TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
39uncu
Birleşim
13
Aralık 2012 Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- 2013
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/698) (S.Sayısı: 361)
2.- 2011 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı, Merkezi Yönetim Bütçesi Kapsamındaki Kamu
İdarelerinin 2011 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (
1/649, 3/1003) (S.Sayısı: 362)
A) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI
1) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI
1)
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 2011 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) TARIM REFORMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1)
Tarım Reformu Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
Ç) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI DÜZENLEME KURUMU
1)
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2011 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2013
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2013
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) TÜRKİYE YAZMA ESERLER BAŞKANLIĞI
1) Türkiye Yazma Eserler Başkanlığı
2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
H) GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI
1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞI
1) Gümrük Müsteşarlığı 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) REKABET KURUMU
1)
Rekabet Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Rekabet Kurumu 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J)
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANLIĞI
1) Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K)
KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Karayolları Genel Müdürlüğü 2013
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Karayolları Genel Müdürlüğü 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L)
BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM KURUMU
1) Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu
2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2011 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
M)
DENİZCİLİK MÜSTEŞARLIĞI
1)
Denizcilik Müsteşarlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
N)
SİVİL HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1)
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
O)
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
1) İçişleri Bakanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İçişleri Bakanlığı 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ö)
EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Emniyet Genel Müdürlüğü 2013 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel Müdürlüğü 2011 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
P)
JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI
1) Jandarma Genel Komutanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel Komutanlığı 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
R)
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞII
1) Sahil Güvenlik Komutanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik Komutanlığı 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli
İşler
1.- Genel Kurulu teşrif etmiş bulunan
Uluslararası Sergiler Bürosu EXPO Genel Sekreteri Vicente Gonzalez
Loscertalese Başkanlıkça Hoş geldiniz. denilmesi
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Bursa
Milletvekili İlhan Demirözün, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Yozgat Milletvekili Sadir
Durmazın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.- Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin, Yozgat Milletvekili
Sadir Durmazın şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
4.- İzmir Milletvekili
Musa Çamın, Denizli Milletvekili Nihat Zeybekcinin CHP Grup
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
5.- Gaziantep Milletvekili
Ali Serindağın, İçişleri Bakanı İdris Naim
Şahinin şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
6.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet S. Kesimoğlunun, İçişleri Bakanı
İdris Naim Şahinin şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin verdiği bazı
bilgilere ve fındık üreticisinin 2004 yılında meydana gelen
don afetinden kaynaklanan alacağının hâlen ödenmediğine
ilişkin açıklaması
2.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin OECD desteğiyle
ilgili ifadelerine ilişkin açıklaması
3.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, 4/12/2012 tarihinde Şilede
meydana gelen deniz kazasında kaybolan cesetlerle ilgili arama
faaliyetlerinin ne durumda olduğunu ve kurtarma faaliyetlerinde bir
zafiyet olup olmadığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
4.- Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali
Yıldırımın, Şilede meydana gelen deniz
kazasıyla ilgili arama ve kurtarma çalışmalarına
ilişkin açıklaması
VII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin,
Kırklareli-İğneadaya nükleer santral yapılacağı
iddialarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/11938)
2.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent
Tüzelin, Kocaeli ve Sakaryadaki elektrik kullanıcılarının
geçmiş dönem fatura borçları nedeniyle yaşadıkları
mağduriyete ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/11940)
3.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S.
Kesimoğlunun, Kırklarelinin Demirköy ilçesine bağlı bir
beldede inşası planlanan termik ve nükleer santrallere ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/11941)
4.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın,
elektrik tüketimindeki azalmanın nedenlerine ilişkin sorusu ve Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/11942)
5.- Erzincan Milletvekili Muharrem
Işıkın, Rekabet Kurumunun Erzincandaki bazı firmalar
hakkında başlattığı soruşturmaya ilişkin
sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının
cevabı (7/12160)
6.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın,
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Irakta ortak olduğu
şirketlere ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı (7/12161)
7.- Mersin Milletvekili Ali Özün, tarım
ürünlerinin ihracatındaki azalmadan kaynaklanan mağduriyetin
giderilmesine,
Tarım politikalarını geliştirmeye
yönelik çalışmalara,
- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun,
zeytin üreticilerine verilen desteğin artırılmasına,
Çeşitli afetler sebebiyle 60 ilde zarar gören tarım ve
hayvancılıkla uğraşanların mağduriyetlerinin
giderilmesine,
- Uşak Milletvekili Dilek Akagün
Yılmazın, Uşaktaki çiftçilerin destekleme prim bedellerinin
ödenmemesine,
- Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet
Gümüşün, şap hastalığına,
- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Bakanlık personelinin maaş ödemelerinin hangi bankaya yatırıldığına
ve promosyon ödemesi ile ilgili sözleşmeye,
İlişkin soruları ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/12274), (7/12275),
(7/12276), (7/12277), (7/12278), (7/12279), (7/12280)
8.- Iğdır Milletvekili Sinan
Oğanın, Iğdırın Tuzluca ilçesindeki ekolojik
zenginliğin dünyaya tanıtılması için yapılacak
projelere ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı (7/12326)
9.- İstanbul Milletvekili İhsan Barutçunun,
Keysun Ovası Sulama Birliği üyelerine Birliğin elektrik
borçları nedeniyle icra takibi yapılmasına ilişkin sorusu
ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/12661)
10.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
Artvinde kaçak avcılığın önlenmesine ilişkin sorusu
ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/12663)
11.- Amasya Milletvekili Ramis Topalın, Amasyada
ithal edilen hayvanlarla ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/12666)
12.- İstanbul Milletvekili Haluk
Eyidoğanın, İstanbul Maslakta devam eden bir konut projesine
ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/12667)
13.- İstanbul Milletvekili Umut Oranın, TBMM
Etik Komisyonunun aldığı iddia edilen bir taslak karara
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet
Sağlamın cevabı (7/13507)
13 Aralık 2012
Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 11.02
BAŞKAN: Başkan
Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Fatih ŞAHİN (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39uncu Birleşimini
açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, gündeme geçiyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
gündemimize göre 2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2011 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki
görüşmelere devam edeceğiz.
Program uyarınca,
bugün iki tur görüşme yapacağız.
Beşinci turda,
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Tütün
ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu, Kültür ve Turizm
Bakanlığı, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü, Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı,
Rekabet Kurumu bütçe ve kesin hesapları ile Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, Gümrük
Müsteşarlığı kesin hesapları yer almaktadır.
III.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.-
2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/698) (S.Sayısı: 361)
2.- 2011 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, Merkezi Yönetim Bütçesi
Kapsamındaki Kamu İdarelerinin 2011 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu ( 1/649, 3/1003) (S.Sayısı: 362) (x)
A) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANLIĞI
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B) TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANLIĞI
1) Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) TARIM REFORMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Tarım Reformu Genel Müdürlüğü 2011 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI DÜZENLEME
KURUMU
1) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2013
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
1) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) DEVLET TİYATROLARI GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) TÜRKİYE YAZMA ESERLER BAŞKANLIĞI
1) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
H) GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI
1) Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞI
1) Gümrük
Müsteşarlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) REKABET KURUMU
1) Rekabet Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Rekabet Kurumu 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Komisyon ve
Hükûmet yerindedir.
Bu turda yer alan
bütçelerle ilgili soru sormak isteyen milletvekilleri sisteme girebilirler.
Beşinci turda
grupları ve şahısları adına söz alan sayın
üyelerin isimlerini okuyorum:
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına, Adıyaman Milletvekili Mehmet Erdoğan, Bayburt
Milletvekili Bünyamin Özbek, Gaziantep Milletvekili Derya Bakbak,
Şanlıurfa Milletvekili Zeynep Karahan Uslu, Trabzon Milletvekili
Safiye Seymenoğlu, İstanbul Milletvekili İsmet Uçma, Samsun
Milletvekili Cemal Yılmaz Demir, Tekirdağ Milletvekili Özlem Yemişçi;
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına, Ağrı
Milletvekili Halil Aksoy, İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya
Önder, Hakkâri Milletvekili Esad Canan, Mardin Milletvekili Erol Dora;
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz,
Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin Yılmaz, Bilecik Milletvekili
Bahattin Şeker, Iğdır Milletvekili Sinan Oğan; Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili İlhan Demiröz, Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün, Muğla Milletvekili Tolga Çandar, Antalya
Milletvekili Yıldıray Sapan, İstanbul Milletvekili Binnaz
Toprak, Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt.
Şahısları
adına, lehinde İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır;
aleyhinde Adana Milletvekili Muharrem Varlı.
Şimdi, ilk olarak
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Adıyaman Milletvekili
Mehmet Erdoğan.
Buyurunuz Sayın
Erdoğan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığının 2013 yılı bütçesi üzerine AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri
saygıyla selamlarım.
Dün, başkent
Ankaranın köylerine yol götüremeyen bir Türkiye vardı; bugün,
Ankaranın da, Hakkârinin de, Edirnenin de köylerine yol götürmüş,
su götürmüş bir Türkiye var. Dün, yardım alan, IMF
kapılarında bekleyen bir Türkiye vardı; bugün, dünyanın her
yerine merhamet elini uzatan, yaraları saran bir Türkiye var. Dün, seçim
ekonomisi diyerek popülizm yaptılar, milletin kaynaklarını
çarçur ettiler, milletin emanetine haksızlık ettiler. Merkez
Bankasına talimat verildi, karşılıksız para
basıldı. Bedeli, sonuçları, faturası hiç hesaba
katılmadan bol keseden dağıtıldı. Vaatler havada uçuştu.
Enflasyon bu ülkede 3 haneli rakamlara yükseldi. Bütçe açığında
rekorlar kırıldı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Şiir mi, şiir mi?
MEHMET ERDOĞAN
(Devamla) - Faizler astronomik seviyelere tırmandı. Zamlar ardı
ardına geldi, kaşıkla verilen kepçeyle geri alındı.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Hazreti Mevlânâ der ki: Hangi tohum toprağa
atıldı da toprak onu kabul etmedi ki? Her an iyilik tohumu ekedur,
ekmedikçe hiçbir şey biçemezsin. 2002 yılından beri, artık
bu topraklarda AK PARTİ ile Hazreti Mevlânânın gönül
zenginliğini, Yunusun hoşgörüsünü birbirimize aktarıyor,
Hacı Bektaşi Velinin diliyle, gönül diliyle konuşuyoruz. Âkifin
irfanıyla var olacak Asımın neslini inşa ediyoruz.
Biz barış ve
kardeşlik tohumları ekerken muhalefet rüzgâr ekmeye devam ediyor ama
bilmeliler ki rüzgâr eken fırtına biçer. Yanlış yapanlara,
hortumlanan yüzlerce milyar dolara, batırılan bankalara göz yumanlar,
ses çıkarmayanlar, millete rağmen vesayetçi sistemi
alkışlayanlara millet en güzel cevabı verdi. Evet, rüzgâr
ekmiştiniz, fırtına biçecektiniz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Seçimlerde, sandıklarda
fırtına sizleri biçmeye devam etti ve ediyor. Ya kendinizi
değiştirecek ya da yokluğa mahkûm olacaksınız.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) Tarıma gel, tarıma!
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) 8 bin liralık inekler 2 bin liraya satılıyor
Sayın Erdoğan!
MEHMET ERDOĞAN
(Devamla) Değerli dostlar, tarım, ülkemiz ekonomisi ve sosyal
yapısında önemli bir sektör.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sen Besnideki çiftçinin yüzüne bakabiliyor musun?
MEHMET ERDOĞAN
(Devamla) Tarım, Hükûmetimizin ve
Bakanlığımızın kararlı politikaları ve
sağlanan desteklerle, son on yıllık dönemde ekonomiye önemli
katkılar sağlar.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sen Besniye git de çiftçilerle bir konuş.
Besnideki çiftçi acından ölüyor acından! Haberin yok senin!
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) Anguslara gel, anguslara!
MEHMET ERDOĞAN
(Devamla) Yapılan desteklemelerle gelişen tarım sektörünün
millî gelire katkısı 3 kattan fazla artarak, 2002 yılında
36 milyar TLden 2011de 103,6 milyar TLye ulaşır. 186 ülkeye 1.586
çeşit tarımsal ürünü ihraç eden bir ülkeyiz. Tarımsal üretim
değeri itibarıyla dünyada 7nci, Avrupa Birliğinde 1inci
sıradayız. On yıllık iktidarımızda toplam 50,7 milyar
TL tarımsal destek verildi.
Yıllardır
tarım ülkesiyiz diye oyalayanlara sormak lazım. Cumhuriyetin
Tarım Kanunu, Tohumculuk Kanunu, tarım ürünleri sigortası
neredeydi? İşte, AK PARTİyle seksen üç yıldır
beklenen Tarım Kanununun da içinde bulunduğu 14 temel kanun hayata
geçirildi.
Tarım
havzaları, kırsal kalkınma hamlesi, sulama
yatırımlarına hibe desteği, arazi
toplulaştırması, yem bitkileri, tohumculuk destekleri
yapılan çalışmaların birkaçı.
Hele son günlerde ne
kadar önemli olduğunun farkındasınız, tarladan sofraya,
çiftlikten çatala güvenilir gıdanın insanlarımıza
sevkiyatı noktasında ne kadar da hassas ve dikkatli
davranılıyor değerli dostlar.
Bunlar, ancak bir
kısmını söyleyebildiğim bu destek ve çalışmalar.
İşte, bunlarla bitkisel ve hayvansal üretimde çok önemli
artışlar sağlandıysa da daha yapacağımız, katedeceğimiz
mesafeler var.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2002 yılında toplam tahıl üretimi
30 milyon 800 bin tondan 33 milyon 400 bin tona çıktı. Toplam meyve
sebze üretimimiz 39 milyon tondan 46 milyon tona çıktı. İşte
biz, 2023e doğru ilerlerken hedefimiz, dünyada tarımsal ekonomik
büyüklükte ilk 5 ülke arasında yer alan, tarımsal değeri 150
milyar dolara ulaşmış, ihracatı 40 milyar doları
aşan, dünyada ve bölgesinde tarımsal alanda söz sahibi, arazi
toplulaştırmasını tamamlamış, sulanabilir alanlarının
tamamını sulamaya açmış bir Türkiye hedefliyoruz.
Değerli Başkan,
değerli milletvekilleri; bütçenin hazırlamasında emeği
geçenlere, Sayın Bakanımız Mehdi Ekere ve Bakanlık
bürokratlarına teşekkür eder, bütçenin hayırlara vesile olmasını
diler, sizleri saygıyla selamlarım. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Erdoğan.
Bayburt milletvekili
Bünyamin Özbek. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Özbek.
AK PARTİ GRUBU ADINA
BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunun 2013
yılı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime özellikle tütün
mamullerinin insan ve toplum sağlığına zararlı
olduğunu hatırlatmakla başlamak istiyorum.
Hükûmetimiz döneminde
sigaranın zararlarından korunmaya yönelik birçok tedbirler
alınmıştır. 2008 yılında 4207 sayılı
Kanunda değişiklik yapan
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Bünyamin, bırak bunları sen, Koptan bahset, Koptan, Kop Tünelinden
bahset.
BÜNYAMİN ÖZBEK
(Devamla)
5727 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının
Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun sizlerin oylarıyla kabul edilmiş ve yürürlüğe girmiştir.
Pasif içicileri korumaya yönelik dumansız bir Türkiye oluşturmak
adına, 19 Temmuz 2009 tarihinde Türkiyede tüm kapalı alanların
dumansız hâle getirilmesi sağlanmıştır. Bunun
neticesinde, 15 yaş üzeri nüfusun sigara içme oranı 2006
yılında yüzde 33,4 iken
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Bayburtlular Kopu istiyor Bünyamin, bırak onu sen, Koptan bahset.
BÜNYAMİN ÖZBEK
(Devamla)
bu oran 2012 yılında yüzde 27,1e gerilemiştir. 2008
yılına göre yaklaşık 2 milyon 200 bin kişi
sigarayı bırakmış, kapalı alanlarda sigara
dumanına pasif maruziyet yüzde 60 ve yasak olmamasına rağmen
evlerde sigara içenlerin oranı yüzde 35 azalmıştır. Tütünle
mücadelede ülkemiz dünyada başarılı ilk 4 ülke arasında yer
almıştır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; diğer yandan, tarımı
kalkındırmadan ülkenin kalkınmasının mümkün
olmayacağı anlayışıyla, tarımda kalkınma
hamlesine gidildiğinden, burada altını çizmek isterim ki
tarımsal kalkınma hamlesi doğrultusunda, bütçe içerisinden
çiftçilerimize karşılıksız olarak dağıtılan
tarımsal destek miktarı 2002 yılında 1,9 milyar TL iken,
2012 yılında 6,5 milyar TL olmuştur. Tarımdaki bu
kalkınma hamlesi ilimize çok daha net bir şekilde
yansımış olup son on yılda Bayburt çiftçilerine toplam 73
milyon 200 bin Türk lirası üretim desteği ödenmiştir.
Diğer yandan, dün
Sayın Başbakanımız tarafından açılan Demirözü
Barajı ile yaklaşık
Çiftçilerimiz faiz yükü
altında ezilmekten kurtarılmış olup Ziraat Bankası ve
tarım kredi kooperatifleri aracılığıyla,
çiftçilerimize, hayvancılık ve sulama yatırımları için
yedi yıla kadar vadeli, sıfır faizle kredi verilmektedir. Son on
yılda ilimizdeki tarımsal kooperatiflere kullandırılan
işletme ve yatırım kredileri tutarı 10 milyon TLyi
geçmiştir.
Şimdi, Haydar Bey
Kop Tünelinden bahsediyor. Arkadaşlar, gerçekten bir hayalimiz
vardı. Erzurum-Bayburt arasında ciddi bir dağ vardı. Burada
özellikle kışları gidiş-gelişler çok zor oluyordu.
Hayal ediyorduk, rüyasını bile göremiyorduk ama bugün gerçek oldu.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Hayırlı rüyalar!
BÜNYAMİN ÖZBEK
(Devamla) Sayın Başbakanımıza ve Ulaştırma
Bakanımıza ve Karayolları bürokratlarına teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Rüyadan uyanmayın, devam edin rüyaya!
MUHARREM VARLI (Adana)
Helal olsun vallahi, iyi yetiştirmişsiniz!
BÜNYAMİN ÖZBEK
(Devamla) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu, 4733
sayılı Kanunla, 2002 yılında, tütün ve alkol
piyasalarını düzenlemek ve denetlemek üzere kurulmuştur.
Dünya pazar payında
tütün üretimimiz önemli bir yere sahiptir. Şöyle ki: Dünyada şark
tipi tütün üretiminde yüzde 28lik pazar payıyla 1inci sırada yer
almaktayız. Ülkemiz için önemli bir ihracat ürünü olan şark tipi
tütün 2012 yılının Ocak-Ekim döneminde, 2011
yılının aynı dönemine göre yüzde 15 büyüyerek 378 milyon
dolara ulaşmıştır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kurumun 2013 bütçesinin tütün mamulleri
piyasasına izin gelirleri toplam 9 milyon 500 bin Türk
lirasıdır, alkollü içkiler piyasası izin gelirleri 9 milyon Türk
lirasıdır. Malların kullanılmaya veya faaliyette bulunmaya
iznine ilişkin 38 milyon Türk lirası gelir tahsil edileceği
tahmin edilmektedir.
2013 mali
yılında kurum bütçesinin toplam 64 milyon 620 bin Türk lirası
olacağı görülmüştür.
Bu vesileyle sizleri
tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özbek.
Gaziantep Milletvekili
Derya Bakbak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Bakbak.
AK PARTİ GRUBU ADINA
DERYA BAKBAK (Gaziantep) Sayın Başkan, sayın bakanlarım
ve değerli milletvekili arkadaşlarım; Kültür ve Turizm
Bakanlığının 2013 yılı bütçesi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ülkemiz binlerce
yıllık tarihin zengin mirasını topraklarında
taşımakta. Aynı zamanda, sahip olduğu özel konum,
doğal güzellikleri, ev sahipliği yaptığı
uygarlıkların kültür hazineleri ile dünyada kültür ve turizm
zenginliği bakımından sayılı ülkeler arasında yer
almaktadır. Bunun bilinciyle on yıllık iktidarımızda
bizler önemli kültür ve turizm hamleleri gerçekleştirdik. Yapılanlar
meydanda; sayılar, rakamlar ortada. 2002de 13,2 milyon kişi ile dünyada 17nci sırada olan ülkemiz, 2011
yılında 31,5 milyon kişi ile gelen turist sayısı
bakımından 6ncı sırada. Turizm gelirleri
bakımından ise 23 milyar dolar ile dünyada 9uncu sıraya
yükselmiş durumdayız.
Ülkemiz yakın
geçmişe kadar kültür ve turizm konusunda hiç bu kadar mesafe
katetmemişti. Bugün ilk defa, makro düzeyde, uzun ve orta vadeli hedeflere
sahip, entegre bir ulusal kültür ve turizm politikasına bizim
iktidarımız zamanında ulaşabilmiştir.
Bakanlığımızın çalışmalarıyla turizm
algımız son on yılda deniz-güneş-kum üçgeninden
çıkmış, bunun yanı sıra ülkemizin kültürden
sağlığa, gastronomiden kongre turizmine kadar birçok alanda
sahip olduğu zenginliği ve çeşitliliği doğru
tanıtım araçlarıyla en güzel şekilde kullanılarak
kapsamlı bir turizm politikası hâline getirilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yaptığımız çalışmalarla
çağdaş, yenilikçi faaliyetlere önem vererek müze kütüphanesi gibi
yeni kavramları turizme kazandırıyoruz. Turizmde engellilere
yönelik çalışmalarımızı
yoğunlaştırıyor, çoğaltıyoruz. Çocuklar için
müzeleri daha ilginç hâle getirmeye yönelik çalışmalar
yapıyoruz. Kültürel mirasımızın korunması için gerekli
teknik elemanların yetiştirilmesine öncelik veriyoruz. Millî müze
kompleksleri kurarak depolarda kalan eserlerimizin sergilenmesini
sağlayacak çalışmalar yapıyoruz. Daha sektörel turistik
mağazalar açıp daha geniş kitlelere ulaşabiliyor, kârlılığımızı
artırıyoruz. Öte yandan, Türkiyeden yasa dışı
yollarla çıkarılmış çeşitli hazinelerimizi ülkemize
geri kazandırıyoruz. Sinema sektöründe de ülkemizin adından
uluslararası arenada söz ettirmeye; tiyatroda, operada, balede, konser ve
resitallerde temsil ve etkinlik sayımızı her geçen gün
artırmaya başladık.
Değerli
milletvekilleri, şehirlerimizin kültürel kimliklerini geliştirerek
turizme kazandırdık. İşte, bunun en güzel örneği,
Gaziantep. Sadece Gaziantep değil, bugün ülkemizin pek çok şehri turizm
alanında hızla gelişiyor. Daha önce çöplük olan, dökülen,
yıkılan eserlerimiz turizme kazandırılıyor. Bu yeni
yüzleriyle şehirlerimiz, yaşanabilir marka şehirler hâline
geliyor.
Şu bilgileri de
özellikle ve de gururla paylaşmak istiyorum sizlerle: Uluslararası
turizm sektörünce önemli addedilen Dünya Seyahat Ödüllerinde Kültür ve Turizm
Bakanlığımız Avrupanın en iyi turizm kuruluşu
ödülüne layık görüldü. Ayrıca, Gaziantep için gurur
kaynağı, UNESCOnun 2012 Dünya Kültür Mirası Aday Listesine
giren Zeugma da 2012 yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür
ve Sanat Büyük Ödülüne layık görüldü.
Değerli
milletvekilleri, üstün performanslar aynı hedefe yönelmiş takım
oyunundan çıkar. Bizler, ortak akılla, gönül birliğiyle hareket
ederek ülkemizi on yılda muazzam bir noktaya taşıdık.
Türkiyemiz, ekonomik anlamda, demokratik anlamda, siyasi anlamda
yaptığı reformlarla, uyguladığı politikalarla,
güçlü duruşuyla, kalkınma ve çağdaşlaşma
düzeyiyle komşu ülkelerimize model gösterilen bir ülke oldu. Bu
başarıyı çok daha öteye taşıyacağımıza
inanıyor, muasır medeniyet yolunda bu büyük millete hizmeti geçen,
eser bırakan, taş üstüne taş koyan bütün devlet ve siyaset
adamlarına ve aziz milletimize şükranlarımı sunuyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bakbak.
Şanlıurfa
Milletvekili Zeynep Karahan Uslu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Uslu.
AK PARTİ GRUBU ADINA
ZEYNEP KARAHAN USLU (Şanlıurfa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğünün
2013 mali yılı bütçesi üzerine söz almış buluyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye, altmış
üç yıldan beri, bu köklü kurumun aracılığıyla opera ve
bale sanatlarında dünya birikimini ülkemize taşımakta ve kendi
birikimimizi de dünyaya ihraç etmekte, en geniş ölçekte
insanlığa aktarmaktadır. Bu çerçevede, sanat ve kültürün
ürettiği birleştirici kültürel zeminler arasında özgün bir yere
sahip olan opera ve bale sanatlarına, birçok mesnetsiz ön
yargının aksine, cumhuriyet tarihi boyunca en fazla sahip çıkan
iktidarın AK PARTİ iktidarı olduğu da belirtilmelidir. Bu
sahiplenişe sadece birkaç örnek verirsek: Bakanlar Kurulu kararı 1993
yılında alınmasına rağmen, ancak kuruluşu 2008
yılında gerçekleşen Samsun Devlet Opera ve Balesi; yine, 2007
yılından beri düzenlenen İzmir Genç Solistler
Yarışması; 2008 yılından bu yana düzenlenen Uluslararası
İstanbul Bale Yarışması; 2010dan itibaren de
Uluslararası İstanbul Opera Festivali kurumumuzca düzenlenmekte;
yine, 2008 yılından bu yana da Bilim Dans Topluluğu, 2011de
İstanbul Modern Dans Topluluğunun kuruluşu gerçekleştirilmiş
bulunmaktadır. 2002 yılından bu yana da kuruma 606 yeni kadrolu
sanatçı alınmak suretiyle kurumun gücü ve dinamizmi
artırılmıştır.
Diğer taraftan, ilk
kez sadece Türk sanatçıları tarafından üretilmiş sanat
eserlerinin halka sunulduğu Eskişehir Ulusal Opera ve Bale
Günlerinin düzenlenmeye başlanması, 9 Türk cumhuriyetinin
katılımıyla TÜRKSOY bünyesinde ülkemiz liderliğinde Türkiye
Cumhuriyetleri Opera Birliğinin oluşturulması ve ilk kez bir
Türkiyeli sanatçının, Selman Adanın bestelediği bir
operanın Alman Devlet Opera ve Balesi tarafından sergilenmeye
başlanması da artık farklı sanat dallarında da
rüştünü ispat eden, dünyaya kendi kültürünü bu alanda da ihraç etmeye
başlayan güçlü Türkiye'nin iz düşümüdür.
Ulusal ve
uluslararası turneler, temsil sayıları, geçmiş dönemlerde
hiç ulaşılamayan düzeyde artmıştır. Sanatı sadece
imkânı olanlar için olmaktan çıkaran, sanatı herkes için
ulaşılabilir kılan bir yaklaşım sergilenmiştir.
2009da 242 yerli eser seyirciyle buluşurken 2012de bu rakam 392
olmuştur. Yine, toplam sergilenen eserlerin 2009da sadece yüzde 29u
ülkemiz sanatçılarına aitken bu rakam 2012de yüzde 41e
ulaşmıştır ve işte, sanatta gerçek millîlik de budur,
kendi değerlerini sahipleniş de budur. Bu yaklaşımın
artık bir toplumsal karşılığı olduğu da
ifade edilmelidir. Bir zamanlar -işte, çeşitli iller versiyonu
vardır- iline opera gelmiş, izlemişler, çıkışta
sormuşlar Nasıldı? diye, Bu ilimiz il olalı böyle zulüm
görmemişti. diyerek ancak sanat dallarına nasıl yabancı
olduğumuz hususunun espri konusu olabildiği günlerden, Anadolunun,
artık kendi hikâyelerine sahip çıktığını, sanata
da, evrensel kültürün ürünlerine de ilgisinin giderek
arttığını her yıl gişe gelirleri ve seyirci
sayısındaki artış üzerinden de gösterebiliyoruz. Rakamsal
verilerle ifade edersek, bir önceki yıla göre 50 bin yeni seyircinin daha
eklendiğini, bir yılda 439.619 kişi tarafından Devlet Opera
ve Balesinde sergilenen eserlerin izlendiğini ve sanatı yerelle
buluşturan bu perspektif sayesinde sürekli bu rakamın
arttığını görüyoruz.
Devlet Opera ve Balesi
sadece bir sanat kurumu değil, bir eğitim kurumu olarak da çocuklara
ve gençlere çeşitli eğitimler vermekte, 2010 yılından beri,
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığıyla imzalanan anlaşma
çerçevesinde, devlet koruması altındaki çocuklarımızın
da sanat kariyeri almasına fırsat tanınmaktadır. İlk
kez bir çocuk opera ve balesi olarak düzenlenen bir sahneye de AK PARTİ
iktidarı döneminde sahip olunduğu ifade edilmeli. Bugüne kadar opera
ve baleye en büyük yatırımı yapan hükûmetlerin AK PARTİ
hükûmetleri olduğunu, 2002 yılından 2012 yılına kurum
bütçesinin yüzde 203 arttığını, 2012den 2013e yüzde
19luk bir artışla 212 milyon Türk lirasına
ulaştığını ve bir ülkede sanatta kaydedilen
gelişmelerin ve gösterilen başarıların kamu bilincinin
gelişmişliğine, düşünce gücünün ve özgürlüğün
artışına
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ZEYNEP KARAHAN USLU
(Devamla) -
toplumun ortak bir estetik düzeye
ulaşmışlığına işaret ettiğini
belirtiyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Uslu.
Trabzon Milletvekili
Safiye Seymenoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Seymenoğlu.
AK PARTİ GRUBU ADINA
SAFİYE SEYMENOĞLU (Trabzon) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2013 yılı bütçe görüşmelerinde, Devlet Tiyatroları
Genel Müdürlüğü bütçesi üzerinde grubumuz adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, kültürün ülkemizin sosyoekonomik kalkınmasına ve
bölgesel gelişmesine katkılarının
artırılması yönünden Devlet Tiyatroları önemli bir görev
üstlenmiştir ve bu görevi yerine getirebilmek için repertuvarını
büyük bir titizlikle tamamlayarak oyunlarını ülkemizin her bir
köşesinde başarıyla sergilemektedir.
Devlet Tiyatroları, sanatsal
yaratıcılığın en etkin şekilde topluma
aktarıldığı tiyatro sahnelerinde 1949 yılından
beri temsillerini sürdürmektedir. Tiyatrolarımız 2002
yılında 12 il, 28 sahnede hizmet verirken bugün 23 il, 60 sahnede
hizmet vermektedir.
Türkiyenin her noktasında olmanın önem ve
gereğini yerine getirmek azim ve kararlılığında olan
Devlet Tiyatrolarımıza, bu amaçla, 2013 yılı içerisinde
Devlet Tiyatroları ailesine Manisa, Kayseri, Çanakkale, Mardin ve
Şanlıurfada da açılacak olan yeni sahnelerimiz de
katılacaktır.
Devlet Tiyatroları, Ankara, İstanbul, İzmir,
Bursa, Adana, Trabzon, Diyarbakır, Antalya, Erzurum, Konya, Sivas ve Van
illerindeki tiyatro izleyicisinden yoğun ilgi görmüş olup Gaziantep,
Maraş, Elâzığ, Malatya, Samsun, Çorum, Zonguldak, Aydın,
Rize ve Ordu illerinde de aynı başarıları
göstermiştir.
En önemli amacı, herkesi temsil verilebilecek her yerde ve
her şartta tiyatro sanatına ulaştırmak olan Devlet
Tiyatroları, yurt genelinde yılda ortalama 6 bin temsil yapmakta ve 2
milyon seyirciye ulaşmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ulusal
tiyatro ödüllerinin her yıl önemli bir bölümünü alan Devlet
Tiyatroları, uluslararası arenada kazandığı ödüllerle
de dünya çapında onurlandırılmaktadır. Birçok
uluslararası festivale ve etkinliğe davet edilen Devlet
Tiyatroları, programı dâhilinde oyunlarıyla ve projeleriyle bu
organizasyonlara katılmaktadır.
Devlet Tiyatrolarının en önemli faaliyetlerinden biri
de uluslararası tiyatro festivallerini gerçekleştirmektir. Bu
kapsamda, benim ilim olan Trabzonda da 13. Uluslararası Karadeniz
Tiyatro Festivalini düzenlemiştir.
Amacı sadece perde açmak olmayan Devlet Tiyatroları,
her yıl olduğu gibi bu yıl da sosyal sorumluluk projeleri
kapsamında çok önemli hizmetleri sürdürmüştür. Bu kapsamda Bütün
Çocuklar Tiyatroya projesiyle, daha önce hiç tiyatro izlememiş
çocuklarımızın ücretsiz olarak tiyatro izlemeleri sağlanmıştır.
Her Okul Bir Tiyatro projesiyle de öğretmenlerimize tiyatro
sanatçılarımız tarafından eğitim verilerek
kendilerinin hazırladığı oyunlar ilköğretim
öğrencilerimizce başarıyla sahnelenmiştir.
Sokakta
çalıştırılan çocukların okula dönmeleri amacıyla
başlatılan Çiçekleri Soldurmayalım projesiyle sokak
çocuklarının oyunlarda rol almaları sağlanarak sorumluluk
bilinci ve öz güven
duygularının oluşumuna katkıda bulunulmuş ve
onların topluma kazandırılmasında önemli bir adım
atılmıştır.
Engelli çocuklara ve
yetişkinlere yönelik tiyatro çalışmaları yapılarak bu
oyunlar repertuvara alınmıştır. Türkiye'de ilk kez görme
engelli çocuklara yönelik Okuma Tiyatrosu da Devlet Tiyatroları
bünyesinde gerçekleştirilmiştir.
Devlet Tiyatroları,
mahkûmların sosyal ve kültürel gelişimine katkıda bulunmak,
topluma kazandırılmalarını sağlamak amacıyla
onlarla birlikte tiyatro çalışmalarında bulunmuş ve cezaevlerinde
de ücretsiz temsiller vermiştir.
Ülkemize gelen Suriyeli
mültecilere Hatay ve İskenderunda moral ve motivasyonlarını
sağlamak amacıyla Diyarbakır Devlet Tiyatrosunun 1i çocuk oyunu
olmak üzere 2 farklı oyun temsilinde yoğun bir ilgiyle yüzde 100lere
varan doluluğa ulaşılmıştır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2013 yılı Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğüne ayrılan bütçeyle, tiyatro sanatıyla toplumda birlik,
beraberlik ve barış kavramlarının hayata en gerçekçi ve en
etkili şekilde yansıtılacağı inancıyla bütçenin
hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Seymenoğlu.
İstanbul
Milletvekili İsmet Uçma. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Uçma.
AK PARTİ GRUBU ADINA
İSMET UÇMA (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Yazma Eserler Başkanlığı 2013
yılı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, ülkelerin çeşitli ihraç ürünleri ve kaynakları
vardır; kimisi doğal gaz zenginidir, kimisi petrol zenginidir, kimisi
yetişmiş insan gücüne ya da teknolojik imkânlara sahiptir,
çağın trendlerini iyi yönetir. Ama, bizim elimizde başka hiçbir
toplulukta ve toplumda bulunmayan, dünyaya ihraç ettiğimiz zaman medeniyet
bileşkesinde ağırlık teşkil edebileceğimiz ve
geleceğin medeniyetini yeniden kurgulayıp oluşturabileceğimiz
önemli bir envanter var; bu da yazma eserlerimiz.
Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı 30/12/2010 tarihli Resmî
Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6093 sayılı Kanun
uyarınca kurulmuş, bugün başkanlık teşkilatı 3
bölge müdürlüğüne bağlı 17 müdürlük ve 4 memurluk olarak hizmet
vermekte olan özel bütçeli, döner sermayeli, İstanbul merkezli bir
kuruluştur.
Türkiye,
başta İslami ilimler olmak üzere, diğer bütün ilimlerde yazma
eserlerin dünyada en çok olduğu ülkedir. Türkiye genelinde, başta
Arapça, Türkçe, Farsça, Ermenice, Süryanice ve diğer bazı dillerde
olmak üzere, 500 bine yakın yazma eser bulunduğu tahmin edilmektedir.
Bu envanter, devir teslimlerle ve tespitlerle net olarak önümüzdeki günlerde
inşallah tespit edilmiş olacaktır.
Sevgili
milletvekilleri, bugün, dünyada bir rahmet dili kullanılamıyorsa,
ortak iyi ihya edilemiyorsa, dünya barışı lineer olarak
sağlanamıyorsa ve bugün dünyada İslamofobi ve isminin sonuna
terör eklenmiş bir ümmet algısı varsa bunda derin tarihî ve
kültürel kökleri bulunan bir milletin çocuklarının terörle
özdeştirilemeyeceğini ve İslamın bir korku aracı
olamayacağını ifade için, yazma eserler elimize tarihî bir
fırsat vermekte ve belge niteliği taşımaktadır.
Eğer yazma eserler bugün dünyaya olması gerektiği gibi
açılabilir ise kendi medeniyet kodlarımızın
insanlığa ve evrensel mesaja neler katabileceğini açıkça
görmek mümkündür. Zira, tarih Hacerin ve Saranın çocukları
arasında kısır döngülerle varlığını devam
ettirip sürdürürken evrensel mesaj taşıyıcıları olarak
bu eserler sayesinde küllün nâs diyebilen tek topluluk, tek insanlık
âlemi gerçekten de bu medeniyetin mensupları ve müntesipleridir.
Dünyanın sorunlarını, kaosu, kaostan kozmosa ulaşmayı
sağlayabilecek olan, mevzii davranışlar, kliksel
yaklaşımlar, ideolojik yaklaşımlardan ziyade bütün
insanlar diyebilen bir anlayışın yeryüzüne hâkim
kılınmasıdır.
Yazma eserler de sevgili
arkadaşlar, organik madde oldukları için tıpkı insan gibi
zamanla hastalanır, yaşlanır, ayrıca temizliğe ve cilt
bakımına ihtiyaç duyarlar. Eserlerimizin bu yeni kurumsallaşma
sayesinde korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması,
sağlıklı bir şekilde intikal ettirilmesi büyük bir önem arz
etmektedir.
Süleymaniye
Kütüphanesinde bulunan en eski eserimiz Arap şiiri konusundadır ve
yaklaşık 1.380 yaşındadır sevgili arkadaşlar.
1.000 yaşını aşkın yaklaşık 400 eserimiz
mevcuttur. Yazma eserlerimizin genel yaş ortalaması 400-500 yıl
kadardır.
Yazma Eser
Başkanlığımızın çalışmaları
arasında, özellikle kütüphanelerin yeniden restorasyonu, depolama
işlemleri, daha iyi hizmet verebilmek açısından modern
tekniklerle restore...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İSMET UÇMA (Devamla)
edilmeleri ve okurların
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Uçma. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İSMET UÇMA (Devamla)
Ben teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Samsun
Milletvekili Cemal Yılmaz Demir.
Buyurunuz Sayın
Demir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
CEMAL YILMAZ DEMİR (Samsun) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubumuz adına söz almış
bulunmaktayım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Orta Doğu,
Balkanlar, Kafkaslar gibi çalkantılı bir coğrafyanın ve
aynı zamanda dünyanın en önemli ticaret ve enerji hatlarının
kesiştiği bir kavşak noktasında yer almaktadır. Zor
ama bir o kadar da fırsatlarla dolu bir coğrafyada bulunuyoruz.
Bölgemizde barışı, istikrarı, dayanışmayı ve
demokrasiyi savunuyoruz. Bölgedeki sorunların çözümü hâlinde sadece
Türkiyenin değil, bölgedeki tüm ülkelerin kazanacağını her
zaman, güçlü bir biçimde ifade ediyoruz.
Bildiğiniz gibi,
iktidara geldiğimiz Kasım 2002den bu yana hem siyasi hem de ekonomik
alanda çok önemli reformlara imza attık, attığımız
adımların ne kadar isabetli olduğunu küresel krizde test
etmiş olduk.
Biz, yeni bir
yaklaşım getirerek paradan para kazanma devrinin bitmesi
gerektiğine inandık. O nedenle, reel sektörün yeniden
canlanmasını ve ülke ekonomisine güvenmesini,
yatırımlarına hız vermesini sağlayacak tedbirler
aldık. Diğer pek çok ülkenin aksine IMFden destek almadan, kendi
dinamiklerimizle, kendi insanımıza güvenerek bunu aştık.
Sağlanan siyasi
istikrar sonucu elde edilen güven ortamı, yabancı
yatırımcıların ülkemize küresel kriz ortamında dahi
yatırım yapmalarına imkân sağlamıştır.
Ülkemize son on yılda yaklaşık 100 milyar dolar doğrudan
yabancı sermaye girişi gerçekleşmiş ve bunun
yarısına yakını küresel krizden sonra gelmiştir.
Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı hızla gerçekleştirdiği yeniden
yapılanmayla ülkemizi dünyanın en kolay ve güvenli ticaret
yapılan ülkelerinden biri hâline getirmektedir. Yurt
dışındaki yatırımcının Hükûmete,
politikalara, açıklanan programlara güven duymasını sağladık
ve bu sayede dünyada çok farklı bir konuma yükseldik.
Türkiyenin AB tanımlı
bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı
2001 yılında yüzde 2,6 ile 18 AB ülkesinden daha iyi konumda
gerçekleşmiş ve yüzde 3 olan Maastricht kriterini
gerçekleştirmiştir. 2011 yılında merkezî bütçe
açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 1,3
olmuştur. Bu sonuç 23 AB ülkesinden daha iyidir. Türkiyenin borç
oranı 2011 yılı itibarıyla Maastricht kriteri olan yüzde
60ın oldukça altında, yüzde 39,4 düzeyindedir ve 21 Avrupa Birliği
ülkesinden daha düşüktür.
Gümrükler, yasal ticareti
kolaylaştırarak ülkelerde teşebbüs ve rekabet gücünü
artırmaktadır. Bu noktadan hareketle, dünyanın en güvenli ve en
hızlı işleyen gümrük idarelerini oluşturarak
müteşebbislerimizin rekabet gücünü artırmak amacıyla
çalışmalar hızlı bir şekilde sürmektedir. Sonuç olarak
gümrüklerde işlem süreleri kısalmıştır. 2012
yılının ilk altı aylık döneminde ithalatta işlem
gören gümrük beyannamelerinin yüzde 72sinin işlemleri ilk yirmi dört saat
içinde tamamlanarak eşyası teslim edilir hâle gelmiştir. Toplam
8 milyon 797 bin 785 aracın giriş ve çıkış
işlemleri bu dönemde gerçekleştirilmiş, ülkemize giriş-çıkış
yapan yolcu sayısı 71 milyon 907 bin 263 olmuştur. 2012
yılı Eylül ayı itibarıyla 176,5 milyar dolar ithalat, 153
milyar dolar ihracat olmak üzere, dış ticaret hacmi yaklaşık
289,5 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; 2012 yılında ticari
hayatımızı önemli ölçüde etkileyen yeni Türk Ticaret Kanunu,
yeni Türk Borçlar Kanunu ve Hal Kanunu yürürlüğe girdi. Ekonomimizin temel
dinamiği olan esnaf ve sanatkarlarımıza yönelik olarak bilgi
sistemi ESBİS oluşturuldu. Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir strateji
belgesi hazırlandı ve uygulamaya kondu.
Burada, bir noktaya
dikkatinizi çekmek istiyorum: Esnafımızın
kullandığı kredi faizleri AK PARTİ hükûmetleri döneminde
yüzde 47den yüzde 5e düşürülmüştür. Sübvansiyon oranını
yüzde 20den yüzde 50ye çıkardık. Kredi üst limitlerini 100.000
TLye, kredi miktarını 42 katına çıkardık.
Esnafımızın borçlarına ödeme kolaylığı
getirdik. 2008 yılının Eylül ayında Amerika Birleşik
Devletlerinde başlayan finansal kriz, kısa sürede küresel krize,
küresel durgunluğa dönüştü. Bu krizin tahrip ettiği bir
diğer alan da iş gücü piyasasıdır. Krizin iş gücü
piyasası üzerindeki etkisi hâlâ devam etmektedir. Dünyada 2010
yılında yaşanan ekonomik toparlanmaya rağmen, pek çok
ülkede işsizlik oranı artmaya devam etmektedir. Türkiye için istihdam
rakamlarına baktığımızda, 2009 Nisanında yüzde
14,9a çıkan işsizlik oranı 2012nin 2nci çeyreğinde yüzde
8,2ye kadar gerilemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
CEMAL YILMAZ DEMİR
(Devamla) - Bu vesileyle konuşmama son verirken bütçenin
hazırlanmasında emeği geçen başta Sayın
Bakanımız olmak üzere tüm Bakanlık çalışanlarına
teşekkür eder, bütçenin hayırlı olmasını diler, Genel
Kurulu saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Demir.
Tekirdağ
Milletvekili Özlem Yemişçi. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Yemişçi.
AK PARTİ GRUBU ADINA
ÖZLEM YEMİŞÇİ (Tekirdağ) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2013 mali yılı bütçe kanunu
kapsamında Rekabet Kurumu bütçesi üzerine AK PARTİ Grubumuz
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Anayasamızın
167nci madde hükmü, devlete piyasaların sağlıklı ve
düzenli işlemeleri için gerekli tedbirleri alma, tekelleşme ve
kartelleşmeyi önleme görevi vermektedir. Bu hüküm çerçevesinde, 4054
sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunu uygulamakla
yükümlü olarak yaklaşık on beş yıl önce Rekabet Kurumu
kurulmuştur.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; eleştirmek iyidir, eleştirilmek
kötüdür, ana muhalefet iyidir, muhalefet iyidir, iktidar kötüdür. Bu
mantığı bir iki dakika bir kenara bırakalım.
Çalışmanın ürünü icraattır. On senedir size eleştirmeniz
için aralıksız icraatlar verdik, bir teşekkürü çok gördünüz ama
biz sizi dinlemekten vazgeçmedik. Siz bize lazımsınız biz de
size. Birisi konuşacak, birisi çalışacak. On yıldır
siz konuştunuz, ekonomi büyüdü; on yıldır siz konuştunuz,
Rekabet Kurumu gelişti. Biz iyi bir ekibiz.
Rekabet Kurumu, mal ve
hizmet piyasalarında rekabetin sağlanması, korunması ve
geliştirilmesi amacıyla faaliyet göstermektedir. Kurum kendisine
başvuruda bulunulduğunda ya da tamamen kendi inisiyatifiyle harekete
geçerek kanunun kendisine vermiş olduğu yetkiler dâhilinde,
teşebbüsler hakkında inceleme, araştırma ve
soruşturmalar yapmaktadır. Rekabet savunuculuğu kapsamında
yapılan bu faaliyetler yoluyla, kurum, salt bir denetim işlevi
görevinin dışında, kamuoyunu daha rekabetçi bir ülke ekonomisine
doğru yönlendirmekte ve olası rekabet ihlallerinin önüne geçmekte bir
vazife üstlenmektedir.
Bilindiği üzere,
Avrupa Birliğiyle olan müzakere sürecimizdeki fasıllardan biri
rekabet politikası faslıdır. Rekabet Kurumu, 8 numaralı
rekabet politikası faslının antitröst hukuku ve
birleşmeler olarak tanımlayabileceğimiz rekabet
kurallarının kamu teşebbüsleri ve özel teşebbüslere
uygulanmasından sorumludur. Rekabet politikası faslının
önemli bir ayağını oluşturan rekabet kuralları da bu
fasıl kapsamında incelenmektedir.
Avrupa Komisyonu
tarafından hazırlanan 2012 İlerleme Raporunda ülkemizin
antitröst ve birleşmeler konusundaki mevzuat uyumunun ileri bir düzeyde
olduğu belirtilmektedir. Ayrıca, komisyon raporunda, Rekabet Kurumunun
Mart 2012de yayınladığı Rekabet Raporu ile 11 sanayi
sektöründe rekabetin önündeki engellerin altı çizilmekte,
bankacılık sektöründe olduğu gibi, alınan birçok kararla
uygulama sicilinin güçlendirildiğine de yer verilmektedir. Rekabet Kurumu,
rekabet konusundaki farkındalığı artıran, aynı
zamanda rekabet kültürünü yaygınlaştıran örnek bir kurumdur.
2009 yılında
yayınlanmaya başlanan ve 4üncüsünü de 2012de
yayınladıkları rekabet mektupları ile bir yandan kamuoyunu
Rekabet Kurumu ve faaliyetleri hakkında bilgilendirmişler, diğer
yandan da on beş yıllık deneyimlerini paydaşlarıyla
paylaşmışlardır.
Önemle hatırlatmak
ve altını çizmek gerekir ki görev alanıyla ilgili olarak
uluslararası gelişmeleri yakından takip eden Rekabet Kurumu 2012
yılında yurt dışında çok sayıda etkinliğe
katılmıştır. Özellikle İktisadi
İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı,
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı,
Uluslararası Rekabet Ağı gibi çeşitli uluslararası
platformlarda ve bölgesel ikili platformlarda da ülkemizi aktif bir
şekilde, başarıyla temsil etmişlerdir.
Sözlerimin sonunda,
Rekabet Kurumunun sahip olduğu bütçeyi etkin bir şekilde kullanarak
kendisine verilen görevleri en iyi şekilde ifa etme azim ve
çabasını takdirle karşıladığımızı
belirtmek isterim. AK PARTİ Grubu olarak bu yöndeki desteğimiz
kendilerine tamdır.
Bütçemizin
hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar).
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yemişçi.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına Ağrı Milletvekili Halil Aksoy.
(BDP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Aksoy.
BDP GRUBU ADINA
HALİL AKSOY (Ağrı) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığının 2013 Yılı Bütçe Yasa
Tasarısı hakkında Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, geniş bir etki alanına sahip olması nedeniyle
tarım politikaları ülkelerin siyasal, ekonomik ve sosyal
politikalarının en önemli unsurunu oluşturmaktadır. Bunun
yanı sıra, istihdam, tüketim harcamaları, diğer sektörlere
ham madde temini, millî gelir ve ihracattaki payı tarım sektörünün
sosyoekonomik açıdan sahip olduğu önemi daha da
artırmaktadır.
Dünya gıda talebi
her yıl yüzde 2 artmakta ancak arz bu artışa yanıt
verememektedir. Son on yılda, gıda talebi yüzde 20
artmışken gıda üretim kapasitesi ancak yüzde 8
artabilmiştir. 2023 yılında nüfusu yaklaşık 85 milyona
ulaşacağı tahmin edilen Türkiyede tarıma elverişli
toprakların azalması, su kaynaklarının çevre kirliliği
ile özelliğini yitirmesi önemli bir husustur şüphesiz. Tarım,
sürdürülebilir nitelikte, güvenli ve yeterli gıda üretimi, gıda
güvenliği ve kaliteli bir yaşam ortamı oluşturmak
açısından önümüzdeki yıllarda önemli bir yere sahiptir. Ulusal
gelire göre yüzde 9, istihdama göre de yüzde 25 katkı koyan, kırsal
alanın hemen hemen tek ekonomik kaynağı olan, doyuran,
barındıran bir sektördür de.
Son
on yılda Türkiye nüfusu yaklaşık 8 milyon artarken tarım
alanları maalesef dramatik bir şekilde azalmış, bitkisel
ürünlerin çoğunda üretim ya gerilemiş ya da hiç
artmamıştır. Uygulanan yanlış tarım
politikaları nedeniyle, işlenen tarım alanlarında da 2,5
milyar hektarlık alan azalmıştır.
AKP
döneminde tarım, maalesef en istikrarsız sektör hâline geldi. Bu
dönemde tarımdaki yıllık ortalama büyüme yüzde 2,2 oysa
aynı dönemde ekonominin genelinde büyüme oranı ise yüzde 4,6
oranında gerçekleşti.
Türkiye
tarımda kendi kendine yeten bir ülke durumundayken ne yazık ki son on yılda net
ithalatçı konumuna düşmüştür. 2011 yılında tarım
ürünleri ithalatı cumhuriyet tarihinin rekorunu kırmış ve
tarım ürünleri dış ticaret açığı 2,3 milyar
dolara varmıştır. Ne yazık ki Türkiye yılda ortalama 8
milyar doların üzerinde tarım ürünü ham maddesi ithal eder noktaya
gelmiş bulunmaktadır. Tarım ülkesi olan Türkiye tarihinde ilk
kez saman dahi ithal etmek durumunda kalmıştır.
Değerli
milletvekilleri, biraz önce de ifade ettim, Türkiye'de istihdamın
yaklaşık olarak yüzde 25,5'ini tarım sektöründe
çalışan insanlar oluşturmaktadır. Bu, çok önemli bir rakam.
Amerika Birleşik Devletleri'nde tarımın istihdamdaki payı
yüzde 1,6 Avro Bölgesinde veya Avrupa Birliği ülkelerinde yüzde 3,6 OECD
ülkelerinde yüzde 5,1 ama Türkiye'de bu oran yüzde 25,5'tir.
2000
yılında tarımdan geçimini sağlayan çiftçi sayısı
7,8 milyon iken 2011 yılında 6,1 milyon kişi olmuş yani 1,7
milyon kişi tarımdan kopmuştur. Ha, bu düşüş
yaşanırken Türkiye modern tarıma geçtiği ya da sanayi
ülkesi olduğu için değil, çiftçi ezildiği ve borç
batağında boğulduğu için üretimden vazgeçmiştir.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmetin sürekli övünerek dile getirdiği destekleme
primleri, bugün tarım sektörünün fişini çekme girişiminden
başka bir anlam taşımıyor. Tarım desteklemeleri 2012
yılında 7,2 milyar Türk lirası, 2013 yılı öngörüsü ise
9 milyar olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarımda yılda yaklaşık
3,5 milyar/litre mazot kullanılıyor ve her litre mazotta 2,5 lira
vergi alınıyor. Yalnızca mazottan alınan ÖTV ve KDV
tutarı 8 milyarı geçiyor. Burada ne yapılıyor? Çiftçiye 7
milyar verip yıl içerisinde 8 milyar geri alınıyor. Çiftçiye
verdiğiniz bir şey yok böylelikle. Üstelik sözde çok
önemsediğiniz çiftçiye mazotu bu bedelle verirken lüks yatlara vergisiz
yakıt veriyoruz.
Bugün, çiftçinin
kullandığı krediler, çiftçiyi yüksek faizlerle borç altına
ve bataklığına sürüklemiştir. Çiftçinin son on yılda
kullandığı kredilerin oranı yüzde 30'lara
varmıştır. Bu da çiftçiye daha çok faiz yüklemek anlamına
gelmektedir. Bugün, çiftçi, maalesef yüksek kredi faizleri altında âdeta
ezilmektedir.
Bakınız,
şeker pancarını ele alalım, 22 milyon ton olan üretim, 16
milyon tona düştü. Şeker pancarının birim fiyatı on
yılda değişmedi. Üreticiler kan ağlıyor. Muş,
Ağrı, Bingöl, Bitlis'teki üreticiler, hâlâ şeker
pancarının kilosunu 12,2 kuruştan satmaktadır. Bu 1 ton
şeker pancarının taban fiyatı 122 liradır.
Peki, bugün mazot, gübre
fiyatları ne kadar? Bunu göz önüne aldığımızda trajik
bir durum ortayı çıkıyor. 2002 yılında Türkiye'de
buğday 30 kuruştu, mazot 1 liraydı; 3,5 kilo buğday satan
bir üretici,
Değerli
milletvekilleri, tarımda verimliliğin en önemli engellerinden biri de
işletme küçüklüğü ve arazilerin parçalı olması konusudur.
Öyle anlaşılıyor ki Türkiye tarımı daha uzun süre
bununla boğuşacaktır. Türkiye'nin ihtiyacı olan arazi
toplulaştırması 13 milyon hektardır. 2003-2011 arası
dönemde AKPnin yaptığı toplulaştırma ise
yalnızca 1,3 milyon hektardır. Yine birçok yerde yanlış
politika ve uygulamalar nedeniyle arazilerin
toplulaştırılması çalışmaları köylüyü ve
çiftçiyi karşı karşıya getirmiş, amaçlananın
tersine olumsuz sonuçlar doğurmuştur.
Tarımda olduğu
gibi hayvancılıkta da durum hiç de iç açıcı değildir.
Hayvancılıkta oldukça elverişli bir ülke olmamıza
rağmen, Türkiye, canlı hayvan üretiminde de ihracatçı konumundan
ithal eden ülke durumuna düşmüştür. Ülkemiz bir tarım ve
hayvancılık ülkesiyken, şimdi dünyanın en pahalı etini
yiyen bir ülke durumuna geldik. Otuz yıllık hayvancılık
politikasının geldiği nokta 1980'lerde 16,5 milyon olan
büyükbaş hayvan sayısı 10,5 milyona düşmüş, 50 milyon
olan koyun sayısı 25 milyona, 16 milyon olan keçi sayısı
ise 5 milyona düşmüştür.
Bir başka konu da
Türkiye'deki hayvan üreticilerinin içinde bulunduğu hazin durumdur. Hayvan
üreticileri, başta ithal edilen canlı hayvan ve karkas et ile
birlikte ülkeye giren kaçak hayvan nedeniyle, ellerindeki hayvanları yok
pahasına satmak durumunda kalmışlardır, hatta süt
hayvanlarını bile kesime göndermektedirler. Diyarbakır,
Ağrı, Kars, Van, Bitlis ve birçok ilde üretici, kış
aylarının gelmesiyle birlikte artan yem ve saman fiyatları
nedeniyle besicilik yapmaktan vazgeçmiş ve hayvanlarını
zararına satmaya başlamıştır.
Değerli
milletvekilleri, yanlış tarım politikaları ve
özelleştirme politikaları sonucunda, tütün ve tütün mamullerinden
geçinen binlerce aile işsiz kalmıştır ve bu insanlar üretim
ilişkilerinden koparak zorunlu göçe mecbur kılınmıştır.
2000-2002 yılları arasında tütün ve tütünden geçinen aile
sayısı 119 bin 728'dir. Adıyaman, Bitlis, Muş,
Diyarbakır, Malatya, Batman ve Siirt illerini kapsayan bu rakamsal veri,
diğer tütün ve tütün mamulleri üretilen iller de hesaba
katıldığında devasa bir rakama, nüfusa tekabül etmektedir.
AKP Hükûmetinin
geçmiş DSP, MHP ve ANAP hükûmetlerinden devraldığı
özelleştirme politikaları sonucunda neredeyse satılan bütün
tütün fabrikalarına kilit vurulmuş ve yeniden üretim
gerçekleştirilememiştir. Dolayısıyla, tütün ve tütün
mamulleri anlamında yabancı sermayeye bağlı bir durum
meydana gelmiştir.
Toplamda geçimini tütün
ekiminden kazanan 1 milyonu aşkın insan yok sayılarak işsiz
bırakılmıştır. Bu nüfusun hangi şartlarda,
nasıl yaşadığını da siz tahmin edin.
Aynı şekilde,
üretilen tütün miktarında da kayda değer bir biçimde azalma meydana
gelerek toplam üretim dokuz yıl içerisinde 160 bin tondan 45 bin tona
gerilemiştir. Şu anda, tütünü üreten değil ithal eden bir
konumda olduğumuz göz ardı edilemez.
TEKEL
fabrikalarının özelleştirilmesi binlerce emekçinin işsiz
kalmasına neden olmuştur.
Bir başka önemli
husus da, AKP Hükûmetinin özellikle sigara ve alkolü bir zam aracı olarak
görmekle beraber, ekonomik krizden çıkış için sigara ve
alkoldeki ÖTV'yi kullanmasıdır. Bu anlamda, AKP Hükûmeti her ekonomik
kriz döneminde ya da ekonomik hedeflere ulaşmadaki yetersizliklerinde ilk
olarak sigara ve alkole zam yapmaktadır. Bu da diğer kalemlerdeki
6,3'lük pay ile ÖTV oranı çerçevesinde açıkları yamalama
politikasıdır.
Teşekkür ediyorum.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Aksoy.
İstanbul
Milletvekili Sırrı Süreyya Önder.
Buyurunuz Sayın
Önder. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) Sayın Başkan, gayet az sayıda
olan kıymetli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Artık,
Sayıştay denetiminde gelinen nokta bakanlık bütçelerini teknik,
yerindelik, verimlilik gibi açılardan değerlendirmeye tabi
tutmayı anlamsız ve imkânsız kıldığı için,
Kültür Bakanlığının turizm kısmını pas
geçip biraz kültürle ilgili hasbihâl edelim. Bundan sonra bütçeler böyle
geçecek.
Burada, iktidar partisine
mensup değerli konuşmacılar zaten bakanlık bülteni gibi
çıkıyorlar, insan bundan muazzep oluyor gerçekten. Yani, bunları
Sayın Bakan ve elimizdeki bültenler, bize dağıtılan belge, bilgi
ve dokümanlar yeterince söylüyor. Çıkıp beş dakika burada
bunları yazılı bir metinden tekrar etmekten daha fazlası
bekleniyor. Yani, burada çıkıp, kültüre, sanata belki turizme dair
kendi şahsi deneyimlerini paylaşsalar Genel Kurul bundan daha müstefit
olur. Erik çalmışlarsa çocukken o bile bundan makbuldür.
Bakanlık bülteni gibi konuşmak gerçekten hiçbir etki yaratmıyor,
bir yönetmen gözüyle söylüyorum, sadece yabancılaştırma efekti. Nedir
bu? Ellerine bir kâğıt veriliyor, çıkıyorlar, birbirinin
tekrarı şeyleri söyleyip duruyorlar.
Bugün, Türk olduğu
daha kuvvetli bir rivayet olan, El Birûnî'nin ölüm yıl dönümü. Bu tarihten
yaklaşık bin küsur yıl önce yaşamış, bari biz
biraz kültür ve sanattan bahsedelim, onun Sanskrit dilinden Arapçaya
çevirdiği Potancali adlı eserde yazdığı bir söz var:
İnsanların düşünceleri türlü türlüdür, dünyadaki esenlik ve
gelişmişlik de bu farklılığa dayanır.
Şimdi, Sayın
Kültür Bakanı, saklamaya gerek yok, benim saygı ve sevgi
duyduğum, kişisel dostluğum da olan birisi. Fakat bu saygı
ve sevgiyi bir kenara bırakırsak bu politik alanda ülke ne durumda,
kendisi Bakan ve Bakanlık olarak ne durumda, buna dair birkaç farklı
şey söylemek istiyorum çünkü iktidar Meclis kürsüsünde en
aykırı şeyleri söyleyebilirsiniz. diye lütfetti, biraz
aykırı şeyler söylemek istiyorum. Eminim ki, kendisi de
eğer bizim tanıdığımız Sayın Ertuğrul
Günay ise bundan sıkıntı duyuyordur bu anlatacağım
şeylerden ya da duymalıdır.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Sonra cezaevine atıyorlar.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Şimdi, bir sayın vekil çıktı, Tiyatrolar
şöyle, böyle. Okullara gittik, şunu ettik, bunu ettik falan. diye
bir sürü, sade suya tirit şeyler
söyledi. Bundan iki üç gün önce İzmirde Yenikapı Tiyatrosu
Gogolun Palto adlı oyununu sergilediği için vicdani retçi
İnan Suvere destek amacıyla, yargılandılar. Sanırım bundan üç gün önce, Nimet
Nazlı Masatçı, tiyatronun sanat yönetmeni de dâhil olmak üzere
altışar ay hapis cezasına mahkûm edildiler. Eğer ben bu
ülkede Kültür Bakanı olsaydım bundan fena hâlde rahatsız
olurdum, çok mübalağalı bir şey söyleyeyim, istifa ederdim.
Normalde, normal bir tepki olurdu bu ama günümüzde artık
mübalağalı sayılıyor.
Dostoyevski, malum, onun
için Hepimiz onun paltosunun altından çıkmışız. der
Gogol için. Akaki Akakiyeviçtir kahramanı, bir yoksulu anlatır. Tir
tir titremektedir, parasını zor şer bütün bir ömür
-Petersburgda geçer hikâye- biriktirir ve bir palto alır. Sonra bir gece
haydutlar bunu gasbederler. Bir mühim adamın yanına gider, bunun için
adam onu tersleyerek -bütün dünyası paltosu- başlar: Bu ne
cürettir! Oyunun en önemli repliğidir.
Çünkü, o adam, önemli olduğunu düşünmektedir; onun yanına
böyle paldır küldür herhangi bir dert için girilemez. Daha sonra
terslenir, o kapıdan çıkar ve soğuktan donarak ölür. Akabinde
memur Akakinin hayaleti dolaşmaya başlar ve insanların
paltosunu gasbeder. Yani seyrettiğiniz bir oyunu
paylaşsaydınız bundan faydalıydı. İnsanların
paltosunu gasbeder ve o mühim adamın da paltosunu gasbeder. Oyun, çok
kıymetli, tiyatro literatürüne geçmiş bir oyundur; yoksulun
hakkını alma biçimine, mazlumun hakkını arama ve alma
biçimine en şahika eserlerden birisidir. Kalinkin Köprüsü, bu anlamda, hep
yoksulların geçtiği, yoksulların gezdiği ve bir gün,
zenginlerin elinden o paltolarını alacağını yani
mazlumun zalimden hakkını alacağı bir şeydir.
Mahkeme, bu Palto
oyununu halkı askerlikten soğutmak olarak yorumlamış. Bu da
Al sana bir kaya nerene dayarsan daya. misali yani oyunun yasaklanması
ayrı bir vahamet, askerlikten soğutma gibi
Bu nasıl bir
şey ki
Gören de beller bu halk can atıyor. İşte, durmadan
yeni teklif getiriyorsunuz bedeli düşürsek, yaşı azaltsak, aman
bak şu bakayalar, yoklama kaçaklarını toparlarsak diye. Bu
ithamla bir sanat eserini sergileyenlere de hapis cezası veriliyorsa ben
Kültür Bakanı olsam gerçekten istifa ederdim. Bir daha da
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) Bence Gogolü yargılayanlar
istifa etmeli.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Şöyle olurdu
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir)
Yani bence Dostoyevskiyi yargılayanı söylemek lazım.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Bu daha vahim Sayın
Bakan -süremi ben verimli kullanayım- yargılanan Gogoldür tam
tersine çünkü
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) Olamaz, bu ülkede ben kırk yıldır izliyorum Gogolü,
böyle bir şey olamaz.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) İşte, bakın, siz tıpkı o Palto hikâyesindeki
muktedir gibi bir tepki verdiniz şimdi. Yargılanan Gogoldür elbette,
cezayı alan bunlar. Elinizden gelse rahmetliyi de mezarından
çıkıp bundan dolayı verirsiniz, bugünkü mahkemeler böyle.
Kazım Koyuncu Kültür
Merkezi kapatılıyor.
İkinci şey
Burada da yargılanan Kazım Koyuncu değil. demeyin. Niye? Ücretsiz
orada sanat ve kültür çalışmaları yapılıyor; efendim,
burası lokal gibiymiş gerekçesiyle kapatılıyor. Sonunda bu
karar durduruldu ama iki üç ay bununla cebelleşmek zorunda kaldı.
Niye? Ölçüye bakar mısınız? Parasız orada çay vermeyi,
dayanışmayla, imeceyle bu ülkenin en güzel, en has Laz
evlatlarından birini yâd etmek, şad etmek ve onun sanatını,
kültürünü yaymak için uğraşan bir şeye Siz para
almıyorsunuz, bu olabilemez. diyor çünkü neoliberal sistemin dini,
imanı, Allahı, kitabı paradır; bunun
dışında başka bir şeye idraki yetmiyor, kendisi
parasız hiçbir şey yapmadığı için bunun parasız
da olabileceğine akıl sır erdiremiyor.
Şimdi, vaktimiz olsa
kültürel kimlik hakkı konusunda Kültür Bakanlığı,
Sayın Kültür Bakanı ne düşünüyor, bunları konuşmak
isterdik ama partisinin ne düşündüğünü biliyoruz. Anayasada kültürel
kimlik hakkını reddettiler yeni anayasa komisyonunda. Bu
çağın nasıl bir kavramı olduğunu ve nelere şamil
olduğunu en iyi Sayın Bakan bilir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Senede bir iki tane Kürtçe kitap yayınlayarak
-hayırlı bir iştir, onu teslim ederek söylüyorum- bu
sorumluluktan kurtulmuş sayamazsınız kendinizi. Bütün bunlar bir
araya geldiğinde bir tepki vermeniz bekleniyor Sayın Bakan.
Tekraren de teessüf
ediyorum Orada yargılanan Gogol değil. yaklaşımı çok
vahim bir yaklaşım. Peki, tiyatrocu yargılanabilir mi, tiyatrocu
yargılanabilir mi; Gogolün öyle bir oyununu sergilediği için
yargılanabilir mi? Üstelik sizin İzmirde oluyor bu; bu da vehameti
artıran ayrı bir olay.
Hepinizi saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum.
Esas konuşmayı
yirmi dakika İçişleri bütçesinde yapacağım. Kolay gelsin.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Önder.
Hakkâri Milletvekili Esad
Canan.
Buyurunuz Sayın
Canan. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA ESAD
CANAN (Hakkâri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kültür
ve Turizm Bakanlığı Yazma Eserler Başkanlığı
bütçesi üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz
aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, ülkemizin kültür ve turizm gibi iki önemli alanında
çalışma yürüten Bakanlığın bu alanın önemine
uygun bir bütçeye sahip olamadığını, ne yazık ki 2013
bütçesiyle bir kez daha üzülerek görüyoruz. Bu durum, Hükûmetin sanata, kültüre
ve turizme ne kadar önem verdiğinin açık bir göstergesidir.
Aslında bu yaklaşım, sadece mevcut Hükûmete mahsus
değildir. Gelmiş geçmiş bütün hükûmetlerin kültür
politikalarına bakıldığında aynı durum söz
konusudur. Bu durum, demokrasi kültürümüzün ne kadar olgunlaşmış
olduğunu göstermesi bakımından bence çok önemlidir.
Sayın
milletvekilleri, kültürel değerlerimizin çok önemli bir bölümünü içinde
barındıran yazma eserler, tarih, sanat, edebiyat, din ve diğer
pek çok alanda kaleme alınmış taşınır kültür
varlıklarıdır. Bu el yazısı yazma eserler
yazıldığı döneme ve yere ait temel bilgileri bünyesinde
toplayan, bilim ve sanat dünyasının ilk elden kaynaklarını
oluşturmaktadır. Bu eserlerin gün yüzüne çıkarılarak
korunması, çok kültürlü kimliğimizin dünyaya tanıtılması,
gelecek nesillere aktarılması elbette büyük önem
taşımaktadır.
Bu önemli görevin yerine
getirilmesi amacıyla, 2010 yılında çıkarılan 6093
sayılı Kanunla Kültür ve Turizm Bakanlığına
bağlı Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı
kurulmuştur. Özel bütçeye sahip olan Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı tarafından yazma eserlerin orijinal hâliyle
hizmete sunulması, kütüphanecilik işlemleriyle birlikte çeviri
sadeleştirme, araştırma çalışmalarının
yapılması ve yazma eserlerle ilgili hizmetin ülke geneline yaygınlaştırılması
için bütçeden önemli bir paya ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak, ayrılan
bu bütçe payıyla konuya yeteri kadar önem verilmediği de açıkça
anlaşılmaktadır.
Sayın
milletvekilleri, bütçeler ekonomik ve mali durumu değil aynı zamanda
iktidarların siyasal tercihlerini de yansıtır. Bir ülkenin
çağdaş uygarlık düzeyini anlamak için o ülkenin kültür
politikalarına bakmak bence yeterlidir. Çünkü, kültür politikaları
sadece tiyatroyu, baleyi, operayı, yazma eserleri, sanat ve edebiyat
alanlarını değil, bunlarla beraber yaşam biçimlerini, temel
insan hak ve özgürlüklerini de kapsayan bir bütündür. Bu nedenle, ülkenin
kültür politikaları aynı zamanda o ülkenin demokrasi seviyesini de
yansıtır.
Evet, tiyatro
sayısı artmıştır, temsil sayısı
artmıştır, seyirci sayısı da artmıştır.
Bunlar gerçekten önemli gelişmelerdir. Ama, sanatçılar özgür
değilse, sanata yaşam hakkı tanınmıyorsa, kitaplar
toplatılıyorsa, farklı ana dilde eserler ortaya
konulamıyorsa orada doğru bir kültür politikası olduğundan
söz etmek mümkün değildir.
Yine, eğer bir
ülkede bulunan önemli iki grup toplumdan birinin ana dili hâlen kamu
alanlarında yasak ise, ana dilde yazılan dergi, gazete, kitap
yasaklanıyorsa; düşünce ve ifadeleri nedeniyle aydınlar,
gazeteciler, siyasetçiler, sanatçılar cezaevinde ise veya sürgün
ediliyorsa o zaman o ülkede kültür politikası, enine boyuna
tartışılması gereken bir kültür politikası hâline
gelir. Aslında bu konular, genel bütçeden Kültür
Bakanlığına ne kadar pay ayrıldığından daha
önemli konulardır. Çünkü, bunlar ülkenin bakış
açısını, demokrasi kültürümüzün seviyesini de ifade eder.
Değerli
arkadaşlar, kültür, bir toplumun tarihsel süreç içinde ürettiği ve
kuşaktan kuşağa aktardığı her türlü maddi ve
manevi özelliklerin bir bütünüdür. Ancak her toplum kendi kültür ve
sanatını icra ederken kendi kültürel gerçekliği üzerinden yola
çıkar. Bugün ülkemizde uygulanan devletin resmî kültür politikası ne
yazık ki bu gerçeklikten uzaktır. 36 uygarlığın gelip
geçtiği ve 27 etnik grubun yaşadığı Anadolu
kültürlerinin bu muhteşem kültürel zenginliğini, tekil bir kültüre,
yani bir kültüre indirgemeye çabalamak, çoğulcu ve demokratik kültür
açısından bu ülkenin gerçeğine yapılacak en büyük
kötülüktür. Çünkü, çoğulcu kültür, ülkemizin bir sosyal olgusudur,
gerçeğidir. Bu yüzden tek dile, tek renge mahkûm edilmiş bir kültür
anlayışının artık zamanı geçmiştir. Bu
nedenle yapılacak yasal değişimlerle çoğulcu kültür
anlayışının hızla hayata geçirilmesi, ülkenin
bütünlüğünün güçlendirilmesi için önem arz etmektedir.
Onun
için, ülkede din, dil, ırk ve etnik köken ayrımı yapmadan,
sanata ve kültüre katkısı olan tüm eserlerin orijinalliğine
sadık kalınarak, insanlığın ortak mirası
anlayışıyla gelecek kuşaklara aktarmaya çalışmak
bakanlığın en önemli görevi olmalıdır. Bu çerçevede, örneğin
Ahmedi Haninin "Nubehara Bıçukan" ve Fakiye Teyrân'ın
"Hespe Reş" adlı muhteşem yazma eserlerinin de
Türkçeye çevrilerek kültür mirasına kazandırılması
sağlanmalıdır.
Değerli
arkadaşlar, son olarak bir de seçim bölgem olan Hakkâri ile ilgili birkaç
şey söylemek istiyorum o da şu: Seçim bölgem olan Hakkâri,
bilindiği gibi zengin bir tarihî kültür ve turizm potansiyeline sahip olan
bir ildir. Ancak bölgede uygulanan
güvenlik politikaları nedeniyle, ilimizin bu zengin kültürel ve turizm
alanları ne yazık ki halktan koparılarak birer güvenlik
alanı hâline getirilmiştir. Bunlardan biri olan tarihî Hakkâri
Kalesi, hâlen bir askerî birlik tarafından üs olarak
kullanılmaktadır. Askerler tarafından kullanılan Hakkâri
Kalesi, bugün sadece çıplak bir kayadan ibaret
bırakılmış olsa bile, etrafında yaşayan
halkın en büyük kültür miraslarından biridir. O mirası
sahiplerinin kullanımına yeniden açmak bir insanlık ve
uygarlık gereğidir. Hiçbir çağdaş ve demokratik bir hukuk
devleti, 21'inci yüzyılda bu doğal hakkı vatandaşlarından
esirgemez.
Yine, aynı zamanda
dört mevsimi bir arada yaşayan Sat Gölü, Berçelan Yaylası ve buna
benzer bir çok tarihî ve turistik yaylalar yasak bölge kapsamına
alındığından turizme ve halkın hizmetine
kapatılmıştır.
Yüksekova ilçemizde ise
1993 yılında temeli atılan kültür merkezi, aradan on dokuz
yıl geçmesine rağmen henüz yapımı bitirilmediğinden
hizmete açılamamıştır. Öncelikli olarak Hakkâri Kalesi ile
Yüksekova Kültür Merkezinin halkın hizmetine sunulması konusundaki
talebimizi, bir kez daha burada Sayın Bakana hatırlatmak istiyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sözlerime son verirken sosyal devlet gereği,
ülkemizin, gerçekliğine uygun, demokratik bir kültür sanat
politikasına ihtiyacı olduğu inancındayız. Bütün
kesimlerin kültürel değerlerinin korunup kollanması
gerekliliğinin esas alınarak sanatın herkes için üretilmesi ve
yurt genelinde toplumun bütün kesimlerinin faydalanabildiği alanlar hâline
getirilmesi, farklılıklarımızla övünmemize gerçekçi bir
boyut kazandıracaktır.
Bu duygularla bütçenin
hayırlı olmasını diliyor, yüce kurulu tekrar saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Canan.
Mardin Milletvekili Erol
Dora.
Buyurunuz Sayın
Dora. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA EROL DORA
(Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2012
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı kapsamında,
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı bütçesi üzerinde, Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AKP ustalarınca ekonomide yeniden
yapılanma düsturuyla oluşturulan, gaz sesleriyle fren seslerinin
birbirine karıştığı, çok sesli ekonomi korosunun
önemli enstrümanlarından birisi de Gümrük ve Ticaret
Bakanlığıdır. Daha önce mevcut olan gümrüklerden sorumlu
Devlet Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı ile
mülga Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bünyesindeki iç ticaret ile
ilgili 4 genel müdürlük bu bakanlığın bileşenlerini
oluşturmaktadır. Ekonomi alanındaki çok başlı ve çok
parçalı yapının devamını
arzulamadığımızı, bilakis ekonomi yönetiminde bütünlük
sağlanması gerektiğini bu vesileyle bir kez daha vurgulamak
isterim. Ancak bütünlüğün sağlanması adına iç ve
dış ticaretin ayrı bakanlıklar bünyesinde toplanması
yanlış olmuştur. Bu bakımdan, sorumluluğu iç ticaretle
sınırlandırılmış olan bir bakanlığa,
dış ticaret alanında yer alması gereken gümrük idarelerinin
zorla yamanmış olmasını doğru bulmuyoruz.
Saygıdeğer
milletvekilleri, bilindiği üzere, Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetinin 2011
genel seçimlerine iki ay kala aldığı yetki kanununa dayanarak
çıkardığı 03/06/2011 tarih ve 640 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameyle kurulmuştur. Hükûmet kendi
çıkardığı kararnamenin daha mürekkebi kurumadan tam 3 kez
değişiklik yapma ihtiyacı duymuş ve her zaman olduğu
gibi, yine kervan yolda düzülmüştür.
AKP Hükûmeti, ne hikmetse kuruluş
kararnamesindeki ilk değişikliği personel alımı
konusunda yapmış ve yeni atamaları ÖSYMnin yürüttüğü merkezî
yerleştirme dışına çıkarmıştır.
Kadrolaşma ve kayırmacılıkta gelmiş geçmiş bütün
hükûmetlere rahmet okutan AKP Hükûmetinin yaptığı bu düzenleme
malumun ilamıdır.
Yine, yapılan ilk
değişiklikte göze çarpan önemli hususlardan birisi de gümrüklerde
çalışan 200 civarındaki başkontrolör, kontrolör ve stajyer
kontrolörlerin bir gecede müfettiş kadrolarına
atanmalarıdır. Mevcut personele ilişkin bu düzenlemeyi yapan AKP
Hükûmeti, gümrük sahalarında en ağır koşullarda görev yapan
gümrük muhafaza memurlarının çalışma koşulları ve
özlük hakları konusunda hâlen tek bir adım bile
atmamıştır.
Asli görevleri kaçakçılıkla
mücadele etmek olan ve yedi gün yirmi dört saat kesintisiz hizmet veren gümrük
muhafaza memurları silahlı olarak çalışmak zorundadır.
Ancak, yıpranma payı, silah tazminatı, görevin zorluğuna
göre düzenlenecek tazminatlar gibi yasal haklardan yoksun bırakılmaya
devam edilmektedir. Orman muhafaza memurları dahi silah tazminatı
alıyor olmasına rağmen, gümrük muhafaza memurları,
bırakın tazminat almayı, hurdaya çıkarılması
gereken silahlarla görev yapmaya zorlanmaktadır. Bu durum, gümrük muhafaza
personelinin çalışma azim ve şevkini son derece zedelemektedir.
Sayın milletvekilleri, gümrük
idarelerinin bağlı olmasından kaynaklı olarak
bakanlığın en önemli görevlerinden birisi, kuşkusuz,
kaçakçılıkla mücadeledir. Kaçakçılık, toplum güvenliği
ve sağlığının yanı sıra rekabetçi piyasa
için de büyük tehdit oluşturmaktadır. Çok yönlü olan bu tehdidin
önlenmesinde ekonomik tedbirler, mali tedbirler ve siyasal kararlılıkla
birlikte gümrük sahaları ve sınır kontrolleri de önemli yer
tutmaktadır. Ancak, ne var ki, Türkiye, AKP Hükûmetinin
uyguladığı politikalar neticesinde kaçak işçiden cep
telefonuna, sigaradan içkiye, çaydan şekere, akaryakıttan
büyükbaş ve küçükbaş hayvana kadar tam bir kaçak cennetine
dönüştürülmüştür. Emniyet Genel Müdürlüğü kaçakçılık
raporlarında yer alan verilere baktığımızda, yakalanan
kaçak mallardaki artışın yıllar itibarıyla giderek
yükselmekte olduğu gözlenmektedir. Vahametin ulaştığı
noktaya dikkat çekmek adına rapora konu edilen kaçak mallardan
bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Yakalanan kaçak
sigara 2009 yılında 10 milyon paket iken bu sayı her yıl
giderek yükselmiş ve 2010 yılının ilk sekiz ayında 159
milyonu aşmıştır. Yakalanan kaçak cep telefonu 2010da
39.809 iken bu sayı 2011de 119.918e çıkmıştır.
Yakalanan kaçak et 2009da
Uygulamakta olduğunuz
ekonomik ve mali politikaların bir sonucu olarak bu durumu bizzat siz
yarattınız. Açıklarınızı yamamak için sıkça
başvurduğunuz maktu vergi, özel tüketim ve gümrük vergi
artırımlarıyla Türkiyeyi âdeta kaçak cennetine çevirdiniz. Bu
yolla cazip hâle getirdiğiniz akaryakıt, içki, sigara, çay ve
elektronik eşya gibi ürünlerdeki yasa dışı ticareti
neredeyse toplam pazarın beşte 1ine
ulaştırdınız.
Sayın
milletvekilleri, Bakanlığın görev alanında olan gümrük
kapılarına ilişkin diğer bir husus, hem gümrük
kapılarının azlığı hem de bürokratik formaliteler
yüzünden yaşanan aksaklıklar ve gecikmelerdir. Özellikle yaz
aylarında, Avrupa ülkelerinde yaşayan gurbetçi
vatandaşlarımızın tatillerini geçirmek üzere geldiği
dönemlerde, onlarca kilometreyi bulan araç kuyruğu ve
yaşadıkları çileler, geçtiğimiz yaza da damgasını
vurmuştur. Yaşanan kuyruk çilesi yalnızca gurbetçilerle
sınırlı değildir. Geçtiğimiz ekim ayının
11inde bilgisayarlarını güncelleyen idare, 7 kilometreyi aşan
tır kuyruğu oluşturmaya yetmiştir.
Gümrük
kapılarına ihtiyaç duyulan veya planlandığı ileri
sürülen yerlerde henüz açılmayan gümrük kapıları, diğer bir
konu olarak ortada durmaktadır. AKP Hükûmetinin her seferinde Açıyoruz.
dediği, Sayın Başbakanın, genel seçimler için 21 Mayıs
2011 tarihinde Hakkâride yaptığı açıklamada
Sınır kapılarını açıyoruz, Derecik
sınır kapısını bu yıl 14 Şubatta
açtık. sözleriyle açıldığını iddia ettiği
sınır kapısı hâlen açılmış değildir.
Bunun yanı sıra Çukurca Üzümlü ve Şırnak Gülyazı
sınır kapıları da hâlen açılmayı bekleyen ve bölge
ekonomisine sağlayacağı katkılar bakımından
oldukça önemli sınır kapılarıdır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; toplumda AVM yasası olarak bilinen yasanın
ertelenmesi, bir yönüyle sermayenin siyaset üzerindeki baskısını
artırmakta, diğer yönüyle de AVMlerde yaratılan veya
yaratacağı öngörülen ekonomik rant nedeniyle kimi siyasilerin
iştahını kabartmaktadır. Bu döngü, kimi zaman belediyeler
kimi zaman da Özelleştirme İdaresi eliyle siyasetin odağına
oturtulmaktadır. Milyonlarca küçük esnaf ve sanatkârımızı,
AVMlerin haksız ve hukuksuz rekabeti altında ezdirmeye devam eden bu
zihniyet için adalet kavramı, parti tabelasının
sınırlarında sona ermektedir. Yıllardır bu
yasanın çıkacağı beklentisiyle avutulan küçük esnafın
neredeyse yüzde 25i masraflarını dahi çıkaramadan kepenk
indirmektedir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bakanlığın görev alanında
bulunması nedeniyle değinmekte fayda bulduğum bir diğer
konu da esnaf ve sanatkârlarımızın geriye dönük
sigortalılık, tecil ve borçlanma sorunudur. Bilindiği üzere,
vergi mükellefiyeti bulunması kaydıyla, geçmiş dönemlerin
borçlanılması ve bu sürelerin sigortalılık süresinden
sayılması konusunda çeşitli mevzuat düzenlemeleri
yapılmıştır. Ancak yapılan bu düzenlemelerden herhangi
bir sebepten dolayı yararlanamayan ve yararlandığı hâlde
sistemden çıkmak zorunda kalan esnaf ve sanatkârlarımızın
sayısı bir hayli kabarıktır.
Özellikle 2000
yılından önce vergi mükellefi olan esnaf ve
sanatkârlarımızdan sigortalılık tecil şartı
aranmaksızın mükellefiyet sürelerinin sigortalılık süresi
olarak kabul edilmesi ve bu süreler için borçlanma hakkı
tanınması esnaf ve sanatkârlarımızın en büyük
beklentisidir.
Bütçe görüşmeleri vesilesiyle bu
beklentiyle ilgili olarak bir kez daha Sayın Bakanın dikkatini çekmek
istiyor, bu vesileyle tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Dora.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz.
Buyurunuz Sayın
Durmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
SADİR DURMAZ (Yozgat) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, tarım ve gıda, insanımızın
yaşamını idame ettirebilmesi açısından hayati öneme sahiptir.
Tarımın, gıda üretiminin nesillerin devamı için stratejik
bir sektör olduğu bütün dünya tarafından kabul edilen bir gerçektir.
AKP iktidarları
dönemindeki yanlış uygulamalarla tarım sektörü ihmal
edilmiş, çiftçimiz, üreticimiz yoksulluğa mahkûm edilmiştir.
Sayın Bakanın övündüğü Toprak Koruma Kanununa rağmen, on
yılda tarım alanlarında 2,5 milyon hektar bir azalma söz
konusudur.
Sayın Bakan,
tarım alanlarını azaltarak tarımda iddialı hâle
gelemezsiniz. Köyler boşaldı, gençler köyleri terk etti, tarım
alanları boş kaldı, üretim yapılamıyor maalesef ve bu
insanlar varoşlara gidiyor, oralarda çok ciddi sıkıntılarla
karşı karşıya kalıyor. İş bulamayanlar suça
bulaşıyor. Böyle de bir sosyal sonucu olan bir durumla
karşı karşıyayız.
Değerli
milletvekilleri, AKP iktidarı döneminde tarımsal ürün
fiyatlarındaki artışlar enflasyonun altında kalırken,
tarımsal girdi fiyatları enflasyonun çok çok üzerinde artış
göstermiştir. AKP yönetimindeki on yılda, sadece buğday
üreticisinin uğradığı kayıp 13 katrilyon liradır.
Dikkatinizi çekmek istiyorum sayın milletvekilleri, sadece buğday
üreticisinin enflasyon nedeniyle uğradığı kayıp 13
katrilyon liradır eski parayla yani aksini iddia eden herkese bu
hesabı yapabiliriz.
Değerli
milletvekilleri, çiftçinin eline geçen gelir azalırken mazot, gübre,
enerji, ilaç, tohum gibi tarımsal girdilerin fiyatlarında çok yüksek
oranda artışlar olmuştur. 2002 yılında iktidara
geldiğinizde
Tarımda
kullanılan mazot için çiftçinin ödediği ÖTV ve KDV vergisinin
tutarı 7 milyar 840 milyon lira, eski parayla yaklaşık 8
katrilyon lira. Peki, buna karşılık çiftçiye ödediğiniz
mazot desteği ne kadar? 600 milyon lira yani eski parayla 600 trilyon
lira. 8 katrilyon lira çiftçiden para alıyorsunuz, çiftçiye mazot
desteği olarak sadece 600 trilyon lira veriyorsunuz. Çiftçiden
aldığınız verginin onda 1ini bile çiftçiye çok
görüyorsunuz. 2002de işbaşına gelmeden önce Sayın
Başbakan, her gittiği ilde çiftçinin kullandığı mazottaki
ÖTVyi, KDVyi kaldırarak mazotu yarı yarıya
ucuzlatacağını söyledi mi, söylemedi mi?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) Söyledi, yeşil mazot.
SADİR DURMAZ
(Devamla) On yıldır çiftçi, Sayın Başbakanın ve
AKPnin sözünü tutmasını bekliyor, on yıl.
Çiftçinin borcu her geçen
gün katlanmakta, çiftçi haciz ve hapis kıskacındadır. Yerköyün
sadece bir köyünden 22 kişi şu anda haciz kıskacında ve
bunların 6sı için de hapis cezası kesinleşmiş durumda
değerli milletvekilleri.
Buradan çiftçiye verilen
desteklere gelmek istiyorum. Bildiğiniz üzere, Sayın Bakan ne zaman
söz alsa tarıma ve hayvancılığa ayrılan desteklerden
bahisle 2002de şu kadardı, biz şu kadar artırdık.
diye övünüyor.
İşin
doğrusu, sayın milletvekilleri, on yıl tek başına
iktidar olmuş bir Hükûmetin, bir partinin, on yıl önceye giderek hâlâ
daha oraya atıflarda bulunmasını ben bir âcziyet olarak
görüyorum, kimse kusura bakmasın. On yıldır
işbaşındasınız. 2005 yılını baz
aldığımız zaman, sizin de üç yıllık döneminizi
dikkate aldığımız zaman bugünkü rakamların dörtte
1ine ancak ulaşmışsınız. E, o zaman siz -aynı
mantıkla- 2005te çok çok başarısız bir
iktidarsınız. Yani bu mantık
Şimdi, on yıl önce
doğmuş bir çocuk, bugün 10 yaşında. Yani dönüp dönüp Ya,
sen on yıl önce sıfır yaşındaydın ya da 1
yaşındaydın. demenin bir mantığı var mı
Allahınızı severseniz.
Siz, bugünü
söyleyeceksiniz, bugünü ve sabit fiyatlarla söyleyeceksiniz, rakamlarla
oynayarak milleti kandırmayacaksınız.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Olması gerekene endekslenerek konuşacaksınız.
SADİR DURMAZ
(Devamla) Elbette.
2006 yılında
Tarım Kanununu çıkardınız, Gayrisafi millî
hasılanın yüzde 1inden az olamaz çiftçiye verilecek destek.
dediniz.
Peki, 2006dan bugüne
kadar bu rakamı tutturabildiniz mi? Tutturamadınız. 2002de o
beğenmediğiniz hükûmet dönemindeki rakama bile
ulaşamadınız.
Kendi
rakamınızı artırmak için arazi toplulaştırma
çalışmalarına yapılan harcamaları devlet
desteğine ekliyorsunuz, sulama harcamalarını devlet
desteğine ekliyorsunuz, rakamınızı şişirip artırıyorsunuz.
Peki, biraz dürüst
olalım: 2002deki bu rakamları niye göz ardı ediyorsunuz?
2002de DSİnin hiç mi sulama amaçlı yatırımı yok?
2002nin
rakamlarını verirken bunları da mutlaka dikkate almanız
lazım. Şimdi, bu çıkardığınız kanuna göre,
değerli milletvekilleri, kendi çıkardığınız
kanuna uymamanın sonucunda Türk çiftçisinin kaybı 27 katrilyon lira.
Bakın, buğdayda 13 katrilyon, desteklemelerden kaybı 27
katrilyon lira. 40 katrilyon lira, sadece 2 kalemde söylüyorum size.
Değerli milletvekilleri,
Sayın Bakan destekten bahsettiği zaman mutlaka OECDye bir atıf
yapıyor, OECDden yardım istiyor. OECD rakamlarına göre de bizim
desteğimizin miktarının yüzde 2,2 olduğunu söylüyor. Bakan
böyle söyleyince Müsteşar durur mu; Müsteşar da diyor ki: Bu rakam
yüzde 3,7dir.
ALİM IŞIK
(Kütahya) Tabii, Bakanı geçmesi lazım, gelecekte nasıl bakan
olacak.
SADİR DURMAZ
(Devamla) - Şimdi, Sayın Bakan, TÜİKe mi inanalım, OECDye
mi inanalım, size mi inanalım, Sayın Müsteşara mı
inanalım, yoksa cebinde çay parası olmayan Türk çiftçisine mi
inanalım?
Sayın Bakan, emin
olun ki OECD Türkiyeye Fransız, siz de Türk tarımına ve
hayvancılığına Fransızsınız! Emin olun, yani
nitekim Fransa hayvancılığının
sıkıntıya girdiği bir dönemde, Fransadan 250 milyon
dolarlık canlı hayvan ve et ithal ettiniz, Fransızlar da
Türkler hayvancılığımızı kurtardı. diye
size şövalyelik nişanı verdi. Size verilen nişan ve
Sırbistan çiftçilerinin size bağlı Et Balık Kurumuna
hitaben yazdığı Satışında sıkıntı
çektiğimiz etlerimizi, hayvanlarımızı satın
aldığınız için, halkımızı
rahatlattığınız için size teşekkür ederiz.
yazısı ortadayken otu, samanı, kurbanlığı ithal
edip de hayvancılığı gelişen bir ülke var mı
Allah aşkına ya, bir söyler misiniz bana?
Yani, aynı
şekilde, patateslerin hayvanlara yem olarak yedirildiği, domatesin
yollara döküldüğü, soğanın dereye atıldığı,
karpuzun tarlada bırakıldığı,
salatalığın, patlıcanın çöpe döküldüğü bir
dönemde, Amerikadan fındık, Şiliden elma, Bulgaristandan nar,
Çinden sarımsak ve fasulye, İrandan karpuz ve lahana,
İspanyadan marul ithal edildiği bir ortamda Türk
tarımının geliştiğini, köylüsünün, çiftçisinin refah
seviyesinin yükseldiğini nasıl söyleyebilirsiniz?
3 defa hayvan
sayımı yaptınız, 3ünde de farklı sonuç
çıkardınız. Saman ithalatı rakamlarını bir
haftada 2 kere farklı verdiniz. Sayın Bakan, takla
attırdığınız rakamlarla sonunda Başbakanı da
çileden çıkardınız ve Sayın Başbakanın Bana
matematiği unutturdun. dediği basına yansıdı.
Sayın Bakan, kusura bakmayın ama tırnak içerisinde söylüyorum-
siyaseten yalancı çoban gibi geziyorsunuz ortalıkta, sadece
kepeneğiniz eksik. (MHP sıralarından alkışlar)
Değerli
milletvekilleri, çoban demişken biraz da hayvancılıktan
bahsedelim. AKP döneminde can çekişen hayvancılıkta neler
oluyor, ona bir bakalım.
Sayın Bakan
İlkleri başardık. diyor ya, bakalım hangi ilkleri
başarmış. Sayın Bakanın döneminde -cumhuriyet
tarihinde- hem de iki yıl üst üste kurbanlık ithal ettik. Yetmedi,
onlara bir de saman ithal ettik.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Bu da ilktir.
SADİR DURMAZ
(Devamla) - On altı yıl aradan sonra canlı hayvan ve et ithal
ettik, hem de Sayın Başbakan çıktı İthalata gerek
yoktur, yeteri kadar besi materyali mevcuttur. dedi, dediğinden iki ay
sonra ithalata karar verildi. Sayın Başbakan talimatı verdi,
Sayın Bakan da uydu.
Başka bir ilki daha
başardı, domuz eti marketlerde satılır hâle geldi. Domuz
çiftliklerinde ve domuz eti tüketiminde de rekorlar kırdı.
Son üç yılda
canlı hayvan ve et ithalatı nedeniyle 5 katrilyon lira yabancı
ülkelerin çiftçilerine kaynak aktardınız. Peki, bu kadar ithalata
rağmen et ucuzladı mı? Et de ucuzlamadı. Yani, ne üreticiye
yaradı, ne tüketiciye yaradı. Üreticiyi mahvettiniz, tüketici de ucuz
et yiyemiyor. Hatta öyle bir şey oldu ki, ithal etleri yerli et diye
marketler pahalıya satıyorlar, bir de oradan vatandaş
kazıklandı.
Elinizde hayvan
varlığını gösteren doğru dürüst bir bilgi dahi yokken,
plansız programsız bir şekilde hayvancılığa
sıfır faizli kredi uygulamasını başlattınız.
Plansız programsız bir şekilde başlattınız,
altyapısını hazırlamadan başlattınız.
ALİM IŞIK
(Kütahya) Yandaşları zengin etmek için oldu o.
SADİR DURMAZ
(Devamla) - 4 bin liralık düve
ALİM IŞIK
(Kütahya) 8 bin liraya mal geldi
SADİR DURMAZ (Devamla)
- Sektöre yabancı olan yatırımcı bir anda piyasaya girince
4 bin liralık düve 7 bin liraya çıktı. Şimdi bu,
Allahınızı severseniz sıfır faizli mi oldu?
ALİ HALAMAN (Adana)
Şimdi kaç lira?
SADİR DURMAZ
(Devamla) - Şimdi kaç lira? Şimdi tekrar 3.500 lira
ALİM IŞIK
(Kütahya) 2... 2
Nerede 3.500 lira? 2 bin liraya satamıyor.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) Alan yok, satan yok.
SADİR DURMAZ
(Devamla) -
kesemiyor, kasaba götüremiyor.
ALİM IŞIK
(Kütahya) 2 bin liraya satamıyor.
SADİR DURMAZ (Devamla)
- Peki, Sayın Bakana daha önce de sordum, cevap vermedi. Sayın Bakan
bir kez daha soruyorum: Bu krediyi kimler kullandı? Bu krediden kimler
yararlandı? Yani, bütün hayatını, geleceğini tarıma,
çiftçiliğe, hayvancılığa bağlamış olan
gariban çiftçi mi kullandı, yoksa yandaşlar mı kullandı?
Burada samimiyseniz ilçe ilçe bir listeyi yayınlarsınız, kime
verdiğinizi de bütün millet de görür, samimiyetinizle ortaya koymuş
olursunuz. Bu listeleri bekliyoruz sizden Sayın Bakan. Bakın, bu
krediyi gariban Anadolu çiftçisi kullanamadı. Yozgatın çiftçisinden,
köylüsünden Yozgatta tapu istediniz, Yozgatın merkezinde tapu istediniz.
Yetmedi
ALİM IŞIK (Kütahya)
Şehir merkezinde olacak, kefil lazım olacak, memur kefil hem.
SADİR DURMAZ
(Devamla) Şehir merkezinde tabii ki yani.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SADİR DURMAZ (Devam)
Şehir merkezinde tapu istediniz. Yetmedi, efendim, 2 tane de memur kefil
istediniz ama bu krediyi Ürdünlü Hijazi kullandı, Hijazi. Ona
kullandırdınız, bu kaynağı ona aktardınız
Sayın Bakan.
Şimdi, söyleyecek
çok söz var ama maalesef sürem sınırlı. Bütçenin
hayırlı olmasını diliyor, yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Durmaz.
Afyonkarahisar
Milletvekili Kemalettin Yılmaz
Buyurunuz Sayın
Yılmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Tarım Reformu Genel Müdürlüğü ile Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu bütçeleri konusunda Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının bütçesi
görüşülüyor, Türk çiftçisinin sorunları görüşülüyor fakat AKP
sıraları bomboş. AKPnin Türk çiftçisine, besicisine vermiş
olduğu değer bu sıralardan anlaşılıyor.
Değerli
milletvekilleri, son on yıldır pek çok sektör gibi tarım sektörü
de iyi yönetilememiştir. Çiftçilerimiz ürettikleri ürünün hakkını
alamamışlar, borç, kredi, ipotek, haciz kıskacı içerisinde
çırpınır hâle gelmişlerdir. Türk tarımının,
çiftçisinin, besicisinin hâli yürekler acısıdır. Bunları
görmemek için kör ve sağır olmak lazımdır. Ben buradan, bu
milletin kürsüsünden, on yılda nereden nereye getirdiğiniz
tarımımızın çok kötü durumundan ziyade, bu kötü durumdan
kurtulmak için acilen neler yapmalıyız, izninizle onları
paylaşmak istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu ülke hepimizin. Önemli bir sektör olan
tarımımızın,
hayvancılığımızın ayağa
kaldırılması, rahat bir nefes alabilmesi için çiftçilerimizin
beklentilerini dile getirmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
üreticimiz uygulanan yanlış tarım politikaları sonucu,
biraz evvel ifade ettiğim gibi, borç, faiz, haciz, icra, tefeci, ipotek ve
hatta hapis kıskacındadır. Sayın Bakanım,
çiftçilerimizin Ziraat Bankasına, Halk Bankasına ve özel bankalara
olan zirai kredi borçları ile tarım kredi kooperatiflerine ve pancar
kooperatiflerine olan borçları acilen yeniden
yapılandırılmalı, bu suretle çiftçilerimizin rahat bir
nefes almaları temin edilmelidir. İnsanımızın üretim
yapabilmesi için tarlası, traktörü, ahırı, hayvanı
öncelikle ve acilen hacizden ve yedieminlerden kurtarılmalıdır.
Fazla değil, çiftçilerimize üç yıllık bir opsiyon verin yeter.
Kanaatkâr, vefakâr, çalışkan, ahde vefalı olan çiftçilerimiz,
verdiğinizin en az 10 katını sizlere verecektir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, dünyada olduğu gibi Türkiyede de et meselesi süt
meselesidir ve aynı zamanda da, son zamanlarda gündemden
düşmediği gibi, ot meselesidir. Türkiyede süt üreticisi acilen ve
hak ettiği desteği almalıdır. Şunu unutmayalım ki
ot olmadan süt olmaz, süt olmadan da et olmaz. Diğer taraftan da, Anadolu
tabiriyle, ana olmadan da dana olmaz.
Gerekli ve adam gibi
desteği devletimiz sağlamaz ise insanımız ithal ete, ithal
süte, ithal gıdaya, hatta ithal ot ve kurbanlığa mahkûm olmaya
devam eder. Çiftçilerimizin başı dinç, gönlü rahat olsun ki,
traktörünü, tarlasını hacizden kurtarabilsin ki tarlasını
işlesin, eksin ki saman ithal etmek zorunda kalmayalım.
Değerli
milletvekilleri, tarımın en önemli girdileri olan mazot, gübre, yem,
ilaç, tohum ve sulamada kullanılan elektrik en az Avrupa ülkelerindeki
kadar sübvanse edilmelidir ve acilen bu girdilerdeki ÖTV ve KDV
kaldırılırsa çiftçimizin, üreticimizin, besicimizin üretme
şevk ve heyecanı, çalışma heyecanı artacaktır.
Şunu unutmayalım ki: Dört çeker
cipe konulan mazot ile karda, kışta, kıyamette, soğukta,
sıcakta, çamurda, tozda üretim yapmak durumunda olan traktöre,
biçerdövere, patpata konulan mazot aynı fiyatta olmamalıdır.
Denizcilik sektöründe yatlara, şileplere, gemilere verilen ucuz mazottan
tarım sektörü de acilen istifade ettirilmelidir. Bunlar
yapılırsa, hele bir de bunun yanında yağ ve yem
bitkilerinde alım garantili üretim yapılırsa Türkiyede boş
tarla kalmayacaktır. Yağ ve yem ham maddesi ithalatı için her
yıl ödemek zorunda kaldığımız 5-6 milyar dolar
cebimizde kalacaktır. Çiftçimizin el emeği göz nuru da bu surette
değerlendirilmiş olacaktır.
Verimli topraklarımız,
sularımız, güneşimiz ve çalışkan
insanlarımız Türkiye için çok ciddi bir kaynaktır, israf
etmemeliyiz. Doğru zamanda doğru adımlar atarsak çiftçimizin
yüzü gülecektir. Çiftçide olacak ki esnaf ile alışveriş
yapabilsin, esnafın çarkı dönsün ki fabrikalar üretimi sürdürebilsin.
Bu döngünün temeli tarımdır.
Değerli milletvekilleri, tarım
sektörünü yönetmek üzere görevli olan Bakanlık, kanun hükmünde
kararnamelerle yeniden yapılandırılmaya
çalışılmıştır. Bu düzenlemelerle maalesef
yapı daha da bozulmuştur. Üst düzey görevlerde hizmet etmiş
yaklaşık 330 civarında Bakanlık bürokratı bankamatik
memuru konumuna getirilmişler ve bu görevler hâlâ vekâletlerle
yönetilmektedir. Bu durum çalışanların çalışma
şevk ve heyecanını olumsuz etkilemektedir. Onun içindir ki gerek
iller bazında gerekse ülke bazında kayıtlar
sağlıklı tutulamamaktadır. Biraz evvel
konuşmacıların ifade ettiği gibi, Kime inanalım?
demek zorunda kalmaktayız. Kontroller gerekli şekilde
yapılamamakta, kaçakçılık önlenememekte, merdiven altı ve
kayıt dışı üretim piyasaya hâkim olmaktadır. Bu durum,
haksız kazancın yanında insanlarımızın
sağlığını da tehdit etmektedir.
Bu ülke hepimizin; çiftçimizin,
besicimizin, süt üreticimizin, sebze üreticimizin, patates, pancar üreticimizin
derdi, sorunu hepimizin derdi, hepimizin sorunu. Onları bu sorunlarla
baş başa bırakamayız. Biz buradan,
zamanımızın elverdiği ölçüde, önerilerimizi
paylaştık.
Sayın Bakan, bunlar
bilinmeyen öneriler değil ama neden çözmüyorsunuz? Bakın, tek
başınıza iktidar olduğunuzun farkında değil
misiniz? Size şu veya bu şekilde engel olmak durumunda olan koalisyon
ortaklarınız mı var, yoksa Amerika Birleşik Devletleri,
Avrupa Birliği, İsraildeki tarım baronları size izin mi
vermiyor? İktidar sizsiniz. Önerilerimize kulak verirseniz ne âlâ, yoksa
can çekişmekte olan tarım ve hayvancılığımız
ölüme mahkûm olur. Bunu da herhâlde kimse istemez.
Besicimiz
ahırına 14-15, hatta 16 liradan bağlamış olduğu
hayvanlarını şu anda 13-14 liraya kestiremiyor. Kombinalarda on
beş on altı günlüğüne sıra veriyorlar. Sayın
Bakanım, lütfen, Allah rızası için, şu Türkiyeye
yapılan canlı hayvan ve et ithalatını durdurunuz,
kaçakçılığı önleyiniz. İthalatla belki bugünü
kurtarabiliyorsunuz ama Türkiyede tarımı ve
hayvancılığı bitiriyorsunuz. Çiftçilerimiz, üreticilerimiz
canından bezmiş vaziyettedir. Öyle ki çiftçilerimiz Suriyeli
mültecilere verdiğiniz değerin onda 1ini bile göremiyorlar.
Yakında çiftçilerimiz Suriye vatandaşlığına
başvurup mülteci olarak Türkiyeye gelmek isterlerse
şaşırmayınız.
Bu duygu ve
düşünceler içerisinde, Türk çiftçisine desteğinizi bekliyor,
Bakanlığınızın bütçesini hazırlarken göz
ardı ettiğiniz çaresiz hâldeki çiftçilerimizi
hatırlamanızı dileyerek yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Yılmaz.
Bilecik Milletvekili
Bahattin Şeker... (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Şeker.
MHP GRUBU ADINA
BAHATTİN ŞEKER (Bilecek) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; Kültür ve Turizm
Bakanlığının 2013 yılı bütçesi hakkında
Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle, hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum.
Dünyanın kalbi ve
medeniyet merkezi olan ülkemizin Kültür ve Turizm
Bakanlığının faaliyetleriyle dünyaya sesini duyurması,
insanlığa tanıtılması ve bununla birlikte, Türkiye'nin
dünyaya vereceği mesajı belirleyip ulaştırması
hepimizin isteğidir ve temennisidir. Bu konuda her birimizin katkıda
bulunması gerekiyor. Ancak, daha da önemlisi, doğru değerler
üzerinden doğru bir kimlik ve vizyon tercihi yapılması
gerekmektedir.
Biz biliyoruz ki, tek başına
Sayın Bakanın gayretiyle bu ülkenin tanıtımı
yapılamaz. Bir ülkenin mesajı elbette bir kişinin
sorumluluğunda değildir. Bu anlamda Kültür ve Turizm Bakanlığının
yanında Dışişleri Bakanlığı, Başbakanlık
Tanıtma Fonu, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü,
TİKA, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı, TRT ve Anadolu Ajansı gibi
kurumlarımızın da hem yetki sahası hem de stratejik olarak
sorumlulukları vardır. Altını çizdiğimiz husus, dikkat
edilirse koordinasyon eksikliği, proje uygulamalarındaki disiplin ve
imajla ilgilidir.
Türkiye, kendi enerji dinamikleriyle
birçok proje üretip hayata geçirebilecek
güce sahiptir. Bunu hem devlet kurumlarının koordinasyon hâlinde
çalışmasıyla ve hem de özel sektör
aracılığıyla uygulayabilecek birikime de sahiptir.
Türkiye'nin dünya ekonomisiyle
bütünleşme yolunda son yıllarda en başarılı
olduğu sektörlerden biri turizmdir. Bu başarıyı dikkate
alan Türkiye, sahip olduğu bu potansiyeli iyi değerlendirmeli,
uluslararası turizm gelirinden pay almak yolunda yenilikler yapabilmeli,
yeni pazarlar? stratejilerini hayata geçirebilmelidir.
Dört mevsimin bir arada
yaşandığı Türkiye, dünyanın en nadir turizm
cennetlerinden biridir. Ülkemiz tarihî, kültürel ve doğal
değerleriyle büyük bir turizm potansiyeline sahiptir. Bu zenginliğin
ülkemizin gelişmesine katkısı da çok büyüktür. Dünyada genel
turizm eğiliminin kültür turizmine yöneldiği ve Türkiye'de önemli bir
potansiyel bulunduğu, gelen turisti Anadolu kültür turlarına
çıkarmak gerektiği kanaatindeyim. Bu sayede turizmin Anadoluda
yayılacağına inanıyorum.
Doğru bir yönlendirme bir bölgenin
kültürünü ortaya çıkaracak, yaşatılmasına vesile olacak ve
o bölge için yeni bir çekicilik katacaktır. Böyle bir anlayış
içerisinde, örneğin, turizmin çeşitlendirilmesi kapsamında, yat,
golf, termal ve sağlık turizmi, kış ve doğa sporları,
avcılık gibi pek çok turizm imkânları olduğu görülecektir.
Ancak bunlardan yeterince faydalanamıyoruz.
Turizmi artıran
başka bir etmen de tarihî anıtların çokluğudur. Eski kent
harabeleri, ünlü anıtlar, camiler, kiliseler ve benzeri yapılar her
zaman insanların ilgisini çekmiştir. Bunun yanı sıra, doğal
güzellikler de değerlendirildiğinde önemli bir ilgi kaynağı
hâline gelmektedir. Ancak temel sorun olarak, Her şey dâhil sistemiyle
nispeten düşük gelirli turistlerin ülkemize geldiği ve bu sistemin
halka ve esnafa faydasının olmadığı görülmektedir.
Turizm sektörünün sahip
olduğu dinamizm, yeni istihdam alanlarının meydana
getirilmesinde ve dolayısıyla da işsizliğin
azalmasında etkisi olduğu gibi ekonomik gelişmeye, döviz
ihtiyacının karşılanmasına yönelik
katkısıyla da genç nüfuslu ülkemiz için önemli bir rol oynamaktadır.
Bu kadar
çalışmanın arasında turizm politikalarının
arasında da birtakım sorunlar vardır. Her yıl artan
sayıda turist ağırlanırken ne yazık ki gelen
misafirlerin kişi başına yaptıkları harcama her geçen
gün azalmaktadır, rakamlara bakıldığında da bu
gözükmektedir. Turist sayısı artmasına rağmen kişi
başına düşen döviz girdisinde azalma yaşanmaktadır.
Dış
politikamız sebebiyle, 2012 yılı dâhil, İran, Suriye ve
İsrail pazarından büyük bir ziyaretçi düşüşü gözükmektedir.
OECD ülkelerinden gelen misafirlerin sayılarında bir düşüş
gözükmektedir.
Türkiyede Her şey
dâhil adı verilen sistemin uygulanması nedeniyle havaalanı ile
konaklama tesisi arasında yolculuk yapan turistler tesislerin
yakınlarındaki yerleşim bölgelerine gitmemekte ve böylece, bölgeye
ekonomik katkı sınırlı kalmaktadır. Fiyatlar
düşük olduğundan, bu tesislerde sunulan yiyecek ve içecekler
düşük standartlara sahiptir. Bakanlık olarak bu konuda daha
sıkı denetim yapılmalıdır.
Tanıtım
konusuna daha çok değer verilmeli, katılınan fuarlara daha çok
destek ve ilgi gösterilmelidir. Tanıtıma yönelik film ve reklamlar
çekilmelidir.
Bazı seyahat
acentelerinin yurt içi ve yurt dışı turları
sırasında vaatlerini yerine getiremeyişleri yüzünden
vatandaşlarımız büyük mağduriyetler yaşamaktadır.
Bu konuda daha sert tedbirler alınmalıdır.
Geniş bir alanda
hizmet veren Bakanlığımızın bütçesinin az
olduğunu ve senelerdir bu durumun devam ettiğini görmek üzüntü
vericidir. Hem kültür hem de turizm konularında çalışma
yapması beklenen bir Bakanlığın bütçesi daha çok
olmalıdır. Sanata, kültüre yatırım yapmak isteyen
Bakanlığımızın bu bütçeyle beklentilere cevap
veremeyeceği de açıkça görülmektedir. Bu kadar dar bir bütçeyle
eksikleri de olsa bir şeyler yapmaya çalışan Sayın
Bakanı ve çalışma arkadaşlarını da kutlamak
gerekir.
Kültür ve Turizm
Bakanlığının bu ülkenin değeri olan tarihi eserleri
yurt dışından Türkiyeye, gerçek sahibine getirmek için büyük
bir çaba sarf ettiğini biliyoruz. Bu konuda bilhassa batı Avrupa
ülkelerinde yapılan çalışmaların sonuç vermesi
sevindiricidir. Ülkemizin değerlerinin ve eserlerinin çalınarak bu
ülkelere gitmiş olması zaten o ülkeler adına da utanç vericidir.
Kendi tarihlerine de bir kara lekedir. Sayın Bakanı da bu
çalışmalardan dolayı kutluyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kültür denildiğinde aklımıza ilk
önce ve elbette millî kültürümüz gelmelidir. Bir milleti oluşturan,
varlığının devamını sağlayan temel olgu
millî kültürdür. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından,
farklı nesiller karşısında, özellikle yeni nesillerin
kültür şokuna ve kimlik bunalımına düşmesine mâni olacak,
kaliteli ve ihtiyaçlara cevap verecek millî kültür değerlerine sahip
eserler verilmesi gerekmektedir. Bu açıdan, sanata ve sanatçıya
değer verilmeli, sanatın sanat için ve sanatın hakkını
vermek için yapılması sağlanmalıdır.
Sanatçının önüne engeller çıkarılmamalı,
sanatçıların birlik hâlinde hareket edebilecekleri örgütlenme ve
sendikalar oluşturmasına katkı sağlanmalıdır.
Cumhuriyetin kurucusu
Atatürk, devrimlerle beraber, Sanatsız kalan bir milletin hayat
damarlarından biri kopmuş demektir. sözüyle sanata ve sanatçıya
verdiği önemi, değeri göstermiştir. Sanatımız ve
sanatçımız bugün de belirleyiciliğini korumakta ve toplumun
gelişimine yön vermektedir. Kültürel değerler ve sanat, dünya
çapında, toplumları birbirlerine yaklaştıran bir
niteliğe sahiptir. Bir toplumu tanımanın ve anlamanın yolu,
kültür ve sanat faaliyetlerinde hangi noktada olduğunu görmekten
geçmektedir. Bizler de sahip olduğumuz eşsiz kültürümüzün ve
zenginliğimizin kıymetini bilmeli ve gelecek nesillere
taşıyacak çalışmaların gayretinde olmalıyız.
Türk
sinemasının bu kadar ivme kazandığı ve
yapımlarının uluslararası camiada ilgi gördüğü bir
dönemde, Bakanlığın organizasyonuyla Türkiye'nin
imajını zedelemiş olan yapımlara da cevap niteliğinde
çalışmalar yapılmalıdır.
Son zamanlarda tarihî
dizilerin yanlış ve çarpıtılmış olduğu
yönünde tartışmalar başlamıştır. Doğru bir
tarih süzgecinden geçmiş ve değerlerimizi yansıtan yapımların
gerçekleşmesi yönünde Bakanlığımızın adım
atması gerekmektedir, o zaman yapılan tenkitlerin de bir anlamı
ve değeri olacaktır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; başka bir önemli hususu da hatırlatmak
isterim. Yıllardan beri yurt dışında diaspora, Ermeni
lobisi tüm imkânlarıyla soykırım propagandası
yapmaktadır. Tarihî gerçekleri saptırarak, Türkiye'yi suçlu ve mahkûm
gibi göstererek, Türk insanına hakaret ederek, toprak bütünlüğümüze
alenen kastetmektedirler. Geçmişte bakanlık yapmış bir siyaset
adamı olarak, Sayın Bakanımızın da benim sahip
olduğum bu hassasiyetleri taşıdığına
inanıyorum ve biliyorum. Bu yöndeki iddialara ve iftiralara
karşın, Sayın Bakanımızdan yeni çalışmalar
bekliyoruz.
Örneğin, bu yıl
Balkan savaşlarının, daha doğru bir ifadeyle Balkan
faciasının 100üncü yıl dönümü. 2 milyondan fazla Müslüman Türk
nüfusu vahşete, kine, nefrete, hakarete ve katliama maruz
kalmış, göç yollarına düşmüş, ana vatan
toprağına gelerek canlarını zor
kurtarmıştır. Ecdadımızın yaşamış
olduğu Balkan faciasıyla ilgili, yeni nesillere aktarılması
ve unutulmaması için yeni çalışmalar ve anıtlar
yapılmalıdır.
Kuruluş ve
kurtuluşa beşiklik etmiş olan tarihî ilimiz, memleketim olan
Bilecikimizin de Bakanlığınızca yapılacak
çalışmalarda gerekli desteği alacağını ümit
ediyorum.
Bilecik il kültür merkezimiz
devam etmekte, ama bunun yanında 70 bin nüfuslu olan Bozüyük ilçesine de
yeni bir kültür merkezi yapılması en büyük temennimizdir.
Ayrıca, Bilecik
ilinde kütüphanelerle ilgili eksikliklerin giderilmesi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAHATTİN ŞEKER
(Devamla)
ve bunlarla ilgili çalışmaların
yapılmasını istiyor, sözlerime son verirken hepinizi
saygıyla selamlıyorum ve bütçenin hayırlı
olmasını istiyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şeker.
Iğdır Milletvekili
Sinan Oğan. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın
Oğan.
MHP GRUBU ADINA
SİNAN OĞAN (Iğdır) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan,
değerli muhalefet milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi
sıralarında oturan 17 adet değerli milletvekili; Gümrük ve
Ticaret Bakanlığının ve Rekabet Kurumunun hâlihazırda
görüşülmekte olan 2013 yılı bütçesi için
RECEP ÖZEL (Isparta)
Sizde kaç adet var? Ne bu saygısızlık!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
MHPde kaç adet var, baktın mı oraya sen hiç? Burada 1 adet
kişi konuşuyor, burada kaç adet var?
SİNAN OĞAN
(Devamla)
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, konuşmama
27 Mayıs 1980 yılında, 12 Eylül öncesinde ülkemizde oynanan
karanlık oyunlar içerisinde, hain bir pusuda kurban verdiğimiz Gümrük
ve Tekel Bakanımız, Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkan
Yardımcısı Gün Sazakı saygıyla, rahmetle anarak ve örnek
siyasi kişiliğini, örnek Gümrük ve Tekel Bakanlığını
hatırlatarak başlamak istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, yalnız, her ne kadar Gümrük ve Tekel
Bakanlığını konuşsak da, Rekabet Kurumunu
konuşsak da bir şey göstermek istiyorum.
GÜMRÜK VE TİCARET
BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı.
SİNAN OĞAN
(Devamla) Adalet ve Kalkınma Partisinin bakanlıklarıyla ilgili
değişik bir örnek, herhâlde buna bir cevabınız vardır:
Şu gördüğünüz Ulaştırma
Bakanlığımızın kimlik kartı, üzerinde Türk
Bayrağı var, Türk Bayrağı. Önceki uygulamadaki kimlik kartının
üzerinde Türk Bayrağı var. Bunu da yeni sitelerine koydukları -teyit
de ettim- yeni kimlik kartında Türk Bayrağı kalkmış.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Niye?
SİNAN OĞAN
(Devamla) Efendim, Türk Bayrağından niye
rahatsızsınız? Mevcut Türk Bayrağını niye
kaldırıyorsunuz? Bunu, gelin, burada bir izah edin Allah
aşkına.
GÜMRÜK VE TİCARET
BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) Ulaştırma Bakanlığı
yok, öğleden sonra bütçesi.
SİNAN OĞAN
(Devamla) Fark etmez, sizin Bakanlığınız değil mi,
başka bir Bakanlık mı Sayın Bakan?
RECEP ÖZEL (Isparta)
Ulaştırma Bakanlığı dedin ama.
SİNAN OĞAN
(Devamla) Ulaştırma Bakanlığı diyorum.
RECEP ÖZEL (Isparta)
Ulaştırma Bakanı var mı orada?
SİNAN OĞAN
(Devamla) Niye, farklı bakanlıklarda mı? Farklı
bakanlık mı? Ulaştırma Bakanlığına sahip
çıkmıyor musunuz, sizin Bakanlığınız değil
mi? Yeri gelmişken ifade edeyim, Ulaştırma Bakanı da gelir,
burada cevabını verir.
GÜMRÜK VE TİCARET
BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) Öğleden sonra. Tamam tamam.
SİNAN OĞAN
(Devamla) Sayın Ulaştırma Bakanı, niye acaba Türk
Bayrağından rahatsız, gelir bunun cevabını
verirsiniz.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) Kimse Türk Bayrağından
rahatsız olmaz.
GÜMRÜK VE TİCARET
BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) Ters yerden girdin!
SİNAN OĞAN (Devamla)
Bu arada, Yerli Malı Haftasını kutluyorum değerli
milletvekilleri. İçinde bulunduğumuz hafta Yerli Malı
Haftası. Biliyorsunuz, yerli malını korumak gümrüklerden
başlar. Bu sebeple, Gümrük Bakanlığımızın, âdeta
kaçakçılığa yol verme bakanlığına dönüşmüş
Gümrük Bakanlığımızın bunu da dikkate
almasını öneriyorum kendisine.
Şimdi, Sayın
Başbakan, geçtiğimiz günlerde burada bir konuşma yaptı ve
dedi ki: Kaçakçılığa geçit vermiyoruz. Sayın
Başbakan ve hemşehrisi Sayın Gümrük Bakanımızın,
bir hemşehrisinin raporuyla bunu nasıl
yalanladığını, kendi hemşehrisini, Rizeli
hemşehrisini nasıl yalanladığını size
okuyayım müsaade ederseniz. Rize Ticaret Odası tarafından 2012
yılının başında Çay Sektörü-Sorunlar ve Çözüm
Önerileri başlıklı bir rapor hazırlanıyor. Raporda
deniyor ki: Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinin kendine has
yapısı nedeniyle çay kaçakçılığı olağan
ticaret hâline gelmiştir.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Canlı hayvan kaçakçılığı da olağan
hâle geldi.
SİNAN OĞAN
(Devamla) Yapılan tüm uyarı ve önlemlere rağmen kaçak çay
ticareti engellenememiş ve hatta kaçakçılık artarak devam
etmektedir.
Sayın Başbakan,
birkaç gün önce burada, pazartesi günü Kaçakçılığa geçit
vermiyoruz. demişti. Sayın Başbakanımıza ve
Sayın Gümrük Bakanımıza, sayın hemşehrisinin,
sayın hemşehrimizin, Rizeli hemşehrilerimizin bu raporunu
okumalarını tavsiye ediyorum.
Şimdi, Hükûmetin
memlekette bir gümrük kapısı var, bir de âdeta PKKnın
sınırlarımıza getirip tahsilat yaptığı
gümrük mıntıkaları var. Şimdi, nasıl
kaçakçılığa geçit vermiyorsunuz? Daha bugün basına
yansıyan kaçakçılıkla ilgili raporlarda, sadece petrol
kaçakçılığından yılda 3 milyar dolar hükûmetin yani
devletin, yani Türkiyenin bir kaybının olduğu ifade ediliyor.
On yıllık iktidarınız boyunca da yaklaşık 25 milyar
dolar paranın sadece akaryakıt kaçakçılığından
devletin cebine değil, terör örgütü PKKnın cebine ve
yandaşların cebine girdiği daha bugünkü gazetelerde ifade
ediliyor. Böylesine sıkıntılı bir Bakanlıkta
çalışan gümrük memurlarımızın, gümrük muhafaza
memurlarımızın can güvenliğinin
olmadığının bizzat ben şahidiyim. Nerede
şahidiyim? Iğdır Dilucuda vatandaşlarımızın
âdeta belli gruplarca kaçırılmasının, gümrük
memurlarımızın orada rahat faaliyet gösterememesinin ve sesini
çıkardıklarında da sürüldüklerinin ben bizzat şahidiyim.
Şimdi, öyle bir
devirde yaşıyoruz ki eskiden katırlarla kaçakçılık
yapılırdı, şimdi
boru hattı döşemişler. Evet, boru hattı,
sınırımıza
Şimdi, yetmedi,
kalkıyorsunuz, bir de -kaçakçılık konusunda
bakanlığınızın koordinasyonunda yeni bir şey
hazırlanıyor- diyorsunuz ki: Hapis cezasını ispat için
yükümlülük kamu kurumlarına verilecek. Sayın Bakanım, bunu da
bir daha düşünmenizi istirham ediyorum.
Ve tabii, Gümrük
Bakanlığının önemli -hem de Ticaret
Bakanısınız- işlevlerinden birisi de bizim tüccarı
korumak, bizim nakliyeciyi korumak. Bugün İranda bizim yüzlerce
tırımız İran gümrüğü tarafından mahkemeye
veriliyor sudan sebeplerle. Yüzlerce, binlerce tırımıza
değişik vesilelerle, Yok, deponun boyutu şöyleydi; yok,
böyleydi. diye cezalar kesiliyor, mahkemeye veriliyor, rüşvetler
alınıyor, yol parası alınıyor, toprakbastı
parası alınıyor ama aynı ülkenin tırları
Türkiyede cirit atıyor; 1 depoyla değil, 3-4 depoyla gelip cirit
atıyor. Bunun da bizim Türk tırlarının, Türk
nakliyecilerinin özellikle rekabet şansını
azalttığını ifade etmem lazım ve tabii, özellikle
Dilucu Gümrük Kapısında Türk tırlarına,
Iğdırlı vatandaşlarımıza
uyguladığınız bu haksız durumu da dile getirmem
lazım.
Hakkâride, Vanda,
Doğu Beyazıttaki diğer gümrük kapıları size
bağlı değil mi Sayın Bakan? Bir tek Iğdırdaki
gümrük kapısı mı size bağlı? Nasıl oluyor, bir
memlekette 2 ayrı uygulama oluyor? Iğdırlı
vatandaşların
Boralan Sınır Kapısı
vardı. Tabii, Boralan Sınır Kapısı yıllardır
yılan hikâyesiydi, o da yalan hikâyesine döndü, hâlâ açılabilmiş
değil.
Hayvancılık,
özellikle Iğdırda hayvancılık bitme noktasına geldi.
Neden? Çünkü sınırdan o kadar çok kaçak et geçiyor, kaçak hayvan
geçiyor ki Türkiyede Doğu ve Güneydoğu Anadoluda -ki geçim
kaynağının önemli bir kısmı
hayvancılıktır- sınırlarımızdan geçen kaçak
et dolayısıyla hayvancılık da bitme noktasına geldi.
Piyasada satılan kaçak sigaranın, alkolün haddi hesabı yok.
Normal piyasada satılan ürünlerin beşte 2 oranındaki
kısmı kaçak yani öylesine bir durumdayız ki memlekette her
şeyin kaçağını
Hiç uzağa gitmeyin, şuradan
Meclisten çıkın, Kızılaya doğru gidin Sayın
Bakan, her şeyin
kaçağını Kızılayın göbeğinde
bulabilirsiniz. Dolayısıyla da buna bir bakmanızda fayda var.
Tabii, Mersin
Limanında PKKnın nasıl kaçakçılık
yaptığı, Barzaniyle nasıl ortak
çalıştığını da hepimiz yakından biliyoruz.
Gümrük Bakanlığı binasını sel alıyor, Sayın
Bakan
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SİNAN OĞAN (Devamla)
yeni yaptırdığınız daha. Samsunu sel
almıştı bunu ekranlardan görmüştük, biliyorduk.
Vatandaşın normal oturduğu binayı sel alıyordu da
Bakanlığınız binasının sel alması, alttan
Bakanlık binasının su çekmesi
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Oğan.
SİNAN OĞAN
(Devamla)
bu da ilginç bir durum.
Rekabet Kurumuyla ilgili
de aslında söylenecek çok şey var ama maalesef vaktimiz buna yeterli
olmadı.
Yeni bütçemizin, her
şeye rağmen, buna rağmen de hayırlı uğurlu
olmasını diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Oğan.
Sayın
milletvekilleri, saat 14.00e kadar ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 13.13
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan
Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Fatih ŞAHİN (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39uncu Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
2013 yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2011 yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının beşinci tur
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Şimdi sıra
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunda.
İlk
konuşmacı Bursa Milletvekili İlhan Demiröz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Demiröz.
CHP GRUBU ADINA
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığının 2013 yılı bütçesi üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerimizi paylaşmak
üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi ve ekran başında
bizleri izleyen değerli yurttaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
Kanun hükmünde
kararnameyle kurulan, bakanlık koridorlarını idarecilik
yapmış müşavirlerle dolduran, yapılanmayı iki
yılda henüz tamamlayamayan bir bakanlığın bütçesini
görüşmekteyiz.
Değerli
milletvekilleri, tarım, Türkiye için, sosyal, ekonomik, politik
bakımdan son derece önemli ve ülkemizin gerçek sosyal
sigortasıdır. Ulusal gelire yüzde 9, istihdama yüzde 25 katkı
koyan, doyuran, barındıran bir sektörün durumunu görüşüyoruz.
Değerlendirmelere
girdilerle başlamak istiyorum: Mazot, gübre, tohum, yem, sulama ücretleri.
Çünkü, son on yılda Türk çiftçisinin en büyük sorunu girdi
fiyatlarıdır.
Değerli
milletvekilleri, dünyanın en pahalı mazotunu kullanıyoruz.
Avrupa Birliği ve diğer ülkelerde zirai amaçlı mazotun bize göre
yüzde 50 daha ucuz olduğunu biliyoruz. Hava ve deniz ulaşım
sektörlerine tanınan imtiyazlar maalesef tarıma
uygulanmamaktadır.
Akaryakıtta
başka bir konuyu da sizlerle paylaşmak isterim. Türkiyede
AKP iktidarının
bugün bütçede tarımsal destek diye çiftçinin bir cebine koyduğu
parayı zaten diğer cebinden aldığını görmekteyiz.
Ürün-akaryakıt karşılaştırması
yaptığımızda
Benden önceki arkadaşlarımız
buğdayla ilgili söylediler,
Ben, ayrıca, bir de
bölgemizle ilgili armut konusunda bir örnek vermek istiyorum. 2002de
Değerli milletvekilleri, Türk çiftçisi devletten destek
almıyor, Türk çiftçisi devlete destek veriyor. Çiftçinin gübre ve
elektriğe yüzde 18, tarım ilaçlarına ve yeme yüzde 8 KDV
ödediğini ifade edersek kimin kimi desteklediği ortaya çıkar.
Bugün çiftçimiz mazot kullanırken maliyeye, gübre ve ilaç kullanırken
tüccara, elektrik kullanırken TEDAŞa çalışmaktadır.
Sulama ücretlerine gelince: 2002-2010 yılları
arasında sulama ücretleri yüzde 230 artmıştır.
Tarımsal sulamada kullanılan elektrik ücreti de Türkiyede, Avrupa
Birliği ve Amerika Birleşik Devletlerine göre yüzde 100 daha pahalıdır.
Çiftçilerimiz banka borçlarının yanı sıra,
bugün sulama birlikleri ve TEDAŞa olan borçları nedeniyle icralarla
uğraşmaktadır. Bunun bir örneğini Niğdede patates
üreticileri, Mersinde narenciye üreticileri yaptıkları eylemlerle
göstermişlerdir.
Bölgemiz Bursa Karacabeyin 13 ova köyünde, bugün jandarma
tarafından 45 çiftçimiz aranmaktadır, 300 çiftçi ise icralık
durumdadır. Köy kahvelerinde, sarı taksilerin gelmesi konusunda
birbirlerini haberdar eden çiftçilerimizin bulunduğunu Sayın Bakana
iletmek isterim.
2002 ve 2012 yıllarında yem fiyatlarını
araştırdığımızda, etlik piliçte, yumurta
tavuğunda yeminde, süt yeminde, besi yeminde ortalama yüzde 250nin
üzerinde artış olduğunu görürüz. Buna karşılık
hayvancılık 2003ten beri uygulanan yanlış politikalar
sonucu ithalata yönelmiştir. Cumhuriyet tarihinde ilk defa 2005
yılında kuru pancar küspesi ithal edilmiş, 2010
yılında hayvan ithalatına izin verilmiş ve kurbanlık
hayvan ve hayvan ithalatı başlamıştır. Bu yıl da
arkadaşlar, saman ve ot ithal etmeye
başladığımızı ifade etmek istiyorum.
Hayvancılıkta çözüm, küçük üreticiyi yok ederek yalnızca
büyük üreticiyi desteklemek değildir. Hele kasaplık hayvan, et
ithalatı hiç değildir. Ne yazık ki yanlış
politikalarla hayvancığı darboğaza sokan zihniyet,
çıkışı da yanlış politikalarda görmektedir.
Tarım
Bakanlığının yayınlarında gösterilen
kırmızı et üretimi artışı TÜİK verilerinin
yöntem değiştirmesinden ötürüdür. Bir anda, 2009 yılında
413 bin ton olan et üretimi, 777 bin ton olmuştur 2012de. Etteki sıkıntı
saklanamaz boyuta gelince, Sayın Tarım Bakanı "Efendim, AKP
döneminde refah o derece arttı ki insanlarımız çok daha fazla et
yemeye başladı, onun için sıkıntı çekiyoruz."
gibi ülke gerçeği ile bağdaşmayan bir açıklamada
bulunmuştur.
Değerli milletvekilleri,
2011 yılı sonu itibariyle 2 milyon çiftçimiz tarımdan
uzaklaşmış; 2,5 milyon hektar tarım alanı
işlenmemektedir. Türkiye artık tarımda net
ithalatçıdır. Tarımda kendine yetebilen bir durumda olan
Türkiye, maalesef bu özelliğini yitirerek net ithalatçı konuma
gelmiştir. 2002 yılında 102 milyon dolar fazla veren tarım
ürünleri dış ticareti, 2003 yılından itibaren sürekli
açık vermiş ve 2011 yılında 3 milyar 589 dolar ile rekor
düzeye ulaşmıştır.
Değerli
arkadaşlar, buğday, pamuk, mısır, çeltikte ödediğimiz,
ithalatta ödediğimiz paranın 27 milyar 105 milyon dolar olduğunu
ifade ederek fındıkta sıkıntıların olduğunu,
FİSKOBİRLİKin çalıştırılmaz hâle
getirildiğini, çayda da aynı oyunların
oynandığını ve çay taban fiyatını açıklayan
Hükûmet
Ancak, Sayın Başbakanın Ben özel sektöre
karışmam. diyerek çay üreticilerini
sıkıntılarıyla baş başa
bıraktığını ifade etmek istiyorum.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) Patates, patates
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) - Kaçak çayın da çay üreticilerinin ayrı bir sorunu olduğunu
ifade etmek isterim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İLHAN
DEMİRÖZ (Devamla) - Zeytin ve zeytinyağı üreticilerimizin
bölgeler itibarıyla girdi maliyetindeki artışlar, destekleme
primlerinin yetersizliği ve piyasa koşulları
düşünüldüğünde üreticinin emeğinin
karşılığını almadığını
görmekteyiz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Demiröz.
İLHAN
DEMİRÖZ (Devamla) Bitiriyorum efendim. Şu son cümlemi müsaade
ederseniz
BAŞKAN
Ama, süremiz bu kadar efendim.
İLHAN
DEMİRÖZ (Devamla) Peki, efendim.
Saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN
Tokat Milletvekili Orhan Düzgün
Buyurunuz
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA ORHAN DÜZGÜN (Tokat) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, 12 Eylül cuntasının
tam otuz iki yıl önce yaşını büyülterek
astığı Erdal Ereni sizlerin huzurunda saygıyla
anıyorum. (CHP sıralarından alkışlar) O gün bu
kararı veren mahkemelerin bugün de Silivride görev başında
olduğunu da üzülerek gördüğümü belirtmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunun 2013
yılı bütçesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Bu
kurumun bütçesiyle ilgili konuşmadan önce, bugün ülkemizdeki tütün
üretiminin ve alkol üretiminin ne durumda olduğuyla ilgili kısaca
size bilgi vermek isterim. 2002 yılında toplam 472 bin tütün
üreticisi vardı, bugün bu sayı sadece 70 bin kişidir. 2002
yılında tütün ekilen alan 230 bin hektar idi, bugün 110 bin hektara gerilemiştir.
Ocak 2003te en düşük sigara fiyatı 0,85 liraydı, en yüksek
sigara fiyatı ise 2,75 liraydı, 70lik Yeni Rakı 8 liraydı;
şu anda en düşük sigara fiyatı 5 lira, yüzde 588
artış; en yüksek sigara fiyatı 8,5 lira, yüzde 310
artış; Yeni Rakı 51,50 lira, yüzde 640 artış olarak
gerçekleşmiş bulunmaktadır. Sigara ve alkolde 2002den bugüne
kadar ortalama olarak yüzde 500 zam yapılmıştır.
İBRAHİM
YİĞİT (İstanbul) - Rakı içmesinler diye
ORHAN
DÜZGÜN (Devamla) Sayın Vekilim, Rakı içmesinler diye zam yaptık.
diyorsunuz ama viskinin de keşke vergisini düşürmeseydiniz ben de
size katılırdım o zaman. Siz Rakı içmeyin de viski için.
demeye getiriyorsunuz, onu biliyorum ben.
Evet, değerli
arkadaşlarım, TEKELin özelleştirilmesinin ardından TEKE'e
ait 6 sigara fabrikasının yanı sıra, 110 adet yaprak tütün
işletmesi, 19 alkollü içki üretim tesisi, 84 pazarlama müdürlüğü, 10
tuz işletmesi, 1 kibrit fabrikası ve 1 sung ipek viskoz
fabrikası kapatılmıştır. Bu kapatılan
fabrikaların arasında Tokat Sigara Fabrikası da vardır.
Sayın Tokat vekilim de burada, kendisinin Tokatta bir sözü var:
Eğer bu fabrika kapatılırsa Başbakanlığa ilk
önce ben giderim. diyordu. Sayın Vekilimden bu sözünü
gerçekleştirmesini bekliyorum.
ENVER YILMAZ
(İstanbul) Dediğini yapar.
ORHAN DÜZGÜN (Devamla)
Ben de inanıyorum.
Alkollü içkilerde 17
fabrika mülkleriyle birlikte Kasım 2003 tarihinde Nurol Limak Özaltın
Tütsab Girişim Grubuna 292 milyon dolar bedelle
satılmıştır. Bu girişim grubu iki yıl sonra yüzde
90 hissesini ABDli Texas Pacifice 810 milyon dolara, Texas Pacific ise 2011
yılında İngiliz Diageo firmasına 2,1 milyar dolar bedele
satmıştır.
Değerli
arkadaşlarım, yüce Meclisin saygınlığı
açısından sizlerin de çok hoşunuza gitmediğini
bildiğim peşkeş çekme sözcüğünü kullanmak istemiyorum ama
Türkçede de böyle bir satışı ifade edecek başka bir kelime
de bulamıyorum. Bu nedenle de özür diliyorum.
Bugün, gelmiş
olduğumuz koşullarda sigara piyasasında kaçak sigara oranı yaklaşık
yüzde 20-25 oranındadır. Peki, değerli arkadaşlarım,
bu kaçakçılık işini kim yapıyor bu ülkede? Bunu hepimiz
biliyoruz, terör örgütü yapıyor yani bugün bu ülkede satılan
sigaraların her biri bizim çocuklarımıza kurşun olarak
yağdırılıyor. Daha öncesinde Meclise verdiğimiz
terörün finansmanın engellenmesiyle ilgili yasa
çıkarılmış olsaydı belki bugün, bu sigara
kaçakçılığı da engellenmiş ve satılan sigaralar
bizim çocuklarımıza kurşun olarak dönmezdi diye
düşünüyorum.
Bu arada Sağlık
Bakanlığımıza da tavsiyem odur ki sigara paketlerinin
üzerine yazılan spotlara bu konuyu da eklerse sanırım
halkımıza sigarayı bıraktırma konusunda etkili
olacaktır diye düşünüyorum.
Yine, değerli
arkadaşlarım, bugün sizlerin reddimirasta bulunduğu ANAPlı
yıllarda, Sayın Özal en çok sigara
kaçakçılığını engellemekle övünürdü, derdi ki: Bizden
evvel sigara kaçakçılığı vardı. Sizin
uygulamış olduğunuz tütün politikaları sonucunda maalesef
sigara kaçakçılığı yeniden hortlamış durumda.
2012 Temmuz ayında
Bilgi Üniversitesinde bir festival düzenleniyor, bu festivalden sonra da konuklara
içki ikram ediliyor. Tabii, bu içki ikramından sonra Sayın
Başbakanın bir anda gazabı bu kuruma yöneliyor. Hâlbuki, bu
kurumun hiçbir yerde alkol ruhsatı vermek gibi bir yetkisi yok, bu yetki
tamamen Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı fakat
Sayın Başbakanımız sanırım bu konuyu bilmiyor.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) Tam tersine, yanlış.
ORHAN DÜZGÜN (Devamla)
Yine Deniz Feneri, Deniz Fenerinin
Bu kurumun depoları Deniz Fenerine
depo olarak kullanılıyor, umut ediyorum ki Sayın Başbakanın
bundan da haberi yoktur. Bu olayın sonucunda değerli
arkadaşlarım, Sayın Babacan bir Bakanlar Kurulu
toplantısının sonucunda bu kurumun
kapatılacağını söylüyor. Kapatılacak olan bir kuruma
neden bütçe yapıldığını anlayabilmiş değilim
açıkçası. Anlaşılan o ki ölüme sebebiyet verenler cenaze
masraflarını üstlenmek istiyorlar. Biz ülkede tütünün öldürülmesi
için herhangi bir rol üstlenmedik, bu nedenle de cenaze masraflarına
iştirak edemeyeceğiz, kusura bakmayın.
Bu nedenle, kurumun
bütçesine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak hayır oyu
vereceğimiz açıklıyor, hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Düzgün.
Muğla Milletvekili
Tolga Çandar. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Candar.
TOLGA ÇANDAR (Muğla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve boş iktidar
koltukları
İSMAİL
KAŞDEMİR (Çanakkale) Biz de varız.
TOLGA ÇANDAR (Devamla)
Evet, siz neyse ki buradasınız, Allahtan.
2013 yılı için
Kültür ve Turizm Bakanlığına 1 milyar 851 milyon 734 lira para
ayrılmış, güle güle harcayınız; binde 47, yani
bütçenin binde 47si.
Şimdi, bunun üzerinde çok da
Dün
arkadaşlarımızdan bir tanesi şey demişti: Bütçe
siyasi bir şeydir. ben de işin bu tarafıyla ilgileniyorum
doğrusu, bunu komisyonlarda konuştuk zaten. Binde 47yi nereye
harcamışız, ne yapılmış bununla, ne
yapılmamış, yetmiş mi, yetmemiş mi artık bunu
önümüzdeki sene inşallah, ölmez, sağ olursak
Bunu
konuşmanın bir yararı yok çünkü zaten biraz sonra oylama
zamanı gelince, Kabul edenler, etmeyenler... Perde
bu şey, böyle
bitecek, onun için biz bugün
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün, burada, yıllarca egemen güçlerin
saldırısına uğrayan ve uğramaya devam eden
sanatçılardan, edebiyatçılardan, yazarlardan konuşalım
istiyorum. İktidar partisi gibi düşünmediği için yani muhalif
olduğu için tutuklanan, Silivri zindanlarında çürümeye mahkûm
edilmiş yazarlardan söz edelim. Bugün 100.000e yakın insan
Silivriye gitti biliyorsunuz Türkiyenin dört bir tarafından; biraz bunlardan
konuşmak lazım. Sekiz yüz yıl önce yazılmış bir
rubaiyi, bir medya ortamında kullanarak bu rubaiden hareketle yorum
yapıp iktidarı eleştirdiği için mahkemeye verilen dünyaca
ünlü, ülkemizin yüz akı, çağdaş Türkiyenin yüz akı
denebilecek Fazıl Sayı konuşalım Sayın Bakan. Bugün,
aslında, biraz bunları konuşmak lazım. Mesela, ben, siyasal
görüşlerine katılmıyorum bunu komisyon çalışmaları
sırasında da söyledim, ama bir sanatçı sahnede düşüncesini
ifade etti diye, Ferhat Tunça Grup Yoruma, Pınar Sağa yapılan
uygulamaları burada konuşmayacağız da nerede
konuşacağız? Bir kültür insanı olarak yerinin de tam
burası olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda, işsiz veya
Okullar açmışsınız, arkeoloji okulları, mezun
etmişiz insanları, ondan sonra iş bulmaya gelince Bizde iş
yok. demişiz, nereye gitsin bu? Yunanistana mı gönderelim? Yani
Yunanistan, bizim arkeologlarımıza iş verin mi diyelim? O hamile
arkeologlar mesela benim bölgemde 2 hamile arkeolog kış günü
işinden çıkartılıyor. Bunları konuşmak lazım
aslında.
Sayın
milletvekilleri, Bakanlığın çeşitli orkestraları var,
çeşitli grupları var. Ben bunları konuşacağım
bugün, tiyatroyu ve operayı başka bir arkadaşımız
konuşacak. Yani parasını bizim devletin ödediği,
vergilerimizle ödenmiş bu sanatçıları siyasi düğünlere
göndermenin Türkiye'nin, çağdaş Türkiye'nin kültür, sanat
yaşamına ne gibi bir katkısı olduğunu konuşmak
lazım. Yani bunun için mi kurduk, siyasilerin, iktidar milletvekillerinin
yakınlarının düğünlerine veya o belediye
başkanlarının festivallerine karşılıksız bu
sanatçıları gönderelim diye mi biz bu orkestraları kurduk?
Bunları konuşmak lazım.
Telif haklarını
konuşalım. Sanatçılar yıllarca çalışıyor.
Sanatçı ürünlerinin yani kültür ürünlerinin telif hakkını
gerektirecek bir ürün olup olmadığını konuşmak
lazım. Albüm yapıyor sanatçılar. Daha ertesi gün, piyasaya
çıktığı gün alınıyor birisi tarafından,
dijital ortama veriliyor ve bütün o emek sömürüsü gırla gidiyor. Bunun
önüne geçemiyor mu Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı? Neden
yıllardır bu bir türlü yasal statüye kavuşturulamıyor, çok
merak ediyoruz sanatçılar olarak değerli milletvekilleri.
Bakınız,
hepiniz düğün yaptınız ve düğün çalgıcıları
kullandınız, önüne bahşiş bıraktınız. Bu
bahşişten vergi alınır mı? Köyde oturan bir
müzisyenden, seyyar müzisyenden vergi almıyorsunuz ama şehirde
oturandan vergi alıyorsunuz. Bu nasıl bir şey? Bütün hepiniz
köye yerleşin. mi demek istiyorsunuz? Bunları kaldırmak
lazım. Bu insanların, bu seyyar müzisyenlerin vergi yükünü üstünden
alınız yani o bahşişten hiç değilse vergi
almayınız. Bana çok ayıp geliyor doğrusunu isterseniz.
Bir başka konu
hemen kısa kısa geçiyorum, altı dakikada ne anlatayım
başka- ben yıllarca Avrupa konserlerine giderken konsolosluklar
önünde bekledim vize alayım diye, şimdi arkadaşlarım
beklemeye devam ediyorlar. Bu bir sanatçı için yaşanabilecek en büyük
onursuzluk ama Avrupalı müzisyen Türkiyeye geleceği zaman elini
kolunu sallaya sallaya geliyor, burada
5inci sınıf, bizim
yarımız, beşte 1imiz bile etmeyen sanatçılar, oradaki
sokak çalgıcıları gelip burada Rachmaninov muamelesi görüyor,
ondan sonra da çuvalla parayı götürüyor ama biz oraya konsere giderken
sendikalara para yatırmak
Niye bizim sendikamıza para
yatırmadan girebiliyor elini kolunu sallaya sallaya? Neden vizesiz gelebiliyor,
nasıl oluyor bu Batı hayranlığı? Bunu bir türlü
anlamış değiliz değerli dostlarım.
Ben bu konularla ilgili
yasal düzenlemeler için çalışmalar yaptım, yapmaya da devam
ediyorum: Sayın iktidar partisi milletvekillerinden, vicdanlarına
seslenerek, rica ediyorum: Yarın öbür gün ben bu yasa
tasarılarını Meclis Başkanlığına
verdiğim zaman, Bu nasıl olsa CHPli bir milletvekilinden geldi, biz
bunu olduğu gibi, külliyen reddedelim. mi diyeceksiniz yoksa
arkadaşlar, Bu ülkenin sanatçılarının bu yasalara
ihtiyacı vardır, buna destek olalım hep beraber, vicdan bunu
gerektirir. Evet, doğrudur Tolga
Çandar, gelin, bunu beraber yapalım. mı diyeceksiniz, bunu
önümüzdeki günlerde göreceğiz sayın milletvekilleri.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çandar.
Antalya Milletvekili
Yıldıray Sapan. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Sapan.
CHP GRUBU ADINA YILDIRAY
SAPAN (Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Kültür ve Turizm Bakanlığının
2013 yılı bütçesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz aldım, hepinizi saygıyla selamlarım.
Değerli
arkadaşlar, Türkiyeye gelen turist sayısı artsa da elde edilen
gelire doğru oranda yansımamaktadır. 2011de ziyaret
sıralamasında 6ncı olmamıza rağmen gelirde
11inciyiz. Küçücük bir Hong Kong bile gelirde bizden öndedir.
2002 yılında 1
turist ülkemize 697 dolar bırakıyor iken bu rakam 2011de 568 dolara
düştü. Bu da gösteriyor ki AKP döneminde turizm kişi başına
129 dolar gerilemiştir. Sayın Günay her ne kadar Türkiye turizm
hedeflerinin gerisinde değildir. dese de rakamlar onu maalesef
yalanlamaktadır.
2011de Afrika
pazarı karışmasına rağmen ve ekstradan 3 milyon turist
gelmesine rağmen hedeflenen rakam gerçekleşmemiş ve 1 milyar
dolar eksi sapma olmuştur. Aslında bu eksi sapma ilk değildir.
Bakınız, DPT 2012 yılında 26 milyar dolar
hedeflemiştir fakat bunun 22 milyar dolarda kalacağı ve 4
milyarda gerçekleşeceği gün gibi ortadadır. Bu rakamlar, kendini
her platformda öven Sayın Bakanın ne kadar başarısız
olduğunun çok önemli göstergeleridir.
Sayın
milletvekilleri, Türk turizmi SOS veriyor, sektör önünü göremiyor çünkü bir
planımız yok. Her önüne gelen, her yerde yatırım
yapıyor, sektör hacimsiz büyüyor. Maalesef, Sayın Bakan turizmin
geleceğini planlayabilen bir bakan olmayı
başaramamıştır. Plansızlık, sahillerimizi giderek
betonlaştırıyor. Sektör öncüleri Kemer ile Alanya arasına
tesis yapılmasın. diyor, Zira 2030 yılında, bu
gidişle, ancak yaşlı Polonyalılar, fakir Polonyalılar
ülkemizi ziyaret edecek. diyor ama Bakanlıktan tıs yok; tam tersine,
tesis yapımına izin var.
Değerli
arkadaşlar, tesis enflasyonu ucuzluğa, ucuzluk da sektörü zarara
götürüyor. Turizm sektörü uzun zamandır rekabet edemiyor. Rekabet
edemeyişinin sebebi, maliyetlerin giderek artmasıdır. Özellikle,
her yıl artırılan alkollü içeceklerdeki ÖTV oranı maalesef
rekabeti zorlaştırıyor. Bu da turizmciyi kayıt
dışı ya da merdiven altı üretime itiyor. Maalesef, kaçak
içki sebebiyle ülkemizde çok sayıda turist ölümü
yaşanmıştır ve bu gidişle bunlar son
olmayacaktır, öyle görülüyor. Hükûmet vakit kaybetmeden ÖTV konusunda
rakip ülkeleri örnek almalıdır.
Değerli
arkadaşlar, sektörün, ayrıca, ciddi bir tanıtım sorunu
vardır. Bakanlığın bütçesinde turizme ayrılan pay
2002de yüzde 34 iken 2013te yüzde 30a düşmüştür. Cumhuriyet Halk
Partisi olarak Tanıtım Fonuna 40 milyon TL eklenmesini önerdik ama
AKP bunu reddetti. Yine, yatırım harcamalarına ek olarak 160
milyon TL önermemize rağmen AKP bunu da reddetti. Sadece bu 2 konu bile
turizmi üvey evlat olarak gördüğünüze ciddi kanıttır. Sayın
Günayın sektöre bakışı da sonradan
katıldığı AKP ile uyum sağlamaktadır.
Turizm sektörünün önemli
bir sıkıntısı da kış turizminin olmaması
nedeniyle 100 binlerce çalışanın kışın işsiz
kalmasıdır. Bu konuda AKP hiçbir adım atmamıştır.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, kış aylarında, turizm
çalışanlarının SSKlarının devlet tarafından
ödenmesini önerdik ama maalesef bu da reddedildi.
Sahillerdeki tesislerin, yılın yarısında
kapanmasının nedeni turizmin çeşitlendirilememesidir. Antalyaya
gelen 10 milyon turistin yüzde 83ü altı aya
sıkışmaktadır. Bu oran, diğer ülkelerde yüzde 70e
30dur.
Değerli arkadaşlar, dünyada 3
trilyon dolar harcama potansiyeli bulunan 125 milyon yaşlı turist
olduğu biliniyor. Bunların da yüzde 20si Avrupadaki üst gelir
grubudur. Bunların, özellikle yaşlılara çok uygun olan iklimi
nedeniyle Antalyaya çekilmesi sağlanmalıdır. Bunun için, ciddi
insanlar ciddi planlar yapmalıdır. Kışın, ören yerlerini
ve müzeleri saat 1600da kapatan bir zihniyetin, böyle uzun vadeli bir plan
yapacağından açıkçası kuşkuluyum. Zira turizmin
gelecekteki açılacağı doğal güzellikler, ormanlar, vadiler
taş ocakları ve HESlerle yok edilirken susan ve çözümden uzak bir
bakan portresi var.
Değerli arkadaşlar, daha önce de
söylediğim gibi, turizm sektörü bir çıkmazdadır ve bunun
sonucunda tesisler ve acenteler el değiştirmeye,
yabancıların eline geçmeye başlamıştır. Geleceğe
yönelik bir planı olmayan, yapısal sorunları çözülmeyen
sektörde, maalesef iflaslar kapıdadır. Hükûmet bu gidişe dur
demelidir. Turizmcileri dinlemeli ve kangren hâle gelen sorunlara acilen el
atmalıdır. Aksi takdirde, her sene cari açık makasını
biraz kapatan bu değerli argümandan yoksun kalacaksınız.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Sapan.
İstanbul Milletvekili Sayın
Binnaz Toprak, buyurunuz.
CHP GRUBU ADINA BİNNAZ TOPRAK
(İstanbul) Sayın Başkan, sevgili milletvekili arkadaşlarım;
Devlet Tiyatroları ve Devlet Opera ve Balesi bütçesi hakkında
Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum.
Konuşmama şöyle başlamak
istiyorum: Bugünkü küreselleşme literatürüne
baktığımızda, şu denmekte: Herhangi bir ülke, eğer küresel
rekabette önemli bir aktör olmak istiyorsa bilim ve sanata önem vermesi
gerekiyor. Yani ekonomik güç, alışveriş merkezleri, işte
toplu konut binaları, geniş bulvarlar falan yetmiyor. Eğer bu
yetseydi, mesela Katar, adam başına 86 bin dolar geliriyle
dünyanın en önemli ülkelerinden biri olurdu. Aynı şey, mesela
ABD için de söyleniyor, deniyor ki: Asıl gücü sadece ve sadece ekonomik
ve silah alanındaki gücü değil, bilim ve sanattaki gücü. Yani bugün
bilim ve sanattaki hegemonyasını ABD buna borçlu ve küresel
rekabetteki büyük şirketlerde artık meta üretenler değil, fikir
üretenler, mesela Microsoft gibi, mesela Walt Disney gibi.
Şimdi, bu bilim
meselesini Millî Eğitim ile YÖK bütçeleri geldiğinde ayrıca
tartışacağız, ben, burada sanata değinmek istiyorum.
Önce şunu belirtmek istiyorum: Fikir beyan etmek, bu ülkede bedel ödemek
demektir. Hakkınızda dava açılır, hapis
yatarsınız. Türkiye Cumhuriyeti devleti, fikirlerden korkar. Kalem,
daktilo, bilgisayar, kâğıt, bunların hepsi suç aletidir ve
silaha eşittir. Düşünce özgürlüğü bu ülkede yoktur.
Şimdi, AKPli
arkadaşlarım burada çok az sayıdalar yani 3-5 kişi ama
birisinin kalkıp şunu demesini bekliyorum: Efendim, sizin
döneminizde, 1930larda vesayet vardı, böyleydi ama şimdi ileri
demokrasi geldi, herkes istediğini rahatça yazıp çizebiliyor. Bir
kere, bu doğru değil ama ona girmeyeceğim. Evet, eskiden de bu
baskılar vardı ama düşünce ve sanata saygısızlık
yoktu eskiden. Hiçbir Başbakan, tiyatro kapamaya
kalkışmamıştı, heykele ucube deyip
yıktırmamıştı, tiyatro sanatçılarına ne tür
eserler sergileyeceklerini buyurmamıştı, dizilerin
içeriğinin tarihsel gerçeklere uygun olup olmadığını
sorgulamamıştı ve uygun bulmadığı için de
kapatılması için emir vermemişti. Hiçbir belediye
başkanı Böyle sanatın içine tükürürüm. dememişti.
Şimdi, bu yıkıcı bakış açısının
arkasında ben şunu görüyorum: Adalet ve Kalkınma Partisi bugün
tüm bir devlet bürokrasisini, siyaset alanını ve toplumsal
yaşamı vesayeti altına aldı. Baş edemediği tek
alan sanat çünkü sanatçılar bu ülkede,
yaratıcılığı olan sanatçılar AKP
yandaşı çevrelerden çıkmıyor. Popüler sanatta bile bu
böyle. Muhteşem Yüzyıl, mesela sadece buradaki seyircisi değil
bütün dünyada seyirci rekorları kırarken buna panzehir olarak gündeme
gelen Bir Zamanlar Anadolu yayından kalkıyor çünkü izleyicisi yok.
Dolayısıyla fikir şu: Rekabet edemiyor musun? Yasakla gitsin.
Şimdi, Devlet Tiyatroları yılda 150 temsil ortaya
çıkarıyor, 6 bin temsil vermekte, 500 değişik il, ilçe ve
köyde turnelere çıkmakta, yedi ulusal ve uluslararası festival
düzenliyor, 40 yabancı tiyatro topluluğunu ağırlıyor,
yurt dışında 3 temsil veriyor, 2 milyon izleyicisi var. Buna
karşılık bütçeleri nedir? Bütçesi bu yıl, geçen yıla
göre yüzde 12 artışla sadece ve sadece 173 milyon 695 bin. Bunu
diğer büyük, 16ncı olmayan büyük ekonomilerle bir
karşılaştırın, aradaki farkını göreceksiniz.
Aynı şekilde, kadro verilmiyor, Devlet Tiyatrolarına, baleye ve
operaya. Otuz yıldır tiyatrocular maaş artışı
alamıyorlar, herhangi masa başındaki bir devlet memuru gibi
artışlarla yetinmek zorundalar, hâlbuki alanları çok özel bir
alan. Devlet Opera ve Balesi de aynı durumda, bu yılki bütçesi 211
milyon 885 bin. Şimdi dolayısıyla küresel aktör olmak mı?
Bir kere geçiniz onu, o faslı. Bu ülke, sanatçısına, bilim
insanına saygıyı öğrenmedikçe küresel aktör falan olamaz.
Son olarak bir hikâyeyle
bitirmek istiyorum, bu, Atatürkle ilgili bir hikâyedir. Biliyorsunuz, Muhsin
Ertuğrul bu ülkede tiyatroyu kurmuş olan büyük bir ustadır.
Sahneye koyduğu bir piyese o zaman Cumhurbaşkanı olan Atatürkü
davet ediyor. Atatürkün yaveri gündüzden Muhsin Ertuğrula geliyor ve
diyor ki: Reisicumhurumuzun işi varmış, acaba perdelerinizi
saat sekiz yerine sekizi çeyrek geçe açabilir misiniz? Muhsin Ertuğrulun
cevabı, diyor ki: Sayın Reisicumhurumuza hürmetlerimi bildiriniz ancak
burası Deniz Kızı Eftalyanın gazinosu değildir. Saat
tam sekizde perdelerimizi açıyoruz. Ve Atatürk sekize beş kala
yerine oturur ve sekizde de perdeleri açılır. Bunu niye anlatıyorum?
Aynı şey bugün olsa, Başbakana mesela Devlet Tiyatroları
böyle bir cevap verse ne olurdu, onu bir düşünün diye; bu bir.
Bir de sanata
saygıyı ifade ediyor ve devlet ciddiyetini ifade ediyor; bu da iki.
Çok teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Toprak.
Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt.
Buyurun Sayın Kurt.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KAZIM
KURT (Eskişehir) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkanım, sayın milletvekilleri; Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçeleriyle
ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım.
Saygılarımı sunuyorum.
Bir kanun hükmünde
kararname operasyonu olarak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı hâline
dönüşen ve aslında Gümrük Müsteşarlığının
üzerine usulen ticaretin eklenmesiyle meydana gelen bakanlık yasal
anlamda örgütlenmesini de tamamlayamamıştır.
81 ilde kurulmak
durumunda olan il ticaret müdürlükleri henüz tamamlanamamıştır.
Oluşturulup
çalışmaları sağlaması gereken gümrük ve ticaret
konseyi kurulup çalıştırılamamıştır.
Yetkilendirilmiş
yükümlü müessesesi oluşturulup hayata geçirilememiştir.
Esnaf ve sanatkârlar
şûrası toplanamamıştır.
Büyük bir
değişim hedefi olarak düşünülen MERSİS tam anlamıyla
gerçekleştirilememiş, pek çok alanda aksamalar ve eksiklikler devam
etmiştir.
ESBİS
tamamlanamamıştır.
5362 sayılı
Kanun güncellenememiş, Bakanlık, Başbakanlığın
Türkiye Odalar Birliğine sattığı ikiz kulelere kiracı
olarak taşınmıştır.
Yanlış
dış politikalar iç ve dış ticareti doğrudan
etkilemekte ve böylece sınır güvenliği ortadan
kalkmaktadır. Şu anda Suriye ile olan
Anayasamız
tarafından korunması gerektiği kabul edilen kooperatifçilik,
tüketici, esnaf ve sanatkârlar doğrudan ticareti ilgilendirdiği için
Bakanlığınızla ilişkilidir. Peki,
Bakanlığınız 2012 yılında bu Anayasayla
korunması gereken kurumlara neler yapmıştır, 2013
yılında neler yapacaktır, çok düzgün bir biçimde bütçeden
anlaşılması gerekir. Geçmiş uygulamalara
bakılırsa bunların yanıtları olumsuzdur. 2012
Uluslararası Kooperatifler Yılı olarak ilan edildiği
hâlde, Türkiye, bu yıl da, kooperatifçiliğin geliştirilmesi için
ciddi hiçbir adım atmamıştır. Daha önce yayınlanan
2010-2014 Eylem Planı, neredeyse hiç değiştirilmeden 2012-2016
Kooperatifçilik Stratejik Eylem Planı olarak 17 Ekim tarihinde
Başbakan tarafından açıklanmıştır.
Kooperatifçileri memnun etmeyen bu plan, kooperatiflerin sorunlarına çözüm
olamayacaktır. Örneğin, kooperatiflerin özel yasaları ve özel
statüleri olmasına rağmen, hâlen, ticaret odalarına kayıt
olmaları zorunluluğu ortadan
kaldırılamamıştır. Eskimiş kooperatif
yasalarının değiştirilmesi yönünde adım
atılamamıştır. Üniversitelerin kooperatifçilik bölümü
kurulamamıştır. Kooperatifler meslek lisesi ya da kooperatifler
kolejleri açılamamıştır. Kooperatiflerin denetlenmesi
sırasında seçilmiş denetçilere rağmen, atanmış memurların
seçilenleri görevden almaları, aldırmaları engellenememiştir.
Esnaflarımızın
korunması, kollanması amacıyla ısrarla istedikleri yasalar
gündeme dahi getirilememiştir. Küçük esnaf dediğimiz emeği ve
sermayesiyle çalışan ve Sayın Bakan tarafından Türkiye
ekonomisinin mütevazı ama samimi temsilcilerisiniz. diye tanımlanan
esnaflarımızın, büyük bir beklentiyle bekledikleri
perakendecilik sektör yasası veya büyük alışveriş
merkezlerinin düzenlenmesiyle ilgili yasa yapılamamıştır.
Esnafımızın, vergi, sigorta, sosyal güvenlik primi, sosyal
güvenlik destek primi yükü altında ezilmesi önlenememiştir. Çok küçük
işletmelerin basit usullerle vergilendirilerek korunması dahi
sağlanamamıştır. Küçük esnafların, ticaret
odalarına kayıtları da mümkün olabildiğinden, meslek
odalarına kayıtlarda ciddi anlamda azalmalar meydana gelmiş,
meslek odalarının yetkinliği, etkinliği, demokratik temsil
ve katılım özelliği azalmıştır. Küçük
esnafın ticari defterlerinin meslek odaları tarafından
onaylanması konusunda ciddi bir adım atılmalıdır.
Böylece, meslek erbabı küçük esnafın odayla bağlantısı
daha kolaylaşmış olacaktır.
Yine, meslek
kuruluşlarının birleştirilerek meslek komitelerine
dönüştürülmeye çalışmasını esnaf ve meslek
odalarının gücünü azaltacak girişimler olarak
değerlendiriyoruz ve vazgeçilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Halk Bankası,
esnafın bankası olmalı, esnaf kredileri esnaf kefalet
kooperatifleri kanalıyla genişletilerek sağlanmalıdır.
Esnaflarımızın
yanlarında çalıştırdıkları işçiler için
ödedikleri prim karşılığında onların
sağlık, çalışamama güvenceleri
sağlandığı hâlde kendilerinin yatırdığı
primler hastalandıklarında, bu nedenle iş yerlerine
gidemediklerinde, yani iş göremez duruma geldiklerinde
yaşamlarını devam ettirecek bir gelir sahibi olamamaları
gariptir.
Daha dün, Plan ve Bütçe
Komisyonunda CHP üyelerinin teklif ve çabalarıyla esnaf temsilcilerinin
Sosyal Güvenlik Kurumunun Yönetim Kurulunda temsili sağlanabilmiştir.
Tüm bunlar yetmezmiş
gibi, 2013 bütçesinde kurumlar vergisi dışında her türlü vergi
artacağından, doğrudan esnafımızı etkileyecek
olan durum, 2013 yılının esnaf açısından zor
geçeceğini göstermektedir.
Geçmiş
yıllarda, ciddi anlamda Rekabet Kurumunun
çalıştırılamaması, çalışamaması bugün
de devam etmektedir. Sayın Başbakanın Bitaraf olan bertaraf
olur. cümlesi ciddi anlamda haksız rekabet sağlayan bir olgudur ve
üstüne gidilmesi gerekir.
Son olarak, 4/12/2012
tarihinde Resmî Gazetede yayınlanan Dahilde İşleme Rejimi
Kararında Değişiklik Yapılması Hakkında Karar
kimin için çıkarılmıştır? Bunun da Sayın Bakan
tarafından anlatılmasında yarar vardır.
Teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kurt.
Şahsı
adına, lehinde, İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz.
MİHRİMAH BELMA
SATIR (İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Kültür ve Turizm Bakanlığının
2013 mali yılı bütçe görüşmeleri üzerinde söz almış
bulunuyorum. Şahsım, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
yüce Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiyede müzecilikten
kütüphaneciliğe, sanat kurumlarından sinemaya kültür
varlıklarımızın korunması, iadesi ve
tanıtımından, yeni yapım ve restorasyon
çalışmalarına, turizm planlamasından tanıtım
faaliyetlerine kadar birçok alanda yurt içinde ve yurt dışında
yapılan çalışmaların neticeleri malumunuzdur.
Uluslararası düzeyde elde edilen başarılardan en önemlisi, yurt
dışında bulunan kültür mirasımızın eşsiz
örneklerinin ülkemize iadelerinin sağlanmasıdır. Almanya,
Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltereden toplam 64 adet eserin
ülkemize iadesi sağlanmıştır.
Ülkemiz
coğrafyasında geçmişten günümüze kadar tüm kültürlere ait
eserlerin kalıplaşmış, durağan sergileme
anlayışından uzaklaşılarak, modern teşhir
yaklaşımıyla sergileneceği 190 müze, 141 türbe ve 134 adet
ören yeriyle müzecilik hizmeti verilmeye çalışılmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, eski eserlerin bakımı ve restorasyonunun
yapıldığı konservasyon merkezi bugüne kadar sadece
İstanbul ilimizde vardı. Şimdi ise, 8 Eylül 2012 tarihli
Bakanlar Kurulu kararıyla, İstanbulun yanı sıra, Ankara,
Antalya, Bursa, Diyarbakır, Erzurum, Gaziantep, İzmir, Nevşehir
ve Trabzonda da restorasyon ve konservasyon bölge müdürlükleri kurulması
planlanmıştır. Böylece, Türkiye sathında eserlerin
bakımı konusunda önemli bir adım atılmış
olacaktır.
Ülkemizde 84 adet kültür
merkezi faaliyette olup, 2012 yılında yapımı tamamlanarak
hizmete açılan 3 kültür merkezi, Bartın, Mardin Ömerli ve Zonguldak Çaycuma
kültür merkeziyle birlikte 68 adet kültür merkezi
Bakanlığımıza bağlı olarak hizmet vermektedir.
Ayrıca,
Elâzığ, Hakkâri Yüksekova, Konya Karapınar ile Tunceli Ovacık
kültür merkezlerinin de yakında açılacak olmasının, ülkemiz
ve özellikle yöre halkı açısından da önemli olacağı
kanaatindeyim.
Kültürün ülkemiz
sosyoekonomik kalkınmasına ve bölgesel gelişmesine
katkıların artırılması yönünden Devlet
Tiyatroları önemli bir görev üstlenmiş ve bu görevi yerine
getirebilmek için repertuvarlarını büyük bir titizlikle hazırlayarak
oyunlarını ülkemizin her bir köşesinde başarıyla sergilemeye
devam etmektedir. Bu amaçla 2011-2012 Türk tiyatro sezonunda 152 nitelikli
tiyatro eserini 6 milyon kez perde açarak yaklaşık 1 milyon 800 bin
seyirciye ulaştırmıştır. Ayrıca, Türkiyenin ilk
tiyatro ihtisas kütüphanesi olan Refik Ahmet Sevengil Tiyatro Kütüphanesini
açarak gelecek kuşakların bilgi edinebilmesi ve kültürel alanda
gelişimine katkıda bulunabilmesi konusunda çok önemli bir hizmeti
bakanlığımız gerçekleştirmiştir.
Değerli
milletvekilleri, bakanlığın özel tiyatroların projelerine
verdiği desteği de hatırlatmak isterim. 2001-2002 sanat
sezonunda 66 tiyatroya 319 bin TL destek verilirken, bu yıl 2012-2013
sanat sezonunda 178 tiyatroya 4 milyon TL destek verilmiştir.
Son olarak, ülke
turizmimiz hakkında yaşadığımız
başarıları kısaca paylaşmak isterim. Dünya turizminde
gelen ziyaretçi sayısında 2002 yılında 17nci sırada
yer alan ülkemiz, 2011 yılı sonu verilerine göre 11 ülkeyi geçerek
6ncı sırada yer almaktadır. Göz ardı edilemeyecek bu
başarı, Hükûmetimizin ve
bakanlığımızın politikaları sayesinde
gerçekleşmiştir.
Konuşmamı
bitirmeden önce İstanbul Milletvekili olarak, İstanbul ili ile ilgili
birkaç husus özellikle belirtmek istiyorum: İstanbul Atatürk Kültür
Merkezi binalarının ve müştemilatının Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kurulu kararı ve görüşleri
doğrultusunda onarım ve restorasyon işlerine
başlanmış olup, 2013 yılı Ekim ayında merkezin
açılması planlanmaktadır.
İstanbul Maslak Ayazağa Kültür ve Kongre Merkezi üzerinde
bulunan tescilli yapıların restorasyonlarının ve yarım
kalan kongre merkezinin tamamlanarak kentimizin kültürel ve sanatsal
mekânlarına bir yenisinin daha kazandırılacağını
buradan iletmek isterim.
Türkiye Turizm Stratejisi
ve Türkiye Turizm Strateji Eylem Planında Ankara, İzmir ve Antalya
iliyle birlikte seçim bölgem olan İstanbul ilimizin de şehir turizmi
geliştirilerek marka kentler arasında belirlenmiştir. Bu
kapsamda turistik ürün çeşitliliği sağlanacak, şehir
müzeleri kurulacak, kültürel yapılar restore edilecek, kent içindeki
tarihî yerler bölgesel olarak geliştirilecektir.
Bu duygu ve
düşüncelerle Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçemizin
hayırlı olmasını diler, emeği geçenlere, Plan ve Bütçe
Komisyonu üyesi arkadaşlarıma teşekkür eder, heyetinizi
saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Satır.
Hükûmet olarak ilk önce
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker
konuşacaktır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Sayın Bakanım, bu kitapta yer almayan,
dağıttığınız kitapta yer almayan arpa, pamuk,
tütün, mercimek, patates, soğan üretimlerini de söyler misiniz lütfen?
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Eker.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Sayın
Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün, sizlere
dağıttığımız 2013 yılı bütçe
kitapçığında tarımda geride
bıraktığımız on yılda gerçekleştirilen bütün
faaliyetler orada ayrıntılarıyla anlatılıyor. Esasen
biraz önce Tarım Bakanlığı bütçesiyle ilgili olarak,
Bakanlığımın bütçesiyle ilgili olarak söylenen
hususların çoğu da burada değişik vesilelerle, en son
geçtiğimiz haftalarda iki ayrı gensoruda defaatle dile
getirilmiş tekrarlardan ibaret. O nedenle ben hem yüce Meclisin
aslında zamanını tekrar tekrar aynı konularla, aynı mesnetsiz
iddialarla ve soyut gerçekte değerlendirmelerle, onlara verilecek cevapla
geçirmek istemediğim için kitap olarak ben bunu dağıttım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Hiç konuşma daha iyi o zaman.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Ben size burada dile
getirilen bazı hususlarla ilgili cevap vereceğim ve vaktimin
elverdiği ölçüde de bundan sonra bu bütçeyle yani eğer yüce Meclis
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının
bütçesini kabul ederse biz bu parayla ne yapacağız, hangi projeleri
hayata geçireceğiz, ben onları vaktimin elverdiğince
anlatacağım.
Şimdi, burada tabii,
kimi armuttan kimi herhangi bir üründen
Türkiyede 150 tane ürün
yetişiyor, bunların herhangi birini biriyle işinize geldiği
gibi mukayese edersiniz. Dolayısıyla
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) Siz de başka ürün verin Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Şimdi, bakın
ben de size bir mukayese yapayım.
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) Tamam, yapın.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Şimdi, çiftçinin
mesela kullandığı en önemli girdilerden bir tanesi
mekanizasyondur. Mesela New Holland marka bir traktör satın almak için on
sene önce çiftçi
ALİ SARIBAŞ
(Çanakkale) Samana kaç para ayırdınız Bakan?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Geleceğim, geleceğim merak
etme.
2002 yılında 65
ton buğday satıyordu bir çiftçi 1 traktör almak için. 2011de 45 ton.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Mazotu da söyleyin.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) 2002de 76 ton
mısır satıyordu, 2011de 48 ton satıyor. Bakın,
aradaki farkı görüyor musunuz?
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) Mısır ithalatını söyleyin.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Hepsi icralık. İcraları söyleyin.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Yani şimdi bunu istediğiniz
gibi istediğiniz şekilde söylersiniz.
Tarımsal gayrisafi
hasıla, efendim, sabit fiyatlarla söyleyin. diyor. Sabit fiyatlarla
söyleyeyim size: Yüzde 19,2; 1998 fiyatlarıyla Türkiyedeki tarım
sektörünün gayrisafi hasıla büyümesi sabit fiyatla yüzde 19,2. Şimdi,
bir arkadaşımız Efendim, çiftçi kredi kullanamıyor,
perişan, hacizde, vesaire. diyor. Şimdi ben Yozgatı söyleyeyim
örnek olarak: 2002 yılında Yozgat çiftçisi 1,8 milyon tarımsal
kredi kullanıyor, geriye dönüş oranı ne biliyor musunuz?
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Söyleyin.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Burayı iyi dinleyin.
Bak
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
İcra dosyalarını söyleyin.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Dinleyin, dinleyin
Yüzde 6,92 oranında
geri geliyor, yüzde 6,92.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Doğru değil o rakam.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Yani
aldığı kredinin ancak 100 lirasının 7
lirasını geri veriyor.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Doğru değil Sayın Bakan. İşte rakamlarla
böyle oynuyorsunuz. Doğru değil.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bugün 2012
2012
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Doğru değil o rakam.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) 2012; 236 milyon lira
Yozgat kredi kullanıyor
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Sizin işiniz rakamlara takla attırmaktı, şimdi
vatandaşa takla attırıyorsunuz.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) 236 milyon ve geriye
dönüş oranı yüzde 98,43. Şimdi
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Yüzde 98 doğru bir rakam değil, geneli söyleyin.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Doğru, çok
doğru.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) 2003ü, 2004ü de söyleyin, ben burada çıkıp sizden özür
dileyeceğim. Yüzde 98 yalan bir rakam.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Şimdi,
fındık dendi burada. Bakın, ne kadar ayıp bir şey!
Ne kadar ayıp bir şey!
Ekonomi
Bakanlığının
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Yüzde 98 yalan. Ben çıkıp sizden özür dileyeceğim.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Ekonomi Bakanlığının
Ticareti Serbest Ürünler Listesini alıp
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Samimiyseniz geneli söyleyin.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
ondan sonra buraya çıkıp
Türkiye şu ürünü, şu ürünü ithal ediyor. dedikleri ne biliyor
musunuz? Çoğu bunların gerçek dışı. Sadece listede
ismi var ama fiiliyatta yok. Kaldı ki fiiliyatta da olabilir, Türkiye
serbest ekonomi uygulanan bir ülke; ticaret yapılıyor,
satacaksanız alacaksınız, bunun bir şeyi yok.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Belli işte, belli! Ondan sonra çıkıp kauçuğa
sığınıyorsunuz ithalat niye fazla deyince.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bakın, şimdi,
fındıkla ilgili dediler ki: Amerikadan Türkiye fındık
ithal ediyor. Burada söylendi. Değerli arkadaşlar, Türkiye 2011
yılında 230 bin ton iç fındık ihraç etmiş, 230 bin ton
iç fındık. 1 milyar 820 milyon dolar bundan para kazanmış.
Bu bir rekor, bunu da kaydedelim, 1 milyar 820 milyon dolar. Bunu yazın
bir tarafa. Bunun içerisinde 40 ton evsafa uymadığı için iade
edilmiş, 40 ton yani 230 bin ton ihraç etmişsiniz, 40 tonu evsafa
uymadığı için ticari sebeple bir şekilde geri gelmiş.
Şimdi, bunu ithalat diye Türkiye Amerikadan fındık ithal
ediyor. diye gelip burada söylüyorlar. Yani doğrusu ben hem üzülüyorum
hem seviniyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Diyarbakır Et Balığı anlat.
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar)
Patatese gel, mazota gel
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Üzülüyorum, Türkiyenin
gündeminin, Türkiyenin siyasetçilerinin bir sektör hakkında bu kadar
gayriciddi mülahazalarla değerlendirme yapması beni üzüyor
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Türkiye Ziraatçılar Derneğinin mülahazası bu, bizim
değil.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı olarak. Seviniyorum, iyi ki siz bu şekilde muhalefet
yapıyorsunuz, bu şekilde de millet sizi görüyor. Burada da zaten
başka bir söze hacet yok.
SADİR DURMAZ (Yozgat)
Millet sizi de görüyor.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) Sizi de görüyor.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Yaşıyor millet yaşıyor
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bunları siz
söyledikten sonra milletimiz zaten bunları değerlendiriyor.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Hapse düşen çiftçi seni izliyor.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Şimdi, burada
Sırbistandan et ithalatı söylendi. Ne kadar ayıp bir şey
biliyor musunuz?
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Niçin ayıp?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Çok ayıp.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Teşekkür belgesi var, gazetelerde yer aldı.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) İthal ettiniz, dışarıdan getirdiniz.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Ben size söyleyeyim,
bakın, sabredin, sabredin söyleyeyim.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) Teşekkür mektubu basında yer aldı.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, sayın milletvekilleri; Sancak bölgesi Sancak
Müslümanlarının ve Türklerin yaşadığı bölgedir,
orada bir özerk bölge.
SADİR DURMAZ (Yozgat)
Oraya sığınma, Fransada mı öyle, Yeni Zelandada mı
öyle?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Sancak bölgesi
Oraya da
geleceğim sabret bak. İddiayı ortaya attın,
cevabını al.
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) Angus oradan mı geldi, Angus? Angusu nereden ithal ettiniz?
Sırbistandan mı ithal ettiniz?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Sancak bölgesinden Türk
Kızılayı Pakistandaki sel felaketine vermek üzere sadece 300
ton
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) Teşekkür belgesi var.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Sadece Müslüman yok.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Türk
Kızılayı Sancaktaki Müslümanlardan, oradaki Türklerden,
Boşnaklardan et almış, Pakistana vermiş. Olay bu.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Sancakta Sırp dolu sadece Müslüman yok.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bize gelen bununla ilgili
teşekkür mektubu. Diyor ki: Siz, Sırbistandan Sırplardan et
aldınız. diye gelip burada söylüyorlar. Ne kadar ayıp bir
şey.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Evet, aynen doğru.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Sırplar demedim. Saptırma. Saptırma. Saptırma.
Yakışmıyor. Sırplar demedim.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Sizin
milliyetçiliğiniz bu işte.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Sırbistan dedim.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Çakma milliyetçilik. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Saptırma. Yalan söyleme!
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) Angus ithal ediyorsunuz. Hayvancılık ülkesinde hayvan
ithal ediyorsunuz, bir de konuşuyorsunuz.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Şimdi, bakın,
saman ithalatı bir dakika
Bakın, geçen gün burada ana muhalefet
partisinin liderine de bunu söylettiniz. Saman ithalatını şimdi
size söyleyeyim
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Belgesi burada belgesi. Belgesi burada.
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) Sayın Bakan, haddini bil.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bakın, değerli
arkadaşlar, 28,5 milyon ton Türkiyenin saman üretimi var. 2012
yılı itibarıyla ben size ithalatı söylüyorum. Bak, ne ithal
ettiğimi söyleyeceğim.
SADİR
DURMAZ (Yozgat) Sen milliyetçiliğe kelime olarak bile alerjisi olan bir
adamsın. Senden milliyetçilik mi öğreneceğiz biz!
ÖNDER
MATLI (Bursa) Arkadaşlar, dinleyelim.
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
Söyleyeceğim bak.
Bulgaristandan
19 ton, Moldovadan 20 ton, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinden 277
ton.
SADİR
DURMAZ (Yozgat) Doğruyu söylesin dinleyelim. Vallahi yalan söylüyor.
KEMALETTİN
YILMAZ (Afyonkarahisar) Yalan söylüyor, yalan!
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bak, tamamı
316,9 ton. İyi dinleyin. 316 ton. Türkiyenin saman ithalatı bu. 316
ton.
28,5
milyon ton üretimi var Türkiyenin. 316 ton, bunun da 277sini Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinden almış, iki kamyon
Bulgaristandan, iki kamyon Moldovadan.
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Kaç para ödediniz?
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) 32 bin dolar. 32
bin dolar karşılığı.
SADİR
DURMAZ (Yozgat) Bir haftada iki kere yanlış bilgi verdin.
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bir şey
daha
SADİR
DURMAZ (Yozgat) Ama doğruyu söyle Sayın Bakan!
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bitmedi
Bitmedi
KEMALETTİN
YILMAZ (Afyonkarahisar) Samanın kilosu ne kadar?
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bir şey
daha söyleyeceğim. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
KEMALETTİN
YILMAZ (Afyonkarahisar) Mazotun litresi ne kadar?
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Sabredin.
Dinlemesini öğrenin. Bak ben sizi dinledim, siz de dinlemesini
öğrenin. Edebinizle dinleyin. (CHP ve MHP sıralarından
gürültüler) Edebinizle dinleyin. Oradan o şekilde konuşmayın.
Mahkemede hesaplaşırız.
SADİR
DURMAZ (Yozgat) Mahkemeler elinde. Onun için diyorsun mahkemede
hesaplaşırız diye.
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bakın,
Türkiye 2012 yılı Ekim ayı itibarıyla Hollanda, Macaristan,
Lübnan, Irak, Ürdün ve Suudi Arabistana da 4.740 ton saman ihracatı
yapmıştır.
KEMALETTİN
YILMAZ (Afyonkarahisar) Saman Türkiyede 1 lira, 1
Süt ne kadar? Mazot ne
kadar?
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bakın, 316
ton ithal etmiş, 4.740 ton saman ihracatı yapmış.
İthalata verdiği para 32 bin dolar, ihracattan da kazandığı
para 766 bin 749 dolar.
SADİR
DURMAZ (Yozgat) Komisyonda farklı söylüyorsun, şeyde farklı
söylüyorsun.
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Şimdi,
dönüp dolaşıp Türkiye saman ithal ediyor, Türkiye saman ithal
ediyor. dediğiniz olay bu. Ne kadar ayıp! (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ne kadar ayıp! Böyle bir şey olur mu ya?
KEMALETTİN
YILMAZ (Afyonkarahisar) Saman kaç lira, kaç lira?
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Yani sizin,
Türkiyenin tarım sektörüyle ilgili tasavvurunuz bu mu ya? Siz Türkiyenin
tarım sektörünü böyle mi geliştireceksiniz? Bu ufukla mı
geliştireceksin?
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Sayın Bakan, yanlış bir şey mi
söyledik? Yapmadınız mı!
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Hepsi
doğru.
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Neyi doğru? Hepsini yanlış söylüyorsun.
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Bu iktidarın en başarısız bakanı
olarak konuşuyorsunuz.
KEMALETTİN
YILMAZ (Afyonkarahisar) İstifa etmelisiniz, istifa.
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Böyle çok iyi.
Bu kısmı sevindirici. Bu kısmı bizim açımızdan
siyasi olarak sevindirici ama millet adına üzücü.
Şimdi,
bir şey söyleyeyim. Fransa diyorlar. Bakın, değerli
arkadaşlar, Fransa geçtiğimiz hafta
Bu, şahsi bir şey.
Bunu burada söylemek mecburiyetinde kaldığım için de üzgünüm.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) - Sayın Bakan, 10 kilo patates 1 kilo saman
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Söylememem
gerekiyordu ama madem söylediniz, bunu da Türkiyenin aleyhine bir durum olarak
ortaya attınız, ona da cevap vereyim.
Geçtiğimiz
hafta Fransa, Türkiye Cumhuriyeti Tarım Bakanına tarımsal
başarılarından ötürü bir; iki
KEMALETTİN
YILMAZ (Afyonkarahisar) Allah Allah! Ne kadar güzel! Hep öyle bu işler.
Tabii, işlerine geliyor değil mi?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bak söyleyeceğim
başarıları. Açıkladı orada, dinleyin.
İki: G20 sürecine
Meksikadaki
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) Fransa seni zaten övüyorsa bir şey var demektir bunda.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) Sizi çok seviyorlar! Türkiyede tarımı bitirdiniz.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen sakin dinleyiniz. Lütfen
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
Dünya Gıda Güvenliği
Zirvesine dünya gıda güvenliğiyle ilgili Türkiyenin
yapıcı kararları sebebiyle, kararlardaki etkin rolü sebebiyle
Türkiye Cumhuriyeti Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekere tarım alanında şövalye liyakat
nişanı verdi. [AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP ve MHP sıralarından Bravo(!) sesleri]
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Fransa, dedelerine de öyle madalya veriyordu, dedelerine!
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Şimdi, bak,
başarı bu.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Şövalye oluyorsunuz Türkiyede haberiniz yok!
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Şimdi, bir dakika,
niye başarı onu da söyleyeyim
Bak, ihracatı da
söyleyeceğim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Bravo, seni alkışlıyorum!
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen sakin olunuz.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Zaten sorun orada. Fransızlar övüyor seni, tarıma
Fransızsın! Sen Türkiyeye Fransızsın!
ALİ ÖZ (Mersin)
Kaddafiyle Esad da ödül vermişti size!
BAŞKAN Lütfen
sakin olunuz sayın milletvekilleri.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Şimdi, bir dakika...
Geldiler dediler ki burada: Efendim, Türkiye Fransadan çok ithalat
yapıyor, onun için verdiler. Bak, bu da ayıp, bu da gerçek
dışı, yalan! Bak, rakam burada. Söyleyeyim, sabredin.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Sayın Bakan, o Fransızlar kapitülasyonlar için dedelerine de madalya
veriyorlardı.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Dinleyin, dinleyin.
ÖNDER MATLI (Bursa)
Rakamlara bakmıyorlar Bakanım.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Rakamlara bakın.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Bravo!
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Türkiyenin Fransaya
ihracatı 488 milyon dolar. Türkiyenin Fransadan ithalatı 360 milyon
dolar. Türkiye Fransaya net 128 milyon dolar dış ticaret,
tarımda, fazlaya sahip. Peki, başarı neydi biliyor musunuz?
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) Canlı hayvanlara gel, canlı hayvanlara!
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Şimdi, değerli
kardeşlerim, Fransa
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) Fransayı bırak da Çukurova çiftçisini bir anlatın
Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
sizin devri
iktidarınızda, o dönemde, 2002 yılında dünyanın 5inci
büyük tarım ekonomisiydi, Avrupada 1inciydi. Ama bizim devri
iktidarımızda Türkiye Cumhuriyeti Fransanın önüne geçti,
Avrupanın 1incisi oldu, dünyanın 7ncisi oldu. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Yalan bunlar. Şu rakamları bir söyler misiniz?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Fransa bunu biliyor.
Fransanın başarı dediği şey bu. Fransa bunun için
veriyor.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) OECDye göre ne kadar bizim desteğimiz?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Ha, şimdi, ben sizin
sıkıntınızı anlıyorum. Siz neticede muhalefet
yapacaksınız. Ha, biz de o zaman diyeceğiz ki
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) Ya, hele bir mazota gel, gübreye gel, ilaca gel!
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Yani şöyle mi
diyelim, ben onu demek istemiyorum: Yani muhalefettir, ne söylese yeridir.
Böyle mi diyeceğiz? Hayır, böyle demek istemiyorum.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) Bir madalya da biz verelim sana, ne olacak sanki!
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Çünkü bunlar gerçek
dışıdır. Söyledikleriniz, iddiaların hiçbirisi
doğru değildir.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana)
Çukurovaya bir gitsene Sayın Bakan, orada da bir ödül versinler sana!
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bizim bütün
rakamlarımız TÜİKin rakamlarıdır.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) İstediğin ile beraber gidelim seninle.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Hangi rakamı
söylediysek diyoruz ki
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Yalanname, yalanname!
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bu rakamın
kaynağı şudur. TÜİKse TÜİK
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) Biz de aynı şeyi söylüyoruz.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
Türkiye İhracatçılar Meclisi ise
Türkiye İhracatçılar Meclisi, OECD ise OECD, FAO ise FAO. Hepsini biz
söylüyoruz.
SADİR DURMAZ (Yozgat)
Hepsi birbirinden farklı.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) Burnunuz uzadı Sayın Bakan, burnunuz!
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Şimdi, bir
kardeşimiz dedi ki: Efendim, bu paraları, bu zirai kredileri kime
verdiniz? Değerli kardeşim, 172 bin üreticiye, Türkiye sathında
üretim yapan 172 bin üreticiye faizsiz kredi verildi.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Samimiysen bir listesini ver.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Onun listesi Ziraat
Bankasının kayıtlarında.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Tamam, ver bir bakalım.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Belgeler orada. Hepsi,
onların, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Kaçma, kaçma!
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup
bankadan kredi almaya ehil ise Ziraat Bankası da buna veriyor. Bakın,
hangisinin ne
SADİR DURMAZ (Yozgat)
Çiftçi hariç herkese verdin.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Büyükbaş besicilik 28.536 kişi,
büyükbaş yetiştiricilik 32.315 kişi, süt
sığırcılığı 119 kişi, küçükbaş
yetiştiriciliği 145 kişi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) Burnunuz uzadı.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bütçenin
hayırlı olmasını diliyorum, hepinize saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Eker.
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) Sayın Başkan
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Sayın Bakan, konulara da Fransız kalmışsınız!
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, bir dakika
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Sayın Başkan
BAŞKAN - Bir
dakikanızı rica edeceğim sayın milletvekilleri, lütfen
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli
İşler
1.- Genel Kurulu teşrif etmiş
bulunan Uluslararası Sergiler Bürosu EXPO Genel Sekreteri Vicente Gonzalez
Loscertalese Başkanlıkça Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN -
Uluslararası Sergiler Bürosu EXPO Genel Sekreteri Sayın Vicente Gonzalez Loscertales Genel
Kurulumuzu teşrif etmişlerdir. Kendilerine Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulu adına hoş geldiniz diyorum. (Alkışlar)
III.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/698) (S.Sayısı: 361) (Devam)
2.- 2011 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, Merkezi Yönetim Bütçesi
Kapsamındaki Kamu İdarelerinin 2011 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu ( 1/649, 3/1003) (S.Sayısı: 362) (Devam)
A) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
B) TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANLIĞI (Devam)
1) Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) TARIM REFORMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Tarım Reformu Genel Müdürlüğü 2011 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI DÜZENLEME
KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2013
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
(Devam)
1) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) DEVLET TİYATROLARI GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) TÜRKİYE YAZMA ESERLER
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
H) GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI
(Devam)
1) Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Gümrük
Müsteşarlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) REKABET KURUMU (Devam)
1) Rekabet Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Rekabet Kurumu 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN - Şimdi,
buyurunuz Sayın Demiröz.
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) Sayın Başkan, Sayın Bakan tekrarlarla, mesnetsiz
iddialarla konuştuklarımızı ifade etti. Bu konuda
sataşma var, söz istiyorum.
ÖNDER MATLI (Bursa)
İsim zikretmedi ki!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Bakan farklı bir fikir söyledi.
BAŞKAN Sayın Demiröz,
buyurunuz, iki dakika içinde düzeltiniz efendim.
AHMET YENİ (Samsun) Neyi düzeltecek?
BAŞKAN Öğreneceğiz
efendim, neyi düzelteceğini beyan etti.
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Bursa Milletvekili İlhan Demirözün, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Bakan buraya,
kürsüye çıktığı zaman, her zaman kelimelerle, rakamlarla
oynayarak cevap vermeye çalışıyor.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET
MEHDİ EKER (Diyarbakır) Onlar gerçek rakamlar, gerçek!
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Biz ne
söyledik? Bizim söylediğimiz, mazotla ilgiliydi, lütfen ona cevap versin.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET
MEHDİ EKER (Diyarbakır) Resmî rakamlar...
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Biz ne
söyledik? Tarım Kanunuyla ilgili söyledik, 2006da
çıkardınız. Bugün 27 milyar borcunuz var çiftçiye. Bunlara niçin
cevap vermiyorsunuz Sayın Bakan? Hep başka taraflara çekiyorsunuz.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET
MEHDİ EKER (Diyarbakır) Kredi, kredi!
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Samanı ithal etmediniz mi? 491 milyon TL
samana para ödemediniz mi? Arkadaşlar
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET
MEHDİ EKER (Diyarbakır) Kredi!
İSMAİL KAŞDEMİR
(Çanakkale) Faiz var.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Ne
faizi var?
Bankalarla övünüyorsunuz. Bankalara,
lütfen
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET
MEHDİ EKER (Diyarbakır) Yüzde 98i geri ödeniyor, kredi.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla)
Sayın Bakan Fransada şövalye ödülü almış, kutluyoruz,
takip ediyoruz. Ben diyorum ki Sayın Bakana: O zaman, gelin hep beraber
Karacabeyde, Gemlikte, Niğdede sizinle beraber, çiftçilerimizle beraber
olalım. Pamuğu soralım, zeytini soralım
İSMAİL KAŞDEMİR
(Çanakkale) Onlar da ödül verdiler.
ÖNDER MATLI (Bursa) Onlarlayız,
Karacabeydeyiz.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla)
buğdayı soralım, hepsini soralım, beraber orada
bunları gezerek yapalım.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET
MEHDİ EKER (Diyarbakır) Seçimle soruyoruz, seçimle.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla)
Bankalarla ilgili söylüyoruz Sayın Bakan. Bankaya çiftçi yatırım
yapmak için gitmiyor arkadaşlar, bankaya çiftçi borcunu kapatmak için
gidiyor. Daha önceki dönemlerde 30 milyon olan borçları 39 milyara
çıktı. Bu mudur?
İSMAİL KAŞDEMİR
(Çanakkale) Siz hiç Karacabeye gittiniz mi?
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Veya
hangi noktada bununla ilgili
AHMET YENİ (Samsun) Ödüyorlar,
vadesi gelince tıkır tıkır ödüyorlar.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Kim
ödüyor?
AHMET YENİ (Samsun) Hepsi ödüyor,
yüzde 98i ödüyor, haberin yok!
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Gel o
zaman beraber gidelim arkadaşım.
AHMET YENİ (Samsun) Hiçbir problem
yok, hepsi ödeme yapıyor.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Şu
anda Karacabey köylerinde, 10-13 tane ova köyünde 47 kişi jandarma
tarafından aranıyor. Köylüler kahveye çıkmıyor.
İSMAİL KAŞDEMİR
(Çanakkale) Karacabeye gittin mi, Karacabeye?
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Lütfen, bu konularla ilgili konularda
İSMAİL KAŞDEMİR
(Çanakkale) Hiç gittin mi oraya?
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Gelin
beraber gezelim.
AHMET YENİ (Samsun) Hepsi ödemesini
yapıyor Ziraat Bankasına.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla)
Çiftçiyi bu şekilde kandırmaya hakkınız yok. Görünen köy
orada. Lütfen, gelin bizimle beraber gezelim gücünüz yetiyorsa, varsa
durumunuz.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Demiröz.
Sayın Durmaz, sizi dinleyeyim. Ne için
istiyorsunuz?
SADİR DURMAZ (Yozgat) Efendim,
Sayın Bakan bizim ifade ettiğimiz rakamların gerçeği
yansıtmadığını, soyut olaylar üzerinden
değerlendirme yaptığımızı yani yalan söylediğimizi,
yanlış söylediğimizi ima etti.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Ben Yalan.
Demedim.
BAŞKAN Buyurun.
Yani öyle demediniz ama
düzeltme istiyor.
Buyurunuz Sayın
Durmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
2.- Yozgat
Milletvekili Sadir Durmazın, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Sayın Başkan, konuşmamda da ifade etmiştim,
Sayın Bakan ne zaman bu kürsüye çıksa rakamlara takla
attırıyor, rakamlarla oynuyor ama son dönemde AKP klasiği hâline
geldi, vatandaşa da takla attırıyorlar.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Rakamlar gerçek,
devletin resmî rakamları. Oynayan sizsiniz!
SADİR DURMAZ
(Devamla) Bakın, ben söyleyeceğim. Burada tutanaklar var.
Sayın Bakan, müsteşarınız Yüzde 3,7 diyor, siz Yüzde
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Hiç biri doğru
değil!
SADİR DURMAZ
(Devamla) Yüreğiniz yetiyorsa, samimiyseniz, herhangi bir ilin, herhangi
bir ilçesini, köyünü seçelim, beraber gidelim. Çiftçi size mi inanıyor,
bana mı inanıyor!
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Biz her gün
köydeyiz!
SADİR DURMAZ
(Devamla) Mahkemeleri elinize almışsınız, burada bizi
mahkemelerle tehdit ediyorsunuz. Aleyhinize bir yazı yazdım, 4 bin
lira tazminata mahkûm oldum.
Buradan itiraf
ediyorsunuz, itirafınız şudur: Biz mahkemelere veririz, size
tazminat ödettiririz. İstediğini yap! Hodri meydan! (MHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Mahkemeler senin ama
hüküm Cenab-ı Allahındır. Yalan söyleyerek çiftçiyi
mahvettiniz. Çıktığınız her platformda yalan
yanlış bilgilerle çiftçiyi kandırıyorsunuz. Çiftçi bugün
haciz ve borç kıskacında, hapiste yatan dünya kadar çiftçi var. Krediler
yükselmiş krediler yükselse ne olur ya! Kredinin yükselmesi iyi bir
şey mi? Kredinin yükselmesi yatırıma gidiyorsa,
yatırıma dönüşüyorsa iyi bir şeydir ama bu kredilerle
borcun faizini ancak ödüyor. Traktör satışları
artmış, Sigortacılık Kanununu getirmişsin. Yüzde
kaçını sigortaladın sen büyükbaşların? Yüzde 3. Peki,
toplam tarımsal alanların ne kadarını sigortaladın?
Yüzde 4,5. Yani övündüğün, her çıktığında
söylediğin şey bu. (MHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Sayın Bakan, sen
cumhuriyet tarihinin en başarısız Tarım Bakanısın
ama Diyarbakır kontenjanından burada duruyorsun!
Yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Hesabını vereceksiniz!
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Durmaz.
Buyurunuz Sayın
Hamzaçebi.
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin verdiği bazı
bilgilere ve fındık üreticisinin 2004 yılında meydana gelen
don afetinden kaynaklanan alacağının hâlen ödenmediğine
ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, 60ıncı
maddeye göre kısa bir söz talebim var efendim.
Sayın Başkan,
Sayın Bakan konuşmasında, dağıtmış
olduğu metinde bütçeden tarımsal desteklemelere ilişkin
rakamları veriyor. Ancak bu yılki tablonun bugüne kadar olan
tablolardan önemli bir farkı var. Tarım sektörüne bütçeden
yapılan desteklemeler daima millî gelire oranıyla ölçülür, öyle
kıyaslanır. 2002yle ile yapılan kıyaslamada ilk kez bu
yıl, Sayın Bakan, millî gelire oran ölçüsünü bir kenara
bırakmış durumda, onu kullanmıyor. Bunun nedeni, 2012
yılı tarımsal destekleme ödemeleri, 2002 yılı
tarımsal destekleme ödemelerinin ilerisinde değil yerinde
saymış gözüküyor.
Bir ikinci konu, bütçenin
faiz harcamalarını bir kenara bırakırsak, kalan faiz
dışı harcamalar içerisinde tarımsal destekleme
harcamalarının payı nedir diye bakarsak 2002 yılında
bu payın oranı yüzde 2,75; 2012 yılında yüzde 2,44. Yani
geriye gitmiş durumda.
Bir de şunu ilave
ederek konuşmamı sonlandırmak istiyorum. 2004 yılında
fındık üreticisinin yaşadığı bir don afeti oldu.
Bu afetten dolayı üreticinin 2004 yılından bu yana 169 milyon
Türk liralık alacağı bekliyor. Ben bunu önceki bütçelerde sordum
Devlet bunu gasbetti. dedim. Sayın Bakan veya Hükûmet bu
alacağı gasbetmiştir. Tekrar söylüyorum, çok ağır bir
iddiada bulunuyorum. Sayın Bakandan şöyle bir cevap bekliyorum:
Devlet, vatandaşın, üreticinin alacağını gasbetmez,
devlet borcunu öder. Bu cevabı Sayın Bakan verebilecek mi acaba, bekliyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.
Buyurunuz Sayın
Eker, siz açıklamak istiyordunuz.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Sataşmadan
dolayı.
BAŞKAN Evet
biliyorum.
Buyurunuz.
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Ekerin, Yozgat Milletvekili Sadir Durmazın şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Sayın
Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; biraz önce buraya çıkan
muhalefet partilerinden bir milletvekili hakarette bulundu, sataşmada
bulundu, benim yalan söylediğimi iddia etti. Benim söylediğim hiçbir
şey yalan değildir.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Doğru değil.
İDRİS YILDIZ
(Ordu) Yanlış nedir?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Burada söylediğim
bütün bilgilerin kaynağı vardır.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Benim söylediklerim de doğru.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Eğer zahmet edip
gidip OECDnin 2012 yılında yayınladığı
Türkiyeyle ilgili tarım raporuna bakarsanız
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Doğru okudum. Okudum akşam raporu.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
kaynağın,
tarım sektörüne Türkiye'de verilen desteklerin millî gelire
oranının ne olduğunu orada görürsünüz.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Okudum akşam.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Şimdi, bunları
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Senin müsteşarın farklı şey söylüyor, tutanaktan
söylüyorum. Bu Meclis tutanağı, Meclis.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bak, yüzde 2,18 yani yuvarlak
rakamıyla yüzde 2,2. Biz milletimize hiçbir zaman yalan söylemedik.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) Hep söylüyorsunuz.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Müsteşar niye yüzde
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Milletimiz, bunun için
her seçimde de oylarımızı arttırdı. Siz de her
seferinde soyut iddialarda bulunuyorsunuz, milletin karşısına bu
şekilde çıkıyorsunuz. Bunun hesabını, muhasebesini
millet yapıyor.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) Doğru söylemiyorsunuz.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Yalancı sözünü
size iade ediyorum.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Ben de size iade ediyorum. Doğruyu söylemiyorsunuz. Belgesi
burada.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Ben öyle bir şey
söylemedim. Siz hakaret ettiniz, ben sizi mahkemeye verdim. Eğer o
davayı kazanırsam parayı Türk milleti adına
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sucuk dağıt.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) Afyon sucuğu dağıtacağım...
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Yok
Yok
Madem benim
Diyarbakır kontenjanından bakan olduğumu söyledi,
Diyarbakırda otistik çocuklarla mücadele eden, onların sorunlarıyla
ilgili bir dernek var, Otizmle Mücadele Derneği var -daha önce de oraya
-
o derneğe bağışta bulunacağım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Helal parandan ver.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bunu da
huzurlarınızda arz ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Eker.
Sayın Hamzaçebi,
buyurunuz.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
2.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin OECD desteğiyle
ilgili ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, bu sorduğum
konulara tekrar girmeyeceğim, onlara yanıt vermedi Sayın Bakan
ancak şu OECD desteği rakamını açıklamakta yarar var.
Sayın Bakan diyor
ki: Biz, bir kısım tarımsal ürünlerin ithalinde vergi koyduk.
Vergi var, öteden beri vergi var. Bazı tarım ürünlerini ithal
ederseniz vergi ödersiniz. Bu vergi de üreticiye destektir. diyor. O OECD
rakamı içerisindeki destekler bunlardır, yüzde 2,2lik desteğin
içinde bunlardır. Bugüne kadar bu rakamı Hükûmet kullanmıyordu.
Ne zaman ki bütçe destekleri kötüye gitti, şimdi OECD rakamlarına
sarıldılar. Üreticiyi bununla avutmaya çalışıyorlar.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Orada şap hastalığından da bahsediyor, niye
demiyorsun?
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) Rakamlar karın da doyurmuyor.
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Verimliliğin düştüğünden bahsediyor OECD raporunda.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Bakın,
burada, 109uncu sayfa.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Biz de okuduk Sayın Bakan, biz de okuduk.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) 109uncu sayfa.
BAŞKAN - Şimdi,
Hükûmet adına Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay konuşacaktır.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Ya, biz de okuduk, biz de okuduk.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) 109uncu sayfa
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Efendim, öyle değil. Köye gidelim.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) OECDye değil köye gidelim, gel, köye, Erdemliye gidelim.
BAŞKAN Lütfen
sessiz olalım. Şimdi, Kültür Bakanlığının
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Ne zaman Meclise gelsen karıştırıyorsun, bu
nasıl bir şey?
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Sayın Eker
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Tahammüllü olacaksınız ya.
BAŞKAN Lütfen
Şimdi, kürsüde Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay var.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Bakan, muhalefete tahammüllü olacaksınız,
ayıptır.
BAŞKAN Şimdi
onu dinleyiniz. Yeni bir bahse geçiyoruz.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/698)
(S.Sayısı: 361) (Devam)
2.- 2011 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, Merkezi Yönetim Bütçesi
Kapsamındaki Kamu İdarelerinin 2011 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu ( 1/649, 3/1003) (S.Sayısı: 362) (Devam)
A) GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
B) TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) TARIM REFORMU GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Tarım Reformu Genel Müdürlüğü 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜTÜN VE ALKOL
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme
Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme
Kurumu 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) DEVLET OPERA VE
BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi
Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve
Balesi Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F) DEVLET
TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) TÜRKİYE YAZMA
ESERLER BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
H) GÜMRÜK VE
TİCARET BAKANLIĞI (Devam)
1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) GÜMRÜK
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Gümrük
Müsteşarlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) REKABET KURUMU
(Devam)
1) Rekabet Kurumu 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Rekabet Kurumu 2011 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyesi
arkadaşlarım; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Bütün bu bütçe
görüşmeleri süreci içinde Plan Bütçe Komisyonu üyesi
arkadaşlarım ve Parlamentoda bir grup arkadaşım önemli bir
mesai sarf ediyorlar. Emek verip bütçemizle ilgili konuları irdeleyen ve
bu konuda konuşma, okuma, fikirlerini söyleme lütfunda bulunan
arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, benim notlarıma göre, 11 arkadaşım
-kişisel konuşan bir arkadaşım da dâhil olmak üzere-
Bakanlığımızın bütçesi üzerinde görüşlerini
söylediler. 3 arkadaşım, belki bazı bilgi eksiklerinden
kaynaklanan, belki bazıları da siyasi konumlarından kaynaklanan
eleştirilerde bulundular. Elbette eleştiride bulunmak çok doğal
bir haktır ve biz de yapıcı eleştirilerden her zaman
yararlanmaya çalışıyoruz.
Ama bu kısa süre
içinde, izin verirseniz, birkaç konuya öncelikle -bütçeye girmeden önce- değinmek
istiyorum. Biraz önce, burada, Sayın Loscarteles -Uluslararası
Sergiler Bürosunun Sayın Genel Sekreteri- geldi ve Parlamentomuzu
selamladı. Türkiye'nin önünde önemli bir hedefi var ve biz,
Sağlık Bakanlığı, Ulaştırma
Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, elbette
İzmir Valiliği, Büyükşehir Belediyesi ve bütün sivil ve resmî örgütleriyle
bu hedefe ulaşmak için bütün gücümüzle çalışıyoruz çünkü
Türkiye'nin önüne bir büyük proje koyduk. 2013 yılının kasım
ayında Pariste karar verilecek ve geçen sefer Milano
karşısında kaybettiğimiz yarışı,
inşallah, bu kez kaybetmemeye çalışacağız ve böylece,
eğer 2013ün Kasımında yapılan yarıştan
başarıyla çıkarsak Türkiye dünyaya bir bölgesini, bir
destinasyonunu çok özel olarak tanıtma imkânını bulacak.
Ben Şanghay
EXPOsunun açılışına katılmıştım.
Şanghay EXPOya 50 milyondan fazla ziyaretçi geldi. Eğer İzmir
de 2020 EXPOsunun yarışından başarılı
çıkabilirse, sanıyorum sadece İzmir için değil, Ege Bölgesi
için, hatta giderek Türkiye'nin tamamı için çok önemli bir
tanıtım fırsatını elde etmiş olacağız.
Bu alanda, bütün siyasi ayrımların ötesinde büyük bir iş
birliği içinde çalışıyoruz.
Şimdi, önümüzde bir
başka yakın hedef var. Orada bir başka değerlendirmede öne
çıktık; Eskişehir, 2013 yılında, hemen önümüzdeki
yılın mart ayının nevruzunda başlayacak ve Türk
Dünyası Kültür Başkenti olacak. Türk Dünyası Kültür
Başkenti geçen yıl Astanaydı, Kazakistanın başkenti.
Açılışına katılmıştım. Son derece
görkemli gösterilerle dolu bir kültür yılı oldu. 2013
yılının Martından başlayıp Kasım ayına
kadar, bu kez Eskişehiri bütün Türk dünyasının ilgi
odağı hâline getirmeye, hem Türkiyede daha fazla bilinir hâle
getirmeye hem de dünyaya tanıtmaya, bir yandan Eskişehirin turizm,
kültür altyapısını geliştirirken bir yandan da Türk
dünyası arasındaki kültür alışverişini çoğaltmaya
çalışacağız.
Türk dünyası
arasındaki kültür alışverişinden söz ederken bugün müstesna
bir şahsiyeti de minnetle ve rahmetle anmak istiyorum. Bugün sabah on bir
toplantısına ucu ucuna yetişebildim ben çünkü Bilkent Otelde
hâlen bir toplantı devam ediyor, Bilkent Üniversitesinin
katkılarıyla. Azerbaycanın Devlet Başkanı -1993-2003
arasındaki Değerli Devlet Başkanı- Sayın Haydar
Aliyevin dünkü tarih itibarıyla ebediyete intikalinin 9uncu
yılını idrak ettik ve bugün, onun döneminde Azerbaycanın
ve Türk dünyasının kültür alanındaki gelişmeleri konusunda
bir sempozyum düzenliyoruz.
Sayın Aliyev tarih
bilgim beni yanıltmıyorsa- 1994te bu kürsüden konuşurken
-milletimizin ve Parlamentomuzun misafiri olarak- İki devletiz ama bir
milletiz. sözünü ilk defa ifade etmişti. Bu söz, bir anlamda bir atasözü
gibi, bir veciz söz olarak hepimizin hafızasına nakşedildi. Gerçekten,
bizim bir yandan Avrupa Birliği doğrultusunda bir hedefimiz var,
coğrafi olarak Orta Doğuyla büyük
yakınlıklarımız var ama tarihen Türk dünyasının
bu derin ummanına girdiğiniz zaman, nasıl büyük bir medeniyetin
ve nasıl büyük bir tarih kökünün içinden geldiğimizi çok iyi anlıyoruz
ve bizim bu anlayışımızı en fazla teşvik eden, en
veciz biçimde ifade eden isimlerden bir tanesi Sayın Aliyev olmuştu.
Bugün kendisini bu vesileyle bir kez daha rahmetle anıyorum.
Bir değerli
arkadaşım da 12 Eylül döneminde yaşadığımız
acılardan söz etti. Bugünkü tarih galiba, basının da
yazdığına göre, 17 yaşında bir çocuğun
yaşının büyütülerek ve herhangi bir tıbbi özel inceleme
yapılmaksızın bir anlamda 12 Eylül tuzağını
kuranlar ve ülkeyi o tuzağa düşürenler tarafından
katledildiği günün yıl dönümü. Ülkemizin bir talihsiz döneminin, bir
tuzak döneminin, iç politikadan, dış politikadan, ekonomik
politikadan kaynaklanan bir tuzak döneminin bedelini ne yazık ki bu
ülkenin o dönem sağ-sol gibi ayrımlara, yapay ayrımlara
sürüklenen yoksul çocukları ödediler. Onların hepsini de Allahtan
mağfiret dileyerek anıyorum ve hem geçmişte
yaşadığımız darbelerin müsebbiplerini hem de her dönem
darbe tahrikçisi, şakşakçısı, teşvikçisi,
yardakçısı olanları lanetle bu kürsüden işaretlemek
istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli
arkadaşlarım, arkadaşlarımız elbette birtakım
eleştirel şeyler söylediler ama ben de size birtakım metinler
dağıtmaya çalıştım. O metinlerin çok derinine bile
girmeksizin yüzeyinden baktığınız zaman, son yıllarda
yaptıklarımızın ki, ben sadece bir yılın
değil, geriye doğru beş yılın sorumluluğunu
taşıyorum- muhasebesi bu metinlerde açıkça gözüküyor. Mesela,
bizim bütçe sunumu kitabımızın kapağında bir levha
var, bir çini levha. Bu, Bursa Yenişehir Sinan Paşa Camisi
kapısından çalınarak İngiltereye götürülmüş bulunan
dört yüz elli yıllık bir müstesna İznik çinisi, gerçek, müstesna
bir İznik çinisi. Bunu, arkadaşlarımızın
gayretleriyle, bunu ve buna benzer birçok örneği
Geçen hafta, Urfadan
götürülmüş bulunan bir mozaiği geri getirdiğimiz gibi ya da
Antalya Müzesinden, Pergeden götürülmüş bulunan bir heykel
yarısını Başbakanımızın uçağına
alarak getirmiş olduğu gibi ya da Troya Hazinelerinin bir
parçasını alıp Amerikadan bir müzeden getirmiş
olduğumuz gibi nice eseri ülkemize yeniden kazandırmaya
çalışıyoruz. Ama, üzüntüyle söylüyorum bunu, büyük bir övünçle
söylemiyorum, geçmiş yıllarda, geçmiş yıllarda derken de,
bizden önceki on yıldan, bizden önceki yirmi yıldan söz etmiyorum,
bizden önceki yüz elli yıldan söz ediyorum, ne yazık ki geçmiş
yüz, yüz elli yıl içinde dünya müzeciliğin değerini,
arkeolojinin değerini, tarihin değerini, toprağın
altındaki nice varlığının değerini bilirken, biz
Bu taştan bizde çok var, kefere alsın götürsün, ne olur
anlayışıyla bunları ziyan etmişiz. Şimdi, bir
fermana, bir belgeye dayanıyorsa, onları istemek konusunda
uluslararası mevzuat önümüzü tıkıyor henüz, çünkü dünya bence
Batılıların kendi müzelerini korumak için yaptıkları
bir mevzuatla henüz yol alıyor, daha bir ortak evrensel mevzuat, daha
insanî bir mevzuat henüz oluşmuş değil. O yüzden şimdilik
diyorum, ama bunun dışında hiçbir belgeye dayanmayan,
çalıntı olduğu açıkça belli olan ne varsa, ister bir cami
mihrabı olsun, ister bir lahit kapağı olsun, ister
Romalılardan kalmış olsun, ister Selçukilerden kalmış
olsun, ister Urartulardan, ister Osmanlılardan kalmış olsun, bunların
hepsini alıp getirmeye çalışıyoruz son zamanlarda. ve yine
biraz iftiharla söylemek istiyorum, geçmiş yıllarda çok büyük
bedeller bu konularda sarf edilirken, son yıllarda, biraz da
Yaradanın yardımıyla, biraz da belki bizim
Bakanlığımızın bütçesinin imkânlarının çok
geniş olmadığını bilen birçok hamiyetli
yurttaşımızın veya dünya yurttaşının
yardımlarıyla bunları hemen hemen hiçbir büyük maddi kaynak
ayırmaksızın ülkemize kazandırmaya, getirmeye
çalışıyoruz.
Bunun
dışında, bir başka kitapçık var elimde. Bu
kitabın bir de arka sayfasında, evet, Dünya Turizm Örgütünün
Bakanlığımıza bu yıl için, bundan önceki
çalışmalar dolayısıyla vermiş olduğu bir belgenin
fotokopisi var. Bu da, Avrupada, Portekizde yapılan bir
değerlendirme sonucunda ekim ayının başında bir
ödüllendirme yapıldı. Dünyadaki turizm kuruluşları, dünyada
turizm alanında çalışan resmî, özel kuruluşların hepsi
derecelendirmeye tabi tutuldu. Bu evrensel bir yarışma. Avrupanın
en iyi turizm örgütü sıfatı Kültür ve Turizm
Bakanlığına verildi. Bu, milletimize verilmiş bulunan bir
armağandır. Bu, hükûmetimizin, benim Bakanlığımın
şahsında Türk milletinin ve Türkiyenin kazanmış
olduğu bir armağandır, onu da size iftiharla sunmak istiyorum
değerli arkadaşlarım.
Burada bazı
arkadaşlarım Türkiye turizminin rakam olarak büyüdüğünü ama ne
nitelik olarak ne de zenginlik olarak çok büyümediğini söylediler.
Doğru değil. Belki daha da zenginlik olarak büyümesi, daha da
çeşitlenmesi, elbette daha uzun mevsimlere yayılması gerekiyor,
bu eleştirileri kabul ederim ama Türkiye sadece dünyadaki yoksullara
servis yapıyor. Türkiyeye varlıklı çevreler gelmiyor,
Türkiyeye kültürlü çevreler gelmiyor. iddiası doğru bir iddia
değildir. Türkiyeye kültürlü çevreler geliyor ki Türkiyenin müzeleri son
yıllarda dünyanın dikkatini çekmeye başladı. Örneğin,
bizim İstanbul Arkeoloji Müzemiz de, Gaziantep Zeugma Müzemiz de, yine
uluslararası önemli kanaat sitelerinden, İnternet ortamındaki,
dijital ortamdaki kanaat sitelerinden mükemmellik ödülleri almaya
başladılar. Bunlar, Türkiyenin dünya tarafından dikkatle
izlendiğini ve dünya tarafından doğru
değerlendirildiğini gösteriyor.
Şimdi, Türkiyenin
turizm gelirleri konusunda bir yeni hesaplama yöntemi ihtiyacı içinde
olduğumuzu ben defaatle söylüyorum. Plan ve Bütçe Komisyonunda söyledim,
burada da tekrar etmek isterim. Bu benim şahsi kanaatim de değil,
öteki kamusal birimler de böyle bir ihtiyacı tespit ettiler ve 2013ün Ocağından
itibaren bu yeni yöntemlere gideceğiz çünkü şu ana kadar Türkiye'nin
turizm gelirleri oldukça eskimiş bir yöntemle yapılıyor
değerli arkadaşlarım. Yılda 4 kez sınır
kapılarında anketör genç arkadaşlarımızın eline
bir anket formu veriliyor ve Kaç paraya Türkiyeye geldin? diye soruluyor.
Onlar da sadece tura verdikleri fiyatı yazıyorlar ama onun
dışında aldıkları hediyelik eşyayı,
yediklerini, içtiklerini, gezdiklerini ek bir kalem olarak yazmıyorlar.
Zaten elimizde bilgiler var ve TÜİKin bu yolda yakınmaları var,
biraz sosyal sınıfı yüksek olan kültürlü ya da
varlıklı çevrelere o anketörler gittiği zaman, anketörler
onlardan bir yanıt alamıyor, kendi sosyal seviyelerine göre bir grup
arkadaştan bilgi alıyorlar ve TÜİKin bulduğu ve
açıkladığı 23 milyar dolar olsa olsa hesabıyla
hesaplanan asgari gelirdir.
Maliye
Bakanımız da defaatle söyledi, tekrar etmek istiyorum: Bütçe
kalemlerindeki Net hata ve noksan payında 11 milyar dolar vardı
geçen yıl, asgari yarısının turizm geliri olduğu
ekonomi yöneticileri tarafından ifade ediliyor. Şu andaki yöntemlerle
marinalar hesaba katılmıyor, VIPler, CIPler hesaba
katılmıyor. Uluslararası taşıma şirketlerinin
rasyosundan yüzde 40 turizm geliri aktarılıyor, hâlbuki bu
hesapların yüzde 50lerin üzerinde olduğunu bugün herkes kabul
ediyor.
Şimdi, bu yeni
hesaplama yöntemleriyle 2013ten itibaren yola çıkacağız ve
geriye doğru bir projeksiyon yapacağız. O zaman Türkiye'nin
turizm gelirlerinin 25 değil, 26, 27, 28 civarında bir yerde
olduğu resmî rakamlarla ortaya çıkacak. Bunu şunu için söylüyorum:
Bizim topyekûn bir öz güven ihtiyacımız var ve öz güvenimizi
haklı olduğumuz konularda karartacak olan birtakım kara
propagandalara teslim olmamamız gerekiyor.
Türkiye büyük bir turizm
ülkesi. Bakın, biz 2000li yıllarda hem gelenlerde hem gelirlerde
15lerin gerisindeyken şu anda gelenler itibarıyla İngiltereyi
geçtik, 6ncı sıradayız. Gelir itibarıyla Çini 3e bölerek
hesapladıkları için bazen 11lerde gösteriliyoruz, hâlbuki Çini tek
parça olarak hesapladığınız zaman 9uncu
sıradayız. Yani, dünyada şu anda hem gelen itibarıyla hem
gelir itibarıyla Türkiye turizmde ilk 10a girmiş vaziyette.
Şimdi, bu
başarı. Milletimizin başarı öykülerine ihtiyacı var.
Türkiyenin 40 milyondan fazla gencecik, 30 yaşın altında nüfusu
var. Bu genç insanlar
Türkiye bir alanda başarılıysa bence onu
teslim edelim. İnsanımızın öz güvene,
insanımızın geleceğe umutla bakmaya ihtiyacı var.
Çünkü, gelecek umut üzerinden kuruluyor, gelecek korku üzerinden, karalama
üzerinden, kötüleme üzerinden değil umut üzerinden
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Günay.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL
GÜNAY (Devamla) İktidar umutları gerçek yapmaya
çalışacak, muhalefet de toplumun korkularını değil
yeni umutlarını yeşertmeye çalışacak. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gümrük ve Ticaret Bakanı
Hayati Yazıcı
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın Yazıcı.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ
YAZICI (Rize) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2013 mali
bütçe kanunu dolayısıyla Gümrük ve Ticaret
Bakanlığının bütçesi çerçevesinde Bakanlığımın
çalışmaları ve geleceğe yönelik projelerini sizlere takdim
etmek üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 3 milyonu
aşkın müteşebbisimizin 1 trilyon dolar üzerinde mal ve hizmet
ürettiği ülkemizde, 380 milyar dolara yakın dış ticaret
hacmi, 75 milyon insanımızın mal ve hizmetlerden
yararlanması ve sınırlarımızda her yıl
milyonlarca insan, araç ve ürün çıkışı olmakta.
İşte bu alanların tamamında Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı ekibimizle birlikte, büyük bir hassasiyet içerisinde
hizmet üreterek çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ben, bu
bağlamda, elbette ki söylenecek çok şey var ama, daha çok
projelerimizi bu vesileyle sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, gerçekten
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı çalışmalarını
gerçekleştirme doğrultusunda çok yeni projeleri hayata geçirmektedir.
Bunlardan söz etmek istiyorum:
Bu projelerden bir
tanesi, yeni, özet beyan uygulaması, 1 Ocak 2012 tarihinde yürürlüğe
girmiş ve ticaret erbabımız bu uygulama sayesinde muazzam bir
zaman tasarrufu ve maliyet tasarrufu sağlamıştır. Bunu
hatırlatmak istiyorum.
Bir diğer projemiz,
Türkiye artık Ortak Transit Sözleşmesine taraf olmuş bir ülke.
1 Aralık 2012 tarihinde, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin
uyguladığı ortak transit sisteme Türkiye dâhil oldu ve
uygulamaya geçti. Nedir bu sistem? Bu sistem şu: Örneğin Londradan
yola çıkan bir tırın varış yerine kadar geçeceği
güzergâhlarda hiçbir gümrüğe ayrıca beyanda bulunma ihtiyacı
duymadan tek beyanla varış yerine erişimini sağlamak. Gene
Konyadan yola çıkan bir tırın Londra ya da Parise tek
beyannameyle varışını sağlamak. Dolayısıyla
bu projeyi de değerlendirdiğimizde, maliyet ve zaman tasarrufunu
dikkate aldığımızda, toplamda, Türkiyede
müteşebbislerimizin yıllık 100 milyon avronun üzerinde bir
tasarruf sağladıklarını göreceksiniz.
Değerli
milletvekilleri, onaylanmış kişi statüsünü bir proje olarak
devreye koyduk. Bu, gerçekten gümrük işlemleri bakımından son
derece önemli bir proje ve onaylanmış kişi statüsüne sahip
müteşebbislerimiz, gerçekten tüm gümrük uygulamalarını mavi
hattan gerçekleştirmek suretiyle çok seri bir şekilde ürünlerini
pazarlarına eriştirebilmektedirler ve Türkiyede bu statüye sahip
1.410 tane kişi, tacir bulunmaktadır.
Demin burada
konuşmalarda söz edildi, henüz uygulamaya geçilmediğinden bahsedildi;
o proje de şu: Yetkilendirilmiş yükümlü statüsü. Bu uygulama zaten
dünyada çok yaygın değil ama Türkiyede dünyadaki
uygulamalarını dikkate aldığımızda,
yetkilendirilmiş yükümlü statüsünü inşallah bu ayın 27sinde
İstanbul'da gerçekleştireceğimiz bir lansmanla kamuoyuna takdim
edeceğiz. Türkiye 27 Aralık tarihinden itibaren, özellikle
yetkilendirilmiş yükümlü uygulamasını devreye sokmak suretiyle,
bu statüye sahip tacirlerimiz dış ticaret işlemlerini, ihracat
işlemlerini kendi iş yerlerinde, fabrikalarında
gerçekleştirmek suretiyle gümrük işlemlerine hız
kazandırmış olacağız.
Değerli milletvekilleri, gümrüklerde
dünya ülkeleriyle iş birliği içerisindeyiz. 57 ülkeyle gümrük
alanında idari yardım anlaşması imzaladık, bunlardan
40 tanesi de Meclisten geçti, yürürlüğe girmiş bulunuyor. Bunun da
ötesinde, İpek Yolu, gerçekten dünya ticaretini dikkate
aldığımızda çok önemli güzergâhlardan bir tanesi ve Türkiye,
2008 yılında İpek Yolu güzergâhındaki ülkelerin gümrük
idareleriyle başlattığı yıllık
toplantıları sürdürüyor ve bu toplantıların 5incisini bu
sene yine Türkiye'de gerçekleştirdik. Bu projenin amacı, bu
güzergâhta yer alan ülkelerin gümrük idarelerinin uygulamalarını
aynı düzeye getirmek, mevzuat birlikteliğini sağlamak, uygulama
entegrasyonunu gerçekleştirmek. Bu konuda da Kervansaray Projemiz bu
çalışmamamızın somut uygulamalarından bir tanesi.
Diğer bir projemiz, Tek Pencere
sistemin Türkiye gümrüklerini geçirmektir. Nedir Tek Pencere sistemi? O da
şu: Ticaret yapan arkadaşlarımız bilirler, gümrüklerden mal
ve ürünlerinizi geçirirken birçok kamu
kuruluşlarıyla muhatap olmak durumundasınız ve bu uygulama
zaman kaybına yol açmaktadır. Tek Pencere uygulamasında bütün bu
prosedürler bir yerden iletilecek, bir yerden toplanacak, sonuç oradan
alınmak suretiyle büyük bir zaman tasarrufu sağlanacaktır.
Gümrük laboratuvarlarını
modernize ettik. Elbette ki, Türkiye'nin ithal ettiği ürünlerin
sağlık kontrolünü ve denetimini yapmak bakımından son
derece teknolojik imkânlarla donatılmış laboratuarlara ihtiyaç
var. Bunları modernize ettik, bölge laboratuarlarına
dönüştürdük, çok değişik yerlere dağılmış
işlevsel olmayan bu uygulamaya son verdik ve modern laboratuarlarla daha
etkin sonuçlar almaya başlamış bulunuyoruz.
Değerli milletvekilleri,
Ticaret Kanunu uygulamaya geçti. İhracat alanını açayım
biraz daha. Ticaret Kanununun 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren uygulamaya
geçtiği günden bu yana, Bakanlığımın çıkarmakla
yükümlü olduğu ikincil düzenlemelerin yüzde 80i tamamlanmış,
yayımlanmış, bunlardan birkaç tane yönetmelik
Bir tanesi
Bakanlar Kurulunca çıkarılacak, o da hazırlanmış,
önümüzdeki hafta Başbakanlığa sunulacak, inşallah süremiz
dolmadan onu da çıkarmış olacağız.
Türk tacirleri,
işletmeleri, genel kurullarını artık elektronik ortamda
icra ediyorlar.
Yine ticaret
alanında çok önemli projelerimizden bir tanesi, burada konuşmacı
arkadaşlarımdan birisi temas etti, değindi MERSİS Projesi
hayata geçirilmedi. dedi, şayet sorsaydı, tabii ki
Bakanlığımdaki arkadaşlarım MERSİS Projesiyle
alakalı çok detaylı bilgi verirlerdi.
MERSİS şu:
Merkezî sicil kayıt sistemi. Bunun çok önemli bölümü bu yıl sonunda
tamamlanmış olacak. Ticaret sicil müdürlükleri tamamen bu sistem
üzerinden işlem ve süreçlerini yönlendirmeye, gerçekleştirmeye
başlayacaklar ama bu proje çok geniş kapsamlı, sadece tacirleri
falan değil, meslek kuruluşlarını, odaları,
sendikaları, hatta apartman kapıcılığını da
bünyesine alacak kapsamda bir proje. Bunun tamamı da inşallah, 2013
yılı sonunda bitecek. Ama bu proje, Türkiye'nin en önemli
projelerinden sonra
projelerinden
sonra 4üncü önemli veri tabanlı proje. İnşallah bunun da önemli
bir kısmını bu sene sonunda tamamlamış
olacağız.
Değerli
milletvekilleri, kooperatifçilikle alakalı olarak burada konuşan
milletvekili arkadaşım kısaca söz etti Kooperatifçilik Strateji
Belgesi ve Eylem Planını hazırladık. Bu, dünyada ilk ve bu
sene Birleşmiş Milletlerin kooperatif yılı ilan ettiği
bir zaman dilimi içerisinde Türkiyenin kooperatifçilikle alakalı eylem
planı ve strateji belgesini onaylamış olması
başlı başına özgün faaliyetlerden bir tanesi. Elbette ki,
bu proje ve eylem kapsamında önemli hedeflerimiz, önemli etkinliklerimiz
var, devam ediyor.
Hal Kanununu uygulamaya
koyduk 1 Ocak 2012de.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Ama çok kötü sonuçları var Sayın Bakanım.
GÜMRÜK VE TİCARET
BAKANI HAYATİ YAZICI (Devamla) Hayır, bakın, Türkiyenin en
yoğun şekilde kayıt dışılığın
devam ettiği bir alanı yeniden düzenliyoruz.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Doğru ama çok kötü sonuçları var.
GÜMRÜK VE TİCARET
BAKANI HAYATİ YAZICI (Devamla) Bugünkü rakam itibarıyla 74 milyar
TLlik bir alan meyve sebze alanı.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Alan doğru da düzenleme eksik.
GÜMRÜK VE TİCARET
BAKANI HAYATİ YAZICI (Devamla) Hal Kanununu yürürlüğe koyduk, hal
kayıt sisteminde aksama var, doğru. İnşallah ürün
kimliği ve diğer aparatları da devreye sokmak suretiyle bu
alanda yaşanan, bize aktarılan aksaklıkları gidererek bu
alanı kayıt altına alacağız. Dolayısıyla,
bunun gerçekleşmesi hâlinde hem üretici hem tüketici hem tüccar elbette ki
kayıtlı bir vaziyette hizmet alacak, hizmetlerini sürdürecek,
tüketecek ve bunun sonucu olarak da ekonomimiz güç kazanmış
olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, Bakanlığımızın önemli faaliyet
alanlarından birisi de tüketicinin korunması. Gerçekten, bu alana
ilişkin olarak da Tüketicinin Korunması Piyasa Gözetimi Genel
Müdürlüğündeki arkadaşlarımla birlikte ve elbette ki
üniversitelerimizin de katkılarıyla çok önemli, etkin bir
çalışma sürdürüyoruz. Tasarımızı hazırladık,
taslağımız tartışılıyor, inşallah
yakın zamanda onu Meclise taşıyacağız. Yine bu alana
ilişkin 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren ithal ettiğimiz ürünlerin,
tüketicinin sağlığı ve güvenliği bakımından
denetimlerini sadece piyasada değil, gümrük girişlerinde de yapmaya
başlayacağız, böyle bir uygulama içerisindeyiz.
Değerli
milletvekilleri, esnaf ve sanatkârlarımızla alakalı, bana göre,
burada Hükûmetimize söylenecek fazla bir söz bulunmadığı
kanısındayım. Yani 2002 yılıyla bugünü
kıyasladığımızda, 2002 yılında yüzde 57
oranında bir faizle esnaf ve sanatkârımız toplam 157 milyon TL
kredi kullanırken, bugün faiz oranı yüzde 5, yüzde 6,5 ve total
kullandığı kredinin toplamı 6,6 milyar TL ve bu sene faiz
desteği olarak da bütçeye 513 milyon TL ödenek koymuş bulunuyoruz.
Bütçenin
hazırlanmasında emeği geçen arkadaşlarıma, Plan ve
Bütçe Komisyonunun Değerli Başkan ve üyelerine, eleştirileriyle,
önerileriyle katkı veren tüm milletvekillerine teşekkür ediyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yazıcı.
Aleyhinde Adana
Milletvekili Muharrem Varlı. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Varlı.
MUHARREM VARLI (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; beşinci turun
aleyhinde şahsım adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Burada bir muhalefet
milletvekili olarak değil, gerçekten çiftçilikle uğraşan, ekip
diken, ektiğinin biçtiğinin karşılığını
alamayan, hayvancılıkla uğraşan, hayvancılığı
neredeyse terk etme noktasına gelen bir arkadaşınız olarak,
yani yüreği yanan bir insan olarak konuşuyorum. Onun için,
söyleyeceklerimi lütfen muhalefet milletvekiliymiş gibi
değerlendirmeyin, Türkiye'de yaşayan çiftçilerimizin sıkıntılarını
dile getiren bir insan olarak değerlendirirseniz memnun olurum.
Arkadaşlar,
Nasrettin Hoca damdan düşmüş, Haydi doktora götürelim.
demişler. Demiş ki Ya yok, ne doktoru, bana bir tane damdan
düşen getirin. Şimdi, ben damdan düşen bir insanım.
Sayın Bakan da damdan düşen insanları çok fazla bilmediği
için, görmediği için bu ülkedeki çiftçilerin
sıkıntıları bitmiş gibi,her şey tükenmiş
gibi, hiçbir sıkıntıları kalmamış gibi burada
çıkıyor, o kadar güzel rakamlarla insanlarımızı hâlâ
uyutmaya devam ediyor. Sayın Bakan, bu ülkenin çiftçilerinin hâlâ çok büyük
problemleri var, bu ülkenin çiftçileri artık topraklarını
ekmekten vazgeçer hâle geldiler. Çiftçilerimiz yeterince destek
bulamadıkları için, ürettiklerini dışarıya
satamadıkları için benim size bir teklifim var: Gelin, çiftçilerimizi
ihraç edelim Avrupaya, Amerikaya da hep beraber kurtulalım, siz de
kurtulun biz de kurtulalım; bu ülkeyi çiftçinin derdinden de
kurtarmış olalım.
Bakınız, pamuk
üreticileri, mısır üreticileri, buğday üreticileri, hepsi
sıkıntı içerisinde. İçinizde, biliyorum, pamuk üreten
arkadaşlarım da var, AKP milletvekilleri içerisinde de var, buğday
üreten, mısır üreten arkadaşlarımız var. Yahu Pamuk
üretip de para kazanıyorum. diyebilen var mı?
Desteklerden
bahsediyorsunuz, dünyadaki gelişmiş ülkelerin desteklerinin kaçta
kaçını veriyorsunuz siz? Gelin, dünyadaki gelişmiş
ülkelerin, Avrupadaki ülkelerin vermiş olduğu desteği bu
çiftçiye verelim, bakın bu çiftçimiz Avrupaya, Amerikaya pamuk
satıyor mu, satmıyor mu o zaman bir görelim. Ama biz şu anda
dünyanın en büyük pamuk ithalatçısı hâline geldik. Dünyanın
en fazla pamuk üreten ülkelerinden birisiyken, dünyanın en büyük pamuk
ithalatçısı bir ülke hâline geldik.
Değerli
arkadaşlarım, gerçekten mısır geçen yılki fiyatın
altında gitti bu sene, buğday geçen yılki fiyatın
altında gitti bu sene ama mazot fiyatlarına bakıyorsunuz,
alimallah! 2002le karşılaştırıyorsunuz, 2002den bu
yana mazot fiyatları yüzde 400, yüzde 500 arttı, haberiniz var
mı bundan? Ama mısır fiyatları belki yüzde 50yi bile
bulmadı, buğday fiyatları belki yüzde 50yi bile bulmadı
artışı. Pamuk ise 2002 fiyatlarıyla aynı seviyede
hâlâ. Yahu, insan biraz bunları anlatırken, burada gelip rakamlardan
bahsederken geçmişe şöyle bir bakar ama Sayın Bakan damdan
düşmediği için bunları bilemez. Ben, damdan düşen bir arkadaşınızım.
Ah, ah, yüreğim yanıyor benim, yüreğim! Mazot alamıyoruz,
gübre alamıyoruz. Gübre fiyatlarına bakalım, ne kadar
zamlandı biliyor musunuz 2002le bugünkü rakamlar arasında? O da
yüzde 400e, yüzde 500e varan rakamlarla zamlandı ama pamuk aynı
yerinde sayıyor, mısır üreticisi geçen yılkı
fiyatın altında mısırını satıyor,
buğday üreticisi geçen yılki fiyatın altında
buğdayını satıyor. Yazıktır, günahtır,
Allahtan korkun biraz ya!
Hep diyorlar ki:
Önerileriniz nedir? Ne yapmamız lazım? Niye önerilerden
bahsetmiyorsunuz? Ha, sizin için çok bir faydası yok bunun ama yine de
söyleyeceğim, kayıtlara geçsin, belki ufkunuz açılır diye
söylüyorum.
Sayın Bakan,
tahılda KDV oranı yüzde 1, lüks eşyada, makyaj malzemesinde,
altında, gümüşte KDVyi sıfırladınız. Gübrede KDV
hâlâ yüzde 18. Gelin gübredeki yüzde 18 KDV oranını
sıfırlayalım, bu çiftçiye katkı sağlayalım; bu bir.
İki:
Gelişmiş ülkelerden bahsediyorsunuz. Gelişmiş ülkelerde,
Amerika Birleşik Devletlerinde ve Avrupanın birçok ülkesinde
tarımsal mazot 1,7 lira ile 1,8 lira arasında. Gelin mavi mazot
diye, ucuz mazot diye söz verdiğiniz mazotu ucuzlatalım, 1,7 lira
ile 1,8 lira seviyesine getirelim, çiftçiye katkı sağlamış
olalım. O zaman bakın bakalım bu çiftçi kâr ediyor mu etmiyor
mu?
Prim desteklerinden
bahsediyorsunuz. Gelin, prim desteklerini de Avrupa seviyesine, Amerika
seviyesine çekelim. O zaman bizim çiftçimiz Avrupa çiftçisinden daha iyi, bizim
çiftçimiz Amerikan çiftçisinden daha iyi üretiyor mu, daha çok satıyor mu,
onu hep beraber görelim. Ama bunu yapmaya niyetiniz yok. Yapmaya niyetiniz
olmadığı gibi de hâlâ rakamlarla insanlarımızı
aldatmaya ve kandırmaya çalışıyorsunuz. Allahtan korkun.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Varlı.
Sayın
milletvekilleri, şimdi soru-cevap bölümüne geçiyoruz. Süre yirmi
dakikadır, on dakikasını sorulara ayıracağım. Bir
dakikayla sınırlıdır soru sorma süresi.
Sayın Korkmaz
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Tarım Bakanına sorum. Belki de tarım
ürünleri ithalatından sorumlu Bakana demem daha doğru olacak.
Birleşmiş
Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, Türkiye,
Çinden fasulye, kayısı, sarımsak, İtalyadan ıspanak,
ABDden fındık, Güney Afrikadan mandalina, Şiliden üzüm,
İrandan karpuz, İtalya ve Şiliden elma ithal ediyor.
Birleşmiş Milletlerin verdiği bu bilgileri
fındığını satamayan Karadenizli kardeşim,
kayısısına pazar bulamayan Malatyalı ve
Iğdırlı vatandaşım, elmasını
satamadığı için buzhanede çürüten Ispartalı hemşehrim
bilsin istedim.
Bu ürünler, değerli
milletvekilleri, üretimde ülke olarak 1inci olduğumuz ürünler.
Bunları değerlendirip çiftçimizin emeğinin
karşılığını vermek yerine, âdeta onları
cezalandırmak için ithalat yapıyoruz. Tarımı şaha kaldırdık.
diyen Sayın Bakana şaha kaldırmak ile tepesinin üstüne dikmek
arasında dağlar kadar fark olduğunu hatırlatmak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Korkmaz.
Sayın Erdoğan
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sorularım Sayın
Tarım Bakanına: Sayın Bakan, ben Muğla Milletvekiliyim.
Şu an yöremizde zeytin hasadı devam etmektedir. Zeytinyağı
fiyatları üreticinin elinde 3-4 lira aralığına kadar düşmüştür.
Üretici bu fiyatlarla ürününü toplayacak yarıcı bile bulamamaktadır.
Zeytin ve zeytinyağı fiyatlarıyla ilgili bir
çalışmanız var mıdır?
Yöremizdeki
seracılık faaliyeti tarım faaliyeti midir, sanayi faaliyeti
midir Sayın Tarım Bakanı? Seracılarımızın
kullandığı elektrik niçin tarım tarifesi yerine sanayi tarifesinden ücretlendirilmektedir?
Bu yıl üretici
narını 15-35 kuruş aralığında sattı.
Portakal fiyatları şu anda 30-50 kuruş
aralığında. Güzlük domates fiyatları da ortalama 25-30
kuruş idi. Bu fiyatlar üretim maliyetlerini kurtarmamaktadır. Bu
gidişe dur demeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Erdoğan.
Sayın Yüceer
CANDAN YÜCEER
(Tekirdağ) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Mehdi Ekere
sorum: Tekirdağ Hayrabolunun Emiryakup köyünde yaşayan ve geçimini
tarım ve hayvancılık yaparak kazanan köylüler, Hayrabolu Süt
Üreticileri Birliğinin ABDden gebe düve getireceğini duymuş,
yurttaşlarımız gebe düve almak için de başvuruda
bulunmuşlardır. Hayvanları alabilmek için de bankadan 150.000
lira kredi çekmişlerdir. Köylülere hayvanların
ağırlıkları ve verecekleri süt miktarının çok
fazla olacağı, aksi takdirde hayvanları geri alacakları
vadedilmiştir. Gelen düvelerin yirmi bir gün karantinada bekletilmesi
gerekirken, hayvanlar hastalanıp ölmeye başlayınca, karantina
süresi beklenmeden köylülere hayvanları teslim edilmiştir. Teslim
edilen hayvanların ne ağırlık ne de cins olarak vaad edilen
düvelerle uzaktan yakından ilgisinin bulunmadığı, hemen her
gün hayvanları hastalıktan ölen köylüler ilçe tarım
müdürlüğüne başvurarak inceleme talebinde bulunmuşlardır
ama birtakım tehditlerle karşılaşan köylüler tehdit
nedeniyle haklarını aramaktan bile korkar hâle gelmişlerdir.
Sayın Bakan, yurt
dışından gelen hasta düveler gümrükten nasıl
geçmiştir? Bakanlığınız, Hayrabolu Emiryakup köyündeki
köylülerin mağduriyetinin giderilmesi için bir girişimde bulunacak
mıdır? Köylülere hayvanları ve paraları geri verilecek
midir? Türkiyede süt birlikleri aracılığıyla hayvan almak
için başvuran ve aldıkları hayvanı hastalıklı
çıkan kaç köylü vardır?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yüceer.
Sayın Öz
ALİ ÖZ (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tarım Bakanına
benim de sorum: Sayın Bakan, 5996 sayılı Kanunun 28inci
maddesi gereğince takviye edici gıdalar ve özel tıbbi
amaçlı diyet gıdalarının üretimi, ithalatı,
ihracatı ve kontrolüne ilişkin esaslar
tanımlanmıştır. Ancak, piyasada gıda takviye edici
ürünler değişik tanıtımlarla obezite tedavisinde
kullanılmakta ve zaman zaman ölümle sonuçlanan vakalar olmakta, tanı
da ancak otopsiyle konmaktadır. Bu durumun önüne geçmek için farmasötik
şekil adı verilen ürünlerin ruhsatlandırılmasını
Sağlık Bakanlığına devretmeyi düşünüyor musunuz?
Bu devri engelleyen bir baskı var mıdır? Bu ürünlerin ilaç takip
sistemine kaydını neden yapmıyorsunuz? Bu ürünlerin piyasada her
yerden temini yerine eczanelerde satılması ile imha ve
toplanmasının daha doğru olacağı fikrine
katılıyor musunuz?
İkinci bir sorum:
Suriyeyle yaşadığımız olumsuz ortamdan Mersin
tarımı ciddi derecede etkilenmiştir, çiftçiler mağdur
olmuştur ve üretici fiyatları çok düşmüştür. Bu durumu da
gözeterek çiftçilerin borçlarının
yapılandırılmasını düşünüyor musunuz?
9 Kasım 2012de
Erdemlide yaşanan sel felaketiyle yapılan tespit sonucunda ne kadar
tarımsal hasar tespit edilmiştir? Çiftçilere ne kadar yardım
yaptınız?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öz.
Sayın Çınar
EMİN ÇINAR
(Kastamonu) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Benim sorum da Tarım
Bakanına: Tarımı geliştirme amaçlı TARGELi kurdunuz
ve buradaki personelin köylerde çalışacağını defaten
açıkladınız. Kastamonuda 87 TARGEL personeli mevcuttur. Resmî
görevlendirme olmamasına rağmen çoğu il merkezlerinde
görevlidir. Bu personeller taşıt görevlendirme emriyle ilçe
görevlendirmelerine gitmektedirler. Bu yaklaşım doğru mudur?
TARGEL personelinin bir
kısmı 2011 yılında yapılan atamalarda kadro
almış, bir kısmı gün farkıyla kadro
alamamıştır, sözleşmeli olarak
çalışmaktadır. Sözleşmeli çalışanlara kadro
vermeyi düşünüyor musunuz?
Geçen yıl
Kastamonuda yaşanan don olayından dolayı il merkezinde çiftçi
kayıt sistemine kayıtlı 3.000 çiftçinin 2.000i borç erteleme
dilekçesi vermiştir. Bazı ilçelerimizdeki raporlar hububat olarak
tutulurken, bazı ilçelerimizde ve il merkezinde tüm ürünler Dondan
etkilenmiştir. diye tutulan raporlardan dolayı 500den fazla
çiftçimizin yem bitkisi destekleri yüzde 30 ve yüzde 40 oranında kesintiye
uğramaktadır. Çiftçinin bu yanlış
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çınar.
Sayın yılmaz
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Türkiye
tarımının can damarı Çukurova bölgesinde her geçen gün
uygulanan yanlış politikalar sonucu ölmek üzere olan tarım ve
hayvancılığın yeniden canlandırılması
sağlanmalıdır. Adana ve Çukurova bölgesinde bitkisel ve
hayvansal üretimde uzmanlaşmayı ve entansif üretimi ön plana alan
yeni politikalar uygulamayı düşünüyor musunuz?
Sayın Bakan, biraz
önce Urfa MHP İl Başkanım aradı. Harran, Akçakale ve
Siverekli çiftçilerle beraber izliyor, sizi izleyince kendi
sıkıntılarını bana aktarmamı ilettiler. 2009 ve
2010 yılında Urfada verilen destekler faiziyle birlikte geri
isteniyor. Çiftçilerin bunu ödeme şansı hiçbir şekilde yok, çok
mağdur durumdalar, bununla ilgili görüşünüz nedir?
Yine, buğday
desteklerinde Urfa olmak üzere 27.000 çiftçinin desteklenmeleri ödenmemiş,
çiftçi mağdur, bunu ne zaman ödemeyi düşünüyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Yılmaz.
Sayın Demiröz
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) Sayın Tarım Bakanına sormak istiyorum: Zeytin ve
zeytinyağı üreticilerimizin bölgeler itibarıyla girdi
maliyetlerindeki artışlar, destekleme primlerinin yetersizliği
ve piyasa koşulları düşünüldüğünde üreticinin emeğinin
karşılığını almadığını
görmekteyiz. Örneğin, 2010-2011-2012 yılları Bursa zeytin
üreticileri için çok zor yıllar olmuştur. Gemlik, İznik ve
Orhangazide 2010 yılında afetle ilgili 3.100 zeytinci üreticinin
zararlarının bir dilimi hâla ödenmemiştir. Sayın Bakan ne
zaman ödeyeceksiniz?
İkinci sorum: Bütçe
konuşmasında söz verdiğiniz TARGEL atamaları ne zaman
yapılacak, hangi oranlarda alınacak?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Demiröz.
Sayın Kaplan
MEHMET HİLAL KAPLAN
(Kocaeli) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Benimde sorum Sayın
Mehdi Ekere. Türkiye de son yıllarda, Sayın Bakanım,
hızlı bir sanayileşme sürecinde ve bu sanayileşmeyle
beraber OSBler organize edilirken, sanayi bölgelerinde bir yapılanma
yapılırken sizin katkınız var mı diye merak ediyorum.
Doğrusu, neden merak ediyorum: Trakyada Ergene Havzası Türkiyede
birinci sınıf tarım arazisi ama Çorlu, Çerkezköy, Malkarada
OSBler kurarak bölgenin tarımını etkilediniz; Kocaelide,
Gebzede, Sakaryada, tekrar Gediz Ovasında, Çaldağında nikel
ararken
Merak ettiğim bir şey var: Bakanlık sanayiyle ilgili
yerleri oluştururken, tahsis ederken, planlama yaparken, siz, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı olarak Bu bölge tarıma uygundur,
verimlidir, burada sanayi oluşmasın. diye bir fikir beyan ediyor
musunuz?
2nci sorum: Gebze
Organize Sanayi Bölgesinin, küçük sanayinin hemen altında, arıtma
yapılmadan derelere deşarj yapıldığını
biliyoruz. Bu bölgede, son süreçte, Kirazpınar Mahallesi sakinlerinin 8-10
tane büyükbaş hayvanı telef olmuştur. Bununla ilgili
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
Sayın
Yıldız
İDRİS YILDIZ
(Ordu) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
fındık ihracatından geçen yıl 1 milyar 800 milyon dolar
döviz girdisi sağlandığını ve serbest piyasada
satıldığını söylediniz. Bu yıl 5,40 dolardan
satıyoruz geçen yıl 8 dolardan sattığımız
fındığı ve yaklaşık olarak 1 milyar 200 milyon
dolar döviz girdisi olacak. 600 milyon dolar döviz kaybımızı,
devletin olup milletin kaybını nasıl
karşılayacaksınız? Vicdanen bunun sorumluluğunu
nasıl üstleneceksiniz?
Fındığı
desteklemediğiniz için
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İRDİS YILDIZ
(Ordu) Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz.
Sayın Yeniçeriye
söz vereceğim bir dakika.
Buyurun Sayın
Yeniçeri son olarak.
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan. Adalet herkese
hakkını vermektir. Kültür ve Turizm Bakanı Günaya, ülkemizden
kaçırılan tarihî eserlerin geri getirilmesinde gösterdiği
gayretler için öncelikle teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
Türkiyeden yağmalanarak yurt dışına kaçırılan
tarihî eserlerle ilgili olarak açılan dava sayısı nedir?
Kaçırılan eserleri geri getirmek için yapılan harcamaların
miktarı nedir? Türkiyede yazma eserlerin envanteri
çıkarılmış mıdır? Yazma eserlerin fotokopi ya da
dijitalleştirme çalışmaları yapılmakta mıdır?
Yazma eserleri Osmanlı Türkçesinden Türkiye Türkçesine çevirmek için
yapılan herhangi bir faaliyet var mıdır?
Tarım Bakanı
milliyetçilikten söz ettiğinden kendisine tarım bakımından
milliyetçiliğin ne anlama geldiğini de söylemek isterim. Türk
köylüsünün, hayvan yetiştiricisinin ve çiftçisinin hakkını
yabancı köylülere ve çiftçilere yedirmemeye milliyetçilik denir Sayın
Bakan. (MHP sıralarından alkışlar) Siz, hayvan ülkesi
Türkiyede hayvan, meyve ülkesi Türkiyede meyve, tarım ülkesi Türkiyede
saman ithal eden bir bakan olarak tarihe geçtiniz, size sorum yok.
Teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yeniçeri.
Evet, şimdi
Sayın Bakan, Sayın Eker, en çok soru size
Sonra, bir kısa süre
de size vereceğim Sayın Günay.
Önce size, buyurunuz.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Tamam,
teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şimdi, Türkiyede tarım arazilerinin
artık işlenmediği, köylünün çiftçiliği
bıraktığı iddia edildi. Tabii değerli arkadaşlar
bu doğru değil, bunun gerçeği şu: Doğrudur, Türkiyede
tarım arazilerinin aşırı derecede bölünmesi, atomize
olmasından ötürü çok küçük parsellere sahip olanlar artık bunu
ekonomik olarak işletemiyor. Bu bir sorundur, Türkiyenin sorunudur ve bu
sorun 1926 yılındaki Medeni Kanundan beri gelen, biriken,
gelişen bir sorundur.
Şimdi, biz buna
birtakım tedbirler aldık, bu tedbirlerin bir kısmı
uygulanıyor, yine bizim hükûmetimiz aldı bu tedbirleri. Bundan
sonraki süreçte de siz de eğer bu konuda gerçekten bundan muzdaripseniz ve
bunun düzeltilmesini istiyorsanız, biz buraya kanun
tasarısını getirdiğimizde buna destek verirsiniz ve sizin
desteğinizle biz Türkiyenin bu sorununu çözeriz. Böylece, Türkiyede,
aslında kullanılabilir, ekilebilir ama işletilmeyen, şu
anda çok küçük parçalara bölünmüş olmasından ötürü işletilmeyen
arazilerin de işlenmesi imkân dahiline gelecek.
İthalatla ilgili pamuktan
başlayıp sonra diğer ürünlerle ilgili
arkadaşlarımızın bazı görüşleri, ifadeleri oldu.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Türkiye 2002
yılında 988 bin ton lif pamuk üretiyor, 549 bin ton da ithalat
yapıyor, 79 bin ton ihracat yapıyor, pamuğa dayalı tekstil
ihracatı da 4,5 milyar dolar. Şimdi bunları bileceğiz.
Şimdi, ikide birde böyle hani söylendiğinde, konuyu bilmeyenler bunu
gerçekte çok farklı bir şekilde algılayabiliyor. Arkadaşlarımın
yine iyi niyetle bunu sorduğunu varsayıyorum, öyle kabul ediyorum ve
buna onun için bir açıklama getiriyorum.
2011 yılında Türkiye 1 milyon ton lif pamuk
üretmiş yani 2002ye göre daha fazla lif pamuk üretmiş; ithalatı
612 bin tona çıkmış, 70 küsur bin ton artmış;
ihracatı 106 bin tona çıkmış ama Türkiyenin pamuğa
dayalı tekstil ihracatı 4,5 milyar dolardan 11 milyar 451 milyon
dolara çıkmış.
Şimdi, Türkiyenin tekstil ihtiyacı, tekstil
ihracatı, tekstil ham madde ihtiyacı artmış. Türkiyenin bütün
bu ihtiyaca paralel olarak bütün diğer ürünlerle birlikte bunu aynı
şekilde artırma imkânı yok çünkü Türkiyenin alanı belli.
Türkiyenin alanında, sonuçta, aynı alanda mısır da
yetişiyor, pamuk da yetişiyor, ayçiçeği de yetişiyor,
buğday da yetişiyor. Dolayısıyla, Türkiyenin sulanabilir
alanlarının miktarı artırılmadığı
sürece mutlaka bunlardan bir tanesinde bir farklılık olacak.
Türkiye 2002 yılında 2,2 milyon ton mısır
üretiyordu, bugün 4,6 milyon ton mısır üretiyor yani alanın bir
kısmı doğal olarak oraya gitti. Dünya fiyatları izleniyor,
takip ediliyor, üretici de bu dünya fiyatları paralelinde buna göre ürün
tercihini, ekiliş tercihini yapıyor ve değerlendirmesini
yapıyor. Yani böyle hani işte Pamuk öldü, yetmiyor. falan filan
öyle değil, Türkiye yine bu kadar pamuk üretiyor ama bir şartla; tekstil
ihracatı o kadar büyüdü ki Türkiyenin, dolayısıyla bunun
hepsini karşılayacak ham maddenin hepsi Türkiyede üretilmiyor, bunun
bir kısmını ithal ediyor.
İkinci husus
şu: Bakın, pamukta bizim gerçekte verdiğimiz destek çok önemli
bir destektir yani işletme maliyetinin önemli bir kısmını
biz destek olarak ödüyoruz pamuk üretiminde.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, üçüncü husus şu: Türkiye'nin ithalatından
bahsedildi. Bakın, ben demin size fındıktaki hikâyeyi
anlattım yani evsafına uygun olmadığı gerekçesiyle 40
ton sınırdan geri geliyor. Türkiye'nin ihraç ettiği
fındık, bunu biz ithalat olarak değerlendiriyoruz burada. E, bu
doğru değil.
Şimdi, diğer
ürünlerle ilgili olarak da ben size söyleyeyim: Türkiye'nin tarım ürünleri
ithalat ve ihracatı. İşte, Türkiye net ithalatçıdır
falan filan, bu doğru değil arkadaşlar. Ham madde
Bakın
ben size söyleyeceğim şimdi kalemleri ve sizler de bunu bu
şekilde değerlendirin. İşlenmemiş kösele, deri ve kürk
409 milyon dolar. Bu, tarımda görünüyor.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) Sorulara gel Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Ham kauçuk
Kauçuğu tarım sektörü mü kullanıyor? Hayır, lastik sanayisi
kullanıyor. Türkiye eskiden kauçuk üretiyordu da şimdi üretmekten vaz
mı geçti? Hayır. Eskiden beri Türkiye kauçuğu ithal ediyor. 1
milyar 650 milyon dolar, bu da tarımda görünüyor.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) Sayın Bakan, şu sorulara cevap verin. Şu sorulara bir
gelin, sorulara.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Türkiye'nin
sanayisi büyüdü arkadaşlar, sanayisi. Sanayisi büyüyünce, ekonomisi
büyüyünce bu ham maddeleri Türkiye ithal etmek durumunda çünkü Türkiye ham
kauçuk üretmiyor.
Şimdi, mantar, odun
ve kereste 605 milyon dolar.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) Sayın Bakan, bir sorulara gelsek
BAŞKAN Sayın
Eker, son üç dakikayı Sayın Günaya vermem lazım ama
Bütün
soruların hepsini nasıl yapacağız?
MEHMET GÜNAL (Antalya)
O öyle yapar hep Sayın Başkan, o hep öyle yapar. Konuşur,
konuşur sonunda süreyi bitirir yani.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) 2 bakan daha var.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Sayın
Başkan, cevap veriyorum. Evet, cevap veriyorum yani. Bir sürü soru
soruldu.
BAŞKAN - Buyurun,
peki. Ama süremizi daha kullanmak zorundayız.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Kâğıt
hamuru ve kullanılmış kâğıt 603 milyon dolar. Dokuma
elyafı ve bunların artıkları 3,3 milyar dolar. Şimdi,
Türkiye'nin tarım ithalatının 6,6 milyar doları bu
saydığım ham maddeler. Bunu çıkarın, Türkiye,
gıdada ve diğer tarım ürünlerinde 3,5 milyar dolardan daha fazla
net ihracatçıdır. Türkiye, gıda açısından
dışa bağımlı değil; 75 milyon insanını
besliyor, 31-32 milyon turistin karnını doyuruyor, üstüne, 15,4
milyar dolar gıda maddesi ihraç ediyor. Ama bu ham maddeler sanayinin
kullandığı ham maddeler ve Türkiye sanayi için, ihracat için
bunları vermek zorunda. Dolayısıyla, işin tarım
ithalatıyla, ihracatıyla ilgili kısmı bu.
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Tarımdaki cari açığı söyleyin, kabul
edelim.
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Değerli arkadaşlar, fındıkla ilgili fındık
üretimi dedi arkadaşımız, 600 milyon dolar zarar
Arkadaş,
böyle bir şey yok.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Süt kaç para?
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Bakın, 2011de Türkiye'nin üretimi 430 bin tondu, 2012de 660 bin ton.
İDRİS
YILDIZ (Ordu) - Rekolteyi Tanrı veriyor ama bizim de devlet olarak bunu
kontrol etmemiz lazım. Geçen sene 8 dolardan sattık
fındığı.
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Şimdi, biz, fındığa alan bazlı destek ödedik, alan
bazlı destek üç sene ödedik, yılda 700 milyon lira ortalama ödedik.
Önümüzdeki üç yıl için de her sene yine aynı oranda, üstelik 2013,
2014te artırmak suretiyle -2013, 2014 için- biz alan bazlı destek
ödemesine fındık üreticilerine devam ediyoruz, bu da kilogram
başına 1 liradan daha fazla bir destek yapıyor. Eskiden
bunların hiçbirisi yoktu.
İDRİS
YILDIZ (Ordu) Sayın Bakan, geçen sene 8 dolardan
sattığımız fındığı 5,40 dolardan
satıyoruz şu anda. 600 milyon dolar devletin kaybı var,
üreticinin kaybı var.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Bakan, afet ne oldu afet?
Sayın Bakan, fındık afetini sorduk, fındık afetini.
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Sayın Başkan, devam edebilir miyim?
BAŞKAN
Sayın Eker, lütfen
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Zeytinyağıyla ilgili İlhan Beyin söylediği bir şey
var. Zeytinyağı primleriyle ilgili aralığın 3üncü
haftasında 30 milyon TL olarak toplam zeytinyağı priminde ödeme
olacak. Biz, yıl sonu itibarıyla 7,5 milyar liranın üzerinde
tarım sektörüne doğrudan destek ödemesi yapacağız. Bizim
diğer desteklerimiz OECDnin, vesairenin söylediği,
-uluslararası kriterlere göre söyledik- Türkiye'nin millî bütçesinden
çiftçiye nakit destek olarak ödediğimiz para 7,5 milyar liranın
üzerinde, önümüzdeki sene öngördüğümüz bütçede 9 milyar Türk lirası.
Ama, bunun içerisinde diğer destekler, sübvansiyonlar, fiyat destekleri,
vesaire bunlar yok. Dolayısıyla, bunları da hesaba
kattığımız zaman
Ki bunlar da destektir, çünkü hazineden
çıkıyor.
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Orhangazideki zeytin afetini sordum.
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Dolayısıyla, siz bunlara Hayır, bunlar destek değildir.
diyemezsiniz, böyle bir şey yok. Biz bunu söylüyoruz. İlave olarak da
bunlar var.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Eker.
GIDA,
TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Diğer sorulara da yazılı cevap vereceğim.
BAŞKAN
Peki, süreniz bitti.
Şimdi
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Afet, afet
Sayın Bakan,
fındık alacağını söylemediniz,
alacağını.
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri, lütfen sakin olalım.
İki
dakika Sayın Günay size söz vereceğim, iki dakika da Sayın
Yazıcı size süre vereceğim.
Buyurunuz.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) Sayın Başkanım, çok
teşekkür ederim. Sayın Yeniçeriye bu nazik teşekkürü için ben
de hassaten mukabele ediyorum.
Bizim dönemimizde,
2007den bu yana benim görev yaptığım dönemde 3.500den fazla,
Türkiyeye, yasa dışı yollarla çıkarılmış
olan eser geri döndü. Bu rakam 2003-2007 arasında 1.000in
altındadır, 800 civarındadır, Ondan önceki on yılda da
yine 1.000in altındadır. Yani biz bu son dönemde, beş
yılda; geride bıraktığımız on beş yılda
getirilen eserden daha fazlasını ülkemize getirdik demin
söylediğim çeşitli manevi yardımlar sayesinde ama hemen hemen
bir ciddi kalem olarak hiçbir sarfiyatımız olmadı yani bunlar
için özel bir ödeme yapmadık, özel bir avukat tutmadık, özel bir dava
açmadık, tamamen Türkiyenin elindeki diplomatik imkânları dikkatli
ve kararlı kullanarak bu eserlerin ülkemize dönüşünü sağlamaya
çalışıyoruz. Açtığımız yeni dava yok, o
yüzden yeni masraf yok ama geçmiş yıllarda yüksek ücretlerle
açılmış davalar var, onları da dikkatle takip ediyoruz ama
çok sayıda hâlâ ülkeye gelmesi gereken eserimiz var; birincisi bu.
İkincisi: Yazma
eserler konusunda biz fiziki mekânları Süleymaniye Kütüphanesini
büyüterek, -Doğumevini çıkararak- Darüşşifayı
Süleymaniye Kütüphanesine dâhil ederek, Koca Ragıp Paşa Kütüphanesini
Yazma Eserlere çevirerek misli misline artırmaya
çalışıyoruz ama tabii yazma eserler konusunda daha
fazlasını yapmak gerekiyor.
Dijital ortama çok büyük
oranda geçtik, kataloglama çalışmalarımız var; onları
da ciddi biçimde hızlandırıyoruz ve 2013 içinde envanter,
kataloglama ve dijitale kaydetme konusunda yazma eserlerde çok büyük mesafeler
kaydedeceğiz.
Kalan süre içinde bir
noktaya ayrıca, izin verirseniz, değinmek istiyorum. Genel sorular
sırasında bir değerli arkadaşım, Sayın Önder,
İzmirde bir tiyatro topluluğunun Gogol oynadığı için
cezalandırıldığını söyledi. Ben mahkeme
kararını getirttirdim. Mahkeme kararında herhangi bir tiyatro
oyununa en küçük bir atıf yok. Sokakta yapılmış bir
gösteri, sokakta yapılmış gösteride bir grup genç halkı
askere gitmemeye teşvik ve tahrik ettikleri gerekçesiyle cezalandırılmışlar
beş ay.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Sokakta tiyatro oynadıkları için mi?
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) Konakta sokakta, halka açık
mekânda, kamuya açık mekânda
Cezalandırılmışlar,
burada mahkeme kararı; tiyatro, Gogol, oyun bir tek satır geçmiyor,
bakın, burada, elimde resmî belge.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Sokakta da oynanır.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Tiyatro oynadıkları için.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) Efendim? Tiyatro oyunundan ötürü.
demiyor, halkı askerlik hizmetinden soğutmaya dönük ve
Mahkeme
Tiyatro oynadıklarından dolayı. demiyor, slogan
attıkları
ADİL KURT (Hakkâri)
Sayın Bakan, sokak tiyatrosu diye bir kavram var.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) Onu ben biliyorum kardeşim! Yani
tiyatro tabii sokakta da oynanır ama tiyatrodan dolayı değil,
orada yaptıkları propagandadan ötürü beş ay
Ve mahkeme bu
cezayı ertelemiş. Mahkeme bu cezayı açıklamamış
ADİL KURT (Hakkâri)
Oyun sergilemişler, ondan dolayı da ceza almışlar.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir)
cezayı, hükmü erteleme
kararı vermiş. Bunu bilginize sunmak isterim.
Teşekkür ederim
efendim, sağ olun.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Sayın Bakan siz yapmayın. Bir dünya klasiği,
Gogolden çevrilmiş ve mahkeme cezalandırıyor.
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) Oyunla ilgili değil.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Günay.
Buyurunuz Sayın
Yazıcı.
GÜMRÜK VE TİCARET
BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tabii, arkadaşlar belki mikrofondan soru yöneltemediler
ama bana ilettikleri soru şu: Borçlar Kanununun 584üncü maddesinin
gereği işin kefalet izni konusunu ne yapacaksınız?
diyorlar. Bu konuyla alakalı, bu konunun çözümüyle alakalı
bakanlığımda çalışma yürütülüyor ve bu çalışmayı
Adalet Bakanlığıyla paylaşıyoruz. Sanırım
çok fazla bir zamana terk etmeden uygun bir düzenlemeyle bunu çözeceğiz.
Son olarak şunu da
ifade etmek isterim: Bu kaçakçılıkla alakalı, özellikle ispat
külfetinin yer değiştirdiğine ilişkin kesinlikle öyle bir
düzenlememiz yok. Mücadeleyi etkin hâle getirmek için 4458, 5607
sayılı Kaçakçılık Kanunu ve 5015 sayılı Petrol
Kanununda değişiklik içeren taslağımız hazır.
Pazartesi günü büyük bir ihtimalle Bakanlar Kuruluna takdim edeceğiz,
ondan sonra Meclise gelecek.
Ben de teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yazıcı.
Görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi,
sırasıyla beşinci turda yer alan bütçelerin bölümlerine
geçilmesi hususunu ve bölümlerini ayrı ayrı okutup
oylarınıza sunacağım.
Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2013 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
30) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI
1) Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK
CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 126.397.650
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik
Hizmetleri 3.500.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik İşler ve
Hizmetler 12.827.363.030
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
05 Çevre Koruma Hizmetleri 1.850.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
07 Sağlık Hizmetleri 102.042.750
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
09 Eğitim Hizmetleri 43.178.220
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
10 Sosyal Güvenlik ve Sosyal
Yardım Hizmetleri 11.898.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 13.116.229.650
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2011 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL)
|
Toplam
Ödenek 2.258.188.624,00
Bütçe Gideri 2.212.491.713,95
Ödenek Üstü Gider 1.027.908,36
İptal
Edilen Ödenek 46.724.818,41
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2011 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığının
2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3) Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL)
|
Toplam
Ödenek 7.449.601.191,00
Bütçe Gideri 7.447.002.315,86
Ödenek Üstü Gider 49.860,97
İptal
Edilen Ödenek 2.648.736,11
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının 2011 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Tarım Reformu Genel
Müdürlüğü 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabınınn
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4) Tarım
Reformu Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL)
|
Toplam
Ödenek 234.189.275,00
Bütçe Gideri 234.047.999,55
İptal
Edilen Ödenek 141.275,45
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tarım Reformu Genel
Müdürlüğü 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
42.09) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI DÜZENLEME KURUMU
1) Tütün ve
Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK
CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 18.655.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik İşler ve
Hizmetler 45.965.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 64.620.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs ve Mülkiyet
Gelirleri 57.020.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer Gelirler 3.400.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
06 Sermaye Gelirleri 4.200.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 64.620.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Tütün ve
Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL)
|
Toplam
Ödenek 54.292.000,00
Bütçe Gideri 51.741.643,96
İptal
Edilen Ödenek 2.550.356,04
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B)
CETVELİ
|
|
(TL)
|
Bütçe Gelir Tahmini 50.592.000,00
Net Tahsilat 51.741.643,96
Ret ve İadeler 118.878,92
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2013
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
21) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
1) Kültür ve
Turizm Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK
CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 443.574.240
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
02 Savunma Hizmetleri 1.148.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik
Hizmetleri 12.611.000
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik İşler ve
Hizmetler 457.141.350
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
07 Sağlık Hizmetleri 42.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
08 Dinlenme, Kültür ve Din
Hizmetleri 937.217.410
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 1.851.734.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kültür ve
Turizm Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2011 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Kültür ve
Turizm Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL)
|
Toplam
Ödenek 1.684.812.282,08
Bütçe Gideri 1.495.819.456,37
İptal
Edilen Ödenek 188.992.825,71
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 142.613.140,59
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2011 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2013 merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.16) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 20.200.800
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik
Hizmetleri 1.352.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
07 Sağlık Hizmetleri 717.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
08 Dinlenme, Kültür ve Din
Hizmetleri 189.615.200
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 211.885.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini
okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs ve Mülkiyet
Gelirleri 4.100.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan Bağış
ve Yardımlar ile Özel Gelirler 207.320.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer Gelirler 465.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 211.885.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir
Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul
edilmiştir.
Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL)
|
Toplam
Ödenek 174.787.817,00
Bütçe Gideri 172.037.176,17
İptal
Edilen Ödenek 2.750.640,83
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
(TL)
|
Bütçe Gelir Tahmini 166.970.000,00
Net Tahsilat 175.078.603,04
Ret ve İadeler 900,00
BAŞKAN (B) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.15) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 22.002.500
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik
Hizmetleri 2.450.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
08 Dinlenme, Kültür ve Din
Hizmetleri 149.242.500
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 173.695.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini
okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs ve Mülkiyet
Gelirleri 8.109.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan Bağış
ve Yardımlar ile Özel Gelirler 165.511.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer Gelirler 75.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 173.695.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir
Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul
edilmiştir.
Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2)Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL)
|
Toplam
Ödenek 146.743.000,00
Bütçe Gideri 143.685.972,08
İptal
Edilen Ödenek 3.057.027,92
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
(TL)
|
Bütçe Gelir Tahmini 136.761.000,00
Net Tahsilat 140.567.987,16
Ret ve İadeler 20.268,00
BAŞKAN (B) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2011 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.53) TÜRKİYE YAZMA ESERLER BAŞKANLIĞI
1) Türkiye
Yazma Eserler Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 3.557.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik
Hizmetleri 1.302.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
08 Dinlenme, Kültür ve Din
Hizmetleri 14.128.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 18.987.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini
okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri 15.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan Bağış
ve Yardımlar ile Özel Gelirler 18.884.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer Gelirler 88.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 18.987.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir
Türkiye Yazma Eserler
Başkanlığı 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2013 yılı
merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
31) GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI
1) Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK
CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 432.074.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
02 Savunma Hizmetleri 5.500
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik
Hizmetleri 45.385.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik İşler ve
Hizmetler 33.764.150
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 511.228.650
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı 2011 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL)
|
Toplam
Ödenek 170.017.690,00
Bütçe Gideri 137.746.689,09
İptal
Edilen Ödenek 32.271.000,91
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Gümrük
Müsteşarlığı 2011 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Gümrük
Müsteşarlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL)
|
Toplam
Ödenek 209.253.899,50
Bütçe Gideri 209.558.295,43
Ödenek Üstü Gider 408.379,49
İptal
Edilen Ödenek 103.983,56
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gümrük
Müsteşarlığı 2011 yılı merkezi yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir:
Rekabet Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
42.07) REKABET KURUMU
1) Rekabet
Kurumu Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK
CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 34.201.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik İşler ve
Hizmetler 23.199.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 57.400.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini
okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs ve Mülkiyet
Gelirleri 818.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer Gelirler 56.582.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 57.400.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Rekabet Kurumu
2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Rekabet Kurumu 2011 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
2) Rekabet
Kurumu 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL)
|
Toplam
Ödenek 56.599.000,00
Bütçe Gideri 44.993.787,88
İptal
Edilen Ödenek 11.605.212,12
BAŞKAN Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B)
CETVELİ
|
|
(TL)
|
Bütçe Geliri Tahmini 45.750.000,00
Net Tahsilat 46.130.046,13
Ret ve İadeler 570.676,86
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Rekabet Kurumu 2011 yılı merkezî kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Böylece Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu, Kültür ve Turizm Bakanlığı,
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğü, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ve Rekabet Kurumunun
2013 yılı merkezî yönetim bütçeleri ile 2011 yılı merkezî
yönetim kesin hesapları ve Türkiye Yazma Eserleri
Başkanlığının 2013 yılı merkezî yönetim
bütçesi ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Tarım
Reformu Genel Müdürlüğü ve Gümrük Müsteşarlığının
2011 yılı merkezî yönetim kesin hesapları kabul edilmiştir.
Hayırlı
olmasını diliyorum.
On beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.34
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.55
BAŞKAN: Başkan
Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatih
ŞAHİN (Ankara), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39uncu Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
2013 yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2011 yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının altıncı tur
görüşmelerine başlayacağız.
Altıncı turda,
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı,
Karayolları Genel Müdürlüğü, Bilgi Teknolojileri ve
İletişim Kurumu, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü,
İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü,
Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik
Komutanlığı bütçe ve kesin hesapları ile Denizcilik Müsteşarlığı
kesin hesabı yer almaktadır.
III.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/698) (S.Sayısı: 361) (Devam)
2.- 2011
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, Merkezi
Yönetim Bütçesi Kapsamındaki Kamu İdarelerinin 2011 Yılı
Kesin Hesap Kanunu Tasarısına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ( 1/649, 3/1003)
(S.Sayısı: 362) (Devam)
J) ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANLIĞI
1) Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
K) KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Karayolları Genel Müdürlüğü
2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Karayolları Genel Müdürlüğü
2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE
İLETİŞİM KURUMU
1) Bilgi Teknolojileri ve
İletişim Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) DENİZCİLİK MÜSTEŞARLIĞI
1) Denizcilik Müsteşarlığı 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) SİVİL HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2013
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O) İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
1) İçişleri
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İçişleri
Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ö) EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Emniyet Genel Müdürlüğü 2013
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel Müdürlüğü 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
P) JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI
1) Jandarma Genel
Komutanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel
Komutanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
R) SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞII
1) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Sayın
milletvekilleri, turda yer alan bütçelerle ilgili olarak soru sormak isteyen
milletvekilleri sisteme girebilirler.
Altıncı turda
şahısları adına söz alan sayın üyelerin
adlarını okuyorum:
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına, Samsun Milletvekili İhsan Kalkavan, Bursa Milletvekili
Kemal Ekinci, İzmir Milletvekili Erdal Aksünger, Gaziantep Milletvekili
Ali Serindağ, Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu,
İzmir Milletvekili Musa Çam, İstanbul Milletvekili Celal Dinçer;
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Erzincan Milletvekili
Sebahattin Karakelle, Çorum Milletvekili Cahit Bağcı, Kayseri
Milletvekili Yaşar Karayel, Tokat Milletvekili Dilek Yüksel, Kars
Milletvekili Ahmet Arslan, Denizli Milletvekili Nihat Zeybekci, Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar, Kırıkkale Milletvekili Oğuz
Kağan Köksal, Sivas Milletvekili Ali Turan, Nevşehir Milletvekili Ebu
Bekir Gizligider; Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına,
Muş Milletvekili Demir Çelik, İstanbul Milletvekili Sırrı
Süreyya Önder, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan; Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Durmuş Ali Torlak,
Adana Milletvekili Ali Halaman, Kütahya Milletvekili Alim Işık,
Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan, Elâzığ Milletvekili
Enver Erdem.
Şahsı
adına, lehinde İzmir Milletvekili Aydın Şengül; aleyhinde
Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu.
Şimdi, ilk söz
olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Samsun Milletvekili İhsan
Kalkavan. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Kalkavan.
CHP GRUBU ADINA AHMET
İHSAN KALKAVAN (Samsun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığının 2013 yılı bütçesiyle ilgili olarak
Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunmaktayım,
grubum ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Denizci bir ailenin ferdi
olarak da konuşmama denizcilik sektörünün 2008 kriziyle başlayan ve
devam eden sorunlarıyla başlamak istiyorum. Gemi inşa sektörü ve
finansmanı konusunda Avrupa Birliği ve Uzak Doğu ülkeleriyle
ilgili devletler tarafından kendi tersanelerine verilen destek ve
teşvikler göz önüne alındığında ülkemizde gemi
işletme sanayine verilen finans desteğinin yeterli
olmadığı, Türk tersaneciliğinin mevcut kapasitesinin yüzde
15in altında çalıştığı ve son üç yılda 30
bin kadar kişinin istidam kaybına uğraması devlet
desteğinin olmasının gerektiğini ortaya
çıkarmıştır. Türk tersanelerinin gemi inşasını
özendirmeye yönelik ürün odaklı teşvik kapsamsında yüzde 19
oranında prim sistemi tanımlanması, kredi garanti fonu sistemine
yeni alınacak gemi inşa siparişlerinin dâhil edilmesi, Avrupa
Birliğinde denizcilik sektörüne yönelik nitelikli gemi sanayisini
destekleyen unsurların kendi mevzuatımızda da yer alması
koster filosunun yenilenmesine kaynak sağlanması ve tüm kamu ile
ilgili kuruluşların yeni gemi siparişlerinde Türk tersanelerine
uygun rekabet alanının sağlanması sorunlarının
giderilmesinde denizcilik sektörüne katkı sağlayacaktır.
Limanlarımızın
yalnız tahmil-tahliye odakları olmaktan çıkarıp lojistik
merkez hâline gelmesi hedefinizi destekliyoruz fakat tersanelerimizin iflasın eşiğinde bulunduğu
bu ortamda 52 tane yeni tersanenin tasarı aşamasında
olduğunu söylemeniz övünç kaynağı değildir. Bu, sadece,
kapatılan tersaneden çıkartılan işçilere karşı
yapılan bir hakarettir.
Türkiyede gemi
siparişi vermeyi düşünen yabancı armatörlere, benzerleri Kore,
Çin, Japonya, Almanya, Hollanda ve İspanyada uygulanmakta olan on-on
beş yıl vadeli gemi işletme dönemi finansmanı
sağlanmalı. Gerekirse, buradaki kredilerin
teminatlandırılması ve Eximbank tarafından risk yükünün
azaltılması için, Norveç veya İsveçtekinin benzeri aracı
garantör kuruluşlar kurulmalıdır. Sektöre uygulanan kredi paketi
içerikleri ve teminat oranları da gözden geçirilmelidir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; deniz yolu
taşımacılığında da durum çok iç açıcı
görünmemektedir. Türk dış ticaret yüklerinin
taşınmasında Türk bayraklı gemilerin 2011
yılındaki payı yüzde 17yken 2012 yılındaki payı
ise yüzde 14lere gerilemiştir. Koster tipi gemilerle bir zamanlar
Akdenizde hâkimiyet kurmuş Türk deniz ticaret filosunda günümüzde 1.500
ila 7.500 dwt aralığında 256 gemi mevcuttur. Bunların 31
adedi 10 ila 19 yaş aralığında, 183 adedi ise 20
yaşın üzerindedir.
Türkiye'nin Avrupa
Birliği uyum sürecinde, bu gemilerin diğer ülke gemileriyle rekabet
gücü kalmayacaktır. Bundan dolayı, 1.500 ila 12.000 dwt arasında yeni gemiler inşa
edilerek Türk koster filosu yenilenmeli ve koster
taşımacılığının
canlandırılması sağlanmalıdır.
Yabancı bayrağa
geçişin önlenmesi için gerekli tedbirlerin bir an önce alınması
gerekmektedir. Denizcilik Müsteşarlığınca 2006
yılında yapılan Kabotaj
Taşımacılığı Saha Etüt Çalışması
Projesi ivedilikle hayata geçirilmeli, final raporunda belirtilen
yatırımlar gerçekleştirilmelidir.
Sadece deniz yolu
taşımacılığından alınan serbest
sağlık resmî ücretleri kaldırılmalı, fener ücretine
indirim sağlanmalı, 1 Ocak 2011 tarihinde hayata geçirilen
Kılavuzluk, Römorkaj ve Diğer Hizmetler Tarifesi de Deniz Ticaret
Odasının da görüşleri alınarak yeniden
hazırlanmalıdır.
Türk armatörlerin
yabancı bayrağa geçişini önlemek için, rekabetçi navlun ile
piyasada çalışmalarını engelleyen yüksek SGK gelirleri
azaltılmalıdır. Aksi takdirde son beş yıldan beri Türk
limanlarına yük taşıyan yabancı bayraklı gemilerin
sayısı süratle artacak; buna karşılık da son dört-beş
yıldır Kumkapı, Ahırkapı, Tuzla, Kartal, Samsun,
Amasra gibi limanların açığında, denizde bekleyen Türk
bayraklı gemiler yavaş yavaş söküm yerlerine hurda olmak için
satılacaktır.
Sorunlarını ve
çözüm önerilerini sizlerle paylaştığım denizcilik
sektöründe kriz devam etmektedir. Denizcilik sektörü, özel anlam
taşıyan, özel önem taşıyan sektörler arasına
alınmalıdır; eğer alınmazsa başta tersaneler ve
armatörler yok olacaktır. Acilen teşvik ve banka kredileriyle destek
sağlanmalıdır.
Plan Bütçe Komisyonunda,
19/11/2012 tarihinde Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığının bütçe görüşmeleri sırasında,
Sayın Bakanımız Binali Yıldırım sunuş
konuşmasında denizcilik sektörünün sorunlarıyla ilgili en ufak
bir açıklamada bulunmamıştır. Sadece, milletvekili
arkadaşlarımızın denizcilikle ilgili sorularına
yanıt vermiştir. Basından izlediğimiz kadarıyla
oğlunun da denizcilik sektöründe iş yaptığı Sayın
Bakanımızın bu sektörün sorunlarıyla daha yakından
ilgilenmesini bekliyor ve daha inandırıcı çözüm önerileri
getireceğine inanmak istiyoruz.
Bu arada bir konuya da
değinmek istiyorum. Bir hızlı tren tutturmuş
gidiyorsunuz. Defalarca söylememize rağmen niçin normal tren
yollarını seçmiyorsunuz? Örneğin, bir Poti, Batum, Trabzon,
Samsun tren yolu inşa etmekle hem kara yolundaki kazaları azaltacak
hem de kara yollarının yolcu ve yük taşıma
yoğunluğunu azaltırsınız, ayrıca ülke ticaretine
de katma değer katmış olursunuz. Hızlı tren ve kara
yollarına yaptığınız yatırımlarla bu iki yatırımın
şemsiyesi altında denizciliği üvey evlat kabul ederek
eritmektesiniz Sayın Bakanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekillerim; denizcilik sektörünün kurtulması için tek yol,
bünyesinde limancılığı, deniz
taşımacılığını, yat turizmini, su ürünlerini
ve balıkçılığı, gemi inşa sanayisini bulunduran,
özünden çıkan ehil kişilerle yönetilen özerk bir Denizcilik
Bakanlığıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AHMET İHSAN KALKAVAN
(Devamla) - İşte o zaman, denizli bir millet değil, denizci bir
millet, denizci bir ülke oluruz.
Bütçenin
hayırlı olmasını diliyor, hepinize
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kalkavan.
Bursa Milletvekili Kemal
Ekinci.
Buyurunuz Sayın
Ekinci. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KEMAL
EKİNCİ (Bursa) Sayın Başkanım, nezdinizde yüce
Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.
Altmış iki
yıllık geçmişi olan çok güzide bir kuruluş.;özellikleri
olan, liyakati olan, kendi ilkesi olan bir kuruluş; bugüne kadar önemli
hizmetlerde bulunmuştur.
Teşkilatta
emeği geçenlerden altmış iki yıl içerisinde bütün ölenlere
rahmet diliyorum, yaşamda olanlara sağlık diliyorum,
çalışanlarına da kolaylık diliyorum.
Siyasetin yönlendirmesiyle
zaman zaman Karayolları birtakım kesintili ve dejenere yapıya
dönüşmüştür ama kendi ilkeleri o dejenerasyondan çabuk
çıkmasına neden olmuştur. Çok muhtemel ki, siyasetin elbette
yatırımcı bir kuruluş üzerinde etkinliği olur ama bu
etkinlik, ilkesiyle, onun da siyasetin kendi stratejisiyle,
Karayollarının kuruluş amacıyla ve Karayolları
stratejisiyle paralellik arz ettiğinde hem üretim kolay olur hem de
siyaset, üreten bir yapıya çok müdahale etmemiş sayılır.
Değerli
arkadaşlar, Karayolları için sadece kamuoyunun veya siyasetin
beklentileri yok; önce kendi çalışanları var, o
çalışanlarının beklentilerinin olması lazım. Son
zamanlarda söyleniyor. İtibar etmekte zorluk çekiyorum. Bu siyaset,
tarikat, cemaat işlerinden süratle Karayolları
uzaklaşmalıdır; bir.
İki;
Karayolları çalışanlarının, teknik düzeyde hizmet
edenlerin ücretlerinde bir değişiklik yapılması zorunludur.
Aksi hâlde kalifiye elamanları orada tutmakta
zorlanırsınız.
Bir başka şey
de karayolculuk ruhu diye Karayollarının geleneğinde
vardır. Karayolları personelinin arasında sosyal bir
dayanışmanın oluşturulması lazım. Bütün bunlar,
çalışan ve hizmet edenler açısından beklentilerimiz bizim.
Bir kere yapımına diyecek yok fakat bakım-onarım konusunda
son zamanlarda yapılmış yollarda doğru bir seyahat etmek
olası değil; otobanlarda da, bölünmüş yollarda da tonaj kontrolü
yeterince yapılmadığı için. Özellikle sağ
şeritlerde müthiş bir deformasyon var. Bunun önüne geçmenin yolu da
ya kapasiteyi belirleyeceksiniz ya da yol gövdesindeki
kalınlığı taşıyıcı yükü
karşılayabilecek şekle getireceksiniz. Karayolları Genel
Müdürünün yaz aylarında bir lafı vardı Boğaz Köprüsünün
onarımı için, İstanbullular seyahate gitsin. dediler; ben onu
duymazlıktan geldim, belki başka amaç için
kullanmıştır. Eğer, yol, kullanmak ve
ulaşımı doğru kullanmaksa insanları tatile
çıkararak işlevinizi yapamazsınız. Bakım-onarım
için ihaleli yollarla bu işi hâlledemezsiniz. Kendi eğitilmiş
personeliniz olmadan, kurum içinde yetişmiş personel olmadan
bakım-onarımı yapamazsınız.
Bir de süratle Sayın
Bakandan istediğimiz şey Karayolları camiası içinde
teknolojinin üstün olduğu yerlerde yol bakımları nasıl
yapılıyorsa hangi iş makineleri kullanılıyorsa derhâl
Karayolları böyle bir makine parkını oluşturmalıdır.
Tip makineler olursa
Atölyeleri atıl kaldı, Karayolları bu
konuda sıkıntı çekiyor, biliyorum. Bu atıl kalan
atölyelerde tip makineler, teknolojik özelliği olan makineler eğer
kullanılırsa çok daha Karayollarının işi kolay olur.
Şimdi, bir
başka şey de bu eleman yetiştirme konusunda
Karayollarının ciddi bir eğitim politikası vardır
fakat kurum içindeki eğitimle bu yetmiyor. Benim özellikle ricam,
eğer becerebilirlerse, üniversitelerle koordinasyon içerisinde
çalışırlarsa kara yolculuk konusunda, yol konusunda bir
yüksekokul seviyesinde bir okul açılırsa önümüzdeki zaman için bu gerekli
olur. Şöyle ki önümüzdeki zaman içerisinde -göreceksiniz- belediyelerin
ihtiyacı olacak. Bütünşehir kapsamı içerisinde belediyeler
geniş çaplı yol yapımına ihtiyaç duyacak. Biz kurum olarak
onlara da eleman yetiştirmek durumundayız.
Değerli arkadaşlar,
eleştirdiğim bir başka şey de Karayolları süratle
kendi içindeki, elindeki taşınmazları devrediyor. Ben Sayın
Bakana soruyorum: Bir, Kavacıktaki Karayollarına ait arsanın
devri neye göre yapıldı, merak ediyorum. İkincisi,
Küçükyalıdaki Karayolları bölge müdürlüğü binasının
devri yapılmak üzere. Bunun da gerekçesini bilmiş değilim.
Bir başka şey
de güzergâh tespitiyle ilgili. Ne hikmetse birtakım atmacalar herkesten
önce o güzergâhın nereden geçeceğini biliyor ve spekülatörler arsa
kapatıyorlar. Buna müdahale eden, içeride veya dışarıda
siyaseten veya teknik olarak kim varsa bunlar hakkında da bir
soruşturma yapılırsa iyi olur diye düşünüyorum.
Bütün bu olanlara
rağmen, Karayollarının konsolide bütçe içerisindeki
aldığı pay çok az; bu payla ulaşım hizmetini
gerçekleştirmek olası değil. İnşallah, bir başka
zaman, önümüzdeki zaman içerisinde daha çok pay ayrılır konsolide
bütçeden diyorum ve bu bütçeyle umudunu gerçekleştirecek olan Sayın
Genel Müdüre ve çalışanlara kolaylık diliyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Ekinci.
İzmir Milletvekili
Erdal Aksünger.
Buyurunuz Sayın
Aksünger. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ERDAL
AKSÜNGER (İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ile Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğü bütçesi üzerinde söz aldım. Bütün Divanı ve
milletvekili arkadaşlarımı sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
Bakanım, aldığım bu son duyumlara göre, önümüzdeki yerel
seçimler olabilir veya ondan sonra olabilir, bilemiyorum ama, galiba
Bakanlığı bırakacaksınız gibi görünüyor. Gitmeden
önce, bence, yapacağınız en hayırlı iş, bir
bilişim bakanlığının kurulmasını mutlaka
teşvik etmektir. Çünkü benim gördüğüm kadarıyla kabine
içerisinde en azından, bu işi sizden daha iyi bilen birisi yok. Ama
bir de yanınızdaki Sayın Bakana da bir şeyler
anlatırsanız İçişleri Bakanına- bu Redhack
davalarında Ankara Emniyet Müdürlüğüne yapılan girişimlerin
aslında bir suç olmadığını siz benden daha iyi
biliyorsunuz. Bir anlatırsanız, bu çoluk çocuğu boşuna
telef etmesinler; insanları da içerilerde böyle dokuz ay, on ay
boşuna yargılamasınlar.
Efendim, tabii, ben sizi
geçmişten beri tanıyorum da bir konuda çok üzüntülerimi dile getirmek
istiyorum. Bu Türk TELEKOMun özelleştirilmesi konusunda siz
karşı çıkmadınız mı, çıktınız da
sizi dinlemediler mi? Çok merak ettiğim bir konu.
2003-2011 arasında
Türk TELEKOMun kârı 24 milyar dolar, 80 küsur milyar dolar ciro
yapmış. Öyle bir kurumu özelleştirdiniz ki hem ülkenin
altyapısını elinde tutuyor, iletişimini elinde tutuyor,
haberleşmeyi elinde tutuyor ve adında Türk yazıyor önünde-
ama Türkiyenin değil. Ya, burada şöyle bir soru gelmiyor mu
insanın aklına? Bu TRTyi niye
özelleştirmiyorsunuz o zaman? Bu TRTnin neyi var? 8 bin
çalışanıyla, üstelik yaptığı bütün işlerin
çoğunu dışarıya yaptıran bir kurumu
özelleştirmiyorsunuz.
Şuna
aslında aklım da ermiyor: Eskiden olsa, TRT, hükûmetlerin
borazanlığını yapar. diyorlardı. Bu kadar çok özel
kanalın olduğu yerde TRT borazanlığı bırak, düdük
bile çalamaz bence. Niye özelleştirilmiyor burası da, böyle bir yer,
Türk TELEKOM gibi çok önemli, stratejik bir yer özelleştiriliyor? Ve
üstelik de nasıl özelleştiriliyor? 1,5 milyar dolar peşin, 6,5
milyar dolara özelleştiriliyor. Toplamda da bu dokuz sene içerisindeki
kârı 24 milyar dolar. Dışarıdan gidip, dünya kadar yerden
özel sektörün veya kamunun ihtiyacı olan kredileri de bir
düşünürseniz, bunun ne kadar büyük bir sıkıntı
olduğunu hepimiz daha iyi anlarız.
BTK
konusunda, geçenlerde basında da çok yer bulan bir konuyu özellikle
anlatmak istiyorum. Sayın BTK Başkanını da arayarak, bu
konuyla ilgili kendisine aslında hangi tehlikeleri ülkenin
beklediğini anlattım. Özellikle dışarıdan, yurt
dışından gelen bir şirketin, Türkiyede İnternet
üzerinden dinlemeler yaptığını anlattım kendisine.
Aradan üç hafta geçti, beyefendi dönüp bir kere bile Bu konuyla ilgili
şunları yaptık. demedi. Bana soruşturma
açtığını söyledi. Ya böyle bir konunun soruşturmaya
ihtiyacı var mı? Böyle bir şeye ihtiyaç yok ki. Sayın BTK
Başkanı Tayfun Bey de, en az benim kadar akıllı olduğunu
düşündüğüm, konuların hepsini bilen bir arkadaş. Yani öyle
görüyorum, öyle biliyorum ben de. İki günde idrak edilecek konuyu bir ayda
insan dönüp bir şey söylemez mi?
Bakın,
bu konu çok önemli bir konu diye anlattık. Türkiye dinleniyor, izleniyor.
Bu konuyla ilgili Anayasaya aslında, normalde sizlerin gidip, bu konuda
nasıl bir güvence altına alınacağını söylemeniz
gerekirken. Hiç bu tarafında, dâhilinde bile yoksunuz konunun. Bu olacak
iş midir?
Ayrıca,
Türk TELEKOMu özelleştirdikten sonra
Şimdi, Türkiyede aynı
TRTnin yaptığı şekilde Türk TELEKOM da aynısını
yapıyor. TRT, 1 milyar TL, yani eski parayla 1 katrilyonu hem elektrik
faturaları üzerinden alıyor hem de bandrolle alıyor. Bu bandrol
de nasıl olduysa bir standarda döndü. Herkes de artık bunu
kanıksıyor yani, Bandrol olacak. diyor. Niye olsun kardeşim?
TRTyi yaşatmak için böyle bir bandrol olur mu ya? Her ithal
ettiğiniz televizyona, ses kaydı cihazına, ona, buna da bandrol
koyuyorsunuz TRTnin bütçesini karşılamak üzere. Ayrıca bu
yetmiyor, elektrik faturalarının üzerinden vatandaştan bu
parayı toplayıp TRTye aktarıyorsunuz. Peki, bunlar oluyor da
Türk TELEKOMu özelleştirdikten sonra içeride İnterneti
ucuzlattınız mı millete? Dünyanın en pahalı
İnternetini kullanıyoruz neredeyse. Bakın, Güney Korede, bugün
kullandığımız İnternetin 10 katı
hızındaki İnterneti Türkiyenin üçte 1 fiyatına
kullandırtıyorlar. Neden böyle oluyor? Aracı da, işte,
İnternet servis sağlayıcılarının hepsi Türk
TELEKOMa mahkûm zaten. E, onlar da düzenin parçası olmuş durumdalar.
Zannediyor ki hiç kimse
Daha önce itiraz ettiler ama baktılar bir
şey olmayacak bu işten çünkü devlet arkasında konunun. E,
devletle de kötü olmayalım diye artık onlar da sesini
kapattılar, kestiler. Ee, rekabete açılmıyor. Biraz önce
arkadaşlar, rekabetle ilgili konuyu konuştular. Ya, Türk TELEKOM
rekabete açık olmayan bir ortamda diye hiç kimse bahsetmiyor. Ya, böyle
bir şey olabilir mi yani? Resmen vatandaş haraca
bağlanmış vaziyette. Sadece vatandaş değil, diğer
tür leased line hatlar, daha önceden optike dönüşler, bunların
hepsi, özel sektördeki insanların hepsi de haraca bağlanmış
vaziyette.
Sürem azalıyor,
sivil havacılıkla ilgili bir iki konu söylemek istiyorum, benim çok
ilgi alanımda değil ama bildiğim bir konu var, İzmirde
gördüğüm için söyleyeyim. Bu sektörün gelişmesi açısından,
ara eleman ihtiyacını karşılayacak meslek yüksekokulu bir
tane görmüştüm. Müthiş, 400 tane öğrenci ilk etapta mezun
verecekken ilk birinci senenin sonunda bu çocukların yüzde 90ı hem
Türkiyedeki özel şirketler tarafından hem de yurt
dışındaki şirketler tarafından işe
alınır vaziyetteler. Ama bir eksikleri var bence, bunun çok da
üzerinde durulmalı bence. Sivil havacılıkla ilgili meslek
yüksekokulları açılmalı, teşvik edilmeli ama sadece
öğretmeyle olmamalı. Bir yıl, bence, öncesinden bir yabancı
dil eğitimi almalı, iki yıl meslek okulunu tamamladıktan
sonra da bir yıl bence öğretimle ilgili geçmeli. Tabii, yabancı
dil mümkünse Arapça olmayacak, İngilizce olsun. Onun da önemli bir konu olduğuna
inanıyorum.
Bu vesileyle ben
bütçenin, genelinde, hayırlı uğurlu olmasını temenni
ediyorum. Bütün hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Aksünger.
Gaziantep Milletvekili
Ali Serindağ.
Buyurunuz Sayın
Serindağ. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi adına
İçişleri Bakanlığı bütçesi ile Sahil Güvenlik
Komutanlığı bütçesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisin değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum.
Bakanlığın ve bağlı kuruluşların tüm
personeline başarı, sağlık ve esenlik diliyorum.
Sayın Başkan,
Sahil Güvenlik Komutanlığı İçişleri
Bakanlığına bağlı bir kolluk birimidir. Kökleri
Osmanlı dönemine kadar uzanmaktadır. 2962 sayılı Kanunla
da bugünkü şekle gelmiştir.
İçişleri Bakanlığına bağlı, biraz evvel de
söylediğim gibi, bir güvenlik birimidir, sefer durumunda ise Deniz
Kuvvetleri Komutanlığı bünyesine dâhil edilmektedir. Güvenlik
birimlerinin sahip olduğu tüm görevlere, kendi görev alanlarında da
bu komutanlık sahiptir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bundan önceki turlara dikkatinizi çekmek
istiyorum. Öğleden önceki turda üç bakanlığın bütçesi
görüşüldü. Üç bakanlığın bütçesi üzerinde gruplara
kırkar dakika süre verildi. Yaklaşık olarak her bütçe için on üç
dakika gruplar söz alabildiler. Şimdi, düşünebiliyor musunuz
Bütçe
nedir? Bütçe, bir kurumun veya devletin yıllık faaliyetlerinin
nasıl olacağı konusunda bize fikir veren bir belgedir. Yani
toplanan gelirlerin nasıl harcanacağına ve harcama usullerinin
ne olacağına dair kurallar koyan bir belgedir. Ancak her
bakanlık bütçesine ancak on üç dakika ayrılabilmiştir. Bu neyi
gösteriyor sayın milletvekilleri? Parlamentonun görevini yerine
getirmediğini gösteriyor. Yani Parlamentonun işlevsiz
bırakıldığını gösteriyor. Parlamentonun bir
formalite kurum olarak görüldüğünü gösteriyor. Gelin bu Parlamentoyu daha
işlevsel kılalım, Parlamentoyu yasama faaliyetini ve denetim faaliyetini
daha iyi yapar bir duruma getirelim.
Değerli milletvekilleri, zaten AKPnin
başkanlık sistemiyle ilgili ısrarı da bundan
kaynaklanıyor. Biraz evvel, daha doğrusu birkaç gün evvel Adalet ve
Kalkınma Partisinin Anayasa Uzlaşma Komisyonuna başkanlık
sistemiyle ilgili önerdiği hususlar basında yer aldı.
Bakınız bu önerilerde neler yer alıyor yani AKPnin
önerdiği başkanlık sistemi nasıl bir düzenleme getiriyor:
Başkan Meclise karşı sorumlu
olmayacak.
Meclisin başkana soru, gensoru gibi
yöntemlerle soru sorması ve güven oylaması söz konusu olmayacak.
Başkan kabinesini Parlamento
dışından seçecek, bakanların dokunulmazlığı
olacak.
Üst düzey devlet görevlileri Meclisin
onayı aranmaksızın, başkan tarafından atanacak.
Bakın, buna dikkatinizi çekiyorum:
Başkan istediği zaman kanun gücünde kararname çıkarabilecek, bu
kararnameler Meclisin denetimine bağlı olmayacak.
Başkan gerekli gördüğü hâllerde
Parlamentoyu feshedebilecek.
Evet, Adalet ve Kalkınma Partisinin
önerdiği başkanlık sistemi bu. Hani derler ya: Dervişin
fikri neyse zikri de odur. Değerli arkadaşlar, AKP Parlamentoyu
görmek istemiyor.
Şimdi, hep Amerikayı örnek
veriyoruz ya, biraz da Amerikadaki başkanlık sistemine bir göz
atalım. Orada başkan dilediği zaman kongreyi feshedebiliyor mu?
Kesinlikle
Orada başkan Parlamentoyu yani kongreyi dilediği gibi
yönlendirebiliyor mu? Başkan dilediği gibi üst düzey kamu
görevlilerini atayabiliyor mu? Bakınız, yıllar evvel Obama ilk
seçildiğinde Türkiyeye bir büyükelçi atamak istedi,
atadığı büyükelçi Senato Dış İlişkiler
Komisyonunda onay görmedi ve Başkan o büyükelçiyi Türkiyeye
atayamadı. Ne zamana kadar? Kongre tatile girene kadar. Değerli
arkadaşlarım, bu konuya özellikle dikkatinizi çekmek istedim. Niye?
Çünkü iktidar partisinin nasıl bir Türkiye görmek istediğinin
açık bir kanıtıdır bu. Gelin, Parlamentoya sahip
çıkalım. Türkiye Büyük Millet Meclisini halk iradesinin, millet
iradesinin tezahür ettiği yer hâline getirelim.
Sayın milletvekilleri, kamu yönetimi
yapısı içerisinde köklü bir yeri olan İçişleri
Bakanlığı, toplum ve devlet yaşamında önemli
işlevi olan bir bakanlıktır. Bakanlığa verilen
görevler, il sistemi içerisinde vali, kaymakam ve bağlı
kuruluşların personeli tarafından yerine getirilmektedir. Her
kademede görev yapan personelin, görevini tam bir tarafsızlıkla ve
görev tanımına uygun olarak yerine getirmesi hepimizin ortak
beklentisidir. Elbette bu konuda en büyük görev Sayın Bakana ve merkezde
görev yapan üst kademe yöneticilerine, taşrada ise valilere düşmektedir.
Üst kademe yöneticileri ve valilerin, görevlerini konjonktürel siyasi
rüzgarlara göre değil, adaletle ve mevzuata uygun olarak yerine
getirmeleri ülkenin huzuru, halkın mutluluğu için büyük önem
taşımaktadır ancak üzüntüyle belirtmem gerekir ki son
yıllarda, belirttiğim bu makam sahipleri görevlerini yaparken Anayasa
ve kanunlara uygun hareket etmek yerine Sayın Bakanın kanunsuz ve
hatta konusu suç teşkil eden emirlerine göre hareket etmeyi tercih
etmişlerdir. Bunun en yeni örneği, Cumhuriyet Bayramı kutlama
etkinliklerine katılmak isteyen halkımıza reva görülen
işlemdir. Hükûmet dikkatinizi buna da çekmek istiyorum- millî
bayramların stadyumlarda değil, sokakta ve halkın
katılımıyla kutlanması gerektiğini ifade etmiş,
bunu değişik şekillerde belirtmiş ve bunun için yönetmelik
değişikliğine gittiğini ifade etmiştir. Ama ne
olmuştur sonunda, sonunda ne olmuştur? Cumhuriyet Bayramını
sokakta kutlamak isteyen yurttaşlarımıza biber gazıyla ve
başka müdahale yöntemleriyle engel olunmak istenmiştir. Hani biz millî
bayramları sokakta ve halkın katılımıyla
kutlayacaktık? Öyle değil miydi? Yönetmelik
değişikliğinin sebebi o değil miydi? Yoksa bu ad
altında 23 Nisan törenlerine çocuklarımızın
katılmasını mı önlemek istiyordunuz? Veya 19 Mayıs
törenlerinin gençlerimiz tarafından kutlanmasını mı
engellemek istiyordunuz? Çıkardığınız yönetmelik bunu
öngörmesine rağmen daha doğrusu böyle bir gerekçe ileri sürmenize
rağmen ne oldu da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlama etkinliklerine
yurttaşlarımızın katılmasını engellemek
istediniz? Cumhuriyet Bayramını kutlamak ne zamandan beri suç oldu
Sayın Bakan?
Değerli
milletvekilleri, halkımız tüm engellemelere rağmen, konulan
barikatlara rağmen Cumhuriyet Bayramını büyük bir
katılımla, büyük bir coşkuyla kutlamış, daha sonra da
Büyük Atatürkün manevi huzuruna çıkmıştır. Bunu önlemeye
kimsenin gücü şimdiye kadar yetmemiştir, bundan sonra da
yetmeyecektir. Sayın Bakan anayasal suç işlemiştir, maalesef
kamu görevlilerini de suçuna ortak etmiştir. Şunu hepimizin bilmesi
lazım: Konusu suç teşkil eden emir hiçbir şekilde yerine
getirilmez. Konusu suç teşkil eden emri yerine getiren kamu görevlileri
sorumluluktan kurtulamaz.
Bakınız, size
bir örnek veriyorum: İzmirde bir üniversite öğretim üyesi, o zamanki
kılık kıyafet yönetmeliğini gerekçe göstererek bir öğrenciyi
derse almadığı gerekçesiyle hürriyeti bağlayıcı
cezaya çarptırılmıştır.
Değerli
arkadaşlarım, şunu hatırlatıyorum hepinize: Keser
döner sap döner, gün olur hesap döner. Bunu hiç kimse aklında
çıkarmasın.
Sayın
milletvekilleri, İçişleri Bakanlığında çok iyi
yetişmiş personel vardır ancak İçişleri
Bakanlığı ve Sayın Bakan, bu personeli yeteri kadar
değerlendirmemektedir. Görevlendirmelerde ve üst görevlere getirmede
liyakate, ehliyete, deneyime ve birikime önem verilmemektedir.
Bakanlık merkez
birimlerinde ve taşrada, özellikle de Mülkiye Teftiş Kurulunda pek
çok deneyimli mülki idare amiri ve başka personel bulunmasına
rağmen bunlar değerlendirilmemekte, personelin
değerlendirilmesinde şuna veya buna yakınlık göz önünde
bulundurulmaktadır. Deneyimli personel bir kenara itilmiş
bulunmaktadır. Merkezde görevlendirilen valilerin birikimlerinden,
deneyimlerinden yararlanılmamaktadır.
Sayın Bakan bu
bakanlıkta yetişmiştir. Sayın Bakan
bakanlığı bilen biridir, daha doğrusu, bilmesi gereken
biridir. Bunların mutlaka göz önünde bulundurulması lazım.
Sayın Bakan, yerel
yönetimler üzerindeki vesayet denetimi de devlet adına İçişleri
Bakanlığı tarafından yerine getirilmektedir.
İçişleri Bakanlığı, maalesef, bu denetim yetkisini
kötüye kullanmaktadır. Muhalefete mensup belediyeler üzerinde korkunç bir
baskı uygulanmaktadır ve özellikle CHPli belediyeler kıskaç
altına alınmaya çalışılmakta,
itibarsızlaştırılmaya çalışılmaktadır.
Siz ne yaparsanız yapın, vatandaşlarımız,
yurttaşlarımız bunun gereğini yapacaklardır. Tüm suç
duyurularına rağmen ve yalanlamalarınıza rağmen
Kayseri Büyükşehir Belediyesine mülkiye müfettişi
gönderilmemiştir, bunda çok ısrarcı olmuşsunuzdur. Acaba
gizlediğiniz bir şey mi var Sayın Bakan?
İstanbul
Büyükşehir Belediyesi ile ilgili, Sayın Başkan hakkında
istenen ön inceleme iznini neden vermiyorsunuz? Ben müteaddit defalar bunu size
sordum. Şayet öyle bir durum yoksa söyleyin, Mülkiye müfettişleri
öyle bir talepte bulunmamışlardır. veya Bakanlık kontrolörleri
öyle bir talepte bulunmamışlardır. deyin.
Ankara Büyükşehir
Belediyesinden Eskişehir yolundaki demir
yığınının ve büyük bir kamu zararına sebebiyet
veren Gökkuşağının hesabı
sorulmamıştır. Bakın, Sayın Bakan yanınızda
oturuyor. Ankaradaki 3 metro hattını Ulaştırma
Bakanlığı devralmak zorunda kalmıştır.
Yanınızdaki Sayın Bakana sorun, bunun ne kadar kamu
zararına sebebiyet verdiğini lütfen Sayın Bakandan öğrenin
ve gereğini yapın Sayın Bakan.
İZZET ÇETİN
(Ankara) Sen sor, görelim böyle.
ALİ
SERİNDAĞ (Devamla) Sayın Bakan, başta da söylediğim
gibi İçişleri Bakanlığının en büyük görevi, en
önemli görevi, ülkede emniyet ve asayişin ve huzurun temin edilmesidir ama
maalesef ülkemizde ciddi güvenlik problemleri yaşanmaktadır. Her gün
şehit haberleriyle insanların yüreği yanmaktadır.
İnsanlarımız ayrıştırılmış,
kamplaşmalarına sebebiyet verilmiştir.
Hükûmet, can ve mal
güvenliğini sağlamakta aciz kalmıştır. Size ibret
verici bir örnek veriyorum: Son olarak, hâkimler ve savcılar, kendilerini
korumak için bireysel silahlanma yoluna gitmişlerdir. Bu, ciddi bir
devlete yakışır mı? Bu, ciddi bir devlete
yakışıyor mu Sayın Bakan? Hâkimini,
savcısını koruyamayan bir devlet, ciddi bir devlet olabilir mi?
Bu, üzüntü verici bir durumdur.
Bakınız, dört
yılda, 2008-2012 yılları arasında 27 bin çocuk
kaybolmuştur, 62 bin çocuk suç işlemiştir. Adaletsizlik,
yoksulluk, yasaklar ve yolsuzluklar artmıştır. Ülkede bu duruma
çözüm aranacağına, Hükûmet bu duruma çözüm arayacağına maalesef
yapay gündemler oluşturmaktadır. Bütçe Kanununa eklenmesi gereken
Sayıştay raporlarını eklememek suretiyle bütçeyi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ
SERİNDAĞ (Devamla)
bütçenin meşruiyetini
tartışılır hâle getirdiniz ve ülkeyi bu duruma getirdiniz.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Serindağ.
ALİ SERİNDAĞ
(Devamla) Ben bütçenin ülkemize, milletimize hayırlı
olmasını diliyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu.
Buyurunuz Sayın
Kesimoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET S.
KESİMOĞLU (Kırklareli) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Emniyet Genel Müdürlüğü bütçesi üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bugün 13 Aralık 2012. Bütün Türkiye Silivriye
kilitlenmiş durumda. Milletvekillerimizin,
aydınlarımızın, bilim adamlarımızın ve
ömrünü terörle mücadeleye adamış Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımızın
yargılandığı bir dava görülüyor Silivride.
Halk orada ancak her
zamanki bilindik görüntüler de var; biber gazı, cop, tazyikli su, polisin
orantısız güç kullanımı
Orada tutuklu olarak
yargılananlar kimler? Orada Atatürkçüler, cumhuriyetçiler, aydınlar,
çağdaşlar, o ya da şu partiye mensup kişiler, daha
doğrusu, AKPye muhalif olanlar.
Peki, nasıl
yargılanıyorlar? Beş yıldan bu yana tutuklu olarak
yargılananlar var.
Peki, neye dayanarak
yargılanıyorlar? Artık, dilimizin delil demeye varamayacağı,
üretilmiş tırnak içinde- belgelerle yargılanıyorlar. Terör
örgütünün iki numaralı isminin gizli tanıklığıyla
yargılanıyorlar. Demokratik ülkelerde, aslında, bu durum
hükûmetin istifa sebebidir ama söz konusu AKPnin devri iktidarı
olduğunda, uzaktan yakından ilgisi olmayan bir konu olarak
algılanıyor.
On binler bugün
Silivride. Biz de yüreğimizle oradayız. Milyonların yüreği
orada. Ben buradan, bu kürsüden Silivriyi selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar) Silivridekileri özgürlükte
buluşmak üzere beklediğimizi ifade etmek istiyorum. Özgürlükte buluşacağımıza
da gönülden inanıyorum ama bu tabloyu bu ülkenin önüne koyanlarla da er ya
da geç hesaplaşacağımıza olan inancımı, bu
kürsüden bir kez daha ifade etmek istiyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bütçesini görüşmekte
olduğumuz Emniyet Genel Müdürlüğünde bir ekibin bu davaya
katkısı malum. Delil demeye dilim varmıyor. dedim çünkü pek
çok olayda kanıtlandı ki orada delil diye sunulan şeyler,
Emniyette malum birim tarafından imal edilmiş. Hatırlayacaksınız,
her şey Ümraniyede bir çatı katında
başlamıştı. Bakın, TÜBİTAKın
yapmış olduğu ses analizinden alıntı yapmak istiyorum
sizlere. İki polis kendi arasında konuşuyor:
Yav olay yeri
tutanağı bilgisayarda yazılır mı?
Olay yeri
tutanağı diyorum, bilgisayarda yazılabilir.
Hı hı. Bir
şey olmaz diyorsun. Olur mu?
O zaman şimdi yaz.
Şey dersin ya,
daktiloda, bilgisayarda.
Elle mi yazalım?
Hani adam diyor ki, Bilgisayarı
nereden olay yerinde? diyecek.
Olay yerinde elle yazılır.
Tamam, bu şekilde
yazalım.
Ama şöyle de düşünülür. Orada not
bir şekilde alınmış, burada yazılmış
olabilir.
Devam ediyor
Bu ses kaydı Ümraniyede karakolda
yapılmış, video kaydının ses kaydı.
TÜBİTAKın yaptığı analizin örneğini
paylaşıyoruz. Ne görüyoruz burada? Ümraniyede bulunan el
bombalarıyla ilgili olay yeri tutanağının, ilgili polisler
tarafından nasıl tutulduğunu görüyoruz. TÜBİTAK Raporu 2010
yılına ait. Aradan iki yıl geçmiş. Ben bu kürsüden
şimdi Sayın Bakana sormak istiyorum. Bu usulsüz ve hukuksuz
tutanakları tutan polislerle ilgili bugüne kadar ne yaptınız?
Ben söyleyeyim, hiçbir inceleme başlatmadınız Sayın Bakan.
SAKİNE ÖZ (Manisa)
Terfi ettirdi bir de.
MEHMET S.
KESİMOĞLU (Devamla) Evet, terfi ettirdi.
Sayın Bakan, sizin
başında bulunduğunuz bakanlığa bağlı
emniyette yaşanan skandallar bununla da kalmıyor elbette ki. Eski
Genelkurmay Başkanı da dâhil, tutuklu yargılanan pek çok
sanığın tutuklanmasına delil olarak gösterilen 51 no.lu DVD,
ele geçirilmeden önce emniyette kopyalanabildi. Dikkatinizi çekiyorum, ele
geçirilmeden önce. Hatta daha sonra da kırık olduğu hâlde tekrar
kopyalanabildi. Ortada olmayan bir DVDyi kopyalayanlarla ilgili ne
yaptınız Sayın Bakan, bir soruşturma
başlattınız mı? Elbette ki başlatmadınız.
Polisin, ABD
büyükelçiliğine brifing verdiğini Wikileaksten öğrendik,
bunlarla ilgili de bir şey yapmadınız. Ergin Saygunun
kitabından öğrendik; Emniyet, Genelkurmayın
yazışmalarını izletmek için 2009 yılında bir
birim kurmuş. Bu birim hâlâ görevde mi Sayın Bakan? Bu usulsüz,
haksız, yerinde olmayan brifingleri verenlerle ilgili bir soruşturma
başlattınız mı?
Sayın Bakan, tabii,
yedi dakikada bunları anlatabilmek mümkün değil ama emniyet
mensuplarınız, teşkilatınız sizden özlük
haklarıyla ilgili güzel şeyler duymak istiyorlar. Bunlarla ilgili siz
ne yaptınız? Onu da söyleyeyim, gene hiçbir şey
yapmadınız. Özlük haklarını geliştirmediniz. Polislere
ekonomik durumlarını düzelteceğinize dair söz verdiniz ama
sözünüzü tutmadınız. Emniyet mensupları emekli olduğunda
maaşları yarıya iniyor ama ihtiyaçları yarıya inmiyor,
aynı biçimde devam ediyor. Gösterge sorunlarını çözmediniz ama
örgütlenmek isteyenlere de yapmadığınızı
bırakmadınız. Sosyal medyada yorum yapanlar için
soruşturmalar açtınız. Sendika kurmak isteyen polislere tehdit,
soruşturma dâhil her türlü baskıyı yaptınız ve
yapıyorsunuz. Sayın Bakan, sendika kurmak anayasal bir haktır.
Kanuni olmayan, sendika değil, sizin sınırlamalarınız
ve baskılarınızdır.
Bütçede Sayın
Başbakan birtakım kıyaslamalar yaptı. Ben de
hırsızlık, dolandırıcılık ve benzeri
konularda 2002 ile 2012 arasında bir kıyas yapmak için rakamlara
baktım ama maalesef öyle bir uygulama hayata geçirilmiş ki, o
kıyası yapabilecek rakamlar ortada yok. AKP gerçeği demek ki
istatistiklerin arkasına sığınmış.
Son söz: Değerli
milletvekilleri Türkiyede hiç mi iyi bir şey olmuyor? diyeceksiniz;
var. 13 Aralıkta Silivride savcının iddianamesini okuduğu
özel bu günde tüm Türkiyeyi çok yakından ilgilendiren güzel bir haberi
sizlerle paylaşmak istiyorum. Şu yapılacaklara bakar
mısınız: Tüm binalarda birbirlerini görmelerine, açıkça görsel
olarak etraflarını araştırmalarına ve
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET S.
KESİMOĞLU (Devamla) -
doğal davranışlarına imkân
tanıyacak yeterlilikte aydınlatma seviyesi sağlanacak,
pencereler ışığı eşit şekilde
dağıtılmasına imkân verecek, ses seviyesi asgari düzeyde
olacak, havalandırma fanları en düşük düzeyde ses yapacak,
belirgin sağlık problemleri olanlar derhâl tedavi edilecekler. Ne
güzel değil mi?
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kesimoğlu.
MEHMET S.
KESİMOĞLU (Devamla) Ama tüm bu olanaklar, kimler için biliyor
musunuz? Çiftlikteki hayvanlar için, özellikle tavuklar için.
Sayın Bakan, siz
hayvanlara verilen değerin yüzde 1ini insanlara vermeyen bir
anlayışın takipçisisiniz.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz.
MEHMET S.
KESİMOĞLU (Devamla) Ama bilin ki, ilk hükûmet
değişikliğinde orada değil, en arkada
oturacaksınız, ellerinizin arasına başınızı
alacaksınız ve Ah, keşke! diyeceksiniz.
Saygıyla
selamlıyorum, bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İzmir
Milletvekili Musa Çam.
Buyurunuz Sayın Çam.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSA ÇAM
(İzmir) Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
saygıdeğer üyeleri; İçişleri Bakanlığı ve
Jandarma Genel Komutanlığının 2013 yılı bütçesi
üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi partim Cumhuriyet Halk
Partisi ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
Suçun önlenmesinden suçla
mücadeleye, iç güvenliğimizden mal ve can güvenliğimize,
kaçakçılıktan, trafikten sınır güvenliğine kadar gece
gündüz demeden görev yapan görevlilere Cumhuriyet Halk Partisi olarak
başarılar diliyoruz. Ülkemizin toplam nüfusunun yüzde 78i polis
görev ve sorumluluk bölgesinde, geriye kalan yüzde 22si ise jandarma
bölgesinde yaşamaktadır. Aynı zamanda ülkemiz yüz ölçümünün
yüzde 87si jandarma sorumluluk bölgesinde bulunmaktadır. Bugün
itibarıyla, Jandarma Genel Komutanlığında 209.748, Emniyet
Genel Müdürlüğünde ise 255.590 kişi görev yapmaktadır. AKPnin
on yıllık iktidarı döneminde 104.246 polis
alınmış, önümüzdeki yıl ise 12.440 polise
işbaşı yaptırılacağı, Bakanlık
çalışmalarından edindiğimiz bilgiler arasında.
Kamu güvenliği hizmeti sunulurken
hukukun üstünlüğü öncelik olmak zorundadır. Güvenlik kavramı ile
hukuk kavramı ve insan hakları arasındaki denge bozulur ise
sürekli karşılaştığımız toplumsal olaylarla
karşı karşıya kalırız. Parasız eğitim
isteyen öğrencileri, grevli, toplu sözleşmeli sendika yasası
isteyen işçiyi, ILO standartlarında toplu sözleşmeli sendika
yasası isteyen kamu emekçilerini, insanca bir emekli ücreti isteyen
emeklileri, mahsulüne emeğinin karşılığını
isteyen çiftçiyi, Çocuklar öldürülmesin, analar ağlamasın! diye
haykıran anaları, kısacası sizi eleştiren ve tepki
koyan, gösteri yapan insanları anlamaya çalışmak, eleştiri
hakkına saygı duymak zorundasınız ve buna mecbursunuz. Bu
demokrasimizin olmazsa olmaz gereklerinden bir tanesidir. Buna tahammül
edemiyorsunuz. Bu insanlar hoşunuza gidecek biçimde davranmıyor diye
şiddet ve orantısız güç kullanıyorsunuz. Siz demokrat
değil, olsa olsa işkenceci olursunuz.
Sayın Bakan, değerli
milletvekilleri; kolluk kuvvetlerinin toplumsal olaylara müdahalesinde ciddi
sorunlar ve problemler vardır. Bunun en canlısını 9 Ekimde,
şurada
Yine, 29 Ekimde,
yaşlısıyla genciyle, çoluğuyla çocuğuyla,
engellisiyle, kadınıyla kızıyla, gazisiyle, malulüyle
herkes, cumhuriyetimizi kutlamak üzere Anıtkabire binlerce insan geldi
ama o binlerce insan biber gazı ve suyla püskürtüldü. Âdeta bir Kerbela
yaşandı orada arkadaşlar. İşte, AKPnin ileri
demokrasi dediği düzen, bu düzendir ve bunun sorumlusu ve müsebbibi de Bizim
gazımız organiktir, hiçbir zararı yoktur. diyen
İçişleri Bakanı da burada oturmaktadır. Eğer bir
içişleri bakanı Benim gazım organiktir. diyorsa ve
birtakım kolluk kuvvetleri de bundan cesaret alıp da bunu
yapıyorsa
Ama, Sayın Bakan da orada, ne güzel, pişkin
pişkin gülüyor arkadaşlar. İşte gördüğümüz durum,
tablo budur arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Bunu kabul etmek mümkün değildir. At sahibine göre kişner. At
sahibine göre kişner. Eğer sahibi böyle yapıyorsa at da ona göre
kişniyor arkadaşlar.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, valiler
29 Ekimde, Türkiye'nin değişik yerlerinde,
insanlar kendi ceplerinden otobüsler tuttular, buraya gelmek istediler
arkadaşlar. Vermiş olduğu talimatla, illerde valiler, emniyet müdürleri,
kaymakamlar otobüsleri sudan gerekçelerle bağladılar ve sefere
çıkartmadılar arkadaşlar. Şu anda, Türkiyede
-birçoğunu belki tenzih ederek söyleyebilirim ama- birçok vali, kaymakam
ve emniyet müdürü, âdeta -tek parti dönemini eleştiriyorsunuz ya- tek
parti dönemi gibi, âdeta parti başkanı gibi görev yapmaktadırlar
arkadaşlar.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Ondan kötü
O zaman insanlarda vicdan vardı.
MUSA ÇAM (Devamla)
Nereden cesaret alıyor? Sayın İçişleri Bakanından
cesaret alıyor.
Değerli
arkadaşlar, bugün, ülkemizde, emniyet mensuplarının isimlerinin
karıştığı dinleme skandallarıyla karşı
karşıyayız. Yasak olduğu hâlde emniyetçe vatandaşa,
basına servis edilen belgeler var. Bir cemaatin emniyet içinde, özellikle
istihbarat şubesinde yapılandığına ilişkin çok
ciddi iddialar vardır ve bunlar konuşuluyor. Cemaate mensup
kişilerin, devlet içinde devlet gibi davrandıklarını her
gün çeşitli gazetelerde
bunları okuyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bugün
ülkemizde sürmekte olan pek çok
soruşturmada insanlar, önce suçlu ilan edilmekte ve suçlanandan da
masumiyetini ispatlaması istenmektedir. İşte bugün Silivride
yaşanan da budur. 1.379 gündür tutuklu olan Mustafa Balbay ve
arkadaşları, bugün orada bunun ceremesini ödemektedirler.
Yine bugün İstanbul'da Çağlayan
adliyesinde 1999 yılından beri yargılanan Sosyolog Pınar
Selekin de davası, yine aynı şekilde orada devam etmektedir.
Kısacası, devletin içerisinde bir komplo olarak devam etmektedir.
Değerli arkadaşlar, bunun bu
şekilde devam etmesi mümkün değildir. Jandarmanın ne kadar güç
ve zor koşullar altında çalıştığını
biliyoruz, emniyet görevlilerinin de ne kadar zor ve güç koşullar
altında çalıştığını biliyoruz. Bunların
önündeki sendikal örgütlenmelerin yasak olmadığını, ILO
standartlarına, Avrupa Birliği müktesebatına ve Anayasanın
90ıncı maddesi çerçevesinde sendikalaşmalarının
önünde hiçbir engel yoktur.
Jandarma dedik, 1970li yıllarda,
öğrencilik dönemimizde hepimizin poliste görmüş olduğumuz
zahmetlerden ve eziyetlerden dolayı jandarmaya daha sevecen, daha
sıcak bakıyorduk ve jandarmayı gördüğümüzde de şu
marşı söylüyorduk:
(İzmir Milletvekili Musa Çam,
aşağıdaki metni marş formunda okudu)
Jandarma
biz sosyalistiz
Dostuz
yalnız biz sana
Kurtuluşun
bizimledir
Elini
uzatsana
Jandarma
sen ah bir bilsen
Sana
ne iş verdiler
Belki
bir gün Bakan sana
Köylünü
kurşunla. der. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çam.
MUSA
ÇAM (Devamla) Bundan bir yıl önce Uluderede Bakan ve
Başbakanın vermiş olduğu talimatla 9 yaşından 19
yaşına kadar çocuklar
bombalanıp öldürüldü. Onların kan izleri ve parmak izleri,
Başbakanın ve İçişleri Bakanının
alınlarında durmaktadır arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ederiz Sayın Çam.
MUSA
ÇAM (Devamla) Hepimize 2013 yılının barış, özgürlük
ve demokrasi getirmesini diliyor, savaşsız bir dünya dileğiyle hepinize saygılar
sunuyor, yeni yılınızı kutluyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÜNAL
KACIR (İstanbul) Sayın Başkan, Meclisin seviyesini muhafaza edin
lütfen.
BAŞKAN
Tövbe ya
Yani, ilk defa Genel Kurulda şarkı söylendiğini
duyduk. Böyle, olacak bir şey değil ama
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Seviyeyi muhafaza etsek iyi olur.
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Erzincan Milletvekili Sebahattin
Karakelle. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Karakelle.
AK PARTİ GRUBU ADINA
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığının 2013 yılı bütçesi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ana yurdu bir baştan
bir başa demir ağlarla ören, ulaştırma meselesini bir
medeniyet meselesi ve kalkınmanın öncelikli hedefi olarak gören
cumhuriyetimizin kurucularını hayırla yâd ediyorum ancak
üzülerek tespit etmek gerekir ki, bağımsız Türkiye'nin
kurucularının gelecek nesillere bir ödev, bir hedef, bir prensip
olarak bıraktıkları mirasa, geçmişte, uzun yıllar
sahip çıkılamamış, ihmal edilmiştir. Şimdi ise
takdir edersiniz ki, ulaşım ve iletişimin her alanında
ezberlerin bozulduğu, destanların yazıldığı bir
dönemi yaşıyoruz.
Şair diyor ki:
Yokuşlar kaybolur
çıkarız düze.
Kavuşuruz sonu
gelmez gündüze.
Ferhatın
sevdası misali dağlar delinmiş, yokuşlar kaybolmuş,
sulara gem vurulmuştur. Bu başarının sırrı
geceleri gündüz, yıldızları çıra yapmaktan geçmektedir.
Bu anlayış
neticesinde, son on yılda Bakanlığımızın
yaptığı yatırım tutarı, yap-işlet-devlet
projeleriyle birlikte 140 milyar Türk lirası yani 140 katrilyondur. Bu
süreç içerisinde Türkiye'nin çehresini değiştirecek,
uluslararası arenada değerine değer katacak dev projeler hayata
geçirilmiştir. Osmanlıdan beri hayali kurulan Ovit Tünelinin temeli
atılmış, bu tünel Karadenizle Kafkasları
kucaklaştıracaktır. On yıl içerisinde, kara yollarında
74 ilimiz, bölünmüş yollarla birbirine bağlanmış.
Yolları böldük ama gönülleri, hayatları birleştirdik.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yapılan çalışmalar kara yolu
yatırımıyla sınırlı kalmamış,
cumhuriyetin kuruluşu sonrasında âdeta ikinci defa ana yurt demir
ağlarla baştan başa örülmeye başlanmıştır.
1951-2003 yılları arasında yani yarım asırdan fazla
bir dönemde
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; geçmişte hava yolu
taşımacılığı sanki bir zümrenin tekeline
bırakılmış ve bir sınıfa tanınan imtiyaz
niteliğinde idi. Bugün ise hava yolu sektöründe yaşanan
gelişmeler âdeta Türkiyeyi kanatlandırmıştır. Hava
yolu taşımacılığında devlet tekeli
anlayışından vazgeçilmiş, devletin hava yolu şirketinin
serbest piyasanın rekabet ortamı içerisinde kalitesini yükseltmek
adına yarış içerisinde olması
sağlanmıştır. Bugün, aktif havalimanımızın
sayısı 26dan 48e çıkarılmıştır. Nereden
nereye. Artık 7 hava yolu şirketi tarafından, 7 merkezden 49 noktaya
gerçekleştirilen uçuşlarla 16 milyon insanımız uçakla
tanışmış, hava yolu, halkın yolu olmuştur.
Bir deniz ülkesi olan
Türkiyenin ve denizci bir millet olan Türk milletinin bu kimliği, AK
PARTİ iktidarıyla yeniden hayat bulmuştur.
Bilişim sektöründe
ise alınan mesafeler ortadadır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bürokrasinin esiri olmayan, kendi dinamizmini
bütün kadrosuna yansıtan, Aşılmaz. denilen engelleri
aşan, yarım asra sığmayan projeleri on yıla
sığdırarak milletimizin hizmetine sunan, hizmet adamı,
gönül adamı Sayın Bakanımız,
medarıiftiharımız Binali Yıldırım ve ekibine,
şahsım ve aziz milletimiz adına şükranlarımı
sunuyorum.
Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımızın 2013
yılı bütçesinin hayırlı, uğurlu olmasını
Allahtan niyaz ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Karakelle.
Çorum Milletvekili Cahit
Bağcı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Bağcı.
AK PARTİ GRUBU ADINA
CAHİT BAĞCI (Çorum) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2013 yılı bütçesi ile 2011
yılı kesin hesabı, Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığının bütçesi hakkında AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerime
başlarken sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, ulaştırma ve haberleşme, sanayi, tarım, turizm
gibi sektörlerin altyapısını oluşturarak, ekonomik
gelişme yanında köy-şehir entegrasyonu, kültür birliği,
dengeli nüfus dağılımı gibi birçok sosyal ve ekonomik
faydayı da sağlayan önemli fonksiyonlara sahip stratejik bir
sektördür. İşleyen bir ulaşım ve iletişim sistemi,
toplumsal kaynakların dengeli dağılımıyla bölgesel
dengesizliği ortadan kaldıran, maliyetleri düşürerek ekonomik
gelişmeyi ve rekabet edilebilirliği sağlayan bir özelliğe
de sahiptir.
AK PARTİ
hükûmetlerinin işbaşına geldiği 2002 yılından
itibaren ortaya konulan Acil Eylem Planı, hükûmet programları ve
sektörel stratejiler sayesinde, ülkemizin ulaşım ağlarında
ciddi mesafeler alınmıştır.
Bakanlığın
2013 yılı bütçe teklifi 19 milyar 182 milyon TL olup, bunun
yaklaşık 8,5 milyar TLsi yatırımlara
ayrılmıştır. Bakanlığa bağlı
kuruluşların bütçeleri de dikkate alındığında, bu
bütçe 35 milyara ve yatırımlara ayrılan pay da 14,5 milyara
yaklaşmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, 2003 yılında
Değerli
milletvekilleri, TÜRKONFEDin Ağustos 2012 tarihli Bölgesel
Kalkınmada Yerel Dinamikler: Çorum Modeli ve 2023 Senaryoları isimli
raporunda yer alan bazı hususları hem ilimizin hem de Karadeniz
Bölgesinin demir yolu talebine ilişkin olarak dikkatlerinize de sunmak
istiyorum. Bu raporda en önemli fırsat Samsun üzerinden Rusya
pazarına erişim kolaylığı, zayıf yön olarak da
demir yolu bağlantısı olmayışı
zikredilmiştir. Çorum ilimizin imalat sektöründeki ihracat artış
hızı Türkiye ortalamasının da üzerindedir. Öz kaynak, yerel
girişimcilik, esnek üretim özellikleri ve ilişkileri,
dayanışma, güven ve örgütlenme kapasitesi gibi içsel faktörlere
dayalı olarak gelişen özelliği nedeniyle ilimiz ülkemizde yeni
bir sanayi odağı olarak ortaya çıkmıştır. Çorum,
birikimlerini ve girişimci gücünü örgütleyerek özgün bir sanayi
kapasitesine sahip bir ildir. 2011 yılı trafik hacim verilerinde ise
Ankara güzergâhında 4 milyon, Samsun hattında 2 milyon, Amasya
hattında ise yaklaşık 1 milyon adet araç hareketi olmuştur.
Ankara hattında günlük 11.500, Samsun hattında ise 5.650 araç
hareketi olmaktadır. Bunun yarısını yük, yarısı
da yolcu taşımacılığı amaçlıdır. Çorum
Ticaret ve Sanayi Odası 2011 yılı verilerine göre ilimizden
yılda 15 milyon tona yakın yük sevkiyatı iç pazarlara ve ihracat
amaçlı olarak limanlara taşınmaktadır. Taşıt
trafiğine ek olarak nüfus kriterini de dikkate
aldığımızda bölgemizde yaklaşık 2,8 milyon nüfus
yaşamaktadır. Sinop, Ordu, Giresun, Trabzon, Amasya illerinde yaşayan
nüfusun demir yolu ihtiyacını karşılayacak avanproje
çalışmaları DLH tarafından tamamlanmış olup
uygulama projesi çalışmalarının 2013 yılı
yatırım programında ele alınması beklenmektedir.
Çorum sanayisinin
gelişmesinin, sıçramasının önündeki tek engel demir yoludur.
Bu çerçevede, ülkemizin 2023 hedeflerini yakalamasında Çorumun
katkısını sunabilmemiz için demir yolu talebini tekrar Genel
Kurulumuzun ve Bakanlığın dikkatine sunuyorum.
Sözlerime son verirken,
Bakanlık bütçesinin ülkemize, milletimize hayırlı
olmasını diliyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bağcı.
Kayseri Milletvekili
Yaşar Karayel
Buyurunuz Sayın
Karayel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
YAŞAR KARAYEL (Kayseri) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; Karayolları Genel Müdürlüğümüzün 2013 yılı
bütçesi üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum.
Şahsım ve grubum adına sizleri saygıyla selamlıyorum.
Karayollarımız,
kurulduğu günden bugüne kadar Türkiyeye çok büyük hizmetler etmiş
önemli kurumlarımızdan birisidir. Karayollarının
yapmış olduğu hizmetleri tüm milletimiz hem geçerek hem de
fiilen yaşayarak görmektedir.
Yol medeniyettir.
dedik. Bu medeniyeti Türkiyeye getirmek için AK PARTİ olarak on
yıldan beri milletimize hizmet etmeye devam ediyoruz. Gidemediğin
yer senin değildir. düsturunu rehber edindi Karayollarımız,
Türkiyede gidilmedik yer bırakmadı. AK PARTİ iktidarında,
on yıllık dönem içerisinde Türkiye'nin ulaşımla
alakalı gidilmedik yeri kalmamıştır. Emeği geçen
herkese teşekkür ediyorum.
Kara yollarına
baktığımızda, ülkemizde
Bir başka önemli
otoyol projesi ise İstanbulda yapılacak üçüncü köprünün de içinde
yer alacağı Kuzey Marmara Otoyol Projesidir. Bu proje bittiği
zaman da yaklaşık 6 milyar civarında paraya mal olacaktır.
Çanakkale Boğazı köprüsünün de içinde olacağı
Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale-Balıkesir Otoyol Projesi,
Niğde-Ankara, Ankara-Samsun, Ankara-İzmir otoyol projeleri de 2023
yılı hedeflerimiz içerisindedir.
Kara
yollarımızın yaklaşık 32 bin kilometresi devlet yolu,
31 bin kilometresi ise il yolu standardındadır. Bu yolların 22
bin kilometresi bölünmüş yol olup 6.100 kilometresi geçen iktidarlar
döneminde yapılmış, 16.103 kilometresi de AK PARTİ
iktidarı döneminde tamamlanmıştır.
2003 öncesi 6 ilimiz
bölünmüş yollarla birbirlerine bağlı iken bugün 74 ilimiz
birbirlerine bağlı hâle gelmiştir. Bu yollardan yurt içi kara
yolu taşımacılığımızın yüzde 90ı
yapılmaktadır. Yurt içi kara
taşımacılığının toplamda 182 milyon ton
kısmı da bu yollarımızdan geçmektedir. Ülkemizdeki bu
taşıma 430 bin civarında K belgeli taşımacılık
firmaları tarafından yürütülmektedir.
Bu yollarımız
yapılırken dağlar tepelerden aşılmıyor, onlarca
tünellerle dağlar ovalara kavuşuyor. 3 kilometrelik bir Bolu
Tünelini on yedi yılda yapan bu ülke 2003-2012 yılları
arasında 103 kilometrelik tünel de yapmıştır. Daha önce
yapılan 49,6 kilometrelik tünel uzunluğuna
bakıldığında yüzde 200lük bir artışın
olduğu herkes tarafından görülecektir. Bu tüneller neresidir? diye
sorduğumuzda, Karşıyaka, Iğdır, Bolu, Çiftalan,
Pozantı, Tatvan Kuzgunkıran, Hopa Cankurtaran, İspir Ovit,
Manisa Sabuncubeli, Ilgaz, Kop, Kahramanmaraş Püren ve Malatya Erkenek
tünelleri olarak sayabiliriz. Bunlar da iki yıl içerisinde
tamamlanacaktır.
Saygıdeğer
milletvekilleri, son on yılda
Bugüne kadar
doğu-batı ekseninde yapılan bölünmüş yollar kuzey-güney
eksenine kaydırılmış, bu kuzey-güney ekseninin de 8.700
kilometrelik kısmı tamamlanmıştır. Bu yol
ağımız bittiğinde Akdeniz, Karadenize daha yakın bir
yer alacak ve böylece mesafeler kısaltılacaktır. Hedefimiz,
Türkiye'nin 100üncü kuruluş yıl dönümünde
Yeni
yollarımızın yapımı yanında, mevcut
yollarımızın da BSKlı olarak kalitesini artırmak için
Ulaştırma Bakanlığımız
çalışmalarına devam etmektedir. Kayseri civarındaki bütün
ulaşım yollarımız 6. Karayolları Bölge
Müdürlüğümüz tarafından 750 trilyon lira harcanarak BSKlı
olarak yapılmaktadır. Emeği geçen, başta
Başbakanımız olmak üzere, bakanlarımıza,
Karayolları Genel Müdürlüğüne ve tüm Karayolları çalışanlarına
teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Karayel.
Tokat Milletvekili Dilek
Yüksel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Yüksel.
AK PARTİ GRUBU ADINA
DİLEK YÜKSEL (Tokat) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu bütçesi
üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2011 yılı verilerine göre 40 milyar
dolar büyüklüğünde olan ve 2012 yıl sonu itibarıyla 44 milyar
dolar büyüklüğüne ulaşması beklenen bilgi ve iletişim
teknolojileri sektörü, ekonomimize doğrudan yaptığı
katkının yanı sıra, diğer sektörlerde etkinliği
artırarak bir lokomotif görevi üstlenmektedir.
2000 yılında
kurulan ve Türkiye'nin ilk sektörel düzenleyici kurumu olan Bilgi Teknolojileri
ve İletişim Kurumu tarafından Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığının belirlediği politikalar
doğrultusunda yapılan düzenlemelerle bugün ülkemizde yüksek
hızlı fiber İnternet hizmetlerine
vatandaşlarımızın uygun fiyatlarla erişimi mümkün hâle
gelmiş, üçüncü nesil mobil telekomünikasyon hizmetlerinin gelişimiyle
birlikte mobil İnternet günlük hayatımızın vazgeçilmez bir
parçası olmuş, bundan yedi sekiz sene önce oldukça pahalı olan
mobil telefon hizmetleri ucuzlamış ve aylık ortalama 299
dakikalık mobil görüşme süresiyle Türkiye Avrupa lideri konumuna
gelmiştir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ülke olarak refah seviyesinin yükselmesi,
bilişim okuryazarlık oranının artması,
kalkınmamızın sürdürülmesi ve FATİH Projesi gibi geniş
bant abone sayısını 1 kat daha artıracak devlet destekli
bilişim projelerinin devam etmesiyle önümüzdeki süreçte bu alanda yeni
atılımlar yaşanacağını öngörmekteyiz.
2023 hedefleri
kapsamında bilişim pazarının 160 milyar dolarlık bir
büyüklüğe ulaşmasını, her eve yüksek hızlı
geniş bant altyapılarıyla geniş bant abone
sayımızın 60 milyon seviyesine gelmesini planlamaktayız.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AK PARTİ iktidarı olarak,
iletişimde, ulaşımda ve her alanda ülkemizi 2023 hedeflerine
ulaştırmada milletimizden aldığımız güçle
çalışıyor, Türkiyeyi dünyayla rekabet edebilir noktaya
taşıyoruz. Bakanlığımızın Yol
medeniyettir. anlayışıyla ülkemizi doğusundan
batısına, kuzeyinden güneyine bölünmüş yollarla
bağlamasının, dört bir yanını demir ağlarla
örmesinin, hızlı trenlerle ülkemizi buluşturmasının,
hava yollarını halkın yolu, milletin yolu hâline getirmesinin
mutluluğunu hep beraber yaşıyoruz.
Bu bağlamda,
Tokatımızın ve bölge insanımızın kırk
yıllık hayali, Doğu Karadenizi
Akdenize bağlayacak olan Ordu-Tokat yolunun 1inci etap
Niksar-Tokat yol ihalesi 30 Kasımda gerçekleştirildi.
İnşallah, en kısa sürede çalışmalar başlayacak ve
yine olabilecek en kısa sürede tamamlanacaktır.
Yine,
Tokatımızın iktidarımız öncesinde sürekli ötelenen ve
ertelenen otuz iki yıllık hayali çevre yolunun, Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanımızın
katılımlarıyla yarın yani 14 Aralıkta
açılışı yapılacaktır. İlimize ve bölgemize
şimdiden hayırlı olmasını diliyorum.
Tokat
havaalanımız için bakanlığımızın
çalışmaları devam etmektedir.
Bölgemizin ve
Tokatımızın hayalini gerçeğe dönüştüren, başta
Sayın Başbakanımıza, Hükûmetimize, Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanımız Sayın Binali
Yıldırıma, ekibine ve emeği geçen herkese, özellikle Tokat
ve Tokatlılar adına teşekkür etmek istiyorum.
Hükûmet olarak
insanımızın alın terini, emeğini ve ülkemiz
kaynaklarını yine milletimiz için kullanıyor, 75 milyon
insanımıza hizmet götürüyoruz. Milletimizin hedeflerini, hayallerini
tek tek ele alıyor ve gerçeğe dönüştürüyor ve diyoruz ki:
Hayaldi, gerçek oldu.
Sözlerime son verirken
2013 yılı bütçesinin ülkemize hayırlı olmasını
diliyor, AK PARTİ Grubum adına hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yüksel.
Kars Milletvekili Ahmet
Arslan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Arslan.
AK PARTİ GRUBU ADINA
AHMET ARSLAN (Kars) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben
de Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün 2013 yılı
bütçesi üzerine grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Tabii ki
havacılık sektörü, insanların erişiminde sağladığı
hız, güven, emniyet ve hatta aynı zamanda, son zamanlarda AK
PARTİ hükûmetleriyle ekonomiklik de bunun içine girdi, ulaşım
sektörü içerisinde önemli bir yer almakta. Özellikle global ekonominin veya
küreselleşen dünyanın sınırları
kaldırdığı bir ortamda, havacılık, olmazsa olmaz
bir sektör. AK PARTİ hükûmetleriyle rekabete açılan bu sektör
özellikle Türk Hava Yolları tekelinden çıkarılmış,
birçok hava yolu şirketi bununla birlikte kurulmuş ama aynı
zamanda Türk Hava Yolları da büyümüş ve bu sektör, dünyanın 2015lerde,
hatta 2015ten sonra erişebilir. dediği hedeflere, çok daha önce,
bugünden erişmiş durumda.
160 olan uçak
sayısı, bugün, 2 kattan fazla artarak 372ye çıkmış.
Koltuk kapasitesi yüzde 137 artışla 27.600lerden 65 binlere
çıkmış. Kargo kapasitesi hakeza bundan daha fazla
artmış. Yaklaşık, son on yılda 100 bine yakın
istihdam oluşturularak bu sektörde 151 bin kişiye istihdam
sağlanmış durumda. Bu sektör 30 milyar Türk lirası civarında
ekonomiye katkı koyar hâle gelmiş.
Yine, Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğü yaptığı denetimlerle
özellikle Avrupada kendinden söz ettirir hâle gelmiş. Uluslararası
anlaşmalar bazında 81 ülkeyle anlaşma varken,
havacılık anlaşması 141e çıkarılmış.
Yine, özellikle
Türkiyedeki havacılık ve sivil havacılık sektörünün
gelişmesine bağlı olarak, Türkiye artık bu sektörde, sadece
oyuncu değil, kural koyan hâle gelmiş. D-8 Sivil Havacılık
Komisyonu Başkanlığı, ECAC Başkan
Yardımcılığı, EUROCONTROL Geçici Konsey Koordinasyon
Komitesi Başkan Yardımcılığı, yine EUROCONTROL SRC
Emniyet Düzenleme Komisyonu Başkan Yardımcılığı,
JAA-TO Başkan Yardımcılığı, ICAO Avrupa Kuzey
Atlantik Bölgesel Havacılık Emniyet Grubu Başkan
Yardımcılığı gibi birçok görevleri üstlenmiş ve
böylece, artık, bu sektörde, kural koyan ve sektörü yönlendiren oyuncu
hâline gelmiş.
Yine, SAFA/SANA
denetimleriyle, özellikle, Türkiye 0,62 puanla Avrupadaki 0,97nin çok çok
altında bir değerle yer almış ve örnek hâle gelmiş.
Bununla birlikte,
özellikle sivil havacılık sektörü 2023te önemli hedefler önüne koymuş:
Uçak sayısının 750ye çıkarılması, yolcu
kapasitesinin 386 milyona çıkarılması ve yolcu
sayısının yıllık 350 milyona
çıkarılması hedeflenmiş. Ancak biliyoruz ki
ulaştırmada sektörler arası entegrasyon çok çok önemli. Sadece
havaalanı değil, havaalanı götürdüğünüz yere demir yolu
götürüyorsanız, kara yolunuzun standardını çok daha yüksek hâle
getiriyorsanız, limanlara erişebiliyorsanız ve denize
erişebiliyorsanız ulaştırma sektöründe çok daha iyi verim
elde edersiniz. İşte, bu bakış açısından
hareketle, şehrim olan Kars da bu anlamda nasibini alıyor.
Havacılık sektörü 3.000/45lik pisti ve yeni terminaliyle göz
kamaştırıyor.
Bunun yanı sıra Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolu Projesi
ülkemizin gururu olarak hayata geçmek üzere çalışmalara devam
ediliyor.
Yine, Kars-Iğdır-Nahçıvan demir yolu, buna
paralel olarak ülkemiz üzerinden Nahçıvana, İrana, belki de
İslamabada gidecek şekilde planlanıyor ve bunun
çalışmaları yürütülüyor.
Yüksek hızlı trenler hepimizin gururu, Karsa kadar
adım adım geliyor, bunun da farkındayız ve yine bu üç yol,
demir yolu anlamında, bu üç yol ağzında Karsta bir lojistik
merkezi yapılmasıyla ilgili, yatırım programında yer
alıyor. Bakanlığın ve Demiryolları Genel
Müdürlüğünün bu anlamdaki çalışmaları devam ediyor.
Bölünmüş yolların sıcak asfaltlı hâle
getirilmesi Karsın her tarafında devam ediyor.
Ben Karsı örnek verdim, eminim ki sizler bu örneği
alıp 81le çarparsınız. Türkiyenin her yeri bundan nasibini
alıyor.
Ben hükûmetlerimize, Sayın Bakanımıza ve ekibine
çok çok teşekkür ediyorum.
Bütçenin hayırlı uğurlu olmasını
diliyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Arslan.
Denizli Milletvekili Nihat Zeybekci. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Zeybekci.
AK PARTİ GRUBU ADINA NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
2013 yılı İçişleri Bakanlığı bütçesi
üzerinde görüşlerimi arz etmek üzere söz almış bulunuyor, bu
vesileyle yüce Meclisi grubum adına saygıyla selamlıyorum.
Son günlerini yaşadığımız 2012
yılı, Türkiyede yerel yönetimler ve devletin yerinden yönetim
taahhüdü açısından Meclis tarihimizin en önemli reformlarının
yapıldığı yıl olmuştur. İlk olarak 1984te
16 ilde farklı kıstaslar ile uygulanan büyükşehir, bu Meclis
tarafından 29 ilde tüm il sınırları büyükşehir
belediyesi hâline getirilerek cesur bir reform adımı
atılmıştır. Bu reform talebi, bugüne kadar olduğu gibi
29 il ile sınırlı kalmayacak, diğer 52 il tarafından
en geç 2014 Mart yerel seçimlerinden hemen sonra gündeme getirilecek ve
yoğun bir şekilde talep edilerek, değişmeyen tek gerçek
olan değişim, demokrasi ve evrensel hukuk kurallarıyla hüküm
sürecektir.
Gelecek seçimleri değil gelecek
nesilleri düşünerek, ilk seçimlerde yoğun olarak suistimal
edileceğini bile bile bu cesur adımın atılmasını
sağlayan Sayın Başbakanımız, Bakanımız ve
Hükûmetimizle birlikte tüm milletvekillerimize ülkem ve gelecek nesiller
adına teşekkür ediyor, minnet ve şükranlarımı arz
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; adil olmayan hiçbir uygulama uzun süre hayat bulamaz.
Düzeltilmez ve devamlılık arz ederse bu bir zulüm hâline gelir.
1999-2002 yılları arasında kriz, istikrarsızlık,
uluslararası baskı ve içerideki malum darbecilerin
zorlamalarıyla kurulan koalisyon hükûmeti KİTler ve kamu
bankalarını aralarında nasıl paylaştılarsa,
aynı mantık ile Meclis kürsüsünüde paylaşarak yapılan
Meclis İçtüzüğünden bahsediyorum.
Bu İç Tüzükte süreler adil
değildir, kurallar adil değildir ve en basit vicdan ölçülerinden en
ufak bir eser yoktur. 35 kişiye on dakika, 325 kişiye on dakika
konuşma süresi veren bu İç Tüzükün adil olduğunu bir kişi
bile iddia edebilir mi? Her on dakikada yoklama isteyip de Genel Kurulda
oturduğu hâlde yok sayılmayı Demokrasi ve millî iradeye
uygundur. diyebilir miyiz? Söyleyecek hiçbir sözü kalmayıp da millet
iradesinin namusu sayılabilecek kürsüyü işgal edebilmeyi,
gasbedebilmeyi, hatta bir acziyet tezahürü olarak elindekini ülkenin, milletin
vicdanı diyebileceğimiz kürsüye çarpmanın siyasi terbiye ve
ahlak dâhilinde olduğunu söyleyebilecek bir kişi var mı?
MUSA ÇAM (İzmir) Muhalefetin sesini
mi kısacaksınız? Konuşmayalım mı?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bu
arkadaşa muhalefetin ne kadar önemli olduğunu birisinin
anlatması lazım.
NİHAT ZEYBEKCİ (Devamla) -
Bakın, üstat Necip Fazıl Kısakürek bizim bu hâlimizi nasıl
dramatize ediyor: Allahın on pulunu bekleye dursun on kul/ Bir
kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Her rejimde iktidar
var, sadece demokrasilerde muhalefet var.
NİHAT
ZEYBEKCİ (Devamla) Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa /
Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Gençliğinde öğrenmiş olduğu
şiirleri okuyor.
NİHAT ZEYBEKCİ (Devamla) -
Yazıktır, günahtır, zulümdür, hatta kul hakkıdır. Buna
sebep olan, sürdüren herkese hakkımızı helal etmiyoruz ve
edemeyiz çünkü bu, milletin gasbedilen hakkıdır.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Biz de etmiyoruz,
kul hakkını yiyenlere helal etmiyoruz.
NİHAT ZEYBEKCİ (Devamla) -
Siyasetin milletin sorunlarının çözümünde tek umut olabilme
özelliğini, siyasetin dışında hiçbir kurum sağlayamaz.
Siyaseti, ancak siyasetçiler temiz, ahlaklı, söz söylediğinde
doğru söyleyen, söz verdi mi sözünü tutan, emanete ihanet etmeyen, yalan
söylemeyi siyaset yapmanın olağan malzemesi, hâli yapmayan kurumlar
hâline getirebilir. Hangi siyasi parti, rakibi siyasi partinin itibar ve
onurunu kaybettiğinde kendi itibarının yükseleceğini
düşünebilir? Hangi vicdan, bu kutsal çatı altında milletin
kürsüsünden diğer milletvekilinin namusuna, itibarına, haramına,
helaline dil uzatır, ona hakaret eder ve bundan rakip milletvekili olarak
memnuniyet duyar? Milletin vekillerinin, eline tutuşturulan her bilgiyi
zerre araştırmadan rakip partinin vekiline çamur atan
açıklamaları yapmadan önce kendi hassasiyet ve şerefini
düşünmesi beklenmektedir. Millet, bu yüce Meclis çatısı
altında, bir muhalefet partisi liderinden, yine eline tutuşturulan
yalan yanlış bir bilgiye dayanarak milletin vekillerinin onur ve
şereflerine saldırırken en basit standartlarda sorumluluk ve
duyarlılık göstermesini beklemektedir. Millet, aynı genel
başkandan hiç bilmediği, hatta geleneksel karakterleriyle uzaktan
yakından ilgisi olmadığı Egenin zeybeği gibi milletin
Kurtuluş Savaşı kahramanlarını siyasete malzeme
etmeden efe ve zeybeği iyi bilen arkadaşlarından sorup
öğrenmesini beklemektedir. Bu millet, Denizli Çınar Meydanında
on yıldan bu yana her seçim akşamı aslanlar gibi zeybek
oynayanların kimler olduğunu gayet iyi bilmekte ve aynı
akşamlarda ortadan kaybolanlardan bu zaferin gerçek sahibi millet
iradesine saygı göstermesini beklemektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NİHAT
ZEYBEKCİ (Devamla) - Bu duygu ve düşüncelerle ne pahasına
olursa olsun temiz ve ahlaklı siyaset diyerek 2013 bütçesinin
hayırlı olmasını, ülkemize huzur, refah, barış ve
kardeşlik getirmesini diler, ülkemin tek umudu olan yüce Meclisi
saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Zeybekci.
MUSA
ÇAM (İzmir) Sayın Başkan
Buyurunuz
Sayın Çam.
MUSA ÇAM (İzmir)
Sayın hatip konuşmasıyla Ana Muhalefet Partisi Genel
Başkanı, Genel Başkanımız Sayın Kemal
Kılıçdaroğluna
NİHAT ZEYBEKCİ
(Denizli) Ana muhalefet partisi denmedi.
MUSA ÇAM (İzmir)
Söyledi, Muhalefet partisi söyledi. Genel Başkanımızı
kastetmiştir. Buna mutlaka burada bizim cevap vermemiz gerekir Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Yani, cevap
vermeniz gerekiyor da kim cevap vermeyi talep ediyor? Siz mi?
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) - Sayın Musa Çam.
MUSA ÇAM (İzmir)
Evet, ben vereceğim.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Çam. (CHP sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
4.- İzmir
Milletvekili Musa Çamın, Denizli Milletvekili Nihat Zeybekcinin CHP Grup
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
MUSA ÇAM (İzmir)
Sayın Başkan, değerli parlamenterler; tabii ki burada bizler
eleştirilerimizi muhalefet partisi olarak yapacağız, ana
muhalefet partisi lideri de burada bunu yapacak.
Biraz önceki
konuşmamda da söyledim, iktidar partisinin bu konuda daha
hazımlı ve daha hoşgörülü olması gerekiyor. Özellikle
Denizli eski Belediye Başkanımızın, bu konuda deney ve
tecrübe sahibi olarak, bir ana muhalefet partisi liderine burada
konuşurken cümlelerini ve söylediği kelimeleri özenle ve dikkatle
seçmesi gerekiyor.
Sayın Genel
Başkanımıza cevap vermesi gereken, yanıt vermesi gereken
kişi iktidar partisinin Genel Başkanıdır, iktidar
partisinin herhangi bir parlamenteri değildir. Biz de kalkıp bunu
yapmayız. Dolayısıyla, siz, bu kadar siyasette deneyimli ve
tecrübeli bir kişi olarak, Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkanına buradan üstünkörü cümlelerle hakaret edemezsiniz ve bunu
yapmamalısınız; bunun size
yakışmadığını söylemek istiyorum. Üstelik de bir
belediye başkanı olarak marifetiniz de ortadadır;
yaratmış olduğunuz bütünşehirle birlikte önümüzdeki
seçimlerde Denizlideki sonuçları da göreceksiniz. Orada da Cumhuriyet
Halk Partisinin bayrağı dalgalanacaktır ve sizden, bir kez daha,
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanını konuşurken
ağzınızdaki cümleleri ve kelimeleri çok dikkatli ve özenli
seçmenizi istirham ediyorum.
Saygılarımla.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çam.
NİHAT ZEYBEKCİ
(Denizli) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun
Sayın Zeybekci.
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli)
Sayın Başkanım, şahsıma hitap edilerek,
bahsetmediğim
Çünkü benim yazdığımda genel siyasi bir
nezaket anlamında kullandığım cümleleri
Ana muhalefet
partisi diye, tutanaklara bakarsanız, asla demedim.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Hayır, sadece CHPyi değil, bütün partileri
nezaketsizlikle itham ediyor.
NİHAT ZEYBEKCİ
(Denizli) Ama Sayın Genel Başkanın grup
toplantısında Nihat Zeybekci, Denizli eski Belediye
Başkanı Denizlide zeybek oynamasın bundan sonra. diyerek
adıma ithaf ettiği o konuşmasına nezaket kuralları
içinde bir cevap verdim. Dolayısıyla, değerli milletvekili
burada onu bilmeden bunu konuştuğu için yanlış
olmuştur. İzin verirseniz
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Keşke bütün Meclisi töhmet altında bırakmadan isim
verseydin bari.
BAŞKAN Tutanaklara
geçti Sayın Zeybekci. Meramınız da gayet net şekilde
anlaşıldı.
NİHAT ZEYBEKCİ
(Denizli) Sayın Başkanım, ama biraz önce, ben ismen asla hitap
etmediğim hâlde söz verdiniz Sayın Başkanım. Bu çifte
standarttır.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) Bütün muhalefeti suçladı.
BAŞKAN İsmen
değil, muhalefet olarak söylediği için, muhalefet grubu olarak onlar
talep ettiği için verdim. Siz de söylediniz, herkes dinledi ve tutanaklara
geçti.
Teşekkür ederiz.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Demokrasi layihası olarak kitaplara yazacağım.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Muhalefete niye daha çok söz vermiyorsunuz, bir de bu
kayıtlara geçsin.
III.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2013
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/698) (S.Sayısı: 361) (Devam)
2.- 2011
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, Merkezi
Yönetim Bütçesi Kapsamındaki Kamu İdarelerinin 2011 Yılı
Kesin Hesap Kanunu Tasarısına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ( 1/649, 3/1003)
(S.Sayısı: 362) (Devam)
J) ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANLIĞI (Devam)
1) Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
K) KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Karayolları Genel Müdürlüğü
2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Karayolları Genel Müdürlüğü
2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BİLGİ
TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM KURUMU (Devam)
1) Bilgi Teknolojileri ve
İletişim Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) DENİZCİLİK
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Denizcilik Müsteşarlığı 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) SİVİL HAVACILIK GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2013
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O) İÇİŞLERİ
BAKANLIĞI (Devam)
1) İçişleri
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İçişleri
Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ö) EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Emniyet Genel Müdürlüğü 2013
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel Müdürlüğü 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
P) JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI
(Devam)
1) Jandarma Genel
Komutanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel
Komutanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
R) SAHİL GÜVENLİK
KOMUTANLIĞII (Devam)
1) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Ulupınar.
AK PARTİ GRUBU ADINA
ÖZCAN ULUPINAR (Zonguldak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2013 yılı İçişleri
Bakanlığı bütçesi üzerine grubum adına söz aldım.
Sizleri ve aziz milletimizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
İki gün önce
İstanbul Gaziosmanpaşada uğradığı
saldırı sonucu şehit olan polisimize Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Konu İçişleri
Bakanlığı olunca polislerimizden, askerlerimizden, ayrıca
öğretmenlerimizden bu vatan uğruna can vermiş şehitlerimizi
rahmetle, gazilerimizi minnetle anmak istiyorum.
İçişleri
Bakanlığımız, Anayasa ve yasalarımıza uygun
olarak ülkemizin bölünmez bütünlüğü, iç güvenliğinin ve
asayişinin sağlanması, kamu düzeninin ve genel ahlakın
korunması, mülki idare bölümlerinin kurulması,
kaldırılması ve düzenlenmesiyle ilgili
çalışmaların yapılması, mahallî idarelerin
yönlendirilmesi, nüfus ve vatandaşlık hizmetlerinin yürütülmesi, yurt
sathında sivil savunma, kaçakçılığın men ve takibi
gibi çok önemli görevleri üstlenmiştir. Bu nedenle, İçişleri
Bakanlığımız, emniyet teşkilatı, jandarma, sahil
güvenlik birimleriyle ülkemizdeki asayişi sağlamak adına üstün
çaba göstermektedir.
Hükûmetimizin
desteğiyle emniyet teşkilatımız sürekli yenilikleri takip etmekte
olup polis meslek yüksekokulları ve polis meslek eğitim merkezleri
aracılığıyla son on yılda toplam 104.246 gencimizi
polis teşkilatına kazandırmıştır. Bununla
birlikte, üniversite mezunu gençlerimize de polis olmanın yolu
açılmıştır.
Suçla mücadelede oldukça
önemli katkı sağlayan MOBESE sisteminden azami oranda
yararlanılmış, 80 ilimizde ve büyük ilçelerimizde bu
altyapı kurulmuş ve bütün ülkede yaygınlaştırılmıştır.
Karada icra edilen asayiş faaliyetlerine ilave olarak, denizlerimizde de
tüm faaliyetler, 65 farklı limanda konuşlu, Sahil Güvenlik
Komutanlığınca yüzer ve hava unsurları tarafından
üstün uğraşlar verilerek yerine getirilmektedir.
Kaçakçılık ve organize suçlarla
mücadele kapsamında, AK PARTİ hükûmetlerimiz döneminde suç
örgütleriyle mücadelede yasal boşlukları gidermeye yönelik olarak
başta TCK olmak üzere mevzuat düzenlemeleri yapılmış,
ağır cezalar ve caydırıcı hükümler getirilmiştir.
Vergi kaçakçılığıyla mücadelede operasyonlar neticesinde
devletin yaklaşık 215 milyon TL değerinde vergi kaybına
engel olunmuştur. İçişleri Bakanlığımız
önümüzdeki süreçte de PKK, KCK gibi terör örgütleriyle mücadelesini
kararlılıkla sürdürecek, güvenlik güçlerimizin
fedakârlığı ve üstün hizmet anlayışı ile terörle
mücadelemiz son terörist yok edilinceye kadar devam edecektir.
Bütün illerimizde
valilikler bünyesinde şehit ve gaziler bürosu kurulmuştur. Köy
korucuları dâhil bakanlığımız mensuplarından
terörle mücadelede şehit olanların yakınları ile
yaralananlara tazminat ödenmektedir. Öte yandan, 3713 sayılı Kanun
kapsamındaki kamu görevlileri, er, erbaş, geçici köy korucuları
ve gönüllü köy korucularından terör eylemleri nedeniyle şehit
olanların yakınlarıyla gazilerimize, çalışamayacak
durumda olan gazilerimizin yakınlarına verilmiş olan kamuda
iş hakkının kapsamı 6353 sayılı Kanunla
genişletilerek 2ye çıkarılmıştır.
Bakanlık olarak,
otoyollardaki denetimi artırmak amacıyla da kapsamlı bir
çalışma başlatılmış, trafik kazalarındaki
can ve mal kaybının en aza indirilmesine yönelik olarak otoyol polisi
uygulamasına hız verilmiştir.
Yerel yönetimlerin
güçlendirilmesi kapsamında yeni yasal düzenlemeler yapılmış
olup mahallî idareler alanında yapılan bu değişikliklerle
hem bu alanı düzenleyen temel mevzuat çağdaş esaslara göre yenilenmiş
hem de mahallî idare sistemimizin uluslararası normlara ve özellikle de
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına uyumu
sağlanmıştır.
İçişleri
Bakanlığımızın vatandaşımıza yönelik
temel hizmetlerinden birisi de nüfus ve vatandaşlık
işlemleridir. E-devletin en önemli ayaklarından birisi olan Merkezî
Nüfus İdaresi Sistemi (MERNİS) kapsamında çok önemli 2 proje
hayata geçirilmiştir. Bunlardan birisi kimlik paylaşım sistemi,
diğeri ise adres kayıt sistemidir. Yeni nesil, makinede okunabilir,
çipli pasaportlar bakanlığımız tarafından Haziran 2010
tarihinde yürürlüğe konulmuştur.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tüm bu çalışmaların yürütülmesinde
emeği geçen başta İçişleri Bakanımız Sayın
İdris Naim Şahin olmak üzere, İçişleri
Bakanlığı çalışanlarına sonsuz
teşekkürlerimi sunuyorum. Bütçenin hazırlanmasında emeği
geçenlere teşekkür ediyor, bütçemizin kurumlarımıza, milletimize
hayırlı olmasını, ülkemizin güçlü ve aydınlık
geleceğine emin adımlarla yürüyüşünün hızlanarak devam
etmesine
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZCAN ULUPINAR (Devamla)
-
vesile olmasını temenni ediyorum ve heyetinize saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Ulupınar.
Kırıkkale
Milletvekili Oğuz Kağan Köksal. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Köksal.
AK PARTİ GRUBU ADINA
OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Kırıkkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2013 yılı merkezî yönetim bütçe
kanununda yer alan Emniyet Genel Müdürlüğü bütçesi üzerinde AK PARTİ
Grubu adına söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında,
birkaç gün önce İstanbul Gaziosmanpaşada hain saldırıda
şehit olan polis memuru Mücahit Daştana ve tüm şehitlerimize
Allahtan rahmet, yakınlarına baş sağlığı ve
gazilerimize sağlık ve sıhhat diliyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; temel kamu hizmetlerinden birisi olan güvenlik
hizmetlerinde gerek nicelik gerekse nitelik olarak önemli değişimler
yaşanmaktadır. AK PARTİ iktidarı olarak güvenlik
politikalarıyla yerleşik güvenlik anlayışında köklü
bir paradigma değişikliği yapılmış ve özgürlük
için güvenlik yaklaşımı benimsenmiştir.
Emniyet
teşkilatı, kamu düzenini bozan, insan hayatı ve
sağlığı için tehlike arz eden siyasi, ekonomik ve sosyal
düzeni olumsuz yönde etkileyen, toplumsal yapıyı derinden zedeleyen
ve haksız rekabete yol açan, toplumun huzurunu bozan bütün suçlarla
mücadele ederek başarıdan başarıya koşmaktadır.
Bu doğrultuda, toplum destekli asayiş hizmeti, terörle mücadele,
uyuşturucu madde ve kullanımıyla etkili mücadele, bilişim
suçlarıyla mücadele, yasa dışı göç, organize suçlar,
kriminal altyapının güçlenmesi, trafik güvenliği ve MOBESE
uygulamalarının etkin yürütülmesi gibi pek çok projeyi yürürlüğe
sokmuş ve ona göre çalışmalarını sürdürmektedir.
Emniyet
teşkilatı asayiş olaylarından teröre, terörden diğer
alanlardaki mücadeleyi etkin ve kalıcı bir şekilde sürdürürken
bir taraftan da toplumsal huzur ve barışı getirme gayreti
içerisindedir. Bu kapsamda, Toplum Destekli Polislik Projesi, Güvenli
Okul-Güvenli Eğitim Projesi, güven timleri, yıldırım
ekipleri gibi halkın çok dolaştığı,
alışveriş yaptığı pazar yerleri, hastaneler gibi
yerlerde sivil mücadele eden ekipleriyle, ayrıca -son günlerde maalesef
çokça görülen- aile içi şiddet ile mücadelede gene şube müdürlüğü
kurmak suretiyle ve Karayolu Trafik Güvenliği Stratejisi ve Eylem
Planı hazırlamak ama her şeyin ötesinde, 81 ilimiz de MOBESE
sistemine kavuşturularak suçları aydınlatma yönünde yoğun
bir çalışma içerisindedir.
Tabii, polis
teşkilatının son yıllarda büyük yeniliklerini,
değişikliklerini burada anlatmaya beş dakika içinde sürem
yetmediği için bu ana hatlarıyla bunu söylemek istiyorum sayın
üyeler.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; bu uygulamaların ülke
genelinde yaygınlaştırılması ile toplumun polise
bakış açısı olumlu yönde değişmiş ve bu
anlamda yapılan anketlerde ve araştırmalarda toplumun güvenlik
hizmetlerinden memnuniyet düzeyinin son yıllarda en üst düzeye
çıktığı görülmektedir. Bu durum göstermektedir ki polis
teşkilatı vatandaşla arasında âdeta bir gönül köprüsü
kurmuştur.
Tabii, bu anlamda
Sayın Çamın da polis teşkilatından bir özür dilemesi
gerektiğini düşünerek sözlerimi sürdürmek istiyorum.
MUSA ÇAM (İzmir)
Senin yaptığın bu işkenceler ne olacak?
OĞUZ KAĞAN
KÖKSAL (Devamla) - Sayın Çam, polis teşkilatımız ne
attır, ne de sahibi vardır. Polisimiz gücünü Anayasa, kanunlar ve
hizmet etmekten gurur duyduğu yüce Türk milletinden alan yüz
altmış sekiz yıllık köklü bir teşkilattır.
MUSA ÇAM (İzmir)
Yaptığın işkencelerin çıkartırım hepsini.
OĞUZ KAĞAN
KÖKSAL (Devamla) - Bunu burada ifade edip zabıtlara geçirmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, teşkilatımız özveriyle görevini yaparken
başarıdan başarıya koşmaktadır. Sadece içeride
değil, yurt dışında da polis teşkilatımız
AGİT, NATO, AB gibi kuruluşların dikkatini çekmiş ve
başta Afganistan polisi olmak üzere pek çok ülkenin eğitimini
vermiştir.
AK PARTİ hükûmetleri
göreve başladığında 189 bin olan polis
teşkilatının sayısı bugün 250 bini geçmiştir. Bu
noktada, baktığımızda, polis teşkilatı
vatandaşın huzur ve güveni için gece gündüz demeden büyük özveriyle
görev yapan ve fedakârlıkları hiçbir şeyle ölçülmeyen bir
teşkilattır. Bu bağlamda, polislerimizin askerliğini,
birinci dereceye çıkmasını, başpolis ve kıdemli
başpolis gibi yükselme unvanlarının sağlanması,
bazı yerlerden imkânlar sağlanması ve
Özellikle on
yıllık iktidarımızda tedricî maaş ve özlük
hakları artırılmış. Ancak bu yeterli midir? Elbette ki
yeterli değildir, bunu da burada ifade etmek istiyorum. Umut ediyorum ki
İçişleri Bakanlığımızın sürdürmekte
olduğu çalışma kısa zamanda sonuçlanır ve her
şeye layık olan polis teşkilatımıza da yeni imkânlar
sağlanır.
Ben bu duygu ve
düşüncelerle başta İçişleri Bakanımız ve Emniyet
Genel Müdürümüz olmak üzere, her kademede görev yapan teşkilat
mensuplarına başarılar diliyor, bütçemizin hayırlı ve
uğurlu olmasını temenni ediyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar).
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Köksal.
Sivas Milletvekili Ali
Turan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar).
Buyurunuz Sayın
Turan.
AK PARTİ GRUBU ADINA
ALİ TURAN (Sivas) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2013 yılı Jandarma Genel Komutanlığı bütçesi üzerinde
söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Jandarma
teşkilatı her zaman yurda, yurduna, ulusuna ve cumhuriyetine
sadakatle bağlı, fedakârlık örneği olan bir güvenlik
birimidir. Ülkenin huzuru, güvenliği, refahı ne kadar emin ve güvence
altında ise devletin ekonomisi, dış siyaseti ve ticareti de o
derecede güçlüdür.
Ülkemiz
sınırları içerisinde emniyet ve asayişin
sağlanması İçişleri Bakanlığı sorumluluğundadır.
Bu görev, şehir merkezlerinde polis, kırsal kesimde ise jandarma
tarafından yerine getirilmektedir. Jandarmanın görevi ve sorumluluk
alanları, mülki görevleri, adli görevleri, askerî görevleri, diğer görevleri
vardır. Ülke nüfusunun yüzde 78i polis, yüzde 22si jandarma görev ve
sorumluluğundadır. Türkiye yüz ölçümünün ise yüzde 7si polis, yüzde
93ü jandarma sorumluluğunda bulunmaktadır.
Jandarma Genel
Komutanlığı bugün itibarıyla 188.589 personelle hizmet
vermektedir. Jandarma teşkilatında toplam 1.892 ihtisas timi, 14
çocuk ve kadın kısım amirliği, 11 asayiş bot
komutanlığı olmak üzere, toplam 1.917 emniyet ve asayiş
birimi bulunmaktadır.
Asayiş Daire
Başkanlığı bünyesinde kadına yönelik şiddetle
daha etkin mücadele etmek amacıyla Aile İçi Şiddetle Mücadele ve
Çocuk Şube Müdürlüğü kurulmuştur.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ülke genelinde 330 sivil cezaevinde
yaklaşık 15 bin jandarma personeli görev yapmaktadır.
Havaalanları, barajlar, hidroelektrik santralleri, petrol üretim sahaları,
verici istasyonları, petrol ve doğal gaz boru hatları gibi
kritik tesislerin güvenliğini sağlamaktadır. Bunların
sorumluluk alanlarında ikamet eden ve koruma kararı bulunan
kişilerin korunması için koruma birliklerinde yaklaşık 3
bin personel görev yapmaktadır.
Ülke genelindeki devlet
kara yollarının yüzde 26sı, il yollarının yüzde
86sı, köy yollarının tamamı olmak üzere, toplam
Karakolların
güvenliği kapsamında, 64 adet hizmet binası TOKİ
Başkanlığı tarafından güvenli karakol olarak yeniden
inşa edilmiştir. 89 adet hizmet binası inşaatı devam
etmekte, 70 adedinin ise ihale işlemleri sürmektedir.
Jandarmanın
uyuşturucu ile etkin mücadelesi sonucu 49,5 ton esrar, 996 kilo eroin, 51
kilo diğer uyuşturucu madde ile 18 milyon 421 bin kök kenevir ele
geçirilmiştir. 2012 yılında ele geçirilen uyuşturucu
maddelerin tutarı yaklaşık 2 milyar TL civarındadır. Jandarma, bu konuda
görevini yerine getirirken şeffaflık ve hukuk kuralları
içerisinde, insan haklarına saygıyı temel ilke olarak kabul
etmektedir.
Suriyede yaşanan
olaylar sonucu ülkemize sığınan Suriyeliler için yapılan
barınma merkezlerinde güvenliğin sağlanması amacıyla
434 jandarma görev yapmaktadır.
2013 bütçesinde Jandarma
Genel Komutanlığına ayrılan ödenek miktarı bir önceki
yıla göre yüzde 18,90 artışla 5 milyar 843 milyon 453 bin TL
olmuştur. Bu bütçe içerisinde personel giderleri, sosyal güvenlik
giderleri, mal ve hizmet alımı giderleri ile cari transfer giderleri
bulunmaktadır.
Jandarma Genel
Komutanlığındaki yiğitler daha önce Çanakkalede,
Sakaryada, Sarıkamışta Allahuekber dağlarında,
İstiklal Savaşında ülkemizin bölünmez bütünlüğü
uğruna nasıl kahramanlık destanı yazdı ise bugün de
birlik ve beraberliğimize, ülke bütünlüğüne kasteden teröre
karşı aynı inanç ve kararlılıkla mücadele eden
kahramanlarımızdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu vesileyle, ülkemizin en ücra köşesinde zor
şartlar altında görev yapan jandarmamıza ve ailelerine
şükranlarımı sunuyorum. Vatandaşımızın ve
milletimizin bölünmez bütünlüğü için canlarını feda eden
kahraman şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyor, 2013
yılı bütçesinin ülkemize ve milletimize hayırlı uğurlu
olmasını temenni ediyor, hepinizi saygıyla, muhabbetle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Turan.
Nevşehir Milletvekili Ebu Bekir
Gizligider, buyurunuz efendim.
AK PARTİ GRUBU ADINA
EBU BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İçişleri
Bakanlığımızın bünyesindeki Sahil Güvenlik
Komutanlığı bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz
almam vesilesiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sahil Güvenlik
Komutanlığımız, deniz yetki alanlarımızda her
yıl yüzlerce arama kurtarma faaliyeti yürütmüş, insan
kaçakçılığı, akaryakıt, sigara, içki ve tarihi eser
kaçakçılığını engellemiş ve gerekli idari
cezaları tesis etmiştir.
AK PARTİ
hükûmetleriyle her alanda kendini gösteren öz güven ve millîleşme, savunma
sanayisinde de Türk tankı Altayla, Fırtına obüsleriyle,
tüfeğiyle, Göktürk Uydusuyla, insansız hava aracıyla,
helikopteri ve sayamadığımız birçok alandaki yenilikle
devam etmektedir.
Millî
savunmamızın, partimizin iktidarına kadar eksik olan millî
kısmı inşallah kısa sürede tamamlanacak ve ne zaman dost ne
zaman düşman olacağı belli olmayan güçlere, yani kısaca ele
güne muhtaç olmayacağız.
Bu kapsamda Sahil
Güvenlik Komutanlığınca denizlerin MOBESE'si olacak ve 50 milyon
avro bütçeli Sahil Gözetleme Radar Sistemi Tedarik Projesi beş yıl içinde
tamamlanacaktır. Komutanlığımızın bu yılki
bütçesi 432 milyon 35 bin lira olarak öngörülmüştür.
Sayın
milletvekilleri, bütçe görüşmelerinin ilk gününde, yanlış
bilgilendirildiğine inandığım Sayın CHP Genel
Başkanı tarafından ve diğer muhalif milletvekilleri
tarafından dillendirilen bir konuda bölge milletvekili olmam hasebiyle
bilgi vermek istiyorum. Patates çiftçilerimize dair olacak açıklamam.
Öncelikle,
geçtiğimiz yıl yaşanan don olayı sebebiyle dekar
başına 200 TL olmak üzere karşılıksız olarak yani
hibe vasfıyla toplam 8 milyon 630 bin TL ödeme yapılmış,
çiftçi mağdur edilmemiştir.
Yine, geçmişten beri
var olan ve bir yıl abat ederken birkaç yıl istenen fiyat
aralığında pazarlanamayan patates sorununa girişimlerimiz
ile Sayın Başbakanımızın ve Tarım
Bakanımızın meseleyi sahiplenmesi neticesinde kalıcı
çözümler için Nevşehir ve Niğde illerinde Patates Çalıstayı
yapılmıştır. Enerji girdilerinden ekim alanlarına ve
pazarlamaya kadar, bakanlık bürokratlarının ve sektörün bütün
katılımcılarının katkılarıyla sorunlar
masaya yatırılmış ve çözümlerde fikir birliğine
varılmıştır. Kısa vadeli çözümlerden ilki olan ihracat
noktasındaki sıkıntı aşılmış olup fiyat
hızla artmaktadır. Bütçe açılışında iddia edilen 10
kuruş iddiası kesinlikle doğru değildir.
Yine, enerji girdilerine
destek verilmesinden alternatif enerji kaynaklarının
kullanımına ve ekim alanlarının tanzimine kadar diğer
orta ve uzun vadeli çözümler hususunda çalışmalar
başlatılmıştır. Bu meselenin özü, doğrusu budur.
Saygıdeğer
milletvekilleri, muhalefeti dinlerken Ülkemden mi bahsediyorlar? diye zaman
zaman şaşırıyorum.
Zira AB Uyum Komisyonu üyesi olmam hasebiyle katıldığımız
Avrupa'daki bütün toplantılarda Avrupalı
mevkidaşlarımızın ülkemize olan gıptası bizi
gururlandırmakta. En son geçtiğimiz hafta, Viyanada bir
kısım milletvekillerimizle katıldığımız
Hoşgörü Sempozyumunda bir Fransız Milletvekili bize şunu
dedi: Aslında bu
hastalıklı Avrupa Birliği yapısına sizin hiç de
ihtiyacınız yok, çok daha üst bir seviyedesiniz. Tabii, bunlar bizim
için gurur veriyor ama bir yandan da şüphe ettim, acaba o da yandaş
bir Fransız milletvekili mi!
Yine, en son Asya'da
Myanmar'da Arakanda idim ve orada, hiç bilmediğimiz milyonların
saygıdeğer AK PARTİ milletvekilleri, sizlere göz-
yaşlarıyla dua ettiklerine bizzat şahit oldum. Bu örnekleri
onlarca verebilirim. Demek ki İngiltere'de trafikte ters yönde ilerleyen
Temel gibi olmamak lazım. Bütün dünya takdirlerini bildirirken
muhalefetimize sorarsanız iyi yaptığımız neredeyse
hiçbir şey yok. Biri ters yönde ama acaba hangi taraf? Tabii, hakkı
teslim ederlerse herhâlde bu bütçe görüşmelerinin de pek tadı tuzu
olmazdı.
Saygıdeğer AK
PARTİ milletvekilleri, zamanım oldukça azaldı, birtakım
istatistiki veriler var, bunları geçiyorum.
Bu düşüncelerle 2013
yılı bütçesinin ülkemize hayırlı olmasını
diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Gizligider.
Şimdi,
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Muş Milletvekili
Demir Çelik.
Buyurunuz Sayın
Çelik. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
DEMİR ÇELİK (Muş) Sayın Başkan, çok
saygıdeğer milletvekilleri; sizleri şahsım ve partim
adına saygıyla selamlarken Ulaştırma
Bakanlığı bütçesine ilişkin grubumuzun düşüncelerini
paylaşacağım.
Özelde
Ulaştırma Bakanlığı, genelde 2013 bütçesinde, toplum
dinamiklerinin temel ihtiyaçlarının açığa
çıkarıldığı, onların
karşılanmasına dönük bir sürecin tüketildiği söylenemez; aksine,
ilgili bakanlıkların bürokratları ve teknokratlarına
dayalı şablon bütçelerin 2013 versiyonu olarak okumak, görmek
mümkündür. Bu çerçevede de bu bütçe, her şeyden önce
katılımcı değil, şeffaf değil, hesap verebilir
olmaktan uzaktır. Bu yönüyle de denetime açık değil,
dolayısıyla da Meclisin bütçe üzerindeki denetim fonksiyonu baypas
edilmiştir, Meclisin görevleri bir
kısım kurumların erk ve odaklarına hapsedilmiştir. Bu
anlayış, tarafınızdan, yeni görülen, izlenen bir
anlayış değil elbette ki; 1980li yılların ikinci
yarısından sonra Türkiye'nin hızla içine girdiği küresel
emperyal güçlerin neoliberal politikalarının bir uzantısı,
devamı olarak görmek, okumak mümkündür.
Özellikle de özelleştirmede, -AKPnin on yıllık
iktidarında yüzde 80ler oranında gerçekleştirdiği özelleştirmeyle-
bir bütçenin, ancak ticari açığın, cari açığın
kapatılmasına hizmet edecek bir yamalı bohçaya
dönüştürüldüğü de malumunuzdur.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; neoliberalizm olarak ifade edilen siyasal akım
özelleştirmedir, piyasalaştırmadır,
taşeronlaştırmadır. Neoliberalizm, bu yönüyle,
özgürlüklerin reddedildiği, sömürünün, baskının ve şiddetin
topluma rağmen topluma dayatıldığı siyasal sistemin
ideolojisidir. Yüzde 80e varan özelleştirme politikalarıyla günümüz
uygulamalarını birleştirdiğimizde, AKPnin ve
iktidarının da yapmak istediği, tam da özgürlük karşıtı
siyasal erkin ve iktidarın geleceği tahayyül eden
tasavvurlarıdır. Bütçe, âdeta özgürlükleri, meşru, demokratik
talepleri es geçen, aksine yasağı, inkârı, baskıyı,
dolayısıyla da güvenlikçi ve asayişçi politikaları topluma
dayatan, o yönüyle de bir savaş bütçesi olmaktan uzak
duramamıştır. Olması gereken barıştı,
olması gereken toplumun ekonomik, demokratik, siyasal, sosyal, kültürel
taleplerinin karşılanabildiği, demokratik ülkenin meşru ve
denetlenebilir, şeffaf bütçesi olmalıydı. Ama bunu, bütçede
olduğu gibi, hayatın her alanında görmek ve gördüğümüzde de
alışılagelen bir uygulama silsilesi olmaya
başladığını da üzülerek belirtmek istiyorum. Bunu,
telefon dinlemelerinden siyasete, siyaset diline yaklaşımına, bu
toplumsal temel taleplerin karşılanmasından dezavantajlı
gruplara, bu toplumun her türlü meşru, demokratik taleplerinin
yaklaşımında gördüğümüz, izlediğimiz ve
yaklaşım olarak kriminalize, terörize edildiğimiz
uygulamaların da bizatihi şahitliğini yapan bir siyasal
gelenekten ve partiden geliyor olmaktan dolayı da ifade etmek istiyorum.
Özellikle 2009dan bu
yana, bu ülkenin on yıllardır savaş ve çatışmanın
kayıpları üzerine yeni bir yaşamı özgürlük adına,
adalet adına, eşitlik adına şekillendirmesi gerekirken,
yine yasakçı, tekçi, katı merkeziyetçi devlet algısıyla
soruna yaklaşılmış, bir halk 2009dan bu yana topyekûn
düşmanlaştırma hukukuna tabi tutulmuş, iradesi
kırılmış, teslim alınmaya
çalışılmıştır.
Bilim ve teknoloji,
insanın temel ihtiyaçlarının karşılanmasına dönük
olması gerekirken eğitimden sağlığa, üretimden
istihdama her alanda onun olanakları ve imkânlarıyla toplumun
ihtiyaçlarını karşılamaya dönük bir işlevi yüklenmesi
gerekirken ortam dinlemeleri, teknolojik avantajlarla teknik takiplere tabi
tutulan siyasetçiler, fişleme, izleme, en nihayetinde de baskı ve
şiddetin dayatıldığı, bu yönüyle de toplumun esaret
altına alınmaya çalışıldığı bir dizi
uygulamayı hep birlikte 2009dan beri görüyor ve yaşıyoruz.
Bu anlamıyla da
ulaşımdan kentsel yaşama, dezavantajlı gruplardan
çalışanlara dönük uygun olmayan, olumsuz koşulları birebir
sıralamak mümkündür. Her şeyden önce, sanayileşmenin ve
kentselleşmenin yol açtığı, günümüz dünyasının en
temel problemlerinden biri olan ulaşımı, bugün bilim ve
teknolojinin olanaklarıyla giderebilmenin bir kısım
koşullarına kavuşmak mümkünken üretimden ticarete,
barınmadan sosyal yaşama, özellikle başta işçiler,
emekçiler, öğrenciler olmak üzere, bu kentsel dokunun ulaşım
sektöründen faydalanamamakta, yararlanamamakta, ciddi mağduriyetler
yaşamaktadırlar.
Kentselleşme,
iktidar odaklarının iktidar karargâhlarına
dönüştürüldüğü için, kadınından engellisine, gencinden
sıradan vatandaşının her türlü ihtiyacını
meşru demokratik zeminde karşılayabildiği bir formattan
uzaklaştırılmıştır, mağduriyetler
silsilesine dönüşmüştür. Bunu kara yollarında, demir
yollarında, deniz yolu taşımacılığında ve
hava yolu taşımacılığında da görmek mümkündür.
Büyüyen rakamlarla, büyütülen filolarla bir kısım
gelişmişliğin işareti olabilecek araçlar edinebilirsiniz
ama bunlar, toplumun hizmetinde değilse, toplumun temel
ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaksa tartışma
konusudur da. Elbette ki her ülke gibi Türkiye de dinamik bir toplumdur. Onunla
birlikte, söz konusu olan sektörler de değişmek, gelişmek
durumuyla karşı karşıyadırlar. Ne demir yolu ne kara
yolu ne deniz yolu ne de hava yolu statik değildir, günün
ihtiyaçlarına uyarlanmak, değişimi derinliğine hissetmek
durumuyla karşı karşıyadırlar. Ama 1950li
yıllarda demir yolunun toplam yük taşıma kapasitesi yüzde 78
iken yolcu taşıma oranı yüzde 42 iken, bugün yükte yüzde 48e,
yolcuda yüzde 24e gerilemiş olması izaha muhtaç bir konudur.
Demir yolu benzeri
uygulamayı deniz yolunda da görmek mümkün 3 tarafı denizlerle çevrili
ülkemizde deniz yolunun hem güvenilir hem az hasarlı hem hızlı
olabilme olanaklarının toplumun hizmetine sunulması gerekirken
yine küresel güçlerin çıkarına olacak tarzda kara yolu taşımacılığı
önemsenmiştir, öne çıkarılmıştır. Ona uygun bir
seyahat, bir ulaşım politikası geliştirilemediği için
de her gün trafik canavarı olarak ifade ettiğimiz trafiğe,
onlarca vatandaşımızın ölümüne neden olmaktayız.
Bunlar sorgulanmaya muhtaç konulardır.
Bu yönüyle de 1990lı
yıllardan bu yana, bir halkın kendi kültürünü, kendi dilini, kendi kimliğini
anayasal güvenceye tabi tutmak yönlü meşru zeminleri kullanarak
yürüttüğü demokratik meşru zemini terörize ederek, Terörle Mücadele
Kanunu adı altında, demokratik anayasalarda ve yasalarda olması
mümkün olmayan bir yargı ve hukuki kuşatmayla halk iradesi teslim
alınmıştır. İçinde milletvekillerinin, belediye
başkanlarının ve seçilmişlerin olduğu aydınından
entelektüeline, gazetecisinden yazarına, öğrencisinden hukukçusuna -ama
on binlerle ifade edilebilecek- birçok insanımızın bu kanun
maddesi çerçevesinde düşman hukukuna tabi tutularak
sorgulandığı, gözaltına alındığı,
tutuklandığı ve iddialarının bile hâlâ su yüzüne
çıkmadığı sorgu sürecini hepimizin unutmaması gereken
bir Türkiye gerçekliği olarak görmemiz gerekiyor.
Sayın Bakan,
değerli milletvekilleri; gerek kara yolları gerek demir yolları gerek
havayolları gerekse deniz yollarındaki kapasite gelişimi ve
gelişmişlik bir ülkenin ekonomik gelişmişliğinin de
önemli göstergeleridir ama bu
göstergeler Kürt coğrafyasına gittiğinde farklı
okunabilmekte, Kürtlerin yaşadığı coğrafyadaki
uygulamalarla yüzleştiğimizde farklı ve acı bir tablo ile
karşılaşmamız mümkündür. 1930dan 1950li yıllara
kadar demir yolu ağı Kürt coğrafyasının güneyinden
kuzeyinden güvenlik amaçlı, daha çok da askerî mühimmat ve teçhizatın
taşınmasına hizmet edecek bir durumla karşı
karşıya iken kara yolları yakın zamana kadar yol geçmez,
kervan geçmez konumundaydı. AKP iktidarıyla duble yollar projesi
olarak başlatılıp bitirilemeyen âdeta köstebek yuvası
durumuna gelmiş kara yollarıyla da ulaşım ve seyahat
neredeyse günlük işkenceye dönüşmüş bulunmaktadır.
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı)
Hangi memlekette yaşıyorsunuz Sayın Vekilim?
DEMİR ÇELİK
(Devamla) Tarih boyunca, doksan yıllık cumhuriyet tarihinin
inkârcı, merkeziyetçi uygulamaları bu anlamıyla Doğu ve
Güneydoğu Anadoluda kendisini, kendisiyle birlikte toplumun
geleceğini de karartan bir tabloyla bizi karşı karşıya
bırakmıştır.
VEDAT DEMİRÖZ
(Bitlis) Hayret ediyoruz, hayret!
DEMİR ÇELİK
(Devamla) Öncelikle, birçok siyasetçi ve devlet aklı Kürt sorunu
yoktur, Kürt meselesi yoktur, bölgenin geri kalmışlık sorunu
vardır. demelerine rağmen, doksan yıldır bu bölgenin geri
kalmışlığı giderilememiş, ekonomik
gelişmişlik seviyesi karşılanamamış, feodalite
tasfiye edilememiş, ağalık, beylik ve şeyhlik giderilememiştir.
Acaba neden? Aklınızda bunu izah edebilecek bir gerekçe mutlaka
olmalıdır. Türkiye'nin batı yakası kapitalist üretim
ilişkileriyle emperyal pazarlara entegre olmuşken, bu yönüyle
bölgesel gelişmişlik farkıyla güneyi ve doğuyu katbekat
aşmışken acaba bu bölgeye altyapı hizmetleri, sosyoekonomik
gelişmeye fırsat verecek dinamikler niye seferber edilememiştir?
Bunun tek bir izahatı vardır; bölgeyi
insansızlaştırmak, bölge insanını Türkiye'nin
batı yakasına, başta İstanbul olmak üzere, İzmir, Bursa,
Adana, Mersin, İzmite göçürtmek. Buradan
da arzulanan fayda, Kürtleri asimilasyona tabi tutarak hızlı
entegrasyonla sistem içine çekmek, ehlileştirmektir. Bu politika
neticesinde Kürt nüfusunun yüzde 70i, doksan yıl boyunca siyasal ve
sosyal koşullardan kaynaklı göçürtüldü, hâlâ da göçürtülüyor.
Yakın zamanda 4 bin köy boşaltıldı, yakılıp
yıkıldı; köylerin insanları, yoksulları metropol
kentlerinin varoşlarında yaşamlarını ikame etme
durumuyla karşı karşıya kaldılar. Biz, bu ve benzeri
uygulamalarla Kürt sorununu nasıl ki öteleyip erteleyerek, çözümsüz ve
karşısında çaresiz kaldığımız bugünlere
taşıdıysak aynı zamanda, İstanbulda, Bursada,
Mersinde, Adanada, İzmirde ve hissettiğimiz kentten çevreye,
sosyal travmadan siyasal travmaya, etnik ayrışmadan
çatışmaya, ulaşımdan trafiğe, yoksulluktan açlığa
kadar her türlü sorunun da yaşandığı mega kentler
yarattık. Hâlbuki, Türkiyeyi Ankaradan, Türkiyeyi İstanbuldan
yürütmek, yönetmek yerine, meşru demokratik noktada 20-25 bölgesel
yönetimle herkesin kendisini, kendisiyle birlikte kentini yönetebildiği
bir siyasal mekanizmayla; idari, mali, siyasal özerklikle, demokratik ortak
vatanda birlikte yaşamak mümkündür. Bu birlik iradesi Türkün de, Kürtün
de yararınadır diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Çelik.
İstanbul Milletvekili Sırrı
Süreyya Önder. (BDP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Önder.
BDP GRUBU ADINA SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli üyeler; hepinizi partim
ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
Sabah Kültür Bakanlığı
bütçesinde söyledik; işin bütçe ve bütçe denetimiyle ilgili
kısmı artık boşluğa düştüğü için, bari bu
faslı bir hasbihâl etme, içinde yaşadığımız
sorunlara bir çözüm perspektifi geliştirme doğrultusunda
kullanacağız.
Şimdi, en yakından ilgili
olduğumuz bir bakanlığın bütçesi görüşülüyor.
Karşı karşıya olduğumuz mesele sosyal, kültürel,
inançsal, insanî bir sürü veçhesi olan bir mesele ama ta ezelden beridir Kürt
meselesi. Aldığı bütün eğitim, dost kuvvetler-düşman
kuvvetler, suçlu ya da sanık-masum gibi iki keskin hatta
ayrılmış, doğası gereği de böyle olmak zorunda
olan birimlere emanet ediliyor bu sorun. Bunun adına güvenlik konsepti
deniliyor, işin sonuna konsept takınca da matah bir
şeymiş gibi kulağa geliyor. Şimdi, biraz bunu
değerlendireceğiz.
Buna geçerken Emniyet Genel Müdürlüğünün
bir hukuk dışı tavrının altını çizerek
geçmek istiyorum. Polisler, malum, sendika kurmak istiyorlar ve Emniyet Genel
Müdürlüğü bir genelge yayınladı uluslararası hukuka göre
bunun yasal olarak mümkün olmadığını belirten. Bizim,
başta polis de olmak üzere, jandarma, asker de dâhil olmak üzere, tüm kamu
çalışanlarının sendikalaşma mücadelesinin sonuna kadar
yanında olduğumuzu ve onların bu çabalarını
selamladığımızı belirterek başlayayım
konuşmaya.
Yaygın çevrilen iki tane sakız
var ağızlarda. Bunlardan birincisi: BDP siyaset yapmıyor. Bu
bizim çok sık karşılaştığımız, çok
sık söylenince de gerçekmiş gibi zannedilen bir itham. Peki,
siyasetin yeri burası
İçişleri Komisyon
Başkanımız şekerlemeyle meşgul. Ağabey sen devam
et
(BDP ve CHP sıralarından gülüşmeler)
Nerede siyaset yapacağız,
nasıl yapacağız? Siyasete bir alan açılmış
mı burada? Şu sıralara bakın, muhalefet iktidardan daha
fazla. Dersiniz ki Bu bütçeyi biz kullanacağız, biz idare
edeceğiz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hükûmeti göster, Hükûmet
var mı?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Hükûmet
zaten yok.
Şimdi, BDPnin siyaset
yapmadığını, BDP hariç şöyle şu blok olduğu
gibi dile getiriyor. Niye? Niye böyle deniyor? Bunda bir gerçeklik payı
var mı? Gerçekten biz de düşünüyoruz -Biz, siyaset yapma sözü ve
vaadiyle halktan oy istemişiz, buraya gelmişiz, eksik
bıraktığımız bir şey var mı- diye.
Siyaseti size unutturdular. 12 Eylül
Herkes
kendi siyasal partisinin 12 Eylülden önceki politika yapış
tarzına, biçimine, içeriğine baktığında bunların tümünün
en kristalize hâlini BDPnin bugün yaptığını görecektir.
Sizin yaptığınız siyaset olmayınca siz, bizim
yaptığımızı siyaset dışı bir şey
zannediyorsunuz. Ne yapıyor bir BDPli vekil; bir BDPli vekilin bir günü,
bir haftası, bir ayı nasıl geçer? Burada, tüm komisyonlarda,
vekil az, komisyon çok olduğu için fazladan diğer komisyonlarda da
görev almak şeklinde en devamlı üyeleriz ve hepsinde birer vekille
temsil ediliyoruz.
Kabul edin ki, şurada dişe
dokunur, batne cila, ufuk açan, perspektif geliştiren, özgünlüğü
olan, yaygara yapmadan derdini derli toplu anlatan en nitelikli önermelerin
sahibidir bu grup.
Başka ne yapar?
Yaklaşık 3 milyon seçmenimiz var. Sizin birçoğunuzu seçmeniniz
tanımaz, sizin partilerinize oy verdiler -önseçimle gelen belli milletvekili
arkadaşlarımızı bundan vareste tutuyorum, sistemin kendisi
böyle, medyada bilinirliği olan birkaç milletvekilini de çıkarsak-
İstanbul özelinde, gidin bir AK PARTİli seçmene, bir CHPli, bir
MHPli seçmene sorun, vekillerinin belki en fazla ismini bilirler. Bir BDPli vekil bu 3 milyon seçmen
tarafından tanınır; ismiyle, şahsiyetiyle,
özelliğiyle, erdemiyle, zaafıyla, her yönüyle bilinir bu vekiller.
Biz de bunları ev ev, sokak sokak, cezaevi cezaevi -çünkü artık olağan
suçlu durumundalar, kriminalize edildiler- hepsini biliriz. Siyaset böyle
yapılır. Bizlerin gaza, değişik fiziksel şiddete,
itibarsızlaştırma operasyonlarına muhatap olmamız
olağan bir uygulamaya dönüştü, size de doğal geliyor. BDPli
vekil varsa gaz yer zaten. İşte, mesela, bir BDPli vekil kendisi gaz
yemeden o itiraz alanı neyse, o dile getirme alanı neyse seçmenine
bir tek gaz yedirmez, kenara çekilmez; onun meydana gelmemesi için her
şeyi yapar ama eğer yenilecekse de ilk gazı o yer. Siyaset böyle
yapılır. Derdiyle ağlayıp, sevinciyle hemhâl olarak
yapılır siyaset. Birçok siyasi parti artık bir şirket
hüviyetinde. Bir ikbal, bir istikbal umudu olmadan sizde bir bardak suyu
şuradan şuraya götürecek az adam bulursunuz, herkesin bir hesabı
vardır. Bunlar da mermiye kafa atıyorlar; seçmeniyle, vekiliyle,
yöneticisiyle biz. Kürtler, BDP siyaset yapmıyor. BDP siyasetin en
hasını yapıyor.
Mesela,
ağzınızdaki bir diğer sakız Kürt milliyetçiliği
BDP blok olarak seçimlere girdi Kürt milliyetçisi olmayalım, bu tehlikeye
düşmeyelim diye. Kaçınız bunun farkına vardınız?
Bakın sosyalistler var bu bloğun içerisinde, sosyal demokrat olanlar
var, değişik inanç grubundan arkadaşlarımız var,
değişik inançlara mensup arkadaşlarımız var.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) En fazla kadın vekil var.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Hanginizde bu çeşitlilik var? Homojen, birbirine benzeyen
Şuradaki konuşmalar bile öyle yani birbirini tekrar eden, muhtemelen
danışmanlar elinden çıkmış ya da bakanlık bürokrasisi
tarafından verilmiş metinler okuyorsunuz.
Siyaset böyle
yapılır. Bakın, bir parti, bir siyasal anlayış kendini
milliyetçilik tuzağına düşürmekten alıkoymak için böylesine
geniş ve hiçbir sayısal hesap yapmadan siyasal bir tutum alabiliyor.
Bu mu BDPnin siyaset yapmaması?
Bu toprakların
Allah aşkına söyleyin, elinizi vicdanınıza koyun söyleyin-
en kadim meselesinin ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Yıllardır
birçok evladımızın canına sebep oldu. Hepsini rahmetle
anıyorum; gerillasını, askerini, polisini, din görevlisini,
hepsini. Şimdi, peki, hangi parti bu işe bir çözüm önerisi
geliştirdi?
TÜLİN ERKAN KARA
(Bursa) AK PARTİ.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Öyle mi?
TÜLİN ERKAN KARA
(Bursa) Evet.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) AK PARTİnin çözümü Saygıdeğer Hanımefendi,
biraz önce o söylediğim güvenlikçi yaklaşım. Benim artık
Kürt sorunu diye bir şeyim yok, Kürt kardeşlerimin sorunu var. dedi.
Ve Kürtler inanın bu kardeş lafından tiksiniyorlar, kusacaklar
artık. Kardeşlik falan istemiyorlar. Niye istemiyorlar biliyor
musunuz? Size göstereyim. Normalde sakin bir konuşma yapmayı, ufuk
açıcı bir konuşma yapmayı düşünüyorum.
Bakın, bu bir tabut.
Bu bir tabut. Ölüden ve deliden hüküm kalkar. Bakın, burada TOMAlar
gazlı su, gaz bombalarıyla iki tabuta müdahale ediyorlar. Talep ne?
Karşı çıkış noktası ne? Talep şu: Biz
şu 500 metrelik yoldan yürüyerek bu cenazemizi defnedeceğiz.
diyorlar. Diyarbakır polisi Kürtçe anons yapıyordu Şafiilikte
cenaze bekletilmez diye. İtikadınız varsa -ilahiyatçı
arkadaşlar var, size yardımcı olabilirler- Ölüye rıfk ile
muamele edin. der, yumuşaklıkla.
Ben size başka bir
tarihimizden
Bu yakın tarih, bundan on gün önce. Bu da annesi.
Şimdi, General
Bridges diye birisi var -hiç duydunuz mu bilmiyorum- Çanakkale
Savaşında. Burada çıkıp Çanakkale demek kolay. Biraz iki
dakika tefekkür etseniz. Çanakkale Savaşında Fransız generali
-asker bürokratlar var burada, bilirler; hatıratını yazdı-
bir kolu ve bir bacağını kaybetmişti.
Hatıratını yazdı, bir anekdot anlatır, onu
paylaşmak istiyorum.
Bir Fransız er
yaralanmıştı, bir yoksul Türk askerini, derbeder bir Türk
askerini gömleğini yırtarak onun yarasını sararken gördüm.
der. Bir tercüman bulurlar Niye böyle yapıyorsun? diye sorar.
Fransız askerinin yarası ağırdı. Elinde bir
fotoğraf vardı, baktım, annesinin fotoğrafı herhâlde,
yaşlı bir kadın fotoğrafıydı. der. Benim annem
yok, hayatta değil, onun annesi var, bari o ölmesin dedim. der, o
gömleğiyle ona pansuman yapar. Bir Fransız askeri, bu topraklarda
işgalcilikten başka hiçbir hüviyeti yok; ne tarihsel olarak ne
coğrafi olarak ne kültürel olarak onun burada bulunmasının hiçbir
gerekçesi yok. General ağlar çünkü bakar ki aynı süngü yarası
Türk askerinde de var ve oraya ot tepmiş. Hikâyenin sonu çok hazindir,
ikisi birden ölürler orada.
Bu, Fransıza reva
görülen, bu da sizin Kardeşim dediniz mi Kürtün sövüyor gibi
algıladığı Kürt kardeşinize reva görülen muamele. Siz,
biz -ben de Türküm- bu topraklara gelmeden önce, Kürtler bu toprakların
kadim halklarından birisiydi. Ne zaman öğrendiniz bu dilleri, kim
öğretti size, nasıl bu kadar kaybettiniz endazeyi? Cenazeye bu
yapılır mı, cenaze cemaatine bu yapılır mı?
Şimdi,
Sendikalaşma çabasını destekliyoruz. dedik, şunun için:
Bu, bölünme
Kürtler siyaset yapmıyor. meselesinde, Kürtler siyaset
yapıyorlar; ilk defa bunun için derli toplu bir şey önerdiler:
Demokratik özerklik dediler. Bunu detaylandırdılar, hâlen de
detaylandırmaya çalışıyorlar. Her türlü öneriye,
katkıya, itiraza açık bir noktada duruyorlar. Siz ne
yaptınız? Herkes. Akil adamlar diyor muhalefet, Bunun yeri
Meclisti. diyor. Peki, Mecliste ne yapacağız yani? Ben, Sayın
Hamzaçebi, Sayın Şandır, Sayın Ünal oturup bunu
konuşacak mıyız? Böyle yürümez, siyasi bir programla
geleceğiz. Demokratik özerklik, bu ülkede, bölünmüş olan bu ülkede
Kürtlerin bu ülkeyi bütünleştirme çabalarıdır. Kürtler,
federasyon ya da ayrılık ya da başka bir şey isteseler bunu
söylemekten imtina edecek adamlar değil. Hâlini siz biliyorsunuz, herhâlde
hepiniz buna kefil olursunuz. Motamot, neyi düşünüyorlarsa onu söyleyip
bunun bedelini de bir gün gık demeden çeken insanlar. Kardeş
kardeşe bunu yapar mı ya? Olmaz olsun böyle kardeşlik. Uzak
akraba olalım bundan iyi eğer kardeşlik buysa. İşte
onun için, Kürte kardeşlik dediniz mi aklına bu fotoğraflar
geliyor. Eşitlik diyeceksiniz. Bırakın şu
kardeşliği ya da manikürcü terimlerini, etmiş,
tırnakmış falan
Bunlarla sosyolojik bir mesele çözülemez. Eşitlik
kardeşim, en tılsımlı şey budur. Sık sık bu
kürsüde dile getiriyorum. Horasan erenleri bu topraklara geldiklerinde atları
yoktu, pusatları yoktu, silahları, orduları yoktu, hepi topu
100-150 kişilerdi. Bir tek sözle bütün Anadoluya yayıldılar:
Biz 72 millete bir nazarla bakarız. Dediler, 72 millete bir nazarla
bakılmadığı için de karşılık buldular. Siz
ne yapıyorsunuz? Bir Çamlıca camii rezaleti var. Herhâlde benim
itikatlar konusundaki hassasiyetimi biliyorsunuz. Oradaki mimar abla diyor ki:
TÜLİN ERKAL KARA
(Bursa) Öyle bir şey yok.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Öyle dedi Abla. Şimdi, bak, şey var, ben kendimden
uydurmuyorum.
Hâlen daha
buçukların derdinde olan bir anlayış. Bununla çözülmez.
Özerkliği Kürtler
kendileri için istemiyorlar. Kürtler gerçekten, bizden daha
bağımsız, bizden daha özgür bir hayat sürüyorlar çünkü sistemin
bir adım da dışına çıktılar. Sistemin
dışında durup yan yana durana yoksulluk yoktur, eziyet vız
gelir, zulüm kâr etmez. Dibin dibinin dibi! Kürtün en yoksulu bu harekete
sürekli can suyu veriyor çünkü kardeşlik derken, bölgede
ağzından yellenen sizin o valileriniz, yöneticileriniz kol gezerken
Olağanüstü hâl kalkmış. diyorsunuz, BDP siyaset yapmıyor.
diyorsunuz. Peki, el insaf! Size düşer bunun hakkını aramak. Biz
BDP olarak -Bakanlık burada, yetkilileri burada- Diyarbakırda,
seçildiğimiz günden bugüne; İstanbulda, seçildiğimiz günden
bugüne izinli -ki izin almak bile saçma- izin verilmiş, müsaade
edilmiş bir tek toplantı yapamadık, bir tek basın
açıklaması yapamadık. Bu mu BDP siyaset yapmıyor.
Şiddetle arasına mesafe koyacakmış! Bununla mı
koyacak? Siz siyasete alan açmazsanız, bu alan bir polisin zırhı
ya da bir TOMAnın süpürgesi mesafesinde olursa Kürtten neyi
bekliyorsunuz, BDPliden neyi bekliyorsunuz? Bir tek şunu murat
ediyorsunuz: Dokunulmazlıkla korkuturuz, hapisle korkuturuz,
baskıyla korkuturuz. Bitmedi bu KCK operasyonu çünkü bütün Kürtler,
BDPye oy veren bütün Kürtler, politik kimliğe, ulusal demokratik kimlik
bilincine sahip bütün Kürtler bitmeden de biteceği yok. Biz bunu
yaparız, bunlar da korkarlar, eksilirler. falan
Bakın, açlık
grevi sırasında en yoğun kitlesel katılımlı
mitingleri yapan -ne tesadüfse- üç yerde tekrar KCK operasyonları
yapıldı; belediye başkanlarının, seçilmişlerimizin
de içinde olduğu gözaltılar oldu.
Bununla olmaz. Kürtler
özgürleşmişler. Gerçekten artık umurlarında değiliz.
Ummayı bırakmışlar, ümit etmeyi bırakmışlar,
bir de korkmayı bırakmışlar. Bir tek bir şey
istiyorlar Hâlen bütünleşebiliriz. Diyorlar, bunun için de
canını dişine takmış. Mahkemelerde suç delili olarak
sayılan önermeleri ile özerkliği önermek, neoliberal sistemin
fazileti üzerine burada saatlerce dil dökmek hiçbir suç teşkil etmeyecek.
Bu gücü bu kadar
Bak, ben sana bir
şey demiyorum, sen de bana bir şey deme. Oradan laf atıp durma.
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Sen benim valime
söylediğin sözü bir düşün.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(İstanbul) Valinizin bir vilayet
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Bir basın açıklaması için bütün meydanları
yasaklamış bir vali sadece ağzından yelleniyordur.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Önder.
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Cevabını
alacaksın, o kadar.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Sadece ağzından yelleniyordur. Bunun başka hiçbir
açıklaması yok. (BDP sıralarından alkışlar)
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Terbiyeli konuş!
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Önder.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Orada 15 tane seçilmiş vekil vardı. Biraz siz de kendi
kendinize düşünün. Ya, bunları nereye kadar
sıkıştıracaksınız, nereye kadar derdest
edeceksiniz? Bak, şu sıra, yüz on sekiz sene hapis
yatmışız biz; görmediğimiz eziyet, işkence
kalmamış.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Önder.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) Başka bir yol bulun, bununla olmaz. Bizim derdimiz
bütünleşmek, bu ülkenin ortak bir vatan
BAŞKAN Sayın
Önder, lütfen
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Terbiyeli olmak lazım,
o kadarını söyleyeyim, cevabını alacaksınız. (BDP
sıralarından gürültüler)
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Önce sen terbiyeli ol!
BAŞKAN Sayın
Önder, lütfen yerinize geçiniz.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Sayın Başkan, uyarın bu bakanı ya!
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Terbiyesiz! Önce sen terbiyeli ol! Ayağımın
yarası hâlâ burada, senin valinin attığı gaz
bombasıyla yaralandım ben.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(İstanbul) Nişan alındı resmen, nişan!
(Komisyon
sıraları önünde toplanmalar)
BAŞKAN Sayın Önder,
lütfen yerinize geçiniz.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(İstanbul) Ben de yanındaydım, yalan söylemiyoruz, görüntüleri
de var.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Sayın Başkan, Sayın Önder konuşmasını
yaptı, düşüncelerini açıkladı.
Terbiyeli ol. demek
sizin haddiniz değil!
SEBAHAT TUNCEL
(İstanbul) Terbiye size lazım!
HÜSAMETTİN
ZENDERLİOĞLU (Bitlis) Hayır, Vekilim, ben oradaydım,
bakın
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Yirmi dakika dinledik, kimse bir cümle cevap vermedi.
Herkes kendi yerini bilsin.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
Çıksın, özür dilesin. Bakansa bakanlığını
yapacak!
BAŞKAN Lütfen
yerinize geçiniz.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(İstanbul) Bir gün Kürtler Haydi, Allaha ısmarladık.
derler, ondan sonra oturup çok dövünürüz hepimiz. Haydi, Allah
ısmarladık! (AK PARTİ sıralarından Güle, güle
sesleri)
BAŞKAN
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan.
Buyurunuz Sayın
Kaplan.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Sayın Başkan, sizin Sayın Bakanı terbiyeye davet
etmeniz lazım. Burada Sayın Önder düşüncelerini açıklayacak
şekilde bir konuşma yaptı. Bu konuşmada da herhangi bir
şekilde bir hakaret unsuru yoktu.
İHSAN ŞENER
(Ordu) Hakaret ediyor!
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Sayın Bakanın Sayın Öndere Terbiyeli ol,
terbiyesizlik yapma. gibi ithamlarına sizin müdahale etmeniz lazım
ve terbiyeye davet etmeniz lazım.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, bir vali için ağızdan
yellenme ifadesi hangi terbiyeyle bağdaşır?
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi konuşmacıyı kürsüye
çağırdım.
Buyurunuz Sayın
Kaplan.
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Bunların
terbiyesiyle bağdaşıyor!
SIRRI SAKIK (Muş)
Ya, yeter artık ya, buramıza getirdin! Allah aşkına yeter
artık ya!
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Yani bütün Meclisi siz geriyorsunuz ya! Gayet normal bir
şekilde bir konuşma yapılıyor.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(İstanbul) İşgal altındaki bir yerde olur bu manzaralar.
Ben terbiyeyi bilirim ama
BAŞKAN Lütfen,
Sayın Önder, lütfen
Konuştunuz, lütfen şimdi Sayın
Kaplanı dinleyelim.
Buyurunuz Sayın
Kaplan.
BDP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bütçe hakkı anayasal bir hak. Kamu
kaynağının edinilmesi, kullanımı, harcanması,
meşruiyeti parlamentoların varlık nedenidir. Vatandaşın
hazineye koyduğu her kuruş verginin hesabını sormak ana
muhalefet olarak, demokratik ana muhalefet olarak Barış ve Demokrasi
Partisinin de boynunun borcudur.
Biz, şu an
aslında skandal bir bütçe görüşmesi yapıyoruz. Bütçe mali raporu
yetmiş beş gün önce sunulmadı. Hükûmet, Anayasa 163e
aykırı olarak merkezî yönetim bütçesine kanun hükmünde kararnameyle
müdahale etti, yeni bakanlıklar kurdu. Kesin hesap mali yılın
sonundan başlayarak yedi ayda, Nisanda sunulması gerekiyordu, sunulmadı.
Sayıştay raporları, yine 4 Temmuz 2012 torba kanun öncesi kesin
dönem bölümünü kapsayan raporları -132 tane- Meclise sunulmadı. Genel
uygunluk denetimi için bunlar şarttı, Meclis adına denetim
yapılıyordu. Meclis de milletin iradesini temsil ediyor. Hükûmete
bunun hesabını soracağız yürütmeden
aldığınız parayı nereye harcadınız diye.
Kesin hesap raporu ise 2013 bütçe tasarısı ile aynı anda
sunulmaydı, sunulmadı.
Şimdi, bakın,
sayın milletvekilleri, bu bütçe görüşmelerinde Avrupa Birliği
Bakanlığının kesin bütçe hesabı
sunulmamıştır bu Meclise, sadece Avrupa Birliği Genel
Sekreterliği yani Bakanlığa bağlı bir Genel
Sekreterliğin bütçesi sunulmuştur. Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının kesin bütçesi bu Meclise
sunulmamıştır. Sunulmayan bütçeleri görüşüyoruz
farkında mısınız? Gençlik ve Spor
Bakanlığının kesin bütçe hesabı bu Meclise sunulmamıştır.
İddia ediyorum, 3 tane bakanlığın kesin bütçe hesabı
bu Meclise sunulmadı. Şimdi, sunulmayan bütçenin nesini
görüşeceksiniz arkadaşlar, söyler misiniz? Peki, savunma, güvenlik,
istihbarat alanında yerindelik, düzenlilik, performans denetimleri
Sayıştay Kanunu ile kaldırılmadı mı?
Bakın, gizli bir yönetmelik var, bu gizli
yönetmeliğe sizin dikkatinizi çekmek istiyorum. Bakın, Meclise
güvenlikle ilgili -Millî Savunma, MİT, Savunma Sanayii
Müsteşarlığı, Kamu Düzeni Güvenliği
Müsteşarlığı, MGK Genel Sekreterliği, Jandarma Genel
Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü bütçeleri- sunulan bir
rapor var mı? Yok. Komisyona sunulan var mı? Yok. Gizlilik
kararı var mı? Yok. Ama Sayıştay Kanunu değiştirildi.
deniliyor. Sayıştan Kanununda değiştirilen hükümler var
ama bu, rapor vermeyi bazı durumlarda engellemiyor.
Bakın, bir gizli
yönetmelik var. Girin Internete, şöyle karşınıza
çıkar, bu gizli yönetmeliktir, bakın. Bu gizli yönetmeliğin peşine
düştük, bakanlık vermedi; Meclis Başkanından istedim,
vermedi; sonra gittik bulduk, 8 maddelik bir genelge, gizli yönetmelik. Gizli
yönetmelik bu değil. Girin artık Googlea, İnternetten
çıkarabiliyorsunuz arkadaşlar ve gariptir, burada, gizli bir şey
yok bu Sayıştayın gizli yönetmeliğinde. Bu ülkede gizli
yönetmelik yok, derin yönetmelik var derin, derin. Derini
konuşacağız şimdi biz.
Bakın, gizli
yönetmelik madde 4 Taslak denetim raporları gizlilik esaslarına göre
ilgili kuruma verilir, 30 gün içinde de cevap verir. diyor. Sonra da
Sayıştayın ilgili daire ve Genel Kuruluna sunulur. diyor. Yok.
Oradan da Meclise gelir. O da yok.
Şimdi, bakın,
devam ediyoruz. Gizli yönetmelik madde 5, sadece bir noktada gizlilik
kaydı var. Devletin mallarının yeri, teknik özellikleri,
miktarı, nasıl, nerede kullanılacağı gizlidir. diyor,
o kadar; başka yok arkadaşlar. Buraya dünyanın bütçesini
ayırıyoruz, en fazla bütçe ayrılan bakanlığı
konuşuyoruz şu an. Şimdi, bu derin yönetmelikte şöyle bir
şeyi var İçişleri Bakanlığının. Normal
olarak, bütün bu güvenlik kalemlerinin bağlı olduğunu saydık.
Ortada olmadığına göre, bütçede olmadığına göre
şimdi neyi sorgulayacağız, söyler misiniz?
Bizim Mardin Lisesinde okurken öğretmen sözlüye bir
öğrenciyi çıkarmıştı, şöyle
bakmıştı. Ya, top ense, uzun favori, düşük kemer,
İspanyol paça, yüksek topuk, senin nerene soru sorayım?
demişti. Sen bana soru sor. Ben sizin nerenizi denetleyeyim? Siz bizi
denetleyin, siz! Siz bu keyfiyeti, bu gücü, bu hesapsızlığı
elinizde bulundurduktan sonra, bu derin yönetmelikle siz bizi denetleyin
kardeşim. Biz Meclisin, milletin iradesi falan değiliz
karşınızda; olsaydık bu hesabı bu Meclise verirdiniz,
milletin kuruşunu nereye harcadığınızın
hesabını verirdiniz. İşte, hukuk devletlerinde,
demokrasilerde böyle bir denetimsizlik yoktur arkadaşlar. Bu olsa olsa totaliter
rejimlerde olur, bu olsa olsa korsan bütçe görüşmelerinde olur, başka
yerde olmaz.
Sayın milletvekilleri, güvenlik ve özgürlük sadece
silahlı güvenlik güçlerine bırakılmayacak kadar
yaşamsaldır, önemlidir. Aksi takdirde, Meclisin, yasamanın, yargının
denetimi dışına çıkan bir güç, kontrolsüz, tehlikeli bir
güçtür. AK PARTİ Hükûmeti artık kontrolsüz bir güce
dönüşmüştür. Parlamenter demokrasilerde de bunun yeri yoktur
arkadaşlar. 2013 bütçesinde en yüksek, en artan kalem
bakanlığın. Emniyette yüzde 21,93; jandarmada yüzde 18,9; 24
milyar vesaire; bunların örtülü ödeneği, ekleri hariç.
Şimdi, bütçesi artan ama denetlenemeyen, hesap vermeyen
bakanlığın bazı uygulamalarına bakalım.
Bazıları Nazilerinkine benziyor, bazıları da El Kaide ile
Talibanı andırıyor; daha çok da Sedat ile Esadın Baas
rejiminin aynısının uygulamalarını güvenlik
politikalarında takip ediyor. Enteresan olan bir güvenlik politikası
ve bütçesi var.
Şimdi AKP derin devletini oluşturdu. Bütçenin de
kaynağı, en büyük kaynağı bu bakanlık. Görünen ve görünmeyen bir derin yüzü
var bu bakanlığın. Bir, şemada, İnternette görünen
bir İçişleri Bakanlığı var, bir de İnternete
girmeyen, derin, özel masalardaki bir İçişleri
Bakanlığı var; yani paralel devlet örgütlenmesi var; poliste
var, jandarmada var ve silahlı güçlerin örtülü ödeneğinin bütün
birimlerinde bu var. Bu cemaat örgütlenmesi modeliyle hayata geçirilen yasal
bütçenin dışında, paralel, illegal bir bütçe var.
Bakın, bunun 3 eksen
noktası var, 3 eksende bu birleşiyor.
Bir:
Dışarıda emperyal sermayeyle iş birliği yapan bir
yanı var bunun. MİT, CIA, MOSSAD, TSK, NATO, IMF, Washington, yine
Tel Aviv, Suudi Arabistan, Katar gizli özel büroları, örgütlenmeleri var.
Bir taraftan ESAM karşıtı -bu krizde- anlayış
yükselirken, diğer taraftan da İslami radikal gelişmeleri,
Müslüman Kardeşler Örgütü gibi Mısırdan başlayarak
Suriye'de ve Orta Doğunun yeni rejimlerinde radikal İslamı
iktidar yapma
-diktatörlerinin yerine- anlayışını küresel kriz
sonucu sermaye teşvik eder oldu. İçeride de ırkçı,
milliyetçi bir cephe geliştiriliyor ve bütün muhalefete kan kusturan
ırkçı, milliyetçi -geçmiş dönemlerde örneklerini
gördüğümüz- bir faşist cepheleşmeye doğru gidiliyor. Bu çok
tehlikeli bir tırmanıştır, bakın.
3üncüsü, militarizmle
iş birliği olayıdır. Jandarmanın JİTEMi neyse
bugün aynen devam ediyor. JİTEMin başındakiler bugün
Genelkurmayın başındadır. JİTEMin
yaptığı faali meçhullerden, köy yakmalarından,
AİHMdeki kaybettikleri davalardan tutun hepsine kadar. İlerleme
raporunu çöpe atan bu Hükûmet, dikkat edin, polis, jandarma ve güvenlik güçleri
konusunda 23 ve 24üncü fasılları geçememektedir. Demokratik hak ve
özgürlüklerin en büyük tehlikesi işte böyle bir noktada gelişiyor.
Bakın, şu an
kar yağıyor dağlarda. Şırnaktan yeni geldim ve
karlı dağlarda operasyon var. Aynı, Sarıkamışta
Enver Paşanın yaptığının benzeri, şu an
Şırnak dağlarında, Cudi dağlarında, Cilo
dağlarında yapılıyor. Bunu size söylemeyi de görev olarak
biliyorum.
Arkadaşlar, Kürt sorununa terör
gözüyle baktığınız zaman bu ülkenin sorunlarını
çözemezsiniz, barışı da, kardeşliği de getiremezsiniz.
Bu ülkeye yanlış teşhis koyduğunuz zaman bu ülkede
yanlış metotlar uygularsınız, 1990lardaki günlere, yönteme
dönersiniz; bugün yapılan, yaşanan budur. Maalesef, Orta Doğuda
Kürtlerin dostluğunu kazanma stratejisi yerine,
düşmanlığını kazanma olayı geliştiriliyor.
Ana dilde eğitim, eşit yurttaşlık, yerel yönetimlerin
güçlendirilmesi, özerklik gibi masum, meşru, hukuki, haklı,
doğuştan gelen talepler bölücülük sendromuyla
karşılanıyor ve şiddetle bastırılmaya
çalışılıyor. 10 binin üzerinde siyasetçi bu nedenle
içeridedir arkadaşlar. 6 milletvekili, 36 belediye başkanı, 10
binin üzerinde siyasetçi
Ve her gün 3-4 ilde, sabah
kalktığınız zaman alt yazı televizyonlarda, KCK
soruşturmaları
En son KCK soruşturması, Mardinde
barış çalışmaları yapan, ileri gelenlerin
oluşturduğu halkla ilişkilere yapıldı. İhbar
ediyorum, Viranşehirde bugün Ahmet Türk 2 büyük aşiretin
barış yemeğine gitti. Mutlaka o da komitedendir, ona da bir
fezleke hazırlayabilirsiniz!
Şimdi, bakın, Orta Doğudaki
bu çalışmaların ötesinde, AKPnin derin devletinin hedefi
muhalefeti susturmaktır, stratejisini bunun üzerine kurmuştur.
Kürtleri, onların siyasi partilerini, sendikalarını,
derneklerini değil, Türklerin de muhalif olanlarını, diğer
sol partileri de, sosyalist partileri de, sendikaları da, bütün herkesi de
düşman görüyor. Öyle ki Kızılay Meydanı daha düne kadar
parfüm kokarken şu an gaz kokuyor; Ankara, başkentin göbeği,
Meclisin
Bakın, Kürt sorununda güvenlik
konseptinin çıkması, açılım sürecinde oy kaybetmeye
başlamayla başladı AK PARTİde arkadaşlar. Benim
şimdi bunları sayacak vaktim yok. Sayın Sırrı Süreyya
kardeşimiz çok güzel anlattı cenazelere saldırma
olayını. Şimdi, şehirlere giriş
çıkışımız yasaklanıyor. İl
başkanımız trafik kazasında hayatını
kaybetmiş, ben Diyarbakırdan cenaze konvoyuyla geliyorum, Cizrede
eşkıya gibi önümüzü kesiyorlar zırhlı araçlarla,
Şehre giremezsiniz. diyorlar. Benim partimin il başkanının
cenazesini götürürken böyle bir anlayışla
karşılaşıyoruz.
Demin Sayın Önder
bir de camideki saldırıları verdi. Ben tabii ki burada,
Başbakan veya bakanın bu yaklaşımının ne anlama
Bakın, cami içinde saldırı, görüyor musunuz? Cami içinde
cenazeye saldırıyorsunuz. Bunu hangi ahlak, hangi din, hangi usul,
hangi örf kabul eder? Ölenler artık öldükten sonra Allahın
katındadır, onlar Allaha kavuşmak için son vecibeleri
beklerler.
Bakın, burada bir
kadın milletvekilini sakat bıraktınız Silopide.
Bakın, ikimizin saldırıya uğradığımız
an. Bu saldırıdan sonra o TOMAnın adını Silopi
Ejderi olarak değiştirdiler. Bu Roboski, icraatınız. Hâlâ
fezlekeler, infial falan bakmayın. Toplum infilaka doğru gidiyor,
infilaka doğru gidiyor.
Gördüğünüz şu
manzaranın üzerinden
On gün sonra yıl dönümleridir bunların. Ne
Meclis İnsan Hakları Komisyonu bir şey yapabildi ne de hiç
kimse.
Bakın, işte,
Hükûmetin adaleti, Türkiye cezaevine döndü. Bakın, görüyor musunuz?
Açık cezaevi şu an Türkiye.
Bu da
kalkınmalarınız her tarafta! Bu da Sayın Bakanın
Cizrede, kaymakamlık yaptığı Cizrede, bir hafta önceki,
Sayın İdris Balukenle beraberken gaz bombalarıyla
saldırı. En ufak açıklama, en ufak toplantıya sürekli saldırı.
Bu da sıfır
tolerans işkenceye arkadaşlar! Hükûmetin icraatı.
Şimdi, bu
icraatların hepsini ortaya koyduktan sonra benim bir önerim var, oylamaya
sunuyorum: Diyarbakırda büyük bir cezaevi konsepti yapıyorlar,
adını Recep Tayyip Erdoğan, F tiplerinin de İdris Naim
Şahin olarak öneriyorum, tıpkı barajlar gibi. Kabul edenler
ellerini kaldırsın. Muhalefet çoksunuz.
Bakın
arkadaşlar, cezaevlerine de adlarını vermek lazım; öyle
baraja, okula mokula değil.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Şırnakta, en son, Emniyet Müdürlüğünün önüne 3
katlı perde beton çekildi, dört taraflı, biliyor musunuz. 3 kat
boyunca perde beton çekildi.
BAŞKAN Sayın
Kaplan, teşekkür ediyoruz.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Perde betonun fotoğrafını -bütün basına
duyuruyorum- gidin çekin.
BAŞKAN Sayın
Kaplan
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bakın, o perde beton, Berlin Duvarından ve Gazzedeki
duvardan sonra, Şırnaktaki utanç abidesi olarak duruyor. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Kaplan, süreniz bitti.
Teşekkür ediyoruz.
Sayın
milletvekilleri, kırk beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.43
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.31
BAŞKAN: Başkan
Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatih
ŞAHİN (Ankara), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39uncu Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
2013 yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2011 yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının altıncı tur
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Şimdi, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Durmuş Ali
Torlak.
Buyurunuz Sayın
Torlak. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA D.
ALİ TORLAK (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı 2013 yılı bütçesi üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, insan hayatının vazgeçilmez bir parçası hâline
gelen ulaştırma sistemi ekonomik ve sosyal yönden toplumu sürekli
etkileyen bir yapıya sahiptir. Günümüzde küreselleşmeyle birlikte
dünyadaki ticaret hacminin hızla artması ulaşım sektörünü
dünya ekonomisinin en önemli aktörlerinden biri hâline getirmiştir.
Günümüz ulaştırma teknolojilerinde yaşanan hızlı
gelişmeler, ulaştırma sektöründe önemli gelişme ve
değişimlere yol açmıştır. Bu nedenle, küresel ve
bölgesel bağlamda ulaştırma sektörünün uyumu ile ulusal altyapılarda
daha etkin, rekabetçi ve güvenli bir hizmet sunumu için ortak politikalar
belirlenmektedir. Bu kapsamda ulaştırma alanında büyük
yatırımlar tesis edilirken ülke kaynaklarının
ulaştırma sistemleri arasındaki
dağılımının verimlilik esasına göre planlanması
esas olmalıdır. Bu planın başarısı ise, hiç
kuşkusuz, sistemlerden birine ağırlık vermek yerine kombine
taşımacılık ile mümkün olacağı açıktır.
Bu da ülkemizin üç yanı denizlerle çevriliyken, ülke içi deniz yolu yolcu
taşımacılığının yaklaşık yüzde
1i, demir yolunun ise yüzde beş seviyesinde olması, kara yolu
taşımacılığının ise yüzde 90ın
üzerinde seyretmesi Türkiyedeki ulaştırma politikalarının
sorgulanması gerektiğini ortaya çıkarmaktadır.
Gelişmiş ülkelere baktığımızda ulaşım
çeşitlerinden deniz yolu ve demir yolu ön plana çıkarken ülkemizde
her iki taşımacılıkta da maalesef henüz arzu edilen
seviyeye gelinememiştir.
Bakanlık olarak
uygulanan ÖTVsiz yakıt desteği kabotaj
taşımacılığının canlanmasına önemli bir
destek sağlamıştır, bunu inkâr edemeyiz ancak denizlerle
çevrili ülkemizin denizlerden sağlayacağı ekonomik menfaatler
için bu desteğin yeterli olmadığı kanaatindeyim. Kaldı
ki ayrıca kara yolları yolcu taşımacılığındaki
oran da bu düşüncemi teyit etmektedir.
Diğer bir husus, kruvaziyer
turizmi son yıllarda cazibe merkezi olan bu gemilerle ülkemize gelen yolcu
sayısında son beş yılda büyük artış olurken
maalesef kruvaziyer gemilerin yanaşacağı liman
yatırımları talebi karşılayacak düzeyde değildir.
Kruvaziyer turizminin önemli mali getirileri dikkate alınmalı ve
acilen İstanbul, İzmir ve Antalyaya yakışır bir kruvaziyer
limanı yapılarak hizmete açılmalı ve kruvaziyer turizminde
İstanbul, İzmir ve Antalya önemli ana limanlar hâline bir an önce
getirilmelidir.
Yine dünya konteyner trafiğinin
2013 ve sonrası yıllara ait olumlu öngörüler, global liman
yatırımcılarını, gelişmekte olan veya gelecek
vaad eden yeni bölgelerdeki alanlara yatırıma yönlendirmektedir. Bu
noktada, yeni konteyner limanlarına ihtiyaç duyulacağından ülke
olarak bu gelişmelere daha hazırlıklı olmamız
gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, son zamanlarda ulaştırma yatırımları
üzerinde en çok konuşulan ulaşım aracı hızlı tren
yatırımlarıdır. Yolcu taşımacılığında
hızlı tren yatırımı öne çıkarken yük treni ve
konvansiyonel trenlerle yolcu taşımacılığı
istenen seviyede değildir. Konvansiyonel hatların yetersiz
oluşu, iller arası ulaşım süresinin
fazlalılığı demir yoluna olan talebi önemli ölçüde
azaltmıştır. Bu durum, trafiğin kara yollarına
kaymasına ve demir yollarının atıl kalmasına sebep
olmaktadır. Üstelik, mesafenin uzaması demir yollarında
ulaştırma maliyetlerinin de artmasına neden olmaktadır.
Bunun yanı sıra -hızlı tren hattı hariç- demir yolunun
çok büyük bir kısmının tek hatlı olması nedeniyle
optimum sefer sayısına ulaşmak mümkün olamamaktadır.
Dolayısıyla, demir yolu taşımacılığında
yaşanan bu durum Türkiye'nin ulaşım politikalarının
eksikliğinin en açık delili olmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, 4 Aralık 2012 günü Karadeniz Şilede meydana gelen
deniz kazası nedeniyle geçtiğimiz hafta sonu Şiledeydim. Bu
hadisede görünen -kaza anında yaşanan vahim olayı görenlerin
verdikleri bilgiye dayanak şunu söylemeliyim ki- bu olayda Kıyı
Emniyeti Genel Müdürlüğü yöneticilerinin büyük bir görev ihmali ve görevi
kötüye kullanması söz konusudur çünkü eğer kaza yapan o tekne yerine
ki, ben bunu çok iyi biliyorum kıyı Emniyetinin böyle çok ciddi
teknelerinin olduğunu- Kıyı Emniyeti teşkilatına ait
daha donanımlı bir kurtarma gemisiyle müdahale edilmiş
olsaydı ya da kaza anında, kaza bölgesine gelen keşif
helikopteri yerine kurtarma helikopteri gelmiş olsaydı yaşanan
bu acı olay yaşanmayabilirdi. Dolayısıyla, denizin çok
şiddetli dalgalı anında o tekne ile kurtarma
çalışmasına çıkılması doğru
olmamıştır. Üstelik, mevcut kurtarma ekibinin Bu havada denize
çıkılmaz. demesi üzerine, izinli oldukları hâlde diğer Kıyı
Emniyeti kurtarma ekibinin zorla göreve gönderildiği iddiaları mevcuttur.
Eğer durum böyle ise bu büyük bir suçtur. Bu kazadan ise sadece Ahmet
Kasarcı yaralı olarak kurtarılabilmiştir. Teknede bulunan
kaptan Cemil Özben ile mürettebat Turgay Sarıboğa ise
hayatlarını kaybetmişlerdir. Yardım etmek isteyen
balıkçı Mümin Akgün ile mürettebattan, benim de uzun senelerdir çok
yakın arkadaşım olan Mehmet Genç ise hâlâ
bulunamamıştır. O nedenle, arama kurtarma
çalışmalarının yoğunlaştırılması
ve kaybolan denizcilerimizin bulunması gerektiğini önemle belirtmek
istiyorum. Çünkü aileleri hiç olmazsa cenazelerini almak ve onlara
mezarlarında dua etmek istemektedirler.
Bu üzücü olaya neden olan
yabancı bayraklı gemi 1976 yılında inşa edilmiş,
36 yaşında bir gemidir. Avrupa limanlarına, yaşlı
olmaları nedeniyle alınmayan bu gemilerin Türk
boğazlarından geçmesi büyük bir risk taşımaktadır. Bu
riskin ne derece büyük olduğu, denizlerimizi ve Türk
boğazlarını nasıl hoyratça
kullandığımız bu deniz kazası ile sanırım
daha iyi anlaşılacaktır. Bu nedenle, denizlerimizin gemi
mezarlığına dönüşmemesi için ve böyle üzücü olaylar
yaşamamamız için uluslararası kuralları mutlaka
uygulamamız gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, denizcilik sektörüne birinci derecede önem veren ülkeler,
ekonomisi dış ticarete bağlı olan ülkeler, denizlerdeki
menfaatlerini ve ülke ekonomisinin büyük parçası olan denizcilik
faaliyetlerini muhtemel tehlikelerden korumak için etkin deniz gücü
oluşturmaktadırlar. Bu deniz gücünü meydana getiren gemi, araç ve
silah sistemlerinin ülke ekonomisine katkıda bulunması ve teknolojik
bağımsızlığı sağlamak amacıyla yurt
içinde imal edilmesi yönünde politikalar geliştirilmelidir.
Değerli
milletvekilleri, on beş yıl önce tartışmasız bir
üstünlüğe sahip olan, gittikçe yaşlanan ve küçülen koster filomuzun
mutlaka yenilenmesi gerekmektedir. Bakanlık, Türk Yıldızı
adı verilen koster filomuzun yenilenmesi yatırımını
hayata geçirerek uygun inşa şartları
sağladığı takdirde hem armatörü cezbetme hem tersanelerimiz
tarafından seri olarak inşa edilebilme hem de filoya
katıldığında uygun şartlarda yük bulabilme
potansiyeline sahip olacaktır. Bunun için de bir kredi imkânı
oluşturularak bu gemilerin mevcut tersanelerde inşasının
yapılması sağlanmalıdır. Böylece, hem yaşlı
koster filomuzun yenilenmesi sağlanmış olacak hem de tersaneler
yaşamakta olduğu finansman ve sipariş krizini atlatmış
olacaklardır.
Buradan hareketle,
şahsi düşüncem odur ki, tersanelerimizin uluslararası arenada
daha sağlıklı bir yapıya kavuşması ve rekabet
gücünü artırmak için bugünkü dünya düzeninde devletin sağlayacağı
özel teşvik ve teknoloji desteğiyle mevcut tersanelerin
birleşerek büyük tersaneler hâline gelmesi mecburiyet olmuştur. Aksi
takdirde, kısa dönem içerisinde ülkemiz gemi inşa sektörünün
ayağa kalkması mümkün görülmemektedir. O nedenle, tersanelerin
güçlendirilerek sağlam bir mali yapıya kavuşması için ortak
çalışma yapılmasının
daha doğru olacağı kanaatindeyim.
Sayın Bakanım,
bir ay evvel, yaklaşık 5-6 tane AK PARTİ milletvekiliyle
Arabistanda, Riyadda bulunduğumuzda büyükelçilikte bazı
arkadaşlarımızın, insanlarımızın bize bir
hassasiyeti söz konusu oldu -size daha evvel arz etmiştim- oradaki ölen
insanlarımızın Türk Hava Yolları uçaklarıyla buraya
getirilmesi noktasında çok büyük rakamların, 8-10 bin riyal gibi bir
paranın istendiği ifade edilmişti. Ben buradan
arkadaşlarımızın düşüncelerini sizlerle
paylaşarak, ölen insanlarımızın Türk Hava Yolları
uçaklarıyla bir bilet karşılığı veya bedel
ödenmeden getirilmesi noktasındaki hassasiyeti sizlerle
paylaşmış olayım.
Bu vesileyle, bütçenin
hayırlara vesile olmasını diliyor, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Torlak.
Adana Milletvekili Ali
Halaman
Buyurunuz Sayın
Halaman. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ALİ
HALAMAN (Adana) Teşekkür ediyorum.
Önce, İstanbulda
şehit düşen polisimize Allahtan rahmet diliyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Karayolları Genel Müdürlüğü 2013
yılı bütçesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu ve şahsım adına yüce heyetinizi ve büyük
Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Karayolları Genel
Müdürlüğü, 1950 yılında kurulan, 15-16 bin
çalışanı ile ülkemize yol, köprü konusunda hizmet etmeyi
planlayan bir kurumdur. Bir ülkenin ekonomik, sosyal, kültürel değerlerini
besler, ölü yatırım gibi gözükür ama esas anlamda üretimin yani
ekonominin temelini oluşturur. Siyasi iktidarın inisiyatifinde
şekillenir, biçimlenir, her yıl bütçesi Türkiye Büyük Millet
Meclisinde görüşülür. Yaptıklarını iktidar anlatır,
yapamadıklarını, muhalefet yapamadınız der, müzakere
edip sorgular.
Şimdi, on yıllık iktidar,
Karayollarının ana işi olan yolun, bir kısmını
yeni yapılandırma diyerek özel idareye, Bir kısmını
KÖYDESe, bir kısmını BELDESe verdik. diyebilir ama hepsini,
ülkemizin köprüsünü, yolunu, tünelini yapmak iktidarın işidir.
Yaptığı işlerden dolayı, yol yaptıysa yoldan,
köprü yaptıysa köprüden, tünel yaptıysa tünelden ve araç
geçişlerinden dolayı dolaylı, dolaysız iktidar para
alır.
Son on yıldır, ülkemizin kara
yollarının sorunları kat kat artmışken, iktidarın
sözcüsü, Adanadan başlayarak ulaşımın iyi olduğunu,
kara yollarında sıkıntı olmadığını,
kara yolları üzerinde seyir hâlinde olan araçların ve gereçlerin
rahat olduğunu söyleyerek Başbakana, Bakana, siyasi aktörlere övgüler
yağdırdı. Keşke bu övgüler doğru olsaydı.
Ankara-Adana kara yolunda on
yıldır gidip geliyoruz. Bütün vatandaşlar şahit, Duble yol
yaptık. deyip arasına beyaz bir çizik çektiler. Şimdi, bu çizik
çekildiğinden bu tarafa Adana yolunda tamirat bitti mi? Tadilat bitti mi?
Trafik yönlendirmesi bitti mi? Dalgalı yoldan kaynaklanan trafik
kazaları azaldı mı? Yine, dört beş yıldır süren
Adana-Kozan kara yolu yapıldı mı? Kozan-Feke-Saimbeyli-Tufanbeyli
yolu, yol bile değil, viraj düzeltmesi gösterildi ama kenarlarındaki
bütün ormanların kesilmesine rağmen beş senedir yol bitmedi.
Yine 90 kilometrelik
yolun kamu bedellerinin ödenmesine rağmen on yıllık
iktidarınızda Kayseri-İnderesi-Feke-Kozan-İskenderun yolu
yapıldı mı, bitirildi mi? Yine Ceyhan-Yumurtalık-Adana-Mersin
arası sahil ve turizm yoluna önem verildi mi, yapıldı mı,
gayretiniz oldu mu?
Yine Adananın
metrosunu yapacağız. demenize rağmen metroyu yaptınız
mı? Yapanı ve yapmaya çalışan Belediye
Başkanını siyasi sebeplerden dolayı görevden
aldınız, mahkemeye verdiniz. Adanaya çivi mi çaktınız?
Havaalanını Mersine götürdünüz. Üretim alanlarını
teşvikten mahrum edip, çevre illere teşvik verip, Adanayı
ekonomide, sanayide 4üncü sıradan 18inci sıraya
çıkarttınız. İşsizliği yüzde 20-25
yaptınız. On yıldır, Adananın bütün ilçeleri, Kozan,
İmamoğlu, Karaisalı, Ceyhan, Pozantı, Aladağ, Feke,
Karataş, Saimbeyli, Tufanbeyli, Sarıçam, Yüreğir, Seyhan geçmiş
yıllarda Milliyetçi Hareket Partisinin yaptığı yollardan
başka, on senenin içinde, doğru düzgün bir yol yaptınız
mı?
Yine,
Ceyhan-İmamoğlu-Sağkaya bağlantı yolunu
yaptınız mı? Her seçimden iki üç ay önce KÖYDES adına bir
kısım muhtarlara Yollarınızı yapacağız.
dediniz, yaptınız mı?
Bir de mevcut kara
yolları üzerinde taşımacılık yapan kamyoncuyu,
otobüsçüyü, şehir içi taşımacılık yapanları, uluslararası
taşımacılık yapanları on senedir Disipline
edeceğiz. diyerek, K1, K2, K3, C2, SRC diyerek
sınıflandırdınız. Belgelerin alınmasını
mecbur kılıp yollarda kamyoncuyu, otobüsçüyü, tırcıyı
Bakanlığın denetçilerine, jandarma trafiğine, emniyetin
trafiğine teslim edip sürekli ceza kestirdiniz, mazot
fiyatlarını artırıp taşımacıyı kaçak
mazotçuya teslim ettiniz.
Türkiyede kara yolu
taşımacılığında 1990-2000 yılları
arasında verilen teşviklerle beraber sektörde bir büyüme
olmuştu. Taşıma firmalarının yüzde 65i o dönemde
kurulmuştu, devletin sağlamış olduğu teşvikten
dolayı taşımacılar güç kazanmıştı ama son on
yıldır teşviklerin kalkması, kotaların konması,
vizedeki zorluklar, mazot fiyatlarının artması, araç
fiyatlarının yükselmesi, kiraların düşük olması,
ekonominin ithal mal üzerine kurulması lojistik filocuları,
tırcıları zora sokarken -gümrük birliğine üye olmamızdan
dolayı yabancı plakalı araçların vizeden, kotadan, cezadan
muaf olması- yabancıların taşımacılık
paylarını yüzde 30-35e çıkardınız.
Taşımacılığa teşvik verilmediği için rekabet
ortamı tek taraflı oluştu, gümrük kapıları mobil hâle
gelmediği için yurt dışına çıkarken kuyruklar
oluştu ama yabancı araçların kuyruk sıkıntısı
olmadı.
Kara
taşımacılığının yanında demir yolu
taşımacılığı, on yıllık
iktidarınızda söylediğiniz gibi iyi değil. Cumhuriyet
döneminde yapılan ray döşemesi 20 senede
Şimdi,
Anayasayı değiştirmek istiyorsunuz. Siyasi sorunları
Osloya, Avrupa Parlamentosuna taşıyıp Türkiyeyi
tartışılır ülke hâline getiriyorsunuz.
Türkiye, NATO ülkesi
değil, üyesidir, Ben Türküm, Müslümanım diyenlerin ülkesidir.
Diyorsunuz ki: Biz büyük ülkeyiz. Barzani bizim dostumuz, onunla gurur
duyuyoruz. Kurultayınıza çağırıyorsunuz ama dost
gördüğünüz insan, sizin uçağınızı,
bakanınızın uçağını havaalanından
aşağı indirmiyor.
Bunları değiştirmekten, dönüştürmekten, sihirli
kabul ettiğiniz ileri demokrasiden, otuz altı etnik yapıdan
vazgeçip yol yapın, taşımacıların sorununu bitirin,
yol için kamulaştırdığınız yerlerin,
yaptırdığınız yolların, müteahhitlerin
parasını verin yeter. Devletin bütün mallarını satıp,
dışarıdan yüklü borçlar alıp dolaylı vergiyi yüzde
80e çıkarttınız. Elin parasıyla yüklü faizler vererek
kalkınma olmaz. Sürekli borçlanarak böyle bir bütçenin
kalkınması da olmaz.
Bu bütçenin, bütün
olumsuzluklara rağmen, ülkemize hayırlı uğurlu
olmasını Cenab-ı Haktan diliyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Halaman.
Kütahya Milletvekili Alim
Işık. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Işık.
MHP GRUBU ADINA ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuyla Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğünün 2013 yılı bütçeleri üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle sizleri ve
bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizdeki
telekomünikasyon sektörünün düzenlenmesi ve denetlenmesi amacıyla 2000
yılında kurulan telekomünikasyon kurumunun adı 2008
yılında çıkartılan bir kanunla Bilgi Teknolojileri ve
İletişim Kurumu olarak değiştirilmiş ve kuruma
tüketicinin ve son kullanıcının korunması, kişisel
verilerin işlenmesi ve gizliliğinin korunması ve benzeri gibi
konularda düzenleme yapma yetkisi verilmiştir.
Kısaca BTK olarak
isimlendirilen bu kurum, hepinizin yakından bildiği gibi, 12 Haziran
2011 genel seçimleri öncesinde Milliyetçi Hareket Partisinin Meclis
dışında bırakılması için kaset komplosuyla
karşı karşıya kaldığı ve siyasetin âdeta
vatandaşların yatak
odalarına girilerek yapıldığı bir dönemde,
olayları sessizce izlerken sıranın AKPli yöneticilere de
geleceği iddialarının ortaya atılması üzerine, hemen
yirmi dört saat İnternet
başında nöbet tutma kararı alarak adını
kamuoyuna duyurmuş, böylece kamu vicdanında bağımsızlığını
yitirerek kendini âdeta Hükûmetin ve AKPli yöneticilerin bekçisi ilan
etmiştir. Kamu tüzel kişiliğini haiz özerk yapıdaki BTK, bu
özerkliği âdeta başına buyrukluk olarak anlamaktadır.
Kurumun teşkilat yönetmeliğinde son yıllarda sık sık
yapılan değişiklikler hem çalışanları mağdur
etmiş hem de kurumsallaşmayı engellemiştir. Genel olarak
vatandaşlarımızın güvenli İnternet kullanımından sorumlu olan BTK,
bırakın vatandaşlarımızın İnternet güvenliğini sağlamayı, kendi
İnternet sitesinin güvenliğini
bile sağlayamamıştır. Nitekim, bu yılın
şubat ayında Redhack ve Anonymous gibi gruplar tarafından
kurumun İnternet sitesinin kırılarak tüketicilerin, TC kimlik
numaraları dâhil, birçok kişisel bilgilerinin ele geçirildiği
haberleri hepimizin hafızasındadır.
BTK, daha önceki
dönemlerde göreve gelmiş yöneticileri istifaya zorlamak, temizlik ve
güvenlik firması çalışanlarını yandaşlarla
değiştirmek, kurum yapısıyla sürekli oynamak ve personeli
oradan oraya sürmek yerine, enerjisini kurumların ve
vatandaşlarımızın İnternet güvenliğini sağlamaya yönelik
faaliyetlerde harcamalıdır.
BTK, faaliyette
bulunduğu birçok ülkede, kişisel verilerin ve iletişimin
gizliliğini ihlal ettiği, temel insan hak ve özgürlüklerine
aykırı davrandığı gerekçesiyle, Avrupa Parlamentosunun
Türkiyeyi de içeren bir kararıyla, AB sınırlarında
faaliyetlerini yasakladığı şaibeli Phorm Solution isimli
bir şirketin Türkiyede faaliyete başlamasına ve Türkiye'nin
tekel durumundaki servis sağlayıcısı TTNET ile
anlaşmasına onay vermiştir. Bu konuya ilişkin
eleştiriler artınca da gereğini yapma yerine kendi resmî
İnternet sitesinde kısa bir
açıklama yapmakla yetinmiştir. Bu onay acilen iptal edilerek
vatandaşlarımıza ait bilgilerin başka firmalara
pazarlanmasına engel olunmalıdır. BTKnın kurulduğu
2000 yılında 4 olan sektördeki mobil işletmeci sayısı
AKP döneminde 3e düşmüştür. ARİA ve AYCELLin AVEA olarak
birleşmesinin devlete maliyeti yaklaşık 1,1 milyar dolar
olmuştur. Bu süreçte ARİA şirketine ortak olan İtalyan
TELEKOM şirketinin ne zaman, kimlerin aracılığıyla ve
hisselerini kaça satarak ayrıldığı mutlaka
açıklanmalıdır.
Sayın Bakan,
sorumluluğunuz altında bulunan bu kurum ve sektörle ilgili
aşağıdaki sorularımızın mutlaka
cevaplandırılmasını beklemekteyiz.
Türk TELEKOMun
özelleşmesi sırasında yaklaşık 68 bin dolayında
olan kurum çalışanı sayısı şimdi kaça
düşmüştür ve bu süreçte kaç kişi farklı kurumlara
sürülmüştür?
Alanı
dışında çalıştırılarak atıl bırakılan
iş gücüne şimdiye kadar kaç para ödenmiştir? Bu miktar
özelleştirme geliriyle
karşılaştırıldığında bu
satıştan net ne kadar kazanılmıştır?
Türk TELEKOMun
özelleştirilmesinde ihale şartnamesine çalışanlar ve
yıllık yatırımlarla ilgili hangi şartlar
konulmuştur? Özelleştirme öncesi her yıl rutin yapılan
yatırımlar ile özelleştirme sonrası yapılan
yatırımlar arasında nasıl bir fark oluşmuştur?
Tük TELEKOM
tarafından, kullanılmadığı hâlde sabit hatlı
telefon abonelerinden alınan hat ücretleri toplamı ne kadar
olmuştur, bu ödemeye daha ne kadar devam edilecektir?
Türk TELEKOM
özelleşmesi sonrası imzalanan imtiyaz sözleşmesine yetkililerin
muhalefet şerhi koymalarına karşın sayın kurum
başkanı bu imtiyazı imzalamış mıdır,
imzaladıysa daha sonra mahkeme kararıyla düzeltilen bu
yanlış işlemi tesis eden kurum başkanına idari yönden
nasıl bir işlem yapılmıştır?
Özelleştirme
sonrasında da sektördeki fiilî tekel yapısını sürdüren Türk
TELEKOMa alternatif bir yapı bugüne kadar neden
oluşturulamamıştır?
Son dönemde Türk
TELEKOMa ait taşınmazların satılarak TELEKOMun içinin
boşaltıldığı ve 2026 yılında geri
alındığında boş bir TELEKOMa
kavuşulacağı iddiaları doğru mudur?
BTKnın düzenlemeler
hakkında Cumhurbaşkanlığı Denetleme Kurulu
tarafından hazırlanan raporda yer alan eleştirilere ilişkin
ne tür işlemler yapılmıştır? Bu raporda açıkça
eleştirilen ve başarılı bulunmayan bir kurum
başkanı hangi kriterler dikkate alınarak ikinci kez
başkanlık makamına atanmıştır?
BTKnın ikinci
başkanlığına seçilen şahsın göreve
başlamasından bu yana kaç kişiye yer değişikliği,
görevden alma, tayin, atama veya taciz yapılmıştır? Bu
psikolojik tacize karşı Bakan olarak sessiz kalmanızın
sebepleri nelerdir?
Kurumun icra
makamları olan daire başkanlıklarına ve kurum başkan
yardımcılıklarına yapılan atamalarda en az on yıl
memuriyet şartına neden uyulmamıştır?
Kurumda
yıllardır yetkili olan sendikanın son dönemde isim
değiştirmesinde yapılan siyasi kadrolaşmanın bir
etkisi olmuş mudur?
Sayın Bakan, kurum
gelirlerinden elde edilen payla oluşturulmuş Evrensel Hizmet Fonu
kullanımında haberleşme hizmeti dışı harcamalar
yapıldığı ve Aponun ziyaretçilerinin İmralıya
gidişinde kullanılan vapurun masraflarının bu fondan
karşılandığı iddiaları doğru mudur?
Genellikle büyük
şehirlerde gece yarısından sonra mahalle aralarına kurulan
baz istasyonları çöplüğüne ne zaman dur denilecektir?
Köprü ve kara yolu
geçişlerinde HGSye geçişin amacı ve sebebi nedir? Bu yolla
kimlere yeni iş imkânları yaratılmış ve
vatandaşlarımızın cebinden ne kadar para çekilmiştir?
Özetle; kurumun
düzenlemesi ve denetlemesi gereken devasa bir sektörün sorunlarının
çözümü yerine, çalışanlarıyla ve partizanca kadrolaşmayla
uğraşması bu kuruma yakışmamaktadır. Yapılan
bu yanlışlar aziz milletimiz ve Milliyetçi Hareket Partisi
tarafından not edilmekte ve mutlaka bir gün hesabı sorulmakta
kararlı bir tavır sergileneceğini sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, konuşmamın bu bölümünde Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğünün faaliyetleriyle ilgili de birkaç cümle söylemek
istiyorum. Her ne kadar, bu sektördeki sayısal artışlarla ve
kârla övünülmekle birlikte sektörün gerçek sorunları göz ardı
edilmektedir. Son dönemde sivil havacılıkta meydana gelen kazalara ve
kazaya neden olan uçuşlara ilişkin istatistikler sektörün durumunu
açıkça göstermektedir.
Sivil Havacılık
Akademisinin uluslararası sivil havacılık kaza raporlarına
dayanarak verdiği veriler incelendiğinde, 2010 yılında
Avrupa Birliği ve Amerikan havacılık şirketlerinin 1 milyon
kalkış için ölümlü kaza oranları, sırasıyla 0,17 ile
1,36 arasında değişirken, Türkiyede bu oranın 3,60
olması sektörün gerçek durumunu göstermektedir. Bu oran ile Türk sivil
havacılığı ölümlü kazalarda Avrupa 1incisi, dünyada ise
dünya 3üncüsü olmuştur. Bu oranın azaltılmasına yönelik
önlemlerin acilen alınması gerekmektedir. Ülkemizde bu sektördeki
sayısal büyümeye karşın şirketlerin kalifiye eleman ve
teknik altyapı yönünden bu büyümenin gerisinde kaldığı
açıktır. Mevcut yapı ile Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğünün sivil havacılığımızı kayıt
altına alması ve denetlemesi mümkün görülmemektedir.
Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğünün uluslararası standartlar göz önüne alınarak
acilen yeniden yapılandırılması
sağlanmalıdır. Yeniden yapılandırma sürecinde mutlaka
sektör deneyimi olan, yabancı dil bilgisine sahip, uzman ve kalifiye
personel ile çalışılması kaçınılmaz
olmalıdır. Uçuş güvenliğini doğrudan veya dolaylı
olarak ilgilendiren tüm alanlardan seçilmiş eğitimi ve tecrübesi ile
uzman kişilerden oluşan bir uçuş emniyet kurulu
kurulmalıdır. Ayrıca bu kurulun özerk ve bağımsız
çalışması sağlanmalıdır.
Yine sivil
havacılığımızda tamamen özerk bir şekilde
yapılanmış bir denetleme kuruluna ihtiyaç vardır.
Bakanlık şemsiyesi altında paydaşların bir araya
getirileceği sivil havacılık üst kurulu ve havacılık
şurası oluşturulmalıdır.
Bu duygu ve
düşüncelerle 2013 yılı bütçesinin ülkemize ve tüm kurumlara
hayırlı olmasını diliyor, tekrar saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Işık.
Muğla milletvekili
Mehmet Erdoğan. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Erdoğan.
MHP GRUBU ADINA MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İçişleri
Bakanlığı bütçesi üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu yasama yılında çıkarılan en önemli
kanun yeni Büyükşehir Belediyesi Kanunudur. Bu kanun, ülkemizi şehir
devletlerine ayırmış, idari yapımızı
değiştirmiş, federalizmin temellerini atmış, ülkemizin
rejiminin değiştirilmesinin altyapısını
oluşturmuştur. Bu kanun, beş bin yıllık devlet
geleneğimizi, altı yüz yıllık imparatorluk tecrübemizi ve
bir asra yaklaşan cumhuriyet dönemi devlet tecrübelerinin hepsini yok
saymıştır. Açık yüreklilikle ifade etmek isterim ki bu
düzenleme İçişleri Bakanlığının talebi
değildir, milletvekillerinin talebi değildir. Bu düzenleme belediye
başkanlarının, sivil toplum kuruluşlarının,
meslek kuruluşlarının, seçilmiş il genel meclisi
üyelerinin, köy muhtarlarının, vatandaşlarımızın
talebi değildir. Nihayetinde bu talep Türk milletinin talebi hiç
değildir. Pekâlâ, bu düzenleme kimin talebidir? Ben size söyleyeyim; bu
düzenleme Kandilin talebidir, bu düzenleme Oslocuların yani Oslodaki
görüşmeye katılanların talebidir, bu düzenleme eli kanlı
teröristlerin, KCKnın talebidir, bu düzenleme Orta Doğuda
milyonlarca Müslümanın kanının dökülmesi pahasına Orta
Doğuyu yeniden dizayn etmek isteyen Büyük Orta Doğu Projesinin
mimarlarının talebidir, İmralının talebidir;
kısaca, Türk milletinin birliğini, dirliğini bozmaya
çalışan, bin yıllık kardeşliğimizin temellerini
yıkmaya çalışan, ülkemizi şehir devletlerine ayırarak
etnik milliyetçiliği körükleyip ülkemizi parçalamak isteyen bütün iç ve
dış mihrakların ortak talebidir. Bu nedenle de ne AKP ne de
Sayın Cumhurbaşkanı bu talebe karşı
duramamış ve kanun tasarısı olduğu gibi geçmiş ve
kanunlaşmıştır. Osloda verilen, valilerin seçimle iş
başına getirilmesi sözü de hemen kamuoyunun gündemine getirilmeye
çalışılmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, eğer Anayasa Mahkemesi yeni Büyükşehir Kanununu
iptal etmezse ülkemiz karanlık bir yola girmiş demektir. Maalesef
ülkemizin en önemli gerçeği şudur: Sayın Başbakan Haydi,
herkes trene binsin. deyince çoğunluk trene biniyor ama kimse trenin
nereye gittiğini sormuyor.
Tabii, bu kanunun
başka sonuçları da var arkadaşlar. Bu kanunla birlikte terörle
mücadele etkisizleşecek, vesayet yetkisi tamamen ortadan kalkacaktır
çünkü bu Büyükşehir Kanunu valileri ve kaymakamları etkisiz ve
yetkisiz hâle getirmektedir. 29 ilde valilerin özel idare eliyle
kullandığı imar, çevre, tarımın geliştirilmesi,
iş yerlerinin ruhsatlandırılması ve denetlenmesi,
başta yol, su ve kanalizasyon olmak üzere kırsal altyapıya
ilişkin bütün yetkileri ellerinden alınmıştır.
Kaymakamlar
açısından ise köylere hizmet götürme birlikleri
aracılığıyla kullanılan kırsal
altyapının geliştirilmesi kapsamındaki yol, su ve
kanalizasyon, tarımsal hayatın geliştirilmesi ve desteklenmesi,
iş yerlerinin denetimi gibi bütün görev ve yetkiler sona ermektedir. Yine,
29 ilde il genel meclisi kalmadığı için valilerin il genel
meclisi kararları üzerindeki vesayet yetkisi de ortadan
kalkmıştır ve belediye meclislerinin kararları üzerinde de
valinin hiçbir vesayet yetkisi kalmadığı için belediye
meclisinin alacağı kararlar üzerindeki merkezî idarenin vesayet yetkisi
de ortadan kalkmıştır.
Bilindiği gibi,
Anayasa Mahkemesi, 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu ve
5393 sayılı Belediye Kanununun, Meclis kararlarının
kesinleşmesine ilişkin hükümleriyle belediye meclis kararları
üzerindeki mülki idare amirlerinin vesayet yetkisi kullanması ve özellik
taşıyan bazı belediye meclis kararlarının mülki idare
amirleri onayına tabi olmasını gerekçe göstererek iptal
etmiştir. Bugüne kadar Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesine uygun
olarak, belediye meclis kararları üzerindeki vesayet yetkisi yeniden
Meclis gündemine getirilerek düzenlenmemiştir. Burada, Anayasa Mahkemesi
kararları doğrultusunda değişiklik yapmayan, bilerek ve
isteyerek belediye meclis kararlarındaki hukuksuzluklara göz yuman iktidar
zihniyetini de kınıyorum.
Değerli
milletvekilleri, iktidar terörle mücadele konusunu teröristlerle müzakereyle
karıştırmaktadır. Dünyada bizim
dışımızda hem terörle mücadele ettiğini söyleyen hem
de değişik platformlarda eli kanlı teröristlerle müzakere eden
başka bir ülke yoktur. Şimdi, pazarlıkçı zihniyete sormak
istiyorum: 13 Ağustos 2011 tarihinde kaçırılan kaymakam
adayından bugüne kadar bir haber alınabilmiş midir? Yine,
teröristler tarafından bir buçuk yıldır rehin tutulan Astsubay
Abdullah Söpçelerden haber var mıdır? Bu nasıl bir zihniyettir
ki kendi kaymakamına, kendi güvenlik görevlisine dahi sahip
çıkamamaktadır. Tabii ki pazarlıklarla şımartılan
teröristler de dur durak bilmeden polisimize, askerimize acımasızca
saldırmaktadır. Siz Osloda yapmış olduğunuz
pazarlıkların neticesinde terör örgütünün taleplerini bir bir yerine
getireceksiniz. Nedir bu talepler? Önce TRT Şeşi
açacaksınız, Habur rezaletini yaşatacaksınız bu
millete, üniversitelerde Kürtçe enstitüleri kuracaksınız, 4+4+4
eğitim sistemiyle Kürtçeyi seçmeli ders yapacaksınız, AKP kongresinde
Barzaniyle gurur duyup onu onur konuğu yapacaksınız, Büyükşehir
Kanununu çıkaracaksınız ana dilde savunma imkânı veren
kanunu Meclis gündemine getireceksiniz, ardından kamuda çok dilliliği
Meclis gündemine taşıyacağınızı ilan edeceksiniz,
ondan sonra da çıkacaksınız: Biz terörle mücadele ediyoruz, bu
BDPli milletvekilleri de çok ileri gitti, dokunulmazlıklarını
kaldırıp onları hizaya getirelim. diyerek kayıkçı
kavgası edeceksiniz. Bu durum sizin terörle mücadele niyetinizin
olmadığını açıkça ortaya koymaktadır. Terörle
mücadele önce niyet sonra kararlılık gerektirir. Terörle müzakerede
gösterdiğiniz kararlılığı, terörle mücadelede
göstermiş olsaydınız, geçtiğimiz yaz başta Hakkari
olmak üzere birçok ilimiz yangın yerine dönmezdi; askerlerimizin,
polislerimizin, masum vatandaşlarımızın anaları,
bacıları, eşleri, çocukları ağlamazdı.
Yeri gelmişken
şunu da ifade etmek isterim: Şehit ailelerimizi, gazilerimizi
inciten, hepimizin insanlığını sorgulayan
açıklamalarda bulunan Diyarbakır Emniyet Müdürü ve Tunceli Emniyet
Müdürü hakkında bugüne kadar bir işlem yapılamaması,
terörle mücadele eden güvenlik birimlerinin moral ve motivasyonunu bozmuş,
vatandaşımızın devlete bakışını da
maalesef olumsuz yönde etkilemiştir.
Terörle mücadeledeki en
önemli unsurlardan birisi de terörün finansman kaynaklarının
kurutulmasıdır arkadaşlar. Bu konuda da gerekli tedbirlerin alınmadığı
herkesçe bilinmektedir. Terörizmin en önemli finansman kaynağı
maalesef kaçakçılıktır ama ülkemizin çok geniş bir
alanında alenen ucuz mazot adı altında, kaçak mazotun satıldığı
da herkesin malumudur. Bu konuda, başta İçişleri Bakanı
olmak üzere bütün sorumluları terörün finansman kaynaklarının
kurutulması için göreve davet ediyorum.
Artık, ülkemiz
yavaş yavaş bir mahallî seçim atmosferine gitmektedir. Bu süreçte,
iktidar gözünü muhalefet belediyelerine dikmiş, taşrada
vatandaşın teveccühünü kazanarak göreve gelmiş ve her birisi
birer hizmet abidesi olan Milliyetçi Hareket Partili belediye başkanlarımıza
acımasızca saldırmakta ve belediye
başkanlarımızı itibarsızlaştırmaya
çalışmaktadır. Sayın Bakan, siz belediye
başkanlarımızı ve onların hizmetlerini engellemekle
sadece onları değil orada yaşayan
vatandaşlarımızı da cezalandırmaktasınız. Bu
art niyetli davranışınızı yüce milletimizin
vicdanına şikâyet ediyorum ve size tekrar sesleniyorum: Seçimlerde
vatandaş sizin de onların da değerlendirmesini yapacaktır.
Size tavsiyem, vakit geçmeden Milliyetçi Hareket Partili belediyelerin
üzerinden ellerinizi çekmenizdir.
Kendisi de mülki idare
amirliği mesleğinden gelen Sayın İçişleri
Bakanının, bakanlığı döneminde çıkartılan
kanun hükmünde kararname ve Büyükşehir Belediye Kanunuyla vali
yardımcısı ve kaymakamlarımızın özlük
hakları maalesef geriye gitmiştir. Taşrada, devletimizi ve
hükûmetimizi temsil eden mülki idare amirlerinin özlük haklarının
kendileriyle benzer şartlarda görev yapan hâkimlerle eşit hâle
getirilmesi bir an önce sağlanmalıdır.
Demokrasimizin en küçük birimi olan köy ve
mahalle muhtarlarımızın özlük haklarında da maalesef bugüne
kadar ciddi bir adım atılamamıştır. Hem
vatandaşlarımızın hem de kamu görevlilerimizin
rehberliğini yapan köy ve mahalle muhtarlarımızın emekli
kesenekleri bütçeden karşılanmak kaydıyla, en az asgari ücret
kadar bir maaşa kavuşturulmaları sağlanmalıdır.
Yine, kırsal alana hizmet götürmek için önemli gayretleri olan il genel
meclisi üyelerimizin özlük haklarının da görevleriyle mütenasip bir
hâle getirilmesi de zorunluluk arz etmektedir.
Bugün, tabii ki asayiş olaylarında
ciddi bir artış vardır. Bunun sebebi, aslında, tek
başına İçişleri Bakanlığının
uygulamalarındaki zafiyetten kaynaklanmamaktadır; bunun sebebi,
artık, AKPnin on yıllık iktidarından kaynaklanan
toplumdaki ekonomik sosyal gerginliktir. Artık, toplum sosyal patlama
noktasına gelmiştir. Bugün yaşadığımız
olayları basit asayiş olaylarının ötesinde
değerlendirerek bunlarla ilgili geniş çaplı sosyal tedbirler
alınmasının zamanı geçmektedir.
Bu duygu ve düşüncelerle 2013
yılı bütçesinin hayırlı uğurlu olmasını
diliyorum, yüce heyetinizin saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Erdoğan.
Elâzığ Milletvekili Enver Erdem. (MHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Erdem.
ENVER ERDEM (Elâzığ) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Emniyet Genel Müdürlüğü ve
Jandarma Genel Komutanlığının 2013 yılı bütçeleri
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Emniyet Genel
Müdürlüğünün ve Jandarma Genel Komutanlığının bütçesi
görüşülürken, açılım politikalarının ülkemizdeki
bölücü terör ve asayiş olaylarında meydana getirdiği
artışın sebeplerine ve sonuçlarına değinmeden geçmemiz
elbette mümkün değildir. Ne yazık ki, AKPnin terörle mücadele yerine
müzakereyi seçmiş olması ve teröre karşı teslimiyetçi
tavırları nedeniyle, son on yılda 1.200den fazla şehit
verilmiştir. Ben, şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum.
Hemen hemen her alanda
2002-2012 yılları karşılaştırması yapan AKP,
terörde geldiğimiz bu vahim aşama ve sonuçlarını maalesef
milletimizin gözünden kaçırmak istemektedir; 2002 yılında,
iktidara geldiğinde 10 olan şehit sayısının bugün
200lü rakamlara yükseldiğini ifade etmekten kaçınmaktadır.
Özellikle
açılım politikalarının uygulanmaya
başlandığı yıllardan itibaren terörle sonuç
alınabildiğini gören bölücü terör örgütünün eylemlerini
artırdığı görülmektedir. Bölücü terörün gerekçesini hak
talebi, kimlik sorunu, bölgesel az gelişmişlik meselesi olarak görüp
daha fazla demokrasiyle, açılımlarla veya terörle mücadele yerine
teröristle müzakereyle, alan hakimiyeti yerine karakollarda savunmaya
çekilerek, teröristlerin taleplerinin silah bırakılırsa kabul
edileceğini ifade ederek, Haburda, Osloda, İmralıda
teröristlerle görüşerek, Irakın kuzeyine dokunulmadan elinde silah
olan teröristlerle konuşarak, kendi askerini cezaevlerine doldurarak
çözülemeyeceğini ve terörün hiçbir hâl ve şartta mazur
görülemeyeceğini ifade etmeden terörle mücadelede başarı
sağlanamayacaktır.
AKPnin
uyguladığı terör politikaları sonucunda, maalesef bugün,
ülkemizde can ve mal güvenliği kalmamıştır. Artık
ülkemizin doğu ve güneydoğusunda kara yoluyla güvenli bir
ulaşım imkânı yoktur. AKP, çözüm olarak asker nakillerini
havadan yapmayla övünür olmuştur. İlk defa, ülkemizde bazı
şehirlerin bulunduğu coğrafyanın PKK terör örgütünün alan
hâkimiyetinde olduğu iddia edilmiş, bazı ilçelerin tamamen
bölücü örgüt tarafından ele geçirilme girişimleri yaşanmıştır.
Sayın Başbakan Ankarada Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında
Türk Bayrağının taşınmasına Sıkıysa
Türk Bayrağını Hakkâride taşı. diyerek ülkenin
terörde geldiği noktayı kendi ağzıyla özetlemiştir.
AKPnin bölgede uygulamış olduğu yanlış dış
politikalar sonucunda da İran, Irak, Suriye terör örgütüne tam destek
verir hâle gelmiştir.
Ben konuşmamın
bu bölümünde ekranları başında bizleri izleyen
vatandaşlarımıza hitap etmek ve onların dikkatini şu
hususlara çekmek istiyorum:
Değerli
vatandaşlarım, saygıdeğer milletim; AKP iktidarları
bir taraftan suni gündemlerle, yapay gündemlerle, algı yönetimi metodu
kullanarak sizlerin ilgi duyacağınız ama
tartışılmasından hiçbir faydanızın
olmayacağı hususlarla gündeminizi işgal etmektedir. Diğer
taraftan da ülkemizin idari ve siyasi rejimini, milletimizin birliğini ve
bütünlüğünü, milletimizin bekasını alakadar eden düzenlemeler
Meclisin gündeminden teker teker, sessiz sedasız geçirilmektedir. Sizlerin
gündemi olmaması gereken idam tartışmaları, kürtaj
tartışmaları, dokunulmazlık tartışmaları,
Muhteşem Yüzyıl dizisi tartışmaları, okullarda serbest
kıyafet düzenlemesi gibi konular zorla gündeminizde tutulmaktadır.
Sizlerin gündemi olması gereken adına Büyükşehir Yasası
denilen ama gerçekte büyükşehir olması gereken illeri büyükşehir
yapmayan, nüfusu 410 bini geçtiği halde Elâzığ gibi, Sivas gibi,
Batman gibi illeri büyükşehir yapmayan, köy nüfusuna göre büyükşehir
yapan, özerklik ve federalizmin yolunu açan, idari sistemimizi bozan, millî
birlik ve beraberliğimize, üniter yapımıza zarar verecek
düzenlemeler Meclisten geçiriliyor. Yine, ana dilde savunma denilen, gerçekte,
Kürtçe yargılanma talebi veya Kürtçenin ikinci resmî dil olarak kabul
edilmesi sonucunu doğuracak düzenlemeler de Meclisin gündemine
getiriliyor.
Değerli
milletvekilleri, sorunların çözümü dururken
vatandaşlarımıza hiçbir şey kazandırmayacak yapay
gündemlerle meşgul edilmesi veballi bir uygulamadır. Tabii, biz
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, ülkenin iyi yönetilmediğini,
dış politikanın iyi olmadığını, ekonominin
kötü olduğunu, üreterek büyümediğimizi, sermayenin tabana
yayılmadığını, bunları ifade ediyoruz. Ya bu
tespitlerimize, eleştirilerimize kulak verin veyahut da bu ülke büyüyorsa
buradan pay alması gereken emniyet, jandarma, diğer kamu
görevlilerinin haklarını verin.
Değerli
milletvekilleri, 2013 yılı bütçesinin, incelendiğinde
polisimizin ve jandarmamızın sorunlarını çözecek bir bütçe
olmadığına şahit oluyoruz. Bütün bu olumsuz şartlara
rağmen polis ve jandarmamızın sorunlarını bir kez daha
gündeme getirmekte de fayda görüyoruz. Polisimiz ve jandarmamız, bir
taraftan her türlü tehlikeli ve zor şartlarda görev yaparken, diğer
taraftan da uzun mesai saatleri, yetersiz özlük hakları, yetersiz sosyal
haklar, yetersiz emekli maaşları, yanlış ödüllendirme yöntemleri,
şehit yakınlarına ve ailelerine yakışır bir hayat
seviyesinin sunulmaması gibi sorunlarla karşı
karşıyalar.
Kamuda çalışan
diğer personel haftada kırk saat çalışırken, polis ve
jandarma teşkilatında mesainin başlangıcı belli, ama
bitişi maalesef belli değildir. Haftada en az yetmiş iki saat
çalışan bu görevliler, diğer kamu görevlilerinde olduğu
gibi veya bizim gibi böyle sıcak koltuklarında görev
yapmıyorlar, ciddi hayati riskler taşıyan, dağda, pusuda,
sokakta, zor tabiat ve iklim şartlarında bu görevlerini yerine
getiriyorlar.
Polisin ve
jandarmanın fazla çalışmayla ilgili talebi ne? diye
baktığımız zaman, analarının ak sütü gibi helal
olan fazla çalışmalarının
karşılığını istiyorlar, diğer devlet
memurlarının almış olduğu fazla
çalışmanın da kendilerine verilmesini istiyorlar.
Bütün memurlar 8inci
aylık derecesinden itibaren ek gösterge alırken, emniyet hizmetleri
sınıfında olanlar 4üncü aylık derecesinden itibaren bu ek
göstergeyi alabiliyorlar. Emekli aylığını doğrudan etkileyen
bu durumun bir an önce düzeltilmesini istiyorlar.
Yine, birinci
sınıf emniyet müdürlerinin sadece bir kısmına verilen makam
ve görev tazminatlarının, yine geçtiğimiz dönemde yapılan
666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname doğrultusunda, Emniyet Genel
Müdürlüğünde sadece daire başkanları ve il emniyet müdürleri
için verilen bu ödeneklerin bütün emniyet müdürlerine
yaygınlaştırılmasını istiyorlar. Hani eşit
işe eşit ücret diyordunuz, nerede eşit işe eşit ücret?
Emniyet müdürleri arasında bile ayrım yapıyorsunuz.
İstihbarat, terörle
mücadele, organize suçlar birimlerinde çalışan polisler ile
asayiş, karakol, trafik, karargâh polisleri arasında farklı
ücret uygulamalarına son verilmesini istiyorlar.
Üniversite mezunu polis
memurları, komiser yardımcıları, komiserler,
başkomiserler, emniyet amirleri, 1inci dereceden emekli
olmalarının yolunun açılmasını istiyorlar. Polis
Akademisini bitirmiş komiser yardımcısı, komiserler ile
başkomiserlerin polis memuruyla maaş farkı yok. Bunu,
anlamlı olabilecek şekilde bir farklılığın
olmasını istiyorlar.
Uzman çavuşluktan ayrılıp
memuriyete geçmek isteyen binlerce hatta on binlerce gencin bu haktan istifade
edemediğine, bir ümit diye kamu kurum ve kuruluşlarının
kapılarında beklediğine, üniversitelerin kapılarında
beklediğine, belediyelerin kapılarında beklediğine, milletvekillerinin
peşinde dolaşarak sorunlarına çözüm aradıklarına
şahit oluyoruz. Ya Böyle bir hakkınız yok. deyin ya da böyle
bir hakları varsa, öncelikli olarak kamu görevlerine
alınmalarının yolunu açın değerli milletvekilleri.
Her seçimde söz
verilmesine rağmen seçim bitince vaatlerinin unutulması, emniyet
teşkilatı, jandarma teşkilatı mensuplarını
gerçekten derinden üzmektedir. Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak
polisimizin ve jandarmamızın sorunlarını gündeme getirme
konusunda duyarlı olduk, duyarlı olmaya da devam edeceğiz. Bu
hususta verilmiş kanun tekliflerimiz, soru ve araştırma
önergelerimiz mevcuttur. İktidar partisinin bu düzenlemelere destek
vermesini istiyoruz.
Emniyet Genel Müdürlüğünün ve Jandarma
Genel Komutanlığının 2013 yılı bütçelerinin de
hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ederiz Sayın Erdem.
Şahıs olarak,
lehinde, İzmir Milletvekili Aydın Şengül. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Şengül.
AYDIN ŞENGÜL
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2013
yılı bütçesi görüşmelerinin altıncı turunda
görüşlerimi ifade etmek üzere şahsım adına lehte söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Az önce,
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile
İçişleri Bakanlığı ve bazı kuruluşlarla
alakalı partili arkadaşlarım gerekenleri rakamlarla ifade
ettiler. Ben, gecenin bu saatinde sizleri rakamlarla meşgul etmeyeceğim.
Değerli
arkadaşlarım, ulaştırma ve haberleşme bir medeniyet
işidir. Bugün, demokrasinin, ekonominin gelişmesinin, kültürler
arası kucaklaşmanın en temel amacı
ulaşımdır. Bu yüzden kara yolu, hava yolu, deniz yolu, demir
yolu, İnternet aracılığıyla gönülleri
buluşturduk, artık uzaklar yakın oldu. Şimdi birbirimize
samimi olalım.
Bizden önce
Ulaştırma Bakanlığına
baktığımızda, âdeta ulaştırmama
bakanlığı gibi hareket ediyordu. Yani ülkeyi birbirine demir
yoluyla, deniz yoluyla, hava yoluyla ulaştırmamak adına
geçmişte her şey yapıldı.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sizden önce Türkiye yok muydu?
ALİM IŞIK
(Kütahya) Siz nasıl gelip gidiyordunuz Ankaraya o zaman? Neyle gelip
gidiyordunuz Ankaraya acaba? Yürüyerek mi geliyordunuz Ankaraya?
AYDIN ŞENGÜL
(Devamla) Bizim dönemimizde, 2002den sonra hava yolu artık belli bir
kesimin değil, halkın yolu oldu. Eskiden havaalanlarının
hâlini hepiniz biliyorsunuz.
Bunun
dışında, kara yollarını biliyorsunuz. Uzun ince
yollarda, dar şeritlerde, tırların arkasına geçip saatlerce
yaptığımız yolculukları unutmuyoruz. Sadece bizim
dönemde, hepinizin bildiği gibi, 16.000 kilometre duble yol
yapıldı.
Eskiden, kendisi gelmeden
dumanı gelen kara trenler vardı. Bizim dönemimizde ilk defa, ülkemiz,
hızlı trenle şehirler arası seyahat etmenin keyfine
vardı. Bizden öncesinin Türkiye'sinde kavuşamama, hasret ve
çaresizlik vardı. O kadar ki bu kavuşamama, hasret ve çaresizlik
türkülerde, şiirlerde ve manilerde yer aldı. Bu türküleri hepimiz
biliyoruz: Kara tren gecikir, belki hiç gelmez.
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) 1930!
AYDIN ŞENGÜL
(Devamla) Değerli arkadaşlar Dağlar dağlar, kurban olam,
yol ver geçem/ Sevdiğimi son bir olsun yakından görem. Bugün
dağları deldik, geçtik, tünelleri inşa ediyoruz.
ALİM IŞIK
(Kütahya) Leyla ile Mecnunu da koy oraya, Leyla ile Mecnunun hikâyesini de
ekle.
AYDIN ŞENGÜL
(Devamla) Yollar seni gide gide usandım/ Ayağıma diken
battı, gül sandım. Malatya yöresi türküsü. Daha bunun gibi
sayabileceğimiz yüzlerce türkü var.
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) Kerem ile Aslı var daha.
AYDIN ŞENGÜL
(Devamla) Bugün böyle hasretler yok, böyle sitemler yok. Yollar artık
engel değil; aksine, birleşmenin en temel aracı. Aslında
Sayın Bakanımız bu kültürün
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Yani şimdi Ferhat ile Şirini okumayacak
mısınız, dinlemeyecek miyiz?
AYDIN ŞENGÜL
(Devamla) Değerli arkadaşlar, bugün Gidemediğin yer senin
değildir. mantığıyla hareket eden ve bu noktada vatan
toprağının en ücra köşelerini bile yollarla birbirine
bağlayan bir anlayış hâkim.
Şimdi, Türkiyede
ulaşım alanında çağ atlatan hizmetler varken aynı
hizmetleri vekili olduğum İzmirde görmek ne yazık ki mümkün
değil.
Şimdi, İzmir
hakkında ulaştırma faaliyetleriyle ilgili birkaç kelime
söyleyeceğim: Siz belki İzmire rahat ulaşabiliyorsunuz;
Türkiyenin her yerinden, hava yoluyla, deniz yoluyla, kara yoluyla
Ancak,
İzmire ulaştığınızda, İzmirin içinde bir
noktadan bir noktaya ulaşmakta ciddi sıkıntılar çekersiniz.
MUSA ÇAM (İzmir)
Meclis Başkan Vekili de İzmir Milletvekili. Dikkatle izliyor sizi.
AYDIN ŞENGÜL
(Devamla) İzmirde Büyükşehir Belediye Başkanı metro
yapmak istedi. Yıllardır, on yıldır iktidarda, metro
yapmaya çalışıyor değerli arkadaşlar. Metronun
bitirilmesiyle ilgili 16 kez bitirme tarihi verdi. En sonunda bitiremeyeceğini
kendisi de anladı, tarih vermekten vazgeçti.
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) En azından Ulaştırma Bakanlığına
devretmedi.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Ankara için mi konuşuyorsun, Ankara için mi diyorsun
bunları?
AYDIN ŞENGÜL
(Devamla) Hâlâ sıkılmadan Türkiyenin en ucuz metro
hattını biz yaptık. diyorlar.
Değerli
arkadaşlar, size soruyorum: Bitmeyen metronun maliyetini nasıl
hesaplıyorsunuz, nasıl ucuza mal ediyorsunuz?
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Ya, Ankaradaki bitti mi?
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) Keçiören metrosu mu, Keçiören Belediyesi mi?
AYDIN ŞENGÜL
(Devamla) Benim bildiğim, İzmirde aynı metroyu
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Ankarayı mı anlatıyorsun?
AYDIN ŞENGÜL
(Devamla)
Sayın Büyükşehir Belediye Başkanı 4 kez ihale
etti. Her ihalede de fiyatını artırarak yaptı.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Keşke girmeseydin ya, bak şimdi!
AYDIN ŞENGÜL
(Devamla) Evet, bir de, değerli arkadaşlar, son günlerde
İzmirde
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) Metrolar karanlık yerler ha, kaybolursun.
AYDIN ŞENGÜL
(Devamla) Vaktim de kalmadı. Çılgın proje
Sayın
Kocaoğlu
ALİM IŞIK
(Kütahya) Aman çıldırmayın ha!
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Bak şimdi ya!
MUSA ÇAM (İzmir)
Aydın, burası İzmir değil ya, Türkiye Büyük Millet Meclisi
ya!
AYDIN ŞENGÜL (Devamla)
Metroyla işi yürütemeyeceğini anlayınca altyapıya 250
milyon lira yatırım yaptı; bütün kanalları, dereleri
tıkadı, İzmiri sel aldı. Herhâlde İzmirin içerisine
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİM IŞIK
(Kütahya) Samsunu unutma, Samsunu unutma. Canlar gitti. Samsunu unutma.
MUSA ÇAM (İzmir)
Aydın, İzmir Büyükşehir Belediyesinin bütçesini konuşmuyoruz. Ulaştırma
Bakanlığıyla İçişleri Bakanlığı
bütçesini konuşuyoruz şu anda. Yapmayın!
AYDIN ŞENGÜL
(Devamla) Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şengül.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) 2011deki çılgın projeleri kim açıkladı?
BAŞKAN
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
MUSA ÇAM (İzmir)
Sayın Başkan, biz şu anda burada Ulaştırma
Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığının
bütçelerini görüşüyoruz. Sayın konuşmacının her iki
bakanlık bütçesiyle ilgili yapacağı ve bize yapacağı
eleştirilerin başımızın üzerinde yeri var ama burada
yeri olmayan, burada olmayan
OSMAN BOYRAZ
(İstanbul) Bağlantılı, bağlantılı!
MUSA ÇAM (İzmir)
...İzmir Büyükşehir Belediye Başkanıyla ilgili hakaret etti
ve bunu mutlaka burada kayıtlara geçirip düzeltmemiz gerekiyor.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Ankara Büyükşehirle ilgili de konuştu. Melih Gökçeki kim
savunacak şimdi arkadaşlar?
MUSA ÇAM (İzmir)
Sataştı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanını
basiretsizlikle, beceriksizlikle suçladı Sayın Başkan.
OSMAN BOYRAZ
(İstanbul) Öyle mi dedi?
MEHMET ÖNTÜRK (Hatay)
Biz öyle bir şey duymadık.
MUSA ÇAM (İzmir)
İhalelerde yanlışlık yaptığını söyledi
ve dolayısıyla burada olmayan biri hakkında bizim İzmir
Milletvekili olarak konuşma hakkımız var Sayın Başkan.
BAŞKAN Siz de
Beceriksiz değildir. dediniz, kayıtlara geçti efendim.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Tutanaklara geçti.
MUSA ÇAM (İzmir)
Dolayısıyla partimize sataşma yapmıştır.
BAŞKAN
Kayıtlara geçti, beceriksiz olmadığını söylediniz.
Konu kapanmıştır.
MUSA ÇAM (İzmir)
Sayın Başkan, partimize sataşmada bulunmuştur böylelikle.
Lütfen bunu düzeltmemize izin verin.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Sayın Başkan, yüce Meclisimizin değerli üyeleri;
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile
bağlı, ilişkili kuruluşların 2013 yılı bütçe
teklifinin görüşülmesi vesilesiyle huzurunuzdayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin
başında, Türkiye'nin kalkınması için, büyümesi için, Türk
milletinin refahı için yollar yapan, tren yolları yapan, deniz
limanları yapan, hava limanları yapan, akıl yolları,
iletişim yolları yapan ve bu ülke insanına, az veya çok,
hizmeti, emeği geçmiş bütün ulaştırma, denizcilik, haberleşme
camiasını burada şükranla anıyorum, hayatta olmayanlara Allahtan
rahmet diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, ulaştırma ve haberleşme çok önemli bir
sektördür. Bunu söylemek bile gereksiz. Örneğin, eğer
ulaşım olmazsa, eğer iletişim olmazsa insanlar
açlıktan ölürler. Yine, ulaşım olmazsa, iletişim olmazsa
insanlar soğuktan ölürler. Yani insanların yaşamını,
temel yaşamını geçirmek için bile ulaşıma,
iletişime ihtiyaç var. Bu sektör üretimi artırır, ekonomiyi
hareketlendirir, iş alanları oluşturur, üretim verimliğini
artırır, bölgeler arası kalkınma dengesizliğini ortadan
kaldırır, bölgesel servet dağılımına
yardımcı olur. Ayrıca, küresel ve yurt içi rekabeti
geliştirir. Neden az gelişmiş ülkeler daha çok iletişim ve
ulaşım maliyetine katlanıyorlar? Çünkü yolları yok,
erişemiyorlar, ulaşamıyorlar. İşte, Türkiyenin dünya
rekabetinden, dünyadaki acımasız yarıştan geri
kalmaması için, cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne, bütün
hükûmetler ellerinden geldiğince çalışmış,
çabalamış, bu ülkenin imarı için hizmet etmişlerdir. Ancak
hizmetlerin kalıcı olması, sonuç alınması için de
güven ve istikrar çok önemlidir. Türkiye güven ve istikrarı
yakaladığı dönemlerde sıçramasını
gerçekleştirmiş, ara dönemlerde, zayıf siyasi iradelerin hakim
olduğu yönetimlerde de maalesef kazanımlarını tekrar
kaybetmek mecburiyetinde bırakılmıştır. Bu
bakımdan, yollara yatırım geleceğe
yatırımdır. Akıl yollarına, iletişime
yatırım geleceğe yatırımdır. Geleceğe
yatırım, Türkiyeye, Türk insanına yatırımdır.
Geleceğe yatırım, büyük Atatürkün bize işaret ettiği
çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak için yapılan
yatırımdır.
Çok değerli
milletvekilleri, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı çok geniş görev alanı olan bir
bakanlıktır. Yirmi beş dakikada
bakanlığımızın son on yılda yapmış
olduğu hizmetleri bütün detaylarıyla anlatma imkânı yoktur.
Burada bütün partilerden
konuşmacılar değerlendirme yaptılar; yapılanları,
yapılmayanları söylediler. Biz bunların hepsini not ettik,
bunların hepsinin de cevabı var ancak, burada, bunlara tek tek cevap
vermeye, maalesef zaman olarak imkânım yok. Ancak, bazı konular,
toplumda yanlış algılamayı ve haksız, gerçek olmayan
değerlendirmeleri de içerdiği için, onlara mutlaka cevap vermem
gerekiyor.
Bu fasla geçmeden önce,
kısaca Türkiyenin son on yılında, insanlarımızın
hayatında ne değişti, neler daha farklı hâle geldi,
bunları sizlerle paylaşmak istiyorum.
11inci bütçeyi
huzurlarınızda sunuyorum. 19 Kasım 2002de
atandığım bu görevde, 4 hükûmette de aynı görevi devam
ettiren 2 bakandan biriyim. Dolayısıyla, bakanlığın
kurumsal hafızası bakımından herhangi bir problemimiz yok.
Buradaki değerlendirmelerde, bazen 2002 ile bulunduğumuz anı
değerlendirirken bazı arkadaşlarımız
alınganlık gösteriyor. Onun için, ben bu sefer kendi dönemimizi kendi
içinde kıyaslamaya karar verdim. Yani, 2003 sonu itibarıyla
alacağım. 2012 sonu itibarıyla nereden nereye geldik, bunun
cevabını sizlerle paylaşmak istiyorum.
2003 yılından bugüne kadar ulaştırmaya,
haberleşmeye yaptığımız yatırımların
tutarı 140 milyar Türk lirasıdır. Bu 140 milyarın yüzde
64ü kara yoluna, diğeri de diğer bölümlere gitmiştir,
detayına girmiyorum. Bunun içinde 21 milyar yap-işlet-devret yani
bütçe dışı kaynaklarla yapılan işler, 119 milyar da
bütçe kaynaklarıyla yapılan işler vardır. Toplam 3.668 projede
çalıştık ve hâlâ da çalışıyoruz. Devam eden
projelerimizin tutarı 168 milyar Türk lirasıdır. Bunun 82 milyar
lirası bugün itibarıyla tamamlanmış, 86 milyarlık
kısmıda hâlen devam etmektedir.
Bir yılda, ortalama,
bakanlığımızın bütün birimlerinin
kullandığı bütçe miktarı 17,5 milyardır. Bu kalan
miktarı buna böldüğümüzde, artırma da yapmadan, beş
yılın biraz üzerinde bir süreye tekabül eder. Bunu niye söylüyorum?
Biz göreve geldiğimizde bütçe rakamlarına baktık, yatırıma
konan projelere baktık, bunların bitirilme sürelerine baktık,
maalesef otuz-otuz beş yıl arasında ortalama bitirilme
sürelerini gördük, bu ortalamadır. Size samimiyetle söylüyorum, ikiz yüz
otuz yılda bitecek projeler var, insanların ömrü bile bu kadar
değil; otuz beş yıl bile insan hayatında uzun bir süre.
İnsan, yapılan bir işin semeresini dünya gözüyle görmek ister.
Onun için, değerli arkadaşlarım, işe öncelikleri belirlemeden
başladık. Türkiye'nin ihtiyacı ne? Türkiye büyüyecekse, Türkiye
kalkınacaksa, millî gelirini 3 kat artıracaksa, ihracatını,
ithalatını, toplam ticaretini 300 milyarın üzerine
çıkaracaksa mutlaka ulaşımda ana arterleri geliştirmesi
lazım. Doğudan batıya, kuzeyden güneye bu arterleri geliştiremezse,
bu büyüme, bu ihracat olamaz.
Nitekim, son on yılın
büyüme rakamlarına bakıyoruz: Türkiye 1 birim büyümüşse,
ulaştırma 2 birim büyümüş, iletişim 3 birim büyümüş
yani ulaşımdaki, iletişimdeki büyüme Türkiye'nin ortalama
büyümesini hep yukarıya çeken bir rol oynamış. Bunun sonuçlarını
da görüyoruz. Eğer yolunuz olmasaydı bu ihracatı
yapamazdınız, eğer yolunuz olmasaydı bu millî geliri 270
milyardan 774 milyara çıkaramazdınız. Kişi başına
millî geliri 10 bin doların üzerine taşıyamazdınız.
Tabii, buradaki
konuşmacılarımız, sağ olsunlar, değerlendirmeleri
yaptılar. Her değerlendirmenin bizim için çok büyük anlamı
vardır. Ama bazı konuşmacılar maalesef son on yılda ne
kara yollarında, ne hava yollarında, ne bilgi iletişim teknolojilerinde
hiçbir iyi iş yapılmadığını ifade ettiler. Ben
bunu büyük bir haksızlık olarak görüyorum. Ne söylenirse söylensin,
siz bir şey söylersiniz insanlar gördüğüne inanır,
yaşadığına inanır. Eğer birisi
Kemerhisar-Pozantı yolunda, Ulukışla yolunda otoyolda gider gibi
gidiyor ise ve bu yolda hiçbir şekilde hız kesmeden Pozantıdan
Adanaya iniyorsa demek ki bu yolda çok şey yapılmış. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Ben, bir lise
öğrencisiyken radyo anonslarında bu yolda şu duyuruyu hep
duymuşumdur: Pozantı-Ulukışla-Kemerhisar yolunda
çalışma vardır, kamyoncuların takozlarını, çekme
halatlarını yanında bulundurmaları, işaret ve
işaretçilere dikkat etmeleri
diye sürekli anons geçerdi. O yoldan
gittiyseniz görmüşsünüzdür, dağları dize getirdik, vadileri
viyadüklerle geçtik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
O yolda 9 tane tünel, 29 tane viyadüğü yaparak Türkiye'nin standardı
en yüksek yolunu Türk insanına kazandırdık. Helal olsun!
İnsanımıza yapılan her türlü hizmet helal olsun! (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Çok değerli arkadaşlar,
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığının bütçesi genel bütçe içerisinde 2003
yılında yüzde 17ydi. Peki, şimdi nedir? Yüzde 47.
İşte hizmetin adı budur. Yüzde 17yle aldık, yüzde 47ye
çıkardık. Yani merkezî idarenin yaptığı
yatırımların neredeyse yarısını yapar hâle
gelmiş bir bakanlık var. Bugün, Türkiye'nin doğusundan
batısına
Çok değerli milletvekilleri, tabii,
Türkiyede sadece kara yollarında son on yılda
yaptığımız yatırımların ülkemize geri
dönüşü 15 milyar Türk lirasıdır. Eğer bu bölünmüş
yolları yapmasaydık yolda beklemekten, fazla yakıt yakmaktan ve
havaya verdiğimiz 2,5 milyon ton egzoz gazından bunun ülkeye maliyeti
15 milyar Türk lirasıydı. Bu yollarla, 15 milyar
Yapılan tüm
harcamayı buna böldüğünüzde çıkan süre nedir, biliyor musunuz? Üç
buçuk yıl. Bölünmüş yollara harcadığımız para
49,5 milyar. Üç buçuk yılda geri dönen bir projeden bahsediyoruz. Bundan
kârlı bir iş mi var?
Yol, tek başına
para kazanmaz; yol, para kazanmak için, ticaret yapmak için, insanları,
doğuyla batısını ülkenin birbirine birleştirmek için,
kardeşliği, birliği, beraberliği pekiştirmek,
hısım akrabalığı geliştirmek için
yapılır. Yol, medeniyet için yapılır, gelecek nesiller için
yapılır ama bu işler o kadar geç kalmış ki maalesef,
yol bile kendi başına en kârlı yatırım hâline geliyor.
İşte böyle bir Türkiye var.
Bugün, Türkiyede seksen
yılda
Cankurtaran Tüneli:
Hopayı Artvine bağlayan, kış aylarında orada
canların, hayatların yok olmasına sebep olan bu bölgede 4 bin
metrenin üzerinde 2 tane tüneli yarı ettik, iki sene sonra onu da
açıyoruz.
Kop Dağı:
Ruslara Orada dur. diyen, şehitler veren ecdadımızın o
dağlarda donmasını bu millet hazmedemezdi. O, geçit vermeyen Kop
Dağına da 2 tane 4,5 kilometrelik tünel yaparak oraları da
erişilir, ulaşılır hâle getiriyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Saymakla bitmez; Ilgaz
Dağı Tüneli, Püren Tüneli, Göksun
KAMER GENÇ (Tunceli)
Teknoloji de çok gelişti.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(Devamla) Efendim, teknoloji tabii gelişti ama teknolojinin
gelişmesi yetmez, o teknolojiyi kullanabilen, o teknolojiyle hizmet üreten
bir anlayış lazımdır. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
Efendim, daha kara
yollarının yüzde 20sindeyiz. Şimdi, kara yollarını
bir tarafa bırakalım, demir yollarına gelelim.
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Sayın Bakan, Palu-Genç-Muş demir yolundan bahsedecek misiniz?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(Devamla) Bak, demir yollarına
Güzel söylediniz.
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Bingöl demir yoluna gelelim Sayın Bakan.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(Devamla) Demir yollarında yapılan işler bir destandır
arkadaşlar, destan. Neden söylüyorum biliyor musunuz? Bakın, demir
yollarında en büyük hamle cumhuriyet kurulduğu yıldan 1946ya
kadar yapılmıştır.
Ta, elli yıl
geçmiş aradan, 2003 yılında demir yollarına
baktığımızda, demir yolları bütün
imkânlarını kaybetmiş, altyapısı işlemez hâlde,
araçları 40 yaşını aşmış, demir yolları
bu ülkenin yükünü taşıması gerekirken bu ülke demir
yollarının yükünü taşır hâle gelmiş.
İşte, Büyük
Atatürkün de Refah ve ümran tevlit eder. dediği, ülkenin demir
yollarını ayağa kaldırmak da yine bize, AK PARTİye nasip
olmuştur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Sayın Bakan
Sayın Bakan
Palu-Genç-Muş
demir yolu hattını soruyorum, Palu-Genç-Muş!
Duymazlığa gelmeyin!
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(Devamla) - Değerli arkadaşlar, bugün, devam eden
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Duyduğunuzu biliyorum, cevap vermiyorsunuz.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(Devamla) -
yüksek hızlı demir yolu ağıyla,
Osmanlının
AYTUĞ ATICI (Mersin)
744 trilyon para gitti Sayın Bakan.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(Devamla) -
Selçuklunun yüzyıllarca başkentliğini
yapmış 14 büyük şehrini birbiriyle birleştiriyoruz, bu
şehirlerde 35 milyon insanımız yaşıyor; Ankara,
Eskişehir, Afyon, Uşak, Manisa, İzmir, Konya, Bursa, Sakarya,
İzmit, Yozgat ve Sivas. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bugün bu şehirlerimizin bir kısmında demir
yolu bağlantısı bitmiş, diğerlerinde de birkaç seneye
kadar yüksek hızlı tren bağlantısı tamamlanmış
olacak. Sadece bir örnek veriyorum: Ankara-Eskişehir arasında
hızlı tren yokken bu yolda trafiğin yüzde 8i sadece eski demir
yoluyla yapılıyor idi, şu anda yüzde 73ü yapılıyor.
Hızlı tren, şehirleri birbirine komşu yapıyor;
hızlı tren, ülke insanının ülkesine olan güvenini
artırıyor. Bugün dünyada 8inci, Avrupada 6ncı sırada
hızlı tren işletmeciliği yapan bir ülkenin adıdır
Türkiye. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Amerika
Ulaştırma Bakanı geldiğinde kendisini Ankaradan
Eskişehire trenle gitmeye davet ettim. Trenle gittikten sonra Amerika
büyük bir ülke, dünya lideri ama şunu seninle paylaşmak istiyorum:
Böyle bir tren yolumuz maalesef yok. dedi. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Amerikayı geçen, Türk
insanının elli yıllık hızlı tren özlemini
gerçeğe dönüştüren bir AK PARTİ iktidarı var, milletin
iktidarı var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
- Sayın Bakan
Sayın Bakan
Sayın Bakan, Oktay Vurala, bir de Faik Öztraka teşekkür eder
misiniz.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(Devamla) Değerli arkadaşlar, yüz yıldır
HAYDAR AKAR (Kocaeli) -
Eğer gerçekten güveniyorsanız, Oktay Vurala, Faik Öztraka
teşekkür edin.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(Devamla) Haydar Bey, bir dakika
Zamanım azaldı, bir dakika
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Faik Öztraka ve Oktay Vurala teşekkür edin.
BAŞKAN Lütfen
devam ediniz, karşılıklı konuşmayınız
Sayın Bakan, devam ediniz.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Ben peşin
teşekkür ettim, sözlerimin başında, bu ülke için taş üstüne
koyan herkese teşekkür ettim. Sen herhâlde o zaman
dışarıdaydın, şimdi zamanımı alma da şu
işleri bir konuşayım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Evet, değerli arkadaşlar
şimdi...
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Sayın Bakan, alkışlarla yolsuzlukları önleyemezsiniz.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(Devamla) Şimdi, arkadaş, eğer bir yolsuzluk iddian varsa
buraya getir. Yolsuzlukla en son itham edeceğin adam
karşındadır. Buyurun, hodri meydan! İşte bu kadar! (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
On yıldır
alnımın akıyla hizmet yapıyorum, Türkiyeye 200
milyarlık yatırım yaptım, hepsinin hesabını
kuruş kuruş veririm, o kadar söylüyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Öyle kabataslak laflarla,
muğlak sözlerle beni yolsuzlukla itham edemezsiniz.
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Kabataslak değil, açıkça
söylüyorum, 744 trilyondan bahsediyorum Sayın Bakan.
ULAŞTIRMA,
HABERLEŞME VE DENİZCİLİK BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(Devamla) Yolsuzluk yapan da yolsuzluğa vesile olan da alçaktır.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu memleketin
haklarına, yetimin hakkına tecavüz etmiş en
aşağılık insandır. Burada bu kadar açık
söylüyorum.
Arkadaşlar,
şimdi, böyle gelişigüzel yolsuzluk ithamlarıyla, boş
dosyalarla meydanlara siz çok gittiniz ama cevabını
aldınız. Vatandaş 34,5 yetmez dedi,
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Bingölü konuş Sayın Bakan, Bingölü konuş. Her zaman
oyların arkasına saklanmayın. 744 trilyondan bahsediyorum
Sayın Bakan.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(Devamla) - Sayın Başkan eğer süre verirse ben bunların
hepsinin cevabını veririm. Cevabını veremeyeceğim
hiçbir soru yok, o kadar açık söylüyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Öyle ortada bağırmakla olmaz, sinirlenmekle olmaz, sakin konuş.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Sayın Bakan, TELEKOMu sattınız mı, kiraladınız
mı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sorularımıza cevap vermediniz.
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Bu dediklerimiz yalan mı Sayın Bakan?
BAŞKAN Sayın
Yıldırım, süreniz sona erdi.
Teşekkür ederiz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İçişleri
Bakanı İdris Naim Şahin. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
(Barış ve
Demokrasi Partisi Milletvekilleri Genel Kurul salonunu terk etti)
Sayın
milletvekilleri, lütfen biraz sakin olalım ve biraz daha sessiz olursak
daha iyi olacak.
Buyurunuz Sayın
Şahin.
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi, sözlerimin başında,
2011 yılı kesin hesabı ve 2013 yılı bütçe
tasarısının görüşüldüğü şu anda sevgiyle ve
saygıyla selamlıyorum.
Müsaadenizle, az önce bu
kürsüde Hükûmetimiz adına bakanlığının bütçesini
savunan Ulaştırma Bakanımıza çok teşekkür ediyorum.
Açtığı yollardan, yaptığı demir yollarından,
limanlardan herkes, hep birlikte, güven içerisinde, huzur içerisinde
yararlanıyoruz. 75 milyon Türk milleti yararlandığı gibi bu
ülkeyi ziyaret eden her misafirimiz de bu güzel eserlerden yararlanıyor ve
ben de o yollara hazır girmişken oradan çıkmadan, o güzel
yollardan, otoyollardan, demir yollarından, hava limanlarından, hava
işletmelerinden devam edeyim isterim. Ama bu devam da, bu devam da
bazı yerlerde, bazı yollarda, bazı köprülerde, bazı
menfezlerde istenmeyen eylemler, istenmeyen kişilerle de ne yazık ki
bu ülkede karşılaşıyoruz.
Sayın Bakanım,
size ve ekibinize ben de çok teşekkür ediyorum. Bugün, sabahleyin
Afganistan Cumhurbaşkanımızla birlikte Sivas iline erken saatte
bir seyahat gerçekleştirdik. Orada 500 Afgan polis adayını
eğitiyoruz, ikinci dönem eğitim veriyoruz ve Afgan polislerine Türk
polisi başarılı bir şekilde
KAMER GENÇ (Tunceli) El
Kaidenin ne kadar
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
başarılı bir şekilde eğitimlerini veriyor. (Gürültüler)
Yalnız, Sivas
kadromuz dolu, yeni bir okul açacağım
KAMER GENÇ (Tunceli) El
Kaideyi, Talibanı ve Müslüman Kardeşleri
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
sizi de oraya
kaydedebilirim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan,
lütfen, sükûneti sizden istirham ediyorum. Çünkü çok önemli bir
görüşmedeyiz ve ben başlangıçta siz değerli milletvekilleri
arkadaşlarımdan ve aziz milletimden de bir miktar özür
dileyeceğim, şunun için: Çok sistematik bir bakanlık faaliyeti
sunmak üzere kürsüye gelmiştim ama Bakanlığımızla
ilgili olarak şu anda Meclisi terk ettiklerini gördüğüm
Acaba
gizlendiler mi, bilemiyorum; sıraların altına mı oturdular,
bilemiyorum. Bir kontrol etmek lazım.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Senden korkuyorlar
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) Bir partinin
milletvekilleri başta olmak üzere yine ana muhalefet partisinin bazı
milletvekillerinin Bakanlığımızın faaliyetleri üzerine
yerli yersiz, asıllı asılsız geliştirdikleri
değerlendirmeler, ifade ettikleri değerlendirmeler üzerinde
sistematik konuşmak yerine değerlendirmelere cevap vermek durumunda
olacağım. Sayın milletvekilleri, bakanlık olarak görevli ve
sorumlu olduğumuz alanlarda benimsediğimiz hizmet
anlayışımız, son bir yılda
yaptığımız çalışmalar ve
aldığımız sonuçları esas itibarıyla sizler
gündelik hayatınızda yaşıyorsunuz, aziz milletimiz bunu
yaşıyor. Milletimizin huzur içerisinde yaşaması için ve
milletimizin vatandaşlık hizmetlerini, birey olmanın
erdemini fark edebilmesi için
Bakanlığımız tüm birimleriyle, başta güvenlik
birimlerimiz olmak üzere elinden gelen her türlü gayreti gösteriyor.
Güvenlik hizmetlerini
biz, bağlı kuruluşlarımız olan Emniyet Genel
Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığımız eliyle yürütmekteyiz. En temel görevimiz
güvenlik hizmetidir ve bu hizmeti sunarken ilkelerimiz; hukukun
üstünlüğüdür, açıklıktır, şeffaflıktır ve
hesap verebilirliktir ve vatandaş memnuniyetini en üst düzeyde
sağlamaktır. Birilerinin iddia ettiği gibi ne işkencedir ne
haksızlıktır ne hukuksuzluktur ne de izinsiz, korsan
dinlemelerdir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, suçla mücadelede önleyici tedbirlere hep
ağırlık veriyoruz, ağırlık vermeye devam
ediyoruz. Toplum destekli polislik ve jandarma uygulamaları 81 ilimizde
ülkemizin her yerinde dikkatli ve başarılı bir şekilde
uygulanmaktadır.
HALUK EYİDOĞAN
(İstanbul) Biber gazı eşliğiyle.
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) Ayrıca,
teknik ve idari kapasite geliştirilerek, modern kriminal laboratuvarlar
geliştirilerek dünya standardında suçu ve suçluyu objektif
şartlarda delile dayalı olarak belirleme
çalışmalarını örnek bir çalışma olarak
yürütmekteyiz. Bugün dünyaya örnek gösterilen 11 adet polis ve 4 adet jandarma
kriminal laboratuvarımız faaliyetini sürdürmektedir.
Yine, MOBESE uygulamalarımız 81
ilimizde ve pek çok ilçemizde faaliyetine devam etmektedir. Bu sayede de pek
çok olayı, pek çok suçu ve suçluyu aydınlatmaktayız.
Yine, iletişim sistemi olarak
jandarmamızda muhabere sistemi ve aynı sistemin sahil güvenliğe
uygulanmış şekli olan sistemi kurmuş ve bu sistemle
çalışmalarımızı yürütmekteyiz.
Saygıdeğer milletvekilleri,
planlı operasyonlarla suç örgütleri, organize suç örgütleri etkisiz hâle
getirilmekte ve bu sayede de vatandaşımızın devlete olan
güveni pekiştirilmektedir.
Aile içi şiddetle de Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığıyla birlikte
Bakanlığımız müştereken ve çok dikkatli ve titiz bir
çalışmayı sürdürmektedir.
Saygıdeğer milletvekilleri, daha
etkin ve kaliteli hizmet üretilebilmesi için gerek yasal gerekse idari
düzenlemeleri sürekli yapmakta, teşkilatımızın bina, araç
gereç ve diğer ihtiyaçlarını karşılama konusunda
devletimizin ve milletimizin imkânlarıyla azami gayreti göstermekteyiz.
Teşkilat bünyesinde, özellikle
güvenlik hizmetlerinde nitelikli personelin istihdamı önceliklerimiz
arasındadır ve emniyet teşkilatımızda yüzde 85
oranında, yükseköğrenim görmüş personelle
çalışmaktayız. Aynı nitelik değişiminin
diğer kolluk kuvvetlerimiz jandarma ve sahil güvenlikte de
gerçekleştirildiğini ve oranının
arttığını söylemek isterim. Önümüzdeki yılda, 2013
yılında polis meslek yüksekokullarımızdan 8.400 ve
diğer kurslarımızdan da 4.040 olmak üzere 12 bin 440 yüksekokul
mezunu polis memurunu emniyet teşkilatına kazandırmayı
planlamaktayız ve bu eğitim devam etmektedir.
Saygıdeğer milletvekilleri, biraz
önce ifade ettiğim gibi başka ülkelere de Türk polisi,
jandarması ve silahlı kuvvetleri olarak eğitim vermekteyiz.
Teşkilatlarımızın araç
ve gereç ihtiyaçları, hava araçları, orta hafif tip, orta büyük tip
helikopterler olmak üzere devletimizin imkânlarıyla
karşılanmaktadır. Yine hafif zırhlı kobra
araçları, kirpi araçları tabir ettiğimiz araçlarla
jandarmamız ve polisimiz desteklenmektedir. Sahil Güvenlik
Teşkilatımızın da sahil güvenlik botlarıyla ve yine
arama kurtarma gemileriyle donatılması ve gücünün
artırılmasına çalışmaktayız.
Saygıdeğer
milletvekilleri, korku ve endişeden uzak, huzur ve güven içinde bir
yaşam sürmesi için vatandaşlarımızın sürekli emrinde
olan güvenlik teşkilatlarımızın ana ve temel görevi
itibarıyla, toplumun huzurunu bozan, korku ve endişeye sebep olan,
yaygın suçlar olan asayiş suçlarıyla sürekli mücadele etmek
gelmektedir ve bu mücadele yapılmaktadır. Bütün illerimizde güven
timleri ve yıldırım ekiplerle sokak hâkimiyeti, alan hâkimiyeti
tesis edilmekte ve yine istihbarat birimlerimizle de sokak güvenliği, ülke
güvenliğini sağlamak için bütün gayret gösterilmektedir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Hükûmet olarak en etkili mücadele ettiğimiz
alanlardan biri de devlet ve vatandaş arasındaki güven
bağını zedeleyen organize suç örgütleriyle ve her türlü
kaçakçılık suçlarıyla mücadele gelmektedir.
Yaptığımız çalışmalarla, toplum
yapısını çürüten her türlü illegal yapılanmaların
cesareti kırılmış, kamu düzenini bozmaya yönelik pek çok
suç yapılan operasyonlar sayesinde işlenmeden önlenmiştir.
Organize suçlarla mücadeleyi sistematik ve etkin kılmak için ilgili
kurumların katılımıyla 2012-2015 Organize Suçlarla Mücadele
Eylem Planı hazırlanıp yürürlüğe konulmuştur.
Uyuşturucu madde
kaçakçılığıyla mücadelede de güvenlik birimlerimizin
göstermiş olduğu başarılar sayesinde ülkemiz büyük ölçüde
transit ülke olma konumundan çıkarılmış ve
uluslararası suç örgütleri kendilerine yeni rotalar aramaya
başlamışlardır. Birçok uluslararası platformda ve
raporlarda ülkemizin bu başarısından övgüyle söz edilmektedir.
Değerli
arkadaşlar, terör örgütleri, uyuşturucu ticaretinden ve göçmen
kaçakçılığından önemli oranda finans desteği
sağlamaktadır. Bakanlık olarak, son dönemde bölücü terör örgütü
PKK, KCKnın bu alandan sağladığı finansman
kaynağını önleme amacıyla çok önemli ve büyük
çalışmalar yapılmış, yapılan operasyonlarla
bölücü terör örgütünün uyuşturucu ticaretinden
sağladığı finansman desteği önemli ölçüde
engellenmiştir. Söz gelimi, geçtiğimiz aylarda, temmuz ve ekim
aylarında Diyarbakırda Hint keneviri yetiştiren ve elde
ettiği uyuşturucudan milyar doları aşan gelirler elde eden
terör örgütüne düzenlenen operasyonlarla büyük darbe vurulmuştur. Bölücü
terör örgütü ve onun uzantıları bu ülkede taş üstüne taş
koymazlar, koymamışlardır,
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; terörle mücadele konusunda yıllardan beri
devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, anayasal düzenine kasteden
iç ve dış destekli terör örgütleriyle mücadele etmekteyiz. Hükûmet
olarak millî birlik ve beraberliğimizi, ülkemizin bölünmez
bütünlüğünü, devletimizin bekasını ve üniter
yapımızın korunmasını en büyük öncelik olarak
görüyoruz. Terörle mücadelenin kolay olmadığını, bu beladan
kurtulmak için her alanda çok boyutlu ve kapsamlı bir mücadele
gerektiğini geçmiş tecrübelerimizden biliyor ve entegre bir
mücadelenin içerisinde çalışmalarımızı yürütüyoruz.
Hükûmetimiz terörle mücadelede bütün imkânları seferber etmekle
vatandaşımızın can ve mal güvenliğini sağlamak,
ülkemizin birlik ve beraberliğini güçlendirmek için güvenlik başta
olmak üzere her türlü tedbiri almaktadır.
Terörle mücadelede
operasyonel faaliyetlerle birlikte terörü besleyen kaynakların
kurutulması ve sebeplerin ortadan kaldırılmasına yönelik
önleme ve bilgilendirme çalışmalarına da ağırlık
vermekteyiz. Son dönemlerde istihbari çalışmalar doğrultusunda,
şiddet eylemlerini artıran bölücü örgüte karşı operasyonel
faaliyetler etkin ve başarılı bir şekilde devam
ettirilmektedir. İçişleri Bakanlığı olarak önümüzdeki
süreçte de PKK, KCK bölücü terör örgütüyle ve diğer bölücü örgütlerle
mücadelemiz güvenlik güçlerimizin her zamanki fedakârlığı ve
üstün hizmet anlayışıyla, kararlılıkla
sürdürülecektir. Terör örgütleri eylem yapamaz hâle gelinceye kadar, kan
dökemez, insan öldüremez hâle gelinceye kadar, Türkiye topraklarında, bu
ülke topraklarında son terörist kalmayıncaya kadar güvenlik
güçlerimizce ve Hükûmetimizce kararlılıkla sürdürülecektir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bu mücadeleyi büyük bir
fedakârlık ve azim içerisinde sürdüren güvenlik birimlerimize kara, hava
ve deniz kuvvetlerimizin unsurlarına, polis ve jandarmamıza, Sahil
Güvenlik Teşkilatımıza ve bu teşkilatlarda bugüne kadar
görev almış herkese teşekkür ederken, yüce Allahın
rahmetine kavuşmuş aziz şehitlerimize bir kez daha bu vesileyle
rahmet diliyorum ve kahraman gazilerimizi de hasretle, minnetle anıyorum.
Değerli
arkadaşlar, terörle mücadelede ekonomik ve sosyal tedbirler paketi de
uygulanmaktadır. Söz gelimi KÖYDES ve BELDES paketleri bunun en önemli
örnekleridir. Diğer taraftan şehit aileleri ve gazilerimizle
yakından ilgilenilmekte, her iki bakanlık olarak bu konuda önemli
yasal çalışmaları ve uygulamaları yürütmekteyiz.
Son olarak, kamuda
iş hakkı kapsamı şehit yakınlarımız ve
gazilerimiz için genişletilmiş, birden ikiye
çıkarılmıştır değerli oylarınızla ve
onayınızla. Uygulama yönetmeliği de 11 Aralık tarihinde
yayınlanmıştır bu yasanın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Kadir İnanırın montu duruyor mu Sayın Bakan?
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, terörle mücadelede, Türkiye Cumhuriyeti devleti, Hükûmetimiz
ve güvenlik güçlerimiz, önündeki, takibindeki terör örgütü militanlarıyla
mücadelesini, her türlü hukuki ve teknik tedbirlere başvurarak
sürdürmektedir. Bu mücadele, yerine göre silaha karşı silahla
olmaktadır, yerine göre ekonomik içerikli mücadele olmaktadır, yerine
göre sosyal içerikli bir mücadele olarak yürümektedir. Terörle mücadele, sadece
teröristlerin, terör örgütü militanlarının alanda
gerçekleştirdiği eylemlerden ibaret değildir. Terörle mücadele,
topyekûn bir destek görmektedir ülkede ve dünyada. Bu desteğin, kimin
tarafından ne zaman verildiğini tespit etmek, bazen terör örgütü
militanlarını yakalamaktan, tespit etmekten daha da zor
olmaktadır ve terörle mücadeleyle biz önümüze dönüp mücadelemizi
yürütürken, arkamızda -arka tarafta- kimin hangi tezgâhı kurduğunu,
hangi iftirayı kaleme aldığını bilmemiz bazen mümkün
olamamaktadır. Ama ortaya düşenler -yazılanlar, çizilenler,
söylenenler, bu kürsüden söylenenler dâhil- yeteri kadar kendini ele vermeye
kâfi gelmektedir
Terörle mücadelede,
değerli arkadaşlar, biz, üç yüz altmış derecelik bir
açıdan Her yerden ve herkesten -terörle mücadele konusunda- terör
tehlikesi teşkil edebilir. bakışı içerisinde olmak
durumundayız güvenlik güçleri olarak, millet olarak, milletvekilleri
olarak.
Değerli
arkadaşlar, biraz önce, bu vesileyle kürsüden söz alan sayın
milletvekillerinin dile getirdikleri terörle ilgili konular ve diğer
konulardaki bazı hususlara açıklık getirmek istiyorum.
Sayın
Kesimoğlu, Türk polisi, bugüne kadar, bir kez daha söylüyorum, hiçbir
şekilde Amerika Birleşik Devletleri makamlarına gidip Ergenekon
konusunda brifing, bilgilendirme yapmamışlardır.
Sayın Kesimoğlu
ve Sayın Serindağ; polis teşkilatımızın özlük
hakları konusundaki hassasiyetinize teşekkür ederiz, diğer
arkadaşlarımızın da Sayın Oğuz Kağan
Köksalın da dile getirdiği hususa aynı teşekkürü ifade
ediyorum.
Güvenlik
teşkilatımız mensuplarının ücretlerinin
iyileştirilmesi için Hükûmetimiz bugüne kadar büyük
değişiklikler yapmıştır. Örneğin, 2002
yılında 665 lira olan bir polis memurunun ücreti bugün 2.349 lira
olarak ödenmektedir. Artış oranı yüzde 250dir ve bu yeterli midir?
Değildir fakat bu ülkenin imkânlarıyla bu verilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Ama on bir yıldır
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) Bunu yok saymak ve bunun
üzerinden tahrikkâr konuşmalar yapmak insafla bağdaşmaz diye
ifade etmek istiyorum.
MEHMET S.
KESİMOĞLU (Kırklareli) Emekli maaşları
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) Sayın
Serindağ ve aynı konuyu dile getiren bazı
arkadaşlarımız 27 bin çocuğun kayıp olduğu haberi
bu ülkede bir kısım gazete tarafından yazılmakta ve
HALUK EYİDOĞAN
(İstanbul) Bir kısım gazete kalmadı, hepsi sizden yana
oldu.
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
o yalan haberler
üzerine de bazı milletvekillerimiz tarafından dile getirilmektir.
Açıklık getiriyorum, açıklıyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Açıklayın!
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) Değerli
milletvekilleri, 2008, 2009, 2010 ve 2011 yıllarında, yani dört
yıllık dönemde ülkemizde 27 bin çocuğun kayıp olduğu
haberi ve değerlendirmesi var. Bu şu anlamda doğrudur: 2008-2011
arasında 27 bin çocuk kaybolmuştur. Buraya kadar doğrudur ama
bundan sonrası başka bir doğrudur. Kaybolan bu çocuklar kayda
alındıktan sonra bulunmuştur. 27 bin çocuk önce kayıp
raporuna bağlanmış, daha sonra da bulunmuştur. Ben
şimdi söylüyorum ve ilan ediyorum, kaybolduktan sonra bulunan çocuk
sayısı 27 bindir. Peki, kayıp çocuk sayısı ne kadardır?
Jandarma ve polis bölgesi dâhil, bugün itibarıyla kayıp çocuk
sayısı 1.142dir. Bu konudaki haberler ve bu haberleri
tekrarlayanların sözleri radikal bir yalandır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İZZET ÇETİN
(Ankara) Bravo!
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) Bilmiyorum, bundan
sonra, kalkıp birileri bir özür dileyecek mi? Teşekkür beklemiyoruz
ama aziz milletimize yalan haber vermekten ve o yalan haberi tekrarlamaktan
ümit ediyorum bir özür çıkar.
Yine aynı
şekilde Sayın Kemal Ekincinin biber gazı stokuyla ilgili
değerlendirmesi, yine radikal yalanlardan birisidir. Biber
gazının normal raf ömrü dört yıldır. Biz, raf ömrü dört
yıl olan biber gazını on sekiz yıl stoklayacak kadar
öngörüsüz değiliz. Eğer öyle yapmışsak bundan şikâyet
etmemeniz lazım, beşinci yılda o gazlar etkisiz olacak demektir.
Sayın Serindağ,
imar mevzuatı konusunda Kayseri Büyükşehir Belediyesiyle ilgili 4 ön
inceleme yapılmıştır. Sayın Serindağ,
İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş Beyle ilgili olarak
33 ön inceleme yapılmış ve bu 33 ön inceleme sonucunda
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Hepsi radikal yalan!
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla)
30una
soruşturma izni verilmemiştir, 2sinde ise soruşturma izni
verilmiş ve 5 konu hakkında adli makamlarda soruşturması
devam etmektedir. Ön incelemede soruşturma izni teklif edildiği hâlde
verilmeyen soruşturma izni Adalar ilçesindeki bir olayla ilgilidir. Adalar
İlçesi Belediye Başkanı CHPli Sayın Farsakoğlu ve
Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Topbaşın
birlikte şüpheli oldukları bir soruşturmadır; her ikisini
de içine alan bu soruşturma sonucunda soruşturma izni verilmemesi
kararı verilmiştir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Kartepeyi açıkla Sayın Bakan, Kartepeyi... Şevki
Yılmazın size nasıl fırça attığını
açıkla!
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) Sayın
Serindağ, Söğütözü Ankaradaki hadise
Bakanlığımız tarafından 7 Şubat 2012 tarihinde ön
incelemeye alınmış, savcılığa tevdi raporu
yapılmış; savcılık, işlemden kaldırma kararı
vermiş. Bu arada da, o bizim de tasvip etmediğimiz inşaatın
ortadan kaldırılma çalışmaları başlamıştır.
Sayın Serindağ,
Bakanlığımızın ehliyet, liyakat konusundaki personel
görevlendirme hatalarına yönelik değerlendirmeniz; bu konuda
kısmen haklılık payınız var. Şöyle; zatıaliniz
2008 yılı mayıs ayına kadar bu ülkede valilik
yaptınız, eylemli valilik ve daha sonra da merkez valiliğine
gelmiştiniz. Doğrudur yani ehliyet noktasında zatıaliniz
örneğinde olduğu gibi bazı hatalarımız olabilir (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) bu olabilir şöyle
açıklamak istiyorum: 28 Mayıs 2008, yer şu anda milletvekili
olduğunuz partinin genel merkezi, görüştüğünüz o günün genel
sekreteri ve soru: Boludaki siyasi atmosfer nasıl?
ENVER ERDEM
(Elâzığ) Dinleme mi bu?
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Dinlenmiş, dinlenmiş.
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) Vali:
İşiniz çok da kolay değil ama zor diye teslim olmak da
doğru değil. Soru: Kararlı, dikkatli, siyasi iradeyi
arkasına alan bir siyasi yapılaşmayı sağlayacak
personel malzemesi var mı? Vali: Çok az da olsa var ama çok fazla
olmadığını bilmek lazım.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Cemil Çicek ile Tayyip Erdoğanın konuşmalarını
söylesene.
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) - Soru: Boluyu nasıl görüyorsunuz,
özellikle siyasi açıdan neler yapılabilir? Vali yani bizim, devletin
valisi o gün: Bolunun temelinde Cumhuriyet Halk Partisi var, özellikle de
belediye seçimlerinde CHPnin oyunun yükseldiğini görüyoruz. Boluda ciddi
bir organizasyon olursa CHP adına bir toparlanma olur, seçimi alabilecek
duruma da gelebilir. diyor sayın vali.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
AKPnin valileri de var hem de çok, ona bakarsan.
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) Tabii, 2009
seçimleri oluyor, bilmiyorum Cumhuriyet Halk Partisi mi aldı Boluyu?
Yerel yönetimlere bakmak lazım.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Cemil Çicek ile Tayyip Erdoğanın konuşmalarını
söylesene.
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) Evet. Demek ki
vali Bakanlıkta ehliyetsiz olduğu gibi, siyasi genel merkezde de bir
ehliyetsizlik ortaya koymuş, alabilir. diye bir umut vermiş genel
merkez yöneticisine.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Bolu Belediyesi soruşturmalarını ne yaptın, niye
imzalamıyorsun?
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) Sayın Musa
Çam, Jandarma Marşına gelecektim ama
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
jandarma sözüyle bitiriyorum. 1 Kasım 1929 yılında, Gazi Mustafa
Kemal Atatürk, kürsü bu kürsü: Jandarma her zaman yurt, ulus ve cumhuriyete
aşk ve sadakatle bağlı, tevazu, fedakârlık ve feragat
örneği bir kanun ordusudur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) Jandarmamız
kanun ordusudur, polisimiz nizam teşkilatı, sahil güvenliğimiz
de Barbarosun evlatlarıdır. Bu ülkenin güvenliği için, topyekun
çalışmaktayız ve çalışmaya devam edeceğiz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BDPye de soru-cevaplarda
geleceğim.
Hepinize saygılar
sunuyorum, bütçemize vereceğiniz destek için teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSA ÇAM (İzmir)
Reytingin çok düşük oldu.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Şahin.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Serindağ.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Sayın Başkanım, Sayın
Bakan ismimi zikrederek tam beş dakika benim sorularıma güya
yanıt verir gibi yaptı ancak gerçeğe aykırı beyanda
bulundu. İzin verirseniz bu hususu düzeltmek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Serindağ. (CHP sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.- Gaziantep
Milletvekili Ali Serindağın, İçişleri Bakanı
İdris Naim Şahinin şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, hepinizin huzurunda şunu açıklıkla söylüyorum
(AK PARTİ sıralarından İtiraf et sesi)
Şimdi, bakın,
beni tanıyan arkadaşlarım da var, Sayın Bakanı
tanıyan arkadaşlarınız da var, sizin aranızda olanlar
da var -Sayın Bakan da burada- gitsinler, ikimizin görev
anlayışını incelesinler, ona göre gelsin Sayın Bakan o
zaman çok büyük hata yaptığını anlar, birincisi o.
İkincisi
RECEP ÖZEL (Isparta)
Konuşmayı yaptın
mı, yapmadın mı?
ALİ SERİNDAĞ
(Devamla) Bir dakika
Bahsettiği somut olaya değinmek istiyorum.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bir dakika, bir dakika
Bu
çok söylendi, geçen gün Sayın Bülent Arınç da söyledi.
Bakınız, ben
bir defa sizin iktidarınız döneminde vali olmadım, bunu bilin,
ben üçlü koalisyon döneminde vali oldum
MEHMET ERDOĞAN
(Adıyaman) Belli oldu, belli oldu.
ALİ
SERİNDAĞ (Devamla)
ve valiliğim devam etti.
Kırklarelide dört yıl valilik yaptım, Boluda dört yıl
valilik yaptım. Aranızda Kırklareli milletvekilleri de var, Bolu
milletvekilleri de var. Siz gidin Kırklareliye ve Bolu halkına
sorun.
Bir başka soru...
(Gürültüler)
BAŞKAN Lütfen
sakin dinleyiniz.
ALİ
SERİNDAĞ (Devamla) Evet, ben merkeze geldikten sonra o zamanki
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri Sayın Önder Savla bir sohbet
ettim ve bu sohbetten de büyük bir gurur duyuyorum, siz ne derseniz deyin. (CHP
sıralarından alkışlar) Orada bizim dile getirdiğimiz
hususlar soruşturmaya konu edildi. (AKP sıralarından gürültüler)
Bakınız, dinleyin
de
Bakınız,
Sayın Bakan önce 2 müfettiş görevlendirdi. O müfettişler suç
unsuru bulamadılar. Sayın Bakan o raporu beğenmedi, başka 2
müfettiş gönderdi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ
SERİNDAĞ (Devamla) - Onlar da aynı şekilde rapor
verdiler -Bolu milletvekili
arkadaşım da burada- onlar da suç unsuru bulamadı. (AKP
sıralarından gürültüler) Ama Sayın Bakan eksik söyledi.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Serindağ.
ALİ
SERİNDAĞ (Devamla) Efendim, bu konu çok polemik konusu oldu.
İzin verirseniz bunu açıklamak istiyorum. Sözlerimi tamamlamak
istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sözünüzü
tamamlayınız, konu netlik kazansın.
Bir dakika daha süre
veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar!)
ALİ
SERİNDAĞ (Devamla) - Teşekkür ederim.
Şimdi,
bakınız
(AK PARTİ sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
Sayın milletvekilleri
Lütfen
Sayın
milletvekilleri, çok rica ederim, lütfen, burada yönetme tarzım ve
şeklim konusunda bu şekilde davranmayınız. Sessiz bir
şekilde konuşmacıları dinleyiniz. Bir
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Tarafsız olun!
BAŞKAN Ben
tarafsız oluyorum.
Bir konuya netlik
getirmek için, her zaman sizin de ihtiyacınız olan bir açıklama
hakkı için ben Sayın Milletvekiline bir dakikalık ek süre
verdim. Lütfen
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Beş dakika ver, beş dakika.
BAŞKAN - Buyurunuz.
ALİ
SERİNDAĞ (Devamla) Sayın milletvekilleri, şimdi,
Sayın Bakan iyi dinlesin. Bu konuyla ilgili sizin
Bakanlığınızın arşivinde 4 tane rapor var, 4
tane. Belki siz bilmiyorsunuz, ben biliyorum ama bunları. Orada 4 tane
rapor var, 4 raporu okuyun bakalım. 4 raporda mülkiye müfettişleri ne
demişler, sizin en son yaptığınız değerlendirme
raporunda ne deniyor? Siz insanları orada, görüşlerine göre,
inançlarına göre fişlemişsinizdir. Gidin bakın Sayın
Bakan, gidin bakın.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, ben ciddi bir şey söylüyorum. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Gel, bunlara laf söyleme!
MUSTAFA ŞAHİN
(Malatya) Kanıt yok, kanıt yok!
ALİ
SERİNDAĞ (Devamla) Senin aklın ermez! Ben ciddi bir şey
söylüyorum.
MUSTAFA ŞAHİN
(Malatya) Doğru konuş! Aklı ermeyen sensin.
ALİ
SERİNDAĞ (Devamla) Bakın, Sayın Bakan orada oturuyor. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ŞAHİN
(Malatya) Aklı eren bunları konuşmaz!
(Mikrofon elektronik
cihaz tarafından kapatıldı.)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Serindağ.
ALİ
SERİNDAĞ (Devamla) - Hesabını veremeyeceğimiz
işler yapmadık.
BAŞKAN - Sayın
Serindağ, teşekkür ediyoruz, lütfen yerinize geçiniz.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Biz her zaman alnımızın
akıyla görev yaptık
BAŞKAN Sayın
Serindağ
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) -
ve bunun hesabını da her zaman
verdik.
BAŞKAN - Beni
duyuyor musunuz Sayın Serindağ? Yerinize geçiniz lütfen.
ALİ
SERİNDAĞ (Devamla) - Utanması gereken orada oturandır. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Teşekkür ederim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Başbakan da bunları söylesin.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, lütfen sakin olunuz. Böyle bir şekilde davranınca
müzakerelerimizi devam ettirmemiz güçleşiyor.
Buyurunuz Sayın
Kesimoğlu.
MEHMET S.
KESİMOĞLU (Kırklareli) Sayın Başkanım,
Sayın Bakan yaptığı konuşmada benim ismimi zikretti,
dolayısıyla bana savunma hakkı doğdu.
BAŞKAN Ne
söylemişti efendim sizin aleyhinize?
MEHMET S.
KESİMOĞLU (Kırklareli) Türk polisinin Amerikan
Büyükelçiliğinde brifing verdiğini ifade etmiştim; kendisi,
vermediğini söyledi ve Radikal bir yalandır. dedi bizim bütün
iddialarımızla ilgili. Bu konuya açıklık getirmek
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Kesimoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
6.-
Kırklareli Milletvekili Mehmet S. Kesimoğlunun, İçişleri
Bakanı İdris Naim Şahinin şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET S.
KESİMOĞLU (Kırklareli) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Bir cumhuriyet
hükûmetinin bakanına yakışmayacak bir tarzda bir konuşma
gerçekleştirildi. Muhalefet milletvekillerinin iddialarına Radikal
bir yalandır. yaftası asılı, bunu kesinlikle kabul
etmiyorum. Sayın Bakana oturduğu koltuğun gereklerini yerine
getirmesini öneriyorum. Çünkü, Sayın Bakan o koltukta otururken polis
lojmanları soyuldu. Polis lojmanlarında üç eve girildi, kapalı
otoparktan araç çalındı. Çalanlar aracı terk ettikten sonra
yakalandı. Sayın Bakan gitsin lojmanlarını korusun. Ben
vatandaşın hâlini düşünemiyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
On yılda, devri
iktidarınızda 320 emniyet mensubu intihar etti. Sayın Bakan
biraz önce bu kürsüden 500 Afgan polisine eğitim verdiğini ifade
etti. Afgan polisini bırakın siz Türk polisine sahip çıkın
Sayın Bakan, 320 kişi niye hayatına kendi elleriyle son veriyor
siz bunu araştırın, onlara moral olun, onlara destek olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bir depremde felakete
uğramış yurttaşların çadırına
girdiğinde Oo, sarayda yaşıyormuşsunuz(!) gel
dediğiniz yok. dediğiniz, dalga geçtiğiniz ailelerden gidin siz
özür dileyin Sayın Bakan. (CHP sıralarından
alkışlar)
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Vana hiç gittin mi?
MEHMET S.
KESİMOĞLU (Devamla) Biber gazı organiktir, insan
sağlığına zararsızdır. dediniz ama Çayan Birben
ama Metin Lokumcu ve diğer yurttaşlar hayatlarını kaybetti
o biber gazından. O biber gazından hayatını kaybeden
insanların ailelerinden siz özür dileyiniz Sayın Bakan.
Terör
saldırısında 4 yurttaşla birlikte bir katır
hayatını kaybetti, Sayın Bakan 4 yurttaşın
hayatını yok saydı, devlet olarak katırın
hesabını soracağını ifade etti. Siz gidin o ailelerden
özür dileyin.
Ve Sayın Bakan, siz
son kurultayda MKYKa giremediniz, o koltukta oturma problemleriniz var, bu,
alkışlardan da anlaşılıyor. Bence, siz Sayın
Başbakanın karşısına gidin, bir takla atın,
kendisini ne kadar sevdiğinizi gösterin, koltuğunuzu koruyun. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kesimoğlu.
Buyurunuz Sayın
Hamzaçebi, sizin talebiniz nedir?
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
3.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, 4/12/2012 tarihinde
Şilede meydana gelen deniz kazasında kaybolan cesetlerle ilgili
arama faaliyetlerinin ne durumda olduğunu ve kurtarma faaliyetlerinde bir
zafiyet olup olmadığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, Sayın
Ulaştırma Bakanı gündeme ilişkin veya Bakanlığın
faaliyet konularına ilişkin olarak çok çeşitli bilgiler verdi.
Ancak, İstanbulluların, Şilelilerin çok merak ettiği, belki
bütün Türkiye'nin merak ettiği bir konuda bilgilendirme eksik kaldı,
sanıyorum zamanı yetmedi. Ben, onu Sayın Bakana hatırlatmak
istiyorum.
BAŞKAN - Soru cevap bölümünde de sorarsınız
Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, şöyle ki, yalnız
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Soru-cevap kısmında sorarsınız.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Efendim, şunu hatırlatmak istiyorum:
Geçen hafta salı günü Şilede meydana gelen bir deniz kazasında
bir yabancı bandıralı yük gemisinin batması sonucu 7
mürettebatı kayboldu. Onu kurtarmaya giden Kıyı Emniyetine
bağlı bir kurtarma botu denizin aşırı dalgalı
olması nedeniyle dalgaların sürüklemesi sonucu kayalıklara
çarparak parçalandı. Bu geminin kaptanı Cemil Kaptan
hayatını kaybetti, yine Turgay Sarıboğa isimli bir
personelimiz hayatını kaybetti. Onların cenazeleri aileleri
tarafından alındı ve defnedildi. 2 kişi, 1 balıkçı,
Mümin Akgün ve Kıyı Emniyeti personeli Mehmet Gençin cesetleri henüz
bulunabilmiş değil, kendilerine ulaşılabilmiş
değil.
Bu konudaki arama
faaliyetleri ne olmuştur, ne durumdadır? Bunu öğrenmek
istiyorum.
İkinci olarak da
kurtarma faaliyetinde bir zafiyet mi vardır? Yani o havada kurtarma
botunun
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, bunları soru-cevap
kısmında sorabilirler efendim.
BAŞKAN Sayın
Hamzaçebi, bu konu dile getirildi.
Sayın Bakan,
herhâlde bunu soru-cevap bölümünde cevaplarsınız diye
düşünüyorum çünkü o bölüme geçiyoruz şimdi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bu konuda bir eksiklik mi vardır?
Sayın Bakana bunu hatırlatmak istiyorum.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Sayın Başkan, müsaade ederseniz, gündemde olan bir
konu olduğu için, soru-cevap kısmına geçmeden önce bu
fasılda kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Peki, iki
dakika da siz bu konuya bir açıklık getirin o zaman lütfen.
Buyurun.
4.-
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali
Yıldırımın, Şilede meydana gelen deniz
kazasıyla ilgili arama ve kurtarma çalışmalarına
ilişkin açıklaması
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 4 Aralık tarihinde Boğazın
Karadeniz girişinin Şile tarafında ağır deniz
şartlarından Ukrayna bayraklı bir gemi, nehir tipi gemi
batmış, ikaz alınamamasına rağmen, radardan
kaybolduğunu gören Kıyı Emniyeti Boğaz İstasyonu hemen
harekete geçmiş, olay mahalline gelerek batan gemiden 4 tane
Ukraynalı personeli sağ olarak kurtarmış, 1 tanesinin de
cesedine ulaşmış, 7 personel de kayıp. Aynı
özellikteki bot tekrar deniz üzerinde yeni kazazedelerin olabileceği ihbarını
alınca bu sefer, daha kısa mesafede olan Şileden aynı,
eş botun çıkmasını istemiş. Oradaki personel, hava
şartları iyi olmadığından, kaptan
çıkamayacağını ifade etmiş, yedek vardiyayı
göreve çağırmışlar, çağırılan kaptan da
personelini alarak çıkmış ve bu olay meydana gelmiştir.
Olayın kusurdan mı, eksiklikten mi, hatadan mı
kaynaklandığı şüphesiz, yapılacak idari ve adli
soruşturmalarda kesinlikle açığa çıkacaktır. Bir kere,
bunu ifade etmemiz lazım.
Olayda hayatını
kaybeden kaptanımıza, gemicimize Allahtan rahmet diliyorum. Evlerine
de ziyarete gittim, Ahmet Kasarcı, gemici sağ kurtuldu. Cemil
Kaptanı kurtarmaya çalışan bir balıkçımız da
maalesef dalgaların vurmasıyla onu da içeri aldı, o da
kayıp.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Aynı şekilde, diğer gemici de aranıyor.
Arama aralıksız devam ediyor. Tabii ki, deniz şartlarına
bağlı olarak buluncaya kadar gerekli çalışmalar
yapılacaktır. Bunu ifade etmek istiyorum. Bir kez daha Allahtan
rahmet diliyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
Aleyhinde
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, bir dakika, ben bir şey arz etmek istiyorum
Biraz
önceki
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Ben bir şey eklemek istiyorum. Hiçbir kaptan denizde, havada
hiçbir göreve zorla gönderilemez. Son karar kaptanındır. Eğer
kaptan Çıkmıyorum. derse ne uçaklarda ne de gemilerde genel,
uluslararası kural kaptanın kararıdır.
Dolayısıyla, bunun bilinmesinde yarar var. Bunlar, her hâlükârda adli
ve idari soruşturma sonucu olay netlikle ortaya çıkacaktır.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, efendim, biraz önce, İdris Şahin bir telefon
konuşmasından bahsetti. Tayyip Erdoğan
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkanım, bunun konumuzla,
bütçemizle ne ilgisi var efendim? Yani hangi usule
KAMER GENÇ (Tunceli)
Bunları açıklasana! Hadi açıkla burada!
BAŞKAN Şimdi,
Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli)
Tayyip Erdoğan
İZZET ÇETİN
(Ankara) Hadi anlat!
BAŞKAN Sayın
Genç, teşekkür ediyoruz söylediğinize.
III.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/698) (S.Sayısı: 361) (Devam)
2.- 2011 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, Merkezi Yönetim Bütçesi
Kapsamındaki Kamu İdarelerinin 2011 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu ( 1/649, 3/1003) (S.Sayısı: 362) (Devam)
J) ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANLIĞI (Devam)
1) Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
K) KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Karayolları Genel Müdürlüğü
2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Karayolları Genel Müdürlüğü
2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BİLGİ
TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM KURUMU (Devam)
1) Bilgi Teknolojileri ve
İletişim Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) DENİZCİLİK
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Denizcilik Müsteşarlığı 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) SİVİL HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2013
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O) İÇİŞLERİ
BAKANLIĞI (Devam)
1) İçişleri
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İçişleri Bakanlığı
2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ö) EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Emniyet Genel Müdürlüğü 2013
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel Müdürlüğü 2011
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
P) JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI
(Devam)
1) Jandarma Genel
Komutanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel
Komutanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
R) SAHİL GÜVENLİK
KOMUTANLIĞII (Devam)
1) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik Komutanlığı
2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Aleyhte
Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Türkoğlu.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın Başkan, Türk milletinin
saygıdeğer milletvekilleri; 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe
Kanunu Tasarısının altıncı tur görüşmeleri
sonunda şahsi görüşlerimi paylaşmak üzere
huzurlarınızdayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün bütçesi üzerinde
müzakere ettiğimiz Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı 655 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle
kurulmuştur.
Kanun hükmünde
kararnameler, Anayasanın 91inci maddesi çerçevesinde hükûmete verilen
yetki kanunuyla çıkarılmaktadır. Komisyon ve Genel Kurulda
öncelikle ve ivedilikle görüşülmekte ve kanunlaşmaktadır.
Yetki Kanunuyla
çıkarılan 655 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, yine
Anayasanın 91inci maddesinin yedinci fıkrası çerçevesinde
Resmî Gazetede yayımlandığı gün Türkiye Büyük Millet
Meclisine sunulmakta, komisyon ve Genel Kurulda öncelikle ve ivedilikle
görüşülmektedir, oysa bu yapılmamıştır.
Anayasaya uygun olarak
gereği yapılmayan 655 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle
teşekkül etmiş olan bu Bakanlık, hukuki olarak teşkilat
kanunu tartışmalı bir Bakanlıktır ve bu Bakanlığa
10 milyar TLden fazla harcama yetkisi verecek olan bir bütçeyi müzakere
etmekteyiz.
Bu
Bakanlığın görev alanında bulunan Türk Hava
Yollarının grev yapan çalışanlarının işine
nasıl son verdiği hâlâ hafızalarımızdadır.
Çalışanın zam talebini işten atarak cevaplayan Türk Hava
Yolları, İspanyada, İngilterede, Avrupada birçok spor
kulübüne ve lige sponsor olmuştur. Türk Hava Yolları
çalışanlarına zam vermemiş, ama İspanyol
çocuğuna, İngiliz çocuğuna, Fransız çocuğuna, hülasa
Avrupa çocuğuna milyon dolarları verebilmiştir. Bu konuya
ilişkin bilgi edinme taleplerimiz ise, Türk Hava Yollarının
yüzde 51inin özel sektör alanında olduğu gerekçesiyle
reddedilmiştir. Yüzde 51i özel sektöre ait olduğu gerekçesiyle
harcamalarından bilgi alamadığımız Türk Hava
Yolları, Hükûmetin her vesileyle böbürlendiği bir kurumdur.
Şimdi soruyorum hükümete: Türk Hava Yolları özel bir kurum ise siz
niye böbürleniyorsunuz? Türk Hava Yolları ile niçin hava atıyorsunuz?
Size ne Türk Hava Yollarının işlerinden? Değil ise, kamuya
ait ise Türk milletinin çocuklarından esirgeyip İspanyol
çocuğuna, Amerikan çocuğuna, İngiliz çocuğuna
verdiğiniz milyon dolarları niçin bizden saklıyorsunuz? Türk
Hava Yolları uçaklarında AKPnin lehinde yazmayan gazetelere yer
verilmemektedir. Uçmayan kalmasın. denilmekte ama Yeniçağ,
Ortadoğu gibi gazeteleri uçakta okumak nasip olmamaktadır.
Seçim bölgem Osmaniyede,
Kadirli-Sumbas, Kadirli-Andırın, Kadirli-Osmaniye, Düziçi-Osmaniye
yolları maalesef hâlâ düzeltilmemiştir. Düziçi-Andırın
arasında 10 kilometrelik bir yolun kara yolu ağına
alınması, 100 binden fazla insanı rahata
kavuşturacaktır. Bu konuya tenezzül edilip bakılmamaktadır.
Diğer yandan, iç
güvenliğin birinci derecede sorumlusu İçişleri
Bakanlığıdır. On yılı AKP ile geçen yirmi sekiz
yıllık terör belamız 61inci Hükûmet Programında maalesef
yer almamıştır. Hükûmet teröristle mücadele yerine müzakereyi
tercih ettiği için programında da yer vermemiştir.
İçişleri Bakanlığını ise bu açıdan tebrik
etmek gerekir. Başbakanın Hükûmet Programında yer
vermediği terörle mücadeleye, komisyonda bütçe sunuş
konuşmasını yaparken dokuz sayfa ayırmıştır.
Asıl olarak ise bir miktar sivil-asker bürokratla terörle mücadele etmeye
çalışmaktadır. Bu yüzden, teröristlerin ve onların siyasi
uzantılarının tepkisini çekmektedir. Başbakan ise terörist
başı ve onun siyasi uzantılarından iltifat almakta,
birbirlerine karşılıklı komplimanlar yapmaktadırlar.
Bugün, bölücü terör hâlâ
Türk devletinin birinci sorunudur ancak bölücü terörün taleplerine uygun olarak
AKP hükûmetleri Türkiyeyi çok dilli, çok başkentli, çok bayraklı,
çok milletli bir istikbale taşımaktadır. Artık bunu hem
Başbakan hem de başbakan yardımcısı açıkça ifade
edebilmektedirler. Türk milleti, Kürt kökenli kardeşlerinden
başlayarak 36 etnik gruba AKP hükûmetleri eliyle bölünmeye
çalışılmaktadır. Terör örgütü ise hem kanlı
eylemlerine devam etmekte hem de hükümete talimat vermektedir. Başbakan
terör örgütüne ve liderine teslim olmuştur. PKK, Başbakanı âdeta
vesayeti altına almıştır.
Terör örgütü bazı
alanları kontrol altına almış, kimlik kontrolleri yapar
hâle gelmiş, bazı yerlerde üniformalı iç güvenlik personeli
sokakta gezemez duruma gelmiştir. Başbakan ise Anayasanın
120nci maddesinde düzenlenen şiddet olaylarının
yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddi şekilde
bozulması hâllerinde ilan edilmesi gereken olağanüstü hâl uygulamasına
Siyaseten oy kaybederim. kaygısıyla yanaşmamaktadır. Yani
Sayın Başbakan Ben oy kaybetmeyeyim ama asker, polis, korucu
şehit olsun. anlayışına sahiptir.
Terörle mücadele eden
polis teşkilatının çalışma şartları, özlük
hakları, ek göstergeleri hâlâ düzeltilmemiştir. Hâlâ,
İçişleri Bakanlığının başta mülki idare
amirleri olmak üzere tüm çalışanlarının özlük hakları,
benzer görevleri yapanlara göre aşağıdadır.
Bu gerekçelerle Hükûmetin
bütçesinin karşısında olduğumuzu ifade eder, Türk
milletinin milletvekillerini saygıyla selamlarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Türkoğlu.
Soru-cevap bölümüne
geçiyoruz.
Sayın Öz
ALİ ÖZ (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, Mersin
Gözne-Aslanköy arası
2013 Akdeniz
Olimpiyatlarına yedi ay kalmıştır ve Mersinde
yapılacaktır. Tarsus-Yenice Havaalanının yapımı
ne zaman tamamlanacaktır ve ne aşamadadır?
Üçüncü sorum: Kara
yolları yapımı sırasında kamulaştırılan
arazilerin bedelleri vatandaşlarımıza ödenmemektedir.
Mağduriyeti gidermek için ödemeler konusunda bir çalışmanız
var mıdır?
İçişleri
Bakanına da bir sorum: Bugüne kadar terör örgütü tarafından
kaçırılan kamu görevlilerinin akıbeti ne olmuştur? Hâlen
örgütün elinde kaç kamu görevlisi vardır? Bunların
kurtarılmasına yönelik nasıl bir çalışma yapmayı
düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öz.
Sayın Erdoğan
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sorularım Sayın
Ulaştırma Bakanına. Köyceğiz-Dalaman bölünmüş yol
inşaatı yılan hikâyesine döndü. Siz bu yolu bitirmeyi gerçekten
düşünüyor musunuz? Bitirmeyi düşünüyorsanız ne zaman
biteceğini de bize lütfeder misiniz?
Yine, Yatağan
ilçemize giriş kavşağı aynı zamanda Milas ve Bodrumun
da giriş kavşağıdır. Dünya standartlarına göre
çok komik bir kavşaktır. Bu kavşağı ıslah etmeyi
düşünüyor musunuz?
Yine, çok
övündüğünüz bu duble yollarda inşaatın bittiğini
görebilecek miyiz? Bugüne kadar, ben Muğladan Ankaraya gelinceye kadar
yol çalışması nedeniyle defalarca tek şeritten geldim. Bir
gün Muğladan çıkıp Ankaraya kadar hiçbir yol
çalışması tabelasını görmeden bölünmüş yoldan
gelebilecek miyim?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Erdoğan.
Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Sayın Bakan, terör örgütü tarafından kaçırılan Astsubay
Abdullah Sökçeler ve Uzman Çavuş Zihni Koç tam 523 gün, kaymakam
adayı Kenan Erenoğlu 489 gün ve polis memuru Nadir Özgen 460 gündür
terör örgütünün elindedir. 16 Kasım 2012 tarihinde basında yer alan
haberde, teslim olan 16 yaşındaki O.K kod adlı teröristin,
polisteki ifadesinde, yaklaşık bir buçuk yıldır
kendilerinden haber alınamayan evlatlarımızın PKKnın
Zap kampında tutulduklarını ve psikolojik işkenceye maruz
kaldıklarını belirtmiştir. Haberde geçen
PKKlının ifadeleri doğru mudur? Doğru ise bugüne kadar bu
evlatlarımızın kurtarılmaları için ne gibi
çalışmalar yaptınız? Yoksa 522 gün gibi uzun bir süredir
terör örgütünün elinde olan bu evlatlarımız kaderlerine mi terk
edilmiştir? Niçin, Osloda seçim için yaptığınız
görüşmeyi bu ülkenin evlatları için yapmadınız?
Sayın
Ulaştırma Bakanı, Sapanca-İzmit yolu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akar.
Sayın Yılmaz
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben de İçişleri
Bakanımıza sormak istiyorum. Bu Emniyet Genel Müdürlüğünde
başarılı personelin ödüllendirilmesi iyi bir uygulamadır
fakat burada genellikle üst düzeyde görev yapan, il müdürleri, daire
başkanı gibi kişiler yüksek miktarda alırken; alt kademede
yani sokakta, karakolda, polis merkezlerinde çalışanlara da buradan
pay vermeyi düşünüyor musunuz?
Yine, polislerin çalışma
saatleriyle ilgili bir düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz?
Yıllardır polisin özlük haklarını gündeme getiriyorsunuz,
polisleri umutlandırıyorsunuz. Yine Çalışmalar hâlâ devam
ediyor. mu diyeceksiniz? Eş durumundan dolayı mağdur olan
personelin tayinleriyle ilgili bir düzenleme yapmayı düşünüyor
musunuz?
Bir de, teşkilatta
rütbe çeşitliliği olarak akademili, kolejli, üniversite mezunu ve
memuriyetten geçme şeklinde çeşitlilik bulunmakta, bu da personel
arasında ikilik ve dava konusu olmaktadır. Bu şekilde 4 bine
yakın dava gündemdedir. Bunları
düzeltmeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.
Sayın
Karaahmetoğlu
SELAHATTİN
KARAAHMETOĞLU (Giresun) Sorum Sayın Ulaştırma
Bakanına: Geçtiğimiz yıl bütçe görüşmelerinde, seçim bölgem
Giresunda, partinizin seçim vaadi Eğribel Tünelini sormuştum.
5inci sırada söz almama rağmen sürenin yetmediği gerekçesiyle
yanıt vermediniz. Giresunun güneydeki ilçeleri Alucra, Çamoluk ve Şebinkarahisar
ile komşu iller Erzincan ve Sivasa ulaşımı
kolaylaştıracak ve Giresun Limanına ivme kazandıracak
Eğribel Tüneli bakanlığınızın 2013
yatırım programında var mıdır?
Ayrıca,
alınmış olan K belgeleri iptal edilmektedir.
Kazanılmış hak geri alınır mı? Binlerce
insanın mağduriyetinin söz konusu olduğunu söylüyorum,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Karaahmetoğlu.
Sayın Aksünger
ERDAL AKSÜNGER (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Bakan ilk defa
böyle ilginç bir üslupla aslında konuştu. Ben de hayretle karşılıyorum
aslında kendisini.
Türk TELEKOM konusunda
sorduğum sorulara cevap vermediniz. Onunla ilgili, İnternetin
gerçekten rekabete açılması çok önemli bir konu.
Biraz önce aslında
bir facia da burada yaşandı. Yasal olmayan dinlemelerle ilgili bu
kürsüde bir bakan bunu açıkça herkese anlattı. Aslında bu herkes
için geçerli bir konu iken, BTK konusunda bunu biz çoğu sefer
uyardık, bundan sonra da uyarmaya devam edeceğiz.
Son iki yıl içinde
çeşitli hava yolu firmalarının faaliyetlerini sürdüremez hâle geldiği
biliniyor, özel hava yolu şirketlerinin. Bunların Devlet Hava
Meydanlarına ve Eurocontrol gibi kurumlara olan borçları
ödenmemiş vaziyette, hatta işçilerin kıdem tazminatları
ödenemez hâldedir. Bununla ilgili bir eylem planınız ve dâhilî bir
çalışmanız var mıdır?
Anadolu Jetin Ankara
merkezli
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Aksünger.
Sayın Türkoğlu
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın Bakanım, Adana halkının
seçerek beş yıl için görev verdiği Adana Büyükşehir
Belediye Başkanı sizden önceki İçişleri Bakanı
tarafından henüz birinci yılında görevden
uzaklaştırılmıştır, hâlen açıktadır.
Açığa alınma sebebi olan soruşturmalar bir bir
Danıştaydan dönmekte, davalar takipsizlik veya beraatla sonuçlanmaktadır.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı şu ana kadar sonuçlanan
davaların hiçbirinden mahkûm olmamış, hepsinden beraat
etmiştir. Adananın ve Aytaç Durakın cezası bitmedi mi? Bu
işlemi İçişleri Bakanlığına yaptıran irade
halk nezdinde beraat edebilecek mi! bu kul hakkı ödenebilecek mi? Terörle
Mücadele Kanununun 19uncu maddesi çerçevesinde terörle mücadelede
başarılı personele ödül verilmesine ilişkin bir yönetmelik
var mıdır? Yirmi bir yıl önce yürürlüğe giren bu kanun
kapsamında terörle mücadelede başarı gösteren kaç personele ödül
verilmiştir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Türkoğlu.
Sayın Belen
BÜLENT BELEN
(Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İçişleri
Bakanına soruyorum: Sayın Bakan, ülke genelinde çok güzel hükûmet
konakları yapıyorsunuz. Seçim bölgem Tekirdağın Çorlu ve
Çerkezköy ilçelerindeki binalar çok eski ve nüfus artışından
dolayı hizmette sıkıntılar çekiliyor. Önümüzdeki yılda
yapılacak hükûmet konakları arasına bu ilçeleri de alacak
mısınız? Ayrıca, Çorlu ilçesi emniyetinin personel
sayısı yetmiyor, personel takviyesi yapacak mısınız?
Gazilere sıfır kilometre araç alımında uygulanan ÖTV ve KDV
indiriminden şehit yakınlarını da faydalandırmayı
düşünüyor musunuz?
Ulaştırma
Bakanına soruyorum: Tekirdağ ilinde, bilhassa Çorlu ilçesinde posta
hizmetlerinde çok sıkıntılar yaşanıyor. Şehir
merkezinden atılan bir mektup bile ancak on beşinci gününde sahibine
ulaşıyor, bunu ben de yaşadım. Bu
sıkıntıyı
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Belen.
Sayın Çınar
EMİN ÇINAR
(Kastamonu) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sorum Ulaştırma
Bakanına.
10 kilometrelik Kastamonu
Doğu Çevre Yolu 2007 yılında ihalesi yapılmasına
rağmen hâlen neden tamamlanamamıştır? Çankırı-Kastamonu
devlet yolunun Çankırı çıkışındaki 5 kilometrelik
bölünmüş yolun çalışmaları iki yıldır devam
etmektedir, ne zaman tamamlanacaktır?
TELEKOMU -özelleştirildikten
sonra- satın alan şirkete, TELEKOMUN
taşınmazlarını satma yetkisi de verilmiş midir?
Satılan bu taşınmazlardan elde edilen gelir hazineye mi
şirketin kasasına mı kalmaktadır?
Bir diğer sorum
Sayın İçişleri Bakanına. Büyükşehir Yasası
sonrası kırsalda güvenlik görevi yapan jandarma ve köy
korucularının hukuki statüsü nedir?
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çınar.
Sayın Erdem
ENVER ERDEM
(Elazığ) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle
Ulaştırma Bakanımıza soruyorum: Elazığın
merkezinden geçen demir yolunun Meryem Dağı güneyine
alınması çalışması hangi aşamada, bu projeyi
hayata geçirecek misiniz?
İkincisi: Yapımı
yarıda kalan Ağan Köprüsünü ne zaman yapacaksınız? Ödenek
koydunuz mu, ne kadar ödenek koydunuz?
Bu soruyu da Isparta
Milletvekili Nevzat Korkmaz adına soruyorum. Isparta-Antalya
Dereboğazı yolunu ne zaman duble yol yapacaksınız?
Ispartalıya verilen sözü ne zaman tutacaksınız?
Sayın
İçişleri Bakanımıza soruyorum. Emniyet Genel Müdürlüğü
ve Jandarma Genel Komutanlığı personelinin özlük haklarıyla
ilgili bir düzenleme çalışmanız var mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Erdem.
Buyurunuz Sayın
Bakan, önce Sayın Yıldırım, buyurunuz.
Siz mi
konuşacaksınız önce, buyurunuz Sayın Şahin.
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Müsaade ederseniz ben
cevap vereceğim.
BAŞKAN Buyurunuz.
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Sayın
Başkan, değerli milletvekillerimizin sordukları sorulara
açıklık getirmeye, cevaplamaya çalışıyorum.
Sayın Akarın
ifade ettiği bölücü terör örgütü tarafından
kaçırıldığını bildiğimiz ve tespit
ettiğimiz 2 astsubay, 1 kaymakam adayı ve 1 polis memurumuzun
akıbetiyle ilgili çalışmalar aralıksız devam
etmektedir. Bölücü terör örgütü tarafından kaçırılmış
olan başka vatandaşlarımız da vardır. Zaman zaman
öğretmenlerimizi kaçıran, zaman zaman şantiye işçilerini
kaçıran bölücü terör örgütünün, bu personelimizi psikolojik işkenceye
tabi tuttuğuna dair bir istihbari bilgi söz konusudur. Fakat, bu
personelimizin ve kaçırılan herkesin bulunması için ve
onları kaçıran terör örgütünün enterne edilmesi için güvenlik
güçlerimiz istihbarat ağırlıklı olmak üzere
çalışmalarını devam ettirmektedirler.
Güvenlik güçlerimiz
kapsamına, doğal olarak, iç güvenlik hizmetini yürüten silahlı
kuvvetlerimiz unsurları da dâhildir. Bu ülkenin evlatları için terör
örgütüyle görüşme yapıldığını sorarken Sayın
Akar, sanırım kastı aşan bir değerlendirmede bulundu.
Biz, terör örgütü tarafından kaçırılmış
olan personelimiz veya vatandaşımız için bölücü terör örgütüyle
veya onların herhangi bir uzantısıyla görüşme
yapmadık, yapmıyoruz ve yapmayacağız.
Sayın Yılmaz
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ölüme mi terk ettiniz?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Ordu) Sayın Yılmaz
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Niye? Seçim zamanı
yaptınız görüşme.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Ordu) Sayın Akar, mugalata yapacaksak ben çok iyisini
yaparım ama Türkiye Büyük Millet Meclisindeyiz ve onun cevabını
veriyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ölüme mi terk ettiniz? Onun
cevabını ver. İtiraf et, oradan söyle, Ölüme terk ettik. de.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Ordu) Onun cevabını veriyorum. Lütfen
Sizi Meclis
adabına davet ediyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Cevap vermiyorsun.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Ordu) Sayın Başkan da herhâlde aynı
tavrı ortaya koyacaktır.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Osloda seçim için görüşme
yapmadınız mı? Yaptınız.
BAŞKAN Lütfen karşılıklı konuşmayınız.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM
ŞAHİN (Ordu) Sayın Yılmaz, Emniyet Genel
Müdürlüğünde başarılı personelin ödüllendirilmesinde üst
rütbeli personelin daha öncelikli ödüllendirildiğine yönelik
değerlendirmede bulundu. Böyle bir ayrım söz konusu değildir.
Başarının sahibi kimse, hangi rütbedeyse ödülünü alır,
almaktadır. Bu ödül bazen maddi ödüldür bazen de takdirname,
teşekkürnameyle taltif edilmek suretiyle manevi ödüldür.
Çalışma saatleri, güvenlik teşkilatının
çalışma saatleri kendine özgüdür. Çalışma saatleri
12.00-24.00, 24.00-48.00 şartlara göre, ihtiyaca göre yapılır.
Nüfus idaresi gibi çalışmazlar, tapu dairesi gibi
çalışmazlar. Bir kez daha söyleyeyim -bilindiğini biliyorum ama
ifade edeyim- güvenlik teşkilatı yirmi dört saat, yirmi beşinci saate
ulaşacak şekilde hizmetin icabına göre çalışır.
Eş durumu tayinlerinde mümkün olduğunca
mağduriyet yaşatılmamaktadır. Eşleri farklı
kurumlarda çalışan personelimizin geçici yaşadıkları
sıkıntılar söz konusudur. Hele hele yargı kararıyla
düzeltilmesi gereken eş durumu tayinlerinin düzeltilmesinde hiçbir
bakanlığımız en ufak bir gecikmeye mahal vermemektedir.
Sayın Türkoğlu
Adana Büyükşehir Belediyesiyle
ilgili soru bir kez daha geldi önümüze. Adana Büyükşehir Belediyemizle
ilgili olarak açılmış, savcılıkça yürütülen 3 tane dava
var. Bunun dışında bakanlığımızca yürütülen
yine fazlaca ön inceleme ve soruşturmalar var. Görevden
uzaklaştırılmış olmasını hiçbir zaman biz
kimse için arzu etmeyiz, etmiyoruz.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) Hiç başka bir büyükşehir örneğiniz var mı
Sayın Bakan?
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Ancak, bu kadar
davanın tamamının konusu kendi şahsi konusu değil,
belediye başkanlığıyla ilgili olarak ve belediyesinde, başkan
olduğu belediyede cereyan etmiş olaylarla ilgili iddialardır.
Görevden
uzaklaştırmayla ilgili olarak kendisinin idare mahkemesine
açtığı ve Danıştay nezdinde de temyiz ettiği
bütün davaların tamamı -memnun değiliz ama- reddedilmiştir.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) O ayrı bir olay. Siz iki ayda bir uzatıyorsunuz. İki
ayda bir niye uzatıyorsunuz?
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Yani yargı da
görevden uzaklaştırma işlemini bugüne kadar bütün
kararlarıyla onaylamıştır.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) İki ayda bir uzatmayın o zaman Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Bir kez daha
paylaşmış olayım. Çok mutlu olduğumuz bir
paylaşım da değildir bu paylaşım.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) AKPden olsa alacak mıydınız görevden?
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Sayın Belen,
Çorlu Çerkezköy hükûmet konaklarını dile getirdiler. Hükûmet
BAŞKAN Sayın
Şahin, süreniz doldu, beş dakikanız ama
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Tamamlıyorum,
Sayın Bakandan da izin alarak.
BAŞKAN Buyurun.
İÇİŞLERİ
BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Sayın Belenin
hükûmet konakları talebi: Bütün talepler gibi bunu da dikkate almak
durumundayız ama söylenen hususun
karşılığını teknik olarak inceletmek ve bütçe
imkânlarıyla program çerçevesinde çözüm üretmeyi biz de arzu ederiz. Bu
konuyu değerlendirmemiz bölümüne aldık.
Sayın Çınar,
Büyükşehir Belediyesi Kanunundan sonra 2014 yılında
gerçekleşecek olan yerel yönetimler seçimlerini müteakip ülkemizde 13
büyükşehir daha teşkilatlanacak ve bu büyükşehir belediyesinin
mahallesine dönüşen köylerde -bir değişik ifadeyle, bugünkü
tabirle kırsal alanda- güvenlik hizmeti kimin tarafından
yürütüleceği sorusu
Şu anda kimin tarafından, hangi
teşkilatımız tarafından yürütülüyorsa -ki jandarmamız
tarafından yürütülüyor- jandarmamız tarafından yürütülmeye devam
edilecektir.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Şahin
İÇİŞLERİ BAKANI
İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) Ben teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sorular varsa herhâlde
gerisini yazılı cevaplarsınız.
Buyurunuz Sayın
Yıldırım.
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK
VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Özün sorusuna cevap veriyorum:
Mersin-Gözne yolu
Çukurova havalimanı ihalesi
yapıldı, öz kaynaklarıyla firma işe başladı,
yakın zamanda da kredi görüşmelerini tamamlayacak ve işler
hızlanacaktır. Yap-işlet-devret projesidir. Bölgedeki illere ve
ilçelere hizmet verecek modern bir havaalanı olarak planlanmaktadır.
Sayın Erdoğan,
Muğla-Köyceğiz-Dalaman yolu
Sayın Erdoğan, Yatağan
kavşağıyla ilgili bir sorundan bahsetti, buna da
bakacağız.
Yolların bitmediği
Yolların
bitmemesinden doğal bir şey yok. Ömür biter yol bitmez, biri biter
biri başlar, bitenlerin de bakımı devam edecek.
Dolayısıyla, önemli olan trafiğin
devamlılığını sağlamak, bunun için de gereken
çalışmaları yapıyoruz.
Giresun Milletvekili Sayın
Karaahmetoğlu, Eğribel Tüneli, o bölge, Şebinkarahisar, Alucra,
Suşehri ve o aksı, kuzeyi güneye bağlayacak çok önemli bir
yoldur; benim de bildiğim bir yer, o bölgedenim. Burada proje
çalışmaları devam ediyor, arazi hem çok apik hem de heyelan
bölgesi olan bir arazidir. Güzergâh arayışı için epeyce vakit
kaybettik. Proje tamamlandığında inşaatı için de
gereken yapılacaktır.
K belgesiyle ilgili konu, esasında
yasada belirlenen hususlar dâhilinde yenilenmektedir ancak şartları
yerine getirilmediğinde iptal olmaktadır. Özel bir durum varsa, bunu
da her zaman inceleyip, yanlış bir işlem varsa
değerlendirebiliriz.
Kadirli-Osmaniye toplam
Sayın Aksünger,
sizin sorunuz biraz uzun ama kısaca şunu söyleyeyim: Bir kere daha
önce sorduğunuz TTNET ile Phorm isimli firma arasındaki yapılan
bu anlaşma ile ilgili inceleme tamamlanmış, yarın
itibarıyla BTK bu konuda kararını verecek. İkincisi
ALİM IŞIK
(Kütahya) İptal edecek mi Sayın Bakan? İptal olacak mı?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Efendim, kurul ne karar verecek bilmiyorum ben.
ALİM IŞIK
(Kütahya) Siz ne derseniz onu yapar kurul, şimdiye kadar onu yaptı
çünkü.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Kurul yarın raporu görüşecek ve bir karar verecek. Ben
kurul yerine burada, iptal edecek mi, etmeyecek mi, diye bir şey
söyleyemem.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Evet,
Sayın Yıldırım, süreniz doldu ama iki dakika daha süre
verirsem cevaplar tamamlanacak mı acaba?
KAMER GENÇ (Tunceli)
Yol önemli bizim için, Tuncelinin yolları da çok bozuk.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Yol önemli, yolsuzluk çok kötü.
BAŞKAN Buyurunuz.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Devlet Hava Meydanlarının ve EUROCONTROLün borçlu
şirketlere ne yapacağını sordunuz. Bir kere, bu borçlar
teminatlardan karşılanıyor ve personelin alacakları
öncelikle ödeniyor. Şu ana kadar, 2010 yılında işletmeyi
durduran Turkuaz Havayolu şirketi dışında böyle bir sorun
gözükmüyor bizim kayıtlarımızda.
Bir şey daha var, o
da bu İnternet özgürlüğü. İnternet özgürlüğü konusunda, siz
de biliyorsunuz, dünyada zaten çok şiddetli bir tartışma var.
Amerika Birleşik Devletlerinin oluşturduğu ICANN ile Uluslararası
Telekomünikasyon Birliğinin inisiyatifiyle başlatılan
çalışma iki haftadır
Geçtiğimiz iki hafta bu konu enine
boyuna Dubaide görüşüldü, konuşuldu ama çok daha
konuşulacağa benziyor. İnternet bugün, hiç kimsenin malı
değildir; İnternet insanlığın ortak malı hâline
gelmiştir, İnternet çok büyük hizmet veren bir mecradır. Buraya
sınırlama getirmek, özgürlüklerini engellemek akla ve ilme
aykırı bir durumdur.
Dolayısıyla,
burada küresel bir konvansiyon ve etik değerlerin oluşturulması
doğru bir çözüm olacaktır. Aksi hâlde, İnterneti, herkesin
kendi İnternetini, kendi sahipliğini ilan etme gibi bir risk
vardır.
Sayın Enver Erdem,
Elazığ Milletvekili, Ağın Köprüsü bir proje
değişikliğinden dolayı biraz gecikmiştir ve
Ağın Köprüsü 2013 yılı sonunda tamamen trafiğe
açılacaktır; bunu ifade etmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yıldırım.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, aslında biz soru sormadık ama Tuncelinin bir
tek Çemişgezek yolu iyi, onun dışındaki hepsi bozuk.
Tuncelinin Çemişgezek dışında bütün ilçelerinin
yolları bozuk. Sayın Bakanım, siz de bilirsiniz, sizinle
telefonla konuştuk, Nazımiye yolu çok berbat. Yani rica ediyorum, siz
bizi zorlamayın size sormaya, bunu bir zahmet yaparsanız memnun
olurum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Genç.
Şimdi,
sırasıyla, altıncı turda yer alan bütçelerin bölümlerine
geçilmesi hususunu ve bölümlerini ayrı ayrı okutup
oylarınıza sunacağım:
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
34) ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME
BAKANLIĞI
1)
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı
2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 6.004.894.400
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
02 Savunma Hizmetleri 703.300
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik İşler ve
Hizmetler 4.684.850.200
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
07 Sağlık Hizmetleri 151.100
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 10.690.599.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 2013 yılı
merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı 2011 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2)
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı
2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(B)
CETVELİ
|
|
(TL)
|
Toplam
Ödenek 16.067.251.779,00
Bütçe Gideri 15.869.003.703,55
Ödenek Üstü Gider 968.085,95
İptal
Edilen Ödenek 199.216.161,40
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 142.801.485,00
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı 2011 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Karayolları Genel Müdürlüğü
2013 merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
40.52) KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1)
Karayolları Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 93.439.500
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik
Hizmetleri 12.075.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik İşler ve
Hizmetler 6.855.409.900
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
07 Sağlık Hizmetleri 1.449.600
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 6.962.374.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini
okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs ve Mülkiyet
Gelirleri 887.584.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan Bağış
ve Yardımlar ile Özel Gelirler 6.013.374.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer Gelirler 60.855.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
06 Sermaye Gelirleri 561.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 6.962.374.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Karayolları Genel Müdürlüğü
2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Karayolları Genel Müdürlüğü
2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2)
Karayolları Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL)
|
Toplam
Ödenek 15.021.145.078,08
Bütçe Gideri 14.951.818.982,31
Ödenek Üstü Gider 8.660.328,29
İptal
Edilen Ödenek 70.678.769,42
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 9.627.245,16
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
(TL)
|
Bütçe Geliri Tahmini 5.511.382.000,00
Net Tahsilat 12.293.866.888,83
Ret ve İadeler 1.349.951,59
BAŞKAN (B) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Karayolları Genel Müdürlüğü
2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Bilgi Teknolojileri ve
İletişim Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
42.02) BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE
İLETİŞİM KURUMU
1) Bilgi
Teknolojileri vi İletişim Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 116.857.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik
Hizmetleri 92.000.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik İşler ve
Hizmetler 1.301.143.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 1.510.000.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini
okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs ve Mülkiyet
Gelirleri 1.348.400.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer Gelirler 161.600.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 1.510.000.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bilgi Teknolojileri ve
İletişim Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Bilgi Teknolojileri ve
İletişim Kurumu 2011 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2011 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL)
|
Toplam
Ödenek 1.375.280.000,00
Bütçe Gideri 1.364.155.899,81
İptal
Edilen Ödenek 11.124.100,19
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
(TL)
|
Bütçe Geliri Tahmini 1.283.280.000,00
Net Tahsilat 1.407.967.668,90
Ret ve İadeler 43.811.769,09
BAŞKAN (B) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bilgi Teknolojileri ve
İletişim Kurumu 2011 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Denizcilik
Müsteşarlığı 2011 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3) Denizcilik
Müsteşarlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL)
|
Toplam
Ödenek 109.710.000,00
Bütçe Gideri 88.420.110,36
İptal
Edilen Ödenek 21.289.889,64
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2013
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.49) SİVİL HAVACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 2.954.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik
Hizmetleri 445.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik İşler ve
Hizmetler 18.221.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 21.620.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini
okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs ve Mülkiyet
Gelirleri 47.483.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer Gelirler 15.517.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 63.000.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğü 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul
edilmiştir.
Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğü 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL)
|
Toplam
Ödenek 13.858.000,00
Bütçe Gideri 12.501.962,86
İptal
Edilen Ödenek 1.356.037,14
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
(TL)
|
Bütçe Geliri Tahmini 63.000.000,00
Net Tahsilat 43.842.445,76
Ret ve İadeler 306.214,24
BAŞKAN (B) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 2011
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
İçişleri Bakanlığı 2013 yılı
merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
10) İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
1)
İçişleri Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK
CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 2.486.883.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
02 Savunma Hizmetleri 110.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik
Hizmetleri 1.942.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
06 İskân ve Toplum Refahı
Hizmetleri 399.828.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir
TOPLAM 2.888.763.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İçişleri
Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
İçişleri
Bakanlığı 2011 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2)
İçişleri Bakanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL)
|
Toplam
Ödenek 2.603.281.099,00
Bütçe Gideri 2.550.430.372,74
Ödenek Üstü Gider 6.554,44
İptal
Edilen Ödenek 52.857.280,70
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İçişleri
Bakanlığı 2011 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Emniyet Genel Müdürlüğü 2013 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
10.82) EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Emniyet
Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK
CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 346.392.600
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik
Hizmetleri 13.841.947.900
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
07 Sağlık Hizmetleri 4.371.200
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
09 Eğitim Hizmetleri 584.409.300
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir
TOPLAM 14.777.121.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Emniyet Genel
Müdürlüğü 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul
edilmiştir
Emniyet Genel Müdürlüğü 2011
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
2) Emniyet
Genel Müdürlüğü 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL)
|
Toplam
Ödenek 10.237.093.186,88
Bütçe Gideri 11.394.515.154,64
Ödenek Üstü Gider 1.304.865.363,27
İptal
Edilen Ödenek 146.210.449,28
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 138.336.650,51
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Emniyet Genel Müdürlüğü 2011
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Jandarma Genel Komutanlığı 2013 yılı
merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
10.81) JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI
1) Jandarma
Genel Komutanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK
CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 80.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 5.837.873.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
06 İskân ve Toplum Refahı
Hizmetleri 5.500.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 5.843.453.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Jandarma Genel Komutanlığı 2013 yılı
merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Jandarma Genel
Komutanlığı 2011 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Jandarma
Genel Komutanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL)
|
Toplam
Ödenek 4.818.007.610,48
Bütçe Gideri 4.551.153.814,19
İptal
Edilen Ödenek 265.873.488,99
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 263.775.994,33
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Jandarma Genel Komutanlığı 2011 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2013
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
10.83) SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI
1) Sahil
Güvenlik komutanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK
CETVELİ
|
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik
Hizmetleri 432.035.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
TOPLAM 432.035.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2013 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir
Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2011 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Sahil
Güvenlik Komutanlığı 2011 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
|
(TL)
|
Toplam
Ödenek 327.826.828,78
Bütçe Gideri 273.071.500,86
İptal
Edilen Ödenek 54.036.148,97
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 47.213.060,58
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sahil Güvenlik Komutanlığı 2011 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Böylece, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü, Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel
Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığının 2013 yılı merkezî yönetim bütçeleri
ve 2011 yılı merkezî yönetim kesin hesapları ve Denizcilik
Müsteşarlığının 2011 yılı merkezî yönetim
kesin hesabı kabul edilmiştir. Hayırlı olmasını
diliyorum.
Sayın milletvekilleri, altıncı tur
görüşmeleri tamamlanmıştır.
Programa göre, kuruluşların bütçe ve kesin
hesaplarını sırasıyla görüşmek için, 14 Aralık
2012 Cuma günü saat 11.00de toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 23.19
(x) 361 ve 362 S. Sayılı Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri 10/12/2013 tarihli 36ıncı Birleşim Tutanağına eklidir.