TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
51inci
Birleşim
10
Ocak 2013 Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçerin, 10 Ocak
Türk İdareciler Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarcanın,
10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
3.- İstanbul Milletvekili Oktay Ekşinin, 10
Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun, Türk İdareciler Gününü ve
Aktif Gazeteciler Gününü kutladığına ve son haftalarda teröre
ilişkin yaşanan gelişmeler konusunda Hükûmeti Türkiye Büyük
Millet Meclisine bilgi vermeye davet ettiğine ilişkin açıklaması
2.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, çiçekçilik sektöründe yaşanan sorunlara ilişkin
açıklaması
3.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, 10 Ocak Dünya Çalışan
Gazeteciler Gününü ve Türkiyede tarımsal öğretimin 167nci yıl
dönümünü kutladığına ilişkin açıklaması
4.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın, gazeteciliğin dünyanın en güzel, en
heyecanlı, en zor ve en onurlu mesleklerinden biri olduğuna ve hâlen
cezaevinde tutuklu bulunan gazetecilerin davalarının bir an evvel
sonuçlandırılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
5.- İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğanın, 2010 Avrupa Kültür Başkenti,
2012 Spor Başkenti olan İstanbulda birçok yerde heykellerin neden
kaldırıldığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
6.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, Gazeteci Metin Göktepenin görev
başındayken gözaltına alınarak polisler tarafından
linç edilişinin yıl dönümüne ve tüm basın emekçilerinin 10 Ocak
Dünya Çalışan Gazeteciler Gününü kutladığına
ilişkin açıklaması
7.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Şanlıurfalı çiftçilerin
geriye dönük olarak aldıkları destekleme ödemeleri nedeniyle borçlu
hâle getirildiğine ve destekleme sınırlarının
düşmesinin nedenini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
8.- Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplanın, basın mensuplarına yönelik
tehdit, baskı ve yazılarından dolayı tutuklamaların ve
benzeri yaptırımların bu iktidar döneminde de devam
ettiğine ve görevleri başında yaşamını yitiren
basın mensuplarını saygıyla andığına
ilişkin açıklaması
9.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, 10 Ocak Dünya Çalışan
Gazeteciler Günü ile Türk İdareciler Gününü kutladığına ve
Basın İlan Kurumu Yasasının değiştirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
10.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlunun, ağır kış
şartları nedeniyle Giresunun köylerinde yaşanan sıkıntılara
ilişkin açıklaması
11.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, 10 Ocak Dünya Çalışan
Gazeteciler Gününü kutladığına ilişkin
açıklaması
12.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, ağır kış şartları
nedeniyle Tunceli ve komşu illerde yaşanan sıkıntılara
ilişkin açıklaması
13.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldanın, Pariste 3 Kürt kadınına yönelik
suikastı kınadığına ve 10 Ocak Dünya Çalışan
Gazeteciler Gününü kutladığına ilişkin açıklaması
14.- Ankara
Milletvekili Bülent Kuşoğlunun, 10 Ocak Dünya Çalışan
Gazeteciler Gününü kutladığına ve basın sektörüyle ilgili
düzenleme yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
15.- Denizli
Milletvekili Mehmet Yükselin, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler
Gününü kutladığına ilişkin açıklaması
16.- İstanbul Milletvekili
Osman Oktay Ekşinin, ücretini alamayan gazetecilerin durumlarına
yönelik olarak 212 sayılı Yasanın tam manasıyla
yürürlüğe girmesi için yapılmış bir teklife sahip
çıkılması gerektiğine ilişkin açıklaması
17.- Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınarın, Zonguldak Kozludaki maden
kazasına ilişkin açıklaması
18.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Ataşın, 10 Ocak Dünya Çalışan
Gazeteciler Gününü kutladığına ve Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin Tunceliyle ilgili ifadelerine ilişkin açıklaması
19.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler
Gününü kutladığına, tutuklu gazetecilerin bir an önce
özgürlüklerine kavuşmasını dilediğine ve
hayatlarını kaybeden gazetecileri rahmetle andığına
ilişkin açıklaması
20.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydarın, 9 Eylül 2011 tarihinde Vanın
Çatak ilçesinde kaçırılan polis memuru Nadir Özgenin durumunu
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
21.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, İstanbul Milletvekili Mustafa
Ataşın Tunceliyle ilgili ifadelerine ilişkin
açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek ve 28 milletvekilinin, Adalet
Bakanlığında görev yapan mübaşir ve hizmetlilerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/456)
2.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek ve 23 milletvekilinin, iş kazaları ve
işçi ölümlerinin sebeplerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/457)
3.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran ve 22 milletvekilinin, Van depremi sonrasında
yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/458)
VII.- ÖNERİLER
1.- CHP Grubunun,
Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ve 23 milletvekilinin, maden ocaklarında
meydana gelen kazaların nedenleri, maden emekçilerinin çalışma
koşulları ve emeklilik koşullarının onların
lehine olacak şekilde yeniden düzenlenmesine yönelik
çalışmaların yapılabilmesi amacıyla 17/5/2012
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 10 Ocak 2013 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Libya Hükümeti Arasında Askeri Eğitim İş
Birliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/650) (S. Sayısı: 339)
4.- Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ile 3 Milletvekilinin; Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/717, 2/1030) (S. Sayısı: 370)
5.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim
İşbirliği Alanında Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/581) (S. Sayısı:
291)
6.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kabinesi Arasında Bitki Koruma ve Bitki
Karantina Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/629) (S. Sayısı: 309)
7.- Türkiye Cumhuriyeti
ile Lübnan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden
Ortaklık Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/562) (S. Sayısı 196)
8.- Türkiye Cumhuriyeti
ile Morityus Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/539) (S. Sayısı: 195)
9.- Türkiye Cumhuriyeti
ile Kore Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden
Çerçeve Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/699) (S. Sayısı: 363)
10.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Mal Ticareti
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/705) (S. Sayısı: 364)
11.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Başta Terörizm ve Örgütlü Suçlar Olmak Üzere Ağır Suçlarla
Mücadelede İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/288) (S. Sayısı: 91)
12.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Çevre Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Çevre Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu raporları
(1/500) (S. Sayısı: 152)
13.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Tarımsal İşbirliği Konulu Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/609) (S. Sayısı: 286)
14.- Uluslararası
Bitki Koruma Sözleşmesine Katılmamızın Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu raporları
(1/335) (S. Sayısı: 72)
15.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Zambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari ve
Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/598) (S. Sayısı:
306)
16.- Türkiye Cumhuriyeti
ve Slovakya Cumhuriyeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/368) (S. Sayısı: 35)
IX.- OYLAMALAR
1.- (S.
Sayısı: 291) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Mısır Arap
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim İşbirliği
Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
2.- (S.
Sayısı: 309) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar
Kabinesi Arasında Bitki Koruma ve Bitki Karantina Alanında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
3.- (S.
Sayısı: 196) Türkiye Cumhuriyeti ile Lübnan Cumhuriyeti Arasında
Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Ortaklık Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
4.- (S.
Sayısı: 195) Türkiye Cumhuriyeti ile Morityus Cumhuriyeti
Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
5.- (S.
Sayısı: 363) Türkiye Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında
Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Çerçeve Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısının oylaması
6.- (S.
Sayısı: 364) Türkiye Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında
Mal Ticareti Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
7.- (S.
Sayısı: 306) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Zambiya Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Ticari ve Ekonomik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının oylaması
X.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili Müslim
Sarının, THY uçuşlarında dağıtılan
gazetelere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/12345)
2.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirelin,
engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini
kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı
(7/13354)
3.- Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan
Canalioğlunun, Trabzon Çal Mağarası yolunun yapımına
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/13393)
4.- Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet
Gümüşün, Balıkesir Sarımsaklı Plajı için alınan
koruma önlemlerine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/13394)
5.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirelin,
engelli vatandaşların Bakanlık ve Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara erişimini
kolaylaştırmaya yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/13395)
6.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, atık
yağlardan biodizel üretimine yönelik teşviklere ilişkin sorusu
ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/13404)
7.- Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldanın,
atık bitkisel yağların biodizel üretiminde
kullanılmasının teşvik edilmesine ilişkin sorusu ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/13407)
8.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin,
1995den bu yana yurt dışında yaşayan Türk
vatandaşlarından alınan askerlik hizmeti bedeline ilişkin
sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
(7/13453)
9.- Mersin Milletvekili Ali Özün, Bakanlık
kadrolarında istihdam edilen engelli personel sayısına
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/13684)
10.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Manisanın termal turizm merkezi olmasına yönelik
çalışmalara,
Manisada
taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarına ayrılan
ödeneklere,
Manisanın marka
kültür turizmi kenti olması için yapılan çalışmalara ve
Spil Dağı Millî Parkında turizmin geliştirilmesine,
Manisa Arkeoloji
Müzesine,
Kulanın turizm
kapasitesinin değerlendirilmesine,
Manisa ve İzmirde
kültür ve turizm gelişim bölgesi olarak belirlenen bazı yörelerde
yapılan çalışmalara,
Sard Antik Kentine
müze yapılmasına,
Manisadaki bazı
bölgelerin Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ilan edilmemesine,
Manisada kültür
turizminin canlandırılması amacıyla yapılan
çalışmalara,
Sard Antik Kentinin
Dünya Mirası listesine alınmasına yönelik çalışmalara,
İlişkin soruları ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/13688), (7/13689),
(7/13690), (7/13691), (7/13693), (7/13694), (7/13695), (7/13696), (7/13698),
(7/13700)
11.- Kastamonu Milletvekili Emin Çınarın,
yatırım ve istihdamı teşvik için gerçekleştirilen
çalışmalara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/13702)
12.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun,
ücretlerin vergilendirilmesindeki sorunlara ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/14023)
13.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın,
akaryakıttaki KDV oranının düşürülmesine ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/14027)
14.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
5084 sayılı Kanunla getirilen teşviklerin sürelerinin
uzatılmasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/14031)
10
Ocak 2013 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN
(Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51inci
Birleşimini açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Türk İdareciler Günü münasebetiyle söz
isteyen İstanbul Milletvekili Celal Dinçere aittir.
Buyurunuz
Sayın Dinçer. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçerin, 10 Ocak
Türk İdareciler Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
CELAL
DİNÇER (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 10 Ocak İdareciler Günü
dolayısıyla CHP Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
10
Ocak tarihinin iki anlamı vardır. Birincisi, Çalışan
Gazeteciler Günü olarak kabul edilmiş olması, ikincisi de ülkemizde
İdareciler Günü olarak kutlanıyor olmasıdır. Her iki meslek
grubunu da kutluyor, şükranlarımı sunuyor ve başarılı
çalışmalar diliyorum.
Ülkemizin
her köşesinde üstün bir gayret, yüksek bir vazife bilinciyle
çalışan, toplum önderi olarak büyük başarılara imza atan
idarecilerimiz Türkiyenin gelişmesinde önemli bir paya sahiptir.
İdareciler, bulundukları yerlerde devletin temsilcisi olarak son derece
onurlu görevler yapmışlardır. Halkımız, il ve
ilçelerde mülki idare amirini hep devlet baba olarak görmüş, dertlerini
ona ileterek çözümünü de orada bulmaya çalışmıştır.
Bugün
andığımız her iki kesimin de hedef kitlesi toplumdur. Her
iki kesim de toplumun daha iyi yönetilmesi, daha doğru bilgilendirilmesi,
daha güzel bir hayata kavuşturulması için çalışan
insanlardan oluşmaktadır.
İdarecileri
bir idarecinin geçmişe yönelik düşüncelerinden kısa bir kesitle
tanımaya çalışalım. Geçmişe baktığımda,
hayatının neredeyse otuz beş yılını mülki idarede
geçirmiş bir insan olarak, toplumun sağlık, güvenlik ve huzur
içinde yaşaması için yurdun her köşesinde, kar düşünce
kapanan yollarda, çığda, heyelanda, depremde çare bekleyen
vatandaşlarımızla sırt sırta geçen günleri,
yılları hatırlıyorum.
Terör
dolayısıyla doğumundan ancak yirmi beş gün sonra
görebildiğim, ilkokulu üç ayrı ilçede tamamlayan çocuğumu
hatırlıyorum. Yıllarca mahrumiyette terörün ailelerimizin
yüreklerine ve gözlerine sindirdiği kaygıyı
hatırlıyorum. Devletine ve toplumsal değerlerine sadakatle
bağlı sade vatandaşın düştüğü her
sıkıntıda, yaşadığı her çaresizlikte
kapısını çalabildiği devlet babayı
hatırlıyorum. Açılan bir köy yolunun, bir okulun, bir
sağlık ocağının, düğmesine dokunduğunda
odasını aydınlatan elektriğin, çeşmesinde akan suyun
yarattığı mutluluğu birlikte
paylaştığımız vatandaşları
hatırlıyorum.
Peki,
ya şimdiki durum nedir? Tarihsel bir derinlikten ve misyondan, bugün
gelinen noktaya baktığımızda, ne yazık ki her iki
kesime de Olmasanız da olur. ya da Bundan sonra böyle, işinize
gelirse. denilerek tam bir vefasızlıkla karşı
karşıya bırakılmışlardır.
Özellikle
bu iktidar döneminde, on yıllık dönemde yapılan çeşitli
uygulamalarla idarecilerin konumu ve yetkileri büyük ölçüde erozyona
uğratılmıştır. Mülki idare amirliği devamlı
istismar edilir hâle getirilmiştir. Kömür dağıtan kamyonun
şoför mahalline oturtulan, iktidar partisinin bir neferi gibi kömür
çuvallarını dağıtmaya memur edilen, elektriği olmayan
köye buzdolabı dağıttırılan valiler
yaratılmıştır. Harekete geçmek için iktidar partisinin il
başkanının gözünün içine bakan mülki idare amirleri
yaratılmıştır. Muhalefeti susturmak için kamu gücünü
sürekli iktidar lehine kullanan mülki idare amirleri yaratılmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; valilikler havale yapan kurumlar
durumuna düşürülmemeli, valiler de bu kavramın
saygınlığına gölge düşürmekten
kaçınmalıdır.
Burada
bir sözüm de Sayın İçişleri Bakanına olacaktır.
Sayın
Bakan, bir konuşmanızda Ülkemize ve milletimize hizmet sunan
değerli idarecilerimizin sıkıntılarını gidermeyi
bakan olarak bir görev biliyorum. demiştiniz.
Sayın
Bakanım, tüm mülki idare amirleri bu sözünüzde durmanızı ve
gerekli düzenlemelerin bir an evvel yapılmasını sizlerden
beklemektedir.
Sözlerimi
bitirirken, ülkemize onuruyla hizmet eden tüm idarecilerimizi ve toplumu
aydınlatmak için gece gündüz emek sarf eden tüm gazetecilerimizi
saygıyla ve şükranla anıyorum.
Silivride
tutsak edilen basın mensuplarının bir an önce özgürlüklerine
kavuşmasını diliyorum.
Tekrar
yüce heyetinize saygılarımı sunuyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Dinçer.
Gündem
dışı ikinci söz, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü
nedeniyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarcaya aittir.
Buyurunuz
Sayın Kaynarca. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarcanın,
10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
TÜLAY
KAYNARCA (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
gündem dışı söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. Tam elli iki
yıl önce bugün yani 10 Ocak 1962 yılında 212 sayılı Kanun yürürlüğe
girdi. Bu kanun basınımız için önemli dönüm noktalarından
biri olmuştur çünkü bu kanunla gazetecilerin özlük haklarının
iyileştirilmesine yönelik bir düzenleme yapılmıştır.
Bugün
de, medya mensuplarının çalışma şartlarının
iyileştirilmesi, mesleklerini icra ederken
karşılaştıkları sorunların giderilmesi gibi
konularda, ilgili kurumlarımızda, Basın Kanununda, RTÜK
Kanununda, Ceza Kanunu ve ilgili diğer mevzuatlarda düzenlemeler
yapılmıştır ve hâlen de bazı çalışmalar
sürdürülmektedir. Basın çalışanlarının özgür bir
ortamda görev yapabilmeleri önemlidir. O nedenle, önümüzdeki süreçte de
eksikleri giderebilme kararlılığımız da devam
edecektir. Nitekim, bugün Genel Kurulumuzda gazetecilerin yıpranma
hakkı için ilgili kanunun görüşülmesi öngörülmektedir. Sabahki
basın toplantısında AK PARTİ Genel Başkan
Yardımcımız, Medya Tanıtım Birim
Başkanımız Sayın Hüseyin Çelik de basın
mensuplarına bugünkü Genel Kurulda görüşülen tasarıya madde
ihdası yapılarak gazetecilerin yıpranma hakkının
gündeme gelebileceğini açıklamıştır. Bu düzenlemenin
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününde yapılacak olması da
anlamlıdır.
Basınımız,
bugün, yazılı ve görsel boyutunun yanı sıra sanal ortamda
da iletişim teknolojilerindeki yenilikler doğrultusunda gelişme
içerisindedir. Dolayısıyla, ülkemizin bugün geldiği ileri noktada
basın çalışanlarının fedakârca gayretlerinin de
payı bulunmaktadır. Bu nedenle de, gazeteciliğin
yıpratıcı ve zor şartlarına rağmen, mesleki
sorumluluklarını en iyi şekilde yapmaya gayret eden basın
mensuplarının daha iyi imkânlara kavuşturulması ayrı
bir önem taşımaktadır. Çünkü bu yönde atılan adımlar
sadece basınımızın değil, aynı zamanda
demokrasimizin de güçlenmesi anlamını taşımaktadır.
Basının, haber verme ve denetleme başta
olmak üzere, görev ve sorumluluklarını en iyi şekilde yerine
getirebilmesi, tarafsızlığı demokrasimizin temel
unsurlarından biridir, o yüzden de çok önemlidir.
Değerli milletvekilleri, bu arada dikkat çekmek
istediğim diğer bir konu başlığı ise şu:
Gazetecilerin bu görevi yaparken hukukun evrensel standartlarından
sapmaması önemlidir. Yani ne olursa olsun toplum yararını
gözetmelidir. Özellikle de kişi haklarına ve de özel hayata
saygıyı önemsemelidir. Toplumun doğru haber alma ve bilgi edinme
ilkesindense asla ödün vermemesi önemlidir. Uzun süre basın mensubu
kimliğini onurla taşımış biri olarak, gazetecilerimizin bu sorumluluk
bilinciyle ve de ülkemiz gelişimi için katkılarını
sürdüreceği inancını taşıdığımı
özellikle burada belirtmek isterim.
Değerli milletvekilleri, bu duygu ve
düşüncelerle, basın çalışanlarının
haklarını düzenleyen yasanın yürürlüğe girmesinin yıl
dönümü olan 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününü kutluyorum. Tüm medya
mensuplarımıza başarılar diliyorum. Görevleri
başında hayatlarını kaybeden basın
çalışanlarını da rahmetle anıyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kaynarca.
Gündem dışı 3üncü söz 10 Ocak
Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle söz isteyen İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşiye aittir. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın Ekşi.
3.- İstanbul Milletvekili Oktay Ekşinin, 10
Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) Sayın
Başkan, saygıdeğer arkadaşlar; Türkiyede gazetecilerin
zaman zaman bayramından söz edilir, bugün onlardan biri, Çalışan
Gazeteciler Bayramı ve ben o nedenle huzurunuzdayım.
Açık
söylemek gerekirse, gazeteci bayramları bizde sadece ilan edildikleri gün
bayram olarak yaşanır, daha birinci yıl dönümünde, çoğu,
matem günüymüş gibi anılır. Nitekim, yüzlerce gazeteci şu
anda hapisteki arkadaşlarına destek vermek için Silivri toplama
kampını doldurmuş durumdalar. Buradan, iletişim yani ifade
özgürlüğü, basın özgürlüğü kahramanı olan tüm o gazetecileri
ve onlara destek verenleri saygıyla selamlıyorum. 10 Ocak
Çalışan Gazeteciler Bayramı günü durumumuz budur. Ülkemize bugün dünyanın en büyük gazeteci
hapishanesi şöhretini kazandıran da işte bu gerçektir.
Ben
bu konuşmada, siyasi iktidarınız tarafından tarihimizin
hiçbir döneminde rastlanmadık ağırlıkta baskı gören
medyamızın maruz kaldığı zulme değinecek
değilim. Bunu hem siz biliyorsunuz hem de medeni dünyada öğrenmeyen
kalmadı. Şimdilik, tarihin hakkınızda vereceği hükmü
düşündükçe sizin hesabınıza çok korktuğumu söylesem yeter.
Bugüne
gelince, 10 Ocak çalışan gazeteciler için çok önemli çünkü bundan tam
elli bir yıl önce çıkan 212 sayılı Kanun, gazete
sahiplerini, çalıştırdıkları gazetecilerle
yazılı iş sözleşmesi yapmaya mecbur eden hükümler koydu
diye işverenler kıyamet kopardı. O dönemin dokuz büyük
gazetesinin yani Akşam, Cumhuriyet, Dünya, Milliyet, Hürriyet, Tercüman,
Vatan, Yeni Sabah ve Yeni İstanbul gazetelerinin sahipleri tam elli bir
yıl önce bugün gazetelerini üç gün süreyle kapattıklarını
ilan ettiler. Bunun üzerine çalışan gazeteciler el ele vererek, üç
gün boyunca gazete çıkartıp okuyucuyu habersiz bırakmadılar
ve 10 Ocakı Çalışan Gazeteciler Bayramı ilan ettiler.
Hazindir ama söylemeye mecburum, yüz seksen bir yılı bulan basın
tarihimiz boyunca yaşanan sansürler, baskılar, hapis cezaları
karşısında dayanışma gereği duymayan
işverenler, sıra çalışanların hakkını
vermeye gelince yekvücut olmuşlar ve gazetelerinin yayınını
üç gün süreyle tatil etmişlerdi. Bu zihniyet yani gazeteciyi
boğazı tokluğuna çalıştırma
hastalığı, maalesef basın tarihimizin en eski ve -birkaç
kurum hariç- hâlâ devam eden en temel sorunudur çünkü işverenler daha
sonra 212 sayılı Yasayı uygulamamak için her türlü yolu kullandılar.
Nitekim, bugün, 80 bin kadar gazetecinin sadece 4 bin kadarı yani yirmide
1i 212 sayılı Yasanın emrettiği türden iş
sözleşmesine sahiptir, kalan 75 binden fazla gazeteci kendi işvereninin
-deyim yerindeyse- kölesidir.
Çoğu
iktidar gibi siz de basından şikâyet ediyorsunuz. Biliyorum,
haklı olduğunuzu gösterecek çok da örnek bulabilirsiniz ama
düşünmüyorsunuz ki gazeteci hak ettiği ücreti almazsa, sosyal
güvencesi olmazsa istisnalar hariç- bu mesleğe kaliteli eleman girmez,
girse de durmaz; o zaman gazetecilik, kalitesi düşük yerlerde kalır.
O yüzden, ilk iş basının insan kalitesini yükseltmektir. Bunun
için de yapılacak şey, 212 sayılı Yasanın tam
uygulanmasını engelleyen birkaç pürüzü temizlemektir. Bunu amaçlayan
yasa önerileri bir yılı aşkın süredir Meclisin
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonunda beklemektedir. Gazetecilerin yıpranma payını da
beş yıl önce alıp hâlâ iade etmediniz. O nedenle sizin
başından beri
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN
OKTAY EKŞİ (Devamla) -
basından şikâyetlerinizin asıl
kaynağı aslında sizsiniz. Bunun devam etmesinin vebali de size
yani çoğunluğunuza aittir. Benden söylemesi dostlarım, gerisi
sizin işiniz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Ekşi.
Hükûmet
adına, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Arınç.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gündem
dışı konuşan Sayın Tülay Kaynarca ve Sayın Oktay
Ekşiye çok teşekkür ediyorum çünkü 10 Ocak günü Çalışan
Gazeteciler Günü olarak belli bir süredir kutlanıyor. Bunun da
çıkışı, gazeteciler için önemli haklar getiren 212
sayılı Kanunun çıkış yıl dönümü
olmasıdır.
Bugün,
hepimiz, gazeteci arkadaşlarımızın hem bugünlerini tebrik
etmek hem de onların sorunlarını dinlemek, bu konuda verilecek
cevaplar varsa bunu takdim etmek üzere çalışmalar yaptık.
Parlamento Muhabirleri Derneğimizi sabah on buçuktan itibaren bütün
partilerimizin grupları ziyaret ettiler, basın mensubu
arkadaşlarımızla görüştüler, hem gündemle ilgili konular
hem de gazetecileri doğrudan ilgilendiren konular üzerinde sohbet ettiler.
Ben, bu ziyaretleri yapan arkadaşlarımı da kutluyorum çünkü
aldığım notlarda önemli konulara temas ettiklerini gördüm.
Değerli
arkadaşlar, şüphesiz, gazeteci arkadaşlarımızın
ifade edilen veya edilemeyen pek çok sorunları vardır. Bu da bir
sektördür. Gazeteci sıfatını kazanmış, herhangi bir
yazılı basında veya görsel ve işitsel medyada veya
İnternet medyasında çalışan
arkadaşlarımızın -bir kısmı basın kartı
mensubu, sahibi olmamakla birlikte- fiilen yaptıkları iş
gazeteciliktir; halkın bilgilenme hakkını en güzel şekilde
yerine getiren arkadaşlarımızdır; halkın gözü,
kulağı ve dili olma noktasında önemli bir fonksiyonu da ifa
ediyorlar.
Şüphesiz,
gazeteciler veya basın mensupları söz konusu olduğunda,
özellikle son yıllarda birkaç konu görüşülmeye başlandı.
Bunlardan bir tanesi, 2008 yılında Sosyal Güvenlik Kanunu tekrar son
şekliyle çıkarken bazı iş kollarıyla birlikte
gazetecilerin de fiilî hizmet zamları ortadan kalktı. Konuşurken
yıpranma payı veya yıpranma hakkı diyoruz ama kanunda
bunun ismi fiilî hizmet zammıdır. Özellikle,
arkadaşlarımızın, çok yorucu, çok yıpratıcı
bir iş yaptıklarından bahisle -ki bazı tehlikeli
işlerde hayatını kaybedenlerin, kaza geçirenlerin, sakat
kalanların, çalışma yeteneklerinden yoksun kalan
arkadaşlarımızın da bulunduğunu biliyoruz- Aradan
dört sene geçti, bizim fiilî hizmet zamlarımız tekrar verilsin.
talepleri var. Bu talepler üzerinde Sayın
Başbakanımızın da talimatıyla bir çalışma
başlatılmıştı. Ben gereken
hazırlıklarımı yaptım, çalışmalarımı
yaptım ama konunun doğrudan muhatabı Sosyal Güvenlik Kanununu
fiilen uygulamak zorunda olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığımızdır. Sayın Bakan da bu konuda Bilim
Kurulunu toplamak suretiyle, kendilerinden hem bilgi almak hem de bu konu
üzerinde bir rapor almak ihtiyacını duydu.
Şüphesiz,
kabul edersiniz ki yıpranma veya fiilî hizmet zammı
dediğimiz işin ne karşılığında tekrar
konulabileceği önemlidir çünkü sadece gazetecilerle ilgili olarak bu hak
2008de kaldırılmamıştır, başka iş
kolları da var ve onların da tekrar fiilî hizmet zammına
kavuşmak üzere talepleri bulunmaktadır. Ne kadar reeldir, bunun
sosyal güvenlik sistemine getirisi veya götürüsü ne olacaktır, bu konu
üzerinde bir çalışmaya ihtiyaç duyulmuştur.
Yine
şüphesiz, gazeteci arkadaşlarımızın, savaş
muhabirliğinden tutunuz kameramanlar kadar, haber takip eden
arkadaşlarımız gibi pek çok yorucu işlerde
çalıştığı da bir gerçektir ancak gazeteci
sıfatını kazanmış herkesin aynı yıpranma
karşılığında kaldığını söylemek ne
kadar doğrudur, konunun bir başka yönü de mutlaka bu
olmalıdır. Ama bütün bu çalışmaların
sonuçlandığını ve biraz sonra yasama
çalışmalarına geçildiğinde Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığımızın bir kanunu görüşülürken
bütün partilerin ortak önerisiyle bir madde eklenebileceğini
arkadaşlarımız söylüyorlar, bu gerçekleşebilir ve gazeteci
arkadaşlarımız, arzu ettikleri, arkasından uzun süredir
koştukları ve talep olarak ifade ettikleri konuyu
gerçekleştirmiş olarak görebileceklerdir. Ben de
arkadaşlarımızın bu haklarının
tanınması karşısında gerçekten sevinç
duyacağımı ifade etmek istiyorum.
Şüphesiz,
yine son bir iki yıldır gündeme getirilen konu basın
özgürlüğü konusudur. Basın özgürlüğünün Türkiyede
kalmadığı, çok sayıda gazetecinin cezaevinde hükümlü veya
tutuklu olarak bulunduğu
Buna ilişkin, Türkiyedeki pek çok
organın konuşması bir tarafa, yurt dışındaki yine
gazetecileri izleme kurulları gibi veya komisyonları veya
ajansları gibi kuruluşların Türkiyedeki basın
özgürlüğü konusunda raporlar yayınladıkları bilinmektedir.
Hem
bütçe görüşmeleri sırasında hem diğer bazı basın
toplantılarımızda Sayın Adalet Bakanı da bendeniz de
bu konu üzerinde duruyoruz. Gazetecilerin, Basın Kanunu veya Radyo
Televizyon Üst Kurulu Kanunuyla ilgili şahsi hürriyeti
bağlayıcı bir cezaya muhatap olmaları söz konusu değil
ancak gazeteci veya basın mensuplarını ilgilendiren iki temel kanun
var, birisi Türk Ceza Kanunudur, birisi Terörle Mücadele Kanunudur. Belki
bazı özel kanunlarda da adli para cezasını gerektiren suçlar
veya kabahatler de bulunmaktadır ancak bildiğim kadarıyla,
özellikle Terörle Mücadele Kanununun uygulanmasından doğan ve bundan
dolayı tutuklu veya hükümlü olarak bulunan pek çok gazeteci
sıfatını taşıyan insanın bulunması söz
konusudur.
Bunun
dışında, gazetecilik mesleğini doğrudan ifa etmek
suretiyle yani yazdığı yazıdan,
bastırdığı kitaptan, çizdiği karikatürden dolayı
şahsi hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm edilmiş çok az
sayıda bu sıfatla çalışan insan bulunmaktadır.
Türk
Ceza Kanunundaki üç veya dört madde önemlidir. Bunlardan bir tanesi,
soruşturmanın gizliliğini ihlal suçlamasıdır.
Soruşturmanın gizliliği, Türk Ceza Kanununda aslolan bir
hükümdür. Ceza Muhakemesi Kanunu da Ceza Kanunu da yıllardan beri -eski
veya yeni şekliyle- soruşturmanın gizli olacağını
öngörmektedir. Bu hükümden vazgeçmediğimize göre ve bundan sonra da
kalacak bir hüküm olarak gördüğümüze göre, soruşturmanın
gizliliğini ihlal suçunun da ortadan kalkması söz konusu
değildir. Ancak, suç ve ceza arasındaki ceza adaletini söz konusu
ettiğimizde belki ceza süreleri bakımından bir düşünme olabilir.
Adli
yargılamayı etkilemeye teşebbüs ayrı suçlardan bir
tanesidir, ihmal suçu başka suçlardan bir tanesidir. Türk Ceza Kanunu
üzerindeki bu maddelere ilişkin geçtiğimiz dönem önünüze
getirdiğimiz ama Genel Kuruldan geçmediği için kanunlaşmayan
Ceza Kanunundaki bir değişiklik söz konusuydu. Bunu tekrar önümüze
getirmek veya gerçekleştirmek söz konusu olabilir. Suçun
unsurlarını yeniden belirlemek, suç ve ceza arasındaki
ilişkiyi gazetecilerin lehine tekrar uyarlamak söz konusu olabilir.
Terörle
Mücadele Kanunu konusunda da özellikle Dördüncü Yargı Paketi içerisindeki
bazı madde değişikliklerinin bir rahatlık
sağlayabileceğini söyleyebilirim ama kanunun bütünüyle ortadan
kaldırılması, terörle mücadele eden bir Türkiye için şu
anda söz konusu bulunmamaktadır.
Ben,
iki arkadaşımın konuşmalarından da şunu
anlıyorum: Gazeteciler bir meslek olarak bunu yaparken gerçekten büyük bir
sıkıntı içerisindedirler ancak bu
sıkıntıların büyük bir kısmı Hükûmetimizden veya
onun uygulamalarından kaynaklanmıyor. Ben de
arkadaşlarımızı sık sık ziyaret ettiğimde,
bazı medya sektöründe çalışan pek çok
arkadaşımızın aylardır maaşlarının
ödenmediğini biliyorum. Aylardır maaşları ödenmeyenlere
karşı patronu etkileyecek teşebbüsler ancak sözle olabilir,
yoksa yasal bir zorunlulukla bunu yaptırmamız söz konusu değil.
Kendilerine ifade edildiğinde, evet, birtakım maddi
sıkıntılar sebebiyle beş altı aylık
aylıklarının ödenemediği söylenmişti, oysa aynı
patronların daha büyük işlerde peşin paralarla milyar
liraları hemen temin edebildiklerini görüyoruz. Dolayısıyla,
gazete patronlarının çalışanların ücretlerini aylarca
ödememesi çok büyük bir ayıptır ve çok büyük bir eksikliktir.
Çalışma
güvenceleri yoktur. Gazeteci arkadaşlarımız, her gün
kapının önüne konuluverme tehlikesi içerisindedirler. Yani ne yapacak
ki Ben yarın işimden olacağım,
evime ekmek götüremeyecek bir noktadayım... Evet, sendika
dayanağından da mahrum oldukları için pek çok gazete, pek çok
televizyonda sendikasızlaştırma temayülleri değil, etkileri
söz konusudur. Maalesef, bugün sadece Anadolu Ajansında 2 sendika varken,
bunun dışında hiçbir basın ve yayın kuruluşunda
tek sendika bile bulmak mümkün değildir. Buradan şunu söylemek
istiyorum: Yine patronlar, gazetecilerin sendika kurmalarını,
haklarını sendikal yollarla talep etmelerini arzu etmiyorlar.
Düşük
ücretle çalıştırılmaktadırlar. Maalesef, sadece belli
köşelerde yazanların veya belli isimlere sahip olanların
transfer ücretleri de dâhil olmak üzere, çok sıfırlı rakamlarla
ücret aldıkları bilinmektedir ama gerçek emekçilerin, muhabirlerin,
alt kademede, mutfakta çalışanların ücretlerinin çok düşük
olduklarını söylemeliyim.
Bu
kapsamda söyleyebileceğim bir konu da iletişim fakültesi
mezunlarının fevkalade yüksek sayıda mezun vermesine
rağmen, yine basın yayın sektöründe gerekli ilgiyi
görmedikleridir. Hiçbir gazete patronu bazılarını istisna etmem
gerekir şüphesiz- iletişim fakültesi veya basın yayınla
ilgili bölümlerden mezun olmuş arkadaşlarımızı
çalıştırmayı arzu etmemektedirler ancak Anadolu
Ajansımızda, Basın Yayın Enformasyon Genel
Müdürlüğünde, Radyo Televizyon Üst Kurulunda son yıllarda en çok
yaptığımız işlerden birisi uzman
yardımcılığı sınavları açarak iletişim
fakültesi mezunlarının bu kurumlarda çalışmasını
temin etmek olmuştur. Yine, özendirici bazı tedbirler almakla
birlikte, sayısı binleri bulan iletişim fakültesi
mezunlarının maalesef çalışmalarının mümkün
olmadığını üzüntüyle görmekteyiz.
Dolayısıyla,
iş güvencesi çok zorken, ücretler çok düşük ve aylarca belki de
ödenmiyorken, bir sendika kurup o sendikayla haklarını talep etme
noktasında da sıkıntılar varken şüphesiz gazetecilerin
bütün sorunlarının gelip de yıpranma payına indirgenmesi
çok doğru değildir. Bu bir haktır, bu hak yerine getirilecektir
ama tüm milletvekillerimizin, tüm siyasi partilerimizin gazetecilerin
aslında var olan bu sıkıntıları konusunda da gerekli
çabayı göstermesi ve çevreleri etkilemek suretiyle o kişilerle de
doğrudan ilişki kurmak ve hatta bir yasal mevzuata kavuşturmak
mümkünse yani bu sıkıntı çekilen konularda, bunları da
Parlamento önüne getirmek gibi bir hakları olduğunu düşünüyorum.
Şüphesiz,
Plan ve Bütçe Komisyonunda da bütçelerimiz görüşülürken dile getirildi ama
ben şahsıma bağlı olan kurumlarda bütün bu hususlara
fazlasıyla dikkat ettiğimi söylemek isterim. Bu bir sorumluluktur, bu
sorumluluğumuzu elbette yerine getireceğiz. Şüphesiz, tutuklu
olan, gazeteci sıfatı taşıyan ve içlerinde bir
milletvekilimizin olduğunu bildiğimiz bir konuda tahliyelerden yana
olduğumu da, özgürlüklerine kavuşmalarını şahsen talep
ettiğimi de pek çok arkadaşımız biliyor. İnanan olur,
inanmayan olur ama en azından iki yıldan bu yana, bir yıldan bu
yana söylediğimiz konularda samimi olduğumuza inanmanızı
talep ederim.
Şüphesiz,
Türkiyede bir yargı var. Yargı üç erkten bir tanesi ve o
yargının, üçüncü yargı paketi çıkmış
olmasına rağmen elindeki dosyayla ve sanıklarla ilgili verdikler
kararı da ancak itirazlar veya temyizler yoluyla karşılamak
mümkün. Bir siyasi iradenin veya yürütmenin doğrudan yargının
verdiği kararları belki eleştirmesi mümkün ama yön vermesi ve o kararda
etkili olması da söz konusu değil, en azında Anayasa buna
karşı çıkıyor.
Değerli
arkadaşlarım, Basın-Yayın ve Enformasyon Genel
Müdürlüğümüz olarak geçmişte 7 olan il müdürlüğü
sayısını, geçtiğimiz yıl çıkarılan kanun
hükmünde kararnameyle 17ye çıkardık. Şu anda Türkiyede
çıkan yerel gazete sayısı, televizyon sayısı,
basın kartı sahibi olan basın mensubu
arkadaşlarımızın sayıları dikkate alınmak
suretiyle, Türkiye'nin farklı bölgelerinde 17 tane il müdürlüğü kurduk.
Bu il müdürlüklerimiz, basın mensubu arkadaşlarımızın
her türlü ihtiyaçlarını karşılama noktasında
sanıyorum daha da etkili olacaklar. Yeni kurduğumuz il müdürlükleri,
Afyonkarahisar, Bursa, Çanakkale, Edirne, Gaziantep, Kayseri, Konya,
Muğla, Samsun, Şanlıurfa il müdürlükleridir. Bunlar -daha önce-
Adana, Antalya, Diyarbakır, Erzurum, İstanbul, İzmir ve
Trabzona ilaveten kuruldular.
Yine, son çıkan kanun
hükmünde kararname ile yurt dışı teşkilatımızdaki
temsilcilikler yani basın müşavirleri veya basın
ataşelerinin imkânları ve kuruldukları ülkelerde
artırıldı. Almatı, Aşkabat, Atina, Bakü, Berlin, Bern,
Beyrut, Brüksel, İslamabat, Kahire, Lefkoşa, Londra, Moskova,
Washington, New York, Viyana, Paris, Riyad, Roma, Tahran, Taşkent, Tokyo
basın müşavirliklerine ilaveten Abuja, Bişkek, Brezilya,
Cakarta, Saraybosna, Sofya, Kuala Lumpur, Lahey, Madrid, Pekin, Pretoria,
Stockholm ve diğer bazı ülkeler de sayısı 39u bulan yeni
basın müşavirlikleri ve basın ataşelikleri kurulmuş
oldu.
Uzman
yardımcılığı kadroları aldık, bu kadrolar
için de sınavlarımızı yaptık. Ayrıca
İngilizce, Fransızca, Almanca gibi yaygın kullanımda olan
diller haricindeki dillerde de mütercim tercüman kadrolarını
almış bulunuyoruz.
Haber hizmetlerinde iyi
bir noktaya geldik. Yurt dışına da haber servisleri
yapıyoruz. Aynı zamanda Devlet Enformasyon Sistemini kurduk. Burada
da izlediğimiz televizyon kanalı 8den 40a, takip edilen
yabancı haber ajansı 23ten 27ye, İnternet haber portalı
sıfırdan 300e çıkarıldı, yabancı radyo istasyonu
artırıldı. Bu haber kaynakları üç yüz altmış
beş gün yirmi dört saat kaydedilerek enformasyon raporu hâline getirildi.
Aynı zamanda, yerel
medya eğitim seminerleri yapıyoruz. En son Muğla ilinde
yaptığımız eğitim seminerine 300e yakın gazeteci
arkadaşımız katılmıştı, 8 ili bir araya
getirmiştik.
Ayrıca, Basın
Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğümüz, Basın Kartı
Yönetmeliğinde yaptığı değişikliklerle
geçmişte basın kartı sahibi olamayan pek çok gazeteci
arkadaşımızı basın kartı sahibi yaptı ve
sarı basın kartı mensuplarına da farklı avantajlar
temin edildi. Bunlardan belki de en önemlisi, yurt dışına
çıkışlarda vize kolaylığı sağlamak üzere gri
pasaport dediğimiz veya hizmet pasaportundan istifade etme imkânı
getirilmiş oldu.
Anadolu
basınını özendirme yarışmalarını sürekli
yapıyoruz. Aynı zamanda, teknik servisler yapıyoruz ve
Türkiyeyi yurt dışına tanıtıcı, on bir ayrı
dilde kitaplar, kitapçıklar bastırıyoruz. Bir taraftan da
ülkemizi ziyaret etmek isteyen basın-yayın mensuplarını
farklı ülkelerden davet ediyor, onlara Türkiye programları
yapıyoruz. Balkan Ülkeleri Medya Forumu, Türkçe Konuşan Ülkeler Medya
Forumu, Arap ve Afrika Medya Forumunu da geçtiğimiz üç yılın
içerisinde gerçekleştirmiş olduk.
Değerli
arkadaşlarım, destek hizmetleri olarak da yaptığımız
pek çok hizmet var. Sözümü fazlaca uzatmayacağım. Yerel medyanın
güçlendirilmesi konusunda, belki, Basın İlan Kurumumuzun
faaliyetlerini de saymamız gerekir. Geçtiğimiz yıl özellikle yerel
medyaya 250 milyon lira tutarında ilan ve reklam
dağıtımı yapıldı. Bu yıl, yine, şubat
ayından geçerli olmak üzere resmî ilan tarifesini artırıyoruz ve
yerel medyanın bu konuda daha fazla istifade edeceğini de
düşünüyoruz.
Radyo
Televizyon Üst Kurulunun kanunu iki yıl kadar önce
çıkmıştı. Şimdi, iki yıl içerisinde frekans
ihalelerini yapacağımızı ifade etmiştik. Bütün yasal
hazırlıklarımız bitti. Umuyorum ki mart ayı veya nisan
ayında frekans ihaleleri için de tamamen işe başlama
noktasında hazır olacağız. Böylelikle, 1994
yılında çıkmasına rağmen, aradan geçen yirmi yıla
yakın zamanda kanunun hiçbir maddesi işlemez hâldeyken bugün, Avrupa
Birliği Medya Yönergesi ilkeleri de esas alınmak suretiyle
yaptığımız yeni kanun Türkiyedeki radyo ve televizyon
yayıncılığına çok güzel avantajlar da getirmiş
oldu.
Şüphesiz
medya dediğimiz zaman İnternet medyasını da göz ardı
edemeyiz. Bugün çünkü sosyal medya, facebook ve twitter, haber portalları
dediğimiz pek çok haber siteleri de gazeteden, yazılı
basından daha çok tıklanıyor ve takip ediliyor. Buralarda
çalışan arkadaşlarımızı da Basın Kanunu
kapsamına alacak çalışmalar başlatıldı. Bir iki
noktasında ihtilaf vardı, o da giderildi. Umuyorum ki önümüzdeki
birkaç ay içerisinde İnternet medyasıyla ilgili kanunumuzu da
sizlerin destekleriyle çıkarmış olacağız.
Sözlerimin sonunda, yine,
çalışan gazeteci arkadaşlarımızın bugünlerini
tebrik ediyorum. Şartlarının, geleceklerinin mutlaka daha iyi
olacağını düşünüyorum, hepsine saygılarımı
sunuyorum.
Basın mensubu iken
hayatını kaybeden pek çok arkadaşımız var, onlara
Allahtan rahmet diliyorum ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Arınç.
Gündeme geçmeden önce,
sisteme girmiş sayın milletvekillerimize süremizin el verdiği
ölçüde İç Tüzük 60a göre söz vereceğim.
Sayın Türkoğlu.
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun, Türk İdareciler
Gününü ve Aktif Gazeteciler Gününü kutladığına ve son
haftalarda teröre ilişkin yaşanan gelişmeler konusunda Hükûmeti
Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi vermeye davet ettiğine ilişkin
açıklaması
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, Türk
İdareciler Gününü ve Aktif Gazeteciler Gününü ben de kutluyorum.
Otuz yıla yakın
bir zamandır devlet ve millet hayatını son derece olumsuz
etkileyen terör belasına ilişkin son haftalarda önemli
gelişmeler yaşanmaktadır. Bir süredir, terör örgütünü masum,
İmralıdaki teröristbaşını insancıl göstermeye
çalışan Hükûmet, teröristbaşının abdestli
namazlı, oruçlu olduğunu iddia eden bakanlar, eylemleri
İranın, İsrailin planladığını söyleyen
şahıslar türemiştir. Oysa, biliyoruz ki, İmralıdaki
bebek katili Öldürelim, otorite olalım. Ben, Allah ile olan
savaşı kazandım, yarı tanrıyım. Ben
peygamberim. Namaz tiyatrodur. diyen bir ruh hastasıdır. Böyle bir
ruh hastasıyla devletin geleceğini müzakere edenlerin de ruh hâlinden
şüphe etmekteyiz ve olan biteni gazetelerden takip edebilmekteyiz.
Hükûmeti bu
gelişmeler konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisini aydınlatmaya,
bilgi vermeye davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Türkoğlu.
Sayın Yeniçeri.
2.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, çiçekçilik sektöründe yaşanan
sorunlara ilişkin açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AKP İktidarı,
Öcalan ile görüşmekten ülkenin sorunlarını görüşmeye
fırsat bulamıyor. Her kesimin olduğu gibi, gazetecilerin,
çiftçilerin, çiçekçilerin, köylünün sorunları da çözüm bekliyor. Bu
anlamda, çiçekçilerin sorunları da çözüm üzerine çözüm gerektiriyor.
Çiçek ile demokrasi ve
kadın hakları arasında doğru bir ilişki vardır.
Eli çiçek tutan insan yobaz, fikirleri çiçek gibi açan siyasetçi de fanatik
olmaz.
Bugün, çiçekçilik sektörü
büyük sıkıntılarla karşı karşıyadır.
Çiçekçilik sektöründe yaklaşık 400 bin vatandaş ekmek
yemektedir. Çiçek, saklanması zor, kısa sürede tüketilmesi gereken
bir metadır. Bu sektörün desteklenmesi son derece önemlidir. Çiçekçilik
sektöründe uygulanan yüzde 18 KDV sektörü öldürmektedir, çiçekçilik sektöründe
KDV kaldırılmalıdır. Çiçekçilik esnafı desteklenmesi
için korsan çiçek satışlarından kurtarılmalıdır.
Herkesi
çiçekçiliği desteklemeye, çiçek almaya ve çiçek gibi kalmaya davet
ediyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yeniçeri.
Sayın
Işık
3.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, 10 Ocak Dünya
Çalışan Gazeteciler Gününü ve Türkiyede tarımsal
öğretimin 167nci yıl dönümünü kutladığına
ilişkin açıklaması
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Biz
de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak Dünya Çalışan Gazeteciler
Gününü canıgönülden kutluyor, tüm medya
çalışanlarının sorunlarının bir an önce çözümü
temennilerimizi iletiyoruz.
Ayrıca,
Türkiyede tarımsal öğretimin 167nci yıl dönümü nedeniyle iki
asra yakın bir süredir cefakâr ziraat mühendisleri başta olmak üzere
Türk tarımına hizmet veren tüm çalışanları
yetiştiren değerli öğretim elemanlarının ve tarım
camiasında çalışanların bu gününü kutluyor, nice günler
diliyoruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Işık.
Sayın
Bayraktutan
4.-
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, gazeteciliğin
dünyanın en güzel, en heyecanlı, en zor ve en onurlu mesleklerinden
biri olduğuna ve hâlen cezaevinde tutuklu bulunan gazetecilerin davalarının
bir an evvel sonuçlandırılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
UĞUR
BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Gazeteciliğin
dünyanın en güzel, en
heyecanlı, en zor ve en onurlu mesleklerinden biri olduğunu
ifade etmek istiyorum.
Günümüz
bilgi çağında zor şartlar altında kamu görevini yerine
getiren basın emekçileri geçmişte olduğu gibi bugün de çok
önemli bir yere sahiptir. Bir fedakârlık mesleği olan basın
sektöründe özellikle yerel yayın organlarının özverisi takdire
şayandır.
Gazetecinin
ana görevleri arasında ilk sırada olan toplumu bilgilendirme
hakkı aynı zamanda vatandaşın doğru haber alma
hakkıyla eş değerdir. Gazetecilere yapılacak engelleme,
vatandaşın haber alma hakkını engellemek demektir.
Anlamsızca
hâlen cezaevinde tutuklu bulunan gazeteci
meslektaşlarımızın da artık hükümlülük
sınırlarını zorlayan davalarının bir an evvel
sonuçlandırılmasının gerektiğini düşünüyorum.
Dünyanın
tarafsız siyasetçileri artık Türkiyeyi gazeteciler için devasa
hapishane olarak anmaya başladılar. Türkiye'nin silinmesi zor böyle
bir unvanı hak etmediğini özellikle belirtmek istiyorum. Buna yol
açanların bir an önce aklın ve demokrasinin yolunu seçmelerini
umuyorum.
Bu
vesileyle radyo, dergi, İnternet, gazete ve televizyonlarımız
başta olmak üzere medyamızın her türlü kolunda çalışan
tüm basın emekçisi çalışanlarımızın
Çalışan Gazeteciler Gününü kutluyor, çalışmalarında
başarılar diliyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bayraktutan.
Sayın
Eyidoğan
5.-
İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğanın, 2010 Avrupa Kültür
Başkenti, 2012 Spor Başkenti olan İstanbulda birçok yerde
heykellerin neden kaldırıldığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) Teşekkür ediyorum Başkan.
Yıllardır
İstanbulluların görmeye alıştığı heykellere
2010 Avrupa Kültür Başkenti, 2012 Spor Başkenti olan İstanbulda
ya rastlanamamakta ya da bu önemli sanat eserlerine gerekli önemin
verilmediği, bakım ve onarımının
yapılmadığı görülmektedir.
Türkiye'nin
yetiştirdiği aşağıda belirtilen sanatçılar
tarafından, Hakkı Karayiğitoğluna ait Lütfi Kırdar
Kongre Merkezi önüne, Işılar Kürün Kadıköye, Rahmi Aksungurun
Maçkaya, Ayşe Erkmenin Beyoğlu Tünele, Meriç Hızalın
Üsküdara, Ertuğ Altanın Kabataşa, Vedat Somayın
Yenikapıya, Mümtaz Işıkgörün Ihlamura, Adem
Yılmazın Taksim Gezi Parkına ve Ümit Öztürkün Atatürk
Havalimanı girişine konulan ve görmeye
alıştığımız heykelleri yerlerinden
kaldırılmıştır. Kaldırılan heykellerin
kaldırılma gerekçesi nedir? Kaldırma talimatını kim
vermiştir? Bu heykeller şu anda nerede bulunmaktadır?
Bir
kentin kültürlülüğü o kentte ne kadar büyük AVM
yapıldığı veya hangi meşhur müzik grubunun konser
verdiğiyle ölçülmez. Geçmiş ve çağdaş, kültürel mirasa,
kamusal alanlardaki simgelere sahip çıkmak bir kentin kültürlülüğünü
belirleyen
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Eyidoğan.
Sayın
Öğüt
6.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, Gazeteci Metin
Göktepenin görev başındayken gözaltına alınarak polisler
tarafından linç edilişinin yıl dönümüne ve tüm basın
emekçilerinin 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Gününü
kutladığına ilişkin açıklaması
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Önceki
gün, gazeteci Metin Göktepenin görev başındayken gözaltına
alınarak polisler tarafından linç edilişinin yıl dönümüydü.
Kendisini bir kez daha saygıyla anıyorum.
İşte,
hem bu sebeple hem de Türkiyede gazetecilerin içinde bulunduğu
koşullar yüzünden Çalışan Gazeteciler Gününde güzel şeyler
söyleyebilmek maalesef pek de mümkün olmuyor. Hele ki bu ülkede, asıl
işlerini yaptıkları için, araştırdıkları,
sordukları ve sorguladıkları için her türlü baskı ve
tehdide maruz kalan ve susturulmaya çalışılan gazetecilerin
varlığını düşündüğümüzde karşımıza
çıkan utanç tablosu bu önemli günün anlamını örseliyor. En büyük
dileğimiz, Çalışan Gazeteciler Gününü adına
yaraşır biçimde kutlayabildiğimiz Türkiyedir.
Bu
düşüncelerle Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Deniz Yıldırım
ve diğer tüm tutuklu gazetecilere selamlarımı yolluyor, her
türlü baskı altında görevlerini yapmaya çalışan,
mesleğin gereklerinden vazgeçmeden gerçeğe ulaşmak ve aktarmak
için çabalayan tüm basın emekçilerinin gününü kutluyorum. Bu uğurda
can veren tüm gazetecileri de saygıyla anıyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın
Tanal
7.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Şanlıurfalı
çiftçilerin geriye dönük olarak aldıkları destekleme ödemeleri
nedeniyle borçlu hâle getirildiğine ve destekleme
sınırlarının düşmesinin nedenini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Uzun
zamandır ödenmeyen tarım destek primleri ve dondurulan krediler
üzerine Şanlıurfalı çiftçilerimiz bu yetmezmiş gibi, geriye
dönük olarak aldıkları destekleme ödemeleri nedeniyle borçlu hâle
getirilmiştir. Ödemeler yapılacak. diye uzun zaman
oyaladığınız çiftçilerimizi şimdi borçlu duruma
düşürdünüz. Bu borçlar bir sonraki seçim döneminde yine rant elde etmek
amacıyla silinmiş gibi gösterilecek, seçim sonrasında ise yine
çiftçilerimiz borçlu hâle mi getirilecektir?
2012
yılında mısırda 1 ton olan destekleme sınırı
bu yıl 675 kiloya düşürüldü. Buğday 600 kilodan 450 kiloya,
pamuk 550 kilodan 490 kiloya düşürüldü. Ürün bundan fazla da olsa destekleme
sınırı bu kadar. Bu sınırların düşmesinin
nedeni nedir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Tanal.
Sayın
Kaplan
8.-
Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplanın, basın mensuplarına
yönelik tehdit, baskı ve yazılarından dolayı tutuklamaların
ve benzeri yaptırımların bu iktidar döneminde de devam
ettiğine ve görevleri başında yaşamını yitiren
basın mensuplarını saygıyla andığına
ilişkin açıklaması
MEHMET
HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Düne
kadar faili meçhul cinayetlerle ve suikastlarla düşünme ve yazma
özgürlükleri elinden alınan basın mensupları, ne yazık ki
bugün de cezaevlerinde dört duvar arasında tutulmaktadır. Basın
mensuplarına yönelik tehditler, baskılar ve yazdıklarından
ve söylediklerinden dolayı haklarında açılan davalar,
tutuklamalar ve benzer yaptırımlar ne yazık ki bu iktidar
döneminde de devam etmektedir.
Özgür
düşünme ve demokrasi adına görevleri başında
yaşamını yitiren Sayın Uğur Mumcuyu, Metin
Göktepeyi, Ahmet Taner Kışlalıyı, Çetin Emeçi, Abdi
İpekçiyi, Hrant Dinki ve ismini sayamadığım diğer
değerli basın mensuplarını saygıyla anıyorum bu günde.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
Sayın
Aslanoğlu
9.-
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, 10 Ocak Dünya
Çalışan Gazeteciler Günü ile Türk İdareciler Gününü
kutladığına ve Basın İlan Kurumu Yasasının
değiştirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Efendim, ben de Dünya Çalışan
Gazeteciler Gününü kutluyorum, özellikle Sayın Balbay ve Tuncay Özkana
özgürlükler diliyorum ve ayrıca, yine bugün kutlanan Türk İdareciler
Gününde tüm idarecilerimize başarı dileklerimi iletiyorum.
Sayın
Başkan -Sayın Başbakan Yardımcısı gitti-
Basın İlan Kurumu tarafından yerel gazetelere
dağıtılan ilan bedelleri, Basın İlan Kurumunun
yasası çok eski olduğu için, özellikle büyüyen İstanbulda -eski
şekilde Babıali gazeteciliği esas alınmış, fakat
yeni büyük ilçelerde 5 bin, 10 bin, 15 bin satan gazeteler var- tiraja göre
verilmesi gerekiyor. Burada bir adaletsizlik var, özellikle Basın
İlan Kurumu Yasasının bu şekilde değiştirilmesi
gerekiyor. Bunu bir kez daha dile getirmek istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Aslanoğlu.
Sayın
Karaahmetoğlu...
10.-
Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlunun, ağır
kış şartları nedeniyle Giresunun köylerinde yaşanan
sıkıntılara ilişkin açıklaması
SELAHATTİN
KARAAHMETOĞLU (Giresun) Sayın Başkan, Giresunun köylerinde
yoğun kar yağışından dolayı yollar
ulaşıma kapalı, elektrikler kesiktir.
Vatandaşlarımız sıkıntılarını bana
iletiyorlar. Özellikle Dereli ilçesi Kulakkaya merkezinde 19 işçimiz
mahsur kalmış, yol kapalı, elektrik yok, yakacak ve yiyecek
sıkıntısı içindeler. Elektrik dağıtım
işini üstlenen şirket, dört gündür elektriği olmayan
yurttaşlarımıza on gün daha beklemeleri gerekeceğini
söylüyor. Geçtiğimiz yıllarda da aynı sorunlar
yaşanmış, konu hakkında defalarca soru önergesi
vermiştim. AKP Grup Başkan Vekili Giresun Milletvekili dahi sorunu,
çözmesi için Başbakana ileteceğini söylemişti. Giresunda
sorunun boyutunu göstermesi açısından anlamlıdır.
İktidar partisinin yetkililerinin bile çözemedikleri sorunu görmezden
gelmelerini kamuoyunun takdirine bırakıyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Karaahmetoğlu.
Sayın Belen
Sayın
Belen yok galiba.
Sayın Dedeoğlu...
11.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, 10 Ocak Dünya
Çalışan Gazeteciler Gününü kutladığına ilişkin
açıklaması
MESUT DEDEOĞLU
(Kahramanmaraş) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Yazılı ve görsel
basınımızda görev yapan tüm gazetecilerimizin 10 Ocak
Çalışan Gazeteciler Gününü kutluyorum. Başarılı
çalışmalarının devamını diliyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Dedeoğlu.
Sayın Genç
12.-
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, ağır kış
şartları nedeniyle Tunceli ve komşu illerde yaşanan
sıkıntılara ilişkin açıklaması
KAMER GENÇ (Tunceli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bu
seneki kış şartları nedeniyle gerçekten ilimiz Tuncelide
tabii komşu iller; Bingöl, Erzurum, Erzincan, her taraftan da telefonlar
geliyor- yollar çok kapalı, 2 metreyi aşan kar var. Maalesef buraya
gerekli yakıt yardımı yapılmamaktadır. Tayyip Bey
sülalesini toplayıp da Afrikada kamp kuracağına, evvela
ihtiyaçlarını giderecek şekilde oralara olağanüstü hâl
gerektiren bir ödenek göndermesi gerekir.
Yine, vatandaşlar
bize telefon ediyorlar hayvanlar, tabii, her taraf karla kaplı
olduğu için- arpaya yazılmışlar. Toprak Mahsulleri Ofisi
Ben 25 bin ton arpa istedim. diyor, tutmuş 700-800 kilo arpa Gel al.
diyor. Vatandaş diyor ki Ben bir kamyonu tutup da gidip Malatyadan
nasıl getireyim? Yani, Hükûmetin özellikle zor şartlar altında
yaşayan bu vatandaşlara yardım elini uzatması lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Genç.
Sayın Buldan
13.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, Pariste 3 Kürt
kadınına yönelik suikastı kınadığına ve 10
Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Gününü kutladığına
ilişkin açıklaması
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben, sözlerime
başlarken, Pariste bir suikast sonucu 3 Kürt kadını infaz
edildi, suikastı nefretle kınadığımızı,
Fransa Hükûmetinin olayı bir an önce açığa çıkarması
gerektiğini ve olayın üzerindeki sis perdesinin bir an önce
kaldırılması gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Ayrıca,
10 Ocak günü, 1961den beri Çalışan Gazeteciler Bayramı olarak
kutlanıyor. Bu yasa çıktığından beri Türkiyede ifade
ve basın özgürlüğü hep tehdit altında olmuştur.
Yasanın yürürlüğe girişinin 52nci yıl dönümünde, 70i
aşkın gazeteci açısından, tartışmasız bir
şekilde, dünyanın en büyük cezaevi kuşkusuz Türkiye
olmuştur. İfade ve basın özgürlüğü önündeki sorunların
çözümü için Meclis görevini yapmak durumundadır.
Tüm
gazetecilerin gününü kutluyor, başarılar dilediğimi ifade etmek
istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Buldan.
Sayın
Sarıbaş
Yok.
Sayın
Kuşoğlu
14.-
Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlunun, 10 Ocak Dünya
Çalışan Gazeteciler Gününü kutladığına ve basın sektörüyle
ilgili düzenleme yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
BÜLENT
KUŞOĞLU (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben
de Dünya Gazeteciler Gününü kutluyorum. Dünyada en fazla tutuklu gazetecinin
olduğu ülke olmanın verdiği buruklukla kutluyoruz ama
yıpranma zammıyla gazetecilere de bir müjde veriliyor bugün bütün
grupların önerisiyle. İnşallah gerçekleşir diyorum. Ama
gazeteci sektörü, basın sektörü kayıp ve kaçağın en fazla
olduğu sektördür. Sadece yıpranma zammıyla sektörü düzenlemek
yetmeyecektir, gazetecilerin sorunlarını çözmeye yetmeyecektir.
Sektörün düzenli olarak gözetim ve denetim altında bulundurulması
gerekir. Buna da özellikle Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının riayet etmesi gerekir. Bu konuda da ayrı
bir düzenleme yapılması lazımdır diye düşünüyorum.
Çok
teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kuşoğlu.
Sayın
Yüksel
15.-
Denizli Milletvekili Mehmet Yükselin, 10 Ocak Dünya Çalışan
Gazeteciler Gününü kutladığına ilişkin
açıklaması
MEHMET
YÜKSEL (Denizli) Sayın Başkanım, tüm koşullarda
canları pahasına habercilik görevini yerine getirmeye
çalışan yerel ve ulusal basın camiamızın
Çalışan Gazeteciler Gününü kutluyorum. Görevleri başında
hayatlarını kaybeden basın mensuplarımıza da Allahtan
rahmet diliyorum.
Basın
sektörünün temel taşları olan basın emekçilerimize de
aileleriyle birlikte, huzurlu, mutlu ve başarılı yarınlar
diliyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yüksel.
Sayın
Ekşi
16.-
İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşinin, ücretini alamayan gazetecilerin
durumlarına yönelik olarak 212 sayılı Yasanın tam
manasıyla yürürlüğe girmesi için yapılmış bir teklife
sahip çıkılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
OSMAN
OKTAY EKŞİ (İstanbul) Sayın Başkan, çok
teşekkür ederim.
Gazetecilerin
bizim bildiğimiz deyimle yıpranma payının iade edilmesi
konusunda atılan adım nedeniyle yetkililere teşekkürlerimi
sunmak isterim. Umarım, bunu kısa zamanda gerçekleştirmek mümkün
olur ama asıl söylemek istediğim -Sayın Başbakan
Yardımcısı maalesef ayrıldı Genel Kurul salonundan- iktidar
partisi milletvekillerinin dikkatine sunmak istiyorum: Sayın Başbakan
Yardımcısı ücretini almayan yahut çok sıkıntıda
bulunan gazetecilerin durumunu benimle birlikte, başkalarıyla
birlikte ağlayarak seyretme durumunda değil. 212 sayılı
Yasanın tam manasıyla yürürlüğe girmesi için
yapılmış teklif var. Onun dikkate alınması ve
milletvekili arkadaşlarımızın buna sahip
çıkmasıdır çözüm olan.
Bu
hususa arkadaşlarımızın da dikkatini çekmek istiyorum ve
Sayın Başbakan Yardımcısı dâhil Hükûmeti göreve davet
ediyorum.
Teşekkürlerimi
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Ekşi.
Sayın
Ulupınar
17.-
Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınarın, Zonguldak Kozludaki maden
kazasına ilişkin açıklaması
ÖZCAN
ULUPINAR (Zonguldak) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Geçtiğimiz
pazartesi günü Zonguldakımızda Kozlu Maden Ocağında elim
bir olay meydana geldi. Hepimizin bildiği gibi, 9 kardeşimiz bu olaya
maruz kaldı. 5inin cenazelerine ulaşıldı, onları
defnettik, 3ünü arama çalışmaları devam etmektedir, 1
kardeşimiz de yaralı olarak çıkarıldı; onun -çok
şükür- hayati tehlikesi yok, durumu iyi. Biz bölge milletvekilleri olarak
bölgemizdeydik. Enerji Bakanımız, Çalışma
Bakanımız bölgemize geldiler. Adli, idari soruşturma, teknik soruşturma
devam etmektedir. Kusuru olan, ihmali olan varsa; hangi kişi, kurum bu
kusuru işlediyse inşallah cezasını çekecektir.
İnşallah bu, son olur.
Ben
hayatını kaybeden bütün madencilerimize Allahtan rahmet diliyorum,
kederli yakınlarına sabır ve başsağlığı
temenni ediyorum, yaralı kardeşimize de acil şifalar diliyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
- Teşekkür ederiz Sayın Ulupınar.
Sayın
Ataş
18.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Ataşın, 10 Ocak Dünya
Çalışan Gazeteciler Gününü kutladığına ve Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin Tunceliyle ilgili ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA
ATAŞ (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben
de Dünya Gazeteciler Gününü kutluyorum, tüm gazeteci
arkadaşlarımıza başarılar diliyorum.
Biraz
önce Tunceliyle ilgili söz alıp yakıt olmadığını
ifade eden milletvekilimizle ilgili, bu bilginin doğru
olmadığını burada beyan etmek istiyorum. Tunceli
coğrafi şartlarının zor olduğunu hepimiz biliyoruz
ancak yakıttan dolayı hizmet yapılamayışı,
yolların açılamayışı sözünün doğru
olmadığını burada beyan etmek istiyorum. İl Özel
İdaresinden aldığımız bilgi şudur: 3 milyon para,
cuma günü İl Özel İdaresi hesabına
yatırılmıştır. Böyle bir sorun yoktur.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Ataş.
Sayın
Belen.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Yerine ben konuşacağım.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Akçay.
19.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 10 Ocak Dünya Çalışan
Gazeteciler Gününü kutladığına, tutuklu gazetecilerin bir an
önce özgürlüklerine kavuşmasını dilediğine ve
hayatlarını kaybeden gazetecileri rahmetle andığına
ilişkin açıklaması
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben
de Dünya Gazeteciler Gününü kutluyorum. Sadece gerçek gazetecilik
yaptığı için hürriyetlerinden mahrum edilen gazetecilerin bir an
evvel özgürlüklerine kavuşmasını diliyorum ve sadece gerçek
gazetecilik yaptığı için hayatlarını kaybeden ve
alçakça suikastlara kurban giden şehit gazetecilerimiz başta
Uğur Mumcu, İlhan Egemen Darendelioğlu, İsmail Gerçeksöz
olmak üzere hepsini saygıyla ve rahmetle anıyorum.
Bu
vesileyle de bugünün anısına gazetecilerin daha önce, 2008
yılında geri alınan fiilî hizmet zamlarının geri
verilmesini de temenni ediyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akçay.
Son
olarak Sayın Baydara söz vereceğim.
20.-
Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydarın, 9 Eylül 2011 tarihinde
Vanın Çatak ilçesinde kaçırılan polis memuru Nadir Özgenin
durumunu öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
METİN
LÜTFİ BAYDAR (Aydın) Sayın Başkan, 9 Eylül 2011 tarihinde
Van Çatak ilçesinde kaçırılan hemşehrim Söke
Bağarasından polis memuru Nadir Özgenin durumu nedir?
Nadir
Özgenle birlikte dağlarda alıkonulan, doğuda ve güneydoğuda,
kamu görevlisi ve polis memuru var mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Baydar.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin 3 önerge
vardır, okutuyorum:
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 28 milletvekilinin, Adalet
Bakanlığında görev yapan mübaşir ve hizmetlilerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/456)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Adalet
Bakanlığı merkez ve adliyelerinde mübaşir / hizmetli olarak
görev yapan yargı çalışanları 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun tasnif edilen sınıflar
başlıklı 36ıncı maddesinin (VIII)inci bendinde
yardımcı hizmetler sınıfı içerisinde yer almaktadır.
Bakanlık
merkez ve adliye teşkilatlarındaki yoğun çalışma
şartları, iş hacmi, iş stresi ve mesai saatleri
dışında çalışıldığı da göz önüne
alındığında; 14/07/1965 yılında kabul edilen 657
Devlet Memurları Kanununun kadro sınıflarını
düzenleyen işbu maddesinin günümüz ihtiyaçlarını
karşılamaktan uzak olduğu, kurum personelinin telafisi
imkânsız mağduriyetine/zararına sebebiyet verdiği ve
yetersiz kaldığı açıkça görülebilecektir.
İlgili
mevzuatta mübaşir/hizmetlinin yapacağı görevler
sıralanmış olmasına rağmen, iş
yoğunluğu, eleman yetersizliği ve sair sebepler mazeret
gösterilerek mübaşir/hizmetliler idare tarafından görevleri haricinde
çalıştırılmaktadır. Mübaşirler mahkeme salonunun
düzeni ve sükûnetini sağlamaktan tutun, temizliğinin
yaptırılmasına, duruşma esnasında güvenliği ve
koordinasyonu sağlayarak gerekli durumlarda tebligat memuru olarak dahi
görev yapmaktadır.
Adliye
teşkilatının iş yükünün büyük bir kısmını
tek başına yüklenen ancak kadro sınıfı ve özlük haklar
olarak yardımcı hizmetler sınıfında yer alması nedeniyle,
büyük bir kısmı yüksekokul (4 yıllık dâhil) mezunu olan
mübaşirler üst derece kademelere yükselememekte, ek gösterge alamamakta,
düşük maaş almakta ve işbu durum telafisi imkânsız
maddi/manevi kayıplara yol açmaktadır. Kadro unvanlarının
yardımcı hizmetler sınıfında yer alması nedeniyle
maaş hesaplamalarında büyük maddi kayıplara uğrayan
mübaşirler/hizmetliler, başka kurumlara geçmek istediklerinde de
ancak hizmetli kadrolarına geçiş yapabilmektedirler. Adliye
teşkilatlarının iş yoğunluğunun ve
yaptıkları hizmetlerin göz önüne alınarak
mübaşirlerin/hizmetlilerin görev tanımlarının yeniden
yapılarak kadro sınıfının genel idari hizmetler
sınıfına dâhil olması gerekmektedir.
657
sayılı Devlet Memurları Kanunu ile konuyu düzenleyen tüzük ve
yönetmeliklerin hükümlerine bakıldığında, mübaşir ve
hizmetlilerin kendi görevleri olmadığı hâlde birtakım keyfî
ve angarya işlerde çalıştırılmaları yasal
değildir.
Anayasa'nın
18inci maddesinde ifadesini bulan "angarya yasağı" ve
kalem mevzuatında görev ve yetkilerinin geçtiği düzenlemeler nazara
alınarak yasal dayanaktan yoksun ve buna benzer uygulamaların sona
erdirilmesi gerekmektedir. Adli birimlerde görev yapan
mübaşir/hizmetlilerin yaptıkları hizmetler tamamen genel idari
hizmetleri sınıfında olan bir memurun yapacağı
işlerdir. Mübaşir/hizmetli kadrosunun yardımcı hizmetler
sınıfından çıkarılarak AB uyum yasaları
doğrultusunda genel idari hizmetler sınıfına dâhil edilmesi
gerekmektedir.
2007,
2008 ve 2009 yıllarındaki Adalet
Bakanlığı kurum idari kurullarında Büro Emekçileri
Sendikası ile Bakanlığın karşılıklı
imzaladıkları tutanaklarında " yardımcı
hizmetler sınıfında yer alan mübaşirlerin, genel idare
hizmetleri sınıfına geçirilmelerinin sağlanması"
maddesi olmasına rağmen Bakanlık bugüne kadar bu konuda hiçbir
çalışma yapmamıştır.
Mübaşirlerin
sorunlarının tespit edilmesi ve bu sorunların çözümlenmesi
amacı ile Anayasamızın 98inci
maddesi, İç Tüzükümüzün 104 ve 105inci maddeleri gereğince
bir araştırma komisyonu kurularak konunun tüm boyutlarıyla
araştırılmasını saygılarımızla arz
ederiz.
1)
Turgut Dibek (Kırklareli)
2)
Ali Rıza Öztürk ( Mersin)
3)
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
4)
Rahmi Aşkın Türeli (İzmir)
5)
Hasan Akgöl (Hatay)
6)
Haluk Ahmet Gümüş (Balıkesir)
7)
İhsan Özkes (İstanbul)
8)
Recep Gürkan (Edirne)
9)
Aylin Nazlıaka (Ankara)
10)
Emre Köprülü (Tekirdağ)
11)
İlhan Demiröz (Bursa)
12)
Veli Ağbaba (Malatya)
13)
Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
14)
Mahmut Tanal (İstanbul)
15)
Faik Tunay (İstanbul)
16)
Muharrem Işık (Erzincan)
17)
Ali Serindağ (Gaziantep)
18)
Ali Demirçalı (Adana)
19)
Haluk Eyidoğan (İstanbul)
20)
Sabahat Akkiray (İstanbul)
21)
Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
22)
Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
23)
Bülent Tezcan (Aydın)
24)
Ali Özgündüz (İstanbul)
25)
Sedef Küçük (İstanbul)
26)
Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
27)
Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
28)
Gürkut Acar (Antalya)
29)
Doğan Şafak (Niğde)
2.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 23 milletvekilinin, iş
kazaları ve işçi ölümlerinin sebeplerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/457)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
AKP
iktidarı ile işçi sağlığı ve güvenliği
tehlikeye girmektedir. İktidarın kadrolu işçiliğin yerini
taşeronlaşmayı teşvik etmesi ve çok düşük ücretlere
işçileri mahkûm etmesi iş güvenliğini yok etmektedir.
Yalnızca
2011 yılında DİSK, Türk Mühendis ve Mimar Odaları
Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliğinin (TTB) de aralarında
olduğu meslek örgütleri, işçiler, akademisyenler, gazeteciler,
avukatlar ve iş müfettişlerinin oluşturduğu İstanbul
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
Meclisinin araştırmalarına göre 2011 yılında işçi
ölümleri geçtiğimiz yıla göre yüzde 60 artmıştır. AKP
ise 2011 yılında iş kazaları sonucunda ölümlerin yüzde 17
azaldığı iddiasındadır. İstanbul İşçi
Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin raporuna
göre Aralık 2011'de 52, Ekim 2011'de 53 işçimiz
yaşamını yitirmiştir.
Maden
Mühendisleri Odası tarafından yapılan çalışma
sonucunda Türkiye'de 2011 yılında madenlerde 79 kişi iş yaşamında
hayatını kaybetmiştir, 117 kişi ise
yaralanmıştır.
Ülkemizde
son 10 yılda 50 işçi kot taşlama işinde
çalıştığı için yaşamını
yitirmiştir.
İstanbul
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
Meclisinin raporları Türkiye'deki iş kazalarının âdeta
'cinayete' dönüştüğünü ortaya koymaktadır. Her ay
yayımlanan raporlarla Türkiye'de işçilerin sağlıklı ve
güvenli bir ortamda çalışmadıkları ortaya
koyulmaktadır. Rapora göre, 2010'un ilk sekiz ayında 238 işçi
hayatını kaybederken, 2011'in ilk sekiz ayında ölen işçi
sayısı 376 olmuştur.
Öte
yandan dünyadaki durum ise, Uluslararası Çalışma Örgütünün
tahminlerine göre, dünyada iş gücü piyasasında bulunan
işçilerden yaklaşık 1 milyonu her gün iş kazası
yaşıyor. İş kazası ve meslek hastalıkları
sonucu her yıl 2,3 milyon insan ise hayatını kaybetmektedir.
Rapora
göre son on yılda 784 binden fazla iş kazası olmuştur, bu
kazalarda 10 binin üzerinde işçi ölmüştür.
AKP
iktidarı işçi güvenliğini yok saymaktadır. Güvencesiz kalan
işçi işveren tarafından sömürülmekte, güvencesiz olduğu
kadar güvensiz bir şekilde çalıştırılmaktadır.
İşçi ölümlerinin artmasının bizzat sorumlusu, ana
politikası taşeronlaşma olan AKP Hükûmetidir.
İş
kazaları ve işçi ölümlerinin bütün sebeplerinin tespit edilmesi ve bu
sorunların çözümlenmesi amacı ile Anayasamızın 98inci
maddesi, İç Tüzükümüzün 104 ve 105inci maddeleri gereğince bir
araştırma komisyonu kurularak konunun tüm boyutlarıyla
araştırılmasını saygılarımızla arz
ederiz.
1)
Turgut Dibek (Kırklareli)
2)
Ali Serindağ (Gaziantep)
3)
Veli Ağbaba (Malatya)
4)
İlhan Demiröz (Bursa)
5)
Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
6)
Mahmut Tanal (İstanbul)
7)
Faik Tunay (İstanbul)
8)
Ahmet Toptaş (Afyonkarahisar)
9)
Muharrem Işık (Erzincan)
10)
Ali Demirçalı (Adana)
11)
Haluk Eyidoğan (İstanbul)
12)
Sabahat Akkiray (İstanbul)
13)
Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
14)
Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
15)
Bülent Tezcan (Aydın)
16)
Ali Özgündüz (İstanbul)
17)
Sedef Küçük (İstanbul)
18)
Emre Köprülü (Tekirdağ)
19)
Recep Gürkan (Edirne)
20)
İhsan Özkes (İstanbul)
21)
Ali Rıza Öztürk (Mersin)
22)
Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
23)
Gürkut Acar (Antalya)
24)
Doğan Şafak (Niğde)
3.-
İstanbul Milletvekili Umut Oran ve 22 milletvekilinin, Van depremi
sonrasında yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/458)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
23
Ekim 2011 ve 9 Kasım 2011 tarihlerinde ardı ardına yaşanan
depremlerle Van tabii bir afete maruz kalmış, bu afet sebebiyle can
ve mal kayıpları yasanmış, şehirdeki sosyal yaşam
bozulmuş, ekonomik hayat durma noktasına gelmiş ve
vatandaşlarımız çok büyük zorluklarla mücadele etmek zorunda
kalmıştır.
Yine
şehrin eğitim hayatında da büyük bir kesinti
yaşanmış, deprem öncesinde de eğitim hayatında birçok
problem bulunan kentteki öğrencilerin eğitimine ara verilmiş,
birçok öğrenci misafir öğrenci olarak şehir
dışına gitmiş, şehir içerisinde kalanlar da
yaşadıkları felaket ve olanaksızlıklar sebebiyle çok
önemli bir zamanı kaybetmiştir.
Bunlara
ilaveten depremlerin yaşandığı tarihten bu zamana kadar
devletin hizmet yükümlülüğünü aksattığı görülmüş,
özellikle koordinasyon sorunu dikkati çekmiş, afet bölgesine
yardımların yeterli, etkin ve sürekli bir şekilde
ulaşmasında problemler olduğu kamuoyu nezdinde de dikkati
çekmiştir.
Şehrin
tekrar normal hayata dönmesi, sosyal yaşamın başlaması,
ekonomik faaliyetlerin devam etmesi, eğitim hizmetinin olması
gerektiği gibi sürmesi, kapsamlı bir teşvik
politikasının uygulanması ve ekonomik hayatı
canlandıracak önlemlerin alınması gerekliliği tespit
edilmiş, bu kapsamda muhalefet partileri tarafından da birçok öneri kamuoyunun
dikkatine sunulmuştur.
Anayasanın
sosyal devlet ilkesi, doğal afetten etkilenerek, büyük zorluklar
içerisinde yaşayan vatandaşlarımıza devletin
dayanışma göstermesi, onların sosyal ve fiziki
imkânlarını güçlendirmesi yükümlülüğünü de kapsamaktadır.
Bu
nedenlerle, Van'da yaşanan sorunların tespiti, ekonomik ve sosyal
hayatın yeniden canlanması için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi, buna engel olan tüm aksaklıkların tespiti ile çözüm
yollarının belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98inci
İç Tüzükün 104 ve 105. maddeleri uyarınca, bir Meclis
araştırması açılması için gereğini
saygılarımla arz ederim.
1)
Umut Oran (İstanbul)
2)
Aylin Nazlıaka (Ankara)
3)
Veli Ağbaba (Malatya)
4)
Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
5)
İlhan Demiröz (Bursa)
6)
Muharrem Işık (Erzincan)
7)
Mahmut Tanal (İstanbul)
8)
İhsan Özkes (İstanbul)
9)
Ali Serindağ (Gaziantep)
10)
Ali Demirçalı (Adana)
11)
Haluk Eyidoğan (İstanbul)
12)
Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
13)
Sabahat Akkiray (İstanbul)
14)
Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
15)
Bülent Tezcan (Aydın)
16)
Ali Özgündüz (İstanbul)
17)
Sedef Küçük (İstanbul)
18)
Recep Gürkan (Edirne)
19)
Ali Rıza Öztürk (Mersin)
20)
Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
21)
Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
22)
Gürkut Acar (Antalya)
23)
Doğan Şafak (Niğde)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurunuz, size yerinizden söz veriyorum.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
21.-
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, İstanbul Milletvekili Mustafa
Ataşın Tunceliyle ilgili ifadelerine ilişkin
açıklaması
KAMER
GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz
önce benim yaptığım konuşmaya, yani Tuncelide ilçe
yollarının, köy yollarının kapalı olduğunu ve
Tunceliye verilen karla mücadele araçlarının gerek Karayolları
itibarıyla gerekse İl Özel İdaresi itibarıyla çok yetersiz
olduğunu
Hatta dün Mazgirtin Geçitveren köyünde Köyde iki tane cenaze
var, elektrik yok, telefonlarımızı dahi şarj edemiyoruz.
diyen vatandaşların, benim ricam üzerine bu yolları
açıldı. Ben, burada, bunu derken AKP Milletvekili Mustafa Ataş
Efendim Türkiyede ödenek var. demiş. Yani, ortada eğer ödenek
varsa ve araçlar yeterliyse bu yollar niye açılmıyor? İsterse
gelsin, beraber gidelim. Kendisi Çemişgezeklidir, beraber gidelim;
hakikaten Tuncelinin yolları kapalı mı, yoksa açık
mı? Yani, hemen bizi burada tekzip etmenin anlamı yok ki.
Soralım, gidelim. İnsanlar her gün bize telefon ediyorlar. Vatandaşın
sıkıntılarını burada dile getirmek bizim de görevimiz.
Ama maalesef bu AKP
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.-
ÖNERİLER
1.-
CHP Grubunun, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ve 23 milletvekilinin, maden
ocaklarında meydana gelen kazaların nedenleri, maden emekçilerinin
çalışma koşulları ve emeklilik koşullarının
onların lehine olacak şekilde yeniden düzenlenmesine yönelik
çalışmaların yapılabilmesi amacıyla 17/5/2012
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 10 Ocak 2013 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
10/01/2013
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
10/01/2013 Perşembe günü (Bugün) yaptığı
toplantısında toplanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Muharrem
İnce
Yalova
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar ve 23 Milletvekili tarafından, 17/05/2012
tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
"Maden ocaklarında meydana gelen kazaların nedenleri, maden
emekçilerinin çalışma koşulları ve emeklilik
koşullarının onların lehine olacak şekilde yeniden
düzenlenmesine yönelik çalışmaların yapılabilmesi"
amacıyla verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin (418
sıra no.lu) Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak, 10/01/2013 Perşembe günlü birleşimde
sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Önerinin lehine, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Akar.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle
Zonguldak Kozluda yaşamını yitiren madenci kardeşlerimize
Allahtan rahmet diliyorum, ailelerine ve yakınlarına da
başsağlığı diliyorum.
Yine, bugün,
Çalışan Gazeteciler Gününü kutluyoruz. Onların da emeklerinin
boşa gitmemesi ve gereken itibarı görmelerini diliyorum.
17/05/2012de
yani 2012nin beşinci ayında, Anayasanın 98inci maddesine göre
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bir önerge verdim
ve bu önergem de madencilik sektörü ve madenci kardeşlerimizin
sorunlarıyla ilgili, maden kazalarıyla ilgili ve onların
çalışma koşullarıyla, emeklilikten sonraki emeklilik
koşullarının düzenlenmesine yönelik bir Meclis
araştırma önergesiydi. Peki, durup dururken 2012nin beşinci
ayında bu niçin aklıma geldi de böyle bir araştırma
önergesi verdim? Hepinizin bildiği gibi, ben KİT Komisyonu üyesiyim
ve KİT Komisyonunda Türkiye Taş Kömürünü, Türkiye
Kömür İşletmelerini, aynı zamanda EÜAŞe bağlı
maden ocaklarını denetlemekteyiz her yıl. Nereden yapıyoruz
bu denetlemeyi? Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetleme yapan
Sayıştay raporları üzerinden denetliyoruz. Peki, bu denetimlerde
ne çıktı Sayıştay raporlarında? Eğer AKPli,
Hükûmete mensup milletvekili arkadaşlarım bu Komisyondaki
Sayıştay raporlarını okumuş olsaydı benim gibi
kendilerine vazife edinirler ve madencilik sektöründe geliyorum diyen
kazaların önüne geçebilirdik.
Şimdi, bu
araştırma önergesi içerisinde madenlerimiz ve maden
işçilerimizin yaşadığı problemlerle birlikte,
özelleştirmeyle oluşan problemlerin araştırılması
vardı. Peki, nasıl özelleştirme yapıyor madencilik
sektöründe? 3 şekilde özelleştirme yapılıyor. Bir tanesi
Rödevans dediğimiz bir usulle. Bunu halk çok iyi bilmez, şöyle
tarif edilim redevansı: Bir tarlanız var ve bunu bir üretim
karşılığında üçüncü bir şahsa veriyorsunuz ve
üretimden, hasılattan pay alıyorsunuz, redevans bu.
Peki ikincisi ne?
İşçiliğin özelleştirilmesi yani hizmet alımı.
Buna son zamanlarda sık sık rastlıyoruz. Nerede rastladık?
Kozluda rastladık. Nerede rastladık? Karadonda rastladık.
Nerede rastladık? Üzülmezde rastladık ve devlete ait bir çok maden
işletmesinde buna rastlamaktayız.
Peki üçüncüsü ne? Yeni
icat oldu üçüncüsü de; madenlerin yanındaki işletmelerle birlikte genelde
termik santrallerle birlikte topyekûn olarak özele devretmek.
Şimdi, bu üç
şekilde yapılan özelleştirmelerde temel amaç neydi
arkadaşlar? İstihdamı artırmak, kaliteli, verimli üretim
yapmak, maliyetleri düşürmek ve iş güvenliğini
sağlamaktı. Peki, bu yapılanlar, bu özelleştirmelerden
sonra yapılanlar bunlarla uyuşuyor mu? Şöyle bir
incelediğimizde, örneğin, istihdam konusuna geldiğimizde,
2000li yıllarda 20 bin olan madendeki istihdam bugün, sizin Hükûmetiniz
döneminde 11 bine düşmüş. Demek ki istihdama yönelik bir
çalışma değil, tamamen insanları
yoksullaştırmaya, işçiliği yoksullaştırmaya ve
işsizliğe olanak sağlayan veya işsizliği öne getiren
bir çalışma olarak düşünülebilir.
Peki, diyelim ki istihdam
yaratmıyor. Peki, teknolojiyi mi getiriyor madenlere ya da üretimi mi artırıyor?
Hayır. Yine Sayıştay raporlarını incelediğimizde
teknolojinin gelmediğini görüyoruz. Mevcut kurumun yani işe
aldıkları kurumun araçlarını kiralayarak hiç
yatırım yapmadan madencilik işini yaptıklarını
görüyoruz. Peki, üretimi artırıyor mu? Hayır,
artırmıyor. Yine 2000li yıllardaki üretimin geldiği nokta
bugün yarı yarıya düşmüş vaziyette ve tamamen ithale
dayalı bir maden rejimimizin organize edildiğini her beraber
görmekteyiz.
Peki,
maden sektöründeki işçilerin geliri arttı mı bu
özelleştirmelerle birlikte? Yine koca bir Hayır. diyoruz.
Özelleştirmeyle birlikte maden sektöründe çalışan
insanların yarısından fazlası asgari ücretle
çalışmaya başladı. Yine 2000li yıllarda 5,44 dolar
olan saatlik asgari ücreti, bugün, sizin Hükûmetiniz döneminde 2,81 dolara
düşürerek insanları açlığa mahkûm ettiniz.
Peki,
maden sektöründe çalışan işçilerimizin acaba
özelleştirmeyle birlikte iş güvenliği ve iş
sağlığı sağlanmış mıdır? O da koca
bir Hayır.
Peki
-şimdi saydık- istihdamı artırıyor mu? Hayır.
Verimi artırıyor mu, üretimi artırıyor mu? Hayır.
Teknolojiyi yeniliyor mu? Hayır.
Peki,
iş güvenliğini sağlıyor mu? Onu da
sağlamadığını hep birlikte görmekteyiz. Yine iş
kazalarında Türkiye dünyada 3üncü, Avrupada 1inci; ölümlü iş
kazalarında Avrupada 1inciyiz. Birçok alanda olduğu gibi bu alanda
da sizin Hükûmetiniz döneminde iş kazaları artmış ve bir
rekora imza atmışsınız. Tebrik ediyorum, iş
kazalarında Avrupa 1incisi, dünya 3üncüsü olmuşsunuz!
Şimdi,
bu iş kazalarına bir-iki örnekten yola çıkarak örnekler vermek
istiyorum, ancak şunu da belirtmek istiyorum: Bu kürsüye geldiğinizde
dilek ve temennilerde bulunuyorsunuz Allah bir daha bu kazaları bize
göstermesin. Deprem olmasın, sel olmasın. diye söylüyorsunuz ama üç
gün sonra bunları unutuyor, hiçbir şey yapmıyorsunuz. Çabuk
unuttuk Karadonu. Hatırlayan var mı içinizde Karadonu? Çabuk
unuttuk Üzülmezi. Var mı içinizde hatırlayan? Çabuk unuttuk
Çölloları, Afşin-Elbistanı. Peki, Kozluyu ne zaman
unutacağız? Birkaç gün sonra da Kozluyu unutacağız ya da
unutturacaksınız. Ne olmuştu Afşin-Elbistanda, Çöllolarda
biliyor musunuz? Ne olmuştu? 6 Şubat 2011 ve 10 Şubat 2011de iki
tane toprak kayması oldu, 11 işçimizi yitirdik, 9u hâlen
toprağın altında. Peki, neydi burada? Yine, Sayıştay
kitaplarını da getirdim, tek tek size sayfasını verebilirim.
Sizin terörist diye nitelendirdiğiniz, Başbakanın terörist diye
nitelendirdiği, Eğitim yapılmıyor. diye
nitelendirdiği firmanın danışmanı ODTÜ Çok
yakında kaçınılmaz bir kaza gerçekleşebilir burada, tedbir
alınması gerekir. demiş. Ama ne yapmışlar? Hiçbir
tedbir almamışlar ve çalışmaya devam etmişler.
Sonunda, 11 işçimiz orada hayatını kaybetmiş.
Peki, kim biliyor musunuz
bu şirket? Bunu da söylemek istiyorum size. Hani, meşhur 12 Eylül
referandumunuz var ya
Sayfalarca, günlerce televizyon ekranlarından sizin
propagandanızı yapan bir medya kuruluşu bu şirket.
Arkadaşlar, eğer merak ediyorsanız, yine, bu medya
kuruluşunu ben size verebilirim, hatta şimdi, bilirkişilerle,
yandaş rektörlerinizin sağladığı bilirkişilerle
ODTÜ suçlu çıkarılmaya çalışılıyor burada.
Yine, Zonguldak
Karadonda, 17 Mayıs 2010da sanki Kozlu ora da- madencilikte tecrübesi
olmayan, deneyimi olmayan, daha önce hiçbir iş bitirmesi olmayan ve
madenciliğin en tehlikeli işi olan galeri açma işi yine bir
inşaat firmasına veriliyor. Yine, Sayıştay
raporlarında onu da size getirdim- 2009da, diyor ki: Eğer tedbir
alınmazsa çok büyük bir kaza olacak. 30 işçimizi Karadonda
yitiriyoruz.
Kozluya geliyorum.
Bakın, Kozlu Karadonla ne kadar birbirine benzeşiyor. Kozluda Sayıştay
raporlarında Genel Başkanımız açıkladı,
artık basın da açıklıyor- defalarca ikaz edilmiş. Yine
bir inşaat firmasına verilmiş galeri açma işi, yine
gecikmiş iş ve defalarca ikaz edilmesine rağmen hiçbir tedbir
alınmamış Kozluda ve bugün, 8 maden işçisi
arkadaşımız hayatını kaybetmiş aynı
Karadonda olduğu gibi.
Şimdi, insan
hayatının ne kadar ucuz olduğuna, insan hayatının para
karşılığında ne kadar değersiz olduğuna
burada bir kez daha tanık oluyoruz.
TTK tarafından tespit
edilen olumsuzlukları gidermeyen firmanın sözleşmesini feshetme
yetkisine sahip olmasına rağmen sözleşme feshedilmemiş ve
bugün, Kozludaki iş kazası meydana gelmiştir.
Aynı ifadeler 2011
Sayıştay Raporunda Üzülmez İşletmesi için var
arkadaşlar. Hükûmet yetkililerine sesleniyorum, AKP milletvekili
arkadaşlarıma sesleniyorum: Yarın bu vebalin altında
kalmamak için, yarın orada da bir iş kazası olmaması ve
madenci kardeşlerimizin ölmemesi için tedbir alın, tedbir
alınmasını sağlayın. Aynı rapor orada da var,
aynı galeri açma işi orada var, yine orada da bu iş bir
inşaat firmasına verilmiş. Madencilikte tecrübenin, deneyimin ve
güvenliğin ne kadar önemli olduğunu bütün dünya bilmekte ama Türkiye
bir türlü bunu öğrenememektedir.
Şimdi,
sizlere soruyorum, buradan Enerji Bakanına da seslenmek istiyorum
arkadaşlar, Enerji Bakanı gitti ve orada dedi ki: Herkes
sorumluluğunu bilecek ve sorumlular hesap verecek. Sayın Enerji
Bakanı, siz 2009da Enerji Bakanı oldunuz, 2009da Enerji Bakanı
olduktan sonra, biraz evvel bahsetmiş olduğumuz Karadon, Üzülmez,
Afşin-Elbistan ve Kozlu sizin dönemlerinizde oldu ve dördü de özellikle
benzer özellikler taşıyor. Peki, niye hiçbir tedbir
almadınız? Şimdi, sizi buradan uyarıyorum: Üzülmezde de
aynı olay başımıza gelirse -Allahtan temenni ediyorum ki
böyle bir olay olmasın- bunun vebali altında
kalırsınız. Şimdiden orada tedbir almanızı
diliyorum.
Sevgili
arkadaşlarım, milletvekili arkadaşlarım; sizin göreviniz,
burada gelip özelleştirilmiş kurumların
avukatlığını yapmak değil. Aynen bizim gibi sizin de görevinizin
onların eksiklerini söylemek, onların hatalarını söylemek,
onların giderilmesi için uğraş vermek olduğunu
düşünüyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAYDAR
AKAR (Devamla) - Hemen konuşmamı da
Bu
olumsuzluklardan dolayı, madencilik sektöründeki sorunların tespit
edilip çözüm önerilerinde bulunulması ve hayata geçirilmesi için Meclis
araştırma komisyonun kurulmasının büyük önem
kazandığını ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akar.
Aleyhinde,
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan.
Buyurunuz
Sayın Kaplan.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün Dünya Çalışan Gazeteciler Günü. Yine her zamanki
gibi yalandan kutlamalar yapıldı, yıpranma hakları bir
türlü verilmeyen gazetecilere göstermelik kutlamalar yapıldı.
Ben
buradan, Meclisten, özellikle, tutuklu olan bütün gazetecilere, gerçek
görevlerini yerine getirdikleri için tutuklu olan bütün gazetecilere
sesleniyorum: Bu zorba düzen bir gün değişecek diyorum ve sizlerin
özgür olacağınıza inanıyorum.
Yine,
biz Türkiyede barışı konuşurken, çözümü konuşurken,
umudu güçlendirirken ve bütün Türkiye kamuoyunun bununla meşgul
olduğu bir dönemde dün akşam Fransanın başkenti Pariste
Kürt Enformasyon Bürosunda bulunan 3 Kürt kadın siyasetçi, Sakine
Cansız, Fidan Doğan, Leyla Söylemez vahşice bir suikasta maruz
kaldılar. Bunu nefretle kınıyoruz. Bütün Kürt halkının
ve dostların başı sağ olsun diyoruz ve inanıyoruz ki
barışı her konuştuğumuzda, kökleri içeride olsun veya
dışarıda olsun, bu derin provokasyonların üstesinden
barışı ve özgürlüğü isteyenler mutlaka güçlü bir
şekilde gelecektir. Bunun aynı zamanda, Türkiyede demokrasinin,
hukukun, insan haklarının, özgürlüklerin hem yerleşmesini
istemeyenlerin hem Türkiyede birlikte yaşamı istemeyenlerin
provokasyonları olduğunu duyuyoruz. Fransa Hükûmetinin bu konuda,
sorumluları bir an önce yakalayıp adalete teslim etme konusunda
sorumlu olduğunu söylüyoruz. Aynı şekilde, Türkiyede Hükûmetin
sözcülerinin saçma sapan açıklamalarının yerine bu olaya ciddi
bir şekilde eğilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bilgileri
olmadığı konularda saptırma açıklamalardan da
vazgeçmelerini öneriyoruz. Gerçekten böylesi önemli konular da biraz samimiyet,
biraz ciddiyet ister ve bu olayın üzerine gitmeyi gerektirir diyoruz. Biz
bunun mutlaka peşini bırakmayacağız,
sorumlularını bulacak güçteyiz ve bunu
aydınlatacağımızı bütün dünya kamuoyuna açıkça
ilan ediyoruz.
Değerli
milletvekilleri, burada maden işçilerinin sorunlarını konuşacağız,
araştırma komisyonu kurulsun. Biz bu komisyonu kurduk aslında,
biliyorsunuz, 2010-2011 yılında bunun çalışmasını
yaptı. Meclisteki dört parti. Ben de bu komisyonun üyesiydim.
Sanıyorum, maden konusunda, özellikle
Ki o tarihlerde Karadon kazası
sonucu yaşananlar ve arkasından Afşin-Elbistanda
yaşananlar -ki hâlâ o maden işçilerinin cesetleri
çıkarılmadı toprak altından, bu da bizim
ayıbımız- ve bugün Kozluda yaşananlar. Burada, ilkel bir
madencilik anlayışının getirdiği iş
güvenliğinin, iş sağlığının
olmadığı bir ülkede ve emeklilik koşullarının bu
zor sektörde, bu zor koşullarda, çok düşük ücretten, asgari ücretten
olduğu ve çok zor koşullarda yaşayan, çalışan
işçilerimizin bütün sorunlarıyla ilgili Maden Araştırma
Komisyonu olarak bir rapor hazırladık ve çok ciddi bir
çalışma ve çok ciddi öneriler var onun içinde. Şunu gördük o
tarihlerde: Şilide göçük altında kalan işçilerin, canlı
yayın üzerinden göçük altında iken kurtarma odalarından nasıl
bağlantı kurulduğunu ve yoğun bir çalışma
sonrası kurtarıldığına tanık olduk. Bizim
gezdiğimiz, incelediğimiz, baktığımız maden
ocaklarında şunu gördük: Asansörle
Aslında
maden cinayetlerinin bir tek adı var: Bir kayıt dışı
cinayettir maden ocaklarındaki iş kazaları. Eğer o
tüneller düzenli kurulamıyor, güvenliği sağlanamıyorsa,
çalışan işçinin tepe lambasından kıyafetine kadar
bütün güvenliği sağlanamıyorsa, döşenen elektrik
kabloları ihtiyaca güvenli cevap vermiyorsa, birbirine ekleniyorsa, o
raylarda çıkarılan kömürlerin taşınması esnasında
üzerlerindeki metan gazını ölçecek aletler yetersizse,
çalışmıyorsa ve göçükler meydana geliyorsa, bu tür cinayetler
meydana geliyorsa ve bu sürekli meydana geliyorsa ve devamlı olarak
Türkiye gündemini işgal ediyorsa, burada, Meclisin yeni bir
çalışma, yeni bir durum tespiti yapması gerekiyor.
Demek
ki bizim Maden Araştırma Komisyonu olarak
yaptığımız çalışmalar, kalın kitapların
içinde raflara bırakıldı. Evet, araştırma komisyonları
araştırıyor, bütün uzmanları dinliyor, ilgili bütün
kesimleri dinliyor, çok güzel araştırmalar yapıyor, tespitlerini
koyuyor, önerilerini koyuyor, getiriyor, Meclis Başkanına teslim
ediyor, bir tane de hatıra fotoğrafı çekiyor, ondan sonra da komisyon
raporları içinde bir rapor olarak yer alıyor. Ne yapıyor Meclis
ondan sonra? Hiçbir şey yapmıyor. Meclis o raporun gereğini
yapmıyor. İç Tüzükte bu raporların gereğinin nasıl
yapılacağı yazılı değil. Meclisin raporu Meclisi
bağlamıyor. Bir istişare, bir danışma, bir başvurulacak
kaynak gibi duruyor orada ve ne hüzünlüdür ki bu raporu hazırladıktan
sonra Mecliste gereği yapılsın diye ne yapalım? diye
düşündüğümüzde Araştırma Komisyonunda şöyle bir sonuç
çıkmıştı: Bu Maden Araştırma Raporunu Türkiye
Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonuna bir dilekçeyle verelim, Meclis bunu bu
şekilde işleme alsın, biz de takipçisi olalım.
Şimdi,
ben, bu araştırma önergesinin -çok hayati bir konuda verildi- sonuna
kadar yanındayım, destekliyoruz grup olarak. Ama şunu diyoruz:
Bu hazırladığımız raporun gereğini nasıl
yapacağız? Çünkü Zonguldakta da araştırma
yapmıştık. O taş ocaklarında, kömür ocaklarında
da araştırma yapılmıştı. Onun bütün tespitleri
var, Sayıştay raporlarında var, Meclise geldi bunlar.
Bunların hangisinin işlem gördüğünü, sorumlularına hukuki
yaptırımların işlediğini gördünüz mü? Göremezsiniz.
Mali aflarla, bu tür kaza yapanların, işverenlerin, kısa yoldan
kâr elde etmek isteyenlerin affa uğratıldığı bir
ülkede insanın kıymeti olmaz, insanın değeri olmaz, iş
güvenliği olmaz, iş sigortası olmaz, sağlıklı bir
emeklilik sistemi olmaz, insanın hayatına değer olmaz.
O
zaman, bizim yapmamız gereken bir şey var arkadaşlar: İç Tüzük
Komisyonunda çalışıyoruz. Bu araştırma
raporlarının gereğinin Meclis tarafından
yapılması için bunu önereceğim. Grubumuz adına da bu
komisyonda görevdeyim. Ana muhalefet dâhil, tüm partilerin de bu
raporların işlev görmesi için Mecliste sorumluluğu var. Gelin,
bunu birlikte çözelim. Birlikte çözersek bu soruna da çözüm buluruz diyorum, hepinize
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
Lehinde
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu. (MHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Dedeoğlu.
MESUT DEDEOĞLU
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
madencilikle ilgili araştırma önergesi hakkında Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum.
Madenlerimiz, ülkemize bu
zamana kadar bahşedilmiş en önemli doğal
kaynaklarımızdır. Madenlerimizin ülke ekonomisine ve yöre
insanımıza çok büyük katkıları vardır. Bu tür
zenginliklerimizin kıymetini çok iyi bilmemiz ve ülke olarak ona göre
hareket etmemiz lazım. Bu zenginliklerimiz hiç kimsenin kendi öz
varlıkları değildir, bu milletimizin kendisine ait öz
varlıkları, öz kaynaklarıdır fakat ne yazık ki bugün
görüyoruz, yanlış enerji politikalarıyla bu
kaynaklarımız erimekte ve yok olmaktadır. Bunun son örneği
Kahramanmaraş ilimizde yaşanmaktadır. Kahramanmaraşın
en büyük kömür havzası Birleşik Arap Emirliklerine
satılmış ve özelleştirilmiştir. Türkiye ve
Birleşik Arap Emirlikleri arasında Afşin-Elbistan bölgesinde
linyit kömürü madenciliği yapılması ve elektrik üretimi
konusunda iş birliği anlaşması imzalanmıştır.
Türkiye adına iş birliği anlaşmasına imza koyan Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı tarafından Afşin-Elbistan
arasında yeni bir santralin inşa edileceği
açıklanmıştır. Bu teknolojiyi uygulayacak devletimizin gücü
yok muydu, özelleştirmeye gerek var mıydı?
Ayrıca bu bölgede
kurulacak olan yeni bir termik santral Afşin ve Elbistanda
yaşamı zorlaştıracak ve Kahramanmaraşı da
yaşanmaz bir hâle getirecektir. Zaten ilimizde şu ana kadar çok büyük
bir hava kirliliği yaşanmaktadır. Afşin-Elbistan Termik
Santrali bacalarından havaya bırakılan zararlı gazlar
havayı kirletmekte ve başta kronik hastalıklar olmak üzere
herkese zarar vermektedir. Bu konuyla ilgili Hükûmet çalışma
yapmamaktadır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi olarak, üretime ve
istihdama hiçbir zaman karşı olmadık ve olmayız, bu Hükûmet
döneminde yapılan özelleştirme ve sağlıksız
yatırımlara karşıyız. Kahramanmaraş-Afşin Elbistan
Termik Santralinde, bölgede hava kirliliğine neden olduğundan
dolayı, yapılan denetimlerde zaten cezai işlem
uygulanmaktadır, bu da tescil edilmiştir. Santralin havayı
kirlettiği, bu cezai işlemlerle kanıtlanmıştır.
Afşin-Elbistan Termik Santrali hava kirliliğine neden olmaktadır
ama maalesef bu zamana kadar hiçbir tedbir alınamamıştır.
Ülke olarak, enerji üretimi konusunda, insan sağlığına
zarar vermeyecek enerji türlerine yönelmeliyiz. Yenilenebilir enerji konusunda
çalışmalar artırılmalıdır. Yeni santraller
Kahramanmaraşı yaşanmaz hâle getirecek. Bu nedenle,
yapılan anlaşmalar yeniden gözden geçirilmelidir.
Mevcut
iktidar döneminde, gelir ve istihdam sağlayan çok sayıda
yatırım maalesef satılmıştır. Köprüler,
fabrikalar, limanlar ve maden ocakları ve kömür havzaları
yabancının eline geçmiştir. Aynı şekilde,
Kahramanmaraş Elbistanda bulunan şeker fabrikamızı da
bunlara eklemek mümkündür. Elbistan Şeker Fabrikası da
özelleştirme kapsamının içerisinde ve orada
çalışanlar, işçilerimiz, personellerimiz, yıllarca oraya emek vermiş
insanlarımız şu anda huzursuzdur, yarını göremez
vaziyettedir. Önümüzdeki günlerde hastanelerin ve okulların da
özelleşeceği konuşulmaktadır. Yapılan yersiz
özelleştirmelerle bu ülkeye ve bu güzel insanlara haksızlık
edilmektedir. Millî kuruluşlarımızı teker teker elden
çıkarıyorlar, Türkiyeyi ve Kahramanmaraşı yabancılaştırıyorlar.
Afşin-Elbistan
Termik Santralinde tamamen bu özelleştirmeye karşıyız.
Burada çalışan personelin durumu belirsizdir. Çalışanlar
tedirgin olmuşlardır. Hükûmetten, çalışanlar konusunda her
türlü tedbirin de alınmasını istemekteyiz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Kahramanmaraş ilimiz maden
kazaları konusunda da mağdur durumdadır, bu mağduriyeti
giderilememiştir. Afşin-Elbistan Termik Santraline kömür
sağlayan Çöllolar kömür havzasında 10 Şubat 2011 tarihinde
meydana gelen göçük sırasında 9 madencimiz, maalesef, göçük
altında kalarak maden şehidi olmuşlardır.
Kahramanmaraşı ve tüm Türkiye'yi üzen bu olay üzerinden uzun süre
geçmesine rağmen göçük altındaki, şehit olan, 9 madencimizin
cenazesi hâlâ çıkartılamamıştır. Madencilerimizin
aileleri sabırla ve umutla yakınlarının cenazelerinin göçük
altından çıkartılmasını beklemektedirler. Bilim ve
teknolojinin neredeyse baş döndürücü bir hızla ilerlediği
dünyamızda 9 maden şehidimizin göçük altından bugüne kadar
çıkarılamamış olması hayretler vericidir.
Madencilerimiz niçin göçük altından bu zamana kadar
çıkarılamamış, bu konuda da bir teknoloji eksikliği mi
yaşanmaktadır? Yoksa bu konuda maliyet hesabı mı
yapılmaktadır? Şehit madencilerimizi ne zaman ailelerine teslim
edeceksiniz? Çıkaramıyorsanız anıt mezar
yaptıralım. dedik ama maalesef ki ses veren yok, cevap veren yok,
muhatap alan kimse de yok.
Ülkemizde
pek çok iş kolunda olduğu gibi madencilik iş kolunda da sık
sık iş kazaları meydana gelmektedir. Ülkemizde en son maden
kazası Zonguldak Kozluda meydana gelmiş ve bizleri çok
üzmüştür. Meydana gelen bu maden kazasında 8 can gitmiştir,
bölgeye ve ülkeye acı düşmüştür. Yine yürekler yanmış,
çok sayıda aile yine öksüz kalmış, kaybımız ve
acımız yine çok büyüktür. Hayatını kaybeden madencilerimize
Allahtan rahmet, acılı ailelerine de tekrar sabır ve
başsağlığı diliyoruz.
Kozluda
yaşanan facianın ardından yapılan ilk açıklamalar
ülkemizde meydana gelen çok sayıda maden kazasında olduğu gibi
bu kazada da ihmal yaşandığını göstermektedir. Facianın
daha büyük acılara neden olması tamamen şans eseri olarak
görülmektedir.
Kozluda
14 olması gereken sondaj sayısının da 7 olduğu
kaydedilmektedir. Denetim eksikliği açıkça ortadadır. Madende
göçüğün ani metan gazı püskürmesi nedeniyle oluştuğu ifade
edilmektedir.
Kozluda
son olarak 2010 yılında maden kazası meydana gelmiş ve o
kazada da 30 işçi hayatını kaybetmiştir. Bu kaza da iş
güvenliği konusunda ülkemizde yapılan tüm çalışmaları
neredeyse boşa çıkarmış durumdadır. Kozluda meydana gelen maden kazasından
sonra, iş güvenliği konusundaki kurallara yeterince uyulup
uyulmadığı, ülkemizde yeniden sorgulanmaya
başlanmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; uzun çalışma süreleri,
düşük ücretler, sağlıksız ve güvensiz çalışma
koşulları ülkemizde iş kazalarını
artırmaktadır. İş kazaları, özellikle, İstanbul,
Kocaeli, Zonguldak, İzmir, Ankara, Adana, Eskişehir, Tekirdağ,
Malatya, Bursa, Konya ve Kahramanmaraşta meydana gelmektedir. Ülkemizde
görülen iş kazaları, genellikle, madencilik, tersane, inşaat,
enerji, metal, çimento, mevsimlik tarım, tekstil ve deri iş
kollarında maalesef ki ortaya çok çıkmaktadır.
Ülkemizde
alınamayan basit önlemler nedeniyle iş kazaları, özellikle de
maden ocaklarında devam etmektedir. Bu kazalar sırasında 77
kişi hayatını kaybetmiş ve 117 kişi de
yaralanmıştır. Madencilik sektörü alanında ülkemizde ortaya
çıkan iş kazaları, Avrupa ülkelerinin 4,5-5 katı
fazladır, üzülerek ifade ediyorum bunu. Sendikasız çalışma
koşulları da kazaların meydana gelmesinde en büyük neden olarak
gösterilmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye ekonomisine önemli
katkılar sağlayan madencilik sektöründe, çalışma
koşulları başta olmak üzere, çağdaş standartlarda
üretim konusunda mutlaka tedbirler alınmalıdır. Bu
doğrultuda yapılacak olan çalışmalar hem maden
ocaklarındaki göçükleri azaltacak hem de ölümlü kazaların önüne
geçecektir.
Ülkemizde
maden kazalarının son bulmasını dileyerek yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Dedeoğlu.
Aleyhinde
Isparta Milletvekili Recep Özel.
Buyurunuz
Sayın Özel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RECEP
ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bugün Çalışan Gazeteciler
Gününü de bu vesileyle kutluyorum.
Cumhuriyet
Halk Partisinin, Danışma Kurulu toplanamadığından
dolayı İç Tüzükün 19uncu maddesine göre buraya getirmiş
olduğu Sayın Kocaeli Milletvekili Haydar Akar Bey ve 23
milletvekilinin, maden ocaklarında meydana gelen kazaların nedenleri,
maden emekçilerinin çalışma koşulları ve emeklilik
koşullarının onların lehine olacak şekilde yeniden düzenlenmesine
yönelik çalışma yapılabilmesi, sorunlarının
araştırılabilmesi için bir araştırma önergesini bugün
Meclis gündemine getirip konuşmak ve bugünün gündemini bununla
oluşturmak gibi bir talepleri var ama bugünkü Meclis gündemimizde,
biliyorsunuz, dünden yarım kalan sosyal güvenlik alanındaki bir yasa
çalışmasını devam ettireceğiz ve onun bitmesi
lazım, çünkü 4 milyona yakın işçimiz onu bekliyor.
Tabii
ki geçen hafta meydana gelen Zonguldak Kozludaki maden kazasında ölen
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyoruz, ailelerine
başsağlığı diliyoruz. 3 tane cansız bedene henüz
ulaşılamadı ama Valimizin bize vermiş olduğu bilgilere
göre bir iki gün içerisinde de onlara ulaşılacağı
söyleniyor.
Bu
maden ocakları kazaları sadece Türkiyede değil, dünyadaki
gelişmiş olan tüm ülkelerde de bu tür kazalar olabiliyor; bunların
en aza indirilmesi, yok edilmesi elbette ki en büyük dileğimiz ama
maalesef insanın olduğu yerde kusur oluyor, hata oluyor,
yanlış işler olabiliyor, bu da onlardan bir tanesi olabilir. Bu
metan gazı patlaması öyle bugünden yarına olan bir şey de
değil yani geçmiş dönemde hep
Bu gaz, yüz senede, iki yüz senede
oluşan bir gaz. Bu gazın patlaması sonucu kömür
ocağındaki takribi olarak -bu geçen haftaki kazada- 1.500 tona
yakın bir kömürün püskürmesi ve oradaki oksijen ortamının yok
olması sonucu yerin
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hep kazadan
sonra gidiyorlar Recep Bey. Ne yaptınız oraya?
RECEP ÖZEL (Devamla) - Kimin kusuru
varsa -oradaki firmanın kusuru olabilir, oradaki bu işin kontrolünü
yapan yetkili kurumun, TKİnin kusuru olabilir- kimin kusuru varsa da
bunun sonuna kadar gidileceğinin teminatını da bütün
bakanlarımız ve biz de burada veriyoruz. Hiçbir şeyin üstü
örtülmediği gibi bunun da üstü örtülmez.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hiçbir
şeyi örtmezsiniz!
RECEP ÖZEL (Devamla) Bundan sonra
dileğimiz ülkemizde bu tür kazaların olmaması,
yaşanmaması. Ama bunu nasıl önleyebiliriz, engelleyebiliriz?
Haydar Akar Beyin böyle bir önerisi varsa, bir yasal düzenleme olarak
getirsin, burada eğer gerçekten kabul edilebilir bir şeyi varsa
yapılabilir, yasalaştırılabilir diyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Hadi imzala, imzala.
İZZET ÇETİN (Ankara)
Yalandan kim ölmüş.
RECEP ÖZEL (Devamla)
İmzalarız efendim, hiç sıkıntı yok o konuda,
yapılabilecek her doğru işin arkasındayız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Gel imzala, böyle sözde değil gel imzala.
RECEP ÖZEL (Devamla) Bu
araştırma önergesinin
Madencilerin sorunlarına karşı
kaldığımız, buradaki sorunları görmediğimiz
anlamında da algılanmasın. Sadece bugünkü Meclis gündemimizde
uluslararası anlaşma ve yarım kalan yasa olduğundan
dolayı katılamıyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) İmzalıyor musun?
RECEP ÖZEL (Devamla) Ama
araştırma önergesi içerisinde bulunan tüm işler
iktidarımız tarafından yapılmaktadır.
İZZET ÇETİN (Ankara) Hiçbir
iş yapılmadı, ölümlerin sorumlusu sizsiniz.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Bu tür
araştırma önergesiyle de yapılacak, netice alınabilecek
konular yasal düzenlemeyle de
Hükûmetimiz, partimiz tarafından da yerine her zaman
getirilmektedir, getirilecektir diyorum.
İZZET ÇETİN (Ankara)
Madenlerdeki ölümlerin sorumlusu sizsiniz.
RECEP ÖZEL (Devamla) Hepinize
saygılar, sevgiler sunuyorum efendim (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Özel.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Karar
yeter sayısı efendim.
BAŞKAN Karar yeter
sayısı arayacağım.
Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın
Başkan, benim vermiş olduğum önergenin içerisindeki her
şeyin yapıldığını ifade ediyor Recep Bey.
Ayrıca, Bir kanun teklifiniz varsa, öneriniz varsa
İşte bu
kanun teklifi ve önerimizi getirmemizi talep ediyor. Bu konuda açıklama yapmak
istiyorum.
BAŞKAN Söylediniz Sayın
Akar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Açıklama
yapmak istiyorum. Önerilerimizi açıklamak istiyorum.
BAŞKAN Kanun teklifinizin
olduğunu söylediniz. Bunun için bir sataşma yok, bir
açıklamayı da söylediniz, sizin teklifiniz vardır, bu
kayıtlara geçti.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur, on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.47
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.14
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN
(Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu önerisinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Otuz
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.15
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.15
BAŞKAN: Başkan
Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1nci
sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporuna
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci
sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.-
Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporları (1/484) (S. Sayısı:
287)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Libya
Hükûmeti Arasında Askeri Eğitim İş Birliği Mutabakat
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Libya Hükümeti Arasında Askeri
Eğitim İş Birliği Mutabakat Muhtırasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/650) (S. Sayısı: 339)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü
sırada yer alan, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ile
3 Milletvekilinin; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.-
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ile 3 Milletvekilinin; Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/717, 2/1030) (S. Sayısı: 370)(x)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet?
Yerinde.
Geçen
birleşimde iç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen tasarının 2nci bölümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı.
Şimdi
ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
Maddelere
geçmeden önce yeni madde ihdasına dair üç önerge vardır.
Bildiğiniz
üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun komisyon
metninde bulunmayan ancak tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi
bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt
çoğunluğuyla katıldığı önergeler üzerinde yeni
bir madde olarak görüşme açılacağı İç Tüzükün 87nci
maddesinin dördüncü fıkrasının hükmüdür.
Bu
nedenle, önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt
çoğunlukla yani 21 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir
madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi
ilk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 370 Sıra Sayılı Yasa Tasarısına
aşağıdaki maddenin 9uncu madde olarak eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
"Madde
9 - 5510 sayılı kanunun
"Kapsamdaki
İşler/İşyerleri: 5953 Sayılı Kanun
kapsamındaki işyerlerinde.
Kapsamdaki
Sigortalılar: 13/6/1952 tarihli ve 5953 Sayılı Kanuna tabi
olarak çalışan sigortalılar ile basın kart
yönetmeliğine göre basın kartı sahibi olmak suretiyle
gazetecilik yaparken kamu kurumlarına giren ve bu kurumlarda meslekleriyle
ilgili görevde istihdam edilenler.
Eklenecek
Gün Sayısı:90
Kapsamdaki
İşler/İşyerleri: Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu haber
hizmetlerinde.
Kapsamdaki
Sigortalılar: Basın kartı yönetmeliğine göre basın
kartı sahibi olmak suretiyle; Türkiye Radyo Televizyon Kurumunda fiilen
çalışanlar.
Eklenecek
Gün Sayısı: 90
Kapsamdaki
İşler/İşyerleri: Basım ve gazetecilik
işyerlerinde
Kapsamdaki
Sigortalılar: Basım ve gazetecilik işyerlerinde 4857
sayılı iş kanununa göre çalışanlar
Eklenecek
gün sayısı: 90
Bentleri
eklenmiş;
Aynı
maddenin 3. fıkrasındaki "ve emeklilik yaş hadlerinin üç yılı
geçmemek üzere yarısı indirilir" ifadesi "ve beş
yılı geçmemek üzere emeklilik yaş hadlerinden indirilir"
şeklinde değiştirilmiş;
5510
sayılı kanunun
İdris
Baluken Pervin
Buldan Demir
Çelik
Bingöl
Iğdır
Muş
Erol
Dora Sebahat
Tuncel
Mardin
İstanbul
BAŞKAN
Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor
musunuz?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın
Başkan, salt çoğunluğumuz olmaması nedeniyle
katılamıyoruz.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılmadığı
için önergeyi işlemden kaldırıyorum.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 370 sıra sayılı Kanun Tasarısına
aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk Çelik
Şanlıurfa
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı
MADDE
9.- 5510 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
c)
Kısa vadeli sigorta kolları prim oranı, sigortalının
prime esas kazancının % 2'sidir. Bu primin tamamını
işveren öder. Bu oranı % 1,5 oranına düşürmeye ya da % 2,5
oranına artırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir."
BAŞKAN
- Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Salt
çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz Sayın
Başkan.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Yoktu, nasıl oldu öyle birden bire yahu? Bu kadar
muvazaa yapmayın, sırıtıyor o zaman.
BAŞKAN
21 kişi olması lazım. 21 kişi var efendim.
Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılmış olduğundan, önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz
isteyen?
İZZET
ÇETİN (Ankara) Sayın Başkan, ben söz istiyorum.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Çetin.
Buyurunuz
Sayın Çetin.
CHP
GRUBU ADINA İZZET ÇETİN (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, görüşülmekte olan 370 sıra sayılı Kanun
Tasarısıyla ilgili olarak, Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüşülmesine başlandığında, yasanın daha iyi
anlaşılabilmesi ve daha iyi hazırlanması
açısından bir alt komisyon kuruldu. Ben alt komisyonda görev
yaptım. Görev sırasında Sayın Bakanın şimdi
imzasıyla sunulan madde ihdasına yönelik önerge alt komisyonda da
Ahmet Arslan, Kars Milletvekilinin imzasıyla sunuldu. Buna benzer, yine
biraz sonra bir önergeyle belki de görüşülecek olan, belli maddelerin
kaldırılması da alt komisyona gelmişti. Bunun yanında,
alt komisyonda, bu yasayı yine bir torba kanuna çevirecek tarzda, Patent
Kanununu, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununu,
yine 6331 sayılı İş Sağlığı ve
Güvenliği Kanunu gibi kanunları da içine alacak şekilde AKP milletvekillerinin
sağanak şeklindeki değişiklik önerileri yüzünden komisyonu
terk edeceğimizi söyledik ve kalktık. Netice itibarıyla o
komisyonda kabul edilmedi, üst komisyonda da tekrar görüşme
sırasında gelmedi, şimdi Bakan imzasıyla sunuluyor.
Değerli arkadaşlar,
Sosyal Güvenlik Kurumumuzun -Sayın Bakanın her kürsüye
çıktığında söylediği gibi- diğer Avrupa
ülkelerindeki ya da çağdaş ülkelerdeki sosyal güvenlik kurumları
gibi dayanakları sağlam değil. Oralarda 4 çalışan 1
emekliyi karşılar, şimdi bizde 1,8i 1e düşüyor. O
nedenle, kaynaklarımız kıt. Hazineden Sosyal Güvenlik Kurumuna
kaynak transferi yapıyoruz, kara delik oldu, açıklarını
kapatıyoruz vesaire.
Şimdi, burada
yapılmak istenen madde değişikliği doğrudan
doğruya
Kısa vadeli sigorta kolları prim oranları 5510
sayılı Yasanın 81inci maddesinin (c) bendinde yüzde 1 ila 6,5
oranlarında tespit edilmiş ve İş kolunun tehlikeli,
zehirli, sağlık bozucu durumuna göre, çalışma koşullarının
ağırlığı ve tehlike derecesine göre Bakanlar Kurulunca
saptanır. denilmiş, yüzde 1 ila 6,5. Şimdi; 6,5la 1
arasındaki oranı 2ye sabitleyerek bu maddenin oranının
sabitlendiği bir teklifle karşı karşıyayız.
Burada ben şu iddiayı yapıyorum: Sosyal Güvenlik Kurumu
değil, işverenler kullanıyor. Açıkça, burada bir başka
söylenmesi gereken konu -hiç kusura bakmasın- Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanı ve yardımcıları da, Sayın Bakan da ikili
oynuyor, üçlü oynuyor. Burada başka konuşuluyor, işverenlerin
karşısında başka tavizler veriliyor ve oran birdenbire
indiriliyor. Biz Üniversiteye gidememiş çocukların 100 liralık
primini karşılayın. diyoruz, Paramız yok, kaynak yok.
diyorsunuz, işverenlerin 6,5 oranındaki primini bir anda 2ye
çekiyorsunuz. Gerekçe ne? Gerekçe: İşverenler prim
borçlarını ödemiyor, mahkemelik oluyoruz, davalık oluyoruz,
tahsil edemiyoruz. Tahsil edememek demek acze düşmek demektir, görevi
yapamamak demektir, yapamıyorum demektir.
Değerli
arkadaşlar, bu ülke hepimizin ülkesi. Bu ülkede gerçekten korunmaya muhtaç
kesimleri asıl koruyacak kurum olarak Sosyal Güvenlik Kurumu
kurulmuş. Tabii, yeni bir bakanlığımız da oluştu,
aileden sorumlu bakanlığımız ama -primsiz ödemelere
ilişkin- esas burada sosyal dengeleri, sosyal tarafları, toplumun
korunmaya muhtaç kesimlerini, işsizleri, gençleri,
çalışanları koruyacak, onları sosyal devlet şemsiyesi
altında bir arada tutacak kurum Sosyal Güvenlik Kurumu. O nedenle Sosyal
Güvenlik Kurumunun gelirleri belli; işçilerin ödediği primler -Emekli
Sandığı da artık bir kurum gibi değerlendirilecek
olursa- Emekli Sandığı ve BAĞ-KUR yükümlülerin
ödeyeceği primler ve işçiler adına işverenlerin
ödeyeceği primler.
Bakınız, üç
günden bu yana, dört günden bu yana buraya çıkan her milletvekili,
inanarak ya da vitrine yönelik olarak -ki vitrine kimin konuştuğu son
derece açık- Kozludaki maden kazasında 8 işçinin
yaşamını yitirmesinin acısını yüreğinde
taşıdığını, o acıyı
paylaştığını söyledi.
Değerli
milletvekilleri, gerçekten eğer işverenler iş yerlerinde gerekli
önlemleri, yasalarla düzenlediğimiz güvenlik tedbirlerini alsa, işçi
sağlığını bir maliyet unsuru olarak -elbette kabul
edecek- kabul etse ya da işte burada belirtildiği gibi Sayın
Bakanın da söylediği gibi, Zaten ödemiyorlar, tahsil edemiyoruz.
deyip bir nevi af getireceğimize yaptırım uygulasak, Sosyal
Sigortalar Kurumunun herhâlde aktüeryal denge açısından problemi
kalmaz ve sorunlara daha objektif yaklaşabilir.
Ben,
o nedenle bir kez daha söylüyorum: Sayın Bakan, bu konuda, özellikle
sosyal güvenlik alanında bu kadar köklü değişiklik getirirken ne
olur tarafları dinleyiniz yani bu işin aktüeryal hesabını
iyi yaptınız mı? 6,5 oranındaki primi 2,5a düşürürken
yani kurumun gelir kaybı ne kadar olacak bunu hesap ettiniz mi? Yani
arkasından da buradaki değişiklikler gündeme geldiğinde,
terkinler gündeme geldiğinde bakıyorsunuz ve diyorsunuz ki
Arkadaşlar işin içinden çıkamayız. Peki milyonlarca
emekçinin rakamı dün siz verdiniz- 13,5 milyon çalışanın
bir sıkıntısını, bir sorununu çözmek için en küçük bir
adım atmazken; yasalara karşı hile yapan, borcunu yerine
getirmeyen, dürüst ve namuslu işverenlerin de karalanmasına neden
olan bu işverenlerin prim borçlarına doğrudan doğruya madde
ihdas ederek çözüm bulmaya kalkışmanızı doğrusu
yadırgıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bakınız, kurum gerçekten ne
yaptığını doğru dürüst bilmiyor. Üniversitelerde, daha
evvel sigortadan emekli olmuş, gitmiş öğretim üyeliği yapan
akademisyenler var. Yazmış birisi mektup -biraz sonra soru olarak
soracaktım, şimdi yeri geldi söyleyeyim- diyor ki: 5335
sayılı Yasanın ilgili maddesi işte şunları
şunları muaf tutmuş, buna üniversite öğretim üyeleri de dâhil.
Bizim kurumumuz ne yapmış? Gitmiş onlara da biraz sonraki
maddelerde göreceğimiz- borçlarını ödemeyenlere yönelik
uyguladığı icra takibini üniversitedeki hocalara da uygulamaya
kalkmış. Demişler ki: Burada muafiyet var, biz muafız.
Yok kardeşim muafiyet tanımayız, alırız bunun
parasını. Yani orada üç kuruş maaş alan üniversite
öğretim üyesine -sigortalı olmuş, yeniden üniversiteye ders
vermeye girmiş- icra takibi yapıyorsun, burada işveren primini
ödemiyor diye icra takibi yapmak yerine bir madde ihdas ederek
oranlarını, yükümlülüklerini kurtarmaya çalışıyorsun.
Bu, doğrusu kabul edilebilecek bir durum değil. O nedenle, bu
maddenin aleyhinde oy kullanmanızı rica ediyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çetin.
Şahsı
adına Sayın Aslanoğlu.
Buyurunuz
Sayın Aslanoğlu.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, Sayın Komisyon
Başkanım; bütçe sırasında prensipte hiçbir komisyona yasa
teklifi gelmez, Genel Kurulda bütçe var iken -yıllardır, ben on bir
yıldır buradayım- çok nadirdir. Buna rağmen, Sayın
Bakan, Grup Başkan Vekilimizi ziyaret ettiniz, Acil birkaç konumuz var.
dediniz. Toplantı yaptı Komisyon Başkanım, 4 maddede
mutabakat sağladık. Arkadaşlarım alt komisyona girdi, alt
komisyon başkanıyla 4 madde olarak prensipte anlaştık ama
çıkardığınız maddeleri tekrar buraya getirip
Sayın Bakanın imzasıyla burada tekrar bir önergeyle getirmek
bizi arkadan vurmaktır.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK
ÇELİK (Şanlıurfa) Hiç alakası yok.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Bu, ne iyi niyet kurallarına ne de
hiçbir şeye sığmıyor Sayın Bakanım, Sayın
Komisyon Başkanım.
Eğer
bir şeyde mutabık kalıyorsak, iyi niyetimizle destek veriyorsak acil
diye bütçe sırasında -bir kanun- ama tekrar o
çıkardığınız
Tamam bunları çıkaralım,
bunları getirmeyelim, bunları getirelim. dediniz ama görüyoruz ki
alt komisyonda çıkardığınız, üst komisyonda
çıkardığınız maddeleri burada Sayın Bakanın
imzasıyla tekrar ihdas etmeye çalışıyorsunuz. Bu, bir iyi
niyet kuralı değildir -Sayın Komisyon Başkanım size de
söylüyorum, Sayın Bakan size de söylüyorum- bu, Plan ve Bütçe Komisyonunu
hiçe saymaktır, bize bilgi vermekten kaçınmaktır. Ben, burada
hakikaten her ikinize de teessüflerimi bildiriyorum.
Hepinize
saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Aslanoğlu.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Sayın Başkanım, ben de kişisel söz
istiyorum.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Sayın Başkan
BAŞKAN
Açıklama
Tamam, buyurunuz Sayın Bakan.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, ben de şahsım adına söz
istiyorum.
BAŞKAN
Bakan konuşmak istiyor, ondan sonra.
Sayın
Çelik, buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; madde ihdasıyla
ilgili huzurlarınıza getirdiğimiz bu düzenlemenin ne
getirdiğiyle ilgili arkadaşlarımız farklı
değerlendirmelerde bulundular. Ona bir açıklık getirmek için söz
almış bulunuyorum, bu birincisi.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Bakan, ne getirirse
getirsin, siz bize söz verdiniz.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) İkincisi,
siyasi parti gruplarıyla Plan Bütçe Komisyonunda bu tasarıyla ilgili
düzenleme, değerlendirme yaptığımızda, alt komisyona
gönderilen bu düzenlemenin 4 madde ilavesi konusunda arkadaşlarımız
mutabakat sağladılar. Bu üst komisyona ilave 4 maddeden sonra, Genel
Kurulda, bütçe arasında görüşeceğimiz konusunda da bir
mutabakatımız olmuş idi. Akabinde Hemen bütçeden sonra olsun.
şeklinde bir talep geldi. Burada acelemiz vardı çünkü gerek iş
ve meslek danışmanlarının karşı karşıya
kaldığı hukuki sorun gerekse yasanın diğer
maddelerinin aciliyeti, birkaç maddenin aciliyetinden dolayı böyle bir
talebimize olumlu yaklaşılmış idi ama ne yazık ki onu
gerçekleştiremedik. Bunun nedenlerini, bunun sebeplerini sorgulama
cihetinde değilim Neden böyle oldu? diye ama netice itibarıyla
huzurlarınıza gelmiş bulunuyor.
Şimdi,
bu madde, Plan Bütçe Komisyonu alt komisyonunda da huzurlarınıza
gelen bir düzenleme, bu önemli bir düzenleme. Bakınız, az önce
Sayın Çetinin ifade ettiği gibi SGKnın açıkları
var, SGKnın, sistemin iyileştirilmesi konusunda atılan
adımlar var. Dolayısıyla, siz ne yapıyorsunuz ki burada 1
ile 6,5 oranında olan kısa vadeli sigorta kollarıyla ilgili
primleri 2de sabitliyorsunuz? diye bir soru sordular. Evet, 2de sabitliyoruz,
Bakanlar Kuruluna da bunu 2,5a ve 1,5a indirme; 2,5a çıkarma yetkisi
veriyoruz.
Neden
sabitliyoruz?
İZZET
ÇETİN (Ankara) Kaldırma yetkisi alsanız
kaldırırsınız Sayın Bakan.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Birincisi; şimdi bakınız
şunu yapıyoruz: 6,5 ve yüzde 1 şeklinde ödeme imkânı
olduğu için, ağırlıklı olarak ağır ve
tehlikeli işlerde çalışanların ve o çerçevede kısa
vadeli sigorta primi ödenmesi gerekenlerin Büroda çalışıyor.
diye kayıtlarının büroya kaydırılması yani yüzde
6,5un 1e, yüzde 4ün 1e kaydırılması mücadelesi neticesinde o
kadar çok hukuki davalar var ki yani bu sistemi oturtmada o kadar
zorlanıyoruz ki bunu açıkça burada ifade etmek istiyorum.
Bu
ihtilafları ortadan kaldırmak, bürokratik işlemleri ortadan
kaldırmak; bir.
İZZET
ÇETİN (Ankara) 5335i siz yapmadınız mı, sizin
yasanız değil mi o? Yasa yapmayı bilmiyorsunuz
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) İkincisi,
muhtasar beyanname ile aylık prim ve hizmet belgesini birleştirme
imkânını elde etmiş oluyoruz.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Onu, o kanunu da yapan sizsiniz.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Üçüncüsü, her
işverene bir tek sicil numarası vereceğiz. Bakınız,
bunu, işletmenin içinde olanlar, piyasanın içinde olanlar son derece
iyi bilirler, her işverene bir tek sicil numarasını bu düzenleme
sayesinde vermiş olacağız.
Efendim,
SGK ne kazanıyor? Bu düzenlemeyle SGK 500 milyon lira kazanıyor.
Yani SGKnın bir kaybı yok, bunu bu şekilde düzenlemeniz
doğru değil.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Peki, o zaman 5335te niye öyle yaptınız?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Bir müsaade edin,
müsaade edin.
Yani
SGKyı zarar ettirecek, SGKnın mevcut açıklarına ilave
edilecek bir düzenlemenin peşinde değiliz
İZZET
ÇETİN (Ankara) Acz içindesiniz, acz.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla)
ama yüzlerce
işverenin ve yüzlerce kamu çalışanının bu
muvazaalı işlerden dolayı bu muvazaalarla mahkemeye,
yargıya taşınmasını da doğru bulmadığımızı
ifade ediyorum.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Demek ki yasa yapmayı bilmiyorsunuz; işte, o
çıktı ortaya.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Kaldı ki
birçok ülkede artık bu kısa vadeli sigorta kolları da
sabitleştiriliyor. Elimde ülkelerin uzunca listesi var.
Bir
diğer konu da -tabii bildiğiniz gibi- Avrupa Birliği sürecinde
NACE 6 koduna geçişi kolaylaştıracak olan bir düzenlemedir. Yani
bütün kurumların aynı dili konuşması açısından bu
düzenlemenin yapılma zarureti vardır. Onun için biz de komisyonda
ısrarla dile getirdik ama prensip kararı olarak şunu söylediniz:
Komisyonda bunu
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Söylenmedi.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Hayır efendim,
alt komisyonda bu dile geldi, biliyor arkadaşlarımız ve
İlave yapmayalım. dediniz ama sistem açısından, Sosyal
Güvenlik Kurumunun geliri açısından bakarsanız, sistemlerin
birbirine entegresi açısından bakarsanız bu düzenleme son derece
yerinde bir düzenlemedir. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum.
Hepinize çok teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çelik.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın
Aslanoğlu, buyurunuz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Bakan, eğer faydalı bir
şeyse -biz hiçbir zaman faydalı bir şeye Hayır. demedik-
bizi aydınlatır, komisyona getirir veya o önergeyi kendi vermeden
önce ortak önerge verebilirdik eğer kamunun yararı varsa ama bizden
kaçırarak tek başına bize bilgi vermeden getirdiği için ben
bunu iletmek istiyorum.
BAŞKAN Peki.
Sayın Genç,
buyurunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biraz önce, kanun tasarısında olmayan
ancak AKPnin işte tek taraflı olarak Komisyonda da çoğunluk sağlamak
suretiyle, İç Tüzükün 87nci maddesine de uygun olup
olmadığı da tartışılmayan bir önergeyle yeni bir
madde ihdas ediyoruz.
Şimdi, değerli
milletvekilleri; aslında, kanun yapmak ciddi bir meseledir. Kanunlar önce
tasarı veya teklif olarak verilir, komisyonlara gider, komisyonlarda enine
boyuna tartışılır ve ondan sonra Genel Kurula gelir ve
Genel Kurulda da milletvekillerinin bundan haberi olması lazım ama
AKPyle beraber kanun yapma işi gayriciddi oldu. Artık Meclisin de
ciddiyeti kalmadı.
Şimdi, AKP kendi
çoğunluğuna dayanarak istedikleri kanunları burada getirip de
son anda önergelerle veriyorlar, korsan önergelerle. Hatta devletin o kadar
büyük katrilyonlarını özel holdinglere kanalize ediyorlar ki bunların
binlerce örnekleri var, burada ispatlayabilirim de.
Şimdi, ben daha önce
bu kanunla ilgili bir konu dile getirdim, bürokratlara söyledim. Şimdi,
arkadaşlar, 2003 yılına kadar köylerde ve küçük yerlerde
yapılan evler bu sigorta primine tabi değildi, sigortada işte beyana
tabi değildi. Sonradan 2003 yılında getirilip bir kanun
değişikliği yapıldı, ondan sonra vatandaş köyde
bir ev yaptı mı hemen gidip başına konuyorlar Yahu sen ev
yaptın, bildirimde bulunmadın, şu kadar prim ödeyeceksin,
şu kadar usulsüzlük cezası ödeyeceksin.
Bizim
Tuncelinin Pertek ilçesinde tam 155 vatandaştan, Sosyal Güvenlik
bildiriminde bulunmadığı için, tescil ettirmediği için,
tutmuşlar her birisinden 20 bin, 30 bin, 40 bin liralık bir sürü para
cezaları, bir sürü sigorta primi alıyorlar. Bu günah yani.
İnsanları böyle tongaya düşürmek mümkün mü? Hükûmet olarak bu
gibi insanlara, köyde yapılan yapılara bir kolaylık getirmek
lazım veyahut da yani köyde de olmasa küçük kasabalarda. Çünkü orada
sigorta mevzuatını bilen kimseler yok ki. Dolayısıyla buna
bir kolaylık getirmek lazım. Şimdi orada adamcağız bir
ev yapmış, ondan sonra gitsin 40 bin, 50 bin, ondan sonra usulsüzlük
cezası, arkasından da Sosyal Güvenlik primi... Ne olacak, nasıl
ödeyecek bu insanlar?
Bir
de, oraya giden sigorta müfettişleri vatandaşın bilgisizliğinden
de yararlanarak bunlara bir de tutanak düzenliyorlar ve ondan sonra gerçekten
büyük bir sıkıntı oluyor. Aslında, köylerde yapılan
evlerde, yani insanlar orada kendi yandaşlarının
yardımıyla da bu evleri yapabiliyorlar, pekâlâ buna düzenleme de yapılabilir.
Yani, hukuku bilen, işi usulüne uyduran kişilerden almıyorlar
herhangi bir şey ama cahil veyahut da bilgisiz, kimsesiz insanlar büyük
bir yük altına sokuluyorlar. İşte Hükûmetin görevi bu gibi
insanlara çare bulmak. Yani ben bürokratlara burada söyledim, bu kanun
vesilesiyle insanlar çok mağdur ediliyor, buraya bir geçici madde konulmak
suretiyle, bu insanların hiç olmazsa hakiki sigorta primleri alınmak
suretiyle, cezaları ve gecikme zamlarını affetmek suretiyle bu
insanlara bir rahatlama getirelim dedim, ama tabii maalesef dinletemedik. Ama,
buna rağmen işte burada geliniyor, böyle sadece kendi keyiflerine,
kendi menfaatlerine uygun birtakım düzenlemeler yapılıyor. Bu
düzenlemeler yapılınca, maalesef, işte esas mağdur olan
insanlara Parlamento bir çare bulmuyor, mağdur olmayan insanlara,
özellikle refahın yanında olan insanlara hani Özalın bir sözü
vardı ya Biz zengini severiz, zenginleri severiz. diye- o zenginlere
hizmet etmek için burada özel düzenlemeler yapılıyor. Bence
artık AKPliler bu huyundan vazgeçmelidir. Aslında, Meclis
Başkanlığının da buna çare bulması lazım
yani buralarda gelip de son anda bir önerge veriyor. Bu önergeyi kaç kişi
okudu? Ne deniyor bu önergede? Ve burada gelen bu korsan önergelerle devletin
kaynaklarının kime gittiği belli mi değil mi, bilmiyoruz
bunları ama işte, AKPnin özellikle grup başkan vekilleri burada
kendilerine özel, birtakım kişilerden, holdinglerden birtakım
istekler geliyor; bir bakıyorsunuz burada önergeler veriyor, son anda
devletin milyarları gidiyor. Yazık yani insanlarda bir vicdan
olması lazım değerli milletvekilleri. Bunların önünü
kesmemiz lazım. Bundan sonra, komisyonlardan gelmeyen konuların
artık AKP iktidarının kendi çoğunluğuna dayanarak
burada böyle korsan önergelerle kanun düzenlemesini yapmayalım. Bu
hakikaten ülke için de düzenleme için de çok kötü oluyor.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz sayın Genç.
Sayın
Bakan kısa bir açıklamada bulunacaktır.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, gerek Mevlüt Beyin ifadeleri gerekse Sayın Gençin
şu andaki konuşmaları
Bakınız, olmayan bir şeyi
ihdas gibi, gündeme gelmeyen şeyi ihdas gibi bir değerlendirmeyi
haksızlık olarak değerlendiriyorum.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Niye efendim?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Bakınız, alt komisyon
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Bize bilgi verin Sayın Bakan, bize
bilgi verin önce. Bize bilgi vermeden geçiriyorsunuz.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Dinlerseniz. Bakınız, elinizde
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Ama bilgi vermiyorsunuz. Ben komisyon
üyesi değil miyim? Yapmayın ya!
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, açıklamayı bir dinleyiniz.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Ama
dinleyiniz. Bakın, elinizde tasarı varsa tasarının
sayfasını veriyorum- 13üncü sayfayı açınız. 13üncü
sayfada diyoruz ki: Diğer taraftan alt komisyonumuzun yeni çerçeve 8inci
madde ile kısa vadeli sigorta kolları prim oranının yüzde
2de sabitlenmesinin yani şu anda yaptığımız
işlem- merkezî yönetim bütçesine getireceği ilave maliyetin ilgili
kurumlarca hesaplanması ve bu hususun Plan ve Bütçe Komisyonunda
değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varmış
bulunmaktayız. diyor. Şimdi, bu konu komisyonda görüşüldü ve
üst komisyonda, prensip olarak yeni bir madde koymayalım düşüncesiyle
buraya getirilmiş bir konudur.
Peki,
mali hesapları yapıldı mı? Yapıldı, kurumun
buradan geliri söz konusu. Ben Parlamentoda hiçbir milletvekili
arkadaşımızın kurumlarımızın,
dolayısıyla Sosyal Güvenlik Kurumunun gelirini
artırıcı bir düzenlemeye karşı çıkacağı
inancında değilim. Bunu bir açıklama olsun diye ifade ettim.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çelik.
Soru-cevap
bölümüne geçiyorum.
Buyurunuz
Sayın Tanal.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, Türkiyede 54 bin tane muhtar var. 54 bin muhtar
maaşlarının yetersiz olması nedeniyle
maaşlarının iyileştirilmesini talep ederler, bunu size
iletmek isterim.
1)
1/1/2012 tarihinden önce yani gelir testi uygulamasından önce yeşil
kart sayısı ile bugünkü yeşil kart sayısı
karşılaştırıldığında sayılar ne
kadardır?
2)
Gelir testi başvurusu yapmayanlar için bir yaptırım var
mıdır?
3)
Gelir testi prim borcu var mıdır, varsa aylık prim borcu ne
kadardır?
4)
Sosyal Güvenlik Kurumu gelir testine başvurmayanlar için ne kadar prim
alacağı tahakkuk ettirilmiştir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Tanal.
Sayın
Halaman
ALİ
HALAMAN (Adana) Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanımıza şöyle bir sorum var. Bunu genelde bölgeden
arkadaşlarımız telefon ettiği, şifahi olarak
söylediği için söylüyorum: İşçi, memur, sözleşmeli olarak
bazı kurumlarda çalışanların bordrolarından
Suriyeliler için her ay para kesiliyormuş. Böyle bir para kesilmesi
doğru bir şey mi, bu doğru mu? Bunu önleme imkânınız
var mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Halaman.
Sayın
Öğüt
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
TÜİKin
iş gücü istatistiklerine baktığımız zaman
görülmektedir ki, bir başka önemli sorun iş hayatındaki cinsiyet
uçurumudur. Türkiyede iş gücüne dâhil olmayan kişilerin 7 milyon 572
bini erkek, 19 milyonu ise kadındır. Ülkemizde kadın
istihdamı yüzde 28 iken, ABdeki kadın istihdamı yüzde 50
dolayındadır, OECD ülkelerinde bu oran yüzde 64lere
ulaşmaktadır. Türkiyede yüzde 28 kadın istihdamı ile
ABnin neredeyse yarısına, OECD ülkelerinin de üçte 1ine ancak
ulaşmaktadır. Bir başka araştırmaya göre, Türkiyede
çalışan kadın sayısında geçen yıla oranla
yaklaşık 500 bin civarında düşüş görülmektedir.
Kadın istihdamındaki düşüşün nedenine ilişkin
araştırma yapılmış mıdır?
Kadınların iş gücüne katılımını
artırmak amacıyla bugüne kadar hangi politikalar izlenmiştir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın Tanal
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
6356 sayılı
Yasayla şehir içi toplu taşıma hizmetleri, petrokimya
işleri ve özellikle bankalardaki grev yasakları devam etmektedir. Bu
uygulama ILO normlarına aykırılık teşkil etmektedir.
Sayın Bakan, ILO normlarına aykırılık teşkil eden
bu durum için yasal düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Tanal.
Buyurunuz, Sayın
Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Grev alanlarının
genişletildiğini dün de ifade ettim bugün de ifade ediyorum. Ama
şunu da kabul edelim: Her ülkenin kendi koşulları var, bu ILO
nezdinde de dikkate alınan bir husustur. Dolayısıyla, Türkiye
demokrasisiyle paralel bu konuda olumlu adımlarını atmaya devam
ediyor.
Kadın
istihdamıyla ilgili şunu ifade edebilirim: İş gücüne
katılımda ciddi artış ve kadın istihdamında
artış var ama mukayese ettiğiniz ülkeler düzeyinde
olmadığının bilincindeyiz. Bundan dolayı, teşvik
uygulamalarımıza dikkat ederseniz, kaç yaşında olursa olsun
çalışabilecek olan kadınların primlerinin hazine
tarafından karşılanması uygulamasını devam
ettiriyoruz. Önümüzdeki süreç
içerisinde de 5084le ilgili yapacağımız görüşmede de
kadın istihdamının artırılmasıyla ilgili bu prim
desteğini sürdüreceğimizi burada belirtmek istiyorum.
Ayrıca, kadın
istihdamında eğitim son derece önemli. Eğitim düzeyi
arttıkça iş gücüne katılımın da
arttığını görüyoruz, yüzde 70ler düzeyinde eğitim
düzeyiyle mukayese ettiğiniz zaman. Bundan dolayı bu konu da önem arz
ediyor. Gerek örgün gerek yaygın eğitim çerçevesinde
attığımız adımlar inanıyorum ki bu sürece
katkı sağlayacaktır.
Muhtarlarla
ilgili, maaşlarının iyileştirilmesi
Tabii ki düne göre,
muhtarlarımızın primlerini karşılayabilecek bir ücret
aldıklarını biliyoruz ama sıkıntılarını
da biliyoruz. İlgili bakanlık İçişleri
Bakanlığımızın bünyesinde bu çalışmalar
sürdürülüyor. Umarım Sayın Bakan bu konuyla ilgili bir açıklama
MAHMUT
TANAL (İstanbul) On bir yıldır bu çalışmalar devam
ediyor Sayın Bakan.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) -
Efendim, ben hatırlıyorum, grup başkan vekilliğim
döneminde, 99 TL olan muhtar aylıklarını yüzde 100
artırmış idik. Akabinde, şu anda 420 TL civarında
muhtarlarımızın maaşları var. Yeterli mi? Her
defasında söylüyoruz, daha da iyi olması
Ülke
koşullarının iyileşmesiyle paralel olarak bunu bütün
kesimlere yaygın hâle getiriyoruz.
Bir
diğer konu: Gelir testiyle ilgili sorular sordunuz. Gelir testiyle ilgili
-dün de sormuştunuz- bunlarla ilgili ayrıntılı
rakamları sizlere takdim edeceğiz. 9 milyon 895 bin 404 kişi
olduğunu söyledim gelir testi yaptıranların. Geçmişle
mukayesesini size yazılı olarak takdim edeceğimizi ifade
ediyorum.
Bazı
kurumlarda çalışan işçilerin bordrolarında Suriyeliler için
yani kamplarda bulunanlarla ilgili bir kesinti olduğu şeklinde ifade
var. Bunu doğrusu ben ilk olarak duyuyorum. Hükûmet olarak, devlet olarak
500 milyon liralık yani eski rakamla 500 trilyon liralık bir ödemeyi
bugüne kadar gerçekleştirdik. Kamplarda bulunan Suriyeli kardeşlerimize,
vatandaşlarımıza, ateş altından kendisini
kurtarıp Türkiyeye sığınanlara devlet olarak kucak
açmış bulunuyoruz. Bunun dışında bir bilgi yok ama
sizde özel bir bilgi varsa bunu iletmenizi istirham ediyorum.
Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çelik.
Ama
sisteme girmiş sayın milletvekillerimiz var, süremiz de var.
Sayın
Eryılmaz
REFİK
ERYILMAZ (Hatay) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, Suriyeli sığınmacıların
ihtiyaçlarının giderilmesi için emekli vatandaşlarımızın
aylıklarından belirli miktarda kesintilerin
yapıldığı yönünde iddialar var, şikâyetler var. Bu
iddialar doğru mudur? Bunun yasal dayanağı var mıdır?
Ayrıca,
SSK primleri daha önceden bankadan yatırılıyordu, şu anda
bunun da engellendiği ve bazı tahsilat merkezlerinde o primlerin
ödenmesine imkân tanındığı yönünde iddialar var. Bu da SSK
primi ödemek isteyen vatandaşlarımızı ciddi anlamda
mağdur ediyor. Böyle bir uygulama var mıdır? Bu uygulamayı
değiştirmeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Eryılmaz.
Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, on bir
yıldır iktidardasınız, muhtarlar on bir yıldan beri
sızlanıyor. Hâlen bu çalışmalar devam ediyor. diyorsunuz.
Sizin bu çalışmalarınızın bitmesi için kaç yıla
ihtiyacınız var?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Tanal.
Buyurunuz Sayın
Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Sayın
Başkanım teşekkür ediyorum.
Emeklilerin
aylıklarından kesinti yapıldığı iddiası
diyorsunuz. İddiayı ispat ederseniz biz de gereğini yaparız
ama bir iddia diyorsunuz. Bu iddiayla ilgili somut verileriniz varsa
bunları iletmenizi az önce ifade ettim.
SSK prim tahsilat
merkezleri mevcut düzende aynen devam ediyor, bir sorun bize iletilmiş
değil. Bu konuda da tespitlerinizi almaya hazırız diyorum.
Çok Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Sayın
milletvekilleri
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Süremiz var daha, cevap vermedi.
BAŞKAN Sayın
Tanal, pardon, görmedim.
Evet, buyurun siz bir
sorunuzu daha sorun, süremiz var.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben sorumu sordum
Sayın Bakan cevap vermedi, aynısını tekrar soruyorum.
Türkiye'de 54 bin muhtar var, aldıkları ücret 380 TL, asgari ücretin
altında. Angarya yasak. Ve Bu ücretin iyileştirilmesi için hâlâ
çalışmalarımız devam ediyor. dediniz Sayın Bakan. On
bir yıldır iktidardasınız, sizin bu muhtarların
maaşını düzeltmeniz için daha kaç yıla
ihtiyacınız var?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Tanal.
Buyurunuz Sayın
Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Efendim, az önce
ifade ettiğim için ben tekrar ifade etmedim. Ne yaptınız?
Diyorum ki: 99 TLyi 420 TLye çıkardık. Şimdi Yeterli değildir.
diyorsunuz. Doğru söylüyorsunuz. Yeterli olmamasına saygı
duyarız ama diyoruz ki: Ülkenin imkânlarını adil ve eşit
bütün kesimlere kullanmak hükûmetlerin asli görevidir, yoksa bir tarafı
abat bir tarafı berbat etme dönemlerini Türkiye geride bıraktı.
Dengeli, düzenli bir çalışma var. İlgili bakan
arkadaşımız üzerinde çalışıyor. dedim, yoksa
Bugüne kadar muhtarlarımızla ilgili bir çalışma
yapılmadı. derseniz, ben böyle bir şey söylemedim.
Yaptığımız çalışmalar var. 99 TL örneğini de
onun için verdim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Böylece,
yeni bir madde ihdas edilmiştir.
Şimdi,
diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 370 Sıra Sayılı Kanun Tasarısına
aşağıdaki 10 uncu maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Çelik
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
MADDE
10- 5510 sayılı Kanunun 83 üncü ve 84 üncü maddeleri yürürlükten
kaldırılmıştır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Salt
çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılmış
olduğu için önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açacağım.
Söz
talebi?...
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Şahsım adına
UĞUR
BAYRAKTUTAN (Artvin) Sayın Başkan, şahsım adına
BAŞKAN
Siz şahsınız adına.
Grup
adına, Sayın Çetin
Buyurunuz
Sayın Çetin.
CHP
GRUBU ADINA İZZET ÇETİN (Ankara) Değerli milletvekili
arkadaşlar, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, şimdi, az evvel bir ek madde ihdasından sonra ikinci
bir ek madde ihdasıyla karşı karşıyayız.
5335
sayılı Yasa 2006 yılında AKP çoğunluğunun
oylarıyla, bizim eleştirilerimize rağmen kabul edildi. O zaman
da yetersizliklerini anlattık yani Sosyal Sigortalar Kurumuyla ilgili
olarak yapılan düzenlemelerin Ben yaptım oldu.
mantığıyla yapılmaması gerektiğini, iyi
tartışılması, iyi düşünülmesi gerektiğini
söyledik.
Şimdi,
bu 10uncu maddeyle yapılmak istenen, az evvel görüştüğümüz
81inci maddenin (c) fıkrası bir kez daha ilgili kanunu açıkça
Maddesinden okuyayım, 81inci maddenin (c) fıkrası: Kısa
vadeli sigorta kolları prim oranı, yapılan işin iş
kazası ve meslek hastalığı bakımından
gösterdiği tehlikenin ağırlığına göre yüzde 1 ila
6,5 oranı arasında olmak üzere 83üncü maddeye göre kurumca
belirlenir, bu primin tamamını işveren öder. Yani Bakanın
da söylediği gibi, işçinin bir kaybı yok gibi.
İşçinin kaybı yok. demek bile sigorta ve sosyal güvenlik
mevzuatını bilmiyorum demektir. Değerli arkadaşlar, 83üncü
madde ne oluyor burada? Atıf yapılan madde yürürlükten
kaldırılıyor. Aynı zamanda 84üncü madde de yürürlükten
kaldırılıyor. 83üncü madde nedir? diye soracak olursanız:
Kısa vadeli sigorta kolları prim tarifesi ve iş
kollarının ve işlerin tehlike, sınıf ve derecelerinin
nasıl belirleneceği düzenlenmiş. Şimdi, millî eğitimin
sorunlu okulları kapatarak sorunları çözmeye, benzer bu. Yani bu
fabrikaları kapatmıyorsun, bu madenleri, ocakları, taş
ocaklarını, kimyasal madde üreten işletmeleri
kapatmıyorsun. Ne yapıyorsun? Oraların tehlike
sınıflarını kamuoyundan gizliyorsun, toplumdan gizliyorsun,
çalışan işçiden gizliyorsun ve bu maddeyi daha altı
yıl olmuş bu Meclisten geçirmişsin, altı yıl sonra -üstelik
de daha madenlerde, o Afşin Elbistanda 9 işçinin cesedini
çıkartma başarısını gösterememişsiniz, acziniz
orta yerde, dün daha 8 işçinin cesedi yeni defnedildi- onlardan kurtulmak
için ne yapıyorsunuz? Maddeleri yürürlükten kaldırıyorsunuz ve
prim oranlarını düşürüyorsunuz, Sosyal Güvenlik Kurumunu Bakan
ne derse desin- zayıflatırken kötü niyetli işverenlerin
kayırılmasını, teşvik edilmesini
sağlıyorsunuz. Madde niçin konuldu 2006da?
Değerli
arkadaşlar, yani madde o kadar yeterli de değil. 508 sayılı
Yasa da ya da 1475 sayılı İş Yasasının
yürürlükte olduğu dönemde İşçi Sağlığı ve
İş Güvenliği Tüzüğü yürürlükteydi. O tüzükte
ağır, tehlikeli ve zehirli işler bir güzel
sayılmıştı. Tüzük işlemez hâle geldi. İş
kazalarında dünyada 3üncü, Avrupada 1inciliğe yükseldik. Niye
yükseldik? Önlemler alınmadığı için. Hükûmetin himayesinde
işverenler istediği gibi, işçiyi köle gibi
kullandığı için, sosyal güvenlik kurumları çöktüğü
için. Şimdi de kalkıp diyoruz ki arkadaşlar İşçiler
nasıl, hangi koşulda çalışırsa
çalışsın, iş yerinin tehlikeli olup
olmadığını işçi de bilmesin, ailesi de bilmesin. Yasa
koyan milletvekilinin zaten umurunda değil, okumuyor bile, bakan
hazırlamış gelmiş, okumuştur ya da bürokrat
hazırlamış gelmiştir ya da Dünya Bankası, IMF böyle
dayatmıştır Bunu Meclisinizden geçirin. demişlerdi;,
kaldır, indir, yaptım yasa, yaptığın yasa, altı
sene sonra da geliyorsun, yürürlükten kaldırma maddesi.
Arkadaşlar,
83 ve 84üncü maddeler 81inci maddenin (c) fıkrasındaki
değişikliğin kapatılması maddeleridir yani suçu ya da
gelecekteki suçlamaları örtbas etme maddeleridir. O nedenle alt komisyonda
görüştük, geri çekildi, prensip anlaşmasına varıldı,
şimdi iki günden bu yana karşılıklı bir diyalogla
iktidar-muhalefet bir şeyler yapılmaya
çalışılıyor.
Yani
ben bazı şeyleri istismar etme gibi bir düşüncenin adamı
hiç olmadım. İyi niyetle yaklaşıyoruz,
karşılığında iyi niyet görmek istiyoruz. Pek çok sorun
var. Önceki gün bütünü üzerine yaptığım konuşmada da söyledim,
Sosyal Güvenlik Kurumunun çözmesi gereken sorunları yukarıdan
aşağıya yazsak sayfalarca, bitmez. Onlar için tek tek kanun
teklifi vermek ya da önergeyle düzeltmek mümkün değil. Sayın Bakana
da dün söyleyince Ya, yeni bir paket hazırlarız, onun içerisine
koyarız. dedi.
Sayın
Bakan, bunu da o paketin -nasıl bir paketse- içine koy, hiç olmazsa
verdiğiniz sözlere inanalım, güvenelim, biz de ne yapacağımızı
-ona göre hareket edelim- kararlaştırabilelim. Yani, güven duymak
istiyoruz, destek vermek istiyoruz Hayır, destek istemeyiz. diyorsunuz.
Şimdi ben, az sonra maddenin oylamasında yoklama isteyeceğim,
sağlayın çoğunluğu, sağlayabiliyor musunuz?
İsteyeceğim bu yoklamayı, şimdi buradan ilan ediyorum. Hadi
bakalım, bu saatten sonra yoklama isteyeceğim. Yapmayın, bu
Meclisin bu kadar çalışma ilişkilerini germeyin, bozmayın.
Bunun hiç kimseye bir yararı yok. Yani, içeriğini bir kenara
bırakıyorum, prensibiyle bile milletvekillerinin, muhalefet
milletvekillerinin moralini bozan bir yaklaşım içindesiniz.
O
nedenle, Bu maddelerin kuruma zararı yok. demek kurumun
işlemlerini, işleyiş mekanizmalarını bilmemek
anlamına geliyor.
O
nedenle, katılamadığımızı söylüyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çetin.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına, Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan.
Buyurunuz
Sayın Kaplan. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP
GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Şimdi,
tabii, çoğunluk olunca, komisyon çoğunluğu da olunca Sayın
Bakan komisyonu atlıyor, komisyonda uzmanları görüşmeden,
komisyon üyeleri tartışmadan getiriyor Genel Kurula. Şimdi,
10uncu maddede son dakika golleri derler ya -bu, Mecliste gece
yarısı olmuyor, daha gündüz- 83 ve 84üncü maddeyi
kaldırıyorsunuz. Ya, Allahtan korkun, maden göçüğünde daha yeni
insanlar öldü. Adam -maden şirketi ruhsatı bile değil-
inşaat bilmem, maden bilmem, metal bilmem ne diye bir şirket kuruyor,
getiriyor işçisini madene,
Şimdi,
bunun tartışmasını bırakın, Türkiyede öyle
iş kolları var ki bu iş kollarında emeklilik süreleri
kısadır tehlikeli olduğu için. Bu iş kolları tehlikeli
olduğu için ister istemez ücretleri biraz daha yüksektir. Tehlikeli
iş kollarında ister istemez primler de biraz daha yüksektir,
emeklilik maaşları da biraz daha yüksektir. Yani siz bu
standardı kaldırıp tek düze indirdiğiniz zaman, burada
işçi aleyhine, emekçi aleyhine bir düzenleme yapıyorsunuz.
Bizim
buradaki kaygımız şu: Bakın, bu son dakika madde
ihdası önergeleri bundan sonraki maddede var; spor kulüplerinin
borçlarının yapılandırılması. Şimdi, biz bir
önerge vermişiz, konuşmayacağız o maddede ama bunu
açıklamak gerekiyor. Spor ile ilgili bir madde, spor kulüplerinin
borçlarıyla sosyal güvenlik destek primlerinin
yapılandırılması
Biz ne demişiz? Eğer spor
şirketleri, kulüpleri batmışsa, paraları yoksa feragat
edin. Önerge vermişiz, feragat edilmesini istemişiz ama
karşımıza Hükûmet yeni bir teklif, yeni bir madde ihdasıyla
geliyor, maddeyi değiştiriyor. E, Komisyonda bunu
tartıştık mı? Yok. Ne yapıyor? Yeni bir
yapılandırma getiriyor.
Şimdi,
yeni bir yapılandırma getirdiğiniz zaman Hükûmetin önergesi
konuşulacak, o kabul edildiği zaman bizimki düşecek yani bizim
feragat önergemiz düşecek. Onun için, Hükûmetin önüne geçmek için ne
yapmamız lazım? Bu sefer bizim feragat önergemizden vazgeçip
Yani
zaten spor kulüplerinin çoğu çok büyük zorluklarla ayakta duruyor.
Sponsorları yok, belediye imkânları az, vatandaşın
destekleri az. Bunların primleri, çalışanlarının ve
personelinin, sporcuların primleri söz konusu olduğunda, bir de
eğer o kulüpler kapanmışsa, batmışsa, o kulüpler iflas
etmişse ne olacak? Oradaki insanların hayatları mağdur
olacak, sosyal güvenlikten mahrum olacaklar, primleri ödenmemiş olacak,
iş mahkemelerinin kapısında sürünecekler, yok, tespit
davaları açacaklar. Madem devletsiniz, al, sosyal devletin bir
güzelliği işte, bir defa da feragat edersiniz. Yaptınız
işveren borçlarında bu feragati çok, 12 tane de mali af
çıkardınız. Spor kulüplerine de bir feragat çıkarın.
Spor
kulüpleri zor ayakta duruyor, her gün dolaşıyorlar;
çarşıdan, esnaftan, sporseverlerden, belediyelerden, bir yerlerden
bir destek almaya çalışıyorlar. Herkes marka değil;
Fenerbahçe gibi, Galatasaray gibi, Beşiktaş gibi, Trabzonspor gibi
marka değil. Öyle şirketleri, anonim şirketleri, paraları
yok. Anadoludaki spor kulüplerini bir gezin, kasabalardaki, kazalardaki,
köylerdeki spor kulüplerine bir bakın. Genel olarak Türkiyede spora bu
kadar değer veriyoruz ki olimpiyatlarda aldığımız
neticeler ortada, sporda aldığımız neticeler ortada. Sadece
büyük spor kulüpleri gündeme geliyor.
Şimdi,
burada bunu da Hükûmet bir önergeyle baypas edecek, biz de
görüşmeyeceğiz. E, ne yapacağız? Görüşebilmek için,
bizim konuşabilmemiz için maddeyle ilgili, maddenin
çıkarılması olması gibi bir önerge gerekiyor, bu önergeyi
verdik. Arkadaşlar, bunun gayet basit bir yöntemi var. (Hatip önerge
metnini yırttı) Çok basit, bak, önergemizi geri çektik. Sayın
Bakanın önergesi yalnız kalacak. Hem biz konuşmamış
olacağız, Sayın Bakan konuşsun. Siz çalın, siz
söyleyin, siz oynayın, siz yapın. Komisyona da gerek yok, muhalefete
de gerek yok, siz zaten çoğunluksunuz, bizim teklifimizin de kıymetiharbiyesi
yok. O zaman biz ne yapıyoruz burada? Arkadaşım, biz yasa
yapmıyoruz, yasa yapmıyoruz. Kaliteli yasa yapma gibi bir sorunumuz
yok. Biz, burada, şeklî olarak çoğunluğun teşkil
ettiği bir yasama sürecini, kalitesiz yasa yapma sürecini yapıyoruz.
Bu, çok tehlikelidir. Parlamenter demokraside de bu yoktur, başkanlık
sisteminde de bu yoktur. Yani sizin siyasal
tasarımcılarınızın getirdiği ne yarı
başkanlık sisteminde ne tam başkanlık sisteminde böyle bir
yasama rezaleti yoktur. Onun için, biz, bu tür, hayati ve çok sayıda
insanı, milyonları ilgilendiren yasalarda biraz daha özen istiyoruz.
Biz, parti grubu olarak bu konuda iyi niyetle atılan her adıma destek
olmuşuz. Olumlu gördüğümüze Evet. demişiz ama görmediğimize
de Evet. deme hakkını kendimizde bulmuyoruz. Bizim de bir siyasi
programımız var; emekten yanayız, çalışandan
yanayız. O zaman bu konudaki fikirlerimizi öne süreceğiz. Bunun da
önünü kapatıyorsunuz. Bu nedenle Allah kolaylık versin, selamet versin.
Üç ay sonra yeni bir yasayla bu yanlışınızı da
düzeltmek için tekrar buraya gelirsiniz. Ha buraya yazıyorum, sen,
Sayın Elitaş, üç ay önce çıkan yasayı
değiştirdik, tekrar üç ay sonra gelmezsek buraya görürsünüz.
Kolay
gelsin diyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kaplan.
Şahsı
adına, Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan.
Buyurunuz
Sayın Bayraktutan. (CHP sıralarından alkışlar)
UĞUR
BAYRAKTUTAN (Artvin) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; İzmir Milletvekilimiz Sayın Mustafa Balbayın
Silivriden yazmış olduğu konuşma metnini sizlerle
paylaşmak istiyorum:
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 10 Ocak Çalışan Gazeteciler
Gününe ilişkin düşüncelerimi paylaşmak üzere Silivriden söz
almış bulunuyorum.
Kalemi
hapiste de elimden bırakmayan bir milletvekili olarak, başta yüce
Meclisin çatısı altında görev yapanlar olmak üzere, tüm gazeteci
arkadaşlarımızın bu özel gününü kutluyorum. Dünyanın
en zor mesleklerinden birini yapan gazetecilerin görev koşulları ve
sosyal hakları bakımından gelişmiş ülkelerin
standartlarına ulaşmasını diliyorum.
Türkiyede
gazetecilerin geleneksel olarak kutladıkları başlıca iki
bayram vardır: 24 Temmuz 1908de sansürün
kaldırılışı Basın Bayramı olarak, 10 Ocak
1961de de çalışma koşullarında önemli yenilikler getiren
212 sayılı Yasanın çıkması da Çalışan Gazeteciler
Bayramı olarak kutlanmaktadır.
Sayın
milletvekilleri, olağanüstü dönemlerin iktidarları
varlıklarını tartışmaz hâle getirmek için öncelikle
yargıyı ve medyayı kontrolleri altında tutmak isterler. Bu
anlayış ne yazık ki bizim topraklarımızda da geçerlidir.
Gazeteciler için bayram, işte böylesi dönemlerin kapanması,
ardından özgürlüğe dönük düzenlemelerin yapılmasıyla ilan
edilmiştir. Türkiyede bütün gazetecilerin durumu bugün bu
durumdadır. Ülkemizdeki gazeteci örgütlerinin ve uluslararası kurumların
hazırladıkları tüm raporlar tablonun hiç de iyi
olmadığını ortaya koymaktadır. Sınır
Tanımayan Gazeteciler Örgütünün her yıl
hazırladığı basın özgürlüğü endeksine göre
Türkiye son on yılda 50 basamak gerilemiştir. 2002 yılında
99uncu sırada olan Türkiye, 2011de 148inci sıraya gelmiştir.
Ekonomik büyüklükte dünyanın ilk 20 ülkesi arasında olmakla övünürken
basın özgürlüğünde son ülkeler arasındayız.
Türkiyede
bir yandan iletişim alanındaki gelişmeleri yakalamaya
çalışırken bir yandan da iletişim araçlarının son
halkası olan İnternet yayıncılığının
önüne engeller çıkarılmaktadır. 2007 yılında 43 siteye
erişim engellenirken, bu rakam her yıl katlanarak artmış,
2010 yılında 7.700e ulaşmış, 2012 yılında
ise 19.500 siteye erişim engellenmiş bulunmaktadır.
Sayın milletvekilleri,
basın özgürlüğü önündeki en büyük tehdit ise gazetecilerin cezaevine
konmasıdır. Uluslararası kuruluşlar, Türkiye için şu
tanımı kullanmaktadır: Gazeteciler için açık cezaevidir
Türkiye. Hapiste bulunan gazeteci sayısına ilişkin
spekülasyonlara girmek istemiyorum. Sadece bir gazetecinin bile hapiste
olması, meslek için, toplum için, haber alma özgürlüğü için açık
bir tehdit içermektedir. Kaldı ki hâlen görevini sürdürmekte olan pek çok
gazeteci, her an demir parmaklıkların arkasına konulma riskini
bilgisayarın tuşlarına her dokunuşu ta kendi iç
dünyalarında hissetmektedir.
Basın özgürlüğü,
gazetecilerin istediklerini yazma hakkı kadar, aynı zamanda gerçekçi
bulmayıp yazmak istemediklerini de yazmama hakkıdır.
Aslında salt gerçekleri yazan bir medyaya en çok iktidarın
ihtiyacı bulunmaktadır. Medyanın toplum adına iktidarı
denetlemesi, ülkemizin sağlıklı gelişiminin de
sigortasıdır. Gerçeğin ışığına
sırtına dönen bir iktidar, kendi karanlığından
başka hiçbir şey göremez. İktidarı gazetecilik
faaliyetlerini terör faaliyetleriyle eşit gören, basın ve ifade
özgürlüğünü Hükûmeti övmekle sınırlı tutan bir
anlayıştan vazgeçmeye çağırıyorum.
Mustafa Kemal Atatürk
doksan yıl önce, 1 Kasım 1923te Meclis kürsüsünden şöyle
seslenmişti: Muhterem efendiler, basın özgürlüğünden
doğacak sakıncaların giderilmesi, doğrudan doğruya
basın özgürlüğüyle sağlanmalıdır. Bugünkü iktidar
böyle bir anlayıştan çok uzaktadır.
Sayın
milletvekilleri, güncel sorunumuz iç barışı kalıcı bir
biçimde sağlamanın yolu da basın ve ifade özgürlüğünden geçer.
İletişim teknolojilerinin hızla geliştiği
çağımızda, nefret söylemi dışındaki bütün
düşünceler açıkça paylaşılabilmelidir.
Çağımızda, toplumda karşılığı olan bir
düşüncenin yayılmasını engellemeye girişmek, Bakanlar
Kurulu kararıyla hava sıcaklığını
değiştirmeye benzer.
21inci yüzyıl
iletişim çağıdır, bu çağın ana unsuru
gazetecilik, kendini yenilemiş, çağa ayak uydurmuş, en gözde
mesleklerden bir tanesidir.
10 Ocak Çalışan
Gazeteciler Bayramını bir kez daha kutlarken, yakın gelecekte
bir de hapisteki gazeteciler günü ilan
edilmemesini diliyorum.
Gazeteciliğin,
bedenen ve ruhen özgürce yapılacağı günlerin özlemiyle hepinizi
en içten sevgilerimle, saygılarımla selamlıyorum. Mustafa
Balbay. İzmir Milletvekili.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bayraktutan.
İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu.
Buyurunuz
Sayın Aslanoğlu.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; biraz sonra, 11inci madde gelecek. 11inci
maddede, temelinden orada konuşma hakkımız -bizim önergemiz
olduğu için- başka bir konuşma hakkımız yok. Ama
Sayın Bakan, burada, münfesih spor kulüplerinin borçlarıyla ilgili
bir yapılandırma getiriyorsunuz, yine parça parça getiriyorsunuz.
Değerli
arkadaşlar, Türkiyede, spor kulüpleri, Dernekler Kanununa göre
yönetiliyor. Dernekler Kanununa göre yönetildiği için, o spor kulübünün
Maliyeye ve Sosyal Güvenlik Kurumuna borçlarından dolayı hangi
yönetici görev almışsa hepsi sorumlu, müşterek borçlu,
müteselsil kefil. İsterse kurumlar, borcun tümünü bir kişiden
alabilir. Yıllarca amatörce, özellikle Anadolu kulüplerinde şehrinin
takımına hizmet etmek isteyen insanlar vardı ama artık, bu
kulüpler yönetici bulamayacak.
Sayın
Bakan, temelinden çözelim. Temelinden getirmiyorsunuz, sadece münfesih olan,
yok olan kulüpleri getiriyorsunuz ama bugün, Türkiyede, BAL ligine
düşmüş, amatör kümeye gitmiş ama münfesih olmayan bir sürü kulüp
var, onların da size oldukça yüklü borçları var. Biraz önce de size
arz ettik 57 milyon diye bir rakam duydum. Ayrıca, kapanmış
şirketler var; ortakları yok, bu şirketler yok. Ticaret
sicilinden kaydı silinmiş kooperatifler var; yok, böyle bir
kooperatif yok. Ama onların borçları var. Gelin, sadece bunu münfesih
olan kulüplere getirmeyin, sadece
Tüm milletvekillerinin ilindeki
takımlarla sorunu var. Hepimizin sorunu, tüm arkadaşların,
Anadolu kulüplerinin birçoğunun sorunu; örneğin Ankaragücü,
Ankarada.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Yalovasporun var, Yalovasporun
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Örneğin bir sürü kulüp
Münfesih olanlar
var, yok olmuş, gitmiş, kulüp diye bir şey yok. Tamam, bunu
getiriyorsunuz ama getirdiğiniz şey şu: Bunu otuz altı
aylık bir yapılandırmaya tabi tutuyorsunuz.
Sayın
Bakan, paramparça getirmeyin, gelin bu önergeyi değiştirin. Bu
önergede, şu anda, Süper Lig dışındaki özellikle Üçüncü
Lig, İkinci Lig dediğimiz kulüplerin hepsinin çok yüksek miktarda
borçları var. Örneğin, ben bir kulüp biliyorum ki 350 kişiye
icra gitti. Hiç ilgisi yok, alakası yok, bir gün kulübe gitmemiş,
sadece ilinin kulübüne isim olarak girmiş kişiler.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Bütün spor kulüplerinin borcunu silelim bari.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Etmeyin, tutmayın, gelin paramparça
yapmayın. Eğer bir şey yapıyorsanız, gelin, Süper Lig
dışındaki yani yayın geliri olmayan kulüplerin
borçları varsa, bunlar için de gelin sadece münfesih kulüp demeyin veya
yok olmuş şirketler, kapanmış şirketler
Örneğin
yine bir kooperatif var, ben biliyorum, demin Sayın Bakana arz ettim, kooperatifte
bir şey yok. On sene önce gitmiş, yerinde yeller esiyor ama size bir
sürü borcu var. Gelin, biraz bu kapsamı, bu şekilde
Amaç kamunun
parasını almaksa, kamuya para temin etmekse, bu borçları
almaksa, insanlara bir olanak vereceksek kapsamı dar tutmayın,
kapsamı biraz genişletin.
Örneğin,
biraz önce bir arkadaşım telefon etti. Ben geçici işçiyim,
yılda üç ay çalışıyorum. Ben 200 yaşında emekli
olacağım. diyor. Bu sorunlar var. 200 yaşında
BAĞ-KURlular
Bu sorunlara da çözüm bulalım arkadaşlar.
Sayın
Bakan, bu önergeyi, lütfederseniz tüm gruplar
Hepinizin başınızın
belası. Orada bir sürü, iyi niyetle
Hırsızlık, namussuzluk
yapan insan varsa asla bunları affetmeyelim ama iyi niyetle o kulüplerde
görev almış insanların sırtına bir kambur
yüklemeyelim. Örneğin, bir doktor, bir profesör, bir hekim, evine icra
gidiyor arkadaşlar. Gelin, Süper Lig dışındaki kulüplere
bunu şamil edelim. Yine amaç burada parayı tahsil etmek. Bir olanak
verin, bununla bu önergeyi genişletelim.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Aslanoğlu.
Buyurunuz Sayın
Çelik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi bu ihdas edilen iki madde
-az önce ifade ettim- son derece önemli düzenlemeler; bunlar Plan ve Bütçe alt
komisyonunda konuşulan ve kayıtlara giren. Fakat prensip olarak ana
komisyonda, Plan ve Bütçede ilave 3-4 madde kabul edildi, özellikle
esnafların Sosyal Güvenlik Yönetim Kuruluna girmesiyle ilgili. Ama daha
çok sayıda Kabul etmeyelim. diye bir prensip kararı, siz,
değerli muhalefet milletvekilleri tarafından bize ifade edildi, biz
saygıyla karşıladık. Biz şöyle bir söz
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Siz de çektiniz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Bakınız, bu önemlidir, siyasette çok önemlidir. Biz Genel Kurulda
böyle bir şey getirmeyiz. diye sözümüz olsaydı da bugün siz bunu
deseydiniz son derece yerinde olurdu. Ama biz ısrarla dedik ki: Bu madde
önemli bir maddedir arkadaşlar.
Şimdi ne
konuşuluyor? Yani burada söylüyoruz, kısa vadeli sigorta primi
dediğimiz zaman
Bakın, bazı arkadaşlarımız çünkü
burada madenden bahsediyor, maden kazasından, işlerin tehlike
sınıfından bahsediyor. Arkadaşlar, bu konuyu bir kere
anlayalım. Bakınız, konu şu: Kısa vadeli sigorta primi
var 1 ile 6,5 arasında. İşin riskine göre bu şu anda
ödeniyor. Hangi maddelere göre? Şu anda
kaldırdığımız 83 ile 84üncü maddelere göre. Bir
iş yerinin ne kadar riski varsa o riske göre 1 ila 6,5 arasında bir
puan alıyor yahut da bir prim ödemesi gerekiyor. Şimdi,
siz, primleri 2ye sabitlerseniz 83 ile 84üncü maddeye gerek var mı?
Primleri yüzde 2de sabitliyoruz, diyoruz ki: 83 ile 84 kalsın. Bu
doğru değil. O, gerekçesi ortadan kalkmış maddeler.
Dolayısıyla, ister istemez 83 ile 84ü ne yapmanız gerekiyor?
Kaldırmanız gerekiyor. Yaptığımız düzenleme bu.
Şimdi, kaldı ki bu düzenleme bir tehlike sınıfıyla
ilgili değil. Arkadaşlar, yakın zamanda İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanununu çıkardık. O
çıkardığımız kanunda az tehlikeli, tehlikeli ve çok
tehlikeli diye iş yerleri sınıflandırıldı. Bunun
bir sınıflandırma filan olmadığını özellikle
belirtmek istiyorum.
Bir diğer önemli konu
da Ya, bu işçilerin aleyhine
Arkadaşlar, bu işçilerin
aleyhine falan değil, bu ödemeleri işverenler yapıyor.
İZZET ÇETİN
(Ankara) Sen emekli maaşını para yok diye hep
kısıyorsun, emekli paralarını bastırıyorsun.
Niye? Para yok diye.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Bakın,
müsaade edin.
Peki, biz ne
yapıyoruz? Şimdi, brüt aylık diyelim 1.000 lira. 1.000 lira brüt
aylığa yüzde 1 bu kısa vadeli sigorta primini uygularsanız
10 TL. Peki, biz nerede sabitledik şimdi? 20 TLde sabitledik. Neden
sabitledik arkadaşlar? Az önce söyledim, NACEyi söyledim, başka
özellikleri söyledim ama şu anda söylüyorum: İhtilaflarla ilgili 23
bini aşan denetim konusu ve yargıya intikal eden ihtilaf konusu var.
Ne demek? Adamın aslında iş yeri 6,5
İZZET ÇETİN
(Ankara) Demek ki önceki kanun yanlış. Onu da sen yaptın.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Müsaade edin.
ama ne yapıyor?
İşçisini büroda gösteriyor ve ihtilafların sonu gelmiyor.
Şimdi, burada, kurumun bir kaybı yok, kurumun geliri artıyor.
Kimseye yanlış bir iş de yapılmıyor.
İZZET ÇETİN
(Ankara) - Nereden bileceksin kurumun gelirinin arttığını?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Kurumun
gelirlerinin artışından yanaysak, bir, işçinin bir
kaybı yok. Ödemeyi işveren yapıyor. Burada işçiye
İZZET ÇETİN
(Ankara) Ya emekli olunca düşük maaş bağlamıyor musun?
Maaşı yüzde 50ye indiriyorsun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Efendim?
İZZET ÇETİN
(Ankara) Maaş bağlamayı yüzde 50ye niye indiriyorsun? Para
yok diye. Burada paradan vazgeçiyorsun İşçinin kaybı yok.
diyorsun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Efendim, onunla
ne alakası var? Biz başka bir şey anlatıyoruz ya.
Şimdi, burada ifade
ettiniz, dediniz ki: Geçici iş göremezlik ödeneğiyle sürekli iş
göremezlik gelirini kısa vadeli sigortalar primiyle
ilişkilendirdiniz. Yani bununla bir alakası yok çünkü
İZZET ÇETİN
(Ankara) Ya, niye alakası yok?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Bakın, yok
efendim. Bakınız
İZZET ÇETİN
(Ankara) Kurum gelir kaybına uğruyor. Parası olmayınca
emekli maaşı vermiyorsunuz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Efendim,
eğer ben bu işin Bakanı isem, eğer bu düzenlemeleri
getiriyor isem, ne getirdiğimi biliyorum
İZZET ÇETİN
(Ankara) Ben bu işe bakarım.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Bakınız, aylık kazancına göre bu geçici iş göremezlik
aylığı bağlanıyor.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Ben de bu işin göreniyim, göreni.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Aylık kazancına göre, bunun primlerle filan alakası yok. Onun
için bence armutlarla elmaları karıştırmayalım
değerli arkadaşlar; onu özellikle belirtiyorum.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Ya Bir paket yapacağım. diyorsun, getirirsin,
koyarsın oraya.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Yani
muhalefet etmek için bu şekilde değerlendirmenizi, muhalefet olarak,
saygıyla karşılıyorum. Ama, ciddi bir konu, önemli bir
konu, önemli bir düzenleme, birçok ihtilafı ortadan kaldıran bir
düzenlemeyi bence
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Biz gayriciddi mi davranıyoruz
Sayın Bakanım?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Hayır, gayriciddi demiyorum.
Konu
ciddi bir konu yani burada önce
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Anlat bize, biz de imza koyalım.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Efendim, anlattık, komisyonda anlattık, burada da söylüyoruz.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Nerede anlattınız Sayın Bakan? Yasa böyle
yapılmaz ki.
BAŞKAN
Lütfen, karşılıklı konuşmayalım.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Ben
inanıyorum ki dinleyenler de bunun farkında. Çünkü
işverenlerimiz de, işçilerimiz de çalışma
hayatımız, endüstriyel ilişkilerimiz bu farklılıktan
dolayı çok ciddi ihtilaflarla karşı karşıyadır;
bunları ortadan kaldırıyoruz, kurumumuzun geliri artıyor.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Demek ki yasa iyi yapılmamış ihtilaf
çoksa.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Burada
ihtilafı büyütecek bir konu değil.
83üncü
madde, çok net bir şekilde neye göre 1 ile 6,5un belirleneceğini
düzenliyor. 2de sabitlediğimiz için bu maddeye gerek yok, onun için
kaldırmak durumundayız.
84üncü
madde ise iş yerinde iş değişimi olur ise, tehlike
sınıfına göre değişiklik olur ise onu düzenleyen bir
maddedir. Yüzde 2de bunlar sabitlenince bu maddelere gerek yoktur, onun için
bu düzenlemeyi huzurlarınıza getirmiş bulunuyoruz.
Tekrar,
hayırlı olmasını diliyorum, saygılar sunuyorum.
Fakat
Sayın Başkanım, sporla ilgili bir düzenleme, şuradan
kaynaklanıyor o: Değerli arkadaşlarımız geldiler.
Amatör lige düşmüş kulüpler var. Yani biliyorsunuz Süper Lig, Birinci
Lig, İkinci Lig, Üçüncü Lig ve amatör kümeye düşmüş
İZZET
ÇETİN (Ankara) Hepsinin borcunu söyleyin.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Amatör
kümeye düşmüş olan kulüplerin hiçbir geliri yok.
Dolayısıyla, mevcut borçlarının yöneticilerine rücusu söz
konusu; bir.
ikincisi:
Fesholmuş kulüpler var, artık kulüp yok. Fakat bu alacaklarla ilgili
de yine yöneticilere, dönemine binaen rücu ediliyor. Arkadaşların
talebi bu. Dendi ki: Bu, gerçekten sıfırı tüketmiş
anlamında diyeceğimiz bir düzenleme.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Efendim, buna biz Hayır.
demiyoruz.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Amatöre düşenler ne olacak?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Ama
bunun yanında -sizin de ifade ettiğiniz gibi- diğer, Üçüncü Lig,
İkinci Lig ve Süper Ligle ilgili kulüplerin de şu anda -2012 Mart
ayı itibarıyla söylüyorum- 110 milyon liralık bir borcu var.
Bunun 41 milyon lirası yapılandırılmış; 57,6
milyon lirası ise şu anda oluşan yeni borç.
Dolayısıyla, tabii, yüce Meclis, bu konuda bizim bir
ısrarımız yok ama ciddi de bir sorun, ciddi de bir problem. Bu
düzenlemeyi, bu önergeyi çekebiliriz de, sorun değil.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Hayır efendim, biz buna
karşı değiliz Sayın Bakan ama Biraz genişletin.
diyoruz.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Yeniden
köklü bir düzenleme de yapılabilir, konuşabiliriz ama bunun aciliyeti
var, onu da ifade edeyim çünkü böyle bir kulüp ortada kalmamış;
diğerleri ise var olan, hayatiyetini sürdüren kulüpler olduğu için bu
talep üzerine gerçekleşmiş olan bir şeydir.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Efendim yok. Amatör ligde Sayın
Bakan.
MUHARREM
İNCE (Yalova) - Varmış gibi görünüyor.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Takdir
yüce Meclisindir.
Çok
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çelik.
Sayın
Tanal, buyurunuz.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii,
Sayın Bakan kızacak, diyecek Nedir bu muhtarların elinden
çektiğim? Hep muhtarlardan soru soruyorsunuz. Evet, muhtarların
sorunları var, muhtarların sorunlarını size iletmemiz
gerekiyor çünkü icra makamında sizler oturuyorsunuz ve -icra
makamında oturduğunuz için- muhtarlarımız gerçekten
mağdur. Anayasamızın 18inci maddesi uyarınca, efendim,
kimseye yaşayabileceği ücretin altında bir ücret vermek bir
angarya yasağına girer ve muhtarlar angarya ile karşı
karşıyadır. En azından Asgari ücretin altında bir
ücretle muhtarlar çalıştırılamaz. şeklinde bir ücret
takdir edilirse iyi olur. Biz dünyanın 16ncı büyük ekonomisiyiz.
diyoruz. Dünyanın 16ncı büyük ekonomisi 54 bin muhtarına asgari
ücret üzerinde bir ücret mi ödeyemez? IMFye borç verebilecek durumdayız,
biz muhtarlarımıza maaş artışını
yapamıyoruz. diyorsunuz. Bu bir çelişki değil mi Sayın
Bakanım?
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Tanal.
Sayın
Bulut
AHMET
DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın Bakan, Sosyal Güvenlik icra
memurlarının sayısı 900 civarında. Bunlar düz memur
statüsünde. Bunlara uzmanlık kadrosu vermeyi düşünüyor musunuz?
Diğer bakanlıklarda aynı işi yapan görevlilere bu kadrolar
verildiği hâlde bunlarda bu kadrolar yok ve mağdur durumdalar. Bu
konuda bir çalışmanız var mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bulut.
Sayın
Belen
BÜLENT
BELEN (Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, 2008 yılında 3201 sayılı Kanuna eklenen
geçici madde 6yla, 89 tarihinde zorunlu göçe tabi olan Bulgaristan
vatandaşlarına hizmet borçlanma hakkı verdiniz. Bu tarihten
sonra da sürekli Bulgaristandan buraya göç edip Türk
vatandaşlığına geçen ve oradaki hizmetlerini borçlanamayan
on binlerce insanımız var. Bunlarla ilgili bir yasa çıkarmayı
düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Belen.
Sayın
Aslanoğlu
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Ben özür diliyorum, teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Konuşmuyorsunuz, peki.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şimdi,
muhtarlarla ilgili neler yaptığımızı anlatacak tabii
ki zamanımız yok ama şunu ifade edeyim: Bu sosyal güvenlik
reformunu yaparken köy muhtarlarımızla ilgili, yirmi günlük prim
karşılığında bir aylık sigortalı olma ki o
zaman on beş gün prim karşılığında bir aylık
sigortalı olma imkânını da getirmiştik.
Aynen
dediğiniz gibi, katılıyorum. Türkiye, aynen dediğiniz gibi,
IMFye borç verecek noktada ve az önce saydığınız o güzel
cümlelere de aynen katılıyorum Sayın Tanal. Türkiye o noktaya
gelmiş bulunuyor.
MUHARREM
İNCE (Yalova) IMFye borç veriyor ama muhtara para veremiyor, öyle mi?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) O
imkânları da aynı
Bakın, dediğim gibi on beş gün
Muhtarı sigortalı, bir ay sigortalı gösterip on beş günlük
prim karşılığında da
sigortalılığını sağlıyor.
Şimdi,
sosyal güvenlik icra memurlarının uzmanlıkla geçişiyle
ilgili bir çalışmamızın olmadığını
ifade edeyim.
Bir
üçüncü soru ise: Bulgaristandan zorunlu göç ki bu göç Jivkov döneminde
gerçekleşen bir göç idi, 1989 yılında. Bu dönemde bu zorunlu
göçe tabi olanların buradaki sosyal hakları veya oradaki
çalışmalarının Türkiyeye bütünleştirilmesiyle ilgili
bir yasal düzenlemeyi yine benim Bakanlığım döneminde
-hatırladığım için ifade ediyorum- yapmış idik
ama daha sonra böyle bir zorunlu göç değil, gerekçesi zorunlu göç idi. Onu
özellikle belirtmek istiyorum.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
Sayın
Çelebi...
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Sayın Bakan, kurumun hatası ve
yanlış yorumu yüzünden 5335 sayılı Yasayla mağdur
edilen üniversite öğretim üyelerinin durumunu düzeltmek ve devam eden
karşılıklı davaları geri çekmek ve uzlaşma yolu
aramak konusunda bir çalışmanız var mı? Bunlar çok
mağdur edilmiş üniversitedeki öğretim üyeleri,
yaklaşık sayıları da 200 kişi kadar. Bu sorunu
geçmişteki uygulama ve yanlış yorumdan dolayı böyle uzatma
yerine, yani vatandaşla, öğretim üyeleriyle davalık olmak yerine
çözümü konusunda bir adım atmayı düşünüyor musunuz? Hazır
bu yasa görüşülürken bunu sonuçlandırmayı düşünüyor
musunuz?
Teşekkürler.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Çelebi.
Sayın
Sakık, buyurunuz.
SIRRI
SAKIK (Muş) Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, bu inşaat sektöründe özellikle Anadoludan gelen genç
çocuklar, hepsi inşaatlarda çalışıyor. Son birkaç yıl
içerisinde emin olun 20ye yakın insan yaşamını yitirdi.
Bunların cenazelerini ailelerine gönderdik ama ne hikmetse -bunu zaman
zaman burada da seslendirdik- ölümler gerçekleştiği gün, hemen
aynı gün sigortaları yapılıyor ve bu müteahhitlerin büyük
bir çoğunluğu da bu işi o kadar çok iyi biliyorlar ki aileleri
de küçük şeylerle ikna etmeye çalışıyorlar ve böyle ciddi
bir sorun var ve ciddi bir mağduriyet var. Bunu birkaç kez Genel Kurula da
taşıdık ama bugüne kadar bir sonuç alamadık. Bu konudaki
hassasiyetinizi de biliyoruz. İlgilenirseniz sevinirim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Sakık.
Sayın
Bayraktutan, buyurunuz efendim.
UĞUR
BAYRAKTUTAN (Artvin) Çok teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın
Bakanım, SSKnın sözleşmeli avukatlarla ilişkin olarak daha
önce ödemeleri yapılıyorken herhangi bir şekilde fatura
istenmiyordu. Fatura istenmediği için de bunlardan daha önceki ödemelerde
gelir vergisi ve sadece damga vergisi ödeniyordu. Şimdi ise
sözleşmeli avukatlarla ilişkin olarak bir problem çıktı,
fatura uygulamasına döndüğü için karşı taraftan alınan
vekâlet ücretlerinde bir de ayrıca KDV ödemek zorunda kalıyor
SSKnın sözleşmeli avukatları. Bu konuda vergi mahkemesi
kararları olmasına rağmen ve dosyanın da üst, temyiz
aşamasında bulunmasına rağmen sözleşmeli
avukatların yaşamış olduğu bir mağduriyet var. Bu
konudaki düşünceniz nedir, bunu gidermeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bayraktutan.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bu,
kamuda emekli olan öğretim üyelerinin çalışması tekrar,
çalışması hâlinde maaşlarının kesilmesi
gerekiyor.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Ama onlar muaf olmasına rağmen kesilmiş.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
İşte, maaşlarının kesilmesi gerekiyor. Buradaki
ihtilaf konusunu Birkaç kişi dediniz bana, spesifik bir durum herhâlde;
buna bakalım ve çözülmesi gereken bir konu ise birlikte
değerlendirelim, çözelim diyorum.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Yanlış uygulama var, onlar muaflar.
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Yanlış uygulama var Sayın Bakan,
düzeltilmesini diliyoruz. Bu konuyu Bakanlık yanlış
yorumladığı için, yanlış uyguladığı
için sorun hâlen devam ediyor.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Tekrar
bir değerlendirelim. Bir değerlendirelim bakalım,
yanlış yorum nedir, ifade ettiğiniz konuyu bir
değerlendirelim.
İş
kazalarında aynı gün içerisinde sigortalılık konusu tabii,
hak sahipleri açısından bir sorun oluşturmuyor. Fakat, maalesef,
bu tür tespitlerimiz de bizim var. Bununla ilgili mevzuatımız
açık, yapılması gereken işlemleri yapıyoruz.
Başka
bir konu yok herhâlde, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Belen buyurunuz.
BÜLENT
BELEN (Tekirdağ) Teşekkür ederim.
Sayın
Bakanım, soruma cevap olarak verdiğiniz cevaptan ben bir şey
anlamadım. Yani Bulgaristandan göç eden vatandaşlar, oradaki
hizmetlerin bedelini ödeyerek borçlanmak istiyorlar yani para yatırmak
istiyorlar hazineye. Bu konuda bir düzenleme
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Belen.
Buyurun.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Şimdi, Bulgaristandan zorunlu göçe tabi olanlarla ilgili bir düzenleme
yaptık diyorum. Gerekçesi buydu.
BÜLENT
BELEN (Tekirdağ) Diğerleri için de
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Diğerleriyle ilgili bir düzenleme yok. Onlara bir süre vermiş idik. O
süre içerisinde müracaat eden 30 binin üzerindeki soydaşımız
burada sosyal hakları elde etmiş oldu yani emekliliğini elde
etmiş oldu. Ama diğerleriyle ilgili
Türkiyenin,
tabii ki yalnız Çalışma Sosyal Güvenlik
Bakanlığının değil, Türkiyenin bir politikası
var bu konularla ilgili. Dolayısıyla bir bütünlük içerisinde bunun
değerlendirilmesinde yarar var. Yani yalnız Bulgaristandan gelen
soydaşlarımız yok, Batı Trakyada var, Bosna Hersekte var,
bütün Balkan coğrafyasında var, ayrıca -siz doğuya
baktığınız zaman da aynı şeyler doğu için de
geçerli- Ahıska Türkleri var Türkiyeye gelen. Dolayısıyla,
bunlar, gerekçeli olarak zorunlu göçe tabi tutuldukları için, zorunlu
olarak yerlerinden edildikleri için bir düzenleme yapılmış 89
yılında. Onu belirtiyorum. Ama diğerleriyle ilgili şu anda
bir düzenlememiz yok. Onu bir bütünlük içerisinde ele almak çok daha doğru
olur.
BÜLENT
BELEN (Tekirdağ) Çok mağdur insanımız var Sayın
Bakanım.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bakan. Süremiz doldu ve aştık.
Şimdi,
önergeyi oylarınıza
MUHARREM
İNCE (Yalova) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkanım, bu, ek
madde, önerge değil. Özür diliyorum.
BAŞKAN
Bu, bir önergeyle ek madde efendim.
Oylamayı
elektronik cihazla yapacağım.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmiştir.
Böylece,
tasarının mevcut metnine yeni maddeler eklenmiştir. Kanunun
yazımı sırasında bu maddeler eklenerek diğer madde
numaraları teselsül ettirilecektir ama bir
karışıklığa meydan vermemek amacıyla görüştüğümüz
Komisyon Raporuna mevcut maddeler üzerinden devam edeceğiz.
On
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.44
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:19.04
BAŞKAN: Başkan
Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51inci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
370
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
9uncu
madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 370 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 9uncu maddesi ile
5510 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 8'in ikinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Ali
Rıza Öztürk Bülent
Kuşoğlu
İstanbul Mersin Ankara
Mehmet
Ali Susam İzzet
Çetin Mehmet
Şeker
İzmir Ankara Gaziantep
Süleyman
Çelebi
İstanbul
Ancak
1479 ve mülga 2926 sayılı kanunlar kapsamında 1/10/2008
tarihinden önce Kuruma kayıt ve tescili yapılan sigortalılardan,
sigortalılık başlangıç tarihi değişmesi gereken
sigortalıların yazılı talepleri halinde, bu kanunlar uyarınca
sigortalılık başlangıç tarihleri yeniden tespit edilerek
sosyal güvenlik kanunlarına tabi olarak geçen hizmetlerinin tamamı
dikkate alınarak basamak intibakları yapılır ve tahakkuk
eden prim borçları 6111 sayılı Kanunun ilgili maddelerine göre
yapılandırılır."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Kim konuşacak acaba?
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Şeker.
BAŞKAN
-Sayın Şeker, buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET
ŞEKER (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
önerge üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum,
hepinizi saygıyla selamlarım.
Tasarının
9uncu maddesi genel olarak olumlu olmakla birlikte, ek madde 8in 2nci
fıkrasında yer alan Bu sigortalıların diğer sosyal
güvenlik kanunları kapsamında geçen hizmet süreleri basamak
tespitinde dikkate alınmaz. hükmü hatalıdır. Bu fıkra, bir
hükmün kullanımını engelleyici ve yeni
haksızlıkları besleyici nitelikte olduğu gibi, bu
hakkın gasbedilmesi anlamına da gelmektedir. Bu maddenin, geneli
itibarıyla olumlu olan bir tasarıda yer almaması gerekirdi.
Sayın
Bakanım, Türkiye, asgari ücret konusunda çok ciddi bir
sıkıntı içerisinde. Türkiyede asgari ücretlilerin
sayısı yüzde 35 civarında, tüm çalışanlar içerisinde
ise yüzde 57 gibi çok ciddi bir oran taşımaktadır. Maalesef, biz
övünüyoruz Asgari ücretlilerimize yüzde 4 zam yaptık. diye ama Türkiye
borsasında bu sene kazanılan rakam yüzde 62 sevgili arkadaşlar.
Dünyada en çok kazandıran 2nci borsa Türkiye borsası. Venezuela
borsası yüzde 330 kazandırmış, Türkiye borsası yüzde
62,1 kazandırmış. Tabii, bu paraları keşke
işçilerimiz, emekçilerimiz, fakir vatandaşlarımız,
emeklilerimiz hak etse ve kazansaydı mutlaka çok daha anlamlı olurdu
ama bu paraları, maalesef, yabancılar kazanmış.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, sizlere buradan 8 isim
okuyacağım, inanıyorum ki hiçbiriniz bu isimleri anımsamayacaksınız,
bilemeyeceksiniz: Hüseyin Kürekçi, Muharrem Yapıcı, Ahmet
Şekerci, Muhsin Akyüz, Hasan Bozacı, Yüksel Koca, Köksal
Kadıoğlu, Satılmış Arslan. Bunlar, sevgili
arkadaşlar, Türkiye Taş Kömürü Kozlu Müessesinde geçen gün
hayatını kaybedenler. Umutları vardı, çocukları
vardı, gelecekleri vardı, inançları vardı ama bu insanlar,
maalesef yeterli tedbir alınmadığı için
hayatlarını kaybettiler. Sayın Bakan da açıklamasında
söyledi, dedi ki: 6 tane madde tespit ettik ve bu tespit ettiğimiz
maddeler ışığında bu şirkete gerekli cezai
uygulamaları yapacağız, araştırma yapıyoruz.
Haklıdır, doğrudur ama Sayın Bakanım, niçin
çalışmasına müsaade ettiniz? Eğer bir uçağın
arızası varsa kalkmasına müsaade ediliyor mu? Orada çok ciddi
ihmaller var; yeterli sondajlama yapılmamış, bununla ilgili
Sayıştayın ciddi anlamda uyarıları var yapılan
tetkiklerde çok ciddi ihmaller olduğu ortada.
Değerli
arkadaşlar, bir şey daha söyleyeceğim size, eminim bunu da
hatırlamayacaksınızdır. Yine, 24üncü Dönem 2nci Yasama
Yılı 131inci Birleşimde yani 4/7/2012de burada herkes el
kaldırdı ve bu yasa geçti. Bu yasa neydi? Bu yasa,
Sayıştayın yerindelik denetimi yapmasına engel olan bir
yasaydı sevgili arkadaşlar ve bu yasayı oy birliğiyle
geçirdiniz. Bu yasa sonucu ne mi oldu? Bu yasa sonucu, bu 8
arkadaşımız hayatını kaybetti.
Çıkardığımız bu kanunla 8 insanın
hayatının yok olmasına sebep olduk. Sayıştay
raporlarında var, denetçi raporlarında var, bu şirketle ilgili
yapılan eksiklikler de var, bunlar belirtiliyor ama sizin
çıkarttığınız kanunla ve burada oy birliğiyle
çıkan kanunla maalesef neyi yaptık? Bu 8 insanın
hayatını kaybetmesine sebep olduk.
O
gün, Grup Başkan Vekilimiz Akif Hamzaçebi, yine, burada -tutanaklardan
aldığım için söylüyorum- şunları söylüyordu:
Tasarının tümü üzerinde, daha doğrusu son konuşmada
görüşlerimizi ifade etmiştim, bir kez daha ifade ediyorum.
Şehitlerimizle, gazilerimizle, onların yakınlarıyla ilgili
ve terör mağdurlarıyla ilgili düzenlemelere Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu olarak destek verdik, önergelere imza attık, o noktada
desteğimiz tamdır ancak Sayıştay olsun, TÜBİTAK olsun,
Ölçme, Seçme Yerleştirme Merkezi olsun Anayasaya aykırı
bulduğumuz düzenlemelere ise destek vermedik. Dolayısıyla
tasarıya ilişkin tutumumuzun bu çerçevede alınmasını
rica ediyor, teşekkür ediyorum. diyordu.
Sevgili
arkadaşlar, burada, bu insanların ölmesinde, maalesef o gün
çıkan kanunda hepinizin rolü var, Allah hepinizin günahlarını
affetsin.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şeker.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Bravo Mehmet, şeker gibi bir konuşmaydı!
BAŞKAN
- Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
9uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
9uncu
madde kabul edilmiştir.
10uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
10uncu madde kabul edilmiştir.
Bir
saat ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.11
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:20.23
BAŞKAN: Başkan
Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51inci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
370
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
11inci
madde üzerinde 2 önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 5510 sayılı kanunun 11 inci maddesinin aşağıdaki
şeklide değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır
Manisa Konya Mersin
Ali Halaman Alim
Işık
Adana Kütahya
MADDE
11 - 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 46 - 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (b)
fıkrasının (1) ve (2) numaralı alt bendi kapsamındaki
sigortalılardan sosyal güvenlik destek primi kesilmez. Harp malûlleri ile
12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu, 3/11/1980
tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık
Bağlanması Hakkında Kanuna göre aylıkları hesaplanarak
ödenen veya asayiş ve güvenliğin sağlanması ile ilgili
kanunlara göre vazife malûllüğü aylığı almakta olup da
çalışanların 1.10.2008 tarihinden önceki döneme ait sosyal
güvenlik destek primi borçları silinir. Bu çalışanların
1.10.2008 tarihinden önceki çalışma dönemleri için ödedikleri sosyal
güvenlik destek primi iade edilir.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 370 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 11 inci maddesi ile
5510 sayılı Kanuna eklenen geçici madde 46 nın
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Bülent
Kuşoğlu İzzet
Çetin
İstanbul Ankara Ankara
Kadir Gökmen Öğüt Kamer Genç Kazım
Kurt
İstanbul Tunceli Eskişehir
Musa
Çam
İzmir
GEÇİCİ
MADDE 46 - Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce iştirakçi
veya sigortalı olup, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı
sayılmasını gerektirir nitelikte çalışması
nedeniyle ilgili mevzuatına göre sosyal güvenlik destek primi ödemesi
gerekenlerin, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden
ayın sonu itibarıyla tahakkuk ettiği halde ödenmemiş olan
sosyal güvenlik destek primi borçları ve ferîleri terkin edilir.
30
ncu maddenin üçüncü fıkrasının (b) bendi ile düzenlenen sosyal
güvenlik destek primi kesilmesi uygulamasına bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren son verilir.
İlk
defa sigortalı olduktan sonra herhangi bir şekilde
sigortalılığına ara verenler, bu aradaki süreleri
borçlanabilirler. Bu fıkraya göre borçlananlar 4 ncü madde hükümlerine
göre sigortalı sayılırlar.
506,
2925, 1479, 2926 ve 5434 sayılı kanunlara tabi olarak
çalışmaya başlamış sigortalıların talepleri
halinde, prim ödeme gün sayısı ile sigortalılık sürelerini
tamamlamış olanlar 4447 ve 4759 sayılı kanunlarda geçen
yaş şartı aranmaksızın, ilgili kanunlardaki 08.09.1999
öncesi hükümlere göre emeklilik aylıkları bağlanır."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Çetin, buyurunuz.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; önergemiz üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, tabii, Komisyonda ve alt komisyonda kabul ettiremediğimiz
bu madde ile yapılmak istenen
AKPnin getirmiş olduğu
tasarının, Hükûmetin getirmiş olduğu tasarının
kapsamı oldukça dar. Sadece, sosyal güvenlik destek primini zamanında
ödemeyen mükelleflerin borçlarının 6111 sayılı torba Kanun
hükümlerine göre terkini ve yeniden yapılandırılması
kararlaştırılmış.
Oysa
bu konuda yeniden yapılandırma değil... Yasa
çıkarıldığı zaman yasadan etkilenmesi muhtemel
emekliler yani emekli olup da yeniden iş kurup kendi hesabına
çalışanlar, ödemek zorunda oldukları yüzde 15 sosyal güvenlik
destek primlerini ödememişler ve bu konuya ilişkin olarak da
Çalışma Bakanlığıyla Maliye yapmış
olduğu incelemeler sonucunda bunu tespit etmiş, 400 bin mükellef icra
takibine uğramış; birincisi bu. Yani, bunun yeniden
yapılandırılması değil, borçların tamamen
kaldırılması gerekir. Bu da yetmez. Türkiyeden başka,
çalışanlarını cezalandıran, emekli
çalışanlarını cezalandıran bir ülke yok. Biz
verdiğimiz önergeyle, sosyal güvenlik destek priminin
kaldırılmasını ve kesintilerin ortadan
kaldırılarak bir daha gündeme gelmemesini öneriyoruz.
Buradaki
ikinci önerimiz
Yani, AKP yaş deyince, yaşa takılan deyince
Yüksek Askerî Şûra aklına geldiği için tüyleri diken diken
oluyor nedense. Burada, devletin 1999da yasa çıkartıp
çıkarttığı yasa ile vatandaşını mağdur
konuma getirdiği bir durum söz konusu. O zaman kademeli geçiş diye
bir kanun yaptı bu Meclisi. Tabii, burada AKPnin suçu yok o yasanın
yapılmasında, üçlü koalisyon döneminde
Şimdi, yaşları
45-50ye gelmiş insanlar iş de bulamıyor; kıdem
tazminatını işçiyse aldı, memursa almadı ama okulda
okuyan çocuğuna verecek harçlık parası yok cebinde. O nedenle
oldukça mağdur konumda. Yani Biz yapmadık, seyirci kalalım.
mantığıyla hareket etmek devlet yönetme
anlayışıyla bağdaşmaz, hükûmet etme
anlayışıyla bağdaşmaz. Ortada bir sosyal sorun var,
bir sosyal sorumluluk var. Onun gereği olarak, o
vatandaşlarımızın da 99 öncesindeki koşullarda emekli
olanlar gibi emekliliklerine kavuşturularak maaşta
buluşturulmaları sosyal devlet anlayışının bir gereğidir
diye bu önergemizde ikinci fıkrayı ekledik.
Üçüncü
bir konu da
Yine uzun yıllardan bu yana artık çalışma
yaşamı döneminizde iyice dejenere edildi, esnek çalışma
modelleri getirildi; iş yerlerinde işçiler, kriz dönemlerinde
insanlar işlerinden çıkartıldılar; zaman zaman kamuda, özel
sektörde yaşı bir noktaya gelenler emekliye sevk edildiler ama emekli
olabilmek için yaş, hizmet süresi ve o üç koşuldan emeklilik süresi,
yaş ve prim ödeme gün sayısını bir arada
tamamlayamadığı için eksik prim nedeniyle maaşa
kavuşamayanlar da söz konusu. Onlara da bir defaya mahsus olmak üzere bir
borçlandırma düzenlemesi yaparak, verdiğimiz önergeyle, onların
da emeklilikle buluşmalarını istedik.
Değerli
arkadaşlar, yani bunlarda karşı çıkacak ya da Sosyal
Güvenlik Kurumunu batıracak ya da Türkiye Cumhuriyeti devletinden sonra en
büyük bütçeye sahip kurumu çökertecek gibi bir yaklaşım söz konusu
değil. Bu konuda kanun teklifleri de veren pek çok milletvekili
arkadaş var. Bizim de bu konuda kanun tekliflerimiz var,
birleştirilmedi. Aslolan şey, onları birleştirip düzgünce
tartışmak idi.
Şimdi
yapılması gereken işlem, bu yasa burada görüşülürken, demin
de söyledim, Sosyal Güvenlik Kurumunun pek çok sorunu var, pek çok aksayan yönü
var, onları el birliğiyle yapmak varken, bakınız, konuyla
ilgili beşerden on dakikalık iki madde görüşebildik altı
saatten bu yana. Bu kadar zaman harcayacağımıza, komisyonlarda
çalışırken, Mecliste çalışırken muhalefetin
önerilerine, katkılarına açık olsanız, bu Mecliste şu
anda görev yapan, şu saatte görev yapan arkadaşlar burada çile
çekerek ne yapacağını bilmez vaziyette görev yapmazlar. Onun
için, yasa yaparken çoğunluk diktası anlayışından
vazgeçiniz, demokrat olunuz, muhalefetin sesine de kulak veriniz, önergelerimizi
kabul ediniz diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çetin.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 5510
sayılı kanunun 11 inci maddesinin aşağıdaki
şeklide değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
MADDE
11 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 46 - 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (b)
fıkrasının (1) ve (2) numaralı alt bendi kapsamındaki
sigortalılardan sosyal güvenlik destek primi kesilmez. Harp malûlleri ile
12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu, 3/11/1980
tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık
Bağlanması Hakkında Kanuna göre aylıkları hesaplanarak
ödenen veya asayiş ve güvenliğin sağlanması
ile ilgili kanunlara göre vazife malûllüğü aylığı almakta
olup da çalışanların 1.10.2008 tarihinden önceki döneme ait
sosyal güvenlik destek primi borçları silinir. Bu
çalışanların 1.10.2008 tarihinden önceki çalışma
dönemleri için ödedikleri sosyal güvenlik destek primi iade edilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Akçay, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 11inci
maddede verdiğimiz önerge hakkında söz aldım. Muhterem
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, esnaf ve sanatkârlarımız sermaye ve refahın
tabana yayılmasında, gelir dağılımının
iyileştirilmesinde ve sosyal dengelerin korunmasında çok önemli bir
görev üstlenmektedir. Anayasanın 173üncü maddesi gereğince küçük
esnaf ve sanatkârın devlet tarafından korunması ve desteklenmesi
gerekmektedir ancak AKP Hükûmeti kendi istihdamını
sağlamanın yanında, ülkemizdeki en fazla istihdamı da
sağlayan, devlete yük olmadığı gibi vergisini ve
sigortasını ödeyerek bütçeye finansman sağlayan esnaf ve
sanatkârımıza âdeta üvey evlat muamelesi yapmaktadır.
2010
Nisan ayında hükûmet tarafından açıklanan Esnaf ve Sanatkârlar
Değişim, Dönüşüm ve Destek Strateji Belgesi ve Eylem Planı,
ki adına kısaca adına 3D diyoruz
Neredeyse üç yıla
yakın bir süre geçti ve bu paket maalesef boş
çıkmıştır. Bütün bu olumsuzluklar nedeniyle, ülkemizin
temel direği olan ve aile kurumundan sonra toplumsallaşmanın,
iletişim kurmanın, birlik ve beraberliği zenginleştirmenin
en güçlü yapısı olan esnaflık müessesemiz neredeyse çökmek
üzeredir. Esnafı düşük faizli krediye kavuşturduk diye, bunun
miktarını arttırdık diye övünemezsiniz, övünmemek gerekir
ve bunlar da hiçbir zaman, hiçbir derde de çare olmamakta, esnaf daha da borçlu
hâle gelmektedir.
Sosyal
Güvenlik Kurumu verilerine göre emekli olduktan sonra çalışan 13 bin
200 esnafımız bulunmaktadır. Emekli olduktan sonra
çalışan bu esnaf ve sanatkârlardan yüzde 15 oranında sosyal
güvenlik destek primi kesilmektedir. Emekli çalışanlardan sosyal
güvenlik destek primi kesilmesindeki amaç, iş gücüne katılması
beklenen gençlerin önünün açılmasıdır, Hükûmetin gerekçesi
budur. Oysa, esnaf ve sanatkârlar işçi değildir, tersine
işverendir. Emekli olduğu hâlde hâlen çalışmakta olan esnaf
ve sanatkârlar genç iş gücünün önünü tıkayan değil, onlara
iş imkânı sağlayan bir konumdadır. Bu nedenlerle, esnaf ve
sanatkârların yaşlılık aylıklarından sosyal
güvenlik destek primi kesilmemelidir.
Değerli
milletvekilleri, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu, 2330
sayılı Nakdi Tazminat Kanunu, 5434 sayılı Emekli
Sandığı Kanunu ile asayiş ve güvenliğin
sağlanmasıyla ilgili kanunlara göre vazife malulü
aylığı almakta olup da çalışanlardan kesilen sosyal
güvenlik destek primi 5510 sayılı Kanun ile
kaldırılmıştır. Bu doğru bir uygulamadır
ancak bu kanunlar kapsamında vazife malulü aylığı almakta
olup da Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde işçi olarak
çalışan sayısı yaklaşık 300 civarında
gaziden 1 Ekim 2008 öncesi çalışma dönemi için sosyal güvenlik destek
primi kesilmiştir. Diğer kurumlarda çalışan
yaklaşık 2.500 gazimizden ise 1 Ekim 2008 öncesi çalışma
dönemi için sosyal güvenlik destek primi kesilmemiştir. Bu çalışanlar
emekli olmak istediklerinde 1 Ekim 2008 tarihinden önceki çalışma
dönemlerine ait sosyal güvenlik destek primi borcu
çıkarılmaktadır Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından.
Gazilerimizden 1 Ekim 2008 tarihinden önce çalışma günlerine ait
istenen sosyal güvenlik destek primi borçları silinmeli, sosyal güvenlik
destek primi kesilen gazilerimize ödedikleri bu prim bedelleri geri
ödenmelidir. Ayrıca, 5510 sayılı Kanunun 28inci maddesiyle
engelli vatandaşlarımıza belirli oranlardaki rapor
durumlarına göre emeklilik hakkı tanınmıştır ve
giderek artan emeklilik yaşı, çeşitli fiziki ve ruhi
sorunları olan gazilerimizde büyük bir sıkıntı
yaratmaktadır ve şu anda çalışan 2 bin civarındaki
gazimize de bu erken emeklilik hakkı verilmelidir diyor, bu düşüncelerle
hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akçay.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
11inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
11inci madde
kabul edilmiştir.
12nci madde üzerinde 2
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 370 sıra sayılı
kanun tasarısının 12 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Ali
Halaman Mustafa
Kalaycı
Manisa Adana Konya
Alim Işık Mehmet Şandır
Kütahya Mersin
MADDE
12- 5510 Sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 47- Bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten önce, 5335 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin ikinci ve
üçüncü fıkraları uyarınca emeklilik veya yaşlılık
aylıklarının kesilmesini gerektiren bir işte
çalışmış olanların, bu aylıklarının
hangi tarihte tekrar bağlanacağının tespitinde 5335
sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin beşinci fıkrası
dikkate alınır. Sosyal güvenlik kanunlarına göre emeklilik veya
yaşlılık aylığı almakta iken 5335
sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrası
kapsamına giren kurum ve kuruluşlara ait işyerlerinde
çalışmaları nedeniyle aylıkları kesilmesi gerekenlere,
bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ödeme dönemine kadar
yersiz olarak ödendiği tespit edilen aylıklara ilişkin asli ve
feri borçlar, ilgililerin bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip
eden ay başından itibaren dört ay içinle başvuruda
bulunmaları halinde 6111 sayılı Kanunun ilgili maddelerine göre
yapılandırılır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi hariç
diğer bentlerine göre sigortalı sayılanların 31/12/2000 tarihinden
önce vergi mükellefiyet süreleri bulunmak kaydıyla, sigortalının
bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde talepte
bulunması halinde, vergi mükellefiyet sürelerinin tamamı için 80 inci
maddenin ikinci fıkrasının (a) bendine göre talep tarihindeki
prime esas kazancının % 32'si üzerinden borçlanma tutarı
hesaplanır ve sigortalıya tebliğ edilir. Sigortalının
kendisine tebliğ edilen borçlanma tutarının tamamını
tebliğ tarihinden itibaren altı ay içinde ödemesi halinde, bu süreler
sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Sigortalıya
tebliğ edilen borç tutarının bu süre içerisinde tam olarak
ödenmemesi halinde bu süreler sigortalılık süresi olarak
değerlendirilmez ve ödenen tutar bu kanunun 89 uncu maddesine göre iade
edilir."
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 370 sıra sayılı Yasa Tasarısının 12. maddesinin
sonuna aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Kazım
Kurt İzzet
Çetin
İstanbul
Eskişehir
Ankara
Mehmet
Ali Susam Bülent
Kuşoğlu Musa
Çam
İzmir
Ankara
İzmir
Turgut
Dibek
Kırklareli
Md.12-
III. fıkra olarak Köy ve mahalle muhtarlarından herhangi bir sosyal
Güvenlik Kurumuna tabi olmayanlar, SGK Gelir testine tabi tutulmazlar.
Bunların primleri İçişleri Bakanlığı bütçesinden
karşılanır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, buyurunuz.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; muhtarlarla ilgili bir önerge verdik.
Şimdi
size bir Meclis tutanağı okuyacağım, tarihini ve
kişiyi biraz sonra söyleyeceğim: Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Muhtarlarımızın sorunlarını anlatmak için huzurunuzdayım;
ancak, takdir edersiniz ki, yalnız muhtarlarımızın
değil, toplumun, her kesimin, işçinin, memurun, çiftçinin,
işsizin sorunları var, büyük sorunları var.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Adı Faruk Çelik mi?
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Değerli milletvekilleri, 52.000 köy ve
mahalle muhtarımız var. Muhtarlıklarımız, 1924te
çıkarılan bir yasayla yürütülmektedir.
Vatandaşlarımızın ilk müracaat ettiği yerdir.
Anneleridir, babalarıdır muhtarlar. Doğumdan ölüme kadar herkesin
muhtarıdır. En üst kademeden en alt kademeye, Başbakana kadar
herkesin muhtarıdır.
Değerli
milletvekillerimiz, bu yükleri yüklediğimiz muhtarlarımıza ne
verdik diye baktığımızda, bir hiç. Acıklı bir
tabloya bakıyoruz. Muhtarlar mahallenin en emin, en saygın
kişileridir. Seçimle görev üstlenirler dolayısıyla mahalleyi en
iyi bilenleridir. Biz, muhtarlarımızdan 105 lira maaş, 90 lira
BAĞ-KUR primi alıyoruz. Şimdi de 380 lira maaş, 350 lira
da BAĞ-KUR primi alıyoruz. Değerli arkadaşlarım 105
lira maaş, 90 lira BAĞ-KUR primi. Şimdi, değişen, 380
lira maaş, 350 lira BAĞ-KUR primi
Ve uzayıp gidiyor. Sonunda
diyor ki Netice olarak, değerli milletvekilleri, Türkiye seçim atmosferine giriyor.
İktidar partisine mensup siz değerli milletvekili
arkadaşlarıma seslenmek istiyorum.
ve köylere giremezsiniz,
muhtarların sorununu çözmediğiniz sürece köylere girmeniz son derece
zorlaşır. Halkla bütünleşemezsiniz, halk içinde
olamazsınız, halk içinde olmanız çok zordur. Seçimlerden önce
muhtarlarımızın içinde olduğu acıklı durumu
çözmezseniz köylere giremezsiniz... Tarih, 18 Haziran 2002.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Kim söylüyor?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Bu konuşmayı yapan Sayın Bursa
Milletvekili Faruk Çelik.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Aynen, doğru.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Aynen doğru, aynen katılıyorum
Sayın Bakan; yürekten katılıyorum bu konuşmanıza,
sonuna kadar katılıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
İZZET ÇETİN
(Ankara) Hadi sözünde dur.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Aynen katılıyorum. O gün 90 lira
maaş, bir tek fark var; 105 lira maaş, 90 lira prim. Bugün 380 lira
maaş, 350 lira prim. Değişen ne arkadaşlar,
acıklı tablo yok mu?
Hâlâ, aynen diyor ki
Sayın Bakan Ek göstergeleri 4000 değil 8000 olmalı. Helal
olsun Sayın Bakan
Pardon, Sayın Faruk Çelik, o günkü Bursa
Milletvekili, helal olsun, bu konuşmanıza aynen
katılıyorum.
MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Sana da helal olsun!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Değerli arkadaşlar, çok
acıklıdır.
Şimdi,
yeni uygulamada -bunların hepsinin BAĞ-KUR primi var,
acıklı tablo- artık doktora gidemiyorlar, eşleri,
çocukları da gidemiyor. Bunlara gelir testi yapıldığı
için, maaşları 350 lira gözüküyor. Hâlbuki, gelir testinde 250nin
altında olanlara yeşil kart veriyorlar; yeşil kart da
alamıyorlar. Kendini bırak, eşi, çocukları da artık
yeni uygulamayla hastanede kimlik numarası girildiği için
BAĞ-KUR borçlarından dolayı tedavi olamıyorlar.
Ben
bu konuşmayı yapan Faruk Çelik Beyi arıyorum. Tebrik ediyorum o
günün Bursa Milletvekili Faruk Çelik Beyi.
ALİM
IŞIK (Kütahya) O şimdi bakan!
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Çok
net bir şekilde sorunu ortaya koymuş, helal olsun ama
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik içinde
olduğumuz bu tabloyu, yine acıklı tabloyu nasıl hazmediyor?
Nasıl hazmediyor, ben takdirlerinize bırakıyorum.
Ben
sadece Meclis tutanağını okudum. Takdir sizin, takdir
vicdanlarınızın. Diyor ki burada: En az asgari ücret kadar
muhtar maaşı olmalıdır. Tutanağı vereceğim
Sayın Bakan. Asgari ücret kadar
Sayın
Bakan, sonuna kadar katılıyorum. Asgari ücret kadar yapın,
içinden vergisini de kesin, BAĞ-KUR primini de kesin, her şeyi
yapın. 1924 yılının kanunuyla hâlâ idare ediyorsunuz on bir
yıldır.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 370 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları
MADDE
12- 5510 Sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
"GEÇİCİ
MADDE 47- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, 5335
sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin ikinci ve üçüncü
fıkraları uyarınca emeklilik veya yaşlılık
aylıklarının kesilmesini gerektiren bir işte çalışmış
olanların, bu aylıklarının hangi tarihte tekrar
bağlanacağının tespitinde 5335 sayılı Kanunun 30
uncu maddesinin beşinci fıkrası dikkate alınır. Sosyal
güvenlik kanunlarına göre emeklilik veya yaşlılık
aylığı almakta iken 5335 sayılı Kanunun 30 uncu
maddesinin ikinci fıkrası kapsamına giren kurum ve
kuruluşlara ait işyerlerinde çalışmaları nedeniyle
aylıkları kesilmesi gerekenlere, bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihi takip eden ödeme dönemine kadar yersiz olarak ödendiği
tespit edilen aylıklara ilişkin asli ve feri borçlar, ilgililerin bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından
itibaren dört ay içinde başvuruda bulunmaları halinde 6111
sayılı Kanunun ilgili maddelerine göre
yapılandırılır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının
(b) bendinin (4) numaralı alt bendi hariç diğer bentlerine göre
sigortalı sayılanların 31/12/2000 tarihinden önce vergi
mükellefiyet süreleri bulunmak kaydıyla, sigortalının bu kanunun
yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde talepte bulunması
halinde, vergi mükellefiyet sürelerinin tamamı için 80 inci maddenin
ikinci fıkrasının (a) bendine göre talep tarihindeki prime esas
kazancının % 32'si üzerinden borçlanma tutarı hesaplanır ve
sigortalıya tebliğ edilir. Sigortalının kendisine
tebliğ edilen borçlanma tutarının tamamını tebliğ
tarihinden itibaren altı ay içinde ödemesi halinde, bu süreler
sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Sigortalıya
tebliğ edilen borç tutarının bu süre içerisinde tam olarak
ödenmemesi halinde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez
ve ödenen tutar bu kanunun 89 uncu maddesine göre iade edilir."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Sayın Başkanım, sık sık, arkadaşlarımız
muhtar konusunu gündeme getiriyorlar. Ben, doğrusu,
muhtarlarımızla ilgili sorunlar, tabii ülkenin sorunları
hepimizin sorunları ama muhtarlar meselesi Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı bünyesinde bir mesele olmadığı
için niye sık sık getiriliyor, bilemiyorum. Geçmişte evet,
muhtarlarımıza hizmet ettik, sorunlarını da Parlamentoda
dile getirdik. Şimdi, burada bir şeyi yanlış ifade ettiniz
BAŞKAN
Sayın Çelik, lütfen önce katılıp
katılmadığınızı söyleyin, sonra açıklama
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Sayın Başkanım, katılamıyorum.
BAŞKAN
Peki, buyurun.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Katılamıyorum
ama şunu ifade edeyim: Muhtarlarımız 90 TL ödenek
alıyorlardı; aldıkları maaş 90 TL, 105 TL de
BAĞ-KUR primi ödüyorlardı.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Şimdi ne Sayın Bakan?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Bugün
muhtarlarımız, bakınız, az önce söyledim, on beş gün
prim karşılığı bir ay sigortalı görünüyorlar.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Yirmi gün, on beş gün değil!
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Şimdi, kırsaldaki muhtarımız 122 lira ödüyor, 420 lira
maaş alıyor. Lütfen ya, nasıl mukayese yapıyorsunuz yani!
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sadece kırsal muhtarı yok
Sayın Bakan.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) 16 bin köyü mahalle yaptınız!
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Bakın, köydekini kaldırdınız,
şehirdeki aynısını ödüyor!
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
Kim
konuşacak?
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Gerekçe.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
BAĞ-KUR
sigortalılarının, vergi mükellefiyeti bulunan dönemlerinin
borçlanılması ve bu sürelerin sigortalılık süresi olarak
değerlendirilmesi konusunda geçmişte birçok düzenleme
yapılmasına rağmen bu düzenlemelerden ekonomik imkânsızlıklar,
yaşanan ekonomik krizler ve diğer bazı nedenlerle yararlanamayan
veya borçlarını yeniden yapılandırmakla birlikte
taksitlerini düzenli olarak ödeyemedikleri için başladıkları
hâlde sistemden çıkmak zorunda kalan pek çok esnaf ve sanatkâr
bulunmaktadır.
2000
yılı öncesi vergi mükellefi olan esnaf ve sanatkârlarımız
bu sürelerini sigortaya işletememektedir. Bu nedenle 31/12/2000 tarihinden
önce vergi mükellefiyet süreleri bulunanların daha önce Kuruma
sigortalılığı tescil edilmiş olması
şartı aranmadan; bu sürelerin sigortalılık süresi olarak
değerlendirilmesi ve bu sürelerin tamamının
borçlanılmasına imkân verilmesi gerekmektedir.
25/02/2011
tarihli ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun'da konuya ilişkin herhangi bir düzenleme olmaması, beklenti
içinde olan esnaf ve sanatkârları büyük bir hayal
kırıklığına uğratmıştır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
12nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
12nci
madde kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi kanun tasarısının mevcut 12nci
maddesinden sonra gelmek üzere ve biri geçici madde olmak üzere yeni madde
ihdasına dair 3 önerge vardır.
Bildiğiniz
üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun komisyon
metninde bulunmayan, ancak tasarı veya teklifle çok yakın ilgisi
bulunan bir maddenin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açılacağı İç Tüzük'ün 87'nci maddesinin
dördüncü fıkrasının hükmüdür.
İç Tüzük'ün 91'inci
maddesine göre de yeni bir madde olarak görüşülmesine komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde görüşme
açılır ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir.
Bu nedenle, önergeyi
okutup komisyona soracağım ve komisyon önergeye salt çoğunlukla
yani 21 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açacağım. Komisyon eğer katılmazsa salt
çoğunluğuyla, önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi ilk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
370 sıra sayılı Kanun Tasarısına 12 nci maddesinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Çelik
Şanlıurfa
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı
"MADDE 13 -
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 40 ıncı maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan tabloya aşağıdaki sıralar
eklenmiş; üçüncü fıkrasında yer alan "Bu sürelerin, üç
yılı geçmemek üzere yarısı" ibaresi Bu sürelerin, üç
yılı geçmemek üzere; (18) numaralı sırasında
bulunanlar için tamamı diğerleri için yarısı"
şeklinde değiştirilmiş ve dördüncü fıkrasında yer
alan "malûliyet halleri" ibaresinden sonra gelmek üzere "ile
(18) numaralı sırada bulunanlar" ibaresi eklenmiştir.
16) Basın ve
gazetecilik mesleğinde |
Basın Kartı Yönetmeliğine göre
basın kartı sahibi olmak suretiyle fiilen
çalışanlar. |
90 |
gün |
|
17) Türkiye Radyo Televizyon Kurumu |
Basın
Kartı Yönetmeliğine göre basın kartı sahibi olmak
suretiyle; Türkiye Radyo-Televizyon Kurumunda
haber hizmetinde fiilen çalışanlar. |
90 |
gün |
|
18)Türkiye Büyük Millet Meclisi |
Yasama organı üyeleri ile
dışarıdan atanan bakanlar. |
90 |
gün |
|
BAŞKAN Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) - Salt
çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Şimdi,
bunu yeni madde olarak görüşmeye açıyorum.
Söz isteyen var mı?
Yok.
Bu yeni madde
ihdası önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarıya yeni bir
madde ilave olmuştur.
Şimdi
diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 370 Sıra Sayılı Kanun Tasarısına
aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Çelik
Şanlıurfa
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı
MADDE
14: 5510 Sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
"Fiili
hizmet süresi zammı uygulanması sonucu verilmesi gereken ek
aylık prim ve hizmet belgesi ile yatırılacak primler
GEÇİCİ
MADDE 48- 2008 yılı Ekim ayı başı ile bu maddenin
yürürlük tarihini takip eden aybaşına kadar geçen süre içinde bu
Kanunun bu maddeyi ihdas eden Kanunla değişik 40 ncı maddesi
gereğince fiili hizmet süresi zammı süresine tabi işyerleri ve
işlerde çalışanlar için 5510 sayılı Kanunun 86
ncı maddesine göre verilmesi gereken ek prim belgelerinin bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından itibaren üç
ay içinde verilmesi halinde idari para cezası uygulanmaz.
Bu
maddenin yayımı tarihini takip eden aybaşından itibaren
sigortalılarca; üç aylık süre içinde Kurumca istenecek belgelerle
başvurulması ve 6 aylık süre içerisinde hesaplanacak fiili
hizmet süresi zammına ilişkin prim tutarının ödenmesi
halinde gecikme zammı ve gecikme cezası alınmaz."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu salt çoğunluğuyla?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Salt
çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Yeni madde olarak görüşme açıyorum.
Söz
talebi var mı? Yok.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Böylece
yeni bir geçici madde ihdas edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 370 Esas No.lu Kanun Tasarısına aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Fahrettin
Poyraz Enver
Yılmaz
Kayseri Bilecik İstanbul
Nevzat
Pakdil Osman
Boyraz Ömer
Faruk Öz
Kahramanmaraş İstanbul Malatya
Mehmet
Doğan Kubat İsmail
Tamer
İstanbul Kayseri
MADDE
15- 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 38 inci maddesinin üçüncü
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"Bu
fıkranın yürürlüğe girdiği tarih itibariyle Türkiye Büyük
Millet Meclisi üyeliği görevi devam edenlerden, Kanunun 4 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (a) veya (b) bentleri kapsamında
aylık almakta iken aylıklarını kestirip 4 üncü maddenin
birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında
sigortalılık talebinde bulunanların, bu Kanunun 43 üncü
maddesine göre aylığa hak kazanabilmesinde, 2 yıl süreyle bu
görevlerde bulunmuş olma ve sigorta primi veya emekli keseneği ile
kurum karşılığı ödenmesine ilişkin şartlar
aranmaz. Bunların müracaatları halinde bu fıkranın
yürürlüğe girdiği tarihi takip eden aybaşından itibaren Kanunun
4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) veya (b) bentleri
kapsamında olan ve kesilen aylıkları bu Kanunun 43 üncü
maddesindeki aylık seviyesine yükseltilmek suretiyle yeniden
bağlanır."
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI
LÜTFİ ELVAN (Karaman) Salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Yeni bir maddeyi görüşmeye açıyorum.
Söz
talebi var mı? Yok.
Oylamaya
geçiyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Böylece
yeni bir madde ihdas edilmiştir.
Evet,
böylece, tasarının mevcut metnine yeni 3 madde daha eklenmiştir.
Kanunun yazımı esnasında bu maddeler eklenerek diğer madde
numaraları teselsül ettirilecektir.
Görüşmelerimize
Komisyon Raporundaki mevcut maddeler üzerinden devam ediyoruz.
Madde
13 üzerinde önerge yoktur.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde 13 kabul edilmiştir.
Madde
14 üzerinde 2 önerge vardır.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 370 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 14 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
"MADDE
14- 5648 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 2- 31/12/2012 tarihi itibarıyla Kurumda 14 üncü maddenin dördüncü
fıkrası kapsamında istihdam edilenlerden sözleşmesi, dil
yeterliliği şartını yerine getirememiş olması
sebebiyle yenilenmeyen personelin sözleşmeleri, bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihte, başkaca bir işleme gerek kalmaksızın
01/01/2013 tarihi itibarıyla yenilenmiş sayılır.
Sözleşmesi bu şekilde yenilenen ve dil yeterliliği
şartını sağlayamayan personelin bu şartı
31/12/2013 tarihine kadar yerine getirmesi zorunludur. Anılan tarihe kadar
14 üncü maddenin dördüncü fıkrasında öngörülen dil yeterliliği
belgesini ibraz etmeyenlerin sözleşmeleri yenilenmez."
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 370 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 14 üncü maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Süleyman
Çelebi İzzet
Çetin
İstanbul İstanbul Ankara
Bülent
Kuşoğlu Ali
Rıza Öztürk
Ankara Mersin
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Konuşacak kimse var mı? Yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yabancı dil yeterliliğini
sağlama süresi daha önce uzatıldığı hâlde bu
yeterliliği sağlayamayanlar süre uzatılsa bile tekrar süre
uzatımı beklentisinde olacaklardır. Kurumda işlerin
gerektirdiği düzeyde yabancı dil bilenlerin çalışması
daha doğru olacaktır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edeler
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 370
sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 14 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
"MADDE
14- 5648 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 2- 31/12/2012 tarihi itibarıyla Kurumda 14 üncü maddenin dördüncü
fıkrası kapsamında istihdam edilenlerden sözleşmesi, dil
yeterliliği şartını yerine getirememiş olması
sebebiyle yenilenmeyen personelin sözleşmeleri, bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihte, başkaca bir işleme gerek kalmaksızın
01/01/2013 tarihi itibarıyla yenilenmiş sayılır.
Sözleşmesi bu şekilde yenilenen ve dil yeterliliği
şartını sağlayamayan personelin bu şartı
31/12/2013 tarihine kadar yerine getirmesi zorunludur. Anılan tarihe kadar
14 üncü maddenin dördüncü fıkrasında öngörülen dil yeterliliği
belgesini ibraz etmeyenlerin sözleşmeleri yenilenmez."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Önerge Gerekçesi:
Tarım ve Kırsal
Kalkınmayı Destekleme Kurumunun akreditasyon sürecinde herhangi bir
sıkıntı yaşamaması ve yetişmiş, nitelikli
personelini kaybetmemesi önem arz etmektedir. Bu nedenle ilgili
değişiklik önergesi teklifi yapılmakta ve sürenin son kez
uzatılması öngörülmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edeler
Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen bu önerge
doğrultusunda 14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 370 Sıra Sayılı
Yasa Tasarısı'nın 15 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 15 - 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı
Sendikalar Ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun geçici
6'ıncı maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
(2) 15/9/2012 tarihine kadar kurulmuş ve Ekonomik
Sosyal Konseye üye konfederasyonlara üye olmuş işçi
sendikalarının bu kanunun yürürlük tarihinden Ocak 2013
istatistiklerinin yayınlandığı tarihe kadar
yapacakları yetki tespit talepleri, 41'inci maddenin birinci
fıkrasında yer alan işyeri veya işletme çoğunluğu
şartlarına göre Bakanlıkça sonuçlandırılır.
(5) 41'inci maddenin birinci ve beşinci fıkraları ile
43'üncü maddenin ikinci ve dördüncü fıkralarında yer alan kurulu
bulunduğu iş kolunda en az yüzde 3 üye şartı, Ekonomik Sosyal
Konseye üye konfederasyonlara bağlı ve bu kanunun 4'üncü maddesine
göre, ekli 1 sayılı cetveldeki kurulu sendikalardan, mülga 2821
Sayılı Sendikalar Kanununun 60'ıncı maddesindeki
birleştirilmiş iş kolları içinde yer alan sendikalar için
1/7/2016 tarihine kadar binde beş, 01/07/2018 tarihine kadar yüzde bir
olarak uygulanır.
İdris Baluken Pervin Buldan Demir Çelik
Bingöl Iğdır Muş
Erol Dora Sebahat
Tuncel
Mardin İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK
ÇELİK (Şanlıurfa) Katılamıyoruz efendim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklik ile işçi
sendikalarının yeni yasayla kısıtlanan toplu sözleşme
haklarındaki geriye gidişin işçiler lehine çözülmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Madde 15i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde 15 kabul edilmiştir.
Şimdi, 1i geçici madde olmak üzere 2 yeni madde
ihdası önergesi vardır. Demin gerçekleştirdiğim yöntemle bu
yeni maddelerin de ihdasını yerine getireceğim.
Yeni
madde ihdasına ilişkin ilk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 370 sıra sayılı Kanun Tasarısına aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Ali
Halaman Mustafa
Kalaycı
Manisa Adana Konya
Alim Işık Mehmet
Şandır Mesut
Dedeoğlu
Kütahya Mersin Kahramanmaraş
Mehmet Günal
Antalya
MADDE
16 -31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 18inci maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendi ile ikinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
b)
4üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi ile (b) bendinin (1
) ve (2) numaralı alt bendi ve 5inci madde kapsamındaki
sigortalılardan hastalık sigortasına tabi olanların
hastalık sebebiyle iş göremezliğe uğraması hâlinde,
iş göremezliğin başladığı tarihten önceki bir
yıl içinde en az doksan gün kısa vadeli sigorta primi
bildirilmiş olması şartıyla geçici iş
göremezliğin üçüncü gününden başlamak üzere her gün için,
4
üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (3) ve (4 )
numaralı alt bentlerine göre sigortalı sayılanlara iş
kazası veya meslek hastalığı ya da analık hâlinde
geçici iş göremezlik ödeneği, genel sağlık sigortası
dâhil prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş
olması şartıyla yatarak tedavi süresince veya yatarak tedavi
sonrası bu tedavinin gereği olarak istirahat raporu
aldıkları sürede ödenir. Ancak bu maddenin birinci fıkrasının
(c) bendine göre doğum öncesi ve doğum sonrası
çalışmadığı sürelerde geçici iş göremezlik
ödeneğinin ödenebilmesi için yatarak tedavi şartı aranmaz."
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla
katılamadığı için, önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
Yeni
geçici madde ihdasıyla ilgili önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
370
sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 15inci maddesinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki geçici maddelerin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Geçici
Madde 1- Emeklilik yaşını doldurmuş fakat prim gün
ödemelerini tamamlayamamış kişilerin, prim tutarları
hesaplanıp ödeme yapanların emeklilik hakkı kazanmaları
sağlanır.
5362
Sayılı Kanun'a tabi olan kişilerin emeklilik için primlerinin
sayılması bir defaya mahsus olmak üzere kabul edilir.
2000
yılı öncesi primlerini saydıramayan esnaf ve sanatkârların
primleri bir defaya mahsus kabul edilir. Prim ödeme tutarlarının
hesaplandığı ilk üç ay içinde ödemeler yapılarak
emekliliğe hak kazanılır.
Sebahat
Tuncel Pervin
Buldan Demir
Çelik
İstanbul Iğdır Muş
Erol Dora İdris
Baluken
Mardin Bingöl
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Salt
çoğunluğumuz yoktur, katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla
katılamadığı için, yeni geçici madde ihdası talep eden
önergeyi işlemden kaldırıyorum.
Madde
16 üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 370 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 16
ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Ramazan
Can Ayşe Nur
Bahçekapılı
Kayseri Kırıkkale İstanbul
Recep
Özel Ömer
Faruk Öz Adem
Tatlı
Isparta Malatya Giresun
Mehmet
Doğan Kubat Durdu
Mehmet Kastal Enver
Yılmaz
İstanbul Osmaniye İstanbul
MADDE
16- Bu Kanunun;
a) 7 nci maddesi 1/6/2012 tarihinden geçerli
olmak üzere yayımı tarihinde,
b) 9 uncu, 10 uncu ve 11 inci maddeleri 1/9/2013
tarihinde,
c) 15inci maddesi 2008 yılı Ekim
ayı başından itibaren geçerli olmak üzere yayımı
tarihinde,
ç)
Diğer maddeleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe
girer.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) Sayın
Başkan, takdire bırakıyoruz ancak bir hususu dile getirmek
istiyorum. Bu önergede geçen madde numaralarını, tasarıya yeni
maddelerin ilavesi nedeniyle teselsül ettirilmiş olan madde
numaraları olarak alınmasını sizden talep ediyorum.
Örneğin, 15inci madde kabul ettiğimiz 13üncü madde idi ama burada
teselsül ettirildiği zaman 15inci maddeye karşılık
geliyor.
BAŞKAN
Evet, Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Katılıyorsunuz.
Sayın
Elitaş buyurunuz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sosyal Sigortalar
Kanununda değişiklik yapan kanun tasarısını,
teklifini şu anda görüşüyoruz; son maddesine, yürürlük maddesine
geldik. Bu kanun tasarısını dün çıkarmayı
planlamıştık ama değerli bir milletvekili
arkadaşımızın bugün, şu andaki koyduğumuz
bazı önergelerle ilgili Gece yarısı değişiklik
yapılmasın, kamuoyunda bununla ilgili spekülasyonlar ortaya çıkmasın.
diye, bizim de makul gördüğümüz ve bugün gündüz saatlerinde, televizyonların
açık olduğu bir sürede, alnımız açık,
yaptığımız hiçbir şeyin milletten bir şey
kaçırmamak olduğunu ifade etmek adına bugün
yapmıştık. Siyasi parti gruplarıyla
yaptığımız görüşmeler çerçevesinde, milletvekillerinin
daha önceki yapılmış, kazanılmış haklarının
2008 yılında çıkan yasayla birlikte ortadan kalkması
Öte
yandan, bugün bildiğiniz gibi, değerli arkadaşlarımız
tüm basın mensuplarını ziyaret ettiler. 10 Ocak Çalışan
Gazeteciler Günü olması münasebetiyle, Sayın
Başbakanımızın bütçe konuşmaları sırasında,
gazeteci arkadaşlarımız yıpranmayla ilgili süreçte bir
haksızlığa uğradıklarını ifade ettikten
sonra bunun düzeltilmesini arzu ettiler. Sayın Başbakanımız
Bunun hangi şartlar altında, hangi usuller çerçevesinde bu hâle
geldiğini, niye bu şekilde oluştuğunu
araştırın. dedi. Biz de araştırmamızı
yaptık, milletvekilleriyle beraber ortaya çıkan, 2008
yılında yaptığımız kanunla milletvekillerinin
daha önce her yıl için doksan günlük yıpranma payı, gazeteci
arkadaşlarımızın, fiilen sarı basın kartı taşıyan
gazeteci arkadaşlarımızın da her yıl için doksan
günlük yıpranma payı
Yani bundan önceki yasada var olan bir
düzenlemeyi şimdi getirmiş olduk. Gönül isterdi ki tüm siyasi
partilerin buna imzalarıyla desteklerini, takviyelerini ortaya
koymalarını arzu ederdik. Ama bir prensip kararı
almışlar, kendileri de oylarıyla desteklediler. Çünkü bu
milletvekilleriyle ilgili yaptığımız düzenlemeden Türkiye
Büyük Millet Meclisinde görev yapan herkes faydalanacak. Yani her yıl
doksan günlük yıpranma primi elde etmiş olacağız.
Emekli olmamış
milletvekilleriyle ilgili durum
İkinci hadise, biliyorsunuz, değerli
milletvekilleri, milletvekili olan arkadaşlarımız içerisinde,
eski 1475 sayılı Kanuna göre veya 657 sayılı Kanuna göre
çalışıp da, sivil hayatta 657 veya 1475e göre
çalışıp da milletvekili olan arkadaşlarımız
arasında emekliliklerinde büyük bir haksızlık vardı.
Diyelim ki devlet memuru olarak çalışan kişiler, milletvekili
oldukları andan itibaren milletvekili emekli maaşı
alıyorlar. Ama 1475 sayılı İş Kanununa tabi olan,
şimdiki 5510 diyebileceğimiz o zamanki kanuna tabi olan milletvekili
arkadaşlarımız iki yıllık intibak süresini geçirmek
mecburiyetinde ve prim ödemek zorundaydılar. Bu da büyük bir
haksızlıktı. Kamuda çalışan öz evlat, 1475e göre çalışan
üvey evlat muamelesi görüyordu. 1475e göre çalışan veya BAĞ-KUR
Kanununa göre çalışan milletvekili arkadaşlarımız
yıllarca özel sektörde alın teri döktü, sigorta primi ödedi, vergi
öded; BAĞ-KURa göre çalışan arkadaşlarımız da
alın teri döktü, BAĞ-KUR primi ödedi, vergi ödedi. O
arkadaşlarımız da bu yasal düzenlemeyle birlikte, milletvekili
olduğu andan itibaren devlet memurlarına tanınmış
hakları aynı şekilde kazanmış olacaklar. Biz 2002de
milletvekili olduğumuzda iki yıl intibak süresini bekledik. İki
yıl intibak süresini bekledik ama bu andan itibaren
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) Gene iki yıl
bekleyeceksiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Sayın Bakan belki bizim ifademizde bir düzeltme yapma
ihtiyacı hissedebilir.
Değerli
arkadaşlar, bakınız, şu anda 657ye tabi milletvekili
arkadaşlarımızla 1475 veya BAĞ-KUR Kanununa tabi
milletvekili arkadaşlarımız arasındaki bir farkı da
ortadan kaldırmış oluyoruz.
Biraz önce
söylediğim, genç milletvekili arkadaşlarımızın, bizim
faydalandığımız, başkalarının
faydalandığı ama 2008 yılındaki çıkan yasa
çerçevesinde faydalanma imkânı bulamadıkları geçmişteki
olan kazanılmış haklarını şimdi yeniden getirme
imkânı sağlamış olduk. Bu konuya destek veren milletvekili
arkadaşlarıma, grup önerisine ve önergeye imza atan değerli
milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Siyasette bir şeyi
alacaksanız açık ve net bir şekilde alacaksınız. AK
PARTİ Grubu
Sayın Başbakanımıza özellikle buradan
teşekkür ediyorum, şu anda kendisi Senegalde. Biz, bunu, tüm siyasi
parti gruplarıyla birlikte ortak imzayla çıkarmayı arzu ettik
ama farklı sebeplerle eleştiriye girmiyorum- altına imza
konulmadı.
Bugün Sayın
Başbakanımızla telefon görüşmesi yaptık. Hak
mı? dedi, Hak Sayın Başbakanım. dedim
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - Sayın Başkanım, izin verirseniz
BAŞKAN Buyurunuz,
tamamlayınız sözlerinizi.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Bu, milletvekilleri arasındaki bir eşitsizliği
ortaya çıkaran bir durumu ortadan kaldırmak üzere haktır
.
Öyleyse, siz buna inanıyorsanız, milletvekili
arkadaşlarımız da bunu böyle görüyorsa Çalışan
Gazeteciler Gününde, biz, 20 Aralık tarihinde gazeteci
arkadaşlarımıza verdiğimiz söz çerçevesinde bunu AK
PARTİ Grubu olarak çıkarın, diğer arkadaşlar da, 550
milletvekili de faydalansın. dedi. Buradan yurt dışında
olan Değerli Başbakanımıza Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyeleri adına teşekkürlerimizi sunmayı bir borç biliyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Buna biz
imzamızı attık, inanarak attım. Milletvekillerinin özlük
haklarıyla ilgili yapılan düzenlemeler riskli işlerdir. Herkes
Benim problemim varken sen kendi probleminle ilgili meseleyi çözmek için hiç
konuşmadan, hızlı bir şekilde yaptın. diye bizi
eleştirir. Ama kendi mevcudiyetlerini, kendi meselelerini, kendi
imkânlarını koruyamayanlar itibarlarını da koruyamazlar.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bugüne kadar
yapılan düzenlemeler içerisinde herkese her şeyi veririz
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Sayın Başkan, tekrar izin verirseniz,
son cümlem.
BAŞKAN
Son cümleniz, buyurunuz, tamamlayınız.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Son cümlem.
Herkese
her şeyi vermek haktır ama milletvekillerinin kendileriyle ilgili
olan hakkı takip etmeleri maalesef müstahak olarak görülmüyor, işte
bu onun tescilidir.
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili olarak, Grup
Başkanımızın, Başbakanımızın bana
verdiği yetki çerçevesinde bugün bu önergelerin altına şerefle,
milletvekili arkadaşlarımızın hakkını
koruyabilmek adına, imza atmaktan da mutluluk duyuyorum, gurur duyuyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Elitaş.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda 16ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, kısa bir açıklama yapabilir miyim?
BAŞKAN
Kısa bir açıklamanız var.
Buyurunuz.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; yapılan düzenlemeyle 24üncü Dönem başlarken,
12 Haziran seçimleri sonrasında kamu görevlisi olarak, emekli olarak
buraya gelen arkadaşlarımız, milletvekili olarak gelen
arkadaşlarımız milletvekili emekliliği statüsünü
kazandılar fakat SSK ve BAĞ-KURlu olarak gelen milletvekili arkadaşlarımız
burada milletvekili emekli statüsünü kazanamadılar. Onlara dedik ki:
İki yıl bekleyin, ondan sonra siz kazanacaksınız. Oysa,
biz SSK, BAĞ-KUR, Emekli Sandığını
birleştirirken, ortadaki bütün eşitsizlikleri
kaldırmış iken bunun milletvekilleri arasında bir
ayrıma neden olacak şekilde uygulanması doğru bir uygulama
değildi. İki yıl yine
25inci dönemde milletvekilliği
yapacak, gelecek olan arkadaşlarımız, ayrıca milletvekili
emekli statüsünü yine iki yıl sonra kazanacak. Ama SSKlısına da
BAĞ-KURlusuna da Emekli Sandıklısına da bu dönem olan
eşitsizliğin giderilmesine dönük bir düzenlemeyi getirmiş olduk.
Onun için, bundan sonra da eşitlik, 24üncü Dönemde eşitsizliği
ortadan kaldıran bir düzenleme olmuş oldu. Dolayısıyla,
buraya emekliliği hak ederek gelmiş olan arkadaşlar, bu
düzenleme yasalaşır yasalaşmaz milletvekilli emekli statüsüne,
SSKlı ve BAĞ-KURlu olsalar da, Emekli Sandığı
mensupları gibi hak sahibi olmuş olacaklardır.
Hayırlı
olmasını diliyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
17nci madde üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
yasa tasarısının 17nci maddesinin Bakanlar Kurulu
tarafından yürütülür. olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Kazım
Kurt Turgut Dibek
İstanbul Eskişehir Kırklareli
İzzet Çetin Kemal
Değirmendereli
Ankara Edirne
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Sayın
Kurt, buyurunuz.
KAZIM KURT
(Eskişehir) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 17nci
madde yürürlük maddesi. Elbette bir kanun çıkıyor ve bu kanunun
uygulanmasıyla ilgili yani geleceğe yönelik bir madde ama bugün
yaptığımız kanun, tamamen geçmişe yönelik
yanlışları düzeltmek üzere kurulan bir kanun.
Dolayısıyla, yasama tekniğini, yasama uygulamasını
düzgün işletmediğimiz sürece bu 5510 sayılı Kanunda daha
pek çok değişiklik yapmak zorunda kalacağız. 2008de
yapılmış kanun, 2010da değiştirmişiz, 2012de
değiştirmişiz, şimdi tekrar değiştiriyoruz.
Biraz
önce geçen 14üncü maddenin 4üncü fıkrasıyla ilgili uygulamayı
bir yıl sonra yeniden değiştireceğiz, öyle görünüyor çünkü
bu madde Avrupa Birliğiyle uyum sağlamak amacıyla tarımsal
kalkınmayı teşvik etmek için hazırlanmış bir
madde ve burada çalışacak olan kişilerin yabancı dil
bilmesi zorunlu ama biz, sekiz yıldır, bu insanların
yabancı dil öğrenmesi için ileri bir tarihe erteliyoruz.
Dolayısıyla, 2013 yılının sonunda bu yasa maddesi
tekrar değiştirilmek durumunda kalacak ve bu değişiklikle
bir kez daha 5510 sayılı Kanun önümüze gelecek. Sadece bununla
mı gelecek? Gelmeyecek. Emekliler arasındaki eşitsizliği
gideremedik çalışanlar arasındaki eşitsizliği gideremediğimiz
gibi.
Ayrıca,
Türkiyenin yurt dışında yaşayan milyonlarca
insanının emekliliğiyle ilgili hâlâ eksiklikler var, hâlâ
yanlışlıklar var, onların emeklilik uygulamasında yine
farklılıklar var, emekli olma konusunda yine farklılıklar
var; bunun da düzeltilmesiyle ilgili bir çaba içine girmedik.
Yaşa
takılanlarla ilgili bir düzenleme, düzeltme içerisine girmedik ama bu
boşluk bekliyor, ileride bunun da düzeltilmesi zorunlu hâle gelecek.
Biz,
yasayı geleceğe yönelik olarak, gelecekte yapacağımız
uygulamalara yönelik olarak hazırlamak durumundayız ve bunu yaparken
de elbette Anayasanın eşitlik ilkesini hiçbir zaman göz ardı
etmeyeceğiz, hatta unutmayacağız. Biz, yasaları yaparken
bunlara dikkat etmeden, gece aniden, yeni gelen önergelerle, hiç kimsenin
hazırlanmadığı, hiç kimsenin
çalışmadığı önergelerle yasaları yaptığımız
için yanlışlıklar yapıyoruz, eksiklikler yapıyoruz. Bu
işin acelesine gerek olmadığının bilinciyle hareket
ederek uygulamaya geçmemiz gerekir. Mademki bir yasa yapacağız, yasa
o alandaki sorunların tümünü gidermeli, tümünü ortadan
kaldırmalı.
Şimdi,
5510 sayılı Yasada yapmış olduğumuz
değişiklikler bu alandaki eksikliklerin, şikâyetlerin
tamamını ortadan kaldırdı mı? Hayır,
kaldırmadı. Muhtarlarla ilgili düzenleme kaldırdı mı?
Kaldırmadı. Tarımsal kalkınmayla ilgili 5648
sayılı Yasada yapılan değişiklik bu alandaki
şikâyetlerin tamamını ortadan kaldırdı mı? O da
kaldırmadı. O nedenle bu yasa böyle gidecek ama bu yasanın
yürütmesiyle ilgili şikâyetleri de hep birlikte yeniden göreceğiz.
Ben,
bu duygularla hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kurt.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
17nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
17nci madde kabul edilmiştir.
Böylece
ikinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Tasarının
görüşmeleri tamamlanmıştır ama oylamaya geçmeden önce
oyunun rengini belirtmek üzere aleyhte Ankara Milletvekili İzzet Çetin.
Buyurunuz
Sayın Çetin.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
5510
sayılı Yasa, biraz evvel konuşmacı
arkadaşımın da değindiği gibi gerçekten çok kısa
sürede yıpranan bir yasa. Pek çok değişikliğe
uğradı ve pek çok eksikliği var. Onları da tamamlamak ve
giderek eksikliklerini
tamamladıktan sonra sosyal devlet
anlayışına uygun bir sosyal yasa yapmak hepimizin görevi.
Değerli
arkadaşlar, bu kanun bir torba kanuna dönüşmüş olmakla birlikte,
vatandaşımız, yasanın özüyle ilgili olarak yapmış
olduğumuz konuşmaları dinledikten sonra biraz evvel faksla bir
mektup göndermiş, o mektubu Sayın Bakanın bilgisine sunuyorum.
Diyor ki: Gazetelerde okudum, 600 bin kişinin emekli oldukları hâlde
çalışmıyor olmalarıyla ilgili, prim borçlanmasıyla
ilgili demecinizi de dinledim. Bu konudaki görüşlerimi bilginize arz
ederim.
İşin
özü şu ki bu 600 bin emeklinin yüzde 90ı hâlen
çalışıyor değil. Bunlar, şirketleri maalesef resen
terk oldukları hâlde iş yerlerinin ve şirketlerinin vergi borcu,
ticaret odası borcu, esnaf birlikleri borcu ve tasfiye giderlerini
karşılayamadıkları için hâlen çalışıyor
gözükmektedirler. 2012de Türk Ticaret Kanununda yapılan
değişiklikle bu durum Mali Müşavir ve Muhasebeciler Odası
yöneticilerinin Çalışma Bakanını ziyaretleriyle Sayın
Bakana iletilmiş ve bu tasfiyelerin kolaylaştırılması
talep edilmiş, Sayın Bakan bu konuda bilgilendirilmiş, yasaya
bir madde ilave edilerek tasfiye kolaylaştırılmış ancak
uygulamaya geçilmek yerine, Sayın Bakan, bu durumda olan emeklilerin
durumunu inceletip peşlerine düşmüştür, borç
çıkartmıştır. Ben ve eşim bu borçtan yıldık,
BAĞ-KUR emeklisi olduğumuz hâlde şirketimizi tasfiye
edemediğimizden bizden yüzde 15 destek primi kesilmektedir ve
geçtiğimiz yıl 90 milyar icra ödedim.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bakınız, bir yasa yapıyoruz
mağdur ediyoruz yurttaşı. Yasayı çıkarıyoruz ya
da vatandaş mağduriyetini dillendiriyor, peşine düşüyoruz
hafiye gibi. Yani yasa böyle yapılmaz, bundan sonraki sosyal güvenlik
yasalarının gerçekten bireylerin ve ailelerin ekonomik ve sosyal
konumlarını güçlendirecek, sosyal devlet
anlayışını güçlendirecek şekilde iktidarıyla,
muhalefetiyle bir bütün olarak hazırlanmasının ülkemize ve
yurttaşlarımıza yararlı olacağını
düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Çetin.
Tasarının
tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.. Kabul etmeyenler
Tasarı kabul edilmiştir ve kanunlaşmıştır.
Hayırlı olmasını temenni ediyorum.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.28
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati:21.38
BAŞKAN: Başkan
Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Fatih ŞAHİN (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51inci
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
Şimdi,
5inci sırada bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Mısır
Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim İşbirliği
Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
5.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Eğitim İşbirliği Alanında Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/581) (S.
Sayısı: 291)(x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon
raporu 291 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci
maddeyi okutuyorum.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE MISIR ARAP
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA EĞİTİM
İŞBİRLİĞİ ALANINDA MUTABAKAT ZAPTININ
ONAYLANMASININ Uygun BulunduğuNA DAİR Kanun Tasarısı
MADDE 1- (1) 13 Eylül 2011 tarihinde Kahirede
imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve
Mısır Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim
İşbirliği Alanında Mutabakat Zaptının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz isteyen? Yok.
1inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci
maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz isteyen? Yok.
2nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1)
Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Söz talebi yok.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik cihazla olmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Eğitim İşbirliği Alanında Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı : 206
Kabul : 206 (x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Muhammet Bilal Macit Fatih
Şahin
İstanbul Ankara
Böylece
tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Şimdi
de 6ncı sırada bulunan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna
Bakanlar Kabinesi Arasında Bitki Koruma ve Bitki Karantina Alanında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
6.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kabinesi Arasında Bitki
Koruma ve Bitki Karantina Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/629) (S. Sayısı: 309)(x)
BAŞKAN
- Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon
raporu 309 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşme tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci
maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ
İLE ukrayna bakanlar kabinesi arasında bitki koruma ve bitki
karantina alanında işbirliği anlaşmasının
onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanun tasarısı
MADDE 1- (1) 22 Aralık 2011 tarihinde
Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kabinesi
Arasında Bitki Koruma ve Bitki Karantina Alanında
İşbirliği Anlaşmasının onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci
maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN
2nci madde üzerinde söz talebi? Yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü
maddeyi okutuyorum.
MADDE 3- (1) Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Söz talebi? Yok.
3üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Şimdi,
tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama
için bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kabinesi Arasında Bitki Koruma
ve Bitki Karantina Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
Oy
sayısı :
205
Kabul : 205 (x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Muhammet Bilal Macit Fatih
Şahin
İstanbul Ankara
Böylece
tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
7nci
sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti ile Lübnan Cumhuriyeti Arasında
Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Ortaklık Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
7.-
Türkiye Cumhuriyeti ile Lübnan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret
Alanı Tesis Eden Ortaklık Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/562) (S. Sayısı 196)(x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon
raporu 196 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz talebi yoktur.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci
maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ İLE LÜBNAN CUMHURİYETİ ARASINDA SERBEST
TİCARET ALANI TESİS EDEN ORTAKLIK ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TASARISI
MADDE 1- (1)
24 Kasım 2010 tarihinde Beyrutta imzalanan Türkiye Cumhuriyeti ile
Lübnan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden
Ortaklık Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Söz talebi yok.
1inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci
maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Söz konusu
Anlaşmanın eklerine ilişkin değişiklikleri onaylamaya
Bakanlar Kurulu
yetkilidir.
BAŞKAN
Söz talebi yok.
2nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü
maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Söz talebi yok.
3üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
MADDE 4- (1) Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Söz talebi yok.
4üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik cihazla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Bir
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Türkiye Cumhuriyeti ile Lübnan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret
Alanı Tesis Eden Ortaklık Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı: 211
Kabul: 211
(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Muhammet Bilal Macit Fatih
Şahin
İstanbul Ankara
Böylece
tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
8inci
sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti ile Morityus Cumhuriyeti
Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
8.-
Türkiye Cumhuriyeti ile Morityus Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/539) (S. Sayısı: 195)(xx)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 195 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz talebi yok.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
İLE MORİTYUS CUMHURİYETİ ARASINDA SERBEST TİCARET
ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ Uygun Bulunduğuna Daİr Kanun
Tasarısı
Madde 1- (1) 9 Eylül 2011
tarihinde İstanbulda imzalanan Türkiye Cumhuriyeti ile Morityus
Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Söz talebi yok.
1inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
Madde 2- (1) Söz konusu
Anlaşmanın eklerine ilişkin değişiklikleri onaylamaya
Bakanlar Kurulu yetkilidir.
BAŞKAN Söz talebi yok.
2nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
Madde 3- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Söz talebi yok.
3üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
4üncü maddeyi okutuyorum:
Madde 4- (1) Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Söz talebi yok.
4üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik cihazla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Bir
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Türkiye Cumhuriyeti ile Morityus Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı |
: |
208 |
|
|
Kabul |
: |
208 |
||
|
|
|||
Kâtip Üye Muhammet Bilal Macit İstanbul |
Kâtip Üye Fatih Şahin Ankara |
Böylece
tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Şimdi
de 9uncu sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti
Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Çerçeve
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
9.-
Türkiye Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret
Alanı Tesis Eden Çerçeve Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/699) (S. Sayısı: 363)(xx)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon
raporu 363 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz talebi yoktur.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci
maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ İLE KORE CUMHURİYETİ ARASINDA SERBEST
TİCARET ALANI TESİS EDEN ÇERÇEVE ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN TASARISI
Madde
1- (1) 1 Ağustos 2012 tarihinde Ankarada imzalanan, Türkiye Cumhuriyeti
ile Kore Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden
Çerçeve Anlaşmanın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci
maddeyi okutuyorum:
Madde
2- (1)Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Söz talebi? Yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü
maddeyi okutuyorum:
Madde
3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Söz talebi? Yok.
3üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik cihazla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bir
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN
Türkiye Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret
Alanı Tesis Eden Çerçeve Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı açık oylama
sonucu:
Kullanılan
oy sayısı : 207
Kabul : 207 (x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Muhammet Bilal Macit Fatih
Şahin
İstanbul Ankara
Böylece
tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Şimdi
de, 10uncu sırada bulunan Türkiye Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti
Arasında Mal Ticareti Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
10.-
Türkiye Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Mal Ticareti
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/705)
(S. Sayısı: 364)(xx)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon
raporu 364 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz talebi yoktur.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci
maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE KORE CUMHURİYETİ
ARASINDA MAL TİCARETİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR
KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 1 Ağustos 2012 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye
Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Mal Ticareti
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz talebi yoktur.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci
maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Söz konusu
Anlaşmanın eklerine ilişkin değişiklikleri onaylamaya
Bakanlar Kurulu yetkilidir.
BAŞKAN
Söz talebi yoktur.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü
maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
- Söz talebi yoktur.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde 3 kabul edilmiştir.
4üncü
maddeyi okutuyorum:
MADDE 4- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
- Söz talebi yoktur.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik cihazla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Bir
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Türkiye Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti Arasında Mal Ticareti
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı |
: |
203 |
|
Kabul |
: |
203 |
Kâtip Üye Muhammet Bilal Macit İstanbul |
Kâtip Üye Fatih Şahin Ankara |
Böylece
tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
11inci
sırada yer alan, 91 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine başlayacağız
11.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Başta Terörizm ve Örgütlü Suçlar Olmak Üzere Ağır
Suçlarla Mücadelede İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/288) (S. Sayısı: 91)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
12nci
sırada yer alan, 152 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine başlayacağız.
12.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Çevre Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Çevre Komisyonu ile Dışişleri
Komisyonu raporları (1/500) (S. Sayısı: 152)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
13üncü
sırada yer alan, 286 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine başlayacağız.
13.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Tarımsal İşbirliği Konulu Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/609) (S.
Sayısı: 286)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
14üncü
sırada yer alan, 72 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine başlayacağız.
14.-
Uluslararası Bitki Koruma Sözleşmesine Katılmamızın
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu raporları
(1/335) (S. Sayısı: 72)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
15inci
sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Zambiya Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Ticari ve Ekonomik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
15.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Zambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Ticari ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/598) (S. Sayısı:
306)(x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon
raporu 306 sıra sayısı ile bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz talebi? Yoktur.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1inci
maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ
İLE ZAMBİYA CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA
TİCARİ VE EKONOMİK İŞBİRLİĞİ
ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TASARISI
MADDE 1- (1) 15 Aralık
2011 tarihinde Cenevrede imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Zambiya
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari ve Ekonomik İşbirliği
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci
maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Söz talebi yoktur.
2nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
3üncü
maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Söz talebi yoktur.
Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Oylamanın
elektronik cihazla olmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bir
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Zambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Ticari ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
açık oylama sonucu:
Oy
Sayısı |
: |
199 |
|
Kabul |
: |
199 |
Kâtip Üye Muhammet Bilal Macit İstanbul |
Kâtip Üye Fatih Şahin Ankara |
Böylece
tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
16ncı
sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti ve Slovakya Cumhuriyeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
16.-
Türkiye Cumhuriyeti ve Slovakya Cumhuriyeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/368) (S. Sayısı: 35)
BAŞKAN
- Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Böylece,
alınan karar gereğince sözlü soru önergeleriyle kanun tasarı ve
teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 15 Ocak 2013 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.06
(x) 370 S. Sayılı Basmayazı 8/1/2013 tarihli 49uncui Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) 291 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 309 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 196 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 195 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 363 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 364 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 306 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.