TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
49uncu
Birleşim
8
Ocak 2013 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMA
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Ağrı Milletvekili Halil Aksoyun, Ağrı
Doğubeyazıtta meydana gelen mayın patlamalarına
ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
Osmaniye Milletvekili Suat Önalın, Osmaniyenin düşman
işgalinden kurtuluş yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
3.-
Adana Milletvekili Ali Halamanın, Adananın düşman
işgalinden kurtuluş yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, CHP Grubu olarak Zonguldak
Kozludaki maden kazasında hayatını kaybeden işçilere
Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediklerine, Sayıştay raporlarındaki uyarılara
rağmen bu iş yerindeki eksikliklerin giderilmediğine ve Hükûmeti
iş kazalarına karşı önlem almaya davet ettiklerine
ilişkin açıklaması
2.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, huzurlu ve
savaşsız bir yıl dilediğine, Zonguldak Kozludaki maden
kazasında 8 madencinin ölümü nedeniyle bütün işçi
sınıfına başsağlığı dilediğine ve
ülkemizin barış ve demokratikleşme ihtiyacına yanıt
verecek yeni bir dönemin başlamasının olumlu bir gelişme
olduğuna ilişkin açıklaması
3.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Zonguldak Kozludaki maden
kazasında hayatını kaybeden işçilere Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı dilediğine,
şaibeli olan 2012 yılı KPSS sonuçlarına göre kamu kurum ve
kuruluşlarına personel alımına devam edildiğine ve
Hükûmeti bu konuda duyarlı olmaya davet ettiğine ilişkin
açıklaması
4.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, Hükûmetin terör örgütünün lideriyle
görüşme yapmasına ve bir terör örgütünün başının
muhatap alınmasının Türkiyede fiilen iki başlı bir
otoritenin oluştuğu anlamına geldiğine ilişkin
açıklaması
5.-
Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın, Malatyanın
Doğanşehir ilçesine bağlı Erkenek beldesinde yaşanan
depremler nedeniyle vatandaşlara geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna ve Türkiye İş Kurumu bünyesinde çalışan
817 iş ve meslek danışmanının sözleşmelerinin
feshedilmesine ilişkin açıklaması
6.-
Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlunun, 5084 sayılı
Kanunla uygulanan teşvikin 31/12/2012 tarihinde son bulduğuna ve bu
konuda ciddi mağduriyetler yaşanacağına ilişkin
açıklaması
7.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Afşin-Elbistan
Termik Santralinin özelleştirilmesine ve orada çalışan
işçilerin hak kaybına uğramaması için Hükûmetin tedbir
almasını istirham ettiğine ilişkin açıklaması
8.-
Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun, Zonguldak Kozludaki
maden kazasında hayatını kaybeden madencilere Allahtan rahmet
dilediğine ve Osmaniyenin kurtuluşunun 91inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
9.-
Adana Milletvekili Muharrem Varlının, bu toprakların kolay
vatan olmadığına, her metrekaresinde şehit kanı,
alın teri ve gözyaşı bulunduğuna ve terör örgütünün lideri
ile müzakere yapanlara şehitlerimizin hakkını helal
etmediğine inandığına ilişkin açıklaması
10.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, son dönemlerde kitaplarda
sansür iddialarına ve millî eğitim kadrolarının asıl
işlerini savsakladıklarına ilişkin açıklaması
11.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Zonguldak Kozludaki maden
kazası sonucu hayatını kaybeden işçilere Allahtan rahmet,
yaralılara acil şifalar dilediğine ve gerekli incelemelerin
yapılıp varsa sorumlularının üzerine gidilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
12.-
İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin, Zonguldak Kozludaki maden
kazasında hayatını kaybeden madencilere Allahtan rahmet,
ailelerine başsağlığı dilediğine,
Sayıştay raporlarındaki uyarılara rağmen gerekli
önlemlerin alınmadığına ve taşeron sisteminin
kaldırılması gerektiğine ilişkin açıklaması
13.-
İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğanın, son yıllarda
madencilik sektöründeki yapılanmanın çok sayıda ölümlü iş
kazalarına ve maden kaynaklarının heba edilmesine yol
açtığına ve hayatını kaybeden madencilere Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
14.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Şanlıurfanın
Viranşehir ilçesi köylerinin çoğunda dört günden beri elektriklerin
kesik olduğuna, ihaleler tekrarlansın diye kötü malzeme
kullanıldığına ve siyasi yandaşlara verilen bu
ihalelere son verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
15.-
Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlunun, Karadeniz Teknik
Üniversitesi Tıp Fakültesinde yaklaşık altı
yıldır çalışan 68 taşeron işçisinin işlerine
son verildiğine ve bu konunun yeniden değerlendirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
16.-
Bursa Milletvekili İlhan Demirözün, 2010 yılında Orhangazi,
İznik, Gemlik ve Mudanyadaki zeytin üreticilerine afetten dolayı
ödenmesi gereken paranın 4.100 çiftçiye hâlen ödenmediğine
ilişkin açıklaması
17.-
Antalya Milletvekili Yusuf Ziya İrbeçin, Zonguldak Kozludaki maden
kazasında hayatını kaybeden işçilere Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı dilediğine ve
Millî Eğitim Bakanlığının İnternet
bağımlılığının önlenmesi, okuma
alışkanlığının kazandırılması için
ne gibi tedbirler almayı düşündüğünü öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
18.-
Muş Milletvekili Demir Çelikin, 2013 yılının ülke
halklarına ve insanlığa barış ve özgürlük getirmesini
dilediğine ve şiddetli kış şartları nedeniyle
Muş ilinde yaşanan mağduriyetlere ilişkin
açıklaması
19.-
Kars Milletvekili Mülkiye Birtanenin, Zonguldak Kozludaki maden
kazasında hayatını kaybeden işçilere Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı dilediğine ve
sınıf öğretmenlerinin yan alan veya eğitim
almadıkları alanlara geçmelerine ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Adana Milletvekili Muharrem Varlı ve 19 milletvekilinin, Adananın
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/450)
2.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 30 milletvekilinin, uyuşturucunun
ülkemize hangi yollardan ve nasıl transit giriş-çıkış
yaptığının, buna neden engel
olunamadığının, son yıllarda Türkiyenin neden önemli
bir üretici ülke hâline geldiğinin, uyuşturucu
kullanımının neden ve nasıl
yaygınlaştığının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/451)
3.-
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 26 milletvekilinin, kayısı
üretimi, hasadı, kurutulması, ihracatı ve ekonomik
değerinin artırılabilmesi için yapılması gereken
çalışmaların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/452)
B)
Önergeler
1.-
Konya Milletvekili Mustafa Kalaycının, (2/245) esas numaralı
31/12/1960 Tarihli ve 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/83)
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
AK PARTİ Grubunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun
çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 370 sıra
sayılı Kanun Tasarısının İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin önerisi
VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, SYDTF
tarafından dağıtılan kömürlere ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/36) ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
2- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgelerinde eğitimin yeterliliğine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/83) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
3.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Kars, Iğdır, Erzurum, Bayburt ve Gümüşhane
illerindeki okulların bazı ihtiyaçlarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/121) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
4.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahandaki okulların bazı
ihtiyaçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/123) ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
5.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı illere tarım meslek lisesi
açılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/139) ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
6.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahana adalet veya sağlık meslek
lisesi açılıp açılmayacağına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/147) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
7.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, ilköğretim okullarında
seçmeli olarak okutulan medya okuryazarlığı dersine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/212) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin
cevabı
8.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Bakanlık bünyesinde
çalışan personelin özlük haklarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/216) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
9.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, sözleşmeli öğretmenlerin
sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/223) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
10.-
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun,
İstanbul-Çatalcada bir köyün öğretmen ihtiyacına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/299) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin
cevabı
11.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, resim ve müzik öğretmen
atamalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/319) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
12.- Bingöl Milletvekili
İdris Balukenin, Bingöl-Sancakın lise ihtiyacına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/332) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin
cevabı
13.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, yabancı dil öğretmenlerinin
sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/335) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
14.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, sözleşmeli öğretmenlerin
sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/336) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
15.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, şef olarak çalışan
personele ve bu personelin özlük haklarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/337) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
16.- Adana
Milletvekili Ali Halamanın, Adanaya atanan öğretmenlere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/414) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
17.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, ücretli öğretmenlerin sigorta primlerine
ve bazı illerin öğretmen ihtiyacına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/428) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
18.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, öğretmen
atamalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/453) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
19.- Adana
Milletvekili Ali Halamanın, Vanda meydana gelen depremde
hayatını kaybeden öğretmenlerin ailelerine maddi yardımda
bulunulmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/458) ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
20.-
İstanbul Milletvekili Umut Oranın, terör örgütü tarafından
kaçırılan öğretmenlerin maaşlarında kesinti
yapılıp yapılmadığına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/489) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
21.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Erzurumun öğretmen
açığının kapatılmasına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/501) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
22.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahandaki bazı ilköğretim
okullarının fiziki sorunlarının giderilmesine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/510) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin
cevabı
23.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanda yürütülen taşımalı
eğitimle ilgili sorunlara ve Göledeki İmam Hatip Lisesinin
eksikliklerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/512) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
24.-
Ağrı Milletvekili Halil Aksoyun, öğretmen atamaları ve
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/514) ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
25.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, öğretmen maaşlarında
yapılacak iyileştirmelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/515) ve
Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
26.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, meslek liselerinin modül
kitapların dağıtılmadığı iddiasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/521) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
27.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, rotasyon
uygulamasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/522) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
28.- Ankara
Milletvekili Zühal Topcunun, kadın-erkek eşitliği konusunun
müfredata alınmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/534) ve
Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
29.- Adana
Milletvekili Ali Halamanın, ataması yapılmayan öğretmenlere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/579) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
30.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Posoftaki okulların öğretmen
eksikliğine ve fiziki durumuna ilişkin sözlü soru önergesi (6/591) ve
Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
31.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Kahramanmaraş
Anadolu Lisesi Projesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/596) ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
32.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Halk Eğitim
Merkezi Projesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/599) ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
33.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, atama bekleyen tarih
öğretmeleri ve millî güvenlik dersinin tarih öğretmenlerince
okutulmasına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/617) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin
cevabı
34.- Ankara
Milletvekili Zühal Topcunun, Bakanlıkta ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarda özürlü personel istihdamına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/639) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
35.- Ankara
Milletvekili Zühal Topcunun, geçici olarak veya vekâleten görevlendirilen
öğretmenlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/652) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
36.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Afşinin okul ve
derslik sorununa ilişkin sözlü soru önergesi (6/661) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
37.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun,
Çağlayanceritteki bazı okulların yeni derslik ihtiyacına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/662) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
38.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, atama bekleyen
bilişim öğretmenlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/692) ve
Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
39.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahandaki okulların temizlik sorununa
ilişkin sözlü soru önergesi (6/707) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
40.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Erzurum, Kars ve Ağrıdaki
okulların temizlik sorununa ilişkin sözlü soru önergesi (6/709) ve
Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
41.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, öğretim elemanlarının
özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/823) ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
42.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, eğitime
yapılan kamu harcamalarının artırılmasına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/867) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
43.- Samsun
Milletvekili Ahmet İhsan Kalkavanın, 652 sayılı KHKde
düzenlenen Millî Eğitim Bakanlığının görevlerine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/876) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
44.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir Devlet üniversitesinin kampüsüne
girilirken alınan ücrete ilişkin sözlü soru önergesi (6/1058) ve
Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
45.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, yurt dışı teşkilatlarına atanacak
olan personelin yabancı dil şartının
kaldırıldığı iddiasına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1091) Cevaplanmadı
46.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, ilköğretim öğrencilerinin fiziki
saldırılara maruz kaldıkları iddialarına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1095)
Cevaplanmadı
47.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Talim ve Terbiye Kurulu eski başkanının
yapmış olduğu bir açıklamaya ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1096) Cevaplanmadı
48.- Antalya Milletvekili Arif Bulutun, bazı
liselerden mezun olanların üniversiteye başvurularında ek puan
alamamalarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1202) Cevaplanmadı
49.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokat
ilinde başarı belgesi verilen personele ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1297) Cevaplanmadı
50.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, köy okullarına öğretmen lojmanı
yapılmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1326) Cevaplanmadı
51.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Şırnak ve Hakkârideki eğitim kurumlarının
eksikliklerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1441) Cevaplanmadı
52.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Kars Millî
Eğitim İl Müdürlüğünün personel eksikliğine ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1442)
Cevaplanmadı
53.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Nurhaktaki bir ilköğretim okulu binasının
tadil edilerek anaokuluna dönüştürülüp dönüştürülmeyeceğine
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1501)
Cevaplanmadı
54.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Nurhaktaki bir ilköğretim okulunun ikili
öğretimden normal öğretime geçip geçmeyeceğine ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1505)
Cevaplanmadı
55.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Türkoğlundaki bir köyün ilköğretim okulu
ihtiyacına ve bir ilköğretim okulunun yenilenip
yenilenmeyeceğine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1506) Cevaplanmadı
56.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Andırındaki bir ilköğretim okulunun fiziki
yetersizliklerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1513) Cevaplanmadı
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Libya Hükümeti Arasında Askeri Eğitim İş
Birliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/650) (S. Sayısı: 339)
4.- Yargılama
Sürelerinin Uzunluğu ile Mahkeme Kararlarının Geç veya
Kısmen İcra Edilmesi ya da İcra Edilmemesi Nedeniyle Tazminat
Ödenmesine Dair Kanun Tasarısı ile Adalet Komisyonu Raporu (1/625)
(S. Sayısı: 342)
5.-
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ile 3 Milletvekilinin; Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/717, 2/1030) (S. Sayısı: 370)
6.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim
İşbirliği Alanında Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/581) (S. Sayısı:
291)
7.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kabinesi Arasında Bitki
Koruma ve Bitki Karantina Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/629) (S. Sayısı: 309)
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
İstanbul Milletvekili Ali Özgündüzün, ABD askerlerinin Türkiyenin Suriye
sınırında konuşlandırıldığı
iddialarına ve ABD askerî yetkililerinin Diyarbakırda
gerçekleştirdiği incelemelere ilişkin sorusu ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı (7/12193)
2.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Esendere Sınır
Kapısında meydana gelen hayalî ihracat ve kaçakçılık
olaylarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Gümrük ve Ticaret
Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/12952)
3.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, bankacılık
sektörüne ait verilere ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacanın cevabı (7/12980)
4.-
Mersin Milletvekili Ali Özün, kamu kurum ve kuruluşlarında
hizmetlerde taşeronlaşmaya ve taşeron firma
çalışanlarına ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/12990)
5.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın, Anadolu Ajansı Genel
Müdürünün sosyal medyada yaptığı bir açıklamaya
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/12991)
6.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Kocaelide vakıfların
dağıttığı kömürden dolayı yaşanan hava
kirliliğine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/13025)
7.-
İstanbul Milletvekili D. Ali Torlakın, İstanbulda
karbondioksit salımının azaltılmasına ilişkin
sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı (7/13027)
8.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Okul Sütü Akıl Küpü
Projesine,
- Adana
Milletvekili Muharrem Varlının, üç gün hastalığına ve
bu hastalık sebebiyle hayvanları telef olan üreticilerin
mağduriyetine,
- Muğla
Milletvekili Mehmet Erdoğanın, zeytinyağı alım
fiyatına ve üreticilerin mağduriyetine,
- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, Ankarada bazı tarım arazileri ile ilgili
yapılan düzenlemelere,
- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın, Artvinin Ardanuç ilçesine bağlı bir
köyün ağıl sorununa,
- Çanakkale
Milletvekili Ali Sarıbaşın, hayvanlarda görülen üç gün
hastalığına,
- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Suriyeden kaçak yollarla ülkemize sokulan hayvanlara,
- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydarın, 2002-2012 yılları
arasında ihraç edildikten sonra iade edilen yaş meyve ve sebzelere,
- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, balıkçılığın
desteklenmesine,
- Yozgat
Milletvekili Sadir Durmazın, Yozgattan göçün önlenmesine yönelik
çalışmalara,
Bakanlık
tarafından kiralama yoluyla kullanılan gayrimenkullere,
Bakanlık
tarafından kiralama yoluyla kullanılan taşıtlara,
İlişkin
soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/13057), (7/13058), (7/13059), (7/13060),
(7/13061), (7/13062), (7/13063), (7/13064), (7/13065), (7/13066), (7/13067),
(7/13068)
9.-
İzmir Milletvekili Erdal Aksüngerin, mobil servis sağlayan
yabancı firmalara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/13111)
10.-
İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşinin, Suriyeli muhaliflere
Türkiyede eğitim verildiği iddiasına ilişkin sorusu ve
Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı (7/13141)
11.-
Eskişehir Milletvekili Bedii Süheyl Batumun, Afyonkarahisarda bir
cephanelikte meydana gelen patlamaya ilişkin sorusu ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı (7/13143)
12.-
Kars Milletvekili Mülkiye Birtanenin, kışlalarda yaşanan
şüpheli asker ölümlerine ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı (7/13146)
13.-
Tokat Milletvekili Orhan Düzgünün, Niksarda kamu tarafından ihale
verilen bir müteahhitle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu
ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı (7/13217)
14.-
İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin, 2002 yılından
günümüze restore edilen kilise ve havralara ilişkin Başbakandan
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın
cevabı (7/13226)
15.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, engelli
vatandaşların bağlı kurum ve kuruluşlara
erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı (7/13240)
16.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, engelli
vatandaşların bağlı kurum ve kuruluşlara
erişimini kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/13246)
17.-
Bolu Milletvekili Tanju Özcanın, Boluda deprem riski taşıyan
binaların tespiti ile ilgili çalışmalara ilişkin sorusu ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/13300)
18.-
Muğla Milletvekili Nurettin Demirin, Bodrumda imar planında
yapılan değişikliğe ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/13301)
19.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahandaki köylere İller
Bankasından aktarılan ödeneğe ve köylerde yapılan
yatırımlara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/13307)
20.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, Kazdağlarındaki maden
arama faaliyetlerine ve bunların çevreye etkilerine ilişkin sorusu ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/13312)
21.-
Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlunun, Giresunun Görele
ilçesine bağlı bir beldede yapılması planlanan katı
atık bertaraf tesisine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/13313)
22.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, engelli
vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa bağlı
kurum ve kuruluşlara erişimini kolaylaştırmaya yönelik
çalışmalara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı
Hayati Yazıcının cevabı (7/13355)
23.-
İstanbul Milletvekili Umut Oranın, Anadolu Ajansı Genel
Müdürünün bir açıklamasına ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/13504)
24.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, RTÜK ile
TOKİ arasındaki bir anlaşmaya ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/13560)
25.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Süleyman Şah Türbesinin restore
edilmesine ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınçın cevabı (7/13561)
26.-
Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcünün, afet riski altındaki
alanların dönüştürülmesine yönelik çalışmalara ilişkin
sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı (7/13620)
27.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Kütahyada TOKİ
tarafından inşa edilen konutların hak sahiplerine teslimine ve
konutlarda yaşanan ısınma sorununa ilişkin sorusu ve Çevre
ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/13626)
28.-
Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcünün, 2/B arazilerine ve bunların
satışına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/13746)
29.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, orman muhafaza
memurlarının atanma ve yer değiştirmelerine ilişkin
sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/13748)
30.-
Adana Milletvekili Seyfettin Yılmazın, kent ormanlarına
yapılan harcamalara ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/13751)
31.-
Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşekin, Canikte yaşanan sel
felaketi nedeniyle TOKİ hakkında soruşturma açılıp
açılmadığına ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/13936)
32.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, orman
yangınlarının söndürülmesi işi ihalesine ilişkin
sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/14090)
33.-
Mersin Milletvekili Ali Özün, cari açıktaki azalmaya ilişkin sorusu
ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/14325)
8 Ocak 2013
Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
15.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 49uncu Birleşimini açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz,
Ağrı Doğubeyazıtta meydana gelen mayın
patlamaları hakkında söz isteyen Ağrı Milletvekili Halil
Aksoya aittir.
Buyurunuz Sayın Aksoy. (BDP
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.-
Ağrı Milletvekili Halil Aksoyun, Ağrı
Doğubeyazıtta meydana gelen mayın patlamalarına
ilişkin gündem dışı konuşması
HALİL AKSOY (Ağrı)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; seçim bölgem olan
Ağrı Doğubeyazıtta son birkaç ayda meydana gelen
mayın patlaması olaylarına ilişkin olarak gündem
dışı söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce,
dün Zonguldakta meydana gelen iş cinayetinde yaşamını
yitiren 8 emekçiye Allahtan rahmet, yakınlarına ve tüm emek
dünyasına başsağlığı diliyorum. Bu cinayetlerin
yaşanmaması için gerçekten tüm önlemlerin alınması,
başta Hükûmet olmak üzere, bütün Parlamentonun ortak sorumluluğudur.
Bu kürsüden herkesi duyarlı olmaya çağırıyorum.
Değerli milletvekilleri, gün
geçmiyor ki Kürt coğrafyasında mayın patlaması ya da
arazide bulunan askerî mühimmatın patlaması sonucu çocuklar
yaşamını yitirmesin. Özellikle, sınır bölgelerinde ve
askerî kışlaların yerleşim yerlerine yakın olduğu
yerlerde bu tür olaylar çok sık yaşanmaktadır. Gelişigüzel
araziye yerleştirilen bu mayınlar -ki bu alanlar birçok yerde
işaretlenmemiştir- ne yazık ki daha sonra masum insanların,
çobanların, sınır ticareti yapanların ölümüne neden
olmaktadır. Ve yine, araziye yerleştirilen mayınlar, yıllar
sonra, bir şekilde, erozyon sonucu toprak kayması, kar sularıyla
birlikte yerleşim yerlerine kadar sürüklenebilmektedir. Mayın
patlaması hadiselerinin birçoğu mayına basılması
neticesinde değil, bizzat çocukların bu mayınları bir
şekilde bulması ve onlarla oynaması sonucu meydana gelmektedir.
Birkaç ay içinde 4 kez mayın patlaması hadisesi
yaşandı Doğubeyazıtta. Bu patlamalarda, çobanlık
yapan 3 çocuk yaşamını yitirdi, 5 kişi de ağır
yaralandı. Son olarak, 3 Ocakta Doğubeyazıt Güngören köyünde
koyunlarını otlatırken mayına basan Tajdin Böğürcek
adlı yurttaş ağır yaralandı, 4 parmağı
koptu. Daha önce, 2/12/2012 tarihinde, Doğubeyazıt
Kızılkaya köyünde hayvanlarını otlatan Hüsnü Yiğit
mayına basması sonucu yaşamını yitirdi, 12
yaşındaki Ali Sökmen adındaki çocuk ise ağır
yaralandı. Yine, 9/10/2012 tarihinde, Doğubeyazıtta
sınır köyü olan Dağdelen köyünde mayına basan Ömer Demir ve
Ercan Demir kardeşler ağır yaralandı. Keza, 12/7/2012
tarihinde, Kızılkayada çobanlık yapan Adem Yiğit ve Ertan
Dilaver adlı çocuklardan, mayına basma neticesinde, Ertan Dilaver
yaşamını yitirdi, Adem Yiğit ise yaralandı. Bu
hadiseler sadece Doğubeyazıtta son birkaç ay içerisinde
yaşanmıştır.
Ayrıca, Diyarbakır, Van, Hakkâri,
Şırnak, Mardin, Batman, Urfa gibi yerlerde de bu tür olaylar sık
yaşanmaktadır. Peş peşe yaşanan 4 olaydan da
anlaşılacağı üzere, ilgili bakanlıklar hiçbir önlem
almamakta ısrar etmektedirler. Her olaydan sonra Millî Savunma Bakanlığına
soru önergesi verdik, ne yazık ki bu soru önergelerimize cevap bile
verilmedi. Bu da Sayın Bakanın yaşanan bu ölümlere ne kadar
duyarlı olduğunun bir işareti olsa gerektir.
Değerli milletvekilleri, Ottawa Sözleşmesini
2003 yılında imzaladık, 2004 yılında da taraf devlet
olduk. Anlaşmaya göre, Türkiye 1 Mart 2008 tarihine kadar stoklardaki
mayınları imha edecekti. Ancak ne yazık ki Türkiye, şu
anda, stoklardaki mayınların imhasını tamamlamayan 3 ülke
arasında yer almaktadır. Türkiyede hâlâ eğitim ve
geliştirme amaçlı adı altında 15.150 antipersonel
mayın bulunduğu belirtiliyor. Yine toprağa döşenen 982.000
mayından sadece 25.000i temizlenmiştir, ki bu temizlenen bölgeler de
tam olarak bilinmemektedir. Ayrıca, Türkiye, sadece Suriye
sınırındaki mayınları temizlemek için adım
atmış ancak bu konuda da hâlâ tam olarak harekete
geçilememiştir. Diğer bölgelerdeki mayınlara dair birçok
girişim sonuçsuz kalmıştır. Öyle anlaşılıyor
ki, Hükûmetin böyle bir derdi de yoktur.
Ottawa
Sözleşmesine göre, her ne kadar, Türkiye'de 2014 yılı sonuna
kadar mayın temizleme ve imha sürecinin tamamlanması hedeflenmiş
ise de bunun gerçekleşmediği gün gibi ortadadır. Ancak,
neredeyse her gün mayınlara kurban vermekteyiz ve eğer kısa bir
sürede önlemler alınmazsa, mayınlar daha çok can alacaktır.
Türkiye'de mayın kullanımını yasaklayan
bir düzenleme hâlâ bulunmuyor. 2011 yılında, dönemin Genelkurmay
Başkanı, karakol yakınlarına ve sınırlara
kontrolsüz mayın döşediklerini bizzat
açıklamıştı. Ancak, daha sonra ne kendisi ne de başka
bir komutan hakkında herhangi bir soruşturma açılmadı.
Ottawa Sözleşmesini ihlal edenlere karşı yasa
değişikliğine elbette ki ihtiyaç var, suçlular mutlaka
cezalandırılmalıdır. Aksi takdirde, mayın can almaya
devam edecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Aksoy.
Gündem dışı ikinci söz, Osmaniyenin
düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümü münasebetiyle söz
isteyen Osmaniye Milletvekili Suat Önala aittir.
Buyurun Sayın Önal. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
2.-
Osmaniye Milletvekili Suat Önalın, Osmaniyenin düşman
işgalinden kurtuluş yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
SUAT ÖNAL (Osmaniye) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 7 Ocak Osmaniyenin kurtuluş yıl dönümü
üzerine gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Osmaniyenin düşman işgalinden kurtuluşunun
91inci yıl dönümünü dün Osmaniyede millet olarak yine büyük bir heyecan
ve coşkuyla hep beraber kutladık. Kahraman ecdadımızın
yokluklar ve olumsuzluklar içerisinde verdiği mücadelede iman gücüyle
kazandığı zaferi hep beraber bir daha minnet ve şükranla
andık.
Çukurova bölgesinde, 3 Ocakta İçelin, 5 Ocakta
Adananın, 6 Ocakta Ceyhanın, 7 Ocakta Osmaniyenin, 8 Ocakta -yani
bugün- Erzinin, 9 Ocakta da Dörtyolun düşman işgalinden
kurtuluşunu kutlarken, ecdadımızla bir kez daha onur ve gurur
duyduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, malumunuz olduğu gibi,
30 Ekim 1918de imzalanan Mondros Mütarekesinden sonra Anadolu işgal
edilmiş, Kahramanmaraş, Gaziantep ve Urfa önce İngilizlerin,
ardından da Fransızların kontrolüne
bırakılmıştı. Fransızların daha sonra Mersin,
Adana, Hatay ve Osmaniyeyi de kapsayan işgali esnasında bu
toprakların çok acılı günlere şahit olduğunu
biliyoruz. Tarihten beri Anadolu coğrafyasında gözü olan Haçlı
ruhu, işgalden sonra, taş üstünde taş, baş üstünde baş
bırakmamak istese de sonunda defolup gittiler. Giderken de bir kez daha,
Türküyle, Kürtüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, tüm unsurlarıyla aziz
Türk milletinin, şanlı ecdadımızın
kahramanlığına şahitlik ettiler.
Esarete asla alışık olmayan
ecdadımızın sembol isimlerinden birisi de Osmaniyede kahramanca
şehit olan Rahime Hatundu. Bu kutsal mücadelede her erkek bir Mehmetçik
oldu, her kızımız Rahime, bir destan daha yazıldı
şanlı Türk milletinin tarihine. Evet, ecdadımız o kıtlık
günlerinde bir oldu, birlik oldu, yaşlı-genç, kız-kızan hep
birlikte savaştılar ve tefrikaya düşmediler; merhum Mehmet Âkif
Ersoyun Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez,/Toplu vurdukça
yürekler, onu top sindiremez. dediği gibi, yürekleri bu vatan için, bu
ezan için, şanlı bayrağımızın semalarda ebediyen
dalgalanması için bir çarptı ve bugünlere gelmemiz için
canlarını feda ettiler.
Yine, asil Türk kadını, Kurtuluş
Savaşında vermiş olduğu büyük mücadelede erkeği ile
omuz omuza cephedeki yerini almış, düşmana karşı
savaşarak, cepheye mermi taşıyarak, yaralı askerleri tedavi
ederek bu cennet vatanın kurtuluşunda önemli bir rol
oynamıştır. Hülasa, aziz Türk milleti ezelden beri
bayrağına, dinine ve hürriyetine sevdalanmış ve esaret
altına girmeyi asla kabul etmemiştir. Millî şairimiz Mehmet Âkif
Ersoy bağımsızlığımızın sembolü olan
İstiklal Marşında ecdadımızın bu
hâletiruhiyesini bakın ne güzel ifade ediyor:
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür
yaşarım,
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış?
Şaşarım.
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner,
aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere
sığmam, taşarım.
Değerli milletvekilleri, şu da
unutulmamalıdır ki geçmişten beri ülkemize göz diken ve bizleri
zaafa uğratmaya çalışan şer güçler ve onların
taşeronları elbette bugün de boş durmamakta ve ülkemizin
birliğini, beraberliğini bozmaya yönelik faaliyetlerine devam
etmektedirler. Tüm bu hile ve desiselere rağmen Allaha hamdolsun ki bugün
millî ve manevi değerlerine sahip çıkan genç nüfusumuzla her gün daha
da büyüyen, geleceğe kararlı adımlarla yürüyen, dünyanın
gıptayla izlediği, ekonomisi güçlü bir ülkeyiz ve hep beraber
Türkiyeyiz. Allah birlik ve beraberliğimizi daim eylesin.
Bu vesileyle, bugün, Kurtuluş
Savaşının meşalesini yakan başta Gazi Mustafa Kemal
ve aziz silah arkadaşları ile tüm şehit ve gazilerimizi bir kez
daha minnet ve şükranla anıyor, Osmaniyeli hemşehrilerimizin ve
tüm aziz milletimizin kurtuluş bayramını tekrar tebrik ediyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Önal.
Gündem dışı üçüncü söz, Adananın
düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümü münasebetiyle söz
isteyen Adana Milletvekili Ali Halamana aittir.
Buyurunuz Sayın Halaman. (MHP sıralarından
alkışlar)
3.-
Adana Milletvekili Ali Halamanın, Adananın düşman
işgalinden kurtuluş yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
ALİ HALAMAN (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; önce,
Zonguldakta meydana gelen kaza sonucu hayatını kaybeden
kardeşlerimize Allahtan rahmet diliyorum; yaralılara acil şifa,
yakınlarına ve milletimize sabırlar diliyorum.
Bir de Milletimiz adına iktidara geldik, oy
aldık. diyerek eli kanlı, bebek katili, İmralı canisi
Apoyu siyasi aktör gibi görüp, muhatap alıp, büyük Türk milletini rencide
eden, Türkü etnisite gören bir anlayışı buradan şiddetle
kınıyorum.
5 Ocak Adana, 6 Ocak Ceyhanın düşman
işgalinden kurtuluşunun 91inci yıl dönümü hakkında gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Adana, Ceyhan, millî mücadelenin soluk
aldığı yerlerdir. İşgali Fransızlar
tarafından yapılmış (1918), 1922de terk etmişler.
Yine Adana, son on yıllık dönemde, PKK teröründen en çok şehit
veren ve gazisi olan bir ilimiz ve bir kentimizdir. Bundan tam doksan bir
yıl önce, al bayrağımıza kanının rengini veren,
hakkı ödenmez vatan evlatlarının verdiği bu kutsal mücadele
sonucu bugünlerde, kahramanların torunları, evlatları olarak
Adanada kurtuluş bayramı kutlanmakta.
Millî mücadelenin kazanılmasında büyük
emeği geçen Mustafa Kemal Atatürk, o günlerde şöyle söylüyor:
Adanayı işgal eden düşmanın defedilmesinde, kurtuluş
mücadelesinde ilk hissî teşebbüsün, bağımsızlık
fikrinin temellerinin oluşmasının, filizlenmesinin yeri Adanadır.
Bu güzel memlekette Kuvayımilliye ruhuyla bağrından birçok
yiğidin, kahramanların çıkarak, destanlar yazarak düşman
askerlerinin kovulmasına Adana sebep olmuştur.
Şanlı tarihimizde buna benzer nice zaferler
kazanmış ve yaşanan sıkıntıları büyük
dayanışma örneği vererek aşmış bir milletin
evlatları olarak, millî mücadeleyi ve kurtuluş hareketini tarihî
sorumluluk içerisinde kutlamanın sevinci ve gururu yaşanmakta. Her
sayfası zaferler, şan ve şerefle dolu tarihimizde, millî
değerlerimiz uğruna atalarımızın gösterdiği büyük
fedakârlık ve kahramanlıkların, geleceğimizin teminatı
olan değerli gençlerimiz tarafından iyi bilinmesi gerekir. Çünkü
milletimiz ekonomide, fende, kültürde, sanatta, medeniyet alanlarında
ileriye taşınmak
Tarihimizin her sayfası mücadele örnekleriyle
doludur. Atalarımızın canı ve kanı pahasına
vermiş oldukları millî ve manevi mücadeleyi ter dökerek,
çalışarak, öğrenerek, anlam kazandırmak zorundayız.
Çünkü en başta insanlık için, Türklük için, Müslümanlık için
vatanlarını koruyan, işgalden kurtuluşunu sağlayan,
kahramanca mücadele veren başta cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal
Atatürk olmak üzere, ebediyete intikal eden tüm şehit ve gazilerimizi
buradan rahmet ve şükranla anıyorum.
İman gücü ve silah gücünün birlikte olması
gerektiğini Adana halkı dünyaya öğretmiştir; Türk
Bayrağını indirmeye, bu vatanı bölmeye kimsenin gücünün
yetmeyeceğini büyük bir gururla haykırmıştır.
Dolayısıyla, 5 Ocak Adanamızın, 6
Ocak Ceyhanın düşman işgalinden kurtuluşunun 91inci
yıl dönümünü kutluyor, şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygı ve
sevgilerimle selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Halaman.
Gündeme geçmeden önce İç Tüzük 60a göre sisteme
girmiş olan milletvekillerimize söz vereceğim süremizin el
verdiği ölçüde.
Buyurunuz Sayın İnce.
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, CHP Grubu olarak Zonguldak
Kozludaki maden kazasında hayatını kaybeden işçilere
Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediklerine, Sayıştay raporlarındaki uyarılara
rağmen bu iş yerindeki eksikliklerin giderilmediğine ve Hükûmeti
iş kazalarına karşı önlem almaya davet ettiklerine
ilişkin açıklaması
MUHARREM İNCE (Yalova) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Zonguldakta yine 8 işçimiz yaşamını
yitirdi. Sayıştay raporlarında bu iş kazasının olduğu
iş yerinde vahim olaylarla karşılaşılacağı
öngörülüyordu. Yine, Çalışma Bakanının
açıklamasına göre iki ay önce bu iş yerinde denetim
yapılmış ve 5 eksik tespit edilmiş. Eksiklere rağmen
işçiler ekmek parası için çalıştılar ve ne yazık
ki yaşamlarını yitirdiler.
Madencinin kaderi ölüm değildir. Hiçbir ölüm güzel
değildir. Her ölüm acıdır, hepimizi üzer, yüreğimizi
acıtır. Onların yüzündeki kömür karası ekmek parası ve
bu ölümler bir yürek yarasıdır. Biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olarak, işçilerimize Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı ve sabır diliyoruz, Hükûmeti de
iş kazalarına karşı önlem alması konusunda ciddi
olmaya davet ediyoruz.
Teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın İnce.
Buyurunuz Sayın Tüzel.
2.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, huzurlu ve
savaşsız bir yıl dilediğine, Zonguldak Kozludaki maden
kazasında 8 madencinin ölümü nedeniyle bütün işçi
sınıfına başsağlığı dilediğine ve ülkemizin
barış ve demokratikleşme ihtiyacına yanıt verecek yeni
bir dönemin başlamasının olumlu bir gelişme olduğuna
ilişkin açıklaması
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
halkımıza, ülkemize, sizlere sağlıklı, huzurlu,
savaşsız bir yeni yıl diliyorum.
Zonguldak Kozluda 8 madencinin ölümü nedeniyle bütün
işçi sınıfımıza başsağlığı
diliyorum. İyi öldüler diyemeyeceğiz, kaderleri de
diyemeyeceğiz. Bu ölümlerin, bu iş cinayetlerinin arkasında bir
kez daha taşeron çalıştırma var ve işçi
sınıfımız her gün canını tüketen bu vahşi
kapitalizmle er geç hesaplaşacaktır diyorum.
Ülkemizin barış ve demokratikleşme
ihtiyacına yanıt verecek yeni bir dönemin başlaması da son
derece olumludur, olumlu bir gelişmedir. Bu umudun başarıya
ulaşması için, tüm halkımızın görüşmeci taraflara
çözümde ısrar etmeleri için barış çağrısını
yükseltmelerini diliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Tüzel.
Sayın Işık
3.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Zonguldak Kozludaki maden
kazasında hayatını kaybeden işçilere Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı dilediğine,
şaibeli olan 2012 yılı KPSS sonuçlarına göre kamu kurum ve
kuruluşlarına personel alımına devam edildiğine ve
Hükûmeti bu konuda duyarlı olmaya davet ettiğine ilişkin
açıklaması
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Ben de sözlerimin başında, Zonguldak Kozlu
Maden İşletmesinde hayatlarını kaybeden işçilerimize
Allahtan rahmet, yakınlarına da başsağlığı
diliyorum.
Bu vesileyle, geçen ay içerisinde Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığının Temmuz 2002de yapılan KPSS
2012de soruların sınav öncesinde ÖSYM Başkanlığı
dışına sızdırıldığı yönündeki
açıklamalarına rağmen, bu şaibeli sınav
sonuçlarına göre kamu kurum ve kuruluşlarına personel
alımı hızla devam ettirilmektedir. Hükûmeti bu konuda
duyarlı olmaya çağırıyorum. Anılan sınavda
sınav sorularının sınav öncesinde bazı illerde
satıldığı iddiaları tüm ısrarlara ve
uyarılara rağmen bugüne kadar cevaplandırılamamış
ve suçlular bulunamamıştır. Hırsızlar bu ülkede bir
kez daha kazanmıştır. Hükûmeti bu konuda gerekli tedbirleri
almaya ve mutlaka suçluları bulup cezalandırmaya davet ediyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Işık.
Sayın Yeniçeri
4.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, Hükûmetin terör örgütünün lideriyle
görüşme yapmasına ve bir terör örgütünün başının
muhatap alınmasının Türkiyede fiilen iki başlı bir
otoritenin oluştuğu anlamına geldiğine ilişkin
açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
30 Ağustos 1918de Agamemnon adlı bir
İngiliz zırhlısında Amiral Galtropla Osmanlı
delegasyonu Mondros Mütarekesini imzalamıştı. Osmanlı,
Birinci Dünya Savaşını kaybettiği için Mondrosu imzalamak
zorunda kalmıştı. 2013 yılı itibarıyla
Başbakan Erdoğanın talimatıyla İmralıda kitle katliamcısı
Öcalan ile gemide değil ama bu defa da İmralı Adasında
teröristbaşı Öcalan ile görüşmeler sürdürülüyor.
Hükûmete soruyorum: Türkiye Cumhuriyeti savaş
mı kaybetti ki bunun sonucunda terör örgütünün hükümlü lideriyle
görüşmek zorunda kalmıştır? Türkiye Cumhuriyeti devletinin
silahlı bir terör örgütünün başını sorunların
çözümünde muhatap alması, Türkiyede iki başlı bir otoritenin
fiilen oluştuğu anlamına gelmektedir. Bir devletin muhatabı
bir başka devlettir. İmralıda bir tarafta Türkiye Cumhuriyeti
devleti, diğer tarafta terör örgütü lideri oturduğuna göre, Türkiye
Cumhuriyeti mi terör örgütü seviyesine indirilmiştir, yoksa terör örgütü
mü devlet seviyesine yükseltilmiştir?
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Yeniçeri.
Sayın Ağbaba
5.-
Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın, Malatyanın
Doğanşehir ilçesine bağlı Erkenek beldesinde yaşanan
depremler nedeniyle vatandaşlara geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna ve Türkiye İş Kurumu bünyesinde çalışan
817 iş ve meslek danışmanının sözleşmelerinin
feshedilmesine ilişkin açıklaması
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan,
bugün Malatyanın Doğanşehir ilçesine bağlı Erkenek
beldesinde depremler oldu. Öncelikle, Erkenekte yaşayan bütün
vatandaşlarımıza ve Adıyaman Tut ilçesindeki bütün
vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum.
Ayrıca, Türkiye İş Kurumu bünyesinde
iş ve meslek danışmanlığı sınavını
kazanan 2.817 kişiden 2.000inin ataması Başbakan Recep Tayyip
Erdoğanın katılımıyla gerçekleştirilmiş,
ancak Başbakan Erdoğan, toplantıda Sizlere bir müjdem var.
diyerek sınav kazanan 2.817 kişinin tamamının
atandığını, konuyla ilgili Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığına talimat verdiğini duyurmuştur. Bu
talimat üzerine 817 kişinin ataması yapılmış, ancak
Danıştayın vermiş olduğu kararla temmuz ayında
göreve başlayan 817 iş ve meslek danışmanı
sözleşmeleri feshedilerek 3 Ocak 2013 tarihinde ücretsiz izne
çıkarılmıştır. 4/B statüsünde çalışan 817
iş ve meslek danışmanının kaygılı bekleyişleri
devam etmektedir. İş ve meslek danışmanlarının
kaygılı bekleyişlerinin sona erdirilmesini ve tekrar görevlerine
dönmelerini talep ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Ağbaba.
Sayın Karaahmetoğlu
6.-
Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlunun, 5084 sayılı
Kanunla uygulanan teşvikin 31/12/2012 tarihinde son bulduğuna ve bu
konuda ciddi mağduriyetler yaşanacağına ilişkin
açıklaması
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) Sayın
Başkan, 5084 sayılı Kanunla uygulanan teşvik 31/12/2012
tarihinde son buldu. Seçim bölgem Giresunun da içinde bulunduğu illerimiz
bu konuda ciddi mağduriyet yaşayacaktır. Giresunda
teşvikten yararlanan 10 ve fazlası sigortalı
çalıştıran özel iş yeri sayısı 903tür. Söz
konusu iş yerlerinde toplam 25.302 işçi çalışmaktadır.
Giresunun sınırlı da olsa istihdam yükünü taşıyan bu
iş yerlerinin teşvik olmadan ayakta kalması olası
görünmemektedir. Böyle bir durumda, çalışanlar açısından
iş kaybı olacak, işsizlik artacak ve piyasa, özellikle
esnaflarımız da bu olumsuzluktan etkilenecektir. Teşvik
konusunda yeniden bir düzenlemeyle en az üç yıl daha bu imkânın
sunulması, sonucu alınmamış teşvik
uygulamasının verimini artıracaktır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Karaahmetoğlu.
Sayın Dedeoğlu
7.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Afşin-Elbistan
Termik Santralinin özelleştirilmesine ve orada çalışan
işçilerin hak kaybına uğramaması için Hükûmetin tedbir
almasını istirham ettiğine ilişkin açıklaması
MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Türkiye ekonomisine ve Kahramanmaraşın
ekonomisine büyük katkı sağlayan Afşin-Elbistan Termik
Santralimiz ortak yatırım adı altında maalesef ki
Birleşik Arap Emirlikleriyle özelleştirilmiştir. Bizlere ve
yöre halkına
Oraya yıllarını vermiş
çalışanların özlük hakları, orada çalışan tüm
işçilerimizin hakları temenni ediyorum ki gasbedilmez. Bu konuyla
ilgili Hükûmetin tedbir almasını istirham ediyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Dedeoğlu.
Sayın Türkoğlu
8.-
Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun, Zonguldak Kozludaki
maden kazasında hayatını kaybeden madencilere Allahtan rahmet
dilediğine ve Osmaniyenin kurtuluşunun 91inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de sözlerimin başında, Zonguldak Kozluda
hayatını kaybeden madencilerimize Cenabı Allahtan rahmet
diliyorum.
Dün, 7 Ocak 1922de Osmaniyenin Fransız
işgalinden kurtuluşunun 91inci yıl dönümü idi. Tüm Osmaniye
halkı ağır hava şartlarına rağmen, kurtuluş
coşkusunu, devlet görevlileri ve seçilmişleriyle beraber coşku
ile kutladılar.
Cumhuriyetin ve Türk devletinin kuruluşundan önce
verilen millî mücadelenin önemli kilometre taşlarından biri olan
Osmaniyenin kurtuluşu için canlarını feda eden, başta
Rahime Hatun ve Kaymakam Saim Bey olmak üzere, tüm şehitlerimizi rahmet, minnet
ve şükranla anıyorum ve onların manevi huzurları önünde
saygıyla eğiliyorum. Bıraktıkları Türk devletinin
toprakları üzerinde Türk Bayrağından başka bayrak, Türk
dilinden başka dil ve Türk milletinden başka bir millet
olmayacağı hususundaki sözümüzün arkasında olduğumuzu
tekrar ediyorum; rahat uyusunlar.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Türkoğlu.
Sayın Varlı
9.-
Adana Milletvekili Muharrem Varlının, bu toprakların kolay
vatan olmadığına, her metrekaresinde şehit kanı,
alın teri ve gözyaşı bulunduğuna ve terör örgütünün lideri
ile müzakere yapanlara şehitlerimizin hakkını helal
etmediğine inandığına ilişkin açıklaması
MUHARREM VARLI (Adana) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
5 Ocak Adana, 6 Ocak Ceyhan, 7 Ocak Osmaniye, 8 Ocak
Erzin, 9 Ocak Dörtyolun kurtuluşu ve nihayet 9 Eylül, İzmirde
düşmanın denize döküldüğü tarih ve o gün dünyanın en güçlü
devletlerine karşı, milletimiz kazmayla, kürekle, elindeki av
tüfeğiyle, her şeyden önemlisi de yüreğiyle bir mücadele verdi
ve bu toprakları vatan yaptı. Bu topraklar kolay vatan olmadı,
her metrekaresinde şehit kanı, alın teri ve gözyaşı
bulunmaktadır.
Bugün, ülkeyi yönetenlerin teröre diz çöktüğünü
görseler acaba o günkü şehitlerimiz ne derlerdi bugünkü ülkeyi
yönetenlere? Biz ne zaman savaş kaybettik ki, biz ne zaman esir
düştük ki müzakerelere başladık? Onun için, müzakereci olanlara
şehitlerimizin hakkını helal etmediğine inanıyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Varlı.
Sayın Öğüt
10.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, son dönemlerde kitaplarda
sansür iddialarına ve millî eğitim kadrolarının asıl
işlerini savsakladıklarına ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Son dönemde, kitaplarda sansür iddialarını
sık duyuyoruz. Yunus Emre ve Kaygusuz Abdalın ardından Fareler
ve İnsanların bazı bölümleri gereksiz ve sakıncalı
bulunmuş, ek olarak Şeker Portakalı kitabını derste
ödev olarak veren öğretmene soruşturma açılması
istenmiştir.
Kindar ve dindar nesil yetiştirmeyi düşünen
kadrolarınız asıl işlerini savsaklamaktadırlar.
Örneğin, Çankırı ili Korgun ilçesindeki ilkokul binasına
2012-2013 eğitim yılına yetişmek üzere güçlendirme ve
mantolama işlemi başlatılmış ama yılın yarısında
yükleniciye iş bıraktırılmıştır.
Çocuklarımız çok programlı lisede sıkışık
sınıflardadır ve -sizlerin de çok sakıncalı olarak
söylemiş olduğu- 6 yaşındaki çocukla 18 yaşındaki
delikanlı aynı koridorlarda dolaşmaktadırlar.
Ayrıca, Çankırı Çerkeş ilçesinde 5
branş öğretmeni Anadolu lisesinde bulunmamaktadır.
Bu konularda çözüm olarak neler düşünmektesiniz?
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın Elitaş
11.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Zonguldak Kozludaki maden
kazası sonucu hayatını kaybeden işçilere Allahtan rahmet,
yaralılara acil şifalar dilediğine ve gerekli incelemelerin
yapılıp varsa sorumlularının üzerine gidilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Dün tüm milletimizi derin bir üzüntüye sevk eden,
Zonguldaktaki bir madende grizu patlaması sonucunda hayatını
kaybeden işçilerimize Allahtan rahmet diliyorum, yaralılarımıza
acil şifalar temenni ediyorum.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız
dün derhâl bölgeye intikal etti, yerinde incelemeler yaptı. Bugün de
muhtemelen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız bölgede incelemeler
yapacak. Sorumlular varsa sorumluların üzerine derhâl gidilmesi
gerektiği kanaatindeyiz.
Tekrar, faciada hayatını kaybedenlere Allahtan
rahmet dilerken tüm milletimize başsağlığı diliyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Elitaş.
Sayın Yüksel
12.-
İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin, Zonguldak Kozludaki maden
kazasında hayatını kaybeden madencilere Allahtan rahmet,
ailelerine başsağlığı dilediğine,
Sayıştay raporlarındaki uyarılara rağmen gerekli
önlemlerin alınmadığına ve taşeron sisteminin
kaldırılması gerektiğine ilişkin açıklaması
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Zonguldak Kozlu ilçesinde göz göre göre ölüme gönderilen
8 maden şehidimize Allahtan rahmet, ailelerine
başsağlığı ve sabır diliyorum.
2011 Sayıştay Raporunda yer alan,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Teftiş
Kurulu Başkanlığı müfettişlerince firma ve iş
yerlerinde yapılan denetimler sonucu düzenledikleri rapor ve tutanaklarda
Firmanın, iş güvenliğine yönelik alınması gereken
önlemleri almadığı, bu arada vahim bir olayla
karşılaşılmamasının tamamen tesadüf olduğu
görülmektedir. denilmesine rağmen güvenlik önlemlerinin
alınmamasının hesabını kim verecek?
2005
yılında Maden Kanununda yapılan değişiklikle
taşeronlaşmanın önü açılmıştır. Defalarca
Sayıştay raporlarındaki uyarılara rağmen gerekli
önlemler yine alınmamıştır. Taşeron sistemini tamamen
kaldırmamız gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
2010 tarihinde
Zonguldak Karadonda meydana gelen olayda 30 madencimiz hayatını
kaybetmişti ve daha sonra Zonguldak Ağır Ceza Mahkemesinde
yargılanan Karadon Müessese Müdürü İsmail Güneri terfi ettirerek TTK
Genel Müdür Yardımcısı yapmıştınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Yüksel.
Sayın Eyidoğan...
13.-
İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğanın, son yıllarda
madencilik sektöründeki yapılanmanın çok sayıda ölümlü iş
kazalarına ve maden kaynaklarının heba edilmesine yol
açtığına ve hayatını kaybeden madencilere Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) Teşekkür
ederim Başkan.
Yer altı madenciliği, doğası
gereği, planlama, yatırım ve üretim aşamasından
pazarlama aşamasına kadar çok özel önlemler, donanım, bilgi,
deneyim, uzmanlık ve sürekli denetim gerektiren, dünyanın en
ağır iş kollarından biridir. Özellikle son on
yıldır Türkiyede devletin küçültülmesinin ve kamunun faaliyet
alanının daraltılmasındaki yanlışlar madencilik
sektörüne yansımış; yapılanma, kamu madencilik
kuruluşlarının kapatılması, üstünkörü
özelleştirilmesi redevans ile özel sektöre devredilmesi şeklinde
olmuştur. Ancak bu yapılanmadan olumlu bir sonuç
alınamamış, madencilik sektörü küçülmüş,
taşeronlaşma büyümüş, buna karşı, sektördeki iş
kazaları artmıştır. Bu uygulamayla hizmetleri, deneyim ve
uzmanlık bakımından yetersiz, gerekli bilimsel ve teknolojik
yatırımları yapmayan firmalar yapmaktadır. Bu nedenle hem
çok sayıda ölümlü iş kazalarına hem de maden
kaynaklarımızın uygun olmayan üretim yöntemleriyle heba
edilmesine yol açılmıştır.
Madencilerimize Allahtan rahmet diliyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Eyidoğan.
Sayın Tanal
14.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Şanlıurfanın
Viranşehir ilçesi köylerinin çoğunda dört günden beri elektriklerin
kesik olduğuna, ihaleler tekrarlansın diye kötü malzeme
kullanıldığına ve siyasi yandaşlara verilen bu
ihalelere son verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şanlıurfa ilimiz Viranşehir ilçesi
köylerinin çoğunda elektrikler dört günden beri, özellikle
Kırlık, Tepedüzü köylerinde kesiktir. Kullanılan malzemelerin
yanması nedeniyle sürekli ihaleler tekrarlansın diye kötü malzeme
kullanılmaktadır. Ancak bu ihaleler siyasi yakınları olan
kimlere verilmektedir? Urfalıların bu mağduriyetinin giderilmesi
için dört günden beri elektriksiz kalan Urfa ili Viranşehir ilçesinin
köylerine elektrik verilmesini talep eder ve bu siyasi yandaşlara verilen
ihalelerine son verilerek kaliteli malzeme kullanılmasını arz
ederim.
Saygılarımı sunarım.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Tanal.
Sayın Canalioğlu
15.-
Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlunun, Karadeniz Teknik
Üniversitesi Tıp Fakültesinde yaklaşık altı
yıldır çalışan 68 taşeron işçisinin işlerine
son verildiğine ve bu konunun yeniden değerlendirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Trabzon ilimizde Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp
Fakültesinde yaklaşık altı yıldır taşeron
işçisi olarak çalışan 68 kişinin Tıp Fakültesi
Hastanesi döner sermayesi zarar ediyor. gerekçesiyle işlerine son
verilmiştir. Yıllardan beri asgari ücretle hiçbir iş güvencesi
olmadan çalışırken zarar ediyor gerekçesiyle 68 işçinin
işten çıkarılması üniversite gibi bir kuruluşu
nasıl zarardan kurtaracaktır? Konunun yeniden değerlendirilmesi
gerek ilgili bakanlık gerekse üniversite rektörlüğü nezdinde,
mağdur olan 68 taşeron işçisinin yeniden işe
alınmasının sağlanması gerekmektedir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Canalioğlu.
Sayın Demiröz
16.-
Bursa Milletvekili İlhan Demirözün, 2010 yılında Orhangazi, İznik,
Gemlik ve Mudanyadaki zeytin üreticilerine afetten dolayı ödenmesi
gereken paranın 4.100 çiftçiye hâlen ödenmediğine ilişkin
açıklaması
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Bursa Orhangazi Ziraat Odası
Başkanlığından aldığım bilgiler
ışığı altında, 2010 yılında Orhangazi,
İznik, Gemlik ve Mudanyadaki zeytin üreticilerine afetten dolayı
ödenek, para ödenmişti. Bunun 1inci, 2nci, 3üncü kısmı ödendi
ancak şu ana kadar, bugünkü durum dâhil, Orhangaziden 800, İznikten
1.200, 2.100 Gemlikten olmak üzere 4.100 çiftçimize bu bedel
ödenmemiştir. Bedel tutarı 4,5 milyon yani 4,5 trilyondur. Acaba ne
zaman ödenecektir?
Tarıma bakışı gibi Sayın Maliye
Bakanı da çiftçilere bu şekilde mi bakıyor? Borçlarına
sadıklar mı? Bunu da 2013 yılında göreceğiz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Demiröz.
Sayın İrbeç
17.-
Antalya Milletvekili Yusuf Ziya İrbeçin, Zonguldak Kozludaki maden
kazasında hayatını kaybeden işçilere Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı dilediğine ve Millî
Eğitim Bakanlığının İnternet
bağımlılığının önlenmesi, okuma
alışkanlığının kazandırılması için
ne gibi tedbirler almayı düşündüğünü öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) Çok teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Ben de sözlerime başlamadan önce Zonguldakta
hayatlarını kaybeden madenci kardeşlerimize Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı diliyorum.
İnternet
bağımlılığını tedavi etmek için kurulan
Bakırköy Profesör Doktor Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve
Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi
İnternet Bağımlılığı Polikliniğine
başvuranların önemli bir bölümü İnternet yüzünden okulu
bırakmış olan gençlerimizdir. Gençlerimizin okuma alışkanlığı
zaten çok düşükken FATİH Projesi ile her şey dijitale
endekslendiği için Millî Eğitim Bakanlığı gençler
arasında yaygınlaşan İnternet
bağımlığının önlenmesi, okuma
alışkanlığının genç yaşlarda
kazandırılması için alınacak tedbirler konusunda ne
düşünüyor merak ediyorum çünkü gençler geleceğimizin
teminatıdır diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın İrbeç.
Sayın Çelik
18.-
Muş Milletvekili Demir Çelikin, 2013 yılının ülke
halklarına ve insanlığa barış ve özgürlük getirmesini
dilediğine ve şiddetli kış şartları nedeniyle
Muş ilinde yaşanan mağduriyetlere ilişkin açıklaması
DEMİR ÇELİK (Muş) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
2013 yılının ülke halklarına ve
insanlığa barış ve özgürlük getirmesi dileklerimi
iletiyorum.
Keza, hemen başında başlayan kar ve
şiddetli kış koşullarından kaynaklı, ülkenin
bütününde olduğu Muş ilimizin de ilçelerine olan
bağlantıları ve yüzlerce köy yolu kapanmış
bulunmaktadır. Üç gündür vatandaşlar temel ihtiyaçlarını
karşılayamadıkları gibi, kapalı olan yollarından
kaynaklı olarak hastalarını tedaviye götüremiyor ve kesintili
olan elektriklerinden kaynaklı da insani koşullardan mahrumlar.
İş makine parkının amacına uygun işlevsel hâle
getirilmediği ya da yeterince organize olmamasından kaynaklı her
yıl yaşanan bu durumun kader olmaktan çıkarılması
dileklerimi ileterek iyi günler diliyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Çelik.
Sayın Birtane
19.-
Kars Milletvekili Mülkiye Birtanenin, Zonguldak Kozludaki maden
kazasında hayatını kaybeden işçilere Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı dilediğine ve
sınıf öğretmenlerinin yan alan veya eğitim almadıkları
alanlara geçmelerine ilişkin açıklaması
MÜLKİYE BİRTANE (Kars) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Ben de Zonguldak Kozluda hayatını kaybeden
işçilere Allahtan rahmet, ailelerine sabır ve
başsağlığı diliyorum.
Sınıf öğretmenleri, yan alan veya
eğitim almadıkları alanlara geçtiler. On beş-yirmi yıl
sınıf öğretmenliği yapan bir öğretmen diğer bir
alanda ne kadar verimli olabilir? On yedi yıllık sınıf
öğretmeni olan birinin bize iletisini aynen okuyorum: Üniversitede
alınan komik bir krediyle branş öğretmeni olunmuyormuş.
İki ayda 5 kilo verdim. İntihar etmeyi düşünüyorum.
Öğrencilere ve velilere karşı mahcupluk hissediyoruz. MEBe göre
bu alandan geri dönüş yok ama en azından pişman olanlara bir hak
tanınsın. Bu durumda olan 44 bin kişiden bahsediliyor.
Eğer böyleyse, eğitime nasıl bir darbe vurduğumuzun
farkında mıyız?
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Birtane.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, gündemin
Sözlü Sorular kısmının 1, 14, 28, 30, 37, 43, 61, 63, 66, 94,
104, 112, 115, 116, 117, 151, 157, 167, 172, 185, 191, 194, 196, 198, 199, 204,
205, 211, 235, 241, 243, 244, 249, 266, 270, 276, 277, 290, 299, 301, 384, 422,
430, 592, 619, 622, 623, 717, 804, 829, 932, 933, 988, 990, 991 ve 996ncı
sıralarında yer alan önergeleri birlikte cevaplandırmak
istemişlerdir. Sayın Bakanın bu istemini sırası
geldiğinde yerine getireceğim.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Adana Milletvekili Muharrem Varlı ve 19 milletvekilinin, Adananın
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/450)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına,
Adana'nın içinde bulunduğu sorunların
tespiti ve çözümü konusunda gerekli araştırmaların
yapılması, buna göre alınacak önlemlerin ve
gerçekleştirilmesi gereken uygulamaların yerine getirilmesi hususunda
Anayasanın 98. Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğün 104 ve 105inci
maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz.
1) Muharrem
Varlı (Adana)
2) Mehmet
Şandır (Mersin)
3) Özcan
Yeniçeri (Ankara)
4) Emin
Haluk Ayhan (Denizli)
5) Necati
Özensoy (Bursa)
6) Sümer
Oral (Manisa)
7) Oktay
Öztürk (Erzurum)
8) Erkan
Akçay (Manisa)
9) Yusuf
Halaçoğlu (Kayseri)
10) Alim
Işık (Kütahya)
11) Enver
Erdem (Elâzığ)
12) Mehmet
Erdoğan (Muğla)
13) Mustafa
Kalaycı (Konya)
14) Mesut
Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
15) Ahmet
Duran Bulut (Balıkesir)
16) D.
Ali Torlak (İstanbul)
17) Lütfü
Türkkan (Kocaeli)
18) Mehmet
Günal (Antalya)
19) Celal
Adan (İstanbul)
20) Seyfettin
Yılmaz (Adana)
Gerekçe:
2 milyonu geçen nüfusu ile Çukurova'nın metropolü
sayılan Adana, kara yolu, deniz yolu, hava ve demir yolu
ulaşımında hem ülkemizin değişik bölgelerini birbirine
bağlama noktasında, hem de Orta Doğu'ya açılan bir
kapı olma özelliklerinden dolayı çok önemli bir konumdadır.
Yaklaşık yarım asır öncesine dayanan tekstil ve
tarımsal sanayisi ile ülkemize birikim sağlamış, modern
sanayi atılımına temel olmuş, yön vermiş güneyin bu
güzide kenti, son yıllarda pek çok sorunla iç içe olmanın
acısını, sıkıntısını yaşamaktadır.
Adana, bilindiği gibi Türkiye coğrafyası
içerisinde en geniş, en büyük verimli ve sulak toprakları bulunan,
Akdeniz iklimi nedeniyle de insan yaşamına en uygun ortama sahip
özelliği nedeniyle göçe en uygun kent görünümündedir. Bu nedenlerle de,
ülkemizde yaşanan hızlı kentleşme süreçlerinde Adana, doğu
ve güneydoğu bölgelerinden çok yoğun göç alarak büyümüş, nüfusu
hızla 2,5 milyona ulaşmış ancak tüm bu hızlı
büyüme ve göç dalgaları karşısında, iktidarın
görmezden geldiği ve sırtını döndüğü bir kent olmuştur.
Kerkük-Yumurtalık Petrol Boru Hattı, BOTAŞ,
Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Projesi, Yumurtalık Serbest Bölgesi gibi iktisadi
proje ve uygulamalar Adana'nın geleceği adına umut verse de
istihdam başta olmak üzere bunlardan yararlanma imkânları
Adana'nın beklentilerinden çok uzak kalmaktadır.
Üreticilerimizin hasretle beklediği ve binlerce
insanımıza yeni istihdam alanı oluşturacak sulu tarım
potansiyeli ile ülkemizin tarımsal üretimine önemli katkı
sağlayacak olan Aşağı Seyhan Ovası Sulama Projesi
yılan hikâyesine dönmüştür. Adana maalesef sürekli geriye
gitmektedir. Ticaretten sanayiye, tarımdan eğitime katmerleşen
sorunlar altında ezilmektedir.
Adana sanayileşmenin ilk başkenti durumunda
olan bir büyük metropolken, son on yılda pamuğa dayalı
sanayileşmenin çökmesi üzerine, büyük bir krize sürüklenmiş;
ÇUKOBİRLİK, Güney Sanayi, Aksantaş, Sümerbank, Bossa gibi 50'nin
üzerinde dev fabrikalar ve kuruluşlar kapanmıştır. Bu
fabrikalar kapanıp kent büyük bir krizin içine sürüklenirken, mevcut
iktidar bu duruma seyirci kalmıştır. 2001 yılında bile
yüzde 8,4 olan işsizlik, geçen yıl Türkiye ortalamasının
çok çok üzerinde, yüzde 19,1'e yükselmiştir. Kriz Adana'da giderek
derinleşmektedir, bu iktidarın çözüm üretmesini beklemek bir yana,
Adana'nın farkında bile değildir.
Narenciyeden pamuğa, buğdaydan yer
fıstığına varıncaya dek tarımsal üretimde
Türkiye'nin deposu olarak bilinen ve bu manada haklı olarak takdir
edilmesi gereken ancak destek yerine köstek olunan Çukurova'da çiftçilerimiz
perişandır. Son dört-beş yılda gübresinin fiyatlarına
yüzde 700'lere varan oranda zam gören çiftçimiz, sürekli tırmanan ve 1
tonu 1 dönüm tarladan daha pahalı hâle gelen mazot fiyatları
karşısında şaşkındır. Girdilerdeki bu denli
artışa rağmen hasat ettiği bazı ürünlerde ancak 2 katı
satış fiyatı bulabilen üreticimiz çaresizdir.
Sonuç olarak: Adana'nın artan ulaşım,
yerleşim, planlama ve çarpık kentleşmesi yanında;
yatırımların yetersizliği, tarımın geri plana
çekilmesi ile artan işsizlik ve artan sosyal sorunlar yanında;
kamuoyundaki kentin yönetilemediği yönündeki görüşler Adana
sorunlarının bir bütünlük içinde ele alınmasını
zorunlu kılmaktadır. Çözüm vardır ve o çözüm öncelikle Hükûmetin
Adana'ya daha gerçekçi, daha adil, daha eşit bakabilmesinde
yatmaktadır.
Bu nedenle, yukarıda bir kısmı
anlatılmaya çalışılan ve giderek derinleşen,
yarın da tamiri daha zor yada imkânsız hâle gelmesinden endişe
ettiğimiz Adana'nın sorunlarının tespiti, alınacak
tedbirlerin, çözüm yollarının belirlenmesi ve çözümü ne ise bir an
evvel uygulanması amacıyla meclis araştırma komisyonu
kurulmasını arz ederiz.
2.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 30 milletvekilinin, uyuşturucunun
ülkemize hangi yollardan ve nasıl transit giriş-çıkış
yaptığının, buna neden engel
olunamadığının, son yıllarda Türkiyenin neden önemli
bir üretici ülke hâline geldiğinin, uyuşturucu
kullanımının neden ve nasıl
yaygınlaştığının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/451)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Uyuşturucu üretimi, ticareti ve kullanımı
tüm dünya gençliğinin yaşamını tehdit eden, hatta çoğu
zaman sona erdiren bir sorun olmaya devam etmektedir. Üretimi ve
satışı tüm ülkelerde kısıtlanmış ve hatta
yasaklanmış olmasına karşın, bu maddelerin illegal
yollardan üretimi ve satışı engellenememiş ve dünya
gençliğinin zehirlemesinin önüne geçilememiştir.
Ülkemizde de durum aynıdır. Uyuşturucu
madde bağımlığı, sadece gençlerimiz arasında
değil, ilköğretim çağındaki çocuklarımız
arasında da yaygınlaşmaya başlamıştır.
Macera arayışları, arkadaş çevreleri, eğitimsizlik ve
sosyoekonomik nedenler yanında, uyuşturucu maddelere
ulaşmanın ve elde etmenin kolaylığı da gençlerimizi ve
çocuklarımızı bu bataklığın içine çekmektedir.
Son yıllarda işlenen suç oranlarının
olağanüstü artmasında uyuşturucu kullanımının
yaygınlaşmasının katkısı inkâr edilemez. Zira
uyuşturucunun, başka suçların tetikleyicisi olduğu
bilinmektedir. Aynı zamanda, uyuşturucu üretimi ve kaçakçılığının
terör örgütleri için önemli bir finans kaynağı olduğu da
unutulmamalıdır.
Devlet tüm yurttaşlarını her türlü
olumsuzluklardan korumak zorundadır. Asli görevlerinden biri de budur.
Nitekim Anayasanın 58/2 maddesi bu yükümlülüğü belirtmektedir. Ancak,
bir çığ gibi büyüyerek üstümüze gelen, çocuklarımızı
ve gençlerimizi zehirleyen, toplumu çürüten bu illete karşı, Devletin
görevlerini tam olarak yerine getirdiği söylenemez.
Türkiye birkaç yıl öncesine kadar, uyuşturucu
kaçakçılığı ve sevkiyatında sadece transit ülke iken,
artık aynı zamanda önemli bir üretici ülke de olmuştur.
Dolayısıyla Türkiye bu özelliği nedeniyle uyuşturucudan en
fazla zarar gören ve olumsuz etkilenen ülkeler arasındadır.
Alınan polisiye önlemlere karşın, Türkiye'nin uyuşturucu
kaçakçılığı ve sevkiyatında, neden ve nasıl dünyanın
önemli bir transit ülkesi olduğu ve buna ilaveten aynı zamanda neden
ve nasıl önemli bir üretici ülke hâline de geldiği ve uyuşturucu
kullanımının çocuklarımız ve gençlerimiz arasında
yaygınlaşmasının nedeni, TBMM tarafından ele
alınarak, enine boyuna araştırılmalı ve önlemleri de
tespit edilmelidir.
Aileler ve tüm kamuoyu çocuklarının
geleceğinden endişelidir. Zira sorun ihmal edilemez ve ertelenemez
duruma gelmiştir. Uyuşturucunun ülkemize hangi yollardan ve
nasıl transit giriş-çıkış yaptığı, buna
neden engel olunamadığı; son yıllarda Türkiye'nin neden
önemli bir üretici ülke hâline de geldiği; çocuklarımız ve
gençlerimiz arasında uyuşturucu kullanımının neden ve
nasıl yaygınlaştığının tespiti ile
alınması gereken önlemler hakkında Anayasanın 98 ve
İçtüzüğün 104üncü maddeleri gereğince bir Meclis
Araştırması açılmasını saygılarımla arz
ederim. 26.07.2011
1) Ensar Öğüt (Ardahan)
2) Tufan Köse (Çorum)
3) Candan Yüceer (Tekirdağ)
4) Erdal Aksünger (İzmir)
5) Atilla Kart (Konya)
6) Mehmet Şeker (Gaziantep)
7) Aytuğ
Atıcı (Mersin)
8) Haluk Ahmet
Gümüş (Balıkesir)
9) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
10) Mehmet Ali
Ediboğlu (Hatay)
11) Kazım Kurt (Eskişehir)
12) Salih Fırat (Adıyaman)
13) Özgür Özel (Manisa)
14) Nurettin Demir (Muğla)
15) Sinan Aydın Aygün (Ankara)
16) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
17) Muharrem Işık (Erzincan)
18) Hasan Akgöl (Hatay)
19) Rahmi Aşkın Türeli (İzmir)
20) İhsan Özkes (İstanbul)
21) Aylin Nazlıaka (Ankara)
22) Veli Ağbaba (Malatya)
23) İlhan Demiröz (Bursa)
24) Ali Demirçalı (Adana)
25) Ali Serindağ (Gaziantep)
26) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
27) Sabahat Akkiray (İstanbul)
28) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
29) Bülent Tezcan (Aydın)
30) Ali Özgündüz (İstanbul)
31) Sedef Küçük (İstanbul)
3.-
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 26 milletvekilinin, kayısı
üretimi, hasadı, kurutulması, ihracatı ve ekonomik
değerinin artırılabilmesi için yapılması gereken
çalışmaların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/452)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Malatya, dünya kayısı başkenti olarak
tanınmaktadır. Malatya ekonomisi ve sosyal yapısı
kayısıya endekslidir. Ancak Malatya halkının çok büyük bir
kısmının geçimini sağlayan kayısı, istediği
değeri bir türlü bulamamıştır.
Kayısı da tıpkı diğer ürünler
gibi devlet desteğine tabi olmalıdır. Üreticileri özellikle
gübre ve ilaç alımlarında yaşadıkları maddi
imkânsızlıklar sebebiyle desteklenmelidir. Hasat sonrası ödenmek
koşulu ile kayısı üreticilerine kredi desteği sağlanmalıdır.
Kayısının insan
sağlığına faydaları ile ilgili bilimsel
araştırmalar konusunda eksiklikler yaşanmaktadır. Bu
konunun tüm detayları ile bilim adamları tarafından
araştırılması ve kamuoyuna açıklanması
sağlanmalıdır.
Kayısı reklam eksikliği yaşamaktadır.
Ulusal ve uluslararası platformlarda, basın yayın
kuruluşlarında kayısının tanıtımı ve
reklamı yapılmalıdır.
Tüm Türkiye'de verimli ve istenilen kalitede
kayısı fidanı bulmakta güçlük çekilmektedir.
Aşısız veya üretim yeri belli olmayan fidanların
satışı kaliteli kayısı üretiminin önündeki en büyük
engeldir. Kaliteli fidan satışının sağlanması
için gerekli tedbirler alınmalıdır.
Kayısı hasadı konusunda üreticilerimiz
hâlâ yeterli bilince ulaştırılmamıştır.
Olgunlaşan kayısı meyveleri sopalar ile ağaca vurularak
toprağa düşürülmektedir. Bu sistem hem ağaca zarar vermekte hem
de yere düşüp parçalanan kayısıların içerisine taş ve
toprak parçalarının girmesine sebep olmaktadır. Bu şekilde
hasat edilen kayısıların kalitesi düşmekte, işleme ve
ihracat sırasında problemlere neden olmaktadır. Ayrıca
kayısı meyvesi hijyenden uzaklaşmaktadır. Hasadın daha
modern yöntemlerle gerçekleşmesi ve hijyen konularında
kayısı üreticilerinin gerekli eğitimlerden geçirilmesi
gerekmektedir.
Daha önce ihraç edilen ülkelerin istedikleri standartlara
göre ayarlanan kayısıdaki kükürt miktarı 16 Kasım 1997
tarihinde yürürlüğe giren Türk Gıda Kodeksine göre maksimum 2000 ppm
olarak belirlenmiştir. İhraç edilen ülkeler meyvenin kükürt
miktarının istenilen sınırların üzerinde yer
alması sebebiyle zaman zaman ürünü iade etmektedir. Ölçümlerde bu limiti
aşan kayısı firmalarına 2011 yılı içerisinde 11.500
TL ceza yazılmaktadır. Kayısının uzun süre bozulmadan
korunabilmesi için kullanılan kükürt konusunda bilimsel
çalışmalar yapılmalı, sağlığa zarar verecek
miktar tam ve yoruma yer bırakmayacak şekilde kamuoyuna
açıklanmalıdır.
Malatya'da üretilen kuru kayısı başta
Almanya, ABD, Almanya, Fransa, İngiltere olmak üzere yaklaşık 70
ülkeye ihraç edilmektedir. Kuru kayısının yaklaşık yüzde 85'lik kısmı ihraç
edilmektedir. Kayısının yurt içi tüketiminin
artırılabilmesi için gerekli girişimlerde
bulunulmalıdır.
Yurt içi ve yurt dışına kurutulmuş
olarak satışı gerçekleştirilen kayısının
yaş meyve hâliyle de satışının gerçekleştirilmesi
ekonomik kazanç sağlayacaktır.
Başta Hollanda olmak üzere İsrail, Fransa ve
İspanya gibi ülkeler Türkiye'den büyük paketler hâlinde
aldıkları kuru kayısıyı 100 gr-250 gr gibi daha küçük
paketler hâlinde başka ülkelere ihraç etmektedir. Ayrıca bu ülkeler
kayısıyı yoğurt, marmelat, konserve gibi farklı
endüstri ürün haline getirerek ihraç etmektedirler. Kayısının
koliler ile değil küçük paketler hâlinde ihracı ve ham ürün yerine
endüstriyel ürün halinde satışı hem daha yüksek gelir hem de
daha çok istihdam sağlayacaktır.
Kayısı mart ayı sonu ile nisan ayı
başında karşılaşılan don nedeniyle büyük zarar
görmektedir. Bu nedenle kayısı üreticileri için meteorolojinin
vereceği bilgiler büyük önem taşımaktadır. Ancak Malatya'da
faaliyet gösteren Meteoroloji Bölge Müdürlüğü kapatılarak başka
bir şehre bağlanmıştır. Üreticiler bölge
müdürlüğünün kapatılmasıyla büyük sorun yaşayacaktır.
1992 yılında kurulan Kayısı
Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (KAYISIBİRLİK)
yanlış politikalar sebebiyle zarar ettirilmiş, kayısı
üreticilerinin derdine çare olmak konusunda başarısız
olmuştur. Birliğin tekrar verimli çalışması ve ihracat
konusunda aktif rol oynaması sağlanmalıdır.
Malatya ekonomisi için çok büyük bir önemi olan
kayısının üretimi, hasadı, kurutulması, yurt
dışına ihracatı ve ekonomik değerinin
artırılabilmesi gerekli çalışmaların
yapılması amacıyla Anayasanın 98, İçtüzüğün 104
ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis Araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Veli Ağbaba (Malatya)
2) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
3) Ali Serindağ (Gaziantep)
4) Ayşe Gülsün Bilgehan (Ankara)
5) Hasan Akgöl (Hatay)
6) İhsan Özkes (İstanbul)
7) Rahmi Aşkın Türeli (İzmir)
8) Haluk Ahmet Gümüş (Balıkesir)
9) Aylin Nazlıaka (Ankara)
10) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
11) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
12) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
13) İlhan Demiröz (Bursa)
14) Mahmut Tanal (İstanbul)
15) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
16) Muharrem Işık (Erzincan)
17) Ali Demirçalı (Adana)
18) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
19) Sabahat Akkiray (İstanbul)
20) Bülent Tezcan (Aydın)
21) Sedef Küçük (İstanbul)
22) Recep Gürkan (Edirne
23) Emre Köprülü (Tekirdağ)
24) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
25) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
26) Gürkut Acar (Antalya)
27) Doğan Şafak (Niğde)
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir
doğrudan gündeme alınma önergesi vardır. Okutup, işleme
alacağım ve daha sonra da oylarınıza sunacağım.
B)
Önergeler
1.-
Konya Milletvekili Mustafa Kalaycının, (2/245) esas numaralı
31/12/1960 Tarihli ve 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/83)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
(2/245) esas numaralı Kanun Teklifinin, İç
Tüzüğün 37inci maddesine göre doğrudan ele alınması
hususunu saygılarımla arz ederim.
Mustafa
Kalaycı
Konya
BAŞKAN
Teklif sahibi olarak Mustafa Kalaycı, Konya Milletvekili.
Buyurunuz efendim.
(MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; asgari ücretten
vergi alınmamasını amaçlayan kanun teklifimiz hakkında söz
aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
İnsan
Hakları Evrensel Bildirgesine göre, çalışan her kimsenin
kendisine ve ailesine insanlık onuruna uygun bir yaşayış
sağlayan ve gerekirse her türlü sosyal koruma vasıtalarıyla da
tamamlanan adil ve elverişli bir ücrete hakkı bulunmaktadır.
Ücretin, temel insan haklarının güvencesi altında bir sosyal hak
niteliğini taşıması asgari ücretin kaynağını
ve temelini oluşturmaktadır. Anayasamızın 55inci
maddesinde, asgari ücretin tespitinde, çalışanların geçim
şartları ile ülkenin ekonomik durumunun da göz önünde
bulundurulması öngörülmektedir. İlgili yönetmelikte de asgari ücret, İşçinin
gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi
zorunlu ihtiyaçlarını günün şartlarına göre asgari düzeyde
karşılamaya yönelik ücret. olarak tanımlanmaktadır.
Devletin resmî
istatistik kurumu olan TÜİK, asgari ücret komisyonuna sunduğu
çalışmada, tek bir işçinin toplam aylık
harcamasının 2012 Kasım ayı itibarıyla 1.025 lira 40
kuruş olması gerektiğini hesaplamıştır. Ancak net
asgari ücret 2013 yılının ilk altı aylık dönemi için
773 lira, ikinci altı aylık dönemi için de 804 lira olarak
belirlenmiştir. Dolayısıyla, bu ay asgari ücretlilerin aylığında
33 lira 22 kuruşluk artış yapılmıştır.
Günlük artış yaklaşık 1 liraya karşılık
gelmektedir.
Asgari ücret
belirlenirken yine Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri göz ardı
edilmiş, TÜİK tarafından hesaplanan bir işçinin geçim
şartları için gerekli harcama tutarı dikkate
alınmamıştır.
TÜRK-İŞ tarafından
yapılan hesaplamaya göre 2012 Aralık ayı itibarıyla 4
kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli
beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı
yani açlık sınırı 985 liradır. Mevcut asgari ücret,
gıda harcamasını bile karşılamamaktadır. Bugünkü
asgari ücret sefalet ücretidir. Karın tokluğuna çalışan bir
kişinin maliyeti bile bu asgari ücretten fazla olur. Zaten AKP zihniyeti
her alanda taşeronlaşmayı yaygınlaştırarak bir
sömürü düzeni kurmuş ve asgari ücretlileri çağdaş köleler olarak
görmektedir.
Değerli milletvekilleri, asgari ücretli geçinemiyor,
taşeron işçileri geçinemiyor. Bu parayla nasıl geçinsinler ki!
Yine Enflasyona ezdirmedik. masalını okumayın. Hani, Türkiye
zenginleşmişti? Nerede kişi başına 10 bin dolar millî
gelir? Millî gelirden payını alamayan işçiler size
haklarını helal etmiyor. Asgari ücretliler, taşeron
işçileri, şiddetli geçim sıkıntısı nedeniyle borç
batağına girmiştir.
Merkez Bankası raporlarına göre tüketici
kredisi borcu bulunanların yüzde 53ü ücretli
çalışanlardır. Yine tüketici kredisi borcu bulunanların
yüzde 39unu 1.000 lira ve altında geliri bulunanlar
oluşturmaktadır. AKP Hükûmetinin asgari ücretlileri, işçileri
nasıl borçlu hâle getirdiğini, nasıl süründürdüğünü bu resmî
rakamlar ortaya koymaktadır. Asgari ücret, çalışanlara ailesiyle
birlikte insanlık onuruna uygun bir yaşayış sağlayabilecek
düzeyde olmalıdır. Asgari ücret, işçinin emeğinin
karşılığı olmalıdır. Asgari ücretten vergi
alınmamalıdır. Asgari ücret mutlaka açlık
sınırının üzerinde olmalıdır.
Anayasa Uzlaşma Komisyonunda asgari ücretten vergi
alınmamasının kabul edildiği
açıklanmıştır. Gerekli kanun teklifini Milliyetçi Hareket
Partisi olarak buraya taşıdık. Eğer tüm partiler samimilerse,
asgari ücretlileri sevindirecek bu teklife destek verirler. Hodri meydan
diyorum. Bu kanun teklifiyle, asgari ücretliden vergi alınmaması ve
bütün çalışanların ücret gelirlerinin asgari ücret kadar
kısmının vergi dışı bırakılması
sağlanmaktadır. Böylelikle, net asgari ücret yaklaşık yüzde
7 düzeyinde artırılmaktadır, işverene maliyetinde de bir
değişiklik olmamaktadır.
Desteklerinizi bekliyor, teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Kalaycı.
Manisa Milletvekili Erkan Akçay. (MHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
asgari ücretin vergi dışı bırakılması ve
ücretlilerin vergi yükünün hafifletilmesine yönelik, Gelir Vergisi Kanununda
vermiş olduğumuz kanun teklifi üzerine söz almış
bulunuyorum. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Günümüzde asgari ücret, çalışanların ve
ailelerinin insan onuruna yaraşır bir hayat seviyelerini
sağlayan bir gelir tabanı olarak ele alınmaktadır. Ancak on
yıllık AKP iktidarında asgari ücret açlık ve sefalet
ücreti olmaktan öteye gidememiştir. TÜRK-İŞe göre, 2012
Aralık ayı itibarıyla 4 kişilik bir ailenin açlık
sınırı 985 lira, yoksulluk sınırı 3.208 liradır.
2012 yılının ikinci döneminde net asgari ücret 740 lirayken,
2013 yılının ilk altı aylık dönemi için asgari ücret
yüzde 4,5 oranında artırılarak 773 liraya
çıkarılmıştır. Her fırsatta yüksek büyüme
oranlarıyla övünen AKP, çalışanların büyümeden alması
gereken pay konusuna gözlerini ve kulaklarını kapatmaktadır.
Son bir yılda elektriğe yüzde 35, doğal
gaza yüzde 48, benzin ve mazota yüzde 17, sigaraya yüzde 14 zam
yapılmış, vergiler yüzde 12 nispetinde
artırılmıştır. Son olarak, sigaraya 1 lira daha zam
yapılmıştır.
1 Ocaktan itibaren faiz gelirlerinden alınan gelir
vergisi yüzde 15ten yüzde 10a düşürülmüştür. Yeniden değerleme
oranı yüzde 7,8 olarak belirlenmesine rağmen damga ve harçlar yüzde
15 artırılmıştır. Yeniden değerleme
oranının yarısı kadar artırılması gereken
emlak vergisi, Bakanlar Kurulu kararıyla yeniden değerleme oranı
kadar artırılmıştır.
2013 yılında büyüme yüzde 4, enflasyon yüzde
5,3 olarak öngörülürken, özel tüketim vergisinde yüzde 16,6; harçlarda yüzde
17,5 ve damga vergisinde yüzde 12 artış öngörülmektedir.
Dolayısıyla asgari ücretteki artış, yapılan zamlarla
daha şimdiden fazlasıyla geri alınmıştır. OECD
ülkeleri arasında 9 ülkede asgari ücrete vergi uygulanmazken 6 ülkede
vergi oranı yüzde 10un altındadır. Türkiye ise yüzde 15lik
vergi oranıyla asgari ücretliden en fazla vergi alan ülkedir.
2013 yılının ilk altı ayı için
belirlenen brüt asgari ücret 978 liradır. Bundan çeşitli adlar
altında toplam 278 lira vergi kesilmektedir. Yalnızca,
çalışanların ihtiyaçları dikkate alınarak
belirlenmiş bir ücretin doğrudan vergilendirilmesi sosyal devlet
anlayışıyla bağdaşmamaktadır. Bu nedenle, asgari
ücretin vergi yükünün kaldırılması sosyal ve ekonomik bir
mecburiyettir. Asgari ücret üzerinden yapılan vergi, sigorta, fon gibi
kesintiler çalışanların net ücretini azaltırken
işverenlerin de maliyetini artırmakta ve kayıt
dışı istihdama zemin hazırlamaktadır. Asgari ücret ile
kayıt dışı istihdam ilişkisinin niteliği asgari
ücretin yüksek olmasından çok, kesintilerin fazlalığı
nedeniyledir. Uygulamada, işveren ile çalışan arasında
kayıt dışı pazarlığı yapılmakta,
ücretlerine bir miktar zam alma ya da işe alınma
karşılığında sigorta haklarından vazgeçmeleri
maalesef söz konusu olabilmektedir.
Asgari ücretin vergi dışı
bırakılması zannedildiği kadar bir vergi kaybına yol
açmayacaktır. Tasarruf eğilimi düşük olan ücretli kesim,
gelirlerinin büyük çoğunluğunu zaten harcamaktadır ve
birçoğu da borçlu yaşamaktadır. Ortaya çıkacağı
düşünülen vergi kaybı hem harcamalar üzerinden alınan
dolaylı vergilerle hem de mal piyasasının hareketlenmesine
bağlı olarak imalat sanayisinde sağlanan üretim
artışı sonucunda kurumlar vergisi ve diğer vergi
gelirleriyle karşılanabilecektir. Asgari ücretin vergi
dışı bırakılmasıyla işverenler kayıt
dışı istihdamı daha az tercih edeceklerdir ve devletin
vergi gelirlerinde nispi bir artış ortaya çıkacaktır.
Asgari ücretin vergi dışı bırakılmasıyla
kısa dönemde kamu maliyesinde çok cüzi de olsa bir açık görünebilir,
ancak orta ve uzun dönemdeki harcama etkisi, kayıt dışı
istihdamın kayıt altına alınması
karşısında dengelenecektir.
Değerli milletvekilleri, bu düşüncelerle
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Akçay.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve daha sonra oylarınıza
sunacağım:
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
AK PARTİ Grubunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun
çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 370 sıra
sayılı Kanun Tasarısının İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin önerisi
8/1/2013
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 08.01.2013 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince, grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında
bulunan 370, 309, 196, 195, 363, 364, 91, 152, 286, 72, 306 ve 35 sıra
sayılı kanun tasarılarının bu kısmın
sırasıyla 5, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16 ve 17 inci
sıralarına alınması ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi;
Genel Kurulun;
8 Ocak 2013 Salı günkü birleşiminde saat
23:00'e kadar;
9 Ocak 2013
Çarşamba günkü birleşiminde 291 sıra sayılı Kanun
tasarısına kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar;
10 Ocak 2013
Perşembe günkü birleşiminde ise 55 sıra sayılı Kanun
tasarısına kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar;
Yukarıda belirtilen birleşimlerde gece 24:00'te
günlük programların tamamlanamaması hâlinde günlük programların
tamamlanmasına kadar;
Çalışmalarına devam etmesi,
370 sıra sayılı Kanun Tasarısının
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve
bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması
önerilmiştir.
|
|
|
|
||
|
370 Sıra
Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/717,2/1030) |
||||
|
BÖLÜMLER |
BÖLÜM
MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ
MADDE SAYISI |
|
|
|
1. BÖLÜM |
1 ila 8 inci maddeler |
8 |
|
|
|
2. |
BÖLÜM |
9 ila 17 nci maddeler |
9 |
|
|
|
TOPLAM
MADDE SAYISI |
17 |
|
|
|
|
|
|
BAŞKAN Önerinin lehinde Isparta Milletvekili Recep
Özel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Özel.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Danışma Kurulu toplanamadığından
dolayı AK PARTİ Grubu olarak grup önerimizi Meclisin yüce heyetine
getirmiş bulunmaktayız. Bu haftanın iyi bir çalışma
şeklinde, hayırlı bir şekilde geçmesini öncelikle temenni
ediyoruz. İnşallah verimli, güzel bir çalışmayı
sergileriz.
Ayrıca, Zonguldakta maden kazasında vefat eden
tüm vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.
İnşallah bir daha böyle kazalar vuku bulmasın istiyoruz.
Getirmiş olduğumuz grup önerisiyle,
gündemimizin 5inci sırasına 370 sıra sayılı Sosyal
Sigortalar Kanunu ve Genel Sağlık Sigortası ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini
alıyoruz, bir kısım uluslararası sözleşmeleri
6ncı sıradan başlamak üzere gündeme ilave ediyoruz.
Çalışma saatlerinde, bugün saat on bire kadar,
yarın ise yarım kalmış olan yargılamanın uzun
sürmesiyle ilgili tazminatı ve bu kanunun bitimine kadar, bir sonraki gün
de takribi olarak 10-11 tane uluslararası sözleşmenin, 55 sıra
sayılı Kanun Teklifinin bitimine kadar çalışmayı
öngörüyoruz. İnşallah, belirtmiş olduğumuz bu takvimde, bu
çalışma sürelerinde güzel bir çalışma sergiler,
milletimize, memleketimize, halkımıza örnek bir çalışmayı
sergiler diyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Özel.
Aleyhinde, İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi.
Buyurunuz Sayın Çelebi. (CHP sıralarından
alkışlar)
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum. Yeni yılın barış, mutluluk
getirmesini diliyorum ama kazasız bir yıl diliyorum her şeyden
önce. Kozludaki iş kazası diye tanımlanan, aslında bize
göre kaza olmayan ölümler konusundaki değerlendirmemi de bu fırsatta
yapmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, Kozludaki ölümler
tesadüf mü? Peki, madencilik sektöründe 2012de yaşanan 131 iş
kazasının 29unun Zonguldakta meydana gelmesi tesadüf mü? Karadonda,
Kozluda yaşamını yitiren işçiler taşeron
işçileridir. Ne yazık ki Kozludaki ölümler tesadüf değil
değerli arkadaşlar, taşeronlaşmanın sonucu, daha fazla
kâr hırsının sonucu, denetimsizliğin sonucu, önerilerimiz
dikkate alınmadan çıkartılan yasaların sonucudur. Kârı
önceleyip, emeği dışlamanın sonucudur dün yaşanan
cinayetler. Taşeron maden şirketlerinde kaza sonucu ölen işçi
sayısı, sendikalı iş yerlerinin tam 34 katı tespit
edilmiş durumdadır, yani tam 34 katı diğer örgütlü
kesimlere göre ölümler; bu, kaza diye sunulan cinayetlerde olmaktadır ve
bunun artık, adını doğru koyalım. Bu, iş
kazası değil, bir cinayettir. Dolayısıyla, taşeron
öldürür değerli arkadaşlar.
Kozluda olan neydi değerli arkadaşlar? Galeri
açmak için en az 20 metrede bir yapılacak sondajla kazı
yapılacak bölümün içinde biriken gazın alınması ve bu
gazın tamamen boşalıncaya kadar beklenmesi gerekmektedir, Star
Madencilik İşletmesinde buna uyulmadığına dair
iddialar daha önce de vardı, kazadan sonra da devam etmektedir. Gazın
tamamen boşaltılması beklenmeden hazırlık
çalışmalarının sürdürülmesinin sonucu gazlı
basıncın degaj patlamasına yani kömürün basınçla püskürmesi
neden olduğu belirtilmektedir. Yer altında
çalışanların iyi bildiği gibi bu patlama, kimi zaman böyle
kömür püskürmesiyle kendisini gösterirken, kimi zaman da -17 Mayıs 2010
tarihinde 30 işçinin yaşamını yitirdiği Karadonda
tanık olunduğu gibi- grizuyla yani gazın yanarak
patlamasıyla sonuçlanmaktadır. Özelleştirme sonrasında
üretim öncesi hazırlık işlerini taşeronlara ihale eden
TTKnın, işi basite alarak inşaat şirketlerine vermesi ve
üzerlerindeki denetimi de istenilen ölçülerde yapmaması sonucu bu tür
kazalar tesadüf değil, artık kaçınılmaz olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Bakanlığın Kozluda kasım ayında
gerçekleştirdiği teftişte beş eksiklik tespit edilmesine
rağmen, işçilerin iş güvenliğinin olmamasına
rağmen, neden bu şirkete sadece para cezası verilerek sorun
çözülmeye çalışılmıştır? Teftişi yapanlar
böyle bir olayın olacağını öngörmemişler midir?
Değerli arkadaşlar, ölümlerin geleceğini haber veren önemli bir
rapor, Sayıştay tarafından zaten bir rapor hâlinde
sunulmuştur. Kazanın olduğu maden ocağıyla ilgili
olarak Sayıştay raporunda vahim bir olayla
karşılaşılmamasının tamamen tesadüf olduğu
belirtilmiştir. Bu rapor gerek Genel Başkanımızca gerek
biraz önce grup başkan vekilimizce ve aynı zamanda grup
toplantısında dile getirildi. Aynı zamanda Cumhuriyet Halk
Partisi İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu
arkadaşımız bu konuyla ilgili geniş basın
açıklamaları yaptı. Ama raporun bir bölümü önemli. Raporda
işçi cinayetlerinin nasıl adım adım geleceği
anlatılmış. Sayıştay raporunun 80inci sayfasında,
ihaleyi kazanan firmanın bir inşaat firması olduğuna dikkat
çekilerek, bugüne kadar herhangi bir kömür madeninde taş içi galeri açma
faaliyetlerinde bulunmadığının bilindiği, maden
ocağında bulunan enerji kablolarında patlamaya neden olacak
önemli hususlar tespit edildiği, metan gazı tehlikesinin çok
açık bir şekilde belirtilmiş olduğu, firmanın
çalıştığı lağımların havalandırılması
fantüpün arından uzak bırakılması nedeniyle yeterli olmadığı, ateşleme
sırasında çalışanların
sığınacakları ateşleme mahallinin
olmadığı gibi iş yerinin faaliyetlerinin sürdürülmesine
engel teşkil edecek birçok maddenin raporda sıralanmasına
rağmen firmayla yapılan sözleşme feshedilmemiş, resmen
ölümlere davetiye çıkartılmıştır.
Şimdi, buradan soruyorum: Suç kimde değerli
arkadaşlar? Suçlular kim? Bu raporun gereklerini yerine getirmesi
gerekenler kimler? Bu soruları bir kez daha vicdanlarınıza
havale ediyorum. İşçi Sağlığı ve İş
Güvenliği Meclisine göre, 2012 yılında 81 maden işçisi
hayatını kaybetti. 2012de tüm iş kollarında en az 878
işçi öldü, bu, resmî rakamlar. Türkiye, ölümlü maden kazaları
sıralamasında ilk sırada. Uluslararası Çalışma
Örgütü verilerine göre Türkiyede maden işçisi ölümleri Avrupa
ortalamasının tam 4,5 katı. Kozluda yaşamını
yitirenler sadece ölenler değil artık, eşleri, çocukları,
anaları, babaları, akrabalarının hepsinin yüreği
yanıyor. Türkiyedeki maden kazalarının yüzde 95inin
önlenebilir nitelikte kazalar olduğu uzmanlar tarafından dile
getirilmiştir. Kozluda bu işçilerin ölmesine neden olan sadece
işveren değil, denetlemede, yasalarda, uygulamalarda gerekli
önlemleri almayan, işçilerin güvenliğini öncelemeyen Hükûmettir,
ilgili bakandır, bakanlardır.
Bizler Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak,
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
Yasası görüşülürken, komisyonlarda Çıkaracağımız
yasayla bu hâliyle ölümleri durduramayız. dedik, önerilerimizi sunduk,
dikkate almadınız, sırtınızı döndünüz. Yasa bu
Genel Kurula geldi. Bu yasa işçinin güvenliğinin
sağlanmasında yetersiz. dedik, burada da dinletemedik. Şimdi,
bizi Anayasa Mahkemesine gitmekle suçluyorsunuz. En sonunda Anayasa Mahkemesine
gittik, şimdi Anayasa Mahkemesi bu sürece karar verecektir. Umuyorum ve
diliyorum ki bu ölümlere giden yolda hukuk en son çare üretir. Ölümler olduktan
sonra bir günlük yas tutmanın bir anlamı yok. Meclisin görevi, göz
göre göre ölümlere kapıyı açmak ve sonradan ağıt yakmak
değil değerli arkadaşlar, ölümleri durdurmak, yaşamı
savunmak, emeğin değerini korumak, halkın
çıkarlarını korumak, yurttaşın eşit ve adil
davranarak haklarını vermek, sosyal güvencelerini
sağlamaktır. İşçileri öldüren kömür karası değil,
kara vicdanlardır. Onları öldüren karanlık madenler değil,
karanlık ellerdir.
İndim maden ocağına, kara elmas
diyarına
Yeryüzü sıcak olsun diye dost.
Yıllar boyu kazma salladım suskunca bu zindanda
Çocuklarım gülsün diye dost.
Oysa bizim evde gülen yok.
Kara elmasın aydınlık yüzlerine, alın
teriyle karanlık ocakları aydınlatanlara, hayatı
yaratanlara bir selam olsun diyorum ve yaşamlarını yitiren tüm
işçi arkadaşlarımıza, şehitlerimize rahmet diliyorum,
ailelerine sabırlar diliyorum. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Çelebi.
Lehinde, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır.
Buyurunuz Sayın Şandır. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Huzurlu, başarılı, uzlaşmacı,
birbirini anlayan, birbirine hoşgörüyle yaklaşan bir müzakere
ortamının, bir Meclis çalışma ortamının 2013
yılında sağlanması temennisiyle, inşallah, burada bir
başlangıç yapacağımız ümidindeyim. Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak tüm Meclisimize milletimizin beklentileri
doğrultusunda sorunların çözümüne hukuk kurabilen bir yasama
yılı yaşamayı tavsiye, temenni ediyorum.
Değerli arkadaşlar, Adalet ve Kalkınma
Partisinin grup önerisinin lehinde söz aldım. Bu haftanın gündemini
sayın grup yönetimi belirlemiş, Danışma Kurulunda
toplantı temin edilemediği için detayını görüşemedik
ama bugün gördük. Geçen yıldan yarım kalan bir kanunla yine geçen
yılda gündeme alınan bir kanunun bu hafta tamamlanmasını ve
bir miktar da uluslararası sözleşmenin
kanunlaştırılmasını öngörüyorlar. Çalışma
saatleri yine sorunlu olmakla beraber
çok rahatsız edici değil. Bu hafta uyumlu, uzlaşmacı,
milletin huzurunu bozmayan bir çalışma yaparız ve bu
başlangıç bundan sonraki haftalara da sirayet eder diye temenni ve
ümit ediyorum.
Söz almamın esas sebebi, Zonguldak Kozluda
yaşanan maden ocağı kazası meselesidir. Biz de Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak Zonguldakta yaşanan ve sürekli yaşanan
bu elim, bu feci kazaya
Yani kaza demeye bile dilimiz varmaz hâle geldi
çünkü sürekli yaşanıyor bu hadise. Bu olayda hayatını
kaybeden tüm vatandaşlarımıza, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
olarak, başta Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli
olmak üzere, tüm camiamız adına, tüm yöneticilerimiz,
milletvekillerimiz adına Yüce Allahtan rahmetler diliyorum. Başta
onların yakınları, çocukları olmak üzere tüm milletimizin
başı sağ olsun. Yine temenni edelim, temenni ötesinde talep
edelim, bir daha bu kazaları yaşamayalım. Çünkü değerli
milletvekilleri, biraz önce Sayın Çelebinin de ifade ettiği gibi,
yani bunlar, bu olaylar kaza olmanın çok ötesine geçti. Birtakım
ihmallerin, birtakım alınması gereken tedbirlerin zamanında
ve yeterince alınmamasının sonuçları bu kazaları göz
göre göre yaşıyoruz. İşte, her yılda birkaç tane bu
maden ocağı kazası yaşanıyor.
Mutlaka ilgili kurumlar denetim yapıyor, raporlar
yazıyorlar, teftişler yapıyorlar ama yapılan eksikliklerin,
tespit edilen eksikliklerin yerine getirilip getirilmediğinin denetlenip
denetlenmediğinden emin değiliz. Burada da aynı şey
yaşanmış. Daha önce burası denetlenmiş, birtakım
eksik ve yanlış uygulamalar belirlenmiş, iş yeri sahibi ve
yöneticilerine gereken uyarılarda bulunulmuş ama netice
itibarıyla böyle bir kazayla karşılaşıyoruz, böyle bir
olayla karşılaşıyoruz. 8 vatandaşımız
sabahleyin çocuklarıyla vedalaşıp ocağa iniyorlar, yerin
altına iniyorlar ama akşam maalesef canlı geri dönemiyorlar.
Yani kader deyip geçebilirsiniz, Allahtan gelene
şükretmek, sabretmek durumundayız, ama kul bazında, kurum
bazında, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, Hükûmet olarak
alınması gereken tedbirleri yeterince ve zamanında almazsak
Yani değerli milletvekilleri, bir insan, bir Müslüman aynı çukura 2
defa düşerse sorumluluk kendine aittir. Dolayısıyla bu
tedbirlerin alınmamasını burada acı acı tenkit
ediyoruz. Ülkemizi on yıldan bu yana yöneten siyasi iktidar olarak AKPnin
bu konuda bir mazeretinin olmasını kabul edemeyiz.
Bu sebeple söylüyorum: Zonguldakta yaşanan hadise
bir kaza olmanın ötesinde bir facia; bir katliam demek istemiyorum, bir
kasıt aramıyorum ama göz göre göre 8 vatandaşımız
hayatını kaybetmiştir. Ateş düştüğü yeri
yakmıştır. Yenilerin yaşanmaması için Hükûmete buradan
rica ediyorum, temenni ediyorum, talep ediyorum; gereken tedbirleri
alsınlar. Söz konusu olan insan, söz konusu olan emek. Yani adam çoluk
çocuğunun rızkı için o yerin altına, 400, 500, 800 metreye
kadar inip yani o simsiyah kömürle boğuşuyorsa, bu insana her şeyin
üstünde bir değer vermek gerektiği kanaatindeyim.
Bir başka mesele de şu: Değerli
milletvekilleri, bu taşeron işçiliğini her defasında
konuşuyoruz, Hükûmetiniz de her defasında söz veriyor:
Çözeceğiz. Sayın Bakan -işte, bugün kanunu gelecek- gene buraya
gelecek, yine soracağız: Bu taşeron işçiliği meselesini
ne zaman çözeceksiniz? Yani taşeron işçiliği sistemiyle insan
hayatının korunması mümkün olmuyor, görüyorsunuz. Çünkü
taşeron, yükümlülüklerini yerine getirebilmek, kârını
artırabilmek için muhtemeldir ki alması gereken tedbirleri yeterince
ve zamanında almıyor ve sonuç itibarıyla, kabul edilemez,
Türkiyeye yakışmaz, zamana yakışmaz, milletimize
yakışmaz bu türlü sonuçlarla karşılaşıyoruz.
O sebeple söylüyorum, söz konusu insan ve insan
hayatı. Kazadır, kaderdir. deyip geçemeyiz. Meclis olarak, bu
milletin adına görev yapan, bunun için hukuk kurmakla sorumlu olan Meclis
olarak alınması gereken tedbirlerin alınmasını bir
daha hatırlatıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, camiası
olarak, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza yüce
Allahtan rahmetler diliyor, yaralılara da acil şifalar diliyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Şandır.
Aleyhinde, Bingöl Milletvekili İdris Baluken.
Buyurunuz Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AKP Grubunun önerisi aleyhinde söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, aslında, buraya getirilen öneri daha çok
Meclisin haftalık çalışma programıyla ilgili bir öneri ama
bizim dikkat çekmemiz gereken, yıllık çalışma
programıyla ilgili bazı önerilerimiz olacak. Onları Genel
Kurulla paylaşmak istiyoruz ama öncesinde ben de Zonguldak Kozluda metan
gazı patlaması sonucu yaşamını yitiren 8 işçi
kardeşimize Allahtan rahmet diliyorum. Onların
acısını yüreğimizde hissettiğimizi buradan belirtmek
istiyorum. Tüm yakınlarına başsağlığı
dileklerimizi BDP Grubu adına biz de iletiyoruz.
Aslında uzun süredir yaşanan bu iş
kazalarının artık iş cinayeti olarak
adlandırıldığını ve bu adlandırmanın da
ne kadar haklı olduğunu tekrar bu olayda görmüş olduk. AKP
Hükûmetinin bugüne kadar çalışma hayatında
uyguladığı taşeronlaştırma, esnek
çalıştırma, güvencesiz çalıştırmanın bu
cinayetlere davetiye çıkardığını defalarca bu kürsüden
paylaştık. Bununla ilgili mutlaka yasal düzenlemelerin
yapılmasını, Meclisin mutlaka inisiyatif kullanmasını
defalarca buradan haykırdık ama maalesef Hükûmette bu konuda ciddi
bir duyarsızlık var ve bu nedenledir ki 2012 yılında tam
867 işçimizi biz bu iş cinayetlerine kurban verdik ve bu 867
işçi arasında onlarca işçinin yaşı 14 yaşın
altında.
Bu konuyla ilgili aslında Meclisin özel bir gündemle
toplanıp Ne yapılabilir? noktasında mutlaka bir
tartışma yürütmesi gerektiğine inanıyoruz. Bugüne kadar bu
iş cinayetlerinde sorumluluğu bulunan herhangi bir sermaye sahibinin,
herhangi bir şirket sahibinin sorgulandığını, belirli
cezai yaptırımlardan geçirildiğini maalesef biz görmedik, buna
tanıklık etmedik. Bu tarz önlemler alınmayınca da maalesef
bugün Zonguldaktan aldığımız haberi yarın başka
bir yerden alacağız, bu Meclis kürsüsüne gelip kendi
acımızı ifade edeceğiz, başsağlığı
dileklerinde bulunacağız ama bu iş cinayetleri de sanki bir
kadermiş gibi, çalışma hayatının bir
parçasıymış gibi günlük hayatımızdaki yerini almaya
devam edecek. Bu nedenle özellikle bu iş cinayetleriyle ilgili bütün
Meclisi biz tekrar sorumluluğa davet ediyoruz. Başta Zonguldakta
yaşanan bu cinayet olmak üzere bütün iş cinayetlerinin
sorumlularıyla ilgili bugüne kadar yürütülen adli ve idari süreçlerin,
soruşturma süreçlerinin mutlaka kamuoyuna, halka ve Meclise
duyurulması, paylaşılması gerektiğini tekrar belirtmek
istiyoruz.
Değerli milletvekili arkadaşlarımız,
ülkede, tabii, önemli tartışmalar var. Kamuoyunda, özellikle 2013
yılının başlangıcıyla beraber, yeni bir sürecin
aralanmasıyla ilgili bir beklenti, bir umut söz konusu. Biz, tabii, bu
umutla ilgili, bu beklentiyle ilgili bütün siyasi partilere, sivil toplum
örgütlerine, kamuoyuna, halka, medyaya çok önemli görev ve sorumluluğun
düştüğünü buradan tekrar ifade etmek istiyoruz. Bakın, koca bir
2012 yılını biz, maalesef, baskıyla, zulümle,
gözyaşıyla, kanla, acıyla, ölümle uğurlamış
olduk. Yüzlerce gencimizin hayatını kurtarmak siyaseten mümkünken,
siyaseten böyle bir sorumluluğun altına girip, elimizi
taşın altına koyup bir çözüm önerisi, bir çözüm modeli, bir
çözüm projesi geliştirmek mümkünken, maalesef, bu konuda çok ciddi
sıkıntılar yaşadık, yeterli bir ortaklaşmayı
bu Meclis zemininde doğru bir şekilde kullanmayı
başaramadık, bu Meclis kürsüsüne gelip bağırıp
çağırmayı, birbirimize hakaret etmeyi sanki çözümü getirecek bir
gerginlik siyasetinin parçası olarak gördük ve maalesef 2012
yılı, son günü itibarıyla bile, yapılan askerî operasyonlar
ve bu askerî operasyonlar neticesinde yaşamını yitiren
gençlerimizin acısıyla geçti.
Şimdi, 2013 yılında, önümüzde yeni bir
süreci başlatabilmenin zemini oluşabilir. Eğer hepimiz bu
sorumlulukla yaklaşırsak, eğer yüz yıldır yaşanan
bir sorunla ilgili, gerçekten, o acıyı yüreğimizde hissederek
birtakım ayrıştıran, ötekileştiren, milliyetçi,
şovenist yaklaşımlardan uzaklaşmayı
başarırsak, bu coğrafyada yaşayan her bir
vatandaşın acısını kendi acımız olarak
hissedip böyle bir empati duygusuyla bu soruna yaklaşırsak
inanıyoruz ki ülkemizde çok önemli gelişmeler yaşanabilir, bu
acılar, artık tekrar gelmemek üzere tarihin tozlu raflarına
gönderilebilir.
Bu konuyla ilgili bu sorunu çözecek zemin de bu
Meclistir. Bütün sorumluluk, eğer savaş devam edecekse, acı
çekilecekse, gençler ölecekse de bu Meclistedir; barış
gelişecekse, yüz yıllık bir yanlışın ortaya
getirdiği acılar düzeltilecekse de yine sorumluluk bu Meclistedir, bu
Meclisin ortaya koyacağı çalışmadadır. Bunu özellikle
vurgulamak istiyoruz.
Peki, nedir bu Meclisin yapması gereken
çalışmalar, bu sorunun çözümüyle ilgili ortaya konması gereken
yaklaşımlar? Demokratik siyasetin, siyasetin sesinin güçlü
çıkması, siyasetin önünün açılmasıyla ilgili bir an önce
hayata geçirilmesi gereken düzenlemelerin ta kendisidir. Yani bugün özgür bir
siyaset ortamından bu ülkede bahsedebilir miyiz? Kendi siyasi
programı çerçevesinde çalışmasını yürüten,
propagandasını yürüten bütün siyasetçilerin cezaevlerinde
olduğu, milletvekillerinin, belediye başkanlarının artık
cezaevinde olmasının kanıksandığı bir ortamda,
özgür bir siyasi ortamdan bahsetmek mümkün değil. Bu konuda bütün siyasi
partilerde rahatsızlık var. İktidar partisinde, yetkili bakanlar
da bu konudaki rahatsızlıklarını dile getiriyorlar. Bir
Terörle Mücadele Kanunu var ortada, ağzını açanı terörist
olarak yaftalıyor -uzun tutukluluk süresiyle ilgili düzenlemeleri yine bu
iktidar partisi getirdi- cezaevlerine gönderiyor, yargılamayla ilgili bütün
savunma hakları gasbediliyor, bu ortamda da siyasetin bir çözüm üretmesi
bekleniyor. Böyle bir şeyin olması mümkün değil.
Bakın, en son, Başbakan
Yardımcısı, Terörle Mücadele Kanununun mutlaka düzenlenmesi
gerektiğini, bununla ilgili siyasi partilerden görüş
almadığını söyledi. Oysaki biz, hem 23üncü Yasama
Döneminde hem de bu yasama döneminde bu Terörle Mücadele Kanununun
kaldırılması için dört kez teklif verdik. Şu anda
vermiş olduğumuz teklif komisyonda hâlâ duruyor ve bu, Meclisin
gündemine gelmiyor yani burada haftalık çalışma planlarıyla
ilgili düzenlemelerden çok, Meclis bu yıl hangi çalışmaları
yapacak, düşünce, ifade, örgütlenme özgürlüğü, siyaset yapma
özgürlüğüyle ilgili hangi adımları atacak, bunları mutlaka
tartışmamız gerektiğine inanıyoruz.
Türk Ceza Kanununun ilgili maddeleriyle ilgili, mutlaka,
bu Meclisin bir yol temizliği yapması gerekiyor. Eğer siyasetin
çözüm üretmesini istiyorsak, siyasetin elini güçlendirecek şekilde, bu
yüzde 10 seçim barajını, darbelerden kalan bu hukuk dışı
uygulamaları yasalaştırılan bu hukuk
dışılığı mutlaka kaldırmamız
lazım.
Hazine yardımıyla ilgili, yine aynı
şekilde, mutlaka, bu Meclisin, artık bir an önce adaletli ve
hakkaniyetli bir çalışma ortaya koyması lazım.
Darbelerle yüzleşmeyle ilgili, bu Meclis, özellikle
iktidar partisi, tarihî adımlar attığını söylüyor;
önemsiyoruz yani yapılan çalışmaları tamamen
hiçleştiren bir noktada durmak doğru değil ama hâlâ darbelere
cevaz veren Türk Silahlı Kuvvetleri Kanununun 35inci maddesinin
kaldırılmasıyla ilgili, bu Meclisin bir an önce bir
çalışma ortaya koyması gerekiyor.
Ana dil önündeki engellerin kaldırılması,
ana dilde yayın ve propagandanın suç olmaktan
çıkarılmasıyla ilgili, bu Meclis, mutlaka, artık bir an
önce bazı somut adımlar atmak zorundadır.
Bakın, bütün bu bahsettiğimiz hususlarla ilgili
vermiş olduğumuz, her konuda vermiş olduğumuz kanun
teklifleri var. Ana dilin kamusal alanda kullanılmasından tutun da
ana dilde savunmaya kadar, düşünce, ifade, örgütlenme özgürlüğü
önündeki engellerin kaldırılmasından tutun da basın
özgürlüğüne kadar, BDP Grubunun, ülkeyi rahatlatacak, süreci rahatlatacak,
özellikle çatışmalı süreçle ilgili yeni bir sürecin
kapısını aralayacak kanun teklifleri ve önerileri var. Bu
Meclis, mutlaka, önümüzdeki günlerde böylesi bir gündemi önüne koymalı,
Siyaseten biz nasıl bir inisiyatif ortaya koyabiliriz, nasıl bir
çalışma ortaya koyabiliriz ve mevcut çatışmalı
ortamı nasıl bitirebiliriz, bu konuda tarafların elini
nasıl güçlendirebiliriz?in bir arayışı içerisinde
olmalı diye düşünüyorum.
Hepinizi, 2013 yılının barış,
kardeşlik ve özgürlük yılı olması temennisiyle sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Baluken.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmiştir.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.38
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
16.54
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 49uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Gündemin
Sözlü Sorular kısmına geçiyoruz.
Sunuşlar
bölümünde belirttiğim, Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin
birlikte cevaplandırmak istediği sözlü soru önergelerini okutuyorum:
VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, SYDTF tarafından dağıtılan
kömürlere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/36) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim
Şahin tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz
ederim. 15/7/2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma Fonu
tarafından her yıl ihtiyaç sahibi kişilere
dağıtılan kömür Ardahan'da tam randımanlı
kullanılmamaktadır. Kış aylarının çok soğuk
geçmesi ve kışın uzun sürmesi nedeniyle ısı kalorisi
çok düşük olan kömürler zaman zaman içinden taş ve toz
çıkmaktadır.
1) Ardahan'da Sosyal Yardımlaşma Fonu
aracılığı ile ihtiyaç sahiplerine dağıtılan
kalorisi düşük kömürün bu yıl daha kaliteli ve ısı kalorisi
yüksek kömür dağıtılması için bir çalışma
yapılacak mı?
2-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgelerinde eğitimin yeterliliğine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/83) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 25/7/2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ilimiz başta olmak üzere Doğu ve
Güneydoğu üniversite sınavlarında her zaman son sıralarda
yer almaktadır. Bu yıl da yapılan LYS sınav sonucunda her
yıl alınan bu başarısız sonuçlar yıllardan beri
süregelen kalitesiz eğitimin sonucudur. Bölgedeki
haykırışlara kulaklarını kapatarak binbir emekle
yetiştirmeye çalıştığımız
çocuklarımız sınavları kazanamadığından
dolayı sıkıntı yaşamaktadırlar.
1) Ardahan başta olmak üzere Doğu ve
Güneydoğuda dershaneye giden öğrencilerin dershane ücretlerinin
yüzde 50sini devletin ödemesi için bir çalışma yapacak
mısınız?
2) Okullarda araç gereç, laboratuvar ve yeterli
donanım sağlanmalı. Ezber ve teste dayalı değil araştırmaya
yönelik eğitime ağırlık verilecek mi?
3.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Kars, Iğdır, Erzurum,
Bayburt ve Gümüşhane illerindeki okulların bazı
ihtiyaçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/121) ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 22/8/2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
2011 ve 2012 eğitim ve öğretim
yılının açılmasına kısa bir zaman
kalmıştır. Kars, Iğdır, Erzurum, Bayburt ve
Gümüşhane iI merkezleri başta olmak üzere ilçelerde ve köylerdeki
okulların bakım ve onarımı ile çevre düzenlenmelerinin
tamamlanmadığı görülmektedir. Okulların etrafındaki
yabani otlar ve çöpler ile okula ulaşım sağlayan yolların asfaltlanması
ile parke taş döşemeleri yapılmamıştır.
1) Kars, Iğdır,
Erzurum, Bayburt ve Gümüşhane il merkezleri başta olmak üzere ilçe ve
köylerdeki okulların çevre düzenlemeleri ne zaman yapılacak?
2) Kars, Iğdır, Erzurum, Bayburt ve
Gümüşhane illerindeki okulların onarım ve bakımları ne
zaman yapılacak?
3) Kars,
Iğdır, Erzurum, Bayburt ve Gümüşhane illerindeki okullarda
akıllı tahta uygulamasına ne zaman geçilecek?
4) Kars, Iğdır, Erzurum, Bayburt ve
Gümüşhane illerindeki bilgisayar sınıfları eksiktir, bu
okulların bilgisayar sınıfları ne zaman tamamlanacak?
4.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahandaki okulların bazı
ihtiyaçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/123) ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 22/8/2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan il genelinde 171 adet ilköğretim okulu, 20
ortaöğretim, 4 bağımsız Anadolu lisesinde eğitim ve
öğretim yapılmaktadır. 16 bine yakın ilkokul
öğrencisi, 6 bine yakın ortaokul öğrencisi ve 2.500 okul öncesi
öğrencinin eğitim alacağı ve bu eğitimi de 1.320
öğretmen verecektir. Okullarımızda çok eksikler
bulunmaktadır. Başta branş öğretmeni açığı
giderilmeli. Okulların araç ve gereçleri temin edilmeli.
1- Ardahanda eğitim ve öğretim verecek olan
branş öğretmeni eksiğinin giderilmesi için atama yapılacak
mı?
2- Ardahan genelindeki okulların bakım ve
onarımı ile çevre düzenlemeleri yapılacak mı?
Okulların yolları parke taş veya asfaltlanacak mı?
3- Okullarımızdaki bilgisayar
sınıfı eksikliği giderilecek mi?
5.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bazı illere tarım meslek
lisesi açılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/139) ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 14/09/2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Kars, Iğdır, Ağrı, Erzurum,
Gümüşhane ve Bayburt illerinin genelinde tarım ve
hayvancılık son derece yaygındır. Bu illerde yaşayan
hemşehrilerimizin büyük çoğunluğunun geçim kaynağı
tarıma ve hayvancılığa dayalıdır. Ülkemizin et
ihtiyacının belli bir bölümü bu illerden
karşılanmaktadır. Yine ülkemizin bal üretiminin belli bölümü bu
illerden sağlanmaktadır.
1- Kars, Iğdır, Ağrı, Erzurum,
Gümüşhane ve Bayburtta yaşam çok zordur. Hemşehrilerimizin tek
geçim kaynağı hayvancılık ve tarımdır. Bu illerde
açılacak olan tarım meslek lisesi ile daha bilinçli ve daha çok ürün
elde edilebilmesine imkân tanınacaktır. Bu illerimize tarım
meslek lisesi açılacak mı?
6.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahana adalet veya sağlık
meslek lisesi açılıp açılmayacağına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/147) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin
cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 8/9/2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Bakanlığınızın almış
olduğu kararla 2013 yılından başlayarak bütün genel liseler
Anadolu liselerine ve meslek liselerine dönüştürülecektir. Bu kapsam
içinde Ardahandaki liselerimizin birinin de adalet meslek lisesi veya
sağlık meslek lisesi olarak eğitim öğretime
açılması konusunda bir çalışma yapılmalıdır.
Ardahanda açılacak bir meslek lisesi ile ilimiz genelindeki
öğrencilerimizin gelecekte iş bulmaları ve Ardahandan göçün
durmasına sebep olacaktır.
1- Millî Eğitim Bakanlığı olarak 2013
yılından başlayarak bütün Türkiye genelindeki genel liseler
kapatılarak Anadolu lisesi veya meslek lisesi adı altında
eğitim verecektir. Buradan hareketle Ardahandaki liselerden birinin
adalet meslek lisesi veya sağlık meslek lisesi olarak hizmet vermesi
için bir çalışmanız olacak mı?
7.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, ilköğretim
okullarında seçmeli olarak okutulan medya okuryazarlığı
dersine ilişkin sözlü soru önergesi (6/212) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen sorularımın
Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü
olarak cevaplandırılması için gereğini
saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Ülkemizde, diğer birçok fakülteden mezun olanlar
gibi İletişim Fakültelerinden mezun olan gençlerimiz de ciddi bir
istihdam sorunuyla karşı karşıyadırlar.
İlköğretimin ikinci kademesinde seçmeli ders olarak okutulan Medya
Okuryazarlığı dersinin İletişim Fakültesi
mezunları tarafından verilmesinin sağlanmasıyla ilgili
olarak;
1- Hâlen ülkemizde Bakanlığınıza
bağlı ilköğretim okullarında Medya
Okuryazarlığı dersi hangi alan öğretmenleri tarafından
verilmektedir?
2- Bu amaçla kaç öğretmen istihdam edilmektedir?
3- Medya Okuryazarlığı dersinin İletişim
Fakültesi mezunları tarafından verilerek bu alandan mezun olan
gençlerimizin istihdamı konusunda Bakanlığınızca
yürütülen bir çalışma var mıdır?
4- Varsa çalışma ne aşamadadır?
5- Yoksa böyle bir çalışma yapılabilir mi?
Bu konuda Bakanlığınızın görüşü
nasıldır?
8.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Bakanlık bünyesinde
çalışan personelin özlük haklarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/216) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
11/10/2011
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen sorularımın,
Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü
olarak cevaplandırılması için gereğini
saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bakanlığınız merkez ve taşra
teşkilatlarında genel idari hizmetler, teknik hizmetler, yardımcı
hizmetler ve sağlık hizmetleri kadrolarında çalışan
memur, şoför, hizmetli vb. gibi personelin diğer bakanlıklarda
çalışan eş değerlerine göre maaş ve özlük hakları
yönünden daha kötü durumda olduğu iddialarıyla ilgili olarak;
1) Bakanlığınıza bağlı okullarda
her yıl "öğretim yılına hazırlık
ödeneği" adıyla yönetici ve öğretmenlerimize verilen
ödeneğin yukarıda belirtilen kadro unvanlarıyla
çalışan diğer personele de verilmemesinin gerekçesi nedir?
2)
Aynı ödeneğin anılan personele de verilmesi sağlanabilir
mi?
3) Bakanlığınız bünyesinde
çalışan personelin maaş ve özlük haklarının
iyileştirilmesi yönünde yürütülen bir çalışma var
mıdır?
4) Varsa çalışmanın içeriği ve
uygulama takvimi nasıldır?
9.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, sözleşmeli öğretmenlerin
sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/223) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
11/10/2011
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına,
Aşağıda belirtilen sorularımın,
Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü
olarak cevaplandırılması için gereğini
saygılarımla arz ederim.
Alim Işık
Kütahya
Bakanlığınız bünyesinde istihdam
edilen sözleşmeli öğretmenlerin bir bölümünün milletvekilliği genel
seçimleri öncesinde çıkartılan 4/06/2011 tarihli KHK ile kadroya
geçirilmesinin ardından, daimi kadroya geçemeyen diğer 4/B'li
çalışanların da beklenti içine girdikleri bilinmektedir. Bu
konuyla ilgili olarak;
1) Anılan KHK
ile daimi kadrolara aktarılan ve bu haktan yararlandırılmayan
sözleşmeli öğretmenlerin sayıları ne kadardır?
2) Hâlen
Bakanlığınıza bağlı merkez ve taşra
teşkilatlarında sözleşmeli olarak görev yapan kaç öğretmen
bulunmaktadır?
3) Bu
öğretmenlerin kadrolu eş değerlerine göre mali, özlük ve sosyal
haklar açısından hangi kayıpları veya mağduriyetleri
söz konusudur?
4) Sözleşmeli öğretmenlerin kayıp veya
mağduriyetlerin giderilmesi ve daimi kadrolara atanmaları yönünde
Bakanlığınızca yürütülen bir çalışma var
mıdır? Varsa çalışma ne aşamadadır?
10.-
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun,
İstanbul-Çatalcada bir köyün öğretmen ihtiyacına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/299) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin
cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul
İstanbul, Çatalca İlçemiz, Dağyenice köyünde
yeterli öğrenci olmasına karşın, bu köydeki okulda
birleşik sınıf uygulaması nedeniyle, okul
çağındaki öğrenciler köy okulu yerine etraftaki birleşik
sınıf uygulaması olmayan okullara gönderilmektedir.
Bu nedenle;
1) Dağyenice köyümüzde yeterli öğrenci
olmasına karşın birleşik sınıf uygulaması
neden devam etmektedir?
2) Bu köyümüz okuluna öğretmen ataması neden
yapılmamaktadır?
11.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, resim ve müzik öğretmen
atamalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/319) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
13/10/2011
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer
Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bakanlığınızca
değişik dönemlerde yapılan öğretmen atamalarında
özellikle resim ve müzik öğretmenlerine yeterli kontenjan
ayrılmadığı yönündeki şikâyetler sürmektedir. Yeni
dönemde yapılacak atamalar ve bu alanlara ayrılacak kontenjanlarla
ilgili olarak;
1) Hâlen
Bakanlığınız bünyesinde görev yapan resim ve müzik
öğretmenlerinin sayısı ile kadrolu, sözleşmeli ya da
ücretli öğretmen gruplarına göre dağılımları
nasıldır?
2) Hâlen
Bakanlığınıza bağlı bazı okullarda resim ve
müzik derslerinin boş geçtiği iddiaları doğru mudur?
3) Doğru ise
bu dersler için ne kadar öğretmen açığı söz konusudur?
4)
Bakanlığınızın 2012 yılı öğretmen
atamalarında ne kadar yeni resim ve müzik öğretmeni kontenjanı
ayrılması düşünülmektedir?
12.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Bingöl-Sancakın lise
ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/332) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer
tarafından Anayasa'nın 98 ve İç Tüzükün 99'uncu maddeleri
gereği sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
İdris
Baluken
Bingöl
Bingöl ilimizin
Sancak beldesi, nüfus ve sosyal gelişmişlik olarak ilçe seviyesine
ulaşmakta olan bir belde olmakla beraber çeşitli problemlere de
sahiptir. Bu problemlerin başını çeken ise eğitimle ilgili
problemlerdir. Bingöl İl Özel İdaresi tarafından hazırlanan
raporda; beldede lise düzeyinde eğitim sağlanması için tüm
şartlar yerindedir. Sancak Belediyesi tarafından lise
binasının yapımı amacıyla yer temin edildiği de
bilinmektedir, bu bağlamda;
1) Sancak
beldesine kayıtlı öğrencilerin ortaöğretim ve lise
düzeyinde okullaşma oranları nedir?
2) Sancak
beldesinde lise düzeyinde eğitim görülmesi için bakanlık olarak
herhangi bir girişiminiz oldu mu?
3) Lise
çağına gelen gençlerin şehir merkezine gidiş
gelişlerinde yaşadıkları sıkıntılarla ilgili
herhangi bir bilgiye sahip misiniz?
4) Söz konusu
belde de lise düzeyinde eğitimin yapılması planlarınız
var mıdır? Varsa, hangi eğitim döneminde başlayacak?
5) Bingöl İl
Genel Meclisinin bu konudaki tavsiye niteliğindeki kararından
haberiniz var mı?
13.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, yabancı dil
öğretmenlerinin sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/335)
ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
24/10/2011
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer
Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Ülkemizde verilen
yabancı dil öğretmenliği eğitimi ve mesleklerini icra
edemeyen yabancı dil öğretmenlerinin sorunlarıyla ilgili olarak;
1) Hâlen ülkemizde
yabancı dil öğretmeni eğitimi veren fakültelerin, bu fakültelere
ilişkin kontenjanların ve eğitim gören öğrencilerin
sayıları nasıldır?
2) Hâlen
Bakanlığınıza bağlı okullarda yabancı dil
öğretmeni olarak görev yapan öğretmenlerin sayısı ve
branşlarına göre dağılımları nasıldır?
3) Hâlen atama
bekleyen yabancı dil öğretmenlerinin sayıları ne
kadardır?
4) Almanca ve
Fransızca öğretmenleri başta olmak üzere diğer ikinci
yabancı dil öğretmenlerinin atamalarının
yapılmadığı iddiaları doğru mudur?
5)
Bakanlığınızca, yabancı dil öğretmenlerinin
sorunlarının çözümüne yönelik ne tür tedbirler alınmış
ya da alınmaktadır?
6) Bu konuda
Bakanlığınızın 2012 yılı programı
nasıldır?
14.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, sözleşmeli öğretmenlerin
sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/336) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
24/10/2011
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen sorularımın,
Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü
olarak cevaplandırılması için gereğini
saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bakanlığınıza bağlı
okullarda görev yapan sözleşmeli öğretmenlerinin normal veya özür
grubu tayinlerinde yaşanan sorunların çözümüyle ilgili olarak;
1) Hâlen bakanlığınıza
bağlı okullarda sözleşmeli olarak çalışan
öğretmenlerin sayısı ve bölgelere göre
dağılımları nasıldır?
2) Sözleşmeli
öğretmenlerin normal ya da özür grubu tayinleri için İnternet
aracılığıyla yapılan başvurularında ve
tayinlerinde öğretmene özel uygulamanın yapıldığı
iddiaları doğru mudur?
3) Sözleşmeli öğretmenlerin çalışma
zorlukları, tayinleri, adaylıklarının
kaldırılmaları, özlük hakları vb. sorunlarının
çözümüne yönelik olarak Bakanlığınızca yürütülen bir
çalışma var mıdır? Varsa çalışma ne
aşamadadır?
4. Sözleşmeli
öğretmenlik uygulamasının kaldırılması ve
mevcutların daimi kadrolara atanmaları konusunda
Bakanlığınızın görüşü nasıldır?
15.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, şef olarak
çalışan personele ve bu personelin özlük haklarına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/337) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin
cevabı
24/10/2011
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen sorularımın,
Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü
olarak cevaplandırılması için gereğini
saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bakanlığınıza bağlı
taşra teşkilatında Genel İdare Hizmetleri (GİH)
sınıfında şef olarak görev yapan personelle, diğer bakanlıklarda
görev yapan eş değerlerinin maaşları arasında önemli
farkların olduğu ve kendi kurumlarında görev yapan diğer
memurlardan daha düşük maaş aldıkları iddialarıyla
ilgili olarak;
1) Hâlen
Bakanlığınıza bağlı taşra
teşkilatlarında şef olarak çalışan personelin
sayısı ne kadardır?
2) Bakanlığınız
"Yönetici ve Öğretmenlerine Ait Ders ve Ek Ders Saatlerine
İlişkin Esaslar"da yapılan değişiklikle
şefler dışındaki diğer kadrolarda
çalışanlara haftalık 25 saat ek ders verilmesinin gerekçesi
nedir?
3) Şeflerin düzenleme dışında
bırakılmasının sebebi nedir?
4.) Bakanlığınıza bağlı
teşkilatlarda şef olarak çalışan personelin özlük
haklarının iyileştirilmesine yönelik bir
çalışmanız var mıdır? Varsa çalışma ne
aşamadadır?
16.-
Adana Milletvekili Ali Halamanın, Adanaya atanan öğretmenlere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/414) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Millî Eğitim
Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
26/10/2011
Ali Halaman
Adana
1) Adana iline 2002-2012 yılları arasında
ne kadar öğretmen atanmıştır? Bu atamaların ilçelere
göre dağılımı nedir?
2.) Atanan öğretmenlerimizin ne kadarı
sınıf, ne kadarı branş öğretmenidir?
3) Adana ilinde ihtiyaç duyulan öğretmen
sayısı nedir?
4) Adana ili ve ilçelerinde ne kadarı kadrolu ne
kadarı vekil öğretmendir?
17.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, ücretli öğretmenlerin sigorta
primlerine ve bazı illerin öğretmen ihtiyacına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/428) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin
cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 21/10/2011
Ensar Öğüt
Ardahan
Ücretli öğretmenlik ya da yasal ismi olan ek ders
karşılığı öğretmenlik 657 sayılı
kanunun 89. maddesine dayanılarak yürütülmekte olmasına rağmen
ücretli öğretmenlerin yasal olarak statüleri belirsizdir, bir ay boyunca
verdikleri ders saati karşılığı ücret devletin
belirlediği asgari ücrettir.
1) Ek ders karşılığı
öğretmenlik yapan öğretmenlerimizin sigorta primleri hangi
kıstasa göre nasıl yatırılıyor?
2) Ardahan, Kars, Iğdır ve Ağrıda
köy okullarında ciddi sınıf öğretmenliği
açığı bulunmaktadır. Bu açık nasıl ve ne zaman
kapanacak?
18.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, öğretmen
atamalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/453) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Yerine getirilmeyen seçim öncesi vaatler öğretmen
adaylarını sokağa dökmüştür. Öğretmen adaylarına
55 bin atama sözü veren iktidar partisi yalnızca 11 bin öğretmenin
atamasını yapabilmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Seçim öncesi öğretmen adaylarına vermiş
olduğunuz vaatleri yerine getirmeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda
çalışmanız var mıdır?
2) Türkiye genelinde ve Kahramanmaraş ilimizde
öğretmen açığı var mıdır? Var ise hangi
branşlarda açık vardır. Bu açıkları ne zaman
kapatmayı planlıyorsunuz? Hangi bölgelerde ve branşlardadır?
3) Öğretmen
adaylarını sokaklar yerine, okullara gönderme konusunda bir
çalışmanız var mıdır?
19.-
Adana Milletvekili Ali Halamanın, Vanda meydana gelen depremde
hayatını kaybeden öğretmenlerin ailelerine maddi yardımda
bulunulmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/458) ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Millî Eğitim
Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 04/11/2011
Ali
Halaman
Adana
1) Van depreminde vefat eden öğretmenlerimizin
ailelerine maddi yardım edecek misiniz?
2) Bu öğretmenlerimiz bir yılı
doldurmadığı için ailelerine maaş bağlamayı
düşünüyor musunuz?
3) Bakanlık olarak bu konuda ne gibi
çalışmalarınız vardır?
20.-
İstanbul Milletvekili Umut Oranın, terör örgütü tarafından
kaçırılan öğretmenlerin maaşlarında kesinti
yapılıp yapılmadığına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/489) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
yanıtlanması için gereğini arz ederim.
Umut
Oran
İstanbul
1) Diyarbakır ve Elazığ'ın köylerinde
görevli Ahmet Ürün, Mehmet Gözbaşı, Tekin Çakır, Talip Maçin,
Remzi Savaş, Ümit Eşer, Tubay Yalçın, Merdal Aksoy, Gökhan
Yıldız, Abdullah Karan, İrfan Sarıkaya ve İsmail Yücel
isimli öğretmenlerin maaşlarında, PKK terör örgütü
tarafından 2011 yılının Eylül ayında kaçırıldıkları
gerekçesiyle maaş kesintisi yapıldı mı?
2) Terör örgütünün elinde yaklaşık 20 gün rehin
tutulan bu öğretmenlerimizin SGK primlerinin de bu sürelerde
yatırılmadığı doğru mu?
3) Maliye
Bakanlığının yaptığı belirtilen bu kesintiyi
önlemek ve benzeri durumların yaşanmaması için girişimde
bulundunuz mu?
4) Bu öğretmenlerimizin ailelerinin
yaşadığı ikinci şoku gidermek için ne
yapacaksınız?
5) Söz konusu
kesintiye imza atan yetkililer hakkında girişimde bulunacak
mısınız?
21.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Erzurumun öğretmen
açığının kapatılmasına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/501) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 1/11/2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Erzurum'da bu yıl okula başlayacak
öğrencilerle birlikte öğrenci sayısı 175.000 bine
yakın olacaktır. 1.000in üzerinde ilköğretim ve 100
civarında lise ve dengi okul mevcuttur. Bu okullarda görev yapan öğretmen
sayısı yeni atamalarla birlikte 9.576 oysa Erzurumda olması
gereken öğretmen sayısı 10.550.
1) Erzurumda ilköğretim, lise ve dengi okulda 1.000
öğretmen açığı bulunmaktadır. Bunların içinde
branş öğretmeni çoğunluktadır. Bu açığın
kapatılması nasıl sağlanacaktır?
22.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahandaki bazı ilköğretim
okullarının fiziki sorunlarının giderilmesine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/510) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin
cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 31/10/2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
2011-2012 Eğitim ve Öğretim
Yılının başlamasıyla beraber Ardahan'daki eksiklikler
hemen kendini göstermiştir. Ardahan genelinde 171 ilköğretim okulu
bulunmasına rağmen bunların çevre düzenlemeleri tam
anlamıyla yapılmadan eğitime açılmıştır. Bu
ilköğretim okullarında araç ve gereç ihtiyacı
giderilmemiştir. Okullarda öğretmen eksiği bulunmaktadır.
1) Ardahan'da uzun yıllardan beri eğitim ve
öğretim verilen ancak son yıllarda sık sık bakımı
yapılan 23 Şubat İlköğretim Okulunun Atatürk büstü olmadan
eğitime açılmıştır. Ardahan'daki okulların
başta Atatürk büstlerinin tamamlanması, çevre düzenlemelerinin
yapılması ve okul yollarının bakımdan geçirilmesi
sağlanacak mı?
23.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanda yürütülen
taşımalı eğitimle ilgili sorunlara ve Göledeki İmam
Hatip Lisesinin eksikliklerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/512) ve
Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 27/10/2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan'da taşımalı eğitimle
öğrenim gören öğrenciler, servislerden şikâyetçiler. Cuma ve
pazartesi günleri yoğun olmakla öğrenci servisi çeken dolmuşlar,
12 kişilik kapasiteli minibüslere 30 kişi binmektedir.
Taşımalı eğitimle eğitim gören öğrenciler hafta
başı ve cuma günleri kendilerine tahsis edilen servislerin
öğrenci olmayanlar binmektedir.
1-) Ardahan'da öğrenci servislerinin denetimi
yapılıyor mu? Yapılan denetimlerde işten el çektirilen okul
servisi var mıdır? Öğrenci olmayanların servislere
binmesinin önüne nasıl geçilecek?
2-) Ardahan Göle ilçesinde alelacele olarak açılan
İmam Hatip lisesinin yangın merdivenlerinin korkulukları
yapılmamıştır. Korkuluklar ne zaman yapılacak?
24.-
Ağrı Milletvekili Halil Aksoyun, öğretmen atamaları ve
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/514) ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafında sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Halil
Aksoy
Ağrı
1) Türkiyede
atamayı bekleyen öğretmen sayısı kaçtır?
2) Tüm Türkiyede yaşanan öğretmen
eksiği kaçtır?
25.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, öğretmen
maaşlarında yapılacak iyileştirmelere ilişkin sözlü
soru önergesi (6/515) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin
cevabı
21/11/2011
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen sorularımın,
Milli Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü
olarak cevaplandırılması için gereğini
saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği gibi, TBMM açıkken Hükûmetin millet
iradesini hiçe sayarak çıkarttığı kanun hükmünde kararnamelerle
toplumun değişik kesimlerinde farklı mağduriyetlere neden
olunmuştur. Resmî Gazetenin 02/11/2011 tarih ve 28103 sayılı
baskısında yayınlanan 666 sayılı KHK ile
Bakanlığınızda çalışan diğer personele az da
olsa bazı iyileştirmeler sağlanırken öğretmenlere
hiçbir iyileştirme sağlanmadığı iddialarıyla
ilgili olarak;
1) Kamuoyuna
"Eşit İşe Eşit Ücret Kararnamesi" olarak
yansıtılan, anılan KHK ile öğretmenlerin ve kadrosu
öğretmen olan eğitim yöneticilerinin ek ödemelerinde ve
maaşlarında herhangi bir artışın
yapılmadığı iddiaları doğru mudur?
2) Anılan KHK
ile, öğretmenler dışında Bakanlığınız
bünyesinde görev yapan diğer personele ne gibi iyileştirmeler
sağlanmıştır?
3) Benzer
iyileştirmelerin öğretmenlere de yapılmamasının
gerekçeleri nelerdir?
4) Anılan KHK
ile mağdur edilen öğretmen ve eğitim yöneticilerinin
mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda Bakanlığınızca
bir düzenleme yapılması düşünülmekte midir?
5) Düşünülmekte
ise düzenlemenin içeriği ve uygulama takvimi nasıldır?
26.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, meslek liselerinin
modül kitapların dağıtılmadığı
iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/521) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Meslek liselerinde, Mesleki Eğitimi ve Öğretim
Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi (MEGEP) kapsamında başlatılan
modüler eğitimi, kitap ihtiyacı nedeniyle aksamalara neden
olduğu belirtilmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Meslek liselerinin modül kitaplarını
Bakanlık mı dağıtacak?
2) Meslek liselerinin modül kitaplarının
şu ana kadar dağıtılmadığı doğru mudur?
Doğru ise ne zaman dağıtmayı düşünüyorsunuz?
27.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, rotasyon
uygulamasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/522) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Okul müdür ve müdür yardımcılarına
uygulanan rotasyon, öğretmenleri de tedirgin etmiştir.
Rotasyonların sürüp sürmeyeceği merak konusu olmuştur.
Bu bilgiler ışığında;
1) Eğitimcilere yönelik uygulanan rotasyon hangi
amaç doğrultusunda yapılmaktadır? Eğitim ve öğretime
hangi katkıları sağlayacaktır?
2) Rotasyonda,
bulunduğu illerde kendileri için boş yer bulamayan toplam kaç
eğitimci il dışı gidemeyeceği için emekli olmak
zorunda kalmıştır?
3) Öğretmenlerimize
de rotasyon uygulayacak mısınız? Uygulayacaksanız ne zaman
uygulayacaksınız?
28.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcunun, kadın-erkek eşitliği
konusunun müfredata alınmasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/534) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen sorularımın
Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını saygıyla arz ederim.
22/11/2011
Zühal Topcu
Ankara
Kadına karşı şiddetin temelinde,
erkek egemen toplumdaki kadın algısının
yattığı bilinen bir gerçektir. Erkeklerin kadınlar
üzerindeki egemenliğine ve kadınlara yönelik
ayrımcılığa sebep olan ve kadınların tam gelişimini
engelleyen bu algının değiştirilebilmesi ve toplumda
zihinsel bir dönüşümün yaratılabilmesinin ancak küçük yaşlarda
verilecek eğitimlerle sağlanabileceği de
tartışmasız bir gerçektir.
Buna göre;
1) Zorunlu eğitim kapsamında kadın-erkek
rollerinin algılanmasına ilişkin olarak herhangi bir eğitim
verilmekte midir? Verilmekte ise eğitimin kapsamı nedir ve verilen
eğitimin farkındalık yarattığını
düşünmekte misiniz?
2) Zorunlu
eğitim kapsamında cinsiyet eşitliği bilincini
oluşturmaya ve/veya farkındalığını artırmaya
yönelik olarak müfredata ayrı bir ders koyulması düşünülmekte
midir?
29.-
Adana Milletvekili Ali Halamanın, ataması yapılmayan
öğretmenlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/579) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Millî Eğitim
Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 24/11/2011
Ali
Halaman
Adana
1) Millî Eğitim Bakanlığı ve Yüksek
Öğrenim Kurulu ile birlikte uzun vadeli bir öğretmen yetiştirme
planı hazırlayarak atanmayan öğretmen adayı sorununu çözmeyi
düşünüyor musunuz?
2) Eğitim fakültelerinden mezun olanların
öğretmen olarak atama oranı nedir?
3) Son üç yıldır hiç öğretmen atanmayan
kaç branş vardır?
4) Bakanlık olarak atanamayan öğretmenler
hakkında ne gibi çalışmalarınız vardır?
30.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Posoftaki okulların
öğretmen eksikliğine ve fiziki durumuna ilişkin sözlü soru
önergesi (6/591) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 27/11/2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan Posofta eğitimdeki aksaklıkların
başında ilçeye gönderilen öğretmenlerin deneyimsiz olmaları
ve iklim şartlarının ağırlığı nedeniyle
gelen öğretmenlerin de izin ve raporla görev sürelerini doldurmadan
ayrılmalarıdır.
1) İlçemizdeki eğitim seviyesini yükseltmek ve
kaliteli bir eğitimi vermek için ilçe merkezine ve bağlı
köylerdeki okullara daha deneyimli ve tecrübeli öğretmenler göndermeyi
düşünüyor musunuz?
2) Posofa gelen öğretmenlere daha
sağlıklı bir ortamda hizmet verebilmeleri için ilçe merkezine ve
bağlı köylerdeki okullara 2012 yılı içinde kaç adet
öğretmen lojmanı yapmayı planlıyorsunuz?
31.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Kahramanmaraş
Anadolu Lisesi Projesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/596) ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kahramanmaraş ilimizde 929'u sözleşmeli olmak
üzere toplam 11 bin 354 öğretmenle eğitim verilmektedir. Derslik
başına düşen öğrenci sayısı okul öncesinde 25,
ilköğretimde 38 ve lisede 36'dır.
Bu bilgiler ışığında;
1) 1994H010080
proje numaralı kamu yatırımı 24 derslikli
Kahramanmaraş-Merkez Anadolu Lisesinin toplam proje tutarı ne
kadardır?
2) Şu ana
kadar toplam ne kadar kaynak aktarılmıştır? Bu projeyi ne
zaman bitirmeyi düşünüyorsunuz?
32.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Halk Eğitim
Merkezi Projesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/599) ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Bilgi ve becerileri geliştirmeleri
bakımından halk eğitim merkezlerinin önemi her geçen gün
artmaktadır.
1) 1990H021260
proje numaralı kamu yatırımı 14 derslikli Halk Eğitim
Merkezinin toplam proje tutarı ne kadardır?
2) Şu ana kadar toplam ne kadar kaynak
aktarılmıştır? Bu projeyi ne zaman bitirmeyi
düşünüyorsunuz?
33.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, atama bekleyen tarih
öğretmeleri ve millî güvenlik dersinin tarih öğretmenlerince
okutulmasına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/617) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Atama konusunda tarih öğretmenlerinin gözü ve
kulağı Milli Eğitim Bakanlığına çevrilmiş
durumdadır.
Bu bilgiler ışığında;
1) Milli güvenlik derslerinin tarih öğretmenleri tarafından.okutulması
konusunda bakanlık olarak bir çalışmanız var midir?
2) Atama bekleyen kaç adet tarih öğretmeni
vardır? Bu öğretmenlerimizin atamalarını hangi şekilde
yapmayı planlıyorsunuz?
34.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcunun, Bakanlıkta ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarda özürlü personel istihdamına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/639) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen sorularımın
Milli Eğitim Bakam Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygıyla arz ederim. 02/12/2012
Zühal Topcu
Ankara
Kamu kurum ve kuruluşlarının 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre
çalıştırdıkları personele ait kadrolarda, ilgili kurum
veya kuruluşun toplam dolu kadrosunun yüzde 3'ü oranında özürlü
çalıştırma zorunluluğu bulunmaktadır.
Bu çerçevede;
1) Bakanlığınız ve
Bakanlığınıza bağlı kurum ve
kuruluşların 2010 ve 2011 yıllarında;
657 sayılı Kanun'a göre çalıştırmış
olduğu personel sayısı ve çalıştırması
gereken özürlü personel sayısı ile çalışan özürlü personel
sayısı kaçtır?
2) 657 sayılı Kanun uyarınca özürlü
personel çalıştırma yükümlüğü çerçevesinde
Bakanlığınız ve Bakanlığınıza
bağlı kurum ve kuruluşların özürlü açığı
bulunmakta mıdır? Varsa eğer eksiklik ne kadardır ve bu
eksikliğin giderilmesine yönelik talepler Devlet Personel
Başkanlığına iletilmiş midir?
35.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcunun, geçici olarak veya vekâleten
görevlendirilen öğretmenlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/652) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin
cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygıyla arz ederim. 02/12/2011
Zühal Topcu
Ankara
Asli görevinin Türk millî eğitiminin genel
amaçları ve temel ilkeleri doğrultusunda eğitim-öğretim
hizmetlerini yürütmek olduğu Ömer Dinçer tarafından da ifade edildiği
anlaşılan öğretmenlerin, vekâleten veya geçici görevlendirmeler
yoluyla yürüttüğü görevlerden ötürü ciddi aksama ve sorunlarla birlikte
eğitim camiası içinde rahatsızlıkların olduğu
bilinmektedir.
Bu çerçevede;
1) 21/11/2011 tarihi itibarıyla öğretmen kadrosunda
olup da geçici veya vekâleten görevlendirme yapılanların iller ve
görevler bazında dağılımı nasıldır?
2) 21/11/2011 tarihi itibarıyla geçici veya vekâleten
görevlendirilen öğretmenlerin sendikal dağılımı
nasıldır?
36.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Afşinin okul ve derslik
sorununa ilişkin sözlü soru önergesi (6/661) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Afşin ilçemizin okul ve derslik konusunda
çeşitli ihtiyaçları bulunmaktadır.
Bu bilgiler ışığında;
1) Afşin
Anadolu Öğretmen Lisesine pansiyonlu yeni bir okul yapılması
konusunda bir çalışmanız var mıdır?
2) İhtiyaca cevap veremez hâle gelen Kız Teknik
ve Meslek Lisesi için yeni bir planlamanız var mıdır?
37.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun,
Çağlayanceritteki bazı okulların yeni derslik ihtiyacına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/662) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Çağlayancerit Bozlar İlköğretim Okulunun 5
dersliğe ve Soğukpınar İlköğretim Okulunun da 7
dersliğe ihtiyacı bulunmaktadır.
Bu bilgiler ışığında;
1) Bu iki okulun yeni derslik ihtiyaçları konusunda
bir çalışmanız olacak mı? Bu konuda çalışma
yapmayı düşünüyor musunuz?
38.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, atama bekleyen
bilişim öğretmenlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/692) ve
Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Günümüzde eğitim ve öğretime teknoloji ile
ışık tutan bilişim öğretmenleri, diğer birçok
branşlarda olduğu gibi bakanlığınızdan atama
beklemektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Bilişim
öğretmenlerinden toplam kaç kişi atama beklemektedir?
2) Atama bekleyen
bu öğretmenlerimizden kaç kişi 2011 KPSS sınavına
girmiş ve kaç kişinin ataması yapılabilmiştir?
39.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahandaki okulların temizlik
sorununa ilişkin sözlü soru önergesi (6/707) ve Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 8/12/2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Hava sıcaklığının düşmesi
nedeniyle Ardahan'daki okullarda tuvaletlerin dışarıda
olması nedeniyle su boruları donmakta ve öğrencilerimiz tuvalet
ihtiyaçlarını çok sıkıntılı olarak
karşılamaktadırlar. Ellerini karla yıkamaktadırlar. Bu
durumda çocuklarda çeşitli hastalıklar baş göstermiştir. Bu durumun acilen
önüne geçilmelidir.
1) Ardahanda hava sıcaklığının
düşmesi nedeniyle okullarda tuvaletlerin okul dışında
olması nedeniyle su boruları donmakta bu durumda
çocuklarımız ellerini karla yıkadığından
dolayı tam temizlik olmadığından çeşitli
hastalıklar baş gösteriyor. Bunun önüne geçilmesi için tuvaletler
okul içine ne zaman alınacak?
40.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Erzurum, Kars ve Ağrıdaki
okulların temizlik sorununa ilişkin sözlü soru önergesi (6/709) ve
Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımı arz ederim. 8/12/2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Hava sıcaklığının düşmesi
nedeniyle Erzurum, Kars, Ağrıdaki okullarda tuvaletlerin
dışarıda olması nedeniyle su boruları donmakta ve
öğrencilerimiz tuvalet ihtiyaçlarını çok
sıkıntılı olarak karşılamaktadırlar.
Ellerini karla yıkamaktadırlar. Bu durumda çocuklarda çeşitli
hastalıklar baş göstermiştir. Bu durumun acilen önüne
geçilmelidir.
1) Erzurum, Kars ve Ağrıda hava
sıcaklığının düşmesi nedeniyle okullarda
tuvaletlerin okul dışında olması nedeniyle su boruları
donmakta bu durumda çocuklarımız ellerini karla
yıkadığından dolayı tam temizlik
olmadığından çeşitli hastalıklar baş gösteriyor
bunun önüne geçilmesi için tuvaletler okul içine ne zaman alınacak?
41.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, öğretim
elemanlarının özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/823) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen sorularımın, Millî
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği gibi, millî irade hiçe sayılarak
çıkartılan çok sayıda KHK ile devletin birçok kurumu
kapatılmış, birçok uygulaması da
değiştirilmiştir. Sözde "eşit işe eşit
ücret" adıyla yapılan düzenlemelerle üniversitelerimizde görev
yapan öğretim elemanlarının özlük hakları birçok kamu
çalışanının gerisinde kalmıştır. Bu konuyla
ilgili olarak;
1) Üniversitelerimizde akademik kadrolarda görev yapan
öğretim elemanlarının özlük haklarının
iyileştirilmesine yönelik olarak bakanlığınızca
yürütülen bir çalışma var mıdır?
2) Varsa
çalışma ne aşamadadır? Yoksa böyle bir çalışma
başlatılabilir mi?
3) Üniversitelerde
uygulanan ek ders uygulamasının kaldırılarak, öğretim
elemanlarına belirli ders yükleri karşılığında
insanca yaşayabilecekleri bir maaş verilmesi sağlanabilir mi?
4) Araştırma görevlisi kadrolarındaki genç
araştırıcıların eğitim-öğretim ve
araştırma desteği adıyla yapılacak ek bir ödeme ile
desteklenmeleri sağlanabilir mi?
42.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, eğitime
yapılan kamu harcamalarının artırılmasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/867) ve Millî Eğitim Bakanı
Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Uluslararası Yönetim Geliştirme (IMD)
tarafından gerçekleştirilen dünya rekabet yıllığı
2011 araştırma sonuçlarına göre; Türkiye, eğitime
yapılan kamu harcamaları bakımından araştırmaya
katılan ve en iyiden en kötüye doğru sıralanan 57 ülke
arasında 48inci sırada yer almaktadır.
Bu bilgiler ışığında;
1) Ülkemiz, dünya ülkeleri arasında eğitim
harcamaları konusunda niçin alt sıralarda yer almaktadır?
Eğitime ayrılan payların düşük kalmasının
nedenleri nelerdir?
2) Eğitime yapılan kamu harcamalarını
arttırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda
çalışmanız var mıdır?
43.-
Samsun Milletvekili Ahmet İhsan Kalkavanın, 652 sayılı
KHKde düzenlenen Millî Eğitim Bakanlığının
görevlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/876) ve Millî Eğitim Bakanı
Ömer Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın İç Tüzükün
96ncı maddesi uyarınca Millî Eğitim Bakanı Sayın Ömer
Dinçer tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunda
gereğinin yapılmasını arz ederim.
A.
İhsan Kalkavan
Samsun
1) 14.06.1973 tarihli ve 1739 sayılı Milli
Eğitim temel kanununda; Türk millî eğitiminin düzenlenmesinde esas
olan amaç ve ilkeler tespit edilirken Atatürk İnkılap ve
İlkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk Milliyetçiliğine
bağlı ifadesi yer almakta iken millî eğitim hizmetlerini
yürütmek üzere, Millî Eğitim Bakanlığının
kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarını düzenleyen 652
sayılı KHKnın Millî Eğitim
Bakanlığının görevlerinin belirlendiği 2nci maddesinde
neden yer almamaktadır?
2) Millî
Eğitim Bakanlığının teşkilat ve görevlerini
düzenleyen KHKda neden hiç Atatürk İlkeleri veya Türk Milleti
ifadeleri yer almamaktadır?
44.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, bir Devlet üniversitesinin kampüsüne girilirken alınan ücrete
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1058) ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 18/01/2012
Ensar Öğüt
Ardahan
Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü ile Teknokente
giriş yapan her kişiden giriş ücreti alınmaktadır.
Devletin öğrencilere 260 TL verdiği öğrenci kredisi ile hiç
orantılı olmayan 200 TL araç sticker ücreti veya 400 TL olan misafir
sticker ücreti ile insanların araçları üzerinden kazanç
sağlanmaktadır. Bütün bunlar yetmezmiş gibi kimliğini araç
bilgilerini teslim ederek kampüse girmek isteyen bir TC vatandaşından
da artık giriş ücreti olarak 10 TL talep edilmektedir.
1) Devlet üniversitesi olan Hacettepe Üniversitesinde
yapılan bu uygulama lunapark, sinema, veya özel- ticari mülkiyetler için
anlaşılabilir. Ancak bir devlet üniversitesinin kampüsüne yaya olarak
veya aracı ile kimlik bilgilerini beyan eden her vatandaşın
girmek en doğal hakkı değil midir? Bu giriş paraları
neden alınıyor, alınan paralar nerelerde kullanılıyor?
45.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, yurt dışı teşkilatlarına atanacak
olan personelin yabancı dil şartının
kaldırıldığı iddiasına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1091) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Yurt dışı teşkilatlarına
atanacak olan personel konusunda yeni düzenlemelere gidildiği ve bu
görevlere atanacak olan üst düzey için yazılı ve mülakat
sınavı ile yabancı dil şartının kaldırıldığı
belirtilmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Bu doğru
mudur? Doğru ise yabancı dil bilmeyen bir personelin
yurtdışı teşkilatında nasıl bir görev
yapmasını bekliyorsunuz?
2) Ayrıca üst
düzey bürokratlarınıza yönelik gerçekleştirilen bu uygulama,
eşitlik ilkesine aykırı bir durum oluşturmaz mı?
46.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, ilköğretim öğrencilerinin fiziki
saldırılara maruz kaldıkları iddialarına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1095) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜRK EĞİTİM-SEN Genel Merkezi
tarafından 10 ilde ilköğretim okullarında öğrenim gören
öğrenciler arasında yapılan ankette çarpıcı sonuçlara
ulaşılmıştır.
Bu bilgiler ışığında;
1) Öğrencilerin
okul ve okul çevrelerinde çeşitli fiziki saldırılara maruz
kaldıkları doğru mudur?
2) Doğru ise
bu konuda okul içersinde hangi önlemler alınmaktadır? Bu konularda
hangi işlemler yapılmıştır?
47.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Talim ve Terbiye Kurulu eski başkanının
yapmış olduğu bir açıklamaya ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1096) Cevaplanmadı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Talim ve Terbiye Kurulu eski Başkanının
"Üniversiteler otuz yıldır iyi öğretmen
yetiştiremiyor." şeklinde açıklama yaptığı
belirtilmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Bu açıklama
doğru mudur? Doğru ise bu konuda nasıl bir çalışma
yapmayı planlıyorsunuz?
2) Bürokratınızın
bu konudaki açıklamalarını dikkate almayı düşünüyor
musunuz?
3) Ayrıca bu tip açıklamaların
öğretmen ve öğretmen adaylarını rencide edeceğini
düşünüyor musunuz?
48.- Antalya Milletvekili Arif Bulutun, bazı
liselerden mezun olanların üniversiteye başvurularında ek puan
alamamalarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1202) Cevaplanmadı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim. 15/2/2012
Arif
Bulut
Antalya
Bazı liselerden, örneğin spor liseleri gibi
okullardan mezun olan öğrenciler, kendi alanlarındaki üniversitelere
başvuruları sırasında ek puan alamamaktadırlar. Fakat
meslek lisesi gibi okullarımızdan mezun olan öğrencilerimizin
üniversiteye başvuruları sırasında ek puan almaları
nedeniyle üniversiteye girme şansları biraz daha fazla
olmaktadır.
Bu bilgiler neticesinde;
1) Okullarımız arasında olan bu tür
adaletsizlikleri gidermeyi düşünüyor musunuz?
2) Bununla ilgili
olarak bakanlığınızın herhangi bir
hazırlığı veya yapmış olduğu bir
çalışma var mıdır?
49.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokat
ilinde başarı belgesi verilen personele ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1297) Cevaplanmadı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Millî Eğitim
Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Tokat ilinde Millî Eğitim
Bakanlığı olarak kimlere başarı belgesi
verilmiştir? Verilen sayı ne kadardır? Başarı belgesi
verilen personelin belirlenmesinde hangi kriterler
uygulanmıştır?
50.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, köy okullarına öğretmen lojmanı
yapılmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1326) Cevaplanmadı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Şehir merkezine uzak olan ve gidiş-geliş
imkânı olmayan köy okullarına, tüm öğretmenlerin ihtiyacına
cevap verebilecek büyüklükte lojman yapılması gerekmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Merkeze uzak
olan okullarda görev yapan öğretmenlerimiz için lojman yapmayı
düşünüyor musunuz?
2) Köy okullarına öğretmen lojmanı
yapılması konusunda bir çalışmanız var
mıdır?
51.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Şırnak ve Hakkârideki eğitim kurumlarının
eksikliklerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1441) Cevaplanmadı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim.
Ensar
Öğüt
Ardahan
Şırnak ve Hakkâri illerimizde yaşayan
vatandaşlarımızın sorunlarının başında
Millî Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarının
araç, gereç, personel ve öğretmen eksiklikleri gelmektedir. 21inci
yüzyılda çocuklarımız okula gidememekte, yeterli eğitim
alamamaktadır. Bunun neticesi olarak da üniversite sınavlarında
istenilen başarıyı yakalayamamaktadırlar. Her yıl
yüzlerce öğrencimiz sınavlarda başarısız
olduğundan dolayı bir sonraki yıl sınava girmektedir. Bu
hem ülke ekonomisine hem de kendi aile ekonomisine çok zarar vermektedir.
1) Şırnak
ve Hâkkari il merkezi ve ilçeler ile köylerdeki okullarda memur ve
yardımcı hizmetler sınıfından personele çok ihtiyaç
bulunmaktadır. Bu ihtiyaçların karşılanması için memur
ve yardımcı hizmetler sınıfından yeni personel
alınacak mı?
2) Şırnak
ve Hâkkari illerimizde eğitimin iyileşmesi için son beş
yılın bütçelerindeki artışlar yeterli gelmemektedir. 2012
yılı bütçesine ek ödenek konulacak mı?
52.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Kars Millî
Eğitim İl Müdürlüğünün personel eksikliğine ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1442)
Cevaplanmadı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim.
Ensar
Öğüt
Ardahan
Uzun yıllardan beri Kars'ta hemşehrilerimize
hizmet veren Kars Millî Eğitim Müdürlüğü personel sayısı
gelişen ve büyüyen nüfus artışı her geçen gün daha da
artmasından dolayı memur sayısı ihtiyaca cevap
vermemektedir. İşlemlerin zamanında yürütülmesi iş ve zaman
kaybının olmaması için personel sayısının arttırılması
gerekmektedir..
1) Kars'ta uzun yıllardan beri hemşerilerimize
hizmet vermekte olan Kars Milli Eğitim İl Müdürlüğünün personel
sayısının gelişen ve büyüyen Karsa yeterli gelmemesinden
dolayı iş ve zaman kaybı olmaktadır. Kayıpların
önüne geçmek için yeni personel ataması yapılacak mı?
53.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Nurhaktaki bir ilköğretim okulu binasının
tadil edilerek anaokuluna dönüştürülüp dönüştürülmeyeceğine
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1501)
Cevaplanmadı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kahramanmaraş Nurhak ilçemize bağlı Tatlar
beldesinde bulunan eski ilköğretim okulu binasının tadilat
yapılarak anaokuluna dönüştürülmesi istenmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Kahramanmaraş Nurhak ilçemize bağlı
Tatlar beldesinde bulunan eski ilköğretim okulu binasının
tadilat yapılarak anaokuluna dönüştürülmesi konusunda bir
çalışmanız var mıdır? Bu konuda çalışma
yapmayı düşünüyor musunuz?
54.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Nurhaktaki bir ilköğretim okulunun ikili
öğretimden normal öğretime geçip geçmeyeceğine ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1505)
Cevaplanmadı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kahramanmaraş Nurhak ilçemizde ikili öğretim
yapan Atatürk İlköğretim Okulunun normal öğretime geçebilmesi
için okulun yanındaki boş bulunan alana 6 derslik ek bina
yapılması gerekmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Kahramanmaraş Nurhak ilçemizde ikili öğretim
yapan Atatürk İlköğretim Okulunun normal öğretime geçmesi
konusunda her hangi bir çalışma yapmayı planlıyor musunuz?
Bu konuda çalışmanız var mıdır?
55.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Türkoğlundaki bir köyün ilköğretim okulu ihtiyacına
ve bir ilköğretim okulunun yenilenip yenilenmeyeceğine ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1506)
Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kahramanmaraş
Türkoğlu ilçemize bağlı Muratçakıroğlu köyüne
ilköğretim okulu açılması gerektiği belirtilmektedir.
Ayrıca yetersiz durumda olduğu ifade edilen Şekeroba Beldesi Cumhuriyet
Mahallesi ilköğretim okulunun yerine yenisinin yapılması
istenmektedir.
Bu
bilgiler ışığında;
1)
Kahramanmaraş Türkoğlu ilçemize bağlı
Muratçakıroğlu köyüne ilköğretim okulu yapılması
konusunda bir çalışmanız var mıdır?
2)
Yetersiz durumda olduğu belirtilen Şekeroba Beldesi Cumhuriyet
Mahallesi ilköğretim okulunun yerine yenisini yapmayı planlıyor
musunuz?
56.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Andırındaki bir ilköğretim okulunun fiziki
yetersizliklerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1513) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kahramanmaraş
Andırın ilçemiz Altınyayla İlköğretim Okulu binası
eski ve yetersiz durumdadır. Aynı zamanda bu okulda ikili eğitim
yapılmaktadır. Bu nedenle yeni bir okula ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu
bilgiler ışığında;
1)
Kahramanmaraş Andırın ilçesi Altınyayla İlköğretim
Okulunun bina yetersizliğini nasıl gidermeyi planlıyorsunuz? Bu
konuda bir çalışmanız var mıdır?
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken
hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Yine,
sözlerimin hemen başında, Zonguldak Kozlu Maden
İşletmesinde meydana gelen kaza sebebiyle hayatını kaybeden
işçilerimize Allahtan rahmet diliyorum, ailesi ve yakınlarına
da sağlık ve sabır temenni ediyorum.
Çok
değerli milletvekilleri, önce İçişleri
Bakanlığına ait (6/36) esas numaralı sözlü soru önergesinin
cevabını sizlere sunuyorum: Ardahan Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakfı aracılığı ile ihtiyaç
sahiplerine dağıtılan kömürün kalorisi, Türkiye Kömür
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün 4 Temmuz 2011 tarih ve 1243
sayılı yazısı ekinde bulunan Protokolün 1inci maddesinde
belirtilen, il hudutları dâhilinde ikamet eden ve valilikçe belirlenen muhtaç
ailelere Çevre ve Orman Bakanlığınca yayımlanan
Isınmadan Kaynaklanan Hava Kirliliği Kontrol Yönetmeliği
dikkate alınarak Ardahan İl Mahallî Çevre Kurulu kararına uygun
şekilde il merkezi ve ilçeleri için en az 4.200 kilokalori eksi 200
tolerans ile belde ve köyler için ise en az 3.400 kilokalori eksi 200 tolerans
olarak belirlendiği bildirilmiştir.
Sayın Öğütün (6/121) esas numaralı soru
önergesi: 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu
gereğince, ilköğretim kurumlarının ve
lojmanlarının yapım, tadil, büyük onarım, her türlü ilk
tesis, okul eşyası, ders aletleri ile arsa, arazi istimlakleri
Bakanlığımızdan gönderilen ödenekler ve il özel idare
bütçesinden ayrılan ödenekler ile anılan kanunun 76ncı
maddesince sayılan diğer gelirlerden oluşturulan bütçe ile
mahallinde valiliklerce planlanmakta ve gerçekleştirilmektedir. Her
yıl, anılan kanun gereğince, mahallinde valiliklerce ve
merkezden Bakanlığımızca planlanan yatırımlarla
bütçe imkânları ölçüsünde soruya konu hususlara ilişkin gereken
yapılarak mevcut durumun daha da iyileştirilmesi sağlanmaktadır.
Bu çerçevede, Bakanlığımızca 2012 yılı il
ilköğretim kurumları yapım ve onarım programı
kapsamında değerlendirilmek üzere, Kars iline 6 milyon 664 bin 908
Türk lirası, Iğdır iline 5 milyon 882 bin 567 Türk lirası,
Erzurum iline 18 milyon 166 bin 245 Türk lirası, Bayburt iline 3 milyon
381 bin 747 Türk lirası ve Gümüşhane iline 3 milyon 904 bin 912 Türk
lirası ödenek gönderilmiştir. Diğer taraftan, söz konusu
illerdeki okullar da dâhil olmak üzere, tüm okullarımız eğitimde
FATİH Projesi uygulama kapsamında olup projenin ilk etabında
etkileşimli tahta kurulumları 3.657 ortaöğretim kurumunda,
meslek liseleri hariç tüm liselerde 2012 yılı Aralık ayı
sonu itibarıyla tamamlanmış bulunmaktadır. Eğitimde
FATİH Projesi kapsamında okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise
düzeyindeki tüm okullara 1 adet çok fonksiyonlu yazıcı, 1 adet
doküman kamera, her sınıfa etkileşimli tahta, kablolu
İnternet bağlantısı, her öğretmene tablet bilgisayar
ve her öğrenciye e-kitap sağlanarak 2015 yılı sonuna kadar
okulların eğitim teknolojileri bakımından en ileri
teknolojiyle donatılmaları planlanmıştır.
Sayın Öğütün (6/83) esas numaralı soru
önergesi: Bakanlığımızca her yıl LYS başarı
durumları değerlendirilmekte ve illerin Türkiye
ortalamasının üzerinde veya altında olma durumlarına göre
incelenmektedir. Türkiye ortalamasının üzerinde olan illerde
başarının devamının sağlanılması,
başarı oranının daha da artırılması,
başarısı Türkiye ortalamasının altında olan
illerde ise başarının istenen düzeye çıkarılması
ve yükseltilmesi için, il düzeyinde başarısızlık
nedenlerinin araştırılması, geliştirilmesi ve
iyileştirilmesi konusunda illere gönderilen genelgelerle gerekli
talimatlar verilerek bu yöndeki çalışmalar aralıksız
sürdürülmektedir.
Eğitim öğretimin çekirdeğini
oluşturan eğitim programlarımızın temel felsefesi
öğrencilerimizi hayata hazırlamaktır. Bu amaçla hazırlanan
eğitim programlarımız ve ders kitaplarımız ihtiyaç
analizleri yapılarak öğrenenin ihtiyaçlarına göre
belirlenmiştir. Öğreneni merkeze alan ve öğrencilerin hayat boyu
öğrenme becerilerini geliştirmeyi amaçlayan
programlarımızın uygulanabilmesi amacıyla, öğretmenler
hizmet içi eğitimlerden geçirilmektedirler. Düzenli olarak eğitim
programlarımızın etkinliğine ve uygulanabilirliğine
ilişkin geri bildirimler alınarak programlar üzerinde güncellemeler
yapılmaktadır.
Diğer taraftan, söz konusu dershane ücretlerinin
yüzde 50sinin devlet tarafından ödenmesi konusunda herhangi bir
çalışmamız bulunmamaktadır.
Sayın Öğütün (6/123) esas numaralı soru
önergesi: Bakanlığımızca 2012 yılında Ardahan
iline isteğe bağlı yer değiştirme, özür grubu ve ilk
atama kapsamında olmak üzere toplam 434 kadrolu yeni öğretmen
ataması yapılmıştır. 652 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 37/3üncü maddesinde Öğretmenlerin Bakanlıkça
belirlenen hizmet bölge veya alanlarında en az üç eğitim öğretim
yılı görev yapması esastır. Bunların yer
değiştirme suretiyle atamaları her yıl yapılan atama
plan ve programları çerçevesinde eğitim öğretim faaliyetlerini
etkilemeyecek şekilde sonuçlandırılır. Bakanlıkça
belirlenen özür gruplarına bağlı yer değiştirmeler ise
yaz tatillerinde yapılır. hükmü yer almaktadır. Bu nedenle,
2013 yılına ait öğretmen atamaları eğitim öğretim
faaliyetlerini etkilemeyecek şekilde, ağustos ayında
sonuçlandırılacaktır.
222 sayılı İlköğretim ve Eğitim
Kanunu çerçevesinde gerçekleştirilen yatırımların giderleri
aynı kanunun 76ncı maddesi gereğince oluşturulan bütçeden
karşılanmak kaydıyla köy, kasaba ve şehir ilköğretim
kurumlarının ve öğretmen lojmanlarının yapım,
tadil, esaslı büyük onarım, her türlü ilk tesis, okul
eşyası, ders aletleri ile arsa, arazi istimlakleri valiliklerce
planlanmakta ve gerçekleştirilmektedir.
2012 Yılı İlköğretim Kurumları
Yapım Programı çerçevesinde değerlendirilmek üzere 2011
yılından devreden ödenek miktarı 6 milyon 623 bin 326 TL olup il
özel idaresi katkısı ise 1 milyon 932 bin 562 TLdir. 2012
yılında 4 milyon 118 bin 722 TL ödenek tahsis edilmiş olup
böylece Ardahan ilinin toplam yapım bütçesi 12 milyon 674 bin 616 Türk
lirası olmuştur.
Eğitim öğretimde fırsat
eşitliğini sağlamak ve okullarımızdaki teknolojiyi
iyileştirmek amacıyla eğitimde FATİH Projesi
kapsamında, okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise düzeyindeki tüm
okullara 1 adet çok fonksiyonlu yazıcı, 1 adet doküman, kamera, her
sınıfa etkileşimli tahta, kablolu İnternet
bağlantısı, her öğretmene ve örgün eğitimdeki tüm
ortaokullara ve lise öğrencilerine tablet bilgisayar sağlanarak 2015
yılı sonuna kadar okulların eğitim teknolojileri
bakımından en ileri teknolojiyle donatılması planlanmıştır.
Ardahan Valiliğince konuya ilişkin olarak
ödenek durumu ve öncelik sırasına göre gereken okulların
onarımının yapıldığı, ayrıca
ilköğretim ve ortaöğretim yatırım programına
alınan kurumların çevre düzenlemeleri ile iklim şartları
göz önüne alınarak kilit parke taşı yapımının
yanı sıra, yeşil alanlara ağaç dikiminin
gerçekleştirildiği bildirilmiştir.
Sayın
Öğütün (6/139) esas numaralı soru önergesi:
Bakanlığımızca Türkiye genelinde yatırım
ihtiyaçları elektronik ortamda belirlenmekte ve izlenmekte olup bu
kapsamda sistemde oluşturulan standart ve objektif kriterlerden illerin,
ilçelerin ve yatırım programına alınacak projenin
aldığı yatırım puanları hesaplanmakta ve
hesaplanan bu puanlara göre illerin yatırım önceliği
sıralaması yapılmaktadır. Söz konusu illerin durumları
bu çerçevede bütçe imkânları ölçüsünde değerlendirilmektedir. Söz
konusu illerin 2013 yılı devlet yatırım programları
teklifleri arasında tarım meslek lisesi yapımı bulunmamaktadır.
Sayın Öğütün (6/147) esas numaralı soru
önergesi: Bakanlığımızca Ardahan ilinde 2012-2013
eğitim ve öğretim yılı itibarıyla merkez Adalet Meslek
Lisesi ile Göle Anadolu Sağlık Meslek Lisesi eğitim ve
öğretime açılmış bulunmaktadır.
Sayın Işıkın (6/212) esas
numaralı soru önergesi: Talim ve Terbiye Kurulunun 07/07/2009 tarihli ve 80
sayılı Kararında Medya okuryazarlığı öncelikle
üniversitelerin basın yayın yüksekokulları, iletişim
fakültelerinden mezun olup hâlen sınıf öğretmeni olarak görev
yapanlar ile gazetecilik alanı, halkla ilişkiler ve organizasyon
hizmetleri alanı, radyo-televizyon alanı öğretmenleri olmak
üzere sosyal bilgiler ve Türkçe öğretmenleri tarafından aylık
karşılığı okutulur. denilmektedir. Bu amaçla
gazetecilik alanında 49, halkla ilişkiler ve organizasyonu hizmetleri
alanında 53, radyo televizyon alanında 93, sosyal bilgiler
alanında 20.929, Türkçe alanında 34.508 öğretmen istihdam
edilmektedir. Talim ve Terbiye Kurulunun 07/07/2009 tarihli 80 sayılı
Kararı çizelgesine göre bu derslere kaynak alan mezunlardan atama
yapılmaktadır.
Sayın Işıkın (6/216) esas
numaralı soru önergesi: Bakanlığımızın merkez ve
taşra teşkilatında memur, şoför, hizmetli ve benzeri
kadrolarında çalışan personelimizin diğer
bakanlıklarda çalışan eş değerlerine göre maaş ve
özlük hakları yönünden daha kötü durumda olduğu iddiası
gerçeği yansıtmamaktadır. 4668 sayılı Kamu Görevlileri
Sendikaları Kanunu ile Kurum İdari Kurulları, Yüksek İdari
Kurul, Kamu İşveren Kurulu ve Uzlaştırma Kurulunun Teşkili
ile Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik hükümleri
doğrultusunda Kurum İdari Kurulunca hazırlanan Nisan 2011
çalışma raporunda alınan öğretim yılına
hazırlık ödeneğinin öğretim yılının
başladığı ay içinde sadece öğretmenlere verilmesine
ilişkin sınırlamanın kaldırılarak, öğretim
yılı içerisinde göreve başlayan sadece öğretmenlere
değil, tüm eğitim çalışanları; hizmetli, memur,
şef, şube müdürü ve benzeri kapsayacak şekilde düzenleme
yapılması, verilen bu ödeneğin bir maaş tutarına
çıkarılması, kurulun kararları doğrultusunda
öğretim yılına hazırlık ödeneğinin tüm
eğitim çalışanlarını kapsayacak şekilde düzenleme
yapılması yönündeki Bakanlığımızın talebi
Maliye Bakanlığına iletilmiştir. Maliye
Bakanlığı da söz konusu talebimizin kanuni düzenlemeye yönelik
çalışmalarda değerlendirileceğini bildirmiştir.
652 sayılı Millî Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bakanlığımız yeniden
yapılandırılmıştır. Bu çerçevede yapılan
düzenlemede, Bakanlığımızda öğretmen unvanlı
kadrolarda bulunanlar dışındaki personele ek ders ücreti
ödenmesi uygulamasına son verilmiş, bunun yerine ek ödeme verilmesi
uygulamasına geçilmiştir. Bu uygulamayla
Bakanlığımız personelinin maddi haklarında
iyileştirme de sağlanmış bulunmaktadır.
Sayın Işıkın (6/223) esas
numaralı soru önergesi: 632 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile
62.103 sözleşmeli öğretmen kadroya geçirilmiştir ancak askerlik,
doğum, aylıksız izinde olan sözleşmeli öğretmenlerin
kadroya geçirilme işlemleri devam etmektedir. 01/10/2012 tarihi
itibarıyla Bakanlığımıza bağlı resmî
eğitim kurumlarında 8 sözleşmeli öğretmen görev
yapmaktadır. Diğer taraftan, sözleşmeli ve kadrolu
öğretmenler arasında sosyal haklar yönünden herhangi bir fark
bulunmamaktadır. Ayrıca, 19/11/2012 tarihi itibarıyla derecesi
9/1 olan kadrolu bir sınıf öğretmeninin net maaşı
1.769,19 TLdir. Sözleşmeli öğretmenin net maaşı ise
1.661,16 TLdir. Bu öğretmenler maaşlarına ilave olarak
aylık ortalama 66 saat ek ders ücreti karşılığı
olarak 557,89 TL almaktadırlar. Bu çerçevede, kadrolu bir sınıf
öğretmeni toplamda 2.327 TL, sözleşmeli öğretmen ise 2.219 TL
ücret almaktadır.
Sayın Aslanoğlunun (6/299) esas numaralı
soru önergesi: İstanbul Valiliğince konuya ilişkin olarak
2012-2013 eğitim öğretim yılında, Dağyenice Zeki Kisbu
İlkokulunda 5, 6, 7 ve 8inci sınıflarda toplam 32
öğrencinin kaydı olduğu, Millî Eğitim
Bakanlığı Taşımalı İlköğretim
Kurumları Yönetmeliğinin 9uncu maddesinin (d) bendi gereğince,
anılan sınıflardaki öğrenci sayıları 60tan az
olduğu için, Taşımalı İlköğretim Kurumları
Yönetmeliği çerçevesinde, öğrencilerin kendisine en yakın merkez
ortaokulu olan Kestanelik Ortaokuluna devam ettikleri, Dağyenice Zeki
Kisbu İlkokuluna devam eden öğrenci sayısının ise 21
olduğu, 22/10/2011 tarihli ve 27854 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı
Okul ve Kurumların Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına
İlişkin Yönetmelikin geçici 2nci maddesinin (Aa) bendine göre
öğrenci sayısı 40tan az olduğu için norm kadrosunun
öğretmen olarak onaylandığı, dolayısıyla
yönetmelik gereğince daha fazla öğretmen normu verilmesinin mümkün
olmayacağı belirtilmektedir.
Sayın Işıkın (6/319) esas
numaralı soru önergesi: 01/10/2010 tarihli MEBBİS norm işlemleri
modülü verilerine göre, Bakanlığımıza bağlı resmî
eğitim kurumlarında görsel sanatlar resim alanında 12.293, müzik
alanında 9.796 kadrolu öğretmen görev yapmaktadır. Bakanlar
Kurulunun 01/12/2006 tarihli ve 11350 sayılı Millî Eğitim
Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders
Saatlerine İlişkin Kararına göre, norm açığı
bulunan eğitim kurumlarında, ilgili il ve ilçe millî eğitim
müdürlüklerince ihtiyaca binaen ücretli öğretmen görevlendirilmesi
yapılabilmektedir. Bu nedenle, eğitim kurumlarımızda söz
konusu alanlarda boş geçen ders bulunmamaktadır. Bu amaçla, ülke
genelinde 25 görsel sanatlar resim öğretmeni ve 3 müzik öğretmeni
görevlendirilmiştir. Bakanlığımızın 2012
yılı atamalarında görsel sanatlar resim alanında 1.000,
müzik öğretmenliği alanında 1.426 kadrolu öğretmen
ataması gerçekleştirilmiştir.
Sayın Balukenin, (6/332) esas numaralı soru
önergesi: Okullaşma oranları TÜİK tarafından il
bazında hazırlandığından, beldeler bazında
okullaşma oranları bulunmamaktadır.
Kurum Açılması ve Kapatılmasına
İlişkin Esaslara göre, söz konusu Sancak beldesi lise
açılması şartlarını taşımamaktadır.
Bingöl Valiliğince konuya ilişkin olarak Sancak beldesinden 2011-2012
eğitim öğretim yılında mezun olan 140 öğrenciden
91inin Anadolu türü ve meslek lisesine kayıt
yaptırdığı, bunların çoğunun il merkezindeki
ortaöğretim pansiyonunda kaldığı, geri kalan 49
öğrencinin ise genel lise ve açık öğretim lisesine kayıt
yaptırdığı, taşımalı ortaöğretim
kapsamında her isteyen taşımalı eğitimden
yararlanabilir bilindiği gibi- 2012-2013 eğitim öğretim
yılında Sancak beldesinden il merkezine taşıma talebinde
bulunulmadığı, Bingöl İl Genel Meclisinin Sancak beldesine
lise yapılması konusunda 01/06/2011 tarihli ve 150 sayılı
Kararının bulunduğu, ancak, verilen rakamların belediye ve
belediyeye bağlı belde sınırları
dışındaki köylere ait rakamlar olduğu belirtilmiştir.
Sayın Işıkın (6/335) esas
numaralı soru önergesi: Yükseköğretim Kurulu
Başkanlığınca konuya ilişkin olarak 2010-2011
eğitim öğretim yılında yükseköğretim kurumları
bünyesinde Almanca, Arapça, Fransızca ve İngilizce
öğretmenliği eğitimi veren program sayısı
toplamının 150 ve bu alanlardaki toplam kontenjan
sayısının ise 7.198 olduğu belirtilmektedir.
Bakanlığımıza bağlı resmî eğitim
kurumlarında 02/10/2012 tarihli MEBBİS e-Personel Modülü verilerine
göre yabancı dil öğretmeni olarak hâlen görev yapan öğretmen
sayısı 53.259, alanlarına göre dağılımı ise
Almanca 2.054, Çince 2, Fransızca 329, İngilizce 50.843, Japonca 4,
Rusça 27dir.
2011-2012 yıllarına ait KPSS puanına göre
atama bekleyen yabancı dil öğretmenlerinin alanlarına göre
toplam sayısı; Almanca 4.016, Fransızca 1.685, İngilizce
16.609 ve Rusça 281dir. 2012 yılı atama dönemlerinde Almanca
alanında 3, Fransızca alanında 1, İngilizce alanında
4.937 ve Rusça alanında 1 öğretmen atanmıştır.
Sayın Işıkın (6/336) esas
numaralı soru önergesi: Bakanlığımıza bağlı
resmî eğitim kurumlarında 01/10/2012 tarihi itibarıyla toplam 8
sözleşmeli öğretmen görev yapmaktadır. Ülke geneli
düşünüldüğünde Akdeniz Bölgesinde 1, Karadeniz Bölgesinde 1,
Doğu Anadolu Bölgesinde 4, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde 2 sözleşmeli
öğretmen görev yapmaktadır. 2012 yılında, sözleşmeli
öğretmenlerin herhangi bir atama ve yer değiştirme işlemi
olmamıştır.
Sayın Işıkın (6/337) esas
numaralı soru önergesi: Bakanlığımıza bağlı
taşra teşkilatında şef unvanıyla görev yapan personel
ile diğer bakanlıklarda görev yapan eş değerlerinin
maaşları arasında önemli bir fark bulunduğu ve kendi
kurumlarında görev yapan diğer memurlardan daha düşük maaş
aldıkları iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır.
05/10/2012 tarihi itibarıyla Bakanlığımızın taşra teşkilatında
kadrolu şef olarak çalışan 4.611 personel bulunmaktadır.
652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bakanlığımız
yeniden yapılandırılmıştır. Bu çerçevede
yapılan düzenlemede, Bakanlığımızda öğretmen
unvanlı kadrolarda bulunanlar dışındaki personele ek ders
ücreti ödenmesi uygulamasına son verilmiştir. Bunun yerine, ek ödeme
verilmesi uygulamasına geçilmiştir. Bu uygulama ile, aralarında
şeflerin de bulunduğu Bakanlığımız personelinin
maddi haklarında iyileşme sağlanmıştır.
Sayın Halamanın (6/414) esas numaralı
soru önergesi: Bakanlığımızca 2012-2013
yıllarında Adana iline, değişik branşlarda olmak üzere
toplam 4.262 öğretmen ataması yapılmıştır. Bu
atamaların ilçe bazındaki dağılımı ise
Büyükşehre 418, Seyhan ilçesine 789, Aladağ ilçesine 185, Ceyhan
ilçesine 530, Feke ilçesine 204, Karaisalı ilçesine 153, Karataş
ilçesine 115, Kozan ilçesine 283, Pozantı ilçesine 129, Saimbeyli ilçesine
234, Tufanbeyli ilçesine 253, Yumurtalık ilçesine 114, Yüreğir
ilçesine 514, Sarıçam ilçesine 121, Çukurova ilçesine 35 ve
İmamoğlu ilçesine 185 şeklindedir.
Bakanlığımızın 05/11/2012 tarihli MEBBİS e-Personel Modülü
verilerine göre Adana ilindeki resmî eğitim kurumlarında 3.689
öğretmen ihtiyacımız bulunmaktadır.
Sayın Öğütün (6/428) esas numaralı soru
önergesi: Ders ücreti karşılığı
çalışanların prim ödeme gün sayısı hesabı Maliye
Bakanlığının 9/7/2010 tarihli ve 10283 sayılı
yazısında verilen mütalaa ile de belirtildiği üzere 1 günlük
çalışma süresi 7,5 saat olarak kabul edilerek sigorta primlerinin
hesabında prim ödeme gün sayısı, çalışılan
aylık toplam saat sayısının 7,5a bölünmesiyle
belirlenmektedir. Bu belirleme sonucunda 7,5 saatin altında kalan süre, ne
kadar olduğuna bakılmaksızın 1 gün olarak
değerlendirilmektedir.
Şöyle ki: 1 ayda 92 saat ders görevi olan bir
görevlinin aylık prim ödeme gün sayısı 92/7,5=12 gün 2 saat
olacağından, artan 2 saat 1 gün olarak değerlendirilerek bu
görevlinin aylık prim ödeme gün sayısı 13 gün olarak belirlenmektedir.
Ayrıca, Sosyal Güvenlik Kurumuyla ilgili olan bütün işlemler ilgililerin göreve
başlama tarihinden en geç 1 gün önce sonuçlandırılmaktadır.
Bu şekilde görevlendirilenlerden birden fazla okul veya kurumda ders
görevi bulunanların sigorta işlemleri en fazla ders görevinin
bulunduğu okul veya kurumca gerçekleştirilmektedir.
02/10/2012 tarihli
Bakanlığımızın MEBBİS Norm İşlemleri
Modülüne göre 2012 yılında Ağrı iline 359, Ardahan iline
26, Iğdır iline 93 ve Kars iline 184 sınıf öğretmeni
ataması gerçekleştirilmiştir.
Sayın Dedeoğlunun (6/453) esas numaralı
soru önergesi: 55 bin öğretmen ataması konusuna 2011-2012 eğitim
öğretim yılının başlaması münasebetiyle
yapmış olduğum konuşmamda değinmiştim. Bütçe
Kanununun verdiği yetkinin yanında, Bakanlar Kurulunca
Bakanlığımıza tahsis edilen ve Maliye
Bakanlığınca kullanım izni verilen toplam öğretmen
kadroları illerin öğretmen ihtiyaç yüzdesi oranları dikkate
alınarak il millî eğitim müdürlüklerine dağıtılmakta,
il millî eğitim müdürlükleri de kendi illerine ayrılan kontenjan
ölçüsünde atama yapılacak alanlar ile bu alanlara atanacakların
istihdam edileceği eğitim kurumlarını belirlemektedir.
Belirlenen bu eğitim kurumları atama dönemlerinde sisteme yansıtılmakta,
atanacak ya da yer değiştirecek öğretmen ve öğretmen
adaylarının tercihlerine sunulmaktadır.
2011 yılında, Haziran 2011de toplam 28.472,
Temmuz 2011de 6.472, Ağustos 2011de 11.442 olmak üzere toplam 46.386
öğretmen ataması gerçekleştirilmiştir. 2012
yılında ise 15.934ü Şubat 2012 ve 40.164ü Eylül 2012 olmak
üzere toplam 56.098 kadrolu öğretmen ataması
gerçekleştirilmiştir. 19/11/2012 tarihi itibarıyla
Bakanlığımıza bağlı resmî eğitim
kurumlarında toplam 127.160 öğretmen ihtiyacı
bulunmaktadır.
Kahramanmaraş iline 2012 yılında toplam
1.229 öğretmen ataması gerçekleştirilmiştir. 02/10/2012
tarihli Bakanlığımız MEBBİS Norm İşlemleri
Modülü verilerine göre, Kahramanmaraş ilinde, değişik
branşlarda olmak üzere toplam 2.196 öğretmen ihtiyacımız
bulunmaktadır.
Sayın Halamanın (6/458) esas numaralı
soru önergesi: Van ilinde 23/10/2011 tarihinde meydana gelen depremde vefat
eden 75 öğretmenin yakınlarına ve yaralanan 16 öğretmene
Millî Eğitim Vakfı kanalıyla 10 bin Türk lirası maddi
yardımda bulunulmuştur. Ayrıca Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığından alınan, konuya ilişkin
01/10/2012 tarihli yazıda 5510 sayılı Kanunun geçici 4üncü
maddesi kapsamında sayılanlar ile 5510 sayılı Kanunun
4üncü maddesinin (1)inci fıkrasının (c) bendi kapsamında,
ilk defa sigortalı sayılanlardan söz konusu depremler nedeniyle vefat
edenlerin hak sahiplerine, ilgililer veya kurumlarınca, gerekli belgelerin
kuruma intikal ettirilmesi neticesinde ölüm aylığı
bağlanması işlemlerinin gerçekleştirildiği, bugün için
bu kapsamda öğretmen olarak görev yapmakta iken vefat eden 48 kamu
görevlisinin hak sahiplerine aylık bağlandığı
belirtilmektedir.
Sayın Oranın (6/489) esas numaralı soru
önergesi: Diyarbakır Valiliğince, konuya ilişkin olarak Hazro ve
Lice ilçelerinde görev
başındayken terör örgütü tarafından kaçırılan
öğretmenlerden kadrolu olanlarının maaşlarında
herhangi bir kesintinin yapılmadığı, ücret
karşılığı çalışan öğretmenlerin
gelmedikleri günler için ise ek ders ücreti ödemesinin Millî Eğitim
Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders
Saatlerine İlişkin Kararının 25inci maddesinde bertilen
Ek ders ücreti ödenebilmesi için, ek ders görevinin fiilen
yapılmış olması, ek ders görevinden sayılan veya ek
ders görevinin yapılmış sayılacağı hâller
bakımından ise bu kararda belirtilen koşulların
oluşması şarttır. hükmü uyarınca mümkün
olamadığı, kadrolu öğretmenlerin SGK primlerinde herhangi
bir kesintinin yapılmadığı, ücret
karşılığı çalışan öğretmenlerin ise çalıştıkları
güne tekabül eden gün kadar SGK primlerinin ödendiği belirtilmektedir.
Elâzığ Valiliğince, konuya ilişkin olarak 2011
yılı Eylül ayında Arıcak ilçesinde terör örgütü
tarafından kaçırılan öğretmenlerden Gökhan
Yıldız, Abdullah Karan ve İrfan Sarıkayanın kadrolu
öğretmen oldukları, kaçırıldıkları tarihlerde
maaş ve ek dersle ilgili ücretlerini tam olarak aldıkları ve SGK
primleriyle ilgili herhangi bir kesintiye gidilmediği, adı geçen
öğretmenlerden İsmail Yücelin ise
kaçırıldığı tarihlerde görev yapmadığı,
kendisinin ücretli öğretmen olması sebebiyle
çalışmadığı, bugünler için Millî Eğitim Bakanlığı
Yönetici ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin
Kararının 25inci maddesi uyarınca ücret ödenmediği ve
daha sonra kendi isteğiyle aynı köyde ücretli öğretmen olarak
görevine devam ettiği, adı geçen öğretmenlerin ailelerinin
kaçırılma döneminde devletin ildeki temsilcileri tarafından
ziyaret edilerek gerekli desteğin verildiği ve sürekli olarak
bilgilendirme yapıldığı belirtilmiştir.
Sayın Öğütün (6/501) esas numaralı soru
önergesi: Erzurum iline 2012 yılında değişik
branşlarda olmak üzere 1.751 öğretmen ataması
yapılmış olup ildeki eğitim kurumlarının öğretmen
ihtiyacı bundan sonra da yapılacak olan ilk atama ve yer
değiştirme atamalarıyla karşılanacaktır.
Sayın Öğütün (6/510) esas numaralı soru
önergesi: Ardahan Valiliğince konuya ilişkin olarak 2011
yılı yatırım programına alınarak ihale edilen 23
Şubat İlköğretim Okulu binasının
onarımının yapıldığı, Atatürk büstünün
mevcut olduğu ve çevre düzenlemesinin tamamlandığı, il
genelindeki okullardan ihtiyaç duyulanların çevre düzenlemelerinin 2012
yılı temel eğitim programına alındığı,
ilkokul ve ortaokulların çevre düzenlemesi ve kilit parke taşı
yapımının yanı sıra Atatürk büstlerinin de
yapıldığı, 2012-2013 eğitim-öğretim
yılı itibarıyla il merkezi ve ilçelerde yeni açılan ve
faaliyette bulunan ilkokul ve ortaokulların ihtiyacı olan
donatım malzemelerinin dağıtımının
yapıldığı belirtilmektedir.
Sayın Öğütün (6/512) esas numaralı soru
önergesi: Ardahan Valiliğince konuya ilişkin olarak 2011-2012
eğitim-öğretim yılında taşımalı eğitim
yapan okul servis sürücü isimlerinin taşıma yaptıkları
güzergâhlar ile araç plakalarının denetim yapılması için il
jandarma komutanlığı ve il emniyet müdürlüğüne
bildirildiği, ilde taşımalı eğitim yapan yüklenici,
araç sahipleri ve okul servis sürücüleriyle toplantı yapılarak ilgili
mevzuatlar çerçevesinde uymaları gereken kurallar hakkında
bilgilendirildiği, yapılan denetimler sonucunda işten el
çektirilen okul servisinin bulunmadığı, ayrıca Göle
ilçesinde yapımı tamamlanan ve hizmete açılan imam hatip
lisesinin yangın merdiveni korkuluklarının
tamamlandığı belirtilmektedir.
Sayın Aksoyun (6/514) esas numaralı soru
önergesi: 2011 ve 2012 KPSS sonuçlarına göre öğretmen olarak
atamayı bekleyen 295.426 potansiyel aday bulunmaktadır. 19/11/2012
tarihi itibarıyla Bakanlığımız MEBBİS norm
işlemleri modülü verilerine göre 127.160 öğretmen ihtiyacı
bulunmaktadır.
Sayın Işıkın (6/515) esas
numaralı soru önergesi: Kamuoyunda eşit işe eşit ücret
kararnamesi olarak adlandırılan 666 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname sadece Bakanlığımızda çalışan
değil, tüm kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan
personeli kapsamaktadır. Dolayısıyla
Bakanlığımızda sadece belirli unvanlarda
çalışanlara yönelik bir düzenleme ve ödemelerde artış
yapılmış, diğer unvanlarda çalışanlar için
herhangi bir düzenleme getirilmemiş. şeklindeki bir
yaklaşım doğru değildir. Söz konusu Kanun Hükmünde
Kararname ile Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamenin 42nci maddesi
yürürlükten kaldırılmış, tüm kamu kurumlarını
kapsayacak şekilde belirlenen unvanlarda çalışan personelimiz
666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile getirilen düzenlemelerden
yararlanmaya başlamıştır.
Sayın Dedeoğlunun (6/521) sayılı
soru önergesi: Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında modüler
yapıda oluşturulan programlara göre öğrenci sayısı
binin üzerinde olan 60 alan, 226 dalda yazılımı tamamlanan
modüller, Bakanlığımız bütçe imkânları çerçevesinde
basılıp 2011-2012 eğitim öğretim yılında
öğrencilere dağıtılmak üzere illere gönderilmiştir. 46
alanda 9 ve 10uncu sınıflara ait tüm modüller ile 11 ve 12nci
sınıfların zorunlu derslerine ait 1.643 çeşit olmak üzere
toplam 16 milyon 570 bin 692 adet modül ücretsiz ders kitabı
kapsamında basılmış ve
dağıtılmıştır. Ayrıca, 2012-2013 eğitim
öğretim yılında da modüllerin çoğaltılarak
öğrencilere ulaştırılması için toplam 5 milyon 138 bin
600 Türk lirası ödenek okullarımıza gönderilmiştir.
Sayın Dedeoğlunun (6/522) esas numaralı
soru önergesi: Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin
Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde öğretmenlere
rotasyon uygulamasına ilişkin herhangi bir hüküm
bulunmamaktadır.
Sayın Topçunun (6/534) esas numaralı soru önergesi:
Bakanlığımızca kadın ve erkek rollerinin
algılanmasına yönelik olarak okul öncesi dönemden başlayarak
ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarındaki rehberlik hizmetleri,
toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin farkındalık
kazandırılmak amacıyla gerek bireysel gerekse grup
rehberliği kapsamında titizlikle yürütülmektedir.
Bakanlığımızca, öğretim programları, ders
kitapları ve diğer eğitim materyallerinin cinsiyetçi dil ve
cinsiyet ayrımcılığını içeren resim, ifade ve
benzeri tüm ögelerden arındırılmasına yönelik
çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmaların
daha kalıcı ve sistematik hâle getirilmesi ve Toplumsal Cinsiyet
Eşitliği Ulusal Eylem Planında belirlenen hedef ve stratejileri
gerçekleştirmek amacıyla Bakanlığımız Talim ve
Terbiye Kurulu Başkanlığı bünyesinde 13 Nisan 2009
tarihinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu kurulmuştur.
Öğretim programlarında cinsiyet eşitliğini sadece
kadın-erkek eşitliği bağlamında değil, her türlü
ayrımcılığı reddeden bir bakış
açısıyla bütüncül olarak ele almaktadır. Zorunlu eğitim
kapsamında cinsiyet eşitliği bilincini oluşturmaya ve
farkındalığını artırmaya yönelik olarak bu
kapsamdaki konuların öğretim programlarında ayrı bir ders
olarak okutulması yerine, doğrudan ya da dolaylı yöntemle
istenen davranışların kazandırılması
öngörülmüş olup, 1inci sınıftan 12nci sınıfa kadar
bütün derslerin öğretim programlarında ve ders kitaplarında
konuların içeriğine göre kazanım ve işleniş
örnekleriyle ayrıntılı bir şekilde yer verilmiştir.
Sayın Halamanın (6/579) esas numaralı soru
önergesi: Bugüne kadar kadrolu öğretmenliğe atananların
yaklaşık yüzde 78i eğitim fakültesi, yüzde 22si ise diğer
fakülte mezunlarından oluşmakta olup son üç yıldır
öğretmen ataması yapılmayan branş sadece Japoncadır.
Konuya ilişkin çalışmalar Bakanlığımızın
ilgili birimleriyle YÖK temsilcilerinin katıldığı
çalışma ortamlarında değerlendirilmekte olup
hazırlanmakta olan Ulusal Öğretmen Stratejisi Dokümanı
çerçevesinde gerçekleştirilecek faaliyetlerle öğretmen
yetiştirmeye yönelik çözüm yolları aranmaktadır. 2013
yılında da Bakanlığımıza tahsis edilecek kadro
ölçüsünde, ihtiyaç bulunan alanlardan yine ihtiyaç bulunan illere kadrolu
öğretmen atamasının yapılması mümkün
bulunmaktadır.
Sayın Öğütün (6/591) esas numaralı soru
önergesi: Ardahan ili Posof ilçe merkezi ve bağlı köylerine deneyimli
öğretmenlerin naklen atanması hususu yer değiştirme
döneminde, ihtiyaç çerçevesinde, öğretmenlerimizin istekleri de dikkate
alınarak değerlendirilmektedir. 222 sayılı
İlköğretim ve Eğitim Kanunu çerçevesinde gerçekleştirilen
yatırımların giderleri aynı kanunun 76ncı maddesi
gereğince oluşturulan bütçeden karşılanmak kaydıyla
köy, kasaba ve şehir ilköğretim kurumlarının ve
öğretmen lojmanlarının yapım, tadil esaslı büyük
onarım, her türlü ilk tesis, okul eşyası, ders aletleri ile
arsa, arazi istimlakları valiliklerce planlanmakta ve
gerçekleştirilmektedir. 2012 Yılı İlköğretim
Kurumları Yapım Programı çerçevesinde değerlendirilmek
üzere, 2011 yılından devreden ödenek miktarı 6 milyon 623 bin
326 TL olup il özel idaresi katkısı ise 1 milyon 932 bin 562 TLdir.
2012 yılında 4 milyon 718 bin 722 TL ödenek tahsis edilmiş olup
böylece Ardahan ilinin toplam yapım bütçesi 12 milyon 674 bin 610 Türk
lirasıdır. Ardahan Valiliğince konuya ilişkin olarak Posof
ilçesinde 6 ilkokul ve 5 ortaokulun bulunduğu, Binbaşı Eminbey
İlkokulu ve Ortaokulu hariç, diğerlerinde öğretmen
lojmanlarının mevcut olduğu ve bunlardan öğretmenlerin
yararlandığı, Eminbey Köyünün ana yol üzerinde olması
sebebiyle öğretmenlerin ilçe merkezine günübirlik gidiş dönüş
yaptıkları ve bu nedenle de köyde kalmayı tercih etmedikleri,
ilçe merkezinde 2 blok olarak yaptırılan lojman binalarında ise
öğretmenlerin barınmakta olduğu belirtilmiştir.
Sayın Dedeoğlunun (6/596) esas numaralı
soru önergesi: Kahramanmaraş Merkez Anadolu Lisesi 24 derslikli
inşaatı projesi bedeli 5 milyon 500 bin Türk lirasıdır.
2011 yılı ödeneği 750 bin TL, 2012 yılı ödeneği 2
milyon 500 bin TL ve 2013 yılı ödeneği 2 milyon 250 bin TLdir.
Söz konusu proje için mahalline gönderilen ödenek miktarı ise 2 milyon 190
bin Türk lirasıdır. Proje ihalesi yapılmış olup, 2013
yılı sonunda bitirilmesi planlanmıştır.
Sayın Dedeoğlunun (6/599) esas numaralı
soru önergesi: Proje tutarı 4 milyon 893 bin TL olan Kahramanmaraş
Merkez Halk Eğitim Merkezi 14 derslikli inşaatı 2011
yılında tamamlanmıştır.
Sayın Dedeoğlunun (6/617) esas numaralı
soru önergesi: Bakanlar Kurulunun 03/01/2012 tarihli ve 2012/2680
sayılı kararı doğrultusunda
Bakanlığımız Talim ve Terbiye Kurulu
Başkanlığının 20/10/2010 tarihli ve 76
sayılı Kararıyla kabul edilen Millî Eğitim
Bakanlığı ortaöğretim kurumları haftalık ders
çizelgelerinde ortak dersler arasında yer alan millî güvenlik bilgisi
dersi 2012-2013 eğitim ve öğretim yılından itibaren
uygulamadan kaldırılmıştır.
2011 ve 2012 KPSSye katılmış tarih
öğretmeni alanında 17.207 potansiyel aday bulunmaktadır. Bütçe
kanunlarının verdiği yetki yanında Bakanlar Kurulunca
Bakanlığımıza tahsis edilen ve Maliye Bakanlığınca
kullanım izni verilen öğretmen kadroları iller ve alanlar
itibarıyla belirlenen öğretmen ihtiyaçları çerçevesinde
yapılan atamalarda kullanılmaktadır. Bu kapsamda, tarih
öğretmenliği için ayrılan kadrolara adayların KPSSden
aldıkları puan üstünlüğüne göre atamaları
yapılmaktadır.
Sayın Topcunun (6/639) esas numaralı soru
önergesi: Bakanlığımızca 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu kapsamında yapılan özürlü personel
istihdamı, Özürlülerin Devlet Memurluğuna Atanma Şartları
ile Yapılacak Merkezî Sınav ve Kura Usulü Hakkında Yönetmelik
Hükümleri doğrultusunda gerçekleştirilmektedir. Söz konusu
yönetmeliğin 11inci maddesi gereğince
Bakanlığımızda yurt dışı teşkilatı
hariç toplam dolu memur kadro sayısının yüzde 3ü oranında
özürlü personel istihdamı yapılmaktadır. Sistemde yapılan
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Engelli efendim,
özürlü değil.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(Devamla) Affedersiniz?
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Engelli.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(Devamla) Engelli, anladım. Evet.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) Teşekkürler.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(Devamla) Sistemde yapılan bilgi güncellemelerinden sonra 27/09/2012
tarihi itibarıyla toplam dolu memur kadro sayısı, tüm hizmet
sınıfları 840.180dir, toplam
çalıştırılması gereken engelli personel
sayısı 25.205tir. Dolu memur kadro sayısının yüzde
3ü, toplam çalışan engelli personel sayısı 8.646, toplam
açık olan özürlü kontenjanı 16.739dur. Bu çerçevede, 2012
yılında Bakanlığımız taşra
teşkilatında özürlü personel olarak istihdam edilmek üzere memur
kadrosunda 135, hizmetli 708 olmak üzere 843 adet kadroya Engelli Memur Seçme
Sınavı sonucuna göre yerleştirme işlemleri
yapılmış olup, atama süreci hâlen devam etmektedir.
Sayın Topcunun (6/652) esas numaralı soru
önergesi: 2012 yılına ait görevlendirme bilgisi girilen öğretmenlerden,
görevlendirme ve vekâlet şeklinde taşra teşkilatı
yöneticisi olarak çalıştırılan iller bazındaki toplam
sayı 48 kişidir.
Sayın Dedeoğlunun (6/661) esas numaralı
soru önergesi: Kahramanmaraş ili Afşin ilçesine 16 derslikli bir
eğitim binası ve 200 öğrenci kapasiteli pansiyon binası
yapımı 2012 Devlet Yatırım Programında yer almakta
olup, Bakanlığımız ile Başbakanlık Toplu Konut
İdaresi Başkanlığı arasında imzalanan protokol
kapsamında planlanmış ve ihale aşamasına
gelinmiştir. Yine, 2012 yılı Devlet Yatırım
Programında yer alan Kahramanmaraş Merkez Kız Meslek Lisesi -24
derslikli, artı anaokulu olmak üzere- Bakanlığımız ile
TOKİ arasında imzalanan protokol kapsamında 24 derslikli
eğitim binası ve anaokulundan oluşmakta ve inşaatları
devam etmektedir.
Sayın Dedeoğlunun (6/662) esas numaralı
soru önergesi: Kahramanmaraş Valiliğince konuya ilişkin olarak
2012 yılı İl Özel İdaresi Yapım Programı
kapsamında 4/9/2012 tarihinde yapımına başlanan 3 derslikli
Bozlar İlköğretim Okulu ile 4 derslikli Soğukpınar
İlköğretim Okulu inşaatlarının devam etmekte
olduğu ve yapılan yeni dersliklerle her 2 okulun da derslik
ihtiyacının karşılandığı bildirilmektedir.
Sayın Dedeoğlunun (6/692) esas numaralı
soru önergesi: 28/9/2012 tarihli Bakanlığımız MEBBİS
Norm İşlemleri Modülü verilerine göre 2011 ve 2012 KPSS
sınavına girmiş potansiyel bilişim öğretmeni
sayısı 8.543tür. Bilişim teknolojileri alanında 2011
yılında potansiyel aday sayısı 2.605 olup 2012 Şubat
ve Ağustos sonrası ataması planlanan 313 kişidir.
Sayın Öğütün (6/707) esas numaralı soru
önergesi: Ardahan Valiliğince, konuya ilişkin olarak il merkezi ve
ilçelerde proje kapsamında yapılan ilköğretim ve
ortaöğretim okullarındaki tuvaletlerin bina içerisinde olduğu ve
şu ana kadar herhangi bir sıkıntının
yaşanmadığı, köylerdeki 1-5 derslikli ilköğretim
okullarının çok eski yıllarda yapılmış
olması nedeniyle tuvaletlerin bina içerisinde olmadığı,
soğuk hava koşulları nedeniyle kısa zamanlı donmaların
meydana geldiği, bu nedenle de öğrencilerin
taşınabileceği merkezî yerlere her yıl tahsis edilen
ödenekler doğrultusunda 8 derslikli ilköğretim okulları
yapılarak öğrencilerin daha sağlıklı ortamlarda
eğitim görmeleri için çalışmalarının devam ettiği
belirtilmiştir.
Sayın Öğütün (6/709) esas numaralı soru
önergesi: Erzurum Valiliğince, il ve ilçe merkezlerinde bulunan
eğitim kurumlarındaki tuvaletlerin bina içerisinde olduğu, köy
ilköğretim okullarında ise dışarıda bulunan
tuvaletlerin önümüzdeki yıllarda yatırım programları
çerçevesinde bina içerisine alınacağı; Kars Valiliğince,
yeni yapılan okulların tamamında tuvaletlerin okul binası
içerisinde olduğu; Ağrı Valiliğince, ilde bulunan köy
ilköğretim okullarından 68inde yapılan 2011 yılı
onarım ve tadilatlarla tuvaletlerin bina içerisine
alındığı, geri kalan köy okullarında bütçe imkânlarına
göre bina içerisine alınması planlandığı
belirtilmiştir.
Sayın Işıkın (6/823) esas
numaralı önergesi: Yükseköğretim Kurulu
Başkanlığınca, konuya ilişkin olarak
yükseköğretim kurumlarında görev yapan akademik ve idari personelin
mali ve özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik
Başkanlıklarınca başlatılan
çalışmaların devam ettiği; konuya ilişkin olarak
Maliye Bakanlığı ile mutabakat sağlanması ve 2547 sayılı
Kanun değişikliği kapsamında yükseköğretimin yeniden
yapılandırılması çerçevesinde gerekli düzenlemelerin
Bakanlığımızla müşterek olarak yürütüleceği
belirtilmektedir.
Sayın Dedeoğlunun (6/867) esas numaralı
soru önergesi: Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu dışında
hayırsever kişi ve kuruluşlar ile hane halkının
yaptığı harcamalara ilişkin bilgiler Eğitimin
Finansmanı ve Eğitim Harcamaları Bilgi Yönetim Sistemi
(TEFBİS) Projesi kapsamında toplanmakta olup
sonuçlandığında kamuoyuyla paylaşılacaktır.
Merkezî bütçeden eğitime ayrılan kaynak
miktarı dışında çeşitli kamu ve özel kuruluşlar
ile hayırsever vatandaşların eğitime destek olmaları
yönünde önemli çalışmalar yürütülmektedir. Özellikle Eğitime
Yüzde Yüz Destek Kampanyası çerçevesinde ülke genelinde 2004-2012
yılları arasında 34.465 derslik
yaptırılmıştır.
Bakanlığımızın bu yöndeki çaba ve çalışmaları
bundan sonra da devam edecektir.
Sayın Kalkavanın (6/876) esas numaralı
soru önergesi: 14 Eylül 2011 tarihli ve 28054 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe giren 652 sayılı Millî Eğitim
Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Amaç ve kapsam
başlıklı 1inci maddesinde Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin
amacı; Anayasa, 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu ile
kalkınma plan ve programları doğrultusunda millî eğitim
hizmetlerini yürütmek üzere Millî Eğitim Bakanlığının
kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarını düzenlemektir. hükmü
yer almaktadır. Dolayısıyla, yukarıda ifade edildiği
gibi eğitim hizmetlerinin 1739 sayılı Kanun doğrultusunda
yürütülmesi amaçlanmıştır. 652 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ile Bakanlığımızın teşkilat ve
görevleri düzenlenmektedir. 1739 sayılı Millî Eğitim Temel
Kanunu gibi eğitim sistemini belirleyen bir kanun değildir.
Eğitim hizmetlerinin 1739 sayılı Kanun doğrultusunda
yürütüleceği açık bir şekilde ifade edilmiştir.
Sayın Öğütün (6/1058) esas numaralı soru
önergesi: Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca Hacettepe
Üniversitesi Rektörlüğünden alınan konuya ilişkin
yazısında, Beytepe Kampüsü ile Teknokent girişinde güvenlik
amacıyla akademik ve idari personel ile öğrencilerden alınan
taşıt pulu ücretiyle misafirlerden alınan giriş ücretinin
üniversitenin Strateji Geliştirme Dairesi
Başkanlığınca sağlık, kültür ve spor adına
açılan bir hesapta toplandığı, toplanan bu paraların
üniversitede öğrenim gören maddi imkânı olmayan öğrencilerin
kılık kıyafet, yemek, yol ve barınma gibi
ihtiyaçlarının karşılanması için
kullanıldığı belirtilmiştir.
BAŞKAN Sayın Bakan, şimdi süremizin
sonuna geliyoruz ama soru
Ek açıklama istiyor 4 milletvekilimiz.
Onların sorularını alalım lütfen. Siz geri
kalanını nasıl takdir edeceksiniz ama onların
sorularını bir alalım.
Sayın Dedeoğlu, buyurunuz.
MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanımızın Türkiye genelinde
atanamayan öğretmenler
Ayrıca Kahramanmaraşta öğretmen
açığımız ve derslik açığımız maalesef
on yıldan beri giderilemedi ve bir sisteme oturtulamadı. Bunun,
tabii, çok büyük üzüntüsünü yaşıyoruz Kahramanmaraş olarak.
Önümüzdeki dönem içerisinde tüm Türkiyede ve
Kahramanmaraşta bu eğitim açığımızın
dersliklerimizin kapatılmasıyla ilgili ve öğretmen
atamaları -ki siz de ifade ettiniz 2 bin küsur öğretmen
açığımızın olduğunu- ne zaman tamamlanır?
Eğitim konusunda nasıl bir rahatlama söz konusu olur tüm Türkiye için
ve Kahramanmaraş için?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Dedeoğlu.
Buyurunuz Sayın Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(Devamla) Sayın milletvekilleri, derslik ihtiyacı ve öğretmen
ihtiyacıyla ilgili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin bize takdir
ettiği kaynakları doğrultusunda, bütün
kaynaklarımızı da optimal derecede kullanarak
karşılamaya çalışıyoruz. Dolayısıyla bu
yıl bize yaklaşık 3 milyar Türk lirası civarında
yatırım için ödenek ayrıldı. Biz de bu ödenekleri illerin
ihtiyaçlarıyla oranlayarak tahsis ediyor ve kullanıyoruz. Türkiye
Büyük Millet Meclisi kaynaklarını ne kadar çok artırabilirse biz
de o kadar kaynağı yatırıma dönüştürme
şansına sahip olacağız. Aynı husus öğretmenler
için de geçerli.
Bizim yüzde 100 okullaşma oranlarına
ulaşmamız hâlinde öğretmen ihtiyacımız belli ve bu,
bütçe imkânlarıyla bize verilen kadrolarla ancak doldurulmakta. Onun
dışında biz ücretli öğretmenlerle de eksiğimizi
gidermeye çalışmaktayız. Şu ana kadar eğitimde,
özellikle öğretmen açısından herhangi bir aksaklık söz
konusu olmadı. Kadro arttıkça biz de öğretmen
ihtiyacımızı dolduracağız.
Benim tahminim çok kısa bir süre içerisinde, yani
şayet bütçe verilmesi hâlinde iki yıl gibi, üç yıl gibi süre
içerisinde hem Anadoludaki illerimizin derslik ihtiyacının kapatılabileceği
hem de öğretmen ihtiyacının karşılanacağı
doğrultusundadır.
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakana, geç de olsa bazı
sorularımıza verdiği cevaplar nedeniyle teşekkür ediyorum
ancak birkaç ilave sorum ve katkım olacak.
Öncelikle ücretli öğretmen çalıştırma
yerine şu anda ataması yapılmayan birçok öğretmen bekliyor.
Bunlardan atama yapılması daha doğru bir uygulama olmaz mı?
Buna engel nedir? Kanun hükmünde kararnamenin buna bir engeli yok. Şu ana
kadar yapılmış olan ve yıllarca devam eden uygulamayı
neden değiştirdiniz?
Yine, mesleki ve teknik öğretmenlerde çok ciddi bir
sorun var ve atama bekleyen, yıllarca bu atamayı bekleyen
öğretmen adayına nasıl bir cevap vereceksiniz?
Bir diğer konu da, son dönemde okullardaki tek tip
kıyafet uygulamasına son veren kararınızla özel okullarda
ayrı bir uygulama, devlet okullarında ayrı bir uygulama
başlıyor. Özel okullarda yüzde 60 veli onayı ararken neden bu
devlet okullarına uygulanmıyor? Dolayısıyla bu sektörde
ortaya çıkan sorunların çözümü için geçiş süreci uygulanabilir
mi?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
Buyurunuz Sayın Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(Devamla) Ücretli öğretmenle ilgili hemen şunu söylemeliyim: Aslında,
bizim, kontenjan olarak öğretmen ihtiyacını belirlerken -az önce
ifade ettim ama tekrar altını çizerek söylemek istiyorum-
ilköğretimde, daha doğrusu ilkokulda, ortaokulda ve lisede
okullaşma oranlarının yüzde 100 olması hâlinde biz ihtiyaç
duyacağımız öğretmeni tanımlıyoruz orada. Şu
anda okullaşma oranları o seviyede olmadığına göre -ki
bu sene yeni rakamları henüz tam olarak çıkarma şansına
sahip olamadık- dolayısıyla öğretmen ihtiyacımız
bugünden itibaren 120 bin değil, yüzde 100 okullaşma oranına
göre belirlenmiş bir ihtiyaç. Geçen yıl 64.600 civarında ücretli
öğretmen istihdam edilmişken dönem başında -dönem sonunda
bu 56 bine düşmüştü- bu yıl il emrindeki öğretmenlerin
görevlendirilmeleri yapılarak görevlendirmelerin, öğretmenlerin
geçici görevlendirmelerine son verilerek, alınan tedbirler sebebiyle,
yaklaşık olarak ücretli öğretmen sayısında çok ciddi
bir azalma oldu, 50-55 bin civarında ücretli öğretmenden tasarruf
ettik. Bu yüzden bu yıl yaklaşık 12-13 bin civarında
ücretli öğretmene ihtiyaç duyduk. Önümüzdeki yıllar bu daha da
azalacak. Dolayısıyla ücretli öğretmen uygulamasının
sonuna geldiğimizi ifade etmek istiyorum. Birinci husus bu.
İkinci husus ise, özellikle devlet okullarında
belirli orandaki velinin talep etmesi hâlinde bile yine velilerin ekonomik
gelir düzeylerindeki farklılıkların olabileceğini tahmin
ederek forma sebebiyle velilere ek bir yük getirilmesini uygun görmedik.
Dolayısıyla da, devlet okullarında kıyafeti bütünüyle
serbest bıraktık.
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
Sayın Topcu.
ZÜHAL TOPCU (Ankara) Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakana benim de birkaç tane sorum var.
Özellikle, Sayın Bakan, son günlerde alan
değişikliği yapan öğretmenlere tekrar tayin hakkı
veriyorsunuz ama eşinden ayrılıp tekrar eski yerlerine
gideceksiniz diyorsunuz. Öğretmenler gerçekten bunalımda, bu konuda
başka bir uygulama getirmeyi düşünüyor musunuz, bunu sormak
istiyoruz.
Yine benim de bu atanamayan öğretmenlere yönelik
olarak yeni mezun öğretmenlere KPSSde alan sınavı
yapılsın ama bu arkadaşlarımızın, atama bekleyen
arkadaşlarımızın sınav sürelerini bir yıla
indirdiniz. Bunları uzatmayı düşünüyor musunuz? Bu
arkadaşlarımıza ek bir fırsat sunabilir misiniz?
Ve yine, kalite konusunda, öğretmen
değişikliğinin yarıyılda, yıl ortasında
yapılmayacağına yönelik ifadeleriniz olmuştu ama
ücretlilerde bunun beş kereye kadar çıktığını
görüyoruz. Beş tane
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Topcu.
Buyurunuz Sayın Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(Devamla) Yani, önce hemen şunu söyleyeyim: Ücretli öğretmeni
kontrol etmek benim elimde değil, yani çalışmak istiyorsa ister,
istemezse çalışmaz. Dolayısıyla, ona dair
değişikliğin üzerinden konuşmanın doğru
olmadığı kanaatindeyim ama hemen şunu söylemek istiyorum:
Biz, öğretmenlerimizi herhangi bir
okulda görevlendirirken, oradaki çocuklarımızın
ihtiyaçlarını esas alıyoruz. A okulunda, B alanında bir
öğretmene ihtiyacımız varsa, görevlendirmeyi, atamayı da
ona göre yapıyoruz.
Şimdi, siz, bir öğretmen düşünün.
Kendisinin bir yan dalı var ve yan dalına geçerek o okula gitmeyi
kendisi tercih etmiş. Şimdi, bu tercihi sebebiyle ben onu oraya
göndermişim. Şayet bulunduğu yerde, yeniden eski alanına
dönecek olursa orada o kadroyu doldurmuş olacak ve ben ihtiyaç
duyduğum diğer alandaki öğretmeni atama şansına da
sahip olamayacağım. Bu, sizce bir idare olarak doğru bir
şey midir? Artı, eğer bu iyi niyetle yapılmışsa
idare olarak doğru bir husus değildir. İyi niyetle
yapılmamışsa böyle bir fırsatı vermek ahlaki midir?
Bu açıdan bakıldığında, ben,
öğretmenlerimize tekrar fırsat veriyorum. Alan
değiştirmiş olmaktan dolayı eğer bunun
yanlış bir karar olduğunu düşünüyorlarsa kendi
okullarına, önceki yere gitsinler çünkü ona orada ihtiyacımız
var ve onun bulunduğu yerde de bu değiştirmiş olduğu
alan için öğretmene ihtiyacımız var, biz oraya onu
gönderebilelim. Aksi takdirde, bu uygulamayı yapamayız.
Bu açıdan bakıldığında, biz,
alan değişikliği yapmış öğretmenler kendi
illerine, eski illerine, eski kadrolarına gitmezlerse onların alan
değişikliği talebini kabul etmeyeceğiz.
Nihayet, biz, kanundan
Az önce defalarca bahsettim.
Burası Türkiye Büyük Millet Meclisidir, bizler de kanun
yapıcılarız bir tarafıyla. Bir taraftan bir kanun
yapıyoruz, o kanunda diyoruz ki: Yıl içerisinde öğretmen atanmaz,
yer değiştirilmez, öğretmen gittiği yerde en az 3 yıl
çalışmak durumundadır. diyoruz ve siz yine kanun
yapıcıların temsilcileri olarak bana Kanuna uyma, atama yap.
diyorsunuz. Bunun kendi içinde tutar tarafı olabilir mi? Ben kanunun
emrini yerine getirmeye çalışıyorum ve bütün gücümle ve de
maalesef haksız bu şekildeki yönlendirmelerle de mücadele etmek
durumunda kalıyorum. Hâlbuki, kanun yapıcı olarak sizlerin bu
kanun hükmüne bana destek vererek sahip çıkmanız lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, süremizi aştık,
bitirdik ama soru soran 2 milletvekilimiz sisteme girmiş.
Sayın Aslanoğlu, buyurunuz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, ben Plan ve Bütçe
Komisyonundaydım. Benim sorum vardı, bilemiyorum cevap verdiniz mi
yoksa
BAŞKAN Cevabını verdi.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(Devamla) Verdim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Verdiyseniz efendim
Tabii, herhâlde o konu
çözülmüştür. Yoktum, özür diliyorum, dinleyemedim.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(Devamla) Ben size ayrıca yazılı olarak
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Yalnız, bir sorunu iletmek zorundayım.
Cuma günü, karda kışta, İstanbulda,
Bakırköy-Osmaniyede, 500 tane, ilkokulları kapatılacak diye,
seneye ilköğretim okuluna kayıt yapılmayacak diye tüm veliler
sokaktaydı. Daha sonra, Bakırköy Millî Eğitim Müdürlüğü,
Bakırköy Belediye Başkanlığı Sağlık meslek
lisesi taşınacak. diye bir şayia atmışlar. Orada
Bakırköy Belediyesi ve Büyükşehir Belediyesi okul yeri koydu,
sağlık meslek lisesinin öncelikle yapılıp bu velilerin
rahatsız edilmemesi lazım. Bu açıdan hassas bir konu. 400 tane
veli sokaklardaydı. Konuyu bir inceletip bu velileri rahatsız
etmeyelim.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(Devamla) Hayhay, memnuniyetle, tamam.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Aslanoğlu.
Sayın Halamanın da ek bir açıklama talebi
var.
Buyurunuz.
ALİ HALAMAN (Adana) Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Ben sordukları için Sayın Bakanıma
şöyle bir soru sormak istedim: Atanamayan öğretmenleri caminin önünde
yem bekleyen güvercinlere benzetir gibi oldu zannedersem, öyle söylediler.
Şimdi, o atanamayan öğretmenler Kızılayda yani
Güvenparkta bekliyoruz. diyorlar. Bunların beklemeleri uzun sürer mi?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Halaman.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(Devamla) Sayın Halaman, ben size bir soruya soruyla cevap olmaz ama-
şey sormak istiyorum: Biz çocuklarımızın, aslında,
konusunu iyi bilen insanlar tarafından eğitilsin istiyor muyuz,
istemiyor muyuz? Bugüne kadar, sizin belki şahsınız değil
ama siz ve benzeri pek çok insan; konusunu iyi bilen, iyi yetişmiş
öğretmenlerin çocuklarımıza ders vermesi konusunda talepte
bulundunuz. Ve ben de o talep doğrultusunda, bundan sonra öğretmen
seçerken alan sınavı da yaparak konusunu hemen yanı
başındaki arkadaşından daha iyi bilenleri öğretmen
almak üzere bir karar verdim ve bu uygulamayı koyacağız.
Şimdi, sadece alan sınavına girmemek için birilerinin atama
talep ettiği bir ortamda ve üstelik de az önce konuştuğumuz gibi
kanunen artık Dönem arasında öğretmen ataması
yapılamaz, dönem sonunda yapılacak ve yıl içinde ne atama ne yer
değiştirme olmayacak. denildiği hâlde siz kanun
yapıcı olarak böyle bir atamayı ara dönemde yapma
şansına sahip misiniz, değil misiniz? Ve doğrusunu söylemek
gerekirse, bunun üzerinden yapılan siyaseti ben çok doğru bulmuyorum.
Bizler insanlara doğruyu söylemeli ve doğruyu tavsiye etmeliyiz.
Sizin de, bizim de görevimiz bu olmalı.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Süremiz doldu.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(Devamla) Sayın Başkanım, ben de teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Soru önergeleri
cevaplandırılmıştır, cevaplandırılmayanlar
gündemde kalacaklardır.
Sayın Gümüş, sisteme girmişsiniz ama bu
soru-cevap sistemi değil, sadece sözlü soruları sormuş olan
sayın milletvekillerimize ek bir açıklama istedikleri zaman söz
hakkı veriyoruz. Onun için, size söz veremeyeceğim.
Şimdi, alınan karar gereğince diğer
denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada
yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Libya Hükümeti Arasında Askeri
Eğitim İş Birliği Mutabakat Muhtırasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Libya Hükümeti Arasında Askeri Eğitim İş
Birliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/650) (S. Sayısı: 339)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada
yer alan, Yargılama Sürelerinin Uzunluğu ile Mahkeme
Kararlarının Geç veya Kısmen İcra Edilmesi ya da İcra
Edilmemesi Nedeniyle Tazminat Ödenmesine Dair Kanun Tasarısı ile
Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
4.- Yargılama Sürelerinin
Uzunluğu ile Mahkeme Kararlarının Geç veya Kısmen İcra
Edilmesi ya da İcra Edilmemesi Nedeniyle Tazminat Ödenmesine Dair Kanun
Tasarısı ile Adalet Komisyonu Raporu (1/625) (S. Sayısı:
342)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada yer alan, Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ile 3 Milletvekilinin; Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
5.-
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ile 3 Milletvekilinin; Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/717, 2/1030) (S. Sayısı: 370)(X)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 370 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince bu tasarı İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında görüşülecektir.
Bu nedenle, tasarı tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp
maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek
ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Tasarının tümü üzerine Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Ankara Milletvekili İzzet Çetin konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Çetin.
CHP GRUBU ADINA İZZET ÇETİN (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 370
sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerine Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz aldım, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, konuşmama
başlamadan önce dün Türkiye Taşkömürü Kurumu Kozlu İşletme
Müessesesinde yaşamını -iş cinayeti diyebileceğimiz-
yine bir iş cinayetinde yitiren 8 işçi arkadaşımıza
Allahtan rahmet, acılı ailelerine sabır diliyorum.
Değerli arkadaşlar, iş kazaları ya da
iş cinayetleri olarak değerlendirebileceğimiz bu cinayetlerin
artık durması gerekiyor. Bu konuda uzun yıllar iş
yerlerinin denetimsiz olduğunu hepimiz biliyoruz. Biz, Cumhuriyet Halk
Partisi olarak bu konuda özellikle 6331 sayılı İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanunu diye geçmişteki
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
Tüzüğünü kuşa çevirip denetimsizliği ve keyfîliği yasallaştırmanız
sırasında da bu konulara dikkat çektik.
Yine, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili olarak ben,
geçtiğimiz yıl 27 Ekim tarihinde vermiş olduğum bir
araştırma önergesiyle iş yerlerinin denetimsizliğinden söz
ettim ve bu kazaların, bu cinayetlerin kaçınılmaz olduğunun
üzerinde durarak Meclis araştırma önergesi sunmuştum. Bunu, AKP
Grubu milletvekillerinin oylarıyla 15 Mart tarihinde reddettiniz.
Değerli arkadaşlar, bunların bir son
bulması için birazcık Çalışma ve Soysal Güvenlik
Bakanlığının sorumluluğu olması gerekir diye
düşünüyorum ve sorumluluğa davet ediyorum. Gerçekten Taşkömürü
Müessesesinde bugün grup konuşmasında genel başkanım da
söyledi- işletmenin müessese yetkilileri veya yapı denetim
elemanları, Çalışma Bakanlığının
İş Teftiş Kurulu Başkanlığı
müfettişleri ve hatta firmanın denetim elemanları bile keyfîliğe
dikkat çekiyor, rapor tanzim ediyor, Sayıştay raporlarına
giriyor bu. Kaçınılmaz olduğu ifade ediliyor, bu şekilde
çalıştırmanın devamı hâlinde bu iş cinayetinin.
Ve cinayet Geliyorum. diye diye 8 işçimizin daha canını
alıyor. Bunların sorumluluğu Sayın Bakanın ve
Başbakanın omuzlarındadır. Yani ülkemizde adına
iş cinayeti dediğimiz cinayetlerin sorumlusu, bu
denetimsizliği sürdüren bakanlar ve bürokratlardır, başka hiç kimse
sorumlu değildir.
Değerli arkadaşlar, bundan sonra olmaması
için alınması gereken tedbirler esasında herkes tarafından
bilinen tedbirler. Yapılması gereken iş, artık, emeği,
emekçiyi bir meta gibi görme anlayışı yerine onun da bir insan
olduğunun, alet edevattan ya da diğer canlılardan daha önemli
bir varlık olduğunun Bakan ve Başbakan tarafından da
kavranmasından geçer.
Söylemişiz; işçi sağlığı ve
iş güvenliği alanındaki denetimsizlik,
yaptırımların yetersizliği, sorumlu ve ilgililerin
vurdumduymazlığı nedeniyle ülkemizde yaşanan iş
kazaları artık iş cinayetleri olarak anılmaktadır.
Ölümlü iş kazalarının yoğun olarak
yaşanmasının nedenleri arasında denetimsizlik kadar
taşeron uygulamasının, iş güvencesiz
çalıştırmanın, sendikasızlaştırmanın ve
kayıt dışının ekonominin neredeyse yüzde
40ını bulmuş olmasının altını
çizmişiz. O nedenle, burada yapılması gereken iş,
gerçekten, taşeron uygulamasını sonlandırmaktır.
Taşeron uygulamasını asıl çalışma biçimi hâline
getirip denetimsiz, kontrolsüz, güvencesiz çalıştırma biçimini
yaygınlaştırmak bu iş cinayetlerine davetiye çıkartmak
anlamına gelecektir.
Değerli arkadaşlarım, şimdi,
gündemimizdeki 5510 sayılı Kanunda değişiklik yapan kanun
tasarısıyla ilgili düşüncelerimizi açıklamaya geldi.
Bildiğiniz gibi, bu 5510 sayılı Yasa, 2006
yılında, AKP Hükûmetince bir reform olarak sunuldu. Tabii bu reformun
2005 yılında proje sahipleri de Dünya Bankası ve diğer
uluslararası finans kuruluşları idi. Bunun için Japonya da kredi
vermişti, adına reform dedik ve geçtiğimiz yıl bir
başka kanun, Genel Sağlık Sigortası Kanunu yürürlüğe
girdi. Bir kanun yapıyoruz, üzerinden bir yıl gibi bir süre geçiyor,
uygulamasında bir sürü aksaklık görüyoruz ve diyoruz ki kanun tasarısının
gerekçesinde: Bu konularda, sosyal güvenlik uygulamalarında süreç
içerisinde ortaya çıkan ihtiyaçlara cevap amacıyla sigortalı
lehine bazı düzenlemeler yapılmak zorunluluğu
doğmuştur.
Değerli arkadaşlar, şimdi, burada kanun
tasarısına baktığınız zaman 5510la ilgili,
5502yle ilgili, 5335ye ilgili, daha 7 Kasım tarihinde Resmî Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe giren 6356 sayılı Sendikalar Kanunu
ile ilgili değişiklikler göreceksiniz. 6356 sayılı Kanunun
yürürlüğe girmesinin üzerinden tam bir ay gibi bir süre geçmişti ki
bu tasarının içinde değişiklik teklifiyle geliyorsunuz.
Genel sağlık sigortası uygulamasının üzerinden bir yıl geçiyor, değişiklik
teklifi ile geliyorsunuz ve yasanın, reform diye sunduğunuz bu
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun
Tasarısının üzerinden daha birkaç yıl olmuş, pek çok
konuda şapır şapır dökülen tasarıda üç beş önemli
değişiklik getiriyorsunuz. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
şunu net olarak söylüyorum: Bu tasarıyla gelen 5510 sayılı
Yasadaki değişiklikleri olumlu görüyoruz. Pozitif olduğunu ve
bizim de desteklediğimizi, diğer siyasi parti gruplarının
da Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmeler sırasında
desteklediğini gördük ve mutlu olduk. Ancak, hani, bir halk deyimi
vardır: Delik büyük, yama küçük. O kadar çok sorun varken sadece üç
beş konunun ele alınmış olmasını yeterli
bulmadık. Örneğin, bütçe kanununun üzerinden de daha birkaç gün
geçti, orada da gündeme geldi. Şimdi, bizim -sayıları bir hayli
yüksek olan- dul maaşımız 190 lira. 9 Eylül 1999 tarihinden
sonra işe girip beş yıl sigortalılık süresi ve en az 900
günü olanların geride kalan eşlerine dul aylığı
bağlanır ama yeni emekli aylığı, asgari ücretin yüzde
35inin yüzde 50si kadardır. Eğer 8/9/1999 öncesi olsaydı bu
iş, en düşük aylık 376 lira olacaktı. Bu kişi 900 gün
prim ödemiş olsa aylığı 750 lira olacaktı. Yani bu dul
aylığının düzeltilmeye ihtiyacı yok mu?
Şimdi, yaşlılık
aylığını Sayın Başbakan bütçe görüşmeleri
sırasında, burada 2002de 24 lira olan yaşlılık
aylığını 122 liraya çıkarttık. diye övünerek
anlattı. Şimdi, 2002 yılında 24 lira
yaşlılık aylığı alan Ayşe Nine, o zaman, o
aylığıyla bir küçük altın alabiliyor ve torununa
takabiliyordu düğününde. Şimdi 122 lira ile küçük altını
alma bir yana, düğüne gidememenin üzüntüsü içerisinde yan çizip torununu
yalnız bırakıyor.
Daha önce adına Sayın Bakanın bile İntibak
Yasası diyemediği bir yasa çıkarttık. Yani, emekliler de
Bu ay alacağız. diye beklediler. Son günlerde -gazetelere
bakıyorum- artık vıcık vıcık, neredeyse -özür
dileyerek söylüyorum- yalakalık boyutunda Kim, ne kadar aylık
alacak? diye fersah fersah konuşuyorlar. Aldıkları maaş,
yapılan zamlarla ceplerine girmeden gitti emeklilerin ama orada yine
sosyal güvenlik kurumlarını tek çatı altında
birleştirirken banka ve reasürans şirketlerinin
sandıklarını da bu kapsama aldınız. Oralarda da bir
sürü emekli var, kapsam dışına bıraktınız.
Onların sorunlarını çözmek Hükûmetin görevi değil mi?
Yine, 5510 sayılı Yasa yürürlüğe girerken
kaldırdığınız itibari hizmet süresi diye
değerlendirilen ve basın emekçilerinin, madenlerde
çalışanların bile yararlanamayacağı konuma
getirdiğiniz itibari hizmet düzenlemesini yapmak Hükûmetin görevi
değil mi?
Değerli arkadaşlar, Sosyal Güvenlik Kurumu
sayesinde vatana hizmet, neredeyse, hizmet edene ve ailesine eziyete
dönüştü. Askere çağırdığımız ve vatan borcu
bildiğimiz askerlik görevini yapmak için 20 yaşında işini
bırakıp askere giden çocukların sigortalılık süreleri
sona eriyor ve bakmakla yükümlü olduğu ailesi ve yakınları varsa
onlar da gelir testine tabi tutuluyor, eğer aylık gelirleri asgari
ücretin üzerindeyse Haydi bakalım, siz de genel sağlık
sigortası primi ödeyiniz. diye onlara yükümlülük yüklüyoruz.
Askerliğini bitirip dönünce de belli bir süre sonra tonlarca parayı,
askerlik borçlanması adı altında, zorla askere
aldığımız yurttaşımızdan borçlanma
adı altında tahsile kalkışıyoruz. Biz eğer sosyal
devletsek askerlik borçlanması denilen kavramdan utanç duymamız
gerekir. Yapılması gereken işlem, onu eş değer hizmet
anlayışı içerisinde, kamu hizmetini vatanı için yapan
askerin askerlikte geçen süresinin, devlet tarafından sigorta primlerinin
ödenmesi ve askerlik süresince bakmakla mükellef olduğu aile efradına
devletin bakması, en azından sağlık primlerini
almaması gerekir.
Yine Sosyal Güvenlik Kurumu eşlere, kızlara ve
öğrencilere Çalışırsanız sizi
cezalandırırım. diyor. Neden düzeltmiyorsunuz? Yani eğer
eş, kız ve öğrenciyse 18 yaşına kadar tamam ama
Ailemin ekonomisine katkı yapayım. deyip eğer otuz gün
çalışırsa Senden sigorta primi tahsil ederim
Değerli arkadaşlar, yine emeklilerle ilgili
asgari aylık uygulamasını kaldırdınız, emekliler
perişan, taban aylığı uygulaması yok. Onu yeniden
gündeme getirmek sosyal devletin görevi değil mi?
Sayın Başbakan Türkiye Cumhuriyeti
Başbakanlık Yatırım, Destek ve Tanıtım
Ajansının resmî sitesinde Türkiyede yatırım yapmak için 10
neden saymış orada. Bunlardan bir tanesinde Türk işçisi yasal
süreden çok çalışır, az hastalanır. Dünyada en uzun çalışma
süresi bizdedir. En kısa hastalanma hakkı Türk işçisindedir, gelin,
yatırımı Türkiyede yapın. diyor. Bunları çoğaltmak mümkün, bu
sorunların hemen hemen tamamına yakını bizim 5510
sayılı Yasanın içerisinde çözüm bulmamız, Hükûmetin
çözmesi gereken konular.
Değerli arkadaşlar, tasarının
içeriğine geldiğimizde çok açıkça görülecektir ki yine Hükûmet
döneminde iş yasası değiştirilirken uygulamaya
soktukları ve daha sonra yasal hâle getirdikleri özel istihdam
büroları herhâlde görevini yapamıyor. Türkiye Cumhuriyeti bu sosyal
alanda kurumlaştığından bu yana Türkiyede görev yapan,
geçmişteki adı İş ve İşçi Bulma Kurumu bugün
İŞKUR dediğimiz kurum herhâlde iflas etmiş, yöneticileri,
çalışanları akşama kadar yatıyor ki adına iş
ve meslek danışmanı diye
Bire bir, dünyanın en pahalı
yöntemiyle istihdam yaratmak için Başbakan bir talimat verdi 4 bin
kişiyi işe alacağız diye,
apar topar bu yasa tasarısının içerisinde iş ve
meslek danışmanlarının istihdamına ilişkin
alınamayan 1.183 kişinin yılbaşına kadar
alınmasına Başbakan söz verdi diye tasarının içerisine
koydular ve getirdiler, en pahalı iş bulma yöntemi. İşçi
Bulma Kurumu, kurum olarak yapamıyor, 4 bin tane adam sokakta bulduğu
işsizin elinden tutup fabrikalarda iş arıyor, bu adamı
işe alır mısınız diye. Böyle bir anlayışla
hizmet üretmeye çalışıyoruz.
Değerli arkadaşlar, yine, bunun içerisinde,
kanun tasarısının içerinde, hepimizin
katıldığı ve gerçekten Sosyal Güvenlik Kurumunun bir
paydaşı gibi algılanması gereken esnaf temsilcisinin
bulunmayışı büyük bir eksiklikti. Bundan sonra hem genel
kurulunda hem yönetim kurulunda temsil ediliyor olması, bir
eksikliğin giderilmesi adına ileri bir adım, olumlu bir
adım, biz de ona katkı yaptık.
Yine değerli arkadaşlar, bu yasanın
içerisinde genel sağlık sigortasıyla ilgili olarak bizim, benim,
şahsımın 3 ayrı kanun teklifi olduğu gibi, pek çok
arkadaşımızın da 5510la ilgili kanun teklifleri
vardı. Demokratik bir anlayış, eğer demokrasiyi içine sindiren
bir Meclis Başkanı ve Bakan olsaydı ya da Plan ve Bütçe
Komisyonu Başkanı olsaydı yapması gereken iş,
aynı konudaki teklifleri tasarının içerisinde
bütünleştirmekti. Dedik ki: Bakınız, 18 yaşından
itibaren gelir testine tabi olacağı için öğrenciler -bunlar
kanun teklifimizde de var- liseyi bitirip üniversiteyi hemen kazanamayanlar
olduğu gibi -kanun teklifinde de var olduğu biçimiyle- zaten dört ay
bir boşluk oluşuyor, gelir testine tabi oluyor. Hükûmetin
getirdiği tasarı dört ay süreyle yüz yirmi gün. Liseyi bitirip
üniversiteye girinceye kadar geçen sürede o boşluğu, sağlık
sigortasını biz ödeyelim devlet olarak. Biz de Ya kazanamayanlar
var, birinci yılında tutturamayanlar var. Kursa gidiyor, dershaneye
gidiyor. Liseyi bitirip
Yirmi yaşına kadar lisede okuyan ya da
üniversiteye gidemeyenler, yirmi yaşına kadar üniversitede okuyanlar
da üniversite tahsilleri boyunca gelir testine tabi olmasın. Ailelerin
büyük bir bölümü fakir, yoksul. Hem üniversitede çocuk okutamıyor hem
çocuğuna dershane parası bulamıyor; bir de gelir testi için
SSKya genel sağlık sigortası primi ödemesin, bunu
birleştirin. dedik. Yok efendim. Niçin? Ya bizim tasarı var ya,
onu görüşelim. Arkadaşlar bir usul vardır, bir adap
vardır; bir gelenek göreneği vardır bu Meclisin. İlk defa
Alt komisyonda görüşün. Gittik. Üst komisyonda görüşün. Ya sen
3üncü maddede vermişsin, 67de verseydik birleştirirdik.
Burası çocuk oyuncağı yeri değil, ciddi bir kurum. Türkiye
Büyük Millet Meclisinde görev yapmak
Bir milletvekili bir teklif
vermişse, onu ciddiye almak zorundasınız. Ve ne yaptılar, o
yüz yirmi günle ilgili sınırlı tuttular. Yapılması
gereken
Üniversitelerde okuyan çocuklar burs peşinde koşuyor,
hepinizin kapısını çalıyor. Kurs peşinde koşuyor.
Harçlık
için gece kahvelerde, sokaklarda satıcılık yaparak
yaşamını sürdürmek isteyenler var. Bütün bunların
sorunlarını görmezlikten gelmek sosyal devlet
anlayışıyla bağdaşır bir durum değil.
Değerli
arkadaşlarım, yine bu 5510 sayılı Yasa görüşülürken
Özellikle geçtiğimiz günlerde basına yansıdı. Emeklilerden
emekli olduğu için geçinemeyip de çalışmak zorunda kalanlardan
13 bin kişi bildirim yapmış, 600 bine yakın emekli iş
yeri açmış, çalışıyor. Sosyal güvenlik destek primi
ödemesi gerekiyor yasaya göre; bilmiyor, ödememiş ya da geçinemiyor,
saklamış. Müfettişlerimiz yakalamış bunları,
Maliyeyle Çalışma Bakanlığı iş birliği
içerisinde. Herkes SGKya hücum etti yılbaşına doğru. Eh,
Sayın Bakan ve arkadaşlar diyorlar ki bana: Sen bu yasayı bütçe
görüşmelerinin arasında görüştürmedin, bunun
faturasını sana keseceğiz. Ben de diyorum ki yasa yapmayı
bilin; muhalefetin, iktidarın görev, yetki ve sorumluluklarını
bilin. Yaptığınız kanunun daha çıkarılması
sırasında etkilenecek toplumsal kesimleri bilgilendirin. Kaptıkaçtı
mantığıyla bir yasa yaparsanız, on beş gün sonra
değişiklik teklifiyle karşımıza gelirseniz elbette
sizin yanlışlarınızı ifşa etme görevi de
muhalefet olarak bize düşer.
Yapılması
gereken iş
Şimdi, onlara, tabii ki böyle hani derler ya -çok özür
dilerim Kayserili yurttaşlarımdan- eşeğini kaybettirip
sonra çıplak buldurma hikâyesi. Şimdi emeklileri icra dairelerine
mecbur ettiler, şimdi yarattıkları icraları kaldırarak
sorun çözmüş oluyorlar. Sorunun hem yaratıcısı hem de
bulduğu çözüm yoluyla onların gönlünü alarak, uyutarak, avutarak
emeklileri, yol almaya devam eden bir iktidar. Ha, emekliler hak ediyor mu
bunu? Çok açıklıkla söylüyorum: Oluk oluk oylarını AKPye
veren emekliler bunu çoktan hak etti. Ama bize düşen görev, emeklinin
hakkını her yerde, her zaman savunmaktır.
Değerli
arkadaşlarım, bir başka konu: İktidar partisi hariciyeci
alıyor dil bilmeyen, devlet parasıyla yurt dışına gönderiyor
bir yıl. Adalet Bakanlığı hâkim ve savcı
alıyor, dil bilmeyi gerektiren görevlere veriyor, dil bilmeyenleri
seçiyor, -yandaş, kendi yargıcı, savcısı- onları
bir yıl süreyle yurt dışında görevlendiriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İZZET ÇETİN (Devamla) - Otuz saniye daha
verirseniz, toparlayayım sözümü.
BAŞKAN Sözünüzü tamamlayınız.
Buyurunuz.
İZZET ÇETİN (Devamla) Şimdi de Avrupa
Birliği kırsal kalkınma projesi kapsamında eleman
almışlar. Hemen hemen tamamına yakını -öyle olacak ki
yandaş- yüksek ücretli. İki sene süre verilmiş, dil
öğrenememişler. Bir-iki sene daha -hatta dört sene de- getiriyorlar,
dil öğrensin. E, ne olacak? Bu çocuklar işsiz kalacak. Ya, dil bilen
dünya kadar işsiz var, ta baştan onları alsana.
Değerli arkadaşlar, son cümlem olarak
söylüyorum: Bu Yasa Tasarısının 5510 Sayılı Yasayla
ilgili bölümlerine katılıyoruz. Yetersiz buluyoruz,
genişletilmeye, geliştirilmeye ihtiyacı var, katkı
yapacağız.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Çetin.
Sayın milletvekilleri, saat 20.00ye kadar ara
veriyorum.
Kapanma
saati: 19.01
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
20.02
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 49uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
370 sıra sayılı Kanun
Tasarısının tümü üzerindeki görüşmelere devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı konuşacaktır.
Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 370 sıra
sayılı Tasarının geneli üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Tasarıda, Türkiye İş Kurumu
tarafından yapılan iş ve meslek danışmanı
alımına dair Danıştayın yürütmeyi durdurma kararı
vermesi nedeniyle bir düzenleme yapılmaktadır. Komisyonda
ısrarlı talebimize rağmen, Danıştayın yürütmeyi
durdurma kararının gerekçesi öğrenilememiştir.
Danıştay neden yürütmeyi durdurma kararı vermiştir?
Davacılar hangi gerekçeyle dava açmışlardır? Dava
açtıklarına göre, kurum tarafından başvurularının
reddedildiği ortadadır. Kurum bu kişileri neden daha önce
işe almamıştır da şimdi dava açan açmayan, hepsinin
işe alınmasını sağlayacak bir düzenleme istiyor? Bu
sorular aydınlığa kavuşmadan böyle bir düzenlemeye Evet
diyebilir misiniz?
Tasarıda yapılan bir diğer düzenlemeyle,
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunun bazı
personeli için, yabancı dil belgesi olmayanların belgeyi getirmeleri
için tanınan sürenin bir yıl daha uzatılması
öngörülmektedir. Bu konuda komisyonda yeterli bilgiler verilmemiştir.
17-18 kez yapıldığı ifade edilen personel
alımlarının hangi tarihlerde gerçekleştiği, her bir
sınavda kaç kişinin dil şartını taşıdığı,
dil şartını taşımayanların ne kadar süredir bu
şartı yerine getiremedikleri gibi konularda yeterli bilgi ve belge
sunulmamıştır. Hükûmet Ben yaptım, oldu. Benim
yanlış uygulamamı tasdik edeceksiniz. demektedir.
Kurumların yanlış politikası sonucu işe alınmış
personelin de bir mağduriyetle karşı karşıya
bırakıldığı ortadadır.
Bu tasarının alelacele gündeme getirilmesinin
başlıca sebebi bu iki konudur. Beyler personel alımlarında
yanlış yapmış, usulsüz işlem yapmış,
Danıştay iptal etmiş; mıntıka temizliğini de
sizlere, Türkiye Büyük Millet Meclisine yaptıracaklar, Nasıl olsa parmaklar
emrimizde. diyorlar.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi
olarak diğer maddelere destek ve katkı verdik, hatta,
tasarının vatandaşlarımızın yararına
genişletilmesi için öneriler sunduk. Sosyal Güvenlik Kurumu yönetiminde
esnaf temsilcilerine yer verilmesine ilişkin düzenleme, alt komisyonda oy
birliği ile bu tasarıya dâhil edilmiştir. 5510 sayılı
Kanunda yapılmayan bir düzenlemeyi gerçekleştiren, bir
eksikliği, bir haksızlığı gideren alt komisyonun üyesi
olmaktan duyduğum mutluluğu da özellikle ifade etmek istiyorum.
Bu tasarıda, sağlık hizmetlerinden
yararlandırılan çocukların, 20 yaşını
aşmamak kaydıyla, lise ve dengi öğrenimlerini bitirmelerini
izleyen tarihten itibaren yüz yirmi gün süreyle sağlık hizmetlerinden
yararlanmaya devam ettirilmeleri öngörülmektedir. Olumlu bir düzenlemedir ancak
gençlerin, daha bir işe giremeden sağlık sigortası primine
muhatap kalmaları da dikkate alınarak, üniversiteye gitsin gitmesin,
herkesin 25 yaşını dolduruncaya kadar sağlık
hizmetlerinden yararlanması daha hakkaniyetli olacaktır. Bu konudaki
önerimiz, maalesef kabul edilmemiştir.
Yine, bu tasarıda olumlu gördüğümüz maddelerden
biri, gazilerimiz ve şehit ailelerini ilgilendiren düzenlemedir. Buna
göre, şeref aylığı alanlar, 2330 sayılı Kanuna
göre aylık bağlananlar ve harp malulleri ile Terörle Mücadele Kanunu
kapsamında aylık alanlar ve bunların bakmakla yükümlü
olduğu kişilerin, ilave ücret alınmaksızın özel
hastanelerden yararlanabilmeleri için aranmakta olan kamu sağlık
birimlerince sevk edilme şartı kaldırılmaktadır.
Ancak şehit yakınları ile gazilerimiz ve
malullerimizin birçok sorunu bulunmaktadır. Onlara pozitif
ayrımcılık getirileceği, geniş imkânlar
sunulacağı sözleri verilmesine karşın yerine
getirilmemiştir. Bu konuda geçen yıl temmuz ayında torba kanunda
yapılan düzenlemelerin kapsamı çok sınırlı
tutulmuştur. Torba kanuna alınmayan diğer konuların ekim
ayında komisyonda değerlendirilmesi sözü verilmiş ancak üç aydan
fazla süre geçmesine rağmen hiçbir gelişme olmamıştır.
Ayrıca şehit yakınlarına ikinci
iş hakkı tanınmakla birlikte, hâlâ uygulamaya geçilmemiş
olup bu hakkın kullanımına dair yine sorunlar
yaşanacaktır. Zira, şehit yakını olup emekli
olduğu ya da iş istemediği için yararlanamayacaklara verilen hak
kullanılamayacaktır. Dolayısıyla, bunlar için ikinci
iş hakkı anlamsız hâle gelmektedir. Gelin, bu tasarıda bu
olumsuzluğu giderelim. Şehidin anne ve babasıyla
kardeşlerinin emekli, yaşlı ya da çalışıyor
olması veya çalışmak istememesi gibi nedenlerle ikinci iş
hakkının kullanılma durumu yoksa, bu hakkı şehit
çocukları kullansın. Aslında, biz Milliyetçi Hareket Partisi
olarak, şehidimizin kaç çocuğu olursa olsun hepsine sahip
çıkılmasını, hepsine iş imkânı verilmesini
savunuyoruz.
Yine, şehit aileleriyle gaziler ve malullerin aylıklarının
iyileştirilmesi, haklarının genişletilmesi ve
aralarındaki adaletsiz ve ayrımcı uygulamaların giderilmesi
gerekmektedir. Askerlik yaparken terörle mücadele dışı bir görev
esnasında şehit olanların ailesine Oğlunuz şehit
değil. demek ve haklardan yararlandırmamak büyük
haksızlıktır, ayıptır. Görüştüğümüz bu
tasarıya şehit yakınları ve gazilerimizin
aylıklarının iyileştirilmesi, anne ve babaya ayrı
ayrı, en az asgari ücret tutarında aylık bağlanması,
şeref aylığının hiçbir şarta bağlı
olmaksızın eksiksiz ve tam olarak ödenmesi, devlet övünç
madalyası verilenlere şeref aylığı
bağlanması, gazilere de ikinci iş hakkı ve faizsiz konut
kredisi hakkı tanınması, emniyet ve ordu vazife şehitleri
ve malullerinin de haklardan yararlandırılması, harp ve vazife
malullerinin kullandıkları ortez, protez, araç gereç, ilaç ve
tıbbi malzemenin hiçbir kısıtlama olmaksızın ve
katılım payı alınmaksızın
karşılanması gibi belli başlı hususların
konulması mümkündür.
Gelin, hep beraber bir yiğitlik yapalım.
Şehitlerimizin bizlere emaneti olan ailelerinin, gazilerimizin ve
malullerimizin bu sorunlarına çözüm getirelim. Bunlar öyle uzun
çalışmayı gerektirmez. Hükûmete diyorum ki: Artık,
insanımızı kandırmayı bırakın ve sözünüzü
tutun.
Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan Bu
tasarı, yaklaşık 4,5 milyon vatandaşımızın
yararına. diyor ama aslında, vatandaşımızı
sıkıntıya sokan da, vatandaşa haksız yere bir dünya
borç çıkaran da kendileridir, AKP Hükûmetidir. Şimdi, bazı
sıkıntılar için kolaylık getirilmektedir. Bu tasarı
ile asli olarak hak etmediği bir kapsamda sağlık hizmeti alan
sigortalı ya da bakmakla yükümlü olduğu kişilere
çıkarılan borçlar silinmektedir. Daha iyi anlaşılabilmesi
için uygulamaya ilişkin şöyle bir örnek vereyim: Eski adıyla
BAĞ-KURlular, altmış gün prim borcu varsa sağlık
hizmetlerinden yararlanamıyor. Bu duruma düşen bazı BAĞ-KUR
sigortalıları annesinin, babasının ya da bir
başkasının üzerinden sağlık hizmetlerinden
yararlanmış, kurum da bunu tespit ederek borç
çıkarmış; şimdi, bu borçlar siliniyor, doğru da
yapılıyor. Aslında uygulamada yanlışlık var.
Sayın Bakan, siz prim borcu nedeniyle
sağlık hizmeti vermediğiniz hâlde, daha sonra sağlık
sigortası primini tahsil etmek için BAĞ-KUR sigortalılarının
yakasına yapışmıyor musunuz? Yapışıyorsunuz,
hem de faiziyle, gecikme zammıyla birlikte alıyorsunuz. Peki, o
dönemde cebinden yaptığı harcamaları
karşılıyor musunuz? Hayır. Hükûmet, BAĞ-KURluya Borcun
var. diye hem sağlık hizmeti vermiyor hem de Borcunu öde. diyor.
Verilmeyen hizmetin primi alınmamalı, bu durum da düzeltilmelidir.
Bu tasarıyla yapılan bir diğer düzenleme, emekli
aylığı alan esnaf ve sanatkârın sosyal güvenlik destek
priminden doğan borçlarına yapılandırma getirilmesidir. 5510
sayılı Kanunun 30uncu maddesine göre, emekli aylığı
almakta iken bir iş yeri açan ya da iş yerini işletmeye devam
eden esnaf ve sanatkârın emekli aylığı üzerinden yüzde 15
sosyal güvenlik destek primi kesilmektedir. Sayın Bakan, sosyal güvenlik
destek primi oranını yüzde 15e yükselten kim? Esnafa yüklüce borç
çıkaran kim? Yine sizsiniz, yine AKP Hükûmetidir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, emekli
aylığı alan esnaf ve sanatkârın sosyal güvenlik destek
primi ödemesine ilişkin uygulamanın kaldırılması
görüşündeyiz. Buna ilişkin kanun tekliflerimiz maalesef gündeme
alınmamaktadır. Bu tasarının komisyon görüşmelerinde
verdiğimiz önerge de kabul edilmemiştir. AKP Hükûmeti esnafa: Sen
emekli oldun, dükkânını niye kapatmadın? Sen emeklisin,
nasıl olur da iş yeri açarsın? Öyleyse emekli
aylığının yüzde 15ini vereceksin. diyor. Emekliye Ya kahvede
oturacaksın ya da kayıt dışı
çalışacaksın. deniliyor.
Sayın Bakan, emekli esnaftan zorla
aldığınız sosyal güvenlik destek priminin
karşılığında ne yapıyorsunuz, hangi hizmeti
veriyorsunuz? Bu aldığınız prim karşılığında
emekli maaşında bir artış yapıyor musunuz? Hayır.
Aldığınız bu primleri daha sonra toptan ödüyor musunuz?
Hayır. Peki, ne yapıyorsunuz? Anadolu tabiriyle, üzerine
yatıyorsunuz. Emekli esnaf ve sanatkârımıza kaç para maaş
veriyorsunuz ki bir de bundan kesinti yapıyorsunuz!
Emekliye ödenen aylıklar şu anda, çeşitli
kurumlarca ve sendikalarca belirlenen açlık sınırının
altındadır. Zaten, muayene parası, reçete parası, kutu
parası, ilaç parası, katılma payı diyerek
yaptığınız kesintilerle emeklimizin maaşını
kuşa çeviriyorsunuz, bir de çalışan emekli esnafa Niye iş
yeri çalıştırıyorsun? diye emekli
aylığından prim kesiyorsunuz. Sayın Başbakan ve
bakanlar Emekli aylıklarını şöyle artırdık, böyle
artırdık. derken de yapılan bu kesintileri hiç hesaba
katmamaktadırlar.
2012 yılında AKP Hükûmeti doğal gaza yüzde
29,3, elektriğe yüzde 21, mazota yüzde 13,5, benzine yüzde 12 zam
yapmıştır. 2013 yılına da yüzde 7,8lik vergi, harç,
ceza zamlarıyla birlikte girilmiştir. Bütçede vergi gelirlerini yüzde
14ün üzerinde artırmayı öngören AKP Hükûmeti, emeklileri yine
süründürecek maaşa mahkûm etmiştir. Bu ay SSK ve BAĞ-KUR emekli
aylıklarına gelen artış yüzde 4,14, memur emekli
aylıklarına gelen artış da yüzde 3,14 düzeyindedir. Emekli
aylıklarında yapılan 20-30 liralık bu artışlar,
sadece elektrik ve doğal gaza yapılan fahiş zamlar nedeniyle faturalarda
yaşanan artışı bile karşılamamaktadır.
Ondan sonra, enflasyona ezdirmedik masalları.
Bunların masalları bile zamlı. Aldığı
aylıkla emekli geçinemiyor. Çoğu, borç batağına
girmiş, şiddetli geçim sıkıntısı çekiyor. AKP
Hükûmeti, emeklileri ele güne muhtaç etmiştir. Emeklilerin
aylıkları geçimlerini sağlayabilecekleri düzeyde
artırılmalı, emekli aylığından yapılan prim
kesintileri ve sağlık hizmetlerinde emekliden alınan bu
katılma payları kaldırılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmeti, emeklinin
bugünkü aldığı aylıkla nasıl geçimini
sağlayabileceğini hiç düşünmemektedir, umurunda bile
değildir. Üstüne üstlük, gerçeklerle bağdaşmayan,
dayanağı olmayan yanlış beyanatlarla
vatandaşlarımızı kandırmaya
çalışmaktadır. Bunun en somut örneklerini bütçe
görüşmelerinde de yaşadık. Sayın Başbakan, bütçe
konuşmasında, zabıtlardan aynen okuyorum: Emeklilere,
gelişme hızından yüzde 30 oranında biz pay verdik, hatta
2003 öncesi bu verilmiyordu, intibak yasasıyla biz şimdi 2000
öncesine yüzde 75 ilaveyle bunu veriyoruz. demiştir. Sayın Bakan da
bütçe konuşmasında Biz şu anda emeklilerimize maaş
bağlarken yüzde 30 refah payından, ülkemizin gelişme
payından pay veriyoruz; bir. İki: 2000 yılından önce
emekliler refah payından pay almadılar, onun için intibak kanununu
çıkardık. demiştir. Bu kadarına da pes doğrusu.
Şimdi bu sözlerin hangi birini düzelteceksin? Bu, gerçeği
yansıtmayan açıklamalar, her şeyden önce devlet adamı
ciddiyetiyle bağdaşmamaktadır.
2008 yılında yürürlükten kaldırılan
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 61inci maddesi ve 1479
sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız
Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun 50nci maddesinde,
emekli aylığı hesabında, gayrisafi yurt içi hasıla
sabit fiyatlarla gelişme hızının dikkate alınacağı
yani refah payının tümüyle emekli aylığına
yansıtılacağı hükmü bulunmakta olup uygulamada da
gelişme hızının yüzde 100ü emekli aylığı
hesabında dikkate alınıyordu.
AKP döneminde çıkarılan 5510 sayılı
Kanunun 3üncü maddesinin yirmi dokuzuncu fıkrasında ise, gayrisafi
yurtiçi hasıla gelişme hızının yüzde 30unun dikkate
alınması hükme bağlanmıştır.
Sayın Bakanın da çok iyi bilmesi gerekir ki
şu anda kurum tarafından emeklilik aylığı
bağlanırken kişinin 2008 öncesi hizmetleri için gayrisafi yurt
içi hasıla gelişme hızının yüzde 100ü, 2008
sonrası hizmetleri için yüzde 30u dikkate alınarak emekli
aylığı hesaplanmaktadır. Dolayısıyla daha önce
gelişme hızının yüzde 100ü üzerinden emekliye refah
payı verilirken, AKP bu payı yüzde 30a düşürmüştür; gerçek
budur ama milletin gözünün içine baka baka gerçek dışı bilgiler
veriliyor. Ayrıca, yıllar önce Emekli aylıklarındaki
eşitsizlikler giderilecek. denmişti. Giderildi mi? Güya.
İntibak yasasını çıkardık. diye verdiğiniz
sözden ucuzca kurtulmayı düşünüyorsunuz. Emeklileri saf, kendinizi
akıllı yerine koymayın.
Geçen yıl bir düzenleme yapıldı; sanki her
gün yeni bir şey yapılıyormuş gibi, sürekli, basına
servis edilmiştir. Aslında, AKP Hükûmeti geçen yıl yapılan
düzenlemeyi bu yıl yürürlüğe koymakla emeklinin parasına bir
yıl daha el koymuş, kul hakkını gasbetmiştir.
Yapılan düzenlemeden 2000 yılı öncesi aylık bağlanan 1
milyon 900 bin SSK emeklisinin yararlanacağı, kuruma maliyetinin de
2,4 milyar lira olacağı açıklanmıştır. Oysa AKP
Hükûmetinin bir önceki Çalışma Bakanı intibak düzenlemesinin 8-9
milyar lira maliyetinin olduğunu, altından
kalkamadıklarını söylemiştir. Peki, bu iş böyle yüzde
70-80 ucuza nasıl bağlanabilmiştir?
İntibak kanunu diyerek yapılan düzenlemeden
10 milyon emekli, dul ve yetimin yaklaşık yüzde 19u
yararlanabiliyor. Bunların da bir kısmının
aylığında yapılan artış 10 lira bile değil;
3 lira, 5 lira gibi yani 10 liranın altında. Bunları bile sayıp
söyleyebiliyorsunuz ya, helal olsun! İstismarda sınır
tanımıyorsunuz. Bu, intibak değildir. Emekli aylıkları
arasındaki eşitsizlikler giderilmemektedir. AKP Hükûmeti emeklilere
bir kez daha hayal kırıklığı yaşatmaktadır.
Zaten emeklilerin aylıklarını çok yüksek gören bir Maliye
Bakanına sahip olan AKP Hükûmetinin yaptığı düzenleme ancak
böyle olabilir.
Hükûmete soruyorum: Aynı süre hizmeti olan,
aynı tutarda prim ödeyen emeklilerin aylıkları, şimdi
eşit hâle mi geldi? Buna siz de inanmıyorsunuz çünkü gerçekler
ortada. 2000 sonrası emekli olan SSKlıların aylıkları
çok mu uyumlu da dikkate alınmamıştır? BAĞ-KUR emekli
aylıkları çok mu adaletli de onları kapsama almadınız?
SSK ve BAĞ-KUR ile Emekli Sandığı emeklilerinin
arasındaki eşitsizliklerden neden hiç bahsetmiyorsunuz? Aynı
süre çalışıp prim ödeyen işçi, memur ve esnaf aynı
aylığı mı alıyor? Hele ki 2008 Ekim ayından
sonraki hizmetler için bağlanan emekli aylıklarını yüksek
oranda düşüren düzenleme yaptığınızı hiç dile
getirmiyorsunuz. Hatta Başbakan ve Çalışma Bakanı,
emeklilere gelişme hızından yüzde 30 pay verdiklerini, 2000
öncesi bu pay verilmediğinden, intibak yasasıyla 2000 öncesine yüzde
75 pay verdiklerini söyleyebilmiştir. Sayın Bakan, eğer öyleyse
yüzde 75 refah payını 2000 öncesi aylık bağlanan BAĞ-KUR
emeklilerine niye vermediniz? BAĞ-KUR emeklileri üvey evlat mı?
Doğruları söylemiyorsunuz, Sayın Başbakanı da
yanlış konuşturuyorsunuz. Siz ne zaman emeklinin yüzünü güldürdünüz
de şimdi güldüreceksiniz?
AKP Hükûmeti bu konuda hiç samimi
olmamıştır. Emeklilik şartlarını
ağırlaştıran, emeklilik yaşını 65
yaşına yükselten, emekli aylıklarının refah
payını yüzde 30a düşüren, 2008 yılından sonraki
hizmetler için düşük emekli aylığı
bağlanmasını öngören 5510 sayılı Kanunu çıkaran
AKP Hükûmetidir. Bu kanundan dolayı, her geçen gün, eski ve yeni
emeklilerin aylıkları arasında uçurum oluşacağı
açıktır. Dolayısıyla, emekli aylıkları
arasındaki eşitsizliğin daniskasını AKP Hükûmeti yapmıştır.
Her geçen yıl bu olumsuzluğun boyutu daha net olarak ortaya
çıkacaktır.
Tasarının hayırlı olmasını
diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar).
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Kalaycı.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan. (BDP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın Kaplan.
BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
teklifler üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, on yıllık iktidarında AK
PARTİnin hem sağlıkta hem sosyal güvenlikte istikrarlı bir
politikası, stratejisi olmadığı için her sene dört beş
tane böylesi yasa önümüze geliyor. Bu yasalar da genellikle yeni
çıkarılmış yasaların uygulamalarındaki
hataları düzeltmeye yönelik. Bunun
içinde de benzer bir durumla karşı karşıyayız. Yani
sağlık giderlerinin kişilerden tahsil edilmemesi olayı,
kısmen olsun, yine emekli ve yaşlılık aylığı
alanların kamuya ait iş yerlerinde çalışmaya
başlamalarından dolayı kesilmesi gereken aylıkları
konusunda fiilî çalışma süresine göre kesinti yapılması,
İŞKURa eleman alınması, 25 yaş öğrenciler
konusu, yüz yirmi gün yine öğrencilerin sigorta konusu
Küçük küçük
eklentiler var.
Tabii, biz bu konularda alt komisyon da, üst komisyonda
anlattıklarımızla sonuç alamadık, kısmen bazı
noktalar var, bu nedenle kerhen bir Evet desek dahi bunun önergelerle
düzeltilmesi konusunda çabamız olacak.
Burada aslında temel konulardaki birkaç
sakatlığı dile getirmek istiyorum: Bunlardan birincisi -çok
önemli bir konu bu- sağlık ve eğitim, bütçenin en fazla
payın ayrıldığı iki bakanlıktır. Böyle
olunca da bu iki bakanlıktaki çalışmaların planlanması
çok önem arz ediyor. İŞKUR, Türkiyede işsizlik
oranının hızla arttığı bir süreçte 4.000 yeni
sözleşmeli personel alırken bir bakıma daha kaliteli bir
yerleştirme, hizmet verme hedefi dikkate alınarak yapılmış
gibi gözüküyor ama, mesela, şöyle bir kıyaslama yapın:
İşverenlerin yüzde 5 primini devlet ödüyor ve bütçeye maliyeti senede
4,5 milyar, ama 4+4+4le öğrenim süresini uzatıyorsunuz. Kişinin
bakmakla görevli olduğu çocukların üç aydı, zorla yüz yirmi güne
yükseltebildik komisyon tartışmalarında.
Bunun yanında daha farklı eksiklikler de var.
Örneğin, hemen şunu söyleyeyim: 25 yaş konusuna gelelim. 25
yaştan sonra sosyal güvenlik hakkı yok. Yükseköğrenimde okuyan
çocuklarınız vardır muhakkak. 25 yaşta, genellikle 3üncü
sınıf veya 4üncü sınıfta oluyorlar ve bitirmemiş
oluyorlar. Bitirince de stajdan önce bir master olayı başlıyor.
Bu 25 yaş olayında sosyal güvenlikleri yok
çocuklarınızın örneğin, dışarıda okuyor veya
içeride.
Çalışanlar: Zaten ücretler ve maaşlar
gerçekten çok düşük ve emekli olan bir işçi veya bir başka
sosyal güvenlik mensubu ikinci kez çalışmak istediği zaman
cezalandırılıyor, kendisinden sosyal güvenlik destek primi
kesintisi yapılıyor. Bu, anlaşılmaz bir şey. Yani
çalışmak isteyen birini, bir BAĞ-KURluyu veya bir tarım
alanında veya bir başka alanda birisini Niye
çalışıyorsun? diye cezalandırıyorsunuz. Zaten
emeklilik yaşı ortalamasını çok yükseklere
çekmişsiniz. Böyle olunca da siz kalkıyorsunuz, Niye
çalışıyorsunuz? diye cezalandırıyorsunuz, ondan sonra
da bir nevi prim yapılandırmasına doğru gidiyorsunuz.
Bir garip eleman alma anlayışınız
var. Dil bilmez, dil bilme şartı olan kadroya
alırsınız, yurt dışına gönderirsiniz, Gidin, dil
öğrenin. dersiniz. Bir sene, iki sene dil öğrendikten sonra o
şartı yerine getirmiş olur. Dünyanın hiçbir yerinde bu yok.
En çok üniversiteli işsiz, Türkiyededir ve en çok üniversiteli
işsizin Türkiyede olduğu gerçeği karşısında, dil
bilen insanın olduğu gerçeği karşısında, dil
bilen insanı almıyorsunuz, dil bilmeyen insanı alıyorsunuz,
sonra da kursa gönderiyorsunuz.
Şimdi, burada çok önemli bir konu daha var,
basın çalışanları konusunda. Bu daha önceki
tartışmalarda oldu, 5510 sayılı Yasa 40ıncı
madde, meşhur. Gazetecilerin yıpranma hakkı denilen bir olay
var. Bir de sağlıkta radyasyon alanında
çalışanların iş riski denen bir olay vardı. Bu konuya
çok haksızca bir yaklaşım içindesiniz. Ya, bu kabul edilebilir
bir yaklaşım biçimi değildir. Ne yapıyorsunuz? Yasadan
çıkartıyorsunuz, Anayasa Mahkemesinden sonra, çıkarılan
yasalarda da yer vermiyorsunuz.
Oysaki bazı meslekler vardır, örneğin,
Sayın Elitaş Kayserilidir, orada bir -ÇİNKUR- iş kolu vardır,
çinko; on beş yıl çalışanlar emekli olur, değil mi?
Ama hiçbir işçi orada on beş yılını tamamlayamaz çünkü
zehir olan bir iş koludur ve çok zor bir iş koludur. Bu iş
kolunda on beş yıl çalışanlar emekli olur. Ben öyle
bilirim. Şimdi, bazı iş kolları vardır, otuz yıl
çalışır, altmış beş yaş. Bu, ayrı bir
konudur.
Şimdi, radyasyonda, MRda çalışan, bilmem
sağlıkta çalışan, hastanede çalışanlar var.
Onların iş riskini görmüyoruz, güvenliğini dikkate
almıyoruz.
Gazetecilerin durumu
Van depreminde 2 tane gazeteci
hayatını kaybetti. Toplumsal olayların ortasındadır
gazeteciler. Kameramanlar, gazeteciler, her gün bir riskle karşı
karşıyadır. Yirmi dört saat, bazen üç gün durmadan depremde,
olağanüstü koşullarda görev yaparlar.
Peki, bu risk, bu görev, bu iş kolları
nedeniyle fiilî hizmet zammı konusunda bunların 2 puanlık bir
artışı, neden işverenlerin yüzde 5 primini devlet
karşılayınca olabiliyor da -bunların sayısı çok
değil- niye bunlar için olamıyor?
Şimdi, burada, bu konuda Meclis olarak hakikaten
kötü sınav veriyoruz arkadaşlar. Sık sık bu konu dikkate
geliyor, 2 puan artışla ve işte 90 gün, -gün sayısıyla-
bundan basın çalışanlarının, emekçilerinin
yararlanması gerekiyor, doğru olan bu. Bunu yapmalıyız yani
aslında dört parti grubunun yapması gereken bir şey. Tabii,
benim size gazetecilik iş kolunda yıpranma olayını,
risklerini, savaş muhabirliğinden depreme her türlü olayda nasıl
sıkıntılar olduğunu anlatmama gerek yok, hepiniz
biliyorsunuz ama bu yok, bir eksiklik var.
Şimdi, dikkat ediyorum, bir yasama süreci
kalitesizliği var. Yani süreçler kalitesiz işliyor, yasama sürecinde
muhalefet dikkate alınmıyor. Öyle bir aceleye getiriliyor ki
bakın, size bir örnek vereceğim: Sağlık
Bakanlığının -ki Sosyal Güvenlik Bakanlığını
yakından ilgilendiriyor- kamu özel iş birliği modeliyle hastane
yaptırılması olayı bugün komisyonda görüşüldü.
Bakın, komisyonda görüşüyoruz -biz Plan ve
Bütçe Komisyonundayız- bize son dakika bir teklif geldi. Şu teklife
baktık, tarihi 4 yani cuma günü. Sonra baktık, bu teklif komisyona
geldi, Sayın Bakanın haberi yok, asıl komisyon olan
Sağlık Komisyonunun haberi yok. Sonra arkasındaki şeylere
baktık.
Evet, şöyle bakarsanız arkadaşlar, şu
önerge. Şu arkasına bakın, Sağlık, Aile
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna gitmemiş, altta
Plan ve Bütçe Komisyonu var. Havale tarihi kaç? 7 Ocak yani dün. Bugün ne? 8.
Ya, İç Tüzük 36ya göre arkadaşlar, kırk sekiz saat geçmeden
komisyonda bir konuyu görüşemezsiniz. Bırakın onu,
Sağlık Komisyonunda görüşmeden Bütçe Komisyonunda
görüşemezsiniz. Şimdi, İç Tüzükü yok sayıyorsunuz, usulü
tartıştırıyorsunuz. Ondan sonra geliyor alt komisyona
gidiyor. Şimdi, siz buradan sağlık, buradan sosyal devlet,
buradan güvenlik politikası çıkarabilir misiniz? Söyler misiniz,
bundan kaliteli bir yasama çıkar mı? Çıkmaz. O zaman yasa gelir
buraya, parmak hesabı yapılır, bu parmak hesabına göre de
buradan çıkar yasa. Sonra, iki ay sonra tekrar böyle bir yasayla
karşımıza gelirsiniz.
Şimdi, tabii, ben size biraz daha ilginç bir
şey anlatayım. Yabancılar bizi daha iyi gözlüyorlar yani bizim
sosyal politikalar, sosyal güvenlik ilerleme raporumuz nedir diye. Şöyle
iki tane rapor var: Bu kırmızı olan çakma bir rapor. Kendi
raporumuzu kendimiz yazmışız, Avrupa Birliği
Bakanlığı yazmış: Türkiye tarafından
hazırlanan 2012 yılı ilerleme raporu. Daha Avrupa
Birliğine aday üye olup da kendi raporunu yazan ilk ülke olma rekorunu
elimizde tuttuk arkadaşlar. Kendi raporumuzu yazmışız,
kendi kendimize not vermişiz. Kendi ev ödevimizde kendi kendimize not
vermişiz. Şimdi, bunu Avrupa Birliği Bakanlığı
bastı, bugün hepinize dağıtıldı ama içine bakın,
lütfen, sizden rica ediyorum, biraz size gelen kitaplara bakın.
Aranızda sendikacılar var
Sayın Bakan da geldi. Hoş geldiniz Sayın
Bakanım.
Sayın Bakan, sivil havacılıkta grev yasağı
yasasını bu Mecliste çıkardık mı, çıkarmadık
mı?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Çıkardık.
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) Alelacele,
alelacele
HASİP KAPLAN (Devamla) - Hava iş kolunda.
Çıktı değil mi?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yirmi dört saatte
MUSA ÇAM (İzmir) Korsan taksiyle beraber.
HASİP KAPLAN (Devamla) Peki, Sermaye Piyasası
Kanununda da grev yasağı var mıydı, yok muydu? Vardı.
MUSA ÇAM (İzmir) Var, getirdiler.
HASİP KAPLAN (Devamla) E, bu, bizim kendi ilerleme
raporumuz, bir bakan arkadaşınız hazırlamış,
açıyorum, sayfa 147: Sivil havacılık iş kolundaki grev
yasağı kaldırılmıştır. Arkadaşlar,
buna bir alkış istiyorum ben, alkış. Buna ne
diyebilirsiniz? Bu alkışlanır işte. Hem yasak
koyacaksınız, hem kendi raporunuzu yazıp kaldırdık
diyeceksiniz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Kaldırdık
canım, kaldırmadık mı?
İZZET ÇETİN (Ankara) Kaldırmadın,
unuttun, unuttun yasa bilmediğinden! Yasa yapmayı bilmediğinden
kalktı o.
HASİP KAPLAN (Devamla) Şimdi, bakın,
grev ve lokavt yapılamayacak iş kolları sayılmış,
diyor ki: Buralarda grev, lokavt yasa kapsamından
çıkarılmıştır: Hastaneler, dispanserler, eczaneler,
klinikler, iş yerleri, eğitim ve öğretim kurumları
Şimdi, burada İŞKUR olayı da var.
Şimdi, bu İŞKUR olayının da olduğu bu rapor bizim
kendi raporumuz. Şimdi, bu raporu doğru okuyabilmek için biraz da
orijinal rapora döneceğiz. Bu da Avrupa Birliğinin, Avrupa
Komisyonunun raporu arkadaşlar. Avrupa Komisyonu ne diyor? Şöyle
çıkaracağız, defterikebirden notlarınıza
bakacağız. İş hukuku alanında Avrupa Birliği
müktesebatına uyum konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. diyor.
Şimdi, bu raporda diyor ki: ILOnun uluslararası
sözleşmelerinin hepsinin gereği yerine getirilmiş. Burada ne
diyor? İlerleme kaydedilmemiştir.
Bir de Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığıyla ilgili öyle bir eleştiri var ki, Personel
alımı devam etmiş, Bakanlığın çocuk
işçiliğiyle mücadele konusunda da bazı
çalışmaları olmuş, ancak idari kapasitesinin
artırılması yeterli değil. diyor. Yine, Sosyal diyalog
konusunda sınırlı ilerleme
ve böyle devam ediyor.
Şimdi, ben bunu niye size okudum? Bu, bugün size
dağıtıldı arkadaşlar. Bu, daha önce size
dağıtılmıştı. Şunu açın, şu
raporun yarısı İngilizcedir. Avrupa Komisyonunun raporu var
burada. Bu Avrupa Komisyonu raporunu okuyun ve ona denk gelen Türkçe
tercümelere bakın. Size sadece bir iki tane okuyacağım.
Bakın, bu Avrupa Komisyonu başka bir kurum, bir
tüzel kişiliktir, ne yazdıysa aslına uygun çevirmek,
milletvekillerini de bu şekilde doğru bilgilendirmek Bakanlığın
görevi değil mi? Ne yazdıysa komisyon onun aynısını
yazmak lazım.
Şimdi, çevirdim baktım şöyle -bu bendeki
orijinali, Avrupa Komisyonundan almışım, bu da çevirisi- diyor
ki -Avrupa Komisyonunun-orijinalinde: Ermeni soykırımı.
Bizimki çevirmiş, sözde Ermeni soykırımı demiş.
Şimdi, çeviri bu. Orada sözde kelimesi var mı? Yok. E, yoksa sen
niye koyuyorsun? Sen, hangi etik çeviri kuralıyla,
anlayışıyla bunu koyarsın?
Bakın, onu geçtik, şöyle bir kelime var
Kavramlar önemlidir, ben kavram
Avrupa Komisyonu ne dediyse burada her
milletvekilinin onu bilme hakkı vardır, onu ona göre
değerlendirecek. E, bunlar, Sayın Bakanın cebinden
basılmıyor matbaada, vatandaşın vergisiyle
basılıyor hazine olarak. Bakın, ne yazıyor raporun bir
bölümünde: Ekümenik Patrik Bartholomeos. Bizimki nasıl çevirmiş:
Fener Rum Patriği. Şimdi, ne kadar büyük fark bu, bunu bilen biri
için söylüyorum.
Şimdi, geçiyorum, lütfen şu cümleye dikkat
edelim; bu çeviri, bu orijinal çeviri bende; bu Bakanlığın
çevirisi: 28 Aralıkta Uluderede 34 sivil Türk Silahlı Kuvvetleri
tarafından öldürülmüştür. Yetkililer, bir çok STKnın hava
saldırısının gerçekleştiği yere gitmesini
engellemiştir. Şubat ayında Meclis İnsan Hakları
Komisyonu bünyesinde, Uludere köylülerinin öldürülmesini araştırmak
üzere bir alt komisyon kurulmuştur. Bu, orijinal raporda geçen. Peki,
bizde ne yazılmış: 28 Aralıkta Uluderede 34 sivil
yaşamını yitirmiştir. Üç satır olmuş üç kelime.
Şimdi, arkadaşlar, bunu bu şekilde alırsak ve oradaki
raporlarla buradaki ILO raporlarını, sözleşmeleri,
İŞKURu, işsizlik oranlarını, TÜİK
rakamlarını alırsak kendi kendimizi kandırmış
oluruz.
İster kabul edelim ister etmeyelim, bizim
gönlümüzden kopan, inandığımız bir şey eşit iki
toplumlu bağımsız bir Kıbrıs cumhuriyetidir, eşit
Türk ve Rum kesimi. O konuda çok netiz ama Kıbrıs kesimi Avrupa
Birliğine alındı, geçen dönem Avrupa Birliği dönem
sözcüsüydü, İrlanda şimdi. Şimdi, oraya nasıl üyedir?
Üyedir bakın, bir üyenin veto hakkı var- o üye de Kıbrıs
Cumhuriyeti olarak geçiyor. Rum kesimi için geçen kavram, üyelikte
Kıbrıs Cumhuriyeti. Bizde nasıl geçiyor? Çeviriye baktım,
Kıbrıs Cumhuriyeti diyor Avrupa Komisyonun İngilizcesinde,
bizim Bakanlığımızın çevirisine baktım Güney
Kıbrıs Rum Yönetimi diyor.
Şimdi, ben size fazla çıkarmadım, dört
beş tane çok hassas konuda çeviri çarpıtma rakamlarını,
kavramlarını çıkardım iş güvenlik kolundan tutun
şeye kadar. Şimdi, diyeceksiniz ki: Sayın Bakanımız
bu Avrupa Birliği İlerleme Raporunu çöpe atmıştı.
Arkadaşlar, bunu -bu ikisi zararlı maddedir-
uzaklaştırın kendinizden, doğru bilgi içermiyor. Ben size
bunu söylüyorum ve bir Bakanlık, Hükûmet Meclisin üyelerine eğer
doğru bilgi vermiyorsa ciddi, vahim bir hata vardır ve biz de sosyal
güvenlik konusunda, bu konularda daha özenli olunmasını tavsiye
ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Bitlis
Milletvekili Vedat Demiröz.
Buyurunuz Sayın Demiröz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında 370 sıra
sayılı Kanun Tasarısıyla ilgili AK PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce, dün
Zonguldakta yaşanan elim kazada şehit olan
çalışanlarımıza rahmet, yakınlarına ve
milletimize başsağlığı diliyorum, yaralılara da
acil şifalar temenni ediyorum.
Bugün, Sosyal Güvenlik Kurumuyla ilgili, özellikle onu
ilgilendiren bir yasayla karşınızdayız. Sosyal Güvenlik
Kurumu, hepinizin bildiği gibi, 18 milyon 500 bin fiilî
çalışanın -ki bunlarda Sosyal Sigortalar, BAĞ-KUR ve Emekli
Sandığı mevcut- yanında 10 milyon 400 bine yakın da
emekliye hizmet veren bir kurum. Bugün, merkezî yönetim bütçesinin
yarısına varan bir bütçesi olan bir kurum ve bütçesini merkezî
bütçenin dışında burada görüşüyoruz.
Hatırladığınız gibi 181 milyar lira civarında bir
emekli maaşı giderlerimiz var yıllık ve 181 milyar lira
genel bütçemizin yarısı. Bununla birlikte prim gelirlerimize
baktığımız zaman maalesef bunun altında ve aradaki
farkı hazine karşılıyor. Bugün, hazinenin bütçe
transferleriyle beraber diğer açık finansmanı ve devlet
katkısıyla birlikte 73 milyar lira her yıl
İZZET ÇETİN (Ankara) Maaşları biraz
daha düşürün açık kapanır!
VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) - 2013 yılında
maalesef toplayacağımız 370 milyar lira gelirin yüzde 20sini bu
kurumun bütçesine aktarıyoruz. Böyle kocaman, devasa bir kurum.
Yıllarca problemleri olmuş birkaç defa kanunlar çıkmış
ama milat yaratılamamış. Milat olmayınca eskiden kalan
milyonlarca kişiyle yeni kanunlara intibak yapmak zorunluluğunda bir
hayli problemler oluşmuş. Bunlar kolay değil, 18,5 milyon
kişinin sigorta primleriyle biz 10 milyon kişiye maaş ödüyoruz.
Yani her bir kişi için 1,8 kişinin primiyle 1 kişiye maaş
ödemeye çalışıyoruz. Avrupada bu ortalama 4, bizde maalesef
1,8. Biz de bunu ne zaman ki aynı seviyeye, aldığımız
primlerle birlikte bu maaşları istediğimiz seviyeye çekebilirsek
-ve bu hedefimiz inşallah 2023- burada göğsümüzü gere gere hepimiz
Emekli maaşımız gerçekten eksik ama bunun yanında
işverenin ödediği primler de fazla. Hem emekliler memnun değil
maalesef, hem işverenler memnun değil ama bu, yıllar öncesinde,
1980 öncesinde yapılan köklü değişiklik ve 1990 sonrasında
yapılan köklü değişikliklerin oy uğruna heba edilmesi ve bu
sistemin, sosyal güvenlik sisteminin, maalesef çökertilmesinden ileri
gelmiştir.
En son bir çatı altında bunları toplamaya
çalıştık ama maalesef Anayasa Mahkemesinin kararıyla Emekli
Sandığını sanki bir ayrıcalık varmış
gibi bir kenara çekince istenen olay gerçekleşmedi ve maalesef şimdi,
Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar ve BAĞ-KUR farklı
işlemler, farklı rakamlar arasında ödemeler yapıyor ve
eşitlik sağlanamıyor.
Benim burada değinmek istediğim, bu 18,5 milyon
çalışan ve 10 milyon 400 bin emekliyle ilgili çalışma
hayatında birtakım eksiklikler, yanlışlıklar,
bazı uyarlamalar söz konusu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) 10
milyon kişi kaç kişiye bakıyor Sayın Demiröz?.
VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) 75 milyonu ilgilendiren
bir kamu kurumu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) 10
milyon kişi kaç kişiye bakıyor?
VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) Bakıyor. Maalesef o
da var ama işte, diyorum biraz
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) 40
milyon kişiye bakıyor 10 milyon kişi.
VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) Hepsini bu son on yıla yıkmak
mümkün değil, bu, ta kuruluşundan beri gelen bir
sıkıntı, hepimiz bunu birlikte aşacağız
inşallah.
Bu kanun tasarısı, yaklaşık 4 milyon
400 bin vatandaşımızı ilgilendirmekte olup
yasalaşması durumunda kurumun ve
vatandaşlarımızın birçok sorununu gidermiş
olacaktır. Ben bunu belirttikten sonra kısaca maddelere
değinerek geçeceğim.
Tasarının 1inci maddesinde, iş ve meslek
danışmanlığı alım sürecinde idari yargıda
açılan davalar neticesinde ortaya çıkan bir kısım hukuki
sorunların giderilmesi amacıyla düzenleme
yapılmıştır ve bu, 1.340 kişiyi ilgilendirmektedir.
Emekli olduktan sonra kamuya ait veya kamu
ortaklığı bulunan bir işte çalışanların
aylıklarının kesilmesi gerekmektedir. Tasarının 2nci
maddesiyle yapılan düzenlemeyle, kesilmesi gereken aylıkların
tekrar başlatılması için gerekli olan yazılı talep
şartı kaldırılmakta, bu şekilde, kamuda işe
başlama tarihi ile yazılı talep tarihi arasındaki aylığın
değil, sadece kamuda fiilî olarak çalışılan döneme ait
aylığın kesilmesi ve borç çıkarılması
sağlanacaktır.
Tasarının 3üncü maddesiyle Sosyal Güvenlik
Kurumu Yönetim Kurulunda esnafların da temsil edilmesini sağlamak
için Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Kurulunun yapısında
değişiklik yapılmaktadır.
Tasarının 4üncü maddesiyle Sosyal Güvenlik
Kurumu Yönetim Kurulunda esnafların da temsil edilmesi sağlanmakta,
buna paralel olarak atanmış ve seçilmiş üye dengesini
sağlamak için kurumun bir başkan yardımcısı da
yönetime alınmaktadır. Ayrıca kanun hükmünde kararnameler ile
isim değişikliği olan bakanlıkların isim güncellemesi
yapılmıştır.
Tasarının 5inci maddesiyle Sosyal Güvenlik
Kurumunun personel ihtiyacıyla ilgili düzenleme
yapılmıştır. Şu anda 32 bin kadrosu bulunmakta ancak
bunun sadece 25 binini kullanabilmekte, diğer kadrolarını ise
kullanmamaktadır. Yapılan düzenlemeyle kadrolar kullanılabilir
hâle gelmekte ve Sosyal Güvenlik Kurumuna ait 3.970 kadroyu kullanma imkânı
verilmektedir. Ancak, 32 bin olan kadro sayısında bir artış
olmayacaktır.
Tasarının 6ncı maddesiyle Sosyal Güvenlik
Kurumu Yönetim Kurulunda esnafların
da temsil edilmesi için yapılan değişikliğin altı ay
içinde yapılacak olağanüstü genel kurulda hayata geçirilmesi
sağlanacaktır.
Tasarının 7nci maddesiyle ana ve babaları
üzerinden sağlık yardımı ve yetim aylığı
alan erkek çocukların liseyi bitirdikleri tarihten itibaren yüz yirmi gün
daha sağlık hizmetlerinden faydalanması sağlanacaktır.
Bu şekilde liseyi bitirip üniversiteyi kazanan erkek çocukların
haziran-ekim ayı arasında gelir testine girmeden sağlıktan
faydalanmaları sağlanarak yaşanan mağduriyetler
önlenecektir. 2012 yılı içinde bu kapsamda 406 bin kişi tescil
edilmiştir. Bu madde, 1 Haziran 2012den itibaren yürürlüğe girecek
ve bu yılı da kapsayacaktır.
Tasarının 8inci maddesiyle İstiklal
Savaşı, Kore ve Kıbrıs gazileri ve eşleri, güvenlik ve
asayiş görevleri nedeniyle vazife malulü olanlar ve hak sahipleri ile harp
malulü olanlar ve bunların hak sahiplerinin özel hastanelerden fark
ödemeden yararlanmaları için gerekli olan kamu hastanelerinden sevk
şartı kaldırılacaktır. Değişiklikten önce,
doğrudan, sevksiz özel hastaneye gidilmesi durumunda fark ödenmesi
gerekmekteydi.
Tasarının 9uncu maddesiyle esnaf ve tarım
BAĞ-KURlularının BAĞ-KURa ilk defa kayıt
oldukları tarihteki basamaklarının esas alınması
sağlanacaktır. Bu şekilde, ilk kayıttan önce Sosyal
Sigortalar Kurumu veya Emekli Sandığı çalışmaları
olanların başlangıç basamağının
değişmesi ve sigortalılarımıza emeklilik
aşamasında sürpriz borçlar çıkması önlenecektir. Zaten,
2008 yılında basamaklar kaldırılmıştır ve bu
tarihten önce kişiler 12nci basamağa kadar istedikleri basamaktan
başlama hakkına sahiptir. Ayrıca, 12nci basamağa kadar
kişi talepte bulunmasa bile basamaklar kendiliğinden her yıl artırılmaktadır.
Burada herhangi bir hak kaybı
olmaması için maddenin yürürlük tarihi ileri alınarak dosyaların
incelenmesi sağlanacaktır. Yürürlük tarihi 1 Eylül 2013 olarak
düşünülmüştür.
Tasarının 10uncu maddesiyle kendi sigortalılığı
bulunduğu hâlde ana baba veya çocuğu üzerinden sağlık
hizmetlerinden yararlanmış olanlara 2012 Ocak ayına kadar
çıkarılan veya çıkarılacak sağlık
harcamalarına ilişkin borçlar affedilmektedir. Bu kapsamda, özellikle
4/B sigortalılarından prim borcu nedeniyle yani BAĞ-KURlulardan
prim borcu nedeniyle sağlıktan yararlanamayacak olup da başka
bir yakını üzerinden sağlık yardımını
alanlar bulunmaktadır. 2012 Ocak ayında Sosyal Güvenlik Kurumunun
Sağlık Provizyon ve Aktivasyon Sistemi -kısaca SPAS diyoruz-
devreye girdiğinden, bu tarihten sonra artık bütün sistemler
karşılıklı birbirini gördüğü için bu şekilde
başkasının üzerinden yararlanma olmayacaktır. Madde
kapsamında yaklaşık 100 bin kişi bulunup
çıkarılan toplam borç 92 milyon liradır.
Tasarının 11inci maddesiyle Sosyal Sigortalar
Kurumu, BAĞ-KUR, Emekli Sandığından emekli olup da ticari
faaliyet yürütmesi nedeniyle ödenmesi gereken sosyal güvenlik destekleme
priminin -ki, bu aylıklardan yüzde 15, bir de kısıtlama var en
yüksek BAĞ-KUR maaşının yüzde 15i kadar- 6111
sayılı Kanuna göre yeniden yapılandırılması
sağlanacaktır. Bu kapsamda, 234 bin kişi yararlanacak ve 1,5
milyar liralık prim yapılandırılacaktır.
Tasarının 12nci maddesiyle, Sosyal Sigortalar
Kurumu, BAĞ-KUR, Emekli Sandığından emekli olduktan sonra
kamuya ait bir işte çalıştığı için
aylıklarının kesilmesi gerekenlerden bildirim
yapılmadığı için aylıkları ödenmeye devam eden ve
bu durumu sonradan tespit edilerek borç çıkarılan
aylıkların 6111 sayılı Kanuna göre yeniden yapılandırılması
sağlanacaktır.
Tasarının 13 ve 14üncü maddesiyle bundan
sonra, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu
Başkanlığı uzmanlığına ilk girişte
yabancı dil şartının yerine getirilmesi şartı
aranacaktır. Düzenlemeden önce uzman olarak işe başlayanlara ise
yabancı dil şartını yerine getirmeleri için bir yıl
ilave süre verilmektedir. Bu kapsamda 653 kişi bundan
faydalanacaktır.
Tasarının 15inci maddesiyle Temmuz 2009
istatistiklerinde toplu iş sözleşmesi için Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığına yapılan yetki tespit
başvurularında aranan yüzde 10 iş kolu barajını
aşan işçi sendikalarının 6356 sayılı Kanunun
yürürlük tarihi olan 7 Kasım 2012 tarihinden sonraki başvurularının
anılan kanunun 41inci maddesinde yer alan iş yeri ve işletme
çoğunluğu şartlarına göre sonuçlandırılması
amaçlanmıştır.
Tasarının 16ncı maddesi yürürlük
maddesini düzenlemektedir. Lise öğrencilerinin sağlıktan yüz
yirmi gün daha yararlanmasını düzenleyen madde, bu yılı da
kapsaması için 1 Haziran 2012 tarihinde, BAĞ-KURluların basamak
tespiti maddesi ise herhangi bir hak kaybına meydan vermemek için 1 Eylül
2013 tarihinde, diğer maddeleri ise yayımı tarihinde
yürürlüğe girecektir.
Benim şahsi olarak bu kanunun içerisine girmesini
düşündüğüm birkaç maddeden söz edeceğim. Öncelikle, 24 Haziran
1995 tarihli ve 551 sayılı Patent Haklarının Korunması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 24üncü maddesinde yer alan
İşçi buluşlarıyla ilgili bedel tarifesi ve uyuşmazlık
hâlinde izlenecek tahkim usulü, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
tarafından işveren ve işçilerin en yüksek meslek
kuruluşlarının görüşleri alındıktan sonra bu
kanun hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay
içerisinde çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir. hükmü yer
almaktaydı ancak bu yönetmelik bugüne kadar çıkarılamadı,
bu yönetmeliğin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
tarafından çıkarılmasının daha uygun olacağı
değerlendirilmiş ve bu yönde düzenleme yapılmasının
uygun olacağı kanaatindeyim.
İkinci bir husus: 6331 sayılı Kanunun
38inci maddesinin kamu kurumlarında uygulanması için öngörülen iki
senelik geçiş süresiyle ilgili olarak 4857 sayılı Kanuna göre
50den fazla işçi çalıştıran kamu kurumlarında hâlen
yürütülen iş sağlığı ve iş güvenliği
hizmetlerinin devamlılığının sağlanmasına
yönelik düzenleme yapılmalıdır. Maalesef şu anda
yanlış anlaşılma var, 50den fazla
çalışanların da aynı hüküm altında olduğu gibi
bir kanaat oluşmakta, bunun da bir an önce değiştirilmesi
gerekiyor.
Bir başka konu da, 20 Haziran 2012 tarihli ve 6331
sayılı İş Sağlığı ve İş
Güvenliği Kanununun 15inci maddesi kapsamında sağlık
gözetiminin sağlanması için kısmi süreli çalışmakta
olan iş yeri hekimlerinin işe giriş raporu verebilmesine yönelik
düzenleme yapılmalıdır. Şu anda part-time çalışan
iş yeri hekimleri maalesef işe giriş raporu verememekteler,
bunun da mutlaka bu kanun kapsamına alınmasını
önermekteyiz.
En önemli konu, şu anda kısa vadeli sigorta
kolları prim oranının sabitlenmesi konusunda bir görüşümüz
var. Şu anda 1 ile 12 arasında iş yerleri, iş
kazaları, meslek hastalıkları tehlikesine göre
sınıflandırılmakta ve bu tehlike derecelerinin
yarısına yarım puan eklenmek suretiyle, 1 ila 6,5 arasında
kısa vadeli sigorta kolları primi tahsil edilmektedir.
Ülkemizde kısa vadeli sigorta kolları uygulaması,
506 sayılı Kanunda yer alan iş kazası, meslek
hastalığı, hastalık ve analık sigorta
kollarının birleştirilerek tekleştirilmesi şeklinde,
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun yürürlüğe girdiği 2008 yılı Ekim
ayı başından bu yana uygulanmaktadır.
Kısa vadeli sigorta kolları primi, yapılan
işin iş kazası ve meslek hastalığı
bakımından gösterdiği tehlikenin
ağırlığına göre tespit edilir. Bu işlemlere ait
usul ve esaslar 5510 sayılı Kanunun 83 ve 84üncü maddesinde belirtilmiştir.
İş yerinin ilk tescilinde, alınacak
kısa vadeli sigorta primini belirleyen iş kolu kodu verilmektedir.
İş yerinden alınacak kısa vadeli sigorta priminin
yapılan işe uygun olmadığı veya iş yerinde
yapılan işin niteliğinin değişmesi, mesela elektrik
malzemesi satışı iken tesisatçılığa da
başlanmasıyla alınması gereken prim oranının da
değişmesi gibi durumlar için işverenlere bildirim
yükümlülüğü getirilmiştir. İşverence yükümlülüğün
yerine getirmemesi hâlinde uygulanacak prosedürler ile ilk tescil, kısa
vadeli sigorta pirimi oranına itiraz hususları Sosyal Güvenlik
Kurumu, Bakanlık, hatta yargı sürecine girmektedir.
Bugün ülkemizde 1 ila 6,5 arasında uygulanan
kısa vadeli sigorta pirim oranının yüzde 2 veya yüzde 2,5 gibi
sabitlenmesi hem kamuya hem işverenlerimize ciddi kolaylıklar
sağlayacaktır. Bunun sağlayacağı avantajları
kısaca özetlersek:
Avrupa Birliğinde uygulanan kod sistemine -ki buna
altılı kod diyoruz- uygunluğu sağlanacak.
Ağır sanayi ve üretim sanayisinin teşvik
edilmesi -sigorta başına bu, ağır sanayide 42 liralık
bir indirim demektir- iş kolu kodu denetimine giden emek ve zamanın
kayıt dışı istihdamla mücadelede kullanılması
daha verimli sonuçlar sağlayacaktır.
Bürokrasinin azaltılması sağlanacak,
muhtasar beyanname ile aylık pirim ve hizmet belgesinin
birleştirilmesi sağlanacaktır.
Her işveren tek bir iş yeri sicil numarası
ve tek bir e-bildirge şifresi alacaktır. İşverenlerce
yapılacak muvazaalı bildirimlerin önüne geçilmesi
Düşük
kısa vadeli sigorta pirimi oranı olan iş yerinden bildirim
yapılmaktadır. Üretimde çalışan büro iş yerinden
bildirilmektedir.
Kamunun denetim kapasitesinin yıllık
işverenler için ancak yüzde 3 olduğunu düşünürsek bu kısa
vadeli sigorta primlerinin tek oranlı olarak alınmasının
uygun olacağı ve kurumu rahatlatacağını söylemek
mümkün. Şu anda Avrupa ülkelerinden -isimlerini saymayacağım-
bir hayli sabit oranlı, genelde sabit oranlı var. Bir kısmı
da zaten toplu pirim oranında tahsil ediliyor, içinde tahsil ediliyor.
Bunun da, kurumun işlerini, iş kapasitesini
azaltacağını ve bazı problemleri ortadan
kaldıracağını, hazineye de hiç yük getirmeyeceğini
ifade ediyorum.
Hepinize ve çalışanlarımıza, iş
hayatımıza bu kanunun hayırlı olması temennisiyle
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Demiröz.
Şahsı adına Mersin Milletvekili Ali Öz
Buyurunuz Sayın Öz. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ ÖZ (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı üzerinde şahsım adına görüşlerimi
belirtmek üzere söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum.
Hepimizin bildiği gibi, kanun tasarısı
6/12/2012 günü Plan ve Bütçe Komisyonuna gelmiş, Komisyonun
tasarının alt komisyonda görüşülmesini
kararlaştırması üzerine, alt komisyon 9/12/2012 tarihinde
toplanmıştır. Alt komisyonda muhalefet önerileri dikkate
alınmadığı gibi, şerh düşülmesine bile
fırsat verilmeden tasarı metni hâline getirilerek komisyona
sunulmuştur. 10/12/2012 günü, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, 2013
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının
görüşmelerine başlanmıştır. Plan ve Bütçe Komisyonu
üyeleri 11/12/2012 tarihinde acele olarak toplantıya
çağrılmış; tasarı, aynı mahiyette verilen kanun
teklifleri ve muhalefetin verdiği önergeler yine dikkate alınmadan,
özensiz ve yasa yapma tekniğine uygun olmayan biçimde, yeni hatalara yol
açabilecek içerikte olmasına rağmen, Adalet ve Kalkınma Partisi
çoğunluğunca kabul edilerek komisyon metni hâline
dönüştürülmüştür.
Değerli milletvekilleri, bu yasa tasarısı,
olumlu yönleri bulunmakla beraber, insanlarımız için külfet
oluşturacak yeni düzenlemeleri beraberinde getirmiştir. Tasarı
incelendiğinde, özellikle lise öğrenimini tamamlamış olan
ancak eğitimine devam etmek isteyen ve üniversite sınavlarında
başarısızlık gösteren 18 yaşını dolduran
erkek çocukları için fırsat ayrılığı
oluşumunu yasallaştırmaktadır. Ailelerine gelir tespiti
yaptırarak sağlık hizmetinden yararlanmalarında bütçelerine
ek yük getirmektedir. Gazi ve şehit yakınlarına, özel
hastanelerden sevk zinciri olmadan, fark ödemeden yararlanma
imkânının sağlanmış olması olumlu bir
düzenlemedir.
Lise öğreniminin bitiminden itibaren yüz yirmi
günlük süreyle sağlık hizmetlerinden yararlanılmasını
sağlamak da olumlu bir düzenlemedir. Ancak, gençlerin 25
yaşını dolduruncaya kadar sağlık hizmetinden
yararlanmasına yönelik verdiğimiz önerimizin reddedilmesi kabul
edilebilir değildir. Üniversite sınavını sonraki
yıllarda kazanan gençler açısından sorun çözülmemiştir.
Gençlerin bir işe giremeden sağlık sigortası primine
muhatap kalmaları doğru değildir. Bununla birlikte, üniversiteye
giren ya da giremeyen herkesin ayrım yapılmaksızın 25
yaşını dolduruncaya kadar sağlık hizmetlerinden
yararlanmasının temini daha hakkaniyetli olacaktır.
Asli olarak hak etmediği bir kapsamda
sağlık hizmeti alan sigortalı ya da bakmakla yükümlü olunan
kişilere çıkarılan borçların alınmaması da olumlu
bir düzenlemedir. Emekli aylığı alan esnafın sosyal
güvenlik destek prim borçlarının yapılandırılması
olumlu bir düzenleme olarak değerlendirilmekle beraber, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak emekli veya yaşlılık aylığı alan
esnaf ve sanatkârın sosyal güvenlik destek primi ödemesine ilişkin
uygulamanın tümüyle kaldırılması gerektiği
görüşündeyiz. Komisyona sunulan
gerek bu görüşümüz gerekse prim borçlarının da
yapılandırma kapsamına alınması önerimiz kabul görmemiştir.
Emekli iken kamuya ait birimlerde
çalışması nedeniyle emekli aylığı kesilmesi
gerekenlere ödenen aylıklardan doğan borçların
yapılandırılması da olumlu bir düzenleme olmakla beraber
içinde bulunduğumuz bilgi çağında kurumun
programlarının böylesi durumlara meydan vermemesi gerektiğini
düşünüyorum. Bu tür durumlarla tekrar
karşılaşılmaması için gerekli tedbirler
alınmalıdır.
Yine, bu tasarıda basın
çalışanlarının gasbedilen yıpranma payı
haklarının iadesi teklifimiz kabul edilmemiştir oysa bu düzenleme
yapılabilirdi diye düşünüyorum.
Sözleşmelilere kadro verilmesi, seçim
meydanlarında verilen önemli sözlerden biri olmasına rağmen
özellikle il özel idareleri ve belediyeler başta olmak üzere birçok kamu
kuruluşundaki sözleşmeli personel ve 4/C mağdurları kadroya
alınmamıştır. 5510 sayılı Kanuna göre çırak
ve stajyer öğrenci olarak çalışanlar bir taraftan sigortalı
sayılırken, çırak ve stajyer olarak çalışmaya
başladıkları tarih sigortalılık başlangıç
tarihi olarak kabul edilirken diğer taraftan da bu hakların sadece
kısa vadeli sigorta kollarıyla sınırlı tutulması
eşitsizliğe ve mağduriyete neden olacaktır.
Emekli çalışanlardan sosyal güvenlik destek
primi kesilmesindeki amaç, iş gücüne katılması beklenen
gençlerin önünün açılmasıdır oysa esnaf ve sanatkârlar birer
işçi değil, tersine birer işverendir. Emekli olduğu hâlde
hâlen çalışmakta olan esnaf ve sanatkârlar genç iş gücünün önünü
tıkayan değil, tersine onlara iş imkânı yaratan
durumdadırlar. Bu bir ödül değil, işveren olarak onları
cezalandırmaktır.
Yine, esnaf ve sanatkârlara geçici iş göremezlik
ödeneği verilmesindeki düzenleme esnaf ve sanatkârların aleyhine bir
düzenleme olarak tasarıda yer almıştır. Bizim, esnaf ve
sanatkârların ayaktan tedavi sonrası geçici iş göremezlik
ödeneği alabilmesine yönelik teklifimiz kabul edilmemiştir oysaki
Sosyal Sigorta Kurumuna mensup olanlar bu haktan faydalanmaktadır. Yani
yatağa düşmeyen esnaf ve sanatkâra devletin sıcak eli
uzanmayacaktır.
29 Mart 2009 yerel seçimlerinde ilk defa belediye
başkanı seçilenlerin yaşlılık aylığı ve
diğer mali hak kayıplarına yönelik kazanılmış hak
aylığı ve emekli ikramiyesinin hesabında BAĞ-KUR ve
SSK hizmet sürelerinin dikkate alınması yönündeki teklifimizin kabul
edilmemesini anlamak mümkün değildir. Onlar da BAĞ-KURlu , SSKlı
olarak cezalandırılmışlardır.
BAĞ-KURlu kadın sigortalılara Sosyal Sigorta Kurumunda olanlardan farklı olarak
doğum borçlanması hakkı tanınmaması, 2010 referandumunda
pozitif ayrımcılık vaatlerinizi boşa düşürmüştür.
Emeklilikte yaşa takılanların mağduriyetlerine
çözüm getirilmesi, muhalefet olarak en çok dile getirdiğimiz bir teklif
olmasına rağmen bu önerimize sürekli kulaklarınız
kapalı kalmıştır. Emekli olma hakkını elde
ettikleri hâlde daha sonradan yaş şartına tabi tutulmaları
birçok vatandaşımızı mağdur etmiştir. Bu
mağduriyete uğrayan insanlar genç işsizlerin iş
bulamadığı bir Türkiyede bu yanlarıyla hangi sektörde
iş bulup çoluk çocuklarına gelecek temin edeceklerdir?
Yine, BAĞ-KURlu vatandaşlarımız prim
ödeme günleri bitip yaştan emekli oluncaya kadar geçen sürede
sağlık hizmetlerinden yararlanma imkânı
tanınmamasından şikâyetçidirler. Bu tasarı, bu sorunu da
çözmemiştir.
Her ne kadar olumlu yönlerini ifade ettiğimiz bu
kanun tasarısı, çözülmesi gereken onca soruna bir fırsat
olması gerekirken çoğu çözülmeyi bekleyen sorunlara maalesef
değinilmemiştir; işçimize, emeklimize,
çalışanlarımıza ve iş hayatına katılan
kadınlarımıza bekledikleri iyileştirmeleri sağlamamış,
beklentileri boşa çıkartmıştır. Özellikle
BAĞ-KURlu esnaflar, sosyal güvenlik destek primi ödemelerine
karşı büyük bir haksızlığa muhatap olmaktadırlar.
Şöyle ki, BAĞ-KURlu işe başlarken vergi kaydını
yaptırıyor, odaya kaydını yaptırıyor; emekli
olduğu zaman sadece vergi kaydı silinip eğer odada hâlâ aktif
görünüp kaydı oluyorsa, kaydı devam ediyorsa, sosyal güvenlik primi
desteği borcu olarak, beş on yıl geçtikten sonra bir mahkeme
kararıyla önüne ciddi manada bir tebligat geliyor. Dolayısıyla
BAĞ-KURlu esnaflar bu durumdan oldukça rahatsızlar ve bu
mağduriyetin giderilmesini talep etmekteler. Oysaki, Sayın Bakan, bu
önemli sorunun çözümü noktasında, bu kanunun yapımı
aşamasında, bu tasarıda ciddi bir fırsat var önümüzde.
Türkiyedeki esnaf ve sanatkârların bu sorununu çözmek, bu kanunu herkesin
destek vereceği şekilde yeniden düzenlemek gerekmekte. Bu insanlar
bunu her platformda her defasında dile getirmelerine rağmen ancak
üvey evlat muamelesi görüyorlar.
Hepimizin bildiği gibi, Türkiyedeki
sağlık sisteminde Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamı altında
BAĞ-KURlular ve sigortalılar tek bir çatı altında
toplanıyormuş gibi görünmelerine rağmen BAĞ-KURlu esnaf ve
sanatkârlarla SSKlılar arasında ciddi ayrımcılık
yapılmaktadır. Bu ayrımın mutlak suretle kaldırılması
gerekmektedir. Bu ayrımı kaldırmanın yolu
Aslında bu
kanun tasarısı bize fırsat vermiş olmasına rağmen
bu düzenleme içerisinde yer almamıştır.
İnsanlar Sosyal Güvenlik Kurumuna
çalıştıkları dönem içerisindeki primi niye ödüyorlar?
Emekli olduklarında emekli ikramiyesi almak, emekli maaşı almak,
artı, sağlık giderlerinden istifade etmek için. Oysaki bu
düzenleme içerisinde sağlık hizmetinden yararlanma noktasında
SSKlılarla BAĞ-KUR esnafı arasındaki bu farkın
giderilmesi gerekiyor.
Bir de Türkiye'nin gündeminden hiç çıkmayan prim
borcu affı veya yapılandırması kanun içerisinde yer
alıyor. Bu elbette olumlu bir şey ancak bir esnaf yıllardır
primini düzenli olarak ödemekte ise bunları da pozitif
ayrımcılık adı altında ya bir kademe yükseltmenin
veya BAĞ-KUR emekli ikramiyelerini artırmanın veya emekli
olduklarındaki maaşı sembolik de olsa yüzde 5, yüzde 10
civarında artırmanın, diğer BAĞ-KURlu esnafın da
zamanında primini yatırmasına vesile olacağını
unutmamak gerekiyor.
Yine son olarak şunu da ifade edebilirim ki
BAĞ-KUR esnafının sorunları arasında düzeltilmesi
gereken çok durum var. İşsizlik sigortasından, sigortalılar
istifade ederken, ekonomik olarak bitmiş durumda olan, iflas eden bir
BAĞ-KURluya işsizlik fonundan destek primi ödenmemesi de önemli
sorunlardan birisidir.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öz.
Şahsı adına Adana Milletvekili Mehmet
Şükrü Erdinç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Erdinç.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 370
sıra sayılı Kanun Tasarısının geneli üzerine,
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi selamlıyorum.
Sözlerimin başında, Çukurcada meydana gelen
çatışmada şehit düşen, Adanalı şehidimiz Uzman
Çavuş Mehmet Doğana Cenab-ı Haktan rahmet,
yakınlarına ve milletimize başsağlığı
diliyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz 370 sıra sayılı Kanun Tasarısıyla,
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda ve
diğer bazı kanunlarda çeşitli düzenlemeler
yapılmaktadır.
2008 yılında yürürlüğe giren 5510
sayılı Yasa çerçevesinde, sosyal güvenlik uygulamalarında süreç
içerisinde meydana gelen ihtiyaçları karşılamak üzere
sigortalı lehine bazı düzenlemeler yapılmaktadır. Bu
çerçevede görüşmekte olduğumuz kanun tasarıyla getirilen
düzenlemelerden kısaca bahsetmek istiyorum.
2003 yılında çıkarılan 4904
sayılı Türkiye İş Kurumu Kanununun 3üncü maddesi
uyarınca Türkiye İş Kurumuna, iş ve meslek
danışmanlığı hizmetleri vermek veya verdirmek üzere
görev verilmiştir. Bu görev çerçevesinde, Hükûmetimizin programı ve
İŞKURun planlamaları doğrultusunda, işsizlikle
mücadele kapsamında, İŞKUR bünyesinde istihdam edilmek üzere
2.000 kadro vize verilmiş ve iş ve meslek danışmanı
ilanına gerekli sertifikaya sahip 2.817 kişi başvuru yapmış,
bunlardan 2.000i KPSS puanına göre mülakatsız olarak
atanmıştır. Bu atamadan üç ay sonra kalan 817 kişi için
Maliye Bakanlığımızın onayı ile istihdam
sağlanmıştır. İki istihdam arasında geçen üç
aylık sürede 523 kişi daha gerekli sertifikayı edinmiş, yeni
sertifika alanların başvurusunun kabul edilmemesi üzerine bu konu
yargıya taşınmış ve Danıştay bu ilk 817
kişilik alımın yürütmesini durdurmuştur. Tasarıda
yaptığımız düzenleme ile yargı kararı
sonrası 2013 yılı başında işten
çıkarılan 817 kişinin ve 2nci atamaya başvuru yapamayan
523 kişinin iş ve meslek danışmanı olarak
atanması düzenlenmektedir.
5335 sayılı Kanun kapsamında, kamu
kurumlarında ve kamuya ait iş yerlerinde çalışmaya
başlayan emeklilerin çalışmayı bıraktıktan sonra
tekrar emekli maaşlarını almak için SGKya yazılı
talepte bulunmaları gerekiyordu. Tasarıyla getirilen düzenleme ile
yazılı talep şartı kaldırılmakta, bunun yerine
sigortalılığın bitiş tarihi SGK tarafından tespit
edilerek, yazılı istek tarihi olarak kabul edilmesi amaçlanmaktadır.
Tasarının 3üncü maddesiyle Sosyal Güvenlik
Kurumunun Genel Kurul yapısı yeniden düzenlenmekte ve Genel Kurulda
temsilci bulunduran bakanlıkların isimleri güncellenmektedir.
Ayrıca Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığının Genel Kurulda temsilinin
sağlanması amaçlanmaktadır.
Tasarı ile getirilen düzenlemelerden biri de SGK
Yönetim Kurulu üye sayısının artırılmasıdır.
Esnaf ve sanatkârların Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulunda temsilinin
olmaması bugüne kadar, üzerinde konuşulan büyük bir eksiklikti.
Yapılan bu düzenleme ile bu eksiklik giderilmektedir.
Tasarının 5inci maddesi ile SGKnın ilave
personel ihtiyacı için Sosyal Güvenlik Kurumunda kullanılmak üzere
kadro ihdas edilmektedir.
2008 yılında yürürlüğe giren 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu ile 18 yaşını doldurmamış
vatandaşlarımız, genel sağlık sigortası
kapsamına dâhil edilmiştir. Bu çerçevede, lise
öğrenimini sürdüren bir kişi 20 yaşına kadar, üniversite
öğrencisi 25 yaşına kadar anne babasının sigortası
kapsamında sağlık hizmetlerinden prim ödemeden
yararlanmaktadır. Ancak öğrencilerin liseyi bitirdiği veya
üniversiteye başladığı dönem arasında dört aylık
bir boşluk ortaya çıkmaktadır. Bu dönem içinde kişi lise
veya üniversite öğrencisi statüsünde olmadığından, 19
yaşından gün almışsa gelir testi yaptırması
gerekmektedir. Bu durumda bulunan 406 bin kişi mağdur
olmaktadır. Mağduriyetin giderilmesi amacıyla tasarıda yapılan
düzenlemeyle, kişi liseden mezun olunca eğer 20 yaşını
doldurmamışsa dört ay daha gelir testi yaptırmadan ve prim
ödemeden sağlık hizmetlerinden faydalanması öngörülmektedir.
Tasarının
8inci maddesiyle terörle mücadele veya emniyet ve asayişin
sağlanmasına ilişkin görevleri sebebiyle malul kalanlar ya da
Kore, Kıbrıs ve İstiklal Savaşı gazisi olarak
şeref aylığı bağlanmış olanlar ya da
bunların eşlerinden özel hastaneye müracaatlarında ayrıca
bir sevk usulü şartı aranmaksızın ilave ücret alınmaması
amaçlanmaktadır.
5510
sayılı Kanuna eklenen ek 8inci madde ile 1/10/2008 tarihinden
önceki sigortalılık süresine ait değişiklikten dolayı
tahakkuk eden prim borcunun usulüne uygun olarak ödenen af, tecil,
taksitlendirme ve yapılandırma uygulamalarını etkilemeyecek
hâle getirilmesi amaçlanmıştır.
Genel
sağlık sigortası sistemine geçiş sürecinde ortaya
çıkan uygulama farklılıkları sebebiyle hak etmedikleri
hâlde bazı kişilere sağlık yardımı
yapılmış, söz konusu kişilerin tespiti ile kişilere
borç tahakkuk ettirilmiştir. Tasarıyla, bu kapsamda borcu bulunan
kişilerin SGKya açtıkları davalardan vazgeçmeleri hâlinde
sağlık giderlerinin ilgililerden tahsil edilmemesi ve bu suretle
oluşacak mağduriyetlerin önlenmesi amaçlanmaktadır.
5510
sayılı Kanuna eklenen geçici 47nci madde ile 5335 sayılı
Kanunun 30uncu maddesinde, tasarının 2nci maddesiyle aylığın
tekrar başlatılmasıyla ilgili yapılan
değişikliğin maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
öncesine de uygulanması sağlanmıştır.
2007 yılında Tarım ve Kırsal
Kalkınmayı Destekleme Kurumu kurulmuş ve bu kurumda istihdam
edilecek bazı kadrolara Avrupa Birliği müktesebatı çerçevesinde
dil şartı getirilmiştir. Kurumun ilk kuruluşunda bu
kapsamda istihdam edilecek personele dil şartını belli bir
sürede yerine getirme hakkı tanınmış ve personelin yüzde
90ı bu şartı yerine getirmiştir. Tasarıda yapılan
düzenlemeyle dil şartının kuruma girmeden aranmasına
yönelik düzenleme yapılmış, ayrıca bugüne kadar dil
şartını yerine getirmeyenlere bir yıllık ek süre
tanınmıştır.
Değerli milletvekilleri, görüldüğü gibi
tasarının birçok maddesi yeni yılın girmesi ve uygulamadan
kaynaklanan sebeplerle oluşan mağduriyetlerin giderilmesini
amaçlamaktadır. Burada iddia edildiği gibi yeni ek külfetler
getirmemektedir.
Bu vesileyle, görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısının hayırlı olmasını diliyor,
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Erdinç.
Sayın milletvekilleri, böylece, tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.21
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
21.27
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Fatih ŞAHİN (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 49uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
370 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6ncı sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim
İşbirliği Alanında Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
6.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Eğitim İşbirliği Alanında Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/581) (S. Sayısı:
291)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
7nci sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kabinesi Arasında Bitki Koruma ve Bitki
Karantina Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
7.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kabinesi Arasında Bitki
Koruma ve Bitki Karantina Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/629) (S. Sayısı: 309)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 9 Ocak 2013 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 21.28