TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
77nci
Birleşim
13
Mart 2013 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Bitlis Milletvekili
Vahit Kilerin, Bitlisteki gelişmelere ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcının, 14 Mart Tıp Bayramına
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının moral
ve motivasyonuna ilişkin gündem dışı konuşması ve
Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın, 12/3/1995 tarihinde İstanbul Gazi
Mahallesinde yaşanan olaylara ve sorumlularının hâlâ
cezalandırılamadığına ilişkin
açıklaması
2.- Bursa Milletvekili
İlhan Demirözün, Uludağda şu ana kadar yetkili bir kamu idaresi tespit
edilmediğine ve Uludağın yetkilisinin kim olduğunu
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
3.- Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplanın, 13/3/1992de Erzincanda meydana gelen deprem sonucu
yaşamını yitiren vatandaşları saygıyla
andığına, binaların yapımında kullanılan
çimento ve betonun uygunluğuyla ilgili şikâyetler olduğuna ve bu
konuda duyarlı olunması gerektiğine ilişkin
açıklaması
4.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, 14 Mart Tıp Bayramına ilişkin
açıklaması
5.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
bakanların, sormuş olduğu sorulara doğru cevaplar
vermediklerine ilişkin açıklaması
6.- Kayseri Milletvekili İsmail Tamerin, 14 Mart
Tıp Bayramına ilişkin açıklaması
7.- Çanakkale Milletvekili Ali
Sarıbaşın, Çanakkale ve ilçelerinde bulunan hastanelerde hangi
dallarda uzman doktor eksiği bulunduğunu ve uzman doktor
eksikliğini giderecek bir girişimin olup olmayacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
8.- Giresun Milletvekili Selahattin
Karaahmetoğlunun, 14 Mart Tıp Bayramını
kutladığına ve Giresunda 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
etkinlikleri sırasında İstiklal Marşının ses
düzeni kurularak okunmasının emniyet görevlileri tarafından
engellendiğine ilişkin açıklaması
9.- İstanbul Milletvekili Türkan
Dağoğlunun, 14 Mart Tıp Bayramına ilişkin
açıklaması
10.- Erzincan Milletvekili Muharrem
Işıkın, 13/3/1992de Erzincanda meydana gelen deprem sonucu
yaşamını yitiren vatandaşları saygıyla
andığına ve 14 Mart Tıp Bayramını
kutladığına ilişkin açıklaması
11.- Adana Milletvekili Necdet Ünüvarın, 14 Mart
Tıp Bayramına ilişkin açıklaması
12.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, 14 Mart
Tıp Bayramını kutladığına ve yolsuzluk
yapıldığına dair elinde bilgi ve belge olanların,
başta savcılıklar olmak üzere gerekli mercilere
başvurması gerektiğine ilişkin açıklaması
13.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, MHP Grubu adına 14 Mart Tıp Bayramına
ilişkin açıklaması
14.- Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, 14 Mart
Tıp Bayramını ve tüm halkların Nevroz Bayramını
kutladığına,
on sekiz yıl önce Gazi Mahallesinde,
dokuz yıl önce Kamışlıda ve yirmi beş yıl önce
Halepçede yaşanan katliamları lanetlediğine ilişkin
açıklaması
15.- Ankara Milletvekili
Emine Ülker Tarhanın, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin usul
tartışması sırasında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane ve 21 milletvekilinin, ana dilde eğitim
yasağının çocukların zekâ gelişimi, derslerdeki ve
sınavlardaki başarısı, anlama yeteneği, iletişim
kurma yeteneği ve zihinsel dünyaları üzerinde
yarattığı olumsuz etkilerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/538)
2.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu ve 21 milletvekilinin, ana dil
yasaklarının, retçi ve tekçi politikaların yol açtığı
olumsuz sonuçların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/539)
3.- İstanbul Milletvekili Aydın
Ağan Ayaydın ve 23 milletvekilinin, İstanbul ili Sultangazi
ilçesindeki taş ocaklarının faaliyetlerinin çevre ve halk
sağlığı açısından ortaya
çıkardığı sonuçların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/540)
B) Çeşitli
İşler
1.- Cumhurbaşkanı Vekili ve Meclis
Başkanı Cemil Çiçekle birlikte Genel Kurulu teşrif etmiş
bulunan Benin Cumhurbaşkanı Thomas Boni Yayiye Başkanlıkça
"Hoş geldiniz." denilmesi
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- BDP Grubunun, İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel ve arkadaşları tarafından
12/3/1995te yaşanan İstanbul Gazi Mahallesi olaylarının
araştırılması amacıyla 12/3/2013 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun 13 Mart 2013 Çarşamba
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşimde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- CHP Grubunun,
İstanbul Milletvekili İhsan Özkes ve 22 milletvekili tarafından
Niğde İl Millî Eğitim Müdürü tarafından bir camide veli
toplantısı düzenlenmesinin araştırılması
amacıyla 12/3/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun 13 Mart 2013 Çarşamba
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşimde yapılmasına
ilişkin önerisi
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkesin, Niğde Milletvekili Ömer Selvinin CHP
grup önerisi üzerindeki konuşması sırasında CHP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Adıyaman Milletvekili
Ahmet Aydının, İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin CHP
grup önerisi üzerinde ve sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmalarda AK PARTİ Grup Başkanına ve Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.- Niğde
Milletvekili Ömer Selvinin, Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhanın
sataşma nedeniyle söz talebinde bulunurken şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
4.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkesin, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının sataşma nedeniyle yaptığı konuşma
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
5.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, İstanbul Milletvekili İhsan
Özkesin sataşma nedeniyle söz talebinde bulunurken Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
6.- Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhanın,
Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşma sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
7.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, Ankara
Milletvekili Emine Ülker Tarhanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşma sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
8.- İstanbul Milletvekili Aykut
Erdoğdunun, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın görüşülen kanun tasarısının
29uncu maddesi üzerindeki görüşmelerden sonra yaptığı
açıklamasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
IX.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Mehmet Sağlamın Genel Kurul
çalışmalarında izlediği yöntemin İç Tüzüke uygun olup
olmadığı gerekçesiyle tutumu hakkında
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484)
(S. Sayısı: 287)
3.- Elektrik Piyasası
Kanunu Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin; Elektrik
Piyasası Kanunu ve Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Antalya
Milletvekili Osman Kaptanın; Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Gelirler
Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Ali
Halamanın; Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulunun; Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 2 Milletvekilinin;
Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporları
(1/724, 2/246, 2/427, 2/448, 2/815, 2/829) (S. Sayısı: 426)
4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kazakistan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Bilim ve Teknoloji Alanında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu 1/374) (S. Sayısı:
108)
XI.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtanenin,
TÜRK-İŞ tarafından yapılan açlık ve yoksulluk
sınırı araştırması verilerine ve asgari ücretin
miktarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/17229)
2.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, spor
kulüplerine prim ve vergi affı çıkarılacağı
iddialarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/17352)
3.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Kocaelide bir okulun ısınma sorununa ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın cevabı (7/17368)
4.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın,
Mardinde SSK, BAĞ-KUR ve Emekli Sandığı kapsamında
çalışan personele ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/17499)
5.- Niğde Milletvekili Doğan
Şafakın, taşımalı eğitim sistemi ile ilgili bazı
sorunlara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nabi
Avcı'nın cevabı (7/17568)
6.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın,
2002 yılından itibaren istisnai kadrolara yapılan atamalara
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlamın
cevabı (7/18348)
13 Mart 2013
Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 14.02
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Özlem
YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Tanju ÖZCAN (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77nci Birleşimini
açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum, yoklama işlemini de
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 14.05
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 14.16
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Özlem
YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Tanju ÖZCAN (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın Milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 77nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- Y
O K L A M A
BAŞKAN Yapılan ilk yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi elektronik cihazla
yoklama yapacağız.
Yoklama işlemini başlatacağım ve iki dakika süre
vereceğim.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri beşer dakikadır.
Gündem dışı ilk söz, Bitlisteki gelişmeler
hakkında söz isteyen Bitlis Milletvekili Vahit Kilere aittir.
Buyurun Sayın Kiler. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Bitlis Milletvekili
Vahit Kilerin, Bitlisteki gelişmelere ilişkin gündem
dışı konuşması
VAHİT KİLER (Bitlis) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün 13/3/2013 yani Bitlisliler için özel bir gün. Biz
bugünü, bu tarihten dolayı Dünya Bitlisliler Günü olarak kutluyoruz.
Bugünün bize yüklemiş olduğu anlam nedeniyle Bitlisin tarihi,
doğal güzellikleri, ilim sahibi olup da birçoğumuzun bilmediği
muhterem şahsiyetleri sizlerle paylaşmak için şahsım adına
söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Bitlis, Doğu Anadolu Bölgesinde Van
Gölünün batısında yer alan, yedi bin yıllık
geçmişiyle günümüze uzanan tarih, kültür ve medeniyet şehridir.
Makedonya Kralı İskender, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı
medeniyetlerine kucak açmış, sinesinde engin tarih ve hazinelerini
barındıran açık hava müzesidir.
Bitlis,
havası, suyu, dağlarıyla, kışın beyazı,
yazın yemyeşil görüntüsü ile bir yeryüzü cennetidir. Eşsiz
manzarasıyla Türkiyenin en büyük krater gölü olan Nemrut, üçte 2si
ilimiz sınırları içerisinde kalan Tatvan, Ahlat, Adilcevaz
ilçemizi âdeta bir hilal şeklinde kucaklayan Van Gölü, göl ile
bütünleşen Süphan Dağı, yürek yakan hikâyesiyle türkülere konu
olmuş Beş Minaresi, dünyanın en büyük Müslüman mezarlığı
olan Selçuklu mezarlığı, Türkiyenin en güzel pistlerinden
birine sahip Nemrut kayak tesisleri, kalesi, medreseleri, kümbetleri,
külliyeleri, türbeleri, kervansarayları, hamamları ile tarihî evleri,
şifalı suları ile doğanın ve tarihin
kucaklaştığı nadide güzelliklere sahip bir şehirdir
Bitlis.
Gidenin
dönmek istemediği, dönenin de tekrar gitmek isteği bu şehrin en
büyük hazinesi alçak gönüllü ve misafirperver insanların
olmasıdır. Başta, büryan kebabı olmak üzere yöresel
yemekleri, balı, cevizi, ceviz reçeli, fındığı ile
kendisine has ürünlerin yetiştiği şirin bir Anadolu şehridir Bitlisimiz.
Değerli
Başkanım, kıymetli milletvekilleri; Bitlisin tarihî ve
doğal güzellikleri bir yana, asıl önemli olan, asırlarca dünyaya
ışık saçmış, yol göstermiş âlimlerimizin bu
topraklarda doğması ve yaşamış olmasıdır.
Sizlere kısaca bu değerli âlimlerimizden bahsetmek istiyorum.
Zülküf
Peygamberin kabrinin Bitliste olduğunu herhâlde büyük bir bölümümüz
bilmiyordur. Evet, Kuran-ı Kerimde de adı geçen Zülküf Peygamber,
bu topraklarda yaşamış ve Bitliste vefat etmiştir.
Değerli
milletvekilleri, Feyzullah Ensari Hazretleri, İstanbulda bildiğimiz
Eyyûb Ensarî Hazretlerinin kardeşi olan Feyzullah Ensari Hazretleri
Bitliste meftundur. Feyzullah Ensari ki Hazreti Ömer zamanında
Anadolunun fethine katılmış, İslam
sancağını taşıdığı için kendisine
sancaktar manasına gelen Alemdar Baba denmiştir ve kabri
Bitlistedir.
İdrisi Bitlisî, Osmanlının tarihini yazmış,
resmî tarihini yazmış büyük bir komutandır. Hattatlığı,
şairliği ve seyyahlığı dillere konu olmuş, engin
bilgisiyle -tıp eserleri olmak üzere- 28 esere imza
atmıştır. En büyük ihtiyacımız olan birlik ve
beraberliği kendisine has özellikleriyle sağlamış,
bölgedeki bütün Kürt, Arap ve Acem aşiretlerini Osmanlıya
bağlamıştır. Bilgi ve tecrübesiyle Yavuz Sultan Selimle
beraber Osmanlının doğu ve güneydoğu politikasını
belirlemiş bu büyük şahsiyet Bitliste doğmuş ve
İstanbulda vefat etmiştir. Mezarı şu anda Eyüp semtindeki
İdris Köşkünde bulunmaktadır.
Ankaranın, yüz kırk yıl önce, başkent
olacağını söyleyen şair, müzisyen ve büyük mutasavvıf -bugün
herhâlde sorsam Türkiye genelinde birkaç kişi bilmiyordur- evet, bu âlim
Müştak Babadır. Aynı zamanda Sultan İkinci Mahmudun da en
gözde nedimlerindendir. Müştak Baba, musikinin ruhun gıdası
olduğunu belirtmiş olup bu da Bitliste doğmuş
âlimlerimizdendir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VAHİT KİLER (Devamla) Herhâlde asrın mükemmel
insanı Bediüzzaman Saidi Nursiyi herkes biliyor. Bediüzaman Saidi Nursi
Hazretleri Nursda doğmuş ve Bitliste yetişmiş
âlimlerimizdendir.
Bu vesileyle ben yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Gündem dışı ikinci söz, 14 Mart Tıp Bayramı
münasebetiyle söz isteyen Mersin Milletvekili Sayın Aytuğ
Atıcıya aittir.
Buyurun Sayın Atıcı. (CHP sıralarından
alkışlar)
2.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcının, 14 Mart Tıp Bayramına
ilişkin gündem dışı konuşması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yarın 14 Mart Tıp Bayramı. Ancak uygulanan
sağlık politikaları nedeniyle hekimler bugün de bayram yapmak
yerine âdeta yas tutuyorlar.
Bu konuşmamda sizlere bana ulaşan bir
meslektaşımın, doktorun mektubunu ve hekimlerin 14 Martta 14
acil talebini dile getireceğim.
Şöyle diyor meslektaşım mektubunda: Sayın
Milletvekilim, biz bu milletin zorluklarla yetiştirdiği
doktorlarız. Sesimiz olun istiyoruz. Artık kendimize rahat bir hayat
kuramıyoruz. Performans diye bir sistem var, tam emek hırsızlığı
yapılıyor, neden buna karşı duramıyorsunuz? Polisler,
savcılar, öğretmenler, hepsi bizi geçmiş durumdalar şu
sistemde. Onlar bu paraları alsınlar, hak ediyorlar ama biz hekimler
çalışma şartlarının zorluğu, hasta
sayısı, nöbetler göz önüne alındığında hak
ettiğimiz maaşları alamıyoruz. Sorunlarımızı
Sayın Cumhurbaşkanı Güle de yazdım, bana mailimin
değerlendirileceğini bildirdi. Doktorlar bu milletin yükünü
taşırlar. Avrupada yıllık gelirleri 250 bin dolara
ulaşan ve çok daha rahat çalışma şartları olan
doktorlardan birçok fazla özelliğimiz var bizim. Atatürkün kendini emanet
ettiği insanlarız, öyle hissetmek istiyoruz. Şiddetle,
davalarla, ölümlerle gündeme gelmek değil,
başarılarımızla adımızı duyurmak istiyoruz.
diyor meslektaşım. Ben, kendimi değerli hissetmek istiyorum. Hastayı
bir müşteri olarak görmek değil, mesleğimi sadece nasıl
daha çok kazanırım kaygılarıyla geçirmek değil,
insanlara faydalı bir doktor olmak istiyorum. Bu ülkeyi bir yerlere
taşımak istiyorum. Size inanıyorum, duyun bu feryadı.
Teşekkürler. diyor sayın meslektaşım. Umarım bu
feryat sizin tarafınızdan da duyulmuştur.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, size 14 Martta
hekimlerin 14 acil talebini sunmak istiyorum:
1) Emekli hekim ücretleri acilen 2 katına
çıkarılmalıdır.
2) Hekimler arasında dayanışma yerine rekabete yol açan,
hekimlik uygulamalarını değersizleştiren ve hastaları
puana dönüştüren performansa göre ücretlendirme sisteminden derhâl
vazgeçilmelidir. Kamuda çalışan hekimlerin ücretleri insanca
yaşamaya yetecek, emekliliğe yansıyacak biçimde düzenlenmelidir.
Daha önceki tam gün uygulamaları nedeniyle görevden ayrılmak
zorunda kalan hekimlerin eski görevlerine dönebilmeleri
sağlanmıştı.
Ben, hiçbir doktor milletvekilinin bu isteklere Hayır
diyebileceğini zannetmiyorum, hangi partiden olursa olsun hiç kimsenin
Hayır diyeceğini zannetmiyorum.
3) Sağlık ortamının şiddetten
arındırılması için Türk Ceza Kanununda gerekli
değişikler yapılmalıdır. diyor
meslektaşlarımız.
4) Hekimleri ve sağlık çalışanlarını
kamuoyu ve hastalar nezdinde küçük düşürücü tutum ve söylemlere son
verilmeli, doktor şikâyet hattına dönen Alo 184 SABİM
hattının işleyişi amacına uygun hâle getirilmelidir.
5) Kamuda ve özel sektörde hekimlere yirmi dakikadan daha kısa süre
içerisinde hasta randevusu verilmemelidir.
6) 1inci basamakta çalışan hekimler arasındaki ücret
eşitsizliklerine son verilmeli, kurum hekimlerinin özlük hakları
ivedi olarak düzeltilmeli, aile hekimleri iş güvencesine
kavuşturulmalıdır.
7) Hekimlerin serbest çalışma hakkını
kısıtlayan her türlü uygulamadan vazgeçilmelidir.
8) İş yeri hekimliğini taşeronlaştıran
uygulamalar derhâl durdurulmalıdır.
9) Hekimlerin mesleki, kişisel ve ailevi yaşamını
olumsuz etkileyen başta ve öncelikle mecburi hizmet ve geçici
görevlendirmeler olmak üzere, çalışma yaşamındaki
antidemokratik uygulamalar hemen kaldırılmalıdır.
10) Başta asistan hekimler olmak üzere, bütün hekimlerin nöbet
ertesi izin hakkı istisnasız olarak uygulanmalı, kırk
saatlik haftalık çalışma süresi nöbetler de dâhil olmak üzere
elli altı saati geçmemelidir.
11) Kamu sağlık kurumlarında her türlü güvencesiz
çalıştırmaya; esnek, kuralsız, fazla
çalıştırma ve angaryaya son verilmeli, sözleşmeli ve
taşeron şirket çalışanları devlet memuru statüsüne
kavuşturulmalıdır.
12) Tıp fakülteleri hastanelerinin ekonomik, yönetsel ve akademik
özerkliği korunmalıdır.
13) Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan ve
yurttaşların sağlık hakkını engelleyen ve
hekimlerin mesleki bağımsızlığını yok eden
kısıtlamalar kaldırılmalıdır.
14) Sağlığı ticarileştiren, sağlık
hizmetlerini metalaştıran eşit, ücretsiz nitelikli
sağlık hizmetlerinin önündeki engeller kaldırılmalı,
katkı ve katılım payları
kaldırılmalıdır.
Çok teşekkür ediyorum dinlediğiniz için. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Atıcı.
Gündem dışı üçüncü söz Türk Silahlı Kuvvetleri
mensuplarının moral ve motivasyonu hakkında söz isteyen Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeriye aittir.
Buyurun Sayın Yeniçeri. (MHP sıralarından
alkışlar)
3.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının moral
ve motivasyonuna ilişkin gündem dışı konuşması ve
Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetlerinde moral ve motivasyonsuzluk konusunda
gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiyenin jeopolitiğine üretken bir ekonomi, işleyen bir
demokratik sistem, caydırıcı ve güçlü bir ordu olmadan tutunmak
mümkün değildir. Ekonomi demokrasinin, demokrasi güvenliğin, güvenlik
ise milletin varlığının teminatıdır. Türkiyenin
ekonomisi tüketime ve ticarete endeksli, demokrasisi sorunlu, ordusu ise
yaralı ve motivasyonsuzdur. Yaklaşık on yıldır Türk
Silahlı Kuvvetleri ve mensuplarına karşı her türlü insafın,
aklın ve ahlakın ötesinde bir itibar infazı
yapılmaktadır. Yalnızca askere saldırmak için yayın
hayatına sokulan gazete, televizyon ve dergiler vardır bugün.
İşi, Türk Silahlı Kuvvetlerini çete, mafya ve suç örgütü olarak
nitelemeye kadar vardıranlar bile çıkmıştır. Türk
Silahlı Kuvvetlerine karşı yürütülen sivil, siyasi, asimetrik,
psikolojik savaşta asker kaderiyle baş başa
bırakılmıştır. Darbe, muhtıra, vesayet kavramları
etrafında yürütülen Türk Silahlı Kuvvetleri aleyhtarı
kampanyalar ordunun moral ve motivasyonunu normalin ötesinde çökertmiştir.
Diğer yandan, Türk Silahlı Kuvvetleri itibar, moral ve motivasyon
infazına uğrarken Türk Silahlı Kuvvetlerinin mücadele
ettiği bölücü örgüt PKK büyük bir itibar ve moral
şahlanışına tabi tutulmuştur. Türkiyede bugün
dağdaki PKKlılar için ağlayan başbakan
yardımcıları ve emniyet müdürlerinin olduğu
hatırlanırsa yaşananların ne anlama geldiği
anlaşılır. Süleymaniyede başına çuval geçirilen,
Akdenizde Suriye gibi bir devlet tarafından uçağı
düşürülen, Mavi Marmara adlı gemide vatandaşları katledilen
bir Türkiye'de asker olmak kolay bir şey değildir.
Tabii, işin bir başka yönü daha var. Bugün Türkiye'de
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ
silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmekten tutukluyken, terör örgütü
PKKnın başı Abdullah Öcalan devletle muhatap
kılınmıştır. Türkiye'de bugün ayaklar baş,
başlar ayak olmuş, hainler kahraman yapılmış,
kahramanlar da suçlu mertebesine indirilmiştir.
İş bununla da bitmiyor. Rumlara karşı meşhur
Magosa savunmasını yapan kahraman Albay Oğuz Kalelioğlu
hâlen tutukludur.
Yine, Kardakta Yunan ablukasını yararak adaya çıkıp
Türk Bayrağını diken kahraman Kurmay Albay Ali Türkşen,
Yarbay Ercan Kireçtepe de tutukludur.
PKKnın elebaşlarını yurt içinde ve yurt
dışında derdest eden Milliyetçi Hareket Partisi İstanbul
Milletvekili Engin Alan, milletvekili olmasına rağmen tutukludur.
Bugün İzmir askerî casusluk davasında 350, İstanbul
askerî casusluk davasında ise 65 asker tutuklu yargılanıyor.
Ergenekon operasyonu, Balyoz, casusluk ve benzeri suçlamalarla
yapılan operasyonda, 28 şubat tutuklamaları hariç, 1.056 subay,
general ve amiral tutuklanmıştır. Sorun Yargının
işidir. diyerek geçiştirilecek gibi de değildir.
Türk Deniz Kuvvetlerinde bulunan 50 amiralden yarısı tasfiye
edilmiştir. Donanmanın en güçlü savaş gemilerinin komutan ya da
komodorları tutuklanmıştır.
Türk Hava Kuvvetlerinin 100ü geçkin savaş uçağı pilotu
görevlerinden istifa etmiştir. Daha önce Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Işık Koşaner, son olarak da Donanma Komutanı
Oramiral Nusret Güner istifa edenler listesinde yerini almıştır.
Donanmada neredeyse görev verilecek komutan kalmamıştır, bundan
Sayın Başbakan bile yakınmıştır. Onur istifaları
ve onur intiharları birbirini kovalamaktadır.
Ey yüce Meclis, ey iktidar, ey AKP, bu manzaradan rahatsız olmuyor
musunuz?
Bütün bu gelişmeler, Genelkurmay Başkanına terörist
muamelesi yapılmasını doğallaştırmış,
dağdaki terörist için gözyaşı döken, eli kanlı
elebaşı Öcalanı barış havarisi ilan edenleri ortaya
çıkarmıştır.
Gelinen aşamada, Başbakan Genelkurmay Başkanıyla
haftalık olağan görüşme yaparken, devlet de
İmralıdaki caniyle haftalık rutin görüşmeler yapar hâle
gelmiştir. Dördüncü yargı paketi de aynen KCK, PKK
dışarı, asker içeri. mantığıyla
hazırlanmıştır. Öyle anlaşılıyor ki AKP,
TSKnın kolunu kanadını kırıp budayarak PKKyla uygun
ortamı yaratmış, TSK mensuplarına yönelik bitmek tükenmek
bilmeyen operasyonların amacının Türkiyenin millî mukavemetini
kırmak, İmralı açılımını yapmak ve
Öcalanı devletle muhatap etmek olduğu bugün ayan beyan ortaya
çıkmıştır. Kahramanları kahredenler kahrolmakla
kalmayacak, Yüce Divanda da eninde sonunda hesap vereceklerdir.
Yüce Meclise
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yeniçeri.
Sayın Bakan,
buyurun. (AKP sıralarından alkışlar)
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın Başkan, çok
saygıdeğer milletvekilleri, gündem dışı söz üzerine
Türk Silahlı Kuvvetlerinin moral, motivasyonu hakkında söz
almış bulunmaktayım.
Öncelikle,
bu ordumuz bu milletin ayrılmaz bir parçası. Türk milletinin içinden
çıkmıştır ve yüce milletimize hizmetten başka bir
gayesi de yoktur. Türk Silahlı Kuvvetleri geçmişte olduğu gibi
bugün de kendisine verilen her türlü görevi yüksek bir moralle icra etmektedir.
Sadece kendi ülkesinde değil, aynı zamanda asil milletimizin dost ve
kardeş ülkelere uzattığı bir yardım eli olarak
dünyanın birçok ülkesinde üstlendiği barışı koruma ve
destekleme görevlerini de büyük bir özveriyle yerine getirmekte ve Türkiyeden
binlerce kilometre uzakta Türk Bayrağını şerefle
dalgalandırmaktadır.
Türkiye
Cumhuriyeti devleti, kederde ve kıvançta bir ve birbirine gönül
bağıyla kenetlenmiş Türk Silahlı Kuvvetlerinin moral ve
motivasyonunu en üst düzeye çıkarmak ve vazifesini en iyi şekilde yerine
getirmesini temin etmek maksadıyla fedakâr milletimizin
sağladığı imkânlarla çalışmaktadır. Bu
kapsamda, Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin moral ve motivasyonunun
artırılması, görev şartlarının
iyileştirilmesi, mesleki gelişimini sağlayacak imkânların
sunulması, sosyal imkânların artırılması
maksadıyla yürütülen çalışmalar aralıksız devam
etmektedir.
Son
zamanlarda, Türk Silahlı Kuvvetlerinin personel sayısından yola
çıkarak Türk Silahlı Kuvvetlerinde emir komuta zafiyeti
bulunduğuna dair iddialar dile getirilmektedir. Türk Silahlı
Kuvvetleri dinamik ve kurumsal bir yapıya sahiptir. Bu kapsamda
ayrılan her personelin yerine hizmeti aksatmayacak şekilde gerekli
atama ve görevlendirmeler yapılmakta ve herhangi bir zafiyetin
oluşmasına fırsat verilmemektedir.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin kahraman ve fedakâr mensupları, en
kıdemsizlerinden en yüksek rütbeli generaline, amiraline kadar birlik ve
bütünlük içerisinde, Anayasamızın temel niteliklerine, hukuka ve
parlamenter demokratik sisteme bağlı kalarak ülkemize ve milletimize
yüksek bir moralle hizmet etmektedir. Türk milletinin en fazla güvendiği
kurumların başında Silahlı Kuvvetlerimiz gelir. Bu milletin
vicdanı yanılmaz. Millet kendisine hizmet etmeyen hiçbir bir kuruma
bu güvenoyunu vermez.
Son dönemlerde yine pilot istifalarının yüksekliğinden
bahsedildi biraz önce de. Genelde her dönemde 40a yakın pilot istifa
etmekteydi. O zaman mecburi hizmet süresi on yıldı, ancak
pilotların eğitimi de üzerine ekleniyordu, on beş
yıldı. Bilindiği gibi, biz mecburi hizmet süresini on beş
yıldan on yıla düşürdük. Dolayısıyla da bu yıl üç
dönem istifa kapsamına girdi. Daha önceden yılda 40-45 kişi
istifa ederken bu yıl 100e yakın. Yani geçmiş yıllarla
kıyaslarsak yine de bir düşüş var, o kadar bir fazla yok.
Bir hususu daha söylemek isterim: Bakın, 27 Mayıs 1960ta bir
darbe yapıldı. Bu darbede, önce o darbeyi yapanlar ordudaki komuta
kademesini etkisiz hâle getirdiler. Cumhurbaşkanı ve hükûmet üyeleri
tutuklandı. 235 general ve 3.500 civarında subay emekliye sevk
edildi. O zaman sesiniz çıktı mı? Veya
VELİ AĞBABA (Malatya) Ne zaman Sayın Bakan? 1960
yılında. Biz doğmadık o zaman Sayın Bakan!
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) Yok, tabii siz
doğmadınız, siz doğmadınız ama muhakkak ki
herkesin temsil ettiği bir akış vardır.
VELİ AĞBABA (Malatya) Şimdi de 500 tane asker içeride
Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) Bir, bir
milletin değerlerini temsil edenler, bir de dediği gibi
Yani genel
kural şu
VELİ AĞBABA (Malatya) Şimdi 1960tan daha fazla
Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) Doğrudur.
VELİ AĞBABA (Malatya) 500ün üzerinde asker cezaevinde.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) Bakın, önce şunu
söylemek lazım: Darbelerin gerçek mağduru milletin kendisidir.
Milletimiz bu nedenle, her darbeden sonra, iktidarın kime verildiğine
veya kime verilmek istendiğine, darbecilerin darbelerden sonra hangi
partilere girdiğine, milletvekili seçildiğine bakarak darbeyi ve
darbecileri çok iyi tahlil etmiş ve cuntayla iş birliği yapan
siyasetçilere bu ülkeyi yönetme yetkisini vermemiştir. Bunları hiçbir zaman da iktidara getirmemiştir. Zaten bu
iş birlikçiler yönetimde olsa darbe de yapılmazdı. Bu yolda
devam ederseniz ben de sizi kurtaramam. Şartlar tamam olduğunda
milletler için ihtilal meşru bir haktır. diyen, kendi halkına
güvenmeyen siyasetçiye ve onun ekiplerine de milletimiz hiçbir zaman
güvenmemiştir.
Milletimiz şuna emin olsun ki Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir
bakanı olarak öyle diyeyim onların dediği gibi-
haklarını hukukunu da savunmakla görevli bir bakan olarak
Türk
Silahlı Kuvvetleri gerçekten bir markadır
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Sayın Bakan
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Hem yurt içinde
öyledir, Muharrem Bey, hem yurt dışında öyledir. Yurt
dışına gittiğimizde, inanın, biz belki
düşünmüyoruz ama Bu bölgenin süper gücü
Süper gücü değil, biz
bölgesel güç diyoruz, onlar Bölgesel güç değil, küresel güç olmaya
yaklaştınız. diyorlar.
Silahlı Kuvvetlerimizi incitecek, yaralayacak, savunuyormuş
gibi gözüküp de hırpalayacak ibarelerden de kaçınmamız
lazım. Ortak değerimiz, ortak gururumuz bu cumhuriyetin gücüne güç
katan kurumlar. Dolayısıyla, hiçbir taraftan Silahlı Kuvvetleri
incitecek bir beyanın gelmemesi lazım. Eğer biz bu ülkede rahat
Bu coğrafya zor bir coğrafya. Bu coğrafyada tutunabilmenin
şartı güçlü bir silahlı kuvvetlere sahip olmaktan geçiyor. Bunun
için de el birliği gerekli. Ne Hükûmetin tek başına Silahlı
Kuvvetlere sahip çıkması lazım ne de muhalefet partisinin. Türk
milletinin bütün birimlerinin bu kuruma sahip çıkması lazım.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Sayın Bakan, sahip
çıkın! Dördüncü yargı paketine niye koymuyorsunuz uzun
tutukluluk sürelerini?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) - Hiç
şüpheniz olmasın, eğer Türkiye bugün geçmiş yıllardan
çok daha güçlüyse, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerek yurt
dışında vermiş olduğu hizmetlerle gerekse yurt içinde
vermiş olduğu hizmetlerle yine milletimizin en büyük itimadına
sahipse bunda hiç şüpheniz olmasın ki görevini layıkıyla
yapıyor, moral ve motivasyonu yerindedir diyorum.
Ben yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum, iyi günler
diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Bakan, bu kadar uzun süren
tutukluluğa niye itiraz etmiyorsunuz?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
Sisteme giren arkadaşlarımıza sırasıyla söz
vereceğim.
Sayın Ağbaba
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın, 12/3/1995 tarihinde İstanbul Gazi
Mahallesinde yaşanan olaylara ve sorumlularının hâlâ
cezalandırılamadığına ilişkin
açıklaması
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, teşekkür
ederim.
12 Mart 1995 günü Alevi yurttaşların çoğunlukla
yaşadığı İstanbul Gazi Mahallesindeki üç kahvehane ve
bir iş yeri kimliği belirsiz kişilerce otomatik silahlarla
taranmıştır. Sonra dört gün boyunca Gazi Mahallesinde ve
Ümraniyede yaşanan provokasyonlarda 22 insan öldürülmüş, 155
kişi yaralanmıştır. Gazi Mahallesini âdeta savaş
alanına döndüren bu olaylarda polis, olayları protesto eden binlerce
kişinin üzerine nişan alarak ateş açmış,
silahsız, sivil insanlar polis kurşunlarıyla öldürülmüş,
cemevinde cenazesini almak için bekleyen insanların üzerine dahi
panzerlerle dahi ateş açılmış, sokağa çıkma
yasağı başlatılmış, bölgeye askerî birlikler sevk
edilmiş, sadece 2 polis memuruna sembolik ceza verilmiştir. On sekiz
yıl geçmesine rağmen olayın perde arkasındakiler
açığa çıkarılamamış ve hâlâ olayın asıl
sorumluları cezalandırılamamıştır. Dört gün
boyunca yaşanan tüm bu vahşet
ve katliam...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ağbaba.
Sayın Halaman? Yok.
Sayın Demiröz
2.- Bursa Milletvekili
İlhan Demirözün, Uludağda şu ana kadar yetkili bir kamu idaresi tespit
edilmediğine ve Uludağın yetkilisinin kim olduğunu
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Veysel Eroğl u geçen hafta Bursa ziyaretinde
Uludağ ile projeleri olduğu ve yargı süreci nedeniyle meslek
odalarından yakındığını ifade etti. Sayın
Bakanın meslek odalarından ve hukuk sürecinden yakınmaya
hakkı yoktur. Zira, Uludağda şu ana kadar yetkili bir kamu
idaresi tespit edilmemiştir.
Sorum şu: Uludağın yetkilisi kim? Bursa Büyükşehir
Belediyesi mi, Orman ve Su İşleri Bakanlığı mı,
Turizm Bakanlığı mı, Bursa Valiliği mi?
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Demiröz.
Sayın Kaplan
3.- Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplanın, 13/3/1992de Erzincanda meydana gelen deprem sonucu
yaşamını yitiren vatandaşları saygıyla
andığına, binaların yapımında kullanılan
çimento ve betonun uygunluğuyla ilgili şikâyetler olduğuna ve bu
konuda duyarlı olunması gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
13 Mart 1992de Erzincanda 6,8 şiddetinde yaşanan deprem
sonucu 653 vatandaşımız yaşamını yitirdi.
Saygıyla anıyorum.
Asıl üzücü olan, tarihsel süreçte de Erzincan 37 kez büyük deprem
yaşamış olmasına rağmen, hatta 1939da âdeta haritadan
silinmiş olmasına rağmen şu anda yapılan binalarda
kullanılan çimento ve beton santrallerinin kâr uğruna hâlâ uygunluk
taşımadığı noktasında şikâyetler
almaktayız. Yetkilileri uyarıyor, bu konuda daha duyarlı olmaya
çağırıyorum.
Saygılarımla.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Doğru
4.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, 14 Mart Tıp Bayramına ilişkin
açıklaması
REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
14 Mart Tıp Bayramıyla ilgili söz almış
bulunuyorum.
Tüm zor şartlara rağmen büyük bir sorumluluk ve
fedakârlıkla sağlık hizmeti veren doktor, yardımcı
personel ve bütün sağlık çalışanlarının 14 Mart
Tıp Bayramını kutluyor, önümüzdeki yıllarda hepsine
sağlıklı, mutlu, huzurlu, özlük haklarının
iyileştiği, emeklilik haklarının yeterli verildiği,
şiddetten uzak çalışma ortamlarının
sağlandığı günler geçirmelerini temenni ediyorum.
Hekimler ve sağlık çalışanları büyük bir
özveriyle çalışırlar. Hekimlik fedakârlık ister,
fedakârlığın da sınırı yoktur.
Bütün hekimlerimizi Türkiye Büyük Millet Meclisinden saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Doğru.
Sayın Genç
5.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
bakanların, sormuş olduğu sorulara doğru cevaplar
vermediklerine ilişkin açıklaması
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, dün burada 4 tane soruma cevap verildi,
hiçbirisine doğru cevap verilmedi. Bu AKPli bakanlarda hiç mi Allah
korkusu yok? Milletin karşısına çıkıp da hep yalan
söylemenin bunlara bir bedeli yok mudur?
Ben diyorum ki: İstanbul Belediye Başkanı Kadir
Topbaş hakkında imar yolsuzluğu dolayısıyla verilen
meni muhakeme kararları Danıştay tarafından
bozulmuştur, bu dava nedir? Diyor ki: Efendim, mahkemeden
öğrenebilirsiniz. Hâlbuki bu davaların bir kısmı
savcı tarafından gizleniyor.
Ayrıca da Zekeriya Karamanın oğluyla Tayyip
Erdoğanın oğlu bacanaklar. Bunlar İstanbul Belediyesinden
meslek edindirme kurslarından dolayı çok büyük ihaleler
alıyorlar ve bu ihalelerin miktarı katrilyon seviyesindedir. Diyorum
ki: Hangisinden ne kadar para aldınız? Cevap vermiyor. Yani böyle bir
şey olur mu, o zaman sorularımıza cevap vermesinler. Yani
ağzıma geleni söylemek de istemiyorum ama yani burada bir sorumluluk
var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Tunceli) Bir hükûmet varsa şerefli ve namuslu olarak
karşımıza çıksın, sorularımıza cevap versin.
BAŞKAN Sayın Tamer
6.- Kayseri Milletvekili İsmail Tamerin, 14 Mart
Tıp Bayramına ilişkin açıklaması
İSMAİL TAMER (Kayseri) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, yarın 14 Mart
Tıp Bayramı. 14 Mart, 1827de Tıbhane-i Amire ve Cerrahane-i
Amire adlı tıp okullarının modern hâle geçmesiyle
Tıp Bayramı olarak kutlanmaya başladı. Ayrıca,
Sağlık Haftası olarak da kutluyoruz.
Kutsal mesleğimizi gecesini gündüzüne katarak cansiparane,
fedakârca icra eden, başta doktorlarımız olmak üzere, tüm
sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp
Bayramını kutluyorum. Ayrıca, Meclisteki doktor
arkadaşların da tıp bayramlarını kutluyorum.
Sağlık çalışanlarımızın bizler için
çok önemli olduğunun altını çiziyor, herkese, tüm
sağlık çalışanlarına saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Sarıbaş
7.- Çanakkale Milletvekili Ali
Sarıbaşın, Çanakkale ve ilçelerinde bulunan hastanelerde hangi
dallarda uzman doktor eksiği bulunduğunu ve uzman doktor
eksikliğini giderecek bir girişimin olup olmayacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sizin aracılığınızla Sağlık Bakanımıza
sormak istiyorum. Türkiyenin batısı olmasına rağmen,
hastanelerimizde 11 adet katılım payı da halkımızdan
alınması rağmen, Çanakkale ve ilçelerinde yaşayan vatandaşlarımız,
devlet hastanelerinin çoğunda uzman doktor bulamadıkları için
başka şehirlere gitmek zorunda kaldıkları, hem maddi hem de
manevi yönden sıkıntılar da taşıdıkları, bu
durumun da sağlıklarını olumsuz yönde etkilediği
yönünde etrafımıza, bana ve tüm ilgililere telefon ve faksla şikâyetler ve taleplerde
bulunmaktadırlar. Buna göre, vatandaşlarımızın dile
getirdiği şikâyet ve talepler doğru mudur? Doğruysa, uzman
doktor eksikliğinin sebebi nedir? Çanakkale ve ilçelerinde bulunan
Bakanlığınıza bağlı hastanelerde hangi dallarda uzman
eksikliği vardır? Uzman eksikliğinin hastanelere göre dökümünü
yapar mısınız? Uzman doktor eksikliğini gidererek
vatandaşlarımızın ızdırabını sona
erdirecek girişiminiz olacak mıdır? Bu sıkıntı ne
zaman giderilecektir?
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Karaahmetoğlu
8.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlunun, 14
Mart Tıp Bayramını kutladığına ve Giresunda 8
Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinlikleri sırasında
İstiklal Marşının ses düzeni kurularak
okunmasının emniyet görevlileri tarafından engellendiğine
ilişkin açıklaması
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) Sayın Başkan,
bugünden 14 Mart Tıp Bayramını kutluyorum. Giresunda 8 Mart
Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinlikleri sırasında İstiklal
Marşının ses düzeni kurularak okunması emniyet görevlileri
tarafından engellenmiştir. Ulusumuzun bağımsızlığını,
antiemperyalist bilincimizi ifade eden marşımızın
kadınlarımız tarafından layıkıyla
okunmasından neden rahatsızlık duyulduğunu anlamakta güçlük
çekmekteyiz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Dağoğlu
9.- İstanbul Milletvekili Türkan
Dağoğlunun, 14 Mart Tıp Bayramına ilişkin
açıklaması
TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Tıp Bayramı nedeniyle söz
almış bulunuyorum.
Güçlü, sağlıklı ve müreffeh bir geleceğin en önemli
ön koşullarından biri, sağlık hizmetlerinin kalitesi ve
sağlık alanında erişilen gelişmişlik düzeyi
aynı zamanda bir ülkenin çağdaşlık ölçütlerinin
başında gelmektedir.
Türkiyede son on yıldır sağlık politikalarında
ciddi bir değişim ve dönüşüm yaşanmakta, insan odaklı,
önleyici sağlık hizmetlerini temel alan bir sistem
içselleştirilmektedir. Bu sayededir ki ülkemiz birçok gelişmiş
ülkeyle sağlık alanındaki girişimlerde
yarışmakta, hatta birçok alanda da başarılı modeller
ortaya koymaktadır. Şüphesiz ki fedakârca çalışan tıp
hekimlerinin buradaki rolleri çok büyüktür.
Bu duygu ve düşüncelerle, tıp kökenli bir AK PARTİ
milletvekili olarak, kutsal bir meslek olan hekimlik mesleğini icra eden
bütün meslektaşlarımın 14 Mart Tıp Bayramını tüm
kalbî duygularımla kutluyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Işık
10.- Erzincan Milletvekili Muharrem
Işıkın, 13/3/1992de Erzincanda meydana gelen deprem sonucu
yaşamını yitiren vatandaşları saygıyla
andığına ve 14 Mart Tıp Bayramını kutladığına
ilişkin açıklaması
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Başkanım, 1992 Erzincan depreminin üzerinden yirmi
bir yıl geçti; üzüntüyle, saygıyla anıyoruz. Depremde
hayatlarını kaybeden hemşehrilerime tekrar Allahtan rahmet
diliyorum. İnşallah bir daha böyle acılar yaşamayız.
İkinci olarak da, yarın 14 Mart Tıp Bayramı. Bir
hekim olarak hekimlerin ve sağlık çalışanlarının
ne zorlukta olduklarını biliyoruz. Umarım, bundan sonra bir daha
öyle bir şeyle karşılaşmadan gerçekten bayram olarak
kutlarlar.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Ünüvar
11.- Adana Milletvekili Necdet Ünüvarın, 14 Mart
Tıp Bayramına ilişkin açıklaması
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Değerli arkadaşlar, yarın 14 Mart Tıp Bayramı.
Yurdumuzun dört bir yanında fedakârca çalışan, başta
doktorlarımız olmak üzere tüm sağlık
çalışanlarının Tıp Bayramını kutluyorum.
Türkiye son on yılda sağlıkta çağ
atlamıştır. Türk insanı sağlıkta her şeyin
en iyisine layıktır. Sağlık bir ekip hizmetidir: Ekibin
lideri hekimdir ama her alandaki veya her pozisyondaki sağlık
çalışanı da başarıda pay sahibidir.
14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle bütün tıp
mensuplarını kutluyor, emekli olanlara sağlıklı
ömürler diliyorum. Başta Çanakkalede şehit olan tıbbiyeliler
olmak üzere, vefat edenlere de Cenab-ı Haktan rahmet diliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler ederim.
Sayın Canikli, söz istiyorsunuz.
12.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, 14 Mart
Tıp Bayramını kutladığına ve yolsuzluk
yapıldığına dair elinde bilgi ve belge olanların,
başta savcılıklar olmak üzere gerekli mercilere
başvurması gerektiğine ilişkin açıklaması
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Ben de bütün sağlık çalışanlarının 14 Mart
Tıp Bayramını tebrik ediyorum, çalışmalarında
başarılar diliyorum.
Değerli arkadaşlar, eğer herhangi bir kişinin elinde
herhangi bir konuda yolsuzluk yapıldığına dair bir bilgi,
belge varsa ortaya koyar, gerekli mercilere, başta savcılık
olmak üzere başvurur. Böyle bir durumda yapılması gereken
hareket budur. Eğer bir belge, bilgi, tespit, hiçbir şey yok
Efendim, orada yolsuzluk var mı? gibi bir yaklaşımla ne soru
sorulabilir ne de bir iddia ortaya atılabilir. Bu doğru bir
mantık değil, bu yanlış bir mantıktır, son derece
yanlış bir mantıktır. O zaman herkes herkese sorsun,
herkes, herkes için bir şey söylesin, böyle bir şey olabilir mi? Ha,
varsa bir deliliniz, gerçekten varsa elinizde kuşkuyu gerektirecek bir
belgeniz, o zaman çıkar konuşursunuz, ortaya koyarsınız,
her şeyi söyleyebilirsiniz bu belge, bilgi çerçevesinde elbette ve
ayrıca cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda
bulunursunuz. Aksi hâlde bütün bu iddialar içi boş iddialardır,
anlamsız iddialardır. Bunu bu şekilde değerlendirmek
lazım.
Teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN Teşekkürler.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sataşmadan söz istiyorum efendim.
BAŞKAN - Sayın Şandıra söz vereceğim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Peki.
13.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, MHP Grubu adına 14 Mart Tıp Bayramına
ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, teşekkür
ederim.
Biz de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak 14 Mart Tıp
Bayramını, tüm sağlık çalışanlarının,
doktorlarımızın bu bayramını yürekten kutluyoruz.
Biliyoruz ki doktorlarımızın çok sorunları var,
sağlık çalışanlarımızın birçok sorunu var.
Bu sorunların çözümü konusunda on yıldır devam eden AKP
iktidarının aldığı tedbirler yeterli değil. Hâlâ
doktorlarımızın, insanlarımızı
sağlığa kavuşturmak için gayret sarf eden
doktorlarımızın birçok sorunları var. Bu sorunların
çözümü için Hükûmetten, devletten gereken gayreti göstermesini, Meclisimiz
gerekiyorsa da ortak bir çalışmayla bir hukuk
çıkartmasını talep ediyor, doktorlarımızın
Tıp Bayramını Milliyetçi Hareket Partisi adına yürekten
kutluyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Şandır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, biraz önce Canikli beni
kastederek Elinde bilgi, belge yok. diyerek
RECEP ÖZEL (Isparta) İsim vermedi.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, benim soruma şey
Müsaade
ederseniz
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Kimseyi kastetmedim ben, ne
alakası var ya. Genel bir konuşma yaptım, görüşlerimi
paylaşıyorum canım.
BAŞKAN Bir saniye
KAMER GENÇ (Tunceli) Şimdi, Sayın Başkanım,
bakın, ben soru soruyorum: İstanbul Belediye Başkanı Kadir
Topbaş hakkında yüze yakın imar yolsuzluğuyla ilgili ve
4734 sayılı Kamu İhale Kanununa aykırı ihale
yaptığına dair soruşturma izni istenmiş, bu
soruşturma izni İçişleri Bakanlığı
tarafından reddedilmiş, bunun üzerine Danıştay 1. Dairesine
dava açılmış, Danıştay 1. Dairesi bu kararları
kaldırmış. Ben soruyorum şimdi, diyorum ki: Bu
davaların sonucu ne oldu? Benim gıyaben aldığım habere
göre de bazı savcılar bu dosyaları saklıyor,
bırakıyor. Ben soruyorum, Bakan burada cevap veriyor, diyor ki:
Efendim, gidin mahkemelerde öğrenin.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bunun Hükûmetimizle ne
alakası var? Yargının yaptığı bir işlemle
Hükûmetin ne alakası var Sayın Başkan?
KAMER GENÇ (Tunceli) İkincisi: İstanbul Belediyesi meslek
edindirme kursları diye bir kurs açıyor ve bu kursları
baştan beri yani 2003-2004ten itibaren Beyaz Holding diye bir
şirkete veriyor ve o şirketin zaman zaman yan kuruluşları
çıkıyor. Bunların ortaklarından birisi de Zekeriya Karaman.
Zekeriya Karaman ile Tayyip Erdoğanın oğlu bacanaklar.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sayın
Başkan, usülsüz ihale vermişse, gitsin
KAMER GENÇ (Tunceli) - Burada verilen ihalelerden alınan
para İstanbul Belediyesinde katrilyon seviyesinde. Diyorum ki, hangi sene,
hangi ihaleyle, hangi şirkete bu ihaleleri verdiniz? Dün burada cevap veriyor,
hiçbir şey söylemiyor. Yani böyle bir şey olmaz ki Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Genç, haklısınız,
söyledikleriniz zata geçti. Yalnız Sayın Canikli isim vermedi.
Genelde dedi. Böyle iddialar olursa ispatlanmalıdır. dedi. Bunda
sizinle ilgili bir şey yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) Nasıl ispatlayacağız
Sayın Başkan?
BAŞKAN Hayır, haklısınız da şu
anda bunu halledeceğimiz yer burası değil Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Yani söylesin Canikli, nasıl
ispatlayacağız? Savcı dosyayı saklıyor.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Bunun Hükûmetimizle
ne alakası var?
BAŞKAN Söyledikleriniz zapta geçti.
Teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Canikli bize akıl versin, nasıl
ispatlayacağımıza dair bize akıl versin. Savcılar
dosyaları saklıyor.
BAŞKAN Sayın Genç, rica edeyim
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Savcı
saklıyorsa bizimle ne alakası var?
KAMER GENÇ (Tunceli) Gel beraber gidelim Canikli, gel beraber
gidelim İstanbul Belediyesine.
BAŞKAN Sayın Genç, rica edeyim
RECEP ÖZEL (Isparta) Düzeni bozuyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) Gel beraber inceleyelim İstanbul
Belediyesinde
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Savcı
saklıyorsa bizimle ne alakası var?
KAMER GENÇ (Tunceli) Anladım da
Hem savcıya hem de
İstanbul Belediyesine
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ben gidersem, bana
verecekse gidelim ama yani
KAMER GENÇ (Tunceli) Tamam, gidelim beraber.
BAŞKAN Efendim, lütfen
Sayın Baluken, söz isteğiniz vardı galiba. (AK
PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Evet.
BAŞKAN - Lütfen yerinize, lütfen
Zapta geçti.
Buyurun Sayın Baluken.
14.- Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, 14 Mart
Tıp Bayramını ve tüm halkların Nevroz Bayramını
kutladığına,
on sekiz yıl önce Gazi Mahallesinde,
dokuz yıl önce Kamışlıda ve yirmi beş yıl önce
Halepçede yaşanan katliamları lanetlediğine ilişkin
açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Ben de 14 Mart vesilesiyle bütün sağlık emekçilerinin
ve hekimlerin Tıp Bayramını kutluyorum. Özellikle, Türkiyedeki
zorlu koşullar içerisinde fedakârca yirmi dört saat boyunca
çalışan sağlık camiasının değerli
mensuplarına Meclis olarak bizler çok önemli yasal bazı düzenlemeler
kazandırmalıyız diye düşünüyorum.
Yürürlükte olan Sağlıkta Dönüşüm Projesinin
sağlık emekçilerinin yaşamış olduğu
sorunların ana kaynağı olduğunu düşünüyoruz.
Yarın Barış ve Demokrasi Partisi olarak biz bu sağlık
politikalarıyla ilgili bir grup önerisi de indireceğiz. Meclisten bu
konuda bir duyarlılık beklentimizi tekrar etmek istiyorum.
Diğer taraftan, 21 Mart Nevroz Bayramı biliyorsunuz.
Başta Türk ve Kürt halkları olmak üzere Orta Doğudaki ve
Kafkasyadaki bütün halkların Nevrozunu şimdiden kutluyoruz. Bu Nevrozun barışa, özgürlüğe, kardeşliğe
vesile olmasını temenni ediyoruz.
Dün, 12 Mart itibarıyla on sekiz
yıl önce Gazi Mahallesinde yaşanan, dokuz yıl önce
Kamışlıda yaşanan ve yirmi beş yıl önce
Halepçede yaşanan katliamları buradan lanetliyoruz.
Biraz sonra, parti grubumuzun önerisi
üzerine, bütün Meclisin özellikle Gazi olaylarından yola çıkarak bu
katliamları lanetleyecek şekilde bir araştırma komisyonu
kurmasının gerektiğine inanıyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Baluken.
Sayın milletvekilleri, gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane ve 21 milletvekilinin, ana dilde eğitim
yasağının çocukların zekâ gelişimi, derslerdeki ve
sınavlardaki başarısı, anlama yeteneği, iletişim
kurma yeteneği ve zihinsel dünyaları üzerinde
yarattığı olumsuz etkilerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/538)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na
Açık bir hak ihlali olan anadilde eğitim
yasağının, çocukların zekâ gelişimi, derslerdeki ve
sınavlardaki başarısı, anlama yeteneği, iletişim
kurma yeteneği, zihinsel dünyaları üzerinde yarattığı
olumsuz etkilerin bütün boyutları ile araştırılarak,
alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98'inci,
İç Tüzükün 104üncü ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılması için gereğini arz ve teklif
ederiz
1) Mülkiye Birtane (Kars)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Hasip Kaplan (Şırnak)
4) Sırrı Sakık (Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Halil Aksoy (Ağrı)
7) Ayla Akat (Batman)
8) İdris Baluken (Bingöl)
9) Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
10) Emine Ayna (Diyarbakır)
11) Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
12) Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
13) Adil Kurt (Hakkâri)
14) Altan Tan (Diyarbakır)
15) Esat Canan (Hakkâri)
16) Sebahat Tuncel (İstanbul)
17) Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
18) Erol Dora (Mardin)
19) Demir Çelik (Muş)
20) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
21) Nazmi Gür (Van)
22) Özdal Üçer (Van)
Gerekçe:
Türkiye'nin gerçek bir demokrasiye geçiş süreci hiç kuşkusuz
demokratik bir anayasanın oluşturulması ile
başlayacaktır. Yeni anayasanın en önemli konularından
birini ise anadilde eğitim hakkı oluşturmaktadır. Evrensel
bir hak olan anadilde eğitim hakkını engelleyen Anayasa'nın
42nci maddesi, Kürt sorununun ve bu sorundan kaynaklanan
çatışmalı ortamın da en temel unsurunu
oluşturmaktadır. Bu madde, Türkiye'de yaşayan bütün
azınlıkları Türk, dillerini de yok saymaktadır. Bugün
sadece demokratik ülkelerde değil, en geri kalmış ülkelerde bile
nüfusu 2 binin altında bulunan etnik grupların dâhil kendi dillerinde
eğitim görme hakkı anayasal güvenceye alınmıştır.
Kanada'da hem İngilizce hem Fransızca resmî dildir. Filipinler'de
Filipince hem resmî dil hem de devlet dilidir ve İngilizce ise resmî
dildir. Irak'ta Arapça, Kürtçe resmî; Türkçe ve Süryanice bölgesel dillerdir.
Türkiye'deki uygulamalar ise bu ülkelerden farklı olup ana dilde
eğitim hakkının tanınıp tanınmayacağı
fiilen Genelkurmay Başkanının iznine tabi
kılınmıştır. Siyasi iktidar altı bin
yıllık geçmişi bulunan Kürt dili üzerinde, bilgiden yoksun,
sığ tartışmalar başlatarak yeni anayasa
çalışmalarının sürdüğü böylesi bir süreçte bu hakka
şimdiden ipotek koymaktadır. Kürtler, Türkler gibi kurucu unsur
sayıldığı hâlde, Türklerle aynı haklara sahip
değildir. Nüfusu 20 milyonu aşan Kürtlere, değil ana dilde
eğitim görme hakkı, ana dili serbestçe kullanma hakkı bile
tanınmış değildir. Okullarda Kürtçe konuşmak
yasaktır. Ana dilde eğitim talep etmek suç kapsamında görülerek
yüzlerce vatandaş bu taleplerinden dolayı örgüt üyesi sayılarak
tutuklanmış, onlarca öğrenci bu yüzden okuldan
uzaklaştırılmıştır.
Kişi ile ana dili arasındaki duygusal ilişki, yaşam
boyu sürecek kadar derin bağlarla örülmektedir. Çocuk okul
çağına gelinceye kadar ana dilinin temel kurallarını
öğrenir ve bu çerçevede dil yeteneği kazanır. Edindiği
sözcüklerle düşünür, dış dünya ile
bağlantısını bu sözcüklerle kurar. Yani gelişimi ve
iletişimi, anlaşması, anlaşılması bu zihinsel
süreç ve de buna aracılık eden dil ile ortaya dökülür. Okula
başladığında, ana dili dışında farklı
bir dile dayalı eğitim çocuğun gelişimini alt üst ederek
bocalamasına, çevreye küsmesine, kendini önemsemeyip kendinden
kaçmasına ve dolayısıyla başarısız olmasına
neden olur.
Ana dilde eğitimin önemi sadece eğitim bilimcileri
tarafından ortaya konulmakla da kalmaz, dünyaca genel kabul görmüş
temel bir insan hakkı olarak kayıtlara geçirilmiştir. Hükûmet,
dünyadaki uluslar, azınlıklar ve özellikle, Türk azınlıklar
için ana dilde eğitim hakkının en hararetli savunucusu
kesilirken Türkiye'deki Kürtlere bu hakkı
tanımamak/kullandırmamak için aynı derecede karşı bir
tutum içine girmektedir. Türkiye'nin onaylamış olduğu İnsan
Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi ve ek protokolleri, Çocuk Hakları Sözleşmesi,
Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi, Ekonomik,
Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi gibi en temel
belgeler uyarınca ana dil hakkını tanıması ve
uygulamaya geçirmesi gerekmektedir. Çünkü ana dilde eğitim, çocuğun
sağlıklı gelişimi açısından vazgeçilmez bir öneme
sahiptir.
Hint-Avrupa dil ailesinin İrani kolunun kuzeybatı İrani
grubuna giren Kürtçe (Kurdî), Kurmancî başta olmak üzere Soranı,
Goranî, Hewremanî ve Kirmanckî ( Zazakî / Dimilkî) lehçelerine sahiptir.
Kürtçe, Türkiye, Suriye, İran, Irak ve dünyanın birçok yerinde 50
milyondan fazla insanın ana dili, dünyanın en zengin ve en eski
dilidir.
Hiç şüphesiz demokratik, özgürlükçü bir anayasa, ana dilde
eğitim yasağının kaldırılarak, Kürtçenin resmî
dil olması dâhil, hayatın her alanında serbestçe
kullanılması ve her düzeyde Kürtçe eğitim ve öğretimin
güvence altına alınması ile gerçekleşecektir.
Kürtçe üzerindeki baskıların kaldırılarak, devletin
bu alandaki yükümlülüğünü yerine getirmesi doğrultusunda, asimilasyon
politikalarına son vererek devlet okullarında ana dilde eğitimin
önünü açacak düzenlemeler yapılmalıdır.
2.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu ve 21 milletvekilinin, ana dil
yasaklarının, retçi ve tekçi politikaların yol
açtığı olumsuz sonuçların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/539)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ana dil yasaklarının, ret ve tekçi politikaların yol
açtığı olumsuz sonuçların araştırılması
ve çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla, Anayasanın
98inci, TBMM İçtüzüğümüzün 104 ve 105inci maddeleri gereğince
araştırma komisyonu kurularak sorunun
araştırılmasını arz ve talep ederim.
1) Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Hasip Kaplan (Şırnak)
4) Sırrı Sakık (Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Halil Aksoy (Ağrı)
7) Ayla Akat (Batman)
8) İdris Baluken (Bingöl)
9) Emine Ayna (Diyarbakır)
10) Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
11) Altan Tan (Diyarbakır)
12) Adil Kurt (Hakkâri)
13) Esat Canan (Hakkâri)
14) Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
15) Sebahat Tuncel (İstanbul)
16) Mülkiye Birtane (Kars)
17) Erol Dora (Mardin)
18) Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
19) Demir Çelik (Muş)
20) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
21) Nazmi Gür (Van)
22) Özdal Üçer (Van)
Gerekçe:
21 Şubat, 2000 yılından bu yana Birleşmiş
Milletler tarafından Uluslararası Ana Dil Günü ilan edilmiştir.
Böylesi bir günün anlamı, dili yasaklanan halklar için çok büyük önem arz
etmektedir. Bu anlamda Birleşmiş Milletler tarafından çok
dillilik ve kültürlülüğü desteklemek, dilleri korumak, kollamak önemli bir
katkı sunma anlamına gelmektedir.
Bugün dünyada yapılan araştırmalara göre 5750 dil
konuşuluyordu, ancak günümüzde 2750 dil hâlâ varlığını
korumaktadır. Türkiyede buna benzer diller yaşamını
yitirmektedir. Tahmini daha önce 30'a yakın dil ve lehçe ülkemizde
kullanılmaktaydı. Bunların 15'i artık çok
sınırlı kullanılmakta, birkaç dil ise eriyip yok
olmuştur.
Konuşulan dillerin gelişmesini sağlamak için mutlak o
dilde eğitim yaparak ticarette, alım satımda kullanmak gerekir.
Şartlar ne olursa olsun günlük yaşamda o dillerin nefes alması
gerekir. Bu amaçla Türkiyede konuşulan dillerin gelişip
korunması için kültürel zenginliğimizin devamının çok
önemli olduğu aşikârdır.
Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan canlı
bir vasıtadır. Dil, insanlar arasında duyguyu düşünceyi
arzuları derli toplu anlatan bir mekanizmadır. Dil, düşünceyi özgürce
ifade etme, aktarma, anlatma, önermelerle bağlantı kurma
aracıdır. Aynı zamanda soyut kavramların özümsenmesi,
yazı aracı ile gelecek nesillere aktarma ve iletişim
kurmanın köprüsüdür.
Her kesimin, her topluluğun mutlak bir ana dili vardır. Bu
açıdan 21 Şubat günü UNESCO tarafından çok kültürlülüğü,
çok dilliliği korumak, bazı fonlarla destek olmak, geliştirmek,
katkı sağlamak amacıyla ilan edilmiştir.
Tabii ki hiçbir şey kendiliğinden gelişemez.
Bangladeş halkının Pakistan sömürgeciliğine karşı
vermiş olduğu mücadele sonucu insanlığın bilincine
kazınmış olduğu bu eylemi anmak için 21 Şubat Dünya
Ana Dil Günü olarak UNESCO tarafından kabul edilmiştir.
Herkes önce ana dili ile anlayabiliyor, kavrayabiliyor. Çünkü
çocuğun daha anne karnında iken annesinin sesine karşı
duyarlılık kazandığı, yapılan bilimsel
araştırmalar bu olguyu doğrulamıştır.
Doğduğu andan itibaren annesinin sesini, kokusunu diğer
kişilerden ayırabiliyor.
Dolayısıyla çocuk, ilk adlandırma, tanıma,
algılama, değerlendirme süreci içerisinde çözme ve ilgi duymayı
kuşkusuz ana dili ile gerçekleştiriyor. Ana dili zihinsel süreçlerin
şekillenmesinde, algılanmasında, yargılamasında, ölçme
ve değerlendirmesinde büyük bir rol oynar. Çocuk anne, baba ve
kardeşlerini tanımaya başlar ve süreç içerisinde çevreden
etkilenir. Okul başladığında aile, sokak, okul üçgeninde
karşılaştığı nesnelere karşı çözümleme
yapar. Anne karnında yaşamaya, tutunmaya
başladığı an ile okul çağına geldiğinde ise
ana dili dışında yabancı bir dille eğitimin
dayatılması zihninde karışıklıklar yaratır.
Çocuğun davranışlarında, hareketlerinde, gelişiminde,
konuşmasında, yaklaşımlarında değişiklikler
görülür. Süreç içerisinde anlam vermeye çalışır.
Çocuğun kazanmış olduğu deneyimler bilgilerle
çelişmeye başlıyor. Çocuk kendi kültürünü, kazanmış
olduğu bilgi ve beceriyi reddetmek zorunda kalıyor. Zaman içinde
yeniden öğrenme çabası aktif katılımı engellemiş
olur. Bu, eğitim öğretim üzerinde negatif etkiler yaratıyor.
Toplumsal varlık olan insanın ilişki kurduğu ana
kanalın kapatılması bazen kapanmayan yaralara neden olabilir. Bu
noktada ulus devlet yaratma anlayışı nedeni ile baskı,
yasaklar, asimilasyonla birçok insan toplulukları ana dillerinden
uzaklaştırılmıştır. Bunun nedeni, ceberut ulus
devlet anlayışı sonucu ana dil üzerindeki kırılmalar
derinleştirilmiştir. Dünyanın birçok ülkesinde, Avrupada dil ve
kültür bileşenlerinden oluşan devletler bu
farklılıkları zenginlik olarak kabul ederler. Farklı
dillerin ve kültürlerin yaşanması ve gelişmesi için eğitim
şarttır.
Bu amaçla ana dil yasaklarının, ret ve tekçi
politikaların yol açtığı olumsuz sonuçların
araştırılması ve çözüm yollarının belirlenmesi
amacı ile bir Meclis araştırması açılması
elzemdir.
3.- İstanbul Milletvekili Aydın
Ağan Ayaydın ve 23 milletvekilinin, İstanbul ili Sultangazi
ilçesindeki taş ocaklarının faaliyetlerinin çevre ve halk
sağlığı açısından ortaya
çıkardığı sonuçların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/540)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Dünyanın en güzel kentlerinden biri olan İstanbul, maalesef
son yıllardaki uygulamalar sonucunda ciddi tahribatlara
uğramaktadır. İstanbul'un eşsiz çehresi çevreye
duyarsız pek çok karar ve faaliyetten ötürü hızla istenmeyen
şekilde değişmekte, çevre kirliliğinin yanı sıra
insan sağlığı hiçe sayılmaktadır.
İstanbul ili Sultangazi ilçesi hudutları dâhilinde yer alan ve
15 izin ruhsatı ile işletilmekte olan taş ocakları
nedeniyle yeşil doku tamamen yok olduğu gibi, halkın
sağlığı da ciddi bir tehdit altındadır.
Daha önce şehir dışında sayılan ve
açıldıkları tarih itibarıyla etrafında yerleşim
bulunmayan Sultangazi taş ocakları bugün için şehir merkezinin
tam ortasında kalmaktadır. Üstelik etrafı konutlarla kaplı
bu taş ocaklarının yanı başında küçük
çocukların eğitim gördüğü okul binası da
bulunmaktadır.
Taş ocaklarındaki teknolojinin de eski olması
sağlık problemlerini beraberinde getirmektedir. Ne yazık ki,
taş ocaklarının faaliyetleri sonucunda İstanbul'u kaplayan
toz bulutu nedeniyle öncelikle Sultangazi'deki yurttaşlar olmak üzere,
İstanbul'da yaşayan tüm yurttaşların
sağlığı ciddi anlamda olumsuz etkilenmektedir.
Bunun içindir ki, Sultangazi ilçesinde bulunan taş
ocaklarının faaliyetleri için vakit kaybedilmeden gerekli önlem ve
kararların alınması önem arz etmektedir.
Ayrıca, Sultangazi taş ocaklarının Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı
Maden İşleri Genel
Müdürlüğünce yeterince denetiminin yapılıp
yapılmadığı,
yapılıyor ise halk
sağlığını tehdit ettiğine dair bir bulguya
rastlanıp rastlanılmadığının bilinmesine ihtiyaç
bulunmaktadır.
Bu çerçevede, İstanbul ili Sultangazi ilçesindeki taş
ocaklarının faaliyetlerinin çevre ve halk sağlığı
açısından ortaya çıkardığı sonuçların
incelenerek alınması gereken karar ve önlemlerin tespiti amacıyla
Anayasanın 98inci; TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri
uyarınca Meclis araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz.
1) Aydın Ağan Ayaydın (İstanbul)
2) Ercan Cengiz (İstanbul)
3) Aykut Erdoğdu (İstanbul)
4) Rahmi Aşkın Türeli (İzmir)
5) Sedef Küçük (İstanbul)
6) Ayşe Eser Danışoğlu (İstanbul)
7) Mahmut Tanal (İstanbul)
8) Kazım Kurt (Eskişehir)
9) Nurettin Demir (Muğla)
10) Veli Ağbaba (Malatya)
11) İlhan Demiröz (Bursa)
12) Ali Haydar Öner (Isparta)
13) Ramis Topal (Amasya)
14) Erdal Aksünger (İzmir)
15) İlhan Cihaner (Denizli)
16) Özgür Özel (Manisa)
17) Ali Özgündüz (İstanbul)
18) Ahmet Toptaş (Afyonkarahisar)
19) Ayşe Gülsün Bilgehan (Ankara)
20) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
21) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
22) Muharrem İnce (Yalova)
23) Turgut Dibek (
Kırklareli)
24) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
BAŞKAN Araştırma önergeleri bilgilerinize
sunulmuştur. Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır. Okutup işleme alacağım
ve oylarınıza sunacağım:
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- BDP Grubunun, İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel ve arkadaşları tarafından
12/3/1995te yaşanan İstanbul Gazi Mahallesi olaylarının
araştırılması amacıyla 12/3/2013 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun 13 Mart 2013 Çarşamba
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşimde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 13.03.2013 Çarşamba günü (Bugün)
toplanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisinin
İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını saygılarımla arz ederim.
İdris
Baluken
Bingöl Grup
Başkan Vekili
Öneri:
12 Mart 2013 tarihinde İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve
arkadaşları tarafından verilen (2845 sıra no.lu), 12 Mart
1995te İstanbul Gazi mahallesi olaylarının
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak
13.03.2013 Çarşamba günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerin aynı tarihli birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN BDP Grubu adına İdris Baluken, Bingöl
Milletvekili.
Sayın Baluken, buyurun.
Süreniz on dakika.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; partimizin grup
önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım. Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün Genel Kurula getirdiğimiz önerge, grup önerisi, 12 Mart 1995
yılında Gazi Mahallesinde yaşanan olaylarla ilgili Meclisin
inisiyatif alması, Meclisin süreci, orada yaşanan dramatik, travmatik
süreçlerin tamamını açığa çıkaracak şekilde bir
inisiyatif almasıyla ilgilidir.
Bildiğimiz gibi, 12 Mart 1995 tarihinde akşam saatlerinde Gazi
Mahallesinde -çoğunlukla Alevi yurttaşlarımızın
yaşamış olduğu bir mahalle- dört kahvehane ve bir
pastanenin kimliği belirsiz kişiler tarafından silahla
taranması sonucu başlayan hadiseler vardı. Bu ilk silahlı
saldırı sonrasında Halil Kaya adında bir Alevi dedesi
yaşamını yitirmişti ve saldırganlar gasbettikleri
taksiyi yakarak, taksinin şoförünü öldürerek gözden
kaybolmuşlardı. Maalesef o olayların başlangıç
anından büyümesine kadar, saldırganların yakalanması,
saldırganların adalet önüne çıkarılmasıyla ilgili,
kolluk kuvvetleri tarafından yeterli bir çaba ortaya
konmamıştı ve bu yetersiz çaba nedeniyle Gazi Mahallesinde
yaşayan Alevi yurttaşlarımızın
ağırlıkta olduğu kitle bu olayı protesto etmek için
aynı akşam bir araya geldi ve yürüyüşe başladılar.
Bu yürüyüş esnasında, daha çok, dediğim gibi, olayı
yapan saldırganların yakalanması ve olayla ilgili ihmali
bulunanların yargı önüne çıkarılmasıyla ilgili bir
talep vardı ancak yürüyüşe geçen kitleye tekrar silahlı müdahale
yapıldı ve orada da Mehmet Gündüz adında bir
vatandaşımız yaşamını yitirdi, onlarca
vatandaşımız yaralandı, bu ağır silahlı
saldırı sonucu yaralandı.
Ertesi gün olaylar devam etti. 13 Mart günü İstanbulun pek çok
yerinden bu olayları protesto etmek için gelen on binlerce insan, yine bir
önceki gece kitlelerin dile getirdiği şeyleri haykırmaya
başladılar, bu silahlı saldırıyı, bu provokatif
saldırıyı yapan kirli ellerin açığa
çıkarılması ve sorumluların yargılanmasını
istediler. Ama maalesef, yine, bu, adaleti isteyen, bu, hakkı isteyen
talebe karşı kitlelerin üzerine gerçek mermilerle ateş
açıldı ve ikinci gün, yani 13 Mart günü gerçek silahlardan çıkan
mermilerle 15 yurttaşımız hayatını yitirdi, 300ün
üzerinde vatandaşımız da yaralandı ve çok ciddi
birtakım hadiseler orada yaşandı. Gazi Mahallesi başta
olmak üzere, birkaç mahallede sokağa çıkma yasağı ilan
edildi ve bu sokağa çıkma yasağı iki gün boyunca devam
etti.
15 Mart günü, yine Ümraniyede, Gazi Mahallesindeki çıkan bu
olayları protesto etmek için, yaşanan can kayıplarından
sorumluların yargı önüne, adalet önüne
çıkarılmasını istemek için yine kitleler demokratik
haklarını kullandılar ve yürüyüşe geçtiler. Ümraniyedeki
bu protesto yürüyüşüne de, yine, silahlı saldırı
yapıldı ve 5 vatandaşımız da burada
yaşamını yitirdi. Yani üç gün içerisinde, nereden geldiği,
nereden tetiklendiği belli olmayan birtakım güçlerin ortaya
koyduğu provokatif bir eylemle beraber 22 vatandaşımız
yaşamını yitirdi, 300ün üzerinde vatandaşımız
yaralandı, içlerinde ağır yaralı olanlar vardı ve
yine, yüzlerce vatandaşımız da gözaltına alınarak
çeşitli hukuksal süreçlerden geçildi.
Bakın, o gün olaylardan hemen sonra yaşamını yitiren
17 vatandaşımızın otopsi raporlarında, özellikle 7
vatandaşımızda gerçek mermiler tespit ediliyor -otopsi raporlarında
bu tespit sabittir.- ve o dönem, tabii, olay hukuksal bir boyuta
taşınıyor, hukuksal merciye taşınıyor. Ancak
hukuk boyutunun, hukuk sürecinin başlamasıyla beraber, maalesef, bir
devlet geleneği, bir devlet zihniyeti tekrar devreye giriyor ve katliamı
yapanları saklamaya yönelik, daha çok bu katliama uğrayanları
suçlayan bir dille bir süreç yürütülüyor ve 22 kişinin
yaşamını yitirdiği olaylarla ilgili sadece 2 polis memuruna
göstermelik birtakım cezalar veriliyor ve bu cezalar da daha sonra Yargıtay
tarafından tekrar bozuluyor.
Burada, yargıyla ilgili bütün süreçlerde aileler, bu, mağdur
yakınları, yaşamını yitirenlerin yakınları,
mağdurlar kendi haklarını arıyorlar ve Türkiyedeki iç
hukuk yollarının tamamını zorlamalarına rağmen
hiçbir sonuç alamıyorlar. Dolayısıyla, yakınlar,
Türkiyedeki iç hukuk sisteminden sonuç alamadıkları için bu
davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıyorlar.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 27 Temmuz 2005te vermiş
olduğu karar ile Türkiye'nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin
2nci maddesinde düzenlenen yaşama hakkını ihlal ettiğine
kanaat getiriyor ve Türkiyeyi toplam 510 bin avro tazminat ödemeye mahkûm
ediyor. Yani, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin de
Türkiye hakkında olaylarla ilgili vermiş olduğu bir mahkûmiyet
kararı var. Dolayısıyla, on sekiz yıl önce üstü kapanmaya
çalışılan, sorumlularının yargı önüne, adalet
önüne çıkarılmadığı bir katliamla ilgili aslında
uluslararası sözleşmelerin vermiş olduğu bir yargı
kanaati de var. Biz şu anda, bugün, Meclisten, on sekiz yıl önce
yapılmayanı bugün yapma çağrısını yapıyoruz
yani, Mecliste her siyasi parti mutlaka, bu, on sekiz yıl önce
yaşanan hadiselerle ilgili aslında bir mezhep
çatışmasını, belki bir etnik çatışmayı kendi
hedefine almış böylesi karanlık bir olayı açığa
çıkaracak şekilde bir süreç yürütmesini, bir araştırma
komisyonu kurmasını istiyoruz.
Şimdi, bu olay ne için önemlidir? Aslında sadece Gazi
katliamı değil, 90lı yılların tamamı bir bütün
olarak incelenmeye, yüzleşmeye, hakikatleri açığa
çıkarılmaya muhtaç olan yıllardır. Yani faili meçhullerden
tutalım da toplu mezarlara kadar; işte, asit çukurlarından
tutalım da kitlesel katliamlara kadar, 90lı yıllarda
sorumluları yargı önüne, adalet önüne
çıkarılmamış, pek çok hukuk dışı katliam
maalesef önümüzde duruyor.
Gazi olaylarından başlayarak biz 90lı yıllarla
ilgili bir yüzleşme sürecini mutlaka kendi gündemimize
almalıyız. Hatta Meclis eğer buradan böyle bir inisiyatif
çıkarırsa, bunu cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadarki
tarihimizde var olan bütün kitlesel katliamlarla ilgili süreçleri
araştıracak şekilde işletmelidir. Yani, 25
yılındaki Şeyh Sait ayaklanmasından, Ağrıda,
Zilanda, Dersimdeki olaylara kadar, Sivasta, Çorumda, Maraştaki
olaylardan, işte Gazi katliamına kadar bir bütün olarak bu ülkenin
tarihinde kara bir leke olarak duran bütün olayları açığa
çıkaracak şekilde bir sürecin yürütülmesinin önemli olduğunu
düşünüyoruz.
Değerli milletvekilleri, bugünkü önerimize, bu doğrultuda,
hepinizden destek bekliyoruz, hepinizin duyarlı olması
gerektiğini düşünüyoruz. Ancak, özellikle geçen hafta, güncel olarak
ortada olan bir katliamla ilgili, Meclisimizin oluşturduğu bir
komisyonun sunduğu rapor son derece kaygı vericidir. Tekrar,
90lı yıllardaki zihniyetin bugün hâlâ yürürlükte olduğunu göstermiştir.
Roboski katliamından bahsediyorum, Roboski katliamıyla ilgili
İnsan Hakları Komisyonunda kurulan alt komisyon raporundan
bahsediyorum. Ağırlığı çocuk olan, 34 köylünün, Kürt
köylüsünün katledilmesiyle ilgili olan bu süreci bir koordinasyonsuzluk
şeklinde tanımlayarak gerçek failleri gizlemeye çalışan,
dolayısıyla, bu konuda Meclisin önümüzdeki süreçte çözümleyici gücüne
de gölge düşüren bir anlayışla hazırlanan bu raporun
hepimizde kaygı uyandırdığını belirtmek
istiyorum. Eğer yaklaşım Roboski alt komisyon raporu gibi ortaya
çıkacaksa zaten bu Meclisin herhangi bir çalışma yürütmesine
gerek kalmayacak.
Komisyonlar kurulurken, alt komisyonlar kurulurken Meclisin hiçbir etki
altında bulunmadan gerçekleri açığa çıkarmasıyla
ilgili bir sorumluluğu olduğunu tekrar hatırlatmak istiyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum.
Dün itibarıyla, 12 Martta, dokuz yıl önce Suriyede Rojavada
-Batı Kürdistanda- Kamışlıda Esat güçleri tarafından
yapılan katliamı lanetliyorum.
Yine, yirmi beş yıl önce, Halepçede 5 binden fazla,
ağırlığı, çoğunluğu kadın ve çocuk olan
Kürtlere yönelik yapılan katliamı yine buradan lanetliyorum.
Özellikle, Meclisimizin bu katliamlarla ilgili duyarlı bir
yaklaşım içerisinde olması gerektiğini tekrar belirtiyorum.
Grup önerimize desteğinizi beklediğimizi vurgulamak istiyorum.
Hepinize teşekkür ederim.
BAŞKAN Öneri üzerinde ikinci konuşmacı, aleyhinde olmak
üzere Çankırı Milletvekili Sayın İdris Şahin.
Sayın Şahin, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Barış ve Demokrasi
Partisinin grup önerisi aleyhinde söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Özellikle şunu ifade etmek isterim ki, değerli grup
başkan vekilimiz 12 Mart 1995 yılında gerçekleşen
hadiseleri adli bir vaka olarak burada son derece somut ifadelerle bir sefer
daha gözümüzün önüne getirdi
VELİ AĞBABA (Malatya) - Mahalle kavgası yani değil
mi? Adli olay
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Siz onu anlamışsanız
biz ne diyelim?
İDRİS ŞAHİN (Devamla) -
ve o sürecin ne
şekilde gerçekleştiğini, o dönemin hangi şartlarda
yaşandığını çok net bir ifadeyle de biz burada sizlere
ifade etmek istiyoruz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Bahsettiğim katliamların
hepsi siyasi katliamlardır.
VELİ AĞBABA (Malatya) - İki aile birbirine girdi Gazi
Mahallesinde, onun için insanlar öldü (!)
İDRİS ŞAHİN (Devamla) - Özellikle şu hususu
buradan ifade etmek istiyorum: Biz değerli grup başkan vekilimizi
burada saygıyla dinledik, hiçbir şekilde de herhangi bir
sataşmada da bulunmadık. Buradan da kendisinin kronolojik sıra
itibarıyla adli vakayı çok güzel bir şekilde ifade ettiğini
söyledim. Dolayısıyla, direktmen, hemen itiraz edilecek bir cümle
dahi söylemeden bu şekilde bir beyanını da doğru
bulmadığımı ifade etmek istiyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) Böyle bir şey olur mu ya? Dünya
âlem biliyor ki bu siyasi bir katliam, bir katliam!
İDRİS ŞAHİN (Devamla) Şimdi bir bakalım:
O günün adli olaylarını sayın grup başkan vekili ifade
etti. O günün şartlarında ülkenin durumu neydi
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sen nasıl o insanlar
hakkında böyle konuşabiliyorsun? Bu bir katliamdır, ne adli
olayı!
İDRİS ŞAHİN (Devamla)
bu süreçleri ortaya
hazırlayan hadiseler nelerdi ben de kısaca bunlardan bahsetmek
istiyorum ve 12 Mart ve devamındaki hadiselerde Gazi Mahallesinde ve
Ümraniyede yaşamını yitiren 22 tane
vatandaşımıza da buradan tekrar Allahtan rahmet diliyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) Kim kimi öldürmüş?
İDRİS ŞAHİN (Devamla) O günün şartları
ve sonrasında, bugün, Barış ve Demokrasi Partisinin
gerçekleştirmek istediği araştırma komisyonu
kurulmasına ilişkin öneriye dair hemen, o günün akabinde Mecliste
grubu bulunan bütün partiler ortak bir çalışma geliştirmişler
ve gelişmeler üzerine her parti grubu ve yetkili organları konuyu ele
almış, olayları ve gelişmeleri kınayan ve
sorumluların ortaya çıkarılarak
cezalandırılmasını isteyen açıklamalar
yapmışlardır ve bunlara ek olarak da olayların hemen
akabinde, 14 Mart 1995 tarihinde Mecliste grubu bulunan tüm partilerin ortak
önergesiyle bir araştırma komisyonu kurulmuş ve olayların
üzerine de gidilmiştir ve o dönem için muhalefet görevini üstlenen
bazı parti yöneticileri Gazi ve Ümraniye olayları, öğrenciler
arasında çıkan kargaşa ortamı, ekonomik sorunlar ve
enflasyon rakamının yüzde 150lere yaklaşması, devam eden
terör olayları gibi hususları gündemlerine taşıyarak 12
Mart 1970 benzeri bir askerî müdahalenin bile yaşanabileceğini dile
getirmişlerdir. Bunu şimdi buradan niçin söylüyorum?
Değerli milletvekilleri, şimdi, olayların bir görünen
yüzü var, adli vakası var, bir de görünmeyen yüzünde tertiplenen bir
kısım düşünceler var
VELİ AĞBABA (Malatya) - Hâlâ adli vaka diyorsun. Bu insanlar
birbirlerini mi vurdu? Bu insanları polis öldürdü, devlet öldürdü bu
insanları ya!
İDRİS ŞAHİN (Devamla) -
ve bu bunlardan bir
kısmı da Gazi Mahallesinde ve devamında Ümraniye ilçelerinde
meydana gelen toplumsal olayların analiz edilmesinde, kanaat
oluşturmasında size bir perspektif sağlayacağını
düşünüyorum.
Bütün darbelerin özünde ve
öncesinde ülkede bir ekonomik istikrarsızlığın ve siyasi
istikrarsızlığın olmasını isteyen bir kitle var
bu ülkede ve her sıkıntılı sürecin içerisinde ekonomik
istikrarsızlık ve siyasi istikrarsızlık bulunduğu
takdirde bu ülkede bir kısım metotlar uygulayarak laik antilaik gibi,
Alevi Sünni çatışması gibi bir kısım gündemler
yaratmak suretiyle -80 öncesinde de sağ sol olayları gibi- toplumu
birbirine kırdırmaya çalışan bir zihniyet var. Gazi
olaylarının öncesinde ve sonrasında, kurulan komisyonun yapmış
olduğu tespitlerde de buna benzer bir kısım tahliller var.
VELİ AĞBABA (Malatya) Gazi Mahallesinin arkasındaki
mantık da anlaşılmış oldu bu arada
konuşmalarınızdan sonra.
İDRİS ŞAHİN (Devamla) - Önemli olan, Meclisin o gün
irade ortaya koyup ortaya koymuş olduğu komisyonun raporunda neler
ifade ettiğini sizlerle kısaca paylaşmak istiyorum.
Elbette ki bu hadisenin tam manasıyla bir kurgu sistemi
olmadığına yönelik tespitler var ancak hadisenin 12 Mart Pazar
günü bir büyük takımın maçının olduğu saatte
olmuş olması, İstanbul Valisinin Başbakanın
düzenlemiş olduğu bir toplantı nedeniyle Ankarada olması,
Jandarma Alay Komutanının bir seminer için Ankarada olmuş
olması ve yine terörle mücadeleden sorumlu Emniyet Müdür
Yardımcısı Hüseyin Kocadağın İzmirde günübirlik
bir seyahatte olmuş olması, maç saatine yakın bir noktada
televizyon vericilerinin genelde tek bir kanaldan maçların
yayınlanmış olması sebebiyle Gazi Mahallesindeki bir
kısım kahvehanelerde kalabalıkların
oluşabileceğini düşünmüş olmaları ve o saatte bu
eylemin gerçekleştirilmiş olması, sıradan bir vaka
olmadığını bizlere göstermekte. Olayın olduğu
gün, öncesinde kahvehanenin taranması sonucu vefat eden şahsın
ve sonrasındaki gelişmelerde Emniyet Müdürlüğüne yürüyen, bir
anda oluşan o kalabalığın tepkisinin sabah saat 4.30
sıralarında yatıştırılmaya
çalışıldığı bir ortamda, hemen hemen ortadan
kalkmasına yüz tuttuğu bir ortamda halkın üzerine tekrar ateş
açılmak suretiyle 1 kişinin daha öldürülmüş olması bu
hadisenin sıradan bir hadise olmadığını bizlere
göstermektedir ve bunu da raporunda o günkü milletvekillerimiz çok net bir
şekilde ifade etmişlerdir.
Ancak ben orada var olan bir kısım tespitleri burada ifade
etmek istiyorum: 14 Mart 1995 tarihindeki, Meclisçe kurulan Komisyon,
çalışmaları sonrasında, Gazi mahallesindeki olaylarda,
olayların başlangıcından önce de mahallede Alevi ve Sünni
inançlı vatandaşlarımızın bir arada ve en yoğun
bir şekilde yaşadığının tespit edildiğini,
genel olarak mahallede önceye dayalı bir Alevi-Sünni gerginliğinin ya
da çatışmasının olmadığını, ancak
bazı münferit olayların, istismara dayalı tahriklerin zaman
zaman yaşandığı, bölgenin inanç yapısı ve
sosyoekonomik durumu itibarıyla bu tür toplumsal olayların meydana
gelmesi açısından müsait olduğunu, toplumsal infial
uyandıran kahvehane tarama olaylarının bilinen bir terör örgütü
tarafından yapılmadığını, ancak olayların
gelişimi sırasında aşırı sol Marksist-Leninist ve
bölücü terör örgütlerinin iş birliği içerisinde oldukları,
ayrıca, olayların tırmandırılmasında, mahallede
oturmayan bazı kişilerin olayların büyümesi yönünde özel bir
gayret içerisinde olduklarını mütalaa etmişlerdir raporunda.
Yine aynı raporda, bu tespitler ışığında, Gazi
olaylarının provoke ve organize bir toplumsal gerginlik
çıkartılmasına yönelik bir olay olduğu da
değerlendirilmiş. Gazi olaylarının, bölgeyi iyi bilen,
vatandaşın vereceği tepkiyi ölçerek hareket eden kişi ya da
kişilerce tertiplenmiş olabileceği, olayların başlaması
için ilk olarak kahvehanelerin tarandığı, sonrasında ise,
1.30 sıralarında, görevli polislerin üzerine ateş
açıldığı, olayların durmuş olabilme ihtimali
noktasına geldiği bir aşamada ise sokak eylemlerinin devam
etmesi için yine halkın üzerine ateş açıldığı göz
önünde bulundurulmalıdır. diyor. Söz konusu eylemler için bir terör
örgütüyle iş birliğine gitmenin gerekli
olmadığını, bölgenin yapısını bilen
kişiler tarafından zamanında müdahalelerle olayların
büyümesinin kolaylıkla sağlanacağı, gösteriler
sırasında öne çıkan sol terör örgütlerinin tepkilerinin ise
normal seviyesinde olduğu değerlendirildiğini ve
vatandaşların bir an içerisinde galeyana gelebileceklerini
vermiş oldukları raporla da ifade etmişlerdir.
Bu bilgiler ışığında, olayların
Alevi-Sünni gerginliğini çıkarmak için provokasyon amaçlı
çıkarıldığı, halk ile güvenlik kuvvetlerinin
karşı karşıya getirilmesinin amaçlandığı
değerlendirilmiştir. 12 Mart 1995 tarihinde ülkenin içerisinde
bulunduğu siyasi süreç de iyi tahlil edilmeli ve bu siyasi sürece göre
ekonomik ve siyasi istikrarın azaldığı bir dönem olması,
olay günü 12 Martta biraz önce ifade ettiğim bir kısım hadiseler
ve yöneticilerin il dışında bulunmuş olmalarının
da tesadüfi olamayacağını, bunun da titizlikle
değerlendirilmesi gerektiğini bizzat o günkü raporda ifade
etmişlerdir.
Sonuç itibarıyla, Alevi inancına sahip
vatandaşlarımızın yoğun olarak bulunduğu Gazi
Mahallesinde kahvehanelerin taranması olayının
gerçekleştirilmesinde söz konusu eylemin emrini verenlerin çok ince ve
detaylı bir saha çalışması yaptıkları ve
sonrasında hedef belirledikleri ve hedeflerini analiz ettikleri, polisin
mahalledeki çalışmaları ve konumunu, durumunu, imkân ve
kabiliyetini de iyi tahlil ettiklerini çok açık bir şekilde raporda
ifade etmişlerdir. Bu da göstermektedir ki Türkiye Büyük Millet Meclisi o
günkü olayda bütün partileri itibarıyla bu konuya gerekli hassasiyeti
göstermiş, sonrasında bir rapor düzenleyerek de bunu Meclise
taşımıştır. Dolayısıyla bugün talep edilen
konu tekrar bir araştırma önergesi ve araştırma komisyonu
kurulmasına yöneliktir. Bugünkü süreç itibarıyla buna ihtiyaç
olmadığını düşünüyoruz.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Vardır, vardır,
sorumluların tespiti için vardır.
İDRİS ŞAHİN (Devamla) Ancak, şunu özellikle
ifade edelim ki bu tür eylemlerin tamamında hedef yegâne millet
olmuştur ve millete karşı yapılmış bu eylemler
söz konusudur. Burada milletimizin yekvücut, çok daha uyanık, çok daha
bilinçli bir şekilde bu tür nifak tohumları ekenlere fırsat
vermemesi amaçlanmaktadır ve bunu da Türkiye Büyük Millet Meclisi
itibarıyla el birliğiyle gerçekleştireceğiz.
Bugün, ben, tekrar, bu 22 tane, orada hayatını kaybeden
insanımıza Allahtan rahmet diliyorum ve önergenin bu yönü
itibarıyla aleyhinde olduğumuzu; kronolojik sıra itibarıyla
anlatılması şeklinde de itirazımızın bulunmadığını
bir sefer daha ifade ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Şahin.
Şimdi, lehinde olmak suretiyle İstanbul Milletvekili
Sayın Ali Özgündüz.
Buyurun Sayın Özgündüz. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Barış ve Demokrasi Partisi tarafından
verilen, kısaca Gazi olayları olarak bilinen 12 Mart 1995te
meydana gelen ve 22 yurttaşımızın ölümüne neden olan olayların
sorumlularının açığa çıkarılması için bir
Meclis araştırma komisyonu kurulması önerisini destekliyoruz.
Az önce iktidar partisi grubu adına konuşan
arkadaşımız Daha önce bu konuda Meclis
araştırması yapıldı, şu anda gerek yok. diyor
ama bildiğiniz gibi o araştırmada sorumluların tespitine
ilişkin herhangi bir açıklama yok. Bu nedenle, siz, eğer hakikaten
samimiyseniz
Geçmişle hesaplaşma, işte 28 Şubat
diyorsunuz. 28 Şubattan iki sene önce meydana gelen, 22
yurttaşın ölümüyle sonuçlanan bir olay. Yani, 28 Şubatta kim
öldü arkadaşlar? Kaç kişi tutuklandı? Burada, vatandaşlar
öldürüldü. Nasıl öldürüldü? Keskin nişancı tüfeğiyle, özel
silahlarla, hedef gözeterek öldürüldü. E, bu olayın
sorumlularını açığa çıkaralım. Yani, siz de
diyorsunuz ki: Bu konu Alevi-Sünni çatışması yaratmak için
yapıldı. E, doğru. Bu kadar vahim bir olay, Türkiye'nin
tarihinde niye üstü örtülmek isteniyor? Bir araştırma komisyonu
kuralım, bu olayların faillerini açığa çıkaralım,
Türkiye geçmişiyle yüzleşsin eğer samimiyseniz. Yoksa,
işinize geldiği zaman size karşı olan olayların
araştırılması, üstüne gidilmesi, yargılanması;
zaman aşımına uğrayan olayların bugün iddianameye konu
edilmesi konusu olunca demokrasi havarisi kesiliyorsunuz ama işinize
gelmediği zaman Efendim, işte daha önce konuşuldu, bu
olayı kapatalım
Samimi değilsiniz.
Evet değerli arkadaşlar, olaylar sonrası -biliyorsunuz-
Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Savcılığı soruşturma
yaptı, 20 polis hakkında fezleke düzenledi. Neydi fezlekede suç?
Zaruret ve müdafaa sınırını aşarak faili belli
olmayacak şekilde adam öldürme suçu; bundan dava açıldı Eyüp
Ağır Ceza Mahkemesinde. Sonra denildi ki: Kamu güvenliği yok,
bu dava İstanbulda görülemez. Davayı Trabzona naklettiler.
Katledilen insanların yakınları kilometrelerce yol gittiler,
Trabzona gidip geldiler beş yıl boyunca. Trabzona her
gidişlerinde yol kesildi, tekrar adamlara karşı provokasyon
yapıldı. Yine de İncinsen de incitme. felsefesini özümseyen o
canlar provokasyona gelmedi. Katledildiler, geçmişten beri yurdumuzda
sürüldüler, yakıldılar, katledildiler, cezaevine konuldular,
işkence gördüler, yine de, gerçekten bu ülkeyi sevenler, bu ülkenin Türk
ve İslam yurdu olmasında birinci derecede görev yapan Alevi kesim bu
provokasyona gelmedi. Bugün de yine bu tür, benzer olaylar yaşanıyor.
Özellikle Hükûmetin Orta Doğu, yanlış Orta Doğu
politikası sonucunda ne yazık ki bunun yansımaları oluyor
yurt içine. İşte, Sürgüde yaşanan olay, Alevi canların
evlerinin işaretlenmesi bu tür provokasyonların yine
hazırlanmakta olduğunu gösteriyor.
Dolayısıyla arkadaşlar Bu olay, efendim, tarihte
kalmıştır. Meclis bu konuda araştırma
yapmıştır. Artık, yeniden konunun
araştırılmasına gerek yoktur. demek mantıklı
değil.
O tarihte Başbakan olan Tansu Çiller bu saldırının Alevi
yurttaşlara dönük olduğunu söyleyerek kınamıştır.
Aynen bunu diyor: Alevi vatandaşlarımıza yönelik
saldırıları şiddetle kınıyorum.
Dolayısıyla bu açıklamasıyla, saldırının
Alevi yurttaşlara karşı olduğu bizzat Başbakan
tarafından dile getirilmiştir.
Bu eylemi, bildiğiniz gibi, 3 örgüt üstlendi. İBDA-C, PKK,
efendim, bir de TİT (Türk İntikam Tugayı). Kim üstlendiyse bunu
araştıralım, tespit edelim.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Hiçbir üstlenme
söz konusu değil, millete yanlış bilgi veriyorsunuz, hiçbir üstlenme
söz konusu değil.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) -
Efendim, PKK, İBDA-C, Hizbullah olabilir, DEV-YOL olabilir, DEV-SOL
olabilir; bizzat bunlar söylendi. Dolayısıyla,
araştırılsın gerçekten üstlenildi mi yoksa o da mı
yalandır yani gazetelere, basına yansıyan üstlenme haberleri de
mi yalandır araştıralım, faillerini bulalım.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Cumhuriyet savcılığı
yapmış bir isimsiniz, bunları kürsüden söylemeyin.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) Değerli arkadaşlar, bakın,
bakın size araştırmacı yazar Orhan Tüleylioğlu
kitabında, Namlunun Ucundaki Mahalle isimli kitabında bu
olayları yazıyor.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Cumhuriyet Halk
Partisinin, SHPnin raporu var.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) Bir alın okuyun, özellikle bu konuyu
incelemiştir. Dolayısıyla kim yaptı bulalım.
Hanefi Avcı dönemin emniyet istihbarat müdürü, başkan
yardımcısı daha doğrusu -şu anda sizin
tarafınızdan sol bir örgüt mensubu olmaktan dolayı Silivride
tutsak edilen- Hanefi Avcı diyor ki: Bu olayları Yeşil kod
adlı Mahmut Yıldırım başlattı. Yine Susurluk
olayında adı geçen Ayhan Çarkın ve Oğuz Yorulmazın
Gazi Mahallesinde halkın üzerine ateş açtığı
söyleniyor. Araştıralım, yani niye
araştırmayalım, niye sorumluları bulmayalım yani
önemsiz mi? Öbür taraftan işte adamlar dediğim gibi, şu anda
içeri atılmış, size göre suçlu. Susurluk olayı, efendim 28
Şubat bize karşı yapıldı. diyorsunuz, bu olaylar o
olaylara sebebiyet verdi, gelin araştıralım.
Değerli arkadaşlar, orada hayatını kaybedenlerin
büyük bir bölümü öldürücü tek kurşunla öldürüldü, gelişigüzel
değil. Orada vatandaşların ellerinde sadece taş vardı.
Polise taş da atmadılar yani Gazi Mahallesinde başlangıçta
kahvehane ve pastanenin taranmasıyla öldürülen yurttaşların
ölümüne polisin müdahale etmemesi sebebiyle, daha doğrusu saldırgan
aracı yakalamaması sebebiyle ertesi gün toplanan
yurttaşların üzerine polis hedef gözeterek ateş açıyor. Bu
olayın başlangıcında, biliyorsunuz, Alevi dedesi Halil Kaya
öldürülüyor, 5i ağır 25 kişi yaralanıyor,
saldırganlar gasbettikleri taksinin şoförünü de öldürüyorlar ve
taksiyi yakıyorlar iz bırakmamak adına yani bu olay basit bir
olay değildir. Gladyo mudur, efendim, size göre işte, derin devlet
midir, bunları gelin araştıralım, BDPnin önerisini destekleyelim,
araştırma komisyonu kuralım, Meclis bu olayların failini
-kim yapmışsa- çıkarsın ortaya. Bizim herhangi bir
şeyimiz yok, biz çiğ yemedik, karnımız
ağrımıyor. Siz de bana göre bu önergenin lehinde oy
kullanın, bu olay araştırılsın, önemli bir konudur.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, işte, sizin meşhur
uyduruk delillerle devam eden Ergenekon davasında da bu konu
konuşuldu. Ergenekon iddianamesindeki Gizli Tanık 9
Gazi Mahallesi
katliamının emrini JİTEMin kurucusu, şu anda davada
yargılanan bir kişinin verdiği söyleniyor.
Araştıralım yani biz Ergenekon davasına da gidip
geldiğimiz zaman bizim istediğimiz sadece gerçeğin ortaya
çıkması, yargılama olsun, gerçek ortaya çıksın ama bu
yargılama adil olsun, haksız olmasın, efendim, uyduruk deliller
olmasın, gerçekten hukuka otursun devlet. Şimdi, diyor ki adam orada,
meşhur Ergenekon davasında bu olay
Peki, niye
birleştirmiyorsunuz? Yani bu konuyla ilgili savcı niye
soruşturma açmıyor? Başka konulara hemen dalıyor,
değil mi? Yani Danıştay saldırısını
getiriyor, Ergenekona bağlıyor. Peki, bu konuda niye açmıyor bu
özel yetkili savcılar, meslektaşlar, arkadaşlar? Ne oluyor? E,
iktidara, konjonktüre göre
Siz, bakın, şu anda, size bir şey
söyleyeyim mi, bu araştırma önergesine kabul oyu verseniz var ya,
inanın, yarın savcı soruşturma açacak, size bakıyor,
yargı bu hâle geldi, rüzgâra göre. İşte, yargı yargı
olmaktan çıktı ne yazık ki.
Dolayısıyla değerli arkadaşlar, bu olay Türkiye'nin
tarihinde önemli bir olaydır, tamamen provokatif bir olaydır, siyasi
bir olaydır, özellikle ülkede mezhep çatışması yaratmak
için, özel kasıtla planlanan bir olaydır. Geçmişten ders
alalım. En azından bundan sonra bu tür olayların olmaması
için politikalarımızı ona göre belirleyelim ama üstünü
örtmeyelim, zaman aşımına uğrasa da gerçek katiller kimdir,
bu olayın emrini veren kimdir, planlayıcıları kimdir, bu
olayı ortaya çıkaralım.
Bu nedenle, bizim, bu araştırma önergesinin lehinde oy
kullanacağımızı belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ali Özgündüz.
Şimdi önerinin aleyhinde olmak üzere Bolu Milletvekili Sayın
Ali Ercoşkun.
Sayın Ercoşkun, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ ERCOŞKUN (Bolu) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; BDP grup önerisi
aleyhinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, 1995 yılında gerçekleşen Gazi olaylarında
22 vatandaşımızı kaybetmemizi gerçekten bir kez daha
üzüntüyle bu vesileyle anmış oluyoruz. Ölenlere Allahtan rahmet
diliyorum.
Sayın İdris Bey, her ne kadar -BDP Grubu herhâlde bu öneriye
çok fazla destek vermese, olmasa gerek- tek başına bunu dile
getirmiş olsa da dile getirdiği içerik itibarıyla gerçekten
düzgün bir sıralama ortaya koydu. Kendisini de tebrik ediyorum.
O süreçte gerçekleşen belki de karanlık olaylardan bir tanesi
bu olay ve bu olaylar gerçekleştiği süreçte memleketin içinde
bulunduğu durumu şöyle bir göz önüne aldığımız
zaman ne ilk ne de son. Yani o süreçte belki de bir şeylerin
altını doldurma adına, belki de bir şeylere taban
oluşturabilme adına ortaya konmuş bir olay olduğunu az çok
elimizdeki verilerle tahlil edebiliyoruz.
Peki, bu böylesine ortadayken, bu öneriye destek veren Cumhuriyet Halk
Partisinin değerli milletvekilinin Size karşı olaylar
işinize gelmeyince bakmıyorsunuz. veya Samimi değilsiniz.
şeklindeki ithamlarına ne demek lazım? Bir kere bu olaylar bize
karşı değil. Bu olaylar, Türk milletine karşı, Türkiye
Cumhuriyetine karşı olaylar. Biz bütün bu meseleleri
değerlendirirken Millete karşı gerçekleşen hiçbir şey
tarihin karanlık sayfalarında artık yer almasın. diyoruz
ve dikkat edersiniz ki son on yıl içerisinde olabildiği kadar azalan,
hatta son yıllarda neredeyse hemen hemen hiç
karşılaşmadığımız şeyler bunlar. Ümit
ediyorum ki Türkiye Cumhuriyetinin önünde bir daha böyle olaylar
yaşanmaz.
Bizler -bugüne kadar- milletin önünde her türlü meselenin en şeffaf
bir şekilde cereyan edebilmesi adına gayret gösteriyoruz. Hükûmet
olarak, bakanlarımız olarak, Başbakan olarak icra
noktasında olabildiği kadar şeffaf, olabildiği kadar
ülkenin normalleşmesi, demokratikleşmesi adına gayret sarf
ediyoruz. Yapmış olduğumuz yasal çalışmalarda, yasama
faaliyetlerinde bunların izlerini çok net bir şekilde görebilirsiniz.
Dolayısıyla, bugün burada bu grup önerisini değerlendirirken
yapılan çalışmaları da göz ardı etmemek lazım.
Biz, ülkenin normalleşmesi, ülkenin demokratikleşmesi, ülkede
artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmaması adına
gerçekleştirmiş olduğumuz demokratikleşme
adımlarına aslında muhalefetten de destek bekliyoruz. Yani bu
muhalefet partilerini ayırt ederek söylemiyorum. Tüm muhalefet partileri
2010 yılındaki referandum çalışmalarında
gerçekleşen değişikliklere eğer bir nebze olsun destek
vermiş olsaydı belki de şu anda bunların hiçbirini
konuşmuyor olacaktık. Şu anda yapılan anayasa
çalışmalarında demokratik, gerçek bir ortam ortaya koyabilmek
için acaba ne kadar gayret gösteriyoruz? O yüzden burada tek tek bu
olayları, ayrı ayrı
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Bunları da mı
anayasaya alacaksın?
ALİ ERCOŞKUN (Devamla) -
ortaya koyarak bir
araştırma önergesi vermek çok akıllıca değil bence.
Biz hep birlikte yeni anayasa çalışmalarıyla beraber ülkenin
demokratikleşmesi, normalleşmesi adına
VELİ AĞBABA (Malatya) Ali Ercoşkun, bununla, Gazi
Mahallesiyle anayasanın ne ilgisi var?
ALİ ERCOŞKUN (Devamla) -
bu çalışmaları
noktalarsak eğer, bir daha böyle bir olayın olmaması adına
adım atmış oluruz. Şimdi, hiçbir şeyi
VELİ AĞBABA (Malatya) Bizi de düşünün. Bak biz de
dinliyoruz. Biraz samimi konuşun.
ALİ ERCOŞKUN (Devamla) Şu anda, biliyorsunuz, saat
ikide Meclis çalışmaları başladı. Sabah saatlerinde
Dinleme Komisyonu olarak faaliyette bulunduk. Geçtiğimiz haftaya
bakalım; gece on iki buçukta, iki buçukta, üçte devam eden
çalışmalar var ama şu anda, biz, saat dört oldu, daha gündemin
1inci maddesini değil, BDP grup önerisini konuşuyoruz.
VELİ AĞBABA (Malatya) Onu da mı konuşmayalım!
Vay be! Demokrasiye bak, demokrasiye!
ALİ ERCOŞKUN (Devamla) O zaman bizim ne yapmamız
lazım? Bizim şunu yapmamız lazım: Biz ilk önce Meclisi
çalıştıracağız, Meclisi
çalıştırdıktan sonra bunlara geçeceğiz.
VELİ AĞBABA (Malatya) Böyle bir şey olur mu ya! Bu
kadar rahatsız oluyorsanız onu da susturun, grup önerisini
yasaklayın, muhalefet de konuşmasın. Onu da yasaklayın, tam
demokrasi olsun!
ALİ ERCOŞKUN (Devamla) Ha, Meclisi
çalıştırmama adına eğer bunlar yapılıyorsa,
o zaman biz bu mesaiyi verebiliriz. Bizim bu mesaiyi vermekten çekinecek hiçbir
şeyimiz yok. (Gürültüler)
VELİ AĞBABA (Malatya) Şöyle yapalım: Muhalefet
konuşmasın, yasaklayalım, tam anlamıyla demokrasi gelir!
BAŞKAN Arkadaşlar, dinleyelim. Lütfen
ALİ ERCOŞKUN (Devamla) Dolayısıyla, değerli
arkadaşlar, biz, bu Meclisin, gerçek, vatandaşın
ihtiyaçlarını giderme anlamında yapacağı
çalışmalar noktasında elimizden gelen gayreti ortaya
koyduğumuz müddetçe bu olayların tekrarlanmaması söz konusu
olacaktır.
VELİ AĞBABA (Malatya) 25 tane adam katledilmiş, 28
Şubat diyorsunuz
BAŞKAN Sayın Ağbaba
ALİ ERCOŞKUN (Devamla) Evet, değerli arkadaşlar,
bugün Elektrik Piyasası Kanununu kaldığımız yerden
devam ettireceğiz. İnşallah, bugün bu kanunu tamamlamayı
düşünüyoruz.
VELİ AĞBABA (Malatya) 28 Şubat 1995 yılında
onlarca insan öldürülmüş, kılınızı
kıpırdatmıyorsunuz.
ALİ ERCOŞKUN (Devamla) Ben bu vesileyle önerinin aleyhinde
olduğumuzu bir kez daha belirtir, Genel Kurulu saygıyla
selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Benim önerim Sayın Başkan,
muhalefet partisinin konuşma sürelerinin
BAŞKAN Sayın Ağbaba, lütfen susar
mısınız! Lütfen susar mısınız!
VELİ AĞBABA (Malatya) Vekil Kimse konuşmasın.
diyor, ona müdahale edin. Meclisin Başkan Vekilisiniz siz. Böyle bir
şey olur mu!
ALİ ERCOŞKUN (Bolu) Sen mi karar vereceksin benim ne
konuşacağıma!
VELİ AĞBABA (Malatya) Muhalefetin konuşmasından
rahatsız oluyorlar.
BAŞKAN Sayın Ağbaba, bugün ön sıraya
oturduğunuzdan beri bir dakika susmadınız. Rica ediyorum
Rica
ediyorum
VELİ AĞBABA (Malatya) Siz müdahale edin
Sayın Vekil
diyor ki
BAŞKAN Söz almak istiyorsanız kalkın
Söz almak
istiyorsanız sorun
Meclisi yönetmek istiyorsanız buyurun.
VELİ AĞBABA (Malatya) Estağfurullah
BAŞKAN - Ben anlamadım ne için siz oraya oturdunuz!
VELİ AĞBABA (Malatya) Ama Sayın Vekil diyor ki
BAŞKAN Sayın Vekilin dediğine cevabınız
varsa, söz isteyin, vereyim, konuşun.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Ne cevabı Sayın Başkan, ne
cevabı
BAŞKAN - Yerinizden laf atmak uymuyor. Meclisin adabına uymuyor.
Çok rica ediyorum
(AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, bu size
yakışmıyor. Bir Meclis başkan vekiline
yakışmıyor. Orada diyor ki
BAŞKAN Arkadaşlar, konu hakkında
VELİ AĞBABA (Malatya) Bir dakika müsaade eder misiniz
BAŞKAN
Çok rica ediyorum yerinize oturun!
VELİ
AĞBABA (Malatya) Diyor ki: Muhalefet konuşmasın. Meclis
Başkan Vekili olarak müdahale etmiyorsunuz, beni eleştiriyorsunuz.
Böyle bir şey olur mu? Siz Meclis Başkan Vekilisiniz. Böyle bir usul
var mı?
BAŞKAN Ona da müdahale ettim. Siz bir dakika
durmadınız.
VELİ AĞBABA (Malatya) Böyle bir şey olmaz.
Konuşmasın. diyor. Böyle demokrasi olur mu?
BAŞKAN - Bazen arkadaşlarımız bir iki cümle
söyleyebilir ama siz bir dakika durmadınız ve Meclisin düzenini
sağlamak sizin değil benim görevim.
VELİ AĞBABA (Malatya) Beni eleştireceğinize
Sayın Hatibi eleştirin.
BAŞKAN - Siz bunu yapmadığınız sürece bu düzeni
sağlayamayız Sayın Ağbaba.
VELİ AĞBABA (Malatya) Böyle bir şey olur mu?
BAŞKAN Rica ediyorum efendim.
VELİ AĞBABA (Malatya) Muhalefeti konuşturmayın.
diyor.
BAŞKAN On defa rica ettim size, dinlemiyorsunuz efendim.
Yaptırım uygulamak zorunda kalacağım, rica ediyorum yani.
Başka yapacağım bir şey yok. Lütfen, Meclisin düzenini
bozmayınız.
VELİ AĞBABA (Malatya) Meclise sahip çıkın. Millî
iradeye sahip çıkın.
BAŞKAN Ben Meclise sahip çıkıyorum, siz Meclisin
düzenini bozuyorsunuz herkesin önünde.
VELİ AĞBABA (Malatya) Bozmuyorum ben.
BAŞKAN Herkesin önünde bozuyorsunuz.
VELİ AĞBABA (Malatya) AKP milletvekili diyor ki:
Muhalefetin sesini kesin.
BAŞKAN Rica ediyorum, uygulamak zorunda bırakmayın
beni. Rica ediyorum.
RECEP ÖZEL (Isparta) O size muhatap değil.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Muhatap almayın Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, Barış ve Demokrasi
Partisi Grubu önerisi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır,
öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri
kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun verdiği bir öneri vardır,
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre bu öneriyi okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım:
2.- CHP Grubunun,
İstanbul Milletvekili İhsan Özkes ve 22 milletvekili tarafından
Niğde İl Millî Eğitim Müdürü tarafından bir camide veli
toplantısı düzenlenmesinin araştırılması
amacıyla 12/3/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun
13 Mart 2013 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşimde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
13.03.2013
Danışma Kurulu; 13.03.2013 Çarşamba günü (Bugün)
toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Emine
Ülker Tarhan
Ankara
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes ve 22 Milletvekili tarafından, 12.03.2013
tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Niğde İl Millî Eğitim Müdürü tarafından bir camide veli
toplantısı düzenlenmesinin araştırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin (763
sıra nolu), Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak, 13.03.2013 Çarşamba günlü birleşimde
sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi üzerinde, lehinde olmak suretiyle
İstanbul Milletvekili Sayın İhsan Özkes.
Buyurun
Sayın Özkes. (CHP sıralarından alkışlar)
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Niğde İl Millî Eğitim Müdürünün Cuma
Buluşmaları adıyla camide veli toplantısı
düzenlemesiyle ilgili Meclis araştırması açılması
teklifi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerimi
açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
22 Şubat 2013 Cuma günü Niğde ili Bağlama kasabası
camisinde bir cuma günü, cuma namazı öncesi, camiye gelen erkeklerle,
güya, veli toplantısı yapıldı. Maalesef, koltuğunu
sağlamlaştırmanın veya terfi etmenin yolu, din, iman, cami,
Kuran istismarından geçer oldu.
Sayın milletvekilleri, 2.600 nüfuslu Bağlama kasabasında
2 okul var. Her 2 okulun 300er kişilik toplantı salonu var.
Ayrıca, belde belediyesinin 500 kişilik salonu var. Veli
toplantısı bu salonlarda değil, camide yapılıyor; hem
de cuma gününde ve cuma namazı öncesinde. Din görevlisinin cuma öncesi
cuma vaazı vermesi engelleniyor. Bin dört yüz yıllık, cuma
öncesi yapılan vaaz geleneğine aykırı olarak, Millî
Eğitim Müdürü din istismarına yeltenmiştir.
Değerli milletvekilleri, ben emekli bir müftüyüm, müftülükten
emekli olmuş bir kişiyim, bulunduğum ilçelerde camileri
yıllarca yönetmiş bir kişiyim. Benim buradaki karşı
çıkışım, camide yapılmış olması, cuma
günü yapılmış olması ve cuma namazı öncesinde din
görevlisinin cuma vaazı yapmasının engellenerek yapılmış
olmasıdır.
Diyanetin
âdeta camileri siyasetin emrine amade kılar tavrı şirazeden
çıkmıştır. Diyanet, iktidarın toplum mühendisliği
taşeronu olmamalıdır. Diyanet yöneticileri iktidara değil,
Allaha yakın olmalıdır.
Bir müddet önce, bildiğiniz gibi -kamuoyunda
yer aldı, medyada yer aldı- Diyanet dindarlık anketi yaptı.
Sayın milletvekilleri, namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek, zekât
vermek gibi ibadetlerin hangi ölçüde yapıldığı
araştırılabilir. Ancak çok dindar, az dindar ve dindar
değil anketi nasıl yapılabilir? Diyanet yetkilileri önce
kendilerinin ne kadar dindar olduklarını test etsinler, sonra da kul
hakkı yiyenlerin dindar olup olmadığını
açıklasınlar. Hırsızlık, haksızlık,
yolsuzluk, zulüm, şiddet ülkeyi sarmalamış durumda. Üfürükçülük,
büyücülük, muskacılık, medyumluk kol geziyor.
Dün basına çıkan haberlerde
Diyanet İşleri Sayın Başkanı şöyle diyor:
Türkiyede 15 ila 20 milyon arasında cuma namazı kılan
vatandaşımız var. Bu insanların üçte 1i cuma namazını
yer bulamadığı için sokakta kılıyor. Sayın
Başkana göre 5 ila 7 milyon arasında vatandaşımız cuma
namazını sokakta kılıyormuş. Diyanet İşleri
Başkanına, hiç değilse, doğruya yakın olanı
söylemek yakışır. Sayın Başkanın
malumlarıdır ki, camilerin altlarındaki ve çevrelerindeki marketler,
ticarethaneler olmasa namaz kılmak için insanların sokağa
taşması azalacaktır. Kaldı ki bu cami altlarındaki
marketler ve ticarethanelerin çoğunun da AKPli milletvekillerinin,
belediye başkanlarının ve teşkilat mensuplarının
olduğunu defaatle buradan da söyledim. Diyanet asli görevinden
uzaklaşmış, ticaret ve siyasetle meşguldür. Camiler
ibadethanedir, iktidarın siyasi amaçlarını
kolaylaştıran yerler değildir, olmamalıdır.
Bilindiği üzere Emeviler devrinde camiler propaganda merkezleri
hâline gelmişti. Dinin saltanata dönüştüğü o dönemde, Emeviler,
iktidarı ve icraatlarını hak, karşıtlarını
ise din dışı ilan ediyorlardı. Allah, kitap, hilafet
adına, muhalif olanları bertaraf etmeyi
meşrulaştırdılar. Din ile bağdaşmayan
icraatlarını da Allahın takdiri olarak gösterdiler. Bin dört
yüz yıl sonra camileri tekrar Emeviler devrindeki duruma döndürmek
İslama ve ülkeye ihanet olur.
Cuma namazına gelen her insan öğrenci velisi değildir.
Cuma namazlarına kadın veliler zaten gelmiyorlar. Niğde ili
Bağlama kasabasında camide yapılan, veli toplantısı
değildir, camilerin siyasi büro hâline dönüştürülmesidir. Siyaset
üstü kalması gereken camilerin siyasi arenaya çevrilmesi gerçekten
üzücüdür. Eğer maksat eğitim ise -nur içinde yatsın ve mekânı
cennet olsun- rahmetli Türkan Saylanın kurduğu, kız
çocuklarının eğitim ve öğretimine destek veren
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin cami avlusuna bile
girmesine tahammülsüzlük nedendir? (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın milletvekilleri, mübarek, kutsal mekânlar siyasi vesayet
altına alınamaz. Gerçi bir bakan Sayın Başbakanın
doğduğu, büyükşehir belediye başkanı seçildiği ve
ilk defa milletvekili olduğu Rize, İstanbul ve Siirti mübarek
olarak ilan etmiş. Sayın Başbakanı ikinci peygamber gibi
gören bir il başkanını, Başbakana dokunmayı ibadet
sayan bir milletvekilini, Başbakan için şükür namazı isteyen bir
belediye başkanını, Başbakana canını kurban eden
bir milletvekilini duymuştuk ama Başbakanın doğduğu ve
seçildiği yerleri mübarek sayan bir devlet bakanını
görmemiştik.
Bir yerin mübarek olması, ancak yüce Allahın ve sevgili
Peygamberimizin buyurmasıyla olur. Nitekim Kuran-ı Kerim, Mekkedeki
Kâbeyi mübarek olarak vasıflandırır. Bir yeri Başbakandan
dolayı mübarek saymak hangi inanca sığar? Mübarek yer deyince,
sahi Mekke-i Mükerremedeki Kâbe-i Muazzamanın mübarek Mescid-i
Haramın revakları yıkılıp paketleniyor. Suudiler 1926
yılında Hazreti Muhammedin kabrini yıkmak istediklerinde,
Mustafa Kemal Atatürk Eğer bir taşına bile dokunursanız,
ordumu aşağı gönderirim. diyerek telgraf çekmiş, Hazreti
Muhammedin kabrinin yıkılmasını önlemişti. (CHP
sıralarından alkışlar)
Yine, rahmetli Turgut Özal, cumhurbaşkanıyken Kâbenin
revaklarının yıkılması gündeme geldiğinde, merhum
Özal, dirayetiyle revakların yıkılmasını
durdurmuştu.
Ancak, dini, imanı, camiyi, Kuranı dilinden
düşürmeyenler, revakların yıkılmasına seyirci
kalıyorlar. Hem de Muhteşem Süleymanın oğlu II. Selim
zamanında Mimar Sinan tarafından yapılan revaklar
yıkılıyor.
Bir başkası da mübarekliği geride bırakarak Allaha
ait vasıfları Başbakan için kullandı. Bir AKP Genel
Başkan Yardımcısı Tayyip Erdoğan, Türkiyenin
ilelebet, ezelî ve ebedî başkanıdır. diyor. İlelebet,
sonsuza dek demektir. Ezelî evvelî, başlangıcı olmayan
demektir. Ebedî ise ilelebet ile aynı anlamda olup sonu olmayan
demektir. İlelebet, ezelî ve ebedî sıfatları sadece ve sadece
Allaha aittir. Allaha ait olan bu sıfatları Başbakana vermek
hangi Müslümanlığa sığar? Başbakan musalla
taşına geldiğinde er kişi niyetine denilmeyecek mi?
Nasıl olur da fâni olan birine baki olan Allahın sıfatları
veriliyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İHSAN ÖZKES (Devamla) Görüldüğü üzere, dini siyasete alet
etmek, inancımız açısından da çok vahim neticeler
doğuruyor. Bu itibarla, camilerin istismarına geçit vermeyelim.
Önergemize kabul oyu vermenizi diliyorum.
Saygılar sunuyorum. Sağ olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özkes.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi üzerinde, aleyhinde olmak üzere,
ikinci konuşmacı Ömer Selvi, Niğde Milletvekili.
Sayın Selvi, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖMER SELVİ (Niğde) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; CHPnin grup önerisi aleyhinde söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, CHPnin bu grup önerisi, Niğde ilimizde İl Millî
Eğitim Müdürümüz tarafından bir camide veli toplantısı
düzenlenmesinin araştırılmasını öneriyor. Öncelikle,
ben konuya şuradan girmek istiyorum: Bu bir veli toplantısı
mıdır ve daha doğrusu veli toplantısı nedir? Veli
toplantısı, biliyorsunuz ki, belli periyotlarla o sınıftaki
öğrencilerin sınıf öğretmeni veya öğretmenleri
tarafından toplanıp, o öğrencilerin özel olarak
yaptıkları, yapacakları ve durumları noktasında bilgi paylaşımı
noktasında gerçekleşir. Veli toplantısına bir okulun
müdürü, ilçe veya bir il millî eğitim müdürü katılmaz. Bir millî
eğitim müdürünün veli toplantısı yapmak gibi bir görevi yoktur
ve bizim Millî Eğitim Müdürümüz de bu kurumda yirmi üç yıldır
çalışmaktadır ve bunu bilmektedir, bunu bilmediğini
düşünmek de CHP Grubu adına çok büyük bir ayıptır bence.
Diğer taraftan, aynı şekilde, veli
toplantılarıyla ilgili şu söylenmektedir, denmektedir ki: Veli
toplantısı camide yapıldı, halk
ayrıştırıldı, kadınların camiye gelmesi gibi
bir durum söz konusu olamaz. Aynı şekilde, Millî Eğitim
Bakanlığında özel statüye sahip olan şehit çocukları
ve yetimlerinin velilerinin yok sayıldığı iddia edilmektedir.
Aynı önergede ve gerekçesinde şöyle bir şey vardır: Cuma
buluşmaları adıyla yapıldığı
söylenmektedir. Evet, burada bu program, veli toplantısı olarak
düzenlenmemiştir, aslında burada böyle bir program da söz konusu
değildir. İnsanlar camiye gitmişlerdir ve bunu fırsata
çeviren bir İl Millî Eğitim Müdürü vardır. İl Millî
Eğitim Müdürü, her yerde fırsata çevirmiştir ve burada
öğrencilere değil, velilere bilgi vermiştir. Verdiği bilgi
esnasında da kesinlikle ve kesinlikle siyaset yapmamıştır,
herhangi bir siyasi partinin icraatlarını veya yaptıkları
veyahut yapamadıklarını oradaki velilerle
paylaşmamıştır. Paylaştığı şey
sadece şudur: Burada çocuklarımızın eğitimine
nasıl katkıda bulunuruz? Nasıl çocuklarımızın
daha iyi eğitim almasını sağlarız? Bu şekilde
ülkeyi nasıl kalkındırırız? Bunu
yapmıştır ve buna cuma buluşmaları ismini
koymuştur. Bunu veli toplantısı adı altında öneri olarak
getirmeyi doğru bulmuyorum.
Diğer taraftan, aynı önerge gerekçesinde başka bir
şey vardır. Burada aynen okuyorum: 14 Haziran 1973 tarih ve 1739
sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 12nci maddesinde, Türk
millî eğitiminde laiklik esastır. Din kültürü ve ahlak öğretimi,
ilköğretim okulları ile lise ve dengi okullarında okutulan
zorunlu dersler arasında yer alır. Şimdi, bakın, bunu
gerekçe olarak buraya koymak bence akıl alır gibi bir
yanlış değildir. Neden? diye sorarsanız, sanki buradaki
Millî Eğitim Müdürü öğrencileri okuldan almış, Çocuklar
gelin, sizin eğitim yeriniz burası değil, sizi camiye
götüreceğim ve size orada eğitim vereceğim. gibi bir algı
oluşturmaya çalışılmaktadır, bu, doğru
değildir. Burada camiye gelmiş olan gerek veli gerek veli olmasa bile
velilerle yakınlığı olan insanlarla, toplumun belli bir
kesimiyle bilgi paylaşımı yapılmıştır. Bunu,
buraya gerekçe olarak koymak bence akıl alır gibi değildir.
Tabii, aynı şekilde, burada bir laiklik vurgusu
yapılmaktadır. Laiklik vurgusu yapılırken şurada bir
hataya düşülüyor: Laiklik nedir? Laikliğin tanımı nedir?
Görüyoruz ki hâlâ CHP, laikliği tanımlarken yanlışa
düşüyor. Burada, bir bürokrat gitmiştir, siyaset
yapmamıştır, orada insanlarla bilgi paylaşımında
bulunmuştur ama bunu laikliğe bağlamak, CHPnin
yapabileceği en büyük yanlıştır ve akıl alır gibi
değildir.
Bugüne kadar beni şaşırtan diğer taraf da
şudur: Biliyorsunuz, son zamanlarda CHP laiklikten vazgeçmişti, çok
laiklik vurgusu yapmıyordu. Tekrar buna niye döndü bilemiyorum ama
doğru kulvarda gitmiyor. Buradan, tekrar vazgeçmesini tavsiye ediyorum
çünkü bugüne kadar laiklik vurgusu yaparak, laikliği savunarak
laikliğe en büyük zararı verenin CHP olduğunu kendileri de
görmüştü.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) Türkçe konuşmayı bir
öğren önce. Türkçeyi doğru konuş, öğren.
ÖMER SELVİ (Devamla) Bizimle CHPnin seçmenleri bunları
paylaşıyorlar, kendi partilerinin laikliği bu kadar savunma
noktasında, laikliğe zarar verdiği noktasında bilgi
aktarımında bulunuyorlar. CHPnin, tabii ki de partinin kendisiyle
paylaştıklarını düşünüyorum. Bu sebepten dolayı
ben onların bundan vazgeçtiğini düşünüyorum. Tekrar, bunu
gündeme getirmeleri şaşırtıcı bir durumdur.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, olayı başka yere saptırıyor, olayı CHPye
getiriyor. Böyle bir şey olur mu Sayın Başkan? Ne ilgisi var?
ÖMER SELVİ (Devamla) Tabii, diğer taraftan aynı
gerekçede, cuma namazlarında din adamlarının cuma
vaazlarından bahsedilmektedir
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, Sayın Hatip tek bir kelime şey konuştu mu?
ÖMER SELVİ (Devamla)
bu gerekçe olarak verilmektedir, vaazlardan
dem vurulmaktadır.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan ancak
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerine müdahale eder, AK PARTİ
milletvekillerine müdahale etmez.
ÖMER SELVİ (Devamla) CHPnin tabii ki de en büyük ve bana göre de
hakikaten en önemli ve gerçekten olumlu anlamda tek mirası, Atatürkün
kurduğu parti olmasıdır.
Peki, şuna ne diyecektir CHP? Mustafa Kemal Atatürk,
Balıkesirde hutbe vermiştir, din adamı sıfatıyla
vermiştir. Yine, İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, Millî
Mücadele esnasında cami cami, şehir şehir gezmiştir, burada
Millî Mücadeleyle ilgili, insanlara vaazlar vermiştir.
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Kurtuluş Savaşı
başlattınız.
VELİ AĞBABA (Malatya) Savaş mı var?
ÖMER SELVİ (Devamla) Bunları yapan insanlar dinî sebeplerden
dolayı mı yapmıştır? Camide böyle bir fırsat
yakalamış, bunu kullanmıştır.
Son olarak söyleyeceğim şey şudur ki: Bir bürokrattan
bahsediyoruz, Bir bürokrat üzerinden de bir iktidarı vurmak doğru
değildir. Hatta, burada bürokratları da zan altında
bırakmak durumundasınız çünkü şöyle bir şey
vardır: Hangi bürokratın hangi partiye sevgi beslediği, hangi
partiye oy verdiği, hangi partiden olduğu bilinmemektedir.
VELİ AĞBABA (Malatya) Ona sen de inanıyorsun yani!
ÖMER SELVİ (Devamla) Oradaki bir bürokratın gidip orada
bilgi vermesinden, hatta ve hatta siyaseti bulaştırmadan sadece genel
konular hakkında, çocukların eğitimi hakkında bilgi
vermesinden, buradan iktidara ulaşmak, bana kalırsa çok
yanlış bir yöntemdir. Bu yöntemle siyaset yapan CHP her geçen gün
erimektedir, böyle devam ettiği takdirde eriyeceği
aşikârdır.
VELİ AĞBABA (Malatya) Farklı bir tane bürokrat
gösterin, biz de görelim
ÖMER SELVİ (Devamla) Son sözde diyeceğim şudur ki,
aslında bunları konuşmaktan ziyade iktidarın
yaptıklarını konuşmak çok daha doğrudur.
VELİ AĞBABA (Malatya) Bir tane farklı bürokrat
gösterin
ÖMER SELVİ (Devamla) İktidar ne yapmıştır?
Defaatle, bu kürsüden iktidarın yaptıkları, bu AK PARTİ
iktidarının yaptıkları
paylaşılmıştır değişik milletvekillerimiz
tarafından.
Ben birkaçından bahsetmek istiyorum, hepsine girmek istemiyorum
çünkü burada bahsedersem zaten zamanımın yetmeyeceğini de
biliyorum.
Ne yaptık? Kısa olarak: 76 tane üniversite vardı ülkede,
biz bunu 170e çıkardık. Üniversitesi olmayan ilimiz kalmadı.
İşte, bunları konuşmak lazım. Laiklik tarafından
gelip de bir bürokrat üzerinden iktidarı vurmak doğru bir yöntem
değil.
Ne yaptık? Yeni 181.419 tane derslik açtık. Burslarda
müthiş katkılar yaptık. Şartlı eğitim
noktasında Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı
Teşvik Fonundan 2003ten 2012 Temmuzuna kadar yaklaşık 21,5
milyon öğrencimize, çocuğumuza yaklaşık 2,5 milyar Türk
lirası destek aktardık.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Babanın
kesesinden mi yapıyorsun? Devlet yapıyor, devlet.
ÖMER SELVİ (Devamla) - Doğru söylüyorsunuz, devlet
yapıyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Devlet yapıyor,
devlet.
ÖMER SELVİ (Devamla) Aynen, devlet yapıyor.
İSMAİL AYDIN (Bursa) Bugüne kadar niye yapmıyordu?
ÖMER SELVİ (Devamla) - Orada da o bürokrat da devletin bir
parçasıdır, iktidarın bir parçası değildir, tamam
mı?
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Biz gelene kadar neredeydi?
İSMAİL AYDIN (Bursa) Neredeydi o devlet?
ÖMER SELVİ (Devamla) - Onun dışında, gene ilk ve
ortaöğretim öğrencilerine burs ücreti olarak 2002 itibarıyla
sadece ve sadece 12,63 lira verilirken ve 95 bin öğrenciye verilirken 2012
Ekim itibarıyla -ki bu rakam arttı- 121,71 liraya çıktı,
yaklaşık 10 kat arttı ve öğrenci sayısı da 191
bine yükseldi. Bunları konuşmak lazım. Kalkıp da bir
bürokrat üzerinden iktidara vurmamak lazım. Bunlar doğru şeyler
değil. Daha bunlar çok artırılabilir.
Benim size önerim -siz burada öneri verdiniz ya, ben de size öneride
bulunuyorum- bu laiklik ilkesinden şunu görmeniz lazım: Laikliği
bu kadar savunuyorum derken laikliğe en çok zarar veren CHPdir.
Diğer taraftan, laikliği en çok şekilde sağlam tutan AK
PARTİ Hükûmetidir. Bunu da görmenizi istiyorum.
Son sözde bu grup önerisinin aleyhinde olduğumu ifade ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) - Çok esprilisin bugün. Sayın
Milletvekili, çok esprilisin, çok şakacısın.
BAŞKAN Teşekkürler.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
Buyurun Sayın Başkan.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) Öğrenciler ve veliler üzerinden
din ticareti yapan bir anlayışın
araştırılmasına ilişkin grubumuzca verilen önergenin
ayıp olarak nitelendirildiğini gördük sığ ve cahil bir
anlayış tarafından. Grubumuz adına bu sataşma
karşılanacaktır.
İzninizle, Sayın Özkes grubumuz adına konuşacak.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkes. (CHP sıralarından
alkışlar)
İki dakika içinde lütfen
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkesin, Niğde Milletvekili Ömer Selvinin CHP
grup önerisi üzerindeki konuşması sırasında CHP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi, arkadaşımız, tabii, konuşuyor,
Ayıptır. diyor. Bir önerge vermek nereden ayıp oluyor?
Şimdi, bir de Akıl alır gibi değil. diyor. Bunlar
yanlış şeylerdir.
SONER AKSOY (Kütahya) Senin yaptıkların da akıl
alır gibi değil.
İHSAN ÖZKES (Devamla) - Senin aklın almayabilir.
Çocuklar camiye gelmemiştir. diyor. Çocuklar o gün camiye
getirilmiştir.
Şimdi, bir de Cumhuriyet Halk Partisi üzerinden özellikle laiklik
ve Atatürk vurgusu yapıyor, hatta Ulu Önder Atatürkün Balıkesirde
hutbe okuduğunu söylüyor. Doğru, ancak bilmiyor
arkadaşımız, Atatürk, Balıkesirde Zağanos Paşa
Camisinde hutbe okumuştur ama cuma günü değil, salı günüdür ve
o atmosferde konuşmuştur; öğrenip de gelmeniz lazım.
İSMAİL AYDIN (Bursa) Salı günü hutbe olmaz hoca,
Salı günü vaaz olur, hutbe olmaz o.
İHSAN ÖZKES (Devamla) - Bir de Şu laiklikten vazgeçin.
diyor. Eğer laiklik olmasaydı bugün Müslüman olmazdınız ya!
Bakın samimi söylüyorum, eğer bugün şayet Müslümansanız,
önce Allaha sonra Atatürke ve laikliğe borçlusunuz. (CHP
sıralarından alkışlar) Tekrar ediyorum, eğer
şayet bugün Müslümansanız, bunu önce Allaha sonra Atatürke ve
laikliğe borçlusunuz. Onun için, laiklikle uğraşmayın.
Laiklik, İslam dünyasının güvencesidir, bunu bilin. Bunu bilin,
bunu beyinlerinize yerleştirin.
Değerli arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisi kesinlikle
laiklikten ödün vermez. Arkadaşımız öyle diyor Laiklikten
vazgeçtilerdi, nereden söylediler bunu. Ya sen kendi partinle ilgili konuş,
senin Cumhuriyet Halk Partisiyle ilgili konuşmak ne haddine, ne
hakkına!
SALİH KOCA (Eskişehir) Sen kimle ilgili konuşuyorsun
şimdi?
İHSAN ÖZKES (Devamla) - Dolayısıyla, Atatürkle,
laiklikle uğraşmayın. Atatürkle, laiklikle
uğraşmayın, Allah çarpar sizi, çarpar! (CHP
sıralarından alkışlar)
SALİH KOCA (Eskişehir) Seni çarpmış zaten!
BAŞKAN Lütfen
Lütfen
Bir dakika efendim, lütfen.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan
BAŞKAN - Ahmet Bey buyurun.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan, sayın konuşmacı,
gerek ilk konuşmasında gerekse şimdiki konuşmasında
hem Başbakanımızla ilgili çok çirkin
yakıştırmalarda bulundu hem de Atatürkle, laiklikle
uğraştığımızı iddia etti efendim,
açıklama yapmak istiyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) Uğraşmıyor musunuz
Ahmet Bey?
BAŞKAN Buyurun, lütfen iki dakika içinde. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
2.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının, İstanbul Milletvekili İhsan
Özkesin CHP grup önerisi üzerinde ve sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmalarda AK PARTİ Grup Başkanına
ve Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
AHMET AYDIN (Adıyaman) Değerli arkadaşlar,
bırakalım Atatürkle, laiklikle kimse uğraşmasın.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Arkadaşına söyle, bana
değil.
AHMET AYDIN (Devamla) Ne Atatürk ne cumhuriyet ne laiklik hiç kimsenin
tekelinde değildir. Hiç kimsenin tekelinde değildir.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Değil, evet.
AHMET AYDIN (Devamla) Laiklik bezirgânlığı da
yapmayalım.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Din de kimsenin tekelinde değil.
AHMET AYDIN (Devamla) Din de kimsenin tekelinde değildir,
herkesin dini kendine. Herkesin dini kendine. İnanır, inanmaz,
herkesin dini kendine
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Evet, aynen.
AHMET AYDIN (Devamla) Aynen iddia ediyoruz, aynen de olması
gereken budur.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Doğru.
AHMET AYDIN (Devamla) Bakın, değerli arkadaşlar, az
önceki konuşmasında, işte deniyor ki: Bir bürokrat, AK
PARTİnin bürokratı
Bakın, değerli arkadaşlar,
Bizden bir örnek gösterin falan diye orada sesler çıktı. Siz de bir
bürokrattınız.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Evet.
AHMET AYDIN (Devamla) Geçmişte yaptığınız
bütün şeyleri AK PARTİye mal etme durumunuz var mı, mümkün mü?
AK PARTİ döneminde bürokratlık yaptınız mı?
Yaptınız, hem de müftülük yaptınız.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Yapmadım, yapmadım,
elhamdülillah yapmadım.
AHMET AYDIN (Devamla) Hem de müftülük yaptınız
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Yaptırmadınız zaten,
el çektirdiniz, sürdünüz.
AHMET AYDIN (Devamla) Hem de müftülük yaptınız ama şu
anda CHPnin milletvekilisiniz. Şu anda CHPnin milletvekilisiniz.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Çalışamadım sizin
zamanınızda.
AHMET AYDIN (Devamla) Olabilir, doğaldır. Her
bürokratın yaptığını bir defa, AK PARTİye mal
etmekten vazgeçin.
VELİ AĞBABA (Malatya) Siz din adamları arasında
bile parti ayrımı yaptınız, emekli ettirdiniz.
AHMET AYDIN (Devamla) İkincisi: Değerli arkadaşlar,
cami toplanma mekânıdır. Cami bir toplanma mekânıdır, bir
ibadethanedir. Katılıyorum, caminin hiçbir şekilde siyasete,
asla ve asla, alet edilmemesi lazım, kutsal bir değerdir ve bizim,
hepimizin, Müslümanların toplandığı bir mekândır,
ibadet ettiği bir yerdir ama camilerde birtakım önemli sohbetlerin
olduğunu sizler de iyi biliyorsunuz. Zaman içerisinde dinle alakalı,
imanla alakalı, hatta işte örnekler verdi değerli hatibimiz,
Kurtuluş Savaşı döneminde de bu tip şeyler
yapıldı ama bazen, fırsat bulunmuşken öğrenci velileriyle
eğitimle alakalı güzel sohbetler yapmak
Bunu nasıl siyasetle
siz bağdaştırabilirsiniz?
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Öğrenci velilerinden bayan var
mı orada, asker var mı, şehit aileleri var mı, babası
şehit olmuş kimse var mı?
AHMET AYDIN (Devamla) Nasıl bağdaştırabilirsiniz?
Hukuka, kanuna herhangi bir aykırılık varsa zaten yetkili
merciler gereğini yapar arkadaşlar, yapar. Hiç kimseye de sahiplik
etmiyoruz. Hiç kimseye de sahiplik etmiyoruz ama sizler de bunlar üzerinden
lütfen, özellikle Başbakanımıza birtakım -hele ki müftülük
yapan bir şahsın- ikinci peygamber
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Ben söylemedim onu,
arkadaşlarınız söylüyor.
AHMET AYDIN (Devamla) Sizin burada bunu dile getirmeniz kadar
ayıp bir şey yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Niye? Senin genel başkan
yardımcın söyleyecek
AHMET AYDIN (Devamla) Bunu burada dile getirmeniz kadar ayıp bir
şey yoktur, sizin bunu burada dile getirmeniz kadar büyük, haksız bir
iddia yoktur. Sözünüzü geri almanız lazım, özür dilemeniz lazım.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Ben mi alacağım?
AHMET AYDIN (Devamla) AK PARTİ... (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Ben mi alacağım? Birisi
çıkıyor İlelebet, ezelî, ebedî diyor, ondan istemiyorsun,
benden mi istiyorsun? Ne bu aymazlık ya!
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, önergenin aleyhinde olmak
üzere, Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin.
ÖMER SELVİ (Niğde) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir dakika lütfen, lütfen
ÖMER SELVİ (Niğde) Sayın Başkanım, grup
başkan vekili
BAŞKAN Bunu burada bırakalım artık.
ÖMER SELVİ (Niğde) Hayır, Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Söz verdim efendim, lütfen yerinize otururun.
ÖMER SELVİ (Niğde) Sayın Başkanım, beni
dinler misiniz?
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Lütfen yerinize oturun ikiniz de.
ÖMER SELVİ (Niğde) Sayın Başkanım, bir
şey söyleyeyim
BAŞKAN Sonra bakarız.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun,
İstanbul Milletvekili İhsan Özkes ve 22 milletvekili tarafından
Niğde İl Millî Eğitim Müdürü tarafından bir camide veli
toplantısı düzenlenmesinin araştırılması
amacıyla 12/3/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun 13 Mart 2013 Çarşamba
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşimde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Buyurun Sayın Şahin.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Sayın Başkanım,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygı ve
sevgiyle selamlıyorum.
İçinde bulunduğumuz hafta biliyorsunuz Tıp Haftası,
çok önemli bir hafta. Yarın da Türk milletinin
sağlığına hizmet veren hekimlerin çok önemli günü, Tıp
Bayramı. Dolayısıyla, ben, Türkiye Büyük Millet Meclisinde,
Bursa Milletvekili olarak, sağlık camiasının,
doktorlarımızın, hemşirelerimizin, hasta
bakıcılarımızın veya bu konuda hastanelerimizde servis
veren şoför, aşçı, temizlikçi, bilgisayar elemanı,
sağlık sektörüne hizmet veren tüm
arkadaşlarımızın Tıp Bayramını kutluyorum.
Özellikle de içimizde sağlıkçı milletvekili
arkadaşlarımız var, onlarınkini de hassaten kutluyorum
buradan, Tıp Bayramları kutlu olsun.
Bir hususu
daha buradan arz etmek istiyorum. Pazartesi günü 18 Mart, şanlı
Çanakkale zaferinin yıl dönümü.
İSMAİL
KAŞDEMİR (Çanakkale) Olmadı şimdi.
HÜSEYİN
ŞAHİN (Devamla) Belki, İsmail Bey çıkıp söyleyecekti
ama ben buraya çıkmışken bunu da hatırlatmak istedim. Millî
birlik ve beraberliğimizin harcı olan, hakikaten bugün
çocuklarımıza her mecrada anlatılıp öğretilmesi
gereken, özellikle yetişen gençliğin, gençlerimizin,
çocuklarımızın, hepsinin ziyaret edip bu ziyaretten de
geçmişte birlik ve beraberliğimizin nasıl olduğunun
öğretilmesi gereken çok önemli bir gün olan şanlı Çanakkale
zaferimizi de kutluyorum.
Meclisimizin
gündemi çok yoğun. Bu gündem yoğunluğu içerisinde enerji
piyasası ile ilgili kanunu görüşüyoruz, geçen hafta yarım
kaldı. İki, üç ve dördüncü bölümleri bitirmemiz gerekiyor. Sektör
bizden bu konudaki kanunun çıkarılması konusunda hızlı
davranmamız talebinde bulunuyor. Biz, eğer, gündemimize dönecek
olursak, gündemimizde Enerji Piyasası Kanununu çıkartmak için
çalışacak olursak daha faydalı bir hizmette bulunmuş oluruz
diye düşünüyorum.
Sevgili
arkadaşlar, şu anda gündem yoğunluğundan dolayı,
Cumhuriyet Halk Partisinin araştırma önergesinin aleyhinde
olduğumuzu belirtmek istiyorum.
Buradan da
tedavi gören Sayın Başbakanımıza da acil şifalar
diliyorum.
Hepinizi
saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şahin.
ÖMER
SELVİ (Niğde) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Buyurun.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, toplantı yeter
sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Tamam efendim.
Buyurun.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Sayın Başkan
ÖMER SELVİ (Niğde) Sayın Başkan, sataşmadan
söz istiyorum. Grup Başkan Vekili sığ ve cahil ifadelerini
kullandı.
BAŞKAN Şimdi, karşılıklı
ÖMER SELVİ (Niğde) - Sadece bir dakika Sayın
Başkanım, iki dakika istemiyorum. Sadece bir dakika
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
karşılıklı, grup başkan vekilleri izah ettiler.
ÖMER SELVİ (Niğde) Sadece bir dakika Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Müsaade ederseniz işimize devam edelim.
ÖMER SELVİ (Niğde) Sayın Başkanım, bir
sataşmaya mahal vermeyeceğim ve bir dakika istiyorum.
BAŞKAN Ya bunun sonu yok çocuklar.
ÖMER SELVİ (Niğde) Sığ ve cahil diyor Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Rica edeyim de ben yöneteyim yani.
ÖMER SELVİ (Niğde) Sayın Başkanım
BAŞKAN - Ben de biliyorum ama
ÖMER SELVİ (Niğde) Sayın Başkanım
BAŞKAN - Yapmayın, Allah aşkına yapmayın ya!
ÖMER SELVİ (Niğde) Sayın Başkanım,
ayıp kelimesinden siz sataşmadan söz verdiniz.
BAŞKAN Bir dakika, buyurun o zaman Sayın Selvi.
ÖMER SELVİ (Niğde) Tamam, bir dakika
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Vereceğim efendim, merak etmeyin.
VELİ AĞBABA (Malatya) Ama niye? Cahil dedi Sayın
Başkan, başka bir şey demedi!
BAŞKAN Ya şu çeneni bir dakika tutsan da
(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖMER SELVİ (Niğde) Sayın Başkanım, tutumunuzu
anlamakta güçlük çekiyorum.
Grup Başkan Vekili, CHPnin
VELİ AĞBABA (Malatya) Bu nasıl bir şey ya! Böyle
bir şey olur mu?
ÖMER SELVİ (Niğde) Sayın Başkanım, müsaade
etsinler, zamanım
VELİ AĞBABA (Malatya) - Hayır, böyle bir şey olamaz!
Yakışıyor mu size? (AK PARTİ sıralarından Çeneni
tut. sesi)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Böyle bir şey diyemez!
VELİ AĞBABA (Malatya) Böyle bir şey olur mu ama?
BAŞKAN Oturun!
VELİ AĞBABA (Malatya) Böyle bir şey olur mu? Sana iade
ediyorum o lafı! Böyle bir şey olur mu?
BAŞKAN Efendim?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Siz nasıl konuşuyorsunuz bir
milletvekiliyle? Nasıl konuşuyorsunuz siz?
BAŞKAN Ne dedim ki ben?
VELİ AĞBABA (Malatya) Çeneni tut! dediniz.
BAŞKAN - Evet, dedim.
VELİ AĞBABA (Malatya) Böyle bir şey diyemezsiniz!
Hakkınız yok böyle bir şeye.
BAŞKAN Bu, hakaret değil. Bir dakika
VELİ AĞBABA (Malatya) - Böyle bir şeye hakkınız
yok.
BAŞKAN Şimdi, bakın
VELİ AĞBABA (Malatya) - Bir milletvekiliyle böyle
konuşmaya hakkınız yok sizin.
SABAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) Var, var
BAŞKAN Bitti mi konuşmanız efendim?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Böyle bir şey yok! Böyle bir
şey olur mu?
BAŞKAN - Bakın, ben sizi susturamıyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) Konuşmuyorum sizinle!
BAŞKAN Sayın milletvekili, ben sizi susturamıyorum.
Kafanız estiği zaman kalkıp konuşuyorsunuz. Benden ne
yapmamı bekliyorsunuz?
VELİ AĞBABA (Malatya) Böyle bir şey diyemezsin! Lütfen
temiz dil kullanın!
BÜLENT TURAN (İstanbul) Aynaya bak, aynaya!
BAŞKAN En temiz dili kullanıyorum. Lütfen diyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) Temiz bir dil kullanın. Bu laf
size yakışmıyor. Bir milletvekili olarak
Böyle bir şey
olur mu?
BAŞKAN En temiz dili kullanıyorum, lütfen diyorum, siz
anlamıyorsunuz, susmuyorsunuz kardeşim, susmuyorsunuz!
VELİ AĞBABA (Malatya) Siz AK Partili
BAŞKAN Bir saniye
VELİ AĞBABA (Malatya) AK Partili milletvekillerinin
söylediklerini duyuyorsunuz cevap vermiyorsunuz.
BAŞKAN Buyurun, istediğiniz kadar konuşun o zaman.
Buyurun konuşun.
VELİ AĞBABA (Malatya) Bizim bütün
konuşmalarımıza müdahale ediyorsunuz.
BAŞKAN - Evet, buyurun.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Böyle bir şey
yakışıyor mu size?
BAŞKAN Bitti mi efendim?
VELİ AĞBABA (Malatya) Diyor ki: Muhalefet partileri grup
önerilerinde konuşmasın. Siz Meclis Başkanı olarak cevap
vermiyorsunuz, bizim her müdahalemize
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, bir dakika, bir dakika
VELİ AĞBABA (Malatya) - Benim İç Tüzüke aykırı
bir tutumum varsa
BAŞKAN Bir dakika efendim.
Buyurun.
VELİ AĞBABA (Malatya) - İç Tüzüke aykırı bir
tutumum yok benim.
BAŞKAN Evet
Bitti mi efendim konuşmanız?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Tutumunuz hakkında söz istiyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamam, isteyebilirsiniz. Benim ricam şu: Siz lütfen
VELİ AĞBABA (Malatya) Ben sizin tutumunuz hakkında söz
istiyorum.
BAŞKAN Bir dakika
Oturun! Şimdi beni dinleyin. Bu Mecliste
söz almanın usulünü İç Tüzük yazıyor. Ya sisteme girersiniz ya
müsaade alırsınız.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Bu, yeni vekil Sayın
Başkanım!
BAŞKAN Bakınız, Grup
Başkan Vekiliniz kalktı, müsaade alıyor. Lütfen örnek alın.
Yani
karşılıklı konuşmakla bir yere varamayız.
İki usulü var bakın, lütfen dinleyin beni.
VELİ AĞBABA (Malatya) Çeneni
kapat diyemezsin.
BAŞKAN - Bakın, ya sisteme
gireceksiniz ya söz isteyeceksiniz, başka çaresi yok.
VELİ AĞBABA (Malatya)
Sayın Başkan benimle bu şekilde konuşamazsınız.
Benim çenemi bir tek Yüce Allah kapatır, siz kapatamazsınız.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Zamanı gelince kapatacak
hepimizinkini merak etmeyin.
Bir saniye
Başka konuşmanız
var mı efendim?
VELİ AĞBABA (Malatya) Tutumunuz
hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN Şimdi, oturun.
Tutumum hakkında söz isteyebilirsiniz.
Buyurun Sayın Hatip
ÖMER SELVİ
(Niğde) Sayın Başkanım, öncelikle
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Sayın Başkanım sakin olun.
BAŞKAN Sizin kadar
sakin olmaya çalışıyorum Sayın Özgündüz. Siz de çok sakin
adamdınız ama susmuyor arkadaşınız. Biriniz sus
deyin lütfen ya, susmuyor.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Kürsüde bir Sayın Hatip konuşuyor Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Bakınız, Meclisin düzenini sağlayamıyorum, susmuyor. Rica
ediyorum.
Buyurun.
ÖMER SELVİ
(Niğde) Sayın Başkanım, süremi tekrar başlatabilir
misiniz?
BAŞKAN Tamam,
buyurun bir dakika içinde lütfen.
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Niğde
Milletvekili Ömer Selvinin, Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhanın
sataşma nedeniyle söz talebinde bulunurken şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
ÖMER SELVİ
(Niğde) Sayın Başkanım, öncelikle şunu ifade etmek
istiyorum. Şunu anlamakta güçlük çekiyorum. Sayın Grup Başkan
Vekili ayıp ifadesinden dolayı sataşmadan söz alıyor,
kendisi sataşmadan söz alırken sığ ve cahil ifadesini
kullanıyor. Bana sataşmadan söz vermek de
Ben, sataşmadan söz
almakta zorluk çekiyorum, bunu doğru bulmuyorum, bir.
İkincisi,
sığ ve cahil ifadesini kullanan Sayın Grup Başkan Vekili
tabii ki de, grup başkan vekili olması hasebiyle bu kürsüde benden
çok daha fazla söz almış bulunmakta. Ben, kendisinden ve bu gruptan
istirham ediyorum, lütfen benim konuşmalarımı ve kendi
konuşmalarını tutanaklardan alsınlar, kıyaslasınlar,
kim daha sığ konuşuyor, kim daha cahil, kıyaslasınlar,
ona göre karar versinler. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Diğer taraftan, şunu da ifade
etmek istiyorum, Sayın Hatip çıktı, dedi ki Laiklikten
vazgeçsinler. diye bir ifade kullandığımı söyledi. Ben
Laiklikten vazgeçsinler. demedim, Laiklik üzerinden siyaset üretmekten
vazgeçsinler. diye bir ifade kullandım, bunu da ifade etmek istiyorum.
Diğer taraftan, benim sanki şöyle
bir ifade kullandığımı iddia etti Sayın Hatip, demek
ki beni yeteri kadar dikkatli dinlemiyor ve her söylediğimi yeteri kadar
algılayamıyor. Dedi ki: Millî Eğitim Müdürü çocukları
okula getirmemiştir. gibi bir ifade kullandığımı
söylüyor. Hayır, ben şunu söyledim: Oradaki sizin gerekçenizde sanki
böyle bir algı uyandırılmaya çalışıyormuşum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER SELVİ (Niğde)
gibi bir
durum için söz konusu ifadeyi söylemiştim.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Öyle demedin, öyle demedin, Öyle yaptınız. dedin. Çevirme.
ÖMER SELVİ (Niğde) Tutanaklara
bakın.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Çevirme kazı.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Neyi
çevirmesin?
BAŞKAN Sayın Başkan,
buyurun.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara)
Sayın Başkan, sataşma olduğu çok açık ama aslında
kürsüye çıkıp Meclisi meşgul etmek istemiyorum.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Etmeyin, etmeyin.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) Buradan tutanaklara geçmesi
açısından bir şey söylemek istiyorum.
İSMAİL AYDIN (Bursa) -
Helal, helal!
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara)
- Sesinizi kesin ve dinleyin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ÖMER SELVİ (Niğde) Sayın Başkan, böyle bir
saygısızlık yok ama!
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) Siz müdahale etmediğiniz takdirde
ben müdahale etme hakkını kendimde bulurum Sayın Başkan.
Seslerini kesip beni dinlemek zorundalar; bir.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Önce Veli Beyin sesini kesin.
HÜSEYİN ÜZÜLMEZ (Konya) Sizin sesinizi millet kesecek!
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) Siz kutsal mekânları bir
ticarethaneye dönüştürmeye ve onlar üzerinden istismara devam
ettiğiniz sürece ve en kötü figürlerin toplandığı bir
popülasyon olarak sizler, Türkçeyi bile doğru kullanmayan bir
örneğinin söylediği, az önce söylediği sözlere karşı
YUNUS KILIÇ (Kars) Nefret dolusunuz, nefret!
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara)
benim verdiğim
yanıtın eksiği vardır, fazlası yoktur Sayın
Başkan. Yeterince söylemiştim, keşke daha fazlasını
söyleseydim. (AK PARTİ sıralarından Yakışıyor
size, yakışıyor sesleri)
BAŞKAN Teşekkürler.
Sözleriniz zabıtlara geçti.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Sayın Başkan
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen
Lütfen
Evet, dinleyelim arkadaşlar!
Sayın Özkes, buyurun.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Sayın Başkan, AKP Grup
Başkan Vekili benden özür dilememi istedi.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Dileme Hocam, dileme. Geç oldu vallahi!
BAŞKAN Lütfen
Lütfen
Evet, dinliyoruz Sayın Özkes.
Buyurun.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Ayrıca, Sayın
Konuşmacı, benim, söylediklerini anlamadığımı,
anlayamadığımı söyledi. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BÜLENT TURAN (İstanbul) Anlayamadın.
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
Lütfen dinleyelim.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) - Arkadaşlar, sizinle mi
konuşacağım Başkanla mı konuşacağım!
Her zaman diyorum, şu kürsü yanlış yerde, adaletli
değil! Sizin Adalet ve Kalkınma Partisinin adında Adalet var
ama adaletiniz yok! (AK PARTİ sıralarından Bağırma
sesleri ve gürültüler) Şu kürsünün yeri orası değil. Rica ederim
ya!
BAŞKAN Sayın Özkes, lütfen
İHSAN ÖZKES (İstanbul) - Sayın Başkan, bana da söz hakkı
vermenizi istiyorum sataşmadan dolayı.
BAŞKAN Özür dileme sataşma değil, öbürü için
istiyorsanız vereyim.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Hayır, benim
anlayamadığımı söylüyor.
BAŞKAN - Sözleriniz zabıtlara geçti Sayın Özkes.
İHSAN ÖZKES (İstanbul)
Yakışıksız sözler söylediğimi söylüyor.
Yakışıksız
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) Anlamadı. diyerek Hatipten söz
etti, konuşmacıdan söz etti. Sataşma var. Söz vermek
durumundasınız.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun efendim.
Lütfen, yeni bir sataşmaya meydan vermeden açıklayın ve
bırakalım.
Bir dakikada lütfen Sayın Özkes
ben rica edeyim.
4.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkesin, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının sataşma nedeniyle yaptığı konuşma
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben burada dedim ki: Bir AKP Genel Başkan
Yardımcısı diyor ki: Tayyip Erdoğan, Türkiyenin ilelebet,
ezelî ve ebedî başkanıdır. diyor. Diyor mu? Diyor.
İSMAİL AYDIN (Bursa) Bu, Millî Şef senin dediğin,
CHP diyor bunu.
İHSAN ÖZKES (Devamla) Peki ilelebet nedir? Sonsuza dek
demektir. Ezelî ne demektir? Evveli, başlangıcı olmayan
demektir. Ebedî ne demektir? Sonu olmayan demektir. Bu sıfatlar kime
aittir? Allaha aittir. Allaha ait olan sıfatlar nasıl olur da
şu anda hasta bulunan bir Başbakana verilir? diyorum, diyor ki:
Özür dile. Ben mi dileyeceğim özrü, bunu söyleyen mi dileyecek özrü?
Neden onu söyleyene bir şey demiyorsunuz da bunu söyleyeni, dile getireni
özür dilemeye davet ediyorsunuz Sayın Grup Başkan Vekili? Böyle bir
şey var mı? Bu, hangi İslama, hangi inanca sığar,
böyle bir şey olabilir mi? Neden bundan rahatsız oluyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İHSAN ÖZKES (Devamla) - Madem rahatsız oluyorsunuz,
arkadaşlarıza niye
(CHP sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) Her şeyi bu kadar sığ
algılıyorsunuz.
İSMAİL AYDIN (Bursa) Bahsettiğin şey Millî
Şefe ait, Millî Şefe. CHPye bak. Yalan yanlış
şeyler söylüyorsun.
BAŞKAN Sayın Özkes, teşekkür ederim.
Sayın Başkan, buyurun.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan,
biraz önce partimize yönelik ağır bir hakarette bulunuldu, adaleti
olmadığı şeklinde bir ifadeyle
Sataşmadan söz
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
5.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, İstanbul Milletvekili İhsan
Özkesin sataşma nedeniyle söz talebinde bulunurken Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Değerli arkadaşlar,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Partimizin ismi: Adalet ve Kalkınma Partisi. Partimizin adalet
duygusu ve uygulaması en üst seviyede. Bunu milletimiz söylüyor.
Milletimiz böyle söylüyor.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Silivriden belli.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Kalkınmayı hem
milletimiz söylüyor hem bütün dünya söylüyor. Bugüne kadar hiçbir dönemde
olmadığı kadar hem adaletin, gerçek adaletin tesis
ettirilmesinde hem de ülkenin kaynaklarının en iyi yönetilerek millî
gelirin yükseltilmesinde ve kalkınmanın gerçekleştirilmesinde
tarihin ve bütün dünyanın hayranlıkla izlediği bir
başarı öyküsüdür aynı zamanda Adalet ve Kalkınma Partisi.
Adaletimiz de tamdır, kalkınmamız da tamdır, onda sorun
yok. Sorun, Cumhuriyet Halk Partisinde esas. Cumhuriyet Halk Partisinin cumhuru
yok, cumhuriyeti yok. Gerçek anlamda cumhuriyeti yok, esas itibarıyla
sıkıntı orada ve Cumhuriyet Halk Partisinin halkı yok, halkçı
değil. Esas sorun burada.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
6.- Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhanın,
Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşma sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) Pekâlâ, beni konuşma yapmak
zorunda, üstelik kürsüde yapmak zorunda bıraktınız. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Dinleyelim beyler, lütfen.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Devamla) Evet, sattığınız
ve yediğiniz değerlerimizle
BÜLENT TURAN (İstanbul) Selam verseydin önce!
EMİNE ÜLKER TARHAN (Devamla)
bu ülkenin kaynaklarıyla,
inanın, bu ülkenin tüm yoksullarının sonsuza dek
doyurulmasını ve üstüne kahve ve yemekle birlikte
doyurulmasını inanın sağlayabilirdik. O kadar çok yediniz,
o kadar çok yediniz ki o yüzden adınız sizin
Adınıza ne
diyorlar biliyor musunuz? Alaca Karanlık Partisi. (CHP
sıralarından alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, yani
yeterlilik tezkeresi vermemiz gerekiyor mu? Biz buna mecbur muyuz?
BAŞKAN Buyurun.
7.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, Ankara
Milletvekili Emine Ülker Tarhanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşma sırasında Adalet ve Kalkınma
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan,
gerçekten son derece talihsiz konuşmalar yapılıyor.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara)
Siz başlattınız!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bütün hukukçu
arkadaşlarımız bilir, eğer birisi bir şey
yemişse, yiyeni, yediğini çıkın burada açıklayın.
Varsa eğer bir iddianız, elinizde somut bir belgeniz, bilginiz
varsa çıkın açıklayın. Var mı? Buyurun,
açıklayın! Hani, nerde?
VELİ AĞBABA (Malatya) Dava açın!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bir yolsuzluk varsa
söyleyin, kimin yolsuzluk yaptığını, kimin
hırsızlık yaptığını söyleyin,
açıklayın.
Bakın, bu dönemde o kadar çok iddia ortaya atıldı, o
kadar çok yargıya konu intikal ettirildi ki AK PARTİnin döneminde
suçlayacak hiçbir tane delil bulunamadı.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) Bütün ihaleleri
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) İstiyor musunuz?
Örneklerini mi istiyorsunuz? Örneklerini mi istiyorsunuz? Bol miktarda.
Cumhuriyet Halk Partisinin tarihine bakın, aynaya bakın. Somut
istiyorsanız somut da var bende, somutu da var. Bakın, bu
tartışmayı biz başlatmadık. Bu
tartışmayı biz başlatmadık ama somut isterseniz onu da
rakamlarla, belgelerle -dosyamda,
şu anda dosyamın içinde- hepsini tek tek net açıklarım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, ben tutumunuz
hakkında, aleyhte söz almak istiyorum.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) Sayın Başkan, tutum nedir, hangi tutum?
BAŞKAN Başkanlık Divanının tutumu
hakkında
VELİ AĞBABA (Malatya) Evet, aleyhte söz almak istiyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan,
tutum yok. Sayın Başkan, tutum nedir? Sayın Başkan, bir
tartışma açılabilmesi için tutum olması gerekir. Şu
anda görüşmeler, konuşmalar devam ediyor. (CHP sıralarından
gürültüler) Herhangi bir tutumla ilgili olarak bir hususun ortaya
çıkması gerekir Sayın Başkan.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Canikli,
siz yoktunuz burada.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, ne
söylediğinizi biliyoruz. Tutumunuzun aleyhinde söz almak istiyorum.
BAŞKAN Efendim, müsaade ederseniz şöyle bir şey var
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Canikli,
Çeneni kapat. dedi, çeneni. Çeneni kapat. dedi, çeneni.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Kapat, kapat!
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, kim söz istediyse verdik.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, benimle ilgili
bir şey kullandınız. Ben tutumunuzun aleyhinde konuşmak istiyorum.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bunun tutumla ne ilgisi var
Sayın Başkan? (CHP sıralarından gürültüler)
BÜLENT TURAN (İstanbul) Ya Veli Bey, işimiz var, gözünü
seveyim ya! Bu ne ya!
VELİ AĞBABA (Malatya) Konuşmayalım o zaman!
İHSAN ÖZKES (İstanbul) Böyle bir şey olur mu!
BÜLENT TURAN (İstanbul) Kürsüyü de önüne al.
VELİ AĞBABA (Malatya) Tutumunuz aleyhinde konuşmak
istiyorum.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Müftü Bey, kürsüyü oraya al o zaman, kürsüyü
önüne al. (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan,
böyle bir şey olmaz ki ama.
VELİ AĞBABA (Malatya) Konuşturmayın rahatsız
oluyorsanız, konuşturmayın.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Konuşma. Konuşma.
VELİ AĞBABA (Malatya) Kalk, sen de konuş. Kalk, sen de
konuş.
BAŞKAN Şimdi, değerli arkadaşlar, herhangi bir
konuda usul tartışmasından ziyade, Sayın Veli Ağbaba,
siz benim size söylediğim sözle ilgili konuşmak istiyorsanız
size iki dakika süre vereyim, onun dışında bir usul
tartışması açacak bir tutum yok.
Buyurun
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan, bu durumda
BÜLENT TURAN (İstanbul) Oylayın Sayın
Başkanım.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan, bir kere, sizin,
milletvekili yerinden ayağa kalktığı zaman ayağa
kalkan milletvekiline meramını sormak gibi bir mecburiyetiniz var.
BAŞKAN Tamam.
ENGİN ALTAY (Sinop) Siz biraz önce, iktidar ve muhalefet
partisinden 2 milletvekili ayaktayken meramlarını sormadan kürsüye
hatip çağırdınız.
BAŞKAN Hayır, o yanlış. Bakın, hemen
şunu söyleyeyim
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan, meramımı
dinler misiniz.
BAŞKAN Hayır efendim, yanlış.
ENGİN ALTAY (Sinop) Meramımı dinler misiniz.
BAŞKAN Ben hatibe söz verdikten sonra kalktılar, siz
yoktunuz o sırada.
ENGİN ALTAY (Sinop) İki Sayın Ağbaba İç
Tüzükün 63üncü maddesine göre tutumunuzla ilgili bir tartışma açma
talebinde bulunduktan sonra, bunda sizin bir takdir hakkınız yoktur.
Takdir hakkınız söz süresini on dakika ile iki dakika arasında
sınırlamaktan ibarettir. Bu noktadan sonra Sayın Ağbabaya
Sadece size söz vereyim. diyerek bunu geçiştiremezsiniz. 63e göre talep
geçerlidir.
Ben de ısrar ediyorum, ben de tutumunuzun lehinde söz istiyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Lehinde mi? O kadar laf ettin, bir de
lehinde mi istiyorsun!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan,
ortada bir usul yok. Bir tartışma olabilmesi için bir usul
ittihazı gerekir. Usul ittihazını gerektirecek bir durum söz
konusu değil. Şu anda konuşmalar devam ediyor Sayın
Başkan. Bundan dolayı, 63üncü maddeye göre usul
tartışması açılamaz.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, dinler misiniz beni lütfen.
Bakınız, milletvekillerinin söz almaları ve
konuşmalarıyla ilgili madde 60ıncı madde. Birinci cümle
şunu söylüyor: Adını önceden kaydettirmeyen veya oturum
sırasında Başkandan söz almayan hiç kimse konuşamaz.
Şimdi, bu tutum karşısında benim tutumumu
takdirlerinize bırakıyorum. Ben doğrudan doğruya
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan, 63 çok açık, 63
çok açık!
BAŞKAN Bir saniye efendim
Bakın, söz almadan
konuşuyorsunuz yine. Ben size söz vermedim henüz.
Bakın, Pek kısa bir sözü olduğunu belirten üyeye
Başkan, yerinden konuşma izni verebilir.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Nasıl anlatacak derdini o
zaman? Milletvekilinin ayağa kalkıp söz istemeye hakkı yok mu?
BAŞKAN Sayın Ağbaba sonradan, benim söylediğim bir
şeyle ilgili Ben söz istiyorum. dedi, ben de ona iki dakika söz verdim.
Usul tartışması istenirse onu da açarım ama şurada bir
usulsüzlük yok.
ENGİN ALTAY (Sinop) İstenirse yok Sayın Başkan,
istedik. Nasıl istenirse?
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) Açacaksınız, başka
yolu yok.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkanım, 63üncü maddeyi okuyalım. Bakın, birinci
fıkrası: Görüşmeye yer olup olmaması, Başkanı
gündeme veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usullerine
uymaya davet, bir konuyu öne alma veya geriye bırakma gibi usule ait
konular, diğer işlerden önce konuşulur.
Bu yolda bir istemde bulunulursa
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Bulundu.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Konuştuğumuz
konular 63üncü maddenin birinci fıkrasında sayılan hususlardan
değildir. Dolayısıyla, bir usul yoktur. O yüzden usul
Eğer
böyle bir şey olursa usul tartışması zorunludur o zaman.
Tabii, başkanın takdir yetkisi yoktur ancak ortada usul yoktur.
ENGİN ALTAY (Sinop) Nasıl yok? Başkanın tutumunu
söyleyelim. Meclisin çalışma usullerine uymaya davet ediyoruz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Yani 63üncü maddenin
birinci fıkrasında sayılan usullerden bir tanesi değildir.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Başkanım, bunun adı ders
kaynatmaktır.
ENGİN ALTAY (Sinop) Olur mu öyle şey? Burada yeni icat
çıkarıyorsunuz. Bu istendiğinde açılacak, bunun lâmı
cimi yok yani. (CHP sıralarından gürültüler)
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) Eğer verseydiniz bitmişti
zaten.
BAŞKAN Buyurun Sayın Ağbaba, buyurun.
ENGİN ALTAY (Sinop) Ne oldu?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Neye göre Sayın
Başkan?
VELİ AĞBABA (Malatya) Aleyhinde konuşacağım
Sayın Başkan.
ENGİN ALTAY (Sinop) Bir dakika
Neye göre verdiniz?
BAŞKAN - Sayın Altay, siz yerinize oturun. Kendisi neye göre
istediyse ona göre veriyorum.
Siz neye göre istediniz?
ENGİN ALTAY (Sinop) Usul tartışması
açtınız mı?
BAŞKAN - Bir dakika!
VELİ AĞBABA (Malatya) Usul hakkında aleyhine istiyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Usul tartışması açmadım Sayın
Ağbaba, aleyhine diye bir şey yok.
VELİ AĞBABA (Malatya) Ben usul tartışması
açmak istiyorum, aleyhinde istiyorum.
BAŞKAN Siz
ENGİN ALTAY (Sinop) Başkanım, bunu açmak
zorundasınız. Bunun lâmı cimi yok. Tüzük açık.
BAŞKAN Böyle bir zorunluluk yok, hiçbir yerde yok.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sizin tutumunuz ortada! Burayı şeye
çevirdiniz
VELİ AĞBABA (Malatya) Usul tartışması
açıyorum, aleyhinize söz istiyorum Sayın Başkan.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Usul tartışması
açamazsınız.
BAŞKAN Siz açmazsınız, usul tartışması
açılmasını teklif edersiniz. Diğer grupların
itirazı var çünkü bir tutum söz konusu değil.
BÜLENT TURAN (İstanbul) İç Tüzükü oku, İç Tüzükü!
BAŞKAN Siz dediniz ki bir sözle ilgili
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, tutumunuz
ortada
BAŞKAN Efendim?
VELİ AĞBABA (Malatya) Tutumunuz ortada, bütün Meclis duydu,
bütün Türkiye duydu, sadece AK PARTİ Grup Başkan Vekili duymadı.
BAŞKAN Hangi maddeye göre söz istiyorsunuz?
VELİ AĞBABA (Malatya) 63üncü maddeye göre tutumunuz
hakkında usul tartışması açılmasını
istiyorum Sayın Başkan.
RECEP ÖZEL (Isparta) 63e göre olmaz ya!
BAŞKAN İstiyor musunuz siz de?
AHMET AYDIN (Adıyaman) Ben aleyhte istiyorum Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Başkan
BÜLENT TURAN (İstanbul) Lehinde, lehinde.
BAŞKAN Bir saniye.
ENGİN ALTAY (Sinop) Aleyhte Sayın Başkan.
BAŞKAN Usul tartışması açılmasını
mı istiyorsunuz?
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) Tutumunuzla ilgili
Ayrıntıya ben girmek istemiyorum, tutanaklarda var.
BAŞKAN Arkadaşlar, tamam, bir usul tartışması
açalım.
Tamam, buyurun efendim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Aleyhte.
BAŞKAN Buyurun efendim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Lehte Sayın
Başkan.
BAŞKAN Lehte Canikli.
IX.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Mehmet Sağlamın Genel Kurul
çalışmalarında izlediği yöntemin İç Tüzüke uygun olup
olmadığı gerekçesiyle tutumu hakkında
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, ben, tabii,
Malatyanın milletvekiliyim. Hem Malatyayla ilgili hem de Türkiyedeki
gündemle ilgili hem kendi düşüncelerimi ve partimizin düşüncelerini
açıklamaya çalışıyoruz. Gördüğümüz manzara şudur:
Hem sizin tutumunuz hem de AK PARTİ milletvekillerinin, bazı
milletvekillerinin tutumu, maalesef, demokrasiyi öğrenemedikleri, bunu
hazmedemedikleri şeklindedir.
MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) Senden mi
öğreneceğiz!
VELİ AĞBABA (Devamla) Şimdi, buradan laf
atıyorlar, diyor ki
Bir dönemin, 22 tane insanın öldürüldüğü,
155 tane insana saldırıldığı, açıkça, Türkiyede
herkesin açık bir provokasyon olduğunu kabul ettiği Gazi
olaylarıyla ilgili bir araştırma önergesi, komisyon kurulsun
diye önerge veriliyor, AKP milletvekilleri Zamanımızı
çalmayın. diyor. Bolu Milletvekili Böyle bir şeye ne gerek var?
Böyle bir şeyi konuşmayalım, zamanımızdan gidiyor.
diyor.
ALİ ERCOŞKUN (Bolu) Yalan söylüyorsun, yalan!
VELİ AĞBABA (Devamla) Şimdi, ön sırada oturan,
bana laf atan milletvekilleri Böyle bir şeye gerek yok,
zamanımız yok. diyorlar. Yine aynı milletvekilleri usul
tartışması açıldığında Nasıl olsa
sonucu belli, usul tartışması açmayın. diyorlar. Bunun
mantığı şu: Siz yarın seçimlerde de Sonuç belli,
sandığa gitmeyelim. dersiniz, yarın Burada da
çoğunluğumuz belli, oy kullanmayalım. dersiniz. Bunun açık
anlamı, kitapta yazan anlamı demokrasi değil, bunun açık
anlamı faşizm!
BÜLENT TURAN (İstanbul) Niye tartışma açtın, niye?
VELİ AĞBABA (Devamla) Bunu savunanlar da faşisttir, onu
söyleyeyim ben size, kim savunuyorsa. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bu faşizmdir; bunu kim savunuyorsa, hangi kafa savunuyorsa bu faşist
kafadır, bu yağcı kafadır, bu yalaka kafadır. (CHP
sıralarından alkışlar)
Ayrıca, hiçbir kimse benim hakkımda Kapa çeneni. diyemez.
YUNUS KILIÇ (Kars) Başkan der.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Bakın, ben herkese
saygılıyım. Malatyalı olmak kibar olmayı da
gerektirir. Onun için, Sayın Başkan, ben size cevap vermiyorum.
MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) Demediğin
kalmadı, daha ne diyeceksin!
VELİ AĞBABA (Devamla) Bu konuda yorumu milletvekillerine
bırakıyorum, bu tutumunuzu da kınıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
HÜSEYİN ÜZÜLMEZ (Konya) Aynaya bakarsan kendini görürsün!
VELİ AĞBABA (Malatya) Bu faşizmdir, faşizm!
MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) Aynaya bak,
faşisti gör!
BAŞKAN Çocuklar, lütfen
VELİ AĞBABA (Malatya) Böyle bir kafa olur mu? Sonucu belli,
sonucu. diyor. Seçim de yapma, sonuç belli!
YUNUS KILIÇ (Kars) Orada o kadar konuştun, bir de yerinden
konuşuyorsun hâlâ!
VELİ AĞBABA (Malatya) Rahatsız oldun ondan sen!
HÜSEYİN ÜZÜLMEZ (Konya) Siz millete faşist dersiniz, millete
ancak. Çünkü sizin gözünüzde millet faşist, AK PARTİye oy verdi
diye.
VELİ AĞBABA (Malatya) Bu kafa faşist kafadır!
BÜLENT TURAN (İstanbul) Kürsüyü oraya koyalım, kürsüyü önüne
koyalım hep bağır, hep sen konuş!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, tutumumuzun lehinde Sayın
Ahmet Aydın.
Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Tabii, aslında usulsüz bir olayı maalesef usul
tartışmasıyla buraya getirdik. Baştan itibaren usulsüz bir
şekilde gidiyor Sayın Başkanım. Hakikaten İç Tüzüke,
Anayasaya bakmadan, Meclisin teamüllerine bakmadan burada, herkes
oturduğu yerde feryat figan bağırıp çağırsa
Kusura bakmayın Veli Bey, hakikaten çok yanlış şeyler
oluyor. Burada biz milletvekiliyiz, hepimiz milleti temsil ediyoruz, millet
adına burada iş görüyoruz ve bu iş görme esnasında temel
dayanağımız bizim Anayasadır, İç Tüzüktür, Meclis
teamülleridir. Şimdi, 550 milletvekili var. O zaman, 550 milletvekilinin
her biri, İç Tüzükün 63üncü maddesinin birinci fıkrasına bakmadan
kalkıp yerinden, ne olursa olsun usul tartışması
O zaman biz bu Meclisi
çalıştırmayalım. Eğer millete hizmet etmek istiyorsak,
millet adına burada iş görmek istiyorsak, milletin talep ve
beklentilerine Meclis olarak çare arıyorsak, çözüm üretiyorsak,
bırakın bu Meclis çalışsın.
VELİ AĞBABA (Malatya) Bizim kendi kişisel talebimiz mi
var? Biz milletin talebini konuşuyoruz Ahmet Bey.
AHMET AYDIN (Devamla) Katılmayabilirsiniz, gelirsiniz, en
aykırı görüşlerinizi burada söylerseniz ama kusura
bakmayın, faşizmle itham edemezsiniz. Eğer faşizmi görmek istiyorsanız,
aynaya bakın, geçmişinize bakın.
VELİ AĞBABA (Malatya) Karşıya bakıyorum,
faşizm görmek istiyorsam karşıya bakıyorum.
AHMET AYDIN (Devamla) Geçmişinize bakın, faşizmin ne
olduğu çok iyi bir şekilde görecekseniz. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Kaldı ki
Adalet ve Kalkınma Partisiyiz.
Yine birtakım şeylerle Sayın Grup Başkan Vekili de
itham etti ama değerli CHPliler, ben size Çankaya Belediye
Başkanının söylemlerini hatırlatmak istemiyorum,
Kadıköy Belediye Başkanının söylediklerini hatırlatmak
istemiyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) Hatırlat!
AHMET AYDIN (Devamla) Sizlerle alakalı, CHPlilerle ilgili övgü
dolu sözlerini söylemek istemiyorum. Bakın, kamuoyu biliyor, bütün halk
biliyor. Kaldı ki Türkiyede yaşayan her vatandaş, hepimizi
şu anda izliyor. Akı da görüyor, karayı da görüyor ve
kararını veriyor. Dolayısıyla, sizin burada halkı
kandırmaya yönelik, Meclisin çalışmalarını akamete
yöneltmeye yönelik girişimleriniz çabasız kalacaktır diyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) Bakın, biz CHPli milletvekilleri
olarak halkın taleplerini konuşuyoruz, bunu bilin. Kişisel bir
şey istemiyoruz, kişisel kanun yapmıyoruz biz.
AHMET AYDIN (Devamla) Hepinizi saygıyla selamlıyor,
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Aleyhte olmak suretiyle, Sayın Engin Altay.
Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan, İç Tüzükün
63üncü maddesine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma
usullerine uymadığınız için, sizi uymaya davet etmek için
usul tartışması açtık.
Biraz önce burada yaptığınız gibi
Yani, Meclis
Başkanının oradan laf cambazlığı yapması hiç
hoş değil. Grup başkan vekillerinin gözünün içine bakarak oturum
yönetmesi hiç hoş değil. Bir milletvekiline, 63e göre talep
edilmiş usul tartışmasıyla ilgili, Dur ben sana söz
vereyim de, bunu geçiştireyim. demek hiç hoş değil. Eğer
siz bu oturumda 69u doğru kullansaydınız burayı sirke
çevirmezdiniz. Burası sirk gibi oldu.
İHSAN ŞENER (Ordu) Sayenizde!
ENGİN ALTAY (Devamla) İki dakika oradan, iki dakika oradan,
iki dakika oradan, iki dakika oradan
Böyle Meclis olur mu!
BAŞKAN Sayın Altay
ENGİN ALTAY (Devamla) Sayın Başkan, sizi bu İç
Tüzüke uymaya, grup başkan vekilleriyle göz kaş yaparak oturum yönetmemeye
davet ediyorum.
Faşistliğe gelince: Gazete patronlarını arayıp
Şunun bugünkü yazısını beğenmedim, şunu
işten at. diyen bir kimse
FATİH ŞAHİN (Ankara) Bunu ispat et! Bunu ispat etmezsen
müfterisin!
ENGİN ALTAY (Devamla)
bana göre, Hitlerden de Stalinden de
daha faşisttir.
FATİH ŞAHİN (Ankara) Nereden biliyorsun bunu? Nereden
biliyorsun? İspat et!
ENGİN ALTAY (Devamla) CHPnin geçmişine gelince: Sayın
Canikli
FATİH ŞAHİN (Ankara) O iddianı ispat edeceksin!
İspat et, ispat!
ENGİN ALTAY (Devamla) İsmet Paşa Başbakan,
İsmet İnönü Başbakan.
FATİH ŞAHİN (Ankara) İddianı ispat edeceksin!
Kimseye faşist diyemezsin. Kendinizle karıştırmayın!
ENGİN ALTAY (Devamla) Nazilli Basma Fabrikasında 25
kuruşluk yolsuzluk oldu diye
FATİH ŞAHİN (Ankara) İftira atma, iftira!
ENGİN ALTAY (Devamla)
Atatürke istifa dilekçesini verdi.
FATİH ŞAHİN (Ankara) İftira atma!
ENGİN ALTAY (Devamla) Bu, CHPnin geçmişi.
FATİH ŞAHİN (Ankara) İddianı ispat et!
ENGİN ALTAY (Devamla) Sizin devrinizde 300 milyon dolara
satılan Tekel, bir-bir buçuk sene içinde 2 tane el değiştirerek
3 milyar küsur dolara satıldı.
FATİH ŞAHİN (Ankara) O iddianı
ispatlayacaksın!
ENGİN ALTAY (Devamla) İşte bu, namussuzluktur; bu,
vatan hainliğidir! (CHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
FATİH ŞAHİN (Ankara) O iddianı ispatla!
BAŞKAN Sayın Nurettin Canikli, lehte olmak suretiyle.
Buyurun Sayın Canikli. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
1986-2002 yılları arasında, tam 190 tane kamu iktisadi
kuruluşu satıldı. Bu ifade sizin olduğu için aynen
kullanıyorum. Elde edilen toplam gelir 8 milyar dolar. 190 tane iktisadi
kuruluş 8 milyar dolar. Ne zaman? 1986dan 2002 yılına, AK
PARTİ iktidara gelene kadar. AK PARTİ iktidarı döneminde ise
satılan 100 tane iktisadi kuruluş var, elde edilen gelir 35 milyar
dolar. (CHP sıralarından gürültüler)
VELİ AĞBABA (Malatya) Vay be! Vay be!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) 35 milyar dolar.
Eskiden bunlar
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) İlkokula anlat bunları,
ilkokula!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Hırsızlık
nerede, yolsuzluk nerede, ben, milletimizin takdirine bırakıyorum
değerli arkadaşlar. Eğer arıyorsanız, oraya
gideceksiniz. Bakın
(CHP sıralarından gürültüler)
Ve bir de faşizmi öven faşisttir.
Başbakanımızla ve Hükûmetimizle ilgili iddia ettiğiniz
hususlarla ilgili en ufak bir belgeniz yok, hepsi iftiradır, hepsini iade
ediyoruz. Ama bakın, hiç kimsenin kapatamayacağı bir şey
var: Faşizmi öven faşisttir, Hitleri öven faşisttir, siyonizmi
öven faşisttir. Örneğini mi görmek istiyorsunuz? Açın,
1940lı yıllardaki Cumhuriyet gazetesinin Hitleri öven, Hitlerin
faşizmini öven Cumhuriyet Halk Partisi yetkilerinin beyanlarına
bakın.
VELİ AĞBABA (Malatya) Uzağa gitme, bugüne bak.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Var mı bu
beyanlar? Var. Faşizmi öven faşist mi? Faşist. Kim övüyor
Hitleri? Kim övüyor İtalyayı? Cumhuriyet Halk Partisinin en üst
seviyeden yetkilileri övüyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) Hitler yaşasaydı gurur
duyardı sizinle.
ENGİN ALTAY (Sinop) Bugüne gelsene
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Onun için diyoruz
eğer faşist, has faşist görmek istiyorsanız, çok net bir
şekilde faşist uygulamaları görmek istiyorsanız Cumhuriyet
Halk Partisinin tarihine bakacaksınız. (CHP sıralarından
gürültüler) Cumhuriyet Halk Partisinin tarihi eşittir faşizmdir,
bunun sayısız uygulamaları ve örnekleri vardır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VELİ AĞBABA (Malatya) Avukatları hapse atanlar
faşisttir! 2 bin tane öğrenciyi cezaevine atanlar faşisttir! 10
bin tane siyasetçiyi içeri atanlar da faşisttir! Hitlerde yoktur bu.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) Sayın Başkan, söz
alabilir miyim.
BAŞKAN Sayın Başkan, yerinizden rica edeyim ve
bitirelim lütfen.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) Kürsüden Sayın
Başkan.
BAŞKAN Peki, bir dakika içinde buradan lütfen.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
15.- Ankara Milletvekili
Emine Ülker Tarhanın, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin usul tartışması
sırasında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) Şimdi,
Başbakanınız ne söylemişti, onu bir hatırlatayım
size: Ancak halkından korkanlar korumalarla gezer, diktatörler
korumalarla gezer. demişti. 3.600
koruma, 6 TOMA ve yüzlerce koruma aracıyla ODTÜye girmek durumunda
kaldı.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Kaç koruma?
EMİNE ÜLKER TARHAN (Devamla) Nasıl bir korkudur bu?
3.600 korumayla girdi.
Selam olsun ODTÜlülere diyorum, bir. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
İkincisi: En az 3 çocuk, olmadı 5 çocuk önerileri
kimden geldi biliyorsunuz, Başbakanınız bu öneride bulunuyor.
1940larda birisi şöyle söylemişti arkadaşlar, eminim
bilmiyorsunuzdur, öğrenin: Her kadın en az 4 çocuk
doğurmalıdır. 4 çocuk ve fazlasını doğuran
kadınlara madalya verilmelidir. diyen kimdi biliyor musunuz? Hitlerdi.
MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) O dönem CHP
selam gönderdi Hitlere.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Devamla) Kim kime benzermiş,
söyler misiniz? (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, Hitler yemek de yiyordu. Bütün yemek
yiyenler faşist mi? Mantık o. Aynen öyle, mantık o. O onu
yaptı, bu bunu istedi, faşizmdir.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Hitlere kim selam gönderiyor? Hitlere kim selam durdu?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Faşizmin ölçülerinden bir tanesi çocuk
sahibi olmayı teşvik etmek değildir Sayın
Başkanım, yemek yemek de değildir ama Cumhuriyet Halk Partisinin
uygulamalarıdır geçmişte.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
milletvekilleri, tutumumuz hakkında usul tartışmasından
sonra vardığımız sonuç şudur: 60 ve 63üncü maddeye
aykırı bir tutumumuz olmadığı kanaatindeyim.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Tutumunuz doğru mu Sayın Başkan?
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Çenesini kapatsın yani. Kapat çeneni!
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun,
İstanbul Milletvekili İhsan Özkes ve 22 milletvekili tarafından
Niğde İl Millî Eğitim Müdürü tarafından bir camide veli
toplantısı düzenlenmesinin araştırılması
amacıyla 12/3/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun 13 Mart 2013 Çarşamba
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşimde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Dolayısıyla, şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önerisini
oylarınıza sunacağım ve toplantı yeter
sayısı arayacağım.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, yine usulsüzlük
yaptınız, yoklama istemiştik.
BAŞKAN
Yoklamaysa ayağa kalkacaksınız, o farklı bir şey.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Üstelik
Sayın Başkan, karar yeter sayısı da istemiştik. Az
önce istemedik mi? İstedik Sayın Başkan.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
BAŞKAN
Tarhan, Ağbaba, Özkes, Işık, Özdemir, Demiröz, Çetin, Dinçer,
Aydın, Özgümüş, Atalay
ENGİN
ALTAY (Sinop) Altay, Altay
Yeni bir usul tartışmasına meydan
vermeyin lütfen.
BAŞKAN
Engin Altay, evet.
Yüceer, Sarı,
Köprülü, Develi, Akar, Erdoğan, Sarıbaş, Türeli, Güneş.
Değerli
arkadaşlarım, elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için
iki dakika süre veriyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.55
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.11
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Özlem
YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Muhammet Rıza YALÇINKAYA
(Bartın)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 77nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.- Y
O K L A M A
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre vermiş olduğu önerisinin oylamasından önce yapılan
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yeniden elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun,
İstanbul Milletvekili İhsan Özkes ve 22 milletvekili tarafından
Niğde İl Millî Eğitim Müdürü tarafından bir camide veli
toplantısı düzenlenmesinin araştırılması
amacıyla 12/3/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun 13 Mart 2013 Çarşamba
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşimde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince sözlü soru
önergelerini görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484)
(S. Sayısı: 287)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Elektrik Piyasası Kanunu
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu
ve İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin; Elektrik Piyasası Kanunu ve
Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Antalya Milletvekili Osman
Kaptanın; Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Gelirler Kanunu ve Elektrik
Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Ali Halamanın; Elektrik Piyasası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun; Elektrik
Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 2
Milletvekilinin; Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Elektrik Piyasası
Kanunu Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin; Elektrik
Piyasası Kanunu ve Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Antalya
Milletvekili Osman Kaptanın; Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Gelirler
Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Ali
Halamanın; Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulunun; Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 2 Milletvekilinin;
Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporları
(1/724, 2/246, 2/427, 2/448, 2/815, 2/829) (S. Sayısı: 426) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
7/3/2013 tarihli 75inci Birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen tasarının ikinci
bölümünde yer alan 26ncı maddesi kabul edilmişti.
27nci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı
tasarının 27nci maddesinin 5. Fıkrasında yer alan Kurul
tarafından her yıl ibaresinden sonra gelmek üzere yüzde
yetmişten az olmamak üzere ibaresi eklenmiştir.
Mehmet
Ali Susam Haydar
Akar Osman
Aydın
İzmir Kocaeli Aydın
Ümit
Özgümüş Haluk
Eyidoğan Turgay
Develi
Adana İstanbul Adana
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel'in; Elektrik
Piyasası Kanunu ve Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Antalya
Milletvekili Osman Kaptan'ın; Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Gelirler
Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Ali
Halaman'ın; Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu'nun; Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 2 Milletvekilinin; Elektrik Piyasası
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifiyle Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar ve Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporlarının 27. maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Alim Işık Emin Haluk
Ayhan Mustafa
Kalaycı
Kütahya Denizli Konya
Mehmet Erdoğan Yusuf
Halaçoğlu Ali
Halaman
Muğla Kayseri
Adana
BAŞKAN Sayın Komisyon, son okunan önergeye
katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak Sayın Şandır?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarı bugün enerji sektörünün ve elektrik piyasasının
içinde bulunduğu sorunları çözmekten uzaktır. Tasarı, esas
komisyonunun dışında AB Uyum Komisyonuna ve Plan ve Bütçe
Komisyonuna tali komisyon olarak gönderilmiş ancak Plan ve Bütçe Komisyonu
görüş bildirmemiştir. AB Uyum Komisyonunun tali komisyon olarak
gönderdiği rapor ise tasarının bu hâliyle AB direktifleriyle
çelişen, çatışan bir tasarı olduğunu,
dolayısıyla çevre düzenlemelerine yönelik tedbirlerin yeterince
alınmadığını belirten ifadeler içermektedir.
Tasarı özünde, 20 Şubat 2001 tarihli ve 4628 sayılı
Elektrik Piyasası Kanunu'nun güncellenmesinden ibarettir.
Diğer taraftan, bu tasarının orijinal hâlindeki bazı
maddeler tasarının içerisinden çıkartılıp bir teklif
hâline getirilerek 22 Ocak 2013 tarihli ve 6408 sayılı Kanunla
yasalaşmıştır. Bu kanunda, 31 Aralık 2012 tarihi
itibarıyla süresi dolan ulusal tarifenin 2015 yılına kadar
uzatılması sağlanarak Bakanlar Kuruluna bu süreyi beş
yıl daha uzatma yetkisi verilmiştir. Bu düzenlemeyle, Türkiye'nin 21
elektrik dağıtım bölgesinin tamamında meydana gelen
kayıp kaçak ve benzeri gibi haksız tüketimlerin 76 milyon Türk insanına
eşit olarak paylaştırılacak şekilde ulusal tarifenin
devamına karar verilmiştir. Böylece dürüst
vatandaşlarımız adeta
cezalandırılmıştır.
Tasarının
başlığında, TRT payı, sayaç okuma bedeli vb. gibi ek
ödemelerin kaldırılmasına yönelik Kanun Teklifleri yer
almasına rağmen, bu kanun tekliflerinin hiçbir maddesi bu
tasarıya eklenmemiştir.
Tasarı, elektrik enerjisi üretimini artıracak ve arz
güvenliğini sağlayacak teşvikler içermemektedir. Tasarı, tüketicilerin;
aktif elektrik bedeline ek olarak dağıtım sistemi kullanım
bedeli, kayıp kaçak bedeli, perakende hizmet bedeli, iletim bedeli, sayaç
okuma bedeli, belediye tüketim vergisi, enerji fonu, TRT payı gibi ek
yükleri ödemesine yol açan bir tasarıdır. Tasarıyla, lisans
sahibi tüzel kişilerin, lisansları kapsamındaki faaliyetlerini
yürütebilmelerinde, dışarıdan hizmet alımının önü
açılmaktadır. Yani, lisans sahibi üreticiler veya
dağıtıcı firmalar, artık, Türkiye'nin kangreni hâline
gelmiş taşeron sistemine bu sektörde de girmiş
olacaklardır. Şimdiye kadar birçok çalışanın
mağdur edildiği, birçok işçinin hayatını
kaybettiği taşeron sistemi, elektrik piyasasında da yeni
canların yanmasına yol açacaktır.
Üretim tesislerinin çevre mevzuatıyla uyumlu hâle getirilmesine
yönelik düzenlemeler için, 2018 yılına kadar süre tanınarak
çevrenin 5 yıl daha tahrip edilmesine adeta göz yumulmuştur.
Tasarı bazı firmalara ilişkin özel düzenlemeler içermektedir.
Tasarı, elektrik paralarını ödeyemeyen çiftçilerimiz başta
olmak üzere birçok vatandaşımızın aynı sorunları
yaşamaya devam etmesine yol açacaktır. Mahkemelere düşmüş,
parası veya işi olmadığı için borcunu ödeyemeyen
vatandaşlarımızın sorunları çözülememiştir.
Türkiye ithal ettiği petrolün toplam yüzde 63'ünü İran ve Rusya'dan,
doğal gazın yüzde 77'sini sadece İran ve Rusya'dan ithal
etmektedir. Hükümetin uyguladığı ithal politikasını
değiştirecek ve ülkemizi dışa
bağımlılıktan kurtaracak yeni düzenlemeler
getirilmemiştir. Hükümetin doğal gaz ithalatına dayalı
enerji ve elektrik piyasası politikasını değiştirecek
önlemler tasarıda yer almamıştır. Tasarı ile abonelerin
mülkiyetindeki sayaçların dağıtım şirketlerine
devredilerek birçok yerli sayaç üreticisinin mağdur edileceği
düzenleme getirilerek yeni sorunların yaşanmasına yol
açılmaktadır. Enerji arz güvenliğimizin sağlanması
için doğalgaz ve petrolde yaşanacak krizlere karşı gerekli
düzenlemelerin yapılması gerekirken bu düzenlemeler
yapılmamıştır. Yenilenebilir kaynaklara dayalı rüzgar,
güneş, jeotermal, biyokütle vb. gibi enerji kaynaklarına yönelik
düzenlemelerin ve AR-GE teşviklerinin artırılması
gerekmektedir. Tasarı ile öngörülen son kaynak tedariğinde zor
durumda kalmış tüketiciye pahalı fiyattan ürün satmanın önü
açılmıştır. Tasarı ile Kuruma ve Kurula, lisans
iptalini gerçekleştirecek yetkiler verilmekte, reel sektörün sürekli
lisans iptali tehdidi ile karşı karşıya
bırakılmasına yol açılmaktadır. Belirtilen nedenlerle
ilgili maddenin Tasarı metninden çıkartılması gerekir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Bir sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı
tasarının 27nci maddesinin 5. Fıkrasında yer alan Kurul
tarafından her yıl ibaresinden sonra gelmek üzere yüzde
yetmişten az olmamak üzere ibaresi eklenmiştir.
Mehmet Ali
Susam (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak Sayın Başkan?
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) Sayın Turgay Develi.
BAŞKAN Sayın Develi, buyurun.
TURGAY DEVELİ (Adana) Sayın Başkan, değerli
üyeler; cumhuriyet döneminde her siyasi iktidar döneminde
hırsızlık, yolsuzluk, suiistimal yaşanmıştır
ama on bir yıllık AK PARTİ iktidarı kadar hiçbir dönemde
hırsızlık, yolsuzluk, suiistimal yaşanmamıştır.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan,
böyle konuşamaz. Böyle konuşamaz Sayın Başkan.
TURGAY DEVELİ (Devamla) Bunları belgeleriyle
açıklayacağım şimdi. İzin verin, belgeleriyle
açıklayacağım şimdi.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Böyle rezalet olabilir mi?
Nasıl konuşabilir böyle? Elinde hiçbir belgesi yok.
Hırsızlık! Aynen iade ediyorum.
TURGAY DEVELİ (Devamla) Açıklayacağız, izin verin.
Açıklıyorum
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan,
böyle konuşamaz. Böyle konuşamaz Sayın Başkan.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Bu şekilde hakaret edemez.
TURGAY DEVELİ (Devamla) Sayın Canikli, yerinize oturun,
açıklayacağım bunları. Niye izin vermiyorsunuz?
Bunları belgeleriyle açıklayacağım. (Gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Böyle konuşamaz, böyle
bir şeye hakkı yok.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Sayın Başkan, müdahale
etmesine mâni olun.
TURGAY DEVELİ (Devamla) Yerlerinize oturun,
açıklayacağım bunları. Konuşmak istiyorum ben.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar
Arkadaşlar, lütfen, bir
dakika
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Adam gibi konuşun!
Hakaret edemezsin. Hayır, Sayın Başkan, böyle konuşamaz.
Böyle konuşamaz Sayın Başkan. (CHP sıralarından
gürültüler)
TURGAY DEVELİ (Devamla) Ben adam gibi konuşuyorum, sen adam
gibi konuş!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Özür dilesin.
BAŞKAN Bir dakika, sakin olun Sayın Develi, lütfen
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Böyle konuşamaz
Sayın Başkan.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Böyle bir usul olur mu Sayın
Başkan?
TURGAY DEVELİ (Devamla) Ben adam gibi konuşuyorum. Ben
bunların belgelerini açıklayacağım şimdi sizlere. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Görüşlerini ortaya koyuyor.
BAŞKAN - Ya, bir saniye kardeşim, bir saniye
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Böyle bir şey olmaz
Sayın Başkan.
TURGAY DEVELİ (Devamla) Olur. Hırsızlık
yapılıyorsa, yolsuzluk yapılıyorsa, bunlar da
açıklanıyorsa açıklanır, açıklanır.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Yolsuzluk arıyorsa
kendisine baksın, partisine baksın, geçmişine baksın!
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Oturuma ara verilsin kardeşim!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Burası Meclis, böyle
bir şey olamaz Sayın Başkan! Hakaret imkânı veremezsiniz
Sayın Başkan.
TURGAY DEVELİ (Devamla) Savcılardan
kaçırmayacaksınız, savcılardan belge
kaçırmayacaksınız. (Gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Neye hizmet ediyorsun? Savcı
mısın?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Böyle hakaret imkânı
verilmez Sayın Başkan. Böyle konuşamaz Sayın Başkan.
BAŞKAN Arkadaşlar, oturuma ara veriyorum beş dakika.
Kapanma
Saati: 17.22
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.29
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Özlem
YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Mine Lök BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 77nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
426 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde, Hükûmet yerinde.
Önerge üzerinde Adana Milletvekili Sayın Turgay Develiyi kürsüye
davet ediyorum.
Sayın Develi, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
TURGAY DEVELİ (Adana) AK PARTİ Grup Başkan Vekili
Sayın Canikli burada milletvekillerini konuşturmayarak susturmaya
çalışıyor. Biz buna karşı duracağız. Bir
önceki oturumda da şimdiki oturumda da AK PARTİnin yolsuzluğa
karşı olduğunu, AK PARTİ döneminde yolsuzluklar
yaşanmadığını söyleyeceksiniz, kendinizi aklamaya
çalışacaksınız; burada belgeleri
açıklayacağımız zaman
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Açıkla belgeleri.
Açıklayamazsın ki!
TURGAY DEVELİ (Devamla)
AK PARTİ dönemindeki
hırsızlıkların, yolsuzlukların, suistimallerin hiçbir
dönemde yaşanmadığı kadar
yaşandığını anlatacağımız zaman
ortalığa kakofoni yapacaksınız.
Bakın arkadaşlar
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Hayır, ifadenize
itirazımız, hakaretinize.
TURGAY DEVELİ (Devamla) Bakın arkadaşlar,
dinleyeceksiniz.
Bu açıkladığımız belgeler sonrasında,
yarın Sayın Başbakanınız çıkıp enerji
dağıtım ihalelerindeki birtakım usulsüzlük, yolsuzluk ve
suistimallerden sonra bunları, ihaleleri iptal ettiği zaman, gelip
burada o zaman bunun cevabını vereceksiniz.
Bakın değerli arkadaşlar, enerji dağıtım
ihalelerinde, Fırat Elektrikte ve Meram Elektrikte -geçen gün de
anlatmaya çalıştım- enerji dağıtım ihalesi,
özelleştirme yapılmadan üç ay önce sayaçlar okunmadı, tahakkuku
yapılan paralar tahsil edilmedi. Bunun rakamı müfettiş
raporlarıyla, Teftiş Kurulu raporlarıyla yaklaşık 50
milyon lira. TEDAŞ Genel Müdürlüğü Sayın Haşim Keklikin
imzasıyla Kasanızda para bırakmayın, TEDAŞın
borçlarını ödeyin. denmesine rağmen Paramız bankada,
repoda. denilerek kasada unutulup özelleştirilen şirkete devredilen,
bırakılan para Meramda 30 milyon lira, Fırat Elektrikte 15
milyon lira. KİT Komisyonu olarak bunu TEDAŞa sorduk, bir
araştırdı ki Teftiş Kurulu, 11 elektrik
dağıtım ihalesinde kes-kopyala-yapıştır yolsuzluğu
aynen uygulanmış.
Peki, şimdi, ne oldu? Olan şu: Enerji
Bakanlığı, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığının isteği üzerine Teftiş Kurulu
raporlarını yeniden incelemek üzere Bakanlığa gönderdi. Bu
ne demek oluyor? Bu, Teftiş Kurulu raporlarıyla, Sayıştay
denetçilerinin raporlarıyla ortaya çıkmış,
kesinleşmiş ve hâlen soruşturması süren dosyaları
sonsuzluğa havale etmek oluyor. Neden Teftiş Kurulu
raporlarını yeniden Bakanlığa
çağırdınız? Biliyorsunuz, yaptığınız
yasadaki değişiklikle beraber, bu özelleştirme ihalelerindeki
dağıtım şirketlerinin denetimlerini de parası
karşılığı özel şirketlere devredeceksiniz yani
parasını verdiğiniz şirketlerden aklanmanın
yollarını, yöntemlerini bulmaya çalışacaksınız.
Arkadaşlar, madem Yolsuzluk yok. diyorsunuz, madem
Hırsızlık yok. diyorsunuz, işte Enerji
Bakanınız burada, bu dosyaları savcılığa verin,
aklanın, hep beraber karşımıza gelin. Bundan daha onurlu
bir iş var mı?
KİT Komisyonunda bunları dile getirdik. Ben KİT
Komisyonundan Meram ve Fırat Elektrikin teftiş raporlarını
istedim yazılı olarak. Sayın Haşim Keklikten bana cevap
geldi Bunları Bakanlığa gönderdiğimiz için size
veremiyoruz. diye. Bir milletvekilinden, KİT Komisyonu üyesinden
hazırlanan Teftiş Kurulu raporlarını neden
saklıyorsunuz? Neden gizliyorsunuz? Sayıştaya gelmiş,
Hazine Müsteşarlığına intikal etmiş Samsundaki
aydınlatma direkleriyle ilgili raporları. Suç duyurularını
neden gizliyorsunuz madem hırsızlık yok, yolsuzluk yok,
suistimal yok?
Bütün bunların cevabını burada vereceksiniz, ondan sonra
AK PARTİnin ak mı kara mı, yolsuzluğa
bulaşmış parti olup olmadığına milletimiz karar
verecek.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
27nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
28inci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı
tasarının 28. Maddesinin 2. Fıkrasının sonunda yer
alan "tamamı şirket tarafından" ibaresinden sonra
gelmek üzere "üç yıl içinde" ibaresi eklenmiştir.
Mehmet Ali Susam Haydar Akar Osman
Aydın
İzmir Kocaeli Aydın
Haluk Eyidoğan Ümit Özgümüş
Aykut
Erdoğdu
İstanbul Adana İstanbul
Erdal Aksünger
İzmir
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel'in; Elektrik
Piyasası Kanunu ve Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Antalya
Milletvekili Osman Kaptan'ın; Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Gelirler
Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Ali
Halaman'ın; Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu'nun; Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 2 Milletvekilinin;
Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifiyle Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar ve Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporlarının 28. maddesinin başlığı ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"Yatırım bedellerinin güncellenmesi ve ödenmesi,
Madde 28 - (1) Mevcut sözleşmeleri çerçevesinde faaliyet gösteren
ve DSİ katılım payları tarife yoluyla TETAŞ
tarafından ödenen işletmedeki yap-işlet-devret modeli hidroelektrik
santrallerin sözleşmelerinde ABD Doları cinsinden yer alan DSİ
enerji katılım payları, sözleşmede yer
aldığı miktarda ödeme tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası döviz kuru üzerinden her işletme yılının
sonuna kadar DSİ'ye ödenir.
(2) 4628 sayılı Kanun kapsamında kurulmuş ve
kurulacak olan hidroelektrik santraller için imzalanan su kullanım
hakkı anlaşması hükümleri çerçevesinde DSİ'ye ödenecek olan
enerji hissesi katılım payının hesabında esas
alınacak tesis bedeli, tek veya çok maksatlı tesislerde tesisin
ihaleye esas ilk keşfi;
a) Enerji tesisini ihtiva
ediyorsa, tesisin DSİ tarafından yapılan kısmın ilk
keşif bedeli,
b) Enerji tesisi ihtiva
etmiyorsa, ortak tesise ait ilk keşif bedeli.
TEFE/ÜFE ile su kullanım anlaşmasının
yapıldığı tarihe getirilmiş olan bedelin yüzde
otuzundan fazlasını geçemez ve (b) bendi kapsamına giren
tesislerde, DSİ tarafından enerji tesisine harcanan miktar var ise
TEFE/ÜFE ile hesaplanarak ayrıca enerji hissesi katılım
payına ilave edilir. İlk keşif bedelinin güncellenmesinde
08/09/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'na göre
ihale edilen işlerde keşif yılının Ocak ayında
yayınlanan TEFE/ÜFE değeri, imzalanan su kullanım hakkı
anlaşmalarında bedel belirlenmemişse bu bedelin hesabında
kullanılan TEFE/ÜFE değeri, 04/01/2002 tarihli ve 4734
sayılı Kamu ihale Kanunu'na göre ihale edilen işlerde teklifin
yapıldığı tarihten bir ay önceki TEFE/ÜFE değerleri
esas alınarak ödeme yılına getirilir, on eşit taksitte ve
on yılda ödenir. Mevcut sözleşmeler buna göre düzenlenir. Proje ile
ilgili kamulaştırmalar yapılmış ve yapılacak olan
ödemelerin TEFE ile su kullanım anlaşması tarihine
getirilmiş bedelinin enerji hissesine düşen miktarının
tamamı şirket tarafından ödenir."
Mehmet
Şandır Alim
Işık Emin
Haluk Ayhan
Mersin Kütahya Denizli
Necati
Özensoy Tunca
Toskay Sümer
Oral
Bursa
Antalya Manisa
Ahmet
Kenan Tanrıkulu Mustafa
Kalaycı
İzmir Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Şandır, kim konuşacak efendim?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Alim Işık.
BAŞKAN Buyurun Sayın Işık. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 426 sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısının 28inci maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz önerge hakkında söz aldım. Bu vesileyle
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Söz konusu madde, yatırım bedellerinin güncellenmesi ve
ödemelerin yapılmasıyla ilgili bazı düzenlemeleri içeren bir
madde. Komisyon görüşmeleri sırasında da uygulamada
yaşanabilecek bazı sorunların çözülmesi amacıyla bazı
düzenlemelerin yapılması önerimizi ilettik. Ancak, her ne hikmetse
Hükûmet geldiği şekliyle tasarının kabulü yönünde Komisyon
üyelerini ikna etti ve Komisyonumuz öyle karar verdi.
Şimdi, burada önerimiz şudur: Özellikle Devlet Su
İşlerine yapılacak olan ABD doları cinsinden ödemelerin
yıl sonunda ödenmesi öngörülmüş. Ancak yıl sonunda, gerek
işletmelerin kendi hesaplarıyla ilgili düzenlemeler gerekse herhangi
bir nedenle bu tarihte söz konusu ödemeyi yapamaması hâlinde
mağduriyete uğramaması açısından, bunun yıl
sonuna kadar şeklinde değiştirilerek istediği bir tarihte
ödeme imkânı öngörülmektedir. Aksi takdirde, diğer
bağlayıcı ifade uygulamada birçok sorunun yaşanmasına
yol açabilecek bir ifadedir.
Diğer taraftan, TEFE ve ÜFE üzerinden yapılacak
güncellemelerin belirli tarihler itibarıyla
yatırımcıyı caydırmayacak, aksine
yatırımcının önündeki engelleri kaldıracak bir
şekilde yapılması gerekiyor. O anlamda, bu önergenin yerinde bir
önerge olduğunu düşünüyoruz.
Şimdiye kadar tasarının görüşmelerinde uygulanan
yöntemin doğru bir yöntem olmadığını bir kez daha
Hükûmete ve yüce Genel Kurulun siz değerli üyelerine hatırlatmakta
yarar olduğunu düşünüyorum. Buraya çıkan hatiplerin söylemlerinden
yola çıkarak Genel Kurul çalışmalarının
sıkıntıya uğratılması ya da kesintiye
uğratılması doğru bir yol olmayacaktır. Eğer bir
uzlaşma sağlanabilirse çoğunlukla teknik içerikteki bu
tasarıyı daha kolay görüşebiliriz. Aksi takdirde, buradaki
müzakerelerin siyasi yönünün ağır basacağı ve birbirimizi
üzecek bir ortama dönüşeceği kaçınılmazdır.
Sayın milletvekilleri, söz konusu tasarıda özellikle birkaç
konunun altının bir kez daha çizilmesinde yarar olduğunu
düşünüyorum. Birincisi: Hükûmetin siyasi tercihiyle aldığı
bir karar doğrultusunda elektrik faturalarının ödenmesinde
ulusal tarifeye devam yönündeki kararı haksız bir karardır.
Mutlaka bölgesel tarifeye geçilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, 21
dağıtım bölgesinin bazı bölgelerinde yaşanan
haksızlıklardan 76 milyon Türk milletini sorumlu
tutamazsınız.
Bu düzenlemeler özellikle bu hâliyle yüce kurulunuzdan geçerse şunu
unutmayınız ki, kendi seçim bölgelerinizde sizin
karşınıza çıkacak zamanında elektrik
faturasını ödemiş veya herhangi
bir nedenle parası olmadığı için fatura ödeme gününü
bir gün geciktirdiği için elektriği kesilmiş, üç gün, beş
gün ya da on gün işletmesinde işlerin aksatıldığı
vatandaşlarımızla karşılaşacaksınız.
Bir tarafta elektrik sayacını okutamazken öbür tarafta
faturasını bir gün geç yatırdığı için
elektriği kesilen ve bu kesintiden dolayı işi aksayan, iş
yerinde birçok tezgâhı zarar gören vatandaşlara bu faturayı
yükletemezsiniz. Bu kanunun en büyük sakıncalarından birisi budur. Bu
ulusal tarifeden mutlaka vazgeçilerek hak eden, dürüst vatandaşı
ödüllendiren, teşvik eden, ona sorumluluk yüklemeyen bir şekilde bu
tasarının düzenlenmesi lazım.
Dolayısıyla, bu gerekçelerle tasarının 28inci
maddesindeki değişikliğin kabulünü yüce Meclise tekrar arz
ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Işık.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Bir sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı
tasarının 28. Maddesinin 2. Fıkrasının sonunda yer
alan tamamı şirket tarafından ibaresinden sonra gelmek üzere
üç yıl içinde ibaresi eklenmiştir.
Mehmet
Ali Susam (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Aykut Bey, buyursunlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dünkü yasama görüşmesi ve önceki yasama
görüşmelerinde Sayın Enerji Bakanının, vermiş
olduğumuz gensoru üzerine, benim olmadığım bir ortamda,
gıyabımda yine ağır sözleri olmuştur. Şimdi, bu
gensoru konusunu size en açık lisanla anlatmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, önce sonucundan başlayayım.
İhaleye fesat karıştırmaktan hükümlü şirketlerin ihale
alması konumuz. Öncelikle bunun meşruiyetini anlatmak istiyorum.
İhaleye fesat karıştırmış şirketlere yeni
ihaleler verilmesine bir vicdani problem olarak bakın, ondan sonra hukuk
kısmına geçelim.
Değerli arkadaşlar, Kamu İhale Kanununun 59uncu maddesi
şunu söylemektedir: Bu Kanun kapsamında yapılan ihalelerden
dolayı haklarında birinci fıkra gereğince ceza
kovuşturması yapılarak kamu davası açılmasına
karar verilenler ve 58inci maddenin ikinci fıkrasında
sayılanlarla birlikte bu Kanun kapsamında yer alan kamu kurum ve
kuruluşlarının ihalelerine katılamazlar. Şimdi, 2005
yılında bu şirketlerin ortakları hakkında dava
açılıyor, şahıslar hakkında dava açılıyor.
Peki, bu yasaklama kararı verilmiş mi?
Değerli arkadaşlar, bu yasaklama kararı verilmemiş,
mahkeme kararında yok, savcılık iddianamesinde yok. İdare
böyle bir kararı vermemiş, yasaklama kararı verilmemiş,
kanunun açık hükmüne rağmen yasaklama kararı verilmemiş. Ve
daha sonra bu şirket, 2008
yılında, Enerji Bakanlığında ihaleye fesat
karıştırmaktan yargılanan şirket, Enerji
Bakanlığının ihalesine girmiş. Ve diğer
şirketler şikâyet etmişler, demişler ki: Bu şirket
ihaleye giremez. 2008in başında yapılan bir ihaleden
bahsediyorum. Bu şirket ihaleye giremez. diye şirketlerin
şikâyeti var. İlk, Kamu İhale Kurulu inceliyor. Zaten Sayın
Bakanın savunmasını dayandırdığı olay bu
Kamu İhale Kurulu kararına ve buna ilişkin Danıştay
kararına dayanıyor. Peki, burada ne oluyor? Tam bu Kamu İhale
Kurulu kararı onaylanmadan önce, şirketin ihalesi
yapıldıktan hemen sonra şirketin durumunu düzenleyen bir
tebliğ hükmü var. Bu tebliğ hükmü 15/5/2008 tarihinde yani karardan
bir ay önce değiştiriliyor. Ne yapılıyor bu şeyde?
Daha önceki hükme göre diyor ki: Sermayesinin yarısından
fazlasına sahip olunması veya sermayesinin yarısından
fazlasına sahip olmamakla birlikte idare ve temsile yetkili yönetim kurulu
üyesi veya müdürü olması koşuluyla sermaye şirketi
yasaklanır. Yani bu tebliğ hükmüne göre bu şirketin
yasaklanması gerekiyor. Bu tebliğ ne zaman değiştiriliyor?
Kurul kararından hemen önce. Dava ne zaman açılmıştı?
2005 yılında. 2005 yılından 2008 yılına kadar bu
tebliğ hükmü ortada. Tam karardan önce tebliğin şirketin
durumunu düzenleyen kısmı tebliğden kesilip atılıyor.
Yani, sermayesinin yarısından fazlasına sahip olmamakla birlikte
temsil ve ilzama bağlı olması kısmı yani şirketin
ortaklarının durumunu anlatan kısmı tebliğden kesilip
atılıyor ama kanunda hâlâ duruyor, 59uncu maddede hâlâ duruyor.
Eğer bu karar zamanında verilmiş olsa ihaleye fesat
karıştırmaktan yargılanan bu şirketler bir daha
ihaleye giremeyecek.
Benim söylediğim şu: Ortada bir hukuk cinayeti var.
Savcılık var, mahkeme var, Enerji Bakanlığı var ama en
üzücüsü, en kötüsü Kamu İhale Kurulu var ortada. Kamu İhale Kurumu da
kararını verirken utangaç bir karar veriyor diyor ki: Daha önce bu
tebliğ yürürlükteydi ama tebliğ değiştirildiği için
artık yapacak bir şeyimiz yok ve biz bu kararı vermek
zorundayız. Şimdi, Sayın Bakan çıkmış diyor ki:
Bu şahıslar hakkında ihaleden yasaklama kararı var.
Şimdi, ya Sayın Bakan bilmiyor -o zaman şimdi öğrensin-
eğer de biliniyorsa, yanıltıcı bilgi veriyorsa kamu ihale
kararından okuyorum, diyor ki: Gelen cevabi yazıda Fernas
İnşaat Limited Şirketi, Ferhat Nasıroğlu, Engin
Nasıroğlu ve Yaşar Giregiz hakkında kurum
kayıtlarında herhangi bir yasaklılık kaydına
rastlanılmadı. Siz Yasaklılık var. diyorsunuz, Kamu
İhale Kurumunun konuya ilişkin kararında Yasaklılık
yok. diyor. Muzaffer Nasıroğlu hakkında da yasaklama
kararı yok, dava var. diyor. Şimdi, Sayın Bakan buraya
çıkıp yasaklılık varmış gibi konuşunca bütün
sonuç altüst oluyor.
Değerli arkadaşlar, olayın başına dönüp
baktığınızda -anlattığım bütün belgeler
burada, isteyen her milletvekiline verebilirim bunu- bu şirketler bugün,
ihalelere giriyor ve milyarlarca dolar ihale alıyorlar. Sadece bu
sebeplerden değil, mesela bu şirket ortaklarının, bu
karardan sonra bile yasaklı olması gereken şirket
ortaklarının ihaleye girdiği ve ihalelerde fesat
karıştırmaktan yargılandığı başka
davalar var. Şimdi, temsile ve ilzama yetkili olması
tartışmasına bile girmiyorum. Zaten temsil ettiği için
ihaleye fesat karıştırmaktan bu şirketler
yargılanıyor. Ama siz, biz bunları anlatacağımız
zaman hep beraber üzerimize saldırdığınızda bu olay
kapanmıyor. Bunun hep beraber üzerine gitmeliyiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
28inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... 28inci madde kabul edilmiştir.
29 uncu madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısının 29uncu maddesinin birinci
fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan birim elektrik
ibaresinin her yıl için birim megavat olarak değiştirilmesini,
ikinci fıkrasının da aşağıdaki şekilde
değiştirmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Mehmet
Doğan Kubat Mihrimah
Belma Satır
Giresun İstanbul İstanbul
Enver
Yılmaz Bülent
Turan Sevim
Savaşer
İstanbul İstanbul İstanbul
(2) Hidroelektrik kaynak katkı payı bedeli her yıl ocak
ayı sonuna kadar DSİ bütçesine gelir kaydedilmek üzere ödenir.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı
tasarının 29. Maddesinin 1. Fıkrasında yer alan
"DSİ'ye birden fazla başvuru yapılmış olması
halinde; fizibilitesi" ibaresinden sonra gelmek üzere "DSİ tarafından
çıkarılacak yönetmelik koşulları uyarınca"
ibaresi eklenmiştir.
Mehmet
Ali Susam Haydar
Akar Osman
Aydın
İzmir
Kocaeli
Aydın
Ümit
Özgümüş Haluk
Eyidoğan Erdal
Aksünger
Adana
İstanbul
İzmir
Nurettin Demir
Muğla
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel'in; Elektrik
Piyasası Kanunu ve Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Antalya
Milletvekili Osman Kaptan'ın; Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Gelirler
Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Ali
Halaman'ın; Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu'nun; Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 2 Milletvekilinin;
Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifiyle Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar ve Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporlarının 29. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Hidrolik kaynaklara başvuruların değerlendirilmesi
MADDE 29 - (1) Hidrolik kaynaklar için üretim lisansı almak için su
kullanım hakkı anlaşması imzalamak üzere yapılan
başvurularda, su kullanım hakkı anlaşması imzalanacak
tüzel kişiyi belirlemeye DSİ yetkilidir. Aynı kaynak için
DSİ'ye birden fazla başvuru yapılmış olması
halinde; fizibilitesi kabul edilebilir bulunanlar arasından birim elektrik
başına en yüksek oranda hidroelektrik kaynak katkı payı
vermeyi teklif eden ve bu konuda belirli bir deneyimi olduğu tespit edilen
tüzel kişi anlaşma imzalanmak üzere belirlenir ve Kuruma bildirilir.
(2) Bu bedel üzerinden her
yıl üretilen elektrik enerjisi miktarına karşı gelen tutar,
takip eden yılın Ocak ayı sonuna kadar DSİ bütçesine gelir
kaydedilmek üzere ödenir.
(3) Bu maddenin uygulanmasına
ilişkin usul ve esaslar DSİ'nin bağlı olduğu
bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle
düzenlenir."
Alim Işık Emin Haluk
Ayhan Mustafa
Kalaycı
Kütahya Denizli Konya
Necati Özensoy Ahmet Kenan
Tanrıkulu Tunca
Toskay
Bursa İzmir Antalya
Sümer Oral
Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe...
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarı, bugün enerji sektörünün ve elektrik piyasasının
içinde bulunduğu sorunları çözmekten uzaktır. Tasarı, esas
komisyonunun dışında AB Uyum Komisyonuna ve Plan ve Bütçe
Komisyonuna tali komisyon olarak gönderilmiş ancak Plan ve Bütçe Komisyonu
görüş bildirmemiştir. AB Uyum Komisyonunun tali komisyon olarak
gönderdiği rapor ise tasarının bu hâliyle AB direktifleriyle
çelişen, çatışan bir tasarı olduğunu,
dolayısıyla çevre düzenlemelerine yönelik tedbirlerin yeterince
alınmadığını belirten ifadeler içermektedir.
Tasarı özünde, 20 Şubat 2001 tarihli ve 4628 sayılı
Elektrik Piyasası Kanunu'nun güncellenmesinden ibarettir.
Diğer taraftan, bu tasarının orijinal hâlindeki bazı
maddeler tasarının içerisinden çıkartılıp bir teklif
hâline getirilerek 22 Ocak 2013 tarihli ve 6408 sayılı Kanunla
yasalaşmıştır. Bu kanunda, 31 Aralık 2012 tarihi
itibarıyla süresi dolan ulusal tarifenin 2015 yılına kadar
uzatılması sağlanarak Bakanlar Kuruluna bu süreyi beş
yıl daha uzatma yetkisi verilmiştir. Bu düzenlemeyle, Türkiye'nin 21
elektrik dağıtım bölgesinin tamamında meydana gelen
kayıp kaçak ve benzeri gibi haksız tüketimlerin 76 milyon Türk
insanına eşit olarak paylaştırılacak şekilde
ulusal tarifenin devamına karar verilmiştir.
Böylece dürüst vatandaşlarımız adeta
cezalandırılmıştır. Tasarının
başlığında, TRT payı, sayaç okuma bedeli vb. gibi ek
ödemelerin kaldırılmasına yönelik Kanun Teklifleri yer
almasına rağmen, bu kanun tekliflerinin hiçbir maddesi bu
tasarıya eklenmemiştir.
Tasarı, elektrik enerjisi üretimini artıracak ve arz
güvenliğini sağlayacak teşvikler içermemektedir. Tasarı, Tüketicilerin;
aktif elektrik bedeline ek olarak dağıtım sistemi kullanım
bedeli, kayıp kaçak bedeli, Perakende hizmet bedeli, İletim bedeli,
sayaç okuma bedeli, belediye tüketim vergisi, enerji fonu, TRT payı gibi
ek yükleri ödemesine yol açan bir tasarıdır. Tasarıyla, lisans
sahibi tüzel kişilerin, lisansları kapsamındaki faaliyetlerini
yürütebilmelerinde, dışarıdan hizmet alımının önü
açılmaktadır. Yani, lisans sahibi üreticiler veya
dağıtıcı firmalar, artık, Türkiye'nin kangreni hâline
gelmiş taşeron sistemine bu sektörde de girmiş
olacaklardır. Şimdiye kadar birçok çalışanın
mağdur edildiği, birçok işçinin hayatını kaybettiği
taşeron sistemi, elektrik piyasasında da yeni canların
yanmasına yol açacaktır.
Üretim tesislerinin çevre mevzuatıyla uyumlu hâle getirilmesine
yönelik düzenlemeler için, 2018 yılına kadar süre tanınarak
çevrenin 5 yıl daha tahrip edilmesine adeta göz yumulmuştur.
Tasarı bazı firmalara ilişkin özel düzenlemeler içermektedir.
Tasarı, elektrik paralarını ödeyemeyen çiftçilerimiz başta
olmak üzere birçok vatandaşımızın aynı sorunları
yaşamaya devam etmesine yol açacaktır. Mahkemelere düşmüş,
parası veya işi olmadığı için borcunu ödeyemeyen
vatandaşlarımızın sorunları çözülememiştir.
Türkiye ithal ettiği petrolün toplam üçte ikisine
yakınını İran ve Rusya'dan, doğal gazın dörtte
üçünden fazlasını sadece İran ve Rusya'dan ithal etmektedir.
Hükümetin uyguladığı ithal politikasını
değiştirecek ve ülkemizi dışa
bağımlılıktan kurtaracak yeni düzenlemeler getirilmemiştir.
Hükümetin doğalgaz ithalatına dayalı enerji ve elektrik
piyasası politikasını değiştirecek önlemler
tasarıda yer almamıştır. Tasarı ile abonelerin
mülkiyetindeki sayaçların dağıtım şirketlerine
devredilerek birçok yerli sayaç üreticisinin mağdur edileceği
düzenleme getirilerek yeni sorunların yaşanmasına yol
açılmaktadır.
Enerji arz güvenliğimizin sağlanması için doğalgaz
ve petrolde yaşanacak krizlere karşı gerekli düzenlemelerin
yapılması gerekirken bu düzenlemeler
yapılmamıştır. Yenilenebilir kaynaklara dayalı rüzgar,
güneş, jeotermal, biyokütle vb. gibi enerji kaynaklarına yönelik
düzenlemelerin ve AR-GE teşviklerinin artırılması
gerekmektedir. Tasarı ile öngörülen son kaynak tedariğinde zor
durumda kalmış tüketiciye pahalı fiyattan ürün satmanın önü
açılmıştır. Tasarı ile Kuruma ve Kurula, lisans
iptalini gerçekleştirecek yetkiler verilmekte, reel sektörün sürekli
lisans iptali tehdidi ile karşı karşıya
bırakılmasına yol açılmaktadır.
Yapılan düzenlenme ile uygulamada
karşılaşılabilecek bazı sorunların çözümü
amaçlanmıştır. Yatırımcıların seçimlerinde
daha objektif ölçütlerin kullanılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Bir sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı
tasarının 29 uncu Maddesinin 1. Fıkrasında yer alan
"DSİ'ye birden fazla başvuru yapılmış olması
halinde; fizibilitesi" ibaresinden sonra gelmek üzere "DSİ
tarafından çıkartılacak yönetmelik koşulları
uyarınca" ibaresi eklenmiştir.
Erdal
Aksünger (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Demir, buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
NURETTİN DEMİR (Muğla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 426 sıra
sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının
29uncu maddesi için verilen değişiklik önergesi üzerine grubum
adına söz almış bulunuyorum. Bu nedenle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, Sayın Başkan, özellikle
pozitif enerji vermesi gereken salonumuzda maalesef negatif bir enerji söz
konusu çünkü ben yaklaşık iki seneye yaklaşan bir mebus olarak,
milletvekili olarak aynı çiçekleri ve suni çiçekleri görüyoruz, hiç
olmazsa bunların dört mevsim değiştirilmesi konusunda Meclisin,
Meclis Başkanlığının bir girişimde
bulunmasını, en azından Meclisteki çalışma
ortamının daha sıcak olması konusunda bir öneriyi buradan
sizlere iletmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, yenilenebilir temiz enerji kaynaklarından
olan hidroelektrik enerji, büyük barajlar veya nehir tipi HESlerle artık
birer doğa katliamı aracına dönüştürülmüştür.
Ülkemizde planlanan projelerdeki amaç vadi ve akarsular üzerine HESler kurarak
onları uluslararası ve yerli dev şirketlere satmaktır,
böylece su kullanım hakkını bölge halkının elinden
almaktır.
Muğladaki 60 kadar HES projesinin yaklaşık 50 tanesi
Dalaman ve Fethiyeye aittir, bunların da 35 tanesi Fethiye bölgesine
aittir. Bugüne dek bölgemizde 17 tane HES projesi için elektrik üretim
lisansı alınmıştır. Bunun dışında,
Aydın, Muğla, Denizli illerini de kapsayan 1/100.000lik çevre
düzenleme planında yöremiz akarsularında 18 tane HES yeri ve projesi
de işaretlenmiş durumdadır yani talana devam edilmektedir.
Değerli milletvekilleri, Muğla ilinin bazı ilçe ve
beldelerindeki su kaynakları üzerinde, verilen bazı yargı
kararlarına rağmen yapımı devam eden ve yapılması
planlanan HESler bulunmaktadır. Bu HESler, doğayı geri
dönüşümsüz biçimde tahrip etmektedir; bölgedeki madencilik sektöründe,
ormanlarda, tarihsel alanlarda ve tarımda ciddi olumsuz gelişmeler
yaşanmasının önünü açmaktadır. Yöremizdeki verimli
topraklar, HESlerle sular altında kalarak ya da
betonlaştırılarak zarar görmektedir. Çiftçiliğin bir
yaşam tarzı olduğu hesaba katılmamakta, köylülük saf
dışı bırakılmaktadır. Böylece, köyden kente göçün
artmasının ve kırsal nüfusun azaltılmasının önü
açılmaktadır. Kurulan ve kurulacak olan HESlerle birlikte, bu
bölgelerdeki tüm endemik bitki türleri ve yaban hayatı da olumsuz bir
şekilde etkilenmektedir. Tüm bu hidroelektrik santralleri kurmak için
yapılacak çalışmalardan sonra yüz binlerce bitki türü yok
olacaktır; halkın tek geçim kaynağı olan
kısıtlı tarım arazileri büyük zarar görecektir.
Oluşacak olumsuz fiziki durum tarım yapmayı da engelleyecektir.
HESlerin çevre üzerinde yarattığı geri dönüşümsüz
tahribat, yörede bulunan, uluslararası sözleşmelerle de koruma
altındaki endemik bir tür olan sığla ağaçlarının
da kökünü kazıyacaktır. Fethiye HES Projesi inşaatı
sırasında oluşan toprak hafriyatlar Fethiye Körfezinin
dolmasına neden olmuştur. Çalıştırılması
için Örenden su getirilmek amacıyla Mendos Dağının
eteklerinden 70 kilometrelik kanal inşa edilmiş. Eşen
Çayından bu HES için su alınması yüzünden yaz aylarında Kemer-Alaçat
çevresinde çiftçiler ve tarlalar su sıkıntısı çekmektedir.
Ören mevkisinde Eşen I ve Eşen II HESlerin yapımı
sırasında yöredeki tarihî eserler tahrip edilmiş, Karabel
mevkisindeki barajda tutulan su
Değerli milletvekilleri, HESlerin doğal çevre üzerinde yarattığı,
yaratacağı geri dönüşümsüz tahribatın HESlerden elde edilecek elektriğin kazancını gölgede
bırakacağı ortadadır. Yöre halkının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN DEMİR (Devamla) -
HES
çığlığının artık duyulması temennisiyle
saygılar sunuyorum.(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Demir, teşekkür ediyorum efendim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Bir sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 Sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısının 29 uncu maddesinin birinci
fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan birim elektrik
ibaresinin her yıl için birim megavat olarak değiştirilmesini,
ikinci fıkrasının da aşağıdaki şekilde
değiştirmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
(2) Hidroelektrik kaynak katkı payı bedeli her yıl ocak
ayı sonuna kadar DSİ bütçesine gelir kaydedilmek üzere ödenir.
BAŞKAN Komisyon katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Gerekçe Sayın
Başkan.
Gerekçe:
Hidroelektrik kaynak katkı payının üretilecek birim
elektrik enerjisine göre belirlenmesi durumunda, üreticinin elektrik enerjisi
fiyatlarının düşük olduğu zamanlarda üretim yapmama
ihtimali yüksektir. Öneri ile üretim tesislerinin çalışmaması
ihtimalinin ortadan kaldırılması ve bu kanun kapsamında
rüzgar ve güneş enerjisi için yapılacak yarışma yöntemleriyle
de uyum sağlanması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
29uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
29uncu madde kabul edilmiştir.
Sayın Bakanın yerinden kısa bir açıklaması
olacak.
Sayın Bakan, buyurun.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; tabii, her zaman
olduğu gibi söylüyoruz, burada, iktidarıyla, muhalefetiyle tavsiyesi,
önerisi, eleştirisi olanlar varsa biz bunları dikkatle
dinleyeceğiz ve notlarımızı alacağız,
gerektiği gibi de cevaplarını vereceğiz diye.
Sayın Başkanım, eğer siz uygun görürseniz, ben
soru-cevap kısmında da ya arkadaşlarımız
sorularını sormasınlar, 17 tane soru birikti geçtiğimiz
oturumdan, ben onların hepsini cevaplayayım veya benim cevap süremin
uzatılmasını talep ediyorum.
Şimdi, burada, sorular cevaplanmamışçasına bir
havanın doğurulması doğru değil.
Ben, şimdi, 3 tane temel konuya gireceğim eğer uygun
görürseniz, sürem de yetiyorsa, 14 tanesini de soru-cevap kısmında
aktaracağım.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bildiğiniz
gibi, geçen hafta kanun tasarısı görüşülürken TEİAŞta
20 milyon TLlik Kamu İhale Kanunu kapsamında bir işi 85 milyon
TLye verdiğimiz söylendi.
Şimdi, değerli arkadaşlar, işin aslı,
doğrusu şu
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Öyle bir iddia var. dedim.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Şimdi, arkadaşlar, bakın, ben bunu taahhüt ediyorum. 81 bin
personel burada çalışıyor ve yalnızca 2012
yılında 4.863 tane ihale yapmışız. Toplam tutarı
14 milyar 600 küsur milyon.
Ben diyorum ki, şimdi açıkça bir şeyi taahhüt ediyorum:
Eğer arkadaşlarımızdan yanlış yapan varsa ben
buna göz yummam. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olarak,
Hükûmetimiz olarak hiçbir yolsuzluğa ve hırsızlığa biz
göz yummayız. Bu kadar ihale arasında varsa yanlış olan ben
somut önerilerinizi bekliyorum.
Şimdi, bakın, arkadaşlar, tutanaklarda var, dediniz ki:
20 milyonluk işi 85 milyon TLye verdiniz.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) İddia var. dedim Sayın
Bakan, çarpıtmayın.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Bu iki türlü verilebiliyor. Arkadaşlar, iki türlü verilebiliyor. Bir,
eğer TEİAŞın yatırım planında varsa ve
öngördüğü planlamanın içerisinde o yatırım varsa bu normal
İhale Yasasına göre ihale ediliyor ve birim fiyatları neyse ona
göre gidiyor; yok eğer yatırımda yoksa ve Türkiyenin büyümesini
karşılayacak yatırımları yapmada özel sektör kendi
başına buna karar veriyorsa, biz bunun önünü kapatmıyoruz, biz
bunun önünü açıyoruz ve Sen Kamu İhale Kurumu kapsamına
girmeksizin kendi ihaleni yap. diyoruz. 20 milyonluk iş diyelim,
değil mi? Bunu 85 milyon TLye yaptırıyor. Biz ne veriyoruz, o
önemli. Biz kendisine şunu veriyoruz: O yıl içerisinde kendisinin
Kamu İhale Kanunu kapsamında yaptığı ihalelerdeki
gerçekleşen en düşük birim fiyatlardan hesaplanıyor ve geri
ödemesi yapılıyor. Arkadaşlar, bakın, 85 milyon liraya
verse ne olur, 185 milyon TLye verse ne olur? Şimdi, ben size bu kadar
açık ve net ifade ediyorum ve diyorum ki: Lütfen, bana proje ismi verin,
firma ismi verin; bununla alakalı ne yapmışlar, ben ne ödeme
yapmışım? Ben bunu söyleyeyim diyorum.
İkinci konu: Yasaklı bir firmaya ihale verdiniz. dendi.
Verdiniz mi, vermediniz mi? diye soruldu. Değerli arkadaşlar,
yasaklı bir firmaya biz ihale vermedik. Yasaklı bir firmaya ihale
verilmesinin mümkün olmadığını arkadaşımız
anlayınca Niye siz yasaklamadınız? dedi. Biz diyoruz ki
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ya, biz onu söylüyoruz,
yasaklamadığınız için
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Evet, onun cevabını veriyorum.
Arkadaşlar, bakın, normalde çok serbest konuştuğunuz
bir ortamda dahi, hak etmediğimiz hâlde, sabırla dinliyoruz. Lütfen,
bak, aynı şeyi tavsiye ediyorum.
Niçin siz yasaklamadınız? dediler. Değerli
arkadaşlar, o şahsın hakkında kamu davası
açıldığı için zaten ihalelere falan giremiyor. O zaman da
giremedi, şimdi de giremiyor, davası bitmeden de o ihaleye giremez.
Şimdi, bir malumun ilamını, bakın arkadaşlar,
bir malumun ilamını bir kamu kurumunun yapması gerekmiyor.
Niçin? Bakın, maksadımız üzüm yemekse
O, zaten ihaleye
giremiyor. Ben istesem de o, ihaleye giremiyor zaten. Şimdi, ben bunu 7
defa tekrar ettim, dedim ki: Bakın, bu şahıs hakkında kamu
davası açıldığı için zaten ihalelere girememekte,
ayrıca ikinci kez bizim bunu yasaklamamızın hiçbir anlamı
olmamakta. Kamu davası açıldığı için -4734 sayılı
Kanunun 59/2 maddesinde- gereği dava hâlâ sürdüğü için yasaklı
konumundadır. Ben istesem de yasaklı, ben istemesem de yasaklı.
Ben onun ihaleye girmesini istesem de o giremiyor, girmesini istemesem de
giremiyor.
Şimdi, arkadaşlar, bakın, 59/2
Ha, biz bunları
beğenmeyebiliriz. Niçin yüzde 51den hissesi daha az olanlar ihaleye
girebiliyor? Ha, bunu Kamu İhale Kurumuyla alakalı ayrıca
görüşürsünüz, dersiniz ki: Yüzde 1 hissesi olanın da bundan sonra
kamu ihalelerine girmesi yasaklansın. Bu, ayrı bir şey
arkadaşlar. Bunun kuralının getireceği
yaptırımlar ayrı, şu anda cari olarak uygulanan Kamu
İhale Kurumuyla alakalı kanunun yaptırımları
ayrıdır. Şimdi, biz diyoruz ki: Cari bir kanun var ve bu
kanunla alakalı biz gereğini yaptık. O zaman da bir şey
söylemiştim, şimdi tekrar söylüyorum, kamuoyunun huzurunda tekrar
tekrar söylüyorum: Arkadaşlar, yasaklı birinin ihaleye
katılmasını gerektirecek bir işlem yapmak, hem
şahıslar için suçtur hem o kurumlar için suçtur.
Ben, şimdi, size açıkça bir şey söylüyorum: Siz
milletvekilisiniz, lütfen suç duyurusunda bulunun. Ben buradan ilan ediyorum:
Savcılık eğer bununla alakalı herhangi bir soruşturma,
herhangi bir kamu davası söyleyecekse ben o soruşturma iznini
vereceğimi buradan tekrar beyan ediyorum. Bunun daha ötesinde bir cümle
yok arkadaşlar.
Gelelim üçüncü konuya
Sayın Başkanım, vaktim var mı?
BAŞKAN Lütfen
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Şimdi, yine önceki konularda bahsettik. Bizim Sayın
Başbakanımızın damadıyla alakalı içinde
bulunduğu, isminin içinde bulunduğu bir soruşturmanın
olduğundan ve niçin bizim bir şey yapmadığımızdan
bahsedildi. Arkadaşlar, ben, onu gizli ibareli olmasına
rağmen, bu gizli ibarenin bu davalar sürerken herhangi bir kapsamda
elden ele dolaşmaması gerektiğine rağmen, ben, buradan, bu
paragrafı, yalnızca o paragrafı okuyorum. Bu evrak sizde var,
yalnız bu kısmını okumadınız arkadaşlar.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Bizde yok o evraklar.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Vereyim ben o zaman, siz bakın.
27 Temmuz 2011 tarihli 38417 sayılı evrakta cumhuriyet
başsavcılığına hazineden bir yazı
yazılıyor, deniyor ki
Şimdi, bir işleme başlarken,
bir konuya başlarken yalnızca evrakın bir kısmını
alıp diğerlerini bırakmak olmaz. O dediğiniz şahsın,
burada ismi olmamasına rağmen, TEDAŞ ikinci bir yazı
yazıyor buna, Hazinenin yazdığı yazıya istinaden, Siz
bunu özel şirketler üzerinden konuşuyorsunuz, bunun muhatabı
TEDAŞtır. diyor cumhuriyet
başsavcılığına. O da diyor ki: Ha, mademki öyle, bana
lütfen evraklarınızı gönderin. Ve TEDAŞ diyor ki: Bu,
benim zamanımda, devredilmeden önce yapılan bir işlemdi ve
bunlarla alakalı bütün performans değerlerini, kayıp
kaçakları, aydınlatmaları, hangi sayaçların olduğu,
hangilerinin doğru yazdığı, hangilerinin yanlış
yazdığı, bununla alakalı ben size her türlü
yazıyı verebilirim. Tarihlerini, sayılarını
okumuyorum arkadaşlar -bunların hepsinin tarih ve sayıları
var- gene sürem kısıtlı olduğu için.
Bununla
alakalı bir yazışma başlıyor ve hâlâ devam ediyor
bunlar ama dediğiniz, Sayın Başbakanımızın
damadıyla alakalı burada ne bir ibare var ne bir isim var ne de itham
var.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Çalık şirketi var mı Sayın
Bakan?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Şimdi,
arkadaşlar, bakın, iftiranın ben sosyal tanımını
da yaptım. İftira, iki ucu sivri bir oktur.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Var mı? diye soruyoruz, ne iftirası
ya!
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Ne bağırıyorsun? Bağırma!
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Var mı? diyoruz, ne iftirası ya!
İSMAİL
AYDIN (Bursa) Bağırma lan!
HÜSEYİN
FİLİZ (Çankırı) Bağırma!
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Arkadaşlar,
cevap: Yok.
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Arkadaşlar
Arkadaşlar, bir dakika
Arkadaşlar
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Bağırma!
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Ya,
arkadaşlar, bir dakika
Arkadaşlar, bir dakika
Bakın, ben bunu
size önceden
Tamam
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Ben soru soruyorum, adam iftira diyor ya!
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Arkadaşlar,
bakın, lütfen
Arkadaşlar,
bakın, çok net bir cevabı var. Bu ismin olup
olmadığını sordunuz değil mi son derece masum bir
şekilde? Böyle bir isim yok arkadaşlar. Şimdi, yalnız ben
bunun bir de tahliline gireceğim. Cevabımı verdim, böyle bir
isim yok.
Şimdi,
gelelim ikinci kısmına. Bana bir arkadaş dedi ki buradan: Siz
milletvekilliğinden önce bir şirkette genel müdürlük
yapıyormuşsunuz. Ben de dedim ki: Evet, bir şirkette genel
müdürlük yapıyordum. Cirosu 250 milyon dolarlar civarında, kamu ve
özel karışımı bir şirketti. Dedi ki: Sizin bu
şirketteki hisseniz kaçtır? Ben de dedim ki cevap olarak: Bu
şirketteki hissem yüzde sıfır.
Arkadaşlar,
bakın, çok önemli bir şey söylüyorum: Benim söylediğim konu
yalnızca Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığıyla
alakalı değil arkadaşlar. Burada, kamuoyuyla beraber bizler
Meclisin saygınlığını korumak durumunda olan
insanlarız. İktidarı ve muhalefeti yok bu işin, her birimiz
bu Meclisin çıtasını yükseltmek ve saygınlığını
yükseltmek durumundayız.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Nerede!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Başımdan geçen ve tutanaklarda olan bir konudan bahsedeceğim.
Bu şirkette hisseniz var mı, varsa yüzde kaçtır, ne zaman
aldınız, ne zaman uhdenize geçirdiniz? falan dedi. Devam ediyor, 8
tane soru sordular. Ben cevaben dedim ki: Böyle bir şirkette hissem yok.
Yani, sonra? Yok, işte. Şimdi, ben arkadaşıma dedim ki:
Siz bu soruyu sormakla neyi kastettiniz? Dedi ki: Yalnızca
öğrenmek için sordum. Peki, ben size yalnızca şunu sorabilir
miyim öğrenmek amacıyla: Ben geçen gün Kızılayda
yürüyordum, iki kişi, yoldan geçerken, tanımıyorum onları
da, sizin hırsızlığınızla alakalı bir
konudan bahsettiler, inanmadım gerçi ama siz bu konuda ne
düşünüyorsunuz? dedi desem siz bunu hak etmiş olur musunuz
arkadaşlar?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Bu mantık var mı ya? Bir
bakana bu mantık yakışıyor mu? Böyle bir mantık var
mı ya?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Arkadaşlar, lütfen, bizlerin, her birimizin milletvekili olması
burada her soruyu sorabileceğimiz anlamına gelmez.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Tabii tabii, soramayız zaten.
Ne soracağız?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Birbirimizin hakkına, hukukuna riayet etmemiz lazım. Soru sormak ve
sınırsız bir öğrenme ihtiyacı ne hakareti içerir ne
iftirayı içerir ne de böyle bir şeyi içerir.
Bakın, ben şunu söylüyorum: Her birimizin çoluk çocuğu
var, değil mi? Her birimizin sorumlu olduğu yerler var. Sizin
anlattığınızı sizin anlatmak istediğiniz gibi
anlayan insanlar var. Şimdi, ben diyorum ki: Her konuştuğumuz
konunun evrakı, mahkeme kararları burada. AK PARTİ
hükûmetleriyle beraber, bu ülkenin idaresine on yıldan beri irade
koyduğumuz ve doğru koymaya
çalıştığımız bir hükûmetiz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, kaç dakika konuştu?
Sayın Başkan, müdahale etmeyecek misiniz?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Buna rağmen diyorum ki: Yanlışlar yapılabilir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ne anlatıyor Sayın Başkan?
BAŞKAN Sayın Bakan, toparlar mısınız?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Lütfen söyleyin, varsa yapalım onları. Ben bundan sonraki cevap
haklarım için de teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Tamam, teşekkürler.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Başkan, özür
dilerim efendim.
Sayın Bakan benim dile getirdiğim birtakım iddialara
ilişkin olarak İftira diyerek sataşmada bulunmuştur.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu da süresiz konuşsun.
BAŞKAN Arkadaşın konuşuyor, susar mısın
lütfen. Kendi arkadaşını dinlemiyorsun.
Buyurun.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Benim dile getirdiğim
birtakım iddialarda hem eksik bilgiler vermiştir hem de İftira
diyerek sataşmada bulunmuştur. Kürsüden cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bitirene kadar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu da süresiz, süresiz konuşsun o da.
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
8.- İstanbul Milletvekili Aykut
Erdoğdunun, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın görüşülen kanun tasarısının
29uncu maddesi üzerindeki görüşmelerden sonra yaptığı
açıklamasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Enerji Bakanının bir problemi var.
Enerji Bakanı, bizim burada belgelerle gösterdiğimiz iddialara
karşılık sadece hakaretle karşılık verebiliyor,
teknik bir şey söyleyemiyor. Demin anlattım Kamu İhale
meselesini.
Şimdi, bu TEİAŞta ihalesiz iş yapılma
meselesini anlatayım. Şimdi, normalde TEİAŞ hatları
ihaleyle bağlamak zorunda. 2003 yılından 2010 yılına
kadar ihale mihale yok, şirketler işleri yapmışlar. 417
milyon para vermişler, şikâyet ortaya çıkınca da kanun
çıkarmış, hukuka uygun hâle getirmişler. Şu
gördüğünüz Taner Yıldızın imzası, TEİAŞ
Teftiş Kurulu rapor yazıyor Burada büyük bir hukuksuzluk var, soruşturma
açılsın. diyor. Biz bunların birçoğunu anlatmadık ki
sizin savunma hakkınız olsun diye.
Sonra, dönemin Enerji Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı
Cevdet Malkoç buna diyor ki: Burada bir suç vardır, soruşturma
açılsın. Ve Cevdet Malkoç Kömür İşleri içinde bunu yapan,
dürüst, namuslu ve mütedeyyin bir bürokrat. Bakın, Karadenizli çok
mütedeyyin bir bürokrat, gazetelere örnek oldu, bu yolsuzluklarda hediye kabul
etmeyen bir bürokrat. Sonra Cevdet Malkoç görevden alınıyor,
başka bir müfettiş getiriliyor, Teftiş Kurulu Başkanı
yapılıyor, bu Teftiş Kurulu Başkanı -normalde inceleme
yapmaması gerekirken- heyetin başına geçiyor, inceleme
yaptırıyor ve Burada suç yoktur. diyor, Sayın Bakan da bunu
onaylanıyor.
Şimdi, bunların hepsi burada belgeli, söylemeyeyim mi,
anlatmayayım mı? Ben de şu iyi niyetle anlatıyorum: Ya,
bilmediğimiz bir şey vardır, Sayın Bakan bize bir şey
söyler. Çıkıyor, her türlü hakaret edilerek
Ya, 417 milyon liradan
bahsediyoruz Sayın Bakan. Bakın, böyle yapamazsınız. Benim
görevim bu belgelere bakıp okuyup size söylemek, sizin göreviniz de varsa
bir bilgi bana vermek. Bana diyorsunuz ki: Doğal gaz
anlaşmalarını göndereceğim. Soru önergemde
yazılı cevabınız var, göndermediniz. Hiçbir belge
vermiyorsunuz.
Çalıkla alakalı belgeleri verecek misiniz? Ben KİT
Komisyonu üyesiyim, yasal hakkım var, anayasal hakkım var. Niye
vermediniz belgeleri madem bu kadar dürüstsünüz? Yapmayın, etmeyin, bu
işler böyle yürümez.
Saygılarımı arz ediyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
3.- Elektrik Piyasası
Kanunu Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin; Elektrik
Piyasası Kanunu ve Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Antalya
Milletvekili Osman Kaptanın; Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Gelirler
Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Ali
Halamanın; Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun; Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 2 Milletvekilinin; Elektrik Piyasası
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporları (1/724, 2/246, 2/427,
2/448, 2/815, 2/829) (S. Sayısı: 426) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 30uncu maddeye
bağlı (1) ve (2) nci fıkralar bir madde olarak
görüşülecektir.
Şimdi, bunlar üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı yasa
tasarısının 30. maddesinin 1. fıkrasındaki
teşkilat ve görevleri hakkında kanun ifadesinin teşkilat,
görev ve sorumlulukları hakkında kanun olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Erdal Aksünger Veli Ağbaba Malik Ecder Özdemir
İzmir Malatya Sivas
Osman Kaptan Candan Yüceer
Antalya Tekirdağ
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 426 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu
ve İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel'in; Elektrik Piyasası Kanunu ve
Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Antalya Milletvekili Osman
Kaptan'ın; Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Gelirler Kanunu ve Elektrik Piyasası
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Adana Milletvekili Ali Halaman'ın; Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Elektrik Piyasası
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 2 Milletvekilinin;
Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifiyle Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar ve Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporlarının 30. maddesinin 1. ve 2. fıkrasının madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Alim Işık Emin
Haluk Ayhan Mustafa
Kalaycı
Kütahya Denizli Konya
Ahmet Kenan Tanrıkulu Mehmet
Erdoğan Yusuf
Halaçoğlu
İzmir Muğla Kayseri
Ali Halaman
Adana
BAŞKAN Sayın
Komisyon, son okunan önergeye katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Tanrıkulu, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
AHMET
KENAN TANRIKULU (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının
30uncu maddesinde verdiğimiz değişiklik önergesi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 2001 yılında 57nci Hükûmet döneminde
hazırlanıp yasalaştırılan 4628 sayılı
Kanunla enerji konusunda devletin görev alanı yeniden
tanımlanmış ve düzenleme, yönlendirme, gözetim ve denetim
faaliyetleriyle de sınırlanmıştır. Bu kanunla enerji
politikasında devletin düzenleyici konumunun
güçlendirildiği ve arz güvenliği sağlama görevinin de
altının çizildiği görülmektedir. Dolayısıyla, o dönem,
aktif bir enerji politikasının izlenmesi esas alınmış,
piyasayı düzenlemek ve denetlemek için EPDK örneğinde olduğu
gibi bağımsız kurumsal araçlar da tesis edilmiştir. Aradan
geçen on bir yıllık bir süre zarfında, biz bugün yeniden enerji
piyasasını düzenleyen bir kanun tasarısı görüşüyoruz.
Bu kadarlık bir süre zarfında ne olmuştur, ne tür
gelişmeler acaba yeniden piyasada meydana gelmiştir de biz bu
tasarıyı görüşür duruma gelmişiz?
Değerli milletvekilleri, yürürlükte olan 4628 sayılı
Kanunun amaç tanımına baktığımız zaman
elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreye
uyumlu bir şekilde tüketicinin kullanımına sunulması
tanımlanmış ve devam ederek, rekabet ortamında özel hukuk
hükümlerine göre faaliyet gösterebilecek, mali açıdan güçlü,
istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının
oluşturulması öngörülmüş. Bununla da piyasada
bağımsız bir düzenleme ve denetim kurumunun sağlanması
hedeflenmiş. Bu tanım, değerli milletvekilleri, gerçekten çok
önemli çünkü elektrik piyasasında faaliyet gösterecek olan
bağımsız düzenleyici ve denetleyici kurumun misyon ve vizyonu
işte bu madde içinde saklı. 4628 sayılı Kanunla
bağımsız idari bir otorite olarak kurulan EPDKnın bugünkü
statüsünü belirliyor bu madde. Geldiğimiz noktada, bugün itibarıyla,
EPDK gerçekten bağımsız idari bir otorite midir, onu da bir
sorgulamamız gerekir diye düşünüyorum.
17 Ağustos 2011 tarihli Resmî Gazetede 649 sayılı bir
Kanun Hükmünde Kararname yayınlandı ve bu KHKda Avrupa Birliği
Bakanlığının teşkilat ve görevleri belirlendi. Burada
yapılan düzenlemeyle, 3046 sayılı Bakanlıkların
Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında Kanuna Bakan,
bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşların parantez
açıyor- (5018 sayılı Kanuna ekli (III) sayılı cetvelde
yer alan kurumlar dâhil) her türlü faaliyet ve işlemlerini denetlemeye
yetkilidir. şeklinde bir cümle ilave ediliyor. Değerli
milletvekilleri, böylece Bu kurumların her türlü faaliyet ve
işlemleri ilişkili oldukları bakanlık tarafından
denetlenebilecek. hükmü getiriliyor. Bu kurumlardan bir tanesi de EPDK. Kanun
metninde yer aldığı üzere, Cumhurbaşkanının
onayıyla EPDKnın ilişkili kurum statüsünün ilgili kurum
statüsüne geçirilmesinin de böylece önü açılmış oluyor. Böylece,
gerektiği durumlarda düzenleyici ve denetleyici olan bu kurumlar ilgili
kurum statüsüne geçince, neredeyse bir KİT statüsünde olduğu gibi,
Hükûmetin doğrudan siyasi ve idari vesayeti altına da girmiş
oluyorlar.
Değerli milletvekilleri, ayrıca, 12 Temmuz 2012 tarihli Resmî
Gazetede yayımlanan 6353 sayılı Kanunda, ki bu Kanun bir
torba kanun- bunun 22nci maddesinde, EPDK tarafından
lisanslandırılan veya EPDKnın görev, yetki ve sorumluluk
alanı içinde bulunan elektrik dağıtım şirketlerinin
her türlü denetimi de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına
devrediliyor. Neticede, Ağustos 2011 kararnamesiyle EPDK özerkliğini
kaybederek Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığını, neredeyse
bağlı bir kurumu hâline geliyor. Yani bağımsız özerk
kurum statüsü bir kenara bırakılıyor,
Bakanlığın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET KENAN TANRIKULU (Devamla) Teşekkür ediyorum, iyi
akşamlar diliyorum.
BAŞKAN Sayın Tanrıkulu, teşekkür ediyorum.
AHMET KENAN TANRIKULU (Devamla) Sağ olun. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Bir sonraki önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı yasa
tasarısının 30. maddesinin 1. fıkrasındaki
teşkilat ve görevleri hakkında kanun ifadesinin teşkilat,
görev ve sorumlulukları hakkında kanun olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Veli
Ağbaba (Malatya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Kaptan, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN KAPTAN (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; ülkemizdeki 35 milyon elektrik abonesi
elektrik faturalarından kayıp kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli ve
yüzde 2 TRT payının kesilmesini istememektedirler. Bu kesintiler 58inci
Hükûmet Acil Eylem Planında, Sayın Bakanın sorulara
verdiği cevapta, 2009 ekonomik krizinde kaldırılacak denmesine
karşın bugüne kadar kaldırılmamıştır. Benim
bu konuda Mart 2012de verdiğim kanun teklifi de Komisyon da kabul
edilmemiştir.
Sayın arkadaşlar, elektrik faturalarında çeşitli
adlar altında 10 ayrı kalemde para kesilmekte, bunların
toplamı da faturanın yüzde 80ine kadar çıkmaktadır. Bu
kalemlerin her birinden ayrı ayrı KDV alınması büyük bir
haksızlık yaratmakta, bir bakıma verginin vergisi
alınmaktadır. Bu bedeller içinde kayıp kaçak bedeli, sayaç okuma
bedelinin de kanuni bir dayanağı yoktur. 2010 yılında
kayıp kaçak oranı bazı illerde yüzde 70lere, yüzde 77lere
kadar çıkarken bazı illerde yüzde 2lerde, yüzde 3lerde
kalmıştır. 2011 yılında abonelerden kayıp kaçak
bedeli adı altında eski parayla 2,7 katrilyon lira, yeni parayla 2,7
milyon lira, sayaç okuma bedeli
adı altında da eski parayla 129 trilyon lira
alınmıştır.
Değerli arkadaşlarım, Sayın Başbakan geçenlerde
Mardinde Kaçak elektrik kullanmak haramdır. ikazı
yapmıştır. Sayın Bakan, haramı helal yapmak için
tedbir almak sizin göreviniz değil midir, yoksa Hükûmet âciz mi
kalmaktadır? Kaçak elektrik kullanmanın parasını kaçak
kullanmayanlardan
almak son
derece hakka, adalete ve vicdana aykırı değil midir?
Değerli
arkadaşlarım, evinde radyosu, televizyonu olmayan, hatta TRTyi
hayatında hiç dinlemeyen bir vatandaşın yüzde 2 TRT vergisi
ödemesi Allahtan reva mıdır? TRT'ye elektrik faturalarından
yılda 500 milyon lira, eski parayla 500 trilyon lira gelmektedir. TRT
bunun da büyük bir bölümünü kurum dışı programlara
aktarmaktadır. Sanki 7-8 bin personeli olan koskoca TRT'de programcı
yok da dışarıya program yaptırıyor. Programcının
illa ki eş, dost, akraba ve yandaş gazeteci, köşe yazarı
Fehmi Koru mu olması gerekiyor? İlla ki AKP kurucusu Ayşe
Böhürler mi olması gerekiyor, yoksa TRT'nin 728 bin lira vermesi için AKP
Milletvekili Hakan Şükür mü olması gerekiyor?
TRT 3ün
saat 19.00dan sonra Genel Kurul çalışmalarını yayından
kaldırması, elektrik abonelerinden alınan paraların
iktidara hizmet edenlere verilmesi yasal mıdır, ussal
mıdır, etik midir?
Sayın
arkadaşlar, bir de, TRT Tuncay Güney gibi insanları kanallarına
çıkarıp deli saçması, gerçek dışı iftiralarla
saygın kişi ve kurumlara saldırdığından
dolayı Sayın Deniz Baykala ve Sayın Cumhuriyet Halk Partisine
tazminat ödediği gibi yasal olmayan işlerinden dolayı da
tazminat cezaları ödemektedir, bunun parası da halkın cebinden
çıkmaktadır.
Sayın
arkadaşlarım, mademki TRTde milletin ve vekilinin sesi
çıkmayacak, o zaman kimin sesi çıkıyorsa parayı da o
versin. TRT ya tarafsız kamu hizmeti yapsın ya da
özelleştirilsin. Ülkemizde medya gelişmiştir, kamunun
ihtiyacı olan programlar hizmet satın alma yoluyla
karşılanabilir, o zaman TRT'ye de gerek kalmaz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri;
1) Yüzde
2lik TRT payının kaldırılması,
2)
Vatandaşın kullanmadığı yüzde 16, yüzde 20lere varan
kayıp kaçak parasının kaldırılması
3) Sayaç okuma bedelinin ve aboneye yük getiren diğer vergi
fonlarının kaldırılması sağlanmalıdır.
Bu haksızlıkları gidermek yüce Meclisin görevidir.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaptan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, biraz önce -ben yerimden
izledim de- siz Enerji Bakanına bir söz verdiniz. O sözü bir defa vermeniz
mümkün değil ama o sözde şöyle bir
Milletin anlaması için...
417 trilyon liralık ihale yapıyor Sayın Başkan. Bu
417 trilyonluk ihale ihalesiz veriliyor, yandaşlara, kendine yakın
olan müteahhitlere veriliyor. Bakıyor ki, ihalesiz verildi, ondan sonra da
diyor ki: Biz asgari fiyatla bunları yaptık. Bu asgari fiyatı
neye göre belirledin? Senin cebindeki para mıdır bu asgari ücret?
Sayın Başkan, bakın, burada devletin katrilyonları
heba ediliyor, bir de burada çıkıp da dürüstlük taslıyor.
Sen, o 417 trilyon liralık ihaleyi kendi yandaşlarına
verdin ama ihalesiz verdin. Git bu
işi yap... Ondan sonra geldi, parayı ödedin. Yahu, böyle bir devlet
sistemi olur mu? Bu çiftlik ağası olur yahu! Çiftlik ağası
mısın sen?
Sana dedim ki: Sen Kayseri ve Civarı Elektrik Anonim Şirketi
Genel Müdürüyken orada aldığın halılar var, yiyecekler var,
pastalar var. Onların niye hesabını vermiyorsun?
Sayın Başkan, gerçekten
İSMAİL AYDIN (Bursa) Böyle bir usul yok Sayın
Başkan.
KAMER GENÇ (Tunceli) Burada oturmak için çok cesaretli olmak
lazım. Sakal bırakmakla insanların yüzündeki ayıplar
silinmiyor. Maalesef, o Enerji Bakanlığında yapılan o kadar
çok büyük yolsuzluklar var ki
Yiğitliğin varsa çıkalım
onların hesaplarını soralım.
417 trilyon liralık ihaleli işleri ihalesiz nasıl sen
verdin?
Bunu izah etsin.
BAŞKAN Sayın Genç, söyledikleriniz zapta geçti.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, 30uncu maddeye
bağlı (1) ve (2)nci fıkraları oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler...
(1) ve (2)nci fıkralar kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair iki önerge
vardır. Malumları olduğu üzere görüşülmekte olan
tasarı veya teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan ancak
tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin
değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açılacağı İç Tüzükün 87nci maddesinin
dördüncü fıkrası hükmüdür. İç Tüzükün 91inci maddesine göre
yeni bir madde olarak görüşülmesine komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde görüşme açılır
ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir. Bu nedenle, önergeyi
okutup Komisyona soracağım, Komisyon önergeye salt çoğunlukla,
14 üyeyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi, önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısının 30 uncu maddesine ikinci
fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın
eklenmesini ve diğer fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Mehmet
Doğan Kubat Seyit
Eyyüpoğlu
Giresun İstanbul Şanlıurfa
Bünyamin
Özbek Gürsoy
Erol Hüseyin
Cemal Akın
Bayburt İstanbul Malatya
"(3) 4628 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi
başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Başkanlık, kadro, kurum personelinin statüsü, atanma usulü ve
özlük hakları
MADDE 9- (1) Başkanlık, başkan, başkan
yardımcıları ve hizmet birimlerinden oluşur. Başkana
kurum başkanlığına ilişkin görevlerinde
yardımcı olmak üzere Kurul kararıyla iki başkan
yardımcısı atanabilir. Başkan yardımcıları,
Başkan tarafından verilen görev ve talimatların yerine
getirilmesinden ve ilgili hizmet birimleri arasında koordinasyonun
sağlanmasından sorumludur. Ayrıca Başkan tarafından,
ekli (I) sayılı cetvelde yer alan kadro sayısını
geçmemek üzere başkan danışmanı atanabilir.
(2)Kurumun hizmet birimleri ile görev ve yetkileri şunlardır:
a) Elektrik Piyasası Dairesi
Başkanlığı; bu kanun ve diğer kanunlarla Kuruma
verilen elektrik piyasası ile ilgili düzenleme, rekabet
şartlarını oluşturma, tüketici haklarının
korunması ile tüketici şikâyetlerinin incelenmesi
çalışmalarını yapmak, her türlü lisans, sertifika, izin ve
belgelendirmeye ilişkin iş ve işlemleri yürütmek.
b) Doğal Gaz Piyasası
Dairesi Başkanlığı; bu Kanun, 18/4/2001 tarih ve 4646
sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu ve diğer kanunlarla
Kuruma verilen doğal gaz piyasası ile ilgili düzenleme, rekabet
şartlarını oluşturma, tüketici haklarının
korunması ile tüketici şikâyetlerinin incelenmesi
çalışmalarını yapmak, her türlü lisans, sertifika, izin ve
belgelendirmeye ilişkin iş ve işlemleri yürütmek.
c) Petrol Piyasası Dairesi
Başkanlığı; bu Kanun, 4/12/2003 tarih ve 5015
sayılı Petrol Piyasası Kanunu ve diğer kanunlarla Kuruma
verilen petrol piyasası ile ilgili düzenleme, rekabet
şartlarını oluşturma, tüketici haklarının
korunması ile tüketici şikâyetlerinin incelenmesi
çalışmalarını yapmak, her türlü lisans, sertifika, izin ve
belgelendirmeye ilişkin iş ve işlemleri yürütmek, ulusal marker
işlemlerini yürütmek.
ç) Sıvılaştırılmış Petrol
Gazları Piyasası Dairesi Başkanlığı; bu Kanun,
2/3/2005 tarih ve 5307 sayılı
Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG)
Piyasası Kanunu ve diğer kanunlarla Kuruma verilen
sıvılaştırılmış petrol gazları
piyasası ile ilgili düzenleme, rekabet şartlarını
oluşturma, tüketici haklarının korunması ile tüketici
şikâyetlerinin incelenmesi çalışmalarını yapmak, her
türlü lisans, sertifika, izin ve belgelendirmeye ilişkin iş ve
işlemleri yürütmek.
d) Tarifeler Dairesi
Başkanlığı; bu kanun ve diğer kanunlarla Kuruma
verilen tarife belirleme, elektrik ve doğal gaz tarifelerine esas
yatırım planlarının onaylanması, yatırım
tavanlarının belirlenmesi ve talep tahminlerinin onaylanması ile
ilgili işleri yapmak.
e) Denetim Dairesi
Başkanlığı; Kurumun faaliyet gösterdiği piyasalarda
ilgili kanunlar ve ikincil mevzuat uyarınca yapılması gereken
inceleme ve denetimleri yapmak veya yaptırmak, gerektiğinde bu
hususlarda yetkili kamu kurum ve kuruluşları ile işbirliği
yapmak, piyasalarda görülen aksaklıklara ilişkin çözüm önerilerinde
bulunmak.
f) Kamulaştırma Dairesi
Başkanlığı; Kurumun görev alanındaki piyasalarda bu
kanun ve diğer kanunlarda belirtilen Kurumun kamulaştırmaya
ilişkin görevleriyle ilgili işleri yapmak veya yaptırmak.
g) Hukuk Dairesi
Başkanlığı; Kuruma ilişkin her türlü
uyuşmazlığın takibi ve çözümlenmesi amacıyla Kurumu
temsil etmek ve gerektiğinde yasal yollara başvurmak, hukuki konularda
başkana ve diğer hizmet birimlerine hukuki danışmanlık
hizmeti vermek.
ğ) Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı;
Kurumun strateji ve politikalarını belirlemek ve uygulamaları
takip etmek, kurumun uluslararası ilişkilerini yürütmek, sektörel
gelişmeleri ve yönelimleri izlemek, piyasa verilerini derlemek, piyasa
gelişim raporlarını hazırlamak, tüketici haklarına
ilişkin işleri yapmak, 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve
Kontrol Kanunu ve diğer mevzuatla strateji geliştirme ve malî
hizmetler birimlerine verilen görevleri yapmak, bilgi işlem
altyapısını sağlamak ve yürütmek.
h) İnsan Kaynakları ve
Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı; Yönetimi
geliştirme, işgücü planlaması, kurum personelinin özlük
işleri, mali ve sosyal hakları ile idari hizmetlere yönelik her türlü
iş ve işlemleri yapmak.
ı) Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği;
Kurumun faaliyet alanı ile ilgili konularda yazılı ve görsel
basını takip ederek gerekli dokümantasyonu sağlamak, Kurumun
basın ve yayın kuruluşları ile ilişkilerini planlamak
ve kamuoyunda tanıtılmasına ilişkin yayın ve
faaliyetleri yürütmek.
i) Kurul Hizmetleri
Müdürlüğü; Kurul ve Kurul üyelerinin sekretarya hizmetlerini yürütmek ve
protokol işlerini düzenlemek.
j) Başkanlık Özel Kalem Müdürlüğü; Başkanın
sekretarya hizmetlerini yürütmek ve her türlü protokol işlerini
düzenlemek.
(3) Hizmet birimlerinin faaliyet
alanı, görev yetki ve sorumlulukları yukarıda belirtilen görev
ve fonksiyonlara uygun olarak Kurumun teklifi ve Bakanlar Kurulu kararıyla
yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.
(4) Kurumda istihdam edilecek
personele ilişkin kadro, unvan ve sayıları ekli (I)
sayılı cetvelde gösterilmiştir. Toplam kadro
sayısını geçmemek üzere 190 sayılı Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki cetvellerde yer alan kadro
unvanlarıyla sınırlı olmak kaydıyla unvan ve derece
değişikliği yapma, yeni unvan ekleme ve boş kadroların
iptali Kurul kararı ile yapılır.
(5) Kurum hizmetlerinin
gerektirdiği görevler, idari hizmet sözleşmesi ile sözleşmeli
olarak istihdam edilen personel eliyle yürütülür. Kurum personeli bu Kanunla
düzenlenen hususlar dışında 657 sayılı Kanuna tabidir.
(6) Kurul üyeleri ve Kurum
personelinin ayrıca 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun
48 inci maddesinin (A) bendinin (1), (4), (5), (6) ve (7) numaralı alt
bentlerinde belirtilen şartları taşımaları zorunludur.
(7) Kuruma verilen görevlerin
gerektirdiği asli görev ve hizmetler enerji uzmanı ve enerji uzman
yardımcılarından oluşan meslek personeli ile ekli (1)
sayılı cetvelde yer alan diğer kadrolarda görev yapan personel
eliyle yürütülür. Enerji uzman yardımcılarının mesleğe
alınmaları, yarışma sınavı, tez hazırlama ve
yeterlilik sınavları ile enerji uzmanlığına atanmaları
657 sayılı Kanunun ek 41 inci maddesi hükümleri çerçevesinde Kurul
tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
(8) Kurul Başkanı ve
Kurul üyeleri ile bu Kanuna ekli kadrolarda idari hizmet sözleşmesiyle
istihdam edilen Kurum personeli, sosyal güvenlik açısından 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun
4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı
sayılır. Kurumda, Kurul Başkanı ve Kurul üyesi ile bu
Kanuna ekli kadrolarda idari hizmet sözleşmesiyle istihdam edilen
personelin sosyal güvenlik hak ve yükümlülükleri 5510 sayılı Kanunun
geçici 4 üncü maddesi hükmü saklı kalmak kaydıyla anılan kanun
hükümlerine göre tespit olunur. 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı iken
Kurul Başkanı ve üyeliklerine atananlardan bu görevleri sona erenler
veya bu görevlerinden ayrılma isteğinde bulunanların bu
görevlerde geçen hizmet süreleri kazanılmış hak aylık,
derece ve kademelerinin tespitinde dikkate alınır. Bunlardan bu
görevleri sırasında 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü
maddesi kapsamına girenlerin bu görevlerde geçen süreleri makam
tazminatı ile temsil tazminatı ödenmesi gereken süre olarak
değerlendirilir. Kamu kurum ve kuruluşlarında 5510
sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a)
bendi kapsamında sigortalı iken Kurul Başkanı ve üyeliklerine
atananların, önceki kurum ve kuruluşları ile ilişiklerinin
kesilmesi kendilerine kıdem tazminatı veya iş sonu
tazminatı ödenmesini gerektirmez. Bu durumda olanların kıdem
tazminatı veya iş sonu tazminatı ödenmesi gereken hizmet
süreleri, Kurul Başkanı ile Kurul üyeliği olarak geçen hizmet
süreleri ile birleştirilir ve emeklilik ikramiyesi ödenecek süre olarak
değerlendirilir.
(9) Kurul Başkan ve
üyeliklerine atananların Kurulda görev yaptıkları sürece önceki
görevleri ile olan ilişkileri kesilir. Ancak, kamu görevlisi iken
üyeliğe atananlar, memuriyete giriş şartlarını
kaybetmemeleri kaydıyla, görev sürelerinin sona ermesi veya görevden
ayrılma isteğinde bulunmaları ve otuz gün içinde eski
kurumlarına başvurmaları durumunda atamaya yetkili makam
tarafından bir ay içinde mükteseplerine uygun bir kadroya atanır.
Atama gerçekleşinceye kadar bunların almakta oldukları her türlü
ödemelerin Kurul tarafından ödenmesine devam olunur. Bir kamu kurumunda
çalışmayanlardan Kurul Başkan ve üyeliğine seçilip
yukarıda belirtilen şekilde görevi sona erenlere herhangi bir görev
veya işe başlayıncaya kadar, almakta oldukları her türlü
ödemeler Kurum tarafından ödenmeye devam edilir ve bu şekilde
üyeliği sona erenlere Kurum tarafından yapılacak ödeme iki
yılı geçemez.
(10) Kurul Başkan ve üyeleri
ile Kurum personeline 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin ek 11 inci maddesi uyarınca belirlenmiş emsali personele
mali ve sosyal haklar kapsamında yapılan ödemeler vergi ve diğer
her türlü kanuni kesintiler dâhil aynı usul ve esaslar çerçevesinde
ödenir."
I SAYILI CETVEL KADRO UNVAN VE SAYILARI
KADRO UNVANI |
SAYISI |
Başkan Yardımcısı |
2 |
Elektrik Piyasası Dairesi Başkanı |
1 |
Doğal Gaz Piyasası Dairesi Başkanı |
1 |
Petrol Piyasası Dairesi Başkanı |
1 |
Sıvılaştırılmış Petrol
Gazları Piyasası Dairesi Başkanı |
1 |
Tarifeler Dairesi Başkanı |
1 |
Denetim Dairesi Başkanı |
1 |
Kamulaştırma Dairesi Başkanı |
1 |
Hukuk Dairesi Başkanı |
1 |
Strateji Geliştirme Dairesi Başkanı |
1 |
İnsan Kaynakları ve Destek Hizmetleri Dairesi
Başkanı |
1 |
Başkan Danışmanı |
19 |
Grup Başkanı |
45 |
Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri |
1 |
Kurul Hizmetleri Müdürü |
1 |
Özel Kalem Müdürü |
1 |
Enerji Üzmanıi |
300 |
Enerji Uzman Yardımcısı |
100 |
Avukat |
25 |
İrtibat Büro Müdürü |
1 |
Yönetim Hizmetleri Uzmanı |
60 |
Tabip |
1 |
Çözümleyici |
8 |
Programcı |
6 |
Kurul Hizmetleri Müdür Yardımcısı |
1 |
Özel Kalem Müdür Yardımcısı |
1 |
Savunma Uzmanı |
1 |
Kütüphaneci |
1 |
Hemşire |
1 |
Tekniker |
1 |
Teknisyen |
4 |
Yönetim Görevlisi |
115 |
İletişim Görevlisi |
30 |
Şoför |
12 |
Dağıtıcı |
3 |
Toplam |
750 |
BAŞKAN Komisyon salt çoğunlukla önergeye katılıyor
musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Efendim, salt çoğunluğumuz vardır, önergeye
katılıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Söz isteyenler?
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, ben kişisel söz
istiyorum efendim. Sayın Başkan, kişisel söz istiyorum bu madde
üzerinde.
BAŞKAN Madde üzerinde, evet söz talepleri geldi efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, usulle ilgili bir
şey söyleyeyim. Şimdi, bu kadar, iki buçuk sayfalık bir madde
ihdas ediliyor. Şimdi, biliyorsunuz bizim şu maddeyi incelememiz
mümkün değil. Uygun görürseniz -siz yemek molası vereceksiniz-
şimdi bir saat yemek molasını verin, biz de inceleyelim. Çünkü
bu son zamanlarda devleti böyle talan eden önergeler bu saatlerde veriliyor.
Biz bir inceleyelim bakalım, bu önergede hakikaten devletin birtakım
kurumları talan ediliyor mu, birtakım insanlara birtakım
avantajlar getiriliyor mu, getirilmiyor mu, bir inceleyelim. Yemek
arasını verin bir saat, biz de inceleyelim. Yani şimdi, böyle
incelenmeden, burada devlet kurumları yani niye
Bu önergeyle ne
getiriliyor? Niye Komisyon ilk müzakeresi sırasında bu önergeyi
vermemiş de şu anda veriyor? Demek ki birilerinin son anda böyle bir
önerge vermekteki amacı
Birtakım özel çıkar
gruplarının çıkarlarına hizmet etmek için bazı
hizmetkâr milletvekilleri var, onlar burada çıkıp böyle bir önerge
veriyorlar efendim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkanım, önerge sahibi
olarak birkaç hususu izninizle açıklamak istiyorum.
Anayasa
Mahkemesi üst kurulların -biliyorsunuz üst kurullar Bakanlar Kurulu
kararıyla kurulmuştu- Bakanlar Kurulu kararıyla
oluşturulamayacağı kararını verdi ve onunla ilgili bir
karar verdi. Diğer bütün üst kurullar kanunlarını
çıkardılar, sadece EPDK, bu kanun çıkmadı. Bununla en ufak
ilave bir düzenleme yapılmamaktadır. Şu andaki yapı neyse,
daire başkanlığı neyse
KAMER GENÇ
(Tunceli) Nereden bileceğiz canım, senin kafana göre hareket edecek
değiliz ki!
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun)
görevleri, yetkileri aynen korunmaktadır
Sayın Başkanım. Yani bir ilave yoktur, bir ayrıcalık
yoktur, sadece şu anda Anayasa Mahkemesinin verdiği karar
çerçevesinde yasal bir düzenlemeyle yapılması talep edilmektedir
efendim.
EMİNE
ÜLKER TARHAN (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Tarhan.
EMİNE
ÜLKER TARHAN (Ankara) - Sayın Başkanım, çok makul bir istekte
bulunuyoruz. Oldukça uzun bir metin ve bir madde ihdasıyla karşı
karşıyayız. O yüzden, izniniz olursa, bir ara vereceksiniz
muhtemelen, biz bu metni incelemek ve ona göre bir değerlendirme yapmak
istiyoruz.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Olabilir, yemek arası verilebilir Sayın
Başkanım. Yani arkadaşlar şey yapmadı, incelesinler,
yemek arası verilebilir Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Bakan, buyurun.
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; bu kanun tasarısında bu
ihdas edilen maddenin ilk defa burada görülmesiyle alakalı konu
yanlış bir yorumdur. Sanayi, Enerji Komisyonu üyeleri bunun üzerinde
çalıştılar, gördüler, baktılar ve CHPden de
arkadaşlarımız buna baktılar, MHPden
arkadaşlarımız baktılar, o yüzden bunun burada ilk defa
görülüyor anlamı yanlış bir yorumdur.
Arz
ediyorum.
ALİM
IŞIK (Kütahya) - Hayır Sayın Başkan. Böyle mi yani yeni
hâliyle madde böyle mi?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) - Sayın Başkanım, arkadaşlar
onu incelesinler, yani yemek arasını verebiliriz. Eğer
diğer gruplar da kabul ediyorsa görüşmelere yemek arasından
sonra devam edebiliriz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Tamam, anlıyorum efendim.
TUNCA TOSKAY
(Antalya) - Kanunu buraya getirmeyin, Komisyondan çıkarın!
BAŞKAN
Şimdi, değerli arkadaşlar, her ne kadar Komisyonda
incelendiği
TUNCA TOSKAY
(Antalya) Öyle şey mi olur!
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya)
Sinirlenmenize gerek yok efendim, çocuk mu azarlıyorsunuz. Çocuk mu
azarlıyorsun!
BAŞKAN
Tamam Sayın Toskay, tamam efendim.
Her ne kadar
Komisyonda incelendiği söylenmişse de
TUNCA TOSKAY
(Antalya) Aceleniz ne? Öyle şey mi olur!
BAŞKAN
- Müsaade buyurun.
Zaten yemek
saatine de yaklaştık. Arkadaşlar inceleme şansına
sahip olsunlar.
Bir saat ara veriyorum, oturumu kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 18.49
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 19.54
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Özlem
YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Mustafa HAMARAT (Ordu)
-----0-----
BAŞKAN Sayın Milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 77nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
426 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
30uncu maddenin (2)nci fıkrasından sonra gelmek üzere yeni
madde ihdasına ilişkin önergeye Komisyon salt çoğunlukla
katılmış olduğundan yeni madde üzerinde görüşme
açmıştım.
Madde üzerinde gruplar adına söz talebi arayacağım.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Ümit Özgümüş,
Adana Milletvekili.
Sayın Özgümüş, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
CHP GRUBU
ADINA ÜMİT ÖZGÜMÜŞ (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle sizleri saygıyla selamlıyorum.
Geçen günkü
konuşmamda belirttiğim gibi, diğer komisyonlarda, Millî
Eğitim Komisyonunda, Anayasa Komisyonunda veya benzer komisyonlarda
sizlerle anlaşamayabiliriz ama Sanayi, Ticaret ve Enerji Komisyonunda çok
rahatlıkla anlaşabiliriz ve Komisyonumuza yasalar geldiğinde
bundan önce bunu çok net biçimde gösterdik çünkü, sanayide, ticarette sanayideki
üretim artışında ya da enerjideki artışların
sonuç olarak ülkemize, bize, çocuklarımıza yararı
olacağının bilincindeyiz.
Daha önce
gelen yasalarda, alt komisyonlar kuruldu, çalışıldı ama bu
yasa, EPDK yasası, ilk defa olarak, apar topar, acele, çalakalem
yazılmış, içerisinde yanlış, eksik bilgilerin
olduğu bir şekilde geldi. Alt komisyona gitmesi gerekiyordu, gitmedi,
bizim Komisyonumuzda, ana komisyonda görüşülmeye devam edildi.
Yasanın yanlış, eksik geldiği özensiz, düzensiz ve
çalakalem geldiği o kadar belliydi
ki Hükûmetin getirdiği yasaya komisyonlarda Hükûmet adına 36 önerge
geldi ve şimdi o yetmedi, Genel Kurula geldikten sonra, Genel Kurula yine
önergeler gelmeye devam ediyor.
Değerli
arkadaşlar, EPDK yasasıyla ilgili iktidar milletvekillerinin bir
çoğundan daha fazla çalıştık. Çünkü, Komisyonda gördük ki o
anda kapıdan içeriye giren milletvekili de Kabul edenler
Etmeyenler
dendiğinde neyin kabul edilip edilmeyeceğini bilmeden kapıdan
girerken el kaldırıyordu. Ama, bu yasa düzgün çıksın diye
gerçekten çok çalıştık ve çok fazla sayıda önerge verdik.
Önergelerimizin tamamına yakını, bir tanesi hariç, önergelerimiz
reddedildi.
Komisyon
Başkanı dönüyor, Hükûmet katılıyor mu? diyor, Katılmıyoruz.
oylamaya geçiliyor. Bugün de, burada, önergeler verdiğimiz zaman,
Sayın Meclis Başkanımız dönüyor, neden olduğunu hâlâ
anlayamadım, genellikle Komisyon ya da Hükûmet arasında birisi
katılıyor, birisi katılamıyor ve önergelerimiz tekrar
reddediliyor.
Yasada tüketicinin lehine olması gereken bazı önergelerimiz
vardı, TRT payı gibi, genel aydınlatma gibi, onlar da
reddedildi. Yasanın içerisinde her tarafa çekilebilecek, yanlış
anlaşılmalara neden olabilecek birçok madde vardı, onların
düzeltilmesi için önergeler verdik, onlar da reddedildi. Çok daha ilginç bir
şey söyleyeyim: Yasa, mevcut Türkiye Cumhuriyeti yasalarında
mevzuatı olmayan bir kavrama atıf yapıyor, tezgâh üstü
piyasalar kavramına atıf yapıyor. Biz muhalefet olarak
uyarıyoruz, diyoruz ki: Sayın Hükûmet, sayın Komisyon, böyle
bir madde getirilemez, böyle bir atıf yapılamaz çünkü Türkiyede
tezgâh üstü yasası da yok, kavramı da yok. Komisyon
başkanı yine soruyor, diyor ki: Hükûmet?. Katılamıyoruz
efendim. Sonra, biz müdahale edince, Sizin katılmama hakkınız
yok, şansınız yok çünkü bu Türkiye Cumhuriyetinde mevcut
yasalarda yok. deyince, Peki, o zaman katılalım. diyerek, bir tane
önergemiz kabul ediliyor.
Bu yasa niye bu şekilde aceleye getirildi? Zamanımız
yeterse, 2-3 madde sonra onu açıklayacağım ama yasanın
içerisinde çok önemli eksiklikler var. Doğru olan şey, yasanın
amaç maddesi, amaç maddesi çok iddialı, bir cümlesini okuyorum:
Elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle
uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması.
Değerli arkadaşlar, yasada, gerek üretimin
artırılmasıyla gerek çevrenin korunmasıyla veya tüketicinin
yararına hiçbir madde yok. Bu yasanın bu kadar aceleye getirilmesi,
birincisi; biraz sonra 14üncü madde de söyleyeceğim bir olay; ikincisi de
dağıtım şirketlerinin sorunlarının çözülmesi.
Dağıtım şirketlerinin sorunları çözülsün ama bu kadar
aceleye getirilmeden ve düzgün bir yasa çıkarılarak getirilsin.
Dün, yarım kalan konuşmamda söylemiştim, 1990dan 2011e
kadar geçen süre içerisinde, yerli kaynaklardan üretilen elektriğin
payı yüzde 48den yüzde 27ye düştü. Mevcut yasada yerli kaynaklara
dönme yönünde maddeler olması gerekirken yani rüzgâr, güneş,
jeotermal enerjiyle ilgili gerek AR-GE desteği gerek üretimi
artıracak şeyler olması gerekirken, ne yazık ki ona benzer
şeyler de yok. Ama yasanın önemli eksik ve
yanlışları var, o da şu: Birincisi, bürokrasiye çok fazla
inisiyatif veriyor, ikincisi de yasanın içerisinde her türlü anlama
çekilebilecek, bürokratın inisiyatifine bırakılan
yapılabilir, edilebilir gibi birçok madde var. Bakın, bir tanesinde
Rekabeti bozan şirketlerin yönetim kurulunu değiştirebilir.
diyor kurum. Değerli arkadaşlar, kurum teknik bir kurum ve eğer
rekabeti engelleyecek bir gelişme varsa şirketlerde, Türkiyede çok
büyük bütçesiyle bunu denetlemek üzere kurulmuş Rekabet Kurumu var. Burada
yetki karmaşası olur. Bunun düzeltilmesini istedik, reddedildi.
Örneğin, 5inci maddenin üçüncü fıkrasında, Şirketlerin
sermaye artırmaları ya da hisse devirleri kurul iznine tabidir.
deniyor. Şirketler, anonim şirketler Türk Ticaret Kanununa göre
çalışır ve kurul iznine gerek yok, sadece bilgi verir.
şeklinde değiştirilmesini istedik, o da reddedildi. Şimdi
bu işlemi yani bu şirketlerin sermaye artırımı veya
aralarında hisse değişimini de eğer izne
bağlarsanız; bir, bürokrasiyi artırır; iki, önümüzdeki
süreçte, örneğin bankadan kredi almak için çok çabuk hissesinde
değişiklik yapmak isteyen şirketlerin de kurumdan bu izni erken
çıkarabilmesi için rüşvete ve yolsuzluğa yol açar.
Rüşvet ve yolsuzluk tarih boyunca
insanların üzerinde çalıştığı kavramlardır.
Bakın, size Merton kuramından bahsedeyim. Amerika Birleşik
Devletlerinde, 19uncu yüzyılın sonu 20nci yüzyılın
başında birkaç tane toplum bilimci rüşvet ve yolsuzluk üzerine
çok ciddi çalışmalar yaptılar ve buna Merton kuramı dendi.
Merton ve arkadaşı Kay diyorlar ki: Az gelişmiş ülkelerde
siyasetçi ve bürokrat bilgisiz olduğu için mevzuatı doğru
kuramaz. Yukarıdan aşağıya mevzuat yanlış
olduğu için de o zaman rüşvet ve yolsuzluk devreye girer ve
rüşvet bu tür durumlarda sistemin gres yağı anlamını
taşır ve gres yağı vazifesi görür. Eğer siz sistemi
doğru kurmazsanız, eğer siz yasanın içerisinde her tarafa
çekilebilecek anlamları ortadan kaldırmazsanız ve eğer siz
yapılabilir, edilebilir diye bürokrata bu kadar çok yetki verirseniz,
onun için rüşvetin önüne geçemeyiz ne yazık ki.
Değerli arkadaşlar, yasanın
içerisinde daha önceki yıllarda, EPDK ilk başladığında
çantacılık denilen bir kavram vardı. Birileri gidiyor, bir
yerde enerji üretecek bir yer buluyor ve enerji üreteceği şeyle
ilgili olarak da bir lisans alıyor, o, çantasında. Daha sonra,
firmaları dolaşarak üretime geçmeden elindeki lisansı devrediyor
ve Bakanlık bürokrasisi içerisinde dolaşıyordu. Mevcut yasa
içerisinde çantacılığı engelleyecek ciddi biçimde değişiklikler
var. Komisyonda bütün bunların hepsini destekledik ama ne yazık ki
Merton kavramında olduğu gibi, Merton doktrininde, kuramında
olduğu gibi burada bu kadar çok muallak, bu kadar çok her tarafa
çekilebilecek madde varken önümüzdeki süreçte enerji piyasasında, Enerji
Bakanlığında veya kurumda yolsuzluğu ve rüşveti
engellemek mümkün değil.
Öncelikle, başvuran
vatandaşın bilgi verirken doğru bilgi verdiğini varsaymak
ve ondan sonra denetlemek gerekir. Bırakın vatandaş çok acele
olarak hisse devrini yapsın, sermayesini artırsın, size bilgi
versin, daha sonra müfettişinizi gönderin ve inceleyin.
Yıllar önce Dubaide Jebel Ali Serbest
Bölgesine gittiğimde Serbest Bölgenin Müdürü dedi ki: Bizde
yatırım yapmak veya dağıtım lisansı almak için,
izni almak için ıslak imzaya gerek yok. Web sitemize girin, başvuru
belgesini doldurun, enter tuşuna basın, kırk sekiz saat
içerisinde biz size yetkiyi veririz. Daha sonra, zaman içerisinde biz size
eleman göndererek verdiğiniz bilgilerin doğru olup
olmadığını o zaman kontrol ederiz. Ama bizim nezdimizde
öncelikle bize yatırım için başvuran vatandaş ya da
yabancı yatırımcı doğru insandır, doğru
bilgidir, incelemesini sonra yaparız. Onun için, bu yasa gerçekten çok
kötü yazılmış, ileride çok ciddi sakıncalara yol açacak bir
yasadır. Biraz önce gelen ek maddenin getiriliş şekli de
yanlıştır. Bakın, bu kadar sayfa, bu kadar yazı, bize
on dakika, on beş dakika içerisinde incelenmek için getirildi. Komisyonda
görüşülmüş olsa bile doğruluğunu kontrol etmemiz gerekirdi.
Ama, getirilen ek madde doğrudur, getiriliş şekli
yanlış olmasına rağmen destekliyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Özgümüş.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Sayın Alim Işık, Kütahya Milletvekili.
Sayın Işık, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK
(Kütahya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz Elektrik Piyasası Kanunu
Tasarısının 30uncu maddesinden sonra eklenmek üzere verilen
sözde fıkra ama bir madde olarak işlem gören iktidar partisi grubu
önergesi üzerinde söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu konu,
biraz önce Sayın Bakanın da ifade ettiği gibi EPDKnın
önerisi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak
yönetmelikle düzenlenir. şeklinde mevcut 4628 sayılı Elektrik
Piyasası Kanununun 9uncu maddesinde yer alan ibareye dayalı olarak
kurumda yapılan bazı düzenlemelerin Anayasa Mahkemesi kararı ile
iptal edilmesi üzerine Genel Kurulun gündemine gelmiş önemli bir konu.
Ancak Sayın Bakanın komisyon
sırasında Komisyon üyesi milletvekillerimizin bu konudan haberi
var. şeklindeki ifadesini biraz düzeltmek istiyorum. Bu konudan
şöyle haberimiz var: Buna benzer bir önerge Komisyon görüşmeleri sırasında
Komisyona sunulunca bunun bu şekilde bir maddeyle
değiştirilmemesi gereken bir konu olduğunu ileri sürmemizin
ardından ara verildi ve o önerge çekildi. Yani, biz o önergeyi
okumadık, içinde neler vardı bilmiyorduk, hatta
yaptığımız görüşmelerde mevcut EPDKnın şu
anda yürüyen sistemine ilave 2 adet daire
başkanlığının da tahsis edildiği bir önerge
olduğunu ilgili yetkililerin açıklamasından öğrendik. Ancak
daha sonra Sayın Komisyon Başkanının odasında parti
gruplarımız adına birkaç milletvekilimizle ve ilgili
bürokratlarla bir araya geldiğimizde, Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Hamzaçebinin de daha sonra bu toplantıya
katılmasıyla tasarının buraya gelen mevcut şekliyle,
yani memurların maaş alamaz durumda olmalarını da dikkate
alarak sıkıntının bu şekilde çözülmesi gerektiğini,
diğer düzenlemenin ayrı bir kanun teklifi hâline getirilerek daha
sonra çözüme bırakılması konusunda bir konuşmamız
oldu. Şimdi, bu önerge, o konuşmanın ardından, ayrı
bir kanun teklifi olarak getirilmesine karar verilen düzenlemenin buraya bir önergeyle
eklenmesini maalesef gündeme getirdi. Elbette ki bu sorunun çözülmesi
gerektiğine inanıyoruz. Ama, bunun yolu, yöntemi bu mu
olmalıdır, bu şekilde mi olmalıdır, onu yüce Meclisin
takdirlerine bırakıyoruz.
Sadece kurum yetkililerinin verdiği bilgiye dayanarak bu önergede
yer alan bilgilerin, şu anda EPDKnın işleyen sisteminden hiçbir
farklılık içermediğidir, onlara inanıyoruz. Bu sorun
çözülecekse bunun bu şekilde olmaması gerektiğini yüce Meclise
bir kez daha ben de açıklamak istiyorum.
Kadrolarda ilave bir kadro tahsisinin olmadığını,
var olan toplam 750 kadronun şu anda da zaten var olduğunu ifade
ettiler. Buna saygı duyuyorum. Ancak bu düzenleme, kurumda yaşanan
sorunların çözüldüğü bir düzenleme değil. Umarım, biraz
sonra vereceğimiz bir önergeyle hiç olmazsa yıllardır o kurumda
mağdur olmuş bazı çalışanların
sorunlarının da çözümü gerçekleştirilir. Aksi takdirde, bundan
sonra, tabii, kurumun yeni yapılanmasıyla, kimin ne olacağının
takdirini hem o kurumda çalışanlara hem de yüce Meclise bırakmak
istiyoruz.
Tabii, bu ek maddeyle yapılacak olan düzenleme bir zorunluluk
sonucu ortaya çıkmış bir düzenlemedir. Bunu da bir ölçüde
saygıyla karşılıyoruz. Fakat keşke bu, bu
şekilde, Komisyondayken getirilseydi, o konuşmaların
arkasından, bir düzenleme nasıl olacaksa bu çözümü orada bulmuş
olsaydık. Verilen bir saatlik arada, bunu ancak yeniden okuyup ne
getiriyor ne götürüyor onu öğrenebildik. Bunun
tartışmasının devam edeceğini düşünüyorum.
Ancak çok önemli bir diğer sorunu da Sayın Bakanım, dile
getirmek istiyorum. Bilindiği gibi, 16 Haziran 2012 tarihli
Başbakanlık genelgesiyle, şu anda enerji sektöründe
yatırım yapmış veya yatırımının bir
bölümünü yapmış, tamamını gerçekleştirememiş ya
da yatırım yapmayı düşünen enerji sektörü
çalışanları perişan. Eğer bu genelge
değişmez ise, bu genelgeye istinaden, söz konusu izinler Sayın
Başbakan tarafından verilmeye devam ederse bu sektörde çok ciddi
sorunları önümüzdeki bir iki yıl içerisinde fazlasıyla
yaşayacağımızı bir kez daha hatırlatmak
istiyorum.
Şu anda, kanal tipi HES yapan bir yatırımcının
iletim kazısı yaptığı sırada ortaya çıkan
bir heyelan nedeniyle alacağı tedbirler konusunda
yaşadığı sorunları inanıyorum ki bu sektördeki
birçok yetkili çok iyi biliyor.
Şimdi, bu sektörde çalışan kamu görevlileri üstlerindeki
müfettiş ve üst düzey yöneticilerin baskıları nedeniyle veya
sektörde iş yapmaya çalışan yatırımcılar, devlet
memuru olduğu ve yetki onlarda bulunduğu için itiraz edemedikleri
birçok konuyu çözmek üzere yüce Meclisten görev bekliyor.
Yatırımcı kararını almış,
yatırım yapacak, ruhsat verilmiş, önüne birçok engel
çıkarıyorsunuz. Özellikle, ruhsatların geçici ruhsata
dönüştürülmesiyle iki yıl içerisinde yepyeni bir belirsiz alan
açıyoruz. Bu kişi ruhsatını almış,
yatırıma başlamış; bir kısmı
yatırımı bitirmiş, üretim aşamasında. Şimdi,
lisanslar eğer ön lisansa dönerek, yeniden bu insanların yirmi dört
aya kadar, yirmi dört ay sonrasının ne olacağını
göremeden öncesine döndürülmesi sağlanırsa bu düzenlemeyle, bu
sektörde yatırımcı bulamayacağız. Özellikle bunu bir
kez daha hatırlatmak istiyorum. Bu lisansların ön lisansa
dönüştürülmesi konusu, yabancı kaynaklı kredi
anlaşması yapmış veya yapmak üzere olan
yatırımcıların tamamını bu sektörden silecektir.
Bir yabancı banka sizin iki yıl sonra ne olacağını
öngöremediğiniz bir sisteme garantörlük yapmaz Sayın Bakanım,
bunun mutlaka düzenlenmesi lazım. Aksi takdirde, bu ön lisans konusu
enerji sektöründe yeni bir kaosa yol açacak bir konudur, hiç olmazsa
lisansını almış olanların önünü açarak devam etmeyi öngören
bir düzenlemeyle bunu geçirmemiz lazım. Aksi takdirde, bu yirmi dört aya
kadarlık ön lisans süresi özellikle finans bulma zorunluluğunda
olduğunu hisseden yatırımcılar için yabancı finans
kaynaklarının Türkiyeyi görmezden geleceği bir konu
olacaktır, kimse bu ülkede belirsizlik ortamında finansını
sağlamayacaktır. Bu düzenlemenin de mutlaka yapılması
gerektiğini düşünüyorum.
Özellikle, gelen önergeyle var olan kanundaki
9uncu maddeyi bire bir
karşılaştırdığınız zaman -her ne kadar
şu anda yürütülen sisteme uygun bir önerge olduğu ifade edilse de-
mevcut maddeyle gelen önergenin kanun yazım tekniği ayrı
tutulmak kaydıyla içerik açısından da
uymadığını görmekteyiz. Ciddi anlamda
farklılıkların olabileceğini düşünüyoruz. Örneğin,
Kurum personelinin statüsü, atanma usulü ve özlük hakları
başlığı altındaki mevcut 9uncu madde şimdi
Başkanlık, kadro, kurum personelinin statüsü, atanma usulü ve özlük
hakları başlığıyla değişti. Buradaki
Başkanlık mevcut kanunda tanımı olmayan bir
başkanlık. Başkanlık tanımını yapmadık
bu kanunda. Mevcutta da yok, elimizdeki tasarıda da yok. Evet, yürüyen
sistemde başkanlık var da, kanunda başkanlık yok. Onun için
bu hâliyle bu düzenleme yeterli değil. Tanımlar kısmına
başkanlığı ifade edeceğiz, Başkanlık EPDK
içerisindeki şu şu daire başkanlıklarını ifade
eder. diye bir tanım koymamız lazım. Bu hâliyle de iptal olacak
bir düzenleme bu. Başkanlık diye bir tanım yok bu maddenin
içerisinde. Onun için bunun düzenlenmesi lazım.
Düzenlemenin, en azından orada çalışanlara
hayırlı olmasını temenni ediyor, bu duygu ve
düşüncelerle hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Işık.
Gruplar adına başka söz talebi yok.
Şahısları adına Sayın Mehmet Doğan Kubat,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Kubat. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın Başkanım,
çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 426 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 30uncu maddesine (2)nci fıkradan
sonra gelmek üzere önerilen madde ihdası üzerinde şahsım
adına görüşlerimi ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, bu madde ihdası bir kanun
boşluğunu doldurmayı amaçlamaktadır. Sebebi şudur:
Anayasa Mahkemesinin 2009/90 esas sayılı kararıyla 4628
sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 9uncu maddesinin birinci
fıkrasının ikinci cümlesi iptal edilmiş ve bu iptal hükmü
14 Mayıs 2011 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmış, Anayasa
Mahkemesi bu kararında iptal hükmünün Resmî Gazetede yayımdan
itibaren bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar vermiştir.
İptal edilen hükmün mahiyeti şudur: Değerli
milletvekilleri, Anayasanın 128inci maddesi, kamu personeliyle ilgili
yapılacak yasal düzenlemelerdeki temel esasları ve ilkeleri
belirlemektedir. Buna göre, Anayasanın 128inci maddesinin ikinci
fıkrasında: Memurların ve diğer kamu görevlilerinin
nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve
yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri
kanunla düzenlenir. Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu
sözleşme hükümleri saklıdır. hükmü yer almaktadır. Buna
göre, bu maddenin kapsamına giren kişilerin statü ve özlük haklarına
ilişkin düzenlemelerin muhakkak kanunla yapılması gerekir ancak
Anayasa Mahkemesince iptal edilen 4628 sayılı Kanunun 9uncu
maddesinin birinci fıkrasında Kurumun hizmet birimleri; Kurum görev
ve yetkilerinin gerektirdiği sayıda daire başkanlıkları
şeklinde teşkilatlanmış ana hizmet birimleri, danışma
birimleri ve yardımcı hizmet birimlerinden oluşur.
şeklinde bu teşkilatın yapısının nasıl
oluşacağı kanunla düzenlenmiş iken yine birinci
fıkranın ikinci cümlesinde Kurumun hizmet birimleri ile
bunların görev ve sorumlulukları, kadro unvanları ve sayıları
Kurulun önerisi -yani EPDKnın önerisi- üzerine Bakanlar Kurulu
tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. diye bir hüküm
konmuştur. Dolayısıyla, Anayasa Mahkemesi, Anayasanın
128inci maddesi gereğince EPDKdaki kurum personelinin özlük haklarının,
statülerinin kanunla düzenlenmesi gerekirken bunun yönetmeliğe
yapılan atıf gereğince yönetmelikle -ki, bunlar yönetmelikle
düzenlenmiş idi o dönemde- düzenlenmiş olmasını
Anayasanın 7, 123 ve 128inci maddelerine aykırı görerek iptal
etmiştir. Yine Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesinde,
EPDKnın da içinde yer aldığı düzenleyici ve denetleyici
kurumlar yasayla kurulmuş olan kamu tüzel kişileridir ve
Anayasanın 123üncü maddesinde ifade edildiği üzere, idarenin
bütünlüğü ilkesi içerisinde yer alırlar ve yasayla düzenlenmeleri
gerekir. Keza, düzenleyici ve denetleyici kurumlarca gerçekleştirilen ve
genel idare hizmetleri esaslarına göre yürütülmekte olan kamu
hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli nitelikteki görevleri ifa eden
kamu görevlilerinin statüleri de 128inci madde gereğince yasayla
düzenlenmek zorundadır. Aynı şekilde, idarenin sahip
olacağı kadroların ihdası ve kadroların
kaldırılması konuları da kamu görevlilerinin statüsüyle
yakından ilgili olduğundan bunların da yasayla düzenlenmesi
gerekir. Bu nedenle mevcut düzenlemenin iptali gerekir diyerek mevcut 9uncu
maddenin ikinci cümlesini iptal ettiğinden, ortaya çıkan yasal
boşluğu, Mayıs 2012 tarihinden itibaren ortaya çıkan bu
yasal boşluğu doldurmak amacıyla işbu önerge verilmiş
ve önergede kurumun kadro, teşkilat yapısıyla birlikte kurum
personelinin statüsü, atanma usulü ve özlük hakları da bu önergeyle
düzenlenmiştir.
Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, şu anda
Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan yönetmelikle
düzenlenmiş söz konusu düzenlemenin yasaya taşınması
işlemi yapılmaktadır. Bu nedenle önerge yerindedir.
Desteklerinizi bekler, yüce heyetinizi saygılarımla
selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kubat.
Şahısları adına ikinci konuşmacı Isparta
Milletvekili Sayın Recep Özel.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yapılan yeni madde ihdası ilgili olan açıklamayı
benden önceki konuşmacı arkadaş bir boşluğun
doldurulması anlamında Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu
karar doğrultusunda etraflıca izah etti.
Ben bu ihdas edilen madde, kurum çalışanlarına, enerji
piyasamıza hayırlı olsun diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özel.
Şimdi madde üzerinde on dakika süreyle soru-cevap işlemi
yapacağız. Sisteme giren arkadaşlarımıza
sırasıyla söz vereceğim.
Sayın Bulut
ARİF BULUT (Antalya) Sayın Bakan, Kamu Toptan Elektrik
Satış Şirketinin Ocak 2013 tarihinden itibaren geçerli olan
yüzde 14,8lik indirimi kullanıcılara
yansımamıştır. Bu yolla dağıtım
şirketleri haksız kazanç elde etmektedir. Bu konuda Bakanlık
olarak ne yapmaktasınız? Vatandaşın lehine bir
girişiminiz var mıdır? Bu indirim vatandaşın
faturasına da yansıyacak mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bulut.
Sayın Sapan
YILDIRAY SAPAN (Antalya) Sayın Başkan, Sayın Bakan;
geçtiğimiz yıllarda 1 milyar 165 milyon dolara
satıldığı hâlde esrarengiz bir şekilde teminatları
yakılarak iptal ettirilen ihalede AKEDAŞın önceki yıllara
oranla kârlılığının ve kâr paylarının
artmasına rağmen önceki bedelinden 619 milyon dolar daha ucuza
satılmasına vicdanınız ne diyor?
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Sapan.
Sayın Yılmaz
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakanım, son yıllarda özellikle, bu HES
projelerinde bir artış gözüküyor. Son yıllarda ne kadar HES
projesi hayata geçti? Bunların rantabl olması veya ömürlerinin ne
kadar olduğuyla ilgili ne tür çalışmalarımız var?
Bunların yerine, her gördüğümüz derenin önüne HES yapmaktan ziyade,
daha büyük projelerle daha rantabl yapılması noktasında bir
çalışmamız var mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Yılmaz.
Sayın Ağbaba
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Bakan, AKP birçok
hizmetiyle övünüyor, örneğin duble yol gibi hizmetleriyle övünüyor.
Ben size Malatyayla ilgili bir soru sormak istiyorum: Malatyada
geçtiğimiz yıllarda TEDAŞ özelleştirildi. TEDAŞ
özelleştirildikten sonra, özel şirkete geçtikten sonra hiçbir
uygulamadan ne sanayici ne çiftçi ne vatandaş memnun değil.
Geçtiğimiz günlerde de sorduk; sizin milletvekilleri, Malatya
milletvekilleri, bu köylüden şikâyet geldiği zaman diyorlar ki
Şirketi halka şikâyet ediyorlar.
Şimdi, siz yaptıklarınızla övünüyorsunuz, bu
sorumluluğu üstleniyor musunuz? Bu özelleştirmenin yanlış
olduğunu, özelleştirmenin köylünün, çiftçinin aleyhine olduğunu,
halkın aleyhine olduğunu düşünüyor musunuz? Bu konuda,
Malatyayla ilgili en azından, ne yapmayı düşünüyorsunuz bu
rezil özelleştirmeden dolayı? Onu sormak istiyorum ben size.
BAŞKAN Sayın Serindağ
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, cazibeyle sulama yapabilenlerin dışında
Gaziantepte sulu tarım yapılamamaktadır. Çiftçilerimiz enerji
fiyatlarının yüksekliği nedeniyle sulu tarımdan
vazgeçmişlerdir.
Siz tarıma önem verdiğinizi değişik vesilelerle
ifade ediyorsunuz. Tarımı destekleyeceksek, acaba tarımda
kullanılan enerjinin fiyatının ucuzlatılmasını
düşünüyor musunuz? Çiftçilerimizin sulu tarım yapabilmesine imkân
sağlayacak mısınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Serindağ.
Sayın Işık
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Bakanım, sulama birlikleri bu sene çiftçilere yazı
gönderdi, diyorlar ki: Bu sene ekim yapmayın, elektrik borcundan
dolayı biz size su veremeyeceğiz. Bu durumda çiftçiler ne yapacak?
Veya bir af düşünüyor musunuz? Çünkü borçlar gerçekten çok kötü; bir
birliğin 18 trilyon borcu var.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, geçen hafta da sormuştum, hep 12nci, 14üncü
sırada diye yetişmedi. Bugün Aykut Erdoğdu hatırlattı,
belgeyi gösterip Göndereceğim. dediniz. Bu, sokak
aydınlatmasına çifte saat takıldı. Yani geçen hafta tartıştığımız
gibi, camilere 2 saat takılıp normalin 2 katı fatura
çıkartılıp devletin dolandırıldığına
ilişkin bir iddia var, buna ilişkin bir müfettiş raporu
olduğu söylendi. Siz de gösterip Size yollayacağım. dediniz,
hâlâ daha gelmedi. Grubumuza kavas marifetiyle göndermeyi düşünüyor
musunuz?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
Sayın Bakan, buyurun.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; önceki 14 soru artı
bu 7 soruyla beraber 21 soru oldu arkadaşlar. Hiçbir sorunun
cevabından vazgeçmeden cevaplara başlıyorum.
Biz bunu daha önce de açıklamıştık, TETAŞ bir
indirim yaptı, siz bunu niçin vatandaşa
yansıtmadınız? diye soru soruldu.
Değerli arkadaşlar, bir dağıtım şirketine
TETAŞ, EÜAŞ ve PMUM dediğimiz serbest piyasadan alımlar
yapılıyor yani bir dağıtım şirketi bu üçünden
beraber alım yapıyor ve bizim TETAŞ bir balans etme göreviyle
beraber oradaki fiyatlar yüzde 14,8 civarında düştü ama bu aynı
zamanda EÜAŞın maliyetini oluşturan ve BOTAŞ doğal
gaz maliyetlerini balans etmek için kullanılan bir argümandır. Bu mekanizma
için teknik bir konu ve bunu anlattığımızda
vatandaşımızın lehine kullanılan bir mekanizmayı
aleyhineymiş gibi sunmak arkadaşlar, çok ama çok yanlış bir
şey. Siz eğer bir yerde doğal gaza yüzde 20 zam gelip de, ondan
sonra eğer onu TETAŞın yüzde 14,8iyle balans ediyorsanız,
şu anda 27 tane Avrupa Birliği üyesi ülke arasında en ucuz
2nci, 3üncü ülke oluyorsa doğal gaz fiyatları, bu ondan
kaynaklanmaktadır. Şimdi, bunun
normalde
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Bakan, bu kötü bir
şey, iyi değil.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Bu bizim politikamız arkadaşlar, buna Yanlış
diyenler olabilir, Doğru diyenler olabilir, sonuçta 27 tane Avrupa
Birliği üyesi ülke arasında en ucuz
doğal gazı satan 2nci ülkeyiz.
Diğer soru: AKEDAŞta
sizin buna vicdanınız elveriyor mu? denildi, 619 milyon
doları
Arkadaşlar, bir
malın alım satım fiyatı gerçekleştiği
fiyattır. Eğer teminat irat kaydediliyorsa, şu veya bu
gerekçeyle o fiyatın arkasında özel sektör duramıyorsa ben ona
alışveriş yapılmış fiyat demem. Bunların
karşılaştırıldığı, dünyada bir
mekanizma var; kişi başına düşen kilovatsaat, kilovatsaat
başına düşen birim fiyat
Bunların her birisinin
karşılaştırmasını yapıyoruz ve bugün yüzde
10 kayıp kaçakla alakalı
Konya
bölgesini ele alalım 6 ille beraber, o bölgede bir önceki üç
yıllık işletmeye göre 1,1 milyar TLlik kamunun artısı
oluşmuştur çünkü biz özel sektörle şöyle bir anlaşma
yapıyoruz: İsterseniz siz bunu alın, isterseniz almayın.
Biz sizden bu sattığımızın yüzde 100ünü
alacağız. diyoruz. Kayıp kaçak oranları oradan
düşülüyor ve hedeflenen rakamlarla beraber çıkartılıyor.
HES
projeleri ne kadardır? 2003le 2012 arasında 287 tane HES projesi
işletmeye alındı arkadaşlar. 5.845 megavattır bunun
ölçeği ve 2012 yılında 4.150 megavat devreye
aldığımızın yaklaşık yüzde 60-65i
yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşmaktadır. Toplam, yine,
2002yle 2012 arasında 746 tane projede 19.711 megavat da ayrıca bu
kapasite devreye alınmış bulunuyor.
Malatyada
neler yaptık? derseniz arkadaşlar, geçende bir yerde toplantı
yapıyoruz -önceki yıl oldu bu- bir arkadaş şikâyet ediyor,
diyor ki: Bakın, burada bazı sıkıntılarımız
var, sanayicide, mesken kullanıcıda sıkıntılar var,
özel sektöre geçtikten sonra böyle oldu. dedi. Ben bir dakika müdahale
edebilir miyim? dedim. Yok, ben sözümü bitireyim, ondan sonra
dedi.
Anlattı, anlattı. Ufak bir ayrıntı var, burası özel
sektöre henüz geçmemişti. dedim.
Şimdi,
arkadaşlar, algıyla gerçek arasında zaman zaman makas açılıyor.
Bu değişimden dolayı, bazı yerlerdeki işlerin
geciktiği ve aksadığını biz bizzat gidip yerinde tespit
ettik. Geçtiğimiz cuma günü 6 tane ille beraber Konyada toplantı
yaptık. Bu cuma günü de Ankara ve bütün bölge illerle beraber burada
toplantı yapacağız. Her bölgede, her ilde, yaklaşık 51
tane ilde bu toplantıyı yaptık. Bazı aksayan yerlerinde
yatırım planlarını her bir şekilde gözden geçiriyoruz.
Biz Malatyada elektrik dağıtım hizmetleriyle alakalı
-şuradan tamamen rakamları da çıkartmak isterim, yıllara
sâri- sektörel yatırımlar açısından
baktığımızda 2,5 katına çıkarttık
arkadaşlar 2011 yılına göre 2013 yılındaki
yatırımları, sırf bu değişimi doğru yönetmek
için.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Bakan, bunları biz Malatyada
hissetmiyoruz.
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Gaziantepte
cazibeli suyla alakalı sorunuz oldu. Tarıma destek verecek miyiz?
Bununla alakalı, biz çiftçimize destek verecek miyiz? Arkadaşlar,
tarıma destek konusunda 9 milyar TLlik, biliyorsunuz, çiftçilerimize bir
destek verildi. Bunun içerisinde eğer elektrik fiyatlarını
yarı yarıya düşürmek gibi, dörtte 1e düşürmek gibi bir
hedef varsa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Bakan, ne oldu bizim belge, ne oldu cevap?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Süre verin de anlatayım kardeşim, onu söylüyorum ya! Süre verin.
diyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Belge istiyorum.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Hepsi hazır burada.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) E, tamam, iki haftadır bir sıra gelmedi,
hep bizde kalıyor yani Sayın Bakan!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Geçende söyledik işte.
Arkadaşlar, 980 tane sorunun cevabını verdik. İnsaf
edin ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hep aynı şeyi söylüyorsunuz, 1 tane daha
verin 981 olsun!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Onu yaptım ben.
BAŞKAN Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Verin bir dakika Sayın Başkan.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Konuşmama şöyle başlıyorum: 17 tane soru var
cevaplandırılacak.
YILDIRAY SAPAN (Antalya) Başbakan niye iptal etti?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) -
Süre verin cevaplayayım. diyorum ben. Beş dakikada sorulan sorunun
cevabı beş dakikada olur mu? Verin süre cevaplayayım. diyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama benim sorudan başlayacaksınız,
bu Çalık meselesinden başlayacaksınız.
BAŞKAN Bir saniye
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Sırayla cevaplıyorum arkadaşım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Öyle işte, hiç sıra gelmeyecek bize!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Niye gelmesin?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Gelmiyor, pratiğimiz o yani sizinle! İki
haftadır gece gündüz
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Arkadaşlar Süre verin cevaplayayım. diyorum.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Süre verin Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Bakanım, yazılı olarak da
cevaplamanız mümkün.
Madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel'in; Elektrik
Piyasası Kanunu ve Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Antalya
Milletvekili Osman Kaptan'ın; Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Gelirler
Kanunu ve Elektrik Piyasası
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, Adana Milletvekili Ali Halaman'ın; Elektrik Piyasası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Elektrik
Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 2
Milletvekilinin; Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifiyle Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar ve Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporlarının 30. maddesine eklenen yeni maddenin 7.
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
7 - Bu maddenin yayımı tarihinde, Kurumda Yönetim Görevlisi
kadrosunda görev yapan en az dört yıllık yüksek öğrenim
kurumlarından veya bunlara denkliği Yüksek Öğretim Kurulu
tarafından onaylanmış yurt dışındaki yüksek
öğretim kurumlarından mezun ve en az on beş yıl ve üzeri
hizmeti bulunan personel ile Hukuk, Kamu Yönetimi, Yönetim ve Organizasyon,
İşletme ve Uluslararası İlişkiler bölümlerinde yüksek
lisans belgesine sahip Yönetim Görevlisi kadrosunda bulunan personel hizmet
süresine bakılmaksızın başka bir işleme gerek kalmadan
bir defaya mahsus olmak üzere Yönetim Hizmetleri Uzmanı kadrosuna, Kurumda
görev yapan Yönetim Hizmetleri Uzmanları ile Grup Başkanı veya
daha üst kadrolarda çalışanlar talepleri halinde Enerji Uzmanı
kadrosuna atanırlar. "
Alim Işık Emin Haluk
Ayhan Mustafa
Kalaycı
Kütahya Denizli Konya
Necati Özensoy Sümer Oral Tunca Toskay
Bursa Manisa Antalya
Ahmet Kenan Tanrıkulu
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Işık, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; vermiş olduğumuz önerge, biraz önce yüce Meclisin
oylarıyla kabul edilen, eklenen maddede değişiklik yapmayı
öngören bir önerge. Bu önergenin özü, hâlen EPDKda çalışan bazı
personelin şu ana kadar geçen sürede uğradığı bir
kısım mağduriyetin giderilmesini öngörmektedir. Hâlen, daha önce
bu kuruma giren personelin -geçen süre içerisinde statüsünün
değiştirilmesine yönelik uygulamaların ardından- bir
kısmı yargıya başvurarak arada bir yıldan fazla süre
de boş kalmak kaydıyla haklarını almış, geri
gelmiş; bir kısmı da bu arada yargıya başvurmayıp
kurum içerisinde yapılan bazı yarışma sınavlarına
katılmayı kabul edip orada başarılı olduktan sonra
yönetim hizmetleri uzmanı olmuş personeldir.
Yargıya başvurup kurumun teklifini kabul etmeyen personel
yargı kararıyla geri döndüğünde ancak yönetim hizmetlerinde görevlendirilmiş
bir memur konumuna düşmüştür. Bu önerge kurumun açtığı
sınavlardaki şartları sağlayan, onların geçtiği
eğitim öğretim statüsüne sahip ama sadece yargıya gittiği
için, kurumun dediklerine Hayır. dediği için yönetim hizmetleri
uzmanı kadrosuna atanmayan yönetim görevlilerinin bu haklarının
yönetim hizmetleri uzmanı kadrolarına geçirilerek teslim edilmesini,
diğer taraftan enerji uzmanı olarak eş değer görevlerde
bulunan enerji uzmanlarının haklarına sahip olmak üzere hâlen
kurumda gerek yönetim hizmetleri uzmanı gerekse grup başkanı ve
benzeri gibi görevlerde bulunan personelin, ama geçmişten beri kısmen
de olsa mağdur edilmiş personelin enerji uzmanı olarak kanunla
bu haklarının verilerek mağduriyetlerinin giderilmesini öngören
bir önergedir. Takdir yüce Meclisimizindir. Ancak var olan kanunda ilgili
maddenin tamamını mevcut işleyişle örtüşecek
şekilde bir önergeyle değiştiren Hükûmetin inanıyorum ki bu
düzenleme içerisinde şimdiye kadar hak ettikleri hâlde vermedikleri,
personele vermedikleri hakkı da böyle bir önergeyle teslim ederek hiç
olmazsa bazı yaraların sarılmasına katkı
sağlarsınız diyorum. Bu önergenin özü budur.
Yüce Meclisin takdirine sunuyor, saygılarımı tekrar
iletiyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Işık.
Madde üzerindeki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Yeni madde ihdasına dair önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Yeni madde, böylece, ihdas edilmiş
oluyor.
Kabul edilen önergeyle 30uncu maddenin üçüncü fıkrası olarak
eklenmesi sağlanacaktır.
Şimdi yeni madde ihdasına dair ikinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısının 30 uncu maddesine ikinci
fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın
eklenmesini ve diğer fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Mehmet
Doğan Kubat Tülay
Selamoğlu
Giresun İstanbul Ankara
Ayşenur
İslam Nevzat
Pakdil Gülay
Samancı
Sakarya Kahramanmaraş Konya
Ercan
Candan Alpaslan
Kavaklıoğlu Volkan
Bozkır
Zonguldak Niğde İstanbul
Sevde
Bayazıt Kaçar Erol
Kaya
Kahramanmaraş İstanbul
"(4) 4628 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici
madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 19- (l) Mevcut hizmet birimi
başkanları, bu kanunla oluşturulan ilgili hizmet birimi
başkanlıklarına; kadro unvanı değişmeyen personel
ise ihdas edilen aynı unvanlı kadrolara halen bulundukları kadro
dereceleriyle başka bir işleme gerek kalmaksızın atanmış
sayılır.
(2) Kadro ve görev unvanı
değişen veya kaldırılan personel bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren altı ay içinde durumlarına uygun
kadrolara atanırlar. Atama işlemi yapılıncaya kadar Kurumca
ihtiyaç duyulan işlerde görevlendirilebilirler. Bunlar yeni bir kadroya
atanıncaya kadar eski unvanlarına ait ödemeleri almaya devam ederler.
Yeni bir kadroya atandıktan sonra ise eski kadrolarına ait almakta
oldukları aylık net ücretin, atandıkları yeni
kadrolarına ait net ücretten fazla olması hâlinde, aradaki fark
atandıkları kadroda kaldıkları sürece ve yeni
kadrolarının ücreti ile eşitleninceye kadar herhangi bir vergi
ve kesintiye tâbi tutulmaksızın her ay tazminat olarak ödenir.
İsteğe bağlı olarak, atandıkları kadro
unvanında herhangi bir değişiklik olanlarla başka kurumlara
geçenlere fark tazminatı ödenmesine son verilir.
(3) 15/1/2012 tarihinde Kurum
kadrolarında bulunan personel hakkında, emeklilik dâhil anılan
tarihten önce yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin 375 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 10 uncu maddesi hükümleri de dikkate
alınmak suretiyle uygulanmasına devam olunur."
BAŞKAN Şimdi, bu önergeyi, yeni bir madde ihdası
olduğu için Komisyona soracağım, salt çoğunlukla, 14
üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açacağım.
Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, önerge bize
ulaşmadı. Ulaştırırsanız en azından biz de
ne olduğunu inceleriz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Dağıtıldı, yemekten önce dağıtıldı
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Dağıtılmış, oraya gelmedi belki.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Yeterli çoğunluğumuz vardır,
katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Katılıyorsunuz.
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmış
olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açıyorum.
Gruplar adına söz talebi
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkanım, incelemek
için bir on dakika ara verelim, inceleyelim, ne olduğunu görelim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Verelim Sayın
Başkan ama
BAŞKAN Daha evvel dağıtılmış Sayın
Işık, artık yapacağım bir şey yok yani.
RECEP ÖZEL (Isparta) Verelim efendim verelim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Verelim efendim, ara
verelim.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkanım, bununla
ilgili herhangi bir ön bilgi gelmedi. Diğer konuyla ancak bir saat
çalışabildik, sürekli olarak
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Tamam Sayın
Başkanım, ara verelim.
BAŞKAN Peki efendim.
On dakika ara veriyorum. Tetkik edin lütfen.
Kapanma
Saati: 20.43
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.55
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Özlem
YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Muhammet Rıza YALÇINKAYA
(Bartın)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 77nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
426 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
30uncu maddenin (2)nci fıkrasından sonra gelmek üzere yeni
madde ihdasına ilişkin ikinci önergeye Komisyon salt çoğunlukla
katılmış olduğundan yeni madde üzerinde görüşme
açmıştım.
Madde üzerinde gruplar adına söz talebi?
Şahısları adına söz talebi?
Olmadığına göre
ALİM IŞIK (Kütahya) Var efendim.
BAŞKAN Grup adına mı, şahıslar adına
mı Alim Bey?
ALİM IŞIK (Kütahya) Grup adına
HAYDAR AKAR (Kocaeli) CHP Grubu adına Faik Öztrak konuşacak.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Alim
Işık.
Buyurun Alim Bey.
MHP GRUBU
ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısına eklenen bir
önerge üzerinde söz aldım. Yeni
madde hâline çevrilmiş ve bu maddeyle biraz önce EPDKnın mevcut
yapısına uygun bir düzenlemeyi öngören kanun maddesinin ardından
şimdi de EPDKda çalışan personelin şu anda
çalıştıkları işlerde ve kadrolarda
çalışmalarına devamını öngören ve almış
oldukları özlük haklarında herhangi bir gerilemeye yol açmayacak ve
mağduriyet yaratmayacak ek bir madde olarak bunu algılıyoruz. Ancak,
burada, tabii, kurumun ihtiyaç duyduğu yerlerde görevlendirme ya da var
olan personelin bir nevi emekliliğe zorlanması gibi hükümlerin de yer
aldığını altını çizerek ifade etmek istiyorum.
Temennim şudur: Bu düzenlemeden sonra, çalışan personelin yeni
mağduriyetlere yol açacak uygulamalardan inşallah
kaçınılacağı yönündedir. Kurum çalışanlarının
ve Bakanlığın böyle bir uygulamada
bulunmayacağını ümit ediyor ve en azından öyle olması
gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Bu, biraz önce geçen maddeye ilave bir maddedir ve olması gereken
bir düzenlemedir. Herhâlde kanun yazım tekniği açısından
olsa gerek ki ayrı bir madde olarak önümüze geldi. Yerinde olan bir madde
olduğunu düşünüyorum fakat yeni mağduriyetler yaratılmamak
kaydıyla. Biraz önce önergede bahsettiğim konunun da bundan sonraki,
kurum içerisinde yapılacak yarışma sınavlarıyla
çözüleceğini ümit ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu vesileyle bir
konuyu daha Bakanlık çalışanlarına ve Sayın
Bakanın düşüncelerine ve takdirine sunmak istiyorum. Bilindiği
gibi elektrik piyasasında TEİAŞın yapması gereken
bazı iletim altyapısını bugün yatırımcılar
işlerinin uzamaması adına yapıyor ve yaptıktan sonra
bu altyapıyı TEİAŞa iade ediyorlar. Dolayısıyla
bu altyapının içerisinde bazı yerlerde
Şimdi, 5 Ocak 2012 tarihli düzenlemeyle, söz konusu faizler
kaldırıldı. Dolayısıyla milyarlarca lira
yatırım yapan yatırımcının parasını
geri öderken TEİAŞ 10 taksitte, on yılda ödüyor, herhangi bir
faiz ödemiyor. Bu yatırımcı bu parayı faizle aldı,
borçlanarak aldı. Dolayısıyla birçok konuda
yatırımcı şu anda mağdur edilmiş durumda ve
özellikle de sadece aylık taksitler gecikirse faiz ödüyor. Yani
zamanında TEİAŞ aylık taksitlerini öderse herhangi bir faiz
ödemeden, yatırımcının dış veya iç finansman
kaynaklarından finansman bularak yaptığı ve maliyeti ciddi
anlamda ona yük getirecek düzeyde yükselmiş olan parayı faizini
almadan geri ödeyerek güya mağdur edilmiyor ama bu, çok ciddi
mağduriyetlere yol açıyor ve ayrıca yatırım
tutarının tespitinde de en düşük borçlanmayı dikkate
alıyor. Hâlbuki en azından ortalama borçlanma faiziyle bu
işlemler yapılsa yatırımcı kısmen de olsa, biraz
daha mağduriyetten kurtarılacak ama hesabı yaparken en
düşük maliyet üzerinden bu işlemler öngörülerek
yapıldığı için yatırımcının ciddi anlamda
bunda mağduriyeti söz konusudur. Bunun mutlaka düzeltilmesi ve yeniden
düzenlenmesi gerektiğini bir kez daha buradan yetkililerle duyuyorum.
BAŞKAN
- Sayın Işık, bir dakikanızı alabilir miyim?
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Çeşitli İşler
1.- Cumhurbaşkanı Vekili ve Meclis
Başkanı Cemil Çiçekle birlikte Genel Kurulu teşrif etmiş
bulunan Benin Cumhurbaşkanı Thomas Boni Yayiye Başkanlıkça
"Hoş geldiniz." denilmesi
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
Sayın Abdullah Gülün resmî konuğu olarak ülkemizi ziyaret etmekte
olan Benin Cumhurbaşkanı Sayın Thomas Boni Yayi,
Cumhurbaşkanı Vekili ve Meclis Başkanımız Sayın
Cemil Çiçekle birlikte şu anda Meclisimize teşrif etmişlerdir.
Kendilerine
Meclisimiz adına hoş geldiniz diyorum. (Alkışlar)
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
3.- Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı ile İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve İzmir Milletvekili Alaattin
Yükselin; Elektrik Piyasası Kanunu ve Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu
Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Antalya Milletvekili Osman Kaptanın; Türkiye Radyo
Televizyon Kurumu Gelirler Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Adana
Milletvekili Ali Halamanın; Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun; Elektrik Piyasası
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 2 Milletvekilinin;
Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporları
(1/724, 2/246, 2/427, 2/448, 2/815, 2/829) (S. Sayısı: 426) (Devam)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Işık.
ALİM
IŞIK (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Konu, teknik
bir konu olduğu için, özellikle geriye kalan süreçte düzenlenmesi için bir
fırsat tanıma adına bu önerge vesilesiyle dile getirildi.
Özellikle bu konuya mutlak çözüm bulmamız gerektiğini bir kez daha
yüce Meclisin takdirine sunuyor, bu düzenlemenin çalışanlarımıza
hayırlı olmasını temenni ederek saygılar sunuyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Işık.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Sayın Öztrak, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ek madde ihdasıyla ilgili grubumun görüşlerini
açıklamak üzere söz almış bulunuyorum, bu vesileyle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bu ek
madde teknik bir gereklilikten yapılan bir düzenleme olduğu için ve
personelin özlük haklarıyla ilgili olduğu için üzerinde çok fazla
söylenecek bir şey yok ama bu vesileyle izin verirseniz bu kanunun geneli
hakkındaki bazı görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu tasarı 5784
Sayılı Yasayı değiştiriyor.
2008
yılında -ben hatırlıyorum- 5784 Sayılı Yasa Plan
ve Bütçe Komisyonunda görüşülmüştü. Şimdi, bir
kurumsallaşma olması lazım. Bu yasayla birçok mali hüküm
değiştiriliyor, birçok mali yükümlülük ihdas ediliyor, birçok mali
yükümlülük de kaldırılıyor. Dolayısıyla, bu
yasanın yine Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi gerekirdi ama her
ne hikmetse, bu defa da ana komisyon olarak Sanayi ve Enerji Komisyonuna
gitmiş vaziyette. Şimdi, burada bir açıklık olması lazım
ve bu konularda artık Mecliste bir kurumsallaşmanın olması
gerekiyor. Bakıyorsunuz, bir dönem Plan ve Bütçe Komisyonuna giden yasalar
bir başka dönem bir başka komisyona gidiyor. Dolayısıyla,
bunun neden böyle yapıldığını da anlatmak son derece
güç oluyor.
Diğer
taraftan, bu yasayla şunun yapılmak istendiği söyleniyor yani
deniyor ki: Yatırım ortamının geliştirilmesi için
hukuki belirliliğinin artırılmasına
çalışıyoruz bu yasayla.
Değerli
milletvekilleri, tabii, hukuki belirlilik yatırım ortamının
iyileştirilebilmesi bakımından, mülkiyet haklarının
garanti altına alınabilmesi bakımından son derece önemli
ama bugün, bu ülkede hangi yasayı çıkarırsanız
çıkarın, bu amaçla, siz yatırımcıyı kolay kolay
bu ülkede mülkiyet haklarına saygı gösterildiği konusunda ikna
edemezsiniz çünkü bugün, bu ülkede öyle kurullar var ki, öyle
bağımsız kurullar var ki sürekli Başbakanın
ağzına bakıyorlar. Kararlar Başbakanın iki
dudağının arasında. Ben bunu beğenmedim, ben bunu
millete nasıl izah ederim? Milletin hakkı yeniyor. diyor bir gün
Başbakan, bir ihaleyi iptal edebiliyor. Bir başka gün de Bunu buna
vereceksiniz, şöyle yapacaksınız. diye Merkez Bankasına
veyahut başka bağımsız kurullara talimat verebiliyor.
Şimdi,
bir şey anlatılıyor, IMFye borç veriyormuşuz. Nasıl
IMFye borç veriyorsunuz? Merkez Bankasının rezervlerini
Uluslararası Para Fonunda yatıracaksınız, orada da
şunu diyorsunuz: Haa, ben ihtiyaç duyduğum
anda bana bu parayı geri vereceksin. IMFye
yatıracaksınız. Ekonomiden Sorumlu Sayın Başbakan
Yardımcısı diyor ki: Biz Başbakanla öyle iyi anlaşıyoruz
ki Tamam, bunu yapacağız. diyoruz, iki dakikada bu kararı
çıkarıyoruz. Sayın Bakan, Sayın Başbakan; bununla
ilgili Merkez Bankası Yönetim Kurulunun kararı nerede? Hani Merkez
Bankası bağımsızdı? Değerli milletvekilleri, onun
için şunu söylüyorum: Hangi yasayı çıkarırsanız
çıkarın, eğer bu ülkede ekonomi yönetiminde, ekonomi yönetiminin
günlük işleyişine başbakanlar, bakanlar sürekli müdahale
ederlerse bu ülkede ekonomik ajanları, ekonomik birimleri mülkiyet
haklarının garanti altında olduğuna inandıramazsınız,
yatırım yapmalarını temin edemezsiniz.
Şimdi, yine bu yasaya dönüp baktığımız zaman,
daha çok yatırımcı hakları korunuyormuş gibi gözüküyor
ama tüketicinin haklarını açıklığa kavuşturacak
bu yasada hiçbir şey yok. Oysa bu ülkede enerji sektörünün en büyük
mağduru tüketici. Dünyanın en pahalı elektriğini bu ülkenin
insanı tüketiyor. Dünyanın en pahalı benzinini, mazotunu bu
ülkedeki insanlar tüketiyor. Doğal gazı
karşılaştırdığınız zaman birçok ülkeden
daha pahalı. Biz niye mesela doğal gazı burnumuzun dibindeki
Rusyadan İngilterenin veya Avrupanın diğer ülkelerinin
aldığından daha pahalıya satın alıyoruz?
Dolayısıyla şunu söylemek istiyorum: Bu yasada, her gün
farklı farklı kurallarla karşılaşan ve
dolayısıyla, gerçekten dünyada en pahalı elektriği,
enerjiyi tüketen tüketicinin haklarını koruyacak; tüketicinin ucuz,
güvenilir, kesintisiz enerjiye ulaşımını sağlayacak
hiçbir şey yok.
Bu kanunla bir elektrik piyasası getirilmek isteniyor. Değerli
milletvekilleri, 1996 yılında ilk defa Norveç ve İsveç
arasında enerji değişim programıyla başlayan bir husus
bu, enerji piyasası düzenlemesi. Daha sonra buna Danimarka, Finlandiya,
Estonya -2002 yılında- ve Litvanya katılmış. Ondan
sonra da, 2006 yılında Almanya, 2010 yılında da
İngiltere dâhil olmuş.
Sonuçları tam olarak irdelemek mümkün değil, ama Avrupada bu
sisteme dâhil olan ülkeler ile dâhil olmayan ülkelerdeki fiyatları
karşılaştırmışlar, bu sisteme dâhil olan
ülkelerde tüketicinin karşı karşıya kaldığı
fiyat artışları diğerlerine göre çok daha yüksek
olmuş. Dolayısıyla, böyle bir piyasa kurulmasıyla
tüketiciyi de korumuş olmuyoruz değerli arkadaşlar.
Şimdi, tabii, aslında tüketiciyi korumak da şu anda
baktığımız zaman
-kusura bakmayın- iktidar partisinin çok fazla umurunda değil.
Neden değil? Çünkü iktidar partisi tüketicinin çok iyi durumda
olduğunu varsayıyor ya da öyle zannediyor.
Bakın, daha yeni bu Hükûmetin bir bakanı çıktı,
Ayda 800 lira çok büyük para. dedi. Yani şimdi, bakın, bu ülkede
ayda 800 liraya nasıl çok büyük para dersiniz? Ondan sonra Sayın
Enerji Bakanı çıktı, dedi ki Bir ailenin ortalama elektrik
faturası ayda 50 lira. Ee, bakıyoruz, Türkiye'de ailelerin ortalama
doğal gaza ya da kömüre ısınmak için ödedikleri para 130-135
lira. Ee, bunun üstüne bir de telefon faturası varmış, ayda
ortalama 80 lira, onu da Sayın Bakan açıklamış. Ben
bunların hepsini topluyorum, ne kalıyor? 50 lira, 80 lira ediyor 130,
130 da doğal gazı koyun üzerine 260 lira, 800 liradan elde kalan 540
lira parayla Türkiye'de aileler geçinsin deniyor.
Değerli milletvekilleri, benim bir tavsiyem var. Sürekli
değil, ama buradan bir yasa çıkartın iktidar partisinin
milletvekilleri olarak, bir ay, bir ay sayın bakanların 800 lira
almasını sağlayın, maaşlarını 800 lirayla
sınırlayın tek bir ay için. Çünkü şunu söyleyeyim,
açıkçası 800 lirayla geçinmenin ne olduğunu sayın
bakanların anlamasına ihtiyaç var.
Değerli milletvekilleri, şimdi milleti asgari ücretle
geçindiriyorsunuz, ondan sonra da borçlandırıyorsunuz, borçlar
artıyor, insanlar icralık duruma düşüyor, ondan sonra
kalkıyorsunuz diyorsunuz ki Bu iş yerinde, madenlerde, son dönemde
olan kazaların sebebi -enerji sektöründe bu da-
borcunu ödemeyip, borcunu nasıl
ödeyeceği düşüncesine dalan madencilerin dikkatsizliğinden bu
kazalar oluyor. Onun için, icralık madencileri tespit edin, bunları
uyarın, borçlarını geri ödemiyorlarsa işten atın.
Yetmiyor, yepyeni bir başka düzenleme daha yapıyorsunuz aynı
yerde. Bu madenciler çok geziyor. deyip, madenin üstüne kilidi vurup
insanları madende hapsediyorsunuz. Bunlar ne biçim uygulamalardır.
Değerli milletvekilleri, şunu söyleyeyim, bir şeyi
hatırlatmak istiyorum: Seçimden önce insanları borçlandırdınız,
ondan sonrada abanın altından sopayı gösterdiniz, dediniz ki:
Bizi seçmezseniz faizler artar, borçları geri ödeyemezsiniz. Seçime
beş kala da ağıtlar yakmaya başladınız bir daha,
bir daha diye. Bugün geldiğimiz noktada, borcunu ödeyemeyeni işten
atıyorsunuz. Yani sabah burada birtakım müzakereler
yapılıyordu, evet, maalesef iktidar partisinin adaleti bu
arkadaşlar. Borcunu ödeyemeyenleri işten atmak.
Bakınız, bu ülkede millî gelir senede 770 milyar dolar,
Japonyada 6 trilyon dolar. Bu ülkede 1 milyar doların üzerinde serveti olan
insan sayısı Japonyanın 2 katı. E, herhâlde bunun ne biçim
bir adalet olduğunu düşünmek durumundayız.
Bu arada şunu da sormak istiyorum: Şimdi birtakım
politikalar uygulanıyor. Sayın Bakan, ocak ayında elektrik
tüketiminin yüzde 0,2 düştüğü, şubatta da yüzde 6
düştüğü doğru mudur? Bu rakamlara da 2009 krizinde yani
ekonominin küçüldüğü dönemde rastlandığı doğru mudur?
Sözlerimi bitirirken Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyor,
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öztrak.
Şahısları adına Isparta Milletvekili Sayın
Recep Özel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İhdas etmekte olduğumuz madde üzerinde şahsım
adına söz aldım.
Biraz önceki konuşmacı, Türkiyede her türlü kararın
Başbakanın iki dudağı arasından
çıktığı yönünde talihsiz bir açıklama yaptı. AK
PARTİ hükûmetlerinde ve parti şeyinde, bizde istişare müessesesi
vardır. İstişare edilir, neticedeki kararlar karar alma
mekanizmalarına geçtikten sonra karar verilir ve uygulanır.
Daha sonra IMFden borç almak mı güzel, borç vermek mi? Borç
verdiğimiz konuda eleştirildiğine ilk defa ben şahit
oluyorum.
Bir kurulun da bağımsız olması, özerk olması
onun tek başına hareket etmesini de gerektirmez. Ülkenin menfaatleri
neyi gerektiriyorsa öyle hareket etmesi gerekmektedir.
Ayrıca, tüketiciyi en iyi koruyan iktidar da AK PARTİ
Hükûmetidir. 800 lirayla geçinmek, evet, gerçekten zordur. Bu zorluklara
rağmen, elimizde olan imkânlarla, Türkiye'nin ekonomik gereği de
verilebilecek olan en iyi rakamlar verilmektedir. Geldiğimizde 120-130
dolar civarında olan asgari ücret şu anda 450 dolar civarına
gelmiştir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Elektrik pahalı, gaz pahalı,
yaşam pahalı. Nasıl oluyor Recep?
RECEP ÖZEL (Devamla) Ben bu maddenin Enerji Piyasası Düzenleme
Kurulunda çalışanlara hayırlı, uğurlu
olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) 2002de saatlik asgari ücret 5.44 dolardı,
şimdi 2.88 dolar, Recep, biliyor musun sen?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özel.
Şahsı adına, Kırıkkale Milletvekili Sayın
Ramazan Can, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İki haftadır 426 sayılı Elektrik Piyasası
Kanunu Tasarısını görüşüyoruz. İki haftadır
burada, gerek muhalefet temsilcileri gerek iktidar temsilcileri, hatiplerimiz,
Komisyon üyeleri, Hükûmet bu kanunla ilgili bütün açıklamaları ve
bilgileri aktardı, gerekli katılım sağlandı ve amaç
hasıl oldu.
Netice itibarıyla, sektörün ihtiyaçları ile uygulamada
karşılaşılan sorunlar dikkate alınarak bu tasarı
hazırlanmıştır.
Tasarının takdirini Genel Kurula arz ediyor, hepinizi tekrar
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Can.
Şimdi, sisteme giren arkadaşlarımız var, soru-cevap
işlemi yapacağız.
Sayın Yılmaz
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakanım, bizim Adana ilimiz biliyorsunuz çok yoğun
göç alan illerden bir tanesi. ASKİ Genel Müdürlüğü
yaptığım süre içerisinde de bütün mahalleleri gezdiğimde,
elektrik hatlarının binaların içinden geçtiği, direklerin
binaların salonlarının ve odalarının içinden
geçtiği gibi bir tabloyla karşı karşıyayız.
Ayrıca, kayıp kaçak oranının da yüksek olduğu illerden
bir tanesi. Bu yer altı kablosuna dönüşüm için Adanayla ilgili
ekstra bir yatırım yapmayı düşünüyor musunuz? Bu konudaki
çözüm önerileriniz nelerdir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yılmaz.
Sayın Serindağ
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, lütfen, Gaziantep çiftçisiyle ilgili soruma yanıt
verirseniz sevinirim.
Sayın Bakan, eski elektrik sayaçları, biliyorsunuz,
değiştirildi. Yeni elektrik sayacı kullanan tüketicilere çok
yüksek miktarda fatura düzenlendiği yolunda vatandaşlardan
şikâyet geliyor. Onun da sebebi, diyorlar ki: Yeni sayaçlarda sayaç
kadranı çok hızlı dönüyor. Bununla ilgili bir tespitiniz var
mı? Bu konuda bir inceleme yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Serindağ.
Sayın Kaplan
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakanım, iki sorum var. Birincisi: Elektrik
faturalarına yansıtılan kaçak kullanım bedelini hangi
kanuna dayandırarak aldığınızı öğrenebilir
miyim?
İkinci sorum: Kocaelinin Derince ilçesinde Yenikent,
Çınarlı ve Fatih mahallelerinin üçünü birden kapsayacak yüksek
gerilim hatları yaklaşık 40-50 bin nüfusun bulunduğu
okulların, çocuk parklarının, yerleşim
alanlarının içinden geçmektedir. Bu bölgede bir özelleştirme
yaptığınız SEDAŞla ilgili bir düzenleme mi olacak,
yoksa, bu yüksek gerilim hatları böyle kalmaya devam edecek mi? Nasıl
bir çözüm düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kaplan.
Sayın Sarıbaş
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, yine bir basın açıklamanızdan sokak
aydınlatmalarını, daha önce olduğu gibi ve daha sonra da
geri adım atarak, belediyelerden alacağınızı duyduk.
Bu ne derece doğrudur? Bütün Türkiyedeki belediyelerden sokak
aydınlatmaları kesilecek midir? Yani eskiden var olan ve
belediyelerden sokak aydınlatmalarının alınması
gerektiği hâlde hiçbir bakanlık bunu başaramamıştır.
İki: Çanakkalede özelleştirmeden sonra özellikle fatura
gününde elektrikler kesiliyor ve parasını geciktirmeden aynı gün
içerisinde açılmaya gittiğinde 20 lira açma ve kapama ücreti
özellikle alınıyor ve çok büyük şikâyetler var.
Ayrıca yine, burada, çiftçilerimizin sezonlarını
beklemeden, paralarının olduğu hasat dönemini beklemeden
elektrik faturalarıyla birlikte ödeyemedikleri için -çünkü ödeme
şartları mümkün değil- anında onların da
elektriklerinin kesildiği ve hiçbir gün dahi taviz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Sarıbaş.
Sayın Demiröz
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Veysel
Eroğlunu burada gördüğüm için, daha önce 2/B Yasasında hem Komisyonda
hem de Genel Kurulda görememiştik. Bu arada zannediyorum Bursada idi ve
Bursada Uludağla ilgili projeleri oldu ama yargı süreci nedeniyle
meslek odalarından, Sayın Bakan, yakındı. Sayın
Bakanın meslek odalarından ve hukuk sürecinden yakınmasına
hakkı olmadığını düşünüyorum, zira
Uludağdaki idare sayısı hâlâ 3 kamu kurumu ve büyükşehir
belediyesinin yetkisinde.
Sorum şu: Uludağın yetkilisi, Sayın Bakan, kim?
Bursa Büyükşehir Belediyesi mi, Orman ve Su İşleri
Bakanlığı mı, Turizm Bakanlığı mı, Bursa
Valiliği mi?
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Demiröz.
Sayın Ayhan
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakanım, daha önce sordum, sizin, Erbile giderken
Kayseriye nasıl indiğinizi sormuştuk, cevap vereceğinizi
beyan etmiştiniz. Genel Kurulda olmadığım bir zamanda cevap
verdiyseniz peşinen özür diliyorum ama cevabını da merak ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun efendim.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Evet, ben tekrar sorusu beş dakika olan konunun cevabı beş
dakika olmaz diye itiraz ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Efendim İç Tüzük
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Ondan sonra soruları cevaplanmamışçasına bir
algının oluşması bizim hak etmediğimiz bir durumdur.
Sayın Başkanım, şu anda 24 tane soru soruldu: Geçen
hafta, önceki oturum ve şimdiki oturum. Eğer müsaade ederseniz, bana
yarım saat bir süre verirseniz Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Bakanım, haklısınız ama
yönetmeliğimiz, İç Tüzükümüz ve uygulamamız, on dakikalık
ve yirmi dakikalık soru-cevaplar var, bunları ikiye bölüyoruz,
yarısı milletvekillerinin, yarısı sayın
bakanların. Zamanınız içinde değerlendirecekseniz gerisini
yazılı vermek gibi bir durumdasınız. Vermemiz mümkün
değil, İç Tüzük açık.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Şimdi, Sayın Başkanım, yaklaşık 24 kişi
ayrı zamanlarda soru sordular, yorum yaptılar, bilgi
eksikliğinden kaynaklanan, yanlış bilgiden kaynaklanan,
yanlış algılamadan kaynaklanan birçok şey söylediler.
Mesela Sayın Öztrak -yani, gerçekten kendisini biraz grafik izleyen, kitap
okuyan birisi olarak tanıdığım için söylüyorum, herkes için
benzer cümleyi söyleyemeyebiliriz- şimdi,
dünyanın en pahalı elektriği dedi. Arkadaşlar,
Avrupanın en ucuz 8inci ülkesiyiz, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin
altındayız biz.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Vergiler
hariç o, vergiler hariç!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Şimdi, birazcık okuyan, yazan
birisinin bunu herhâlde
Bilgi eksikliğinden
kaynaklandığını düşünüyorum.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale)
Sayın Bakan, giydirilmiş mi, çıplak mı?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Şimdi, arkadaşlar, asgari ücretin
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Asgari ücrete
oranını da söyler misiniz.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Hayhay, asgari ücreti de söyleyeyim.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale)
Giydirilmiş mi, çıplak mı?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Arkadaşlar, bak Zaman kalmadı.
demeyin sonra.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yapmayın
Bakan, ya!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Yapmayın. demeyin, hem soruyorsunuz hem
de izlemiyorsunuz.
On yıl önce aynı asgari ücretli,
aynı miktardaki doğal gaz alımı için
maaşının yüzde 33ünü öderken şu anda yarı
fiyatını ödemektedir. Dörtte 1ini ödese daha iyi olmaz mı?
Evet, dörtte 1ini ödese daha iyi olur. Bu da ayrı bir konuşma
konusu.
Asgari ücretin alım gücü elektrikte de
tam tamına 2 katına çıkarılmıştır
arkadaşlar. Bu, asgari ücretin çok yeterli olduğu anlamında
değildir yani asgari ücret de 4 katına çıksa, değil mi? Ülke
ekonomisiyle, bunların performans değerleriyle son derece
alakalı konular.
Sorulara geçiyorum arkadaşlar:
HES projeleriyle alakalı söylendi.
Gaziantepten başlayalım: Cazibeli su, çiftçiler, tarımsal
destek yapacak mıyız
Arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin
faizleri affedilen en büyük tarımsal yapılandırmasını
önceki yıl yaptık. 2,5 milyar TLlik tarımsal borçların
yeniden düzenlenmesi, yapılandırılmasıyla alakalı
faizler silindi ve bununla da alakalı işlemler yapıldı.
Yüzde 26lar civarında bir müracaat oldu, daha fazla olmasını da
isteriz.
Sulama birliklerinin elektrik borcundan
dolayı bir af düşünüyor muyuz? Sulama birlikleriyle alakalı yeni
bir af düşünmüyoruz arkadaşlar. Biz önceden yaptık ve onlarla
alakalı çiftçilerimize de duyurduk. Aynen, Erzincandaki sulama
kooperatiflerinin borçlarının ödenmesi için bir uyarı yazısı
gönderildi. Yalnız Siz ekim yapın, yapmayın diye bir
yazının bizim kayıtlarımızda
bulunmadığını görüyoruz. Eğer Ekim yapmayın.
demişlerse o, çiftçimizin tercihine karışmak anlamına
gelir. İsterse ekim yapabilir, isterse yapmaz ama biz elektrik parasını
tahsil etmediğimiz çiftçimizin elektriğini daha çok açamayız.
Adanada, 2013de, TEDAŞ olarak 32
milyon TLlik bir şebeke yatırımı düşünülüyor, 2013te
yapılacak. Dediğim gibi, önceki yıllara oranla 2-2,5 katına
çıkan bir miktar oluyor.
Geçelim diğer sorulara. Sokak aydınlatmalarını
belediyelerden mi alacağız
Değerli arkadaşlar, caddeler,
sokaklar, geçitler, parklar, dekoratif aydınlatmaları da dâhil
edersek ki bunların her birisi toplamda bir belediye için yüzde 15lere,
yüzde 20lere varan miktarlar oluyordu. Şu anda, bugün,
düzenleyeceğimiz maddelerle yine tensiplerinize sunacağız.
Büyükşehir belediyeleri ve ilçe belediyeleriyle alakalı ayrı bir
düzenleme öngörüyoruz ve bunlarla da alakalı herhangi bir
aydınlatmayı da kesmeyi düşünmüyoruz. Onların da,
belediyelerin de İller Bankası paylarından kesilmesiyle
alakalı bir düzenleme getiriyoruz.
Açma-kesme ücretlerinin fahiş oluşundan bahsettiniz. Bizim
amacımız, elektriği kesmek değil ama takdir edersiniz ki
hemen yanı başınızdaki arkadaşınız da haklı
olarak şunu soruyor: Siz parasını ödemeyen abonenin
elektriğini kesmeyi düşünüyor musunuz? Evet, elektrik
parasını ödemeyen abonenin elektriğini kesmeyi düşünüyoruz.
Açmayı düşünüyor musunuz? Evet, parasını ödemesi hâlinde
açmayı düşünüyoruz. Bunların bir bedeli var arkadaşlar.
Bunların bedelinin belli bir çap (üst sınır) konarak daha fazla
miktarının kamuya gittiğini ve bunların özel sektöre
gitmediğini bir kez daha hatırlatmak isterim.
Çiftçi kardeşlerimizin dönemsellikle alakalı borç
yapılandırmasından bahsettiniz. Tabii ki bununla alakalı
çalışmalarımız var. Üç temel ödeme şekli var
arkadaşlar: Yıllık, aylık ve dönemsellik. 1994
yılından bu tarafa hepsi denendi ama 2,5 milyar TLlik toplam çiftçi
borçlarımızın, bizim istediğimiz oranda küçültülmesi henüz
sağlanabilmiş değil. Toplam çiftçi
borçlularımızın yüzde 25-26sı yapılandırmaya
müracaat etti, otuz altı aylık yapılandırmadan
yararlandılar. Şu anda hâlâ onları ödemeye devam edenler var.
Kaçak kullanım bedelinin faturalarda gösterilmesi bir zorunluluk
mudur? dendi. Değerli arkadaşlar, bir zorunluluk değil, bu
şeffaflıktan kaynaklanıyor. Özel şirketlere geçtikçe
bunlar, oradaki her hizmet dağıtım bedeliyle beraber
ayrıntılarını göstersin istedik. Bununla alakalı,
bizim, faturalarda gösterilmesine ilişkin herhangi bir kısıtlama
bulunmamaktadır. Dağıtım şirketlerinin faturalarda
asgari göstermesi gereken bilgiler arasında mevzuat kayıp kaçak
bedelini belirtmemiştir, bunu sunmamıştır. İsteyen
EDAŞ, kayıp kaçak bedelini belirtebilir, isteyen EDAŞ,
belirtmeyebilir, bakanlığımızın bu konuda herhangi bir
zorlaması yoktur. Değerli arkadaşlar, ben onun
mekanizmasını size anlattım.
Gaziantepdeki sayaçlar çok hızlı çalışıyor.
dendi, varsa bu konuda somut bir yer ben oraya gidip, ekip gönderebilirim.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Hayır, Gaziantepdeki
sayaçlar değil, Gaziantepde çiftçi çok pahalı enerji kullandı.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Şöyle, arkadaşlar, şimdi, biz çıplak elektrik maliyetlerine
doğru gidiyoruz. Yani, eğer biz, tarımdaki fiyatları
yalnızca elektrik fiyatlarından yarıya düşürsek, bu sefer
sanayicinin çapraz sübvansiyonuyla karşı karşıya
kalacağız. Bir karar alınabilir, elektrik fiyatları
beşte 1ine de düşürülebilir ama bu bizim tarımsal desteklerle
alakalı toplam 9 milyar TLlik rakamlar arasında
sayılmalıdır.
Gaziantepteki yine sulamalarla, cazibeli sulamalarla alakalı
zannediyorum siz soru sormuştunuz. Arkadaşlar, bizim, cazibeli
sulamalarla alakalı, kamu suyu parasız, elektriği paralı
satıyor, genel yapı bu. Bunlarla alakalı -Orman ve Su
İşleri Bakanımız da burada- toplantılar yaptık.
Onun tarlasına, cazibeli sulamalarla yapılacak tarlanın
gayrimenkul değerinin diğerinin 4-5 katı olduğunu gördük.
Çiftçimiz diyor ki: Ben burayı alırken yüksek bedelle alıyorum,
burada cazibeli su var, yatırım maliyetimi yüksek tutuyorum ama
işletme maliyetimi düşük tutuyorum. Şimdi, bizim, her ürün için
değişen, pamuk için, mısır için, buğday için, pancar
için değişen elektrik fiyatlarımız yok, bizim tek bir
tarımsal sulama tarifemiz var. Bunların içerisinden çok memnun olup
da kâr eden -kâr açısından memnun olanları kastediyorum,
elektrik fiyatları açısından değil- çiftçimiz var,
Hayır, bu benim üretim maliyetimin daha üzerinde. diyen çiftçimiz var.
Bütün bunlarla alakalı Tarım Bakanlığımızla da
bir çalışma yaptık, kendilerinde bir düzenleme yaparlarsa
ona bakacağız.
Sokak aydınlatması ve camilerde çifte sayaçla
alakalı bir milletvekilimiz soru sormuştu. Değerli
arkadaşlar, camilerde ısıtmalarla aydınlatmalar
ayrıdır. Isıtma için kullanılan sayaçlar ve aydınlatma
için kullanılan sayaçlar ayrı takılmaktadır. Bu mükerrer
dublikasyon bir tahsilat anlamına gelmemektedir. Çünkü
aydınlatmalarla alakalı ödenekler Diyanet İşleri
Başkanlığı bütçesine konmaktadır. Bir kısım
dernekler de ısıtmalarla alakalı paraları kendileri ödemeyi
tercih etmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Yoksa camiden daha
fazla alınıyor anlamı taşımamaktadır.
Çok
teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakanım, çok teşekkür
ediyorum.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Böylece 30uncu maddenin (2)nci fıkrasından sonra
gelmek üzere iki yeni madde ihdas edilmiştir.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Komisyonda salt çoğunluk
yok Sayın Başkan, Komisyona baktınız mı?
BAŞKAN - 30uncu maddenin diğer fıkraları
buna göre kanun yazımı sırasında teselsül ettirilecektir.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Sayın Başkan,
Komisyonda 12 kişi var, madde ihdas ediyorsunuz.
BAŞKAN - Hayır, daha evvel, oylama sırasında
14 kişi vardı efendim.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Hayır efendim,
başından beri takip ediyorum.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Katılıyoruz dendiğinde salt çoğunluk
vardı.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, Komisyon
katıldığı aşamada 14 kişi vardı
fazlasıyla. Ondan sonra zaten maddeyi koyabildik, aksi takdirde maddeyi
alamazdık.
Sayın milletvekilleri, şimdi, 30uncu maddeye
bağlı (3), (4) ve (5)inci fıkralar bir madde olarak
görüşülecektir.
İki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısının 30 uncu maddesinin üçüncü
fıkrasında yer alan Ek 1 inci ve Ek 2 nci ibarelerinin fıkra
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahir
Ünal Mehmet
Doğan Kubat Mustafa
Şahin
Kahramanmaraş İstanbul Malatya
Ekrem
Çelebi Cuma
İçten Recep
Özel
Ağrı Diyarbakır Isparta
BAŞKAN Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı
tasarının 30. maddesinin 5. fıkrasında yer alan 6 ncı
ibaresi 5 inci olarak değiştirilmiştir.
Aykut
Erdoğdu Ümit
Özgümüş Haydar
Akar
İstanbul
Adana Kocaeli İlhan Demiröz Malik Ecder Özdemir Erdal Aksünger
Bursa
Sivas İzmir
BAŞKAN Sayın
Komisyon, son önergeye kakılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Aksünger. (CHP sıralarından alkışlar)
ERDAL
AKSÜNGER (İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Elektrik Piyasası Kanunu hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle
şunu belirtmek istiyorum ki kanunun adında bir
yanlışlık olduğunu düşünüyorum. Niye öyle
düşünüyorum? Elektrik konusu bir kamu hizmetidir, piyasaya konu olacak bir
mal değildir. Aslında dünyanın her yerinde böyleyken Türkiye'de
bunu piyasa malı yapmak gerçekten de çok büyük bir eziyet ve cinayettir.
Bunu başta belirtmek istiyorum.
Güneşle
ilgili, özellikle yenilenebilir enerjiyle ilgili bu kadar kaynaklar
konuşulurken, devamlı bunun üzerine planlar, projeler
yapılırken nükleerle ilgili konuları buraya getirmek ayrı
bir cinayettir. Bunu açıkça belirteyim.
Şimdi,
güneşin geleceğiyle ilgili birkaç konuyu da söylemek istiyorum. Bugün
aslında baktığınızda yenilenebilir enerjide,
işte, elektrik olsun, hidro olsun, güneş olsun, bunların
içerisinde gelecekte teknolojisi de gelişebilecek en önemli konu
güneş konusudur. Bugün 20 dönümden 1 megavat enerji elde ediyorsunuz ama
bu on yıl sonrasında 1 dönümden 10 megavat enerji elde edilecek. E,
dururken peki Türkiye'de ne yapılıyor? 2010da kanun
çıkarıldı bununla ilgili. İki sene boyunca yönetmelik
bekledi kanun. Bu arada da belki dünyanın hiçbir yerinde olmayan, -ki
Bakana da burada sormak istiyorum, özellikle bunun cevabını verirse,
bütün dünya merak ediyor- güneşle ilgili ölçüme neden gerek duyuyorsunuz.
Altı ay ölçüm zorunluluğu getirdiniz. Ne gerek vardı buna?
Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir ölçüm zorunluluğu yokken neden
yapıyorsunuz bunu? NASAnın değerleri ortadayken, uydu
değerleri ortadayken bu tür ölçüm zorunluluğunu neden getirdiniz?
Bunun arkasında ne var? Ben de bilmiyorum gerçekten de,
çıkıp Bakan bunu açıklarsa biz de öğrenmiş
olacağız, aslında merak eden dünyada da bir sürü insan bunu
öğrenmiş olacak.
Güneşle ilgili sübvansesi veya
buradaki özellikle teşvik konusunu söyleyeceğim. Yanı
başımızda Yunanistan da üç yıldır krizle
boğuşuyor, beş yıldır krizle boğuşuyor,
sizin verdiğinizin 3 katı teşvik veriyorlar. Şimdi,
teşvik veriyorsunuz içeride, Yerli üreticiye teşvik vereceğiz.
diyorsunuz, yerli firmaya vermiyorsunuz, yerli üretime veriyorsunuz. Burada
ciddi bir problem var. Niye? Şöyle düşünmek lazım: Eğer
içeride yerli firmaya verirseniz, merak etmeyin, hepsi ciddi şekilde fon
bulmakta hiçbir problem çekmeyecekler, dünyada bu tür yerlere gitmeye
hazır binlerce fon var. Bunu herkesin kesinlikle bilmesi lazım.
Ayrıca, çok merak ettiğim bir
konu var, belki arkadaşlarımız geçici 14üncü maddede bunu
anlatacaklar ama. Özellikle diyelim ki bunu yaptınız, bu ölçümlerle
ilgili zorunluluğu getirdiniz -2012nin 15 Kasımı galiba
yanlış hatırlamıyorsam, EPDK bunu zorunlu kıldı
ve bu tarihten itibaren ölçüm yapılmasını zorunlu
kıldı, altı ay da ölçüm zorunluluğu verdiniz, ondan otuz
gün sonra da ihaleye çıkacaksınız konuyla ilgili, nasıl
olduysa -duyumlarımızı söylüyorum, EPDKda böyle bir tebligat
çıkacağını söylüyorlar- bu ölçüm zorunluluğunu on güne
indiriyorsunuz altı ay zorunlu ölçümden sonra. Burada problem ne? Benim
gözümde, bizim duyumlarımıza göre, başvuran ve hakkıyla
gerçekten üç senedir çalışan, tarım arazileri konusunda
Başbakanlığın zorlamasına rağmen her türlü
zorluğu aşmış, yatırım yapmaya hazır olan bir
sürü firmaya karşı aportta bekleyen akçeci, çorbacı
firmaların, bence, önlerine çok önemli bir rant işi koyuyorsunuz gibi
geliyor. Lütfen bununla ilgili burada bir açıklık getirirseniz çok
sevineceğiz.
Sayın Faik Bey anlattı burada,
her şeyi getirip Başbakanlığa bağlıyorsunuz diye.
Ben de bu konuda bir şey söyleyeceğim, çok doğru gerçekten de,
mutlak tarım arazileri konusunda konuyu Başbakanlığa
bağladınız. Ya, ne alakası var? Şimdi, Batmandaki,
Urfadaki, Diyarbakırdaki arazilerin hepsini ondan önceki kurumların
hiçbiri bilmiyor mu? Millî Emlakı götürüp Başbakanlığa
bağlıyorsunuz, mutlak tarım arazilerini
Başbakanlığa bağlıyorsunuz. Ya, bunun altında
yatan gerçek nedir merak ediyorum. Neden? Ya bu kurumlar yetersiz ya bu
kurumlara güven yok ya da altında başka bir konu var. Bunlardan
hangisiyse söylerseniz -biraz önce Faik Beyin söylediği gibi- biz de
merakımızı gidereceğiz, meramımızı
gidereceğiz bu konuda.
EPDK konusunda çok özellikle bir şey söylüyorum. Bütün yetkileri
Bakanlığa devrediyormuş gibi bir aslında 14üncü maddede
de görünüyor- hukuk katliamı yapılarak
İnşallah öyle bir
şey olmayacaktır. Eğer olursa bu ülkedeki
Başbakanlıkla ilgili, arkadaşların söylediği
şeylerin gerçek olduğunu düşüneceğiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aksünger.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
İkinci önergeyi okutuyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısının 30 uncu maddesinin üçüncü
fıkrasında yer alan Ek 1 inci ve Ek 2 nci ibarelerinin fıkra
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahir Ünal
(Kahramanmaraş) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Gerekçe...
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe: Elektrik piyasasına ilişkin olmayıp Kurulun
doğalgaz piyasasına ilişkin görev ve yetkilerini düzenleyen ek 1
inci ve ek 2 nci maddelerin yürürlüğünü koruması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Bu şekilde 30uncu maddeye bağlı (3),(4) ve (5)inci
fıkraları oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi, madde 31 üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı
tasarının 31. Maddesinin 1. Fıkrasının sonunda bulunan
sayılır ibaresi kabul edilir olarak
değiştirilmiştir.
Mehmet Ali Susam Haydar
Akar Osman Aydın
İzmir Kocaeli Aydın
İlhan Demiröz Osman
Kaptan Haluk Eyidoğan
Bursa Antalya İstanbul
Ümit Özgümüş
Adana
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanun Tasarısının 31 inci maddesinin madde
başlığının Atıflar ve yönetmelikler olarak
değiştirilmesini ve maddeye aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Mehmet
Doğan Kubat Sebahattin
Karakelle
Giresun İstanbul Erzincan
Gürsoy
Erol Yıldırım
Ramazanoğlu Ahmet
Salih Dal
İstanbul Kahramanmaraş Kilis
Muzaffer
Aslan
Kırşehir
(2) Bu kanun kapsamında düzenlenmesi gereken ve süre belirtilmeyen
yönetmelikler, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
altı ay içinde çıkarılır. Bu yönetmelikler yürürlüğe
girinceye kadar mevcut yönetmelik, tebliğ, Kurul Kararı gibi bütün
genel düzenleyici işlemlerin bu Kanuna aykırı olmayan
hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel'in; Elektrik
Piyasası Kanunu ve Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Antalya
Milletvekili Osman Kaptan'ın; Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Gelirler
Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Ali
Halaman'ın; Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu'nun; Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 2 Milletvekilinin;
Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifiyle Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar ve Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporlarının 31. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Atıflar
MADDE 31- Diğer mevzuatta, 4628 sayılı Kanunun bu Kanunla
yürürlükten kaldırılan maddelerine yapılan atıflar, bu
kanunun ilgili hükümlerine de yapılmış sayılır.
Alim
Işık Emin
Haluk Ayhan Mustafa
Kalaycı
Kütahya Denizli Konya
Necati
Özensoy Tunca
Toskay Sümer
Oral
Bursa Antalya Manisa
Ahmet
Kenan Tanrıkulu
İzmir
BAŞKAN
Sayın Komisyon, son okunan önergeye katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Tanrıkulu, buyurun.
AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 31inci maddesi
üzerinde verdiğimiz değişiklik önergesiyle ilgili söz
almış bulunuyorum, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 30uncu maddede verdiğimiz önergede
belirttiğim gibi, EPDK 2011 yılı Ağustos ayında
çıkarılan bir kararnameyle özerkliğini kaybetmişti ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının âdeta bir ilgili
genel müdürlüğü hâline getirilerek her türlü iş ve işlevi siyasi
bir vesayet altına alındı. Eskiden EPDK bağımsız
bir kuruldu, hükûmet ancak tavsiyede bulunabiliyordu; şimdi ise durum
değişti ve bu kurul artık bakanın direkt olarak etki
edebildiği ve karar aldırabildiği bir kurul hâline geldi.
Değerli milletvekilleri, aynı alanda bir başka
çarpıcı tespitimizi sizlerle paylaşmak istiyorum. AKP
iktidarından beş yıl sonra, 28 Nisan 2008 tarihinde 19uncu stand-by düzenlemesi
kapsamında IMFye bir niyet mektubu sunuldu. Bu mektupta şöyle
deniyordu: Sayın Strauss-Kahn, son
dönemde çok sayıda politika tedbiri alınmış bulunmaktadır.
Enerji sektörünün güçlendirilmesine yönelik planlarımız
kapsamında nihai tüketicilere yönelik ortalama elektrik tarifeleri önemli
ölçüde artırılmıştır. Ve devam ediyor -niyet
mektubunun 19uncu maddesi- Enerji
sektöründe faaliyet gösteren KİTlerin mali açıdan
sürdürülebilirliklerini temin edecek kapsamlı bir plan oluşturulmuştur.
deniyor... Bu plan 4 maddeden oluşuyor. Daha sonra, alt satırda 1
Ocak 2008 tarihinde son kullanıcı elektrik tarifelerinde ortalama
yüzde 16,5 ayarlama yapılmıştır. deniliyor. 1 Temmuz 2008
tarihinde yürürlüğe girmek üzere, girdi maliyetlerindeki
değişimleri fiyatlara yansıtacak ve bu yolla sektörde
yapılacak özel sektör yatırımlarına bir baz teşkil
edecek otomatik fiyatlandırma mekanizmasının da
uygulanmasına ilişkin karar alınmış. deniyor.
Değerli arkadaşlar, bunlar niyet mektubundaki ifadeler. Bu
ifadeler aslında AKP enerji politikasının da bir manifestosu
şeklinde. Zaten bugüne kadar yapılan uygulamalara da bir göz
attığımız zaman niyet mektubunda
belirtilen hususların fazlasıyla
yerine getirildiğini de görüyoruz. Ne şekilde görebiliyoruz bunu?
AKP, elektriğe, doğal gaza, akaryakıta zam
yapıldığı zaman bunu şöyle izah ediyor: Bunu biz yapmıyoruz,
bir serbest piyasa var, bu serbest piyasada bu fiyatlar oluşuyor.
deniyor. Ancak fiyatların orada oluştuğu denilen serbest piyasa
işte bu niyet mektubunda belirtilen girdi maliyetlerindeki
değişimleri fiyatlara yansıtacak ve bu yolla sektörde
yapılacak özel teşebbüs yatırımlarına bir baz
teşkil edecek otomatik fiyatlandırma sistemi. Yani AKP Hükûmeti ne
yapıyor? IMFye verdiği taahhüt kapsamında elektrik, doğal
gaz ve akaryakıt zamlarını otomatiğe bağlıyor ve
kendi ifadeleriyle de yine bu şekilde bu zamları
vatandaşımıza otomatik ayar olarak yapıyorlar.
Sonuç olarak, bugün bu görüştüğümüz tasarı, diğer
maddelerde de açıkça görüldüğü gibi EPDK üzerinden yürürlüğe
konulacak olan enerji projeleriyle birlikte Türk milletinin uzun vadeli
çıkarlarını bugünden heba edecek maddelerle
yerleştirilmiş durumda.
Değerli milletvekilleri, bugünden yarına, daha önceki önergede
de belirttiğim gibi, aradan geçen on bir-on iki yıllık süre
içerisinde bir enerji piyasası kuruluna ve sektörüne, piyasasına
yönelik düzenleme getiriyorsunuz ve bu düzenleme başta tüketiciler olmak
üzere sektörün ilgililerinin tamamıyla aleyhine oluşmuş
maddelerle tekemmül ettiriliyor. Bu nedenle bu önergemizin dikkate
alınacağı düşüncesiyle tekrar Genel Kurulunuzu
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tanrıkulu. Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Bir sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 Sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısının 31 inci maddesinin madde
başlığının Atıflar ve yönetmelikler olarak
değiştirilmesini ve maddeye aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları
(2) Bu kanun kapsamında düzenlenmesi gereken ve süre belirtilmeyen
yönetmelikler, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
altı ay içinde çıkarılır. Bu yönetmelikler yürürlüğe
girinceye kadar mevcut yönetmelik, tebliğ, Kurul Kararı gibi bütün
genel düzenleyici işlemlerin bu Kanuna aykırı olmayan
hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
BAŞKAN Sayın Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Gerekçe Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Kanunun yürürlük tarihiyle, bu kanun kapsamında
çıkarılacak yönetmeliklerin yürürlük tarihi arasında hukuki
boşluk oluşmaması ve hizmetlerin aksamaması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sıradaki önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı
tasarının 31. Maddesinin 1. Fıkrasının sonunda bulunan
sayılır ibaresi kabul edilir olarak değiştirilmiştir.
Mehmet Ali
Susam (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Demiröz, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 426 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu
Tasarısının 31inci maddesiyle ilgili vermiş
olduğumuz değişiklik önergesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygı ve sevgiyle
selamlıyorum.
Önergemiz, yürürlükten kaldırılan maddelerin ve yapılan
atıfların sayılır yerine kabul edilir ifadesinin
gelmesiyle ilgili. Ben de bu atıf çerçevesinde size Bursa
Kozağacı Vadisini bir kez daha anlatmak istiyorum çünkü Sayın
Bakana bu konuyu defalarca anlatmamıza rağmen, bu konuda
ifadelerimizi ve taleplerimizi yerine getiremediğimizi düşünüyoruz.
Son bir kez daha Genel Kurulda bunu anlatmak istiyorum.
Ülkemizde enerji talebinin yerli üretimle karşılanma
oranının gittikçe azaldığını, Türkiyenin
hızla kendi kaynaklarına dönmesine ihtiyaç olduğunu biliyorum.
Bildiğim bir başka konu ise ehemmi mühimme tercihidir. Bunu hep
beraber Kozağacı öyküsünde görebiliriz.
Biraz geriye giderek anlatmak istiyorum: Yıl 2006.
Kozağacı Vadisinde Durak, Harmancıkdemirci, Yunuslar, Davutlar,
Denizler, Çayören, Issızören köylerine bir termik santral kurulacak,
bununla ilgili ihale yapılmış. İhale neticelenmiş,
onaylanmış; daha sonra bu santralden tekrar gündeme gelmemek üzere
vazgeçilmiş ve ilgili, alan firmanın teminatı iade edilmiş.
Şimdi buradan Sayın Bakanın yanıtlamasını
istediğim sorulardan bir tanesi şu: İlgili firmaya
teminatın iade edilmesinin nedeni ÇED raporunun olumsuz olması
mı? ÇED raporu olumsuzsa firmaya teminatın iade edilmesinde hiçbir
sakınca yok ancak sakınca, 2006 yılında ÇED raporu olumsuz
olan bu vadide ne değişti ki 2012 yılında tekrar termik
santral gündeme geldi?
İkinci sorumuzu İlgili firmaya teminatın iade
edilmesinde ÇED raporunun olumsuzluğu söz konusu değil. diyenler
için sormak istiyoruz. Veya başka bir ifadeyle, teminatın iade
edilmesinin ÇEDden kaynaklanmadığını ifade edenler var. O
zaman soruyorum Sayın Bakana: Bu firmaya teminatın iadesi usulsüz
değil mi, suç değil mi? Bu konunun da takipçisi
olacağımızı ifade etmek isterim.
Evet, 2006 yılında bunlar yaşanmış ve yıl
2012, Keles Kozağacı Vadisinde Davutlar ve Harmanalanı
bölgesinde yeniden termik santral -altı yıl sonra tekrar- gündeme
gelmiş. Termik santralin kömürü Keles ilçesinde 23 köy ve Keles ilçe
merkez dâhil 3 mahalleden çıkarılacak ve 15 köy haritadan silinecek.
Keles, arazi varlığının yüzde 20,3ünü oluşturuyor ve
bu alan miktarı
dayanıyor ve bu ilçenin yüzde 75i
kırsal nüfus ve gelirlerinin yüzde 60ının bu Kozağacı
Vadisinden elde edildiğini ifade etmek istiyorum.
Bunları neden anlattım? Sayın Bakan devletin bakanı,
sözleri önemlidir, biz dikkate alınması gerektiğini ifade
ediyoruz. Bu bizim için böyle. Sayın Bakanla Bursa Milletvekili Necati
Özensoyla birlikte görüştük, Yerinde görelim. dedi, Yer altı ve
yer üstünü karşılaştıralım, hangisi uygunsa ona göre
yapacağız. dedi. Köylüler istemiyorsa kesinlikle
yapmayacağız. ifadesine rağmen bugün ihalesi maalesef
yapıldı. Ankaraya geldi arkadaşlar, ikna olmadılar.
Kendilerine yanlış bilgiler verildiğini ifade ediyorlar. Ve
şunu söylemek istiyorum: Şu anda köy girişinde bu köylüler
çadırda nöbet tutuyor.
Sayın Bakanım, acaba, burada nöbet tutanlar başka yerlerden
taşınan insanlar mıdır yoksa bizzat o köyün
vatandaşları mıdır? Bunu sormak istiyorum. Ayrıca bir
şey daha sormak istiyorum: Sayın Vali, basından öğrendiğim
kadarıyla, Keleste ceviz fidanı dağıtıyor ama
Kozağacı Vadisi köylülerine bu ceviz fidanlarını
dağıtmıyor. Neden? Acaba bu projenin
yapılmayacağına o da mı inanıyor, o da bu şekilde
mi hareket ediyor?
Hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, karar yeter
sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Karar yeter sayısı istiyorsunuz, peki.
Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı
yoktur, beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.55
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.03
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Özlem
YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Muhammet Rıza YALÇINKAYA
(Bartın)
-----0-----
BAŞKAN Sayın Milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 77nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
426 sıra sayılı Kanun Tasarısının 31inci
maddesi üzerinde Bursa Milletvekili İlhan Demiröz ve arkadaşları
tarafından verilen önergenin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve
karar yeter sayısı arayacağım: Önergeyi kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. Karar yeter
sayısı vardır.
Şimdi, 31inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 31inci madde değişiklik önergesiyle
beraber kabul edilmiştir.
Geçici 1inci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı
tasarının Geçici 1. Maddesinin 4. Fıkrası madde metninden
çıkarılmıştır.
Mehmet Ali Susam Haydar Akar Osman
Aydın
İzmir Kocaeli Aydın
Ümit Özgümüş Haluk
Eyidoğan
Adana İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel'in; Elektrik
Piyasası Kanunu ve Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Antalya
Milletvekili Osman Kaptan'ın; Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirler
Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Ali
Halaman'ın; Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu'nun; Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 2 Milletvekilinin;
Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifiyle Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar ve Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporlarının Geçici 1. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Ulusal tarife uygulaması
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Düzenlemeye tabi tarifeler üzerinden
elektrik enerjisi satın alan tüketicileri, dağıtım
bölgeleri arası maliyet farklılıkları nedeniyle var olan
fiyat farklılıklarından kısmen veya tamamen koruyacak
şekilde tesis edilmiş ve uygulamaya ilişkin hususları Kurum
tarafından hazırlanan tebliğ ile düzenlenmiş fiyat
eşitleme mekanizması, 31/12/2015 tarihine kadar uygulanır. Tüm
kamu ve özel dağıtım şirketleri ile görevli tedarik
şirketleri fiyat eşitleme mekanizması içerisinde yer alır.
(2) 31/12/2015 tarihine kadar
ulusal tarife uygulamasının gerekleri esas alınır ve ulusal
tarifede çapraz sübvansiyon uygulanır. Ulusal tarife, Kurumca
hazırlanır ve Kurul onayıyla yürürlüğe girer.
(3) 31/12/2015 tarihine kadar tüm hesaplar ilgili mevzuata göre
ayrıştırılarak tutulur.
(4) Bu kanunun yayımlandığı tarihe kadar tahsil
edilmemiş tarımsal sulamada ve köy içme sularında
kullanılan elektrik tüketim bedellerinden doğan alacakların ve
ferilerinin, tahakkuk tarihindeki vadesi geçmiş elektrik
borçlarının gecikme zamları ve faizleri kaldırılarak,
anapara kısımları taksitlendirme süresince söz konusu
alacağa herhangi bir değer artışı uygulanmadan
eşit taksitler halinde ödenmek kaydıyla toplam süre üç yılı
geçmeyecek şekilde taksitlendirilerek tahsil etmeye bağlı
bulundukları elektrik dağıtım şirketlerinin yönetim
kurulları yetkilidir.
Alim
Işık Emin
Haluk Ayhan Mustafa
Kalaycı
Kütahya
Denizli Konya
Necati
Özensoy Sümer
Oral Ahmet
Kenan Tanrıkulu
Bursa Manisa İzmir
Tunca
Toskay
Antalya
BAŞKAN Sayın Komisyon, son önergeye katılıyor
musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Tanrıkulu
BAŞKAN Sayın
Tanrıkulu, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının geçici 1inci
maddesinde verdiğimiz değişiklik önergesi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
Bir önceki önergede belirttiğim gibi, Hükûmet 2008
yılında 19uncu stand-by kapsamında IMFye verdiği mektupta
tüketiciye yönelik otomatik fiyat ayarlamasıyla
vatandaşımızı ciddi oranda bir mağduriyetle
karşı karşıya bırakmıştır. Tüketicimiz
hâlen bu konuda çaresidir. Daha önce enerji bedeli içinde işlem gören ve
1/1/2011 tarihinden geçerli olmak üzere EPDK tarafından yapılan
tarife ayrıştırmasında yeni düzenlemeyle ayrı bir
kalem olarak faturalara yansıyan kayıp kaçak bedelinin
hesaplanmasındaki en önemli etken, dağıtım bölgeleri içinde EPDK tarafından belirlenen
kayıp kaçak hedefleridir. Bu hedef de tarife grubuna göre, tarife içinde
yaklaşık yüzde 9la yüzde 12,5 arasında bir orana sahiptir.
Faturalara yansıyan bu bedeli oluşturan bileşenleri
kayıp ve kaçak diye ayırdığımız zaman, bu unsurlardan
kayıp diye nitelendirdiğimiz elektrik enerjisinin bir üretim
noktasından nihai tüketiciye varana kadar yani özellikle iletim ve
dağıtım sisteminden kaynaklanan teknik bir kayıp olarak
nitelendirebiliriz. Dağıtım şirketlerinin 2011-2015
yıllarında bu kapsamda yapacakları yatırımlar bir
önceki döneme göre yani 2006-2010a göre 3,08 kat artmış ve EPDK
tarafından tarifelere de yansıtılarak, bir anlamda, dolaylı
olarak tüketici bu maliyete ortak edilmiştir.
Diğeri ise, faturalandırılamayan bir tüketimden
kaynaklı yani yasal yollardan kullanılmayan enerjidir; doğal
olarak kaçak enerjidir bunun adı. 4628e göre 31 Aralık 2012
tarihiyle sona ermesi gereken elektrikteki bu ulusal tarife, kaçak
oranlarının yüksek olduğu şehirlerdeki
vatandaşların olumsuz etkileneceği gerekçesiyle, tasarıyla
birlikte, bu tasarıyla üç yıl daha uzatılmaktadır. Ancak
burada da kaçak elektrik kullanım konusunda yeterli gayret göstermeyen
lisans sahiplerinin ve idarenin basiretsiz davranmasının cezası
yine doğrudan doğruya tüketiciye ödetilmektedir.
Şimdi burada şunu da sormak lazım: Niye diğer
bölgelerdeki kayıp kaçak bedellerini İzmirdeki, Manisadaki,
Denizlideki sanayici veya tüketici ödesin? Oysa elektriğin üretim
noktasından nihai tüketiciye varana kadar
ulaştırılmasında en önemli unsur olan kayıp ve kaçakla
mücadele hem lisans sahiplerine sahip oldukları lisans kapsamında
birtakım yükümlülükler yüklemekte hem de idari bu konuda tedbir
geliştirilmesi gerekmekte.
Buradan hareketle, meri mevzuat kapsamında kaçakların önlenmesinin
dağıtım şirketlerinin görev ve sorumluluğunda
olduğu da bilinmektedir. Dolayısıyla, bir dağıtım
şirketi, kendi sorumluluğu altında bulunan
dağıtım bölgesinde olan kaçağın maliyetinden de
aynı zamanda sorumlu olmak durumundadır.
Değerli milletvekilleri, yeni tarife döneminde, EPDK, tam da bütün dağıtım
özelleştirmeleri tamamlandıktan sonra bir tutum
değişikliğine giderek Elektrik Piyasası Tarifeler
Yönetmeliği değişikliğine gitmiş ve bu
değişiklikte, EPDK, 2011 yılından önceki uygulamada kaçak
elektriğin bedelini serbest kullanıcı olmayanlara yani gariban
vatandaşlara yansıtmaktaydı. 2011 yılından sonra ise
gariban vatandaşlarımızın kaçak da dâhil olmak üzere tüm
maliyetlere katlanması öngörülmüş.
Bir başka uygulama ise yine kayıp kaçak bedelini gösteren
kısmın faturalardan kaldırılması meselesi ki bu çok
önemli bir konu. Elektrik aboneleri bundan böyle kayıp kaçak
parasını ödeyecek ama bunu faturalarda maalesef görme şansı
bulamayacak.
Tüketicimizin sırtına ek mali bir yük getirmekten
kaçınmayanları yüce milletimize tekrar şikâyet ediyorum ve
hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tanrıkulu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı
tasarının Geçici 1. Maddesinin 4. Fıkrası madde metninden
çıkartılmıştır.
Mehmet
Ali Susam (İzmir) ve Arkadaşları
BAŞKAN Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Akar, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; üçüncü gündür enerji piyasası kanununu görüşüyoruz
ve burada söylediğimiz her olumsuzluk karşısında AKP Grubu
ve Bakanın tepki gösterdiğini hep birlikte izliyoruz.
Ben, çok kısa bazı başlıklar vermek istiyorum:
Bunlardan bir tanesi de fakirlere dağıtılan kömür. Bu
arkadaşlarımızın bir kısmını burada
açıkladılar ancak ben size 2010 yılının
sonlarında ve 2011de yapılan ihalelerden örnekler vermek istiyorum
izin verirseniz.
Şimdi, 5 şirketten, redevans usulü dediğimiz yöntemlerle
kömür alıyorsunuz, bir de, bunun yanında, ihtiyaca binaen 2010
yılının sonu ve 2011 yılının başında da
12 şirketten ayrıca kömür alıyorsunuz. Bu 12 şirketten
aldığınız kömürleri açık ihale usulüyle
alıyorsunuz, 164 liraya tonu ama diğer, redevans usulüyle
almış olduğunuz şirketlerden, bu 5 şirketten de 2010
yılında -bir kısmın ihtiyacı olan 2011
yılına kayıyor- 2011 yılının başında
alıyorsunuz. Yaklaşık 480 ton kömür ihtiyacının bir
kısmını bu şirketlerden alıyorsunuz.
Pazarlık usulüyle yapılan alımlar 232 bin ton.
KİAŞ, Yeni Çeltek, Çelikler ve AKSA, Geliş şirketlerinden
alınan kömür yaklaşık 560 bin ton, tonu 226 TL. Bu, ihalesiz,
redevans usulüyle alınan kömürler. Nedir redevans usulü? Bu da yine, 4734
sayılı Kamu İhale Kanununun 3/g İstisnalar maddesine
eklemiş olduğunuz (r) maddesiyle, icar yoluyla alımı
yasallaştırdığınız bir usul. Bu usul ne diyor?
İşte, yüzde 15 redevans bedeli karşılığında
kömür almak durumunda ama üretimin tümünü alıyorsunuz siz hiç ihale
yapmadan. Yaklaşık, 2010 yılından 2011 yılına
sarkan rakam da 560 bin ton kömürde 62 liralık, ton başına bir
fark oluşuyor yani ihale yaptığınızla
yapmadığınız şirketler arasında 62 TLlik, ton
başına bir fark oluşuyor. Bunun da karşılığı
34 milyon TL yeni parayla, eski parayla da 34 trilyon lira.
Şimdi, 2011-2012 yılı ihtiyaçlarına gelince: Bu
sefer hiç ihale yapmıyorsunuz Sayın Bakan ve tümünü ihalesiz
alıyorsunuz, yine bu redevans şirketlerinden alıyorsunuz, bu 5
şirketten alıyorsunuz. Aslında bu 5 şirkette redevansların
nasıl yapıldığını anlaşmaların
nasıl yapıldığını, girsek, bir saat
konuşmamız gerekiyor burada ama size tavsiye ediyorum; bu redevans
anlaşmaları Sayıştay raporlarında, sizde de mutlaka
vardır, bir incelemenizi de talep ediyorum ayrıca.
Şimdi, alınan kömürün miktarı 866 bin ton ve normal kamu
kurumlarından almış olsanız bu kömürü arasındaki fark
78 TL yani ihale yapıp almış olsaydınız 78 TL tonunda
daha ucuza bu kömürü alacaktınız. Oluşan fark 67 trilyon TL.
Yani 2010ların sonlarıyla 2011 başında ve 2012 için
alınan kömürlerde yaklaşık 100 trilyonluk bir kazanç sağlamışsınız. Kime
sağlamışsınız? Redevans şirketlerine
sağlamışsınız. Diyeceksiniz ki burada CIF bedelleri
diyeceksiniz ulaşım bedelleri, maliyetler diyeceksiniz. Aynı
yere aktarılan devletin kurumlarından kömürle redevans şirketlerinden
aldığınız kömürler arasında dünya kadar fark var
Sayın Bakan. Size tavsiye ediyorum, bir gününüzü almaz; gerçekten, yetimin
hakkını düşünüyorsanız ve milletin parasını
düşünüyorsanız 69uncu sayfayı inceleyin, 2011
Sayıştay raporları, bunları çok rahat göreceksiniz.
Sadece burada bitmiyor
arkadaşlar. Geçen günkü konuşmamda söyledim, taşkömürü üretimi
yarı yarıya düşmüş. Niye düşmüş? 2005te bir
ihale yapmışsınız. Yine, redevans ihale sonucunda bir
şirkete vermişsiniz Amasra A ve Byi. Orada bir Genel Müdür var. Bu
Genel Müdür Rıfat Dağdelen. Şimdi, oradaki o redevansı alan
şirkete danışmanlık yapıyor. Hatta geçen gün
KİTte görüşürken, TTKyı görüşürken, taş kömürünü
görüşürken bu genel müdür o şirketin, kurumun içinde üstlenmiş
olan şirketin faksından bize faks çekti bir günlük raporunu. Gelmedi
KİT Komisyonuna. Hatta sizin KİT Komisyonundaki
arkadaşlarınız Bu kez ibra ediyoruz ama gelecek sefer sizi ibra
etmeyeceğiz. dediler TTK Kurumuna.
Şimdi, ne yapmış bu? Yaklaşık 2005te
verdiğiniz düşüyor diyoruz ya, yarı yarıya düştü
üretim. Niye düştü? 2005ten beri üretim yapmıyordu bu kurum. Niye
yapmıyor? Üç yıllığına bir ön çalışma izni
almış, üç yıl içerisinde 500 ton kömür üretecek ve bu 500 ton
kömürü de kuruma verecekti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAYDAR AKAR (Devamla) Ama bunların hiçbirini yapmamış,
seksen ay erteleme almış, seksen ay.
Sayın Bakanım, bir gününüzü almaz. Eğer kitap sizde yoksa
verebilirim. Lütfen
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
İmzalayıp verirseniz
HAYDAR AKAR (Devamla) Tamam, gerekirse imzalarım ama siz de
okuyun lütfen. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akar teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici 1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici 2nci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı Tasarının
Geçici 2. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Yap-işlet-devret sözleşmesi
Geçici Madde 2- (1) 4/12/1984 tarihli ve 3096 sayılı Kanun
hükümlerine göre Bakanlık ile yap-işlet-devret sözleşmesi
yapmış olan fakat işletmeye girmeden sözleşmelerini
sonlandırmış veya sonlandıracak şirketlerin, bu Kanun
kapsamında lisans alarak faaliyetlerini sürdürmelerini teminen,
sözleşme kapsamında yap-işlet-devret tesislerinin kurulması
için lehlerine irtifak hakkı tesis edilmiş olan Hazine
taşınmazları, rayiç bedeli üzerinden Maliye
Bakanlığınca bu şirketlere doğrudan
satılabilir."
Alim
Işık Emin
Haluk Ayhan Seyfettin
Yılmaz
Kütahya Denizli Adana
Necati
Özensoy Mustafa
Kalaycı Ahmet
Kenan Tanrıkulu
Bursa Konya İzmir
Tunca
Toskay Sümer
Oral
Antalya Manisa
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının Geçici 2. maddesinin birinci
fıkrasında bulunan üzerindeki tesislerin değeri dikkate alınmaksızın
ibaresinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Mehmet
Ali Susam Osman
Aydın Haydar
Akar
İzmir Aydın Kocaeli
Mehmet
Hilal Kaplan Turgay
Develi İlhan
Demiröz
Kocaeli Adana Bursa
BAŞKAN Son önergeye katılıyor musunuz Sayın Komisyon?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Kaplan, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Heyetinizi ve
tutuklu tüm milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Geçici 2nci madde üzerine verdiğimiz önerge üzerine söz
almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, son yıllarda iklim
değişikliğinin sonuçlarının hissediliyor olması
nedeniyle enerji, ekonomi ve çevre beraber değerlendirilmeye
başlandı. Dünyada küresel ısınma ve iklim
değişikliklerinin ana nedeninin enerji üretiminden kaynaklanan sera
gazları olduğunu biliyoruz. Hatta, bu sera gazlarının
enerji kaynaklı -yüzde 75 oranında- olduğu biliniyor
olmasına rağmen, bu kanun tasarısı ne yazık ki Çevre
Bakanlığının ya da Çevre Komisyonunun yetkilileri
tarafından görüşülmedi.
Değerli milletvekilleri, yaşadığımız
dünyada nüfusun hızla arttığı, doğal kaynakların
hızla azaldığı bir ortamda çevrenin korunması ve
sürdürülebilirliği hepimizin önceliği olmalıdır ancak
üzülerek ifade etmek istiyorum ki bu tasarıda -doğrudan, demin de
bahsettiğim, çevreyi direk ilgilendiren bir konu olması nedeniyle-
çevreyle ilgili herhangi bir konudan bahsedilmiyor. Tasarıda sadece
-Sayın Bakanım, dikkatinizi de çekmek istiyorum- çevre
mevzuatına uyumun sağlanması için 2018 yılına kadar
hatta gerekiyorsa Bakanlar Kurulu kararıyla üç yıl daha uzatarak 2021
yılına kadar alınması gereken çevre tedbirlerinden muaf
tutulmasına karar veriliyor, doğrusu anlamış değilim.
Dünyanın hızla ısındığı, açlık ve
kuraklığın önümüzdeki tehlike olarak gözlemlendiği bu
süreçte, enerjiden de bu kadar kirliliğin olduğu bir süreçte Türkiye'nin
hiçbir önlem almamasını doğrusu yadırgadım.
Bakın, bu konuda gelişmiş ülkeler ne yapıyor: 2020
yılına kadar mevcut sera gazlarının yüzde 50si
kadarının indirimine giderken, 2020 yılına kadar hiçbir
tedbir almaması gözle görülür, kabul edilir bir şey değil. Kaldı
ki Sayın Bakanım, bir şey daha var bu arada: 2020
yılına kadar telafisi olmayan bir çevre dönüşümünün
olumsuzlukları yaşandığında bunun sorumlusu kim?
Elbette ki sizsiniz. Kusura bakmayın, bu yasada gerekli önlemleri çevre
açısından almamakla birinci derecede sorumlusunuz. Yaşanabilecek
bir dünya, yaşanabilecek bir çevre hepimizin önceliği
olmalıdır. Ekonomik kalkınma adına ülkeyi ve dünyayı
felakete götürmenin hiçbirimize yararı yoktur.
Değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi
yetkilileri kürsüye çıktığında hepsinin çok onurlanarak
ifade ettikleri bir şey var ve biraz önce Sayın Grup Başkan
Vekili de aynı şeyi söyledi: Çok iyi özelleştiriyoruz.
Özelleştirmeyle hep övündünüz. İktidara geldiğinizden bu yana
satılmadık yer, özelleştirilmedik bir yer kalmadı. Bu
alanda da bir özelleştirme yaptınız, yüzde 20lerden yüzde
70lere kadar getirdiniz. Fakat bu özelleştirmenin kamu yararına ya
da halk yararına olduğunu Sayın Bakanım, anlamış
değilim. Örnekleyeceğim, Kocaelide SEDAŞın
özelleştirilmesiyle beraber, bu bölgedeki SEDAŞın
Biliyorsunuz
Çayırova ilçesinde TOKİ konutlarında yapılan
usulsüzlüğü burada dile getirmiş olmama rağmen bu konuda
herhangi bir gayret ve bir çalışma yürütülmedi. Aynı SEDAŞ,
Kocaeli halkına çektirdiği sıkıntı yetmiyormuş
gibi, 400 bin adet sayacı hiç kimseye haber vermeden, sahiplerine sormadan
sayacı değiştiriyor ve bunların bedelini vatandaştan
alıyor.
Sayın Bakanım, biraz da bu yetkililerin böyle
davranmasının tek sorumlusu sizsiniz. Sizin
yaptığınız açıklamada, 2014 yılından sonra
yapılacak olan sayaç değişimlerinin ücretlerinin halk
tarafından alınmayıp, ilgili şirketler tarafından
verileceğini söylediniz. Neden böyle bir şey ihtiyacı
hissetiniz? Eğer siz, gerçekten, özelleştirmeyi halk yararına
yapıyorsanız ve bu sayaçların halk tarafından değil de
ilgili şirketler tarafından alınmasını
istiyorsanız neden bu açıklamayı yaptınız, 2012
tarihinden itibaren geçerli kılmıyorsunuz? Bu kalan bir yıl
içerisinde yani 2013 yılı içerisinde siz de bu ilgili şirketlere
diyorsunuz ki: Ben size bir yıl süre veriyorum, siz bu arada
sayaçları değiştirin, 2014 yılından sonra nasıl
olsa ücretsiz olacaktır. Bir taraftan -örnekleme çok uygun olmayacak ama-
tavşana kaç, tazıya tut diyeceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET HİLAL KAPLAN (Devamla) - Eğer söyleminizde samimi iseniz,
gelin, bugün bir önerge verin, 2014 değil, bugünkü tarihten itibaren
sayaçların ücretsiz olması konusunda, kişilerden ücret
alınmaması, halktan ücret alınmaması konusunda önerge
verin, biz de destekleyelim.
Hepinize saygılar sunuyorum. Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hayır, bu yasayla sayaç parasını
alıyorlar ya, resmileştiriyorlar.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Bir sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı
Tasarının geçici 2. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Yap-işlet-devret sözleşmesi
GEÇİCİ MADDE 2- (1) 4/12/1984 tarihli ve 3096 sayılı
Kanun hükümlerine göre Bakanlık ile yap-işlet-devret sözleşmesi
yapmış olan fakat işletmeye girmeden sözleşmelerini
sonlandırmış veya sonlandıracak şirketlerin, bu Kanun
kapsamında lisans alarak faaliyetlerini sürdürmelerini teminen,
sözleşme kapsamında yap-işlet-devret tesislerinin kurulması
için lehlerine irtifak hakkı tesis edilmiş olan hazine
taşınmazları, rayiç bedeli üzerinden Maliye
Bakanlığınca bu şirketlere doğrudan
satılabilir."
Alim
Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Bakan?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Ayhan, buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte
olan 426 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu
Tasarısının geçici 2nci maddesi üzerine verdiğimiz önerge
için söz aldım, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Önergemize yüce heyetinizin desteği talebiyle
huzurlarınızdayım. Madde üzerindeki tesislerin değeri
dikkate alınmaksızın ibaresini çıkarmayı
önermektedir.
Geçici maddeler genel olarak AKPnin arka toplama maddeleridir, bu
maddeler de böyle. Bu kanunu düzenleme yaparken alanı temizliyorsunuz.
Hâlbuki elektrik piyasasında gerekli düzenlemeleri böyle bir tasarı
gelmeden de ne yapabilirdiniz, gerekli değişiklikleri önererek
geçirebilirdiniz. Şimdi, 250 maddelik torba yasaları gördük. Zaten
bunlar bunun örneği, dünyada falan bir örneği de yok. Onların
hepsi de arka toplama maddeleri haddizatında. Bu tasarıdan 3 maddeyi
çıkardınız. Çakmadan çıkma teklif
çıkardınız. diye söyledik. Gerçekten sıkıntılı
bir şeydi bu hem de yılbaşından önce çıkması
gerekiyordu. Hiç böyle üzerinde durmadan onu götürdünüz. O, tasarının
çakma olduğunu gösterir, çıkmayı da içinden 3 maddesi gösterir.
3 maddenin detayı üzerinde durmak istemiyorum.
Şimdi, yeni torba yasalar geliyor fakat kanun nasıl
yapılır hâlâ buna uygun bir çalışma yöntemi AKPde,
Bakanlar Kurulunda, Hükûmette yok; gördüğümüz gibi geliyor, burada. Daha
önce defalarca ifade ettim, yine ifade ediyorum: 49 maddelik tasarı,
16sı geçici madde, 2si yürütme, yürürlük, geriye kalan 31 madde, 31
maddeye yanılmıyorsam siz Hükûmet olarak 54 tane önerge verdiniz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Daha fazla.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Allahınızı severseniz
bu kanun yapma falan mı? Bu kanun yapma falan değil. AKPnin bunu
değiştirmesi lazım. Benim bunları gelip gelip aynı
şeyleri kürsüye söylemekten zevk aldığımı falan
sanmayın. Bunları düzeltmekte, yoluna koymakta ne var, fayda var.
Bakın, siz o 3 maddelik çıkmayı -Komisyon Başkanına
teklif olarak bir şekilde verdi- Sanayi Komisyonuna gelecek
sandınız, Meclis Başkanlığı götürdü, nereye
havale etti, Plan ve Bütçe Komisyonuna havale etti. Yani bunun nereye
gideceğini, ne yapacağınızı
Nasıl olursa olsun,
böyle bir şey çıksın, bu çözülsün ama usulü erkânı ne
olacak, o belli değil.
Burada ben daha önce de söyledim. Şu Kanun Yapım Süreci
Sempozyumunu bir inceleyin. Sizin arkadaşlarınız da vardı,
onlar da görüşmeler yapıyordu. Ben bunu defalarca burada tekrar
etmekten zevk alan bir insan filan değilim ama
yaptığınız işin bir doğruluğu olsun, insan
önüne çıkacak bir hâli olsun.
Şimdi,
yapılan işin neresini düzelteceğiz? Yeter sayı olmadan
toplantı açmalar
Artık üzerinde bile durmak istemiyorum. Hâlâ bu
tasarının yasalaşmasıyla ne kadar alım, satım,
işlem yapılacağının bir tahmini olup
olmadığını biz öğrenemedik Sayın Bakanım
sizlerden. Böyle hesapsız kitapsız bir tasarı olur mu? Bu
tasarının yasalaşmasıyla ne kadar süre sonra piyasanın
ne kadarını özel sektöre bırakacaksınız? Amaçlardan
bir tanesi bu. Stratejik bir sektör, Türkiye için önemli bir olay. Burada ne
yapmayı düşünüyorsunuz, ne kadar sürede, hangi yılda nereye
kadar gideceksiniz? Bunları bilmemiz lazım.
Bire bir
örtüşmeyebilir. Zaten tahmin dersiniz, hedef dersiniz,
uluslararası konjonktür uygun düşmeyebilir, ülke şartları
uygun düşmeyebilir ama önümüze gelen hesaba kitaba biz de bakarız ki
En azından, bırakın bizi, özel sektör ne yapar? Önünü görecek, ileriye
bakacak, yatırım yapacak. Her biri sizin kapınızda,
koridorlarda, kulislerde. Alt komisyonun kurulmasından çok oralarda siz
anlaşmaya çalışıyorsunuz. Bunun anlamlı hiçbir
tarafı olduğunu düşünmüyorum.
Bir
diğer husus
Hâlâ ben Denizlili sanayicinin başkalarının
bedava kullandığı elektriğin maliyetini niye
ödediğinin cevabını sizden alamadım. Bundan vicdanen rahat
mısınız, onun da cevabını alamadım.
Sayın
Başkanım, teşekkür ediyor, size ve yüce heyete saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Ayhan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Geçici 2nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Geçici
2nci madde kabul edilmiştir.
Geçici
3üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına;
Görüşülmekte
olan 426 sıra sayılı tasarının Geçici 3. Maddesinin 3.
Fıkrası madde metninden çıkartılmıştır.
Mehmet Ali Susam Haydar Akar Osman
Aydın
İzmir Kocaeli Aydın
Ümit Özgümüş Haluk
Eyidoğan
Adana İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 426 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu
ve İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel'in; Elektrik Piyasası Kanunu ve
Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Antalya Milletvekili Osman
Kaptan'ın; Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Gelirler Kanunu ve Elektrik
Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Ali Halaman'ın; Elektrik Piyasası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Elektrik
Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 2
Milletvekilinin; Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifiyle Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar ve Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporlarının Geçici 3. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Vergi
düzenlemeleri
GEÇİCİ
MADDE 3 - (1) Elektrik dağıtım şirketleri ile elektrik
üretim tesis ve/veya şirketlerinin özelleştirilmesi
çalışmaları kapsamında; 31/12/2023 tarihine kadar
yapılacak devir, birleşme, bölünme, kısmî bölünme
işlemleriyle ilgili olarak ortaya çıkan kazançlar, kurumlar
vergisinden müstesnadır. Bu madde kapsamında yapılacak
işlemler nedeniyle zarar oluşması hâlinde, bu zarar kurum
kazancının tespitinde dikkate alınmaz. Yapılan bu bölünme
işlemleri 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi
Kanunu kapsamında yapılan bölünme işlemi olarak kabul edilir.
(2) Bu
madde kapsamında yapılacak teslim ve hizmetler katma değer
vergisinden müstesnadır. Söz konusu teslim ve hizmet ifalarıyla
ilgili olarak yüklenilen vergiler, vergiye tabi işlemler nedeniyle
hesaplanan katma değer vergisinden indirilir. İndirim yoluyla
giderilemeyen katma değer vergisi iade edilmez. Bu madde kapsamına
giren işlemlerde, 6102 sayılı Kanunun ilgili hükümleri
uygulanmaz.
(3) Dağıtım ve perakende
satış faaliyetlerinin ayrıştırılması
işlemleri, bu Kanuna istinaden belirlenen usul ve esaslar dahilinde,
kayıtlı değerler üzerinden yapılması
şartıyla, 5520 sayılı Kanun kapsamında yapılan
bölünme işlemi sayılır."
(4) Bu
Kanunla bu maddede yapılan değişiklikler ilgili diğer
Kanunlarda da yapılmış sayılır.
Tunca Toskay Alim
Işık Emin
Haluk Ayhan
Antalya Kütahya Denizli
Mustafa Kalaycı Necati Özensoy Sümer Oral
Konya Bursa Manisa
Ahmet
Kenan Tanrıkulu
İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
426
sayılı Elektrik Piyasası Kanun Tasarısının
Geçici 3. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Özdal Üçer Hasip
Kaplan
Bingöl Van Şırnak
Murat Bozlak Nazmi Gür
Adana Van
BAŞKAN
Komisyon son önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu maddede
kamu yararı göz ardı edilmekte, sermayedarın hakkı
korunmaktadır.
Bu
gerekçeyle madde çıkarılmalıdır.
BAŞKAN
- Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Bir
sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel'in; Elektrik
Piyasası Kanunu ve Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Antalya
Milletvekili Osman Kaptan'ın; Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Gelirler
Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Ali
Halaman'ın; Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 2 Milletvekilinin; Elektrik Piyasası
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifiyle Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar ve Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporlarının Geçici 3.
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Vergi düzenlemeleri
GEÇİCİ MADDE 3- (1) Elektrik dağıtım
şirketleri ile elektrik üretim tesis ve/veya şirketlerinin
özelleştirilmesi çalışmaları kapsamında; 31/12/2023
tarihine kadar yapılacak devir, birleşme, bölünme, kısmî bölünme
işlemleriyle ilgili olarak ortaya çıkan kazançlar, kurumlar
vergisinden müstesnadır. Bu madde kapsamında yapılacak
işlemler nedeniyle zarar oluşması hâlinde, bu zarar kurum
kazancının tespitinde dikkate alınmaz. Yapılan bu bölünme
işlemleri 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi
Kanunu kapsamında yapılan bölünme işlemi olarak kabul edilir.
(2) Bu madde kapsamında
yapılacak teslim ve hizmetler katma değer vergisinden
müstesnadır. Söz konusu teslim ve hizmet ifalarıyla ilgili olarak
yüklenilen vergiler, vergiye tabi işlemler nedeniyle hesaplanan katma
değer vergisinden indirilir. İndirim yoluyla giderilemeyen katma
değer vergisi iade edilmez. Bu madde kapsamına giren işlemlerde,
6102 sayılı Kanunun ilgili hükümleri uygulanmaz.
(3) Dağıtım ve
perakende satış faaliyetlerinin
ayrıştırılması işlemleri, bu Kanuna istinaden
belirlenen usul ve esaslar dahilinde, kayıtlı değerler üzerinden
yapılması şartıyla, 5520 sayılı Kanun
kapsamında yapılan bölünme işlemi sayılır."
(4) Bu Kanunla bu maddede yapılan değişiklikler ilgili
diğer Kanunlarda da yapılmış sayılır."
Alim Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Ayhan... (MHP sıralarından
alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte
olan Elektrik Piyasası Kanun Tasarısının geçici 3üncü
maddesi üzerine verdiğimiz önerge üzerine söz aldım, yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum.
Önergemize destek talebiyle huzurlarınızdayım. Önergemiz
konuya açıklık getirmek, diğer kanunlarda oluşabilecek
problemleri önlemek amacıyla verilmiş bir önergedir. Gerçekten, bu
tasarı elektrik sektörünün ve elektrik piyasasının
sorunlarını çözmekten uzaktır. Bunu niçin söylüyorum? Ne kadar
işlem yapılacağını, ne kadar yatırım
yapılacağını bilemediğiniz bir tasarıda
nasıl bir öngörüde bulunacaksınız, nasıl hareket
edeceksiniz, özel sektör de nasıl kendini buna göre ayarlayacak,
yatırım yapacak? Gerçekten bu sorunları çözmekten uzak.
Buna bir başka neden de var. Komisyonun AKP kanadı, yönetimi
alt komisyon kurmaktan korktu, çekindi. Başka bir tasarı
görüşülmesi esnasında, önce anlaşıp sonra
anlaşılamamaktan kaynaklanan olaydan dolayı alt komisyon
kurulmadığını ifade ettiler bize. Hâlbuki, daha önce
Elektronik Ticaret Kanun Tasarısında alt komisyon kurulmuştu ve
ben -Sayın Mehmet Erdoğan Beydi sanıyorum Komisyon
Başkanı- defalarca teşekkür etmekten hiç imtina da etmedim ve
devamlı olarak söyledim, yine de söylüyorum, teşekkür ediyorum, çok
uyumlu bir çalışma da oldu. Sadece bir tasarıda böyle bir
şey olmadı diye alt komisyon kurmayıp bu işi ciddi bir
şekilde irdelemekten korkmanın hiçbir anlamı yoktu.
Ayrıca, Sayın Komisyon Başkanı muhalefetin
attığı imzanın arkasında durmadığı gibi
sığ bir gerekçeye dayandırdı. Dışarıda da
bana söyledi, kendisi burada. Alim Beyin, attığı imzanın
arkasında durmadığını söyledi. Alim Bey
attığı her imzanın arkasında durur, Milliyetçi Hareket
Partisi de attığı her imzanın arkasında durur, bunu
bir kere böyle bileceksiniz, kesin bileceksiniz.
Şimdi, siz olayın müspet yönünü söylemiyorsunuz, doğru
bilgi verilmediğini Komisyona söylemiyorsunuz. Bunu gayet açık ve net
bir şekilde Alim Bey orada, Komisyonda izah etti. Muhtemelen siz
başka bir şeyle meşguldünüz veya onu anlamamakta ne
yaptınız, ısrar ettiniz. Bu, hakikaten çok
yakışıksız bir şeydi, zatıalinize de zaten
yakıştıramadım. Hatta benim burada şov yapmama müsaade
etmeyeceğinizi söylediniz, siz ne biliyorsanız gelin burada söyleyin.
Ben şov yapmayı sevmem, ama iyi senaryo yazarım, onu söyleyeyim.
Yani son derece böyle sığ cevaplarla bu işin götürülmesi mümkün
değil.
Biraz önce rakamlarını verdim, siz 31 maddeye 54 tane önerge
veriyorsunuz, yaptığınız işi düzeltmeye
çalışıyorsunuz, hiçbir anlamı da yok.
Daha önce -Sayın Atalay gitti, ona da
söyleyecektim- o da bütün hesabı kitabı yapılmış,
programı çıkmış bir olaydan iki ay sonra
Hesabımızı yaptık. dediği olaydan sonra ne
yaptı, o da aynı şeyleri yaptı. İki ay sonra Meclise
yeni bir tasarı getirdi. Sizin bir planlama geçmişiniz var,
yakışmıyor. dediğimizde tasarıyı hakikaten geri
çekti, takdir ediyorum fakat ne yaptı biliyor musunuz? Sizin çakmadan çıkma
yaptığınız gibi değil; tamamını, hiç
değiştirmeden gerekçeleriyle beraber teklif olarak milletvekillerine
verdirdi. Bunlar ciddi olaylar, ciddi incelenmesi gereken şeyler. Dolayısıyla,
buna ne yapmak lazım, iyi bakmak lazım.
Bir de şu özelleştirme meselesi Sayın Bakanım, size
onu özellikle söylemek istiyorum. Gerçekten bu Sayın Başbakanın
20 milyar TL veya dolar eder. dediği olayda ne oldu? 5-6 milyar dolar
veya TL rakam çıktı. O zaman bu olaya ne yapmamız lazım, iyi
bakmamız lazım. Ya sizin hesabınızda kitabınızda
bir arıza var -malımız 20 milyar eder diyorsunuz, 5 milyardan
fazla bir şey vermiyorlar- ya da hesabınız kitabınız
yanlış. Bunu bir kamuoyuna ne yapmak lazım, önüne getirip, enine
boyuna düşünmek lazım. İptal ettiniz, yarın
çıkacaksınız bir daha, o zaman bir bakacağız ne
olacak, ne olmayacak. Onu da ne yapacağız, değerlendireceğiz.
Ben teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Şahsınıza ve yüce heyete saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Ayhan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Bir sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı
tasarının Geçici 3. Maddesinin 3. Fıkrası madde metninden
çıkartılmıştır.
Mehmet Ali Susam (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Katılmıyorlar.
Sayın
Akar, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, bir
enerji kurumu kanunu görüşüyoruz ve geçici maddelerine geçtik. Bunlardan
bir tanesi de biraz evvel bahsetmiş olduğumuz kayıp kaçak
oranlarını da maliyet üzerinde etken olarak gösteren maddeler var ve
ulusal tarife diye bir tarifeyle ortak tarife uygulanmasından
bahsediliyor. Ne zaman? 31/12/2015e kadar. Aslında farklı maliyetler
olması nedeniyle bir ulusal tarife öngörülüyor. Niye öngörülüyor anlamak
da mümkün değil çünkü
Aslında anlıyoruz. Neye göre
anlıyoruz? İşte, yapılan anlaşmalar gereği
doğal gaz ile elektrik üretimi sonucu pahalı elektrik üretiyoruz.
Yap-işlet-devret modeliyle üretilen elektriği yine pahalı bir
şekilde alıyoruz. Özel termik santrallerde üretilen elektrikler
pahalı bir şekilde ve garanti alım süreleri var ama kendi
santrallerimizde ürettiğimiz elektrik enerjilerini ucuza üretiyoruz. Tabii
bunları da bir şekilde, diğerleriyle ortalama bir maliyet
çıkartabilmek için Maliyet farklılıklarından dolayı
bir ulusal tarifeyi 31/12/2015 tarihine kadar uygularız. diyor. Ama bu da
yetmez, sadece bunu demiyor. Ne diyor? Beş yıl Bakanlar Kurulu
kararıyla da uzatılabilir bu. diyor. Bu beş yıl
değil, bir elli yıl falan uzatılır diye düşünüyorum,
bu yap-işlet-devret modelleri nedeniyle.
Burada bir başka problem de kayıp kaçak diye bahsedilen,
faturalara yansıtılan olay. Kayıp kaçak, gerçekten, Türkiye'nin
en büyük problemlerinden bir tanesi kaçak elektrik kullanımı.
Şimdi, buna kaçak elektrik kullanımı diyemiyorlar. Ne
diyorlar? Kayıp kaçak diyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde bunu
kayıp kaçak diye birleştiren yok, sadece bizim ülkemizde bir
kayıp kaçak olayı var. Kayıpla, bütün dünya standartlarında
ve Avrupa standartlarında yüzde 1,5la 4 oranında, enerji üretim
hatlarındaki kayıplardan bahsediliyor ki bu da doğal kabul
ediliyor. Yani siz bunu maksimum kabul ederseniz yüzde 4, minimum kabul
ederseniz yüzde 1,5. Ama bizim kayıp kaçaklarımız öyle
değil arkadaşlar. Bizim kayıp kaçaklarımız yüzde 75,
yüzde 67, yüzde 52 gibi kayıp kaçaklar. Peki, ne oluyor şimdi bu
kayıp kaçaklar olduğunda? Benim kentimdeki kaçak oranı,
kayıp kaçak denilen oran 6,50 verilmiş, 6,50. Bunu maksimum
kayıp olarak kabul ettiğimizde, yüzde 4 kabul etsek, yüzde 2,5 kaçak
var. Bir başka bölgeye bakıyoruz, bölgecilik yapmak istemiyorum ama,
yüzde 67. Yüzde 4 maksimum kaybını düş, yüzde 62. Yüzde 63 ne
kullanıyor kaçak elektrik kullanıyor. Benim bölgemdeki vatandaş,
benim bölgemdeki sanayici, benim bölgemdeki asgari ücretli, 774 liraya
çalışan asgari ücretli yüzde 67sini kaçak kullanan bir bölgedeki
vatandaşın elektrik parasını ödüyor. E, şimdi bu hak
mı, adalet mi? Bunu sormak lazım. Size soruyorum: Bu hak mı
adalet mi?
Şimdi, petrol fiyatları, benzin fiyatları, mazot
fiyatları bölgelere göre değişebiliyor ama elektrik
fiyatlarına gelince ulusal tarife diyor. Aslında arkasında
yatan neden bu değil. O pahalı alım yaptıkları
doğal gaz ve ithal kömürle elektrik üreten termik santrallere alım
garantileri verilmesi idi maliyetleri artıran. Çok rahatlıkla bugünkü
sistemde de bunlar düzeltilebilir.
Yine bir başka madde, 9uncu maddede diyorsunuz ki: Kendi görev
alanları dışında başka işler de yapabilir
Dağıtım faaliyetleriyle birlikte yürütülmesi, verimlilik
artışı sağlayacak nitelikteki piyasa dışı
bir faaliyetin yürütülmesine ilişkin usul ve esaslar kurum tarafından
çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. Nedir biliyor musunuz bu? Bu
dağıtım şirketleri sayaçları
değiştirecekler, oraya elektronik sayaç takacaklar, birer de fiber
optik kablo çekecekler. Hani, dağıtım şirketlerinde sayaç
okuma işini yapan vatandaşlar var ya, on-line yerlerinden
izleyecekleri için ve şirketlerden evlerin veya konutların, müesseselerin
ne kadar elektrik sarf ettiklerini izleyecekleri için bunların hepsinin
işine son verecekler. Yalnız bu özelleştirmeler
yapılırken maliyetlerin içerisinde Bu kadar adam
çalıştıracağım. diye var. Bu ücretler hesaplanarak yapılıyor.
Ama sayaç okuma bedeli aynı zamanda da bu faturalara
yansıtılacak. Bakın, bir taşla iki kuş vuracak
vatandaş. Alacak bu ihaleyi, özelleştirmeden aldıktan sonra
sayaçları değiştirecek, fiber optik kabloları döşeyecek,
on-line izleyecek, 774 liraya çalışan vatandaşın işine
son verecek ve ne yapacak? Onu da vatandaştan sayaç okuma bedeli olarak
ayrıca alacak. Hani, bankalara diyoruz ya EFT bedeli, elektronik
haberleşme bedeli, aslında bunların bir masrafları yok ama
aynı şeyi de burada getiriyorsunuz, vatandaşın
sırtına bir kez daha yük bindiriyorsunuz diyorum.
Yine özel şirketlere bakıyorum. Hep Kalite artacak,
verimlilik artacak, temiz enerji kullanacağız. diye bahsediyorsunuz.
Yine kendi bölgemden bir örnek vermek istiyorum. 2011 yılında 53.046
olan kesinti adedi 59 bin adede çıkmış. 53 bin adet olan kesinti
adedi özelleştirildikten sonra, yine özelleştirme
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAYDAR AKAR (Devamla)
ile beraber 59 bine çıkmış.
Bayağı bir kaliteyi artırmışsınız
arkadaşlar!
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akar.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici 3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler
Geçici 3üncü madde kabul edilmiştir.
Geçici 4üncü madde üzerinde dört önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 Sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısının Geçici 4 üncü maddesinin
dördüncü fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan "maden
sahalarında" ibaresinden sonra gelmek üzere "kurulmuş
ve" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Doğan
Kubat Ülker
Güzel
Giresun İstanbul Ankara
Harun Karaca Nurcan Dalbudak Nihat Zeybekci
İstanbul Denizli Denizli
Osman Kahveci Hilmi Bilgin Sevde
Bayazıt Kaçar
Karabük Sivas Kahramanmaraş
Hakan Şükür Tevfik Ziyaeddin
Akbulut Tülay
Selamoğlu
İstanbul Tekirdağ Ankara
TBMM BŞK.NA
Görüşülmekte olan Tasarının Geçici 4 üncü maddesinin 1
inci fıkrasının sonuna bu süreler 5346 sayılı Kanun
kapsamında yerli kaynaklara dayalı elektrik üretimi yapan tesislerde
iki katı oranında uygulanır. cümlesinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Osman Aydın İlhan
Demiröz
İzmir Aydın Bursa
Haydar Akar Turgay Develi Ali
Serindağ
Kocaeli Adana Gaziantep
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel'in; Elektrik
Piyasası Kanunu ve Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Antalya
Milletvekili Osman Kaptan'ın; Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Gelirler
Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Ali Halaman'ın; Elektrik
Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Elektrik
Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 2
Milletvekilinin; Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifiyle Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar ve Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporlarının Geçici 4. maddesinin (1) inci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini ve maddeye aşağıdaki
fıkraların eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"Arz güvenliğinin sağlanmasına yönelik düzenlemeler
GEÇİCİ MADDE 4 - 1) Kısa dönemde gerekli arz kapasitesinin
yeterli bir yedekle oluşturulması amacıyla, 31/12/2015 tarihine
kadar ilk defa işletmeye girecek üretim lisansı sahibi tüzel
kişilere, aşağıdaki teşvikler sağlanır. Bu
sürenin beş yıla kadar uzatılmasına Bakanlar Kurulu
yetkilidir.
a) Üretim tesislerinin, işletmeye giriş tarihlerinden itibaren
beş yıl süreyle iletim sistemi sistem kullanım bedellerinden
yüzde elli indirim yapılır.
b) Üretim tesislerinin yatırım döneminde, üretim tesisleriyle
ilgili yapılan işlemler harçtan ve düzenlenen kâğıtlar damga
vergisinden müstesnadır.
c) Yukarıda sayılan şartları sağlayan üretim
tesislerinin yatırım dönemi içerisinde 26.07.2008 ile 31.01.2013
tarihleri arasında ödenen damga vergisi ve harçlar
mükelleflerin talebi üzerine kendilerine iade edilir.
(2) Bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla işletmede
olanlar dâhil, 31/12/2016 tarihine kadar işletmeye girecek yenilenebilir
enerji kaynaklarına dayalı üretim tesislerinin, işletmeye
giriş tarihlerinden itibaren on yıl süreyle iletim sistemi sistem
kullanım bedellerinden yüzde yetmiş beş indirim
yapılır.
(3) Bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla işletmede
olanlar dâhil, 31/12/2016 tarihine kadar işletmeye girecek yenilenebilir
enerji kaynaklarına dayalı üretim tesisleri için imar planı
onama harcı bedellerinde yüzde seksen beş indirim uygulanır.
(4) Bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla işletmede
olanlar dâhil, 31/12/2016 tarihine kadar işletmeye girecek yenilenebilir
enerji kaynaklarına dayalı üretim tesisleri için ilgili lisanslara
dercedilen tesis tamamlama tarihini izleyen ilk on yıl süresince
yıllık lisans bedeli alınmaz.
Alim Işık Emin Haluk Ayhan Mustafa
Kalaycı
Kütahya Denizli Konya
Necati Özensoy Sümer Oral
Bursa
Manisa
Tunca Toskay Ahmet Kenan
Tanrıkulu
Antalya
İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
426
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanun
Tasarısının Geçici 4. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Özdal
Üçer Hasip
Kaplan
Bingöl Van Şırnak
Murat Bozlak Erol
Dora
Adana Mardin
BAŞKAN Sayın Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Lisans sahibi tüzel kişilere, sağlanan teşviklerin,
beş yıla kadar uzatılmasına ilişkin kriterlere belirtilmemiştir.
Bu kriterlerin belirlenmemiş olması, adaletsizliklere yol
açabileceği gibi kamu kaynaklarının boşa
kullanılmasına da yol açabilir.
Bu gerekçe ile madde çıkarılmalıdır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Bir sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel'in; Elektrik
Piyasası Kanunu ve Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Antalya
Milletvekili Osman Kaptan'ın; Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Gelirler
Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Ali
Halaman'ın; Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu'nun; Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 2 Milletvekilinin;
Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifiyle Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar ve Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporlarının Geçici 4. maddesinin (1)inci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve maddeye
aşağıdaki fıkraların eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"Arz güvenliğinin sağlanmasına yönelik düzenlemeler
GEÇİCİ MADDE 4- (1) Kısa dönemde gerekli arz
kapasitesinin yeterli bir yedekle oluşturulması amacıyla,
31/12/2015 tarihine kadar ilk defa işletmeye girecek üretim lisansı
sahibi tüzel kişilere, aşağıdaki teşvikler
sağlanır. Bu sürenin beş yıla kadar uzatılmasına
Bakanlar Kurulu yetkilidir.
a) Üretim tesislerinin,
işletmeye giriş tarihlerinden itibaren beş yıl süreyle
iletim sistemi sistem k ulanım
bedellerinden yüzde elli indirim
b) Üretim tesislerinin
yatırım döneminde, üretim tesisleriyle ilgili yapılan
işlemler harçtan ve düzenlenen kâğıtlar damga vergisinden
müstesnadır.
c) Yukarıda sayılan
şartları sağlayan üretim tesislerinin yatırım dönemi
içerisinde 26.07.2008 ile 31.01.2013 tarihleri arasında ödenen damga
vergisi ve harçlar mükelleflerin talebi üzerine kendilerine iade edilir.
(2) Bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla işletmede
olanlar dâhil, 31/12/2016 tarihine kadar işletmeye girecek yenilenebilir
enerji kaynaklarına dayalı üretim tesislerinin, işletmeye
giriş tarihlerinden itibaren on yıl süreyle iletim sistemi sistem
kullanım bedellerinden yüzde yetmiş beş indirim
yapılır.
(3) Bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla işletmede
olanlar dâhil, 31/12/2016 tarihine kadar işletmeye girecek yenilenebilir
enerji kaynaklarına dayalı üretim tesisleri için imar planı
onama harcı bedellerinde yüzde
seksen beş indirim uygulanır.
(4) Bu Kanunun yayımı tarihi itibariyle işletmede olanlar
dâhil, 31/12/2016 tarihe kadar işletmeye girecek yenilenebilir enerji
kaynaklarına dayalı üretim tesisleri için ilgili lisanslara
dercedilen tesis tamamlanma tarihini izleyen ilk on yıl süresince
yıllık lisans bedeli alınmaz.
Alim Işık (Kütahya) ve
arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Özensoy. (MHP sıralarından alkışlar)
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüştüğümüz kanunun geçici 4üncü maddesiyle ilgili verdiğimiz
önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu madde,
işletmeye girecek yeni santrallerle ilgili teşviki 2015
yılına kadar uzatıyor. Bizim buradaki ilave maksadımız
da şu: Yüksek Planlama Kurulu, önümüzdeki yıllardaki 2023
hedeflerinde, enerji kaynaklarımızın yani elektrik üretiminin
yüzde 70ini yerli kaynaklardan, yenilenebilir kaynaklardan
sağlayacağını ifade
ediyorsa, biz de burada, genel anlamda bir teşvike biraz daha pozitif
ayrımcılık yaparak, yenilenebilir enerji kaynaklarının
bu teşviklerinin biraz daha artırılmasını talep
ediyoruz. Tabii, ülkemizdeki yenilenebilir enerji kaynaklarının -bu
anlamda baktığımızda- hepsi hayata geçse de, yerli
kaynaklar da hayata geçmiş olsa, elektrik projeksiyonuna göre,
aslında, yeterli kaynaklara sahip değiliz ama bunun için -bir an
önce- en azından yerli ve yenilenebilir enerji
kaynaklarımızı hayata geçirmenin elbette önemi fazla diye
düşünüyorum.
Bakın, burada, 2011 Enerji Raporundan size bir paragraf okuyacağım.
Bu, 2011 Dünya Enerji Konseyi Türk Millî Komitesinin içinde gerçekten
değerli çalışmalar yapılmış. Bunların
içerisinde de yine, bizim, değerli bürokratlarımız var. Çok
kapsamlı bilgiler verilmiş. 2012 yılı herhâlde daha
tamamlanmadığından dolayı elimize geçmedi veya
tamamlandıysa da elimizde şu anda yok. Ancak, ilginç bir şey
yani ilginç bir paragraf bu, özellikle yatırımların nerelere
gideceğiyle alakalı: 2001-2010 döneminde, finansal
şartların en uygun olduğu dönemde, özel
yatırımcıların tesis ettikleri üretim tesislerinin ancak
12.724 megavat olduğu göz önünde bulundurulduğunda, ekonominin ve
finansal şartların bozulduğu önümüzdeki yıllarda, her
yıl en az 3.500 megavat kurulu gücün sisteme eklenmesinin nasıl
mümkün olacağı soru işareti olarak karşımızda
durmaktadır. diyor.
Bir de tabii, yine, bu paragrafta, aslında bugünlere yönelik de bir
şey söylenmiş. Bu nedenle, elektrik
yatırımlarının önündeki engeller olan 4628 sayılı
Elektrik Piyasası Kanunu ve özelleştirmelere öncelik
veren anlayış değiştirilmelidir diyorum.
Ama, şimdi, maalesef, burada zaten yani malumun
ilanını yapıyor. 2001 yılında 4628 sayılı
Yasa çıktıktan sonra elbette uygulamalarda birtakım
aksaklıklar, eksiklikler olacak, birtakım yerlerde tıkanmalar
olacaktır. Bunları da zaman içerisinde çözmek tabii ki bu Hükûmetin
görevleri içerisinde ama bakıyoruz, böyle parça parça çıkan yasalara,
maalesef birtakım şeylere
Yani hele hele Çok kapsamlı. diye
bugün tamamen 4628i değiştiren bir yasa, âdeta yamalı bohçaya,
içerisinde belirsizlikleri çoğalan bir yasaya dönüştü. Yani
bırakın yatırımcının önünü görerek
rahatlıkla, çok fazla endişe etmeden bu yatırımlara
girmesini, şu yasadaki muğlak ifadelerle ve asıl
yatırımcının istediği birtakım teşvikler
burada açık ve net bir şekilde ifade edilmeden çıkacak bu yasa,
maalesef, işte burada verilen önergeler vesairelerde de gördüğümüz
gibi elektrik piyasasının önünü açacak bir yasa değil.
Göreceksiniz, belki bundan üç beş ay sonra bu yasayla ilgili değişikliklere
başlayacağız.
Ben, yatırımcıların önünün her zaman
açılması taraftarı olduğumuzu ifade ediyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özensoy.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Son önergeyi okutuyorum:
TBMM
BŞK.NA
Görüşülmekte olan Tasarının Geçici 4 üncü
maddesinin 1 inci fıkrasının sonuna bu süreler 5346
sayılı Kanun kapsamında yerli kaynaklara dayalı elektrik
üretimi yapan tesislerde iki katı oranında uygulanır. cümlesinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam
(İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M.
MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Serindağ, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın
Başkan, biraz evvel bir tartışma geçti. Bu, ihaleden
yasaklamayla ilgili bir husus.
Şimdi,
Sayın Bakan, şunu bilmeniz lazım. Kamu davasının
açılmış olması sizin görevinizi yapmanız engel
değil. Şimdi, bakınız, 4734 sayılı Yasa şunu
diyor, 58inci maddeye bakıyoruz: Katılmaktan yasaklama, ihaleyi
yapan bakanlık veya ilgili veya bağlı bulunulan bakanlık
tarafından verilir.
Sayın
milletvekilleri, lütfen dikkatle dinleyin, Sayın Bakana bundan sonra daha
doğru bilgi vermesini lütfen söyleyin. Gene, bu maddenin son
fıkrası şöyle diyor: İhaleyi yapan idareler, ihalelere
katılmaktan yasaklamayı gerektirir bir durumla
karşılaştıkları takdirde, gereğinin yapılması
için bu durumu ilgili veya bağlı bulunan Bakanlığa bildirmekle
yükümlüdür. Bakınız, bunu size yükümlülük olarak getiriyor. Sizin
burada bir takdir hakkınız yok. Lütfen, Meclisi doğru
bilgilendirelim.
Bir de,
Sayın Grup Başkan Vekili, İhale Kanununun AKP tarafından,
daha doğrusu AKP döneminde en çok uygulandığını ifade
etti. Doğru ama bu kanun zaten 2002de çıktı. 2002 Ocak
ayında çıktı, siz de kasımda iktidar oldunuz. Uygulamayacak
mıydınız peki? Yani siz bu kanunu uygulamayacak
mıydınız? Ama yaptığınız
değişikliklerle uygulanamaz hâle getirdiniz bu kanunu. Doğrudan
veya dolaylı yaptığınız değişiklikler bu
kanunu uygulanamaz hâle getirdi.
Sayın
milletvekilleri, Sayın Bakana ben demin bir soru sordum Gaziantep
çiftçisiyle ilgili. Sayın Bakan, Gaziantep çiftçisi, gerçekten, sulu
tarım yapamıyor. Bakınız, Belkıs Pompaj Sulama
Tesisleri
Projeye göre pompaj istasyonlarının ancak çok azı
yapılabiliyor. Niye biliyor musunuz? Çünkü o pompaj sulama suyuyla
suladıkları vakit, elde ettikleri ürün, cereyan parasını,
enerji parasını karşılamıyor. Lütfen, köylünün bu
feryadına, çiftçinin bu feryadına kulak verin. Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı, Fransadan nişan
alacağına, Türk köylüsünden alsın, Türk çiftçisinden alsın
Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri, şimdi,
Türkiye o hâle geldi ki çok gayriadil bir gelir dağılımı
var. Bakınız, geçenlerde basında bu yer aldı. Türkiyede
100 ailenin servetinde meydana gelen artış, 75 milyon ailenin
servetinde meydana gelen artışla eş değer. Bu, sizin
vicdanlarınızı sızlatmıyor mu? Sızlatmıyor
mu? Bu, sizin uygulamalarınızın neticesidir.
Şimdi, İhale Kanununu
uygulanamaz hâle getirdiniz, çiftçiyi üretim yapamaz hâle getirdiniz. Peki,
Türkiyeyi siz nereye götüreceksiniz? İhale Kanununu öyle bir noktaya
getirdiniz ki TOKİ marifetiyle hiçbir şekilde İhale Kanunu
uygulanmıyor, Kamu İhale Kanunu uygulanmıyor. TOKİ ne
yapıyor? Adı üzerinde Toplu Konut İdaresi ama toplu konuttan
başka her şey yapıyor; hastane yapıyor,
Başbakanlık binası yapıyor, tüm devlet binalarını
yapıyor. Niye biliyor musunuz? İhale Kanunundan bunları
kaçırmak için.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiyeyi getirdiğiniz nokta bu.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) 500
bin konut yaptı, onu da söyle.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, enerjiyle ilgili
çalışmaların amacı ne? Elektrik enerjisini tüm
kullanıcılara zamanında, güvenilir, yeterli, sürekli, kaliteli,
çevreye uyumlu ve düşük maliyetli olarak temin etmek suretiyle ekonomik ve
sosyal kalkınmanın sağlıklı bir şekilde
sağlanmasıdır. Enerjiyle ilgili faaliyetlerin amacının
bu olması gerekir ancak sizin getirdiğiniz yasa, bu amaçların
hiçbirini gerçekleştirmiyor Sayın Bakan. Bakınız, sizin
getirdiğiniz yasa ne öngörüyor? Üretimin artırılmasını
öngörmüyor. Bakınız, Türkiye ithalatının yüzde 24ü
enerjiye yapılıyor. Bunu azaltma ile ilgili bu yasada herhangi bir
şey yok. Yerli kaynaklara yönelmiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Yerli kaynaklardan enerji
üretimi için herhangi bir gayret göstermiyorsunuz.
Sürem bitti, teşekkür ediyorum. Bundan sonraki maddede devam
edeceğim. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Serindağ.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Bir sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 Sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısının Geçici 4 üncü maddesinin
dördüncü fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan maden
sahalarında ibaresinden sonra gelmek üzere kurulmuş ve ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Kabul ediyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi lütfen
Gerekçe:
İhale şartlarında değişiklik oluşturulmamasını
teminen; bu kanunun yayımı tarihinden önce kamu kurum ve
kuruluşları tarafından elektrik üretim tesisi yapılmak
amacıyla ihalesi yapılan ya da sözleşmeye bağlanan maden
sahalarında kurulmuş olan tesislerin de bu fıkrada yer alan
indirim ve istisnalardan faydalanmaması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Geçici 4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı
tasarının Geçici 5. Maddesinin 1. Fıkrasında bulunan ve
sağlanacak olan ibaresi madde metninden
çıkartılmıştır.
Mehmet Ali Susam Haydar
Akar Osman Aydın
İzmir Kocaeli Aydın
Haluk Eyidoğan Ümit Özgümüş Faik
Öztrak
İstanbul Adana Tekirdağ
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
426 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanun
Tasarısının Geçici 5. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Özdal
Üçer Hasip
Kaplan
Bingöl Van Şırnak
Murat
Bozlak Nazmi
Gür
Adana Van
BAŞKAN
Sayın Komisyon, son okunan önergeye katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Hükümetin politikaları sonucunda yaratılan bir çok vergi ile
sermayenin yükü halkın omuzlarına yüklenmektedir. Bu maddede de Fona
geri ödenmesi öngörülen kredilerin geri ödenmesinde faiz uygulanmaz
şartı ile yapılmak istenen de budur.
Bu gerekçeyle madde çıkarılmalıdır.
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Bir sonrakini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı
tasarının Geçici 5inci maddesinin 1. Fıkrasında bulunan
ve sağlanacak olan ibaresi madde metninden
çıkartılmıştır.
Mehmet Ali Susam (İzmir) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak efendim?
Sayın Erdoğdu, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Enerji Bakanı için zor bir gün
olduğunun farkındayız. Biz, ana muhalefet partisi olarak kötü
yönetimlerle ilgili, suistimalle ilgili her iddiamızı ortaya
koyduğumuzda, bunun belgeli olmasına, adil olmasına sürekli özen
gösterdik ama Enerji Bakanının bu kanunla alakalı her tepkisi ne
yazık ki fevri, kırıcı ve yaralayıcı oldu. Çok
basit, çok makul sorular soruyoruz, anlamaya çalışıyoruz,
karşısında duyduğumuz genelde hep hakaret oldu.
Mesela, son olarak, Türkiyenin en saygın makroekonomistlerinden
Faik Öztrak enerji fiyatlarıyla ilgili bir tespitte bulunuyor, Enerji
Bakanının cevabına bakıyorum, gerçekten bir bakanlık
makamına yakışmıyor. Sonra ben döndüm baktım, acaba Faik
Beyin pahalı enerji kullanma eleştirisi haklı mıdır diye,
Dünya Enerji Raporu var -tam Türkçesi sanıyorum bu- bu Dünya Enerji
Raporunun dünyanın bütün enerji bakanlarının baş ucu
kitabı olması gerekiyor. Sanıyorum ki bu Dünya Enerji Raporunu
bizde Sağlık Bakanı kullanıyor çünkü Dünya Enerji Raporuna
göre, biz, sanayide, dünyada OECD ülkeleri arasında en pahalı
kullanan 11inci sıradaki ülkeyiz.
Pahalı elektrik kullanıyoruz değerli arkadaşlar ve bu
pahalı elektrik kullandığımızı
Yani Meclisteki
tutanaklarla elektrik fiyatları düşürülemez. Pahalı elektrik kullanıyoruz
ve uluslararası istatistikler de bunu söylüyor.
Son dönemde bakıyoruz, mesela -ona baktım gelmeden önce- ne
kadar zam olmuş: Doğal gaza yüzde 28, elektriğe yüzde 20,
benzine, mazota yüzde 11. Enflasyona bakıyorsunuz, 4,5,6
5 katı zam
niye oluyor? Yani bu zamların temel sebeplerinden biri bence mevcut Enerji
Bakanı. Varlığıyla bir zam meselesi. Çünkü enerjideki
zamların temeline baktığınızda ne var? Kötü yönetim,
suistimaller. Niye kötü yönetim? Çünkü enerjilerin temel girdisine
bakıyorsunuz. Nedir? Doğal gaz. Doğal gazla
Okuyoruz, ben buradan Sayın Bakana okuyorum. Şu, elimdeki
Sayıştay raporu. Sayıştay raporu diyor ki: 70 ile 120 dolar
fiyat bandı varmış Azerbaycanla aramızdaki anlaşmada.
İki devlet anlaşma yapmış, koskoca iki devlet, demiş
ki: 120 doların üstüne çıkmayacak, 70 doların altına
düşmeyecek. Ben bunu suçlamak için söylemiyorum, gerçekten öğrenmek
için de soruyorum. Niye 120 dolar fiyat bandının üstünü
aştınız? Hangi çıkar karşılığında?
Çünkü Sayıştay bu değişlikten sonra diyor ki, bakın,
size bu Sayıştay raporundan okuyorum: 1,4 milyar dolar bir yıl
için fiyat farkı ödedik. Şimdi, Sayın Bakan cevap olarak diyor
ki: Aykut Bey, ben keyfime göre değiştirmedim. Siz bunu
söylüyorsunuz ama uluslararası kurallar var. Size anlaşmayı da
göndereceğim.
Sayın Bakan, ben size bunu sordum, istedim, rica ettim -bürokratlar
orada- bu anlaşmaları verin, bakalım, hatalı bir şey
söylemeyelim diye. Bu
anlaşmaları vermediniz. Sonuçta, bütün Parlamentonun
karşısına çıktınız, Ben bu anlaşmaları
vereceğim. Bu, gerçeğe aykırı bir beyan. Şimdi, bu,
insanın yüreğini yaralıyor. Nasıl yaralıyor? Burada
gelip bunları anlattıktan sonra bir sistemle mücadele ediyoruz. Bizim
bu anlamdaki rakibimiz siz değilsiniz, vahşi kapitalist sistem. Siz
bunu korumak durumunda kalıyorsunuz. Çünkü
anlattığımız her şeyi buradan anlatıyoruz, her
şey de bize tazminat davası olarak geri geliyor. Hakkımda 1
milyon liralık tazminat davası var.
O gün Sinan Aygün çok güzel bir şey söyledi ama durumun çok
vahametini de ortaya koyuyor. Enerji Bakanının bu
iddialarımız karşılığında söylediklerinden -gerçekten
acaba Bakanın söylediği de- hangi konularda haklıdır diye
bütün evrakları yaydım. Bütün hafta sonu çalışıyorum,
Sinan Aygün geldi, beni gördü, bütün evrakların içindeyim. Yahu, insanlar
çalışarak para kazanıyor, sen çalışarak para
kaybediyorsun. dedi.
Şimdi bu anekdot üzerinden gerçekten sizin, sistemi biraz
sorgulamanız lazım. Ben milletvekili görevimi yerine getirmeye
çalışıyorum. Bu görevimi yerine getirirken de çok özenli
davranmaya çalışıyorum. Şu ana kadar biz Enerji
Bakanlığındaki iddia ve tespitlerimizin, belgeli iddia ve
tespitlerimizin sadece beşte 1ini paylaşabildik. Daha bu beşte
4ünü paylaşacağız ama rüzgâr eken fırtına biçer.
Sayın Bakanın üslubu bu olursa biz bundan korkacak ve yılacak
değiliz. Biz de üslubumuzu yükselterek devam edeceğiz ama bugün
mesela Ulaştırma Bakanlığıyla alakalı alt
komisyona gittik. Ulaştırma Bakanlığına TELEKOM
özelleştirmesiyle alakalı, TÜRKSAT şirketiyle alakalı bütün
tespitlerimizi anlattık. Bazılarına hak verdi,
bazılarına açıklama getirdi, bazılarını Daha
sonra konuşalım.dedi ve Değer katıyorsunuz. dedi.
Şimdi, Sayın Bakana bakıyorum
Üzüldüğüm bir tek şey var. Ben sizin ailenizi falan
kırmak istemem, eğer aileniz bundan üzülüyorsa onun için gerçekten
ben de üzgünüm ama benim de eşim ve çocuğum bu televizyonu izliyor.
Eşim bana soruyor: Yahu sen söyledin de böyle dedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) - Söylediklerim doğru. Ben eşime
bile belgeleri gösteriyorum.
Ben, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Erdoğdu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici 5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Geçici 5inci madde kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 Sıra sayılı Elektrik Piyasası
Kanunu Tasarısının Geçici 6 ıncı Maddesinin birinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Mehmet
Doğan Kubat Osman
Aşkın Bak
Giresun İstanbul İstanbul
Mustafa
Akış Fatih
Şahin Muhammet
Bilal Macit
Konya
Ankara İstanbul
(1) 31/12/2015 tarihine kadar, genel aydınlatma kapsamında
aydınlatılan yerlerde gerçekleşen aydınlatma giderleri
Bakanlık bütçesine konulacak ödenekten ve ilgili belediyeler ile il özel
idarelerinin genel bütçe vergi gelirleri payından
karşılanır. Bakanlar Kurulu bu süreyi iki yıla kadar
uzatmaya yetkilidir. Belediyelerin genel bütçe vergi gelirleri payından
yapılacak kesinti, Büyükşehir belediyeleri ve mücavir
alanlarındaki belediyelerde aydınlatma giderlerinin yüzde onu,
diğer belediyelerde yüzde beşi olarak uygulanır. Bu
sınırlar dışında ise aydınlatma giderlerinin
yüzde onu ilgili il özel idaresi payından kesinti yapılmak suretiyle
karşılanır. Bakanlar Kurulu bu fıkra kapsamındaki
oranları iki katına kadar artırmaya yetkilidir.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısının geçici 6. maddesinin 1.
fıkrasında geçen sekseni ibaresinin doksanı, yirmilik
ibaresinin de onluk olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık Emin
Haluk Ayhan Mustafa
Kalaycı
Kütahya Denizli Konya
Mehmet
Erdoğan Yusuf
Halaçoğlu Ali
Halaman
Muğla Kayseri Adana
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı
tasarının Geçici 6. Maddesinin 3. Fıkrasında bulunan
"ücretsiz girilebilen ibadethaneleri" ibaresinden sonra gelmek üzere
"ve cemevlerine" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ali Susam Haydar
Akar Osman
Aydın
İzmir Kocaeli Aydın
Ümit
Özgümüş Haluk
Eyidoğan Faik
Öztrak
Adana İstanbul Tekirdağ
Turgay
Develi
Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet, katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Develi, buyurun.
TURGAY DEVELİ (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi bu ülkeyi iyi yönetemiyor.
Ortaya çıkan suistimalleri, yolsuzlukları, görevi kötüye
kullanmaları müfettiş raporlarıyla, teftiş kurulu
raporlarıyla aklamaya; aklayamadıklarını da zamana yayarak
unutturmaya çalışıyor.
Şimdi özelleştirme yalanlarından bahsedeceğim
sizlere: Enerji dağıtım şirketleri özelleştirilirken -az
önce anlattım- 11 tane özel dağıtım şirketi
özelleştirilirken TEDAŞ Teftiş Kurulunun müfettişlerinin
yaptığı incelemelere göre -az önce anlattığım
yöntemlerle- 10 milyon lirayla 30 milyon lira para özelleştirilen her
şirketin kasasına bırakılmış. Sadece Meramdaki
50 milyon liralık tahsilat ve tahakkukun tahsil edilmemesini ayrıca
örnek vermiştim.
Şimdi, bunları zaman aşımına götürmek için ya
da eş teftiş kurulu raporları çıkartmak için
Özelleştirme İdaresi, bu teftiş kurulu raporlarını
TEDAŞtan alarak Bakanlığa göndermişti. Buradan, yeni
yapılan düzenlemeye göre, biliyorsunuz, TRT elektrik faturalarından
yüzde 2 pay alıyor. TRT bir anlamda vatandaşın cebinden finanse
ediliyor. Ama aynı TRT Meclis televizyonunu Meclisin
saygınlığına gölge düşürecek şekilde, bütün bu
yolsuzlukları, bütün bu suistimalleri, bu ana kanunlar
tartışılırken Adalet ve Kalkınma Partisinin
bürokratlarının görevi suistimallerini, bu
tartışmaları toplumdan gizlemek için bu saatte dahi
televizyonlar kapalı, vatandaşın cebinden çıkan paraların
nereye harcandığını bu parayı ödeyen vatandaşlar
bilmiyorlar. Meclis Başkanını birkaç defa ziyaret ettik, dedik
ki: Sayın Başkan, Meclis televizyonunun halka kapatılması
hukuki değil, yasal dayanağı yok. 3984 sayılı RTÜK
Yasasına göre yapılan protokolün bugün 6112 sayılı
Yasayla, RTÜK Yasasıyla hiç alakası yok. Şu anda yapılan
uygulama, Meclis televizyonunun şu anda kapalı olmasının,
sizlerin de, bizlerin de sesimizi vatandaşa duyurmamızı
sağlayan Meclis televizyonunun kapatılmasının hukuki bir
dayanağı yok. Arkadaşlar, bunu söylediğimiz hâlde,
Sayın Meclis Başkanı çok mahcup bir ifadeyle konunun TRT Genel
Müdürüyle Meclis televizyonu arasında yapılan bir protokole
dayandığını söyleyerek olayı geçiştirmeye çalışıyor.
Şimdi, siz vatandaştan, 75 milyon insanın
rızkından her ay yüzde 2 keseceksiniz, TRTye
aktaracaksınız, TRT şu Meclisin
çalışmalarını yansıtmayacak, Meclisi ve Türkiyeyi
Adalet ve Kalkınma Partisinin stüdyosuna dönüştürecek.
Bu stüdyo sanal bir stüdyo arkadaşlar. Bir zamanlar Truman Show
diye televizyonlarda bir dizi vardı. Bir stüdyoda geçen hayat sanki gerçek
bir hayatmış gibi kitlelere aktarılırdı, izleyicilere
aktarılırdı. İsterseniz bu Meclis televizyonunu
açmayın, isterseniz bu elektrik faturalarından yüzde 5 almaya devam
edin, isterseniz özelleştirmedeki suistimalleri kapatın,
savcılığa intikal ettirmeyin.
TEDAŞ bugün 10 milyar liradan fazla bir borçla ana sermayesini
tüketmiş durumda, varlığı ortada değil, sanal bir
kuruma dönüşmüş durumda. Bütün bu uygulamalar Adalet ve Kalkınma
Partisinin nasıl da vahşi kapitalizmin bir taşeronu
olduğunu, Türkiyedeki enerji piyasasını Batıya
eklemlemeye çalıştığını, bunu ise halktan
saklamak için de bütün ceberutlukları kullanarak uygulamaya
çalıştığını biz halka anlatacağız.
Halka bir gün hesap vereceksiniz sevgili milletvekilleri ve hesap
verdiğiniz zaman, halk gerçek yüzünüzü gördüğünde sizi iktidardan
alaşağı etmesini bilecektir.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Tarhan, Sayın Özgümüş, Sayın
Aydın, Sayın Sarı, Sayın Demiröz, Sayın Aygün,
Sayın Demir, Sayın Özkan, Sayın Serindağ, Sayın
Öztrak, Sayın Erdoğan, Sayın Özel, Sayın Develi, Sayın
Sarıbaş, Sayın Gümüş, Sayın Çam, Sayın Akar,
Sayın Işık, Sayın Öz, Sayın Ağbaba.
Elektronik cihazla yoklama yapacağız. İki dakika süre
veriyorum efendim.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, iki dakika
değil, otuz dakika verin, Polatlıdan gelecek var,
Kırıkkaleden gelecek var!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Elitaş, Kayseriden geliyor!
BAŞKAN İki dakika size çok mu geldi?
VELİ AĞBABA (Malatya) Çok
BAŞKAN Nasıl vermem lazım? Otuz saniye filan mı?
Aklınızı başka yere satın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır.
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
3.- Elektrik Piyasası
Kanunu Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin; Elektrik
Piyasası Kanunu ve Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Antalya
Milletvekili Osman Kaptanın; Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Gelirler
Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Ali
Halamanın; Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulunun; Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 2 Milletvekilinin;
Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporları
(1/724, 2/246, 2/427, 2/448, 2/815, 2/829) (S. Sayısı: 426) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Bir sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısının Geçici 6ncı Maddesinin
birinci fıkrasında geçen sekseni ibaresinin doksanı,
yirmilik ibaresinin de onluk olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Alim Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın
Komisyon, katılıyor musunuz önergeye?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Işık, buyurun.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 426 sıra sayılı
Kanun Tasarısının Genel aydınlatmayla ilgili geçici
6ncı maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge için söz
aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Önergemizin özü şudur: Genel aydınlatma kapsamında
aydınlatılan yerlerde tahakkuk edecek elektrik faturasının
-mevcut hâliyle düzenleme geçerse- yüzde sekseninin Bakanlık bütçesinden,
geriye kalan yüzde 20sinin de il özel idare bütçesinden karşılanmak
üzere ödenmesi öngörülüyor. Biz bunun
yüzde 90ının Bakanlık bütçesinden, geriye kalan yüzde
10unun ise il özel idaresi bütçesinden karşılanması yönünde
talepte bulunuyoruz.
Gerçi aynı mahiyette olmakla beraber biraz önce iktidar partisinin
buna benzer de bir önergesi okundu, orada da aynı oranlar veriliyor.
Herhâlde bu, muhalefetten geldiği için Hükûmet katılmadı. Biraz
sonra bu kapsamda iktidar partisinin verdiği önergeyle bu düzenleme
yapılacak. Aklın yolu bir. Dolayısıyla burada yüzde 20lik
parayı il özel idaresi tarafından ödenmek üzere köy
muhtarının, il genel meclisi üyesinin önünde âdeta yalvarır bir
pozisyona sokulmasının bir anlamı yoktu. Keşke imkân olsa
da tamamını Bakanlık bütçesinden karşılayabilseydik.
Bu oranın küçültülmesi amacıyla bu önergeyi vermiştik. En
azından biraz sonra iktidar partisinin verdiği önergeyle bir
düzenlemenin olacağını öğrenmiş olduk, ondan
dolayı memnuniyetimi ifade etmek istiyorum.
Tabii, buradaki sınırlı olan bölüm 31 Aralık 2015e
kadar. Peki, 2015ten sonra ne olacak? Onu Allah bilir.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Vatandaş ödeyecek.
ALİM
IŞIK (Devamla) O zaman vatandaş ödeyecek.
Şimdi,
vatandaş öderse ne olacak? Değerli milletvekilleri,
bakınız, elimde bir meskene ait elektrik faturası.
Faturanın KDV dâhil toplam bedeli 79,41 TL. Bunun 67,3 TLsi KDV
matrahı yani elektrik tüketim bedeli. Diğer kısmı
kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, perakende hizmet
bedeli, sayaç okuma bedeli, enerji fonu, TRT payı, KDV ve benzeri
diğer vergiler dâhil olmak üzere KDV hariç yüzde 22,40ı, KDVyi
dâhil ederseniz yüzde 40,4ü.
Değerli
milletvekilleri, 100 liranın 40 lirasını bu vatandaştan
tüketmediği elektriğin bedeli olarak alıyorsak bunun üzerinde
düşünmemiz lazım. Şimdi, 2015ten sonra olacak olan gene bu.
Hadi, 2015e kadar genel aydınlatmayla ilgili, hazineden
ayıracağımız bir payla yüzde 90ını
karşılıyoruz. Diğer ilgili maddelerde, 2015ten sonra,
örneğin beş yıl süreyle süreyi uzatmaya Bakanlar Kurulunu
yetkili kıldık. Gelin, bunda da kılalım, bunda da
kılalım, Bakanlar Kurulu isterse uzatmasın. Ama şimdi,
vatandaşa diyorsunuz ki: Ben sana 2015 yılındaki seçim dönemine
kadar bir sübvanse sağlıyorum. 2015ten sonra, seçimler bitti mi
başının çaresine bak. Gelin, bunu düzeltelim.
Dolayısıyla, bu düzenlemeyle bu vatandaşı mağdur
etmenin bir anlamı yok. Bu sadece örneklerden birisi.
Bazı
faturalarda bu oran yüzde 60-70lere kadar çıkıyor değerli
milletvekilleri, yani matrah düştükçe oran büyüyor. Burada iyi ki 80 lira
gibi bir paradan dolayı yüzde 40. Bunun bedeli 30 lira olsaydı,
inanınız, bunun vergisi yüzde 60ı buluyor değerli
milletvekilleri, yüzde 70i bulan faturalar var.
Bazı
kalemleri buradan çıkarmak zorundayız. Artık vatandaş
yakmadığı elektriğin parasını ödemesin. Ha,
yakıyorsa elbette ki ödeyecek ama TRT payından tutun diğer
birçok masrafa kadar burada KDV dâhil olmak üzere vergi adı altında
ya da diğer hizmetler adı altında vatandaşı daha
fazla ezmenin bir anlamı yok. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisine iyi
yansımaz. Daha birçok konuda benzeri şikâyetleri herhâlde
tartışmaya devam ederiz.
Ben, bu duygu ve düşüncelerle, önergemizi hiç olmazsa Aklın
yolu birdir. ilkesinden hareketle kabulünüze sunuyorum ama kabul etmeseniz de
biraz sonra sadece iktidarın önergesi olduğu için aynı
mahiyetteki önergeyi kabul edeceksiniz.
Hayırlı akşamlar diliyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Işık.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Son önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısının Geçici 6 ncı Maddesinin
birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
(1) 31/12/2015 tarihine kadar, genel aydınlatma kapsamında
aydınlatılan yerlerde gerçekleşen aydınlatma giderleri
Bakanlık bütçesine konulacak ödenekten ve ilgili belediyeler ile il özel
idarelerinin genel bütçe vergi gelirleri payından karşılanır.
Bakanlar Kurulu bu süreyi iki yıla kadar uzatmaya yetkilidir.
Belediyelerin genel bütçe vergi gelirleri payından yapılacak kesinti,
Büyükşehir belediyeleri ve mücavir alanlarındaki belediyelerde
aydınlatma giderlerinin yüzde onu, diğer belediyelerde yüzde
beşi olarak uygulanır. Bu sınırlar dışında
ise aydınlatma giderlerinin yüzde onu ilgili il özel idaresi payından
kesinti yapılmak suretiyle karşılanır. Bakanlar Kurulu bu
fıkra kapsamındaki oranları iki katına kadar artırmaya
yetkilidir.
BAŞKAN Sayın Komisyon, katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Gerekçe Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan düzenleme ile, genel aydınlatmaya ilişkin
giderlerin Büyükşehir belediyelerinde yüzde onunun, diğer
belediyelerde ise yüzde beşinin karşılanması hususu
düzenlenmektedir. Ayrıca, uygulama ile ilgili olarak 31/12/2015'te dolacak
süreyi iki yıla kadar uzatmaya
ve fıkra kapsamındaki oranları iki katına kadar
artırmaya ilişkin Bakanlar Kuruluna yetki verilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda geçici 6ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
7nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı
tasarının Geçici 7. Maddesinin 1. Fıkrasının sonuna
aşağıdaki ifade eklenmiş, 2. Fıkra madde metninden
çıkartılmıştır.
Mehmet Ali Susam Haydar Akar Osman
Aydın
İzmir Kocaeli Aydın
Ali Serindağ Ümit
Özgümüş Gaziantep Adana
Otoprodüktör lisanslarındaki hakları korunarak resen üretim
lisansı verilen tüzel kişilerin üretim lisanslarının lisans
tadili ve üretim lisansı süresi sonunda yenilenmesinde de mevcut
hakları korunur.
BAŞKAN Komisyon, önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Serindağ, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; demin sözlerim
yarım kaldı, Gaziantepten bahsetmeye devam ediyordum. Gaziantepteki
köylü, çiftçi perişan da şehirdeki perişan değil mi, o da
perişan. Bakınız -Gaziantep milletvekili arkadaşlarım
bilir- TOKİ tarafından yapılan Seyrantepe konutlarında 460
TL ile başlayan taksit şimdi 630 TL olmuş ve DASK buna dâhil
değil, emlak vergisi buna dâhil değil, aidat buna dâhil değil.
Bunları ödeyemiyorlar ve pek çoğu icralık.
Başka ne var? Şimdi, Gaziantepi perişan eden bir de
Suriyeyle olan ilişkiler, sınır kentlerinin hepsini
perişan ediyor, Gaziantepi çok daha perişan ediyor sayın
milletvekilleri. Kampların dışında kalanların kim
olduğu belli değil. Bakın, verilen resmî bilgilere göre, şu
anda, kamp dışında kalanlardan Gaziantep merkezde 30 bin
kişi, Nizipte 8 bin kişi, İslâhiyede 2 bin kişi
kayıt yaptırmak için randevu istemişler. Bunlar randevu
isteyenler, randevu istemeyenler bunlara dâhil değil yani şehrin
nüfusu değişiyor. Kiliste Suriyeli sayısı Kilisin
sayısını geçti. Gidin, tüm tabelalara bakın Arapça
yazılar var, Arapça tabelalar var, Gaziantep bu durumda. Gaziantep Dedeman
Otelinde Halep meclisi toplanıyor. Evet, geçtiğimiz günlerde Halep
meclisi toplandı Gaziantep Dedeman Otelde ve bu, ilgililerin bilgisi dâhilinde.
Sayın milletvekilleri, bu, çok ciddi bir meseledir, buna hepinizin
ilgi göstermesi lazım. Bu, geçiştirilecek bir mesele değildir;
bu, göz ardı edebileceğimiz bir mesele değildir. Bunları
söyledikten sonra izninizle ben önümüzdeki ve görüştüğümüz yasaya
değinmek istiyorum.
Demin de söyledim, Enerji faaliyetleri neyi içermeli? dedim, onu
söyledim. Oysa sizin getirdiğiniz tasarıda bunların hiçbiri yok.
Tasarıda ne var? Daha çok piyasa düzenlenmiş. Enerji piyasası ve
ona uygun borsa üzerinden, deyim yerindeyse, paradan para kazanma durumu
düzenlenmiş, onun dışında herhangi bir şey yok.
Hükûmet ne yapmış? Hükûmet, enerji sorununa sadece
dağıtıcı şirketlerin gözlüğüyle bakmış
değerli arkadaşlarım.
Oysa biz ne diyoruz? Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak diyoruz ki
Türkiyenin ithalata bağımlığının
azaltılması lazım. Bu nedenle mevcut tüketimimizin 3,5
katına erişebilen yerel ve yenilenebilir enerji
kaynaklarını bizim geliştirmemiz lazım. Hem çevre hem de ekonomik
olması için karbon salımını azaltan ve sürdürülebilir
yaşam için enerji daha verimli kullanılmalıdır değerli
milletvekilleri. Enerjide, özellikle de doğal gazdaki dışa
bağlılığımızı da dikkate alarak şu an
neredeyse komşularımızla düşman hâle gelen dış
politikamızı bizim değiştirmemiz lazım, bizim
komşularımızla iş birliği imkânlarını
geliştirmemiz lazım. Bu nedenle ABye katılım
müzakerelerinde de enerji faslının açılması lazım
yoksa enerji darboğazı kapıda görünüyor. Yerli enerji
politikalarından verimli sonuçlar alabilmek için de çevre ve toplumsal
duyarlılıkları görmezden gelen sorumsuz politikalar terk
edilmelidir. Bölge halkı ve doğası dikkate alınarak
hidrolik santraller için havza planlaması yapılmalıdır.
ÇED, bilimsel can suyu hesabı yapılmalıdır. Tarım ve
orman arazilerine, sit alanlarına, balık üreme alanlarına
santral yapma sevdasından vazgeçilmelidir. Devlet ve
bağımsız denetim kuruluşları tarafından bütün
vatandaşlara güvenli, çeşitlendirilmiş, ödenebilir ve mümkün
olan en verimli yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından enerji temin
edilmelidir. Devletin görevi budur. Çünkü enerji, sosyal ve ekonomik yaşam
üzerinde belirleyici bir niteliğe sahiptir, bu nedenle de stratejik bir
önem arz etmektedir.
Oysa AKP ne yapıyor değerli milletvekilleri? Enerji
alanında hem ülkemizi daha fazla dışa bağımlı
hâle getiriyor AKP hem de tüketiciye pahalı enerji satıyor, tüketiciye
ucuz enerji satmıyor. Elektrik enerjisi üretiminin faturası ise kime
çıkıyor sayın milletvekilleri? Nihai tüketiciye çıkıyor
yani fakir fukaraya çıkıyor, demin arkadaşlarımız da
değindiler. Bu konuda AKPnin aklını başına
alması lazım diyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Serindağ.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici 7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Geçici 7nci madde kabul edilmiştir.
Geçici 8inci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının geçici 8. maddesinde bulunan
Bu sürenin üç yıla kadar uzatılmasına Bakanlar Kurulu
yetkilidir. ibaresinin Tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ali Susam Osman
Aydın Haydar
Akar
İzmir Aydın Kocaeli
Ali
Sarıbaş Turgay
Develi İlhan
Demiröz
Çanakkale Adana Bursa
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı
Tasarının geçici 8inci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Alim
Işık Emin
Haluk Ayhan Mustafa
Kalaycı
Kütahya Denizli Konya
Mehmet
Erdoğan Yusuf
Halaçoğlu Ali
Halaman
Muğla Kayseri Adana
Necati
Özensoy
Bursa
BAŞKAN Komisyon, son okunan önergeye katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Özensoy
Buyurun Sayın Özensoy. (MHP sıralarından
alkışlar)
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanunun geçici 8inci
maddesiyle ilgili söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu maddenin başlığı Üretim tesislerinin çevre mevzuatıyla
uyumlu hâle getirilmesi. çok enteresan. Ama, altını
okuduğunuzda işte ilgili kurumların tamamen çevre
mevzuatından muaf olmasını burada öngörüyor madde. Yani,
aslında bu başlık şöyle değiştirilmeli, Üretim
tesislerinin çevre mevzuatıyla uyumlu olmayanlarının muaf
tutulması. diye değiştirilmeli. Diyor ki: İşte,
2018e kadar izinle alakalı süre tanınıyor çevre mevzuatına
uyumlu olmayanlara, özelleştirildikten sonra da bu süre aynı
şekilde tanınıyor, Bakanlar Kuruluna üç yıl da uzatma
süresi veriliyor. Yani, 2021 yılına kadar bu tesislerden
istediği kadar zehir salabilirler, istedikleri kadar karbondioksit,
istedikleri kadar kükürtdioksit, her türlü zehri salabilirler, çevre
mevzuatı bu tesislere 2021 yılına kadar uygulanmaz bu kanuna
göre. Yani, şimdi ben, bile bile devlet eliyle
insanlarımızın zehirlendiği bir maddenin ihdas edilmesini
gerçekten doğru bulmuyorum. Yani, bunun için de bu maddenin bu tasarıdan
çıkarılmasını teklif ettik.
Değerli milletvekilleri, bilmiyorum, bu saatte yani ne kadar sizi
enterese ediyor. Baca gazlarının, bu kirliliğin
insanlarımızı, çocuklarımızı zehirlemesi sizleri
rahatsız etmiyor mu Muğlada, Yatağanda,
Afşin-Elbistanda, bakın, şu anda zaten çevre mevzuatına
uymuyor oradaki tesisler. EÜAŞın üretiminde yine öneri geliyor,
Sayıştay diyor ki: Buraya baca filtrelerini yaptırın. Bu,
çevre mevzuatına uymuyor; cezalar kesilecek, şu olacak, bu olacak.
EÜAŞ, bize cevap olarak diyor ki: DPT izin vermiyor. Yani
EÜAŞın yapacağı bir şey yok. Bu konuda onlara bir
şey ama
DPTye soruyoruz Niye izin vermiyorsunuz DPT? eski DPT,
şimdi Kalkınma Bakanlığı diyorlar ki: Buralar
satılacak. Satılacağı için işte, rantabl değil
veya işte, bunu böyle yaparsak işte kamu zararı
Ya kamu
zararı oluşacak da insanlarımızı zehirliyoruz burada.
Yani bunun bana mantığını birisi söylesin. Bile bile 2021
yılına kadar bu tesislerden zehir saçmanın
mantığını bana birisi söylesin.
Şimdi, bakın -yine bu Enerji Raporundan- bir sürü
yükümlülüklerin altına girmişiz, bir sürü sözleşmeye imza
atmışız: Uzun Menzilli Sınırötesi Hava Kirliliği
Sözleşmesi, -ki bu Birleşmiş Milletlerin
çıkardığı birtakım yönetmelikler var- Akdenizin
Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi, Karadenizin
Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi, Tehlikeli
Atıkların Sınırötesi Taşınımının
ve Bertarafının Kontrolüne İlişkin Basel Sözleşmesi,
Ozon Tabakasının Korunmasına İlişkin Sözleşme,
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve
Sözleşmesi, Kyoto Protokolü. Hepinizin bildiği gibi Kyoto
Protokolünü yine Meclisten hep birlikte geçirdik.
Şimdi, Sayın Bakan, burada, Meclisteki kürsüden konuşmalarında
her zaman ifade ediyor, Elbette çevreyi de düşünerek bu
yatırımlarımızı yapacağız. diyor ama şu
anda çalışan tesisler, hem de devlete ait tesisler zehir saçıyor
bacalarından. İşte, bildiğiniz o kükürtdioksit, özellikle
asit yağmurlarına sebep olan kükürtdioksit fazla fazla miktarda
şu anda zehir saçıyor. Bir de üstüne üstlük buralar
özelleştikten sonra yine özelleşen hâliyle de 2018 de yetmiyor,
2021e kadar da bu zehir saçmasına da müsaade edeceğiz, bu kanun
eliyle.
Değerli milletvekilleri, buna, bu konuya sizin gönlünüz ne kadar
razı olacak bilemiyorum ama ben özellikle bu konuda bile bile, göz göre
göre insanlarımızın zehirlenmesine karşı olduğumu
ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özensoy.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Bir önerge daha var okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının geçici 8inci maddesinde
bulunan Bu sürenin üç yıla kadar uzatılmasına Bakanlar Kurulu
yetkilidir. ibaresinin tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Osman
Aydın (Aydın) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon, önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Sarıbaş, buyurun.
ALİ
SARIBAŞ (Çanakkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısının geçici 8inci
maddesinde değişiklik yapılması önergem üzerine söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, son on yılda ülkemiz dünyada finansman açısından
bolluk yaşamasına, Mecliste çoğunlukla tek parti iktidar
olmasına karşın bu elverişli dönem
kaçmıştır. Ülkemizin gelişmesi ve
vatandaşlarımızın mutluluğu adına hiçbir
kalıcı reform yapılmamıştır. Bu nedenle, vergi
gelirlerinin, başta enerji ürünleri olmak üzere yüzde 70i dolaylı
vergilerle toplanmaktadır.
AKP ülkeyi
iyi yönetemiyor. Evlerde 13 euro sente ulaşan elektrik fiyatlarıyla
dünyanın en pahalı -Bakanım az önce söyledi ama- 11inci
ülkesiyiz. Ülkemizde üretilen elektriğin yüzde 46sı doğal
gazdan, yüzde 12,2si ithal kömürden elde edilmektedir. Fuel oil gibi
diğer ithal kaynakları da sayacak olursak tüm elektrik üretimimizin
yüzde 70i ithal girdilerle gerçekleştirilmektedir. Bu da ülkemizin yaklaşık
42 milyar dolar dışarıya para aktarması anlamına
geliyor. 1990 yılında yüzde 48,1, 2011 yılında yüzde 27,6
yerli kaynaklarla elektrik üretilirken her geçen gün yerli kaynaklarla elektrik
üretimi düşmüş, dışa bağımlılık da o
oranda artmıştır. Bu da şunu gösteriyor: AKPnin
dış kaynaklara sığınmanın dışında
bir enerji politikasının olmadığını. 2008de
yüzde 14,4 olan kayıp kaçak oranı 2011 yılında yüzde 25,1e
yükselmiştir. Bu kayıp ve kaçakları önleyin bari, hiç olmazsa,
böylelikle ülkemizin 15 milyar dolarını kurtarmış
olursunuz.
TEDAŞ bu yılbaşından itibaren elektrikte 14,76
indirim yaptı. AKP, bu düşüş meskenlerde en az 11,13lük
indirime denk gelmesine karşın fiyatlarda hiçbir indirim
yapmamıştır.
Termik santrallerin kuruluş ve yer seçimleriyle ilgili ÇED süreci
ülkemizde yeterince dikkate alınmamaktadır. Hava kirliliği, kül
atık barajlarının çevrede oluşturduğu partiküller ve
yer altına sızan kimyasal atıklar sonucunda ülkemizde kanser
hastalıklarının arttığı görülmektedir. Özellikle
de emisyon hacmi verilerine hiç dikkat edilmemektedir. Bir termik santralin
ortalama yirmi otuz yıl ömrü olsa da, ülkemizde bu altmış yetmiş
yıla kadar kullanılmaktadır. Termik santrallerin 50 kilometre
yarı çaplı çevresinde yaşayan
vatandaşlarımızın, tedbir alınmadığı
takdirde ömürlerinin otuz otuz beş yılı çalınmakta,
dolayısıyla da erken ölümler gerçekleşmektedir.
Örnek vermek gerekirse EÜAŞa ait Çanakkale Çan -kendi ilçemde
olan- 18 Mart Termik Santralinin yer seçimi zamanında doğru
yapılmamıştır. Kül barajları projeye uygun bir
şekilde yapılmamıştır. Kazanlarda uygun kömür
kullanılmadığı gibi kireç taşı da yeteri kadar
kullanılmamıştır. Bu nedenlerden dolayı
Kazdağları ve Çanakkalemiz olumsuz etkilenmektedir ve
etkilenmeye
de devam edecek. Emisyon hacmi bu santralden başka santralin
kurulmasına izin vermemesine rağmen 1600 megavat gücünde Bekirli
Termik Santrali kurulmuştur. Bu da yetmiyormuş gibi Karabigada
1.320, Kirazlıderede 671 ve 660 megawat gücünde, Lapseki Adatepede
bunlara eş değer termik santralin ithal kömüre dayalı
kurulması için izin verilmiştir.
Şimdi,
soruyorum: Çevreye ve tarihe saygınlık bu mudur? Termik santrallerle
ilgili yer seçimi hangi kıstaslara göre yapılmıştır?
Acaba Vatandaşı ikna et, tarlayı al, gel, ben hemen izin
veririm. anlayışı mı hâkimdir? Yine yargıdan
kaçıyorsunuz. Çevre kanunlarına riayet etmeden üç yıl, yani
2018den 2021e kadar, 2023teki hedefleriniz çevreyi kirleterek ve
özelleştirilmiş bu firmaları koruyarak mı geçecektir? Bu
geçici 8inci madde, Anayasamızın 56ncı maddesine,
vatandaşın sağlıklı bir çevrede yaşama
hakkına ve Avrupa Birliğiyle yapılan anlaşmalara da
aykırıdır. Gelin, yargıyı baypas etmeyelim; gelin,
insanlarımıza kıymayalım; gelin, çevreyi katletmeyelim.
İnsan ve çevre her şeyin üstündedir.
Önergemizi
desteklemenizi bekliyor, en derin sevgi ve saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sarıbaş.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Geçici madde 8i oylarınıza sunacağım, karar yeter
sayısı da arayacağım.
Geçici 8i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Geçici madde
9a geçiyorum; iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 426 sıra Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu
Tasarısının Geçici 9 uncu maddesinin birinci ve ikinci
fıkralarının aşağıdaki gibi
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Mehmet
Doğan Kubat Ramazan Can
Giresun İstanbul Kırıkkale
Sermin
Balık Yılmaz Tunç Bülent Turan
Elâzığ
Bartın İstanbul
Fikri
Işık Fehmi Küpçü
Kocaeli Bolu
(1) üretim
lisansına dercedilen inşaat öncesi süre içerisinde, üretim tesisinin
inşaatına başlanması için yerine getirilmesi gereken
yükümlülüklerini ikmal edememiş tüzel kişilere, varsa kalan
inşaat öncesi sürelerine ek olarak; yoksa sadece altı ay süre
verilir. Mücbir sebepler dışında bu süre içerisinde de
yükümlülüklerini ikmal edemeyen tüzel kişilerin lisansları iptal
edilir."
"(2) Kamu kuruluşlarından elektrik üretim tesisi kurmak
üzere redevans usulüyle alınmış kömür sahası için verilmiş
lisanslar ile lisansa derçedilmiş inşaat öncesi süre içerisinde
yapılması gereken kamulaştırma ve demiryolu rölekasyon
işlemleri bu süre içerisinde tamamlanamayacağı Kuruma
gerekçeleriyle belgelendirilen ve bu gerekçeleri Kurul tarafından kabul
edilen lisanslar için birinci fıkra hükmü uygulanmaz,"
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı
tasarının Geçici 9. Maddesinin 1. Fıkrasında bulunan kalan
inşaat öncesi sürelerine ve aynı cümlenin sonunda bulunan yok ise
ibarelerinden sonra gelen altı ay ibareleri 24 ay olarak
değiştirilmiştir.
Mehmet Ali Susam Haydar Akar Osman
Aydın
İzmir Kocaeli Aydın
Ümit Özgümüş
Haluk Eyidoğan Aykut Erdoğdu
Adana İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon son önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aykut Erdoğdu, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bizim Enerji Bakanlığıyla
alakalı tespitlerimiz sadece o Bakanlıkta olan usulsüzlük
iddialarına ilişkin değil, bu Bakanlığa birtakım
tavsiyelerimiz de olacak tabii ki bizim.
Öncelikle, mesela, daha önce bir soru sorduk elektrik fiyatlarıyla
alakalı, Sayın Bakan işte Bunu bilmiyorsunuz, soruyorsunuz. Biz
halk için ucuzlatıyoruz. dedi.
Olayın aslı şudur değerli arkadaşlar: Enerji
Bakanlığında enerji KİTler tarafından üretilir. Nedir
bunlar? İşte TKİ, BOTAŞ, EÜAŞ, TEDAŞ gibi
KİTleri vardır. Enerji Bakanlığının uzun
zamandan beri de bir sorunu var, bu sorun da nedir? Bu KİTler
arasında çapraz sübvansiyon vardır. Bu ne demektir? Bir KİTin
zararı diğerinin faydası olmaktadır, birinin
kârını yükseltmek için girdi fiyatları yükselmektedir ve
birbirlerine sürekli zarar yazmaktadırlar ve bir zarar treni
oluşmaktadır. Bu zarar treni o kadar büyük bir boyuta geldi ki bunu
temizlemek için de bir kanun çıkarıldı ve bütün bu zararlar bir
anda silindi ve yok edildi. Bu arada, TETAŞ diye de bir KİT
vardı, bu, KİTler içerisinde benim duruş olarak en çok
karşı olduğum KİT TETAŞtır çünkü TETAŞ
KİTinin maksadı şudur: TETAŞ, bu daha önce yapılan
veya bu dönemde de yapılan yap-işlet-devret modellerinden veya
yap-işlet modellerinden elektrik almak üzere -ve bu elektrik çoğu
zaman da çok pahalıdır- kurulmuş bir KİTtir. Bu
TETAŞta bir para birikti, bu TETAŞtaki parayı da aktarabilmek
için EÜAŞtaki fiyat ayarlaması yapıldı ve elektrik
fiyatlarına yansıtılmaya çalışıldı. Bütün
buna baktığınızda, aslında bir yönetsel ve mali tablo
olarak bir kötü yönetim söz konusu. Sayın Bakana bunu sorduk, Sayın
Bakan buna da bizi üzecek şekilde bir cevap verdi.
Bir de diğer bir mesele var, değerli arkadaşlar, Enerji
Bakanlığında, KİAŞ şirketi. KİAŞ
şirketinin uzun adı Kömür İşletmeleri Anonim Şirketi.
Bu Kömür İşletmeleri Anonim Şirketi niye sorundur, onu
anlatayım size. Çünkü hisseleri ağırlıklı olarak kamu
hissesidir ama kamunun hissesi yüzde 48de tutulmuştur, sebebi de yüzde
48de tutulduğu için Meclis denetimine sokulmamasıdır. Bu
KİAŞ şirketi Türkiye Kömür İşletmelerinin bir
iştiraki olarak gösterilmektedir ve Türkiye Kömür İşletmelerinin
iştiraki olduğu için de birtakım rekabetçi ihalelere girmeden
imtiyazlar almaktadır. Ama bu KİAŞta olan işler beni ettiği
kadar Sayın Enerji Bakanını da rahatsız etmelidir. Buradan
ona anlatayım. Mesela Eskişehirde bir maden var değerli
arkadaşlar, Mihalıççıkta, bir kısmı Türkiye Kömür
İşletmelerinde, bir kısmı Elektrik Üretim Anonim Şirketinde,
bu madenler bu KİAŞ tarafından birleştirildi ve
KİAŞ şirketi bunu aldı. İştiraki olduğu için
de rekabetçi bir ihale yapılmadı. Daha sonra, bu KİAŞ
şirketi aldığı bu kömür madenini bir elektrik üretim
santrali kurmak üzere bir firmaya devretti, bir özel firmaya devretti,
taşeron olarak gösterdi; sonuçta, o özel firma yaklaşık 300
megavat
Şeyi de anlatayım size, 300 megavat çok büyük bir elektrik
üretim tesisi demektir. Belki milyar dolarlık bir kömür madenine bu Truva
atı sayesinde sahip çıkmış oldu. Şimdi, bütün bunlar,
bu kömür madenlerindeki bu işlemler gerçekten rahatsız edici. Oysaki
yapılması gereken neydi? Bu kömür madenimizi ortaya koyacaktık,
kaynaklarımız bu kadardır, ondan sonra rekabetçi bir ihale
yapacaktık, Gelin arkadaşlar, devlet adına en faydalı
öneriyi hangi şirket yapıyor? diye ve bunun üzerine
baktığınızda da devlet en idealini, en
faydalısını elde etmiş olacaktı. Bütün bu sorunlar
Şırnak madenlerinde de ortaya çıktı, Dodurga madenlerinde
de ortaya çıktı. Bunlar hepsi bizim millî
varlıklarımız.
Şimdi, mesela merak ettiğim için soruyorum. Tekrar söyleyeyim,
merak ettiğim için soruyorum, iddia etmiyorum. Geçenlerde
Başbakanın katılımıyla büyük bir tesis
açıldı. Bu tesis Şırnakta açılan bir tesis, asfaltit
madenleri. Oysaki benim bildiğim kadarıyla kömür ve asfaltit
madenlerinin devri için geçenlerde burada bir kanun çıktı.
Ee, peki, bu kanun izin vermeden, bu kömür ve asfaltit madenleri hangi
kanuna dayanarak hangi izinle bu şirkete devredilmiş oldu? Bu
şirketle alakalı çok büyük sorunlar var ve bu şirketin bir de
medya grubu var.
Değerli arkadaşlar, kamu imtiyazlarının bu medya
grubuyla ilişkilerinde, diğer şirketlerle ilişkilerinde,
rekabeti bozacak bir şekilde ve halkın yararı
dışında bu şekilde kullanılması, bizler, hepimiz
için problem olması gerekiyor.
Bu kanunun sonuna doğru yaklaşıyoruz, ama biz Enerji
Bakanlığıyla ilgili tespitlerimizi tekrar tekrar gündeme
getireceğiz. Dile getiremediğimiz Dünya Bankası kredileriyle
alakalı bir sürü konu var, TETAŞ şirketinin uzlaşmalarıyla
alakalı, mahsuplaşmalarıyla alakalı konular var, bütün
bunları dile getireceğiz diyorum.
Ben hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İyi akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 426 sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu Tasarısının Geçici 9 uncu maddesinin
birinci ve ikinci fıkralarının aşağıdaki gibi
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
(1) Üretim lisansına dercedilen inşaat öncesi süre
içerisinde, üretim tesisinin inşaatına başlanması için
yerine getirilmesi gereken yükümlülüklerini ikmal edememiş tüzel kişilere,
varsa kalan inşaat öncesi sürelerine ek olarak; yoksa sadece altı ay
süre verilir. Mücbir sebepler dışında bu süre içerisinde de
yükümlülüklerini ikmal edemeyen tüzel kişilerin lisansları iptal
edilir."
"(2) Kamu kuruluşlarından elektrik üretim tesisi kurmak
üzere redevans usulüyle alınmış kömür sahası için
verilmiş lisanslar ile lisansa dercedilmiş inşaat öncesi süre
içerisinde yapılması gereken kamulaştırma ve demiryolu
rölekasyon işlemleri bu süre içerisinde tamamlanamayacağı Kuruma
gerekçeleriyle belgelendirilen ve bu gerekçeleri Kurul tarafından kabul
edilen lisanslar için birinci fıkra hükmü uygulanmaz."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya)
Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Gerekçe Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Birinci
fıkrada yapılması teklif edilen düzenlemeyle lisans sahiplerinin
kazanılmış haklarının korunmadığına
yönelik kaygıların giderilmesi; mevcut lisansların önlisansa
dönüştürülmesi durumunda ilave süre verilmesi suretiyle
yapılabilirliği kuşkulu olan lisanslara ilave süre verilmesinin
önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
İkinci
fıkrada yapılması teklif edilen düzenleme ile birinci
fıkradaki teklife paralel düzenleme yapılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Geçici
9uncu maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 00.01
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 00.04
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Özlem
YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Muhammet Rıza YALÇINKAYA
(Bartın)
-----0-----
BAŞKAN Sayın Milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 77nci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
426 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine devam edeceğiz.
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kazakistan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Bilim ve Teknoloji Alanında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kazakistan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Bilim ve Teknoloji Alanında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu 1/374) (S. Sayısı:
108)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonların bulunmayacağı
anlaşıldığından, kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen işleri sırasıyla görüşmek üzere, 14
Mart 2013 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 00.06