TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
58inci
Birleşim
29
Ocak 2013 Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul
Milletvekili Gürsoy Erolun, ekmek israfının önlenmesine ilişkin
gündem dışı konuşması ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
2.- Denizli Milletvekili Emin Haluk
Ayhanın, enerji sektörünün sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Antalya
Milletvekili Osman Kaptanın, Antalyada yaşanan ve yaşanmakta
olan sel felaketlerine ilişkin gündem dışı
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, 28 Ocak Misakımillînin kabulü ile 29
Ocak Batı Trakya Türklerinin Toplumsal Dayanışma ve Millî
Direniş Gününe ve ocak ayında PKKnın
saldırıları sonucu hayatını kaybeden 143
vatandaşımıza Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
2.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkanın, yağışlardan zarar gören Antalyalılara
geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ve Suudi Arabistana hayvan
ihracatı yapılacağı haberlerinin doğru olup
olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
3.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, madencilerin Zonguldakta ve tüm ülkede
taşeronluğun kaldırılmasını istediklerine
ilişkin açıklaması
4.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın, Sarp Sınır Kapısında
yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması
5.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Üsküdar ilçesinin bazı mahallelerinde
yaşanan imar sorununun çözülmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
6.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, Donanma Komutanının istifası üzerine
Başbakanın yaptığı açıklamalara ilişkin
açıklaması
7.- İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğanın, esnaf ve sanatkârların ciddi ve
acil çözüm bekleyen sorunlarının sosyal sorunlara dönüşmekte
olduğuna ilişkin açıklaması
8.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın, Kocaelideki kanser ölümlerinin önüne
geçilmesi için gerekli çalışmaların bir an önce
yapılmasını beklediklerine ilişkin açıklaması
9.- Antalya
Milletvekili Yusuf Ziya İrbeçin, insan hayatı ve tarihî
değerlerimizi risk altında bırakmamak için Hükûmetin gerekli
tedbirleri alması gerektiğine ilişkin açıklaması
10.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlunun, Dini ve Sosyal Hizmet
Vakfına ve solculuğun ulvi ve ahlaki bir erdem olduğuna
ilişkin açıklaması
11.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun, bazı ilçelerdeki yargı
çevresi değişikliklerinin vatandaşları mağdur
ettiğine ve bu kararların değişmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
12.- Muş
Milletvekili Demir Çelikin, Şırnakta bir halı sahanın
istinat duvarının heyelan nedeniyle yıkılması sonucu
hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet dilediğine ve heyelan
bölgesindeki evlerin boşaltılması nedeniyle mağdur olan
vatandaşların sorunlarının giderilmesini beklediklerine
ilişkin açıklaması
13.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, İstihdamın Teşviki Kanununun
uygulama süresinin 31/12/2012 tarihinde sona ermesiyle büyük mağduriyetler
yaşandığına ve bu kanunun uygulamasının devam
etmesi ya da benzer bir kanunun çıkarılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
14.- Gaziantep
Milletvekili Mehmet Şekerin, Gaziantepte hayvancılık yapan
vatandaşların zor durumda olduğuna ve tarımda sulama için
kullanılan kuyulara sayaç bağlanmasını doğru
bulmadığına ilişkin açıklaması
15.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmazın, Sosyal Güvenlik Kanunundan dolayı çok
sayıda esnafın mağdur olduğuna ve bu mağduriyetlerin
giderilmesi için yasada birtakım değişikliklerin yapılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
16.- Yozgat
Milletvekili Sadir Durmazın, Yozgat çiftçisinin 2012 yılından
kalan buğday prim desteğinin ne zaman ödeneceğini öğrenmek
istediğine ve Yozgatta et kombinasında 11inci aydan beri kesim
yapılmadığına ilişkin açıklaması
17.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, Çağdaş Yaşamı
Destekleme Derneğinin Ankara şubesine yapılan Maliye denetimi ve
kesilen cezalarla ilgili bilgi almak istediğine ilişkin
açıklaması
18.- Bursa Milletvekili
Aykan Erdemirin, AKP Hükûmetinin basın üzerindeki
baskısının sınır tanımadığına ve
başka ülkelere de ulaştığına ilişkin
açıklaması
19.- İzmir
Milletvekili Rıfat Saitin, 29 Ocak Batı Trakya Türkleri Millî
Direniş Gününün 25inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
20.- Amasya
Milletvekili Ramis Topalın, Amasyada, Merzifon-Osmancık
arasında D-100 kara yolunda çalışmaların on
yıldır devam ettiğine ve ne zaman tamamlanacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
21.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, zeytinyağı taban
fiyatının düşük olması sebebiyle üreticilerin zor durumda
olduğuna ilişkin açıklaması
22.- Manisa
Milletvekili Sakine Özün, Salihlinin Beylikli ve Yeşilova köyleri
arasındaki köprünün sel nedeniyle yıkıldığına ve
vatandaşların mağdur olduğuna ilişkin
açıklaması
23.- Bursa Milletvekili
Hakan Çavuşoğlunun, 29 Ocak Batı Trakya Türkleri Millî
Direniş Gününün 25inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
24.- İstanbul
Milletvekili Melda Onurun, Bursa Milletvekili Hüseyin Şahinin kendisinin
sözleriyle ilgili ifadesine ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Bakanlar Kurulunda
görev alan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Kültür ve
Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçer ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın istifa ettiklerine
ve istifalarının kabul edildiğine ve Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası'nın 109 ve 113'üncü maddeleri uyarınca Mardin
Milletvekili Muammer Gülerin İçişleri Bakanlığına,
Adana Milletvekili Ömer Çelikin Kültür ve Turizm Bakanlığına,
Eskişehir Milletvekili Nabi Avcının Millî Eğitim
Bakanlığına, Edirne Milletvekili Mehmet Müezzinoğlunun
Sağlık Bakanlığına atandıklarına
ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1092)
B) Önergeler
1.- Bitlis Milletvekili
Vahit Kilerin, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu üyeliğinden
istifa ettiğine ilişkin önergesi (4/87)
2.- Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycının, (2/142) esas numaralı 4/11/1984 Tarihli ve
2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/88)
C) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 20 milletvekilinin, Kahramanmaraşta
zeytin yetiştiriciliği konusunda yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/482)
2.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya ve 22 milletvekilinin, Kamu
Özel Ortaklığı kapsamında yapılan projelerin
uygulanabilirliği ve fayda-maliyet analizlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/483)
3.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane ve 21 milletvekilinin, Kars Organize Sanayi Bölgesi ve Küçük
Sanayi Sitesinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/484)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- BDP Grubunun,
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve arkadaşlarının,
Türkiye'de iş cinayetlerinin ve taşeronlaşmanın araştırılması
ve durumun ortaya konulması, iş cinayetlerinin engellenmesi
amacıyla 14 Mart 2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına vermiş olduğu Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun 29 Ocak 2013 Çarşamba
günkü birleşimde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin
aynı tarihli birleşimde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- AK PARTİ
Grubunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun 5, 12, 19 ve 26 Şubat
2013 Salı günkü birleşimlerinde bir saat süreyle sözlü soruların
görüşülmesini müteakip diğer denetim konularının
görüşülmeyerek gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer
alan işlerin görüşülmesine; 6, 13, 20, ve 27 Şubat 2013
Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların
görüşülmemesine ilişkin önerisi
VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Almanyadaki
Deniz Feneri davası ile ilgili bazı iddialara ilişkin
Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/148) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
2.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüzün,
jokeylerin sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/699) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
3.- Adana Milletvekili Ali Halamanın, Adana ve
ilçelerinde yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/751) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
4.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, TMOnun açıkladığı buğday alım
fiyatlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/762) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
5.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, 2011
yılındaki et, et ürünleri ve hayvan ithalatına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/782) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
6.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
Macaristandan yapılan hayvan ve et ithaline ilişkin sözlü soru
önergesi (6/783) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
7.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, TMOnun buğday stokuna ilişkin sözlü soru önergesi
(6/787) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Ekerin cevabı
8.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
sözleşmeli tarıma ilişkin sözlü soru önergesi (6/788) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
9.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
Tokattaki arazi toplulaştırmalarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/792) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
10.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
tarım ve tarıma dayalı sanayide kullanılan enerji
maliyetlerinin yüksekliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/793) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
11.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
Tokatta ve diğer illerde tarıma dayalı sanayi için üretimin
teşvik edilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/800) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
12.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Şaphanede kurulmak istenen sülfürik asit tesisinin tarımsal ürünlere
etkisine ilişkin sözlü soru önergesi (6/813) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
13.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
çiftçilere yapılacak gübre ve yem desteklerine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/814) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
14.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
TAR-GEL kapsamında mühendis ve veteriner hekim istihdamına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/833) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
15.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığın merkez birimlerinin tesis ve personel
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/847) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
16.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığın Altıntaştaki birimlerinin tesis ve
personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/848) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
17.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığın Aslanapadaki birimlerinin tesis ve personel
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/849) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
18.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığın Çavdarhisardaki birimlerinin tesis ve personel
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/850) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
19.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığın Domaniçteki birimlerinin tesis ve personel
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/851) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
20.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığın Dumlupınardaki birimlerinin tesis ve personel
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/852) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
21.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığın Hisarcıktaki birimlerinin tesis ve personel
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/853) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
22.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığın Emetteki birimlerinin tesis ve personel
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/854) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
23.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığın Gedizdeki birimlerinin tesis ve personel
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/855) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
24.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığın Simavdaki birimlerinin tesis ve personel
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/856) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
25.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığın Şaphanedeki birimlerinin tesis ve personel
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/857) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
26.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığın Pazarlardaki birimlerinin tesis ve personel
açığına ilişkin Sözlü soru önergesi (6/858) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
27.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığın Tavşanlıdaki birimlerinin tesis ve
personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/859) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
28.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, hububat üretiminin artırılmasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/874) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
29.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, et ithalatına ve hayvancılığın
teşvikine ilişkin sözlü soru önergesi (6/875) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
30.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
Tokatta büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/879) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
31.- Iğdır Milletvekili Sinan
Oğanın, Iğdırda tarımın geliştirilmesine
ve desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/901) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
32.- Iğdır Milletvekili Sinan
Oğanın, Iğdırda pancar ekiminin desteklenmesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/904) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
33.- Iğdır Milletvekili Sinan
Oğanın, DAP destek kredilerine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/905) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Ekerin cevabı
34.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun, Çatalcada görülen hayvan ölümlerine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/923) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
35.- Balıkesir Milletvekili Namık
Havutçanın, Nevşehirde don nedeniyle zarar eden patates üreticilerinin
mağduriyetine ve alınan önlemlere ilişkin sözlü soru önergesi
(6/924) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Ekerin cevabı
36.- Muğla Milletvekili Mehmet
Erdoğanın, sel felaketinden zarar gören arı
yetiştiricilerine yapılan yardımlara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/929) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
37.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, limon ve turunç üretimi, ithalatı ve ihracatına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/935) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
38.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, yer fıstığı üretimi, ithalatı ve
ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/936) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
39.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, arpa üretimi ve ithalatına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/937) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
40.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, üzüm üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/938) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
41.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, tütün üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/939) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
42.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, karpuz üretimi, ithalatı ve ihracatına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/940) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
43.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, şeker pancarı üretimi, ithalatı ve
ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/941) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
44.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, incir üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/942) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
45.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, şeftali üretimi, ithalatı ve ihracatına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/943) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
46.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, elma üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/944) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
47.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, bal üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/945) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
48.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, susam üretimi ve ithalatına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/946) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
49.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, bağ alanlarının genişletilmesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/948) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
50.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, soya üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/949) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
51.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun,
ayçiçeği üretimi ve ithalatına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/951) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Ekerin cevabı
52.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, patates üretimi, ithalatı ve ihracatına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/953) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
53.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, pamuk üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/956) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
54.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, nohut üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
Sözlü soru önergesi (6/958) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
55.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, mercimek üretimi ve ithalatına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/960) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
56.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, meyve veren mandalina ağacı sayısına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/961) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
57.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, limon üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/962) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
58.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, kuru soğan üretimi, ithalatı ve ihracatına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/963) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
59.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, kuru fasulye üretimi ve ithalatına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/964) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
60.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, kayısı ve zerdali üretimi, ithalatı ve
ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/965) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
61.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, kavun üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/966) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
62.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, portakal ve mandalina üretimi, ithalatı ve
ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/967) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
63.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, meyve veren portakal ağacı sayısına ve
üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/968)
ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
64.- Muğla Milletvekili Mehmet
Erdoğanın, sel felaketinden zarar gören narenciye üreticilerine
yapılan yardımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/969) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
65.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmazın, kamu
kurum ve kuruluşlarına KPSS puanı ile yapılan personel
alımlarında organik tarım mantarcılık ve tarımsal
sulama yönetimi bölümlerine kadro açılmamasına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/979) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
66.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, meyve veren badem ağacı sayısına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/999) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
67.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, badem üretimine ve üretimin artırılmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1000) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
68.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, meyve veren ceviz ağacı sayısına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1001) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
69.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, domates üretimi, ihracatı ve üretimin
artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1002) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
70.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme
Kurumu Başkanlığınca yapılan personel alım
sınavıyla ilgili bazı iddialara ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1003) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Ekerin cevabı
71.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, yem üreticilerinin sorunlarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1008) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
72.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, meyve veren Antep fıstığı
ağacı sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1009) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
73.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, toplam kestane üretimi ve üretimin
artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1010) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
74.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, pamuk üretimine ve üretimin artırılmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1011) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
75.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun,
patates üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1012) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
76.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, salatalık üretimine ve üretimin
artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1013) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
77.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, şeker pancarı üretimine ve üretimin
artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1014) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
78.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, tütün üretimine ve üretimin artırılmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1015) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
79.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, meyve veren fındık ağacı
sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1016) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
80.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, fındık üretimine ve üretimin
artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1017) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
81.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, meyve veren kayısı ve incir ağacı
sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1018) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
82.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, meyve veren kestane ağacı sayısına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1019) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
83.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, antep fıstığı ve ceviz üretimine,
üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1020)
ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
84.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, meyve veren elma ve şeftali ağacı
sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1021) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
85.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, süt inekçiliğine destek verilmesine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1022) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
86.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Ardahanda hayvancılığın desteklenmesine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1053) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
87.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, suni
bal denetimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1081) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
88.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
2010-2011 yıllarında hayvan sağlığı için kullanılan
antibiyotiklere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1082) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
89.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
Tokattaki Tarım Kredi Kooperatiflerine borçlu çiftçi sayısına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1083) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
90.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
kayıt dışı gıda üretiminin denetimine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1084) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
91.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Türk
Gıda Kodeksine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1085) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
92.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
nişasta bazlı tatlandırıcı üretimine ve kullanıldığı
sektöre ilişkin sözlü soru önergesi (6/1086) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
93.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
eğitime tâbi tutulan çiftçi sayısına ve organik tarım
konusundaki eğitime ilişkin sözlü soru önergesi (6/1087) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
94.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
2010-2011 yıllarında yaş sebze meyve üretimi ve ihracatına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1088) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
95.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
tarımsal sulamada kullanılan elektrik fiyatlarında indirime
gidilip gidilmeyeceğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1089) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
96.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
Tokatta sulama birliklerine borcu olan çiftçilere ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1090) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
97.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
sertifikalı tohum kullanan çiftçi sayısına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1092) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
98.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, et ithalatı ve hayvancılık
politikalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1100) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
99.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, süte karşı başlatılan aleyhte kampanyaya
ve süt tüketimini artırmaya ilişkin sözlü soru önergesi (6/1102) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
100.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, et fiyatlarında üretici ile tüketici fiyatları
arasındaki farka ilişkin sözlü soru önergesi (6/1103) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484)
(S. Sayısı: 287)
3.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 32
Milletvekilinin; Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye
Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (2/1137, 2/739) (S.
Sayısı: 396)
X.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Giresun Milletvekili Selahattin
Karaahmetoğlunun, araç ve lojman tahsis edilen bürokratlara ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet
Sağlamın cevabı (7/12834)
2.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
Antalya-Burdur-Isparta bölgesi elektrik dağıtım ihalesine ve
ihaleyi kazanan şirketlere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/12881)
3.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Atatürkü anma ve millî bayramları kutlama törenlerine
katılımına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı (7/13559)
4.- Mersin Milletvekili Vahap Seçerin, narenciye
ürünlerinin tanıtımı için çekilen bir reklam filmine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı (7/14429)
5.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Şekerin, okul
kıyafetinde serbestliğin sektör üreticilerine olumsuz etkisine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçerin cevabı (7/14443)
6.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, Eurovision Şarkı Yarışmasına
katılım sağlanmamasına ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/14480)
7.- İzmir Milletvekili Aytun Çırayın,
İzmirde kaçak akaryakıtların sağlıksız
koşullarda bekletildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Çevre
ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/14541)
8.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan
Tanrıkulunun, İzmir-Gaziemirde eski bir kurşun döküm
fabrikasına ait atıklara ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/14542)
9.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
yabancılara taşınmaz satışı ile ilgili mevzuata
ve Manisada yabancılara taşınmaz satışına,
Yabancılara taşınmaz
satışı ile ilgili mevzuata ve ülkemizde yabancılara
taşınmaz satışına,
Yabancılara taşınmaz
satışı ile ilgili mevzuata ve 2-Bli arazilerin yabancılara
satışına,
Yabancılara taşınmaz satışıyla
ilgili verilere ve mütekabiliyet esasına,
2003-2012 yılları arasında
yabancılara taşınmaz satışına,
İlişkin soruları ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/14543), (7/14544), (7/14545), (7/14546), (7/14547)
10.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı
istihdamla ilgili verilere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/14682)
11.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın,
Yuvacık Barajındaki su miktarına ilişkin sorusu ve Orman
ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/14718)
12.- Balıkesir Milletvekili Namık
Havutçanın, Balıkesirin Dursunbey ilçesinde bir köydeki göletin
hizmete açılmasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/14728)
13.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu
Özbolatın, Elbistanda tarım arazilerinin sulama imkânlarına
ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/14729)
14.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmazın,
Bakanlık tarafından açılışı yapılan eserler
için harcanan tanıtım ve reklam giderlerine ilişkin sorusu ve
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/14744)
15.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmazın,
bazı Orman Bölge Müdürlüklerinin çeşitli harcamalarına,
Ankara Orman Bölge Müdürüne,
İlişkin soruları ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/14745),
(7/14746)
16.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Özürlü Memur Seçme Sınavına ve boş engelli
kadrosuna ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/14820)
17.- Kastamonu Milletvekili Emin Çınarın,
Kastamonunun İnebolu ilçesinde TOKİ tarafından
yapılması planlanan çalışmalara ilişkin sorusu ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/14892)
18.- Antalya Milletvekili Yıldıray
Sapanın, Antalyada yer alan bir bölgenin imar sorununa ilişkin
sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı (7/14893)
19.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmazın,
kaçak yollarla ülkemize sokulmak istenirken yakalanan ve el konulan mallara
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı (7/14971)
20.- Mardin Milletvekili Erol Doranın, Turgutlu
Çaldağı bölgesinde bir maden şirketine ruhsat verilmesine
ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/15061)
21.- Mersin Milletvekili Ali Özün, emekli olan ve
göreve yeni başlayan orman işçileri ile orman işçisi
ihtiyacına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı (7/15065)
22.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, odun
dışı orman ürünleri ile ilgili çalışmalara
ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/15066)
23.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin
Türkoğlunun, Osmaniyede özel sektöre tahsis edilen orman alanlarına
ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/15069)
24.- Ağrı Milletvekili Halil Aksoyun,
Ağrıda meydana gelen orman yangınlarına ve
ağaçlandırma çalışmalarına ilişkin sorusu ve
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/15070)
25.- Mersin Milletvekili Ali Özün, akaryakıt
kaçakçılığı ile mücadeleye ilişkin sorusu ve
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali
Yıldırımın cevabı (7/15092)
26.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
Artvinin Ardanuç ilçesinde kurt ve ayı saldırıları
nedeniyle hayvanların telef olmasına ilişkin sorusu ve Orman ve
Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/15347)
27.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından
kullanılan makam araçlarına ilişkin sorusu ve Ekonomi
Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/15374)
28.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
kiralama yoluyla kullanılan araçlar ile TBMM eski başkanlarına
tahsis edilen araçlara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Mehmet Sağlamın cevabı (7/15378)
29.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, 2003-2012
yılları arasında örtülü ödenekten yapılan harcamalara
ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Bekir Bozdağın cevabı (7/15411)
30.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, 2003-2012 yılları arasında görevden
alınan ve atanan bürokratlara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/15516)
31.- Giresun Milletvekili Selahattin
Karaahmetoğlunun, Bakanlığa yöneltilen soru önergelerine ve bunların
cevaplandırılmasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/15958)
29 Ocak 2013 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan
Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa HAMARAT (Ordu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 58inci Birleşimini
açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN - Elektronik
cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika
süre veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, ekmek israfının önlenmesi hakkında
söz isteyen İstanbul Milletvekili Gürsoy Erola aittir.
Buyurunuz Sayın
Erol. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın
milletvekilleri, lütfen sessiz olursak, daha iyi duyabileceğiz.
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Gürsoy Erolun, ekmek
israfının önlenmesine ilişkin gündem dışı
konuşması ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
GÜRSOY EROL
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekmek
israfının önlenmesi amacıyla gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Ülkemizde ekmek
israfı, insanımız tarafından her ne kadar kötü bir
davranış olarak algılayıp bu noktada hassasiyetle tepki
gösterilmesine rağmen, rakamlara baktığımızda, bu
durumun tamamen tersine olduğunu üzülerek müşahede etmekteyiz.
Üretilen ekmeğin ortalama yüzde 5inin üstü, maalesef, ülkemizde şu
anda israf edilmekte. 2008de Toprak Mahsulleri Ofisinin yapmış
olduğu araştırmaya göre 5 milyonun üzerinde bir rakam israf
edilirken dört yıl sonra, 2012 tarihinde Toprak Mahsulleri Ofisinin
yaptırmış olduğu yeni bir araştırmada bu
sayı 6 milyon adede ulaşmış durumda. Kişi
başına ekmek tüketimimiz azalmasına rağmen, maalesef, bu
noktada israfın artmış olması bu konunun ne kadar ürkütücü
boyutlara ulaştığını ortaya koymaktadır.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkanım, sayın hatibin
konuşmasının lütfen dinlenmesini sağlayalım.
BAŞKAN Lütfen
sessiz olalım sayın milletvekilleri.
GÜRSOY EROL
(Devamla)- Günlük israf edilen 6 milyon
ekmeğin -dikkatinizi çekmek açısından söylüyorum- bir Ankara
nüfusu veyahut Somalinin, açlıktan ne kadar büyük
sıkıntılar içerisinde olan Somalinin yarı nüfusu
olduğuna özellikle dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Bu kadar önemli bir
rakam. Bu israf rakamı, dünya 1incisi olduğumuz un ihracatına
bile hemen hemen eş değerde.
Ekmeğin insan gıdası
dışında tüketilmesi -maalesef- savunduğumuz bir
davranış olarak gösterilmemekte. Bu noktada ekmeğin birincil
amaçlı insanın tüketimine sunulması doğru olduğundan,
her ne kadar küflenmektense hayvanlara verilmesi halk arasında
yaygın bir davranış olsa da bununla beraber ham madde,
akaryakıt, su gibi birçok maddenin de israf olduğu dikkate
alındığında, biz insan dışında
tüketilmemesini savunuyoruz.
Bu tüketim, daha doğrusu israf üç
kademede ortaya çıkmakta. Birincisi, fırınlarda; ki en büyük
tüketim, israfın yüzde 50si fırınlarda satılamayan ve
raflarda kalan ekmekten kaynaklanmaktadır. Aşırı rekabet ve
iadeli satış nedeniyle fırınlarda aşırı
derecede bir israf ortaya çıkmakta. İkinci israf, hanelerde olan
israftır. Bu da yüzde 40lara yakın bir israf.
Halkımızın tüketim alışkanlığının
değiştirilmesi gerekmekte. Özellikle taze ekmeğe olan
aşırı ilgi ve halkımızın ihtiyacından fazla
ekmek alması ve daha sonra, maalesef, bunu bayatlatarak çöpe atması
ikinci bir israfı oluşturmakta. Üçüncü bir israf nedeni de toplu
tüketim yerleri dediğimiz lokantalarda, öğrenci yemekhanelerinde,
personel yemekhanelerinde oluşan israftan kaynaklanmakta.
Ekmeğimizi israf etmemiş
olsaydık -ki bunun rakamsal değeri şu anda 1,5 milyar Türk
lirası yıllık olarak- biz, 100 yataklı 80 tane hastane
veyahut 16 derslikli 500 tane okul veyahut 300 öğrenci yatak kapasiteli
250 tane yurt veyahut
Ben bu vesileyle
Türkiyemizi ilgilendiren bu konuyu ve dünyamızı ilgilendiren bu
konuyu bir kez daha gündeme taşımayı arzu ettim. Hepinize sevgi
ve saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ, CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Erol.
Hükûmet adına
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi
Eker.
Buyurunuz Sayın
Eker. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Sayın
Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. İstanbul Milletvekili Sayın Gürsoy Erolun gündem
dışı konuşmasına cevap vermek üzere
huzurlarınızdayım.
Bilindiği gibi, 17
Ocak 2013 tarihinde Sayın Başbakanımızın
onurlandırdığı bir toplantıyla Ekmek
İsrafını Önleme Kampanyası adı altında bir
kampanya başlattık Hükûmet olarak. Toplumumuz açısından son
derece de önemli olan bu kampanya, o günden bu yana muhtelif
çalışmalarla sürdürülmekte ve birçok kurum ve kuruluştan önemli
destekler alınmaktadır. Bu destekler kampanyanın hedefe
ulaşabilmesi açısından son derece de önemlidir.
Değerli
milletvekilleri, son beş yıllık süre içerisinde, gıda
konusu dünyada her zamankinden çok daha önemli bir konuma gelmiştir.
Bugün, gıda fiyatlarının sürekli olarak keskin bir şekilde
dalgalandığı, yılda yaklaşık 10 milyon
insanın yeryüzünde açlıktan ve yetersiz beslenmeden öldüğü, 1
milyar civarında insanın açlık çektiği ve 1,3 milyar ton
gıdanın da çöpe atıldığı bir dünyada
yaşıyoruz. Ancak, Hükûmetimizin uygulamakta olduğu politikalarla,
Türkiyede vatandaşlarımızın, dünyadaki söz konusu
dalgalanmalardan ve gıdaya erişim güçlüklerinden olumsuz
etkilenmesine fırsat verilmemektedir. Ülkemizde üretilen gıda
ürünleri tüm halkımızı doyurabilmekle birlikte, birçok
tarımsal ürün ihraç edilmekte, ayrıca, gerek çeşitli doğal
afetler sebebiyle gerekse birtakım sosyal
karışıklıklar sebebiyle gıda sıkıntısı
çeken ülkelere de yardımda bulunulmaktadır, gıda
yardımında bulunulmaktadır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dünyadaki güçlü tarım ülkelerinden biri olan
Türkiye, yılda ortalama 20 ila 22 milyon ton arasında buğday
üretmektedir. Ülkemizdeki buğday tüketimi de yıllık ortalama 18
milyon ton civarındadır. Buğday üretimimiz, tüketimimizi rahatlıkla
karşılamaktadır. Ülkemiz, Hükûmetimiz döneminde
ihracatçının desteklenmesiyle birlikte, son yıllarda dünyada
buğday unu ihraç eden ülkeler arasında 1 numaraya yükselmiştir.
Değerli
milletvekilleri, ekmek israfı konusunda yani bu önemli ürünün, bizim
beslenmemizin temel unsurlarından olan ekmeğin israfı konusunda
çok ayrıntılı bir araştırma yaptırdık,
Türkiyede bir kamuoyu araştırması yaptırdık.
Yaptırdığımız araştırmanın sayısal
sonuçlarının bir kısmını burada sizlere arz etmek istiyorum.
250 gramlık standart ekmek büyüklüğü dikkate
alındığında, Türkiyede, günde 101 milyon adet olmak üzere,
yılda 37 milyar adet ekmek üretilmekte. Bir yılda üretilen
ekmeğin parasal karşılığı da yaklaşık
26 milyar liradır. Yine, 250 gramlık standart ekmek üzerinden
hesaplanması durumunda, Türkiye'de, günde 95 milyon adet olmak üzere,
yılda 35 milyar adet ekmek tüketilmektedir. Bir yılda tüketilen
ekmeğin parasal karşılığıysa 24,3 milyar TLdir.
Ülkemizdeki ekmek üretimi ve tüketimi arasındaki fark israfın
boyutunu göstermektedir. Buna göre, Türkiye'de, günde 1.500 ton, yılda 550
bin ton ekmek israf edilmektedir maalesef. Adet olarak hesaplanması
durumunda, ülkemizde, günde 6 milyon adet, yılda 2,1 milyar adet ekmek
israf edilmektedir. Ekmek israfının ülkemize ekonomik yüküne gelince,
kilogram fiyatından hesapladığımızda, yıllık
yaklaşık 1,5 milyar, eski parayla 1,5 katrilyon lirayı
bulmaktadır yani Türkiye'de üretilen toplam ekmeğin yaklaşık
yüzde 6sı israf edilmektedir. İsraf edilen ekmek, tabii, ekonomik
kaybı bir yana, gerçekte, Türkiye'de bu kaynağın doğru
değerlendirilmemiş olması gibi bir sonuçla da bizi
karşı karşıya bırakmaktadır.
Hükûmetimiz
tarafından, başta Somali olmak üzere, Afrika kıtasının
doğusunda yaşanan kuraklık afetinden zarar gören afetzedelere ve
Suriyedeki iç savaştan zarar gören sivil halka toplam 100 bin ton
buğday karşılığı yani yaklaşık 70 bin
ton unun gönderilmesi için Toprak Mahsulleri Ofisine görev verildi. Bu kadar un
ile yaklaşık 390 bin kişinin 1 günlük ekmek ihtiyacı karşılanabiliyor.
Ülkemizde her gün israf edilen 6 milyon ekmek ise yaklaşık 6 milyon
kişinin günlük ekmek ihtiyacını karşılayabilir
miktardadır yani biz, her gün 6 milyon insanın beslenebileceği
kadar ekmeği, maalesef, bu ülkede israf ediyoruz, çöpe atıyoruz.
Ülkemizdeki
yıllık ekmek israfının parasal
karşılığının 1,5 milyar lira olduğunu biraz
önce arz ettim, bunlarla neler yapılabileceğini biraz önce
değerli milletvekilim de söyledi ama ben ona ilave olarak şunu
söyleyeyim: 3 çocuklu 104 bin ailenin bir yıl boyunca geçinebileceği
bir paradır bu, bu kadar önemli bir miktardır. Bu konuyla ilgili bir
hususu daha dikkatinize çekmek istiyorum: Ekmek israfı nedeniyle bizim
yıllık kaybımız, ihracatında dünya 1incisi
olduğumuz un ihracat gelirimize eşittir.
Değerli
milletvekilleri, kampanyanın duyurularak toplumsal katılım ve
duyarlılık yaratılması kapsamında 3 adet kamu spotu,
televizyonlarda ve radyolarda yayınlanmaya
başlamıştır. Toplumun tüm kesimlerini bilinçlendirmeye
yönelik Ekmek İsraf Etme adlı bir İnternet sitesi
kampanyanın başladığı gün kullanıma
açılmıştır. Kampanya afişleri kamuya açık
alanlara asılmaya başlanmış; keza, Diyanet İşleri
Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfıyla iş
birliği çerçevesinde, özellikle belirli günlerde, hutbelerde, vaazlarda bu
konunun işlenmesi sağlanmıştır. Millî Eğitim
Bakanlığıyla iş birliği çerçevesinde, ekmek
israfı ve önlenmesi konusunda öğrenciler bilgilendirilmekte;
okullarda şiir, kompozisyon, resim, proje ve fotoğraf
yarışmaları düzenlenecektir. Sosyal medyada açılan hesaplar
üzerinden katılımların tesisi sağlanmıştır.
Konferans ve seminerler düzenlenecektir. Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı, aile eğitim seti kitaplarında ekmek
israfını önlemeye yönelik bilgilere yer vermiştir. Kültür ve
Turizm Bakanlığımız ile iş birliği çerçevesinde,
bakanlık hizmet içi eğitimlerinde ekmek israfı konusu
işlenecek, televizyon ve radyolarda kampanyayla ilgili haber ve programlar
yapılacak, çizgi film senaryolarında çocukları bilinçlendirmek
maksadıyla israf konusunun işlenmesi için çalışmalar
yapılacak; keza, valilikler, belediyeler ve Genelkurmay
Başkanlığı ile diğer ilgili bakanlıklar ve sivil
toplum kuruluşlarıyla da iş birliği yapılıp
yıl boyu çeşitli etkinlikler düzenlenecektir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tabii bizim, Türkiye'nin,
vatandaşlarımızın sağlıklı beslenmesiyle
ilgili şu anda gündemimizde bir dizi çalışma var; bunları
başlattık, sürdürüyoruz, bundan sonra bunlara yenileri de ilave
edilecektir.
Bunlardan bir tanesi,
geçtiğimiz temmuz ayında -1 Temmuz itibarıyla- yürürlüğe
koyduğumuz, fırınlarda üretilen ekmeklerin kepek
oranının artırılmasıdır. Böylece, daha
sağlıklı bir ekmek üretilmesi yönünde bir adım
atılmıştır, ekmekteki asgari kepek oranının yüzde
20 oranında artırılmasına dönük bir uygulama
başlatılmıştır.
Yine, yüksek
randımanlı un kullanılması
sağlanmıştır.
Ekmekte kullanılan
tuz miktarı da yüzde 25 oranında azaltılmıştır.
Bunlar mevzuatta belirlenmiş hususlar.
Keza, ekmek
satışı yapılan her yerde tam buğday ekmeği
dediğimiz -yani buğdayın bütün dane olarak öğütülmesinden
elde edilen unun aynı şekilde kullanıldığı
ekmeğe biz tam buğday ekmeği diyoruz- bu tam buğday
ekmeğinin de mutlaka satış yerlerinde bulundurulması zorunlu
hâle getirilmiştir.
Ekmeğin
taşınması, depolanması ve satışına yönelik olarak
getirilen kurallarla ekmek hijyenik bir şekilde son tüketiciye
ulaştırılacaktır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bizim, özellikle halkın
sağlıklı beslenmesi noktasında gerek ekmekteki kepek
miktarının artırılması ve gerek tam buğday
ekmeğinin yaygınlaştırılması, kamu
kuruluşlarından başlamak üzere diğer bütün toplu tüketim
yerlerinde, yemekhanelerde buna riayet edilmesi yönünde
adımlarımız var, gündemimizde bu çalışmalar var.
Tuzun keza hem
niteliğinin değiştirilmesi hem miktarının
azaltılmasıyla ilgili çalışmalar var.
Keza, beyaz şekerle
ilgili gündemimizde bir çalışma var.
Bunların üçüyle
ilgili tuz, şeker ve unla ilgili temel gıda maddelerinin daha
sağlıklı olması yönünde bir dizi çalışma
başlatılmış; bunlar gündemimizde. Önümüzdeki haftalarda,
aylarda da bu konularda biraz daha etkin bir şekilde uygulamaya
geçirilecektir.
Tabii, önemli bir
diğer nokta gıda ürünleriyle ilgili, gıda denetimleri. Toplumda
toplum sağlığını dikkate alacak şekilde,
özellikle hijyen ve sağlıkla ilgili tüketicilerin daha hijyenik ve
daha sağlıklı ürünlere ulaşabilmesini temin
bakımından, gıda denetimleri hem sayıca hem nitelikçe
artırılmıştır. Bundan on sene önce Türkiyede
yılda yaklaşık 39 bin denetim yapılıyordu, bütün
Türkiyedeki gıda denetim sayısı bundan ibaret idi; 2012
yılında bu, 400 bin denetime çıktı. Bir yılda 400 bin
denetim yapılıyor gıda iş yerlerinde, toplu tüketim
yerlerinde vesaire. Keza, bu konuyla ilgili daha önce sadece 820 civarında
eleman istihdam edilirken -aktif gıda denetim hizmeti yürüten personel-
bunların sayısı da 4.732ye çıkarılmış.
Gıda kontrol ve denetimleri, gıda maddesinin
taşıdığı riskle orantılı olarak gıda
güvenliğini esas alarak hazırlanan yıllık kontrol
programları, diğer programlar, rutin takip ve şikâyetler,
vatandaştan alınan şikâyetler
Ki, bu amaca hizmet etmek üzere
Alo
Sadece ekmek, un ve unlu
mamullerin denetimiyle ilgili 2012 yılı içerisinde 28 bin denetim
yapılmış ve eğer kurallara aykırı birtakım
davranışları tespit edilmişse, hijyen kurallarına
aykırı üretim yaptıkları tespit edilmişse bunlara da
hem idari para cezası hem suçun niteliğine göre, fiilin
niteliğine göre ya cumhuriyet savcılığına sevk
edilmekte veya faaliyetten men edilmekte, üretimi durdurulmakta, üretim izni
iptal edilmekte, buna benzer cezalar verilmektedir.
Bildiğiniz gibi,
geçen sene uygulamaya koyduğumuz yeni bir projeyle de, bir mevzuat ile de
eğer halk sağlığını tehdit eden bir durum tespit
edilmişse, bunları taklit ve tağşiş
yapmışlarsa kanunda yazılı, mevzuatta yazılı
cezalara ilave olarak, onların yanında onlara ilave olarak bir de
bunların isimleri, bu firmaların isimleri de vatandaşla
paylaşılmakta, teşhir edilmektedir. Bu yönünün de çok etkili bir
denetim mekanizması olduğunu burada huzurunuzda ifade etmek
istiyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; un ve unlu mamul üretim yerlerinde yapılan
toplam denetim sayısı 45.600dür, bu denetimlere verilen idari para
cezası sayısı da 2.339dur. Keza, gıda satış
yerlerinde 2012 yılı itibarıyla denetim sayısı 108 bin
adet olup bu denetimlerde verilen idari para cezaları 3 bin
civarındadır. Bir de savcılığa intikal ettirilen
bazı cezalar, bazı suçları işleyen firmalar
bulunmaktadır.
Tabii, şunu sizlerle
paylaşmak istiyorum: Bizim, 2010 yılında
çıkardığımız 5996 sayılı Kanun ve
arkasından uygulamaya koyduğumuz 105 civarında yönetmelik ile
standartlar bakımından yani hijyen standartları ve tüketici sağlığı
standartları bakımından Türkiye, Avrupa Birliği
standartlarıyla, bu alandaki mevzuatıyla tam uyumlu bir mevzuat
uygulamaya koymuş ve bunun da gereklerini yerine getirmektedir.
Amacımız, hem nitelik yönünden vatandaşın kaliteli,
sağlıklı, hijyenik gıdaya ulaşmasını temin
etmek hem de ülkede bu ürünlerin sürdürülebilir bir şekilde,
istikrarlı bir şekilde üretimini sağlamaktır. Bu iki konuda
da çok şükür Türkiyede gelişmeler olumlu ve dünyadaki
gelişmeleri de dikkate aldığımızda, Türkiyenin bu
alanda önemli başarı kaydettiğini hem uluslararası rakamlar
söylüyor hem de biz yakından takip ediyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben bu konunun, ekmekle ilgili israfı önleme
kampanyasının ulusça hepimiz için çok önemli olduğunu; bütün
kurum ve kuruluşların, bütün tüketicilerin, hepimizin buna, bu konuda
hassasiyet göstermesini ve katkı sağlamasını
beklediğimizi ifade etmek istiyorum.
Bu konuyu gündeme
taşıdığı için de Sayın Erola
huzurlarınızda şükranlarımı arz ediyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Eker.
Gündem
dışı ikinci söz, enerji sektörünün sorunları hakkında
söz isteyen Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhana aittir.
Buyurunuz Sayın
Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)
2.- Denizli Milletvekili Emin Haluk
Ayhanın, enerji sektörünün sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; enerji sektörünün sorunları hakkında
gündem dışı söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Basın
toplantıları dâhil, Türkiye Büyük Millet Meclisinin her zemininde,
zaman zaman enerji sektörü ve sorunlarına ilişkin görüşlerimi
yüce Meclis ve kamuoyuyla paylaşma imkânı buldum. Bu konudaki
konuşmalarımda zaman zaman eksiklikleri ifade ve tenkit, zaman zaman
yapıcı eleştirilerimi de dile getirdim. Son dönemde,
iktidarın, özensiz, zamansız birtakım çakma tasarı ve
çıkma tekliflerle enerji sektörü problemlerine çözüm buluyormuş
edası ile işleri iyice karmaşık hâle getirdiğini
görmekteyiz. İktidar, özellikle enerji konusunda işlerini iyi takip
etmemektedir. Komisyonlarda üyelerin daha detaylı bilgi edinmesi
engellenmekte, iktidar mensupları kulislerde özel sektörle görüşmeyi
ve komisyonlarda âdeta özel sektörle bilgi paylaşmasında muhalefetin olmamasını
gerektiren hareket tarzını benimsemektedir.
Enerji sektöründe problem
artık iktidarın bizatihi kendisi olmuştur. Ülke, elektrik
üretiminin yarısını doğal gaz ile gerçekleştiriyor.
Ülke, ithal ettiği doğal gazın yüzde 50sini, 60ını
elektrik üretmek için kullanıyor. Dünyada ithal doğal gaza elektrik
üretimi için bu kadar bağımlı ülkeler herhâlde parmakla
sayılabilecek kadar azdır. Ülkemiz ithal doğal gaz
bağımlılığı ile Rusya Federasyonu ve İran
ile diğer bazı ülkelerin insafına terk edilmiş
durumdadır. Dış politikamız da bu ülkelerle iyi
gitmemektedir. Bu durum stratejik olarak, tabiri caizse, sakattır.
Hükûmetin
anlamadığı, enerji politikalarının salt piyasanın
insafına bırakılamayacağıdır. Salt piyasa sizi
Erbile giderken Kayseriye indirir, siz de cevap veremezsiniz. Zaten son
günlerde söylentisi bile çok yoğun olan, Kuzey Irakta Barzaniyle
yapılan ve kamuoyundan gizlendiği söylenen antlaşmanın Irak
ve ABD tarafından benimsenmediğidir. Hükûmet ise bu konuda
şeffaf davranmamaktadır. Enerji yüzünden ülkeler savaşları
bile göze almaktadırlar. Çevremizin ateş çemberi hâline gelmesinin
nedenlerinden biri de budur.
Türkiyede enerji talebi
rekor seviyede artıyor. Yıllık enerji talep
artışı hızı ortalama, Avrupa Birliğinin 3 misli.
Enerji tüketimi artışının en belirleyici alanı elektrik
talebidir. Her on yılda bir katlanmaktadır. Elektrik talebi yüzde 7-8
artacak. Bu, gelecek on yılda 100 milyar dolarlık yatırım
istiyor. Bunların tartışılacağına Hükûmet ve
iktidar bundan kaçıyor.
Şimdi, Hükûmet, Elektrik Piyasası
Kanunu Tasarısını komisyondan nasıl olur da en az
görüşmeyle çıkarırız peşinde. Sadece adında
adalet olan iktidar bu konuda şeffaf değil. Muhalefetin mümkün
olduğunca bu işten uzak kalmasını arzu ediyor. Teşvik
mevzuatı hazırlanırken Sayın Bakanın bile haberi yok,
AKP milletvekillerinden bazılarının haberi var. Bunu
toplantılarda sorduğumuzda -hepimizin önünde- açık ve rahat bir
şekilde görüyoruz. Bizce anlaşılır bir durum da değil
bu durum ama AKPlilerce olabilir mi? Bilmiyorum diyemeyeceğim,
gözümüzün önünde olan biten bir olay.
Hükûmetin bakanı Afyonda
konuşuyor -kayıp kaçak konusunda ibretlik sözler- ne diyor? Dicle ve
Van bölgesi ile alakalı kayıp ve kaçakları bir yana
bırakırsak diye izahata giriyor. Dicle ve Van bölgesi müzakere denilen
zillete, bir yana bırakılmaya karar verildiyse bilmem ama Denizlili
sanayicinin hakkını kim, Patagonya hükûmeti mi koruyacak?
Yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim Sayın
Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Ayhan.
Gündem dışı üçüncü söz,
Antalyada yaşanan ve yaşanmakta olan sel felaketleri hakkında
söz isteyen Antalya Milletvekili Osman Kaptana aittir.
Buyurunuz, Sayın Kaptan. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.- Antalya
Milletvekili Osman Kaptanın, Antalyada yaşanan ve yaşanmakta
olan sel felaketlerine ilişkin gündem dışı
konuşması
OSMAN KAPTAN (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Antalyadaki sel
felaketleri hakkında gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Sayın arkadaşlarım,
Antalyamız turizmin başkenti, tarımın başkenti derken
son yıllarda da doğal afetlerin de neredeyse başkenti
olmuştur. 21/10/2009 tarihinde yine bu kürsüden, gündem
dışı, Kumlucadaki sel olayına değinmiştim.
Beşikçi köyünde ve Beykonaktaki 2 bin dönüm sera
Bakın, sel
Kumlucada seraları vurdu. Karacaören köyünde pek çok serayı su
bastı. Bazı seraların camları kırıldı,
örtüleri uçtu. Köylerdeki elektrik nakil hattı koptu, elektrik direkleri
devrildi. Side antik kenti su altında kaldı. Bazı otellerin
giriş katı ve bahçeleri tamamen su altında kaldı. Belek ve
Kadriye Venedike döndü. Acısu Deresinin taşması Belekte
yaşamı felç etti ve ertesi gün, sayın arkadaşlarım,
Antalyada güneş açtı.
Sayın
arkadaşlarım, Antalyanın aldığı
yağış, yılda, AB ortalamasından 5 kat, Türkiye
ortalamasından da 3 kat daha fazladır. Bol yağışlar
Antalyadaki doğal güzelliklerin de Antalyadaki doğal afetlerin de
nedenidir. 12 Ocakta Antalya kent merkezinde metrekareye düşen
yağış 252 kilogramdır. Bu miktar bazı Avrupa
ülkelerinde bir yılda düşen yağış miktarından
daha fazladır. Bu yağışta Serik, Demre ve Kumlucada toplam
720 dekar sera zarar görmüş, 227 çiftçi başvuruda bulunmuştur.
18 Ocaktaki sel, dolu ve
fırtınada yine Serik, Manavgat, Aksuda zararlar olmuştur, 1.869
dekar alan zarar görmüştür.
15 Ocak, Sayın Deniz Baykal
başkanlığında Antalya milletvekilleri olarak ben Osman
Kaptan, Yıldıray Sapan ve Arif
Bulut, bu selde zarar gören Serik ve Manavgatta ziyaretlerde bulunduk. Bu
hafta sonu veya öbür hafta başı da Demrede aynı ziyaretlerde
bulunacağız.
Sayın arkadaşlarım, 22 Ocak
2013te Demrede ikinci selde zarar gören alan 1.594 dönümdür; bunun 1.294
dekarı sera, 300 dekarı da narenciye bahçesidir. Köşkerler,
Karabucak ve Gürses köyleri ile Alakent Mahallesinden 414 aile selden
etkilenmiştir. Toplamda 464 zarar başvurusu yapılmış
iken TARSİMe sadece 52 ihbar yapılmıştır çünkü
diğerlerinin sigortası yoktur.
Sayın arkadaşlarım, Demre
Belediye Başkanı Sayın Süleyman Topçu, bu selin
yaptığı zararlar için Köşkerler köyünde şöyle diyor:
Vatandaşlarımız bu sıkıntıyı yirmi
yıldır çekmektedir. Yirmi yıldır devlet buraya gelir, gider
ama hiçbir şey yapmaz. Her sene
Sayın arkadaşlarım, devlet
vergi toplamasını biliyor ama Antalyadaki doğal afetleri
önlemek için para harcamasını bilmiyor. Hâlbuki Antalya, devletten
aldığının fazlasını devlete veren bir ildir.
Devlet GAP, KOP, DAP gibi projelere Antalyayı da eklemelidir. Antalyada
Antalya Projesi (AP) veya Batı Akdeniz (BAP) gibi bir proje yapılmalıdır,
bu projede de Toroslardan gelen sel disipline edilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OSMAN KAPTAN (Devamla)
- Sayın Başkanım, bir
dakika verirseniz bundan sonraki konuşmamda bir dakika az verirsiniz
efendim. 2/B konusunda da
konuşacağım efendim.
BAŞKAN Orada
konuşmanızı şey yaparız. Tamam, devam ediniz, son
cümlenizi alalım.
Buyurun.
OSMAN KAPTAN (Devamla)
- Sayın arkadaşlarım,
Antalyadaki zarar gören bütün hemşehrilerimizi, dolayısıyla
şu anda televizyonları başında bizi izleyen Demredeki,
Köşkerlerdeki, il genel meclisi üyelerimiz başta olmak üzere bütün
Demreli felaketzede arkadaşlarımızı, hemşehrilerimizi
de saygıyla selamlıyoruz. Antalyada zarar gören bütün
hemşehrilerimize geçmiş olsun diyorum.
Doğal afetlerde
Hükûmet tedbir almazsa doğal afet insanların canını,
malını yok edebilir ama millet tedbir almaz ise siyasi afet rejimi,
devleti ve milleti yok edebilir. Onun için, son söz milletindir, oy
milletindir.
Hepinize saygılar
sunuyorum. Bundan sonraki önerilerimi bundan
sonraki 2/B konusunda yapacağım konuşmalarda
sıralayacağım.
Teşekkür eder,
hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kaptan.
Gündeme geçmeden önce
İç Tüzük 60a göre sisteme girmiş sayın milletvekillerimize söz
vereceğim.
Sayın Vural
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, 28 Ocak Misakımillînin kabulü ile 29 ocak
Batı Trakya Türklerinin Toplumsal Dayanışma ve Millî
Direniş Gününe ve ocak ayında PKKnın
saldırıları sonucu hayatını kaybeden 143
vatandaşımıza Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Doksan üç yıl önce
28 Ocakta Atatürkün çerçevesini çizdiği Misakımillî milletin
temsilcileri tarafından kabul edilmiş ve bu yeminle emperyalizme
karşı Vatanın ve milletin bölünmezliği ilkesine
dayanılarak Millî Mücadeleyle zafere
ulaşılmıştır. Millî yeminimiz Türkiye Büyük Millet
Meclisine emanettir; inmeyecek sancak, sönmeyecek varlık ateşidir.
Ayrıca, bugün 29
Ocak, Batı Trakya Türklerinin Toplumsal Dayanışma ve Millî
Direniş Günüdür. Bu tarihte, Batı Trakya Türklerine uygulanan zulüm ve baskıları
barışçıl bir şekilde protesto etmek amacıyla cuma
namazı sonrasında bir araya gelenler Yunanlı güvenlik güçleri
tarafından saldırıya uğramış ve
yaralanmıştır. Maalesef, hâlen Batı Trakyada temel insan
hakları ihlalleri devam etmektedir.
Ne hazindir ki böyle bir
günde, AKP Hükûmetinden, Heybeliada Ruhban Okulunun açılacağına
dönük adımların atılacağını duyuyoruz. Bu
açıklamaları hayretle izliyor, esefle kınıyoruz.
Ocak ayı,
PKKnın, doğu ve güneydoğuda, sivil
vatandaşlarımıza yönelik 21 toplu katliamı
gerçekleştirmesi sonucunda Şırnak, Hakkâri, Mardin, Diyarbakır,
Kahramanmaraşta 40 kadın, 28 çocuk, toplam 143 kişi
hayatını kaybetmiştir. PKKnın bu saldırısı
sonucu hayatını kaybeden bütün vatandaşlarıma bu vesileyle
Allahtan rahmet diliyorum ve PKK kanlı terör örgütünü bu vesileyle tekrar
kınıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Vural.
Sayın Özkan
2.-
Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, yağışlardan
zarar gören Antalyalılara geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna ve Suudi Arabistana hayvan ihracatı
yapılacağı haberlerinin doğru olup olmadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yağışlardan
zarar gören tüm Antalyalı hemşehrilerime geçmiş olsun
dileklerimi iletiyorum.
Hükûmetin
uyguladığı yanlış tarım ve hayvancılık
politikalarından dolayı et, süt, süt tozu, canlı hayvan,
kurbanlıklar, hatta saman yurt dışından ithal edilmek
zorunda kalınmıştır. Şu anda, basından
öğrendiğimize göre, Suudi Arabistana 1 milyon büyükbaş, 5
milyon küçükbaş koyun, keçi ihraç edilecekmiş. Bu, doğru mudur?
Sayın Bakana
soruyorum: Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu; yurt
dışından devamlı ithal yapılırken bu ihracat
neyin nesi? Elinizde yeterli damızlık var mıdır? İki
gün sonra, vatandaş yine pahalı ete, pahalı
damızlığa muhtaç olmasın. Konuya açıklık istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özkan.
Sayın Tüzel
3.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, madencilerin Zonguldakta
ve tüm ülkede taşeronluğun kaldırılmasını
istediklerine ilişkin açıklaması
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hafta sonu
Zonguldaktaydım. Madenciler, aileleri, sendikalar ve onlara desteğe
gelmiş tüm emek güçleri 7 Ocakta iş cinayetine kurban giden 8 madenci
ve tüm işçi sınıfı kayıplarını anmak ve
taşerona hayır demek için miting yaptı. Dün de Karayolları
işçileri, aynı taleplerle alandaydı. Onlar da, yargı
kararlarının uygulanmasını ve kadrolu
çalışmayı istiyorlar. On binlerce emekçi, bu iş
cinayetlerinin nedeni olarak gördükleri taşeron
çalışmasının sadece Zonguldak ve madenlerde değil, tüm
ülkeden ve çalışma alanlarından
kaldırılmasını istiyorlar. Sadece kendileri için
değil, ülkenin çocukları ve geleceği için bu mücadele içinde
olduklarını söylediler. Taşeron demek ölüm demek ve biz güzel
ölmek istemiyoruz. diyen binlerce işçi Herkes burada, AKP nerede?
sözleriyle Hükûmetin duyarsızlığından şikâyet ettiler.
1990larda Özalın sonunu getirdik, taşeron kalkmazsa AKPnin sonu
da gelecek. diyerek hükûmeti göreve davet ettiler. Bizim de sözümüz:
Taşeron çalışması yasaklanmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Tüzel.
Sayın Bayraktutan
4.-
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Sarp Sınır
Kapısında yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Artvin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Artvin ile
Gürcistanı birbirine bağlayan kara hudut kapısı Sarp
Sınır Kapısı Türkiye'de pasaportla geçişin
olmadığı, kimlik kartıyla geçişin olduğu tek
kapı. Bu kapıda birtakım sorunlar yaşanmaktadır. Bu
sorunlardan bir tanesi de
BAŞKAN Biraz uzak
durun mikrofondan lütfen.
Buyurun.
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Artvin) Tabii.
Sarp Sınır
Kapısı Artvin ile Gürcistan Cumhuriyeti arasında kara hudut
kapısıdır. Bu kapı, Türkiye'nin nüfus cüzdanıyla
geçiş sağlanan tek kapısıdır. Bu kapıda
birtakım sorunlar vardır yığılmalardan dolayı,
özellikle bayramlarda ve özel günlerde birtakım yığılma
sorunları yaşanmaktadır ama bunun dışında da her
iki geçiş açısından ilginç bir sorun vardır, bunu yüce
heyetle paylaşmak istiyorum.
Sarp Sınır
Kapısından araçlarla geçen yolcuların şoför hariç
araçlardan indirilmesi ve yaya olarak peronlardan geçirilmesi 2013 Türkiyesine
yakışmamaktadır. Özellikle
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tekrar
sisteme giriniz, yarım dakika daha söz vereceğim Sayın
Bayraktutan.
Buyurunuz Sayın
Tanal.
5.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Üsküdar ilçesinin bazı
mahallelerinde yaşanan imar sorununun çözülmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi 1994
yılından bugüne kadar aynı zihniyet tarafından idare
edilmektedir. Ancak Üsküdar ilçemizin Yavuztürk Mahallesi, Ünalan Mahallesi,
Ataşehir ilçemizin Mevlânâ Mahallesi, Yeni Çamlıca Mahallesi YEDPA
İş Merkezi, bugüne kadarki vatandaşlarımızın imar
sorunu, iskân sorunu
Büyükşehir Belediyesi engel olmaktadır;
Büyükşehir Belediyesi imar sorunuyla ilgili bu bölgede oturan
halkımızı mağdur etmektedir. Lütfen,
Bakanlığın İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle irtibata
girerek bu vatandaşlarımızın mağduriyetinin
giderilmesi için imar çalışmasının bir an önce
başlatılmasını arz eder, saygılarımı
sunarım.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Tanal.
Sayın Yeniçeri
6.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, Donanma Komutanının
istifası üzerine Başbakanın yaptığı
açıklamalara ilişkin açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Donanma
Komutanının istifası üzerine Başbakan Yani neredeyse
komuta kademesinde mücadele edecek subayımız kalmıyor, böyle
şey olmaz. O zaman terörle nasıl mücadele edecek bu insanlar?
vesaire şeklinde bir açıklama yapıyor. Başbakanın
yaptığı, Anadolu tabiriyle hem nalına hem de
mıhına vurmaktır. Yaptığı da timsah
gözyaşı dökmektir. Timsahlar avını yerken
ağlarmış. Sanki özel yetkili mahkemeleri AKP Hükûmeti değil
de bir başka hükûmet bu iş için görevlendirdi. TSKya yönelik itibar
infazlarını sanki AKP medyası değil de Yunanistan
medyası yaptı. Kahpe teröristlerle kahramanca mücadele eden
generalleri sanık ve darbeci, PKKnın eli kanlı canilerini
devlete muhatap ve gizli tanık yapan sanki AKP iktidarı değil de
bir başka hükûmet. Başbakan bu sözlerinde samimi olsa MİT
Müsteşarı için çıkardığı yasaya benzer bir yasa
çıkararak bu konuyu bir günde gündeme alır ve gündemden
kaldırır. Başbakan bunu yapmıyor ve yakınıyor.
Ey Başbakan, kendine
gel, yabancı askerlere ve Patriotlara değil, TSKye ülkenin
güvenliğini devret. Uyduruk gerekçelerle içeri atılan
komutanları bir an önce görevlerinin başına döndürecek
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara)
yasal düzenlemeleri Türkiye Büyük Millet Meclisine getiriniz.
Uyarıyorum, yarın çok geç olacak.
Teşekkür ederim.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yeniçeri.
Sayın Bayraktutan
4.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
Sarp Sınır Kapısında yaşanan sorunlara ilişkin
açıklaması (Devam)
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Artvin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Biraz önce de ifade
ettiğim gibi, Sarp Sınır Kapısında araçlarla geçen
yolcuların -şoför hariç- araçlarından indirilmesi ve yaya olarak
peronlardan geçirilmesi 2013 Türkiyesinin imajına
yakışmamaktadır. Aynı kapının Gürcistan
tarafında bu şekilde bir uygulama yoktur. Geçiş
koşulları ve peronlar son derece modern ve çağa uygun, en
azından Türkiye tarafından çok ileridedir. Bu durumun tespiti ile bu
sıkıntının bir an önce giderilmesi gerekmektedir.
Vatandaşlarımız bu konuda şikâyetçidirler. İlgili
bakanlığın bu soruna acilen bir çözüm bulmasını o
yörede yaşayan, o kapıyı kullanan bütün
vatandaşlarımız ısrarla beklemektedirler.
Çok teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bayraktutan.
Sayın Eyidoğan
7.- İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğanın, esnaf ve sanatkârların ciddi ve
acil çözüm bekleyen sorunlarının sosyal sorunlara dönüşmekte
olduğuna ilişkin açıklaması
HALUK EYİDOĞAN
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Esnaf ve
sanatkârlarımızın şikâyetleri var. Ülkemizin en büyük
sosyal ve ekonomik kesimlerinin başında gelen esnaf ve
sanatkârlarımızın sayısı 2 milyona yakındır.
Aileleri ve istihdam ettikleri kişilerle birlikte 10 milyona yakın insanımızın
geçimi ve düzeni esnaf ve sanatkârımıza bağlıdır.
Yanlış politikalar nedeniyle esnaf ve sanatkârların ciddi ve
acil çözüm bekleyen sorunları birikmiş, sosyal sorunlara
dönüşmektedir. Yüzde 75e çıkan kent nüfusuyla birlikte kentlerde
plansız ve rastgele AVM inşaatları her yerde yükselmektedir. Planlı
kentleşmeden bihaber olan AKP Hükûmeti döneminde, olur olmaz yerlere,
kentlerin göbeğinde sürekli AVMler açılıyor. Açılan her
AVM binlerce esnafımızın işini kaybetmesine, yanında
çalışanların işsiz kalmasına, evine ekmek
götürememesine neden olmaktadır. AVMler ve bunların iş
birliği yaptığı hipermarketlerin nerede ise tamamı
yabancıların oldu, satılan ürünlerin çoğu ithal oldu.
İthalat patlıyor, işsizlik artıyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Eyidoğan.
Sayın Akar
8.-
Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, Kocaelideki kanser ölümlerinin önüne
geçilmesi için gerekli çalışmaların bir an önce
yapılmasını beklediklerine ilişkin açıklaması
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Sayın Başkan, Kocaeli ilinde son iki günde biri 13 yaşında,
diğeri 23 yaşında iki genç kızımız kanserden
hayatını kaybetmiş bulunuyor. Kocaeli genelinde ve özellikle
kanser ovası diye anılan Dilovasında kanserden ölüm oranı
diğer ölüm oranlarının üzerine çıkmış ve Dünya
Sağlık Örgütü, kanserlerin yüzde 80inin doğrudan veya
dolaylı olarak sanayi ve çevresel faktörlere bağlı olduğunu
ayrıca belirtmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi 2006
yılında Dilovasıyla ilgili araştırma komisyonu
kurmuş, araştırma sonucunda yirmi dokuz başlık
altında önerilerde bulunmuş fakat bugün gelinen noktada, bu
önerilerle ilgili Dilovasında ve Kocaeli ilinde sanayiden oluşan
kirliliğe engel olacak bir çalışmanın
yapılmadığını görmekteyiz.
Hükûmet yetkililerini
buradan tekrar uyarıyor ve Kocaelideki kanser ölümlerinin önüne geçilmesi
için gereken çalışmaların bir an önce yapılmasını
saygılarımla arz ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akar.
Sayın İrbeç
9.-
Antalya Milletvekili Yusuf Ziya İrbeçin, insan hayatı ve tarihî
değerlerimizi risk altında bırakmamak için Hükûmetin gerekli
tedbirleri alması gerektiğine ilişkin açıklaması
YUSUF ZİYA
İRBEÇ (Antalya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Son zamanlarda madencilik
sektöründe yaşanan iş kazaları toplum olarak üzüntüyle
izlenmekte olup bu sektörde çalışanlar hayati tehlike dâhil pek çok
anlamda risk altında görev yapmaktadırlar. Denetimsizlik her yerde
baş gösteriyor.
22 Ocak 2013 tarihinde
yanan Galatasaray Üniversitesi Beşiktaş Kampüsünde yüz kırk iki
yıllık tarihî ahşap bina yok oluyor. Kamuya ait olan bu binada
sigorta yok, denetim yok. Bu yangından kısa bir süre önce
İstanbul Millî Eğitim Müdürlüğünün Cağaloğlundaki
tarihî binası da yanıyor. Bu yangınlarda hem tarihimiz yok
oluyor hem de değerlerimiz.
Yine, Antalyada meydana
gelen doğal afetlerde birçok vatandaşımız zarar görmüş
ve tedbirler yetersiz kalmıştır. Kaçak doğal gaz
tesisatından parasını tahsil etmekte sakınca görmeyen
İGDAŞ gibi doğal gaz dağıtım şirketleri
kaçak olarak kurulan tesisatlarla ilgili daha etkin tedbirler almaya
zorlanmalıdır. İnsan hayatı ve tarihî değerlerimiz bu
kadar kolay risk altında bırakılmamalıdır. Hükûmet
gerekli ek tedbirleri almak zorundadır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın İrbeç.
Sayın
Karaahmetoğlu
10.-
Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlunun, Dini ve Sosyal Hizmet
Vakfına ve solculuğun ulvi ve ahlaki bir erdem olduğuna
ilişkin açıklaması
SELAHATTİN
KARAAHMETOĞLU (Giresun) Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet
Meclisine sunulmayan Sayıştay raporlarında adı geçen Dini
ve Sosyal Hizmet Vakfının neler yaptığını
basından öğrenme fırsatı bulduk. Vakfın Diyanet
İşlerine bağlı olduğu, mütevelli heyetinde Diyanet
İşleri Başkanının bulunduğu, yine Diyanet
İşleri Başkan Yardımcısı ve genel müdürlerin de
yönetimde yer aldıkları iddia edilmektedir.
Mekkede otel
işleten bu vakıf, 673 caminin minaresine baz istasyonu
kurdurmuş, hazine arazilerine inşa edilen camilerimizin
müştemilatında bulunan dükkân, market, depo gibi yerleri kiraya
vererek de ayrıca gelir elde ederken buradan hazineye gelir aktarmamıştır.
Bu konu ciddi olarak araştırılmalı diye düşünüyorum.
Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağın solculuk ile ilgili
değerlendirmelerine bir çift sözüm var: Solculuk ulvi bir ahlaki
değer ve erdemliliktir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Karaahmetoğlu.
Sayın Türkoğlu
11.-
Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun, bazı ilçelerdeki
yargı çevresi değişikliklerinin vatandaşları
mağdur ettiğine ve bu kararların değişmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Geçen hafta Resmî
Gazetede yayımlanan bir kararla Hatay ili Erzin ilçesi ağır
ceza yargı çevresi değiştirilerek Osmaniyeden
alınmış, İskenderuna bağlanmıştır.
Osmaniye-Erzin arası 15-
Ayrıca, aynı
şekilde, Osmaniye Hasanbeyli ilçesi yargı çevresi olarak Bahçe iken
bu düzenlemeyle Osmaniyeye bağlanmıştır. Hasanbeylide
adliye yoktur. Yargı çevresi Bahçedir ve Bahçe-Hasanbeyli arası 10
kilometredir. Şimdi 30-
Bu kararların
değişmesi, adalet gibi devletin varlık sebebi olan bir hizmete
ulaşmayı kolaylaştırmak açısından önemlidir. Bu
kararların değiştirilmesini arz ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Türkoğlu.
Sayın Çelik
12.-
Muş Milletvekili Demir Çelikin, Şırnakta bir halı
sahanın istinat duvarının heyelan nedeniyle
yıkılması sonucu hayatını kaybedenlere Allahtan
rahmet dilediğine ve heyelan bölgesindeki evlerin boşaltılması
nedeniyle mağdur olan vatandaşların sorunlarının
giderilmesini beklediklerine ilişkin açıklaması
DEMİR ÇELİK
(Muş) Teşekkürler Sayın Başkan.
27 Ocak akşamı
Şırnak merkezdeki bir halı sahanın istinat
duvarının heyelana dayanamayarak yıkılması sonucu
altında futbolcu kardeşlerimiz kalmıştır. Bu
gençlerden 7sinin cenazesine ulaşılmıştır. Ölenlere
Allahtan rahmet diliyor, kederli ailelerine
başsağlığı dileklerimi iletiyorum. İnsan
yaşamının bu denli ucuz olmaması gerektiğini ifade
ediyor, ölümlerin önüne geçmeyi başarmak zorunda olduğumuzu bir kez
daha huzurlarınızda dile getirmek istiyorum. Keza, heyelan bölgesinde
onlarca ev yıkılma tehlikesi nedeniyle
boşaltılmış bulunmaktadır. Kışın bu zor
ve soğuk günlerinde mağdur ailelere gerekli duyarlılığın
gösterilmesini, sorunlarının giderilmesini bekliyor,
saygılarımı sunuyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çelik.
Sayın Doğru
13.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, İstihdamın Teşviki Kanununun
uygulama süresinin 31/12/2012 tarihinde sona ermesiyle büyük mağduriyetler
yaşandığına ve bu kanunun uygulamasının devam
etmesi ya da benzer bir kanunun çıkarılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
REŞAT DOĞRU
(Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tokat ili gibi,
Anadoluda 42 vilayette 5084 sayılı İstihdamın Teşviki
Kanununun 31/12/2012 tarihinde sona ermesi ve uzatılmaması ile büyük
mağduriyetler yaşanmaktadır. Organize sanayi bölgeleri
başta olmak üzere bütün iş yerlerinde, teşvikin kalkmasıyla
beraber, maliyetler yüzde 17 ila 25 arasında yükselmiştir. Bunun
sonucu üretim düşmekte, iş yerleri işçi çıkarmakta ya da
kapanma durumu ile karşı karşıya kalmaktadır.
Mağduriyetlerin artmaması ve iş yerlerinin kapanmaması,
kayıt dışının olmaması için bu kanunun devam
etmesi ya da benzer kanun çıkarılması gerekmektedir. Hükûmetten
acil olarak bu kanunla ilgili bir şeyler yapmasını bekliyor,
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Doğru.
Sayın Şeker
14.- Gaziantep
Milletvekili Mehmet Şekerin, Gaziantepte hayvancılık yapan
vatandaşların zor durumda olduğuna ve tarımda sulama için
kullanılan kuyulara sayaç bağlanmasını doğru
bulmadığına ilişkin açıklaması
MEHMET ŞEKER
(Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkanım, tüm Türkiyede olduğu gibi ilim Gaziantepte de
insanlar devlete güvenerek, Hükûmete güvenerek hayvancılık yapmaya
başladılar. Dolayısıyla devletin teşvik sisteminden
faydalanıp 7 bin liraya büyükbaş hayvanlar aldılar. Şu
anda, yedirdikleri yem, kullandıkları su, elektrik parasını
dahi ödeyemiyorlar ve pazara çıkardıklarında 2 bin liraya, 2.500
liraya bunları satamıyorlar, çok ciddi sıkıntı
içerisindeler. Hükûmetin bunlarla ilgili çok ciddi bir çözüm önerisi ile bu
insanlara gitmesi lazım, en azından vergi borçlarını
ertelemesi lazım.
Yine, aynı
şekilde, Hükûmet aldığı bir kararla tarımda sulama
için kullanılan kuyulara sayaç bağlamak istemektedir. Bunların
her birinin maliyeti 2 bin ila 5 bin arasında değişmektedir ve
dolayısıyla çiftçiler hem su parası ödeyecekler hem de bu sayaç
aboneliği için para ödeyecekler. Bunların doğru
olmadığına inanıyoruz. Bir an önce bu yanlıştan
Hükûmetin vazgeçmesini talep ediyoruz.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Şeker
Sayın Yılmaz
15.-
Adana Milletvekili Seyfettin Yılmazın, Sosyal Güvenlik Kanunundan
dolayı çok sayıda esnafın mağdur olduğuna ve bu
mağduriyetlerin giderilmesi için yasada birtakım
değişikliklerin yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Adana ilimizin Feke
ilçesi Türkiyenin en fakir ilçelerinden bir tanesidir. Burada, özellikle bu
son çıkan Sosyal Güvenlik Kanunundan dolayı mağdur olan birçok
vatandaşımız vardır. Merkezde ve köylerimizde birikmiş
borcu bulunan birçok esnaf mevcuttur. Bu, Türkiye genelinde de 4,5 milyon
kişiyi kapsamaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkarak
kanunlaşan, yasalaşan bu kanun kapsamında 2008 yılı
öncesi ve sonrasında birçok esnafımız bulunmaktadır. Bu
vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesi için
bu yasada birtakım değişikliklerin yapılması iyi
olacaktır. Yoksa, vatandaşlarımız, esnaflarımız
kapılarına kilit vuracak duruma gelmiştir. Özellikle, Fekeden
tüm vatandaşlarımız ve muhtarlarımız bu mesajın
iletilmesi için not göndermişlerdir. Bilgilerinize sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Yılmaz.
Sayın Durmaz
16.-
Yozgat Milletvekili Sadir Durmazın, Yozgat çiftçisinin 2012
yılından kalan buğday prim desteğinin ne zaman
ödeneceğini öğrenmek istediğine ve Yozgatta et
kombinasında 11inci aydan beri kesim yapılmadığına
ilişkin açıklaması
SADİR DURMAZ
(Yozgat) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan
umarım dinliyordur. Yozgat çiftçisinin 2012 yılından kalan
buğday prim desteği, yaklaşık 7 trilyon lira henüz
ödenmemiştir. Bu, Yozgat açısından son derece önemli bir
meblağdır. Hem çiftçimiz hem esnafımız bunu acilen
beklemektedir. Ne zaman ödeneceğini sormak istiyorum.
Bir diğer husus,
mazot ve gübre desteği 2nci ayda ödenecek midir? Bu konuya ilişkin
de Sayın Bakan biraz sonra sözlü sorulara cevap verecekler, burada
değerlendirmesini istirham ediyorum.
Aynı şekilde,
Sayın Bakan, demin, Yozgatın buğday ihracatında 1inci
sıraya yükseldiğini söyledi. Yozgatın ofislerinde 65 bin ton
buğday, 2008 yılından bir kısmı kalmak üzere, çürümeye
yüz tutmuştur. Bu konuda bir tedbir alacaklar mı? Bunu merak
ediyorum.
Bir diğer konu da,
Yozgatta et kombinası yapmakla övündü Sayın Bakan, bunu çok da
gündeme getirdiler. Et entegre tesisini kombinaya çevirdiler ancak 11inci
aydan bu yana hayvan kesimi yapılmıyor Yozgat Kombinasında.
Dişi hayvanların kesime getiriliyor olması, gönderilmesi
hayvancılıkta yeni bir krizin başlangıcıdır.
Sayın Bakan bu konuya dikkatle eğiliyor mu, bu konuda bir tedbir
getiriyor mu?
Çok teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Durmaz.
Sayın Öğüt
17.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, Çağdaş
Yaşamı Destekleme Derneğinin Ankara şubesine yapılan
Maliye denetimi ve kesilen cezalarla ilgili bilgi almak istediğine
ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN
ÖĞÜT (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Çağdaş
Yaşamı Destekleme Derneğinin Ankara şubesine yapılan
Maliye denetimi ve kesilen cezalarla ilgili sorum olacak.
Binlerce öğrenciye
burs veren, onlarca yurt ve eğitim birimi kurarak bakanlık bünyesine
katan derneğin, diğer birçok dernek gibi cenazelere gönderilen yapay
çelenklerle bağış toplaması hangi hukuki dayanaklarla
ticari faaliyet sayılmıştır? Bağışlar
karşılığında herhangi bir hizmet verilmemekte ya da
mal teslimi yapılmamaktayken, üstelik derneğin bu bağışları
kabul edebileceğine ilişkin Ankara Valiliği İl Dernekler Müdürlüğünün
onayı da varken, Maliye müfettişleri hangi gerekçeyle vergi
cezası kesmişlerdir? Aynı denetim Sayın
Başbakanın annesi vefat ettiği zaman bağış
toplayan İstanbul Eğitim ve Gençliğe Hizmet Vakfına da
yapılacak mıdır? Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneğine duyulan bu kin, nasıl bitmez bir kindir, ne zaman
bitecektir?
Saygılarımla.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın Erdemir
18.-
Bursa Milletvekili Aykan Erdemirin, AKP Hükûmetinin basın üzerindeki
baskısının sınır tanımadığına ve
başka ülkelere de ulaştığına ilişkin
açıklaması
AYKAN ERDEMİR
(Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
25 Ekim 2011 tarihinde
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu
ve Katar Emirliği Veliaht Prensi Şeyh Tamim bin Hamed es-Sani
arasında Katar'da Deniz Sarayı'nda gerçekleştirilen
görüşmenin zabıtları Syrian Electronic Army adlı hacker
grubu tarafından ele geçirilerek kamuoyuyla
paylaşılmıştır. Bu toplantı
zabıtlarında Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlunun Katar Emirliği
Veliaht Prensine El Cezire kanalının Türkiyenin dış
politikasını eleştiren yayınlarından duyulan
rahatsızlığı aktardığı görülmektedir. Bu
zabıtlarda şu ifadeler yer almaktadır; Sayın Davutoğlu
diyor ki: Benim, siz majesteleri ile konuşmak istediğim bir konu
vardı; El Cezire bizim pozisyonumuza yönelik eleştiri yapıyor ve
bu hiç iyi değil. Buradan da görülmektedir ki AKP Hükûmetinin basın
üzerindeki baskısı artık sınır tanımamakta ve
diğer ülkelere de ulaşmaktadır. Bu konuyu kamuoyunun dikkatine
sunmak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Erdemir.
Sayın Sait
19.- İzmir
Milletvekili Rıfat Saitin, 29 Ocak Batı Trakya Türkleri Millî
Direniş Gününün 25inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
RIFAT SAİT
(İzmir) Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün 29 Ocak Batı Trakya Millî Direniş
Gününün 25inci yılı. Yunanistanda Türk yoktur. diyen yönetime
karşı çıkan Batı Trakya Türkleri, 29 Ocak 1988 yılında
Türküz diyerek sokağa dökülmüştü. Soydaşlarımız
Yunan polisinin sert müdahalesiyle karşılaşmış ancak
geri adım atmamışlardı. Demokrasinin beşiği
diye isimlenen Yunanistanda bu, tarihe kara bir leke olarak
geçmiştir. Batı Trakya, Türk azınlığının tek
yürek, tek ses olarak sokağa döküldüğü 29 Ocak tarihinin Batı
Trakya Türkleri Millî Direniş Günü olarak kutlanması her yıl
yapılmaktadır. Batı Trakya Türk azınlığının
bu değerli gününü hatırladığımızı ve
soydaşlarımızın yanında olduğumuzu söylemek
istiyoruz.
Bu vesileyle, orijinal adı Garbi Trakya Hükümeti
Müstakilesi olan ve başkenti Gümülcine olan Batı Trakya Türk
Cumhuriyeti 31 Ağustos 1913 yılında kurulmuş elli yedi
günlük en kısa Türk cumhuriyeti olmuştur.
Elli dört yıl sonra Batı Trakyaya giden ilk Türkiye
Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RIFAT SAİT (İzmir) - Bu vesileyle onu da belirtmek
isterim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Sait.
Sayın Topal
20.- Amasya
Milletvekili Ramis Topalın, Amasyada, Merzifon-Osmancık
arasında D-100 kara yolunda çalışmaların on
yıldır devam ettiğine ve ne zaman tamamlanacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
RAMİS TOPAL (Amasya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Amasyada, Merzifon-Osmancık arasında D-100 kara
yolunda on yıldır devam eden çalışmalar bitirilemedi. Bu
kara yoluna köyün kara yolları direkt bağlantı hâlindedir,
sık sık bu yollarda ölümcül kazalar olmaktadır. Ben buradan
yetkililere soruyorum: Bu köy bağlantı yollarına ne zaman cep
yapılacak, ne zaman alt-üst geçit yapılacak, ne zaman trafik
işaretleri konulacak?
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Topal.
Sayın Bulut
21.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, zeytinyağı taban
fiyatının düşük olması sebebiyle üreticilerin zor durumda
olduğuna ilişkin açıklaması
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Efendim, zeytin
hasadının yapıldığı aydayız. Vatandaş
zeytinleri topladı, zeytinyağına dönüştürdü. Ancak,
zeytinyağının taban fiyatının çok düşük
olması zeytin müstahsilini çok zor durumda
bırakmıştır. Fındıkta taneye destek verilirken,
ayçiçeğinde taneye destek verilirken zeytinde yağa destek
verilmiş olması üreticiyi hayli zor duruma sokmuştur.
Suriyedeki sorundan dolayı ülkeye kaçak giren yağ da piyasayı
karıştırmış ve zeytin üreticisi, yağ üreticisi
perişan hâle düşmüştür.
Zeytinyağı üreticilerinin, zeytin üreticilerinin banka
borçlarının bu yıl ertelenmesi ve desteklerinin
artırılması için Hükûmet ne gibi bir çalışma
yapmaktadır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Bulut.
Sayın Demiröz
Yok.
Sayın Öz
22.-
Manisa Milletvekili Sakine Özün, Salihlinin Beylikli ve Yeşilova köyleri
arasındaki köprünün sel nedeniyle yıkıldığına ve
vatandaşların mağdur olduğuna ilişkin açıklaması
SAKİNE ÖZ (Manisa) Sayın Başkan, Salihlinin
köylerinden Beylikli ve Yeşilova
köyleri arasındaki köprüler, yoğun yağıştan
dolayı sel felaketiyle yıkılmıştır.
Yıkılan köprüden dolayı Yeşilova köyümüzün içme suyu
hattı hasar görmüş, diğer köylerimizin de tarlalarıyla
ulaşımı kopmuştur. Bu mağduriyetin bir an önce
giderilmesi ve köylülerimizin içme suyuna bir an önce kavuşması için
gerekli yasal çalışmaların bir an önce yapılması için
buradan yetkililere seslenmek istiyorum ve köylülerimize de geçmiş olsun
diyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Öz.
Sayın Çavuşoğlu
23.-
Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlunun, 29 Ocak Batı Trakya
Türkleri Millî Direniş Gününün 25inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çok değerli milletvekili
arkadaşlarım, bugün 29 Ocak; bundan yaklaşık yirmi beş
yıl önce Batı Trakyadaki Müslüman Türk
azınlığına yönelik olarak Yunanistan, Türk
azınlığının etnik kimliğine ağır bir
saldırıda bulunarak 1928 ve 1929 yılından itibaren faaliyet
gösteren Gümülcine Türk Gençler Birliği ile İskeçe Türk
Birliğini mahkeme kararıyla kapatmıştır.
Kapatmanın sonucunda bu kuruluşlardaki tabelalar indirilmiştir.
Bu ağır saldırıyı hazmedemeyen Batı Trakya
Müslüman Türk azınlığı topyekûn ayağa
kalkmış ve bu karara karşı tepkisini ortaya koymuştur.
Benim de fiilen içinde bulunduğum bu sırada
Bugün, tarihte
Batı Trakya Türklerinin Millî Direniş Günü olarak geçmektedir. Bu
hadise, Batı Trakya Türklerinde önemli bir anı ve hatıra olarak
kalmıştır.
Ben, bu Türkiye Büyük Millet Meclisi
çatısı altından hem hatırlanmak hem de hatırlatmak
adına söz aldım. Bu duygularla hepinize teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Çavuşoğlu.
Gündeme geçiyoruz sayın
milletvekilleri.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, gündemin sözlü sorular
kısmının 1, 230, 265, 275, 291, 292, 295, 296, 298, 299, 302,
311, 312, 326, 340, 341, 342, 343, 344, 345, 346, 347, 348, 349, 350, 351, 352,
360, 361, 362, 378, 381, 382, 398, 399, 402, 407, 408, 409, 410, 411, 412, 413,
414, 415, 416, 417, 418, 420, 421, 423, 425, 428, 430, 431, 432, 433, 434, 435,
436, 437, 438, 439, 440, 442, 459, 460, 461, 462, 463, 464, 465, 466, 467, 468,
469, 470, 471, 472, 473, 474, 475, 476, 477, 478, 504, 524, 525, 526, 527, 528,
529, 530, 531, 532, 533, 535, 542, 544 ve 545inci sıralarında yer
alan önergeleri birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın
Bakanın bu istemini sırası geldiğinde yerine
getireceğim.
Cumhurbaşkanlığının
bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.-
Bakanlar Kurulunda görev alan İçişleri Bakanı İdris Naim
Şahin, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Millî Eğitim
Bakanı Ömer Dinçer ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın istifa ettiklerine ve istifalarının kabul
edildiğine ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 109 ve 113'üncü
maddeleri uyarınca Mardin Milletvekili Muammer Gülerin İçişleri
Bakanlığına, Adana Milletvekili Ömer Çelikin Kültür ve Turizm
Bakanlığına, Eskişehir Milletvekili Nabi Avcının
Millî Eğitim Bakanlığına, Edirne Milletvekili Mehmet
Müezzinoğlunun Sağlık Bakanlığına
atandıklarına ilişkin Cumhurbaşkanlığı
tezkeresi (3/1092)
24/01/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi: a) 06/07/2011
tarihli ve B.01.0.KKB.01-08-3-503 sayılı yazımız.
b) Başbakanlığın,
24/01/2013 tarihli ve 69471265.300-02-797 sayılı yazısı.
İlgi yazılarla
onaylanmış bulunan Bakanlar Kurulunda görev alan İçişleri
Bakanı İdris Naim Şahin, Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay, Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağ istifa etmişler ve
istifaları kabul edilmiştir.
Bu sebeple, ekli listede
yer alan şahıslar karşılarında belirtilen
Bakanlıklara Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 109 ve 113'üncü
maddeleri uyarınca atanmışlardır.
Bilgilerinize
sunarım.
Abdullah Gül
Cumhurbaşkanı
Bakanlar Listesi
1) Mardin Milletvekili Muammer Güler İçişleri Bakanı
2) Adana Milletvekili Ömer
Çelik Kültür ve
Turizm Bakanı
3) Eskişehir Milletvekili Prof. Dr. Nabi Avcı Millî Eğitim Bakanı
4) Edirne Milletvekili Mehmet Müezzinoğlu Sağlık Bakanı
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Efendim, bu doğru değil. Sayın Başkan,
bakanların haberi yoktu, görevden aldılar. Fiilî durumla yazı örtüşmüyor.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Komisyondan istifa
tezkeresi vardır, okutuyorum:
B)
Önergeler
1.-
Bitlis Milletvekili Vahit Kilerin, Kamu İktisadi Teşebbüsleri
Komisyonu üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin önergesi (4/87)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Üyesi bulunduğum
Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonundan; gördüğüm lüzum üzerine
istifa ediyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim.
Vahit
Kiler
Bitlis
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, okutuyorum:
C) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 20 milletvekilinin, Kahramanmaraşta
zeytin yetiştiriciliği konusunda yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/482)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Kahramanmaraş'ta
zeytin yetiştiriciliği konusunda yaşanan sorunlarının
araştırılarak, alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98inci ve TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddesi uyarınca Meclis
araştırması açılmasını saygılarımla arz
ve talep ederim.
1) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
2) Alim Işık (Kütahya)
3) Mehmet
Şandır (Mersin)
4) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
5) Özcan Yeniçeri (Ankara)
6) Sadir Durmaz (Yozgat)
7) Hasan Hüseyin
Türkoğlu (Osmaniye)
8) Reşat Doğru (Tokat)
9) Cemalettin
Şimşek (Samsun)
10) Seyfettin Yılmaz
(Adana)
11) Mehmet Erdoğan (Muğla)
12) Enver Erdem (Elâzığ)
13) Mustafa Kalaycı (Konya)
14) Kemalettin
Yılmaz (Afyonkarahisar)
15) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
16) Sümer Oral (Manisa)
17) Muharrem Varlı (Adana)
18) Ali Halaman (Adana)
19) Murat
Başesgioğlu (İstanbul)
20) Mehmet Günal (Antalya)
21) Ruhsar Demirel (Eskişehir)
Gerekçe:
Zeytin, kültürü çok
eskiye dayanan bir üründür. Zeytinin ana vatanı; Mardin, Andırın
ve Anamur olarak bilinmektedir. Zeytin, bu yerleşim bölgelerinden
başka bölgelere dağılmıştır.
Ekonomik değeri çok
yüksek olan zeytin, sofralarımızda çok sık olarak
kullanılmanın yanı sıra eczacılık, sabunculuk ve
kozmetik gibi ürünlerde de kullanılmaktadır. Yeryüzünde milyonlarca
insanın geçim kaynağı hâline gelen sofralık zeytin ve zeytinyağının
insan sağlığına olan önemi saymakla bitmez.
Dünyada zeytinyağına
olan talep her geçen gün artmaktadır. Bu nedenle, dünya zeytin ve
zeytinyağı üretiminde hem ülke olarak hem de bölge olarak söz sahibi
olmamız gerekmektedir.
Kahramanmaraş çok
sayıda tarım ürününün yaygın olarak
yapıldığı illerimiz arasında yer almaktadır.
Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı tarafından yayınlanan
zeytincilik raporuna göre, Kahramanmaraş, Doğu Akdeniz Bölgesi'nde
zeytinciliğin en az gelişme gösterdiği iller arasında yer
almaktadır.
2010 yılı
verilerine göre, Kahramanmaraş genelinde 25.652 dekar sofralık zeytin
ağacı alanı yer alırken, yine aynı yıl içinde
36.650 dekar da yağlık zeytin ağacı alanı
bulunmaktadır. Bu ilimizde, 2010 yılı sofralık zeytin
üretimi yaklaşık 1.297 ton olarak gerçekleşirken,
yağlık zeytin üretimi 3.456 ton düzeyinde kalmıştır.
Zeytin dikili alanlar
konusundaki veriler incelendiği zaman ise, sofralık zeytin
alanları ile ilgili son yedi yıl içinde çok yavaş bir
artış olduğu görülmektedir. Zeytin dikili alanların
oranında, 2004 ve 2005 yılları arasında yüzde 4'lük bir artış
yaşanırken 2005 ve 2006 yılları arasında hiç
artış olmamıştır. 2007 ve 2008 yılları
arasında yüzde 1'lik bir artış ortaya çıkarken 2009 ve 2010
yılları arasında yine hiçbir artış
yaşanmamıştır. Yağlık zeytin ağacı
konusunda da durum farklı değildir.
Zeytinin ana vatanı
olan Kahramanmaraş'ta sofralık ve yağlık zeytin üretimi
özel desteklerle teşvik edilmeli ve ağaç sayısı
artırılmalıdır. İstatistikler, il genelinde meyve
vermeyen ağaç sayısının meyve veren ağaç
sayısından fazla olduğunu ortaya koymaktadır. Bu durumu,
Kahramanmaraş'ın geleceğini ve potansiyelini göz önünde
bulundurarak el birliğiyle tersine çevirmemiz gerekmektedir.
Zeytin, ekonomik
değeri düşünüldüğünde ve çok yönlü olarak
değerlendirildiğinde yetiştirildiği bölgenin
gelişimine çok büyük katkı sağlayan bir üründür.
Bu nedenle,
Kahramanmaraş'ta zeytin yetiştiriciliği konusunda yaşanan
sorunların araştırılarak gerekli önlemlerin belirlenmesi
için Anayasa'nın 98inci ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105inci
maddesi uyarınca bir Meclis araştırma komisyonu kurulması
yerinde olacaktır.
2.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya ve 22 milletvekilinin, Kamu
Özel Ortaklığı kapsamında yapılan projelerin
uygulanabilirliği ve fayda-maliyet analizlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/483)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye'de "Kamu
Özel Ortaklığı" ilk olarak 3359 sayılı
Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun Ek/7nci maddesi ile kamu hizmeti
alanına girmiştir.
Düzenlenen yasada;
sağlık tesislerinin yapımına Yüksek Planlama Kurulunun,
tesislerin yenilenmesine ise Sağlık Bakanlığının
karar vereceği, yüklenici firmaya hazine arazisinin bedelsiz olarak
devredileceği, yapım işleri, kira ve yenilemelerin yüklenici
firma tarafından yerine getirileceği, kira ödemelerinin döner sermaye
gelirlerinden karşılanacağı, sözleşme süresinin kırk
dokuz yıla kadar çıkartılabileceği, yapılacak
ihalelerin 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ve 4734
sayılı Kamu İhale Kanununa tabi olmadığı
tanımlanmıştır.
Kamu Özel
Ortaklığı (KÖO); devletin bir şirket grubuyla uzun süreli
sözleşme ilişkisi kurması temeline dayanmakta, sözleşmenin
konusunu ise, yapılacak kamu hizmeti binasının veya tesisinin
tasarım ve yapımının şirket tarafından sağlanması,
devletin de kırk dokuz yıla kadar çıkabilen sürelerle
yüklenicilere kira ödemesi ve bunun yanı sıra, temel hizmet
dışındaki gelir getirici çeşitli hizmetlerin
devredilmesidir.
Türkiye'de
sağlık alanında hızla yaygınlaştırılan
ve çok büyük miktarda kamu kaynağının özel şirketlere
aktarılmasını sağlayan "Kamu Özel
Ortaklığı" İngiltere'den model olarak
alınmış, ancak İngiltere Parlamentosu, yolsuzluk,
hatalı muhasebeleştirme, kamu maliyesi açısından ciddi risk
oluşturması, kamu yararına aykırı uygulamalar
konusunda yoğun şikâyetlerin olması nedeniyle KÖO
uygulamasına yönelik bir "Araştırma Komitesi"
kurulmasını kararlaştırarak, daha sonra kira ödemelerinin
neden olduğu mali güçlükleri aşmak için birçok önlemler almaya
başlamıştır.
KÖO kapsamında
gerçekleştirilen; 1.500 yataklı Kayseri Entegre Sağlık
Tesisi için 137 milyon TL, 3.056 yataklı Ankara Etlik Entegre
Sağlık Tesisi için 319 milyon TL, 3.056 yataklı Bilkent Entegre
Sağlık Tesisi için de 289 milyon TL yıllık kira bedeli
belirlenmiş olduğunu basında yer alan haberlerden
öğreniyoruz. Sadece bu üç ihale nedeniyle sağlık tesislerine
ödenecek yıllık toplam kira bedeli 745 milyon TL olarak
belirlenmiştir. Bu rakamlara baktığımızda bu üç ihale
için önümüzdeki yirmi beş yıl için toplam kamu borcu ise bugünkü
fiyatlarla yaklaşık 18 Milyar 625 milyon TL (18 katrilyon 625 trilyon
TL) olacaktır. Sırada bekleyen İstanbul İkitelli, Bursa,
Kocaeli, Konya, İzmir, Isparta, Mersin, Adana, Gaziantep
bütünleşmiş sağlık tesisleri ile fizik tedavi
rehabilitasyon, psikiyatri ve yüksek güvenlikli adli psikiyatri hastaneleri
ihalelerinin tamamlanmasıyla kamu borcunun çok büyük rakamlara
ulaşacağı açıktır. Sadece yapılan üç ihaleyi
düşündüğümüzde bu üç hastane için devletin günlük ödeyeceği kira
miktarı 2 milyon TL (2 trilyon, aylık 60 trilyon) olmaktadır. Bu
rakamın diğer ihalelerin de tamamlanmasıyla ne kadar
artacağı ortadadır. Hatta bir günlük kira bedeli ile devletin
kendi hastanesinin yapılabileceğini bu rakamlar gözler önüne
sermektedir.
Bu projelerin ülkemiz
açısından maliye, kamu yönetimi, kent planlaması ve
çalışma ilişkileri gibi birçok önemli alan ile doğrudan
ilişkisi bulunmaktadır. En az yirmi beş yıl olan bu
sağlık hizmeti planlamalarının uzmanlık
çalışmalarına dayandırılması gerekmektedir. Bu
hastanelerde hizmetlerin parçalanması nedeniyle yönetilememezlik riski çok
yüksektir. Ayrıca Hükûmet bir yandan kamu harcamalarını kontrol
altına almayı düşünürken, diğer taraftan
denetimsizliğe yol açacak bütçe dışı harcamalara dayanan
KÖO modelini uygulamaya geçirmesi de büyük bir tutarsızlıktır.
Sağlık
Bakanlığının, Türkiye'nin önümüzdeki yirmi beş
yıl için, borçlanmasına neden olan, sağlık hizmetinin
sunumu ile sağlık çalışanlarının statüsünü
tümüyle değiştirecek olan bu uygulamalara yönelik olarak;
"şeffaflık" ve "kamuoyunun bilgilendirilmesi"
kurallarına uymamakta ısrar etmesi, ihalelerde belirlenen
yıllık kiralar ve sözleşme içeriklerinin kamuoyuyla
paylaşılmaması ise oldukça düşündürücüdür.
Sonuç olarak; kamu Özel Ortaklığı
yöntemiyle yapılacak kamu hizmeti binalarında, temel hizmet
dışındaki tüm hizmetler şirketler tarafından kâr
amacı ile işletilecek, yaptıkları yatırım da
kira adı altında kendilerine Sağlık
Bakanlığınca ödenecektir.
Bu nedenlerle; önümüzdeki
yıllarda Türkiye'yi büyük bir borç krizine sokacağı düşünülen
"Kamu Özel Ortaklığı" kapsamında
gerçekleştirilen projelerle ilgili daha sağlıklı bilgi
sahibi olunması ve bu projelerin fayda maliyet analizlerinin
yapılması gerekmektedir. KÖO projelerinin uygulanabilirliği ile
ülkemiz için fayda ve zararlarının araştırılması
amacıyla
TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri ile Anayasanın 98inci
maddesi gereğince "Meclis araştırması"
açılmasını arz ederiz.
1) Muhammet Rıza
Yalçınkaya (Bartın)
2) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
3) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
4) Ali Demirçalı (Adana)
5) Gürkut Acar (Antalya)
6) Namık Havutça (Balıkesir)
7) Bülent Tezcan (Aydın)
8) Mehmet Ali
Ediboğlu (Hatay)
9) Aykan Erdemir (Bursa)
10) Sena Kaleli (Bursa)
11) Hasan Akgöl (Hatay)
12) Hurşit
Güneş (Kocaeli)
13) Ahmet İhsan Kalkavan
(Samsun)
14) Mehmet Şeker (Gaziantep)
15) İhsan Özkes (İstanbul)
16) Ali Haydar Öner (Isparta)
17) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
18) Fatma Nur Serter (İstanbul)
19) Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (İstanbul)
20) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
21) Osman Aydın (Aydın)
22) Recep Gürkan (Edirne)
23) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
3.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane ve 21 milletvekilinin, Kars Organize Sanayi Bölgesi ve Küçük
Sanayi Sitesinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/484)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Kars Organize Sanayi
Bölgesi ve Küçük Sanayi Sitesinin sorunlarının
araştırılarak alınacak önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasa'nın 98'inci, İç Tüzükün 104 ve 105inci
maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması
için gereğini arz ve teklif ederiz.
1) Mülkiye Birtane (Kars)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Hasip Kaplan (Şırnak)
4) Sırrı
Sakık (Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Halil Aksoy (Ağrı)
7) Ayla Akat Ata (Batman)
8) İdris Baluken (Bingöl)
9) Hüsamettin
Zenderlioğlu (Bitlis)
10) Emine Ayna (Diyarbakır)
11) Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
12) Altan Tan (Diyarbakır)
13) Adil Kurt (Hakkâri)
14) Esat Canan (Hakkâri)
15) Sırrı
Süreyya Önder (İstanbul)
16) Sebahat Tuncel (İstanbul)
17) Erol Dora (Mardin)
18) Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
19) Demir Çelik (Muş)
20) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
21) Nazmi Gür (Van)
22) Özdal Üçer (Van)
Gerekçe:
Kars Küçük Sanayi Sitesi
ve Organize Sanayi Bölgesi ilde sanayiyi geliştirmek ve halkın
ekonomisine katkı sağlamak amacıyla kurulmuştu. Kars
esnafının büyük bir çoğunluğu da bu sanayi bölgelerinde
çalışmaya başlamıştı. Ancak başlangıçta
ilgi yoğun olsa da, sitelerde çalışma ortamının fizikî
koşullarının iyileştirilmemesi bu ilgiyi
aşağı çekmiştir.
Kars sanayi bölgelerinde
idare binası, çıraklık okulu, bakım garajı, personel
lojmanı ile kafeterya bulunmamaktadır. Altyapı inşaatı
henüz tamamlanmış değildir. Bölgenin 13 bin metre uzunluğundaki
iç yollarının bazı bölümlerinin stabilize dolgusu
tamamlanmış, kalan kısmına ise parke kaplama
yapılacağı söylenmişse de çalışma
başlatılmış değildir. Site içindeki yollarda
oluşmuş çukurlar arabaların askıda kalacağı
derecede derindir.
Sanayi siteleri
esnafı ve çalışanları, değil içme suyu, diğer
ihtiyaçlar için bile su bulamaktadırlar. Esnaf, suyu araçlarla diğer
merkezlerden getirmekte ya da çıraklar en ilkel koşullarda siteye
elleriyle su taşımaktadırlar. Sanayi sitesinin daha önce
yapılan elektrik enerjisi ihalesi feshedilerek 1998 yılında
yeniden ihale edilmiş, gerekli projeler tamamlanarak Enerji
Bakanlığının onayına sunulmuştur. Ancak
Bakanlık hâlâ onay vermemiştir. Elektrik sık sık kesilmekte,
esnaf elektrik sıkıntısı yüzünden verimli
çalışamamaktadır. Cihazlar, kesintiler ve elektriğin
düşük olması nedeniyle sık sık arızalanmakta, faks
makinesi ve bilgisayar gibi büro cihazları genelde devre
dışı kalmaktadır.
Sanayi bölgesinin birçok
sorunu ise bölgenin kent merkezine uzak olmasından kaynaklanmaktadır.
Sanayi sitesinin iç yollarının yanında kente giden yolları
da vahim durumdadır. İlgili yerlere birçok defa başvurulmuş
olmasına rağmen kente giden 10 kilometrelik yol hâlâ
yapılmış değildir. Küçük Sanayi Sitesinden Organize Sanayi
Bölgesine giden yollarda ağır tonajlı araçlar
kullanılmaktadır. İki sanayi sitesinin arasındaki mesafe
yaklaşık 200 metredir. Esnaf, beton kaplama yapılması
durumunda sorunun çözüleceğini ifade etmektedir. Yol yapımı için
ilgili yerlere gidilmiş olsa da site görevlileri bir kurumdan ötekine
gönderilmiş, sorumlu olduğu söylenen hiçbir kurum bu
yükümlülüğünü yerine getirmemiştir.
Yıllardır devam
eden su, yol ve altyapı problemi çözülmediği gibi sosyal tesis ve
diğer eksiklikler de bir türlü giderilmiş değildir. PTT,
TELEKOM, banka ve kargo hizmetlerinden yoksun olan sanayi sitesi içinde çöp
konteynerleri bile bulunmamaktadır. Gazete bayisi, market ve
cafe-restaurantların da bulunmadığı sitede, esnaf ve
çalışan bu ihtiyaçlarını karşılamak için her gün
defalarca merkeze gitmek zorunda kalmaktadır.
Oysaki Küçük Sanayi
Sitesi 1986'da sosyal tesislerle beraber ihale edilmişti. Bu çerçevede
tesislerin inşaatına da başlanmıştı. Ancak daha
sonra sosyal tesislerin yapımı durdurulmuş, bu da ihaleden sonra
hazırlanan bir genelgeye dayandırılmıştı. Bu
nedenle inşaat durdurulmuş, yapılan başvurulara rağmen
kredi sağlanmamıştır.
Ayrıca sanayi
bölgesinin hayati ihtiyaçlarından biri de bir sağlık merkezidir.
İş alanı bakımından yaralanmaların ve diğer
sağlık sorunlarının yaşanma ihtimalinin çok olduğu
sitede, böyle durumlarda ilk müdahaleyi yapacak bir sağlık ekibi dahi
bulunmamaktadır. Kars Sanayi Bölgesi, Türkiye'de sosyal tesisleri olmayan
tek sanayi sitesi konumundadır. İşsizliğin yüzde 80'leri
geçtiği Kars ilinde, böylesi yatırımlara destek verilmesi ve
istihdam alanlarının yaratılması gerekmektedir.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Şimdi,
Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve daha sonrada oylarınıza sunacağım.
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
BDP Grubunun, İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve
arkadaşlarının, Türkiye'de iş cinayetlerinin ve
taşeronlaşmanın araştırılması ve durumun
ortaya konulması, iş cinayetlerinin engellenmesi amacıyla 14
Mart 2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin Genel
Kurulun 29 Ocak 2013 Çarşamba günkü birleşimde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşimde
yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu'nun 29.01.2013 Sah
günü (Bugün) yaptığı toplantısında,
toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
İdris
Baluken
Bingöl
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
14 Mart 2012 tarihinde, İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel ve arkadaşları tarafından verilen
(746 sıra nolu), "Türkiye'de iş cinayetlerinin ve
taşeronlaşmanın araştırılması ve durumun
ortaya konulması, iş cinayetlerinin engellenmesi" amacıyla,
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis Araştırma
Önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak, 29.01.2013 Salı günlü birleşiminde
sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin lehine Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü. (BDP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın Kürkcü.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) Sayın
Başkan, sevgili arkadaşlar; taşeron çalışma konusu
aslında sadece Türkiyeye özgü değil ve sadece son günlerin bir
meselesi değil, bu, aslında dünya çapında yeni bir sermaye
birikim düzenine geçildiğinden beri dünyanın her yerinde sermaye
sahipleri ile devlet arasında kurulmuş bulunan uğursuz
ittifakın, işçi sınıfına karşı
girişilmiş bir uğursuz saldırının uygulama
biçimlerinden bir tanesi. Bu, esasen zaman ve kâr oranlarını kâr
lehine düzenlemek için yapılmış, getirilmiş yeni bir
çalışma tarzı olmakla birlikte aynı zamanda işçilerin
aynı iş yerinde birleşerek, güçlenerek, büyük bir emek kitlesi
oluşturarak, emekçiler kitlesi oluşturarak, sermaye sahiplerine karşı
mücadele ederek hem çalışma koşullarını hem yaşam
koşullarını hem toplumsal konumlarını hem de
yürüttükleri sınıf mücadelesinde sağlam mevzilere
yerleşmelerini engellemek üzere ortaya konulmuş, düzenlenmiş ve
hemen hemen bütün kapitalist ülkelerde eş biçimli ve eş zamanlı
olarak sürdürülen bir saldırı. O nedenle buna bir çalışma
sorunu, yeni karşımıza çıkmış bir
çalışma sorunu olarak bakamayız. Bu, geçmişte işçi sınıfının
mücadelesiyle geriletilmiş olan ve düzenli çalışma, güvenceli
çalışma yolunda oldukça önemli adımları 1980lerin
başlarına gelinceye kadar atmış olan emekçi
sınıfların hem yeni sağın dünya çapındaki
saldırısı hem de 20nci yüzyıl devrimlerinin yenilmesi sonucunda
başlayan mukabil saldırı sonucunda karşı
karşıya kaldıkları bir yeni durum.
O yüzden, biz, işçi
sınıfının bu yöndeki mücadelesine büyük önem veriyoruz, bu
yöndeki uyanışını destekliyoruz. Geçtiğimiz günlerde,
en çok taşeron çalışma dolayısıyla
kayıpların verildiği maden iş kolunda, maden
ocaklarının bulunduğu havzada düzenlenmiş bulunan büyük
gösteriyi de bu açıdan önemsiyoruz çünkü işçiler artık
duraksamıyorlar, bir araya geliyorlar, birbirlerinden
koparılmış olsalar da yan yana geliyorlar ve taşeron
çalışma karşısında taşeron çalışmaya
maruz bırakılan bir büyük kitle olarak kendi hayatlarını
yeniden düzene sokma çabasındalar.
Bu işçilerin
sayısı TÜİK verilerine göre, yaklaşık 1,5 milyon ve
belli sektörlerde taşeron çalışmanın
yoğunlaştığını görüyoruz, inşaat, maden ve
gemi inşa sektörleri. Bunların madencilik iş kolunda da inşaat
adı altında devreye girdiğini ve Karabükte karşı
karşıya kaldığımız peş peşe
kazaların çok büyük ölçüde madencilik iş kolunda herhangi bir
deneyimi olmayan inşaat şirketlerinin maden ocaklarının
tünellerini inşaya giriştikleri sırada yarattıkları kazalar
sonucunda olduğunu da tespit etmiş bulunuyoruz.
Taşeron
çalışmanın en önemli özelliği, sermaye sahiplerinin 1 birim
çalışma karşılığında elde edecekleri
kârı çoğaltmak için ne devreye yeni teknoloji ne devreye yeni bilgi ne de yeni bir
çalışma tarzı sokmamaları; buna karşılık,
aldıkları, yüklendikleri işi, özellikle devletten ya da
asıl işverenden yani büyük sermayeden yüklendikleri işi küçük
parçalara bölerek peş peşe hiyerarşik bir biçimde 1inci, 2nci,
3üncü, 4üncü hatta 5inci işverene gelinceye kadar
paylaştırmalarıdır.
Şimdi, maliyetlerden
kazanmak söz konusu olduğunda önce neyi feda edeceğini tahmin
edersiniz patronların? Tabii ki, iş güvenliği, işçi
sağlığı, çalışma koşulları ve çalışma
koşullarının güvenli bir biçimde sürdürülebilmesi için
alınması gerekli önlemlerden fedakârlık edeceklerdir. Nitekim,
taşeron çalışmanın sonuçları özellikle maden
ocaklarında son derece çarpıcı grafik göstergelerle
karşımıza çıkıyor.
Zonguldak havzasında
çıkartılan her 100 bin ton kömür başına işçi ölümü sendikalı
işletmelerde yüzde 0,3 iken, sendikasız taşeron
işletmelerde bu sayı 8,3. Yani aşağı yukarı 15-20
katı. Her 100 bin ton kömür için sendikalı iş yerinde -ki
sendikalı demek, aynı zamanda nispeten güvenceli, nispeten
elverişli çalışma koşullarında çalışmak
demek- bu koşullarda çalışırken işçilerin
karşı karşıya kaldıkları ölüm, yaralanma ve
bedensel zararlar ile bunun olmadığı yerleri
karşılaştırdığımızda ortaya çıkan
tablo çok açık.
Şimdi,
Çalışma Bakanımız hem taşeronlaşmadan
vazgeçmeyeceklerini söylüyor çeşitli sorulara cevap verirken hem de öte
yandan diyor ki: Vahşi kapitalizme bir çare bulmamız lazım.
Hem kapitalizmin en vahşi biçimlerini
Çünkü küresel kapitalizm
çağının aslında kapitalizmin en yüksek teknolojiyle en geri
çalışma koşullarını bir araya getirdiği bir tür
yeni feodalizm, bir tür yeni kölelik olduğunu göz önüne alacak olursak,
bu, kurtla gülüp çobanla ağlamaktan başka ne anlama gelebilir? Çünkü,
siz, hem bu tarzı benimseyeceksiniz hem kendi piyasanızı küresel
piyasayla birleştireceksiniz, rekabet koşullarını küresel
piyasanınkilerden daha ileriye taşımaya
çalışacaksınız hem de öte yandan vahşi kapitalizme
çare bulacaksınız. Vahşi kapitalizme bu şekilde çareyi
ancak işçiler buldurabilirler. Ben, işçi
sınıfımızın, sendikalarımızın, büyük
işçi kitlelerinin şunu gözünün önünde tutmasını isterim
doğrusu: Ne Meclis ne devlet ne Hükûmet işçilerin derdine, eğer
onlar mücadele etmez ise, çare bulamaz çünkü Meclisimizin çoğunluk
partisi, kaçınılmaz bir biçimde, bu yeni çalışma düzenini
Türkiyeye taşımakla yükümlü bir iktisadi politikanın
savunucusudur. Ne zaman ki işçiler sadece bir sektörde değil, bu
taşeron düzeninin bütün sektörlerdeki çalışmayı
etkilediğini ne zaman ki eğer işler bu hâlde giderse önümüzdeki
on yılda Türkiyede güvenceli çalışmanın istisna,
güvencesiz çalışmanın kural hâline geleceğini görerek
ayağa kalkmadıkça, kendi iş yerlerindeki çalışma
koşullarını, kendi işlerini, kendi çalışma
onurlarını ve meslek geleneklerini sürdürmek için bir araya gelip
direnmezler ise hiçbir patron, hiçbir Meclis onlara çare bulmayacaktır.
Ama ne zaman ki onlar kendi hakları için sokaklara çıkar, kendi
hakları için iş yerlerinin önünde tutumlarını ortaya koyar,
bu koşullarda çalışmaya itiraz ederler, bu
itirazlarını büyük bir kitlesel muhalefete dönüştürürler, o
zaman onların sesine kulak kabartmayacak Meclis olamaz. O zaman,
Çalışma Bakanı onların sesine ister istemez kulak
kabartacaktır.
Bugün için, bizi şu
ya da bu şekilde, her şeyi geleceğe havale ederek, sözle
bastırmak isteyebilirler ama ben şunu söylüyorum: Ne zaman ki
işçiler grev yapmakta tereddüt etmiyorlardı, ne zaman işçiler
bugüne göre çok daha fazla sendikalılardı -çok uzak bir geçmişi
söylemiyorum, 1980 öncesi- 1980 öncesinde hem işçilerin gerçek ücretleri
ortalama ücrete göre, bugüne kıyasla çok daha yüksekti hem iş yeri
kazalarında kayıplar çok daha azdı hem de işçi ölümleri çok
daha azdı. Bugün bunların çoğalmasının biricik nedeni
var; kârın, kâr güdüsünün, kâr motifinin, bütün endüstrinin tepeden
tırnağa bütün sektörlerini ele geçirmiş olması ve bu
zihniyetin devlet tedbirleriyle güçlendiriliyor olması. O nedenle,
devletten başlayarak, taşeron çalışmanın
sınırlanması, taşeron çalışanlarının
sendikalaşmalarının önüne konulan engellerin ortadan
kaldırılması yönünde tedbirler bugünden alınmadıkça,
Meclis, hem taşeron çalışmadan doğan hak
kayıplarının hem de taşeron çalışmadan doğan
ölümlerin ortağı olacaktır.
Ölüme ortak olan bir
Meclis olmak istemediğinizi düşünüyorum ve işçi
sınıfımızı kendi hakları için ayağa kalkmaya
davet ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kürkcü.
Aleyhinde,
Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Kaçar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Kaçar.
MAHMUT KAÇAR
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; BDP Grubunun iş sağlığı ve güvenliği
ve taşeronlaşmayla ilgili grup önerisi aleyhinde söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sağlıklı
ve güvenli bir ortamda çalışma tüm çalışanlarımız
için en temel insan haklarından biridir. İş
sağlığı ve güvenliğinin sağlanamaması ile
bağlantılı yaşanan sorunlardan insani ve ekonomik
kayıplar bütün ülkeleri olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle, çalışanların
hayat seviyesini yükseltecek,
istihdamı, insana yaraşır işi ve verimli
çalışmayı destekleyecek tedbirleri almak ve çalışma
barışını sağlamak Hükûmetimizin öncelikli görevleri
arasında yer almaktadır.
Ekonomik gelişmenin
kaynağı ve hedefi olarak insanı esas alan Hükûmetimizce
hazırlanan 61inci Hükûmet Programında işin değil,
insanın korunması vurgulanmakta ve iş
sağlığı ve güvenliği kültürünün
yaygınlaştırılması ile çalışan ve
işverenlerin bilinçlendirilmesine yönelik faaliyetlerin sürdürüleceği
vurgulanmaktadır.
Değerli
arkadaşlar, yıllardır uluslararası ve ulusal düzeyde
yürütülen bütün çalışmalara rağmen iş
sağlığı ve güvenliği konusunda ne yazık ki istenilen
düzeye gelinememiş olup geçmişe dönük istatistikler de bunu ortaya
koymaktadır.
Ülkemizde iş
sağlığı ve güvenliği alanında Sosyal Güvenlik
Kurumu verilerini esas aldığımızda yaklaşık
olarak günde 176 iş kazasının olduğunu ve bu kazalar sonucu
3 işçinin hayatını kaybetmekte olduğunu, 5 işçinin ise
iş göremez hâle geldiğini görmekteyiz.
Türkiyede son
yıllarda ekonomik büyümeye paralel olarak, gerek işletme
sayısında ve gerekse de çalışan sayısında ciddi
anlamda artış olmasına rağmen bu kazalarda ciddi anlamda
bir azalma olduğu ama buna rağmen ölümlerde ve iş kazaları
sayılarında dünya ortalamasına baktığımızda,
Türkiye'nin hâlâ dünya standartlarının çok çok üstünde olduğunu
müşahede ediyoruz. Bu da iş sağlığı ve
güvenliğiyle ilgili, ülke olarak almamız gereken daha çok uzun
mesafeler olduğunu bize göstermekte.
Elbette ki alacağımız
önlemlerle kazaları tamamen sıfırlayamayabiliriz ama bu iş
kazalarının çok önemli bir kısmının önlenebilir
olduğunu dikkate aldığımızda, bu anlamdaki
alınacak olan tedbirler noktasında Türkiyede yapmamız gereken
çok iş olduğunu da rakamlar bize net olarak ortaya koymakta.
Değerli arkadaşlar, iş
sağlığı ve güvenliğiyle ilgili bu dönemde yapılan
en önemli düzenleme, hiç şüphesiz ki, iş sağlığı
ve güvenliğiyle ilgili müstakil bir yasanın çıkarılmış
olmasıdır. Bilindiği gibi, Türkiyede ilk kez geçen yıl haziran
ayında, Meclisimizin ortak iradesiyle İş
Sağlığı ve Güvenliği adı altında bir
düzenleme yasalaştı ve yürürlüğe girdi. Daha önce,
çalışanların yalnız yüzde 2si iş
sağlığı ve güvenliği kapsamındayken, yapılan
bu düzenlemeyle birlikte bu kapsam genişletildi ve bütün
çalışanların, kamu ve özel ayrımı yapmadan, tüm
çalışanların iş sağlığı ve
güvenliği kapsamına alınması sağlandı.
Yine, bu yasal düzenlemedeki ön önemli
kazanımlardan biri, 10dan az çalışanı bulunan iş
yerlerinde çok tehlikeli ve tehlikeli iş yerleri için zorunlu tutulan
iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yerine
getirilmesi için gereken bedelin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından finanse
ediliyor olmasıdır.
İş kazalarını
irdelediğimizde, iş kazalarının önemli bir kısmının
çok tehlikeli ve tehlikeli iş yerlerinde meydana geldiğini göz
önüne aldığımızda, bu düzenlemenin önemini daha net bir
şekilde ortaya koyuyor.
Yine, bu düzenlemeyle çok tehlikeli
sınıfta yer alan maden, metal ve yapı işleri ile tehlikeli
kimyasallarla çalışılan sektörler veya büyük endüstriyel
kazaların olabileceği iş yerlerinde risk değerlendirmesinin
yapılmaması işi durdurma sebebi olarak sayılmaktadır.
Yine, bu düzenlemede iş yeri hekimi ve
iş güvenliği uzmanlarının, iş
sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yürütülmesindeki
ihmallerinden dolayı, hizmet sundukları işverene karşı
sorumlu oldukları da yine kanun hükmü olarak düzenlenmiştir. Bu
yasanın müstakil iş sağlığı ve güvenliği
yasası olması, iş kazaları ve meslek
hastalıklarının önlenmesine yönelik ilgili tüm tarafların
yetki ve sorumluluklarını net olarak ortaya koyması
açısından son derece önemli ve hayati önemde bir yasal düzenleme
olmuştur.
Değerli
arkadaşlar, alt işveren olayına gelince: Bilindiği gibi,
ilk olarak 1936 yılında çıkarılan bir yasayla Türkiye alt
işverenlikle tanıştı, daha sonra 1970 yılında
çıkarılan bir yasal düzenleme -anayasanın iptaliyle birlikte
1971 yılında- ve en son 2003 yılında kabul edilen 1475
sayılı Kanunun yerini alan 4857 sayılı İş
Kanununun 2nci maddesiyle de alt işverenlikle ilgili bir düzenleme
yapıldı.
Şimdi bu konuda önce
şunu ifade edeyim: Şu an alt işverenlik sonucunda, hepimizin
taşeron işçisi olarak tabir ettiği, yüz binlerce
çalışan var. Burada, gerek kıdem tazminatı gerek
çalışma koşulları ve buna benzer en temel insani
hakların kullanılması noktasında ciddi anlamda problemler
olduğunu hepimiz müşahede ediyoruz. Burada önümüze çıkan en
önemli sorunlar: Kıdem tazminatının ödenmemesi, yıllık
ücretli izin haklarını kullanamamaları, iş
sağlığı ve güvenliği tedbirlerine tam olarak riayet
edilmemesi, çalışanların ücretlerinin tam ve zamanında
ödenmemesi, aynı zamanda ihale sürelerinin kısa olması
neticesinde sendikal örgütlenmenin olmaması şu anda taşeron
uygulamalarıyla ilgili çalışma hayatında yaşadığımız
en önemli sorun. Biz AK PARTİ Hükûmeti olarak, AK PARTİ Grubu olarak
çalışma hayatıyla ilgili sorunları görmemezlikten gelme ve
öteleme yerine, sorunlarla yüzleşmeyi ve bununla ilgili gereken yasal
düzenlemeyi yapmayı kendisine şiar edinen bir siyasi kadroyuz. Gerek
çalışanlara toplu sözleşme hakkının verilmesi gerek
Toplu İş İlişkileri Yasasının hayata geçirilmesi
gerek -az önce ifade ettiğim- iş sağlığı ve güvenliğiyle
ilgili düzenlemenin yapılması ve en son olarak da şu anda
Çalışma Bakanlığı bünyesinde
çalışmaları yapılan ve az önce saydığım
sorunları da ortadan kaldıracak olan alt işverenlikle ilgili
yasa tasarısı, bu anlamdaki samimi irademizi ortaya koyması
açısından son derece önemi örnekler.
Değerli
arkadaşlar, bu bahsettiğim temel sorunlarla ilgili 12 Ocak 2012
tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Sayın
Faruk Çelik başkanlığında, kamu kesiminde çalışan
alt işverenler ve işçi dernekleriyle birlikte bir toplantı
yapıldı ve bu anlamda yaşanan sorunlar ve çözüm önerileriyle
ilgili 14 maddelik bir tespit yapıldı.
Daha sonra yine
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Faruk Çelik
başkanlığında, Üçlü Danışma Kurulunu temsil eden
işçi ve işveren konfederasyonu temsilcileri, Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasi
parti temsilcilerinin katıldığı toplantılar
düzenlendi. Bu toplantılar sonucunda, kıdem tazminatının
ödenmemesiyle ilgili, alt işverenlik uygulamasında bir yıldan az
süreyle sözleşme yapılması, bir yıllık kıdem
şartı sağlansa dahi kıdem tazminatının
değişen alt işverenler tarafından ödenmemesi sonucunda
işçiler kıdem tazminatlarını ya hiç alamamakta ya da uzun
yargı süreçleriyle genellikle asıl işverenden alabildiği
tespiti doğrultusunda yasal düzenleme yapılması; yıllık
ücretli izne hak kazanılamaması neticesinde meydana gelen
mağduriyetlerin giderilmesi; yine, alt işverenlerin ekonomik
açıdan zayıf olmaları nedeniyle, iş
sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin
alınmasını asıl işverenlerden beklemekte ve iş
kazası oluşmasını önleyici tedbirlere ve eğitimlere
gereken önemleri vermedikleri tespitiyle yeni yapılacak düzenlemede bu
konuyla ilgili hususların yer alması; ücretlerin tam ve
zamanında ödenmemesinden dolayı çalışanların
mağduriyetinin giderilmesi; yine, hizmet alım ihalelerinin genellikle
bir yılın altında yapılması ve alt işverenlerin,
işçilerin toplu iş sözleşmesi yapmalarını, kıdem
tazminatı ve yıllık ücretli izne hak kazanmalarını,
daha uzun süre istihdam güvencesi sağlamalarını engellediği
tespitiyle bu konularla ilgili yasal düzenleme yapılması
hususları yapılan çalışmalar neticesinde tespit
edilmiştir.
Şu anda bu konuyla
ilgili yasal çalışmada son aşamaya gelindiğini hepimiz
biliyoruz. Bu konularla ilgili bütün sosyal tarafların, Üçlü
Danışma Kurulunun, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin ve
Mecliste grubu bulunan bütün siyasi partilerin katkı verdiğini
biliyoruz.
Ben inanıyorum ve
ümit ediyorum ki, bununla ilgili çalışma bir an önce neticelenir ve
yine, daha önce çalışma hayatının demokratikleşmesi
noktasında attığımız adımlara paralel olarak
yapacağımız bu yasal düzenlemelerle birlikte, özellikle
taşeron işçilerin sorunlarının çözümü noktasında da
çok önemli mesafeler alacağımızı ümit ediyor ve bu duygularla
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kaçar.
Lehinde, Ankara
Milletvekili İzzet Çetin.
Buyurunuz Sayın
Çetin. (CHP sıralarından alkışlar)
İZZET ÇETİN
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; BDPnin grup önerisi lehinde söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, Barış ve Demokrasi Partisinin grup önerisi,
gerçekten, ülkemizde hemen hemen her sabah uyandığımızda
içimizi karartan haberlere konu bir gündem. Esasında, geçtiğimiz mart
ayında, aynı konuda bizim de Cumhuriyet Halk Partisi olarak
vermiş olduğumuz grup önerisi bu salonda görüşülmüş ve AKP
oylarıyla Meclis araştırması açılması, bir
komisyon kurularak araştırılması kabul edilmemişti. Şimdi,
aynı konuda yine bir öneri üzerine söz aldık.
Değerli
arkadaşlar, ülkemiz, ne yazık ki çalışma yaşamı
açısından, giderek, son derece geri, Orta Çağın kölelik
koşullarına doğru son derece hızla yol alan bir ülke
konumunda.
Az evvel, AKP sözcüsü
arkadaşımın, eski bir kamu çalışanları
sendikasında görevli arkadaşımın, özellikle işçi
sağlığı, iş güvenliği, iş kazaları ve
taşeron uygulamasının önlenmesine ilişkin bir öneri
aleyhine söz alırken nasıl konuşacağını merakla
beklemiştim. Sanki Çalışma Bakanının yerine kendisini
koyarak, icraatın içinden yaptıklarını ama yapmak isteyip
de yapamadıklarını yapmış gibi anlatmasına
tanık olduk.
Kıdem
tazminatının kaldırılmasına gerekçe olarak -Hükûmet Programında
var olduğu gibi- kıdem tazminatının bazı
işverenlerce ödenmemesi gösteriliyor. Yine alt işveren
uygulamasında, Çalışma Bakanlığı, taşeron
sistemini Türkiyede asıl çalışma biçimi hâline dönüştürme
gayretlerini meşrulaştırmak için bir yasa yapma girişimini
Meclise empoze etmeye çalışıyor ve gerçekten, esas öneri
üzerinde çıkıp burada, yine İş kazalarında AKP
döneminde giderek azalma var ama ne yazık ki yeterli değil, azalma
devam edecek, alınan önlemlerle daha da azalacak. dedi.
Şimdi ben, hem
sevgili sendikacı dostuma hem de AKP Grubuna burada birkaç rakam vermek
istiyorum. Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz yıl
Çalışma Bakanımıza yazılı bir soru önergesiyle
sordum. İş kazalarında ülkemizin Avrupa 1incisi, dünya 3üncüsü
olduğu belirtilmektedir. İş kazalarının bu kadar
yaygınlaşmasının nedeni olarak bu alandaki denetimsizlik
gösterilmektedir. 2011 yılının sadece Eylül ayında 56
işçinin yaşamını yitirdiği, 686 işçinin de
yaralandığı bilgisi basın yayın organlarında yer
almıştır. 19uncu Dünya İş Sağlığı
ve Güvenliği Kongresinin açılış töreninde yapmış
olduğunuz konuşmada, iş kazalarının yüzde 98inin
önlenebilir olduğunu söylemiştiniz. diyerek Türkiyede iktidar
olduğunuz 2002 yılından bugüne kadarki kaza raporunu
istemiştim. Bakan, herhâlde bürokratların
hazırladığı bir belge olmasına rağmen bize
gönderdi dürüstçe. 2002 yılında 872 ölümcül iş kazası ve
sürekli iş göremeyen işçi sayısı 1.820; 2003te 76.668
iş kazasında 1.451 iş göremez şekilde sakat, 810 ölü; 2004te
83.830 iş kazası, 1.421 iş göremez, 841 ölü; 2005te 73.920
kaza, 1.374 iş göremez, 1.072 ölü; 2006da 79.027 iş kazası,
1.953 sakat, 1.592 ölü; 2007de 80.600 kaza, 1.550 sakat, 1.043 ölü; 2009da
64.316 kaza, 1.668 sakat, 1.171 ölü; 2010da 62.900 kaza, 1.976 sakat iş
göremez sakat-, 1.444 ölü; 2011 yılı yine 70 bin kaza, 1.296 sakat,
840 ölü. Değerli arkadaşlar,
bunları artırmak mümkün ama bunlar, hava raporu gibi söylenecek
rakamlar değil, iktidar partisi olarak sizin utanç duymanız gereken
rakamlar.
Dünya İşçi
Sağlığı ve İş Güvenliği Kongresinde yine
Sayın Bakan, her dakikada 4 kişinin dünyada iş kazalarından
öldüğünü söylüyor. Bizim ülkemizde de ortalama her gün 4 işçi iş
cinayetlerinde yaşamını yitiriyor. Daha 7 Ocak günü
Zonguldaktaki maden ocağında yine 8 işçimiz ne yazık ki
göçük altında kaldı ve yaşamını yitirdi. Bu konuya
duyarsız kalmak, herhâlde, bir milletvekilinin hiç aklından
geçirmemesi gereken bir konu.
Değerli
arkadaşlar, bakınız, diyor ki İnsan Hakları Evrensel
Bildirgesinin 3üncü maddesi: Herkesin yaşam, özgürlük ve kişisel
güvenlik hakkı vardır.
Yine İnsan
Hakları Evrensel Bildirgesinin 4üncü maddesi Hiç kimse kölelik ya da
kulluk içinde tutulamaz, tüm biçimleriyle kölelik ve köle ticareti
yasaktır. diyor.
Yine İnsan
Hakları Evrensel Bildirgesinin 7nci maddesi Yasa önünde herkes
eşittir ve fark gözetilmeksizin herkesin yasanın
koruyuculuğundan eşit olarak yararlanma hakkı vardır. Bu
Bildirgeye aykırı her türlü ayrımcılığa ve böyle
bir ayrımcılığın kışkırtılmasına
karşı herkesin eşit olarak korunma hakkı vardır.
Şimdi biz
Anayasamızı değiştirdik, Anayasamızdaki
90ıncı maddeyle bu belgeleri geçerli yasa kuralı hâline
getirdik.
Değerli
arkadaşlar, bakınız, önceki gün Şırnakta bir
halı sahada futbol maçı yapan gençlerden 7 tanesi bir heyelan sonunda
yaşamını yitirdi. Baktığınızda Bunun neresi iş kazası? ya da Bu
konuyla alakası nedir? diyeceksiniz. Belediye Başkan Vekili
açıklama yaptı dün akşam, dedi ki: O iş yeri 2002den beri
ruhsatsız. yani kayıt dışı.
Şimdi, eğer ekonominin yüzde 40a
yakın bölümü kayıt dışı ise az evvel verdiğim
rakamlar yüzde 40 artırılması gereken rakamlardır.
Kayıt dışı alan kanun dışı alandır.
Orada ne güvence vardır ne sigorta vardır ne sendika vardır ne
vergi vardır ne kayıt vardır, adı üstünde. O yüzden,
oralardaki ölümcül kazalardan Sosyal Güvenlik Kurumunun haberi de yoktur.
Patron onu örtbas eder, işçiye, o güne kadar vermediği yüklüce
parayı işçi ailesine
Yüklüce dediğim, işçi için 3-5 bin
lira bile büyük paradır. Çalışanların yüzde 47si -Maliye
Bakanlığının söylediği şekliyle veriyorum
oranı- eğer asgari ücretle çalışıyorsa, ekonominin de
yüzde 40ı kayıt dışı ise,sen toplam 25 milyon
çalışan içerisinde sadece 570 bin işçi toplu sözleşmelilik
hakkını kullanabiliyor ise ve memurlarının yarısı
bile sendikalara üye olamıyorsa, üye olduğu sendika da korkudan
yandaş sendika ise varınız çalışanların hâlini
siz düşününüz; çalışırken bir kazaya muhatap olmaması
mümkün değil.
Şırnaktaki olaya dönecek
olursak, orada da bir iş cinayeti işlendi. Oradaki sorumlu, o
çadırı işleten patrondur, onu görmezden gelen belediyedir, onu
görmezden gelen siyasal iktidardır, Çalışma Bakanıdır,
Başbakandır, ona ruhsat verendir, o 7 gencin hesabını
vermekle yükümlü olan iktidar partisidir.
Değerli arkadaşlar,
bakınız, Türkiyede iş kazaları çok yoğun bir
şekilde yaşanıyor; yaşanmazsa şaşarım.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı kendisine bağlı,
Başbakanlığa bağlı Başbakanlık
Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Yatırım
Kılavuzu bölümüne bir bakınız, İnternete giriniz ve
bakınız. Türkiyeye yabancı yatırımcıları
çağırırken Başbakan, 10 tane neden sayıyor,
sıralıyor yukarıdan aşağıya. 10 neden içerisinde 3üncü
sırada da, Türkiyede yatırım yapmak için, nitelikli ve
rekabetçi iş gücü bölümünde aynen şöyle diyor: Türkiyede haftada
52,9 çalışma saati, çalışan başına yılda 4,6
gün hastalık izniyle Avrupadaki en uzun çalışma süreleriyle
çalışan başına ortalama hastalık izninde en düşük
oran bizde. Ey Batılılar, patronlar, gelin ülkemize yatırım
yapın
Değerli
arkadaşlar, benim ülkemde, bu Meclisin yaptığı
çalışma yasalarında, İş Kanununda haftalık
çalışma süresi 45 saattir. Bu sürenin dışında resmî
olarak
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İZZET ÇETİN
(Devamla) -
Başbakanlık tanıtım belgelerinde 52,9 saatse
ve hastalanma hakkı yoksa işçinin, köle gibi
çalıştırılıyorsa, iş cinayetlerinin sorumlusu hiç
kimse değil Başbakandır.
İş
kazalarının önlenmesi için verilmiş olan bu öneriye olumlu oy
vermenizi rica ediyor, saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çetin.
Aleyhinde, Isparta Milletvekili
Recep Özel.
Buyurunuz Sayın
Özel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Barış ve
Demokrasi Partisinin vermiş olduğu grup önerisi aleyhinde söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Getirilen grup
önerisinde, elbette ki iş kazalarının da yaşanması,
taşeronlaşmanın işçinin aleyhine olması anlamında
bu önergenin gündeme gelmesi, bizim bu konularda bir yasal düzenleme, bir çalışma
yapmayacağımız anlamına da gelmez. Elbette ki iş
kazası ah keşke yaşanmasa, ülkemiz de iş kazası
olmayan bir ülke hâline gelebilse, ama dünyanın en gelişmiş
ülkelerine baksanız, en modern ülkelerde de bu iş kazaları her
zaman olabilmekte.
Birtakım rakamlar
verdi İzzet Bey, iş kazası miktarları arttı
Ekonomimiz büyüyor, iş yerleri büyüyor, sanayisi büyüyen bir yerde
Oransal
olarak rakamları ah keşke burada açıklamış
olsaydı, oran olarak ne kadar iş kazalarının da
düşmüş olduğunu, önlemlerin alınmış olduğunu
görürdü ve yüce Meclisi ve bizleri de bilgilendirmiş olurdu.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Bilmeden konuşuyorsun.
RECEP ÖZEL (Devamla)
Bugünkü gündemimiz bellidir. Bugün bir saat süreyle Sayın Tarım
Bakanımız sözlü sorulara, denetim konusu anlamında muhalefetin
sormuş olduğu sorulara cevap verecek: arkasından da 2/Bdeki
birtakım sıkıntıları gidermek anlamında bir yasal
düzenlemeyi Meclisin gündemine getirmek ve bir an önce
yasalaştırıp buradaki sıkıntıları bir nebze
de olsa çözmek istiyoruz. Bu nedenle, Barış ve Demokrasi Partisinin
grup önerisine katılmadığımızı ama
içeriğinde de bütün alınması gereken önlemleri AK PARTİ
hükûmetlerinin aldığını bildiriyor, hepinize saygılar
sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Özel.
Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri
kabul edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve daha sonra
oylarınıza sunacağım.
2.- AK PARTİ
Grubunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun 5, 12, 19 ve 26 Şubat
2013 Salı günkü birleşimlerinde bir saat süreyle sözlü soruların
görüşülmesini müteakip diğer denetim konularının
görüşülmeyerek gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer
alan işlerin görüşülmesine; 6, 13, 20, ve 27 Şubat 2013
Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine
ilişkin önerisi
29/01/2013
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu;
29.01.2013 Salı günü (bugün) toplanamadığından, İç
Tüzükün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında bulunan 396 ve 329 sıra
sayılı kanun teklifi ve tasarısının bu
kısmın 3 ve 5 inci sıralarına alınması ve
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesi;
Genel Kurulun;
5, 12, 19 ve 26 Şubat 2013 salı günkü birleşimlerinde 1
saat Sözlü Soruların görüşülmesini müteakip diğer denetim
konularının görüşülmeyerek Gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmında yer alan işlerin görüşülmesi;
6, 13, 20, ve 27 Şubat 2013 çarşamba günkü
birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesi;
29 Ocak 2013 Salı günkü birleşiminde 396
Sıra Sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar;
30 Ocak 2013 Çarşamba günkü birleşiminde 394 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar;
31 Ocak 2013 Perşembe günkü birleşiminde 329 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar;
Yukarıda belirtilen
birleşimlerde gece 24.00'te günlük programların tamamlanamaması
hâlinde günlük programların tamamlanmasına kadar;
5, 12, 19 ve 26
Şubat 2013 salı günkü birleşimlerinde 15.00 20.00 saatleri
arasında;
6, 7, 13, 14, 20, 21, 27
ve 28 Şubat 2013 çarşamba ve perşembe günkü birleşimlerinde
14.00 20.00 saatleri arasında;
Çalışmalarına
devam etmesi,
Önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
lehinde, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın.
Buyurunuz Sayın
Aydın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AK PARTİ grup önerimizin lehinde söz
almış bulunuyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, tabii ki yeni
bir haftaya yeni bir başlangıç yapıyoruz, haftamızın,
çalışmalarımızın hayırlara vesile
olmasını temenni ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, tabii getirmiş olduğumuz grup önerisi
Bugün
Danışma Kurulu toplanamadığı için, İç Tüzük
19uncu madde gereği biz AK PARTİ Grubu olarak grup önerimizi
getirdik. Bu grup önerimizle hem çalışma saatlerine yönelik hem de
yine bu haftaki gündemle alakalı olarak birtakım önerilerimiz olacak.
Değerli
arkadaşlar, grup önerimizle birlikte, biz, 396 sıra sayılı
Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine
Adına Orman Sınırları Dışına
Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım
Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi yani 2/B olarak bilinen kanun
teklifini bugün burada görüşmeyi planlıyoruz ve bu kanun teklifinin
bitimine kadar da görüşme gibi bir önerimiz var.
Değerli
arkadaşlar, bu öneriyle, tabii malum, 2/B arazileriyle ilgili ciddi bir
talep vardı halkımızda ve burada da daha önce, geçtiğimiz
yıl nisan ayında çıkardığımız kanunla arazi
bedellerinin yüzde 70 rayiç bedelle alınması noktasında, hak
sahipleri tarafından alınması noktasında bir düzenleme
yapılmıştı. Ancak, dar gelirlileri de düşünerek, hak
sahiplerini, sıkıntıda olan, mağdur olan, durumu zayıf
olan hak sahiplerini de düşünerek özellikle taşınmazın 400
metrekareye kadar olan kısmı ya da bundan daha küçük tek parçalı
bir taşınmaz da olabilir, evi olabilir, iş yeri olabilir, küçük,
dar bir bahçesi olabilir, 400 metrekareye kadar olan kısmının
rayiç bedelinin yüzde 70i değil de yüzde 50si oranında hak sahibine
verilmesi noktasında bir öneri bu. Biraz daha mağdur, fukara, gariban
kesimleri ilgilendiren, onların haklarını bir şekilde daha
düşük bir bedelle iade eden, güzel, desteklenmesi gereken bir öneri. Hak
sahipleri de bu kanunun bir an önce çıkmasını bekliyor.
Yine, aynı şekilde, değerli
arkadaşlar, biz bu öneriyle -yarın- çarşamba günü de Türk
Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu Tasarısı ile yine aynı
şekilde bedellinin içinde bulunduğu birleştirilmiş
tasarıyı burada görüşmeyi planlıyoruz. Burada da, Disiplin
Kanunu Tasarısında disiplin hükümleri ile ilgili düzenlemelerle
birlikte, özellikle, yine, kamuoyunda ciddi manada beklenen bedelli hususuyla
ilgili bir düzenleme de yer alıyor. Burada da, özellikle, bedelli
yasasını çıkardığımız dönemde otuz
yaşını doldurup da o günün şartlarında,
şartları tutmasına rağmen müracaat edemeyenler ile müracaat
edip de bir taksitini yatırıp daha sonraki taksitlerini akamete
uğratanlarla ilgili ikinci bir hak doğurmuş olacağız.
Çünkü, buna ilişkin hem yargıya da intikal eden birçok husus var,
kamuoyundan da bu noktada gelen talepler var. Ödeme güçlüğü çekmişler, taksitin birini ödemiş
gerisini ödeyememiş; bir kereye mahsus olarak tamamını ödemesi
koşuluyla şartları tutanlar -yine, değerli arkadaşlar-
bu kanundan istifade etsin diye bedelliyle ilgili bir yasal düzenleme
getiriyoruz. Onu da inşallah yarın hep birlikte burada görüşerek
çıkartmayı öneriyoruz.
Aynı şekilde, değerli
arkadaşlar, grup önerimiz ile birlikte, biz, perşembe günü de, yine,
Yükseköğretim Kanununda bir değişiklik getiriyoruz. Bununla da,
Diyarbakır ilimizde beklenen Selahaddin Eyyubi Üniversitesinin
kurulması noktasında bir yasal düzenleme getireceğiz. Bu yasal
düzenlemeleri yaptıktan sonra haftayı tamamlayacağız.
Aynı şekilde, yine, şubat
ayına yönelik olarak da -daha önce de böyle yapıyorduk, aylık
çalışma saatlerine yönelik grup önerileri getiriyoruz- yine
çalışma saatlerini düzenleyen bir grup önerisi. Buna göre, şubat
ayı içerisinde, salı günleri 15.00 ile 20.00 arası,
çarşamba ve perşembe günleri de, değerli arkadaşlar, 14.00
ile 20.00 arasında Meclis çalışmalarını düzenleyen bir
grup önerisidir.
Ben grup önerimizin
inşallah, hayırlısıyla geçmesini arzuluyor, planlıyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Aydın.
Aleyhinde, İstanbul
Milletvekili Melda Onur. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Onur.
MELDA ONUR
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli vekiller; AKPnin,
çalışma koşullarıyla ilgili verdiği grup önerisi
üzerine konuşacağım.
Tabii, konu
Çalışalım yani ne şekilde gerekiyorsa
çalışalım, sabahtan akşama kadar çalışalım
ama önemli olan, tabii, içeriği. Çalışalım, parlamenter
demokrasi işlesin, parmak vekilliği yapmayalım, yeter ki
çalışalım. Bu konuyla ilgili olarak -fırsat bildik- hani dervişin
fikri neyse zikri hesabı, hep aynı şey geliyor
aklımıza. Geçenlerde, çalışma deyince, bir tane yazar,
kadınlarla ilgili şöyle bir şey söyledi, dedi ki:
Çalışmak isteyen kadınlar şiddet görüyor. Benim
aklıma birdenbire 2009 senesi geldi. O zaman da Bakan Mehmet
Şimşek, işsizliğin artışını
kadınlara ihale etmişti, şöyle demişti: İşsizlik
oranı niye artıyor biliyor musunuz? Çünkü kriz döneminde daha çok
iş aranıyor. Özellikle kadınlar arasında kriz döneminde
iş gücüne katılım oranı daha artıyor. Yani bu ülkede
her şeyin suçlusu kadınlar.
On yıllık AKP
iktidarının övündüğü, kalkınma. Aslında, daha sonra,
tarihe kalkınmayla geçmeyecek bu iktidar dönemi. Neyle geçecek biliyor
musunuz? Her zaman söylüyoruz, uzun tutukluluklar ve bir de buna eklenen kadın
cinayetleriyle geçecek. 24üncü Dönemse, siyasetin kadının nasıl
yaşayacağı üzerinden kurgulandığı bir dönem
olarak tarihe geçecek ne yazık ki. Bu nasıl olacak? Kadın ne
zaman evlenecek? Kadın niye boşanmamalı? Kadın
doğuracak mı doğurmayacak mı? Kadın kaç çocuk
doğuracak? Kadın ne yöntemle doğuracak? Bu şekilde
kararın kendisine değil, bu ülkenin Başbakanının, bu
ülkenin devlet bakanının, bu ülkenin Sağlık
Bakanının inisiyatifine bırakıldığı bir dönem
olarak tarihe geçecek ne yazık ki ve bu yüzden pek çok kadının
şiddet gördüğü ve kuytu köşelerde ölüp gittiğini yazacak.
Biliyorsunuz 8 Martta yasa çıktı,
ardından, yaklaşık on ay yönetmelik bekledik; çok yeni olarak
yönetmelik hazırlandı, gündeme geldi, ancak bu dönem onlarca
kadının canına mal oldu. Bu noktada çok karışık
rakamlar var. Mesela, Bianetin
rakamları 150 kadın diyor. Kadın Cinayetlerini
Durduracağız diye bir platform var. Belki görmüşsünüzdür,
gencecik kızlar kadın arkadaşları için Nasıl orada
burada kurtarırım, koruma verdiririm? diye koşturup duruyorlar.
Onun açıklayacağı rakamlar bu yıl için 230. Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığıyla Kadının Statüsünü Güçlendirme
Merkezi net bir rakam veremiyor, yani net bir kayıt tutulmuyor. Bu da
şu demek: Kadının adı yok.
Sevgili arkadaşlar, kadına
şiddetin Türkiye Büyük Millet Meclisine kadar uzandığı, bir
kadın vekilin bile şiddet gördüğü bir atmosferdeyiz ne
yazık ki.
Şimdi, kadınlar tabii eli kolu
sıvadı, yönetmelik beklerken koruma alamayan kadınlara yalvar
yakar koruma almaya çalışıyorlar, kimisini koruyorlar, kimisini
koruyamıyorlar.
Şimdi, bu platformdan söz ettim size,
birkaç tane rakam var niye şiddet gördükleri ve niye öldürüldükleri
üzerine. Kadınların öldürülme sebeplerinde en büyük oran kendi
hayatına dair karar vermek. Az önce ne dedik? Karar verememe, kanaat
önderleri bunu özellikle körüklüyorlar, yüzde 53 oranıyla koruyor.
Kadınların öldürülme sebeplerinde başta boşanmak isteme
yüzde 28le yer alıyor ve kocası ya da eski kocası
tarafından öldürülen kadınların oranı yüzde 47den yüzde
69a çıktı 2008-2011 verileriyle.
Şimdi, yönetmelik çıktı,
biliyoruz ki, tabii ki çok sayıda eksiklikleri var ama hiç olmazsa bu
yönetmelikte bir nebze soluk alınabilecek. En azından şu
eksikliğinin olduğunu biliyorum, bir kadın avukat arkadaşımız
dedi ki: Biz aslında mülteciler üzerine de bir değişiklik
yapılmasını istedik,
mülteci kadınlar da burada şiddete uğruyor ve cinayete
kurban gidiyor ama burada mütekabiliyet esas alınmış, oysa insan
haklarında mütekabiliyet yoktur. Tabii, bu yönetmelik olsun yine,
çıksın yeter ki, çıktı, üzerinde kadın
arkadaşlarımızla gerekli değişiklikleri yaparız,
yeter ki kadınlarımız daha fazla cinayetlere kurban gitmesin.
Ama her zaman için şunu söylüyoruz: Kadına yönelik şiddet ve
kadın cinayetlerinde esas olan anlayış. Dünyanın en güzel yasalarını
yapabilirsiniz, en mükemmel yönetmeliklerini getirebilirsiniz ama
anlayış değişmezse hiçbir şeye engel
olamıyorsunuz.
Şimdi, size
platformun, işsizlik ve kriz dönemlerinde ne kadar
arttığına dair bir başka rakamını
söyleyeceğim: Krizin karşımıza
çıkardığı bir oransa öldürülen kadınların maddi
durumları oluyor, yüzde 31i alt sınıflardan ve özellikle kriz
dönemlerinde, işsizlik dönemlerinde
bu rakamlar çok ciddi oranda katlanıyor.
Şimdi, bunu duyunca
aklımıza hemen yine başka bir manzara geliyor: Güzel bir
düğün, güzel bir gelin, yakışıklı bir damat ve nikâh
kıyan Başbakan, devlet bakanı, ısrarla 3 çocuk
Şimdi 3 de yetmez 4 çocuk, 5 çocuk demeye başladılar.
Geçenlerde şöyle bir şey söylüyordu: 1 çocuk iflas, 2 çocuk iflas, 3
çocuk yerinde saymak. daha sonra ona patinaj dedi,
Şimdi, ben, size
geçenlerde Kocaelinde olan bir vakayı hatırlatayım: 3 çocuklu
bir aile. Erkeğin maddi sorunları var, borç sorunları var. Ne
yaptı? Karısını öldürdü, 3 tane çocuğunu gözünü
kırpmadan teker teker öldürdü. Bir tane bebeğin açlıktan
öldüğünü zannettik ama meğer onu da öldürmüş. İşte
iflas budur. Değerli vekiller, iflas dediğiniz şey budur.
Keşke bu nikâhlara gittiklerinde çocuğun yanında bir de uygun
bir dille Eşinize şiddet
uygulamayın, eşinize iyi davranın, eşler birbirine
saygı göstersinler. diyebilse, keşke bunu açık alanda sürekli
olarak ifade edebilse. Bunu şunun için söylüyorum: Açıkça, iki gündür
kulaklarımıza inanamaz olduk, biliyorsunuz, Başbakan tutuklu
komutanlarla ilgili bir şeyler söyledi ve Başbakanı izleyen, onu
seven medya, yorumcular, toplum birdenbire bakış açısını
değiştirdi. Birdenbire komutanlarla ilgili olumlu sözler sarf
edilmeye başlandı. Bunun bir insan hakkı ihlali olduğundan
bile söz edilmeye başlandı. Oysa, biz daha önceleri askerin insan
hakkı dediğimizde darbecilikle suçlanıyorduk. Başbakanla
hangi noktada, ne ara bir araya geldik onu bilmiyorum ama iyi ki de geldik.
Bugün sosyal medyada bir kadın arkadaş şöyle bir şey
yazmış, diyor ki: Başbakan, kadına yönelik şiddette
yargıyı etkilese, günde 5 kadın öldürülüyor, binlerce tecavüzcü,
tacizci saklanıyor, belki, adalet gelir.
Evet, yargıyı
tutuklu komutanlarla etkilerken, bir de kadın cinayetleriyle ilgili olarak
etkileyin deriz çünkü size iki tane örnek söyleyeceğim. Bir tanesi,
geçenlerde Ankara Adliyesinde görüldü, karar duruşmasıydı ve
eşini öldüren eş beraat etti. Beraat etme gerekçesi
kıskançlık dolayısıyla yapılmış bir
cinayetti- akli dengesi yerinde olmadığı idi. Beraattan daha
sonra, işte hastaneye gönderildi ama bu arkadaşımız bir
kamu kurumunda, Devlet Demiryollarında senelerdir güvenlik işinde
çalışıyordu. Akli dengesinin o zaman yerinde olmadığı
nasıl oldu da anlaşılmadı bilmiyoruz.
Geçenlerde Siirtteydik,
Esin Güneş bir öğretmen, iki yıl önce uçuruma itildi. Daha dava
bitmedi ama biz itildiğini
Hadi, burada yargıyı
yönlendirmeyelim, devam ediyor fakat öyle bir şey oldu ki
kadıncağız uçurumun dibinde bulunduğunda kazadan o kadar
eminlerdi ki olay yerine savcı gitmedi, kadıncağıza otopsi
yapılmadı. Ailesinin isyan ettiği noktada tekrar Adli Tıpa
gitti, yargının seyri değişti. Geçenlerde 10uncu
duruşmadaydık ve kadın dernekleri yine oradaydı ve korkuyla
beraat bekliyorlardı. Eğer beraat etseydi, bu delilsizlikle beraat
etseydi bir sürü de hatalı raporlar vardı Adli Tıptan gelen-
ciddi anlamda yaralanacaktı vicdanlar ama bir avukat sayesinde bir celse
ileri attı. O avukat ÇHD Genel Başkanıdır ve şu anda
yapılan avukat operasyonunda içeri alınmıştır, Selçuk
Kozağaçlıdır.
Son olarak şunu
söylemek istiyorum: En başta, kadın erkeğin eşit
olmadığına inanan bir Başbakan ve -umuyorum ki
kadınlar aynı şeyi düşünmüyordur ama- bunu söyleyen iktidar
bu dilini değiştirmezse bu kadın cinayetlerini daha çok görürüz.
CHP Grubu adına
şunu söylüyorum ki bu ülkede ne bir din diğerinin üzerinde ne bir
ırk ne bir ulus diğerinin üzerinde ne de erkek kadının
üzerindedir ne de erkek kadından daha eşittir.
Teşekkür ediyorum.
(CHP ve BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Onur.
Lehinde Bursa
Milletvekili Hüseyin Şahin. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Şahin.
HÜSEYİN
ŞAHİN (Bursa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'de çok güzel
şeyler oluyor, her gün ülkemiz değişiyor, gelişiyor ve
medeni dünya ülkeleri seviyesine gelmek için ellerinden gelen gücüyle
çalışıyor, bunların hepsini yaparken de on yıldır
ülkemizi idare eden AK PARTİ iktidarıyla bunları
gerçekleştiriyor, tabii bunun başında da hâliyle Sayın
Başbakanımız var. Sayın Başbakanımıza sadece
Türkiye'deki insanlar değil, bütün dünya hayranlıkla bakmakta ve
gıptayla da izlemektedir.
Az önce bir
konuşmacı arkadaşımız, burada Kadın ve
erkeğin eşit olmadığına inanan bir Başbakan.
dedi. Bu söylemi asla kabul etmiyoruz. Biz cennetin dahi anaların
ayağının altında olduğuna inanan bir nesiliz ve
Sayın Başbakanımız da bunu müteaddit defalar, hem
kürsülerden hem yaptığı mitinglerden hem de yazılı ve
sözlü beyanatlarıyla kamuoyuna duyurmuşlardır, bunun böyle
olmadığını ve bunu kabul etmediğimizi belirtmek
istiyoruz.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ
(Mersin) Cenneti bırak, buraya gel Hocam!
HÜSEYİN
ŞAHİN (Devamla) Kaldı ki bizler kadının statüsünün
erkekle bırakın eşit olmayı, daha da ileride olduğunu
topluma göstermek için birçok yasal düzenlemeler yaptık, kadınlara
pozitif ayrımcılık getiren yasal düzenlemeler gerçekleştirdik,
Anayasaya da bunu teminat olarak koyduk, çalışma hayatında yeni
düzenlemeler yaptık, kolaylıklar getirdik, bunların hem her
ortamda hem seçim ortamlarında hem tartışma ortamlarında da
takdir edildiğini görmekteyiz ve toplumumuz da bunları takdir
etmektedir.
Çok değerli
arkadaşlar, Adalet ve Kalkınma Partimizin grup önerisinde
çalışma takvimimizi düzenleyen bir planımız var. Bu
planımızda da bugün görüşmesini yapacağımız 396
sıra sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifini
görüşeceğiz inşallah. Burada da vatandaşlarımıza
birçok kolaylıklar getiriyoruz. Orman köylümüzün haklarını
yeniden müktesep hâle getirerek zenginleştiriyoruz.
Yarın, 394 sıra
sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu
Tasarısı ile Askerlik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifini görüşeceğiz
kısmet olursa.
Perşembe günü de 329
sıra sayılı Yükseköğretim Kanununda yapılacak
değişiklikle Diyarbakırda Selahaddin Eyyubi Üniversitesi
adı altında bir vakıf üniversitesi kurulmasına hep beraber
iştirak edeceğiz.
Yine, her zaman
yaptığımız gibi, Meclisimiz, yeni düzenlemelerle Türkiyede
yaşayan insanlarımızın hayatını
kolaylaştırıyor, kolaylaştırmak için de elinden gelen
gayreti gösteriyor.
Ben, bu duygu ve
düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyor, grup önerimizin
lehinde olduğumu belirtmek istiyorum.
Teşekkür ederim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şahin.
Aleyhinde Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır.
MELDA ONUR
(İstanbul) Sayın Başkan, çok minik bir açıklama
yapacağım müsaade ederseniz.
BAŞKAN Pardon,
Sayın Onur?
MELDA ONUR
(İstanbul) Bir açıklama gereği hissettim, kadın erkek
eşitliğiyle ilgili Sayın Başbakanın sözleriyle ilgili
olarak.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sözü çarpıttığı için
MELDA ONUR
(İstanbul) Evet, çarpıttı kendisi. O ifadeyi söylemek
istiyorum müsaade ederseniz.
BAŞKAN Düzeltmek
istiyorsunuz.
MELDA ONUR
(İstanbul) Neye istinaden söylediğimi söylemek istiyorum.
BAŞKAN Düzeltmek
istiyorsunuz.
MELDA ONUR
(İstanbul) Hayır, tekrarlamak istiyorum.
BAŞKAN Efendim?
MELDA ONUR
(İstanbul) Düzeltmek istiyorum efendim.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Düzeltmek isterseniz farklı şeydir o. Sataşmadan
dolayı söz isteyin.
MELDA ONUR
(İstanbul) İsterseniz yerimden söyleyeyim, isterseniz
BAŞKAN Buyurun,
buyurun.
Yanlış
anlaşmaya yer vermemek için buyurunuz, yerinizden
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Efendim, sataşmaysa kürsüden, düzeltmeyse yerinden.
BAŞKAN Düzeltmek
istiyor efendim.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Düzeltmeyse
BAŞKAN - Düzeltmek
istiyor.
Buyurunuz Sayın
Onur.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
24.-
İstanbul Milletvekili Melda Onurun, Bursa Milletvekili Hüseyin
Şahinin kendisinin sözleriyle ilgili ifadesine ilişkin
açıklaması
MELDA ONUR
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Az önce,
Başbakanın Kadın erkek eşit değildir. ifadesini
kullanmıştım. Sayın Vekil onun öyle
olmadığını söyledi, ben tam olarak düzelteyim ne
dediğini. Başbakan Erdoğan Kadın erkek eşit
değildir, yaradılışa aykırı. demişti. Arada
bir fark varsa, ben herkesin değerlendirmesine sunuyorum. 17 Ekim
2010daki sözüdür.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Onur.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Fırsatlar bakımından eşit efendim.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ
(Mersin) Bütün görüşleri birden savunamazsınız.
VII.- ÖNERİLER
(Devam)
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri (Devam)
2.- AK PARTİ Grubunun,
gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin
yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun 5, 12, 19 ve 26 Şubat 2013 Salı
günkü birleşimlerinde bir saat süreyle sözlü soruların
görüşülmesini müteakip diğer denetim konularının
görüşülmeyerek gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer
alan işlerin görüşülmesine; 6, 13, 20, ve 27 Şubat 2013
Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların
görüşülmemesine ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulumuzun bu haftaki gündemini belirlemek için açılan müzakerede aleyhte
söz aldık. Aslında, Genel Kurulun gündeminin belirlenmesinin lehinde
aleyhinde usulü yanlış bir usuldür. Gündem belirlenecektir, bu
gündemin belirlenmesinde iktidar-muhalefet kendi arasında uyum
sağlayıp buraya
Böyle kırk dakika değil, dört dakikada
gündemi okuyup gündeme geçmek gerekiyor ama ne hikmetse milletin
zamanını çalıyoruz. Saat üçte başladık, saat beş
buçuğa geliyor; iki buçuk saatten bu yana milletin gündemiyle ilgili bir
konuyu konuşmaya henüz daha başlayamadık.
Değerli
milletvekilleri, her defasında konuşuyoruz. Tabii ki iktidar
belirleyecek Genel Kurulun gündemini. Ülkeyi yönetmekle sorumlu ve yetkili
iktidar grubu olarak kanunların önceliğini siz belirleyeceksiniz ama
bizim itiraz ettiğimiz konu, maalesef, milletin gündemine göre değil,
kendi gündeminize göre Genel Kurulun gündemini belirliyorsunuz. Bu sebeple,
muhalefet partisi grupları olarak biz de bize ulaşan toplum
kesimlerinin sorunlarının burada konuşulması için grup
önerileri verip buraya geliyoruz ama eğer şu yapılabilse, Genel
Kurulun gündemini iktidar muhalefete götürerek birlikte belirleseler bu
tartışmalar hiç olmayacak ve milletin zamanı
çalınmayacaktır, birinci husus bu.
İkinci husus
şu: Değerli arkadaşlar -bizi dinleyen değerli
vatandaşlarımıza bilgi sunmak açısından söylüyorum-
burada yaptığımız kanunlar veya birazdan görüşmeye
başlayacağımız ve iktidar grubunun görüşülmek üzere
önerdiği kanunlar, farkındaysanız, çok yakın zamanda
çıkan ama eksik ve yanlış çıkan kanunların
düzeltilmesiyle ilgili kanunlar. Yani bakın, birazdan görüşmeye
başlayacağımız 2/B Yasası, 4üncü ayın 19u, 2012
tarihinde çıkmış. Yani yaklaşık sekiz ay önce
çıkmış, dokuz ay önce çıkmış. O zaman da biz
ısrarla söyledik, Yanlış yapıyorsunuz, eksik
yapıyorsunuz. Bu söylediğiniz hadise doğru değil. Sadra
şifa olmaz, toplumun veya vatandaşımızın derdine
derman olmaz. Sizin beklentinizi de karşılamaz; yani 2/B
Yasasıyla düşündüğünüz, öngördüğünüz geliri de elde
edemezsiniz. Yapmayın, bunu şöyle çıkartın. dedik
Hayır. Biz iktidarız, bizim sayısal çoğunluğumuz
vardır, çıkartırız. Biz, tabii, yani mesleki birikimimizi
de ifade ederek, hiç muhalefet siyaseti olarak değil, doğrusunu ifade
ettik ama dayattınız 400 metrekare
400 metrekareyle hiçbir sorunu
çözemediğinizi gördünüz. Şimdi gene getirmişsiniz 400
metrekareyi.
Değerli
arkadaşlar, İstanbul Beykoz Belediye Başkanı sizin belediye
başkanınız, içinizde belediye başkanı
arkadaşlarımız var. Yani bu
Yani kime
söyleyeceğimizi de şaşırıyoruz, sizin hanginize laf
anlatacağız? Grup yönetiminize mi laf anlatacağız,
sayın bakanlara mı anlatacağız? Sayın Başbakana
ulaşmak mümkün mü, ona mı anlatacağız?
Kardeşim, bu orman
içi ve orman kenarı köylerinden kullandıkları 2/B arazilerinden
herhangi bir rayiç bedel almamanız gerekir, almamanız gerekir. Bu
insanlar, o dağın başında çoluk çocuklarıyla, yani
dişi tırnağıyla geçinmeye çalışıyorlar. Siz
bu insanlardan hâlâ bir bedel tahsil etmeye kalkarsanız yanlış
yaparsınız, haksızlık yaparsınız, zulmedersiniz.
Gelin, bunu düzeltelim. Yani, Kanun gelirken de söyledik. Şimdi
değişiklik önergesi, değişiklik kanunu getiriyorsunuz, gene
aynı yanlışı getiriyorsunuz. Bu milletin gündemini çalmaya,
zamanını çalmaya hakkınız var mı?
Askerlik Yasasıyla
da ilgili, bedelli askerlik yasasını burada görüştüğümüz
çok olmadı, orada da aynı tür yanlışlıklar oldu,
şimdi düzeltmeye çalışıyorsunuz.
Değerli
arkadaşlar, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz ısrarla size
Gelin, birbirimizle akıl yarışı yapmadan, milletin
zamanını çalmadan, milletin gündemini gündeme, gündemin
önceliğine getirerek birlikte bir gündem belirleyip birlikte
çalışalım. diyoruz ama siz farklı düşünüyorsunuz.
Şimdi, saat beş buçuğa geldi, bir buçuk saat sonra
Yarım
saat de İç Tüzük 37ye göre bir müzakere var, bir saat kaldı. Hâlbuki
binlerce, belki on binlerce, belki çok daha fazla sayıda insan bu 2/B
Yasasıyla ilgili, iktidarıyla muhalefetiyle ne söyleyeceğimizi
dinlemek istiyor ama televizyonları kapatıyorsunuz. Saat üçten bu
yana da ısrarla, ısrarımıza rağmen, gündemi
dolduruyorsunuz.
Şimdi Sayın
Bakan 100 soruya cevap verecek. Değerli arkadaşlar, akılla alay
etmeyelim, kendimize saygımız olsun. Otuz dakikada bu 100 soru ancak
okunur. Otuz dakikada 100 soruya Sayın Tarım Bakanı nasıl
cevap versin? Ben Sayın Grup Başkan Vekiline teklif ettim, gelin bunu
çıkaralım bugün, bunu gündemden çıkaralım. İşte,
sizin grup önerinizi görüşüyoruz. Gelin, bugün sözlü sorulara cevap
verilmesini gündemden çıkaralım, şu kalan bir buçuk saat
içerisinde, bir saat içerisinde 2/Byi konuşalım,
vatandaşımız da bizi dinlesin, milletin gündemini
konuşalım. Niye inat ediyorsunuz? Yani böyle bir mesele olmaz
değerli arkadaşlar, milletten neyi saklıyorsunuz? Bakın,
milletten sakladığınız her meselede de yanlış
yapıyorsunuz, her meselede yanlış yapıyorsunuz.
Tekrar söylüyorum,
şimdi, 2/B Yasası bu toplumun en fakir ve en zengin kesimini
ilgilendiriyor. Getirdiğiniz düzenleme adalet getirmiyor. Dağın
başındaki insanla İstanbulun Beykozunda yaşayan insandan
aynı bedelle para tahsil etmeye kalkarsanız bunun adı zulüm
olur, zulüm. Gelin, bunu düzgün yapalım ya, akıllı uslu
yapalım, doğru yapalım, üzerinde tartışalım,
konuşalım, doğrusunu
yapalım, bilenlerle konuşalım.
Dolayısıyla,
meselenin lehinde aleyhinde olmak değil; gayretimiz,
çağrımız, temennimiz, gelin, ortak akıl üreterek hem
milletin zamanını çalmayalım hem milletin sorunlarına hukuk
çözümü oluşturuyorsak bunu doğru dürüst oluşturalım. Her
defasında buraya
Ben şahsen biraz düşünmek gerektiği,
biraz da böyle, milletten utanmak gerektiği kanaatindeyim.
Utanmazlıkla falan suçladığım yok, üzerinize
alınmayın ama her defasında
Ya, bu kadar mı basit bu
iş? Bir kanun yapıyorsunuz, üç gün sonra geliyorsunuz,
yaptığınız kanunu tekrar değiştirmek için Meclise
getiriyorsunuz. Durup düşünmek lazım ya, nerede yanlış
yapıyoruz diye. Hiç düşünmeye gerek görmüyor musunuz? Çok güzel bir
söz vardır, Müslüman aynı çukura 2 defa düşerse kusuru kendine
aittir, sorumluluğu kendine aittir, bunu her defasında söylüyoruz ama
siz inadım inat diyorsunuz maalesef, Ben bilirim, bizi millet seçti,
dolayısıyla bizim yaptığımız doğrudur. Ama,
yaptığınızın yanlış olduğunu burada her
defasında kendiniz teyiden tekrar değişiklik kanunları
getirerek ortaya koyuyorsunuz.
Allah sonunuzu hayır
eylesin, bu milletten helallik dilemeniz lazım, milletin
zamanını çalıyorsunuz, yaptığınız kanunlarla
milletin sorunlarına çözüm üretmiyorsunuz, yaptığınız
kanunlarla milletin arasında adaletle hükmetmiyorsunuz. Dağ
başındaki, Toros Dağlarındaki 2/B arazisi kullanan orman
içi köylüsüyle Beykozun sahilinde 2/B arazisi kullanan vatandaşa ayni
rayiç bedelle arazi satmaya kalkmanın adı zulümdür. Hâlbuki
partinizin adı da adalet
Demek ki olmayanı daha çok telaffuz
ediyorsunuz. Gelin, bunu düzeltelim diyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şandır.
Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmiştir.
İç Tüzükün 37nci
maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi
vardır. Okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler (Devam)
2.- Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycının, (2/142) esas numaralı 4/11/1984 Tarihli ve
2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/88)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2/142 Esas Numaralı
Kanun Teklifimin, İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınması hususunu saygılarımla arz ederim.
Mustafa Kalaycı
Konya
BAŞKAN Teklif
sahibi olarak Mustafa Kalaycı, Konya Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Kalaycı.
MUSTAFA KALAYCI (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Bu kanun teklifimizle,
gazi ve şehit çocuklarına üniversiteye girişte pozitif
ayrımcılık getirilmesini istiyor ve desteklerinizi bekliyoruz.
Şehit aileleri ve
gazilere özel ayrımcılık getireceğiz. denilmiş ve
birçok söz verilmiş ancak geçen yıl torba kanunla, sadece birkaç
konuda göstermelik düzenleme yapılmıştır. Ekimde komisyon kurularak
Çözüm bekleyen sorunlar ele alınacak. denmiş; yine, günü kurtarmaya
dönük boş sözler olduğu görülmüştür.
AKP zihniyeti, istismarda
ve aldatmada sınır tanımamaktadır. Görülmektedir ki, PKK
için özel ayrımcılık getirilmekte, teröristbaşına
pozitif ayrımcılık yapılmaktadır. PKKnın
talepleri bir bir yerine getirilmektedir. Üniter devlet yapısı
hilafına eyalet sisteminin altyapısı hazırlanmış,
yargı sistemimiz çift dilli hâle getirilmiştir. İçişleri
Bakanı İdris Naim Şahin, müzakere sürecine kurban
verilmiştir.
Teröristbaşına
ev hapsi şartları oluşturulmaktadır. İmralıdaki
cani televizyon istemiş, derhâl gönderilmiştir; jimnastik yapmak
istemiş, hayhay denilmiştir. Bugünlerde de evlenmek istediği
basında yer almaktadır. Artık nikâh şahitliğini yapar,
bir de 3 çocuk istersiniz.
AKP Hükûmetinin PKK terör
örgütüyle yaptığı görüşmeler ve pazarlıklara
karşı Konyadan cesur ve onurlu bir haykırış
yükselmiştir. Konyada 5 gazi ve 1 şehit babası, bu görüşme
ve müzakerelerin öncelikle yürütülmesinin durdurulması ve neticede iptali
talebiyle mahkemeye başvurmuş ve bu dava talebi Ankara 4. İdare
Mahkemesince 21 Ocak 2003 gün ve 101 no ile kayda
alınmıştır. Türk milletinin hak ve hukukunu
sahiplenmiş hâkimlerimizin bu gelişmelere sesiz
kalmayacağını bekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, son günlerde Türk
düşmanlığı paydasında buluşanlar Türk milleti
kimliğine karşı kin kusmaktadır. Başta Başbakan
olmak üzere AKP yetkilileri de bu koroya katılmıştır. Madem
Türk milleti kimliği sizleri rahatsız ediyor, soruyorum: Sayın
Başbakanın sürekli söylediği tek millet hangi millettir,
adı nedir? Garabete bakın ki Türk milletine sahip çıkmak sözde
ırkçılık, etnik bölücülük ise çözüm ve barış
savunuculuğu olmuştur.
Türk milleti tanımı tüm
vatandaşlarımızı kapsamaktadır. Kökeni, soyu, mezhebi,
yöresi, dili ne olursa olsun her vatandaşımız Türk milletinin
eşit ve yeri dolmaz birer mensubudur. Türk milletinin içinden yapay
azınlık oluşturma çabaları
ırkçılığın daniskasıdır.
Son dönemde İslam coğrafyasında yaşananlar,
yeni bir Haçlı projesinin uygulanmakta olduğunu göstermektedir.
Ülkemizde de hedef Türk milletini etnik temelde parçalamak ve tarihten
silmektir ama çabalar beyhudedir. Milletimiz olan biteni sabırla
izlemektedir, henüz son sözünü söylememiştir. Türk milleti tüm Haçlı
seferlerini defetmiş, yine defedecektir.
Türk milleti dualı bir millettir, hem de Peygamber
Efendimizin övgüsüne ve duasına mazhar olmuştur. Bazıları,
Kütübi Sittede yer alan hadisi şerifler bunlara işaret ediyor. Ömer
Nasuhi Bilmen, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Bediüzzaman Saidi
Nursi'nin, Osman Keskioğlu, Celal Yıldırım gibi birçok din
âlimimiz de Maide suresinin 54üncü ayetinde, Allah tarafından
geleceği müjdelenen ve övülen milletin Türk milleti olduğunu tefsir
ediyor. İslam âlimlerinin tefsiri böyle.
Saidi Nursi Hazretleri isyan için kendisinin desteğini
isteyen Şeyh Saite Yaptığınız mücadele kardeşi
kardeşe öldürtmektir ve neticesizdir çünkü Türk-Kürt birdir, kardeştir.
Türk milleti bin senedir İslamiyete bayraktarlık etmiştir, dini
uğrunda milyonlarca şehit vermiştir. Binaenaleyh, kahraman ve
fedakâr İslam müdafilerinin torunlarına kılıç çekilmez ve
ben de çekmem. diye cevap vermiştir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Kalaycı.
Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Buyurunuz Sayın Türkoğlu.(MHP
sıralarından alkışlar)
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Türk milletinin
saygıdeğer milletvekilleri; İç Tüzük 37ye göre şehit ve
gazi çocukları için yapılmış teklif çerçevesinde söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evvela ifade etmeliyim ki AKP Hükûmetinin
eli kanlı teröristlerle müzakerelerde bulunmasından şehit
aileleri ve gazilerimiz ziyadesiyle rahatsızdırlar. Rahatsız
olmayan derneklerin AKP tarafından finanse edilen dernekler olduğunu
da bize ifade etmektedirler, bunu sizlerle paylaşmam gerekiyor.
Milletimizin bölünmez bütünlüğü,
bağımsızlığı ve bekası uğruna bölücü
örgütlerle mücadelede binlerce asker, polis, korucu şehit ve vazife malulü
olmuşlardır. Ayrıca, toplumun can ve mal güvenliği,
insanların sağlık, huzur ve esenliği için birçok kamu
görevlisi de kamu düzenini temin ve idame için canlarını,
sağlıklarını feda etmişlerdir. Bu ülkenin
havasını soluyan, suyunu içenler olarak hepimizin onlara borcu
vardır.
Türkiye'nin güvenliği,
bağımsızlığı ve kamu düzeni için fedakârlık
yapan gazilerimizin toplumsal ve ekonomik durumlarının
iyileştirilmesi Hükûmetin yeteri kadar üzerinde durmadığı
konular arasındadır. Gazilerimiz maddi çıkarlar peşinde
koşarken bu hâle gelmemişlerdir. Onlar, toplumun güvenliği,
asayişin temini ve kamu hizmetlerinin düzenli olarak yerine getirilmesi
için topluma hizmet ederken bu hâle gelmişlerdir. Talepleri, asla onur ve
gurur duygularının dışına çıkmadan ancak
Anayasada yazılı hakları istemek şeklindedir.
Gazilerimiz arasında
ayrımcılığa yol açan uygulamalar ve her geçen gün yeni
mağduriyetler üreten karmaşık bir yapı söz konusudur.
Mevzuat muharip gazilerden başka gazilerimizi terörle mücadele gazileri ve
vazife malulü gazileri olmak üzere ikiye ayırmaktadır.
Gazilerimizin hakları, bu ayrım üzerinden farklı yasalarla
düzenlenmektedir. Bu durum, gazilerimiz arasında eşitsizlikler
yaratmakta ve vicdanları kanatmaktadır. Özellikle vazife malulü
gazilerimizin yaşadığı mağduriyet vicdana
sığmamaktadır. Anayasamızın 61inci maddesi Devlet,
harp ve vazife şehitleriyle, malûl ve gazileri korur ve toplumda
kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar. hükmünü amirdir.
Aynı zamanda, Anayasamızın 10uncu maddesi Harp ve vazife
malulleri pozitif ayrımcılık kapsamında, içerisindedir.
şeklinde değerlendirmiştir.
Bugün için vazife malulleri 1.300 TL
civarında aylık almaktadırlar. Bu gruba giren vazife
malullerinin aylıklarıyla ancak kirayı ödeyebildiklerini
düşünürseniz, devletin alt gelir grupları için TOKİ
aracılığıyla temin ettiği faizsiz konut kredisinden
vazife malullerinin de yararlandırılması bir anayasal
sorumluluk, vicdani, insani bir gerekliliktir.
Bedelli askerlik hizmeti için Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığınca toplanan paraların
değerlendirilmesinin nasıl olacağı konusunda şehit
aileleri ve gaziler merak içerisindedirler. Toplanan paraların
amacının dışında sarf edileceği endişesi
hepimizin ortak endişesidir.
Temmuz 2012de kabul edilen torba kanunla
şehit yakınları ve gazilerimizin bir kısım kronik
sorunları bir nebze olsun çözümlenmiş olsa da daha bekleyen birçok
sorunları vardır.
Bu kanunla şehit yakınları
ve gazilerimizin aylıklarında herhangi bir iyileştirme
yapılmamıştır. Son yıllarda memur maaşlarına
yapılan seyyanen zamlar bu gruba yansımadığından
şehit yakını ve gazilerimizin aylıkları iyice
erimiştir.
Anayasal sorumluluk olan askerlik hizmetini
yaparken malul olan harp ve vazife malullerinin tamamının ortez ve
protezlerinin katkı, katılım, pay ve fark
alınmaksızın karşılanması anayasal
sorumluluğun yanında vicdani bir görevdir.
Hâlen gazilerimiz için on yıla kadar
karşılanan kira bedelinin süresinin on beş yıla
çıkarılması çok önemlidir. Bu konudaki yasal düzenlemenin bir an
evvel hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Şehit aileleri ve malul gazilerimize
ihtiyaçlarını karşılamak üzere bayram öncesi, kış
öncesi, eğitim-öğretim yılı öncesinde tek merkezden
planlanan ve şehit aileleri ve gazileri rencide etmeden
yardımların yapılması çok önemlidir.
2008 yılından önce ve sonra gazi
olanlar açısından 5510 sayılı Kanunla getirilen
farklı düzenleme ortadan kaldırılmalıdır.
Devlet övünç madalyası verilen
şehit yakını, malul ve gazilerimize de mutlaka madalya
maaşı bağlanmalıdır. Bunlara ilave olarak, şehit
ve gazi çocukları ebeveynlerinin mesleklerine sınavsız olarak
alınmalıdır, şehit çocuklarının ve eşlerinin
istihdamı konusunda bir sınırlama olmamalıdır. Elektrik,
doğal gaz ve su hizmetlerinde şehit yakınları, gaziler ve
maluller için özel tarifeler uygulanmalıdır. Şehit ve gazi
çocuklarının eğitimini devlet üstlenmelidir.
Şehit, gazi, malul
gibi kavramlar tek mevzuat altında birleştirilmeli, net olarak
tanımlanmalı; hak ve imtiyazlar aralarında eşitsizliğe
neden olmayacak şekilde olmalıdır.
Biz de burada Türk
milletinin milletvekillerini saygıyla selamlıyoruz. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Türkoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.41
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 18.01
BAŞKAN: Başkan
Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa HAMARAT (Ordu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 58inci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündemin Sözlü Sorular
kısmına geçiyoruz.
Sunuşlar bölümünde
belirttiğim Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin birlikte cevaplandırmak istediği sözlü soru
önergelerini okutuyorum:
VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Almanyadaki
Deniz Feneri davası ile ilgili bazı iddialara ilişkin
Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/148) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda
yer alan sorularımın Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlu tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Kamer Genç
Tunceli
Basında yer alan
haberlere göre Almanyadaki Deniz Feneri davasıyla ilgili elde edilen
bilgilerden 2005 yılında 21 bin avronun Fondatsia isimli
kuruluşa verilmek üzere Ahmet Davutoğluna havale edildiği
belirtilmektedir.
1) Bu haberler doğru
mudur?
2) Doğru ise haberde
adı geçen Ahmet Davutoğlu siz misiniz? Yoksa başka birisi mi?
3) Siz veya başka
birisi olsa dahi bu habere neden yayın yasağı koyarak kamuoyunun
sağlıklı bilgi almasını engellediniz?
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, efendim, bakın, daha önce de ben itiraz ettim.
Şimdi, 98inci maddeye göre: Soru okunur, Bakan çıkar ona cevap
verir. Bakanın cevabına karşı milletvekili buna
karşıtını söyler ve ondan sonra bu soru
cevaplandırılmış olur.
Şimdi siz 50 tane
soruyu birden okuyorsunuz. 98inci madde çok açık.
BAŞKAN Sayın
Genç, bu uygulamayı ne ilk yapıyoruz ne de son olacak.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Bakın, ayrıca da 98inci maddede diyor ki: Her haftanın iki
gününde ve her defasında da bir saatten aşağı olmamak üzere
soru sorulur.
BAŞKAN Evet.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Aşağı yukarı altı aydır bir tek salı günü
bir saat soru soruluyor. Ya, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı bu İç Tüzükü uygulamakla zorunlu
değil mi?
BAŞKAN Şimdi,
bakın, Danışma Kurulu önerisi olmadığı için
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi oylandı.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Evet.
BAŞKAN - Ona göre
sözlü soruları bugün görüşüyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Ama efendim, altı aydır böyle uygulama yapılıyor.
BAŞKAN Şimdi
sözlü soruları görüşüyoruz. Siz niye itiraz ediyorsunuz, onu
anlamadım.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Benim itirazım şu: Benim soruma hemen cevap vermesi lazım.
BAŞKAN Bir de
Bir
dakika dinlerseniz
KAMER GENÇ (Tunceli) -
Başka soruya geçmeden benim soruma cevap verilsin.
BAŞKAN Şimdi,
bakın, Sayın Genç sorular soruluyor
Bu uygulamayı ilk defa
yapmıyoruz. Sonra Sayın Bakan
KAMER GENÇ (Tunceli)
Efendim, yanlış yapıyor Meclis Başkanı.
BAŞKAN Beni dinler
misiniz lütfen. Beni dinleyiniz lütfen.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Bakın, bu AKPyle beraber İç Tüzük uygulaması yanlış
yapıldı.
BAŞKAN Sonra
Sayın Bakan soruları cevaplıyor. Eğer sorularını
sormuş olan sayın milletvekillerinin ekstra bir açıklama arzusu
var ise sisteme giriyorlar. Her zaman, soruyu sorduktan sonra -ben buradan
takip ediyorum- eğer Sayın Bakan soruyu cevaplamayı
bitirmişse ve sistemde o soruyu soran milletvekili söz hakkı talep
etmişse ona söz hakkı veriyorum tekrar ek bir açıklama var diye.
Şimdi bunu niçin
tartışıyorsunuz, anlamış değilim .
KAMER GENÇ (Tunceli)
Siz anlamadıysanız ben o zaman anlatayım.
BAŞKAN
Anlattınız efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Diyorum ki
BAŞKAN Lütfen
KAMER GENÇ (Tunceli)
Hayır
Diyorum ki: Bakın, Başkanlık Divanı
yanlış yapıyor.
BAŞKAN
Yanlış yapmıyoruz efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Bakın, Sayın Başkan, 50 soru okunduktan sonra ne bileyim hangi
soruyu cevaplandırıyor?
BAŞKAN Her zaman
böyle yapıyoruz ve o, sıra sayısını söylüyor
Sayın Genç. Lütfen, bunu ilk defa yapmıyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim,
o zaman sorunun anında cevaplandırılması lazım.
BAŞKAN Sıra
sayısını söylüyor.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Ama yanlış yapıyorsunuz yani Türkiye Büyük Millet Meclisi başkan
vekilleri uygulaması hatalı. 98inci maddeye göre bakın.
BAŞKAN Lütfen
AHMET YENİ (Samsun)
Sayın Başkan, Kamer Gençi mi dinleyeceğiz?
KAMER GENÇ (Tunceli)
Dinlemek zorundasın tabii. Yanlış yapılıyorsa
düzelteceğiz.
BAŞKAN Şimdi,
İç Tüzük son derece açık Sayın Genç. Bunu gereksiz yere
tartışıyoruz. Lütfen
KAMER GENÇ (Tunceli)
Yani benim soruma şimdi cevap versin, ben cevap vereyim.
BAŞKAN Biraz
sabrederseniz sorular bittikten sonra ilk sıra sizin sorunuza cevap
gelecek.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Olmaz böyle, böyle bir uygulama İç Tüzüke aykırı.
BAŞKAN - Buyurunuz devam ediniz.
2.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüzün,
jokeylerin sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/699) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Saygılarımla.
Ali
Özgündüz
İstanbul
Ülkemizdeki jokeyler,
dünyadakilerin aksine sporcu sayılmadığı için diğer
sporcular gibi 38 yaşına kadar askerliklerini erteleme ve düşük
oranda vergi olanaklarından yararlanamamaktadırlar. Bu bağlamda:
1) Dünyanın pek çok ülkesinde sporcu sayılan jokeyler,
ülkemizde neden bu statüde değerlendirilmemektedir?
2) Jokeylerin sporcu sayılmaması ve buna bağlı
olarak ortaya çıkan tüm sorunların giderilmesi amacıyla
Hükûmetiniz herhangi bir çalışma yapacak mıdır?
3.- Adana Milletvekili Ali Halamanın, Adana ve
ilçelerinde yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/751) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
soruların Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Sayın Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Ali
Halaman
Adana
1) Bakanlığınıza
bağlı ve ilgili kuruluşlar tarafından Adana ili ve
ilçelerinde yürütülen proje ve yatırımlarınız nelerdir?
2) Bakanlığınızın Adana
ilinin sorunları konusunda yürütülen çalışmalar var
mıdır? Varsa nelerdir?
3) Adana ilinde yapılacak kamu hizmetleriyle
ilgili olarak, 2012 mali yılı bütçesinden ayrılan ödenek ne
kadardır? .
4) Adana ilinde personel açığı var
mıdır? Varsa personel açığını nasıl
gidereceksiniz?
5) Görev alanınızla ilgili olarak, Adana iline
götürdüğünüz kamu hizmetlerini, bölgesel dengeler açısından
nasıl değerlendiriyorsunuz?
4.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, TMOnun açıkladığı buğday alım
fiyatlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/762) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Toprak Mahsulleri Ofisi
tarafından her yıl açıklanan buğday fiyatları
çiftçilerimizi memnun etmemektedir. Çiftçilerimiz, on yıldır
emeğinin karşılığını
alamadıklarından yakınmaktadır.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Toprak Mahsulleri
Ofisi tarafından açıklanan buğday fiyatlarının son 10
yıl için yıllara göre dağılımı hangi şekilde
gerçekleşmiştir?
2) Açıklanan
bu buğday
fiyatları, hangi ölçüler baz alınarak yapılmaktadır.
3) Fiyat tespitlerinde mazot, gübre ve ilaç gibi
girdi artışları dikkate alınmakta mıdır?
5.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, 2011
yılındaki et, et ürünleri ve hayvan ithalatına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/782) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın
Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: 2011
yılında hangi ülkelerden ne miktarda büyük ve küçükbaş hayvan,
et ve et ürünleri İthal edilmiştir?
6.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
Macaristandan yapılan hayvan ve et ithaline ilişkin sözlü soru
önergesi (6/783) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın
Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Macaristan'dan
hayvan ve et ürünleri ithali yapılmakta mıdır? Yapıldı
ise ne kadardır? Bu ülkeden ithalat devam etmekte midir?
7.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, TMOnun buğday stokuna ilişkin sözlü soru önergesi
(6/787) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Toprak Mahsulleri Ofisi
(TMO) buğday stokları kıtlık ve kuraklık gibi
durumlarda çok büyük önem taşımaktadır.
Bu bilgiler
ışığında;
1) TMO'nun elinde toplam kaç ton buğday stoku bulunmaktadır?
Bu stok yeterli midir?
2) 2011 yılı
içinde toplam kaç ton buğday alımı
yapılmıştır? Bu yıl içinde ithalat
yapılmış mıdır? Yapılmış ise kaç ton
yapılmıştır?
8.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
sözleşmeli tarıma ilişkin sözlü soru önergesi (6/788) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın
Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Pazar ve pazarlama
sorunları nedeniyle çiftçiler üretimden para kazanamamaktadır.
Hükûmet olarak sözleşmeli tarıma destek vermeyi düşünüyor
musunuz?
9.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
Tokattaki arazi toplulaştırmalarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/792) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın
Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Tokat ilindeki
arazi toplulaştırma ile ilgili 2011 yılı sonu
itibarıyla son durum nedir? Arazi toplulaştırmaları ne
zaman tamamlanacaktır?
10.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
tarım ve tarıma dayalı sanayide kullanılan enerji
maliyetlerinin yüksekliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/793) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın
Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Tarım ve
tarıma dayalı sanayide kullanılan enerji maliyetleri çok
yükselmiştir. Çiftçiyi desteklemek için enerji maliyetini düşürmeyi
düşünüyor musunuz?
11.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
Tokatta ve diğer illerde tarıma dayalı sanayi için üretimin
teşvik edilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/800) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın
Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Tokat ili gibi
illerde tarıma dayalı sanayi için üretimin teşvik edilmesi ve
modern tesislerin kurulması için bir destekleme sistemi getirmeyi
düşünüyor musunuz?
12.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Şaphanede kurulmak istenen sülfürik asit tesisinin tarımsal ürünlere
etkisine ilişkin sözlü soru önergesi (6/813) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü
olarak cevaplandırılması için gereğini
saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Kütahya ili Şaphane
ilçesinde kurulmak istenen Sülfürik Asit Tesisine ilişkin medyaya da yansıyan
haberlerle ilgili olarak;
1) Ülkemizin en kaliteli vişne ve
kirazının yetiştiği ender yörelerden birisi olan
Şaphane ilçesinde son 3 yılda gerçekleştirilen meyve üretiminin
yıllara göre değişimi nasıl olmuştur?
2) İlçede üretimi
gerçekleştirilen meyvelerin ülkemiz meyve üretimi içindeki yerleri
nasıldır?
3) Anılan ilçede kurulmak
istenen Sülfürik Asidi Tesisine ilişkin ÇED raporu sürecinde
Bakanlığınız resmi görüşü ne olmuştur?
4) Anılan tesisin bölgede
yaygın olarak üretilen meyve ve diğer tarımsal ürünlere
ilişkin muhtemel etkileri konusunda
Bakanlığınızın bir çalışması olmuş
mudur?
5) Oldu ise buna yönelik ne tür
tedbirler alınmıştır?
13.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
çiftçilere yapılacak gübre ve yem desteklerine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/814) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda belirtilen
sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği gibi, ülkemizdeki bitkisel ve hayvansal üretimin
en temel girdilerinden olan gübre ve yem fiyatlarındaki
aşırı yükselme çiftçilerimizin tarım ve
hayvancılık faaliyetlerini kısıtlamaktadır. Çiftçilerimize
yapılacak gübre ve yem destekleriyle ilgili olarak;
1) Ülkemizde her yıl tüketilen gübre ve yem
miktarlarının çeşitlerine göre son üç yıllık
değerleri ne kadardır?
2) Tüketilen yem ve gübre miktarlarının ne kadarı
ithal ne kadarı ise yerli üretilmektedir?
3) Bakanlığınızca verilen gübre ve yem
desteklerinin 2002-2011 döneminde yıllara göre değişimi
nasıl olmuştur?
4) Gübre ve yeme yapılan
desteklerin artırılarak çiftçilerimizin mağduriyetlerinin
giderilmesi konusunda Bakanlığınızca yürütülen bir
çalışma var mıdır?
5) Varsa çalışma ne
aşamadadır? Yoksa böyle bir çalışma yapılabilir mi?
14.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
TAR-GEL kapsamında mühendis ve veteriner hekim istihdamına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/833) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda belirtilen
sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği
gibi, Bakanlığınızca değişik zamanlarda TAR-GEL
kapsamında her yıl 2.500 Mühendis ve Veteriner Hekimin
istihdamına yönelik açıklamalarda bulunulmuştur. Ancak 2011
yılında gerçekleştirilmeyen bu istihdamla ilgili olarak;
1) Anılan personel
alımlarının söz verildiği halde 2011 yılında
gerçekleştirilmemesinin sebebi nedir?
2) Binlerce kişinin
beklediği söz konusu personel alımları ne zaman
gerçekleştirilecektir?
3) Söz konusu personel
alımları 2012 KPSS öncesi yapılabilecek midir?
4) TAR-GEL kapsamında 2012
yılı personel alımlarında Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim
ve Su Ürünleri Mühendisi kontenjanları nasıl olacaktır?
15.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığın merkez birimlerinin tesis ve personel
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/847) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına,
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü
olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla
arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği gibi,
Kütahya ili Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin
temel göstergeler açısından en kötü durumdaki illerden birisidir.
Kütahya ili Merkez ilçesinde Bakanlığınıza bağlı birimlerdeki
tesis ve personel açıklarıyla ilgili olarak;
1) 2002-2011 döneminde
anılan ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel
göstergeler nasıl değişmiştir?
2) Bu göstergeler açısından
ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?
3) Hâlen anılan
ilçemizde Bakanlığınıza bağlı birimlerde
çalışan Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda Mühendisi,
Teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır?
Çalışan personelin kaçı kadroludur?
4) Hâlen anılan
ilçemizdeki personel norm kadroları ve açıkları
nasıldır?
5) Bu açıkların
kapatılması için Bakanlığınızca şimdiye
kadar hangi tedbirler alınmıştır?
6)
Bakanlığınızın anılan ilçemizdeki tesis ve
personel açıklarının kapatılmasına yönelik 2012
yılı programı nasıldır?
16.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığın Altıntaştaki birimlerinin tesis ve
personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/848) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına,
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü
olarak cevaplandırılması için gereğini
saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği gibi,
Kütahya ili Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin
temel göstergeler açısından en kötü durumdaki illerden birisidir.
Kütahya ili Altıntaş ilçesinde Bakanlığınıza
bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili
olarak;
1) 2002-2011 döneminde
anılan ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel
göstergeler nasıl değişmiştir?
2) Bu göstergeler açısından ilçenin Türkiye'deki
yeri nasıldır?
3) Hâlen anılan
ilçemizde Bakanlığınıza bağlı birimlerde
çalışan Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda Mühendisi,
Teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır?
Çalışan personelin kaçı kadroludur?
4) Hâlen anılan ilçemizdeki personel norm
kadroları ve açıkları nasıldır?
5) Bu açıkların
kapatılması için Bakanlığınızca şimdiye
kadar hangi tedbirler alınmıştır?
6) Bakanlığınızın
anılan ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının
kapatılmasına yönelik 2012 yılı programı
nasıldır?
17.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığın Aslanapadaki birimlerinin tesis ve personel
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/849) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına,
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği gibi,
Kütahya ili Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin
temel göstergeler açısından en kötü durumdaki illerden birisidir. Kütahya ili Aslanapa ilçesinde Bakanlığınıza
bağlı birimlerdeki tesis ve
personel açıklarıyla ilgili olarak;
2. 3. |
1) 2002-2011 döneminde
anılan ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel
göstergeler nasıl değişmiştir?
2) Bu göstergeler açısından ilçenin Türkiye'deki yeri
nasıldır?
3) Hâlen anılan ilçemizde
Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan
Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda Mühendisi, Teknisyen ve diğer
personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin
kaçı kadroludur?
4) Hâlen anılan
ilçemizdeki personel norm kadroları ve açıkları
nasıldır?
5) Bu açıkların
kapatılması için Bakanlığınızca şimdiye
kadar hangi tedbirler alınmıştır?
6)
Bakanlığınızın anılan ilçemizdeki tesis ve
personel açıklarının kapatılmasına yönelik 2012
yılı programı nasıldır?
18.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığın Çavdarhisardaki birimlerinin tesis ve personel
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/850) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü
olarak cevaplandırılması için gereğini
saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği
gibi, Kütahya ili Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere
ilişkin temel göstergeler açısından en kötü durumdaki illerden
birisidir. Kütahya ili Çavdarhisar ilçesinde Bakanlığınıza
bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili
olarak;
1) 2002-2011 döneminde anılan ilçemizde
yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl
değişmiştir?
2) Bu
göstergeler açısından ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?
3) Hâlen
anılan ilçemizde Bakanlığınıza bağlı
birimlerde çalışan Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda
Mühendisi, Teknisyen ve diğer personelin sayısı ne
kadardır? Çalışan personelin kaçı kadroludur?
4) Hâlen
anılan ilçemizdeki personel norm kadroları ve açıkları
nasıldır?
5) Bu açıkların
kapatılması için Bakanlığınızca şimdiye
kadar hangi tedbirler alınmıştır?
6)
Bakanlığınızın anılan ilçemizdeki tesis ve
personel açıklarının kapatılmasına yönelik 2012
yılı programı nasıldır?
19.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığın Domaniçteki birimlerinin tesis ve personel
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/851) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü
olarak cevaplandırılması için gereğini
saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği
gibi, Kütahya ili Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere
ilişkin temel göstergeler açısından en kötü durumdaki illerden
birisidir. Kütahya ili Domaniç ilçesinde Bakanlığınıza
bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili
olarak;
1) 2002-2011 döneminde anılan ilçemizde
yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl
değişmiştir?
2) Bu
göstergeler açısından ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?
3) Hâlen
anılan ilçemizde Bakanlığınıza bağlı
birimlerde çalışan Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda
Mühendisi, Teknisyen ve diğer personelin sayısı ne
kadardır? Çalışan personelin kaçı kadroludur?
4) Hâlen
anılan ilçemizdeki personel norm kadroları ve açıkları
nasıldır?
5) Bu açıkların
kapatılması için Bakanlığınızca şimdiye
kadar hangi tedbirler alınmıştır?
6)
Bakanlığınızın anılan ilçemizdeki tesis ve
personel açıklarının kapatılmasına yönelik 2012
yılı programı nasıldır?
20.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığın Dumlupınardaki birimlerinin tesis ve personel
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/852) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü
olarak cevaplandırılması için gereğini
saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği
gibi, Kütahya ili Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere
ilişkin temel göstergeler açısından en kötü durumdaki illerden
birisidir. Kütahya
ili Dumlupınar ilçesinde Bakanlığınıza bağlı
birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili olarak;
1) 2002-2011 döneminde anılan ilçemizde
yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl
değişmiştir?
2) Bu göstergeler açısından ilçenin Türkiye'deki
yeri nasıldır?
3) Hâlen anılan ilçemizde
Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan
Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda Mühendisi, Teknisyen ve diğer
personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin
kaçı kadroludur?
4) Hâlen anılan
ilçemizdeki personel norm kadroları ve açıkları
nasıldır?
5) Bu açıkların kapatılması
için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler
alınmıştır?
6) Bakanlığınızın
anılan ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının
kapatılmasına yönelik 2012 yılı programı
nasıldır?
21.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığın Hisarcıktaki birimlerinin tesis ve personel
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/853) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı
Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği gibi,
Kütahya ili Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin
temel göstergeler açısından en kötü durumdaki illerden birisidir.
Kütahya ili Hisarcık ilçesinde Bakanlığınıza
bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili
olarak;
1) 2002-2011 döneminde
anılan ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel
göstergeler nasıl değişmiştir?
2) Bu göstergeler açısından
ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?
3) Hâlen anılan ilçemizde
Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan
Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda Mühendisi, Teknisyen ve diğer
personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin
kaçı kadroludur?
4) Hâlen anılan ilçemizdeki personel norm
kadroları ve açıkları nasıldır?
5) Bu açıkların kapatılması için
Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler
alınmıştır?
6) Bakanlığınızın
anılan ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının
kapatılmasına yönelik 2012 yılı programı
nasıldır?
22.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığın Emetteki birimlerinin tesis ve personel
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/854) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü
olarak cevaplandırılması için gereğini
saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği gibi,
Kütahya ili Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin
temel göstergeler açısından en kötü durumdaki illerden birisidir.
Kütahya ili Emet ilçesinde Bakanlığınıza bağlı
birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili olarak;
1) 2002-2011 döneminde
anılan ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel
göstergeler nasıl değişmiştir?
2) Bu göstergeler açısından
ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?
3) Hâlen anılan ilçemizde
Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan
Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda Mühendisi, Teknisyen ve diğer
personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin
kaçı kadroludur?
4) Hâlen anılan ilçemizdeki personel norm
kadroları ve açıkları nasıldır?
5) Bu açıkların kapatılması için
Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler
alınmıştır?
6) Bakanlığınızın
anılan ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının
kapatılmasına yönelik 2012 yılı programı
nasıldır?
23.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığın Gedizdeki birimlerinin tesis ve personel
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/855) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü
olarak cevaplandırılması için gereğini
saygılarımla arz ederim.
Alim IŞIK
Kütahya
Bilindiği gibi,
Kütahya ili Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin
temel göstergeler açısından en kötü durumdaki illerden birisidir.
Kütahya ili Gediz ilçesinde Bakanlığınıza bağlı
birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili olarak;
1) 2002-2011 döneminde anılan ilçemizde yürütülen tarımsal
faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl
değişmiştir?
2) Bu göstergeler
açısından ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?
3) Hâlen anılan
ilçemizde Bakanlığınıza bağlı birimlerde
çalışan Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda Mühendisi,
Teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır?
Çalışan personelin kaçı kadroludur?
4) Hâlen anılan ilçemizdeki personel norm
kadroları ve açıkları nasıldır?
5) Bu açıkların kapatılması
için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler
alınmıştır?
6) Bakanlığınızın
anılan ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının
kapatılmasına yönelik 2012 yılı programı
nasıldır?
Alim
IŞIK
Kütahya
24.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığın Simavdaki birimlerinin tesis ve personel
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/856) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Alim IŞIK
Kütahya
Bilindiği gibi,
Kütahya ili Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin
temel göstergeler açısından en kötü durumdaki illerden birisidir.
Kütahya ili Simav ilçesinde Bakanlığınıza bağlı
birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili olarak;
1) 2002-2011 döneminde
anılan ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel
göstergeler nasıl değişmiştir?
2) Bu göstergeler
açısından ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?
3) Hâlen anılan ilçemizde
Bakanlığınıza bağlı birimlerde çalışan
Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim, Gıda Mühendisi, Teknisyen ve diğer
personelin sayısı ne kadardır? Çalışan personelin
kaçı kadroludur?
4) Hâlen anılan ilçemizdeki personel norm
kadroları ve açıkları nasıldır?
5) Bu açıkların kapatılması
için Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler
alınmıştır?
6. Bakanlığınızın anılan ilçemizdeki
tesis ve personel açıklarının kapatılmasına yönelik
2012 yılı programı nasıldır?
25.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığın Şaphanedeki birimlerinin tesis ve personel
açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/857) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda belirtilen
sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Alim
IŞIK
Kütahya
Bilindiği gibi,
Kütahya ili Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin
temel göstergeler açısından en kötü durumdaki illerden birisidir.
Kütahya ili Şaphane ilçesinde Bakanlığınıza
bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili
olarak;
1) 2002-2011 döneminde anılan ilçemizde
yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel göstergeler nasıl
değişmiştir?
2) Bu göstergeler
açısından ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?
3) Hâlen anılan ilçemizde Bakanlığınıza
bağlı birimlerde çalışan ziraat mühendisi, veteriner hekim,
gıda mühendisi, teknisyen ve diğer personelin sayısı ne
kadardır? Çalışan personelin kaçı kadroludur?
4) Hâlen anılan ilçemizdeki personel norm kadroları ve
açıkları nasıldır?
5) Bu açıkların kapatılması için
Bakanlığınızca şimdiye kadar hangi tedbirler
alınmıştır?
6) Bakanlığınızın anılan ilçemizdeki
tesis ve personel açıklarının kapatılmasına yönelik
2012 yılı programı nasıldır?
26.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığın Pazarlardaki birimlerinin tesis ve personel
açığına ilişkin Sözlü soru önergesi (6/858) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü
olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla
arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği gibi,
Kütahya ili, Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin
temel göstergeler açısından en kötü durumdaki illerden birisidir.
Kütahya ili Pazarlar ilçesinde Bakanlığınıza bağlı
birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili olarak;
1) 2002-2011 döneminde
anılan ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel
göstergeler nasıl değişmiştir?
2) Bu göstergeler açısından
ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?
3) Hâlen anılan
ilçemizde Bakanlığınıza bağlı birimlerde
çalışan ziraat mühendisi, veteriner hekim, gıda mühendisi,
teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır?
Çalışan personelin kaçı kadroludur?
4) Hâlen anılan ilçemizdeki personel norm
kadroları ve açıkları nasıldır?
5) Bu açıkların
kapatılması için Bakanlığınızca şimdiye
kadar hangi tedbirler alınmıştır?
6) Bakanlığınızın anılan ilçemizdeki
tesis ve personel açıklarının kapatılmasına yönelik
2012 yılı programı nasıldır?
27.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Bakanlığın Tavşanlıdaki birimlerinin tesis ve
personel açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/859) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü
olarak cevaplandırılması için gereğini
saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği gibi,
Kütahya ili, Ege Bölgesi illeri içinde tarımsal faaliyetlere ilişkin
temel göstergeler açısından en kötü durumdaki illerden birisidir.
Kütahya ili Tavşanlı ilçesinde Bakanlığınıza
bağlı birimlerdeki tesis ve personel açıklarıyla ilgili
olarak;
1) 2002-2011 döneminde
anılan ilçemizde yürütülen tarımsal faaliyetlere ilişkin temel
göstergeler nasıl değişmiştir?
2) Bu göstergeler
açısından ilçenin Türkiye'deki yeri nasıldır?
3) Hâlen anılan
ilçemizde Bakanlığınıza bağlı birimlerde
çalışan ziraat mühendisi, veteriner hekim, gıda mühendisi,
teknisyen ve diğer personelin sayısı ne kadardır?
Çalışan personelin kaçı kadroludur?
4) Hâlen anılan
ilçemizdeki personel norm kadroları ve açıkları
nasıldır?
5) Bu açıkların
kapatılması için Bakanlığınızca şimdiye
kadar hangi tedbirler alınmıştır?
6) Bakanlığınızın
anılan ilçemizdeki tesis ve personel açıklarının
kapatılmasına yönelik 2012 yılı programı
nasıldır?
28.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, hububat üretiminin artırılmasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/874) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
İklim
değişiklikleri ve düzensiz yağışlara, fiyatları
nedeniyle ilaç ve gübre kullanımının azalması da eklenince
hububat üretimi iyice azalmaktadır.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Hububat üretimini
sertifikalı tohumla artırmayı düşünüyor musunuz?
2) Yıllık kaç ton sertifikalı
tohum üretimi yapılmaktadır? Bu yeterli midir?
3) Hibe yolu ile üretimi
artırmayı planlıyor musunuz? Bu konuda çalışmanız
var mıdır?
29.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, et ithalatına ve hayvancılığın
teşvikine ilişkin sözlü soru önergesi (6/875) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Bakanlık
politikalarınız kapsamında yürütülen et ithalatı, yerli
üreticiye zarar verir hâle gelmiştir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) İthalatı
teşvik yerine, yerli üreticiyi teşvik etmeyi düşünüyor musunuz?
Bu konuda çalışmanız var mıdır?
2) 2011 yılı
içinde toplam kaç ton et ithalatı gerçekleştirilmiştir?
İthalata ne kadar para ödenmiştir?
3) Ayrıca kaç baş kasaplık
canlı hayvan ithalatı yapılmıştır? Bunlara ne
kadar para ödenmiştir?
4) Bu paralar yerli
hayvancılığı teşvik için kullanılsa daha iyi
olmaz mıydı?
30.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
Tokatta büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/879) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Tokat ilinde 2011 sonu itibariyle
kapalı hayvan pazarı var mıdır? Küçükbaş ve
büyükbaş hayvan sayısı ne kadardır?
31.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğanın,
Iğdırda tarımın geliştirilmesine ve desteklenmesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/901) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması hususunun gereğini arz ederim.
Sinan
Oğan
Iğdır
Iğdırda tarımla geçimini
sağlayan çiftçilerimiz, pancar ekiminin bitme noktasına gelmesiyle
zor günler yaşamakta ve mısır üreticiliğine yönelmekte; ama
mahsullerinin Toprak Mahsulleri Ofisine satışında söz konusu
kurumda kurutma makinesi olmaması nedeniyle zorluklar
yaşamaktadır. Bu durum Iğdırlı çiftçiler arasında
büyük sıkıntılara yol açmaktadır. Bu bağlamda;
1) TMO tarafından bir kurutma makinesi
temin edilmesi düşünülmekte midir?
2) Bakanlık tarafından
Iğdırda tarımın geliştirilmesi ve ekilen ürünlerin
çeşitlendirilmesi için teşvikler planlanmakta mıdır?
3) Mahsullerini satamaması nedeniyle
zarar eden çiftçilere herhangi bir maddi destek verilmesi
bakanlığın gündeminde midir?
32.- Iğdır Milletvekili Sinan
Oğanın, Iğdırda pancar ekiminin desteklenmesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/904) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Iğdırdaki pancar ekimine
ilişkin aşağıdaki sorularımın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması hususunun gereğini arz
ederim.
Sinan
Oğan
Iğdır
Iğdırda pancar ekimi, maalesef
bölgede sıkça ekimi yapılmakta olan pancarın şeker
fabrikaları tarafından ucuz fiyattan alınmasından
dolayı, bitme noktasına gelmiştir. Iğdırda üretimi
yapılan pancarın ucuz fiyattan alınması hem pancar ekimine
ilgiyi bitirmiş hem de çiftçilerimizde büyük sıkıntılara
neden olmuştur.
1) Iğdırda pancar ekiminin
geliştirilmesi için hangi çalışmaları yapmayı
düşünüyorsunuz?
2) şeker pancarına yönelik tarım faaliyetlerinin
yaygınlaştırılması için şeker pancarı
ekimine konan kotanın kaldırılması
bakanlığınızın gündeminde midir?
33.- Iğdır Milletvekili Sinan
Oğanın, DAP destek kredilerine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/905) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması hususunun gereğini arz ederim.
Sinan
Oğan
Iğdır
Ülkemizin ve ilimizin en
önemli gelir kaynaklarından biri olan tarım ve hayvancılık
kapsamında bölgelere verilen Doğu Anadolu Projesi (DAP) kredileri, 12
Haziran 2011 milletvekili seçimleri öncesi durdurulmuştur. Destekleme
kredilerini almak isteyen vatandaşlarımız, belgelerini
hazırlamış, işleme sokulması için il tarım müdürlüklerine
teslim etmiş ve destek kredisinin şartlarını yerine
getirmek için belirli yatırımlar yapmışlardır.
Destekleme kredisinin durdurulmasından dolayı, dünya
standartlarında et ve süt kombinaları kurmak isteyen iş adamlarımız
ve geçimini sağlamak isteyen çiftçilerimiz mağdur
kalmıştır.
1) DAP Destek Kredisi'nin yeniden gündeme
getirilmesi için bir çalışmanız var mıdır?
2) DAP Destek Kredileri tekrar ne zaman devreye
sokulacaktır?
34.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun, Çatalcada görülen hayvan ölümlerine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/923) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Sayın M. Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul
İstanbul,
Çatalca ilçesinde Ormanlı ve Başakköy'lerinde şap
aşısı olan büyükbaş hayvanlar ölmektedir. Şap
aşısı yapılan, Ormanlı köyümüzde iki ayrı
ahırda 10, Başakköy'de ise bir inek ölmüştür. Ölümlerin
yapılan şap aşısından olduğu açık ve net
olarak görülmesine karşın önlem alınmamıştır.
Yine aynı ilçenin Yalıköy'ünde bir ay önce 25 büyükbaş hayvan
yapılan şap aşısından ölmüştü. Ancak, şap
aşısının neden olduğu ölümlerle ilgili
bakanlığınızca bu güne kadar hak sahiplerimizin zararı
karşılanmamıştır.
Bu
nedenle;
1)
Yapılan şap aşılarının hayvan ölümlerine neden
olduğu açıkça görülmesine karşın aşılama neden
devam ettirilmektedir?
2)
Aşılama sonrası ölümler olmasına karşın nedenleri
araştırılmış mıdır?
3)
Şap hastalığı olmayan bölgede bu hastalığın
görülme nedenleri araştırıldı mı?
4)
Yaklaşık 1 ay önce Yalıköy'de ölen 25 hayvan ile ilgili hak
sahiplerine bugüne kadar neden ödeme yapılmamıştır?
35.- Balıkesir Milletvekili Namık
Havutçanın, Nevşehirde don nedeniyle zarar eden patates
üreticilerinin mağduriyetine ve alınan önlemlere ilişkin sözlü
soru önergesi (6/924) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Namık
Havutça
Balıkesir
Nevşehir'in
köylerinde yaşanan don olayı patates üreticilerini olumsuz
etkilemiş, 669 patates üreticisi yaklaşık 15 bin dekar alanda
yaklaşık 47 bin ton zarar etmiştir. Patatesin, ekiminde
yaşanan gecikme, söküm zamanı havaların
yağışlı gitmesi, birim fiyatındaki dalgalanmalar
nedeniyle hasadı tam olarak yapılamamıştır. Buna göre;
1) Soğuk havadan
etkilenen bölgedeki patatesin toprak altında çürümesi ile patates üretimi
yapan çiftçilerimizin mağduriyetini giderecek misiniz?
2) Çiftçilerimizin, banka kredileri ile tarım
kredi kooperatiflerinden almış oldukları gübre ve zirai ilaç
bedelleri ve sulamada kullanılan elektrik borçlarının
yapılandırılması için bir çalışma yapacak
mısınız?
3) Çiftçilerimizin bir sonraki ekim sezonu içinde
sağlıklı bir üretim gerçekleştirmesi için hangi
çalışmaları yapacaksınız?
36.- Muğla Milletvekili Mehmet
Erdoğanın, sel felaketinden zarar gören arı
yetiştiricilerine yapılan yardımlara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/929) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Mehmet
Erdoğan
Muğla
Muğla ili ve
ilçelerinde 7 Ocak 2012 Cumartesi günü fırtına, aşırı
yağış ve seller sebebiyle çok büyük maddi hasarlar meydana
gelmiştir. Yaşanan bu felaketten en fazla etkilenen sektörlerden
birisi de arıcılık sektörüdür. Felakette 10 binden fazla
arı kovanı zarar görmüştür.
Buna göre; yaşanan
felakette zarar gören arı yetiştiricilerinin zararlarının
telafisi için Bakanlığınızca yürütülen bir
çalışma var mıdır? Varsa bu çalışmalar nelerdir?
37.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, limon ve turunç üretimi, ithalatı ve ihracatına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/935) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ülkemizde ithalatın
önünün açılması birçok üretimi olumsuz yönde etkilemiştir. Limon
ve turunç üretiminin yapılan yanlış ithalat nedeniyle ülkemizde
fazla artış göstermediği belirtilmektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Limon ve turunç
üretimi son beş yıl içinde yıllık toplam kaç ton olarak
gerçekleşmiştir?
2) Limon ve turunç
ihracatı yapılıyor mu? Yapılıyorsa, 2010 ve 2011
yılında toplam kaç ton ihracat yapılmıştır?
3) 2010 ve 2011
yılında limon ve turunç ithalatı toplam kaç ton olarak
gerçekleşmiştir?
38.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, yer fıstığı üretimi, ithalatı ve ihracatına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/936) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine göre; 2010
yılı içinde yerfıstığı üretimi 97.310 ton olarak
gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında
yerfıstığı üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Üretim tüketimi
karşılıyor mu? Tüketim fazlası ihracat yapılıyor
mu?
3) Yapılıyorsa son on yıl
içinde yıllık toplam kaç ton ihracat yapılmıştır?
39.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, arpa üretimi ve ithalatına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/937) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlamasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Arpa ekilen alanların
daraldığı ve buna bağlı olarak da, üretimin
yıllık olarak düştüğü belirtilmektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Arpa üretiminin azaldığı
doğru mu? Arpa üretiminin yıllar göre azalmasının başlıca
nedenleri nelerdir?
2) Üretim ülke tüketimini
karşılıyor mu? Yoksa ülke ihtiyacı ithalat yapılarak
mı karşılanıyor? Son beş yıl içinde toplam kaç
ton arpa ithalatı yapılmıştır?
40.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, üzüm üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/938) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlamasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine göre; 2009
yılı içinde 4 milyon 264 bin 720 ton olarak gerçekleşen üzüm
üretimi, 2010 yılı içinde 4 milyon 255 bin ton olarak
gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiyenin 2011 yılında üzüm
üretimi kaç ton olarak
gerçekleşmiştir?
2) Üretim tüketimi
karşılıyor mu? Tüketim fazlası üzümün ihracatı
yapılıyor mu?
3) Yapılıyorsa son beş
yıl içinde yıllık toplam kaç ton ihracat
yapılmıştır?
4) Üzüm ithalatı yapılıyor
mu? Yapılıyor ise 2010-2011 yılı içinde toplam kaç ülkeden
yıllık kaç ton ithalat yapılmıştır?
41.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, tütün üretimi,
ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/939) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlamasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Tütün üretimi de azalmıştır.
TÜİK verilerine göre; 2000 yılında 200.280 ton olarak
gerçekleşen tütün üretimi, 2010 yılında 51.912 tona
düşmüştür.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında tütün
üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Tüketim fazlası tütünün
ihracatı yapılıyor mu? Yapılıyorsa son beş
yıl içinde yıllık toplam kaç ton ihracat
yapılmıştır?
3) Tütün ithalatı yapılıyor
mu? 2010 ve 2011 yılında toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton
ithalat yapılmıştır?
42.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, karpuz üretimi, ithalatı ve ihracatına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/940) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlamasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Karpuz üretiminin 1998
yılının altına düşmesi tarım
politikalarındaki yanlışı açıkça ortaya
koymaktadır. TÜİK verilerine göre 1998de 3 milyon 930 bin ton olarak
gerçekleşen karpuz üretimi 2010da 3 milyon 683 bin 103 tona
düşmüştür.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında karpuz
üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Tüketim fazlası
karpuzun ihracatı yapılıyor mu? Son beş yıl içinde
yıllık toplam kaç ton ihracat yapılmıştır?
3) Karpuz ithalatı
yapılıyor mu? 2010-2011'de toplam kaç ülkeden yıllık kaç
ton ithalat yapılmıştır?
43.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, şeker pancarı üretimi, ithalatı ve ihracatına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/941) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine
göre; 2000 yılı içinde 18 milyon 821 bin 033 ton olarak
gerçekleşen şeker pancarı üretimi, 2010 yılında 17
milyon 942 bin 112 tona düşmüştür.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Türkiye'nin 2011
yılında şeker pancarı üretimi toplam kaç ton olarak
gerçekleşmiştir?
2) Tüketim fazlası
şeker pancarının ihracatı yapılıyor mu?
Yapılıyorsa son beş yıl içinde yıllık toplam kaç
ton ihracat yapılmıştır?
3) Şeker
pancarı ithalatı yapılıyor mu? 2010 ve 2011
yılında toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton ithalat
yapılmıştır?
44.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, incir üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/942) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine
göre; 2009 yılı içinde 244.351 ton olarak gerçekleşen incir
üretimi, 2010 yılında 254.838 ton olarak gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Türkiye'nin 2011
yılında incir üretimi toplam kaç ton olarak
gerçekleşmiştir?
2) Tüketim fazlası incirin ihracatı
yapılıyor mu? Yapılıyorsa son beş yıl içinde
yıllık toplam kaç ton ihracat yapılmıştır?
3) İncir
ithalatı yapılıyor mu? 2010 ve 2011 yılında toplam kaç
ülkeden yıllık kaç ton ithalat yapılmıştır?
45.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, şeftali üretimi, ithalatı ve ihracatına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/943) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine göre; 2009
yılında şeftali üretimi 539.403 ton olarak
gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Türkiye'nin 2011
yılında şeftali üretimi toplam kaç ton olarak
gerçekleşmiştir?
2) Üretim tüketimi
karşılıyor mu? Tüketim fazlası şeftalinin
ihracatı yapılıyor mu?
3) Yapılıyorsa
son beş yıl içinde yıllık toplam kaç ton ihracat
yapılmaktadır?
4) Şeftali
ithalatı yapılıyor mu? Yapılıyor ise 2010 ve 2011
yılı içinde toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton ithalat
yapılmıştır?
46.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, elma üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/944) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine
göre; 2009 yılında 2 milyon 782 bin 365 ton elma üretimi
gerçekleştirilirken, 2010 yılında bu üretim 2 milyon 600 bin ton
olarak gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında elma üretimi
toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Üretim tüketimi karşılıyor mu?
Tüketim fazlası elmanın ihracatı yapılıyor mu?
3) Yapılıyorsa
son beş yıl içinde yıllık toplam kaç ton ihracat
yapılmıştır?
4) Elma ithalatı yapılıyor mu?
Yapılıyor ise 2010-2011 yılı içinde toplam kaç ülkeden
yıllık kaç ton ithalat yapılmıştır?
47.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, bal üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/945) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Önemli bir besin
kaynağı olan bal, ülkemizde yeterince destek
bulamadığı için üretimi fazla
artıramamıştır. TÜİK verilerine göre; 1999
yılında 67 milyon 259 bin ton olan bal üretimi, 2010
yılında 81 milyon 115 bin ton olarak gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Bal üretimi
niçin fazla artmamaktadır? Üretimi artırmayı düşünüyor
musunuz?
2) Bal ihracatımız var mıdır?
Varsa yıllık toplam kaç ton ihracat yapılmaktadır?
3) Bal
ithalatımız var mıdır? Varsa yıllık toplam kaç
ton ithalat yapılmaktadır?
48.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun,
susam üretimi ve ithalatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/946) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine
göre; susam üretimi 1998 yılının altına
düşmüştür. 1998 yılında 37 bin ton olarak gerçekleşen
susam üretimi, 2010 yılında 23.460 tona düşmüştür.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Ülkemizin 2011
yılında susam üretimi toplam kaç ton olarak
gerçekleşmiştir?
2) Üretimde ortaya
çıkan azalmanın sebepleri nelerdir? Üretim tüketimi
karşılıyor mu?
3) Susam konusunda
ithalata gidiliyor mu? Gidiliyor ise son yedi yıl içinde yıllık
toplam kaç ton susam ithalatı gerçekleştirilmiştir?
49.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, bağ alanlarının genişletilmesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/948) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
İktidarın
tarım ve hayvancılık politikaları,
bağcılığı da bitme noktasına doğru
sürüklemektedir. TÜİK verilerine göre; 200O yılında 535 bin
hektar olan bağ alanı, 2010 yılında 478 bin hektara
gerilemiştir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Aradan geçen bunca yıla rağmen,
bağcılık yapılan alanların daralmasını neye
bağlıyorsunuz?
2) Destekleri
artırarak, bağ alanlarını genişletmeyi
planlıyorsunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?
50.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, soya üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/949) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ülkemizde soya üretimi de
azalmıştır. TÜİK verilerine göre; 1989 yılında
161 bin ton olarak gerçekleşen soya üretimi 2010 yılında 86.540
tona düşmüştür.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye'nin 2011
yılında soya üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Üretim tüketimi
karşılıyor mu? Tüketim fazlası ihracata mı gidiyor?
3) Son on yıl içinde
yıllık toplam kaç ton ihracat yapılmıştır? Soya
ithalatı yapılıyor mu? Yapılıyor ise son beş
yıl içinde toplam kaç ton ithalat yapılmıştır?
51.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, ayçiçeği üretimi ve ithalatına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/951) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine
göre; 2010 yılında ayçiçeği üretimi 1 milyon 320 bin ton olarak
gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında
ayçiçeği üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Üretim tüketimi karşılıyor
mu? Tüketim fazlası ihracat yapılıyor mu?
3) Yapılıyorsa son on yıl içinde
yıllık toplam kaç ton ihracat yapılmıştır?
52.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, patates üretimi, ithalatı ve ihracatına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/953) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Patates üretimi de
azalmıştır. TÜİK verilerine göre; 2000 yılında 5
milyon 370 bin ton olarak gerçekleşen patates üretimi, 2010
yılında 4 milyon 548 bin 383 tona düşmüştür.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Türkiye'nin 2011
yılında patates üretimi toplam kaç ton olarak
gerçekleşmiştir?
2) Tüketim fazlası
patates ihracatı yapılıyor mu? Yapılıyorsa son
beş yıl içinde yıllık toplam kaç ton ihracat
yapılmıştır?
3) Patates ithalatı
yapılıyor mu? 2010 ve 2011 yılında toplam kaç ülkeden
yıllık kaç ton ithalat yapılmıştır?
53.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, pamuk üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/956) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine
göre; 2000 yılı içinde 879.940 ton olarak gerçekleşen pamuk
üretimi, 2010 yılında 816.705 tona düşmüştür.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında pamuk
üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Tüketim fazlası pamuğun ihracatı
yapılıyor mu? Yapılıyorsa son beş yıl içinde
yıllık toplam kaç ton ihracat yapılmıştır?
3) Pamuk ithalatı yapılıyor mu?
2010 ve 2011 yılında toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton
ithalat yapılmıştır?
54.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, nohut üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
Sözlü soru önergesi (6/958) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Nohut üretimi azalarak
2002 yılının gerisine düşmüştür. TÜİK verilerine
göre; 2002 yılı içinde 650 bin ton olarak gerçekleşen nohut
üretimi, 2010 yılında 530 bin 634 tona düşmüştür.
Bu bilgiler
ışığında;
1) 2011 yılı
içinde ülkemizde toplam kaç ton nohut üretimi gerçekleşmiştir?
2) Nohut üretiminin azalmasının
başlıca sebepleri nelerdir? İhracat yapabiliyor muyuz?
3) Üretimi
artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız
var mıdır?
4) Nohut ithalatı
yapılıyor mu? Yapılıyor ise 2010-2011 yılında
toplam kaç ton ithalat yapılmıştır?
55.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, mercimek üretimi ve ithalatına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/960) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Mercimek üretimi
azalmıştır. TÜİK verilerine göre; 2002 yılı
içinde 565 bin ton olarak gerçekleşen mercimek üretimi, 2010
yılında 447 bin tona düşmüştür.
Bu bilgiler
ışığında;
1) 2011 yılı içinde ülkemizde toplam kaç
ton mercimek üretimi gerçekleşmiştir?
2) Mercimek üretiminin
azalmasının başlıca sebepleri nelerdir?
3) Üretimi artırmayı
düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var
mıdır?
4) Mercimek ithalatı
yapılıyor mu? Yapılıyor ise 2010-2011 yılında
toplam kaç ton ithalat yapılmıştır?
56.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, meyve veren mandalina ağacı sayısına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/961) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ülkemizde, 2003
yılında meyve veren mandalina ağacı sayısı 9
milyon 400 bin iken, 2010 yılında bu sayı ancak 9 milyon 488 bin
olabilmiştir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) 2003 yılına
oranla 2010 yılında meyve veren mandalina ağacı
sayısında fazla bir artış olmayışının
nedenleri nelerdir?
2) Mandalina üretimini
artırmak için meyve veren ağaç sayısını
artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir
çalışmanız var mıdır?
57.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun,
limon üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/962) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Meyve veren ağaçlar
ile ilgili TÜİK verileri incelendiğinde 2002 yılında 5
milyon 335 bin olan meyve veren limon ağacı sayısı, 2010
yılında 6 milyon 276 bin olarak gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) 2002 yılına
oranla 2010 yılında meyve veren limon ağacı
sayısında fazla bir artış olmayışının
nedenleri nelerdir?
2) Limon üretimini
artırmak için meyve veren ağaç sayısını
artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız
var mıdır?
3) Limon konusunda
ülkemizin ihracatı ve ithalatı ne durumdadır?
58.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, kuru soğan üretimi, ithalatı ve ihracatına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/963) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Yeterince ihracat
yapılamayınca ülkemizde kuru soğan üretimi
azalmıştır. 1998 yılının altına düşen
kuru soğan üretimi 1998 yılında 2 miyar 270 bin ton, 2010
yılında da 1 milyon 900 bin ton olarak gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Türkiye'nin 2011
yılında kuru soğan üretimi toplam kaç ton olarak
gerçekleşmiştir?
2) Tüketim fazlası
kuru soğanın ihracatı yapılıyor mu? Son beş
yıl içinde yıllık toplam kaç ton ihracat
yapılmıştır?
3) Kuru soğan
ithalatı yapılıyor mu? 2010-2011'de toplam kaç ülkeden
yıllık kaç ton ithalat yapılmıştır?
59.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, kuru fasulye üretimi ve ithalatına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/964) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Geçmiş yıllara
oranla kuru fasulye üretimi de azalmıştır. TÜİK verilerine
göre; 2002 yılında 250 bin ton olarak gerçekleşen kuru fasulye
üretimi, 2010 yılında 212 bin tona düşmüştür.
Bu bilgiler
ışığında;
1) 2011 yılı içinde ülkemizde toplam kaç
ton kuru fasulye üretimi gerçekleşmiştir?
2) Kuru fasulye
üretiminin sekiz yıl öncesinin gerisine düşmesinin sebepleri
nelerdir?
3) Üretimi artırmayı düşünüyor
musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?
4) İthalat yapılıyor mu? 2010-2011
yılında toplam kaç ton ithalat yapılmıştır?
60.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, kayısı ve zerdali üretimi, ithalatı ve
ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/965) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine
göre; 2009 yılı içinde 694.364 ton olarak gerçekleşen
kayısı ve zerdali üretimi, 2010 yılında 476.132 tona
gerilemiştir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında
kayısı ve zerdali üretimi toplam kaç ton olarak
gerçekleşmiştir?
2) Tüketim fazlası
kayısı ve zerdalinin ihracatı yapılıyor mu?
Yapılıyorsa son beş yıl içinde yıllık toplam kaç
ton ihracat yapılmıştır?
3) Kayısı ve
zerdalinin ithalatı yapılıyor mu? 2010-2011 yılında
toplam kaç ülkeden yıllık kaç ton ithalat
yapılmıştır?
61.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, kavun üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/966) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine
göre; kavun üretimi 1998 yılının altına
düşmüştür. 1998 yılında 1 milyon 885 bin ton olarak
gerçekleşen kavun üretimi, 2010 yılında 1 milyon 611 bin 695 ton
olarak gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında kavun
üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Tüketim fazlası kavunun ihracatı
yapılıyor mu? Yapılıyorsa son beş yıl içinde
yıllık toplam kaç ton ihracat yapılmıştır?
3) Kavun ithalatı
yapılıyor mu? 2010 ve 2011 yılında toplam kaç ülkeden
yıllık kaç ton ithalat yapılmıştır?
62.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, portakal ve mandalina üretimi, ithalatı ve
ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/967) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Portakal ve mandalina
üretiminin yeterli düzeyde gerçekleştirilmeyişi, bu ürünlerin
tüketici fiyatlarını artırmaktadır.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Portakal ve mandalina
üretimi son beş yıl içinde yıllık toplam kaç ton olarak
gerçekleşmiştir?
2) Portakal ve
mandalinanın ihracatı yapılıyor mu? Yapılıyorsa
2010 ve 2011 yılında toplam kaç ton ihracat
yapılmıştır?
3) İthalat
yapılıyor mu? 2010 ve 2011 yılı içinde portakal ve
mandalina ithalatı toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
63.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, meyve veren portakal ağacı sayısına ve
üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/968)
ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ülkemizde 1997
yılında meyve veren portakal ağacı sayısı 11
milyon 300 bin iken, 2010 yılında bu sayı ancak 13 milyon 418
bin olabilmiştir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) 1997 yılına oranla 2010
yılında meyve veren portakal ağacı sayısında
fazla bir artış olmayışının nedenleri nelerdir?
2) Portakal üretimini
artırmak için meyve veren ağaç sayısını
artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir
çalışmanız var mıdır?
64.- Muğla Milletvekili Mehmet
Erdoğanın, sel felaketinden zarar gören narenciye üreticilerine
yapılan yardımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/969) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Mehmet
Erdoğan
Muğla
Muğla ili ve
ilçelerinde, 7 Ocak 2012 Cumartesi günü; fırtına,
aşırı yağış ve seller sebebiyle büyük maddi
hasarlar meydana gelmiştir. Yaşanan bu felaketten en fazla etkilenen
kesimlerden biri de narenciye üreticileri olmuştur.
Buna göre:
1) Yaşanan felakette zarar gören
narenciye üreticilerimizin zararlarının telafisi için
Bakanlığınızca yürütülen bir çalışma var
mıdır? Varsa bu çalışmalar nelerdir?
65.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmazın, kamu
kurum ve kuruluşlarına KPSS puanı ile yapılan personel
alımlarında organik tarım mantarcılık ve tarımsal
sulama yönetimi bölümlerine kadro açılmamasına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/979) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Sadir
Durmaz
Yozgat
Kamu kurum ve
kuruluşlarına KPSS puanı ile yapılan alımlarda,
üniversitelerin organik tarım, mantarcılık ve tarımsal
sulama yönetimi bölümleri için kadro verilmemektedir.
Buna göre;
KPSS puanı ile
yapılan atamalarda üniversitelerin organik tarım,
mantarcılık ve tarımsal sulama yönetimi bölümleri için
Bakanlığınızca kadro açılmama sebepleri nelerdir?
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığını
doğrudan ilgilendiren söz konusu bölümler için ne zaman kadro açmayı
planlıyorsunuz?
66.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, meyve veren badem ağacı sayısına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/999) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine
göre, 1997 yılında 3 milyon 775 bin olarak gerçekleşen badem
ağacı sayısı 2010 yılında 3 milyon 683 bine
düşmüştür.
Bu bilgiler
ışığında;
1) 2011 yılı içinde meyve veren
badem ağacı sayısı kaç olarak gerçekleşmiştir?
2) 2010
yılı içindeki ağaç sayısındaki azalmanın
başlıca nedenleri nelerdir?
3) Meyve veren ağaç
sayısını artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda
bir çalışmanız var mıdır?
67.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, badem üretimine ve üretimin artırılmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1000) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ülkemizde
badem üretimi 2010 yılında, 2000 yılına oranla ancak 8.398
ton artmıştır. TÜİK verilerine göre, 2000 yılında
47 bin ton olarak gerçekleşen badem üretimi 2010 yılında 55.398
ton olarak gerçekleşmiştir.
Bu
bilgiler ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında badem
üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2)
Badem üretimini artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir
çalışmanız var mıdır?
68.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, meyve veren ceviz ağacı sayısına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1001) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine göre,
2009 yılında 5 milyon 192 bin olarak gerçekleşen ceviz
ağacı sayısı 2010 yılında 5 milyon 441 bin olarak
gerçekleşmiştir.
Bu
bilgiler ışığında;
1)
2011 yılı içinde meyve veren ceviz ağacı sayısı
kaç olarak gerçekleşmiştir?
2)
Meyve veren ağaç sayısını artırmayı
düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız var
mıdır?
69.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, domates üretimi, ihracatı ve üretimin
artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1002) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ülkemizde 2000
yılında 8 milyon 890 bin ton olarak gerçekleşen domates üretimi
2010 yılında 10 milyon 052 bin ton olarak gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında domates
üretimi toplam kaç ton olarak gerçekleşmiştir?
2) Önemli ihracat
ürünleri arasında da yer alan domatesin üretimi niçin istenilen düzeyde
gerçekleşmemektedir? Üretimi nasıl artırmayı
planlıyorsunuz?
70.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme
Kurumu Başkanlığınca yapılan personel alım
sınavıyla ilgili bazı iddialara ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1003) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Mesut Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Tarım-Kırsal
Kalkınma Kurumu Başkanlığı'nca denetçi, uzman ve
destek personeli alımı sınavında çok sayıda
aksaklığın yaşandığı belirtilmektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Sınav
esnasında yaşanan aksaklık yüzünden sınavın geç
başladığı ve bazı kişilere soru
kitapçıklarının verilmediği doğru mudur?
2) Doğru ise
aksaklık yaşanmasının başlıca nedenleri nelerdir?
71.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, yem üreticilerinin sorunlarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1008) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Yem sektörünün en önemli
sorunları arasında ham madde, finansman ve denetim konuları yer
almaktadır.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Yem üreticilerin
sorunlarını ortadan kaldırmaya yönelik hangi
çalışmalar yapılmaktadır?
2) Bu sorunları ortadan kaldırarak yem
fiyatlarını aşağıya çekmeyi düşünüyor musunuz?
72.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, meyve veren Antep fıstığı
ağacı sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1009) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Antep
fıstığı ağacı sayısı 2009
yılından itibaren düşüşe geçmiştir. Ülkemizde 2009
yılında 30 milyon 144 bin olarak gerçekleşen meyve veren Antep
fıstığı ağacı sayısı 2010
yılında 29 bin 617 bine düşmüştür.
Bu bilgiler
ışığında;
1) 2009 yılına
oranla 2010 yılında meyve veren Antep fıstığı
ağacı sayısının azalmasının
başlıca nedenleri nelerdir?
2) Meyve veren ağaç
sayısını artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda
bir çalışmanız var mıdır?
73.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlunun, toplam kestane üretimi ve üretimin
artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1010) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ülkemizde kestane üretimi
1988 yılının altına düşmüştür. TÜİK
verilerine göre 1988 yılında 90 bin ton olan kestane üretimi 2010
yılında 59.171 tona düşmüştür.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Türkiye'nin 2011
yılında kestane üretimi toplam kaç ton olarak
gerçekleşmiştir?
2) Kestane üretiminin 1988 yılının
altına düşmesinin başlıca nedenleri nelerdir? Üretimi
nasıl artırmayı düşünüyorsunuz?
74.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, pamuk üretimine ve üretimin artırılmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1011) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ülkemizin pek çok
tarım ürünü konusunda ithalata yönelmesi pamuk ekilen alan
sayısını da azaltmıştır. 2002 yılında 721.077
hektar olarak gerçekleşen pamuk ekilen alan miktarı, 2010
yılında 480.650 hektara düşmüştür.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında pamuk ekilen
alanı toplam kaç hektar olarak gerçekleşmiştir?
2) Pamuk ekilen
alanın 2002 yılının altına düşmesinin
başlıca nedenleri nelerdir? Azalan pamuk üretimini nasıl
artırmayı düşünüyorsunuz?
75.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, patates üretimine ve üretimin artırılmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1012) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Hükûmetin tarım
ürünlerindeki ithalat politikaları, patates ekilen alan
sayısını azaltmıştır. TÜİK verilerine göre,
2002 yılında 198 bin hektar olarak gerçekleşen patates ekilen
alan miktarı, 2010 yılında 140 bin 704 hektara
düşmüştür.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında patates
ekilen alan miktarı toplam kaç hektar olarak gerçekleşmiştir?
2) Patates ekilen alan miktarının 2002
yılının altına düşmesinin başlıca nedenleri
nelerdir?
3) Patates ekilen alan
miktarını nasıl artırmayı düşünüyorsunuz? Bu konuda
bir çalışmanız olacak mı?
76.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, salatalık üretimine ve üretimin
artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1013) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ülkemizde salatalık
üretimi, 2000 yılının altına düşmüştür. TÜİK
verilerine göre, 2000 yılında 1 milyon 825 bin ton olarak
gerçekleşen salatalık üretimi 2010 yılında 1 milyon 739 bin
191 tona düşmüştür.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Türkiye'nin 2011
yılında salatalık üretimi toplam kaç ton olarak
gerçekleşmiştir?
2) Salatalık
üretimindeki azalmanın başlıca
nedenleri nelerdir? Üretimi nasıl artırmayı
planlıyorsunuz?
77.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, şeker pancarı üretimine ve üretimin
artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1014) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
İthalat ve
özelleştirme politikaları, şeker pancarı ekilen alan
sayısını da azaltmıştır. 2002 yılında
372.468 hektar olarak gerçekleşen pamuk ekilen alan miktarı, 2010
yılında 329.167 hektara düşmüştür.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Türkiye'nin 2011
yılında şeker pancarı ekilen alanı toplam kaç hektar
olarak gerçekleşmiştir?
2) Şeker
pancarı ekilen alanın 2002 yılının altına
düşmesinin başlıca nedenleri nelerdir?
3) Şeker pancarı ekilen
alan miktarını nasıl artırmayı
düşünüyorsunuz?
78.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, tütün üretimine ve üretimin artırılmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1015) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Özelleştirme
politikaları, tütün ekilen alan sayısını da
azaltmıştır. TÜİK verilerine göre, 2002 yılında
191 bin hektar olarak gerçekleşen tütün ekilen alan miktarı, 2010
yılında 80 bin 977 hektara düşmüştür.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Türkiye'nin 2011
yılında tütün ekilen alan miktarı toplam kaç hektar olarak
gerçekleşmiştir?
2) Tütün ekilen alan
miktarının 2002 yılının altına düşmesinin
başlıca nedenleri nelerdir? Tütün ekilen alan miktarını
nasıl artırmayı düşünüyorsunuz?
79.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, meyve veren fındık ağacı
sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1016) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine göre
2009 yılında 347 milyon 414 bin olarak gerçekleşen
fındık ağacı sayısı 2010 yılında 356
milyon 762 bin olarak gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) 2011 yılı
içinde meyve veren fındık ağacı sayısı kaç olarak
gerçekleşmiştir?
2) Meyve veren ağaç
sayısını artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda
bir çalışmanız var mıdır?
80.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, fındık üretimine ve üretimin
artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1017) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Tarım
politikalarındaki yanlış uygulamalar fındık üretimini
de olumsuz yönde etkilemiştir. 2006 yılında 661 bin ton olarak
gerçekleşen fındık üretimi, 2010 yılında 600 bin tona
düşmüştür.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Türkiye'nin 2011
yılında fındık üretimi toplam kaç ton olarak
gerçekleşmiştir?
2) Fındık
üretimin düşmesinin başlıca nedenleri nelerdir? Üretimi
artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız
var mıdır?
81.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, meyve veren kayısı ve incir ağacı
sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1018) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine
göre, 2010 yılında meyve veren kayısı ağacı
sayısı 14 milyon 856 bin ve incir ağacı sayısı da
9 milyon 301 bin olarak gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) 2011 yılı
içinde meyve veren kayısı ve incir ağacı sayısı
kaç olarak gerçekleşmiştir?
2) Meyve veren ağaç
sayısını artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda
bir çalışmanız var mıdır?
82.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, meyve veren kestane ağacı sayısına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1019) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK verilerine
göre, ülkemizde kestane ağacı sayısı da azalmaktadır.
2008 yılında 1 milyon 949 bin olarak gerçekleşen kestane veren
ağaç sayısı 2010 yılında 1 milyon 920 bine düşmüştür.
Bu bilgiler
ışığında;
1) 2011 yılı
içinde meyve veren kestane ağacı sayısı kaç olarak
gerçekleşmiştir?
2) 2010 yılı
içindeki ağaç sayısındaki azalmanın başlıca
nedenleri nelerdir?
3) Meyve veren ağaç
sayısını artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda
bir çalışmanız var mıdır?
83.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, antep fıstığı ve ceviz üretimine,
üretimin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1020)
ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Sert
kabuklulardan Antep fıstığı ve ceviz üretimi 2010
yılı içinde 128 bin ton ve 178 bin ton olarak
gerçekleşmiştir. Pek çok ürünün ham maddesinde de kullanılan
Antep fıstığı ve cevizin üretimi geçmiş yıllara
oranla fazla artış göstermemiştir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Türkiye'nin 2011 yılında Antep
fıstığı ve ceviz üretimi toplam kaç ton olarak
gerçekleşmiştir?
2)
Antep fıstığı ve
ceviz üretimini artırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir
çalışmanız var mıdır?
84.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, meyve veren elma ve şeftali ağacı
sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1021) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜİK
verilerine göre, 2010 yılında meyve veren ağaç sayısı
41 bin 423 bin ve şeftali veren ağaç sayısı da 14 bin 364
bin olarak gerçekleşmiştir.
Bu
bilgiler ışığında;
1)
2011 yılı içinde meyve veren elma ve şeftali ağacı
sayısı kaç olarak gerçekleşmiştir?
2)
Meyve veren ağaç sayısını artırmayı
düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız var
mıdır?
85.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, süt inekçiliğine destek verilmesine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1022) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker
tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Hayvancılık
desteklerinin ağırlıklı olarak etçil ırklara verilecek
olması, süt inekçiliğiyle uğraşan yetiştiriciyi hayal
kırıklığına uğratmıştır.
Bu
bilgiler ışığında;
1)
Türkiye Hayvancılık Kongresinde bürokratlarınız
tarafından yapılan bu açıklama doğru mudur?
2)
Doğru ise süt inekleri, birkaç yıl önce olduğu gibi 2012
yılında da kesime gitmez mi?
3
) Etçil ırkların dışındaki ırklara destekleri
tamamen mi kaldırmayı planlıyorsunuz?
86.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, Ardahanda hayvancılığın desteklenmesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1053) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Sayın Mehdi Eker
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda
gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
23.1.2012
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan
ilimizin tek geçim kaynağı hayvancılık desek doğrudur.
Ama ne yazık ki yıllardır uygulanan yanlış
politikalarla, hayvancılık, ülkenin tamamında olduğu gibi
ilimizde de sıkıntıya uğramıştır. Şu an
ülkede başlıca sorunlarımızdan biri, yakın zaman sonra
kırmızı etin artık yok olmasıdır. Hayvancılıkla
uğraşan insan sayısında ciddi azalma vardır.
İthal hayvanla veya ithal etle bu sorun çözülemez. Köylü ve
hayvancılıkla uğraşanların desteklenmesi, teşvik
edilmesi gerekmektedir. Acil önlemler alınmazsa kırmızı et
ülkemizde lüks olacaktır.
1)
Ardahanda hayvancılıkla uğraşanların
sayısında son yıllarda çok ciddi bir azalma olmaktadır.
Önlemler alınmazsa bu sayı daha da azalacaktır. Ardahanda
hayvancılıkla uğraşanlara nasıl destek vereceksiniz, nasıl teşvik
edeceksiniz?
87.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, suni
bal denetimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1081) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın
Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Reşat Doğru
Tokat
Soru:
2010-2011 yıllarında kaç işletmeye suni bal kontrolü
yapılmıştır? Kaç
firmaya ceza kesilmiştir?
88.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
2010-2011 yıllarında hayvan sağlığı için
kullanılan antibiyotiklere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1082) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın
Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Reşat Doğru
Tokat
Soru:
Ülkemizde 2010-2011 yıllarında hayvan sağlığı
için ne miktar, ne tür, ne oranda antibiyotikler
kullanılmıştır?
89.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Tokattaki Tarım Kredi Kooperatiflerine borçlu çiftçi
sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1083) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın
Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Reşat Doğru
Tokat
Soru:
Tokat ilinde tarım kredi kooperatiflerine borçlu olan çiftçi
sayısı ne kadardır? Bu çiftçilerin toplam borçları ne
kadardır?
90.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, kayıt dışı gıda üretiminin denetimine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1084) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın
Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Reşat Doğru
Tokat
Soru:
Ülkemizde kayıt dışı gıda üretimi ile ilgili
denetimler yapılmış mıdır? 2011 yılı
itibarıyla kaç firmaya ceza kesilmiştir?
91.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Türk
Gıda Kodeksine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1085) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın
Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Reşat Doğru
Tokat
Soru:
2011 yılı itibarıyla gıda maddelerinde asgari kalite,
veteriner, ilaç kalıntıları, gıdaya bulaşan
zararlı maddeler, ambalaj ve analiz metotlarını ihtiva eden Türk
Gıda Kodeksi hazırlanmış mıdır?
Hazırlanmamışsa çalışma yapılmakta
mıdır?
92.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, nişasta bazlı tatlandırıcı üretimine
ve kullanıldığı sektöre ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1086) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın
Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: 2007-2011 yılları
arasında nişasta bazlı tatlandırıcı ne kadar
üretilmiş ve piyasaya sunulmuştur? Hangi sektörlerde
tatlandırıcı kullanılmaktadır?
93.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, eğitime tâbi tutulan çiftçi sayısına ve organik
tarım konusundaki eğitime ilişkin sözlü soru önergesi (6/1087)
ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın
Mehdi Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Reşat Doğru
Tokat
Soru:
2011 yılı itibarıyla ülke genelinde ve Tokat ilinde kaç çiftçi
eğitime tabi tutulmuştur? Bunların ne kadarı organik
tarım konusunda eğitim almıştır?
94.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, 2010-2011 yıllarında yaş sebze meyve üretimi ve
ihracatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1088) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: 2010-2011
yılları itibarıyla ne kadar yaş sebze meyve üretimi
yapılmıştır? Bunun ne kadarı toptancı hallerine
gelmiştir? Ne kadarı ihraç edilmiştir?
95.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, tarımsal sulamada kullanılan elektrik
fiyatlarında indirime gidilip gidilmeyeceğine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1089) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi
Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Ülkemizde
tarımsal sulamada kullanılan elektrik fiyatlarını
düşürmeyi düşünüyor musunuz? Ülkemizde kaç kilovat elektrik
kullanılmaktadır?
96.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
Tokatta sulama birliklerine borcu olan çiftçilere ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1090) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi
Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Tokat ilinde hangi
ilçelerinde çiftçilerin sulama birliklerine borçları vardır? Borç
miktarı ne kadardır? Borçların ödenmesinde iyileştirmeyi
düşünüyor musunuz?
97.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, sertifikalı tohum kullanan çiftçi sayısına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1092) ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi
Eker tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Türkiye genelinde
ne kadar sertifikalı tohum kullanan çiftçi vardır? 2010-2011 tarihlerinde
Tokat ilinde sertifikalı çiftçi sayısı ne kadardır?
98.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, et ithalatı ve hayvancılık
politikalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1100) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Et ithalatının
ve hayvancılık politikalarının bu şekilde devam etmesi
hâlinde, 2015 yılında Türkiyenin 170 bin ton civarında bir et
açığının oluşacağı belirtilmektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Bu doğru mudur? Devlet Planlama
Teşkilatının bu konuda bir çalışması olmuş
mudur?
2) Olmuş ise DPTye rağmen et
ithalatına devam etmeyi düşünüyor musunuz?
99.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, süte karşı başlatılan aleyhte kampanyaya
ve süt tüketimini artırmaya ilişkin sözlü soru önergesi (6/1102) ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Türkiye Ziraatçılar
Derneği, son zamanlarda süte karşı bir kampanya
başlatıldığını belirlemektedir. Dernekçe
ayrıca AB ülkelerinde kişi başı süt tüketiminin
Bu bilgiler
ışığında;
1) Süte
karşı başlatılan bu kampanyayı nasıl
durdurmayı planlıyorsunuz? Bu konuda çalışmanız olacak
mı?
2) AB
süt tüketimini dikkate alarak, ülke üretimini nasıl artırmayı
planlıyorsunuz?
100.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, et fiyatlarında üretici ile tüketici fiyatları
arasındaki farka ilişkin sözlü soru önergesi (6/1103) ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Sayın Mehdi Eker tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Et fiyatlarında
üretici ile tüketici fiyatları arasında büyük bir fark ortaya
çıktığı kaydedilmektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1)
Üreticide
15 TL olan etin kilo fiyatının kasap ve marketlerde 25 TLye
satıldığı doğru mudur?
2)
Doğru
ise bu konuda nasıl bir çalışma yapmayı
planlıyorsunuz?
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Gençin
Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğluna
yöneltmiş olduğu (6/148) no.lu önerge: Sayın Gençin
Almanyadaki Deniz Feneri davasıyla ilgili bazı iddialara yönelik
önergesine ilişkin olarak; önergede bahsedilen Ahmet Davutoğlunun,
Dışişleri Bakanımızla hiçbir ilgisi ve alakası
bulunmamaktadır. Almanya Frankfurt Savcılığının
hazırladığı Deniz Feneri e.V. davası iddianamesinde
yer alan Fondatsia Ahmet Davutoğlu ibaresi, yani Ahmet Davutoğlu
Vakfı, Bulgaristan merkezli Ahmet Davutoğlu Dostluk ve Kardeşlik
Vakfını ifade etmekte olup Sayın Dışişleri
Bakanımızla isim benzerliği dışında hiçbir
ilişkisi bulunmamaktadır. Adı geçen zat, 1983 yılında
vefat etmiş, Bulgaristanda tanınan ve bilinen bir din âlimidir.
Daha önce bu konu
basın organlarında benzer, asılsız iddialarla dile
getirilmiş, gerekli açıklamalar yapılmasına rağmen bir
gazetenin 15 Temmuz 2011 tarihli nüshasında yer verilmesi
karşısında haberin sorumluları hakkında kamu
davası açılmış ve dava sonucunda da Bakırköy 6. Sulh
Ceza Mahkemesi tarafından Deniz Feneri Derneği ile Sayın
Dışişleri Bakanımızı ilişkilendiren
haberlere yayın yasağı getirilmesine hükmedilmiş,
ayrıca, ilgililer hakkında 1 TLlik sembolik tazminat davası
açılmış ve kazanılmıştır.
Sayın Özgündüzün
(6/699) no.lu önergesi
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, ben bir cevap vereyim de.
BAŞKAN Bir dakika
Sayın Bakan.
Sayın Genç,
buyurunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, aslında, verilen cevap yanlıştır.
Zaten, bu Deniz Feneri davası savcıları, iş AKPlilere,
Tayyip Erdoğana, ailesine dokunacağı anlaşılınca
görevden alındı, yerine başka savcılar atandı.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkan, böyle bir usul yok ki.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Düzenlenen iddianame tamamen olayı örtbas etmek amacını
taşımaktadır ve eğer o savcılar görevinden
alınmasaydı, tahkikatı o savcılarla devam ettirselerdi
DURDU MEHMET KASTAL
(Osmaniye) Böyle bir uygulama yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) -
Deniz Feneri davasında baş sorumluların AKPnin yöneticileri ve
parti kurucuları olduğu ortaya çıkacaktı ama adalet örtbas
ediliyor. Burada verilen cevap da tatmin edici değil efendim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Genç.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkanım, cevap vermek zorunda
değil, Sayın Bakan cevaplandırıyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ya
sen ne diyorsun? Usul böyle.
BAŞKAN Ek
açıklama isteme hakkı her zaman var, İç Tüzüke bakarsanız,
98e göre.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Ama soruyu bir saatlik süre içerisinde
cevaplandırması lazım.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sen daha bilmiyorsun usulü.
BAŞKAN - Buyurunuz
Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Sayın Özgündüzün
jokeylerin sorunları ve vergilendirmeyle ilgili sorusuna ilişkin
olarak; 247 seri no.lu Gelir Vergisi Tebliğine göre, yarışlara
katılan atlara binen jokeyler, jokey yamakları, antrenör ve seyislere
at sahipleri adına Türkiye Jokey Kulübü tarafından yapılacak
ödemelerden Gelir Vergisi Kanununa göre gelir vergisi kesintisi yapılmaya
başlanmıştır. 5281 sayılı Kanunun 30uncu
maddesiyle 193 sayılı Kanuna eklenen geçici madde 68e göre ise
TJKca organize edilen yarışmalara katılan atların
jokeyleri, jokey yamakları ve antrenörlerine at sahipleri adına
yapılan ücret ödemeleri üzerinden yüzde 20 oranında gelir vergisi
tevkifatı yapılmaktadır.
Diğer ülkelere
bakıldığında, örneğin İngilterede -soruda
bahsedildiği gibi- sporcular için özel bir vergi bulunmamakta, herkes
kazanca göre gelir vergisi ödemektedir. Bazıları kazancının
yüzde 50sini vergi olarak ödemektedir. Fransada da 3 çeşit vergilendirme
yöntemi olup jokeyler diğer profesyonel sporcular ile aynı
şekilde vergilendirilmektedir.
Sayın
Halamanın (6/751) no.lu önergesi: Adana ili ve ilçelerinde yürütülen proje
ve yatırımlarla ilgili olarak; Adana ilimize tarım sektörünün
geliştirilmesi amacıyla son on yılda önemli oranda destek
verilmiştir. Adanada 2002 yılında toplam 45 milyon TL
tarımsal destek verilmiş iken 2012 yılında 249 milyon TL
destek verilmiştir. 2003-2012 döneminde Adanaya toplam 1 milyar 616
milyon TL tarımsal destek ödemesi gerçekleşmiştir. Aynı
dönemde Adana ilimize toplam 1 milyar 66 milyon TL prim desteği, 88 milyon
100 bin TL de hayvancılık desteği verilmiştir. Kırsal
kalkınma destekleri kapsamında Adanada bugüne kadar
yatırımına başlanan 47 tarımsal sanayi tesisinin tamamı
bitmiş olup bu yatırımlara 9 milyon 700 bin TL hibe destek
ödenmiştir. Ayrıca 2.433 adet makine, ekipman alımına da 12
milyon TL hibe desteği sağlanmıştır. Verilen destekler
ve yürütülen projelerle Adana ilimizde TÜİK verilerine göre 2002-2011
döneminde tarla bitkileri üretiminde yüzde 39, meyve üretiminde yüzde 34lük
bir artış sağlanmıştır.
Adana ilindeki
Bakanlığımız il teşkilatlarındaki personelle
ilgili; farklı hizmet sınıflarından toplam 915 personel
bulunmakta olup bunların 116sı veteriner hekim, 494ü mühendistir.
Bu ilimiz, hemen her statü, unvan ve branşta Türkiye
ortalamasının üzerinde personele sahip bulunmaktadır.
Sayın
Dedeoğlunun (6/762), (6/787), (6/874) no.lu önergeleri ile ilgili
OKTAY VURAL (İzmir)
Sayın Başkan, Sayın Ali Halaman
BAŞKAN Sayın
Bakan, Sayın Halaman ek bir açıklama talep ediyor.
ALİ HALAMAN (Adana)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım,
cevaplarından dolayı da teşekkür ederim. Şöyle söylemek
istiyorum ben: Bu, bizim Adananın Tufanbeyli ilçesi var. Bu Tufanbeyli
ilçesi genelde tarımla uğraşır ama son günlerde oraya bir
termik santral kuruldu. Bu termik santralden dolayı yine Tufanbeylinin
merkez köyü
Yani pancar eken iki tane
köyü var; bir tanesi Kayacık, bir tanesi Yamanlı. Şimdi, bu
termik santralden dolayı bu bölgeler kamulaştırılıyor
ama kamu bedelleri çok düşük tutulduğu için orada çiftçilik yapanlar
yani çiftçilik alanının dışına bırakılanlar
bu birim fiyatlarına itiraz ediyor. İtiraz etmesine rağmen,
orada, işte tarımla uğraşan
Bir müdahale eden de yok.
Hesaplarına para yatırılıyor, Burada ekim alanından
çık. deniyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Evet,
teşekkür ederiz Sayın Halaman.
Buyurunuz Sayın
Bakan.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Sayın Başkan,
Sayın Halamanın söylediği husus, tabii, hukukun denetimi
altında, hukuka açık bir konudur yani buradaki kamulaştırma
bedellerinin takdiri, tayini, bunun usulü, yöntemi vardır, itiraz yolu
açıktır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Sayın Dedeoğlunun demin
söylediğim önergelerinden (6/762) ve (6/787) no.lu önergelerinde yer alan
TMOnun açıkladığı buğday alım fiyatları ve
fiyatların ne şekilde belirlendiğine ilişkin olarak; TMO
tarafından açıklanan müdahale fiyatları, ürün maliyetleri (gübreleme,
ilaçlama, toprak hazırlığı, ekim, sulama, bakım,
hasat, harman, arazi kirası ve benzeri) üretim miktarı, enflasyon
oranı, refah payı, üretimin sürdürülebilirliği, dünya
piyasalarındaki gelişmeler ve bir önceki yılın
fiyatları dikkate alınarak belirlenmektedir.
(6/762) no.lu önergedeki
sorular 2011-2012 alım dönemine ilişkin olmakla birlikte aradan geçen
sürede 2012-2013 dönemi alım fiyatları
açıklandığından bu kapsamda cevap vereceğim.
2002 yılından
bu yana açıklanmış Anadolu kırmızı sert
buğday fiyatları 2002 yılında 230 TLdir ton
başına, bu artarak devam ediyor, 2012 yılında da 665
liradır ton başına fiyat. TMO tarafından 2011
yılında kaliteye dayalı alım sistemine geçilmiştir.
2012-2013 döneminde yüzde 11,5 ile 12 oranında protein içeren Anadolu
kırmızı sert buğday için TMO tarafından açıklanan
başlangıç alım fiyatı 665 TL/ton olup alım fiyatı
bir önceki yıla göre yüzde 10 oranında
artırılmıştır. Bu fiyat, proteini yüzde 13 ve
üzerinde, süne oranı düşük olan kaliteli buğdaylarda ton başına
685 TLye kadar çıkmaktadır. Bakanlığımızca
verilen 115 TL/ton ilave destekle birlikte -ki, burada prim, mazot, gübre,
sertifikalı tohum ve toprak analizi ihtiva ediyor- 780 TL/tona kadar
yükselmektedir. Bu desteklerle üretim maliyetinin önemli bir kısmı
karşılanmaktadır. Makarnalık buğday alım
fiyatıysa ton başına 705 TL olarak belirlenmiş. Burada da
yine yüzde 13,5 ve üzerindeki protein oranına sahip olan makarnalık
buğdaylarda ton başına 726 TLye kadar çıkabilmektedir.
Burada da 115 TL/ton destekleri de dikkate aldığımızda,
ilave ettiğimizde 820 TL/tona makarnalık buğday fiyatı
çıkmaktadır.
TMO 2012-2013 alım
kampanyasında 24 Ocak 2013 tarihi itibarıyla 191.483 ton
makarnalık buğday, 1 milyon 442 bin 996 ton ekmeklik buğday
olmak üzere toplam 1 milyon 634 bin 449 ton buğday alımı
yapmıştır.
TMOnun buğday stoku 24 Ocak 2013 tarihi
itibarıyla 370 bin 691 ton makarnalık buğday, 2 milyon 289 bin
875 ton ekmekli buğday olmak üzere toplam 2 milyon 660 bin 766 tondur. Bu
miktar, piyasaları düzenlemek için de yeterli bir miktardır.
Sayın Dedeoğlunun (6/874) no.lu
önergesinde yer alan hububat üretimini sertifikalı tohum kullanarak artırma
konusuna ilişkin olarak; sertifikalı tohumluk
kullanımını yaygınlaştırmak ve üretimini
artırmak amacıyla sertifikalı tohumluk kullanımı
Hükûmetimiz tarafından 2005 yılında, sertifikalı tohum
üretimi ise yine Hükûmetimiz tarafından 2008 yılında ilk kez
destekleme kapsamına alınmıştır. 2005
yılından bugüne sertifikalı tohum kullanımı için
toplam 333 milyon TL destekleme ödemesi yapılmış, bu
desteğini yüzde 90ını hububat grubu oluşturmuştur.
Verilen destekler ve yürütülen etkin yayım çalışmaları
neticesinde, verimliliği doğrudan etkileyen sertifikalı tohumluk
kullanımı 2002 yılında 150 bin ton iken son dokuz
yılda yüzde 270 artarak 2011 yılında 555 bin tona
yükselmiştir. Toplam hububat üretimimiz ise 2002-2012 döneminde toplamda
yüzde 8,3 artarak 2012 yılında 33 milyon 400 bin ton düzeyine
yükselmiştir.
Önerge sahibi Sayın Doğrunun
(6/782) ve (6/783), yine Sayın Dedeoğlunun (6/875), (6/1100) ve
(6/1103) no.lu önergeleri: Bu önergelerin soruları benzer hususları
içerdiğinden birlikte cevap vereceğim. 2011 yılında
yapılan canlı hayvan ve et ithalatına ilişkin olarak;
ülkemiz et piyasasında meydana gelen fiyat dalgalanmalarının
önüne geçilebilmesi, halkımızın beslenmesine katkı
sağlanması, yetiştiricilerimizin besilik hayvan materyali
ihtiyacının karşılanması ve ülke hayvancılığının
geliştirilmesi amacıyla sığır eti, karkas,
kasaplık ve besilik sığır ve koyun ithalatına izin
verilmiştir. Yapılan ithalat piyasalarda olumlu etki
doğurmuş ve et fiyatlarında düşüş meydana
gelmiştir. İthalattaki gümrük vergileri 30/10/2012 tarihinde karkas
ette yüzde 100e ve kasaplık canlı hayvanda yüzde 40a
çıkartılmış, piyasa tekrar regüle edilmiştir.
Ülkemizde dana karkas fiyatı 25 Ocak 2013
tarihi itibarıyla ortalama -Türkiye ortalamasından bahsediyorum-
kilogram başına 14 lira 17 kuruştur. Marketlerde kıyma
fiyatı ortalaması 19,96 TL, kuşbaşı fiyatıysa
ortalama 23 TL olarak seyretmektedir.
Ülkemizde önceki yıllarda da
canlı hayvan, et ve damızlık ithalatı
yapılmıştır. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren; 1925
yılında ilk hayvan ithalatı yapılmış bu kapsamda,
1935 yılında devam etmiş, 1980li yıllarda sürmüş,
86-96 yılları arasında toplam 232 bin ton et, 1 milyon 400 bin
baş kasaplık hayvan ve 267 bin baş damızlık hayvan
ithal edilmiştir.
Dış ticarete
ilişkin veriler TÜİK tarafından kamuoyuna açık şekilde
yayınlanmaktadır. Bu nedenle, buradaki bilgileri özellikle
tekrarlamayacağım çünkü TÜİKte bunlar açık şekilde
ilan edilmektedir. Canlı hayvan ve sığır eti
ithalatının da sağlık şartları, ülkemizin de
üyesi olduğu Dünya Hayvan Sağlığı Teşkilatı
ve Avrupa Birliği standartları dikkate alınarak ulusal
mevzuatımıza göre belirlenmektedir. Bakanlığımız
tarafından ihracatçı ülkede görevlendirilen resmî veteriner
hekimlerce ithalat öncesi gerekli muayene ve kontroller yapılmakta,
ayrıca, söz konusu canlı hayvan ve sığır etlerinin
ülkemize girişinde sıkı veteriner kontrolleri yapılmakta, mevzuata
uygun olmayan veya hastalık taşıdığı tespit
edilen hayvanların ve etlerin ithalatına kesinlikle izin
verilmemektedir.
Macaristandan yapılan
ithalata ilişkin olarak da; 20 Ağustos 2010 tarihinden itibaren
ülkemize Macaristandan belirli şartlar altında kasaplık ve
besilik canlı sığır ithalatına izin verilmiş,
Bakanlığımız ve gümrük yetkililerinin yapmış
olduğu kontrollerde teknik detaylarda bile şartları yerine getirmeyenler
tespit edildiğinde de bu süreç durdurulmuştur. Nitekim, 5 Aralık
2011 tarihinde yapılan denetimlerde teknik şartların yerine
getirilmediği
Ki bunlar, kulak küpesi vesaire gibi birtakım teknik
şartlardır. Bunlara kısıtlama getirilmiştir. Daha
sonra yapılan kontrollerde mevzuata aykırı durum ortadan
kalkmışsa eğer, tekrar açılmıştır.
Hayvancılıkta
yerli üreticiyi teşvik etmekle ilgili olarak; hayvancılık
alanında uygulanan etkin politikalar, verilen önemli miktarlardaki destek
ve yapılan yatırımlar sayesinde son yıllarda önemli gelişmeler
sağlanmıştır. Bu kapsamda yapılan çalışmaların
bazıları şu şekildedir:
Hayvancılık
desteklerinin tarımsal destekler içerisindeki payı
artırılmıştır. 2002 yılında devletin
tarım sektörüne verdiği her 100 liranın sadece 4,4 lirası
hayvancılığa ayrılıyorken 2012 yılında bu
yüzde 29a çıkarılmıştır.
Hayvancılık
destekleri 2012 yılında, 2002 yılına oranla rekor bir
artış göstermiş; 25,5 kat
artırılmıştır. 2002 yılında 83 milyon TL
destekleme yapılmışken 2012 yılında bu rakam 2 milyar
200 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. 2002-2012 döneminde
hayvancılığa toplam 9,5 milyar TL destek verilmiştir. 2013
yılında ise hayvancılığa 2 milyar 462 milyon TL destek
verilecektir.
Ziraat Bankası ve
tarım kredi kooperatiflerince tarım kesimine kullandırılan
kredilerde faizler hayvancılık sektörü için yüzde 100 sübvanse
edilmiş, 1 Ağustos 2010 tarihinden itibaren faizsiz kredi
uygulaması başlatılmıştır. Uygulamanın
başlamasından 2012 yılı sonuna kadar 6,8 milyar TL kredi
kullandırılmıştır. Besicilerimizin desteklenmesi ve
kayıt altına alınması amacıyla da 2011
yılında başlattığımız hayvan
başına 300 TL destek ödemesi devam etmiş, bu kapsamda, 2012
yılında da birim başına 300 TL, etçi damızlık
ırklara hayvan başına 350 TL ödeme
yapılmıştır. 2013 yılında da bu uygulamanın
devam edeceğini biz ilan ettik.
Küçükbaş
hayvancılıkta da yine önemli destekler sağlanmış. 2006
yılında ilk kez başlatılan anaç koyun-keçi desteği
kapsamında, 2012 yılında, hayvan başı destekleme birim
miktarı bir önceki yıla göre yüzde 20 artırılarak hayvan
başına 18 TL/başa çıkarılmıştır.
GAP projesi kapsamındaki
illerde damızlık süt işletmesi kuranlara, DAP projesi
kapsamındaki illerde de kombine ve etçi ırklarla damızlık
işletmesi kuranlara, inşaat yapımında yüzde 30, makine ve
gebe düve alımında da yüzde 40 oranında hibe desteği
sağlanmıştır.
Yem bitkilerine
sağlanan desteğin kapsamı genişletilmiş ve miktar
önemli oranda artırılmıştır. Mera ıslah
çalışmalarında önemli mesafeler katedilmiştir. 2000-2012
yılları arasında toplam 4,5 milyon dekar alanda mera ıslah
çalışması tamamlanmıştır.
Suni tohumlama çalışmalarına
hız verilmiştir. 2002 yılında 624 bin olan suni tohumlama
sayısı, 2012 yılında 3,5 milyona
ulaşmıştır. Et ve süt piyasalarını regüle edecek
kurumsal çalışmalar yapılmaktadır; bu yıl içerisinde
bunu tamamlamayı hedefliyoruz. Bu
destek ve çalışmalar neticesinde hayvancılık sektöründe
önemli gelişmeler yaşanmıştır.
2002-2011 döneminde
hayvansal hasıla -burası çok önemli- yüzde 214 artışla 5,9
milyar dolardan 18,5 milyar dolara çıktı. Sığır
sayısı yüzde 26 arttı; 9,8 milyon baştan 12,4 milyon başa
çıktı. Kültür ırkı sığır
sayısının toplam sığır varlığı
içerisindeki payı, oranı yüzde 19dan yüzde 39a çıktı. Süt
üretimi yüzde 79 artışla 8,4 milyon tondan 15 milyon tona
çıktı. Kırmızı et üretimi yüzde 85 artışla
420 bin tondan, 777 bin tona çıktı. Sığırda hayvan
başına ortalama süt verimi yüzde 70 artarak 2.898 litreye, yine
hayvan başına et yüzde 36 artarak 251 kilograma yükseldi.
Hayvancılık
işletmelerinde ölçek büyüklükleri de önemli oranda arttı. 50 baş
ve üzeri kapasiteye sahip işletme sayısı 2002 yılında
Türkiyede 4.300 iken 2012 yılında 27.865e ulaştı. Soy kütüğü ve ön soy kütüğüne
kayıtlı işletme ve hayvan sayısında da 2002 yılında
238 bin işletmede 943 bin baş hayvan iken, 2012 yılında 1
milyon işletmede 6,5 milyon baş hayvana
ulaşmıştır.
Sayın
Dedeoğlunun (6/1100) no.lu önergesinde sormuş olduğu et
açığı ve tüketimine ilişkin olarak; 2002-2010 döneminde
kişi başı et üretimi dünyada yüzde 9,1 artmış, Avrupa
Birliğinde yüzde 6,3 azalmış, Türkiyede de aynı dönemde
yüzde 72,1 oranında artış sağlanmıştır.
Ayrıca, yine TÜİK verilerine göre ülkemizdeki toplam
kırmızı et üretimi yıllık kişi başı
üretim miktarları ve 2015 yılı nüfus tahminleri dikkate alındığında,
2015 yılında kırmızı et açığı
beklenmemektedir.
Sayın Doğrunun
(6/788), (6/792), (6/793), (6/800), (6/879), (6/1089) no.lu önergeleri:
Sözleşmeli tarıma destek verilmesi sorusuna ilişkin olarak; tarımsal
destekler ve birim destek miktarları, Tarımsal Destekleme ve
Yönlendirme Kurulu tarafından belirlenmektedir.
Sözleşmeli üretime hâlihazırda
destek verilmemekte ancak sözleşmeli üretimin
arttırılmasına yönelik Bakanlığımızca önemli
çalışmalar yapılmaktadır. Bu kapsamda, sözleşmeli
üretim ile ilgili usul ve esasların belirlendiği yönetmelik 2008
tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik çerçevesinde, 2011
yılında 4 milyon 450 bin 493 dekar alanda 213.241 üretici
sözleşmeli üretim gerçekleştirmiştir. Yönetmelik gereği,
sözleşmeli üretim yapan üreticiler, üretim alanları, üretilen ürünler
ve miktarları Bakanlığımızca kayıt altına
alınmaktadır.
Tokat ilindeki arazi
toplulaştırılmasına ilişkin olarak; Tokat ili Niksar
ilçesi sınırları içerisinde toplam 15 köyde 6 bin hektar alanda
arazi toplulaştırma projesinin ihalesi çalışmaları
tamamlandı. Çalışmaların 2015 yılında bitirilmesi
planlanmaktadır.
Tarım ve tarıma dayalı
sanayide kullanılan enerji ve elektrik maliyetleri ve ülkemizin elektrik
tüketimiyle ilgili olarak; tarım ve tarıma dayalı sanayide
kullanılan enerji girdileri ağırlıklı olarak elektrik
enerjisi ve motorindir. Ülkemizde elektrik üretimi, iletimi,
dağıtımı, toptan ve perakende satışı,
perakende satış hizmeti, ithalat ve ihracatıyla bu faaliyetlerle
ilişkili tüm gerçek ve tüzel kişilerin hak ve yükümlülükleri 2001 yılında
yayımlanarak yürürlüğe giren 4628 sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu ile belirlenmiştir. Söz konusu yasa çerçevesinde,
elektrik piyasasıyla ilgili faaliyetler Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığımızın görev alanına girmekte ancak
tarımsal faaliyetlerde kullanılan elektrik enerjisi fiyatlarında
indirime gidilmesi, indirimli tarife kapsamının genişletilmesi,
uygulanan KDV oranının düşürülmesi, elektrik
borçlarının ertelenmesi, taksite bağlanması ve borç
faizlerinin silinmesi amacıyla Bakanlığımızca ilgili
kurum ve kuruluşlar nezdinde girişimde bulunulmakta ve takip edilmektedir.
6111 sayılı Kanun ile Türkiye
Elektrik Dağıtım AŞ veya hissedarı olduğu
elektrik dağıtım şirketlerinin elektrik tüketimlerinden
kaynaklanan alacaklarının yeniden
yapılandırılmasına imkân sağlanmıştır.
Bu kanun çerçevesinde, tarımsal sulama abonelerinin asıl elektrik
borçlarına TEFE/TÜFE oranları uygulanmadan, yılda 1 taksit
ödemesi olmak üzere 5 eşit taksite kadar taksitlendirme imkânı
sağlanmış. Diğer taraftan, 6111 sayılı Yasadan
yararlanmamış olan tarımsal sulama abonelerinin anapara, gecikme
zammı ve katma değer vergisinden oluşan enerji borçlarına
Taksitlendirme Uygulama Usul ve Esasları
çerçevesinde 36 aya kadar da taksitlendirme yapılabilmektedir.
Enerji
Bakanlığımızdan alınan bilgilere göre, ülkemizin 2011
yılı elektrik tüketimi 229,4 milyar kilovatsaat olarak
gerçekleşmiş, motorin konusunda da Bakanlığımızca
2003 yılında başlatılan uygulamayla üreticilere ilk kez
mazot desteği ödenmeye başlanmıştır. Bu kapsamda,
2003-2012 döneminde toplam 4 milyar 56 milyon TL mazot destekleme ödemesi
yapılarak çiftçilerimizin mazot maliyetinin ortalama yüzde 16sı
karşılanmıştır. Mazot desteği uygulaması da
devam edecektir.
Tokatta ve diğer
illerde tarıma dayalı sanayi için üretimin teşvik edilmesi ve
modern tesislerin kurulması için bir destekleme sistemi getirilmesi
talebiyle ilgili olarak: 2006 yılında başlatılan yüzde 50
hibe destekli Kırsal Kalkınma Yatırımlarının
Desteklenmesi Programı kapsamında, Tokat ilinin de dâhil olduğu
tüm illerimizde tarımsal
ürünlerin işlenmesi, paketlenmesi, ambalajlanması ve depolanması
gibi ekonomik yatırımlar, makine, ekipman alımları ve
basınçlı sulamaya yönelik yatırımlar desteklenmektedir.
Bu kapsamda, 2006
yılında başlayan uygulamayla Tokat ilimizde
yatırımına başlanan 74 tarımsal sanayi tesisinin
tamamı bitirilmiş, 15,6 milyon TL hibe desteği ödemesi
yapılmıştır bunlar için. Kırsal Kalkınma
Yatırımlarının Desteklenmesi Programı 2015
yılına kadar da devam edecektir.
Ayrıca, Tokat
ilimiz, IPARD Programı kapsamında AB kırsal kalkınma
desteklerinden yararlanacak illerimiz arasındadır bu amaçla da
ayrıca destekleme sağlanmaktadır.
Tokat ilinde kapalı
hayvan pazarı ile Tokat ilindeki küçükbaş ve büyükbaş hayvan
sayısına ilişkin olarak: Hayvan pazarları belediyeler,
ticaret odaları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından
kurulmakta ve işletilmektedir. Tokat ilinde iki adet ruhsatlı hayvan
pazarı bulunmakta olup 2012 yılı sonu itibarıyla Tokat ili
ve çevre ilçelerinde kapalı hayvan pazarı bulunmamakta.
Tokat ilindeki hayvan
sayılarına ilişkin olarak, TÜİK verilerine göre: 2011
yılında, Tokat ilinde 237.738 büyükbaş hayvan bulunmakta olup
bir önceki yıla göre büyükbaş hayvan sayısı artış
oranı yüzde 3,1dir. Tokat ilindeki kültür ırkı hayvan
sayısı ise 2002-2011 döneminde yüzde 150 artmıştır,
23.118 baştan 57.789 başa ulaşmıştır. Bu da
şunu gösteriyor: Tokatta çok ciddi bir kültür ırkına
dönüşme, dolayısıyla hayvancılığın
geliştirilmesi faaliyeti vardır. Küçükbaş hayvan sayısı
2011 yılında 243.550 baş olup bir önceki yıla göre
sayısı yüzde 8,5 oranında yine artmıştır.
Sayın
Işıkın (6/813) no.lu önergesi: Bu önergede bahsi geçen
soruların aynısı Sayın Işık tarafından (7/5787)
esas no.lu yazılı önergeyle sorulmuş olup 9 Mayıs 2012
tarihinde cevaplandırılmıştır. Bu önergeye
yazılı olarak verdiğim cevaba ilişkin bilgileri kısaca
burada sizlere sunacağım.
Kütahya ili ile
Şaphane ilçesinde gerçekleştirilen meyve üretimi sorusuna
ilişkin olarak, TÜİK verilerine göre: Kütahyanın Şaphane
ilçesinde 2011 yılı itibarıyla toplam meyve üretimi 5.674 ton
olup 2002 yılına göre toplam meyve üretiminin artışı
yüzde 123tür. 2011 yılında Şaphane ilçesinde kiraz üretimi
1.254 ton iken vişne üretimi ise 4.020 ton olarak
gerçekleşmiştir.
Şaphane ilçesinde
kurulmak istenen sülfürik asit tesisine ilişkin ÇED raporuyla ilgili
işlemler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından
yürütülmekte, bahsedilen konuyla ilgili Bakanlığımızca
verilmiş tarım dışı amaçlı arazi kullanım
izni bulunmamaktadır. Ancak, söz konusu tesisle ilgili olarak ÇED
sürecinde Bakanlığımız Kütahya İl Müdürlüğü
tarafından oluşturulan inceleme, değerlendirme komisyonu raporu
Kütahya Çevre ve Şehircililik İl Müdürlüğüne
gönderilmiştir.
Sayın
Işıkın (6/814) nolu
BAŞKAN Sayın
Bakan, bir dakika. Sayın Doğru ek bir açıklama istiyor.
Buyurunuz Sayın
Doğru.
REŞAT DOĞRU
(Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanı
dinleyince, şimdi Türkiyede hayvancılığın,
tarımın falan çok büyük çağ atladığı
şeklinde bir anlayış ortaya konuluyor. Sayın Bakanım,
dedikleriniz tabii ki doğru olabilir ama şu anda, Tokat için örnek
vermek istiyorum: Tokatta nüfus gittikçe düşüyor. Hayvancılıktan
insanlar vazgeçiyorlar. İki gün önce hayvan pazarındaydık, 500
liralık koyun 300 liraya satılıyor neredeyse, her şey
almış başını gidiyor. Ayrıca Mazot desteği
verdik. falan diyorsunuz. Şimdi, Tokatlı çiftçi Türkiyedeki
diğer çiftçiler gibi mazot desteği istemiyor Sayın Bakanım.
Bunlar, KDVsi ve ÖTVsi olmayan ilaçta, gübrede, mazotta bir öyle bir fiyat
olmasını istiyorlar. Yani verilen o mazot destekleri çok fazla bir
şey ifade etmiyor ancak eğer düşürebileceksek, KDVyi ve ÖTVyi
düşürelim, 4 liraya değil de 1,5 liraya mazot alsınlar. Ondan
sonra ancak bu şekilde yapılabilir.
İkincisi:
Bakınız, 2008de sıfır olan kasaplık canlı et
ithalatı üç yılda neredeyse 3 milyar dolar civarına
çıkmıştır. Bakın bu ithalat dolayısıyla
dışarıya verdiğimiz parayı biz eğer ülkemizdeki
üreticiye verebilmiş olsak, herhâlde, tahmin ediyorum ki daha farklı
bir durumla karşılaşmış olabiliriz. Şu anda
Türkiyede saman ithali
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Doğru.
Buyurunuz Sayın
Bakan.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
Sayın Işıkın (6/814) no.lu önergesi, Sayın
Dedeoğlunun (6/1008) no.lu önergesiyle ilgili. Burada, Sayın
Işıkın sorusu 9
Mayıs 2012 tarihinde cevaplandırılmıştı. Bunlar
benzer hususları içerdiğinden, birlikte cevap vereceğim.
Gübre ve yemin üretim,
dış ticaretiyle yem ve gübreye verilen desteklere ilişkin olarak:
Ülkemizin gübre üretimi 2008 yılında 2 milyon 878 bin ton, 2011
yılında yüzde 30 artışla 3 milyon 750 bin ton, özellikle
son yıllarda uygulamaya koyduğumuz uygun gübre kullanımı
için toprak analizi uygulaması ile bilinçsiz ve aşırı gübre
uygulamasının önlenmesine yönelik çalışmalar yapılmış;
bu kapsamda, gübre tüketimimiz 2009 yılında 5 milyon 275 bin ton iken
2011 yılı sonunda bu, 4 milyon 766 bin ton olarak
gerçekleşmiştir.
Gübre
ithalatımız 2009 yılında 3 milyon ton iken 2011
yılında yüzde 25 azalışla 2 milyon 242 bin tona
gerilemiştir. Gübre ihracatımız ise 2009 yılında 221
bin tondur, 2011 yılında yüzde 146 artışla 543 bin tona
yükselmiştir.
Bakanlığımızca
gübre desteği 2005 yılında ilk kez doğrudan çiftçiye
ödenmeye başlanmış olup 2005-2012 döneminde toplam 3,5 milyar TL
gübre desteği verilerek çiftçimizin gübre maliyetinin ortalama yüzde 15i
karşılanmıştır. Gübre desteği birim miktarı
2012 yılında yüzde 12, 2013 yılında yüzde 5,3 oranında
artırılmıştır. Ayrıca gübre desteğinin
yanı sıra çiftçilerimize toprak analizi desteği de verilmektedir.
Bugüne kadar toplam 256 milyon TL toprak analizi desteği ödenmiştir.
Bakanlığımızca,
hayvancılık sektöründe önemli bir girdi olan yem bitkileri üretimi
desteklenmiş, yem bitkileri desteklemeleri kapsamında 2002
yılında 215 bin hektar alan için sadece 35,6 milyon TL destek
verilmiş iken 2012 yılında 603 bin hektar alan için 293 milyon
TL destek ödenmiştir. 2003-2011 yılları arasında toplam 2
milyar 745 milyon TL yem bitkisi desteği ödenmiştir. Ayrıca, yem
hammaddesi olarak kullanılan dane mısır, buğday, arpa,
yulaf, çavdar, tritikale, soya gibi ürünlere prim desteği verilmektedir.
Fark ödemeleri kapsamında 2002 yılında toplam 186 milyon TL
sadece destek verilmiş iken -prim olarak- 2011 yılında 2,4
milyar TLye ulaşmıştır bu.
Verilen destekler sonucunda
2002-2011 döneminde, yem bitkileri ekiliş alanı 1 milyon 153 bin
hektardan 2 milyon 226 bin hektara, toplam ekilen alan içerisinde yem bitkileri
ekiliş oranı yüzde 6,4ten yüzde 14,2ye yükselmiştir.
Karma yem -etlik piliç
yemi, yumurta yemi, besi yemi, süt yemi ve diğer yemler- üretimimizde son
yıllarda artış görülmektedir. 2009 yılında 9,5 milyon
ton olan karma yem üretimi, 2011 yılında 13,1 milyon tona
ulaşmıştır.
Ayrıca, tarım
kredi kooperatifleri tarafından yetiştiricilerin kaba yem
taleplerinin karşılanması amacıyla, üreticilerin kaba yem
talepleri toplanmakta ve ithal edilerek, üreticilere KDV dâhil kilogramı
50 kuruştan dağıtılmaktadır. İthalata aradaki
fark Bakanlığımız tarafından
karşılanmaktadır. Bu kapsamda, şu ana kadar Sakarya,
İzmir, Manisa, Uşak, Aydın, Erzurum, Kars ve Ardahan illerine
gerekli dağıtım yapılmıştır.
Sayın
Işıkın (6/833) no.lu önergesi: Bu önergede bahsi geçen
soruların benzerleri yine, Sayın Işık tarafından
(7/6106) esas no.lu yazılı önergeyle sorulmuş ve 16 Mayıs
2012 tarihinde cevaplandırılmıştır. Bu önergeye yazılı
olarak verdiğim cevaba ilave olarak kısa bir bilgi
sunacağım:
TAR-GEL kapsamında
mühendis ve veteriner hekim istihdamına ilişkin olarak: TAR-GEL
kapsamında 984 mühendis, 1.516 veteriner hekim olmak üzere, toplam 2.500
yeni tarım danışmanının 03/01/2013 tarihinde ÖSYM
Başkanlığı tarafından yerleştirme işlemleri
gerçekleştirilmiş ve bunların ataması
yapılmıştır. Böylece, göreve
başlattığımız tarım danışmanı
sayısı programladığımız gibi 10 bine
ulaşmıştır.
Sayın
Işıkın (6/847), (6/848), (6/849), (6/850), (6/851), (6/852),
(6/853), (6/854), (6/855), (6/856), (6/857), (6/858) ve (6/859) no.lu
önergeleri: Bu 13 sözlü önergede, aynı konular Kütahyanın her bir
ilçesi için ayrı ayrı sorulmuş olup aynı hususlar
Sayın Işık tarafından iki farklı yazılı
önergeyle toplu olarak da tarafıma yöneltilmiştir. Bu
yazılı önergelerden (7/5955) esas no.lu yazılı önerge 9
Mayıs 2012 tarihinde, (7/6107) esas no.lu yazılı önerge ise 16
Mayıs 2012 tarihinde cevaplandırılmıştır.
Bu önergelere
yazılı olarak verdiğim cevaba ilişkin bilgileri kısaca
burada sizlere sunacağım. Kütahya Merkez ve Altıntaş, Aslanapa,
Çavdarhisar, Domaniç, Dumlupınar, Emet, Gediz, Hisarcık, Pazarlar,
Simav, Şaphane ile Tavşanlı ilçelerindeki tarımsal
faaliyetlere ilişkin temel göstergeler ve personel durumuna ilişkin
soru önergeleriyle ilgili olarak: Bakanlığımızca son on
yılda Kütahya ilimizdeki çiftçilerimize önemli oranda destekleme
yapılmış, 2002 yılında Kütahyaya 19,2 milyon TL
tarımsal destek verilmiş iken 2012 yılında destek
miktarı 52,4 milyon TLye çıkmıştır. 2003-2012
yıllarında ise Kütahyada çiftçilerimize toplam 402 milyon TL
tarımsal destek sağlanmıştır.
Hayvancılıkta,
Kütahya 2002 yılında 934 bin TL hayvancılık desteği
almış, 2012 yılında verilen destek 26 milyon 800 bin TLye
ulaşmıştır. 2003-2012 yılları arasında
Kütahyaya toplam 104,6 milyon TL hayvancılık desteği
verilmiştir.
Bu destekler sonucunda,
Kütahya ilimizde bitkisel ve hayvansal üretimde önemli değişikler
olmuştur, önemli artışlar yaşanmıştır.
Bitkisel üretimde TÜİK verilerine göre meyve üretimi, 2002
yılında 66.279 ton, yüzde 93 artmış, 2011de 127.923 tona
yükselmiş. Bu ilimizdeki toplam meyve üretimi aynı dönemde Türkiye
genelinde olan yüzde 29 artışın çok üzerindedir. İlçeler
bazında bakıldığında ise 2002-2011 döneminde meyve
üretimi, Merkezde yüzde 331, Altıntaşta yüzde 13,4, Domaniçte yüzde
21, Emette yüzde 29, Hisarcıkta yüzde 116, Pazarlarda yüzde 123,
Simavda yüzde 288, Şaphanede yüzde 123 oranında
artmıştır.
Tarla bitkileri
üretiminde 2002-2011 döneminde Kütahya ili genelinde yüzde 7 artış
olmuştur. İlçelere göre ise Altıntaşta yüzde 37,
Aslanapada yüzde 31, Domaniçte yüzde 26, Gedizde yüzde 39, Şaphanede
de yüzde 45 artış gerçekleşmiştir.
TÜİK verilerine göre, Kütahyanın
toplam bitkisel üretim değeri, 2002 yılında 302 milyon TL, 2010
yılında yüzde 108lik artışla 630 milyon TLye
ulaşmıştır.
Hayvancılıkla ilgili olarak,
TÜİK verilerine göre: Kütahyada 2002 130.338 baş olan büyükbaş
hayvan sayısı, 2011 yılında yüzde 25 artış
göstermiş ve 162.529 başa çıkmıştır. İlçeler
düzeyinde baktığımızda, büyükbaş hayvan
sayısı 2002-2011 döneminde Merkezde yüzde 29, Altıntaşda
yüzde 33, Çavdarhisarda yüzde 67, Dumlupınarda yüzde 63, Emette yüzde
69, Gedizde yüzde 57, Pazarlarda yüzde 61, Simavda yüzde 20, Şaphanede
yüzde 26 artmıştır.
Süt üretimi 2002 yılında üretim
106.987 ton iken 2011 yılında yüzde 106 artışla 219.995
tona ulaşmıştır. İlçeler düzeyinde süt üretimi:
Merkezde yüzde 49, Altıntaşta yüzde 172, Aslanapada yüzde 60,
Çavdarhisarda yüzde 172, Domaniçte yüzde 32, Dumlupınarda yüzde 202,
Emette yüzde 233, Gedizde yüzde 80, Hisarcıkta yüzde 219, Pazarlarda
yüzde 384, Simavda yüzde 95, Tavşanlıda yüzde 225 oranında
artmıştır.
Küçükbaş hayvancılıkta,
hayvan sayısında 2002-2011 döneminde yüzde 16 artış
olmuş 409.467 başa ulaşmıştır.
TÜİK verilerine göre, Kütahyanın
toplam hayvansal üretim değeri 2002 yılında 225 milyon TLdir,
2010 yılında yüzde 392 oranında artış var ve 1 milyar
111 milyon TLye ulaşmıştır.
Bakanlığımız il ve ilçe
teşkilatlarındaki personel durumuyla ilgili: Veteriner hekim, mühendis, teknisyen ve
diğer personel olmak üzere il merkezinde 117, Altıntaşta 11,
Aslanapada 12, Çavdarhisarda 10, Domaniçte 12, Dumlupınarda 4, Emette
14, Gedizde 18, Hisarcıkta 5, Pazarlarda 7, Simavda 26,
Şaphanede 7, Tavşanlıda 33 personel bulunmaktadır.
Kütahya ilinin personel ihtiyacının 2013 malî yılı Bütçe
Kanununda öngörülen hükümler ve
imkânlar çerçevesinde karşılanmasına yönelik çalışmalar
da yapılacaktır.
Sayın Oğanın (6/901),
(6/904), (6/905) nolu önergeleri: (6/901) nolu önergesindeki Iğdırda
TMO tarafından
mısır kurutma cihazı kurulmasıyla ilgili olarak; TMO,
kurutma tesisi bulunmayan iş yerlerinde rutubeti yüzde 14 ve altında
olan mısırı satın almaktadır. Yörede ekilişi yapılan birinci ürün
mısırın tamamına yakınının rutubet
oranı yüzde 14 ve altında hasat edildiğinden, herhangi bir
kurutma işlemine gereksinim duyulmamaktadır. TMO tarafından
mısır kurutma cihazlarının tamamına yakını
yüksek rutubetli ikinci ürün mısır üretimi yapılan yörelerde
kurulmuştur.
Iğdır
ilinde 2012 yılı mısır hasadı tamamlanmış
olup TMO iş yerine mısır
teslim etmek üzere herhangi bir talep de olmamıştır. Son
yıllarda, mısır ekiminin yoğunlaştığı
yörelerde kurutma cihazı ihtiyacı özel idare, özel sektör ve üretici
birlikleri tarafından karşılanmakta, Iğdır ilinde
Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğümüz ve
özel sektöre ait kurutma cihazları bulunmaktadır. Yörede ileriki
yıllarda mısır üretim miktarının artması ve
kurutma cihazına ihtiyaç duyulması hâlinde de bu konu ayrıca
değerlendirilecektir.
Sayın
Oğanın aynı önergesindeki Iğdırda tarımın
geliştirilmesi ve ekilen ürünlerin çeşitlendirilmesi sorusuna yönelik
olarak; Iğdır ilimize verilen tarımsal destek miktarı on
yılda 3 kata yakın artmıştır. Iğdıra
verilen toplam tarımsal destek 2002 yılında 4,5 milyon TLdir,
2012 yılında 13 milyon TLye ulaşmıştır.
2003-2012 döneminde Iğdıra toplam 113 milyon 200 bin TL destek verilmiştir.
Bakanlığımızca
sağlanan destekler ve yürütülen projeler neticesinde, TÜİK verilerine
göre, 2002-2011 döneminde Iğdır genelinde toplam meyve üretimi yüzde
230, toplam tarla bitkileri üretimi yüzde 29, toplam sebze üretimi ise yüzde 27
oranında artmıştır.
Sayın
Oğanın (6/904) no.lu önergesindeki şeker pancarı
kotasının kaldırılması ve Iğdırda pancar
ekiminin geliştirilmesi konusuyla ilgili olarak: 4634 sayılı
Şeker Kanunuyla şeker sektöründe kotalı sisteme geçildiği
malumdur. Kanunla, şeker üretim kotalarını belirleme yetkisi
sektörün düzenlenmesinden ve denetlenmesinden sorumlu olan
bağımsız Şeker Kuruluna verilmiştir. Şeker Kurulu
tarafından kamu ve özel statüde bulunan şeker üreticisi şirketlere
tahsis edilen şeker kotalarına karşılık gelen
şeker pancarı, pancar üretim sözleşmesi düzenlemek suretiyle
temin edilmektedir. Pancar fiyatları ve miktarı, münavebe, üretim
şartları, bedel ödemeleri gibi hususlar, üreticiler ile şeker
üreticisi şirketler arasında düzenlenen bu sözleşmelerle
serbestçe belirlenmektedir.
Diğer yandan,
Bakanlığımızca 2012 yılı şeker pancarı
ürününe 6,3 TL/dekar kimyevi gübre, 6,4 TL/dekar mazot ve 2,5 TL/dekar da
toprak analizi desteği verilmektedir.
(6/905) no.lu önergedeki
Doğu Anadolu Projesi destek kredisinin yeniden gündeme getirilmesi
hususunda, Bakanlığımızca 2009-2012 yılları
arasında DAP kapsamındaki illerde kombine veya etçi ırklarla
damızlık işletmesi kuranlara inşaat yapımında
yüzde 30, makine ve gebe düve alımında ise yüzde 40 oranında
hibe desteği sağlanmıştır. Bu kapsamda, DAP illerinde
toplam yatırım tutarı 75 milyon TL olan 179 proje
yatırıma alınmış ve bunlardan 98i
tamamlanmıştır. Diğer projeler devam ediyor. Tamamlanan
projelere 36 milyon TL de hibe desteği ödenmiştir.
Üreticilerin finansman
ihtiyaçlarının uygun koşullarda karşılanması
amacıyla Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatifleri
aracılığıyla yetiştiricilerimize düşük faizli
işletme ve yatırım kredisi kullandırılmakta, faiz oranları
2002 yılında yüzde 59 iken şu an itibarıyla -tarımsal
konulara göre değişmekle birlikte- yüzde 0 ila 7,5
aralığında uygulanmaktadır. Kredi faiz oranlarındaki
bu indirim ile tarımsal kredi kullanımında da önemli
artışlar olmuştur.
2012 yılında,
hayvancılıkta damızlık etçi sığır
yetiştiriciliği, düve yetiştiriciliği ve küçükbaş
havyan yetiştiriciliğinde işletme ve yatırım için
sıfır faiz uygulamasına devam edilmiştir. Ziraat
Bankası tarafından 2002de DAP illerinde kullandırılan kredi
miktarı toplam 6 milyon iken 2012 yılında DAP illerinde
kullandırılan tarımsal kredi bakiyesi 1 milyar 338 milyon TL
olmuştur. Ziraat Bankası kredi geri dönüş oranı ise bu
bölgede 2002 yılında sadece yüzde 11,25tir, 2012 yılında
bu oran yüzde 99,05e çıkmıştır.
Sayın
Aslanoğlunun (6/923) no.lu önergesi, İstanbul Çatalca ilçesinde
görülen hayvan ölümleriyle ilgili olarak: Şap hastalığıyla
mücadele, büyükbaş hayvanlarda yılda iki kez, küçük baş
hayvanlarda da yılda bir kez aşılama yapılarak
sürdürülmektedir. Yetiştiricilerin hayvanlarında aşı
uygulamasından sonra oluşan ölümler Bakanlığımızca
tazmin edilmektedir, bedeli ödenmektedir. İstanbul ili Çatalca ilçesinde
aşılama sonrası ölen hayvanların ölüm nedeninin
aşılamaya bağlı şok olduğu uzman virolog ve
patalog veteriner hekimlerce tespit edilmiş olup hayvan ölümlerinin sebebi
şap hastalığı değil şap
aşılamasına karşı koruyucu amaçla yapılan
aşı uygulamasıdır. Ölen 24 hayvan için hayvan sahiplerine 6
Ocak 2012 tarihinde 117.500 TL tazminat ödemesi
yapılmıştır.
Sayın
Havutçanın, Nevşehirde, don nedeniyle zarar gören patates
üreticilerinin mağduriyetlerinin giderilmesi ve alınan önlemlere
ilişkin olarak (6/924) no.lu önergesi:
Bildiğiniz gibi,
Bakanlar Kurulu 4-14 Kasım 2011 tarihleri arasında Kayseri, Muş,
Nevşehir ve Niğde illerinde meydana gelen don afetine maruz kalan ve
söz konusu afet sebebiyle ekilişleri, ürünleri, hayvan
varlıkları, tesisleri veya seraları zarar gören çiftçi
kayıt sistemine kayıtlı gerçek ve tüzel kişi üreticilerin
Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine olan kredi
borçlarını ertelemiştir.
Patates ürününde don
hasarı sebebiyle zarar gören üreticilere 2012/3176 sayılı
Bakanlar Kurulu kararı çerçevesinde dekar başına 200 TL
tohumluk desteği ödemesi
kararı alınmış ve Nevşehir ili üreticilerine 1 milyon
402 bin 093 TL destekleme ödemesi yapılmıştır.
Bakanlığımızca,
patates üreticilerine 2012 yılı ürünleri için 9 TL/dekar mazot
artı gübre desteği, 2,5 TL/dekar toprak analizi desteği
verilmektedir. Bunların yanında, patatese sertifikalı tohumluk
kullanımına ve organik tarım yapan üreticilere de ayrıca
destekler verilmektedir.
Sayın
Erdoğanın (6/929) ve (6/969) no.lu önergeleri: Muğlada 7 Ocak
2012 tarihinde yaşanan sel afetinden zarar gören arı
yetiştiricileri ve narenciye üreticilerine yapılacak yardımlara
ilişkin olarak Muğla ili ve ilçelerinde 6-8 Ocak 2012 tarihlerinde meydana gelen sel
afetiyle ilgili hasar tespit çalışmaları yapılmıştır.
Bu çalışmalarda toplam 1.541 arı kovanı ve 3.001 arı
kolonisinin, yaklaşık 9 bin dekar narenciye alanının zarar
gördüğü tespit edilmiştir.
Sel afeti, Tarım
Sigortaları Havuzu Çalışma Usul ve Esasları Hakkında
Yönetmelik kapsamında yer almakta. Bu kapsamda, uygulama yılında
yer alan riskler için zarar gören narenciye üreticilerinin tarım
sigortası yaptırmış olmaları hâlinde zararları
karşılanmıştır. Ancak, arı
yetiştiricilerinin durumu 2090 sayılı Tabii Afetlerden Zarar
Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanuna göre
değerlendirilmektedir. Bu çerçevede, yüzde 40ın üzerinde zarar gören
ve bu zararlarını tarım ve tarım dışı
diğer gelirleriyle karşılayamayacak durumda olduğu
Muğla İl Hasar Tespit Komisyonu kararıyla belirlenen 3 çiftçiye
kanuni ödeme bedeli olan 19.656 TL nakdî ödeme yapılmıştır.
Ayrıca, çıkarılan 3 kararnameyle 01/01/2012-31/12/2012 tarihleri
arasında, 81 ilimizde çeşitli doğal afetler nedeniyle zarar
gören üreticilerimizin Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine
olan borçları da bir yıl ertelenmiştir.
Sayın Durmazın
(6/979) no.lu soru önergesi, KPSS atamalarında organik tarım,
mantarcılık ve tarımsal sulama yönetimi bölümleri için kadro
açılmaması sorusuna ilişkin olarak: 1989 yılından
sonra, on dört yıl boyunca Tarım Bakanlığına toplu
personel alınmamıştır. Bakanlığımızca,
2003 yılından itibaren personel alımı
yapılmış, 2003-2012 döneminde farklı hizmet
sınıflarından toplam 29.624 personel istihdamı
gerçekleşmiştir. 2012 yılı içerisinde,
Bakanlığımıza, organik tarım ön lisans programı
mezunu toplam 17 tekniker alımı gerçekleştirilmiştir. 2013
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunuyla Bakanlığımıza tahsis
edilecek olan açıktan atama kontenjanı dâhilinde, KPSS sonucuna göre
2013 yılında Bakanlığımızın kadro ve hizmet
ihtiyacı doğrultusunda personel açığı olan
branşlardan personel alımı işlemi
gerçekleştirilebilecektir.
Önerge sahibi Sayın
Dedeoğlunun (6/935, 936, 937, 938, 939, 940 941, 942, 943, 944, 945, 946,
949, 951, 953, 956, 958, 960, 961, 962, 963, 964, 965, 966, 967, 968, 999,
1000, 1001, 1002, 1009, 1010, 1011, 1012, 1013, 1014, 1015, 1016, 1017, 1018,
1019, 1020, 1021) no.lu soru önergeleri, Sayın Dedeoğlu
tarafından sorulan bu 43 önergede, 33 farklı ürün için üretim,
tüketim ve dış ticarete ilişkin veriler sorulmuştur. Bu
verilerin tamamı TÜİK tarafından kamuoyuna açık bir
şekilde yayınlanmakta ve kolayca ulaşılabilmektedir. O
nedenle, her bir önergede bahsedilen ürünler için bunları ayrı
ayrı değil -ki İç Tüzükün ilgili hükmü de bunu emrediyor- bu
önergelerin tamamı için tarımsal üretim ve tarımsal
dış ticaretimizdeki gelişmeler hakkında bilgi vermek
suretiyle cevaplandıracağım.
Tarımsal üretimimiz
son on yılda önemli oranda artmış ve Türkiye, birçok üründe ihtiyacını
artık yerli üretimle karşılar hâle gelmiş ve ihraç
ettiği ürün miktarını artırmıştır.
TÜİK verilerine
göre, bitkisel üretimde 2002-2012 döneminde: Hububat üretimimiz yüzde 8,3 oranında
artarak 33,4 milyon tona, mısır üretimimiz yüzde 119 artarak 4,6
milyon tona, çeltik üretimimiz yüzde 144 artarak 880 bin tona, ayçiçeği
üretimimiz yüzde 61,2 artarak 1 milyon 370 bin tona, toplam meyve üretimimiz
yüzde 34,7 oranında artarak 18 milyon tona, turunçgil üretimimiz yüzde
34,3 artarak 3 milyon 475 bin tona, elma üretimimiz yüzde 31,3 artarak 2 milyon
890 bin tona, şeftali üretimimiz yüzde 119 artarak 611 bin tona,
kayısı üretimimiz yüzde 141 artarak 761 bin tona, badem üretimimiz
yüzde 96 artarak 80,2 bin tona, ceviz üretimimiz yüzde 69,3 artarak 203 bin
tona, Antep fıstığı üretimimiz yüzde 329 artarak 150 bin
tona, domates üretimimiz yüzde 20,1 artarak 11 milyon 400 bin tona, toplam
sebze üretimimiz yüzde 7,2 artarak 27,8 milyon tona ulaşmıştır.
Hayvansal üretimde
2002-2011 döneminde: 2002 yılında 8,4 milyon ton olan süt üretimimiz
2011 yılında 15 milyon tona, 2002 yılında 421 bin ton olan
kırmızı et üretimimiz 2011 yılında 777 bin tona, 2002
yılında 726 bin ton olan tavuk eti üretimimiz 2011 yılında
1,6 milyon tona, 2002 yılında 74,5 bin ton olan bal üretimimiz 2011
yılında 94,2 bin tona, 2002 yılında 61 bin ton olan su
ürünleri yetiştiricilik üretimimiz 2011 yılında 189 bin tona ulaşmıştır.
Tarımsal ihracatta
ise Türkiye, bölgesinde önemli bir tarımsal ihracatçı ülke konumuna
yükselmiş, TÜİK verilerine göre 2002-2011 döneminde tarım ve
gıda ürünleri ihracatımız yüzde 283lük artışla 4
milyar dolardan 15,3 milyar dolara yükselmiştir. Aynı dönemde, dünya
tarım ürünleri ihracat artışı yüzde 186 olmuştur,
ülkemizdeki artış dünya ortalamasının çok çok üzerinde
gerçekleşmiştir. Ülkemiz, 2002 yılında 161 ülkeye 1.480
tarım ve gıda ürünü ihracatı gerçekleştirirken, 2011
yılında 186 ülkeye 1.536 çeşit tarım ve gıda ürünü
ihracatı gerçekleştirmiştir. TÜİK verilerine göre, 2012
yılı Ocak-Kasım döneminde bir önceki yılın aynı
dönemine göre tarımsal ihracatımız yüzde 5,8 artarak 14,5 milyar
dolar olarak gerçekleşmiş, tarımsal ithalatımız ise
yüzde 7 oranında azalmıştır. Türkiye İhracatçılar
Meclisi (TİH) verilerine göre ise 2012 yılında Türkiyenin
tarımsal ihracatı 19,1 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
Ülkemiz, tarım
sektörünün temeli olan gıda maddelerinde istikrarlı bir şekilde
dış ticaret fazlası vermektedir. TÜİK verilerine göre,
Türkiye, 2002 yılında 67 milyon vatandaşımızın ve
13,2 milyon turistin gıda ihtiyacını karşılayıp 1
milyar 756 milyon dolar gıda maddeleri dış ticaret fazlası
verirken, 2011 yılında yaklaşık 75 milyon
vatandaşımızın ve 31,4 milyon turistin gıda
ihtiyacını karşılamış ve 3 milyar 561 milyon
dolar gıda maddeleri dış ticaret fazlası vermiştir.
2012 yılı Ocak-Kasım döneminde ise gıda maddeleri
ihracatımız bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde
7 artarak 13 milyar 582 milyon dolara yükselmiştir.
Tarım ürünleri
toplam ithalatı, Uluslararası Standart Ticaret Sınıflamasına
göre, 2011 yılında 17 milyar 575 milyon dolar olarak
gerçekleşmiş, ancak tarım ürünleri ihracatı içerisinde ham
kauçuk, işlenmemiş kösele, deri, kürk, mantar, odun, kereste, kâğıt
hamuru, dokuma elyafı ve bunun artıkları gibi, tamamen sanayinin
kullandığı ve bir kısmı Türkiyede hiçbir şekilde
üretilmeyen, üretimi olmayan ham maddeler burada yer almakta, bunların
değeri de 6 milyar 606 milyonu bulmaktadır. Bu ürünler ithal
edilirken tarım ürünü olarak değerlendirilmekte ancak ihraç edildiğinde
sanayi ürünleri içerisinde yer almakta ve ihracata önemli katkı
sağlamaktadır. Örneğin, ülkemiz, 2011 yılında 1 milyar
860 milyon dolar değerinde dokuma elyafı ithal etmiş, bunun
karşılığında 11 milyar 451 milyon dolar pamuğa dayalı
tekstil ihracatı yapmıştır. Dolayısıyla, bu
ürünler hariç tutulduğunda, gerçek anlamda 2011 yılı tarım
ürünleri ithalatının 17 milyar 575 milyon değil, 10 milyar 969
milyon dolar olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Sayın
Dedeoğlunun (6/961, 962, 968, 999, 1000, 1001, 1009, 1016, 1018, 1019,
1021 ve 1020) no.lu önergelerinde yer alan mandalina, limon, portakal, badem,
ceviz, Antep fıstığı, kestane, fındık,
kayısı, incir, şeftali ve elma ağacı
sayılarındaki değişim ve üretimin artırılmasıyla
ilgili sormuş olduğu sorulara ilişkin olarak: 2005
yılından bu yana uygulanmakta olan sertifikalı fidan
desteklemeleri kapsamında üreticilere önemli destekler
sağlanmıştır. Bu kapsamda, 2005 yılından bugüne
kadar toplam 241 milyon TL destek ödenmiş olup toplamda 143 milyon adet
sertifikalı fidan kullanılarak 1,4 milyon dekar alanda yeni meyve
bahçesi tesis edilmiştir. Ayrıca, bu ürünlerimize mazot, gübre,
toprak analizi, organik tarım ve iyi tarım destekleri de
verilmektedir. Verilen destekler sonucunda, TÜİK verilerine göre,
2002-2011 döneminde meyve veren ağaç sayısı mandalinada yüzde 11,4;
limonda yüzde 12, portakalda yüzde 10, cevizde yüzde 45,3; bademde yüzde 21,
Antep fıstığında yüzde 19, kestanede yüzde 6,
fındıkta yüzde 22, kayısıda yüzde 25, elmada yüzde 30,
şeftalide yüzde 3,4 oranında artmıştır.
Sayın
Dedeoğlunun (6/948) no.lu önergesi, bağ alanlarının
genişletilmesine ilişkin olarak: 2000-2011 döneminde bağ
alanlarında yüzde 9,5 bir daralma olmasına rağmen, aynı
dönemde üretimde yüzde 20lik bir artış meydana gelmiştir. 2005
yılından itibaren tüm meyve gruplarında olduğu gibi,
bağ alanlarında da sertifikalı ve standart fidan
kullanımına dekar başına destek verilmektedir. Bu kapsamda,
bugüne kadar 33.049 dekar bağ alanı desteklenmiş ve 4,9 milyon
TL de destek ödemesi gerçekleşmiştir. Ayrıca, üretim
girdilerinin karşılanması amacıyla bağcılık
yapan üreticilerimize 2003 yılından itibaren mazot, 2005
yılından itibaren gübre ve toprak analizi destekleri verilmektedir.
Sayın
Dedeoğlunun (6/1003) no.lu önergesi, Tarım ve Kırsal
Kalkınmayı Destekleme Kurumu tarafından yapılan personel
alımı sınavıyla ilgili bazı iddialara ilişkin
olarak: Adı geçen kurum tarafından 19/11/2011 tarihinde uzman ve
destek personeli seçmek amacıyla Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsünde
yapılması planlanan sınav, yaşanan aksaklıklar
nedeniyle iptal edilmiştir. Sınavın geç başlaması ve
bazı adaylara soru kitapçıklarının ulaşmaması
gibi aksaklıklar olmuştur. Söz konusu sınav ile ilgili Hacettepe
Üniversitesi ve kurum arasında yapılan protokolde sınav
güvenliği ve koordinasyonuyla ilgili alınması gerekli tedbirler
belirlenmiş, bu kapsamda sınav güvenliği ve koordinasyonuyla
ilgili hususlarda sorumluluk tamamen Hacettepe Üniversitesine ait olup bu
konularda yaşanan sorun ve aksaklıklardan Tarım ve Kırsal
Kalkınmayı Destekleme Kurumunun bir sorumluluğu bulunmamaktadır.
Ayrıca, yaşanan bu sorunlar nedeniyle sınavın iptaline
sebebiyet veren kurum ve kuruluşlar hakkında yasal süreç
başlatılmıştır. İptal edilen söz konusu
sınav 04/12/2011 tarihinde herhangi bir olumsuzluk yaşanmadan
yenilenmiş ve personel alımı yapılmıştır.
Sayın
Dedeoğlunun (6/1022) ve (6/1102) no.lu önergesi, ağırlıklı
olarak etçil ırkların desteklenmesi, süt inekçiliğine destek
verilmemesi ile süt üretiminin artırılmasına yönelik sorulara
ilişkin olarak: Önergede bahsedilen süt inekçiliğine destek
verilmemesi veya destekleme uygulaması kapsamından
çıkarılması gibi bir durum söz konusu değildir.
Süt fiyatları günlük
olarak takip edilmekte, hayvancılığın desteklenmesine
yönelik uygulanmakta olan diğer desteklerin yanında çiğ süt
desteği, piyasadaki şartlara göre, primleri yıl içerisinde
ayarlanmaktadır. Üçer aylık dönemler hâlinde belirlenip buna göre
ödemeler gerçekleşmektedir.
Süt sektörünün içinde
bulunan üretici, özel sektör ve kamu sektörünün katılımlarıyla
2009 yılı içerisinde kurulmuş olan Ulusal Süt Konseyi sayesinde
süt üreticilerinin sıkıntıları yakından takip
edilmektedir.
Çiğ süte prim
ödenmeye başlanmıştır ve 2012 yılında
küçükbaş ve manda sütü için destek miktarı 0,15 TL/litre olarak
belirlenmiştir. İnek sütünde, yine piyasadaki fiyatlara göre, günün
şartlarına göre değişim yapılmaktadır. İlk
altı ayda soğutulmuş inek sütü için 6 kuruş,
soğutulmamış inek sütü için 4 kuruş; 7, 8, 9uncu aylar
için soğutulmuş inek sütü için 8 kuruş,
soğutulmamış inek sütü için 4 kuruş destek miktarı
belirlenmiştir. 2012 yılında 5 milyon 741 bin 608 ton çiğ
süt için 342 milyon TL destek ödenmiştir.
Ayrıca, süt piyasa
düzenlemesi için süt tozu üretimi teşvik edilmekte, böylece süt tozu
ithalatının önlenmesi ve ihtiyacın yerli üretimle
karşılanması sağlanmaktadır.
Kişi başı
süt üretiminde önemli artışlar yaşanmıştır.
2002-2010 döneminde kişi başı süt üretimi dünyada yüzde 8,2
artarken Avrupa Birliğinde yüzde 4,7 azalmış, ülkemizde de
aynı dönemde yüzde 50,8 oranında bir artış meydana
gelmiştir.
Sayın Öğütün
(6/1053) no.lu önergesi, Ardahanda hayvancılığın desteklenmesi
ile ilgili olarak: Ardahanda son on yılda önemli destekler
sağlanmış, 2002 yılında toplam 200 bin TL
hayvancılık desteği verilmiş bulunan Ardahan ili 2012
yılında 13,4 milyon TL destek almıştır. 2003-2012
döneminde Ardahanda toplam 84 milyon TL hayvancılık desteği
verilmiş; Kırsal Kalkınma Yatırımlarının
Desteklenmesi Programında 8 tane tesis tamamlanmış, 1,1 milyon
TL hibe verilmiş; yine DAP projesi kapsamında 9 proje destekleme
kapsamına alınmış, bunun 4ü tamamlanmış ve 1
milyon 126 bin 975 TL hibe desteği ödemesi
yapılmıştır. 5 projenin yatırımı devam
ediyor.
Ayrıca, Ardahan
ilimiz, IPARD Programı kapsamında AB kırsal kalkınma
desteklerinden yararlanacak illerimiz arasındadır. Bu kapsamda 23
Ocak 2012 tarihinde başvuru çağrı ilanına
çıkılmıştır ve uygun projeler geldiği takdirde
desteklenecektir.
Sayın Doğrunun
(6/1083), (6/1087), (6/1088) no.lu önergeleri:
Tokat ilinde tarım
kredi kooperatiflerine borçlu çiftçi sayısıyla ilgili olarak:
24/1/2013 tarihi itibarıyla tarım kredi kooperatiflerinden Tokat
ilimizde 8.841 ortağın kullandığı kredi bakiyesi
(borcu) 72 milyon 918 bin 95 TLdir.
Tokat ilimizde tarım kredi kooperatifleri tarafından
kullandırılan kredilerin geri dönüş oranı 2002
yılında yüzde 67,39dur, 2012 yılında yüzde 99,48dir.
2011 yılında
ülke genelinde ve Tokat ilinde eğitim verilen çiftçi sayısı ve
organik tarım konusunda eğitim alan çiftçi sayısı ile
ilgili olarak: Ülke genelinde 110.497 eğitim faaliyeti kapsamında
toplam 1 milyon 973 bin çiftçiye eğitim verilmiş, organik tarım
konusunda 2.294 eğitim faaliyeti yapılmış ve 41.879
çiftçiye eğitim verilmiştir. Tokat ilinde 2011 yılından
bugüne kadar 1.486 eğitim faaliyeti kapsamında 28.460 çiftçiye
eğitim verilmiş, organik tarım konusunda 15 eğitim
faaliyeti yapılmış ve 377 çiftçiye eğitim verilmiştir.
2010 ve 2011
yıllarında meyve sebze üretimi ve ihracatı ile ilgili olarak:
TÜİK verilerine göre 2010 yılında toplam meyve üretimi 16,9
milyon ton, toplam sebze üretimi 26 milyon ton; 2011 yılında meyve
üretimi 17,2 milyon ton, sebze üretimi 27,5 milyon ton; 2012 yılında
meyve üretimi 18 milyon ton, sebze üretimi de 27,6 milyon ton olarak
gerçekleşmiştir.
İhracatımız
da 2010 yılında 2,4 milyar dolar, 2011 yılında 4,1 dolar;
2012 yılının ilk on bir aylık verilerine göre de 3 milyon
773 bin ton karşılığı, 3,9 milyar dolar olarak
gerçekleşmiştir.
Sayın Doğrunun
(6/1081), (6/1082), (6/1084), (6/1085) ve (6/1086) no.lu önergeleri:
Bal kontrolü ve
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Bakan, buyurunuz üç dakika daha süre veriyorum ama Sayın Dedeoğlunun
bir ek açıklama arzusu var, ona söz vereceğim ve sonra siz tamamlarsınız.
Buyurunuz Sayın
Dedeoğlu.
MESUT DEDEOĞLU
(Kahramanmaraş) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım,
sormuş olduğum sorulara vermiş olduğunuz cevaplardan
dolayı çok teşekkür ediyorum.
Tarım ve
hayvancılık bildiğiniz üzere, hem dünya hem de Türkiye için çok
önemli bir sektör. Vermiş olduğunuz bilgilerden anlıyorum ki
tarımın da, hayvancılığın da Türkiyede hiçbir
probleminin olmadığı
Ancak, kendi seçim bölgem ve tüm
Türkiyede gezdiğimiz gördüğümüz kadarıyla, tarım
alanlarımızın çok büyük bir bölümü ekilmemektedir, ahırlar
kapatılmaktadır. Özellikle, süt inekleri kasaplara
satılmaktadır. Bu konularla ilgili Bakanlığınızca
tedbir alınmasını rica ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Dedeoğlu.
Buyurunuz Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Sayın Doğrunun
(6/1081), (6/1082), (6/1084), (6/1085) ve (6/1086) numaralı önergeleri:
Bal kontrolü ve verilen cezalarla ilişkin olarak:
Bakanlığımızca bal ve arı ürünlerine yönelik risk
bazında yıllık kontrol ve denetim programları
yapılıyor, kalıntı kontrolü ve denetim programları
yürütülüyor. Ayrıca, Alo 174te gelen ihbarlarla denetimler
yapılmaktadır.
2012 yılında,
2.320 adet bal ve arı ürünleri üretim yeri denetlenmiş; 2.192 numune
alınmış, 248 adedinin olumsuz olduğu tespit edilmiş,
289 adedine idari yaptırım uygulanmıştır. 2012
yılında 5 firmanın 6 farklı partisinde
tağşiş tespit edilmiş ve değişik dönemlerde
Bakanlığımız tarafından kamuoyuna duyurulmuştur.
2010-2011
yıllarında hayvanlarda, hayvan sağlığına yönelik kullanılan,
antibiyotiklere ilişkin olarak, ilaçlar konusunda AB mevzuatı göz
önünde bulunduruluyor. Bunlardan ABde yasak olanlar, bizde de
yasaklanıyor. Bakanlığımızca
ruhsatlandırılan ilaçların listesi, etkin maddeleri ve
özellikleri web sayfamızda yayınlanıyor.
Ruhsatlandırılan ilaçlar, gıda kodeksine uygun, insan, hayvan ve
çevre sağlığına etkileri bilinen, etkin maddeleri
içermektedir.
Kayıt
dışı gıda üretimi denetimleri ve verilen cezalara
ilişkin olarak, Bakanlığımızca gıda üretim,
satış ve toplu tüketim yerlerine yönelik denetimler
artırılmış; 2002 yılında 1.500 gıda
denetçisiyle toplam 39 bin denetim yapılmış, 2012
yılında 4.732 denetçiyle toplam 406 bin 542 denetim
yapılmış; söz konusu iş yerlerinden, gıda mevzuatına
uygun üretim yapmayan iş yerlerine 17.208 adet idari para cezası
uygulanmış ve 228 adet vakada ise savcılığa suç
duyurusunda bulunulmuştur.
Türk Gıda Kodeksine
yönelik soruya ilişkin olarak: Günün şartlarına göre revize
ediliyor. Bu kapsamda gıda kodeksine bağlı 10 adet yönetmelik
yayınlandı. Bu yönetmelikler çerçevesinde yayımlanmış
olan ürün tebliğleri güncelleniyor. Dolayısıyla, Avrupa
Birliğiyle uyumlu olarak zamanı geldikçe bu mevzuat
değiştirilmektedir.
2007-2011 arasında
üretilen ve piyasaya sürülen nişasta bazlı
tatlandırıcı miktarı ve bunların hangi sektörlerde
kullanıldığına ilişkin olarak:
Bakanlığımızda nişasta bazlı
tatlandırıcı ismiyle bir kayıt yok ama 5996
sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı,
Gıda ve Yem Kanununun yayımından önce
Bakanlığımızca 16 işletmeye glikoz şurubu
ismiyle 32 üretim izni, 8 işletmeye fruktoz şurubu ismiyle 15 adet
üretim izni düzenlenmiştir. Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra üretim
izni işlemi sonlandırıldı, yerine onay veya kayıt
belgesi işlemi yapılmaya başlandı. 2010 yılı
kayıtlarına göre, bahse konu ürünleri üreten işletmelerin kurulu
toplam kapasiteleri glikoz şurubu için 36.824 ton/yıl, fruktoz
şurubu için de 300 ton/yıl olarak belirtilmiştir. Glikoz
şurubu ve fruktoz şurubu Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliğinin
izin verdiği miktar ve sınırlandırmalar dâhilinde, ürün
etiketinde açıkça yazılmak koşuluyla çikolata, meyve suyu,
alkolsüz içecekler gibi ürünlerde kullanılmaktadır.
(6/1090) sayılı Sayın Doğrunun önergesi,
Tokat ilinde çiftçilerin sulama birliklerine olan borçlarına ilişkin
olarak: Burada, tabii, Mahallî İdare Birlikleri Kanunu hükümleri
çerçevesinde, idari ve mali yönden İçişleri Bakanlığı
sorumluluk alanında yer alıyor.
Çiftçilerin sulama birliklerine olan borçlarına, 25/2/2011
tarihli Resmî Gazetede yayımlanan alacakların
yapılandırılmasıyla ilgili düzenleme çerçevesinde yeniden
yapılandırma imkânı sağlanmıştır.
(6/1092) no.lu önergeyle ilgili, Türkiye genelinde Tokat
ilimizde sertifikalı tohumluk kullanımına ilişkin olarak:
Sertifikalı tohumluk kullanımı 2005 yılında ilk kez
destekleme kapsamına alınmıştır. 2005
yılından bugüne kadar sertifikalı tohumluk kullanan Türkiye
genelinde 691 bin çiftçiye 66 milyon dekar alan için toplam 333 milyon TL
destek ödenmiştir. Tokat ilinde ise 12.769 çiftçiye 364 bin dekar alan
için toplam 1 milyon 845 bin TL destek ödenmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın
Dedeoğlunun ek açıklamasına, izin verirseniz bir cümleyle cevap
vermek istiyorum. Bizim, tabii, burada söylediğimiz rakamların
tamamı kamuoyunun denetimine açık, il-ilçe bazında Türkiye
İstatistik Kurumunun belirlediği, açıkladığı
rakamlardır. Dolayısıyla, gerek tarımla ilgili büyüme
rakamlarının gerekse üretimle ilgili, alanla ilgili rakamların
tamamı bu, hayvancılıkla ilgili olarak da bu.
İşte, alanların
kullanılmadığı, tarım alanlarının boş
olduğu, değerlendirilmediğiyle ilgili Sayın
Dedeoğlunun belirttiği hususun bir kısmını biz de
biliyoruz ama bunun nedeni, Türkiyedeki tarım politikalarının
yanlış olması, eksik olması, bu vesileyle üretim
yapılamaması değil; buradaki problem, bu arazilerin hissedarlar
arasında anlaşma sağlanamaması sebebiyle
aşırı derecede miras yoluyla parçalanmış,
bölünmüş ve kullanılamaz hâle gelmiş olmasıdır.
Arazilerin bir kısmının kullanılamamasının sebebi
budur, bunun dışında değildir. Biz, tabii, şunu
söylüyoruz: Ben sözümün hiçbir yerinde Türkiyede tarım alanında
hiçbir sorun yoktur. gibi
bir cümle kullanmadım, böyle bir şey söylemedim, cennetten de
bahsetmedim. Biz, Türkiye'nin en sorunlu, en problemli ve değişim ve
dönüşüme en çok muhtaç olan sektöründen bahsediyoruz. Ben, sadece, on
yıllık süre içerisinde Hükûmetimin uyguladığı
politikalarla bu üretimin nereden nereye getirdiğine dair bilgiler sundum
ve bu da doğru bilgilerdir. Bunu da bütün dünya takip ediyor, bütün dünya
izliyor, bütün dünya biliyor. Uluslararası kuruluşlarla da mukayese
ettiğimizde, dünyadaki büyümeyle de mukayese ettiğimizde dünya
ortalamalarının her bakımdan oldukça üzerindedir.
Daha iyiye doğru
götürüyoruz, yapısal sorunları çözüyoruz. Örneğin, et ve süt
müdahale kurumuyla ilgili düzenlemeyi yapıyoruz, getireceğiz;
örneğin, tarım arazilerinin miras yoluyla bölünmesinin önüne
geçilmesi hususunu yüce Meclisin huzuruna getireceğiz çünkü Türkiye'nin bu
sorunu çözmesi gerekiyor. Bu sorun çözülmediği sürece, Türkiye'de sizin
şikâyet ettiğiniz tarım arazilerinin kullanılamaması
ve boş kalması sorunu mukadderdir. Bu, gelecekte daha çok
yayılacaktır. Bunun başka bir formülü olamaz çünkü küçücük
küçücük alanlarda mümkün değildir üretim yapılması,
sürdürülebilir değildir, ekonomik değildir. Sonuçta, bu bir iktisadi
faaliyettir; masraf yapacak, karşılayamazsa ürününü bunu niye
yapsın? Vatandaşımız bundan sıkıntı çekiyor.
Bunu düzeltmemiz lazım, bunu getireceğiz. Sizin de desteğinizi
özellikle istiyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Eker.
Sayın
milletvekilleri, saat 21.00e kadar ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 20.17
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.02
BAŞKAN: Başkan
Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa HAMARAT (Ordu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 58inci Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar
gereğince, diğer denetim konularını görüşmüyor ve
gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer
alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu'nun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sırada yer
alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği
Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484)
(S. Sayısı: 287)
BAŞKAN Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü sıraya
alınan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal'ın; Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi
ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına
Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım
Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 32
Milletvekilinin; Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu'nun
görüşmelerine başlayacağız.
3.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 32
Milletvekilinin; Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi
ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına
Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım
Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu Raporu (2/1137, 2/739) (S. Sayısı: 396) (X)
BAŞKAN Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 396
sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Seyfettin
Yılmaz konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Yılmaz. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 396 sıra sayılı Kanun Teklifinin geneli
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bu kanun teklifi
nereden geldi, buna bir bakmamız lazım. Daha önce bu Meclisten ve
Komisyondan büyük tartışmalarla çıkan Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanun ve Orman Kanununun 2/A ve 2/B
maddelerinde yer alan düzenlemeler gerek Komisyonda gerek Meclis Genel
Kurulunda günlerce tartışıldı ve hepimiz biliyoruz ki 26
Nisan 2012 tarihinde bu, Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe
girdi.
O zaman Sayın Maliye
Bakanının bir açıklaması vardı Altı ay
içerisinde yani ekim ayı sonu itibarıyla bu süreci bitireceğiz
ve tamamlayacağız. dedi, bundan sonra yapılacak
müracaatların kabul edilmeyeceğini söyledi. Ama baktılar ki
yeterince müracaat yok, bunu bir ay daha uzattılar, yine neticeye
gidemediklerini gördüklerinde, tekrar, 26 Şubat tarihine kadar bu süreyi
uzattılar ama 26 Şubat tarihine kadar da verseler Sayın Bakan,
yine yeterli müracaatları alma şansınız yok çünkü hepimiz
biliyoruz ki gömleğin ilk düğmesini yanlış
iliklediğinizde son düğmesini doğru ilikleme gibi bir
şansınız yok.
Biz bunların hepsini
Milliyetçi Hareket Partisi olarak burada dile getirdik, Bunları yaparken
bakın, yıllardır kangren hâline gelmiş 2/B sorununu Milliyetçi
Hareket Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi
olarak Meclisteki 3 partinin ittifakıyla çözmek için biz bir irade
oluşturduk. dedik ama sizden ricamız şu: Muhalefetin
önerilerini dikkate alın. Eğer dikkate almazsanız, yine her zaman
yaptığınız gibi Dediğimiz dedik,
yaptığımız yaptık. derseniz işte bugünkü noktaya
gelirsiniz. Aradan daha yedi ay, sekiz ay geçmeden bu
çıkardığınız kanunu, yeniden düzeltecek bir kanun
teklifiyle, Sayın Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin verdiği
bir kanun teklifiyle düzeltme yoluna gittiniz. Peki, bu kanun teklifiyle bunu
düzeltebiliyor musunuz? Yine düzeltemeyeceksiniz, yine yanlışta
ısrar ediyorsunuz.
Bakın, siz neyi
getirdiniz? Sayın Nurettin Canikliye, muhtemelen, İstanbul
milletvekilleri İstanbulda yoğun olarak ortaya çıkan
sıkıntıyı dile getirdiler ve bu
sıkıntıyı çözmek üzere gelen baskılara
dayanılamadı İstanbulda. Biliyorsunuz, İstanbul
medyanın merkezi, siyasetin merkezi, finansın merkezi. Oradaki
baskı neticesinde İstanbulun sorunlarını kısmen
çözmek adına bir kanun teklifiyle geldiniz. Biz Milliyetçi Hareket Partisi
olarak İstanbuldaki sorunun kısmen de çözülmesine tarafız ama
ben şimdi size sormak istiyorum: Sadece İstanbulda mı 2/B var
veya 2/B sadece İstanbulu mu ilgilendiriyor? Bakın,
İstanbuldaki 2/B alanlarının toplamı 18 bin hektar,
Adanada 13 bin hektar. Bir kısım illeri sayacağım:
Adapazarında 30 bin hektar, Ankarada 32 bin, Antalyada 46 bin hektar,
Balıkesirde 35 bin, Bursada 17 bin, Mersinde 40 bin, Muğlada 30
bin hektar civarında 2/B alanları var. Peki, buradaki
sıkıntılar bu getirdiğiniz kısmi kanun teklifiyle
çözülüyor mu? Çözülmüyor. Ne diyorsunuz getirdiğiniz kanun teklifinde:
400 metrekareye kadar olan yerlerde yüzde 50 indireme gidelim.
Şimdi, buradan
sormak istiyorum: Bu getirdiğiniz kanun teklifi ne yazık ki
İstanbulu da çözmüyor. Komisyonda bunun tartışmasını
yaptık, uzun uzun yine anlattım, Acele ediyorsunuz. dedim.
Biliyorsunuz, Grup Başkan Vekilimiz Mehmet Şandır başta
olmak üzere 20 milletvekilimizle beraber 2/Bde yaşanan sorunlarla ilgili
bundan bir-bir buçuk ay önce Meclis araştırma önergesi verdik. Çünkü
yaşanan sıkıntıları bütün taşrada ve Anadoluda
biz görüyorduk ama ne yazık ki Adalet ve Kalkınma Partisinin
oylarıyla bu önergemiz reddedildi. Şimdi getirdiğiniz önerge
Biraz önce
İstanbulla görüştüm, yine çözemiyorsunuz. Bakın, grup
başkan vekili bunu getirirken gerekçesini şöyle söylüyor, diyor ki:
İşte, İstanbuldaki taşınmazlar yüzde 60-70
oranında 400 metrekarenin altında. Bunların aylık gelirleri
2 milyar civarında olduğu için bunları alma şansları
yok. Buradan soruyorum: Peki, bunları alma şansları yok,
Peki, şehirlerdeki
oluşumun ana nedeni ne? Özellikle o dönemlerde, cumhuriyetten sonra
kırsaldan kentlere yoğun göçler oldu ve
vatandaşlarımız İstanbulun taşı
toprağı altındır. diye İstanbula akın ettiler.
Bu vatandaşlarımızın kalacak yerleri yoktu, belki
karınlarını doyuracak bir iş bulmuşlardı ama
ikamet edecekleri bir yer yoktu. Burada ne yaptılar? Ormandan arsa
üreterek veya arsa spekülatörlerinden yani hepimiz biliyoruz o dönemleri-
gecekondu mafyasından arsaları alarak orada başlarını
sokacak bir ev yaptılar. Şimdi, bu getirdiğiniz rayiç değerler
iki kesimin, hem kırsal alanındaki hem de kırsaldan şehre
göç etmiş ve şehirde 2/Bye konu olan bu fakir fukara, garip gureba
insanın problemlerini bu getirdiğiniz veya
çıkardığımız kanun çözmüyor, bu getirdiğiniz de
çözmeyecek. Onlar, bundan otuz kırk yıl önce, arazi mafyalarına,
gecekondu mafyalarına hanımlarının bileziklerini
bozdurarak, birikmiş paralarını, köyden getirdikleri üç beş
kuruş paralarını kaptırarak bu yerleri zaten satın almışlar.
Biz dedik ki: Gelin, bu fakir fukara ve garip gureba insanların sorununu
çözmek için bunlara emlak değeri vergisi üzerinden bu
satışları yapalım. Özellikle orman köylülerine de, 31inci
madde kapsamına girenlere bedelsiz veya rayiç bedelin yüzde 15i;
olmayanlara da, 32nci madde kapsamında olanlara da yüzde 25ini belirleyerek
bu vatandaşların, garip gurebanın, fakir fukaranın
problemlerini çözelim. Ama Sayın
Bakan, ne yazık ki siz olaya ekonomik olarak baktınız.
Şimdi, burada, bakıyorum, ne Maliye Bakanı var ne Orman ve Su
İşleri Bakanı var. Bu kadar önemli bir kanun görüşülürken
Zaten, bizim Orman Bakanı sağ olsun, 2/Byle ilgili bu kanun
görüşülürken, orman köylülerinin kalkındırılmalarıyla
ilgili kanun görüşülürken topu tamamen Maliye Bakanlığına
attı çünkü olayı maddi gördü. Bizim Sayın Orman Bakanı
şu şekilde bakıyor: Ormanlarla orman köylüsü olmasa ben bu
Orman ve Su İşleri Bakanlığını çok güzel idare
ederim. dediği şekilde bu yasa tasarısı görüşülürken
de çekti gitti, iş Maliye Bakanlığına geldi ve ekonomik
olarak bakılıyor Sayın Bakan. Bakın, siz buradan gelecek
parayla bütçe açığını kapatmak isteyebilirsiniz, cari
açıkları kapatmak isteyebilirsiniz ama kapatmak istediğiniz
kesim fakir fukara ve garip gureba kesimi. Yani buradan size soruyorum
Sayın Bakan ve Adalet ve Kalkınma Partisine soruyorum: Adalet sizin
partinizin sadece ön isminde mi bulunuyor? Bunun adalet neresinde? Bir
kişi çıksın, açıklasın bana Burada bir adaletli
uygulama yapıyoruz. diye. Nerede adaletli uygulama yapıyorsunuz?
Hepimiz biliyoruz,
Anayasanın 170inci maddesi orman köylerini koruma altına
almış. Bakın, ben yıllarca, yirmi-yirmi iki yıl orman
teşkilatında çalıştım, babam da orman muhafaza
memuruydu, otuz-otuz beş yıl çalıştı ve hep orman
köylerinde ikamet ettim. Bir şeyi iyi tespit etmek gerekiyor: Bir orman
yangını çıktığında sizin ekiplerinizin üç-dört
saatte -mesafede-
ulaşamayacağı yere sabahın köründe giden orman köylüsü,
orman köylüsü sizden önce yangın yerine varıyor. Ormanda herhangi bir
çalışma olduğunda, ağaç dikiminde, teras yapımında,
seksen yaşında dedesi, gelini, dokuz yaşındaki torunu gelip
orada ağacı diken,
yetiştiren, bakan, koruyan yine oradaki orman köylüsü. Ormana herhangi bir
tecavüz olduğunda, ormanda yasal olmayan bir otlatma olduğunda,
ormana yasa dışı bir müdahale olduğunda ilk önce koşan
orman köylüsü. Orman köylüsü bu işleri yaparken birçok ölümlü olaylarla
karşılaşmış, yaralanan, sıkıntıya
düşen, bu yapıyı çeken orman köylüsü. Peki bu yasa
tasarında orman köylüsü nerede? Yani bunun adalet neresinde? Şimdi
İstanbulla ilgili getirdiniz, problemi çözemiyorsunuz. Orman köylüsüyle
ilgili burada bir tane getirdiğiniz uygulama var mı? Yok. Siz,
dağın başında yüz yıllardır bu ormanları
bekleyen, meraları bekleyen, su kaynaklarını bekleyen, oradaki
yapıyı koruyan orman köylüsünü dışlayarak rantçı bir kesimle
orman köylüsünü eş safhaya tuttunuz.
Bir şeyi açıkça
söylüyorum: Bakın, değerli milletvekilleri, bu yasa
çıktığından beri orman köylüsüne doğru dürüst bir
bilgilendirme yok, bir bilgilendirme yapmıyorsunuz. Altı ay
içerisinde müracaatlarınızı yapın, fiyatları
belirleyip bu satışları yapacağız. diye ifadede bulundunuz
ama şimdi ne fiyat belli ne yapı belli ne kendilerine bilgi veren bir
yapı var.
O gün gensoruda da
söyledim, bütçe konuşmasında da söyledim: Orman ve Su
İşleri Bakanı, Sayın Başbakanla açılış
yapacağı zaman bütün büyük gazetelere günlerce reklam verdi,
maçların arasına reklam verdi, Türkiyedeki bütün billboardları
süsledi ama iş köylünün, vatandaşın bilgilendirilmesine
geldiğinde herhangi bir bilgilendirme yok.
Şimdi, bu durumda
vatandaş ne hâle gelmiş, onu söyleyeyim: Bu 2/B Yasası
çıktıktan sonra Adana başta olmak üzere Mersin, Antalya,
Muğla gibi 2/Bnin yoğun olduğu yerleri gezdim.
Vatandaşın söylediği şu
Bir kere, müracaat
paralarından dolayı müracaat edemeyen vatandaşlarımız
var. İkincisi de, rayiç bedellerin belirlenmemesi, bu noktada spekülasyon
yapılmasıyla ilgili birtakım arazi simsarları
doğmuş ve çıkmış Sayın Bakan. Bunları
dikkate almanızı rica ediyorum. Geliyor, diyor ki: Sizin
Antalyadaki, Muğladaki, Adanadaki falanca yerinize Millî Emlak şu
kadar fiyat belirlemiş. İşte, dönümüne 12 bin lira, 16 bin
lira, 20 bin lira
Vatandaşın bunu alacak gücü yok. Diyor ki: Sizin
yerinize biz buraları toparlayalım, hiç değilse yabancıya
gitmesin. şeklinde
Şimdi, bu bölgelerde arsa simsarları
ellerine çantayı almış, harıl harıl 2/Bli yerleri
topluyor. Sayın Bakan, bunların araştırılması
gerekiyor.
Bakın, sadece kendi
bölgemden bir iki örnek vereceğim: Aladağın Başpınar
Yaylası ve Meydan Yaylası, Milli Emlakten elemanlar gidiyor, bizim
orada, Başpınar ve Meydan Yaylasının köy kahvesine
oturuyor, yayladaki kahveye, Burada arsaların fiyatları nedir?
diyor, 3-5 kişiye soruyor. Sorduğunda aldığı cevap
şu: 12 milyar lira, 16 milyar lira, 20 milyar lira. Bu yerlerle ilgili,
dönümüne, emin olun, 20 milyar lira gibi bir fiyat belirleniyor. Peki, bu
yerler milletin yaylalık yerinde mi? Değil, dağın
başında. Taşı toprağı sökerek 2-3 dönüm yerde
geçimini idame ettirdiği yerin, emin olun, dönümü 500 lira değil.
Ben yaylalara
gittiğimde bu konu gündeme geldi. Milli Emlak Genel Müdürünü aradım,
Adana Defterdarını aradım, aynen bu konuyu söyledim. Dediler ki:
Tekrar incelettireceğiz. Tekrar gidiyor, bakıyor. Benim
dediğim doğru, söylediklerim doğru ama yapılan uygulama
şu: Ya, kendinden önce Milli Emlakin kontrolörleri bu yerle ilgili 16 bin
lira, 20 bin lira değer biçmiş. Şimdi, ben bunu 500-600 liraya
düşürsem bir sürü soruşturmaya
konu olacak. diyor yani 16-20 bin
liradan 500 liraya, bin liraya düştüğünde soruşturma
Bu da
yazıyor 6-7 bin lira.
Şimdi, vatandaş
feryat ediyor, diyor ki: Sayın Vekilim, bu Bakanlık, ilgili
yetkililer, Adalet ve Kalkınma Partisinin milletvekilleri, o yörenin
milletvekilleri, Adana milletvekilleri gitsinler, oralara bir baksınlar.
Ya, o köylü vatandaştan siz oy almadınız mı? Onların
dertleri sizi ilgilendirmiyor mu?
Gedikli köyüne gittim,
Kozanın Gedikli köyüne. Adalet ve Kalkınma Partisine yüzde 70 oy
çıkmış. Dönümüne 25 bin lira belirlemişler. Köylünün
Bakın, Mersinde
-Mersinin AKP milletvekilleri de bilir, işte, bizim Milliyetçi Hareket
Partimizin Grup Başkan Vekili ve Mersin milletvekilleri de bilir-
sırtında toprak taşıyarak o alanlarda 1 dönüm, 2 dönüm
yeri, hiçbir şeyin yetişmeyeceği yerleri açarak muz seraları
oluşturmuşlar. Yıllık geçimlerini buradan
sağlıyorlar. Şimdi oralara öyle fiyatlar belirlenmiş ki
bunların buraları alma şansı sıfır. Şimdi,
bu insanlara gittiğimizde, bakın, aynen şu ifadeyi
kullanıyorlar, diyorlar ki: Sayın Vekilim, bizim bunları alma
şansımız yok da bizim buralarda toprak namustur. Bunlar bize
dedelerimizden, babalarımızdan kalmış, dedelerimizin,
babalarımızın emaneti. Buralarda yıllarca emek
çekmişler, çalışmalarını ortaya koymuşlar, bu
yerleri elde etmişler, atalarımızdan, dedelerimizden bize
gelmiş. Şimdi, biz buraları alamayacağız.
Getirdiğimiz maddeyle diyoruz ki: Siz bu müracaatı zamanında
yapmazsanız bir başkasına satacağız. Buraları
bir başkası aldığı zaman bu bizim için namus
meselesidir. Burada bir sürü sıkıntı çıkacak. diyor.
Şimdi, biz 2/B Yasasını
çıkarırken ne demiştik Sayın Bakan? Tabii, bunları
dinlemek veya gündeme almak, bizim söylediklerimizin bir mana ifade
etmediği ortada. 2/B çıkarken de bunları harıl harıl
söyledik, şimdi de ben bakıyorum bakanların olduğu yere,
Komisyonun olduğu yere sohbet içerisindeler çünkü ilgilendirmiyor.
Kendilerine bir talimat verilmiş, o talimatı yapıyorlar. Bunun örneğini
nerede gördük? Biz 2/B Yasası görüşülürken Komisyonda vicdana gelen
Komisyon üyesi AKP milletvekilleriyle beraber rayiç bedeli yüzde 50ye indirdik
ve konuşma yaptılar. Doğru, oradaki fakir fukara, garip
gurebanın bunları alma şansı yok. En azından yüzde
50ye indirelim. diye Adalet ve Kalkınma Partisinin birtakım
milletvekilleri bizlerle beraber oy kullandı. Ne oldu? Buraya geldi. Geldi
de ne oldu? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Sayın Vekil,
oradan laf atıyorsun da yüzde 70e gene sen çıkarmadın mı?
Yüzde 70e sen çıkarmadın mı da oturduğun yerden laf
atıyorsun. Niye? Talimat geldi Maliye Bakanlığından. Bütçe
açıklarımızı kapatmamız için bu rakamları
dediler
Çünkü kafalarından 17-18 milyar gibi bir rakam koymuşlar.
Ya, siz
satamayacaksınız. Bakın, sosyal problemler
çıkaracaksınız. Bunları adil uygulasaydınız bu
gelirleri
Biz, oradaki köylü de kimse Bedavaya alalım. demiyor ama
İşin hakkını ortaya koyun. deniliyor.
Evet, getirdiğiniz
uygulamayla da ne yapıyorsunuz, biliyor musunuz sayın
milletvekilleri? El kaldırdınız buna, komisyon üyeleri ve Genel
Kuruldaki üyeler. Fakir fukara, garip gurebanın hakkını
yiyeceksiniz ama koylarda, Muğladaki koylarda, Antalyadaki koylarda,
İstanbuldaki villalarda oturanlar bundan para kazanacak ve biz adaleti
sağlamak adına, orada rant sağlayan kesimle buradaki köylüyü,
orman köylüsünü, burada emek çeken orman köylüsünü aynı kefeye
koyacağız.
Şimdi, vicdanen bir
değerlendirin, o orman köylüsünün hakkını hangi şeyle
yiyeceğiz? Burada orman köylüsünün hakkı yeniliyor değerli
milletvekilleri. Onun için gelin
Ben söyledim, yukarıdaki Komisyonda da
söyledim, Meclis araştırma önergesi verdik, bu bir kanayan yara
hâline geldi. Biz üç parti anlaşarak bu problemi hep beraber çözmeye karar
verdik mi? Verdik. Şimdi ne diyor biliyor musunuz vatandaşlar:
Keşke bu 2/Byi hiç çıkarmasaydınız. diyor. Çok açık
ve net söylüyorum.
Bunun için şunu
söylüyorum: Gelin, bakın, milletvekilleri olarak
Hatta, Grup Başkan
Vekili Nurettin Canikliye dedim ki: Çok da önemli değil, siz kendi
partinizden Adanaya, Mersine, Muğlaya, Antalyaya, İzmire,
Bursaya, Kocaeline yani 2/Blerin yoğun olduğu yerlere bir ekip
gönderin, yaptığınız haksız uygulamayı onlar
tespit etsinler adaletli şekilde. Gelin, bir doğru iş
yapalım, yazık oluyor. Haktan, hukuktan, fakirlikten
fukaralıktan bahsedip -bu yanlışlığı- bütçe
açığını kapatmak için bu vatandaşın
sırtına bu yükü bindirmeye hakkımız yok.
Eğer siz isminizin
sadece partinizde kalmasını istemiyorsanız biraz sonra
getireceğimiz önergelerle bu işleri düzeltmemiz gerekiyor, yoksa
bunları alması mümkün değil.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına Ağrı milletvekili Halil Aksoy.
Buyurunuz Sayın
Aksoy. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA
HALİL AKSOY (Ağrı) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan
396 sıra sayılı Yasa Teklifinin tümü üzerinde Barış
ve Demokrasi Partisinin görüşlerini belirtmek üzere söz aldım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, kamuoyunda 2/B Yasası olarak bilinen 6292
sayılı Kanun 19 Nisan 2012 tarihinde Parlamentoda kabul edildi ve 26
Nisanda da Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yasanın
üzerinden daha dokuz ay geçmemişken yeniden değiştirilmesi
kuşkusuz yine bir Hükûmet klasiği olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Adaletsiz ve hakkaniyete
uygun olmayan bütün yasalar ve düzenlemeler mutlaka yine bu Parlamentoya, siz
değerli milletvekillerinin önüne yeniden gelecektir. Parlamentonun
mesaisini ülke gündemi de göz önüne alındığında boşa harcamak
bu millete karşı yapılmış büyük bir
haksızlık olacaktır. Bu durum özellikle temel yasalarda
karşımıza çıkmaktadır. Söz gelimi Ceza Yasası,
Ceza Muhakemesi Yasası, geçen dönem çıkarılan Ticaret
Yasası, Borçlar Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu gibi kanunlar da parça
parça önümüze getirildi ve çıkarılmaya çalışıldı,
çıkarıldı. Elbette ki çıkarılan bir yasa ebediyen ilk
günkü hâliyle yürürlükte kalmaz. Dönemin hâl ve şartlarına göre
mutlaka revize edilmesi gerekebilir ancak bizdeki durum böyle değildir.
Yasa yürürlüğe girer girmez değişiklik için yeniden Meclise geri
geliyor. Ne yazık ki hiçbir kanun tasarısı yeteri kadar
kamuoyuyla, sivil toplum örgütleriyle, konunun uzmanlarıyla
tartışılamıyor, tartışılmıyor.
Muhalefet partilerinin düşünceleri hiçbir zaman dikkate
alınmıyor. Genel Kurul aşamasında vermiş
olduğumuz değişiklik önergeleri de çoğunluk
mantığıyla reddediliyor.
Değerli
milletvekilleri, ormanlar sadece insanlığın değil, içinde
yaşayan canlıların da ortak yaşam alanıdır. Ormanlar,
insan yaşamının olmazsa olmazı olan su ve oksijenin ana
unsurudur. Ormanlar kaynak değil, korunması ve geliştirilmesi
gereken doğal bir varlıktır. Ormanları korumak
insanlığın temel görevlerindendir. Her geçen gün, doğayı
el birliğiyle kirleterek yaşanabilir geleceği yok etmek
aynı zamanda bir insanlık suçudur. Yapılacak ilk iş, orman
alanlarının sınırlarının belirlenmesi,
kadastrolarının yapılması ve tapu tescilidir.
Türkiye'nin yüzde 80
oranında bir orman alanına sahip olabilme kapasitesine sahip
olduğunu biliyoruz. Ne yazık ki şu an ülke
topraklarının ancak yüzde 20si ormanla kaplıdır. Bir
ülkenin ormanlarının yeterli seviyede olabilmesi için o ülkenin yüzde
30unun ormanla kaplı olması gerekiyor. Türkiye, bu açıdan
bakıldığında çok kötü bir durumda değildir
şüphesiz ancak mevcut ormanların yaklaşık yüzde 80inin
verimsiz ormanlardan oluşması göz önüne
alındığında bu hiç de olumlu bir tablo olarak
karşımıza çıkmamaktadır. Ormanlarımızın
yüzde 94ü ise doğal orman niteliğindedir. Bugün orman
alanlarımızın ancak yüzde 20sinin kadastrosu tamamlanarak
tapuda tescil edilmiştir.
1961 ve 1982 anayasalarında
orman alanlarının devlet tarafından korunması ve
geliştirilmesi yönünde hükümler getirilmişti. 1957de
çıkarılan 6831 sayılı Orman Kanununda onlarca kez
değişiklik yapıldı. Her ne kadar Anayasa ve yasalarda orman
alanlarının korunması ve daraltılamayacağına
ilişkin hükümler yer alsa da Ancak ile başlayan cümlelerle bu
ilkeler sürekli aşındırıldı. Yanan orman
alanlarının ağaçlandırılacağı hususu zorunlu
kılınsa da 1985 yılından günümüze 250 bin hektar orman
alanı yanmış ancak bu alanların sadece 50 bin hektarı
yani yüzde 20si ağaçlandırılarak geri
kazandırılmıştır.
Anayasanın 169uncu
maddesine dayanılarak, orman olarak muhafazasında bilim ve fen
bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına
dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ile
31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman
niteliğini tam olarak kaybetmiş olan yerlerin orman sınırları
dışına çıkarılacağı hükmü işletilerek
473 bin hektar alan orman alanları dışına
çıkarılmıştır. Bu işlem 6831 sayılı
Yasanın 2/B maddesi kapsamında yapıldığı için
kamuoyunda bu 2/B Yasası diye isimlendirilmiştir. 2/B arazisi,
devlet ormanı sayılan ancak orman kadastrosu
çalışmaları sırasında orman niteliğini
kaybettiği gerekçesiyle, hazine adına ormancılık düzeni
dışına çıkarılan yerlerdir. 2/B konusu, siyasal
iktidarın 25 milyar dolar paraya dönüştürülecek değerli
arazilerin satışı olarak gösterilmesine karşın,
niteliği ve yol açabileceği sonuçlardan dolayı sadece parasal
değerle ölçülemeyecek denli değişik ve çeşitli
boyutları olan önemli bir konudur.
Diğer taraftan,
Anayasanın 170inci maddesinde ise orman sınırları
dışına çıkarılan yerlerin orman içindeki köy
halkının yararlanmasına tahsisini öngörmüş olup bu yerlerin
orman köylülerine ya da başkalarına satışına izin
verilmemiştir.
Değerli
milletvekilleri, özellikle 1980lerden sonra kapitalist sermaye için her türlü
kamusal varlık ve hizmet alanının özelleştirilmesi yoluna
gidilmiştir. Bu kapsamda, orman ve mera sayılan yerler başta
olmak üzere, devletin mülkiyeti ve gözetimindeki arazilerin yerli ve
yabancı sermayeye çeşitli yollarla devredilmesi, satılması
ve kiralanması hızla yaygınlaştırılan uygulamalar
hâline getirilmiştir. Bu anlamda, özellikle tarihî ve kültürel miraslar da
bu politikalara kurban edilmiş, binlerce yıllık tarihî yerler
sular altında kalmakla yüz yüze bırakılmıştır.
Yine, binlerce hektar ormanlık alanr sermaye gruplarına otel, villa
ve golf sahası olarak tahsis edilmiştir.
Anayasanın 169 ve
170inci maddeleri ile 6831 sayılı Orman Yasasında belirtilen
bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybetmek ölçütü,
orman olan bir yerin tümüyle gömülerek deniz dibinde kalması gibi
topoğrafik değişikliklerle veya bir yanardağ patlaması
sonucu arazinin tümüyle lav altında kalması ve benzeri durumlarda
olasıdır. Bunun dışında bir ormanın bilim ve fen
bakımından orman niteliğini kaybetmesinden bahsetmek olanaklı
değildir.
6831 sayılı
Orman Yasasının 2/B maddesi ve buna dayanarak çıkarılan
yönetmelik, ormanın canlı örtüsü olan ağaç ve
ağaççıkların alandan uzaklaştırılarak tarım
ve hayvancılıkta kullanılmasını, bilim ve fen
bakımından orman niteliğini kaybetmek olarak nitelendirmektedir.
Oysa, aynı Yasanın 1inci maddesinde yer alan Tabii olarak
yetişen veya emekle yetiştirilen ağaç ve ağaççık
toplulukları yerleriyle birlikte orman sayılır.
tanımı gereği eskiden orman sayılan bir yerin orman
niteliğini tam olarak yitirebilmesi için ağaç ve
ağaççıkların ortadan kalkmış ya da
kaldırılmış olması yeterli koşul
sayılmaktadır.
Görüldüğü gibi,
1inci madde, ormanı yalnızca ağaç ve ağaççık
topluluğu olarak değil, yerleri ile birlikte ele almaktadır. 2/B
maddesi ise, toprağını oluşturduğu, etkileşim
içinde bulunduğu orman ekosistemini değerlendirme dışı
bırakıp ormanı yalnızca ağaç ve ağaççık
topluluğu olarak görmektedir. Oysa, bilim ve fen bakımından
orman niteliğini kaybetmek, kendiliğinden oluşan bir süreç
olmayıp insan tarafından gerçekleştirilen bir eylemdir.
İstanbuldaki 26 belde ve köyün çevresindeki
Sonuç olarak, orman
köylüsünün yoksulluğu giderilmemiş, toprak sorunu çözülmemiş ama
talan edilen ormanlar birilerine akıl almaz çıkar
sağlamıştır.
Değerli milletvekilleri,
2/B arazilerinin orman köylerinde yaşayan yurttaşlarca ormandan
edinildiği bir gerçektir. Geçim kaynaklarının kıt
olduğu bu köylerde toprak sorunu
ormandan çözülmek istenmiştir. Yıllık 200, 300 dolar geliri olan
bu yurttaşların bu arazileri satın alamayacağı da
elbette ki bilinmektedir. Orman köylülerinin kalkındırılmasına
yönelik olarak 1744 sayılı Yasa ile getirilen ve 6831
sayılı Orman Yasasına eklenen geçici 3üncü madde, her yıl
genel bütçenin binde 1inden az olmamak üzere genel bütçeden yardım
yapılmasını öngörmüştür. Hiçbir siyasi iktidar bugüne kadar
yani yasanın çıktığı tarihten bugüne kadar, bu madde
hükmünü yerine getirmemiştir.
Yoksul ve yoksun orman
köylüsüne yönelik yasaların öngördüğü yatırımları
yeterince yerine getirmeyen iktidarlar, ormanları oy ve para kazanma
aracı olarak görmüşlerdir. Esasında orman köylüsünün adı
kullanılarak yandaşlarına ve sermaye çevrelerine ormandan arsa
sağlama taktiği güdülmektedir. Dolayısıyla, bu arazilerin
satılmasını isteyenler, daha çok kayıt dışı
parası olanlar, yerli ve yabancı sermayedarlardır.
Ülkemizde arazi
kullanım planları yapılmamıştır. Bundan
dolayı da yerleşim alanları, tarım alanları, sanayi
alanları, meralar ve orman alanları tam olarak belirlenmemiştir.
Öte yandan, köyden kente göç sonucu ortaya çıkan arsa gereksinimi
belediyelerce karşılanmamıştır. Bu süreçte ortaya
çıkmış olan bu boşluk arazi mafyası tarafından
ancak doldurulabilmiştir. Ayrıca, bu sürecin yaşanmasına
olanak sağlayan, göz yumanlara hiçbir yaptırım da
uygulanmamıştır.
Bu arazilerin
satışa çıkarılmış olması, hem örtülü bir af
niteliği taşımakta hem de politik tercihleri yönlendirme
amacı gütmektedir. Kamu varlığı olan ormanlara zarar verip
bu yolla arazi kazananlara satış olanağı sağlamak, bu
eylemi yapmayan yurttaşlara en azından haksızlıktır,
saygısızlıktır. Bu, yapanın yanına kâr
kalması hatta ödüllendirilmesi anlamına gelmektedir. Bu girişim,
yurttaşlar arasında adaletin asla gerçekleşmeyeceği
düşüncesinin yerleşmesi ve haksız edinim
taraftarlarının cesaretini artırmaya yol açmaktadır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; önemli başka bir hususu da burada belirtmek
gerekir. 2/B arazilerinin belirlenmesi ve satışa konu edilmesinin bir
özelliği de içinde bulunulan orman ve öteki ekosistemleri yok
saymaktır. 2/B arazileri sanki yalıtılmış, etkisiz
ayrı bir arazi parçasıymış gibi gösterilmekte, bu
arazilerin bitişiğinde bulunan millî park, tabiatı koruma
alanları, orman, sulak alan ve benzeri ekosistemlerin parçalanmasına
neden olabileceği hususu hiç göz önüne alınmamıştır.
Yine, bu alanların
çeşitli amaçlarla yapılaşmaya açılması ve
yapılaşma sonrasında çevreye salacağı katı,
sıvı ve gaz atıklarının ekosistemlere
yapacağı olumsuz etkiler de hesap edilmemiştir. Bu
alanların yapılaşmaya açılması durumunda gerekli
altyapı hizmetlerinin götürülmesi için yeniden orman tahribine yol
açıcağının da bilinmesi gerekiyor. Bu yüzden, 2/B
arazilerinin yakınında bulunan ekosistemler için yaşamsal önem
taşıması yanında, sel, çığ, toprak kayması
ve erozyon gibi yıkımlara yol açabileceği de gözden uzak
tutulmamalıdır.
Değerli
milletvekilleri, özellikle 1950lerden sonra siyasal iktidarlarca
gerçekleştirilen hukuksal düzenlemeler sonucu ormanların talana
uğradığı bir gerçektir. Siyasi iktidarlar bu süreçte
ormanları istedikleri an paraya dönüştürebilecekleri bir kaynak
olarak görmüşlerdir. AKP Hükûmeti de bu geleneği sürdürmüş ve en
nihayetinde bunu gerçekleştirmiştir. Ormanların içinde ve
bitişiğindeki köylerde yaşayan yaklaşık 8 milyon
yurttaşa eğitim ve sağlık hizmetleri götürmek,
kalkınmayı sağlamak yerine, ne yazık ki bugüne kadar
ormanlar, üzerinden oy kazanmaya yönelik seçim yatırımları
yapılmıştır. Sonuçta, orman köylülerinin sorunları
çözülmemiş, aksine büyüyerek katlanmış. Üstelik köylünün
adı alet edilmiş ama olan yine ormanlara olmuş. Bu gerçekler
herkes tarafından bilinmesine karşın, neredeyse bütün siyasal
iktidarlar, ormanları hep para kaynağı ve bütçe
açığını kapatma aracı olarak görmüşlerdir. Oysa,
ormana yalnızca para kaynağı ve bütçe
açığını kapatma gibi bakmak oldukça yanlış bir
yaklaşım olsa gerektir.
Değerli
milletvekilleri, bilindiği üzere orman köylerinde yaklaşık 8
milyon yurttaş yaşamaktadır. Köylerde yaşayan bu
yurttaşlar sosyal sınıfın en yoksulu olarak ifade
edebileceğimiz kesimidir. Yasanın mevcut şekliyle, yoksul orman
köylüsü ve bu alanlar, üzerinde tarımsal faaliyet yapan üreticilerle bu
alanlar üzerinde lüks konutlar yapan varlıklı kişiler arasında
hiçbir ayrım yapılmamıştır. Satış bedeli
tespitine yönelik bu düzenleme hakkaniyete hiç uygun değildir. Çok
sayıda yurttaş, yakın zamanda kendi arazileri üzerinde, en iyi
olasılıkla, ücretle çalışan birer işçi durumuna
geleceklerdir.
Söz konusu yasa
adaletsizdir, çünkü herkesi aynı kefeye koymaktadır. Orman
alanına fabrika yapanla, orman içine villa yapanla, orman kenarına
tatil köyü yapanla geçimini sağlayacak kadar gelirini bu araziden
sağlayanlar arasında fark gözetilmemiştir. Mevcut düzenlemeye
göre doğrudan satışlar rayiç değerin yüzde 70i üzerinden
gerçekleştirilecektir. Peşin ödemelerde yüzde 20, yarısı
peşin ödemelerde de yüzde 10 indirim yapılacaktır. Yani
parası olan, rayiç değerin yüzde 45i kadar indirim yapılarak
ödüllendirilecektir.
Görüşmekte
olduğumuz yasa teklifi söz konusu adaletsizliği gidermiyor, ne
yazık ki gittikçe bunu artırıyor. Olması gereken ise
şudur: Orman köylülerine arazilerinin bedelsiz olarak tahsis edilmesidir.
Diğer hak sahiplerine ise, kullanım amaçlarına ve ekonomik
durumlarına göre bir rayiç bedelin tespiti yapılması
gerekmektedir. Ancak böylesi bir yöntem adaletli ve hakkaniyete uygun
düşecektir.
Bu duygularla Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Aksoy.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi.
Buyurunuz Sayın
Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına sizi saygıyla
selamlıyorum. Tam 10 milyon vatandaşımızı ilgilendiren
bir kanun teklifini görüşüyoruz. Bu cümleyi yani 10 milyon
vatandaşımızı ilgilendiren bir kanun teklifini
görüşüyoruz. cümlesini yine Nisan 2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde
kabul edilen 6292 sayılı 2/B Kanunu görüşmeleri
sırasında da ifade etmiştim.
Değerli
milletvekilleri, bizim Anayasamız, devletin kuruluşu, bireyin temel
hak ve özgürlükleri gibi unsurları düzenleyen bir Anayasa olmanın
ötesinde, başka konuları da düzenleyen, belki başka ülke anayasalarında
olmayan birtakım düzenlemelere de sahiptir. Ormanlara verilen önem
nedeniyle, ormanların korunması, mevcut orman alanlarının
daraltılmasının önlenmesi ve orman köylüsünün desteklenmesi
amacıyla gerek 1961 Anayasası gerekse bugün yürürlükte olan 1982
Anayasası özel düzenlemeler yapmıştır. 82
Anayasasının 169 ve 170inci maddeleri doğrudan doğruya
orman köylüsünün desteklenmesi ve ormanların korunmasıyla ilgili
düzenlemeleri içermektedir.
Temel bir kural
koymuştur Anayasamız: 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen
bakımından orman özelliğini kaybetmiş olan yerler orman
sınırı dışına çıkarılabilir. Ana
kuralı böyle koymuştur. Yine bunun dışında bilim ve
fen bakımından orman niteliğini kaybetmiş olan yerlerden,
orman köylüsünün iskânı amacıyla kullanılabilecek olanlar ile
yine tarım ve hayvancılık amacıyla kullanılabilecek ve
fundalık, makilik gibi özelliklere, bitki örtüsüne sahip olan alanlar da herhangi
bir tarih sınırlaması öngörülmeksizin orman
sınırı dışına çıkarılabilir. Bir orman
alanının orman sınırı dışına
çıkarılması işlemleri ise
6831 sayılı Orman Kanununun 2/A ve 2/B maddelerinde
düzenlenmiştir. Bunları Nisan 2012de 6292 sayılı Kanun
görüşmeleri sırasında etraflıca konuştuk, bunlara
tekrar girmeyeceğim. Nisan 2012de kabul edilen kanun, saymış
olduğum orman sınırı dışına
çıkarılan arazi grubundan şehir ve kasaba
yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler ile orman
köylülerinin kullandığı yerlerin mülkiyet sorununu çözmek
amacıyla çıkarılmıştır. Ancak kanun 19 Nisan 2012
tarihinde kabul edilmesine ve 26 Nisan 2012 tarihinde Resmî Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe girmiş olmasına rağmen, bugün
itibarıyla aradan dokuz ayı aşkın bir süre geçmiş
olmasına rağmen kanun uygulamaya intikal etmemiştir. Yüz
binlerce vatandaşımızın başvuruları
alınmıştır ama bu başvurular uyarınca, idare,
yapılacak işlemleri vatandaşa bildirmemiştir. Vatandaş
başvurusunu yapmıştır, Burayı satın almak
istiyorum. demiştir ama hangi bedelden alacağını
vatandaş bilmemektedir. Bugün gelen teklifin arkasındaki neden, vatandaşın
bilmediği bu hususu bir parça daha düzenlemektir.
Kanun 26 Nisan 2012
tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi, altı
aylık bir başvuru süresi öngörüldü. Altı aylık süre 26 Ekim
2012 tarihinde sona erdi, bayram tatili nedeniyle ekim ayı sonunu buldu.
Daha sonra üç aylık bir süre uzatımına gidildi. Üç aylık
süre uzatımı bitmeden Bakanlar Kurulu, yetkisini kullanarak süreyi
şubat ayı sonuna kadar uzattı. Şimdi, bunun nedenini
herhâlde teklifin sahipleri veya Hükûmet açıklayacaktır ama gerçek
nedeninin ne olduğunu ben burada ifade etmek istiyorum. Yasanın,
nisan ayında kabul edilmiş olan 6292 sayılı 2/B
Yasasının getirdiği bedele ilişkin hüküm fiiliyata,
gerçeklere uymamıştır, uymadı. Halkın cebinde, 2/B
arazisini kullanan vatandaşlarımızın cebinde çok büyük para
var zannettiniz, sonra seçim bölgelerine gittiniz, baktınız ki
vatandaşın cebinde böyle bir para yok, bu kanunu
değiştirmek lazım.
Ben, 6292 sayılı 2/B Kanununun
görüşmelerinin yapıldığı nisan ayında, son
oturumun gerçekleştiği 18 Nisan 2012 tarihinde bu kürsüde son maddeye
ilişkin önerge üzerinde konuşurken son cümlelerimi şöyle
bağlamışım: İnanıyorum ki önümüzdeki dönemde siz
bu yasada değişiklikler getireceksiniz buraya. İnşallah
yanılırım, yanılmayı arzu ederim ama
yanılacağımı sanmıyorum. İnşallah bizim
dediğimiz noktaya geç de olsa gelmiş olursunuz. Benim oğlum
bina okur, döner döner yine okur.
Değerli milletvekilleri,
düzenlediğiniz kanunun, yani Hükûmetin düzenlediği kanunun daha
doğrusu gerçeklere uymadığı apaçık ortadadır.
Bunu, birazcık vatandaşın arasında olan kişiler,
milletvekilleri bilirler; milletvekillerinin de bunu bildiğine eminim.
Çünkü, Hükûmet tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisine
geldiğinde hiçbir ayrım yapmaksızın 2/B arazilerinin
satış bedelinin rayiç bedelin yüzde 70i olmasını
öngörüyordu. Oysa, Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, daha farklı bir
şey önerdik. Gerçeklere uygun, ülkenin, vatandaşın
ihtiyaçlarına uygun, adalet duygusuna hitap eden, adalet duygusunu zedelemeyen
bir model önerdik, dedik ki: Kural, rayiç bedel yani piyasadaki alım
satım bedeli değil, o taşınmazın belediyece belirlenen
emlak vergi değeri satış bedeli olsun. Kuralı böyle
koyduk.
İki,
Anayasamız mademki orman köylülerini desteklemeyi önceliyor, ana kural
budur, orman köylüsünü destekleyelim. Dolayısıyla, yüzlerce
yıldır bu araziyi kullanan tam 7 milyon orman köylüsünün bu
haklarını kendilerine verelim. Bu köylü
vatandaşımızın 2 milyon 100 bini orman içi köylerde
yaşıyor, 4 milyon 900 bini de orman bitişiği köylerde
yaşıyor. O nedenle, onlara bunun mülkiyetini bedelsiz devredelim.
Bunlar tarım arazileri, hayvancılık yapılan araziler.
Yüzlerce yıldır, bu vatandaşlarımız, orman köylüleri
bunları kullanıyor, kendi mülkiyetlerinde gibi sayıyor. Bunlara
Gelin, rayiç bedelin yüzde 70i üzerinden burayı satın alın.
demek Burayı almayın. demektir veya Sizin adınıza
birileri getirsin para yatırsın, bu araziyi alsın. demektir, bu
araziyi başkalarına satmak demektir. Hükûmetin tasarısında
bu da yoktu.
Yine, orman köylüsü
değil ama bu arazilerde tarım, hayvancılık faaliyetinde
bulunan vatandaşlarımız var. Gelin, bunlara da emlak vergi
değeri üzerinden satalım, tarımı ve
hayvancılığı teşvik etme iddiasında olan bir
Hükûmet var, gelin, emlak vergi değeri üzerinden satalım.
Yine, devam ediyorum: Bir
de Beykozda, Sultanbeylide, Ümraniyede, Sultangazide, Sancaktepede
milyonlarla ifade edebileceğimiz vatandaşımız bir bina
yapmış, otuz yıldır, kırk yıldır, elli
yıldır bu binayı kullanıyor, ihtiyaç nedeniyle orada, bir
başka mülkü de yok. Ama öte taraftan, 3 dönüm, 5 dönüm, 10 dönüm, 100
dönüm 2/B arazisi olanlar var veya bu araziler üzerinde beş
yıldızlı oteli olanlar var, alışveriş merkezi
olanlar var, fabrikası olanlar var. Bunlara neden rayiç bedelin yüzde 70i
veya 50sinden satış yapalım? Bunlara da rayiç bedel diyelim.
Piyasa fiyatı neyse o. Hükûmet dinlemedi, yüzde 70i üzerinden herkesi
eşitledi. Komisyona geldi, komisyon üyeleri Cumhuriyet Halk Partisinin bu
konudaki eleştirilerine kulak verdiler; dışarıya, vatandaşa
kulak verdiler, Hiç değilse, bu rayiç bedelin yüzde 70i oranındaki
bedeli rayiç bedelin yüzde 50sine indirelim. dediler. Komisyon doğru bir
adım attı, ehvenişer. Genel Kurula geldi, birden görünmeyen bir
el buraya müdahale etti, o yüzde 50lik oran yüzde 70e çıktı.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmete sormak isterim: Niye yüzde 70i, niye yüzde 50si?
Niye yüzde 60ı demiyorsunuz, yüzde 40ı demiyorsunuz, yüzde 30u
demiyorsunuz? Niye rayiç bedelin kendisini almıyorsunuz? Rayiç bedel
alırsak yüksek olur, rayiç bedel yanlıştır. diyorsunuz.
Peki, bir şeyin kendisi yanlış ise onun hangi yüzdesini
alırsanız alın, varacağınız nokta
yanlış değil midir? Aynı yanlışlığı
yaşıyoruz şimdi. Hükûmet, dokuz ay sonra geldi, kendisi bir
tasarı getirmedi, milletvekilleri teklif verdiler, diyorlar ki şimdi
bu teklifte: 400 metrekareye kadar olan kısım için rayiç bedelin
yüzde 50si. Bakın, bu da uymayacak. Bir kere, orman köylüsünü
dışladınız. Orman köylüsü yok burada. Orman köylüsü için
Gelelim, yüzde 50lik
orana, 400 metrekareye kadar yüzde 50 olarak şimdi teklif bunu belirliyor.
İstanbulda Beykozdan örnek vereceğim size. Beykoz, çok iyi bir
laboratuvardır, 2/B konusunda yapılacak bütün düzenlemelerin test
edileceği yerlerin başında Beykoz gelir. Sultanbeyli de
vardır, Ümraniye de vardır, hepsi olabilir ama Beykozda
bunların hepsini bir arada görebiliriz.
Şimdi, Beykozdaki
arazi ve gelir durumuna ilişkin size bazı bilgileri vermek istiyorum.
Beykoz Muhtarlar Derneğinin yapmış olduğu bir
çalışma elimde, Beykoz Belediyesinin web sayfasına da
baktım, Beykoz Belediyesi de Beykoz Muhtarlar Derneğinin
yaptığı çalışmayı kullanıyor veya her iki
çalışma da aynı verileri kullanmış, hangisi hangisini
kullanmıştır konusunda bir yanlış bilgi vermeyeyim.
Beykoz Belediyesinin
sayfasına göre, Beykozda 2/B parseli sayısı 18.506dır,
bunun bin metrekareye kadar olan kısmı 12.241dir. Yani Beykozdaki
2/B parsellerinin üçte 2si, yaklaşık yüzde 66sı bin
metrekarenin altındadır. Bunu 2 bin metrekareye çıkarırsak,
2 bin metrekareye kadar olan parsel sayısı kaçtır dersek, toplam
15.806dır. Yani toplam parselin yüzde 85i 2 bin metrekarenin
altındadır, 3 bin metrekare ve üzerindeki parsel sayısı ise
1.543tür, 2 bin ila 3 bin metrekare arasındaki parsel sayısı
ise 1.169dur. Bu işin bir yönü, gelelim diğer yönüne.
Beykozdaki
vatandaşımızın gelir durumu nedir? Yani bu kanunla bu
arazileri vatandaşımız satın alabilecek mi, alamayacak
mı? Beykoz Belediyesinin rakamlarından benim
anladığım, Beykozlu, 2/B arazisinde yeri olan
vatandaşımızın bu araziyi alma imkânı yok, önemli bir
kısmının alma imkânı yok. Rakamlar şöyle: Beykozda
bin liraya kadar geliri olan vatandaşımızın sayısı
-2/B arazilerinde toplam vatandaşımızı söylüyorum- yüzde
46,2dir. Beykozluların yüzde 46,2sinin geliri bin liranın
altındadır. 1.500 liraya kadar geliri olanlar dersek -0 ila 1.500
lira arasındaki gelir- toplam yüzde 76 oluyor yani Beykozluların
toplam yüzde 76sının geliri aylık 1.500 liranın
altındadır.
2/B arazileriyle ilgili
bir bilgi veriyor yine Beykoz Belediyesi, 2/B arazisindeki durum şöyledir
diyor, aşağı yukarı benim verdiğim rakam evet,
aynı şeyi söylüyor: 2/Byi satın alacakların gelir
düzeyinin yüzde 76sının geliri 1.500 liranın
altındadır.
Değerli
milletvekilleri, aylık geliri 1.500 liranın altında olan bir
kişi rayiç bedelin yüzde 50si bile deseniz bu araziyi satın
alabilir mi? Alamaz. Vatandaşın arasında
dolaşmıyorsunuz. Biz, 2/B barış teklifi olarak bunu
açıkladığımız zaman -2/B barış teklifi
dedik çünkü vatandaşla devlet barışsın, bu kavga sona
ersin, vatandaş tapusunu alsın, önüne baksın- dedik ki: Emlak
vergi değeri üzerinden veriyoruz, orman köylüsüne bedelsiz veriyoruz.
Sayın Başbakan, Beykozda, oralarda dolaştı, dedi ki:
Kimin malını kime veriyorsunuz?
Değerli
milletvekilleri, biz, milletin malını millete vermeyi öneriyoruz.
Devlete düşen görev bunun objektif kurallarını koymaktır.
Sizler çok iyi bilirsiniz, İslamda bir temel kural vardır: Lehül mülk,
Mülk Allahındır yani Güç ve mülkiyet Allahındır.
Yeryüzünde, bunu bugünkü siyasete, siyasi terminolojiye uyarlarsak Mülk
milletindir. Devlete düşen görev bunun kurallarını
koymaktır. Mülk devletindir, sen işgalcisin, onun için ver rayiç
bedelin yüzde 50sini. demek insafsızlık etmektir, bu
insafsızlık etmektir. Ama halktan o kadar koptunuz ki halkın
durumunu bilmiyorsunuz. 2011 seçimleri öncesinde biz Beykozda, Sultanbeylide,
Ümraniyede, Sultangazide, buralarda dolaşırken sizin 2/B afişleriniz
Bağdat Caddesinde, Suadiyede billboardlarda dönüyordu; Etilerde,
Leventte billboardlarda dönüyordu. Unutmuştunuz artık 2/B
arazisinde kimlerin yaşadığını. Sizler 2/B arazisinde
parası olanların kapattığı arazilerle ilgili düzenleme
yapıyorsunuz herhâlde; bu, budur.
Değerli
milletvekilleri, teklif eksiktir, yanlıştır. Öncekine göre bir
miktar bir iyileşme getirmektedir ancak bu iyileşme derde deva
değildir. Birinci önerimiz şudur: Gelin, bizim teklifimizdeki o
ilkelere göre bir düzenleme yapalım. Kural: Emlak vergi değeri.
Yatırım amaçlı almışsa, yazın ikinci ev olarak
kullanıyorsa, hafta sonu evi olarak kullanıyor ise, ticari
yatırım amaçlı kullanmışsa piyasa fiyatı neyse,
rayiç bedel neyse vatandaş ondan alsın. Yok, bunu kabul etmiyor
iseniz -her şartta bu teklife bir katkı vermek istiyoruz, her
şartta katkı vermek, iyileştirmek istiyoruz.- gelin, o 400
metrekareyi bin metrekareyi çıkaralım, biraz daha kapsamı
genişletin. Rayiç bedelin yüzde 50si olarak belirlediğiniz
satış bedeline de bir kural koyalım bin metrekareyi geçmeyen
araziler için, Bu bedel emlak vergi değerinden fazla olamaz. diyelim, o
vatandaşı, o vatandaşın önemli bir kısmını
rahatlatalım. Gelin, bunu yapalım. İlkini eğer kabul
etmeyecekseniz, ikinci olarak önerdiğimiz budur.
6292 sayılı
Yasa nisan ayında yasalaştığında burada bana sordunuz:
Anayasa Mahkemesine götürecek misiniz? dediniz. Hayır. Bizim
dediğimiz gibi olmasa bile biz Hükûmete bir fırsat vermek istiyoruz.
Yeter ki bu sorun çözülsün. dedik ve götürmedik, Anayasa Mahkemesine
götürmedik, böyle bir düşüncemiz yok. Bu teklifte de asla böyle bir
şey düşünmüyoruz. Amacımız sorun çözmektir; sadece seçmene
selam olsun diye burada konuşmak değildir, muhalefet etmek
değildir amaç derde deva olmaktır. Ama bu tasarı, bu teklif
derde deva değildir.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Hamzaçebi.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Giresun Milletvekili Nurettin Canikli. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Canikli.
AK PARTİ GRUBU ADINA
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum öncelikle.
Görüşülmekte olan ve
altında şahsımın da imzası bulunan teklif üzerinde AK
PARTİ Grubunun görüşlerini arz etmek üzere
huzurlarınızdayım.
Değerli
arkadaşlar, hepinizin bildiği gibi çok uzun yıllardan beri
neredeyse kördüğüm hâline gelmiş ve yüz binlerce mülkiyet problemini
ortaya çıkaran, kısaca 2/B sorunu olarak bilinen bu sorunun çözümünü
sağlamak amacıyla 19 Nisan 2012 tarihinde 6292 sayılı Kanun
yürürlüğe girdi. Yaklaşık on aya yakın bir zamandır
Kanun yürürlükte. Tabii, bu süre içerisinde, 2 kez müracaatlar
uzatıldı, yani 2/B sorununun çözümüne yönelik olarak çıkan kanuna
göre hak sahibi olanlar ya da olması gerekenlerle ilgili başvuru
süresi 2 kez uzatıldı, biraz önce de ifade edildi. Toplam olarak
yaklaşık on aylık bir süreye tekabül ediyor. 26 Şubatta da
bu süre bitiyor ve bu tarihe kadar bütün başvurular
yapılmış olacak. Altını çizerek bu noktada belirtmekte
fayda var: Bu sürenin bir daha uzatılması söz konusu değil,
dolayısıyla bu şekilde hak sahibi olan -biraz sonra
rakamları sizlerle paylaşacağım- hak sahibi olanların
bu tarihe kadar bu başvurularını yapmaları gerekiyor.
Yine, hemen, yeri
gelmişken belirtmekte fayda var: Başvuru için başvuru
bedellerinin o anda yatırılması gerekmiyor. Maliye
Bakanlığımızın bu konuyla ilgili
yayınladığı bir tamim ya da genelge çerçevesinde daha
önceki uygulama değiştirildi, başvuru bedelini başvuru
tarihinde yatırmadan bu hakkı elde etmek için gerekli bu süreci ya da
bu aşamayı geçmiş olacak, başvuru yapmış olacak.
Ama son güne kadar, başvuru tarihinin son günü olan 26 Şubata kadar da bu başvuru bedelini
yatırması gerekiyor, bu şartla. Yani, diyelim, bir ay önce
yaptı ya da yarın yapacak başvuruyu, başvuru bedelini
yatırması gerekmiyor, 26 Şubata kadar başvuru bedelini
yatırmadan müracaatı geçerli olacak, başvurusu geçerli olacak
ancak 26 Şubata kadar başvuru bedelini yatırması gerekiyor.
Bunun özelliği, inceliği şu: Bu tarihe kadar rayiç bedeller ilan
edilmiş olacak Maliye Bakanlığı tarafından.
Dolayısıyla, artık son gün başvuru bedelini götürdüğü
zaman esas itibarıyla arsanın peşinatını ya da tümünü
peşin ödemek istiyorsa tamamının bir parçası olarak ortaya
çıkacak yani fiilen başvuru bedelini yatırmamış
olacak. Ayrıca, bazı tarım arazileri için geçerli olabilir,
eğer arazinin toplam fiyatı başvuru bedelinin altında ise
bunun üzerinde bir rakamı da ödememiş olacak; az da olsa, küçük de
olsa bir mağduriyet ortaya çıkmamış olacak. Bunu da burada
belirtelim.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, bütün konuşmacı arkadaşlar da ifade etti, çok
net olarak da biliyoruz, burada en temel amaç kanunun mülkiyet probleminin
çözülmesi. Yani gerçekten yüz binlerce mülkiyet problemi var. Arazi
başkasının mülkiyetinde ama kullanıcısı, üzerinde
tasarruf sahibi olan kimse başka. Dolayısıyla, bu her
şeyden önce hem hukuki olarak -yüz binlerce, hatta belki milyona yakın
mülkiyet problemi- bir sorun anlamına geliyor ama aynı zamanda
ekonomiden bu kadar iktisadi kıymetin kullanılamaması,
değere dönüştürülememesi, ekonomiye katılamaması
anlamına geliyor. Bütün bunların tamamını ortadan
kaldıracak ve kökten çözecek bu düzenleme.
HALUK EYİDOĞAN
(İstanbul) Sayın Canikli, süreleri neden
uzattığınızı söylemediniz, cevap bekliyoruz.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Şimdi, şöyle, bakın: Tabii, zaman
çok fazla değil, çabuk geçiyor, ben hemen o sorunuza cevap vereyim. Bu
sorun otuz, kırk, elli yıldan beri devam eden bir sorun ve hâlen güncelleme
çalışmaları da devam ediyor. Kanun yürürlüğe
girdiğinde -rakamlar yaklaşık olabilir- henüz güncellemeler
tamamlanmamıştı. Yanlış hatırlamıyorsam 174
bin hektar 2/B arazisinin, kadastro ve
güncelleme çalışmaları tamamlanmış ve Maliye Bakanlığına
teslim edilmişti. Biliyorsunuz toplam arazi miktarı, şu an için
değil ama en azından kanun yürürlüğe girmeden önce 410 bin
hektar olarak biliniyordu. Bugün, bunun bu kadar olmadığını
biliyoruz, anlıyoruz. Yaklaşık 90 bin hektarlık
kısmının, aslında 2/B arazisi olma
şartlarını taşımadığını bugün bu
tespitlerden sonra görüyoruz ve biliyoruz.
Şimdi, tabii, bu
kanun yürürlüğe girmeden önce biliyorsunuz daha önce başka bir
kanunla altyapıyı hazırlamak amacıyla ilgili kurumlara bir
yetki ve görevlendirme verildi. Yani, 2/B arazileri belli, 31/12/1981 tarihi
itibarıyla orman vasfını teknik olarak kaybetmiş araziler
blok olarak belli ancak bu bloklar içinde kimin kullanıcı
olduğu, kimin hak sahibi olduğu bilgilerine devlet sahip değil
idi.
HALUK EYİDOĞAN
(İstanbul) Önce onu yapsaydınız.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Zaten öyle yapıldı. O kanun yani
Şu anda 6292 sayılı Kanundan yaklaşık
-yanlış hatırlamıyorsam- bir yıl önce, bu tespitlerin
yapılmasına imkân sağlamak amacıyla bir kanun
çıkartıldı burada ve ilgili kurumlara bu
çalışmayı yapmaları için görev verildi. Arazi var, 2/B
arazisi olduğu belli, bloklar hâlinde ama içinde diyelim ki 5 bin dönümlük
bir arazi gözüküyor 2/B arazisi ya da 10 bin dönüm içinde kimin
kullanıcı olduğu, kim hak sahibi olduğu belli değil.
Bu tespit yapılmadan da böyle bir sorunun çözülmesi mümkün değil.
İşte, bu gerçekten hareketle önce bu düzenleme yapıldı ve
bir noktaya gelindi. Ama, buna rağmen kanun yürürlüğe girdiği
tarih itibarıyla, yaklaşık toplamı için bugün 320 bin
hektarlık bir 2/B arazisi düşünülüyor yani olduğu kabul
ediliyor. Şu an itibarıyla 282 bin hektarlık
kısmının güncelleme çalışmaları tamamlandı
ve Maliye Bakanlığına teslim edildi. 5 bin hektarlık
bölümünün çalışmaları devam ediyor. Fakat, bu tespitlerde yer
almayan, özellikle Karadeniz Bölgesi başta olmak üzere, bazı illerden
yeni 2/B arazisi tespitleriyle ilgili bilgiler geliyor ve çalışmalar
yapılıyor. Bunların da miktarının yaklaşık
olarak 30 bin hektar olduğu tahmin ediliyor yani bu tahminler ama
gerçeğe yakın tahminler çünkü çalışmalar hızla devam
ediyor. Toplam itibarıyla alındığında 320 bin
hektarlık bir araziden bahsediyoruz.
Şimdi, neden uzuyor?
Takdir edersiniz ki hem uzun yılların birikimi hem de bu kadar
karmaşık, girift olarak ortaya çıkmış bir
yapının kısa sürede çözülmesi ve hak sahiplerinin belirlenmesi
mümkün değil, kolay değil. Doğaldır yani zaman alması
doğaldır. O nedenle uzatılmasının 2 kez, on ayı
geçmemek üzere, toplam on ay bundan sonrakiler için de öncekiler için de
geçerli. Sonuç itibarıyla herkese on aylık bir uzatma imkânı
sağlamış oluyor. Çünkü, bu kanun yürürlüğe
Başvuru
süresi bittikten sonra da yani 26 Şubat tarihinden sonra da yine süreç
devam edecek. Biraz önce ifade etmeye çalıştım, işlemleri
güncelleme çalışmaları devam eden 5 bin hektar var ayrıca
hiç gündemde olmayan, sonradan ortaya çıkan yaklaşık 30 bin
hektarlık Trabzon, Rize, Kahramanmaraş, Giresun, Samsun gibi illerde
ortaya çıkan, yaklaşık 30 bin hektarlık bir 2/B arazisi söz
konusu. Başvuru süresinin sonuna kadar belki bunların
çalışmaları tamamlanmış olmayacak ama hiç kimse bir
hak kaybına uğramayacak. Çünkü, bu çalışmalar bu süreden
sonra bitmiş olsa bile, yine bunlar için o müracaat sürelerinin hepsi
geçerli olacak ve bunlar o çerçevede
Genel kanun buna müsait yani bu hususu,
bu süreci de göz önünde bulundurarak dizayn edildiği için kanun, orada bir
haksızlık durumu söz konusu olmayacak ve dolayısıyla bu
şekilde yürüyecek.
Gecikmesinin nedeni budur
ama 26 Şubat dediğim gibi sondur. Zaten, şu an itibarıyla
hem toplam arazilerin güncellemesi itibarıyla hem güncellenen ve
kadastrosu savunulan arazilerin fiyatlandırılması
itibarıyla yani rayiç bedellerinin tespiti itibarıyla yüzde
90ın üzerine çıkılmıştır. Bu önemli bir
orandır ve sistemin bütün olarak uygulanması için yeteri kadar bir
büyüklüğe -yani oran olarak- ulaşılmıştır.
Dolayısıyla, geriye kalan da gerekirse 26 Şubattan sonra, süreç
yürümeye devam eder.
Şimdi, 410 bin
hektarın, o ilk başta toplam 2/B arazisi olarak bilinen 410 bin
hektarın 90 bininin bu şartları
taşımadığı, bu tespitler sırasında
anlaşıldı. Bunun bir kısmı yol, işte kullanılması
mümkün olmayan, 2/B olarak kullanılması mümkün olmayan arazi ya da
iptal edilmesi gereken yani 2/B olmadığı anlaşılan,
31/12/1981 itibarıyla orman vasfını kaybetmiş arazi
olmadığı ortaya çıkan arazi vesaire. Bunlar da
netleşmiş ve bu şekilde, şu an itibarıyla yüzde
90nın üzerinde bir rakama ulaşılmıştır.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu güncelleme ve
kadastro işlemleri tamamlanan ve Maliye Bakanlığına teslim
edilen 282 bin hektarlık toplam 2/B arazisi yaklaşık 591 bin
adet parsele isabet etmektedir. Biraz evvel dedik ki o ilk çıkan kanunla
ilgili olarak, bunları kimin kullandığının tespit
edilmesi ve -parsellerin kullanımı- hak sahipleri itibarıyla parsellerin
belirlenmesi çerçevesinde yapılan çalışmalar neticesinde 282 bin
hektarlık 2/B arazisinin toplam parsel adedinin 591.913 olduğu bugün
ortaya çıkmıştır, anlaşılmıştır.
Bunların toplam hak sahipleri sayısı ise yani
kullanıcı sayısı ise 671.980dir. Bu rakamlar, biraz önce
sorulan sorunun da aslında cevabını içinde
barındırmaktadır çünkü gerçekten bu tespitler tek tek kişi
bazında, parsel bazında bugün itibarıyla
yapılmıştır. Daha önce yoktu bunlar, hemen hemen hiçbir
tanesi yoktu, iki yıl önce yoktu bunlar, iki buçuk yıl önce yoktu.
Bugün itibarıyla 591 bin adet parselin ayrıcalığı,
kişiliği, kimliği, farklılığı ortaya
konulmuş ve 671.980 adet hak sahibi ve kullanıcının
kimliği tespit edilmiş ve kayıt altına
alınmıştır, devletin kayıtlarına girmiştir.
Kanun yürürlüğe girdiğinde bu sayı yani kişi
sayısı yaklaşık 450 bin civarında idi. Bu on
aylık süre içerisindeki çalışmaların devamı
neticesinde bu sayı bugün itibarıyla 671.980 adede yükselmiştir.
Değerli arkadaşlar, 28 Ocak itibarıyla 481.748
adet doğrudan satış ve iade başvurusu
yapılmıştır. Bu da son derece önemli bir rakam çünkü
sistemin de ne kadar başarılı olduğunu göstermesi
açısından son derece önemlidir. Hak sahiplerinin ya da 2/B
arazilerinin önemli bir bölümüne yeteri başvuru
yapılmıştır. Bu rakam 481.748dir 28 Ocak itibarıyla.
Bunun 447.560ı satın alma talepli, diğer 34.188 adedi ise iade
taleplidir.
Yine, değerli arkadaşlar, bu
başvurular içerisinde başvuru bedeli ödemeden yapılan
başvuruların sayısı da 162.342dir. Bu rakam da önemli. Bazı
arkadaşlarımızın eleştirileri oldu yani Siz öyle
diyorsunuz ama başvuru bedelleri alınıyor, ödemek zorunda
kalıyor insanlar, özellikle orman köylüleri ve tarım arazilerinin uygulanmasında bazı yerlerde
tarım arazisi fiyatlarının dahi üzerinde bir başvuru bedeli
ortaya çıkmasına rağmen bu talep ediliyor zorunlu olarak. gibi
eleştiriler ifade edildi. Bunun doğru olmadığını
ortaya koyması bakımından bu rakamlar son derece önemlidir.
Yine önemli bir bilgi, bu başvurular
içerisinde tek başvuru adedi 197.800dür. Toplam 481 bin başvurunun
197 bini tek başvurudur yani tek parseli olan başvuru anlamında;
yaklaşık olarak yüzde 38-40a tekabül ediyor. Onun yüzde 60tan
fazlası ise 1den fazla parsel başvurusuna sahip olanların
olduğu anlaşılıyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
esas tartışma konusu, bugün, bu teklifle alakalı olarak parselin
400 metrekarelik kısmına uygulanan fiyatlandırma rejimi
değiştiriliyor bu teklifimizle, yüzde 70ten yüzde 50ye indiriliyor.
Getirilen değişiklik esas itibarıyla bu. Arkadaşlarımız
eleştiriyorlar: Yani, neden
Değerli
arkadaşlar, şimdi, bakın, buradaki değerleme ölçüsü nedir?
Rayiç bedeldir. Rayiç bedel de nedir? Piyasadaki değeridir. Yani o
gayrimenkulün şu andaki değeri neyse o rakam üzerinden
hesaplanıyor ya da değerlendiriliyor. Kanun diyor ki: Rayiç bedel
üzerinden yüzde 70ini
Aslında peşine irca ettiğiniz zaman
yani peşin fiyatı yüzde 54e tekabül eder bunun
Devlet diyor ki:
Rayiç bedelden, piyasa fiyatı üzerinden yüzde 54ünü ben
alırım, yüzde 46sını sana bırakırım. Bunun
anlamı nedir? Bakın, bunun anlamı şudur: Burası bir
işgaldir. Bu çok önemlidir, altını çizerek vurgulamak gerekir.
Bu bir işgaldir. Evet, işgaldir. Yani, sonuç itibarıyla
işgal nedir? Mülkiyeti kendisine ait olmayan bir gayrimenkulün
işgalidir. Bu haklıdır, haksızdır, nedeni şudur;
ona girmiyorum, tartışmıyorum, gerek de yok zaten ama bir
tespiti, bir vakıayı ortaya koymaya çalışıyorum. Bu
bir işgaldir. Kimin, neyin işgalidir? Kamu arazisinin işgalidir.
Kamu arazisi kimindir? Milletindir. Öyle değil mi? Milletindir, hani biraz
önce söylendi. Şimdi, tamamen bedelsiz olarak verildiği zaman
arazinin esas sahibi olan milletin rızasının alınması
gerekmez mi yani işgal etmeyenlerin, orada hak sahibi olanların yani
milletin?
ALİ ÖZ (Mersin)
Kayıp kaçakta niye gözetmiyorsunuz aynı şeyi?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Şimdi, bir denge gözetiliyor. Bakın.
ALİ ÖZ (Mersin) Bırakın,
ne dengesi ya!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Şu da söylenmiyor: Sen işgal ettin
burayı. Neyse, bugün, piyasa fiyatı üzerinden ben alırım
devlet olarak. denmiyor. Deniyor ki: Tamam, bir işgal var ama diğer
taraftan da uzun süre kullanım var, vesaire, o günün özel
şartları var. Biz senden yüzde 46sını
Bu imkânı sana
bırakıyoruz.
HALUK EYİDOĞAN
(İstanbul) Yakında, köyleri işgal edecek köylü
bulamayacaksınız.
ALİ ÖZ (Mersin)
Köyler boşaldı
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Yarısı aşağı
yukarı, kullanıcılara ya da işgal edenlere veriliyor.
İşgal var mı? Var.
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) Zaten mahalle yaptınız.
ALİ ÖZ (Mersin)
Kayıp kaçakları konuşmuyorsunuz.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Gayrimenkul kimin? Gayrimenkul milletin,
devletin, yani sonuç itibarıyla milletin. Dolayısıyla, siz
işgal edenin dışındakileri millet kabul etmiyor musunuz?
Öyle değil mi yani? Elbette, esas onların hakkını kim
koruyacak?
Anlayış sadece,
tamamen budur. Tamamen bedelsiz vermek böyle bir sonucu ortaya
çıkarır, haksızlığı; bu nedenle. Tamamen rayiç
rakam üzerinden tümüyle aldığınız zaman da başka bir
haksızlığı yani geçmişteki hataların ortaya
çıkardığı bir haksızlığı tümüyle
yansıtmak anlamına gelir. Bir denge bulundu, o denge de budur.
Şimdi -zaman çok
daraldı- Beykoz meselesine geleceğim ya da bu gibi yerlere
geleceğim.
Şimdi, orada,
gerçekten, biraz önce Sayın Akif Hamzaçebinin söylediği rakamlara
yakın rakamlar bizde de var yani Beykoza baktığınız
zaman -biraz farklı rakamlar ama aşağı yukarı
aynı- yüzde 70 2/B arazisinin ölçümü, büyüklüğü 400 metrekarenin
altında,
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) O noktada, onun ev alma imkânını
kolaylaştırmamız lazım, onu sağlamamız
lazım. Onu sağlayabilmemiz için de bu kolaylığı
getirmemiz lazım.
BAŞKAN Sayın
Canikli, lütfen sözünüzü tamamlayınız.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkanım.
HALUK EYİDOĞAN
(İstanbul) Kurduğunuz denklemin öbür tarafı yok Sayın
Canikli, öbür tarafı yok bu denklemin.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Düzenlemenin genelinde bir
yanlışlık yoktur, bir denge vardır, adil bir denge
vardır, adil bir paylaşım vardır. Paylaşım
kiminle kimin arasındadır? Paylaşım işgal edenle
diğer, esas sahibi olan milletin tamamı arasında bir dengeli
paylaşım vardır. O açıdan hakkaniyete uygundur.
Getirilen düzenleme de bu
insanların gelir seviyelerinin müsait olmaması nedeniyle -makul bir
rakam, ki yüzde 70ten fazlası 400
metrekarenin altında olduğu için bu rakam buradan
çıkmıştır- biraz daha indirim yaparak almalarını
kolaylaştırmaktır ve bu da sosyal hedefi öne alan, önceleyen bir
adımdır. Teklifimizin özü, esası budur.
Destekleneceğini
ümit ediyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim Sayın
Başkanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Canikli.
Şahsı
adına Adıyaman Milletvekili Mehmet Erdoğan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Erdoğan.
MEHMET ERDOĞAN
(Adıyaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Orman
Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına
Orman Sınırları Dışına Çıkarılan
Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle sizleri saygıyla
selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, 6292 sayılı Kanunda 2/B sorununun çözümünde önemli
bir adım atıldı. 6292 sayılı Kanunun Hak sahibi,
başvuru ve doğrudan satış başlıklı
6ncı maddesinin (4)üncü fıkrasında hak sahiplerine
doğrudan satılacak olan taşınmazların satış
bedelinin nasıl hesaplanacağı ve bu bedelin rayiç bedelinin
yüzde 70i olduğu belirtilmişti. Ancak 6292 sayılı Kanunun
6ncı maddesinin (4)üncü fıkrasında yapılan düzenlemeyle
belirlenecek satış bedeli, özellikle meskûn alanlarda ve kırsal
kesimlerde bulunan 2/B taşınmazlarının 400 metrekareye
kadar kısmı veya bir tane ve daha küçük ise bu
taşınmazın üzerinde sadece oturabilecek bir evi,
müştemilatı, iş yeri ya da geçimini sağlayacak bir bahçesi
olan dar gelirli ve alım gücü olmayan
vatandaşlarımızın ödemede zorlanabilecekleri şeklinde
değerlendirildi.
Değerli
milletvekilleri, vatandaşlarımız her ne kadar bu arazilere bedel
ödediyse de elinde mal sahipliğini ispatlayacak hukuki bir belge yok, tapusuz,
kaçak binalarına her an bir yıkım yapılacağı
korkusunu taşımakta. Kafasında insanın en temel
ihtiyaçlarından olan barınma ihtiyacı konusunu çözememiş
bir ana babanın çocuklarının sağlıklı
gelişimi, eğitimiyle ilgili konulara zihninde yer açması
çoğunlukla mümkün olmamaktadır. Bu arazilerde yaşayan
vatandaşlarımızın tapu sahibi olması sosyal anlamda bu
bölgelerin gelişmesini temin edeceği gibi, çok ciddi bir sosyal
dönüşümü de yaşatacaktır. Tapusuna kavuşan vatandaş
inşaatını yapacak, bina yaptırmasının önü
açılacak, hasılı yaşam standardı yükselecektir.
Bu mesele uzun
yıllardır gündemde olan bir sorun. Mülkiyeti hazineye ait olan ancak
üzerindeki yapının vatandaşa ait olduğu bir arazi grubu.
Mülkiyetteki bu ikili yapıdan kaynaklanan sorun vatandaşımızın
önünde büyük bir engel olarak durmaktadır. Arazi hazinenin, bina
vatandaşın; bu nedenle bu arazide bir tasarruf yapılamıyor.
Sosyal sorun dediğimiz bu sorunun çözümünün bir bedel
karşılığı veyahut gelir elde edileceği
şekliyle değil, halkın ihtiyaç duyduğu sosyal bir
olayın çözümü şeklinde düşünülmesi önemlidir.
İnsanımızın ekip biçtiği,
barındığı, çocuklarına gelecek olarak gördüğü
yaşama alanlarına sahip olma imkânının
oluşturulabilmesidir. İşte bu yapılan
çalışmalarla mülkiyet problemini gideriyoruz. Yılların
birikimi olan bu sorun artık çözülmeye başlıyor. Rayiç bedel
tespit çalışmaları hâlen devam ediyor. Bu sorunun
büyüklüğünden kaynaklanan bir olay.
Satışlar
konusunda hangi değer esas alınacak? Evet, birçok değerlendirme
yapıldı. Her değerlendirmenin avantajları ve riskleri hesap
edildi. Satılacak araziler parsel bazında bile farklılık
göstermekte. Emlak vergisi değeri mi olsun, rayiç değeri mi olsun?
Emlak vergi değeri olursa birileri belki de ciddi bir rant elde edecek.
Rant getirecek araziler ile tarımsal olarak, geçim amaçlı
kullanılan arazilere aynı kıstasların uygulanması adil
olmayan sonuçları oluşturacak. Bu değerlendirmelerde bir orta
nokta bulunmaya çalışıldı. Sosyal bir uygulama olsun, bir
rant aktarımı olmasın. Hatta yapılan bu çalışmalarda
o kadar hassas davranıldı ki
Çok önemli bilgiler az evvel grup
başkan vekilimiz tarafından da ifade edildi. Bazı bölgelerde
özellikle satışa konu taşınmazların büyüklüğünün
yüzde 70inden fazlası 400 metrekarenin altında ve bölgedeki hak
sahiplerinin yüzde 75inden fazlası dar gelirli.
Hak sahipleri ve
parsellere dönük kapsamlı bir çalışma yapıldı. O bölgelerdeki
talepler dikkate alındı; amaç tamamen sosyal bir
yaklaşımdır. Alt gelir grubundaki vatandaşların ödeme
kabiliyetini artırmaktır. Bu çalışmalarda en gerçekçi rakam
olarak
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; işte bu yapılan değişiklikle,
hak sahibi olan, dar gelirli ve alım gücü olmayan
vatandaşlarımıza yardımcı oluyoruz.
Taşınmazların en fazla 400 metrekareye kadar olan
kısmının veya daha küçük taşınmazların
satış bedeli rayiç bedelin yüzde 50si, fazlası için ise yüzde
70i üzerinden hesaplamak. Ayrıca, bu uygulamayla hak sahiplerinin
satın alacakları bir taşınmazla sınırlı
tutulmuştur. Bu çalışma hakkaniyete daha uygun bir düzenlemedir.
Bu değişiklik
teklifinin hak sahiplerine de hayırlı uğurlu olmasını
diliyor, sizleri saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Erdoğan.
Şahsı
adına, Antalya Milletvekili Osman Kaptan. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Kaptan. (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN KAPTAN (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinize saygılar sunarım.
Bugünkü
yaptığım gündem dışı konuşmada öneriler
kısmını söyleyememiştim. Şimdi önce o önerileri
söyleyerek esas 2/B konusuna geçmek istiyorum.
Efendim, bizim, Antalya
için önerilerimizden birisi şu: Nasıl, GAP, DAP, KOP gibi büyük
projeler var, biz de istiyoruz ki Antalyaya AP -Antalya Projesi- veya BAP
-Batı Akdeniz Projesi- gibi bir proje olsun. Nedir bu proje? Örneğin,
KOP -Konya Ovası Projesi- nasıl önemli bir proje ise, Antalyayı
da selden, sudan korumak için, Toroslardan gelen o selleri disipline etmek için
bir proje önemlidir. O nedenle böyle bir projeyi öneriyoruz ve hasarların
öncelikle ödenmesini istiyoruz. Antalyanın tüm ilçelerindeki nehir, dere
ve çay yataklarının ıslahını istiyoruz. Gerekli olan
barajların ve göletlerin yapılmasını, denize dökülen
suların seviyeleri denizden düşük olduğu için
dalgakıranların yapılmasını istiyoruz. Dere ve çay yataklarına
ev ve sera yapılmasının önlenmesini istiyoruz. Projeli, modern
cam seraların yapılmasının özendirilmesini ve ucuz krediler
verilmesini istiyoruz. TARSİMin tüm çiftçileri sigorta yapması sağlanmalıdır.
Hal Kanunu, üretici bölgesindeki belediyelerin, çiftçilerin ve tüccarların
hakkını koruyacak şekilde yeniden düzenlenmelidir diyoruz.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, görüşülmekte olan kanun teklifine geçmek
istiyorum.
Sayın
arkadaşlarım, bizim, bu yüce Meclisin işi gücü yok da bu sizin
yaptığınız sökükleri dikmekle mi meşgul
olacağız biz? (CHP sıralarından alkışlar)
Yani şöyle: Dokuz ay
önce bir kanun çıkardık, dokuz ay önceki kanunla hiç uygulama da
yapılmadı. Şimdi geldik Bunu bir 400 metrekareye indirelim.
falan
Arkadaşlarımızın söylediği gibi, bu 400 metrekare
de işi, sorunu çözmeyecek; yarın ileride tekrar, yeniden bir
düzenlemeye gidilecektir diye düşünüyoruz.
Şimdi,
arkadaşlar, sayın milletvekilleri; biz bu 2/Bnin çözümü için on
yıldır mücadele ediyoruz; siz de istiyorsunuz, biz de istiyoruz. 2002
seçimleri sonrası Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, 2/Bnin arazilerini
ekene, biçene, dikene, üstüne ev yapana, Osmanlıdan beri tapusu olana yani
yedi sülalesinden kalana parasız verelim dedik. Siz ise, Hükûmet ise, o
günkü bakanın ifadesiyle Çayın taşıyla çayın
kuşunu vuracağız, buraları 25 milyar dolara
satacağız. dendi mi? Dendi. O dönemin, 2004ün Orman Bakanı
Osman Pepe zamanında Antalya Kepezde boş bir tapu şöyle gösterildi
arkadaşlar, 2004 seçimlerinde. Bu nedir? Tapu. İsim ve soy isim yeri
nedir? Boş. Bak, seçimden sonra buraya, senin hakkın olan durumda,
2/B ile ilgili sorun çözülecek, senin adın da yazılacak. dendi.
GÖKÇEN ÖZDOĞAN ENÇ
(Antalya) 2009da siz gösterdiniz onu, 2009da!
OSMAN KAPTAN (Devamla)
Efendim?
GÖKÇEN ÖZDOĞAN ENÇ
(Antalya) Siz gösterdiniz onu 2009da.
OSMAN KAPTAN (Devamla)
Neyi? Efendim, siz buraya gelin.
BAŞKAN Sayın
Kaptan, lütfen Genel Kurula konuşun.
OSMAN KAPTAN (Devamla)
Bunu Osman Pepe gösterdi Kepezde.
Şimdi, sayın
arkadaşlar, geldik, geliyoruz, efendim, bugünlerden
Çayın
taşıyla çayın kuşunu vuracağız. dediniz. Ee?
2/B sorununu çözeceğiz. dediniz, bugüne kadar çö-zül-me-di. Ha,
Çözdük. diyorsanız
Yani biz inşallah çözersiniz diyoruz. Biz, bir
de 2/B sorunu çözülsün demek için
Vatandaş dedi ki: Ya, bu iş
uzuyor madem, paralı olsun da nasıl olursa olsun, çözülsün. Orman
köylüsüne Yapmayın, etmeyin, perişan olursunuz. dedik,
Paraları ödeyemezsiniz. dedik ama bizi dinlemedi vatandaşlarımız,
iktidarı dinledi ve 2/B çıktı. Ama 2/B çıktı da
sayın arkadaşlarım, CHP Anayasa Mahkemesine de gitmedi. E, dokuz
ay önce çıktı bu kanun; şimdi, dokuz aydır hiçbir şey
yapılmadı. Niye yapılmadı? Rayiç bedel yüksekti de onun
için yapılmadı. Peki, o zaman rayiç bedel kaçtı? Yüzde 70. Kaça
indirildi Komisyonda? Yüzde 70den yüzde 50ye indirildi. Peki, yüzde 50ye
indirildikten sonra burada ne oldu? Yüzde 70e tekrar çıkarıldı.
Biz dedik ki: Yazıktır, günahtır, bu olmaz. Antalyada 2/B
konusunda, sayın arkadaşlar, bizim Yörükler ayağa kalktı. Yani
burada ayrım mayrım yapmıyoruz, hepimiz insanız, hepimiz
eşitiz. Yörükler ayağa kalktı. Alanyanın
Değirmenderesinden Kemerin Ulupınarına, Beycikine,
Konyaaltının Geyikbayırından velhasıl Kaştan
Gazipaşaya kadar herkes ayaktaydı, Rayiç bedel yüksek. diye bas
bas bağırdılar. Ankaraya heyetlerin biri geldi, biri gitti ve
iktidar milletvekilleri başta olmak üzere anlattılar. Biz de
doğru, bu rayiçler yüksek dedik, arkadaşlarımız da
Yüksek. dedi ve ondan sonra Alanyanın Değirmendere köyünde 80
yaşındaki Ayşe Teyze, efendim, Osmanlıdan, 1912
yılından kalma, benim tapum var. diye bizlere mektup yazdı,
sizlere de gelmiştir.
Meclis lokantasında,
şimdi, bugünkü menüye bakın, bugünkü menünün başında,
efendim, çorbanın adı Sultan Mahmut Çorbası Vallahi
arkadaşlar, bakın, yani Sayın Meclis Başkanının
falan bu konuyla ilgisi yok, onu söyleyeyim. Ben orada sordum, burada
bürokratlar öyle uygun görmüş, öyle yapmışlar. Nedir bu çorba?
Mercimek çorbası. Biraz havuç konmuş içine, olmuş Sultan Mahmut
Çorbası. Peki, arkadaşlar, Osmanlının ta çorbasına
kadar her şeyine değer veriyoruz, önem veriyoruz da biz
Osmanlının tapusuna niye önem vermiyoruz? diye insanlar bize
soruyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli
arkadaşlarım, Toroslardaki Yörükler için, Tahtacılar için,
Türkmenler için at, avrat, silah kadar toprak da önemlidir. Yani burada,
insanların bir avuç yerini alırken veyahut parası yoksa o
insanları mağdur etmememiz lazım. Senin paran yok, sen
burayı alamazsın. Parası olan gelsin, alsın. demenin çok
yanlış olacağı kanısındayız. Yeni
düzenlemede ne deniyor 400 metrekare. Sayın vekilim, 400 metrekarede,
Allah için, bir kara çadır kurulabilir mi? Kara çadırı
kurduğu zaman, tek başına olmaz o, yanında
eşeğini köşeğini takacak,
efendim koyununu keçisini koyacak bir de ahırı lazım ya
Torosların başında. E,
öyle olunca bu 400 metre, nerede 400
metre? Yani ben Mahmut Tanala sordum, Mahmut Tanal diyor ki: Bu, böyle
çadır madır yeri değil, bu villa yeridir. Peki, Mahmut Beye sen
hukukçusun ben hukukçu değilim. Arkadaş, 2 bin lira para
alınıyor, bin lira para alınıyor, bu ne parası, kapora
mı bu dedim, Borçlar hukukunda böyle kapora yoktur. diyor. Ne
parası bu o zaman? Yahu Benim 2/Blik yerimi bana verin. diye insanlar
dilekçe verince, bundan bin lira, 2 bin lira, alınıyor.
Şimdi,
Büyükşehir Yasası çıktı, bu taksitler maksitler hepsi
değişti. Durum böyle olunca insanların da mağdur
olmaması gerekiyor.
Arkadaşlar, uzun lafın
kısası biz bu işi çözelim, çözerken de hiç uzatmayalım. Hakikaten
köylüler mağdur ve bu siz, biz meselesi de değil. On yıldır, bakın, ben size
söylüyorum, biz Çözeceğiz dedik, siz Çözeceğiz dediniz, 2002
seçiminde siz de biz de yani biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak seçim
bildirgemize koyduk, siz de seçim bildirgenize koydunuz Bu işi çözeceğiz. diye. 2002den bugüne on yıl geçti. Şimdi,
dokuz ay önce çıkardığımız bu kanunu
uygulayamıyoruz veyahut uygulamadık.
Bizim Antalyada tamamen
satışa hazır yerler varken satılmadı, 1 metrekare yer
satılmadı. Neden? E, Türkiyede satılmadı da onun için. Biz
korkarız, bu önümüzdeki dönemde de bu 400 metrekare işe yaramazsa bir
daha burada kanun çıkarmak için uğraşmayalım diyoruz.
Yapılması gereken bir şey varsa şimdiden yapalım
diyoruz.
Hayırlı
olmasını diliyorum. Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Kaptan.
Soru-cevap bölümüne
geçiyoruz.
Sayın Halaman
ALİ HALAMAN (Adana)
Başkanım, teşekkür ederim.
Bu yasa 2012de
çıktı, işte dokuz ay deniliyor
arkadaşlarımızca.
Ben biraz özel olacak ama
şamilleşebilir diye soruyorum: Bizim Adana-Kozan, 2/B ve ecrimisil
ödeyerek çiftçilik yapanların sayısının çok olduğu bir
yer. Şimdi, bu yasa Rayiç bedelin yüzde 70i üzerinden bu tarlaları,
arazileri size satarız. dedi. Ben Sayın Bakanımıza şöyle
söylüyorum: Bugüne kadar, bu rayiç bedel üzerinden bu arazileri almak için
müracaat eden oldu mu? Olduysa kaç dönüm, olmadıysa kaç dönüm müracaat
etmeyen oldu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Halaman.
Sayın Şandır
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Çok
teşekkür ederim efendim.
Sayın Bakan, yanınızda,
Orman Genel Müdürlüğünden Daire Başkanı mı var efendim? Tamam.
Benim sorum şu: Orman idaresiyle,
devletle yani vatandaş arasındaki orman suçlarına dair dava
sayısı ne kadardır? Önce bunu eğer bir söyleyebilirse
arkadaşımız söylesin.
Sonra, şunu soruyorum: Yani birçok
konuda düzenleme yaptınız; vergi borçlarıyla ilgili, prim
borçlarıyla ilgili, birçok defa ama devletle vatandaş arasında
kan davasına dönen bu davalarla ilgili bir hukuki düzenleme -af
demiyorum, 169a göre mümkün değil ama- yaparak devletle
vatandaşı kavgalı hâlden kurtarmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Şandır.
Sayın Özgündüz
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, İstanbulda, Eyüp
sınırları içinde Göktürk ve Kemerburgaz bölgesi var. Göktürkü
bilenleriniz bilir, birçok milletvekili de orada oturuyor. Şu anda yaklaşık
arsaların metrekaresi 5 bin TL civarında satılıyor yani
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özgündüz.
Sayın
Işık
ALİM IŞIK
(Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
şimdiye kadar 2/B kapsamına giren arazi büyüklüğü ne
kadardır yani tespitler ne miktardadır? 400 metrekarenin
altındaki büyüklüğe sahip alanların ya da parsellerin
sayısı ne kadardır?
İstanbulda kaç
kişi, bu getirilen düzenlemeyle, rayiç bedelinin yüzde 50si oranında
ödemeyi kabul edebilecektir? Orman köylüleri için de yüzde 50 oranını
kullanmayı düşünüyor musunuz?
Tapu sicil müdürlükleri
ile orman kadastro müdürlükleri arasındaki anlaşmazlıkların
çözümü konusunda bu süreçte bir hazırlığınız ya da
çalışmanız var mıdır? Birçok kişi de bundan
mağdurdur.
Cevaplayabilirseniz
teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Işık.
Sayın Yılmaz
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) Sayın Bakan, bu 2/Bde hak sahibi sayısı kaçtır?
Şu ana kadar ne kadar müracaat olmuştur? Müracaat edenlerin kaç
tanesi müracaat parası yatırmıştır? Yatırmayan sayısı
nedir? Bu müracaat parası yatıran ile yatırmayan arasındaki
ayrımcılık neden kaynaklanıyor, neye göre bunu
belirlediniz?
Bir de rayiç bedellerin
ne kadarı belirlenmiştir hak sahipleri açısından? Bu rayiç
bedellerin açıklanmamasının nedeni nedir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.
Sayın Topal
RAMİS TOPAL (Amasya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu yasa
Komisyona geldiğinde de şimdi de eksik ve
yanlışlıklarla dolu. Ben inanıyorum ki bu rayiç bedelinin
yüzde 50sine yine satılamayacak bu arsalar. Bu satılamazsa tekrar
komisyona ve Genel Kurula gelecek mi?
Bir de halk, bu rayiç
bedellerin tespitinde çok yanlışlıklar
yapıldığı düşüncesinde. Bu rayiç bedelin tespitini
tekrar bir gözden geçirecek misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Topal.
Sayın Tanal
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, yasayla
rayiç bedele itiraz yolunun kapatılması Anayasanın 36ncı
maddesi uyarınca hak arama özgürlüğüne engel teşkil etmez mi?
İki:
Bir başka soru:
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Tanal.
Sayın Demiröz
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ben de Sayın Bakana
şunu sormak istiyorum: Hak sahiplerine doğrudan satılacak olan
taşınmazların satış bedeli 400 metrekareye kadar olan
kısım için rayiç bedelinin yüzde 50siyle ilgili bir
araştırma yapılmış mıdır? Sayın Grup
Başkan Vekili Canikli açıklarken bunun tarım ve orman arazileri
için olmadığını ifade etmiştir. Buradan hareketle 400
metrekareye kadar olan veya onun altında Türkiyede 2/B arazisi olarak ne
kadar arazimiz vardır? Ayrıca, benim bölgem olan Bursada bununla
ilgili bir çalışma yapılmış mıdır? 400
metrekarenin altında kaç kişi veya ne kadar parsel olduğu
konusunda bilgi verirseniz sevinirim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Demiröz.
Sayın
Şandır
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Teşekkür ederim.
Sayın Bakan,
getirdiğiniz kanun teklifinde satılacak olan
taşınmazların satış bedeline
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şandır.
Sayın Çirkin
ADNAN ŞEFİK
ÇİRKİN (Hatay) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım,
şimdi görünen o ki, Türkiyenin birçok yerinde -benim kendi ilimde de bu
manada bu yasayı kapsayan araziler var- en büyük şikâyetlerden biri,
takdir komisyonlarının ortaya koyduğu rayiç bedel. Şimdi,
bu arazilerin işgalcisi durumunda olan
vatandaşlarımızın, orman köylülerimizin bu araziye
ettiği emeği, buna verdiği hizmeti en iyi bilebilecek olan orman
müdürlükleridir. Aynı zamanda bu arazinin değeri noktasında da
orman müdürlüklerinin fikrine başvurulması iyi olsa gerek. Rayiç
bedel komisyonlarında Orman Bakanlığından, orman
müdürlüğünden bir temsilci var mıdır? Yoksa, bunu nasıl
izah edebiliyorsunuz?
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çirkin.
Sayın Bulut
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayın Bakanım, vatandaş boş arazisine,
elinde tapusu olduğu hâlde, eski Osmanlı tapusu diye zeytin
ağacı dikmiş ve oradan yıllardan beri ürün almakta.
Şimdi, orası hazine arazisi veya 2/B diye elinden alınıyor.
Vatandaş tarlasına giremiyor, zeytininin altını süremiyor.
Zeytin mahsulü dolu ağaç, zeytinini toplayamıyor. Yan yana iki köy,
her ikisinde farklı rayiç bedeller belirlenmiş. Bu, Ankaradan
mı belirleniyor? Farklı farklı ekipler mi gidip bunu
yapıyor? Bu kadar tezat bir tespit çok şaşırtıcı.
Lütfen işinizi ciddiye alın ve devletin
tutarsızlığı vatandaşın önünde
tartışılıyor. Yan yana iki köy, iki farklı fiyat;
Aynı yer.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bulut.
Buyurunuz Sayın
Bakan.
KALKINMA BAKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çok sayıda tabii
soru oldu, arkadaşlarımızdan da bilgiler alarak cevap vermeye
gayret edeceğim. Veremediğimiz cevaplar olursa bilahare yine
yazılı olarak arkadaşlarımızdan
alacağımız bilgileri değerli milletvekillerimize
ileteceğiz.
Sayın
Işıkın soruları vardı, burada toplam
alanımız 282 bin hektar olarak tespit ediliyor, bunun içinde arazi
olarak baktığımızda 665 bin adet hak sahibi söz konusu ama
toplam arazi alanı 282 bin hektara karşılık geliyor.
Yine, Sayın
Şandırın sorularına cevap olarak: 588 bin
taşınmaz söz konusu, 665 bin hak sahibi yine, var.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Bakanım, benim sorum o değildi.
KALKINMA BAKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Sayın Halamanın Adana Kozanla ilgili sorusu
vardı, onunla ilgili arkadaşlarımız bir cevap
hazırladıklarında milletvekilimize ileteceğiz.
Yine, Sayın
Şandırın Bu suçlarla ilgili herhangi bir çalışma var
mı? şeklinde bir sorusu oldu. Müsaade ederseniz, bu konuda ilgili
kurumlarımızın herhangi bir çalışması olup
olmadığından benim açıkçası bir bilgim söz konusu
değil, onu Adalet Bakanlığımız ve ilgili
kurumlarımızdan bilgi alarak arz edersek daha doğru olur diye
düşünüyorum.
Bu, yine, Göktürk ve Kemerburgazla
ilgili Sayın Özgündüzün bir sorusu vardı. Tabii, spesifik bir alana
ilişkin bir soru, çok değerli bir arazi olduğu
anlaşılıyor. Buralara, değerli milletvekilleri, 2/B ile
tapu verilmesi, mülkiyet belirsizliğinin giderilmesi aslında servetin
değerinde de bir artış getiriyor. Şimdi, burada bunun
getireceği faydayı da dikkate almamız lazım. Buradaki
mülkiyete hissedarların ödemesi anlamında sorunları olabilir mi?
Tabii ki olabilir ama bir taraftan da ciddi bir servet sahibi olduklarını,
bu yapılan düzenlemeyle birlikte servetlerinin değerinde bir
artış olacağını, belirsizliğin ortadan
kalkacağını da düşünmemiz, artılarıyla
eksileriyle ele almamız gerekir.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Bu paraya alamaz Sayın Bakan, mümkün değil.
KALKINMA BAKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Bir şekilde bu mal varlığına sahip
olanlar belli bir finansman imkânına da ulaşabilirler diye
düşünüyorum doğrusu. Diğer taraftan, bu kadar büyük bir servete
sahip olduğu için birtakım muafiyetler tanınması,
ayrıcalık getirilmesinin de sosyal açıdan, sosyal adalet açısından
değerlendirilmesi de tabii gerekir, o tarafını da görmemiz
lazım.
Sayın
Işık, arazi büyüklüğüyle ilgili sormuştu, daha detaylı
soruları vardı aslında. Arkadaşlarımız yine
bakarlarsa memnun olurum; onları Sayın Işıka daha sonra
iletelim.
Ayrıca, Sayın
Yılmazın hak sahibi sayısı ve müracaat sayısıyla
ilgili soruları vardı. Hak sahibi 665 bin, müracaat sayımız
477 bin. 430 milyon lira civarında da başvuru bedeli söz konusu. Daha
detaylı bilgiyi de, arkadaşlarımız, müsaade ederseniz, daha
geniş bir zamanda hazırlasınlar onu takdim edelim.
Sayın Topal, rayiç
bedeller yanlış olabilir gibi bir yorum yaptılar. Tabii biz,
Maliye Bakanlığımıza bu konuda güveniyoruz. İl
bazında komisyonlarımız var, teknik elemanlar
çalışıyor, detaylı bir şekilde bu incelemeler
yapılıyor. Bazen, aynı sokağın farklı
yerlerindeki emlaklerin veya varlıkların değerinde bile çok
ciddi farklılaşmalar da söz konusu olabiliyor. Tek tek bunlara
bakılıyor ve rayiç bedeller düzgün bir şekilde tespit edilmeye
gayret ediliyor çok yoğun bir çalışmayla. Henüz, tabii
kamuoyuyla rayiç bedeller paylaşılmış değil.
Dolayısıyla, şöyle veya böyle olduğu konusunda bir yorum
yapabilecek durumda değiliz. Bunlar önümüzdeki dönemde, tabii zamanı
geldiğinde kamuoyuyla paylaşılmış olacak.
Yine, Sayın Tanalın
soruları vardı En fazla hangi şehir yararlanıyor bu
uygulamalarımızdan? diye. İstanbul, Muğla, Antalya gibi şehir merkezlerimiz
ağırlıklı olarak bu düzenlemelerden, özellikle meskûn
mahallerde olanlar daha fazla istifade ediyorlar.
Tabii burada sayıyla
değeri yine belki mukayese etmek lazım. Sayısal anlamda daha
fazla yararlanıcı sayısı var toplama oranla ama değer
itibarıyla bakarsanız bu oranın daha düştüğünü
görüyorsunuz. Dolayısıyla toplam kamu gelirleri açısından
da çok büyük bir sorun olmayacağını değerlendiriyoruz.
Yine, 400 metrekareyle
ilgili sorular vardı, özellikle Sayın Tanalın sorusu
vardı. Geçmişten bugüne aslında yaptığımız
birçok kanunda bir anlamda bu bir genel ölçü hâline gelmiş durumda.
İşte bu Gecekondu Kanunundan, mevzuatından, 2981
sayılı mevzuattan başlayan, uygulanan bir ölçü. Bir anlamda
meskûn mahalde belli bir ölçeği ifade ediyor ama her ölçü tabii ki
tartışmaya açıktır. Yani Niye 401 olmadı da 400
oldu? diye sorabilirsiniz. 399 niye olmadı? diyebilirsiniz. En sonunda
Meclisimizin takdiridir, belli bir ölçü konulmuştur. Bu ölçüyü makul
ölçüde bir alanı ifade eden ölçü olarak değerlendiriyoruz ve
çeşitli kanunlarımızda da, bugüne kadar
uygulamalarımızda da belli bir referans oluşturmuş bir ölçü
olarak bunu burada da kullanıyoruz.
Kaç tane dava
açıldığına ilişkin Sayın Şandırın
soruları var. 1981-2011 döneminde 207.019 adet suç tespiti var; 744.774
dekara tekabül ediyor. 2002-2011 döneminde ise 32.243 adet suç söz konusu ve
dekar olarak da 104.473 dekara tekabül ediyor.
Ayrıca, işgal
suçları var ve burada da yine 1997-2011 arası 46.549 suç adedi ve
238.838 dekar alan söz konusu. 2002-2011 döneminde ise 29.943 adet suç söz
konusu, bunun tekabül ettiği dekar ise 145.944.
Yine hazine arazilerini
Sayın Şandır, pardon, başka bir vekil
arkadaşımız sormuştu Orman müdürlükleri niçin komisyona
dâhil olmadı? diye. Komisyonlarımızda yok bildiğim
kadarıyla. Maliye Bakanlığımızın yürüttüğü
bir çalışma oldu, bütün, her bölgemizde aynı usulle hareket
edildi.
Sayın Bulutun bu
Osmanlı tapularıyla ilgili bir sorusu vardı. Tabii, Osmanlı
dönemindeki tapular o dönemin, o çağın şartlarına göre daha
esnek tanımlarla, ifadelerle oluşturulmuş tapular. Cumhuriyet
dönemine geldiğimizde daha modern yöntemlerle, kadastro
çalışmalarıyla o tapuların cumhuriyet dönemi
tapularına dönüştürülmesi söz konusu. Bunlar
gerçekleştirildikten sonra Geriye dönüp tekrar tarihteki tapuları
esas alalım. dediğimizde çok daha büyük bir kargaşaya ve
haksızlığa yol açmamız söz konusu olabilir, ölçütleri
ortaya koyup hakkaniyetli bir şekilde tespit etmemiz mümkün olmaz.
Kadastral çalışmalar bittikten sonra, modern yöntemlerle cumhuriyet
döneminde bu çalışmalar tamamlandıktan sonra dönüp tekrar
tarihteki tapulara bakmamızın çok da anlamlı
olmayacağını herhâlde takdir edersiniz.
Yan yana iki köyün
değeri niye çok farklı? diye bir soru geldi. Aslında, bazen,
yan yana iki binanın değeri bile çok farklı olabilir. Cephesi,
konumu, özellikleri, bütün özellikleri dikkate alınarak değer tespiti
yapılmak durumunda. Yan yana olsa bile iki köy, farklı özellikler arz
ediyor olabilirler, piyasa değerleri de bu özelliklere göre
farklılaşabilir. Oradaki, ildeki komisyonumuzun bütün bu özellikleri
dikkate alarak bir değer tespiti yaptığına inanıyoruz.
Dolayısıyla, bunu bir sorun olarak görmüyoruz.
Evet, orman köylüleriyle
ilgili Sayın Işıkın bir sorusu olmuştu yine. 400
metrekareden yararlanacakları mı? Onlar da
arkadaşlarımızın verdiği bilgiye göre aynı
şekilde yararlanacaklar, herkes bir anlamda, bu 400 metrekareden, bu
durumda yararlanmış olacak.
Çok teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
ORMAN KÖYLÜLERİNİN KALKINMALARININ DESTEKLENMESİ
VE HAZİNE ADINA ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILAN YERLERİN
DEĞERLENDİRİLMESİ İLE HAZİNEYE AİT TARIM
ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUNUNDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN
TEKLİFİ
Madde 1- 19/4/2012 tarihli ve 6292
sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine
Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye
Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(4) Hak
sahiplerine doğrudan satılacak olan taşınmazların
satış bedeli; dört yüz metrekareye kadar olan kısmı için
rayiç bedelin yüzde ellisi, fazlası için rayiç bedelin yüzde yetmişi
üzerinden hesaplanır. Birden fazla taşınmazda hak sahibi
olunması hâlinde yüzde elli satış bedeli hesaplaması, hak
sahibinin tercih edeceği sadece bir taşınmaz için uygulanır."
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Mehmet Günal.
Buyurunuz Sayın
Günal. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET
GÜNAL (Antalya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, daha geçen yasama
yılı çıkardığımız
bir kanun tasarısının -daha doğrusu o zaman teklifiydi,
yine tasarı olmadığı için- bir düzeltmesiyle
karşı karşıyayız. Az önce, Sayın Seyfettin
Yılmaz konuşurken söylüyordu İlgili bakanlar yok. diye. Ben de
arkadaşlarımızın o kanun çıkarken
yaptığı konuşmaya baktım. Sayın Yılmaz yine
aynı şeyi söylemiş, İlgili bakan yok, Orman ve Su
İşleri Bakanı yok. diye. Yani kanunun aslı çıkarken,
bu bir maddelik düzeltme ama
Tabii ki,
bütün bakanlarımız Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin bakanları ama
bu kadar vatandaşı ilgilendiren bir kanun çıkarken o
arkadaşlarımızın da burada olmaları daha şık
olurdu diye düşünüyorum, bir alışkanlık hâline gelmiş.
Değerli arkadaşlar, niye o güne
döndüm? Çünkü, o zaman burada tartışıldı, değerli grup
başkan vekillerimiz bir araya geldiler bir uzlaşmayla
çıksın diye. Bugün düzelttiğimiz maddeyi o zaman
önermiştik, ısrarla yeniden
Galiba Sayın Başbakanın
da talimatıyla, belki de bütçedeki açıklar zor kapanır diye
düşünerek biraz yüksek bedel belirleyelim diye yüzde 70 olarak o zaman
ısrar etmişti.
Şimdi, burada defalarca diyoruz ki,
biz, yol gösterici, yapıcı bir muhalefet anlayışına
sahibiz. Olması gereken şeyleri eğer dinlersek, acele etmezsek,
bu kanunları daha çabuk çıkarırız, böylece de
zamanımızı boşa harcamamış oluruz diye söylüyoruz
ama ben yaptım oldu mantığıyla olunca maalesef böyle
yanlışları düzeltmek zorunda kalıyoruz.
Yukarıda geldi, burada da
konuştuk, daha bir süre önce büyükşehir belediye kanununu
çıkardık mı? Çıkardık. Peki bunun içindeki,
Anayasadaki hükümlere rağmen, orman köylüleriyle, ormanla ilgili,
köylerle ilgili hükümlere rağmen bunları yok sayarak
çıkardık mı? Çıkardık. Peki, şimdi, Sayın
Bakanım, siz Tarım Bakanımız belki biraz daha. -Sayın
Yılmaz gitmişler- belki köy
kısmı da olduğu için biraz daha yakından ilgileniyordur.
Nasıl olacak şimdi, orada köyleri yok ettik, hepsi mahalle oldu. Bu
tarafta geliyoruz, orman köylüleriyle ilgili bir şey düzenlemeye
çalışıyoruz ama oralar mahalle oldu, bundan sonra o haklardan
yararlanamayacaklar. Yani, burada yapacağımız düzeltme de
artık onların gücünü aşacak, çünkü yeni vergilerle
karşı karşıya, yeni harçlarla karşı
karşıya. Bu, yeni yaptığımız büyükşehirlerle
beraber 29 tane büyükşehrin bütün köyleri mahalle oldu. Benim
Gündoğmuşumdaki, Aksekimdeki köylerde şimdi, vatandaşın
ne geliri olacak da size bu 2/B'yle ilgili parayı ödeyecek? Şu andaki
başvurusunu bile yatırmakta vatandaş sıkıntı
çekiyor değerli arkadaşlar.
Burada, az önce Sayın Kaptan,
ahır yapılacak, affedersiniz, ağıl yapılacak diyordu.
Şimdi, onlar için, ruhsat için harç ödemek zorunda, onlar için ruhsat
çıkartmak zorunda, imar planlamasına dâhil etmek zorunda. Eskiden
arsasının bir köşesine, tarlasının bir köşesine
yapıyordu, burada yapıyordu. Dolayısıyla, bunların
hepsini bir bütün olarak düşünmemiz lazım ki her seferinde yeni kanun
teklifleri ve tasarılarıyla düzeltmek zorunda kalmayalım.
Bir kere, bu iş için
temelden yanlış başladığımız için düzelte
düzelte bunu yapma şansımız yok. Sayın Bakan az önce
İki köy arasında fark olabilir. dedi ama İstanbuldaki
Boğaza nazır yapılan villalarla bizim Antalyanın
Kepezindeki gecekonduları ve
Toroslardaki yaylalarda olan arazileri
aynı kefeye nasıl koyacağız? Yani haydi, yan yana köylerde olabilir,
birisi biraz daha denize yakındır, öbürü uzaktır dersiniz ama
Torosların tepesinde köyler var, yaylalar var, bir de şehrin kent
merkezinde zamanında istila edilmiş, Sayın Bakanın
dediği gibi, işgal edilmiş topraklar var. Bunları aynı
düzenlemeye tabi tutarsak adaletsizlik olur. Vatandaşın bütün
kaygısı buradan. Bir de belirsizlik var.
Değerli
arkadaşlar, herkes bakıyor, bu rayiç bedel ne olacak? Baştan
başvurmazsan hakkın yanar. demişiz, vatandaş başvuru
parasıyla uğraşıyor, Eğer rayiç bedel beni
aşacaksa boşuna başvuru parasıyla da şimdi
uğraşmayayım. diyor.
Bakın, elimde birçok
şey var arkadaşlar, burada, Sayın Bakanım, ilçelerden
gelen, muhtarlardan gelen, köylerden gelen fakslar, yazılar
Hepsi bizi
faks, e-mail yağmuruna tutuyorlar. Doğal olarak, bu, bir sıkıntı.
Bunların hepsi ortalama köylü vatandaşlarımız. Yani az önce
Onun için, gelin,
bunları yeniden düşünelim, şu anda yanlış
yapmayalım. 400 metrekare olarak söylemişiz ama bunları
kademelendirelim, her ne kadar Büyükşehirlerde statü olarak köy
kalmadı. diyorsak da oralarda da yaşayan insanlar var, bu
yapılan yanlıştan, işte köy
sınırlarının da tutup mücavir alana, belediye
sınırlarına dâhil edilmesinden dolayı şimdi sorunlar
yaşayacağız. Bu vatandaşların sorununu nasıl
çözeceğiz? Aceleye getirmeden bunların hepsine bakalım diye
bundan dolayı söylüyoruz.
Şimdi, Aksu ilçemiz,
bizim Kepez ilçemizdeki gecekonduların ötesinde, Aksuda birçok tarım
arazisi var. Vatandaş burayı kullanmış. Peki, bunların
bedelleri ne olacak? Gidiyor Defterdarlıktan, maliyeden birisi geldi
baktı, şunu söyledi. Ee, bunun öbür köyle veya yanımızdaki
arsayla alakası yok. diyor. Bu konularda şeffaf olmak lazım.
Hele hele, belirsizlik uzadıkça vatandaş şunu düşünüyor,
diyor ki: Ya, bunlar herhâlde seçime kadar bekletecekler, biz seçimde bu
partiye oy verirsek bize o zaman tapuları verecekler. Yani bir noktadan
sonra oraya doğru gelmeye başlamış ve bize soruyorlar
Bu
söylediklerimi ben söylemiyorum değerli arkadaşlar, Sayın Bakan.
Bunu köylülerimiz bize soruyor. Bu madem belliyse, rayiç bedeller olduysa her
neyse, bize gelin açıklayın, biz de alabileceksek bakalım,
krediden faydalanabileceksek faydalanalım ve bunun için de bizlere,
mağdur durumda olan köylülere ve tarım arazisini kullananlara,
çiftçilere bir kolaylık sağlayın. diyorlar. Eğer,
bunları yapamazsak yine adaletsizliğe yol açmış
olacağız.
Kemerde de aynı
şekilde. Ben yazın gittiğimde arkadaşlar geldiler,
toplandı köylüler, kasabadaki arkadaşlarımız, dediler ki
Elleriyle de gösterdiler, gittim gezdim. Birisi hemen denizin kenarında
olan bir yer, öbür tarafta, taa yolun üst tarafında, dağın arasında
olan bir yer, maalesef yukarıya biçilen fiyat aşağıdakinden
daha fazla. Neye göre belirlendi? Maalesef belli değil. Yani gittiler,
gösterdiler; kendim, bizatihi nezaret ettim. Dolayısıyla, bu
konularda, hem rayiç bedellerin belirlenmesinde adaletli olmak lazım hem
de şeffaf bir şekilde bunların hangi kriterlere göre
belirlendiğini uzman heyet tarafından
Sayın Bakan biliyor,
birtakım arazilerle ilgili değerlendirme olduğu zaman ilçelerde,
illerde bir sürü komisyonlar kurulur. Sadece defterdarlıktan birisi gidip
onu belirlemez. Değer tespit komisyonu kurulduğu zaman, o
işlerle ilgilenen özel sektörden veya gidip de bir tane
emlakçıya sorup, oranın
özelliklerini bilmeden Efendim, burası kaça gider? Şu kadara. Yazalım.
Böyle bir mantık olmaz. Adaletli olamayız o zaman. Bu, demin
söylemiş olduğum Antalyanın Kepezindeki gecekonduyla yaylada,
Toroslardaki, Gündoğmuşun, Aksekinin köylerinin arkasındaki
yaylalardakini ve İstanbulda Boğaza nazır villaları
eğer bir araya koyarsak, bunun sadece bu dünyada değil ahirette de
hesabını veremeyiz. Onun için, gelin burada bir kategorize edelim,
köyüne göre, kasabasına göre, büyüklüğüne göre,
kullanılış amacına göre bunları farklı
farklı koyalım ki hem o insanların hak sahibi
olmasını, bir vatandaş olarak bu imkânlardan
yararlanmalarını sağlayalım hem de yarın ahirette
bunun hesabından kurtulalım.
Bir de son bir husus daha
var. Bu çerçevede yapılan kentsel dönüşüm projeleri var değerli
arkadaşlar. Ben Sayın Çevre ve Şehircilik Bakanına soru
gönderdim ama süresi doldu, dolmak üzere, hâlâ bir cevap gelmedi. Antalya
Kepezde Kütükçü ve Göçerler mahallelerinde, Serikte Töngüçlü, Manavgatta
Kızılot ve Gündoğdu, Kaşta Bayındır bölgesi
olmak üzere 5 tane proje alanı belirlemişler. Adalet ve Kalkınma
Partisinin yöneticilerinin, milletvekillerinin açıklamaları oldu, ama
Bakandan henüz bu projenin iptal edildiğine dair hiçbir cevap gelmedi.
Burada, Sayın
Bakanın Hükûmetin temsilcisi olarak dikkatine sunuyorum. Sayın
Bakanım, onları anladım da Manavgatın Kızılot ve
Gündoğdu beldelerini de kentsel dönüşümün içine almış
arkadaşlarımız. Şimdi, ben doğma büyüme
Manavgatlıyım, çocukluğum oralarda geçti, o pamuk
tarlalarını da bilirim. Bunlar daha yeni belde olmuş, şu
anda kapanan beldelerimiz. Burada bir gecekondu falan, böyle bir kentsel
dönüşüm yapacak yer yok. Ne var? Henüz bakir olan turizm alanları
var, turizme açılabilecek yerler var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Lütfen, bunu yaparken o ortaya koymuş olduğunuz sosyal amaca da
bakalım, sadece bütçeyi kapatma veya şehir rantları yaratma
amacı olarak görmeyelim, bu ihtiyaç sahibi insanların
ihtiyaçlarını gidermeye, mağduriyetlerini gidermeye yönelik bir
düzenleme yapalım diyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Günal.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Mersin Milletvekili Vahap Seçer.
Şahsı
adına da söz talebi olduğu için süresini ona göre
düzenleyeceğim.
Buyurunuz efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA VAHAP
SEÇER (Mersin) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
396 sıra
sayılı Kanun Teklifi hakkında söz aldım. Orman
alanlarını hazineye devredeceğiz ve satışını
yapacağız ama bu alanlar Orman Bakanlığına ait
alanlar. Sayın Bakan yok, ilgili bürokratlar yok.
6292 sayılı
Kanunda, 2/B alanlarından elde edilecek gelir zaten yüzde 90ına
kadar Çevre ve Şehircilik Bakanlığına verilmişti. Yani
bu alanlar henüz tespit edilmeden, ölçülmeden, biçilmeden, hazine adına
tescil edilmeden bir anlamda satışı gerçekleşmiş oldu.
6292 sayılı Yasa dokuz ay önce çıktı. Yine, ilgili
komisyonda bunlar değerlendirildi, burada değerlendirmeler
yapıldı. Muhalefet, bu şekliyle bu yasanın
yasalaşması durumunda önemli sorunlar çıkacağını
söyledi. Benden önce konuşan hatip arkadaşlarım da geriye dönük
uyarılarıyla ilgili bazı örnekler verdi. Ne İsaya ne
Musaya yarayan bir tasarı. Bakın, bu tasarı 26 Nisan 2012
tarihinde yürürlüğe girdi, 18-19 Nisan 2012 tarihlerinde Türkiye Büyük Millet
Meclisinde görüşmeler yapıldı. Orada, konuşmamı
bitirirken şöyle diyorum sizlere: Değerli arkadaşlarım,
görüşmenin sonuna geldik. Bu kanun şahsen benim içime sinmedi.
Dolayısıyla, bu düzenlemeye Evet oyu kullanamayacağız.
Başta bütün grupların ortak fikirlerine hitap eden bir düzenleme
olmuş olsaydı elbette ki bizler de bu kanun tasarısına
Evet diyecektik. Biz, bu meselenin, özellikle bu tasarı içerisindeki
temel sorun olan 2/B meselesinin çözülmesi taraftarıyız yani bir
anlamda muhalefet olarak iktidara destek veriyoruz. Yalnız bu şekilde
değil, bu tasarı böylece buradan geçecek biliyoruz ama bakın,
bunun büyük sıkıntıları olacak. Bu meseleyle ilgili bütün
sorunları bu tasarı çözmeyecek. Tekrar ediyorum, bu satış
bedelleriyle bu araziler gerçek hak sahipleri tarafından
alınamayacak. Umut ediyorum, önümüzdeki süreçte biz
yanılırız. Gerçek hak sahipleri, hem 2/B alanlarında hem de
üzerinde tarımsal faaliyet yapılan hazine arazilerinde bu
alanları alırlar ama böyle olmayacak, tekrar söylüyorum.
Demek ki biz gerekli
uyarımızı yapmışız muhalefet olarak. Bunu niye
söylüyorum? Bu sorunun gerçekten toplumsal bir sorun olduğunu bundan dokuz
ay önce yaptığımız görüşmelerde de söyledik. Sizlere şunu
sorduk: Ekonomik anlamda Hükûmetin bu sorunun çözümü neticesinde elde
edeceği parayla ilgili mi bir tasarruf var, yoksa, gerçekten otuz
yıl, kırk yıl, elli yıl, altmış yıl,
cumhuriyet tarihi hatta daha öncesi yüz yıllık bir sorunu iktidar,
muhalefet gerçekten hem toplum yararına
Bu anlamda da tabii ki bu alanlar
hepimizin, tüm milletimizin. Bu alanlar üzerinde faaliyette bulunan, ev
yaptırmış, tarımsal faaliyet ya da hayvancılık
yapan ya da sanayi tesisi kurmuş ya da villa kurmuş, site
kurmuş
Neticede, hukuki olarak bunlar buraları işgal
etmişler. Elbette ki bir denge kurmak gerekiyor ama yasal düzenlemeyi bir
kereye mahsus yapalım ve bir daha dönüp ne Meclisin ne ilgili
komisyonların mesaisini almayalım diye uğraşıyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, biliyorsunuz, 6292 sayılı tasarı
Komisyondan geldiğinde satış bedeli olarak rayiç bedelin yüzde
50si belirlenmişti. Bu, orijinal metinde yüzde 70ti. İktidar
milletvekili arkadaşlarımız Komisyonda bu önergeye imza
attılar, bu önergeyi desteklediler ve iktidar, muhalefet satış
bedelini rayiç bedelin yüzde 50si olarak belirledik. Ama buraya gelindi,
burada ne hikmetse milletvekili arkadaşlarım Komisyonda verdiği
karardan vazgeçtiler. Bakanın baskısıyla tekrar satış
bedeli, rayiç bedelin yüzde 70i noktasına geldi.
Önemli şikâyetler
var. Birçok milletvekili arkadaşımın seçim bölgesinde 2/B
arazileri var. Bu işten muzdarip, sorun sahibi olan
arkadaşlarımız sorunları bir şekilde bize iletiyorlar,
faks yoluyla iletiyorlar, mail atıyorlar ya da ziyaretlerimiz
sırasında, karşılıklı sohbet sırasında
iletiyorlar. Bakınız, temel sorun: 410 bin hektar mı 2/B
alanı, yoksa, Sayın Caniklinin dediği gibi bu rakam 330 bin
hektar civarına mı düştü, yoksa Millî Emlak Genel Müdürümüzün en
son tümü üzerindeki soru-yanıt bölümünde Sayın Bakana uzattığı
rakam olan 282 bin hektar mı?
Şimdi, bir kere, bu
işe başlarken yanlış başlamışız. Sona
bırakacağımız işi başa almışız,
başta bitireceğimiz işi sona bırakmışız. Yol
almışız, satışa açmışız, talepleri
alıyoruz. Alanlar belli değil, tespit edilememiş, gerçek
rakamlar tespit edilememiş. Satış bedelleri belli değil
çünkü rayiç bedel konusunda bir sırdır gidiyor. Gelin kardeşim,
mücavir alan sınırları içerisindeyse arsanız -hak
sahiplerine- yatırın 2 bin lira, dışındaysa bin lira
yatırın, müracaatınızı yapın. Şimdilik hele
bir gidin bakalım. Bir belirsizlik var.
Rayiç bedeller yüksek.
Bunda Sayın Caniklinin de çekincesi var çünkü kanun teklifini veren
kendisi. Bu düzenlemeyle ilgili kanun teklifi sahibi şu şartı
koşuyor: Evet, ben bir düzenleme getiriyorum. 400 metrekareye kadar satış
bedelini rayiç bedelin yüzde 50si yapalım. Onun üzerinde yüzde 70 devam
etsin ama rayiç bedeli gerçekten hakkanî olsun. Bunda çekincem var. diyor.
Şimdi, yine bir sıkıntı var yani bir işe
çıkmışız, bir iş yapıyoruz ama bürokratın
yaptığından siyasetçi emin değil, doğru mu
yapıyor, yanlış mı yapıyor, hak sahibine
satış bedelini tespit ederken ya da rayiç bedeli tespit ederken
hakkani mi davranıyor, fazla mı yazıyor, eksik mi yazıyor
bunu bilmiyoruz. Bu konunun çözülmesi lazım.
Şimdi, mevcut
başvurulara bakıyorsunuz, toplam 577 bin taşınmaz -Sayın Genel Müdürümüz yine
Komisyonda bu bilgiyi verdi- 665 bin hak sahibi, 481 bin hak sahibi
müracaatı. Bunun 34 bini iade ediyor, geri kalan kısmı da satın
almak kaydıyla. Şimdi, demek oluyor ki toplamda hak sahiplerinin yüzde
70i, 72si, 73ü başvuruda bulunmuş ama bu demek değildir ki
bunların tamamı, bu taşınmazları satın alacak,
hak sahiplerinin tamamı bunların satış bedellerine
razı olacak ve bu arazileri alacak çünkü henüz ortada daha bir fiyat belli
değil. Önemli sorunlar yaşanıyor. Bu nedenle de başvurular
her ne kadar, dediğim gibi, yüzde 70li rakamlara ulaşmışsa
da rayiç bedeller konusunda endişeler devam ediyor.
Şimdi, niçin bu
tasarıya ihtiyaç duyulduğunu Sayın Canikli açıkladı,
dedi ki: Bu düzenleme orman köylüsünün sorununu çözmez, ona bir katkı
sunmaz ya da üzerinde tarımsal faaliyet yapılan 2/B arazilerinin
sorunlarının çözümüne de katkı sunmaz. Peki, neye katkı
sunar? Bu, İstanbuldaki rantı yüksek, bedeli yüksek, değeri
yüksek alanların sorunlarının çözümüne katkı sunar.
Şimdi, burada diyoruz ki: Ya, adaletli olalım. Biz daha önce de
önerge vermiştik, bundan dokuz ay önce bu yasa Meclisten geçerken de
önerge vermiştik. Bunu, bütün sosyal sınıfları aynı
görmeyelim, bunun sosyal boyutu var yani orman köylüsünü ayrı
düşünmek lazım; üzerinde tarımsal faaliyet yapan ya da
hayvancılık yapan üreticiyi farklı görmek lazım; üzerinde
herhangi bir işletme kurmuş, atölye kurmuş, sanayi tesisi
kurmuş, küçük, orta boy işletme kurmuş atölyeciyi, sanayiciyi,
esnafı ayrı görmek lazım; üzerine lüks villa kondurmuş,
tatil sitesi kurmuş, bundan milyon dolarlarca rant elde etmiş
insanları ayrı görmek lazım. Şimdi, bu düzenleme hakka,
hukuka uygun bir düzenleme olmaktan çıkıyor.
İstanbulda
-Sayın Caniklinin ifadesi- Beykozda, Ümraniyede, Sarıyerde 2/B
alanlarının yoğun olduğu bölgede 400 metrekarenin
altındaki parsel sayısı toplam parsel sayısının
yüzde 70i ya da biraz üzeri, 115 bin adet, Sayın Genel Müdür az önce
söyledi. Peki, bu hak sahiplerinin gelir durumu ne? Aylık 2.000-2.500 lira
civarında. Peki, bu taşınmazların değeri ne?
Metrekaresine göre milyon dolar seviyelerine ulaşan rakamları
görebilirsiniz. Boğazın kıyısında, Boğazın
manzaralı bölgelerinde, Boğazın eteklerinde
Bakın, demek
ki hâlâ toplam kesinde 410 bin mi, 330 bin mi, 282 bin mi, kaç bin hektar
olduğu belli olmayan 2/B alanlarının yaklaşık olarak
yüzde 2si, yüzde 3ü için çözüm buluyoruz.
Peki, asıl bizim
sorunumuz ne? Siyaset kurumunun çözmesi gereken ne? İstanbuldaki zengin
vatandaşın sorununu çözmek değil. Elbette orada orta gelirli,
yoksul vatandaşlarımızın da
Bundan kırk yıl önce, elli yıl
önce, altmış yıl önce adamcağız gitmiş oraya bir
dam yapmış oturuyor, onların sorununu çözelim,
başımız üzerine. Ama, diğer tarafta, benim seçim bölgem
Mersinde, Aydıncıkta, Bozyazıda, Erdemlide 1 bin metrekare,
2 bin metrekare, 3 bin metrekare adam sera yapmış. Az önce Seyfettin
Beyin söylediği gibi taşı temizlemiş, taşın
suyunu çıkartmış, emeğiyle, çoluğuyla çocuğuyla,
eşiyle, annesiyle babasıyla kendine 3 bin-5 bin metrekare alan
açmış, burada tarımsal üretim yapıyor. Zaten az önceki
konuşmasında Sayın Tarım Bakanı da ifade etti sözlü
sorulara cevap verirken, Ben Türkiyede tarımın bütün
sorunlarını çözdüğümü iddia etmiyorum, elbette ki cennet
değil tarım sektörü. ama kendince, tabii ki bütün görüşlere
saygı duyarım, Birçok sorunu çözdüm. diyor ama şunu da itiraf
ediyor: Tarım sektörü sorunlar yaşıyor. Peki, bu düzenlemeyi
getirirken 2/B alanlarında, tarım sektöründe mağduriyet
yaşayan bu insanların sorununu çözmek niye aklınıza
gelmiyor da İstanbuldaki seçmenlerin sorununu çözmek aklınıza
geliyor. Elinizi vicdanınıza koyunuz
Önergelerimiz olacak bu konuyla
ilgili, orman köylüsü var, Türkiyede 7 milyon orman köylüsü var. Nasıl
geçindiğini sizler benden daha iyi biliyorsunuz; Karadeniz milletvekilleri
var, Akdeniz milletvekilleri var, Ege milletvekilleri var. Bırakın
aylık 200 lira, 2.500 lira geliri, bu insanların aylık 2 yüz
lira, 250 lira geliri yok arkadaşlar.
7 milyon, orman içinde, orman
kıyısında yaşayan insanlardan bahsediyoruz. Niçin bir
sorunu çözerken ayakları yere basan işler yapmıyoruz da
Dünyanın hangi Parlamentosunda bu kadar yasa yapılır yahu! Dokuz
ay önce yaptığınız yasa bugün tekrar önümüze geliyor? Biz
söylüyoruz, biz duyuyoruz! Dediğim dedik çaldığım düdük,
işte geliyor sonuç buraya dayanıyor. Yine çözmeyecek, yine sorunlar
olacak, yine hak sahipleri gidecek, müracaat edecek, rayiç bedeller
belirlenecek, ondan sonra da yine kıyamet kopacak Bizi perişan
ettiniz, 10 liralık arsamıza, 10 liralık
taşınmazımıza 20 lira bedel biçtiniz, bir yasal düzenleme
yapın. diyecekler. Tabii, önümüzde seçimler var, siz de bu işten
rahatsız olacaksınız. Yerel seçimler var, Cumhurbaşkanlığı
seçimi var, akabinde genel seçimler var, bir seçim sürecine giriyor Türkiye. E,
tabii ki milyonlarca insanın sorunu yarın önümüze geldiği zaman
sizi de rahatsız edecek, bizi de rahatsız edecek, varsın geriden
tekrar bu konuda çalışmalar yapalım, düzenlemeler yapalım.
Elbette, bu yasal
düzenleme, reddettiğimiz bir yasal düzenleme değil ancak az önce
bahsettiğim nedenlerden dolayı eksik bir düzenleme. Ayrıca,
hazine arazileri var, sadece 2/B alanları değil, az önce Sayın
Şandır söyledi bunu. Üzerinde yine tarım yapılan,
tarımsal faaliyete konu olan hazine arazileri var. Bu satış
koşullarına göre onların da satış bedeli belirlendi,
927 bin hektar alan. Burada insanlar üretim yapıyor, çiftçilik
yapıyor, hayvancılık yapıyor. Üreticinin durumu kötüyse,
tarım sektörünün durumu kötüyse, bu insanlar, bu bedelleri nasıl
ödeyecek merak ediyorum.
Hepinize teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Seçer.
Şahsı
adına Mersin Milletvekili Mehmet Şandır. (MHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; maalesef, bir şekil şartını
yerine getiriyoruz, yoksa bir müzakere falan yaptığımız
yok. Meselenin sahibi yok, ilgilisi yok ne kadar konuşursak
konuşalım. Yani biraz önce Sayın Vahap Seçer, daha önce
konuşan arkadaşlarımız çok önemli şeyler söyledi. Ben
inanıyorum ki konuyla ilgili olan sayın milletvekillerimizin
birçoğu da bu söylenenlerin çoğuna katılıyor. Ama, gelin
bir milim düzeltelim şu işi, imkânı yok çünkü bu işin
muhatabı burada değil, sahibi burada değil. Bu sebeple, bir
şekil şartını yerine getiriyoruz. Gecenin bu saatinde
maalesef birbirimizi yoruyoruz. Ancak bilesiniz ki bu kanun çok sayıda
vatandaşımızı ilgilendiriyor. Ben inanıyorum ki
bilgisayarı olmayan bile bilgisayarı olan komşusuna gitti,
bilgisayar üzerinden, İnternet üzerinden bugün bizleri izliyorlar çünkü bu
konu bugünün konusu değil.
Sayın Orman Genel Müdürümüz de biliyor ki özellikle dar
gelirli kırsal kesimde, orman içinde ve kenarındaki
vatandaşlarımızın kullandıkları bu arazilerle
ilgili, demin Sayın Caniklinin çok talihsiz bir beyanı oldu
işgalci dedi, haksızlık yaptı, öyle değil. Bunlar bu
arazileri tırnaklarıyla imar etmişler, ekonomiye
kazandırmışlar, çoluk çocuklarını -rızkı-
geçindiriyorlar.
Değerli milletvekilleri, millet olmasa ne devlet olur ne
vatan olur. Siz bu milleti suçlama hakkına sahip değilsiniz. Evet
Milletin geri kalanının hakkını savunuyoruz. falan
diyorsunuz ama yani o dağın başında o toprakları
işleyerek geçimini sağlamaya çalışıp, şehirlere
yük olmadan orada yaşamakta ısrar eden insanlara işgalci
derseniz yanlış olur, yanlış olmuştur. Ben,
inanıyorum ki Sayın Canikli de bu maksatla söylemedi ama
yanlış oldu, bana göre vatandaşımız bu konuda
haksızlığa uğradı.
Değerli arkadaşlar, gelin, doğruyu yapalım.
Niye 400 metrekareye yüzde 50 rayiç bedelini indiriyoruz? Yani devlet bu kadar
âciz mi ya? Bu kadar muhtaç duruma mı düştünüz? Devletinizin
memurunun maaşını ödeyemiyor musunuz da böyle dar gelirli
insanların vereceği üç kuruş paraya tenezzül mü ediyorsunuz
arkadaşlar? Gelin, bunun tamamını yüzde 50ye indirelim, zaten
öyle geldi Hükumetten, nereden kim karıştırsa yüzde 70e
çıkar. E, şimdi
Değerli arkadaşlar, benim bir endişem
var. Bakın, bu değerli bulduğunuz yerlerdeki 2/B arazilerinin
satışa konu olan arazileri vatandaşın elinden
çıktı. Artık rantiyecinin veya emlakçıların eline
geçti. Siz onlara böyle yüzde 20lik bir indirim yaparak bir ilave rant mı
çıkartıyorsunuz? Bakın, bu suçlama altında
kalırsınız, bunu yarın meydanlarda kullanırız
biz. Gelin, bunu genelleyelim. Toros dağlarında veya tarımda
kullanılan arazilerde sınır da koymayın ya. Yani ne
yapacaksınız değerli arkadaşlar, mekân önemli, mekâna bir
prim verelim ama üretimde kullanılan hazine arazilerinin, 2/B arazilerinin
sahiplerine daha fazla imkân tanımak lazım. Ya, onlar yüzde 25e
indirelim. Adam tarımda kullanıyor, adam üretimde kullanıyor,
ödüllendirmek gerekir ama inat ediyorsunuz, alamıyorsunuz da. Bakın,
bir yıla yaklaştı satamadınız, iktidarınız
on yıla yaklaştı çözemediniz. Dolayısıyla,
yanlış yapıyorsunuz.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak diyoruz
ki özellikle orman içi ve kenarı köylerinden hiçbir bedel
alınmasın özellikle tarımda kullanılan arazilerin
kullanımından daha düşük bedeller alınsın. Mülkiyeti
verilsin, tapusu verilsin önemlidir ama benim daha önemli söylediğim bir
şey var. Biraz önce sordum, bölük pörçük rakamlar söylediler. Ben
biliyorum o rakamları yani milyonun üzerinde insan -çok uzun yıllar
devam eden- devletle ihtilaflı, hısım değil hasım
olmuş. Gelin, bu davaları bitirelim; gelin, idareyle
vatandaşın arasındaki bu davaları bitirecek, özellikle bu
tapu iptal davalarını bitirecek bir düzenleme yapalım.
Affetmeyelim, af orman sınırlarını sıkıntıya
sokar. Ormancı olarak benim orman affı istemek gibi bir
yanlışım olmaz ama burada öyle düzenlemeler yaptık ki
devletle vatandaş arasındaki barışı
sağladık. Gelin, bu konuda da sağlayalım diyorum. Bence bu
kanun maalesef yanlış tanzim edilmiştir, eksik tanzim
edilmiştir. Tekrar önünüze gelecektir, haberiniz olsun.
Saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şandır.
Soru-cevap
bölümüne geçiyoruz.
Sayın
Demiröz
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, birinci turda soruma yanıt alamadım ama buna yanıt
alacağımı düşünerek şunu sormak istiyorum: Bu 6292
sayılı Yasa çıktıktan sonra araziler, parseller, TOKİ,
büyükşehir ve şehir belediyeleri ile ilçe belediyelerine
gönderilmiş, belediyelerin, TOKİlerin buradaki bu arazileri
incelemesi sağlanmıştır. Şunun için: Eğer bu
araziler TOKİ ve belediye tarafından beğenildiği takdirde
satıştan çıkarılacaktır. Bu, Türkiye'nin her
tarafında mı yapılmıştır? Hangi illerde, hangi
ilçelerde yapılmıştır? Bu konuda bilgi verirseniz
sevinirim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Demiröz.
Sayın
Akar
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, Taksitli satışlarda
satış bedelinin yüzde 10u yazılı tebligat tarihinden
itibaren en geç üç ay içinde, kalanı ise belediye ve mücavir alan
sınırları içinde en fazla üç yılda 6 eşit taksitte,
belediye ve mücavir alan sınırları dışında ise en
fazla dört yılda 8 eşit taksitte öder. diyorsunuz.
Çıkarmış olduğunuz Büyükşehir Yasası ile 16.042
köyü mahalle hâline dönüştürdünüz ve belediye sınırları
içine aldınız. Şimdi, bu mahallelerde oturan vatandaşlar
kanun çıktığında dört yılda taksit ödeme
şansına sahipken bu üç yıla düştü, bu yasal bir haktı.
Bunu nasıl çözeceksiniz?
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akar.
Sayın
Yılmaz
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, bu 400 metrekarelerle ilgili bir durum tespitiniz var mı illere
göre, varsa eğer Adana ilimizde 400 metrekarenin altında ne kadar
parsel vardır? Bu müracaat sürelerini tekrar uzatmayı düşünüyor
musunuz? Hâlâ, anladığım kadarıyla 200 binin üzerinde
müracaat etmeyen vatandaşımız var, 26 Şubat tahmin ediyorum
son, bunu tekrar uzatmayı düşünüyor musunuz? Bu müracaat tarihine
kadar müracaat etmeyenlerle ilgili ne gibi işlem yapmayı
düşünüyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.
Sayın
Şandır
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım,
bu 2/B arazilerinin değerlendirilmesi, orman içinde ve
bitişiğindeki köyler halkının kalkındırılması
için, yararlanması için kullanılabileceği Anayasanın
170inci maddesine göre amir bir hükümdür. Anayasanın bu maddesi
değişmeden bu arazilerin satışından elde edilen gelirin
bir başka yerde kullanılması Anayasaya
aykırıdır; bunu daha önce birçok defa söyledik. Şimdi
hatırlatmamım sebebi bu yeni yaptığınız
düzenlemeyle 8 milyona yaklaşan ve gerçekten, toplumun en alt düzeyde
gelirine sahip orman içi köylüleri için ilave bir fayda, ilave bir katkı
vermeyi düşünüyor musunuz veya düşünür müsünüz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şandır.
Sayın
Işık
ALİM IŞIK
(Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, 400
metrekarenin altında bulunan arsaların sadece İstanbulda
sayısı nedir? Son bir yıl içerisinde büyük bir arsanın hissedarlar
başına 400er metrekare bölünmesiyle oluşturulmuş yeni
kooperatif yerleri var mıdır? Söz konusu arsalar üzerinde hâlen villa
olarak tanımlanacak yapılar mevcut mudur? Varsa bunların
sayıları ne kadardır?
Bir de Kütahya ilinde 400
metrekarenin altında bu düzenlemeden yararlanacak kişilerin
sayısı ne kadardır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Işık.
Buyurunuz Sayın
Bakan.
KALKINMA BAKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Teşekkür ederim kan.
Şimdi, 3 alanda
TOKİ ve büyükşehir belediyesi, ilçe belediyesi
çalışması söz konusu birlikte. Bir tanesi, İstanbul ili
Beykoz ilçesi; diğeri, İstanbul Büyükşehir Belediyesinde
Çekmeköy, Şişli, Pendik, Arnavutköy ve Eyüp ilçelerinde proje
alanı olarak ilan edilen alanlarda çalışma var; bir de TOKİ
tarafından İstanbul, Hatay, Bursa, Muğla, Kocaeli, Sakarya,
Samsun ve Antalyada yine proje alanı ilan edilmiş bölgeler var. Bu
alanlarda da 15.150 adet 2/B taşınmazı bulunmakta, bu alanlar
üzerinde şu ana kadar çalışmalar söz konusu.
Büyükşehir
Yasası ile durum değişecek mi, ne olacak? diye bir soru
yöneltildi. Tabii, büyükşehir yasamızın, biliyorsunuz seçimlerle
birlikte genel anlamda hükümleri yürürlüğe girecek, özellikle statülerdeki
değişiklikler seçimlerle birlikte gerçekleşmiş olacak.
Dolayısıyla, bu yasayı etkilemeyeceğini düşünüyoruz.
Şu anda köy statüsünde olan alanlar 2/B Yasası çerçevesinde yine köy
statüsünden yararlanacaklar, daha sonra büyükşehir kanunu devreye
girmiş olacak. Dolayısıyla, burada herhangi bir sorun,
sıkıntı şu an itibarıyla görmüyoruz.
Sayın Yılmaz,
bu illere göre durumu sordu. Yine, Sayın Işıkın benzer
nitelikte İstanbul için, Adana için soruları oldu, Kütahya için
soruları olmuştu. Türkiye geneli için elimizde rakam var, şu an
itibarıyla 115 bin adet görünüyor,
ALİ ÖZ (Mersin)
Sayın Bakan, bakın, AKP önerge veriyor önerge!
KALKINMA BAKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) 36 bin civarında taşınmaz olduğu
görünüyor İstanbul için, yani bu 115 binin 36 bin civarındaki...
ALİ ÖZ (Mersin)
İstanbuldan bahsetmiyor, önerge veriyor AKP Grubu!
KALKINMA BAKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Ama arkadaşlarımız biraz daha detaylı bir
çalışmayla bu sorulara cevap verebilirlerse memnun oluruz.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Bakanım, soru o değil, soru o değil
efendim.
Bir şey
yapılıyor, bakınız, yani 400 metrekareye getirdiğiniz
indirim bir önergeyle binlerce 400 metrekareye
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) 400 metrekareye bölünür
Bakın, bunun önergesi gelecek
şimdi.
KALKINMA BAKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Hayır, tam aksine onun kötüye kullanımını
engellemeye dönük bir önerge hazırlanıyor. Özellikle devirlerden, arazinin
bölünmesinden kaynaklanabilecek birtakım sakıncalar olabilecekse veya
hukuki birtakım belirsizlikler olabilir diye düşünüldüğü için
bir önergeyle daha belirgin hâle getiriyoruz ve o tür yanlış
birtakım uygulamaların da önüne geçmeye
çalışacağız inşallah. Yani orada daha belirgin hâle
getiriyoruz hadiseyi ve yanlış uygulamaların önüne geçecek bir
düzenleme yapıyoruz.
Yine Sayın
Şandırın gelirlerle ilgili bir sorusu vardı. 6292
sayılı Kanuna göre orman köylülerinin desteklenmesi de bu çerçevede
zaten kapsam içinde olan alanlardan bir tanesi yani buradan elde edilecek
gelirler çeşitli şekillerde kullanılacak. Tabii, orman
köylülerimizin yararına da kullanılacak. Fakat burada şunu da
tespit etmemiz lazım: Orman alanları tüm milletin malı, bütün
milletin, aslında devletin ortak malı. Bu çerçevede bütün milletin
ihtiyaçları da dikkate alınarak, gözetilerek bu gelirlerimiz de
değerlendirilecek.
Müracaat süresi
uzatılacak mı? diye bir soru oldu. Müracaat süresi
uzatılmayacak, bunu çok açık bir dille ifade ediyoruz.
Vatandaşlarımız lütfen bu Şubat 26ya kadar bu süreyi
değerlendirsinler; aksi takdirde, bu yasayla getirilen hak
sahipliğini kaybetmiş duruma düşecekler, zarara
uğrayacaklar, hukuki haklarına kavuşamayacaklar.
Dolayısıyla, hep birlikte vatandaşlarımızı bu 26
Şubata kadar başvurmaya teşvik etmeliyiz. Bundan sonra herhangi
bir uzatma olmayacak.
Sayın
Şandırın sorularına cevap vermiştik.
Evet, zannediyorum, genel
anlamda sorulara cevap ermiş olduk.
Teşekkür ediyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Benim
soruma cevap vermediniz Sayın Bakan.
KALKINMA BAKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Sizinki
Bu büyükşehirle ilgili sormuştunuz, ona
cevap verdim. Yani o etkilemeyecek durumu, daha sonra seçimlerle birlikte o söz
konusu olacak, hâlbuki 2/B uygulamamız ondan önce gerçekleşmiş
olacak dolayısıyla o durumu etkilemeyeceğine inanıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Sayın
milletvekilleri, on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.46
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 00.05
BAŞKAN: Başkan
Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa HAMARAT (Ordu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 58inci Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
396 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Alınan karar
gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için ,30 Ocak 2013
Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 00.06