TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
79uncu
Birleşim
19
Mart 2013 Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun, 18 Mart
Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferinin 98inci yıl dönümüne
ilişkin konuşması
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemirin, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve
Çanakkale Zaferinin 98inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Bolu Milletvekili
Tanju Özcanın, PTT Birinci Ligde yaşanan olumsuzluklara
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve
Çanakkale Zaferinin 98inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının, AK PARTİ Grubu adına, 18 Mart Şehitleri Anma
Günü ve Çanakkale Zaferinin 98inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
2.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, 18 Mart
Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferinin 98inci yıl dönümü
nedeniyle Çanakkalede yapılan törende yaşananlara ve tüm
şehitlerimize Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
3.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandırın, 108 sıra sayılı Kanun
Tasarısının tümü üzerindeki görüşmeler
sırasında, değerler üzerinden yapılan siyasetin o
değerlere zarar vereceğine, Çanakkale Zaferinin Türk milletinin
zaferi olduğuna ve bu zaferleri Türk milletinin elinden almaya kimsenin
gücünün yetmeyeceğine ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Eser Danışoğlu ve 31 milletvekilinin,
Marmara Denizinde gerçekleşen yasa dışı ve
aşırı avlanmaların boyutunun ve alınan önlemlerin
etkinliğinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/544)
2.- Antalya
Milletvekili Yıldıray Sapan ve 24 milletvekilinin, örtü altı
tarımın içinde bulunduğu sıkıntıların
nedenlerinin ve sonuçlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/545)
3.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu ve 22 milletvekilinin, ÇAYKUR'da
mevsimlik işçi statüsünde çalışan üniversite mezunu çay
eksperlerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/546)
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekili Meral Akşener
başkanlığındaki bir heyetin, Rusya Federasyonu Tataristan
Cumhuriyeti Devlet Konseyi Başkanı Farid Muhametşinin davetine
icabet etmek üzere Rusya Federasyonuna resmî ziyarette bulunmasına
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
tezkeresi (3/1183)
C) Önergeler
1.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, (2/170) esas numaralı Katma Değer Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/101)
D) Çeşitli İşler
1.- Genel Kurulu ziyaret eden Romanya Temsilciler Meclisi
Dışişleri Komitesi Başkan Yardımcısı Natalia
Intotero ve Romanya Senato Dışişleri Komitesi Kâtip Üyesi Ben
Oni Ardeleana Başkanlıkça Hoş geldiniz. denilmesi
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- CHP Grubunun,
Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka ve 25 milletvekili tarafından
emeklilerin yaşadığı sorunların
araştırılması amacıyla 26/2/2013 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş
oldukları Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
19/3/2013 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunması ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
B) Danışma
Kurulu Önerileri
1.- Danışma
Kurulunun, Genel Kurulun çalışma saatleri ile gündemdeki
sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin önerisi
VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, Ardahan Millet Bahçesinin düzenlenmesine ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/70) ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
2.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, enflasyon oranlarının hesaplanması
yöntemine ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi
(6/305) Cevaplanmadı
3.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, Ardahanda kamu yatırımları için ayrılan
ödenek miktarının artırılmasına ilişkin
Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/500) Cevaplanmadı
4.- Ankara Milletvekili Zühal Topcunun,
Bakanlıkta ve Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlarda özürlü personel istihdamına ilişkin Kalkınma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/633) Cevaplanmadı
5.- Manisa Milletvekili Hasan Örenin,
Çeçenistanda faaliyet gösteren firmaların yaşadıkları
sorunlara ve işçilerin mağduriyetine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/689) ve Kalkınma Bakanı Cevdet
Yılmazın cevabı
6.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, ekonomik krizin etkilerinin azaltılmasına yönelik
çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/747)
ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
7.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, yoksulluk sınırı altında kalan
vatandaşlarımızın mağduriyetinin giderilmesine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/749) ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
8.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Esnaf ve Sanatkârlar Odası üyelerinin ÖTVsiz
akaryakıt imkânından faydalanmalarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/869) ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın cevabı
9.- Çanakkale Milletvekili Ali
Sarıbaşın, kira ödenen kamu binalarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/920) ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın cevabı
10.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, tekstil sektöründe yaşanan sıkıntılara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1026) ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
11.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, TOKİnin elde ettiği gelir miktarına ve devam
eden projelere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1122) ve
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
12.- Adana Milletvekili Ali
Halamanın, Adana ili ve ilçelerinde yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1143) Cevaplanmadı
13.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına hizmet
binası yapılmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1225) ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın
cevabı
14.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Maliye Bakanlığına yeni bir sosyal tesis
yapılacağı iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/1227) ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın
cevabı
15.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, asgari ücret tespit komisyonuna ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1230) ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın cevabı
16.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, gençlerin, kadınların ve engellilerin
istihdamının teşvik edilmesine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/1231) ve Kalkınma Bakanı Cevdet
Yılmazın cevabı
17.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, işsizlik sorununa ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/1232) ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın
cevabı
18.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, ülkemizde faaliyet gösteren bankaların şube
sayılarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1291)
ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
19.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, ülkemizde faaliyet gösteren yerli ve dış
kaynaklı banka sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1293) ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın
cevabı
20.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, yol yapım ve bakım hizmetleri için
Kahramanmaraş İl Özel İdaresine kaynak aktarılıp
aktarılmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1338) ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın
cevabı
21.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, eşit işe eşit ücret uygulamasına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1357) ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
22.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Afşin-Elbistan A Termik Santraline filtre ve atık
su tesislerinin kurulmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1371) ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın
cevabı
23.- Adana Milletvekili Ali
Halamanın, Adana ve ilçelerindeki serbest bölgelerdeki
yatırımlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1445) ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
24.- Adana Milletvekili Ali
Halamanın, TÜİKte çalışan 4-Cli personele ilişkin
Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1449) Cevaplanmadı
25.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, Ardahanın kalkınması için başta
hayvancılık ve eğitim olmak üzere Devlet
yatırımlarının artırılması ihtiyacına
ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1640)
Cevaplanmadı
26.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, tekstil ve hazır giyim sektöründe girdi ve finansman
maliyetlerinin artmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1704) ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
27.- Muğla Milletvekili Mehmet
Erdoğanın, Datça Hükûmet Konağı ve öğretmenevinin
fiziki yetersizliğine ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1766) ve Kalkınma Bakanı Cevdet
Yılmazın cevabı
28.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, ülkemizdeki süt tüketimine ve fiyatlarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1835) ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın cevabı
29.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, ülkemizde maden araması yapan yabancı firmalara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1838) ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
30.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, hane halkı sağlık araştırmalarına
ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1917)
Cevaplanmadı
31.- Gaziantep Milletvekili Mehmet
Şeker'in, Bakanlığın kurumsal kimliğinin
oluşturulmasına yönelik harcamalara ilişkin Kalkınma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1953) Cevaplanmadı
32.- İzmir Milletvekili Rahmi
Aşkın Türelinin, İşsizlik Sigortası Fonundan yapılan
ödemelere ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2034) Cevaplanmadı
33.- İzmir Milletvekili Rahmi
Aşkın Türelinin, gelir yöntemiyle millî gelir hesaplanmasına
ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/2035)
Cevaplanmadı
34.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, SODES Projesi kapsamında finanse edilen sportif projelere
ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/2320)
Cevaplanmadı
35.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, şehir içi toplu taşıma hizmetlerinde kullanılan
akaryakıtta KDV oranının düşürülmesine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2407) ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın cevabı
36.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, Ardahanın Posof ilçesine bağlı bir köyde
yapılan kadastro çalışmalarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2438) ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın cevabı
37.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, pirinçteki KDVnin düşürülmesi talebine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2508) ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın cevabı
38.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, kalkınma öncelikli illerde görev yapan Devlet
memurlarına daha yüksek ücret ödenmesi talebine ilişkin Kalkınma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2532) Cevaplanmadı
39.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin,
2012 yılında Ankaraya yapılan yatırımlara
ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/2730)
Cevaplanmadı
40.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Orta Ceyhan Menzelet II. Merhale Sulama Projesine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2762) ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
41.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, Ayvalı Sulama Projesine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/2767) ve Kalkınma Bakanı Cevdet
Yılmazın cevabı
42.- Adana Milletvekili Ali
Halamanın, açlık ve yoksulluk sınırı verilerine
ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/2793)
Cevaplanmadı
43.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, tarımsal dış ticaret açığına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2819) ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
44.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, ormancılıkta vardiya uygulamasına geçilmesine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2944) ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
45.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, geçici orman işçilerine kadro verilmesine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2945) ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın cevabı
46.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun, orman teşkilatına kadro verilmesine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2947) ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın cevabı
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S.
Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484)
(S. Sayısı: 287)
3.- Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu
Tasarısı ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu,
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları (1/619) (S.
Sayısı: 310)
4.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Bilim ve Teknoloji
Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/374) (S. Sayısı: 108)
5.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Bilimsel ve
Teknolojik İşbirliği Anlaşması ile Anlaşmaya
İlişkin Mektupların ve Anlaşmada Değişiklik
Yapılmasına Dair Notaların Onaylanmasının Uygun
Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/695) (S. Sayısı: 348)
6.- Stratejik Deniz
Taşımacılığı Taahhütlerine İlişkin Çok
Uluslu Uygulama Düzenlemesine Katılmamızın Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/602) (S. Sayısı: 325)
7.- Federal Almanya
Cumhuriyeti Federal Savunma Bakanlığı, Fransa Cumhuriyeti
Savunma Bakanı ve Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma
Bakanlığı Arasında İmzalanan COBRA Topçu Tespit
Radarı 2013-2015 Arası Hizmet Desteği ile İlgili Mutabakat
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/739) (S. Sayısı: 424)
8.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Somali Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Teknik
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/364) (S. Sayısı:
107)
9.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Moritanya İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında
İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/599) (S. Sayısı: 292)
10.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Moritanya İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/656) (S. Sayısı: 357)
11.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/687) (S. Sayısı: 340)
X.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin 108
sıra sayılı Kanun Tasarısının tümü üzerinde
şahsı adına yaptığı konuşma
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
2.- Yalova Milletvekili
Muharrem İncenin, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının sataşma
nedeniyle yaptığı konuşma sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
4.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında
AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
5.- Yalova Milletvekili
Muharrem İncenin, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine tekraren sataşması nedeniyle konuşması
XI.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı:
108) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Bilim ve Teknoloji Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının oylaması
2.- (S. Sayısı:
348) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti
Arasında Bilimsel ve Teknolojik İşbirliği
Anlaşması ile Anlaşmaya İlişkin Mektupların ve
Anlaşmada Değişiklik Yapılmasına Dair Notaların
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısının oylaması
3.- (S. Sayısı:
325) Stratejik Deniz Taşımacılığı Taahhütlerine
İlişkin Çok Uluslu Uygulama Düzenlemesine Katılmamızın
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
4.- (S. Sayısı:
424) Federal Almanya Cumhuriyeti Federal Savunma Bakanlığı,
Fransa Cumhuriyeti Savunma Bakanı ve Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma
Bakanlığı Arasında İmzalanan COBRA Topçu Tespit
Radarı 2013-2015 Arası Hizmet Desteği ile İlgili Mutabakat
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının oylaması
5.- (S. Sayısı:
107) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Teknik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
6.- (S. Sayısı:
292) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moritanya İslam Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında
İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
7.- (S. Sayısı:
357) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moritanya İslam Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
XII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.-İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, yeni
inşa edilecek Başbakanlık binasına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağın cevabı
(7/15422)
2.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, 2003-2012 yılları arasında
görevden alınan ve atanan bürokratlara ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı
(7/15444)
3.- Diyarbakır
Milletvekili Emine Aynanın, elektrik dağıtım şebekeleri
ile ilgili sorunlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/15526)
4.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın, Bakanlık tarafından kiralama yoluyla
kullanılan gayrimenkullere ve taşıtlara ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/15820)
5.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bakanlık tarafından
kiralanan hizmet binalarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/16206)
6.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, elektrik ve petrol ihracına ilişkin sorusu ve Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/16213)
7.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Bakanlık bünyesinde boş bulunan
memur kadrolarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/16214)
8.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, yap-işlet-devret modeliyle
yapılan yatırımlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/16215)
9.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tanın, TİKAnın Kürtçenin
yaygınlaştırılması konusundaki
çalışmalarına ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı (7/16830)
10.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, bağlı kurum ve
kuruluşların reklam, bilgilendirme, tanıtım ve halkla
ilişkiler harcamalarına ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı (7/16833)
11.- İstanbul
Milletvekili Erdoğan Toprakın, İstanbulun Taksim semti
esnafının yayalaştırma projesinden kaynaklanan
mağduriyetine ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı (7/16874)
12.- İstanbul
Milletvekili Erdoğan Toprakın, 5957 sayılı hallerle ilgili
kanundan kaynaklanan sorunlara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret
Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/16875)
13.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, TBMM personeline ve hizmet
alımı yoluyla çalışan personele ilişkin sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlamın
cevabı (7/17131)
14.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, yabancıların gayrimenkul
edinmelerinin kısıtlanmasına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı (7/17173)
15.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acarın, Antalyada doğal afetlerden etkilenen çiftçilerin
mağduriyetinin giderilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/17178)
16.- Samsun Milletvekili
Cemalettin Şimşekin, SGKnin görevde yükselme sınavı
açmamasına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/17238)
17.- Mardin Milletvekili Erol
Doranın, Mersinde kurulması planlanan nükleer güç santraline
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın cevabı (7/17245)
18.- İzmir Milletvekili
Ahmet Kenan Tanrıkulunun, HES projelerine ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/17246)
19.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Çelebinin, Kocaelinin Dilovası ilçesindeki sanayi
kuruluşlarının çevreye verdiği zararlara ilişkin
sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı (7/17247)
20.- Bursa Milletvekili Kemal
Ekincinin, Bursa Büyükşehir Belediyesinin su faturalarından tahsil
ettiği diğer ödemelere ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/17251)
21.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bakanlık istisnai
kadrolarına yapılan atamalara ve Bakanlıktaki görevden almalara
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı (7/17284)
22.- Bingöl Milletvekili
İdris Balukenin, Türkiye-Suriye sınır kapılarına
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı (7/17285)
23.- İstanbul
Milletvekili Umut Oranın, son on yılda kaçakçılığa
karşı alınan önlemlere ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret
Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/17286)
24.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, üretimi kendi kaynaklarımıza
dayanmayan ürünlerin ihracatına ve akaryakıtta vergi düzenlemesi
ihtiyacına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/17351)
25.- Hatay Milletvekili
Mevlüt Dudunun, Hatayda toplanan vergilere ve Hataya yönelik
yatırımlara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/17355)
26.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydarın, öğretmenlerin eş durumu atamalarına
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın
cevabı (7/17358)
27.- Ankara Milletvekili
Levent Gökün, Ankaranın Şereflikoçhisar ilçesinin bir beldesindeki
öğretmen ihtiyacına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Nabi Avcı'nın cevabı (7/17364)
28.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, ataması yapılmayan
öğretmenlere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nabi
Avcı'nın cevabı (7/17371)
29.- Antalya Milletvekili
Osman Kaptanın, Antalyada selden zarar gören çiftçilerin
borçlarının ertelenmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/17443)
30.- Gaziantep Milletvekili
Edip Semih Yalçının, Gaziantep ilindeki bir inşaat
firmasının vatandaşları mağdur ettiği
iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın cevabı
(7/17453)
31.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tanın, Diyarbakırdaki cami ve mescitler ile
personel sayısına ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı (7/17456)
32.- Bursa Milletvekili
İlhan Demirözün, Bursaya yapılması planlanan
yatırımlara,
Tarımsal destekleme
programlarının finansmanına,
- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldanın, tavuk eti sektöründe insan
sağlığına zararlı yöntem ve maddelerle üretim
yapıldığı iddialarına,
- Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akovanın, Kırıkkalede görülen tavuk
vebası hastalığına,
- Kırklareli
Milletvekili Mehmet S. Kesimoğlunun, Bakanlığın ocak
ayında üreticilere ödeme yapmadığı iddiasına,
- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, TÜİK tarafından belirlenen tarım rekoltelerine
ilişkin,
- Samsun Milletvekili
Cemalettin Şimşekin, afetlerden zarar gören çiftçilerin
borçlarının ertelenmediği iddiasına,
- Gaziantep Milletvekili Edip
Semih Yalçının, Başpınar Organize Sanayi Bölgesinin Nizip
Çayına boşalttığı kimyasal atıkların yol
açtığı sorunlara
İlişkin
soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
(7/17523), (7/17524), (7/17525), (7/17526), (7/17527), (7/17528), (7/17529),
(7/17530)
33.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın, dış ticaret istatistiklerine ilişkin
sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının
cevabı (7/17531)
34.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürkün, borçlarını ödeyemeyen tüketici ve
KOBİlerin sayılarının artmasına ilişkin sorusu
ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/17561)
35.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, İstanbulun Üsküdar ilçesinin bir
mahallesinin okul ihtiyacına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Nabi Avcı'nın cevabı (7/17567)
36.- İstanbul
Milletvekili Celal Dinçerin, ilçe müdürü atamaları ile ilgili bazı
iddialara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Nabi
Avcı'nın cevabı (7/17573)
37.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, boğazlardan geçen gemilerin neden olduğu çevre
kirliliğine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktarın cevabı (7/17713)
38.- Bursa Milletvekili Sena
Kalelinin, Gümüşhane TOKİ Yenimahalle konutlarına ilişkin
sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
cevabı (7/17718)
39.- Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurtun, Suriye sınırındaki gümrük
kapılarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı
Hayati Yazıcının cevabı (7/17771)
40.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Sakaryanın Sapanca ilçesine bağlı bazı
köylerin kütüphane ihtiyacına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ömer Çelik'in cevabı (7/17852)
41.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, 2002-2013 yılları arasında Manisada sit
alanı olarak belirlenen veya bu kapsamdan çıkarılan yerlere
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik'in cevabı
(7/17853)
42.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, Hudut ve Sahiller Sağlık Genel
Müdürlüğü hakkındaki bazı iddialara ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun cevabı (7/17935)
43.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, Hudut ve Sahiller Sağlık Genel
Müdürlüğüne ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Mehmet
Müezzinoğlu'nun cevabı (7/17936)
44.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, vergi politikalarına ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/17977)
45.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, televizyon programlarındaki yaş
sınırlamalarına ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/18026)
46.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akarın, Meclis araştırması komisyonlarına ve
komisyon raporlarının sonuçlarına ilişkin sorusu ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlamın cevabı
(7/18345)
47.- İstanbul
Milletvekili Umut Oranın, ilk Millet Meclisinde görev yapmış
milletvekillerine ve bakmakla yükümlü oldukları kişilere ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet
Sağlamın cevabı (7/18346)
48.- Hatay Milletvekili Hasan
Akgölün, 24. Dönem Milletvekili Telefon Rehberinin basımına
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet
Sağlamın cevabı (7/18352)
19 Mart 2013 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 79uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
III.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Sadık Yakutun, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferinin
98inci yıl dönümüne ilişkin konuşması
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, 18 Mart, yüzyılın en büyük
muharebelerinden biri olan Çanakkale Zaferinin yıl dönümü. Çanakkale,
ecdadımızın yedi düvele karşı aylar süren çetin
mücadelesinin sonunda, tarih boyunca hiçbir millete nasip olmayan, kahraman
vatan evlatlarınca kazanılan bir büyük başarının
öyküsüdür. Kınalı kuzuların, ak pürçekli anaların, eli
kınalı gelinlerin, sakallı dedelerin, Bedrin
aslanlarının kükrediği ateşten bir imtihanı
olmuştur Çanakkale. Çanakkale, cepheden cepheye yalın ayak,
karnı aç, omzunda torun, yüreğinde iman taşıyan ninelerin,
tarihi utandıran zalimlere karşı hesabı mahşere kalan
bir duanın âminidir.
Çanakkalede
acı ölüm tasından kahramanlık şerbeti içerek bir daha
hiç dönmeyen Üçpınarlı Aliler,
Seyit Onbaşılar, Lapsekili İbrahimler ve bedeni toprakla
buluşan bütün şehitlerimiz, açılan gökyüzünün seyre
daldığı bir anda, büyük bir azametle Yaradanına uçarak
ahirette makamlarına erişmişlerdir. 18 Mart Çanakkale Zaferinin
98inci yıl dönümü vesilesiyle bütün şehitlerimizi rahmet, minnet ve
şükranla anıyoruz. (Alkışlar)
Gündeme geçmeden
önce, üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale
Deniz Zaferinin 98inci yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemire aittir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Çanakkale
Milletvekili İsmail Kaşdemirin, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve
Çanakkale Zaferinin 98inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
İSMAİL
KAŞDEMİR (Çanakkale) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 18 Mart Şehitler Günü ve Çanakkale Deniz Zaferinin
98inci yıl dönümü münasebetiyle gündem dışı söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; dün, yani 18 Mart günü, Sayın
Başbakanımızın, sayın bakanlarımızın ve
sayın milletvekillerimizin ve aynı zamanda ülkemizin dört bir
yanından gelen vatandaşlarımızın
katılımıyla 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferini büyük heyecan ve
coşkuyla kutladık.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Çanakkale, dünya tarihinin
gördüğü en kanlı, en büyük ve en kahramanlıklarla dolu en önemli
savaşlardan biridir. Türkiye Cumhuriyetinin ön sözünün
yazıldığı, bir milletin küllerinden doğduğu,
dosta güven, düşmana korku saldığı, ayrılmaz ve
bölünmez bir milletin bir arada neler yapabileceğini tüm dünyaya ilan
ettiği yerdir Çanakkale.
Çanakkale Deniz
Zaferi, milletimizin, yokluklara rağmen azmiyle yeniden
şahlandığı, kanlarıyla destanlar yazan
Mehmetçiklerimizin inandıklarında neler başarabileceğinin
tüm dünyaya gösterildiği, cihanı hayrete düşüren muazzam bir
zaferdir. Bu muazzam zaferin arkasında ise birlik ve beraberlik duygularıyla
milletin her kesiminden insanın korkusuzca ortaya koyduğu o büyük ruh
vardır. Bu, öyle büyük bir ruhtur ki hepsi dönmemek üzere gittiler. Gittiler, binlerle, on binlerle, yüz
binlerle gittiler. Bugün bu topraklar üzerinde onurumuzla yaşayabilmemiz
için gittiler. Çanakkalenin kanlı siperlerine, bir daha geri dönmemek
üzere gittiler ve bir gün hepsinin üzerine bir görev düştü: Vatan için
ölmek. Tereddüt etmeden gittiler. Öyle güzel, öyle güzeldi ki gittikleri yer,
gittiler ve bir daha geri dönmediler. Türküyle, Kürtüyle, Lazıyla, Çerkeziyle,
Boşnakıyla, Arapıyla, Müslümanı ve gayrimüslimiyle biz
oldular, bir oldular ve gittiler.
Alay tabibi
Yüzbaşı Dimitroyati, bizimle birlikte yaşamış, beraber
ağlamış, beraber gülmüştü. Çanakkale Savaşında
bizimle beraber olmuştu. Ölmeden önce bir vasiyeti vardı: Sakın
ha Ali Çavuş, gâvur mavur dersiniz, başka yere gömersiniz. Beni
sizlerden ayırmayın.
Bizler bir
olmayı başarmış, biz olmayı başarmış
bir milletin torunları olma şerefini yaşıyoruz.
İşte, şehitlerimizden aldığımız sorumlulukla
bir olmalı, biz olarak yaşamımıza devam etmeyi
başarmalıyız. Bir olduğumuzda, biz olduğumuzda, önünde
dünyanın en büyük güçlerinin bile duramadığı bir milletin,
dünyada hak ettiği yere gelme noktasında amacımıza bizleri
hızla getireceğinden şüphe yoktur. Mehmet Akifin de dediği
gibi:
Değil mi
cephemizin sinesinde iman bir;
Sevinme bir,
acı bir, gaye aynı, vicdan bir.
Değil mi
cenge koşan, Çerkezin, Lâzın, Türkün;
Arapla, Kürt ile
bakidir ittihadı bugün.
Değil mi
sinede birdir vuran yürek, yılmaz!
Cihan
yıkılsa, emin ol bu cephe sarsılmaz.
Düşman gerek
silah ve teçhizatı gerekse sayısal üstünlüğüyle savaşı
kazanmaya kesin gözle bakıyordu. Planları mükemmeldi. Bir dünya bir
araya gelmiş, süper teknolojik donanma, yüzlerce gemi, 10 binlerce asker ölüm
kusmak için geldiler ama hesap edemedikleri bir şey vardı; ölmeye
hazır bir millet, bir olmuş, çoluğuyla çocuğuyla
onları bekliyordu ve dillerde tek bir dörtlük:
Anam yakmış kınayı
adak diye,
Ben de vatan için kurban
doğmuşum,
Anamdan Allaha son bir hediye,
Kumandanım ben İsmail
doğmuşum.
İsmail doğanların, vatan
uğruna gözünü kırpmadan can verdikleri, bu millete kan verdikleri
yerdir Çanakkale. Tek bir millet hâline gelmiş, aynı mezarda koyun
koyuna yatanların, bayrak uğruna, millet uğruna fedakârca,
düşünmeden, bir ülkenin yeniden doğuşuna vesile olan yerdir
Çanakkale ve o Çanakkale ruhu şu anda halkımızın en çok
ihtiyaç duyduğu ruhtur.
Gün bizi sadece savaşlarla
değil, tarihimizle, şehitlerimize olan saygımızla ve
onların aziz emanetine sahip çıkarak bir toplumun yeniden
doğuşuna götürecektir. Sayın Başbakanımızın
da 18 Mart törenlerinde söylediği gibi, Çanakkaleyi anlamayan,
anlayamayan, Türkiyeyi de anlayamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İSMAİL KAŞDEMİR
(Devamla) İşte bu sebeple, bizler ve Hükûmetimiz, Çanakkalemizi,
şehitliklerimizi iktidarda olduğumuz günden bu yana ihya etmekte,
bunun için gayret sarf etmekteyiz.
Ben bu vesileyle tekrar 18 Mart
Şehitler Gününü ve Çanakkale Deniz Zaferinin 98inci yıl dönümünü
kutluyor, hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı ikinci söz,
PTT Birinci Ligde yaşanan olumsuzluklar hakkında söz isteyen Bolu
Milletvekili Tanju Özcana aittir. (CHP sıralarından
alkışlar)
2.- Bolu Milletvekili
Tanju Özcanın, PTT Birinci Ligde yaşanan olumsuzluklara
ilişkin gündem dışı konuşması
TANJU ÖZCAN (Bolu) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Benim bugün gündeme getirmek
istediğim konu aslında bir futbol trajedisi. Malumunuz, son
yıllarda futbol büyük bir ekonomik sektör hâline geldi hem ülkemizde hem
de dışarıda ama futbolda seyir zevkini ve sonuçlarını
etkileyen en önemli unsurlardan biri de hakemler ve saha dışı
yaşanan faktörler.
Sayın
milletvekilleri, maalesef hakem hataları son yıllarda futbolumuzun
kalitesini ve seyir zevkini önemli ölçüde etkilemektedir. Televizyonlarda ve
gazetelerde sürekli olarak Süper Ligde bulunan 3 büyük
takımımızla ilgili hakem hatalarını
tartışıyoruz; gece bunları tartışıyoruz,
gündüz bunları tartışıyoruz. Ancak, Süper Ligdeki
diğer takımların giden puanları ve buharlaşan emekleri
dikkate dahi alınmıyor.
Tabii, bir de, PTT
Birinci Ligde yaşanan hakem faciaları var sayın
milletvekilleri. İki gün önce oynanan Göztepe-Karşıyaka
maçını izleyip de herhâlde vicdanı sızlamayan kimse
kalmamıştır.
Yine, sayın
milletvekilleri, yıllardır emek veren ama hakkı yenen bir
Boluspor gerçeği var PTT Birinci Ligde.
Sayın
milletvekilleri, futbolu yakından takip edenler bilir, Boluspor son birkaç
sezondur PTT Birinci Ligde mücadele veriyor. Bolu bir futbol kenti ama
imkânları sınırlı, nüfusu az, sanayi yok denecek kadar az.
Ama buna karşın vefakâr Bolulular, Bolusporu, kentin tek
takımını ayakta tutmak için elinden gelen her şeyi
yapıyor. Bolusporun Başkan ve yöneticileri ceplerinden trilyonlarca
lira harcıyor. Boludaki yoksul vatandaşımız evinin ve
çoluk çocuğunun iaşesini bir tarafa bırakıyor bilet
alıp Boluspor maçlarına gidiyor. Yani, özetle söylemek gerekirse
7den 70e her Bolulu, Boluspor için büyük bir özveride bulunuyor. Ama maalesef
saha içi ve saha dışındaki bazı faktörler
yıllardır öne çıkıyor ve birileri Bolusporun alın
terini sürekli çalıyor.
Hatırlayınız,
beş yıl önce oynanan bir Eskişehirspor-Boluspor final maçı
vardı. Sayın Kemal Unakıtanın seçim sözünün sahaya
nasıl yansıdığı hatırlayın.
Dört yıl önce
Boluda oynanan bir Kasımpaşa maçı vardı.
Kasımpaşanın Başbakanın takımı olması
sebebiyle verilen kararları şöyle bir hatırlayın.
Sadece bu sezona
bakalım değerli milletvekilleri. İlk aklıma gelenler:
Tavşanlı Linyitspor-Boluspor maçı, Kartalspor-Boluspor
maçı, Rizespor-Boluspor maçı, Konyaspor-Boluspor maçı ve son
olarak da Boluda oynanan Kayseri Erciyesspor-Boluspor maçı. Bu
maçların hepsinin ortak bir özelliği var sayın milletvekilleri.
Bu maçların hepsinde hakem hataları hep Boluspor aleyhine
olmuştur. Artık bunlara hata bile denemez düşüncesindeyim. Bu
hatalar nedense hep Bolusporu buluyor sayın milletvekilleri.
Sayın
milletvekilleri, bir şeye dikkatinizi çekmez istiyorum: Bugün
itibarıyla Bank Asyadaki puan durumunu bilen var mı bilmiyorum.
Birinci sırada Kayseri Erciyesspor var, Kayserinin takımı,
Sayın Cumhurbaşkanının şehri. İkinci sırada
Manisaspor var, kimin şehri? Sayın Arınçın şehri.
Üçüncü sırada da -büyük tesadüf- Sayın Başbakanın
şehri olan Rize var. Arkadaşlar, bu işler bu şekilde
oluyorsa, eğer Başbakan, Cumhurbaşkanı ve Sayın
Arınç arasında geçiyorsa bu mücadele saha dışı
faktörlerden dolayı, o zaman açık söyleyin diğer takımlar
hiç alın teri dökmesinler, hiç emek harcamasınlar.
Ben buradan spor
kamuoyunun vicdanına ve Türkiye Futbol Federasyonu yetkililerine
sesleniyorum ve soruyorum: Sizce bugünkü sıralama tesadüf mü, değil
mi, başka faktörler var mı, yok mu?
Ben, burada son
olarak şunları söylüyorum: Sezonun bitmesine sekiz hafta kaldı
sayın milletvekilleri. Bolusporun yıllarca hakkı yendi, Boluya
sahip çıkan olmadı. Ancak şunu bilin, ben, milletvekili
seçildiğim gün burada Boluya sahip çıkacağım, artık
Bolunun sahibi var. demiştim.
O anlamda, bugüne
kadar Bolusporun hakkını yiyenlere şunu söylüyorum: Bolusporun
hakkını yemek artık o kadar ucuz değil. Bolusporun
hakkını ben milletvekili olduğum sürece burada sizlere ve
federasyon yetkililerine yedirmeyeceğimi ifade ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Son olarak,
federasyon yetkililerine bir çağrıda bulunmak istiyorum. Sekiz hafta
kaldı. Yıllardır Bolusporun hakkı yendi. Artık
şu Boluspor maçlarına hakem tayin ederken bir kez düşünmeyin,
iki kez düşünün.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Gündem
dışı üçüncü söz, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale
Deniz Zaferinin 98inci yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğluna aittir. (MHP sıralarından
alkışlar)
3.- Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve
Çanakkale Zaferinin 98inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Muhterem Başkan, sayın milletvekilleri;
mart ayının 18i geldi mi içimizi farklı duygular kaplar. Biraz
buruk, biraz iftihar dolu, biraz hüzünlü ama bir o kadar da gururla dolu
duygular hâkim olur bize. Zira, insanlığın kıyamete kadar
dönüp dönüp bakacağı, bakıp da ders alacağı, tarihe
unutulmaz bir not düşülmüştür. Çanakkalede biz tarihin şeref
levhalarına ecdadının yapıp ettikleriyle iftihar
edebilecek, tarihi okuyup anlatırken yüzü kızarmayacak, yeryüzünde
nadide milletlerden biri olarak ibretle bakılacak bir geçmişe
sahibiz. Bugün, tarihin tozlu raflarından çıkarılıp
insanlığın önüne serilen birçok doküman, Çanakkalede akıl
almaz hadiselerden bahsediyor. Şimdilerde bunlar hakkında bir sürü
kitap ve makaleler yazılarak o günlere bir ışık tutulmaya
çalışılıyor. Bu hususta gayret gösteren herkesi samimiyetle
alkışlıyor ve onlara müteşekkir olduğumu arz etmek
istiyorum.
Bizim, işin
bundan sonrası adına gerekli şeyi yapıp
yapmadığımız hususunda ise iç açıcı şeyler
söylenemez zannediyorum. Çanakkale savaşları dar bir alanda
kurşunların birbiriyle çarpıştığı, kendi
kulvarında dünyanın en büyük olaylarından birisidir. Yokluk
varlığı, iman küfrü, tevazu ve mahviyet kuru gururu perişan
etmiştir. Mevzuya böyle yaklaşıldığında
Çanakkaleden çıkarılabilecek pek çok ders vardır. Bunlardan
bazıları şunlar olabilir: Her şeyden evvel, Çanakkalenin
savaş yoluyla geçilemeyeceği bütün dünya tarafından
görülmüş ve kabul edilmiştir. Dünyanın en güçlü silahlarına
sahip olanların iman gücü ve vatan sevgisi duvarında nasıl
eridikleri görülmüştür. O dönemin süper güçleri İngiliz ve
Fransız orduları, onların isimlendirmesiyle Yenilmez Armada
olarak bilinen orduların dahi yenilebilir olduğu bütün dünyaya ispat
edilmiştir. Tarihin hemen her döneminde dünyanın dört bir
tarafında problem çıkaran, baş ağrıtan âdeta
çıbanbaşı durumundaki İngiltere, tarihindeki en büyük
hezimet ve asker kaybını bu savaşta
yaşamıştır.
Çanakkale
geçilemeyince Birinci Dünya Harbi uzamıştır. Sıcak
denizlere inme, yıkılan Osmanlı pastasından pay alma
ümidiyle ittifak devletlerinin safında savaşa katılan
Çarlık Rusyası, Çanakkaleden geçip kendisine ulaşacak ittifak
kuvvetlerinin yardımını elde edemediği için, içine
düştüğü iç karışıklıkların üstesinden
gelememiş ve Bolşevik İhtilaline sahne olmuştur.
Batısındaki son karakolda kardeşlerinin ölüm kalım
mücadelesine seyirci kalan âlem-i İslam Türk ordusunun muzafferiyetiyle
bayram etmiştir. Tarihin felsefesini yapanlar, bu savaştan daha pek
çok netice ve ders çıkarabilir.
Sayın
milletvekilleri, Çanakkaleyi geçilmez yapan Çanakkale Savaşında
şehit olan insanların torunları olan bizler, bu
savaşın tarihî, siyasi, askerî ve diplomatik yönlerini iyi bilmeli,
günümüze ulaşan etkilerini iyi değerlendirmeliyiz. Çanakkale
cephesindeki savaşlar sonucu Anadoludaki her 3 evin 1inden şehit
çıkmıştır, 3 kadından 1i dul
kalmıştır. Arıburnu, Conkbayırında şehit
olan üniversite öğrencilerinin büyük bir kısmı İstanbul
Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileridir. Fakülte, öğrencileri
ordu hizmetine alındığı için 1915 yılında mezun
verememiştir.
Çanakkale
zaferinin özellikle genç nesillere iyi anlatılması,
ecdadımıza ve şehitlerimize bir borcumuz olduğu gibi,
geleceğimizin de teminatıdır. Nitekim kazanılan zafer
hakkında devrin önemli liderleri şunları söylediler: Mesela Churcill
Türkler, Çanakkaleyi zorlayan, çağının en ileri tekniğine
sahip güçler karşısında âdeta bir kale gibi
dikilmişlerdir. diyor.
General Tawshend
Avrupada hiçbir asker yoktur ki... Bu ifadenin altını çiziyorum.
Türklerle
mukayese edilebilsin. Almanların müdafaada gayet iyi oldukları kabul
olunabilir, fakat siperlerde onlar dahi Türklerle kıyas edilemez. Misal
olarak Geliboluyu zikretmek isterim. Orada bizim gemi ateşlerimizle büyük
zayiata uğrayan kıtalar, Türk olmasalardı yerlerinde
kalamazlardı, derhâl değiştirilirlerdi. Hâlbuki Türkler bütün
muharebe müddetince yerlerinde kaldılar.
Mukaddes vatan
toprakları için canlarını seve seve vererek bir ulusun kaderini
değiştiren, vatanımızı, istiklalimizi, sarsılmaz
imanları, eşsiz cesaretlerine borçlu olduğumuz aziz
şehitlerimiz, dünyada eşi benzeri olmayan bir destan
yazmıştır. Bu destanı yazanların Türk olduğunu
söylemekten kaçınıp kim idiği belirsiz kişiler olarak
tanımlayanlar, huzur-u mahşerde bunun hesabını vermek
zorunda kalacaklardır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Yakalarını şehitlerin ellerinden
kurtaramayacaklardır.
Çanakkale
Zaferinin 98inci yıl dönümünde Büyük Önder Atatürkü, Çanakkale
şehitlerimizi ve bugüne dek vermiş olduğumuz tüm aziz
şehitlerimizi Şehitler Günü münasebetiyle bir kez daha saygı ve
şükranla anıyor, Yüce Allahtan rahmet diliyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Aydın, söz talebiniz var.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının, AK PARTİ Grubu
adına, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferinin 98inci
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
18 Mart Çanakkale
Zaferinin yıl dönümünde bizler de AK PARTİ Grubu olarak tüm
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyor, şehitlerimizi minnetle
anıyoruz.
Mehmet Âkifin
şu mısralarıyla duygularımı özetlemek istiyorum:
Tüllenen
mağribi akşamları sarsam yarana,
Yine bir şey
yapabildim diyemem hatırana.
Onlar büyük bir
milletin evlatları, büyük bir milletin mensupları, daha da önemlisi,
büyük bir milletin mimarlarıdır. Çanakkale şehitleri, doksan
sekiz yıl önce, 1915te, bizim millet tasavvurumuzu şekillendiren
kahramanlardır. Çanakkale sırtlarında siperlerde verilen
kahramanca mücadele, arkasında unutulmaz bir zafer bıraktığı
kadar, sarsılmaz bir kardeşlik ve kenetlenmiş bir millet de
bıraktı.
Çanakkale ruhuyla
tek bir millet olarak, kardeş olarak geleceğe emin adımlarla
ilerleyeceğimize, Türkiyemizi büyüteceğimize, milletimizi
yücelteceğimize dair ahdimizi aziz şehitlerimizi anarken yineliyor,
hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Bu konuda
sayın grup başkan vekillerinin söz talebi varsa yerine
getireceğim.
MUHARREM İNCE
(Yalova) Evet, benim var.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, biz sözümüzü kullandık. Sayın Yusuf
Halaçoğlu Bey bu konuda görüşlerimizi ifade etti.
BAŞKAN
Peki, teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın
İnce.
2.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, 18 Mart
Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferinin 98inci yıl dönümü
nedeniyle Çanakkalede yapılan törende yaşananlara ve tüm
şehitlerimize Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
MUHARREM İNCE
(Yalova) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii,
şehitlerimizden, Çanakkaleden, Çanakkale ruhundan söz ederken siyaset
yapmak istemezdim. Onun için de Grubumuz adına Sayın Ali Özgündüz.
dedim ama siz söz vermediniz.
O zaman ben de
şunu söyleyeyim: Çanakkalede
şehitlerimiz bu millet için, bu topraklar için göğsünü siper etti ama
dün Çanakkalede Başbakanın göğsü için camekândan bir siper
kuruldu, aradaki fark budur yani camekânın içinde camdan konuşan,
göğsünü koruyarak o camekânın içinden konuşan bir Başbakan
ve ayrıca, ana muhalefet partisinin mesajını okumayan bir
Çanakkale yönetimi vardı. Genel başkan
yardımcılarımızın ve milletvekillerimizin
uyarısı üzerine o mesaj okunmuştur.
Sadece Çanakkale
ruhunu, Çanakkalede yaşadıklarımızı anlatmak yeterli
değildir, o ruhu yaşamak da lazımdır, onu anlamak da
lazımdır diye düşünüyorum ve bütün şehitlerimize Allahtan
rahmet diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkanım, bir durumu düzeltmek
adına tutanaklara geçsin diye söylüyorum.
O camekânlı
bölgede Vali konuştu, Komutan konuştu, CHPli Belediye
Başkanı konuştu, Sayın Başbakan konuştu ama tabii
ki bunun özellikle böyle anlamlı bir günde siyasi polemik konusu
yapılmasını doğru bulmadığımı ifade
etmek istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Sayın
milletvekilleri, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz gündemin Sözlü
Sorular kısmının 1, 56, 118, 145, 158, 177, 179, 240, 270, 295,
347, 366, 429, 431, 434, 435, 436, 488, 490, 520, 537, 548, 608, 612, 762, 817,
876, 938, 941, 1015, 1049, 1129, 1130, 1406, 1491, 1521, 1590, 1614, 1810,
1842, 1847, 1873, 1899, 2025, 2026 ve 2028inci sıralarında yer alan
önergeleri birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.
Sayın
Bakanın bu istemini sırası geldiğinde yerine
getireceğim.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, okutuyorum:
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Eser Danışoğlu ve 31 milletvekilinin,
Marmara Denizinde gerçekleşen yasa dışı ve
aşırı avlanmaların boyutunun ve alınan önlemlerin
etkinliğinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/544)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Endüstriyel
avcılığın artmasıyla beraber
balıklarımız, yumurtlama zamanlarında ve yerlerinde
avlanmaya başlanmıştır. Bu duruma bağlı olarak
denizlerimizdeki balık miktarı azalmakta ve daha küçük
balıkların avlanıp satılmasına neden olmaktadır.
Balıkların üremeye fırsat bulamaması ise türlerinin yok
olmasını beraberinde getirmektedir.
Denizlerimizdeki
biyoçeşitliliğin korunamamasının nedenlerinden biri de
avlama tekniklerinin yanlış olması ve yasak bölgelerde
uygulanmasıdır. Dip balıklarının avlanması için
kullanılan trolle balık avı, sığ sularda
uygulandığında deniz tabanında bulunan tüm deniz fauna ve
florasına (mercanlara, bitkilere ve balık yumurtalarına vs)
zarar vermektedir. Ağın dolmasıyla birlikte büyük
balıkların yanı sıra küçük balıklar da yakalanmakta ve
yumurtlama şansları engellenmektedir. 1380 sayılı Su
Ürünleri Kanunu trol avının zararlarını önlemek
amacıyla iç sularımızda, Marmara Denizi'nde, İstanbul ve
Çanakkale bölgesinde uygulanmasını yasaklamıştır ancak
sivil toplum örgütlerinin ve kolluk birimlerinin baskınları
gösteriyor ki Marmara Denizi gibi yasak bölgelerde trolle balık avı
hâlen yapılmaktadır. Su Ürünleri Kooperatifleri Birlik
Başkanı ve Yasak Avcılıkla Mücadele Komisyonu üyelerinin
iddialarına göre, bu alanı rant kapısı olarak gören
bazı kişilerin tek gecede yüksek kazanç elde etmek amacıyla
İstanbul Boğazında yasa dışı avlanması söz
konusudur. Uygulanan para cezalarının takip edilmemesi nedeniyle
caydırıcılığının olmadığı,
getirinin büyümesiyle ise çeteleşmenin gerçekleştiği
belirtilmektedir. Son olarak, Rumelikavağı Su Ürünleri Kooperatifi
Başkanı Ahmet Aslan'ın yasa dışı avlanmaya
karşı mücadelesi sonucu gözünden vurulması, durumun ciddiyetini
gözler önüne sermektedir.
Aşırı
ve yasa dışı avlanmanın önüne geçmek, sürdürülebilir
balıkçılığı ve ekosistemi korumak adına büyük
önem taşımaktadır. Bu nedenle, Marmara Denizi'nde
gerçekleşen yasa dışı ve aşırı
avlanmaların boyutunun ve alınan önlemlerin etkinliğinin
araştırılması için Anayasanın 98, Türkiye Büyük
Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri uyarınca Meclis
araştırması açılması hususunda gereğini
saygılarımla arz ederim.
1) Ayşe Eser
Danışoğlu (İstanbul)
2) Gürkut Acar (Antalya)
3) Melda Onur (İstanbul)
4) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
5) Turgay Develi (Adana)
6) Arif Bulut (Antalya)
7) Aylin
Nazlıaka (Ankara)
8) Levent Gök (Ankara)
9) Şafak Pavey (İstanbul)
10) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
11) Mehmet Hilal
Kaplan (Kocaeli)
12) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
13) İhsan
Özkes (İstanbul)
14) Hurşit
Güneş (Kocaeli)
15) Ali
Sarıbaş (Çanakkale)
16) Mehmet Ali
Ediboğlu (Hatay)
17) Mahmut Tanal (İstanbul)
18) Namık
Havutça (Balıkesir)
19) Ayşe
Nedret Akova (Balıkesir)
20) Ali Rıza
Öztürk (Mersin)
21) İlhan
Demiröz (Bursa)
22) Sedef Küçük (İstanbul)
23) Ali
Serindağ (Gaziantep)
24) Osman Kaptan (Antalya)
25) Sakine Öz (Manisa)
26) Doğan
Şafak (Niğde)
27) İdris
Yıldız (Ordu)
28) Binnaz Toprak (İstanbul)
29) Mustafa Serdar
Soydan (Çanakkale)
30) Hülya Güven (İzmir)
31) Candan Yüceer (Tekirdağ)
32) Ali Haydar
Öner (Isparta)
2.- Antalya
Milletvekili Yıldıray Sapan ve 24 milletvekilinin, örtü altı
tarımın içinde bulunduğu sıkıntıların
nedenlerinin ve sonuçlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/545)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizdeki,
özellikle Antalya'daki örtü altı tarımın (seracılık)
içinde bulunduğu sıkıntıların nedenlerinin ve
sonuçlarının araştırılması amacıyla Anayasanın
98'inci, TBMM İç Tüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca
Meclis araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1)
Yıldıray Sapan (Antalya)
2) Ali
Serindağ (Gaziantep)
3) Ali Rıza
Öztürk (Mersin)
4) İhsan
Özkes (İstanbul)
5) Hurşit
Güneş (Kocaeli)
6) Candan Yüceer (Tekirdağ)
7) Turgay Develi (Adana)
8) Ali
Sarıbaş (Çanakkale)
9) Aylin
Nazlıaka (Ankara)
10) Birgül Ayman
Güler (İzmir)
11) Sakine Öz (Manisa)
12) Hülya Güven (İzmir)
13) Mehmet Ali
Ediboğlu (Hatay)
14) Mahmut Tanal (İstanbul)
15) Namık
Havutça (Balıkesir)
16) Ayşe
Nedret Akova (Balıkesir)
17) İlhan
Demiröz (Bursa)
18) Sedef Küçük (İstanbul)
19) Osman Kaptan (Antalya)
20) Doğan
Şafak (Niğde)
21) İdris
Yıldız (Ordu)
22) Mehmet
Şeker (Gaziantep)
23) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
24) Kadir Gökmen
Öğüt (İstanbul)
25) Ali Haydar Öner
(Isparta)
Gerekçe:
Antalya, 206 bin
dekarlık örtü altı sebze ve 4.120 dekarlık kesme çiçek üretimi
ile Türkiye'de seracılığın başkentidir. Örtü altı
üretimin yüzde 52'si Antalya'da gerçekleştirilmekte olup 1,7 milyon tonluk
domates üretimi ile Türkiye domates üretiminin yüzde 16'sını
karşılamaktadır. Türkiye cam sera varlığının
yüzde 82'si ilimizde yer almaktadır. 2002 öncesinde yüzde 10
yıllık büyüme hızına sahip seracılık sektörünün,
yıllık büyüme hızı yüzde 3'lere düşmüştür. Bu
düşüşte, belli bir doygunluk noktasına gelinmesinin yanı
sıra gıda güvenliğine yönelik önlemlerin yeterince
alınmaması nedeniyle, zaman zaman ihracatta yaşanan
sıkıntılar ve artan girdi fiyatlarına karşın ürün
fiyatlarının yerinde sayması önemli rol
oynamıştır. Üretici, ürettiğinin ve alın terinin
karşılığını alamamaktadır.
Sebzenin hal
fiyatları ile market fiyatları arasında yaklaşık 3 kat
fark vardır. Üreticiden çok aracının kazandığı bu
yapıda temel etmen üreticinin yeterince örgütlü olmayışıdır.
2006 yılında çıkarılan Üretici Birlikleri Yasası Türk
tarım yapısına uygun hazırlanmadığı için
kurulan üretici birlikleri işlevsel olamamıştır. Antalya'da
7'si seracılık alanında olmak üzere kurulan 31 üretici
birliği kâğıt üzerinde kalmıştır.
Ortaklarına ucuz girdi temin edemeyen ve danışmanlık
hizmetleri veremeyen, bununla birlikte ortaklarının ürünlerini
pazarlama yetkisi olmayan birlikler, AKP iktidarının şov
aracı olmaktan öteye geçememiştir.
Üreticinin her
geçen yıl daha az kazanması ve sadece emeğinin
karşılığını alması, Antalya'da, girdi
imalatçısı, ithalatçısı ve
pazarlayıcılarını da ciddi anlamda etkilemiştir. Bu
alanda birçok firma batmış veya el değiştirmiştir.
Tarım sektöründe faaliyet gösteren firmalar banka kredileri ile ayakta
durmaya çalışmaktadırlar. Bu tablonun devamı ve ekonomik
krizin derinleşmesi, gelecekte iflasların artmasına neden
olacaktır.
Sera ürünlerinin
yüzde 15'i dış satıma konu olmakla birlikte, iç piyasa
fiyatlarının oluşmasında çok önemlidir. Pestisit
kalıntısı nedeniyle ihracatta yaşanan geri dönüşler tam
anlamıyla ortadan kaldırılamamıştır. Bunun
nedeni, ziraat mühendislerinin üretimin her aşamasında üreticilerle
bir araya getirilemeyişidir. Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı tarafından
yerleştirilmeye çalışılan serbest tarım
danışmanlığı, sistem doğru
kurulmadığı için arzulanan sonuçları
doğurmamıştır. Serbest tarım
danışmanlığının gelişip
yaygınlaşması, tek başına üreticinin desteklenmesine
dayalı planlandığından arzulanan sonuç
alınmamış ve model yaratılmamıştır.
İlaç
kalıntıları sorununa çözüm olarak getirilen bitki koruma
ürünlerinin reçeteli satışı uygulaması kâğıt
üzerinde kalmıştır. Üreticiyi doğru ilaçla buluşturmak
yerine zirai ilaç bayilerini baskı altında tutma mekanizmasına
dönüşen bu uygulamanın, Türkiye koşullarına ve
üretici-mühendis ilişkilerine göre yeniden düzenlenmesi şarttır.
Tüm ilaçların reçete ile satışı uygulamasından
vazgeçilerek, sadece insan ve çevre sağlığı
açısından tehdit oluşturan ilaçların reçete ile
satışına geçilmelidir. Üreticilerin tarım
ilaçlarını usulüne ve tekniğine uygun kullanması için
ziraat mühendisi ile çalışabileceği bir yapı
oluşturulmalıdır. Bunun yolu da üreticilerin kooperatifler ve
üretici örgütleri bünyesinde bir araya gelmeleri ve danışmanlık
desteklerini kooperatif ve birlikler üzerinden tarım danışmanlarına
vermekten geçmektedir.
Dış
alımcılar ve süpermarket zincirleri arzda devamlılık ve
ürün kalitesinde standart aramaktadır. Bunun için ülkemizde büyük ölçekli
işletmelerin kurulmasına ihtiyaç vardır. Bu konudaki en büyük
engel de arazi yetersizliğidir. Yatırımcılar yeterli
büyüklükte arazi bulamamaktadırlar. Organize sera bölgeleri kurulmalı
ve modern işletmelerin kurulması konusunda
yatırımcılar desteklenmelidir. Küçük ölçekli işletmelerin
altyapı eksikliklerinin giderilmesi için kredi desteği sağlanmalı
ve üretici örgütlerine de organize sera bölgelerinde yatırım
imkânı getirilmelidir.
Yukarıda
belirtilen gerekçelerle "örtü altı tarım"ın içinde
bulunduğu sıkıntıların nedenlerinin ve
sonuçlarının araştırılması ve alınacak
tedbirlerin yüce Meclisimizce tespiti amacıyla bir Meclis
araştırması açılması yerinde olacaktır.
3.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu ve 22 milletvekilinin, ÇAYKUR'da
mevsimlik işçi statüsünde çalışan üniversite mezunu çay
eksperlerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/546)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
ÇAYKUR'da
mevsimlik işçi statüsünde çalışan 2007 yılı
girişli, üniversite mezunu çay eksperlerinin sorunlarının
araştırılması ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi
amacı ile Anayasamızın 98 ve İç Tüzükün 104 ve 105inci
maddeleri gereğince bir Meclis araştırması komisyonu
kurulmasını arz ve teklif ederiz.
Gerekçe:
Bilindiği
gibi, çay eksperliğinin amacı, çay bitkisinin yetiştirilmesi,
standartlara ve talimatlara uygun yaş çay tespitinin yapılması,
çay yapraklarının işlenerek içilecek çay hâline getirilmesi,
ürünün pazarlanması ve üreticilerle kurum arasındaki bağlantının
sağlanmasıdır.
Çay
eksperliği bölümü kuruluş yönetmeliği amacına göre
mezunların almış olduğu unvan, yapılan
yanlış uygulamalar sonucu günümüzde geçerliliğini yitirmiş
konumdadır. Çünkü, KPSS yoluyla hiçbir kurum ve kuruluşta işe
alınmaları mümkün değildir. Özel sektör çay fabrikaları ise
çayda kalite aranmasına rağmen MYO eksperlik mezunlarına hiçbir
zaman çalışma fırsatı vermemişlerdir.
2007
yılında çıkarılan 5620 sayılı Yasa nedeni ile
daimi istihdam edilmelerinin önü kapanmış ve mevsimlik işçi
statüsünde dört ay gibi kısa sürelerde çalıştırılmaktadırlar.
Karadeniz
Bölgesi'nde çay tarımı üretimi ve işlenmesi devam edecekse
bölgede 1 milyon kişinin geçim kaynağını oluşturan,
yıllık yaklaşık 1.200-1.300 ton yaş çay üretilen ve
yıllık yaklaşık 230 bin ton kuru çay üretilen büyük bir
sektörün yaşatılması, yaklaşık 250 bin ton çay
tüketilen ülkemizde çayın geleceğine yatırım yapmakla
mümkün olacaktır.
1)
Mehmet Volkan Canalioğlu (Trabzon)
2)
İhsan Özkes (İstanbul)
3)
Hurşit Güneş (Kocaeli)
4)
Ali Sarıbaş (Çanakkale)
5)
Turgay Develi (Adana)
6)
Aylin Nazlıaka (Ankara)
7)
Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
8)
Mahmut Tanal (İstanbul)
9)
Namık Havutça (Balıkesir)
10)
Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
11)
Ali Rıza Öztürk (Mersin)
12)
İlhan Demiröz (Bursa)
13)
Sedef Küçük (İstanbul)
14)
Ali Serindağ (Gaziantep)
15)
Osman Kaptan (Antalya)
16)
Sakine Öz (Manisa)
17)
Doğan Şafak (Niğde)
18)
İdris Yıldız (Ordu)
19)
Mehmet Şeker (Gaziantep)
20)
Hülya Güven (İzmir)
21)
Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
22)
Candan Yüceer (Tekirdağ)
23)
Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekili Meral Akşener
başkanlığındaki bir heyetin, Rusya Federasyonu Tataristan
Cumhuriyeti Devlet Konseyi Başkanı Farid Muhametşinin davetine
icabet etmek üzere Rusya Federasyonuna resmî ziyarette bulunmasına
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
tezkeresi (3/1183)
15/3/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Meral
Akşener başkanlığındaki heyetin; Rusya Federasyonu
Tataristan Cumhuriyeti Devlet Konseyi Başkanı Farid
Muhametşinin davetine icabet etmek üzere Rusya Federasyonuna resmî
ziyarette bulunması hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanunun 6ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun
tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
TBMM
Başkanı
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım
ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- CHP Grubunun,
Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka ve 25 milletvekili tarafından
emeklilerin yaşadığı sorunların
araştırılması amacıyla 26/2/2013 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş
oldukları Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
19/3/2013 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunması ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
19/3/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 19/3/2013 Salı günü (Bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Muharrem İnce
Yalova
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka ve 25 milletvekili tarafından 26/2/2013
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
"emeklilerin yaşadığı sorunların
araştırılması" amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (730 sıra nolu), Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak
19/3/2013 Salı günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Aylin Nazlıaka,
Ankara Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
AYLİN
NAZLIAKA (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ülkemizdeki emeklilerin sorunlarının
araştırılması, bu sorunlara kalıcı ve sürekli ve
etkin çözümler üretilmesi amacıyla vermiş olduğum
araştırma önergesiyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum.
Yüce heyeti saygıyla selamlarım.
Uzun yıllar
çalıştıktan, hizmet verdikten sonra emekli olan
vatandaşlarımız hem ülke ekonomisine katkıda bulunmakta hem
de aynı zamanda, emekleriyle katma değer yaratmaktadır.
Bakın,
gelişmiş ülkelerde emekli denildiği zaman, emekliler,
gidemedikleri yerlere giden, gerçekleştiremedikleri hobilerini
gerçekleştiren, torunlarına hediye alan kişiler demektir.
Ülkemizde ise emekli denildiğinde ilk akla gelen yoksulluk ve
yoksunlukla baş etmek zorunda kalan vatandaşlarımız
olmaktadır. Ülkemizde, emeklilerimiz, maalesef,
yaşamlarının çok büyük bir bölümünü geçim
sıkıntısıyla geçirdikten sonra, emekli oldukları
dönemde de gene artan giderler ve düşen maaşları nedeniyle
ikinci bir mücadele sürecine başlamaktadır. İşte bu nedenle
de ülkemizdeki emeklilerin yüzde 38i, tekrar ediyorum, ülkemizdeki emeklilerin
yüzde 38i emekli olduktan sonra tekrar çalışma hayatına dönmektedir.
Ama, siz ne yapıyorsunuz bu yüzde 38lik kesime? Ayrıca bir de SGDP
primi keserek yani destek primi keserek, yüzde 15lik bir kesinti yaparak âdeta
çalışmakta olan emeklilerimizi cezalandırıyorsunuz,
onların zaten kıt kanaat geçinmekte oldukları maaşlarına
ayrıca bir kesinti uygulayarak ipotek koyuyorsunuz.
Bakın, 2012 Ekim ayı
itibarıyla ülkemizde yaklaşık 10 milyon 700 bin emekli
bulunmaktadır; 2,5 milyon BAĞ-KUR emeklisi, 6 milyon SSK emeklisi,
1,8 milyon da Emekli Sandığı emeklisi bulunmaktadır. 2012
Aralık ayı itibarıyla SSK emeklisinin asgari
aylığı 852 TLdir, azami aylığı ise 1.417 TLdir.
BAĞ-KUR 6ncı basamak emeklisi 797 TL, 24üncü basamak emeklisi ise
1.867 TL almaktadır. Emekli Sandığı emeklisinin asgari
1.075 TL, azami ise 4.781 TL maaşı bulunmaktadır.
Önemli bir ayrıntıyı daha
paylaşmak isterim sizlerle. Mesela, Emekli Sandığından
emekli olan bir vatandaşımız vefat ettiğinde hak sahibi
olan eşi ve çocuklarına maaş bağlandığında,
eğer bu maaş tek kişiye bağlanıyorsa maaş 1.075
TLden 860ye düşmektedir, eğer birden fazla hak sahibine
bağlanıyorsa 967 TLye düşmekte ve bu meblağ
paylaşılmaktadır, bölünmektedir. Yani, tüm sayılar
aslında bize bir gerçeği gösteriyor; emekli maaşları
insanlarımızı yoksulluğa, yoksunluğa mahkûm
etmektedir.
Türkiye İşçi Sendikaları
Konfederasyonunun yapmış olduğu bir araştırma var.
Buna göre, Ocak 2003 tarihinden itibaren açlık sınırı 1.003
TLdir. Açlık sınırı dediğimiz, 4 kişilik bir
ailenin yeterli şekilde beslenebilmesi için, dengeli ve yeterli
şekilde beslenebilmesi için kazanması gereken, sahip olması
gereken minimum rakamdır, harcaması gereken minimum rakamdır.
Yoksulluk sınırı ise 3.300 TL olarak belirlenmiştir.
Yoksulluk sınırından kastettiğimiz ise 4 kişilik bir
ailenin gıda harcamalarının yanı sıra
sağlık, eğitim, ulaşım gibi diğer harcamalarını
kapsayan tüm rakamlardır. Şimdi, bu rakamlara göre, emeklilerimizin
yaklaşık yüzde 80i yani 8 milyona yakını açlık
sınırının altında, yüzde 90a yakını ise
yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır
değerli milletvekilleri.
Gene, yapılan
bir başka ankete göre, Türkiye İşçi Emeklileri Derneğinin
yapmış olduğu bir çalışmaya göre, 47 ilde 4.362
emekliye sorulmuş Yaşadığınız hayattan mutlu
musunuz? diye. Bakın, emeklilerimizin yüzde 95,6sı hayır
cevabını vermiş. Gene, sormuşlar emeklilerimize ve
yapılan araştırma sonucuna göre, emeklilerimizin yüzde 72,2si
herhangi bir günlük gazete satın alamıyor. Emeklilerimizin yüzde
88,8i herhangi bir kitap satın alamıyor. Yani, hiç Okumayan bir
milletiz. falan demeyelim, ülkemizin önemli bir kesimini oluşturan
emeklilerimizin kitap satın alma gücüne sahip olmadığı
gerçekliğiyle karşı karşıya olalım.
Düşük emekli
maaşları, artan giderler, emekli olanların
hayatlarının bu dönemini sıkıntı içinde geçirmelerine
neden olmuştur. Hâlen çalışma hayatı içinde olanlar ise
Ben emekli olduktan sonra ne olacağım? sorusunu sormaktadır
kendilerine.
Bakın,
Batıda emeklilik için kullanılan kelime şudur:
Biriktirilmiş gençlik. Ülkemizde ise emekli olmak demek âdeta ölü güç
anlamına gelmektedir.
Emekliler sadece
düşük maaşlar nedeniyle mağdur değiller, o maaşlardan
yapılan kesintilerle de mağdurlar değerli milletvekilleri.
Emekliler AKP Hükûmeti döneminde yeni kesintilerle tanıştılar.
Bakın, neydi bu kesintiler, hatırlayalım. Daha önce sadece ilaç
katkı payı kesilirken şimdi muayene ve reçete parası da
kesilmeye başlandı. Bununla da kalınmadı elbette, yeni bir
uygulamayla ilaç fiyatlarıyla oynanarak emeklilerden ilaç fiyat farkı
da almaya başladınız. Gene yeni uygulamayla, 3 TL reçete
parası -ki reçetesinde 3 kalemden fazla ilaç varsa her kalem için 1 TL
ödenmektedir- 8 ila 12 TL muayene parası kesilmektedir.
Danıştay,
emeklilerden gasbedilen 3 TLlik ödemeyi iptal ettiği hâlde, hukuka uygun
bulmadığı hâlde, siz buna yeni bir şekil verdiniz ve bu
kesintileri yeniden almaya başladınız. Bir emekli
vatandaşımız hasta olduğunda, yol parası, muayene
parası, katkı payı, reçete parası derken en iyi ihtimalle
en az 20 TLyi ödemek zorunda kalmaktadır. Bunun adı zulüm değil
de nedir değerli milletvekilleri, sorarım size.
Bir de intibak
yasası çıkardınız ve dediniz ki: Yeni ila eski emekli
olmuş olanlar arasındaki adaletsizliği, maaş
farkını gidereceğiz. Ama, tabii, burada
karşılaştığımız tablo da tam bir hüsran oldu
maalesef. BAĞ-KURlular açısından da 2008 yılına kadar
basamak sistemi var olduğu için kendi içinde bir adalet kurulmuştu,
ancak 2008 yılından itibaren basamak sistemi
kaldırıldığı için tekrar adaletsizlikler
oluşturuldu, çıkardığınız yasada BAĞ-KUR
emeklisine de yer vermediniz.
İşçiler
yönünden bakıldığı zaman, hiç kimsenin hak kaybına
uğramayacağı bir sistemin yaratılmış olması
gerekirdi, ancak çıkartılan yasa ile bu da yapılamadı
tabii. Emekliler arasındaki maaş farkı giderilemediği gibi,
bu işi de elinize yüzünüze bulaştırdınız.
Bakın, bizler
her yere gidiyoruz, Türkiyenin dört bir yanında bulunuyoruz.
Ankaranın çeşitli köylerine gidiyorum ve gittiğim köylerde,
kahveleri ziyaret ettiğimde Bir şikâyetiniz var mı? diye
sorduğumda ilk şikâyet emeklilerden, daha sonrasında da
çiftçilerden geliyor. Emeklilerin genel olarak ortak şikâyeti şu:
Elbette geçim sıkıntısı çektiklerini iletiyorlar ama daha
da önemlisi, seslerinin sizler tarafından
duyulmadığını söylüyorlar. Kendilerinin
dışlandığını, sahipsiz
bırakıldığını, kendilerini terk edilmiş
hissettiklerini söylüyorlar. Mesela bir emeklimiz demiş ki bana
yazdığı bir mektupta
Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak,
emeklilerimizle ilgili olarak birçok kanun teklifi, birçok araştırma
önergesi, birçok soru önergesi veriyoruz. Bunlar içerisinden benim
verdiğim bir araştırma önergesi ve 2 kanun teklifi
sonrasında hakikaten bizim telefonlarımız kilitlendi, sayısız elektronik
posta aldık. Bunlar içerisinde çok kıymetli mesajlar var, ancak zaman
kısıtı nedeniyle bir tanesini paylaşayım. Bir tanesi
diyor ki: Hâlimizi anlatmaya gerek yok, zaten biliyorsunuz. Lütfen bu konudaki
duyarlılığınızı devam ettirin, bizim sesimizi
duyması gerekenler sağır sizden bahsediyorlar- onlar bizi
duymuyorlar, belki sizi duyarlar. Umarım sesim sizlere
ulaşıyordur değerli milletvekilleri.
Evet,
bugün bir araştırma önergesi için komisyon kurulmasını
talep ettik. Ben inanıyorum ki bu komisyonun kurulması için lehte oy
verecek olanlar ülkemizde yoksulluğu, yoksunluğu bitirmek isteyenler
olacaktır, aleyhte oy verecek olanlar ise yoksulluğu yönetmek isteyenler
olacaktır. Onun için, ben sizleri vicdanınızın sesiyle
baş başa bırakıyorum. Emeklilerimizin
sorunlarının araştırılmasına yönelik olarak
vermiş olduğumuz bu önergenin sizler tarafından kabul
edileceğini umut ediyorum, bu iyi niyetimi koruyorum ve hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet
Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Süreyya Sadi Bilgiç, Isparta
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Süreyya Bey, hiç aleyhte konuşulur mu? Aleyhinde
konuşulacak bir mesele mi bu?
MUHARREM
İNCE (Yalova) Emeklilerin aleyhine misiniz?
AYLİN
NAZLIAKA (Ankara) Sizin ailenizde emekli yok mu?
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu tarafından
Başkanlığa verilen araştırma önergesinin aleyhinde söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet
Halk Partisi tarafından gündeme alınması teklif edilen
araştırma önergesi, konusu itibarıyla, emeklilik sistemi ve bu
sistemde emeklilerimizin mevcut durumlarına ilişkindir. Önerge
sahipleri, esas olarak, emeklilerimizin büyük kısmının
açlık ve yoksulluk sınırının altında bir gelir
seviyesine sahip olduğundan
bahsetmektedir.
Ben
şimdi sözlerime sizlere iktidarımız döneminde genel olarak
emeklilik rejiminde yapılan değişiklikleri kısaca anlatarak
devam etmek istiyorum ama şu husus unutulmamalıdır ki sevgili
arkadaşlar, emeklilik rejiminin de içinde yer aldığı sosyal
güvenlik sistemi, bütün gelişmiş ülkelerde, kendi özel mevzuatı,
kuralları ve işleyişi olan bir sistemdir. Bu konu,
araştırma önergesinde olduğu gibi sadece emeklilerin
maaşlarına indirgenerek anlaşılmaya
çalışılırsa hataya düşülmesi de kuvvetle muhtemeldir.
Her konuda olduğu gibi sosyal güvenlikle de ilgili olarak
iktidarımız döneminde konuya bütüncül bir bakış
açısıyla bakılmış ve sosyal güvenlik reformu olarak
adlandırılan reform çalışmaları
başlatılmıştır.
Sosyal güvenlik
reformu, ülkemizin sadece bugününü ve geçmişini değil
yarınlarını da ilgilendiren çok geniş kapsamlı mevzuat
düzenlemelerini içeren bir süreçtir. Ben şimdi sizlere bu geniş
süreçte emeklilerimiz için gerçekleştirilen düzenlemeleri anlatmaya
çalışacağım.
Reform
çalışmalarının esas çerçevesini 2006 yılında
kabul edilen ve 2008 yılında bütün hükümleriyle yürürlüğe giren
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu oluşturmaktadır. Bu kanun ile daha önce -vatandaşın bildiği
tabir ile söylüyorum- SSK, BAĞ-KUR ve Emekli Sandığı olmak
üzere üç ayrı başlık altında düzenlenen emeklilik rejimi
tek bir başlık altında toplanmıştır. Yeni
sistemde, farklı mevzuat için farklı sigortalılık
koşullarının yerine bütün vatandaşları kapsayan genel
sağlık sigortası modeli benimsenmiş ve belirlenen bir
geçiş süresinin ardından bugün sistemin uygulanmasına tam olarak
başlanmıştır. Sosyal güvenlik reformu süreci,
hazırlık aşamasından kanunun kabulüne kadar, sivil toplum
örgütlerinin ve geniş halk kitlelerinin katılımıyla,
müzakere yöntemiyle tamamlanan bir süreç olmuştur.
Muhalefete mensup
arkadaşlarımız tarafından 5510 sayılı Kanun ile
getirilen sistemin en çok eleştirilen noktası emeklilik
yaşına ilişkin düzenlemeler olmuştur. Kanun ile emeklilik
yaşı erkek ve kadınlar için 65 yaş olarak
belirlenmiştir. Ancak, bu konuda bir hususun çok iyi
anlaşılması lazım. Sosyal güvenlik sistemi, uzun
yılları kapsayan ve geniş projeksiyonlarla
hazırlanması gereken bir süreçtir. Bu sistemde seçim vaadi
amacıyla belirli kesimlere fayda sağlayacak şekilde
değişiklik yapılması ileride telafisi mümkün olmayan ve
devletin bütününü etkileyen kamu zararlarına yol açmaktadır.
Geldiğimiz nokta bu sürecin en iyi göstergesidir. 1990lı
yıllarda kadınların 38, erkeklerin ise 43 yaşında
emekli olmasına ilişkin yapılan düzenlemeler ile sosyal güvenlik
sistemi sürekli açık veren ve sürdürülebilirlik vasfını kaybeden
bir sistem hâline gelmiştir. 2008 yılında yapılan reform
ile özellikle emeklilik yaşına ilişkin 65 yaş
sınırı çok detaylı hesaplamalar sonucunda tespit
edilmiştir. Bu kapsamda, özellikle Türkiyenin sosyal güvenlik sistemi
ihtiyaçları ve bu alanda var olan uluslararası standartlar dikkate
alınmıştır.
Tekrar
altını çizmek istiyorum: İktidarımız zamanında
getirilen 65 yaş sınırı, popülist söylemlerle değil,
bürokratların ve bu alandaki teknik uzmanların çalışmalarıyla
oluşturulan bir sistem olmuştur, bir sınır olmuştur.
Bu sınır üzerinde bu kadar durmamın temel nedeni, benzer
söylemlerin emekli aylıkları için de yapılmasına ilişkindir.
Arkadaşlar,
elbette ki emekli aylıklarına afaki bir zam yapmak mümkündür ancak bu
yapılırken ileride kamuya gelecek ek yükleri de iyi hesaplamak
lazım. Sizlerin de çok iyi bildiği gibi, her devletin harcama ve
nakit imkânları vardır ve iyi idare edilen bir mali sistemde bu
harcama ve nakit imkânlarına dikkat etmek gerekmektedir.
Konuşmamın
bu kısmında, sizlere, iktidara geldiğimiz 2002
yılından bugüne kadar emeklilerle ilgili
gerçekleştirdiğimiz düzenlemeleri aktaracağım. 2002
yılında iktidara geldiğimizde devraldığımız
sistemde emekli aylıkları her bir önceki yılın TÜFE
oranına göre artırılmaktaydı. 2002 yılında
58inci Hükûmet göreve başlar başlamaz ilk icraatlarından biri,
emeklilerimiz için seyyanen zam yapmak olmuştur. 2002
yılının bütçe imkânları çerçevesinde emeklilerimize 75 ila
100 lira arasında değişen tutarlarda seyyanen zam
yapılmıştır.
Araştırma
önergesinde ifade edildiği için tekrar söylüyorum: Biz iktidara geldikten
sonra, enflasyonun altında ezilen emeklilerimize enflasyon
oranının üzerinde artış oranları uygulandı.
Size şimdi
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığından
aldığım resmî rakamlardan da bahsetmek istiyorum. 2002 ila 2012
yılları arasında, kümülatif olarak, bir SSK emeklisinin
maaşında yüzde 245 artış gerçekleşmiştir.
Aynı oran BAĞ-KUR emeklisinde yüzde 382, memur emeklisinde ise yüzde
188 olarak gerçekleşmiştir. Peki, bu dönemde enflasyon oranı ne
olmuştur? Bu oran ise 2002-2012 arasında yüzde 145 olarak
gerçekleşmiştir. Özet olarak, emeklilerin enflasyon
oranının altında ezdirildiği iddiası doğru
değildir çünkü rakamlar da ortadadır.
Emeklilerimizin
aylıklarına ilişkin az önce söylediklerime ilaveten,
aylıklardan ziyade emeklilerimizin aldığı hizmetin
iyileştirilmesi ve emeklilerimizin hayat kalitesinin
artırılması için de pek çok düzenleme gerçekleştirilmiştir.
Daha önceki yıllarda üçlü bir yapı arz eden sosyal güvenlik
sisteminin kurumsal yapısı tek bir çatı altında
birleştirilmiştir. 5502 sayılı Kanun ile kurulan Sosyal
Güvenlik Kurumu Başkanlığı daha önce üç kurumun yerine
getirdiği faaliyetleri artık tek bir çatı altında yerine
getirmektedir. Ancak, bu noktada Sosyal Güvenlik Kurumunun 2006
yılında oluşturulan yeni bir yapı olduğu gibi bir
yanılgıya düşmemek gerekir. Bu kurum, daha önceki yıllarda
hizmet veren ve alanlarında uzmanlaşmış SSK, BAĞ-KUR,
Emekli Sandığı genel müdürlüklerinin geçmiş birikimlerinin
SGKda toplanması suretiyle oluşturulmuştur.
Emeklilerin özlük
haklarıyla ilgili olarak bir gösterge ise satın alma gücü
paritesidir. Eğer maaş düşük veya yüksek gibi tanımlama
yapacaksak göz önünde tutmamız gereken esas unsur satın alma gücü
paritesine bakmak olmalıdır. Yoksa, sadece Emekli
aylıkları şu kadar. şeklinde konuşmak
yanıltıcı bir ifade olacaktır.
Arkadaşlar,
iktidarımız döneminde yapılan düzenlemelerle emeklilerimiz -yine
resmî kaynaklara bakarak söylüyorum- satın alma gücü paritesine göre
Bulgaristan, Danimarka, Letonya, Macaristan, Estonya, Slovenya, Polonya,
İrlanda, Fransa ve Yunanistanda yaşayan emeklilerden daha iyi konuma
gelmiştir.
Eskiden
emeklilerimizin maaş dönemlerinde para çekebilmek için
yaşadıkları sıkıntı hepimizin malumudur.
Maaşların sadece Ziraat Bankası aracılığıyla
ödenmesi nedeniyle maaş günlerinde çok uzun kuyruklar oluşurdu.
İktidarımız döneminde yapılan düzenlemelerle emekli
maaşlarının 22 banka ve PTT şubeleri
aracığıyla ödenmesi mümkün hâle getirilmiştir.
Ben size daha uç
bir örnek de vermek istiyorum değerli arkadaşlarım:
Maaşını alamayan emeklilerimiz için evde maaş ödemesi
uygulaması da tarafımızca
başlatılmıştır.
Emeklilerimizle
ilgili yapılan bir diğer düzenleme ise fiş, fatura
toplanması uygulamasına da son verilmesidir. O sahneler de çok geride
değil, bundan on yıl öncesine kadar da yaşanmaktaydı.
Hükûmetimizin reformları neticesinde, emeklilerimiz fatura bulmak için
kapı kapı gezmek zorunluluğundan da kurtarıldı ve
bütün emeklilerimize maaşlarının yüzde 4ü oranında vergi
iadesi yapılmaya başlanıldı.
Malullükten
dolayı emekli olan emeklilerimizin çok sık
yaşadığı bir diğer sorun da, muayene sorunu da
Hükûmetimiz döneminde çözüldü. Belirli aralıklarla muayene olmak zorunda
olan malul emeklilerimizin emekli aylıklarında muayene süresinde
kesilmeler yaşanmakta, yine bu dönemde, sağlık hizmetinden de
faydalanamamaktaydılar. Yapılan düzenleme ile bu sorun da
çözülmüştür.
Yine muayenelerle
ilgili olarak, bildiğiniz gibi, SSK emeklisi gidip de BAĞ-KUR hastanesinde
muayene olamamakta ve hastane kapısında kalmaktaydı. Bunlar çok
uzak gelmesin arkadaşlar, yedi sekiz yıl öncesine kadar yaşanan
görüntülerdir bu bahsetmiş olduklarım ve bunlar bizim
iktidarımız tarafından ortadan
kaldırılmıştır.
Sosyal güvenlik
reformuyla, artık, nereden emekli olduğuna
bakılmaksızın bütün emeklilerimize sağlık hizmeti
verilmektedir. Yine, bu muayenelerle bağlantılı olarak da ilaç
alımlarında da emeklilerimize kolaylıklar
sağlanmıştır. Emeklilerimizin ilaç alımında
karşılaştıkları zorluk ve yaşadıkları
mağduriyet, anlaşmalı serbest eczanelerden ilaç
alınmasının mümkün hâle getirilmesiyle
kolaylaştırılmıştır.
Arkadaşlar,
emeklilerimizle ilgili yapılan maaş dışındaki
düzenlemeleri özetlemeye çalışıyorum. Buradaki her bir konuyu
sizlere dakikalarca anlatabilmek mümkün ancak süre
kısıtlığı nedeniyle genel olarak üzerinden geçiyorum.
Yine
iktidarımız döneminde, müteaddit defalar, emeklilerin ödemesi gereken
sosyal güvenlik destek primi borçları ile emeklilere yersiz olarak
yapılan aylık ödemelerini yapılandırdık. Bu kapsamda
birçok emeklimiz borcunu yapılandırdı.
Yine,
emeklilerimizin çalıştıkları yıllarda kesilen ve
diğer hükûmetler döneminde ödenmeyen KEY ödemelerinin ödemeleri de
Hükûmetimiz tarafından gerçekleştirilmiştir.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; ifade ettiğim gibi, daha
pek çok husus var üzerinde emeklilerimizle ilgili değinebileceğimiz
ve bu konuda yapmış olduğumuz, iktidarımız döneminde
yapılan da pek çok düzenleme var, ancak süre elvermediği için bu
düzenlemelerden sadece kısıtlı bir bölümüyle ilgili olarak
Meclisinizi bilgilendirdim.
Bu, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu tarafından verilen araştırma önergesine,
aleyhte olduğumu bildiriyor ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Mustafa Kalaycı, Konya
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisinin emeklilerimizin yaşadığı sorunlar ve
alınması gerekli önlemlerle ilgili
Meclis araştırması açılması önerisinin lehinde
söz aldım. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Hayatlarının
en verimli ve dinamik çağlarını devletine, milletine hizmet
ederek geçiren emeklilerimizin emeklilik döneminde sağlıklı,
huzurlu, refah içinde bir hayat sürmeleri en büyük isteğimizdir. Ülkemizin
kalkınmasına değerli hizmetler yapan, alın teri döken
emeklilerimize en iyi hayat şartlarını sağlamak sosyal
devlet anlayışının da bir gereğidir. Bize umutlu bir
gelecek hazırlayan emeklilerimizin mutluluğunun temini sosyal
devletin öncelikli ve anayasal bir görevidir. Bilge kişilikleri ve
tecrübeleriyle geleceğe ışık tutan, toplumumuzda huzur ve
dengeyi sağlayan emeklilerimiz milletimiz için büyük bir güç
kaynağıdır. Atatürkün şu veciz sözü bu konunun önemini
daha iyi açıklamaktadır: Bir milletin yaşlı
vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu o milletin
yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Mazide muktedirken
bütün kuvvetiyle çalışmış olanlara karşı minnet
hissi duymayan bir milletin istikbale güvenle bakmaya hakkı yoktur.
AKP hükûmetleri
emeklileri insanca yaşayabileceği bir ücret düzeyine
kavuşturamamıştır. Emeklilik şartlarını
ağırlaştıran, emeklilik yaşını 65 yaşa
yükselten, emekli aylıklarının refah payını
düşüren, 2008 yılından sonraki hizmetler için bugünkü
aylıkların yarısı kadar emekli aylığı
bağlanmasını öngören ve bu kanunu çıkaran AKPdir.
Çalışanlar ve emeklilerin sağlık yardımı
alırken karşılaştıkları muayene parası,
reçete parası, kutu parası, ilaç katılım payı adı
altında ödemeler artık, aylıklarının önemli bir
kısmına karşılık gelir hâle gelmiştir.
Emeklilerin
maaşı çok yüksek. diyen bir Maliye Bakanına Asgari ücretle bal
gibi geçinilir. diyen bir Çalışma Bakanına sahip olan AKP
Hükûmetinin emeklilerin ve çalışanların dertlerini anlaması
mümkün değildir, zaten anlamamaktadır. AKP Hükûmeti emeklileri ele
güne muhtaç etmiştir. Bugünkü emekli aylıklarıyla emeklilerin
geçimlerini sağlayabilmeleri mümkün değildir.
TÜRK-İŞ tarafından
yapılan açlık ve yoksulluk sınırı
araştırmasının 2013 Şubat ayı sonuçlarına
göre, 4 kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli, yeterli
beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı
yani açlık sınırı 1.007 lira, gıda harcamasıyla
birlikte giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve
benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer
harcamaların toplam tutarı ise 3.280 liradır. Bu verilere göre,
emekli, dul ve yetimlerin tamamı yoksulluk sınırının
altında, tamamına yakını da açlık
sınırının altında aylık almaktadır.
Altıncı
basamak çiftçi BAĞ-KURlu ne kadar emekli aylığı
alıyor? 630 lira. Esnaf BAĞ-KURlu ne kadar emekli
aylığı alıyor? 830 lira. SSK emeklisi ne kadar emekli
aylığı alıyor? Ortalama bin lira düzeyinde. Bu rakamlar
övünülecek rakamlar mı Allah aşkına? Hepsi açlık
sınırının altında. Hani Türkiye
zenginleşmişti? Hani kişi başına 10 bin dolar millî
gelir? Hep yandaşlara, sıcak para tacirlerine, tefecilere,
rantiyecilere vereceğinize, biraz da çalışana, emekliye, esnafa
ve çiftçiye de büyümeden payını verin.
AKP Hükûmeti,
emeklilere hep umut vermiştir ancak emeklileri sürekli aldatmış
ve hayal kırıklığına uğratmıştır.
Emeklilere banka promosyonu verileceği söylenmiş ancak bu söz de boş
çıkmıştır. Emekliler arasındaki maaş
adaletsizliğini gidereceğini vadetmesine karşın sözde
intibak adıyla yapılan düzenlemeyle emeklilerimiz büyük bir
aldatmacaya konu edilmiştir. Çıkarılan kanun 2000 yılı
sonrası SSK emeklilerini, BAĞ-KUR emeklilerini kapsamamış,
Emekli Sandığı ile SSK ve BAĞ-KUR emekli
aylıkları arasındaki eşitsizlikleri dikkate
almamıştır. Verilen onca söz ve müjdeler nedeniyle emekli
aylığında bir artış olacağı umudunu
taşıyan emekliler, maaşını almaya bankaya gidince
hüsrana uğramıştır, AKP Hükûmeti tarafından nasıl
aldatıldıklarını bir kez daha anlamışlardır.
Emeklilerin
enflasyona ezdirilmediği söylense de halkın gerçek enflasyonunu
yansıtan gıda, kira, ulaşım, su, elektrik ve gaz gibi
kalemler açısından değerlendirme
yapıldığında durumun söylendiği gibi
olmadığı anlaşılmaktadır. Ülkemizde yıllarca
enflasyonla mücadelenin temel aracı olarak ücret politikaları
kullanılmıştır. Bu durum çalışanların ve
emeklilerin satın alma gücünü zaman içinde eriterek
zayıflatmış, enflasyonla mücadelenin en ağır yükü ne
yazık ki çalışan ve emekli olan kesimin üzerine bu yolla aktarılmıştır.
Her fırsatta kendi hükûmeti döneminde millî gelirin artmasıyla övünen
AKP, bu tercihiyle gelir dağılımında çalışanlar
ve emekliler aleyhine ciddi bir bozulmaya neden
olmuştur. Vatandaşlarımızın Madem ülkemiz
zenginleşiyor, biz neden zenginleşemiyoruz? sorusunu
sıklıkla sormalarının arkasında yatan gerçek,
işte budur. Ücret politikalarıyla çalışan ve emekli kesim
üzerinde baskıcı ve sindirici bir yönetim biçimini benimseyen
Hükûmet, milyarder yaratma konusunda ise oldukça cömert davranmaktadır.
Kriz dönemlerinde dahi milyarder sayısı artan Türkiye, gelir
dağılımının en fazla bozuk olduğu ülkeler
arasında da ilk sıralarda gelmektedir.
Değerli
milletvekilleri, sosyal güvenlik politikalarının en önemli
amaçlarından birisi, insanlar arasında oluşturduğu güvenlik
ağları ile toplumsal eşitsizlikle mücadeleyi desteklemektir. Bu
anlamda, devlet, tüm bireyler için eşit hak ve yükümlülükler içeren bir
sosyal güvenlik sistemi kurgulamakla yükümlüdür. Ülkemizde de sosyal güvenlik
hakkı Anayasa ile teminata bağlanmış olup devletin
yükümlülüğü altında bulunmaktadır.
İşe
başladıkları tarihte yürürlükte olan mevzuata göre emeklilik
için gerekli prim ödeme gün sayısı ve sigortalılık süresini
tamamladıkları hâlde, bir başka ifadeyle, emekli olma
hakkını elde ettikleri hâlde, bir de yaş şartına tabi
tutulmaları birçok vatandaşımızı mağdur
etmiştir. Kazanılmış hakları ellerinden alınan,
emeklilikte yaşı bekleyen vatandaşlarımız,
haklarını aramakta, Türkiye Büyük Millet Meclisinden çözüm
beklemekte, bu mağduriyetlerinin giderilmesini sağlayacak düzenleme
yapılmasını istemektedir. Bu vatandaşlarımıza
emekli aylığı bağlanmadığı gibi, bir de
sağlık sigortası primi ödemekle karşı
karşıya kalmışlardır. Kanunla aranan prim ödeme gün
sayısını dolduran, dolayısıyla yıllarca gerekli
primleri ödemiş olan vatandaşlarımıza Sen yaşı
doldurmadın, sağlık sigortası primini vermezsen
sağlık yardımından yararlanamazsın. demek
insafsızlıktır. Bu durumda olan vatandaşlarımıza
yaş şartını beklemeksizin emeklilik hakkı verilmelidir,
zira bu onların kazanılmış haklarıdır. Milliyetçi
Hareket Partisi, emeklilik hakkını elde ettiği hâlde emeklilik
için yaşı bekleyenlere emeklilik hakkının verilmesi
gerektiği görüşündedir, bu konuda söz konusu mağduriyeti
gidermeye yönelik olarak gerekli kanun teklifi ve önergeler vermiştir.
Değerli
milletvekilleri, umutla bekleyen bir diğer kesim polislerimizdir. Bugün,
emniyet teşkilatı personeli emekliye
ayrıldığında, emekli aylığı memur
maaşının yarısına düşmektedir. Sayın
Başbakan, 2007 seçimleri öncesinde, polislerin özlük haklarının
iyileştirilmesi konusunda söz vermesine rağmen, altı
yıldır bu sözün gereği yerine getirilmemiştir.
Polislerimizin ek göstergeleri mutlaka yükseltilmeli, birinci dereceye 3600 ek
gösterge verilmelidir. Böylelikle emekli polislerin rahat bir şekilde
geçimini sağlayabilmesi için emekli aylıklarında bir nebze de
olsa artış sağlanmalıdır.
Cumhuriyet Halk
Partisinin önerisinin lehinde söz aldım. İnşallah kabul edilir
bu öneri.
Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Ramazan Can, Kırıkkale
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Müşterek
imzalanan Danışma Kuruluyla gündem belirlenmiştir. Bu nedenle,
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu bildiriyorum.
Diğer
taraftan, 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra kurulan AK PARTİ
hükûmetlerinin ilk olarak
yapmış olduğu işlerden birisi SSK emeklisi ve BAĞ-KUR
emeklilerinin aylıklarındaki iyileştirmeler olmuştur. Ondan
sonra yine, SSK emeklilerinin arasındaki intibakla ilgili
sıkıntılar da, intibaktaki adaletsizlik de bu Genel Kurulda
kabul ettiğimiz yasayla dengelenmiştir. 2002yle 2013 yılı
arasını mukayese ettiğimizde, enflasyona emeklilerin
ezdirilmediği ve refah seviyesinin yükseldiği, refah
paylarının artırıldığı gözlenmiştir.
Tabii ki verilen miktarlar yeterli midir, yetersiz midir, bu, emeklilerin
takdirine bırakılmalıdır. Ancak, şunu özellikle
söylemek istiyorum ki: Ekonomimiz iyiye gittikçe, millî gelir arttıkça,
refah seviyesi arttıkça refah payları da emeklilerin giderek
artmaktadır.
Yine, emeklilerin
alım gücü, maaşlarındaki artış ve enflasyon
oranlarındaki artışlar dikkate alındığında,
emeklilerin gelirlerinin reel anlamda arttığı gözlenmiştir.
Bu şu demektir: Eğer millî ekonomi iyiye gidiyorsa, bütçede gelirler
artıyorsa bundan vatandaşlarımız da yararlanıyordur.
Emeklilerde bu manada herhangi bir kayıp gözlenmemiştir; aksine, 2002
ile 2013 yılına geldiğimiz bu aralıkta emeklilerin
durumunun iyileştiği gözlenmiştir.
Meclisin gündemi
belirlenmiştir, belirlenecektir. Bu nedenle, Cumhuriyet Halk Partisinin
grup önerisi gündemi uzatmaya matuftur, iyi niyetli değildir.
Yine de Cumhuriyet
Halk Partisinin grup önerisini Genel Kurulun takdirine sunuyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Danışma
Kurulunun bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
B) Danışma
Kurulu Önerileri
1.- Danışma
Kurulunun, Genel Kurulun çalışma saatleri ile gündemdeki sıralamanın
yeniden düzenlenmesine ilişkin önerisi
19/3/2013
Danışma Kurulu Önerisi
Danışma
Kurulunun 19/3/2013 Salı günü yaptığı toplantıda,
aşağıdaki önerinin Genel Kurulun onayına sunulması
uygun görülmüştür.
Sadık
Yakut
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Vekili
Ahmet Aydın Muharrem
İnce
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Pervin Buldan Oktay
Vural
Barış ve Demokrasi Partisi Milliyetçi
Hareket Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu Başkan
Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan 310, 107, 292, 357, 340, 185, 78, 149, 251, 58 ve
140 sıra sayılı kanun tasarılarının bu kısmın
3, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16 ve 17nci sıralarına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
19 Mart 2013
Salı günkü (Bugün) birleşiminde 297 sıra sayılı Kanun
Tasarısına kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar,
20 Mart 2013
Çarşamba günkü birleşiminde 310 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 4üncü bölüm görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar,
21 Mart 2013
Perşembe günkü birleşiminde ise 310 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
Yukarıda
belirtilen birleşimlerde gece 24.00de günlük programların
tamamlanamaması hâlinde günlük programların tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesi önerilmiştir.
BAŞKAN Söz
talebi? Yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İç Tüzükün
37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma
önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C)
Önergeler
1.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, (2/170) esas
numaralı Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/101)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2/170 esas
numaralı Kanun Teklifim 45 gün içinde Komisyonda
görüşülmediğinden İç Tüzükün 37 nci maddesi gereğince
doğrudan gündeme alınması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 15.02.2012
Erkan Akçay
Manisa
BAŞKAN
Teklif sahibi adına Erkan Akçay, Manisa Milletvekili.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarımsal
üretimde kullanılan girdilerden katma değer vergisi
alınmamasına yönelik olarak vermiş olduğum kanun teklifi
üzerine söz aldım, muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, on yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde
enflasyon yüzde 145, tarımsal girdiler, mazot, ilaç, gübre fiyatları
ortalama 4-5 kat artarken ürün fiyatları neredeyse yerinde
saymıştır. Bir taraftan enflasyona, diğer taraftan 4-5 kat
artan girdi fiyatlarına ezdirilen çiftçi borç batağına
saplanmıştır. 2002 yılında 530 milyon lira olan
çiftçilerin banka borcu, 2012 yılı Eylül ayı itibarıyla 39
milyar liraya ulaşmıştır. Bu kredilerden 2 milyarı
icralıktır. Çiftçilerin borcu on yılda tam 78 kat
artmıştır. Gübre ve elektrikte yüzde 18, mazotta yüzde 15,25;
zirai ilaç ve hayvan yeminde yüzde 8 KDV vardır. Tohumluklarda yüzde 1 KDV
varken sebze tohumlarında ve sebze fidelerinde yüzde 8 KDV
alınmaktadır. Girdi fiyatları çok yüksek olduğu için üretim
maliyeti yükselmekte, bu nedenle Türk çiftçisi yabancı ülkelerin
üreticileriyle rekabet edememektedir.
Gelelim mazota:
Rafineri çıkış fiyatı 1 lira 44 kuruş olan mazottan 1
lira 60 kuruş özel tüketim vergisi, 55 kuruş katma değer vergisi
alınmaktadır. Diğer paylarla beraber, 1 litre mazot 4 lira 25
kuruşa satılmaktadır. Bu yüksek vergiler nedeniyle, ülkemiz
tarımda dünyanın en pahalı mazotunu kullanan ülkelerin
başında gelmektedir. Mazotun litre fiyatı Mart 2002de 94
kuruştu, Kasım ayı itibarıyla 1 liraydı, bugünse
mazotun litresi 4 lira 25 kuruştur yani mazot fiyatı da 3 kat
artmıştır.
Türk çiftçisinin
bir yılda kullandığı mazot miktarı 3 milyon 300 bin
tonu bulmaktadır. Çiftçilere verilen mazot desteği tarımda
kullanılan mazota ödenen bedelin yüzde 5ini ancak
karşılamaktadır. Bu rakam da mazot için çiftçinin ödediği
KDVnin ancak dörtte 1ine tekabül etmektedir. Çiftçilerin
kullandığı kırsal motorinin ÖTVsi euro dizele göre
düşüktü. 2011 yılı Ocak ayından itibaren kırsal
motorin uygulamasının kaldırılması sonucu Türk
çiftçisi 250 milyon Türk lirası ilave ÖTV farkı ödemek durumunda
kaldı.
Pırlantadan
KDV alınmazken, gemilere ve yatlara ÖTVsiz akaryakıt verilirken
çiftçilerin kullandıkları motorinden yüzde 37,61 oranında ÖTV,
yüzde 15,25 oranında KDV alınmaktadır. Üretim maliyetlerinin
düşürülmesi için, çiftçilerimizin kullandığı mazota ÖTV ve
KDV istisnası getirilmesi şarttır.
Gelelim gübreye:
Amonyum sülfat gübresinin tonu 2002 yılında 162 lirayken 2013te 670
liraya ulaşmıştır. CAN gübresi 176 liradan 725 liraya
çıkmıştır. Yüzde 33 amonyum nitrat gübresi 193 liradan 898
liraya yükselmiştir. Üre 237 liradan 1.115 liraya, DAP 354 liradan 1.290
liraya yükselmiştir. Gübrede yüzde 18 oranında KDV vardır.
Çiftçilerimiz 2011 yılında gübre için 4,77 milyar lira öderken gübre
desteği olarak 620 milyon lira almıştır yani üreticinin
gübreye ödediği paranın yüzde 13ü destek olarak verilmiştir.
Gübre fiyatlarındaki yüksek artış gübre
kullanımını azaltmakta ve bu da üretimi olumsuz etkilemektedir.
Tarımsal ilaçlardan yüzde 8 KDV alınmaktadır.
Ayrıca, elektriğe
baktığımızda yüzde 1 Enerji Fonu, yüzde 2 TRT payı ve
yüzde 18 KDV ile 25 kuruş olan 1 kilovatsaat elektrik 30,3 kuruşa
çıkmaktadır. Elektriğin fiyatı 2007-2012 yılları
arasında yüzde 124 artmıştır. 2007 yılında 13,5
kuruştan elektrik alan üretici, bugün 30,3 kuruştan elektrik
almaktadır. Tohumda da, hayvan yeminde de maalesef aynı durumlar
geçerlidir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY
(Devamla) Bu düşüncelerle teklifimize desteğinizi bekler, hepinize
saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Bir milletvekili
adına Mustafa Kalaycı, Konya Milletvekili.
Buyurun.
MUSTAFA KALAYCI
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi
Hareket Partisi olarak verdiğimiz tarım ve hayvancılıkta kullanılan
mazot, gübre, elektrik, ilaç, tohum, fide ve yemden katma değer vergisi
alınmamasına dair kanun teklifimiz üzerinde söz aldım. Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Çiftçimizin temel
sorunu nedir? dediğimiz zaman cevabı, girdi fiyatlarının
pahalı olmasıdır. Uygulanan yanlış tarım
politikası sonucu çiftçi, ürününü maliyet fiyatına bile satamamakta,
ne üretirse üretsin zarar etmektedir. Köylü ve çiftçi zor günler
yaşamaktadır. AKP Hükûmeti, çiftçi ve köylüye destek vermek yerine
köstek olmaktadır. Türk çiftçisinin dünyanın en pahalı mazotunu
ve gübresini kullandığı ve ağır girdi maliyetleri
altında ezildiği ve bu nedenle üretim yapamaz duruma geldiği bir
gerçektir. 2002 yılında üre gübresinin tonu 237 lira iken şimdi
1.200 liraya, mazotun litresi 1 lira iken şimdi 4 lira 30 kuruşa
dayanmıştır. Girdi fiyatlarındaki aşırı
yükselme, ithalata dayalı politika üretim yapmayı imkânsız hâle getirmiştir. Çiftçilerimiz
Ürünümüz para etmiyor, on yıldır buğdayı, pancarı
neredeyse aynı fiyattan satıyoruz ama mazotun, gübrenin, ilacın,
tohumun fiyatı 4-5 kat arttı, artık dayanacak gücümüz
kalmadı. diyor. Hükûmet
gemicilere, yatlara ve yurt dışına 1,5 milyon liraya ucuz mazot
verirken çiftçiye 3 katı fiyattan satmaktadır. Çiftçi
parasızlıktan tarlasına gübre atamıyor, traktörüne mazot
koyamıyor. Üretici hayvanlarına yem veremiyor, çaresizlikten
kıvranıyor, ürettiği 1 kilo sütle 1 kilo yem alamıyor. Hükûmet hayvancılığı
bitirmek için elinden geleni yapmıştır.
Çiftçimizin kredi
borçları da her yıl katlanarak artmaktadır. Ülkemiz toplam
nüfusunun yaklaşık üçte 1ini oluşturan tarım kesiminde
çalışan milyonlarca insanımız bankalar tarafından tam
anlamıyla kıskaca alınmışlardır. Birçok çiftçi,
borcunu ödeyebilmek için traktörünü, tarlasını satmak zorunda
kalmakta, bunalıma girmektedir. İcraların hızla
arttığı tarım kesimindeki problemler çığ gibi
büyürken AKP Hükûmeti duyarsızlığını inatla
sürdürmektedir. Çiftçimiz ve köylümüz yoksulluğa itilmiştir. Bugün,
köyler boşalmış olup köylerde üretici
kalmamıştır. İnsanlar köylerine tatile veya ziyarete
giderken artık süt, yumurta, ekmek, et, sebze ve meyve alıp da
gidiyor.
Destekleme
politikasında sık sık yapılan değişiklikler ve
desteklerin zamanında ödenmemesi çiftçiler için bir başka önemli
sorunu teşkil etmektedir. Çiftçi ödediği katma değer vergisini
işletmeler gibi indirim konusu yapamıyor, vergi iadesi alamıyor,
devletin kendisine ödediği destekten daha fazlasını vergi olarak
devlete ödüyor. Çiftçi diyor ki: Mazottan, gübreden vergiyi
kaldırın, başka hiçbir destek istemiyoruz. Çiftçinin ve
üreticinin temel girdilerini ucuz alabilmesi sağlanmalıdır.
Mazot, gübre, elektrik, ilaç, tohum, fide ve yemdeki katma değer vergisi
mutlaka kaldırılmalıdır. Ekmekten sebze ve meyveye kadar bütün
gıdalar soframıza çiftçimizin alın teri sonucu
ulaşmaktadır. Unutulmamalıdır ki yeryüzünde kalacak olan en
son devletler tarıma dört elle sarılmış, tarımda
sanayileşmiş, kalkınmış ve tarım ürünleri ihraç
eden ülkeler olacaktır. Tarım dünyada nasıl destekleniyorsa
ülkemizde de aynı şekilde desteklenmeli, çiftçinin bulunduğu
köyü ve kasabayı terk etmemesi için bölgesinde karnının
doyması sağlanmalıdır.
Tarım sektörü
dünyada olduğu gibi ülkemizde de nüfusun gıda maddeleri
ihtiyacını karşılaması, tarıma dayalı
sanayinin ham madde kaynağını oluşturması, önemli bir
kesime istihdam sağlaması ve dışa
bağımlılığın önlenmesi gibi nedenlerle stratejik
öneme sahiptir. AKP Hükûmetinin tarımın yapısal
sorunlarını çözecek, tarımsal girdi yükünü azaltacak ve
tarım sektörünü yeniden ayağa kaldıracak tedbirleri alma niyet
ve isteğinin olmadığı açıktır.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.24
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.36
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 79uncu
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündemin Sözlü
Sorular kısmına geçiyoruz.
VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE
CEVAPLARI(x)
1.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahan Millet Bahçesinin düzenlenmesine ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/70) ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
2.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, enflasyon oranlarının hesaplanması
yöntemine ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/305)
Cevaplanmadı
3.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahanda kamu yatırımları için
ayrılan ödenek miktarının artırılmasına
ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/500)
Cevaplanmadı
4.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcunun, Bakanlıkta ve Bakanlığa bağlı kurum
ve kuruluşlarda özürlü personel istihdamına ilişkin
Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/633) Cevaplanmadı
5.- Manisa Milletvekili
Hasan Örenin, Çeçenistanda faaliyet gösteren firmaların
yaşadıkları sorunlara ve işçilerin mağduriyetine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/689) ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
6.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, ekonomik krizin etkilerinin
azaltılmasına yönelik çalışmalara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/747) ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın cevabı
7.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, yoksulluk sınırı
altında kalan vatandaşlarımızın mağduriyetinin
giderilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/749) ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
8.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Esnaf ve Sanatkârlar Odası
üyelerinin ÖTVsiz akaryakıt imkânından faydalanmalarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/869) ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
9.- Çanakkale Milletvekili
Ali Sarıbaşın, kira ödenen kamu binalarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/920) ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın cevabı
10.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, tekstil sektöründe yaşanan
sıkıntılara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1026) ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
11.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, TOKİnin elde ettiği gelir miktarına
ve devam eden projelere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1122) ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
12.- Adana Milletvekili
Ali Halamanın, Adana ili ve ilçelerinde yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1143) Cevaplanmadı
13.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına
hizmet binası yapılmasına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/1225) ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın
cevabı
14.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Maliye Bakanlığına yeni
bir sosyal tesis yapılacağı iddialarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1227) ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın cevabı
15.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, asgari ücret tespit komisyonuna
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1230) ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
16.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, gençlerin, kadınların ve
engellilerin istihdamının teşvik edilmesine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1231) ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın cevabı
17.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, işsizlik sorununa ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1232) ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın cevabı
18.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, ülkemizde faaliyet gösteren bankaların
şube sayılarına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1291) ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın
cevabı
19.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, ülkemizde faaliyet gösteren yerli ve dış
kaynaklı banka sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1293) ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın
cevabı
20.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, yol yapım ve bakım hizmetleri
için Kahramanmaraş İl Özel İdaresine kaynak aktarılıp
aktarılmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1338) ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın
cevabı
21.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, eşit işe eşit ücret uygulamasına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1357) ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
22.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Afşin-Elbistan A Termik Santraline
filtre ve atık su tesislerinin kurulmasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1371) ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın cevabı
23.- Adana Milletvekili
Ali Halamanın, Adana ve ilçelerindeki serbest bölgelerdeki
yatırımlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1445)
ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
24.- Adana Milletvekili
Ali Halamanın, TÜİKte çalışan 4-Cli personele
ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1449)
Cevaplanmadı
25.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahanın kalkınması için başta
hayvancılık ve eğitim olmak üzere Devlet
yatırımlarının artırılması ihtiyacına
ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1640)
Cevaplanmadı
26.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, tekstil ve hazır giyim sektöründe
girdi ve finansman maliyetlerinin artmasına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/1704) ve Kalkınma Bakanı Cevdet
Yılmazın cevabı
27.- Muğla
Milletvekili Mehmet Erdoğanın, Datça Hükûmet Konağı ve
öğretmenevinin fiziki yetersizliğine ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/1766) ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
28.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, ülkemizdeki süt tüketimine ve
fiyatlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1835) ve
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
29.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, ülkemizde maden araması yapan
yabancı firmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1838) ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
30.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, hane halkı sağlık
araştırmalarına ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1917) Cevaplanmadı
31.- Gaziantep
Milletvekili Mehmet Şeker'in, Bakanlığın kurumsal
kimliğinin oluşturulmasına yönelik harcamalara ilişkin
Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1953) Cevaplanmadı
32.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türelinin, İşsizlik
Sigortası Fonundan yapılan ödemelere ilişkin Kalkınma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2034) Cevaplanmadı
33.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türelinin, gelir yöntemiyle millî gelir
hesaplanmasına ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2035) Cevaplanmadı
34.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, SODES Projesi kapsamında finanse edilen sportif
projelere ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2320) Cevaplanmadı
35.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, şehir içi toplu taşıma
hizmetlerinde kullanılan akaryakıtta KDV oranının
düşürülmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2407)
ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
36.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahanın Posof ilçesine bağlı bir köyde
yapılan kadastro çalışmalarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2438) ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın cevabı
37.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, pirinçteki KDVnin düşürülmesi
talebine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2508) ve
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
38.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, kalkınma öncelikli illerde görev yapan Devlet
memurlarına daha yüksek ücret ödenmesi talebine ilişkin Kalkınma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2532) Cevaplanmadı
39.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, 2012 yılında Ankaraya yapılan
yatırımlara ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2730) Cevaplanmadı
40.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Orta Ceyhan Menzelet II. Merhale Sulama
Projesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2762) ve
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
41.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Ayvalı Sulama Projesine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2767) ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
42.- Adana Milletvekili
Ali Halamanın, açlık ve yoksulluk sınırı verilerine
ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/2793)
Cevaplanmadı
43.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, tarımsal dış ticaret
açığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/2819) ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
44.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, ormancılıkta vardiya
uygulamasına geçilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/2944) ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
45.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, geçici orman işçilerine kadro
verilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2945) ve
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
46.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, orman teşkilatına kadro
verilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2947) ve
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, Sunuşlar bölümünde belirttiğim
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın birlikte
cevaplandırmak istediği sözlü soru önergelerini cevaplandırmak
üzere Sayın Bakanı kürsüye davet ediyorum.
Buyurun Sayın
Bakan.(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
değişik zamanlarda değerli milletvekillerimizin yönelttikleri sözlü
soru önergelerine cevap vermek üzere huzurunuzdayım. Bu vesileyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle (6/70) sayılı soru önergesine, Ardahan Milletvekili
Sayın Ensar Öğütün soru önergesine cevap vermek istiyorum.
Sayın milletvekili Ardahanda Millet Bahçesindeki binaların
kaldırılarak Ardahanlılara bu alanın düzenlenmesi konusunda
bir soru yönlendirmiştir. Ardahan Millet Bahçesinin düzenlenmesine
ilişkin olarak çalışmalar başlatılmış
bulunmaktadır ve önemli oranda da tamamlanmıştır.
İlave birtakım çalışmalarla bu güzel mekân
Ardahanlıların hizmetine daha nitelikli bir şekilde
sunulacaktır.
2nci sözlü soru önergemiz, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın
Mesut Dedeoğlunun (6/747) sayılı sorusudur. Bu soruda ekonomik
kriz konusunda ne tür tedbirler ve vatandaşı rahatlatıcı
yönde ne tür tedbirler aldığımız özet olarak
sorulmaktadır. Değerli
milletvekilleri, öncelikle şu noktanın altını çizmek
isterim: Küresel kriz ortamında birçok ülke krizin faturasını
vatandaşlarına ödetirken ülkemiz istikrarlı politikalarıyla
büyümesini devam ettirmiş, hiçbir bankamız batmamış, hiçbir
firmaya kamu tarafından bir kaynak transferi söz konusu olmamış,
borçluluk oranlarımız artmamış ve bu borcu
karşılamak için vergileri artırma gibi bir zorunlulukla
karşı karşıya kalmamış durumdayız. Dolayısıyla,
baktığınız zaman, Türkiyenin 2010da yüzde 9,2; 2011de
yüzde 8,5 oranında yüksek büyüme sağladığını
görüyorsunuz. Yine, krizin en tepe noktasından bugüne kadar
geldiğimizde 4 milyonun üzerinde yeni iş, istihdam alanı
oluşturulduğunu görüyorsunuz. Bütün bu rakamlar, bize, ülkemizin
krizle mücadelesinin ve yoksullukla mücadelesinin başarılı
olduğunu gösteriyor.
Yoksullukla
mücadeleyi de biz tek boyutlu olarak ele almadık değerli
milletvekilleri, üç temel eksende bunu gerçekleştirdik. Birincisi,
makroekonomik istikrar. Makroekonomik istikrar olmadan, büyümeyi
sağlamadan, enflasyonu düşürmeden yoksullukla da mücadele edilmiyor.
Çok şükür, Türkiye, son on yılda ortalama yüzde 5 büyüme
sağladı, istihdamını artırdı ve geçmişte
yoksul kesimler üzerinde ağır bir yük olan enflasyon sorununu çözdü,
geride bıraktı, tek haneli rakamlara düşürdü.
Yoksullukla
mücadelede makro politikalar dışında sektörel ve bölgesel
politikalarımız da son derece önemli. KOBİ
politikalarımızdan bölgesel kalkınma politikalarımıza
kadar, eğitimde, sağlıkta, değişik alanlarda
gerçekleştirdiğimiz reformlarla yine yoksullukla mücadele ettik.
Ayrıca,
üçüncü düzeyde de makro ve sektörel, bölgesel politikalar
dışında yoksulluğu doğrudan hedef alan sosyal
yardım ve destekler konusunda da yine çok büyük gayretler sarf ettik.
Buralarda da başarımız rakamlara yansımış durumda.
2002 yılında günlük geliri 4 dolar 30 sentin altında olan
nüfusumuzun toplam nüfusumuza oranı yüzde 30lar civarındayken bugün
yüzde 2,8lere kadar düşmüş durumda. Yazılı olarak da
aslında bu soruya daha önceden çok daha detaylı bir cevap
verilmişti. Ben de bu şekilde bazı ilavelerle özetlemiş
oldum.
Yine,
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlunun (6/749)
sayılı sorusu var. Buna da yine daha önceden detaylı bir
yazılı cevap verilmişti. Bu soruda da yine yoksulluğa
ilişkin çalışmalarımız soruluyor. Burada da, az önce
yine belirttiğim gibi, çok önemli çalışmalar
yapıldığını ilave etmek isterim. Makro, sektörel,
bölgesel politikalar dışında özürlülere dönük, engellilere dönük
yaptığımız çalışmalar, yaşlı nüfusa
dönük çalışmalar yine önemli bir yer tutuyor. Engelli
aylıklarımız bu geçtiğimiz on yıllık süreçte reel
olarak yüzde 458 artırıldı. Yine, yaşlı
aylıklarında reel olarak yüzde 86lık bir artış
gerçekleştirildi. Doğrudan sosyal yardım ve desteklerimiz de bu
dönemde gerçekten çok önemli boyutlara ulaştı. 2002 yılında
doğrudan yaptığımız sosyal destek ve
yardımlarımızın yurt içi hasılamıza oranı
sadece yüzde 0,5 düzeyindeydi. Bu rakam 2010lu yıllara geldiğimizde
yüzde 1,2ye kadar yükselmiş durumda, yani 2 katından fazla
artmış durumda, oran artışından bahsediyorum.
Aynı süreçte yurt içi hasılamızın da 3 katından fazla
arttığını düşünürseniz, miktar olarak ne kadar büyük
bir hacme ulaştığını takdir edersiniz. Bu konuda da
yine yazılı olarak çok daha detaylı bir cevap sayın
milletvekilimize iletilmek üzere Meclisimize sunulmuştur. Bunu da bu
şekilde arz ediyorum.
Tokat
Milletvekilimiz Sayın Reşat Doğrunun (6/1291) sayılı
soru önergesi: Bu da banka şubeleriyle ilgili bazı istatistiki
bilgilere ilişkin. Burada, baktığımız zaman, soruda
ifade edilen tarih itibarıyla ülkemizde 48 adet banka bulunmaktadır
ve bunların 10.440 şube ile hizmet sunduğunu görüyoruz. 2011
yılı itibarıyla bu veriler. Bu şekilde bu soruyu
cevaplamış oluyoruz.
Yine, aynı
milletvekilimizin, Sayın Reşat Doğrunun, Tokat Milletvekilinin
(6/1293) sayılı soru önergesinde dış ülkeler kaynaklı
kaç bankanın faaliyet gösterdiği ve buna ilişkin bazı
istatistiki talepleri var. Burada da Aralık 2011 itibarıyla
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu veri tabanındaki mevcut
yerli-yabancı sınıflandırması dikkate alınarak
sahiplik grubu ayrımında ülkemizde faaliyet gösteren bankalar ile bu
bankaların yurt içi şube sayılarını gösterir tablolara
bakıldığında, sorudaki tarih itibarıyla kamu ve yerli
sahipliğinde 25 banka 8.028 şubeyle faaliyetini sürdürmektedir.
Aynı tarih itibarıyla yabancı sahipliğinde ise 23 banka
bulunmakta ve 2.412 şubeyle yine bu bankalar faaliyetlerini
sürdürmektedirler.
Kahramanmaraş
Milletvekilimiz Sayın Mesut Dedeoğlunun yine bir başka sözlü
soru önergesi, (6/2407) sayılı soru önergesi: Bu konuda da yine bir
yazılı cevap değerli milletvekiline gönderilmiş,
iletilmiştir. Burada pahalı akaryakıt kullanımı konusu
gündeme getirilmekte ve yine, servis araçlarında KDV konusu
sorulmaktadır. Bu konularda, baktığınız zaman, tabii
ki akaryakıt fiyatlarında yüksek bir vergi oranı olduğu
hepimizin malumudur ancak geçmişle mukayese ettiğimizde vergi
içeriğinin bir miktar da olsa düştüğünü görüyoruz. Şöyle
ki: 100 Türk liralık benzin fiyatının içerisinde vergi yükü
31/12/2002 tarihinde 70,3 TL iken 24/11/2012 tarihi itibarıyla 62,7; 100
TLlik motorin fiyatının içerisinde vergi yükü 1/1/2005 tarihinde
65,1 TL iken 24/11/2012 tarihi itibarıyla 52,7 TLye düşmüştür.
Öte yandan, şehir içi toplu taşıma hizmetlerinde katma
değer vergisi oranının düşürülmesine yönelik şu anda
gündemimizde herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Bütün bu
konular yazılı olarak da iletilmiştir.
Yine,
Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın Mesut Dedeoğlunun (6/869)
sayılı soru önergesine cevap vermek istiyorum. Burada, Sayın
Başbakanımıza tevcih edilen soru önergesinde Maliye
Bakanlığının görev ve yetki alanına giren bir konu
sorulmaktadır. İlgili bakanlığımızdan alınan
bilgiye göre 1/7/2003 tarihli ve 2003/5868 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı
eki Kararın 1inci maddesi ile Türk uluslararası gemi siciline ve
millî gemi siciline kayıtlı, kabotaj hattında münhasıran
yük ve yolcu taşıyan gemilere, ticari yatlara, hizmet ve
balıkçılık gemilerine, miktarı her geminin teknik
özelliklerine göre tespit edilmek ve bu akaryakıtı kullanacak geminin
jurnaline işlenmek kaydıyla verilecek akaryakıtın özel
tüketim vergisi tutarı sıfıra indirilmiştir. Bununla
birlikte, vergi yükleri, izlenen ekonomik programlar, bütçe hedefleri ve
gerçekleşmeleri de göz önünde bulundurularak azaltılmaya
çalışılmakta ve bu konuda toplumsal fayda en üstte
tutulmaktadır.
Ayrıca, vergi
yüklerinin azaltılmasına ilişkin çalışmalarda
yapılan mevzuat ya da oran değişikliklerinin umulan toplumsal
faydayı sağlayamama ihtimali, diğer vergisel uygulamalar
açısından olumsuz sonuç doğurma riski, amaçlanan sosyal
faydanın başka vasıtalarla sağlanma imkânı gibi
hususlar da göz önünde bulundurulmaktadır. Bu çerçevede, Esnaf ve
Sanatkârlar Odasına kayıtlı olarak faaliyet gösteren esnaf ve
sanatkâra, özel tüketim vergisi uygulanmadan akaryakıt teslim edilmesi
konusunda şu an Maliye Bakanlığımızca yürütülen
herhangi bir çalışma bulunmamaktadır.
Yine, Sayın
Mesut Dedeoğlunun, (6/1832) esas numaralı önergesinde Süt
tüketimini nasıl artıracaksınız? Yem fiyatları
konusunda neler yapacaksınız? şeklinde özetleyebileceğimiz
bir sorusu var. Bu konularda, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığımız koordinasyonunda yürütülen çok sayıda
çalışma söz konusu. Özellikle, süt tüketimine büyük önem
verdiğimizi belirtmek isterim. Tarım Bakanlığınca süt
tüketiminin artırılması konusunda gerek ilgili bakanlıklar
gerekse sivil toplum örgütleri, üreticiler ve sektörde diğer
paydaşlarla birlikte çalışmalar yürütülmekte ve yapılan
çalışmalara katkı sağlanmaktadır.
İlköğretim
çağındaki öğrencilerimize süt tüketimi ve
sağlıklı beslenme alışkanlıkları
kazandırılarak dengeli beslenmelerine katkıda bulunmayı
amaçlayan Okul Sütü Programı, 2012 yılında tüm Türkiyede
uygulanmıştır. Okul Sütü Programı ile ilköğretim
çağındaki ana sınıfından 5inci sınıf dâhil,
Türkiye genelinde 32.574 okulda, toplam 7.185.021 öğrenciye 136.309.261
adet 200 mililitrelik uzun ömürlü kutu sütü dağıtılmıştır.
2012-2013 eğitim-öğretim döneminde de 30.752 okulda, 6 milyon 171 bin
692 öğrenciye 296 milyon 241 bin 216 adet 200 mililitre UHT kutu süt
dağıtımı planlanarak uygulamaya konulmuştur.
Ayrıca, 21 Mayıs Süt Günü gibi çeşitli etkinlikler
düzenlenmektedir. Bunun yanı sıra süt tozu desteği de
verilmektedir. Süt piyasasının regülasyonu ve üretiminin
sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla 2009 yılında
süt tozu desteği verilmeye başlanmış olup 2009-2012
döneminde toplam 77.224 ton süt tozu için 174 milyon 023 bin 641 TL destek
verilmiştir.
Yem konusunda da
yine çok çeşitli çalışmalar yürütülmüştür. Bu kapsamda
özellikle hayvancılık desteklerini ifade etmek isterim. 2012
yılında, 2002 yılına oranla rekor bir artış
göstermiştir hayvancılık destekleri, 25,5 kat
artırılmıştır. 2002 yılında hayvancılığa
sadece 83 milyon lira destek ödemesi yapılmışken 2012
yılında bu rakam 2,2 milyar Türk lirasına
çıkmıştır, 2013 yılında ise 2,5 milyar -eski
parayla 2,5 katrilyon- lira hayvancılık desteği olarak
bütçelendirilmiş, planlanmıştır.
Hayvancılık
sektöründe önemli bir girdi olan yem bitkileri üretimi de bu kapsamda
desteklenmiştir. Yem bitkileri destekleri kapsamında, 2002
yılında 215 bin hektar alan için 35,6 milyon TL destek
verilmişken 2012 yılında 603 bin hektar için 293 milyon Türk
lirası destek ödenmiştir. 2003-2012 yılları arasında
toplam 2,8 milyar Türk lirası yem bitkileri desteği ödenmiştir.
2013 yılında ise Mart ayı başı itibarıyla toplam
304 milyon Türk lirası yem bitkileri desteği ödenmiştir.
Ayrıca, yem ham maddesi olarak kullanılan dane mısır,
buğday, arpa, yulaf, çavdar, tritikale, soya gibi ürünlere prim
desteği verilmektedir. Fark ödemeleri kapsamında, 2002
yılında toplam 186 milyon Türk lirası prim desteği
verilmiş iken 2013 yılında 2,4 milyar TLye
ulaşmıştır. Ayrıca, tarım kredi kooperatifleri tarafından
yetiştiricilerin kaba yem taleplerinin karşılanması
amacıyla üreticilerin kaba yem talepleri toplanmakta ve ithal edilerek
uygun fiyata, KDV dâhil 50 kuruş/kilogram
karşılığında üreticilere verilmektedir.
İthalatta, aradaki fark, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı tarafından karşılanmaktadır.
Yine,
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu tarafından
yönlendirilen (6/2508) sayılı sözlü soru önergesinde pirinçte KDVnin
yüzde 1e indirilmesi hususu sorulmaktadır. Bu konuda şu an
itibarıyla yürütülen herhangi bir çalışma söz konusu
değildir. Vergi oran değişiklikleri, izlenen ekonomik program
ile bütçe hedefleri ve gerçekleşmeleri göz önünde bulundurularak
yapılmaktadır. Pirinç teslimlerinde uygulanmakta olan katma
değer vergisi oranının yüzde 1e indirilmesine yönelik, Maliye
Bakanlığınca yapılmakta olan bir çalışma bulunmamaktadır.
Bununla birlikte, ekonomik ve sosyal şartlar ile bütçe hedefleri de göz
önüne alınarak söz konusu talep ilerleyen dönemlerde yeniden
değerlendirilebilecektir.
Yine,
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlunun (6/2819)
sayılı sözlü soru önergesinde tarımsal dış ticaret
rakamları ele alınmakta ve bu kapsamda sorular yönlendirilmektedir.
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; tarımsal ürünler
dış ticaretimiz, temel tarım ürünlerinin yanı sıra
işlenmiş tarım ürünlerinin de dâhil olduğu Gümrük Tarife
İstatistik Pozisyonu Cetvelinin 1 ila 24üncü fasılları
arasında yer alan tüm ürünler kapsanmak suretiyle izlenmekte ve
değerlendirilmektedir. Bu kapsamda tetkik edildiğinde, tarımsal
ürünler dış ticaretimizin 2002-2012 tarihleri arasında sürekli
olarak fazla verdiği ve cari işlemler dengesine müspet katkıda
bulunduğu görülmektedir. Gümrük Giriş Tarife Cetvelinin 1 ila 24
fasılları arasında yer alan tarım ürünlerinde
ithalatımız, 2012 yılında yüzde 2,08 azalarak 10,73 milyar
dolar olarak gerçekleşirken ihracatımız ise yüzde 5,78
oranında bir artışla 15,26 milyar dolar olarak
kayıtlarımıza geçmiştir. Bu çerçevede, tarım
ürünlerinde net ihracatçı konumunda bulunan ülkemizin söz konusu ürünlerdeki
dış ticaret fazlası, 2012 yılında yüzde 30
oranında bir artışla 3,46 milyar dolardan 4,52 milyar dolara
yükselmiştir.
İthalatımızın
bir kısmının üretim ile karşılanabilmesine yönelik
olarak Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığımız tarafından önemli miktarlarda
desteklemeler devam etmektedir. Ayrıca, Girdi Tedarik Stratejimizde, 2023
Türkiye İhracat Stratejimizde bu konular yine detaylı olarak ele
alınmakta ve hedefler ortaya konulmaktadır.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlunun (6/1026) sayılı soru
önergesinde tekstil sektörüyle ilgili hususlar gündeme getirilmektedir.
Özellikle, ucuz enerji sağlanıp sağlanamayacağı,
rekabet gücünün nasıl artırılabileceği hususları
dikkate getirilmektedir. Bu kapsamda bakıldığı zaman,
elektrik fiyatlarının belirlenmesine yönelik olarak enerji
KİTleri, 14/02/2008 tarihli ve 2008/T-5 sayılı Yüksek Planlama
Kurulu Kararı ile 1/7/2008 tarihinden itibaren maliyet bazlı
fiyatlandırma mekanizmasına geçmiştir. Söz konusu karar
gereğince, maliyet ve döviz kurlarındaki değişimler
fiyatlara yansıtılmakta ve satış fiyatları bu karar
uyarınca belirlenmekte ve uygulanmaktadır. Enerji fiyatları,
yukarıda da belirtildiği gibi, temel olarak ithal bir girdi
olması sebebiyle dünya fiyatlarından etkilenmektedir. Biz, enerjiyi
döviz olarak dünyadan ithal ediyoruz, fiyatı belirleme konumunda
değiliz, dünyadaki fiyat ne ise o fiyattan ithal etmek durumundayız.
Buna rağmen, mümkün olduğu kadar, enerji fiyatlarında zam
yapılmamaya çalışılarak sanayimizin rekabet gücüne
katkı sağlanmaktadır.
Tekstil sektörünün
rekabet gücünün artırılması ve sorunlarının çözümü
için Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda kamu
ve özel sektörün katkılarıyla hazırlanan Tekstil, Hazır
Giyim, Deri ve Deri Ürünleri Stratejisi 2008-2010 yılları arasında
uygulanmıştır. Bu strateji çerçevesinde geliştirilen 28
tedbirin çok önemli bir bölümü hayata geçirilmiş ve geri kalan tedbirlerde
de önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Bununla birlikte, Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan Türkiye
Sanayi Stratejisi Belgesi (2011-2014) 7 Aralık 2010 tarihli ve 2010/38
sayılı Yüksek Planlama Kurulu Kararıyla
onaylanmıştır. Bu genel çerçeve içinde, Ekonomi
Bakanlığınca, özellikle tekstil, hazır giyim, deri gibi
geleneksel sektörler başta olmak üzere, tüm alanlarda yüksek katma
değerli ürünlerin geliştirilmesini sağlamak üzere
markalaşmanın desteklenmesi faaliyetine TURQUALITY gibi
mekanizmalarla destek olunmaktadır.
Ayrıca,
tasarım stratejilerinin ve politikalarının belirlenmesine, katma
değeri yüksek tasarımlar oluşturulmasına, uluslararası
alanda Türk tasarımlarının tercih edilir konuma getirilmesine
yönelik çalışmalar yapmak üzere 2009/15355 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararı ile Türk Tasarım Danışma Konseyi
kurulmuş ve çalışmalarına başlamıştır.
Bunun yanı
sıra, KOSGEB tarafından fuar teşvikleri başta olmak üzere
çeşitli destekler sektöre yönelik olarak sağlanmaktadır.
Yine, Ekonomi
Bakanlığı uhdesinde uygulanan yurt dışı birim
marka ve tanıtım faaliyetleri desteği, pazar
araştırması ve pazara giriş desteği, uluslararası
rekabetçiliğin geliştirilmesi desteği sektörde faaliyet gösteren
firmalarımıza sağlanan destekler arasında yer
almaktadır.
Özellikle son
dönemlerde 6ncı bölge teşvikleriyle de emek yoğun olan tekstil,
konfeksiyon sektörümüz için yeni bir ortam
hazırladığımızın altını çizmek isterim.
Bu firmalarımız, ucuz emeğe sahip dünyanın başka
değişik coğrafyalarına gitmek yerine bu 6ncı bölge
dediğimiz illere giderek hem istihdamı hem üretimi yurt içinde
tutabileceklerdir. Bu konuda son teşvik sistemimiz de, özellikle tekstil,
konfeksiyon sektörü açısından önem arz etmektedir.
Koruma önlemleri
ve antidamping gibi ticaret politikası araçlarıyla da sektörümüzü
koruyoruz. Dampingli ithalata karşı çeşitli karşı
önlemler geliştiriyoruz.
Ayrıca, bu
önlemlere ek olarak, sektörde geniş kapsamlı bir düzenleme de 2011
yılı içinde ilave vergi uygulaması şeklinde yürürlüğe
konulmuştur. Avrupa Birliği ülkeleri ve serbest ticaret
anlaşmasına sahip olduğumuz ülkeler hariç olmak üzere diğer
ülkelere dönük tekstil ürünleri için yüzde 11 ila yüzde 20 arasında,
bazı konfeksiyon ürünleri için yüzde 17 ila yüzde 30 oranlarında
ilave gümrük vergisi getirilmiştir. Bu da ülkemizde tekstil ve konfeksiyon
sektörünün yeni bir ivme kazanması ve istihdamını
artırması açısından son derece etkili bir tedbir
olmuştur.
BAŞKAN
Sayın Bakan, bir saniye.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D) Çeşitli İşler
1.- Genel Kurulu ziyaret eden Romanya Temsilciler
Meclisi Dışişleri Komitesi Başkan Yardımcısı
Natalia Intotero ve Romanya Senato Dışişleri Komitesi Kâtip
Üyesi Ben Oni Ardeleana Başkanlıkça Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, Parlamentolararası Değişim ve
Diyalog Projesi çerçevesinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin davetlisi olarak
ülkemizi ziyaret etmekte olan Romanya Temsilciler Meclisi
Dışişleri Komitesi Başkan Yardımcısı Sayın
Natalia Intotero ve Romanya Senato Dışişleri Komitesi Kâtip
Üyesi Sayın Ben Oni Ardelean şu anda Meclisimizi teşrif
etmiş bulunmaktalar. Kendilerine Meclisimiz adına hoş geldiniz
diyorum. (Alkışlar)
VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE
CEVAPLARI (Devam)
1.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahan Millet Bahçesinin düzenlenmesine ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/70) ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
2.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, enflasyon oranlarının hesaplanması
yöntemine ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/305)
Cevaplanmadı
3.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahanda kamu yatırımları için
ayrılan ödenek miktarının artırılmasına
ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/500)
Cevaplanmadı
4.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcunun, Bakanlıkta ve Bakanlığa bağlı kurum
ve kuruluşlarda özürlü personel istihdamına ilişkin
Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/633) Cevaplanmadı
5.- Manisa Milletvekili
Hasan Örenin, Çeçenistanda faaliyet gösteren firmaların
yaşadıkları sorunlara ve işçilerin mağduriyetine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/689) ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
6.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, ekonomik krizin etkilerinin
azaltılmasına yönelik çalışmalara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/747) ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın cevabı
7.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, yoksulluk sınırı
altında kalan vatandaşlarımızın mağduriyetinin
giderilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/749) ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
8.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Esnaf ve Sanatkârlar Odası
üyelerinin ÖTVsiz akaryakıt imkânından faydalanmalarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/869) ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
9.- Çanakkale Milletvekili
Ali Sarıbaşın, kira ödenen kamu binalarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/920) ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın cevabı
10.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, tekstil sektöründe yaşanan
sıkıntılara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1026) ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
11.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, TOKİnin elde ettiği gelir miktarına
ve devam eden projelere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1122) ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
12.- Adana Milletvekili
Ali Halamanın, Adana ili ve ilçelerinde yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1143) Cevaplanmadı
13.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına hizmet binası yapılmasına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1225) ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
14.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Maliye Bakanlığına yeni
bir sosyal tesis yapılacağı iddialarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1227) ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın cevabı
15.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, asgari ücret tespit komisyonuna
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1230) ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
16.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, gençlerin, kadınların ve
engellilerin istihdamının teşvik edilmesine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1231) ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın cevabı
17.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, işsizlik sorununa ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1232) ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın cevabı
18.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, ülkemizde faaliyet gösteren bankaların
şube sayılarına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1291) ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın
cevabı
19.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, ülkemizde faaliyet gösteren yerli ve dış
kaynaklı banka sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1293) ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın
cevabı
20.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, yol yapım ve bakım hizmetleri
için Kahramanmaraş İl Özel İdaresine kaynak aktarılıp
aktarılmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1338) ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın
cevabı
21.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, eşit işe eşit ücret uygulamasına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1357) ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
22.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Afşin-Elbistan A Termik Santraline
filtre ve atık su tesislerinin kurulmasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1371) ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın cevabı
23.- Adana Milletvekili
Ali Halamanın, Adana ve ilçelerindeki serbest bölgelerdeki
yatırımlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1445) ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
24.- Adana Milletvekili
Ali Halamanın, TÜİKte çalışan 4-Cli personele
ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1449)
Cevaplanmadı
25.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahanın kalkınması için başta hayvancılık
ve eğitim olmak üzere Devlet yatırımlarının
artırılması ihtiyacına ilişkin Kalkınma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1640) Cevaplanmadı
26.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, tekstil ve hazır giyim sektöründe
girdi ve finansman maliyetlerinin artmasına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/1704) ve Kalkınma Bakanı Cevdet
Yılmazın cevabı
27.- Muğla
Milletvekili Mehmet Erdoğanın, Datça Hükûmet Konağı ve
öğretmenevinin fiziki yetersizliğine ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/1766) ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
28.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, ülkemizdeki süt tüketimine ve
fiyatlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1835) ve
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
29.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, ülkemizde maden araması yapan
yabancı firmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1838) ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
30.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, hane halkı sağlık araştırmalarına
ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1917)
Cevaplanmadı
31.- Gaziantep
Milletvekili Mehmet Şeker'in, Bakanlığın kurumsal
kimliğinin oluşturulmasına yönelik harcamalara ilişkin
Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1953) Cevaplanmadı
32.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türelinin, İşsizlik
Sigortası Fonundan yapılan ödemelere ilişkin Kalkınma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2034) Cevaplanmadı
33.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türelinin, gelir yöntemiyle millî gelir hesaplanmasına
ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/2035)
Cevaplanmadı
34.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, SODES Projesi kapsamında finanse edilen sportif
projelere ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2320) Cevaplanmadı
35.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, şehir içi toplu taşıma
hizmetlerinde kullanılan akaryakıtta KDV oranının
düşürülmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2407)
ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
36.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahanın Posof ilçesine bağlı bir köyde
yapılan kadastro çalışmalarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2438) ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmazın cevabı
37.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, pirinçteki KDVnin düşürülmesi
talebine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2508) ve
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
38.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, kalkınma öncelikli illerde görev yapan Devlet
memurlarına daha yüksek ücret ödenmesi talebine ilişkin Kalkınma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/2532) Cevaplanmadı
39.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, 2012 yılında Ankaraya yapılan
yatırımlara ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2730) Cevaplanmadı
40.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Orta Ceyhan Menzelet II. Merhale Sulama
Projesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2762) ve
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
41.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Ayvalı Sulama Projesine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2767) ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
42.- Adana Milletvekili
Ali Halamanın, açlık ve yoksulluk sınırı verilerine
ilişkin Kalkınma Bakanından sözlü soru önergesi (6/2793)
Cevaplanmadı
43.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, tarımsal dış ticaret
açığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/2819) ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
44.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, ormancılıkta vardiya
uygulamasına geçilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/2944) ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
45.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, geçici orman işçilerine kadro
verilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2945) ve
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
46.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, orman teşkilatına kadro
verilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2947) ve
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Bakanım.
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Devamla) Ben de misafirlerimize hoş geldiniz diyorum ve
cevaplarıma devam ediyorum.
Sektörün gerek
TÜBİTAK tarafından hibe şeklinde uygulanan gerek Maliye
Bakanlığı tarafından vergisel şekilde uygulanan
araştırma geliştirme desteklerinden de daha çok
faydalanabileceği düşünülmektedir.
Kahramanmaraş
Milletvekilimiz Sayın Mesut Dedeoğlunun (6/1704) sayılı
soru önergesi de yine aslında aynı sektöre dönüktür. Tekstil ve
hazır giyimde girdi maliyetlerinin nasıl düşürülebileceğine
ilişkin bir sorudur. Bir önceki soruda aslında büyük oranda cevap
verilmiş durumdadır. Benzer içerikte bir cevabı tekrar ederek
daha fazla vaktinizi almak istemiyorum. Esas itibarıyla, bu konuda belli
stratejiler çerçevesinde, sektörel ve genel sanayi stratejisi çerçevesinde
tekstil ve hazır giyim sektörümüzü destekliyoruz. Bu sektörün ihracat
açısından, bölgesel kalkınma açısından, istihdam
açısından öneminin farkındayız. Sektörümüzü yeni
politikalarla tasarımda, markalaşmada, katma değer üretiminde
daha ileri seviyelere taşımak için her türlü desteği
sağlıyoruz. Tekstil ve konfeksiyon sektörü ülkemizin önemli bir
sektörü olmaya devam edecektir.
Yine, aynı
milletvekilimizin, Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın Mesut
Dedeoğlunun (6/1838) sayılı sözlü soru önergesinde ülkemizde
maden araması yapan yabancı firmalar sorulmakta. Ayrıca, yine
sondaj faaliyetlerinin teşvik kapsamına alınıp
alınmayacağı sorulmaktadır. Baktığınız
zaman, Enerji Bakanlığı bünyesindeki Maden İşleri
Genel Müdürlüğü tarafından tutulan istatistiklere
baktığımızda güncel olarak kayıtlı 208 adet
yabancı ortaklı firma bulunmaktadır. Bu firmalara ait 1.212 adet
ruhsat kaydı mevcuttur. Bu ruhsatlardan 742 adedi işletme, 470i ise
arama aşamasındadır. Bu ruhsatların başlıca
dağılımı, 298 adedi Marmara, 297 adedi İç Anadolu, 237
adedi de Ege olmak üzere tespit edilmektedir.
Sondajlar ve
teşvik konusunda değerli milletvekilinin dile getirdiği husus
gerçekten önemli. Burada bir eksiklik söz konusuydu, son dönemlerde
yapılan düzenlemelerle bu eksiklik giderildi. Sondaj faaliyetleri de elbette,
özellikle aramaya dönük yapılan faaliyetler. Sonucunda maden bulun,
bulmayın bu önemli değil, uluslararası tanımlar
kapsamında baktığınızda, bir arama faaliyeti
yaptığınızda bir yatırım yapmış
oluyorsunuz. Madenciliği, biliyorsunuz, son teşvik kararnamemizde 5inci
bölge kapsamına almıştık. Maden aramaları ve bu
kapsamda yapılan sondajlar da son dönemlerde yine teşvik
kapsamına dâhil olmuş bulunmaktadır.
Yine, Kahramanmaraş Milletvekili
Sayın Mesut Dedeoğlunun (6/1371) sayılı soru önergesinde,
Kahramanmaraşın Afşin-Elbistan A Termik Santraline
ilişkin, özellikle çevresel açıdan alınan tedbirler
sorulmaktadır. İlgili Bakanlığımızdan
aldığımız bilgiyi burada aktarmak isterim: İş
termin planları kapsamında belirtilen yatırımlardan
elektrofiltre rehabilitasyonları bazı santrallerde
gerçekleştirilmiş, bazı santrallerde ise ihale süreci veya
yapım aşaması devam etmektedir. Afşin-Elbistan A Termik
Santrali Baca Gazı Kükürt Arıtma Tesisi 2013 yılı
yatırım programında iz bedelle yer almaktadır.
Afşin-Elbistan A Termik Santralinin, Danıştay İdari Dava
Daireleri Kurulunun 6/11/2008 tarih 2007/2268-E ve 2008/1877-K sayılı
kararları gereği ERG-VERBUND Elektrik Üretim ve Ticaret AŞye
devredilmesi gerekmektedir. Konuyla ilgili görüşmeler devir kurulu
kurularak Bakanlığımız koordinasyonunda hâlen devam etmekte
olup henüz sonuçlandırılamamıştır. Bu nedenle, 2008
yılından bugüne kadar Afşin-Elbistan A Termik Santralinin baca
gazı kükürt arıtma tesisi elektrofiltresi ve teknolojik atık su
arıtma tesisi yapılamamıştır. Afşin-Elbistan A
Termik Santralinde evsel atık su tesisleri kurulmuş olup
çalışır durumdadır.
Kahramanmaraş Milletvekilimiz
Sayın Mesut Dedeoğlunun (6/2762) sayılı sözlü soru
önergesinde, Orta Ceyhan-Menzelet II. Merhale Sulama Projesi
sorulmaktadır, bununla ilgili bilgi istenmektedir. Bu soru önergesine
cevap olarak şunu ifade edebilirim: Orta Ceyhan-Menzelet II. Merhale
Projesi kapsamında inşaatı devam eden Kılavuzlu
sulaması 1inci kısım inşaatının toplam bedeli
388 milyon Türk lirasıdır. Söz konusu işe 2012 yılında
70 milyon Türk lirası kaynak aktarılmıştır. 2013
yılında ise 50 milyon Türk lirası kaynak ayrılmış
olup projenin 2008 yılında bitirilmesi planlanmıştır.
Yine aynı milletvekilimizin,
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlunun (6/2767) numaralı
sözlü soru önergesinde, Ayvalı sulaması sorulmaktadır.
Ayvalı Sulaması Projesi yapımı 2012 yılı içinde
tamamlanmıştır. Yapım ihalesi 8/2/2013 tarihinde
gerçekleştirilmiştir. Söz konusu iş, 2012 Yılı
Yatırım Programında 24,3 milyon TL keşif, 3 milyon nakit
bedelle yer almıştır. Ayvalı Barajı sulaması
inşaatına 2013 yılında sene başı ödeneği
olarak 5 milyon Türk lirası ayrılmış olup işin
yapım süresi dört yüz seksen gündür.
Kahramanmaraş
Milletvekilimiz Sayın Mesut Dedeoğlunun (6/2767) sayılı
sözlü soru önergesinde yine bir projemizle ilgili bilgi istenmektedir.
Aslında o proje ile ilgili bilgiyi de az önce ortak bir şekilde
vermiş oldum, iki proje ile ilgili de bilgiyi arz etmiş oldum.
Yine, Sayın
Mesut Dedeoğlunun (6/1338) sayılı soru önergesinde Kahramanmaraş
İl Özel İdaresine dönük olarak kaynak hususu sorulmaktadır.
İl özel idareleri ve belediyelere -bildiğiniz gibi- genel bütçe vergi
gelirleri tahsilatı toplamı üzerinden ayrılacak paylara
ilişkin esas ve usuller 5779 sayılı Kanunla düzenlenmektedir.
Kanunun 2nci maddesi gereğince, il özel idareleri ve belediyelere genel
bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamı üzerinden pay verilmektedir.
Ayrıca,
KÖYDES Projesi kapsamında, köy yollarının kalite ve
standartlarının yükseltilmesine yönelik yol projeleri ile bakım
onarım projeleri il özel idareleri ve/veya Köylere Hizmet Götürme
Birliği tarafından yapılmaktadır.
Ayrıca,
Kahramanmaraş İl Özel İdaremizin proje bazlı, spesifik
bazlı taleplerine de bugüne kadar karşılık
verilmiştir, bundan sonra da imkânlar ölçüsünde bu projeler
değerlendirilecektir.
Sayın Mesut
Dedeoğlunun (6/2947), (6/2945) ve (6/2944) sayılı sözlü soru
önergeleri söz konusudur. Bunlara 14 Mart 2013 tarihinde yazılı bir
cevap verilmiştir. Bunlar özellikle mevsimlik işçilerle ilgili
sorulardır. Şimdi, çok detayına girmek istemiyorum,
yazılı bir cevap da verilmiş durumda. Mevsimlik orman
işçilerimizin özlük haklarına ilişkin hususlar, ilgili kanunlar
çerçevesinde düzenlenmektedir ve Orman ve Su İşleri
Bakanlığımız uhdesinde de yine bu çalışmalar
takip edilmektedir. Bunların detayları hep yazılı
cevaplarımızda verilmiştir.
Yine, Sayın
Mesut Dedeoğlunun (6/1230) sayılı sözlü soru önergesinde,
Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yapısı gündeme getirilmekte ve soru
yönlendirilmektedir. Bu soruya cevap olarak, İş Kanununun 39uncu
maddesine göre Asgari Ücret Tespit Komisyonu, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığının tespit edeceği üyelerden birinin
başkanlığında Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı Çalışma Genel Müdürü veya
yardımcısı, İş Sağlığı ve
Güvenliği Genel Müdürü veya yardımcısı, Türkiye
İstatistik Kurumu Ekonomik İstatistikler Dairesi Başkanı
veya yardımcısı, Hazine Müsteşarlığı
temsilcisi, Kalkınma Bakanlığından konuyla ilgili dairenin
başkanı veya yetki vereceği bir görevli ile bünyesinde en çok
işçiyi bulunduran en üst işçi kuruluşundan değişik
iş kolları için seçecekleri 5, bünyesinde en çok işvereni
bulunduran işveren kuruluşlarından değişik iş
kolları için seçeceği 5 temsilciden oluşmaktadır. Buna
göre, Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yapısının
değiştirilmesi ancak mevcut kanunda yapılacak bir
değişiklikle mümkün olabilecektir.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlunun (6/1231) sayılı sözlü
soru önergesinde ise gençlerin, kadınların ve engellilerin iş
hayatında daha fazla istihdam edilmesi hususu gündeme getirilmektedir. Bu
konuda, Hükûmetimizin gerçekten çok güçlü politikalar izlediğini burada
özellikle vurgulamak isterim. Hükûmetimiz ekonomik politikalarının
yürütülmesinde istihdam odaklı hareket anlayışını
özümsemiştir. Bireylerin ve ailelerin düzenli gelir elde etmesinin esas
yolunun bir işe sahip olmak olduğu gerçeğinden hareketle
istihdamın arttırılarak işsizliğin
azaltılması yolunda önemli adımlar
atılmıştır. Ülkemizin en önemli sorunlarından biri
olan işsizliği azaltmak, iş gücüne katılımı ve
istihdamı arttırmak için ilki 2008 yılında olmak üzere dört
ayrı istihdam paketi açıklanmıştır. Bu paketlerle
çeşitli prim indirimleri ve teşvikler getirilmiş, istihdam
üzerindeki yükler azaltılmış, işsizlik ödeneği
miktarında artış sağlanmış ve kısa
çalışma ödeneği işler hâle getirilmiştir. Kadın
ve gençlerin istihdamına yönelik özel düzenlemeler
yapılmıştır. Ayrıca, 2001 yılı Şubat
ayında yayınlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun
ile istihdama yönelik çeşitli düzenlemeler
yapılmıştır. Bu düzenlemeler ile işsizlikle mücadele
amacıyla İşsizlik Sigortası Fonunun bir önceki yıl
prim gelirlerinin belirli oranlar dâhilinde iş gücünün istihdam edilebilirliğini
artırmak, çalışanların vasıflarını
yükselterek işsizlik riskini azaltmak, istihdamı
arttırıcı ve koruyucu tedbirler almak ve uygulamak, işe
yerleştirme ve danışmanlık hizmetleri temin etmek gibi
amaçlarla kullanılmasına imkân sağlanmıştır.
31 Aralık
2015 tarihine kadar ilave olarak işe alınacak her bir
sigortalının sigorta primi işveren hissesinin, işe
alındıkları tarihten başlamak üzere, altı aydan elli
dört aya kadar değişen sürelerle İşsizlik Sigortası
Fonundan karşılanması sayesinde hem işsizlerin ilave
istihdam olarak işe alınmasını hem de
çalışanların mesleki eğitim belgesine sahip olmaları
teşvik edilmiştir.
Kadınların
istihdam edilebilirliklerini arttırmak, iş gücüne
katılımlarını önleyen engelleri azaltmak amacıyla Kadın
İstihdamının Desteklenmesi Operasyonu uygulamaya konulmuştur.
Özellikle son dönemlerde kadınların iş gücüne
katılımında çok ciddi bir artış görüyoruz, yüzde 29u
aşmış durumda, yüzde 30a yaklaşıyor. Son bir yıl
içinde özellikle istihdama baktığınızda neredeyse
yarısının kadın istihdamı olduğunu görüyorsunuz yani
bu konuda izlediğimiz politikaların çok ciddi sonuçlar verdiğini
görüyoruz. 2008 yılında hazırlık çalışmaları
başlatılan ve 2009-2012 yıllarında yürütülen hibe
kapsamında yine kadın istihdamına dönük çalışmalar
yapılmıştır. Ayrıca, aktif iş gücü politikalarımızla
da, engelli vatandaşlarımız, kadınlar ve gençler öncelikli
olarak çok çeşitli faaliyetler yürütülmüştür.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlunun (6/1232) sayılı sözlü
soru önergesi de yine istihdama dönüktür. İşsizlik sorununun çözümüne
dönük sorular yönlendirilmektedir. Burada işsizliğe çok boyutlu
yaklaştığımızı, büyüme artı istihdam dostu
büyüme kavramıyla yaklaştığımızı vurgulamak
isterim. Son yaşadığımız küresel kriz, Türkiye'nin
istihdamla ilgili izlediği politikaların ne kadar
başarılı olduğunu göstermiştir. Dünyada, Avrupada,
birçok ülkede işsizlik rakamları artarken, çok yüksek düzeylere
çıkarken Türkiye'nin performansı herkesi imrendirecek boyutlarda
olmuştur. 2009 yılında yüzde 14ler civarında olan
işsizlik bugün tek haneli rakamlara inmiştir. Geçtiğimiz
yıl itibarıyla 9,6 gibi tek haneli rakama düşmüş
durumdadır. Son on yılın en düşük işsizliğine bu
küresel kriz ortamında Türkiye ulaşmıştır. Yine
baktığımızda, son yıllarda 4 milyonun üzerinde
istihdam oluşturmuş durumdayız. Krizin dip
yaptığı 2009 yılının ilk çeyreğinden bugüne
baktığınızda 4 milyonun üzerinde yeni istihdam
oluşturulmuştur. Bu, ülkemizin izlediği istihdam
politikalarının başarısını açık bir
şekilde ortaya koymaktadır. Burada, az önce söylediğim gibi, büyüme
önemli. İstikrarlı, sürdürülebilir, yüksek büyüme olmadan
işsizlik sorununu çözmek elbette ki mümkün değil. Fakat, büyüme tek
başına yeterli değil. Büyümeyi diğer politikalarla
birleştirdiğiniz zaman çok daha etkili oluyor. Özellikle büyümenin
istihdam esnekliğini artırıcı politikalar kritik öneme
sahip.
Bu kapsamda, son
yıllarda, İŞKURun özellikle çok ciddi çalışmalar
yaptığını görüyoruz. Eskiden İŞKUR hiçbir
şekilde bu çalışmaları yapmazken son dönemlerde çok
yoğun faaliyetler yürütüyor. Sadece 2012 yılında
yaptığı faaliyetleri ifade edecek olursam: 215.399 işçinin
katıldığı iş gücü yetiştirme kursları
düzenledi İŞKUR. 91.908 işsizin katıldığı
toplum yararına çalışma programları uygulandı. 31.373
kişinin katıldığı işbaşı eğitim ve
staj programları düzenlendi. Yine, 24.475 işsizin
katıldığı girişimcilik programları uygulandı.
Ayrıca, 61inci Hükûmet Programında da yer aldığı
üzere İŞKURa kayıtlı her işsizin ve işverenin
bir iş ve meslek danışmanı olacak. ilkesiyle hareket ettik
ve Ocak 2013 itibarıyla 3.746 iş ve meslek danışmanı
işe alınmış olup görevi başındadır. 2013
yılının ilk çeyreğinde bu sayının 4 bine
tamamlanması planlanmaktadır. İşte, bu yeni kadromuzla
birlikte iş ve meslek danışmanları, kadınlar,
engelliler, genç işsizler gibi dezavantajlı grupların yanı
sıra Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile yapılan
protokole istinaden, sosyal yardım alan vatandaşlara da ulaşarak
onların iş gücü piyasasına girmeleri noktasında önemli bir
rol oynamaktadır. Bu bağlamda, yardım noktalarından yönlendirilen
kişilerin 59.796sı İŞKURun iş arayanların
istihdam edilebilirliğini artırmak amacıyla düzenlediği
mesleki eğitim faaliyetlerine yönlendirilmiş olup 23 binin üzerinde
sosyal yardım yararlanıcısı da kurumlarımız
tarafından işe yerleştirilmiştir. Son dönemlerde sosyal
yardım politikalarımızla istihdam politikalarımız
arasında da çok güçlü bir bağ oluşturuyoruz. Bu bağ
önümüzdeki dönemde de devam edecek. Görev yapmakta olan 2.632
danışman 2012 yılı içinde 842.419 bireysel görüşme
gerçekleştirmiştir. 2013 yılında ise en az 1 milyon
bireysel görüşme yapılması planlanmaktadır.
Tokat
Milletvekilimiz Sayın Reşat Doğrunun (6/1357) sayılı
sözlü soru önergesi eşit işe eşit ücret uygulamasının
kapsamına ilişkindir; öğretmen ve akademisyenler, diğer
çalışanlar da kapsama dâhil olamaz mı şeklinde bir soru. Değerli
milletvekilleri, eşit işe eşit ücret politikasının
gereği olarak aynı hizmet sınıfında, aynı veya
benzer kadrolarda bulunan personel arasındaki ücret dengesizliğini
ortadan kaldırmak ve kamu hizmetlerinin daha etkin ve verimli bir
şekilde yerine getirilmesini sağlamak amacıyla 2/11/2011
tarihli ve 28103 mükerrer
sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 666 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede ve
bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde çeşitli düzenlemeler
yapılmıştır. Diğer taraftan, kamu görevlilerinin mali
ve sosyal haklarının toplu sözleşme ile belirlenmesi konusunda
Anayasada değişiklik yapılmış olup konuya
ilişkin uyum yasa tasarısı 4/4/2012 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulunda kabul edilmiştir. Bu çerçevede, kamu
görevlilerinin mali ve sosyal haklarına ilişkin taleplerinin toplu
sözleşme sürecinde gündeme getirilerek çözüme kavuşturulması
mümkün olabilecektir. Bu sözde ifade edilen talepler de bu süreçlerde
değerlendirmeye tabi hususlardır.
Çanakkale
Milletvekili Sayın Ali Sarıbaşın (6/920) sayılı
sözlü soru önergesi kamu binaları ve buradaki kira bedellerine
ilişkin hususları kapsamaktadır. Bu konuda yetkili
bakanlığımız olan Maliye Bakanlığımızdan
aldığım bilgiler itibarıyla şöyle cevap verebilirim:
Kamu kurumlarında hizmet binası ihtiyacı, durum ve
imkânların değerlendirilmesi sonucu kira, satın alma veya
yaptırma yollarıyla temin edilmektedir. Genellikle ilk kurulan
idareler kiralama yapmak durumunda kalmaktadır. 2012 bütçesinde kiralama
için merkezî yönetim bütçesine dâhil 107 idareye yaklaşık 207 milyon
lira ödenek ayrılmıştır. 34ü genel bütçeli idare, 44ü
yükseköğretim kurumu olmak üzere 66 özel bütçeli idare ile 7 düzenleyici
ve denetleyici kurum da bulunmaktadır. Hizmet binalarının
tefrişat giderleri, binanın kiralık olup
olmadığına bakılmaksızın, idare bütçesinde toplu
olarak tek bir kodda izlendiğinden hizmet binası olarak kiralanan
binaların iç tefrişatı için ne kadar harcama yapıldığına
ilişkin şu an itibarıyla bir kayıt bulunmamaktadır.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlunun (6/1227) sayılı sözlü
soru önergesi ise sosyal tesisler ve kamplara ilişkindir. Burada Maliye
Bakanlığının yaptırdığı bir tesise ilişkin
soru yönlendirilmektedir. Bu konuda, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi
ve Kontrol Kanunuyla üstlenilen yeni fonksiyonların yerine getirilmesi
amacıyla düzenlenecek eğitim programları ve hedef kitlenin
belirlenmesi için 2010-2016 yılları arası periyodu içeren bir
ihtiyaç analizi çalışması yapılmış ve Maliye
Bakanlığının mevcut 400 kişilik eğitim
kapasitesinin yetmeyeceği tespit edilmiştir. Eğitim
kapasitesinin artırılması amacıyla, Ankarada, 2.250
kişiye eğitim verebilecek yeni bir eğitim merkezi
yaptırılması kararlaştırılmıştır.
Bu bina bir sosyal tesis olmayıp bir eğitim merkezi olarak
planlanmıştır. Misafirhane de dışarıdan
eğitime gelen katılımcıların konaklama ihtiyaçları
için öngörülmüştür.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlunun (6/1225) sayılı sözlü
soru önergesi Çevre ve Şehircilik Bakanlığının niçin
kirada kaldığına, kendi binasını niçin
yapmadığına ilişkindir. Bu konuda şöyle cevap
verebilirim: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı hizmet
binası için yapılan çalışmalar tamamlanmış olup
yapım işi 2012 yılı yatırım programına dâhil
edilmiştir ve ihale aşamasında bulunmaktadır. Binanın
yapımının iki yılda tamamlanması öngörülmektedir. Bu
hususta da yürüyen bir çalışmamız olduğunu belirtmek
isterim.
Tokat
Milletvekilimiz Sayın Reşat Doğrunun (6/1122) sayılı
sözlü soru önergesi de TOKİnin kurulduğu günden bugüne hangi
projeden ne kadar gelir elde ettiğine ilişkindir. Öncelikle tabii,
TOKİnin, bütçeye yük olmadan çok büyük miktarlarda konut ürettiğini
ve ülkemizde düzenli şehirleşme adına, gecekonduların önlenmesi
adına, daha sağlıklı yapılarda
halkımızın yaşaması bakımından, planlı
kentleşme bakımından önemli katkılarda bulunduğunu
belirtmek isterim. TOKİ, Ocak 2003-Mart 2013 tarihleri arasında, 81
il, 800 ilçe, 2.575 şantiyede toplam 567.310 adet konutun üretimine
başlamış bulunmaktadır. Bu rakam, 100 bini aşan
nüfuslu 22 adet şehir anlamına gelmektedir. Diğer taraftan,
üretilen konutların 483.494 adedi, diğer bir ifadeyle
yaklaşık yüzde 85i sosyal konut niteliğindedir. Önergede yer
alan soru çok geniş kapsamlı olup tek tek bütün projelerle ilgili
bilginin dökümünü yapmak sözlü olarak çok uzun zaman gerektirmektedir. Bu
itibarla, münferiden belirtilen projeler için bilgi istenilmesinin daha
yararlı olabileceği değerlendirilmektedir. Bilindiği üzere,
Toplu Konut İdaresi, kısıtlı kaynaklarını göz
önünde tutarak mevcut piyasa koşullarıyla konut sahibi olamayan
yoksul, dar ve orta gelirli vatandaşlar için geliştirdiği sosyal
amaçlı projeleri finanse etmek ve yeni kaynaklar bulmak amacıyla
kendi mülkiyetindeki rant değeri yüksek arsaları üzerinde daha önce
hiç uygulanmayan ve kamu finansmanı gerektirmeyen arsa
karşılığı gelir paylaşımı modelini
hayata geçirmiş bulunmaktadır. Bu çerçevede, TOKİ ve TOKİ
iştiraki Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığı Şirketi tarafından gelir
paylaşımı modeli ile geliştirilen ve 83.816 konuta
baliğ olan projelerden elde edilecek idare şirket payı geliri
yaklaşık 11,7 milyar Türk lirasıdır. Bu gelirden bugüne
kadar tahsil edilen toplam idare şirket payı geliri ise
yaklaşık 7,6 milyar Türk lirasıdır.
Adana Milletvekili Sayın Ali
Halamanın yönelttiği (6/1445) sayılı sözlü soru önergesine
aslında yazılı bir cevap verilmiştir Ekonomi
Bakanlığımız tarafından. Serbest bölgelere ilişkin,
özellikle Adana Serbest Bölgesine ilişkin bir önerge söz konusudur.
Burada belki yazılı cevaba ilave olarak ben şunu ifade
edebilirim: Serbest bölgelerin daha etkili kullanılması için, doluluk
oranlarının artırılması için son dönemlerde ilave
çalışmalar yapılmıştır. Serbest bölgeleri daha
cazip hâle getirici düzenlemeler yakında Meclisimizin gündemine,
inşallah, gelecektir. Bu şekilde, stratejik sektörler başta
olmak üzere, bu bölgelerdeki yatırımları daha cazip hâle
getirici düzenlemeler yapılacaktır. Bunlar yapıldığı
zaman Adana Yumurtalık ve diğer serbest bölgelerimizin çok daha
etkili bir şekilde yatırımcıyı cezbedebileceğini
ifade edebilir.
Ardahan Milletvekili
Sayın Ensar Öğütün (6/2438) sayılı soru önergesi Ardahan
Posof Alköye ilişkindir, buradaki kadastro çalışmalarına
ilişkin bir soru sorulmuştur. Aslında buna yazılı
cevap verilmiş ama kısa bir cevap, bunu burada da müsaadenizle okumak
isterim. Posof ilçesi Alköyde 5304 sayılı Kanuna göre yapılan
kadastro çalışmaları 2008 yılında askıya
çıkarılarak kesinleşmiştir. Askı sürecince
vatandaşlarımız tarafından kadastro mahkemesine herhangi
bir dava açılmamış olup kadastro uygulamasına
karşı bundan sonra ancak, hukuk mahkemesi davası
açılabilecektir.
Muğla
Milletvekili Sayın Mehmet Erdoğanın (6/1766) sayılı
soru önergesinde Datça Hükûmet Konağı ve Öğretmenevi başta
olmak üzere binaların, kamu binalarının durumu
sorulmaktadır. Dönemin İçişleri Bakanına sorulan soruya
yazılı bir şekilde cevap verilmiştir. Bu konuda, her
kurumun kendi binasıyla ilgili çalışmalar
yaptığı, hükûmet konağıyla ilgili talebin de
İçişleri Bakanlığı tarafından imkânlar ölçüsünce
değerlendirileceği ifade edilmiştir.
Manisa
Milletvekili Sayın Hasan Örenin yönlendirdiği (6/689)
sayılı sözlü soru önergesi ise Çeçenistanda faaliyet gösteren
firmalar ve burada yaşanan sorunlara ilişkindir. Çeçenistanda
faaliyet gösteren bir inşaat firmasınca istihdam edilen 426 Türk
işçisi, şirket sahibi Azeri uyruklu Siyavuş Memetzadenin
Çeçenistan idareleriyle yaşadığı sorunlar nedeniyle
Grozniden kaçması üzerine sıkıntıya
düşmüşlerdir, bununla ilgili bir soru önergesi. Bu çerçevede,
Grozniye intikal eden Moskova Büyükelçiliği Konsolosluk Şubesi ve
Moskova Büyükelçiliği Ticaret Müşavirliği yetkilileri
işçilerimizin sorunlarıyla ilgilenmiş ve en kısa süre
içerisinde sorunsuz olarak yurda dönmeleri sağlanmıştır.
Anılan tahliye operasyonu Başbakanlık Afet ve Acil Durum
Yönetimi
Başkanlığının -AFADın- koordinasyonunda
Türk Hava Yollarından kiralanan üç uçak ile gerçekleştirilmiş ve
15 Aralık 2011 tarihinde yurda getirilen vatandaşlarımız
sağlık kontrolünden geçirilmek ve otobüs biletleri verilmek suretiyle
memleketlerine gönderilmişlerdir. Ayrıca, Çeçenistan Hükûmeti
tarafından sürdürülen projeler kapsamında faaliyette bulunan Türk
firmalarının karşılaştıkları sorunların
önemli bir kısmı anılan şirketlerin yurt
dışındaki tecrübe yetersizliğinden kaynaklanmaktadır.
Bu konularda da daha iyi bilgilendirme yönünde çaba sarf edilmektedir.
Diğer yandan, Çeçenistanda mağdur edilen ve ülkeden AFAD
koordinasyonunda tahliyeleri gerçekleştirilen işçilerimizin önemli
bir kısmının Rusya ile sağlanan vize muafiyetinden
yararlanmak suretiyle turist olarak yurt dışına çıkan,
çalıştırıldıkları küçük çaplı
şirketlerde herhangi bir sözleşmeleri bulunmayan
vatandaşlarımız olduğu tespit edilmiştir. Bu çerçevede
konuya ilişkin olarak Dışişleri Bakanlığı
Konsolosluk İşleri Genel Müdürlüğünde ilgili tüm bakanlık,
kurum ve kuruluşlarımızın katılımıyla
çalışmalar yapılmış, bu ve benzeri sorunların bir
daha yaşanmaması yönünde de gerekli tedbirler ele
alınmıştır.
Değerli milletvekilleri,
Sayın Başbakanımıza, Başbakanlığa yönelik
olarak ifade edilen soru önergelerini tamamlamış bulunuyorum.
Şimdi de kalan vaktimde kendi Bakanlığımla ilgili
BAŞKAN Sayın Bakan, bir
saniye. Yerinden kısa açıklama isteyecek sayın milletvekilleri
var, onlara söz vereceğim.
Teşekkür ederim.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla)
Daha bitiremedim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Biliyorum ama süre de
tamamlandı, lütfen.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla)
Peki.
BAŞKAN - Sayın Doğru,
buyurun.
REŞAT DOĞRU (Tokat)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
TOKİ, gelir düzeyi düşük
insanlara konut yapıyor. deniyor ancak bazı bölgelerde maalesef
konutlar çok pahalı şekilde vatandaşlara teslim ediliyor.
Aynı şekilde toplu konut yapan
Mesela, Tokat ili Erbaa ve Niksar
ilçelerinde belediyeler daha ucuza konut mal etmekte ve vatandaşa
vermektedir. Bu yönlü olarak vatandaşın da bazı
mağduriyetleri olduğunu söylemek istiyoruz.
Bir diğer konu: Sayın Bakanım,
5084 no.lu Teşvik Kanunu 31/12/2012 tarihinde sona ermiştir. Bu
minvalde yeni bir kanun çıkartılmamış olmasından
dolayı da işletmeler çok büyük mağduriyet içerisindedir. Yani
yeni açılacak olanlar yeni Teşvik Kanunundan faydalanmakta, ancak
eski açılmış olanlar bundan faydalanmamış
oldukları için haksız bir rekabet de söz konusudur. Bununla ilgili
son görüşünüzü de öğrenmek istiyoruz.
Diğer bir
konu: Anadolu şehirlerine her geçen gün birçok banka şubesi
açılmaktadır. Açılan bankaların birçoğu
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkanım, hiç olmazsa iki dakika
verseniz.
BAŞKAN Ama
İç Tüzük böyle Sayın Doğru, kısa bir açıklama
talebiniz var.
Buyurun Sayın
Dedeoğlu.
MESUT
DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Bakanıma
teşekkür ediyorum sormuş olduğum sorulara verdikleri cevaplardan
dolayı.
Kahramanmaraşımızın
en büyük iş istihdamını sağlayan meslek grubu tekstildir.
5084 sayılı Kanunumuz 31/12/2012 tarihinde bitti. Bu Kanunun üç
yıl daha uzatılması noktasında bir kanun teklifi
vermiştim. Ancak, şu anda anlıyorum ki Hükûmetimiz 5084ü
uzatmaktan ziyade, daha değişik, o bölgelerde, 49 ilde veyahut da
kalkınmakta olan illerde iş istihdamına katkı sağlayacak
yeni bir düzenleme yapacak. Bu düzenlemenin bir an önce
yapılmasını talep ediyorum çünkü Kahramanmaraşta 107 bin
sigortalı işçimiz vardı, fabrikalarımız işçi
çıkarmaya başladı, personel çıkarmaya başladı.
Bunun bir an önce
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Halaman,
buyurun.
ALİ HALAMAN
(Adana) - Sayın Başkanım,
teşekkür ederim.
Sayın
Bakanımıza da teşekkür etmekle birlikte bu cevaplardan önce
Bu
Çanakkale bir savaş sonucu şu: Yani Türk milletinin galibiyetiyle
sonuçlandı. Sayın Başbakan Bu, etnik bir gruba ait değil.
diyor. Önce bunu protesto ediyorum, bu lafı.
İki:
Adanada, on senedir, iktidar döneminizde -deminki soruma istinaden soruyorum-
serbest bölge olarak Ceyhanda Çalık Grubuna İl Özel İdaresi
bedava yer verdi. Biz burayı Rotterdam yapacağız. dediler.
Bugüne kadar çivi çaktılar mı? Çaktılarsa söylerseniz mutlu
oluruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakan, sadece kısa açıklama isteyen sayın milletvekilline cevap
olarak buyurun.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Peki.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; teşekkür ediyorum.
Sayın
Doğrunun TOKİyle ilgili yorumlarına şunu söyleyebilirim:
TOKİ talep bazlı çalışan bir kurum, talep olmaması
hâlinde bir arz yapması söz konusu değil. Talep ediliyorsa eğer
demek ki bir cazibesi söz konusu.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Ondan bir şüphemiz yok.
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Ayrıca, fiyatları her zaman mukayese
etmek doğru değil çünkü kalite de söz konusu. Fiyatlar farklı
olabilir ama kalitede de farklılıklar bulunabilir. Tek tek olaylara
bakıp ona göre değerlendirmekte fayda var diye düşünüyorum.
5084
sayılı istihdam teşvikiyle ilgili husus hem Sayın
Doğru tarafından hem Sayın Dedeoğlu tarafından dikkate
getirildi. Bu konuyla ilgili şunu söyleyebilirim: 5084, bildiğiniz
gibi, geçmişte, yatırım teşviki anlamında
çıkarılmış bir kanundu, yatırım yapan
işletmelere belli bir süre belli destekler söz konusuydu. Aslında
bunlar 2009 yılında sona ermişti ama küresel krizin etkilerini
de dikkate alarak Hükûmetimiz bunu 2012 sonuna kadar uzattı, 2012 sonunda
süresi tamamlanmış oldu ancak istihdamın çok önemli
olduğunu hepimiz biliyoruz. Bir taraftan yeni teşvik sistemiyle
yatırım yapan, yeni yatırım yapan veya
yatırımını genişleten işletmelere yine ciddi
istihdam teşvikleri veriyoruz ama diğer taraftan
REŞAT
DOĞRU (Tokat) İşte orada bir şey var!
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Geleceğim Sayın Doğru.
Yani
mevcut teşvik sistemimiz şu anda yatırım yaparsanız
zaten destek sağlıyor, onu bir tarafa koymamız lazım.
Diğer taraftan, yatırım yapmadığı hâlde sadece
mevcut istihdamı koruması bakımından işletmelere
destek vermeye devam etmeli miyiz? Bu konuda da etmeliyiz diye
düşünüyoruz. İstihdam üzerindeki yükleri olabildiğince azaltmak
hem istihdam artışı anlamında hem de kayıtlı
istihdam anlamında önemli. Bu kapsamda
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
5084 bitti ama yeni bir düzenlemeyle yine
istihdam üzerindeki yükleri azaltıcı
çalışmalarımız söz konusu. Düzenleme ihtiyacı
olduğunda Meclisimizin de takdirine sunulacaktır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Öğüt, buyurun.
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, biliyorsunuz bu yıl son derece saman ihtiyacı var.
Vatandaş malını satamıyor, Et ve Balık Kurumu da
yedinci, sekizinci aya sıra veriyor; Et ve Balık Kurumuna da
satamıyor. Onun için, hayvan başı 300 TL vatandaşa
yardım etmeyi düşünüyor musunuz? Çünkü o bölgenin afet bölgesi
olması lazım. Kış bu sene de uzun sürüyor. En azından
insanlara bir nefes aldırabilecek şekilde hayvan başı 300
TL yardım edilirse hayvancılık yapan
vatandaşlarımız rahat bir nefes alacaktır.
Bir de, memur
kefil isteniyor. Bu memur kefilin yerine köydeki, ahırdaki
kulağı küpeli olan, kayıtlı olan hayvanları teminat
olarak alabilir misiniz? Bu çok önemlidir.
Bir de, traktör ve
tarımsal kredi için alınan kredilerde kesintiler var, bu kesintilerin
iade edilmesi lazım. Lütfen bunları da banka iade etsin. Adam traktör
almış, 700 lira, 800 lira kesinti yapmışlar...
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
buyurun.
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Sayın Öğüt hayvancılıkla ilgili
sorular yönlendirdi. Az önceki cevaplarda aslında
hayvancılığa dönük ne kadar önemli destekler sunduğumuzu
ifade etmiştim. On yıl öncesine göre hayvancılık
desteklerinde 25,5 kat bir artış söz konusu.
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) Bu sene çok kıtlık var, çok ağır geçiyor
kış, bu sene bir yardım edin.
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) 80 küsur milyondan bugün 2,5 milyar lira civarına
gelmiş bir hayvancılık desteği söz konusu. Ancak,
geçtiğimiz yıl, 2012 yılında iki yönlü bir sorun
yaşadığımızı ben de değerlendiriyorum. Bir
taraftan artan hayvan sayımız var, bu olumlu bir gelişme fakat
hayvan sayısı arttıkça yem ihtiyacı da artıyor.
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) Hayvan sayısı artıyorsa niye ithal hayvan
getiriyorsunuz Sayın Bakan?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Diğer taraftan, iklim şartlarıyla
kuraklıktan dolayı yem üretiminde de bazı
sıkıntılar yaşandı. Dolayısıyla,
konjonktürel olarak 2012 yılında bir sorun yaşadık ama bunu
hafifletmeye dönük olarak Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığımızın çeşitli destekleri oldu. Bu
destekler sektörün gelişimine göre sürdürülecektir.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Böylece soru
önergeleri cevaplandırılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, cevaplandırılamayan sözlü soru önergeleri gündemde
kalmaya devam edecektir.
Alınan karar
gereğince, diğer denetim konularını görüşmüyor ve
gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada
yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484)
(S. Sayısı: 287)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada
yer alan, Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu Tasarısı
ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Avrupa Birliği
Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporlarının
görüşmelerine başlayacağız.
3.- Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu
Tasarısı ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu,
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu
Raporları (1/619) (S.
Sayısı: 310)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sıraya
alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Bilim ve Teknoloji Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
4.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Bilim ve
Teknoloji Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/374) (S. Sayısı: 108)(x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu
108 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen
Reşat Doğru, Tokat Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Görüşmekte
olduğumuz kanun tasarısı üzerinde söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, Türk
dünyası dendiği zaman, ülkemiz için çok önemli bir konunun dile
getirilmiş olması gerekir. Türk dünyası ülkemizin
geleceğidir. Kazakistan devleti de bunlardan bir tanesidir.
1990lı
yıllarda Türk dünyası
bağımsızlığını kazandığı
zaman ülkemizdeki her insan çok farklı bir şekilde
heyecanlanmış ve Türk dünyası ile ilgili ilişkilerin
geliştirilmesi noktasında acaba ne yapabiliriz, neler
yapılabilir şeklinde de büyük bir arzu ve istek içerisine girmiştir.
Bu mealde, tabii, Türkiye Cumhuriyeti devletindeki -önce kamu sektörü
başta olmak üzere- özel sektör, kamu sektörü ellerindeki bütün bilgi
birikimlerini bu bölgeye taşıyarak bu bölge insanlarıyla
ilişkilerin geliştirilmesinde ve bu bölgenin bütün dünyaya
tanıtılmasında çok büyük etkiler içerisinde etkili olmaya
çalışmışlardır. Türk dünyasında, tabii,
Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan gibi devletlerin
hepsinin dış dünyaya tanıtımlarında, bilhassa
büyükelçiliklerin açılmasından tutun da dış işlerinin
geliştirilmesi noktasına kadar her türlü ilişkilerin
artırılarak geliştirilmiş olduğunu söylemek
mecburiyetindeyiz. Yani Türk dünyası 90lı yıllardan itibaren
Türkiye Cumhuriyeti devletinin en önemli bir dış meselesi,
dış konusu hâline gelmiştir.
Tabii, bu
aşamada, çok önemli şeyler yapılmış olduğunu da
söylemek mecburiyetindeyiz. Özellikle bir TİKA kurumunun kurulmuş
olması bu manada çok önemlidir. Gerçi, şu anda TİKAnın
kuruluş amacının dışında çok farklı yönlere
doğru gitmekte olduğunu da görüyoruz. TİKA, Türk dünyasıyla
ilişkilerin geliştirilmesinde, yani Kazakistan, Türkmenistan,
Kırgızistan, Özbekistan, Azerbaycan gibi ülkelerle ilişkilerin
geliştirilmesi, özellikle de bağımsızlığını
kazanmamış olan diğer yerlerdeki, hem Orta Asyadaki hem Orta
Asya dışındaki yerlerdeki Türk dünyasıyla ilişkilerin
geliştirilmesi noktasında kurulmuş olan bir kuruluş
olmasına rağmen, maalesef, son yıllarda, özellikle AKP
iktidarı zamanında yön değiştirmiş ve Afrika ve
özellikle diğer Uzak Doğu ülkelerine açılmış
olduğunu da görüyoruz. Gerçi açılmış olması
Tabii,
oralara yardım edilebilir ama esas görevi, Kazakistan başta olmak
üzere Türk dünyasındaki birçok ülkeye bilfiil giderek oradaki insanlarla
Türkiye Cumhuriyeti devleti arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi
ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin o bölgelere bilgi birikimlerini
aktarması ve o bölgelere bilgi birikimlerini getirmesi
noktasındadır. Bu noktada çok ciddi manada bazı eksikliklerin
olduğunu görüyoruz. Yani sonuçta, Türk dünyası ile ilgili ilişkiler
mutlaka her yönlü olarak geliştirilmelidir.
Bakınız,
geçmiş dönemlerde, Kazakistan Devlet Başkanı -2005 senesinde-
Nursultan Nazarbayev, çok önemli bir konuyu dile getirmiştir. Asya
ülkeleri güvenlik iş birliği toplantıları esnasında
özellikle kendisi çıkarak demiştir ki: Avrupa Birliği gibi Türk
dünyasında da bir Türk birliği oluşturulmalıdır. Türk
birliği fikrini ilk defa -gerçi geçmişte de bunlar çok ortaya atılmıştır,
söylenmiştir ama- bir devlet başkanının ağzından,
dünyanın her tarafında önemli ses getirmesi noktasında, Türk
birliğinin kurulması ve Türk birliğinin geliştirilmesi
noktasında söylemiş olduğu, Nursultan Nazarbayevin söylemi
bence çok önemli bir söylemdir. O söylemden sonraki zaman
aşımında çok fazla ciddi manada gelişmeler, ilerlemeler
olduğunu söylemeyebiliriz ama en azından söylenmiş olması
ve özellikle ülkemizin Batıya yöneldiği Avrupa Birliği, Avrupa
Birliği denilmiş olmasına rağmen, Avrupa Birliği
kapısından bir türlü girilmemiş olması ve Avrupa
Birliğinin artık Türkiye Cumhuriyeti devletinin aleyhine
birtakım kararlar almış olduğu da düşünülürse
dolayısıyla Türk birliğinin ne kadar önemli olduğu bir kez
daha göz önüne getirilmelidir. Ancak enteresandır, Türk birliğiyle
ilgili şu ana kadar Nursultan Nazarbayevin söylemiş olduğu o
söylemler sadece yine onlar tarafından savunulur hâle gelmiş, ancak
arkası da gelmemiştir.
Gerçi,
şurası da bir gerçektir ki, dünya artık Orta Asyayı
farklı yönde de görmektedir. Orta Asya, enerji kaynaklarının
yoğun bir şekilde bulunduğu bir bölgedir. Bütün dünyanın
gözü, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere
İngilteresiyle, Fransasıyla herkesin gözünün buralarda olduğu
ve buralara çok ciddi manada çeşitli yatırımlar şeklinde
oralara girilmekte olduğu da görüldüğü zaman ne kadar önemli bir
konum olduğunun ifade edilmesi gerekmektedir.
İşte bu
mealde, Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak o bölgelerle ilişkilerin
geliştirilmesi ve Türk dünyasıyla ilgili ilişkilerin daha fazla
olması gerekmektedir. Ancak gördüğümüz kadarıyla bu
ilişkilerin çok farklı boyutlarda olduğunu, bir Avrupa
Birliği veyahut Afrika ülkeleriyle yapılan ilişkilerin
geliştirilmesi yanında bu bölgelerle ilgili ilişkilerin çok
fazla geliştirilmemiş olduğunu da görüyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, tabii Türk dünyasında çok ciddi yatırımlarımız
vardır; özellikle Kazakistandaki Ahmet Yesevi Üniversitesi,
Kırgızistandaki Manas Üniversitesi çok önemlidir. Buralara sahip
çıkılması gerekmektedir. Yani bu bölgelerdeki özellikle Türkiye
Cumhuriyeti devletinin, işte Türk dünyasındaki Azerbaycandan tutun
da, Kırgızistan, Kazakistandaki okulları başta olmak üzere
birçok yapmış olduğu yatırımlara, hizmetlere sahip
çıkılması gerekmektedir.
Bakınız,
şu anda Azerbaycanın Bakü şehrinde Türkiye Cumhuriyeti
devletinin Millî Eğitim Bakanlığına bağlı
okulları vardır; fakat enteresandır, o okulları gidip
ziyaret etmiş olduğumuz zaman o okullarda çok ciddi manada
sıkıntılar olduğu da görülmektedir. Okulların fiziki
konumu çok yetersizdir, laboratuvarları çok yetersizdir, okullarda okuyan
öğrenci sayısının çok fazla olmasına,
öğrencilerin oturacak yer neredeyse bulamamasına -sınıflar
çünkü çok kalabalıktır- rağmen oraların ilgisiz
olduğunu görüyoruz.
Ben buradan bir
kez daha seslenmek istiyorum ki özellikle Kazakistan ve Azerbaycandaki Türk
dünyasında da değil, diğer yerlerde de çeşitli
okullarımız var. Mutlaka ve mutlaka Türkiye Cumhuriyeti Millî
Eğitim Bakanlığı o bölgelere, o okullara oralara
ulaşmalı ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin elindeki her türlü
imkânlar oraya taşınmalıdır.
Bakınız,
4+4 Projesi içerisinde, FATİH Projesi içerisinde Türkiye Cumhuriyeti
devletinde okullara bilgisayarlar dağıtılıyor. Peki, o
bilgisayarları acaba Azerbaycandaki, işte, Makedonyadaki,
Kosovadaki veya Kazakistandaki Millî Eğitim Bakanlığına
bağlı olan okullara neden dağıtmıyoruz? Yani
dolayısıyla, ayrıca, oralarda Türk Dünyası
Araştırmaları Vakfına bağlı çeşitli okullar
da vardır. O okullarda da Türk çocukları okumaktadır yani aynı
zamanda, Türkiye Cumhuriyeti devletinden oraya giden insanların
çocukları okurken ayrıca o bölgenin kendi çocukları da bu
bölgede okumaktadır. Yani oralardaki okullara da bu bilgisayarlar
dağıtılabilir.
Bununla ilgili,
Millî Eğitim Bakanlığıyla, geçen dönem, yani daha eski
Millî Eğitim Bakanıyla bizzat görüşmüş olmamıza
rağmen bir yönde ilerleme olmamıştır. Yeni Millî
Eğitim Bakanından bu yönde beklentimiz vardır. Yani Türk
dünyasındaki okulları, en azından gitsinler, yerlerinde ziyaret
etsinler. Oralardaki çocuklar nasıl okuyor? Oralardaki
sıkıntılar nedir? Oralardaki fiziki konum, laboratuarların
durumları nedir? Onların yerine gidilerek bizzat takip edilmesi ve
çocuklarımıza sahip çıkılması gerekmektedir. Sahip
çıkmazsanız ne olur? Çok şeyler olur. O okullar kapanma
durumuyla karşı karşıya kalır.
Bakınız,
Turan Yazgan, işte, yakın bir zamanda vefat etmiştir. Turan
Yazgan Hocamızın Kazakistanda, Kırgızistanda,
Azerbaycanda, kendisinin bizzat kendi gücünü ortaya koyarak kurmuş
olduğu okulları vardır. O okullara mutlaka sahip çıkılması
gerekmektedir. Turan Yazganın ölümüyle beraber o okulların
kapanmaması gerekmektedir. Yani şunu söylemek isterim ki Millî
Eğitim Bakanlığı hem kendi okullarına sahip
çıkmalı hem de parasını bizim ödemiş olduğumuz
bir Kazakistandaki Ahmet Yesevi Üniversitesine, yine
Kırgızistandaki bir Manas Üniversitesine de mutlaka sahip
çıkmalıdır. Oralarda yeni yeni bölümler açılırken en
azından, oralarda neler yapılıyor şeklinde birtakım
çalışmaların yapılması gerekir diye düşünüyorum.
Oradaki
arkadaşlarımızı, orada çalışanları yakinen
tanıyoruz, bizler de gittiğimiz zaman o bölgelere özellikle
ziyaretlerde bulunuyoruz ama Türkiye Cumhuriyeti devletinden gelecek olan
ziyaretlerin, özellikle yeni atanan Millî Eğitim Bakanının o
bölgelere ziyaretlerinin herhâlde ben daha farklı bir ses getireceği
kanaatindeyim. Yani şu anda sahipsiz konuma doğru itilmektedir. Bu
sahipsizlik sadece Türkiye Cumhuriyeti devletinin değil, oradaki
çocuklarımızın da bir acziyetini ortaya koymaktadır. Devlet
olarak mutlaka o bölgelere gidilmeli ve sahip çıkılmalıdır
çünkü o çocuklar, bizim çocuklarımızdır. O çocuklar nasıl
Türkiye Cumhuriyeti devletinin geleceği ise, o bölgedeki
Kazakistanın geleceğinde etkilidirler, Kırgızistanın
geleceğinde etkilidirler, Azerbaycanın geleceğinde
etkilidirler. Ondan dolayı da Manas Üniversitesine, Ahmet Yesevi
Üniversitesine, özellikle Azerbaycandaki Millî Eğitim
Bakanlığına bağlı okullara mutlaka çok kısa bir
zamanda çeşitli birtakım imkânların ortaya konulması
noktasında oralara ulaşılmasının doğru
olduğu kanaatindeyiz.
Tabii,
bunların yanında, Türk dünyasında hâlâ bir ortak alfabe konusu
çözümlenememiştir, ortak tarih kitapları, ortak edebiyat
kitapları hâlâ maalesef çözümlenememiştir. Bu noktalarda da çok ciddi
adımlar atılması gerekmektedir sayın milletvekilleri. Bu
yönlü olarak da geçmiş dönemlerde çok ciddi çalışmalar
yapılmış, o yapılan çalışmaların hepsi bir
noktada akamete uğramış ve akabinde de yapılan çok fazla
bir şey olmamasından
dolayı da şu anda bekler konuma gelmişlerdir ama ortak
alfabenin ne kadar ihtiyaç olduğunu, ortak tarih kitaplarının,
ortak edebiyat kitaplarının ne kadar önemli olduğunu da buradan
bir kez daha söylemek isterim.
Tabii, Türk
dünyasında çok ciddi sorunlar vardır. Bakınız, şu anda
Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı, işte Azerbaycan, Gürcistan ve
Türkiyeye ulaşan, özellikle Azerbaycan petrollerinin ve doğal
gazlarının Türkiyeye ulaştırılmış
olduğu çok önemli bir hattır. Bu hat, Türk dünyasının bir
noktada bağımsızlık göstergesidir ama bu hatta mutlaka
Kazakistan petrollerinin de katılması gerekmektedir. Kazakistan Aktau
bölgesindeki o petrol kaynaklarının, doğal gaz
kaynaklarının eğer o bölgelerden alınıp bu
Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı vasıtasıyla eğer bu
bölgelere aktarılmazsa korkarım önümüzdeki zaman dilimi içerisinde bu
BTC dediğimiz Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı kapanma durumuyla
bile karşı karşıya kalabilir.
Nabucco Projesi
başta olmak üzere birçok proje, Türk dünyasının esas
kaynaklı ve bağımsızlığını
temelleştirecek olan, yüzyıllara sâri olacak ve çok güçlü konuma
getirecek olan projelerdir yani siz
Aktau petrollerini, Türkmenistan petrollerini o bölgelerde sadece kendi
kaderine bırakır, Rusyanın eline bırakır, Çinin
eline bırakırsanız o zaman Türk dünyasına iyilik
yapmamış olursunuz.
Şu anda Trans
Hazar hatları diyoruz, bakınız, Türkistanın elinde çok
ciddi manada petrol kaynakları vardır, doğal gaz kaynakları
vardır ama trans Hazar hatları hâlâ
kullanılamamıştır. Ne olmuştur? Türkistan o
bölgelerdeki petrol ve doğal gazların hepsini ya Çine satma
durumuyla karşı karşıya kalmıştır veyahut da
Rusya onların elinden almaktadır. Dolayısıyla, Enerji
koridoru olacağız. diyen Türkiye Cumhuriyeti devleti maalesef enerji
koridoru olmaktan maada, onun dışına itilmeye, enerji
koridorlarının dışına doğru sürüklenmeye
başlanmıştır. Ruslar, özellikle Orta Asyadaki doğal
gaz hatlarını trans Hazar değil de trans Karadeniz hattı
şeklinde geçirerek Anadoludan yani bizim Türkiye Cumhuriyeti devletinin
sınırlarından geçmeyen, Bulgaristana uzanan bir hat hâline getirmişlerdir.
Bu da ülkemizin maalesef aleyhinedir ve bunu da biz neredeyse kabul eder konuma
geliyoruz.
Tabii, Türk
dünyasında sadece bunlar değildir, bakınız, geçmiş
dönemlerde özellikle Stalinin Ahıska Türklerine yapmış
olduğu ve beraberinde yine Kırım Türklerine yapmış
olduğu mezalimler hâlâ devam etmektedir. Şu anda, Türk
dünyasında bulunan Ahıska Türkleri Kazakistanda da vardır,
Azerbaycanda da vardır, yine Kırgızistanda da vardır,
Fergana Vadisinde de vardır. Ahıska Türkleri, gerçi Kazakistan
sınırları içerisinde, kendilerine göre bir yaşam
içerisinde, belli bir standarda ulaşmışlardır ama
Rusyanın çeşitli bölgelerinde, başta Krasnodar olmak üzere çok
ciddi sıkıntılarla karşı karşıyadırlar.
Mutlaka Ahıska Türklerine -yani Kazakistandakiler başta olmak üzere-
hepsine sahip çıkılması gerekmektedir.
Ahıska Türkü
özellikle Gürcistandaki Ahılkelek bölgesine dönmek istiyor. Biz bunu
müteaddit defalar buradan gündeme getirmiş olmamıza rağmen,
maalesef Hükûmetten herhangi bir noktada, bu noktada çok ciddi
adımların atılmış olduğunu da görmedik. Hâlbuki
geçmiş dönemlerde Kırım Tatarları Kırıma
dönerken, TİKA marifetiyle, o bölgeden çeşitli topraklar
alınmış, evler alınmış ve Kırım
Tatarlarına verilmişti. Gerçi sayısı fazla olmayabilir, 3-4
bin civarında orada toprak alınmış, ev
alınmış, en azından bu da o bölgeye dönüşü cazip hâle
getirmiş ve insanlar, Kırım Türkleri kendi bölgelerine, öz
vatanlarına dönebilmişlerdir. Ancak aynı tabloyu biz maalesef
Ahıska Türklerine uygulayamadık ve Ahıska Türkleri de şu
anda -Vatan Cemiyeti
vasıtasıyla- vatan özlemleriyle dünyanın çeşitli yerlerinde
perişan bir şekilde yaşamaktadırlar. Özbekistandaki
işte Fergana Vadisindeki olaylar göz önüne alınabilirse yine
Krasnodardaki Vassilio isimli Sovyet valisinin Ahıska Türklerine
ağır baskıları göz önüne alınabilirse ne kadar büyük
sıkıntılar içerisinde oldukları görülmektedir.
Bakınız,
Ahıska Türklerini Türkiye Cumhuriyeti devleti kabul etmeyince Krasnodar
bölgesinden 5 bin ailenin Amerikaya taşındığını,
Amerikaya gitmiş olduğunu da söylemek durumundayız. Yani
Ahıska Türkü ne yapmıştır? İşte, kendisi
Türkiyeye gelememiş, onların Türkiyeye gelmemesi neticesinde
oluşan o durumu Amerika Birleşik Devletleri değerlendirmiş
ve Amerikaya götürmüşlerdir. Ancak, götürmüşler de ne
yapmışlardır? 5 bin tane o Ahıska bölgesine gitmesi gereken
aile Amerikanın çeşitli yerlerine
dağıtılmış, neredeyse her eyalete birer ikişer
tane aile şeklinde dağıtılmışlardır ve ne
olmuştur? Ahıska Türkleri tamamen kaybedilme, entegrasyon içerisinde
asimilasyon yapma şeklinde bir konuma düşürülmüşlerdir.
Dolayısıyla Ahıska Türküne buradan bir kez daha sesleniyorum:
Ahıska Türkleri kendilerine yardım edilmesini beklemektedirler, öz
vatanlarına gelmek istemektedirler. Onlara çifte vatandaşlık
hakkından tutun da diğer birtakım imkânların verilmesiyle
beraber o bölgelere geçmeyi kabul ettikleri ve o bölgeye geçecekleri de göz
önüne alınırsa desteğin ne kadar önemli olduğu ortaya
çıkmaktadır.
O mealde de
Kırım Türklerine destek olunmalı, aynı şekilde Ahıska
Türklerine de sahip çıkılmalıdır.
Tabii,
bunların yanında özellikle son zamanlarda Türk dünyasının
-işte başta Kazakistan olmak üzere- en önemli sorunlarının
başında Karabağ sorunu gelmektedir. Karabağda da yine
maalesef Türkler kaybetmişlerdir, Ermeniler Karabağın
işgaline hâlâ devam etmektedirler. Çeşitli görüşmeler
yapılmaktadır, Minsk grubunda
görüşmeler yapılmaktadır veya çeşitli görüşmeler
yapıldığı ifade edilmesine rağmen maalesef yine
herhangi bir gelişme olmadığı da göz önündedir.
Karabağda,
Karabağın etrafındaki yedi tane Azerbaycan kentinde
insanlık dramı yaşanmaktadır değerli milletvekilleri.
Bu manada da mutlaka o bölgeye sahip çıkılması ve o bölgedeki
insanların dramlarının unutulmaması gerekmektedir.
Birleşmiş Milletler başta olmak üzere insan haklarından
bahsediliyor, dünyanın çeşitli yerlerindeki insan hakları dile
getirilirken acaba Azerbaycanın Karabağındaki,
Karabağın etrafındaki yedi tane Azerbaycan kentindeki, yine
Hocalıdaki yapılan katliamlar acaba niye
gündeme getirilmiyor? Şu anda o bölgeden gönderilen insanlar, başta
Azerbaycan olmak üzere, Orta Asyanın çok çeşitli yerlerinde,
Kazakistanda da vardır, bir milyona yakın insan, Azerbaycan Türkü -onlara
kaçkın diyorlar- maalesef vatansız bir şekilde, topraksız
bir şekilde evlerini, arazisini her şeyi bırakmış bir
şekilde, perişan bir şekilde çeşitli reyonlarda yaşam
mücadelesi vermektedirler. İşte uygar dünya dediğimiz STKlar (sivil
toplum kuruluşları) acaba o bölgelere neden elini uzatmıyor veyahut
da oradakiler insan değil mi diye insanın aklına geliyor.
Tabii, konu
şu oluyor: Türkte olduğu zaman, maalesef, insan haklarının
hepsinin durduğunu ve Türklerin bir konusu gündeme geldiği zaman da
her şeyin bir tarafa bırakılmış olduğunu da
maalesef üzülerek görüyoruz. Bunları kabul etmiyoruz. Azerbaycan Türkü,
özellikle Azerbaycanın işgal edilmiş toprakları mutlaka
göz önüne getirilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin
Dışişleri Bakanlığı başta olmak üzere Avrupa
Birliğiyle ilgili bakanlıklar ve tüm siyasi kuruluşlar, tüm
sivil toplum kuruluşları dünyanın her tarafındaki
mahfillerde bu konuyu mutlaka gündeme getirmeli ve
unutturmamalıdırlar.
Bakınız,
Hocalı katliamının hâlâ şu ana kadar failleri
yakalanmış değildir, failleri sorumlu değildir. Ama
enteresandır, Hocalı katliamının yapan o birtakım
insanlar bir devletin devlet başkanıdır, bir devletin millî
savunma bakanıdır. Yani insanlık suçu işlenmiştir ama
o insanlık suçunun hesabı, maalesef, sorulmamıştır.
Tabii, aynı
tabloyu Doğu Türkistanda da görüyoruz. Şu anda gene Türklerin
yaşamış olduğu Doğu Türkistanın Sincan Uygur
Bölgesinde de Türklere karşı çok ciddi saldırıların
ve asimilasyonların yapılmakta olduğunu, maalesef, görüyoruz. En
küçük bu hadiseler Çinliler tarafından büyütülmekte ve Türklere yoğun
saldırılar olmaktadır ve akabinde de Türkler öldürülmekte,
suçsuz yere hapislere atılmakta ve insanlar katledilmektedir. Hatta
enteresandır, Çinliler nükleer denemelerini özellikle Türklerin yoğun
şekilde yaşadığı Sincan Uygur Bölgesinde
yapmaktadırlar. Nükleer denemeleri o bölgelerde yaparken neredeyse gelecek
nesillere sâri birtakım hastalıkların ortaya çıkmasına
da bir noktada sebep olmaktadırlar. Bunları da bizim şiddetli
bir şekilde telin etmemiz gerekmektedir. Yani siz nükleer denemeler
yapacaksanız bula bula sadece Türk dünyasında veyahut da işte
Doğu Türkistanda Sincan Uygur Bölgesini mi buluyorsunuz? Hatta, orada
bir aile doğum yapacağı zaman ona birtakım
kısıtlamalar getirilmekte, özellikle Türklere karşı
yoğun baskılar yapılmaktadır.
Ayrıca, tabii
Türklerin hakkını dünyanın her tarafında savunan çok önemli
bir lider vardır Rabia Kadir Hanımefendi. Rabia Hanım
maalesef enteresandır
dünyanın her tarafında Doğu Türkistan halkının
hakkını korurken Türkiyemize kabul edilmemektedir, bu da çok yanlış
bir hadisedir. Buradan Dışişleri Bakanlığı
yetkililerine sesleniyoruz. İşte, geçtiğimiz aylarda Japonyada
Doğu Türkistan Türkleriyle ilgili uluslararası çok büyük kongre
yapılmıştır. Japonya Hükûmeti kendisi bizzat
desteklemiş ve Rabia Hanım başta olmak üzere Doğu Türkistan
liderlerinin hepsini bu bölgeye çağırmış ve bu bölgede
Doğu Türkistanın problemleri dile getirilmiştir. Ancak, Rabia
Hanımefendi dünyanın her tarafına girmesine rağmen enteresandır sadece
Türkiye'ye girememektedi; bu da Türkiye'nin ayıbıdır,
Dışişleri Bakanlığının
ayıbıdır. Türkiye Cumhuriyeti devleti mutlaka bu konuda bir
şeyler yapmalıdır; Doğu Türkistan halkına da sahip çıkmalıdır,
Azerbaycan Türküne de sahip çıkmalıdır, Ahıska Türküne de
sahip çıkmalıdır, Kazakistanda bulunan Türk
kardeşlerimize, Ahmet Yesevi Üniversitesine sahip
çıkmalıdır, Kırgızistandaki Manas Üniversitesine
sahip çıkmalıdır. Manastaki insanlarımız, Manas Atanın
çocukları şu anda çok zor şartlar altında yaşam
mücadelesi vermektedir. En azından, oraya
ulaştığımız zaman, oraya gittiğimiz zaman bir çok
sorunları da beraberinde hem görülmesi hem çözülmesi noktasında çok
büyük mesafeler alacağımızı düşünüyorum.
Türk dünyası
sonuçta ülkemizin geleceğidir, Türk milletinin geleceğidir.
Türk milletine
sahip çıkalım, Türk dünyasına sahip çıkalım diyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz isteyen Ensar Öğüt, Ardahan Milletvekili.
(CHP sıralarından alkışlar)
Sayın
Öğüt, konuyla ilgili inşallah bunlar.
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Konuyla ilgili hiç merak etmeyin.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; Türkiye Cumhuriyeti ile Kazakistan Cumhuriyeti
Arasındaki Bilim, Teknoloji İş Birliği Anlaşması üzerine
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla
selamlarım.
Değerli
arkadaşlar, Kazakistan dediğimiz zaman Türk Cumhuriyetleri
aklımıza geliyor. Bugün Avrupa Birliğine üye olmak için Avrupa
Birliğinin kapısında âdeta yalvarırcasına, diz çöker
gibi bir imaj veren Türkiye, maalesef Türk Cumhuriyetlerini unutmuş, Türk Cumhuriyetleriyle
iş birliğini 2nci, 3üncü dereceye almış, Avrupa
Birliğine el açar duruma gelmiştir.
Şimdi, burada
içimizde milletvekili var, AK PARTİli Ahmet Arslan Bey, -ona da ben
teşekkür ediyorum- Kars-Tiflis Demiryolu Projesini gerçekleştirdi,
hakikaten büyük de katkısı var. Kars-Tiflis Demiryolu Projesi hâlen
bitmedi. Kars-Tiflis Demiryolu Projesi bittiği zaman Türkiye, Türk Cumhuriyetlerine
ulaşmış olacak. Şu anda Türkiyede takribi söylüyorum 6
milyon ton demir yolu taşımacılığı var,
Kars-Tiflis demir yolu biterse bu yol taşıması 26 milyon tona
çıkacak. Bakın, 20 milyon artıyor. Buna önem vermemiz
lazım.
Ben burada,
huzurunuzda, ayrıca Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
Sayın İlham Aliyeve de çok teşekkür ediyorum. Niçin?
Kars-Tiflis demir yolu yapılırken Gürcistana yardım etti
parasal anlamda. Türkiyenin parası vardı, Türkiye tamam diyordu
ama Gürcistandan geçen hattın parasının teminatını,
bankalardaki teminatını dış dünyadaki bankalar kabul
etmiyordu. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, önce 200
milyon dolar, daha sonra da 100 milyon dolar; 300 milyon dolar Gürcistana
yardım etti ve bu proje bitmek üzere. Ancak bu proje biterken hakikaten o
bölge çok değişecektir. Yani Kars değişecektir, Kars
gelişecektir; Erzurum değişecek, gelişecektir. Yani
İpek Yolu taa Çine kadar uzayacak arkadaşlar.
Şimdi,
Gürcistan ayağında birtakım sıkıntılar var.
Tabii, eski Sovyetler Birliği raylı sisteminde geniş hat, biz de
daha dar hat var. Ancak bizim yolumuz tahmin ediyorum bu yılın
sonunda bitecek, 2013 yılında biterse, 2014te
açılışını yapacağız inşallah. Ben
huzurunuzda bütün devlet büyüklerimize teşekkür ediyorum, çok büyük önem
gösteriyorlar çünkü yapılanı herkesin takdir etmesi lazım.
Yalnız bizim
sıkıntılarımız şu: Bölgede Ardahandan geliyor
ilk yol, Çıldırın Cambaz köyü var, Cambaz İstasyonu
kuruluyor. Bu Cambaz İstasyonunda mutlak surette lojistik destek
olması lazım, lojistik alanlar kurulması lazım,
antrepoların kurulması lazım. Kars Mezra köyüne kuruluyor; bu
bizim için gururdur, kurulması da gerekiyor, doğrudur ama ilk gümrük
girişi mutlak surette Ardahan sınırında olması
lazım. Ardahan küçük bir il hem Gürcistana hem Ermenistana
sınırı olan çok göç veren yoksul bir il, küçük bir il, yeni bir
il. O bakımdan Ardahanın gelişmesi, kalkınması için
mutlak surette Ardahana ilk girişte, Sayın Bakanım, mutlak
surette gümrüklerle ilgili lojistik alanlar ve antrepolar kurulması
lazım -ki Ardahandan Karadenize açılmak çok kolay- çünkü Ardahan
aynı zamanda Doğu Anadolu ile Karadenizi birleştiren bir nokta.
Bu anlamda şimdi işte Karstan Karadenize gitmek, Erzurumdan
Karadenize gitmek uzak olur ama Ardahandan çok daha kolay olur çünkü Ardahan
Ardanuç yolu da bitmek üzeredir, inşallah bu yol da bittiği zaman
yani Karadeniz ile Doğu Anadoluyu bağlayan bir yol olmuş
olacaktır. Bu anlamda Binali Yıldırım Beye de
teşekkür ediyorum. Sayın Bakanımız biz derneklerle beraber,
Ardahan dernekleri, ticaret odası başkanlarıyla toplantı
yaptığımızda bana şu sözü verdi: Hiç merak etmeyin,
Ardahan il sınırına hem lojistik alanlar hem de antrepoları
kuracağız. İnşallah Sayın Bakan sözünde duracak, biz
de gideceğiz Sayın Bakana teşekkür edip
alkışlayacağız. Bunu da burada vurgulamış
olayım. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli
arkadaşlar, şimdi, bu yol, Kars-Tiflis demir yolu İpek Yolu olarak
Kazakistana kadar gidiyor. Biz bilimde, teknolojide Kazakistanla zaten
iş birliğindeyiz. Kazakistan bizim kardeş devletimiz, Azerbaycan
kardeş devletimiz, Türkmenistan, Özbekistan, bütün o bölge
Ama o bölgeden
1944te sürülen bir toplum var, 14 Kasım 1944te sürülen Ahıska
Türkleri var. Ben de Ahıskalıyım, Ahıska Türklerine
yapılan zulüm hiçbir yere yapılmamıştır ama şunu
herkes bilsin: Ahıska Türkleri nereye giderse gitsinler dilini, inanç
yapısını yani dinini, bayrağını,
vatanını hiçbir zaman unutmamıştır, unutmayacaktır,
her gittiği yerde Türkiye Cumhuriyeti devletinin bayrağını
dalgalandıracaktır, Türk olmaktan da gurur duyacaklardır; onu da
söyleyeyim.
Biz, burada,
Ahıska Türklerine ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak
hiçbir şey yapmadık. Sayın Tayyip Erdoğan Başbakan,
Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül de
Dışişleri Bakanıydı. Ben kendi yanlarına gittim
şurada, dedim ki: Efendim, Ahıska Türkleri özellikle Krasnodarda
yaşayan 15 bin insan var yani Fergana bölgesindeki isyanlardan dolayı
göçüp gelen, perişan olan, kimliksiz dolaşan, Rusyanın
Krasnodar bölgesinde insanlarımız var. Bu insanların Türkiyeye
gelmesi lazım. Bana dediler ki: Türkiye değil Ahıskaya
yerleştireceğiz. Ama şimdi, Ahıskaya da
yerleştiremedik yani Ahıskada konut yapılacaktı,
yapılmadı. Yani TOKİ her yere konut yapıyor da Ahıska
Türklerinin kendi bölgesine niye yapmıyor? Bu bizim için çok önemli bir
şeydir arkadaşlar. Yani Sadık Beyle gittik, işte, 2005
yılında tahmin ediyorum Ahıska Türkleri Kurultayı
yaptık Azerbaycan Baküde, yer yerinden oynadı. Yani derler ya bizde
de Bülbülü altın kafese koymuşlar, ille de vatanım demiş.
Şimdi, vatanı olan bir yere insanlar gelmek istiyor. Ha, Türkiye
Cumhuriyetine kabul etmiyorsanız, gelmiyorsa da ama hiç olmazsa
Ahıskaya gelsin, Ahıskada konut yapın, Ahıskada
altyapı olsun.
Şimdi,
bakın, bir şey daha söyleyeceğim. Buradan istirham ediyorum bir
de Gürcistan yetkililerinden. Bizim, Vatan Cemiyeti Başkanı Süleyman
Bey var. Süleyman Bey Gürcistanda tutuklandı, şu anda cezaevinde. Süleyman
Beyin hiçbir suçu yok, Ahıskalı olması suçu. Bu anlamda da dost
Gürcistan yetkililerine sesleniyorum, Süleyman Beyi lütfen serbest
bırakın çünkü Süleyman Bey, Gürcistan ile Türkiye arasında bir
köprüydü, barışı oluşturuyordu. Bu anlamda da bizim için
çok önem taşıyor Ahıskalılar olarak.
Bu anlamda,
değerli arkadaşlar, Kars-Tiflis demir yolunun, -İpek Yolu-
Azerbaycan, Çine kadar gitmesi, Türkiyeyi... Bakın, bu yol
başladığı zaman, inşallah 6 milyondan 26 milyon ton
taşımacılığa geçerse demir yollarında Türkiyede
korkunç bir kalkınma olacaktır. Bugün Kazakistana ihracat
yapamıyoruz, ithalat yapamıyoruz. Niye? Nakliye çok uzak. Deniz yolu
yok, kara yolundan geliyor, dünya kadar maliyet yükseliyor. Bu anlamda bu yolun
yapılması Kazakistan ile Türkiyenin arasındaki teknolojinin de
mutlak surette en iyi şekilde gelişmesi gerekiyor. Ben aynı
zamanda Kazakistan Dostluk Grubu yönetim kurulu üyesiyim. Kazakistanda da
inşallah, biz, bir Ahıska Türkleri kurultayı
yapacağız. Bütün milletvekillerini de buradan davet ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, Kafkasya bizim için çok önemlidir. Ben geçen hafta Rusyada
Moskovadaydım. İnanın, Ruslar Türkleri çok seviyor, biz de
onları çok seviyoruz. O bölgenin kalkınması, o bölgenin
gelişmesi biraz da Türkiyenin elindedir. Yani biz Rusya gibi dostumuz,
diğer ülkeler gibi dostumuz ve kardeş ülkelerle beraber diyalog
kurarsak, samimi söylüyorum, Avrupa Birliği bizim ayağımıza
gelir, Avrupa Birliği bize yalvarır. Nedir, Avrupa Birliğinin
tutmuşuz yakasından? Ben karşıyım, açık
konuşuyorum. Avrupa Birliğine giren ülke iflas etmiştir.
Yunanistan işte ortada. Gelin, kardeşim, bizim kendi kardeş
ülkelerimiz var. Bunlarla niye biz Hükûmet olarak iyi bir diyalogda
değiliz? Rahmetli Turgut Özal, çok büyük gelişmeler
yapmıştı hakikaten, Allah rahmet eylesin. Süleyman Demirel,
saygıyla anıyorum, o da Türk Cumhuriyetlerine çok önem veriyordu.
Sayın Başbakana da, Cumhurbaşkanına da buradan sesleniyorum
-veriyorlar ama yeterli değil-Türk Cumhuriyetlerine önem verelim, o
bölgenin kalkınması, gelişmesi önemlidir çünkü onlar bize ağabey
olarak bakıyorlar. Ağabey konumunda olan Türkiyede mutlak suretle
ağabeyliğini yapsın, o ülkelere hizmet götürsün.
Değerli
arkadaşlar, bugün Türkiyenin içine geldiğimiz zaman, konumuna
geldiğimiz zaman, ben kendi bölgemle ilgili
Dokuz dakikalık süremi
de böyle kullanacağım Sayın Başkan.
MEHMET DOMAÇ
(İstanbul) Uluslararası sözleşme
ENSAR ÖĞÜT
(Devamla) Uluslararası sözleşmede hayvancılık var,
tarım var; efendim, Sayın Tarım Bakanının Fransadan
şövalye nişanı alması var.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, biz kimseye çamur atmıyoruz, kimseye çamur
atmaya da şeyimiz yok. Bu sene biliyorsunuz, biraz kurak oldu, biraz daha
tahıl veya buğday ekilmediği için son derece saman
kıtlığı oldu. Öyle bir konuma geldi ki Türkiye samana
muhtaç edildi. Şu anda Hopadaki 2 gemide samanlar çürüyor,
insanların ahırda hayvanları ölüyor, samanı oraya
götüremiyoruz. Bakın, ben Erzuruma gittim değerli arkadaşlar.
Erzurumda şu makbuzları gösteriyorum ve sayın grup başkan
vekilime vereceğim- Erzurum İli Damızlık
Sığır Yetiştiriciler Birliği; ne yapmışlar,
biliyor musunuz Sayın Bakanım: 11inci ayda vatandaşlardan 6
trilyona yakın para toplamışlar, 6 trilyon, 1.400 kişiden.
Ne toplamışlar? Demiş ki Sana kardeşim 07/11/2012
tarihinde 10 ton ot vereceğim. 4.900 lira para almışlar,
bakın ve bunun benzerinde Saman vereceğim. demişler. Burada
mesela bir tane daha okuyayım. 05/11/2012de 9 ton saman vereceğim.
demişler, 4.410 lira istemişler, almışlar yani böylece 5.390
lira almışlar. Bu vatandaşların ismini söylemek istemiyorum
çünkü hemen Tarım Bakanı gidip onları tehdit ediyor, noterden de
sahte bir beyan alıyorlar.
Şimdi, burada
esas olan şu arkadaşlar: Bizim kendi
vatandaşımız. Saman alacağım diye getirmiş
devletin bir kurumu olan kuruma parayı vermiş, Damızlık
Sığır Yetiştiricileri Birliğine. Şimdi, buna, ne
Tarım Bakanlığı sahip çıkıyor ne devlet sahip
çıkıyor ne vali sahip çıkıyor. Erzurum milletvekilleri
burada.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bunlar bizim
vatandaşımız değil mi? Bugün aradı beni, Recep diye
bir arkadaş aradı Biz burada, Erzurumda destan yazdık,
Erzurumu düşmana teslim etmedik. Cumhuriyeti kurduk. Bizim
günahımız bu mu? Bizi dolandırdılar. Kimse sahip
çıkmıyor. diyor. Burada sizden istirham ediyorum: Tarım kredi kooperatifleri
gitsin şu vatandaşlara kredi mi tanıyor, bağış
mı veriyor, imkân tanısın. Bunlar perişan; parayı
vermiş, saman alamamış saman alamadığı için
hayvanı aç. İçerideki hayvanını da satamıyor.
Bak, değerli arkadaşlar, bir şey daha söyleyeyim size.
Şu anda Türkiyede et pahalı değil mi? Peki, niye et
pahalı? Peki, Et Balık Kurumunun depolarında et var mı?
Evet, Et Balık Kurumunun depoları et dolu kardeşim. Erzurum
milletvekilleri burada. Ankara da buradaysa gitsin Sincana baksın. 7nci,
8inci aya sıra veriyorlar. Diyor Niye veriyorsun kardeşim? Adam
hayvanını kestirmeye götürüyor. Diyor ki: 7nci aya gel., Niye?
Diyor Depom dolu. Yahu kardeşim, Et Balık Kurumlarının
tüm depoları mı et dolu? Et doluysa, bu eti niye piyasaya
sürmüyorsunuz? Et piyasaya sürüldüğü zaman
Niye sürmüyorlar biliyor
musunuz? İthal gelen mal, et satılsın, ithalatçı
kazansın, köylü zarar etsin. Onun umurunda değil. Ben bunu
çıkartıyorum, başka bir şey var mı veya başka bir
mantığı varsa, onu bana söyleyin.
Şimdi, burada, sizden istirham ediyorum: Et Balık Kurumlarının
incelemelerini yapın. Et Balık Kurumlarında mal çok, eti
satmıyorlar. Dışarıdan Ürdünlü Hicazinin getirmiş
olduğu ithal hayvanlar satılsın diye Et Balık Kurumunun
malı satılmıyor kardeşim. Böyle bir
AHMET YENİ (Samsun) Olmaz öyle şey. Yanlış.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Evet öyle oluyor Ahmetçiğim. Evet öyle
oluyor.
Bakın, arayın o zaman Et Balık Kurumunu. Arayın
kardeşim Erzurum Et Balık Kurumunu.
AHMET YENİ (Samsun) Öyle olmaz. Dediğin yanlış.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Bakın, bir şey daha söyleyeyim.
Ben tespit edeceğim. Müsaade eder misin. Bir dakika
Belgeyle
tespit edeceğim.
AHMET YENİ (Samsun) Yahu yanlış söylüyorsun.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Erzurumda, bir bayan milletvekilimiz var.
Neydi ismi?
İHSAN ŞENER (Ordu) Ahmet
(Gülüşmeler)
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Bayan, bayan milletvekili
Fazilet Hanım.
Bakın,
Erzurumda bayan milletvekilimiz Fazilet Hanım, sağ olsun,
gitmiş, Et ve Balık Kurumuna bakmış, depolar dolu.
Sayın Başbakana ne önermiş biliyor musunuz? Demiş ki:
Sayın Başbakanım, depolar çok dolu. Bu eti tüketmemiz
lazım -çünkü vatandaş gelip malını Et ve Balık
Kurumuna satacak ki ihtiyacını gidersin- olmazsa bu eti fakir fukaraya
dağıtalım kömür dağıttığımız
gibi. Bunun bilgisayar çıktısı var; girin, oradan alın.
Bana belgesini verdiler, belgeyle konuşuyorum size. Fazilet Hanım
buradaysa lütfen, gelsin, burada söylesin.
Bu anlamda
arkadaşlar... Yani düşünebiliyor musunuz, Türkiyede et var, hayvan
da var; depoda duruyor, piyasaya sürmüyorlar. Piyasaya niye sürmüyorsun
kardeşim yahu? Sür o zaman.
ADNAN YILMAZ
(Erzurum) Doğru değil.
ENSAR ÖĞÜT
(Devamla) Bir dakika
Serbest piyasa, ekonomi piyasası rekabete
dayalı değil mi kardeşim? Piyasa ekonomisi demiyor muyuz?
Piyasaya sürün de etler ucuzlasın. Şimdi, televizyonda gösteriyorlar;
at eti yediriliyor, domuz eti yediriyorlar.
Değerli
arkadaşlar, şunu söyleyeyim,
sizden istirham ediyorum: Et ve Balık Kurumunun depoları dolu. Ben
kendim Sincanı aradım, yahu, adam diyor ki: 9uncu aya ancak
sıra veririz. Ben kendim aradım. Arayın, söyleyin. Böyle bir
zulüm olabilir mi?
Bakın,
değerli arkadaşlar, burada bu makbuzları ben grup başkan
vekiline de vereceğim. Damızlık Sığır
Yetiştiricileri Birliği vatandaşı
dolandırmış, 6 trilyona yakın para toplamış; para
da yok, saman da yok, efendim, adam da yok. Şimdi, devlet olarak buna el
koysun, tarım kredi kooperatifleri bu vatandaşları mağdur
etmesin.
İki: Bu sene
kurak gitti, saman olmadı. Şu anda, kış uzun sürüyor, bu da
doğru. Arkadaşlar, ben şimdi istirham ediyorum: Yahu, devlet
batmaz, kimse de ölmez. Şu hayvancılık yapan,
hayvanının kulak küpesi olan, kayıtlı hayvanların
başına hayvan başı 300 lira devlet yardım yaparsa bu
devlet batmaz. Sizden istirham ediyorum, 20 tane uçak alıyor batmıyor
da
Yani ne olmuş? Köylüye yardım etmiş. 300 lira hayvan
başına yardım edilse insanlara, şu anda, insanlar saman da
alır, otunu da alır ve hayvanını bahara çıkartır.
Kredi sisteminde
arkadaşlar, kimse köylüye kredi vermiyor. Niye vermiyorsun? Memur kefil
getir. Ya, memur kefili nereden bulacak? Yani bakın, memur istiyorlar,
memur kefil bulamıyor adam. Şimdi beni aradı Kuşuçmaz
köyünün Muhtarı: Ben köydeki malımı mülkümü ve köylüyü
götürdüm, kabul etmiyorlar.
Şimdi,
bakın, bir şey daha söyleyeyim: Traktör alırken veya zirai kredi
alırken, yem kredisi veya buna benzer kredilerden kesintiler
yapıyorlar, alıyor Ziraat Bankası. Ya, bu kesintileri niye
ödemiyorsunuz siz? Adam traktör alırken 700 lira, 800 lira veya 500 lira,
neyse, bir kesinti yapılıyor, sizden istirham ediyorum, köylünün bu
dar zamanında, kara kış zamanında bu paralar da iade
edilsin değerli arkadaşlar.
Benim zamanım
bitiyor, ancak şunu söyleyeyim: Şimdi, Sayın Bakan dedi ki:
Samanı götürdü, Ensar Öğüt kendisi yedirdi. Hâlbuki öyle bir
şey yok. O adamın evine gittiler, bakın, evine gittiler
İHSAN
ŞENER (Ordu) Reklam yapıyorsun ama.
ENSAR ÖĞÜT
(Devamla) Müsaade eder misiniz.
evine gittiler,
baskı yaptılar -bende bantta var, bugün gösterdim- Sen diyeceksin
ki: Ensar Öğüt yedirtti. Onu götürdüler, noteri götürdüler evine.
Evinde tartışma çıkıyor, annesi fenalaşıyor,
annesini alıyor Orman İşletmesine götürüyorlar, noterden
kâğıt alıyorlar, Sen bunu de ki: Ensar Öğüt hayvanlara
makarna yedirdi. Bakın, işte orada bir tuzağa düştü. Ben
o eve gitmemişim, o eve değil, benim buradaki göstermiş
olduğum resim başka evde. Şu anda herkes makarna yediriyor.
Makarnayı bırakın, burada patates yediriyor, patates, patates
değerli arkadaşlar.
AHMET YENİ
(Samsun) Maşallah.
ENSAR ÖĞÜT
(Devamla) Bakın, şimdi, AKPnin Türkiyeyi getirdiği konumu
size göstereceğim.
AHMET YENİ
(Samsun) Ne kadar bolluk var bak, inekler bile makarna yiyor ya!
KADİR GÖKMEN
ÖĞÜT (İstanbul) Ensar Ağabey, Vandan arıyor, Vandaki
çiftçi arıyor.
ENSAR ÖĞÜT
(Devamla) Şimdi, değerli arkadaşlar, Et-Balık, şeye
Bakın, özür diliyorum
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Süren bitti, süren.
ENSAR ÖĞÜT
(Devamla) Süre bitti de
İşte, bak köye, o adamın evine
giderken 15 kişiyle gittik burada, 15 kişiyle. AKP
AHMET YENİ
(Samsun) Şu bolluğa bak, inekler bile makarna yiyor.
ENSAR ÖĞÜT
(Devamla) Bakın, Pasinlerde kahvelerde kâğıt
yapıştırılmış Hayvanlara yedirilecek patates
bulunur. diye. AKP bu duruma düşürdü devleti.
İHSAN
ŞENER (Ordu) Ne var patates yemesinde hayvanların?
ENSAR ÖĞÜT
(Devamla) Evet, patates yediriyor. Ya, samanla baş edemediniz. Saman
getirip insanlara veremediniz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ENSAR ÖĞÜT
(Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, neyse, bizim tarımda
da hayvancılıkta da güçlü olmamız gerekiyor.
AHMET YENİ
(Samsun) İnekler bile makarna yiyor.
ENSAR ÖĞÜT
(Devamla) - Buna inanıyorum.
Teşekkür ediyorum.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Ensar Bey, 4 tane resmi sıraya
koyamamışsın, konuşuyorsun!
BAŞKAN
Evet, teşekkür ediyorum.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.23
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.38
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 79uncu
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
108 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet? Yerinde.
Başka söz
talebi? Yok.
Sayın Genç...
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, kişisel söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Bilim ve
Teknoloji Alanında İşbirliği Yapılması
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı üzerinde şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Sayın
milletvekilleri, tabii çok ciddi uluslararası anlaşmaları
müzakere ederken, aslında burada, konunun sahibi Dışişleri
Bakanının olması lazım. Çünkü, çok ciddi
sorularımız var. Şimdi, bugün gazeteye intikal eden bir habere
göre Yemenle vizeyi kaldırmışız. Niye kaldırdık
acaba? Bu, ticari amaçtan kaynaklanan bir nedene mi dayanıyor? Yoksa
-Yemende El Kaide çok fazla- El Kaideye bu kolaylıklar sağlanarak,
Yemenden gelecek El Kaidenin silahlı örgütü mensuplarına, buradan
gelip, Türkiye'den Suriyeye, başka ülkelere geçmesine kolaylık
sağlamak için mi bu vizeyi kaldırdık? Bunu önce öğrenmek
istiyoruz ama Hükûmetin de bize dürüstçe bir cevap vermesi lazım çünkü
bugün, Ürdün Kralının basına intikal eden beyanı var, diyor
ki: Tayyip Erdoğan, Türkiye'de Müslüman Kardeşler benzeri bir
iktidar kurmak istiyor. İşte, burada, Mısırla beraber
-ona benzer- Müslüman Kardeşlerin oradaki gücünü Türkiye'ye getirip
Türkiye'deki
Zaten, öteden beri Tayyip Erdoğan da bunu söylüyor: Biz,
Türkiye'de rejimi değiştireceğiz. Nitekim, Abdullah Öcalanla
yapılan görüşmelerde de deniliyor ki: Efendim, Türkiye'de artık
yeni bir rejim kuracağız. Yani bunlara, bu söylenenlere
baktığımız zaman, Türkiye Cumhuriyeti, hakikaten gerçek bir
tehlikeyle karşı karşıya.
Şimdi, Millî
Savunma Bakanı burada, kendisine soruyorum: Siz, Genelkurmayın
elindeki elektronik sistemleri niye aldınız, niye MİTe
verdiniz? Ve siz bunları aldıktan sonra, Türkiye'de, birtakım,
özellikle 12 Haziran seçimlerinde
Bakın, arkadaşlar, 12 Haziran
seçimlerinden önce Tayyip Erdoğan gitti, Barzaniyle görüştü, Oslo
görüşmeleri yapıldı ve orada PKKya birtakım tavizler
verildi. Ne tavizler verdiğini bilmiyoruz ama PKK 16 Hazirana kadar
eylemsizlik kararını aldı yani 2011 yılında, seçimden
dört gün sonraya kadar. Bunların anlamı nedir? Yani işte AKP,
Türkiye'de, Güneydoğuda rahat rahat siyaset yapsın. Ve bu yolla da
başarıya ulaştı.
Şu anda da
birtakım olaylar dönüyor. Şimdi, yeni bir seçim sathımailine
girdik; biliyorsunuz, önümüzdeki mart ayında seçime giriyoruz. Yeni
pazarlıklar yapılıyor. Acaba, yine, işte bu
pazarlıklar Türkiye'de yeni bir seçim güvenliği sağlamak için mi
yapılıyor? Çünkü karşımızdaki insanlara güvenimiz yok.
Soruyorum ama soruma da cevap istiyorum. Deniliyor ki: İşte,
Genelkurmayın elindeki elektronik sistemler MİTe verilmiş,
MİTte de bir komiserin komutasında sağlanan istihbarat,
zamanında karakollara intikal etmediği için o karakollara
Biliyorsunuz, bir günde Hakkârinin bir karakoluna sekiz cepheden saldırı
yapıldı ve o zaman 29 er şehit edildi. Şimdi, özellikle
bunlardan yani istihbarat bilgilerinin zamanında karakollara intikal
etmemesinden kaynaklanan büyük kayıplar var, şehitler kaybı var.
Bunlara, çıkıp burada birilerinin bize cevap vermesi lazım. O
bakımdan, bunlar da çok önemli şeyler ve yeni yeni Türkiyede
birtakım oyunlara giriliyor ve bu oyunlardan bizim parlamenter olarak,
Parlamento olarak bilgimiz yok.
Arkadaşlar,
Türkiye zannedildiğinden de çok fazla büyük sıkıntılarla
karşı karşıya. İşte, bugün, Ürdün Kralı
diyor ki: Tayyip Erdoğanın Türkiyede kurmak istediği
Tayyip
Erdoğan Zaten demokrasi benim için
bir trendir. Trene binerim, amacıma ulaştığım
istasyona geldiğim zaman inerim. diyor. Dolayısıyla, âdeta
yarın, Mısırdaki Mursi gibi bir rejim kurmaya
çalışıyor, zaten gelişmeler de aşağı
yukarı onu gösteriyor. Onun için, sayın milletvekilleri, biz burada
göreve başlarken, işte hukuka riayet edeceğimize, Anayasaya
sadakat göstereceğimize büyük Türk milleti önünde hem biz yemin ettik hem
Tayyip Bey yemin etti ama Tayyip Bey şimdi o Büyük Türk milleti önünde
namusum ve şerefim üzerine yemin ederim. dediği o milleti Ben
ayaklar altına aldım. diyor. Biz de tabii buna karşı Ya,
böyle laf söyleyemezsin. dedik. Hemen gitti, aleyhime 50 milyarlık
tazminat davası açtı. Yani böyle bir şey olur mu
arkadaşlar? Her gün koşuluyor, bizim aleyhimize tazminat davası
açılıyor. Politikacı olarak burada bize düşen
Yani
milletin bize verdiği yetki gereği söylenmesi gereken şeyleri
söyleyemez miyiz?
Dün, 18 Mart
Çanakkale Zaferi nedeniyle Çanakkaledeydik. Arkadaşlar, görseniz vahim
bir olay.
Şimdi,
AKPliler, Türkiye'nin birçok yerlerinden, bindirilmiş kıtalar
getirmişler -birçoğu da öğrenci; özellikle para veriliyor yani
yevmiye veriliyor çocuklara, otobüslere bindiriliyorlar- Çanakkale Zaferi
Çanakkalelilerden esirgeniyor. Çanakkale Stadyumuna Çanakkaleliler girmedi. Biz
gittik oraya yani gördük de arkadaşları, Çanakkalede Çanakkale
Zaferini kutlamak için Çanakkaleliye yasaklıyor. Neymiş? Bir defa
Tayyip Erdoğan gitmiş oraya, ondan sonra yuhlanmış. E, bu
yuhlanma olmasın diye bu defa ne yapıyorlar? Türkiye'nin çeşitli
yerlerinden otobüslerle adam getiriyorlar.
Arkadaşlar,
yani bu dolma, bindirme kıtalarla siz kendi görüntünüzü düzeltemezsiniz.
Gerçekten burada önemli olan, vatandaşın gönlüne girmek.
Arkadaşlar,
bir bakıyorsunuz 5 bin tane polis var. Orada, gördüğüm arabaları
görünce hayret ettim yani 2 bine yakın resmî yani polis arabası,
işte, gelen koruma arabası
Ya, bu ne? Arkadaşlar, yani
işgal altındaki bir halka bu muamele yapılmaz. Böyle bir
şey olur mu? Yani siz çıkıyorsunuz -Çanakkale Zaferi gibi büyük bir zafer,
Türk milletinin, milletimizin onuru, dünyada tarih yazan, tarihi
değiştiren bir zafer- gidiyorsunuz, o zaferin
kazanıldığı yerde, oradaki insanlara onun kutlamalarını
engelliyorsunuz.
Bir Fatma diye
bir bakanımız var, bir kitapçık hazırlamış, ön sözünü
okudum, orada diyor ki: Çanakkale Zaferini çok kıymetli komutanlar
kazandı. Hangi komutan? Mustafa Kemal Atatürkten bahsetmiyor, Çanakkale
Zaferini çok kıymetli komutanlar kazandı.
Ya, insaf be ya!
İnsanların bu kadar hakkı yenilmez yani insan
Ya, bu Atatürke
karşı aldığınız bu hasmane, kindar
politikanın nedenini öğrenmek istiyorum. Yani bugün Atatürk, dünyada
çağ değiştiren büyük bir devrimcidir. Yani bir yandan askerî
dehasıyla, bir de kurduğu modern Türkiye Cumhuriyeti devletinde
getirdiği çağdaş, ilerici, akla ve bilime dayanan bir rejimle
dünyanın beğenisini kazanmış.
Bakın, geçen
gün Ürdün Kralı gelip de Anıtkabire gittiği zaman orada
gözyaşlarını tutamadı. Bunların hepsi bir
gerçeğin ifadesidir. Yani, yabancı ülkelerin liderleri bu
devletimizin kurucusu olan Atatürk hakkında bu kadar büyük bir saygı,
minnet ve şükran hisleri besledikleri hâlde bu Türkiye Cumhuriyeti
devletinin bir bakanı, makamda oturan bir kadın kendi
yazısında Atatürk kelimesini ağzına almıyor, Orada,
işte, kıymetli komutanlar bu başarıyı kazandı.
diyor.
Değerli
arkadaşlarım, yani gerçekten AKPyle beraber Türkiye Cumhuriyeti
devleti kendi öz kişiliğini, kendi özünü kaybetmiş bir durumda.
Türkiyede silahlı kuvvetler iftiraya uğramış. Bugün,
işte, Silivri iddianamesi ortada. Yani, böyle biz nereye gidiyoruz
arkadaşlar? Memlekette hukuk yok, hak yok, insanların can
güvenliği yok; AKPnin, Tayyip Erdoğanın keyfi için insanlar
sebepsiz yere yıllarca mahkeme kapılarında süründürülüyor. E,
biz de burada parlamenterlik yapıyoruz. Böyle parlamenterlik olur mu
arkadaşlar?
Yine o gün
Amasyaya gittim. Suluova ilçesinde, vatandaş gelmiş -hayvan pazarına gittik, Ramis
Bey de burada, Amasya Milletvekili- diyor ki: Sayın Milletvekilim, ben
iki sene önce burada 1 hayvanı 7.500 liraya aldım, şimdi 1.500
liraya düştü.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Devamla) - Yani, her tarafıyla bu memleketi batıran bir duruma
geldik. Bu itibarla bunları belirtmek istedim.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın
Aydın.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın konuşmacı konuşmasında çok
haksız bir şekilde Her tarafı
batırdığımızı, Atatürkü
dışladığımızı
BAŞKAN Ne
söyledi Sayın Aydın?
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Birçok ifade kullandı efendim, cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika söz veriyorum Sayın Aydın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Lütfen yeni bir
sataşmaya mahal vermeyelim.
X.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının, Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin 108 sıra sayılı Kanun Tasarısının
tümü üzerinde şahsı adına yaptığı konuşma
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Tabii,
aslında konuştuğumuz konu, zannediyorum, Kazakistanla ilgili
bir uluslararası anlaşmayı uygun bulmaya ilişkin bir
değerlendirme yaptı. Her zamanki gibi konuyla alakasız, her
zamanki ezberini âdeta papağan gibi gelip burada aynı şekilde
tekrar ediyor.
Şimdi
değerli arkadaşlar, bir taraftan her türlü hakareti
yapacaksınız, her türlü haksız isnatta bulunacaksınız,
ondan sonra Bana karşı dava açılıyor. diyeceksiniz.
Aslında dava açmak tabii işin yargı boyutu, mahkemeler suçlar ya
da bir şekilde tazminata hükmeder, hükmetmez, ayrı bir şey ama
dava açmak da aslında senin için bence çok anlamlı bir şey
değil herhâlde, sen zaten buna alışmışsın ve bunu
da âdeta bir meslek hâline getirmişsin. Burada hakaret etmeyi, küfür
etmeyi âdeta meslek hâline getirmişsin. Bugüne kadarki bütün
konuşmaların da böyle.
Evet, gene
söylüyoruz, demokrasi bir araçtır, amaç değildir; amaç olan,
halkın mutluluğu ve refahıdır. Bütün literatürde de bu
böyledir.
Yıllardır
işte siyaset yapıyoruz, konuşuyoruz, şunu bunu diyoruz
diyorsunuz ama her seferinde de bunu tekrar maalesef dile getiriyorsunuz.
Bindirilmiş
kıtalara bizim ihtiyacımız yok. Türkiyenin her tarafında,
evelallah Çanakkalede de istediğimiz kadar kalabalığı
toplayabilecek güçteyiz, böyle bir lider var. Sizin Tandoğanda toplayamadığınızı
Sayın Başbakan Kuzey Afrikada gene toplar. Bırakın
Türkiyeyi, her tarafta toplayabilecek bir güce sahip. Bu manada
bindirilmiş kıtalara da ihtiyaç yok. Ama bir gönül penceresi olsun,
bir gönül köprüsü olsun diye eğer insanlar başka taraflardan,
Çanakkaleye yılda 2 milyon kişi geliyorsa bununla da gurur duyman
lazım, ecdadını insanlar görsün. Ecdadını görsün ve
biz bugünlere nasıl gelmişiz onun farkına varsın.
Nasıl millet olmuşuz? Kürtüyle, Türküyle, Lazıyla,
Çerkeziyle, Arapıyla bir arada yatan şehitliği görmeniz
lazım. Onun bu şekilde, böyle maalesef siyasete malzeme edilmesini de
çok doğru bulmuyorum.
Bir de şunu
söylemek istiyorum: Artık şu Atatürk tüccarlığını
bırakın. Türkiye Cumhuriyetinin kahramanıdır, kurucusudur
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET AYDIN
(Devamla) -
hepimiz de aynı şekilde saygın bir şekilde
ifadeler kullanıyoruz ama lütfen Atatürk üzerinden siyaset yapmayın artık.
Atatürk eğer yaşamış olsaydı onu size söyletmezdi. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.
MUHARREM İNCE
(Yalova) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın İnce.
MUHARREM İNCE
(Yalova) Atatürk tüccarlığını bırakın. dedi,
daha bir şey söylememe gerek yok; herhâlde cevap vereceğim değil
mi efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bana da Papağan dedi, ben de
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Başkan, ben de söz istiyorum.
BAŞKAN Ne
yaptı, sataştı mı bunu söylemekle Sayın İnce?
Buyurun, iki
dakika söz veriyorum Sayın İnce. (CHP sıralarından
alkışlar)
2.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının sataşma nedeniyle yaptığı konuşma
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
MUHARREM İNCE
(Yalova) Çok teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii ki dava
açmak herkesin hakkı ama keşke mahkeme olsa, adalet olsa, yargı
adam gibi işlese, Yargıya gerekeni söyledik. diyen bir
Başbakan olmasa ama ne yazık ki yargı sizin sopanız hâline
geldi ama unutmayın ki bir gün keser döner sap döner, o gün hesap da
döner, hiç merak etmeyin. Yani gece yarısı,
sıkıştığınız zaman, MİT
Müsteşarını kurtarmak için sabahlara kadar nasıl kanun
çıkardığınızı ve öğle olmadan da
Cumhurbaşkanının bunu nasıl
onayladığını hepimiz gördük.
Sayın
milletvekilleri, Çanakkale konusuna gelince: Çanakkale bu milletin
direnişidir, Çanakkale bu milletin özüdür, ruhudur, her şeyidir,
hepimizi ilgilendiren bir yerdir. Ben daha önce de defalarca oraya gittim.
Aynen, Sayın Genç doğru söylüyor, bindirilmiş kıtalar
getiriyorsunuz oraya. Bindirilmiş kıtalarla o stadyumu
dolduruyorsunuz.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Siz de getirin.
MUHARREM İNCE
(Devamla) O stadyumun içinde Çanakkaleliler yok ve Çanakkaleyi yalan
yanlış anlatıyorsunuz. Ak sakallı dedeler askerlere su
taşımış. Böyle bir kafa olabilir mi? Ak sakallı
dedeler Balkan Harbinde niye taşımadı, Birinci Dünya
Savaşında niye taşımadı da Çanakkalede
Çanakkalede
Mustafa Kemal vardı. Diğerlerinde Enver Paşa vardı,
başarısız kumandandı; Çanakkalede iman vardı, ruh
vardı, akıl vardı, dayanışma vardı, birlik
vardı, her şey vardı. Siz de şimdi
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Ya, benim annemin dedesi Çanakkalede
şehit olmuş. Asker kaçaklarının torunlarından
değiliz biz, biz asker kaçaklarının torunlarından
değiliz, kümeste saklananlardan değiliz biz, kusura bakmayın.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler, CHP sıralarından
alkışlar) Çanakkale ruhuna zeval getirmeyin, Çanakkale ruhuna
dokunmayın, bindirilmiş kıtalarla Çanakkale ruhunu zedelemeyin.
Hepinize
teşekkür ediyorum.
Atatürkü de
unutmayın. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir saniye Sayın
Aydın, önce sırada Sayın Genç var.
Evet, Sayın Genç, siz ne için el
kaldırıyorsunuz?
KAMER GENÇ (Tunceli) Papağan
gibi her gün çıkıp aynı şeyleri söylüyor. dedi.
BAŞKAN Her gün çıkıp
aynı şeyleri söylüyorsunuz. dedi.
KAMER GENÇ (Tunceli) Papağan
gibi dedi.
BAŞKAN Ha, Papağan gibi
dedi.
Buyurun efendim, iki dakika söz
veriyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; benim burada ne söylediğimi
anlayan anlıyor.
Bakın, eğer hakikaten sizin
Tayyip Başkanınızda bir yürek varsa böyle 2 bin, 3 bin polisle
gezmesin; gidelim, bakın Çanakkale sokaklarında gezelim. Yok, cesaret
edemiyorsunuz!
BÜLENT TURAN (İstanbul)
Çanakkale sokaklarında gezdi, evleri gezdi, hastaları gezdi.
KAMER GENÇ (Devamla) Bakın,
Tayyip Bey Çanakkale Zaferine şimdi kürsüden şöyle diyor, yani Türk
milletinin o zaferi kazandığını ağzına
almıyor, Arkadaşlar, Çanakkalede Şamlı vardı,
Bağdatlı vardı, Yemenli vardı diyor. Ben gittim
mezarlığı gezdim, ne Şamlı vardı ne bilmem
Yemenli vardı. (AK PARTİ sıralarından Var, var sesleri.)
Belki tek tük. Esas o Çanakkale Zaferini kazanan bu millettir ama bu milleti
ağzına almıyor.
Onun için yani bütün mesele şu:
Arkadaşlar, biz burada doğruları söylüyoruz, doğruları
söylediğimiz için de siz doğrulardan çekiniyorsunuz,
konuşmuyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen.
KAMER GENÇ (Devamla) Yani
yolsuzluklar yapıyorsunuz, biz burada dile getiriyoruz. Diyorsunuz ki:
Din var, ahiret var. Yahu, ben geçen gün de dedim: Bu dünyada bir
hesabınızı verin, öteki dünyada ayrı sorarız onu, o
başka mesele.
Şimdi, bakın, burada, bu
millete karşı yapılan büyük ihanet var. Arkadaşlar, bugün
Türkiye Cumhuriyeti devletini dönüştürmüşsünüz, devlet diye bir
şey kalmamış. Bakın, dün Çanakkalede ana muhalefet partisi
genel sekreteri orada, genel başkan yardımcısı orada,
protokolde yer vermiyorsunuz, genel başkanın mesajını
okutmuyorsunuz. Biz ondan sonra valiye söyledik, dedik ki: Bak, bu mesajı
okutmazsan, biz burayı terk ederiz. Ondan sonra dönüş yaptı.
Genelkurmay Başkanının mesajını okutmuyorsunuz, böyle
bir şey olur mu? O Çanakkale Zaferini kazanan ordu değil mi?
Nasıl siz ordunun oradaki duygularını milletten gizliyorsunuz da
Tayyip Erdoğan çıkmış, camdan, böyle kendine göre
yazdığı birtakım saçma sapan konuşmalarını
millete dinletiyorsunuz. Böyle bir şey olur mu? O bakımından hep
çekiniyorsunuz milletten. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Evet, teşekkür ediyorum.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkan
BAŞKAN Ama
Sayın Aydın, bu ne zamana kadar devam edecek?
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkan, sataşmaya sebebiyet vermeden
efendim
BAŞKAN Ne
diye sataştı? Kim sataştı size Sayın Aydın?
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Saçma sapan ifadeler kullandığını söyledi
Sayın Grup Başkanımızla ilgili.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Yok Başkan öyle bir şey yahu.
BAŞKAN
Sayın Aydın, buyurun.
İki dakika
süre veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
4.-
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının, Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin sataşma nedeniyle yaptığı konuşma
sırasında AK PARTİ Grup Başkanına sataşması
nedeniyle konuşması
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Evet, Sayın Kamer Gençin doğruları
Her zaman
doğruları ifade ettiğini söylüyor ya, gene doğruları
kendince ifade etti ama halkımız bir türlü Kamer Gençi
anlayamadı. Bilemiyorum, problem Kamer Gençte mi halkta mı?
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Önce Atatürk tüccarlığı
lafını geri al Sayın Grup Başkan Vekili.
AHMET AYDIN
(Devamla) Değerli arkadaşlar, tabii, Yargı adam gibi görevini
yapsa. deniyor. Yargı AK PARTİnin sopası hâline geldi. dendi
ama yargı AK PARTİnin sopası hâline gelmedi. Ne oldu biliyor
musunuz? Yargı, CHPnin sopası olmaktan çıktı. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Olmadı Ahmet, olmadı. CHP yargıya hiç atama
yapmadı şimdiye kadar.
AHMET AYDIN
(Devamla) Problem orada, yargı CHPnin sopası değil.
Artık, kimsenin ne ön bahçesi, kimsenin de ne arka bahçesi olmayacak, tam
bağımsız bir yargı olacak, bizim gayretimiz odur.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Senin yaşın buna müsait değil, hiç atama
yapmadı şu duruma kadar ama siz atama yapıyorsunuz.
AHMET AYDIN
(Devamla) Bindirilmiş kıtaları getirdiniz. dediniz
Değerli
arkadaşlar, bindirilmiş kıtalara bizim ihtiyacımız
yok.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Olmadı Ahmet Bey, olmadı.
AHMET AYDIN
(Devamla) Ama keşke Cumhuriyet Halk Partisi de binlerle, on binlerle
Çanakkaleye gidebilse, keşke o ruhu orada görüp, keşke o ruhu
yaşayabilse, o zaman bu problemler olmazdı; keşke sizler de
orada olsanız, keşke sizler de on binleri oraya getirebilseniz.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) O ruhu Sarıkamışta niye yaşayamadın
Ahmet?
AHMET AYDIN
(Devamla) Gelin, o ruhu yaşayın, hep birlikte yaşayalım.
Evet, orada,
Mustafa Kemalin önderliğinde, liderliğinde,
kahramanlarımızın liderliğinde milletin omuz omuza
verdiği mücadele neticesinde bir zafer kazanılmıştır.
O zaferi millete çok görmeyelim, millet adına çok görmeyelim.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Deminki cümleyi bir daha söyle Başbakan seni götürür Ahmet
Ağabey.
AHMET AYDIN
(Devamla) Biz, bu dünyada da ahirette de -değerli arkadaşlar-
hesabını vermeyeceğimiz işleri görmeyiz. Hem bu dünyada
hesabını veririz hem de ahirette hesabını veririz. Kimseden
de bizim korkumuz yok.
Milletten
bahsetmedi.yi ifade edenleri zaten buradaki konuşmalardan görüyoruz.
Milleti ne derece önemsedikleri, millet için ne derece siyaset yaptıklarını
burada, bu kürsüde hepimiz takip ediyoruz, hepimiz izliyoruz.
Değerli
arkadaşlar, elinizi vicdanınıza koyun. Çanakkale ruhunu hep
birlikte bütün Meclis olarak yaşayalım diyorum, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın
İnce.
MUHARREM İNCE
(Yalova) Yargı CHPnin sopası olmaktan çıktı. diyerek
partimize hakaret etti.
BAŞKAN
Buyurun Sayın İnce, sataşma nedeniyle iki dakika da size söz
veriyorum.
5.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının sataşma nedeniyle yaptığı konuşma
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine tekraren sataşması
nedeniyle konuşması
MUHARREM İNCE
(Yalova) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi,
Başbakanın doğduğu, seçildiği illeri mübarek yapan bir
zihniyetten, Başbakanı kurtaran balyozu mübarek sayan bir
zihniyetten, Başbakana dokunmak ibadettir. diyen bir zihniyetten çok
fazla bir şey bekleyemeyeceğim doğrusu.
Bakın, ben
size şunu söyleyeceğim: Yargı için Başbakan, kendisi Devlet
içinde devlet oldular. dedi, bunu kendiniz söylediniz siz. Ucu size
dokunduğu zaman söylüyorsunuz. Yargı size de lazım, bize de
lazım, hepimize lazım.
Bakın,
tarihini söylüyorum, 4 Ağustos 2011. Elimde gazete kupürleri var. Muharrem
İnce demiş ki: Genel affa doğru gidiyoruz. Yani bu kadar
generali, milletvekilini, profesörü, gazeteciyi, muhalif olan herkesi içeri
alıyorsunuz, neden biliyor musunuz? Bunun bir tek sebebi var: Abdullah
Öcalanı affedeceksiniz. Onun için yelpazeyi büyütüyorsunuz, genişletiyorsunuz
ki, af çıkardığınızda toplumdan destek alabilmek için
yapıyorsunuz bunu. Yargı sizin kontrolünüz
AHMET AYDIN
(Adıyaman) - Müneccim misin? Nereden biliyorsun?
MUHARREM İNCE
(Devamla) - Ne biliyorsunuz ya, hiçbir şey bildiğiniz yok. Bu süreçle
ilgili ana muhalefet partisi bir şey bilmiyor, aktaran yok; muhalefet
partileri bir şey bilmiyor, siz de bir şey bilmiyorsunuz. Hatta
bırakın sizi Bakanlar Kurulu üyeleri de bilmiyor.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Sen mi biliyorsun.
MUHARREM İNCE
(Devamla) - Ben bilmiyorum zaten, kabul ediyorum.
Bunu
bırakın, Cumhurbaşkanı da sürecin içinde yok.
Cumhurbaşkanı da nelerin olduğunu bilmiyor. Milletin, bu ülkenin
geleceği tartışılırken, pazarlıklar sürerken, ne
alıp verildiği bilinmezken siz yine parmak makinesi olmaya devam
edin.
Ben kayıtlara
geçireyim, tutanaklara bunu yazdırayım. Ben ana muhalefet partisinin
milletvekili olarak sorumluluğumu yapayım, üstüme düşeni
yapayım, siz bir dahaki dönem listeyi düşünmeye devam edin, siz
listeye girmeye devam edin, onu düşünmeye devam edin.
Ne biliyorsunuz
siz, ne!
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MUHARREM İNCE
(Devamla) - Ne alınıp ne veriliyor, ne pazarlığı
yapılıyor, biliyor musunuz siz? Hiçbir şey bildiğiniz yok!
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Sen ne biliyorsun?
MUHARREM İNCE
(Devamla) - Hiçbir şey
bildiğiniz yok! Size bunları soran da yok! (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
İSMAİL
KAŞDEMİR (Çanakkale) Çanakkaleye gelmediniz ama.
BAŞKAN
Sayın Şandır, buyurun.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Efendim, ben, 69a göre söz alamadığımıza göre,
yerimden bu konuşmalarla ilgili bir katkı yapmak istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun efendim.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın, 108 sıra
sayılı Kanun Tasarısının tümü üzerindeki
görüşmeler sırasında, değerler üzerinden yapılan
siyasetin o değerlere zarar vereceğine, Çanakkale Zaferinin Türk
milletinin zaferi olduğuna ve bu zaferleri Türk milletinin elinden almaya
kimsenin gücünün yetmeyeceğine ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Değerli Başkan, teşekkür ederim.
Değerli
milletvekili arkadaşlar, sürekli bu türlü tartışmalarla
bazı değerleri yıprattığımızı bilmek
mecburiyetindeyiz.
Milliyetçi Hareket
Partisi olarak, burada bu tartışmalara şahit olan bir parti
olarak milletim adına şunu hatırlatmak istiyorum: Değerler
üzerinden yapılan tartışma, milletimize ait değerler
üzerinden, cumhuriyetimize ait değerler üzerinden yapılan siyaset o
değerlere zarar verir, siyasete de asla seviye kazandırmaz. Bunun
üzerinden bir siyasi rant elde etmek isteyenlerin bunun
olmayacağını bugüne kadar görmüş olmaları lazım,
bundan sonra da devam ederlerse göreceklerdir.
Milliyetçi Hareket
Partisi olarak ikinci söyleyeceğim hadise şudur: Eğer bir
cümlenin öznesini koymazsanız yüklemin anlamı olmaz. Çanakkale
Zaferi deyip Türk milleti dememek bu millete haksızlıktır, bu
millete hakarettir. Bunu, Milliyetçi Hareket Partisi olarak asla kabul etmeyiz.
Asla, bu millete bu hakareti yapanları da bu millet affetmeyecektir.
Çanakkale Zaferi Türk milletinin zaferidir. Öyle, Sayın
Başbakanın söylediği gibi Çanakkale ruhu diye yeni bir
şey ortaya koyup bu milletin kazanımlarını, bu milletin
zaferlerini bu milletin elinden almaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Bunu,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türk milleti adına burada ifade etmek
istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Bilim ve
Teknoloji Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/374) (S. Sayısı: 108)
(Devam)
BAŞKAN -
Şimdi soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın
Ağbaba
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Ben, Sayın
Bakana, geçtiğimiz aylarda, yaklaşık iyi yıldan beri,
başta Millî Savunma Bakanlığı olmak üzere, Dışişleri
Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığına
başvurarak Kürecikteki, İsraili korumaya yönelik olan üsse girmek
için izin istedim. Bana izin vermediniz ama geçtiğimiz günlerde Amerikada
faaliyet gösteren bir silah lobisinin temsilcisi Kürecike elini kolunu sallaya
sallaya girdi, oradaki almış olduğu notları Amerika
basınıyla paylaştı. Yani siz diyorsunuz ki: Amerikalı
Rickye yes Malatyalı Veliye no. Bunu kınıyorum, bu
tutumunuzu. Tekrar burada Türkiye Büyük Millet Meclisine şikâyet ediyorum
sizi Sayın Bakan ve bu izni almak için de
uğraşacağımı bilmenizi istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, Yemenle vizeyi kaldırdık, bugünkü gazetelerde
Şimdi, Yemenin bir özelliği var, Yemenin özelliği El Kaidenin
çoğunluğu orada duruyor yani El Kaidenin merkezi orada. Şimdi,
bu vizeyi kaldırmaktaki amacımız ticari midir, yoksa El Kaideli
kişilerin Türkiye üzerinden gelip Suriyeye gidip savaşmalarını
sağlamak mıdır? Vizeyi kaldırdığımız
tarihten bugüne kadar veyahut da daha önce Yemenden Türkiyeye kaç kişi
giriş yapmış, Yemenden giriş yapan bu kişilerden
Suriyeye gidenler var mıdır? Bu konuda net bilgi istiyorum.
İkincisi:
Genelkurmay Başkanlığının elindeki elektronik sistemler
hangi gerekçelerle alınıp MİTe verildi? Ve bu konuda çok ciddi
şüpheler var ve MİTin bu konuda, yapılan istihbaratı
zamanında askerlere intikal ettirmemesinden kaynaklanan çok sayıda
şehit var. İşte, Hakkâri civarında 27 kişi şehit
edildi, bir gün 17 kişi şehit edildi. Genelkurmay elektronik
sistemlerini Genelkurmaya tekrar vermeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Özgündüz
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
biliyorsunuz, Suriyede El Kaideye bağlı El Nusra Cephesi denilen
bir terör örgütü savaşıyor, masum insanları katlediyor.
Hükûmetinizin El Nusra Cephesinin terör örgütü listesinden
çıkarılması için Amerika nezdinde girişimleri olduğu
söyleniyor, doğru mudur?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
buyurun.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Öncelikle, biz,
Millî Savunma Bakanlığı olarak, doğrudur, Veli Ağbaba
Kürecike izin istedi, izinle ilgili yetkiyi vermedik, bunun
dışında kimseye de oraya gitme iznini vermedik. Birinci cümle
bu.
Ne söylüyorsam
doğruyu söylüyorum, dolayısıyla da bir şeye izin vermedik.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Ricky girdi!
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) İki: Sayın Gençin sorusuna cevap
olarak, biz hem Afrikaya hem Asyaya hem Avrupaya hem Amerikaya
açılıyoruz. Türkiye, öyle olmasaydı, 36 milyar dolarlık
ihracattan 150 milyar dolarlık ihracat seviyesine gelemezdi. Bizim 2023
hedefimiz var, 150 milyar dolarlık ihracatı 500 milyar dolara
ulaştırmak. Bunu nasıl ulaştıracaksınız?
Kendi iş adamınızın, kendi üreticinizin başka ülkelere
hiçbir engel olmadan kolaylıkla gidebilmesi gerekir. Yemene vizesiz
gidebilmek için Yemen vatandaşından mütekabiliyet gereği vizeyi
kaldırmak gerekli. Dolayısıyla, bizim amacımız budur,
bunun dışında zaten sorunun sorulmasından cevap
beklenilmiyor, kendi düşüncesini ifade ediyor, bunun doğru
olmadığını
Amaç, Türkiye vatandaşlarının
dünyanın her köşesine rahatça ulaşımını
sağlamaya yöneliktir.
Bir
başkası, bakın, ehli insaf sahibi olan herkes şunu teslim
eder ki Türkiye'nin son iki yılda terörizme karşı vermiş
olduğu mücadele, geçmiş otuz yıldan -stratejistlerin de
görüşüne bakın- en başarılı dönemdir.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Hadi oradan!
KAMER GENÇ (Tunceli)
İnsaf ya!
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Herkes böyle diyorsa elini vicdanına
koysun.
OKTAY VURAL
(İzmir) PKK için en başarılı diyorsun değil mi!
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Herkes öyle diyor.
OKTAY VURAL
(İzmir) Gurur duyuyorsunuz!
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) İdeolojik körlükte olanların
dışında hiç kimse bir şey diyemez, en
başarılı olduğu dönemdir.
MUHARREM İNCE
(Yalova) Teslim oldunuz, teslim!
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Devletin kurumları arasında hiçbir
çatışma yoktur, iş birliği vardır, terörle mücadelede
en başarılı
MUHARREM VARLI
(Adana) Diz çöktünüz!
OKTAY VURAL
(İzmir) En başarılıymış!
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Evet
OKTAY VURAL
(İzmir) Kimi kandırıyorsunuz?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Hayır, o sizin
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayenizde muhatap oldu...
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Millet biliyor! Millet biliyor! Millet
biliyor!
OKTAY VURAL
(İzmir) Mitingler düzenletiyorsunuz, Öcalana özgürlük, PKKya statü,
Kürtlere statü diye!
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Millet biliyor! Millet biliyor! Ben bire bir
arkadaşlarınızla görüştüğümde ki onların da ehli
insaf sahibi olanları bunları söyler.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sivasta Bu açılım terörü durdurmaz. diyen sen
değil misin Sayın Bakan?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Hiç merak etmeyin, Sivaslı da biliyor,
millet de biliyor.
OKTAY VURAL
(İzmir) Biliyor, biliyor!
BAŞKAN
Sayın Vural, lütfen, Sayın Bakan cevap veriyor, bir saniye
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Bunun dışında, terörizmle
ilgisi olan, bağlantısı olan
OKTAY VURAL
(İzmir) Bu açılım terörü durdurmaz diyen
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Bununla ilgili
Yani ne söylediğini
biliyorsun, ne anladığını
Sen MHPyi temsil etme
yeteneğinin bile dışında olan birisin, sen MHPyi de temsil
edemezsin! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Lütfen Sayın Bakan, sorulara cevap verin.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKAN İSMET YILMAZ (Sivas) Herkes de biliyor yani.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sen Hükûmeti temsil edemeyen, TSKyı temsil edemeyen bir
adamsın. Sen PKKyı mı temsil ediyorsun?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKAN İSMET YILMAZ (Sivas) Biz Türk milletinin temsilcisiyiz. Bizim
hiçbir terörist örgütün herhangi bir ülkenin listesinden çıkarılma
gibi bir gayretimiz, çalışmamız yoktur. Biz masumu öldüren
herkesi terörist olarak kabul eder ve bunu böyle değerlendiririz.
Teşekkür
ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Terörist örgütü muhatap kıldınız ya. İnsan
biraz utanır, utanır. Siz kim, MHP kim, millet kim, milliyetçilik
kim! İşiniz gücünüz bu millete hakaret.
BAŞKAN
Lütfen Sayın Vural.
Sayın Özel,
buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Genelkurmayın elektronik sistemlerine cevap vermediniz.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKAN İSMET YILMAZ (Sivas) Verdim, verdim.
BAŞKAN
Sayın Özel, sorunuzu sorunuz lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de Genelkurmay
elektronik sistemlerinin MİTe devredilmesinden sonra yaşanan bir
olaydan bahsedeceğim. Suriyede düşürülen uçağımıza
uçuştan bir gün önce Suriye hava sularını ihlal eden bir rota
verildi mi? Buna filo itiraz etti mi? Filonun itirazı üzerine rota önce
düzeltilip uçak havadayken eski GES, şimdi MİTe bağlı
BİS tarafından yine uçağın bir gün önce itiraz ettiği
uçuş profili ve rotasını havada zorlanıp birkaç dakika
sonra uçak düştü mü? Bu konuda vermiş olduğumuz soru
önergelerini niye yanıtsız bırakıyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Öğüt
KADİR GÖKMEN
ÖĞÜT (İstanbul) Sayın Başkanım, Sayın
Bakanıma bir sorum var. Basında çıkan en son haberlere göre
Patriotları denetlemekte olan generalimize Alman askerlerinin engel
olduğu ve bu engel olan Alman askerlerine de bizim generalimizin tokat
attığını okuduk. Bu doğru mudur, geçerliliği
nedir? Engelleme gibi bir hakları var mı? Bunu öğrenmek
istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Ağbaba
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Bakan, Kimseye izin vermedik. diyorsunuz
ama bunu hem önemli bir gazeteci yazdı hem de bu, basında
paylaşıldı. Belki Kürecikte sizin yetkiniz yoksa onu
anlayabilirim. Millî Savunma Bakanlığının yetkisi yok,
Amerikanın yetkisi var, onu anlayabilirim ama bir Amerikan silah lobisinin
temsilcisinin -ismi de Ricky Sayın Bakan- oraya girdiğini söyledi. Bu
konuyla ilgili, Kürecikle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Bir kez daha
soruyorum: Yetkiniz yoksa anlayabilirim, anlayışla
karşılayabiliriz Kürecikte yetkinizin olmamasını ama bir
milletvekiline izin verilmemesini tekrar dikkatlerinize sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Özgündüz
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, yılbaşı günü, Amerikan askerleri İncirlikte
bulunan bir mescide girerek orada mihrabı tahrip ettiler, mescide
saygısızlık yaptılar. O konuda bir soruşturma
açıldığı söylenmişti, hangi aşamadadır?
Birinci sorum bu.
İkincisi de:
Yine Akdenizde ne şekilde düştüğü belli olmayan
uçaklarımızla ilgili, 2 pilotumuzun şehit olmasıyla ilgili
soruşturma hakkında sorduğum soru önergesinde, askerî
savcılık tarafından gizlilik karar olduğu söylendi. Ne
aşamadadır, ne için kamuoyuna açıklanmıyor?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Akar
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Bakan, daha önce size de yazılı soru
önergeleri verdik PKKnın elinde bulunan kamu görevlileri hakkında.
Bizim tespitimiz 16 kişiydi 1982 yılından bu yana. Size
verdiğimiz soru önergelerinin cevaplarında Araştırıyoruz,
bakıyoruz. dediniz ve bir envanterinin de olmadığı
görüldü. Ama şu ana kadar Kandilden 8 tane kamu görevlisi Türkiye
Cumhuriyetine teslim edildi. Peki, diğerlerinin durumu hakkında
bilginiz var mı? En azından, ölmüşlerse, ailelerinin,
öldüklerini bilmeye hakları olduğunu düşünüyorum.
Bir de: Suriyede
operasyon yapıp Amerikalının katilini yakalamayı abartarak
kamuoyuyla paylaşıyorsunuz. Niye şimdiye kadar kamu
görevlilerini Irakta operasyon yapıp da getiremediniz, bunu çok merak
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Vural
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim.
Sayın Millî
Savunma Bakanına sualim:
Çanakkalede 18
Martta şehitlerimizi yâd ederken İmralıya heyet göndermekten
utanç duyuyor musunuz?
PKKyı
muhatap alıp Türk Silahlı Kuvvetlerini suçlu ve şüpheli konuma
düşürmekten gurur duyuyor musunuz?
Genelkurmay
Başkanına müebbet hapsi verilirken Öcalana beslediğiniz
muhabbetin kaynağı nedir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Öztürk
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Bakan, BDP çevrelerinden yapılan
açıklamaya göre, İmralıdan Kandile gönderilen mektuplara
dayanarak yaptıkları açıklamada 21 Mart Nevruz Bayramında
çift taraflı ateşkes yapılacağı belirtiliyor. Oysa
çift taraflı ateşkes yapılması demek, terörle mücadelenin
durdurulması demektir. Sayın Başbakan ise yaptığı
açıklamada terörle mücadelenin devam edeceğini, siyasi
uzantılarla müzakerenin yapılacağını söylemiş
idi. O zaman çift taraflı ateşkesten sonra terörle mücadele
nasıl yapılacak, bir açıklar mısınız.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Öğüt
KADİR GÖKMEN
ÖĞÜT (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın
Bakanım, askerlik yaparken diğer bir asker tarafından vurularak
ayağı kesilen gazinin devlet tarafından yaptırılan
protez ayağının parası geri istenmektedir, faiziyle birlikte
geri istenmektedir. Bu tür gazilerimize yani askerdeyken yaralanan bu
gazilerimize bir statü değişikliği yapmayı düşünüyor
musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
PKK terör örgütü tarafından teslim edilen kamu görevlilerinin medyaya
yansıyan fotoğraflarında kamu görevlilerinin elleri arkaya
bağlıydı ve kıyafetleri terör örgütü militan
kıyafetleriydi. Bu görüntüden bir devletin bakanı olarak siz
rahatsız oldunuz mu, olduysanız bunun gereğini
yaptınız mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Özensoy
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Teşekkür ederim.
Sayın Bakan,
2011 seçimleri öncesinde Sayın Başbakan seçim meydanlarında,
Kürt meselesi yoktur, böyle bir şeyi kabul etmiyoruz. diye ve hatta Oslo
görüşmelerini inkâr ederek ve bu görüşmelerin
varlığını söyleyenleri de şerefsizlikle,
alçaklıkla suçlayarak bu milletten oy istedi ve oy aldı. Şimdi
soruyorum: Herhangi bir AKP yetkilisi meydanlarda Biz İmralı canisiyle
görüşerek bu meseleyi halledeceğiz. diyerek vatandaştan oy
istedi mi? İstemediyse, bu yetkiyi siz milletten almıyorsanız
nereden alıyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Vural
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim.
Sayın Bakan,
PKK yöneticileri olan bebek katilleri Murat Karayılan ve Cemil
Bayıkın teslim edilmesi konusunda size yapılan öneriyi neden
reddettiniz?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Özgündüz
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
terör örgütü yöneticisiyle Hükûmetiniz arasında yapılan müzakereler,
anladığım kadarıyla, PKKnın silah bırakması
üzerinden değil silahlı PKK unsurlarının ülkemizi terk
ederek Kuzey Iraka, Kürt bölgesine, Barzaninin sorumlu olduğu bölgeye,
Kandile yerleşmesine ilişkindir.
Siz, bu durumda,
Barzaniyle ilişkilerinizi geliştirerek, o bölgeden petrol
alımı yaparak terör örgütüne destek sağlıyor değil
misiniz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Son soru,
Sayın İnce
MUHARREM İNCE
(Yalova) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana
şunu sormak istiyorum: Hepimiz askerlik yaptık. Ailemize mektup
yazdığımız zaman mektupların üzerine Er mektubu
görülmüştür. damgası basarlardı. Bu, mahkûmlar için de
geçerlidir. Abdullah Öcalanın yazdığı mektuplara Mahkûm mektubu
görülmüştür. damgasını basacak yiğit bir Hükûmet misiniz
yoksa o mektuplara bu damgayı basmadınız mı? Birinci sorum
bu.
İkinci sorum:
Kendi sözlerine kendi sözlerinde yasak getiren bir Başbakanımız
var. Bir Başbakan iki Erdoğanda. Bunu nasıl buluyorsunuz o
Hükûmetin bir üyesi olarak?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
buyurun.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum.
Genel olarak,
sorulan sorulara aldığım notlar oranında cevap veriyorum.
Öncelikle bir,
çift taraflı ateşkes diye bir şey yoktur, terörle mücadelemiz
devam edecektir. Terörle mücadeleden zerre kadar taviz verilmeyecektir.
Şimdi, bunu
söyledim mi? Bu bir gerçek midir? Gerçektir. Aynı soruyu bir daha sormak,
sanki bunu söylememişim gibi bir başka milletvekiline veya bir
başka sayın bakana sormak, yazılı soru sormak boşuna
gündemi işgal etmektir. Sayın Başbakan söyledi mi?
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Başbakan hiçbir şeyi doğru söylemiyor ki ya!
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Türkiye Cumhuriyetinin Millî Savunma
Bakanı olarak da söylüyorum ki karşılıklı ateşkes
denen bir husus yoktur, terörle mücadeleden zerre kadar taviz verilmeden devam
edilecektir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Çıkarlarsa operasyon yapmayacağız. demedi mi?
Kimi kandırıyorsun!
BAŞKAN
Sayın Bakan, sayın milletvekillerinin soru sorma hakları
vardır, siz cevap vereceksiniz.
Buyurun, devam
edin efendim.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Peki.
Efendim, ben de
onu söylüyorum, aynen böyle.
BAŞKAN
Devam edin efendim, evet.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Nasıl inanacağız Başbakana ya? Görüşen
şerefsizdir. diyor, sonra görüşüyor.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Terörle mücadeleden zerre kadar taviz verme
yoktur, terörle mücadelemiz devam edecektir. Ülkemizin içerisinde terör
olduğu sürece silahlı kuvvetlerimiz de emniyet güçlerimiz de terörle
mücadelesine devam edecektir, birinci husus bu.
OKTAY VURAL
(İzmir) Emniyetin devam ediyor da sizin yok ki!
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Hem emniyet devam eder, güvenlik güçlerimiz
deyince hepsi de devam eder
OKTAY VURAL
(İzmir) Sizde siyasi irade yok
RECEP ÖZEL
(Isparta) Kimde yok siyasi irade ya?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
ondan hiçbir şüpheniz olmasın.
Herkes biliyor, milletimiz de biliyor, çıkın dışarı,
bakın. Anketler de onu söyler, eğer terörle mücadelede bir zafiyet
olsaydı anketlerin sonucu bunu göstermezdi. Ondan hiç şüpheniz
olmasın.
OKTAY VURAL
(İzmir) Anketlerde sadece yüzde 24 sizin
yaptığınızı onaylıyor.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Güzel, güzel, tabii, çok güzel!
RECEP ÖZEL
(Isparta) Sayın Bakan cevap veriyor, susun da dinleyin; soru sordunuz,
cevaplasın.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sana ne! Sen de gel sor! Avukat mısın sen,
avukatı mısın?
RECEP ÖZEL
(Isparta) Avukatım tabii, ben de avukatıyım!
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Bir başka husus
OKTAY VURAL
(İzmir) Avukatıysan çık otur oraya!
RECEP ÖZEL
(Isparta) Ben de avukatım, evet!
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın milletvekilleri, terör örgütü
yöneticileri olan Murat Karayılan
ile
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sen sadece fasonda konuş!
OKTAY VURAL
(İzmir) Sen mi yönetiyorsun burayı?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen, Sayın Bakan cevap veriyor.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Ben yönetmiyorum, Başkan yönetiyor da dinleyin ama!
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sen sadece fason konuşacaksın, fason!
RECEP ÖZEL
(Isparta) Düzgün konuş, hakaret etme, hakaret etme!
MUHARREM VARLI
(Adana) Ne yapacaksın, ne yapacaksın?
BAŞKAN
Sayın Özel
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Cemil Bayıkın Türkiyeye teslim
edilmesi doğrultusunda Hükûmetimize yönelik herhangi bir öneri veya teklif
olmamıştı ki bunun reddi veya kabul edilmemesi söz konusu olsun.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Fason hakaret değil; fason, bir yönetim şekli!
RECEP ÖZEL
(Isparta) Senin ne mal olduğunu biliyoruz!
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Yine bir başka sayın
milletvekilimizin talebi
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Mal sensin lan, malın da parasız olanı! Elden ele
gezen bir malsın sen!
RECEP ÖZEL
(Isparta) Ayıp ya!
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Haysiyetsiz!
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkanım, lütfen
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Gerek İncirlik Üssünde camiye karşı
yapılmış olan tahribatın ve gerekse de Suriyenin
uluslararası açıklarında, uluslararası sularda düşen
uçakla ilgili soruşturmalarımız devam ediyor. Ancak
soruşturmalar, bildiğiniz gibi, uzun süreli; bazen adli
tıbbın raporu da kısa sürede elde edilmiyor.
Dolayısıyla, bu soruşturmalar devam ediyor. Devam ettikten sonra
da kamuoyuna açıklanır. Bilin ki bu Hükûmetin bu milletten
saklayacağı hiçbir şeyi olmaz. Her şey şeffaf olarak
devam ediyor. Hatta birçokları da niye bu kadar şeffaf oluyor diye
bizi eleştiriyorlar.
MUHARREM VARLI
(Adana) Cam mı koydunuz görüşmelere?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Bir başka husus, Türk Silahlı
Kuvvetlerinde gerçekten, bazen, muhakkak ki
Mehmetçiklerimiz, onlar da
insandır, onların da ellerinde silah var. Bazen bir Mehmetçikimiz
diğer Mehmetçiki yaralayabilmekte veya ölümüne yol açabilmektedir.
Sayın vekilimizin söylediği gibi, bir Mehmetçikimizin
silahından çıkan bir kurşundan dolayı diğer
Mehmetçiğimizin bir organına protez takılmışsa biz
bundan bir protez bedeli alınmasını doğru bulmuyoruz.
Mevcut yasaların bu hakkın talep edilmemesi fırsatını
verdiğini düşünüyoruz, imkânını
sağladığını düşünüyoruz ama bu fırsatı
vermiyorsa, bu imkânı sağlamıyorsa ilave de bir
çalışmamız devam ediyor, o çalışmanın içerisine
de bunu koyarız ki biz emanet olarak kendi milletimizden
aldığımız evlatlarımızı, sağlam olarak,
aldığımız gibi teslim etmekle kendimizi yükümlü
hissediyoruz. Bir eksiklik olursa da o eksikliği devletin imkânları
çerçevesinde, eksiklikleri yerine getirmek de bizim asli vazifemizdir diye
düşünüyoruz.
Yine, bakın,
devletin istihbarat birimleri vardır. Bu istihbarat birimlerinin, terör
örgütlerinin ne düşündüğünü, ne yapmak istediğini,
planlarının ne olduğunu araştırıp, inceleyip,
bilip ve bunu devletin karar alma icra organlarına sunması asli
vazifesidir. Dolayısıyla, bu yürütülen süreç bu çerçevede devam
ediyor. Milletimizin bu sürece desteği de tamdır diye
düşünüyoruz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Başbakan istihbaratçı mı? O yürütüyor.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Hayır, Millî İstihbarat
Teşkilatımız var.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hangi istihbarata bağlı?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Millî İstihbarat
Teşkilatımız vardır, dolayısıyla Millî
İstihbarat Teşkilatımız gönderiyordur.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hangi istihbaratın elemanı?
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Bir başka husus, gerçekten, biz,
terörist örgütlerce kaçırılmış kendi kamu görevlilerimizin
yurt dışındaki, Kuzey Iraktaki bulunduğu bölgeyi de
biliyorduk. Ancak, bir operasyon yapılması durumunda bunların
hayatlarının riske atılma ihtimali de düşünülerek bu netice
alındı. Dolayısıyla, bir tek kimsenin burnunun
kanamamış olmasından bu giden
OKTAY VURAL
(İzmir) Demek ki operasyon yapacak acziyet içerisindesiniz.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Hiç öyle değiliz, Türk milleti, sizin
düşünemediğiniz kadar, hayallerinizin alamayacağı kadar çok
güçlüdür, o gücü, zamanı, yeri geldiğinde şimdiye kadar
göstermiştir. Hiç şüpheniz olmasın ki
OKTAY VURAL
(İzmir) Sizde yok, sizde irade yok. Mehmetçikte var, poliste var, sizde
yok.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
bundan sonra da aynen gösterir diye
düşünüyorum. İrade de vardır.
İki: Türk
Silahlı Kuvvetleri de güçlüdür, güvenlik güçleri de güçlüdür. Türk
milletine yönelmiş her türlü tehdidi bertaraf edecek güçtedir. Bu zamana
kadar gelmiştir. Yargılanan Türk Silahlı Kuvvetleri
değildir, Türk Silahlı Kuvvetlerine ait olup da bir şekilde, bir
başka yerle bağlantısı var mı yok mu şeklinde ihtilaflı
olanlardır. Dolayısıyla, Türk Silahlı Kuvvetleri
Bakın, hepimizin ortak, tek silahlı kuvvetleri var. Sizlerden
istirhamım -bunu da söylüyorum- siyaseti Türk Silahlı Kuvvetleri
üstünden yapmayalım. Onun dışında bir başka husus
üzerinde Hükûmetimizi eleştirmekte serbestsiniz. Dolayısıyla,
silahlı kuvvetlerimiz ortak değerimizdir, koruyormuş gibi
yapıp da yine saldırmayalım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Silahlı kuvvetlere saldıran sizsiniz.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Türkiye Cumhuriyeti, tarihinde olmadığı
kadar
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) PKKyla darbe planlıyorsunuz, PKKyla anayasal darbe
planlıyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Sayın Bakan soru soran herkese her cümlenin başında,
sonunda ayar veriyor. Biz milletvekiliyiz, soru sormak gibi bir
hakkımız var, onun da milletvekillerine cevap vermek gibi bir
zorunluluğu var.
BAŞKAN
Sayın Bakanı ikaz ettim, Her sayın milletvekilinin soru sorma
hakkı vardır, siz de cevap vereceksiniz. dedim.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Sürekli, Sayın Bakan Öyle soramazsınız
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, Sayın Bakan suallerimize cevap
vermedi, yazılı mı cevap verecek yoksa cevaplarını
mı bilmiyor yoksa sükut ikrardan mı geliyor?
BAŞKAN Onu
bilmem efendim, o sayın Bakanın takdirinde. Açıklama yapın
isterseniz.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Ben buradan cevap verdiğime
inanıyorum ama alamamış olanlar yazılı cevap
alacaklar.
MUHARREM İNCE
(Yalova) Yani zarar eden kendisi olur, uluslararası
anlaşmaları
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır, maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Utanç tabloları, utanç!
BAŞKAN -
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE
KAZAKİSTAN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA BİLİM VE
TEKNOLOJİ ALANINDA İŞBİRLİĞİ
ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TASARISI
MADDE
1- (1) 22 Ekim 2009 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Bilim ve Teknoloji
Alanında İşbirliği Anlaşmasının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz talebi yok.
OKTAY VURAL
(İzmir) Çık müzakereleri anlat, çık Sayın Savunma
Bakanı çık
Millî rezalet bakanı.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE
2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz talebi yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE
3-(1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Soru var, soru.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, sual var.
BAŞKAN
Sayın Şandırın suali 1inci konuyla ilgili. Söz istiyor
musunuz, soru sormak istiyor musunuz Sayın Şandır?
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Soru soracaktım ama vazgeçtim.
BAŞKAN
Peki, teşekkür ediyorum.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oyalama için iki
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı.)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Bilim ve
Teknoloji Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı |
: |
251 |
|
|
Kabul |
|
: |
248 |
|
Ret |
|
: |
1 |
|
Çekimser |
|
2 |
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik Mine
Lök Beyaz
Burdur Diyarbakır
Böylece tasarı kabul edilmiş
ve kanunlaşmıştır.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 19.31
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.38
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 79uncu
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
5inci sıraya
alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Amerika Birleşik Devletleri
Hükümeti Arasında Bilimsel ve Teknolojik İşbirliği
Anlaşması ile Anlaşmaya İlişkin Mektupların ve
Anlaşmada Değişiklik Yapılmasına Dair Notaların
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlıyoruz.
5.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında
Bilimsel ve Teknolojik İşbirliği Anlaşması ile
Anlaşmaya İlişkin Mektupların ve Anlaşmada
Değişiklik Yapılmasına Dair Notaların Onaylanmasının
Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/695) (S. Sayısı: 348)(X)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Komisyon raporu 348 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Veli Ağbaba, Malatya
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, bu Kürecik Üssü,
artık AKPnin üzerini kapatamayacağı, sizin de üzerini
kapatamayacağınız, Türkiye'nin, belki 24üncü Dönemin, belki sizin
Hükûmetin en büyük ayıbı. Bu ayıp öyle büyük bir ayıp ki
bir taraftan Mavi Marmara nedeniyle İsraile meydan okurken bir taraftan
gizli kapılar ardında anlaşmalar imzalayarak İsraili
korumaya yönelik bir kalkan. Yani, bir zamanlar Davosta one minute derken,
Lizbonda Yes, okey. demenin anlaşması bu. (CHP sıralarından
alkışlar) Yarın, tarih yazdığı zaman bunu,
Türkiyede yaşayan barışsever Anadolu insanına
yapmış olduğunuz, bu Hükûmetin yapmış olduğu
ihaneti mutlaka yazacaktır. Kürecikte bulunan o üs, Türkiyeye
yapılmış olan en büyük ihanettir.
Bakın,
değerli arkadaşlar, bir kısa hatırlatma yapmak istiyorum.
Orada daha önce bir radar üssü vardı. Deniz Gezmişler, Sinan
Cemgiller, orada, o emperyalizmin simgesi olan o radar üssünün oradan
kaldırılması için mücadele ettiler. O üs, emperyalizmin en büyük
simgesiydi. 1960lı yılların sonunda 68 gençlik önderlerine,
solcularına, devrimcilerine, tam bağımsız Türkiye
diyenlere ilham veren bir üs orası. O uğurda binlerce insan mücadele
etti; yüzlerce insan, binlerce insan öldü o mücadelenin sonunda. Geldik,
kırk yıl sonra değişen bir şey yok, sadece
bakanların, sadece altına imza atan insanların ismi
değişti. Bu, ihanettir. Bu, Türkiyeye, Anadolu insanına
yapılmış en büyük ihanettir. Bunun hesabını sormaya
devam edeceğiz, bunun takipçisi olacağız.
Şimdi,
Sayın Bakana diyorum ki: Martın başında Amerikalı bir
silah lobisinin temsilcisi Kürecike geliyor, Antepe geliyor; Kürecikte ve
Antepte incelemelerde bulunuyor. Defalarca aslında siz bizi onayladınız,
oranın kimin üssü olduğunu, vermiş olduğumuz sorulara
vermiş olduğunuz cevaplarla aslında siz bizi
onayladınız. Dedik ki biz size: Orada kim var? Siz Amerikan
askerleri var. dediniz. Şimdi, Malatyanın seçilmiş bir
milletvekili kendi bölgesindeki üsse izin istiyor. Genelkurmay
Başkanlığına yazı yazdım, Genelkurmay
Başkanlığı Yetkimiz yok. dedi. Genelkurmay
Başkanının nerede yetkili olduğunu bilemiyorum ben. Millî
Savunma Bakanlığına, sizin Bakanlığınıza 10
kadın milletvekiliyle yazı yazdık, İzin veremeyiz, bizim
yetkimizde değil. dediniz. Dışişleri
Bakanlığına müracaat ettik, İzin veremeyiz. dediniz ama
bir silah lobisinin temsilcisi bir Amerikalı geldi, o üste inceleme
yaptı ve Hürriyet gazetesinden Tolga Tanış bunu yazdı,
kimse yalanlamadı.
Değerli
arkadaşlar, seçilmiş bir milletvekilinin giremediği bir toprak
parçası varsa bu ülke bağımsız mıdır? Bu ülkede o
üsse -maalesef üzülerek söylüyorum, bir milletvekili olarak utanç duyarak
söylüyorum- maalesef Sayın Bakanın izin verme yetkisi yok.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Kendi girebilir mi?
VELİ
AĞBABA (Devamla) Kendi de giremez. İzin verme yetkisi yok
değerli arkadaşlar.
MUHARREM VARLI
(Adana) Bahse girelim mi? Hadi bahse girelim.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Sayın Milletvekilim, bakın, oraya giremez.
Seçilmiş bir milletvekilini sokamıyorlar ama Amerikalı
Sayın Bakanın da haberi yok o Ricky Allisondan.
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) Damsız almıyorlar!
VELİ
AĞBABA (Devamla) Haberi yok çünkü samimiyetle diyor ki: Benim haberim
yok, benim bilgim dışında kimse girmedi. çünkü kendi bilgisiyle
girmedi. Orada Amerikalı Rickye Yes., Malatyalı Veliye No.
Bunların politikası bu, bu arkadaşların politikası bu.
(CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, bir de
enteresan bir şey yaşandı geçtiğimiz günlerde değerli
arkadaşlar. Dışişleri Sözcüsü bir gazeteye
açıkladı: Kürecik etkilenmeyecek. ABDnin, NATO Füze Kalkanı
Projesinin Polonyayı içeren Doğu Avrupa ayağını
iptal etmesi sonrasında bizim Kürecik Üssündeki radar, İsraili
korumaya yönelik radar boşa çıktı arkadaşlar. Şimdi ne
yapacaklar bilemiyoruz.
Bakın, öyle
bir ülkede yaşıyoruz ki değerli milletvekilleri, biliyorsunuz,
bu sistem üç aşamalı bir sistem. Bir ayağı Malatyada, bir
ayağı Almanyada, kumanda merkezi Almanyada, oradaki düğmeye
kim basarsa o kumanda ediyor. Kurulacak ülkelerin hepsinde
tartışıldı, hepsinde konuşuldu, birçok ülke izin
vermedi, bizde gece yarısı operasyonuyla Dışişleri
Bakanı, Müsteşarı, Amerikan Büyükelçisinin de imzası
sonucunda gündeme geldi.
Size bir örnek
vereyim: Geçtiğimiz günlerde Hollanda Hükûmeti, Alman Hükûmeti
Patriotların Türkiyeye gönderilmesiyle ilgili Meclis kararı
aldı. Bilmem dikkatinizi çekti mi Sayın Bakan, Meclis karar
aldı. Türkiye'nin geleceğini ilgilendiren, Türkiyeyi cephe yapan,
olası bir savaşta Malatyayı hedef yapan Kürecik Üssünü
milletvekilleri konuşamadı. Demokrasi!
Değerli
arkadaşlar, böyle bir şey olur mu? Böyle bir demokrasi
anlayışı olabilir mi? Böyle tüccarca, böyle
bağımlı bir demokrasi anlayışı olabilir mi? Bu,
sadece ve sadece AKPye özgü bir demokrasi anlayışıdır.
Bakın,
dünyada -Romanya, Çekoslovakya, Çek Cumhuriyeti, Polonya- birçok ülke bunun
kurulmasına izin vermedi; tartıştılar, ülkelerinden
attılar. Ama Türk insanına
maalesef siz bilgi vermediniz, veremediniz çünkü -iddiayla söylüyorum değerli
milletvekilleri- geçtiğimiz yıllarda Lizbonda imzalanan bu
anlaşmadan bakanların dahi haberi yok. Diyorlar ki: Burası
NATO. Sayın milletvekilleri, Burası NATOnun üssü. diyorlar.
Bakın, bunu da yalanladık, bunu da ispat ettik. NATOnun sitesine
girdiğiniz zaman
-değerli milletvekilleri, bakın, bu çok önemli- Kürecik Füze
Kalkanı, Kürecik Üssü NATOnun sitesinde gözükmüyor. Niye gözükmüyor?
Çünkü orası bir ABD üssü.
Biliyorsunuz,
sağ olsun, ABD Başkanı Obama Malatya Milletvekilini
doğruladı. Bakın, nasıl doğruladı?
MUHARREM İNCE
(Yalova) Aradı mı seni?
VELİ
AĞBABA (Devamla) Biz ABD üssü diyoruz; Sayın Bakan
yalanlıyor, milletvekilleri yalanlıyor, Başbakan
yalanlıyor. Sayın Davutoğlunu Obama çağırdı,
Gel bakalım. dedi, sırtını sıvazladı, dedi ki
Bu üssü devret. Chicagoda geçtiğimiz Şubat ayında. Ben
şahsen, bir milletvekili olarak bundan utanç duydum. Bizi
doğruladı maalesef.
MUHARREM İNCE
(Yalova) Beyzbol sopası da gösterdi.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Beyzbol sopasını daha sonra gösterdi.
Türkiye'nin
düşmüş olduğu durum bu değerli arkadaşlar.
Bakın,
geçtiğimiz günlerde o üssü ziyarete gittik. Ne var içinde, bilmiyorum. Bir
de, bir ayıba daha imza attı, arkadaşlar. Kürecik bölgesinde
kurulan bu üste, AKP iktidarı, karar alarak, köy yolu göstererek o üssün
yolunu yaptı, köy yolu göstererek. Bakın, o Kürecikin köylerinde
Harunuşağının yolu yok, Bahrinin yolu yok, Kürenin yolu
yok, Kürecikin köylerinin yolu yok, Amerikan askerlerinin ayakları çamura
batmasın diye oraya köy yolu göstererek yol yaptılar arkadaşlar.
(CHP sıralarından alkışlar) Malatyada çamurdan
çıkamayan, hâlâ bu devirde yolu olmayan köylülerin adına sizleri
kınıyorum.
Bakın,
geçtiğimiz günlerde bir köye gittim, Hekimhanın Kavacık köyüne.
Hekimhanın Kavacık köyünde evler insanların başına
yıkılıyor. AKPliler beni yalanladı, gittim, ispat ettim.
İnsanlar hastaları olduğu zaman yola üç saatte yürüyerek
gidebiliyorlar. Kavacık köyünün oyu 90; 89u AKP, 1i CHP.
Değerli
arkadaşlar, değerli milletvekilleri, böyle vicdansızlık,
böyle insafsızlık olur mu? Kavacık köyüne yol yapmıyorsun,
Kürecikteki Amerikan askerlerine, Amerikan askerlerinin ayağı çamura
değmesin diye yol yapıyorsun. İşte sizin millete
bakışınız bu.
MUHARREM VARLI
(Adana) Kürecikten kaç oy çıktı?
VELİ
AĞBABA (Devamla) Değerli milletvekilleri, bakın, bu Kürecik
Üssü o kadar önemli bir üs ki orayı, etrafını, dağın
etrafını dikenli tellerle çevirdiler. Bizler oraya girmek için
uğraştık, uğraş verdik. Geçtiğimiz günlerde yine
oraya gittik. Bizi maalesef Türk askerleriyle karşı karşıya
getirdiler, oraya girmemize izin vermediler.
Yine, evet,
değerli milletvekilleri, oraya gidiş gelişimizin bir
hayırlı sonucu oldu. Orada bir başka ülkenin bayrağı
vardı. Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri, o üsse gide gele o
bayrağı değiştirdik. Orada şimdi...
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Ne bayrağı vardı orada?
VELİ
AĞBABA (Devamla) NATO bayrağı vardı, ABD
bayrağı vardı, Türk Bayrağı dalgalanıyordu ama
maalesef, geçtiğimiz aylarda gittiğim zaman Türk
Bayrağını yine kaldırmışlar, oraya bir
başka ülkenin bayrağını asmışlar.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Yine gidelim.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Orayı da köy diye gösteriyorlar. Bakın,
buradan söz veriyorum arkadaşlar.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) 19 Mayısta gidelim, valla gidelim.
VELİ
AĞBABA (Devamla) 19 Mayısta, Cumhuriyet Halk Partisinin 19
milletvekiliyle beraber, o Kürecik üssüne tekrar çıkacağız.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) O bayrağı dikeceğiz.
VELİ
AĞBABA (Devamla) O bayrağı oraya dikeceğiz. (CHP
sıralarından alkışlar) Buranın bir sömürge ülkesi
olmadığını, buranın, AKPnin bilgisi olmadan, AKPnin
yetkisi olmadan bir başka ülkenin sömürgesi olmadığını,
her zaman tam bağımsız Türkiyeyi savunan Cumhuriyet Halk
Partisi milletvekilleri kanıtlayacak bunları arkadaşlar.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Sayın Bakan not aldı. Neden not aldı acaba?
VELİ
AĞBABA (Devamla) Şimdi, bir de bir şey soracağım, bu
Kürecik meselesi açılmışken. Biliyorsunuz, bizler Sayın
Özgür Özel, Sayın Nurettin Demir Cumhuriyet Halk Partisi cezaevi komisyonu
üyeleriyiz. Bizler hiç ayırmadan bütün tutukluları ziyaret ediyoruz.
Bazıları size selam gönderiyorlar, diyorlar ki: Bizim
anlayışımızda olan milletvekilleri, partiler bize
cezaevlerinde işkence yapıyor. O örneğe geleceğim
şimdi.
Değerli arkadaşlar,
biz PKKlılara gittik, biz
Hizbullaha gittik, İBDA-Cye
gittik, adli mahkûmlara gittik, Fenerbahçe davasına gittik
MUHARREM İNCE
(Yalova) Cüppeliye gittik.
VELİ
AĞBABA (Devamla)
Cüppeliye gittik. Gittiğimiz bütün mahkûmlarla
yüz yüze görüşme yaptık, değil mi?
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Evet.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Yüz yüze görüşme yaptık yani açık
görüş yaptık. Değerli milletvekilleri, dikkatinizi çekmek
istiyorum -AKPli milletvekilleri duyarlarsa beni- bir tek askerlerle açık
görüş yapamadık. Bakın, İzmir Şirinyer, İstanbul
Hasdal ve Hadımköy cezaevlerinde -Sayın Bakanı aramamıza
rağmen, ulaşamadık tabii Sayın Bakana-
uğraşmamıza rağmen...
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Neredeymiş, yurt dışında mıymış?
VELİ
AĞBABA (Devamla)
general rütbesindeki askerlerle Cumhuriyet Halk
Partisi milletvekilleri yüz yüze görüşemedi. Niye olduğunu
düşündük, değerli arkadaşlar, şu sonuca vardık:
Herhâlde bizim görüşmelerimizi kayıt altına alıyorlar,
bizim görüşmelerimizi dinliyorlar.
Biliyorsunuz, 2002
sonrasında AKPnin Türkiyeye kazandırmış olduğu en
önemli şeylerden birisi de nedir? Dinlemedir. Alışkanlık
hâline gelmiş, cezaevinde de dinliyorlar bizi.
Cezaevinde
Orgeneral Bilgin Balanlının ziyaretine gittik, cam arkasından
görüşebildik, camdan görüşebildik, telefonla görüşebildik ve
orada bizi kayıt altına aldılar. Şimdi,
anlayamadığımız şey şu: Siz Millî Savunma
Bakanısınız, biz bütün mahkûmlarla, hükümlü veya tutuklularla yüz
yüze görüşüyoruz eğer disiplin cezası yoksa. Ama, maalesef,
sadece ve sadece askerlerle yüz yüze görüşemedik. Bunu da millî iradeye
inanan, her konuşmalarında millî iradeyi ağızlarından
düşürmeyen milletvekillerinin dikkatine sunuyorum.
Değerli arkadaşlar, şimdi, bakın, ben
Malatyanın milletvekiliyim. Ben daha önce, kalkınan, büyüyen, para
kazanan Malatyanın milletvekiliydim. Şimdi, sizin sayenizde bu dönem
belki yüze yakın kayısıyla ilgili konuşma yaptım, yüze
yakın kayısıyla ilgili konuşma yaptım. Ben söyleye
söyleye bıkmadım ama AKP milletvekilleri körleri
sağırları oynuyor.
Değerli arkadaşlar, dün gece, yani pazartesiyi salıya
bağlayan gece Malatyada don olayı oldu ve don vurdu
kayısılarımızı. Bu dönemde
Malatyada yine bir
meteoroloji binamız vardı. 2 katlı, müdürü olan, elamanı
olan, personeli olan bir meteoroloji binamız vardı, bölge
müdürlüğümüz vardı. Malatya tarım ürünleriyle ünlü bir memleket.
Bu meteoroloji bölge müdürlüğünü bir gün kapattılar. Bina duruyor,
personel duruyor, bölge müdürlüğü gitti.
Bakın, meteorolojinin işte önemi burada. Bizim
arkadaşlarımız, oradaki fakir, yoksul köylüler, meteorolojiden
bilgi alıyorlar don olacak mı, olmayacak mı diye. Lastik
yakıyorlar maalesef. Arkadaşlar, lastik yakarak
kayısının donmasını önlüyorlar. Tabii, bazı
milletvekillerinin tuzu kuru, onlar duymuyor. Tuzu kuru çünkü. Onlar duymuyor.
Değerli milletvekilleri, değerli arkadaşlar,
kayısının dondan sonra -Sayın Bakan da Gürünlü- en büyük
düşmanı AKP. Dondan sonra en büyük düşmanı AKP.
Şimdi, ben, Millî Savunma Bakanlığında niye
yapıyorum bu konuşmayı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Değiştiler
VELİ AĞBABA (Devamla) - Tarım Bakanına söyledim,
yapmadı; Maliye Bakanından yardım istedim, yapmadı; herhâlde
Millî Savunma Bakanına söyleyeceğim ki yapa.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) O da yok. O da yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Değişti.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Değişti mi? Kalkınma
Bakanı gelmiş.
Peki, Kalkınma Bakanından rica edelim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Millî Savunma Bakanı arkandan konuşuyor.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Evet
Değerli
arkadaşlar, Millî Savunma Bakanından da rica edeyim çünkü Tarım
Bakanına Kayısıya destek verin. dedim, olmadı.
Bakın, bu,
Malatyada bugün çekilmiş resimler değerli milletvekilleri.
Orduzudan Dileke, Yazıhana, Hekimhana, Darendeye, Kuluncaka, bütün
Tohma boyundaki kayısılarımız yandı. Belki siz bunun
ne anlama geldiğini bilmezsiniz. Bu, kayısı ne demektir biliyor
musunuz arkadaşlar?
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Hayat
VELİ
AĞBABA (Devamla) Kayısı öğrencinin ayakkabısı
demek, kayısı evdeki ekmek demek; kayısı değerli
arkadaşlar, çiftçinin yaşamı demek, çiftçinin, insanların
yaşamı demek arkadaşlar. Ama tuzunuz kuru, duymuyorsunuz. Zaten
kayısının fiyatı 1,5-2 liraydı, maliyeti 2 lira.
Maalesef dondan yandı.
Bugün Darendenin
Yeşiltaş köyünden bir çiftçi aradı, bana diyor ki: Sayın
milletvekilim, aç kaldık, aç. Verdiğimiz oylar haram olsun. Haram
olsun ki bir daha bizi bu duruma düşürmesin. Ve o köylü diyor ki, bak,
dinle: Bizim devletle tek ilişkimiz icra kâğıtları, icra
kağıtları
Devletin yolundan faydalanmıyor,
sağlık ocağı kapatılmış, doktoru yok; tek
ilişkisi icra kâğıtları.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, kayısı Malatya için altın ama,
maalesef, bu dönem, altındı, sayenizde pula döndü. Ben milletvekili
olduğumdan bu yana yüzlerce defa konuştum. Bana cevap veren de
maalesef AKPnin Malatya milletvekili oldu. Kayısı ucuz. diyorum,
Yalan. diyor.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Yine aynısını söylüyor.
VELİ
AĞBABA (Devamla) - Kayısı para etmiyor. diyorum,
Malatyanın milletvekili bana cevap veriyor.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Yok artık!
VELİ
AĞBABA (Devamla) - Buradan Malatyalılara da o milletvekilini
şikâyet ediyorum arkadaşlar.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Kim o? Hangi milletvekili?
VELİ
AĞBABA (Devamla) Şimdi, sadece ve sadece
Bakın,
Malatyalılar sizden bağış istemiyor, Sayın Bakan,
Malatyalılar sizden hakkını istiyor. Bakın,
Malatyalılar vergilerini veriyorlar, askere gidiyorlar. Malatyalılar
sizden bağış istemiyorlar, sizden borç para istiyorlar.
Bakın, bu don
vurunca, Ziraat Bankasına ve kooperatiflere olan borçları maalesef
ödenemez duruma geldi. Sizden bunun ertelenmesini ve borç para vermenizi
istiyoruz. Kayısı sadece kayısı üreticilerini
ilgilendirmiyor; lokantacıyı ilgilendiriyor, nakliyeciyi
ilgilendiriyor, esnafı ilgilendiriyor, milletvekilini de ilgilendiriyor.
Herkes bundan ekmek yiyor çünkü.
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Kimi işaret ediyorsun?
VELİ
AĞBABA (Devamla) Değerli arkadaşlar, bizim hakikaten
istediğimiz çok bir şey değil. Malatyalı çiftçi dürüsttür.
Malatyalılar borcuna sadıktır. Malatyalılar, bakın,
organize sanayiden tarımına kadar her alanda borcuna sahip
çıkmıştır. Sizden ricamız, sizden isteğimiz,
dileğimiz: Lütfen, bu dönemde, hiç olmazsa, borçlarını
erteleyin. Hakikaten büyük bir afet, don çok büyük bir afet, Malatyanın
bütün bölgelerini etkiledi. Bakın, burada, bütün resimler var elimde. Bu
konuda sizin yardımlarınızı rica ediyorum. Malatyalı
çiftçi borcunu ödeyemiyor, çocuğunu okutamıyor. Malatyalı çiftçi
sayenizde açlıkla karşı karşıya değerli
milletvekilleri.
Bizler bunu,
bakın, sık sık dile getirdik, sık sık söylüyoruz.
Malatyanın -eğer isim de isterseniz- Orduzu bölgesi, yüzde 80
yanık; Akçadağ merkezde yüzde 80 yanık, Örende yüzde 50 zarar;
Bahri beldesi, mahalleleri, havaalanı düzlüğü, Tohma boyundaki
köylerde, Esenbeyde, Kırkpınarda, Duranlarda,
Şekerobasında, İkincilerde, Çimişte, Dedeköyde,
Örüşküde, Keklikpınarında, Şıhlarda, Aksarayda,
Kömekavakta, Yağmurluda, Örnekköyde, Sincikte, Gölpınarda,
Sahilköyde don kayısı üreticilerini, yeni açan çiçeklerini vurdu.
Don, insanların yaşamını vurdu. Don, insanları
maalesef açlıkla karşı karşıya getiriyor. Don,
Eğribükte, Bereketlide, Etiğende, Dedekargında, Balabanda,
Tecirlide, Sinanlıda, Doğanşehirin köylerinde,
Suçatıda, Yuvalıda maalesef yaşamları yok etti,
yaşamları vurdu.
Sayın Bakan,
ben hakikaten Tarım Bakanından rica ettim, Maliye Bakanından
rica ettim, bir kez daha hem sizden hemşehrimiz olarak hem de Sayın
Bakandan rica ediyorum: Bu konuda, kayısıyla ilgili -bu benim meselem
değil, bu bütün Malatyanın meselesi- desteklerinizi
esirgemeyeceğinize inanıyor, hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Başka söz
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Vekilim.
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Partimin var olan, Malatyayla ilgili söylemiş olduğu
yanlış bilgilerin
BAŞKAN
Hayır, herhangi bir isim zikretmedi.
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Hayır, sataşma
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Öyle bir usul yok Başkan.
BAŞKAN
Sayın Çalık, isim zikretmedi ama Sayın Ağbaba. Dinledik
efendim biz. Siz niye alınıyorsunuz ki üzerinize?
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Ben şahıs olarak alınmıyorum. Sadece, Malatya Milletvekili
olarak, Beyefendinin yanlış bilgilere sahip olduğunu
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) - Sayın Başkanım,
parmağıyla işaret etti.
BAŞKAN Bir
müsaade edin, lütfen...
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya)
bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olduğunu ifade etmek için
söz talep ediyorum.
BAŞKAN Yok
böyle bir usulümüz.
Teşekkür
ediyorum.
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Sayın Başkanım, kısa bir söz talebi
BAŞKAN
Sayın Aydın, bir şey mi söyleyeceksiniz?
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkanım, efendim, grubumuza çok ciddi ithamlarda
bulunmuştur.
BAŞKAN Ne
ithamında bulundu Sayın Aydın?
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Kayısının fiyatını
indirdiğimizden tutun da Davostan girip Malatyaya kadar
MUHARREM İNCE
(Yalova) Ya, bakanlara söyledi. Siz bakan yardımcısı
mısınız?
BAŞKAN
Sayın Aydın, biraz önceki karşılıklı
sataşmayı yeniden mi başlatalım? Lütfen ama.
MUHARREM İNCE
(Yalova) Bakanlar kendini savunur. Yasamanın üyesisiniz, yürütme üyeleri
orada.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Köyün yolunu yapmayıp Kürecikin yolunu
yaptığını iddia etti.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Böyle bir usul yok Sayın Başkan.
BAŞKAN
Tabii ki muhalefet partisi eleştirecek iktidarı. Bu, eleştiri
çerçevesi içinde olan konuşmaydı.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Eleştirecek de bunun böyle
olmadığını bizler de ifade etmek istiyoruz efendim.
BAŞKAN -
Teşekkür ediyorum. Tutanaklara geçti efendim.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) - Madde üzerinde on dakika konuşun.
BAŞKAN
Başka söz talebi yok.
Soru-cevap
işlemi başlamıştır.
Sayın Vural,
buyurun.
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim.
Sayın Millî
Savunma Bakanı yok ama cevaplandırmadığı soruları
tekrarlıyorum: Çanakkalede 18 Martta şehitlerimizi anma haftası
başlarken ve anarken, askerimizi, polisimizi kahpece şehit eden
İmralıya heyet göndermekten utanç duyuyor musunuz? 18 Martta bunu yaptırmanızın
özel bir amacı var mıdır? PKK terör örgütü eliyle anayasal
düzenin değiştirilmesi suç değil midir? Genelkurmay
Başkanına müebbet hapis verilirken Öcalanla muhabbetinizin sebebi
nedir? Aynı dağın yeli misiniz, aynı sudan mı içtiniz?
PKK yöneticileri Murat Karayılan ve Cemil Bayıkın teslimine
neden Hayır. dediniz? PKKya affı ne zaman getireceksiniz? 18
Martta Türk Silahlı Kuvvetlerinin mensuplarına ceza verilirken
İmralıya heyet göndermenizin anlamı nedir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Demiröz
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Eski Genelkurmay
Başkanı İlker Başbuğ
ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle
yargılanıyor. Anayasanın 104üncü maddesinde Cumhurbaşkanının
görev ve yetkileri var. Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk
Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil
etmek, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar vermek,
Genelkurmay Başkanını atamak, Millî Güvenlik Kurulunu
toplantıya çağırmak, Millî Güvenlik Kuruluna Başkanlık
etmek.
Sorum şu
Sayın Bakan: Sayın Cumhurbaşkanı bu konuda ne hissediyor?
Beraber çalıştığı bir Genelkurmay Başkanı
terörle suçlanırken bu konuda Cumhurbaşkanının hiç suçu yok
mu ve kendisini hiç suçlu hissediyor mu?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Varlı...
MUHARREM VARLI
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kuzey Irakta 8
tane kamu görevlisi teslim edilirken, orada, Tokatta 8 tane askerimizi
şehit eden bir terörist askerlerimizle el sıkışmak istedi
ama -ben kendilerini tebrik ediyorum, canıyürekten de kutluyorum- adam
gibi dimdik durarak elini tersiyle ittiler ve tokalaşmadılar. Acaba
Hükûmet de bunlar kadar dik durabilecek mi, bu dik duruşu gösterebilecek
mi? Gazilerimizin, şehitlerimizin bu tavrına layık bir
davranış içerisinde bulunabilecek mi?
İkincisi, her
ortamda milliyetçilikle övünen değerli AKP milletvekillerine ve Hükûmetinize
sesleniyorum: 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi Bayramı kutlanırken
bölücübaşıyla görüşmeye heyet göndermek içinize sindi mi?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın
Varlı, soruyu sadece Sayın Bakana sorma hakkınız var.
Buyurun Sayın
Işık.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
PKK terör örgütü militanlarının yurt dışına
çıkmaları konusunda, Sayın Başbakan, herhangi bir
müdahalede bulunulmayacağı yönünde garanti veriyor. Türkiye Cumhuriyetinin
yürürlükte olan Anayasası ve yasalarına göre, sınırı
terk eden militanlar, sınırı terk ederlerken Türk Silahlı
Kuvvetleri tarafından engellenecek mi? Yoksa, hangi yasal çerçevede bu
müsaade verilecek? Bununla ilgili, Meclise getirilmesi planlanan düzenlemenin
içeriği nedir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz önce
konuşan değerli milletvekilimiz, Kürecik konusunda çok önemli
tespitlerde bulunup, Sayın Bakanın gözünün içine baka baka bazı
sorular sordu; ayrıca, Komisyonumuzun yapmış olduğu
ziyaretlerde, muvazzaf askerleri ziyaret ederken yüz yüze
görüşemediğimizi ifade etti. Sayın Bakan yerinden kalktı, Kalkınma
Bakanına yerini bıraktı, salonda olduğu hâlde sorulara
cevap vermemeyi tercih ediyor. Oysa, bu kadar önemli bir görevi yaparken, bu,
ciddiyet dışıdır. Sayın Bakanın biraz önce ifade
edilen bu konulara ve bu sorulara cevap vermesini önemle talep ediyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Erdoğdu
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
dün akşam, bütün Türkiye'yi sarsan müebbet hapis cezalarını
duyduk. Ben, gerçekten öğrenmek için Bu Ergenekon davasında kim ne
suç işlemiş, kimin hakkında hangi deliller var? diye
baktığımda, gerçekten, vicdanım bir milletvekili olarak
yaralanıyor çünkü delilin sahte olduğu birçok delille, birçok sabit
delille ortaya konuluyor. Bu sahte delille insanlar mahkûm ediliyor. Siz bu
Hükûmetin bir Bakanısınız ama bir birey olarak Acaba burada bir
hukuksuzluk var mı? diye o iddianamedeki sahte delil iddialarına
baktınız mı?
Bir de, biz
siyasetçiyiz, hukuk yaratan kurumun içerisindeyiz. Eğer bir adaletsizlik
varsa, vicdanen, bu hukuku tekrar yaratıp adaleti sağlamak hepimizin
görevi değil midir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Akar
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Bakan, AKP kongresinde, Kuzey Iraklı peşmerge
Barzani Türkiye sizinle gurur duyuyor. tezahüratlarıyla,
alkışlarla karşılandı. Yıllardır, Kandilde
üslenmiş PKKlıların oradan
uzaklaştırılmaları konusunda size niye yardımcı
olmadığı, Türkiye'nin gurur duyduğunu sizin kongrenizde
ifade ettiğiniz, alkışladığınız Barzaninin
niçin size yardımcı olmadığı konusunda bir bilginiz
var mı? Yoksa Amerika mı izin vermiyor?
Yine, Türk ordusu
Iraka kara operasyonu düzenlediğinde, bir gün sonra operasyon durduruldu
ve Türk ordusu geri çağrıldı. Bu operasyonu kim yarıda
kesti? Niye geri çağrıldı? Amerikanın izin vermediği
doğru mudur?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Çalık
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Sayın Başkanım, ben de teşekkür ediyorum.
Kalkınma
Bakanımıza özellikle SODES projelerine vermiş olduğu
destekler için teşekkür ediyorum. GAP projesinden sonra DAP projesi de tüm
bölgenin çok ciddi manada kalkınmasına vesile olmuştur ve bu
kalkınma esnasında Malatya da kalkınmada öncelikli bölgeler
içerisinde cazibe merkezi hâline gelmiştir. Özellikle, ben Millî Savunma
Bakanımıza ve Kalkınma Bakanımıza bölgeye
yapmış oldukları destekler için çok teşekkür ediyorum.
Millî Savunma Bakanımıza yapmış olduğum
teşekkürü
Özellikle, 14 ilin bağlı bulunduğu Millî Parklar
Bölge Müdürlüğü Malatyaya bağlandı ve Millî Parklar Bölge
Müdürlüğünün Malatyaya bağlanmasıyla birlikte, Malatyada var
olan Akoğuz Kışlasını Malatyaya millî park olarak
bağışladık ve özellikle Millî Savunma
Bakanımızın Orman ve Su İşleri
Bakanlığına devir konusunda göstermiş olduğu çaba için
kendisine çok teşekkür ediyorum.
8 ilçeye
meteoroloji istasyonu açıldı yine.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Soru Saat kaç?tı galiba.
BAŞKAN
Sayın Dinçer
CELAL DİNÇER
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Her ne kadar Millî
Savunma Bakanımız soruları cevaplayacak konumda değil ama
benim sorum aslında ona idi.
Sayın
Bakanım, ASELSAN gibi bir kurumda kritik pozisyonlarda çalışan,
Türkiyenin savunma sanayisinde dışa
bağımlılığını azaltacak önemli projeleriyle
millî savunmaya destek olacak bu kuruluşumuzda çalışan, en son
Hakan Öksüz, daha öncesi Millî Tank Projesinde çalışan Hüseyin
Başbilen, Evrim Yançeken, Halim Ünal, Burhanettin Volkan, Zafer Olukun
İntihar etti. şeklindeki tespitlerle hayatlarına son verilmiştir.
Bu insanların çok önemli projede çalıştığı
düşünülürse, bu konuyu araştırdınız mı? Bunun
gerekçeleri nedir? Bu konuda bilginiz var ise açıklar
mısınız?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Öğüt
KADİR GÖKMEN
ÖĞÜT (İstanbul) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
İstiklal Madalyası
sahiplerinin varislerinin birtakım kamu hizmetlerinden
yararlandırılmadığı şikâyetleri gelmekte. Bu
şikâyetlerin başında da belediye kartı olarak, uçak
indirimlerinden, vapur indirimlerinden yararlanamadıkları söylenmekte
ve şikâyetçi olmaktadırlar. Tam da bu Çanakkale
Savaşının da yıl dönümü olan bu günde, gazilerimizin ve
İstiklal Madalyası sahibi yurttaşlarımızın
çocuklarına bu kolaylıkları tanıma konusunda bir
yardımınız olabilir mi Hükûmet olarak? Onu öğrenmek istedim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Akar,
son soru.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Bakan, 2012de ferdi kredi borcunu ödememiş
kişi sayısı 441.281, kredi kartı borcunu ödememiş
kişi sayısı 583.440; 2012de kredi borcunu ödememiş
kişi sayısı 1 milyon 24 bin, 2011de kredi borcunu ödememiş
kişi sayısı 428.911; artış yüzde 139.
2011
yılında 594.836 çek karşılıksız, 2012
yılında 904.750 çek karşılıksız; artış
yüzde 52.
2011de 47.970
olan yasaklama kararı mahkemeyle- 2012de 418.282ye çıkıyor;
bu, yasaklama kararı, çek yasağı getirilen kişi
sayısı yüzde 772 artmış.
Bu mudur sizin
başarılı ekonomi yönetiminiz?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
buyurun.
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sorulan soruların
önemli bir kısmı son dönemlerdeki çözüm süreciyle ilgili. Bizim çözüm
sürecindeki tavrımız çok açık ve nettir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Nedir?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Ülkemizin temel değerlerinden, temel
politikalarından hiçbir şekilde taviz vermeden, terör sorununu, otuz
yıldır ülkemize ayak bağı olmuş olan, gerek
kalkınmamıza, ekonomik gelişmemize gerekse uluslararası
alandaki gücümüze negatif yönde etkide bulunan bu sorunu çözmek ve ülkemizin
ayak bağı olan bu meseleyi geride bırakmaktır.
CELAL ADAN
(İstanbul) Ayak bağı oldu.
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Bunu yaparken elbette ki tek millet, tek bayrak, tek
devlet, tek vatan ilkelerinden hiçbir şekilde geri adım atmadan, bu
çerçeve içinde, birlik, beraberlik çerçevesi içinde terör sorununu çözmeye
çalışıyoruz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Özerklik vererek mi?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Bunu çözmek sadece iktidarın görevi değildir
değerli arkadaşlar, bu bir sorumluluk meselesidir. 21inci
yüzyılda ülkemizi uluslararası alanda çok daha üst noktalara
taşıyacaksak bu sorunla devam edemeyiz.
CELAL ADAN
(İstanbul) Ya, bunu Apoyla mı taşıyacaksın
kardeşim?
OKTAY VURAL
(İzmir) Teröristbaşının yol haritasıyla sizi ikna
etmeyeceklerdi yani!
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Burada bütün partilere, bütün siyasi aktörlere görev
düşmektedir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Siz niye Hükûmettesiniz?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Meclis içinde olsun, Meclis dışında
olsun, her konu siyasi değildir, her konu parti politikasıyla
yaklaşılacak konu değildir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Ama milliyetçiliği ayaklar altına alıyorsunuz.
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Bizim bu konulara bakarken parti
politikasının ötesine geçmemiz lazım, ülkemizin uzun vadeli
geleceğini düşünmemiz lazım
OKTAY VURAL
(İzmir) Ülkenin geleceği teröristbaşına teslim edilmez
Sayın Bakan.
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl)
ve bu meseleleri gerimizde bırakmamız
lazım. Bu konuda benim tek yapacağım, bütün partilere destek
olmaları için çağrıda bulunmaktır.
MUHARREM VARLI
(Adana) Asla, asla, asla
OKTAY VURAL
(İzmir) Sizin muhatabınız PKK olmuştur, PKK
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Ülkemizin temel ilkelerine, temel değerlerine
halel getirmeden, milletimizin geleceği için
OKTAY VURAL
(İzmir) PKKdan medet umuyorsunuz.
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl)
ülkemizin daha da güçlenmesi için bu sürece destek
verilmesi gerekir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Türkiyenin anayasal düzenini PKKyla müzakere ediyorsunuz.
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Bu yaşanan sorunlardan Türkiye içinde
yaşayan hiçbir kimsenin menfaati yok.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bu, çözüm değildir, barış süreci değildir;
PKKya teslim olmaktır, bölücülere teslim olmaktır.
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Bunlar, Türkiyenin dışında olan,
Türkiyenin güçlenmesini, gelişmesini istemeyenlerin menfaatine olan
hususlardır.
OKTAY VURAL
(İzmir) Siz ancak bölücülüğü baş üstüne, milliyetçiliği
ayaklar altına alıyorsunuz.
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Bizim, ülke içinde, kavga gürültü yapmadan,
birbirimizle temel hedeflerde birleşerek, ülkemizin geleceği için hep
birlikte gayret göstermemiz lazım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Terör ve bölücülükte biz Türk milletinin yanındayız,
bölücülerin ve terörün yanında değiliz.
BAŞKAN
Sayın Vural, lütfen
Sayın Bakan cevap veriyor.
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Burada, tabii, hiçbirimiz terörün yanında
olamayız.
OKTAY VURAL
(İzmir) Müzakere ediyorsunuz ya!
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Tam aksine, terörsüz bir ülke, şiddetsiz bir ülke
olması için el birliği ile gayret etmeliyiz. Bütün partilerin de bu
sürece destek vermesi gerektiğine ben yürekten inanıyorum, tabii ki
temel değerlerimizi de hep birlikte gözeterek.
Diğer
taraftan, Ergenekon davası, mahkeme tarafından yapılan
değerlendirmeler -savcılığın iddianamesini kastediyorsunuz
zannediyorum, mütalaasını- o konularda bazı sorular oldu. Devam
eden bir hukuki süreç söz konusu. Bir hukuki süreç değişik
aşamalardan oluşur. Bir mahkemede verilen karar vardır, üst
mahkemelere her zaman için herkesin itiraz etme hakları vardır. Nihai
karar bütün hukuki süreç tamamlandıktan sonra ortaya çıkar ve o
hukuki süreç içinde herkes elbette hukuk içinde haklarını aramak
durumundadır. Hepimizin, herkesin hukuka ihtiyacı vardır. Hukuki
süreçler tam olarak yaşandıktan sonra çıkan kararlara da
hepimizin elbette saygılı olması lazım. Bunun ötesinde,
şu kişi suçludur, bu kişi suçsuzdur gibi bir değerlendirme
yapacak konumda hiçbirimiz değiliz zannediyorum. Her birimizin kendi özel
kanaatleri olabilir, bireysel düşünceleri olabilir ama bir hukuk
devletiyse Türkiye Cumhuriyeti, bu hukuki süreçler sonucunda çıkan sonuç neyse
hepimizin de buna saygı duyması lazım.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Türkiye kanun devleti bile değil şu anda!
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Eğer hukuki kuralları beğenmiyorsak,
hukukta bazı eksikler görüyorsak, orada da -sizin de bahsettiğiniz
gibi- Meclis olarak bunları, daha iyi bir hukuki düzen, daha ileri bir
demokratik düzen nasıl oluşur diye onu da ayrıca elbette her
zaman tartışmamız lazım.
OKTAY VURAL
(İzmir) İmralıdaki suçlu değil mi?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Diğer taraftan, Sayın Çalık, SODES projeleri,
Doğu Anadolu Projesiyle ilgili birtakım düşünceler söyledi;
teşekkür ediyorum.
SODES (Sosyal
Destek Projesi) gerçekten bizim önem verdiğimiz bir program. Bakanlık
olarak şu anda 30dan fazla ilde bunu uyguluyoruz. Programın
amacı da hiç kimsenin kendisini dışlanmış
hissetmemesi. Herkesin, her bireyin, engelli olsun, kadın olsun, genç
olsun, göç etmiş olsun, dar gelirli olsun, bütün vatandaşlarımızı
kalkınma süreçlerine dâhil etmek proje bazlı bir şekilde, sivil
toplumun da desteğini alarak. Bunu da başarılı bir
şekilde gerçekten uyguluyoruz, valiliklerimizle koordinasyon içinde
önümüzdeki dönem de uygulamaya devam edeceğiz.
Malatya da bunu en
iyi değerlendiren illerimizden biri. Malatyada özellikle sivil toplum
kuruluşlarının çok sayıda projeyle destek
aldığını biliyorum. Biz minimum yüzde 25 diyoruz. Sivil
toplum kuruluşları olsun, bu projelerden faydalanan, Malatyada bu rakam
yüzde 50lere ulaşıyor. O açıdan da Malatyayı tebrik
ediyorum.
Sayın Dinçer
bu ASELSANda çalıştırılanlarla ilgili bir soru sordu. Onu
ilgili bakanımızın cevaplaması belki daha doğru olur.
Diğer
taraftan, Sayın Öğüt İstiklal Madalyası sahipleriyle ilgili
hususu sordu. Onu ben de bir araştıracağım inşallah,
şu anda detayına hâkim olduğum bir konu değil. Yalnız,
şehit ve gazilerimiz için, biliyorsunuz, haklarını
genişletici birtakım adımlar attık ama İstiklal Madalyası
sahiplerinin mirasçılarıyla ilgili durum nedir, o konuda şu anda
detaylı bir bilgiye sahip değilim.
Sayın Akar
ekonomiyle ilgili yine bazı sorular yönlendirdi. Kredi borcundan,
çeklerden bahisle Başarılı ekonomi bu mu? diye sordu.
Şimdi, Değerli Milletvekilimize şunu çok açık, net söylemek
isterim: Küresel kriz ortamında son üç dört yıldır
sergilediğimiz performans, gerçekten, Avrupanın, dünyanın
imrenerek baktığı bir performans. 2010 yılında 9,2
büyümüşüz, 2011 yılında yüzde 8,5 büyüme
sağlamışız, 2012de de büyümeye devam etmişiz. 2013te
de inşallah, Orta Vadeli Programımızda öngördüğümüz
şekilde, en az yüzde 4 bir büyüme bekliyoruz. Önemli olan, istikrarlı
bir şekilde büyümemizi bundan sonra da devam ettirmektir. İstihdam
üreten bir büyüme sağlıyoruz bir taraftan. Başarılı
ekonomi politikalarının en önemli ayaklarından biri istihdamdır.
Bazen büyürsünüz ama yeterince istihdam üretemezsiniz. Yine, son üç dört
yıldır, 4 milyonun üzerinde, Türkiye ekonomisi istihdam üretti.
İstihdam dostu bir büyüme sağladık. Bu da ayrıca,
gerçekten, ekonomik başarıyı gösteriyor.
Borçlarımızın yurt içi hasılaya oranı yüzde 36lar
düzeyine indi. Enflasyon tek haneli rakamlarda, son otuz kırk
yılın en düşük düzeyine indi geçen yıl; 6,2 civarında
gerçekleşti. Faizler tek haneli rakamlara indi. Bütün bunlar ekonomik
başarının çok açık ve net göstergeleridir. Bundan sonra da
istikrarlı bir şekilde, güven ortamında ekonomimizi büyütmeye
devam edeceğiz inşallah.
Hepinize
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunacağım ancak karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ
HÜKÜMETİ ARASINDA BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK
İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASI İLE ANLAŞMAYA
İLİŞKİN MEKTUPLARIN VE ANLAŞMADA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR NOTALARIN
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 20 Ekim 2010
tarihinde Vaşingtonda imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Amerika
Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Bilimsel ve Teknolojik
İşbirliği Anlaşması ile Anlaşmaya
İlişkin Mektupların ve Anlaşmada Değişiklik
Yapılmasına Dair Notaların onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Aykut Erdoğdu, İstanbul
Milletvekili.
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
uluslararası anlaşmalar aynı zamanda medeniyetler arasındaki
ilişkilerdir ve medeniyetlerin birbirini güçlendirmesi gerekmektedir,
medeniyet paylaşımlarının daha üst bir medeniyette
buluşması gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar, bizim
Batı demokrasisinden bazı konularda örnekler almamız gerekiyor.
Demokrasinin iki çeşidi var: Sandık demokrasisi, müzakere
demokrasisi. Sandık demokrasisi şudur: Bir seçim
yaparsınız, hele bizim ülkemiz gibi yüzde 10 seçim
barajının olduğu bir ülkede seçim yaparsanız, yüzde 30la,
35le, 40la, 50yle yüzde 65-70lik bir meclis çoğunluğu
kazanırsınız ve bu meclis çoğunluğunun gücüyle
muhalefeti her alanda ezersiniz. Komisyonda ezersiniz, araştırma
önergelerinde ezersiniz, kanun çıkarırken ezersiniz ve ondan sonra
muhalefete döner dersiniz ki: Gelin, biz uzlaşalım, siz kanunlar
üzerine konuşmayın. Bu muhalefet partilerine oy veren
insanların -mesela, bize oy veren 10 milyon civarında insanın,
Milliyetçi Hareket Partisine oy veren insanların, BDPye oy veren
insanların- bu Mecliste, hiçbir şekilde, hiçbir koşul
altında dilek ve düşüncelerini anlatma şansınız olmaz.
Ve ondan sonra muhalefetin tek şansı vardır, bu kürsüye
çıkıp sizlere derdini anlatmak. Ve bu kürsüye çıkıp derdini
anlattığı anda da siz kızarsınız çünkü evlerinize
erken gitmek istiyorsunuz. Biz ise aldığımız 10 milyon oya
Evet, siz bizden daha çok aldınız ama biz de oy aldık ve bizim
onlara karşı bir sorumluluğumuz var. Elimizdeki tek güç, bu
kanun maddeleri üzerine konuşmak.
EMRULLAH
İŞLER (Ankara) Gelsin o zaman grubunuz canım. 10
kişisiniz yahu, nerede 130 kişi? Bu sorumluluğu sadece 10
kişi
AYKUT ERDOĞDU
(Devamla) Değerli Milletvekili, bakın, işte, bu sayı
demokrasisidir.
MUHAMMET
BİLAL MACİT (İstanbul) Akşam 20 kişi
bulamıyorsunuz yoklama için.
AYKUT ERDOĞDU
(Devamla) Siz de 300 kişisiniz ama salonda sadece 80 kişi var. Bu
sayısal nitelikler üzerine demokrasi tartışması olmaz.
EMRULLAH
İŞLER (Ankara) O zaman niye karar yeter sayısı istediniz?
BAŞKAN
Sayın İşler, lütfen müdahil olmayın.
AYKUT ERDOĞDU
(Devamla) Çünkü, hukukun verdiği hakları kullanmak için sizin
gönlünüzü
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Sen kendi grubuna dön bir bak.
AYKUT ERDOĞDU
(Devamla) Efendim, çok nazik konuşmaya çalışıyorum.
Özellikle, bu Mecliste kadın milletvekillerimize karşı hiçbir
zaman nezaketimi bozmadım ama gerçekten bazen çok üzücü şeyler
oluyor.
Sayın
Başkan, buna siz de müdahale ederseniz
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
AYKUT ERDOĞDU
(Devamla) Bu demokrasi anlayışımızı
değiştirdiğimiz takdirde Meclis yavaş çalışmaz,
biz çok daha üst bir medeniyet safhasına geçeriz. Bu medeniyeti de sadece
millî gelir olarak anlatmak istemiyorum. Medeniyet sadece bir millî gelir
seviyesi değildir; medeniyet bir barışık yaşama
kültürüdür. Mesela, hepimiz aynı memleketin çocuklarıyız,
aynı toprağın çocuklarıyız. Bu medeniyet, bizim
aramızdaki ilişkilerin biraz daha medeni olması anlamına
gelir. Her bir şeyde kavga eden, her bir tartışmayı
sataşma ile halletmeye çalışan bir demokrasi işte bizim
ülkemizi kişi başına gelir olarak 56ncı sırada,
60ıncı sırada, 65inci sırada bırakır.
Bir de şunu
bilgi olarak size arz etmek istiyorum: Biz en büyük 17nci ekonomiyiz.
diyoruz ya değerli arkadaşlar, ekonomi bilmeyen veya ekonomiye biraz
daha uzak arkadaşlar için tarif edeyim; biz 75 milyonluk bir ülke
olduğumuz için en büyük 17nci ekonomiyiz. Eğer biz nasıl büyük
bir ekonomi olduğumuza bakmak istiyorsak, kişi başına
düşen millî gelir tarafından bakmalıyız. Kişi
başına düşen millî gelirde, birtakım hesap hilelerine
rağmen, biz hâlâ 60ıncı sıralardayız. İşte,
bizim demokrasimiz gelişmiş olsa, biz demokrasimizi biraz daha köklü
hâle getirebilmiş olsak, biz bu sorunları çözebilmiş olsak
kişi başına millî gelirde ilk 20ye gireriz, bu sayede
insanlarımız çok mutlu olur.
Değerli
arkadaşlar, bir uluslararası anlaşmayı konuşuyoruz.
Şimdi size bir tablodan bahsetmek istiyorum, Türkiye'de az bilinen bir
tablodan bahsetmek istiyorum. Bütün uluslarla olan ilişkimizin
görüldüğü mali tabloya uluslararası yatırım pozisyonu
denir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası sitesine girdiğinizde
hepinizin ulaşacağı tablo uluslararası yatırım
pozisyonudur. Bir ulusun diğer uluslarla bütün ilişkilerini özet
olarak gösteren tabloya uluslararası yatırım pozisyonu denir.
Değerli
arkadaşlar, Sayın Başbakan son bir yıldır sürekli
Merkez Bankasındaki 118 milyar dolar rezervden, altından bahsediyor.
ALİ
AYDINLIOĞLU (Balıkesir) 125
AYKUT ERDOĞDU
(Devamla) Son 125 olduysa bilmiyorum ama Merkez Bankasından son
aldığım tabloda 119 milyar dolar gözüküyor bu.
Değerli
arkadaşlar, burada bazı eleştirilerimize sayın bakanlar
çıkıp diyor ki: Siz o altınlara mı göz diktiniz? Bu
altınları size yedirmeyiz. Tarzı, çok gereksiz de bu bilgiyi
kullandırdıkları oluyor. Şimdi, Sayın Kalkınma
Bakanı orada.
Değerli
arkadaşlar, evet, bizim Merkez Bankasında 119 milyar dolar dövizimiz
vardır. Evet, Sayın Başbakan haklıdır, rezerv
varlıklarımız 2002 yılı itibarıyla da yaklaşık
28 milyar dolar civarındadır. Bu bilgi doğrudur ama bu bilgi
eksiktir. Çünkü, bu rezerv varlıklar dâhil bütün
varlıklarımızı toplayıp varlıklar diye bir
başlık açıyoruz. Bizim bu varlıklarımız 2012
yılının Ağustos ayı itibarıyla 214 milyar
dolardır. Yani, bu ülkedeki kamu, özel, herkesin
varlıklarını diğer uluslarla
karşılaştırdığınızda,
baktığınızda 214 milyar 261 milyon dolardır.
Değerli
arkadaşlar, bir de bunun karşılığında
yükümlülüklerimiz var. Yükümlülüklerimiz de bütün ulusumuzun dünyanın
bütün uluslarına olan yükümlülükleridir. Bu yükümlülükler, Aralık
2012 itibarıyla da 627 milyar 258 milyon dolardır değerli arkadaşlar.
Arada, yaklaşık 400 küsur milyar dolarlık bizim diğer
uluslara net yükümlülüğümüz var. 412 milyar 997 milyon dolar bizim
diğer uluslara net yükümlülüğümüz var değerli arkadaşlar.
Şimdi,
gelelim referans olarak gösterilen 2002 yılına -hani kriz çok kötü
vurmuştu, hani her şey çok kötüydü ve siz daha iyi hâle
getirmiştiniz ya- 2002 yılı itibarıyla bizim
varlıklarımız 62 milyar dolar, yükümlülüklerimiz 147 milyar
dolar, net yükümlülüğümüz yani diğer uluslara 85 milyar borcumuz
varken, 2012 yılı itibarıyla bu rakam 412 milyar dolardır.
Şimdi,
Sayın Başbakan çıkıp bunu anlattığında,
büyük bir medya gücü olduğu için, medya üzerinde büyük bir baskı
olduğu için, Sayın Başbakanın söylediği bu şeyi,
Merkez Bankasında bizim 119 milyar dövizimiz olduğunu herkes bilecek
ama hiç kimse şunu bilmeyecek: Bu ulusun dünyanın uluslarına 640
milyar dolar borcu vardır. (CHP sıralarından alkışlar)
Ekonomi yönetimi de bu 640 milyar dolar borcun kapanmasının çok zor
olduğunu bildiği için
Çünkü şöyle bir sorunla karşı
karşıyayız: Eskiden, biz, büyümemizi düşürerek cari
açık rakamımızı düşürüyorduk, hatta fazlaya
geçebiliyorduk. Bugün, büyümemizi 2,5 puana düşürmemize rağmen, 50
milyar doların altına cari açığımızı
düşüremiyoruz. Bu durum karşısında Hükûmetin bulduğu
çözüm nedir? Yurt dışından fon getirmek. Peki, yurt
dışından fon getirebilmeniz için sizin özel sektörde bir
alanınız kaldı mı? Hayır, kalmadı. Bu
aşamadan sonra çıkan kanun nedir? Yabancılara toprak
satışıdır. Topraklarımız satılmaktadır
değerli arkadaşlar. Devlet Demiryolları serbestleştirme
adı altında satılmaktadır. Postanelerimiz
satılmaktadır.
Bu 640 milyar dolarlık yükümlülük
hepimizin başını çok belaya sokacak. Şimdi, Hükûmete
sorarsanız diyecek ki: O tarihteki millî gelir şuydu, bu tarihteki
millî gelir şu olacak. Bakın, bu borç rakamlarını
değiştirme şansınız yok ama millî gelir
hesaplarıyla oynama şansı var -ki oynandı- artı,
gelecekte, yani büyümenizi düşürmenize rağmen, yani millî gelirinizi
düşürmenize rağmen borcunuzu düşüremiyorsunuz. Bu, karanlık
bir tablo, iktidarla birlikte, iktidar, muhalefet, hepimizin üzerinde
düşünmesi gereken bir tablo. Siz ekonomide pembe tablolar çiziyorsunuz ama
şu, ne yazık ki partimin de benim de kişisel olarak korkumdur:
Çok ağır bir krizin eşiğinde, sadece kamu
mallarının gelecekteki gelirlerini nakde çevirerek bu karanlık
tablodan kurtulmaya çalışıyorsunuz. Bu, hepimizi felakete
götürebilir. Yirmi beş yıllık hastane gelirlerini satıp
bugüne getirebilirsiniz, Devlet Demiryollarını satıp para
getirebilirsiniz ama bu varlıklar bir gün bitecek, başımız
çok büyük belaya girebilir diyorum.
Ben hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Başka söz
talebi yok.
Madde üzerinde
soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın
Ağbaba? Yok.
Sayın
Öğüt
KADİR GÖKMEN
ÖĞÜT (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
bildiğiniz gibi, Suriye iç savaşından dolayı Türkiyeye
yoğun bir şekilde göç olmaktadır. Bu göçmenlerin bir
kısmı sığınma kamplarındadır, bir
kısmı ise yurdun belli bölgelerine yerleştirilmektedir. Bu
konuyla ilgili, belli bölgelerde yığılma yapıldığı
söylentisi vardır. Bu doğru mudur?
Ayrıca, bu
Suriyeli göçmenlere oy hakkı verildiği doğru mudur? Bu,
bazı beldelerde seçim sonuçlarını ciddi şekilde
etkileyecektir. Bu konuda bir fikriniz var mı? Onu sormak isterim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Erdoğdu
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Sayın Bakan, bildiğim kadarıyla siz Devlet
Planlama Teşkilatı kökenli, bürokrasiden gelen bir siyasetçisiniz.
Devlet Planlama Teşkilatı, Hazine Müsteşarlığı,
Maliye Bakanlığı
Bu devletin köklerini oluşturan,
bürokraside devletin bütün kurumlarına adam yetiştiren önemli
kurumlardan biriydi bu Devlet Planlama Teşkilatı. Bir kanunla
kurumlar yok edildi ve hepimiz biliyoruz ki, bürokrasiden gelen bütün arkadaşlarımız
da bunu bilir ki devlette bir kültür yaratmak, bir kurum yaratmak çok ciddi bir
emek, kaynak ve zaman ister. Bu kanun hükmünde kararnameyle DPT yok edilirken
sizin tavrınız ne oldu?
Bir de bizlerin
zamanında, Hazine uzmanları, DPT uzmanları, Dış
Ticaret uzmanları mesleğe tarafsız sınavlarla alınan,
özel yetiştirilen, ücretleriyle, kariyerleriyle özel olarak ilgi
gösterilen ve devleti götürmesi beklenen beyin takımıydı. Bugün,
ben baktığımda, bu uzmanların hâlini içler acısı
görüyorum. Bu konuda Hükûmetin planı nedir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
buyurun.
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Suriyeden gelen
göçmenler konusu, tabii, bu bizim oluşturduğumuz bir sorun
değil, muhatap olduğumuz, karşı karşıya
kaldığımız bir mesele, en kısa zamanda da çözülmesini
ve bu sorunun ortadan kalkmasını hepimiz temenni ederiz, hem gelen
misafirlerimizin vatanlarına geri dönmeleri, insani olarak
yaşamlarını sürdürmeleri açısından hem de ülkemizin daha
rahata kavuşması bakımından. Fakat, bu sorun devam
ettiği sürece de elbette komşumuza tarihî görevimizi de ifa etmek
durumundayız.
Ama, bir taraftan
oy hakkı konusunu ifade ettiniz, vatandaşımız olmayan bir
kimsenin oy kullanması söz konusu değil. Yani bu bilgi nereden
bilmiyorum ama eğer bütün diğer ülkelerden olduğu gibi, Suriyeli
herhangi bir kişi de vatandaşlık hakkı kazanırsa
elbette vatandaşlığın tüm haklarına, oy kullanma
hakkına sahip olabilir, böyle bir hakkı kazanmadığı
sürece oy kullanması elbette söz konusu olamaz.
Sayın
Erdoğdu DPTyle ilgili bir soru sordu. Benim de gerçekten mensubu
bulunmaktan, on sekiz yıl boyunca çalışmaktan büyük onur
duyduğum bir kurumdur Devlet Planlama Teşkilatı. Çok sayıda
insan yetiştirmiştir dediğiniz gibi, sadece bir görev ifa
etmemiş, aynı zamanda kamuya olsun, siyaset kurumuna olsun,
bürokrasiye olsun epeyce insan yetiştirmiş bir kurumdur ve bunun en
az sizin kadar ben de bilincindeyim ve bir Bakan olarak da doğrusu bu
misyonunu devam ettirmesi için elimden gelen gayreti sarf ediyorum.
Biz de uzman
yardımcısı olarak aldığımız kişilere
gerçekten çok sıkı bir sınav uygularız. Üç yıl boyunca
ciddi bir hazırlık evresi geçirirler. Bir tez
hazırlattırırız, ciddi bir uzmanlık tezi
hazırlarlar ve ondan sonra uzmanlığa geçiş yaparlar, oldukça
meşakkatli bir süreçten geçerler. Aynı geleneği devam
ettiriyoruz, hiçbir şekilde bundan geri adım atmıyoruz.
Bu uzmanlık
kültürü gerçekten önemli. Son düzenlemelerle aslında, sadece DPTde
değil bütün kamuda bunu gerçekleştirmeye çalışıyoruz.
Biliyorsunuz bu uzmanlık kavramı, 1960lı yıllarda Devlet
Planlama Teşkilatıyla bizim bürokrasimize girmiş bir kavram.
Şu anda, işte bu kavramı bütün kurumlara yaymaya
çalışıyoruz. Sadece Hazinede, sadece Maliyede, DPTde -eski
adıyla- olmasın, bütün bakanlıklarımızda kurmay
kadroya ihtiyacımız var. Politika belirleyen, dünyayı takip
eden, bakanlığın konusunda gerçekten birikim oluşturan,
analiz yapabilen insanlara bütün bakanlıklarda ihtiyacımız var.
Aslında, son dönemlerde bunu yapmaya çalışıyoruz ama bir
taraftan da Kalkınma Bakanlığı olarak aynı
geleneği güçlü bir şekilde devam ettiriyoruz. Ondan hiçbir
tereddüdünüz olmasın.
Devlet Planlama
Teşkilatının temel misyonu ülkenin kalkınmasıydı,
kanununa da baktığınız zaman ekonomik, sosyal, kültürel
kalkınma konusunda hükûmete müşavirlik yapmaktı. Bir anlamda,
misyonu kurumun adı hâline gelmiş oldu. Misyonu zaten
kalkınmaydı, Kalkınma Bakanlığına
dönüşmüş olmakla o eski yapısından hiçbir şeyini
kaybetmediği gibi üzerine ilave birtakım unsurlar da geldi. Neler
geldi? Birincisi, yeni bir genel müdürlük kurduk; Yatırım
Programlama, İzleme ve Değerlendirme Genel Müdürlüğü. Bu izleme
ve değerlendirme fonksiyonu, bizim bürokraside maalesef çok sağlam
geleneği olan bir işlev değil. Bunu güçlendirmeye
çalışıyoruz. Bir taraftan da Kalkınma
Araştırmaları Merkezi oluşturduk. Daha analitik, daha uzun
vadeli çalışmalar için böyle bir merkez ilave ettik
Bakanlığımıza. Bunun dışında, diğer
birimlerimiz olduğu gibi devam ediyorlar. Ayrıca, kalkınma
ajansları dediğimiz yapıları da tabii koordine etmeye
çalışıyoruz bir taraftan, onlarla ilgili çalışmalar
yürütüyoruz.
BAŞKAN
Sayın Bakan, teşekkür ediyoruz. Sorular var
alacağımız.
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Peki, teşekkür ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN
Sayın Dinçer, buyurun.
CELAL DİNÇER
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, biraz evvelki arkadaşımın sorusuna, Kadir Gökmen
Öğütün sorusuna Suriyeden gelen vatandaşlarımıza mecburiyet
karşısında yardım yapıyoruz. demiştiniz.
Göçmenlere yapılan yardımı uluslararası anlaşmalar
açısından olumlu buluyoruz. Ancak, Suriyedeki iç savaşın
daha da uzamasına yol açacak, bu savaşın uzamasına yol
açacak şekilde, orada savaşanlara da mecburiyet
karşısında silah yardımı yapıyor musunuz? Silah
yardımını da mı mecburiyet karşısında
yapıyorsunuz veya yapıyor musunuz?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın
Bakan.
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Sayın Başkanım, bakın, bu Suriye
meselesi de uluslararası bir mesele. Burada, Meclisimizde ülkemizi zan
altında bırakacak, uluslararası alanda ülkemizi sanki hukuk
dışı işler yapıyormuş gibi konuma itecek
söylemlerin çok doğru olmadığını düşünüyorum ben
doğrusu. Bir şey diyemem, siz özgürsünüz, istediğiniz
düşünceyi de söyleyebilirsiniz fakat Türkiye Cumhuriyeti uluslararası
hukuka bağlı, Birleşmiş Milletlerin saygın bir
üyesidir, uluslararası hukuk çerçevesinde hareket etmektedir; ayrıca,
kendi kültürel, tarihî misyonuna, insani değerlerine uygun bir
şekilde, komşusunda olup bitenlere kayıtsız kalmayan bir
tavır içindedir. Tarihî dönemlerdir bunlar. Bu tarihî dönemlerde
yaptıklarınız nesiller boyu hatırlanır,
hafızalarda kalır. Dolayısıyla, biz, uluslararası
hukuka ve insani duruşumuza uygun bir politika izliyoruz. Bunun
dışında, hukuka aykırı herhangi bir hadisenin içinde
Türkiye Cumhuriyeti devleti yer almamaktadır.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Amerika
Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Bilimsel ve Teknolojik
İşbirliği Anlaşması ile Anlaşmaya
İlişkin Mektupların ve Anlaşmada Değişiklik
Yapılmasına Dair Notaların Onaylanmasının Uygun
Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı |
: |
219 |
|
|
||
Kabul |
: |
217 |
|
|
||
Ret |
: |
2 |
|
|||
|
Kâtip Üye Bayram Özçelik Burdur |
Kâtip Üye Mine Lök Beyaz Diyarbakır |
||||
Böylece
tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
6ncı
sıraya alınan Stratejik Deniz
Taşımacılığı Taahhütlerine İlişkin Çok
Uluslu Uygulama Düzenlemesine Katılmamızın Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
6.-
Stratejik Deniz Taşımacılığı Taahhütlerine
İlişkin Çok Uluslu Uygulama Düzenlemesine Katılmamızın
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/602) (S. Sayısı: 325)(xx)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu
325 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
STRATEJİK DENİZ TAŞIMACILIĞI
TAAHHÜTLERİNE İLİŞKİN ÇOK ULUSLU UYGULAMA
DÜZENLEMESİNE KATILMAMIZIN UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) Kanada,
Danimarka, Almanya, Macaristan, Hollanda, Norveç, Slovenya, Büyük Britanya ve
Kuzey İrlanda arasında Stratejik Deniz
Taşımacılığı Taahhütlerine İlişkin Çok
Uluslu Uygulama Düzenlemesine katılmamız uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE
3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Stratejik Deniz
Taşımacılığı Taahhütlerine İlişkin Çok
Uluslu Uygulama Düzenlemesine Katılmamızın Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı |
: |
228 |
|
||
Kabul |
: |
228 (X) |
|
||
|
Kâtip Üye Bayram Özçelik Burdur |
Kâtip Üye Mine Lök Beyaz Diyarbakır |
|||
Böylece
tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
7nci sıraya
alınan, Federal Almanya Cumhuriyeti Federal Savunma
Bakanlığı, Fransa Cumhuriyeti Savunma Bakanı ve Türkiye
Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığı Arasında İmzalanan
COBRA Topçu Tespit Radarı 2013-2015 Arası Hizmet Desteği ile
İlgili Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
7.- Federal
Almanya Cumhuriyeti Federal Savunma Bakanlığı, Fransa
Cumhuriyeti Savunma Bakanı ve Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma
Bakanlığı Arasında İmzalanan COBRA Topçu Tespit
Radarı 2013-2015 Arası Hizmet Desteği ile İlgili Mutabakat
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/739) (S. Sayısı: 424)(XX)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu
424 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
BAŞKAN 1inci
maddeyi okutuyorum:
FEDERAL ALMANYA
CUMHURİYETİ FEDERAL SAVUNMA BAKANLIĞI, FRANSA
CUMHURİYETİ SAVUNMA BAKANI VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ
MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI ARASINDA İMZALANAN COBRA TOPÇU
TESPİT RADARI 2013-2015 ARASI HİZMET DESTEĞİ İLE
İLGİLİ MUTABAKAT MUHTIRASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
Madde 1- (1)
Hükümetimiz adına 10 Ağustos 2012 tarihinde Ankara'da imzalanan
"Federal Almanya Cumhuriyeti Federal Savunma Bakanlığı,
Fransa Cumhuriyeti Savunma Bakanı ve Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma
Bakanlığı Arasında İmzalanan COBRA Topçu Tespit
Radarı 2013-2015 Arası Hizmet Desteği ile İlgili Mutabakat
Muhtırası"nın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
Madde 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
Madde 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı.)
BAŞKAN - Federal
Almanya Cumhuriyeti Federal Savunma Bakanlığı, Fransa
Cumhuriyeti Savunma Bakanı ve Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma
Bakanlığı Arasında İmzalanan COBRA Topçu Tespit
Radarı 2013-2015 Arası Hizmet Desteği ile İlgili Mutabakat
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı : 231
Kabul :
231(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik Mine
Lök Beyaz
Burdur Diyarbakır
Böylece tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
8inci sıraya
alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Teknik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
8.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Teknik
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/364) (S. Sayısı:
107)(xx)
BAŞKAN Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu 107
sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü
üzerinde söz isteyen? Yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE SOMALİ CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ ARASINDA TEKNİK İŞBİRLİĞİ
ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TASARISI
MADDE 1- (1) 17 Nisan
2009 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Teknik İşbirliği
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN -
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Teknik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı |
: |
227 |
|
|
Kabul |
|
: |
227 |
|
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik Mine
Lök Beyaz
Burdur Diyarbakır
Böylece tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
9uncu sıraya alınan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Moritanya İslam Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında
İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
9.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Moritanya İslam Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında
İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/599) (S. Sayısı: 292)(xx)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Komisyon Raporu 292 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Aytuğ
Atıcı, Mersin Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AYTUĞ ATICI
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Moritanya İslam Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında
İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı üzerine Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu anlaşma üzerinde söz almamın iki nedeni var; bir
tanesi: Dışişleri Komisyonunda bu tasarı görüşülürken
karşı görüş yazısı yazmış idik. Bu
karşı görüş yazısı defalarca
yazıldığı hâlde, pek çok kanun tasarısında yer
aldığı hâlde, Hükûmet bizim görüşlerimizi dikkate almadan
aynı hatayı yapmaya devam ediyor. Nedir bu hata? Bu hata şudur:
Anlaşmanın 2nci maddesinin (d) fıkrasında diyor ki:
Sağlık ve tıp bilimleri alanlarında
karşılıklı mutabakat ile belirlenecek diğer
şekillerde işbirliği. Yani, bir kanun tasarısı
hazırlanıyor, bu kanun tasarısıyla Moritanya ile Türkiye
arasında ne gibi iş birliği yapılacağı
yazılıyor, madde madde yazılıyor, sonra da Her iki taraf
karşılıklı olarak anlaşırsa istediği her
türlü mutabakatı yapar. deniliyor. Değerli arkadaşlar, bu durum
mantığa da aykırıdır, siyasi etiğe de
aykırıdır. Bu durum, defalarca söylendiği hâlde Hükûmet
tarafından dikkate alınmamıştır. Bu yüzden, biz,
anlaşmanın geneline, ruhuna, mantığına karşı
olmamakla beraber, içinde böyle bir madde, böyle gereksiz bir madde, böyle
tehlikeli bir madde olduğu için bu tasarıya net olarak
karşı çıkmaktayız. Birincisi bu.
İkinci
karşı çıkış nedenimiz de şudur: Şimdi, bir
ülkeyle herhangi bir anlaşma yaptığınız zaman,
karşılıklı iş birliği anlaşması
yaptığınız zaman şöyle bir anlam çıkar ortaya: Ya
biz sağlık açısından çok ilerideyizdir, Moritanyaya bir
şey vereceğiz ya Moritanya çok iyidir, bize bir şey verecek veya
her iki ülke karşılıklı olarak birbirine bir şeyler
verecek. E, Moritanyayı biliyoruz, ağırlıklı olarak
bizim ülkemizin Moritanyaya destek olacağı aşikâr. E, peki,
şimdi, acaba biz sağlık açısından neler yaptık ki
Moritanyaya ne vereceğiz? Yani, biz Moritanyaya diyeceğiz ki: Biz
sağlıkta çok iyi şeyler yaptık, bizi örnek alın, siz
de aynı şeyleri yapın. Gelin, iş birliği yapalım,
biz size yaptıklarımızı anlatalım, siz de gidin Moritanyada
bunları uygulayın. Yazık değil mi Moritanyaya?
Şimdi, ne
diyeceksiniz Moritanyaya? Bizim Başbakanımız ve
Sağlık Bakanımız her fırsatta hekimleri
aşağılıyor, her fırsatta hekimleri ve sağlık
çalışanlarını hor görüyor. Başbakan bunları hor
gördükçe milletvekillerimiz alkışlıyor. Demek ki iyi işler
yapıyormuş, siz de Moritanyada bunu böyle yapın. mı
diyeceksiniz?
Siz Moritanyaya
Biz tıp eğitiminde nitelikten vazgeçtik çünkü çok doktora
ihtiyacımız var. Adı doktor olsun, elinde diploma olsun; nitelik
önemli değil, biz niceliğe baktık ve sağlıkta çağ
atladık. Ey Moritanya, sen de aynı şeyi yap, tıpta
niteliğe değil, niceliğe önem ver. mi diyeceksiniz?
Moritanyaya Biz
sağlık alanında çok iyiyiz. Bir saat içerisinde doçent
yaptığımız insanları, süresi dolduktan sonra, bir
tıp öğrencisinin karşısına çıkıp ders
anlatmadan bir gecede profesör yapıverdik, çok memnun oldu herkes. Siz de
aynısını yapın. mı diyeceksiniz?
Siz kalkıp
Moritanyaya Biz tıp fakültesi hastanelerini Sağlık
Bakanlığına bağlamaya karar verdik. Hatta, Marmarada bunun
örneğini yaptık, çok mutlu olduk. Artık tıp fakültesi
hastaneleri özerk değildir, artık burada eğitim peşinde
değil, para peşinde koşmak zorunda kalan doktorlar var. Ne kadar
kelle, ne kadar hasta o kadar para mantığıyla iş
yapıyoruz, çok mutluyuz. Siz de Moritanyada böyle yapın. mı
diyeceksiniz?
MUHAMMET
BİLAL MACİT (İstanbul) Moritanyayı gördün mü?
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Siz Moritanyaya Bizim hekimlerimizin maaş güvencesi yok, o
yüzden istediğimiz gibi oynuyoruz, siz de onlarla oynayın. mı
diyeceksiniz?
Değerli
arkadaşlar, sevgili milletvekilleri; bakın, sataşmanın da
bir adabı var.
RECEP ÖZEL
(Isparta) Bir şey demedi ki, Moritanyayı gördün mü? dedi.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Sataşmanın da bir adabı var. Adam gibi
sataşın, adam gibi cevap vereyim. Ama, bakacağım,
söylediğiniz laf laf değilse, söyleyen de adam değilse cevap
vermeyeceğim. (CHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Moritanyadaki anne ve bebek ölüm oranlarına bir bakın.
MUHAMMET
BİLAL MACİT (İstanbul) Gördün mü Moritanyayı?
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Siz işinize bakın, adam gibi sataşın, ben de
adam gibi cevap vereyim. Sataşmak bir maharettir, sataşmak bir
sanattır.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Adam gibi konuşun, tamam, Genel Kurul dinlesin.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Öyle laf ebeliği yaparak iş yapılmaz. Adam gibi
sataşın ben de size cevap vereyim. Yirmi dakikam var, hiçbir şey
anlatmayıp sizinle sohbet edebilirim veya güzel güzel anlatırım
siz de sağlığı ne hâle getirdiğinize bir de bizim
penceremizden bakarsınız.
MUHAMMET
BİLAL MACİT (İstanbul) Moritanyayı gördün mü sen, böyle
konuşuyorsun?
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Sen gördün mü?
MUHAMMET
BİLAL MACİT (İstanbul) Gördüm, geçen hafta oradaydım.
Görsen böyle konuşmazsın.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Güzel. O zaman, bundan sonra, AKP Grubu adına,
delikanlıysan söz al, çık gel, burada Moritanyayı anlat, ben de
öğrenmiş olayım. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Moritanyada kadınların doğum yaptığı
masa böyle bir masa.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen ama!
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Çok komik oluyorsunuz, çok. Çok komik oluyorsunuz.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Hiç de komik değiliz.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Ben size sağlığı Türkiyede ne hâle getirdiğinizi
anlatmaya çalışıyorum. Bunu da ne Moritanyaya ne Libyaya ne başka
bir yere transfer etmeyin; bizim halkımız yeterince ızdırap
çekti, bizim hekimlerimiz sizin yüzünüzden öldürülüyor, bizim hekimlerimiz
sizin yüzünüzden intihar ediyor diyorum
RECEP ÖZEL
(Isparta) Başınıza taş düşse bizden bileceksiniz ha!
AYTUĞ ATICI
(Devamla)
siz bana Moritanya resimleri gösteriyorsunuz. Sizden de beklenen
budur, başka ne yapacaksınız!
MUHAMMET
BİLAL MACİT (İstanbul) Senden de beklenen onları
görmemezlikten gelmektir.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Ben görmemezlikten gelmiyorum, ben sağlığı ne
hâle getirdiğinizi anlatıyorum. Daha iyi bir durumunuz varsa
bakın, burada daha grubunuz adına yirmi dakika konuşabilirsiniz,
üç madde var, çıkıp konuşursunuz; oradan öyle konuşmakla bu
iş olmuyor.
ŞUAY ALPAY
(Elâzığ) Vatandaş sizin gibi düşünmüyor ama.
Vatandaşa soracaksın onu.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Şimdi, siz burada on bir yıllık
iktidarınız döneminde canını dişine takarak
çalışan bir hekimi emekli olduktan sonra yoksulluk
sınırının altında 1.600 lira para almaya mahkûm
edeceksiniz, sonra gidip Moritanyaya Bunu siz de yapın. diyeceksiniz.
Siz burada aile hekimliği sistemi getirerek, bütün hekimleri güvencesiz
çalışmaya mecbur bırakarak hekimlerin iş güvenliğini
ortadan kaldıracaksınız, sonra böbürlenerek Moritanyaya Biz
iyi işler yaptık. diyeceksiniz. Siz, her fırsatta, size
karşı çıkan, size diklenen hekimlere geçici görevlerle cezalar
vereceksiniz, hekime muayene olan hasta kontrole geldiğinde başka bir
hekim görecek bu yüzden, sonra diyeceksiniz ki Moritanyaya: Biz çok iyi
şeyler yaptık, siz de aynısını yapın.
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Biz demiyoruz, bu sağlıktaki iş birliğini onlar
istiyorlar beyefendi.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Sayın Milletvekili, sağlıktaki iş
birliğini onlar istesinler. Onlar zannediyorlar ki iyi işler
yapıyorsunuz. Ben de onlarla muhatap olamayacağıma göre sizlerle
muhatap oluyorum, bari bu anlaşmayı geçirmeyin de onlara eziyet
etmeyin diyorum.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Moritanyalılara kıymayın!
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Yeterince, halkımıza, hekimlerimize eziyet ettiniz, bir
de onlara etmeyin diyorum.
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) İstanbuldan Moritanyaya uçak var, gidebilirsiniz.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Onlar elbette böyle bir anlaşma isteyebilirler, elbette bizden
öğrenecekleri şeyler olduğunu düşünebilirler. Ha, bir
şey öğretecekseniz de bunları öğretmeyin bari. Yani,
öğreteceğiniz iyi şeyler olabilir belki, ben bilmiyorum, varsa
çıkarsınız, söylersiniz ama hiç olmazsa bu
saydıklarımı Moritanyayla paylaşmayın, hiç olmazsa
onların başını yakmayın. Varsa öğreteceğiniz
bir şeyler, Değerli Milletvekili, yirmi dakikalık
konuşmanız var, çıkın, konuşun.
Şimdi, siz bu
ülkede hekimin hastasına reçete verdikten sonra bu reçeteyi
alamadığını bileceksiniz, katkı ve katılım
payları yüzünden mağdur olduğunu bileceksiniz, sonra
diyeceksiniz ki: Biz çok güzel bir dönüşüm programı yaptık
sağlıkta. Eee? Gelin, siz de bunu yapın. diyeceksiniz.
Merakla size soracaklar, Ne yaptınız? diyecekler. Diyeceksiniz ki:
Valla sosyal devlet anlayışıyla sağlık hizmeti
olmaz
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sekiz ay sonraya gün veriliyordu, insanlar ilaç
bulamıyordu.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Şimdi, ben her zaman söylüyorum: Delikanlıysanız
çıkar, konuşursunuz veya
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, ne yapalım yani? Muhalefete hiç söz vermeyelim
mi, konuşturmayalım mı? Lütfen
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Sayın Başkanım, bırakın konuşsunlar
ya. Garibanlar iki çift laf edecekler, ben de cevabını
vereceğim.
Çıkar burada
konuşursunuz, ben de size cevap veririm. Ha, ayrıca bilgilenmek
istiyorsanız da ben odanıza gelirim, size bilgiler veririm ama öyle
sırıtarak bu iş olmaz Sayın Milletvekili.
Şimdi, siz
bu...
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) Cık, cık, cık...
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Cık, cıklamayın. Yani orada nasıl
baktığını görün, öyle konuşun.
Yakışırsa eğer yakışsın,
yakışmıyorsa kendisi bilir.
Şimdi, siz
kalkacaksanız, Sağlıkta Dönüşüm Programı diye bir
program uygulayacaksınız, vatandaşa diyeceksiniz ki:
Vatandaşım, telefon et, randevu vereceğiz. Vatandaş da
buna inanacak ve telefonla randevu almaya başladığında bir
de bakacak ki, telefonla bile randevu alırken bir ücret ödüyor ve bundan
gariban vatandaşın haberi olmayacak, siz de burada sağlıkta
çok iyi şeyler yaptık, bunu ihraç edelim diyeceksiniz. Sonra, bu
vatandaşımız herhangi bir polikliniğe gittiğinde her
muayene başına 5 lira para ödeyecek.
Hadi, bunlar
yalansa çıkın, delikanlıca bunları söyleyin. Telefonda para
alıyor musunuz, almıyor musunuz? Muayene edilen hasta 5 lira para
ödüyor mu, ödemiyor mu? Yani ben bunları uydurmuyorum. Çıkın,
deyin ki: Ödemiyor. Ben de elinizi öpeyim arkadaşlar. Ben
yaptıklarınızı size anlatıyorum. Sizin
yaptıklarınızı, hiç olmazsa başkalarına örnek
olmasın diye anlatıyorum.
Sonra,
vatandaş bakacak ki 5 lira para vermek zor geliyor her defasında, Ben
acile gideyim. diyecek. Hani dediniz ya Acil ücretsiz. diye. Evet, insani
anlamda acil ücretsiz. Vatandaş karnım ağrıyor, acaba
apandisit miyim yoksa gaz sancısı mı çekiyorum diye
endişeyle acile gidecek, doktor muayene edecek ve diyecek ki
vatandaşa: Sen de gaz var. Bu acil bir durum değildir. Allah
razı olsun doktor bey, doktor hanım. diyecek vatandaş, gidecek
ama vatandaşın arkasından doktor yeşil alan diye bir
düğmeye tıklayacak ve bu vatandaş, ne zaman eczaneye giderse
gitsin -aranızda eczacılar da var, çıksınlar, Hayır.
desinler- o gaz sancısı dolayısıyla acile
başvurduğu için 5 lira ödeyecek çünkü doktor onun acil
olmadığını bildi ama nasıl bildi? Muayene ederek,
tahlil yaparak bildi. Vatandaş... Hepinize soruyorum: Sizler,
sağlıkçı olmayan milletvekilleri, karnınız
ağrıdığı zaman böbrek taşı mı, gaz
sancısı mı, apandisit mi nereden bileceksiniz? Bilemezsiniz,
bilmeniz de beklenmez zaten, gidersiniz muayene olursunuz eğer gaz
sancısıysa tık 5 lira para ödersiniz. Bunları Moritanyaya
yapmayın, günahtır, yazıktır.
Sonra, diyelim ki
poliklinikte muayene oldu, reçete aldı, üzerine bir 3 lira daha
isteyeceksiniz. Bakın, bunu Sayın Sağlık
Bakanınız yaptı, hepiniz burada onayladınız,
Başbakanınız izin verdi.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Haberleri yok, onlara doktor bedava.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) 3 lirayı da alacaksınız. Eğer doktor kazara 3
kalemden fazla ilaç yazarsa kalem başına 1 lira da ek para
alacaksınız. Bakın, Moritanyaya neler öğretiyorsunuz.
Sonra, vatandaş eczaneye gidecek, eczacı diyecek ki: Bir dakika,
devlet bu ilacı ödemiyor. ve siz cebinizden ödeyeceksiniz vatandaş
olarak. Ondan sonra diyeceksiniz ki: Bizim sağlık sistemimiz çok
güzeldir, bizim sağlık sistemimiz iyidir, biz bunu Moritanyaya da
gösteririz; efendim başka ülkelere de.
Bakın, yatan hastalardan
bahsetmedim. Yatan hastalardan ayrıca otelcilik hizmeti adı
altında, ayrıca öncelikli tetkik adı altında veyahut da
-özel öncelikli, işte birazdan getireceksiniz, tekrar birkaç gün sonra Tam
Gün Yasasını delerek- özel muayene adı altında bir sürü
para isteyeceksiniz, sonra diyeceksiniz ki: Yahu, biz çok iyiyiz, Moritanya
bizi örnek alsın. Bakın, eczanede daha önce ödenen yüzde 10, yüzde
20 katılım paylarından bahsetmiyorum, onlar çok eskiden
vardı, sizin eseriniz değil. Yani, sizi, sizin
yapmadığınız bir şeyle itham etmiyorum. Ben otuz
yıldır sağlığın içindeyim. Emeklinin ödediği
o yüzde 10, yüzde 20 sizin işiniz değil. O zaten vardı, onu
söylemiyorum ama siz onun ötesinde saydığım bu sekiz
noktayı getirdiniz ve sekiz ayrı noktadan, polikliniğe
başvuran hastadan siz para alıyorsunuz. Bunu Moritanyaya
yapmayın. Bakın
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Moritanyadaki ilaç soğuk zincirinden haberiniz var mı?
VELİ
AĞBABA (Malatya) Profesör, üniversite hocası Sayın
Atıcı.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Herkes profesör oluyor bugün
Türkiyede Allah aşkına.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Öğrenci okutuyor
Öğrenci
okutuyor Sayın Atıcı. Haberiniz olsun.
AYTUĞ ATICI (Devamla) Sayın Ağbaba, sen profesör
diyorsun, milletvekili diyor ki: Yahu herkes profesör oluyor bu ülkede. Çok
haklı, çok haklı. (CHP sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Doğru söylüyor. Çoğu öyle
oldu.
AYTUĞ ATICI (Devamla) Ben az önce söyledim, az önce söyledim ben.
Bir gecede profesör yaptınız insanları, yazık!
Ayıptır! dedim. Neyse onlara girmeyelim. Geçti. (AK PARTİ
sıralarından Gir, gir
sesleri)
Eğer girmemi istiyorsanız girerim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Devam et sen, devam et
AYTUĞ ATICI (Devamla) Şimdi, bakın, çok yakın bir
zamanda iki şey daha yaptınız. Moritanyaya bu insanlık
dışı uygulamaları yapmayın. Bu iki şey, gerçekten
sizin bile yüzünüzü kızarttı, sizin bile. Ben içinizde
bazılarının, konuyu anlayanların yüzünün
kızardığını biliyorum.
Bunlardan bir tanesi, yeni doğan bebeğe
yaptığınız muamele. Yeni doğan bir bebeğe topuk
kanından bir numune alıp erken teşhis yapacağım diye
yola çıktınız ki, bu çok doğru bir şeydi, tebrik
ediyorum- Üç tane hastalık arıyorsunuz, çok iyi, keşke daha
fazla arasanız. Güzel. Ancak, daha yirmi dört saatini doldurmadan
kalkıyorsunuz anneye iki tane soru soruyorsunuz, diyorsunuz ki: 1)
Bebeğinizin dini nedir?
BÜLENT TURAN (İstanbul) Hadi canım sende!
AYTUĞ ATICI (Devamla) Hadi canım sende! Ayıp, ayıp
sana! Hadi canım sende!
BÜLENT TURAN (İstanbul) Moritanyada mı, burada mı?
AYTUĞ ATICI (Devamla) Yani sen bile inanmıyorsun böyle
olduğuna değil mi? Bir AKP milletvekili -Bak, hocam buradan gülüyor-
sen bile diyorsun ki: Hadi canım sende! Olmaz böyle şey.
Daha kötü bir şey söyleyeyim
MUHARREM İNCE (Yalova) Aytuğ Bey, bütün uluslararası
anlaşmaların hepsinde yirmişer dakika konuş, hepsinde.
AYTUĞ ATICI (Devamla) Hocam, eğer izin verirseniz bundan
sonraki maddelerde de konuşacağım çünkü beni çok
oyalıyorlar.
MUHARREM İNCE (Yalova) Oyalıyorlar. Hepsinde konuş.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Bir mahzuru yok.
AYTUĞ ATICI (Devamla) Gerçekten söylüyorum. Hepsinde
konuşacağım. Belki öğrenirler.
Bakın, Hadi canım! diyen milletvekiline söylüyorum, daha
kötü bir şey söyleyeyim, ilk yirmi dört saati dolmadan lohusa bir
kadına, doğum yapan bir kadına şu soruyu da soruyorsunuz:
Senin çocuğun meşru mu, gayrimeşru mu? Buna da Hadi
canım! desene. Dilini yuttun değil mi? Evet, ben de dilimi yuttum, ben
de dilimi yuttum. Yirmi dört saatlik lohusa bir kadın, herkesin
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Nerede soruluyor?
AYTUĞ ATICI (Devamla) Bak, senin de vicdanın
sızladı. Nerede soruluyor? diyor. Haklı çünkü insan olan bunu sormaz.
İçinde zerrei miktar insanlık duygusu olan, ar damarı olan bunu
sormaz. Siz bile şaşırıyorsunuz, diyorsunuz ki: Nerede
soruluyor? Burada mı, Moritanyada mı? Burada soruluyor, Türkiye
Cumhuriyetinde. Sizin Bakanınızın
yazdırdığı, yaptırdığı formla
soruluyor.
Arkadaşlar,
biz, bunu, basın toplantısında da söyledik, belgelerini de
gösterdik; orijinal, eski, yeni belgeleriyle çıktık, bunu
anlattık, dedik ki: El insaf! Hepinizin karısı var,
kızı var; yirmi dört saatlik lohusa bir kadına Doğurduğun
çocuğun dini nedir? diye sorulur mu? Tık
çıkaramadınız.
Üstelik -bir
şey daha söyleyeyim- bakın, bunu ben tespit etmedim. Ben bu
basın açıklamasını yaparken bir gazeteci dedi ki:
Sayın Milletvekili, bu Sağlık Bakanlığının
hazırladığı formda dini soruluyor bebeğin
Evet. Kaç
kutucuk var, saydınız mı orada? dedi. Saymadım dedim.
Baktım, 6 kutucuk var. Bebeğin dini, altında 6 tane kutucuk var.
Ne oldu? Hani bana sataşanlar, niye sustunuz arkadaşlar? Niye
sustunuz?
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Yahu, Moritanyayla ne ilgisi var bunun Allah
aşkına? Bu sorduğunuz soruyla ne ilgisi var?
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Çünkü, bu iş sizin boynunuzu büktü. Böyle bir insanlık
dışı olaya imza attınız.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Öğretim görevlisisiniz, ne ilgisi var bu
sözleşmeyle Allah aşkına? Sözleşmenin neresinde yazıyor,
hangi maddesinde?
AYTUĞ ATICI
(Devamla) - Bebeğin dinini de sordunuz; bebeğin meşru mu,
gayrimeşru mu olduğunu da sordunuz ve siz, burada Allah, Allah!
derken -tabii ki iç siyaseti takip etmediğiniz belli- sizin Bakanınız
kalktı, bana cevap verdi yazılı olarak, dedi ki: Vallahi,
billahi, biz, bunları nüfus müdürlüğü için soruyoruz.
Bakın, öyle
burada oturup da sataşmadan duramıyorsunuz bazen ama
sataşırken dikkat edin.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Hayır, bu sözleşmeyle ne ilgisi var?
Öğretim görevlisisiniz, profesörsünüz, bu sözleşmeyle ne ilgisi var?
Bir cümle gösterin Allah aşkına!
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Bakın, şimdi anlatıyorum. Bakın, ne ilgisi
olduğunu söylüyorum.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Bu kadar insanı burada meşgul etmeye
hakkınız yok.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Bunları Moritanyaya götürmeyin diyorum, bu
anlaşmayı Moritanyaya götürmeyin.
Efendim,
maddelerde görüşmek üzere izninizi rica ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Bir kelimesini gösterseydin.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Bravo Hocam, bravo!
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Kendi sağlık sistemlerini öğrettin onlara, helal
olsun.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE MORİTANYA İSLAM
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA SAĞLIK VE TIP
BİLİMLERİ ALANLARINDA İŞBİRLİĞİNE
DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ
Uygun Bulunduğuna
Daİr Kanun Tasarısı
MADDE 1- (1) 14 Aralık 2011 tarihinde Ankarada
imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moritanya İslam Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında
İşbirliğine Dair Anlaşmanın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN
Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Aytuğ
Atıcı, Mersin Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
VELİ
AĞBABA (Malatya) Hocam ücret de almıyor, dinleyin arkadaşlar.
CHP GRUBU ADINA
AYTUĞ ATICI (Mersin) Değerli arkadaşlar, bunları ben
üretmedim. Sayın milletvekili diyor ki: Bu maddeyle ilgili bir şey
söyle. Bu anlaşmanın 2nci maddesinin (d) fıkrasıyla
ilgili bütün görüşlerimi anlattım. Bu birinci muhalefet notumdu ve
muhalefet notum var Sayın Milletvekili. Ben hayatımda hiçbir zaman,
bu kürsüden, anlaşma dışında hiçbir şey
konuşmadım, konuşmam da tarzım değil, ihtiyacım
da yok ve konuştuklarıma bakarsanız ben size Bu
anlaşmayı reddedin. diyorum. Çünkü, bu anlaşmayı
reddettiğiniz zaman, diğer kısmı gündemden kalkacak ve
Moritanyaya siz bunları götüremeyeceksiniz.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Doğacak çocuk meşru mu, gayrimeşru mu;
anlaşmada var mı bunlar?
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Şimdi, bakın, bu anlaşmayı niye Hayır.
demelisiniz, onları anlatıyorum Sayın Milletvekili,
sinirlenmeyin.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Anlattıklarınızın anlaşmayla
bir ilgisi yok ki.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Benden bu kadar, dinleyeceksin, dinlemeyecekseniz siz bilirsiniz.
Ben size anlatacağımı anlattım, daha ne anlatayım?
Şimdi, bir
şey daha yaptınız yüz kızartıcı olarak
VELİ
AĞBABA (Malatya) Muhalefetin konuşması doğru bir şey
değil aslında(!)
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Bir şey daha yaptınız yüz kızartıcı
olarak, bunu da artık Moritanyaya da götüremezsiniz ama ola ki
yanlış anlarlar diye onu da söylüyorum: Siz Sağlık.NET 2
diye bir sistemle bütün mahrem bilgilerimizi toplamaya kalktınız,
hatta bir kısmını topladınız. Bakın, bunlar, hayal
ürünü şeyler değil arkadaşlar, Türkiyede yaşanan ve sizin
Sağlık Bakanınızın Türkiyeye hediye ettiği
sorunlardır. Allahtan, bu Sağlık.NET 2 sistemiyle
toplayacağınız mahrem bilgiler maddesi bizim Anayasa Mahkemesine
başvurumuzla iptal oldu da mahrem bilgilerimizi kurtardık. Bu mahrem
bilgileri siz sadece devlet hastanelerinden değil, üstelik özel doktorların
muayenehanelerinden bile toplamaya kalktınız. Orada sorduğunuz
sorular akla hayale sığmaz. Kadının son âdet tarihinden
tutun da korunma yöntemine kadar olan her türlü mahrem bilgiyi sordunuz ve bu
sorulan bilgileri Sağlık.NET 2 sistemine aktararak herkesin görmesine
olanak tanıdınız. Şimdi diyeceksiniz ki: Herkes giremez.
Herkes girdi arkadaşlar. Bundan tam bir sene önce ben yine bu kürsüden
çıkıp size demiştim ki: Aile hekimliği bilgi sistemimiz
hacklendi yani aile hekimlerinin yazdığı bütün bilgiler
birilerinin eline geçti, muhtemelen bu bilgiler birilerine satıldı; bu
konuda bir şeyler yapalım. Bir cevap bile vermedi Sağlık
Bakanı.
Şimdi siz
bana kalkmışsınız, diyorsunuz ki: Biz sağlıkta
bunları yaptık, bunları Moritanyaya göstereceğiz ve
Moritanya da bunları yapsın. Ama ben görüyorum sizlerin hâlini.
Bakın, sizler bile hop oturup hop kalkıyorsunuz, Olmaz böyle
şey. diyorsunuz. Evet, haklısınız olmaz böyle şey.
TÜLAY BAKIR
(Samsun) Hayır, hiç öyle demiyorum, yok öyle bir şey. Hayır,
ben demiyorum.
AYTUĞ ATICI (Devamla)
- Evet, Hayır. diyenler var, Hayır. demeyenler var. İçinde
insanlık damarı olanlar Olmaz böyle şey. demeye devam
ediyorlar.
TÜLAY BAKIR
(Samsun) Demiyorum, demiyorum.
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) Hakaret etmeden konuşsanız Hocam.
Hocalığınıza yakışır konuşsanız
çok daha güzel.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Efendim, kışkırtmazsanız daha
yakışır konuşurum.
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) Olur ama hakaret etmeyin.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Peki, hakaret etmem, merak etmeyin ama siz de
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) Kimin ar damarının patlayıp
patlamadığı senin haddin değil Hocam.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Bak, şimdi sen böyle konuşursan ben de cevap veririm.
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) Lütfen Hocam
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Ama, yani eğer haddimizi bileceksek
karşılıklı bileceğiz.
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) Peki, Hocam; lütfen...
BAŞKAN
Sayın Atıcı, lütfen karşılıklı
konuşmayalım.
Sayın
milletvekilleri
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Sayın Başkanım, yani evet, milletvekillerimiz sataşabilirler,
onların sataştığı ölçüde ben de onlara cevap
vereceğim çünkü bu da benim yasal hakkımdır. Onlar da kendi
yarattıkları sağlık sistemini görecekler çünkü haberleri
yok bir şeyden, çünkü dünyadan haberleri yok.
Gelen,
sağlıkla ilgili kanunlar üzerinde konuşuyorum, hiçbirinden
haberiniz yok. Haberiniz olsa ben içinizde bazılarınızın
buna Hayır. diyeceğine eminim. İçinizden birileri buna
hayır
Çünkü, burada bile diyorsunuz Olmaz öyle şey. diyorsunuz.
Evet, haklısınız olmaz ama yapıyorsunuz.
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) Ben öyle şey demedim.
AYTUG ATICI
(Devamla) Sen demiyorsun ama başka AKPliler diyor. Yani doğru
söylüyor, Olmaz böyle şey. diyor ama sizler Olur. diyorsanız, o
zaman buyurun yani eşinize, kızınıza ilk yirmi dört saatte
Bu çocuk meşru mu, gayrimeşru mu? diye soru sorulmasına izin
verin, buyurun.
TÜLAY BAKIR
(Samsun) Kimliği çıkacak Hocam, kimliği çıkacak.
AYTUG ATICI
(Devamla) Efendim, doktorlar nüfus memuru değildir, çocuğun
kimliği çıkacaksa o çocuk meşru da olsa çıkacak,
gayrimeşru da olsa çıkacak. Bunu yirmi dört saatlik lohusa bir
kadına sorma edepsizliğini hiç kimse gösteremez, hiçbir hekim de bunu
sormayacaktır. Hekim olanlar beni daha iyi anlayacaktır.
Bakın, bir
şey daha yapmayın: Sağlıkta şiddeti nasıl
kışkırttığınızı Moritanyaya sakın
söylemeyin, sakın. Sağlıkta şiddeti kışkırta
kışkırta öyle bir noktaya getirdiniz ki hekimler ölmeye
başladı. Olmaz böyle şey. diyebilirsiniz, oldu yani hayaldi
gerçek oldu, hekimler öldürülmeye başlandı,. Öldürülüyorlar. Biz, şiddet
artıyor; hekime, sağlık çalışanlarına yönelik
şiddet artıyor, gelin buna bir dur diyelim dediğimiz zaman, bu
odada bulunan, bu Mecliste bulunan sağlıkçı milletvekilleri bile
Hayır, şiddet artmıyor, araştırmaya gerek yok.
demişlerdi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
10 kere dedik.
AYTUG ATICI
(Devamla) Ne oldu? Bir doktor öldürüldükten sonra kabul etmek zorunda
kaldınız.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Ersin öldürüldü.
AYTUG ATICI
(Devamla) Bunu Moritanyaya lütfen anlatmayın. Şiddeti
kışkırttığınızı onlara lütfen söylemeyin.
Bakın,
Moritanyaya SABİM diye bir hat kurduk, çok memnunuz. demeyin.
SABİMi iyi niyetle kurmaya kalkarlar, hafazanallah, tıpkı bizde
olduğu gibi bir şikâyet hattına dönüşebilir.
Moritanyalı milletvekilleri de çıkıp derse ki: Ya bu
SABİMe benzer bir şey kurduk, Türkiyeden örnek aldık. Bak ya
bu kötü bir şey yani bu iyi işlemiyor, her isimsiz telefonda bile ilk
zamanlarda hekimler hakkında soruşturma açılıyor,
hemşireler hakkında soruşturma açılıyor yani bunu
değiştirelim. derlerse o zaman sizi örnek almaya devam ederler ve
tıpkı bizim buradaki feryatlarımızı
duymadığınız gibi onların da iktidarı bu
feryadı duymayabilir. Ne zamana kadar? İşte, bu SABİM
dolayısıyla hakkında soruşturma açılan bir kız
kardeşimiz -Melike- elinde SABİMin kâğıdı yüksekten
atlayıp intihar edene kadar. Bu sizin devri iktidarınızda oldu.
SABİMi düzeltin, düzeltin, düzeltin dedik; tıkadınız
kulakları. Kızcağız intihar etti, öldü; şimdi
diyorsunuz ki: Ya, evet, haklıymışsınız, SABİMi
bir filtreleme sisteminden geçireceğiz. Bunu siz diyorsunuz. Ee, bu
filtreleme sistemini daha önce yapsaydınız da bu
kızcağız ölmeseydi olmaz mıydı? Bu şiddeti kabul
etseydiniz de bizim Ersin Arslan isimli Gaziantepteki uzman doktor
bıçaklanarak öldürülmeseydi iyi olmaz mıydı? Bunları, Moritanyaya
ne olur bu şekilde anlatmayın, Biz SABİMimizden çok memnunuz.
demeyin.
Ha, sakın
Moritanyaya Biz tam gün diye bir şey çıkardık, çok memnunuz,
siz de uygulayın. demeyin. Zaten siz de memnun değilsiniz
aslında ki tam gün, tam gün diye bağırıp
çağırıp çıktınız, şimdi tam günden de geri
adım atıyorsunuz. Yakıştı mı bu AKPye?
İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Geri adım atmıyoruz.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Koskoca Başbakan çıktı dedi ki: Tam gün istiyoruz.
Hekimler artık bıçak parası almayacak, hekimler elini
vatandaşın cebinden çekecek. Güzel, iyi. Tam gün çıktı;
hekimlerin kimi istifa etti kimi kaldı. Ne oldu da şimdi, birdenbire
tam günde değişiklik yapmaya kalktınız, karar verdiniz?
Üstelik yine Sayın Başbakan açıklayacakmış. Yakıştı
mı? Bu kadar oy alıyoruz. diyorsunuz. Halk size bunun için mi oy
veriyor arkadaşlar, Halk size sağlığı yapboz
tahtası hâline getirin diye mi oy veriyor?
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Eczacıları batırın diye mi oy veriyor?
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Şimdi, o yüzden Biz tam günü uygulayacağız, siz de
bizden örnek alın. demeyin çünkü daha siz bile tam günü
uygulayamıyorsunuz.
Bakın,
sakın Moritanyaya Biz mecburi hizmet yasası getirdik, çok güzel.
demeyin çünkü siz mecburi hizmet yasasını kaldırmıştınız,
sonra Allah kahretsin, olmadı bu iş. dediniz, tekrar getirdiniz.
Şimdi, tekrar kaldırır mısınız, bilmiyorum. Yani,
siz, daha Türkiyedeki sağlık sistemini yapboz tahtasından
çıkaramadınız. Ne olur, bu bilgileri Moritanyaya vermeyin çünkü
oradakiler de bizim kardeşlerimiz, nihayetinde onlar da insan.
Sakın
Moritanyaya Sevk zinciri çok iyidir, biz çok güzel sevk zinciri kurduk.
filan demeyin.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Kandırmayın adamları. Biz yandık,
onlar yanmasın.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Sevk zincirini kurdunuz, 4 vilayette kurdunuz, on beş gün
içerisinde apar topar derhâl kaldırdınız. Bu odada, bu Mecliste
bulunan bütün sağlıkçılar -ayırt etmiyorum, hekimiyle,
teknikeriyle- herkes sevk sisteminin, basamaklandırma sisteminin tüm
dünyada olduğu gibi Türkiyede de iyi olduğunu bilirler ama siz on
bir yıldır bunu yapmadınız,
yapmadığınız için de giderek giderek kötüye gidiyor her
şey. O yüzden, sakın bunu götürüp de Moritanyaya anlatmaya
kalkmayın. Hele hele
Ya, gene sürem
bitti. Neyse, bir madde daha var, herhâlde orada da konuşurum. Ben burada
bir virgül koyuyorum, diğer madde de görüşmek üzere. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen Öznur Çalık, Malatya Milletvekili.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZNUR ÇALIK (Malatya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Moritanyayla
Türkiye arasındaki sağlıkta iş birliği çok önemli bir
gündem maddesi hâline geldi ve Türkiyede tüm dünyanın örnek
aldığı sağlıkla ilgili alanı müzakereye açtı
Sayın Vekil.
Şunu çok net
söylemek gerekir ki son on yılda Türkiye çok önemli reformlar yaptı
ve bu reformların en önemli maddelerinden bir tanesi de sağlıkta
yapılan reformdu ve şu anda Türkiye
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sağlık Bakanını onun için mi yediniz?
ÖZNUR ÇALIK
(Devamla)
tüm dünyada çok fazla ülke tarafından örnek
alınıyor. Eğer bilmiyorsanız, lütfen gidin, gezin.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Hangi ülke?
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Şu ülkeleri bir sayar mısınız?
ÖZNUR ÇALIK
(Devamla) Afrikadan Asyaya, Asyadan Orta Doğuya, Orta Doğudan
Amerikaya kadar
Bakın,
arkadaşlar, geçen hafta, Nüfus Kalkınma Grubu Başkanı
olarak heyetimizle birlikte Kuzey Afrikada belki de adını ilk kez
duydunuz bir ülkeye gittik ve gidiş sebebimiz TİKA. Şu anda tüm
dünyada yardım faaliyeti 1,3 milyar dolar olan bir yardım
kuruluşundan bahsediyorum. TİKAnın donörlüğünde
Moritanyaya gittik ve Moritanya Kuzey Afrikada bir ülke.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Biz ilk kez mi duyuyoruz?
ÖZNUR ÇALIK
(Devamla) - 1 milyon kilometrekarelik bir alana sahip ve üstünde sadece 3,5
milyon insan yaşıyor ve doğum oranları inanılmaz
derecede yüksek olmasına rağmen nüfus artış hızı
beklenilen oranda değil.
Sebep ne, biliyor
musunuz? Anne, bebek ölüm oranları inanılamayacak seviyede. Bugün bin
bebekteki ölüm oranı Moritanyada binde 117. Anne ölüm oranları: Her
100 bin anneden 729 tanesi ölüyor ve 3,5 milyonluk nüfusta doktor
sayısı sadece 400.
Ve sadece
sağlıkla ilgili alanda mı Türkiyeden destek isteniyor?
Hayır. Görüştüğümüz iktidarı, muhalefeti -Meclis
Başkanı dâhil olmak üzere- Türkiyeyi dünyaya örnek olarak gösteriyor
ve diyor ki
VELİ
AĞBABA (Malatya) Bilmiyorlar. Nereden bilsinler? Türkiyeyi
tanımıyorlar.
ÖZNUR ÇALIK
(Devamla) - Arkadaşlarım şahittir ve bu şahitliği
yapan Milliyetçi Hareket Partisinden değerli milletvekilim, muhalefet
milletvekilim Sayın Ruhsar Demirel de vardır. Aynen şu cümle
kullanıldı: Bir Müslüman ülkenin lideri IMFye rest çekiyor ve
üstüne, dönüyor, 5 milyar dolar borç verebiliriz. diyor, Türkiyeden bahsediyor.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler) Ve bunu söylerken Moritanya bunun
farkında ama muhalefet bunun hâlâ farkında değil, Türkiye'nin
dünyada geldiği yeri hâlâ görmüyor.
Biz Moritanyada
bu örnekleri artırırken sağlıkta iş birliği
istiyorlar, tarımda iş birliği istiyorlar, ekonomik iş
birliği istiyorlar, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığıyla
iş birliği istiyorlar.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Moritanyanın istemesi senin gelişmişliğini
göstermez.
ÖZNUR ÇALIK
(Devamla) - Ben oraya gittiğimde bütün arkadaşlarımla birlikte
Biz neler yapabiliriz? dedik ve hemen oranın Sağlık
Bakanının bizden talebi, iş birliği
anlaşmasının
Sağlık Bakanlığımız
2011 yılında bir iş birliği anlaşması
yapmış ve iş birliği anlaşması çerçevesinde de
hemen faaliyetler yapılmaya başlanmış. Deniyor ki:
Doktorlarımız Türkiyeye gelsin ve eğitimler alsın;
ebelerimiz, hemşirelerimiz Türkiyede eğitim görsün. Ve Türkiye, bu
ülkeye, ezilen varsa, mağdur varsa, dünyanın neresinde varsa Ben
varım. dediği gibi orada da Ben varım. diyor.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) - Malatyada kayısılar yanmış,
kayısılar!
ÖZNUR ÇALIK
(Devamla) - Ve bununla ilgili olarak, arkadaşlar, Moritanyadaki
Sağlık Bakanlığının yapmış olduğu
iş birliğinin gerçekleştirilmesi için Başbakan Yardımcımız
Sayın Bekir Bozdağ, TİKA desteğiyle gittiğimiz bu
projede çok ciddi destek verdi. Hemen, acil, grup başkan vekillerimizden
destek istedik ve hemen Moritanyayla
Bebekler ölüyor arkadaşlar.
Eğer siyaset yapacaksanız sağlıkta yapmayın lütfen,
Moritanyada bebekler ölüyor, Moritanyada anneler ölüyor, siz burada siyaset
yapıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Siyaset falan yapmıyoruz ya!
ÖZNUR ÇALIK
(Devamla) - İnsanlar ölürken biz siyaset yapmadık ve
yapmayacağız.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Ne alakası var?
ÖZNUR ÇALIK
(Devamla) - Sizler lütfen Moritanyayı gidin görün. Biz Somaliyi gördük,
biz Myanmarı gördük, Etiyopyayı gördük ve şunu bilin ki
VELİ
AĞBABA (Malatya) - Malatyada kayısılar yanıyor, sen orada
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Çiftçi ölmüş, çiftçi!
ÖZNUR ÇALIK
(Devamla) -
Türkiye her yere yardım ediyor. Şu anda 2,3 milyar dolar
bizim yardım yapmış olduğumuz ülkeler var. Afrikaya gittik
bunu söyledik, Afrika Türkiyeyi biz örnek alıyoruz. diyor.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Öznur Hanım, siyaset yapmayalım da duvar
mı örelim? Biz siyasetçi değil miyiz, Siyaset yapma. diyorsun?
Duvar mı yapalım!
ÖZNUR ÇALIK
(Devamla) - Akabinde biz Birleşmiş Milletlere gittik ve New Yorkta
yapmış olduğumuz toplantıda, orada da Türkiye gene örnek
gösteriliyordu. Ne diyorlardı biliyor musunuz? Avrupa Konseyi
İstanbul Sözleşmesini ilk imzalayan ülke Türkiye ve örnek
alınması gereken ülke Türkiye. denildi.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
VELİ
AĞBABA (Malatya) Siyaset yapma. diyor, bostan mı ekelim
Sayın Çalık?
ÖZNUR ÇALIK
(Devamla) - Evet, siz de örnek alın, AK PARTİyi örnek alın.
Saygılar sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.35
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.43
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 79uncu
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
292 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen Aytuğ Atıcı, Mersin
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, az önceki konuşmalarımda size Meclise gelen
yasalardan haberiniz yok, anlamıyorsunuz. demiştim; şimdi
anladınız, onu da yanlış anladınız. Yani
kırk yılın başında bir şeyi anladınız
ama onu da yanlış anladınız. Biz size
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler, Yeter be! sesleri)
BAŞKAN
Sayın Atıcı, lütfen, hiç kimseye hakaret etme hakkınız
yok ama. Fikirlerinizi söyleyeceksiniz buradan. Sayın milletvekillerine
böyle konuşma hakkınız yok, lütfen.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Ne hakaret ettim Sayın Başkan?
BAŞKAN
Hayır, hakaret ediyorsunuz.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Ne ettim?
BAŞKAN
Evet, hakaret ediyorsunuz.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Ne ettim?
BAŞKAN
Lütfen ama
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Yanlış anlamışsınız.
dedin.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Ne söylediğimi tekrar edin.
BAŞKAN
Tekrar ederim ne söylediğinizi.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Anlamadınız dedim, bu hakaret mi?
BAŞKAN
Anlamadınız, bunu da yanlış anladınız dediniz. Lütfen
Sayın Atıcı
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Yanlış anladınız dedim, bu hakaret mi?
Yanlış anladılar, düzelteceğim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Böyle bir şey var mı Sayın Atıcı?
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Var. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Lütfen
Madde üzerinde
konuşun, buyurun.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Ben size Anladınız, yanlış
anladınız. diyorum, siz zıplıyorsunuz. Ne var bunda, bunun
neresi hakaret? Yanlış anladınız, şimdi
yanlış anladığınız şeyi düzelteceğim.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Şimdi, biz size Moritanyaya yardım etmeyin. demiyoruz.
Burada Sayın Milletvekili çıktı, bebek ölümlerinden, anne
ölümlerinden bahsetti. Sanki biz Moritanyaya yardım etmeyin. diyoruz.
Değerli arkadaşlar, Moritanyaya yardım edin, Moritanyanın
yardıma ihtiyacı var. Ben, size, Moritanyaya nasıl yardım
etmeyeceğinizi anlatıyorum, şunları şunları
yapmayın diyorum, bunları yaptığınız zaman
oradaki bebek ölümleri daha da artar diyorum. Oradaki bebek ölümleri daha da
artar. Nasıl artar biliyor musunuz?
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Türkiyedeki bebek ölümlerinin kaç olduğunu biliyor musunuz?
Hocam, lütfen, Türkiyedeki bebek ölümlerini söyler misiniz? On yıl önce
kaçtı da şimdi kaç oldu, söyler misiniz?
BAŞKAN
Sayın Çalık, lütfen
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Öznur Hanım, bakın, yani beni konuşturmuyorsunuz,
bir on dakika daha alacağım, peki.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Hiç yakışmıyor size, hiç.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Bebek ölümleri konusunda yaptığım
çalışmalara bakın, sonra bana sataşın.
MUHAMMET BİLAL
MACİT (İstanbul) Al, cirmin kadar al!
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Şimdi, bu bebek ölümleri nasıl artar Moritanyada biliyor
musunuz? Eğer burada anlattığım şekilde
yaptığınız uygulamaları Moritanyada da
uygularsanız bebek ölümleri orada, efendim, binde 117 değil, binde
300e çıkar çünkü siz sağlık politikalarınızı
anlatırken Başbakanınız çıktı, dedi ki: Cebinize
nüfus kâğıdınızı koyun, istediğiniz yere gidin.
Benim vatandaşım muayene olacak. Dedi mi, demedi mi? Peki, güzel.
Şimdi, az
önce, size, tam dokuz yerde katkı ve katılım payı
aldığınızı söyledim. Ben isterdim ki Sayın
Milletvekili çıkıp bunları tekzip etsin. Ben Aytuğ
Atıcı, sen doğruları söylemiyorsun. Seni tekzip ediyorum.
Bu söylediklerinin hiçbiri doğru değil. desin diye beklerdim. Bir
kelime etmedi söylediklerim hakkında. Çıktı burada, Moritanya
şöyle kötü, böyle yardıma ihtiyacı var.
Haklısınız, Moritanyaya yardım edelim
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Allah razı olsun!
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Ancak, Türkiyede cebine nüfus kâğıdı koyan bir
insan artık sağlık hizmeti alamıyor. Ne zaman alıyor?
Öbür cebine de para cüzdanını koyduğu zaman. Bir cebine nüfus
cüzdanını koyacak, diğer cebine para cüzdanını
koyacak, sağlık hizmetini böyle alacak Türkiyede. Çıkın,
bunu tekzip edin; çıkın, deyin ki: Hayır, Türkiyede
sağlık hizmetleri ücretsizdir. deyin, ben de diyeyim ki: Yahu, ben
yanılmışım. Gidin, Moritanyaya bunu anlatın.
Şimdi konu sağlık,
sağlıktan bahsetmemiz lazım. Sayın milletvekili ekonomiye
de girdi, dedi ki: Müslüman bir ülke olarak biz, IMFye borç verir duruma
gelmişiz. Şimdi, ben bunun neresini düzelteyim? Türkiye Cumhuriyeti
devleti Müslüman bir ülke değildir, Türkiye Cumhuriyeti devleti
vatandaşlarının çok büyük bir çoğunluğunun Müslüman
olduğu bir devlettir ama sizin niyetiniz şimdiden bizim
kulağımızı alıştırmaksa yani buna da gereken
cevabı alırsınız; bu, bir. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Otuz sekiz saniyem kaldı,
konuşturmuyorsunuz.
İki: IMFye borç verir duruma
geldik. diyorsunuz. Yahu, akıl var, mantık var! Şimdi, bir
toplam borçlarınıza bakın. Toplam borçlarınıza
bakın, evet, IMFye borcu azalttınız ama bir taraftan alıp
öbür tarafa koyduğunuz zaman IMFye borcunuz azalıyor ama toplam
dış borcunuz çok çok daha fazla artıyor. Bunu ben bir ekonomist
gözüyle görmüyorum, söylemiyorum, bir vatandaş olarak söylüyorum. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) 500
milyon dolar için neler verdiniz be! Yanlış yaptınız!
AYTUĞ ATICI (Devamla)
Sağlık Bakanı obeziteyle ilgili bir program başlattı
Obezite sorunu olanlar kalp krizi geçirebilir. diye. Ben de uyarmak
zorundayım.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce)
Sağlık Bakanı da akıl hastaları için bir şey
başlattı!
AYTUĞ ATICI (Devamla) Diğer
maddede görüşmek üzere. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN Oylarınıza
sunuyorum
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın
Başkan, söz talebimiz var.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Geç
kaldı, geç kaldı
BAŞKAN Bir saniye sayın milletvekilleri,
geç kalıp kalmadığını size soracak değiliz.
Lütfen ya!
ÜNAL KACIR (İstanbul) Niye
azarlıyorsun Sayın Başkan ya? Geç kaldı. dedik, niye
azarlıyorsunuz?
BAŞKAN Yani burada ne İç
Tüzük koydunuz ne adap koydunuz, lütfen! (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Konuşma hakkı İç Tüzük
gereği, engelleyemezsiniz bunu. Engelleyemezsiniz, konuşma
hakkı.
Buyurun Sayın Atıcı.
(CHP sıralarından alkışlar; AK PARTİ
sıralarından Konuşsun ama hakaret etmesin. Adam gibi
konuşsun. sesleri)
CHP GRUBU ADINA AYTUĞ ATICI
(Mersin) Değerli arkadaşlar Konuşsun ama adam gibi
konuşsun. deniyor, Hakaret etmesin. deniyor. Eğer, tutanaklardan
bir hakaret çıkarırsanız özür dileyeceğim.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Arkadaş, bir doktor olarak -şişman diye
arkadaşım- nasıl obezite lafını
kullanırsın? Ayıp yahu! Ayıp değil mi?
BÜLENT TURAN
(İstanbul) - Ayıp, ayıp!
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Vazgeçtim,
Eğer hakaret ettiğim kimseler varsa özür
dilerim. Ben kimseyi muhatap almıyorum, ben sadece bir hekim olarak
görevimi yerine getiriyorum, riskleri anlatıyorum. Öyle, burada, bir
insanın kalp krizi geçirmesi de kimsenin hoşuna gitmez. Ancak,
şurada oturan milletvekili diyor ki: Bırakın, tipi bozuk.
Şimdi, bir
insana yakışır mı bu söylenen laf? Bir insana
yakışır mı? Öyle el altından fısıltıyla
söylemek delikanlılık değil.
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Sen belden aşağıya niye vuruyorsun?
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Bağırma, bağırma!
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Bağırma, çık konuş, bağırma!
BAŞKAN
Sayın Korkmaz, lütfen
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Şimdi, çıkın, burada, delikanlıca beni
eleştirin. Benim sizi eleştirip ciğerinize hançeri soktuğum
gibi siz de benim ciğerime hançeri sokun.
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) 500 milyon liraya el pençe divan durdunuz!
VELİ
AĞBABA (Malatya) Çık kürsüye konuş, bağırma!
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Bu iş bağırmayla çağırmayla olmaz
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Cevap ver cevap! İnsanlar hastanelerde rehin
kalıyorlardı, sen konuşuyorsun burada.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Ben demin bir laf söylemiştim, tekrardan söylemeyeyim.
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Söyle, bir daha söyle.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Bu lafa cevap vermiyorum.
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Veremezsin ki!
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Bu lafa cevap vermiyorum çünkü laf değil. Ne dediğini
anlamadım bile.
Şimdi, siz orada,
oturduğunuz yerde bana hakaret edeceksiniz
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Ben hakaret etmiyorum.
AYTUĞ ATICI
(Devamla)
ben de -hakaret edenlere söylüyorum- burada susacağım!
BAŞKAN
Sayın Atıcı
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) Depremden gelen yardımları bağış
diye dağıttınız, sonra
BAŞKAN
Sayın Korkmaz
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Başkan, arkadaşa beş dakika ver, kürsüye
çıksın, konuşsun ya.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Şimdi, siz kalkacaksınız Moritanyaya yardım
edeceğiz. Diyeceksiniz, ondan sonra da Moritanyaya burada
uyguladığınız sağlık sistemini koymaya
çalışacaksınız. Diyeceksiniz ki Moritanyaya: Sakın
ha, anne sütü bankacılığı yapma. Biz denedik,
vatandaşın bütün parasını anne sütü bankasına
yatırdık, sonra bazı insanlar dedi ki: Zinhar olmaz. ve geri
adım attık. Oraya anne sütü bankacılığını
kurdurmayacaksınız.
Bakın,
kırk yılın başında iyi bir iş yapıyordunuz
sağlıkta
Birkaç tane daha iyi işiniz var, bakın, iyi
iş yaptığınız zaman söyleriz. Anne sütü
bankacılığı iyi bir şeydi. Sayın milletvekili, bebek
ölüm hızlarından bahsetti, benim çocuk hekimi olduğumu
muhtemelen unuttu. Bu ülkede bebek ölümlerini azaltmak için
yaptığım hizmetleri bilmiyor olabilir ama şunu herkes bilir
ki anne sütü hayat kurtarıcıdır, anne sütü bebeklerin
hayatını kurtarır. Siz Moritanyada bebekler ölüyor. diye
burada zıplarken
MUHAMMET
BİLAL MACİT (İstanbul) Suriyede de ölüyor, Suriyede de.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Şimdi, bakın, eğer Suriye konusunu açacaksanız
onu da konuşuruz. Hiç öyle
Şimdi, lafı nasıl
değiştirdiğinize siz kendiniz bakın. Onu da konuşuruz,
onu da çok konuştuk. Konuyu değiştirdiğiniz zaman hiçbir
şekilde susacağımı zannetmeyin, siz konuştukça ben de
yasal haklarımı sonuna kadar kullanacağım.
Anne sütü hayat
kurtarıcıdır. Şimdi, siz, burada anne sütü bankacılığını
yasaklayarak kaç bebeğin ölümüne imza attığınızın
farkında mısınız? Hadi çıkın, bana buradan deyin
ki: Anne sütü hayat kurtarıcı değildir. Hadi çıkın,
beni yalanlayın; oradan sataşmayın, çıkın
yalanlayın, deyin ki: Anne sütü bankacılığı, anne
sütü bankası Türkiye'ye gereksizdir. Hadi deyin. Ama dediniz.
Bakanınız, bu devletin parasını, milyarlarca lira
parasını götürdü, İzmirde anne sütü bankası kurmak üzere
yatırdı. Sizin paranız ya, hepimizin parası
Yatırdı, sonra birileri çıktı, dedi ki: Hayır, olmaz.
Bu, dinen yanlıştır.
Kardeşim,
yanlış ise o dine mensuplar -hürmet ederim, başımın
üstünde yeri var- yapmasınlar. Ama o dine mensup olmayan, o inancı
kabul etmeyen veya Her ne olursa olsun, ben çocuğumun hayatını
kurtarmak istiyorum, çocuğuma anne sütü verin. diyen insanları
nasıl engellersiniz?
Bunu ben
yapmadım ki siz yaptınız. Şimdi, kalkıp siz
Moritanyaya anne sütü bankacılığını iptal edin.
derseniz bebek ölümleri artar mı artmaz mı arkadaşlar? Yani,
hakikaten düzgün konuşalım, hakikaten düzgün iş yapalım.
Moritanyaya tabii ki yardım edelim ama burada Türkiye'ye
uyguladığınız sağlık sistemini Moritanyaya
götürmeyin, benim size söylediğim o.
Peki, çok zorunuza
gitti, senaryoyu isterseniz biraz tersten alalım. Diyelim ki Moritanyayla
karşılıklı konuşma fırsatınız oldu,
gene kabul edeceksiniz bu anlaşmayı ama
Peki, şunu
yapmayın, bunu yapmayın demeyeceğim, yapın diyeceğim.
Gidin,
Moritanyaya giden arkadaşlarım, Biz bu anlaşmayı
imzaladık ama Başbakanınız sakın ola Ben
Moritanyalı doktorlara iğne bile yaptırmam. demesin. deyin,
bunu söyleyin. Eğer Moritanyanın Başbakanı Ben
Moritanyalı doktorlara iğne bile yaptırmam. derse doktorlar
gücenirler, doktorların motivasyonu azalır ve hayat kurtarma
ihtimalleri düşer. deyin. Anlaşma yapacaksınız, bari
bunları deyin.
Sonra,
Moritanyanın Sağlık Bakanına deyin ki: Doktorlar yaygara
yapıyor. deme çünkü bizim bir Sağlık Bakanımız
vardı Doktorlar yaygara yapıyor. dedi, doktorlar çok üzüldüler ve
gerçekten kutsal meslekleri zedelendi, bunu yapmayın.
Moritanyadaki
profesörleri ayağınıza getireceğim. demesin
Sağlık Bakanınız. deyin çünkü bunu sizin Sağlık
Bakanınız söyledi, Başbakanız söyledi, hatta ve hatta
Delikanlılarsa hastamı geri çevirsinler bakalım, geri çevirenin
alnını karışlarım. dedi. Yani bu seviye iyi bir
başbakan için, ben bu kürsüden milletin adına konuşurken seviye
iyi değil ama bir başbakan Ben doktorların alnını
karışlarım. diyecek, bu seviyeyi beğeneceksiniz, herkes
alkışlayacak. Bu mu yani! Yapmayın. Biz bu hatayı
yaptık, sizin Başbakanınız Moritanyalı
doktorların alnını karışlamasın. deyin.
Sağlık Bakanınız Doktor efendi devri bitti. demesin
çünkü Doktor efendi diye bir devir yoktu ki hiçbir zaman, yanlış
yapan doktorlarımız vardı Türkiyede, onları biz
cezalandıramadık, bütün doktorları mahvettik ama siz bunu
Moritanyada yapmayın. deyin.
Sonra,
Moritanyaya deyin ki bu anlaşmayla
Hani benim itiraz ettiğim
diğer konular vardı ya, o diğer konularda anlaşma yapma
imkânınız var çünkü karşılıklı mutabakatla bizim
muhalefet notu koyduğumuz maddeye her şeyi koyabilirsiniz ya, bir
madde koyun, Sağlık Bakanlığına Eğer
Moritanyada bir tabipler birliği var ise ve karşı
çıkıyorsa onu kapatmaya kalkmayın. Kapatamıyorsanız da
kolunu bacağını budamayın çünkü tabipler birliği
siyaset üstü bir kurumdur, bütün siyasi görüşleri kucaklar ve din, dil,
ırk ayrımı yapmadan herkese hizmet eder ve söyledikleri de
önemlidir çünkü Türkiyede biz bunu yapamadık,
yapamadığımız için de büyük sıkıntılar
yaşadık, Türk Tabipleri Birliğini kapatmaya kalktık,
olmadı, Anayasamızdan bile döndü, evrensel hukuka
aykırıdır, kendinizi rezil etmeyin. deyin. Bunları deyin,
o 2nci maddenin (d) fıkrasında bunu söyleyin.
Sonra, deyin ki:
Bakın, biz performans diye bir sistem denedik. Bu sisteme göre
hekimlerimizi çalıştırıyoruz. Eskiden performans sistemi
öncesinde hekimler bir ekipti, ekip ruhuyla çalışırlardı,
hemşirelerle birlikte çalışırlardı, teknikerlerle birlikte
çalışırlardı. Şimdi, performans sistemini getirdik,
ekip ruhu bozuldu. O Sen kaç hasta baktın? Sen kaç hasta baktın?a
döndü.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Rakip oldu, rakip.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) İki hemşire fazla geliyor, ben bir hemşire
istiyorum. Yoğun bakımda bile biz çok hemşire isterken
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) SSK hastanelerinin önündeki kuyrukları çok çabuk unuttunuz,
çok.
AYTUĞ ATICI
(Devamla)
artık doktorlar Fazla hemşireye gerek yok çünkü ben
gelirimi bölüşmek zorunda kalıyorum, bu da iyi bir şey
değil. noktasına geldi. Hekimler artık rakip oldular
Türkiyede. Ne olur Moritanyada bunu yapmayın çünkü hekimler birbirine
rakip olursa bebekler ölür. Hekimlerin, hemşirelerin,
eczacıların, teknikerlerin bir ekip ruhuyla çalışması
gerekir, bunu bozarsanız bundan en çok, en çok bebekler etkilenir.
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Eski bir SSK genel müdürü vardı, onun yaptığı
politikaları bir hatırlayın.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) - Moritanyada sakın iş yeri hekimliğini
taşeronlaştırmayın. deyin. O 2nci maddenin d
fıkrasına bunu ekleyin, Biz iş yeri hekimliğini
taşeronlaştırdık, işçi ölümleri arttı.
Moritanyadaki ölümleri azaltmaya çalışıyoruz, sakın
iş yeri hekimliğini taşeronlaştırmayın.
Hekimlerinizi çalıştırın ama çok
çalıştırmayın. Çok çalıştırırsanız
verimsiz olurlar, hastalar ölür. deyin diyorum.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Hocam, seni doğuran anaya da, yetiştiren hocaya da helal
olsun!
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen Türkan Dağoğlu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
TÜRKAN
DAĞOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sayın meslektaşım, Sayın Vekil Aytuğ
Atıcının biraz evvel kürsüde söylemiş olduğu yeni
doğan konusundaki açıklamaları gerçek anlamda beni hayrete
düşürmüştür. Biz, aynı konuda, aynı yerde, yeni doğan
bebeklerin mahalle arasında, annelerin kucağında hastane aramak
için sokaklara düştüğü günleri hep beraber yaşadık. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Sağlık
Bakanlığının sağlık konusunda bazı şeyleri
tenkit edilebilir, ancak bu konuda asla. Kendisi de çok iyi bilir, yeni
doğan bir bebeğin günlük masrafı, yoğun bakımdaki bir
bebeğin masrafı 1.500 lira kadar bir paradır ve Bakanlık
bunu, hiçbir tereddüt göstermeden bu ailelerin parasını
dekanlıklara veya hastanelere zaten karşılıksız
ödemektedir. Dolayısıyla, biraz evvel söylenenlerin hiçbiri
gerçeği yansıtmıyor. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sağlık
konusunda eğer çalışmalarınız, halk arasında
çalışmalarınız varsa, sonuç ne olursa olsun siz 5 lirayı
burada halkın gözüne koymayın, halk o kadar memnun ki siz ne derseniz
deyin bu memnuniyet yüzde 38lerden yüzde 80lere kadar çıktı ve
yapılan masraf daha da düştü. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Moritanya
konusunda gelince Sayın Vekilim, sayın vekillerim, zaten Türkiye'nin
yeni doğan konusunda AK PARTİ gelmeden evvelki durumu Moritanyadan
da farklı değildi.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) O dönemde İstanbul İl Sağlık Müdürü kimdi?
Eşiydi.
TÜRKAN
DAĞOĞLU (Devamla) Bu gerçekleri hepimiz biliyoruz ve ben kendi
ünitemde bebekleri kurtarabilmek için dernek ve vakıf kurmuşumdur,
sadece o bebeklerin parasını oraya verebilmek ve kurtarabilmek için.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Eve gidince kavga etme sen enişteyle!
RECEP ÖZEL
(Isparta) Saygılı ol lan, saygılı ol!
TÜRKAN
DAĞOĞLU (Devamla) Süt bankası konusuna gelince, süt
bankası konusunda tabii ki siz çok iyi bilirsiniz ki biz daima
konuşmalarımızda anne sütü, anne sütü, anne sütü
demişizdir. Buna ne Bakanlık karşı geliyor ne de hiç kimse.
Yalnız, toplumun dinî yönden hassasiyetlerini tabii ki göz önünde
bulundurmamız lazım. Şimdi, biz zaten bu da hallolduktan sonra
anne sütüne karşı olan hiç kimse yok; Bakanlık da yok, kimse
yok. Bunun devamlı açıklamalarını yapıyoruz ve anne
sütü bankacılığı devam edecek ve bebekler anne sütünü
alacak. Siz bu konuda sakın sakın hayıflanmayın, anne sütü
verilecek.
Başka bir
konuya gelince, nüfus kâğıtlarında din hanesi -ben mi
yanlış biliyorum- zaten var, bunu AK PARTİ koymadı.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) CHPden kalan kanun.
TÜRKAN
DAĞOĞLU (Devamla) Ama o zaman gidip anneler veya babalar kendileri
nüfusu çıkarıyordu, imdi hastanelerden bu kayıt
yapılıyor ve bu kayıt doğrudan doğruya oradan
istatistiklere geçiyor. Bunda ters ne var ben anlamış değilim?
Gayet doğal bir şey.
Sayın
Vekilim, küçük yaş gruplarına da gelirseniz, ben, Çocuk Hakları
İzleme Komitesinin Başkanı olarak, zaten 15 yaşın
altındaki çocuklarda acaba bu tecavüz mü yoksa gayrimeşru mu,
başka bir nedenle mi, tabii ki en doğal bir hak olarak ve koruyucu
bir sosyal devlet anlayışı içinde bunun sorulması kadar
doğal bir şey olduğunu
Ben üç çocuk annesi olarak, bir hekim
olarak ve bir milletvekili olarak bundan daha doğal bir şey
olabileceğini asla ve asla düşünmüyorum.
Sağlıkta
Türkiye en önde gidiyor ve yeter ki her konu sağlık kadar güzel ve
düzenli gitsin. O zaman Türkiyenin önüne kimse geçemeyecek demektir.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Eş durumundan fiyasko!
BAŞKAN
Evet, madde üzerinde şahsı adına Aykan Erdemir, Bursa
Milletvekili.
Buyurun.
AYKAN ERDEMİR
(Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Moritanya-Türkiye iş birliği gerçekten çok önemli.
Niye önemli? Çünkü, Moritanyada sağlık olduğu kadar
demokrasinin geliştirilmesi de önemli. Neden Moritanyada demokrasinin
geliştirilmesi önemli? Çünkü, askerî vesayete, ben biliyor ve
inanıyorum ki bu Mecliste grubu bulunan dört parti de karşı. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
EMRULLAH
İŞLER (Ankara) Siz karşı değilsiniz ama! Esata heyet
gönderiyorsunuz ya! Orada mı demokrasi var?
AYKAN ERDEMİR
(Devamla) Moritanyaya baktığımızda nasıl bir
rejimle karşı karşıyayız, bir bakalım.
Moritanyada bugün
iş birliği yaptığımız Cumhurbaşkanı 6
Ağustos 2008 tarihinde darbe yapan general.
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) Tam size göre!
AYKAN ERDEMİR
(Devamla) Evet, sizin iş birliği yaptığınız
Cumhurbaşkanı darbe yapan general. Ama nasıl
Cumhurbaşkanı olmuş? 16 Nisan 2009da istifa etmiş, 19
Temmuzda Cumhurbaşkanı seçilmiş, askerî vesayeti demokrasi diye
yutturmuş.
Şimdi,
Türkiye Cumhuriyeti, bütün uluslararası insan hakları
raporlarında kölelik, kadın sünneti, çocuk sömürüsü ve insan
kaçakçılığıyla suçlanan bir askerî vesayet ürünüyle iş
birliği yapıyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Ama nasıl bir
iş birliği? Bakın sayın milletvekilleri, Şubat 2012
tarihinde İçişleri Bakanınızın, Sayın İdris
Naim Şahinin imzaladığı güvenlik iş birliği
anlaşmasına bakalım, Türkiye Moritanyaya hangi destekleri
veriyor? Polis eğitimi veriyor. Peki, gelin, polis eğitimi
verdiğimiz -ki veren Bakan da Sayın İdris Naim Şahin;
artık nasıl bir eğitim veriyor bilmiyorum, organik biber
gazıyla mı veriyor, tazyikli suyla mı veriyor, copla mı
veriyor bilemiyorum ama- Moritanyanın Uluslararası Af Örgütü
raporlarındaki karnesine bir bakalım.
Uluslararası
Af Örgütü Moritanyada sistematik olarak siyahlara ayrımcılık
yapılmaktadır. Diyor, Moritanyada sistematik olarak Arap olmayan
unsurlar Araplaştırılmakta, ana dilleri unutturulmaktadır.
diyor, Moritanyada işkence sistematik bir şekilde yürütülmektedir.
diyor ve Moritanyada yargı bağımsızlığı
yoktur, uzun tutukluluk süreleri vardır, hukukun üstünlüğünden söz
edilemez. diyor.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Bayağı bir kanka olmuşlar bunlar!
AYKAN ERDEMİR
(Devamla) Şimdi, bu Uluslararası Af Örgütü Raporu, Moritanya
üzerine mi yazılmış, Türkiye üzerine mi yazılmış,
zaman zaman karıştırıyorum. Diyorum ki acaba Moritanya hep
böyle miydi, yoksa Sayın İdris Naim Şahinin
imzaladığı güvenlik iş birliği anlaşmasından
sonra Türkiyeden öğrendiği yöntemlerle, Türkiyeden
öğrendiği -tırnak içinde- demokrasiyle mi bu hâle geldi?
İşin bu
yönünü bir tarafa bırakırsak şüphesiz ki Türkiye ve Moritanya
iş birliği yapmalı. Cumhuriyet Halk Partisi olarak da
Moritanyanın demokratikleşmesi, işkencenin engellenmesi,
asimilasyonun son bulması, uzun tutukluluk sürelerinin sona ermesi,
hukukun üstünlüğünün sağlanması ama hepsinden önemlisi, özgür
seçimlerle darbeci bir generalin yerine, gerçekten Moritanya halkının
iradesini temsil eden bir liderin gelmesi noktasında gelin, iş
birliği yapalım ama eğer demokrasi kisvesi altında,
demokrasi görünümü altında, iş birliği görünümü altında biz
Moritanyada askerî vesayeti meşrulaştıracaksak, bunu yaparken
de Türkiyede askerî vesayete karşı olduğumuzu iddia edeceksek
burada bir çifte standart var. Nasıl bir çifte standart biliyor musunuz?
Bahreynde bugün bir gazeteci hapiste, bir yıldır hapiste. Niye
biliyor musunuz? Son attığı tweette şunu
yazmıştı: Türkiye Cumhuriyeti Bahreyne zırhlı araç
satıyor ve demokratik muhalefeti Türk zırhlı araçları
bastırıyor. demişti. Bugün Bahreyn hapishanelerinde, Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmetinin desteklediği Bahreyn Hükûmetinin baskısı
sonucu hapiste. (CHP sıralarından Bravo! sesleri,
alkışlar)
İşte,
Suriyede de, Bahreynde de, Moritanyada da demokrasinin yanında
olacaksak demokrasinin yanında olalım ama çifte standart yapacaksak
Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim karnımız tok.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3-(1) Bu
kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Aytuğ
Atıcı, Mersin Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; kaldığımız
yerden devam edeceğim ama Değerli Milletvekili
Arkadaşımızın, Sevgili Hocamızın söylediği
bazı şeylerin de
BAŞKAN
Sayın Atıcı, şahsınız adına da söz talebiniz
varmış, süreniz on beş dakika.
Buyurun.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Yok şahsım adına.
MUHARREM İNCE
(Yalova) Yok, devam et Hocam, devam et.
VELİ
AĞBABA (Malatya) Devam et.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Yok efendim.
BAŞKAN Buyurun
o zaman, devam edin, on dakika.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Peki.
Şimdi, bir
kere, çok iyi bir noktaya geldiğimizi söyleyebilirim, iyi bir noktaya
gelmişiz. AKPnin bir milletvekili çıkıyor, şu kürsüden
diyor ki: Sağlık Bakanlığının bazı
şeyleri tenkit edilebilir. Çok güzel.
Bakın, tenkit
edilebilecek bazı noktaların görülebilmesi, hatta bunun da ötesinde
çıkıp şu kürsüden dillendirilmesi iyi bir şeydir. Bundan
sonra bu tenkit edilecek şeylerin düzeltilmesi gelir.
Değerli
arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisi sizin düşmanınız filan
değil, Cumhuriyet Halk Partisine millet tarafından verilen görev sizi
denetleme görevidir, sizin yanlış yaptığınız
-bilerek, bilmeyerek- şeyleri size anlatmak, sizi yönlendirmek ve
ülkemizin çıkarlarını korumaktır. Bunun
dışında -ben, kendi adıma söyleyeyim- hiçbir gayem yoktur.
Bunu da söylerken, evet, biraz bazen sivri söylüyorum ama hiçbirinize hakaret
etmemeye çalışıyorum, etmiyorum da zaten ama bizim bu sivri
söylemlerimizi de ancak anlıyorsunuz ki bir iki senenin sonunda çıkıp
şurada Hakikaten ya, tenkit edilecek bazı şeylerimiz
varmış. noktasına geldiniz. Ancak
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) Her şeyi de tenkit ediyorsunuz, olmuyor ya!
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Biz tenkit ediyoruz da sizin de bu tenkitleri kabul etmeye
başlamanız iyiye alamet.
Bakın, iyi
bir şey söylüyorum, oradan gene didikliyorsunuz. Yani iyi bir şey
söylüyorum yani bundan sonra iyi bir şey söylerken baştan söyleyeyim.
Şimdi, buraya
çıkan Sayın Milletvekili dedi ki: Söylediği hiçbir şey
gerçeği yansıtmıyor. Tutanaklarda var. Şimdi, bunu
söyledikten yaklaşık üç saniye sonra dedi ki: 5 TLyi
insanların gözüne sokmayın. Ha, demek ki söylediklerimizde gerçek
payı var. Söylediklerinin hiçbiri gerçeği yansıtmıyor.
demek, arkasından üç saniye sonra çıkıp 5 TLyi insanın
gözüne sokmayın, halk bundan memnun. demek aslında söylediklerimizin
gerçek olduğunun sizin tarafınızdan ikrar edilmesidir. Ama ben
bir şeyinizi düzelteyim, sizin anketlerinize göre memnuniyet yüzde 80 değil,
yüzde 67.
TÜRKAN
DAĞOĞLU (İstanbul) 80, 80! Bu defa bundan daha yüksek olacak.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Bakın, biz bilim insanıyız, sizin
yaptırdığınız, AKPnin yaptırdığı
anketi size söylüyorum. Şimdi, bakın, bizim söylediğimiz
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Kaçmış peki, yüzde kaç?
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) Size göre kaç?
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Yüzde 90!
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Değerli arkadaşlar, burada çıkıp konuşan
insan konuştuğuna dikkat etmeli. Ben de bu dikkate
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Hayır, size göre kaç?
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Bakın, bilimsel insanlar Size göre kaç? diye bir soruya
cevap vermezler. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Elinde done
varsa konuşur.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Eleştiriyorsan bir değerini ver ya.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Benim elimde memnuniyetle ilgili bir veri yoktur. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
İHSAN
ŞENER (Ordu) Olmadığını nasıl söylüyorsun?
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Ben sizin elinizdeki verilere göre konuşuyorum, siz daha sizin
elinizdeki veriyi bilmiyorsunuz.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Mevcut veriyi kabul etmiyorsunuz.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Bakın, sizin elinizdeki veri doğrudur,
yanlıştır ama sonuçta bir veridir. Gitmişsiniz
sormuşsunuz insanlara, bilimsel olarak istatistiki yöntemlere göre
değerlendirilmiştir ama bu rakam 80 değildir, gidin
öğrenin. Senin fikrine göre kaç? demek yamalı bohça, yapboz
şeklinde bir sağlık sistemi yaratmaktır.
Bakın,
arkadaşlar
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) Yüzde 75.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sen doğrusunu söyle, kaç?
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Bakın, Sayın Bakan buradan söyledi, yüzde 75miş.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) TÜİK bağlı o Bakana.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) E, Bakan söylüyor yani adam biliyor ki konuşuyor. Koca Bakan
bilmeden konuşur mu?
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Hocam, TÜİK Sayın Bakana bağlı zaten.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Ya, sen de bilmiyorsun!
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Ben sizin verinizin 80 olmadığını söylüyorum.
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) 2002de yüzde 40ın altındaydı.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Kaç, kaç?
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Sizin açıkladığınız veri yüzde 67dir,
Bakan Yüzde 75tir. Diyor, her iki rakam da yüzde 80 değil.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Kaç, kaç?
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Yani buraya çıkıp kendi rakamınızı bilmeden
konuşmak ne kadar yakışıyor, bunu siz değerlendirin.
Oradan zıplamayın, ben sizin söylediklerinizi söylüyorum.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Ya, kaç olduğunu söylesene?
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Söyledi ya, ne bağırıyorsun oradan!
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Şimdi, değerli arkadaşım, ben, sizin
yaptırdığınız anketin rakamını söyledim.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Kaç yani onu söyle.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) 67.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Az mı 67?
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Sizin bakışınızla öyle, sizin
bakışınızla 67dir.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) 38 mi büyük, 67 mi büyük?
VELİ
AĞBABA (Malatya) Belge var mı, belge?
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Sizin bakışınızla öyledir, istatistiki
rakamlara göre bunu siz iddia ediyorsunuz, ben iddia etmiyorum. Siz iddia
ediyorsunuz ki 67, sonra çıkıp burada diyorsunuz ki: Yüzde 80. Ben
ne diyeyim?
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Dünyadan haberleri yok, biri 75, biri 80, biri 65 diyor!
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Şimdi, anne sütünü konuştuk, anne sütüyle ilgili olarak
Dinî hassasiyetlerimiz var. dedi Sayın Milletvekili. Dinî
hassasiyetlerinizin tümüne katılıyoruz, tümüne, bakın. Hiç
kimsenin kutsal kitabında yazanı sorgulamaya hiç kimsenin hakkı
yoktur. Kutsal kitabımızda anne sütü ve emzirmeyle ilgili dört yerde
geçkiler vardır, işaretler vardır. Biz, bunların
tamamını hassasiyetli davranarak değerlendiriyoruz ve bu
hassasiyete uygun davranılmasını istiyoruz.
TÜRKAN
DAĞOĞLU (İstanbul) Kimse anne sütüne hayır demiyor ki!
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Biz, Bu hassasiyetleri görmezden gelin. demiyoruz, haddimiz de
değil zaten. Bu hassasiyetler önemlidir. Bakın, Hristiyan birinin
bile bu hassasiyetlere saygı duyması gerekir. Biz diyoruz ki: Bu
hassasiyetlere saygı duyarak anne sütü
bankacılığını kurun. Anne sütü bankasının
açılış tarihi ilan edildi, her şey bitti. Ben de araştırdım,
gerçekten, kurdele kesilecek sadece. Ne oldu, niye iptal ettiniz? Açıklama:
Dinî hassasiyetler. Kardeşim, başım gözüm üstüne.
TÜRKAN
DAĞOĞLU (İstanbul) Hayır, hukuki altyapısı
hazır değil.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Dinî hassasiyetler başım gözüm üstüne, dinî
hassasiyetlere mutlaka uyalım ama insanları anne sütü bankasından
mahrum etmeyelim çünkü anne sütü hayat kurtarır, Moritanyada da hayat
kurtarır, Türkiyede de hayat kurtarır; Anne ne olursa olsun, ister
insan annesi olsun ister başka mahlukların anası olsun, kendi
yavrusunu emzirdiği sürece o bebeğin hayatı kurtulur.
İşte, Moritanyaya bunu böyle anlatmayın diyorum.
Bırakın, anne sütü bankası kurmak istiyorlarsa kursunlar.
Çıkıp dediniz ki: Nüfus kâğıdında yazmıyor mu?
Ya, yazıyor. E, bu nüfus kâğıdında din hanesi var diye
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiyeyi mahkûm etmedi mi?
TÜRKAN
DAĞOĞLU (İstanbul) O başka, o başka.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) O başka, o başka
Tabii, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi içimizde hukukçular var- bizi mahkûm edecek
TÜRKAN
DAĞOĞLU (İstanbul) Din hanesini AK PARTİ mi koydu nüfusa?
AYTUĞ ATICI
(Devamla)
yanlış yapıyorsunuz diyecek, bunu yapmayın
diyecek
O o, o başka...
Benim tevellüdüm
yeter, eskiden mezhep de vardı nüfus kâğıtlarında,
hatırlar yaşı müsait olan milletvekilleri, siz de
hatırlarsınız.
AYKAN ERDEMİR
(Bursa) Hatırlatmayın, geri getirirler.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Eskiden dini vardı, mezhebi de yazardı, niye
kaldırıldı mezhep? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
din hanesinin konmasını istemez ve bu konuda da kararı
vardır. Hadi koydunuz diyelim ki, nüfus kâğıdında
boşluk var, dini. Ama sizin Sağlık Bakanınızın
annelere sordurduğu dini hanesinde 6 harf var Sayın Hocam, 6 harf; hadi
Hristiyanlığı sığdır buraya da göreyim
bakalım. Yapmayın arkadaşlar, yapmayın, bunu bana bir imla
hatası, matbaa hatası demeyin.
TÜRKAN
DAĞOĞLU (İstanbul) Yok, o imla hatası değil.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Eğer öyleyse, çıkın deyin ki: Pardon, matbaa
hatasıymış, Hristiyanlık 6ya sığmıyor, daha
da uzatacağız. deyin. Ama ne yaptınız? Bizim
uyarımızla bu vahim hatadan döndünüz, iyi bir şey. Bakın,
tenkit ediyoruz, siz de dönüyorsunuz bazen, iyi bir şey. Çıkıp
kürsülerden bangır bangır Yahu CHP doğru söylüyor, biz onun
için döndük. demenizi beklemiyoruz yani bu bir yarış değil
bizim için, bu işi yapmayacağınızı gösterdiniz,
teşekkür ederiz. Ama buna çıkıp da ısrarla devam ederseniz,
ben bu kürsüde son nefesimi verene kadar bunları burada söyleyeceğim.
Yanlış yaptığınız yerden sessiz sedasız da
olsa dönün, itirazım yok, bunu biz de cümle âleme ilan etmeyiz ama
çıkıp burada Vallahi, nüfus müdürlüğü istiyor. derseniz, ne
hekime yakışır ne insana yakışır, bu hatayı
burada yapmayın.
Sayın
Başkan, on beş dakika mı bitiyor, on dakika mı bitiyor?
BAŞKAN On
dakika.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Peki, teşekkür ederim, devam edeceğim.
Peki, bakın
arkadaşlar, hani Moritanyada sağlık kötüydü, işler
kötüydü, hani oraya yardım edecektiniz ya fikirlerinizle, onlara, kamuda yapılacak olan
işleri özelleştirmelerini salık vermeyin. Hele hele kamu ile
özel iş birliği yapıp fakir Moritanyanın kıt
kaynaklarının birilerinin cebine gitmesini engelleyin, hiç olmazsa
bunu yapın. Deyin ki biz Türkiyede bir kamu-özel ortaklığı
sistemi kurduk, bari bunu siz yapmayın. Biz, gittik, iş
adamlarına dedik ki gelin, size beleş, bedava bir arsa verelim, siz
de buraya bir hastane yapın. Biz de bu hastaneye, kırk dokuz
yıldır, bizim itirazlarımızdan
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Moritanyaya gidin de anlatın, yapmasınlar bizimle
anlaşma. Hiç uğraşmayın burada bu kadar, yormayın
kendinizi.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Sayın Başkan, on beş dakikam bitti mi?
BAŞKAN Sordum ben
baştan Sayın Aytuğ, on dakika
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Sürem on beşe çıktı Sayın Başkan.
BAŞKAN Yerinize
oturun, tekrar davet edeceğim şahsınız adına, madem
öyle.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Tamam Sayın Başkan, bir şey demiyorum.
BAŞKAN
Baştan sordum çünkü Sayın Aytuğ.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Tamam, haklısınız.
BAŞKAN Madde
üzerinde şahsı adına söz isteyen Aytuğ Atıcı,
Mersin Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Değerli arkadaşlar, bunu Moritanyaya söyleyecek olan biz
değiliz, bunu Moritanyaya söyleyecek olan sizsiniz. Bazen Hükûmet
olduğunuzu unutuyorsunuz ya. Bazen Hükûmet olduğunuzu unutuyorsunuz,
bizi eleştiriyorsunuz Gidin, siz söyleyin. Kardeşim, bu
anlaşmayı ben mi imzaladım? Bu anlaşmayı Türkiye
Cumhuriyeti devleti adına yetkili birisi imzaladı, Hükûmet adına
imzaladı.
Şimdi, biz de size
diyoruz ki arkadaşlar, bu yaptığınız iş iyi bir
iş değil. İyi tarafları var, anlaşma yapın,
Moritanyaya yardım edin sağlık açısından. Bakın,
demokrasi memokrasi, hiç girmeyeceğim ama şunları
şunları yaptırmayın diyoruz. Bunu yapıp söyleyecek
olan sizsiniz. Şimdi, gideceksiniz Moritanyaya diyeceksiniz ki biz bir
hata yaptık kamu-özel ortaklığında, siz yapmayın. Siz
bedava bir arsayı ulus ötesi güçlere -ki bu Türkiye bile olabilir-
vermeyin. Buraya bir hastane inşa ederler, sonra tam otuz sene siz bu hastanede kiracı
konumunda kalırsınız. Bu çok kötü bir şeydir. Biz bunu
Bir
kere ok yaydan çıktı, Başbakan emretti, şu fakirin hayali
dedi, sesimizi çıkaramadık, bari Moritanyada bunu yapmayın
deyin. Yazıktır, günahtır Moritanyalılara.
Sonra,
Moritanyaya deyin ki, biz bir hata daha yaptık. Hem ulus ötesi güçleri
çağırdık, yatırım yapsınlar istedik ama
onların alacağı borca, finans kaynaklarından
alacağı borca hazine garantisi verdik. Yani bu şirket batarsa
bütün borçlar hazinemiz tarafından ödenecek. Allah bilir bizi ne bekliyor,
siz bu hatayı yapmayın deyin Moritanyaya. Çünkü siz bizden daha
garibansınız deyin. Sonra deyin ki, eğer sağlıkla
ilgili bir yasa çıkaracaksanız bunu sağlık komisyonunuzda
tartışın. Sağlık komisyonunda
tartışılmadan çıkan hiçbir yasanın iyi
olmayacağını biz gördük, biz kamu-özel ortaklığı
yasasını Plan ve Bütçede tartıştık, Sağlık
Komisyonundan baypas ettik, zararını gördük, bunu siz yapmayın
deyin.
Sonra, eğer
bu anlaşmaları yapacaksanız da özel hukuka göre yapmayın
yani kendi devletinizin, Moritanya devletinin kanunlarını baypas
etmeyin; eğer bir ihale yapacaksanız bu ihaleyi Kamu İhale
Kanunu ve Devlet İhale Kanunu dışına çıkarmayın, çıkarırsanız
birileri bundan nemalanır, bunu yapmayın, bunun size çok ciddi
zararı olur deyin. Hani o 2nci maddenin (d) fıkrası var ya,
oraya bunların hepsini girdirebilirsiniz. Hükûmetsiniz, sizin vazifeniz.
Hani çok seviyorsunuz ya Moritanyayı, bu iyiliği onlardan
esirgemeyin.
Onlara deyin ki hastanelerin
yanına ihtiyari ve mecburi ticari hizmet alanları diye bir şey
yapmayın. Sağlığı özelleştirmeyin.
Sağlığı kamusal bir görev olarak alın. Bakın, biz
sağlığı özelleştirdik, hiç kimse memnun değil, bu
memnuniyetsizliği siz Moritanyada yaşamayın deyin. Biz burada
mecburi hizmet alanları yaparken hastanelerde aslında
aklımızdan -Komisyon notlarında, tutanaklarında var-
hastane değil de otel yapmak geçiyor, hastane yanında
alışveriş merkezleri yapmak geçiyor, otoparktan para kazanmak
geçiyor, attığımız her adımda bunları
yapmayı düşünüyoruz -bunlara bakın, gidin, tutanakları
inceleyin, hepsi var, o yüzden yani hiç öyle benim yorumummuş gibi
görmeyin- bunları yaptırmayın deyin Moritanyaya ki gayet rahat
bir şekilde ülkelerini sürdürsünler, sömürtmesinler. Ülkenizi sömürtmeyin,
biz hata yaptık, ülkemizi sömürttük, siz ise bunları sömürtmeyin
deyin. Bakın, bir iş yapacaksanız, adam gibi yapın deyin
onlara. İhaleyi alıp çantacılara vermeyin tıpkı
kamu-özel ortaklığı hastanelerinde olduğu gibi yani,
ihaleyi aldınız, çantacılarla gidip de bir başka
taşerona devretmeyin çünkü burada yarı yarıya devletiniz zarar
eder, geçmişte bunları yaptık, şimdi tekrarlamayalım; hele
hele eğer borçlanma dövizle olmuş ise bizim
yaptığımız gibi döviz kuruna endeksli bir borç
yapmayın, Türkiye bunu çok yaşadı geçmişte ama döviz kuruna
endeksli bir borçlanma iyi bir şey değildirdir deyin onlara, deyin ki
onları koruyalım, onların da ekonomisi yükselsin ve bebek ölüm
hızları daha da daha da azalsın ve Moritanyaya da en
azından bir katkımız olsun. Sonra onlara deyin ki biz ekmekten
bile KDV alıyoruz ama bu şehir hastanelerinden ne KDV ne damga
vergisi hiçbir harç da almıyoruz, siz bunu yapmayın, orada yetim
hakkı var.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moritanya İslam Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında
İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açık oylama
sonucu:
Kullanılan oy
sayısı |
: |
210 |
|
|
Kabul |
|
: |
210 |
|
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik Mine
Lök Beyaz
Burdur Diyarbakır
Böylece tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
10uncu sıraya
alınan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moritanya İslam Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
10.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Moritanya İslam Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/656) (S. Sayısı: 357)(x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu
357 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Aykan
Erdemir, Bursa Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
AYKAN ERDEMİR (Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, yirmi dakika, gelin, Moritanyada güvenlik iş
birliği söz konusu olduğunda Türkiyenin katkısının ne
olabileceği üzerine bir ufuk turu yapalım.
Biliyorsunuz ki
güvenlik konusu artık, dünyada iki farklı çerçeveden inceleniyor.
Eski anlayış, devlet güvenliği merkezli
yaklaşımlardı. Yeni anlayış ise insan güvenliğini
de çerçevenin içine katan, bütünlükçü güvenlik anlayışı.
Türkiyenin
İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin döneminde
girişimde bulunduğu bu güvenlik anlaşması acaba insan
güvenliği merkezli bir iş birliğini mi amaçlıyor yoksa
devlet güvenliği merkezli bir iş birliğini mi amaçlıyor?
Bir başka şekilde sormak gerekirse Türkiyenin Moritanyayla
yaptığı güvenlik alanında iş birliği bütünlükçü
güvenliği, yani insan güvenliğini, yani insan temel hak ve
özgürlüklerini geliştirecek bir güvenlik mi gelin bakalım.
Öncelikle
şunu söylemek gerek: Ne yazık ki bu anlaşmayı
hazırlayan Sayın Bakan Türkiyede insan güvenliği
noktasında karnesi iyi olan bir bakan değildi. Temel hak ve
özgürlükler noktasında, insan hakları noktasında çok da pozitif
bir tablosu yoktu. Döneminde ülkemizde çok sayıda insan hak ve
özgürlükleri ihlali yaşandı, orantısız güç
kullanımı yaşandı ve bu orantısız güç
kullanımından ne yazık ki yuvadaki çocuklardan tutun da
üniversitedeki öğrenci ve öğretim üyelerine, fabrikadaki işçiden
tutun da meydanlarda haklarını isteyen memurlara kadar çok kişi
zarar gördü, yaralandı.
Gelin, bir de
Moritanyaya bakalım. Moritanya, biliyorum ki Adalet ve Kalkınma
Partisi için önemli bir ülke, pek çok açıdan ilham kaynağı
olabilecek bir ülke.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen yerlerinize oturur musunuz.
AYKAN ERDEMİR
(Devamla) Gelin, Moritanya Anayasasının 5inci maddesine
bakalım. Diyor ki
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Başkanım, Hatibi dinleyemiyoruz.
AYKAN ERDEMİR
(Devamla) Sayın Veli Ağbaba duyamıyor.
Gelin, Moritanya
Anayasasının 5inci maddesine bakalım. Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının ilk 4 maddesini tartışmaya açmaya çok da
niyetli olduğunuz bugünlerde belki de Moritanya size ilham
kaynağı oluyor. Diyor ki: İslam, halkın ve devletin dini
olmalıdır. Bakın, uluslararası örgütlerin raporlarına
bakıyoruz, Moritanyayla ilgili ne diyor? İnanç özgürlüğünün
olmadığı, aşırı merkezîleşmiş
İslam cumhuriyeti. diyor. Öyle bir cumhuriyet ki bu, AKP Hükûmetinin
iş birliği yaptığı öyle bir cumhuriyet ki bu,
yasalarında şöyle bir madde var: Müslümanlıktan çıkan,
vatandaşlıktan çıkar. Dünyada eşi benzeri görülmeyen bir
yasa. İnanç özgürlüğünün olmaması bir yana, insanlar inanç
özgürlükleri noktasında bir seçim yaptığında yalnızca
haklarını, hukuklarını kaybetmiyorlar,
vatandaşlıklarını da kaybediyorlar ve şüphesiz ki
birazdan sayacağım pek çok temel hak ve özgürlük ihlali, öncelikle
Sayın İdris Naim Şahinin Ankarada misafir ettiği,
Bakanlıkta ağırladığı ve bu anlaşmayı
bir anlamda meydana getirdiği Moritanya İçişleri
Bakanının bir anlamda yetkisi ve sorumluluğu dâhilinde
gerçekleşiyor.
Bakın, neler
gerçekleşiyor, bunu Uluslararası Af Örgütünün raporlarından inceleyelim.
Moritanyada Uluslararası Af Örgütüne göre şu yaşanıyor:
Sürekli, sistematik ve kurumsallaşmış işkence; hukuki
sürecin bütünüyle hiçe sayıldığı, adil
yargılanmanın bulunmadığı, gayriinsani tutukluluk
koşullarının sürdüğü bir ülke. Belki de Sayın
İdris Naim Şahinin, Türkiyeyi yavaş yavaş getirmeye
çalıştığı noktaya Moritanya çoktan varmış
durumda.
Yine
Uluslararası Af Örgütü raporlarında deniliyor ki: Hüküm
giymediği hâlde uzun tutuklu yargılama süreçlerinden muzdarip olan
Moritanyalılar var. Bazen Moritanyaya ilişkin raporları
okurken diyorum ki, acaba yanlış rapor mu elimde, Türkiyeye
ilişkin bir raporu mu okuyorum. Çünkü ne yazık ki bugün Türkiyede de
işkence yeniden hortladı, hukuki sürecin bütünüyle hiçe
sayıldığı yargılamalar yaşanıyor;
bağımsız yargı ve adil yargılamanın
bulunmadığı çok sayıda olumsuz örnek var, gayriinsani
tutukluluk koşullarının sürdüğü çok sayıda olumsuz
örnek var ve biliyorum ki şu anda itiraz edemiyorsunuz çünkü Sayın
Veli Ağbaba ve Sayın Özgür Özel burada. Size, bir tuğla
kalınlığında, cezaevlerinde, mahpushanelerdeki hak ve
özgürlük ihlallerini sundular; en ufak bir şüpheye yer bırakmayacak
şekilde Türkiye cezaevlerinin AKP iktidarı döneminde nasıl bir
utanç kaynağı hâline geldiğini bize gösterdiler. Korkum şudur
ki: Sayın İdris Naim Şahinin vizyonuyla imzalanmış
bir güvenlik iş birliği anlaşmasıyla eğer Türkiye
modeli Moritanya cezaevlerinde de uygulanacaksa vay o Moritanyalı
tutukluların, mahpusların hâline. Eğer İdris Naim
Şahin vizyonuyla Türkiyedeki toplantı ve gösteri özgürlükleri
anlayışı Moritanyada da egemen kılınacaksa vay o
Moritanyalı göstericilerin, vatandaşların, protestocuların
hâline! Çünkü sıkıntı şu: Moritanyanın polis
eğitimi noktasında iş birliği yapmayı tercih
ettiği ülke biber gazının organik olmasıyla övünen bir
ülke. Moritanyanın polis eğitimi noktasında iş
birliği yapmayı tercih ettiği ülke tazyikli sudan coplamaya,
keyfî tutuklamalardan her türlü hakarete maruz bırakmaya
En temel
demokratik hakkını kullanan yurttaşlarına karşın
gayet gaddar, gayet ceberut, gayet acımasız bir ülke.
Benim endişem
şu: Eğer Moritanyayla güvenlik iş birliği alanında
biz bu vizyonu paylaşacaksak, Türkiyenin olumsuz örneklerini Moritanya
İçişleri Bakanlığı ve Moritanya polisi başta
olmak üzere Moritanyanın kurum ve kuruluşlarına hâkim
kılacaksak Moritanya bugün insan hakları alanında tüm raporlarda
en altta yer alıyor, acaba daha alt hangi noktaya
taşıyacağız diye endişe ediyorum. Şunu sormak
istiyorum: Acaba güvenlik iş birliği söz konusu olduğunda yani
insan güvenliği merkezli bir anlayış eğer söz konusu
olacaksa Türkiye Moritanyaya insan hakları konusunda herhangi bir
eğitim verecek mi? Vatandaşla polisin ve İçişleri
Bakanlığı çalışanlarının iletişimi,
etkileşimi noktasında daha demokratik, daha çağdaş, daha
insancıl bir iletişim ve etkileşimin kurulması noktasında
bir eğitim verecek midir yoksa yalnızca bastırma, ezme,
tutuklama, sindirme politikaları Türkiyede olduğu gibi Moritanyada
da egemen mi kılınacaktır? İşte, bu soruya verilecek
yanıt -ve umuyorum ki mevcut İçişleri Bakanımız bu
konuyla ilgili bir açıklama yapar- yalnızca Moritanyanın
değil Türkiyenin de insan hakları karnesinde çok önemli bir nokta
olacaktır. Bunu unutmayalım.
Bu kaygılarım yersiz diye düşünüyorsanız,
diğer örneklere baktığımızda hiç de öyle
olmadığını görüyoruz. Az önce kısaca bahsetmeye
çalıştım. Gelin birlikte bir Bahreyne bakalım, Türkiyenin
yine savunma alanında iş birliği yaptığı
Bahreynin temel hak ve özgürlükler karnesine bir göz atalım.
Hükûmetin ve Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet
Davutoğlunun önemli bir iddiası var, diyor ki: Kuzey Afrikada,
Orta Doğuda nerede Arap Baharıyla demokrasi ve özgürlükler talep
ediliyorsa, Türkiye Cumhuriyeti olarak biz de demokrasinin ve özgürlüklerin
arkasındayız. Bunun örneği olarak da Suriye gösteriliyor.
Bugün Arap Baharına bir göz attığımızda, Arap
Baharı denilen sürece bir göz attığımızda,
barışçı olmasına rağmen en etkili ve en yoğun
katılımlı demokratik muhalefetin Bahreynde olduğunu
görüyoruz. Nüfusun yaklaşık yüzde 90ı, ülkeyi bir istibdat
rejimiyle yöneten, bir vesayet altında ezen monarşiye karşı
ayaklanmış durumda. İki yılı aşkın bir
süredir en temel demokratik haklarını, özgür seçimleri, siyasi parti
kurma hakkını, toplantı ve gösteri hakkını, özgür
basını talep ediyorlar. Eğer Sayın Dışişleri
Bakanı Ahmet Davutoğlu demokrasinin arkasında olduğu
görüşünde samimiyse, ben inanıyorum ki Türkiye Cumhuriyeti,
Bahreynde de her gün sokaklarda coplanan, gaz yiyen, plastik mermilerle
öldürülen, uzun tutukluluk sürelerinin mağduru olan kitlelerin
yanında olmalı. Ama bakıyorum,
bunu göremiyorum. Peki, Bahreyne bakınca ne görüyorum? Türkiyenin ihraç
ettiği zırhlı araçları görüyorum, Türkiyenin ihraç
ettiği ve polis tarafından kullanılan kitle kontrol
araçlarını görüyorum.
Bakın, Avrupa
Birliğinin parlamentosu yani Avrupa Parlamentosu Bahreyn söz konusu
olduğunda önemli bir karar geçirdi ve dedi ki: Bahreynde
yaşanılan insan hakları ihlalleri söz konusu olduğunda
Avrupa Birliği üyesi ülkeleri Bahreyne silah, kitle kontrol
araçları, İnterneti kontrol etmeye yarayan teknolojik gereçler ihraç
etmemeli. diye uyardı, bu yönde bir tavsiye kararı aldı.
İşte, üyesi olmaya çalıştığımız Avrupa
Birliği Bahreynde yaşanan bu vahim tabloyu görürken ve Bahreyne her
türlü silah ve kitle kontrol aracı ihracını yasaklamaya
çalışırken Türkiye Cumhuriyeti her yıl Bahreyne daha fazla
silah satan, savunma ve güvenlik alanında iş birliği yapan bir
ülke konumunda.
Şimdi, sormak
istiyorum: Moritanyada darbeyle gelmiş ve kendini Cumhurbaşkanı
seçtirmiş bir generalin arkasındasınız.
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Kim söyledi bunu yahu? Siz, kendiniz çalıp kendiniz
söylüyorsunuz. 60lardan sonra Moritanyanın
yaşadıklarını biliyoruz. Fransız sömürgesinden sonra
16 tane darbe görmüş. Darbeleri destekleyen AK PARTİ değil,
sizsiniz.
AYKAN ERDEMİR
(Devamla) - Bahreynde yüzde 95lik bir çoğunluğu ezen bir
monarşinin arkasındasınız. Suriyede demokratik güçlerin
arkasında olduğunuzu iddia ediyorsunuz. Ben, neden böyle
olduğunu size izah edeyim: Bahreynde neden demokrasinin arkasında
değilsiniz biliyor musunuz çünkü Bahreynde sokaklarda demokrasi isteyen
geniş kitleler -bizim açımızdan hiçbir önemi yok, 72 millete bir
nazarla bakıyoruz ama biliyorum sizin açınızdan önemli- Sünni
değil, Şii
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Kes be!
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Esedin arkasında durup da gelip bize demokrasi dersi
veriyorsunuz.
AYKAN ERDEMİR
(Devamla) -
ve ne yazık ki
Bahreynde demokrasi isteyenler Şii olduğu için Sünni monarşinin
arkasında duruyor Türkiye Cumhuriyeti. Bu, gerçekten Türkiye dış
politikası açısından affedilmez bir çifte standart, Türkiye
Cumhuriyeti dış politikası açısından affedilmez bir
gaf. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti demokrasi, temel hak ve özgürlükler söz konusu
olduğunda ne mezhep görmeli ne din görmeli ne inanç görmeli.
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Darbelerin yanında hangi siyasi partinin olduğunu halk
çok iyi biliyor ve onun cevabını her seçimde size cevaben veriyor.
AYKAN ERDEMİR
(Devamla) Çünkü insan hakları her bir insanın hakkı.
İnsan hakları yalnızca Sünnilerin hakkı, yalnızca
Şiilerin hakkı, yalnızca Müslümanların hakkı,
yalnızca Hristiyanların hakkı şeklinde indirgenemeyecek,
askıya alınamayacak bir haklar bütünü; yani Moritanya Anayasasında
yer aldığı gibi, İslam, halkın ve devletin dini
olmalıdır. şeklinde dayatılamayacak bir haklar bütünü yani
Moritanya yasalarında olduğu gibi, Müslümanlıktan çıkan
vatandaşlıktan da çıkar. şeklinde ayaklar altına
alınamayacak bir temel hak ve özgürlükler manzumesi, bütünü.
İşte bu
nedenle Cumhuriyet Halk Partisi olarak diyoruz ki: Gelin, dünyaya demokrasi,
temel hak ve özgürlükler söz konusu olduğunda tek bir gözle bakacaksak,
tek bir nazarla bakacaksak, bütün insanlığı kucaklayacaksak,
bütün insanların acıları, bütün insanların hak ve özgürlük
talepleri bizim için eş değer olacaksa, o zaman, bu çifte standarttan
vazgeçmek zorundayız; o zaman, bir ülkede sokaktaki demokratik muhalefetin
yanında olurken diğer ülkede zırhlı araçlarıyla
kitleleri ezenlerin yanında olmamalıyız.
Bakın,
Bahreynde bugün yalnızca Türkiye'nin ihraç ettiği zırhlı
araçlar demokratik gösteri hakkını kullanan kitleleri ezmiyor. Ne
yazık ki Türkiye'nin ihraç ettiği zırhlı araçların
yanında tanklar var. Nereden geldi o tanklar biliyor musunuz? Suudi
Arabistandan geldi. Bugün Suudi Arabistan ordusuna bağlı tanklar,
Suudi Arabistan subaylarının komutasında Bahreyn
sokaklarında, özgür seçim, toplantı ve gösteri hakkı,
bağımsız yargı ve özgür basın isteyen kitleleri
eziyor, öldürüyor, hapsediyor, işkence ediyor ve buna ne yazık ki
seyirci kalıyoruz.
MUHAMMET
BİLAL MACİT (İstanbul) Suriyede ne oluyor?
AYKAN ERDEMİR
(Devamla) Suriyede de Bahreynde de Moritanyada da her kim özgürlük ve
demokrasi istiyorsa biz arkasındayız ama siz ne yazık ki
Suriyede özgürlük ve demokrasinin arkasındayız. diyebiliyorsunuz
ama Moritanya ve Bahreyne geldiğinizde demokrasi nefesiniz kesiliyor. Siz
demokrasi söz konusu olduğunda ne yazık ki maraton
koşmuyorsunuz, 100 metre koşuyorsunuz. Demokrasi bir maraton,
demokrasi dünyanın bütün ülkelerinde, dünyanın bütün insanları
için, dünyanın ezilen tüm halkları için talep etmemiz gereken bir
yönetim şekli.
Kuveytte de
Bahreynde de Suudi Arabistanda da Katarda da demokrasi istiyorsak samimi
olalım, gelin hep beraber isteyelim ama Suudi Arabistan tankları
Bahreynde kitleleri ezerken biz bunu, gözümüzü öbür yana çevirerek,
görmezlikten geliyorsak ve o tankların yanına bir de Türkiyenin
ihraç ettiği zırhlı araçlarımızı diziyorsak
işte o zaman ortada bir sorun var değerli milletvekilleri.
İHSAN
ŞENER (Ordu) Bir 10 kişilik heyet de oraya gönderin. Niye
göndermiyorsunuz?
AYKAN ERDEMİR
(Devamla) Bahreynde de varız, Katarda da varız, Kuveytte de
varız. Biliyoruz, siz Bahreyne gittiğinizde yalnızca ezen
yöneticilerle görüşüyorsunuz ama Cumhuriyet Halk Partisi yalnızca
Orta Doğu ve Kuzey Afrikada değil, dünyanın her yerinde
demokrasi isteyen, hak ve özgürlük mücadelesi verenlerle birlikte yürümekte her
zaman olduğu gibi kararlı.
Şimdi, gelin,
Moritanyaya geri dönelim. Moritanyanın karnesi açık. Bu demek
değildir ki Türkiye Moritanyayla iş birliğini kessin. Çünkü
şunu biliyoruz: Demokratikleşme uzun soluklu bir süreç ve Türkiyenin
Moritanyaya bu süreçte vereceği katkı son derece önemli. İnsan
hakları eğitimi olsun, hukukun üstünlüğü söz konusu
olduğunda, kadın erkek eşitliği söz konusu olduğunda,
insan kaçakçılığıyla mücadele söz konusu olduğunda,
kadın sünnetiyle mücadele söz konusu olduğunda, çocuk köleliği
söz konusu olduğunda Moritanyaya Türkiyenin verebilecekleri var fakat
buradaki temel sorun şu: Türkiye, cumhuriyetin kadim geleneğinden
yola çıkarak Moritanyayla bu demokrasi, hak ve özgürlükler misyonunu ve
vizyonunu paylaşacaksa bu iş birliğinden çok önemli faydalar
doğabilir. Ama eğer Türkiye, son on yılın sivil
vesayetinden yola çıkarak, Sayın İdris Naim Şahinin hak ve
özgürlükler vizyonundan yola çıkarak, İçişleri
Bakanlığı karnesindeki kırık notlardan yola
çıkarak bir iş birliği gerçekleştirecekse, devlet merkezli
bir güvenlikte miyop bir şekilde takılıp kalacaksa, o zaman ben
inanıyorum ki Moritanya kendi yolunda gitse Türkiyeden hiç yardım
almasa çok daha iyi olur diyorum.
Moritanyada hak
ve özgürlük mücadelesi veren her insanı kucaklıyorum, yüce Meclisi
saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE
MORİTANYA İSLAM CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA
GÜVENLİK İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 15 Şubat 2012
tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moritanya
İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabiidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Moritanya İslam Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
açık oylama sonucu:
Oy sayısı: 201
Kabul: 201 (x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Bayram Özçelik Mine Lök Beyaz
Burdur Diyarbakır
BAŞKAN
Böylece tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Elektronik oylama çıktısı yok, kanun geçmedi.
BAŞKAN
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.56
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 22.59
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 79uncu
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
11inci
sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
11.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/687) (S. Sayısı: 340)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da
komisyonların bulunmayacağı anlaşıldığından,
alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için 20 Mart 2013 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 23.00
(x) Sözlü soru önergeleri Genel Kurulda okunmamış olup tutanağa eklidir.
(x) 108 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(X) 348 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 325 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(X X) 424 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 107 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 292 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 357 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.