiye Büyük Millet Meclisini
öngörüsüz, rastgele yönettiği yeni bir örnek. Şimdi, Sayın Grup
Başkan Vekili biraz önce ifade etmeye çalıştı: Sermaye
Piyasası Kanununun bitimine kadar çalışma süresini
uzatıyoruz.
Değerli arkadaşlar, bu kanun, elinizdeki
görüşme programına baktığınız zaman, altı
bölümlük bir kanun. İki gündür saat on ikiye kadar, gece
yarısına kadar çalışmakla daha 3üncü bölümü bitiremedik.
Bugün bitmezse yarın, yarın bitmezse bitimine kadar, yine saat
24.00e kadar çalışma önerisi, bu Meclise, kelimenin tam
anlamıyla, gösterilmiş bir saygısızlık örneğidir.
Şimdi, bütçe yarışmalarının ve
maratonun başlayacağı hafta öncesinde inadına dayatarak,
özellikle de Meclis gruplarını baskı altına alarak bir an
önce bitirelim diye, SPK tasarısını kamuoyunun gündeminden
kaçırıp oldubittiye getirmeyi amaçlayan bu öneri yerinde bir öneri
değildir. Eğer bu kanunun içerisinde fazla bir şey yok ise
bırakınız, bütçe görüşmelerinden sonraya kalsın. Bu
kadar acele ediliyorsa o zaman bu kanunun gerçek yüzünü millete
açıklayın yani ne kadar rant sağlanacak, hangi araziden kimlere,
ne verilecek? Bu tasarıdaki asıl amacı ve muhalefetin itiraz
ettiği konuları, gelin, tasarıdan çıkarın, bugün
bitirelim.
Dolayısıyla, bu görüşme
anlayışı ve program yapışı, hakikaten, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubuna yakışmayan bir tavırdır.
Bunun karşısında olduğumuzu ifade etmek istiyoruz.
Diğer taraftan, Türkiye'nin gerçek gündeminden uzak ama oldubittiye
getirilen kanunlarla Meclisi oyalamanın bir anlam ifade etmediğini de
sizler de en az benim kadar biliyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, bugün Abdi İpekçi
Parkında 11inci gününü dolduran atama bekleyen öğretmenlerin
feryadına biz de şahit olduk. Gelin, bu insanların şubat
ayında yıllardır yapılan atama talebine sizler de kulak
verin. Hiç olmazsa toplumun bu kesimlerini, hakkı olanlarını
birer iş sahibi yaparak bundan hepimiz istifade edelim, bu insanların
feryadına kulak verelim.
Yine bugün yayımlandı, bu ülkede yaşayan
yaklaşık 13 milyon nüfus yani Türkiye nüfusunun yaklaşık
yüzde 16sı istediği gıdaya ulaşamayan, açlıkla
karşı karşıya bulunan insanlardan oluşuyor.
Şimdi, bunların feryatlarını duymadan, SPK tasarısında
hedeflenen birkaç konuyu bir an önce Meclis gündeminden geçirerek
tasarının yasalaşması yönünde çalışmanın
anlam ifade etmediğini bir kez daha sizlerle paylaşıyorum.
Özellikle bu kanunla ilgili görüşmelerin beklenen ya
da planlanan sürede bitmeyeceği endişesinin
taşıdığımı bir kez daha ifade ediyorum.
İktidar partisinin Her şeye rağmen biz parmak
çoğunluğuyla bu kanunu geçiririz. anlayışından
vazgeçip uzlaşma arayışını öncelikle
değerlendirmesi daha yerinde olacaktır. Salı günü
Danışma Kurulu toplantısına gelmemesi ile zaten bu
haftanın bu görüşmelerinin tutmayacağı da iktidar partisi
tarafından ortaya atılmış oldu.
Özellikle 2012 yılı sonu itibarıyla,
yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapacak
yatırımcılarımızın süresinin bittiği bir
dönemdeyiz. Türkiye enerjiyle ilgili darboğazların içindeyken,
asıl görüşülmesi gereken kanunlar bunlarken ve bu konuyla ilgili de
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak kanun teklifimiz bir yıldır
komisyonda beklerken hiç bu gündemlerle uğraşmayıp toplumun
gündemiyle çakışmayan diğer gündemlerle Meclisi işgal
etmenin ya da meşgul etmenin fazla bir anlamı
olmadığını ifade etmek istiyorum. Gelin, mademki bu
görüşme takvimi önemliyse yenilenebilir enerji kaynaklarına
yatırım yapacak olan yatırımcıların sorununu
çözecek 1-2 maddelik kanunu bugün geçirelim. Yılın sonunda bu iş
bitiyor, 2013 yılında şu ana kadar girişimde bulunmuş
herkesin emeği boşa gitmiş olacak. Çok önemli bir kanun
beklerken bu kanunda ısrar etmenizin bir anlamı
olmadığını düşünüyorum.
Bu düşüncelerle yüce Meclisi tekrar saygıyla
selamlıyor, Adalet ve Kalkınma Partisini daha ciddi çalışarak
bir haftalık Meclis programını daha doğru planlamaya davet
ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.56
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.13
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 35inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz
1inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup başkan vekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci
sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S.
Sayısı: 287)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyet Hükümeti ile Libya Hükümeti
Arasında Askeri Eğitim İş Birliği Mutabakat
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Libya Hükümeti
Arasında Askeri Eğitim İş Birliği Mutabakat
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/650) (S. Sayısı: 339)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü
sırada yer alan, Yargılama Sürelerinin Uzunluğu ile Mahkeme
Kararlarının Geç veya Kısmen İcra Edilmesi ya da İcra
Edilmemesi Nedeniyle Tazminat Ödenmesine Dair Kanun Tasarısı ile
Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
4.- Yargılama Sürelerinin Uzunluğu ile
Mahkeme Kararlarının Geç veya Kısmen İcra Edilmesi ya da
İcra Edilmemesi Nedeniyle Tazminat Ödenmesine Dair Kanun
Tasarısı ile Adalet Komisyonu Raporu (1/625) (S. Sayısı:
342)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci
sırada yer alan, Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısı ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
5.- Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/638) (S. Sayısı: 337)(X)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Dünkü birleşimde, İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak görüşülen tasarının üçüncü bölümünde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştı.
Şimdi, dördüncü bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Dördüncü bölüm, 82 ila 105inci maddeleri kapsamaktadır.
Dördüncü bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz isteyen Kazım Kurt, Eskişehir Milletvekili.
CHP GRUBU ADINA KAZIM KURT (Eskişehir) Sayın
Başkanım, sayın milletvekilleri; 337 sıra sayılı
Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısının 4üncü bölümüyle
ilgili söz almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, kanunların
yapılışını ve bu aceleye getirilişini doğru
bulmadığımızı ifade etmek istiyorum. Şimdiye
kadar yapılmış pek çok kanunun yeniden, eksikliğini
gidermek için, bir torba kanunu getirerek düzeltmeye çalışmamız çok
doğru ve yararlı sonuçlar vermiyor. Bu da yıllardır
beklemiş olmasına rağmen komisyonda, dün, bugün Mecliste, Genel
Kurulda bir an önce getirilmek amacıyla
sıkıştırılan ve dolayısıyla da bazı
yönleri mutlaka aksayan, aksayacak olan kanunlardan birisidir.
Geçmişte yaptığımız
kanunların doğru uygulanmamasından dolayı, toplumda hâlâ
pek çok konuda sıkıntılar devam etmektedir. Bedelli askerlikle
ilgili yapılan ve çok aceleye getirilen yasa bunlardan biridir.
Şimdi, sorun büyüyerek devam etmektedir, insanlarımız
farklı uygulamaları protesto etmektedir.
Yine, biraz önce, arkadaşlarımızdan birisi
anlattı. Atanamayan öğretmenlerin sesine kulak vermek, Parlamentonun
ve hükûmetin birinci görevidir ama maalesef o da yerine getirilemedi.
Şimdi görüşmekte olduğumuz yasanın bu
bölümü 82 ve 105inci maddeleri kapsıyor ve daha çok sermaye piyasasının
denetimiyle ilgili, bu konulardaki yaptırımla ilgili bölümler.
Sermaye piyasasının güvenilir, şeffaf, etkin, istikrarlı,
adil ve rekabetçi bir ortamda gerçekleşmesini sağlayacak olan bu düzenleme,
nasıl denetlenecek ve bu denetim hangi sistemle, nasıl
gerçekleştirilecek; bunu tartışacağımız bu
bölümde, yasa bazı düzenlemeleri, bazı yenilikleri getirmeye
çalışıyor. Ancak bunların tamamı, yasal düzenlemeden
çok olayın bakışına, felsefesine bağlı. Eğer
Türkiyede, çıkardığımız yasalara kendimiz uymayacaksak,
eğer uymayacağımız yasaları yapmakta ısrar
edeceksek bu yasadan doğru bir sonuç çıkmaz. Nitekim, pek çok
uygulamada Sayın Başbakanın talimatları bütün yasaları
aşarak gerçekleşiyor ve sermayenin ya da ticari alanın
demokratikleştirilmesini sağlaması gereken alanlarda dahi
Başbakanın müdahalesi olayları çarpıtıyor, rekabet
ortamını bozuyor, insanlarımızın daha
sağlıklı ortamda ticaret yapmasına engel oluyor.
Şimdi getirmeye
çalıştığımız bu yeni düzenlemeyle, denetimi
sağlayacak olan en önemli kurum elbette ki Sermaye Piyasası Kurulu.
Sermaye Piyasası Kurulu hükûmet tarafından ya da Bakanlar Kurulu tarafından
belirlendiğine göre -kurul üyeleri ve başkanı- bu kurulun gerçek
anlamıyla bağımsız bir biçimde bu piyasayı
düzenlemesi, denetlemesi, sadece ve sadece o kurula atanan insanların
insafına ve vicdanına kalmıştır. Hiçbir biçimde düzgün
tercih yapılmadan gerçekleştirilen bu bağımsız
kurulların oluşturulması sermaye piyasasında da ciddi
sıkıntılar yaratacaktır.
Daha dün yemin ederek
göreve başlayan Baş Kamu Denetçisinin ne kadar tarafsız
olduğu ve ileride uygulayacağı işlerde ne kadar
bağımsız olabileceği tartışılırken
şimdi de yine, aynı şekilde, Sermaye Piyasası Kurulu başkan
ve üyelerinin gerçekten bu alanda bağımsız ve
tarafsız bir biçimde görev yapabileceğini düşünmek
saflıktır, yanlışlıktır. Bizim, bu piyasada
gerçek anlamıyla yatırımcıyı koruyacak,
yatırımcının gelecekte uygulayacağı işlemler
içerisinde güvenli bir biçimde sağlayabileceği ortamı yaratacak
insanları doğru ve düzgün seçmemiz gerekiyor. Bu bölümde uygulanan
yasaların ciddi anlamda hâkim hükmünde kararlar verebilen bir kurul
tarafından uygulanması, o kurulun
tarafsızlığının ciddi anlamda
tartışılmasını ve denetlenmesi gerektiğini tekrar
ortaya koyuyor. Yapılan işlemler ne kadar doğrudur, bu
işlemlere karşı uygulanması gereken yaptırım
nedir? Belli sınırlar içerisinde değerlendirme
yapılacağına göre, bu, gerçek anlamıyla hâkim
niteliğindeki bir karar organı tarafından verilmeli. O hâlde,
kurumun bu niteliğini sağlama konusundaki şüpheleri ortadan
kaldıracak ciddi yaptırımları yasaya koymamız
gerekirdi. Bu konuda maalesef ciddi ve düzgün adım
atılamamıştır. Yatırımcıların
uğrayacakları zararlar konusunda tazmin yükümlülüğünün
getirilmesi elbette zorunludur ve bu piyasayı hareketlendirmenin bir
yoludur. Ama, bu yatırımcının tazminiyle ilgili, merkezin
ne kadar başarılı olabileceği zaman içerisinde çok daha
düzgün ve net bir biçimde ortaya çıkacaktır.
Bu piyasada en önemli mekanizmalardan birisi halka
açık ortaklıklar. Halka açık ortaklıkların
denetlenmesi de, yönlendirilmesi de tamamıyla Sermaye Piyasası
Kurulunun çalışmalarına ve başarısına
bağlı bir durum iken bunu tekrar düzene sokmaya çalışmak ve
o piyasanın güvenilirliğini sağlamak birinci hedeftir. Ancak,
şimdiye kadar Sermaye Piyasası Kurulu çalışmaları
içerisinde bu başarı elde edilememiştir çünkü İstanbul 23.
Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan bir dava da -net olarak
anlaşılıyor ki- bu kurul üyelerinden birisinin sanık olarak
yargılandığı ve o güveni, o güvenilir ortamı
sağlamakla yükümlü kişilerin maalesef bu konuda sınıfta
kaldığının ciddi anlamda resmidir.
Kurulda yapılan çalışmalarda kurul
üyelerinin yardımlarına başvurduğu ve kurulda alınacak
kararları etkilemek üzere irtibata geçtiği kişiler şu anda
kurulda görevli ve çalışmakta. Eğer bu yasadan sonra aynı
kişiler bu kurulda çalışmaya devam edecek ise -ki edecek- bu, o
piyasanın güvenilirliğini gerçek anlamıyla yitirmesine sebep
olacak ve halkın bu yatırımlarla ilgili taleplerini denetlemekte
bizi sıkıntıya sokacak bir ortama doğru gittiğimizin
göstergesidir.
Bizim esas itibarıyla yapmamız gereken, bu
piyasada daha demokratik, daha katılımcı ve daha geniş
tabana yayılan bir kurul yaratmamızdır. Bu kurul kendi kendini
denetlemeli, bu kurul kendi kendine çalışmalı ama piyasada yatırım
yapan ve bu yatırımlar sonucunda zarara uğradığı
zaman devletin sorumluluğuyla karşı karşıya kalan
yatırımcıların da korunması konusunda hem objektif hem
tarafsız davranabilecek kurul üyelerinin yetiştirilmesi bizim birinci
ve en önemli görevimizdir.
Son olarak şunu arz etmek istiyorum ki: Ekli kadro
listesinde gösterilen sayı ile mevcut sayı arasında ciddi bir
farklılık ve çelişkiler yumağı vardır. Oradaki
uzmanların, oradaki başuzmanların ve oradaki idari personelin
ciddi anlamda eğitimden geçirilerek yeniden bu ortamı
sağlıklı bir hâle getirebilecek bir yapı çıkarmak en
önemli görevdi ama maalesef, biraz önce verilen önergeyle de tartışma
ortamını bile ortadan kaldırarak Mutlaka bu yasayı
geçirelim, bitirelim. mantığıyla hareket edildiğinde pek çok
nokta yine gözden kaçacak ve önümüzdeki yasama yılında Sermaye
Piyasası Yasasını düzelterek, revize ederek yeniden
karşınıza getirecek bir sonuç doğacaktır.
Bunun doğru olmadığını
düşünerek saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz isteyen Mustafa Kalaycı, Konya Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 337 sıra
sayılı Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısının
dördüncü bölümü üzerinde görüşlerimizi açıklamak üzere Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Önceki günkü konuşmamda da belirttiğim üzere
ülkemizde sermaye piyasalarındaki yerli yatırımcı
sayısı çok yetersizdir. Ülkemizde hane halkı
tasarruflarının yüzde 7,5 seviyesine kadar inmiş olması bu
duruma neden olan en önemli etken olmakla birlikte, bir diğer etken de
güven sorunudur. Bu tasarıda güvensizliği gidermek için
yatırımcı haklarına yönelik önemli düzenlemeler
yapılmakla birlikte, geçmişte mağduriyet yaşamış
vatandaşlarımıza yönelik hükümlere yer verilmemiştir.
Bildiğiniz üzere, 90lı yıllarda yurt içinde ve yurt
dışında mukim çok sayıda vatandaşımız
ülkemizin iktisadi ve sanayi kalkınmasına destek vermek amacıyla
tasarruflarını farklı yöntemler ile holding adı
altında kurulmuş şirketlere aktarmıştır. Bu
şirketler tarafından Sermaye Piyasası Kurulundan izin
alınmaksızın gerçekleştirilen ve
karşılığında vatandaşlara hisse senedi, makbuz ve
benzeri belgeler verilen, kimileri ortaklar pay defterine kaydedilen ama
kimileri de kayıt dahi edilmeyen vatandaşlarımızın
tasarrufları bu şirketlerin yöneticileri tarafından heba
edilmiştir. Sermaye Piyasası Kurulu tarafından söz konusu
şirketler ile ilgili çok sayıda suç duyurusu yapılmış
ancak vatandaşlarımız kaybettikleri paralar ile
kalmışlardır. Sayılarının 300 binden fazla
olduğu tahmin edilen vatandaşlarımız, yıllarca
çalışarak elde ettikleri tasarruflarını, birikimlerini
holdinglere kaptırmışlardır. Birçoğunun merkezi
Konyada bulunan 100 civarındaki bu holdinglerin milyarlarca avroluk para
topladığı tahmin edilmektedir. Birçok Konyalı
hemşehrimin tasarrufları bu yolla yok olmuş, batmıştır.
Bu soygun düzeninde inandırıcı ve güvenilir olmak için muteber
isimlerin referansıyla dinî ve millî duyguları kullanılarak
yüksek kâr payı vaatleriyle vatandaşlarımız
kandırılmıştır. Birçoğu gurbetçi olan
vatandaşlarımız, bir köşeye koydukları tasarruflarının
tamamını kaptırmışlar ve âdeta muhtaç hâle
gelmişlerdir. Birçoğu hastalık ve ölüm gibi hâllerde bile bir
kuruş alamamaktan yakınmaktadır.
En önemlisi de bu vatandaşlarımız,
ülkemizdeki siyaset ve hukuka bütün güvenlerini yitirmişler ve artık
ülkelerine yatırım yapmak, tasarruflarını yollamak, ülke
ekonomisine katkı sağlamak gibi amaçları bütünüyle ortadan
kalkmıştır. AKP iktidarı on yılını
tamamlamıştır. Soruyorum: Vatandaşlarımızın
bu mağduriyeti karşısında on yıldır ne
yaptınız? 22nci Dönem bir meclis araştırma komisyonu
kurulmuş, komisyonun 1061 sayılı Raporu Genel Kurulun 11 Nisan
2006 tarihli oturumunda görüşülmüştür. Sayın Bakana soruyorum:
Bu zamana kadar geçen altı yılda holdingler tarafından
dolandırılan bu vatandaşlarımız için ne yapılmıştır,
mağduriyetlerini gidermek için veya onları mağdur eden
holdinglerin yöneticilerine ceza vermek için ne
yapılmıştır? Sayın Başbakan, bu
vatandaşlarımıza Para verirken bana mı sordunuz?
demiştir. Uzanların yakasına yapıştınız,
neden bizim paralarımızı dolandıranların yakasına
da yapışmıyorsunuz? sorusuna; AKP hükûmetinin bir bakanı
Yüksek faiz alırken bana sormuyordunuz, paralar batınca mı bana
soruyorsunuz? diyebilmiştir. Bu türlü yaklaşımlar sorumlu bir
Başbakan, sorumlu bir hükûmet anlayışıyla
bağdaşmamaktadır. Sorumluluktan böyle ucuz söylemlerle kurtulmak
mümkün değildir. Gerçi, Avrupadaki Deniz Feneri soygununun Türkiye
ayağıyla ilgili yaşananlar da ortadadır. Haklarında
dolandırıcılık iddiasında bulunulanlar serbest
bırakılmış, bu soruşturmayı yürüten savcılar
sanık sandalyesine oturtulmuştur. AKP zihniyetinin tavrını,
görüşünü bu durum net olarak ortaya koymaktadır. Bugün,
vatandaşın mağduriyeti ve onları mağdur eden holding
sahiplerinin sefası aynen devam etmektedir. Hükûmet en azından bu
yöneticilere Bu paraları nereden buldunuz? Bu ihtişamlı
hayatları sürdürecek gelire nasıl sahip oldunuz? diye soramaz
mıydı? AKP hükûmeti vatandaşlarımızın
paralarını dolandıran sadece bir grubun üzerine
gidebilmiştir. Doğru yapılmıştır ancak neden bu holdinglerin
üzerine gidilmemiştir, neden aynı kararlılıkla bu inanç
hortumcularının üzerine gidilmemiştir? Bunlar arasında
aynı yollarda beraber yürüdüğünüz, yağan yağmurda beraber
ıslandığınız kişiler mi var? Ayrıca,
paralarını holdinglere kaptıran vatandaşlarımızın
mağduriyetini bir nebze de olsun giderecek bir düzenleme neden
yapılmamıştır? Bugün görüştüğümüz kanun
tasarısının geçici 3üncü maddesine
bakıldığı zaman, 18 Aralık 1999 tarihinden önce
aracı kurumların batması nedeniyle mağdur olan
yatırımcılar için bir fon oluşturulup zararları belli
bir oranda da olsa tazmin edilmeye çalışılırken iyi
niyetinin, inançlarının ve bilgisizliklerinin kurbanı olan
holdingzedeler için neden herhangi bir düzenleme yapılmamaktadır?
Değerli milletvekilleri, bu
holdinglere para kaptıran vatandaşlarımız gibi, bir
kısım vatandaşlarımız da devletten aldıkları
imtiyaz hakları iptal edilen şirketlerde sahip oldukları paylar
nedeniyle mağdur olmuşlardır. Hisse senedi
yatırımları riskli yatırımlar olup kâr ve zarar söz
konusu olabilecektir ancak bu iki olayda da vatandaşlarımız
açgözlü şirketlerin ve yöneticilerinin art niyetli
yaklaşımlarının kurbanı olmuştur. Holding tipi
şirketlere para kaptıran vatandaşlarımızın
çoğu iyi niyetlerinin ve konu hakkındaki bilgisizlerinin sonucu bu
duruma düşmüşlerdir. Hisse senetleri borsada işlem görürken
devlet tarafından imtiyaz ve işletme hakkının
alınması nedeniyle esas faaliyet konusunu yitiren şirketlerin
yatırımcıları ise büyük hissedarların ve yöneticilerin
yasa dışı işlerinin kurbanı olmuştur.
Sayıları yüz binleri bulan bu vatandaşlarımız için
artık borsa ve sermaye piyasaları uzak durulması gereken
sakıncalı yatırım alanları hâline gelmiştir.
Gerek bu tasarı gerekse de Hükûmet tarafından sıkça dile
getirilen İstanbul Finans Merkezi vizyonu ve Sermaye Piyasası Kurulu
tarafından yürütülen halka arz seferberliğinin başarıya
ulaşması için bu insanlarımızın mağduriyetinin
bir parça da olsa giderilmesi gerekmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu amaçla bir önerge
hazırladık, ilgili madde görüşülürken takdir ve
onayınıza sunacağız. Önergemizde, bu iki kesimin ortak
mağduriyetini giderebilmek için, tasarruflarını büyük bir iyi
niyet ile ülkemizin iktisadi kalkınmasını desteklemek
amacıyla bu şirketlere aktaran kişilerin kaybolup giden tasarruflarını
bir nebze olsun yerine koyabilmek için vatandaşlarımızın
kayıplarının bir kısmını telafi edecek bir
ortaklık tazmin fonu oluşturulmasını öngörüyoruz. Önergemize
göre, bu fona başvuranlar hakkında gerekli incelemeyi Sermaye
Piyasası Kurulu yapacaktır. İlgili şirketlerin sorumlu
yöneticilerine ve çalışanlarına ve bunların
akrabalarına, alacaklı olsalar dahi, ödenme
yapılmayacaktır. Buna ilişkin bütçe, borsa ve
yatırımcıları tazmin fonundan elde edilebilecek ve bütçeye
mümkün olan en az yük gelecektir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz,
önerdiğimiz bu yeni fonun kabul edilerek bu mağdur
vatandaşlarımız ve devletimiz arasındaki küslüğün
giderilmesi için sizlerin elinizi vicdanınıza koyarak bu sorunu
kökünden çözeceğinize olan inancım tamdır.
Değerli milletvekilleri, sermaye piyasamızda
dış tasarruflara bağlı bir yapı oluşmuştur.
Son verilere göre, borsada işlem gören hisse senetlerinin yüzde 64ü
yabancı yatırımcıların elinde bulunmaktadır.
Ekonomimizde son yıllarda hızlı bir yabancılaşma
yaşanmaktadır. Enerjide dışa bağımlı olan
ülkemizde ara malı büyük ölçüde ithalatla karşılanmaktadır.
TÜİKin 11 Haziran 2012 tarihinde açıkladığı
Yabancı Kontrollü Girişimler Araştırmasına göre,
bankacılık, sigorta ve medya sektörü hariç Türkiyedeki toplam
girişimlerin yüzde 15,4ü yabancı kontrolündedir. Bu
araştırmaya göre, yabancıların payları tütünde yüzde
90, ilaçta ise yüzde 51dir. Bankalarımızın yarıdan
fazlası, sigortacılık sektörümüzün tamamına
yakını yabancıların eline geçmiştir. Bu hâkimiyet,
aynı zamanda, para piyasaları ile iç borç sisteminin de yabancı
bankaların denetimine geçmesi anlamını
taşımaktadır. Ülkemizde bankacılık sistemi hâlen
uygulanmakta olan özelleştirme politikaları ile böylesine bir
yapılanma içerisine sürüklenmiştir. Bu durum, ülkemizin ve
milletimizin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafında
kapatıldı)
MUSTAFA KALAYCI (Devamla) -
yüksek menfaatlerine zarar
vermekte ve makroekonomik anlamda birlik politikalarının
oluşturulmasının artık imkânsız hâle gelmesine neden
olmaktadır.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar).
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen
Ahmet Öksüzkaya, Kayseri Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar).
AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 337 sıra sayılı Sermaye
Piyasası Kanunu hakkında, dördüncü bölüm üzerine, şahsım
adına söz aldım. Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
1982 yılında faaliyete geçen ve ilk
bağımsız üst kurul olan Sermaye Piyasası Kurulu
tarafından altyapısı hazırlanan ve Hükûmetimiz
tarafından yüce Meclisin takdirine sunulan yasa tasarısı,
Meclisimize bundan yaklaşık altı ay önce gelmiş, Plan ve
Bütçe Komisyonumuz tarafından çalışmalar yapılmış
ve Genel Kurulda görüşmelerine başlanmıştır. Pek çok
maddesinde muhalefet milletvekillerinin de önerileri dikkate alınarak
değişiklikler yapılan tasarı, 1981 tarihli yani
yaklaşık otuz yıllık olan Sermaye Piyasası Kanununun
günümüz ihtiyaçlarına göre yeniden belirlenmesi amacıyla
hazırlanmıştır. Tasarı, bir çerçeve kanun olarak
düzenlenmiş, ikincil düzenleme yapma yetkisi ise düzenleyici otorite
olarak Sermaye Piyasası Kuruluna bırakılmıştır.
Tasarı, sermaye piyasaları alanına
ilişkin olarak önemli değişiklikler getirmektedir. Bu
tasarıyla, yatırımcıların haklarının
korunması hususunda yenilikler getirilmiş, ilk kez borsaların
anonim şirket olarak kurulmalarına ilişkin yasal altyapı
oluşturulmuş, kurumsal yatırımcılar sektörünün daha
rekabetçi bir yapıya kavuşması ve ilişkili finansal
kuruluşlardan
bağımsız hareket etmesine yönelik düzenlemeler
yapılmıştır. Ayrıca, piyasa denetimine ilişkin
kapsamlı düzenlemeler de getirilmektedir.
Sermaye Piyasası Kurulunun
çalışmaları neticesinde, halkımız, mevcut olan klasik
ve kısıtlı yatırım araçlarına ek olarak, hisse senetleri,
yatırım fonları, emeklilik fonları, vadeli işlemler
gibi birçok yatırım araçlarına kavuşmuş, bunun
yanında Sermaye Piyasası Kurulu uygulamaya geçmeye hazır olacak
şekilde birçok yatırım aracının da hukuki
altyapısı hazırlanmıştır.
2012 yılı içerisinde yatırımcı
güvenini artırabilmek amacıyla uluslararası kurumsal
yatırımcılar tarafından da olumlu değerlendirilen ve
İstanbulu bir finans merkezi yapma hedefi açısından da önemli
bir düzenleme olan kurumsal yönetim ilkeleri yenilenmiş ve bu ilkelerin bir kısmı İstanbul Menkul
Kıymetler Borsası şirketleri için zorunlu hâle
getirilmiştir. Bu düzenlemenin en büyük amacı, sermaye
piyasalarının sağlıklı işlemesi için en önemli
unsurlardan biri olan yatırımcı güveninin
sağlanmasıdır.
Borsamızda işlem gören şirket
sayısını 2023 yılı için bin rakamına
ulaştırmak hedefini
belirlemiştik. Bu hedef için sermaye piyasalarında yer alan ilgili
paydaşlarla halka arz seferberliği protokolü
imzalanmıştır. 2012 yılı Kasım ayı
itibarıyla halka açılan şirket sayısı 25 ve halka arz
tutarı 500 milyar TL olmuştur. En son gerçekleşen Halkbank
ikinci halka arzı, halka arz seferberliğine başarılı
bir örnek teşkil etmektedir.
KOBİlerimiz de yapılan çalışmalar
içerisinde unutulmamıştır. KOBİ niteliğindeki
şirketlerimizin sermaye piyasalarından ölçeklerine göre
yararlanabilmesi ve paylarının borsada işlem görmesi için 2011
yılında borsa bünyesinde Gelişen İşletmeler
Piyasası kurulmuş ve yine Kasım 2012 tarihi itibarıyla söz
konusu piyasada işlem gören şirket sayısı 11e yükselmiştir.
Bunun yanı sıra, borsada işlem görmeyen halka açık
şirketleri paylarının borsada işlem görmesi için
yapılan düzenleme ile Serbest İşlem Platformu kurulmuş, söz
konusu şirketlerinin paylarını elinde bulunduran
yatırımcıların bu payları borsada satabilmesine imkân
tanınmıştır. İşlem gören şirket
sayısı Kasım 2012 itibarıyla 16dır.
Son yıllarda sağlanan makroekonomik istikrar
ile beraber düşen faiz oranları ve özel sektör borçlanma
araçlarının ihracını artırmaya yönelik Sermaye
Piyasası Kurulu tarafından yapılan çalışmalar
sayesinde, şirketlerimiz borçlanırken de sermaye
piyasalarımızı yoğun olarak kullanmaya
başlamıştır. Buna göre, 2010 yılında 2,8 milyar
TL olan dolaşımdaki özel sektör borçlanma aracı 2012 Ekim
ayı itibarıyla 26,1 milyar TLye ulaşmış ve bu
piyasada işlem gören yatırımcı sayısı 200 bine
yaklaşmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; SPK
tarafından, ayrıca İslami Finansal Hizmetler Kurulu ile
ortaklaşa olarak İslami finansmana yönelik çalışmalar ve
Dünya Bankasıyla ortaklaşa olarak yatırım fonlarına ve
Türkiyedeki yatırımcı profilinin belirlenmesine ilişkin
olarak Türkiye Finansal Yeterlilik Araştırması
çalışmaları da yürütülmektedir.
Ben sözlerime son verirken Sermaye Piyasası
Kanununun hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
On beş dakika süre ile soru-cevap işlemi
yapılacaktır.
Sayın Acar
GÜRKUT ACAR (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli arkadaşlarım; Alanya ve
Gazipaşayı etkileyen hortumda çok sayıda sera harap
olmuştur, ürünler heba olmuştur, üreticilerin ciddi zararları
söz konusudur. Vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi
iletiyorum.
Üreticilerimiz zaten hükûmetin yanlış
politikaları nedeniyle zor durumdadır. İhracat daralması
nedeniyle fiyatlar çok düşüktür. Bunun üzerine bir de bu felaket eklenince
sıkıntı daha da büyümüştür. Bir an önce gerekli tespitler
yapılıp vatandaşların mağduriyeti giderilmeli,
kayıpları telafi edilmelidir. Hükûmeti, Tarım Bakanını
bu konuda göreve çağırıyorum. Alanyada Gazipaşada
kayıplar telafi edilsin, üreticinin kayıpları
karşılansın. İstenen, beklenen budur.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın
Yüksel
ALAATTİN
YÜKSEL (İzmir) Teşekkür ederim.
Sayın
Bakan, VOB, İzmirlilerin öncülüğünde İzmirde kurulup kısa
sürede uluslararası borsalar arasında önemli bir kurum hâline
gelmiştir. Tasarıda geçici 9uncu maddeyle, VOBa yüzde 5 payla Borsa
İstanbul AŞye katılım davetinde bulunuyorsunuz. İMKB
Başkanımız, VOBun katılımıyla işlem
hacminin 4 katı artacağını bir TV programında
söylemiştir. Bu durumda yüzde 5in çok düşük olduğu bellidir. Bu
oranın en az yüzde 8 olması gerektiği görüşüne
katılıyor musunuz? VOBun yönetim kuruluyla bir araya gelmeyi,
görüşmeyi düşünüyor musunuz ve VOBda çalışan 76
değerli personeli yeni kurulacak Borsa İstanbul AŞde
değerlendirmeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Tanal
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sayın Başkan, Değerli Bakan; sermaye
piyasasında kaç Türk vatandaşımız vardır, kaç
yabancı vardır? Ayrıntılı bilgi alabilir miyiz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Işık...
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
dün de dile getirdiğim gibi, bu izinsiz halka arz yoluyla
vatandaşlarımızdan para toplayıp batıran holdingler,
özellikle İhlas Finans Kurumu tarafından mağdur edilen
vatandaşlarımızın mağduriyetinin giderilebilmesi
amacıyla bir ortaklık tazmin fonu kurulması ve bu fon
aracılığıyla bu mağduriyetlerin giderilmesi konusuna
nasıl bakarsınız? Bu konuda gelecek bir öneriyi nasıl
değerlendirirsiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Türkkan
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Bakan, Hükûmetinize bir konuda bilgi vermek
istiyorum.
Üç gün önce
Makedonyada Doğu Makedonyanın Koçali köyünden 2 Türk öğrenci,
sadece Türkçe konuştukları için Makedon öğrenciler
tarafından kıyasıya dövülmüş ve 2si de şu anda
hastanede beyin kanaması teşhisiyle yatmaktadır. Bu konuda
Hükûmetinizin bir girişimi olacak mıdır?
Balkanlarda
Türk insanının, Türkçe dilin muhafazası yönündeki
çalışmaları yeterli görüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Demiröz
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanlığı
var. Burada eş durumundan tayin isteyen
arkadaşlarımız var. Bu kurumun arkadaşlarımıza
vermiş olduğu ifade şudur, diyorlar ki: Maliye Bakanlığı
bize kadro verdikten sonra biz bunu dikkate alacağız. Eğer siz
kadro vermezseniz bir yıl, iki yıl bu eş durum tayinleri
olmayacak mı? Bu konuda bilgi almak istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Serindağ
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Gaziantepte çiftçilerimiz
elektriğin pahalı olması nedeniyle sulu tarım
yapamamaktadırlar. Sulu tarım yapabilenler de elektrik
parasını ödeyemedikleri için icrayla karşı karşıya
kalmaktadırlar. Acaba çiftçilerimize bu yolda bir destek verilmesi
düşünülüyor mu? Çiftçilerimizden elektrik paralarının
alınmaması veya daha düşük bir fiyattan çiftçilerimize elektrik
verilmesi düşünülüyor mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Sayın Doğru
REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Belediyelerde bölgenin nüfusuna göre paralar
verilmektedir. Bilhassa küçük belediye olanlar ve muhalefet belediyesi olanlar
nüfusa göre verilen bu paradan dolayı çok mağdur konumda
bulunmaktadırlar, en küçük hizmeti bile yapamamaktadırlar. Bundan
dolayı, en azından gelişmişlik oranına göre veya
turizmdeki durumuna göre veya çeşitli faktörlere göre bu paraların
yardım şeklinde gönderilmesiyle ilgili bir çalışma
yapılması var mıdır? Bunu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Canalioğlu
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, sizin
aracılığınızla sormak istiyorum. 5084 sayılı
Kanunla getirilen gelir vergisi stopajı teşviki, sigorta primi,
işveren paylarında teşvik ve enerji desteğini kapsam
dâhilinde 49 ilde 13/12/2008e kadar uygulaması yapılan ve daha sonra
31/12/2012ye kadar uzatılması öngörülen teşvik yasasıyla
ilgili olarak Sayın Zafer Çağlayanın sanıyorum bugün bir
açıklaması oldu Uzatılmayacak. diye. Bu kapsamda şayet bu
yasa, teşvik yasası uzatılmaz ise burada 766.672 kişi
mağdur olacaktır. Bu kapsamda Trabzon ilimizde de 2.018 iş yerinde
yaklaşık 10.310u kadın işçi, 33.459 erkek işçi olmak
üzere toplam 43.769 işçimiz de mağdur olacak ve kurumlar da işçi
çıkarmak durumunda kalacaklardır. Bunun uzatılması yönünde
çalışmaların sürdürülmesi gerekmektedir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Sayın Acar
GÜRKUT ACAR (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Dün, Türk kadınına seçme ve seçilme
hakkının verilişinin yıl dönümüydü, bütün
kadınlarımıza kutlu olsun. Ey kahraman Türk kadını,
sen omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın. İşte bu
düşüncelerle Atatürk, Türk kadınına birçok çağdaş
ülkeden daha önce seçme ve seçilme hakkı tanınmasına öncülük
etti. 19uncu yüzyılın sonlarında Yeni Zelandadan başka
kadınlara siyasi haklar tanıyan ülke yoktu. 20inci
yüzyılın ilk yarısında Türkiye, pek çok çağdaş
ülkeden önce, 1934 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkı
tanıdı. Bu hakkı Fransa 1944te, İtalya ve Japonya 1945te,
Yunanistan 1952de, İsviçre ise ancak 1971de tanıyabildi.
Cumhuriyetin
sağladığı bu üstün başarıdan
altmış sekiz yıl sonra Türkiye, kadın-erkek
eşitliğinde dünya ülkeleri arasında maalesef 124üncü
sırada bulunuyor. Bu, Türkiyenin ve Türk kadınının kaderi
olamaz. Atatürk devrimlerine ve cumhuriyetin ilkelerine inananlar Türk
kadınını mutlaka en çağdaş ülkelerin
kadınlarının sahip
oldukları haklara ve yaşam koşullarına
kavuşturacaklardır.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Yüksel
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) Ortada VOB varken, Vadeli
İşlem ve Opsiyon Borsası varken SPK Başkanlığı
niçin vadeli işlem ve opsiyon işlemleri yapma yetkisini İMKBye
vermiştir? Bunu da yanıtlamanızı rica ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Sayın Öğüt ve son söz.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Çok teşekkür ediyorum
Değerli Başkanım.
Sayın Bakanım, Mayıs 2010dan itibaren
ithal et, ithal hayvan geliyor ve tarım ürünlerine ne kadar para ödendi Mayıs
2010dan bu yana?
Bir de şu anda kar yağması nedeniyle
insanlarımız hayvanlarını dışarıda
barındıramıyor, otlatamıyor, doyuramıyor; şimdi içeride
beslemek mecburiyetinde. Ot ve saman kıtlığı çekiyoruz. Ot
ve saman teşviki verecek misiniz bu çiftçiye?
Bir de şu anda dışarıdan ithal
getirilen ot ve samanda belli ithalat fonları olan şirketler
getiriyor. Bu da tabii ki çiftçiye pahalıya mal oluyor. Çiftçilerin direkt
saman getirmesine imkân tanıyacak mısınız yani çiftçi, çiftçi
kayıt belgesi olan kişi direkt dışarıdan saman
getirebilecek mi? Bir de hükûmet olarak hayvanlarının beslenmesine
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan)
imkân tanıyacak
mısınız, teşvik edecek misiniz?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, buyurun.
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle bu kanunla
düzenlenen önemli bir konu olan VOBAŞ-İMKB ilişkisine
kısaca değinmek istiyorum. İMKB yönetimimiz ve aynı zamanda
SPK yönetimimiz VOBAŞın ana ortaklarıyla, önemli
ortaklarıyla ve hatta küçük ortaklarıyla tek tek görüşmeler
yaptı. En sonunda bizzat ben 3 defa büyük ortaklarla kendim bir araya
geldim ve hangi şartlarda nasıl bir birleşmenin uygun
olabileceği konusunu detaylı bir şekilde istişare ettik. Ve
sonunda biz, bu tasarıyla, VOBAŞın hissedarlarının
VOBAŞ hisseleri karşılığında 1 hisseye
karşı 0,05lik hisse ile Borsa İstanbula ortak olabilmesiyle
ilgili bir seçeneği açmış olduk. Bundan sonrası
VOBAŞın ortaklarının vereceği bir karardır. Bu
tasarının kanunlaşmasıyla beraber bir ay içerisinde
VOBAŞ ortakları kendi kararlarını kendileri verecektir ama
şunu ifade etmek istiyorum ki, bu rakam etrafında önemli ortaklarla
aramızda bir mutabakat da oluşmuş durumda. VOBAŞ
çalışanlarının önemli bir kısmının, eğer
ileride VOBAŞ İMKByle birleşirse İMKB
çalışanları hâline geleceğini düşünüyoruz. Tabii, bu,
çalışanların her birisinin kendi kendine vereceği kararla
da alakalı; bazıları belki ayrılmak isteyebilir,
bazıları devam etmek isteyebilir ama ben şunu söyleyebilirim ki:
bugünkü İMKB yönetimimiz çalışmaya devam etmek isteyen
VOBAŞ çalışanlarını Borsa İstanbul bünyesinde
devam ettirme niyetinde.
Bir başka konu: Kaç yatırımcı var?
Yabancı yatırımcı, Türk yatırımcı kaç
kişi vardır? diye bir soru vardı. Yaklaşık olarak
rakamları söylüyorum: Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan 1
milyon 250 bin yatırımcı şu anda İMKBde işlem
yapıyor, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan 138 bin kişi
ve kurumda, tüm enstrümanları kattığımızda,
İMKBde işlem yapıyor.
İzinsiz halka arzla ilgili ve İhlas Finansla
ilgili bir soru vardı. Biliyorsunuz İhlas Finansla ilgili konu
şu anda tasfiye sürecinde ve Gümrük ve Ticaret
Bakanlığımızın denetiminde bir tasfiye süreci var.
Burada, kurumun varlıklarının nakde dönüştürülmesiyle
beraber, bu süreç içerisinde alacaklılara da ödemeleri
yapılıyor.
Yine, bir başka soru: Neden opsiyonlar ya da vadeli
işlemlerle ilgili izin İMKBye verildi, VOBa verilmedi? diye bir
soru vardı. Teknik ve SPK mevzuatına ilişkin nedenlerin
olduğunu Sermaye Piyasası Kurulumuz zaten daha önce bize
söylemişti. Bu konuyla ilgili, nedenle ilgili açıklamalar daha önce
kurul tarafından, karar veren Sermaye Piyasası Kurulumuz
tarafından zaten açıklanmıştı.
Bu, Makedonyadaki konuyla ilgili, aslında -dün,
Makedonyanın Eğitim Bakanı Türkiyedeydi ve Millî Eğitim
Bakanı Sayın Dinçerle bir görüşme gerçekleştirildi- bu
konu, Millî Eğitim Bakanı nezdinde de Makedonya Eğitim
Bakanına bildirildi, gerekli girişimler yapıldı. Tabii, tüm
Balkanlarda her bir bireyin kendi kültürel özelliklerini, kendi dilini,
dinini, yaşayabilmesi için, sürdürebilmesi için bizim yoğun bir
çalışmamız var, yoğun bir çabamız var. Bununla ilgili
ayrı bir başkanlık da kuruldu biliyorsunuz.
Dolayısıyla, bu konu, yakından takip ettiğimiz ve her
seviyede girişimlerini yaptığımız bir konu.
Sulamada kullanılan elektriğin, doğru,
maliyeti yüksek ama aynı zamanda, bu sulamadaki elektrikle ilgili çok
miktarda kayıp kaçağın olduğu da bir gerçek, ciddi tahsilat
sorunları da söz konusu. Burada, elektriğin maliyeti neyse sulamada
da bu maliyet yansıtılıyor. Tabii doğal sulamayla sulanan
tarlaları, kuyudan elektrikle, motorla çıkarılan suyla sulanan
tarlayla mukayese ettiğimiz zaman, burada, göreceli bir maliyet
yüksekliği, doğru.
Belediyelerle ilgili bir soru vardı, küçük
belediyelerin mağduriyetiyle ilgili. Aslında, en son, burada,
biliyorsunuz, büyükşehir belediyeleriyle ilgili yeni bir yasal düzenleme
yapıldı, Sayın Cumhurbaşkanımız da dün bunu
onayladı. Burada küçük belde belediyelerinin kapatılmasını
öngörüyoruz ve belediyelere yapılan toplam transferler de şu andaki
düzenlemeye göre daha artırılıyor yürürlüğe girmiş
olan bu yeni yasayla beraber.
5084 ile ilgili, aslında dün de soruldu, evvelsi gün
de soruldu; ben cevap verdim, tekrar edeyim. 5084ün, bu teşvikin aynen
devam etmesi söz konusu olmayacak. Çünkü, o dönemde tespit ettiğimiz 49
il, eski Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Endeksine göre tespit
edilmiş listede. Aynısı mümkün değil ama başka bir
şekli, başka bir yöntemi olabilir mi, bunu da yine ilgili
kuruluşlarımız şu anda çalışıyor.
Kadınlara seçme ve seçilme hakkıyla ilgili yine
bir yorum dinledik. Ben şunu ifade edeyim: Tabii, aslında seçme ve
seçilme hakkının tezahür ettiği en önemli kurumlardan birisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi ve aynı zamanda parti yönetimleri. Bizim
parti grubumuzda kadın milletvekili sayısı ve bunun oranı
diğer grupların üzerinde, biliyorsunuz. Yine parti yönetimimizde,
diğer siyasi partilere göre daha fazla sayıda kadın yönetici var
özellikle MKYKmıza baktığımız zaman.
İthal et, İthal hayvan
Biliyorsunuz, şu
anda, doğru, ithalat var ama hâlâ iç tüketimin -önümde rakamları yok
ama- oldukça küçük bir yüzdesi ithal et. Ağırlıklı olarak
gene biz yerli et tüketiyoruz Türkiye olarak ama dönem dönem gerçekten
içerideki tüketim talebe yetmeyebiliyor. Dolayısıyla, bu tüketimin
talebe yetmediği dönemlerde hızlı bir fiyat baskısı
olmasın diye, tüketiciye ulaşan et fiyatları yükselmesin diye de
ithalata izin verilmiş durumda. Ama ciddi bir gümrük vergisi de var
biliyorsunuz, yani yüzde 100 gibi bir gümrük vergisiyle bu ithalat
yapılıyor. Yoksa, dışarıdaki fiyatla aynen ithalat
yapılsa tabii içerideki fiyatlar çok daha farklı noktaya gidebilir,
üreticilerimiz çok daha olumsuz etkilenebilir.
Eş kadrolarıyla ilgili bir soru vardı. O,
benim bilmediğim, pek ilgilenmediğim bir kurum.
Dolayısıyla, belki ilgili bakanlarımızın o konuya
bakmasında, size cevap vermesinde fayda var diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Dördüncü bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi dördüncü bölümde yer alan maddeleri, varsa o
madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra, ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
82nci madde üzerinde 1 adet önerge vardır; okutup,
işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
337 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 82. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Pervin Buldan Nazmi Gür
Bingöl Iğdır Van
Hasip Kaplan Halil Aksoy Sebahat
Tuncel
Şırnak Ağrı İstanbul
Erol Dora
Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET BAHA ÖĞÜTKEN
(İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak
Milletvekili.
Buyurun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiyede 48 banka var; bunların 23ü,
neredeyse tamamı yabancı sermayenin elinde, geri kalan 12 tanesinde
de yabancı sermaye payı var; yani bu 48in 35inde yabancı sermaye
söz ve güç sahibi. Bir de yabancı sermayeli bankalar, Türkiye
dışındaki global bankaların uzantıları ve bunlar,
sadece İstanbul ve çevresinde kredi vermeye odaklanmış
kuruluşlar olarak örgütlenmişler. Hedef müşterileri Türk
bankaları ve holding merkezli yatırım firmaları. Türkiye
genelinde yaygın şubeleri yok. Küçük üreticiye yönelik kredi
politikaları da mevcut değil.
Şimdi, burada, işi kredi vermek olan bankalar yüksek faiz
uyguluyor; bundan dolayı da kredi ihtiyacı olan
yatırımcılar, bu faizin riskine girmektense yatırım
hedefinden vazgeçmekte ve elindeki nakitle spekülasyona yönelmektedir.
Şimdi, bu çerçevede baktığımız zaman, bu
maddenin buradan çıkarılmasını isterken
Çok net,
işte, yatırım kuruluşlarının tazmini, bir de
bankaların tazminiyle ilgili bir madde bu yani yabancı bankaları
koruyoruz.
Peki, son olarak, ilginizi çekmiştir diye söyleyeyim: İrandan
doğal gaz alıyoruz, İrana doğal gaz
karşılığında para yerine altın veriyoruz. Hatta Enerji
Bakanının bugün bir açıklaması var: Altın yerine
patates de verebiliriz. Yani mal. Yani 21inci yüzyılda trampa
uygulanıyor.
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) Ne güzel!
HASİP KAPLAN (Devamla) Peki, soruyoruz bunu, çok
güzel de, buranın güzel olmayan noktasını söyleyeyim:
Kardeşim, bu işi alır verirken, bu ülkeye para girer
çıkarken, biri kazanırken bunun vergisi yok mu? Hadi vergisi yok,
almıyorsunuz, bunun zekâtı da mı yok kardeşim? Vergi de
ödemiyorsunuz, zekât da ödemiyorsunuz. Söyler misiniz, hangi ülkede bu kadar
başıboş, bu kadar denetimsiz bir piyasa ekonomisi vardır?
Mesele bu. Verginizi verin, yalnız emekçiden almayın.
Zekâtınızı da, Müslümansanız onu da verin. Hani zekât
olmuyor, resmen vergi verin.
Şimdi, İranlılar alıyor,
altını götürüyor; sonra o altın tekrar kaçak olarak kamyonlarda
yakalanıyor dikkat ederseniz, şimdi burada mesele bu.
Şimdi, Türkiye üretimde gereken düzeyde
olmadığı hâlde rakamları şişiriyoruz. Elbette ki
isteriz güçlü olsun ama Çin, Brezilya, Arjantin gibi yükselişte olan
ülkeleri aşan veri sonuçları gerçekçi değil, işte
Türkiyedeki bu rakamlar, hatta spekülatif ve tamamen parasal hareketlere
bağlı olarak uygulanıyor. Bunun Halkbank örneğini iyice
inceleyin. Halkbank hisselerinin yüzde 80ni birdenbire yabancı oldu ve
nasıl, geldi, Türkiyede Meclis de dahi milletvekillilerinin
maaşının yatacağı ihaleyi birden alabildi? Yani,
şu an Meclisin milletvekilleri yüzde 80ni yabancı sermaye olan
bankaya paralarını yatırıyorlar. Hani milliyetçi,
mukaddesatçı, muhafazakâr, dini bütün, memleketini seven bu güzelim
Meclisi güzel yöneten Hükûmeti, söyledikleriniz hep söz de mi kalıyor ya?
Kardeşim, getirmişsiniz işte, devletin bankaları var,
bilmem neleri var ama serbest piyasa demişsiniz, isteseniz de
istemeseniz de bunu yapmak zorundasınız. Çünkü, Türkiye gibi
ülkelerde -merkez Türkiye- Batı merkezli siyaset biraz da ABD eksenli
olunca Patriotlar, füze savunma sistemleri, NATO devreye giriyor çünkü Irak,
Suriye sınırında. Bu ülkelere müdahale, operasyonların
olduğu vakitlerde, ekonomiyle yapılır. Ekonominin zayıf
karnı ise işte, bu yasayla korunaksız olarak. serbest piyasa
kanunudur arkadaşlar. Türkiye'nin en zayıf noktası budur.
İstedikleri anda sıcak parayı götürürler, istedikleri
iktidarı da götürürler. Bizden size uyarması. Kimse sizi bedava bu
kadar nasihat etmez, aklınızı başınıza alın.
Saygılarımla.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
83üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutup işleme alıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
337 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 83. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Pervin Buldan Nazmi Gür
Bingöl Iğdır Van
Hasip Kaplan Halil Aksoy Sebahat
Tuncel
Şırnak Ağrı İstanbul
Erol Dora
Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET BAHA ÖĞÜTKEN
(İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara)
Katılmıyoruz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Türkiye 770 milyar dolar gayrisafi yurtiçi hasılaya sahiptir.
Türkiye 10 bin doların üzerindeki kişi başı milli geliriyle
İran (12.329), Brezilya (12.480), Rusya (16.852), Güney Afrika, Venezuela,
Arjantin gibi ülkelerin gerisinde yer almaktadır. 2002'de Türkiye'de
kişi başı milli gelir 3.500 doların üzerindeyken
Brezilya'da 2.822, Arjantin'de 2.709, İran'da 2.010, Rusya'da 2.371 ve
Venezuela'da 3.675 dolardır. Kişi başı milli gelirdeki
artışa baktığımızda en az artışın
Türkiye'de gerçekleştiği görülmektedir. Arjantin'de kişi
başı milli gelir 2.079 dolardan 18.401 ile % 679, İran'da 2.010
dolardan 12.329 ile % 613, Rusya'da 2.371 dolardan 16.852 dolar ile % 711
artarken bu ülkeler arasında 3.553 dolardan 10.973 dolar seviyesine
çıkarak % 309'luk artışla kişi başı milli gelirin
en az arttığı ülke Türkiye olmuştur.
Uluslararası derecelendirme kuruluşlarının
verdiği notlar bakımında Türkiye piyasa tarafından (BB,
BB+, Ba1 notlarıyla) "spekülatif, finansal ve ekonomik
koşulların yarattığı belirsizliklerle yüz yüze
"riskli" bir ülke olarak yer almaktadır. Yani Türkiye'nin
Finansal yükümlülüklerinin yerine getirme kabiliyetine sahip olması için
bile daha alacak çok mesafesi vardır.
AKP Hükümeti Kadıköy'ün trafik sorununu bile
çözememişken İstanbul'u global finans merkezi yapmanın hayalini
kurmaktadır. Oysa Sermaye trafik sorunu ya da belediyeler aracılığıyla
alt yapı hizmeti sağlamaya benzemez. AKP sermayeye gelgel yaparak
cari açığı çözeceğini zannetmektedir.
İstanbul'un finans merkezi olarak işlev görmesi
için Londra, New York, Tokyo, San Francisco, Sidney, Moskova ve Seul gibi 48
finans merkeziyle rekabet edebilecek duruma gelmesi gerekir. Kaldı ki
uluslararası sermayenin % 30'una yakını Londra, bir o
kadarı New York ve takip eden global finans merkezlerinde
bulunmaktadır. İngiltere Laughborough Üniversitesi Globalizasyon ve
Dünya Şehirleri Çalışma grubu (GaWC)'a göre 3. Grup Beta
şehirler olan Moskova ve Seul'ün ardından İstanbul, Buenos
Aires, Budapeşte gibi şehirlerden sonra 3. Grup Gama şehirler
grubunda yer almaktadır. Moskova ve Seul'le birlikte 3. Grup Gama
şehirler Sermayenin sadece % 3'üne taliptirler. Açıkça söylenecek
olursa İstanbul Dünya Sermaye Piyasası içerisinde denizden bir avuç
kuma taliptir.
Türkiye'nin sıcak parayı bu kadar talep etmesi
reel ekonomi açısından ciddi riskler barındırmaktadır.
Türkiye'ye gelecek sıcak para Türkiye'yi sadece sömürmekle kalmayacak
Merkez Bankası döviz rezervlerini arttırma yoluna gidecek ve kamu
yatırımları azalacaktır.
Küresel sermayenin etki alanına daha fazla girecek
bir Türkiye'de en fazla zararlı çıkacak olan emekçi
halkımız olacaktır. Sermaye lehine politikalar ucuz
işgücüne dolayısıyla sömürüyü daha fazla sömürüye neden
olacaktır.
Türkiye yerli yatırımcıdan % 15 olarak
aldığı stopajı yabancıya "0" olarak
uygulamaktadır. Her konuda milliyetçi muhafazakâr olduğunu iddia
etmekten çekinmeyen hükümet kendi yurttaşını bu konuda en
azından yabancıyla eşit görmelidir. Merkez Bankası
yabancı yatırımcının aradığı kur
riskini ortadan kaldırmaya yönelik çabaları da yine yerli
ihracatçıyı zarara uğratarak reel sektör açısından
olumsuz etkilerini sürdürmeye devam etmektedir.
Aynı şekilde tasarıdaki 137. maddenin 2.
fıkrasındaki grev ve lokavt yasağı ILO'nun 87 ve 98
sayılı sözleşmeleri olmak üzere Avrupa Sosyal Şartı,
BM Ekonomik, Sosyal Kültürel Haklar Sözleşmesi gibi birçok
sözleşmeyle birlikte Anayasa'nın 90. Maddesine de
aykırıdır.
AKP'nin sadece sıcak parayı çağıran
bu yasası reel sektöre getireceği olumsuz etkilerinin yanı
sıra ciddi antidemokratik uygulamaları da beraberinde getirmektedir.
Lanse edilen şey Türkiye'nin büyük bir ülke olduğu şeklinde
milliyetçiliğin dışında hiçbir şey ifade etmeyen
yaklaşımlardır. Yukarıdaki rakamlar ortaya koymaktadır
ki Türkiye'ye gelecek sıcak para sadece emekçi halkımızı
sömürecektir. İstanbul'un finans merkezi olacağı yönündeki
söylemler kaba bir popülizmin ötesinde anlam ifade etmemektedir. Bu nedenlerle
83. maddenin tasarı metninden çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum önergeyi:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir
84üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
85inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
86ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
87nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
88inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
89uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
90ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
91inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
92nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
93üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
94üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
95inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
96ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
97nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
98inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
99uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
100üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
101inci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra sayılı
Sermaye Piyasaları Kanun Tasarısının 101. maddesinin 1.
fıkrasındaki "işlediğine dair makul şüphe
bulunan" ibaresinin "işlediği tespit edilen"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı
Antalya Manisa
Konya
Emin Haluk Ayhan Sümer
Oral
Denizli Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET BAHA
ÖĞÜTKEN (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Sayın
Vural?
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe...
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının "Bilgi suiistimali ve piyasa
dolandırıcılığı incelemelerinde uygulanacak tedbirler"
başlıklı 101. maddesinin 1. fıkrasındaki "Kurul,
106 ncı ve 107 nci maddelerde sayılan fiilleri işlediğine
dair makûl şüphe bulunan gerçek veya tüzel kişiler..." ibaresi
içinde yer alan "makul şüphe" terimi de hukuken
karşılığı olmayan bir terim olup, açıkça
tanımlanması gerekir. Makul şüphe üzerine yaptırımda
bulunulması mümkün değildir. Hukuki olarak cezai müeyyide uygulanacak
fiillerin açıkça belirtilmesi ve bu fiillerin işlendiğinin
tespit edilmesi gerekir. Aksi takdirde birçok gerçek ve tüzel kişiye
haksız müeyyide uygulanmasına yol açılabilecektir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
102nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
103üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
104üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
105inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Dördüncü bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır. Şimdi beşinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
Beşinci bölüm 106 ila 135inci maddeleri
kapsamaktadır.
Beşinci bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz isteyen Mahmut Tanal, İstanbul Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MAHMUT TANAL (İstanbul)
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısı komple
incelendiğinde, tabii, bir özensizlik var. Özensizlik ne açıdan var?
Gerek Borçlar Kanunu, 6098 sayılı Yasaya gerek 5237 sayılı
Türk Ceza Kanununa gerek Türk Ticaret Kanununa gerek Medeni Kanuna
yapılan atıfların tamamında sadece ve sadece kanuna
atıf yapılmış durumda ancak kanunun kabul tarihi
yazılmamış. Bu, kanun yapma tekniği açısından,
özen ve ihtimam açısından sakıncalı ve doğru olmayan
bir uygulama değerli milletvekilleri.
İkinci husus: Kanun yapılırken tabii ki
çağımızın ihtiyacına cevap vermesi lazım. Çok
fazla kanun yapmak marifet değil. Marifet, doğru ve zamanında
kanun yapmak ve yapılan kanunun da ihtiyaca cevap vermesi gerekir. Mevcut
olan bu kanunumuz ve sürekli devam eden kanun tasarıları ve
teklifler
Âdeta, ülkede, bir hukuk devletinden ziyade bir kanun devletine
doğru bir yaklaşım var. Kanun devleti olmaktan ziyade hukuk
devleti olmak, ideali, olması gerekeni bu. Çok fazla kanun var ancak
mantar gibi türediği için ve mantar gibi türeyen bu kanunlarda da
sağlıklı bir çalışma
yapılmadığından dolayı sık sık kanun
değişiklikleri gündemde. Sık sık bu kanun
değişiklikleri neyi gündeme getirir? Halk kanuna güvenerek
yapacağı iş ve planları, programları zamanında
yapamamış olur çünkü kanun, uzun vadeli üzerinde düşünülmesi
gerekir. Gerçekten, yapıldıktan sonra vatandaşın da o
kanunlara güvenerek iş ve eylemlerini, planını,
yatırımını ona göre yapması lazım.
Kanunun 75inci maddesinde ,üye olanlarla ilgili,
aidatlarla ilgili hüküm 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun
68inci maddesine göre Resmi senet hükmündedir. getiriliyor. Türkiyede bu kadar oda var. Peki, bu kadar serbest
meslek erbabının kayıtlı olduğu oda olduğu hâlde
hiçbir odaya getirilmeyen korunma maddesi, bu kanunda, sermaye piyasasına
kayıtlı olan kişilerin aidatının tahsilatına
özgü, bu kadar güçlü, kuvvetli bir hüküm getirilmiş durumda. Evet, bunun
getirilmesi aynı zamanda, yani diğer odalarla bunun arasındaki
farklılık açısından, ehemmiyet açısından,
eşitliğe riayet edilmemesi açısından -bir zırh
getirilmesi- kanun yapma eşitliği açısından sakınca
doğuruyor.
Bir başka maddesinde Belirtilen süre içerisinde
kişinin hakkının kullanılmaması feragat
anlamını taşıyor. yazılı, 105inci maddede.
Değerli milletvekilleri, ceza hukukunda kişinin
hareketli-hareketsiz kalma hâli var. Hareketli olma hâli
Cevap verme olana biz
pozitif hareketlilik deriz, sessiz kalmasına negatif hareketlilik
deriz. Kişinin hareketsiz kalması ileride sürebileceği
haklarından vazgeçme anlamını taşımaz. Kişi -feragat
dediğimiz olay- dış dünyada mevcut olan iradesini açık ve
net açıklaması gerekir ki dış dünyada bir sonuç
doğurabilsin, ona bir anlam yükleyebilelim. Kişi eğer iradesini
net bir vaziyette açıklamamışsa, Ben şu şu
hakkımdan vazgeçiyorum. şeklinde yazılı dilekçe
vermemiş ise kişinin sessiz kalmasına onun o hakkından
vazgeçmesi anlamını yüklememek lazım. Roma devrinde, Roma hukuk
döneminde dahi böyle bir yükleme anlamı yoktu ama ne hikmetse, son
günlerde, son aylarda önümüze gelen tasarıların çoğunda
kişinin sessiz kalması feragat olarak nitelendiriliyor. Feragat ise
bildiğimiz üzere -105 tane milletvekili arkadaşımız var, bu
105 milletvekili de gayet rahat feragatin
- yazılı bir şekilde,
mevcut olan haktan açık ve net bir şekilde, iradesini
açıklayarak, ancak o şekilde vazgeçme anlamına gelir ki buradaki
anlam, sessiz kalmasının feragat olarak nitelendirilmesi doğru
bir hadise değil.
Geliyoruz, yine, kanunun geçici 9uncu maddesinin
(4)üncü fıkrası da tüzel
kişiliklerin kapanmasıyla ilgili. Değerli milletvekilleri, tüzel
kişiliklerinin kapanması, bu kanunla kurulması, bizim hem eski
Ticaret Kanununa hem mevcut olan yeni Türk Ticaret Kanununa açık ve net
aykırılık teşkil eder. Tüzel kişiliklerinin kurulup
kapanması
Eğer kanuna siz sermaye artırımını
vesairesini koyarsanız, o sermayeye ulaşmazsa kapatılabilir ama
onun dışında, bu şekilde geçici hükümle, kanunla bunun
kapatılması, mevcut olan yasal düzenlemelere aykırılık
teşkil etmekte.
Bir başka husus, yine bu bölümde geçen: Ve benzeri
eylemler şeklinde cezai hükümlerle karşı karşıya
bırakılmakta. Ceza Kanununda, takdir edersiniz suçta kanunilik
ilkesi geçerli. Bir eylemin suç teşkil edebilmesi için onun
tanımlarının net bir şekilde ifade edilmesi lazım.
Ancak ve benzeri eylemler dediğimiz zaman, kişiyi,
cezalandırma açısından keyfiliğe yol açabilecek bir durumla
karşı karşıya bırakmış oluruz. Bu da Ceza
Kanunundaki, evrensel ilke olan, kanunilik ilkesine aykırılık
teşkil eder. Aynı şekilde, yine 112nci maddenin (2)nci fıkrasının
(ç) bendinde 5237 sayılı Kanunun ilgili hükümlerine göre
cezalandırılır. Burada Özel belge deniliyor. Biz bir yandan
borsaya resmî bir hüviyet büründürmüş oluyoruz, bir yandan da
yaptığı o yazılı kâğıtlar, evraklarla ilgili
resmî belge demeyeceğiz, bu bir çelişki.
Bir başka husus: Yine itirazla ilgili bir sorun var,
58 ve 59uncu maddelerde olması gerekir. Orada da İtiraza
ilişkin -alınan kararlara itiraz edilebilir- kararlar kesindir. Şeklinde,
bu kararların kesinliği... Değerli milletvekilleri,
Anayasamızın 125inci maddesi uyarınca bu bir idari işlem.
İdari işlem açısından, takdir edersiniz,
Anayasamızın 125inci maddesi der ki: İdarenin her türlü eylem
ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. Bu
anlamda Anayasanın 125inci maddesine aykırılık
teşkil ediyor. Umarım, İç Tüzükün 89uncu maddesi uyarınca
Sayın Komisyon bu hususu tekrar ele alır. Yani Anayasanın
125inci maddesine, o kesinlik hükmü, gerçekten büyük bir
aykırılık teşkil eder çünkü hak arama özgürlüğünün
önündeki engellerden bir tanesi de budur değerli milletvekilleri.
Geliyoruz, yine aynı şekilde Tanımlar
kısmında da var. Tanımlar kısmının maddeleri de
o kadar uzun uzun yazılmış ki hakikaten büyük bir
sıkıntı. Evet, Tanımlar kısmının (ş)
bendinde yani artık alfabede harf kalmadığı için- sermaye
piyasası araçlarının tanımı yapılmakta ve sermaye
piyasasının araçları; menkul kıymetleri, türev
araçları -yatırım sözleşmeleri dâhil olmak üzere- kurulca
bu kapsamda olduğu belirlenen diğer sermaye piyasası
araçlarından bahsediliyor. Yani tanımın kendisi bile ayrıca
tanıma muhtaç, izahata muhtaç. Peki, buradaki tanımda diğer
sermaye piyasası araçları ne demek?
Buna Sayın Komisyon
Başkanından, Sayın Bakandan açıklama getirmelerini istirham
eder, hepinize saygılarımı sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Bölüm
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Ahmet Kenan
Tanrıkulu, İzmir Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA AHMET
KENAN TANRIKULU (İzmir) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan 337 sıra sayılı
Tasarının beşinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Tasarının
beşinci bölümünü incelediğimiz zaman sermaye piyasası
suçları ile Sermaye Piyasası Kurulunun düzenlendiğini görüyoruz.
Aslında söz konusu düzenlemelere yakinen baktığımız
zaman, bu düzenlemelerin bahsedildiği üzere, genel gerekçede olduğu
gibi reform niteliğinde bir düzenleme olmadığının da
farkındayız. Geçmişte izinsiz halka arz yapan holdingler, tasarıda
usulsüz halka arz yapan şirketler olarak
tanımlanmıştır yani önceki kanunda yer alan suçların
ve yaptırımların yeniden tadat edilmesinden ve
yazılmasından ibaret bir bölüm olarak karşımıza
çıkıyor. Ancak burada önemli olan husus, söz konusu suçları
işleyenlerin hiçbir cezai yaptırım görmeden elde ettiği
ekonomik menfaatlerdir. İşte bu yüzden, bu düzenlemeyi getirenlerin
ve yapanların, bugüne kadar izinsiz veya usulsüz halka arz suçunu
işleyip vatandaşımızdan milyarlarca Türk lirasını
toplayanlar hakkında neler yapıldığını, ne gibi
işlemler dercedildiğini açıklamaları da gerekmektedir.
İşlenen suçla elde edilen menfaat suçlulardan geri
alınabilmiş midir veya mağdur olan
vatandaşlarımızın hakkı geri teslim edilebilmiş
midir? Bu ve buna benzer soruların cevaplarının,
sorumluluğunu mahkemelere atmadan, burada, bu kürsülerde mutlaka verilmesi
gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, tasarıyı
incelediğimiz zaman, sermaye piyasası suçunu işleyenlerden elde
ettikleri parayı alabilmek için gerekli bir mekanizmanın
oluşturulmadığını da görüyoruz. Oysa,
vatandaşlarımızdan para toplama imkânı bulunan sermaye
piyasasında, işlenecek suçlara verilecek cezaların yanı
sıra, TMSF gibi bir sistemle elde edilecek olan menfaatin suçlulardan ve
onlarla birlikte hareket edenlerden geri alınıp mağdurlara
iadesi önem kazanmaktadır. Aksi takdirde, usulsüz halka arz yapan
holdinglerde olduğu gibi, geçmişte
yaşadığımız olaylarda da olduğu gibi milyarlarca
lira vatandaşlarımızdan çalınacak ve devletin, bu
çalınan paraları geri almak için elinde belirli bir yetki de maalesef
olmayacaktır. Bu konuda bankacılık mevzuatına paralel bir
düzenleme yapılmasının uygun olduğunu düşünüyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu tasarının
genel sunuşunda, borsaların şirket olarak örgütlenmesinin önünün
açılması ve bununla ülkemizde borsalar arası rekabetin
artacağı ve daha etkin hizmet sunacağı ifade ediliyor,
genel sunuşta. Ancak, Komisyon çalışmaları
sırasında bir gece yarısı bir bakıyoruz, bir
önergeyle, iktidar partisi milletvekilleri tarafından verilen bir
önergeyle, tasarıya geçici 9uncu madde ekleniyor ve Türkiyedeki bütün
borsalar da birleştiriliyor. Bu durumda tek borsanın, kimle ve
nasıl rekabet edebileceği sorusuna da doğrusu burada çok kolay
bir cevap bulamayacağız kanaatindeyim. Türkiyenin ilk ve tek türev
borsası olan, İzmirde kurulu olan Vadeli İşlem ve Opsiyon
Borsasının yani VOBun bu tasarıyla İzmirden
alınıp İstanbula kazandırılmak istenmesi de büyük bir
haksızlıktır değerli milletvekilleri. Bu güzide kurumun
İzmire kazandırılması için geçmişte bizlerin de dâhil
olduğu ve birçok kişinin özverili ve meşakkatli
çalışmaları sonucunda İzmir ilk kez küresel bir borsaya
kavuşmuştur. Bu, aynı zamanda, ülkemizin ilk özel ve anonim
şirket şeklinde yapılanmış bir borsasıdır ve
yönetimi de kamudan bağımsızdır.
Hükûmet, şimdi görüşülmekte olan bu
tasarıyla borsaların anonim şirkete dönüştürülmesi ve
özelleştirilmesi kisvesi altında Türkiye'nin ilk özel
borsasını ortadan kaldırmakta ve yönetimine el koymaktadır.
Bu pakete İzmirin emeği ve çabasıyla
ortaya çıkmış bir değer olan VOB dâhil edilmiş ve
büyük rantlar peşinde koşulmasına maalesef fırsat
tanınmıştır. İstanbul Menkul Kıymetler
Borsasının yani İMKBnin mevcut
hantallığını, VOBu bünyesine katarak giderebileceklerini
düşünmektedirler.
Son iki yıla baktığımız zaman,
son iki yılda 51 halka arzın sonuçlarına şöyle bir bakarsak
yani İMKBde neler olmuş diye bakarsak: Son iki yılda halka arz
edilen 51 şirketin halka arz toplam tutarı 1 milyar 820 milyon Türk
lirasıdır yani ortalama 36 milyon yapıyor. 31 şirket halka
arz olalı bir yıl geçmiş, 24 şirketin değeri
düşmüş ve ortalama kayıp yüzde 37yi bulmuştur. 13
şirketin değerinin bugüne kadar halka arz fiyatının üzerine
hiç çıkmaması da çok enteresan bir durumdur değerli
milletvekilleri. İMKB gibi prestiji yüksek olduğu iddia edilen bir
borsa için de oldukça güven kırıcı rakamlardır bunlar.
Değerli milletvekilleri, yeterince
kurumsallaşamayan, yüksek vergi ve primler sebebiyle muhasebelerini büyük
ölçüde kayıt dışı olarak tutmak zorunda olan
KOBİlerimizin sermaye piyasalarından hâlâ daha yeterince
yararlanamadığını düşünüyoruz. Türk sanayisinin
lokomotifi olan bu işletmelere, kamu kaynaklarını tüketmeden üreten
ve piyasa ekonomisi kuralları içerisinde KOBİ borsasının
kurulması ve sermaye piyasalarından kaynak temin edilmesi
gerekmektedir. Bunu yaparken de borsalara, KOBİlere dönük bir politika ve
stratejinin de oluşturulması gerekir. Bu stratejiyi oluştururken
KOBİ pazarı ile ana pazar arasında farklı kurallar getirilmeli,
kotasyon kuralları KOBİlere uygun olarak
yapılmalıdır. KOBİlerin halka açılması ile
sermaye ihtiyaçlarının karşılanıp
karşılanmayacağı ve yüksek riskli şirketlerin kotaya
alınıp alınmayacağının da belirlenmesi gerekir.
Bu bağlamda, alternatif piyasaların daha iyi hizmet
sağlayıp sağlayamayacağının da
araştırılması gerekiyor.
Bu yapılanmayı gerçekleştirirken de
işlem hacminin artması ve cazibe merkezi olması için şu iki
tane önemli noktaya dikkatlerinizi çekmek istiyorum: Bunlardan bir tanesi, KOBİ
borsasında işlem görecek işletmelere ciddi ve etkin bir
teşvik sisteminin ve desteğin sağlanması. Bu önemli bir
husustur. Diğeri, risk sermayesi uygulamaları adı altında
şirketlerin sayısının artırılması ve kaynak
ve sermaye girişinin belirli bir düzeyi bulmasının
sağlanması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu tasarıyı
yakinen takip edip incelediğimizde, gerek arsalara yönelik borsada
oluşacak olan spekülasyon gerekse diğer maddelerde meydana
gelebilecek olan ciddi sıkıntıları, tasarı
görüşülürken hem komisyonda hem de kamuoyunda
arkadaşlarımız ciddi bir şekilde eleştirdiler ve yeni
öneriler getirdiler ancak bu maddelerin şu ana kadarki görüşülmesinde
getirdiğimiz hiçbir öneri ve önergeye maalesef iktidar grubu
tarafından da olumlu yaklaşılmadı.
Yine, bu tasarıda dikkatinizi çekmek istediğim
bir başka husus da var: Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu tip
tasarılar düzenlenirken burada çalışanların, özverili bir
şekilde, fedakârca çalışan kurum
çalışanlarının, özellikle meslek personelinin de
tasarıyla beraber özlük haklarının yeniden düzenlenmesini de
talep ediyoruz ancak burada yadırgadığımız bir husus,
maalesef bu tasarıda böyle bir iyileştirme getirilmemiş. Oysa
İstanbula taşınması gereken bu kurumda, en küçük bir
aracı kurumda çalışan bile SPK çalışanından çok
daha fazla ücret almaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu getirdiğimiz
öneriler ışığında bu tasarının
vatanımıza, milletimize hayırlı olmasını diliyor,
hepinize saygılar sunuyoruz. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
adına söz isteyen Sebahat Tuncel, İstanbul Milletvekili. (BDP
sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA SEBAHAT TUNCEL (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
337 sıra sayılı Tasarı üzerine Barış ve Demokrasi
Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün burada, oluşan sermaye piyasasının
nasıl düzenleneceğine ilişkin görüşlerimizi
paylaşıyoruz. Tabii ki bir sermaye piyasası varsa bu
piyasanın nasıl düzenleneceği, nasıl bir hukuk içerisinde
olacağı önemli ancak burada bir problem var. Bu sermaye piyasası
düzenlenirken gerçekten Türkiyede yaşayan 74 milyon düşünülerek mi
düzenleniyor yoksa bu 74 milyonun sadece yüzde 10u, hatta sadece yüzde 5i düşünülerek
mi düzenleniyor? İşte, AKP iktidarı, aslında hep bu yüzde
10un cebini doldurma peşinde ya da kendi torbasını doldurma
peşinde.
O açıdan, Türkiyede ekonomik büyüme, ekonomiyi
yükseltme tartışmalarını hep yürütüyoruz ama nedense bu
ekonomide birilerinin cebi dolarken birilerinin cebi hep boşalıyor.
Genelde de bu cebi boşalanlar Türkiye'nin en yoksulları oluyor, en
ötekileri oluyor, aslında zaten bu ekonomiden faydalanmayanlar oluyor. Bir
kez daha aslında biz, bu Sermaye Piyasası Kanunuyla zenginleri daha
zengin etmek, yoksulları daha yoksul etmek konusunda bir kanun
düzenliyoruz.
Değerli milletvekilleri, ekonomi nedir? Ekonomi,
sadece alıp verme meselesi değildir. Bir şey parayla ifade
edilmez. Ekonomi, aynı zamanda etrafında toplumsal bir ilişki
geliştirir. Dolayısıyla, siz ekonomide bir üretimi eğer yok
sayıyorsanız, sadece borçlanma üzerine, sadece tüketim üzerine bir
ekonomi kuruyorsanız burada işte ciddi anlamda kendi
geleceğinizin iflasını hazırlarsınız. Bugün, AKP
Hükûmetinin yaptığı şey tam da bu.
Aslında sıcak para diye ifade edilen, her gün
çok övündüğümüz ekonominin nasıl geliştiğine
baktığımızda üretim yok, ne tarımda ne diğer
alanlarda. Ciddi anlamda küçük esnafı nefes alamaz hâle getirdik.
Tarımda zaten hiçbir şey olmadı. Üretime dayanmayan, sadece
finans üzerinden, sadece para üzerinden ve paranın nasıl
dolaşacağı üzerinden bir düzenleme yapıyoruz. Bu çok ciddi
bir sorun. Bir defa, bunu görmek gerekir.
Bu kürsüde çok defa iş yeri demokrasisinden
bahsettik. Bakın, bu düzenleme ne yapıyor? Patronu koruyor,
işçiyi koruyor ama emekçiye, patronun kendisine karşı zulmüne
itiraz etme hakkını bile vermiyor yani grev hakkı yok.
Düşünün, bu kölelik sisteminden başka nedir? Bu, eskiden insanın
insana kulluğu vardı, şimdi insanın paraya kulluğudur.
Yani bu kölelik sistemine hayır demediğimiz sürece bugün, bu sistem
yarın sizi de etkiler. Bakın, bu finans merkezinde bir firmada belki
binlerce insan çalışacak ama bu insanların itiraz etme, grev
yapma hakkı bile olmayacak yani.
Diğer bir mesele: Burada kim var yani? Ekolojik
dengemizi altüst edeceksiniz. Bu finans merkezinin
yapıldığı yer İstanbul -benim de seçim bölgem-
düşünün, burada ciddi anlamda bir ekoloji tahribatı olacak; sadece
mesele, binaların kurulması, oradaki insanlara istihdam alanı
yaratmak değil ki. Tamam, bu iyi bir şey gibi görünüyor ama çevreyi
tamamen tarumar ediyorsunuz, sosyal ilişkileri
değiştiriyorsunuz, yeni varoşlar oluşturuyorsunuz, yoksulla
zengin arasındaki uçurumu daha da derinleştiriyorsunuz.
İkincisi, ekonomik eşitsizlikleri
derinleştiriyorsunuz. Bu ülkede ciddi anlamda bu sorun. Bu ekonomide
kadınlar zaten yok, zaten mevcut durumda yokuz. İstihdam
alanında bazen Kadınlar adına şöyle yapıyoruz, böyle
yapıyoruz... Bu finans merkezinde kaç tane kadın
çalışacak? Kadınlar nerede? Bir de, sadece finans merkezinde
çalışma değil, Bu finans merkezinde ortaya çıkacak borsa
diye ifade ettiğimiz bu para insanın yaşamını ne kadar
etkileyecek? meselesi ortada yok.
Şimdi, bir hikâye anlatırlar: Adamın
birisi otele gitmiş, demiş ki: Ben bir oda istiyorum. Ne kadar oda?
100 dolar. diyor. Adam diyor ki: Ama odaya bakacağım, sonra gelip
odayı kiralayacağım. O arada, o otelcinin borcu
varmış lokantacıya, hemen götürüyor o 100 doları
lokantacıya veriyor; lokantacının manava borcu varmış,
onu ödüyor; manavın ayakkabıcıya borcu var,
ayakkabıcının da otele borcu varmış. Adam
yukarıdan indiğinde parasını alıp gidiyor. Mesela ne
üretim var ne bir şey, sadece bu para boş dolanıyor, bir yerde
tıkandığında da kriz. Şimdi kapitalizmin krizi nedir?
Yani finans merkezinde yaşanan kriz. Bunlar çözülmediği sürece ciddi
anlamda bir sorun var.
Değerli milletvekilleri, biz, ciddi anlamda bu
ekonomi meselesini düşünürken geniş düşünmek durumundayız.
Hep burada 74 milyon adına konuşuyoruz, o zaman 74 milyon için
iş yapacağız.
Bakın, biz demokratik özerkliği savunuyoruz,
yerelleşmeyi savunuyoruz, ekonominin de yerelleşmesinden
yanayız. Şimdi siz ekonomiyi ne yapıyorsunuz? Götürüp
İstanbulun merkezine koyuyorsunuz. Dolayısıyla, bütün
yaşam olanaklarını, bütün refahı, bütün şeyi
İstanbula çekiyorsunuz, ama bölgede, diyelim ki diğer alanlarda,
insanların yaşadığı diğer yerlerde ciddi anlamda
krizler de yaşanıyor. Nasıl olacak, oranın
refahını nasıl geliştireceksiniz, bunlar bile ciddi bir
sorun. Biz bunları değiştiremezsek, ciddi anlamda
yaptığımız bu şey yarın ayağımıza
dolaşacak. Bakın, Avrupa, en iyi durumdaydı, şimdi kriz
yaşıyor; ABD kriz yaşıyor; Türkiye kriz yaşamayacak
diye bir şey yok. Böyle övünmekle olmaz, sıcak para buradan bir çekilsin
bakalım. Bu sıcak para çekildiğinde asıl Türkiye o zaman
gerçekle karşı karşıya kalacak. Türkiyenin değerleri
Yunanistanın değerleriyle eş değer, Yunanistan
çöktüğüne göre Türkiyenin çökmeyeceği anlamına gelmiyor. O
açıdan, bütün bunları değerlendirmek ve buna göre bir yasa
düzenlemek gerekir.
Diğer bir konu: Özellikle Orta Doğuda
Tabii,
dünya kapitalist bir kriz yaşıyor yani kapitalist modernitenin
yaşadığı krizde her yer etkileniyor, bütün dünya
etkileniyor, Orta Doğu etkileniyor. Bu kapitalizm kendi krizini aşma
konusunda özellikle Orta Doğuda yeni bir düzen, yeni bir dizayn içerisine
girmiş durumda. Bunu sadece bir coğrafya düzenlemesi olarak
değil, aynı zamanda bir ekonomik düzenleme, bir siyasi düzenleme
olarak değerlendirmek lazım. Şimdi Orta Doğuda ne var?
Savaş var. Biz bu savaşın neresindeyiz? İçine
koşuyoruz, ateşin içine girip, buradan kendimize pay etmek istiyoruz,
sabah tartıştık. Diyor ki: Dünya değişiyor, bu
değişimin içinde biz olmayacak mıyız? Ama nasıl bir
değişim? Mesela, diyelim ki gerçekten savaş ekonomisi
gelişiyor, Patriotları aldık, hemen bize onay verdiler. Dikkat
edin, hemen NATO onayladı, Almanya onayladı, Hollanda onaylayacak. Niye?
Çünkü orada da ciddi anlamda bir savaş endüstrisi var ve savaşta
harcanacak para, savaş üzerinden gelişecek şey de onların
kârı. Şimdi, Türkiye de bunun üzerinden savaşa ciddi anlamda bir
kaynak ayırmış durumda. Şimdi, buradan, örtülü ödenekle,
şununla, bununla, yıllarca bunu ifade ettik. Mesela, bu savaş
politikası ya da savaşa yönelik bir yaklaşımın kendisi
de Türkiye ekonomisini zarara sokacak bir durum. O yüzden, ekonomiye sadece bir
para meselesi olarak bakmak ya da günü kurtarmak olarak bakmanın kendisi
Türkiyeyi önümüzdeki dönem çok daha derin krize sokma meselesidir.
Değerli milletvekilleri, o açıdan biz bu kanunu
düzenlerken ya da başkalarını düzenlerken bir bütün, gerçekten,
74 milyon insanın kendisini ifade edebileceği bir düzenleme yapmak
durumundayız.
Bakın, şimdi, Türkiyede DİSK açlık
sınırı ve yoksulluk sınırını
açıkladı Kasım ayının. Türkiyede açlık
sınırı 1.060 lira, yoksulluk sınırı 3.354 lira.
Böyle bir yerde yaşıyoruz şimdi, ama biz sermayeyi nasıl
düzenleyeceğimizi ifade ediyoruz. Asgari ücret konuşuluyor,
göreceğiz Hükûmet ne kadar teklif edecek? diye. Emekçiler sokakta
Asgari ücret meselesi konuşulsun. diye kıyamet koparıyor,
insanca yaşam koşullarının düzeltilmesi konusunda ama biz
bu sermaye piyasasına harcadığımız emeği,
enerjiyi aynı zamanda emekçilerin hakları için harcamıyoruz,
asgari ücretin ona göre düzenlenmesine harcamıyoruz, kadınların
daha iyi bir koşulda yaşaması için harcamıyoruz.
Dolayısıyla, bunlar problemli işler. Eğer biz bunarlı
düzenlemezsek, istediğimiz kadar elimizde para olsun, bunun hiç kimseye
faydası yok. Belki, evet, yüzde 10 mutlu olabilir ama yüzde 90 mutsuzsa
burada her zaman için kriz, kaos çıkar. Yüzde 90, çünkü bunun
hesabını soracaktır, her zaman için sormak isteyecektir, bunun
için sokaklarda olacaktır, olmaya devam edecektir. Eğer bu noktada
bir düzenleme yapılacaksa
Bugün sermaye piyasasını
düzenliyoruz, o zaman yarın emekçilerin haklarını düzenleyelim.
Ama bu düzenlemede ne var? Emekçilerin haklarını bırakalım,
grev yapma hakkını bile elinden alıyoruz. Bu nasıl bir
yaklaşımdır? Burada da her zaman için demokrasiden bahsediyoruz,
özgürlüklerden bahsediyoruz, bilmem, aslında emekçiler hakkında,
sendikal mücadele hakkında ne kadar iyi şeyler
yaptığımızı -örgütlenme konusunda
yaptığımızı- ifade ediyoruz. Bunların hepsinin
yalan olduğunu, aslında AKPnin gerçek politikasını
gizlemek açısından bir örtü olduğunu çok daha net bir
şekilde görüyoruz. Dolayısıyla bu bir bakış
açısıdır, bir zihniyettir, sadece mesele şey değildir
ki.
Parayı nasıl kullanacağım meselesi önemli. Biz
parayı nasıl kullanacağız? Yoksullardan, emekçilerden yana.
Bizim düşüneceğimiz en aşağıdakiler oluyor ama AKP en
yukarıdakilerini düşünüyor. İşte, aramızdaki fark bu. Ama
en alttakileri düşünmezseniz, eşitlik sağlamazsanız, adalet
sağlamazsanız Tunusta başladığı gibi yarın
benzer bir durum size de karşı gelebilir. Şunu hiç ummayın,
Türkiye hiçbir zaman itiraz etmeyecek, herkes sizin bu saltanatınıza
evet diyecek diye bir beklenti içerisindeyseniz bunda
yanılıyorsunuz çünkü herkesin Artık yeter! diyeceği,
(*)
diyeceği süreç gelecektir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Beşinci
bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi beşinci
bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
106ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
107nci
maddede 1 adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 337 sıra sayılı Kanun Tasarısının 107 nci
maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendinde yer alan verilinceye
ifadesinin kesinleşinceye olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Süleyman
Çelebi Mehmet Volkan
Canalioğlu
İstanbul İstanbul Trabzon
İlhan Demiröz Kemal
Değirmendereli Kazım
Kurt
Bursa Edirne Eskişehir
Ensar Öğüt
Ardahan
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Katılmıyoruz.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklik
ile hükmün kesinleşmesinin esas alınması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
108inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
109uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
110uncu
maddede aynı mahiyette 2 önerge vardır, okutup işleme
alıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra sayılı
Sermaye Piyasaları Kanun Tasarısının 110. maddesinin (b)
bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Ensar Öğüt Malik Ecder
Özdemir
İstanbul Ardahan Sivas
İlhan Demiröz Ali
Serindağ
Bursa Gaziantep
(b) Yönetim, denetim ve sermaye bakımından dolaylı veya
dolaysız olarak ilişkili bulunduğu diğer bir teşebbüs
veya şahısla örtülü işlemlerde bulunarak halka açık
ortaklıkların kârını veya mal varlığını
azaltmak.
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mehmet Günal Erkan Akçay Mustafa
Kalaycı
Antalya Manisa Konya
Emin Haluk Ayhan Sümer Oral
Denizli Manisa
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ferit Mevlüt Aslanoğlu,
İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; (b) bendinde bedel uygulamak
gibi
Hukukta gibi olmaz. Hukukta -ben hukukçu değilim ama- hangi ceza
varsa tarif edilir. Tarif edilmeyen bir ceza olmaması lazım. Gibi
Şimdi, Hükûmet kabul etmedi. Biz bunu komisyonda da söyledik.
Ancak, kim ceza almışsa, -altını çiziyorum- bu konuda
gibi den dolayı kimin davası varsa asla biz kimsenin
davasını etkilemek istemeyiz; açılmış bir dava varsa,
hiç, biz bu yoldan döneriz. Ancak, gibiden dolayı yarın birileri
hak etmediği bir şekilde -gibi, bunun içine her şeyi
sokarsanız- ceza alırlarsa hepimiz üzülürüz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Kimi sevmezlerse atarlar o zaman.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Şimdi,
arkadaşlar, Sayın Bakan, biz bunu komisyonda da söyledik, komisyonda
önerge verdik ama, maalesef başımıza neler geldi. Biz 9
arkadaşız komisyonda. Bir yasa geldiği zaman, o yasadaki
maddelere bakarız, her arkadaşımın görüşünü
alırız, neler söyleyeceğini aramızda konuşuruz. Bu
kafamıza takıldı. Biz, dava varmış, yokmuş asla
bilemeyiz. Sonra Sayın Bakan, Sayın SPK Başkanı,
oturduğumuzda dediler ki: Bu konuda açılmış 30 dava var.
Dedik ki: Arkadaş, asla bir davanın herhangi bir şeyine müdahil
olmamız hukuken bize yakışmaz. Aynen bunu söyledik. Sayın
Bakan burada, Sayın SPK Başkanı burada; doğru mu efendim?
Ama arkasından, bir gazete beni ve arkadaşlarımı falanca
kişiyi korumakla suçladı. Yahu, böyle şerefsizlik olur mu? Biz,
açılmış bir davayı bizim için söylüyorum- etkilemek
Açıldığını nereden biliriz, kimin davası var,
nereden biliriz? Biz bilemeyiz. Ama ne zaman ki -daha önce bilmiyorduk-
Sayın Bakan, Sayın SPK Başkanı, Adalet
Bakanlığı Açılmış davaları etkiler.
deyince biz geri çekildik. Asla hukuka müdahalemiz söz konusu olamaz. Bunu
herkes böyle bilsin.
Ancak, değerli arkadaşlarım -aramızda
birçok hukukçu var- vicdanlarınıza sesleniyorum: Gibiden
dolayı
Tarif edin, hangi suç varsa buraya yazalım, 50 sayfa
yazalım. Neyse bu gibiden kastınız, gibiden
kastınız neyse her şeyi yazalım, kimse mağdur
olmasın. Yarın birisi, gibiden dolayı eğer birileri,
bakın yarın diyorum, dün açılmışlara asla açılmıştır- biz
müdahale edemeyiz ama yarın gibiden dolayı zarar göreceklerse, biz
insanlara zarar vermeyelim. Bunu tarif edelim. Bunu söylüyoruz. Neyse, hangi
suçu içeriyorsanız, getirin, 100 tane suç yazalım, hangi suçu
alacaksanız, 500 tane suç yazalım ama tarif edelim, açık
yazalım. Yani bunu gibi, gibi, gibi, gibi
Yarın insanların
başına birçok şey gelir arkadaşlar. Ben,
vicdanlarınıza sunuyorum. Bizim, insanları mağdur etmeye
hakkımız yoktur.
Sayın Bakan, hangi suçu içerecekse gibi,
onların da hepsini yazmaya hazırız ama insanları
mağdur etmeyin. Açılmış hiçbir davaya da biz grup olarak
asla müdahil olmak istemeyiz çünkü biz hukuka saygılıyız.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP ve BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ediyorum.
Diğer önerge üzerinde
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe.
BAŞKAN -
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 110. maddesinin 1.
fıkrasının (b) bendinde Yönetim, denetim veya sermaye
bakımından dolaylı veya dolaysız olarak ilişkili
bulunduğu diğer bir teşebbüs veya şahısla emsallerine
göre bariz şekilde farklı fiyat, ücret ve bedel uygulamak gibi örtülü
işlemlerde bulunarak halka açık ortaklıkların
kârını veya malvarlığını azaltmak. hükmü yer almaktadır. Burada yer alan
uygulamak
gibi örtülü işlemlerde bulunarak
ibaresi çok muğlaktır ve
buradaki gibi tabirinin ucu açık olup kanun metninde yer
almamalıdır. Hangi örtülü işlemlerin kapsama alınması
amaçlanıyorsa açıkça belirtilmeli ve örtülü işlem kavramı
açık tanımlanmalıdır.
BAŞKAN -
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
111inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
112nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
113üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
114üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
115inci madde üzerinde 1 adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının
115inci maddesine altıncı fıkra olarak aşağıdaki
ifadenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet Kenan Tanrıkulu Mehmet Günal Mustafa
Kalaycı
İzmir Antalya Konya
Nevzat Korkmaz Lütfü
Türkkan
Isparta Kocaeli
(6) Bu Kanunun 106 ve 111inci maddelerinde
tanımlanan suçların işlendiğini somut olay ve delillere
dayalı olarak Kurula ihbar edenlere, ilgili mahkemelerce ihbara konu suçla
ilgili cezai yaptırım uygulanması kararını takiben
veya ihbar sonucu iIgililerin etkin pişmanlık göstermesini takiben
YTM tarafından 250.000 TL'ye kadar ödül verilebilir. İhbar ve
ödemelere ilişkin usul ve esaslar Kurulca belirlenir. Kurulun teklifi
üzerine Bakanlar Kurulu tarafından ödeme üst sınırı
değiştirilebilir. Kurul bu ihbarlara ilişkin gereken
gizliliği sağlamak için her türlü önlemi almakla yetkili ve
görevlidir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
ALİ BABACAN (Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Sermaye Piyasası
Kanunu'nun 106 ve 111 inci maddelerinde düzenlenen suçlar tespiti ve
ispatı oldukça zor olan suç türleridir. Dünya uygulamalarına
bakıldığında bu suçların şirket ortak ve üst
düzey yöneticilerince yerine getirildiği ve genellikle orta düzey
çalışanların bilgisi dâhilinde ancak katkısı
olmaksızın gerçekleştirildiği gözlemlenmiştir. Bu
sebeple dünya uygulamalarında çalışanların işlerini
kaybetmemek amacıyla bu işlemleri kamu otoritesine bildirmekten
kaçındığı tespitinden hareketle madde metninde yer alan
şekilde ihbar ve ödül mekanizmaları oluşturmuştur.
Hazırlanan bu madde dünya sermaye piyasası düzenlemelerine uyumlu bir
güvenlik önleminin mevzuatımıza kazandırılmasını
sağlamaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
116ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
117nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
118inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
119uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
120nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
121inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
122nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
123üncü madde üzerinde 1
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337
sıra sayılı Sermaye Piyasası Kanunu
Tasarısının 123üncü maddesinin (1) numaralı
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayşe Nur
Bahçekapılı Mehmet
Doğan Kubat İsmail
Tamer
İstanbul İstanbul Kayseri
Tülay Kaynarca Oya Eronat A.
Sibel Gönül
İstanbul Diyarbakır
Kocaeli
"Kurul Karar Organının, en az iki haftada
bir defa olmak üzere, gerekli hâllerde gündemli olarak toplanması
esastır. Kurul Başkanı tarafından belirlenen toplantı
gündeminde yer alan öneri yazıları ve ekleri toplantı tarihinden
üç gün önce üyelere ulaştırılır, toplantıya katılan
üyelerin çoğunluğunun kabulü şartıyla toplantı
gündeminde yer almayan hususlar da Kurul toplantısında
görüşülebilir. Böyle bir durumda verilen karar bir tutanak ile tespit
edilir. Kurul toplantıları Kurul merkez ve temsilcilikleri ile Kurul
tarafından kararlaştırılmak üzere yurt içinde başka
merkezlerde de yapılabilir. Geçerli mazereti olmayan tüm üyelerin
katılımı ile gündemsiz toplantı yapılması, Kurul
toplantılarına mesafeli katılım ve toplantılara
ilişkin sair hususlar Kurul tarafından çıkarılacak bir iç
yönetmelik ile belirlenir. Kurul Karar Organı, üyelerin talebi hâlinde Kurul
merkezi dışında Kurul temsilciliklerini de ilgili üyenin daimi
çalışma yeri olarak belirleyebilir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara)
Katılıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, burada
Kurul toplantılarına mesafeli katılım ibaresi yani
başka yerlerde
BAŞKAN Sayın Komisyon
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara)
Video konferans sistemi gibi sistemler.
OKTAY VURAL (İzmir) Video konferans, uzaktan
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara)
Mevzuatta yeri var onun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklik ile toplantı
gündeminin, Kurul üyelerine inceleme ve değerlendirme imkânı vermek
üzere, toplantıdan makul bir süre önce belirlenmesi şart
koşulurken, acil karar alınması gerekli hususların mevcut
olabileceği dikkate alınarak gündemde yer almayan konuların
görüşülmesine imkân tanınmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
124üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
125inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
126ncı madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra sayılı
Sermaye Piyasaları Kanun Tasarısının 126. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Günal Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı
Antalya Manisa Konya
Emin Haluk Ayhan Sümer
Oral
Denizli Manisa
Madde 126- (1) Kurulun hizmet birimleri, daire başkanlıkları
şeklinde teşkilatlanmış on iki hizmet biriminden
oluşur. Kurul Karar Organının teklifi ve ilgili Bakanın
onayı ile bu sayının yarısını geçmemek
kaydıyla yeni daire başkanlıkları oluşturulabilir,
sayısı on ikinin altına düşmemek kaydıyla mevcut daire
başkanlıkları kapatılabilir, birleştirilebilir veya
görev ve yetkilerinin bir kısmı yeni kurulacak daire
başkanlıklarına verilebilir. Hizmet birimleri, bu Kanunda
belirtilen faaliyet alanı, görev ve yetkilere uygun olarak Kurul Karar
Organının teklifi ve Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe
konulan yönetmelikle belirlenir.
(2) Yurt içinde gerekli görülen yerlerde Kurul Karar Organının
kararıyla temsilcilik açılabilir. Yurt dışı
temsilciliklerin açılacağı yerler ve süresi ile temsilciliklerin
çalışma usul ve esasları, bu temsilciliklerde görev yapacak
personelin niteliği, sayısı, görev süresi ve bunlara ödenecek
ücretlerin belirlenmesi, personele yapılacak ödemeler
dışında kalan diğer harcamaların neler
olacağı ve harcamaya ilişkin usul ve esaslar Bakanlar Kurulunca
belirlenir.
(3) Kurul Karar Organı 128 inci maddenin birinci
fıkrasının (ı) bendinde düzenlenen bilimsel
araştırmalar yapılmasını sağlamak üzere
Araştırma Merkezi Müdürlüğü kurabilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Vural, gerekçeyi mi okutuyorum?
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddeye ilişkin Alt Komisyonda verilen bir önergeyle (2)
numaralı fıkrasında yapılan değişiklikle
"Sermaye piyasaları açısından yoğun ilişki içinde
bulunulan ülkelerde temsilcilik" açma yetkisi
tanınmıştır. Tasarının orijinal metninde yer
almayan bu talep makul gibi görünmekle birlikte, ekonomi yönetiminde yurtiçinde
yaşanan tartışmaların yurtdışı
temsilcilikler vasıtasıyla yurtdışına da
taşınabileceğinin bir göstergesidir. Türkiye Cumhuriyeti
Devleti'nin büyükelçiliklerinin olduğu ülkelerde, kurumlar bazında
ayrı temsilciliklerin açılması kaynak israfına yol açacak,
hem de ekonomide zaten eksik olan koordinasyonu daha da azaltacak ve çok
başlılığa neden olacaktır. Eğer bir ülkede SPK'yı
temsilen birisinin olması gerekirse, bu o ülkedeki büyükelçilik nezdindeki
ekonomi müşaviri sayısının artırılması veya
o ülkedeki müşavirin SPK temsilcisi olmasının
sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
127nci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısı'nın 127nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan "bilişim uzmanı ve"
ibaresinden önce gelmek üzere "bilişim başuzmanı,"
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Ayşe Nur Bahçekapılı Mehmet Doğan Kubat
Giresun İstanbul İstanbul
Enver Yılmaz A. Sibel Gönül Oya
Eronat
İstanbul Kocaeli Diyarbakır
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Katılıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Maddenin birinci fıkrasına eklenen ibare ile tasarıyla
ihdas edilen bilişim uzmanlığı kadrosuna atananların
başuzman olmaları durumunda da meslek personeli
sıfatının devamlılığı
sağlanmaktadır.
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
128inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
129uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
130uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
131inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 131inci
maddesine ikinci fıkra olarak aşağıdaki ifadenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet Kenan
Tanrıkulu Mehmet
Günal Mustafa
Kalaycı
İzmir Antalya Konya
Lütfü Türkkan S. Nevzat Korkmaz
Kocaeli Isparta
(2)
Kurul başkan ve üyeleri ile Kurul meslek personeline, birinci
fıkraya göre belirlenen ücretlerinin tutarında, damga vergisi hariç
herhangi bir kesintiye tâbi tutulmaksızın, her ay ayrıca tazminat
verilir."
BAŞKAN
- Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Yapılan
son dönem düzenlemeler ile Kurum personeli arasında ciddi ücret
farklılıkları yaşanan Sermaye Piyasası Kurulu
içerisinde personel arasındaki uyum ve huzurun tesis edilebilmesini
teminen anılan önerge verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
132nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
133üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra sayılı
Sermaye Piyasaları Kanun Tasarısının 133. maddesinin 2.
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı
Antalya Manisa Konya
Emin Haluk Ayhan Sümer
Oral
Denizli Manisa
(2) Kurul Başkan ve üyeleri ile Kurul personeli
hakkında görevleriyle bağlantılı olarak işledikleri
iddia edilen suçlardan dolayı soruşturma izni verilebilmesi için, bu
kişilerin kendilerine çıkar sağlamak veya Kurula ya da üçüncü
kişilere zarar vermek kastıyla hareket ederek bu işlemler
sonucunda kendilerine ya da üçüncü kişilere çıkar
sağlamış oldukları hususunda açık ve yeterli
emarelerin bulunması gerekir. Soruşturma izni verilmesi hâlinde bu
durum ilgililere tebliğ olunur. Soruşturmaya izin verilmesine ya da
verilmemesine dair kararlar aleyhine, tebliğ tarihinden itibaren on
beş gün içinde Danıştay nezdinde itiraz yoluna
başvurulabilir. İzin verilmiş olsa dahi, itiraz süresi geçene
kadar veya Danıştaya yapılan itiraz sonucunda hüküm tesis
olunana kadar soruşturma başlatılamaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara)
Katılmıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kurul Başkan ve üyeleri ile personelinin hukuki ve
cezai sorumluluğunu" düzenleyen 133. maddede Alt Komisyonda verilen
önergeyle yapılan değişiklikle "üçüncü kişilere zarar
vermek" ibarelerinin çıkarılması da iyi niyetli
bürokratlara koruma sağlamayı amaçlamakla birlikte, kötü niyetli ve
siyasi baskıya açık olabilecek bürokratlara da kalkan olarak
yorumlanabilir. "Açık ve yeterli emare" olma şartı
aslında yeterli bir korumadır. Bu ibarelerin
kaldırılması gereksizdir ve bir anlamda bürokrata
dokunulmazlık niteliğindedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
134üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
135inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Beşinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, altıncı bölüm üzerinde
görüşmelere başlıyoruz.
Bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz isteyen Alim Işık, Kütahya Milletvekili.
MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
337 sıra sayılı Sermaye Piyasası Kanun
Tasarısının altıncı bölümü üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, benden önceki değerli
konuşmacıların da ifade ettiği gibi, söz konusu
tasarıya yönelik birçok eleştirinin, gerek komisyonlar sürecinde, alt
komisyon veya üst komisyon toplantılarında gerekse Genel Kurul
görüşmeleri sırasında muhalefet partilerine mensup
milletvekilleri tarafından getirilen hiçbir uyarı ya da
eleştirinin, maalesef, bu bölüme kadar dikkate alınmamış
olması, hakikaten buradaki görüşmelerin süreci açısından
ciddiyetle endişe verici bir noktaya gelmiştir. Bu denli geniş
kapsamlı bir tasarıda son derece olumlu, yapıcı önerilerde
bulunan muhalefetin hiçbir önergesinin kabul edilmemesi, görüşlerinin yok
sayılması, inanıyorum ki sizlerin de birçoğunun
vicdanını rahatsız etmektedir.
Değerli milletvekilleri, şimdi, geneli
üzerinden bu bölüme kadar yapılan eleştiri ya da önerileri tekrar bir
özetleyecek olursak, şimdiye kadar hiçbir katkı
alınmadığı başta olmak üzere, özellikle komisyonlarda
son dakika önergeleriyle birçok yeni düzenleme bu tasarıya
eklenmiştir. Birçok kamu kurum ve kuruluşunu, ilgili
bakanlığı ilgilendiren bu düzenlemelerin yerinde
tartışılmadan, uzmanların görüşü alınmadan,
alelacele bu tasarıya eklenmesi, zaten Genel Kurul aşamasında
yeni getirilen önergelerle de bir şekilde doğru
olmadığını göstermektedir.
Diğer taraftan, Sermaye Piyasası Kuruluna âdeta
sınırsız diyebileceğimiz padişahlık yetkisi gibi
yetkiler verilmektedir. Bu, gelecek süreçte birçok kurumu, kuruluşu,
kişiyi ya da tüzel kişiyi ciddi anlamda sıkıntıya
sokacak bir yetki fazlalılığıdır. Bunun mutlaka
kontrol altına alınması gerekmektedir.
Kurula zarar veren herhangi bir bürokratın
soruşturulması konusunda hüküm yer almasına rağmen
vatandaşlara zarar veren herhangi bir bürokratın
soruşturulmasıyla ilgili herhangi bir hüküm yoktur. Tasarının
orijinal hâlinde böyle bir düzenleme yer almaktayken, üçüncü kişilere
zarar verenlerin soruşturulmayacağı yönündeki düzenleme maalesef
komisyonda bu şeklini almıştır yani vatandaşa zarar
verilirse kimse suçlu değil, kuruma zarar verilirse onlar bir şekilde
bir soruşturmayla kapatılabilecek.
En önemli konulardan birisi, Borsa İstanbul Anonim
Şirketi adıyla kurulan yeni şirkete İstanbul Menkul
Kıymetler Borsasının ve İstanbul Altın
Borsasının tüm mal varlıklarıyla birlikte bir zengin hüküm
kazandırılması konusudur. Burada özellikle İstanbul Menkul
Kıymetler Borsasına ait arsaların, TOKİ tarafından
değerlendirilmek üzere, bu anılan kuruma devrinin yapılması
ve yapılma kaydının da kâr amaçlı projeler ve uygulamalar
yapımından elde edilecek kaynakların Millî Eğitim Bakanlığıyla
yapılacak bir protokol çerçevesinde harcanacağı gibi bir
belirsiz hükmün burada yer alması, gerçekten önümüzdeki günlerde, bu,
İstanbulda ne büyük rant kavgalarının olacağının
çok önemli bir göstergesidir.
Sayın Bakan, özellikle bu Genel Kurulda bu konuyla
ilgili açıklama yapmanıza büyük ihtiyaç vardır. Burada
devredilecek mal varlıklarının toplamı nedir? Bu arsa
nasıl değerlendirilecek? Elde edilecek kaynaklar ibaresinden ne
anlaşılmaktadır? Bu kaynakların ne kadarı Millî
Eğitim Bakanlığına devredilecek veya ne kadarı hangi
amaçlarla kullanılacak? Dolayısıyla, bu kaynakları nereden
temin edeceğiz? Bunların cevabının verilmesi lazım.
TOKİye devredilme yerine Bakanlığınızca ilgili kamu
kurum ve kuruluşlarına bu arsanın devri, hatta hatta ücretsiz
olarak devri yapılarak gerekli eğitim kurumlarının ya da
kültür kurumlarının kazandırılması daha doğru
olmaz mıydı? Tabii ki bunların mutlaka cevabının bir
şekilde verilmesi gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, konu Sermaye Piyasası
Kanunu olunca Türkiyede bu sermaye piyasasında bugüne kadar
yaşanmış ve hâlen çözülememiş mağduriyetlere
değinmeden geçirilmesi mümkün değildir. Bilindiği gibi, son on
yılda, AKP hükûmetlerinin Türkiyeyi tek başına yönettiği
dönemde çözüm bulamadığı çok önemli iki konu vardır.
Bunlardan birincisi, sözde İslami holdingler adı altında
özellikle yurt dışındaki Türk vatandaşlarının
kazanımlarını toplayıp hiç eden şirketler adına
herhangi bir cezai müeyyidede bulunamaması ve bu mağduriyetten zarar
gören vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin
giderilemediği konusudur. Sayın Bakana dün bu konuda sorduğumuz
bir soruya dürüstçe cevap vermiş olmasından dolayı ayrıca
teşekkür ediyorum. Testi kırıldıktan sonra yapılacak çok
fazla bir şey kalmadığını ifade etmiştir. Doğrudur,
keşke testi kırılmadan önce bunların tedbirleri
alınabilmiş olsaydı. Ama testi kırıldıktan sonra
da bu testiyi kıranların elini kolunu sallayarak Türkiye Cumhuriyeti
devleti sınırları içerisinde dolaşmalarından da bu
milletin vicdanı rahatsız olmaktadır Sayın Bakan. Bunlarla
ilgili mutlaka yeni düzenlemelerin getirilmesi kaçınılmazdır.
Özellikle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 22nci Dönem
çalışmaları sırasında, bu konuyla ilgili, yani
bazı girişimcilerce holding adı altında gerçekleştirilen
izinsiz halka arz yoluyla tasarruf sahiplerinin mağduriyetine yol
açılmasının neden ve sonuçlarıyla, bu süreçte SPKnın
sorumluluğunun araştırılarak, alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmış ve araştırma komisyonunun raporu da 11 Nisan
2006 tarihli birleşimde açıklanmış ve yüce Meclise
sunulmuştur. Bu raporda geçen ifadelerden sadece bir cümleyi sizlerle
paylaşmak istiyorum: 500 bin dolayında
vatandaşımızın yaklaşık 10 milyar avroya varan
tasarruflarının yok edildiği ifade edilmiştir. Şimdi
bu 10 milyar avroyu alanlar testi kırıldı diye Türkiyede
elini kolunu sallaya sallaya hâlâ dolaşıyorlarsa, bu da bu devlete ve
on yıllık AKP hükûmetine de yakışmamaktadır diyerek
geçiştirmek istiyorum.
Yine, Sayın Bakana vermiş olduğumuz
önergelere cevaben bazı holdinglerle ilgili suç duyurusunda bulunulduğu
ve toplam 88 şirket hakkında -yani 2010 yılı
itibarıyla- kurula kaydına bakılmaksızın 211 adet suç
duyurusunda bulunulduğu ve bunlardan 74 adet kamu davasında ilgili
kanun gereğince erteleme, 46 kamu davasında sorumlular hakkında
mahkûmiyet ve 15 kamu davasında da beraat kararı verildiği ifade
edilmiştir. En azından diğerleriyle ilgili
soruşturmanın ve mağduriyetlerin giderilmesi konusundaki
çalışmaların -hiç olmazsa- geç de olsa bitirilmesinde büyük
yarar vardır.
Diğer ikinci konu, İhlas Finans Kurumu
mudilerinin sorunudur ve bu konuda yaşanan mağduriyetlerdir.
Değerli milletvekilleri, yine, bu konuda vermiş
olduğumuz bir soru önergesine Sayın Bakanın verdiği
cevabı sizlerle paylaşmak istiyorum. 2012 yılı Ocak-Mart
dönemi faaliyet
raporundaki kayıtlara göre, şirketin tasfiye
başlangıcı olan 9 Şubat 2011 tarihi itibarıyla 66.344
adet cari hesap, 155.954 adet de kâr-zarar katılım hesabı olmak
üzere toplam 222.298 hesap sahibine 675 milyon 679 bin 38 ABD doları ve
244 milyon 353 bin 177 avro borcu bulunduğu görülmektedir. denmiş ve
bunun bugüne kadar on yılda ancak yarısına yakın bir
bedelinin ödenebildiği ortaya konmuştur. Geriye kalan yarı için
de herhâlde bir on yıl daha bu kadar insanın beklemesi
kaçınılmaz olacaktır.
Bu tasarıda,
özellikle biraz sonra grubumuzca verilen ortaklık tazmin fonu
kurulması yönündeki önergemizin
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİM IŞIK
(Devamla) -
tasarıya eklenmesinin ve bu mağduriyetlerin bir
kısmının giderilmesinin yerinde olacağının
gerekli olduğunu söylüyor, tekrar yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.16
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.24
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 35inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
337 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Bölüm üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz isteyen Süleyman Çelebi. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Çelebi, galiba susma hakkını
kullanacaksanız!
CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, galiba siz alıştınız benim susma
hakkımı kullanmama veya hep sustukça da işinize geliyor galiba!
Diyeceksiniz ki
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Sen meydanların
adamısın.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) Ben meydanların
adamıyım. Tabii ki meydanlarda söylediklerimizi biraz dinleseniz
burada konuşmaya bile gerek duymayacağım.
Şimdi diyeceksiniz ki: Ya, bir
sendikacının, bir işçi temsilcisinin sermaye piyasasıyla ne
alakası var? Nereden çıktın bu kürsüye? Oysa her gelen yasada,
her gelen sektörel yasada bizi ilgilendiren, bize vuran,
çalışanların geleceğini karartan temel haklara yönelik
saldırılar var, onun için konuşuyorum.
Dolayısıyla, şimdi bir yasa geliyor,
yasada ileri demokrasinin nimetlerini; bir başka yasa geliyor, ileri
demokrasiye geçildi, onun nimetlerini; şimdi bu yasaya geldik, yine ileri
demokrasinin nimetlerini burada da görüyoruz! Demek ki ileri demokrasi
bayağı ilerlemiş!
Sustum anlatamadım, şimdi bir daha
konuşmak istiyorum.
Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısının
137nci maddesinin (2)nci fıkrasında Bu Kanun uyarınca kurulan
ve faaliyet gösteren borsalar ve teşkilatlanmış diğer pazar
yerleri, merkezî takas kuruluşları, merkezî saklama
kuruluşları ile MKK tarafından yürütülen hizmetlerde grev ve
lokavt yapılamaz. deniliyor. Yani tüm sermaye piyasası
faaliyetlerinde yine grev ve lokavt yasağı getirilmesi bu yasayla
önerilmiştir. Meclisimizde -daha yeni- temel çalışma
hayatıyla ilgili yasa değişikliği çok kısa dönem önce
yapılmıştı, biliyorsunuz. Burada Sendikalar Kanununu
görüştük ve devrim niteliğinde reform diye sunulan yasa geçti. O
yasanın geçişinden hemen sonra şimdi, bugün 10 sayılı
iş kolunda hiçbir surette grev yasağı o yasada
öngörülmemişken sadece borsalara ilişkin getirilen bu teklif 2011
tarihinde yapılan referandumdaki demokratikleşme vaadi olan anayasal
sendikal hakların önündeki engellerin kaldırılmasına da
aykırı bir durumdur. Bu yasak hem Türkiyenin altına imza atarak
kabul ettiği ILO sözleşmelerine hem de Anayasanın eşitlik
kuralına aykırı ve müktesep hakları ortadan kaldıran
bir uygulamadır değerli arkadaşlar.
Sermaye Piyasası Kanununun geçici 9uncu maddesiyle
getirilmek istenen bu yeni yapı İstanbul Menkul Kıymetler
Borsası ve İstanbul Altın Borsası
çalışanlarının mevcut toplu iş sözleşmesiyle
kazanılmış olan haklarının korunması
açısından büyük önem arz etmektedir.
Biliyorsunuz, 10 sayılı ticaret, büro,
eğitim, güzel sanatlar iş kolunda, borsa hizmetlerinde hem 1980
askerî darbe öncesi yürürlükte olan iş ilişkileri yasası hem de
12 Eylül darbesi ürünü ve antidemokratik olduğu her kesimce belirtilen
2821, 2822 sayılı yasalar ile 7 Kasım 2012 tarihinde
yürürlüğe giren yani bu Mecliste yürürlüğe giren 6353
sayılı -sendikalar ve toplu iş sözleşmesi- Kanunda hiçbir
surette grev yasağı getirilmemiştir. Ki bu iş kolunda
örgütlü olan TEZ-KOOP İş Sendikası -TÜRK-İŞin
üyesidir- 2006dan beri burada örgütlüdür, tek bir grev uygulaması da
yapılmamıştır. Ama AKPnin zihniyeti yasaklara
adandığı için, yasakçı zihniyet mutlaka buraya da bir yasak
getirerek bu sorunu böyle çözmek istiyor. Özel olarak, İstanbul Menkul
Kıymetler Borsasıyla, Altın Borsasında çalışmakta
olan işçilerin toplu pazarlık ve tüm sermaye piyasasında
çalışmakta olan işçilerin grevli toplu iş sözleşmesi,
sendikal haklarını ortadan kaldıran özel hüküm
anlamındadır bu yasa değişikliği. Bu da
Anayasanın Eşitlik kuralına aykırı ve müktesep
hakları ortadan kaldıran bir işlemdir.
Değerli arkadaşlar, getirilen bu, grevi fiilen
yasaklama maddesi, başta ILOnun 87 ve 98 sayılı
sözleşmeleri olmak üzere, Avrupa Sosyal Şartı,
Birleşmiş Milletler Ekonomik, Sosyal, Kültürel Hakları
Sözleşmesi gibi birçok sözleşmeyle birlikte, Anayasanın
90ıncı maddesine de aykırı bir düzenleme bu yasayla getirilmektedir;
Türkiye Cumhuriyetinin grev hakkını onayladığı bu
sözleşmelere göre, dört yoldan ihlal etmektedir.
Birincisi: Kamu çalışanlarının grev
hakkı zaten bulunmamaktadır.
İkincisi: Grev hakkı yalnızca,
işçilere, toplu sözleşme sürecinin sonunda kullanacakları bir
hak olarak tanımlanmıştır ve hak grevi, dayanışma
grevi ve genel grev haklarının kullanılması engellenmekte,
hatta suç sayılmaktadır. Bunun örnekleri vardır ve oysa Anayasa
referandumu sürecinde bu engellerin Anayasadan ve yasalardan ayıklanacağı
vaadi verilmiştir. Şimdi, yasaklar gelmeye devam ediyor.
Üçüncüsü: Bakanlar Kuruluna tanınan grev erteleme
yetkisi var. Grev hakkının özünü de ihlal eden nitelikteki bu
uygulama varken tamamen yasakçı bir zihniyetle bu yasanın
getirilmiş olması düşündürücüdür değerli arkadaşlar.
Dördüncüsü ise grev yapılmayacak sektörler çok daha
geniş tutulmuş olmuştur.
Kanunun 137nci maddesinin (2)nci fıkrasıyla
Sermaye Piyasası çalışanlarına getirilmek istenen grev
yasağını antidemokratik bir uygulama olarak görmekte;
işçinin emeğini ve sendikal hakları gasbetmeye yönelik bu
maddenin reddedilmesi konusunda, yüce Meclisimizde yer alan tüm
milletvekillerimizi duyarlı olmaya davet etmekteyiz.
Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakan
şöyle bir açıklama ve değerlendirmede bulunmuştu bu yasayla
ilgili. AKPnin ve iktidarın bu konudaki yaklaşımını
zaten bu ortaya koyuyor. Sayın Bakan diyor ki Sermaye Piyasası
Kanunuyla getirmek istedikleri grev yasağına yönelik: Eğer bir
tane borsanız varsa, düşünün ki bu borsanın grev sebebiyle
kapatıldığını, bunun toplam ekonomiye maliyeti çok
yüksek olacaktır. Dolayısıyla borsada çalışmak
isteyenler -cümle aynen böyle- bankalarda çalışmak isteyenler, Türk
Hava Yollarında çalışmak isteyenler, bir bakıma baştan
bu şirketlere girerken burada grev uygulaması konusunda çok önem
veriyorlarsa o zaman grev uygulamasının olabileceği bir yerde
çalışmayı da kuşkusuz tercih edebilirler. Yani diyor ki
Sayın Bakan: Bakın, bu yasak alanlarda çalışmak isteyenler
burayı tercih etmesinler, burada grev hakkı yok, grev hakkı olan
yerlere gitsin diyorlar.
Dolayısıyla son bir karar alındı -Hukuk
sisteminin nereye gittiğini bir cümleyle vurgulamak için söylüyorum- daha
üç gün önce 11. Ağır Ceza Mahkemesi şöyle bir karar verdi, yeni
bir karar. Türkiye hukukunun nereye gittiğine ilişkin:
TÜRK-İŞe bağlı, TÜMTİSe bağlı işçiler
örgütlendiler ve bu örgütlemeyi yapanlar altı ay on beş gün ilâ bir
yıl on ay arasında cezalara çarptırılırlar. Mahkemenin
kararı aynen şu, sizin de dikkatinize bir cümleyle sunuyorum: Yasal
bir sendika olan -mahkeme kararından bahsediyorum- TÜMTiS üyesi
işçilerin sayısını çoğaltmak, bu şekilde aidat
gelirlerini artırmak ve haksız ekonomik çıkar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) -
elde etmek
amacıyla girdikleri anlaşılmıştır. Yani bunu, bu
örgütlenmeyi yapan ve yasal olarak sendikanın örgütlenme özgürlüğünün
olmadığı bir ülkede, işte, bu grev yasakları ve
benzeri uygulamalarla Türkiye karşı karşıyadır. Bu
yasaya bu anlamda bir kez daha vicdani olarak karar vermenizi diliyorum.
Artık yasaklardan Türkiyeyi kurtarmanızı
diliyor, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
adına söz isteyen Ertuğrul Kürkcü, Mersin Milletvekili. (BDP
sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin)
Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; her ne kadar bütün
eleştirilerimize ve uyarılarımıza rağmen bu yasa
Meclisten doludizgin geçiyorsa da uyarılara devam edelim çünkü gelecekte
bu tartışmaları hatırlamak zorunda kalacağız.
Birincisi, bu Sermaye Piyasası Kanununu
tartıştığımız dönem dünyanın yeni bir büyük
iktisadi krizle yüzleşmeye hazırlandığı bir dönem. Bu
dönemle ilgili yorum yapan iktisatçılar, 2013 krizinin 2008 krizinden de
çok daha yıkıcı olacağına dair öngörülerde
bulunuyorlar ve bu öngörüleri yaparken, özellikle Çindeki iktisadi yavaşlamanın
Amerika Birleşik Devletlerinde yol açacağı
yavaşlamanın yanı sıra BRIC ülkeleri denilen yani
Brezilya, Güney Afrika, Hindistan ve Çin ve bunun yanına Türkiye ve
Meksikayı da katarak yükselen piyasa denilen bu piyasaların,
Avrupa, euro bölgesindeki, Birleşik Devletlerdeki ve Britanyadaki duraksama
nedeniyle son derece önemli bir duraksamanın içerisine gireceğini
söylüyorlar. Bu da bir kehanet sayılmaz çünkü başlıca
tedarikçilerindendir Türkiye bu piyasaların. Dolayısıyla üretim
tabanında gerçek bir fırtınanın -özellikle İsrail ve
İran arasındaki olası savaş da göz önünde
tutulduğunda- 2013te bizi beklediğini söylüyor.
Ayrıca 2013 bakımından eldeki iktisadi
veriler de önemli sıkıntılara işaret ediyor. TÜİKin
yayınladığı araştırmada Türkiyede sürekli
yoksulluk riski altında bulunanların oranının yüzde 18,5
olduğu ortaya çıktı. 2009 yılında bu yüzde 17,3 iken
2010da da 18,5a yükselmişti. Demek ki sürekli yoksulluk riski
altında bulunanların sayısı son derece yüksek.
Sizin için çarpıcı olabilecek başka
bazı grafik göstergelerden söz edeyim. Yani grafikten kastım, bir
resim gibi gözünüzün önüne getirin.
Türkiyede yaşayanların yüzde 41,7si
oturduğu konutta izolasyondan dolayı ısınma sorunu
yaşıyor; yüzde 41,6sının konutunda sızdıran
çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi gibi sorunlar söz
konusu; yüzde 61,8inin taksit ödemeleri ve borçları var ve bunların
yüzde 26,2si için bu çok büyük yük ve nihayet Türkiyede
yaşayanların yüzde 63ü ciddi finansal sıkıntıyla
karşı karşıya, belirlenmiş 9 temel ihtiyaç maddesinden
en az 4 tanesini karşılayamıyor. Sürekli yoksulluk riski
altında bulunanların sayısı yaklaşık 30 milyon
civarında. Bu, Türkiyenin nasıl bir sosyal hayat içerisinde
olduğunu gösteriyor. Bu sosyal hayatın kıyısında bir
yerde borsa diye bir şey var, dün de konuşmuştuk. Bu borsa
dediğimiz şey, aslında, ulusal borçtan kaynaklanan, ulusal
borcun, millî borç dediğimiz şeyin yol açtığı anonim
şirketler, bunların menkul değer alışverişleri ve
borsada kumar oynama ve modern bankokrasiye imkân veren bir iktisadi modele yol
açtığını biliyoruz. Burada, sadece Karl Marxın
değil, Roubini, Stiglitz gibi Amerikalı piyasa
iktisatçılarının da söylediği gibi, aslında bu
borsalar eninde sonunda küçük balıkların köpek balıkları
tarafından yutulduğu, kuzuların borsa kurtları
tarafından yutulduğu can ve kan pazarları.
Şimdi, bu anlamsız iktisadi ilişkiye dair
net başka göstergeler var. Anlamsızdan kastım, gerçek üretim,
gerçek büyüme rakamları açısından. Borsa şirketlerinin
kârları geçtiğimiz yıl yüzde 33 yükseldi, başka hiçbir
şey yüzde 33 yükselmedi. Halkın gelirleri yüzde 33 yükselmedi, üretim
şirketlerinin kârları yüzde 33 yükselmedi ama borsa
şirketlerinin kârları yüzde 33 arttı ve borsada işlem gören
16 banka 13,2 milyar kâr açıkladı. Bu, borsada işlem gören 362
şirketin elde ettiği kârın yüzde 40ı. Aslında dönüp
dolaşıp aynı yere geliyoruz. Aşırı
finansallaşma, finans sermayesinin bütün üretim süreci üzerinde bir ur
gibi büyümesinden doğan bir sürdürülemez iktisadi hayat borsa denilen
bir şeye yol açıyor. Borsa dediğimiz şey, aslında
gelecekteki varsayılan kârlar üzerinden oynanılan kumarlar ve bu
kumarlar içerisinde yer alan son derece küçük bir azınlığı
Türkiyenin ve biz, bunun üzerinde konuşuyoruz saatlerdir ve bekleniyor ki
bu borsa düzenlemesi gerçekleştiği takdirde Türkiye dünya için önemli
bir finansal yönetim merkezi hâline gelsin.
Önemli finansal yönetim merkezlerinin aslında esasen
New York ve Tokyo borsaları olduğunu biliyoruz, geri kalanlar
bunların aracılığını yapıyor. Yani Türkiye,
esasen, dünyada dolaşan hayalî mali sermayenin kendi içinden geçmesine
imkân vererek burada bir toplum için çıkar elde edeceğini
düşünüyor fakat böyle bir imkân yok arkadaşlar. Böyle bir imkân yok
çünkü eğer 2013te öngörülen kriz gerçek ise bu krize karşı
koyacak olan tek şey maddi üretim temelleri gerçekten güçlü olan
toplumlar, topluluklar. Türkiye, ne yazık ki, ortaya konulan iktisadi
yapının da gösterdiği gibi, bütün bunlara göğüs gerecek
kararlılıktan uzak.
Türkiye, AKP Hükûmeti yönetiminde bu krizden Amerika
Birleşik Devletlerinin yanında sıkıca durarak, bölgesel
hâkimiyet mücadelesi içerisinde aktif bir biçimde yer alarak, olası
savaşlar içerisinde yükselerek kendi rolünü yükseltmeyi ümit ediyor.
Bunun, halkımız için, bölge halkları için, dünya halkları
için nasıl büyük bir sorun ve felaket olduğunu söylemeye gerek bile
yok.
Gördüğümüz gibi, öngörülen iktisadi modelle,
öngörülen finansal işleyişle gerçek hayat arasındaki ilişki
böyle zalimane. En yoksullar için, en ezilenler için, en dışlananlar
için hiçbir şey ifade etmeyen, tam tersine yoksulluk, gerileme, sömürü,
aşırı sömürü, daimî işsizlik, sürekli yoksulluk
anlamına gelen bir iktisadi modelin tacı olan, pırlantası
olan borsa yani bu büyük kumarhane Türkiyede geleneksel değerlere en çok
değer verdiğini söyleyen bir hükûmet tarafından toplumun
başına bir çorap gibi örülüyor.
Şimdi, bu sermayenin ördüğü çorabı bir
taç diye topluma inandırmaya çalışan bu yaklaşımla
hiçbir şekilde uzlaşmayacağımızı
Aslında
Türkiye'nin yaşadığı bütün sosyal meselelerin, bütün
iktisadi, bütün siyasi meselelerin bağrında, temelinde bu hâkimiyet
modelinin yattığını düşünmek için, görmek için çok da
âlim olmaya, çok da arif olmaya gerek yok. Ancak, Türkiye halkları, son
derece zalimane biçimde, bankaların kurduğu bu sömürü düzeni
içerisinde herkes birbirine borçlanarak, gelecekteki kazançlarını
bugün borç olarak yatırarak ama gelecekte hiçbir şey kazanmayarak,
sürekli darboğaz içerisinde yaşayarak ödüyorlar. Bunun
karşısına çıkabilme cesaretini gösterdiğimiz gün,
gösterildiği gün, bütün bu, gerçekte çöken yani hepsi rutubetli,
çürümüş evlerde yaşayan halkı, yaşadıkları
hayatın ancak o kadar olabileceğine dair bu tez ile nüfusun yüzde
10unun geri kalan yüzde 90ının kazançlarının yüzde
50sini elde ettiği bir düzenin iyi bir düzen olduğuna inandıran
bu göz bağcılığının yıkılması için
elimizden gelen çabayı göstereceğiz.
Borsa bir kumarhanedir. İyi bir kumarhane sahibi
olan sadece kumarhaneci olur, başka hiçbir şey olmaz. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi soru-cevap işlemine başlayacağız.
Sayın Kaleli, buyurun.
SENA KALELİ (Bursa) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Rezerv opsiyon mekanizması ile döviz
piyasalarında işlemler fiyat belirleme süreci içinde midir?
Serbest dalgalı kur rejimi devam ediyor mu?
Etmiyorsa bunun yan etkileri var mıdır?
ROM mevduat zorunlu
karşılıklarının altın veya yabancı para ile
yapılması ile oluşan yabancı para arzı döviz
rezervinin artmasını sağlıyor gibi görünürken kur belirleme
sürecine dâhil olmuyorsa, kur dalgalanmıyorsa risk nasıl
algılanır?
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun.
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
soruların tamamı Merkez Bankamızın para politikaları
ve makro ihtiyati tedbirleri çerçevesindeki konular, oldukça teknik içerikli konular.
Eğer uygun görürseniz, Merkez Bankamızdan yazılı bir cevap
hazırlayıp size iletelim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkanım, 4 Aralık 2012
tarihinde Meclisin bilgisine sunulan, kamu denetçileriyle ilgili bir karma
komisyondaki dosyalara baktım az önce. Kamu denetçiliğine seçilen
arkadaşlarımızın hemen hemen tamamının siyasi
partiye üye olmadıklarına dair belgeler dosyalarında yok.
Elbette bu başvurular alındığı zaman bu belgelerin de
içinde bulunması gerekirdi ancak şu an itibarıyla,
yaklaşık bir saat öncesi itibarıyla bu belgeler
dosyalarında bulunmamaktadır. Bunu, kayıtlara geçsin diye
özellikle buradan söylüyorum. Yani kamu denetçiliğine seçilen Serpil
Çakın, Mehmet Elkatmış, Muhittin Mıhçak ve Abdullah Cengiz
Makasın siyasi partiye üye olmadıklarına dair belgeler
dosyalarında olmadığı gibi, diğer üye Zekeriya
Aslanın ise geçtiğimiz yıl istifa ettiği bildirilen
dilekçesi, ancak AKP Genel Merkezi tarafından yeni bildirilmiş bir
belge olarak dosyasına girmiştir. Kayıtlara geçmesi
açısından bilgilerinize sunuyorum. Karma komisyona başvuruyu
yaptım. Umarım bu değerlendirmeler dikkate alınır ve
yasanın amir hükümlerine uyulmadığından dolayı bu kamu
denetçileriyle ilgili bir değerlendirme mutlaka
yapılmalıdır diye düşünüyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Evet, altıncı bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi altıncı bölümde yer alan maddeleri,
varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
136ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati:19.49
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 20.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----
0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 35inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
337 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
IX.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Sadık Yakutun, Şampiyonlar Liginde bir üst tura yükselen
Galatasaray futbol takımını tebrik ettiğine, UEFA Avrupa
Liginde Fenerbahçeye başarılar dilediğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Başkanlık Divanı olarak, dün gece Bragayı 2-1 yenerek
Şampiyonlar Liginde bir üst tura yükselen Galatasaray futbol
takımımızı tebrik ediyoruz. (Alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Başkanım, biraz erken olmadı mı Başkanım!
Fenerbahçe var diye bugün böyle söylüyorsunuz.
BAŞKAN Ayrıca, bu akşam UEFA Avrupa
Liginde Fenerbahçenin Borussia
Mönchengladbach maçında da başarılar diliyoruz.
(Alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkanım, Fenerbahçe olmasaydı Galatasarayı
söylemezdiniz Sayın Başkanım. Siz iyi bir Fenerbahçelisiniz.
BAŞKAN Millî maç efendim,
takımlarımızın yabancı takımlarla her
maçlarında o takımları tutuyoruz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/638) (S. Sayısı: 337) (Devam)
BAŞKAN 137nci madde üzerinde üç adet önerge
vardır, geliş sırasına göre okutup aykırılıklarına
göre işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra sayılı
Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısının 137 nci maddesine (3)
numaralı fıkra olarak aşağıdaki ifadenin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Ayşe
Nur Bahçekapılı Mehmet
Doğan Kubat
Giresun İstanbul
İstanbul
Enver Yılmaz Yılmaz
Tunç Hakan
Çavuşoğlu
İstanbul Bartın
Bursa
(3) Halka açık ortaklıkların
borsada gerçekleştirilen işlemler neticesinde satın alınan
paylarının pay defterine kaydedilmesinden imtina edilemez. Bu
ortaklıkların borsada işlem görmeyen payları için ise 6102
sayılı Kanunun 493 üncü ve 494 üncü maddeleri uygulanır.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 Sıra Sayılı
Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısının 137. Maddesinin 2.
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Bülent Kuşoğlu İzzet Çetin
İstanbul Ankara Ankara
Tufan Köse Kazım
Kurt Uğur Bayraktutan
Çorum Eskişehir Artvin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
337 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 137. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan Nazmi Gür Adil
Kurt
Şırnak Van Hakkari
Ayla Akat Pervin
Buldan
Batman Iğdır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İdris
Baluken, Bingöl Milletvekili.
Buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) Vur ama öldürme
İdris.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Bu 337 sıra sayılı Kanun
Tasarısının aslında en önemli maddesini görüşüyoruz.
Hatırlarsanız, 12 Eylül referandumunda alanlara çıkıp
işçilere, emekçilere, çalışanlara şöyle sözler
vermiştiniz: Örgütlenme özgürlüğünün önünü açacağız,
sendikal örgütlenmenin önünü açacağız, toplu sözleşmenin önünü
açacağız, grev hakkının önünü açacağız.
demiştiniz. Ne yazık ki o tarihten bugüne kadar, çalışma
hayatını ilgilendiren kaç yasa buraya getirdiyseniz bütün bu
bahsettiğiniz vaatlerin tam tersine, işçilerin, emekçilerin hak
mücadelesini kısıtlayan birtakım düzenlemeler getirdiniz.
Aslında, emek düşmanı
politikalarınız sokağa da yansıyor. Hak için, özgürlük için
alana çıkan emekçilere gazı, copu, tazyikli suyu, cezaevini,
gözaltı süreçlerini de sürekli olarak eksik etmediniz; dünyada şu
anda en fazla sendikacının tutuklu bulunduğu ülke konumuna
getirdiniz ülkeyi. Bu ülkenin en büyük konfederasyonu Memur Konfederasyonunun
Başkanını gece yarısı ev baskınlarıyla
gözaltına alıp onlarca sendikacıyı cezaevine
attınız ve şu anda SESden, Eğitim-Senden ve onlarca
sendikadan sendikacı arkadaşlarımız bu sendikal mücadeleyi
yürüttükleri için cezaevlerinde bulunuyorlar.
İşçilere hak ve özgürlük mücadelesinde
nasıl yaklaştığınızın en yakın
örneğini, Türk Hava Yollarında grev hakkı isteyen işçileri
işten atmakla gösterdiniz. İşçilere yapmış
olduğunuz zulüm için sadece Tekel işçilerine çektirdiklerinizi
hafızanızda tekrar bir gözden geçirmenizi temenni ediyorum.
Bakın, burada, yine bu kanun tasarısında
getirmiş olduğunuz düzenlemeyle özellikle finans sektöründe
çalışan işçilerin sendikal hak mücadelesinin en önemli
parçası olan grev yasağını getiriyorsunuz. Bugün, bu
işçilerin yüzde 99u TEZ-KOOP-İŞ Sendikalı ve grev
hakkı olmadan sendikal mücadelenin hiçbir anlamı
olmadığını da herhâlde hepiniz bizden daha iyi
biliyorsunuz. Buraya getirmiş olduğunuz düzenleme, aslında
ILOnun 87 ve 98inci maddelerine, yine Avrupa Sosyal Şartına ve
Birleşmiş Milletler Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar
Sözleşmesine aykırıdır.
Aslında, Anayasa'nın 90ıncı
maddesinde de, iç hukukla çeliştiği zaman uluslararası
sözleşmelerin geçerli olduğunu yazan çok net ibareler var.
Dolayısıyla, bu maddeyle siz, Anayasa'ya da aykırı bir
düzenlemeyi buraya getiriyorsunuz. Bu nedenle, bu vermiş olduğumuz
önergedeki bu maddenin ilgili fıkrasının mutlaka bu kanun
tasarısından çıkarılmasını ve
çalışanlara, emekçilere verdiğiniz sözün gereği olarak ilk
defa, burada çalışandan, emekçiden yana bir tavır göstermenizi
bekliyoruz.
Tabii, meseleye bir de diğer pencereden bakmak
gerekiyor yani bu kadar sermaye dostu, bu kadar emek düşmanı olan bir
yaklaşımın siyasal, toplumsal, inançsal ve dinî açıdan da
bir sorgulamasını yapmak gerekiyor.
Biz, inancımız gereği, hiçbir zaman hiç
kimsenin inancını sorgulama, inanıp
inanmadığını sorgulama noktasında olmadık ama
Sayın Başbakan ve bu ülkedeki hiç işleri başkanı her
ağzını açtığında din üzerinden bizlere sayısız
hakaretler yapıyor.
Bakın, sadece getirdiğiniz bu kanun
tasarısı bile, bu kadar sermayeyi önceleyen, bu kadar emek
sömürüsünün önünü açan, emeği ve alın terini hiçleştiren bir
noktadan inançsal açıdan, ahlaki açıdan da tekrar sorgulanmaya
değerdir diye düşünüyoruz. Özellikle başta İslamiyet olmak
üzere, bütün dinlerde emeğin ve alın terinin kutsal olduğunu
herhâlde hatırlatmamıza gerek yok. Dolayısıyla, sizin bu
kadar sermayeyi önceleyen, bu kadar emek harcamadan para kazanmayı,
spekülasyon üzerinden rant kazanmayı önceleyen bir kanun
tasarısında vermiş olduğunuz emeğin bu bahsetmiş
olduğumuz pencerelerden de bir sorgulamasının önemli
olduğunu düşünüyorum. Buradan bir şey
çıkmayacağını biliyorum ama en azından bu 137nci
maddenin ikinci fıkrasını mutlaka bu tasarıdan
çıkarmanız gerekiyor. Bunu, hiçbir açıdan değil, alanlarda,
mitinglerde, referandum süreçlerinde çalışanlara, emekçilere
vermiş olduğunuz sözün gereği olarak yerine getirme
sorumluluğunu tekrar size hatırlatıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
Görüşülmekte olan 337 Sıra Sayılı
Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısının 137. Maddesinin 2.
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Sayın
Aslanoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Değerli arkadaşlarım, hepinize saygılar sunuyorum.
Daha mürekkebi kurumadı, Sayın
Cumhurbaşkanı tarafından 18 Kasımda onaylandı Toplu
İş Yasası. 18 Kasım, daha mürekkebi kurumadı. Ben,
size dilerseniz
Orada Meclis iradesi neyi kabul etmiş? Bunlar
dışında şuralarda grev olamaz. diyor. Daha mürekkebi
kurumadan burada getiriyorsunuz yeni bir grev yasağı.
Arkadaşlar, Meclis iradesi vardır ya!
Can ve mal kurtarma işlerinde; cenaze
işlerinde, mezarlıklarda; şehir şebeke suyu, elektrik,
doğal gaz, petrol üretimi, tasfiyesi ve dağıtımı ile
nafta veya doğalgazdan başlayan petrokimya işlerinde;
bankacılık hizmetlerinde; Millî Savunma Bakanlığı ile
Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığınca doğrudan işletilen işyerlerinde;
kamu kuruluşlarınca yürütülen itfaiye ve şehir içi toplu
taşıma hizmetlerinde ve hastanelerde grev ve lokavt yapılmaz.
Daha bir ay olmamış, on beş gün önce bu
yasayı çıkarmışız arkadaşlar. Yani Sayın
Bakan, bu işin sahibi eğer Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanıysa, onun
yaptığı işe bir şekilde müdahale ediyor. Ben,
Sayın Bakanı Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanına şikâyet ediyorum. Olmaz böyle şey.
Arkadaşlar, daha on beş gün olmuş ya! Yani
ben vicdanlarınıza sunuyorum. On beş gün önce, Çalışma
Bakanlığı
O kanunu biliyorum, yaklaşık bir
yıllık
Sayın Çelebi, ne kadar emek verdiniz?
Yaklaşık bir yıldır...
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) Evet.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) O yasaya
yaklaşık bir yıldır emek veriliyor ama bir yıl emek
verilen bir yasanın, eğer biz daha on beş gün geçmeden içine
bunu koyuyorsak
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) Emeğe
saygısı yok, ne yapalım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla)
ben
Sayın Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına bir
kere daha şikâyet ediyorum.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) Mahvedecek
Mahvedecek
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) İki: Bu
-aynen söylüyor- ILO Sözleşmesi, arkadaşlar, diyor ki: 87
sayılı Örgütlenme Özgürlüğü, Örgütlenme Hakkının
Korunması Sözleşmesini, 98 sayılı Örgütlenme ve Toplu
Pazarlık Sözleşmesini onaylamış ve bu çalışma
mevzuatını bu sözleşmelerle uyumlu bir hâle getirmeyi bir
uluslararası yükümlülük olarak kabul etmiş bir ülkedir Türkiye.
Nerede kaldı arkadaşlar? Nerede kaldı?
Yine, hava iş kolunda grevi
kaldırdınız. Peki, gariban 304 kişiye mi olan her şey
oldu? Ekmeğinden oldu bu insanlar. Yani, bir şekilde birisi bu Türk
Hava Yollarına diyecek: Kardeşim, bak, bu iş kolunda grev
kalktı. Bunlar sadece grev öncülüğü yapmakla suçlanıp
atıldılar. Ya etmeyin tutmayın, ya söyleyin ki: Ya bak, burada
grev kalktı. Sayın Canikli, bu laflarımı size söylüyorum.
Sayın Canikli hoş geldiniz. Şimdi, Sayın Canikli,
biliyorum, Hamdi Topçu Bey sizin hemşehriniz; biri Giresunlu, biri Rizeli.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Kim, kim?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Sayın
Topçu.
Aynı yoldan geçiyorsunuz, yoldan -ben olsam-
Giresundan geçirmem ben onu.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Uçakla gidiyor.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Havadan gidiyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Şimdi,
Sayın Canikli, hava iş kolunda grev kalktı, yazıktır
şu 305 kişiye. Sayın Canikli, bu lafım da yine size, siz
yoktunuz. Daha on beş gün olmadı, on beş gün önce
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı buradan Toplu
İş Yasasını geçirdi. Daha on beş gün olmadan bu
yasayı nasıl deliyoruz Sayın Canikli? Bu nedenle size de
şikâyet ediyorum Sayın Bakanı, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanını.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Mahveder,
mahveder.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 337 sıra sayılı Sermaye Piyasası Kanunu
Tasarısının 137 nci maddesine (3) numaralı fıkra
olarak aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
(3)
Halka açık ortaklıkların borsada gerçekleştirilen
işlemler neticesinde satın alınan paylarının pay
defterine kaydedilmesinden imtina edilemez. Bu ortaklıkların borsada
işlem görmeyen payları için ise 6102 sayılı Kanunun 493
üncü ve 494 üncü maddeleri uygulanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara)
Katılıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılmak istenilen değişiklik ile Türk
Ticaret Kanununun halka açık şirketlerdeki bağlam hükümlerinin
uygulanmasına ilişkin uygulamada ortaya çıkan
aksaklıkların giderilmesi ve borsada işlem gören paylar
açısından takas kesinliği kuralları gereği bu
şirketlerin borsada gerçekleştirilen işlemler gören
paylarına ilişkin bağlam hükümlerinin uygulanmaması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.
Sayın milletvekilleri, malumları olduğu
üzere, görüşülmekte olan tasarı ve teklife konu kanunun komisyon
metninde bulunmayan ancak tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi
bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt
çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde
olarak görüşme açılacağı İç Tüzükün 87nci maddesinin
dördüncü fıkrası hükmündedir.
İç Tüzükün 91inci maddesine göre yeni bir madde
olarak görüşülmesine komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde görüşme açılır
ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir.
Bu nedenle önergeyi okutup komisyona soracağım.
Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 21 üyesiyle katılırsa önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt
çoğunlukla katılmaması hâlindeyse önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra sayılı
"Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısı"na
aşağıdaki maddenin yeni 138 inci madde olarak eklenmesini ve
mevcut maddelerinin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali
Babacan
Başbakan
Yardımcısı
"Borsa İstanbul
Anonim Şirketi
MADDE 138- (1)
Bu Kanun hükümlerine tabi olarak ve 67 nci maddede belirtilen
borsacılık faaliyetlerinde bulunmak üzere Borsa İstanbul Anonim
Şirketi unvanıyla bir anonim şirket kurulmuştur. Söz konusu
Şirket, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte başka hiçbir
işleme gerek kalmaksızın ticaret siciline resen tescil olunur.
Borsa İstanbul Anonim Şirketi, bu maddenin ikinci fıkrası
kapsamında hazırlanacak esas sözleşmesinin ticaret siciline
tescil edilmesiyle bu Kanunun 65 inci maddesinde yer alan borsaların ve
piyasa işleticilerinin
kuruluşuna ve faaliyetine ilişkin izni almış
sayılır.
(2) Borsa
İstanbul Anonim Şirketinin faaliyet konusu ve amacı, sermaye
miktarı, payları, payların devir esasları, 6102
sayılı Kanunun 478 inci maddesinin dördüncü fıkrasına tabi
olmaksızın paylara tanınacak imtiyazlar, tasfiye, devir,
birleşme, fesih, halka arz sınırlamaları, organları,
komiteleri, bunların oluşumu, görev yetki ve sorumlulukları ile
çalışma usul ve esasları, hesapları ve kârlarının
dağıtımı ile teşkilatına ilişkin esaslar ile
sair hususların yer aldığı esas sözleşmesi Kurul
tarafından hazırlanarak ilgili Bakanın onayını
müteakip bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç
altı ay içinde genel hükümlerle bağlı olmaksızın
doğrudan tescil ve ilân edilir. Bu süre ilgili Bakanın kararıyla
en çok üç aya kadar uzatılabilir. Esas sözleşme tescil ve ilân
edilinceye kadar Menkul Kıymetler Borsalarının kuruluş ve
organlarına ilişkin mevcut düzenlemelerin bu Kanuna aykırı
olmayan hükümleri uygulanmaya devam olunur.
(3) Bu madde
uyarınca Borsa İstanbul Anonim Şirketinin kuruluşu ve
tescili ile esas sözleşmesinin hazırlanması, tescili ve
ilanı kapsamında yapılacak işlemler harçtan,
düzenleyeceği kâğıtlar damga vergisinden müstesnadır.
Ticaret siciline tescil işlemlerinden ücret alınmaz.
(4) Bu Kanunla
mülga 91 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre kurulan İstanbul
Menkul Kıymetler Borsasının ve bu Kanunla mülga 2499
sayılı Kanunun 40/A maddesi uyarınca kurulan İstanbul
Altın Borsasının tüzel kişilikleri Borsa İstanbul
Anonim Şirketinin esas sözleşmesinin tescili ile son bulur.
(5) Borsa İstanbul Anonim Şirketinin esas
sözleşmesinin tescil edilmesi ile İstanbul Menkul Kıymetler
Borsasının ve İstanbul Altın Borsasının her türlü
varlıkları, borçları ve alacakları, hakları ve
yükümlülükleri, elektronik ortamdakiler de dahil olmak üzere her türlü
kayıtları ve diğer belgeleri bir bütün olarak, bu maddede yer
alan istisnalar dışında, herhangi başka bir işleme
gerek kalmaksızın Borsa İstanbul Anonim Şirketine
devrolunmuş sayılır. Şu kadar ki, mülkiyeti İstanbul
Menkul Kıymetler Borsasına ait ekli (2) sayılı listede
belirtilen taşınmaz mal ve üzerindeki muhdesatı Kurula
devredilmiştir. Mülkiyeti İstanbul Menkul Kıymetler
Borsasına ait ekli (3) sayılı listede belirtilen
taşınmazlar bedelsiz olarak tapuda re'sen Hazine adına tescil
edilir ve Milli Eğitim Bakanlığına tahsis edilmiş
sayılır. Ekli (3) sayılı listedeki
taşınmazların kullanım amacı hususunda Maliye
Bakanlığının uygun görüşü aranır. Mülkiyeti
İstanbul Menkul Kıymetler Borsasına ait ekli (4)
sayılı listede belirtilen taşınmazlar bedelsiz olarak
tapuda re'sen Hazine adına tescil edilir. Ekli (4) sayılı listedeki
taşınmazlar, üzerindeki yapılar ile birlikte, ilk onbeş
yılı bedelsiz olmak üzere yirmidokuz yıllığına
doğrudan Borsa İstanbul Anonim Şirketinin kullanımına
bırakılır. Borsa İstanbul Anonim Şirketinin
kullanımına bırakılan taşınmazların
kullanım amacı, kullanım bedeli, yapım, inşaat ve
tadilat esasları ile diğer hususlara ilişkin olarak Borsa
İstanbul Anonim Şirketi ile protokol yapmaya Hazine
Müsteşarlığı yetkilidir. Bu fıkranın birinci
cümlesi uyarınca yapılacak devir sonrasında, Hazine ve Kurula
devredilen gayrimenkuller dışındaki varlıklar ile
yükümlülükler arasındaki müspet fark, Borsa İstanbul Anonim
Şirketinin kuruluş sermayesini oluşturur. Bu fıkra
kapsamında yapılacak işlemler veraset ve intikal vergisinden,
harçtan ve düzenlenecek kağıtlar damga vergisinden müstesnadır.
(6) Borsa İstanbul Anonim Şirketi esas sözleşmesinde
paylarının yüzde kırkdokuzu, bu pay sahipliği ile ilgili
her türlü işlem Hazine Müsteşarlığınca yürütülmek
üzere Hazine, yüzde ellibiri ise öncelikle aşağıda belirtilen
amaçlarla değerlendirilmek üzere Borsa İstanbul Anonim Şirketi adına
kaydolunur.
a) Esas sözleşmenin tescil ve ilanını müteakip sermayenin
yüzde dördü İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının mevcut
üyelerine, binde üçü İstanbul Altın Borsasının mevcut
üyelerine eşit ve bedelsiz olarak; yüzde birine tekabül eden
kısmı ise Türkiye Sermaye Piyasaları Birliğine bedelsiz
olarak devredilir.
b) Borsa İstanbul Anonim Şirketinin esas sözleşmesinin
tescil edildiği tarihten itibaren bir ay içinde Vadeli İşlem ve
Opsiyon Borsası Anonim Şirketinin mevcut ortaklarının
talepleri halinde, Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Anonim
Şirketinde sahip oldukları paylar
karşılığında, sahip oldukları pay
oranının 0,05 ile çarpılması suretiyle bulunacak oranda
Borsa İstanbul Anonim Şirketi payları verilir. Bu pay devrinde,
7/12/1994 tarihli ve 4054 sayılı Kanunun 7 nci maddesi uygulanmaz.
c) Borsa İstanbul Anonim Şirketine ait payların bir
kısmı gerektiğinde stratejik ortaklıklar kurulması
karşılığında ilgili taraflara ve/veya teknoloji,
teknik bilgi ve yetkinlik aktarılması
karşılığında diğer borsalara ve piyasa veya
sistem işleticilerine Kurulun onayı ile devredilebilir.
d) Bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren üç yıl içinde
Borsa İstanbul Anonim Şirketinin elinde pay kalması halinde, bu
paylar bedelsiz olarak Hazineye intikal eder.
(7) Borsa
İstanbul Anonim Şirketinin kamuya ait paylarının bu Kanun
çerçevesinde halka arzı veya sair yöntemlerle satışı,
Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu
Bakanın önerisi üzerine Bakanlar Kurulunca belirlenecek usûl ve esaslar
çerçevesinde gerçekleştirilir.
(8) Borsa
İstanbul Anonim Şirketi esas sözleşmesi uyarınca yönetim
kurulu başkanı ve üyeleri seçilinceye kadar İstanbul Menkul
Kıymetler Borsasının mevcut başkanı Borsa
İstanbul Anonim Şirketi yönetim kurulu başkanı olarak,
İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının yönetim kurulu üyeleri
de Borsa İstanbul Anonim Şirketi yönetim kurulu üyeleri olarak görev
yaparlar. Borsa İstanbul Anonim Şirketi yönetim kurulu
başkanı en yüksek icra amiri sıfatıyla şirketi sevke,
idareye ve tek başına temsile ve ilzama yetkilidir. Borsa
İstanbul Anonim Şirketinin yönetim kurulu
başkanlığına ve üyeliklerine seçim yapılıncaya
kadar yönetim kurulu başkanlığının ya da üyeliklerinin
herhangi bir nedenle boşalması hâlinde Hazine
Müsteşarlığı tarafından yerlerine görevlendirme
yapılır. İstanbul Altın Borsası Başkanı ve
yönetim kurulu üyelerinin görevleri Borsa İstanbul Anonim Şirketinin
esas sözleşmesinin tescil edildiği tarih itibariyle son bulur.
(9) a)
İstanbul Menkul Kıymetler Borsasına ve İstanbul Altın
Borsasına ilişkin mevcut düzenlemelerin
bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri, bu Kanun uyarınca
yapılacak düzenlemeler yürürlüğe girene kadar uygulanmaya devam
olunur.
b) Mevzuatta İstanbul Menkul Kıymetler
Borsasına ve İstanbul Altın Borsasına yapılan
atıflar ilgisine göre Borsa İstanbul Anonim Şirketine
yapılmış sayılır.
(10) İstanbul
Menkul Kıymetler Borsası ile İstanbul Altın
Borsasının tüzel kişiliklerinin sona ermesiyle yürütülmekte olan
borsacılık faaliyetleri ile devam eden diğer tüm iş,
işlem ve faaliyetleri Borsa İstanbul Anonim Şirketi
tarafından yürütülür. Bu borsalar leh ve aleyhine açılmış
ve açılacak davalarda ve icra takiplerinde Borsa İstanbul Anonim
Şirketi kendiliğinden taraf sıfatını kazanır.
(11) Borsa
İstanbul Anonim Şirketindeki kamu payı yüzde ellinin altına
düşünceye kadar kendisinin ve iştiraklerinin her türlü hesap ve
işlemlerinin denetimi yalnızca, Kurulun listesindeki
bağımsız denetim kuruluşları arasından Hazine
Müsteşarlığı tarafından seçilecek bir bağımsız
denetim kuruluşunca yapılır. Bağımsız denetim
neticesinde hazırlanan rapor eş zamanlı olarak Kurula ve Hazine
Müsteşarlığına sunulur. Bu Kanunun 72 nci maddesinin
birinci ve üçüncü fıkraları Borsa İstanbul Anonim Şirketi
hakkında da uygulanır.
(12)
Borsa İstanbul Anonim Şirketi ile bağlı
ortaklıkları ve iştirakleri, kamu iktisadi teşebbüsleri de
dâhil, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan veya özel
kanunla kurulan kamu kurum, kuruluş ve ortaklıklarına uygulanan mevzuat, uygulama ve
kısıtlamalara tabi değildir. Hazine
Müsteşarlığı ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı
ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun uyarınca kurulan
varlık kiralama şirketleri, ihraç etmiş oldukları menkul
kıymetlere ilişkin, ihraççıların tabi olduğu Borsa
İstanbul Anonim Şirketi'ne ödenmesi gereken kayıt ücreti ve
kotasyon ücretinden muaftır.
(13) 233
sayılı Kanun Hükmünde Kararname, 22/1/1990 tarihli ve 399
sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin
Düzenlenmesi ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı
Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde
Kararname, 657 sayılı Kanun, 4/7/2001 tarihli ve 631 sayılı
Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Malî ve Sosyal Haklarında
Düzenlemeler ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname, 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, 10/2/1954 tarihli ve
6245 sayılı Harcırah Kanunu, 3/12/2010 tarihli ve 6085
sayılı Sayıştay Kanunu, 2/4/1987 tarihli ve 3346
sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile Fonların Türkiye
Büyük Millet Meclisince Denetlenmesinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun,
4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, 5/1/2002
tarihli ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu,
8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu, 5018 sayılı
Kanun, 5/1/1961 tarihli ve 237 sayılı Taşıt Kanunu, 9/11/1983
tarihli ve 2946 sayılı Kamu Konutları Kanunu, 2/1/1961 tarihli
ve 195 sayılı Basın İlân Kurumu Teşkiline Dair Kanun,
24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları
Hakkında Kanun, 18/5/1994 tarihli ve 527 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname, 7/12/1994 tarihli ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması
Hakkında Kanun ile bunların ek ve değişikliklerine
ilişkin hükümler Borsa İstanbul Anonim Şirketi ile Borsa
İstanbul Anonim Şirketinin doğrudan veya dolaylı olarak pay
sahipliği nedeniyle bunlara tabi hale gelen bağlı
ortaklıkları ve iştirakleri hakkında uygulanmaz. Bu
fıkranın birinci cümlesi, bu Kanunla mülga 91 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname ve bu Kanunla mülga 2499 sayılı Kanunun 40/A maddesi
uyarınca kurulmuş olan borsalar ile bunların bağlı
ortaklıkları ve iştirakleri hakkında da, hükmi
şahsiyetleri teşekkül ettiği tarihten itibaren geçerli olmak
üzere, hüküm ifade eder; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki
dönemler için bu fıkranın birinci cümlesinde adı geçen kanunlara
ve kararnamelere tabiiyet gerekçesi veya iddiasıyla işlem tesis
edilemez, edilmiş olanlar kendiliğinden işlemden kalkar.
(14) Bu maddenin uygulanması sırasında
ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye ilgili bakan yetkilidir.
(2) sayılı
liste
kurula devredilecek
taşınmaz listesi
|
|
ili |
ilçesi |
mahallesi |
pafta |
ada |
parsel |
|
|
Ankara |
Çankaya/2 |
Karakusunlar |
- |
13911 |
4 |
(3) sayılı
liste
hazineye devredilecek
taşınmaz listesi
|
|
ili |
ilçesi |
mahallesi |
pafta |
ada |
parsel |
|
|
İstanbul |
Sarıyer |
İstinye |
F22D11C3B |
1352 |
7 |
|
|
İstanbul |
Sarıyer |
İstinye |
51 |
360 |
3 |
|
|
İstanbul |
Sarıyer |
İstinye |
51 |
360 |
64 |
|
İstanbul |
Sarıyer |
İstinye |
50 |
380 |
38 |
|
|
İstanbul |
Sarıyer |
İstinye |
50 |
380 |
17 |
|
|
İstanbul |
Sarıyer |
İstinye |
50 |
380 |
18 |
(4) sayılı
liste
hazineye
devredilerek borsa istanbul anonim şirketinin kullanımına bırakılacak
taşınmaz listesi
|
|
ili |
ilçesi |
mahallesi |
pafta |
ada |
parsel |
|
|
İstanbul |
Sarıyer |
Mirgün |
48 |
154 |
119 |
|
|
İstanbul |
Sarıyer |
Mirgün |
48 |
154 |
120 |
BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYON BAŞKANI LÜTFİ ELVAN
(Karaman) Sayın Başkan salt çoğunluğumuz vardır,
katılıyoruz.
BAŞKAN Komisyon, önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum ve madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Gurubu
adına söz isteyen Mehmet Günal, Antalya Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu ihdas ettiğimiz
madde, baştan beri kanunun en tartışmalı -geçici 9uncu-
maddesi malum. Sizlere geneli üzerinde konuşan
arkadaşlarımız, bizler de bölümler üzerinde, maddeler üzerinde
konuşurken söylediğimiz şey bu.
Sağ olsun, dün söyledik Sayın Canikli, bu
şekliyle olmaz; bu, geçici maddeyle düzenlenmez. dedim. Şimdi de
şekil şartı yerine getirilerek çerçeve, normal madde olarak
gelmiş. Aşağı yukarı on dakikaya yakın süredir
burada dinliyoruz, bu madde okunuyor, daha da fazla oldu ama ben kibarca öyle söylüyorum.
Değerli arkadaşlar, böyle bir madde olur mu?
Yani İçinde 20ye yakın alt maddesi var. dedim. Tekrar, içinde bir
tane, arkadaşlarımızın söylediği hususla ilgili
Bir kere, böyle bir madde komisyonda da değil, Genel
Kurulda normal bir madde yapılarak buraya eklenir mi? Tamam,
arkadaşlarımız oturdu, Çoğunluk var. diyorlar. Hangisini
dinlediniz de hangisini okudunuz? Şimdi ne olduğunu biliyor musunuz?
Vallahi, ben alt komisyon üyesiyim, hâlâ dinlerken anlamadım çünkü alt
komisyonda da vardım, bu madde alt komisyonda yoktu, üst komisyonda da son
anda arkadaşlarımız getirdi.
Bakın, bir şeyin amacının doğru
olması başka bir şeydir, usule uygun olması başka bir
şeydir, içeriğinin doğru olması başka bir şeydir.
Baştan dedik ki: Biz Sermaye Piyasası Kanununa genel olarak
karşı değiliz, geç kaldı, çıkması lazım.
Hâlâ aynı fikirdeyiz. Evet, borsanın da yeniden
yapılandırılması gerekiyor olabilir, ona da
itirazımız olmaz ama içeriğine itirazımız olur.
Değerli arkadaşlar, çok uzun olduğu için
sizin konsantrasyonunuz bozulmuş olabilir. Bakın, orada uyardık,
Sayın Bakan, sağ olsun Eğitimle ilgili olanı doğrudan
devrediyorum. diyor. Peki, bunun içine -burada düzeltme de yaptınız,
Sayın Bakanım, tekrar dinledim, altını da bir daha okudum-
niye imtiyazlı hisse koymuyorsunuz Sayın Bakan? Yönetmelikte
koyacağız. dediniz, ben de o konuda bir şey dersiniz diye iki
haftadır bekliyorum.
Değerli arkadaşlarım, sizin
vicdanınıza sesleniyorum: Borsa burada özelleştiriliyor. Borsa
İstanbul diye özel bir şirket kuruluyor, yüzde 49u devletin oluyor,
yüzde 51i şu anda ne olacak, yarın kime verileceği belli
değil, işleticiye de verebilirim, içindekilere de verebilirim, o
başka bir şey, ama doğrudan bir özelleştirme
yapıyorsunuz ve yüzde 49unu koyuyorsunuz. Sayın Bakan diyor ki:
Efendim, yönetmeliğe koyacağız. Arkadaşlar, önünüzde
İç Tüzük ve Anayasa var. Anayasada özelleştirmeyle ilgili, stratejik
kuruluşlarla ilgili imtiyazlı hisse var, Anayasada var ya,
bırakın kanunu. Peki, kanuna niye koymuyorsunuz Sayın
Bakanım? Sonra da biz art niyetli oluyoruz. Nasıl art niyetli
olmayalım? Birilerinin iyi niyetine göre kanun çıkaramam ki.
Uygulayıcının kim olacağı belli değil ki yarın
burada. Neden imtiyazlı hisseyi buraya
koymadığınızı bana izah edin o zaman. Hâlâ konuşuyoruz,
arkadaşlara sorduk: Madem kanunu düzeltiyorsunuz, İMKB
Başkanımız burada, neden metrekarelerini hâlâ koymuyorsunuz,
bize söylediniz de, ne olur yani bu maddenin içerisine parseli koyuyorsunuz
da metrekareyi niye koymuyorsunuz? Ne olur yani bir satır daha
koyduğumuz zaman ne olur, neyi tartışmış oluruz? Ben
anlamıyorum.
ALİM IŞIK (Kütahya) O zaman nasıl
bölüşüleceği de belli olmaz Kimler arasında
bölüşüleceği de belli olur o zaman.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Yani şimdi, değerli
arkadaşlar, bakın, bizim eleştirdiğimiz şeyler,
işin amacına ilişkin değil, tekrar ediyorum. Bu, böyle
olmaz. Bu, ayrı bir kanun teklifi ya da tasarısı olarak gelir,
komisyonlara girer, kaç madde olması gerekiyorsa ayrı madde olarak
yapılır, biz de eleştirimizi yaparız, siz de söyleyeceğinizi
söylersiniz. İllaki çıkaracaksanız zaten çoğunluğunuz
var. Neden böyle alelacele, kaptıkaçtı gibi kanun
çıkarıyoruz, ben onu anlamıyorum.
Arkadaşlarım bana sitem ediyor. Evet, ben o
sektörden geldim. Evet, biliyorum. Akademik olarak da biliyorum ama böyle de
olmayacağını siz de biliyorsunuz, sadece ben değil yani.
Böyle olmaz. Ve nitekim, şimdi, normal madde olarak,
arkadaşlarımız 138inci madde olarak düzenliyorlar. Güzel, ama
şimdi, bunun böyle olması durumunda bize gelmesi lazım. Ondan
önce tasarının içerisinde olacak ki ilgili kurumlar,
Başbakanlık, diğer bütün ilgili kuruluşlar görüş
bildirecek, eksiklerini tamamlayacağız, sonra da bu kanunu çıkaracağız.
Yani güzel söylüyor arkadaşlarımız,
Maksat hasıl oldu. diyorlar ama içeriği yanlış.
Şimdi, buradaki yanlışlığa biz eğer Evet.
dersek bunun dünya ahiret vebali var, sadece bu dünyada değil, öbür
tarafta da vebali var.
Dolayısıyla, bakın Sayın Bakan, yol
yakınken, buraya bu düzeltmeleri yaptınız, gelin buraya
imtiyazlı hisseyi koyun. Yani yarın burası devredilecek, 49a
düşürüyorsunuz, bir de içinde şimdi
Sonra diyorlar ki: Efendim,
oralara bakma, burayı geç. Tamam geçeyim, bakıyorum, okuyorum.
İçerisinde yeniden başka yer var, yine özelleştirmeyle ilgili.
Efendim, diyor ki 7nci fıkrada: Borsa
İstanbul Anonim Şirketinin
-bakın size tekrar okuyayım- kamuya ait paylarının
bu kanun çerçevesinde halka arzı veya sair yöntemlerle
satışı -şirket hisselerinin satışı veya
halka arzı- Hazine Müsteşarlığının
bağlı olduğu bakanın önerisi üzerine Bakanlar Kurulunca
belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde
Güzel. Özelleştirme Yüksek
Kurulu ne iş yapıyor? Sayın Başkanım, Sayın Bakan
nereye gitti? ÖYK ne iş yapar, Özelleştirme İdaresi ne iş
yapar? Sen halka arzı niye Hazineden sorumlu bakanın
Tamam, şu
anda SPKdan sorumlu olabilirsiniz, Hazineden sorumlu olabilirsiniz, Hazinenin
payı olabilir. O zaman Maliye Bakanı ne iş yapacak
özelleştirmeden sorumlu olarak, ben anlamıyorum, mesela yani. Siz
anlıyor musunuz? Doğru mudur kurduğunuz sistemde? Maliye
Bakanlığı da Hükûmetin bir bakanlığı değil
mi, Özelleştirme İdaresi de Hükûmetin bir kurumu değil mi, niye
özelleştirmeyi ilgili bakan getiriyor? Yani anlayamadığım
şeyler bunlar.
Onun için, böyle bir maddenin burada olması
yanlıştır. İçeriğini tartışırız
dedim, Sayın Bakana da ilgili arkadaşlarımıza da söyledik,
bunu çekin, hızlıca bu SPK kanunu kanunlaşsın, borsayla
ilgili ayrı bir kanun çıkaralım ki bunun ayrı bir bölüm
olarak orijinal taslakta yer alması gerekirdi, ama olmamış, o
zaman çekin tartışalım, arkasından bunu da
çıkaralım dedik ama, ısrarla böyle bir şeyle devam
ediyoruz.
Peki, şimdi gelelim diğer konuya: Değerli
arkadaşlar, yani bu kadar arazi -demin söylemiş olduğum
metrekaresi belirtilmeyen, arkadaşlarımızın bize
söylediği kadarıyla, onları doğru kabul ederek
topladığımız zaman- 160 bin metrekarelik bir arazi,
İstanbulun İstinyesinde
Şimdi, yani tamam, anladık, rantı iyi
biliyorsunuz, tamam; kentsel dönüşüm yapıyorsunuz, tamam; buradan
rant çıkarıyorsunuz, para kazanıyorsunuz, iyi de bu, yarın
sattığınız zaman geriye koyabileceğiniz bir şey
değil. Yarın oradaki finans projesi olmadığı zaman,
yapılan fizibilite çalışmalarında en uygun yer olarak
çıkan, finans merkezi için -Ataşehir diye tutturdunuz ama,
Başbakanın ısrarıyla- Maslak, Sarıyer, İstinye,
Levent bölgesi. Ee, şimdi oraya ben nereden bulacağım, Sayın
Bakana söylüyorum. Kendisi gitti, şimdi Sağlık
Bakanımız var. Doğru söylüyor, aslında bu saatten sonra
sağlığımız pek yerinde değil, uzun süre
çalışa çalışa, sizin olmanızda fayda var
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Emanet
MEHMET GÜNAL (Devamla) Yani psikolojik olarak da evet,
sizin burada olmanızda fayda var ama, Sayın Bakanın kendisinin
bu sorulara muhatap olması lazım. En kritik madde bu, en kritik maddede
Sayın Babacan gidiyor. Açılırken de Sayın Erdoğan
Bayraktar vardı, arkadaşlar soruyor: Niye geldi? diye. E, niye
gelsin? TOKİye devredilecekti, malları teslim almaya geldi. Bundan
daha doğal bir şey var mı? Şimdi, Millî Eğitim
Bakanlığına doğrudan devrediyoruz, hazineye. Peki, Millî
Eğitim Bakanlığı kime yaptıracak? Millî Eğitim
Bakanlığı o arsayı ne yapacak, okul mu yapacak oraya?
İstinyeye, İstinye Parkın karşısına,
Boğaza nazır yere Millî Eğitim Bakanlığı okul mu
yapacak arkadaşlar?
Bize balın içerisine zehir koyarak o zehri yedirtemezsiniz,
kusura bakmayın. Anayasada yaptığınız gibi balın
içerisine zehir koyup İçinde bal yediriyorum. Diye, olmaz. Eğer
amaç samimiyse, o araziler değerli arkadaşlarım, yarın
finans merkezi olması gerekiyorsa, İMKBnin yanındaki arazilerde
başka şeylerin yapılması gerekiyor diyorum.
Yarın biz hükûmet olduğumuz zaman
Ataşehiri iptal ettik, nereye yapacağız peki? Arsa
kalmamış. Ne olmuş? İstinyedeki arazileri Millî
Eğitim Bakanlığı anlaşmış, TOKİye devretmiş
yine ve iş merkezi olmuş; buyurun, hadi hayırlı olsun! Yani
amaç, oraya güzel gösteriyorsun, güzel de, öbür tarafta sadece
Karayollarının arazisi 100 binlerce, 100 milyonlarca lira, 1 milyara
yakın bir şeye gitti. Ben sordum arkadaşlarıma, minimum 1,5
milyar euroya yakın bir değer biçiyorlar bu arazilerin tamamına.
Şimdi, el insaf, tamam bu da olabilir, projelendirilebilir ama böyle bir
şeyin de, bunun arasında böyle kaptıkaçtı gibi
olmasını, biz, açıkçası, anlayamıyoruz.
Borsanın yeniden
yapılandırılmasına evet, özelleştirecekseniz, onun da
şartları var, onu da yapabilirsiniz. Biz itiraz ediyoruz ama böyle
olmaz. VOBAŞ ortadan kalkıyor. Altın Borsası ortadan
kalkıyor, bir özel şirket hepsinin sorumlusu oluyor. Böyle bir
şey olur mu? Yani lütfen, ben vicdanınıza sesleniyorum, böyle
gelen her şeyi kabul etmeyelim. Biz, yapıcı, yol gösterici
şekilde yapılması gerekenlerin arkasındayız ama bunun
da açıklıkla burada gelip tartışılması
şartıyla diyorum.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.(MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz isteyen Alaattin Yüksel, İzmir Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALAATTİN YÜKSEL (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; doğrusu Hükûmetin
hızına yetişmek mümkün değil, çalışma yöntemine
alışmak da mümkün değil. Yani Parlamentoyu nasıl devre
dışı bırakırız, bırakın muhalefet
milletvekillerini, iktidar partisinin milletvekilleri de dâhil Parlamentoyu
nasıl baypas ederiz, nasıl bir hızla, sadece Hükûmet ya da
sadece bir bakan ya da sadece talimat alınan bir yerden gelen
direktiflerle yasaları geçiririz
Bu hıza yetişmek mümkün
değil.
Değerli arkadaşlar, önce dün, Vadeli
İşlem ve Opsiyon Borsası (VOB) AŞyle ilgili, bu yeni
kurulacak Borsa İstanbul AŞye katılımıyla ilgili
görüşlerimi ifade etmiştim. Aslında bu, tasarıda önce
yoktu, alt komisyonda da yoktu ama daha sonra komisyonda görüşülürken, bir
önergeyle geçici 9uncu maddeye bir çağrı maddesi kondu, davet maddesi
kondu, Borsa İstanbul AŞ kurulduktan, tescili bittikten bir ay sonra,
VOB talep ederse, hisselerinin 00,5le çarpılarak Borsa İstanbul
AŞye katılımı gerçekleşecek diye. Şimdi, o
geçici madde yerine 138inci maddenin içine alındığını
gördük biraz önce.
Bizim bununla ilgili dün verdiğimiz iki önerge
vardı. Bir tanesi, tabii, 9uncu maddede diye biliyorduk, orada
verdiğimiz önerge. Orada söylediğimiz şu: Zorlayarak VOBu
teslim alıyorsunuz, bu birleşme, bu talep gönüllü olmayacak ama
VOBun yetkilerini kısarak, VOBa ait olan, onun varlık nedeni olan
vadeli işlem ve opsiyon işlemleri yetkisini mesela İMKBye de
sonradan vererek VOBu değersizleştirmeye, VOBun içini
boşaltmaya çalışıyorsunuz. Bu durumda da VOBun
yapacağı hiçbir şey yok, VOB teslim olacak. Hiç olmazsa bu 00,5
yerine, yüzde 5 yerine bu hissenin yüzde 8 yapılması. Çünkü VOBun
değeriyle ilgili biz söylemiyoruz, İMKB Başkanının 21
Mayısta yaptığı televizyon konuşmalarında var.
VOBun ne kadar değerli olduğunu, ne kadar yüksek bir performansla
çalıştığını, ne kadar kısa sürede
geliştiğini anlatan, VOBla İMKBnin birleşmesi hâlinde
işlem hacimlerinin 4 katına çıkacağını söyleyen,
İMKB Başkanı. Bunu biz söylemiyoruz. Hiç olmazsa, bu
değerde bir şirketin hisselerini yüzde 8le devralın, oradan
gelecek o paylarla da İzmirliler, İzmire uluslararası düzeyde
yeni yatırımlar yapsın istemiştik. Şimdi, bizim o
önergemiz tabii, akim oluyor bu durumda, o önerge düşüyor.
Bir de -ikinci önergede- VOBu bu kadar değerli hâle
getiren 76 personeli var. Bu personelin de bir şekilde açıkta
bırakılmamasını, bu personelin de yeni kurulacak Borsa
İstanbul AŞ bünyesinde değerlendirilmesini talep etmiştik,
yeni bir madde ihdasıyla o da. Sanıyorum, yine, Hükûmet aynı
şekilde bunu kabul etmeyecek, öyle anlaşılıyor.
Bununla ilgili, gündüz görüşmeler
sırasında Sayın Bakana bu iki soruyu yöneltmiştim ben
aslında ama Sayın Bakanın bu sorulara verdiği
yanıtı anlamak, doğrusu mümkün değil. Ya benim Türkçeden
hiç haberim yok, Türkçe bilmiyorum ya da Sayın Bakan ağzında
geveleyerek
Yani çünkü bu söylenen, verilen cevaplar Türkçe cevaplar
değil, anlaşılır cevaplar değil yani. Bunu kime
verirseniz verin, ilkokul öğrencisine de verseniz, profesöre de verseniz
bu cevaplardan bir şey anlamaz zaten. Burada böyle bir şey var.
Yani bir kere, birinci soruda VOBla konuşacak
mısınız, görüşecek misiniz, karşılıklı
bir pazarlıkla mı olacak bu? diyorum. Sayın Bakan diyor ki,
biraz önce gene sordum, gene aynı şeyi söylüyor: Biz hâkim
ortaklarla görüştük. Hâkim ortak kim? İMKByi kastediyorsanız
yüzde 18 hissesi var. Bunu kuran, VOBu İzmirde kuran, öncülük yapan,
kurulmasında yoğun çaba harcayan İzmir Ticaret
Borsasıdır. İzmir Ticaret Borsasının yüzde 17 hissesi
var, TOBBun, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin yüzde 25 hissesi var, 8
tane bankanın irili ufaklı hisseleri var. Siz kiminle
konuştunuz? Biz İzmirde İzmir Ticaret Borsası
Başkanıyla, VOBun ortaklarıyla konuşuyoruz. Kimsenin
kendileriyle böyle bir pazarlık etmediğini söylüyorlar ve böyle bir
yüzde 5i de kabul edemeyeceklerini, en az yüzde 8 olması gerektiğini
belirtiyorlar ve biz onun için, onlara sorarak bu önergeyi verdik, Yüzde 8,
hiç olmazsa, yapılsın. diye. Yani bu 1inci soruya verdiğiniz
cevaplarda Biz görüştük, anlaştık, burada bir sorun yok.
diyorsunuz. VOBAŞ çalışanlarını da İMKB
çalışanları hâline getirebiliriz
Bunu da Bakanın bir
taahhüdü olarak ele alıyoruz. Önemli bir kısmının
geleceğini düşünüyoruz. Bunların kendilerinin istemeleri
hâlinde, ayrılmak istemezlerse -ayrılmak isteyen ayrılabilir-
ayrılmak istemeyenleri de İMKBde ve Borsa İstanbul AŞde
değerlendiririz. diyor Sayın Bakan. Bunun için teşekkür ediyoruz.
İkinci soruda Bu, VOBun
değersizleştirilmesi konusunda, VOBun varlık nedeni,
kuruluş nedeni olan vadeli işlem ve opsiyon işlem yetkisini VOB
yapıp duruyorken -Borsa İstanbul AŞde birleşmelere itiraz
ettiği için mi- bu aynı işlem yetkisini niye İMKBye
verdiniz? diye soruyorum. Arkadaşlar, Bakanın cevabını
okuyorum, bir şey anlayan lütfen bana söylesin: Yine, bir başka
soru: Neden opsiyonlar ya da vadeli işlemlerle ilgili izin İMKB'ye
verildi, VOB'a verilmedi? diye bir soru vardı. VOB zaten kullanıyor
bu yetkiyi. Teknik ve SPK mevzuatına ilişkin nedenlerin
olduğunu Sermaye Piyasası Kurulumuz zaten daha önce bize
söylemişti. Bu konuyla ilgili, nedenle ilgili açıklamalar daha önce
kurul tarafından, karar veren Sermaye Piyasası Kurulumuz tarafından
zaten açıklanmıştı. Yani bir şey anlayan var mı
bundan? Anlayan beri gelsin.
Değerli arkadaşlar, bu VOB, İzmirin bir
değeridir. Hükûmetin anlayışı, İzmire düşman bir
anlayıştır. Bu, sadece İzmirin değeri, VOBla ilgili
değil; bu, İzmirin kentsel dönüşüm projelerinde de bizim
önümüze çıkmıştır. Ankaranın kentsel dönüşüm
projeleri bir günde onaylanırken, İzmirin kentsel dönüşüm
projeleri 670 gündür hâlâ bekliyor Bakanlar Kurulunda. Bakana soru önergesi
veriyoruz, Bakanlar Kurulunda kaç tane bekleyen kentsel dönüşüm projesi
var diye 3 tane. diyor. Kimlere aittir diyoruz? Hiçbir cevap yok.
Onların kime ait olduğunu biz biliyoruz. İzmire ait 3ü de ve
3ü de bugün 670 günü geçmiş projelerdir.
Yine, bu benzer şeyler, aynı şeyler.
İzmir, kendisine sizin Devlet Su İşleri projelerinden
çıkardığınız baraj yapmayı, büyükşehir kendi
projesine alıyor ama siz 300 bin kişinin temiz su içeceği baraj
projesini ÇED değerlendirmesine, İzmirin değerlendirmesinde
olumsuz yanıt veriyorsunuz. Gerekçe de İzmirin içme suyuna
ihtiyacı yok. diyorsunuz. Bunlar, anlaşılır gibi
değil ve bunun yerine İzmir İl Özel İdaresi, altın
arama, maden arama ruhsatı veriyor değerli arkadaşlar. Bugün,
şimdi, bizim baraj havzamızın yanındaki köyde sayın
AKPli İzmir milletvekillerine de buradan sesleniyorum. Geçen hafta
gazetelerde manşet manşetti, Hayvanlar, dereden su içtiği için
ölüyorlar. diye. Yarın, bu, bize gelecek, bizim içtiğimiz suyun
havzasında bu maden ruhsatı verildi, yerine kurulacak barajı o
yüzden yasakladınız. Mevcut baraj havzasına da bu siyanür
karışacak, bugün hayvanlar ölüyor, yarın sıra insanlara
gelecek diye düşünüyorum.
Tramvay projesini zaten hemen Özelleştirme
İdaresi kökten yasakladı, attı. İzmirle ilgili olumlu,
İzmir Büyükşehir Belediyesinin getireceği ne kadar iyi proje
varsa engelleniyor, yasaklanıyor ama İzmire zorlama, dayatma
projeler getiriliyor. Dün, burada izah ettim, liman projesinde olduğu
gibi, efendim 98 bin metrekare alışveriş merkezi, 38 bin
metrekare otel, şehrin göbeğine, kentin trafiği felç olacak,
esnaf batacak, işinden gücünden olacak. Bunlar hiç önemli değil
hükûmet için, hükûmet için bir tek şey önemli: Efendim, yandaşlara
yeni iş alanları açmak, yeni rant yaratmak; bu, önemli ve mevcut
yerleri de pahalıya okutmak. Özelleştirme İdaresi, bu projeleri
içine koyarak daha pahalıya satacağını düşünüyor. Hükûmet
için önemli olan budur. İzmire bu düşmanlığınız,
seçimlerde İzmirliler tarafından size fazlasıyla yol, su,
elektrik, oy olarak dönecektir!
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Başka söz talebi yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Böylece, tasarıya yeni 138inci madde
eklenmiştir.
Görüşmelere, bir
karışıklığa mahal vermemek için, tasarının
mevcut maddeleri üzerinden devam edilecektir. Kanun yazımı
sırasında madde numaraları teselsül ettirilecektir.
Madde 138i oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 139u oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 140ı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 141i oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 142yi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 143ü oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 144ün (a) bendini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 144ün (b) bendini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 144ün (c) bendini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
144üncü maddenin (a), (b) ve (c) bentlerinin
bağlı olduğu çerçeve 144üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Yeni madde ihdasına dair 2 önerge vardır,
okutup işleme alacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısına 144
üncü maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki yeni maddenin
eklenmesini ve müteakip maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ali
Babacan
Başbakan
Yardımcısı
"MADDE 145- (1) 26/9/2011 tarihli ve 660
sayılı Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 23 üncü
maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir:
"(4) Bu maddenin uygulanmasında Sermaye
Piyasası Kanunu ve Bankacılık Kanunu hükümleri
saklıdır."
BAŞKAN Komisyon,
önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın Başkanım, salt
çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Komisyon,
önergeye salt çoğunlukla katılmış olduğundan önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz talebi? Yok.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kanun Tasarısına 144 üncü maddeden sonra gelmek üzere
aşağıdaki yeni maddenin eklenmesini ve müteakip maddelerin buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali
Babacan
Başbakan
Yardımcısı
"MADDE
145- (1) 26/9/2011 tarihli ve 660 sayılı Kamu Gözetimi, Muhasebe ve
Denetim Standartları Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin 26 ncı maddesine aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"(3)
Bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine dayanılarak yapılan
düzenlemelere, belirlenen standart ve formlara ve Kurulca alınan genel ve
özel nitelikteki kararlara aykırı hareket eden
bağımsız denetim kuruluşlarına, Kurul tarafından
onbin Türk Lirasından ellibin Türk Lirasına kadar idari para
cezası verilir. Bu madde uyarınca verilen idari para cezaları
bütçeye gelir kaydedilir."
BAŞKAN Sayın
Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın
Başkan, salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Komisyon,
önergeye salt çoğunlukla katılmış olduğundan önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz isteyen? Yok.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Böylece tasarıya
iki yeni madde eklenmiştir. Görüşmelere, bir
karışıklığa mahal vermemek için, tasarının
mevcut maddeleri üzerinden devam edilecektir. Kanun yazımı
sırasında madde numaraları teselsül ettirilecektir.
Madde 145i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Yeni madde ihdasına
dair iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısına
145inci maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki yeni maddenin
eklenmesini ve müteakip maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ali
Babacan
Başbakan
Yardımcısı
Madde
146 - (1) 26/9/2011 tarihli ve 660 sayılı Kamu Gözetimi, Muhasebe ve
Denetim Standartları Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 1inci maddesinin dördüncü
fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle
eklenmiştir.
"Sermaye Piyasası Kurulu ve
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun, kendi mevzuatları
uyarınca yetkilendirilmiş bağımsız denetim
kuruluşları hakkında idari para cezası uygulama yetkisi
saklıdır."
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Sayın Başkan, salt çoğunluğumuz
vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Komisyon, önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Söz talebi yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir. Böylece yeni madde ilave
edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra sayılı
Sermaye Piyasası Kanun Tasarısı'na aşağıdaki
maddenin 145inci maddeden sonra eklenmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 146 - Vadeli İşlem ve Opsiyon
Borsası Anonim Şirketi'nin Borsa İstanbul Anonim Şirketi
bünyesine katılması hâlinde Vadeli İşlem ve Opsiyon
Borsası Anonim Şirketinde görev yapan 76 personel özlük hakları
korunarak Borsa İstanbul Anonim Şirketi bünyesinde aynı
unvanlı kadrolarına atanmış sayılır.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aytun
Çıray Erdal
Aksünger
İstanbul İzmir İzmir
Alaattin Yüksel Mustafa
Moroğlu Birgül
Ayman Güler
İzmir İzmir İzmir
Hülya Güven Oğuz
Oyan
İzmir İzmir
BAŞKAN
Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın Başkan,
salt çoğunluğumuz yoktur, katılamıyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, bir davet et, belki geleceğiz. Yapmayın Allah
aşkına ya!
BAŞKAN Sayın Başkan, lütfen davet edin.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Bizim
önergemiz var diye niye çağırmıyorsunuz ya? Ama, hayır,
yapmayın!
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bizim 2 kişi sizin 20ye
bedel. Ne olacak yani?
BAŞKAN - Sayın Başkan adına ben davet
ediyorum.
Lütfen, sayın komisyon üyeleri, yerlerinize geçiniz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Ama,
Sayın Başkan, böyle bir usul yok.
BAŞKAN - Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmamış olduğundan önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
Geçici madde 1i oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici madde 2yi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici madde 3 üzerinde önerge yok.
Geçici madde 3ü oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici madde 4ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici madde 5i oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici madde 6yı oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici madde 7de bir adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 Sıra Sayılı
Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısının geçici 7 nci maddesinin
birinci ve ikinci fıkralarının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini ve Tasarının sonuna
aşağıdaki listenin eklenmesini arz ve teklif ederiz. Ali Babacan
Başbakan
Yardımcısı
(1) Bu Kanunun yayımı tarihinde görev yapmakta
olan Kurul Başkan ve üyelerinin üyelikleri bu Kanunun yayımı
tarihinde sona erer. Bunlar, atandıkları mevzuata göre kalan görev
sürelerinin sonuna kadar görev yapmak üzere ekli (5) sayılı liste ile
ihdas edilen Kurul Başkanlık Müşaviri kadrolarına hiçbir
işleme gerek kalmaksızın atanmış sayılır ve
Başkan tarafından belirlenen istişarî görevleri yürütür. Bu
fıkra ile ihdas edilen Kurul Başkanlık Müşaviri
kadroları, herhangi bir sebeple boşalması ve herhalde
anılan kadrolara atanmış sayılan Başkan ve üyelerin
atandıkları mevzuata göre kalan görev sürelerinin sona ermesi hâlinde
hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş
sayılır. Bu fıkraya göre Kurul Başkanlık Müşaviri
kadrolarına atanmış sayılanlara Başkan ve üye olarak
mali ve sosyal haklar kapsamında yapılmakta olan ödemelere, atandıkları
mevzuata göre kalan görev süreleri sonuna kadar ikinci fıkra çerçevesinde
devam edilir.
(2) 15/1/2012 tarihinde Kurul kadrolarında bulunan
personel hakkında, anılan tarihten önce yürürlükte bulunan mevzuat
hükümlerinin 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 10 uncu
maddesi hükümleri de dikkate alınmak suretiyle uygulanmasına devam
olunur. Uygulanmasına devam olunan hükümlere göre hesaplanan toplam
ödemenin bu Kanun hükümlerine göre hesaplanan toplam ödemeden düşük
olması durumda ilgililerin ödemeleri bu Kanun hükümlerine göre
yapılır. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte Sosyal
Güvenlik Kurumu dışındaki sosyal güvenlik kurumlarına tabi
olanların ilişkileri devam eder."
(5)
Sayılı Liste
|
SINIF |
UNVAN |
DERECE |
ADET |
|
GİH |
Kurul Başkanlık Müşaviri |
1 |
7 |
|
TOPLAM |
|
|
7 |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara)
Bizim önergemiz, katılıyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, bu önerge maddenin bir bütününü değiştirdiği
için -biz eski şeklinde önerge vermedik- önerge hakkımız baki
kalır. Şimdi gelince, bu maddede görüşlerimi açıklamak
isterim. Maddenin hepsini değiştiriyor Sayın Başkan. Biz
eski şeklinde önerge vermedik ama maddeyi tümden değiştirdiği
için ya önerge hakkımız saklı olsun, çıkıp önerge
verelim yahut da müsaade edin iki kelime edelim.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Sayın Başkan, konuşabilirler.
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, sadece (1) ve
(2)nci fıkrayı değiştiriyor bildiğimiz
kadarıyla.
MUHARREM İNCE (Yalova) Maddenin içeriği
değişti.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Maddenin tüm içeriği değişti Sayın Başkan. Maddenin içeriği
değişmeden önce önerge vermedik bu maddeye ama
değiştiği için, önerge şimdi geldi, önerge veremedik.
Ya iki dakika bekleyin, ara verin; önerge verelim,
konuşalım.
BAŞKAN- Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.04
ALTINCI
OTURUM
Açılma
Saati: 21.10
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Özlem YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Fatih ŞAHİN
(Ankara)
-----
0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 35inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
337 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Geçici 7nci madde üzerinde Hükûmetin vermiş
olduğu önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarı ile sermaye piyasalarını düzenlemek
ve denetlemek üzere teşkil edilen Sermaye Piyasası Kurulunun
teşkilatı, görev ve yetkileri ile Kurul Karar organı başkan
ve üyelerinin atanma usulü, Kurula başkan ve üye olarak atanacaklarda
aranacak şartlar, başkan ve üyelerin görev süresi, süresi biten
başkan ve üyelerin yeniden atanma şartlarında önemli
değişiklikler getirilmiştir. Bu nedenle, Kanunun
gerektirdiği yeni üye yapısının oluşturulabilmesini
teminen mevcut Kurul başkanı ve üyelerinin görevlerine kanunun
yayımı tarihinden itibaren son verilerek Kurul Karar
Organının yeniden teşkil edilmesi öngörülmektedir. Bu
şekilde görevine son verilen başkan ve üyelerin herhangi bir mali ve
sosyal hak kaybına yol açılmaması için bunların, kalan
görev sürelerinin sonuna kadar Kurul Başkanlık Müşaviri
kadrolarına atanmış sayılması ve kalan görev
sürelerinin sonuna kadar başkan ve üyelikte mali ve sosyal haklar
kapsamında yapılmakta olan ödemelere devam edileceği hükme
bağlanmaktadır.
BAŞKAN Evet, önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Bir saniye Sayın Aslanoğlu. Ben açıklamamı
yapayım isterseniz, ondan sonra...
Şimdi, geçici 7nci madde üzerinde yeni iki önerge
daha verilmiştir ancak daha önce bu madde üzerinde bir önerge
olduğunu ilan ettiğim için bu önergeleri işleme alamıyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Peki,
o zaman ben arz edebilir miyim.
BAŞKAN Buyurun.
İsterseniz usul tartışması
açabilirim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Evet
efendim. Tutumunuz hakkında değil.
BAŞKAN Buyurun o zaman.
Lehte, aleyhte?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Aleyhinde.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Aleyhinde.
BAŞKAN Aleyhte.
Lehte? Lehte söz isteyen yok.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Beş dakika mı Sayın Başkanım?
BAŞKAN Kaç dakika istiyorsanız vereyim
Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Beş dakika.
BAŞKAN Buyurun.
Beş dakika süre veriyorum.
X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Sadık Yakutun, 337 sıra sayılı Kanun
Tasarısının geçici 7nci maddesi üzerinde verilmiş 2
önergeyi işleme almadığı gerekçesiyle tutumu hakkında
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkanım, geçici 7nci maddenin biz komisyondan geçen
şekliyle
O maddede değişiklik yapacak herhangi bir önerge
vermedik daha önce, önergemiz yoktu. Geçici 7nci maddeyi komisyonda
tartıştık, burada da değişiklik önergesi vermedik.
Ancak, okunmadan bir dakika önce yeni bir önerge geldi, maddenin tümünün
hepsini allak bullak ediyor. Ee, o zaman bizim hakkımız değil mi
Sayın Başkanım? Yani maddenin tümünü allak bullak eden bir
önerge gelirse bizim bu önergeye karşı iki kelime söz söyleme
hakkımız var.
BAŞKAN Sizin hakkınızı koruyorum
Sayın Aslanoğlu. Usul tartışması açtım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Sayın
Başkan, arkadaşlar; son dakikada gelen bir önerge. Sayın Bakan,
bu yasayla, SPKnın tüm yönetim kurulu üyelerini görevden alıyor ve
başkanlık müşaviri yapıyor. Yerine 5 kişi atanacak,
yani yerine yeni yönetim kurulu üyeleri atanacak. Peki, o zaman, Sayın
Bakanım, ben bu soruyu size soracağım: Niye bu insanları
görevden alıyorsunuz? Bu insanların bir suçu mu vardı? Bu
insanlar bir suç mu işledi? Bu insanların bir eksiği gediği
mi vardı, varsa bugüne kadar orada niye tuttunuz? Bunun hesabını
da siz vermelisiniz. Efendim
AHMET YENİ (Samsun) Üç tane kurul var
birleşik, nasıl olacak?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Beyefendi
AHMET YENİ (Samsun) Nasıl olacak, anlat o
zaman.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Ahmet Bey,
ben Türkçe biliyorum. Önergeyi alıp okursanız... Ben Türkçe biliyorum,
önergenin ne getirdiğini de birazcık anlarım. Mevcut tüm yönetim
kurulu üyelerini, yeni kadro ihdas ediyor, başkanlık müşaviri
yapıyor.
AHMET YENİ (Samsun) Oradan almıyor,
onları muhafaza ediyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Allah Allah!
Muhafaza ediyor! Alacaksın sen yönetim kurulundan, sen gel burada otur
diyeceksin, sen başkanın müşaviri ol. Yani başkanlık
yapmış bir adamı başkan müşavirliğine vereceksin.
Böyle bir şey var mı?
Yani işin özeti, hepsini görevden alıyor, yeni
kadro ihdas ediliyor 7 tane, hepsi 1inci derecede, hepsine Güle güle diyor
Sayın Bakan.
AHMET YENİ (Samsun) İşte, nasıl
olacağını söyle.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Peki,
söyleyeceğim Ahmet Bey.
Şimdi, o zaman, ben sadece, Ahmet Bey, Sayın
Bakana şunu soruyorum: Niye alıyorsunuz? Ne yaptılar?
KAMER GENÇ (Tunceli) Önergeyi okudunuz mu?
Bilmediğiniz şeye oy veriyorsunuz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Eğer
bir suçları varsa bu insanların daha önce niye almadınız?
Birdenbire bu gece damdan bir taş düştü, gecenin bu saatinde bir
önerge, hepsi başkanlık müşaviri, yeni yönetim kurulu...
Ben Sayın Bakana soruyorum: Sayın Bakan, alma
gerekçenizi burada açıklayacaksınız. Benim vicdanımda
bilmek istiyorum. Ya bu arkadaşlarımız çok iyi
çalıştı, bu arkadaşlarıma teşekkür edip Helal
olsun size. mi diyeceksiniz, yoksa bu arkadaşların bir suçu mu
vardı, bugüne kadar görmediniz mi? Ben bunu merak ediyorum.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Yine aleyhte söz isteyen Mehmet Günal, Antalya
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli arkadaşlar, size az önce Böyle
aceleyle gelirse sıkıntı çıkar. demiştim, kendiniz
şu anda izliyorsunuz. Süreçten geçmeden gelirse sıkıntı
çıkar. dedim. Sayın Yeni söylüyor ama okuyayım sana çözümü
Sayın Yeni. Geçici madde 7, mevcut hâli: Bu Kanunun yayımı
tarihinde görev yapmakta olan Kurul Başkan ve üyelerinin üyelikleri,
atandıkları mevzuata göre kalan görev sürelerinin sonuna kadar devam
eder. Duydun mu? Mevcut durum bu. Mevcut durum dediğim de sizin
getirdiğiniz tasarıdaki durum. Neymiş? Görev süresi bitinceye
kadar devam edermiş. Şimdi ne getiriyorsun? Kanunun
yayınlandığı tarihten itibaren sona erer. diyorsun. Neyini
soruyorsun, mevcut durum zaten belli. Sadece SPK değil ki üst kurul;
BDDKda da var, TMSFde de var. Bu, maalesef, Hükûmetinizin ilk uygulaması
değil arkadaşlar, klasik hâline geldi. TMSFde, BDDKda bir
kısalttınız, bir uzattınız; olmadı, Vallahi, biz
bunları görevden alamıyoruz, bir daha kısaltalım. dediniz.
Plan ve Bütçe Komisyonundan geçti bunlar, burada da tartıştık.
Şimdi, böyle olmaz. Atadığınız
bürokratlarla çalışamıyorsunuz, sonra bize
aldırıyorsunuz. Bu nasıl bir iştir, ben anlamıyorum.
Yani varsa bir şey, siz alın. Burası için söylemiyorum sadece.
Yani burada ya atarken bir şey var ya alırken veya işin
gereği mi değişti, bizim bilmediğimiz bir şey mi var?
Açıkçası, ben, bu kanunla görevden almayı içime sindiremiyorum.
Bunların hepsi sizler tarafından, Hükûmetiniz tarafından
atanmış arkadaşlarımız.
Ha, görevden alınabilir,
çalışılmayabilir, o ayrı da, Türkiye Büyük Millet Meclisini
buna aracı etmenin bence bir anlamı yoktur diye düşünüyorum.
Varsa bir şey, eğer bir usulsüzlük varsa da yargı yoluyla
görevden alınır. Siz nasıl yapıyorsunuz? Herhangi bir
MHPli belediyeyle ilgili sadece birisi gidip bir arama yaptığı
zaman henüz mahkemeye sevk edilmeden görevden alıyor musunuz?
Alıyorsunuz. 3 defa göreve iade etmeden tutuyor musunuz? Tutuyorsunuz.
Varsa bir şey, demek ki
Mevcut, adam mahkemeyi kazanmış
olmasına rağmen, idare mahkemesinden, Danıştaydan defalarca
kazanmış olmasına rağmen Adana Büyükşehir Belediye
Başkanını görevine iade etmeyen kim? Demek ki varsa bir şey
herkes görevden alınabiliyor, hiçbir şeyi yokken bile
alınıp iade edilmeyebiliyor.
Onun için bunların kanun yoluyla böyle
yapılmasını doğru bulmuyoruz. Varsa bir şey,
arkadaşlarımız
Kimseyi ben töhmet altında bırakmak
istemem. Hepsi orada kendi alanında yetişmiş insanlar olmasalar
zaten oraya atanmazlar. Ama bir şey varsa da o zaman onu da yapmak
zorundayız diyorum.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.(MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, ben de
lehinde konuşacağım. Tutumunuzun lehinde istiyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan, ben
de lehinde
BAŞKAN Lehte söz isteyen Kamer Genç, Tunceli
Milletvekili.
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Başkanın uygulaması yerinde, burada art niyetli olan Hükûmet.
Çünkü Başkanlık Divanı, nihayet, verilen önergeleri işleme
koyar.
Şimdi, bakın, AKPliler, siz bugüne kadar hukuk
dinlemediniz, hak dinlemediniz, müktesep hakları yok ettiniz, her
şeyi ayaklar altına aldınız.
Şimdi, arkadaşlar, eğer Türkiye hukuk
devleti ise, hukuk devletinde hukuk kuralları geçerlidir. Şimdi,
böyle son anda korsan önergelerle birtakım insanların
kazanılmış haklarını almak vicdanın kabul
ettiği bir şey değildir.
Şimdi,
Hükûmetiniz
Bakın, millî eğitimde kendi cemaat adamlarını
müdür ve ilgili birimlere getirmek için, kanun hükmünde kararnameyle hepsini
feshediyorsunuz ve arkasından, hiç hak etmediği hâlde, ne kıdemi
ne yaşı ne emeğiyle oraya, o makamlara gelmeyi hak etmeyen
insanları oraya atıyorsunuz. Bunu niye yapıyorsunuz? Normal
olarak kanun hükmünde kararnameyle yapmasanız ve bu kanunla, bu son andaki
kanunla böyle bir uygulama yapmasanız bu insanlar, hakları gasbedilen
insanlar nereye gidecek? Yargıya gidecek, yargıda hakkını
alacaklar. Ama yargı neye göre karar veriyor? Siz kanunla
değiştirdiğinize göre, yargı kararı kanuna göre verir.
Düzenlenen bir işlem yürürlükteki kanuna eğer uygunsa onun,
artık yargının eli kolu bağlıdır. Dolayısıyla, ne idari yargı ne
Danıştay bu konuda kanuna rağmen iptal kararını
veremez. Ancak bunu ne yapabilir? Anayasa Mahkemesine gönderebilir. O da ondan
sonra, kaç sene sonra Anayasa Mahkemesi
Zaten Anayasa Mahkemesi diye bir
mahkeme de kalmadı. Bakın
BEDRETTİN
YILDIRIM (Bursa) Niye? Ne oldu?
RECEP ÖZEL
(Isparta) Nereye gitti?
KAMER GENÇ
(Devamla) Kalmadı tabii yani, tam kendinize göre şey ettiniz.
Bakın,
Abdullah Gülün süresini, seçtiniz
BEDRETTİN
YILDIRIM (Bursa) Sayın Cumhurbaşkanı.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sayın Cumhurbaşkanı.
KAMER GENÇ
(Devamla) Ya, ben kime ne diyeceğimi sizden daha iyi bilirim, boş
ver.
Şimdi,
Cumhurbaşkanı seçtiniz. E, peki, mevcut, yürürlükteki Anayasaya göre
Cumhurbaşkanının süresi beş yıl değil mi? Süresi
bitti. E, niye kanunla getirdiniz o zaman, uzattınız? Yani
görüyorsunuz ki hukuk yok, hak yok.
Sayın
Aslanoğlu burada izah etti. Bu arkadaşlarımız yönetim
kurulu başkan ve üyeleri
Peki, bundan önce bunun emsali yok. Bir kanunda
yani mesela Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda Anayasayla
değişiklik yaptınız. Ne dediniz? Mevcut süresini
Yani
orada şöyle bir şey ettiniz: Süresini doldurmayan kişiler
Yani
zaten usul de böyledir, o normal seçilmiş sürelerini dolduruncaya kadar
görevde kalırlar. Nitekim, yürürlükteki maddede de öyle. Hâlen barkan ve
başkan vekilleri bu kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
mevcut sürelerini tamamlayıncaya kadar başkan ve üyelik sürelerine
devam ederler. Şimdi, şu son anda getirdiğiniz kanunla ne
diyorsunuz? Efendim, bunların başkanlık ve yönetim kurulu
üyelikleri sona erer, o yerine gelecek başkanın emrinde müşavir
olarak kalır.
Yahu, arkadaşlar, vallahi, en ilkel ülkelerde bile,
Ugandada bile böyle bir yasal düzenleme yapılmaz. Yani, vicdanında
hukuk sevgisi olan, hukuka inanan, hukuk nedir bilen hiçbir insan,
kazanılmış haklar nedir bilen hiçbir insan bu yola gitmez. Ama
siz diyorsunuz ki: Bizim parmaklarımız her şeye kadirdir. Her
şeye kadir parmak olamaz. O her şeye kadir parmak bir gün
kırılır ve o parmağı kaldıranlar bunun
hesabını vermez, bunu bilesiniz.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - O parmağı
ancak millet kırar.
KAMER GENÇ (Devamla) Yahu, millet sana Usulsüzlük
yap. demedi, millet sana Hak tanıma. Demedi, Ben seni oraya
gönderiyorum, her türlü yolsuzlukları, haksızlıkları örtbas
etmek için seni oraya gönderirim. demedi. Sen buraya gelip de ilk milletvekili
olarak göreve başladığın zaman hukuk devleti ilkelerine
bağlı kalacağına dair namusun ve şerefin üzerine yemin
ettin.
CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) Sen yemin etmedin mi?
KAMER GENÇ (Devamla) E, hani namus ve şeref? Hani
namus ve şeref arkadaşlar?
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Namus bahsinden
konuşurken saygılı ol!
KAMER GENÇ (Devamla) Hukuku ayak altına alan
insanların hukuka bağlılığı, hukuka saygınlığı
diye bir şey var mı? İşte, siz her şeyi yok
ediyorsunuz. Böyle bir Meclis çalışması olmaz, böyle bir adalet
olmaz, böyle bir Mecliste, ülkede barış getirilmez.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Lehte söz isteyen Ahmet Aydın, Adıyaman
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) Çok teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Başkanlık tutumunun lehinde söz almış
bulunuyorum.
Tabii, öncelikle şunu ifade edeyim, tutuma geçmeden
önce: Kimde namus ve şeref olduğunu bu millet çok iyi biliyor ve
dolayısıyla, bu grubun, bu Hükûmetin namus ve şerefini
ölçebilecek kapasitede ve çapta olmayan insanların da kalkıp burada
bundan bahsetmesini de ben kınıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Yahu, ortada, işlemleriniz
ortada. Namustan şereften bahsetmek için uygulamalar önemli.
AHMET AYDIN (Devamla) Yine, değerli
arkadaşlar, arkadaşımız hukuk kurallarından çok iyi
bahsetti. Evet, Türkiye bir hukuk devletidir, hukuk devletinde de kurallar
vardır.
GÜRKUT ACAR (Antalya) Hukuk devletini
bıraktınız mı?
AHMET AYDIN (Devamla) Buranın işleyişi
de Anayasa ve İç Tüzüke göre yapılır ki Meclisi çok iyi
bildiğini söyleyen bir arkadaşımız, açıp 87nci maddeye
baktığında değişiklik önergelerini görür. Kimler
değişiklik önergesi verebilir? Vekiller verebilir, hükûmet verebilir,
komisyon verebilir.
GÜRKUT ACAR (Antalya) Müktesep hakla ne ilgisi var
söylediklerinin şimdi?
AHMET AYDIN (Devamla) Dolayısıyla, hükûmet,
pekâlâ, o maddeye geçildiği ana kadar değişiklik önergesini
vermiştir, verebilir de.
GÜRKUT ACAR (Antalya) Ne ilgisi var müktesep hakla
bunun?
AHMET AYDIN (Devamla) İç Tüzükü açın,
bakın, okuyun. Hükûmetimizin, Sayın Babacanın vermiş
olduğu değişiklik önergesiyle birlikte işleme konmuş
ve değişiklik önergemiz işleme konduktan ve hatta okutulduktan
sonra başka önergeler geliyor. E, tabii, yine pekâlâ olarak o önergeler
işleme alınmıyor. Keşke alınsa ama buna İç Tüzük
elvermiyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Ahmet
Bey, biz müneccim miyiz?
AHMET AYDIN (Devamla) İç Tüzük elvermiyor.
Keşke zamanında verebilseniz, keşke verseniz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Keşke zamanında gelse bize!
AHMET AYDIN (Devamla) Ben içeriğine de girmiyorum
ama Başkanlık tutumu hakkında diyorum. Başkanlık,
gayet makul bir şekilde, bir maddeye geçildikten sonra, o madde üzerinde
verilen bir değişiklik önergesini okuduktan sonra, işleme
başladıktan sonra başka değişiklik önergesini
almamakta haklı. Ama sizin konuşma hakkınız var,
konuşabilirsiniz, bunun usul tartışması olur ya da
yerinizden söz alırsınız, katılmayabilirsiniz.
İçeriğine de bir şey demiyorum ben ama tutumu bu noktada haklı
bir tutum olarak görüyorum.
Aynı şekilde, değerli arkadaşlar, bu
bir önerge görüşmesiydi yani bir madde ihdası değildi.
Dolayısıyla, madde ihdası da olmadığı için önerge
üzerinde de ancak önerge sahiplerinden 1 kişi kalkıp söz alabilir.
Ondan dolayı da Başkanlık tutumunu yerinde buluyorum.
Bir başka husus: Değerli arkadaşlar,
tabii, kurul üyeleriyle alakalı olarak daha önceki dönemlerde de, bizim
dönemde de kurul üyelerinin -başka kurullarla da alakalı- görev
sürelerine son veren düzenlemeler oldu, yapıldı, yapılır da
pekâlâ. Ancak, bakın, bu düzenlemede güzel de bir husus var. Hiçbir kurul
üyesinin özlük hakları gasbedilmiyor, mali ve sosyal hakları görev
süresi sonuna kadar devam ediyor ve başkanlık müşaviri
kadrosunda da ihdas ediliyor. Özlük haklarıyla da bir
sıkıntı yok diye düşünüyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ya, her şey mali haklar
mıdır? Adamın unvanı, yetkisi önemli değil midir?
AHMET AYDIN (Devamla) Tamamen tutumun yerinde
olduğunu bildiriyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu arada Kanun hayırlı olsun. diyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Fikrimde herhangi bir değişiklik yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ahmet Beyin
milletvekilliğini de almayalım da gönderelim, bir belediyede temizlik
hizmeti
Milletvekili maaşını verelim, belediyede temizlik
hizmetini yapsın!
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/638) (S. Sayısı: 337) (Devam)
BAŞKAN Kabul edilen önerge doğrultusunda
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 8i oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 9da 2 adet aynı mahiyette önerge
vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra sayılı
Sermaye Piyasası Kanunu Tasarısının Geçici 9uncu
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve
devamındaki maddenin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ahmet Aydın Ayşe Nur
Bahçekapılı Mehmet
Domaç
Adıyaman İstanbul İstanbul
Oya Eronat Mehmet Doğan
Kubat
Diyarbakır İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Oktay Vural Mustafa
Kalaycı Alim
Işık
İzmir Konya Kütahya
Ali Halaman Celal Adan
Adana İstanbul
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) Katılıyoruz.
MUSTAFA
KALAYCI (Konya) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarıda yer almayan, Alt Komisyon
toplantısında da gündeme gelmeyen ancak Komisyon
toplantısında verilen bir önergeyle son anda metne eklenen Geçici 9.
madde ile de çok köklü düzenlemeler getirilmesine rağmen bu maddeler
diğer kurumlardan resmî görüş alınmadan ve aceleyle komisyona
getirilmiştir. Aslında bu madde başlı başına
ayrı bir kanun tasarısı olarak sunulması gereken bir
içeriğe sahiptir. Ancak, bir AKP klasiği hâline gelen "son anda
torba kanunlara madde ekleme alışkanlığı" burada
da kendini göstermiş ve bu kadar geniş madde
tartışılmadan metne eklenmiştir.
Bu maddeyle İMKB "Borsa İstanbul Anonim
Şirketi" adıyla şirketleştirilmektedir. Yani
özelleştirme işlemlerine tabi olmadan dolaylı özelleştirme
yapılmaktadır. Bu konuda Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı ve ilgili Bakan olan Maliye Bakanının
görüşü alınmamıştır. Diğer ilgili kurumlarla
toplantı yapıldığı şifahi olarak
tarafımıza iletilmiş ancak yazılı bir görüş
alınmamıştır. Özellikle sermaye ve ortaklık
yapısı ile Hazine hisselerine ilişkin hususlar kafa
karıştırmaktadır.
Maddede imtiyazların da esas sözleşmeyle
belirlenmesi hüküm altına alınmıştır. Ancak,
"paylarının yüzde kırk dokuzunun Hazine adına"
kaydolunacağı belirtildiğinden bu şirket Hazinenin bir
iştiraki konumunda olacaktır. Burada Hazine payının yüzde
51 yerine yüzde 49 olması bu şirketin bir özel hukuk tüzel
kişisi olması ve kontrolün Hazine'de olmaması demektir. Bu
durumda Borsanın yönetiminin istenmeyen kişilere geçmesini engelleyecek
bir mekanizma kalmamaktadır. Bu durum finansal sistemin
sağlıklı işlemesi açısından sakıncalar
taşımaktadır. Borsalar sadece kâr etmek amacıyla
kurulmazlar. Asıl
amaç, sermayenin tabana yayılması ve tasarruf sahiplerinin
tasarruflarının yatırıma yönlendirilmesinde Borsanın
aracılık etmesidir. Borsalar finansal istikrarın
sağlanmasında ve tasarruf ve yatırımların
artırılmasında da önemli rol oynarlar. Bu nedenlerle
ortaklık yapısının gözden geçirilmesi, bu
yapılmıyorsa mutlaka imtiyazlı hisse konusunun kanun metnine
eklenmesi gereklidir.
Yine
tasarıya son anda önergeyle eklenen ve tartışılmadan
getirilen ve ilginç olan diğer bir husus ise İMKB'nin
gayrimenkulleridir. İMKB'ye ait arsalar Toplu Konut İdaresine bedelsiz olarak
devredilmektedir. Eğitim ve öğretim
kurumlarına kaynak yaratılacağı söylenerek mesele basite
indirgenmektedir. Ancak, asıl olan amaç değil, uygulamanın
nasıl olacağıdır. Ulvi amaçlarla başlanan birçok
işte suiistimaller olmuştur. Bu arsaların bulunduğu alan
rantı çok yüksek bir alandır. Aceleyle bu maddenin eklenmesi soru
işaretlerini artırmaktadır. Hele hele, arsaların
yüzölçümlerinin bile ek tabloda yer almaması ve bizim
sorularımızdan sonra yaklaşık
Bu
nedenlerden dolayı maddenin tasarı metninden
çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN
Diğer gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe
Kanun yapma tekniği
bakımından, Tasarıda Geçici 9 uncu maddesinde yer alan hükümler
138 inci madde olarak yeni bir madde olarak düzenlendiğinden, bu maddenin
metinden çıkarılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda geçici madde 9 tasarı metninden
çıkarılmıştır.
Şimdi geçici
10uncu maddeyi geçici 9uncu madde olarak oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Yeni geçici madde
ihdasına dair iki önerge vardır, sırasıyla okutup
işlemlerini yapacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kanun Tasarısına Geçici 11inci madde olarak aşağıdaki
ifadenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mehmet
Günal Ahmet Kenan
Tanrıkulu
İzmir
Antalya
İzmir
Mustafa Kalaycı S.
Nevzat Korkmaz Alim
Işık
Konya Isparta
Kütahya
Lütfü
Türkkan Kemalettin
Yılmaz
Kocaeli Afyonkarahisar
Ortaklık
Tazmin Fonu
GEÇİCİ
MADDE 11- (1) Bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce, 2499
sayılı Sermaye Piyasası Kanunu hükümlerine aykırı
olarak hisse senedi, hisse devir sözleşmesi, makbuz, kar garantisi vb. her
ne ad altında olursa olsun para topladığı tespit edilen
şirketlerden, şirkete ait ortaklık pay defterinde yer alan veya
ortaklık pay defterinde yer almadığı halde şirkete
para verdiği Sermaye Piyasası Kurulu ve/veya bir mahkeme kararı
ile tespit edilen yatırımcılar ile faaliyet izinleri veya
imtiyazları kamu tarafından iptal edilen veya el konulma nedeniyle
hisse senetleri Borsa'da işlem görmekten men edilen şirket ortaklarının
haklarını korumak ve alacaklarını ödemek amacıyla
Ortaklık Tazmin Fonu kurulmuştur. Ortaklık Tazmin Fonunun idare
ve temsili, YTM tarafından yürütülür.
(2)
Söz konusu şirket alacaklılarına Ortaklık Tazmin Fonunun,
imkânları da dikkate alınarak, ödeme yapılabilmesi için,
alacaklıların bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce
ilgili şirkete ortaklık tespit davası veya pay defterine
kayıt için ifa davaları açmış olması gerekmektedir.
Faaliyet izinleri veya imtiyazları kamu tarafından iptal edilen veya
el konulma nedeniyle hisse senetleri Borsa'da işlem görmekten men edilen
şirket ortaklarına ödeme yapılabilmesi için ilgili
ortaklığa ait paylarının veya paya ilişkin Kurulca
kabul edilecek kayıtların ibrazı gereklidir.
(3)
Şirkete ortaklık tespit davası veya pay defterine kayıt
için 01.11.2012 ifa davası açmış olan kişilerin davaya esas
olan kendilerinde bulunan belgelerin temsil ettiği ödeme tutarları
için, kesinleşmiş mahkeme kararı aranmaksızın
Ortaklık Tazmin Fonu tarafından pay başına ödeme yapılır.
31/12/2012 tarihine kadar bir alacak sahibine yapılacak ödeme tutarı,
20.000 Türk Lirasını aşamaz. Bu tutar, 1/1/2013 tarihinden sonra
her yıl ilân edilen yeniden değerleme katsayısı
oranında artırılır. Yatırımcıların
ibraz ettiği belgeler üzerinden yapılacak ödemelere ilişkin
Kurul inceleme yapma yetkisine haizdir. Kurul, ödemelerin bu madde hükümlerine
uygun yapılmasını teminen, ilgili ortaklık
kayıtlarına, ilgili şahısların şahsi belge ve
kayıtlarına, kamu kurumlarından talep edebileceği belgelere
dayanarak karşılıklı inceleme yapma ve bu madde ile
diğer ilgili mevzuat hükümlerine aykırı ödeme taleplerini
reddetme hakkını haizdir. Kurula bu kapsamda Kanun'un genelinde yer
alan görevlere de şamil olmak üzere ilgili bakana bilgi vermek kaydi ile
yurtdışında denetim, inceleme ve sorgu yapma yetkisi ihdas
edilmiştir.
(4)
Bu Kanunun yürürlüğe girmesini izleyen iki ay içerisinde, bu Fona
İstanbul Borsası tarafından 20 milyon Türk Lirası,
Yatırımcıları Koruma Fonunca 30 milyon Türk lirası
tahsis edilir. Bu Fon, YTM tarafından kamu bankalarında
mevduat hesabına ya da kamu borçlanma senetlerine yatırılarak
nemalandırılır. Fon, bu madde gereğince yapılacak
ödemeler dışında bir amaçla kullanılamaz. Fonun,
yapılacak ödemeleri karşılamaya yetmemesi halinde, Bakanlar
Kurulu kararıyla belirlenecek ek kaynak, Sermaye Piyasası Kurulu
tarafından karşılanır. İlgili ödenek talep halinde
ivedilikle genel bütçeden Sermaye Piyasası Kurulu bütçesine
aktarılır.
(5) Hak sahiplerine
ödeme, YTM tarafından gerçekleştirilir. İlgili
ortaklığın kuruluş tarihinden bu Kanun'un yürürlüğe
girdiği tarihe kadar yönetim kurulu ve denetleme kurulu üyeleri, personeli
sıfatı ile görev almışlar ile bunların eşlerine
ve üçüncü derece dâhil kan ve sıhrî hısımlarına ve sermaye
piyasası kurumlarına bu madde kapsamında ödeme yapılmaz.
(6) Bu maddenin uygulanması ile ilgili usûl ve
esasları belirlemeye ve gerekli düzenlemeleri yapmaya Bakanlar Kurulu
yetkilidir.
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye salt
çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmamış olduğundan önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısına Geçici
Madde 11 olarak aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Engin
Altay Levent
Gök
İstanbul Sinop Ankara
Sinan Aydın Aygün Kazım
Kurt Gürkut
Acar
Ankara Eskişehir Antalya
"Ortaklık Tazmin Fonu
GEÇİCİ MADDE 11- (1) Bu Kanun'un yürürlüğe
girdiği tarihten önce, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu
hükümlerine aykırı olarak hisse senedi, hisse devir sözleşmesi,
makbuz, kar garantisi vb. her ne ad altında olursa olsun para
topladığı tespit edilen şirketlerden, şirkete ait
ortaklık pay defterinde yer alan veya ortaklık pay defterinde yer
almadığı halde şirkete para verdiği Sermaye
Piyasası Kurulu ve/veya bir mahkeme kararı ile tespit edilen yatırımcılar
ile faaliyet izinleri veya imtiyazları kamu tarafından iptal edilen
veya el konulma nedeniyle hisse senetleri Borsa'da işlem görmekten men
edilen şirket ortaklarının haklarını korumak ve
alacaklarını ödemek amacıyla Ortaklık Tazmin Fonu kurulmuştur.
Ortaklık Tazmin Fonunun idare ve temsili, YTM tarafından yürütülür.
(2) Söz konusu şirket alacaklılarına
Ortaklık Tazmin Fonunun, imkânları da dikkate alınarak, ödeme
yapılabilmesi için, alacaklıların bu Kanun'un yürürlüğe
girdiği tarihten önce ilgili şirkete ortaklık tespit davası
veya pay defterine kayıt için ifa davaları açmış
olması gerekmektedir. Faaliyet izinleri veya imtiyazları kamu
tarafından iptal edilen veya el konulma nedeniyle hisse senetleri Borsa'da
işlem görmekten men edilen şirket ortaklarına ödeme
yapılabilmesi için ilgili ortaklığa ait paylarının
veya paya ilişkin Kurulca kabul edilecek kayıtların ibrazı
gereklidir.
(3) Şirkete
ortaklık tespit davası veya pay defterine kayıt için 01.11.2012
ifa davası açmış olan kişilerin davaya esas olan
kendilerinde bulunan belgelerin temsil ettiği ödeme tutarları için,
kesinleşmiş mahkeme kararı aranmaksızın Ortaklık
Tazmin Fonu tarafından pay başına ödeme yapılır.
31/12/2012 tarihine kadar bir alacak sahibine yapılacak ödeme tutarı,
20.000 Türk Lirasını aşamaz. Bu tutar, 1/1/2013 tarihinden sonra
her yıl ilân edilen yeniden değerleme katsayısı
oranında artırılır. Yatırımcıların
ibraz ettiği belgeler üzerinden yapılacak ödemelere ilişkin
Kurul inceleme yapma yetkisine haizdir. Kurul, ödemelerin bu madde hükümlerine
uygun yapılmasını teminen, ilgili ortaklık
kayıtlarına, ilgili şahısların şahsi belge ve
kayıtlarına, kamu kurumlarından talep edebileceği belgelere
dayanarak karşılıklı inceleme yapma ve bu madde ile
diğer ilgili mevzuat hükümlerine aykırı ödeme taleplerini
reddetme hakkını haizdir. Kurula bu kapsamda Kanun'un genelinde yer
alan görevlere de şamil olmak üzere ilgili bakana bilgi vermek kaydi ile
yurtdışında denetim, inceleme ve sorgu yapma yetkisi ihdas
edilmiştir.
(4) Bu Kanunun yürürlüğe girmesini izleyen iki ay
içerisinde, bu Fona İstanbul Borsası tarafından 20 milyon Türk
Lirası, Yatırımcıları Koruma Fonunca 30 milyon Türk
lirası tahsis edilir. Bu Fon, YTM tarafından kamu bankalarında
mevduat hesabına ya da kamu borçlanma senetlerine yatırılarak
nemalandırılır. Fon, bu madde gereğince yapılacak
ödemeler dışında bir amaçla kullanılamaz. Fonun,
yapılacak ödemeleri karşılamaya yetmemesi halinde, Bakanlar
Kurulu kararıyla belirlenecek ek kaynak, Sermaye Piyasası Kurulu
tarafından karşılanır. İlgili ödenek talep halinde
ivedilikle genel bütçeden Sermaye Piyasası Kurulu bütçesine
aktarılır.
(5) Hak sahiplerine
ödeme, YTM tarafından gerçekleştirilir. İlgili
ortaklığın kuruluş tarihinden bu Kanun'un yürürlüğe
girdiği tarihe kadar yönetim kurulu ve denetleme kurulu üyeleri, personeli
sıfatı ile görev almışlar ile bunların eşlerine
ve üçüncü derece dâhil kan ve sıhrî hısımlarına ve sermaye
piyasası kurumlarına bu madde kapsamında ödeme yapılmaz.
(6) Bu maddenin
uygulanması ile ilgili usûl ve esasları belirlemeye ve gerekli
düzenlemeleri yapmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.
(7) Bugüne kadar kamunun el koyduğu, halka açık
şirketlerdeki esas sermayedar hariç, küçük
yatırımcıların ortaklık payları el koyan kurum
tarafından ödenir.
(8) Fonlar kanalıyla yapılan ödemeler icra
iflas harçlarından muaftır.
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Buyurun efendim? Geleyim mi?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Buyurun Sayın Aslanoğlu. Buyurun lütfen.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Günal, gel, çağırıyor, Komisyona
çağırıyor.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Çağırıyor mu?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Ama
orayı boşaltmadın.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Nasıl olsa gelmezler diye
kaldırmıyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Hayır, nasıl olsa gelmez diye kaldırmadınız.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Buyurun Sayın Aslanoğlu. Buyurun lütfen.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Hayır,
gelmiyorum Sayın Başkan!
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Gelmiyorum! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Evet, gelmek isteyen gelebilir tabii yani kimseyi zorlayamam
ben.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Arkadaşlar, bakın, bu Kepez, bilmem ne, vatandaşın
parası bu ya! Allah aşkına ya!
BAŞKAN Sayın Komisyon, salt
çoğunluğunuz var mı?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Sayın Başkan, salt çoğunluğumuz yoktur,
katılamıyoruz.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmamış olduğundan önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN - Madde 146yı oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan,
özür dilerim
BAŞKAN - Madde 147yi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Böylece, 6ncı bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi, İç Tüzükün 86ncı maddesi
gereğince oyunun rengini belirtmek için ve lehte olmak üzere söz isteyen
Ferit Mevlüt Aslanoğlu.
Lehte mi, aleyhte mi?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Genç
BAŞKAN Evet, Kamer Genç, Tunceli Milletvekili,
lehte söz isteyen.
Lehte mi aleyhte mi?
KAMER GENÇ (Tunceli) Aleyhte.
BAŞKAN Aleyhte.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Orada isteğim var Sayın
Başkan, dilekçem var.
BAŞKAN Var burada ama lehte diyor Sayın
Aslanoğlu.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, o şey
etmediği için. Aleyhte demiştim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sermaye Piyasası Kanunu aşağı yukarı 148, 149 madde; burada,
son anda birkaç korsan önerge verildi, bu önergelerle bir hayli yükseldi.
Biraz önce Grup Başkan Vekiliniz Ahmet Bey bana
cevap veriyor. Ahmet, senin daha beni
anlayabilmen için yüz fırının ekmeğini yemen lazım.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Kimse seni anlayamıyor
zaten!
KAMER GENÇ (Devamla) - Biraz lütfen
Gerçekten, senin ne bilgin
ne kültürün ne kabiliyetin bana cevap vermeye yeterli değil.
AHMET YENİ (Samsun) Hakaret etmeyin.
KAMER GENÇ (Devamla) - Onun için ben şey etmiyorum.
Şimdi, beyler, efendiler, bu Türkiye Büyük Millet
Meclisi yüce bir kurumdur. Burada çıkan kanunlara, her şeyden önce,
herkesin anlayarak parmak kaldırması lazım. Bakın, bir
defa, kanunları temel kanun olarak getiriyorsunuz; komisyonlara gidiyor, 5
maddelik bir kanun 100 madde olarak çıkıp geliyor, komisyonlarda
doğru dürüst incelenmiyor. Alt komisyon kuruyorsunuz, alt
komisyonların kararlarına uymuyorsunuz. Milletvekillerinin
getirdiği birtakım kanun tekliflerini birleştiriyorsunuz ama o
sadece isimde kalıyor, o birleştirdiğiniz teklifler -komisyonda
en ufak o konuyla ilgili bir hüküm yok- geliyor, ortada kaybolup gidiyor.
Şimdi, böyle bir yasama olmaz, böyle bir kanun düzenlemesi olmaz.
Şimdi, sizin bugüne kadar burada
yaptıklarınız
Hani, biraz önce ben dedim ya
Hani, bir
milletvekili burada göreve başlarken Hukukun üstünlüğüne, hukuk
devleti ilkelerine namusu ve şerefi üzerine yemin eder. diyor ya, onun
anlamı şu: Ben, burada çıkaracağım her kanunda
vatandaşın hak arama yollarını
tıkamayacağım, hukuk devleti ilkelerine aykırı hareket
etmeyeceğim. Bunu böyle anlamak lazım. Yani yoksa bizim kimsenin
şeref ve haysiyetiyle oynayacak hâlimiz yok ama diyoruz ki:
İnsanların yaptığı yemine sahip çıkması
lazım.
O bakımdan, şimdi, getirilen bu kanun
Ben
şuna inanıyorum ki: Hükûmet ve komisyon da dâhil, bu kanunu
kavramış değil. Ben inanıyorum çünkü ne doğru dürüst
inceleniyor
Şimdi, son anda 4 tane önerge verdi. Okuyan Divan
Kâtibi arkadaşımızın sesi duyulmuyor, ne okuduğunu biz
anlamıyoruz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Biz anlıyoruz.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Anlıyoruz.
KAMER GENÇ (Devamla) Ben, bir milletvekili olarak
vicdan azabı çekiyorum arkadaşlar. Burada, bilmediğimiz bir
şeyin kabulünü istemiyoruz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Yüz fırın ekmek
yersen, bunu anlarsın!
KAMER GENÇ (Devamla) Ben, şimdiye kadar, otuz
senedir burada görev yapıyorum. Son anda birtakım korsan önergelerle
devletin trilyonları -hatta katrilyonlar bile söylenebilir- birtakım
insanların cebine kaydırılıyor. Dolayısıyla,
Parlamentonun ciddiyeti
Burada birtakım özel holdinglere, birtakım
özel çıkar gruplarına son anda, birtakım kişiler korsan
önergelerle devletin kaynaklarını kanalize etmesinler.
Şimdi burada ne okundu, ne getirildi? Yok yani
Bakın, mesela ben Danışma Meclisinde,
bulundum. Danışma Meclisinde burada bir önerge verildiği zaman,
o önergenin hem lehinde hem aleyhinde -açın bakın İç Tüzüke-
çıkıp konuşuluyordu çünkü önerge geliyor, bu önergeyle ne
getiriliyor, ne götürülüyor insanların bilmesi lazım. Şimdi 4
tane burada önerge okundu, ben anlamadım çünkü arkadaşımız,
ses düzeni kötü, okunmuyor. Dolayısıyla
AHMET AYDIN (Adıyaman) Senin daha kırk
fırın ekmek yemen lazım!
KAMER GENÇ (Devamla) Ya Ahmet, ciddiyetini muhafaza et!
Bak şimdi, senin benim bu söylediklerime eğer varsa bir gücün,
gidelim televizyonlarda seninle de tartışabiliriz.
Yani siz diyorsunuz ki Biz, hiçbir şey anlamadan,
son anda, bizim grup başkan vekilimiz Türkiyede hangi holdingin
hesabına çalışırsa, hükûmetimiz hangi holdingin
hesabına çalışırsa, buraya getirdikleri korsan önergeleri
kabul edelim, geçelim. Böyle bir Meclis olmaz ki! O zaman Meclise de gerek
olmaz.
Onun için, değerli milletvekilleri, getirilen bu
kanunlar hukuk tekniğine uygun değil, ülkenin menfaatine uygun
değil. Sizin burada getirdiğiniz en büyük kazanımınız,
İstanbul Menkul Kıymetlerin 186 dönümlük o devasa, güzel, ranta
dayalı arsalarını almanız, istediğiniz gibi
kullanacaksınız. Çevrenizdeki insanlar, Hükûmete yakın insanlar,
Tayyip Beye yakın insanlar ne yapacak? Bunları kullanacak,
rantlarını paylaşacak. Eh size de bu herhâlde helal olmaz!
AHMET YENİ (Samsun) Niyet okumaya devam et!
KAMER GENÇ (Devamla) Yani bunu bu kadar yiyenlerin bir
gün burnundan gelir! Bakın, Allah insanlara
Beyler, en diktatörler bile yüce Tanrının gücü
karşısında erimiş ve belalarını
bulmuşlardır.
Ben, bunları size söylemek için söz aldım ve
kanunun aleyhinde oy kullanıyorum.
Saygılar. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Tasarının tümü açık oylamaya
tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Oylama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Sermaye Piyasası Kanunu
Tasarısı açık oylama sonucu:
|
Kullanılan oy sayısı |
: |
258 |
|
|
|
Kabul |
: |
243 |
|
|
|
Ret |
: |
15 |
|
|
|
Kâtip Üye Özlem Yemişçi Tekirdağ |
Kâtip Üye Mine Lök Beyaz Diyarbakır |
|||
Böylece, tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Alınan karar gereğince 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısını görüşmek için, 10 Aralık 2012
Pazartesi günü saat 14.00te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.52
(x) Bu ifadeye ilişkin açıklama 10/12/2012 tarihli 36ncı Birleşim Tutanağının 26ncı sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(X) 337 S. Sayılı Basmayazı 04/12/2012 tarihli 33üncü Birleşim Tutanağına eklidir.
(*) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.