TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
47nci
Birleşim
2
Ocak 2013 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Meral Akşenerin,
Başkanlık Divanı adına 2013 yılının
hayırlar getirmesini dilediğine ilişkin konuşması
V.- ÖLÜM, SAYGI
DURUŞU VE TAZİYELER
1.-
Katılımcı Demokrasi Partisi Genel Başkanı ve
Diyarbakır Milletvekili Şerafettin Elçinin vefatı nedeniyle
saygı duruşu
VI.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, emniyet teşkilatının sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması ve Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalayın cevabı
2.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akovanın, zeytin hasat dönemine
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Ordu Milletvekili
İhsan Şenerin, eski Millî Eğitim Bakanlarından, devlet ve
siyaset adamı Tevfik İlerinin vefatının 51inci yıl dönümüne
ve millî eğitime yaptığı katkılara ilişkin gündem
dışı konuşması
VII.- AÇIKLAMALAR
1.- Adıyaman
Milletvekili Muhammed Murtaza Yetişin, Suriyeli mülteci Fatma Kızzi
isimli bir öğretmenin yazdığı mektupta dile getirdiği
hususlara ilişkin açıklaması
2.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
2013 yılının hayırlara vesile olmasını
dilediğine ve son dönemde özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu
illerinde terörle mücadelede görev yapan emniyet teşkilatı
mensuplarının psikolojik tacize maruz kaldıklarına
ilişkin açıklaması
3.- İstanbul Milletvekili Haluk
Eyidoğanın, Vandaki depremzedelerin şikâyetlerine ilişkin
açıklaması
4.- Gaziantep Milletvekili Ali Serindağın,
Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının neden
Başbakanlığa bağlandığını ve istihbarat
birimleri arasında koordinasyonun sağlanması görevini yerine
getirip getirmediğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
5.- Bursa Milletvekili İlhan Demirözün, yeni
yılı kutladığına ve borçlarına bir de tarım
sulama birlikleri borçları eklenen çiftçilerin Hükûmetten bu konuda
yardım istediklerine ilişkin açıklaması
6.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın,
yeni yılı kutladığına ve köylülerin, çiftçi kayıt
sistemine kayıtlı hayvan sayısına göre yem ve saman
desteği verilmesini talep ettiklerine ilişkin açıklaması
7.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının, Mersinin Tarsus ilçesinde yaşanan sel
felaketinden dolayı çiftçilerin borçlarının ötelenmesi
gerektiğine ve Erdemli çiftçisinin yaralarının hâlâ sarılmadığına
ilişkin açıklaması
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, (6/2369, 6/2380, 6/2436 ve 6/2194) esas
numaralı sözlü soru önergelerini geri aldığına ilişkin
önergesi (4/82)
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- BDP Grubu
adına Grup Başkan Vekili Iğdır Milletvekili Pervin
Buldanın, Türk Silahlı
Kuvvetlerinde yaşanan ve kamuoyu vicdanında kuşku uyandıran
asker ölümlerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/444)
2.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane ve 21 milletvekilinin, Türk
Silahlı Kuvvetlerinde yaşanan ve kamuoyu vicdanında kuşku
uyandıran asker ölümlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/445)
3.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 19 milletvekilinin, esnaf ve
sanatkârların sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/446)
C) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Cemil Çiçek ve beraberindeki bir heyetin, Sudan Ulusal
Meclisi Başkanı Ahmet İbrahim El Tahirin vaki davetine icabetle
20-22 Ocak 2013 tarihleri arasında Hartumda düzenlenecek olan İslam
İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği
(İSİPAB) 8inci Konferansına katılmak üzere Sudana
ziyarette bulunması hususuna ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tezkeresi (3/1082)
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- BDP Grubunun,
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici ve
arkadaşlarının nefret suçlarındaki ciddi
artışların araştırılması amacıyla
26/3/2012 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına vermiş olduğu Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 2 Ocak 2013 Çarşamba günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- CHP Grubunun,
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 20 milletvekilinin,
Sağlık Bakanlığı tarafından Kamu Özel
Ortaklığı çerçevesinde yapılacak olan tesisler ve bu
tesislerde verilecek sağlık hizmetlerinin alınır,
satılır ve kâr edilir bir mal hâline getirilmekte olduğunun
araştırılması amacıyla 21/11/2012 tarihinde, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu
Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 2 Ocak 2013
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- AK PARTİ
Grubunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun 8, 15, 22 ve 29 Ocak 2013
Salı günkü birleşimlerinde bir saat sözlü soruların
görüşülmesini müteakip diğer denetim konularının
görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; 2,
9, 16, 23 ve 30 Ocak 2013 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü
soruların görüşülmemesine ilişkin önerisi
X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun
Barış ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın Adalet ve Kalkınma
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Muş Milletvekili Sırrı Sakıkın Milliyetçi Hareket
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun,
Muş Milletvekili Sırrı Sakıkın şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
5.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin Barış
ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması
6.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
7.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
XI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Libya Hükümeti Arasında Askeri Eğitim İş
Birliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/650) (S. Sayısı: 339)
4.- Yargılama
Sürelerinin Uzunluğu ile Mahkeme Kararlarının Geç veya
Kısmen İcra Edilmesi ya da İcra Edilmemesi Nedeniyle Tazminat
Ödenmesine Dair Kanun Tasarısı ile Adalet Komisyonu Raporu (1/625)
(S. Sayısı: 342)
5.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Umman Sultanlığı Arasında Gümrük
Konularında İşbirliği ve Karşılıklı
Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/453) (S. Sayısı: 11)
6.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Hırvatistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Türkiye
Cumhuriyeti ve Hırvatistan Cumhuriyeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına Yönelik
Anlaşmaya İlişkin Değişikliklere Dair Ek Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/358) (S. Sayısı: 34)
7.- Türkiye Cumhuriyeti
ile Sırbistan Cumhuriyeti Arasında Sosyal Güvenlik
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/384) (S. Sayısı: 36)
8.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Arasında Ticaret
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/403) (S. Sayısı: 44)
9.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Botsvana Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Ticari, Ekonomik ve Teknik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/432) (S. Sayısı: 47)
10.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Malta Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan
Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi
Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/542) (S. Sayısı: 176)
11.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Bermuda Hükümeti Arasında Vergi Konularında
Bilgi Değişimi Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/643) (S. Sayısı: 332)
12.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Etyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Büyükelçilik ile Misyon Şefi ve Diplomatlar İçin
İkametgah İnşaası İçin Arsa Değişimi
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/291) (S. Sayısı: 68)
13.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Lübnan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gençlik ve
Spor Alanında İşbirliği Programının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu ve
Dışişleri Komisyonu Raporları (1/362) (S. Sayısı:
213)
14.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında
Gençlik ve Spor Alanlarında İşbirliği Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/547) (S. Sayısı:
218)
15.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Trans
Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Sistemine İlişkin
Hükümetlerarası Anlaşma ile Eki Türkiye Cumhuriyeti ve The Trans
Anatolian Gas Pipeline Company B.V. Arasında Trans- Anadolu Doğal Gaz
Boru Hattı Sistemi Hakkında Ev Sahibi Hükümet
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/709) (S. Sayısı: 369)
XII.- OYLAMALAR
1.- (S.
Sayısı: 11) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Umman
Sultanlığı Arasında Gümrük Konularında
İşbirliği ve Karşılıklı Yardım
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısının oylaması
2.- (S.
Sayısı: 34) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Hırvatistan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyeti ve Hırvatistan Cumhuriyeti
Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına Yönelik Anlaşmaya İlişkin
Değişikliklere Dair Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
3.- (S.
Sayısı: 36) Türkiye Cumhuriyeti ile Sırbistan Cumhuriyeti
Arasında Sosyal Güvenlik Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
4.- (S.
Sayısı: 44) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tanzanya Birleşik
Cumhuriyeti Arasında Ticaret İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının oylaması
5.- (S.
Sayısı: 47) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Botsvana Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Ticari, Ekonomik ve Teknik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının oylaması
6.- (S.
Sayısı: 176) Türkiye Cumhuriyet ile Malta Cumhuriyeti Arasında
Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi
Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
7.- (S.
Sayısı: 332) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bermuda Hükümeti
Arasında Vergi Konularında Bilgi Değişimi
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının oylaması
8.- (S.
Sayısı: 68) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Etyopya Federal
Demokratik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Büyükelçilik ile Misyon Şefi
ve Diplomatlar İçin İkametgah İnşaası İçin Arsa
Değişimi Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
9.- (S.
Sayısı: 213) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Lübnan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Alanında İşbirliği
Programının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısının oylaması
10.- (S.
Sayısı: 218) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas
Krallığı Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Alanlarında
İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
11.- (S.
Sayısı: 369) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Sistemine
İlişkin Hükümetlerarası Anlaşma ile Eki Türkiye Cumhuriyeti
ve The Trans Anatolian Gas Pipeline Company B.V. Arasında Trans- Anadolu
Doğal Gaz Boru Hattı Sistemi Hakkında Ev Sahibi Hükümet
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının oylaması
XIII.- YAZILI SORULAR
VE CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent
Tüzelin, İşsizlik Sigortası Fonundan elde edilen gelirden
kesilen vergiye ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/9385) Ek cevap
2.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüzün,
İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait bir arazinin bir vakıf
tarafından kullanıldıktan sonra atıl halde
bırakıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı (7/11525)
3.- Mersin Milletvekili Ali Özün, temel tüketim
maddelerinin denetimine ilişkin sorusu ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı (7/11648)
4.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçerin,
alışveriş merkezlerinin şehir dışına
taşınmasına yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı
(7/11835)
5.- Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygünün, TBMM
bünyesinde cemevi açılması talebine ve Diyanet İşleri
Başkanının bir açıklamasına ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı
(7/11889)
6.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın,
Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi ile petrol anlaşması imzalanıp
imzalanmadığına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/12147)
7.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın,
2013 Mersin Akdeniz Olimpiyatları için yapılan ihalelere ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıçın cevabı
(7/12152)
8.- Balıkesir Milletvekili Namık
Havutçanın, TSKdan ilişiği kesilen personelin
mağduriyetinin giderilmesine yönelik çalışmalara ilişkin
sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
(7/12192)
9.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
komisyon başkanlarının çeşitli masraflarına
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet
Sağlamın cevabı (7/12216)
10.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun,
İsrailden alınan insansız hava uçaklarına ilişkin
sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
(7/12322)
11.- Diyarbakır Milletvekili Emine Aynanın,
darbe dönemlerinde ordudan uzaklaştırılan askerlerin
başvurularına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı (7/12323)
12.- Iğdır Milletvekili Pervin
Buldanın, Şanlıurfanın öğrenci yurdu kapasitesine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat
Kılıçın cevabı (7/12360)
13.- Van Milletvekili Aysel Tuğlukun, TOKİ
tarafından Simavda yaptırılan konutlarda eksikliklerin
giderilmemesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/12362)
14.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, 2
Kasım 2012 tarihinde yapılan törene ve bunun maliyetine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat
Kılıçın cevabı (7/12377)
15.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, Erzurumda kış oyunları için inşa
edilen tesisler ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıçın cevabı (7/12378)
16.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın,
2002-2012 yılları arasında Diyanet İşleri
Başkanlığının personel sayısına ve
aldığı bütçe paylarına ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı (7/12406
17.- Manisa Milletvekili Hasan Örenin, Selendide
bazı mahallelerdeki camilerin eksikliklerine ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı
(7/12407)
18.- Adana Milletvekili Ümit Özgümüşün,
yabancılara toprak satışına ve Bakanlığa
bağlı bir kurumun İnternet sitesinden bazı verilerin
kaldırılmasına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/12430)
19.- Adıyaman Milletvekili Salih
Fıratın, Adıyamanda inşa edilen TOKİ
konutlarının sorunlarına ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/12435)
20.- Ordu Milletvekili İdris
Yıldızın, TOKİnin finansal durumuna ilişkin sorusu
ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı (7/12436)
21.- Antalya Milletvekili Yıldıray
Sapanın, Antalyanın Konyaaltı ilçesinde faaliyet gösteren bir
maden şirketinin çevreyi kirlettiği iddialarına ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/12443)
22.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün,
ülkemizdeki altın üretimine ve altın üretimi yapan firmalara
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/12444)
23.- Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemirin, enerji
üretim ve dağıtım hizmetlerinin özelleştirilmesine
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/12445)
24.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın,
Malatyada yarım kalan spor kompleksine ilişkin sorusu ve Gençlik ve
Spor Bakanı Suat Kılıçın cevabı (7/12446)
25.- Muğla Milletvekili Nurettin Demirin,
bağımsız spor federasyonlarının genel kurullarına
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıçın
cevabı (7/12447)
26.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Serdar
Soydanın, Kazdağları bölgesinde devam eden madencilik
faaliyetlerinin çevreye verdiği zararlara ilişkin Başbakandan
sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/12596)
27.- İstanbul Milletvekili Haluk
Eyidoğanın, İstanbul Maslakta devam eden bir konut projesine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/12598)
28.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
Artvinin Şavşat ilçesinde bir köyde yaşanan elektrik
kesintilerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/12604)
29.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
Artvinde yanmayan sokak lambalarına ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/12605)
30.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, Ankarada
yanmayan aydınlatma lambalarına ve elektrik direklerindeki
noksanlıklara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/12606)
31.- Antalya Milletvekili Arif Bulutun, Köprüçay Nehri
üzerinde yapılması planlanan HES projelerine ve bunların
etkilerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı
(7/12607)
32.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın,
Karabük Üniversitesinde okuyan üç öğrencinin yurttan atılma nedenine
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıçın
cevabı (7/12608)
33.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
Avrasya Maratonuna katılan sporcuların sağlık kontrolünden
geçirilip geçirilmediğine ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Suat Kılıçın cevabı (7/12609)
34.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay
Ekşinin, Hatayda kurulan bir kampta Suriye rejimine muhalif güçlere ve
El-Kaide mensuplarına askerî eğitim verildiği iddialarına
ilişkin sorusu ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı (7/12656)
35.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
Askerlik Kanununun bir maddesinden faydalanan kişilere ilişkin
sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı (7/12657)
36.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen
Öğütün, İstanbuldaki amatör spor kulüplerine ve İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin aynı isimli spor kulübüyle bağına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat
Kılıçın cevabı (7/12706)
37.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, Haymana
TOKİ konutlarının eksikliklerine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı (7/12715)
38.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, TOKİ
tarafından yaptırılan konutlarla ilgili sorunlara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/12716)
39.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen
Öğütün, Göksu Deresindeki kirliliğe ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/12742)
40.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi
Baydarın, Vanda TOKİ tarafından yapılan afet
konutlarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/12743)
41.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirelin,
Eskişehirde 2012-2013 yıllarına ait planlanan ve
gerçekleştirilen kamu yatırımları ile projelere
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/12744)
42.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, Haymana Spor
Salonunun bakımsızlığına ilişkin sorusu ve
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıçın cevabı (7/12747)
43.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirelin,
Eskişehirde 2012-2013 yıllarına ait planlanan ve
gerçekleştirilen kamu yatırımları ile projelere
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıçın
cevabı (7/12748)
44.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın, Erzurumda
tarım ile ilgili bazı verilere,
- İstanbul Milletvekili Erdoğan
Toprakın, Suriyeli mültecilerin beraberinde getirdiği
hastalıklı hayvanlara,
- İstanbul Milletvekili İhsan Barutçunun,
Bakanlık bünyesinde çalışan ekonomistlere,
- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, un, tuz ve
şekerin toplum sağlığı üzerindeki etkileri
hakkındaki çalışmalara ve pestisit içeren ürünlere,
Gıda denetimine ve GDOlu ürünlerin ithaline,
GDOlu ürünlere yönelik denetimlere,
- Antalya Milletvekili Arif Bulutun, sebze ve meyve
fiyatlarındaki düşüşün Antalyada çiftçilerin mağduriyetine
yol açmasına,
- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın,
destek primleri ödenmeyen çiftçilere,
- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirelin,
Eskişehirde 2012-2013 yıllarına ait planlanan ve gerçekleştirilen
kamu yatırımları ile projelere,
- Mersin Milletvekili Ali Özün, domates üreticilerine
yönelik teşviklere ve domates ihracatına,
İlişkin soruları ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/12749), (7/12750),
(7/12751), (7/12752), (7/12753), (7/12754), (7/12755), (7/12756), (7/12757),
(7/12758)
45.- Aydın Milletvekili Bülent Tezcanın, üç
gümrük müfettişi ile ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Gümrük ve
Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/12759)
46.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirelin,
Eskişehirde 2012-2013 yıllarına ait planlanan ve
gerçekleştirilen kamu yatırımları ile projelere
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı
(7/12760)
47.- Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlunun,
Bitliste esnaflarla ilgili bazı verilere ilişkin sorusu ve Gümrük ve
Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/12761)
48.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirelin,
Eskişehirde 2012-2013 yıllarına ait planlanan ve
gerçekleştirilen kamu yatırımları ile projelere
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/12783)
49.- Mersin Milletvekili Ali Özün, Mersinin Erdemli
ilçesinde yaşanan sel felaketine ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/12807)
50.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
Bulgaristan göçmenlerine yönelik yapılan konutlardan alınan
peşinat bedellerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/12846)
51.- Bitlis Milletvekili Hüsamettin
Zenderlioğlunun, çevre kirliliği için kesilen cezalara ilişkin
sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı (7/12863)
52.- İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdunun,
yabancı uyruklu kişilere yapılan taşınmaz
satışlarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/12865)
53.- İstanbul Milletvekili Faik Tunayın,
yapılarda su yalıtımı zorunluluğuna ilişkin
sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı (7/12867)
54.- İstanbul Milletvekili Erdoğan
Toprakın, kentsel dönüşüm çalışmalarına ilişkin
sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı (7/12868)
55.- İstanbul Milletvekili Umut Oranın,
alkollü içkiler ile sigaraya uygulanan vergilere ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/12918)
56.- Bitlis Milletvekili Hüsamettin
Zenderlioğlunun, ağaçlandırma projelerine ilişkin sorusu
ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/12936)
57.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
Artvinin Ardanuç ilçesi Bağlıca köyünün sulama kanalı
ihtiyacına,
Artvin Ardanuç ilçesi Boyalı köyünün sulama
kanalı ihtiyacına,
Artvinin Ardanuç ilçesi Bereket köyünün sulama
kanalı ihtiyacına,
Artvinin Ardanuç ilçesi Beratlı köyünün sulama
kanalı ihtiyacına,
İlişkin soruları ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/12937),
(7/12938), (7/12939), (7/12940)
58.- Manisa Milletvekili Sakine Özün,
Saruhanlıda bir köyün sulama sorununa ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/12941)
59.- Adana Milletvekili Ali Demirçalının,
Profesyonel Futbol Disiplin Kurulunun bir spor kulübüne verdiği cezaya
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıçın
cevabı (7/12949)
60.- Samsun Milletvekili Haluk Koçun,
Şahinkayası Kanyonunun turizm bölgesi ilan edilmesine rağmen
yatırım yapılmamasına ilişkin sorusu ve Kültür ve
Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/12950)
61.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkinin,
İSDEMİRin özelleştirilmesi sonrası
çalışanlarına devredilen hisselerine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/12976)
62.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketlerinin faaliyetlerine ve
ekonomiye etkilerine ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı (7/12979)
63.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlakın,
esnaf ve sanatkârların Halk Bankasından kullandıkları
kredilere ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı (7/12982)
64.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmazın, kiralama
yoluyla kullanılan gayrimenkullere ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/12992)
65.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmazın, kiralama
yoluyla kullanılan taşıtlara ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/12993)
66.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın,
teknik öğretmenlerin sorunlarına ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
(7/13018)
67.- İzmir Milletvekili Erdal Aksüngerin, Konak
Sosyal Güvenlik Merkezi ile ilgili iddialara ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
(7/13019)
68.- Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhanın,
Ankarada bir taşınmazın kentsel dönüşüm alanı olarak
belirlenmesine ve bu alanda lüks bir konut projesi
başlatılmasına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/13024)
69.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlakın,
2002den bu yana yabancılara yapılan taşınmaz
satışlarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/13026)
70.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlakın,
Bakanlıktaki görevde yükselme sınavlarına ilişkin sorusu ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/13028)
71.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlakın,
Bakanlıktaki uzman ve mühendis maaşları arasındaki farka
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/13029)
72.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmazın,
Bakanlık tarafından kiralama yoluyla kullanılan gayrimenkullere,
Bakanlık tarafından kiralama yoluyla kullanılan
taşıtlara,
İlişkin soruları ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/13031), (7/13032)
73.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Türkiye-Irak arasındaki ekonomik ilişkilere ve dış ticaret
politikasına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı
(7/13039)
74.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Türkiye-İran arasındaki ekonomik ilişkilere ve dış
ticaret politikasına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayanın cevabı (7/13040)
75.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Türkiye-Azerbaycan arasındaki ekonomik ilişkilere ve dış
ticaret politikasına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayanın cevabı (7/13041)
76.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Türkiye-Ermenistan arasındaki ekonomik ilişkilere ve dış
ticaret politikasına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayanın cevabı
(7/13042)
77.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Türkiye ile AB ülkeleri arasındaki ekonomik ilişkilere ve
dış ticaret politikasına ilişkin sorusu ve Ekonomi
Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/13043)
78.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Türkiye-KKTC arasındaki ekonomik ilişkilere ve dış ticaret
politikasına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı (7/13044)
79.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Türkiye-Yunanistan arasındaki ekonomik ilişkilere ve dış
ticaret politikasına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayanın cevabı (7/13045)
80.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmazın,
Yozgattan göçün önlenmesine yönelik çalışmalara ilişkin sorusu
ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/13048)
81.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmazın,
Bakanlık tarafından kiralama yoluyla kullanılan
taşıtlara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı (7/13049)
82.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmazın,
Bakanlık tarafından kiralama yoluyla kullanılan gayrimenkullere
ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın
cevabı (7/13050)
83.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Esendere Sınır Kapısında meydana gelen hayalî ihracat ve
kaçakçılık olayları ile ilgili rapor yazan Bakanlık
müfettişleri hakkında soruşturma açıldığı
iddialarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı (7/13070)
84.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmazın, Yozgattan
göçün önlenmesine yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Gümrük
ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/13071)
85.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmazın,
Bakanlık tarafından kiralama yoluyla kullanılan gayrimenkullere
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı (7/13072)
86.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmazın,
Bakanlık tarafından kiralama yoluyla kullanılan
taşıtlara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı (7/13073)
87.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmazın,
Bakanlık tarafından kiralama yoluyla kullanılan gayrimenkullere
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/13104)
88.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmazın,
Bakanlık tarafından kiralama yoluyla kullanılan taşıtlara
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/13105)
89.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Esendere Sınır Kapısında meydana gelen hayalî ihracat ve
kaçakçılık olaylarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşekin cevabı (7/13107)
90.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmazın,
Bakanlık tarafından kiralama yoluyla kullanılan
taşıtlara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/13116)
91.- Ankara Milletvekili Gökhan Günaydının,
belediyelerin katı atık bedellerini talep etmeleri ile ilgili bir
açıklamasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/13147)
92.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
Kamilet Vadisinde HES projeleri yapılacağı iddialarına
ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/13151)
93.- Antalya Milletvekili Gürkut Acarın, orman
alanları ile ilgili bazı verilere ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/13152)
94.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmazın, Yozgattan
göçün önlenmesine yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Orman ve
Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/13155)
95.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın,
1920den günümüze görev yapan parlamenterlere ilişkin sorusu ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlamın
cevabı (7/13181)
96.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi
Baydarın, İrana ihraç edilen kıymetli taşlar ile ilgili
iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayanın cevabı (7/13232)
97.- Konya Milletvekili Atilla Kartın,
İş ve Meslek Danışmanlığı sertifikası
için ikinci bir sınav yapılmasının gerekliliğine
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelikin cevabı (7/13292)
98.- Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülünün,
Vandaki kalıcı deprem konutlarında ortaya çıkan sorunlara
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/13302)
99.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın,
yaptığı iddia edilen bir açıklamaya ilişkin sorusu ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/13306)
100.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
İzmirin Kadifekale ilçesinde meydana gelen heyelan felaketi sonrası
TOKİ konutlarına yerleştirilen vatandaşların
sorunlarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/13308)
101.- İzmir Milletvekili Musa Çamın, 2002
yılından günümüze yapılan adalet saraylarıyla ilgili
verilere ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/13309)
102.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin,
Bakanlık tarafından yayınlanan turizm öncelikli yöre
belediyeleri listesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/13311)
103.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirelin,
engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini
kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve
Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/13319)
104.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini
kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve
Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/13320)
105.- Mersin Milletvekili Ali Özün, kanuni takibe
düşen kredilere ve ekonominin genel durumuna ilişkin sorusu ve
Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/13321)
106.- Çanakkale Milletvekili Ali
Sarıbaşın, Esendere Sınır Kapısı ve
soruşturma izni verilmeyen bürokratlarla ilgili iddialara ilişkin
sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı
(7/13353)
107.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun,
AVMlerdeki artışa ve esnafın desteklenmesine ilişkin
sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının
cevabı (7/13356)
108.- Muğla Milletvekili Nurettin Demirin,
Bodrumda imar planında yapılan değişikliğe
ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/13462)
109.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutanın, Orman Genel Müdürlüğüne geçici işçi
alımı süreci hakkındaki iddialara ilişkin sorusu ve Orman
ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/13500)
110.- Konya Milletvekili Atilla Kartın, yasama
faaliyetleri ile ilgili konularda görüş alınmasına ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet
Sağlamın cevabı (7/13509)
111.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim
Binicinin, yazılı ve görsel basın mensupları ve medya
sahipleri aleyhine açtığı davalara ilişkin Başbakandan
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağın
cevabı (7/13533)
112.- Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcünün,
başta öğretmenler olmak üzere 666 sayılı KHKnın
kapsamı dışında kalanlara ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
(7/13600)
113.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Kamu Başdenetçisi ve denetçisi seçilen kişilere ilişkin sorusu
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlamın
cevabı (7/13796)
114.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın,
1920den günümüze görev yapan parlamenterlere ilişkin sorusu ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlamın cevabı
(7/14119)
115.- Giresun Milletvekili Selahattin
Karaahmetoğlunun, 24üncü Yasama Döneminde verilen soru önergelerine
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet
Sağlamın cevabı
(7/14414)
2 Ocak 2013 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT
(Ordu), Fatih ŞAHİN (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 47nci
Birleşimini açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN -
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için iki
dakika süre vereceğim.
Sayın
milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını
bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama
pusulalarını görevli personel aracılığıyla iki
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
IV.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Meral
Akşenerin, Başkanlık Divanı adına 2013
yılının hayırlar getirmesini dilediğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN -
2013ün bütün arkadaşlarımıza hayırlar getirmesini Divan
adına diliyorum.
V.-
ÖLÜM, SAYGI DURUŞU VE TAZİYELER
1.- Katılımcı Demokrasi Partisi Genel
Başkanı ve Diyarbakır Milletvekili Şerafettin Elçinin
vefatı nedeniyle saygı duruşu
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, vefat eden Katılımcı Demokrasi
Partisi Genel Başkanı ve Diyarbakır Milletvekili rahmetli
Şerafettin Elçinin aziz hatırası önünde Genel Kurulu bir
dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum.
(Saygı
duruşunda bulunuldu)
BAŞKAN
Allah rahmet eylesin, ruhu şad olsun.
Gündeme geçmeden
önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Sayın
milletvekilleri, gündem dışı için milletvekili
arkadaşlarımızı kürsüye çağırmadan evvel, rica
ediyorum, Genel Kuruldaki çok büyük olan uğultuyu hafifletir hatta
kesersek çok sevineceğim.
Gündem
dışı ilk söz, emniyet teşkilatının sorunları
hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Özcan Yeniçeriye
aittir.
Buyurun Sayın
Yeniçeri. (MHP sıralarından alkışlar)
VI.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, emniyet
teşkilatının sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması ve Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalayın cevabı
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
emniyet teşkilatının sorunlarıyla ilgili gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Öncelikle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, 2013
yılının ülkemize barış, huzur ve refah getirmesini
diliyorum.
Emniyet
teşkilatı, yaklaşık 300 bine yaklaşan aktif
personeliyle ülke içinde alternatifi olmayan bir hizmet sunmaktadır.
Hukukun işleyişi, kamu düzeni, güvenliği ve hatta
varlığı, emniyet güçlerinin varlığı ve
mutluluğuyla yakından alakalıdır. Hâlbuki Türkiye'de
emniyet mensupları, mesleklerinden ve iktidarların
ilgisizliğinden kaynaklanan sorunlar yaşamaktadır. Ekonomik,
sosyal, idari sorunlar altında bu meslek mensupları âdeta
ezilmektedir.
Sayın
Başkan, yani kimse dinlemiyor, emniyet mensuplarının
sorunlarını dinlemeyecekseniz
BAŞKAN
Sayın Yeniçeri, ne öneriyorsunuz, ne yapayım?
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) Bir sükûnete davet edelim arkadaşları.
BAŞKAN
Ettim siz çıkmadan evvel de bu kadar dinlediler.
Evet, sayın
milletvekilleri, lütfen
Buyurun Sayın
Yeniçeri.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) Bir bakınız, son on yılda
yüzlerce polis intihar etmiştir. Yapılan son araştırmalara
göre, on üç günde bir polisin intihar ettiği, polisler arasında,
boşanma, cinnet ve buna dayalı olarak cinayetlerin giderek
arttığı ortaya çıkarılmıştır. Bu, normalin
dışındaki gelişmeler, ekonomik sorunlar, çalışma
şartları ve mobbing gibi hususlardan kaynaklanmaktadır.
Zamanının büyük bir kısmını mesai ve dinlenmeyle
geçiren polis sosyalleşme imkânı bulamıyor, kendisine ve
ailesine zaman ayıramıyor, bunun sonucu olarak polis, ailesine,
çevresine ve diğer insanlara yabancılaşıyor.
Başbakan
Erdoğan dâhil birçok yetkili emniyet güçlerinin durumunu
iyileştireceği konusunda sürekli söz vermekte ancak bu sözler bir
türlü uygulamaya geçirilememektedir. Bu cefakâr ve vefakâr insanları
sorunlarıyla baş başa bırakmak, aklı
başındaki hiçbir yönetimin yapacağı iş değildir.
Emniyet
teşkilatı, bugün Nuh Nebiden kalma bir teşkilat yasasıyla
yönetilmektedir. Emniyet teşkilatı, 04/03/1937 tarihinde
çıkmış 3201 sayılı Kanunla yönetiliyor. Bugüne kadar
31 ek madde ve 23 geçici madde ilave edilerek âdeta idareimaslahat
edilmiştir, bu yasa da kökten değiştirilmelidir.
Bilindiği
gibi, emniyet teşkilatı mensupları 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu kapsamında görev yapmaktadırlar, özlük
hakları da bu kanuna göre düzenlenmektedir fakat emniyet
mensuplarının çalışma şartları bu kanun kapsamında
çalışan diğer memurlarla mukayese kabul etmez derecede hem
farklı hem de zordur.
Emniyet
teşkilatı mensupları ağır çalışma
şartları altında haftada bir gün izin kullanabilmektedir. Ancak,
görev yaptığı şehirde toplantı ve gösteri
yürüyüşü, spor karşılaşmaları, konserler ve benzeri
etkinlikler varsa bu izinli günlerinde ikinci bir emir verilene kadar
çalışmaktadır. Böylece, haftanın yedi günü
çalışan polislerimiz, ailesi ve yakınlarına vakit
ayıramamakta, ciddi toplumsal ve ailevi sorunlar yaşamaktadır.
Esasen, ILO modern
standartları, çalışma sürelerinin makul periyotlarla
sınırlandırılmasını ve çalışanlara
günlük, haftalık ve yıllık bazda dinlenme ve tatil verilmesini
öngörür. Bu standartlar, hem yüksek iş verimini hem de
çalışanların beden ve ruh sağlığının
korunmasını hedeflemektedir.
Bu bağlamda,
emniyet teşkilatında vardiya usulü, büyük haksızlık ve
yorgunluklara neden oluyor. Emniyet mensuplarının çalışma
usulleri mesleğin öncelikleri ve özelliği dikkate alınarak
emniyet mensupları lehine yeniden düzenlenmelidir.
İnsan
Hakları Evrensel Beyannamesinin 24üncü maddesinde, Her şahsın
dinlenmeye, özellikle çalışma sürelerinin makul periyotlarla
sınırlandırılmasına ve ücretini de ele almak
kaydıyla dinlenmeye hakkı vardır. deniliyor. Başbakanlık Devlet
Personel Başkanlığı izniyle, kurumlarca yapılacak
farklı çalışma sürelerinin tespiti, polisler için haftalık kırk saatlik limiti esas alarak
yapılmalı ve bu limiti aşma söz konusu olduğunda fazla
çalışma ücreti emniyet mensuplarına ödenmelidir.
Diğer yandan,
emniyet mensupları, Hükûmetin vermiş olduğu seyyanen
zamları emeklilik söz konusu olduğunda alamamaktadır. Emniyet
mensupları için 1in 4üncü derecesiyle 3600 ek gösterge düzenlemesi
yapılması kaçınılmazdır. Ancak bu düzenlemeyle
birlikte 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 1
sayılı ek gösterge cetvelinin eşit işe eşit ücret
kapsamında, polis memurlarının 2200 olan ek göstergelerinin 3600
olması da durumu ekonomik yönden rahatlatacaktır.
300 bini
aşkın personel sayısıyla ülkemizin huzur ve güvenliği
için gece gündüz demeden çalışan, mesai kavramı belli olmayan
emniyet mensuplarına hak ettiği imkânlar verilmelidir.
Hepinizin, emniyet
mensuplarının sorunları karşısında
vicdanınızın sesine kulak vereceğinize inanıyor,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yeniçeri.
Hükûmet adına
Başbakan Yardımcısı Sayın Beşir Atalay, buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; önce hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Yeni yılın hayırlar getirmesini, huzurlu,
sağlıklı bir yıl olmasını diliyorum hepiniz için
ve Meclisimiz için.
Değerli
milletvekilimiz emniyet teşkilatıyla ilgili burada bir gündem
dışı konuşma yaptı, ona kısaca bir iki hususta açıklama
getirmek istiyorum. Bildiğiniz gibi, bir önceki dönem İçişleri
Bakanı olduğum için bu söylenen konuları da doğrusu çok iyi
biliyorum.
Değerli
milletvekilleri, polis teşkilatımızın, emniyet
teşkilatımızın bizim hükûmetlerimiz döneminde ne kadar imkânlı
ve ne kadar daha rahat çalışma şartlarına
kavuştuğunu aslında hepimiz biliyoruz. Ben kendim, doğrusu,
polislerimizin kullandığı o eski araçları tasfiye etmek
için çok uğraştım ve bütün araçları yeniledik. Polis
teşkilatımız, polislerimiz devriye gezmek için araç bulsa
benzinini bulamazdı. Ne dönemler yaşamıştır ve
Hükûmetimizin o konuda
Hem tabii, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz için hem
polis teşkilatımız için, bütün güvenlik birimlerimiz için,
onları rahat şartlarda çalıştırma, görevlerini en iyi
imkânlarla yapmaları konusunda daima duyarlı olmuşuzdur ve imkânları,
kendi imkânlarımızı, ülkemizin imkânlarını onlar için
seferber etmişizdir.
Özellikle, hepiniz
biliyorsunuz, polis teşkilatımızın, polislerimizin, emniyet
teşkilatımızın en önemli sorunlarından birisi
askerlikti. Bu, geçen dönem yüce Meclisin çıkardığı bir
kanunla kaldırılmış oldu. Polislerimiz hem uzun bir
eğitim dönemi geçiriyordu -akademi okuyanlar dört yıl, yüksekokul
okuyanlar iki yıl- zaten tam anlamıyla bir disiplin eğitimi
alıyordu, silah eğitimi alıyordu ama aynı zamanda da normal
askerlik yapıyorlardı ve bu kabul edilebilir bir şey
değildi ve yetmiş yıl bu askerliğin
kaldırılması için değişik teşebbüsler oldu.
İçişleri Bakanlığım döneminde bunun
kaldırılmasını sağladık ve bugün polislerimiz
artık askere gitmiyor. Bu, bu dönemde oldu ve bu, polis
teşkilatımız için en önemli hususlardan biriydi.
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Güzel bir şey değil Sayın Bakan,
sendikacılarını sürgün ediyorsunuz.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sendika yasak!
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) Ayrıca, özlük
haklarıyla ilgili şüphesiz daha yapılabilecekler vardır ama
yani
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Sendikaları yasak, sendikacılar sürgün,
örgütlenme özgürlüğü yok.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
burada konuşan
arkadaşımız da inşallah o maaşları falan gözden
geçirmiştir, diğer meslek sahiplerinin göreve
başladığı ilk anda aldığı maaşın
üzerinde maaş alır polislerimiz ve
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Sendikaları, sendikaları
ALİM
IŞIK (Kütahya) Görev şartları da eşit mi?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) Ha, bu, ihtiyaçları yok
demiyorum, özlük haklarıyla ilgili şüphesiz daha fazla şeyler
yapılabilir ama fazla çalışma ödeneği, yıpratıcı
işler, özellikle de tabii Özel Harekât birimimizin çalışma sürelerinde
aldığı diğer ödenekler falan ayrıca burada ifade
edilebilir. Ama genel olarak şunu söyleyeyim: Yani emniyet
teşkilatı mensuplarımızın, tabii, imkânlar
çerçevesinde, özellikle emekli olduktan sonraki dönemleri için
maaşlarının artırılmasına ihtiyaçları var.
Onu ben çok önemli görüyorum yani aktif hayatlarındakinden çok, emekli
olduktan sonra maaşlarında bir artış ihtiyacı var. Ama
şunu söylersek haksızlık ederiz: Bu dönemde emniyet
teşkilatımızın, işte, kollanmadığı,
onların imkânlarının artırılmadığı
anlamındaki suçlamalar inanın kabul edilemez. Bir defa, sizler de
görüyorsunuz, kendi illerinizde var, birçok ilimizde meslek yüksekokulları
var, polis okullarımız iki yıllık, oralardaki standartlar
çok yükseldi; onların dershaneleri, okuma şartları,
yurtları vesaire
Akademi öyle, yani Polis Akademisi bugün dünya
standartlarında eğitim verir ve 17-18 ülkeden öğrenci
vardır, uluslararası alanda da eğitim verir.
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Sendika kuranlar sürgün oldu Sayın Bakan.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) Ayrıca, çok sayıda
öğrenci gelir.
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Polis sendikasını kuran sürgün!
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
bizim özellikle de KOMla
ilgili, kaçakçılık, uyuşturucuyla mücadele vesaireyle ilgili
enstitülerimizde, birimlerimizde eğitim alır. İyi
yetişmiş bir polis teşkilatımız vardır ve biz de
Hükûmet olarak, doğrusu, onların çalışma
şartlarını kolaylaştırma anlamında çok katkı
veriyoruz.
Bakın,
güvenlikle ilgili en çok polis teşkilatımızı ilgilendiren
bir husustur MOBESE. Sadece İstanbulda küçük bir MOBESE vardı biz
Hükûmet olduğumuzda ve bugün bütün büyük illerimizde, sadece iller
değil önemli büyük ilçelerimizde MOBESE sistemi var ve polisimizin
çalışmasını kolaylaştıran önemli unsurlardan
birisi. Buna benzer, polisimizin çalışma hayatına katkı
veren diğer teknolojik gelişmeleri onlara sağlama yönünde de
doğrusu önemli gayretler gösteriyoruz.
Ben, bu vesileyle
bütün emniyet teşkilatımızın, bütün güvenlik birimlerimizin
de yeni yılını kutluyorum. İnşallah onlara huzurlu,
sağlıklı bir yıl diliyorum aileleriyle birlikte ve sizleri de
bu vesileyle tekrar saygıyla selamlıyorum, sağ olun.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Atalay.
Gündem
dışı ikinci söz, zeytinin hasat dönemi hakkında söz isteyen
Balıkesir Milletvekili Sayın Ayşe Nedret Akovaya aittir.
Buyurun Sayın
Akova. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
2.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akovanın, zeytin hasat dönemine
ilişkin gündem dışı konuşması
AYŞE NEDRET
AKOVA (Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
zeytin hasat dönemi hususunda gündem dışı söz almış
bulunuyorum.
2013
yılının tüm insanlara zeytin ağacı kadar bereketli ve
uzun, sağlık dolu bir ömür ile Nuh Tufanında güvercinin
ağzındaki zeytin dalı gibi ülkemize, dünyamıza
barış ve kardeşlik getirmesini diliyorum.
Sarı
altın zeytinin hasat dönemi başladı ve devam ediyor. Bütün
çiftçilerimize, üreticilerimize, zeytin ve zeytinyağına gönül
vermiş bütün emekçilerimize verimli bir hasat dönemi diliyorum. Zeytin
hasadının verimli geçmesi, zeytin ağacı gibi uzun ömür, zeytin
tanesi kadar bereket, zeytinyağı gibi sağlıklı bir
yaşam diliyorum.
Şairin
dediği gibi:
Yani öylesine
ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
Yetmişinde
bile mesela zeytin dikeceksin.
Hem de öyle
çocuklara falan kalır diye değil,
Ölmekten
korktuğun hâlde ölüme inanmadığın için,
Yaşamak
yanı ağır bastığından.
Zeytinci dertli
saygıdeğer milletvekillerim. Körfeze gittim bu tatilde, aralık
sonunda, bütün zeytin üreticimiz dertli. Kuyumcu köyünden Ali Ok Vekilim,
artık yeter. diyor. Zeytin hasat döneminde konuştuğum bütün
çiftçiler, üreticiler Zeytinyağı şişesini Genel Kurulda
kırarsan belki hâlimize birilerinin dikkatini çekersin. diyorlar. Ben
onların sesi olarak bu kürsüden Artık yeter! diyorum. Sözün bittiği
yerdeyiz, zeytin üreticisi dertli kıymetli milletvekili
arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
Tüm dünyada
gıda artık stratejik bir üründür. Avrupa Birliği tarım
ürünlerini ithal edeceğine, çok daha fazla maliyetle tarım sektörünü
sübvanse edip tarımın çökmesini engellemek için mücadele etmektedir.
Ülkemizin tarım sektöründeki avantajlarına rağmen tarım
politikaları stratejik olarak belirlenmemektedir. Tarım ürünü ithal
ediyor olmamız kabul edilir bir durum değildir. Bugün buğdaydan
pamuğa, ayçiçeğinden mısıra, sarımsağa her türlü
meyve ve sebzeyi ithal etmemiz bu toprağın emekçisine yapılan
çok büyük bir haksızlıktır.
Zeytinin ana
vatanı Anadolu olmasına rağmen gerek iç tüketiminde gerekse
dış ticaretinde ülkemiz istenilen yere henüz gelememiştir. 2011
yılı resmî verilerine göre 155 milyon 427 bin ağaç
varlığı ve 1 milyon 750 bin ton zeytin üretimiyle ülkemiz
dünyada en önemli zeytin üreticileri arasındadır. Ancak zeytinin
meyve suyu olan zeytinyağının hem tüketiminde hem de ticaretinde
ise ülkemiz arzu edilen yerin katbekat gerisindedir. Zeytin ve
zeytinyağının iç tüketiminin artırılması için
gazete, dergi, radyo ve televizyonlarda
yemek tarifleri programları, tanıtım kampanyaları
yapılmalıdır. Bakanlık bizzat kamu spotlarıyla zeytin
ve zeytinyağının
tanıtımında aktif rol oynamalıdır.
Hakikaten
üreticimiz dertli, zeytinyağının Millet Meclisinde, Genel
Kurulda gösterilerek dile getirilmesini benden özellikle istediler ve diyorlar
ki: Zeytinyağımız sudan ucuz.
Türkiyede zeytine
destek yok değerli milletvekilleri, zeytinyağına kilo
başına 50 kuruş destek var. Sektör, zeytinyağına
kilogram başına 2 lira destek istiyor. En doğrusu da tane
zeytine destek verilmesidir.
Zeytin üretmek
emek ister, özen ister, bakım ister. Zeytinin kalitesinin ve veriminin yüksek
olması için zeytin ağacına her yıl sürüm
yapılması, bordo bulamacı yapılması, pamuklu bit
ilacı yapılması, toprak altı gübreleme yapılması,
daha değerli budama yapılması gereklidir.
Hasat dönemi
kış dönemine denk geldiği için,
zeytin ağacı iki senede bir yapar, bir sene mahsul verir, bir
sene vermez değerli milletvekilleri. O da kışın zor
şartlarında dip zeytin zaten yağmur sularıyla sürüklenir
gider, eğer o kış da ciddi bir fırtına geçirmişse
zeytin ağacının tepesindeki zeytinler maalesef
fırtınayla aşağı iner ve ziyan olurlar.
Hasat çiftçi için
her zaman zorlu geçer, zeytinin
fiyatı düşük, destek yok, ilaçlama pahalı. Hasat zamanı
gelir-gider dengesi üretici aleyhine gelişir, hasat maliyeti toplam
masraflarda en yüksek payı oluşturur. Bu nedenle de zeytin
sineğine karşı uçakla yapılan ilaçlamanın 2012
yılından itibaren yasaklanması zeytin üretiminde
verimliliği azaltacaktır.
Bir
politikanın iptal edilmesi durumunda yerine daha iyi bir politikanın
sunulması gereklidir. Devletin organik ilaçlama için destekleme
yapması ve bilinçlendirmesi
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
AYŞE NEDRET
AKOVA (Devamla)
zeytin hastalıklarıyla ve zararlılarla
mücadelede önemli bir politika oluşturacaktır.
Hepinizi
saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akova.
Gündem
dışı üçüncü söz, eski Millî Eğitim Bakanlarından
devlet ve siyaset adamı merhum Tevfik İlerinin vefatının
51inci yıl dönümü ve millî eğitime yaptığı
katkılar hakkında söz isteyen Ordu Milletvekili Sayın İhsan
Şenere aittir.
Buyurun Sayın
Şener. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- Ordu Milletvekili
İhsan Şenerin, eski Millî Eğitim Bakanlarından, devlet ve
siyaset adamı Tevfik İlerinin vefatının 51inci yıl
dönümüne ve millî eğitime yaptığı katkılara ilişkin
gündem dışı konuşması
İHSAN
ŞENER (Ordu) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
seçkin bir devlet adamı, vatan ve milletine âşık fikir
adamı, hareket adamı, eski bakanlarımızdan merhum Tevfik
İlerinin vefatının 51inci yıl dönümü münasebetiyle söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sayın
Başkanım sizin, sayın milletvekillerimizin ve milletimizin yeni
yılının hayırlar getirmesini Cenab-ı Allahtan niyaz
ediyorum.
Tevfik İleri,
1911 yılında Rizenin Hemşin kazasında doğdu. 1950
seçimlerinde milletvekili seçildi. 27 Mayıs darbesinde
yargılanıp ömür boyu hapse mahkûm oldu. Kayseri Cezaevinde, hapiste
yattığı sırada kanser hastalığına
yakalanarak 31 Aralık 1961 yılında vefat etmiş siyasetçi ve
memleket adamıdır.
Memleket
adamı, memleket evladı tabiri, memleketin herhangi bir yerinde
doğmuş olmaktan kaynaklı bir kazanç değildir, o memlekete
yaptığı hizmetlerle ilgilidir. Tevfik İleri, memleketini
yâr, yârini memleket gibi seven bir kuşaktan geliyordu. Elli
yaşında vefat ettiğinde şerefli bir isimden başka
çocuklarına bıraktığı mirası yoktu. Yıllarca
bakanlık yapmış birisinin oturacak bir evinin
olmayışı dikkatinizi çekmiştir umarım. Daha sonra,
hemşehrileri ve arkadaşları ailesine bir ev yaptırıyor
ve adını da Vefa Apartmanı koyuyorlar.
1950 seçimleriyle
birlikte Türkiyede ilk defa demokratik bir seçim sonunda iktidar
değişmiştir halka rağmen halk için zihniyeti yerine
halkla beraber halk için düşüncesi iktidar olmuştur. On yıl
boyunca Türkiye Büyük Millet Meclisinin faal bir üyesi sıfatıyla
rahmetli Menderes hükûmetlerinde değişik bakanlıklar
yapmış ama biz, Tevfik İleriyi Millî Eğitim Bakanı
olarak daha fazla hatırlarız.
Tevfik İleri,
Millî eğitim konusunda Maarif davasını mutlak surette bir
memleket davası addediyoruz. Eğer hakikaten bir memleket
kalkınması yapacaksak, mutlak bir maarif kalkınması
yapmamız lazımdır. diyerek kalkınmanın ancak
eğitim yoluyla mümkün olabileceğini vurgulamış ve bu
hususta çok ciddi çabalar göstermiştir.
Tevfik İleri,
Millî Eğitim Bakanlığı sırasında ilkokul
müfredatına din dersinin konulması, imam-hatip okullarının
yeniden açılması, İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünün
açılması, Orta Doğu Teknik Üniversitesinin açılması,
Atatürk Üniversitesinin açılması, Köy Enstitülerinin öğretmen
okullarıyla birleştirilerek ilköğretim okullarının
açılması gibi hizmetlerde bulunmuştur.
Türkiyede dinî
alandaki gelişmelerle demokratikleşme arasında çok ciddi bir
ilişki vardır. Hatta Türkiyenin yakın tarihini din tarihi
olarak okumak da mümkündür. Bu açıdan bakıldığında tek
parti despotizminin hüküm sürdüğü yıllarda ülkemizde din eğitim
ve öğretimi, dinî hayatın yaşanması sürekli olarak
geriletilmiş, baskı altında tutulmuş, âdeta yok
sayılmıştır.
Tevfik
İlerinin Millî Eğitim Bakanı olduğu dönemde Diyanet
İşleri Başkanlığına din adamı
yetiştirecek bir müessese bile yoktu. Bu hususta çok ciddi gayretleri
olmuştur. Gerçekten de cenazelerin ortada kaldığına dair o
dönemde ciddi hatıralar vardır. Tevfik İleri ismini milletimizin
zihninde diri tutan şey, işte bu dinî hayata yaptığı
katkılardır hiç şüphesiz. Merhum Tevfik İleri, 1950
yılında İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünün
açılışında yaptığı konuşmada
Şüphe yok ki bu okulların, Yüksek İslam Enstitülerinin, din
bilgisiyle yetişen gençlerin milletimize, sadece milletimize değil,
bütün İslam âlemine ve kâinata bir ışık tutacağı
aşikârdır
Ben, kendisinin
Siirtte 1958 yılında yaptığı bir konuşmadan
küçük bir parça ile konuşmama son vermek istiyorum. Şöyle diyor
İleri: Kendi kendime düşündüm: Bu millete hizmet etmek ne güzel
şey, ne sevaplı şey. Sonra hizmetlerimizin
karşısında gösterilen büyük sevgiye mazhar olmanın
bahtiyarlığı içinde Allahıma şükrettim ve hükûmet
olmayı vatandaşa hükmetme şeklinde telakki eden,
vatandaşı ürküten, vatandaşı korkutan fakat kendisini sevdiremeyen
ve en mühimi millet sevgisinin ne olduğunu tadamayanlara acıyorum.
Milletimizce, sayın
vekillerim, sizlerin de böyle hatıralarla anılmasını
temenni ediyorum.
Tevfik İleriye
Cenabı Allahtan, Adnan Menderes ve arkadaşlarına Cenabı
Allahtan rahmet diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şener.
60ıncı
maddeye göre söz vereceğim.
Sayın
Yetiş
VII.- AÇIKLAMALAR
1.- Adıyaman
Milletvekili Muhammed Murtaza Yetişin, Suriyeli mülteci Fatma Kızzi
isimli bir öğretmenin yazdığı mektupta dile getirdiği
hususlara ilişkin açıklaması
MUHAMMED
MURTAZA YETİŞ (Adıyaman) Sayın Başkanım,
Suriyeli mülteci Fatma Kızzi isimli öğretmenin mektubunu okumak
istiyorum.
Acımızı
hisseden herkesi selamlıyorum. Biz Türkiyedeki Adıyaman çadır
kentinde kalan Suriyelileriz. Kuranda zikredilen ihtiyaç sahibi,
sıkıntı ve zorluk içindeki insanlardan olduğumuzu ifade
ediyor ve haykırıyorum: Birleşmiş Milletler çocuklarımızın
öldürülmesine engel olamaz mı? Çocuklarımıza ekmek göndermekten
aciz misiniz? Bizi Rus savaş uçaklarının bombalarından
koruyamaz mısınız? Unutmayın, mahrum bırakılan
annelerin ve çocukların ahı sizden hesap soracaktır.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Işık
2.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
2013 yılının hayırlara vesile olmasını
dilediğine ve son dönemde özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu
illerinde terörle mücadelede görev yapan emniyet teşkilatı
mensuplarının psikolojik tacize maruz kaldıklarına
ilişkin açıklaması
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle,
2013 yılının aziz Türk milletine ve insanlık âlemine
hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
Son dönemde,
özellikle doğu ve güneydoğu illerinde terörle mücadelede görev yapan
başarılı polis müdürleri, emniyet amirleri, şube müdürleri
ve komiserler, maalesef, emrinde çalıştıkları il müdürleri
başta olmak üzere, üst düzey emniyet görevlileri tarafından
psikolojik tacize ve tahriklere maruz kalmaktadırlar. Özellikle
başarılı olmaları nedeniyle terörle mücadele bölümünden
alınıp başka bölümlere kendi bilgileri dışında
atandığı iddiaları polis teşkilatında
çalışanları üzmektedir.
Dolayısıyla,
Hükûmeti bu tavırlarından derhâl vazgeçmeye
Oslo sürecinin bir
devamı olarak yapılan bu uygulamanın yanlış
olduğunu ifade ediyor ve polis teşkilatının bu
sorunlarına derhâl çözüm bulunmasını talep ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Eyidoğan
3.- İstanbul Milletvekili Haluk
Eyidoğanın, Vandaki depremzedelerin şikâyetlerine ilişkin
açıklaması
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Başkan.
Vandaki depremzedelerden
şikâyetler var. Vandaki deprem konteynırlarında 15.000
kişinin kaldığı ve bunların konteynırları
boşaltmasının istendiği doğru mudur?
Kalıcı
deprem konutlarının 30.000 TLye mal edildiği ancak depremzedelere
70.000 TLye satıldığı doğru mudur?
Konutların
tam olarak bitirilmediği, ciddi altyapı ve ulaşım sorunu
olduğu doğru mudur?
Vanda
yapılan kalıcı deprem konutları 23 Ekimde Sayın
Başbakanın katıldığı törenle depremzedeye
dağıtıldı. Şu anda anahtarları dağıtılan
konutların yüzde kaçına depremzedeler yerleşmiştir?
Kalıcı
konutlara yerleşenlerden istenen 1.835 TL kömür yakıt parası,
125 TL ortak gider avansı ve 48 TL aidat gibi meblağlar için ödeme
adresinin Van Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü olduğu
doğru mudur?
BAŞKAN
Sayın Serindağ
4.- Gaziantep Milletvekili Ali Serindağın,
Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının neden
Başbakanlığa bağlandığını ve istihbarat
birimleri arasında koordinasyonun sağlanması görevini yerine
getirip getirmediğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, keşke Sayın Atalay burada olsaydı da
Soruyu ona
göre hazırlamıştım ama gene de okuyacağım, daha
doğrusu görüşümü ona göre hazırlamıştım.
Kamu Düzeni ve
Güvenliği Müsteşarlığı İçişleri
Bakanlığına bağlı bir müsteşarlık iken
başarısız olduğu için mi İçişleri
Bakanlığından alınıp Başbakanlığa
bağlandı? Başarısızlık nedeniyle
İçişleri Bakanlığından alındı ise sorumlu olan o zamanki Sayın Bakan
değil mi? Başarılı idiyse neden İçişleri
Bakanlığından alınıp Başbakanlığa
bağlandı?
Bir de Sayın
Başkan, basında istihbarat birimleri arasında koordinasyonun
sağlanması amacıyla yeni düzenleme yapılacağı
haberleri yer almıştır. Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı tam da bu görev için kurulmuştur. Kamu
Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı istihbarat birimleri
arasında koordinasyonu sağlamak, ham istihbaratı
değerlendirip analizini yaptıktan sonra gerekli yerlere iletmek
amacıyla kurulmuştur. Acaba Kamu Düzeni ve Güvenliği
Müsteşarlığı bu görevleri yerine getirmiyor mu?
BAŞKAN
Sayın Demiröz
5.- Bursa Milletvekili İlhan Demirözün, yeni
yılı kutladığına ve borçlarına bir de tarım
sulama birlikleri borçları eklenen çiftçilerin Hükûmetten bu konuda
yardım istediklerine ilişkin açıklaması
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Yeni
yılınızı kutluyor, sağlık, mutluluk ve
başarı dileklerimle bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum.
Çiftçilerin
bankalara, ilaç bayisine, gübre bayisine, tarım kredi kooperatiflerine
borçları var. Bu borç batağına çiftçilerin tarım sulama
birliğine olan borçları da eklendi. Bugünlerde sulama birlikleri icra
işlemine başladı. Köy kahvelerine çıkamayan köylüler,
bırakın yılbaşı kutlamasını, ilçelere
inemiyorlar.
DSİ tarafından
belirlenen su ücretlerinin pahalı olduğundan bahseden köylülerimizin
borçlarının ertelenmesini, borç faizlerinin silinmesini, bu konuda
yardım istediklerini bir kez daha 2013ün ilk sorusu olarak belirmek
istiyor ve teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Özkan
6.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın,
yeni yılı kutladığına ve köylülerin, çiftçi kayıt
sistemine kayıtlı hayvan sayısına göre yem ve saman
desteği verilmesini talep ettiklerine ilişkin açıklaması
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Tüm
vatandaşlarımıza sağlıklı,
başarılı bir barış yılı diliyorum.
Bu arada,
gezdiğim Burdur, Antalya, Isparta, Afyonkarahisar köylerindeki
vatandaşlarımızın Hükûmete bir uyarıları var;
bunu paylaşmak istiyorum: En kısa zamanda bacasız fabrika olan
ineklerimizin, düvelerimizin kesime gitmemesi için üreticilerimize,
köylülerimize Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı hayvan
sayısına göre hayvan başına en az 1.000 lira yem ve saman
desteği, iki yıl ödemesiz ve faizsiz olarak verilmelidir. talepleri
var. Hükûmeti uyarıyor, halkımız adına talebin yerine
getirilmesini istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Atıcı
7.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının, Mersinin Tarsus ilçesinde yaşanan sel
felaketinden dolayı çiftçilerin borçlarının ötelenmesi
gerektiğine ve Erdemli çiftçisinin yaralarının hâlâ
sarılmadığına ilişkin açıklaması
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, çok yakın bir zamanda Mersinin Tarsus ilçesinde bir sel
felaketi yaşandı. Bu sel felaketinde çiftçilerimiz gerçekten
mağdur oldular. Ama, bu sel felaketi neredeyse Tarsus için bir gelenek
hâline geldi, Tarsusun kaderi olmaya başladı. Derhâl zarar
tespitinin yapılması gerekiyor. Çiftçinin Ziraat Bankasına ve
tarım kredi kooperatifine olan borçlarının ötelenmesi gerekiyor.
Erdemli
çiftçisinin hâlâ yaraları sarılamadı. Bu yetmiyormuş gibi
sondaj kuyularına sayaç takılarak çiftçiler daha da perişan hâle
getirildi. Bu çiftçinin sorunlarının derhâl çözülmesi lazım.
AKPden bunu beklemiyoruz ama belki şaşırırlar yaparlar
diye yine de bir söz alıp söyleyeyim, dedim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Sözlü soru
önergelerinin geri alınmasına dair bir önerge vardır,
okutuyorum:
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Önergeler
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, (6/2369,
6/2380, 6/2436 ve 6/2194) esas numaralı sözlü soru önergelerini geri
aldığına ilişkin önergesi (4/82)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
6/2369, 6/2380,
6/2436 ve 6/2194 esas numaralı soru önergelerimi geri çekiyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim. 28.12. 2012
Ensar
Öğüt
Ardahan
BAŞKAN
Sözlü soru önergeleri geri verilmiştir.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin 3 önerge
vardır, okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- BDP Grubu
adına Grup Başkan Vekili Iğdır Milletvekili Pervin
Buldanın, Türk Silahlı
Kuvvetlerinde yaşanan ve kamuoyu vicdanında kuşku uyandıran
asker ölümlerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/444)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Hakkâri'nin
Yüksekova ilçesi 34'üncü Piyade Tugay Komutanlığında askerlik
hizmetini yapan 21 yaşındaki Er Ahmet Sezgin ile bir askerin silah
kazası sonucu hayatlarını kaybettikleri bildirilmiştir. Er
Ahmet Sezgin Batman ili nüfusuna kayıtlı olup Kürt'tür. Son
zamanlarda askerlik hizmetini yaparken kaza kurşunu ile ya da intihar
ettiği iddialarıyla hayatını kaybeden Kürt gençlerinin
sayısı oldukça fazladır. Aileler ve halk arasında Kürt
gençlerinin öldürüldüğü ancak intihar ya da kaza kurşunu gibi
gerekçelerle gerçeğin bilinmesinin engellendiği yönünde bir kanaat
oluşmuştur. Son olarak Yüksekova'da hayatını kaybeden
askerler başta olmak üzere, askerlik görevini ifa ederken ölen askerlerin
ölüm nedenlerinin ve bu iddiaların araştırılması için
Anayasa'nın 98inci ve İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılmasını
saygılarımla arz ederim.
Pervin Buldan
Iğdır
BDP Grup Başkan Vekili
Gerekçe:
Son dönemlerde
artan ve çoğunluğunu Kürt çocuklarının
oluşturduğu asker intiharları ve ölümleri toplumda büyük
endişe ve korkuya neden olmaktadır. Başta hayatlarını
kaybeden askerlerin aileleri olmak üzere büyük bir kesim bu ölümlerin intihar
ya da kaza kurşunu nedenlerine dayanmadığını,
çocuklarının ülkede gelişen Kürt
düşmanlığının sonucunda çocuklarının Kürt
oldukları için öldürüldüklerini ifade etmektedirler. Örneğin, 22
Temmuz 2010 tarihinde Kastamonu İl Jandarma Komutanlığında
askerlik yapan Celal Timur isimli Bitlisli erin nöbet kulübesinde ölü
bulunduğu iddia edilmiş, yetkililerce, Timur'un G3 tüfeğiyle
çenesinden ateş ederek intihar ettiği bildirilmiştir. Ancak
anlatılanlara inanmayan ve çocuklarının öldürüldüğünü
düşünen Timur'un ailesi çocuklarının intihar etmediğini,
Kürt olduğu için öldürüldüğü düşündüklerini beyan
etmişlerdir. Yine, Yozgat'ın Akdağmadeni ilçesi Jandarma Karakolunda
askerlik yapan Muş Bulanık ilçesi nüfusuna kayıtlı Ercan
Yeşilkaya'nın da intihar ederek öldüğü iddia edilmiş fakat
Yeşilkaya'nın ailesi bu iddiayı kabul etmeyerek
çocuklarının öldürüldüğünü ifade etmişleridir.
Hakkâri'nin
Yüksekova ilçesi 34'üncü Piyade Tugay Komutanlığında askerlik
hizmetini yaparken 29/12/2011 tarihinde arkadaşı diğer bir er
ile kaza kurşunu sonucu hayatını kaybeden Batmanlı Kürt Er
Ahmet Sezgin bunun son örneğidir. Sezgin'in babası da oğlunun
intihar edebileceğine inanmadıklarını beyan ederek gerçek ölüm
nedenini öğrenmek istemiştir. İntihar ya da kaza kurşunu ile
ölen askerlerin çoğunlukla Kürt olması, askerde Kürt
düşmanlığı yapıldığı düşüncesini
doğurmakta olup bu düşüncenin gerçekliğinin
araştırılması, bu şekilde ölümlerin
yaşanmasına engel olabileceği düşüncesiyle bir komisyon
kurularak bu iddiaların araştırılmasında fayda
sağlayacağı kanaatindeyiz.
2.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane ve 21 milletvekilinin, Türk
Silahlı Kuvvetlerinde yaşanan ve kamuoyu vicdanında kuşku
uyandıran asker ölümlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/445)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Kışlalarda
intihar, kaza ve kaza kurşunu gibi sebeplerle öldüğü iddia edilen,
fakat başta aileleri olmak üzere kamuoyunun vicdanında kuşkular
uyandıran şüpheli asker ölümlerinin nedenlerinin
araştırılarak alınacak önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasa'nın 98'inci İç Tüzükün 104üncü ve 105inci
maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması
için gereğini arz ve teklif ederiz.
1) Mülkiye Birtane (Kars)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Hasip Kaplan (Şırnak)
4) Sırrı Sakık (Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Halil Aksoy (Ağrı)
7) Ayla Akat (Batman)
8) İdris
Baluken (Bingöl)
9) Hüsamettin
Zenderlioğlu (Bitlis)
10) Emine Ayna (Diyarbakır)
11) Nursel
Aydoğan (Diyarbakır)
12) Altan Tan (Diyarbakır)
13) Adil Kurt (Hakkâri)
14) Esat Canan (Hakkâri)
15)
Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
16) Sebahat Tuncel (İstanbul)
17) Erol Dora (Mardin)
18) Ertuğrul
Kürkcü (Mersin)
19) Demir Çelik (Muş)
20) İbrahim
Binici (Şanlıurfa)
21) Nazmi Gür (Van)
22) Özdal Üçer (Van)
Gerekçe:
Her yıl
kışlalarda onlarca asker, kuşkulu bir şekilde
hayatını kaybetmektedir. Askerî yetkililer bu ölümlerin nedenlerini,
ailelere intihar, kaza, kaza kurşunu, kalp krizi, yıldırım
çarpması vb. olarak bildirmektedir. Dikkat çeken nokta ise bu şekilde
hayatını kaybettiği söylenen askerlerin hemen hemen hepsinin
Kürt olmasıdır. Bu durum, bütün alanlarda tutuklama, baskı ve
yargısız infaz olarak sürdürülen Kürt ve demokrat
karşıtı resmî tutumun; kışlalarda da Kürt ve demokrat
olan askerler üzerinde kuşkulu ölümler, rütbeliler tarafından darp ve
baskı şeklinde tezahür ettiğini göstermektedir.
Türkiye,
kışlalarda kuşkulu asker ölümleri ve bunun yanında
askerlerin maruz kaldığı fiziki ve psikolojik şiddet boyutu
bakımından, dünyada başka bir örneği olmayan ülke
konumundadır. Elâzığ'da bir teğmenin, askerin eline pimi
çekilmiş bombayı vermesiyle 4 erin hayatını kaybetmesi ve
Eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner'in, TSK'nın
döşediği mayınlardan dolayı meydana gelen asker ölümlerini
itiraf etmesi ve "Kendi erimizi alnından biz vurduk."
ifadelerinin yer aldığı ses kaydı durumu özetler
niteliktedir
Türkiye'de
askerlik bu bakımdan 20 yaşına gelmiş erkekler için bir
travmadır. Kışlalarda, darp, aşağılama, küfür ve dayak
inanılmaz boyuttadır. Önlem alınmayan ve gizlenerek devam eden
baskı ve şiddet, sonuçta kuşkulu ölümler olarak devam ediyor.
Meydana gelen her kuşkulu ölümün nedeni ise benzer şekilde ailelere
intihar olarak bildirilmektedir. Ancak otopsi raporlarının ailelere
verilmemesi ve askerî yetkililerin çelişkili açıklamaları
ailelerde şüphe uyandırmaktadır. Üstelik intihar ettiği
söylenen askerler, ailelerinin ifadelerine göre, genelde aynı gün
aileleriyle görüşen askerler, gelecek planları yapan ve psikolojik
sorunları olmayan askerlerdir. Kaldı ki ölüm sebebi ne olursa olsun,
bu ölümlerden Hükûmet ve askerî yetkililer sorumludur.
İnsan
Hakları Derneği raporlarına göre, 2007 yılında 23,
2008 yılında 28, 2009 yılında 38 ve 2010 yılında
23 asker kuşkulu bir şekilde yaşamını
yitirmiştir. Ancak bu rakamlara bakıldığında çoğu
ölümün kamuoyuna yansımadığı görülmektedir. Çünkü Milli
Savunma Bakanlığının resmî açıklamasına göre
2005-2010 yılları arasında kışlalarda toplam 408 asker
kuşkulu şekilde hayatını kaybetmiştir.
Yargılamanın
askerî yetkililerin ifadeleri üzerinden yürütülmesi ise açılan
soruşturmaların göstermelik olduğunu ortaya koymaktadır. Bu
nedenlerden dolayı, aileler AİHM'e başvurmaktadır. Bu
bağlamda sonuçlanan davalarda ise Türkiye haksız bulunmuş ve tazminata
mahkûm edilmiştir. Örneğin Şırnak'ın Uludere ilçesinde
2007 yılında askerlik yaptığı kışlada
hayatını kaybeden Ekrem Kurt'un, intihar ettiği öne
sürülmüş, otopsi raporu ise aileye verilmemişti. Sonuçta aile
davayı AİHM'e taşımış ve AİHM, Türkiye'yi
18.000 euro tazminat ödemeye mahkûm etmişti. Birçok dava da AİHM'de
benzer şekilde sonuçlanmıştır.
Bu yıl
sonunda ise 6 asker daha hemen hemen aynı günlerde kuşkulu bir
şekilde hayatını kaybetmiştir. 30 Aralık günü
Hakkâri'de askerlik yaptıkları kışlada hayatını
kaybeden 2 askerin, birbirini vurduğu söylenmiş, aileler gerekçeyi
inandırıcı bulmamıştır.
Yine Kastamonu'da
askerlik yapan Doğukan Kahyaoğlu'nun, 31 Aralıkta nöbet tutan
arkadaşının silahı ile kendisini vurduğu ileri
sürülmüş, aile ölüm nedenini ikna edici bulmadığını
söylemiştir.
Aynı
şekilde Gaziantep'te askerlik yapan Semih Çiftçi adındaki asker de 31
Aralık gecesi kışlada hayatını kaybetmiş, askerin
intihar ettiği açıklanmıştır. Aile askerî yetkililerin
açıklamasını gerçek dışı bulmuştur.
Yine Elâzığ
Poyraz köyü Jandarma Karakolunda askerlik yapan, Lütfü Esmer adında bir
askerin de aynı gün hayatını kaybettiği duyulmuş, ölüm
nedeninin intihar olduğu söylenmiş.
Son olarak da
Çanakkale'nin Gelibolu ilçesinde askerlik yapan Deniz Yurtsever isimli askerin
de nöbet sırasında kendini vurarak intihar ettiği ileri
sürülmüş, aile inceleme başlatılmasını
istemiştir.
Durum bir an önce
müdahale edilmesini gerektirecek kadar ciddidir. Sonuçlanan davaların da
yeniden incelenmesi ve sorumlularının yargı önüne çıkarılması
gerekmektedir. Bu durumda kışlalardaki kuşkulu ölümlerin son
bulması için bir Meclis araştırması açılması
kaçınılmazdır.
3.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 19 milletvekilinin, esnaf ve
sanatkârların sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/446)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Esnaf ve
sanatkârlarımızın sorunlarının
araştırılarak, alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98inci ve TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddesi uyarınca Meclis
araştırması açılmasını saygılarımla arz
ve talep ederim.
1) Mesut
Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
2) Mehmet
Şandır (Mersin)
3) Sinan Oğan
(Iğdır)
4) Bülent Belen (Tekirdağ)
5) Alim
Işık (Kütahya)
6) Özcan Yeniçeri (Ankara)
7) Erkan Akçay (Manisa)
8).Enver Erdem (Elâzığ)
9) Yusuf
Halaçoğlu (Kayseri)
10) Oktay Öztürk (Erzurum)
11) Mehmet Günal (Antalya)
12) Muharrem
Varlı (Adana)
13) Mustafa
Kalaycı (Konya)
14) Ahmet Duran
Bulut (Balıkesir)
15) Cemalettin
Şimşek (Samsun)
16) Necati Özensoy
(Bursa)
17) Sümer Oral (Manisa)
18) Adnan
Şefik Çirkin (Hatay)
19) Ali Halaman (Adana)
20) Bahattin
Şeker (Bilecik)
Gerekçe:
Küçük ve Orta
Ölçekli İşletmeler (KOBİ), ülkemizdeki işletmelerin yüzde
99,9'unu oluşturmaktadır. İstihdamdaki payları yüzde 81
olan bu işletmelerin, katma değerdeki payları ise yüzde 59
olarak hesaplanmaktadır. KOBİ'ler yatırımların yüzde
62'sini ve ihracatın da yüzde 26'sını gerçekleştirmektedir.
Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeler kapsamında yer alan işletmelerin yüzde 96,5'i
ise mikro ölçekli işletme olarak adlandırılan 1-9 kişinin
çalıştığı işletmelerdir. Bu işletmelerin çok
büyük bir çoğunluğu Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu
(TESK) çatısı altında örgütlenen esnaf ve
sanatkârlarımızdan oluşmaktadır.
Türkiye Esnaf ve
Sanatkârları Konfederasyonunun; 491 meslek dalında 1.948.363 esnaf ve
sanatkâr üyesi bulunmaktadır. Bu esnafların bir araya gelerek
oluşturdukları 3.113 esnaf ve sanatkâr odası, illerde örgütlenen
81 esnaf ve sanatkâr odaları birliği ve 13 mesleki federasyonu
vardır. Esnaf ve sanatkâr kesimi ülkemizin en yaygın örgütlenme
ağına sahip bir meslek kuruluşudur.
Esnaf ve sanatkâr
camiası, yanlarında çalışanlar ve aileleri ile birlikte
ülkemizin neredeyse dörtte 1ini oluşturmaktadır. Ülkemizi etkisi
altına alan küresel mali kriz esnaf ve sanatkârlarımızı çok
ciddi anlamda olumsuz yönde etkilemiştir.
Ülkemizin ekonomik
ve siyasal hayatında göz ardı edilemeyecek yere ve öneme sahip olan
esnaf ve sanatkârlarımız, ülkemizde uzun zamandır devam eden
kriz nedeniyle zor günler yaşamaktadır. Esnaf ve sanatkâr kesiminin
büyüklüğü düşünüldüğünde, esnaf ve
sanatkârlarımızın yaşadığı olumsuzluklar
sadece kendilerini değil, toplumun genelini etkilemektedir. Ülkemizde
acilen esnaf ve sanatkâr kesimini rahatlatacak tedbirlere ihtiyaç
duyulmaktadır.
Piyasalardaki
talep daralması ve buna bağlı olarak azalan iş hacmi esnaf
ve sanatkârlarımızın sorunlarını
artırmaktadır. Esnaf ve sanatkârlarımızın ekonomik,
sosyal ve siyasal koşullar ile teknolojik gelişim, haksız
rekabet, bölgesel farklılıklar gibi önemli sorunları
bulunmaktadır.
Esnafın en
önemli sorunu iş yapamamadır. İş hacminin daralması ve
düşen kârlılık esnaf ve sanatkârın zorunlu giderlerini bile
karşılayamaz duruma düşmesine neden olmuştur.
Aldığı kredisini ödeyemeyen, vergi ve sosyal güvenlik primini
yatıramayan esnaf ve sanatkâr sayısı hızla
artmaktadır.
Bugüne kadar
açıklanan destek ve teşvik paketlerinden esnaf ve
sanatkârlarımız umduğunu bulamamıştır.
Teşvik ve destekler büyük yatırımlara verilmiş,
doğrudan esnafa yansıyan hiçbir teşvik hayata
geçirilememiştir. Oysa esnaf ve sanatkâr, ülke ekonomisinde ve toplumsal
hayatta istikrar için hayati derecede önem taşıyan çok geniş bir
meslek kuruluşudur.
Esnaf ve sanatkârlarımızın,
sosyal güvenlik, mesleki eğitim ve istihdam, finansman ve KOSGEB
destekleri konusunda da sorunları bulunmaktadır. Ayrıca, esnaf
ve sanatkârlarımız vergi ve mevzuat konusunda da büyük sıkıntı
yaşamaktadır.
Bu nedenle, esnaf
ve sanatkârlarımızın sorunlarının
araştırılarak gerekli önlemlerin belirlenmesi için,
Anayasanın 98inci ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddesi
uyarınca bir Meclis araştırma komisyonu kurulması yerinde
olacaktır.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım:
C) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Cemil Çiçek ve beraberindeki bir heyetin, Sudan Ulusal
Meclisi Başkanı Ahmet İbrahim El Tahirin vaki davetine icabetle
20-22 Ocak 2013 tarihleri arasında Hartumda düzenlenecek olan İslam
İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği
(İSİPAB) 8inci Konferansına katılmak üzere Sudana
ziyarette bulunması hususuna ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tezkeresi (3/1082)
31/12/2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek ve beraberindeki heyetinin, Sudan
Ulusal Meclisi Başkanı Ahmet İbrahim El Tahirin vaki davetine
icabetle 20-22 Ocak 2013 tarihleri arasında Hartumda düzenlenecek olan
İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği
(İSİPAB) 8inci Konferansına katılmak üzere Sudana ziyarette
bulunması hususu Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanunun 9uncu Maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul Edenler
Kabul Etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.49
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.04
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT
(Ordu), Fatih ŞAHİN (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 47nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
tezkereyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler
arasında anlaşmazlık olduğu için elektronik cihazla oylama
yapacağım.
Bir dakika süre
veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.07
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.11
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT
(Ordu), Fatih ŞAHİN (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 47nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin ikinci
oylamasında da karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
tezkereyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım:
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- BDP Grubunun,
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici ve arkadaşlarının
nefret suçlarındaki ciddi artışların
araştırılması amacıyla 26/3/2012 tarihinde, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu
Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 2 Ocak 2013
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
02.01.2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 02.01.2013 Çarşamba günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından Grubumuzun aşağıdaki
önerisini, İçtüzüğün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurul'un
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
İdris
Baluken
Bingöl
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
26 Mart 2012
tarihinde, Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici ve
arkadaşları tarafından verilen (785 sıra nolu), nefret
suçlarındaki ciddi artışların
araştırılması amacıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin, Genel Kurul'un
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak,
02.01.2013 Çarşamba günlü birleşiminde sunuşlarda okunması
ve görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu önerisinin lehinde ilk söz Muş
Milletvekili Sayın Sırrı Sakıka aittir.
Buyurun Sayın
Sakık. (BDP sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK
(MUŞ) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de
hepinizi saygıyla selamlıyorum, iyi bir yıl diliyorum hepinize.
Bugün, grubumuzun
vermiş olduğu, nefret suçlarıyla ilgili, grubum adına
sizlerle bu düşüncelerimizi paylaşacağız.
2012nin son
günlerinde, özellikle
BAŞKAN
Sayın Sakık, bir saniye lütfen
Sayın
milletvekilleri, gerçekten Sayın Hatibi ben duyamıyorum.
Uğultuyu azaltır ve kesersek çok sevineceğim.
Buyurun Sayın
Sakık.
SIRRI SAKIK (Devamla)
Evet, teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
2012nin son
günlerinde, özellikle Afyonun Sultandağı ilçesinde, Kürtlerin
yaşadığı, çok azınlık olarak kaldıkları
mahallelerde bir iki vatandaşın arasında geçen bir yol
kavgasından kaynaklanan ve 1 vatandaşın yaşamını
yitirmesinden sonra bölgedeki bütün Kürt evlerine saldırıların
gerçekleştiğini ve bu saldırılardan dolayı Kürt
evlerinin büyük bir çoğunluğunun yerle bir edildiği, iş yerlerinin
talan edildiği ve hayatın her alanında nefret
suçlarının kol gezdiğine tanıklık ettik. Biz yetkili
birimleri bire bir, gece aradık. Hâlâ olaylar devam etmektedir. Özellikle
Afyon Valisini birkaç kez aramamıza rağmen, Meclis kanalıyla
aramamıza rağmen bir türlü telefonlarda Afyon Valisine
ulaşamadık ve oradaki Kürt vatandaşların evlerine
saldırılar hâlâ devam etmektedir ve oradaki Kürtlerin özellikle,
çocukları hâlâ okula gidememektedir.
Dün akşam,
topluca akşamları kendilerini korumak, kollamak adına birkaç
aile bir araya geliyor; çocuklarını bir odada yerleştiriyorlar
ve bir odada yanan sobanın gazından çocuklar, hepsi bir bütün olarak
zehirleniyor ve gece 112yi arayarak, acili arayarak yardım talebinde
bulunuyorlar.
Sayın
Başkan, gürültüden konuşamıyoruz. Eğer vekiller
dinlemeyeceklerse lütfen dışarı çıksınlar.
Şimdi, 112
Acili arayan vatandaşlarımız
112den ambulans gelmiyor, uzun
süre bütün çabalara rağmen ambulanslar gelmeyince vatandaşlar kendi
imkânlarıyla çocuklarını hastaneye götürüyorlar. Ne yazık
ki götürdüklerinde hiçbir hastaneden yardım alamıyorlar ve ambulansla
çocuklar götürülmediği hâlde, kendi imkânlarıyla götürüldüklerinde
bile doktorlar bakmıyor.
Bakın, hiçbir
fırında oradaki Kürt vatandaşlara ekmek bile
satılmıyor. Marketler Biz, sizi alışverişte
müşteri olarak kabul etmiyoruz. bunu söylüyorlar. Bunu yetkili birimlerle
paylaşıyoruz. Bize Aman, sayın vekilim, şunlar da oluyor
Şimdi,
mazeret uydurmaya hakkınız yok. Afyonda bu noktada
telefonlarımıza çıkmayan Sayın Valiye sesleniyorum:
Şimdi, 2012 yılının Haziran veyahut Temmuz
ayındaydı, 25 insanın orada bir bomba patlaması sonucu
canları paramparça olmuştu, siz orada Genelkurmay
Başkanlığına ne yapıyordunuz? Plaket veriyordunuz. Ne
yapıyordunuz? Orada halı, orada bilmem değişik armağanlar
ikram ediyordunuz.
Şimdi, ben,
size soruyorum Sayın Vali: Afyon sizin babanızın çiftliği
midir? Siz kimin adına orada görev yapıyorsunuz? Orada bu ülkenin
vatandaşları saldırıya maruz kalıyor ve bu
Parlamentonun üyeleri bire bir sizi arıyorlar da siz hangi hakla
telefonlara çıkmıyorsunuz ve bu saldırıyı gerçekleştirenler,
bilinen malum kesimler, devletin polisini
de yanına alarak Kürt evlerine saldırıda bulunuyorlar ve siz
bunlara engel olmuyorsunuz, tam tersi, orada bir lobi oluşturdunuz ve
şimdi oradaki Kürt insanların evini satışa
sunmuşsunuz, Bir bütün olarak derhâl evlerinizi satın ve buradan
ayrılın. diyorsunuz ve tehdit ediyorsunuz.
Şimdi, biz
geçmişte de bunlarla karşılaştık, Bursada da
aynı olaylar olmuştu. Bursada bilinen o malum kesimler polisle
birlikte Kürt mahallesine saldırıda bulunuyor ve sonradan da vali
çıkıp Bu işi, bu suçu işleyenler benim evladım da
olsa ellerine kelepçeyi vuracağım. diyordu ve sonra soruşturma
sırasında saldırıyı gerçekleştirenler değil,
saldırıya maruz kalanlar gözaltına alınıp ve
tutuklandılar. Oysa ki vali de, bütün Türkiyedeki Türkiye
insanının bir bütünü şunu görmüştü: O gün
saldırıyı gerçekleştirenlerin ellerinde silahlar, ellerinde
sallamalar, ellerinde satırlarla Kürt mahallelerine saldırı
düzenlenmişti ama ne yazık ki saldırıyı
gerçekleştirenlerin hiçbiri tutuklanmadı, hatta gözaltına bile
alınmadılar.
Bu
saldırılar sadece Afyonda veyahut da Bursada olmadı, daha önce
Muğlada da oldu. Yani orada, Muğlanın Dalyan ilçesinde
işletmeyi üstlenen bir Kürtün iş yerine saldırılarda
bulunuluyor ve orada sadece Kürtler değil, müşterisi olan turistler
bile saldırıya maruz kalıyorlar. Bu yetmiyor, İstanbulda
Ayazağada 30 Temmuzda bir inşaatta çalışan Kürt
işçilerine karşı bir bütün olarak saldırıya Türkiye
tanıklık etti ve en son Kürt işçileri valizlerini toplayarak oraları
terk etmek zorunda kaldılar. Karabükte aynı şey devam
etmektedir. Yani batının birçok ilinde, ilçesinde Kürtlere
karşı saldırılar hâlâ devam etmektedir. Eğer gerçekten
burada failler yakalanmıyorsa ve burada saldırıyı
gerçekleştirenler Allahuekber tekbirleriyle bu saldırıyı
gerçekleştiriyor, oradaki güvenlik güçleri, oradaki vali, oradaki emniyet
müdürü bunlara seyirci kalıyorsa bu işin sorumlusu siyasal
iktidardır. Derhâl bu politikalarınızdan vazgeçin, bununla siz
iç barışı sağlayamazsınız. Eğer gerçekten
Kürtler eşyalarını toplamaya başlamışsa,
valizlerini de toplamaya başlamışsa siz de
aklınızı başınıza almak zorundasınız.
Bu politika çıkmaz bir politikadır, bu politika hayatın her
alanında Kürtlere karşı nefret suçu,
ırkçılığı tetikleyen politikalardır. Ama bizim
yaşadığımız coğrafyalarda hiçbir gün bir tek insan
çıkıp burada şunu söyleyemez, Muşta, Diyarbakırda,
Şırnakta, Batmanda bir tek farklı kimliğe bir
saygısızlığı kimse gelip bu küsüden söyleyemez ama
Kürtlerin de sabrı bir noktaya kadar. Eğer bu politikalar devam
ederse, emin olunuz ki diğer alanlarda bizim tasvip etmediğimiz
politikalar ve bizim tasvip etmediğimiz olaylar gündeme gelirse bu
işin sorumlusu da biz değiliz, siyasal iktidardır. O vesileyle
nefret suçlarıyla ilgili bizim hassasiyetlerimiz biliniyor, birkaç kezdir
bu konuda Mecliste, Meclis araştırma önergesi için taleplerimiz oldu,
Cumhuriyet Halk Partisinin bu konudaki talepleri oldu. Şimdi tam da
zamanı, yeniden yaralarımızı sarmanın dönemidir,
yeniden görüşmelerin ve müzakerelerin olduğu bir süreci herkes
seslendiriyor. Hükûmet bu konuda açıklamalar yapıyor. Onun için bugün
hep birlikte ilk adımdır. Bu nefret suçlarını
araştırmak üzere bir Meclis araştırma önergesini verdik.
Eğer siz iktidar partisi bu sorunların üzerine gitmek
istiyorsanız derhâl bu önergemizin kabul edilmesi gerekir ve bu önerge
doğrultusunda eğer bir kabul çıkarsa buralardaki olayları
hep birlikte gider inceleriz ve birlikte araştırırız ama
bunların hiçbiri bugüne kadar hayat bulmadı.
Bakın, üniversitelerde
de aynı şey oldu, Kürt çocukları saldırıya maruz
kaldı, dışarıdan bindirilmiş kıtalarla gelen o
saldırganların hiçbiri gözaltına alınmadı ama ne
yazık ki saldırıya maruz kalan Kürt öğrencilerin hepsi
gözaltına alındı, kimi de tutuklandı.
Yani üniversitede
bu nefret suçları hayat buluyor, hayatın her alanında buluyor
yani batının birçok ilinde bu suçlar işleniyor, çocuklar
okullarda bu suçlarla her gün karşı karşıya kalıyor.
Onun için tekrar hepinizi bu konuda sorumluluk almaya, sizi sorumlu davranmaya
davet ediyor, verdiğimiz önergemizle ilgili olumlu oy
kullanacağınızı umut ediyor, hepinize teşekkür
ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sakık.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu önerisinin aleyhinde ilk söz Kayseri Milletvekili
Sayın Yusuf Halaçoğluna aittir.
Buyurun Sayın
Halaçoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, nefret ve buna bağlı suçlar muhakkak ki bir
insanlık suçudur. Nefrete sebep olan davranışlar ve bu
davranışa destek olanların da aynı şekilde nefret
suçları işleyenlerle eş değer tutulması
gerektiğine inanıyorum. Çünkü nefret ve nefret etmenin temelinde nefret
edilene karşı bir tahammülsüzlük vardır, bu tahammülsüzlük
yatmaktadır ve tahammül edebilme hoşgörü anlamına gelir.
Hâlbuki hoşgörü bile hoşgörüye sahip olanın belli bir ölçüde
tahammülünü yenme anlamındadır ve tamamıyla insanlıkla ve
insan sevgisiyle doğrudan alakalı değildir. Onun içerisinde
bile, hoşgörünün içerisinde bile bir tahammülsüzlük yatmaktadır. Yani
kendi tahammülsüzlüğünü bir yerde köreltmiş insan hoşgörü
sahibi anlamına gelir.
Değerli
milletvekilleri, nefret etme, karşınızdaki kişilere
değer vermeme, onlara karşı sevgisizlik gösterme duygusu verir.
Bunun sonucu olarak, muhatapları yok etme, asimile etme gibi birtakım
uygulamalar ortaya çıkar. Dolayısıyla, kişiler o zaman
ellerine silah alırlar, sivil-resmî ayırt etmeksizin insanları
öldürmeye başlarlar. Çünkü tahammülsüzlükle birlikte
ırkçılık, insanların dinî anlayışına
bakış açısında bir nefret duygusu ortaya çıkar ve
zaten devletler arasında meydana gelen birçok savaşın temelinde
de bu yatar. Bugün, Suriyede meydana gelen olaylara, iç çatışmaya
bakacak olursanız, her iki tarafın karşılıklı
olarak birbirinden nefret etmesi vardır. Böyle bir durumda tutar, sivil
insanların içinde bulunduğu otobüsleri yakarsınız, sivil
halkın yoğun bulunduğu yerlere bomba koyarsınız,
dershaneye giden ve hiçbir şeyden haberi olmayan öğrencileri havaya
uçurursunuz. Dolayısıyla, bunların bütünü nefrete dayalı
suçlar olarak ortaya çıkar. Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak
ırkı, dini, mezhebi, rengi ne olursa olsun insanlar arasında bir
ayrıma ve nefrete yol açacak bir anlayışa şiddetle
karşı olduğumuzu özellikle belirtmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, Türkçede bir kelime vardır: Gönül. Bu kelime, gönül
kelimesi dünyanın hiçbir dilinde yoktur. Dünyanın hiçbir dilinde
gönül kelimesi yoktur. Gönül alma, gönül kırma gibi birtakım ifadeler
hakikaten, tamamen insanidir ve insani değerler içerisinde telakki edilir.
Öyle ki, Türkler ta eski tarihlerden itibaren bu durumlara, insana ve insani
değerlere önem vermiştir. Bilge Kaan yazıtlarında şunu
görürsünüz: Yukarıda mavi gök, aşağıda yağız yer
yaratıldıkta, ikisi arasında kişi oğlu oldu. der.
Yani İnsan yaratıldı. der, Türkler yaratıldı.
demez. Keza, Osman Gazi döneminde yani Şey Edebali Osman Gaziye öğüt
verirken şöyle der: Ey oğul, insana değer ver ki, devlet
yücelsin. Çünkü her şeyi yücelten insan ve insani değerlerdir. Keza,
Fatih Sultan Mehmet, İstanbulu fethinden sonra Ayasofya Vakfiyesini
hazırlatmıştır, vakfiyenin ilk cümlesi şöyledir:
Kainatın özü insandır, bu vakfım insanlar içindir. Keza,
Sultan Abdülhamit döneminde Darülaceze yapılmıştır -ismi
Darülaceze- Farsça bir mürekkep kelimedir, yani düşkünler kapısı
ve burada, Türkler için değil veya Müslümanlar için değil,
Hıristiyanlar için de, Museviler için de, aynı şekilde,
düşkün olan her insana kapılar açılmıştır. Keza,
bugün Darülacezeye gidecek olursanız, orada hem camiyi hem kiliseyi hem
sinagogu birlikte, sırt sırta görebilirsiniz.
Yine, Osmanlı
döneminde, her padişah, yeni fethedilen topraklarda adaletnameler
yayınlamışlardır. Yani bu hangi anlama gelmektedir,
adaletnameler? O bölgedeki insanların tümünün, dinine, ırkına,
kültürüne bakılmaksızın padişahın koruması
altında olduğu bütün dünyaya ilan edilmiştir. Aslında,
tahammülsüzlük, bir şekilde, biraz önce söylediğim gibi, asimilasyon
dediğimiz insanların bulundukları inançtan, farklı bir
ırktan, soydan farklı bir ırka çevrilmesi anlamına gelir.
Osmanlı Devletine bakarsanız, Türklere bakarsanız, Balkanlarda
herhangi bir asimilasyonun olmadığını görürsünüz. Nitekim,
bugünkü Balkan ülkelerinin kendi kültürlerini, dillerini, dinlerini birlikte
yaşamaları aslında Osmanlı Devletinin bu
davranışına, bu yürüttüğü politikaya
bağlıdır, yani bir asimilasyona dayanmamasına
bağlıdır.
Dolayısıyla,
nefrete sebep olan olayların nasıl ortaya
çıktığını göz önüne alacak olursak şöyle
değerlendirebiliriz: Sırf etnik bir ırkçılık
peşinde koşarsanız ve sürekli olarak karşınızdaki
insanı aşağılayacak veya karşınızdaki
insanların da değerlerine sahip çıkmamak veya onlara değer
vermeyecek bir davranış içerisinde bulunursanız, muhakkak ki
önünde sonunda karşınızdaki insanlarda size karşı bir
tepki doğacaktır. Yani nefreti ortaya çıkaran yine
insanların kendisidir.
Şimdi, siz,
bir ülkede yaşayacaksınız, o ülkenin içerisinde başka
insanlara karşı darpta bulunacaksınız, onların hak ve
hukukuna saygı göstermeyeceksiniz ve buna sebep de siz
olacaksınız -çünkü söylemlerinizde sürekli bunları dile
getireceksiniz- ve ardından da diyeceksiniz ki Neden olaylar
çıkıyor? Bir toplum içerisinde çıkan olayların müsebbibi
muhakkakki o toplumu kışkırtan gruplardır, ikinci bir grup
değildir.
Dolayısıyla,
bu açıdan baktığınız zaman, şimdi eğer az
önce hatibin söylediği gibi Kürt vatandaşlarımızdan
bazıları valizlerini, eşyalarını toplayıp o
şehri terk ediyorlarsa, o zaman herkesin oturup yeniden düşünmesi
lazım. Artık düşünün ki bin yıldır birlikte
yaşayan insanların birbirinden nefret etmedikleri bir zaman dilimini
düşünün, otuz senedir meydana gelen teröre rağmen birbirini
aşağılamayan, birbirine karşı düşmanca
davranmayan insanları düşünün ama demek ki sonunda
başardınız demektir bunu. Buradaki
başarınızı kutlamak gerekiyor o zaman, iki toplumu
birbirine düşman etme konusunda.
Şimdi, neden
nefret ediyor o zaman insanlar? Benim öğrenciliğim zamanında
üniversitede kimin Kürt olduğunu, kimin Türk olduğunu kimse kimseye
sormazdı, hiç kimsenin de umurunda değildi açıkçası. O
Kürtmüş, bu Türkmüş, bu bilmem başkasıymış, bütün
bunların hiçbir tanesini biz yaşamadık üniversitedeyken. Ne
zaman okudum? 1967de üniversiteye girmiştim. Niye o zaman yoktu da bugün
var? Bugün, herkes birbirine âdeta düşman hâline geldi. Niçin? Sürekli siz
bir şeyin üzerinde duruyorsunuz. Efendim Kürt, Kürt, Kürt
diyorsanız karşınızda birileri de çıkar Türk, Türk,
Türk demeye başlar. Artık yapmayın. Şu toplum içerisinde
eğer birlik ve beraberliği sağlayacaksanız, o zaman
toplumun eksikleri olan her şeyi birlikte değerlendirin ve birlikte
ortaya koyun.
Dolayısıyla,
nefret suçlarına sebep olabilecek herhangi bir olayın kimlerden
kaynaklandığını, neden kaynaklandığını
iyi değerlendirip ona göre hareket etmek gerekir. Ama
şurasını da söyleyeyim: Nefret, her şeyi nefret olarak da
içerisine koyamazsınız. Psikolojisi bozuk olan insanlar da
vardır, cinsel birtakım konular sebebiyle küçücük çocuklara tecavüz
eden, onları öldüren insanlar nefretin ötesinde bir durum ortaya koyarlar.
Bunlar için de aslında kendini koruyamayan bu insanlara karşı
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kendi üzerine düşen görevi yerine
getirmesi gerekir çünkü kendini koruyamayacak insanı korumakla mükellef
olan devlettir. Devlet, bu gibi, çocuklara tecavüz eden, onları öldüren
insanlara karşı da insanlık adına gereken cezayı
vermekle mükelleftir.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu önerisinin
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, sayın hatip bizim nefret
suçlarını tetiklediğimizi söyledi, bu konuda
yanılmıyorsam cevap hakkımız var.
BAŞKAN
Buyurun.
X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun
Barış ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
SIRRI SAKIK
(Muş) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
O zaman hep birlikte 1920lere doğru
gidelim. Kimin kime ihanet ettiğini, kimin bütün halkları tek
kimliğe getirdiğini, diğer halkları nasıl
katlettiğini hep birlikte tartışalım.
Sizin tarihiniz
katliamlar tarihidir. O tarihlerde bugün mücadele edenlerin atalarının
nasıl katledildiğini siz çok iyi bilirsiniz.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, bu sözü geri alsın.
Bizim tarihimizde katliamlar tarihi yok Sayın Başkan, bunu
reddediyoruz. Böyle bir konuşma yapamaz buradan Sayın Başkan.
Böyle bir şey olamaz Sayın Başkan, sözünü geri alsın. Bu
millete hakaret edemez Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Sakık
SIRRI SAKIK
(Devamla) Şimdi, reddedebilirsiniz
Gerçeği reddedemezsiniz.
OKTAY VURAL
(İzmir) PKKnın katliamları ortada.
BAŞKAN
Sayın Sakık, siz bir sataşma için söz aldınız.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Buna müsaade edemezsiniz Sayın Başkan.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu milletin tarihine hakaret edemez Sayın
Başkan. Böyle bir şey olabilir mi? Bu ne biçim konuşma?
SIRRI SAKIK (Devamla)
Şimdi, o zaman siz 1937
Sayın
Başkan lütfen
BAŞKAN
Sayın Sakık, sataşma için söz aldınız.
SIRRI SAKIK
(Devamla) Sayın Başkan
Bakın, o
zaman siz Sayın Başbakanın
1937-1938deki Dersim
katliamıyla ilgili ne dersiniz söyler misiniz bana?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Yanlış olaylar olabilir ama bütün
tarihi suçlamak, tarihe hakaret etmek hiç kimsenin haddi değildir.
SIRRI SAKIK
(Devamla) Siz ne dersiniz? Siz Mustafa Muğlalı olayında ne
dersiniz? Yani bir halkı sürekli ret ve inkârla, bir halkı katlederek
siz gerçekten barışı sağlayabilir misiniz?
İşinize geldiği gibi, çıkarsınız kürsüde 1938
tek parti döneminde, 37de 38de Kürtler katledildi, Aleviler katledildi.
diyeceksiniz, siyaseten buradan nemalanacaksınız ama bunu biz dile
getirdiğimizde dönüp diyeceksiniz ki: Tarihimizde katliam yoktur. Sizin
tarihiniz
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Katliam tarihi diyorsun!
SIRRI SAKIK
(Devamla) Bakın, dünkü tarihte bile, dün, daha bir yıl önce
Roboskideki katliam neydi, söyleyebilir misiniz? Daha yakın bir tarih,
daha kan kurumadı, Roboskideki ailelerin kanı kurumadı. Buna ne
cevap vereceksiniz? Asıl nefret suçunu tetikleyen sizin ret ve inkâr
politikalarınızdır. Siz buradan nemalanıyorsunuz, siz
buradan siyaset yapıyorsunuz. Sizin söylemlerinizdir ki, sizin arka
bahçelerinizdir ki polisin desteğinde halka zulmediyor. Ellerinde
bayraklar, ellerinde
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI SAKIK
(Devamla)
ırkçı, milliyetçi söylemlerle kürsüye fırlayanlar
onlar.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Katliamlar tarihi ne kadar talihsiz bir laf. Çok
talihsiz bir laf.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan
BAŞKAN
Evet, tamam, söz vereceğim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
OKTAY VURAL
(İzmir) Kin ve nefretten başka kustukları bir şey yok!
BAŞKAN
Vereceğim, bir saniye.
Sayın
Sakık, teşekkür ederim.
SIRRI SAKIK
(Devamla) Sayın Başkan, konuşmalarımı bitiremedim
müdahalelerden dolayı.
BAŞKAN
Bitti, yok, olmaz yani bu işi biz sona erdiremeyiz. Lütfen Sayın
Sakık
SIRRI SAKIK
(Devamla) Şimdi, o zaman siz söylemeyin. Bakın, Paluda
atalarınız
BAŞKAN
Sayın Sakık, lütfen
ŞUAY ALPAY
(Elâzığ) Katliamlar tarihi çok talihsiz beyan.
SIRRI SAKIK
(Devamla) Sen bir Palulusun, nasıl katledildiğini sen de bilirsin!
ŞUAY ALPAY
(Elâzığ) Ben Palulu değilim ama yaptığın
SIRRI SAKIK
(Devamla) Olsun veyahut da aynı ildensiniz.
ŞUAY ALPAY (Elâzığ)
Katliamlar tarihi çok talihsiz bir ifade, çok talihsiz.
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın
Başbakan 1937 ve 38lerde derken neyi kastediyor?
BAŞKAN
Sayın Sakık, lütfen
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
2.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın Adalet ve Kalkınma
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle
şunu çok açık bir şekilde belirtmemiz gerekir: Bu milletin
tarihi dünyada -hangi açıdan bakarsanız bakın- en eşsiz
tarihlerden bir tanesidir. Bu milletin tarihinde katliam yoktur
KEMALETTİN
YILMAZ (Afyonkarahisar) Türk
milletinin tarihi diyebiliyor musunuz?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla)
bu milletin tarihinde soykırım yoktur,
bu milletin tarihinde asimilasyon yoktur. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Eğer görmek istiyorsanız, bakın, bizim
atalarımız, gurur duyduğumuz, övündüğümüz
atalarımız Osmanlının bugün çekildiği topraklarda
onlarca devlet var, hangisinde asimilasyonun izini görebilirsiniz? Hiçbir
tanesinde Türkçe bile konuşulmuyor. Asimilasyon, soykırım görmek
istiyorsanız bugün Avrupa ülkelerinin çekildiği ülkelere bakın.
SIRRI SAKIK
(Muş) Ben yakın tarihi kastediyorum, yakın tarihi.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Esas katliamı kim yapıyor biliyor
musunuz değerli arkadaşlar? Esas katliamı, otuz yıldan
beri, çoluk çocuk demeden terör örgütü yapıyor, tam bir katliam ordusu
gibi, kiralık katil gibi çalışıyor.
SIRRI SAKIK
(Muş) Sizin zulmünüze karşı bedenlerini ölüme
yatırıyor onlar.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Katliam görmek istiyorsanız terör örgütünün
icraatlarına bakacaksınız, onu destekleyenlerin
icraatlarına bakacaksınız. Bu milletin tarihine hiç kimse bir
şey söyleyemez. Bu millet gittiği yere adalet götürmüştür, sevgi
götürmüştür, gönülden sevgisini götürmüştür, kalbini
götürmüştür, hizmet götürmüştür. Yanlış olaylar olabilir,
vardır, onu da açıkça söylüyoruz, Başbakanımız da
söylüyor, biz de söylüyoruz. Yanlışlık varsa üzerine gideriz, gidiliyor.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Başbakan söylüyorsa siz niye savunuyorsunuz o zaman?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Yanlışlık olması başka
bir şey ama bir milletin, böyle necip bir milletin tarihine laf söylemek
kimsenin haddi değildir, hele sizin hiç haddiniz değildir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK
(Muş) Senin haddin!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Sizin hiç haddiniz değildir.
40 bin
vatandaşımızın kökenine bakılmaksızın, çoluk
çocuk olduğuna bakılmaksızın otuz yıldan beri
katleden, katliam yapan bir terör örgütünü destekleyen sizlerin hiç haddi
değildir.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Roboski ne? Hepsi çocuk değil miydi?
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, şimdi bakın...
BAŞKAN
Sıraya
Buyurun Sayın
Vural.
3.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Muş Milletvekili Sırrı Sakıkın Milliyetçi Hareket
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii, bugün,
maalesef bu kürsüde, aslında bizatihi nefret suçunu ifade eden bir
milletvekili, Türk milletine, devletine, tarihine nefretle bakan bir
insanın nefret suçlarından bahsetmesi ne kadar büyük bir paradoks? O
nefretle belediye otobüsündeki Serapı öldüren, Vanda polisin
arkasından gidip ensesinden kurşun sıkan, Antepte, Kumrularda,
Güngörende bombaları atan, işte o mayınları, o tetikleri
çektiren tetikçiler, bu nefret suçlarıyla siyaset yapanlar,
ırkçılıkla siyaset yapanlardır. Irkçılıkla
siyaset yapanlardır. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Asıl ırkçılığı yapanlar, Türk
milletine, bugüne kadar kardeşçe olmuş, Allaha şükür oynanan
bütün oyunlara rağmen vatanın her yerinde, tahriklere, bu kadar tahrike
rağmen her yerinde kardeşçe yaşayan, birbirlerine kız
alıp veren insanlar arasına fitne ve fesat yerleştiremeyenler,
bugün, birtakım olayları bahane ederek kin ve nefret kusuyorsa
aslında aynaya dönüp kendilerini suçluyorlar demektir.
Buyurun, PKK terör
örgütünün yapmış olduğu katliamlar: 10/5/1988, Mardin Nusaybin
Bahmini mezrası, 6 çocuk, 2 kadın, 7 erkek, toplam 15 kişi. PKK
terör örgütü katliamı, 24/01/1987, Mardin Midyat Başyurt Köyü Efeler
mezrası, 3 erkek, 1 kadın, 7 çocuk, 11 kişi. 89, Şirvan,
Eruh, Milan, şu çocuklara bakın, şu öğretmenlere
bakın, şu çocuklara bakın. Siirt Şirvan Daltepe, 10 çocuk,
7 kadın, 16 erkek, 33 kişiyi katleden PKK terör örgütü.
SIRRI SAKIK (
Muş) Roboskiyi çıkar o zaman.
OKTAY VURAL
(Devamla) - Şu çocuklara bakınız! İnsafınız
kurusun be! Bunlar Kürt kökenli insanlar değil mi? Ama kanla
Bakın,
şunlara bakın ya! Bunları unutacak mı bu millet?
Şuraya bakın!
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
OKTAY VURAL
(Devamla) - İşte kin ve nefret tahrikiyle siyaset yapıp ondan
sonra tetikçilere cesaret veren bu zihniyet asıl katliamların sorumlusu
ve nefret suçlarının kaynağı da bu zihniyettir. Bunu ifade
etmek istedim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Vural.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Benim konuşmam üzerine düzeltmem gereken, beni
itham eden birtakım cümleler oldu. Onların
karşılığını vermem lazım, düzeltmem
gerekiyor çünkü Türk tarihiyle ilgili konuşan bendim.
BAŞKAN
Buyurun.
4.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun,
Muş Milletvekili Sırrı Sakıkın şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türk tarihi kadar temiz, dünyanın başka hiçbir
tarihi yoktur, tarihi olmayanlar ancak böyle düşünebilirler.
Şimdi,
sürekli olarak dile getirdikleri Türklerin tarihinde büyük katliamlar
vardır. diyor. Türklerin tarihinde katliam yoktur, savaşlar
vardır, doğru ama katliam dediğiniz şey savaşan
insanların değil, savaşmayan insanların durup dururken
katledilmesi, öldürülmesidir. Bana o zaman tarihinizi açıkça
söyleyebilirseniz söyleyin varsanız. Ermenileri kim katletti? Haydi
bakalım gelin burada tartışalım var mısınız?
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Mersin) Varım, varım.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) O zaman gelin tartışalım ve bütün
belgeleriyle göstereyim. Peki, Birinci Dünya Savaşında Ruslarla
iş birliği yapan Kürt aşiretleri hangileriydi söyleyin?
Söyleyemezsiniz.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Mersin) Alman emperyalizmiyle iş yapan kimdi?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Ermenilerle Kürtlerin 1935te önce Halepte, daha
sonra da Suriyenin yine o kasabası
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Bu söyleminizle halka saldırıları
meşrulaştırıyorsunuz. Ayıptır!
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla)
oradaki iki toplantı, Ermenilerle Kürtlerin
bir araya geldikleri ve yaptıkları toplantıyı bana
nasıl izah edeceksiniz? Edemezsiniz.
Seyit Rıza
diyorsunuz
Hangisi Kürttü Dersimdekilerin? Hangisi Kürt aşiretiydi?
Haydaranlı mıydı? Seyit Rıza mıydı,
Horasanlı? Siz sürekli olarak böyle ırkçılık
yapıyorsunuz. Etnik ırkçılık yapa yapa, ondan sonra
vatandaşımız olan Kürtleri Türklerle karşı
karşıya getiriyorsunuz.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Siz de bunu meşrulaştırıyorsunuz.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Ben meşrulaştırmıyorum. Aksine
siz sürekli olarak bunu söylüyorsunuz.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Bu söyleminizle Afyondaki saldırıları
meşrulaştırıyorsunuz.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Sürekli olarak Kürt, Kürt deyip duruyorsunuz.
Bırakın, önce vatandaş olmaya bakın. Bir ülkede
yaşıyorsanız o ülkenin bütün insanlarının
problemlerini dile getirin. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ama siz Türk tarihinden habersizsiniz. Türk tarihi
Türkler katliam yaptı. diyorsunuz. Haydin oradan!
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Siz herkesi Türk sayıyordunuz zaten beş yıl
öncesine kadar!
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun.
5.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin Barış
ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
teşekkür ediyorum.
Aslında çok da
uzağa gitmeye gerek yok. Yani Dersimden tutun Ağrıya,
Ağrıdan gidin Zilana, Zilandan dönün gelin son tarihlere,
Uludereye kadar gelin, bakın kimler, nerede, nasıl bir katliam
yapmış onu görürsünüz. Siz, otuz yıllık çatışmada,
bizim de tasvip etmediğimiz bazı resimleri çıkarıp buradan
saldırıları meşrulaştırmaya
çalışıyorsunuz ama o ölenler
Bu savaş bizim tercihimiz
değil, bu savaş sizin ret ve inkâr politikalarınıza
karşı Kürt çocuklarının onurlu bir duruşudur. Yani
bunların
(AK PARTİ sıralarından Hadi oradan be! sesleri,
gürültüler) Bakın, bağırmayın! Bağırmayacaksınız,
bağırmayacaksınız! Haddinizi bileceksiniz!
OKTAY VURAL
(İzmir) Şu çocuğa kurşun sıkan onursuzdur,
şerefsizdir ya!
SIRRI SAKIK (Devamla)
Haddinizi bileceksiniz! Yok!
MUZAFFER
YURTTAŞ (Manisa) - Adam mısın sen be!
SIRRI SAKIK
(Devamla) Sus be!
Sizin ret ve inkâr
politikalarınızın sonucudur.
OKTAY VURAL
(İzmir) Şuraya bakın ya!
SIRRI SAKIK
(Devamla) Sayın Başkan
Sizin işinize
geldiği zaman Sayın Başbakan çıkacak, Dersimde olup
bitenlerden dolayı kamuoyundan özür dileyecek. Neden özür diliyor? 70 bin
insan Dersimde katledildiği için özür diledi. Dönüp Cumhuriyet Halk
Partisi, sizin tarihinizde katliam var. diyen Sayın
Başbakandır. Şimdi, o zaman bunları söylemeyeceksiniz.
Bunları söylediğiniz zaman biz de çıkar bunu açıkça
söyleriz.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Yanlışı kim yaparsa yapsın,
ne zaman yapılırsa yapılsın biz onu söyleriz, düzeltiriz,
gereğini de yaparız. Başka bir şey. Sen 30-40 bin
kişinin katilini eleştirebiliyor musun? Gücün yetiyor mu? İraden
var mı?
SIRRI SAKIK
(Devamla) Eğer bir yerde ret ve inkâr politikaları varsa
onların çocukları da bu ret ve inkâr politikalarına
karşı dik bir duruş sergiler. Eğer, sizlerin, vicdan sahibi
olan bakanlar çıkar derse ki: Diyarbakır Cezaevinde olup bitenler
bize uygulansaydı biz de dağın yolunu tutardık. diyorsa
burada bir vicdan muhasebesi var. Oysaki çok yakın bir tarihte bu
katliamların olduğunu bilirsiniz ve bu katliamları
gerçekleştirenlerin de kimler adına yaptıklarını da
bilirsiniz ama sorun Kürtler olunca, evet, birbirinize çok benzeşirsiniz,
hepiniz bir yumruk olursunuz, Osmanlı Bankası olursunuz ama
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Osmanlı Bankasının Türklerle alakası
yok.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Evet, biz Osmanlıyız, gurur duyuyoruz
onunla.
BAŞKAN
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.46
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.57
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT
(Ordu), Fatih ŞAHİN (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 47nci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- BDP Grubunun,
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici ve
arkadaşlarının nefret suçlarındaki ciddi
artışların araştırılması amacıyla
26/3/2012 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına vermiş olduğu Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 2 Ocak 2013 Çarşamba
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisi üzerinde şimdi söz
sırası, lehinde olmak üzere Malatya Milletvekili Sayın Veli
Ağbabada.
Buyurun Sayın
Ağbaba. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Öncelikle, başta Sayın
Başkanın ve Meclis üyelerinin yeni yılını kutluyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu yıl da maalesef, Türkiye Büyük Millet Meclisi,
iradesinden yoksun yeni bir yıla girdi. Sekiz milletvekili hâlâ
cezaevlerinde tutsak olarak tutulmaktadır. Bunu buradan bir kez daha
huzurlarınızda kınamak istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, nefret suçu -kısaca ifade etmek gerekirse- nefret
söylemi, ayrımcılıkla beslenen, ön yargı suçları
olarak tanımlanmaktadır. Nefret suçları, dünya çapında,
etnik, ulusal ve dinî kimlik, cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği
temelli olmak üzere, kişinin sağlık durumu, zihinsel ya da
fiziksel engellilik durumu, toplumsal statü, siyasi veya felsefi görüş,
eğitim durumu gibi özelliklere yönelik işlenen suçlar olarak
tanımlanmaktadır.
Değerli
arkadaşlar, çoğu zaman şiddet içeren bir eylem olarak ortaya
çıkabileceği gibi, kişi veya grup, ırk, milliyet, etnik
köken, dil, din, cinsiyet, felsefi ya da siyasal inanç, cinsel yönelim gibi
özelliklerine karşı işlenen her türlü eylemi kapsar.
Birçok Batılı
devletlerde, çağdaş hukuk sistemini benimsemiş devlette, nefret
suçu kavramı kabul edilmiş ve ceza mevzuatlarına
girmiştir. Örneğin, ABD, İngiltere, Almanya, Fransa gibi
ülkelerin yanında, AGİT katılımcısı 34ten fazla
ülkenin yasal mevzuatında nefret suçları düzenlenmiştir. Oysa
ülkemizde, nefret suçu olarak adlandırılabilecek çok sayıda
eylem gerçekleştirilmiştir. AKP iktidarına ve Bakanlar Kuruluna
baktığınız zaman nefret suçu anlamında ve nefret
söylemi anlamında çok zengin olduğumuzu söyleyebiliriz. Örneğin,
değerli arkadaşlar, Sağlık Bakanının
söylemiş olduğunu, İçişleri Bakanının her gün
konuştuklarını, geçtiğimiz dönem bakan olan Aliye
Kavafın söylemiş olduğunu nefret söyleminden sayabiliriz.
Ayrıca, yine
Hükûmetin başındaki Sayın Başbakan da nefret söylemi
konusunda Sayın Bakanlar Kurulu üyelerini ve milletvekillerini aratmayacak
ölçüde deneyim sahibidir.
Bu eylemlerden en
çok akılda kalan ise 2007 yılı 19 Ocağında
işlenen Hrant Dink cinayetidir. Hrant Dink cinayeti şahsi bir husumet
dolayısıyla işlenmemiştir, nefret suçu kavramı tam
da burada devreye girmektedir. Hrant Dink, etnik kimliği nedeniyle
öldürülmüştür. Yıllardan beri ekilen tohumlar, maalesef Hrant Dinkin
vücudunda hayat bulmuştur.
Değerli
arkadaşlar, eğer Hrant Dinkle ilgili, Hrant Dinkin katillerinin
cezalandırılmasında, cezalandırılanlar, nefret suçu
olmuş olsaydı çok daha ağır cezalarla
cezalandırılabilirdi ancak AKP Hükûmetinin mantığı tam
burada apaçık ortaya çıkmaktadır çünkü Hrant Dink cinayetinin
işlenmesine götüren süreçte kim varsa hepsi terfi ettirilmiştir, en
son terfi de maalesef burada, AKPnin oylarıyla başdenetçi seçiminde
olmuştur. 301e dayalı Yargıtay kararıyla Hrant Dinkin
ölümüne yol açan süreci başlatan kararın altında imzası
bulunan bir zat başdenetçi olabilmiştir Türkiye Büyük Millet
Meclisinde. Yine, Ahmet Kayaya yapılan siyasi linç, ona yönelen
saldırı bir nefret suçu olarak tarihimize geçmiş ve maalesef,
Ahmet Kaya Fransada göçmen olarak hayatını kaybetmiştir.
Değerli
arkadaşlar, nefret suçlarına, maalesef ülkemizde çok sayıda
örnek verebiliriz. Bunlardan birisi, bir yandaş medyanın
atmış olduğu bir başlık var ki insanları
birbirinden ayrıştıran, birbirine düşman kılan bir
başlıktır: Cemevinde Şok Tören diye atılan
manşet. Maalesef, o gazete yıllardan beri insanları hedef
göstermeye devam etmektedir.
Değerli
arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisi Nefrete Karşı Bir Arada
Yaşamı Savunmak başlıklı bir rapor
düzenlemiştir. Bu rapor, aslında Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündemine gelmeli ve bu, derhâl kabul edilmelidir. Bu raporda kısaca
şunlar söylenmektedir: Kapsamlı bir nefret suçu yasası
çıkarılmalıdır.
Ayrımcılıkla
Mücadele ve Eşitlik Kurulu, Ulusal İnsan Hakları Kurumu ve Kamu
Denetçiliği Kurumu, mali ve idari özerklikleri güvence altına alacak
şekilde etnik kurumlar olarak yapılandırılmalıdır.
Nefret
suçlarını izleme ve raporlama mekanizmaları
oluşturulmalı, bu alana ilişkin kamuya veri toplama ve
arşivleme görevi verilmelidir.
Kamu
görevlilerinin ayrımcılık, nefret söylemi ve nefret
suçlarıyla daha etkin mücadele edebilmelerine yönelik olarak hizmet içi
eğitim verilebilmelidir.
Nefret suçu
işleyen kamu görevlilerinin ayrımcı tutum ve
davranışlarıyla yüzleşmelerini sağlayacak bir
hassasiyet, eğitim programı hayata geçirilmelidir.
Kamu
kurumları, STKlar eş güdümlü mücadele yürütmeli, STKları
nefret suçlarıyla mücadelede çözüm ortağı olarak kabul
etmelidir.
Eğitim
sistemi çoğulcu ve özgürlükçü değerleri güçlendiren bir yapıya
kavuşturulmalı, müfredata ayrımcılık ve nefret
suçlarına ilişkin farkındalık yaratmaya yönelik içerik
eklenmelidir.
Şimdi, önemle
ifade etmek isterim ki Türkiye çağdaş, demokratik bir hukuk devleti
ise, AKP Hükûmeti ileri demokrasi dersleri vereceğine, nefret suçu
kavramını ceza mevzuatına yerleştirmelidir. Ayinesi
iştir kişinin lafa bakılmaz. Nefret suçu yasa tasarısı
hakkında verilen kanun teklifini hatırlatmak isterim. AKPnin tutumu
ne oldu? Bunu reddetmek oldu.
Değerli
arkadaşlar, nefret suçu söylemi de
Büyük acılar
yaşanmış, Sivas katliamı yaşanmış ve Sivas
katliamı sonrasında Başbakan buna Hayırlı olsun.
diyebilmiş. Maraş ve Çorum katliamları yaşanmış,
hâlâ yüzleşilememiş; Roman vatandaşlarımıza dönük
saldırılar yaşanmış, bazı illerde Kürt
yurttaşlarımıza dönük saldırılar yaşanmış;
Trabzonda Rahip Santoro cinayeti, Hrant Dink cinayeti, Malatyadaki Zirve
Yayınevi cinayeti ve LGBT cinayetleri maalesef artan hızla devam
etmektedir. Şimdi, bu LGBT konusunda bir bakanın söylediği söz,
geçmiş bir bakanın söylediği söz hâlâ
hafızalarımızda yerini korumaktadır, LGBTlerle ilgili
Onlar hastalardır, derhâl tedavi edilmelidir. demiştir.
Değerli arkadaşlar,
yine Başbakan, maalesef miting meydanlarında ana muhalefet partisinin
genel başkanının ismini söyleyerek durmuş, 81 ilde bir
mezhebi yuhalatmış ve ardından onu susturmaya gitmiştir.
Bu, belki dünya tarihinde en açıkça işlenmiş nefret söylemlerinden
birisidir. Bu da, eğer Ceza Yasamızda nefret suçu olmuş
olsaydı, nefret suçlarından yargılanacak birinci sanık
Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı olacaktı. Yine, kendi gibi
düşünmeyen bir başka siyasi partinin inançlarıyla dalga
geçmiş, onların inançlarıyla ilgili Zerdüşt
diyebilmiştir.
Değerli
arkadaşlar, dillerinden Mevlânâyı, Yunus Emreyi, Hacı
Bektaşı düşürmeyenler, maalesef ülkemizde nefret
tohumlarını ekmekten geri durmamışlardır.
Yine, bir bakan,
Gözlerin görmediğin hâlde sana iş vermişiz, daha ne
yapalım. diyen bu ülkenin Sağlık Bakanı hâlâ
koltuğunda oturmaktadır ve engelli yurttaşlarımızla
ilgili bu söylemiş olduğu şey hâlâ
kulaklarımızdadır.
Yine, bu ülkede
Biz Yezidi de olsa teröre bulaşmadığı sürece, insana insan
olduğu için yine değer veririz. diyen, bir ülkenin
Başbakanıdır ve bu ülkede yaşayan az sayıdaki
Ezidilerin tepkisini çekmiştir.
Nefret
suçlarına yönelik düzenleme bütün demokratik kitle örgütleri
tarafından, sivil toplum kuruluşları tarafından istenmesine
rağmen, maalesef bu konuda adım atılamamıştır.
Değerli
arkadaşlar, yaşamın her alanında maalesef nefret söylemi
devam etmektedir. Bizler Cumhuriyet Halk Partisi olarak Önce insan diyoruz;
önce insan, önce insan, önce insan
Etnik kimliğine, mezhebine, doğum
yerine, cüzdanının kalınlığına, kişisel
durumuna, cinsiyetine, sağlık durumuna bakılmadan Önce insan.
diyoruz. İnsan, hiçbir ayrıma tabi tutulmaksızın, her
ortamda -işe girerken, yükselirken, milletvekili olurken- insanın
sadece insan kimliğine bakılmalıdır. Mezhebinden
dolayı, etnik kimliğinden dolayı, engelli konumundan dolayı
asla suçlanmamalıdır, asla dışlanmamalıdır,
işe girerken, yükselirken bunlar göz önünde bulundurulmamalıdır.
Yine, Türkiye
Büyük Millet Meclisi çatısı altında beraber görev yapmaktan
büyük onur duyduğum Şafak Paveyle ilgili, yine bir yandaş
medyanın söylediği sözü size hatırlatmak isterim. Demiştir
ki: Sakat ama CHPli. Değerli arkadaşlar, maalesef, bu Türkiye
Büyük Millet Meclisi çatısı altında sadece Cumhuriyet Halk
Partili birkaç milletvekili buna tepki göstermiştir. O insan hâlâ o koca
gövdesiyle bir gazetede köşe yazıları yazmakta ve
ağzından hâlâ nefret söylemi düşmemektedir.
Değerli
arkadaşlar, ne zaman Türkiye Büyük Millet Meclisi bu tür insanlara ortak
tepki gösterebilirse, Türkiyede nefret söylemi artık daha azalır.
Biraz önce
yapılan tartışmaların da bu araştırma önergesinin
kimliğine uygun olmadığını belirtiyor, önergenin
lehinde oy kullanacağımı belirterek hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP ve BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ağbaba.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu önerisinin aleyhinde son söz, Bursa Milletvekili
Sayın Hakan Çavuşoğluna aittir.
Buyurun Sayın
Çavuşoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekili arkadaşlarım; öncelikle hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. Barış ve Demokrasi Partisinin grup önerisi
hakkında söz almış bulunmaktayım.
Öncelikle
sözlerimin başında, 2013 yılının ülkemize, milletimize
hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, Barış ve Demokrasi Partisinin, Afyonkarahisar
Sultandağında yaşanan birtakım hadiselerden yola
çıkarak ve onu da gerekçesine koymak suretiyle önümüze getirdiği bu
önerisiyle ilgili olarak, öncelikle Sultandağında yaşananların
bu kürsüden biraz evvel öneri sahiplerinin aktardığı
şekliyle gerçekleşmediğini ve farklı cihette, boyutta
yaşandığını bir kez daha buradan ifade etmek
istiyorum.
Afyonkarahisar
Sultandağında yıllarca aynı potada erimiş,
birbirleriyle saygı, sevgi, barış ve kardeşlik çerçevesinde
yaşamını devam ettiren kardeşlerimiz arasında ortaya
çıkan hadise kesinlikle etnik temelli bir hadise değildir,
dolayısıyla nefret söylemi ya da nefret suçuyla ilgisi de yoktur. Bu
kardeşlerimiz, yıllardan beri birbirlerinden kız alıp
vermekte, birbirlerinin düğün, tören ve merasimlerine gidip
gelmektedirler. Hâl böyle olunca, buradan bir istismar zemini ortaya koyarak
nefret söylemine ve nefret suçuna ilişkin bir gerekçelendirme yapmak da
çok doğru olmasa gerek.
Değerli arkadaşlar,
nefret söylemi ve nefret suçu hakikaten önemli bir hukuk alanı, önemli bir
konu olarak gündemimizde bulunması gereken bir husus. Nefret söylemi,
özünde çoğunluğun azınlık haklarını inkârı
olarak da değerlendirilebilir ancak burada bahsedilen azınlık
haklarını dar anlamda, sadece etnik temelli haklar olarak değil;
siyasi, dinî, mezhepsel vesaire, bütün alanlarla ilgili olarak da
dillendirmekte fayda var.
Aslında,
bizim normatif mevzuatımızda nefret söylemini ya da nefret suçunu
karşılayan hükümlerin de yer almadığı söylenemez.
Nitekim, Anayasamızın 10uncu maddesinde herkesin, dil, ırk,
renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri
sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu
belirtilmektedir. Benzer şekilde, 5237 sayılı Türk Ceza
Kanununun 3üncü maddesinde de adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi
koruma altına alınmaktadır. 76ncı maddede de
soykırım suçu yasaklanmakta; 122nci maddede
ayırımcılık; 216ncı maddede de halkı kin ve
düşmanlığa tahrik eden ve aşağılamayı suç
sayan metinler yer almaktadır. Ancak bu yasal düzenlemelerin elbette eksik
olduğu ve açık şekilde nefret suçunu
karşılamadığını da söylemek mümkündür.
Değerli
arkadaşlar, sayın milletvekilleri; nefret suçu kavramı dünyada
1980lerin sonunda kullanılmaya başlamış. Nitekim, 1985
yılında da pozitif hukuk hâline Amerika Birleşik Devletlerinde
getirilmiştir. Türkiyede nefret söyleminin ya da nefret suçunun bir
sosyolojik arka planının olup olmadığı sorgulanabilir.
Zira, nefret suçlarının son zamanlarda artıyor olduğu tezi,
Türkiyedeki hâkim hoşgörü söylemiyle de çelişmektedir. Türkiyede
Türklerin hoşgörülü ve misafirperver olduğu, tarihimizde
Batıdaki gibi ırkçılığın olmadığı,
İslamın barış dini olduğu, Osmanlıda
farklı etnik gruplara karşı hoşgörülü
davranıldığı şeklindeki hâkim kalıp yargılar
vardır.
Türkiyedeki nefret söyleminin ya da
nefret suçunun aslında sosyolojik ve tarihsel bir arka planı da
bulunmamaktadır. Zaten tarih kodlarımız ve dinî aidiyetimiz buna
engeldir. Ülkemizde hâkim unsurun inancını oluşturan İslam
da kelime anlamıyla Barış demektir. Nitekim İslamiyetin
Müjdeleyin, nefret ettirmeyin., Arapın Aceme, Acemin Arapa
üstünlüğü olmayacak. gibi, burada sayamayacağımız
sayıda ilkesel yaklaşımları da bunun açık bir göstergesidir.
Öte yandan, tarihî ve kültürel
mirasımızda da ilkesel yaklaşım kendini göstermiştir.
Osmanlı medeniyetinin yüzyıllarca hâkimiyet kurduğu
coğrafyalarda huzur ve barış hâkim olmuş, devlet idaresi hiçbir
şekilde tebaasında yer alan farklı etnik ve dinî gruplardan
homojen bir yapı tesis etmeye çalışmamıştır, ta
ki 1789 Fransız İhtilaliyle ortaya çıkan milliyetçilik
akımlarına kadar. Kısacası, Batıyla
karşılaştırıldığımızda,
Osmanlı İmparatorluğundaki millet sisteminin daha
hoşgörülü olduğu kesindir. Bunun en somut örneği
İspanyadan kaçan Yahudilerin Osmanlıya
sığınmalarıdır.
Bu takdirde sorulması gereken
soru, neden ülkemizde nefret söylemi ve nefret suçları neşvünema
bulmaktadır? Bu sorunun cevabını birden fazla noktada, birden
fazla başlık altında verebiliriz. Nefret söyleminin
artmasına yol açan sürecin, modernitenin aldığı yeni
şekil ve küreselleşme olgusu olarak da örnek verilebilir. Bir süredir
küreselleşme olgusuyla karşı karşıya olduğumuz
birçok kesim tarafından söylenegelmektedir. Bu küreselleşme süreci,
üretim ilişkilerinin dünyanın en ücra bölgesine kadar
yayılmasından, sermayenin dolaşımından ve işçi
çalıştırmadan da kaynaklanıyor olabilmektedir. Nitekim
-zamanım kısalmakta- Avrupadaki bunun örneğine bakabilirsek
eğer, Avrupadaki orta sınıfların, gittikçe yabancı
işçilerin ağırlık kazandığı bir ortamda,
kendilerinin sosyolojik durumlarının daraldığını
görmek suretiyle bir nefret söylemi gerçekleştirdikleri söylenebilir.
Ancak, Türkiye üzerinde şöyle bir örnek de vermek gerekebilir. Türkiyede
yaşanan süreç, klasik ulus devlet, laiklik, modernleşme
kavramlarının ülke içindeki farklılıkları
barındırmakta yetersiz kalmasından kaynaklanmaktadır.
Türkiye son yıllarda, hem batısı hem doğusuyla
yakınlaşmakta hem de kendi içindeki farklılıkların
daha görünür olduğu bir süreçten geçmektedir. Türkiyede modernleşme
sürecinin baskıladığı gruplar da kamusal gönüllülük
kazanmakta, bu vesileyle dindar gruplar siyasette ve ekonomik alandaki
başarıları sonucu zenginleşmekte; eğitimli, kentli ve
laik gruplarla yakınlaşmaktadırlar. Bu süreçte laik orta
sınıflar kendilerini daha ziyade güvensiz hissetmekte ve
korkmaktadırlar.
Değerli
arkadaşlar, burada, BDP tarafından getirilen grup önerisinin bizatihi
bu parti tarafından Genel Kurulumuza getirilmiş olması da
aslında bir ironi teşkil etmektedir.
Bakınız,
değerli arkadaşlar, bütçe görüşmelerimiz esnasında, bu
kürsü dokunulmazlığı çerçevesinde değerlendirilmesi gereken
bir husus söz konusu iken bile, parti grubumuzdan bir
arkadaşımızın kendi siyasi görüşlerini ifade ve
düşünce özgürlüğü kapsamında burada serdettikten sonra bu
kürsüye gelen bir BDPli arkadaşımız, ne yazık ki tam da
nefret söylem ve tavrını ortaya koyabilecek bir davranış
modeli benimseyerek şuradaki bardağı alıp fırlatma
teşebbüsünde bulunmuştur.
Değerli
arkadaşlar, aslında kişilerin ortaya tez olarak
attıkları hususlarda kendilerinin model teşkil etmesi ve model
olarak diğer toplum katmanlarına örnek olmaları gerekmektedir.
Bakınız,
sadece Kürt kardeşlerimizle ilgili olarak AK PARTİ iktidarları
döneminde gerçekleştirilen reformlar bile aslında nefret söyleminin
gittikçe daha az seviyede gerçekleşmesi gerektiğini, nefret söylemini
ülkemizin diğer mozaiğine ilişkin olarak daha ziyade
azalması gereken ve azaltması gereken bir parti bile, bunu daha da
farklılaştırarak, derinleştirerek,
kutuplaştırarak bir siyasi enstrüman olarak kullanmaya devam
etmektedir.
Değerli
arkadaşlar, ülkemizde Kürt kardeşlerimize ilişkin olarak ret ve
inkâr politikaları artık yoktur. Kürtçenin seçimlik ders olması
bu iktidar döneminde tanınmıştır.
SIRRI SAKIK
(Muş) Vay be! Allah sizden razı olsun! Allah razı olsun!
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Kürtçe enstitülerin açılması yine bu
iktidar döneminde tanınmıştır. Olağanüstü hâl gene bu
iktidar döneminde ortadan kaldırılmıştır. Adı
üzerinde Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi dediğimiz bir proje bu
ülkenin çeşitli mozaiğine daha geniş imkânlar sunması
açısından ülke gündeme getirildiği zaman, nefret söylemi tam da
burada, ağırlaşarak devam etmiştir. Cezaevlerinde evlatların
anneleriyle daha rahat konuşabilmesinin önü
açılmıştır. Sadece, HADEPin kapatılmasına
ilişkin 1990lı yıllardaki iddianameye bakarsanız bugün
gelinen noktanın ne anlama geldiğini sizlerin daha iyi ifade etmesi
ve anlaması gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Diğer taraftan, burada CHPli
arkadaşımız da, özellikle partimizin, nefret söylemine
ilişkin birtakım hususlarda bulundu. Ben kendisine sadece şunu
ifade etmek istiyorum
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çavuşoğlu.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Devamla) Stockholm sendromu size neyi
hatırlatıyor? Türban bir Nazi bayrağıdır. neyi
hatırlatıyor? Öbür taraftan, daha önceki İzmir Milletvekili
Canan Arıtman Hanımefendinin, Başbakanımızın
eşi hanımefendiye yazdığı mektup size neyi
hatırlatıyor?
Herkes önce
kendini sorgulamalı diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çavuşoğlu.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan
SIRRI SAKIK (Muş)
Sayın Başkan
BAŞKAN -
Allah rızası için şunu oylayayım. Yani, o ona dedi, bu buna
dedi
VELİ
AĞBABA (Malatya) Peki Başkanım.
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, sizi üzmek istemiyoruz, sadece yerimizden
bir şey söylemek istiyoruz.
BAŞKAN - Bir
saniye
Ama çok üzüyorsunuz yani hep beraber üzüyorsunuz. Söylenmedik laf
kalmadı ki şu anda
SIRRI SAKIK
(Muş) Arkadaşımız, sayın hatip nefret
suçlarıyla ilgili konuşurken misafirperverlikten bahsetti.
BAŞKAN -
Yani, son derece yumuşak mozaik diyen bir konuşma yaptı.
SIRRI SAKIK
(Muş) Ben bir şey demiyorum.
BAŞKAN - Yani
neyine itiraz ediyorsunuz onu anlayabilmiş değilim.
SIRRI SAKIK
(Muş) - Yerimden şunu söylüyorum: Biz misafir değiliz, biz bu
toprakların sahibiyiz.
BAŞKAN -
Kayıtlara geçti.
SIRRI SAKIK
(Muş) O misafirlikten bahsediyor, biz ortak hukuktan bahsediyoruz.
BAŞKAN -
Tamam.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubunun verdiği grup önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın
Ağbaba, ne diyecektiniz?
VELİ
AĞBABA (Malatya) Ben cevap verecektim.
BAŞKAN Neye
cevap verecektiniz?
VELİ
AĞBABA (Malatya) Konuşmacıya
Benim ismimi anarak bana
sataştı.
BAŞKAN Bak,
sataşmadı. Şimdi, siz bir sürü şey saydınız.
Hayır
Yani, ne olur
Bir sürü şey saydınız, o da cevap
olarak saydı. Konu kapandıktan, bir de orası kapandıktan
sonra saydı. Bu işin
Yani yedide bitecek.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Aslında hakkımız da size yok diyemiyoruz
biz.
BAŞKAN - Hak
hukuktan bahsetmiyoruz. Açarız önünü, herkes birbirine söyler ama saat
yedide bitecek. Grup başkan vekillerinden rica ediyorum, bana bildirilen
şey şu: Bir uzlaşma var, o uzlaşma içinde saat yedide de
bitiyor. O nedenle
VELİ
AĞBABA (Malatya) Stockholm sendromunu bilmiyor da arkadaş, onu izah
edecektim.
BAŞKAN
Söylediniz, bunların hepsi geçti kayıtlara. Hak yedim kabul etmeyin
ama şunu bitirelim.
Evet, şimdi,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
2.- CHP Grubunun,
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 20 milletvekilinin,
Sağlık Bakanlığı tarafından Kamu Özel
Ortaklığı çerçevesinde yapılacak olan tesisler ve bu
tesislerde verilecek sağlık hizmetlerinin alınır,
satılır ve kâr edilir bir mal hâline getirilmekte olduğunun
araştırılması amacıyla 21/11/2012 tarihinde, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu
Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 2 Ocak 2013 Çarşamba
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun,
02/01/2013 Çarşamba
günü (Bugün)
yaptığı toplantıda, siyasi parti grupları
arasında oy birliği sağlanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Mehmet Akif Hamzaçebi
İstanbul Milletvekili
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 20 milletvekili tarafından,
21/11/2012 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Sağlık Bakanlığı
tarafından Kamu Özel Ortaklığı çerçevesinde yapılacak
olan tesisler ve bu tesislerde verilecek sağlık hizmetlerinin
alınır, satılır ve kâr edilir bir mal hâline getirilmekte
olduğunun araştırılması" amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin (582 sıra
no.lu), Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin
önüne alınarak, 02/01/2013 Çarşamba günlü birleşimde
sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN -
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde ilk söz Mersin Milletvekili
Sayın Aytuğ Atıcı. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sağlık
Bakanlığı tarafından kamu özel ortaklığı
çerçevesinde yapılacak olan sağlık tesislerinin
halkımıza getireceği zararların
araştırılması amacıyla vermiş olduğumuz
Meclis araştırma önergesi lehine söz almış bulunuyorum.
Halka yalnızca doğruları söyleyen, süslü laflar ederek,
halkın geleceğini satılığa çıkarmayan milletvekillerini
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, kamu-özel ortaklığı her ne kadar
sağlıkta başladıysa da birçok alana yayılmaya devam
etmektedir. Kısaca şudur kamu-özel ortaklığı
değerli arkadaşlar: Hastane binasının kamu tarafından
tahsis edilen arazilerde özel şirketler tarafından yapılarak
devlete kiraya verilmesi olayıdır yani devlet, hastaneyi bir
şirkete yaptırıyor, sonra bu hastanenin içerisine kiracı
olarak giriyor ve kira ödemeye başlıyor. Önce insana sanki olabilir,
mantıklı gibi geliyor ama geçmişteki deneyimlerimizden yola
çıkarak bazı sorular sorduğumuzda işin gerçek yüzü ortaya
çıkıyor.
Sorular
şöyle:
Soru 1: AKP
zihniyeti rant sağlamadığı bir iş yapar mı?
Cevap: Hayır, bugüne kadar görülmemiş.
Soru 2: AKP
zihniyeti yaptığı işlerdeki ayıpları ve kanun
dışı işleri örtbas etmek için ne yapar? Cevap: CHPyi
muhalefet yapmakla suçlar Her şeye muhalefet ediyorlar. der, mazlumu,
masumu oynamaya çalışır.
Soru 3: Artık
bu numaraları kimse yiyor mu? Cevap: Asla yemiyor.
Şimdi,
konumuzu biraz daha derinleştirelim arkadaşlar: AKP Hükûmeti,
şehir hastaneleri yapılması için yap-kirala-devret yöntemiyle
bir ihale yaptı. Danıştayın 13. Dairesi, Ankara-Etlik,
Ankara-Bilkent ve Elâzığdaki bu ihalelerin yürütmesini durdurdu.
Danıştay bununla da yetinmedi ve Anayasaya aykırılık
nedeniyle Anayasa Mahkemesine de gidilmesini önerdi ve bu kararı verdi.
Şimdi, böyle bir karar var önümüzde, Danıştay 13. Dairesi diyor
ki: Bu işte bir yanlışlık var. Ülkesini, vatanını
seven, aklı başında insanlar ne yapar? Ben nerede hata
yaptım diye düşünür, Danıştayın verdiği
kararları inceler ve gerekli düzeltmeleri yapar. Akıl sahibi,
mantık sahibi insan böyle yapar. AKP Hükûmeti ne yaptı? AKP Hükûmeti,
sözleşmeyi kanun tasarısı hâline getirdi. Bakın, gerekli
düzeltmeleri yapacağına, sözleşmeyi kanun tasarısı
hâline getirdi. O kanun tasarısını okuyunca, inanın bana,
utanacaksınız. Bir sözleşme, kopyala-yapıştır,
hop kanun tasarısı hâline getirildi ve Başbakanın
imzasıyla da Meclise sundular. Sonra, Başbakan bununla yetinmedi,
kalktı Konyadan feryat etmeye başladı. Yargının bu
iptal kararıyla artık, yargı ayağımıza
dolaşıyor. diye bir imada bulundu ve kuvvetler
ayrılığının ne kadar sakıncalı olduğunu
cümle âleme duyurdu. Yani dedi ki: Biz iş yapmaya
çalışıyoruz yargı bunu engelliyor. Kuvvetler
birliğinin yani sultanlık sisteminin ne kadar güzel bir şey
olduğunu anlatmak ise Başbakanın yalakalarına düştü.
Kamu-özel ortaklığı sisteminin yargı tarafından iptal
edilmesinin ardından biz, bunun bu şekilde kanun tasarısı
hâline getirileceğini geçmiş deneyimlerimizden biliyorduk ve tam bir
buçuk ay önce yüce Meclise bu araştırma önergesini verdik. Belki,
AKPnin Sağlık Bakanı görür, yetim hakkı yemekten vazgeçer
diye ama nafile.
Değerli AKP
milletvekilleri, eminim ki bu kamu-özel ortaklığı sisteminin ne
kadar vahşi bir sistem olduğunu siz de bilmiyorsunuz çünkü bilseniz
siz bile asla bunu savunmazsınız. Bakın, Sağlık
Bakanı nasıl bir oyun içinde? Bunları size çok kısa
başlıklar hâlinde anlatmaya çalışacağım. Bu
tasarı ülkenin geleceğini nasıl satılığa
çıkarıyor, ne durum içindesiniz, bunu size anlatmaya
çalışacağım:
1) Ulusal ve
uluslararası şirketlere hastane yapmak üzere çağrı
yapıyorsunuz ve onlara şöyle ülkemin güzel bir yerinden bedava bir
arsa tahsis ediyorsunuz, işe böyle başlıyorsunuz.
2) Yapılacak
işin dikkat edin- Devlet İhale Kanunu ve Kamu İhale Kanununa
tabi olmadığını kanuna koyuyorsunuz. Hem de Ne Devlet
İhale Kanunu ne de Kamu İhale Kanununa bağlı
değildir. diye kanun maddesi yazıyorsunuz. Sonra, aynı kanunda
diyorsunuz ki: Kafamıza göre biz ihale yaparız; ister açık,
ister davet usulü, ister pazarlık yöntemi. Bunu da söylüyorsunuz.
Yetmedi, ihaleyi verdiğiniz şirkete diyorsunuz ki: Biz seninle özel
hukuk hükümleri çerçevesinde sözleşme yapacağız. Ülkemizi bir
de öyle bağlıyorsunuz. Yetmedi, hastane daha bitmeden, daha temel
aşamasındayken para ödemeye başlıyorsunuz; hastane
bittikten sonra 49 yıla kadar yanlış duymadınız- kira
ödemeyi taahhüt ediyorsunuz ve yapılan hesaplamalar bu hastanelerin en
fazla üç ila beş yıl içerisinde kendini amorti ettiğini ortaya
çıkarıyor, ama 2023 hedefine ulaşmak için çok para lazım,
onun için yetmiyor, şirketlere bu gibi imkânları tanıyorsunuz.
Eğer
şirket batarsa ne olacak? Bakın, çok yakın, daha bugünkü
gazetelerde var, bir hastane yapan şirket batıyor, kaçıyor
şirket ve hastane temeliyle ortada kalıyor. Eğer bu şirket
batarsa, tıpkı batık bankalara uyguladığınız
kamulaştırma yöntemini de uygulayacağınızı
söylüyorsunuz.
Bakın, bir
şey daha yapıyorsunuz, çantacı firmalar oluşturuyorsunuz,
tıpkı enerji piyasasında olduğu gibi. Kanuna
koyduğunuz madde aynen şu, diyor ki: Yüklenici firma hastane
yapım işini aynı koşullarda başka firmalara
devredebilir. Yani çantacı firmaları da oluşturuyorsunuz.
Tabii ki daha önce
yaptığınız ve Danıştayın iptal ettiği
sözleşmelerde yabancı firmalar bunları aldığı
için uluslararası tahkim yolunu da açıyorsunuz ve bu firmaların
batmaması için elinizden gelen her şeyi yapıyorsunuz, diyorsunuz
ki gariban firma dövizle borçlanmışsa, hiç olmazsa onun da
zararını karşılayalım.
Bakın, çok
önemli bir şey daha yapıyorsunuz -bu asla affedilmeyecek bir
şeydir- bu şirketler, ihaleyi alacak olan şirketler
uluslararası finans kurumlarından kredi alabilsin diye devletimizi
kefil ediyorsunuz.
Bakın, kanun
maddesinde bu da var. Bunların hepsini konuşmamız lazım, bu
kanunun mutlaka derhâl çekilmesi ve araştırma komisyonu kurularak
kârın zararın masaya yatırılması lazım.
Bakın,
diyorsunuz ki 2023e çok para lazım, sadece kira gelirleri yetmez. Ne
yapmanız lazım? Efendim, bu hastanelerin yoğun bakım,
laboratuvar, ameliyathane, fizik tedavi, diyaliz gibi yerlerini de verelim,
onlar işletsinler, onlardan kâr edelim. Belediyeler, ola ki bir CHPli belediye
bu vurguna, bu talana dur der diye korkuyorsunuz, imar planını
belediyeden alıp Çevre ve Şehircilik Bakanlığına
yaptırıyorsunuz.
Bakın, bir
şey daha söylüyorum, yetimin hakkını nasıl yediğinizi
buradan görün. Bu zavallı şirketler var ya, uluslararası, ulus
ötesi, zavallı şirketler, işte, bunlar mağdur
olmasınlar diye her türlü damga vergisinden, her türlü harçtan ve KDVden
muaf tutuyorsunuz. Allah aşkına nasıl bir yöntem bu? Nasıl
içinize sindiriyorsunuz?
Mevcut hastanelere
gelelim. Herkes düşünsün kendi kentindeki devlet hastanesini yeri paha
biçilemez. Bunları da yine şirketlere peşkeş çekerek 2023
yılına hazırlanıyorsunuz. Sonra da kalkıyorsunuz
Sağlığı özelleştirmiyoruz. diyorsunuz, sonra da
kalkıyorsunuz Biz vatana hizmet ediyoruz. diyorsunuz. Vallahi de olmaz
olsun, billahi de olmaz olsun böyle hizmet.
Şimdi gelecek
AKPnin sayın grup başkan vekili, diyecek ki: Biz iyi şeyler
yapıyoruz, halk bize oy veriyor, siz burada boşuna
konuşuyorsunuz. Arkadaşlar, yakın tarihten birazcık ders
alın. 1982deki faşist darbe anayasasına halkımız
yüzde 91,3le evet demişti. Sonra yanlışı anladı ve
bunların cezasını verdi. ANAPa verdiği yüksek orandaki
oylardan sonra bu partiyi tarihe gömdü. Şimdi sizin de sonunuz böyle
olacak. Yalnız siz tarihe gömülürken biz ülkemizin tarihe gömülmesini
istemiyoruz. Siz yarın Pardon dediğinizde, bu yasa
tasarısıyla ülkemizin sağlığı kırk dokuz
yıllığına yabancıların eline geçmiş olacak.
Sağlık
Bakanı kalkmış diyor ki: 44 bin yatak kapasitesi ile beş
yıldızlı hastane yapıyorum. Yahu koskoca bir bakan
halkı bu kadar nasıl yanıltabilir ben anlayamıyorum.
Birincisi, bu tasarıyla bir tane bile yeni yatak
kazandırmıyorsunuz. Bütün kazandırdığınız
yatakların tamamını eski yatakları iptal ederek yerine
koyuyorsunuz, Başbakanınız böyle emretti. İkincisi, bu
beş yıldız konforuna hiç kimse para veremeyecek, SGK da
ödeyemeyecek yani yine parası olan bu beş yıldızlı
konfordan yararlanacak. Bu yöntemi İngiltere denedi, Kanada denedi, yirmi
sene sonra dediler ki: Biz yanlış yaptık. Ve
Sayıştay raporlarına yirmi yıl sonra dediler ki: Biz
hatalı davrandık, bu iş kamuya zararlıdır.
Şimdi, yirmi yıl sonra bizim farklı sonuç beklememiz aptalca bir
yaklaşım olur. Bu yanlışa düşmememiz lazım.
Bakın, sadece
8 hastanenin bize getireceği zarar 25 milyar yani 25 katrilyon. Sonuçta
bütün hastaneleri de ele alırsanız 100 milyar, 100 katrilyon üzerinde
bir zarara götürüyorsunuz. Bu Yüce Divanlık bir iştir. Şimdiden
uyarıyorum, gelin bu kanunu çekin
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
AYTUĞ ATICI
(Devamla) -
önce bir tartışalım, önce bir masaya
yatıralım, ondan sonra da doğruysa hep beraber yapalım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Atıcı.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkanım, o kelimeyi, o
ifadeyi kullanmak istemiyorum tekrardan, sataşmadan
BAŞKAN
Evet, anladım.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
6.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Değerli arkadaşlar, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle,
bahsedilen kanun tasarısı görüşülürken bunlarla ilgili teknik
görüşmeleri orada yapacağız. Yalnız, gerçekten ne kadar
basit, ne kadar bilgiye dayanmayan bir konuşma olduğunu bir örnekle
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Katma değer
vergisinden, vergilerden muaf tutuluyor, doğrudur. Neden?
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Neden olursa olsun!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Çünkü, bunun sonuç itibarıyla ödeyicisi kim?
Devlet, hazine. Eğer ilave KDV ve benzeri yükleri kaldırmazsanız
onun için de ilave bir finansman yükü gelecek. Dolayısıyla bu kadar
basit. Yani yabancıya falan kaldığı yok. Bu kadar basit bir
değerlendirmeyi bile yapamayan bir yaklaşımla,
açıkçası, böyle sağlıklı bir değerlendirme yapmak
mümkün değil, onu belirtelim.
Bakın
değerli arkadaşlar
MAHMUT TANAL
(İstanbul) O zaman ekmek ve sudaki vergiyi niye
kaldırmıyorsunuz? Kaldırın onu.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Ekmekte KDV var mı?
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Ekmek ve suda KDV var mı yok mu, onun cevabını
verin.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sütte KDV var mı sütte?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Çok kesin çünkü o kadar çok yanlış var
ki zaman yeterli değil, bir tanesini örnek verdim sadece, bir tanesini.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Verdiğin örnek de yanlış Sayın Başkan.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Eğer katma değer vergisi de tahsil
edilirse üstlenici firma -bu bir finansman modeli, bu sadece bir finansman
modeli- onu da maliyetine katacak ve ayrıca finansman için de ilave yük
gelecek.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Bakın, suda KDV var, ekmekte KDV var, tuzda KDV var,
elektrikte KDV var, doğal gazda KDV var. Kaldırın bunların
hepsini.
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) Sağlıkla müteahhitliği
karıştırıyorsunuz.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Bu yükü kim ödeyecek? Bu yükü yine hazine
ödeyecek, devlet ödeyecek, millet ödeyecek. Dolayısıyla son derece
akılcı bir yaklaşımla böyle bir finansman modeli
getiriliyor.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) 100 katrilyon ödetiyorsunuz, 100 katrilyon.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Yani belki hatamız şu: Bu tür
akılcı yöntemler konusunda sizden böyle yaklaşım beklemek. Belki
hatalı davranışımız o.
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) İnşaat müteahhitliğiyle
sağlığı karıştırıyorsunuz.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Şimdi, bakın, biraz önce çok talihsiz
bir ifade kullanıldı, önce onu iade ediyoruz. Bizde yalakalık
olmaz. Bizde kimse Başbakanın yalakası değil. Ama
birilerinin aklından, fikrinden çıkmıyorsa yalakalık, hayat
tarzı hâline gelmişse o bizim sorunumuz değil, o onların
sorunu.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, efendim, Sayın
Canikli bir teknik açıklama yaptı, o teknik açıklamaya ben de
bir ilave yapmak isterim.
Bu bir finansman modelidir.
Dolayısıyla, bu modelde yapılan inşaatların katma
değer vergisinden muaf olmasında herhangi bir sakınca yoktur.
dedi. Katma değer vergisinin konusu, malların teslim edilmesi ve
hizmetlerin ifasıdır. Ödeyicisi devlet olan birçok inşaat
işinde ve alım işinde devlet katma değer vergisini öder.
Devlet bir inşaat yaptırıyorsa, bu inşaatı teslim
alırken bütün hak edişler üzerinden katma değer vergisini öder.
Dolayısıyla iki şeyi birbirinden ayırmak gerekir. Eğer
ödeyicisi devlet olan bütün teslimleri, inşaatları, hizmetleri
KDVden muaf tutarsak devletin KDV geliri yaklaşık yarı
yarıya azalır ve bu, devletten önceki aşamada inşaat
şirketlerinin yüklendiği bütün katma değer vergilerinin de iadesi
demektir. Bunu bilgilerinize sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Kısa bir bilgi ve tespit sadece. Sayın
Başkanım, buradaki farklı durum şu: Burada ayrıca
finansman yükü de bu ödenecek olan KDVnin üzerine yükleneceği için ilave
bir maliyet ortaya çıkacak. Diğerlerinde bu sorun yoktur yani
devletin katma değer vergisi ödeyicisi olarak ortaya
çıktığı diğer işlemlerde böyle bir sakınca
olmadığı için bu model finansman yükünün azaltılması
nedeniyle getirilmiştir.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Bu devlet bu vatandaşa yükleyecek yine.
Vatandaşın ekmeğine suyuna, yağına, tuzuna ilave
edilecek bu.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, efendim, Canikli her zaman bu Meclisi
aldatmıştır. Bakın, geçen gün Sayıştay
raporlarının buraya gelmemesinin nedenini açıklayayım.
Sizin mali müşavirlik şeyiniz var değil mi? Var mı yok mu?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Yok.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, bakın, inceleme yaptırıyorlar, 3 katrilyon
liralık vergi ve 3 katrilyon liralık da ceza buluyorlar.
Sayıştay bunları inceliyor, Merkezî Uzlaşma Komisyonuna bu
6 katrilyon liralık vergi gidiyor, 300 milyon liraya iniyor, ondan sonra
Sayıştay raporlarının buraya gelmemesi için de buraya
Sayıştay Kanununda değişiklik getiriyorlar, bunları
bertaraf ediyorlar.
Bakın,
Citibanka 5 katrilyon lira vergi buldular, bunların iktidarı
zamanında Merkezî Uzlaşmaya gitti sıfıra indi. Şimdi,
Canikli her gün çıkıyor burada bu insanları aldatıyor
ORHAN KARASAYAR
(Hatay) Sayın Başkan, neye göre konuşuyor, neye göre söz
aldı?
KAMER GENÇ
(Tunceli)
bu devletin kaynaklarını birtakım holdinglerin
eline götürüyor. Kendisine teessüf ederim.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Bakın, böyle hakaret yapamaz, böyle
konuşma yapamaz Sayın Başkan. Ben gerçekleri söylüyorum,
doğruları söylüyorum. Yani aldatma işi varsa onun uzmanlık
alanı kendisidir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Aldatmayı da açalım.
BAŞKAN
Evet, tamamdır.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Yüz bin defa kendisine iade ediyorum.
Ayıptır ya! Böyle saygısızca, böyle içi boş
konuşma olmaz Sayın Başkan.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun,
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 20 milletvekilinin,
Sağlık Bakanlığı tarafından Kamu Özel
Ortaklığı çerçevesinde yapılacak olan tesisler ve bu
tesislerde verilecek sağlık hizmetlerinin alınır,
satılır ve kâr edilir bir mal hâline getirilmekte olduğunun
araştırılması amacıyla 21/11/2012 tarihinde, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu
Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 2 Ocak 2013
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN -
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin aleyhinde Bingöl Milletvekili
Sayın İdris Baluken, buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, eğer aldatmaysa Merkezî Uzlaşma Komisyonuna kaç
liralık vergi uzlaşması gitti, kaça indi?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Bana ne, uzlaşmayı ben mi yaptım?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sen yaptın.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Var mı elinde bir belgen?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sen yaptın buraya getirdin.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Elinde belge var mı? Belgen varsa
konuş.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkanım, Merkezî Uzlaşma Komisyonunun
şeyini getirsinler.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Elinde varsa belgen konuş.
KAMER GENÇ
(Tunceli) İsteyelim işte. Belge
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, susar mısınız, hatip konuşacak.
Dışarı çıkın halledin ya!
Sayın
Baluken, buyurun.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Evet, teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Cumhuriyet Halk
Partisinin vermiş olduğu önergenin usulen aleyhinde ama içerik olarak
lehinde söz almış bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmama
başlamadan önce ben de 2013 yılının bütün
halkımız için, ülkemiz için barış, demokrasi,
kardeşlik ve özgürlük getirmesi dileklerimi iletmek istiyorum.
Yine,
yaşamını yitiren BDP blok milletvekili, değerli
siyasetçimiz, büyüğümüz Sayın Şerafettin Elçiye tekrar
Allahtan rahmet, tüm halkımıza da
başsağlığı dileklerimi buradan tekrar yinelemek
istiyorum.
Sayın
milletvekilleri, aslında bu kamu-özel ortaklığı neticesinde
devreye girecek olan sağlık tesisleri ve buralarda verilecek olan
sağlık hizmetleri uzun bir süredir devrede olan, sağlıkta
özelleştirmeyi esas alan Sağlıkta Dönüşüm Projesinin yeni
bir üst aşamasından başka bir şey değildir.
Bu
Sağlıkta Dönüşüm Programı aslında 80li yıllardan
beri kademeli olarak devreye sokulmuş, AKPnin iktidarda olduğu on
yıl süre içerisinde de hızla devreye, toplumsal hayata, sosyal hayata
sokularak bu yönlü maalesef, sağlıkta bazı geri dönülemez
hatalar içerisine girilmiştir.
Bu
Sağlıkta Dönüşüm Programının özellikle Dünya
Bankası, IMF ve Dünya Ticaret Örgütü gibi uluslararası birtakım
kurumların dayatması olduğunu herhâlde burada belirtmeye gerek
yok.
Sağlıkta
Dönüşüm Projesinin temel olarak felsefesi, sağlığı
piyasaya açmak, hızla özelleştirmeye doğru giden bir yolun önünü
açmak, sermayeye yeni kâr alanları yaratmak ve bu şekilde toplumun
sağlığından çok yeni bir kâr alanı olarak
sağlığı bir cazibe merkezi hâline getirmektir.
Uzun süredir
uygulanan bu politikalarla aslında hastaneler birer ticarethane, hastalar
birer müşteri ve yine burada hastanelerdeki temel işleyiş de
nitelikli sağlık hizmetinden çok kâr elde edip etmemesi, kurumun kâr
sağlayıp sağlamaması üzerinden yürütülen bir zihniyet
olduğunu belirtmek gerekiyor. Tabii, bu zihniyetin kendisi aslında
Anayasaya aykırıdır. Çünkü Anayasada sosyal devlet ilkesi
tanımlanmıştır. Bu sosyal devlet ilkesinin gereği
olarak da bütün yurttaşlara eşit, ulaşılabilir, nitelikli,
ücretsiz bir sağlık hizmetinin verilmesi, aslında önemli bir
kamusal yükümlülük olarak, iktidara gelen bütün hükûmetlerin önünde bir görev
olarak durmaktadır. Biz parti olarak sağlığa
yaklaşımımızın eşit, ulaşılabilir,
nitelikli, ücretsiz ve ana dilde sağlık eğitimi olduğunu
burada, bu kürsüde defalarca dile getirdik. Tabii, işin ücretsiz ve ana
dilde olan boyutuna karşı özel bir alerjinin olduğunu, özel bir
tepkisel reaksiyonun olduğunu biliyoruz. Çünkü ana dilde sağlık
isteyen, parasız sağlık isteyen pek çok sağlık
çalışanı, pek çok sendikacı maalesef hâlâ bugün
cezaevlerinde, yargısal süreçlerin ağır tahakkümleri
altında tutulmaya devam etmektedir.
Aslında
yürütülen bu özelleştirme programı çerçevesinde anlatacak çok
şey var ama özellikle bununla ilişkili olduğu için ben 2
Kasım 2011de yürürlüğe giren 663 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyi hatırlatmak istiyorum. Bunun, bu 663 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin kamu hastane birlikleriyle ilgili olan kısmı
zaten kamu ve özel ortaklığıyla devreye girecek olan bu
sağlık hizmetlerine bir ön hazırlık yapma ve onun zemini
oluşturmayla ilgiliydi. Bugün görüşmekte olduğumuz bu önerge de
aslında o günden itibaren bir tedbir alınmış olsaydı,
Meclis bu duruma bir müdahale etme durumunda olsaydı, belki de daha
sağlıklı sonuçlarla burada daha sağlıklı
tartışmalar yürütebilmenin zeminini de oluşturmuş
olacaktı.
Tabii, diğer
taraftan, 1 Ocak 2012 tarihi itibarıyla devreye giren bir genel
sağlık sigortası vardı. Burada artık
vatandaşların prim ödemek suretiyle sağlık hizmetlerine
ulaşmasıyla ilgili bir yasal düzenleme yapıldı ve paran
kadar sağlık anlayışı maalesef artık yasal bir
gerekçeye de dayandırılarak bütün hayatımıza, toplumsal
hayatımıza AKP Hükûmeti tarafından sokulmuş oldu.
Şimdi,
sağlıkta, biliyorsunuz, hastaneye başvuran bir hasta, katkı
payı, katılım payları, ilaç eş değer yüzdeleri,
işte yapılan tetkiklerdeki fark ücretleriyle zaten artık bir
özel sektör anlayışıyla kamu hastanelerinde bir muameleye
maalesef maruz kalmaktadır. Yine, kamu hastane birliklerinin yürütmüş
olduğu çalışmalarda özellikle genel sekreter ve yönetim
kurulunun hastanenin performansıyla ilgili bütün kriterlerini hastanenin
kâr elde edip etmemesi üzerine kurduğunu biz biliyoruz. Yani şunu
demek istiyorum: Uzun bir süredir özelleştirmeye doğru yürütülen
bilinçli bir dönüşüm
politikası var, bilinçli bir dönüşüm programı var ve bunun
getirmiş olduğu uygulamalar da aslında sağlıktaki
özelleştirmeyi zaten günlük hayatımıza getirmiş ve
merkezine oturtmuş durumda.
Bakın, bugün
hastanelerde sağlık çalışanları ve hekimler,
piyasacı bir yaklaşımla, baktıkları hasta
sayısına göre maalesef ücretler almakta ve bu durum sağlık
hizmetindeki niteliği de son derece
düşürmektedir. Avrupada bir hekimin günde bakabileceği hasta
sayısı 20 veya 25 ile sınırlı iken, bizim ülkemizdeki
hemen hemen bütün polikliniklere bu saatte girin, poliklinikteki sayaçlarda
120nci, 150nci hastaların sırada beklediğini görmüş
olursunuz.
Şimdi, bu
Mecliste -Allah geçinden versin ama- ola ki bir hastalık herhangi
birinizin başına gelse poliklinik sırasında bakılmak
istenen 150nci hasta olmayı herhalde hiçbir milletvekili istemez diye
düşünüyoruz. Dolayısıyla, kendimiz için istemediğimiz bir
şeyi halkımız için de istemememiz gerekiyor. Günde 120 ya da 150
hasta bakan bir hekimin üst solunum yolu enfeksiyonu gibi basit bir hastalık
ile çok daha komplike, tümör, kanser hastalarından, işte diyabetik,
dâhiliyeyle ilgili komplike hastalara kadar aynı süreyi ayırmak
zorunda olduğu gerçeğini göz önünde bulundurursak,
sağlıktaki nitelik düşüklüğünün nereden
kaynaklandığını da göz önüne getirmiş oluruz diye
düşünüyorum. Tabii nitelik düşünce de şiddet artıyor,
sağlık sisteminin bütün bu faturasını sanki hekimler ve
sağlık çalışanları
ortaya koymuşlar gibi bir
algı toplumumuzda hâkim oluyor ve bu şekilde de her geçen gün
hekimlere ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddet
ortamı artıyor.
Diğer bir
boyut, özelleştirmeyle ilgili, sağlıktaki
taşeronlaştırmayla ilgili bir hususa dikkatinizi çekmek
istiyorum. Biliyorsunuz, şu anda, hemen hemen, hastanedeki görüntüleme
merkezlerinden laboratuvar tetkiklerine kadar, hatta özellik arz eden
yoğun bakım ünitelerinden yenidoğan ünitelerine kadar her yerde
hizmet alımı artık bir taşeronlaştırma sistemi
içerisinde maalesef bu Hükûmet döneminde teşvik edilerek yine
sağlık camiasında önemli bir travma olacak şekilde devreye
sokulmuştur. Bu taşeron çalışan işçilerin ya da
sağlık çalışanlarının yaşadıkları
sıkıntılar zaten başlı başına bir
problemdir. Asgari ücretten tutun da esnek ve güvencesiz
çalıştırmaya kadar, çalıştıkları
hastanelerde maruz kaldıkları ayrımcı uygulamaların
tamamına kadar, bu taşeron işçilerin yaşadıkları
sıkıntı aslında başlı başına Meclisin
mutlaka müdahil olması gereken bir konudur. Taşeron işçilerin
sözleşmeli veya kadrolu pozisyona geçmeleriyle ilgili Meclisin önünde bir
görev olduğunu biz tekrar hatırlatmak istiyoruz.
2002
yılında 11 bin olan taşeron işçi sayısı, maalesef
bugün, AKP döneminde, 126 bin gibi devasa bir rakama ulaşmış ve
sorunlar da aynı şekilde çığ gibi büyümüştür. Modern
bir kölelik sistemi olarak taşeron çalıştırmasıyla
ilgili, mutlaka Meclisin bu duruma müdahil olması gerektiğini
düşünüyoruz.
Aslında bu
kamu-özel ortaklığıyla ilgili söyleyecek çok şey var ama
benden bir önce konuşan sayın hatip hemen hemen bütün hususları
dile getirdi. Konuşmasının tamamının altına imzamı
atabilirim, bunu çok rahatlıkla ifade edebileceğimi söylüyorum.
Burada bir hususa
dikkat çekmek istiyorum: AKP Hükûmeti bu projeyi 44 bin yeni yatak
halkımıza kazandırılacak. diye sunuyor. Aslında öyle
değil çünkü Yüksek Planlama Kurulu bu 44 bin yatağı eski
yatakların yerine koymak koşuluyla kabul etmiş.
Dolayısıyla, burada sayın hatibin dile getirmiş
olduğu, vergilerden muafiyetten tutun da hazine arazilerinin
peşkeş çekilmesine kadar sermayeye alan yaratan bütün o zihniyetin
zaaflarının tekrar gözden geçirilmesinin gerekliliğine
inanıyoruz. Zaten bu konuda Anayasa Mahkemesinin özellikle Etlik, Bilkent
hastaneleri ve Elâzığla ilgili vermiş olduğu kararlar da
ortada. Bu nedenle, önümüzdeki süreçte, sağlıkta yaşanan
dejenerasyonla ilgili, özel sektöre alan yaratmayla ilgili sürecin daha
tehlikeli bir aşamaya gelmemesi için bizler de bu önerinin lehinde oy
kullanacağımızı belirtiyoruz ve hepinizi de bu
duyarlılığa davet ediyoruz.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Baluken.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisinin lehinde Eskişehir Milletvekili Sayın Ruhsar
Demirel.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, şimdi bir vatandaş Bitlisin
Mutki ilçesi Kayran köyünden bana telefon ediyor. Hiç suyumuz yok, yolumuz
yok, okullarımızın suyu yok. diye telefon etti. Şimdi ben
de onu size arz edeyim efendim.
Sağ olun.
BAŞKAN
Evet, söylediniz, teşekkür ederim.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
RUHSAR
DEMİREL (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum ve herkesin yeni
yılını Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına da kutlamak
istiyorum. Umuyorum hepimiz için hayırlı, huzurlu bir yıl olur.
Millet, memleket için hayırlı yasalara, hayırlı denetim
imkânlarına sahip oluruz diye düşünüyorum.
Bu arada,
sağlık konuşmadan önce bir konuyu da belirtmek istiyorum. Bu
hafta Verem Haftası ve biz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bugün
veremle ilgili bir Meclis araştırma önergesini de Meclis
Başkanlığına sunduk. Nitekim -basında da var ki-
Türkiyede verem hastalığı tahminlerin çok ötesinde. Bu da
sanıyorum Sayın Sağlık Bakanının dikkate
alması gereken bir konudur sağlıkta dönüşümün geldiği
nokta itibarıyla. Çünkü biliyorsunuz ki verem, aslen aşıyla
önlenebilir hastalıklar arasında yer alıyor, çok özel
durumlardaki veremler istisna olmak üzere.
Bunun ötesinde,
ben bir konuyu belirterek kamu hastaneleriyle ilgili duruma geçmek istiyorum.
İki tane sayın bakan son zamanlarda bir hastadan bahsediyorlar.
Birisi Sayın Dışişleri Bakanı, birisi Avrupa
Birliğinden sorumlu Bakan. Hasta adam diye bir şeyden
bahsediyorlar. Tarih literatüründe var olan ama uluslararası
ilişkilerimizle ilgili iki bakanın ağzına hiç
yakışmayan bu sözler için sanıyorum Sağlık Bakanı
onların sağlığıyla ilgili bir araştırma
yapacaktır. Nezaketsiz, Türkiyede yaşanan seksen dokuz
yıllık cumhuriyet tarihinde var edilmiş bütün değerleri
hiçe sayan çirkin bu tanımlamayı ben o iki bakana şahsım ve
partim adına iade ediyorum.
Efendim, bu kamu-özel
ortaklığı meselesine gelince, az önce burada muhtelif
arkadaşlar konuştular, işin teknik boyutu da dile getirildi ama
teknik boyutunda çok iyi izah edilmemiş bir konu var. Bu kamu-özel
ortaklığı denilen sistem, evet, dünyanın yüzlerce ülkesinde
uygulanan bir sistem ama bu Türkiye modeli değil tabii ki dünyada
uygulanan; dünyadaki literatüre geçmiş, risk paylaşımı
üzerine kurulu bir finans sistemi olarak uygulanıyor. Bizdeki ise
tıpkı tarif edilmeye çalışılan başkanlık
sistemi gibi Türkiye modeli bir kamu-özel ortaklığı. Dünyadaki
bütün kamu-özel ortaklıklarında risk paylaşımı vardır.
Türkiyede bizlerin eleştirdikleri ise risk paylaşımı
yapılmadan bütün olumsuzlukların, bütün zararların devlet
adına millete yani milletin vergisine yüklenmesidir. Kamu-özel
ortaklığı denilen kısımdaki riskin negatif tarafı
kamuya, artı tarafı özele yani özelleştirmeyle bu işleri
alanlara havale edilmiştir. Dolayısıyla, bu finans sisteminin
risk paylaşımı üzerine kurulu olmamasından ötürüdür ki
Danıştay da zaten yasanın muhtelif kısımlarını
iptal etti.
Zaten burada
anlaşılamayan şöyle bir şey var: 2002
yılının Kasım ayında hükûmet etmeye başlayan
Adalet ve Kalkınma Partisi yıllar içinde sağlıkta çok iyi
noktaya gelindiğini ısrarla ve her defa söylediler. Hatta oy
kaynağı olarak da bu hizmetleri gösterirken 2011 yılında
anlaşılmayan bir sebeple, çok başarılı
olduklarını iddia ettikleri, çok iyi giden bu sistemi bir kanun
hükmünde kararnameyle tamamen değiştirdiler. Anlamak çok güçtü
tabiatıyla dışarıdan bakınca. Bu kadar iyi gidiyorsa,
hastalar bu kadar memnunsa, sistem çok iyi işliyorsa niye her şey
değişti? İşte, işler bunlar için değişti;
kamu-özel ortaklıkları için, kamu hastaneler birlikleri için yani
sağlık hizmetinin tamamen özelleştirilmesi ya da daha güncel
tabiriyle taşeronlaştırılması için. Bütün bu
değişiklikler onun için yapıldı ve sonuçta şuraya
geldik: Bütün hastalar yani hepimiz, bizler birer potansiyel hasta olarak
müşteri olduk, bütün sağlık hizmeti sunan kurumlar birer
işletme oldu. Yapılan her hizmet için bir artı para vermek
durumundayız, paramız ne kadarsa o kadar hizmet
alacağımız günler de çok yakın. Evet, milletvekilleri olarak biz
sağlık güvencesine sahip kişileriz. Ama bizi izleyenler, bizi
dinleyenler, bize oy verenler, bu insanlar bizim kadar şanslı
değiller sağlık hizmeti alma konusunda. Mesela Tam Gün Yasası
da öyle oldu. Biliyorsunuz Sayın Sağlık Bakanının
eşi o yasayla hastaneden ayrılmış bir hekim tarafından
yine kamuya ait bir hastanede ameliyatını olabildi. Kaç kişi bu
hakka sahip? Hiçbirimiz. Demek ki bazılarımız kanun önünde daha
eşitliksiz muameleyi görebiliyoruz olumlu anlamda.
Dolayısıyla,
kamu-özel ortaklığı adı altındaki bu finans
sistemindeki negatifliklerin faturasını ödeyecek olan millete de bu
sistemi doğru anlatmak lazım. Bazı sözleri çarpıtarak ifade
etmemeliyiz, mesela katma değer istisnasını. Katma değer,
evet muafiyeti var. Bu, hazinenin ödeyeceğini o cebimden bu cebime
meselesi değil buradaki. Buradaki mesele, vatandaşın üzerine
daha fazla vergi getirme meselesi. Çünkü, buradaki sistem, tekraren söylüyorum
ki galiba burada asıl altının çizilmesi gereken konu bu,
finanstaki riskin paylaşılamamasındandır. Dünyayı
örnek gösterirken riskin paylaşılamaması kısmını
hiç kimse dile getirmiyor. Örneklerimizi sürekli dünyadan veriyoruz ama dünyada
bu işin nasıl işlediğinden hiç söz etmeyip yalnızca
çok akılcı olduğunu iddia ettiğimiz, kendimize göre
Nasrettin Hoca aklıyla izah ettiğimiz konular var burada.
Bakınız,
ne kadar akılcı bir iş yapıldığını ben
size somut bir örnekle izah edeyim. Çok popüler bir ihale var biliyorsunuz,
otoyollar ve köprü ihalesi. Otoyolların özelleştirilmesinden, bu son
yapılan özelleştirmeden devlet 5 milyar 270 milyon dolar alıyor.
Kayseride kamu-özel ortaklığıyla ihale edilen 1.500
yataklı bir hastane var, yalnızca Kayseri için ve bu hastanenin 3
milyar 443 milyon liraya, sabit yatırımın da 427 milyon liraya
mal olduğunu biliyor muyuz? Koca otoyolların ve köprülerin
özelleştirilmesinden alınan paranın neredeyse yarısı
kadar bir paraya biz yalnızca 1.500 yataklı bir hastane sahibi
oluyoruz. Biz sahip oluyoruz, vergilerini biz veriyoruz. Hani o tüyü
bitmemiş yetimler var ya onlar veriyorlar. Türkiye'de her yeni doğan
çocuğun sırtına biraz daha vergi geliyor bu kamu-özel
ortaklıklarıyla. Dolayısıyla, aynı sistemle
yapılan bütün hastanelerin bizlere vergi olarak döneceğini hepimizin
oturup düşünmesi lazım.
Bildiğimiz
klasik sistemle ihale edilmiş benzer bir hastane Erzurumda
yapılmış, Sayın Bakanın bölgesinde. Orada 1.200
yataklı yapılan hastane 193 milyona mal olmuş, Kayseride ise
benzer bir hastane 3 milyar 443 milyona. Herhâlde bu rakamlar bile bize neyin
ne kadar akılcı, neyin ne kadar cin akılla izah edilmeye
çalışıldığını gösteriyordur. Sonuçta
Türkiyedeki her insanın bir aklı var. Bazı arkadaşlar
bazı yasaları savunmak zorunda olabilirler bulundukları konum
itibarıyla ama bunu akılla izah etmeleri
karşılarındakine ne ifade etmeye
çalıştıklarının bence bir belirtisi. O bakımdan,
bunu akılla izah etmeyip cinlikle izah etmelerini ben tavsiye ediyorum.
Bu arada, tabii ki
hep bir memnuniyet araştırması yapılıyor yapılan
sağlık çalışmaları üzerinde. Bu memnuniyet
araştırmalarında hasta memnuniyetinin yüzde 60lara
çıktığını ifade eden bazı anketler de var;
doğrulukları tabii ki tartışılır çünkü ne kadarlık
hastanın ne kadarını ifade ettiklerini bilmiyoruz. Ama,
hastaların penceresinden bakmakla beraber sağlık
çalışanlarının penceresinden pek bakan yok. Her ne kadar
Mecliste sağlıkta şiddeti araştıran bir komisyon
kuruldu, ne çalıştığını da şimdilik daha
somut görmedik, tabii ki raporu hazırlandığında
göreceğiz ama şiddet sürüyor, sağlıktaki memnuniyet
sanıyorum tek taraflı işliyor. Bunu niye söylüyorum? Bir hekim
arkadaşımızın bir mektubu ulaştı hepimize, doktor
arkadaşların birçoğuna ulaşmıştır. Ben
mektubun tamamını okumayacağım size, oldukça zaman
alabilir, yalnızca şunu özetle söylemek istiyorum, hekim diyor ki:
Arabanızı tamir ettirirken iyi bir ustaya ve sizin
aracınıza zaman ayırmasına önem verirken hekime
gidildiğinde daha çok hasta bakmasına ve çok hızlı tedavi
yapmasına önem veriyorsunuz ve performans sistemini bunun üzerine kuruyorsunuz.
Biz hekimler araba tamircisinden daha mı değersiziz? Ya da evinize
fayans döşeteceğiniz zaman en hızlı döşeyen
ustayı değil, en sağlam döşeyen ustayı tercih
ediyorsunuz. Peki, biz hekimler bir fayans ustası kadar yapamaz
mıyız bu işleri? Dolayısıyla, işe tek yönlü,
yalnızca kendi penceremizden değil karşımızdakinin
yerine kendimizi de koyarak bakabilmemiz lazım. Hani hep empati
yaptığını söyleyenler var ya, onlar gibi olmak lazım,
duygudaşlık denilen şeyi burada da yerine getirmemiz
lazım. Şu anda biz kamu adına el kaldırıp imzalar
atarak yasa çıkaran bir kurumuz ama bizim asıl yapmamız gereken
burada, bizden sonrakilerin ne yapacağı.
Tekraren partim
adına şunun altını çizmek istiyorum: Kamu-özel
ortaklığı bir finans modelidir, risk paylaşım sistemi
üzerine yürür. Bu riskin paylaşımında yalnızca
özelleştirerek bu şirketlerin ihalesini alan kısım
avantajlı ise burada millet adına hepimizin Ne oluyor? diye
sormamız en akılcı tutum olur diye düşünüyorum.
Ve parti olarak
önergeyi desteklediğimizi belirterek hepinize saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Demirel.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisinin aleyhinde, Kayseri Milletvekili Sayın İsmail
Tamer.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İSMAİL
TAMER (Kayseri) Çok teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin
Sağlık Bakanlığı tarafından kamu-özel
ortaklığı çerçevesinde yapılacak olan sağlık
tesisleri ve bu tesislerde verilecek hizmetlerle ilgili Meclis araştırma
komisyonuna dair önergesinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. Ayrıca, ülkemizde yaşayan
tüm vatandaşlarımızın ve bu Meclis çatısı
altındaki değerli milletvekili arkadaşlarımızın
da yeni yılını kutluyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, benden önce 3 hekim arkadaşım konuştu. Bu
arkadaşlarımı dikkatle dinledim. Ben de hekimim ve yıllarca
bu mesleği birlikte yaptık. Onlar, sanki, 2002den önce bu ülkede, bu
hastanelerde görev yapmamış gibi konuştular. Değerli
arkadaşlar, lütfen bir dönemi hatırlayın. Mesela, Sayın
Atıcı herhâlde otuz yıldan beri hekimlik yapıyor, belki
daha fazla. Otuz yıldan beri hizmet ettiği dönemde hastalara hangi
imkânlar ölçüsünde hizmet ettiğini hatırlamasını istiyorum.
Aynı şekilde Sayın Baluken de öyle, Sayın Demirel de öyle.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, kamu hastaneleri dendiği zaman
Buraya
nereden geldik, niçin buraya geldik? Niçin acaba, Kamu Hastaneleri
Birliğini, bu kamu hastanelerini ortaya attık? Dokuz yıl önce
Sayın Başbakanımız tarafından ülkenin hastanelerle
ilgili
Eski hastanelerde niteliksiz yatakların olduğu bir dönemde
Türk halkının daha iyi, daha müreffeh bir şekilde, daha
sağlıklı bir şekilde gelip muayene olabilmelerini
göremediği için Kamu Hastaneleri Birliğine geçildi. O açıdan,
dokuz yıl öncesinde bu hastanelerle ilgili çalışmalar
başlatıldı. O çerçeveler içerisinde, değerli
arkadaşlarım kamu hastaneleriyle ilgili birtakım şeyleri
bahsettiler ama ben kısaca bu hastanelerin yapısıyla ilgili
tekrar bahsetmek istiyorum.
Bunlara biz
şimdi şehir hastaneleri de diyoruz. Bu şehir hastaneleri
içerisinde tıbbın temel bilim dallarını, kendi içinde
uzmanlaştırılan kadroları ve kendisine has fonksiyonel
mekânları barındıran, aynı zamanda, diğer birimlerle
yakın ilişkiler içerisinde tıbbi araştırmaların
ve çalışmaların yürütüldüğü alanlardır. Bu tip bir
bölgede, birimler yakın ilişki içerisindeki bölge içerisinde,
lojistik destek birimleri, yüksek seviyede ulaşım, otopark
imkânları, konaklama, alışveriş, sosyal ve kültürel tesislerin
birleştiği bir yer anlaşılmaktadır.
Bir başka
deyişle, bünyesinde farklı alanları oluşturan ihtisas
hastaneleriyle birlikte AR-GE laboratuvar merkezleri, son model cihazlarla
donatılmış merkezler, teknopark, sosyal tesisler, otel,
alışveriş merkezleri, konaklama ve açık alan
kullanımlarıyla ilgili bir kompleksten bahsediyoruz değerli
arkadaşlar.
Sağlık
Bakanlığı kamu-özel ortaklığı modelinin
Arsayı temin ediyor evet, değerli arkadaşlarım da
bildirdiler. Yüklenicilere arsa üzerinde üst hakkı tesis ediyor.
Yine, proje ve
finansmanlarının riskini yüklenicilere bırakarak üç yıl
ödemesiz, yirmi beş yıl olmak üzere
Kesinlikle, Sayın
Atıcının ifade ettiği gibi kırk dokuz yıl
değil, yirmi beş yıl süreyle kira ödemekte ve tesisin yirmi
beş yıl süresi yenileme de dâhil, bütün bakım, onarım
risklerini de yükleniciye bırakmaktadır.
Ayrıca,
idarenin fizibilitesine uygun olmak kaydıyla da tıbbi destek
hizmetleri olan, alınan laboratuvarlar temizlik, görüntüleme, güvenlik,
sterilizasyon gibi diğer birimlerle birlikte yükleniciye vermektedir.
Arsa üzerindeki
yüklenicilere ticari alanlar oluşturarak ödenecek olan rakamı daha da
aşağıya çekmek de ayrıca amaçlanmaktadır.
Sağlık
Bakanlığı, 45.000 yatak kapasiteli, yaklaşık 44.635
yatak kapasiteli şehir hastaneleri modelini
18 tane hastanenin projesi
Yüksek Planlama Kurulundan geçmiş olup yine 4 tane hastanenin de
yapım aşamasına ihaleleri yapılmıştır.
Bunlardan bir tanesi Kayserideki olan
Hiçbir problem yoktur, Sayın
Başbakanımız tarafından temeli
atılmıştır, hâlâ yapımı da devam etmektedir. Onun
yanında, onların da belirttiği gibi Etlik, Bilkent ve
Elâzığ hastaneleri Danıştay tarafından yürütmeyi
durdurma kararı almıştır. Niçin almıştır?
Bunun ihalelerle ilgili de bir problemi yoktur aslında.
Aldığı olay, orada belirtilen arsanın yanındaki Millî
Emlake bağlı arsalar var ise bu arsaların
kullanımını daha az bir bedelle bu yüklenici firmanın
kullanmasıyla ilgili bir madde vardır. Bu maddeyle ilgili yapmıştır,
kanuni süreç devam etmektedir, ben inanıyorum ki bu mahkeme sonucunda da
rahatlıkla buradaki durdurulan karar da ortadan
kaldırılacaktır.
Bunun yanında
2.680 yataklı İstanbul İkitelli bunların isimlerini
sayarak geçeceğim, 18 tane hastanenin- Yozgat hastanesi, Manisa şehir
hastanesi, Konya şehir hastanesi, Mersin şehir hastanesi; yine, 9
proje içerisindeki Adana şehir hastanesi, Bursa şehir hastanesi,
Gaziantep fizik tedavi ve psikiyatri bölümlerinin birlikte olduğu
hastaneler, İzmir Bayraklı Hastanesi
Yine İzmir Bayraklı
Hastanesiyle ilgili, geçenlerde Cumhuriyet gazetesinde, defalarca ihale
yapılan bir sistemi orada ifade etmektedir. Bu nedir biliyor musunuz? Bu,
açıklığın ifadesidir; bu, herkesin, basının
önünde yapıldığının bir ifadesidir. Üstelik,
Cumhuriyet gazetesi tarafından da yazılmıştır ki
Basına kapalı, herkese kapalı. diye ifade ettiğiniz için
bunları söylüyorum.
Yine değerli
arkadaşlar, Eskişehir hastanesi ve bunun yanında 7.815
yataklı, İstanbulda bulunan Üsküdar, İstanbul Bakırköy,
Samsun şehir hastaneleri, İzmirin güneyinde yapılacak Tepecik
şehir hastaneleri, Tekirdağ şehir hastanesi, Denizli şehir
hastanesi, Ankara Sincan şehir hastaneleri ve Trabzon şehir
hastanesiyle birlikte ön fizibilite raporları hazırlanmış,
Yüksek Planlama Kurulu tarafından kabul edilmiş, yakında ihale
olacaktır. Zaten belirttik, bu ihalenin Kamu İhale Kurumuyla
alakası da yok, çok özel bir sistem, özel bir finansman modelidir. Bu
model çerçevesi içerisinde de amaç, buradaki yüksek maliyetin yıllara sari
azaltılarak yayılmasından başka bir model de değildir
değerli arkadaşlar.
Kamu-özel
ortaklığı modeli ile sağlık tesislerinin bedeli
karşılığı yapılmış, kamu borcu yükünün
Yatırımlara ayrılabilen kaynakların kısıtlı
olması nedeniyle özel sektörün hiçbir şekilde
Devletin hazine
garantisi de yoktur bunların içerisinde. Siz bunlardan da
bahsetmiştiniz.
Değerli
arkadaşlar, tabii -yüzde 70 oranı- KDV oranını Canikli Bey
bahsetmişti, ondan çok fazla bahsetmeyeceğim. Bu bir kanundur, bu,
hukuka bağlı bir kanun olarak ortaya çıkmıştır.
3259 sayılı Temel Sağlık Hizmetleri Kanununun ek 7nci
maddesine göre, buna istinaden Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe
girmiş ve bir yönetmelik hazırlanarak da ortaya
çıkmıştır.
Değerli
arkadaşlar, nitelikli yatak diyoruz. Nitelikli yatağın
anlamı şudur
Şimdiye kadar, biz iktidara gelmeden önce yüzde 6
olan nitelikli yatak sayısı bugün yüzde 32lere yükseltilmiştir,
bu proje ile yüzde 70lere yükseltmeyi amaçlıyoruz biz. Nedir bu nitelikli
yatak? Özel oda, içerisinde televizyonu, telefonu, ayrıca refakatçi yatağı,
Kısaca
şunu belirtmek istiyorum değerli arkadaşlar: Bu hastaneler
Türkiye için elzemdir, Türk halkı için gereklidir ve Türk
halkının daha nitelikli hastane yataklarında yatabilmesi için
bir an önce yapılmasının bitirilmesi gerekmektedir. O
bakımdan, değerli arkadaşlarımın -Cumhuriyet Halk
Partisinin- önerisine katılmıyoruz.
Bunların bir
an önce yapılmasını canıgönülden temenni ediyor, hepinize
saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tamer.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Önce
sunayım da oylamaya
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın
Atıcı, buyurun.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Efendim, önce verseydiniz belki AKP Grubu oyunu
değiştirebilirdi çünkü sonucu etkileyebilecek bir açıklama.
Bence bu, usule uygun olmadı Sayın Başkan.
BAŞKAN
Aslında ben hatibin konuşmasını dikkatle dinledim. Yani,
her ismi geçen arkadaşımız, her söylenen söze,
karşılıklı olarak Öyle dedin., Böyle oldu., İsmim
geçti. şekliyle bu Meclis
Ben size söz
verdim, konuşturacağım ama yani böyle Meclisin
çalışması mümkün olmaz.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Bilgisini çarpıttı sayın hatip, Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Muhterem, sizin şahsınıza söylemiyorum, Genel Kurula söylüyorum.
Dolayısıyla,
yani hiçbir şey çıkmaz böyle bir meclisten. Hakaret, temiz dil
Bu
zaten herkesin görevi; hakaret etmemek, temiz dil kullanmak, sataşmamak
Şimdi, ben
adınız geçtiği için veriyorum ama
Buyurun.
X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
7.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, tekrar söz aldım, birkaç noktayı mutlaka söylememiz
lazım.
Öncelikle,
Sayın Canikli benim konuşmamı basit, bilgiye dayanmayan bir
konuşma olarak niteledi. Hiçbir zaman dersimi çalışmadan buraya
çıkmadım. Eğer benim konuştuklarım basitse, bu, sizin
getirdiğiniz tasarının basitliğidir çünkü ben sizin
getirdiğiniz tasarıda ne varsa onu buraya getirdim. Eğer
basitse, bilgisizce hazırlanmışsa, bu tamamen sizin
probleminizdir, aynen iade ediyorum.
Biz zor
koşullarda çalıştık, evet; biz zor koşullarda
çalıştık ancak hiçbir zaman memleketi satmadık, hiçbir
zaman memleketi satmadık. Bu yapılan iş memleketin
satılması işidir. Devlet hastanelerini bir bir satıp
peşkeş çekiyorsunuz. Bakın, Düzeltmeye geldik. diyorsunuz,
Kamu-özel ortaklığını bunun için getirdik. diyorsunuz.
Hayır. Arkadaşlar, sistemi düzletmek için 5 katrilyon yetiyor. 5
milyarı buldunuz mu sistemi düzeltirsiniz ama siz 100 katrilyon yani yeni
para 100 milyar lirayla bu işi bizim başımıza bela
ediyorsunuz. Bir de kalkmış diyor ki Sayın Bakan, kanuna da
koymuş: Yüzde 70 doluluk garantisi öneriyorum. Yahu böyle bir şey
var mı? Şu anki hastanelerin dolululuk oranı yüzde 65tir. Bakan
çıkıyor, söz veriyor, diyor ki: Ben yüzde 70
vatandaşımı hastalandıracağım, hastalanmazsa
parasını ben ödeyeceğim. diyor.
Arkadaşlar,
sağlık stratejik bir konudur; sağlık -biyolojik silahlardan
tutun da domuz gribi aşısına kadar geniş bir yelpazede
değerlendirilmesi gerekir- asla özelleştirilemez. Stratejik bir
konuyu özelleştirdiğiniz zaman bu milleti bitirirsiniz.
Buraya
çıkıp yirmi beş yıl diyorsunuz. Yirmi beş yıl,
iptal edilen davalardaki yirmi beş yıldır, yeni
getirdiğiniz kanunda kırk dokuz yıldır. Getirdiğiniz
kanunu iyi okuyun. Yeni gelen kanunda kırk dokuz yıl diyor.
Kayserideki
hastane bataklık çıktı mı, çıkmadı mı? Gel
buradan bunu söyle. (CHP sıralarından alkışlar)
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, ben tutanaklara geçmesi için bir
düzeltme yapmak istiyorum.
BAŞKAN O
zaman oradan söyleyin.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Şimdi, AKP Grubu adına konuşan sayın
hatip konuşması sırasında şöyle bir algı
yarattı: Sanki bizler yaptığımız konuşmayla bu
hastanelerin yapılmasına karşıyız, böylesi bir
hizmetin vatandaşa gitmesine karşıyız gibi bir algı
yarattı. Bunun doğru olmadığını belirtmek
istiyorum. Biz bu ülkedeki tüm vatandaşlarımızın nitelikli
sağlık hizmeti almasını önemsiyoruz. Bununla ilgili,
devletin bir sorumluluğu olduğunu düşünüyoruz. Yalnız,
bunun bir kamusal hizmet şeklinde gitmesini
Özel sektöre alan yaratan ya
da sermayeye peşkeş çeken bir zihniyet üzerinden gitmesine
karşı olduğumuzu
BAŞKAN
Kayıtlara geçti.
Adalet ve
Kalkınma Partisi
İSMAİL
TAMER (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir
saniye
Önce bu işlemi
yapayım, ondan sonra bakacağım sizinkine.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- AK PARTİ
Grubunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun 8, 15, 22 ve 29 Ocak 2013
Salı günkü birleşimlerinde bir saat sözlü soruların
görüşülmesini müteakip diğer denetim konularının görüşülmeyerek
kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; 2, 9, 16, 23 ve 30 Ocak
2013 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların
görüşülmemesine ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 02/01/2013 Çarşamba günü (bugün) yaptığı
toplantıda siyasi parti grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından, İçtüzüğün 19uncu maddesi
gereğince, grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Nurettin
Canikli
Giresun
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında bulunan 11, 34, 36, 44, 47, 176, 332,
68, 213, 218, 369, 219, 94, 106, 124, 189, 238, 323, 285, 291, 55, 130, 131,
132, 135, 349, 350, 61, 50, 49, 174, 334, 217, 196, 195, 108, 237, 343, 345,
363, 364, 91, 152, 286, 304, 305, 307, 216, 117, 293, 306, 89, 90, 54 ve 282 sıra
sayılı kanun tasarılarının bu kısmın 5, 6,
7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26,
27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46,
47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58 ve 59uncu sıralarına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi;
Genel Kurulun;
8, 15, 22 ve 29
Ocak 2013 Salı günkü birleşimlerinde bir saat sözlü soruların
görüşülmesini müteakip diğer denetim konularının
görüşülmeyerek gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer
alan işlerin görüşülmesi;
2, 9, 16, 23 ve 30
Ocak 2013 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların
görüşülmemesi;
8, 15, 22 ve 29 Ocak 2013 Salı günkü
birleşimlerinde 15.00-20.00 saatleri arasında;
9, 10, 16, 17, 23,
24, 30 ve 31 Ocak 2013 Çarşamba ve Perşembe günkü
birleşimlerinde 14.00-20.00 saatleri arasında;
Çalışmalarına
devam etmesi,
önerilmiştir.
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.15
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.19
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fatih
ŞAHİN (Ankara), Mustafa HAMARAT (Ordu)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 47nci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince, sözlü soru önergelerini
görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
1nci sırada yer alan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Sayın Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Sayın Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Sayın Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili
Sayın Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Sayın Ahmet
Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile
Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
XI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Libya Hükümeti Arasında Askeri Eğitim İş Birliği
Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
3.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Libya Hükümeti Arasında Askeri Eğitim İş
Birliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/650) (S. Sayısı: 339)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan Yargılama Sürelerinin
Uzunluğu ile Mahkeme Kararlarının Geç veya Kısmen İcra
Edilmesi ya da İcra Edilmemesi Nedeniyle Tazminat Ödenmesine Dair Kanun
Tasarısı ile Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Yargılama
Sürelerinin Uzunluğu ile Mahkeme Kararlarının Geç veya
Kısmen İcra Edilmesi ya da İcra Edilmemesi Nedeniyle Tazminat
Ödenmesine Dair Kanun Tasarısı ile Adalet Komisyonu Raporu (1/625)
(S. Sayısı: 342)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sıraya alınan Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Umman Sultanlığı Arasında Gümrük
Konularında İşbirliği ve Karşılıklı
Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
5.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Umman Sultanlığı Arasında Gümrük
Konularında İşbirliği ve Karşılıklı
Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/453) (S. Sayısı: 11)(x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon Raporu 11 sıra sayısı ile
dağıtılıp bastırılmıştır.
Şimdi, tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE
UMMAN SULTANLIĞI ARASINDA GÜMRÜK KONULARINDA
İŞBİRLİĞİ VE KARŞILIKLI YARDIM ANLAŞMASININ
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 13 Nisan 2010 tarihinde Maskatta imzalanan
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Umman Sultanlığı Arasında
Gümrük Konularında İşbirliği ve
Karşılıklı Yardım Anlaşmasının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2'nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE
2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN -
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3'üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE
3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN -
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için iki
dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik
personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme
giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için öngörülen iki
dakikalık süre içinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca
vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy
kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve
soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını
yine oylama için öngörülen iki dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Umman Sultanlığı Arasında
Gümrük Konularında İşbirliği ve
Karşılıklı Yardım Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı : 202
Kabul : 201
Ret : 1 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Fatih
Şahin Mustafa
Hamarat
Ankara Ordu
Tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
6ncı
sıraya alınan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Hırvatistan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyeti ve Hırvatistan
Cumhuriyeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına Yönelik
Anlaşmaya İlişkin Değişikliklere Dair Ek Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
6.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Hırvatistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Türkiye
Cumhuriyeti ve Hırvatistan Cumhuriyeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına Yönelik Anlaşmaya İlişkin
Değişikliklere Dair Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/358) (S. Sayısı: 34)(x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 34 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz
isteyen yoktur.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE HIRVATİSTAN CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ ARASINDA TÜRKİYE CUMHURİYETİ VE HIRVATİSTAN
CUMHURİYETİ ARASINDA YATIRIMLARIN KARŞILIKLI
TEŞVİKİ VE KORUNMASINA YÖNELİK ANLAŞMAYA
İLİŞKİN
DEĞİŞİKLİKLERE
DAİR EK PROTOKOLÜN
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 18 Şubat 2009
tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Hırvatistan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyeti ve Hırvatistan
Cumhuriyeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına Yönelik
Anlaşmaya İlişkin Değişikliklere Dair Ek Protokolün
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür.
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için bir dakika
süre vereceğim.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Hırvatistan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyeti ve Hırvatistan
Cumhuriyeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına Yönelik
Anlaşmaya İlişkin Değişikliklere Dair Ek Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
Oy sayısı: 216
Kabul: 216
Kâtip Üye Kâtip Üye
Fatih Şahin Mustafa
Hamarat
Ankara Ordu(x)
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
7nci sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti ile
Sırbistan Cumhuriyeti Arasında Sosyal Güvenlik
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
7.- Türkiye Cumhuriyeti
ile Sırbistan Cumhuriyeti Arasında Sosyal Güvenlik
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/384) (S. Sayısı: 36)(xx)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 36 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz
isteyen? Yok.
Tasarının tümü üzerinde
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE SIRBİSTAN
CUMHURİYETİ ARASINDA SOSYAL GÜVENLİK ANLAŞMASININ
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 26 Ekim 2009 tarihinde
Belgradda imzalanan Türkiye Cumhuriyeti ile Sırbistan Cumhuriyeti
Arasında Sosyal Güvenlik Anlaşmasının onaylanması
uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci
maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Türkiye
Cumhuriyeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Arasında Sosyal Güvenlik
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı : 218
Kabul : 217
Çekimser : 1(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Fatih
Şahin Mustafa
Hamarat
Ankara Ordu
Tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
8inci
sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tanzanya
Birleşik Cumhuriyeti Arasında Ticaret İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
8.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Arasında Ticaret
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/403) (S. Sayısı: 44)(xx)
BAŞKAN
- Komisyon? Burada.
Hükûmet?
Burada
Komisyon
raporu 44 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci
maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE TANZANYA
BİRLEŞİK CUMHURİYETİ ARASINDA TİCARET
İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR
KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 18 Şubat 2010 tarihinde Ankarada
imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti
Arasında Ticaret İşbirliği Anlaşmasının onaylanması
uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür.
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için bir dakika
süre vereceğim.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN -
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti
Arasında Ticaret İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının yapılan açık oylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan
Oy Sayısı : 221
Kabul : 221 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Fatih Şahin Mustafa
Hamarat
Ankara Ordu
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
9uncu sıraya
alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Botsvana Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Ticari, Ekonomik ve Teknik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
9.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Botsvana Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Ticari, Ekonomik ve Teknik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/432) (S. Sayısı: 47)(xx)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 47 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz
isteyen? Yok.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE BOTSVANA CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ ARASINDA TİCARİ, EKONOMİK VE TEKNİK
İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
MADDE 1- (1) 6 Mayıs 2010 tarihinde Ankarada
imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Botsvana Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Ticari, Ekonomik ve Teknik İşbirliği
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN -
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür.
BAŞKAN -
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için bir
dakika süre vereceğim.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Botsvana Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Ticari, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı : 222
Kabul : 222 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Fatih
Şahin Mustafa
Hamarat
Ankara Ordu
BAŞKAN Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
10uncu sıraya alınan Türkiye Cumhuriyet ile
Malta Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte
Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma
Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
10.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Malta Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan
Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi
Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/542) (S. Sayısı: 176)(xx)
BAŞKAN - Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 176 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ İLE MALTA CUMHURİYETİ ARASINDA GELİR
ÜZERİNDEN ALINAN VERGİLERDE ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ
ÖNLEME VE VERGİ KAÇAKÇILIĞINA ENGEL OLMA ANLAŞMASI VE EKİ
PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ Uygun Bulunduğuna Daİr Kanun
Tasarısı
MADDE 1- (1) 14 Temmuz 2011 tarihinde İstanbulda
imzalanan Türkiye Cumhuriyeti ile Malta Cumhuriyeti Arasında Gelir
Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi
Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve eki
Protokolün onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre vereceğim.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Türkiye Cumhuriyeti ile Malta Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden
Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi
Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı açık oylama sonucu:
Oy sayısı: 219
Kabul: 219 (x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Fatih Şahin Mustafa
Hamarat
Ankara Ordu
11inci sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Bermuda Hükümeti Arasında Vergi Konularında Bilgi Değişimi
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
11.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Bermuda Hükümeti Arasında Vergi Konularında
Bilgi Değişimi Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/643) (S. Sayısı: 332)(xx)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 332 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz
isteyen? Yok.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
1inci
maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE BERMUDA HÜKÜMETİ ARASINDA
VERGİ KONULARINDA BİLGİ DEĞİŞİMİ
ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TASARISI
MADDE 1- (1) 23 Ocak 2012 tarihinde
New Yorkta imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bermuda Hükümeti
Arasında Vergi Konularında Bilgi Değişimi
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci
maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için bir
dakika süre vereceğim.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bermuda
Hükümeti Arasında Vergi Konularında Bilgi Değişimi
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı açık oylama
sonucu:
Oy sayısı: 219
Kabul: 219
Kâtip Üye Kâtip Üye
Fatih Şahin Mustafa
Hamarat
Ankara Ordu(x)
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
12nci sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Etyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Büyükelçilik ile
Misyon Şefi ve Diplomatlar İçin İkametgah İnşaası
İçin Arsa Değişimi Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
12.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Etyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Büyükelçilik ile Misyon Şefi ve Diplomatlar İçin
İkametgah İnşaası İçin Arsa Değişimi
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/291) (S. Sayısı: 68)(x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 68 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz
isteyen? Yok.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ İLE ETYOPYA FEDERAL DEMOKRATİK CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ ARASINDA BÜYÜKELÇİLİK İLE MİSYON
ŞEFİ VE DİPLOMATLAR İÇİN İKAMETGAH
İNŞAASI İÇİN ARSA DEĞİŞİMİ
ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ Uygun
Bulunduğuna Daİr Kanun Tasarısı
MADDE 1- (1) 28 Aralık 2010 tarihinde
Addis Ababada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Etyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Büyükelçilik
ile Misyon Şefi ve Diplomatlar İçin İkametgah
İnşaası İçin Arsa Değişimi
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için bir
dakika süre vereceğim.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN -
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Etyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Büyükelçilik ile Misyon Şefi ve Diplomatlar
İçin İkametgah İnşaası İçin Arsa
Değişimi Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
Oy sayısı: 222
Kabul: 221
Çekimser: 1(x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Fatih Şahin Mustafa
Hamarat
Ankara Ordu
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
13üncü
sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Lübnan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Alanında İşbirliği
Programının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporlarının
görüşmelerine başlayacağız.
13.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Lübnan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gençlik ve
Spor Alanında İşbirliği Programının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu ve
Dışişleri Komisyonu Raporları (1/362) (S. Sayısı:
213) (xx)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu
213 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE
LÜBNAN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA GENÇLİK VE SPOR
ALANINDA İŞBİRLİĞİ PROGRAMININ ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE
1-
(1) 21 Nisan 2009 tarihinde Ankarada imzalanan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Lübnan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Alanında
İşbirliği Programının onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN -
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için bir
dakika süre vereceğim.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Lübnan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Gençlik ve Spor Alanında İşbirliği Programının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının yapılan açık oylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan
Oy Sayısı : 218
Kabul : 218 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Fatih Şahin Mustafa
Hamarat
Ankara Ordu
Tasarı kabul edilmiş
ve kanunlaşmıştır.
14üncü
sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Fas
Krallığı Hükûmeti Arasında Gençlik ve Spor Alanlarında
İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu raporunun görüşmelerine başlayacağız.
14.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında
Gençlik ve Spor Alanlarında İşbirliği Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/547) (S. Sayısı:
218)(xx)
BAŞKAN -
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu
218 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ İLE FAS KRALLIĞI HÜKÜMETİ ARASINDA GENÇLİK VE
SPOR ALANLARINDA İŞBİRLİĞİ PROTOKOLÜNÜN
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 15 Kasım 2011 tarihinde
Rabatta imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas
Krallığı Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Alanlarında
İşbirliği Protokolünün onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN -
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
BAŞKAN -
2'nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN -
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3'üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN -
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için bir
dakika süre veriyorum.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti
Arasında Gençlik ve Spor Alanlarında İşbirliği
Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı |
: |
218 |
|
|
||
Kabul |
: |
218 |
|
|||
|
Kâtip Üye Fatih Şahin Ankara |
Kâtip Üye Mustafa Hamarat Ordu |
||||
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
15inci
sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı
Sistemine İlişkin Hükümetlerarası Anlaşma ile Eki Türkiye
Cumhuriyeti ve The Trans Anatolian Gas Pipeline Company B.V. Arasında
Trans-Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Sistemi Hakkında Ev Sahibi
Hükümet Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
15.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Trans Anadolu
Doğal Gaz Boru Hattı Sistemine İlişkin Hükümetlerarası
Anlaşma ile Eki Türkiye Cumhuriyeti ve The Trans Anatolian Gas Pipeline
Company B.V. Arasında Trans- Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı
Sistemi Hakkında Ev Sahibi Hükümet Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/709) (S. Sayısı: 369)(xx)
BAŞKAN -
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu
369 sıra sayısı ile bastırılıp
dağıtılmıştır.
Bu
görüştüğümüz tasarının son oylaması
yapılıncaya kadar süreyi uzatmayı oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE
AZERBAYCAN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA TRANS ANADOLU
DOĞAL GAZ BORU HATTI SİSTEMİNE İLİŞKİN
HÜKÜMETLERARASI ANLAŞMA İLE EKİ TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE THE TRANS ANATOLIAN GAS PIPELINE COMPANY
B.V. ARASINDA TRANS-ANADOLU DOĞAL GAZ BORU HATTI SİSTEMİ
HAKKINDA EV SAHİBİ HÜKÜMET ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE
1-
(1) 26 Haziran 2012 tarihinde İstanbul'da imzalanan "Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Trans
Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Sistemine İlişkin
Hükümetlerarası Anlaşma" ile eki "Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve The Trans Anatolian Gas Pipeline Company B.V. Arasında
Trans-Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Sistemi Hakkında Ev Sahibi
Hükümet Anlaşması"nın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN -
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Sistemine İlişkin
Hükümetlerarası Anlaşma ile Eki Türkiye Cumhuriyeti ve The Trans
Anatolian Gas Pipeline Company B.V. Arasında Trans-Anadolu Doğal Gaz
Boru Hattı Sistemi Hakkında Ev Sahibi Hükümet
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı : 211
Kabul : 211 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Fatih
Şahin Mustafa
Hamarat
Ankara Ordu
Tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer
işleri sırasıyla görüşmek için 3 Ocak 2013 Perşembe
günü saat 15.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.03
(x) 11.S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 34 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 36 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 44 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.]
(xx) 47 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 176 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 332 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 68 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 213 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.]
(xx) 218 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 369 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.