TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
76ncı
Birleşim
12
Mart 2013 Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Erzurum Milletvekili Adnan Yılmazın,
Erzurumun düşman işgalinden kurtuluşunun 95inci yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Balıkesir Milletvekili Namık
Havutçanın, Balıkesirin sorunları ile Edremit, Burhaniye ve
Akçayda yaşanan sel felaketine ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Erzurum Milletvekili Oktay Öztürkün, Erzurumdaki
TOKİ konutlarında oturanların sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Sudan Ulusal
Meclisi Başkanı Ahmed İbrahim El Tahir
başkanlığındaki bir heyetin ülkemizi ziyaret etmesinin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 5/3/2013
tarihli ve 43 sayılı Kararı ile uygun bulunduğuna
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
tezkeresi (3/1173)
2.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyetin,
Macaristan Ulusal Parlamentosu Dışişleri Komisyonunun vaki
davetine icabetle Macaristana resmî ziyarette bulunmalarına ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi (3/1175)
3.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçekin
başkanlığındaki bir heyetin, Ukrayna Parlamentosu
Başkanı Volodymyr Rybakın vaki davetine icabet etmek üzere 3-5
Nisan 2013 tarihleri arasında Ukraynaya resmî ziyarette
bulunmalarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tezkeresi (3/1174)
4.- Suç Gelirlerinin
Aklanması, Araştırılması, El Konulması,
Müsaderesi ve Terörizmin Finansmanına İlişkin Avrupa Konseyi
Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
75inci maddesine göre geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/1176)
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 29 milletvekilinin, 11/6/1981 tarihinde idam
edilen Veysel Güney'in cesedinin kaybedilmesinde ihmali ve kasıtları
olan kişi ve kurumların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/535)
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 22 milletvekilinin, erken
yaşta büyük şehirlere göç ederek çalışmak zorunda kalan
çocuk ve gençlerin iş ve sağlık güvencelerine ilişkin genel
durumun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/536)
3.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 21 milletvekilinin, ülkemizin mağara
turizmi potansiyelinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/537)
C) Önergeler
1.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, (2/189) esas numaralı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/100)
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın, Erzurum ili ile Artvinin Arhavi ilçesinin
kurtuluşunun 95inci yıl dönümünü kutladığına
ilişkin açıklaması
2.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, İstiklal Marşının kabul
edilişinin 92nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
3.- Bursa Milletvekili
Aykan Erdemirin, Kardeş Türküler müzik grubunun 20nci
yılını kutladığına ilişkin
açıklaması
4.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, Ordu ilinin büyükşehir olmasıyla ilgili
tasarının içerisinde Tepealan ve Çayırkent beldelerinin ilçe
olmalarıyla ilgili tekliflerin de yer almasının
beklenildiğine ilişkin açıklaması
5.- Adana Milletvekili
Ali Halamanın, İstiklal Marşının kabul
edilişinin 92nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
6.- Balıkesir
Milletvekili Ali Aydınlıoğlunun, Balıkesirin
Edremit ilçesinde yaşanan sel felaketine ilişkin açıklaması
7.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlunun, 31/12/2012 tarihine
kadar Çiftçi Kayıt Sistemindeki bilgilerini güncellemeyen
fındık üreticileri için telafi edici bir süre tanınması
gerektiğine ilişkin açıklaması
8.- İstanbul
Milletvekili Muhammet Bilal Macitin, 12 Mart 1971
Muhtırasının 42nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
9.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun, İstiklal
Marşının kabul edilişinin 92nci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
10.- Antalya
Milletvekili Yusuf Ziya İrbeçin, İstiklal Marşının
kabul edilişinin 92nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- AK PARTİ
Grubunun, Genel Kurulun çalışma saatleri ile gündemdeki
sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin önerisi
VII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda
Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda açık bulunan
üyeliğe seçim
VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Ardahanın ilçe ve köylerindeki okul yollarının
yapılmasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/63) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
2.-
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Heybeliada Ruhban Okulunun açılıp
açılmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/110) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
3.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin,
2002 yılından bu yana terör nedeniyle şehit olan asker, polis ve
vatandaşlarımızın sayısı ile intihar edenlerin
sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/408) ve
Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
4.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun,
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesinin sorunlarının
giderilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/438) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
5.- İstanbul Milletvekili İhsan
Özkesin, Suriye ile ilişkilere ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/563) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
6.- İstanbul Milletvekili İhsan
Özkesin, Suriye ile ilişkiler hakkında bazı iddialara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/564) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
7.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü tarafından yapılan bir
ihaleye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/676) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
8.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
İstanbul Üniversitesi Rektörüyle ilgili bir iddiaya ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/677)
ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
9.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı ve bir çalışanı
hakkındaki davanın safahatına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/719) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
10.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
İktisadi ve İdari Bilimler ile Fen Edebiyat Fakültesi
mezunlarının kamu kurum ve kuruluşlarında istihdamına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/740) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
11.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bazı ihalelerinde usulsüzlük
yapıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/758) ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
12.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, belediyeler ve il özel idarelerindeki sözleşmeli
personele kadro verilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/797) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
13.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, kamu görevlileriyle ilgili Uzlaşma Kurulu
kararının uygulanmamasına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/826) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
14.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, KİTlerde çalışan memurlara ek ödeme
verilmemesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/827) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
15.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, 4/C statüsündeki personelin aile yardımından
yararlanmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/829) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
16.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, 60 günden fazla prim borcu olan esnaf ve sanatkârların
sağlık hizmetlerinden faydalanamamalarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/831)
ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
17.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, emeklilerin sağlık harcamalarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/868)
ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
18.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, boşanma sayısındaki artışa ve aile
birliğinin korunması için alınan önlemlere ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/885)
ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
19.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Fen Edebiyat Fakültesi mezunlarının
mağduriyetine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/908) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
20.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, sözleşmeli personel ile memurlar arasındaki
ek ödeme oranlarındaki farka ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/909) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
21.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, kamu
kurum ve kuruluşlarında çalışan sözleşmeli personele
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/915) ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
22.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, işçi ve BAĞ-KUR emeklilerinin enflasyon
farkından yararlanmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/950) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
23.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, intiharların artışına ve önlenmesine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/952) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
24.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, sağlık güvencesi olmayan kişilere
yaptırılan gelir testinin süresine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/955) ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
25.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, FATİH Projesi kapsamındaki akıllı tahta
uygulamasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/957) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
26.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, emeklilerin durumlarının iyileştirilmesine
yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1023) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
27.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, kadrolu ve sözleşmeli öğretmenlerin özlük
haklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1024) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
28.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun,
açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşayan kamu
çalışanlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1025) ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
29.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, emeklilerin millî gelir içindeki payına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1029) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
30.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, emeklilerin her türlü katkı ve katılım
paylarından muaf tutulması talebine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/1031) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
31.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Sosyal Güvenlik Kurumu icra memurlarının özlük
haklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1032) ve
Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
32.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, süt izni kullanımı konusunda kadın memurlara
zorluk çıkarıldığı iddialarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1099) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
33.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, maaşların enflasyon karşısında
azaldığı iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1101) ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
34.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, hava
kirliliğinin önlenmesine yönelik çalışmalara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1113) Cevaplanmadı
35.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
TOKİnin elde ettiği gelir miktarına ve devam eden projelere
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1122) Cevaplanmadı
36.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, TOKİnin Tokatta yaptığı daire
sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1125) Cevaplanmadı
37.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
ABD Büyükelçiliğinde brifing verildiği iddialarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1131) Cevaplanmadı
38.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, engelli vatandaşların ihtiyaçlarının
Devlet tarafından karşılanması için yapılan
çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1149) Cevaplanmadı
39.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Hak-İşin işsizlik konusunda
yaptığı açıklamalara ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/1182) Cevaplanmadı
40.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına hizmet
binası yapılmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1225) Cevaplanmadı
41.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, binaların yalıtımıyla ilgili konut
sahiplerine destek verilip verilmeyeceğine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/1226) Cevaplanmadı
42.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, belediyelerdeki özel kalem müdürlüğü kadrolarına
yapılan atamalara ve imar planlarında ibadet alanı olarak
ayrılan yerlere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1278) Cevaplanmadı
43.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
ülkemizde faaliyet gösteren bankaların şube sayılarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1291) Cevaplanmadı
44.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, ülkemizde faaliyet gösteren yerli ve dış
kaynaklı banka sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1293) Cevaplanmadı
45.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, belde belediye başkanlarının özlük ve
pasaport haklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1337) Cevaplanmadı
46.-Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun,
yol yapım ve bakım hizmetleri için Kahramanmaraş İl Özel
İdaresine kaynak aktarılıp aktarılmayacağına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1338) Cevaplanmadı
47.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın,
Kürecik radar üssünde çalışan personele ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/1426) Cevaplanmadı
48.- Adana Milletvekili Ali Halamanın, terhis
süreleri uzatılan askerlerin kamuya öncelikli işçi olarak
alınması uygulamasının ortadan
kaldırıldığı iddialarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1735) Cevaplanmadı
49.-Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Dışişleri Bakanlığında görev
yapan sözleşmeli personelin özlük haklarından kaynaklanan
mağduriyetlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1762) Cevaplanmadı
50.- Muğla Milletvekili Mehmet
Erdoğanın, Datça Hükümet Konağı ve öğretmenevinin
fiziki yetersizliğine ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1766)
Cevaplanmadı
51.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, iş adamlarının yurt dışına, vizesiz
seyahat edilebilmelerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1832) Cevaplanmadı
52.- İstanbul
Milletvekili Erdoğan Toprakın, 29 yaşından büyük
öğrencilerin askerliklerini erteleyemeyeceği iddialarına
ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1862)
Cevaplanmadı
53.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, Karsta bir köye şehitlik yapılmasına ilişkin
Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1893) Cevaplanmadı
54.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, engellilerle ilgili mevzuat kapsamında
yapılması gereken düzenlemelerin denetimine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1986) Cevaplanmadı
55.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
yaralı bir askerin evine otobüsle gönderilmesine ilişkin Millî
Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/2074) Cevaplanmadı
56.- Giresun Milletvekili Selahattin
Karaahmetoğlunun, güvenlik ve savunma harcamalarında yaşanan
artışın nedenlerine ilişkin Millî Savunma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2151) Cevaplanmadı
57.- İstanbul Milletvekili
Erdoğan Toprakın, Kore ve Kıbrıs gazilerine ilişkin
Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/2358)
Cevaplanmadı
58.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin, TSK envanterindeki Skorsky helikopterlere ilişkin Millî
Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/2483) Cevaplanmadı
59.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin, 2007-2012 yılları arasında intihar eden er ve
erbaşlar ile intiharların nedenlerine ilişkin Millî Savunma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2591)
Cevaplanmadı
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin; Elektrik
Piyasası Kanunu ve Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Antalya
Milletvekili Osman Kaptanın; Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Gelirler
Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Ali
Halamanın; Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulunun; Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 2 Milletvekilinin;
Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporları
(1/724, 2/246, 2/427, 2/448, 2/815, 2/829) (S. Sayısı: 426)
4.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında 13 Aralık 1993
Tarihli Türkiye Cumhuriyeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Arasında Antalya
İlinin Kemer İlçesindeki Taşınmazın Kazakistan
Cumhuriyetine Kullandırılmasına İlişkin Protokole
Değişikliklerin ve Eklemelerin Yapılmasına Dair Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/688) (S.
Sayısı: 413)
5.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Bilim ve Teknoloji
Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/374) (S. Sayısı: 108)
6.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Bilimsel ve
Teknolojik İşbirliği Anlaşması ile Anlaşmaya
İlişkin Mektupların ve Anlaşmada Değişiklik Yapılmasına
Dair Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında
Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/695)
(S. Sayısı: 348)
7.- Stratejik Deniz
Taşımacılığı Taahhütlerine İlişkin Çok
Uluslu Uygulama Düzenlemesine Katılmamızın Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/602) (S. Sayısı: 325)
8.- Federal Almanya
Cumhuriyeti Federal Savunma Bakanlığı, Fransa Cumhuriyeti
Savunma Bakanı ve Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma
Bakanlığı Arasında İmzalanan COBRA Topçu Tespit
Radarı 2013-2015 Arası Hizmet Desteği ile İlgili Mutabakat
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/739) (S. Sayısı: 424)
X.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcının, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin
görüşülen kanun tasarısının tümü üzerinde grup adına
yaptığı konuşma sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşma sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
3.- Karabük
Milletvekili Osman Kahvecinin, Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının görüşülen kanun tasarısının tümü
üzerinde grup adına yaptığı konuşma
sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
4.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin
görüşülen kanun tasarısının 1inci maddesi üzerinde
şahsı adına yaptığı konuşma
sırasında AK PARTİ Grup Başkanına sataşması
nedeniyle konuşması
5.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşma sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
6.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüzün, Isparta Milletvekili Recep Özelin görüşülen
kanun tasarısının 3üncü maddesi üzerinde şahsı
adına yaptığı konuşma sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
XI.- OYLAMALAR
1.- (S.
Sayısı: 413) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kazakistan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında 13 Aralık 1993 Tarihli Türkiye Cumhuriyeti ile
Kazakistan Cumhuriyeti Arasında Antalya İlinin Kemer İlçesindeki
Taşınmazın Kazakistan Cumhuriyetine
Kullandırılmasına İlişkin Protokole
Değişikliklerin ve Eklemelerin Yapılmasına Dair Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısının oylaması
XII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, Yargıtayda zaman
aşımına uğrayan dosyalara ilişkin sorusu ve Adalet
Bakanı Sadullah Erginin cevabı (7/6731) Ek cevap
2.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Özürlü Memur Seçme Sınavına ve
boş engelli kadrosuna ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah
Erginin cevabı (7/14851)
3.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, 2007-2012 yılları arasındaki
yurt dışı gezilerine ve bu gezilere katılan
milletvekillerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/15819)
4.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükatamanın, 2013 yılında doğal gaza zam
yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu ve Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/15823)
5.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, kendisinin ve bağlı kurum ve kuruluşlarda
çalışan personelin katıldığı yurt
dışı gezilerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/15825)
6.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldanın, Zonguldakta bir kömür ocağında
meydana gelen patlama ve göçük olayına ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/16041)
7.- İstanbul
Milletvekili Erdoğan Toprakın, madenciliğin ve madencilerin
sorunlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/16043)
8.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, Zonguldakta meydana gelen maden
kazasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/16044)
9.- Diyarbakır
Milletvekili Emine Aynanın, engelli memur yerleştirmelerine ve
boş engelli kadrosuna ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/16204)
10.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Seyitömer Linyit
İşletmesinin lojmanlarının boşaltılmasına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/16207)
11.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Garp Linyit İşletmesine
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/16209)
12.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Tunçbilek Termik Santraline
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/16210)
13.- İstanbul
Milletvekili Umut Oranın, son on yılda bankalarca ipotek tesis
edilen tarım arazilerine ilişkin sorusu ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/16402)
14.- Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurtun, Eskişehirde TOKİ tarafından
inşa edilen konutlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/16790)
15.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, yasa dışı avlanmaya
ilişkin Başbakandan sorusu ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/16807)
16.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bakanlık personelinin
e-mail ve sosyal medya hesaplarının denetlenip denetlenmediğine
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağın cevabı (7/16828)
17.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlunun, Giresunun Görele ilçesine
inşası planlanan katı atık bertaraf tesisine ilişkin
sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı (7/16901)
18.- Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, 2013 yılında Ispartada
yapılması planlanan yatırımlara ilişkin sorusu ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/16904)
19.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, 2013 yılında
Kahramanmaraşa yapılması planlanan yatırımlara
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/16907)
20.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bakanlığın
reklam, bilgilendirme, tanıtım ve halkla ilişkiler
harcamalarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/16909)
21.- Manisa Milletvekili
Sakine Özün, TKİ Ege Linyitleri İşletmesi Müessesesi
Müdürlüğünün faaliyetlerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/16921)
22.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, elektrik üretim ve tüketimi ile HES
projelerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/16922)
23.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, hidroelektrik santrallerine ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/16923)
24.- Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, 2013 yılında Ispartada
yapılması planlanan yatırımlara ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/16924)
25.- Çanakkale
Milletvekili Ali Sarıbaşın, Biga Organize Sanayi Bölgesine
doğal gaz hattı ulaştırılması ihtiyacına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/16925)
26.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın, Gümüşhanenin bir köyünde altın
üretimi yapan firmanın köy mezarlığına siyanür havuzu
kuracağı iddialarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/16926)
27.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükatamanın, elektrik faturalarına yansıtılan
kayıp-kaçak bedeline ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/16927)
28.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun, elektrik dağıtım
şirketleri tarafından elektrik sayaçlarının
değiştirilmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/16928)
29.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, 2013 yılında
Kahramanmaraşa yapılması planlanan yatırımlara
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/16930)
30.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, sokak aydınlatmasında LED ampullerin
kullanılmasının sakıncalarına ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/16931)
31.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bakanlığın
reklam, bilgilendirme, tanıtım ve halkla ilişkiler
harcamalarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı
(7/16932)
32.- Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplanın, TFFnin gelir ve giderleri ile
kulüplere verilen cezalara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı
Suat Kılıçın cevabı (7/16933)
33.- Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, 2013 yılında Ispartada
yapılması planlanan yatırımlara ilişkin sorusu ve
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıçın cevabı (7/16934)
34.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Bakanlıkta
araştırmacı kadrosuna atanan müdürler ile ilgili iddialara
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıçın
cevabı (7/16935)
35.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, spor faaliyetlerinde elektronik kart ve bilet
uygulamasına ve sporseverlerin kişisel verilerinin güvenliğine
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıçın
cevabı (7/16936)
36.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tanın, Erzurumdaki kış olimpiyatları
tesislerinde çalışan personele ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Suat Kılıçın cevabı (7/16937)
37.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun,
2013 yılında Kahramanmaraşa yapılması
planlanan yatırımlara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Suat Kılıçın cevabı (7/16938)
38.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, doping kontrol merkezine ilişkin sorusu ve Gençlik ve
Spor Bakanı Suat Kılıçın cevabı (7/16939)
39.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bakanlığın
reklam, bilgilendirme, tanıtım ve halkla ilişkiler
harcamalarına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat
Kılıçın cevabı (7/16940)
40.- Ankara Milletvekili
Bülent Kuşoğlunun, Vergi Denetim Kurulunun kurulması
sonrası yapılan denetim çalışmalarına ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/17023)
41.- Batman Milletvekili
Ayla Akat Atanın, çiftçilerin kullandığı mazotta ÖTVnin kaldırılmasına
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/17032)
42.- Balıkesir Milletvekili Namık
Havutçanın, Balıkesirin Bigadiç ilçesindeki bir köyün okul sorununa
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın
cevabı (7/17033)
43.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcının, tali komisyonlara ilişkin sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlamın
cevabı (7/17130)
44.- Balıkesir Milletvekili Ahmet
Duran Bulutun, kamu kurumlarında yer değiştirme ve görevde
yükselmedeki farklılıklara,
Sözleşmeli personelin kadroya
geçirilmesine,
İlişkin Başbakandan
soruları ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelikin cevabı (7/17172), (7/17177)
45.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, bağlı kurum ve
kuruluşların istisnai kadrolarına yapılan atamalara ve
bağlı kurum ve kuruluşlardaki görevden almalara ilişkin
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın
cevabı (7/17185)
46.- İstanbul Milletvekili Atila
Kayanın, kamu spotlarına ve RTÜK Başkanının bir
açıklamasına ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/17186)
47.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşinin, İsviçre Büyükelçiliğine
Basın Müşaviri olarak atanan bir kişiyle ilgili iddialara
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/17187)
48.- Bitlis Milletvekili Hüsamettin
Zenderlioğlunun, Bitlisteki kirliliğe ve ihtiyaç sahiplerine
dağıtılan kömürlerin kalitesine ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/17244)
49.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akarın, Kocaelinin Dilovası ilçesindeki çevre
kirliliğine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/17250)
50.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlunun, Giresunun Tirebolu ilçesinde
yapımı planlanan limana ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/17252)
51.- İstanbul
Milletvekili Umut Oranın, THY uçuşlarında yapılan içki
servislerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/17348)
52.- Yozgat Milletvekili
Sadir Durmazın, son on yılda özelleştirmeden elde edilen gelire
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/17350)
53.- Giresun Milletvekili Selahattin
Karaahmetoğlunun, tahsil edilen motorlu taşıtlar vergisi
miktarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/17353)
54.- Van Milletvekili
Özdal Üçerin, Vanda TOKİ tarafından yapılan afet
konutları ile ilgili sorunlara ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/17508)
55.- Gaziantep Milletvekili Edip Semih
Yalçının, Başpınar Organize Sanayi Bölgesinin Nizip
Çayına boşalttığı kimyasal atıkların yol
açtığı sorunlara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/17510)
56.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Manisada muhtaç aylığına bağlanan
kişi sayısına ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/17653)
57.- Mersin Milletvekili
Ali Özün, Suriye politikasının ekonomik etkilerine ilişkin
sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
(7/17726)
58.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, komşu ve Kuzey Afrika ülkeleri ile ticarete
ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın
cevabı (7/17727)
59.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun, 2023 hedefleri kapsamında
gerçekleştirilen projelere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/17975)
60.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın, milletvekillerine araç tahsis edilmesine
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet
Sağlamın cevabı (7/18350)
12 Mart 2013 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet
SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER:
Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Özlem YEMİŞÇİ
(Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 76ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Konuşma
süreleri beşer dakikadır. Hükûmet bu konuşmalara cevap
verebilir.
Gündem
dışı ilk söz, 12 Mart Erzurumun düşman işgalinden
kurtuluş yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Erzurum Milletvekili
Sayın Adnan Yılmaza aittir.
Buyurun Sayın
Yılmaz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Erzurum Milletvekili Adnan Yılmazın,
Erzurumun düşman işgalinden kurtuluşunun 95inci yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
ADNAN YILMAZ
(Erzurum) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; bugün hem
12 Mart Erzurumun düşman işgalinden kurtuluşunun 95inci
yıl dönümü hem de İstiklal Marşımızın kabulünün
92nci yıl dönümü münasebetiyle gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle, Genel Kurulu ve ekranları
başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Türkiye
Cumhuriyeti tarihinde müstesna bir yeri olan dadaşlar diyarı
Erzurumun düşman işgalinden kurtuluşu uğruna
kanlarını ve canlarını veren şehitlerimizi ve
gazilerimizi bu vesileyle minnet ve şükranla anıyorum.
Erzurum, günümüzden
beş bin yıl öncesine uzanan tarihî bir geçmişe sahiptir. Birçok
uygarlığa ev sahipliği yapmış, Yavuz Sultan Selimin
Mısır seferinden sonra Osmanlı topraklarına
katılmıştır. Tarihî İpek Yolu üzerinde bulunan
Erzurum, daha 1800lü yıllarda büyük ve gelişmiş bir
şehirdi. Osmanlı Devletinin doğu
sınırlarını oluşturması ve bir serhat şehri
olması nedeniyle Erzurum birçok düşman saldırılarına
muhatap olmuş, özellikle Ruslarla çıkan anlaşmazlıklar
sonucu büyük savaşlara sahne olmuştur.
Bugün Erzurumda hiçbir
aile yoktur ki Rus ve Ermeni savaşlarında şehit vermemiş
olsun. 1916-1918 yılları arasında vilayet
sınırları dâhilinde şehit sayısı 50 bindir. 12
Mart 1918 günü Erzurumda verilen hürriyet ve istiklal mücadelesi Millî
Mücadelemize ışık tutmuştur. 12 Mart 1918 günü Erzurumun
esaretten hürriyete, ölümden hayata kavuştuğu bir gündür.
Bağımsızlığımızın temelini
oluşturan cumhuriyete giden yolun en büyük kilometre taşı
Erzurumda atılmıştır. Erzurum mülki İslamın
kilidi olarak görülmüş, Gazi Mustafa Kemal 23 Temmuz 1919da Erzurum
Kongresini gerçekleştirmiş, Erzurum hemşehrisi ve mebusu
olmuştur; üniformasını burada çıkarmıştır,
Türk Bayrağı göndere Erzurumdan çekilmiştir.
Dün olduğu
gibi bugün de bu tarihî şehir stratejik öneminden, tarihî, kültürel ve
siyasi cazibesinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Bu konumundan
dolayı, Anadolu tarihiyle uğraşan tarihçilerin hemfikir
oldukları yegâne nokta: Erzurum yaylasına hâkim olan milletler bütün
Anadoluya hâkim olurlar. Bu yaylayı elinden çıkartan milletler er ya
da geç Anadoludaki hâkimiyetlerini de kaybederler.
Erzurumun
düşman işgalinden kurtuluşu, hürriyet aşığı
Erzurumlular için bugün büyük bir bayramdır. Bugün iklimsel zorluklara
rağmen 800 bine yaklaşan nüfusu, 83 bin öğrencisi, 2
üniversitesi, tarihî mekânları, turistik tesisleri ve yiğit
insanlarıyla tarımdan hayvancılığa,
sağlıktan turizme her alanda önemli gelişmelere sahne olan
Erzurum, kış sporları ve sağlık
yatırımları ile de çok anlamlı ve önemlidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ iktidarında
Erzuruma tarihi boyunca yapılmayan yatırımlar
yapılmıştır. Bu yatırımlar, Erzurum ve bölgemiz
kalkınmasında büyük katkı sağlamıştır. Bu
toprakları vatan yapan aziz şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi
şükranla anıyor, vatan savunmasında ön saflarda yer alan Nene
Hatun ve Kara Fatmalarımızı minnetle yâd ediyor, Allahtan
rahmet diliyorum.
İstiklal
Marşımızın kabulünün 92nci yıl dönümünde,
milletvekili olarak aynı sıfatı taşımakla onur
duyduğum, Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın.
diyen Mehmet Akif Ersoyu rahmet, şükran ve minnetle anıyor, tüm
hemşehrilerimizin kurtuluş coşkusuna ve kıvancına
yürekten katılıyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yılmaz.
Gündem
dışı ikinci söz, Balıkesirin sorunlarıyla Edremit,
Burhaniye ve Akçayda yaşanan sel felaketi hakkında söz isteyen
Balıkesir Milletvekili Sayın
Namık Havutçaya aittir.
Buyurun Sayın
Havutça. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Balıkesir Milletvekili Namık
Havutçanın, Balıkesirin sorunları ile Edremit, Burhaniye ve
Akçayda yaşanan sel felaketine ilişkin gündem dışı
konuşması
NAMIK HAVUTÇA
(Balıkesir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Balıkesir ilimiz Edremit ilçesi
hafta sonunda çok büyük bir felaket yaşadı.
Bakın, geçen
hafta sonu Balıkesir, Edremit, Akçay, Zeytinli, Güre son kırk
yılın en şiddetli yağışlarından birini
yaşadı ve bu, büyük bir sel felaketine yol açtı. Büyük bir
şanstır ki hiçbir vatandaşımızın burnu dahi
kanamadı. Bir şans diyorum çünkü sel felaketine neden olan
öncesindeki ve sonrasındaki unsurlar buradaki
insanlarımızın hayatının tehlikede olduğunun
göstergesidir.
Değerli
milletvekilleri, sel felaketi doğal bir afettir; doğru. Doğal
afetlerin pek çoğu önlenemezse de saptanan yerlerde yerleşimin
önlenmesi, baraj, set, ağaçlandırma gibi sel önleyici
çalışmaların yapılması bu tür önlemlerdir. Afetin
önlenmesi kadar afete hazır olmak da önemlidir.
Değerli
milletvekilleri, Edremitte yaşanan sel felaketinin sonuçlarına
baktığımızda bölge halkımızın afete
hazırlıksız yakalandığını görüyoruz. Bu
hazırlıksızlığın nedeni halkın
uyarılmasındaki gecikmedir. Bakınız, cumartesi saat
17.00-23.00 saatleri arasında metrekareye 169 kilogram yağış düşmüş. Meteoroloji, lokal
olduğu söylenen bu yağışın uyarısını
ilgili yerlere yani valilik ve AFADa ilk uyarısını saat 19.45
civarında yapmış. İkinci uyarı ise 22.00
sularında yapılmış.
Bakın,
şu fotoğraflar, değerli milletvekilleri, yaşanan felaketin
boyutlarını göstermesi açısından çarpıcıdır.
Vatandaşın malları telef olmuş, yine caddeler, sokaklar
büyük bir felaketle karşı karşıya.
Şimdi, bu
tablo karşısında, bu kadar büyük acının
yaşandığı, felaketin yaşandığı bir
ortamda bakıyoruz çok büyük bir beceriksizlik, koordinasyonsuzluk
Vatandaş,
dün daha, bizi Edremitin bir mahallesinden arıyor Buraya bir devlet yetkilisi gelmedi, bizim
derdimiz ne çaresi ne sormadı. diyor.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, Balıkesir, esasında, bu felaketleri bu
yıl 6ncı kez yaşadı. Bakın, biz felaketlerle
başa çıkmasını yaşaya yaşaya öğreniyoruz.
Aynı şekilde, geçtiğimiz sene içerisinde Marmara Adasında
da felaketler yaşandı.
Şimdi -soruyoruz
belediye başkanlarımıza- belediye başkanımız
şunu söylüyor: Edremitte 3 tane çay var: Güre Çayı, Edremit
Çayı, Kanlıca Çayı. DSİ, bunları ıslah et.
Etmiyor. Biz yapalım. Ona da izin vermiyor. Göstere göstere felaketin
geldiği
Siz imar gereken menfezleri temizlemezseniz, gereken
çalışmaları yapmazsanız bu felaketlerin yaşanması
elbette kaçınılmaz.
Yine, Marmaradaki
felaketle ilgili devletin tespit ettiği zarar 3 trilyon lira ama bizim
belediyemize gönderilen para 850 milyar lira. Şimdi, bu parayla hangi
yarayı saracaksınız? Benzer şekilde, Edremitteki
yurttaşlarımızın
Az önce fotoğraflarda manzarayı
gördünüz.
Ben buradan AFAD genel
müdürlüğüne, ilgili Bakana çağrı yapıyorum:
Gönderdiğiniz paraları takip edin. Marmara Adasında
Belediyemize tek kuruş para gitmedi. Vatandaşın
yaralarını sararken belli bir ayrım kriterine göre mi hareket
edeceksiniz? Sayın Bakana buradan sesleniyorum: Bakın, Edremitte,
Gürede, Zeytinlide, Akçayda belediye başkanlarımız
zararları bire bir tespit ettirdi, raporları elimizde. Ama
perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Marmara Adasında
da tespit ettirmiştik. Marmaradaki vatandaşlarımız diyor
ki bize: AKPye yakın olan beldelere, belediyelere yardımlar gitti,
vatandaşların yaraları sarıldı, bize tek kuruş
para verilmedi. Bunu Marmara Belediye Başkanımız söylüyor.
Aynı endişeleri Edremitle ilgili taşıyoruz. Bakın,
Edremitin yollarından AKPlisi de CHPlisi de MHPlisi de geçiyor.
Oradaki vatandaşımız hangi partidendir, hangi inançtandır
biz bilmiyoruz ama buradan çağrımız budur: Türkiye Cumhuriyetinin
sınırları içerisinde tüm yurttaşlarımızın
acılarının giderilmesi, zararlarının
karşılanması için hiçbir ayrım gözetmeksizin inanç,
ırk, renk, din ayrımı gözetmeksizin, aynı ölçüde, aynı
mesafede onların yaralarının sarılmasını
istiyoruz.
Ben,
Balıkesirin yiğit insanlarına, zeytinin bölgesine çok
geçmiş olsun diyorum ve onların yaralarının bir an önce
sarılması için Hükûmete ve ilgili bakanlara buradan çağrıda
bulunuyorum.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Havutça.
Gündem
dışı üçüncü söz, Erzurumdaki TOKİ konutlarında oturanların
sorunları hakkında söz isteyen Erzurum Milletvekili Sayın Oktay
Öztürke aittir.
Buyurun Sayın
Öztürk. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Erzurum Milletvekili Oktay Öztürkün, Erzurumdaki
TOKİ konutlarında oturanların sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
OKTAY ÖZTÜRK
(Erzurum) Bugün Erzurumun düşman işgalinden kurtuluşunun
95inci yıl dönümü. Ecdadımızın bugün bu Mecliste, bu
topraklarda bu inançla, bu bayrakla, bu ezanla yaşayabilmemiz için aldığı can,
döktüğü kan bizler için önemli manalar ifade ediyor. Duruşumuz,
inancımız şehitlerimizin ruhunu sızlatmayacak, dökülen
kanı anlamsız kılmayacaktır. Ezanın sesi
kulaklarımızda çınlamaya devam edecek, bayrağımız
gök kubbeden memleketimizi örtmeye devam edecektir. Ne bin yıllık
kardeşliğimizi ne de vatanımızı kimseye
peşkeş çektirmeyeceğiz. Bu, doksan beş yıl önce
Erzurumda olduğu gibi, Sakaryada, Çanakkalede bizler için şehit
olan bütün ecdadımıza sözümüzdür.
Şehitlerimizi
rahmetle anarken, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri
saygıyla selamlıyorum. Bütün Erzurumluların kurtuluş
gününün, bütün ömürleri boyunca bu coşkunun devam etmesini niyaz ediyorum.
Doksan beş
yıl önce düşman işgalinden kurtulan Erzurumun, Erzurumlunun bir
kısmının 21inci asırda yaşanmaması gereken
birtakım olaylardan yakasını kurtaramadığını
ifade etmek üzere huzurlarınızda bulunuyorum. Sosyal
Yardımlaşma Vakfı 1+1 konutları ve o konutlarda yaşayan,
mağdur olmuş, mağdur edilmiş
vatandaşlarımızın sorunları hakkında
bilgilendirmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, sizlere anlatacağım konu ülkemizin birçok yerinde
yaşanıyor. Ben sadece Erzurumda yaşananlardan bir
kısmına değinmek istiyorum. Sosyal Yardımlaşma
Vakfı öncülüğünde TOKİ tarafından yapılan 456 konut,
yerleşim yeri itibarıyla sosyal hayattan mahrum, toplu
taşıma hizmetlerini alamayan, âdeta aileleri yarı açık bir
cezaevine hapsetmiş bir cezalandırma şekline
dönüşmüştür. Nitekim, burada yaşayan insanlar,
yaşadıkları bölgeye Belene Kampı adını
vermişlerdir. Bizzat yerinde görmüş, yerleşim yeri sakinlerinin
sıkıntılarına şahit olmuş bir
arkadaşınız olarak bu meseleyi en yalın hâliyle anlatmaya
gayret edeceğim.
Konutların
hak sahiplerine tesliminde bir kısım eksiklikler olmasına
rağmen Bilahare bu eksiklikler yerine getirilecek. denilerek insanlar bu
konutlara yerleştirilmiş ama o gün bugün bunların semtine
uğrayan hiçbir kimse yok, yüklenici firma da sözlerini yerine
getirmemiştir. Bu konutlardaki ailelerin zaten dar gelirli olmaları
hiç hesaba katılmamış ve dikkate
alınmamıştır. 456 konutluk evlere yerleşen aile
sayısı 300 civarındadır, geriye kalan boş dairelerin
yakıt ve ortak giderleri bu sitede oturanlar tarafından
karşılanmaktadır. Bu da her aileye artı bir maliyet
getirmekte, 400 lira civarında bir maliyete sebebiyet vermektedir. Gün
geçtikçe de bu problemlere problemler eklenmekte, toplu konut sakinleri
sıkıntılarını çözecek bir makam arama gayreti
içerisine girmişlerdir.
Muhterem
milletvekilleri, ev sahibi olma hayallerini kuran bu dar gelirli
vatandaşlarımızın mutlu yaşamalarını
sağlamak, imkânlarını artırmak ve
sıkıntılarını çözmek elbette ki Hükûmetin işidir.
Ne yazık ki bu aralar bütün enerjisini İmralıdaki bebek
katilinin himmetine yönelten Hükûmet, Erzurumda unuttuğu bunca
vatandaşı gibi, ülkemizin daha nice yerlerinde kimleri
unutmuştur varın siz düşünün.
Bu aileler
çocuklarını en yakın okul olan Hilalkent İlkokuluna
gönderdiklerinde bölgedeki diğer site sakinlerinin, diğer konutlarda
yaşayan insanların okul idaresine yaptıkları baskı
sonucu çocuklarının sınıflarını ayırmakta,
bu yörelerden gelen çocuklarla kendi çocuklarının aynı
sınıflarda okumaması için okul idaresine baskı
yapmaktadırlar. Konutların 30 metre önünden her gün tren geçmekte ve
bunun için hiçbir tedbir alınmamaktadır. O körpe dimağların
sosyal ayrımcılığa maruz kalmaları gibi can
güvenliklerinin de herhâlde hiç önemi kalmamıştır.
Buralarda 6-7
nüfuslu aileleri 35-40 metrekarelik evlere layık görürseniz, sonra da
süslü düğünlerde yaptığınız nikah şahitliği
törenlerinde En az 3 çocuk istiyorum. edebiyatınızın hiçbir
anlamı kalmaz. Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Lütfen,
bir Erzuruma gidin de aynada kendinizi görün.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Millî Savunma
Bakanı Sayın İsmet Yılmaz gündemin sözlü sorular
kısmının 1, 15, 94, 101, 136, 137, 160, 161, 180, 185, 196, 219,
235, 236, 237, 239, 256, 264, 279, 280, 286, 299, 300, 302, 303, 320, 321, 322,
326, 327, 328, 369, 370, 373, 380, 383, 388, 404, 430, 462, 463, 510, 521, 523,
552, 553, 624, 880, 905, 909, 968, 994, 1024, 1114, 1202, 1277, 1477, 1598 ve
1706ncı sıralarında yer alan önergeleri birlikte
cevaplandırmak istemişlerdir.
Sayın
Bakanın bu istemini sırası geldiğinde yerine
getireceğim.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup bilgilerinize sunacağım:
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Sudan Ulusal
Meclisi Başkanı Ahmed İbrahim El Tahir
başkanlığındaki bir heyetin ülkemizi ziyaret etmesinin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 5/3/2013
tarihli ve 43 sayılı Kararı ile uygun bulunduğuna
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
tezkeresi (3/1173)
7/3/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Sudan Ulusal
Meclisi Başkanı Sayın Ahmed İbrahim El Tahir
başkanlığındaki heyetin ülkemizi ziyaret etmesi, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 5/3/2013 tarihli
ve 43 sayılı Kararı ile uygun bulunmuştur.
Söz konusu heyetin
ülkemizi ziyareti, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanunun 7nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgilerine
sunulur.
Mehmet Sağlam
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Başkanı
Vekili
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Şimdi,
sisteme giren arkadaşlarımıza birer dakika süre vereceğim.
Birinci
sırada Sayın Bayraktutan.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın, Erzurum ili ile Artvinin Arhavi ilçesinin
kurtuluşunun 95inci yıl dönümünü kutladığına
ilişkin açıklaması
UĞUR
BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bugün 12 Mart
1918, Erzurumun kurtuluşunun yanında aynı zamanda da Artvinin
Arhavi ilçesinin de kurtuluş günü, 95inci kurtuluş gününü
kutluyoruz. Ben hem Erzurumluların hem Artvin Arhavi ilçemizin
kurtuluşunu kutluyorum.
İstiklal
Savaşı sırasında güzel yurdumuz işgal edilmeye
başlanmış, Arhavi de işgal edilen yurt köşelerimizden
biridir. Kurtuluş Savaşımızda yurdun her bir yanında
olduğu gibi yöremizde de milis kuvvetlerimiz ile silahlı
kuvvetlerimiz ve işgalci düşman güçleri arasında amansız
mücadeleler olmuştur. 23 Mart 1915te Hopayı işgal eden Rus
kuvvetleri Hopa-Arhavi arasındaki mesafeyi yirmi günde geçebilmiş ve
15 Mart 1915te Arhavinin doğu kısmını ele
geçirmişlerdir. Kapisre Deresinin batı yakasına çekilen milis
kuvvetleri burayı müdafaa etmiş ve düşmana bir yıl süreyle
geçit vermemiş ve 12 Mart 1918 tarihinde düşman güçlerinden Arhavi
temizlenmiştir.
Ben, bir kere
daha, bu vesileyle, Türkiye Büyük Millet Meclisinden Arhavililerin ve
Arhavinin kurtuluş yıl dönümünü kutluyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bayraktutan.
Sayın
Yeniçeri.
2.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, İstiklal Marşının kabul
edilişinin 92nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İstiklal bir
milletin haysiyeti, onuru ve istikbalidir. Tarihî milletler tarihin aktörü olan
milletlerdir. İstiklal marşları tarihe karşı
yazılır. Mehmet Akif de öyle yapmıştır. İstiklal
Savaşını yapmak kadar İstiklal Marşını
yazacak Mehmet Akifler de önemlidir. Mehmet Akif Allah bu millete bir daha
İstiklal Marşı yazdırmasın. demişti. Bugün de
Türkü, Atatürkü, Türkiyeyi ve Türk milletini Anayasadan çıkarmaya
çalışan yerli gafiller var. Yabancılaşmış
yerlilere İstiklal Marşının kabul edilişinin 92nci
yıl dönümünde bir kez daha hatırlatmak isterim: Türk milletini
Anayasadan çıkarmadan önce gücünüz yetiyorsa Türkleri Anadoludan
çıkarınız. Sizler buna teşebbüs ettiğinizde de Akifin
ruhu ile yeni bir İstiklal Marşı yazmaya Türk milletinin
hazır olduğunu millet adına buradan hatırlatmak isterim.
Başta Mehmet
Akif Ersoy olmak üzere, bütün şühedanın ruhu şad, mekânı
cennet olsun. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yeniçeri.
Sayın
Erdemir
3.- Bursa Milletvekili
Aykan Erdemirin, Kardeş Türküler müzik grubunun 20nci
yılını kutladığına ilişkin
açıklaması
AYKAN ERDEMİR
(Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Kardeş Türkülerin 20nci yılını 9 Mart
2013 Cumartesi akşamı İstanbulda 1.500 kişinin bir yürek
seslendirdiği türkülerle, ağıtlarla, deyişlerle, semahlarla
ve uzun havalarla kutladık. Kardeş Türküler, yirmi yıldır
çok dilli, çok sesli, rengâheng bir ülkenin ruhu, nefrete ve
ayrımcılığa karşı kardeşliğin ve bir
arada yaşamın sesi, soluğu oldu.
Ülkemiz sahnemiz
gibi olsun. diye yola çıkan Kardeş Türküleri kutluyorum. Feryal
Öney ve Vedat Yıldırım başta olmak üzere emeği geçen
tüm sanatçılarımızı tebrik ediyorum, nice yirmi
yıllara diyorum.
Ülkemiz de
tıpkı Kardeş Türkülerin sahnesi gibi olsun inşallah.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Erdemir.
Sayın
Doğru
4.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Ordu ilinin büyükşehir olmasıyla ilgili
tasarının içerisinde Tepealan ve Çayırkent beldelerinin ilçe
olmalarıyla ilgili tekliflerin de yer almasının
beklenildiğine ilişkin açıklaması
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Karadeniz
Bölgemizin güzel şehri Ordu ilinin nüfusunun 750 bini geçmesi
dolayısıyla büyükşehir olmasıyla ilgili kanun
tasarısının önümüzdeki günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündemine geleceği ifade ediliyor. Bu kanunun içerisine girmek için,
Tepealan ve Çayırkent beldeleriyle 13 köyün beraberce, ilçe
olmalarıyla ilgili teklifleri vardır. İlçe olmaları
teklifine iktidardaki siyasi parti yetkilileri de söz vermişlerdir.
Verilen sözlerin tutulmasını bölgedeki öğretmeninden
işçisine, çiftçisine kadar 22 bin kişi beklemektedir.
Meclisin, bütün
siyasi partilerin ve yetkililerin ilgisini bekliyor, saygılar sunuyoruz.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Doğru.
Sayın
Halaman
5.- Adana Milletvekili
Ali Halamanın, İstiklal Marşının kabul
edilişinin 92nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ALİ HALAMAN
(Adana) Başkanım teşekkür ederim.
Millet
varlığımızın örselendiği bir dönemi
yaşıyoruz. İstiklal Marşı, millî şuuru ve inanç
dünyamızı temsil eder. Doksan iki yıl önce Mehmet Akif Ersoy
tarafından yazılmış, 12 Mart 1921de Türkiye Büyük Millet
Meclisi İstiklal Marşını kabul etmiş. Mehmet Akif
Ersoya, rahmetliye yazdığı için teşekkür ediyoruz, Allah
razı olsun diyoruz, kendisine de Allahtan rahmet diliyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Halaman.
Sayın
Aydınlıoğlu
6.- Balıkesir
Milletvekili Ali Aydınlıoğlunun, Balıkesirin
Edremit ilçesinde yaşanan sel felaketine ilişkin açıklaması
ALİ
AYDINLIOĞLU (Balıkesir) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Geçtiğimiz
hafta sonu Balıkesirimizin Edremit ilçesinde büyük bir sel felaketi
yaşanmış, Edremitimizin Güre, Akçay ve Zeytinli beldelerinde
gerçekten bir felaket yaşanmıştır. Yağışlar
maalesef gece yarısına kadar devam etmiş ve metrekareye 169
kilogram yağış düşmüştür.
Bu hafta sonu
bizler de gidip bölgemizde incelemeler yaptık, zarar gören
vatandaşlarımızı yerinde ziyaret ettik. Evlerin, iş
yerlerinin gerçekten mağdur durumunu gördük. Ayrıca valimiz
oradaydı, Karayolları Bölge Müdürlüğümüzün ekipleri
oradaydı, Devlet Su İşleri Bölge Müdürlüğümüzün ekipleri
oradaydı. Şu anda acil bir vaziyette, zarar ziyan gören
insanlarımızın tespitleri yapılıyor. Bu tespitlerden
sonra inşallah hızla zararlar ödenmeye başlanacaktır.
Daha önceki
yağışta da böyle bir mağduriyet yaşandı. Onunla
ilgili olarak Balıkesir Valiliğimize 5 trilyon lira bir para geldi,
gerek derelerin ıslahı gerek kara yollarında yapılacak
çalışmalar için. Bölge halkımızın sürekli olarak
yanındayız. İnşallah en kısa zamanda
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aydınlıoğlu.
Sayın
Karaahmetoğlu
7.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlunun, 31/12/2012 tarihine
kadar Çiftçi Kayıt Sistemindeki bilgilerini güncellemeyen
fındık üreticileri için telafi edici bir süre tanınması
gerektiğine ilişkin açıklaması
SELAHATTİN
KARAAHMETOĞLU (Giresun) Sayın Başkan, fındık
üreticisine alan bazlı gelir desteği ödemesinin sona ermesinin
ardından 2012, 2013, 2014 yıllarını da kapsayacak
şekilde ödemelere devam edileceği belirtilmiştir. Buna
ilişkin Bakanlar Kurulu kararı ardından 2013/4 no.lu Tebliğ
12 Şubatta Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe
girmiştir.
2012
yılı için alan bazlı gelir desteği ödemelerinin söz konusu
olamayacağını düşünen ve 31 Aralık 2012 tarihine kadar
Çiftçi Kayıt Sistemindeki bilgilerini güncellemeyen fındık
üreticisi belgelerine sahip üreticilerimize bundan yararlanabilmesi için telafi
edici bir süre tanınması mağduriyet yaşamamaları için
gerekmektedir.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Karaahmetoğlu.
Sayın Macit
8.- İstanbul
Milletvekili Muhammet Bilal Macitin, 12 Mart 1971
Muhtırasının 42nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
MUHAMMET
BİLAL MACİT (İstanbul) Teşekkür ederim.
Bugün 12 Mart 1971
muhtırasının 42nci yılı. Hükûmetin istifasıyla sonuçlanan
muhtıra sonrası Bu politikacıları sille tokat kovalamak
lazım. diyen gazeteciler de oldu, muhtırayı destekleyen,
devrim diyenler de. Ancak bunların yanında, Meclis böyle bir
yazıya muhatap değil. diyen ve Mecliste muhtıranın
okunmasına karşı çakın Denizli Milletvekili Hasan
Korkmazcan da vardı. Yine Eğer bu muhtıraya itiraz edilmezse
parlamento yok hükmünde sayılır. diyen Sivas Milletvekili Kadri
Eroğan da ve son olarak, Senatoda okunduktan sonra muhtıraya sert
tepki koyan ve sırf bu nedenle kimi senatörlerin başkanlıktan
istifa etmesini istediği Senato Başkanı Tekin Arıburun da
vardır. Tarih muhtırayı kutlayanları da, siyasete yapılan
antidemokratik müdahalelere cesur bir şekilde Durun kalabalıklar, bu
cadde çıkmaz sokak! diyenleri de unutmayacaktır.
Teşekkürler.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Macit.
Sayın
Türkoğlu
9.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun, İstiklal
Marşının kabul edilişinin 92nci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün
İstiklal Marşının Türkiye Büyük Millet Meclisince
kabulünün 92nci yıl dönümü. Bu vesileyle, merhum Şair Mehmet Akif
Ersoyu rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz.
Mehmet Akif
İstiklal Marşı
yarışmasında verilen ödülü almayacak kadar gözü tok
biriydi. Mehmet Akif derin bir İslam bilgisi olan, hafız
olmasına rağmen Kuran tefsiri görevini yazamam. diyen mütevazı
bir şahsiyet idi. Mehmet Akif, yurdumun üstünde tüten en son ocak sönmeden
al sancağın inmeyeceğine inanan biriydi. Mehmet Akif, Mustafa
Kemal için Allah benim ömrümden alsın, ona versin. diyen bir Atatürk ve
cumhuriyet âşığıydı. Mehmet Akif, bayrağa hitap
ederken, Arnavut kökenli olmasına rağmen, Türk milletini kastederek
Kahraman ırkıma bir gül. diyecek kadar Türk idi.
Bu vesileyle, bugün
kimliğini kaybetmiş bahtsızlara Mehmet Akifin örnek
olmasını, ümitsizliğe düşmüş, ümidini
kaybetmişlere de İstiklal Marşımızın ilham
olmasını diler, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Türkoğlu.
Sayın
İrbeç
10.- Antalya Milletvekili
Yusuf Ziya İrbeçin, İstiklal Marşının kabul
edilişinin 92nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
YUSUF ZİYA
İRBEÇ (Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İstiklal
Marşımızın kabul edilişinin 92nci yıl dönümünü
kutluyor, Türk milletinin bağımsızlığa, Hakka,
vatanına ve dinine bağlılığını veciz bir
şekilde dile getiren millî şairimiz Mehmet Akif Ersoyu saygı ve
rahmetle anıyoruz.
Tarih 16 Haziran
1936, Mehmet Akif son günlerini yaşayan bir hastadır. Bir ara söz
İstiklal Marşına geldiğinde Mehmet Akifin gözleri
açılır ve hasta bakıcının yardımıyla
doğrularak anlatmaya başlar: İstiklal Marşı, o günler
ne samimi ne heyecanlı günlerdi, o şiir milletin o günkü
heyecanının bir ifadesidir. Binbir fecâyi karşısında
bunalan ruhların ızdıraplar içinde halis dakikalarını
beklediği bir zamanda yazılan o marş o günlerin kıymetli
bir hatırasıdır. O şiir bir daha yazılamaz, onu ben de
yazamam. Onu yazmak için o günleri görmek, o günleri yaşamak lazım. O
şiir artık benim değildir, o, milletin malıdır. Benim
millete karşı en kıymetli hediyem budur. Bu vesileyle istiklal
şairimize ve bütün şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın İrbeç.
Değerli
arkadaşlarımız, sisteme giren başka
arkadaşlarımız da var ama 10 kişiye söz veriyoruz
bildiğiniz gibi, diğerlerinden özür diliyorum.
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) 4-5 kişi kaldı Sayın Başkan, verseniz ne
olur.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, okutuyorum:
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 29 milletvekilinin, 11/6/1981 tarihinde idam
edilen Veysel Güney'in cesedinin kaybedilmesinde ihmali ve kasıtları
olan kişi ve kurumların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/535)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Veysel Güney, 11
Haziran 1981 tarihinde idam edilmiştir. İdam edildikten sonra Güney'in
cesedi ailesine vermesi için Yüzbaşı Burhan Erdem'e teslim
edilmiştir. Ancak Burhan Erdem cesedi ailesine teslim etmemiştir ve
Güney'in cesedi o günden beri kayıptır. Güney'in ailesinin ve
bazı dernek ve vakıfların çabası da sonuçsuz
kalmıştır. Devlet eliyle öldürülen birinin cesedinin
kaybedilmesi kamuoyu tarafından eleştirilere neden olmaktadır ve
Veysel Güney'in ailesi mağdur durumdadır. Anayasanın 98,
İç Tüzükün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca söz konusu olayda
ihmal ve kasıtları olan kişi ve kurumların tespit edilmesi
ve Veysel Güney'in cesedinin bulunması için Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
02/02/2012
Gerekçe:
Veysel Güney 12
Eylül darbesinden sonra Gaziantep'te yaralı olarak ele geçirilmiş ve
ikinci duruşmada idam cezasına
çarptırılmıştır. Güney'in kendisini savunmasına
olanak tanınmadan verilen bu ceza, 11 Haziran 1981 tarihinde infaz
edilmiştir. Cumhuriyet Savcısı Mete Göktürk tarafından
düzenlenen belgeden cesedin Veysel Güney'in babası Ali Güney'e teslim
edilmek üzere Yüzbaşı Burhan Erdem'e verildiği
anlaşılmaktadır. Yüzbaşı Burhan Erdem ve Hükûmet
tabibinin de imzasını taşıyan bu tutanağa rağmen
cenaze aileye teslim edilmemiştir.
Kararın
infazından sonra Veysel Güney'in cesedi Yüzbaşı Burhan Erdem'e
teslim edilmiştir. Burhan Erdem cesedi ailesine teslim etmemiştir ve
o günden beri Veysel Güney'in ailesinin ve bazı dernek ve
vakıfların çabasına rağmen cesede
ulaşılamamıştır.
2006
yılında medyada yer alan haberler sonucu Veysel Güney'in mezarı
aranmaya başlanmıştır. Yerel bir gazetede yer alan, Veysel
Güney'in Gaziantep Eski Mezarlığında gömülü olduğu ve
"faili meçhul" olarak kaydedildiği haberi üzerine aramalar
Gaziantep'te yoğunlaşmıştır.
Söz konusu
Mezarlık Müdürlüğü, kayıtları incelemiş ancak net bir
bilgiye ulaşamamıştır. Mezarlık Müdürlüğü o dönem
mezarlıkta çalışan birinin yardımına
başvurmuştur. Görevli, olayı
hatırladığını belirterek, bir mezar göstermiştir.
Söz konusu mezar yeri tespit edilince savcılığa başvuru
yapılmış ve mezarın açılarak DNA testinin yapılması
istenmiştir. Savcılık bu başvuruyu kabul etmiş ve
mezar açılmıştır.
Mezarlık
görevlisinin söylemleri ile açılan mezar uyuşmuş ve mezardan bir
iskelet çıkarılmıştır. Çıkarılan iskeletin
tamamı önce İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderilmiştir. Bir
ayı geçen bir süreçten sonra İstanbul Adli Tıp Kurumu görev
bölgesinde olmadığı gerekçesiyle örnekleri tekrar Gaziantepe
göndermiş, yapılan yeni başvuruyla örnekler bu kez Ankara Adli
Tıp Kurumuna gönderilmiştir. Ankara Adli Tıp Kurumu, Veyselin
kardeşinden alınan örneklerin gönderilen iskeletle
uyuşmadığını, anne, babasından alınacak
örneklerle bir kez daha inceleme yapılmasının uygun
olacağını söyleyen bir rapor düzenlemiş; anne, babadan
alınan örnekler gönderildiğinde de uyuşma
sağlanmadığını açıklamıştır.
Veysel Güney'in
gömüldüğü düşünülen mezarın pafta numarası da,
mezarlıkta bulunmamaktadır. DNA eşleşmesinin olmaması
ve pafta numarasının söz konusu mezarlıkta bulunmaması
üzerine Gaziantep Eski Mezarlığındaki aramalar
sonlandırılmıştır.
Adresine
ulaşılamadığı gerekçesiyle, bu süreçte
Yüzbaşı Burhan Erdem'in ifadesine
başvurulmamıştır. Oysa, resmî belgeler doğrudan Burhan
Erdem'i işaret etmektedir. Veysel Güney'in idamı sonrası
düzenlenen belgede imzası bulunan Cumhuriyet Savcısı Mete
Göktürk ve hekimin de tanıklıklarına başvurulması
gerekmektedir.
Veysel Güney
artık "mezarı meçhul" olarak anılmamalıdır.
Anayasanın 98, İç Tüzükün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca
söz konusu olayda ihmal ve kasıtları olan kişi ve
kurumların tespit edilmesi ve Veysel Güney'in cesedinin bulunması
için Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif
ederiz.
1) Veli Ağbaba (Malatya)
2) Ümit Özgümüş (Adana)
3) Musa Çam (İzmir)
4) Süleyman Çelebi (İstanbul)
5) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
6) Uğur Bayraktutan (Artvin)
7) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
8) Levent Gök (Ankara)
9) İlhan Demiröz (Bursa)
10) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
11) Osman Aydın (Aydın)
12) Sakine Öz (Manisa)
13) Kazım Kurt (Eskişehir)
14) Bedii Süheyl Batum (Eskişehir)
15) Aykan Erdemir (Bursa)
16) Binnaz Toprak (İstanbul)
17) Mahmut Tanal (İstanbul)
18) Alaattin Yüksel (İzmir)
19) İhsan Özkes (İstanbul)
20) Mevlüt Dudu (Hatay)
21) Aykut Erdoğdu (İstanbul)
22) Osman Oktay Ekşi (İstanbul)
23) Rıza Türmen (İzmir)
24) İzzet Çetin (Ankara)
25) Osman Taney Korutürk (İstanbul)
26) Sinan Aydın Aygün (Ankara)
27) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
28) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
29) Kemal Değirmendereli (Edirne)
30) Namık Havutça (Balıkesir)
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 22 milletvekilinin, erken
yaşta büyük şehirlere göç ederek çalışmak zorunda kalan
çocuk ve gençlerin iş ve sağlık güvencelerine ilişkin genel
durumun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/536)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Yaşadıkları bölgelerde iş bulamadıkları
için ülkenin muhtelif yerlerine göç ederek bekâr evlerinde kalan ve düşük
ücretler karşılığında çalışarak
memleketlerindeki ailelerine destek olmaya çalışan on binlerce genç
var. Ülkemizde ekonomik büyüme sürdüğü hâlde istihdam alanında
aynı oranda bir büyüme söz konusu olmamaktadır. Bu nedenle de
gençler, çocuklar hem yaşamlarını sürdürmek hem de ailelerine
destek olmak amacıyla memleketlerini terk ederek büyük şehirlere göç
etmek zorunda kalmaktadırlar. 2012 yılı, küçük bir
azınlık dışında, ülkemizin gençleri için
işsizlik, göç, açlık ve hatta ölüm yılı olarak belirmeye
başladı bile. Zira, yılın ilk ayının son
günlerinde, Diyarbakır'dan İstanbul'a çalışmak için gelen
Abdullah Çelik (23), Murat Çelik (15), Şahin Çelik (19), İbrahim
Yılmaz (18) ve kimliği henüz tespit edilemeyen bir
vatandaşımız daha feci şekilde yanarak hayatlarını
kaybettiler. İsmi anılan gençler aynı ailenin mensubu.
Diyarbakır'da istihdam alanı bulamadıkları için son bir
şans olarak İstanbul'un yolunu tutmuşlar. Yaşlarından
da anlaşılacağı gibi lise ve üniversite okumaları
gereken bu gençler, karınlarını doyurmak için ailelerini
arkalarında bırakıp İstanbul'un Fatih semtindeki tek göz
bir eve sığınmış ancak evdeki ilk günlerinde yanarak
hayatlarını yitirmişlerdir.
TÜİK
rakamlarına göre sadece Diyarbakır'dan 2009-2010 yılları
arasında göç eden 10 ile 24 yaş arası çocuk-genç
sayısı 15.789'dur. Bu oran sadece kayıt altına
alınmış ve resmî istatistiklere yansımış olan
sayıya işaret ediyor. Dolayısıyla gerçek rakamların,
yani kayıt dışı iç göç oranının çok daha dramatik
bir yükseliş gösterdiğini tahmin etmekteyiz. Nitekim Fatih'te
hayatını kaybeden 5 gencin de henüz muhtarlığa kayıt
yaptırmadıkları ortaya çıkmıştır. Elim olay
neticesinde yaşamını yitiren gençlerin tek göz evlere
sığınıp kira giderini paylaşmak zorunda kalan ve
ısınmak için ilkel elektrik ısıtıcısı
kullanan on binlerce gençten sadece 5i olduğu ortadadır. Benzer
hadiselerin ne kadarının basına yansıdığı
ise meçhuldür.
Çalışmak
üzere büyük şehirlerimize göç eden çocuklarımız ve
gençlerimizin, soğuk bekâr evlerine sürükleyen, her türlü hastalık ve
hatta ölümle karşı karşıya getiren ekonomik, siyasal ve
sosyolojik koşulların araştırılması,
yaşadıkları sorunların çözümü için kalıcı
politikaların hayata geçirilmesi, toplumumuz ve bu insanlarımızın
geleceği için önem arz etmektedir.
Değişik
nedenlerle büyük şehirlere göç eden, ailelerinden uzakta yaşamak ve
erken yaşta çalışmak zorunda kalan çocuklarımız ve
gençlerimizin; iş ve sağlık güvencelerine ilişkin genel
durumun tespit edilmesi, yaşam ve iş koşullarının
iyileştirilmesi, her türlü istismara açık olan bu kesimin var olan
risklere karşı korunmasına yönelik kalıcı
politikaların oluşturulması amacıyla Anayasanın 98 ve
İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
2) Ali Serindağ (Gaziantep)
3) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
4) Muharrem Işık (Erzincan)
5) Aylin Nazlıaka (Ankara)
6) Bülent Tezcan (Aydın)
7) Haydar Akar (Kocaeli)
8) Hasan Akgöl (Hatay)
9) Turgay Develi (Adana)
10) Erdal Aksünger (İzmir)
11) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
12) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
13) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
14) Tolga Çandar (Muğla)
15) Levent Gök (Ankara)
16) Şafak Pavey (İstanbul)
17) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
18) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
19) Hurşit Güneş (Kocaeli)
20) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
21) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
22) Mahmut Tanal (İstanbul)
23) Namık
Havutça (Balıkesir)
3.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 21 milletvekilinin, ülkemizin mağara
turizmi potansiyelinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/537)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizin mağara turizmi konusundaki potansiyelinin
araştırılarak, alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla, Anayasa'nın 98inci ve TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri uyarınca Meclis
araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ve talep ederiz.
1) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Sinan Oğan (Iğdır)
4) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
5) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
6) Seyfettin Yılmaz (Adana)
7) Bülent Belen (Tekirdağ)
8) Cemalettin Şimşek (Samsun)
9) Necati Özensoy (Bursa)
10) Reşat Doğru (Tokat)
11) Muharrem Varlı (Adana)
12) Özcan Yeniçeri (Ankara)
13) Sümer Oral (Manisa)
14) Mehmet Günal (Antalya)
15) Ali Öz (Mersin)
16) Zühal Topcu (Ankara)
17) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
18) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
19) Ali Halaman (Adana)
20) Yıldırım Tuğrul Türkeş (Ankara)
21) Murat Başesgioğlu (İstanbul)
22) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
Gerekçe:
Üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemiz, turizm
potansiyeli bakımından pek çok ülkeyi kıskandıracak bir
coğrafi konumda yer almaktadır. Ülkemiz, on iki ay dört mevsim her
alanda turizme hizmet verebilecek bir şekilde güzellikleri ve özellikleri
üzerinde barındırmaktadır.
Bu güzellikleri ve özelliklerinin pek çoğu
keşfedilmiş gibi olsa da henüz keşfedilemeyen ve ön plana
çıkarılamayan ülkemizin çok sayıda doğa güzellikleri
bulunmaktadır. Ülke genelinde yer alan çok sayıdaki mağara
varlıklarımız bunlardan sadece bazılarıdır.
Mağaralarımız, yerli ve yabancı turizme
tanıtılmayı beklemektedir.
Yarasaların
bazı türlerinin yok olmasını göz önünde bulunduran
Birleşmiş Milletler, mağara varlıklarına dikkat çekmek
amacıyla 2012 yılını "Yarasa Yılı" ilan
etmiştir. Birleşmiş Milletlerin bu kararını ülke
olarak hep beraber büyük bir fırsata çevirmeliyiz.
Yarasa
yılı, yarasaların yoğun olarak yaşadıkları
mağaraların keşfedilmesi, incelenmesi, korunması ve doğa
turizmine kazandırılması anlamına gelmektedir. Türkiye,
2011 yılında 30 milyon turist ve 25 milyon dolar hedefine Türkiye
Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) bünyesinde yer alan
işletmelerin büyük çabaları sayesinde ancak ulaşabilmiştir.
İçinde bulunduğu
coğrafi konum nedeniyle ülkemiz dünyanın en önemli mağara
potansiyeline sahiptir. Yeterince tanıtım
yapamadığımız ve mağara potansiyelimizi ortaya
çıkaramadığımız için ülkemiz, mağara
potansiyelinden gerekli olan turizm payını hiçbir zaman
alamamıştır.
Ülke genelinde
binlerce mağara keşfedilmeyi beklemektedir. Bilim adamları
tarafından ülkemizde 40 binin üzerinde mağara varlığı
olduğu tahmin edilmektedir. Bugün bunların yalnızca 2.000-2.500
kadarı araştırılabilmiştir.
Ülkemiz
mağaralarının en sık olarak görüldüğü iller
arasında Ankara, Antalya, Aydın, Bartın, Burdur, Bursa, Denizli,
Eskişehir, Elâzığ, Gümüşhane, Hatay, Isparta, İzmir,
Karaman, Kastamonu, Kırklareli, Konya, Kütahya, İçel, Sinop, Tokat,
Trabzon ve Zonguldak gelmektedir.
Türkiye'de
mağara konusundaki ilk araştırmalar 1964 yılında
kurulan Mağara Araştırma Derneği (MAD) tarafından
başlatılmıştır. Daha sonra 1973 yılında
Boğaziçi Üniversitesi Mağara Araştırma Kulübü (BÜMAK)
kurulmuştur.
1979
yılında Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) bünyesinde
kurulan Jeoloji Etütleri Dairesi Kast ve Mağara
Araştırmaları Biriminde mağara konusunda
araştırmalara başlanmıştır. MTA Genel
Müdürlüğü bünyesinde kurulan bu birim tarafından, 1979
yılından bugüne kadar ancak 956 mağaranın
ayrıntılı incelemesi yapılabilmiştir.
Bu nedenle,
ülkemizin mağara turizmi konusundaki potansiyelinin tespit edilmesi ve
doğa turizmine kazandırılması amacıyla
araştırma yapılarak, gerekli önlemlerin alınması için
Anayasa'nın 98inci ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddesi
uyarınca bir Meclis araştırma komisyonu kurulması yerinde
olacaktır.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri bilgilerinize sunduk.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının iki tezkeresi
vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza
sunacağım:
A) Tezkereler (Devam)
2.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyetin,
Macaristan Ulusal Parlamentosu Dışişleri Komisyonunun vaki
davetine icabetle Macaristana resmî ziyarette bulunmalarına ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi (3/1175)
11
Mart 2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir
heyetin, Macaristan Ulusal Parlamentosu Dışişleri Komisyonunun
vaki davetine icabetle Macaristana bir resmî ziyaret gerçekleştirmesi
öngörülmektedir.
Söz konusu heyetin
Macaristan ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 6ncı maddesi
uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İkinci
tezkereyi okutuyorum:
3.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçekin
başkanlığındaki bir heyetin, Ukrayna Parlamentosu
Başkanı Volodymyr Rybakın vaki davetine icabet etmek üzere 3-5
Nisan 2013 tarihleri arasında Ukraynaya resmî ziyarette
bulunmalarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tezkeresi (3/1174)
11/3/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek
başkanlığındaki heyetin; Ukrayna Parlamentosu
Başkanı Volodymyr Rybakın vaki davetine icabet etmek üzere 3-5
Nisan 2013 tarihleri arasında Ukraynaya resmî ziyarette bulunması
hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanunun 6ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Başbakanlığın,
kanun tasarısının geri alınmasına dair bir tezkeresi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım:
4.- Suç Gelirlerinin
Aklanması, Araştırılması, El Konulması,
Müsaderesi ve Terörizmin Finansmanına İlişkin Avrupa Konseyi
Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
75inci maddesine göre geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/1176)
6/3/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi: a)
7/7/2008 tarihli ve B.02.0.KKG.0.10/101-1586/2943 sayılı yazımız.
b) 22/9/2011 tarihli ve
B.02.0.KKG/101-30/2991 sayılı yazımız.
İlgi (a)'da
kayıtlı yazımız ekinde
Başkanlığınıza sunulan ve ilgi (b) yazımızla
yenilenen "Suç Gelirlerinin Aklanması,
Araştırılması, El Konulması, Müsaderesi ve Terörizmin
Finansmanına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı"nın Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 75inci maddesine göre geri gönderilmesini arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gündemde bulunan
kanun tasarısı Hükûmete geri verilmiştir.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- AK PARTİ
Grubunun, Genel Kurulun çalışma saatleri ile gündemdeki
sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin önerisi
12/3/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 12/03/2013 Salı günü (bugün) toplanamadığından,
İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Nurettin
Canikli
Giresun
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında yer alan 413, 108, 348, 325, 424 ve
297 sıra sayılı kanun tasarılarının bu
kısmın 4, 5, 6, 7, 8 ve 10uncu sıralarına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
12 Mart 2013 Salı günkü (bugün)
Birleşiminde 310 sıra sayılı kanun tasarısına
kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
13 Mart 2013 Çarşamba günkü birleşiminde
297 sıra sayılı kanun tasarısına kadar olan
işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
14 Mart 2013 Perşembe günkü
birleşiminde ise 240 sıra sayılı kanun tasarısına
kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
Yukarıda
belirtilen birleşimlerde gece 24.00'te günlük programların
tamamlanamaması hâlinde günlük programların tamamlanmasına
kadar;
çalışmalarını
sürdürmesi,
önerilmiştir.
BAŞKAN
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu önerisi üzerinde, lehte olmak suretiyle,
İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Doğan Kubat.
Buyurun Sayın
Kubat. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET DOĞAN
KUBAT (İstanbul) Sayın Başkanım, çok değerli
milletvekilleri; partimizin grup önerisi üzerinde görüşlerimi ifade etmek
üzere söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla
selamlarım.
Sözlerime
başlamadan önce, bugün İstiklal Marşımızın
kabulünün 92nci yıl dönümüdür. Merhum Akife hasta
yatağındayken Bu şiiri bir daha, yeniden yazsak daha iyi olmaz
mı? diye bir sual sorulduğunda, merhum şu cevabı verir: O
şiir bir daha yazılamaz, onu ben de yazamam. Onu yazmak için o
günleri görmek, o günleri yaşamak lazım. Allah bir daha bu millete
bir İstiklal Marşı yazdırmasın. diye cevap vererek
İstiklal Marşımızın sıradan bir şiir
olmadığını, o günlerin bağımsızlık
mücadele ruhunu ve azmini dizelere yansıtan bir sembol olduğunu da
ifade etmiştir. Biz de bu vesileyle merhum Akifi rahmet ve minnetle ve
bütün şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.
Yine, bugün
Erzurumun kurtuluş günüdür. Onu da grubumuz adına tebrik ediyoruz.
İki gün önce,
Almanyada, 7 çocuğuyla birlikte Stuttgart kenti yakınlarında
rahmete kavuşan vatandaşlarımıza da Allahtan rahmet diliyoruz.
Yakınlarına ve Türk milletine de başsağlığı
diliyoruz. Olayın Türk Hükûmeti olarak takipçisiyiz. Sayın
Başbakan Yardımcımız Bekir Bozdağ da Alman
makamlarıyla derhâl olay günü temasa geçerek bu konudaki
kararlılığımızı ve işin peşini
bırakmayacağımızı ifade etmişlerdir. Bunu da yüce
Genel Kurulun bilgilerine arz ederim.
Değerli
milletvekilleri, grup önerimizde, bugün bir kısım uluslararası
sözleşmelerin ön sıralara alınması önerilmektedir.
Planlamada bugün bir saat Sayın Millî Savunma Bakanımız İsmet
Yılmaz Beyin sözlü sorulara cevabından sonra 5 tane
uluslararası sözleşmenin görüşülmesi düşünülmekte.
Yarın,
yarım kalan Elektrik Piyasası Kanunu... Perşembe günü,
biliyorsunuz, yarım kalmıştı, ikinci bölüme geçmiştik.
Perşembe günü
de, eğer İçişleri Komisyonu yetiştirebilirse,
çalışmasını tamamlayabilirse Ordu ilimizin büyükşehir
olmasına yönelik teklif, inşallah, Genel Kurula inip görüşülme
noktasında olacaktır. Eğer yetişmezse de 310 sıra sayılı
Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısının
perşembe günü görüşmelerine başlanılması
planlanmaktadır.
Görüşmeler
24.00e kadar sürecektir ancak işlerin tamamlanamaması durumunda da
bitimine kadar çalışılması önerilmektedir.
Önerimize
desteklerinizi bekler, yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kubat.
İkinci
konuşmacı, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup
Başkan Vekili Sayın Oktay Vural, İzmir Milletvekili.
Sayın Vural,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AKP grup önerisi
üzerine söz aldım. Bu vesileyle birkaç konuyu gündeme getirmek istiyorum.
Evet, bugün 12
Mart, İstiklal Marşının Türkiye Büyük Millet Meclisinde
kabulünün yıl dönümü.
Şüphesiz, bu
milletin millî mücadelesine, istiklaline bu mücadeleyi anlatacak bir marş
yazımıyla ilgili açılmış bir yarışmaya,
Mehmet Akif Ersoy, para ödülü olduğu için önce
katılmamıştır. Daha sonra, Millî Eğitim Bakanı
Hamdullah Suphi Tanrıöverin Mükafatı almazsınız,
katılın. demesi üzerine katılmış ve ondan sonra da bu
para ödülünü Türk ordusuna hediye etmiştir.
İstiklal
Marşını Safahata neden koymadınız? diye
sorulduğu zaman da o şu cevabı vermiştir: O benim
değil, milletimindir.
İstiklal
Marşı aslında Türk milletinin bu coğrafyada var
oluşunu, mücadelesini, istiklalini, egemenliğini, millet ülküsünü ve
vatan ülküsünü, var olma azmini dile getiren,
kararlılığını dile getiren, medeniyet dediği
tek dişi kalmış canavarın uyguladığı
politikalar karşısında bu milletin ilelebet var olacağına
ilişkin bir kararlılığı ortaya koymaktadır.
Şimdi,
böylesine önemli bir İstiklal Marşının, bizim mücadelemizi
ve Türk milletinin mücadelesini anlatan bir İstiklal
Marşının Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edildiği
bir günde aslında burada yapılması gereken husus o İstiklal
Marşını kabul eden Türkiye Büyük Millet Meclisinin ruhunu
bugünkü Türkiye Büyük Millet Meclisine aktarmak olmalıydı. Bugün ne
hazindir ki yerinden birtakım sözlerle biz anıyoruz ama nerede? O ruh
olmazsa, yaşatılmazsa, İstiklal Marşının ruhunu
her zaman yaşatmazsak Türkiye Büyük Millet Meclisinde nasıl Türk
milletinin egemenliğine sahip çıkabiliriz? O bakımdan, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İstiklal
Marşının kabul edildiği günün yıl dönümünde Türkiye
Büyük Millet Meclisinde özel bir gündem yapmalıdır, özel bir gündem.
Eğer bu, milletin marşı ise, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
kabul edilmiş ise Türkiye Büyük Millet Meclisinde de bu irade her yıl
tekrarlanmalıdır. Evet, her yıl çünkü biz Hâkimiyet
kayıtsız şartsız milletindir. diyerek eğer bir millî
Kurtuluş Savaşını gerçekleştirmiş ve bugün
-Allaha şükür- Türkiye Cumhuriyeti devleti altında bu
egemenliği kullanıyorsak o mücadeleye saygımızı,
bağlılığımızı ve o gün milletvekillerinin
kabulüne mazhar olmuş İstiklal Marşının ruhunu da
Türkiye Büyük Millet Meclisinde yansıtmamız gerekirdi. Bu yönüyle,
millî Kurtuluş Savaşının belgelerini sadece duvarlara
asmak değil ama burada o ruhu yansıtmamız, sahiplendiğimizi
göstermemiz gerekiyordu. Bugünkü 24üncü dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi,
umarım bundan sonraki gündeminde özel gündemle bunu anar.
Bu vesileyle
birkaç konuya da değinmek istiyorum. Bugün aynı zamanda 12 Mart,
Erzurumun kurtuluş yıl dönümü. Aslında kurtuluş
değil, biz zafer kazandık. Dolayısıyla, bu vesileyle bu
zafer gününü kutluyorum. Erzurum dadaşlarımız doğunun kilit
taşıdır ve inşallah dadaşlarımızın, bu
zafer günüyle perçinledikleri Anadoluya başkalarının mührünü
vurmak isteyenlere karşı, bu mührü sökmek isteyenlere karşı
yürüttüğü bu millî mücadeleyi, bugün de yine aynı ruhla o ruha sahip
çıkarak devam ettireceklerine inanıyorum.
Almanyada elim
bir yangın sonucunda, gerçekten, 8 vatandaşımız
Hakkın rahmetine kavuştu. Afyonkarahisarlılara, bütün Türk
milletine başsağlığı diliyorum, ailelerine gerçekten
başsağlığı diliyorum. Allah rahmet eylesin.
Şüphesiz, bu yangın bize daha önce ırkçı, Nazi
düşünceli zihniyetlerin, orada Türklerin varlığını
hazmedemeyen yaklaşımların ve anlayışların
nasıl katliam yaptığını hatırlattığı
için de bir an önce böyle bir yangının neden olduğu acilen
soruşturulmalı ve bir an önce bu soruşturma bitirilmelidir. Bu
konuda, hemen yangının sebebi konusunda herhangi bir
araştırma yapılmadan bunun, işte, basit bir yangın
olduğuna ilişkin bir kanaat yerine, Almanyanın bu konuda
kapsamlı bir soruşturma yapması gerekiyor.
Yarın
Afyonkarahisarda defnedilecekler. Milliyetçi Hareket Partisi olarak da içinde
Afyonkarahisar Milletvekilimiz Sayın Kemalettin Yılmazın
bulunduğu bir heyetle birlikte acıları
paylaşacağız. Bu bakımdan, bütün milletimizin, Almanyada
emekleri için çalışan değerli kardeşlerimizin başı
sağ olsun, Afyonkarahisarlıların da başı sağ
olsun. Hepimiz bu acıyı paylaşıyoruz.
Bugün iki
çığlık Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna geldi.
Vatandaşın sıkıntılarını Türkiye Büyük
Millet Meclisinin gündemine getirmek maalesef giderek çok zorlaştı.
Bu yönüyle bakıldığı zaman Ankarada meydana gelen, Yunus
Emre Halk Çarşısında meydana gelen bir yangında maalesef
687 dükkân, esnafın ekmek teknesi yandı. Yaklaşık 10 bin
kişiye hitap eden bir alandı. Bu yangın olur olmaz Ankara
milletvekillerimiz Sayın Mustafa Erdem ile birlikte Özcan Yeniçeri
yangın yerine gittiler, vatandaşlarımızla birlikte oldular.
Bugün geldiler, özellikle, burada maalesef bakan yok ama, yani bakan olsun ama
Var mı?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Var.
OKTAY VURAL
(Devamla) Nerede? Yok. Biz görenleri istiyoruz Nurettin Canikli,
bakanları değil, gözleri olup da görmeyenleri istemiyoruz,
kulağı olup da duymayanları istemiyoruz.
Ama özellikle,
burada, aracılığınızla da ifade etmek istiyorum,
lütfen Hükûmete iletin: Yunus Emre Halk Çarşısından 687
vatandaşımızı temsilen grubumuza geldiler, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubuna geldiler; istekleri var -yani bitmiş- vergi
borçları var, BAĞ-KUR borçları var yani birçok sorunları
var. Buranın bir an önce afet bölgesi ilan edilmesini istiyorlar, bir
yangın olmuş. Dolayısıyla, gerçekten bu konuda çek, senet,
SSK, BAĞ-KUR gibi sorunları, kredi kartı borçları var. BDDK
aracılığıyla ne yapılabilir? Ama böyle bir afet
yaşanmışsa, Hükûmetin bir an önce bu afete maruz kalmış
insanların sıkıntılarını gidermek üzere bir afet
bölgesi ilan ederek bu sıkıntılarını çözme konusundaki
talepleri göz ardı etmemesi gerekiyor.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Hepsine destek sağlanacak.
OKTAY VURAL
(Devamla) Ayrıca, bir an önce, bu yerlerin yapılarak yeniden
ailelerine iş ve aş getirmeleri isteniyor. Bugün, ocakları
yanmış ama her gün iş yerlerine gidiyorlar. Lütfen, bu iş
yerlerine giden insanlara belediyelerimiz yemeklerini, çaylarını
götürsünler de hiç olmazsa onlara bu yardım eli ulaşsın.
Gerçekten büyük bir sıkıntı içerisinde. Yani şunu
soruyorlar: Suriyeli mültecilere ulaşan devletim şurada, Yunus Emre
Halk Çarşısındaki insanlarıma niye ulaşmadı?
diye serzenişte bulunuyorlar. O bakımdan Hükûmet muhakkak, bu
vatandaşların yanında olduğunu ifade etmelidir.
Öte yandan,
patates üreticileri geldi Niğdeden. Yaklaşık 4,5 milyon ton
patates üretimi gerçekleşiyor Niğdede. Yüzde 20 ile 1inci ama
ellerinde 300 bin ton patates kalmış. Eğer bir ay içerisinde
tüketmezsek filizlenir. Büyük bir sıkıntı içerisindeyiz. Borçlarımızı
ödeyemeyecek durumdayız. Borç ertelemesi yapılıyor ama seneye
nasıl ödeyeceğiz? diyorlar. Dolayısıyla, bu elimizdeki
patatesin tüketimi ve piyasaya girmesi konusunda birtakım adımların
atılmasını istiyorlar. Bu konuyu da Hükûmete iletiyorum. Hükûmet
olmadığına göre Sayın Grup Başkan Vekili
Hükûmeti
zaten biz de arıyoruz, nerede? Bulamıyoruz. Millet de arıyor, bulamıyor.
Gerçekten bilemiyorum, onlar da başka müzakerelere mi
takıldılar, gidiyorlar?
Ama bu konuda AKP
Grubunun Hükûmeti harekete geçirerek bu sorunlara değinmesi konusunu ve
çözüm bulması konusunu bu vesileyle iletiyor, hepinize
saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Vural.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu önerisi üzerinde üçüncü konuşmacı,
lehinde olmak suretiyle Recep Özel, Isparta Milletvekili.
Sayın Özel,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL
(Isparta) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ben de bugün
İstiklal Marşımızın kabulünün 92nci yıl
dönümünü kutluyorum. Ayrıca, Almanyada bir faciada
yaşamlarını kaybederek Hakkın rahmetine kavuşmuş
olan 8 vatandaşımıza da Allahtan rahmet diliyorum. Bir daha
böyle acıların hiçbir yerde yaşanmaması temennisiyle dua
ediyorum.
Biraz önce
konuşmacı, Ankarada geçen hafta meydana gelen yangınla ilgili
olarak Hükûmetin bakanlarının bakıp da görmediğini
Bizim
bakanlarımız, AK PARTİ bakanları hem bakar hem görür hem de
çözüm üretirler. O konuda kimsenin kalbine, fikrine öyle bir şey gelmesin.
Böyle bir çözümü de
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) Görmeden Recep Bey
Hiç görmeden anlıyorlar.
RECEP ÖZEL
(Devamla) Orada mağdur olan vatandaşlarımızın da,
esnafların da yarası bir an önce de sarılacaktır diye
söylüyorum.
Bugünkü
getirmiş olduğumuz grup önerimizle, haftalık çalışma
takvimimizi ve neleri görüşeceğimizi sizlerle paylaşıyoruz,
gündemimize getiriyoruz. İyi bir çalışma haftası
olmasını talep ediyoruz, diliyoruz.
Getirmiş
olduğumuz öneriyle, bugün bir saat süreyle, Sayın Bakanımız
sözlü sorulara cevap verecek. Arkasından da 5 tane uluslararası
anlaşmayı görüştükten sonra çalışmamız bitecek.
Çarşamba günü ise geçen hafta yarım kalmış olan elektrik
piyasası kanununun bitimine kadar görüşmelere devam edeceğiz.
Perşembe günü ise eğer İçişleri Komisyonu yetiştirebilir
ise Ordunun Büyükşehir Belediyesi Olmasına Dair Kanun Teklifini
burada görüşeceğiz.
Yetişmediği
takdirde de yabancılar ve uluslararası koruma kanununu, burada
görüşmeyi hedefliyoruz.
İyi bir
çalışma haftası dileğiyle hepinize saygılar, sevgiler
sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özel.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu önerisi üzerinde, son konuşmacı,
aleyhinde olmak üzere, Uşak Milletvekili Sayın Dilek Akagün
Yılmaz.
Sayın
Yılmaz, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
hepinize saygılar sunuyorum.
Öncelikle,
Sayın Bakanların, burada olması gerektiğini
düşünüyorum Recep Bey. Görmeden, bilmeden, bizim neler söylediğimizi
duymadan, herhangi bir çalışma yapmalarının çok
sağlıklı olmadığını düşünüyorum. Umarım
bu dileğimizi iletirsiniz. Çünkü burası Türkiye Büyük Millet Meclisi,
burada, biz vatandaşlarımızın sorunlarını dile
getirmek ve kendi düşüncelerimizi
dile getirmek amacıyla bulunuyoruz ama Hükûmet yetkililerinden hiç
kimse burada bulunmuyor. Ben de bu gerçeğe bir parmak basmak istedim ama
halkımız bizi dinliyor, halkımız burada Hükûmet
temsilcilerinin olmadığını da görüyor.
Ben de sözlerime
başlarken Almanyada hayatını kaybeden 1 anne ve 7 çocuk için
bütün ulusumuza başsağlığı diliyorum ve
Afyonkarahisarlı hemşehrilerime de
başsağlığı diliyorum. Umarım arkasından,
gerçekten ırkçı bir yaklaşım, ırkçı bir
saldırı çıkmaz. Öyle olmasa dahi yine de bir ihmal sonucudur bu
yangın, bununla ilgili önlemleri almayan tüm yetkililerin, Alman
yetkililerin de gereken şekilde soruşturulması konusunda, bizim
yetkililerimizin, konsolosluk görevlilerinin de üzerine düşeni
yapması gerektiğini düşünüyorum.
Yine bugün
Her
zaman ben şunu söylüyorum: Avukatlara ve savunma hakkına
saldırının olmadığı bir gün yok artık. Dün,
Silivride, yine avukat arkadaşlarımıza saldırılar
yapılmış, yine robot askerlerle arkadaşlarımız
dövülerek duruşma salonundan çıkarılmışlardır.
Mustafa Balbay, Sayın Milletvekilimiz de dâhil olmak üzere sözleri
kesilmiştir. Artık, Silivride bir yargılama
yapılmamaktadır, Silivride sadece yargısız infaz
yapılmaktadır. Bunu da bütün vatandaşlarımızın
dikkatine sunmak istiyorum.
Bugün, yıl
dönümlerinden bir tanesi 12 Mart. Gerçekten de İstiklal
Marşımızın kabul edilişinin, bu yüce Mecliste kabul
edilişinin 92nci yıl dönümü ama ne yazık ki burada, biz, ne
Hükûmet yetkililerini görüyoruz ne bakanları görüyoruz; ne de
milletvekillerimizden çok fazla insan yok. Ancak, bu İstiklal
Marşının o ruhunu burada biraz yansıtabilirsek biz, onunla
ilgili Sevgili Atatürkümüzün söylediği şu sözleri tekrar etmek
istiyorum: Bu marş, bizim inkılabımızı anlatır,
inkılabımızın ruhunu anlatır. İstiklal
Marşında, istiklal davamızın anlatılması
bakımından büyük manalar vardır. İşte, o büyük
savaşın, kurtuluş ve bağımsızlık
savaşının anlatımını en güzel şekilde yapan
Mehmet Akif Ersoyu saygıyla anıyorum. İstiklal
Marşımızın kabulünün 92nci yıl dönümü kutlu olsun.
Bugün,
arkadaşlar, anmamız gereken bir yıl dönümü daha var. Bugün, 12
Mart 1971de yapılan faşist askerî darbenin yıl dönümü ve bunun
üzerinden kırk iki yıl geçmiş durumda. Demokratik, özgür ve tam
bağımsız bir Türkiye için mücadele eden özgürlük
savaşçılarının vahşice katledildiği, binlerce insanın
zindanlara atıldığı, Türkiyedeki karanlık dönemlerden
birinin yıl dönümü bugün. O dönemde katledilen, başta Deniz
Gezmiş, Mahir Çayan ve tüm devrimcileri saygıyla selamlıyorum.
Ardından 12
Eylül faşizmi bu ülkenin üzerinden silindir gibi geçti, yine yüzlerce
insan katledildi ve zindanlara atıldı. Bugün, gine, ülkemiz, belki
tarihinin en karanlık ve en tehlikeli dönemlerden birisini
yaşıyor. Laik, demokratik cumhuriyeti yıkmaya çalışan,
emperyal güçlerle iş birliği içinde ülkemizi bölmeyi hedefleyen bir
karşı devrim dönemini, AKP faşizmini yaşıyoruz. Yine,
yüzlerce insan, ülkemizin yurtsever aydınları, gazetecileri, bilim
adamları, askerleri zindanlarda. Basın susturuldu, üniversiteler
susturuldu, yargı dizayn edildi, Türk ordusu tasfiye ediliyor ve şimdi
de avukatlar, barolar susturulmaya çalışılıyor.
Sendikaların, sivil toplum örgütlerinin ve çalışanların
üzerinde bir korku imparatorluğu yaratıldı. Teröristbaşıyla
bir bölünme ve diktatörlük anayasasının pazarlığı
yapılıyor. Ama ben inanıyor ve güveniyorum ki, bu ülkenin
sağduyulu ve yurtsever insanları bu oyunu bozacak ve AKP
faşizmini ilk seçimde yerle bir edecektir.
Sayın
milletvekilleri, geçen hafta 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle
pek çok etkinlik yapıldı. İktidar temsilcileri tarafından
güzel sözler söylendi, temennilerde bulunuldu. Ancak, bu durum, ülkemizdeki
kadın gerçeğini, kadının ikincil konumda oluşunu asla
değiştirmiyor, aksine güzel sözlerle bu gerçeğin üzeri örtülmeye
çalışılıyor.
AKP iktidarı
döneminde kadına bakış açısının çok daha
gerilediğini, pek çok söylemle kadınların
aşağılandığını görüyoruz. Örneğin
Başbakan Tayyip Erdoğan Kadın-erkek eşitliğine
inanmıyorum. diyor. AKPli bir il başkanı Kadını
korkutmak ve terbiye etmek amacıyla hafifçe dövebilirsiniz. diyor, daha
da vahimi, bu sözlerini Diyanet İşleri
Başkanlığının sitesindeki bir yazıya
dayandırıyor. AKPli ilçe başkanları Örtüsüz kadın,
perdesiz eve benzer, kiralık mı, satılık mı belli
değil. sözlerini pervasızca söylüyor ve hiçbir yaptırımla
karşılaşmıyor. Okullara getirilen kıyafet
yönetmeliği ile kız çocuklarının dizüstü etek giymesi ve
kolsuz giysi giymesi yasaklanıyor, türban serbest
bırakılıyor. Okul kantinlerinde çalışan
kadınların oje sürmesi ve makyaj yapması yasaklanıyor, Türk
Hava Yolları hosteslerinin kıyafetleri çağ dışı
bir hâle getirilmeye çalışılıyor. Bunlar nedir
arkadaşlar? Kadını aşağılama,
kadınların yaşam biçimine ve özgürlüğüne müdahale
değil midir? Böylesi bir anlayıştan kadın ve erkeğin
eşitliği uygulamalarını bekleyebilir misiniz? Kadına
yönelik şiddetin sona erdirilmesini bekleyebilir misiniz?
AKP iktidarıyla
birlikte, kadınlar açısından her alanda eşitlik
düşüncesi yara almıştır. Kadınların
çalışma yaşamına katılımı gerilemiştir,
kadına karşı şiddet mazur görülebilmiştir. Türkiye,
AKP döneminde cinsiyet ayrımcılığında 108inci
sıradan 121inci sıraya inmiş, neredeyse Suudi Arabistan ve Fas
gibi ülkeler düzeyine gerilemiştir.
Öte yandan, AKP
iktidarında cumhuriyet devrimlerine, çağdaşlık ve bilimden
yana olmak anlamına gelen Atatürk ilkelerine, Anayasayla güvence
altına alınan devrim kanunlarına yapılan
saldırının doğrudan kadın haklarına
saldırı olduğunu artık kadınlar anlıyorlar,
görüyorlar. Bu durum ise tüm kadınları en az fiziksel şiddete
uğramak kadar incitiyor ve isyan ettiriyor.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; her gün bir kadın cinayeti haberini
duyduğumuz ülkemizde, en temel insan hakkı olan yaşam
hakkının korunması kadınlar açısından birincil
sorundur. Erkek egemen anlayışının körüklendiği ve
sorgulanmadığı ülkemizde, kadına şiddetin nedenleri,
güçlü olanın güçsüzü ezmesi, aynı zamanda kadının
erkeğe ait bir meta gibi görülmesi, kadının erkek
tarafından üzerinde her türlü hakkın iddia edilebildiği,
korunması gerektiği kadar terbiye edilmesi gereken bir varlık
olarak görülmesidir. İşte bu anlayışın sonucunda,
kadın ailesine ve kocasına itiraz ettiği, boyun
eğmediği ya da iffetsiz davrandığı iddiasıyla,
hatta boşanmayı istediği gerekçeleriyle şiddete
uğramakta ve bu şiddet mazur görülebilmektedir. Bu
yaklaşımların sonucudur ki kadına şiddet ve kadın
cinayetleri önlenemez hâle gelmiştir.
Toplumdaki bu gerici
yaklaşımlar bizzat iktidar partisi temsilcileri tarafından
yaygınlaştırılırken diğer yandan kadına
yönelik şiddeti önleme adına yasalar çıkarılmakta,
merkezler kurulmakta, bataklık kurutulmaksızın sonuçlarıyla
mücadele edilmektedir.
6284 sayılı
Ailenin Korunması ve Kadına
Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunda kadına
karşı şiddetin önlenmesine dair olan İstanbul
Anlaşmasına, uluslararası anlaşmaya atıf
yapılmıştır. Bu uluslararası anlaşma da Türkiye
Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilmiştir. Kadın
sığınmaevleri, aynı zamanda hukuki yardım, yine devlet
tarafından tazminat yükümlülüğü gibi yükümlülükler getirilmesine
rağmen ne yazık ki bunlar bizim uygulama yasamıza
konmamış ve gözlerden kaçırılmaya
çalışılmıştır. Bu uluslararası anlaşma
sonucunda, iç hukuk kuralı hâline gelen bu anlaşma sonucunda devlet
kadına, aile bireylerine ve çocuklarına her türlü korunmayı
sağlamak zorundadır, sığınmaevlerini sağlamak
zorundadır. Ama ne yapmıştır AKP iktidarı bu
yükümlülüğü olmasına rağmen? Sığınmaevi
açması gereken belediyelerin nüfuslarını 50 binden 100 bine
çıkarmıştır ve şu anda, 35 ilde kadın
sığınmaevi yoktur, buraların hâlen daha pek çok
eksikliği de giderilmemiştir.
5 Mart 2013
tarihinde Taraf gazetesinde Tuğba Tekerekin kadın
sığınmaevlerine ilişkin bir yazısı
yayımlanmıştır. Bu yazıda, 20 kişilik
sığınmaevinde 70 kadının kaldığı, her
yatakta 3-4 kadının yattığı, hatta bazı
kadınların yerde battaniye üzerinde yattığı; kadın
ve çocukların giysi ihtiyaçlarının
karşılanmadığı, su ve sabun olmaması nedeniyle kadın
ve çocukların kişisel temizliklerini yapamadıkları, ilaç
katkı payını ödeyemedikleri için ilaç alamadıkları,
sağlıklı giren kadın ve çocukların hasta olarak
çıktıkları belirtilmektedir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Devamla) Şimdi, böylesine berbat bir durumdayken kadın
sığınmaevleri, kadınlar ve çocuklar orada korunamazlarken,
işte böylesi bir durumda ne biz kadın cinayetlerini engelleyebiliriz
ne de kadına yönelik şiddeti engelleyebiliriz.
AKP iktidarı
bu konuda eğer samimiyse önce kendi kadrolarının zihinsel
dönüşümünü sağlamalı, ardından da bu, kadına yönelik
şiddetin önlenmesi için her türlü önlemi almalıdır.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Yılmaz, teşekkür ediyorum.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Karar yeter sayısı Başkan
BAŞKAN
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu önerisini oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım: Kabul edenler
(CHP ve MHP sıralarından Yok
sesleri, gürültüler)
Evet, kâtip üyeler
arasında anlaşmazlık olduğu için elektronik cihazla oylama
yapacağız.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, aslında kimin doğru sayabildiğini tespit
etmek için kapıları kapatalım, o zaman kimin sayma bilip
bilmediğini öğrenmiş oluruz.
BAŞKAN Bir
dahaki sefere yaparız.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı yoktur.
Beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.20
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.30
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet
SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER:
Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Özlem YEMİŞÇİ
(Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 76ncı Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş önerisinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir ve
OKTAY VURAL (İzmir) Ama
Sayın Başkan, siz elektronik oylamayla
yapmıştınız, elektronik oylamayla
sonuçlandırmanız gerekiyor. Dolayısıyla, elektronik
oylamaya başvurduğunuz için oylamayı da elektronik oylamayla
sonuçlandırmanız gerekir.
BAŞKAN Çoğunluk burada,
şart değil. İsterseniz öyle de yaparız.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, ama
anlaşmazlık olduğu için elektronik oylamayı tekrar etmeniz
lazım.
BAŞKAN Pekâlâ efendim.
Elektronik oylamayla
yapacağız.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Adalet ve Kalkınma Partisi önergesi kabul edilmiştir, karar yeter
sayısı vardır.
İç
Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme
alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Önergeler
1.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, (2/189) esas numaralı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/100)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2/189
esas numaralı Kanun Teklifim kırk beş gün içinde Komisyonda görüşülemediğinden
İç Tüzüğün 37nci maddesi gereğince doğrudan gündeme
alınması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 15/02/2012
Erkan
Akçay
Manisa
BAŞKAN
Teklif üzerinde teklif sahibi Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay.
Sayın
Akçay, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
değişiklik yapılmasına dair kanun teklifimizin
doğrudan gündeme alınması için söz aldım. Muhterem
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kanun
teklifimizle iki konuda düzenleme öneriyoruz. Birincisi, emeklilik döneminde
faaliyetine devam eden esnaf ve sanatkârlardan sosyal güvenlik destek primi
kesintisinin kaldırılmasını getiriyoruz. İkincisi,
vazife malullüğü almakta olanların esnaf olarak
çalıştıkları süre içerisinde sosyal güvenlik destek
priminden hariç tutulmasıdır.
Esnaf ve
sanatkârımız, sermaye ve refahın tabana yayılmasında,
gelir dağılımının iyileştirilmesinde, sosyal
dengelerin korunmasında ekonomik ve sosyal görevler üstlenmektedir.
Ülkemizdeki
iş yerlerinin yüzde 99u esnaf ve küçük işletmelerden
oluşmaktadır. İstihdamın yüzde 77sinin, ekonomide
yaratılan katma değerin yüzde 36sının esnaf
tarafından sağlandığını dikkate
aldığımızda bu fonksiyonların önemi açık bir
şekilde ortaya çıkmaktadır. Esnaf ve sanatkârımız
aynı zamanda millî, manevi ve geleneksel değerlerimizin ete,
kemiğe bürünmüş hâlidir.
Ocak 2013
itibarıyla 2 milyon esnafımız vardır. Yine, bu verilere
göre 2005-2013 tarihleri arasındaki sekiz yıllık dönemde 1
milyon 180 bin esnaf kepenk kapatmıştır. Bu büyük rakamın
ortaya çıkmasına etki eden nedenleri ana başlıklar hâlinde
şöyle sayabiliriz: Finansman yetersizlikleri had safhadadır.
Esnafımız yeterince finansmana erişim
sağlayamamaktadır. Esnaflarımız gelişmiş
pazarlara hitap edecek donanımlardan mahrumdur. Bilgi ve teknolojideki
yeniliklerin getirdiği değişimlere uyum
sağlayamamaktadır. Küresel pazarların ve Uzak Doğu
ürünlerinin yarattığı acımasız bir rekabet içinde
ezilmektedir. Esnafımız, mesleki eğitim yetersizliği, sosyal
güvenlik sorunları, Avrupa Birliğinin öngördüğü standartlar,
halkın alım gücünün düşmesi, tüketim
alışkanlıklarının değişmesi ve kayıt
dışılığın tehdidi altındadır.
Ayrıca, büyük alışveriş merkezleri, hipermarketler,
süpermarketler milyonlarca esnafımız için çok büyük bir tehdit
göstermektedir. Ancak Hükûmet esnaf ve sanatkârımızı görmezden
gelmektedir.
Hükûmetin
duyarsız kaldığı konulardan birisi de bu kanun teklifimizin
konusu olan, emeklilik döneminde faaliyetlerine devam eden esnaf ve sanatkârlarımızdan
kesilen yüzde 15 oranındaki sosyal güvenlik destek primleridir. Prim
kesintisi yapılmasının amacını, genellikle Hükûmet
iş gücüne katılması beklenen gençlerin önünün açılması
olarak ifade etmektedir. Ancak emekli olup da çalışan 590 bin esnaf
çalıştırdıkları personel ile istihdama katkı
sağlamaktadır. Ülkemizdeki işsizlik dikkate
alındığında, emekli esnaftan sosyal güvenlik destek primi
kesilmesi, istihdam sağlayan bir kesimin cezalandırılması
anlamına gelmektedir. Çünkü esnafımız aynı zamanda
işverendir ve istihdam sağlamaktadır.
Düzenlemenin
yürürlüğe girdiği 2004 yılından itibaren 590 bin
civarındaki esnaf, bu uygulamanın kapsamına girmiştir ancak
destek primini ödeyen sayısı sadece 14 bindir. Uygulamadan habersiz
586 bin kişiden kesilmeyen prim borçları, maalesef,
çıkarılmaya başlanmış ve toplamda 1,5 milyar Türk
liralık bir prim tahsilatı hedeflemiştir Sosyal Güvenlik Kurumu
ve buna ilişkin de geçtiğimiz aylarda, bu, sosyal güvenlik destek
primi için borç yapılandırmasına gitmiştir. Ancak esnaflarımız
ödeyemeyecekleri bir borç yükü ile yüz yüze kalmışlardır. Bunun
da başarılı olacağını maalesef düşünmüyoruz.
On
yıldır yalnız bırakılan, temelsiz ve bütünlükten
yoksun hayalî tedbirlerle çözüm sunulan esnafımız sorunlarıyla
baş başa kalmıştır ve Anayasamızın 173üncü
maddesinde belirtilen Devlet, esnaf ve sanatkârı koruyucu tedbirler
alır. hükmü çerçevesinde, bu kanun teklifimizin de yüce Meclis
tarafından olumlu görüş verilerek desteklenmesini bekliyoruz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Önerge üzerinde,
Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı.
Sayın
Kalaycı, buyurun.
MUSTAFA KALAYCI
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; esnaf ve
sanatkârın emekli aylığından sosyal güvenlik destek primi
kesilmemesini öngören kanun teklifimiz
hakkında söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Emekli
aylığı almakta iken bir iş yeri açan ya da mevcut iş
yerini işletmeye devam eden esnaf ve sanatkârın emekli
aylığından yüzde 15 sosyal güvenlik destek primi
kesilmektedir. AKP Hükûmeti bu
uygulamayla emekliye Ya kahvehanede
oturacaksın ya da kayıt dışı çalışacaksın.
diyor. Esnafa Sen emekli oldun, dükkânını niye kapatmadın? ya
da Sen emeklisin nasıl olur da iş yeri açarsın? Öyleyse emekli
aylığının yüzde 15ini vereceksin. diyor. Emekli esnaftan
zorla alınan sosyal güvenlik destek priminin hiçbir
karşılığı bulunmamakta,
karşılığında hiçbir ilave hak ya da hizmet
verilmemektedir. Karşılığında hiçbir hizmet vermeden
zorla alınan paranın
literatürdeki adı nedir? Haraçtır, haraç almaktır; bunun
başka bir izahı yoktur.
Milliyetçi Hareket
Partisi olarak emekli aylığı alan esnaf ve sanatkârın
sosyal güvenlik destek primi ödemesine ilişkin uygulamanın
kaldırılması görüşündeyiz. Zaten emekli esnaf ve
sanatkârımız kaç para maaş alıyor ki, bir de bundan kesinti
yapılıyor? Esnaf ve sanatkârlar, yanında
çalıştırdığı primlerini de ödediği
çalışanından daha düşük emekli aylığı
almaktadır. Hükûmet, emekli aylıkları arasındaki
eşitsizlikleri gidermek için sözde İntibak adıyla düzenleme
yapmıştır ama özellikle BAĞ-KUR emekli
aylıklarında bir intibak öngörülmemiş, BAĞ-KUR
emeklilerinin mağduriyeti hiç dikkate alınmamıştır.
Verilen onca söz ve müjdeler nedeniyle emekli aylığında bir
artış olacağı umudunu taşıyan emekliler
maaşını almaya bankaya gidince hüsrana
uğramıştır, AKP Hükûmeti tarafından nasıl
aldatıldıklarını bir kez daha anlamışlardır.
Şimdi de esnafımız ve emeklilerimiz müjde vermektedir. İlk
seçimde AKPyi sandığa gömecekleri günü sabırla bekliyorlar. AKP
miadını doldurmuştur.
Değerli
milletvekilleri, Emeklilerin maaşı çok yüksek. diyen bir maliye
bakanına, Asgari ücretle bal gibi geçinilir. diyen bir çalışma
bakanına sahip olan AKP Hükûmetinin esnafın, çiftçinin, emeklinin,
çalışanın dertlerini anlaması mümkün değildir, zaten
anlamamaktadır. AKP iktidarı, emeğiyle çalışan meslek
ve sanat erbabı vatandaşlarımız için hayal
kırıklığı olmuş, işlerinde bereket, dükkânlarında
müşteri kalmamıştır. Esnafımız, sayısı
30u bulan vergilerin altında ezilmektedir. AKP döneminde ivme kazanan
büyük marketçilik süreci esnaf ve sanatkârların faaliyet
alanlarını daralttığı gibi bu kesimi iş yapamaz
duruma da getirmiştir. Kendi makus kaderine terk edilen
esnafımız, sadece, yüzyılları aşan geleneğinden
güç ve kuvvet alarak varlığını sürdürmeye
çalışmaktadır.
Bir tarafta AKP
döneminde ticarete atılıp hızla zenginleşen eş, dost,
hısım, akraba, yandaş ihtişamı vardır, diğer
tarafta ise ömrünü dükkânında, tezgâhında çürütmesine rağmen
yoksullaşan ve işini bırakarak çıkış yolu arayan
yüz binlerce vatan evladının acıklı durumu vardır.
İş yeri kirasını dahi ödemekte zorluk çeken, eşinden,
dostundan gördüğü destekle hayatın güçlüklerine direnen, üretimden
pazarlamaya, ticaretten turizme kadar birçok alanda faaliyette bulunan
esnafımızın gerçek durumu tam anlamıyla içler
acısıdır.
Milliyetçi Hareket
Partisi olarak biz, şartlar ne olursa olsun bakkalın dilini
konuşacağız, kasabın, manavın, terzinin, marangozun
destekçisi olacağız, pastanecinin, fırıncının, hırdavatçının,
kırtasiyecinin arkasında duracağız.
Değerli
milletvekilleri, kanun teklifimize gerekli desteği vereceğinizden
ümidim var.
Hepinizi tekrar
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.
Doğrudan
gündeme alınma önergesini oylarınıza sunuyorum
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.46
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.58
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet
SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER:
Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Özlem YEMİŞÇİ
(Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 76ncı Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınması önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi,
önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Önergeyi kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Sayın
milletvekilleri, şimdi gündemin seçim kısmına geçiyoruz:
VII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda
Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda açık bulunan
üyeliğe seçim
BAŞKAN -
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda
boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen bir
üyelik için Denizli Milletvekili Nihat Zeybekci aday gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Gündemin sözlü
sorular kısmına geçiyoruz.
Sayın
milletvekilleri, sunuşlar bölümünde belirttiğim Millî Savunma
Bakanı Sayın İsmet Yılmazın birlikte
cevaplandırmak istediği sözlü soru önergelerini okutuyorum:
VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Ardahanın ilçe ve köylerindeki okul yollarının yapılmasına
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/63) ve
Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın İçişleri Bakanı tarafından sözlü
olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 16.8.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
2011-2012 eğitim
yılının hazırlıklarının
başlandığı şu günlerde Ardahan Merkez başta olmak
üzere ilçelerde ve köylerde eğitim ve öğretim yapılacak olan
ilköğretim okulları ile liselerin yolları bakımsız durumdadır.
Eğitim görecek olan çocuklarımız başta olmak üzere
öğretmenlerimiz de okul yollarının çamurdan geçilmediğinden
şikâyetçi durumdadır. Okul yollarına yapılan parke
taşlarının büyük bir bölümü bozulmuştur.
1) Ardahan merkez
ilçe başta olmak üzere ilçe ve köylerde eğitim ve öğretime
hazırlanan okulların çevre yollarında parke taşı
döşenmediğinden yollar kışın çamurdan okula
gidilememektedir. Bu yolların bir an evvel parke taşı
döşenecek mi?
2.-
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Heybeliada Ruhban Okulunun
açılıp açılmayacağına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/110) ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasının teminini arz ederim.
Reşat Doğru
Tokat
Soru:
Kapanmış
olan Heybeliada Ruhban okulunu tekrar açmayı düşünüyor musunuz?
3.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin,
2002 yılından bu yana terör nedeniyle şehit olan asker, polis ve
vatandaşlarımızın sayısı ile intihar edenlerin
sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/408) ve
Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini arz ederim. 19/10/2011
İhsan Özkes
İstanbul
2002
yılından itibaren ülkemizde terör nedeniyle şehit olan asker,
polis ve vatandaşlarımızın yıllara göre
sayısı nedir?
2002den beri
yıllara göre intihar edenlerin sayısı nedir?
4.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesinin
sorunlarının giderilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/438) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kahramanmaraş
ilimizin Sütçü İmam Üniversitesinin çözüm bekleyen sorunları her
geçen yıl artarak sürmektedir. Kahramanmaraşımıza
yakışır bir üniversite için çözüm bekleyen sorunların
mutlaka ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Geçici binada
büyük sıkıntı içinde hizmet vermeye çalışan Tıp
Fakültesinin sorununu ne zaman çözmeyi düşünüyorsunuz? Bu konuda
çalışmanız olacak mı?
2) Ziraat
Fakültesinin araştırma ve uygulama alanına olan uzaklık
sorunu nedeniyle aksamalar meydana gelmektedir. Fakültenin, bu alanlara
ulaşım sorununu çözecek misiniz? Çözecekseniz nasıl çözmeyi
planlıyorsunuz?
3) Ayrıca,
fakültemizin hayvansal üretimle ilgili tesislerinin yapımını bu
yıl veya önümüzdeki yıl içerisinde başlatmayı
düşünüyor musunuz? Bu konuda girişiminiz olacak mı?
5.- İstanbul Milletvekili İhsan
Özkesin, Suriye ile ilişkilere ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/563) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini arz ederim. 25.11.2011
İhsan
Özkes
İstanbul
1) Sayın Başbakanın
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed ile aile hukuku kurduğu
dönemde Beşar Esede İsrail ile anlaşma masasına
oturması için baskı yaptığı doğru mudur?
2) Golan
tepelerini iade etmeden İsrail ile masaya oturmayacağını
kesin dille ifade eden Esed ile ilişkilerin bu nedenle bozulduğu
doğru mudur?
3) Beşar Esed
sonrası İsrail ile ilişkileri kuracak bir liderin getirilmek
istenmesi doğru mudur?
4) İsrail'in istemediği her ülkeye
Sayın Başbakanın hasmane tavır alması tesadüfi midir?
6.- İstanbul Milletvekili İhsan
Özkesin, Suriye ile ilişkiler hakkında bazı iddialara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/564) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini arz ederim. 25.11.2011
İhsan Özkes
İstanbul
1) Sayın Başbakan'ın Eş
Başkanı olduğu Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında
Suriye'yi bertaraf etme sürecinde İslam dünyasının tepkisini
almamak için İsrail ile kontrollü gerginlik (kayıkçı
kavgası) yapıldığı iddiaları doğru mudur?
2)
Halkımızın Suriye'ye karşı düşmanlık
beslemesi ve olası Türkiye-Suriye çatışmasını
haklı göstermek için Suriye'deki Türkiye aleyhtarı provokatörlerle
iş birliği yapıldığı, silah dahil her türlü
yardımların yapıldığı iddiaları doğru
mudur?
3) Suriyeliler Beşar Esed'i istemiyorlarsa
yakın zamanda Suriye'de yapılacak seçimlerde Suriyelilerin kendi
tercihlerini yapmasına neden fırsat verilmiyor?
7.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü tarafından yapılan bir
ihaleye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/676) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın aracılığınızla Başbakan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
07.12.2011
Kamer
Genç
Tunceli
1) İstanbul Üniversitesi Rektörlüğüne,
Üniversitede Nokta Otomasyon Sisteminin kurulması için 500 bin dolara
ulaşan bir ihale yapılmış mıdır?
2) Bu ihale kime
ve hangi usulle verilmiştir?
3) İhale
sonucu istenen hizmet alınmış mıdır?
Alınmamış ise ilgililer hakkında ne gibi işlem
yapılmıştır?
8.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
İstanbul Üniversitesi Rektörüyle ilgili bir iddiaya ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/677)
ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın aracılığınızla Başbakan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim. 07.12.2011
Kamer
Genç
Tunceli
İstanbul
Üniversitesinde Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recep Seymen aynı
üniversitenin Rektörü Yunus Söyleti bazı konularda
Cumhurbaşkanına şikâyet etmiştir.
Ancak Rektör
adı geçen öğretim görevlisinin akli melekelerinin yerinde olup
olmadığını tespit etmek üzere isteği
dışında aynı üniversitenin Cerrahpaşa Tıp
Fakültesi Psikiyatri Anabilim dalında muayeneye göndermeye
zorlanmıştır.
1) Hak arayan
kişilerin zorla aynı rektörün emrindeki psikiyatriye gönderilerek
kendisine akıl hastası raporu verdirilmesi doğru mudur?
Doğru değilse bu Rektör hakkında ne gibi bir işlem
yapmayı düşünüyorsunuz?
9.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı ve bir çalışanı
hakkındaki davanın safahatına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/719) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın aracılığınızla Başbakan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim. 19.12.2011
Kamer
Genç
Tunceli
1) Yol ve
kavşak ihalelerinde 4734 sayılı karara aykırı hareket
ettikleri Danıştay 1 inci Dairesinin 10.03.2010 günlü E:2010/238,
K:2010/419 Sayılı Kararıyla belirtilen ve dolayısıyla
haklarında soruşturma izni verilmeme işleminizi iptal eden
Danıştay Kararı gereğince haklarında soruşturma
açılan İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Fen
İşleri Daire Başkanı Abdurrahman Uçak hakkında davalar
hangi safhadadırlar?
10.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
İktisadi ve İdari Bilimler ile Fen Edebiyat Fakültesi
mezunlarının kamu kurum ve kuruluşlarında istihdamına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/740) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
16.12.2011
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Başbakan Sayın Recep Tayyip
Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Ülkemizde
şimdiye kadar özellikle İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
(İİBF) ile Fen Edebiyat Fakültesi (FEF) mezunlarının kamu
kurum ve kuruluşlarında istihdamı için yeterince kontenjan
ayrılmadığı iddialarıyla ilgili olarak;
1) Hâlen ülkemizde
İİBF ve FEF mezunu işsiz gençlerimizin toplam sayıları
ne kadardır?
2) 2002-2011
döneminde anılan fakültelerden mezun kaç vatandaşımız
istihdam edilebilmiştir? İstihdam edilenlerin yıllara göre
dağılımları nasıldır?
3) Anılan
fakültelerden mezun olanların istihdamının
artırılması konusunda Hükûmetinizce ne tür tedbirler
alınmıştır?
4) 2012
yılında anılan fakültelerden mezun kaç kişinin kamu kurum
ve kuruluşlarında istihdam edilmesi planlanmıştır?
5) Bunların
fakültelere ve bölümlere dağılımları nasıldır?
11.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bazı ihalelerinde usulsüzlük
yapıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/758) ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın aracılığınızla Başbakan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim. 27/12/2011
Kamer Genç
Tunceli
İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitimi Kursu (İSMEK)
ihaleleri 2004 yılından beri aynı şirketlerde ortak veya bu
şirkette ortak olmakla beraber isim değiştiren şirketlere
verilmektedir.
Beyaz Holding
ortakları Mustafa Çelik, Zekeriya Kahraman, Zahit Akman vesairedir.
2004-2010
yıllarında şirkete 400 trilyon lira ödendiği belediye
kayıtlarından anlaşılmaktadır.
İhaleleri
alan şirketin ortaklarından Zekeriya Kahraman'ın oğlu
oğlunuzla bacanaktır.
1) İhalelerin yüksek fiyatlarla bu
şirketlere verilmesinde telkininiz olmuş mudur?
2) İhaleleri
alan şirketlerin çalıştırdığı personel
sayısı 1.000 civarında olduğu halde, fazla para almak için
3.800 personel çalıştırdığı gibi işlem
yaptıkları söylenmektedir. Bu doğru mudur? Doğru ise ne
işlem yapmayı düşünüyorsunuz? Bu konuda mali denetim
yapılmış mıdır? Belediyenin kaybı kaç
liradır?
12.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, belediyeler ve il özel idarelerindeki sözleşmeli
personele kadro verilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/797) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
12 Haziran genel
seçimleri öncesinde "kamuda ne kadar sözleşmeli varsa kadroya
alacağız" şeklinde açıklamanız olmuştu. Bu
sözlerin üzerinden tam yedi ay geçmesine rağmen belediye ve il özel
idaresinde çalışan sözleşmeliler halen kadroya geçememiştir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Belediye ve il
özel idaresinde çalışan sözleşmeli personele, seçim öncesi
verilen sözleri tutarak kadro vermeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda bir
çalışmanız var mıdır?
2) Belediye ve il
özel idarelerinde kadro bekleyen toplam kaç sözleşmeli personel
bulunmaktadır?
13.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, kamu görevlileriyle ilgili Uzlaşma Kurulu
kararının uygulanmamasına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/826) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Türkiye Kamu-Sen; 2002
yılından sonra kaldırılan uzlaştırma kurulu
kararının uygulanmaması nedeniyle, doğan
kayıpların karşılanmasını ve ekonomik büyümeden
kamu görevlilerine pay verilmesini talep etmektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Kamu görevlilerinin 2002
yılından bu yana uygulanmayan uzlaşma kurulu kararlarından
doğan kayıplarını ne zaman karşılamayı
düşünüyorsunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?
2) Türkiye ekonomik olarak büyümüş
müdür? Büyümüş ise bu büyümeden hangi kesimler pay
almıştır? Kamu görevlilerine de bu büyümeden pay vermeyi
düşünüyor musunuz?
14.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, KİTlerde çalışan memurlara ek ödeme
verilmemesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/827) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Türk ENERJİ-SEN yaptığı
açıklamada; Yüksek Planlama Kurulu kararı ile KİT'lerdeki
amirlerin ve şeflerin maaşlarına 153 TL ek ödeme zammı
yapıldığını belirterek, memurların kapsam dışı
bırakılmasının haksızlık olduğunu ifade
etmektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Bu doğru mudur? Doğru ise,
haksızlığı gidermek için Yüksek Planlama Kurulu kararı
ile memurlara da ek ödeme yapmayı planlıyor musunuz?
2) Memurların ek ödeme
kapsamına alınmamasının nedenleri nelerdir? Hangi
gerekçelere dayanılarak ek ödeme konusunda kapsam dışı
bırakılmışlardır?
15.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, 4/C statüsündeki personelin aile yardımından
yararlanmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/829) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Sözleşmeli personelin aile
yardımından yararlanması sağlanırken, 4/C personel bu
kapsamın dışında bırakılmıştır. Bakan
Hayati Yazıcı, seçim öncesi 4/C'li personelin de aile
yardımından yararlanacağını belirterek, bu konuda
Bakanlar Kurulu kararının hazır olduğunu açıklamıştı.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Seçim öncesi verilen sözleri yerine
getirerek, 4/C'li personellerin de aile yardımından
yararlanmasını sağlamayı düşünüyor musunuz? Bu konuda
çalışmanız var mıdır?
2) Aile yardımından
yararlanmayı bekleyen toplam kaç adet 4/C personeli bulunmaktadır?
16.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, 60 günden fazla prim borcu olan esnaf ve sanatkârların
sağlık hizmetlerinden faydalanamamalarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/831)
ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
60 günden fazla prim
borcu bulunan esnaf ve sanatkâr kesiminin kendisi, eşi ve çocuklarına
sağlık hizmeti verilmemektedir. Bu durumda, ancak parası olan
sağlık hizmetlerine ulaşmaktadır.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Sağlık hizmetinden yararlanma
hakkının, sigortalının prim borcu ile
ilişkilendirilmesi doğru mudur?
2) Mevcut uygulama ile sigortalının
kendi yaşamı ile birlikte bakmakla yükümlü olduğu aile
bireylerinin de yaşamı risk altına girmiş olmuyor mu?
3) Bütün hakların üstünde olan ''yaşam
hakkını" göz önünde bulundurarak, bu konuda düzenleme
yapmayı düşünüyor musunuz?
17.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, emeklilerin sağlık harcamalarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/868)
ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Emeklilerin
sağlık harcamaları, hükûmet tarafından yapılan
düzenlemelerle sürekli artmaktadır. Emekliler yaşları itibariyle
ayda birden fazla hastaneye gitmektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Memur emeklisi bir ay içinde iki defa devlet
hastanesine gittiğinde ve kendisine beş kutu ilaç
yazıldığında, cebinden toplam kaç para katkı ve
katılım vb ücret çıkmaktadır?
2) Aynı memur emeklisi bir ay içinde iki defa
özel hastaneye muayene için gittiğinde ve kendisine beş kutu ilaç
yazıldığında cebinden toplam kaç para katkı,
katılım, muayene vb ücret çıkmaktadır?
18.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, boşanma sayısındaki artışa ve aile
birliğinin korunması için alınan önlemlere ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/885)
ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Son yıllarda
ülkemizde izlenen ekonomik ve sosyal politikalar aile saadetini bozmakta ve
boşanmaları artırmaktadır. TÜİK verilerine göre; 2000
yılında 34.862 olan boşanma sayısı, 2010
yılında 118.568'e yükselmiştir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Boşanma
sayısında son yıllarda bir artış olduğu
doğru mudur? Doğru ise bunun başlıca nedenleri nelerdir?
2) Aile
birliğinin sağlanması konusunda hangi ekonomik ve sosyal
politikalar uygulanmaktadır?
19.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Fen Edebiyat Fakültesi mezunlarının
mağduriyetine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/908) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
11/01/2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Başbakan Sayın Recep Tayyip
Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği
gibi, ülkemizde üniversitelerimizin Fen Edebiyat Fakültelerinden (FEF) mezun
olmuş on binlerce gencimiz, kamu kurum ve kuruluşlarına personel
alımlarında bölümlerine ayrılan düşük kontenjanlar
nedeniyle çoğunlukla işsiz kalmaktadırlar. Çok sayıda
gencimizi rahatsız eden mevcut personel alımı
politikalarının değiştirilmesi uygulamalarıyla ilgili
olarak;
1) Hâlen ülkemizde
FEF mezunu ve 2010 KPSS Belgesine sahip işsiz gençlerimizin
sayısı ne kadardır?
2) Bu durumdaki
gençlerimizin kamu kurum ve kuruluşlarına yapılacak memur alımlarında
Bölüm ayrımı yapılmaksızın lisans mezunu
kategorisinden başvuru yapmaları sağlanabilir mi?
3) 2010 KPSS
Belgesine sahip yüksek puanlı binlerce FEF mezunu gencimizin
istihdamına yönelik olarak Hükûmetinizce 2012 KPSS öncesinde ne kadar
personel alınması düşünülmektedir?
4) Hükûmetinizin
personel alımına yönelik 2012 yılı programı
nasıldır?
20.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, sözleşmeli personel ile memurlar arasındaki
ek ödeme oranlarındaki farka ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/909) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
11/01/2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Başbakan Sayın Recep Tayyip
Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği
gibi, Yüksek Planlama Kurulu (YPK)'nun 21.10.2011 tarihli ve 2011/T-20
sayılı kararı ile ek ödemeleri yükseltilen şef, uzman vb.
gibi personel ile ek ödemeleri yükseltilmemiş memur, avukat, bilgisayar
işletmeni, hemşire vb. gibi idari personel arasındaki ücret
farkı daha da açılmıştır. Bu konuyla ilgili olarak;
1) 399 sayılı KHK'ye tabi
sözleşmeli personel ile 657 sayılı Kanuna tabi emsal
memurların ek ödeme oranları arasındaki farkın gerekçesi
nedir?
2) Anılan YPK
kararıyla ek ödeme oranı yüzde 67'ye yükseltilen personel ile yüzde 42'de
kalan idari personel arasındaki farkın kapatılmasına
yönelik bir çalışma var mıdır?
3) Varsa
çalışma ne aşamadadır? Yoksa bu konuda hükûmetinizin
görüşü nasıldır?
4) Aynı
işi yapan 399 sayılı KHK'ye tabi ve 657 sayılı kanuna
tabi personel arasındaki ayrımın giderilmesi sağlanabilir
mi?
21.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, kamu
kurum ve kuruluşlarında çalışan sözleşmeli personele
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/915) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
09/01/2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Başbakan Sayın Recep Tayyip
Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Bilindiği gibi, 12 Haziran 2011 genel seçimleri
öncesinde değişik zamanlarda ve canlı TV programlarında,
ülkemizdeki kamu kurum ve kuruluşlarında sözleşmeli olarak
çalıştırılan personelin Hükûmetinizce durumlarına
uygun daimi kadrolara atanacakları yönünde tarafınızdan verilen
sözler bugüne kadar yerine getirilmemiştir. Bu konuyla ilgili olarak;
1) Hâlen ülkemiz
kamu kurum ve kuruluşlarında sözleşmeli olarak
çalıştırılanların toplam sayısı ne
kadardır?
2) Sözleşmeli
olarak çalıştırılan kamu personelinin ne kadarı
üniversite mezunudur?
3) Sözleşmeli olarak çalışan kamu
personelinin durumlarına uygun daimi kadrolara atanmalarına yönelik
olarak Hükûmetinizce yürütülen bir çalışma var mıdır?
4) Varsa çalışma ne aşamadadır? Yoksa
böyle bir çalışma gerçekleştirilebilir mi?
5) Hükûmetinizin
sözleşmeli personelinin mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda 2012
yılı programı nasıldır?
22.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, işçi ve BAĞ-KUR emeklilerinin enflasyon
farkından yararlanmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/950) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Yüzde 2,68 oranındaki enflasyon farkından
Hükûmet tarafından yararlandırılmayan işçi ve BAĞ-KUR
emeklileri tepki göstermektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Enflasyon
farkından işçi ve BAĞ-KUR emeklilerini de
yararlandırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda
çalışmanız var mıdır?
23.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, intiharların artışına ve önlenmesine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/952) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ülkemizde
yaşanan ekonomik ve sosyal sorunlar, maalesef intihar olaylarını
da artırmıştır. 2000 yılı içinde 1.802 olan
intihar olayı sayısı 2010 yılı içinde 2.933e
yükselmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) On yıl içinde artış gösteren intihar
olaylarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
2) İntiharları önleme konusunda
Hükûmet olarak bir çalışmanız var mıdır?
3) İntihar
nedenleri konusunda araştırma yapmayı düşünüyor musunuz?
24.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, sağlık güvencesi olmayan kişilere
yaptırılan gelir testinin süresine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/955) ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Sağlık
güvencesi olmayan kişilere gelir testi konusunda ocak ayı sonuna
kadar verilen sürenin yetersiz olduğu belirtilmektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Süreyi uzatmayı düşünüyor musunuz?
Bu konuda çalışmanız var mıdır?
2) Bu süre içinde
gelir testi yaptıramayan dar gelirli vatandaşların 213
liralık sigorta primlerini ödeme cezası alacakları doğru
mudur?
25.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, FATİH Projesi kapsamındaki akıllı tahta
uygulamasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/957) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Mesut Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Okul yönetimi,
veli ve öğrenciler FATİH Projesi kapsamında kendilerine söz
verilen akıllı tahtaları istemektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Okullarda akıllı tahta
uygulamasına ne oldu? Ne zaman uygulamaya geçirmeyi düşünüyorsunuz?
2) Uygulama ilk hangi illerde
başlatılacak? Kahramanmaraş'taki okullar ne zaman
akıllı tahtalara kavuşacak?
26.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, emeklilerin durumlarının iyileştirilmesine
yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1023) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Türkiye Emekliler
Derneği, işveren kesimine yapılan vergi indirimi ve sigorta
primi teşviklerinden bahsederek, Hükûmetten kendileri için de bir
iyileştirme beklemektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Emekli
kesiminin bu konudaki taleplerini nasıl karşılıyorsunuz?
Durumlarının iyileştirilmesi konusunda bir
çalışmanız var mıdır?
2) Bu konuda
çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
27.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, kadrolu ve sözleşmeli öğretmenlerin özlük
haklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1024) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Öğretmen
maaşlarının yapılan kanun hükmünde kararnamelerde ve ek
ödemelerde dikkate alınmadığı için çok düşük
kaldığı ve kamuda çalışan pek çok meslek grubunun
altına düştüğü belirtilmektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Göreve yeni başlamış kadrolu
öğretmenler kaç para maaş almaktadır?
2) Yine aynı
şekilde göreve yeni başlamış sözleşmeli
öğretmenler kaç para maaş almaktadır?
3) Maaşları bakımından
öğretmenler, kamuda çalışan meslek grupları arasında
kaçıncı sırada ve hangi meslek grupları arasında yer
almaktadır?
28.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, açlık ve yoksulluk sınırı altında
yaşayan kamu çalışanlarına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/1025) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Türkiye
İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) 2011
yılının Aralık ayına ait açlık
sınırını 940,39 ve yoksulluk sınırını
da 3.063,17 olarak açıklamıştır. TÜRK-İŞ, fiyat
artışları nedeniyle sadece mutfağa gelen ek yükün 73 lira
olduğunu belirtmektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Bu
durumda, 2011 yılı içinde açlık ve yoksulluk
sınırı kamu çalışanlarının aylık
ücretlerinin üzerinde gerçekleşmiş olmuyor mu?
2)
Böyle oluyor ise
bu konuda nasıl
bir çalışma
yapmayı planlıyorsunuz?
3) Kamu
çalışanlarını düştükleri açlık ve yoksulluk
sınırı altından ne zaman kurtarmayı
düşünüyorsunuz?
29.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, emeklilerin millî gelir içindeki payına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1029) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Türkiye
Emekliler Derneği, millî gelirin büyümesinin anlamını
bulması için emeklilere refah payı verilmesi gerektiğini
belirterek, aksi takdirde kişi başına 10 bin dolar
düştüğü yönündeki istatistiklerin kâğıt üzerinde
kalacağını açıklamaktadır.
Bu bilgiler
ışığında;
1)
Emeklilerin açıklamalarına kulak vererek, 10 bin dolara
çıktığını söylediğiniz millî gelirden emeklilere
pay vermeyi düşünüyor musunuz?
2) Bu konuda
bir çalışmanız olacak mı? Yoksa millî gelir
artışı emeklilerin açıkladığı gibi
kâğıt üzerinde mi kalacak?
30.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, emeklilerin her türlü katkı ve katılım
paylarından muaf tutulması talebine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/1031) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Türkiye Emekliler Derneği, yaptıkları
açıklamada, emeklilerin üzerinden her türlü katkı ve
katılım paylarının kaldırılmasını
istemektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Emeklilerin cebinden çıkan ve bu kesimi zorlayan
muayene ve ilaç gibi katkı ve katılım payını
kaldırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda
çalışmanız var mıdır?
31.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Sosyal Güvenlik Kurumu icra memurlarının özlük
haklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1032) ve
Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Sosyal Güvenlik Kurumu icra memurları, Maliye
Bakanlığı ve Adalet Bakanlığındaki icra
yetkililerinden çok daha düşük ücret aldıklarını
belirtmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Aynı işi yapan kişilerin, üç ayrı
kurumda ayrı ayrı maaşlarla çalışmaları
doğru mudur?
2) Bu durumda eşit işe eşit ücret
çalışmanız bazı kurumlara eşitsizlik getirmiş
olmuyor mu?
3) Bu konuda bir çalışma yapmayı
planlıyor musunuz?
32.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, süt izni kullanımı konusunda kadın memurlara
zorluk çıkarıldığı iddialarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1099) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜRK EĞİTİM-SEN
tarafından, kadın memurlara süt izni kullanma konusunda bazı
kurumlarca zorluk çıkartıldığı ifade edilmektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Yasal bir hak olan süt izni
konusunda kadın memurlara zorluk çıkarıldığı
doğru mudur?
2) Doğru ise bu konuda memur
anneleri rahatlatma konusunda nasıl bir çalışma yapmayı
planlıyorsunuz?
33.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, maaşların enflasyon karşısında azaldığı
iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1101) ve
Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
TÜRK EĞİTİM-SEN
tarafından, Hükûmetin enflasyonu yanlış tahmin ettiği ifade
edilerek maaşların 2011 yılının ikinci altı
aylık diliminde ortalama 47,91 TL eridiği belirtilmektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Erimenin, pratisyen hekim
maaşlarında 60,44 TL, avukat maaşlarında 58,47 TL, mühendis
maaşlarında 69,07 TL, öğretmen maaşlarında 47,42 TL ve
memur maaşlarında 38,69 TL olarak gerçekleştiği doğru
mudur?
2) Doğru ise bu konuda nasıl
bir çalışma yapmayı planlıyorsunuz?
34.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, hava
kirliliğinin önlenmesine yönelik çalışmalara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1113) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasının teminini arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Atmosfere bırakılan
metan ve karbondioksit oranının düşürülmesi için Hükûmet olarak
bir çalışmanız var mıdır? Varsa neler
yapılmaktadır?
35.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
TOKİnin elde ettiği gelir miktarına ve devam eden projelere
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1122) Cevaplanmadı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını müsaadelerinize arz
ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: TOKİ kurulduğu günden
itibaren hangi projelerden ne kadar gelir elde etmiştir? Gelir amaçlı
hangi büyük projeler devam etmektedir?
36.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
TOKİnin Tokatta yaptığı daire sayısına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1125) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını müsaadelerinize
arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Tokat ilinde TOKİnin
yaptığı kaç daire vardır? Erbaa ve Reşadiye
ilçelerinde TOKİ düşünüyor musunuz?
37.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
ABD Büyükelçiliğinde brifing verildiği iddialarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1131) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın aracılığınızla Başbakan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim. 06/02/2012
Kamer
Genç
Tunceli
Son
yayınlanan bir kitapta Türk polisinin 21 Kasım 2008 tarihinde ABD
Büyükelçiliğinde brifing verdiği ve bu brifingde önemli
açıklamalarda bulunulduğu belirtilmektedir.
1) Bu brifingin
verilişinde sizin bilginiz var mıdır?
2) Türk polisi
hangi gerekçe ve zorunlulukla ABD Büyükelçiliğine böyle bilgiler
vermektedir?
3) Türkiye Cumhuriyeti'nin itibarını
sarsan bu tip brifingleri verenler hakkında herhangi bir cezai işlem
yapmayı düşünüyor musunuz?
4) Hükûmetin başında bulunan bir
kişi olarak devletimizin itibarını sarsan bu tip
davranışlarda sorumluluğunuz yok mudur?
38.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, engelli vatandaşların ihtiyaçlarının
Devlet tarafından karşılanması için yapılan
çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1149) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Engelli
vatandaşlarımızın ortez, protez ve tekerlekli sandalye gibi
ihtiyaçlarını temin etmek devletin en önemli görevleri arasında
yer almalıdır. Sosyal devlet bunu gerektirir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Engelli vatandaşlarımızın
ortez, protez ve tekerlekli sandalye gibi önemli ihtiyaçlarının yüzde
kaçlık bölümü devlet tarafından karşılanmaktadır?
2) Bu
ihtiyaçların yüzde 100ü karşılanmıyor ise bu konuda
çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
3) Plastik kapaklar niçin toplamaktadır?
Kişi başı millî gelirini 10 bin doların üzerine
çıkarmış olan bir ülke engelli vatandaşına plastik
kapak toplattırır mı?
39.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Hak-İşin işsizlik konusunda
yaptığı açıklamalara ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/1182) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Hak-İş;
işsizlik konusunda mevcut hükümet politikalarının yerine iş
yaratan, girişimciliği geliştiren, mesleki eğitim ve
yaşam boyu öğrenmeyi ön planda tutan yeni politikaların
uygulanması gerektiğini ifade etmektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1)
Hak-İşin işsizlik konusunda yapmış olduğu bu
açıklamaya kulak vermeyi düşünüyor musunuz?
2) Mevcut
politikalar yerine, Hak-İş tarafından önerilen işsizlik
politikalarını ne zaman uygulamaya geçireceksiniz? Bu konuda bir
çalışmanız olacak mı?
40.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına hizmet
binası yapılmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1225) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının, Ankarada yedi ayrı
yerde hizmet veren merkez teşkilatı birimlerinizden bir tanesinin
kiralık olduğu ve bu hizmet birimi için de yıllık
2.100.000.00 TL kira bedeli ödendiği belirtilmektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Çok sayıda
resmi kuruluşa hizmet binası yapan TOKİ niçin Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı için hizmet binası
yapmamaktadır?
2) Çevre ve
Şehircilik Bakanlığını ne zaman kiralık hizmet
binasından kurtarmayı düşünüyorsunuz?
41.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, binaların yalıtımıyla ilgili konut
sahiplerine destek verilip verilmeyeceğine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/1226) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ülkemizde 18
milyon binanın yüzde 90ının yalıtımsız
olduğu belirtilerek, bu binaların ısınması ve
soğutması için her yıl 7 milyar dolar civarında bir enerji
israf edildiği vurgulanmaktadır.
Bu bilgiler
ışığında;
1)
Yalıtım konusunda konut sahiplerini maddi anlamda destekleyerek veya
faizsiz kredi sağlayarak enerji kaybını önlemeyi düşünüyor
musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?
42.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, belediyelerdeki özel kalem müdürlüğü kadrolarına
yapılan atamalara ve imar planlarında ibadet alanı olarak
ayrılan yerlere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1278) Cevaplanmadı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
Anayasa'nın 98 ve TBMM İçtüzüğünün 96ncı maddeleri
gereğince saygıyla talep ederim.
Mahmut
Tanal
İstanbul
1) Özel kalem müdürlüğü
kadrolarına 657 sayılı Kanun uyarınca 2001-2012
tarihlerinde AKP'li, CHP'li, BDP'li, MHP'li belediyelere ayrıca
belirtilmek kaydıyla kaç kişi atandı ve Bakanlıkça
onaylandı?
2) AKP'li belediyelere giden
Sayıştay denetçilerinin sayısı ve rapor sonuçları
nelerdir? Denetçi raporlarınca sorumluluk doğuran AKP'li belediyeler
hangileridir, sorumluluğunun niteliği nedir? Dava
açılmışsa mahkemesi, dosya numaraları nelerdir?
3) AKP'li ve CHP'li belediyelere
ayrıca belirtilerek 2001-2012 tarihleri arasında kaç mülkiye
müfettişi, bakanlık kontrolörleri denetime gitmiştir?
4) Türkiye'de il bazında 2001-2012
yılları arasında 1/5000lik veya 1/1000 plan
tadilatlarında, ibadet alanlarına ayrılan yerlerden kaç tanesi
ayrı ayrı belirtilmek kaydıyla camiye, cemevine, kilise, havraya
ayrılmıştır? İbadet alanlarında ne kadarı
plan tadilatı ile ticari veya konut alanlarına çevrilmiştir? Bu
belediyeler hangileridir?
43.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
ülkemizde faaliyet gösteren bankaların şube sayılarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1291) Cevaplanmadı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasının teminini arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Son yıllarda ülkemizde il ve
ilçelere yoğun bir şekilde çeşitli banka şubesi
açılmaktadır. Ülkede hangi bankalar faaliyet göstermekte olup 2011
sonu itibarıyla şube sayıları ne kadardır?
44.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, ülkemizde faaliyet gösteren yerli ve dış
kaynaklı banka sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1293) Cevaplanmadı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasının teminini
arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Ülkemizde faaliyet gösteren banka
sayısı her geçen gün artmaktadır.
1) Dış ülkeler kaynaklı
kaç banka ülkemizde faaliyet göstermektedir? Ülke genelinde kaç şubesi
bulunmaktadır?
2) Dış ülkeler ve yerli
kaynaklı ortaklıkların oluşturulduğu kaç banka
faaliyet göstermektedir? Ülke genelinde kaç şubesi bulunmaktadır?
3) Yerli kaynaklı kaç banka
faaliyet göstermektedir? Ülke genelinde kaç şubesi bulunmaktadır?
45.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, belde belediye başkanlarının özlük ve
pasaport haklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1337) Cevaplanmadı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Eşit işe eşit ücret
konusu belediye başkanlarını da etkilemiştir. Belde
belediye başkanları, kendi emirleri altında
çalıştırdıkları yazı işleri müdürlerinden
daha az maaş aldıklarını belirtmektedirler.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Bu doğru mudur? Belde belediye
başkanları, yazı işleri müdürlerinden daha az mı
maaş almaktadır?
2) Bu belediye
başkanlarının yeşil pasaport kullanma hakkı var
mıdır? Yok ise maaş ve pasaport konusunda bir çalışma
yapmayı planlıyor musunuz?
46.-Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, yol yapım ve bakım hizmetleri için
Kahramanmaraş İl Özel İdaresine kaynak aktarılıp
aktarılmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1338) Cevaplanmadı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kahramanmaraş'ın
coğrafi konumu nedeniyle stabilize yolların fazla olması
bakım ve onarım giderlerini artırmaktadır. Bu nedenle, il
özel idaresinin mevcut imkânları yol yapım ve bakım hizmetlerine
yetmemektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Yol yapım ve
bakım hizmetleri konusunda il özel İdaresine ek kaynak
çıkarmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız
var mıdır?
47.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın,
Kürecik radar üssünde çalışan personele ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/1426) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
soruların Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Veli
Ağbaba
Malatya
1) Malatya/Kürecik'te konuşlandıran radar üssünde
çalışan personel sayısı kaçtır?
2) Radar üssündeki personelin uyruklarına göre
dağılımı nasıldır?
3) Radar üssünde bulunan asker sayısı kaçtır ve
uyruklarına göre dağılımı nasıldır?
4) Radar üssünde bulunan sivil görevlilerin mesleklerine ve
uyruklarına göre dağılımı nasıldır?
48.- Adana Milletvekili Ali Halamanın, terhis
süreleri uzatılan askerlerin kamuya öncelikli işçi olarak
alınması uygulamasının ortadan
kaldırıldığı iddialarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1735) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
soruların Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.04.05.2012
Ali
Halaman
Adana
1) 1999 yılında çıkarılan karar kapsamında
terhis süreleri uzatılan askerlerin kamuya öncelikli işçi olarak
alınması uygulaması hangi gerekçelerle ortadan
kaldırılmıştır?
2) Askerlerimizin bu mağduriyetlerinin giderilmesine yönelik
olarak tekrar Hükûmetinizce yürütülen bir çalışma var mı?
3) Varsa
çalışmanın içeriği ve uygulama planı
nasıldır?
49.-Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Dışişleri Bakanlığında görev
yapan sözleşmeli personelin özlük haklarından kaynaklanan
mağduriyetlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1762) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut Dedeoğlu
(Kahramanmaraş)
Merkezde ve
yurtdışı görevlerinde sözleşmeli olarak görev yapan
Dışişleri Bakanlığı personeli, maaş ve özlük
hakları konusunda diğer çalışanlara göre mağdur
edildiklerini belirtmektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Merkezde ve
yurtdışı görevlerinde sözleşmeli olarak çalışan
personeller, diğer çalışanlara göre maaş ve özlük
hakları konusunda mağdur mu edilmektedir?
2) Bu konuda
herhangi bir çalışmanız var mıdır? Çalışma
yapmayı düşünüyor musunuz?
50.- Muğla Milletvekili Mehmet
Erdoğanın, Datça Hükümet Konağı ve öğretmenevinin
fiziki yetersizliğine ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1766)
Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın
Erdoğan Bayraktar tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.
Mehmet Erdoğan
Muğla
Muğla
İlimizin Datça ilçesinde; yaklaşık 150 kişinin
çalıştığı; günlük ortalama 500
vatandaşımızın iş takibi için halen
kullandığı Hükümet Konağı ve iki yıl önce
boşaltılan ancak yıkıma veya iyileştirmeye tabii
tutulmayan Öğretmenevi'nin fiziki yetersizliği
vatandaşlarımızın hayatını tehlikeye
atmaktadır. Meydana gelebilecek küçük ölçekli bir depremin bile çok büyük
felaketlere yol açabileceği aşikârdır.
Buna göre:
1)
Bakanlığınızca; Datça Hükümet Konağı'nın ve
Öğretmenevi'nin içinde bulunduğu fiziki yetersizliklerin giderilmesi
için sürdürülen bir çalışma var mıdır?
2) Datça ilçemizde
aynı durumda kaç adet bina vardır? Bu binaların güçlendirilmesi
veya yıkılarak yenisinin yapılması için
bakanlığınızın bilgisi dahilinde sürdürülen bir
çalışma var mıdır?
51.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, iş adamlarının yurt dışına,
vizesiz seyahat edilebilmelerine ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1832) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ankara Genç
İşadamları Derneği (ANGİAD)
işadamlarının yurtdışına vize engeli olmadan
seyahat etmelerinin ekonomiyi canlandıracağını
belirtmektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1)
İşadamlarının yurtdışına vize engeli olmadan
seyahat edebilmeleri konusunda herhangi bir çalışmanız var
mıdır?
2) Ülke ekonomisine ve istihdama çok önemli
katkılar sağlayan işadamlarımızın vize
konusundaki zaman kayıplarını nasıl önlemeyi
planlıyorsunuz?
52.- İstanbul
Milletvekili Erdoğan Toprakın, 29 yaşından büyük
öğrencilerin askerliklerini erteleyemeyeceği iddialarına
ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1862)
Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Milli Savunma Bakanı Sayın İsmet
Yılmaz tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim. 29.05.2012
Saygılarımla.
Erdoğan
Toprak
İstanbul
29
yaşından büyük öğrencilerin artık askerliklerini
erteleyemeyecekleri hususunda duyumlar vardır.
Bu sebeple,
1) Binlerce öğrencimizi zor durumda
bırakacak bu uygulama ne kadar doğrudur? Uygulamaya geçirmenizdeki
gerekçeniz ne olacaktır?
2) Bedelli askerlikte arz talep dengesi
beklenildiği gibi olmadı mı ki, Üniversite öğrencisinin
üzerine gidiyorsunuz?
3) Sosyal medyada seslerini duyurmaya
çalışarak, yaşadıkları sıkıntıları
dile getiren öğrenci kardeşlerimizin bu sorunlarının
derslerine yansımaması ve eğitimlerinden geri kalmamaları
için bakanlık olarak uygulayamaya geçireceğiniz çözüm öneriniz nedir?
53.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, Karsta bir köye şehitlik yapılmasına ilişkin
Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1893) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Milli Savunma Bakanı Sayın İsmet
Yılmaz tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz
ederim.
Ensar
Öğüt
Ardahan
Kars Arpaçay
ilçemize bağlı Büyükçatma köyümüz tarihten beri
kahramanlıklarıyla övünür. Köyümüzde 183 adet şehit
bulunmaktadır. Köyümüz ülkemizin her bir köşesinde çarpışan
ve şehit veren bir köydür. Köyümüzde 675 hemşehrimiz
yaşamaktadır. Her biri bu vatan için bu Al Yıldızlı
bayrak için şehit olmaya hazırdır.
1) Kars Arpaçay
ilçemize bağlı Büyükçatma köyümüzde yaşayan 675
hemşehrimizin Al Yıldızlı Bayrağımız için,
bu ülke için her yerde şehit olmaya hazırdırlar. Bunun böyle
olduğu sadece Büyükçatma köyümüzde 183 şehit verilmiştir.
Köyümüze bu şehitlerin anısına bir şehitlik
yapılması sağlanacak mı?
54.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, engellilerle ilgili mevzuat kapsamında
yapılması gereken düzenlemelerin denetimine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1986) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kamu kurum ve
kuruluşları ile belediyelere, engelliler kanunu kapsamında
gerekli düzenleme yapılması için verilen süre 7 Temmuz 2012 tarihinde
dolmaktadır.
Bu bilgiler
ışığında;
1) Düzenlemeler konusunda verilen bu süre yeterli
olmuş mudur? Bu sürenin uzatılması konusunda herhangi bir
çalışmanız var mı?
2) Süre uzatımına gidilmesi
planlanmıyor ise düzenlemelerle ilgili denetimler ne zaman ve hangi
kurumlar tarafından yapılacaktır?
55.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
yaralı bir askerin evine otobüsle gönderilmesine ilişkin Millî
Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/2074) Cevaplanmadı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
Anayasa'nın 98 ve TBMM İçtüzüğünün 96ncı maddeleri
gereğince saygıyla talep ederim.
Mahmut
Tanal
İstanbul
1) Hakkari Geçimli Karakolunda 04 Ağustos
2012 günü terör örgütü saldırısı sonucunda yaralanan
askerlerimizden Jandarma Er Erhan Yakut'un evine beş saatlik otobüs
yolculuğu ile gönderilmesine Bursa Valisi tarafından "Olay
teferruattır." denmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
2) Siz de görevli vali gibi yaklaşık
4-4,5 saat süren çatışma sonucu yaralı kurtulan ve ailesinin
yanına izne dönen kahraman askerimizin evine otobüsle gelmesini teferruat
olarak mı görüyorsunuz?
56.- Giresun Milletvekili Selahattin
Karaahmetoğlunun, güvenlik ve savunma harcamalarında yaşanan
artışın nedenlerine ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü
soru önergesi (6/2151) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın, Anayasa ve Meclis İçtüzüğü gereğince
Millî Savunma Bakanı Sayın İsmet Yılmaz tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.
Selahattin Karaahmetoğlu
Giresun
Artan terör
saldırıları sonrası silahlı kuvvetlerimizin
yürüttüğü operasyonlar neticesinde, güvenlik ve savunmaya yönelik
harcamalarda ciddi yükseliş olduğu belirtilmektedir. Yılın
ilk altı ayına ait savunma bütçe giderleri ile temmuz, ağustos
ve eylül aylarına ait son üç aylık harcamaları açıklar
mısınız? Bu artış yalnızca PKK terör örgütüne
karşı yürütülen, son aylarda artış gösteren operasyonlar
ile mi açıklanabilir? Yoksa Sayın Başbakan'ın 83 bin
civarında olduğunu belirttiği Suriyeli mültecilerin ülkemize
maddi külfeti, Suriyedeki muhalif güçlere sağlanan lojistik destek
savunma giderleri kaleminden mi karşılanmaktadır?
57.- İstanbul
Milletvekili Erdoğan Toprakın, Kore ve Kıbrıs gazilerine
ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/2358)
Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Savunma Bakanı Sayın İsmet
Yılmaz tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim. 07/11/2012
Saygılarımla.
Erdoğan
Toprak
İstanbul
1005
sayılı Kanuna tabi olan Kore ve Kıbrıs gazileri bugün 60-90
yaş grubunda olan kahramanlarımızdır. Ve
kahramanlarımıza onurlarına yakışır
davranışlar sergilemek gerekmektedir.
Bu sebeple,
1) 3713 sayılı Kanun Malul Gazilerini
muhatap almaktadır. Bu kanuna tabi olan, şehit aileleri ve malul
gazilerine gösterilen ilgi ve şefkatin, tanınan hakların
"Muharip Gazi" sayılan Kore ve Kıbrıs gazilerimize
verilmemesinin gerekçesi nedir?
2) Savaş mükâfatı olarak verilen
"Şeref Aylığı"nın tüm gazilere eşit
olarak verilebilmesi ve asgari ücretin net seviyesine getirilebilmesi hususunda
çalışmalarınız var mıdır?
58.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin, TSK envanterindeki Skorsky helikopterlere ilişkin Millî
Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/2483) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
soruların Millî Savunma Bakanı Sayın İsmet Yılmaz
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim. 16/11/2012
Özcan
Yeniçeri
Ankara
1) Türk
Silahlı Kuvvetleri envanterinde kaç adet Skorsky tipi helikopter
bulunmaktadır?
2) Helikopterlerin modernizasyonu hangi
aralıklarla gerçekleştirilmektedir?
3) 2002 - 2012
yılları arasında teknik arıza neticesinde düşen
Skorsky tipi helikopter sayısı nedir?
59.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin, 2007-2012 yılları arasında intihar eden er ve
erbaşlar ile intiharların nedenlerine ilişkin Millî Savunma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2591)
Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
soruların Millî Savunma Bakanı Sayın İsmet Yılmaz
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim. 07.12.2012
Özcan
Yeniçeri
Ankara
1) 2007 - 2012
yılları arasında askerlik hizmeti sırasında intihar
eden er ve erbaş sayısı nedir?
2) İntihar
olaylarının tespit edilmiş gerekçeleri nelerdir.
BAŞKAN
Sözlü soru önergelerini cevaplandırmak üzere Millî Savunma Bakanı
Sayın İsmet Yılmazı davet ediyorum.
Buyurun Sayın
Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; Başkanlık Divanı tarafından okunmuş
olan soruları cevaplandırmak üzere huzurunuzda bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlarım.
(6/63) sıra
sayılı sorunun cevabı olarak: Ardahan Belediyesince
başlatılan asfalt ve parke taşı yol kaplama
çalışmasında 140 kilometrelik yolun 30 kilometresi
yapılmış olup, yolun kalan kısmı ise 2013
yılı içerisinde tamamlanmak üzere çalışmalara devam
edilmektedir.
(6/110) sıra
sayılı sorunun cevabı: Ülkemizde, özellikle son dönemde insan
haklarının geliştirilmesi konusunda önemli adımların
atıldığı malumlarınızdır. Ülkemizdeki
gayrimüslim azınlıklar da etnik ya da dinî kökenine
bakılmaksızın tüm vatandaşlarımıza yönelik olarak
Hükûmetimizce sürdürülen kapsamlı reform sürecinin getirdiği yüksek
standartlardan faydalanmaktadır. Rum Ortodoks
azınlığın taleplerinin karşılanmasına
yönelik olarak da son dönemde birçok hak sağlanmıştır. Bu
tür gelişmelerin Rum Ortodoks azınlığımız
tarafından memnuniyetle karşılandığını da
görmekteyiz. Bu çerçevede, Heybeliada Ruhban Okuluna ilişkin
çalışmalarımızı da yapıcı bir
anlayışla ve ilgili kurum ve kuruluşlarımızla
bilistişare, konunun tüm veçhelerini dikkate almak suretiyle, bir
çalışma sürdürmekteyiz.
(6/408) sıra
sayılı soru
KAMER GENÇ
(Tunceli) Soru sahibinin ismini de söyleyin Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) İhsan Özkes.
1 Ocak 2002 tarihi
ile 8 Mart 2012 tarihleri arasında meydana gelen terör olaylarında 94
polis, 724 asker ve 96 geçici köy korucusu olmak üzere 914 güvenlik görevlisi
şehit olmuş, 449 vatandaşımız hayatını
kaybetmiştir.
Mesut
Dedeoğlunun (6/438) sayılı sorusu: Yükseköğretim Kurulu
Başkanlığınca konuya ilişkin olarak yazılı
cevap alınmıştır. Burada, Kahramanmaraş Sütçü
İmam Üniversitesi Tıp Fakültesinin, Merkez Avşar Kampüsü
dışında İl Sağlık Müdürlüğü tarafından
geçici olarak tahsis edilen binasında büyük sıkışıklık
içinde hizmet verdiği, Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama
Hastanesinin 2010 yılı sonunda yapılan ikmal ihalesinin bin
seksen günde tamamlanmasının öngörüldüğü ve 2011
yılında fiilî olarak yapımına
başlandığı; 2012 yılı ödeneğinin 27 milyon
TL, bu yılın şubat ayı sonu itibarıyla toplam hak
edişin 36 milyon TL olduğu ve hastane inşaatının
yatakhane bölümünün yer döşemesi hariç bitme aşamasına
geldiği; 2012 yılının ilk yarısı içinde yatakhane
bölümünün işler hâle getirilerek taşınılmasının
planlandığı; 2012 yılında da ek ödenek
sağlanması hâlinde, hastane binasının 2012
yılında tamamlanması planlanmıştır. 2012
yılı ortalarında kısmen taşınılması
düşünülen yeni binada, kaliteli sağlık hizmeti sunulabilecek
tıbbi cihaz, ekipman ve donanım için ilk etapta 18 milyon TL
ödeneğe ihtiyaç duyulmaktadır. Üniversitenin HAYMER ünitelerinin
hâlen Akyar köyünde yer aldığı; aynı zamanda Ziraat
Fakültesi Zootekni Bölümü öğrencilerinin araştırma ve uygulama
çalışmalarını -staj çalışmaları dâhil- bu
birimlerde yaptığı; bu tesislere uzaklık ve toplu
ulaşım problemi nedeniyle, gerek araştırmacıların
gerekse de öğrencilerin düzenli ulaşımlarında sürekli
problemler yaşandığı; mevcut ünitelerin bulundukları
yerde büyüme imkânının bulunmadığı ve yem bitkileri
ekim alanına müsait yerlerin olmaması nedeniyle, fizibıl
çalışmalarının mümkün olmadığı; bu
sebeplerden dolayı HAYMER ünitelerinin hâlen yem bitkileri üretimi için
tahsis edilmiş olan Avşar Kampüsü doğusunda yer alan 300
dekarlık alana taşınması için alan üzerinde yerleşim
planlarının çıkarıldığı; bu alanda
büyükbaş ünitesi, küçükbaş ünitesi, broiler ve yumurta
tavukçuluğu üniteleri, gerekli yem depoları, silaj ve gübre
çukurları, bakıcı ve idari binaları benzeri gerekli tüm
yapıların her türlü planlamasının
yapıldığı; mimari, statik, elektrik, sıhhi tesisat ve
makine projelerinin hazırlandığı; metraj ve keşifle
birlikte mahal listelerinin oluşturulduğu ve ihale
aşamasına gelindiği; yeterli ödenek sağlanması
durumunda bu yıl ihaleye çıkılarak, aynı yıl
içerisinde bitirilmesinin mümkün olacağı beyan edilmektedir.
(6/563) sıra
sayılı Sayın İhsan Özkesin sorusuna cevap: Dış
politikamızın, çevremize bir barış, istikrar ve refah
kuşağı oluşturması yönündeki temel hedefi çerçevesinde, çeşitli sorunlarla örülü
Orta Doğu coğrafyası, başlıca ilgi
alanlarımızdan birini oluşturmaktadır. Orta Doğu
halklarıyla köklü tarihî, kültürel ve beşerî
bağlarımız ve bölgedeki gelişmelerin Türkiyeye
doğrudan veya dolaylı etkileri, bizi bölge meselelerine odaklanmaya
mecbur kılan diğer ögelerdir. Bölgedeki ihtilaflara doğrudan
taraf olmayan Türkiye, bölgede kalıcı barış ve
istikrarın tesisi amacıyla elinden gelen her türlü katkıyı
yapmaktadır.
Bu
anlayışla, Orta Doğu barış sürecinin üç
kanalından birini oluşturan ve çok uzun süredir hareket
yaşanmayan Suriye-İsrail boyutuna katkı sağlamak
amacıyla çaba sarf edilmiş ve 2008 yılının Mayıs
ayında, ülkemizin aracılığında, Suriye ile İsrail
arasında dolaylı görüşmeler
başlatılmıştır. Görüşmelerde taraflar, kendileri
açısından önem taşıyan tüm konuları masaya
getirmişlerdir. Bu süreçte toplam beş tur görüşme
gerçekleştirilmiş, 2008 Aralık sonu itibarıyla dönemin
İsrail Başbakanı Olmertin ülkemize yaptığı
ziyaret sırasında yürütülen temas trafiği sonucunda, Suriyeyle
İsrail arasında yeni bir aşamaya geçilmesine imkân tanıyacak
bir eşiğe ulaşılmıştır. Ancak, Olmertin
İsraile dönmesinden çok kısa bir süre sonra Gazzeye yönelik olarak
girişilen topyekûn harekât, geleceğe dönük olarak büyük umut vadeden
bu sürecin de akamete uğramasına yol açmıştır.
Bu süreçte, iki
taraf da kendi bağımsız iradeleriyle yer almışlar ve
gördükleri fayda doğrultusunda görüşmelere devam etmişlerdir.
Ülkemizce başlatılan bu görüşmelerde, taraflarca herhangi birine
baskı yapılması söz konusu olmadığı gibi, bu
yönde bir hareket tarzı, bu tür ara bulucu girişimlerin ruhuna ve
tabiatına da aykırıdır. Nitekim, görüşmelerde
kısa sürede alınan mesafe de görüşmelerin ne denli
yapıcı bir ortamda cereyan ettiğinin bir göstergesidir. Bugün
Suriyede yaşananların ve Türkiye-Suriye ilişkilerindeki mevcut
durumun bu konuyla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Nitekim, anılan
görüşme süreci sona erdikten sonra da Türkiye-Suriye ilişkilerinin
geliştiği bir vakıadır.
Suriyede 2011
yılı Mart ayında baş gösteren toplumsal olaylar, Orta
Doğu ve Kuzey Afrikayı etkisi altına alan ve Arap Baharı
olarak da adlandırılan dönüşüm sürecinin bir parçasını
oluşturmaktadır. Diğer bölge halkları gibi Suriye
halkı da demokrasi, özgürlük, insan hakları, iyi yönetişim,
hesap verilebilirlik ve hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerlere
sahip olmayı talep etmektedir. Ancak, Suriye yönetimi, halkın bu
meşru taleplerini yerine getirme yönünde bir reform süreci içine girmek
yerine, halkı baskı ve şiddetle sindirme yolunu seçmiştir.
Bir yönetimin, kendi halkına karşı her türlü şiddet
yöntemini kullanan bir mücadeleye girmesi kabul edilemez. Nitekim, bu tutumu
sebebiyle uluslararası camianın diğer bazı üyeleri gibi
Arap ligi de Suriyenin üyeliğini askıya almıştır,
yaptırımlar uygulamaya başlamış, Suriye giderek
uluslararası toplumdan daha çok soyutlanmıştır. Temennimiz
Suriyede akan kanın bir an önce durması, Suriye halkının
haklı talep ve beklentileri doğrultusunda siyasi geçiş sürecinin
başarıyla tamamlanmasıdır.
Suriyenin
geleceğini Suriye halkı belirleyecektir. İleride Suriye
halkının iradesini yansıtan bir yönetimin, diğer tüm
konular gibi, dış politika adımlarına bu bağlamda
ikili ilişkisiyle, kendi inisiyatifiyle karar vereceği kesindir.
İsraille ilişkilerimizin bugün geldiği nokta da bellidir.
İsrailin, 31 Mayıs 2010 günü Gazze uluslararası yardım
konvoyuna, açık denizde gerçekleştirdiği saldırıda
hayatını kaybeden 9 Türkün acısı hâlâ ulusumuzun
hafızasında yer almaktadır. İsrailin, işlediği
suçları kabul ederek özür dilemeden ve tazminat ödemeden ilişkilerimizden
olumlu bir netice beklenilmesi beklenmemelidir.
İsrailin,
Gazzeye uyguladığı insanlık dışı ablukaya
da son vermeden, uluslararası platformda içine düştüğü
yalnızlıktan kurtulması da mümkün değildir. Bu ortamda,
İsrailin istemediği her ülkeye Türkiyenin hasmane tavır
aldığını ileri sürebilmek, tabiatıyla son derece güç
ve inandırıcılıktan uzaktır. Bugün İsrailin
izlemekte olduğu politikalar nedeniyle içine düştüğü yalnızlık
ortadadır. Bunu sadece Türkiye olarak biz değil, tüm
Birleşmiş Milletler üyesi sağduyu sahibi herkes dile
getirmektedir. Keza, Türkiyenin, İsrailin saldırgan
politikalarına karşı izlemekte olduğu ilkeli ve
tutarlı politikalar ile Filistin davasına
bağlılığı herkes tarafından bilinmektedir.
(6/564) sıra
sayılı İhsan Özkesin sorusuna cevap: Türkiye, bugüne değin
Büyük Ortadoğu Projesi olarak adlandırılan herhangi bir projede
hiçbir rol üstlenmediği gibi, esasen bu adı taşıyan bir
proje de bizim de bulunmamaktadır. Büyük Ortadoğu Projesiyle
kastedilenin Geniş Orta Doğu ve Kuzey Afrika girişimi
olduğu varsayılmaktadır. Bu girişim bölgede
barış, istikrar, sürdürülebilir kalkınma ve ekonomik refahı
amaçlayan bir
dönüşüm projesi olarak ortaya çıkmıştır. Bu proje,
8-10 Haziran 2004 tarihlerinde Amerikanın Georgia eyaletindeki Sea Island
kentinde düzenlenen G-8 Zirvesi sırasında
başlatılmıştır. Söz konusu girişimin
dayandığı temel anlayış, demokrasinin ve buna
ilişkin reformların bölge ülkelerine dışarıdan
dayatılamayacağı ve reform dinamiğinin esasen bölgeden
kaynaklanması gerektiğidir. Hedefi ise bu doğrultuda bölge
ülkelerine ihtiyaç duydukları desteği verebilmektir. Ülkelerin söz
konusu projede yer almaları tamamen kendi isteklerine
bırakılmıştır.
Bu girişimin
eş başkanlığı, dönemsel temelde biri G-8 dönem
başkanı, diğeri de bölge ülkesi olmak üzere iki ülke
tarafından üstlenilmektedir. Hâlihazırda Türkiyenin anılan
girişim kapsamında eş başkanlık veya herhangi
başka bir rolü bulunmamaktadır. Ülkemiz bölgenin en önemli demokratik
ve önde gelen ülkesi olma vasfıyla yapılan davet üzerine anılan
girişime demokratik ortak sıfatıyla katkıda
bulunmuştur. Bu katkı tamamen kendi özgür ve serbest irademizle,
herhangi bir akdi, siyasi veya başka bir yükümlülük altına
girmeksizin gerçekleştirilmiştir.
Türkiyenin bu
girişimine ilişkin yaklaşımında
aşağıdaki faktörler etkili olmuştur: Bölge halkları,
hukukun üstünlüğü, iyi yönetişim, insan hakları, özgürlük,
demokrasi gibi evrensel değerleri hak etmektedir. Ancak bu yöndeki dönüşümün
herhangi bir dış dayatma olmaksızın tamamen bölge ülkelerinin
kendi iç dinamiklerinden kaynaklanması gerekmektedir. İlgili
ülkelerin kendi iç dinamikleri sonucunda, evrensel değerler temelinde,
özellikle demokrasi alanında kaydedilecek gelişmeler bölgemizde bir
demokrasi kuşağı oluşmasına katkı
sağlayacaktır. Bunun gerçekleşmesi, bu bölgede güvenlik,
istikrar ve barışın tesis edilmesini esas alan dış
politika hedeflerimizle de uyumludur. Ancak ülkelerin toprak bütünlüğü,
egemenliği ve sınırların dokunulmazlığı
uluslararası hukukun temel ilkeleridir. Bu ilkelere riayet edilmesi de
öncelikli talebimizdir.
Ülkemiz, gündeme
geldiği dönemde bu girişime tamamen bu ülkeler doğrultusunda
yaklaşmış ve bölgedeki ülkelerin kalkınma ve
demokratikleşme ihtiyaçlarına destek olabilecek uluslararası bir çaba olarak değerlendirmiş
ve desteklemiştir. Bu anlamda, Türkiye kendi tecrübelerinin
ışığında, bölge ülkelerinde evrensel değerler
temelinde yürütülecek reform çalışmalarına tamamen kendi özgür
iradesiyle nasıl katkı yapabileceği anlayışından
hareket etmiştir. Öte yandan, Türkiye'de belirli çevrelerin uzun
zamandır herhangi bir fonksiyonu kalmamış ve gündemden
düşmüş olan bu girişimi ısrarla ve sürekli olarak gündemde
tutmaya, bu girişime yukarıda açıklanan mahiyetinden farklı
anlamlar yükleyerek ülkemizi veya Hükûmetimizi gizli bir gündemin veya
komplonun bir parçası olarak takdim etmeye
çalışmasının da gerçekle uzaktan yakından hiçbir
ilgisi yoktur. Bu bağlamda, hiçbir Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin bölge
ülkelerin toprak bütünlüklerine, sınırların
değişmezliği ve egemenlik ilkelerine aykırı hareket
etmesi, bu yönde olabilecek herhangi bir tasavvurun veya planın
parçası olması düşünülemez. Böyle bir durum geçmişte
olmadığı gibi bugün de söz konusu değildir.
İzlediğimiz dış politika bu yönde olabilecek her türlü
girişimin önünde bir set oluşturacak nitelikte olduğu gibi,
bölgesel barış, istikrar ve güvenliğin de en büyük
teminatıdır.
İsrail, Gazze
uluslararası yardım konvoyuna 31 Mayıs 2010 günü açık
denizde saldırarak 9 vatandaşımızı öldürmüş,
farklı milletlerden pek çok yolcuyu da yaralamıştır.
İsraille ilişkilerimiz bu saldırı sonrasında bugün
bulunduğu noktaya gelmiştir. Saldırıda
hayatlarını kaybeden vatandaşlarımızın
acısı yüreklerimizdedir. İsrail işlediği suçları
kabul ederek özür dilemeden ve tazminat ödemeden ilişkilerimizde olumlu
bir düzelme beklenmesi mümkün değildir. İsrailin Gazzeye
uyguladığı insanlık dışı ablukaya da son
vermeden uluslararası platformda içine düştüğü
yanlıştan kurtulması da mümkün değildir.
Orta Doğu ve
Kuzey Afrikayı etkisi altına alan ve Arap Baharı olarak
adlandırılan bölge halklarının demokrasi ve özgürlük
talepleriyle başlattıkları hareketin Tunustaki bir seyyar
satıcının kendisini ateşe vermesiyle başladığı
kabul edilmektedir. Arap Baharı, Tunustan sonra Mısır ve
Libyayı da etkisine almış; Suriye halkı ise demokrasi,
özgürlük ve insan hakları, hukukun üstünlüğü, hesap verebilirlik gibi
evrensel değerlere kavuşma arzularını düzenledikleri
gösterilerle Mart 2011den bugüne kadar dile getirmeye
başlamışlardır. Dolayısıyla, sadece gelişmelerin
tarihine bakıldığında dahi Suriye ve İsraille
ilişkilerimizin birinin diğerinden bağımsız
ilerlediği görülmektedir. Gerek Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu
yana dış politikamızın temel dayanağını
oluşturan Yurtta barış, dünyada barış.
anlayışımız gerek bunun bir yansıması olarak dile
getirdiğimiz komşularla sıfır sorun ilkesi Türkiye'nin
etrafında bir barış, istikrar, güvenlik ve refah
kuşağı oluşturulmasını hedeflemektedir. Suriye
ile ilişkilerimize yaklaşımımız da bu ilke temelinde
şekillenmektedir. Bu itibarla en uzun kara sınırına sahip
olduğumuz, köklü tarihî, kültürel ve insani
bağlarımızın bulunduğu ve ikili ilişkilerimizin
geliştirilmesi için son on yılda büyük emek sarf edilen Suriye ile
ilişkilerimizi karşı karşıya getirecek bir
çatışma ortamı yaratılması hiçbir şekilde bizim
dış politika hedefimiz olamaz. Öte yandan, Türk halkı
asırlardır yan yana, iç içe yaşadığı, aynı
tarihi ve kültürü paylaştığı Suriye halkını dost
ve kardeş olarak görmektedir. Suriyeyi kana bulayan ve ülkeyi bir şiddet
sarmalına sürükleyen Suriye yönetimi karşısında Türk
halkının başından beri kararlılıkla durduğu
nokta Suriye halkının yanında olmasıdır.
Diğer taraftan, Türkiye'nin temel
dış politika ilkeleri ve komşularla iyi ilişkiler tesis
etme hedefi çerçevesinde Suriyeli muhalif gruplara silah sağlanmasına
yönelik herhangi bir faaliyete girişmesi söz konusu değildir.
Kaldı ki Türkiye, Suriye halkının meşru taleplerini
barışçıl yoldan dile getirilmesinin yararına inanmakta ve
muhalefetle temaslarında barışçıl yolların terk
edilmemesi gerektiğini kuvvetle vurgulamaktadır. Bununla birlikte, iç
karışıklıkların yaşandığı ve
çatışma ortamının hüküm sürdüğü ülkelerde
kaçakçılık faaliyetlerinin arttığı bir
vakıadır. Bu doğrultuda, Suriyede kaçak olarak ele
geçirildiği ileri sürülen silahların önemli bir
kısmının menşeinin Suriye rejimine destek veren ülkeleri
kapsadığı da bir gerçektir.
Öte yandan, Suriyenin geleceğinin
Suriye halkı tarafından belirlenmesi gerektiğine inanan ülkemiz,
Suriye halkının bu çerçevede ortaya koyacağı irade ve
tercihlere saygı duyacaktır. Bununla birlikte, Suriye
halkının ülkenin yönetimine ilişkin tercihlerini
sağlıklı bir şekilde ortaya koymasını temin
edecek asgari demokratik koşulların mevcudiyetine izin
verilmediği de bir vakıadır.
Seçim Yasasının kabulüne
ilişkin kanun hükmünde kararnamenin Esad rejimi tarafından 4
Ağustos 2011 tarihinde çıkarılmasını takiben
Şubat 2012de seçimlere gidileceği açıklanmış olmakla
birlikte, hür bir seçim takviminin ilan edildiğine dair bir bilgi de bulunmamaktadır.
Türkiye olarak arzumuz, Suriye halkının tercihlerini demokratik
yollardan dile getirebileceği ve ülkelerinin geleceğinde gerçek
anlamda söz sahibi olmalarını sağlayacak bir siyasi sistemin en
kısa sürede tesis edilmesidir.
Sayın Kamer
Gençin (6/676) esas numaralı sorusu: Yükseköğretim Kurulu
Başkanlığınca İstanbul Üniversitesi
Rektörlüğünden alınan konuya ilişkin yazıda; nokta
otomasyon sisteminin kurulması için belirtilen miktarın kesinlikle
doğru olmadığı ve 180 bin TL+KDV olarak ihale edildiği,
bu ihalenin öğrenci işleri otomasyonu olarak OPUS Bilişim
Teknolojileri Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketine Kamu İhale
Kanununun 21/b maddesine göre pazarlık usulüyle ihale edildiği,
programın rutin olarak kullanıldığı, bakım
sözleşmesi gereği firmanın verdiği hizmetin devam
ettiği, dünyada hiçbir kuruma ve üniversiteye uyan standart, hazır
bir program olmadığı, her programın kurumlara uyumu için
belli bir süre ve emek gerektiği, bu programda da zaman zaman
sıkıntılar yaşandığı -bu
sıkıntıların bir bölümü de üniversitenin son üç
yıldaki kontenjan artışları, Öğrenci Af Kanunu,
açık ve uzaktan eğitim fakültesinin kurulmasıyla eklenen 20 bin
civarındaki öğrenci yüküne bağlı olarak ortaya
çıktı- ortaya çıkan sıkıntılarla ilgili
üniversite tarafından her türlü inceleme ve soruşturmanın
yapıldığı, programın şu anda aktif bir
şekilde çalışmaya devam ettiği ve yıllardır
kâğıtlarla yapılan birçok öğrenci işleminin İnternet
üzerinden entegre olarak çok daha kısa sürelerde
yapıldığı beyan edilmiştir.
Sayın Kamer Gençin
(6/677) esas numaralı sorusuna cevap: Yükseköğretim Kurulu
Başkanlığınca konuyla ilgili olarak İstanbul
Üniversitesi Rektörlüğünden alınan yazıda; soru önergesinde
belirtilen iddianın asılsız olduğu, Öğretim Üyesi
Profesör Doktor Recep Seymenin hiçbir şekilde psikiyatri muayenesine
yollanmadığı gibi, esasen mevzuatta herhangi bir öğretim
üyesinin rektörlük makamı tarafından muayeneye gönderilmesini veya
sevk edilmesini mümkün kılacak yasal bir düzenlemenin
bulunmadığı, soru önergesine konu olan davetin Profesör Doktor
Recep Seymenin rektörlük teşkilatı içindeki bazı birimlerde
yaptığı konuşmalar ile rektörlüğe ve İktisat
Fakültesi Dekanlığına verdiği dilekçelerde rektörlük
yönetimine ve çalışanlarına isnat ettiği suçlar ve ileri
sürdüğü iddiaları incelemek üzere incelemeci olarak görevlendirilen
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Profesör Doktor Alaattin
Duran tarafından kendisinin bilgisine başvurulmak için
yapıldığı, söz konusu incelemenin Profesör Doktor Recep
Seymenin şikâyetleri üzerine başlatıldığı ve
incelemeci Profesör Doktor Alaattin Duran tarafından iddialarıyla
ilgili bilgisine başvurulmak üzere davet edildiği hâlde davete icabet
etmediği gibi 12 Mayıs 2011 tarihli dilekçesinde yazılı ve
sözlü olarak Tekrar rahatsız edildiğim takdirde sizi görevlendiren
yetkililer ve sizin hakkınızda suç duyurusunda
bulunacağımı saygılarımla bildiririm. ifadelerini
içeren dilekçe verdiğinden incelemenin
sonuçlandırılamadığı, ayrıca adı geçenin
Cumhurbaşkanlığına verdiği şikâyet dilekçesinin
bir örneğini rektör sekreterliğine 12 Temmuz 2011 tarihinde
bıraktığı, böyle bir şikâyet başvurusu
yaptığından 12 Temmuz 2011 tarihinde haberdar olunduğu,
oysa 18 Nisan 2011 tarihli ve 23863 sayılı yazıdan da
anlaşılacağı üzere Profesör Doktor Alaattin Duranın
incelemeci olarak üç ay önce görevlendirildiği, soru önergesinde belirtildiği
gibi ilgilinin Profesör Doktor Alaattin Duran tarafından
Cumhurbaşkanlığına yaptığı şikâyet
nedeniyle psikiyatri muayeneye tabi tutulmak için davet edilmesinin mümkün
olmadığı, adı geçenin İstanbul Belediye
Başkanıyla, belediyede çalışan kişiler hakkında
açtığı davanın da üniversiteyle bir ilgisinin
bulunmadığı, rektörlüğe yapılan ve birçok görevli hakkında
çeşitli iddialar içeren şikâyetler üzerine söz konusu iddiaların
gerçek olup olmadığı, suç teşkil edecek eylemlerin vuku
bulup bulmadığının tespiti amacıyla soruşturma
açmadan önce konu hakkında inceleme yapılması yönünde çok
sayıda işlem tesis edildiği, Profesör Doktor Alaattin
Duranın incelemeci olarak görevlendirilmesinin amacının da
adı geçenin rektörlüğe ve rektörlük yönetimiyle
çalışanlarına isnat ettiği suçlar ve ileri sürdüğü
iddiaların araştırılarak soruşturma
açılmasına dayanak oluşturacak herhangi bir suç oluşup
oluşmadığının tespit edilmesi için olduğu,
soruşturmacı ve incelemecilerin ise üniversitede görevli öğretim
üyeleriyle idari personel arasından Yükseköğretim Kurumları
Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin
Yönetmeliğinin ilgili hükümlerinin dikkate alınarak
görevlendirildiği belirtilmektedir.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, aslında bu sorulara bize hemen
cevap verme hakkı vermeniz lazım. İç Tüzükte böyle yani.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) Sayın Alim
Işıkın (6/740) esas numaralı sorusuna cevap olarak: 13
Ocak 2012 tarihli Bakanlığımız MEBBİS e-Personel
Modülüne işlenmiş mezuniyet bilgilerine göre iktisadi ve idari
bilimler fakültesi mezunlarından 2003 yılında 114, 2004
yılında 36, 2005 yılında 41, 2006 yılında 63,
2007 yılında 148, 2008 yılında 25, 2009 yılında
62, 2010 yılında 341, 2012 yılında 42 olmak üzere toplam
872 kişi, öğretmenlik dâhil, ilgili Bakanlığın
diğer kadrolarında istihdam edilmiştir. 13 Ocak 2012 tarihli
Millî Eğitim Bakanlığının MEBBİS e-Personel Modülüne
işlenmiş mezuniyet bilgilerine göre fen edebiyat fakültesi
mezunlarından ise 2003 yılında 1.964, 2004 yılında
1.866, 2005 yılında 983, 2006 yılında 1.564, 2007
yılında 1.456, 2008 yılında 1.208, 2009 yılında
1.611, 2010 yılında 5.043, 2011 yılında 5.498 olmak üzere
toplam 21.193 kişi, öğretmenlik dâhil, Millî Eğitim
Bakanlığının diğer kadrolarında istihdam
edilmiştir. Devlet Personel Başkanlığınca konuya
ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları personel
ihtiyaçlarına göre her kamu personel seçme sınavı yerleştirme
döneminde iktisadi ve idari bilimler fakültesi mezunlarını talep
etmekte olduklarını, 2012 yılı içerisinde iki kamu personel
seçme sınavı yerleştirilmesinin yapılmasının
planlandığı, söz konusu yerleştirmede iktisadi ve idari
bilimler fakültesi mezunlarına ve diğer lisans mezunlarına ne
kadar kadro ve pozisyon ayrılacağı kamu kurum ve
kuruluşlarının Devlet Personel Başkanlığına
intikal ettirecekleri personel talepleriyle belli olacağı
belirtilmektedir. Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca
konuya ilişkin olarak iktisadi ve idari bilimler fakültesi
mezunlarından kamu personel seçme sınavı sonucuna göre 2002de
983, 2003te 40, 2004te 653, 2005te 1.882, 2006da 2.025, 2007de 3.351,
2008de 3.487, 2009da 3.512, 2010da 4.435, 2011de 7.014 kişinin
yerleştirildiği, fen edebiyat fakültesi mezunlarından kamu
personel seçme sınavına göre 2002de 271, 2003te 16, 2004te 390,
2005te 1440, 2006da 1201, 2007de 1671, 2008de 1684, 2009da 2480, 2010da
2380, 2011de 3279 kişinin yerleştirildiği belirtilmektedir.
Sayın Kamer
Gençin (6/719) esas numaralı sorusuna cevap olarak: Konuyla ilgili olarak
müşteki tarafından yapılan itiraz üzerine Danıştay 1.
Dairesinin 10 Mart 2010 tarih ve 2010/238 esas, 2010/419 karar sayılı
kararına istinaden ilgili Bakanlıkça 16 Ağustos 2010 tarihli ön
inceleme onayı alınmış olup yapılan ön inceleme
sonucunda düzenlenen ön inceleme raporuna istinaden ilgili Bakanlıkça
verilen 7/10/2011 tarih ve 2011/364 sayılı soruşturma izni
verilmemesi kararı Danıştay 1. Dairesinin 18/10/2011 tarih ve
2011/1621 esas, 2011/1552 karar sayılı kararıyla soruşturma
izni verilmemesine ilişkin ek kararın kaldırılmasına,
dosyanın karar ekli olarak İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmiştir.
Söz konusu kararlar neticesinde açılan davaların safahatına
ilişkin ilgili Bakanlıkta bilgi bulunmamaktadır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Nasıl Bakanlıkta
Sonucu ne oluyor? diyorum ya.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Dava dosya numaraları var Sayın
Kamer Genç, dosyada. Yargılamada aleniyet ilkedir, herkes takip edebilir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Var da yani, dosyaları savcılar kaybetmiş.
Savcılar Topbaşla ilgili dosyaları kaybetmişler.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Kamer Gençin (6/758) esas numaralı
sorusuna cevap olarak: Önergede belirtilen ihalelerin 4734 sayılı
Kamu İhale Kanununun 19uncu maddesine istinaden kanunun temel usul
olarak öngördüğü ve bütün isteklilerin teklif verebildiği açık
ihale usulüyle gerçekleştirildiği, ihalelerde Kamu İhale
Kanununun 5inci maddesinde zikredilen temel ilkelere riayet edildiği,
ihale konusu hizmetin yürütülmesiyle alakalı belirlenen iş kalemlerinin
yaklaşık maliyetlerinin 4734 sayılı Kamu İhale
Kanununun 9uncu maddesiyle Hizmet Alımları Uygulama
Yönetmeliğinin 8, 9 ve 10uncu maddelerinde belirtilen hususlar göz
önünde bulundurularak tespit edildiği, söz konusu ihalelerin
yeterliliği olan yaklaşık maliyetin altında ve en
düşük teklifi veren isteklinin üzerinde
bırakıldığı, İSMEK faaliyetlerinin hizmet
satın alınması suretiyle gerçekleştirildiği,
satın alınacak hizmetin türü, miktarı ve özelliklerinin ihale şartnamelerinde
belirtildiği, bu doğrultuda, satın alınmak istenen hizmetin
azami saat miktarının belirtildiği, belirtilen saatler içinde
kısmi zamanlı çalışacak kişilerin kesin
sayısının ise ancak eğitim öğretimin
başlamasından sonra halktan gelen talepler doğrultusunda belirli
hâle gelebildiği, örneğin 2010-2011 eğitim öğretim döneminde
2.063 çalışan ile faaliyete başlanmış iken devam eden
süreçte dönem sonu itibarıyla toplam çalışan
sayısının 3.078 olduğu, dolayısıyla eğitim
dönemi başlangıcında çalışan kişi
sayısının devam eden aylarda şartname esasları
doğrultusunda artabildiği, İSMEK ihaleleri kapsamında
çalışan personel ile ilgili iddiaların daha önce de gündeme
getirildiği, bu meyandaki iddiaları da kapsayan genel ve rutin
denetimlerde mevzuata aykırı bir husus bulunmadığı
anlaşılmıştır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ya, biz diyoruz: Tayyip Beyin damadına
Ona cevap
vermiyorsunuz.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) Mesut Dedeoğlunun (6/797) esas
numaralı sorusuna cevap: İlgili bakanlıkça mahallî idarelerde
sözleşmeli olarak çalışan personelin kadroya geçirilmesine ilişkin
çalışma devam etmektedir. 19 Ocak 2012 tarihi itibarıyla mahallî
idarelerde sözleşmeli olarak çalışan personel sayısı
18.273tür.
Mesut
Dedeoğlunun (6/826) esas numaralı sorusuna cevap: 4688
sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununun 35inci maddesi
hükmü çerçevesinde toplu görüşmelerin yapıldığı ilgili
yıllara ait uzlaştırma kurulu kararları ve mutabakat
metinlerinde yer verilen hususlara ilişkin gerekli düzenlemeler imkânlar
ölçüsünde yerine getirilmiştir. Türkiye ekonomisi 2002-2008 döneminde
makroekonomik istikrara yönelik olarak uygulanan politikalar sayesinde ortalama
yüzde 5,9 oranında büyümüştür.
VAHAP SEÇER
(Mersin) 5,9 mu?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) 2009 yılında yaşanan
küresel ekonomik kriz sonucunda yüzde 4,8 oranında daralan Türkiye
ekonomisi 2010 yılından itibaren güçlü bir toparlanma sürecine
girmiştir. 2010 yılında gayrisafi yurt içi hasılanın
yüzde 9 oranında büyümesi sonucunda Türkiye ekonomisi dünyada en
hızlı büyüyen ekonomiler arasında yer almıştır.
2011 yılında yüzde 7,5 olarak tahmin edilen yıllık büyüme
oranının üzerinde bir ekonomik büyümenin gerçekleşmesi
beklenmektedir.
Tabii, yüce heyete
şunu belirtmek isterim: Soruların verildiği tarihle
cevapların verildiği tarihler arasında da büyük süre geçmiş
olmasından dolayı da böyle bir farklılık ortaya
çıkabilmektedir.
Fert
başına düşen millî gelir büyüklüğü ise, 2001
yılında 3.021 dolar iken 2011 yılı sonunda 10.363 dolar
seviyesine yükselmiştir; 3.021 dolardan 10.363 dolara. Satın alma
gücü paritesine göre, 2001 yılında 8.613 dolar olan kişi
başına gelirin 2011 yılında 16.504 dolara
ulaşması beklenmektedir. 2011 yılı büyümesi yüzde 7,5
üzerinde gerçekleştiğinden bu rakamlar da yükselecektir. Türkiyede
gelir dağılımı 2002 yılında yüzde 44 olan gini
katsayısının 2010 yılında yüzde 38e gerilemesiyle
kısmen daha adil bir düzeye ulaşmıştır.
2002
yılı sonrasında sosyal yardım programları yeniden
şekillendirilmiş, kişi başına yapılan sosyal
yardım harcaması ve bu yardımların
ulaştığı kişi sayısı
artmıştır. 2002 yılında, toplam sosyal yardım
harcaması 1.346 milyon TL iken 2010 yılında 10 milyar 746 milyon
TLye yükselmiştir. Yeşil kart sahiplerinin sağlık
hizmetlerine erişimi kolaylaştırılmış,
şartlı sağlık yardımları çerçevesinde,
çocuklarının sağlık muayenelerinin
yaptırılması kaydıyla yoksul ailelere düzenli para
transferi yapılmaktadır.
Eğitim
yardımları artırılmış ve eğitimi destekleyen
yeni sosyal yardım programları oluşturulmuştur. Bu
kapsamda, dar gelirli ailelerin çocuklarının kırtasiye ve önlük
gibi temel ihtiyaçları karşılanmakta, yoksul öğrencilere
öğle yemeği verilmekte ve özürlü öğrenciler ücretsiz
taşınmaktadır. Bu çerçevede, şartlı eğitim
yardımları kapsamında, 2003-2010 döneminde toplam 1 milyar 619
milyon TL yardım yapılmıştır. Millî Eğitim Bakanlığı,
YURTKUR ve Vakıflar Genel Müdürlüğünce 2003-2010 döneminde
öğrencilere toplam 2 milyar 500 milyon TL tutarında burs
verilmiştir. İlk ve ortaöğretimde ders kitapları ücretsiz
verilmekte olup bu kapsamda, 2003-2010 döneminde ilk ve ortaöğretim
okullarında toplam 1 milyar 430 milyon TL tutarında kitap ücretsiz
dağıtılmıştır.
Yaşlılar,
özürlüler ve korunmaya muhtaç çocukların ihtiyaçlarına
karşı duyarlı bir yaklaşım sergilenmektedir. Bu
kapsamda, 2006-2010 yıllarında toplam 2 milyar 970 milyon TL ödeme yapılmıştır.
2002 Aralık-2012 Ocak döneminde
kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarında önemli ölçüde
artışlar sağlanmış, 2002 yılı Aralık ayında
aile yardım ödeneği dâhil 578 TL olan ortalama devlet memuru
maaşı, yüzde 227,8 oranında artarak 1.894 TLye, en düşük
devlet memuru maaşı ise yüzde 316,5 oranında artarak 392 TLden
1.633 TLye yükselmiştir. Söz konusu dönemde TÜFEdeki artış ise
129,5tir.
(6/827) esas
numaralı Sayın Mesut Dedeoğlunun soruna cevap: 666
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle genel ek ödeme ile kurumsal bütün
ek ödemeler de dâhil olmak üzere personele mali haklar kapsamında
değişik adlar altında ve farklı tutarlarda yapılan
ilave ödemeler yürürlükten kaldırılarak tek bir ödeme getirilmiş
ve farklı kurumlarda aynı hizmet sınıfında aynı
ve benzer unvanlı kadrolarda çalışan kamu görevlilerinin
aynı tutarda ek ödemelerden yararlandırılması
sağlanmıştır.
Buna göre, 666
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle 375 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameye eklenen ve 15 Ocak 2012 tarihinde yürürlüğe giren ek
9uncu madde hükmü uyarınca kamu iktisadi teşebbüslerinde
aylıklarını 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa
göre almakta olan ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ek (I) sayılı cetvele dâhil
memurların tamamı ek ödemeden yararlanmaktadır.
(6/829) esas
numaralı Sayın Mesut Dedeoğlunun sorusuna cevap olarak: Kamu
kurum ve kuruluşlarında 25.260 adet geçici personel istihdam
edilmektedir. Geçici personele aile yardımı verilmesine ilişkin
hukuki bir düzenleme bulunmadığından aile yardımı verileceklerin
tespiti yapılamamakta olup, söz konusu personele aile yardımı
ödeneği verilmesine ilişkin olarak da herhangi bir çalışma bulunmamaktadır.
(6/831) esas
numaralı Sayın Mesut Dedeoğlunun sorusuna cevap olarak: 5510
sayılı Kanunun 4üncü maddesinin birinci fıkrasının
(b) bendi kapsamında sigortalı sayılan ve altmış
günden fazla borcu olanların sağlık yardımlarından
faydalandırılması ile ilgili olarak 5997 sayılı
Kanunla değişiklik yapılarak prim borçlarının
taksitlendirilerek sağlık yardımlarından
faydalandırılması sağlanmıştır. Altmış
günden fazla borcu olanlardan 18 yaşını doldurmamış
olan kişilere, tıbben başkasının bakımına
muhtaç olan kişilere, trafik kazası hâlleri, acil hâller, iş
kazası ile meslek hastalığı hâlleri, bildirimi zorunlu
bulaşıcı hastalıklar, afet ve savaş ile grev ve lokavt
hâllerinde, borcu olup olmadığına bakılmaksızın
sağlık yardımı yapılmaktadır. Böylece, acil ve
riskli durumlarda sağlık yardımı yapılma imkânı
sağlanmıştır. Ayrıca, altmış günden fazla
prim ve prime ilişkin her türlü borcu bulunan ve tecil ve taksitlendirme
talebi olmayanların 18 yaş altı çocukları hariç olmak üzere
bakmakla yükümlü olduğu kişilerin gelir testine tabi tutulmak
suretiyle sağlık yardımlarından yararlanma imkânı
getirilmiştir.
(6/868) esas numaralı
Sayın Mesut Dedeoğlunun sorusuna cevap olarak: Sağlık Uygulama
Tebliğinin Ayakta Tedavide Sağlanan İlaçlar İçin
Katılım Payı başlıklı maddesinde gerekli
düzenleme yapılarak yürürlük tarihi 8 Mart 2012 olarak 29/2/2012 tarih ve
28219 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Bu
kapsamda, kişilerin adına düzenlenen 3 kutuya kadar her reçete için 3
TL alınmaktadır. 3 kutunun üzerindeki her bir kutu ilaç için 1 TL
ödenmektedir. 5 kutu ilaç yazılan bir reçete için 3+2=5 TL ödenmesi
gerekmektedir. Kişi emekli ise ayrıca yüzde 10 ilaç katkı
payı ödemesi gerekmektedir. Ancak kişinin ilaçları ilaç
katkı payı ödenmeyecek ilaçlar arasında ise reçete ve ilaç için
katılım payları ödenmez. Kişinin reçetesinde
yazılı ilaçlar injectable form, serum, beslenme ürünü veya majistral
grubu ilaç ise reçetede yazılı kutu sayısına
bakılmaksızın her bir kalem 1 kutu olarak değerlendirilir.
Böyle bir durumda, kişi reçete başına 3 TL ödeyecek, 3 kutuyu
geçen 2 kutu için ilave 2 TL ödememiş olacaktır. Memur emeklisi bir
ay içinde 2 defa devlet hastanesine gittiğinde ve kendisine 5 kutu ilaç
yazıldığında toplam 15 TL ve kişinin ilaçları
ilaç katkı payı ödenmeyecek ilaçlar arasında değil ise
yüzde 10 ilaç katkı payı ödeyecektir. Aynı memur emeklisi bir ay
içinde 2 defa özel hastaneye gittiğinde ve kendisine 5 kutu ilaç
yazıldığında toplam 29 TL ve kişinin ilaçları
ilaç katkı payı ödenmeyecek ilaçlar arasında değil ise
yüzde 10 ilaç katkı payı ödeyecektir.
(6/885) esas
numaralı Mesut Dedeoğlunun sorusuna cevap: Ülkemizde kaba
boşanma oranının Avrupa Birliği ülkeleriyle
kıyaslandığında oldukça düşük olduğu ve Avrupa
Birliği ülkelerinde 2002 ila 2009 yılları arasında kaba
evlenme oranı azalırken -binde 4,88den binde 4,51e- ülkemizde
artış gösterdiği, binde 7,36dan binde 8,21e yükseldiği
görülmektedir. Bütün sosyal olay ve olgularda da
karşılaşıldığı gibi boşanma olgusunun
ve istatistiklerinin tek bir değişkenle açıklanması mümkün
olmamaktadır. Her değişken diğer tüm
değişkenlerle birlikte boşanma olgusuyla orantılı veya
ters orantılı olabilmektedir. Sonuç olarak, her ne kadar ülkemizde
boşanma verilerinde ciddi bir artış olmasa dahi ilgili
Bakanlığımız tarafından aile kurumunu güçlü
tutmamıza katkı sağlayacak eğitici, öğretici
yayın ve programlarla ailelerimize farkındalık oluşturacak ve
ailelerin sorunu çözme kapasitelerini artıracak faaliyetlerine devam
edilmektedir. İlgili Bakanlığımız, Türk ailesinin
bütünlüğünün korunması ve sosyal refahının
artırılmasını sağlanmak amacıyla
araştırmalar yapmak ve yaptırmak görevini yerine getirmek üzere
aileyi doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilendirebilecek çeşitli
sorun alanlarını tespit etmek ve bu sorunlara yönelik çözüm önerileri
geliştirmek üzere araştırma ve inceleme
çalışmalarını aralıksız olarak sürdürmektedir.
(6/908) esas
numaralı Sayın Alim Işıkın sorusuna cevap: 2010 kamu
personel seçme sınavı lisans sınavına fen edebiyat
fakültesi mezunu olarak 158.046 aday başvurmuş, bu adaylardan 3.704ü
ÖSYM tarafından 2010 kamu personel seçme sınavı lisans sınavının geçerli
olduğu merkezî yerleştirmelerde kamu kurumlarına
yerleştirilmiştir. Kamu kurum ve kuruluşları, personel
ihtiyaçları doğrultusunda, her merkezî yerleştirme döneminde
talep ettikleri kadro ve pozisyonlar için fen edebiyat fakültesi
programlarının öğrenim nitelik kadrolarına da yer
vermektedirler. 2012 yılı içerisinde 2 kez merkezî yerleştirme
planlanmış, söz konusu yerleştirmelerde fen edebiyat fakültesi
ve diğer lisans mezunlarına ne kadar kadro ve pozisyon
ayrılacağı kamu kurum ve kuruluşlarının Devlet
Personel Başkanlığıyla beraber yapacağı
çalışmayla belirlenmektedir.
(6/909) esas
numaralı Sayın Alim Işıkın sorusuna cevap: 666
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle 375 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameye eklenen ve 15 Ocak 2012 tarihinde yürürlüğe giren ek
9uncu madde hükmü uyarınca kamu iktisadi teşebbüsleri de dâhil olmak
üzere bütün kamu kurum ve kuruluşlarında aylıklarını
657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre almakta olan memurlar
için en yüksek devlet memuru aylığına (ek gösterge dâhil), 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (I) sayılı cetvelin
Aylıklarını 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa
göre alanlar kısmında yer alan kadro ve görev unvanlarına
karşılık gelen oranların uygulanması suretiyle
hesaplanan tutarda, kamu iktisadi teşebbüslerinde 399 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameye ekli (II) sayılı cetvele dâhil pozisyonlarda
istihdam edilen sözleşmeli personel ise en yüksek devlet memurluğu
aylığına (ek gösterge dâhil), 375 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameyle ekli (I) sayılı cetvelin (ç) bölümünde pozisyon
unvanlarına karşılık gelen ve yüzde 42 ilâ yüzde 82
arasında değişen oranların uygulanması suretiyle
hesaplanan tutarda ek ödeme yapılmaktadır. Buna göre 15 Ocak 2012
tarihi itibarıyla 657 sayılı Kanuna tabi olarak istihdam edilen
ve 1inci dereceden aylık alan mühendis için yüzde 150 oranında ek
ödeme öngörülmüş olup bu personelin aylık mali hakları
toplamı net tutarı 2.819 TLdir. 399 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname eki (II) sayılı cetvele dâhil mühendis pozisyonunda ve
sosyal güvenlik açısından aynı durumda bulunan 1inci derece
sözleşmeli personel ek ödemesi yüzde 82 oranında olduğu hâlde
aylık mali hakları toplamı net tutarı 2.956 TLye
ulaşmaktadır. Benzer şekilde 657 sayılı Kanuna tabi
olarak istihdam edilen ve 5inci dereceden aylık alan lise mezunu memur
için yüzde 90 oranında ek ödeme öngörülmüş olup aylık mali
hakları toplam net tutarı 1.602 TL olmakta ve 399 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname eki (II) sayılı cetvele dâhil memur
pozisyonunda ve sosyal güvenlik açısından aynı durumda bulunan 5inci
derece sözleşmeli personel ek ödemesi de yüzde 42 oranında
olduğu hâlde aylık mali hakları toplam net tutarı 1.974
TLye kadar ulaşabilmektedir. Bu itibarla 657 sayılı Kanuna
tabi olarak istihdam edilen memurların yararlandığı ek
ödeme oranları kamu iktisadi teşebbüslerinde çalışan
aynı unvanlı sözleşmeli personelin yararlandığı
ek ödeme oranlarından daha yüksek belirlenmiş olsa dahi,
sözleşmeli personelin yararlandığı diğer ödeme
unsurları nedeniyle bu personele ödenen aylık mali hakların
toplam net tutarı daha yüksek olabilmektedir.
(6/915) esas
numaralı, Sayın Alim Işıkın sorusuna cevap: Kamu
kurum ve kuruluşlarında, muhtelif kanun, kanun hükmünde kararname ve
Bakanlar Kurulu kararları gereğince kamusal istihdamın
icaplarına göre farklı süre, şekil ve şartlarda
sözleşmeli personel istihdam edilebilmektedir. 5393 sayılı
Kanuna göre belediyelerde ve 5302 sayılı Kanuna göre il özel
idarelerinde yaklaşık 17 bin; 399 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameye göre kamu iktisadi teşebbüslerinde 76.785 sözleşmeli personel
istihdam edilmektedir. Diğer taraftan Devlet Personel
Başkanlığına intikal eden bilgilerin analizi sonucu, kamu
kurum ve kuruluşlarında 657 sayılı Kanunun 4üncü
maddesinin (b) fıkrası uyarınca istihdam edilen 187.280; 4924
sayılı Kanun uyarınca istihdam edilen 10.758 olmak üzere toplam
197.307 sözleşmeli personelin, 21 Aralık 2011 tarihi itibarıyla
632 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle memur kadrolarına
atamalarının gerçekleştirildiği tespit edilmiştir. 657
sayılı Kanunun 4/b maddesi kapsamında bahsedilen kanun hükmünde
kararnamenin yürürlük tarihinden sonra Devlet Personel
Başkanlığınca 36.659 adet sözleşmeli personel
pozisyonunun uygun görüldüğü anlaşılmış olup bu
pozisyonlar Maliye Bakanlığının vizesi üzerine
kullanılabilmektedir.
Bunun
dışında 2547 ve 2914 sayılı Kanuna göre
üniversitelerin akademik hizmetlerinde, kurum ve kuruluşların
teşkilat kanunları ile başka bazı kanunlara veya kanun
hükmünde kararnamelere dayanılarak istihdam edilen sözleşmeli
personel de bulunmaktadır. Bu itibarla, bahsedilen tüm sözleşmeli
personelin aynı kategori altında birleştirilmesi suretiyle
sayı tespiti yapılamamıştır.
Ayrıca,
sözleşmeli personel pozisyonlarında istihdam edilen personelin
eğitim durumlarına yönelik olarak Devlet Personel
Başkanlığında bir veri de mevcut değildir.
Sözleşmeli personel pozisyonlarında istihdam edilenlerin memur
kadrolarına atanmaları kanunla yapılacak bir işlem olup, bu
maksatla Devlet Personel Başkanlığınca yürütülen herhangi
bir çalışma bulunmamaktadır.
(6/950) esas
numaralı, Sayın Mesut Dedeoğlunun sorusuna cevap olarak: 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun 55inci maddesinde gelir ve aylıkların, her
yılın ocak ve temmuz ödeme tarihlerinden geçerli olmak üzere bir
önceki altı aylık döneme göre Türkiye İstatistik Kurumu
tarafından açıklanan en son temel yıllık Tüketici
Fiyatları Genel İndeksindeki değişim oranı kadar
artırılarak belirleneceği öngörülmüştür. Buna göre, TÜİK
tarafından 2011 yılı Temmuz-Aralık dönemine ilişkin
TÜFE artış oranı yüzde 6,79 olarak gerçekleştiğinden,
gelir ve aylıklar 2012 Ocak ödeme döneminde yüzde 6,79 oranında
artırılarak ödenmiş olup, bu şekilde aylıkların
enflasyon karşısında değer kaybetmesi önlenmiştir.
(6/952) esas numaralı, Sayın Mesut Dedeoğlunun sorusuna
cevap olarak: Son on yıl içerisinde hastalık, ailevi geçimsizlik,
geçim zorluğu, ticari başarısızlık, olumsuz hissî
ilişkiler ve öğrenimde başarılı olamama gibi
nedenlerden kaynaklanan ruhi bunalımlar neticesinde toplam 26.745
vatandaşımız intihar etmiştir. Sosyal bir sorun olan
intihar olaylarının önlenmesi konusunda ilgili kurum ve
kuruluşlarca sosyal düzeyde rehabilite içerikli projeler üretilerek
yaşama geçirilmesinin gerektiği de değerlendirilmektedir.
(6/955) esas numaralı Sayın Mesut Dedeoğlunun sorusuna
cevap olarak: 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun geçici 12nci maddesi gereği herhangi bir sosyal
güvencesi olmayanlar 1 Ocak 2012 tarihi itibarıyla Kanunun
60ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi
kapsamında tescil edilmiş ve PTT ile Sosyal Güvenlik Kurumu
arasında yapılan protokole göre bir ay içerisinde gelir testine
müracaat etmeleri gerektiğine ilişkin bilgilendirme yazısı
gönderilmiştir.
Söz konusu yasal düzenlemeler uyarınca herhangi bir sosyal
güvencesi olmayandan veya genel sağlık sigortasından yararlanma
hakkı sona eren kişilerden bir ay içerisinde gelir testi
yaptırmak üzere Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Vakfına başvurmayanların tescil, başlangıç tarihinden
itibaren aile içindeki gelirin kişi başına düşen aylık
tutarı, asgari ücretin 2 katı esas alınarak 2012 yılı
ilk altı ayı için aylık 213 TL tutarında genel
sağlık sigortası primi tahakkuk ettirilecektir.
(6/957) esas numaralı, Sayın Mesut Dedeoğlunun sorusuna cevap olarak:
Eğitim-öğretimde niteliği artırmak, fırsat
eşitliğini sağlamak, bilişim teknolojisi
araçlarını öğrenme, öğretme sürecinde daha fazla duyu
organına hitap edecek şekilde etkin kılmak amacıyla ilgili
bakanlıkça yürütülen FATİH Projesi kapsamında tüm temel
eğitim ve ortaöğretim okullarındaki her bir derslik
etkileşimli akıllı tahta ve İnternet altyapısı,
her okul çok amaçlı fotokopi makinesi ve doküman kamera ile
donatılacaktır. Projenin ilk etabında 3.657 ortaöğretim
kurumunun ihalesi tamamlanmış ve sözleşmesi
imzalanmıştır. Tedarikçi firmalar tarafından
Kahramanmaraş ve diğer illerimizdeki ortaöğretim
okullarında Eylül 2012 tarihi itibarıyla kurulumlar tamamlanmış
olacaktır.
(6/1023) esas
numaralı, Sayın Mesut Dedeoğlunun sorusuna ilişkin
cevabımız: 5510 sayılı Kanun, sigortalı emeklilik
mevzuatı yönünden 2008 Ekim ay başı itibarıyla
yürürlüğe girmiş olup, anılan kanunun 55inci maddesinde, gelir
ve aylıkların her yılın ocak ve temmuz ödeme tarihlerinden
geçerli olmak üzere bir önceki altı aylık döneme göre Türkiye
İstatistik Kurumu tarafından açıklanan en son temel
yıllı tüketici fiyatları genel indeksindeki değişim
oranı kadar artırılarak belirleneceği öngörülmüştür.
Buna göre, TÜİK tarafından 2011 yılı Temmuz-Aralık
dönemine ilişkin TÜFE artış oranı yüzde 6,79 olarak
gerçekleştiğinden, gelir ve aylıklar 2012 Ocak döneminde yüzde
6,79 oranında artırılarak ödenmiş olup, bu şekilde,
aylıkların enflasyon karşısında değer kaybetmesi
önlenmiştir.
Öte yandan, 2010
ve 2011 yıllarının Ocak aylarında emekli, dul ve yetim
aylıklarında seyyanen artış yapılarak, gelir ve
aylıkların 5510 sayılı Kanunun 55inci maddesinde
öngörülen artış oranından daha yüksek oranda artması
sağlanmıştır.
Ayrıca, 8
Mart 2012 tarihli ve 28227 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 1
Mart 2012 tarihli 6283 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunla 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici
39uncu madde gereğince, emekli aylıkları arasındaki
eşitsizliği gidermeyi amaçlayan intibak düzenlemesi
yasalaşmış olup, düzenlemeyle ilgili süreçte sosyal
tarafların da görüşleri alınarak sürece
katılımları sağlanmıştır. Prim ödeme gününe
bağlı olarak yapılan intibak düzenlemesinin yaklaşık
maliyeti 2,7 milyar TLdir.
(6/1024) esas
numaralı, Sayın Mesut Dedeoğlunun sorusuna cevap olarak: Göreve
yeni başlamış kadrolu bir öğretmen Şubat 2012 tarihi
itibarıyla 1.640,71 TL maaş almaktadır, ayrıca
alanlarına göre ayda 468 TLden, 844 TLye kadar ek ders ücreti
alınabilecektir.
Millî Eğitim
Bakanlığının kadrolarına sözleşmeli öğretmen
alımı yapılmamaktadır. Mevcut sözleşmeli
öğretmenlerin de 4 Haziran 2011 tarihli 27954 mükerrer sayılı
Resmî Gazetede yayımlanan Devlet Memurları Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair 632 sayılı Kanun Hükmünde Kararname
hükümleri çerçevesinde kadrolu öğretmenliğe geçişlerine imkân
sağlanmış ve 14 Haziran 2011 tarihinde atamaları
gerçekleştirilmiştir. Söz konusu yasanın yürürlüğe
girdiği tarihte askerlik ve doğum gibi aylıksız izinde
olmaları nedeniyle kadrolu öğretmenliğe atanamayanların da
il millî eğitim müdürlüklerine başvuruda bulunmaları hâlinde
kadrolu öğretmenliğe atanma hakları hâlen devam etmektedir.
(6/1025) esas
numaralı, Sayın Mesut Dedeoğlunun sorusuna cevabımız:
Kamuda memur statüsünde çalışan kamu görevlilerinin 2011
yılında mali ve sosyal haklarında önemli artışlar
sağlanmıştır. Aile yardımı ödeneği dâhil en
düşük devlet memuru maaşı yüzde 18,3 oranında
artırılarak 1.299,5 Tlden 1.537,6 Tlye, ortalama devlet memuru
maaşı ise yüzde 14,1 oranında artırılarak 1.576,8 Tlden
1.799,1 Tlye yükselmiştir. Aynı dönemde TÜFE rakamı ise yüzde
10,45 oranında artmıştır.
Söz konusu
göstergeler Aralık 2002-Ocak 2012 dönemi açısından da incelendiğinde,
aile yardımı ödeneği dâhil en düşük devlet memuru
maaşının yüzde 316,5 oranında, ortalama devlet memuru
maaşının ise yüzde 227,80 oranında arttığı,
buna karşılık TÜFE rakamının yüzde 129,5 oranında
artış gösterdiği görülmektedir. Bu artışlar
karşılaştırıldığında, memur
aylıklarındaki artışların enflasyonun üzerinde
olduğu açıkça görülmektedir.
Öte yandan, kamu
kurumlarında çalışan işçilere 2011 yılının
birinci altı aylık dönemi için yüzde 4, 2011 yılının
ikinci altı aylık dönemi için yüzde 4 oranında zam
yapılması kararlaştırılmıştır. 2012
yılının birinci ve ikinci altı aylık dönemlerinde her
biri için yüzde 3 oranında artış yapılması ve söz
konusu dönemler için tüketici fiyat endeksinin yüzde 3ü aşması
hâlinde aradaki fark kadar da ayrıca artış yapılması
hususunda da mutabakata varılmıştır.
Buna göre, kamu
kuruluşlarında çalışan işçilerin ücretlerinin hem 2011
yılı için hem de 2012 yılı için tüketici fiyat endeksindeki
değişimden daha düşük olmayacak şekilde
artırılmaları sağlanmıştır. 4688
sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununda
Değişiklik Öngören Kanun Tasarısı, başta 5982
sayılı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının bazı
maddelerinde değişiklik olmak üzere Uluslararası
Çalışma Örgütü normları ve Avrupa Birliği standartları
dikkate alınarak sosyal tarafların ve ilgili kurumların da
katkılarıyla hazırlanan ve 28 Ocak 2012 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulmuştur. Kanun tasarısının
yasalaşması durumunda, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin
ücret ve diğer sosyal hakları toplu sözleşme çerçevesinde
tarafların özgür iradeleriyle belirlenecektir.
(6/1029) esas
numaralı, Mesut Dedeoğlunun sorusuna cevap: 5510 sayılı
Kanun, sigortalı emeklilik mevzuatı yönünden 2008 Ekim, ay
başı itibarıyla yürürlülüğe girmiş olup, anılan
kanunun 55inci maddesinde gelir ve aylıkları her yılın
ocak ve temmuz tarihlerinde geçerli olmak üzere, bir önceki altı
aylık döneme göre Türkiye İstatistik Kurumu tarafından
açıklanan en son temel yıllı tüketici fiyatları genel
endeksindeki değişim oranı kadar artırılarak
belirleneceği öngörülmüştür. Buna göre, TÜİK tarafından
2011 yılı temmuz-aralık dönemine ilişkin TÜFE
artış oranı yüzde 6,79 olarak gerçekleştirilen gelir ve
aylıklar, 2012 Ocak döneminde yüzde 6,79 oranında
artırılarak ödenmiş olup, bu şekilde aylıkların
enflasyon karşısında değer kaybetmesi önlenmiştir.
Öte yandan,
2010-2011 yıllarının ocak aylarında emekli, dul ve yetim
aylıklarına seyyanen artış yapılarak
aylıklarının 5510 sayılı Kanunun 55inci maddesinde
öngörülen artış oranından daha yüksek oranda artması
sağlanmıştır. Ayrıca 8 Mart 2012 tarihli ve 28.227
sayılı Resmî Gazetede yayınlanan 1 Mart 2012 tarihli ve 6283
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla 5510
sayılı Kanuna eklenen geçici 39uncu madde gereğince, emekli
aylıkları arasında eşitsizliği gidermeyi amaçlayan
intibak düzenlemesi yasalaşmış olup, düzenlemeyle ilgili süreçte
sosyal tarafların da görüşleri alınarak
katılımları sağlanmıştır. İntibak
düzenlemesinin de yaklaşık maliyeti 2,7 milyar TLdir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; (6/1031) esas numaralı, Sayın
Mesut Dedeoğlunun sorusuna cevap:
Bilindiği
üzere, 5510 sayılı Kanunun 68inci maddesinde, Sosyal Güvenlik
Kurumunca sağlanan sağlık hizmetlerinin hangilerinden katılım
payı alınacağı, 69uncu maddesinde ise katılım
payı alınmayacak hâller, sağlık hizmetleri ve kişiler
tanımlanmıştır. Sözü edilen kanunun 68inci maddesinin
ikinci fıkrasında ise katılım paylarında (b) ve (c)
bentlerindeki sağlık hizmetleri için gereksiz kullanımı
azaltma, sağlık hizmetlerinin niteliği itibarıyla hayati
öneme sahip olup olmaması, kişilerin prime esas
kazançlarının gelir ve aylıklarının tutarı ve
benzeri ölçütler dikkate alınarak yüzde 10 ilâ yüzde 20 oranları
arasında olmak üzere kurumca belirleneceği öngörülmüştür.
Sosyal Güvenlik
Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğine göre, emekli olup
olmadığına bakılmaksızın tüm genel
sağlık sigortalılarından, sağlık raporuyla
belgelendirilmesi kaydıyla, kurumca belirlenen kronik hastalıklarda
ilaç katılım payı ve kişilerin bu hastalıkları
ile ilgili branştaki ayaktan muayenelerinde muayene katılım
payı alınmamaktadır.
Sosyal Güvenlik
Kurumunca sağlanan sağlık hizmetlerinden alınan
katılım payı uygulamasının temel amacı,
sağlık hizmetlerine olan talebin yöneltilmesine ilişkin olup,
katılım payı kişilerin sağlık kurum ve
kuruluşlarına gerektiği ölçüde başvurmalarını ve
basamaklı sevk sistemini benimsemelerini teşvik etmek amacıyla
sağlık hizmetlerine erişimi kolaylaştırmayı ve
hizmetten beklenen yararı artırmayı esas almaktadır.
(6/1032) esas
numaralı, Sayın Mesut Dedeoğlunun sorusuna cevap olarak: 666
sayılı Kanun Hükmünde Kararname, kamu idarelerinde aynı hizmet
sınıfında aynı veya benzer kadrolarda bulunan personel
arasında ek ödeme, ikramiye ve fazla çalışma gibi
değişik adlar altında yapılmakta olan ilave ödemelerden
kaynaklanan kurumlar arası ücret dengesizliğinin ortadan
kaldırılması amacıyla hazırlanmıştır.
Bu kapsamda, söz konusu Kanun Hükmünde Kararname ile kurumlar arası ücret
dengesizliğine neden olan kurumsal ilave ödemeler ve denge tazminatı
başta olmak üzere, değişik adlar altında ve farklı
tutarlarda yapılan ilave ödemelerin uygulanmasına son
verilmiştir. Bu ödemeler yerine, tüm personeli kapsayacak yeni bir ek
ödeme sistemi getirilmiştir. Bu çerçevede, söz konusu düzenlemeyle,
farklı kamu idarelerinde istihdam edilen icra memurlarının
kurumsal ayrım yapılmaksızın aynı tutarda ek ödemeden
yararlandırılması sağlanarak mali haklar arasındaki
farklılığa son verilmiştir. Böylece, söz konusu personel
arasında ücret eşitliği de sağlanmıştır.
(6/1099) esas
numaralı, Sayın Mesut Dedeoğlunun sorusuna cevap olarak: 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun ilgili maddesine göre,
kadın memura, çocuğunu emzirmesi amacıyla ilk altı ay
içinde günde üç saat, sonraki altı ay için günde bir buçuk saat süt izni
verilmektedir. Süt izninin hangi saatler arasında ve günde kaç kez
kullanılması gerektiği konusunda kadın memurun kendi
tercihi esas alınmaktadır. Süt izninin günlük
kullandırılması gereken bir izin hakkı olması
nedeniyle, bu iznin birleştirilerek sonraki günlerde
kullanılmasına imkân bulunmamaktadır. Bu iznin nasıl
kullanılacağı hususunda kamu kurum ve
kuruluşlarının herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır.
Ayrıca, süt izninin kullandırılmasında zorluk
çıkarıldığına ilişkin herhangi bir bilgi veya
belge ilgili bakanlığın personel
başkanlığına intikal ettirilmemiştir.
(6/1101) esas
numaralı, Sayın Mesut Dedeoğlunun sorusuna cevap: Bilindiği
üzere, kamu çalışanlarının mali ve sosyal haklarında
yapılan artışlar, devletin mali imkânları, ülkenin ekonomik
gelişmesi ve millî gelir düzeyi, genel geçim şartları ile
yıllık enflasyon oranları göz önünde bulundurulmak suretiyle
tespit edilmektedir. Bu çerçevede, 2011 yılında, kamu görevlilerinin
mali ve sosyal haklarına önemli ölçüde artışlar
sağlanmıştır. Buna göre, 2011 yılı Ocak
ayından geçerli olmak üzere, kamu görevlilerinin kamu mali ve sosyal
haklarında yüzde 4,22 oranda genel artış yapılmıştır.
Ayrıca, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 3üncü maddesiyle
yapılan ek ödeme 82,4 TL, eş için ödenmekte olan aile
yardımıyla 20 TL artırılmış ve sendika üyesi kamu
görevlilerine üç ayda bir 45 TL toplu sözleşme primi ödenmeye
başlanmıştır. 2011 Temmuz ayından geçerli olmak üzere
ise, kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarında yüzde 4 oranında
genel artış yapılmış ve eş için aile
yardımı ödemesi ise 20 TL artırılmıştır.
Yapılan bu düzenleme neticesinde, aile yardımı dâhil en
düşük devlet memuru maaşı yüzde 18,3 oranında, ortalama
devlet memurunun maaşı ise yüzde 14,1 oranında artış
göstermiştir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bakanım, süreniz tamam efendim.
Diğer sorular
için arkadaşlara da
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan, sağ olun. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Soru
sahiplerinden sisteme giren arkadaşlarımıza sırasıyla
söz vereceğim birer dakika; yerlerinden lütfen.
Sayın Genç,
buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aslında,
sorulara yeterli ve açık bir cevap verilmiyor, hep
yatıştırılıyor.
Bu İstanbul
Belediye Başkanıyla ilgili olarak Kadir Topbaş ve Fen
İşleri Daire Başkanlığı ve birçok bürokrat
hakkında ihalelerde yolsuzluk yaptığına dair bu konuda
İçişleri Bakanlığı soruşturma izni vermemesine
rağmen, 2010da Danıştay da bu konuda soruşturma izni
verilmeme kararını iptal ettiği hâlde bu konudaki dosyalar
İstanbul Savcılığına gitmiş ve birçoğu da
kayıp bu dosyaların. Tabii burada hep örtbas ediliyor.
Ayrıca da Tayyip
Beyin oğlunun bacanağının babası olan Zekeriya Karamana,
İstanbul Belediyesinden çok yüklü miktarda ihaleler veriliyor işte bu
meslek edinme kursları adı altında.
Yine bunlar, önce
Beyaz Holding sonra çok çeşitli, değişik isimlerle, her gün
yeni yeni isimlerle, yeni yeni şirketler kuruyorlar ki kendi isimlerini
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, 5 tane sorumu cevaplandırdı.
Müsaade edin de yani beş dakika süre kullanalım.
BAŞKAN
Hayır, birer dakika. 30 tane sorusu var, Sayın Mesut Dedeoğlu
otuz dakika mı konuşacak? Bu mümkün değil.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Her birine birer dakika verin. Yani böyle şey olur mu?
BAŞKAN
Sayın Doğru, buyurun efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bakın, 98inci madde çok açık.
BAŞKAN
98inci madde çok açık
KAMER GENÇ
(Tunceli) Açık
Oku bakalım.
BAŞKAN -
ve
okuyorum size: Yerinden ve çok kısa açıklama isteyebilir. Bu kadar.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ama her soruya, her soruya
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Doğru.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Başkanım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Her soruya ayrı cevap verecek.
BAŞKAN
Lütfen oturun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Doğru düzgün Meclisi yönetemiyorsun. Şu Meclisi
yönetemiyorsunuz ya!
BAŞKAN O
sizin görüşünüz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hâlâ birilerinin talimatıyla yönetiyorsun. Yazık size ya!
BAŞKAN Daha
temiz Türkçeyle, daha kibar konuşunuz lütfen.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bir kişilik kazandırın şu Meclise.
BAŞKAN
Lütfen yerinize oturun
Lütfen yerinize oturun
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır yani bir kişilik kazandırın, şu
Meclisi doğru dürüst yönetin.
BAŞKAN -
Sayın Doğru, buyurun efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Burada soru sahiplerinin bir dakika konuşma hakları var
ya!
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanın sorularıma vermiş olduğu cevaplardan dolayı
kendisine çok teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Böyle mi sordum, böyle mi
cevaplandırılır? Hepsini yanlış
cevaplandırıyor
BAŞKAN
Bağırma!
REŞAT
DOĞRU (Tokat) - Çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında 4/Cli
ve taşeronlar tarafından çalıştırılan geçici
işçiler vardır. Bu 4/Cliler ve taşeron işçiler çok
mağdur durumdadırlar, hem kendileri hem de aileleri psikolojik olarak
depresyon yaşamaktadırlar. Son zamanlarda Sosyal Güvenlik Bakanlığının
bunlara bu kadroyla ilgili çalışmaları olduğu ifade
edilmektedir. Ancak şu ana kadar da söylenmiş pek fazla ciddi bir
şey yoktur. Dolayısıyla, bu taşeron işçilere ve 4/Clilere
kadro verilmesiyle ilgili çalışmalar beklenmektedir, bunu ifade etmeye
çalıştım.
İkinci olarak
da, sağlık katılım payları çok ciddi manada
sıkıntı yaratmaktadır. Şöyle ki, emekliler zaten çok
az maaş alıyorlar; artı, beraberinde yine yeşil kartlı
insanlar da bu katılım paylarını ödüyorlar. En azından
bu emeklilerde veya yeşil kartlılarda bunun
kaldırılması noktasında çalışma
yapılması bekleniyor.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Doğru.
Sayın Alim
Işık, buyurun.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana,
geç de olsa bazı sorularımıza verdikleri cevaptan dolayı
teşekkür ediyorum.
Özellikle son
dönemde kamuoyunun gündemine tekrar getirilen bazı sözleşmeli
personelin daimî kadrolara atanacağı yönündeki haberler kamuoyunda
çalışan bazı sözleşmelileri ciddi anlamda
meraklandırmıştır.
Sayın Bakan
eğer bilginiz dâhilinde ise, örneğin, köylere hizmet götürme
birliklerinde çalışanlara kadro verilecek mi? Belediyelerde 5393
sayılı Kanun gereğince çalışan teknik personele kadro
verilecek mi? Yine, mevsimlik işçilere kadro verilecek mi? Bu konuda
bildiklerinizi paylaşırsanız sevinirim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Dedeoğlu
MESUT
DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın
Bakanıma sormuş olduğum sorulara vermiş olduğu
cevaplardan dolayı teşekkür ediyorum. Ancak 1992 yılında
kurulan Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesinin
yatırımları tamamlanamamıştır, ek ödeneklere
ihtiyaç vardır. Üniversitenin gelişmesi ve diğer bölümlerinin açılması,
özellikle tıp fakültesine olan yatırımdaki bütçe
açıklarının ve yatırım kaynaklarının
sağlanması noktasında daha net bir bilgi almak isterdim. Bu
konuyla ilgili daha bir açıklama yaparsanız bizleri ve
Kahramanmaraş halkını mutlu edersiniz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Dedeoğlu.
Sayın
Halaman
ALİ HALAMAN
(Adana) Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın
Bakanımıza da cevaplarından dolayı teşekkür ediyorum.
Son on
yıldır özellikle bu uzmanlıktan ayrılan gençler var, bunlar
35 yaşlarında. Bunlara da şöyle denmiş: Siz
uzmanlıktan ayrılabilirsiniz, kamuda size iş vereceğiz.
Yani, bakanlıklar demiş bunu. Kanun çıkmış ama ortada
iş arayan, uzmanlıktan ayrılan o kadar çok insan var ki,
bunların hâli ne olacak? Sayın Bakanım bunların hâliyle ilgili
net bir şey söylerse memnun oluruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın
Türkkan, söz istiyorsunuz ama sizin sorunuz yok, sorusu olanlar diyor. Buna
rağmen bir dakika vereyim, buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Ben, zaten Sayın Bakanın gündemiyle alakalı
değil... Geçtiğimiz hafta Makedonyadaydım ben, kendi ata
topraklarımda. Orada yaşayan Cengiz Murtezan adlı bir genç bana
sordu: Anayasadan Türk kelimesini çıkarıyormuşsunuz, Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı yapacakmışsınız. Altı
yüz yıldır atamla, dedemle, bayrağımla, ezanımla Türk
olarak anılan ben, bundan sonra Üsküpte ne olarak
anılacağım? Siz kendi Anayasanızdan Türkü
çıkartırken ben burada ne olarak anılacağım? Merak
ediyor, size de benim vasıtamla soruyor.
Teşekkür
ederim.
MEHMET S.
TEKELİOĞLU (İzmir) Türk olarak, aynen devam.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Buyurun Sayın
Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın Başkan, çok
saygıdeğer milletvekilleri; şimdi, öncelikle, milletvekillerinin
dokunulmazlığı var, onların
dokunulmazlığının kaldırılıp
kaldırılmaması ayrı bir usule bağlı. Bunun
dışındaki hiçbir kamu görevlisinin dokunulmazlığı
yok. Kamuda uzun süredir görev yapmış olanlarca eğer hukuka
aykırı bir işlem yapıldığı iddia ediliyorsa
bunun yeterli mercileri var. İçişleri Bakanlığı izin
vermemiş olsa dahi, pekâlâ ona karşı da yine yargı yolu
var. Dolayısıyla da, burada dokunulmazlığı olmayan
kimselerin hukuka aykırı işlemlerinden dolayı bir netice
alınamıyor diye söylenilmesinin doğru
olmadığını düşünüyorum. Danıştay yolu da
açık olmak üzere vardır. Birisine hukuka aykırı
şekilde ihale verildiyse, cumhuriyet savcıları açıktır;
hepimizin adına, cumhuriyetin, hakkın, kamunun menfaatini korumak
onların asli vazifesidir.
Sayın
Doğru, gerçekten, taşeron işçilerinin problemlerini,
sıkıntılarını biz Bakanlar Kurulunda da görüştük.
Kadroya alınması gibi bir çalışma yok ancak
sıkıntıların, çalışma şartlarının
On dört saat, on beş saat çalışanları var, asgari ücretle
çalışanları var, hatta Asgari ücretten daha alta
çalışma oluyor mu, olmuyor mu? da ayriyeten bir soru işareti de
var. Dolayısıyla, bunlarla ilgili bir çalışma
yapılması için de Sayın Başbakanımız bir talimat
verdi.
Bir başka
husus: Biliyorsunuz, seçimlerden önce merkezî idarede görevli 4/Bli personelin
kadroya alınması gerçekleştirildi ancak belediyelerde
çalışıp da 4/Bli olanların da aynı söz verildiği
oranda ve söz verildiği tarih itibarıyla da kadroya geçirilmesi
doğrultusunda 4/Blilerin, belediyelerde, yerel, mahallî idarelerde
çalışanların bir kanun çalışması var. O da
Bakanlar Kurulunda görüşüldü, Faruk Çelik Beye bu konuda bir görev
verildi. Dolayısıyla, en kısa bir zamanda, 4/B kapsamında
olanlar getirilecektir diyorum.
Yine, Sütçü
İmam Üniversitesine -gerçekten de adı güzel, kendi güzel, kahramanlar
diyarı Maraş- ne destek verilse uygundur. İnşallah biz de
bunu -hem millet duyuyor hem ilgili bakanlık duyuyor hem Maliye
Bakanımız duyuyor- dile getiririz.
Sayın
Halamanın bir sözü vardı, uzman jandarmalarla ilgilidir muhtemelen o
diyorum. Daha önce bir yasa çıkmış, denilmiş ki: Kamuda, daha
doğrusu silahlı kuvvetlerde, güvenlik teşkilatımızda
iki yıl çalıştıktan sonra, pekâlâ, kadro olmak
kaydıyla kamuda da çalışabilir, başka bir şart
aranmaksızın. Bunlarda KPSS falan aranmıyor. diye. 2010
yılına kadar bu uygulandı ancak muhtemeldir ki sayı o kadar
fazla oldu ki, artık bu, yine kamu kurumlarında bize de talep geliyor
Ne yapacağız? diye. Biz şunu öngördük: Yakında, eğer
zaman müsaade ederse, Genel Kurul da kabul ederse, iki yıllık süreç
çok kısa, iki yıl çalışmadan ziyade
Bizim de gerçekten uzman
jandarmaya ve uzman erbaşa da ihtiyacımız var.
Dolayısıyla, bunların kamudaki veya güvenlik kurumlarındaki,
silahlı kuvvetlerdeki çalışma süresini iki yıl değil
de yedi yıl veya yani bir daha süreyi uzattıktan sonra, gerek
itfaiyede gerek orman muhafaza memurlarında gerek belediyelerde gerekse
gümrük muhafazada gerekse sair yerlerde mülakat yapılması
kaydıyla alınması için bir yasal düzenleme,
çalışmayı bizim Bakanlığımız
çalışıyor, inşallah en kısa zamanda onu getiririz
diyoruz.
REŞAT DOĞRU (Tokat) Çok
güzel olur.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Devamla) Tabii bu ezan bizim, bu bayrak bizim, bu vatan bizim. Bütün
seçimlere girerken
Bayrak bir, vatan bir, toprak bir, bütünlüğünden hiç
şüphe yok. Biz kendimizden eminsek dışarı ne derse desin
ondan hiç korkmamak lazım.
İki: Yani, bir adam eğer
kendisini sizin nitelediğiniz bir nitelikten saymıyorsa Anayasada da
olsa, kanunda da olsa, kimliğinde de olsa yapabilmek mümkün değil;
yapılamadığını biz gördük, yaşayarak gördük.
Zaten, aslına bakınca bizim ilkemizde de vardır, Ne mutlu Türk
olana demiyordu, Ne mutlu Türk'üm diyeneidi. Bu coğrafyalarda
yaşayanların ortak adıydı Türk. Bunun için de gidin
Bosna-Hersekte, Makedonyada ben de bulundum, Bosna-Hersekte
Boşnakın ismi Türk, Makedonyalı olanın ismi Türk. Niye
diyor?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Onlar kabul
ediyorlar, siz kabul etmiyorsunuz.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sen
Başbakana söylesene Sayın Bakan, bize niye söylüyorsun?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Devamla) Kardeşim, bu öyledir de
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Problem
burada, Makedonyada problem yok.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Devamla) Bakın, Bakanlıkta, Millî Savunma
Bakanlığında 1500lü yıllarda yapılmış,
Avusturyada orijinali olan bir harita var, Osmanlı
İmparatorluğu diye hiçbir yerde yazmıyor, Turkish Empire diye
yazıyor, aynı tabiri bu. Dolayısıyla, bu coğrafyada
yaşayanların kendi kimlikleri ne olursa, olsun, ortak adı
Türk.
İyi ama kardeşim, bu biraz da
gönül işi, bu biraz da hissetme işi. Biz yıllardır ihmal
etmişiz, üstümüze düşen vazifeyi yapmamışız el
birliği içerisinde. Dolayısıyla bundan dolayı da birileri
kalkmış diyor ki: Sen öyle hissediyorsun, bir başkası
Boşnak da hisseder, hatta Arap da hisseder.
Ben Binali Beyle beraber -o Bakan, ben
Müsteşarıyken- Suriyeye gittim. Şama gittik, Şamdan kara
yoluyla Humusa geldik, Humustan Hamaya geldik, Hamadan Halepe geldik.
Halepteki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Devamla) Sayın Başkan, tek bir şey söyleyeceğim,
son cümle
Son cümlem Muhterem Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Devamla) Aynen Suriyeliler şunu dedi: Biz iki devlet, tek
milletiz. dedi. Arap kendisini bu milletten sayıyor. Biz bunu sadece
Azerbaycan için söylerdik.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Oralarda
problem yok Sayın Bakan, problem burada. Türkü siz kabul etmiyorsunuz,
problem burada.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET
YILMAZ (Devamla) Güzel kardeşim, dolayısıyla, gönlünce,
dilediğince ne diyorsan osun.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Soru önergeleri
cevaplandırılmıştır.
Alınan karar gereğince
diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada
yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.-
Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı:
287)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada
yer alan, Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve İzmir
Milletvekili Alaattin Yükselin; Elektrik Piyasası Kanunu ve Türkiye
Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Antalya Milletvekili Osman
Kaptanın; Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Gelirler Kanunu ve Elektrik
Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Ali Halamanın; Elektrik Piyasası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun; Elektrik
Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 2
Milletvekilinin; Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.-
Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı ile İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin;
Elektrik Piyasası Kanunu ve Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Antalya Milletvekili Osman Kaptanın; Türkiye Radyo Televizyon Kurumu
Gelirler Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Ali
Halamanın; Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulunun; Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 2 Milletvekilinin;
Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporları (1/724,
2/246, 2/427, 2/448, 2/815, 2/829) (S. Sayısı: 426)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında 13 Aralık 1993 Tarihli
Türkiye Cumhuriyeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Arasında Antalya
İlinin Kemer İlçesindeki Taşınmazın Kazakistan
Cumhuriyetine Kullandırılmasına İlişkin Protokole
Değişikliklerin ve Eklemelerin Yapılmasına Dair Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlıyoruz.
4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kazakistan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında 13 Aralık 1993 Tarihli Türkiye Cumhuriyeti ile
Kazakistan Cumhuriyeti Arasında Antalya İlinin Kemer İlçesindeki
Taşınmazın Kazakistan Cumhuriyetine
Kullandırılmasına İlişkin Protokole
Değişikliklerin ve Eklemelerin Yapılmasına Dair Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/688) (S.
Sayısı: 413)(*)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 413
sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü
üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Aytuğ
Atıcı, Mersin Milletvekili.
Sayın
Atıcı, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AYTUĞ
ATICI (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kazakistan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında 13 Aralık 1993 Tarihli Türkiye
Cumhuriyeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Arasında Antalya İlinin Kemer
İlçesindeki Taşınmazın Kazakistan Cumhuriyetine
Kullandırılmasına İlişkin Protokole
Değişikliklerin ve Eklemelerin Yapılmasına Dair Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı hakkında
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Yolsuzluğa bulaşmamış, tırnak içinde, yolsuzluğu
AKlamamış ve yine tırnak içinde, AKlamayacak olan herkesi
sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bugün 12 Mart, meşhur darbenin yıl dönümü,
İstiklal Marşımızın kabulünün yıl dönümü. Bu
konular üzerinde arkadaşlarım yeterince konuştular, ben bu
konulara girmeyeceğim. Ancak, 12 Martın bir özelliği daha var,
bu özellik son derece önemli ve bu özelliğin de hatırlanması
gerektiğine inanıyorum.
12 Mart 2003
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi kara mayınlarının
temizlenmesiyle ilgili Ottawa Anlaşmasını
imzalamıştır. Bu anlaşma çerçevesinde, on yıl içinde
Türkiye'deki bütün mayınlı arazilerin temizlenmesi gerekmektedir. On
yıl geçmiştir ancak hâlâ ülkemizde üç günde bir 1 insan mayından
mağdur olmaktadır; ya ölmektedir ya kolu bacağı kopmaktadır.
Hâl böyleyken, ülkemiz maalesef hâlâ gereğini yapmamıştır,
AKP Hükûmeti üzerine düşen vazifeyi yapmamış ve
mayınlı arazileri temizlememiştir.
Nedir bu işin
gereği?
Bir,
mayınlı arazileri derhâl temizleyeceksiniz.
İki,
mayın mağdurlarının her türlü haklarını da
vereceksiniz. Bu iki kamburu üzerinizden atmadığınız
sürece, Türkiye'de patlayan her mayın sizin ciğerinizde,
yüreğinizde patlamış olacaktır.
Değerli
arkadaşlarım, maalesef, 12 Mart, ileride, belki de milletin bu
kürsüsünden konuşan başka milletvekillerinin de anacağı bir
gün olacaktır, bir kara gün olacaktır. Yolsuzluğun ve
usulsüzlüğün kanunla korunduğu bir tarih olarak da yine gündeme
geçecek ve kara leke olarak tarihteki yerini alacaktır, eğer siz
bugün o mübarek ellerinizi kaldırıp da bu kanunu kabul ederseniz.
Ben gerçekten çok
merak ediyorum, bu tasarıyı hangi vicdanla getirdiniz?
Bu tasarı
Dışişleri Komisyonunda görüşüldükten hemen sonra,
hatırlayacaksınız, biz bir araştırma önergesi
vermiştik ve bu konunun AKP milletvekilleri tarafından bile
anlaşılmasını sağlamıştık çünkü bu
dönem, başından beri izlediğim, çok net izlediğim bir
şey: AKP milletvekilleri, sadece konuyla ilgili olan birkaç tanesi konuya
vâkıf gibi görünüyor, gerisi sadece elini kaldırıyor, indiriyor,
hiçbir şeyden haberi yok. Bunu tutanaklara yansıyan şekliyle
birazdan size ispat edeceğim, siz de diyeceksiniz ki:
Doğruymuş. Bu konuyu sizin anlamanızı bile
sağlamıştık. Sizinle beraber Türkiye de bu konuyu net bir
şekilde anlamıştı.
Şimdi, bu
sakat tasarıyı, bu saçma sapan ve sizi rezil edecek
tasarıyı yine çoğunluğunuza dayanarak geçireceksiniz
muhtemelen, öyle görünüyor. Peki, ileride çocuklarınıza,
torunlarınıza ne anlatacaksınız? Hakikaten, bir dakika bir
düşünün; Allah aşkına, arkanıza yaslanın, bir
düşünün. Seçmenlere karşı sorumluluğunuz var mı? Var.
Seçmenler size oy vermez bir dahaki sefere, AKladığınız
bütün yasalar yüzünden sizi haklar, siz de dersiniz ki: Ne yapalım, biz
cezamızı aldık, oturduk. Peki, çocuklarınıza ne
anlatacaksınız? Size yarın Dede, anneanne, babaanne, ya bu
yolsuzluğa nasıl sen el kaldırdın? dediğinde acaba
yüreğiniz ne hissedecek, inanın merak ediyorum. Hiçbirinizin Vallahi
bilmiyordum., Vallahi anlamamıştım., Yeterince bize
söylememişti., O dönemlerde Tayyip Bey ne derse biz onu yapmak
mecburiyetindeydik. deme hakkınız da yok, şansınız da
yok çünkü biz bu konuyu enine boyuna bu yüce çatı altında
tartıştık. Bu yüce çatı altında, size yanlış
yaptığınızı anlattık. Şimdi, sizi şu
andan itibaren vicdan azabınızla baş başa
bırakıyorum.
Ola ki konuyu
bilmeyen bazı arkadaşlarım varsa da onlara bu konuyu özetlemek
istiyorum çünkü zaten gerçekten enine boyuna tartışıldı. Birazdan
size bu konuyu anladığınızı, sizin, AKPli
milletvekillerinin ağzından tutanaklara yansıyan şekliyle
anlatacağım. Yani diyeceksiniz ki: Evet, biz bunu
anlamışız, bilerek, isteyerek yani taammüden biz bu
yolsuzluğu aklıyoruz. Bunu size ispat edeceğim.
Bakın,
değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti ile Kazakistan Cumhuriyeti
arasında 13 Aralık 1993te bir protokol imzalanıyor. O dönem
Dışişleri Bakanı Sayın Hikmet Çetin bir protokol
imzalıyor. Kazakistan yeni
bağımsızlığını kazanmış,
ilişkilerimiz çok iyi, tarih bağımız var, kültür
bağımız var, atamız bir, kültürümüz bir, biz bunlarla bir
protokol imzalıyoruz, diyoruz ki: Kardeşlerimizsiniz, buyurun, gelin
Antalyaya, size
Arkadaşlar,
matematik biliyorsunuz, hepinizin zekâ seviyesi belli bir seviyenin üstünde ki
bu koltuklarda oturabiliyorsunuz. Şimdi, hesap edin, tam
Peki, buraya bir
otel yapıldı, bizim bedelsiz olarak tahsis ettiğimiz arazi
üzerinden birileri rant elde etmeye çalıştı. Biz iyi niyetle
Kazakistana dedik ki: Gel kardeşim, şuraya rezidans yap. O geldi
otel yaptı, bir de rezidans yaptı, bizim verdiğimiz alanın
yaklaşık yüzde 50 daha fazlasını gasbetti ve kullandı.
Haberi vardı yoktu, ne oldu ne bitti, bilmiyoruz. Bilmek istedik, sizin
oylarınızla reddedildi araştırma önergemiz. Eğer
bilseydik, bugün burada belki bu konuşmaları yapmıyor olurduk.
Peki, birileri
rant elde etmek istiyor. Ne yapmak lazım? Dürüst, şerefli insanlar
gelir gereğini yaparlar, müdahale ederler, giderler
sorumlularını bulurlar. Eğer Kazakistan sorumluysa,
Kazakistanla ilişkilerimizi zedelemeyecek şekilde buna bir çözüm
bulurlar. Ancak AKP Hükûmeti ne yaptı? AKP Hükûmeti dedi ki: Ya, buraya
bir otel yapılmış. Ee? Gelin bu pisliği hep beraber
temizleyelim. diye bu konuyu Meclise getirdi. Ve Kazakistanlı
kardeşlerimizi tekrar çağırdı, dedi ki: Gelin bunu
temizleyelim. Temizleyelim ama, siz burayı gasbetmişsiniz ama, biz
burayı size tekrar verelim ama, biz de bundan biraz kâr elde edelim. Ne
yapalım? Etrafımızdaki insanlar azıcık bundan
nemalansınlar, azıcık bundan faydalansınlar ki attığımız
taş ürküttüğümüz kurbağaya değsin. dediler.
Peki, bu sizce
dürüst bir yaklaşım mı?
Sayın Bakan,
hakikaten çok konsantrasyonum bozuluyor, eğer izin verirseniz.
Bu yapılan
iş dürüst bir iş mi? Hayır, dürüst bir iş değil.
Yolsuzluk mu? Sapına kadar yolsuzluk. Peki, bu yolsuzluğu ne
yapıyorsunuz şimdi? Kanunlaştırıyorsunuz.
Değerli
arkadaşlar, bu yolsuzluğu kanunlaştırıyorsunuz. Ve bu
yolsuzluğun kanun hâline getirilmesinin altında kimin imzası
var? Başbakanın imzası var. Başbakanınız suç
işliyor. Bu yolsuzluğun altına imza atan Başbakan suç
işliyor. Peki, tek başına mı suç işliyor? Hayır.
Bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilen tasarı
Başbakanla beraber birçok bakanın imzasıyla geliyor. Süremi feda
ederek bu bakanların isimlerini okuyacağım, tutanaklara geçsin,
ileride bunun hesabını versinler diye: Recep Tayyip Erdoğan -bu
yolsuzluğun altına imza atıyor- Bülent Arınç, Ali Babacan,
Beşir Atalay, Bekir Bozdağ, Sadullah Ergin, Fatma Şahin, Egemen
Bağış, Nihat Ergin, Faruk Çelik, Erdoğan Bayraktar, Ahmet
Davutoğlu, Zafer Çağlayan -hepsi bu yolsuzluğun altına imza
atan bakanlar, hepsi kayıtlara giriyor- Taner Yıldız, Suat
Kılıç, Mehdi Eker, Hayati Yazıcı, İdris Naim
Şahin, Cevdet Yılmaz, Ertuğrul Günay, Mehmet Şimşek,
Ömer Dinçer, İsmet Yılmaz, Veysel Eroğlu, Recep Akdağ,
Binali Yıldırım. Bu bakanlar, bu iğrenç tasarının
altına imza atıyorlar. Bu yolsuzluğu aklama
tasarısının altına imza atan Türkiye Cumhuriyetinin
bakanları. Utanç duyuyorum, bunun altına imza atanların
hepsinden utanç duyuyorum. Bu imza atanların bir kısmı
şimdi bakan değiller ancak bu insanlar hesap vermekten hiçbir
şekilde kurtulamayacaklar. Eğer vade yeter de Hakkın rahmetine
kavuşurlarsa orada da hesap verecekler. Hiçbir şekilde
kurtuluşları yok, durumları gerçekten vahim.
Şimdi, iki
tane anlaşma var değerli arkadaşlar. Birisi 1993
yılında yapılıyor. O zaman Türkiye Cumhuriyeti devleti
büyük devlet, iyi idare ediliyor. Şimdi ise, yapılan anlaşmada
Türkiye Cumhuriyeti devletinin nasıl idare edildiğini sizlere sadece
Resmî Gazeteyi okuyarak anlatacağım. Bakın, yorum yok, Resmî
Gazetede yayınlanan şekliyle okuyorum, diyor ki: Türkiye
Cumhuriyeti ve Kazakistan Cumhuriyeti, aralarındaki mevcut ilişkileri
daha da geliştirmek, dostluk ve kardeşliği daha da
kuvvetlendirmek amacıyla, işbu Protokolün hükümleri üzerinde
mutabakata varmışlardır. O zaman dostluk var, kardeşlik
var, sevgi var. Şimdi ne var? Şimdi sadece ve de sadece sizin
çıkarınız var, sadece. Bir pislik var, bu pisliği
temizleyelim ama biraz da çıkarımıza bakalım!
Bakın, madde 1 ne diyor, o zaman
büyük devlet nasıl yönetiliyor bakın: 44.370 metrekareyi tahsis
ettim. diyor. Kim tahsis eder Allah aşkına? Yaklaşık 45
dönümlük bir araziyi büyük devlet getiriyor, kardeş Kazakistana hibe
ediyor kırk dokuz yıllığına. Şimdi biz ne
yapıyoruz? Katakulliyle alınan şeyleri de ben sana veriyorum ve
sen buraya yapılan oteli işleteceksin, hem de kırk dokuz
yıllığına değil, ilelebet işleteceksin. diyor ve
ne kadar kötü bir yönetim sergilediğini bize gösteriyor.
Madde 2 -Resmî Gazetede- Kazakistan
Cumhuriyetine verilecek sözkonusu arazi, münhasıran, sağlık ve
dinlenme amaçlarıyla kullanılacaktır. diyor. Siz ne diyorsunuz?
Diyorsunuz ki: Burada otel yapılabilir, otel kiraya verilebilir, cebe bir
sürü para girebilir. Ben de bunu Büyük Millet Meclisine getiririm ve bunu
kanunlaştırırım -tırnak içinde- aklarım.
Şimdi, bakın, büyük devlet o
zaman -yıl 1993- diyor ki: Verilen alan sınırları
içerisinde, her türlü gideri Kazakistan Cumhuriyeti tarafından
karşılanmak ve Türk mevzuatı hükümlerine uyulmak kaydı ile
onaylı projesi dahilinde inşaat yapılacaktır. Siz ne
diyorsunuz? Kardeşim, gerek yok. Ne kadar arazi cebellezi
yapılmış ise ben hepsini Türkiye Büyük Millet Meclisinden
geçiririm. Nasıl olsa bütün bu parmakların hepsine ben sahibim. Ben
ne dersem onu yapar bu milletvekilleri. Bugüne kadar bir tek 1 Mart
tezkeresinde bana karşı çıktılar, onun
dışında hiç karşı çıkmadılar. Ben de
onların kellesini kopardım ve şimdi, yiğitse, erkekse
birisi hayır desin. Var mı içinizde yiğit, delikanlı
buna hayır diyecek, bu yolsuzluğa? Ben göremiyorum, bugüne kadar da
göremedim. Onun için de benim buradan sizi yiğit olmamakla suçlamak gibi
bir hakkım var.
Bakın, büyük
devlet ne diyor 93te, diyor ki: Ben kardeş
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Çizmeyi çok aşıyorsunuz ya!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ya oraya bakma sen, konuşmana bak, boş ver.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Sayın milletvekili çizmeyi çok
aştığımı söylüyor. Çizmeyi aşan sizsiniz!
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Ayıp ayıp!
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Çizmeyi aşan sizsiniz, ayıbın da büyüğü
sizedir! Burada ben yolsuzluktan bahsediyorum. Sen nasıl bu gece rahat
uyuyacaksın, önce ona bir bak. Sen bu yolsuzluğun altında
nasıl kalacaksın, önce ona bak.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sayın Başkan, lütfen
Temiz bir dille hitabı
sağlayın Sayın Başkan.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Sen önce yolsuzluğa evet dememeyi öğren. Koskoca
adamsın, yaşın da benden büyük, torunun da vardır Allah
bilir. Hangi yüzle bakacaksın sen o çocuklara?
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sayın Başkan, lütfen
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Bakın, büyük devlet ne diyor? Diyor ki: Kazakistan benim
kardeşim olduğu hâlde sadece kırk dokuz
yıllığına veririm. Kırk dokuz yıl sonra üzerine
yaptığınız bütün inşaatlarla geri
alırım..Siz ne diyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Bakın, öyle, oradan işkembeden konuşmak kolay.
AHMET YENİ
(Samsun) Terbiyesizlik etme! İşkembe hayvanda olur, o da belki
sende vardır; bizde yok.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Oradan öyle celallenerek bu işi çözemezsin.
BAŞKAN
Sayın Atıcı
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Eğer delikanlıysan, eğer yiğitsen buna
hayır oyu ver de ben seni göreyim.
AHMET YENİ
(Samsun) Terbiyesiz!
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Sen de
Terbiyeye davet ediyorum seni. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Atıcı, lütfen
.
Lütfen,
arkadaşlar
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Konuşma! Metne bak, metne! Her türlü pisliği
konuştun burada!
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Sen önce kırk dokuz yıllığına verilen bir
araziyi nasıl olur da ilelebet, ömür boyu peşkeş çekersin, onun
hesabını ver! Sen önce onun hesabını ver!
AHMET YENİ
(Samsun) Hadi oradan be!
BAŞKAN
Sayın Atıcı, lütfen, lütfen
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Resmî Gazete burada kardeşim. Öyle oturup da oradan sallamakla
olmaz bu iş. Gel, burada konuş.
AHMET YENİ
(Samsun) Hadi be! Hadi be!
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Bakın, büyük devlet ne diyor? Büyük devlet diyor ki, madde 4:
Sen buraya otel de yapacak olsan, ne yapacak olursan yap çevreye zarar
vermeyeceksin. Sen ne diyorsun? Hayır, burası orman arazisidir.
Ormanları da keserim, ormanları da biçerim. Al, sana otel de
yaptırırım, hepsinin de rantını sana
sağlarım.
Şimdi
anladınız mı büyük devlet nasıl yönetilir, siz bu devleti
nasıl yönetiyorsunuz? Bunları ben söylemiyorum, bunların
tamamı buradaki Resmî Gazetede yazılan şeyler.
Şimdi,
bakın, siz oradan öyle konuşuyorsunuz ama bu kürsüden konuşulan
ve kayıtlara geçen birkaç şeyi söyleyeyim de utanın. Bakın,
ne diyorsunuz? Diyorsunuz ki: Böylece, geçmişe dönük olarak üçüncü
kişilere devredilen otel sorununu hukuken çözümlemeyi amaçlıyoruz!
Bu kürsüden diyorsunuz. Bu kürsüden diyorsunuz ki: Bir cenaze var, bu cenazeyi
kaldıracağız. ve diyorsunuz ki: Üçüncü kişilere
devredilen otel sorununu hukuken çözmüş olacağız. Bu itiraf
değil de nedir arkadaşlar? Bu bir itiraftır. Bu,
yolsuzluğunuzun itirafıdır. İstiyorsanız, konuşan
milletvekilinin adı burada, kayıtlarda var, elimde, istiyorsanız
size veririm. Bakın, ne diyor? Çıktı buraya
Dışişleri Komisyonu Başkanı -herhâlde yok burada, daha
sonra cevabını verir nasıl olsa- diyor ki: Efendim,
dış işlerini anlamayan insanlar konuşuyor. Bu
dış işleri meselesi değil, bu bir yolsuzluk meselesi. Ama
siz nasıl bakıyorsunuz dış işlerine, biliyor musunuz?
Bakın, daha
yeni Bern Büyükelçiliğine birisini atadınız. Bern
Büyükelçiliğine atadığınız adam İsviçrenin
hiçbir resmî dilini bilmiyor. Ne Fransızca biliyor ne Almanca ne
İtalyanca biliyor; İngilizceyi ise çat pat biliyor ve siz, bir
ataşe olarak bunu atıyorsunuz. İşte, sizin dış
işlerinden anladığınız budur. Yarın İsviçre
gelip burada bir otel yaparsa hiç şaşırmam. Ne için bu
bağlantılar yapılıyor, ben size bunları burada
anlatıyorum.
Bakın, bir
milletvekili arkadaşımız dedi ki: Efendim, orası orman
arazisi, bedelsiz tahsis edilemez. AKP milletvekili dedi, kayıtlarda var.
Evet, edilir. dedik. Kırk dokuz yıllığı
aşamaz. dedi, Ya, böyle şey olmaz. Bunu söyleyen, Böyle rezalet
olmaz. diyen AKP milletvekili. Kayıtlarda var, elimde var, ismini de söyleyeyim
size. Haklı.
Şimdi ben
sizi bu saçma sapan, vicdansız yasaya hayır demeye davet ediyorum.
(CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
ENGİN ALTAY
(Sinop) Hadi gelin, cevap verin. Ne yerinizden anlatıyorsunuz? Gelin,
adama cevap verin. Allah Allah!
BAŞKAN Konu
üzerinde ikinci konuşmacı, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Antalya Milletvekili Sayın Tunca Toskay.
Buyurun Sayın
Toskay. (MHP sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY
(Sinop) Hadi, niye cevap vermiyorsunuz madem? Demek ki doğru söylemiş.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Tabii, madem başkası yaptı yolsuzluğu,
yasayla aklamayın.
BEDRETTİN
YILDIRIM (Bursa) Kendi zamanında yapıldı arkadaşlar.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Yapıldığı gibi değil ki, onu
anlayamıyorsunuz! Bir okuyun anlaşmayı lütfen, 1993teki gibi
değil bu.
BAŞKAN
Lütfen hatibi dinleyelim arkadaşlar, lütfen
MHP GRUBU ADINA
TUNCA TOSKAY (Antalya) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
13 Aralık 1993 Tarihli Türkiye Cumhuriyeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Arasında
Antalya İlinin Kemer İlçesindeki Taşınmazın Kazakistan
Cumhuriyetine Kullandırılmasına İlişkin Protokole
Değişikliklerin ve Eklemelerin Yapılmasına Dair Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, burada
iki tane protokol var aynı konuda. Bir 1993 tarihinde, bir de 2012nin
Nisan ayında yapılmış olan iki protokol var. İkinci
protokol, birinci protokolle ilgili bazı hükümleri, bazı maddeleri değiştiriyor
ve bu değişikliğin belli bir ihtiyaçtan doğduğu ifade
ediliyor. Ancak, biz değişiklik öngören bu protokolün
Dışişleri Komisyonunda konuşulması
sırasında, müzakeresi döneminde fikirlerimizi söyledik. Milliyetçi
Hareket Partisinin oradaki bir komisyon üyesi olarak ben muhalefet şerhimi
de verdim. Bugün genel anlamda bu muhalefet şerhimin çerçevesi içinde bu
protokolle ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Ancak
orada biz bazı hassasiyetleri dile getirdik bu yeni protokolle ilgili,
bazı konuların içimize sinmediğini de ifade ettik.
Dikkatimi çeken
bir nokta var, onu sizlerle paylaşmak istiyorum. Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
sıralamasında Kazakistanla ilgili yapılan bu protokol 200üncü
sırada duruyor ama bakıyoruz, bugün önümüze, Genel Kurula
gelmiş. Bizim oradaki birtakım hassasiyetlerimizde, zannediyorum ki
bu kadar hızlı bir şekilde Genel Kurulun huzuruna getirilmesi de
dikkat çekici ve onu teyit ediyor.
Aynı
tarihlerde -1993 tarihinde diyoruz, aynı tarihlerde- yalnız
Kazakistana değil, Kazakistan dâhil 5 tane Türk cumhuriyetine Antalyada
benzer araziler tahsis edilmiş ve ancak bir tek bu protokolle ilgili
olarak yani Kazakistana tahsis edilen araziyle ilgili olarak ikinci bir
protokolün yapılması, bazı işlerin düzeltilmesi
ihtiyacı ortaya çıkarmış.
Açık ve net
olarak şunu söyleyeyim: Burada, araştırma önergesinin
müzakereleri sırasında da ifade edildi, hatta Milliyetçi Hareket
Partisine bazı imalarda bulunuldu. O zaman da sataşmadan söz alarak ifade
ettim ama şimdi altını çizerek bunu tekrar ifade etmek
istiyorum. 1993 yılının Aralık ayında
yapılmış olan protokolün bu amaca doğrudur, Milliyetçi
Hareket Partisi de kesinlikle bu söylediğimiz protokolün, amacına
uygun olarak uygulanması hâlinde destek vermektedir, doğru bulmaktadır.
Ancak, 2012 yılında 1993 yılındaki protokole eklemeler
yapılması, değişiklikler yapılmasıyla ilgili
protokolde bizim tasvip etmediğimiz, edemeyeceğimiz bazı
şeyler var. Onları da burada kimseyi incitmeden, teknik olarak sizlerle
paylaşmak istiyorum. Katılırsınız
katılmazsınız, sonunda oylarınız sizin vicdani
kararınızdır ama ben teknik olarak nelerin içimize
yatmadığını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Şimdi, amaç
belli. Burada daha evvel de söylendi, 93te amacı, belirtilen şey,
protokolün giriş bendinde şu söyleniyor: Türkiye Cumhuriyeti ve
Kazakistan Cumhuriyeti, aralarındaki mevcut ilişkileri daha da geliştirmek,
dostluk ve kardeşliği daha da kuvvetlendirmek amacıyla,
işbu Protokolün hükümleri üzerinde mutabakata varmışlardır.
Bu konuda, Milliyetçi Hareket Partisi olarak tek bir itirazımız yok.
Çok iyi bir jest yapılmış, kardeşliğin, iş
birliğinin gelişmesi açısından iyi bir adım
atılmış. Ancak, 2012 yılında yapılan protokole
geldiğimiz zaman işler değişiyor. Yeni protokolün ihtiva
ettiği hükümler, yaptığı düzenlemeler 1993 protokolünün
amacından tamamen farklı. Orada dostluğu geliştirmek,
kardeşliği kuvvetlendirmek, bunun için de Kazakistan devlet ricalinin
dinlenmesine, sağlık hizmetlerinden yararlanmasına imkân
verecek, Antalya gibi çok güzel bir ilimizde bir gayrimenkulü onlara devlet
konukevi yapmak üzere tahsis ediyoruz. Burada bir sorun yok, bu son derece
yerinde ama 2012 protokolünün düzenlemelerine baktığımız
zaman, 1993 anlaşmasının amaçlarının çok
dışında bir şeylerle karşı
karşıyayız, bunu ortaya doğru koymak lazım. Burada biz
yeni protokolün kamu yararı ilkesi gütmediğine aksine, özel ticari
çıkarları koruduğuna ve
meşrulaştırdığına inanmaktayız. Her iki
protokolün hükümleri
karşılaştırıldığında bu
düşüncemizi teyit eden çok önemli noktalar var.
Şimdi,
gerekçeye bakıyoruz. Biraz evvel 1993teki gerekçeyi okudum -giriş kısmında var, 1inci
maddede var- ama ikinci protokolün gerekçesi tamamen Türkiyedeki mevzuata
aykırı. 1993 protokolünün imzalanmasında güdülen amaçla
alakası yok ve tamamen özel çıkarları gözeten birtakım
değişiklikleri içeren bir anlaşmayla karşı
karşıyayız. İlk protokolde 44.370 metrekarelik bir arazi
tahsis edilmiş. Şimdi biz bunu değiştiriyoruz. Madde 1,
tahsis edilen arazi miktarı 67.256 metrekareye çıkarılıyor.
Peki, bu ihtiyaç nereden doğdu, niçin 67 bin metrekareye
çıkarıyoruz? Aşağıdaki açıklamalardan
öğreniyoruz ki Kazakistan Cumhuriyeti devlet konukevini yapmış.
Ne kadar arazi kullanmış? 22.302 metrekarelik arazi
kullanmış yani kendisine tahsis ettiğimiz 44.370 metrekarelik
arazinin tamamını kullanmamış. E, biz bunu niye 67.256
metrekareye çıkarıyoruz, bunu sormayacak mıyız birbirimize?
Bu jest olmaktan çıkmış. Burada bir sorun var, bunu görmek
zorundayız. Bunun Kazakistan-Türkiye Cumhuriyeti arasındaki
dostlukla, kardeşlikle bir alakası yok. Protokolün amacına uygun
devlet konukevi yapılmış, 22.302 metrekarelik arazi de
kullanılmış. Şimdi 67.256 metrekareye çıkarıyorsak
44.954 metrekarelik bir araziye ihtiyacımız olmuş. Bu araziye
ihtiyaç nereden doğmuş? Değerli arkadaşlarım, bu
arazinin üstüne turistik bir tesis yapılmış, ihtiyaç buradan
çıkıyor.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Kim yapmış?
TUNCA TOSKAY
(Devamla) Şimdi, burada bir başka problemle de karşı
karşıyayız. Burada, özel sektörün işlettiği -kamunun
dışında- bir tesis var, turistik tesis var; başlangıcından
itibaren Türk mevzuatına aykırı olarak başlamış.
Ancak, arada, 2006 yılında Orman Bakanımız şöyle bir
tasarrufta bulunmuş, demiş ki: Bunun 22.302 metrekaresini ben
Kazakistanın devlet konukevi inşaatına tahsis ettim -ki zaten 1993
anlaşmasında bu var, burada hiç sorun yok- ama geri kalan 44.954
metrekaresini de turistik tesis amacıyla kullanılması
bakımından Dışişleri Bakanlığına tahsis
ediyorum.
Şimdi, iki
tane sorun var. Ayrıca, burada bir şey daha ilave ediyor Bu turistik
arazinin kullanımı 2001den bu tarafa bedelli olacaktır. diyor.
Dikkatinizi çekerim bedelli olacaktır diyor.
Şimdi, bir
kere, iki şeyi sormamız lazım. Uluslararası bir
anlaşmada 44.370 metrekare bir arazi bir amaç için tahsis edilmiş ise
bunun 67.256 metrekareye çıkarılıp 44.950 metrekaresinin tefrik
edilerek turistik alan olarak tahsisine Orman Bakanı yetkili midir,
değil midir? Yetkiliyse o zaman bu anlaşmayı niye getirdiniz?
İş o zaman bitmiş, Orman Bakanı problemi çözmüş! Demek
ki Orman Bakanı problemi çözmemiş, Orman Bakanı orada yetkisini
aşmış.
İki: 2001 yılından
itibaren, buradaki turistik işletme bedelli olarak burayı
kullanabilecek. Peki, yeni getirdiğimiz protokolde durum nedir? Yeni
getirdiğimiz protokolde şunu söylüyoruz: 2001 yılından
31/12/2010 tarihine kadar buranın bedelsiz olarak
kullandırılmasını
Arkada da bir itiraf var, diyor ki: Bu
bedelin tahsili mümkün olamamıştır. Peki, nasıl mümkün
olmaz? Bunun hukuki bir açıklaması yok çünkü 1993 tarihli
anlaşmada bir hüküm var, okuyorum size
Kısaca şunu söyleyeyim:
1961 tarihli Viyana Sözleşmesinin diplomatik olarak
sağladığı bağışıklıklar ve
imtiyazlardan buradaki tesisler yararlanamaz diyoruz. Yani, karşımızda
bir özel sektör var, Kazakistan Cumhuriyeti yok. Eğer siz, Türkiye
Cumhuriyeti devleti olarak vergi kanunlarını işletirseniz bunun
karşısında hiçbir engel yok. 2001 yılından 2010
yılının sonuna kadar buradan para
alamamışsınız, bu parayı da yeni getirdiğiniz
sözleşmeyle siliyorsunuz. Bunun kabulü mümkün değil.
Şimdi,
burada, yeni anlaşmada şöyle bir ifade daha var: Efendim, işte,
burada, 2001 yılından günümüze kadar birikmiş olan 9 milyon 483
bin liralık kamunun bir alacağı var. Bu alacağın
tahsisi için de Kazakistan Cumhuriyeti bize iki ayrı şehrinde şu
kadar miktarda araziyi tahsis edecek. Şimdi, bu araziler bu 9 milyon 483
bin liranın değerine eş midir, değil midir bunun
tartışmasına ben girmiyorum, bu teknik bir konu.
Ancak, size arz
etmek istediğim bir husus var. Acaba, Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu
söylediğimiz tarihler arasındaki alacağı gerçekten 9 milyon
483 bin lira mı? Hayır, değil. Bu cesamette bir
yatırımın yapılması için bugün
yatırımcının ilk ödemesi gereken teknik ve sosyal
altyapı yatırım payı 20 milyon lira civarında. Ben
soruşturdum, bu 600-650 yataklı, beş yıldızlı bir
otel. Böyle bir tesisin ilk yatırım masrafı ne kadardır?
dediğimiz zaman oradaki eksperler bunun yaklaşık 40 milyon dolar
olduğunu söylüyor. Şimdi, bu 40 milyon dolar üzerinden irtifak
hakkı, hisse bedeli olarak da binde 5 ödenmesi lazım, bu 200 bin
dolar ediyor ki 360 bin Türk lirasına denk geliyor. Yıllık
cironun yüzde 1inin de hazineye verilmesi lazım. Bu otelin
yıllık cirosunun yaklaşık 8 milyon euro civarında
tuttuğu belirleniyor, uzmanların şeysi bu. On yılda bu 80
milyon euro eder, yüzde 1i de 800 bin euro eder, 1 milyon 880 bin Türk
lirası eder. Bu üç kalemi topladığımız zaman, rakam 22
milyon 240 bin liraya varıyor.
Bunun içinde neler
yok, onu söyleyeyim şimdi. Ağaçlandırma bedeli yok, orman
köylüleri kalkındırma bedeli yok, erozyondan koruma masrafları
yok, alınması gereken vergi, resim ve harçlar yok; bunu da onun
üzerine ilave edeceksiniz. Ayrıca bir şey daha ilave edeceksiniz.
Türkiye mevzuatına tabi bir özel sektör bu paraları zamanında
ödemediği zaman kamu alacaklarına uygulanan faizi ödüyorsunuz,
ayrıca vergi cezalarını da koyuyorsunuz.
Şimdi, bu 22
milyon 240 bin liranın kaça iblağ olduğunu, hangi rakama
çıktığını siz hesap edin. Bize de 9 milyon 483 bin
lira birikmiş olan bir borç var. diyorsunuz. Bu da değil, bu olmaz,
bu da yanlış.
Şimdi, ikinci, çok önemli bir
nokta var, 1993 anlaşmasında süreyle ilgili bir madde var:
Madde III
Kullanım
süresi
Süre sonunda
taşınmaz -1993 protokolü- üzerindeki bütün yapı ve tesislerle birlikte
Türkiye Cumhuriyetine bedelsiz olarak iade edilecektir. Yani üstünde ne
varsa, devlet konukevi dâhil, bedelsiz olarak Türkiye Cumhuriyeti devletine
iade edilecektir. Yeni getirdiğiniz hükümde
Şimdi bunun
açıklanması lazım bize. Birisi çıksın, Allah
rızası için desin ki: Bu hükmün şu, şu, şu
sakıncaları vardı, onu düzeltmek üzere biz bunu yazdık.
Şimdi söylüyorum. Madde 3
1993 tarihli protokolün 3üncü maddesine
şu ifade eklenmiş: Süre bitimlerinde tahsis aynı süreler için
yenilenecektir. Bu ne demektir, biliyor musunuz? Bu hazine arazisinin kuru
mülkiyeti hazineye ait, sonsuza kadar da intifa hakkını ben bu özel
sektöre veriyorum. demektir. Buna hiç kimsenin hakkı yok.
Şimdi bu
anlaşmaya şunun neden ilave edildiğini bize bir
açıklamanız lazım ki o zaman biz gönül
rahatlığıyla, kararımızı objektif olarak
verebilelim.
Bakın, 5inci
maddeyi de değiştiriyorsunuz. 1993 protokolünde şöyle: Arazi ve
üzerindeki binalar ve müştemilat, Diplomatik İlişkiler
Sözleşmesinde öngörülen ayrıcalık ve
bağışıklıklardan yararlanmayacaktır. 1993te
öngörülen inşaatlar nedir? Devlet konukevi inşaatları. Öyle
değil mi? Devlet konukevinin dahi Viyana Sözleşmesinden yararlanamayacağını
kabul etmiş 1993 protokolü. Siz, şimdi tutuyorsunuz, bunu
değiştiriyorsunuz. Getirdiğiniz hükme bakın: Tahsis edilen
arazi üzerindeki binalar diplomatik amaçla kullanılmadığı
takdirde 18 Nisan 1961 tarihli Diplomatik İlişkiler Hakkındaki
Viyana Sözleşmesinin ayrıcalıklarından
yararlanamayacaktır. Peki, çıkıp Turistik tesisi de ben
diplomatik amaçla kullanıyorum. Devlet ricali geldi, bütün
Kazakistanın siyasetçileri, bürokratları, hepsi geldi, bu otelde
kalıyorlar, burada da diplomatik ayrıcalığı
kullanıyorum. derse ne diyeceksiniz? Bir ihtilaf konusu olur. Tabii ki bu
hakkın suistimalidir. Ama, sonuç olarak bazı şeyleri söylemek
istiyorum. Vakit kısaldı.
Şimdi,
beyler, sayın vekiller; bu protokolün ortaya çıkışında
üç tane ayak var. Bir tanesi Maliye Bakanlığı, bir tanesi Turizm
Bakanlığı, bir tanesi de Dışişleri
Bakanlığı. Maliye Bakanlığından, bürokrasiden
gelenler çok iyi bilirler, hazineden arazi filan almak imkânsızdır,
deveye hendek atlatmak gibi bir şeydir. Şimdi, bu arazi, 67 bin
metrekarelik arazi alınıyor, Maliye buna evet diyor, Turizm
Bakanlığı sesini çıkartmıyor Bu
mızrağı nasıl çuvala sokacağım formülünü de
Dışişleri Bakanlığı ayarlıyor. O zaman benim
aklıma şu geliyor: Demek ki bu problemin çözülmesini isteyen bu üç
bakanlığın da üstünde bir büyük otorite var demektir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tayip Erdoğan
Tayyip var, Tayip.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Hükûmetin başı Sayın Bakan. Kim olacak?
TUNCA TOSKAY
(Devamla) Bunu dikkatinize sunuyorum.
Şimdi, bir
iki nokta var burada
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Süreniz bitti, toparlayın lütfen.
TUNCA TOSKAY
(Devamla) Peki, çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Gruplar adına üçüncü konuşmacı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkan Vekili Nurettin Canikli, Giresun Milletvekili.
Sayın
Canikli, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Görüşülmekte olan kanun tasarısı üzerine AK
PARTİ Grubunun görüşlerini arz etmek üzere
huzurlarınızdayım.
Gerçekten, biraz
önceki konuşmaları hayretle ve dehşetle izledim değerli
arkadaşlar. Tek kelimeyle hayret ve dehşetle izledim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tabii, tabii menfaatine dokunduğu için hayretle izledin.
TUNCA TOSKAY
(Antalya) Yapma Başkan ya!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Şimdi anlatacağım neden hayret ve
dehşetle izlediğimi.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yolsuzluğu ortaya çıkardığı için.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Yani yolsuzluk nedir? Hangisi yolsuzluktur?
Yolsuzluk var ise ne zaman yapılmış? Biraz sonra tek tek
tarihiyle, belgelerle birlikte sizlerle paylaşacağım.
Evet, 1993te
Kazakistana böyle bir arazi, bir dinlenme tesisi yapmak üzere tahsis ediliyor.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Kim tahsis etti? Söyle.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) 1993 yılında. Hepsine geleceğim.
22 bin rakamları söyleyeyim. Zaman kaybetmemek için ayrıntıya
girmek istemiyorum ama konuyla ilgili hususu biraz sonra belgelerle ortaya koyacağım.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Kim tahsis etmiş onu da söyleyin. Söyleyin, söyleyin siz
biliyorsunuz.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Kaç metrekare?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) 1993te bakarsınız, yani hangi
hükûmetin, kim olduğuna bakarsınız. Ben onunla ilgilenmiyorum.
Yani hangi hükûmet iş başındaymış, kim
yapmış, onunla ilgilenmiyorum. Önemli olan şu: Ne
yapılmış ve özellikle AK PARTİ açısından bizim
dönemle ilgili olan ne var? O boyutuyla ben anlatmaya
çalışacağım. (CHP sıralarından gürültüler)
Lütfen, dikkatle dinlerseniz, benim tıpkı siz konuşurken
yaptığım gibi, çok memnun olurum.
Bu izin, 1993
tarihinde bu anlaşmayla, bu protokolle veriliyor. Ha,
başlangıçta 22 bin dönüm değil, -küsuratını geçiyorum-
44.370 metrekarelik orman arazisi Kazakistan Cumhuriyeti Hükûmetinin
kullanımına tahsis ediliyor, veriliyor.
Şimdi, 1993 ile 2001 arasında burada inşaatlar
yapılıyor. Protokolde belirtilen amaca uygun inşaat
yapılıyor. Yani
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Devlet konukevi yapılıyor.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Evet, devlet konukevi olarak
tanımlanan ya da daha sonra olduğu ifade edilen bölüm
yapılıyor. Ayrıca, başka daha sonra beş
yıldızlı tırnak içerisinde söylüyorum- otel olduğu
tespit edilen inşaat yapılıyor. İnşaat 2001
yılında tamamlanıyor. Evet, inşaatlar 2001
yılında tamamlanıyor. Yani beş yıldızlı otel
olarak
HAYDAR AKAR (Kocaeli) 2003te, 2003te
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) 2003te tamamlandı.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) 2001
Evet, aynen öyle.
2001
Şimdi, belgelerle
Hepsi var bende, hepsi var.
Altını çizerek söylüyorum tekrar. 2001 yılında
tamamlanıyor. Kaç yıl sürüyor inşaat? Bir yıl mı, iki
yıl mı, üç yıl mı, dört yıl mı, beş yıl
mı, bilmiyorum. Ama, en az üç yıldan fazla sürdüğü kesin.
Bu süre başlangıç tarihi değil. Bakın, dikkatinizi
çekiyorum değerli arkadaşlar, bitiş tarihi, 2001 yılı.
Otel inşaatı tırnak içerisinde- beş
yıldızlı otel olarak daha sonra tanımlanan inşaat,
2001 yılında tamamlanmış oluyor. Tutanakları var.
Hepsini şimdi okuyacağım ben size. O dönem ilgili
kişilerin, bakanların, genel müdürlerin, her neyse. Tutanakları
var. 2001 yılında tamamlanıyor.
Şimdi, bakın, bu inşaat süresince
Üç yıl mı
sürdü inşaat, dört yıl mı sürdü, 2001 yılına kadar? 1994te
başladı veya 1995te başladı 2001e, bilemiyoruz.
Bildiğimiz kesin olan şu: Ne zaman başladığı çok
net değil ama 2001 yılında her şeyiyle
tamamlandığı, beş yıldızlı otel olarak
faaliyete geçme aşamasına geldiği kesin.
Kim var iktidarda değerli arkadaşlar? AK PARTİ bunun
neresinde? Eğer bir yolsuzluk varsa, bir göz yumma varsa, ifadenizle
Biraz önce çünkü bu şekilde söylendi, yani Buna göz yumulması bir
yolsuzluktur. denildi. Eğer göz yumulması
(CHP
sıralarından gürültüler)
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Göz yummayın.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hesap sor ama.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Lütfen dinleyin.
Eğer göz yumulması bir yolsuzluksa, 2001 yılına
kadar AK PARTİ nerede, bu işin neresinde?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hep beraber hesap soralım.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Ayıp değil mi
değerli arkadaşlar? Ayıp değil mi? Tek kelimeyle, en hafif
ifadeyle ayıp değil mi? Nerede göz yumma? Nerede göz yumma? AK
PARTİnin bu işle ilgili olarak uzaktan yakından ne alakası
var? AK PARTİ henüz kurulmamış. Bu tarihte, inşaatın
devam ettiği süre içerisinde, bittiği süreye kadar AK PARTİ
henüz kurulmamış. Ayıp ya, gerçekten ayıp! (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Nasıl böyle bir iddiada
bulunabilirsiniz? Bu kadar, çok açık bir konuda nasıl iddiada
bulunabilirsiniz?
Aynı
şey, biraz önce Arazi, efendim, 44 binden 62 bine çıktı
(AK
PARTİ ve CHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar) Dinleyin lütfen, lütfen. 44 binden
62 bine çıktı ve göz yumuldu, bu da yolsuzluktur. denildi. Öyle mi
denildi? Öyle denildi, doğru mu?
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Şu anda da yaptığın yolsuzluk senin.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Peki, bu yolsuzluksa, 44 binden 62 bine ne zaman
çıktı?
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sen çıkardın.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Bu bir tırnak içerisinde söylüyorum- yalan.
Neden? Bakın -belgeyle konuşuyorum- Antalya
Defterdarlığının, değerli arkadaşlar, 10 Mart
1998 tarih ve 828/2302 sayılı yazısı. (AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
Lütfen değerli arkadaşlar, lütfen. Ben dinledim, lütfen dinleyin.
Yani olayın gerçeğini öğrenin. Tartışıyoruz, bir
sonuca ulaşmaya çalışıyoruz.
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen dinleyelim. Lütfen, hatibi dinleyelim.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) 10 Mart 1998 tarih -not alırsanız bakma
imkânı da ortaya çıkar- 828/2302 sayılı Antalya
Defterdarlığının yazısı. Bu yazıda şu
deniliyor: 1998 yılında biz ölçüm yaptık yani bu tarihte bir
ölçüm yaptık bu inşaatla ilgili olarak. İnşaatın
kapsadığı alan toplam 67.250 metrekaredir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) O yazıyı bir görelim.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Tespit ne zaman yapılmış? 1998de
Antalya Defterdarlığı yapıyor. Demek ki Antalya
Defterdarlığına bir görev verdiler.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Hesabını sorun.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Git, şu devam eden inşaat 44 bin
metrakeye tahsis edildi ama acaba ne kadar? dediler. Muhtemelen belki
şikâyetler de oldu, Antalya Defterdarlığı da
Bizden önce,
1998de.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Şimdi hesabını sorun.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Bir dakika, geleceğim şimdi. Dediniz
ya: 22 bin ilave yaptınız, siz yaptınız, yolsuzluk
yaptınız. Buyurun, işte belge. Tarih, sayı bu. 22 bin
metrekare ilavenin kesinlikle bizim dönemle hiçbir alakası yoktur.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Şimdi yapacaksın bunu. Ellerinizi
kaldırdığınızda yapacaksınız.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) 1998de inşaatlar devam ederken fiilen
inşaat alanının tespiti yapılıyor ve bunun 44 bin
metrekare değil 67 bin metrekare olduğu, belgeyle, resmî belgeyle
-bugün dosyasında var- tespit ediliyor.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Cezasını ver, niye kanun çıkarıyorsun?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Bakın, biraz önce şunu söylediniz: 22
bin metrekare AK PARTİ döneminde ilave edildi. demediniz mi? Şimdi
de söylediniz. Evet, sözü geriye alın
AYTUĞ ATICI
(Mersin) İşte kanunda yazmışsınız.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Sözü geriye alın. İşte böyle. Sözü
geriye alın. Başka bir kelime kullanmak istemiyorum, sözünüzü geriye
alın ve lütfen özür dileyin, özür dileyin. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Şimdi sana söylediğini geri iade edeceğim!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Ben belgeyle konuşuyorum, hiç öyle şeye
gerek yok, hiç kuru gürültüye gerek yok.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Şimdi sen tükürdüğünü yalayacaksın!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Ben belgeyle konuşuyorum.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) İşte belgeler burada, ben sana şimdi
göstereceğim.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Bakın, değerli arkadaşlar,
başka şeyler de var. Bakın, başka şeyler de var,
onların hepsini şimdi belgeleriyle ben sizinle
paylaşacağım.
HALİDE
İNCEKARA (İstanbul) İstifa etsin! İstifa etsin!
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Şimdi o belgeleri sen yiyeceksin!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Şimdi, bakın, 16 Şubat 2001
tarihli ve 51 numaralı Orman Bakanlığının bir onayı,
Bakanlık onayı. Tarih ne zaman? 16/02/2001.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) O tarihte Hükûmet
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Önemli değil, hükûmetle ilgilenmiyoruz yani
amacımız burada sorunu çözmek. Nedir bu olay, gerçek yüzünü tam,
gerçek boyutuyla ortaya koymak; amacımız bu.
Ve bakın, en
sonunda diyor ki: Genel Müdürlüğümüze teslim edilmesi ve saha tesliminin
bundan sonra yapılma şartları
Yani olay bitmiş,
inşaat bitmiş, beş yıldızlı otel
tamamlanmış, hükûmet de, Bakanlık da kabul ediyor bunu, tespit
ediyor, kabul ediyor ve
bundan sonra yapılması şartları
ile Dışişleri Bakanlığı lehine 50.354 metrekare
sahada kırk dokuz yıl süre ile bedelsiz kesin izin verilmesini
olurlarına arz ederim. diye Genel Müdür Bakana sunuyor ve Bakan
Sayın Profesör Doktor Nami Çağan -dönemin Orman Bakanı-
16/2/2001 tarihinde inşaatın yeni hâlini, bitmiş hâlini, otel
yapıldıktan sonraki hâlini, oteliyle birlikte kabul ediyorlar ve
kırk dokuz yıllığına tekrar tahsisine karar
veriyorlar. Olay burada, olur burada. Yani bugünkü anlaşma bu anlamda
bakıldığında sadece bir formaliteden ibaret. Bu tahsis
yapılmış, belge burada değerli arkadaşlar. Bakın,
belge burada, şeye gerek yok, çok net, tartışmasız. Ne
zaman bu, ne zaman?
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Hesap sorun, hesap! Araştırma komisyonu
kuralım, araştıralım bunu.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Şimdi niye geliyor o zaman?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Daha henüz biz kurulmamışız, AK
PARTİ kurulmamış daha, 16 Şubat 2001 tarihli değerli
arkadaşlar. Yani eğer bu kanun utanç kanunuysa, bu kanun yolsuzluk
kanunuysa, bu kanunun içeriği 2001 yılında Bakanlık
tarafından kırk dokuz yıllığına bedelsiz olarak
tahsis şeklinde kabul edilmiş değerli arkadaşlar. Kanun da
bunu, uluslararası ilişkiler gereği formaliteyi yerine
getirmekten ibarettir; başka bir şey değildir.
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Niye getiriyorsun o zaman?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Demek ki başkalarının
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Niye getiriyorsunuz o zaman, içeriğine
katılmıyorsan?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Yani eğer hata ise hata bizim dönemde
gerçekleşmiyor, inşaatlar bizim dönemde yapılmıyor,
beş yıldızlı otel bizim dönemde yapılmıyor,
birilerine kiraya verilmişse bizim dönemle hiçbir alakası yok. Öyle
mi? Kesin, kesin. Ayrıca, bugünkü kanunla ilgili içeriği de ta o
zaman, 2001 yılında onaya bağlanmış, Orman
Bakanlığının onayına bağlanmış,
kırk dokuz yıllığına bedelsiz olarak
Dışişleri Bakanlığına tahsis edilmiş.
Bitmiştir olay, olay bitmiştir.
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Siz niye getiriyorsunuz?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Utanç, yolsuzluk var ise utanç olayı ise
bunun kaynağı budur.
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Sen de ortak oluyorsun o zaman.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Bunun bugünle, bu dönemle, AK PARTİ
dönemiyle uzaktan yakından hiçbir alakası yoktur.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) O zaman niye bu anlaşmayı yapıyorsun?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Çünkü bu iktidar ak bir iktidardır ak, bunu
kafanıza koyun değerli arkadaşlar. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Anlaşmayı niye getiriyorsun?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Hiçbir yerinde yolsuzluğun ysini
bulamazsınız. İşte, belgelerle konuşuyorum.
Bakın, çıktınız, konuştunuz, kuru laf, kusura
bakmayın. Ben belgeyle konuşuyorum, hepsi belge, bu belgeyi de biz
üretmedik.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Yukarıdaki
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Kim verdi bu kanunu? Ben mi verdim?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Bakın, biz üretmedik belgeyi. 2001
yılında yazılan yazı.
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Ya, iyi güzel de niye ortak oluyorsun?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) İlgili bakanlığın
kayıtlarında var. Şimdi, yapılması gereken şudur,
bakın, değerli arkadaşlar
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Hep aynı lafları söylüyorsun.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Ha, bakın, bir de şunu söyleyeyim, bu
da yine çok net bir
Yani hani bu beş yıldızlı otel ne
zaman yapıldı? Hani diyor ya arkadaşlar: Siz
yaptınız. Efendim yolsuzluk falan
Bakın, bir inceleme
raporu, bu rapor 13/6/2001 tarihinde kaleme alınan, tanzim edilen bir
rapor. Ne zamanmış? 13 Haziran 2001, AK PARTİyle hiçbir
alakası yok. Altında İsmail Kaya, Kemer Millî Park Mühendisi;
Osman Yöntem, Termessos Millî Park Mühendisi; Ece Baykan, İnşaat
Mühendisi... Yani dediğim gibi bu görevlendirmelerle, bunlarla falan bizim
hiçbir alakamız yok. Anlatıyor, sonuç, bir tutanak tanzim ediyor, bir
rapor tanzim ediyor, bir tespit yapıyor ve tespitin sonucunda da şunu
söylüyor değerli arkadaşlar: Beldibi Belediyesi tarafından
21/02/2001 tarihinde onaylanmış olan proje
Bir de bu var, bak,
işin başka bir boyutu da var. Beldibi Belediyesi tarafından o
ilave beş yıldızlı otel projesi de onaylanıyor.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Ne zaman? 2001de.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) 2001de. Evet, aynen öyle.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Hesabını sor, hesabını sor.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Bakın, arkadaşlar, belge bu belge.
Bakın, tekrar söylüyorum yani kimin yaptığıyla, bunlarla
ilgilenmiyorum. Bir iddia ortaya atıldı, ben o çerçevede
konuşuyorum.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) 2001de inşaat başlamamış mıydı?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Beldibi Belediyesi bilmiyorum hangi partiden,
onun da çok önemi yok zaten- tarafından 21 Şubat 2001 tarihinde
onaylanmış olan
Anlatıyor, anlatıyor
İncelendiğinde projede sağlık ve dinlenme tesisleri olarak
belirtilmesine rağmen, inşaatın beş yıldızlı
otel inşaatı olduğu anlaşılmaktadır. Buyurun.
Otelin, yapılan işin, beş yıldızlı otel
inşaatı olduğu anlaşılmaktadır. diyor, bir
tutanak, bir tespit. Kim?
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Tamam, güzel, bravo! Tarih kaç?
BEDRETTİN
YILDIRIM (Bursa) Tarih kaç?
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) 2001
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - 13.6.2001.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Tamam, ne güzel.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Bizimle ne alakası var? AK PARTİyle ne
alakası var? (CHP sıralarından gürültüler)
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Şimdi siz Hükûmetsiniz, hesabı siz
soracaksınız.
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) O zaman değilse, şimdi niye ortak
çıkıyorsunuz?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Nasıl böyle bir yalan yanlış
şeyler söyleyebiliyorsunuz? Ayıp değil mi? Lütfen, sözünüzü
geriye alın ve özür dileyin. Bir özür borcunuz var, gerçek anlamda bir
özür borcunuz var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Şimdi
bakın değerli arkadaşlar, peki biz ne yapıyoruz? Biz
geliyoruz iktidara, AK PARTİ iktidara geliyor. Tabii, bu noktadan itibaren
yani başından beri aslında, bu dikkati elbette
göstereceğiz, göstermemiz gerekiyor, benim ve diğer tüm
konuşmacı arkadaşlarım. Sonuç itibarıyla, bir yönüyle,
bir tarafıyla Kazakistan bizim kardeş ve dostumuz bir ülke. Bu
konuşmaları da o hassasiyet ve dikkat içerisinde yapmamız
gerekiyor.
Şimdi, bu
inşaatların başlangıçtaki protokole uygun
olmadığı anlaşılıyor, tespit ediliyor. Daha
sonra, Bakanlığımız 2002 yılından sonra bir
müfettiş görevlendiriyor, tespitler yapılıyor, çok
ayrıntıya girmek istemiyorum yani girmemem gerekiyor daha
doğrusu.
TUNCA TOSKAY
(Antalya) Girin, girin. Ayrıntılarına girin, şirketler
falan çıksın meydana.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Hayır girmememiz gerekiyor, girmememiz
gerekiyor bu çok önemli. Keşke kapalı yapsaydık bazı
şeyleri çok daha net konuşabilseydik, çok daha rahat
konuşabilseydik ama burada şu anda açık konuşmalar
yapıyoruz.
TUNCA TOSKAY
(Antalya) Biz de öyle yaptık, dikkat ettik.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Neyi gizliyorsun ki milletten, anlamadım, neyi? Açık
konuşalım. Gizli saklı iş yapmayın.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Bakın, yani o kısmını
söyledim. Demek ki bizimle ilgili ne tahsisinde ne inşaatın
yapılmasında ne kiraya verilmesinde ne beş
yıldızlı otel yapılmasında
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Milletten gizli hiçbir
iş yapamazsınız.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) -
hiçbir AK PARTİ hükûmetinin alakası,
ilgisi yok, bu kesin, altını çiziyoruz, noktamızı koyduk.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Kimin ilgisi varsa hesabını sorsun.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Şimdi, biz geldik, bundan sonra ne var?
Tahsis daha önce yapılmış kırk dokuz
yıllığına yani otel inşaatı yapıldıktan
sonra, beş yıldızlı otel yapıldığı
tespit edildikten sonra kırk dokuz yıllığına
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Siz kaç yıllığına tahsis ediyorsunuz Sayın
Canikli?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Yine biraz önce belgesini okuduğum, 2001
yılında bu tahsis yapılmış bizden önce ayrıca.
Yeni hâliyle bakın, eski hâli değil, bakanlık oluru var yani
isterseniz tekrar söyleyeyim.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Canikli, sen kaç yıllığına tahsis
ediyorsun?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Yapmayın, bakın, tekrar söyleyeyim.
İsterseniz tekrar okuyayım belgeyi.
16 Şubat
2001, Orman Bakanlığının 51 numaralı bir oluru, Bakan
oluru. En sonunda diyor ki: Uygun görülmesi hâlinde
Madem biraz daha
detaylı okuyayım.
1/25.000 ölçekli Güneybatı Antalya Çevre
Düzeni Planı plan değişikliği hükümlerinin kamu
kurumları eğitim alanları plan hükmünde belirtilen E=020
yapılaşma koşulları çerçevesinde izne konu alanı
kapsayan tasdikli uygulamaya esas mimari proje paftalarıyla alınacak
ruhsat belgelerinin birer takımının Genel Müdürlüğümüze
teslim edilmesi... Hangi hâli? Bitmiş hâli, yapılmış hâli
yani beş yıldızlı otelin yapılmış hâli
Ve
saha tesliminin bundan sonra yapılması şartları ile
Dışişleri Bakanlığı lehine
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Nurettin Bey turizm tesisi diyor mu orada
bir yerinde?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Belge bu. Evet, Bakan da Olur. diyor. Profesör
Doktor Nami Çağan Bakan, 16 Şubat 2001. Evet, olay bu yani bu tahsis
hiçbir şarta bağlı olmaksızın, turizm şartı
da olmaksızın, hiçbir şarta bağlı
olmaksızın
Çünkü burada yani şu amaçla
Genelde tahsis
yapıldığı zaman mutlaka kullanım amacı ve
diğer şartlar belirtilir. Burada bu da belirtilmiyor, açık.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ama turizm yok orada, otel demiyor.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Yani,
şimdi şöyle: Yapılmış hâliyle -biraz önce beş
yıldızlı otel olarak yapıldığı tespit
edildiği için- o hâliyle tahsisi ne demek? Ben beş
yıldızlı oteli görüyorum, kabul ediyorum ve kırk dokuz
yıllığına bedelsiz kesin izin tahsisi yapıyorum.
diyor. Aynen böyle, yazının anlamı bu. Ne zaman? 2001
yılında.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Beş yıldızlı otel
inşaatı var mı?
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Beş yıldızlı otel adı sonradan konuluyor,
orası rezidans.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Şimdi, bakın, bütün bunlardan sonra
-olay olmuş, yapılmış, birilerine kiraya verilmiş
falan, bizden önce- AK PARTİ Hükûmeti iktidara geliyor ve bir
sıkıntı olduğu çok net bir şekilde görülüyor, bir
sıkıntı var. Bu sıkıntıyı gidermek
amacıyla, önce sıkıntının mevzuatımız
karşısındaki tam, kesin konumunu, durumunu tespit etmek
amacıyla müfettişler görevlendiriliyor. Bu tespitte
çalışmaların hepsi yapılıyor. Sonuç itibarıyla,
bir adım atılması gerekiyor. Bu adım
Bir de şu var:
Bütün bu görüşmeler elbette Kazakistan Hükûmetiyle yapılıyor,
Kazakistan Büyükelçiliği ve Hükümetiyle yapılıyor yani
tarafımız, Kazakistan Hükûmeti, Kazakistan devleti; başka kimse
yok, görüşmeler onlarla yapılıyor.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Kazakistanın borçlarını mı siliyorsunuz?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Bu görüşmelerde geçen konuşmaları,
müzakereleri hiç burada ayrıntılandırmaya gerek yok ama özel
şeylerde bir kısmını konuşabiliriz. Onun için
kapalı olsa keşke dedim, bazı şeyleri daha rahat
konuşabilirdik.
Aşağı
yukarı dört beş yıl bu müzakereler sürüyor, kolay değil
yani. Ve şunu yapabilirsiniz: Tamam, kardeşim, el koyuyorum,
kapatıyorum. Tahsise rağmen yani bizden önce yeni hâliyle tahsise
rağmen -ki orada bir onay da var, bir belge var, bir tespit var- ona
rağmen yaparsınız, ülke olarak da bedeli neyse
karşılığını ödersiniz. Bu yöntemdir, olabilir.
Yani Ben o tahsisi de dinlemiyorum; 2001 yılında yapılan, yeni
hâliyle yapılan tahsisi de dikkate almıyorum, ona da itibar
etmiyorum. dersiniz, yaparsınız. Bu bir yöntemdir, bu bir yöntemdir.
Elbette, her alınan kararın sonuç itibarıyla lehte ya da aleyhte
birtakım getirileri vardır, faturaları vardır, götürüleri
vardır. Bütün bu müzakereler, tartışmalar neticesinde tekrar
altını çiziyorum: Karşımızda elbette doğal olarak
Kazakistan Hükûmeti var, muhatap Kazakistan Hükûmeti, Kazakistan
Büyükelçiliği; başka hiç kimse yok, hiç kimse yok.
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Kazakistan yolsuzluk yapacak, biz kapatacağız!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Bakın, hayır, lütfen
Bu kadar
söyleyebiliyorum, bu kadar konuşabiliriz. Bu konuyu başka daha
detaylı da konuşamayız.
Bunun sonucunda,
biraz önce, birtakım başka rakamlar ifade edildi ama bu rakamlar
tamamen o müfettişlerin tespitleriyle ortaya çıkan rakamlardır,
tamamen teknik çalışmalardır. Yani dışarıdan
Efendim, şöyle olsa böyle olurdu. falan gibi rakamlar biraz afaki,
kusura bakmayın Hocam yani biraz afaki çünkü burada bu tespiti devlet
yapmış.
TUNCA TOSKAY
(Antalya) Hiç afaki rakam yok.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Var, var; evet, rakam var.
TUNCA TOSKAY
(Antalya) Hiç afaki rakam yok.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Hayır, kuruşuna kadar tamamen
müfettişler tarafından gönderilmiş
TUNCA TOSKAY
(Antalya) Gidin, siz böyle bir araziyi, böyle bir yatırımın
ilk altyapı bedelinin ne olduğunu bir sorun.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla)
yetkililer tarafından bu tespit
yapılmış ve sonucunda, meri mevzuat çerçevesinde bir rakamın,
işte 9 küsur milyon liralık bir rakamın ödenmesi şeklinde
bir sonuç ortaya çıkmış. Bu da teknik; bakın, tamamen
teknik, hiçbir siyasi yönü yok, hiçbir şey yok. Ve bunun
karşılığında da bu anlaşmanın ekinde,
Kazakistanda Türkiyenin kullanacağı bir arazi verilmek suretiyle,
tahsis edilmek suretiyle bir mutabakata varılmış. Arkadaşlar,
olayın özü, esası budur; başka hiçbir şey yok, ne
eksiği var ne fazlası var.
Tekrar başa
dönüyorum, AK PARTİ bunun neresinde değerli arkadaşlar?
Ve biraz önce o
çok ağır, haksız, yanlış o iftiraları, o
ifadeleri kullanan arkadaşlarımdan, AK PARTİden, AK PARTİ
Grubundan özür dilemelerini istiyorum.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Usulüne uyduruyorsunuz?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Bu hakkımız, bu AK PARTİnin
hakkı değerli arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
Benim
anlattıklarım
TUNCA TOSKAY
(Antalya) Sayın Canikli, süre konusunu söyleyin. Süre konusunu ve
anlaşmayla ilgili değişikliği söyleyin burada.
ŞUAY ALPAY
(Elâzığ) Hadi oradan, bırak süreyi!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Lütfen
Bir saniye
Bir saniye
Benim
anlattıklarımın, bakın arkadaşlar, istisnasız
hepsi devletin kayıtlarında bir belgeye dayanıyor, isnadı
var, dayanağı var ve bu belgeler de bizim dönemde, AK PARTİnin
hükûmetlerinin iktidar olduğu dönemde üretilmiş olan belgeler
değil, bizden önceki hükûmetler döneminde kayıtlarda olan belgeler.
TUNCA TOSKAY
(Antalya) İki soru sordum, cevap yok ona.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Yani, hiçbir yerde Efendim, şununla
oynamış olabilirsiniz, bunu
Hiçbir şekilde böyle bir
ithamı gerektirecek bir durum söz konusu değildir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Canikli.
OSMAN KAHVECİ
(Karabük) Sayın Başkanım
BAŞKAN Pardon,
bir dakika efendim.
Gruplar adına
konuşmalar tamamlanmıştır.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan
TUNCA TOSKAY
(Antalya) Sayın Başkan, sataşma var.
BAŞKAN -
Şahısları adına Mehmet Şandır, buyurun efendim.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan
OSMAN KAHVECİ
(Karabük) Sayın Başkanım
TUNCA TOSKAY
(Antalya) Sataşmadan söz istiyorum, iki dakika
BAŞKAN
Efendim, böyle bir usulümüz yok, biliyorsunuz.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Efendim, nasıl usul yok?
BAŞKAN
Hayır, yani gruplar adına konuşuldu ve lütfen, şimdi
şahıslar adına konuşulacak.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Efendim, ben sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN -
Başka bir itirazınız varsa ondan sonra. Şimdi, Sayın
Şandırda sıra. Kusura bakmayın.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN
Efendim, usul bu. Size de öyle. Lütfen yerinize
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan, hayır
TUNCA TOSKAY
(Antalya) Gerçek dışı şeyler söyledi.
BAŞKAN
Lütfen yerinize efendim.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Hayır efendim, geçmiyorum.
BAŞKAN
Geçersiniz, bal gibi geçersiniz.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan, hayır, kürsüden
BAŞKAN
Sayın Şandır, buyurun efendim, söz sizin.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan
TUNCA TOSKAY
(Antalya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Efendim, konuşmacılar biter, sonra söz veririm. Sayın Hocam, bu
böyle, usul böyle.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Hayır efendim, şimdi söz vereceksiniz çünkü sataşma
var.
BAŞKAN Siz
de öyle Sayın Atıcı, yerinize...
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN
Şu iki arkadaş da konuşmasını tamamlasın
nasıl söz istiyorsanız vereyim, yoksa oturursunuz yerinize,
başka çarem yok.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Hayır efendim
BAŞKAN
Sayın Şandır, buyurun efendim, şahsınız
adına sizin konuşmanız var.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) - Sayın Başkan, hatip kürsüden şahsıma
sataşmıştır, söz istiyorum; bunu görmezden gelemezsiniz.
BAŞKAN
Efendim, görmezden gelmiyorum. Usule uymak zorundayız. Bakın, burada
gruplar adına konuşma var, şahıslar adına konuşma
var
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Efendim, hatibin konuşması bittiğinde ben sözümü
alırım.
BAŞKAN -
sonra
sizin ilave edeceğiniz bir şey varsa 60a göre söz istersiniz, size
veririm. Şimdi usul bu.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan, ben sataşmadan söz istiyorum,
başka bir şeyden değil.
BAŞKAN
Tamam. Açıklama veya cevap için, sorular bittikten sonra
Lütfen efendim.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Açıklama, cevap değil efendim. Ben, sataşmadan
BAŞKAN -
Sayın Şandır, buyurun efendim.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Hayır efendim, ben sataşmadan söz istiyorum.
AVNİ
ERDEMİR (Amasya) Otur yerine!
BAŞKAN
Efendim, sataşmayla bir ilgisi yok. Ona da bakarız.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Efendim, Bakarız. diye bir şey yok. Açıkça yalan
söylediğimi ifade etti.
BAŞKAN -
Sataşma varsa zabıtlara bakarız, sataşma varsa size de söz
veririm.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan, açıkça yalan söylediğimi ifade
etti. Ben de bunu sataşma olarak algılıyorum ve söz istiyorum.
BAŞKAN
Bakınız, zabıtları getirip bakarız, sataşmadan
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Efendim, zabıtları
Sorun dedi mi, demedi mi?
BAŞKAN - Bir
saniye
AYTUĞ ATICI
(Mersin) - Zabıtlara ne gerek var?
BAŞKAN - Zabıtlara
bakarız sataşmadan söz veririz efendim.
Sataşmaya
gelince, sizin söyledikleriniz de var, onu da getiririz,
karşılıklı bakarız sataşmalara, söz veririz.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) - Sayın Başkan
BAŞKAN -
Sayın Şandır, buyurun efendim.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan, tarafsız davranmıyorsunuz.
BAŞKAN -
Anladım ben.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) - Orada konuşulanları siz de duydunuz biz de duyduk.
BAŞKAN -
Evet, ben de duydum, siz de duydunuz.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Orada bizi yalancılıkla itham ettiler.
BAŞKAN -
Hayır, kusura bakmayın.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Şimdi, Sayın Başkan, lütfen
tarafsızlığınızı bozmayın, orada
sataşma vardı ve ben sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN - Beni
dinleyecek misiniz, yoksa konuşacak mısınız?
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan, ben başka bir şeyden söz
istemiyorum.
BAŞKAN -
Bakınız, efendim, 69a göre, ilgili fıkrayı okuyorum:
Buradaki konuşmalar biter, zamanını da Başkan tayin etmek
suretiyle sataşma veya 69a göre söz verir diyor. Bunu vereceğim
diyorum. Lütfen yerinize oturun siz de, siz de. Arkadaşlar konuşsun
sonra
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan, hayır efendim, sıcağı
sıcağına vereceksiniz. Hayır
BAŞKAN -
Efendim, usul bu, rica ediyorum yani.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Hayır efendim, olmaz öyle şey!
BAŞKAN -
Hayır, mümkün değil.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) - Üstünden zaman geçtikten sonra anlamı yok.
BAŞKAN -
Mümkün değil efendim, rica ediyorum.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Hayır Sayın Başkan, ben ısrar ediyorum.
BAŞKAN -
Israr edemezsiniz.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Israr ediyorum.
BAŞKAN -
Takdir benim yetkimde, burada öyle yazıyor.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Bakın, İç Tüzükü de zorlamayın.
BAŞKAN -
Lütfen
Sayın
Şandır, konuşacak mısınız efendim?
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan, lütfen tarafsızlığınızı
bozmayın.
BAŞKAN -
Tarafsızlığımı bozmuyorum, size söz vereceğimi
söylüyorum.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Lütfen o zaman verin.
BAŞKAN - Siz
anlamak istemiyorsunuz.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Lütfen verin o zaman.
BAŞKAN -
Bakın, hayır efendim.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Lütfen verin.
BAŞKAN -
Keyfiniz istediği zaman olmaz!
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Hayır efendim, siz vermek zorundasınız.
BAŞKAN - Bu
konuşmalar bitecek, ondan sonra sataşmalardan istediğiniz sözü
vereceğim, bu kadar.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Hayır efendim, öyle şey olur mu?
BAŞKAN -
Başka türlü şey yok efendim, lütfen
AYTUĞ ATICI
(Mersin) - Hayır, toptan veremezsiniz Sayın Başkan. Hayır,
böyle bir usul yok. Sayın Başkan, sataşmadan dolayı söz
vermek durumundasınız.
BAŞKAN -
Hayır efendim, sataşmadan dolayı söz burada Başkanın
takdirine göre
diyor.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Hayır efendim.
BAŞKAN -
Şu konuşmalar biter, bu arkadaşlarımızın
hakkı, oturup konuşacaklar onar dakika. Sizinki sonra.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN -
Sayın Şandır, buyurun.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan, burada önemli bir konu var.
Sayın Başkan, bunu yapamazsınız. Bunu
yaptığınız an kesinlikle taraflı olduğunuzu ben
iddia ediyorum.
TUNCA TOSKAY
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
BAŞKAN
Sayın Toskay, Sayın Şandırda söz hakkı. Sizin de
varsa tekrar vereceğim.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan, bizi usul tartışması açmaya
zorlamayın!
BAŞKAN -
Sayın Şandır size mi devretti efendim?
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Başkan, siz gelince bu Meclis karışıyor
ya!
TUNCA TOSKAY
(Antalya) - Sayın Başkan
BAŞKAN -
Efendim? Affedersiniz Hocam, işitemiyorum, size mi devretti?
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) - Evet, söz hakkımı devrettim.
BAŞKAN -
Tamam, buyurun efendim.
AYTUĞ ATICI
(Mersin)- Sayın Başkan, tutumunuz hakkında usul
tartışması açmak istemiyoruz. Hayır efendim, eğer bizi
zorlarsanız bunu da yaparız.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Sayın Başkan, Tunca Beye olan saygımızı
istismar ediyorsunuz.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan tutarsız da
Bir Söz vermedim. diyorsunuz,
şimdi de Söz verdim. diyorsunuz, bu nasıl iş ya! Bu nasıl
bir iş Söz vermedim. diyorsunuz, şimdi söz veriyorsunuz.
(Gürültüler)
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Yönetemiyorsun Sayın Başkan ya!
BAŞKAN
Tekrar okuyorum efendim: Açıklama ve cevaplar için, Başkan, aynı
oturum içinde olmak üzere söz verme hakkına sahiptir. O kadar. Lütfen
Lütfen
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan, o zaman tutumunuz hakkında usul
tartışması açmak istiyorum.
BAŞKAN
Açarsınız sonra, tamam.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Hayır, hayır, şimdi açacağız.
BAŞKAN -
Sayın Hocam, buyurun lütfen.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan, tutumunuz hakkında usul
tartışması açmak istiyorum.
BAŞKAN
Tamam efendim, tamam, açabilirsiniz efendim.
Sayın Hocam
buyurun.
TUNCA TOSKAY
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben
konuşmamda genellikle kimseyi incitmek, kırmak, herhangi bir ithamda
bulunmak için şey yapmadım, tarihleri koydum. Burada iki veya üç tane
noktayı tekrar huzurunuza getirmek istiyorum.
Yani, Sayın
Canikli, elindeki dokümanlarla kendine göre açıklama yaptı. Burada
mesele, AKP dönemi, başka bir dönem meselesi değil. Bizim, burada
birtakım sıkıntılar olduğu hakkında ciddi
kuşkularımız var. Eğer bu kuşkuları ortadan
kaldırmak konusunda samimiysek bu konuda bir araştırma
açarız, sizin okuduğunuz dokümanlarda o dönemlerde kimler sorumluysa
buraya getiririz.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Hükûmet ortağısınız, siz sorumlusunuz.
TUNCA TOSKAY
(Devamla) Hem bunu yapmayıp hem de birtakım müfettişlerin
hazırladığı şeylerde Bizimle ilgili hiçbir şey
yok. diyorsunuz. Ben şimdi size net soruyorum: Süreyle ilgili Kırk
dokuz yılın sonunda üstündeki bütün bina ve tesisleriyle birlikte
bunlar hazineye döner. hükmü var. Şimdi yeni protokolde bunu niye
değiştiriyorsunuz? Bir.
İki:
Kırk dokuz yıllık süreyi sonsuza kadar intifa hakkını
niye veriyorsunuz? Böyle bir mecburiyetimiz mi var? Yok.
Ayrıca bir
şey daha söylemek istiyorum, kusura bakmayın. Burada
araştırma önergesinin müzakereleri sırasında değerli
Komisyon Başkanımız şöyle söyledi: Siz siyasetçiler
dış politikanın özelliklerini bilmezsiniz. Biz, o işin ne
kadar rafine bir iş olduğunu biliriz. vesaire gibi sözler etti.
Bunların kabul edilmesi mümkün değil. Dış siyasetin
stratejisi burada, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından, siyasetçiler
tarafından belirlenir; teknik uygulaması da Dışişleri
Bakanlığı tarafından yapılır. Öyle olmasaydı
bugünkü Dışişleri Bakanımız dâhil, son derece
başarılı birçok Dışişleri Bakanımız
dışişleri mensuplarının dışından geldi
burada.
İkinci bir
noktamız var: Siz böyle, bunlardan anlamazsınız. Biz
yukarıdan ormana tepeden bakıyoruz. Bu konularda ormana tepeden
bakmak gerekir. dedi. Ben de size şunu söylüyorum: Bu protokolün, temeli
itibarıyla 93 protokolünün amacı doğrudur. O amaç
doğrultusunda, biz de ormana tepeden bakmaya çalışıyoruz
ama biraz evvel ifade ettiğim konularla ilgili, ağaçların
altında yapılan gayrimeşru işlere de ortak olmak
istemiyoruz.
Saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Toskay.
Şahıslar
adına ikinci konuşmacı, Mehmet Naci Bostancı, Amasya
Milletvekili.
Sayın
Bostancı, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Araştırma
önergeleri niçin verilir? Bir konuya ilişkin şüpheleriniz
vardır, iddialarınız vardır, bunu araştırma
neticesinde kesinleştirmek için verirsiniz. Bu araştırma
önergesi kabul edilmedi ama burada araştırma önergesinin kabul
edilmesi için söz isteyen ve çeşitli vesilelerle bunu gündeme getiren
arkadaşlar, tekemmül etmemiş bir önergenin sanki kesin neticesi elde
edilmiş, kesin bir iman hâlinde, her türlü yolsuzluk, usulsüzlük
yapılmış şeklinde bir dille, ağır ithamlarla
burada konuşmalar yaptılar. Araştırma önergesine ne ihtiyaç
var? Siz, bu iddiada bulunanlar, zaten herhangi bir araştırmaya,
soruşturmaya, belgeye ihtiyaç hissetmeksizin her şeyi biliyor
durumdasınız, nasıl yolsuzluklar
yapıldığını, nasıl usulsüzlükler
yapıldığını. Ne gerek var araştırma
önergesine? Bence, benim açımdan, bu konu vuzuha kavuşmuştur,
belgeleriyle birlikte ortaya konmuştur.
Şüphelerimiz olabilir,
iddialarımız olabilir ama bunları konunun bağlamı
içerisinde, belli bir üslup dairesinde konuşmakta Meclis adına fayda
olduğu kanaatindeyim. Bağırarak, çağırarak, ithamlarda
bulunarak, hele ahlak, vicdan, namus, edep vesaire gibi bütün o repertuarı
kendi iddialarımızı tahkim edecek şekilde
çağırarak kimseye, dışarıdaki herhangi bir insana,
haklı dahi olsak tek bir ikna edici söz söyleyemeyiz. Bağırarak
haklı olunmaz, haklı olan insanlar da zaten sesin şiddeti
üzerinden bir ikna edicilik peşinde olmazlar. Sözler var; sözler bize niye
verildi, kelimeler bize niye verildi? Meramımızı anlatmak için.
Değerli arkadaşlar, ben 1976-1980
arasında Mülkiyeyi bitirdim. O dönemde genç bir öğrenciyken benim
geldiğim gelenek, Orta Asyadaki Türklere yönelik çok ruhani, çok romantik
bir ilgiyle bakardı ve oradaki kardeşlerimizin esaret altında
olduğunu, Demirperde gerisinde olduğunu bilirdik ama bilmediğimiz
husus, gerçekten de oradaki insanlar hangi şartlarda yaşıyorlar,
ne düşünüyor, dünyayı nasıl görüyorlar, buna ilişkin
birinci elden bilgilerimiz yoktu çünkü Sovyet dünyasıyla bizim
aramızda, hür dünya arasında bu tür bağlantılar son derece
zayıftı. Biz romantik bir ilgiyle Türk dünyasına baktık.
Buna ilişkin çok güçlü bir edebiyat da oluştu; Hüseyin Nihal
Atsızın Bozkurtların Ölümü, Bozkurtlar Diriliyor ve benzeri
Ahmet Hikmet Müftüoğlunun Çağlayanları.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Selahattin
Demirtaşla beraber mi okuyorsunuz şimdi?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla)
Bütün bunlar, o romantik bakışı destekleyen güçlü eserlerdi.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Şimdi ayaklar altına aldınız bu
değerlerin hepsini. Geç onları geç, şimdi neredesin sen?
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) O eskidendi, sen şimdiki kimliğinden bahset.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) Bu eserler, bu romantik duyarlılık
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Şimdi neredesin, onu söyle. Boş ver, geç
onları.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) Lütfen, lütfen, dinler misin kardeşim?
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Eskinin bir tek kaşarı makbul, başka hiçbir
şeyi makbul değil.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) Bu romantik duyarlılık elbette önemlidir.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Eskinin bir tek kaşarı makbul.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) Ama, romantik duyarlılık yetmez; bizatihi bu
repertuarın kendisinde de yetmediğine ilişkin, dikkatli
okuyanlar için, bilgiler vardır. Ahmet Hikmet Müftüoğlunun
Çağlayanlarını, Gökalpin kitaplarını okuyanlar,
romantizm ile realizm arasındaki farkı da -eğer okuduysalar, eğer 3 tane
sloganın arkasından gitmediyseler- görebilirler.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Sen çok iyi anlamışsın! Bugün nerdesin?
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) Ahmet Hikmet Müftüoğlunun Turhan Nasıl
Çıldırdı? hikâyesi, romantik duyarlılıklarıyla
gerçek dünyanın referansları arasındaki gerilimi
taşıyamayan ve kafayı yiyen bir insanı anlatır.
Demirperde
yıkıldı. Demirperde yıkıldıktan sonra, Orta
Asyadaki gerçekliğin o romantik duyarlılıkla ne kadar ilişkisi
olduğunu her aklı başında olan insan gördü. Evet, onlar
bizim kardeşlerimizdi ama romantik bakış, romantik perspektif
oradaki insanlara çok az söz söylüyordu. Oturup sohbet edebilirdiniz ama bu
hayatın içinde ülkeler arasında bağlar kuracaksanız bu romantik
diskur yetmiyordu, ayaklarınızın yere değmesi gerekiyordu.
Nitekim,
romantizmin peşinden savrularak oraya gidenler oradan da savrularak hüsran
içerisinde ve orada hüsran yaratarak geri dönmek durumunda kaldılar.
Kimler oradaki Türk kardeşlerimize bağlar kurdu?
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) İki devlet bir millet diyen Azerbaycan toplumunu inkâr
mı ediyoruz şimdi? Elçibeyi inkâr mı ediyorsun?
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) İşte, ayakları sağlam bir şekilde
yere basan, sosyal ve ekonomik bir zeminde bu bağları tahkim edenler
bu bağları kurdular Türk dünyasıyla.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Çok üzülüyorum Hocam, hakikaten çok üzülüyorum. Allah hizmetini
hayır eylesin!
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) Gerçek, yarına konuşan, oradaki insanlarla
birlikte ortak bir perspektifi hayata taşıyacak bağları
kurdular. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) İleride çocuklarınıza verecek hesabınız
yok.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) Değerli arkadaşlar, bizim Türk dünyasına
yönelik ilgimiz
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Bir milletvekilliği için değmezdi buna, Naci Hoca!
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) -
soydaşlık, ırkçılık yahut da sadece milliyetçilik
temelinde bir ilgi değildi. Bu, aynı zamanda,
insanlığın bağlamında anlam kazanan
Nasıl herkesin
için özgür olmalarını istiyorsak, bütün insanların özgür
olmalarını istiyorsak Türklerin de aynı şekilde özgür
olmasını talep eden bir arka plana yaslanıyordu, bugün de
öyledir.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Milliyetçiliği ayaklar altına alan bir
Başbakanın milletvekili bu sözleri etmemeli. Milliyetçilik sizin
meseleniz değil, ayaklarınızın altında dolanıyor.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) - Bugün de oradaki
Türklere yönelik ilgimiz sadece soydaşlığa dayalı bir hukuk
çerçevesinde değil, aynı zamanda ilhamını insanlıktan
alan bir hukuk çerçevesindedir.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Milliyetçilik sizin meseleniz değil artık; ayaklarınızın
altında, bakın, orada milliyetçilik.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) - Nitekim, Orta
Doğuya yönelik ilgimiz de Avrupaya yönelik ilgimiz de aynı
şekilde. Eğer, herkes için bir anlam taşıyorsa,
insanlık için bir anlam taşıyorsa işte o zaman
değerlidir, o zaman önemlidir, o zaman hem buradaki insanlara hem de
oradaki insanlara fayda sağlayacak, gerçek, insani temelde bir bağ
anlamını taşır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Biz, böyle bir
perspektifle bakıyoruz.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Yabancılara sattığınız
yüzde 10
Yabancılara onun için mi sattınız?
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) - Böyle bir perspektif
çerçevesinde insanların hayatlarında
karşılığı olan
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Akşam yattığınızda rahat uyuduğunuzu
düşünmüyorum.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) -
sadece
romantizmlerine karşılık gelen değil, onların aynı
zamanda gündelik hayatlarında da karşılığı olan
ilişkiler kurmak durumunda olduğumuzu biliyoruz. Ve bugün, on
yıldır AK PARTİnin yaptığı da budur, Türk
dünyasına yönelik ilgisinin temelinde de bu vardır, Orta Doğuya
yönelik ilgisinin temelinde de bu vardır.
Değerli
arkadaşlar, 1860ta Arminius Vambery Bir Sahte Dervişin Orta Asya
Gezisi diye bir kitap kaleme aldı -1860- Orta Asyayı anlatır.
Tabii, Orta Asyanın gerçekliğini görmek bakımından bu tür
Türkologların çalışmaları önemlidir, Enver
Paşanın tecrübesi önemlidir. Ayakları yere basmayan fikirlerle
dünyaya bakanlar, Ahmet Hikmet Müftüoğlunun kitabında olduğu
gibi, sonuçta çıldırırlar. Kendilerini çok kahraman, kendilerini
çok değerli, kendilerini çok soylu görebilirler ama gerçek hayatta
karşılığı olan fikirler telaffuz etmedikleri sürece,
ayakları yere basmadığı sürece onlar bu hayatta herhangi
bir değer taşımazlar. O yüzden, fikirlerle gerçekliği
imtizaç ettirebilenler ancak başarılı olabilirler.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Doğru
Doğru
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) - Elbette, bu
başarı oradaki Türk kardeşlerimiz için de, bizim için de çok
önemlidir. Herkesin bu çerçevede aklını başına
toplayıp
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Hocam, bir saat de konuşsan kendini anlatamazsın.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) -
öyle
bağırarak, haykırarak değil, öyle yerinden slogan atarak
değil, gerçekliğin içinden aklederek davranmasında, öyle
düşünmesinde fayda vardır.
Gökalpı bile
doğru dürüst okumayanların tabii böyle üç beş sloganla
milliyetçiliğe kalkışmalarını da anlamam. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Bir kavmin
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Hocam, o kelimeyi ağzından çıkart, ağzına
yakışmıyor! Sen Selahattin Demirtaşın siyaset
arkadaşısın.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) Lütfü Bey, sana ödev veriyorum: Gökalpın Bir Kavmin
Tetkikinde Takip Olunacak Usul adlı kitabını okuyacaksın.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sen bana ödev verecek konumda değilsin!
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Sağ olun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, MHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sen milletvekili olmak için kendini satmış bir adamsın!
Sen milletvekili olmak için daha neler yapacaksın, bilmiyorum. Pazara
çıkar satın alırız belki.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Atıcı, buyurun
(AK PARTİ ve MHP sıralarından
gürültüler)
Arkadaşlar,
dinleyelim lütfen.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sayın Başkan, sataşma
BAŞKAN -
Sataşmadan mı söz istiyorsunuz?
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sataşmadan
Üç dakika verirseniz
BAŞKAN
Sataşmadan, buyurun.
69a göre iki
dakika veriyorum.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Üç
Üç
Usul tartışması açmadık, bakın.
BAŞKAN Siz
lütfen oturun, lütfen oturun.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Oturuyorum zaten. Zaten oturuyorum Başkanım.
BAŞKAN -
Yoksa gelin, siz yönetin.
Buyurun Sayın
Atıcı.
X.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcının, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin
görüşülen kanun tasarısının tümü üzerinde grup adına
yaptığı konuşma sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, şu elimdeki kağıtları
Bakın, az
önce burada benim yalan söylediğimi iddia eden Sayın Canikli,
şunu biliyor musun, şunu tanıyor musun? Aç 6ncı
sayfasını. 6ncı sayfasının 1inci
paragrafının son cümlesi diyor ki: Söz konusu arazi üzerinde 2001
yılından itibaren bir otel inşasının da
başlamış olduğu
Bitmiş değil. Bakın, resmî belge budur, cebinden
çıkardığın kâğıt değildir kardeşim! Onu
bilerek konuşacaksın; bu bir.
İki
AHMET YENİ
(Samsun) Otel inşaatı ne zaman başlamış? Onu söyle.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Kardeşim, 2001de; bak, aç bak, 2001de
başlamış.
İHSAN
ŞENER (Ordu) İspatla o zaman.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) 2001de başlamış.
İki, bunu
biliyor musun?
AHMET YENİ
(Samsun) Otel inşaatı ne zaman başladı? Onu söyle.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Zıplamayın yerinizden. Resmî Gazeteden konuşuyorum,
öyle zıplamayın
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Özür dile!
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Sen gelip buradan özür dileyeceksin.
BAŞKAN
Arkadaşlar, dinleyelim.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Resmî Gazeteden konuşuyorum. Bakın, Resmî Gazetede
diyor ki 1inci maddede: Biz
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sen özür dileyeceksin.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Şimdi, öyle cebinden kâğıt çıkararak
konuşmayacaksın. Resmî evrak budur, eğer
Başbakanının imzaladığı kâğıt resmî
değilse sen git kendi derdine yan.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Özür dileyeceksin.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Bak, burada ne diyor? Madde 1, Resmî Gazetedeki madde 1i
değiştiriyorsun burada, diyorsun ki: Resmî Gazetede daha önce
yayınlanan protokolde mevcut olan 44.370 metrekareyi 67.256ya
çıkardım. Ondan sonra, diyorsun ki: Ben yolsuzluk yapmadım.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Bu kadar arsızlık olmaz.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Kardeşim, bak, bugün bu kanun burada kabul edilir ise -ki elleriniz
kalkacak, kabul edilecek- o zaman, bu yolsuzluğa siz ortak olmuş
olacaksınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Eğer siz bu kanunu kabul ederseniz bugüne kadar yapılmış
olan bütün yolsuzluklara ortak olmuş olacaksınız.
Gel, şimdi
buradan özür dile. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sayın Başkan, bakan DSPli, ruhsat veren belediye
başkanı CHPli
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Götüren AKPli. Fettah Tamince nereli?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Canikli, buyurun.
İki dakika.
2.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşma sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Fettah Tamince nereli?
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen dinleyelim.
Buyurun Sayın
Canikli.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bakın,
bu Resmî Gazete, belge diye gösterilen bir alıntı ve
değerlendirme, bir görüş
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Resmî Gazete.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Bak, o bir görüş. Kim tarafından kaleme
alınırsa alınsın o bir görüş.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Ağabey, kanun yayınlanmış. Ağabey kanun ya!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Bakın, belge o değil. Belge nedir
biliyor musunuz? Belge şu
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Hayır, kanun ya! Ağabeyciğim bak, kanun diyorum sana
ya!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Lütfen, bir dinleyin yani işte Resmî
Gazetede, bu bir alıntıdır. Alıntı her zaman yorum
içerir, her zaman yanılma payı vardır.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Allah Allah, kamera şakası mı ya?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Nitekim, basit maddi bir hata
yapılmıştır, çok net söylüyorum. Belge ne biliyor musunuz?
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Hakikaten şaka gibisiniz.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Kamera şakası mı bu ya? Resmî Gazete gösteriyor
burada.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Belge bu işte, belge. Ne zaman tanzim
edilmiş bu belge? 13 Haziran 2001 tarihinde tanzim edilmiş belge,
kayıt altına alınmış belge.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Ya, Resmî Gazete diyorum ya!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Bu insanlar böyle bir konunun bugün bizim
tarafımızdan tartışılacağını tahmin
edip de böyle bir belge mi tanzim ettiler değerli arkadaşlar?
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Ya boru mu bu, Resmî Gazete ya, Resmî Gazete! Anlamıyor musun?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Böyle bir şey söyleyebilir misiniz? Bundan
daha bir şey olabilir mi?
Defterdarlığın
Diyorum ki bakın, açın bakın; tarih, sayı veriyorum ben
size.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Bir elindeki kâğıda bak, bir Resmî Gazeteye bak.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) O dönemde defterdarlık resmî olarak
kayıt altına almış, o tarihte
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Hani nerede, elindeki kâğıt nerede?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) 1998de ve 62 bin
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Ya, elinde küçük bir paçavra var.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) İşte, belge burada; bakın, hepsi,
belgesi burada
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Kardeşim, Resmî Gazetede kanun yayınlandı, daha ne
istiyorsun?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Ben tarih, sayıyı buraya kayıt
ettim, belgesi burada, belgesi burada. Sayın Başkana da verdim,
Sayın Oktay Vurala da verdim; hepsi belgeler içerisinde. Belge burada.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Başbakanınızın Meclise sunduğu kanun
tasarısı var ya. Ayıptır ya!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Belge istiyorsanız belgeden bol bir şey
yok.
1998de devletin
defterdarlığı bu tespiti yapıyor, beş
yıldızlı otelin inşaatının
tamamlandığını ve inşaat alanının toplam
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Aklama o zaman ya!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Bundan daha kuvvetli belge var mı?
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Gel cezasını verelim, aklama!
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) Hiç sağa sola çekmeyin, hiç sağa sola çekmeyin; çok net,
tartışmasız. Yapmanız gereken tek bir şey var, tek bir
şey: Özür dilemek, başka hiçbir şey değil, özür dilemek.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Allah, Allah!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Evet, öyle.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
OSMAN KAHVECİ
(Karabük) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Kahveci, ne için söz istiyorsunuz?
OSMAN KAHVECİ
(Karabük) Az önce CHP sözcüsü ilk konuşmasında, CHP Grubu sözcüsü
bir AKP milletvekili diyerek benden bahsetti
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Ne malum?
OSMAN KAHVECİ
(Karabük) Sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN
Hayır, hayır; sataşma size değil, bir AKP milletvekili
dedi.
OSMAN KAHVECİ
(Karabük) Benden bahsetti, sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN
Nerede? İsim vermedi Sayın Kahveci.
OSMAN KAHVECİ
(Karabük) Orman Genel Müdürü olarak benden bahsetti.
BAŞKAN
Peki, iki dakika.
Siz de ayrı
bir sataşmaya meydan vermeden, lütfen.
Buyurun.
3.- Karabük Milletvekili
Osman Kahvecinin, Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının
görüşülen kanun tasarısının tümü üzerinde grup adına
yaptığı konuşma sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
OSMAN KAHVECİ
(Karabük) Evet, arkadaşlar, az önce CHP sözcüsü arkadaşımız
benden bahsederek, isim vermedi ama
Tabii, orman
alanlarındaki tahsis, Orman Kanununun 17nci maddesine göre kırk
dokuz yıllığınadır. Bu tahsise
Yani, az önce
konuşulan bu olayların içerisinde yaşayan bir
arkadaşınız olarak
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Ha, tamam, şimdi anladık.
OSMAN KAHVECİ
(Devamla)
gerçekten Kazakistanın bu olayını böylesi dile
getirmek
Sanıyorum herhâlde bu arkadaşlarımız burada itham
ederken bana Gerçekler nedir? Olaya nasıl el koydunuz? diye sorsalardı,
belki bu kadar tartışma olmazdı.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Sen onu git Başbakanına anlat!
OSMAN KAHVECİ
(Devamla) Evet, arkadaşlar, bakın, tahsis 1993, otelin bitişi
1998, bizim olaya müdahale
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Ne 98i!
OSMAN KAHVECİ
(Devamla) 2001 yılında otel işletmeye açılıyor,
bizim müdahale ettiğimiz zaman da tespit ederek müfettiş gönderiyoruz
az önce Grup Başkanımızın dediği gibi.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Kaç yılında? 2005te müfettiş gidiyor.
OSMAN KAHVECİ
(Devamla) 2005te müfettiş gidiyor çünkü o süreçte bir
tartışma süreci yaşanıyor.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Üç sene uyudunuz, üç sene izin verdiniz.
OSMAN KAHVECİ
(Devamla) Sonuçta, 2001 yılından itibaren ormanla ilgili otel
kısmı bölündükten sonra o izin bedelliye çevriliyor ve 2001
yılından itibaren yaklaşık on yıllık otel
parası olarak orman izinlerinin toplam bedeline karşılık
olarak yer isteniyor.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Arazi bedellerini aldınız mı?
OSMAN KAHVECİ
(Devamla) Şimdi, orman alanlarında -esas söylemek istediğim
şuydu- kırk dokuz yıllığına izin verilir.
TUNCA TOSKAY
(Antalya) Parayı aldınız mı?
OSMAN KAHVECİ
(Devamla) Bütün turizm tesislerindeki izin süresi kırk dokuz
yıllıktır ama ikinci bir talep olduğu zaman da bir
kırk dokuz yıl daha uzatılır. Burada da, sözleşmede de
Tekrar yenilenir. diyor.
TUNCA TOSKAY
(Antalya) Yenilecektir. diyor.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Yenilecektir. diyor, dikkat et!
OSMAN KAHVECİ
(Devamla) Ancak, bunlar, bu sözleşmeler kanundur. Orman Kanununda
kırk dokuz yıl der ama siz yeni bir kanunla bunu istediğiniz
şekilde uzatırsınız. Bu protokolün buraya gelmesi demek,
kanundur, Orman Kanununun eski hükümlerini bile geçersiz kılabilir çünkü
bu sadece protokol değildir, Meclisin onayından geçtiğinden
dolayı, bu bir kanun hükmünde olduğundan dolayı
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN KAHVECİ
(Devamla)
yüce Meclisin verdiği kararlar da sonuçta bir kanun olarak
eski kanun hükmünü de iptal eder. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kahveci, teşekkür ederim.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kazakistan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında 13 Aralık 1993 Tarihli Türkiye Cumhuriyeti ile
Kazakistan Cumhuriyeti Arasında Antalya İlinin Kemer İlçesindeki
Taşınmazın Kazakistan Cumhuriyetine
Kullandırılmasına İlişkin Protokole
Değişikliklerin ve Eklemelerin Yapılmasına Dair Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/688) (S.
Sayısı: 413) (Devam)
BAŞKAN -
Değerli arkadaşlarım, kanunun tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi,
sisteme giren arkadaşımız var, soru-cevap işlemi
yapacağız.
Sayın Genç,
buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aslında bu
rapor eksik. 1993 protokolü buna ilave edilseydi nerede, ne zaman
değiştiği belliydi. Şimdi, biraz önce
anlaşılıyor ki herkes bir şey söylüyor. Burada Hükûmet yok
ki Hükûmet bana doğru cevap versin. Kardeşim, bu arazi evvela
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Rixos otellerini de biliyorsunuz, Tayyip Bey ailesiyle orada
kalıyor, para veriyor mu vermiyor mu? Bütün mesele Rixos otellerine
meşruiyet kazandırmak.
Ama niye
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Daha süre var, yirmi dakika var?
BAŞKAN
Hayır, başkaları da var, şimdi girdiler.
Sayın Özel,
buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Teşekkür ederim.
Şimdi, biraz
önce arkadaşıma sormak istiyorum joker hakkından katkı
sağlayan milletvekilimiz Sorsaydınız ben anlatırdım
arkadaşlar. dedi. Tabii, iyi ki kendisi ifade etti de biz o
telaşlı tavrı bir yere oturtabildik.
2001
yılında fark edildiğini söylüyor. Ta 2005te müfettiş
yollamışlar, 2011e kadar işletmesine izin vermişler. Orada
attıkları iki tane tarih üzerinden bir masumiyet yaratmaya
çalışıyor. On yıldır bu otel devri
iktidarınızda işledi mi işlemedi mi, ona cevap verin.
AHMET YENİ
(Samsun) Otel ne zaman yapılmış, onu söyle!
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özel.
Sayın
Atıcı
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Teşekkürler Sayın Başkan.
Şimdi, bu
kadar önemli bir konuyu konuşuyoruz, bu kadar, boğazına kadar
batağa batmış bir konuyu konuşuyoruz,
Dışişleri Bakanı burada yok. Getirmişler Enerji
Bakanını, nöbetçi bakan diye koymuşlar. Dışişleri
Komisyonu Başkanı yok. Biz burada kendi kendimize konuşuyoruz.
MUSA ÇAM
(İzmir) Enerji Bakanı burada!
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Enerji Bakanı burada, doğru ama Enerji Bakanının
yaptıklarının yanında bu bir nimet kalır, bunu hiç
olmazsa parayla giderirsiniz. O nükleer santral belasından nasıl
kurtulacağız, o ayrı bir konu. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MUHAMMET
BİLAL MACİT (İstanbul) Edep, biraz edep!
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Yani onun yaptığı çok daha ayrı. O yüzden hiç
soru bile sormuyorum Sayın Başkan.
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) Herkese saygısızlık yapacaksın!
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Atıcı.
Sayın Genç,
tekrar girmişsiniz sisteme, buyurun. (AK PARTİ ve CHP
sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar,
dinleyelim lütfen.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, evvela, bu Hükûmetin bu Meclisi ciddiye
alması lazım. Bu Hükûmet bu Meclisi ciddiye almıyor. Ahmet
Davutoğlu şimdi nerede, hangi olaylarla uğraşıyor?
Şimdi buraya
bir anlaşma gelmiş ve biz burada bir hırsızlığa,
yapılan bir devlet arazisi soygunluğuna Meclisi ortak ediyoruz,
diyoruz ki: Siz ey bürokratlar, ne kadar soygun yaparsanız yapın,
biz kanunu, AKPnin parmak çoğunluğuna güvenerek buradan
geçiriyoruz.
Şimdi,
buyurup açıkça söylesinler, desinler ki: Tayyip Bey bize emir verdi. Bu
otellerde Tayyip Bey gidiyor, kalıyor aile efradıyla beraber. Bize
talimat verdi, af çıkarıyoruz. Böyle dürüstçe konuşmaları
gerekirken niye yani sağa sola çeviriyorsunuz da Şu tarihte
yaptı, bu tarihte yaptı. Bu otel Rixos Oteli olduğuna göre
bunun sahibinin de kim olduğu ortada, dolayısıyla kimlerin
buradan yararlandığı ortada. E, bunları biz yarın öbür
gün sokaklara çıkıp da söylediğimiz zaman İftira
atıyorsunuz. demeyin. İşte, her şey ortada. Onun için, bir
şeyleri de artık yani
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Lütfen dinleyelim arkadaşlar.
Sayın Genç,
teşekkür ederim.
Sayın Özel,
tekrar girmişsiniz, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Enerji
Bakanımıza enerjiyle ilgili 12 tane soru soruyoruz, on dakika süre
kullanıyor, 1 soruya cevap veremeden bitiriyor, 11 soru kaldı.
diyor. Bugün de gelmiş, uzmanlık alanında cevap veremeyen bir
bakan, hiç ilgisi olmayan bir konuda oraya geçmiş.
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) Ya Özel, yazık ya, yazık!
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Şimdi de biz bu soruları soracağız,
Dışişleri Bakanına vekâleten cevap verecek.
BEDRETTİN
YILDIRIM (Bursa) O zaman sorma!
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) İşte, AKPnin ve Hükûmetin Meclise verdiği değer
açıkça ortadadır.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
Canikli
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bugünkü kanunla
getirilen düzenlemenin içeriğinde, sözleşmenin içeriğinde yer
alan husus, esas itibarıyla, 16 Şubat 2001 tarihinde Profesör Doktor
Nami Çağanın -Sayın Bakan döneminde- onun imzasıyla
kayıt altına alınmış ve bu tahsis
yapılmış yani otel inşaatı yapıldıktan sonraki
tahsisin uzatılması, hem de kayıtsız şartsız,
hiçbir kullanım şartı olmaksızın yapılmış.
Tarih 16 Şubat 2001, sayı 51, Sayın Profesör Doktor Nami
Çağanın imzasıyla
Dolayısıyla, eğer bu kanun
yolsuzluk kanunuysa, bu, bugün yapılmamış; bu, 16 Şubat
2001 tarihinde yapılmış. Bunun böyle olduğunu ben
söylemiyorum, inanmıyorum da yani bir yolsuzluk kanunu falan değil.
ŞUAY ALPAY
(Elâzığ) Yahu, tek bakan imzasıyla nasıl kanun gelir?
TUNCA TOSKAY
(Antalya) Araştırma önergesini niye reddettiniz?
Araştıralım, sorumluları çıkaralım meydana.
Araştırma önergesini niye reddettiniz?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Yapılan iş bu anlamda,
uluslararası ilişkiler çerçevesinde konuşulabilir,
tartışılabilir.
Bakın,
şunu söylüyorum: Bu kanunun içeriği şu protokolle, onayla kabul
edilmiş zaten.
TUNCA TOSKAY
(Antalya) Araştırma önergesini niye reddettiniz? Bunun
cevabını vereceksin. Orada hikâye anlatma bize!
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Bugünkü getirdiğimiz tamamen bir formalite,
formaliteden ibaret. Uluslararası ilişkilerin gereği bu
yapılması gerekiyor, bu yapılıyor, başka bir şey
yok.
TUNCA TOSKAY (Antalya)
Hikâye anlatma bize! Araştırma önergesini kabul edin,
araştıralım.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Bunun içeriği bu yıl da kabul edildi.
Yapmayın beyler, Allah aşkına!
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Canikli.
TUNCA TOSKAY
(Antalya) Mızrak çuvala girmiyor!
BAŞKAN
Sayın Yeni
AHMET YENİ
(Samsun) Sayın Başkanım, tabii uzun uzun konuşuluyor. Bu
otel ne zaman yapılmışın cevabı: 1998te bitmiş.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yok ya, yanlış, öyle değil!
AHMET YENİ
(Samsun) Belgeler onu gösteriyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
2001, 2001
AHMET YENİ
(Samsun) Peki, ruhsatı veren kim? CHPli bir belediye başkanı.
2001den önce yapılmışsa ve bu, yolsuzluk olarak
konuşuluyorsa dönemin iktidarı DSP, MHP, ANAP. Buna ne denecek?
Evet,
teşekkür ediyorum.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Ya cezasını ver kardeşim, herkes senin gibi mi?
BAŞKAN
Sayın Atıcı, tekrar söze girmişsiniz.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bakın,
Sayın Başkan, size Dışişleri Komisyonundan bazı
inciler. Şimdi, o tarih mi bu tarih mi önemli değil.
AHMET YENİ
(Samsun) Önemli!
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Şu anda siz bu kanun tasarısını getirdiniz,
geçmişte yapılan hataları aklamaya
çalışıyorsunuz. Bunu yapmayın, bu suça ortak olmayın.
Bakın,
Komisyonda
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bir dakika
Bakın,
Komisyonda ne demişim
Bizim bu
ateşli konuşmamızdan sonra Dışişleri Komisyonu
Başkanı Bu tarihlerde kimlerin hükûmet olduğunu da
hatırlamanızda ve suçlamaları yaparken dikkat etmenizde yarar
var. diyor, Komisyon notlarında.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Kişi kendinden bilir!
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Ben de diyorum ki: Sayın Başkan, kimin, hangi tarihte
hükûmet olduğunun bir önemi yok. Babam dahi olsa hesap soralım.
Başkan diyor ki şaşkınlıkla: Yani herkese giden bir
suçlama yapıyorsunuz. Ben de diyorum ki: Evet, kim suçluysa tarihe
bakmaksızın hesabını görelim; gelip, burada
aklamayalım.
Bugün
aklarsınız, yarın da millet sizi paklar, görürsünüz.
BAŞKAN
Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Eğer iktidar
partisi şu konuda samimiyse: Bizim burada bir kusurumuz yok. Hatta,
kusurlu olan her zaman devri sabık yarattıkları kendilerinden
önceki cumhuriyet hükûmetleri ise gelsinler, bunu burada
araştıralım. Araştırma komisyonuna el birliğiyle
ret oyu verdiler.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Çok zararlı çıkarsın Özgür!
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Bakın Bu işten zararlı çıkarsın. diyor,
bakış açısı bu.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Çıksın, daha iyi değil mi?
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Eğer bu devletin kör kuruşunu zimmetine geçirmiş,
haksızlık yapmış birisi varsa, benim babamın
diğer oğlu, kardeşim de olsa, ben o işten zararlı da
çıksam araştırılması lazım.
Bu
mantığı reddediyoruz, bu mantığı
kınıyoruz. Yazıklar olsun!
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Ver savcılığa, ver!
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın Genç,
tekrar girmişsiniz.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
TUNCA TOSKAY
(Antalya) Niye reddettiniz araştırmayı? Reddettiniz
araştırmayı. Ben verince kabul edecek misiniz? Yarın
getiriyorum o zaman!
BAŞKAN
Lütfen dinleyelim arkadaşlar.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, şimdi, anlaşılıyor ki,
efendim, o zamanki Orman Genel Müdürü şimdi aramızda milletvekili. Bu
büyük bir
Görevini suistimal etmiştir dolayısıyla burada
doğruları söylemiyor. Bana göre bu Meclis bu orman arazisine
haksız olarak inşaat yapanların yakasına
yapışmalı, onların hak ettiği cezayı vermeli. Bu
arkadaşımızın da dokunulmazlığını
kaldıralım. Bu orman arazisine inşaata nasıl müsaade etti,
niye zamanında mühürlemedi burayı, niye yıkım
kararını almadı? Belediye suçluysa belediyeyi de
suçlayalım. O zaman buna göre bir karar verelim ama siz o zihniyette
değilsiniz. Tayyip Bey size emir vermiş. Ben bu oteli
kullanıyorum. diyor ya! Ben ailemle gidiyorum, burada tatil
yapıyorum. diyor. Onun için siz bunu yıkamazsınız, Bunu
affedin. diyorsunuz. Bunun doğrusunu söyleyin be kardeşim ya! (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Genç.
Buyurun Sayın Canikli.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bu oteli ne biz
(MHP ve CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen dinleyelim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bu otel
hiçbir AK PARTİli tarafından kullanılmamıştır.
Bu otel bizim dönemde tahsis edilmemiştir, tekrar söylüyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Oraya tatile giden
milletvekilleri oy versin, biz niye verelim! Rixosa tatile giden
milletvekilleri oy versin!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bakın,
şu soruyu soruyorum ben değerli arkadaşlar: Bu olay ne zaman
meydana geldi? Bu olay
Yani eğer bir yanlışlık var ise,
bir ihlal var ise 2001 yılına kadar bu ihlaller yapıldı.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Hesap sor, hesap sor!
Yandaş olma, hesap sor, sen hükûmetsin!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Peki, bugüne
kadar, bu kanun tasarısı Meclise gelene kadar niye hiç kimse
çıkıp da Böyle, böyle bir yanlışlık var, bunlar
hakkında hesap soralım. demedi?
AYTUĞ ATICI (Mersin) On bir yıldır
hükûmetsin, daha ne olsun!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Eğer
hesap sormak istiyorsanız buyurun adres: Profesör Doktor Nami Çağan,
dönemin Bakanı. Buyurun veriyorum, gidin hesabını sorun.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Kardeşim, on bir
yıldır hükûmetsin be!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Buyurun,
hesabını sorun, usulüne uygun hesabını sorun.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sen soracaksın, hükûmet
sensin!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Hesabını soruyorum, hiçbiri bunların şey değil
TUNCA TOSKAY (Antalya) Gene sor!
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sen istifa et, bak ben
nasıl hesap soruyorum!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
yani gidin
sorun, araştırın. Bir araştırma önergesi bununla
ilgili, şununla ilgili verin mesela. Olur mu öyle şey!
AYTUĞ ATICI (Mersin) Önerge verdik, sen
kaçtın!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bugüne kadar
niye vermediniz? 2001 yılına kadar eğer bir
yanlışlık, yasa dışı bir işlem varsa hepsi
2001 yılına kadar yapılmış durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bugüne kadar
niye vermediniz araştırma önergesi?
AYTUĞ ATICI (Mersin) Ya, kardeşim, sen
görevini yapacaksın, ben değil!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Amaç üzüm
yemek değil, bağcıyı dövmek!
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Canikli.
Arkadaşlar, soru süresi bitti.
Sayın Bakan, buyurun efendim.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sen devlet, hükûmetsin,
devleti yönetiyorsun, sen ceza vereceksin, ben mi vereceğim!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Biz
yargı mıyız?
TUNCA TOSKAY (Antalya) 2001den 2009a kadar
paraları niye tahsil edemediniz?
BAŞKAN Arkadaşlar, dinleyelim lütfen.
Sayın Bakan, buyurun.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
uluslararası anlaşmayla alakalı tabii farklı yorumlar
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Gizli oylama olsun bu salondan
20-25 oy çıkar sadece! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) Hadi
oradan be!
SUAT ÖNAL (Osmaniye) Ya, Özgür, kendi adına
konuş!
BAŞKAN Dinleyelim lütfen.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri)
farklı öneriler yapıldı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu iddianıza, bu
dediğinize 20 tane destek çıkmaz. Herkes önüne bakıyor, herkes!
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
SUAT ÖNAL (Osmaniye) Sen kendini bağlarsın!
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen dinleyelim,
Sayın Bakan konuşuyor.
Buyurun.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Değerli arkadaşlar, bu uluslararası
anlaşmayla alakalı farklı yorumlar, farklı öneriler
yapıldı. Soru-cevap kısmını ilgilendiren hususlarla
alakalı kısaca bir konuşma yapmak isterim. Özellikle, Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığının yaptıklarıyla
alakalı bahsetti arkadaşlar.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, yamuk insanları ayıklamak ne kadar bizim görevimizse
dürüst çalışanları da aynı şekilde ifadelendirmek o
kadar görevimiz olması lazım. Biz, burada, kanun tasarıları
kanunlaşırken veya daha farklı konularda konuşurken çok
açık bir şekilde bir konuyu beyan ediyoruz. Soru-cevap
kısmında milletvekilleri tarafından tarafımıza
yönlendirilen bine yakın soru süresi içerisinde
cevaplandırılmıştır. Buradaki yapılan
yorumların ve soruların iki tane ciheti var. Seviyeli
konuşanları tenzihen söylüyorum, seviyesiz konuşanların
seviyesine inmemekle alakalı bir üslup ayarlaması.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bu salonda kim seviyesiz konuşuyorsa
onu açıklasın
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) İkincisi de,
burada, onlar, seviyesiz
KAMER GENÇ
(Tunceli)
çünkü bir milletvekiline orada bakan kılıklı adam
Terbiyesiz konuşuyor. diyemez.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Arkadaşlar
ifademi değiştiriyorum: Seviyesiz konuşanlar kendini bilmiyorsa
seviyeli konuşanlar mutlaka kendilerini biliyorlardır. Geriye
kalanları söylüyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Kendisine yolsuzlukla ilgili soruları soruyoruz, Efendim,
bizim dinimiz, imanımız yerindedir. diyor.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Şimdi,
arkadaşlar, bakın, zamanında bine yakın soruyu cevaplayan
bir Bakanlığın bilgiden yana, savunmadan yana ve bunları
anlatmaktan yana sıkıntısı olmaz. Ama, ben, her zaman
söylüyorum: Sorusu yedi dakika olan konunun cevabı beş dakika olur mu
arkadaşlar? Ben, Sayın Başkandan süre istiyorum ve bunların
hepsini de cevaplayabilecek durumda olduğumu söylüyorum çünkü biz,
gücümüzü şeffaflıktan alıyoruz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tabii tabii, o kadar şeffafsınız ki
Doğal
gazda dönen dolaplar!
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Her
olayımız
Şimdi, eğer, bir arkadaşımız
kalkıp da derse ki Orada neler dönüyor? Arkadaşlar, bakın,
dünya var ahiret var. Eğer, bu manada, ben, hakaretlerini yapan
arkadaşlara veballerini üzerine ekleyerek iade ediyorum. Bakın, her
zaman hayatta karşılaşacaksınız, dürüst insanlar ve bu
konuda itina gösteren insanlar kimse -sırf Enerji Bakanlığı
için demiyorum- laf etmekten bu manada, o kadar rahat ifade etmekten lütfen
sakının. Bakın, dünya var ahiret var, hepimizin çoluk
çocuğu var, bu konuda böyle ulu orta, geniş cümlelerle kimsenin
konuşma hakkı olmaz.
Ben, burada somut
bir şekilde yeni evrakları, mahkeme kararlarını kullanarak,
tarihlerini, sayılarını vererek ve fotokopilerini de iade ederek
bir konuya girdim. Niye o konuda hiç kimse bir şey söylemiyor? O mahkeme
kararlarını veriyorum ben size. Eğer hukuka dayanmayacaksak o
başka bir iş.
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Ne söylediğinizi anlamıyoruz.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Ve diyorsunuz ki siz
şimdi bununla alakalı: Mahkemeye verin. Ben Suç duyurusunda
bulunun. diyorum, daha ötesini söylüyorum.
Şimdi,
burada, Grup Başkan Vekilimiz Sayın Canıkli açıkladı,
tarihleriyle, evraklarıyla hepsini açıkladı. Evet, burada sehven
yazılmış ve bir yorum olmaktan daha öteye gitmeyen,
işletmeye açıldığı tarihle yatırım tarihini
karıştıran sehven bir cümle var. Onun karşısında
Sayın Canikli dedi ki: Şu evraklarla, şu tarihlerle beraber
söylüyorum.
Şimdi,
yapı kullanma izni belgesi, iskânı 6 Mayıs 2002 de
alınmış. Yapı kullanma izni alınmış
arkadaşlar yani bunun inşaata başlama ihtimali var mı?
Şimdi bir tarih söylüyorum ben, burada, gene, tekrar: 6 Mayıs 2002de
yapı kullanma izni, iskân belgesi olan bir bina o tarihte inşaata başlayabilir
mi? Şimdi, bunun üzerinde, bu tarihten sonra, artık, bunun,
bilgilerin tekrarına girmiş olursunuz, eğer bu konuda ısrar
ederseniz bunun tekrarına girmiş olursunuz.
O yüzden,
arkadaşlar, ben, tekrar tekrar söylüyorum. Bir milletvekili
arkadaşımız soru soruyor, 15 tane soru soruyor: Falan ilin,
filan ilçesinde elektrikle alakalı ne yaptınız? İkinci
ilçesine geçiyor, orayla
alakalı ne yaptınız? Ben şimdi öneriyorum: Lütfen 81 tane
ilin ilçeleriyle alakalı 900e yakın soru sorma imkânınız
var bu şekliyle. Arkadaşlar, soru sormanın da bir
mekanizması var, cevap vermenin de bir mekanizması var. Eğer
bunları doğru ve zamanında kullanmazsak bu sefer soru
sormanın da saygınlığını bir tarafa
bırakmış oluyoruz. Ben her zaman konuşmamda şunu
söylüyorum: Değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunun mehabetini artıracak olan bizleriz. Bunun, iktidarıyla
muhalefetiyle istisnası yoktur.
Dışarıdan izleyen vatandaşlarımız tek tek
bunlara dikkatle bakıyorlar. Eğer biz birbirimize sataşarak, birbirimize
gereksiz yere laf atarak, eğer bu saygınlığı
zedeleyeceksek hepimizin oturup düşünmesi lazım arkadaşlar. Bu,
kanun tasarısı veya uluslararası anlaşma, fark etmiyor.
Şimdi,
bu belgeler üzerinde her birimizin titizlikle, itinayla buna bakması lazım.
Ben, lütfen, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığıyla alakalı
somut bir önerisi, eleştirisi veya tavsiyesi olan varsa bütün dikkatimle
beraber dinliyorum. Arkadaşlar, bu Bakanlıkta 81 bine yakın
personel çalışıyor. Biz prensiplerimizi belirlemişiz. Özel sektör
yatırımlarıyla beraber liberalleşen, özelleşen,
serbestleşen bir piyasada çalışıyoruz. Ola ki bizim
prensiplerimizin haricinde pusulasını şaşıran, yolunu
şaşıran varsa, bakın, Kim olursa olsun acımam. dedim
ben. Bunu, hem canlı yayında hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurulunda milletvekillerimizin önünde söyledim. Kim olursa bu
yanlışı yapan, ben ona acımam. dedim. Şimdi, buna
rağmen somut bir öneriniz varsa ben onların hepsini tek tek not
alırım, somut bir şahsınız varsa onunla da alakalı
gerekli takibatı, tahkikatı ve soruşturmayı da
yaparım. Kimse, babamın oğlu olsa ben buna acımam. dedim.
Değerli
arkadaşlar, şimdi, biz bu kadar itina gösteriyoruz ama bunun
karşılığında lütfen yuvarlak cümlelerle Buralarda
neler oluyor? diye bir cümle kullanmayın. Bakın, tekrar tekrar
söylüyorum, altını kalın çizgilerle çizerek söylüyorum: AK
PARTİ hükûmetleri ak alnıyla beraber gelip ak kadrolarıyla
beraber çalışmaktadır. Yanlışlık yapan varsa o
mutlaka cezasını görmesi lazım. Bakın, insandır, beşerdir, şaşar
ama kimse, onun cezasını ayrıca vermemiz lazım. Siz burada
genel bir ifade kullanıp da böyle töhmet altında
bırakıcı bir ifade kullanıyorsanız ben tekrar o
cümlemin başına dönüyorum, Dünya var, ahiret var. diyorum. Bütün
kutsallığınızla beraber, hangi kutsala
inanıyorsanız -ki ortak müştereklerimiz mutlaka ki çok fazla ama-
lütfen o inançlarınıza duyarlı kalarak söyleyin o zaman. Ben bu
konuda, savcılığa intikal etmesi gereken bir konuda
-şahıs veya olay- eğer duyarsız kalmışsam lütfen -Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına- savcılığa suç
duyurusunda bulunun diyorum, bunu ben söylüyorum. O yüzden, değerli
arkadaşlar, bizler bu konuda itina göstereceğiz.
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Kimin savcısına?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Hangi savcı?
derseniz o zaman bütün hukukun zeminini sarsmış olursunuz.
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Hiçbir soruya yanıt vermediniz.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) On dakikayı yediniz Sayın Bakan, on dakikayı yediniz.
Bir tek soruya cevap vermediniz yine. Meclisle alay ediyorsunuz, alay!
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Hele bunu Enerji
Bakanlığındaki bir mühendis olarak değil, bir yargı
mensubu olarak söylüyorsanız, kusura bakmayın, olmaz! Siz bu kanun
tasarısıyla alakalı, uluslararası anlaşmayla
alakalı bir tane soru sormadınız. Tutanakları açıp
bakın, bir tane soru sormadınız.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Meclisle alay ediyorsunuz! On dakikayı yediniz.
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Siz de yolsuzlukları örtmek için on dakikadır
zamanı yediniz, boşu boşuna.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) İki tane
cümleniz var; bir, sataştınız ve hakaret ettiniz, onları
geriye iade ediyorum; bir de önerilerinizi sunduğunuz.
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Ben de size iade ediyorum.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Bununla alakalı
hiç soru sormadınız.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Deniz Fenerini ne yapacaksınız? Onu da iade et.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Heyetinizi,
layık olanlarıyla saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) Bir Bakan on dakika boşuna konuşur mu?
Yazıklar olsun!
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Hâle bak, hâle bak, alkışı duyuyor musun?
Yazıklar olsun!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kırk beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 20.50
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.41
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet
SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER:
Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Özlem YEMİŞÇİ
(Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 76ncı Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
413 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KAZAKİSTAN
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA 13 ARALIK 1993 TARİHLİ
TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE KAZAKİSTAN
CUMHURİYETİ ARASINDA ANTALYA İLİNİN KEMER
İLÇESİNDEKİ TAŞINMAZIN KAZAKİSTAN
CUMHURİYETİNE KULLANDIRILMASINA İLİŞKİN PROTOKOLE
DEĞİŞİKLİKLERİN VE EKLEMELERİN YAPILMASINA
DAİR PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN
TASARISI
MADDE 1- (1) 16 Nisan 2012 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında 13
Aralık 1993 Tarihli Türkiye Cumhuriyeti ile Kazakistan Cumhuriyeti
Arasında Antalya İlinin Kemer İlçesindeki
Taşınmazın Kazakistan Cumhuriyetine
Kullandırılmasına İlişkin Protokole
Değişikliklerin ve Eklemelerin Yapılmasına Dair Protokolün
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Osman Oktay
Ekşi.
Sayın Ekşi, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) Sayın Başkan,
saygıdeğer arkadaşlarım; az önce burada hepimizin
tanık olduğu konuşmalar doğrusunu isterseniz beni biraz
hayrete düşürmedi dersem yanlış olur. Şundan dolayı:
Burada Türkiye ile Kazakistan arasında yapılmış bir
protokolün onaylanmasına ilişkin tasarıyı görüşüyoruz.
Görüşmeyle ilgili sorumlu bakan Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı. Kendisine sorulan sorulara verdiği yanıtların yüzde
99,9u enerji politikamızla ilgili.
Şimdi,
birincisi, doğrusunu isterseniz, müzakeredeki bu bana çarpık görünen
tablo hayli hayreti mucip bir tablo. Önce ona dikkatinizi çekmek istedim.
İkincisi,
sevgili arkadaşlarım, burada Sayın Aytuğ Atıcı
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına yaptığı konuşmada
söz konusu anlaşmanın gerisindeki yolsuzluklara değindi. Ortada
yolsuzluk var mı, yok mu tartışması yapıldı.
Bendenizin kanaatine göre burada ciddi bir yolsuzluk var. Ahmet
çalmış, Mehmet çalmış meselesi olarak söylemiyorum. Söylediğim
şu: Sayın Canikli, iktidar partisi grubu adına bu
onaylanmasını istediği anlaşmanın gerisinde kendi
parti dönemlerine ilişkin herhangi bir yolsuzluk, hatta yanlış
olmadığını ama eski yıllarda yapılmış
bazı yanlışların bir şekilde tamiri için çaba sarf
ettiklerini söyledi. Oysa, kendi iktidarları döneminde yine kendileri
tarafından -Maliye Bakanımız burada yok- 9 milyon 483 bin Türk
lirası tutarında vergi kaçağı, kaybı olduğunu
ifade ettiler. Bunda ne Sayın Atıcının ne Sayın
Caniklinin ne de Sayın Toskayın herhangi bir ihtilafı var.
Şimdi, bu 9 milyon 483 bin Türk lirası bir vergi kaybı ise -ki
Sayın Canikli benim bildiğim kadarıyla bu dünyadan, yani
defterdarlık yaptığı için bu vergi meselelerinden gelen bir
arkadaşımız- bunun cezası olması gerekir idi devletin
tarh ettiği saniyeden itibaren. Sayın Toskay, bunun 22 milyona kadar
çıkabileceğini, hatta diğer kaybedilmiş gelirlerle birlikte
40 milyona kadar çıkabileceğini söyledi.
Diyelim ki
Sayın Toskayın dediklerinin tamamını kabul etmiyor, sırf
9 milyon küsuru kabul ediyoruz, diğerlerini varsaymıyoruz. 9 milyon
483 bin Türk lirası hazineye girecek para değil miydi? Bu
paranın hazineye intikal etmemiş olması, devletin kasasına
girmemiş olması kayıp anlamına gelmiyor mu? Özellikle
Canikliye sormak istiyorum, defterdarlık yapmış bir
arkadaşımıza sormak istiyorum. Kendisinin bulunduğu o eski
konumlarda bunu devletin kaybı olarak gördüğü için halkın,
sokaktaki vatandaşın hakkının yenmekte olduğunu
düşünmemiş miydi acaba hiç? Zannediyorum, kendisinin o dönemlerinde
-bugün siyasetçi olduğu için başka şey söyleyebilir- ilk ifade
ettiği şey Bak kardeşim, devlete karşı vermen gereken
parayı vermedin sen, yetimin hakkını gasbediyorsun. derdi veya
demiştir.
Şimdi, bunun
üzerinde durulmuyor. Burada kimse oradaki 9 milyon küsur liranın nereden
tahsil edilmesi gerektiğini, nasıl tahsil edilmesi gerektiğini
aramıyor. Ne yapılıyor? Tam tersine, şu protokolle, o para
hiçbir şekilde teminat teşkil etmeyen bir vaade bağlanarak
siliniyor. Nasıl bir vaade bağlanıyor? Türkiye'nin en güzel sahilinde,
yerinde, 67 dönüm arazi Kazakistan devletine kırk dokuz
yıllığına -bonkörlüğü
sayesinde iktidarınızın- ilanihaye veriliyor. Karşılığı?
Karşılığı Almatıda 1,5 dönüm, muhtemelen de 2
dönüm bir arsa, bir de Aktau denen yer neresiyse, umarım -bendeniz
gitmediğim için Kazakistana bilmiyorum- Kazakistanın uçsuz
bucaksız
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Liman şehri,
liman.
OSMAN OKTAY
EKŞİ (Devamla) Bilen mi var efendim? Liman mı?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Hazarda, Hazar
Denizinde liman şehri.
OSMAN OKTAY
EKŞİ (Devamla) Güzel, güzel, daha iyiymiş, benim
düşündüğümden daha iyi. Sağ olun.
Öyle bir yerde 7
dönüm arsanın tahsis edileceğine ilişkin bir vaat var. Eğer
1993 yılında bu bizdeki 67, hatta ilk başta 44 dönümü devralan
zihniyet, oradaki zihniyet, orada yaptığı vaade Kazakistan
uygulamasında da aynı şekilde bakarsa, korkarım, o 1,5 veya
üzerine koyacağınız 7 dönümlük arazinin de verilmesi verilmemesi
muhtemelen bir sonraki kuşaklara kadar kalabilir.
Demek
istediğim şu: Ortada devletin ciddiyetiyle ve devletin
işleyişiyle, devletin kendi gelirlerine sahip çıkma
yükümlülüğüyle katiyen uyumlu olmayan, bendenizin de kanaatime göre -ki
Sayın Atıcı daha net olarak ifade etti- sokaktaki insanın,
masum vatandaşın hakkını yiyen bir uygulama var. Bunun
adı eğer suistimal değilse, neyin adı suistimal olur?
Deniyor ki: 2001
yılında bitmiş veya 2003 yılında bitmiş otel. Ha
2001 yılında bitmiş, ha 2003 yılında sevgili dostlarım,
aradan geçmiş bunca yıl. Bunca yıl içinde o otele -bunun gerçi
projesini belde belediyesinin tasdik ettiğine dair bir bilgi geldi ama- o
olayın ardından adamlar istihdam edilmiş, müşteriler gelmiş,
hatta, eğer yanlış bilmiyorsam, iktidarınızın büyük
isimlerinin ağırladığı çok büyük isimler var orada, o
benim sözünü ettiğim otelde. Yöreyi bilmediğim için umarım
yanlış bir otelden söz etmiyorum.
HALUK İPEK
(Ankara) Kim onlar, açıklar mısınız?
OSMAN OKTAY
EKŞİ (Devamla) Efendim, kim olduklarını gazeteler çok
yazdı, siz de biliyorsunuz, ben de biliyorum.
HALUK İPEK
(Ankara) Böyle afaki olmaz öyle!
OSMAN OKTAY
EKŞİ (Devamla) O otelde böyle büyük isimlerin
ağırlandığından da haberdarız.
Şimdi, acaba
böyle protokolün çok fazla girip çıktığı otel yüzünden mi
yahut onların girip çıkması yüzünden mi müfettişlerin pek
fazla zorlayamadığı bir durum doğdu? Şimdi, oradaki
otelin sahibinin yahut müstecirinin devlete olan borcunu, siz, Kazakistandaki
7 dönüm araziyi alma vaadiyle bağışlıyorsunuz. O otelden
adam kâr etmedi mi? Etti. Ederken vergi ödemesi gerektiğini düşünmedi
mi? Düşündü. Orada istihdam ettiği insanların acaba devletin
diğer kuralları açısından, sosyal güvenlikleri, vesaire
açısından gerekleri yerine getirildi mi? Bilen yok. Ne var? Eğer
devletimizin iktidarınız dönemindeki gücü yeterse oradaki otelin
müstecirinden, 2011den sonra, muhtemelen lütfedeceği kadar vergiyi tahsil
edeceksiniz. Sizin böyle bir uygulamayı vicdanınızın kabul
edeceğini zannetmiyorum ama etse de etmese de bu tasarıyı
onaylayacağınıza emin olarak bakıyorum. Böyle
yaparsanız da üzüntümü sizlere ifade etmek ihtiyacını
duyduğumu söylüyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. Sağ olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ekşi.
Gruplar adına
başka söz talebi yok.
Şahısları
adına Recep Özel, Isparta Milletvekili.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Ben konuşacağım Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Canikli.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce
sayın konuşmacının bazı hususlarla ilgili birkaç
sorusu oldu, ben onunla ilgili birkaç konuyu kısaca sizlerle
paylaşmak istiyorum. Bunlardan bir tanesi şu: Elbette, kayıp
olarak tespit edilen 9 küsur milyon liralık rakam önemlidir ve takip
edilmesi gerekir. Sayın Ekşi, takip ve usulüne uygun bir şekilde
tahsil edilmesi, sonuç itibarıyla hazineye irat kaydedilmesi gerekir
tartışmasız, aksini hiç kimsenin savunması, düşünmesi,
uygulaması mümkün değil, ona yürekten katılıyoruz.
Zaten, tabii,
tahsili de bir başka şekilde yapılmış yani
doğrudan tahsil olarak değil ama
karşılığında -biraz önce siz de ifade ettiniz, bizler
de konuşmalarımızda söyledik- iki tane gayrimenkul kırk
dokuz yıllığına Türkiye lehine tahsis ediliyor,
kullanımına bırakılıyor. Bunlar da kıymetli
yerler.
Şimdi, esas
şeyiniz şu: Yani henüz daha gerçekleşmemiş, şarta
bağlı, acaba Kazakistan tarafı bu paranın
karşılığı olarak söz verilen bu tahsisi yerine
getirmekte bir sıkıntı yaşanır mı? Kesinlikle
olamaz. Neden? Çünkü bu sözleşme, bu mutabakat, bu anlaşma o
varsayımla uygulamaya konuluyor. Bir başka ifadeyle -yani öyle bir
şeyi hiç düşünmek bile istemiyoruz- o yerine gelmediği takdirde
onun karşılığı olarak dizayn edilen, öngörülen, yer alan
diğer şartlar da rahatlıkla yerine getirilmeyebilir; o
hakkı karşı tarafa verir. Bu son
karşılıklılık gereği bir şeydir.
Ayrıca, yazım itibarıyla bakıldığında
şart olarak ortaya konulmuştur, onun bir karşılığı
olarak ortaya konulmuştur. O yüzden kesinlikle hiç öyle bir şeyiniz
olmasın.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Biz vermişiz, onlar vermese ne olacak?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) 9 milyon ve
Yapılan
çalışmalarda bize verilen bilgi de şudur: Oradaki
Ha, bu
parayı eder mi, etmez mi? Tabii, kuruşuna kadar, ince, bire bir bir
değerlendirme yapmak her zaman kolay değildir, ama oraların da
kıymetli araziler olduğu, bir tanesinin, o 7 dönümlük arazi tahsisi
yapılan yerin liman şehri olduğu ifade ediliyor. Dolayısıyla
bunun karşılığı bu şekilde tahsil
edilmiştir, daha doğrusu edilecektir. Edilmemesi gibi bir durum söz konusu
olamaz. Edilmediği takdirde Türk tarafı da protokolden doğan
haklarını kullanır. Yani bunu bu bir varsayım olarak bile
şey yapmıyoruz. Sorunuz üzerine ya da sizin öyle bir şüphe, kaygınız
üzerine bunu söylüyoruz, yoksa ikili ilişkilerde bu yerine getirilecektir.
Ondan yana da hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Yani milletin, devletin
parası, buradaki 9 küsur milyon liranın tahsilatı bu
şekilde gerçekleştirilmiştir. O konuda en ufak bir
sıkıntı yoktur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Canikli.
Şahısları adına Ramazan Can, Kırıkkale
Milletvekili
Yok mu efendim?
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben istiyorum Sayın Başkan.
Şaşırma, ben istiyorum. (CHP sıralarından
gülüşmeler)
BAŞKAN Şaşıracak bir şey yok. Daha evvel
yazılırsanız verirsiniz, yoksa isterseniz söz
alırsınız.
KAMER GENÇ (Tunceli) Tüzüke göre mümkün. Hayır, yazılmaya
gerek yok.
BAŞKAN Şaşıracak bir şey de yok, kahkaha
atacak bir şey de yok yani.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, bir şaşırdınız
da
BAŞKAN - Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Burada yok isminiz. Tabii ki söz isteyeceksiniz, biz de vereceğiz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, ben söz istiyorum
deyince, birdenbire afalladınız.
BAŞKAN Burada isminiz yok.
KAMER GENÇ (Devamla) Hayır, ismim yok da
Şimdi, oraya önce bazıları isimlerini kaydediyorlar. Biz
Genel Kurul salonunda değilsek konuşmuyorlar, eğer Genel Kurul
salonunda isek istiyorlar, geliyorlar Bu kanun çok güzel olmuş,
teşekkür ederiz. deyip geçiyorlar. Burada en büyük hileyi de sizin
Başkanlık Divanı yapıyor.
BAŞKAN Ne hilesi efendim!
KAMER GENÇ (Devamla) Hile, hile
Bu hile.
BAŞKAN Bir saniye efendim
Ne hilesi, söyler misiniz!
KAMER GENÇ (Devamla) Söz isteyen adam
Bakın, İç Tüzükü aç oku.
BAŞKAN Sayın Genç, bir dakika, söyler misiniz!
KAMER GENÇ (Devamla) Neyse, benim süremi kesme, ondan sonra...
BAŞKAN - Söz istediniz verdik. Hile diye bir şey yok. Sözünüzü
geri alın.
KAMER GENÇ (Devamla) Sayın milletvekilleri, İç Tüzük
açık, diyor ki: Her maddede her konuya başlarken o konuda söz
isteyenler Başkanlık tarafından okunur, ha ondan sonra onlar söz
almazlarsa ötekisi söz ister. Ama siz AKP Grubu maalesef bizim burada
konuşmamızı engelledikleri için
Neyse önemli değil zaten,
biz yine fırsat bulup konuşuyoruz.
Şimdi, bakın, arkadaşlar, burada çok önemli bir konu var:
Şimdi, burada, hangi iktidar
zamanında olursa olsun, devletin en kıymetli arazileri tahsis
edilmiş Kazakistana. Yalnız, tabii 1990ları siz
hatırlamazsınız. Sovyet Rusyanın çökmesi sonucu,
işte, Türki devletler kurulunca, Türki devletlerde çok ciddi
sıkıntı vardı, işte, Azerbaycanda, Kazakistanda,
Türkmenistanda, o insanlara Türkiye Cumhuriyeti devleti el uzattı. Ve
yani biliyorsunuz, Ermenistan, işte, Azerbaycanın çok önemli
alanlarını işgal etti. Onun üzerine Türkiye bunlara büyük bir
destek verdi, bunlara silah desteği verdi. Hatta ben o tarihleri
hatırlıyorum, Türkiyeye gelen o ülkelerin bazı bakanları
en iyi şekilde burada ağırlandı. Hatta yani doğrusunu
söylerseniz, yani o insanların doğru dürüst kıyafetleri de
yoktu. Türkiye Cumhuriyeti devleti onlara çok büyük destek verdi onların
kalkınması için.
Şimdi, tabii,
bu devletler, gerçekten, doğal kaynaklarıyla, petrolüyle, doğal
gazlarıyla çok da güçlendi ama o zaman Sovyetler Birliğinin
parçalanması sonunda ortaya çıkan o kadroda, devleti yöneten o
kadroda büyük sıkıntılar vardı. Dolayısıyla,
işte, 1993 yılında da, o zaman biliyorsunuz SHP ve Doğru
Yol koalisyonu vardı başta da. Süleyman Demirel önce
Başbakandı, Özal Cumhurbaşkanıydı. Çok ciddi
yardımlar yapıldı bunlara. Dolayısıyla, Kazakistan da
önemli bir dostumuzdu ve onun, oradan gelen insanların, Türkiyede, daha
böyle
Tabii, çok zor şartlarda bağımsızlığını
kazanmış bir devlet olduğu için onlara Türkiyede bazı kaynaklar
aktarıldı. Bunun başında da, işte, Antalyadaki bu
arazi verildi. Ancak, bu arazi
Yani o zaman Kazakistanın devleti yöneten
insanları, işte, devlet başkanları sık sık
geliyorlardı. Türkiyede barınmaları için böyle bir tahsis
yapıldı. O zaman Türki devletlere karşı Türkiye Cumhuriyeti
böyle yardım elini uzatarak, onlara yakınlık göstererek o
insanların gönülleri fethedilmeye çalışıldı. Ancak,
sonra tabii ki bu ülkedeki insanlar, hakikaten, ekonomik yönlerden de
geliştiler ve gelişmelerinin sonucunda da yani artık Türkiye'nin
büyük yardımlarına da pek ihtiyaçları kalmadı. Ama
şimdi bu olayda anlaşılıyor ki burada başlangıçta
bir arazi tahsis edilmiş, 44.370 metrekarelik bir alan ama sonradan buraya
birtakım şirketler gelmiş, bunlarla ortak olmuş, bu araziyi
22 bin metrekare genişletmişler. Şimdi, burada
yapılması gereken şey
Aslında gelen rapor
yanlış. O 93 yılındaki protokol neydi, ne zaman ne
değişti; o belirtilmemiştir.
Şimdi,
burada, en son gelen şeyde, AKP iktidara gelince
AKPnin
başındaki Tayyip Bey bu Rixos otelleriyle çok yakın ilişki
içinde, bütün tatillerini onların otellerinde geçiriyor, bütün aile
efradıyla gidiyor, hakikaten, işte, para ödeniyor mu, ödenmiyor mu,
ne ödeniyor
Öyle olunca, bu haksız yapılan, devletin 44 bin
metrekarelik alanını 67 bin metrekareye çıkaran bu suistimal
olunca
Aslında bizim buradaki görevimiz bunları affetmek değil,
bunların yasaya aykırı olan kısımlarını
yıkmamız lazım. Ama, tabii, böyle bir fiilî durum
çıkmış, bu fiilî durumdan da Tayyip Bey çok yararlandığı
için bunu affetmek için size talimat vermiş, siz de getirip bunu
affediyorsunuz. Buradaki sıkıntı buradan kaynaklanıyor.
Benim karşı olduğum şey bu. Mademki böyle bir
sıkıntı yaratılmıştır, burada af müessesesi
olmaktan çıkmalı Türkiye Büyük Millet Meclisi. Tabii, zaman da çok az
olduğu için bunları vurgulayamıyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Madde üzerinde
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Canikli, buyurun.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın konuşmacı Sayın
Başbakanımız buradan faydalandığı için göz
yumdu. şeklinde bir hakarette bulunmuştur. Sataşmadan söz
istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika içinde lütfen.
X.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin
görüşülen kanun tasarısının 1inci maddesi üzerinde
şahsı adına yaptığı konuşma
sırasında AK PARTİ Grup Başkanına sataşması
nedeniyle konuşması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; bakın daha önce konuşmamda söyledim,
buranın inşaatının ne zaman
yapıldığını: 2001den önce
tamamlandığını ve o ismini bahsettiğiniz şirkete
yine bu tarihten önce, AK PARTİ iktidarından önce kiraya
verildiğini söyledim, belgelerle ispat ettim, ortaya koydum.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Çıkaralım belgeleri.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Ama siz çıkıp da bir tane somut olarak
Başbakanımız ya da herhangi bir AK PARTİlinin orada bedel
ödemeden kaldığına ilişkin en ufak bir belgeniz, ortada
somut bir deliliniz yok. Var mı? Yok. Şu ana kadar ortaya bir
şey koyabildiniz mi? Koyamadınız. Sadece kuru iddia. Yapmayın
arkadaşlar! İftira yani iftira, resmen iftira, iftira
sağanağı var.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Hiç kalmadı mı? Sayın Canikli, hiç
kalmadı mı?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Bakın, bir iddiada bulunuyorsunuz,
diyorsunuz ki: Bedeli ödemeden kaldınız. iddiasında
bulunuyorsunuz. Bunu belgeli, müdellel bir şekilde ortaya koyma
mükellefiyeti kimde? Sizde, iddia eden kişide. Öyle mi? Öyle.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Siz ödediğiniz faturayı çıkarın.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Yani arada illiyet bağı yok zaten. Bu
ne zaman? 2001 yılından önceki dönemde verilmiş,
işletilmeye başlanmış, tamamlanmış inşaat.
Ne alakası var? İlişki nerede? Nasıl kuruyorsunuz bu
bağlantıyı, ilişkiyi Allah aşkına? Böyle bir
şey olabilir mi? O zaman, iddia zorunluluğu yoksa, daha doğrusu
ispat mükellefiyeti yoksa yani iddia edende böyle bir şey aramazsak o
zaman her önüne gelen, her aklına gelen herkes hakkında iddiada
bulunur. Böyle bir şey olabilir mi? Olamaz. Varsa, biraz önce
konuşmacı söyledi: Efendim, Başbakan Sayın Recep Tayyip
Erdoğan kullanıyor burayı, o yüzden siz de olumlu oy
vereceksiniz. gibi bir iddiada bulundu, ciddi bir iddia, çok ciddi bir iddia;
ama hiçbir belgesi yok, hiçbir bilgisi yok, somut hiçbir şey yok. Saf, içi
boş, bomboş bir iddia. Öyle değil mi? Öyle. Yanlış...
Bakın, onun
yolu bir açılırsa o zaman herkes herkes hakkında söyler.
Çıkar bir arkadaşımız, bizler de çıkarız,
işte, Sayın Kılıçdaroğlu hakkında söyleriz,
söyleriz yani o zaman. İddianın ispat külfeti yoksa bunun önünü
alamayız, doğru değil bu yaklaşım. Herkesin
duyduğu çok şey olabilir ama ispat edilmediği takdirde, somut
olarak ortaya konulmadığı takdirde bunların bir anlamı
yok. Bu yolun açılmaması gerekiyor, ispat edilmeyen bir iddianın
yolunun açılmaması gerekir.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Canikli.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, Yalan söylüyorsun, iftira atıyorsun.
dedi.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Öyle bir şey söylemedim Sayın
Başkan. Ben kimseye Yalan söylüyorsun. demedim.
BAŞKAN
Yalan söylüyorsunuz. dedi, sataşmadan söz istiyorsunuz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sataşmadan
Cevap vereyim.
BAŞKAN
Buyurun.
5.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz kimseye
iftira atmıyoruz. Bir defa her şey gizleniyor. Şimdi, bakın,
Bodrumda Rixos oteli var, hemen şurada Rixos oteli var, bakın,
burada Ankarada çok büyük Vilayetler Evi olmasına rağmen sizin
iktidarınız zamanında bu Rixos otellerine ödenen paraları
bir çıkaralım.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Buyurun neyiniz var? Çıkarın işte
ortaya!
KAMER GENÇ
(Devamla) Ya çıkaralım.
Kardeşim,
bakın valiler toplantısını burada yapıyorsunuz,
elçiler toplantısını burada yapıyorsunuz, devletin her
türlü kurumlarında yapılan toplantılarda burada trilyonları
akıtıyorsunuz. Şimdi, Tayyip Bey geliyor Bodrumdaki Rixos
otelleri kalıyor, oranın hepsini kapatıyor, bunu görüyoruz ya,
onun yatıyla geziyor.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Bedava mı kalmış? Parası
ödenmemiş mi? Var mı bir iddian?
KAMER GENÇ
(Devamla) Ya bedava mı değil mi? Kardeşim bedava
kalmıyorsa getirsin faturasını göstersin.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Ya iddiada bulunan sensin, sen çıkar ya,
Kamer Bey Allah aşkına yapma ya!
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, bakın, eğer Rixos Oteli bu inşaatı
almasaydı siz buraya bir af kanununu getirebilir miydiniz?
Bakın,
arkadaşlar, bu ANAP zamanında da başladı. Mavi
Akımdan dolayı o zaman Mesut Yılmaz, bu Mavi Akım
ihalesini kendi adamına vermişti ama şimdi, bunun altından
kalkması için buraya anlaşmayla, onu Türkiye Büyük Millet Meclisi
kararı hâline getirdi. Şimdi, siz de bunu niye getiriyorsunuz Türkiye
Büyük Millet Meclisine? Bunu kanun hâline getirerek, bundan sonra
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Belge burada işte
KAMER GENÇ
(Devamla) Bakın, orada da yanlış söylüyorsun, şimdi orada
bir bakanın diyorsun kanun teklifi
Yok öyle, bakan kanun teklif edemez,
daha doğrusu Bakanlar Kurulu kararı olmadan hükûmet
tasarısı gelemez. Orada Nami Çağanı, ben bilmiyorum onu.
Şimdi siz
buraya bunu yani kanunu getirmekteki amacınız bu kadar yolsuz, hukuka
aykırı, ihale fesadı olan ve imar yolsuzluğu olan bu
konuya, Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçirmek suretiyle buna yasal bir
formül şey ediyorsunuz ve Meclisi bu suça iştirak ettiriyorsunuz.
Bizim istediğimiz, kanun çıkarmayın
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Devamla) -
anlaşmayı getirmeyin, bu bundan sonra böyle kalsın
bakalım.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Bunun tahsisi var, yapılmış, kanun
formalite sadece, tahsisi yapılmış, her şey bitmiş.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Eğer yarın başka bir iktidar geldiği zaman
bunun hesabını soramaz ama siz kanun olarak getirdiğiniz zaman
bu kanun iptal edilirse buna meşruluk kazandırıyorsunuz. Bu
işin özü bu. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Genç, tamam efendim.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kazakistan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında 13 Aralık 1993 Tarihli Türkiye Cumhuriyeti ile
Kazakistan Cumhuriyeti Arasında Antalya İlinin Kemer İlçesindeki
Taşınmazın Kazakistan Cumhuriyetine
Kullandırılmasına İlişkin Protokole
Değişikliklerin ve Eklemelerin Yapılmasına Dair Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/688) (S.
Sayısı: 413) (Devam)
BAŞKAN Madde
üzerinde başka söz talebi yok.
On dakika süreyle
soru cevap işlemi var.
Buyurun Sayın
Atıcı.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Enerji Bakanı, konunun kendisiyle ilgili olmadığını nihayet
anladı ve gitti. Şimdi, ben merak ediyorum bu konu gıdaya
mı giriyor, tarıma mı giriyor yoksa hayvancılığa
mı giriyor? Onu bize bir söylerseniz memnun olurum.
İki:
Sayın Canikli, bahsettiğiniz, otelden gelen ıslak imzalı
resmî yazıda diyor ki: 2003-2009 yılları arasında ben
burayı işlettim. Bakın, şimdi yani biz boş
konuşmuyoruz. O adını bahsettiğiniz
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Bunu kim vermiş? Bize ne?
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Tamam yani kim vermiş, kim vermemiş ayrı konu ama
iş
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Ne alakası var?
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Tamam yani bilin; 2001 değil, 2003 yılında sizin
döneminizde verilmiş. İşletmiş adam, parayı
götürmüş; her neyse.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Biz İşletmedi. demiyoruz.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Şimdi, bir diğer konu da: Bu 9 milyon liralık
paranın, sakın ola, vatandaşlarımız yer tahsisi için
ödendiğini, kira ödendiğini zannetmesin. Bakın, 12nci sayfada
net olarak söylüyor, diyor ki: Bu para ağaçlandırma bedelidir, orman
köylülerini kalkındırma bedeli vesairedir. Hiçbir şekilde o
arazinin parası değildir. Onu da lütfen bilin öyle konuşun.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Atıcı.
Sayın Bakan,
cevap verecek misiniz?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Sayın
Başkan, cevap verilecek bir şey yok çünkü soru yok ortada. Soru yok;
Sayın Vekil kendisi, kendi iddialarını, üstelik bize dönük
olarak değil, Sayın Canikliye dönük olarak tekrarladı. Deminden
beri, birkaç saattir zaten aynı konuda aynı şeyler
tekrarlanıyor. Benimle ilgili, bir Hükûmet üyesi olarak, burada, şu
anda soruya verilecek bir cevap yok.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın Özel,
buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi,
Sayın Bakanın değişmiş olması, gerçekten yasama
faaliyetinin daha sağlıklı olacağını gösteriyor
çünkü Sayın Tarım Bakanımız bildiği bir konu varsa ona
samimiyetle cevap vermeye çalışır, oysa Enerji Bakanı, gözü
devamlı saatte süreyi tüketene kadar söz sanatları geliştiriyor.
O zaman, Sayın Bakanın cevaplamadan gittiği bir soruyu Sayın
Tarım Bakanımıza arz edelim. Diyoruz ki: 2001-2011 arası burası
işletildi. Ta 2005te müfettiş yollandı. Müfettiş raporu
neydi? Raporun gereği bugüne kadar niçin yapılmadı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Bakan
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Sayın
Başkan, bu konuyla ilgili -deminden beri aslında söyleniyor- bu
raporun gereği yapıldı. Bu iddia, şu anda sadece iddiadan
ibarettir. Bununla ilgili raporun gereği yapıldı ve işlem
neyse tesis edildi.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
Başka söz
talebi yok.
Maddeyi
oylarınıza
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, ben bir soru soracaktım efendim.
BAŞKAN
Sisteme gireceksiniz Sayın Genç, lütfen.
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, ben hafta sonu Amasyadaydım.
Amasyada Suluova ilçesi var, hayvancılık üzerine geçimini
sağlayan bir ilçemiz. Şimdi, orada insanlar şunu diyor: Bizi
kandırdılar, faizsiz bize hayvan verdiler, 7.500 liraya hayvan
verdiler, şimdi 2 bin liraya satamıyoruz. Peki, ne olacak? Bu insanların
zararını kim karşılayacak? Bu köylüyü bu kadar öldürmek
size çok mu büyük zevk veriyor? Hayvan pazarına gittim. Ya, diyor ki: Ne
olur, o Hayvan Bakanını bir buraya getirin. Ne olur yani bir Hayvan
Bakanı olarak zatıaliniz de Amasyanın Suluova ilçesindeki o
hayvan pazarına bir gitseniz de o insanların dertlerini dinleseniz
yani ne zararınız olur, ne kaybınız olur? Sayın Bakan,
benim aldığım bilgiye göre bakın, 7,5 trilyon liralık
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Genç.
Sayın
Canikli
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben yine konuya
döneceğim. Bahsedilen firma ya da firmalara bu yerin kiraya verilmesi
tamamen Kazakistan tarafından gerçekleştirilmiştir,
Hükûmetimizle, Türkiye Cumhuriyeti devletiyle uzaktan yakından hiçbir
alakası yoktur ve ayrıca o işletmeye kiraya verilmesi de AK
PARTİ hükûmetlerinden önce gerçekleşmiştir. Bunu, bir kez daha
altını çize çize vurgulamamız gerekiyor.
Ayrıca
vurgulamamız gereken bir husus daha var, unutmuştuk veya eksik
kalmıştı. O da şu: Arkadaşlar, bakın, hiçbir
şekilde, şu veya bu şekilde Şu dönemde bu yanlış
yapılmıştır. Efendim, şurada suistimal
Onun
peşinde değiliz biz. Biz, olayı neyse olan hâliyle, katmadan
etmeden, olduğu gibi, yalın bir şekilde milletvekili
arkadaşlarımızın takdirine sunuyoruz,
yaptığımız sadece budur, başka bir şey
değildir.
Konsolosluğumuz
bu yıl içerisinde açılacak yani Kazakistanda o bu protokolle
bağlantılı olarak. Ayrıca, Kazak tarafı bir yıl içerisinde yine bu
protokolle hüküm altına alınan, kanunla hüküm altına alınan
o taahhüdünü yerine getirecek.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Biraz önceki konuşmalar çerçevesinde
söylüyorum.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Canikli.
Sayın Can
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Vasıtanızla,
Sayın Bakana sorularım var:
Bu mezkûr otel
yeri hangi tarihte, hangi hükûmet döneminde tahsis edilmiştir? Ne zaman
işletmeye alınmıştır? AK PARTİ ne zaman
kurulmuştur? AK PARTİ Hükûmeti ne zaman göreve
başlamıştır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın Bakan
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Sayın
Başkanım, hayvancılıkla ilgili bir soru soruldu, onunla
ilgili cevap vereyim.
Şimdi, biz
bir
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yani Tarım Bakanlığı hayvancılığı
da kapsıyor da onun için dedim.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Evet, o
Bakanlığın adı Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı o da onun içerisinde.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Tamam yani
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) O
hayvancılığın da Türkiyede
devraldığımız noktadan 8 milyar liralık değeri
bugün 18 milyar liralık değere çıktı.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ya adam diyor ki 7,5 milyar liraya aldığımı bin
lira
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Hayvan
sayısı da, bakın, büyükbaş hayvan sayısı da 9,8
milyondan yaklaşık 15 milyona çıktı. Tamam mı?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Nüfus kaçtan kaça çıktı?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Nüfus da 67
milyondan 75 milyona çıktı.
Türkiyede bugün
sahip olunan hayvan varlığı -ki ilk hayvan sayımı
1984te yapıldı- 84teki hayvan varlığının
üzerine çıktı.
Şimdi, bir
müsaade edin, bakın ben sizi dinledim. Öyle bir dinleme geleneğiniz,
âdetiniz var mı yok mu bilmiyorum ama müsaade edin, tamamlayayım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, şimdi Fransızları
kalkındırdınız, size ödül verdiler ya
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Bak, soru
sordunuz, cevap vereceğim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, Fransız köylüsüne, çiftçisine
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) İsterseniz ben
bir şey söylemeyeyim, siz söyleyin.
Sayın
Başkan, müsaade ediyor musunuz, cevap vereyim mi?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Müsaade ediyor, ben de konuşmanızı
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Peki.
BAŞKAN
Lütfen dinleyelim.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Şimdi,
Amasyada da Suluovada da Türkiye'nin başka pek çok yerinde de üreticiler hep bizden destek gördü. 83 milyon lira
hayvancılığa ayrılan para varken, şu anda 2,2 milyar
lira her sene hayvancılık yapanlara destek veriliyor.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bir gidin oralara.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Biz oralara da
gidiyoruz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Geldiler buraya.
GIDA, TARIM, GIDA
VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Sizden daha
fazla gidiyoruz oralara, sizin gittiğinizden daha fazla gidiyoruz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) O hayvan pazarına
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) -
Dolayısıyla, oralara da gidiyoruz.
Sıfır
faizli kredi verildi, doğrudur.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sıfır faizle verdin ama 7.500den verdiniz, şimdi bin
lira oldu.
GIDA, TARIM, GIDA
VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Hayır,
hayır, hiç öyle değil. O sizin kendi iddialarınız,
onların hiçbirisi doğru değil, gerçek değil.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bu konuşmalarınızı oraya göndereceğim.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Gerçek değil
onların hiçbirisi. Sizin söyledikleriniz gerçek değil, doğru
değil. Türkiyede, Amasyada, Suluovada da, diğer bölgelerde de
hayvancılık gelişiyor.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Vatandaş yalan söylüyor, bir tek siz
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Siz ona hiç
endişe etmeyin.
Sayın
Canın sorduğu soruyla ilgili yapı kullanma izin belgesi
6/5/2002 yılında alınmış, o tarihte. İnşaat
ruhsatı 12 Haziran 2001 tarihinde alınmış. Bunların
hepsi, bu olayla ilgili gelişmelerin bir kısmı AK PARTİ
kurulmadan önce, bir kısmı kurulup da iktidara gelmeden önceki süreç
içerisinde yapılmış. Bunlar aslında kürsüde defaatle bugün
akşamdan beri, öğleden sonradan beri dile getirildi.
Biraz önce bir
husus daha söylendi yani orada, işte, Rixos Oteli vesaire
dendi. O
arazide şu anda Rixos Oteli yok, orada şu anda Türkizi diye bir
otel var ve onun da sahibi yine belirtilen zat değil. Yani, Rixosla
ilişkilendirildi, Sayın Başbakana atfen, işte, oraya
gittiğine dair söylendi. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının
bir otele gitmesinden, ücreti mukabilinde bir yerde kalmasından daha
doğal bir şey yok.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ama hep aynı otele giderse özel ilişki olur.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) -
Dolayısıyla, bunu buralara getirip bununla bu şekilde
ilişkilendirmek insaf ölçüsüyle de hiçbir şekilde
bağdaşmamaktadır, gerçeklerle zaten
bağdaşmamaktadır. Bunu da bu vesileyle bir kez daha ifade etmek
istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Karar yeter sayısı istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Tamam, maddeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Kabul edenler
(Gürültüler)
Efendim
anlaşmazlık olduğuna göre elektronik cihazla oylama
yapacağım.
İki dakika
süre veriyorum, buyurun efendim.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Madde kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mehmet Ali
Ediboğlu, Hatay Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
MEHMET ALİ EDİBOĞLU (Hatay) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye
Cumhuriyeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Bilim ve
Teknoloji Alanında İşbirliği Anlaşması hakkında
söz almış bulunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, iktidarın bugünkü gözde iş adamlarından birinin
bu kez Kazakistan üzerinden rant operasyonu yaptığı ortaya
çıkmıştır. Yıllar önce bir Meclis kararıyla
Kazakistana devlet konukevi yapsın diye verilen araziye, bu gözde iş
adamımızın otel yapıp işlettiği belirlendi.
Kişiye özel yasa çıkarmasıyla tanınan AKP Hükûmeti bu kez,
cumhuriyet tarihinde ilk defa kişiye özel 2 uluslararası anlaşma
yapmıştır. Bu anlaşmalarla uluslararası rezalet örtbas
edilirken kişiye özel af da çıkarılmıştır bu
arada. Otel bu güzide iş adamının yanına kâr kalırken,
Kazaklara sınır aşan rezaletin
karşılığında 22 dönümlük altın değerinde bir
arazi ödül gibi verilmiş. Bu olayı bizler Meclis
Dışişleri Komisyonunda Türkiye ve Kazakistan arasında bir
protokole ilişkin yasa tasarılarının görüşmelerinde
öğrendik.
Değerli arkadaşlar, Bakanlar
Kurulunun 21 Eylül 2012de Meclise onaylanması için sunduğu
anlaşmada yer alan ve Komisyonumuzdaki tartışmalar
sırasında bize verilen bilgilere göre Türkiye 1993 yılında Kazakistana
Antalyada 44.370 metrekarelik bir arazi tahsis etmiş, anlaşma 1996
yılında Meclis tarafından da onaylanmış. Ancak,
Kazaklar Antalyanın Kemer ilçesine bağlı Beldibi köyünde
bulunan, hazineye ait 721, 722 ve 723 numaralı parsellerin
birleştirilmesiyle oluşturulan 806 numaralı parselde devlet
konukevi yapmak yerine, araziyi bir otel işletmecisi iş adamına
vermiş. Bu gözde iş adamı Kazakistana kırk dokuz
yıllığına bedelsiz verilen araziye dünyanın en lüks ve
en büyük otellerinden birini inşa etmiş.
Konuyu bundan önceki
arkadaşlarım uzun uzun anlattılar. Kazakların araziyi bu
muteber iş adamına ne zaman verdiği belli değil ancak
anlaşma metninden anlaşıldığı kadarıyla 2001
yılında otelin inşaatı başlıyor, 2005
yılında da hizmete giriyor. O otelde AKPnin önde gelenleri de
kaldı ama hiç kimse arazinin devlete ait arazi olduğunu ve
anlaşmaya aykırı bir biçimde bu güzide iş adamına
bırakıldığını, büyük bir rant vurgunu
yapıldığını görmedi ya da görmek istemedi. AKP bu
yasayla da bu vurgunu resmî hâle getirmeye çalışıyor. Verilen
araştırma önergesi de AKP oylarıyla reddedilerek geçmişte
yapılan yanlışların üzerine gidilmesi de
engellenmişti.
Değerli milletvekilleri, bu
anlaşma neyin nesidir? Hükûmet yetkililerinden birisi buraya
çıkıp kamuoyuna gerçekleri izah etmelidir. Bu anlaşma öyle bir
anlaşmadır ki otel inşaatı başladıktan tam on
yıl sonra fark edilmiştir. Ancak, bu getirilen anlaşmayla 1993
yılındaki anlaşmada değişiklik yapılıp
yapılmadığına ilişkin hiçbir ifade de yer
almıyor.
Bu anlaşmada,
Beldibindeki yaklaşık 45 bin metrekare arazinin Kazakistana
dinlenme ve sağlık amacıyla kullanılmak üzere kırk
dokuz yıllığına bedelsiz tahsis edildiği, alanın
Kazak devlet ricali ile resmî kuruluşların istifadesine
sunulacağı, kırk dokuz yılın sonunda da arazinin üzerindeki
tesisler ile birlikte Türkiyeye iade edileceği belirtiliyordu.
Ardından 3üncü bir
değişiklik yapılıyor. Benim de üyesi bulunduğum Meclis
Dışişleri Komisyonunda, geçtiğimiz ayda görüşülen ve
1993 yılında imzalanan anlaşmada değişiklik yapan
üçüncü protokolle ise, arazinin yüzölçümü 67.250 metrekareye yükseltiliyor.
Yani, kendilerine tahsis edilen araziye, anlaşmaya aykırı olarak
devlet konukevi yerine otel yaptıran Kazaklara, ödül gibi
Değerli
milletvekilleri, anlaşmada arazinin 22.302 metrekaresinin geçtiğimiz
nisan ayında yapılan anlaşmada da belirtildiği gibi
sağlık ve dinlenme amacıyla kullanılması öngörülüyor yani
Kazakistana 22,3 dönümlük yeni bir arazi tahsisi daha yapılmış
oluyor. Önceden tahsis edilen 44.954 metrekarelik arazinin ise turizm
amaçlı kullanılmasına da izin veriliyor yeni yasamızla.
Anlaşmaya konulan,
Turizm amaçlı kullanım için ayrılan bahse konu
Bu iş adamı,
bu araziyi, Orman ya da Turizm bakanlıklarından almaya kalksaydı
kamuoyu ortalığı ayağa kaldırırdı. Yüce
Meclisimiz bu yasayı onaylarsa milyonlarca dolar değerindeki bu araziyi
muteber iş adamımız Kazaklar üzerinden gürültüsüz,
patırtısız bir şekilde ve devlete herhangi bir bedel
ödemeden kırk dokuz yıllığına ele geçirmiş olacak
idi.
Skandal bu
olanlarla da bitmiyor. Bu güzide iş adamımıza bir af daha
geliyor. Dışişleri Komisyonunda görüşülen yeni
anlaşmaya Arazinin
Değerli
milletvekilleri, bölge orman arazisi
olduğu için ağaçlandırma bedeli, orman köylülerini
kalkındırma geliri, ağaçlandırma ve erozyon kontrolü
geliri, arazi izin bedeli, gayrisafi yıllık gelir payı bedeli ve
vergiler için bu muteber iş adamına yaklaşık 10 milyon lira
borç çıkarılmış ama ne hikmetse, oteli yapan bu muteber ve
kollanan iş adamı muhatap alınmamış, 10 milyon Türk
lirası Kazakistan Hükûmetinden istenmiş.
Yeni
anlaşmaya konulan bir başka hükme göre de, çıkarılan 10
milyon liralık borç karşılığında Kazaklar
Almatı 1,5-2 dönüm, Aktavda da 7 dönümlük 2 araziye konsolosluk yapmak
için kırk dokuz yıllığına Türkiyeye verecek
şekilde bir düzenleme yapılmış.
Değerli
milletvekilleri, gördüğümüz bu skandallar dizisi muz cumhuriyeti olarak
tabir edilen ülkeler de bile olmaz ama maalesef Türkiye Cumhuriyeti gibi köklü
devlet geleneği olan bir ülkede bu Hükûmet sayesinde böylesi
uygulamaları da gördük. Dolambaçlı yollarla yasal kılıflar
uydurularak yapılan bu uygulama ile âdeta kral çıplak hâle
gelmiştir. Kim yapmış olursa olsun, hangi hükûmet döneminde bu
yanlış uygulamalar yapılmış olursa olsun, bunun
üzerine gitmek yakışırdı bu Meclise diye düşünüyorum.
Kılıf uydurmak asla bu Meclise ve bizlere yakışmadı
sevgili dostlar.
Bu kürsüden bu
yanlış uygulamaları tüm çıplaklığıyla siz
değerli milletvekillerine ve çok değerli halkımıza
açıklamaya çalışıyoruz. Bu rezalet uygulamaları
yapanlar ülkemize ve halkımıza karşı suç
işlemişlerdir, bu Hükûmet döneminden önce de şimdi de.
Halkımızın ne fedakârlıklar yaparak kurduğu bu cumhuriyet birkaç, yandaş, yalaka ve
iş birlikçi iş adamı takımına teslim edilemez,
etmemeliyiz. Halkımız tüm gerçekleri öğrenmektedir.
Baskılarla, sindirmeyle, susturmayla bu devran artık dönemez,
dönmemelidir.
Değerli
milletvekilleri, bu Hükûmet ilk olarak iktidara geldiğinde
yolsuzlukların üzerine gidip, bunları araştırıp
açığa çıkaracaktı. Bunları yapabildi mi? Tabii ki
hayır. Gördüğümüz gibi, örtbas etmeye çalışıyorlar.
Onların yolsuzlukları açığa çıkarmaya yüreklerinin
yetmediğini on yıllık iktidarları döneminde de gördük.
Artık beylik klişe laflara bu halkın karnı toktur. Bu rezaletleri göz
ardı ederek, görmezden gelerek toplumun vicdanını da
kanatıyorlar.
Sayın
milletvekilleri, sermayenin el değiştirmesiyle eşitlik, devletin
el değiştirmesiyle özgürlük, yargının el
değiştirmesiyle adalet gelmez.
Gelin, hep
birlikte ülkemizin ve halkımızın çıkarlarını
önceleyen politikaları uygulayalım. Hortumların yönünü
yandaşlara çeviren bu uygulamaları yapanların heveslerini
kursaklarında bırakalım. Haksızlıklar
karşısında susanlardan olmayalım.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ediboğlu.
Gruplar adına
başka söz talebi yok.
Şahıslar
adına, Recep Özel, Isparta Milletvekili.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
tasarının 2nci maddesi hakkında şahsım adına söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kazakistan
Cumhuriyetiyle aramızda yapılmış olan protokolün onaylanmasına
dair sözleşmenin Mecliste uygun bulunduğuna dair Evet oyu
kullanacağımı, iyi bir yasa olduğunu ve yükümlülüklerimizi
yerine getirmemiz gerektiğini
Ben, Cumhuriyet
Halk Partisinin acaba bu Türki cumhuriyetlere gidip hangi yüzle orada
dolaşacağını da bilemiyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Bu kadar gayriciddi yasama faaliyeti olur mu? Oyunun rengini
açıklıyor, o en sonunda.
BAŞKAN -
İkinci konuşmacı, Ankara Milletvekili Emrullah İşler.
Sayın
İşler, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
EMRULLAH
İŞLER (Ankara) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
2nci madde
üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Bugün akşam,
doğrusu, çok ilginç bir tartışma yaptık.
Başlangıçta tansiyon biraz yüksekti ama sonradan aklıselim galip
geldi. Dolayısıyla, ben Sayın Oktay Ekşi dostuma güzel
üslubundan dolayı teşekkür ediyorum. Sayın Ediboğluna
hakeza teşekkürlerimi sunuyorum.
Sondan
başlayarak söylemek istiyorum: Sayın Ediboğlu, maalesef, ne
yazık ki tamamen yanlış bilgilere dayanarak çok güzel bir hikâye
yazmış; bir roman, bir hikâye tarzı şeklinde
anlattınız ama maalesef gerçek değil.
Bakın, o
bahsettiğiniz şahıs bu inşaatı, bu oteli yapmadı.
Yapan firmanın adı da her şeyi de elimde var ama biraz
araştırsaydınız, en azından bazı insanları
böyle gelişigüzel bu milletin Meclisinin kürsüsünden suçlamasanız ne
kadar güzel olur. Bak, çok güzel de üslubunuz var. Ama yapan firma başka.
Efendim, bu bahsettiğiniz otel, bahsettiğiniz şahıs
2003-2009 yılları arasında, sayın grup başkan
vekilimizin de söylediği gibi, bu oteli kullanmıştır,
işletmiştir. 2009dan sonra başka bir firma işletiyor
arkadaşlar. Bunu işleten firmanın sahibini falan ben burada
açıklayacak değilim ama hangi partiye, kime yakın olduğunu
da araştırabilirsiniz. Bunu da sizin takdirlerinize sunuyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bu inşaatı kim yaptı.
EMRULLAH
İŞLER (Devamla) Akşamdan beri, bakın, ilk iddia, dendi
ki: 44 bin küsur metrekare arsayı 67 bin küsura
çıkarıyorsunuz. Bunun gerçek olmadığını bir
yanlış, hata yapıldığından dolayı, efendim,
daha sonra 1998 yılındaki sayıyla, tarihiyle sayın başkanımız
da gösterdi, tekrar üzerine gitmek istemiyorum. Birinci hata bu. Bunun
altını bir çizmekte yarar var.
İkinci iddia,
yapının tarihiyle ilgili. Onu da Sayın Bakanımız da
söyledi, sayın grup başkan vekilimiz de söyledi. Bakın, bu
binanın iskânı 06/05/2002 tarihinde, daha AK PARTİ iktidarda
değil. Dolayısıyla, bizimle bir alakası yok
arkadaşlar.
Sayın Tunca
Toskay Beyefendi, burada çok güzel bir konuşma yaptı, giriş
maddesinde, dostluk ve kardeşlik için bu anlaşmanın
yapıldığını söyledi. Arkadaşlar, biz
yapmış olduğumuz bu ek protokolle bu madde üzerinde bir
değişiklik yapmıyoruz ki, biz burada 2nci maddeye ve 3üncü
maddeye ilaveler yapıyoruz.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Ticari işletmeye veya bir başkasına kiralama
imkânı veriyorsunuz.
EMRULLAH
İŞLER (Devamla) Dolayısıyla, bu dostluk ve
kardeşliğimizi giderecek veya halel getirecek herhangi bir şeye
girişmiyoruz. Kaldı ki 2005 yılında müfettişler
gönderildi, bunu tespit ettiniz, neden işlem yapmadınız?
diyorsunuz.
Arkadaşlar,
bizim Kazakistanla çok ciddi ilişkilerimiz var, 2005 yılından
2011 yılına kadar da ilgili bürokratlarımız gerekli
görüşmeleri yaptılar ve neticede bir protokole bağlandı.
Dolayısıyla, Kazakistan bizim dost, kardeş bir ülkemiz,
onları burada incitecek, rencide edecek ifadelerin kullanılması
doğrusu bizleri de rencide eder.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Onlar da bizi incitmesin!
EMRULLAH
İŞLER (Devamla) Dolayısıyla, bunlara burada fırsat
vermeyelim.
Kazakistanla
bugün dış ticaret hacmimiz 5 milyar dolar, bizim oradaki iş
adamlarımızın 10 milyar dolara yakın
yatırımları var. Dolayısıyla, bunun kardeşlik
içerisinde çözülmesi gerektiği konusunda neticede iki ülkenin
tarafları anlaşmışlar ve protokole bağlamışlar
bu işi.
Burada birilerini
itham etmek, birilerini, işte, efendim, yandaşlıkla, yolsuzlukla
itham etmek
Bunlar Allah aşkına yakışmıyor. Yani
gerçekler ortada. Gerçekler ortada. Yani bir hayal ürününden kalkarak burada
bir mizansen üretmenin hiçbir anlamı yok.
Efendim, biraz
önce söylendi, Büyükelçiler Konferansı Rixos Otelde
yapılıyor. deniliyor. El insaf ya! Açıp bir
araştırın yapılmış mı diye ya! Yok böyle bir
şey, yapılmadı.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yapılıyor ya! Gölbaşındaki Vilayetler Evi
boş duruyor, parayı buraya ödüyorsunuz! Gel şuradaki Rixos
Otelin hesaplarını inceleyelim.
EMRULLAH
İŞLER (Devamla) Yapılmadı! Hiçbir zaman
yapılmadı. Hiçbir zaman yapılmadı.
Buyurun, 2009
yılında Dışişleri Bakanlığında
yapıldı, 2010, 2011 yılında Bilkent Otelde
yapıldı, 2012, 2013 yılında Marriott Otelde
yapıldı. Allah aşkına, bu kürsü bu kadar basit ifadeler
için kullanılabilir mi? Biraz el insaf diyoruz ya!
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Araştırma önergesini niye reddettiniz o zaman?
EMRULLAH
İŞLER (Devamla) Sonra, bedelsiz verilmediği; burada o da
açıklandı.
Bakın, bir
yanlış yapılmış, onun
karşılığında orada iki tane değerli arsa
alıyoruz ve bu arsalara konsolosluğumuz yapılacak, birisine de
ilave ek bina yapılacak. Dolayısıyla, bu şekilde çözülmüş
ve biz de onlara yine aynı şekilde, karşılıklı
olarak süre uzatılacak.
Dolayısıyla,
arkadaşlar, burada yapılan bir yanlış yok. Daha önce belki
yapılmışsa da dostluk, kardeşlik adına, biz Hükûmet
olarak iyi niyetli hareket etmişiz ve bir sonuca
bağlamışız. Bunu bu kadar büyütmenin, bu kadar yalan veya
birtakım doğru olmayan bilgilerden hareketle burada mizansen
üretmenin hiç anlamı yok.
Teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın İşler.
Madde üzerinde
soru-cevap işlemi için sisteme giren arkadaşlarımıza söz
vereceğim.
Sayın
Atıcı
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, bir
laf var: Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar. diye.
Sayın Emrullah İşler, yani hakikaten zor durumda olduğunuzu
ben buradan anlıyorum. Bakın Sayın İşler, Komisyonda
ne söylemişsiniz, demişsiniz ki: 2001 yılında otel
inşaatına başlanmış, belli bir süre herhâlde
devletimizin haberi olmamış, 2005 yılında işe el
konulmuş. Aslında burada biz bir cenazeyle karşı
karşıyayız. Bu cenazenin, teşhisi diyelim efendim,
kaldırılması bizim iktidarımızın dönemine denk
geldi. Altını çizdiğim cümle şu: Dolayısıyla
burada bir şark kurnazlığı ile böyle bir usulsüzlük
yapılmış. Şimdi, yani Komisyonda diyorsunuz ki şark
kurnazlığıyla usulsüzlük yapılmış
kayıtlarda, şimdi kalkmışsınız burada diyorsunuz
ki Böyle bir şey yok. Yahu, yani bu zaten
Bak, burada bir sürü
dışarıda maç izleyen insan var
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
AYTUĞ ATICI
(Mersin)
yerinden kaldıracaklar, zaten geçecek. Yani bari orayla bura
arasında bir fark olmasın.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın Acar
GÜRKUT ACAR
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de şunu
soruyorum: Kazakistan 9 milyon 483 bin lira para ödeyecek. Bu anlaşmaya
göre, bunun karşılığında bize iki tane arsa veriyor,
borcunun karşılığı olarak veriyor. Şimdi ben
soruyorum: Bu borcunun karşılığı olarak verilen
arsalara, paralar ödenmezse, karşılamadı, satacak
mısınız, ne yapacaksınız onu? Biz onlara 67 bin
metrekare tahsis ediyoruz, üstelik 9 milyon 483 bin lira borçları ve 9 bin
metrekare bize oradan arsa tahsis edip bütün olayı kapatıyorlar. Bu
nasıl bir adalet, nasıl bir düşünce? Kıymet takdiri mi
yaptınız? Bir de, yeniden verdiğimiz kısma yeni bir otel
yaparlarsa ne yapacaksınız?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Acar.
Sayın Can
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Başkanım, teşekkür ediyorum.
Vasıtanızla
Sayın Bakanıma soru yöneltmek istiyorum: AK PARTİ 14
Ağustos 2001 tarihinde kurulmuştur. Bu mezkûr protokol ise 1993
yılında imzalanmıştır, AK PARTİ hükûmette
değil. 3 Kasım 2002 seçimlerinde AK PARTİnin iktidara
geldiği düşünüldüğünde, AK PARTİ hükûmetleri bu
sıkıntılı durumdan kurtulmak için hangi yollara müracaat
etmiştir, ne gibi çalışmalar yapmıştır?
Sayın Bakanım, cevap verirseniz teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Can.
Sayın Canikli
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Bu 2001
yılında başladığına ilişkin bilgi, ilk kez,
komisyon görüşmelerinde Dışişleri Bakanlığı
Müsteşar Yardımcısı, Büyükelçi Birnur Fertekligil
tarafından ifade ediliyor, kendisine bir soru üzerine. Hatta Sayın
Emrullah İşler soruyor, Otelin yapım tarihini söyler misiniz?
diyor. Müsteşar Yardımcısı diyor ki: 2001
yılında yapmaya başlamışlar. Bütün bu
konuşmalar, daha sonra hep alıntılar oradan. Nitekim
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Hükûmet adına söylüyor yani.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sonuç itibarıyla, söyleyen bu.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Hükûmet adına, yetkili gibi konuşuyor.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Fakat, bilmeden söylediği kesin,
tartışmasız. Bilmeden söylüyor. Yanlış bilgi. Çok
açık söylüyorum, bilgi yanlış. Daha sonra bütün raporda da yer
alan bilgi, bu bilgi buna dayanıyor, daha sonra işte
arkadaşlarımın, sizlerin de söylediği bilgi bu bilgi.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Her şey yanlış!
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Ama doğru olan şu, bakın
arkadaşlar: 13/6/2001 tarihinde bir rapor tanzim ediliyor. Belge burada.
En son da -zaman yok- İnşaatın
beş yıldızlı otel inşaatı olduğu
anlaşılmaktadır
Bitmiş. Buna benzer başka belgeler,
tutanaklar da var. Yani 2001 yılında
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Ne zaman, hangi tarihte?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) 13/6/2001.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Yani 13/6/2001de inşaat bitmiş.
Belgeli bu. O yanlış. Sehven, bilmeden
KAMER GENÇ
(Tunceli) Usule aykırı
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) O ayrı bir şey.
Yani
inşaatın ne zaman başladığı meselesi için
söylüyorum bunu.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
Özgündüz
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, söz konusu bu arazi 1993 yılında yapılan protokol
gereği diplomatik arazi statüsünde tahsis ediliyor. Daha sonra sizin
yaptığınız protokolde turizm amaçlı kullanım ve
başkasına kiralama imkânı tanınıyor. Bunun gerekçesini
açıklarsanız, milletimizle birlikte biz de öğrenmiş oluruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, tabii,
Hayvancılık Bakanı gelip de Dışişleri
Bakanının yerine oturunca bir soru sormak istiyorum. Şimdi,
protokolün 5inci maddesinde diyor ki: Tahsis edilen araziler üzerinde binalar
diplomatik amaçla kullanılmadığı takdirde 18 Nisan 1991
tarihli Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Sözleşmesinde
öngörülen ayrıcalık ve bağışıklıklardan
yararlanmayacaktır.
Şimdi
söyleyebilir mi bana, bu Viyana Sözleşmesinde öngörülen
ayrıcalık ve bağışıklıklar hangileridir?
Buna göre yararlanmadıkları takdirde hangi mükellefiyetler
altında kalacaktır? Şimdi, Hayvancılık Bakanı
olunca burada daha iyi anlaması lazımdı herhâlde
Dışişleri Bakanından, doğru! Onun için, bir daha
buraya gelince
Yani bilgi sahibi olmadan burada gelip oturmaması
lazım, onu söylüyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Genç.
Sayın Bakan,
buyursunlar.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Teşekkür
ediyorum.
Şimdi,
Sayın Başkanım Arsalar Kazakistana verildi 9 milyon 483 bin
lira karşılığında. Kazakistan iki tane arsa veriyor.
Bunları vermezse ne olur? gibi bir soru soruldu. Tabii, burada
uluslararası hukuk var. İki ülke arasında akdedilen ve esasen
bizden önce -deminden beri söylendiği gibi- bizim Hükûmetimiz kurulmadan
hatta partimiz kurulmadan önce yapılmış ve fiilî olarak
karşı karşıya kalınmış bir durum var.
Hükûmetimiz döneminde bu tespit ediliyor ve iki ülkenin de ilişkilerine
zarar vermeyecek şekilde bu mesele bir protokole bağlanmak suretiyle
çözülüyor. Bizim aslında yaptığımız husus bu. Tabii,
burada Bunlar bu arsayı vermezse ne olacak? gibi bir ifade
Uluslararası hukuk çerçevesinde iki ülkenin zaten ilişkileri var.
Protokol ile Türkiyeye verilmesi
Bunun karşılığında
öngörülen arsaların ikisi de son derece kıymetli arsalar. O takdirde
uluslararası hukuk elbette ki geçerli.
Şimdi Diplomatik
yapı için verildi ama buraya otel yapıldı veya tesis
yapıldı... Bunlar tabii, bizim dışımızda,
Hükûmetimizin dışında bir fiilî durum var ortada.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul)
Niye meşrulaştırıyorsunuz Sayın Bakan? Protokole
bağladınız, meşrulaştırıyorsunuz.
Meşrulaştırmayın yani öyle bir şey olur mu?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) O fiilî durum da -iki
ülke arasında ilişkilerin daha yerli yerine oturması
açısından- 2005te protokol imzalama çalışmaları
başlatıldı ve 2011de sonuçlandı. 2012deki protokol ile
diplomatik statü kaldırılıyor, taşınmazdaki her türlü
vergi vesaire gibi denetimin önü açılıyor. Burada Viyana
Sözleşmesi vesaire adı altında bahsedilen husus da bu, bundan
ibaret.
Tabii, bu konu
aslında deminden beri aynı sorularla, aynı iddialarla sürekli,
tek taraflı olarak cevaplandırıldığı hâlde
tekrarlanıyor. Burada da, aslında, meselenin bilinmeyen,
açıklanmayan bir hususu bulunmamakla birlikte, ısrarla bunun
altında bir şey aranıyor, bir şey söyleniyor ve sürekli bu
tür sorular söyleniyor.
Hükûmetlerin
işi şudur: Karşı karşıya kalınan,
geçmişten tevarüs etmiş olsalar bile Devlette süreklilik
esastır. prensibi gereği ortada karşı karşıya
kalınan bir durum var, 1990lı yıllarda protokolle
verilmiş.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Yanlışlığı sürdürme görevi yoktur
Sayın Bakan. Hükûmetlerin, yanlışlığı sürdürme ve
hırsızlığa ortak olma görevi yoktur.
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Daha sonra bu iki
ülkenin ilişkileri dikkate alınmış ve bir yol bulunmak
suretiyle iki ülkenin de mutabık kaldığı bir protokol ile
bu mesele bir hâl yoluna, bir çözüm yoluna kavuşturulmuştur ve bu da
Türkiye Büyük Millet Meclisinin huzuruna getirilmiştir.
Her şey
açık bir şekilde zaten konuşuluyor ancak doğru olmayan
bilgiler üzerinden, doğru olmayan veriler üzerinden, bu, gündeme geliyor
zaman zaman. Bu da sadece zihin karıştırmaya dönük, kafa
karıştırmaya dönük bir mesele ve bu da çözülüyor. Demin
arkadaşlarımız da bunu ayrı ayrı ifade ettiler,
cevaplandırdılar.
Sayın
Başkan, benim diyeceğim bu. Yalnız Emrullah Beyle ilgili olarak
da söylenen bir husus vardı, izin verirseniz Komisyon üyesi
arkadaşımız da konuyu açıklasın.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Sayın Bakan, Kamer Beyin sorusuna cevap vermediniz,
yani bilmiyor olabilirsiniz.
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMRULLAH İŞLER (Ankara) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
O, benim
Komisyonda yapmış olduğum şey o gün müsteşar
yardımcısının orada vermiş olduğu bilgiden
Ben
soruyorum, Evet. diyor. Oradaki bir, bizi yanıltmadan kaynaklanan bir
şeydi, yoksa burada, benden önce de Sayın Grup Başkan Vekilimiz
belgeleriyle ortaya açıkladı. Ben de zaten 06/05/2002 tarihinde
iskânın alındığını kürsüde söyledim.
Dolayısıyla işin aslı bu şekildedir.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Soru-cevap
işlemi de tamamlanmıştır.
Madde üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 413 sayılı Kanun Tasarısının 2. maddesinin Bu
Kanun Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte uygulanmaya
başlanır. şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz. 12/03/2013
Aytuğ Atıcı Musa Çam Ali
Özgündüz
Mersin İzmir İstanbul
Nurettin Demir Ali Rıza
Öztürk
Muğla Mersin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
DIŞİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMRULLAH İŞLER (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Özgündüz, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ben önerge
üzerinde söz aldım ama dün Silivride yaşanan konuyla ilgili
konuşacağım. Özellikle hukukçu milletvekili
arkadaşlarımın bu konuya dikkatle yaklaşmalarını
rica ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, mahkemeler, biliyorsunuz, insanların hak
aradığı yerdir yani son umut kapısı,
haksızlığa uğrayan insanların gidip
haklarını aradıkları yerdir. Fakat dün Silivride görülen
Ergenekon duruşmasında hak aranan yer zorbalık arenasına
dönüştü, tam bir faşizm, baskı uygulamasına şahit
olduk. Daha duruşma salonuna giderken
Silivriye giden iki yol var
biliyorsunuz -yolunuz düştü mü bilmiyorum, inşallah bir gün
düşer oralara- biri E-5ten geliyor, bir tanesi otobandan. İki yol da
kesilmiş jandarma tarafından, vatandaşa soruluyor: Nereye
gidiyorsun? Duruşmaya. Kimin nesisin, necisin? Kimlik kontrolü
Yakını mısın? Yok. Geçemezsin. Nasıl geçemezsin,
neye göre geçemezsin? Yani Anayasaya göre, Ceza Usul Kanununa göre
duruşma alenidir, gidip izleyeceğim. Hayır geçemezsin. Neyse,
zor bela geçenler en son, duruşma salonuna yaklaşık
Bakın,
duruşma salonuna, dün, kalkanlı, kasklı, coplu jandarma sokuldu.
Mahkeme heyetinin gözü önünde -kürsüde mahkeme heyeti- bizim gözümüz önünde
avukatlar tekme tokat dövüldü, duruşma salonunda, rezalet
Bayan avukat,
stajyer avukat duruşma salonunda resim çekti diye Mahkeme
Başkanı tarafından jandarmayla zorla atılmak istendi. 21
yaşında bir kız, stajyer avukat
Böyle bir rezalet olur mu!
Yani, hakikaten, yakışıyor mu 21inci yüzyıl Türkiyesine!
Dün, orada
yabancı gazeteciler vardı; Kanadadan, Amerikadan,
İngiltereden, ben utandım yani ben bir yargı mensubu olarak
veya milletvekili olarak utandım. Efendim
TÜLİN ERKAL
KARA (Bursa) Şikâyet edin bakalım, nereye kadar edeceksiniz?
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(Devamla) Yabancıya şikâyet et! ne alakası var
hanımefendi? Bakın, hiç dinlemeden, anlamadan konuşuyorsun. Ben
burada diyorum ki: Yabancı gazeteci vardı, izliyordu, ben
utandım. şikâyet etmeye gerek yok ki orada görüyor rezaleti, o
rezaleti görüyor ya! Yani anlamadan, dinlemeden konuşuyorsunuz ya.
BAŞKAN
Sakin olun efendim, sakin olun.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(Devamla) Ne oluyor?
AHMET YENİ
(Samsun) Askere saldırıyorsunuz orada.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(Devamla) Kardeşim anlamadan, dinlemeden bir şey diyor.
Şikâyet ediyorsun yurt dışına diyor.
AHMET YENİ
(Samsun) Mehmetçike saldırıyorsun orada, benim evladıma
saldırıyorsun.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(Devamla) Nerede Mehmetçike saldırıyorum?
BAŞKAN
Arkadaşlar lütfen
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(Devamla) Gelin görün tutanakları. Yarın gidelim,
delikanlıysan yarın gel oraya gör, yarın gel oraya.
AHMET YENİ
(Samsun) Görüyorum.
BAŞKAN
Arkadaşlar lütfen
.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(Devamla) Mehmetçike
Siz var ya siz oraya düşeceksiniz bir gün, oraya
düşeceksiniz bir gün siz. Oraya Allah sizi düşürsün de göreceksiniz.
BAŞKAN
Lütfen Sayın Özgündüz
Sayın Yeni, lütfen
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(Devamla) Bakın değerli arkadaşlar
AHMET YENİ
(Samsun) Benim oğlum askerde
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(Devamla) Senin oğlun askerde de orada komutanı,
karısını tartaklıyor asker.
AHMET YENİ
(Samsun) Evet, uzman jandarma...
BAŞKAN
Arkadaşlar lütfen
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(Devamla) Asker, kadının gözünü çıkardı haberin var
mı?
AHMET YENİ
(Samsun) Vuramazsınız askere!
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(Devamla) Askere vuran kim!
BAŞKAN
Sayın Özgündüz, lütfen sakin olun.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(Devamla) Bakın bu, bu var ya zorbalık işte, sizin
zihniyetiniz bu.
AHMET YENİ
(Samsun) Benim oğlum asker
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(Devamla) Senin oğlun anası yaşındaki kadının
gözünü çıkarttı haberin var mı, haberin var mı?
AHMET YENİ
(Samsun) Benim oğlum askerde
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(Devamla) Ne olmuş askerde, askerde olmuş da ne olmuş?
BAŞKAN
Arkadaşlar lütfen
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(Devamla) Ya gelin görün arkadaşlar
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen arkadaşlar lütfen
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(Devamla)
askere saldıranların Allah belasını versin,
Allah belasını versin.
BAŞKAN
Lütfen, lütfen Sayın Özgündüz, lütfen
Sayın Yeni, lütfen
AHMET YENİ
(Samsun) Benim oğlum askerlik yapıyor
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(Devamla) Ne olmuş?
(AK PARTİ ve
CHP sıralarından karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN
Arkadaşlar, sakin olun lütfen
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN -
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçti efendim,
oyladık.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Karar yeter sayısı istiyorum diyorum
BAŞKAN Geç
kaldınız, buradaki arkadaşınız da söylüyor Sayın
Özel, oturun lütfen.
Oyladım,
oyladım.
3üncü maddeyi
okutuyorum.
MADDE 3: Bu kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
3üncü madde üzerinde grupları adına Cumhuriyet Halk Partisi
adına Sayın Gürkut Acar, Antalya Milletvekili. (AK PARTİ, CHP ve
MHP sıralarından gürültüler)
Lütfen
Lütfen
arkadaşlar
Lütfen, sakin olun.
Sayın Acar,
buyurun.
CHP GRUBU ADINA GÜRKUT
ACAR (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye
Cumhuriyeti ile Kazakistan Cumhuriyeti arasında 13 Aralık 1993
tarihli, Antalya ilinin Kemer ilçesindeki taşınmazın Kazakistan
Cumhuriyetine kullandırılmasına ilişkin protokolle ilgili
413 sıra sayılı Kanun Tasarısının 3üncü maddesi
üzerine söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, AKP ile birlikte her şey altüst edildiği gibi
uluslararası ilişkiler de diplomasi de, uluslararası
antlaşmalar da altüst ediliyor. Uluslararası ilişkiler,
diplomasi siyasi ilişkilere, rant ilişkilerine malzeme
yapılıyor. Bunu anlamak ve kabul etmek mümkün değildir.
Önümüzdeki bu tasarı, bir ayıbın, bir yanlışın
tasarısıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin
yanlışları, ayıpları örtme yeri
olmadığını bilmek gerekiyor. Bu tasarının bu
gözle incelenmesinde yarar var.
Bakınız,
Türkiye ile Kazakistan 13 Aralık 1993 tarihinde bir protokol yapıyor
ve Kazakistan Devlet Konukevi yapılması için Antalya Kemer
Beldibinde
Bu konu Burası
Türkiye, olur böyle şeyler. diyerek geçiştirilecek bir konu
değildir değerli arkadaşlarım. Diplomatik kurallar,
uluslararası ilişkiler böyle ahlak dışı işlere
konu yapılmamalıdır. Bir yanlışı, bir
ayıbı örtmek için yeniden bir uluslararası anlaşma
imzalamak, bunu bir kanun tasarısıyla önümüze getirmek AKP
zihniyetinde kabul görebilir ama
bizim açımızdan asla kabul edilebilir değildir.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye uluslararası bir anlaşma
yapmış. Antalyanın en güzel yerlerinden Beldibinde bir
alanı diplomatik alan ilan etmiş ama bunun gereklerini
yapmamış. Şimdi bu ayıbı, bu yanlışı
örtmek için Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemi meşgul ediliyor. Ben
sormak istiyorum: Diplomatik alanda bu otel inşaatı nasıl
yapılabilmiş ve bugüne kadar nasıl işletilmiştir?
Kimdir bunun sorumlusu? Bu konuda verilen araştırma önergesini de
Adalet ve Kalkınma Partili milletvekilleri reddettiler. Değerli
arkadaşlarım, bu oteli kim yapmıştır? Bu oteli kimler
işletmiş ve hâlen işletmektedir? Bu otel bu zamana kadar ne
kadar turist ağırlamış, ne kadar gelir elde etmiş, ne
kadar vergi vermiştir? Bu soruların yanıtlanması gerekir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bunları bilmeden bu tasarıyı
onaylaması, parmak hesabıyla bunun kabul edilmesi en az, protokol ve
bu tasarı kadar etik dışı olacaktır.
Gerekçede deniyor
ki: 2001 yılında otel inşaatı başladı, 2005
yılında durum fark edildi. Yedi yıl süren görüşmelerden
sonra çözüm bulundu. Çözüm ne? Geçmişin yanlışlarının
üzerini örtecek bir uluslararası anlaşma imzalansın ve Türkiye
Büyük Millet Meclisinde kabul edilsin, o iş de örtbas edilsin. Böyle çözüm
olur mu?
1993
yılında
Ayrıca, neden
1.500 ya da 2.000 değil de 1.500-2.000 arasında bir rakam veriliyor?
Verilecek arazinin ölçümünde bir sıkıntı mı var? Ölçülecek
arazi daha bulunamadı mı? Böyle somut olmayan miktarlar
uluslararası anlaşmalara nasıl yazılabiliyor, biz bunu da
anlayamadık, bu büyük Türkiye bunu nasıl kabul ediyor, bunu da
anlamak mümkün değil.
Değerli arkadaşlar, yine bu
anlaşmayla bir af getiriliyor. Bu otelin faaliyetlerinden dolayı
oluşan 9 milyon 483 bin liralık vergi ve benzeri borçları
siliniyor. Bu aynı zamanda bir af. Bu borçların karşılığında
Türkiye için bina yapacak. Borçlar otelden kaynaklanıyor, borcu Kazakistan
devleti ödüyor. Bu kadar karmaşık ilişki nasıl oluyor,
anlamak mümkün değil.
Bu tasarı ile Türkiye'nin
toprakları, Antalya Beldibindeki arazilerimiz birilerine rant yaratmak
üzere aktarılmıştır. Antalya Kemer, Beldibi,
uluslararası anlaşma kılıfı adı altında,
demokrasi kılıfı altında, kardeş ülke Kazakistan
kılıfı altında birilerinin çıkarlarına malzeme
yapılmıştır. Türk halkı, Antalya halkı bu
ayıbı asla unutmayacaktır. Antalya Kemerin, Beldibinin
topraklarını çıkarlarına alet edenleri unutmayacaktır.
Değerli arkadaşlar, AKP ile
Türkiyede adaletin yok edildiğine, hukukun eğilip büküldüğüne
beraber tanık olduk, olmaya da devam ediyoruz. Bakınız,
Türkiyede kuvvetler ayrılığı ilkesi yok edilmiştir.
MİT Müsteşarı mahkemeye çağrılmış ama bir
hafta süreyle İşim var. diyerek Başbakanın
kanatlarının altında oturmuştur. Bu ülkede
Başbakanın kararlarıyla Danıştay kararları yok
edilmiş, yırtılıp atılmıştır.
Türkiyede artık özelleştirme yargının, adaletin
işlemediği bir alan hâline getirilmiştir. Adalet ve
Kalkınma Partisi ile birlikte artık uluslararası ilişkiler,
dış politika, diplomasi ulusal çıkarları koruma aracı
değil, ayıpları örtme aracı hâline getirilmiştir. Bu
tasarı da bunun en önemli kanıtıdır. AKP, Türkiye'nin
ulusal çıkarlarını gözetme anlayışında
değildir. Bakınız, 25 Ocakta bir önerge verdim, dedim ki:
Egede, Akdenizde uluslararası alandaki adalar Yunanistan
tarafından işgal ediliyor, bu adalara Yunanistan Bayrağı
çekiliyor. Buna nasıl seyirci kalınır, anlamak mümkün
değil. Bu konuda ne yapılıyor, bir önlem alacak
mısınız? diye sorduk. Bir ay geçti, tek bir cümlelik yanıt
yok. Türkiye Büyük Millet Meclisinde birçok kez gündeme getirildi, yine ses
yok. Türkiyenin Ege ve Akdenizde haklarını savunmak AKP
iktidarının, AKP Hükûmetinin görevi değil midir arkadaşlar?
Sizin böyle bir göreviniz yok mu? Bu kadar konuşuluyor ama Hükûmetten tek
bir yanıt yok, anlaşılır gibi değil. Doğu
Akdenizde Türkiyenin hakları, çıkarları Rum yönetimine
kaptırıldı, şimdi sıra Akdenizin batısına
ve Egeye gelmiş. Egede münhasır ekonomik bölge ilanından söz
ediliyor, Hükûmetten tık yok. Bu sorunun yanıtını acilen
bekliyoruz. Ege ve Akdenizde uluslararası alandaki adalar Yunanistan
tarafından işgal edilirken siz ne yapıyorsunuz? Bunu daha ne
kadar görmezden geleceksiniz değerli arkadaşlar?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Egeyi, adaları, Akdenizi görüşmeyecek ama diplomatik
alanın rant alanına çevrilmesinin üstünü örtmek için kanun
çıkaracak. Bu, en hafif deyimiyle ayıptır. İlk protokol
hükümleri ihlal edildiyse bu olayda, Kazakistan tahsis hakkını kötüye
kullandıysa otele ve arazisine el koyarak hazineye mal edilir, kalan
kısım da Kazakistanın tahsis amacına uygun
kullanımına bırakılır. Yapılması gereken
budur. Yolsuz bir olaya yasal kılıf uydurmak Türkiye Büyük Millet
Meclisinin görevi değildir.
Değerli
arkadaşlar, yeni tahsis ettiğimiz kısma bir otel daha yaparlarsa
ne olacak? Bunun garantisi var mı? Dış politika bugüne kadar,
değerli arkadaşlar, büyük ölçüde devlet politikası olarak
yürümüş ve yürütülmüştür ama AKP ile birlikte Türkiyenin değil,
AKPnin dış politikası yürümektedir. AKPnin dış
politikasının bazı özelliklerini paylaşmak gerekirse, ki o
özellikleri söyleyeceğim şimdi, bu politikada şunlar
vardır: Bu politikada uçağınız düşürülür ama sesiniz
çıkmaz. Amerika Birleşik Devletlerinin Saragota uçak gemisi Ege Denizinde
Muavenet fırkateynimizi planlayarak 2 ayrı füzeyle vurur, 5
şehit veririz ama NATO tatbikatı sırasında kazayla
vuruldu. diye gerçek dışı açıklama yaparsınız.
Amerika Birleşik Devletleri Türkiyeye, Malatya Kürecike radar koyar,
Bunlar NATOnun. dersiniz ama sonra ne hikmetse radarlar Amerika
Birleşik Devletleri tarafından NATOya devredilir. NATOnun Libyada
ne işi var? dersiniz, sonra Türkiyeye Amerikan ambargosuna rağmen
Kıbrıs Harekâtına uçak yakıtı sağlayan
Kaddafinin linç edilmesine yardım edersiniz. Patriotları gönderen
ülkeler bunun için kendi parlamentolarında oylama yaparlar ama Türkiyede
siz Türkiye Büyük Millet Meclisini devre dışı
tutarsınız. Yabancı askerler, başka ülkelerin askerî
radarları, Patriotları
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
GÜRKUT ACAR
(Devamla)
ülkenin egemenliği altındaki topraklara yerleşir
ama siz egemenliğin simgesi Türkiye Büyük Millet Meclisini
dışarıda bırakırsınız.
Bitiriyorum.
BAŞKAN
Sayın Acar, teşekkür ediyorum.
GÜRKUT ACAR
(Devamla) Değerli arkadaşlar, bu tablo kabul edilebilir bir tablo
değildir. Türkiyenin onurunu, çıkarlarını korumak AKPnin
derdi olmayabilir ama biz Türkiyenin onurunu, çıkarlarını
korumak için kararlıyız, bunu AKPye rağmen de olsa
yapacağız.
AKPnin
ayıplı dış politikasının bir örneği olan bu
tasarının reddedilmesini öneriyor, sizleri saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Acar.
Gruplar adına
söz talebi yok.
Şahısları
adına Isparta Milletvekili Sayın Recep Özel.
Sayın Özel,
buyurun.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce
verilmiş olan önerge hakkında konuşan arkadaşımız
benim bildiğim kadarıyla savcılık görevini deruhte
etmiş bir arkadaşımız. Onun -duruşmaların düzen ve
intizamının, hangi ölçülerde duruşmaların devam etmesi
gerektiğini en iyi bilecek şekilde- burada çok acımasız bir
şekilde, görev yapan mahkemeyi eleştirmesini uygun
bulmadığımızı burada sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Biraz önceki
konuşmada, yapılan bu anlaşmada ayıp ve
yanlışların
Buradaki ayıp ne, yanlış ne? Bir de
ahlak dışı işler diye
Bu protokolün diğer
kanadı bir devlet, Kazakistan devleti. Siz, iki devlet
karşılıklı oturup protokol yapıyor, bunları
ahlaksızlıkla
Karşı taraf da ilişkilerimizin de devam
ettiği ve dostluk ilişkilerimizin artarak devam etmesi gereken bir
ülke. Yapılan bu anlaşmaları ahlak dışı olarak
algılamanın, iyiye gitmesi gereken ilişkilerimizi ne derece
baltalayacağını sizlere sormak istiyorum, hatırlatmak
istiyorum.
Ben
kullanılan dilin diplomatik nezakete, diplomatik dile de uygun olması
gerektiğini, bu yasadan dolayı da bu nezaket ölçüleri içerisinde
görüşmelerin devam etmesi gerektiğini belirtiyor, hepinize
saygılar sunuyorum efendim.
BAŞKAN
Sayın Özel, teşekkür ederim.
İkinci
konuşmacı Kırıkkale Milletvekili Sayın Ramazan Can.
Sayın Can,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hukukta genel
prensiplerden biri: Müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Buraya
çıkan hatipler iddiada bulundu ama iddialarını ispat etmek bir
tarafa, iddiayla birlikte iftirada da bulundular. Aksine, ispat külfeti AK
PARTİ hatiplerinde olmadığı hâlde aksini ispat durumunu da
bizler gerçekleştirdik. Grup Başkan Vekilimiz, Hükûmet Temsilcimiz,
AK PARTİ Grubu adına konuşan hatipler bunun aksini burada ispat
ettiler.
Şimdi, burada
protokol sürecine bakıyoruz. Bir protokol süreci var. Protokol süreci ne
zaman imzalanmış ve kim tarafından? Sayın Hikmet Çetin,
Dışişleri Bakanı, Kazakistan Cumhuriyeti adına da
büyükelçi.
İzin sürecine
geliyoruz. 44.370 metrekarelik orman alanında Kazakistan Devlet Konukevi
tesislerinin yapılması için Orman Bakanı Sayın Doktor Vefa
Tanır imzalı, 26/05/1993 tarihli, Dışişleri
Bakanından ön izin verilmiş. Sayın Nami Çağanın
16/2/2001 tarihli oluru ile -dikkatinizi celbediyorum- 50.350 metrekare
Yani
inşaat belirli bir mesafeye gelmiş, inşaat bitmek üzereyken
ruhsat verilmiş, makable şamil olarak.
İnşaat
sürecine geliyoruz: 1998 tarihli Bayındırlık ve İskân
Müdürlüğünün yazılarında, Kazakistan Cumhuriyeti Hükûmetine
tahsis edilen alanda iki ayrı yapı, inşaatı
tamamlandı, iskâna hazır hâle getiriliyor. 13 Haziran 2001 tarihli
Antalya Millî Parklar Müdürlüğü elemanlarınca da yapılan ön
incelemede, tahsis edilen alanda beş yıldızlı otel
inşaatının olduğu tespit edilmiştir.
Orman Genel
Müdürlüğünden 2005 yılında müfettiş görevlendirilmiş.
Yapılan inceleme neticesinde,
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AK PARTİ Hükûmeti iktidara geldiğinde
böyle bir sıkıntı var, bu sıkıntıdan rasyonel
anlamda nasıl kurtulabilirin... Antalya Defterdarlığına
talimat verilerek Antalya Defterdarlığının yapmış
olduğu tespit üzerine Hükûmet de burada gerekli önlemleri
almıştır. Söz konusu otel, Kazakistan Cumhuriyeti
tarafından 2009 yılı, Fine Otel AŞ tarafından Beldibi
Rixos Otel adıyla, bu tarihten sonra ise AYT Uluslararası Nakliyat
AŞ tarafından Turkiz Beldibi Resort adıyla
işletilmiştir.
Sonuç olarak,
Aktauda 7 bin metrekare, Almatıda 1.500-2.000 metrekare arası
büyüklüğünde iki arsa kamu binası yapmak üzere kırk dokuz
yıllığına Türkiye Cumhuriyetine tahsis edilmiştir.
Demin Sayın Recep Özelin de dediği üzere iki saygın hükûmet,
Kazakistan Hükûmeti ile Türkiye Hükûmeti arasında imzalanan bu protokolde
Türkiye Hükûmetine burada ithamlarda bulundunuz. Bu ithamlara bizler cevap
veriyoruz ama Kazakistan Hükûmeti adına da kimse cevap veremiyor. Bunu da
burada özellikle dile getirmek istiyorum.
Muhalefet
partilerinin de burada duyarlı olmasını tekrar hassaten talep
ediyor, yüce kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Can.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Buyurun efendim.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Sayın Başkan, az önce konuşan Recep Özel,
şahsımı kastederek mahkemeye ağır eleştiri
yaptığımı söylemiştir. Sataşma nedeniyle söz
istiyorum.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Hayır canım, sataşma yok.
BAŞKAN
Şimdi...
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Bakın, şahsımı kastederek
Savcılık yapan bir arkadaşımız mahkemenin
işleyişini bilir, dolayısıyla haksız yere
eleştiri yapmıştır. diyerek sataşmada
bulunmuştur.
BAŞKAN
Tamam, iki dakika.
Lütfen,
yalnız bardağa filan dikkat edip sakin olarak...
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Sayın Başkan, arkadaşlar sakin olursa...
BAŞKAN
Sayın Özgündüz, çok teşekkür ediyorum. Lütfen... Lütfen... Lütfen
sakin olun.
X.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
6.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüzün, Isparta Milletvekili Recep Özelin görüşülen
kanun tasarısının 3üncü maddesi üzerinde şahsı
adına yaptığı konuşma sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Şimdi, Sayın Özel, bakın, size olayı
anlatayım, o mahkeme ne kadar mahkeme görün. Dün, Bedirhan Şinal
denilen bir vatandaş, Cumhuriyet gazetesine molotofkokteyli atmaktan
dolayı tutuklu olan, sanık olarak yargılanan kişi diyor ki:
Polis bana attırdı. Onu geçtik.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Geçmeyin, geçmeyin,
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(Devamla) Sayın Millî Savunma Bakanı burada. Önemli bir konu söyleyeceğim.
Dün diyor ki...
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Anlatın.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(Devamla) Dün diyor ki...
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Polis mi attırdı diyor?
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(Devamla) Bir saniye... Bir saniye...
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Geçmeyin, anlayalım ama.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(Devamla) Hayır, polisin attırdığını söylüyor.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Atmış yani, değil mi, atmış?
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(Devamla) Polisin kendisine molotofkokteyli verdiğini ve Cumhuriyet
gazetesine attırdığını, yani polisin provokatör
ajanı olduğunu söylüyor.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Ne yaptınız anlamında.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(Devamla) Bu kişi dün bir ifade verdi. Afyonda cephanelik patladı
ya 25 askerimiz şehit oldu, tekrar rahmetle anıyorum. Diyor ki: Beni
özel yetkili cumhuriyet savcısı, Çağlayanda -ismini de verdi,
söylemiyorum- çağırdı, tutukluyum, askerleri
dışarı çıkardı, odasında baş başa
kaldık. Bana dedi ki: Sen
Afyondaki patlamanın emrini İlker
Başbuğ, Hurşit Tolon Paşalar kime verdi? Bir saniye
Sedat
Pekere söyledi, Sedat Pekerin adamları da bu patlamayı
gerçekleştirdi. de seni gizli tanık yapayım ve özgürlüğünü
sağlayayım. Bu mahkeme mi, bu savcılık mı? Bu
beyanı, Sayın Bakan, tutanağa geçmiştir, buradan
söylüyorum, lütfen peşine düşün.
AYDIN ŞENGÜL
(İzmir) Yalan söyleme.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(Devamla) Eğer doğruysa
Efendim? Gizli
tanık, bakın, işte Yalan söyledi. İyi de gizli tanık
yüzünden insanlar tutuklanıyor, Allahtan korkun işte, biz de onu
söylüyoruz. Gizli tanık yapayım sizi mahkeme
Eğer,
bakın, diyor ki: Benim adliyeye gittiğim kamera
kayıtlarından belli, savcının odasına girdiğim,
askerlerin çıktığı, konuşmam, hepsi kayıtlarda
belli. Adalet Bakanını göreve çağırıyorum.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Avukatı neredeydi?
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(Devamla) Başka bir şey daha söylüyor bu mahkeme -Tuncay Özkan
hakkında 37 bin sayfa, 37 bin sayfa arkadaşlar, tutanak var- on
beş dakikada savunma yap diyor. 37 bin sayfa hakkında on beş
dakikada savunma yap diyor. Ya, burası mahkeme değil! Bakın, bu
mahkeme mahkeme olmadığı için biz bunu lağvettik, bu
Parlamento kaldırdı. Başbakan dedi ki: Ben bunlara
güvenmiyorum. Bu mahkeme geçici olarak görev yapan, lağvedilen bir
mahkemedir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(Devamla) Yani lütfen gelin izleyin; hukukçular, gelin izleyin.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Özgündüz, teşekkür ederim.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kazakistan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında 13 Aralık 1993 Tarihli Türkiye Cumhuriyeti ile
Kazakistan Cumhuriyeti Arasında Antalya İlinin Kemer İlçesindeki
Taşınmazın Kazakistan Cumhuriyetine
Kullandırılmasına İlişkin Protokole
Değişikliklerin ve Eklemelerin Yapılmasına Dair Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/688) (S.
Sayısı: 413) (Devam)
BAŞKAN -
Sisteme giren arkadaşlarımız var.
Şimdi, madde
üzerinde soru-cevap işlemi yapacağız.
Sayın
Atıcı
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi,
hakikaten, iktidar milletvekillerinin düştüğü durum bana göre zor bir
durum. Çünkü yukarıda, Komisyonda bizimle aynı duyguları
paylaştıklarını söylüyorlar. Sonra aşağı
gelip burada diyorlar ki: İspat ettik, ispat ettik. Bakın,
tutanaklardan okuyorum, bir AKP milletvekili, Dışişleri
Komisyonu üyesi diyor ki: Tabii, duygusal olarak
baktığımız zaman muhalefet partilerine mensup
milletvekillerinin duygularını bizim de paylaşmamamız
mümkün değil, aynı duyguları biz de paylaşıyoruz.
Bakın, yani namus, şeref, haysiyet, dürüstlük söz konusu olduğu
zaman elbette bizler de o anlatılanlara biharfiyen katılıyoruz.
Şu veya bu şekilde bugünlere gelindi. Bir cenaze var. Bunu nasıl
kaldıracağız şimdi? Kaldıracak mıyız, kaldırmayacak
mıyız? Bunları AKP milletvekilleri söylüyor Sayın
Başkan.
Yani, orada öyle konuşup, Evet, hakikaten bu kötü bir şey. Bu
cenazeyi kaldıralım. deyip, gelip burada efelenmek, yiğitlenmek
hakikaten yakışmıyor. Oturalım kaldıralım
derseniz, hiç olmazsa cenazeyi önce yıkayalım, birisi öldürmüşse
bulalım cezalandıralım, yine Kazakistanı incitmeden
kaldıralım cenazeyi. Bizim derdimiz bu. Delikanlıca,
yiğitçe çıkıp bunu konuşun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Atıcı.
Sayın Ekşi
OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Tarım Bakanı anladığım
kadarıyla Dışişleri Bakanına vekâlet eder konumda. Bir
şey söyledi az önce, dedi ki: 2012ye kadar burada diplomatik muafiyet
uygulanmış. Çok önemli bir tespit bu. Eğer 2012ye kadar
diplomatik muafiyet uygulandıysa, bu 67 bin metrekarelik alanda o zaman
Türkiye kanunlarının geçerli olup olmadığı
tartışılabilir bir durum var demektir. Orada yapılan
işlerde acaba Türkiyeden müfettişler gitti, herhangi bir
şekilde kanunlarımızı uygulayacak bir şey yaptı
mı?
İkinci soru: 22 dönüm arazi daha sonra, Sayın
Atıcının ifadesiyle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) Yani Nami Çağandan
sonra
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ekşi.
Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sisteme girmişsiniz.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkanım, o Özel benim.
Sadece CHPde Özel yok, AK PARTİde de Özel var.
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Atıcı biraz önce
konuşmasında AK PARTİ milletvekilleri çok zor durumda
AK
PARTİnin hiçbir milletvekili zor durumda da değildir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ekonomik olarak demedi.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ayrıca, Bizimle Komisyonda aynı
fikirdeler, burada farklı fikirde.
Diye
Hiçbir AK PARTİli milletvekili de CHPyle aynı fikirde ve
zikirde hiçbir zaman olması da mümkün değildir. Bunu bir kez daha
hafızanıza yerleştirirseniz
Öyle ulu orta birtakım
lafları atıp buraya
EMİNE ÜLKER
TARHAN (Ankara) O kadar zengin olamaz hiçbir CHPli.
RECEP ÖZEL
(Isparta) - Kendinizi hayal âleminde gezdirmeyin diyorum.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Yalan mı söylüyordu arkadaşlar?
BAŞKAN
Sayın Özel, teşekkürler.
Sayın
Canikli
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
O tarihlerde
Cumhurbaşkanlığı da ilgilenmiş bu konuyla ilgili
olarak ve Antalya Valiliğinden bilgi talep etmiş. Antalya
Valiliği 18 Haziran 1998 tarih ve 10/98 sayılı yazı ile
şunu söylüyor
Yasal olmayan inşaat faaliyetlerinin durdurulması
ve inşaata başlayabilmek için gerekli işlemlerin
tamamlanmadığının bildirilmesi, söz konusu arazi üzerindeki
inşaat faaliyeti tespit edilmiş ise inşaatın ne
aşamada olduğunu ve yüklenici firmanın ismini soruyor
Cumhurbaşkanlığı. Valilik diyor ki: Söz konusu tahsisli arazi
üzerinde yapılan incelemede, 723 no.lu parsel üzerinde Kazakistan
Cumhurbaşkanlığı Dinlenme ve Eğitim Tesisleri
adı altında iki ayrı yapının inşaatının
tamamlandığı -tarih 1998- iskâna hazır hâle geldiği,
saha tanzimi ve gerekli altyapı inşaatlarının tamamen
bitirilmiş olduğu, kullanıma hazır hâle getirildiği
tespit edilmiştir. Tarih -valinin imzası var- 16 Haziran 1998.
Biraz önce
tutanaklara atfen ifade edilen o açıklamalar -biraz önce ifade ettim, yine
söylemem gerekiyor- Dışişleri Bakanlığı müsteşar
yardımcısının yeterli bilgiye sahip olmadan verdiği
yanlış bilgiden kaynaklanıyor. Bilgi burada, esas belge burada,
doğru bilgi burada.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakan
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Şimdi, tabii,
arkadaşlar, daha çok kendi söylemek istediklerini aslında ifade
ediyorlar. Yani bir arkadaşımızın, işte, Komisyonda
bir milletvekilinin söylediği sözler burada dile getiriliyor, işte,
Ortada cenaze var. vesaire
O cenaze AK PARTİnin ortaya şey
yaptığı bir cenaze değil. Sonuçta AK PARTİ kurulmadan
önce, AK PARTİ Hükûmeti göreve gelmeden önce -demin defaatle söylendi
süreç, ben bir daha söyleyeyim- ta 98 yılında yapılan bir
tespitte ortaya çıkmış eğer öyle bir cenaze varsa. Ama 98
yılında tespiti yapılıp 67.250 metrekare olduğu
kararlaştırılan ve daha sonra da 16/2/2001 tarihinde bir onayla,
bu, kırk dokuz yıllığına verilen bir arazi. Üzerinde,
2001 yılında burada imar planı yapılıyor, yapı
kullanma izni belgesi 6/5/2002 tarihinde alınmış.
Dolayısıyla, iş orada olmuş bitmiş.
Bir kere, biz,
arkadaşımızın söylediği
Tabii, her kişi ne
söylediğini kendisi çok daha iyi ifade eder ama cenaze bizimle ilgili
değil. Sonuçta biz geldiğimizde, Türkiye'nin çıkarlarına
da, ilişkilerine de aykırı olması hasebiyle bunu bir çözüme
kavuşturmak, Türkiye'nin bir dost ülkeyle ilişkilerinin
geliştirilmesi açısından bu meselenin halledilmesi, bir
protokole bağlanması suretiyle
bir çözüm geliştirmişiz.
Şimdi,
burada, Sayın Ekşinin sorduğu soruya da değineyim. Ben
kastettiğiniz ifadeyi kullanmadım Sayın Ekşi, ben sadece
şunu söyledim: 2012 protokolü ile üzerinde otel yapılan arazinin
diplomatik statüsünün kaldırılmasının öngörüldüğünü,
taşınmazdaki her türlü vergi vesaire gibi denetimin önünün
açıldığını, yani buna imkân sağlayacak bir
mekanizma getirildiğini ifade ettik. Bir kiralama bedeli var, diğer
oteller gibi. 2012 protokolüyle bu alanın da diğer oteller gibi tüm
vergi, harç ve benzeri ödemelerinin yapılmasının önü
açılıyor ve bu, 2010 tarihinden itibaren geçerli. Arada bir fark var,
9 milyon küsur lira. 9 milyon küsur lirayla ilgili olarak da arsa
alınıyor. Dolayısıyla, 2010a kadarki ödenmeyen
tutarın tahsili arazi olarak gerçekleştiriliyor. Otel bu protokol
ile, 2012 protokolü ile bölgedeki diğer oteller gibi işlem görecek,
arazi için ödemesi gereken tüm kiraları ödeyecek.
Burada bir hususu
daha yine ifade edeyim: Kazakistanda tahsis edilecek arazi diplomatik
yerleşime uygun ve burada otelin vergi borcu yok. Araziyle tahsil edilen
borç arazinin kullanımına dair olan borçtur. Bu hususları da
yine bu vesileyle bir kez daha bilginize sunmak istiyorum.
Sayın
Başkan, benim yapacağım açıklama bundan ibaret, esasen soru
da pek değildi ama açıklama yapma ihtiyacı vardı, o nedenle
bana atfen bir cümle kullandığım ifade edildi, onunla ilgili
yaptığım açıklama.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
Sayın Can
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum,
vasıtanızla Sayın Bakana sorular yöneltmek istiyorum.
1993
yılında yapılan Kazakistan ile Türkiye Cumhuriyeti
arasındaki protokolde Türkiyeyi temsilen kim protokol imzalamıştır?
İkinci sorum:
16/2/2001 tarihli olur geçmişe yönelik bir olur mudur? Bu oluru imzalayan
dönemin hükûmeti hangi partilerden oluşmaktadır ve hangi bakan
imzalamıştır?
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakan
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) Sayın Başkan, o
dönem, 93 yılında Türkiye Cumhuriyeti adına protokolü imzalayan,
imza sahibi Sayın Hikmet Çetin ve Kazakistan Cumhuriyeti Hükûmeti
adına da Büyükelçi Sayın Kanat Saudabayev.
16 Şubat
2001
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, süre bitti.
BAŞKAN
Haklısınız.
Tamam Sayın
Bakan, süre bitti, teşekkürler.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Ondan önce oyunun
rengini belli etmek üzere lehte Sayın Recep Özel, Isparta Milletvekili.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL
(Isparta) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bir yasa
tasarısının sonuna geldik, 3 maddelik bir yasa tasarısının.
Akşamın bu saatine kadar görüştük, inşallah kabul oyuyla
birlikte Türkiye-Kazakistan arasındaki ilişkiler, diyaloglar, iş
birliği daha güçlü bir şekilde hayata geçer, güçlü bir şekilde
Türk dünyasını birlikte inşa ederiz diyorum. Dünyaya lider ülke
olmak anlamında da birlikteliklerimiz, anlaşmalarımız devam
etsin diyorum, hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Kürdistanı kurdunuz.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Kürt birliğine doğru yol alın.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Oyunun rengini
belirtmek üzere aleyhte Ramazan Can, Kırıkkale Milletvekili.(AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Muhalefet hitap
tarzıyla şöyle demek istiyorum: Aleyhte söz aldım, kanun
tasarısını, teklifini, sözleşmeleri, hepsini inceledim ama
aleyhte bir durum göremedim
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Tasarının tümü açık oylamaya tabiidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler.. Kabul
edilmiştir.
Oylama için iki
dakika süre veriyorum.
Oylamayı
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Tasarının açık oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy
sayısı: 207
Kabul: 201
Ret: 6
(x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Muhammet Rıza Yalçınkaya Özlem
Yemişçi
Bartın Tekirdağ
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Sayın
milletvekilleri, 5inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Bilim ve Teknoloji Alanında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunu görüşmeye başlıyoruz.
5.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Bilim ve Teknoloji
Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/374) (S. Sayısı: 108)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6ncı
sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Amerika Birleşik
Devletleri Hükümeti Arasında Bilimsel ve Teknolojik
İşbirliği Anlaşması ile Anlaşmaya
İlişkin Mektupların ve Anlaşmada Değişiklik
Yapılmasına Dair Notaların Onaylanmasının Uygun
Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile
Dışişleri Komisyonu Raporunu görüşmeye
başlıyoruz.
6.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti
Arasında Bilimsel ve Teknolojik İşbirliği
Anlaşması ile Anlaşmaya İlişkin Mektupların ve
Anlaşmada Değişiklik Yapılmasına Dair Notaların
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/695) (S.
Sayısı: 348)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
7nci sırada yer alan, Stratejik
Deniz Taşımacılığı Taahhütlerine
İlişkin Çok Uluslu Uygulama Düzenlemesine Katılmamızın
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunu görüşmeye başlıyoruz.
7.-
Stratejik Deniz Taşımacılığı Taahhütlerine
İlişkin Çok Uluslu Uygulama Düzenlemesine Katılmamızın
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/602) (S. Sayısı: 325)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) Komisyonu
bulamazsın Sayın Başkan, bunlar kaçmışlar.
BAŞKAN 8inci sırada yer
alan, Federal Almanya Cumhuriyeti Federal Savunma Bakanlığı,
Fransa Cumhuriyeti Savunma Bakanı ve Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma
Bakanlığı Arasında İmzalanan COBRA Topçu Tespit
Radarı 2013-2015 Arası Hizmet Desteği ile İlgili Mutabakat
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunu
görüşmeye başlıyoruz.
8.- Federal Almanya Cumhuriyeti Federal Savunma
Bakanlığı, Fransa Cumhuriyeti Savunma Bakanı ve Türkiye
Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığı Arasında İmzalanan
COBRA Topçu Tespit Radarı 2013-2015 Arası Hizmet Desteği ile
İlgili Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/739) (S. Sayısı: 424)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri, alınan
karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer
işleri görüşmek üzere, 13 Mart 2013 Çarşamba günü saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 23.31