TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
94üncü
Birleşim
18
Nisan 2013 Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, üzüm üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Mardin Milletvekili
Gönül Bekin Şahkulubeyin, Turizm Haftasına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkesin, Kutlu Doğum Haftasına ilişkin
gündem dışı konuşması
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının, Sırbistan Ulusal
Meclis Başkanı Nebojsa Stefanoviç ve Bosna-Hersek Temsilciler Meclisi
Başkanı Bozo Ljubiçin vaki davetlerine icabet etmek üzere Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçekin beraberinde bir
Parlamento heyetiyle 14-15 Nisan 2013 tarihlerinde Sırbistana ve 15-16 Nisan
2013 tarihlerinde Bosna-Herseke resmî bir ziyarette bulunması Genel
Kurulun 29/3/2013 tarihli 85inci Birleşiminde kabul edilen Türkiye Büyük
Millet Meclisi heyetini oluşturmak üzere siyasi parti
gruplarının bildirmiş olduğu isimlere ilişkin
tezkeresi (3/1205)
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan ve 32 milletvekilinin, çiftçilerin kredi
sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/591)
2.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlu ve 21 milletvekilinin, tüketicilerin korunması
konusunda ortaya çıkan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/592)
3.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 21 milletvekilinin,
öğrencilerin yurt sorunları ile yükseköğretim
yurtlarının denetlenmesine ilişkin sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/593)
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, köy enstitülerinin kurucusu Hasan Âli
Yüceli ve cumhuriyetçi arkadaşlarını saygıyla
andığına ve alışveriş merkezlerinin
artışı nedeniyle mahalle esnafının büyük darbe
aldığına ilişkin açıklaması
2.- Kocaeli
Milletvekili Mehmet Halil Kaplanın, sağlıkta şiddet
konusuna ilişkin açıklaması
3.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Kahramanmaraşın ilçe ve
köylerindeki yol problemine ilişkin açıklaması
4.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşinin, çeşitli devlet dairelerinin
tabelalarından Türkiye Cumhuriyeti remzinin
çıkarıldığına, bazı resmî İnternet
sitelerinden Büyük Atatürkün resminin kaldırıldığına
dair haberlere ve bu konuda Hükûmet adına bakanlardan bilgi almak
istediğine ilişkin açıklaması
5.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, akil insanlara ve AKPnin halkın üzerine sürdüğü
jakoben elitist akillerini çekmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
6.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlunun, Giresun Görelede
FİSKOBİRLİKe ait arazi üzerinde Akyürek Kardeşler
şirketinin hangi ticari faaliyeti nedeniyle ipoteğinin
bulunduğunu öğrenmek istediğine ve Giresun Üniversitesinde bir
öğretim görevlisinin bir öğrenciye kafa atarak burnunu kırmasını
kınadığına ilişkin açıklaması
7.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmazın, vatandaşın tebliğ edilen rayiç
bedeller üzerinden 2/B arazilerini almasının mümkün
olmadığına ilişkin açıklaması
8.- Bingöl Milletvekili
İdris Balukenin, Diyarbakır Cezaevinin insan hakları müzesi
olması için 78liler Girişiminin topladığı 100 bin
imzayı Meclis Başkanına sunacağına ve bu konuda bütün
Meclisi ve siyasi partileri duyarlı yaklaşmaya davet ettiğine
ilişkin açıklaması
9.- Bursa Milletvekili
Sena Kalelinin, AKPnin neden akil insanlar aracılığıyla
Anadoluya seferberlik ilan edip toplumu ikna odalarına soktuğunu
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısı ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/749) (S. Sayısı:
441)
4.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Bosna ve Hersek Bakanlar Konseyi Arasında Sağlık
Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/421) (S. Sayısı: 160)
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Canın, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın
görüşülen kanun tasarısının birinci bölümü üzerinde
şahsı adına yaptığı konuşma
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
VIII.- YAZILI SORULAR
VE CEVAPLARI
1.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlunun, Atatürk Orman Çiftliği
arazisine ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı (7/18880)
2.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlunun, Bitlisteki il ve ilçe müftülükleri
tarafından kiralanan araçlara ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı (7/19118)
3.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, kiralanan binalara ilişkin sorusu
ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağın
cevabı (7/19170)
4.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, 2002-2013 yılları
arasında Rizeye yapılan yatırımlara,
Bakanlık
tarafından hizmete açılan tesislere ve açılış
törenlerinin maliyetine,
İlişkin
soruları ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının
cevabı (7/19245), (7/19248)
5.- Samsun Milletvekili
Cemalettin Şimşekin, Samsun gümrüğünden yapılan ithalat ve
ihracata ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı (7/19247)
6.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, bitki ve hayvan kaçakçılığına
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı (7/19489)
7.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, endemik bitki kaçakçılığına
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı (7/19490)
8.- Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurtun, Merve Safa Kavakçının kamu kurum ve
kuruluşlarında bir görevi olup olmadığına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağın
cevabı (7/19656)
18 Nisan 2013 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet
SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER : Muhammet Rıza YALÇINKAYA
(Bartın), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 94üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Konuşma
süreleri beşer dakikadır, Hükûmetin bu konuşmalara cevap verme
hakkı vardır.
Gündem
dışı ilk söz, üzüm üreticilerinin sorunları hakkında
söz isteyen Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçaya aittir.
Buyurun
Sayın Akçay. (MHP sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, üzüm üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üzüm
üreticilerinin sorunlarıyla ilgili gündem dışı söz
aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Manisa nüfusunun yüzde 41i, yaklaşık 550 bin
vatandaşımız tarımda istihdam edilmektedir. Türkiye,
çekirdeksiz kuru üzüm üretiminde ve ihracatında dünyada ilk
sıradadır. Türkiyedeki kurutmalık üzümün yüzde 88i,
sofralık üzümün yüzde 16sı Manisada üretilmektedir. Manisada
yaklaşık 100 bin aile geçimini üzümden sağlamaktadır.
Manisalı için üzüm, ailenin geçimi, gençlerin çeyizi, okuyan
çocukların harçlığı ve rızkıdır. Çekirdeksiz
kuru üzüm ihracatından her yıl, ortalama 500 milyon dolar
civarında döviz girdisi sağlanmakta, sofralık üzümden de
yaklaşık 100 milyon dolar civarında bir ihracat
gerçekleştirilmektedir.
Bağcılığın
gelişmesi, elde edilen ürünün taze ya da işlenmiş olarak iç ve
dış pazarlarda değerlendirilmesine bağlıdır.
Çekirdeksiz üzümde rekolteye bağlı olarak arz-talep dengesinin
bozulması üreticileri ziyadesiyle mağdur etmektedir. Çiftçi,
maliyetinin altında ürün satmak zorunda kalmakta, bazen, üzümleri
bağda kalmaktadır. Bu nedenle, öncelikle üretim planlaması ve
fiziki planlama yapılması gerekmektedir ve alternatif tüketim
imkânları geliştirilmelidir, depolama sistemi kurulmalı ve
depolama maliyeti desteklenmelidir.
Geçtiğimiz
yıl kuru üzümünü 4 lira 85 kuruştan satan Manisalı üzüm
üreticileri, bu yıl 2 lira 50 kuruştan üzümlerini satmak zorunda
kalmışlardır. Şimdi de fiyat 2 lira 70 kuruş-3 lira
arasındadır. Bu nedenle, üzüm üretiminde oluşan arz
fazlalıkları konusunda alternatif tüketim imkânlarının
geliştirilmesi bir mecburiyet hâline gelmiştir. Tanıtma
Fonundan destek sağlanmalıdır, ilköğretim
öğrencilerine ve askerlerimize kuru üzüm
dağıtılmalıdır. Kuru meyve üzerine çalışan
işletmeler, perakende tüketime yönelik ambalajlı üretim için
teşvik edilmelidir.
Üzümdeki
fiyat dalgalanmalarını önlemek için çiftçilerden, ziraat odaları
mensuplarından, ticaret borsalarından, ihracatçılardan
oluşan bir üzüm müdahale kurumu mutlaka kurulmalıdır.
Üzümün
serbest piyasada gerçek fiyatının oluşabilmesi için ihtisas
borsaları oluşturulmalı ya da mevcut borsalara işlerlik
kazandırılmalıdır, hâlihazırdaki ticaret
borsaları da tescil kurumu olmaktan kurtarılmalıdır.
Buradan
Hükûmete seslenmek istiyorum: Havza bazlı üretim dediniz. Gediz havzasında
çekirdeksiz kuru üzüm desteklenecek. dediniz, toplantılar
yaptınız, ne oldu? Hiçbir şey olmadı, maalesef dağ
fare doğurdu. Fiziki planlama vad ettiniz, yapmadınız. Üretim
planlaması dediniz, yapmadınız. Üretimde üretim planlaması
için, beş yıl önce içinde TARİŞ Üzüm Birliği
yöneticilerinin de yer aldığı üzüm komiteleri kuruldu ve şimdi
de öğreniyoruz ki bu komiteler lağvedilmiştir. Adalet ve
Kalkınma Partisi Hükûmeti üzüm için hiçbir adım
atmamıştır, eğer attı diyen varsa, buyurun burada
veya başka platformlarda konuşalım, tartışalım.
TEKELin
özelleşmesi ve TARİŞin piyasayı regüle edecek alım
yapmaması sonucu çekirdeksiz kuru üzüm fiyatları girdi maliyetlerinin
ve enflasyon artışının gerisinde kalmaktadır.
Dolayısıyla, üzüm fiyatlarının en geç ağustos ayı
başında açıklanması gerekmektedir.
Üzüm
eğer ezkaza para ederse iktidar atıp tutuyor, eğer üzüm para
etmezse AKP yetkilileri ve milletvekilleri deyim yerindeyse tam siper oluyor,
borsadaki ilk üzüm törenlerinde dahi göremiyoruz, hatta bazı AKP Manisa
milletvekilleri, en son üzüm açılış sezonunda Bu sene üzümü 3,5
liranın altında kimse satmasın, fiyat bunun altına
düşerse gelin bizi bulun. demişlerdi. Çiftçiler de bunlara
inandılar, üzümlerini beklettiler ancak üzüm 2,5 liranın altına
inmiştir. Aylarca o seviyede kaldı. Üzümü 3,5 liranın
altında satmayın. Diyenler, ortadan kaybolmuştur.
Bu
düşüncelerle muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.(MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akçay.
Gündem
dışı ikinci söz, Turizm Haftası münasebetiyle söz isteyen
Mardin Milletvekili Gönül Bekin Şahkulubeye aittir.
Buyurun
Sayın Şahkulubey. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
2.- Mardin Milletvekili
Gönül Bekin Şahkulubeyin, Turizm Haftasına ilişkin gündem
dışı konuşması
GÖNÜL
BEKİN ŞAHKULUBEY (Mardin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Turizm Haftası dolayısıyla söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle çok değerli heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu
hafta, aynı zamanda Kutlu Doğum Haftası. Peygamber efendimizin
doğumunun 1.442nci yıl dönümünü bu vesileyle bir kez daha kutluyor
ve hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; turizm alanında
başlattığımız yatırım hamlelerini 2002
yılından sonra arttırarak ülkemizin dünya turizminde söz sahibi
ülkeler arasına girmesini sağladık. Türkiye, uluslararası
turizm pazarında gerek turizm gelirleri gerekse turist sayısı
bakımından ilk 10 ülke içerisinde yer almayı
başarmıştır. Hükûmet olarak yaptığımız
yatırımlar ve tanıtımlar neticesinde turizm gelirlerimiz
artmıştır. 2002 yılında Türkiyeye gelen turist
sayısı 13 milyonken, 2012 yılında 37 milyona yaklaşmıştır.
2002 yılında 12 milyar dolar olan turizm gelirleri 2012
yılında 29 milyar dolara yükselmiştir. AK PARTİ olarak
sürdürülebilir turizm yaklaşımını benimsiyoruz. Bu bağlamda,
Türkiyenin 2023 yılına kadar uluslararası pazarda turist
sayısı ve turizm gelirleri bakımından ilk 5 ülke
arasında yer almasını ve turizmde de ülkemizi uluslararası
bir marka hâline getirmeyi hedefliyoruz.
Turizm,
ülkemiz ve Mardin için de büyük bir potansiyeldir. Ülkemize yapılan
yatırımlardan Mardin ilimiz de gereken payı almış
olur. 2000li yıllardan itibaren ivme kazanan turizm her geçen yıl
gelişim göstermektedir. Öyle ki 2002 yılında gelen ve konaklayan
konuk sayımız 24.600 iken, 2011 yılında 161.096ya
ulaşmıştır. 2004 yılında il ve ilçelerde bulunan
yatak sayısı 161 iken, 2012 yılında il ve ilçelerde bulunan
yatak sayısı 4.391 olmuştur.
Mardin,
tarihî ve doğal yapıları ile kültür turizminin cazibe merkezleri
arasına girmiştir. Otuz medeniyetin izlerini içinde
barındıran, Yontma Taş Devrinden başlayarak günümüze kadar
dillerin ve dinlerin buluştuğu tarihî kent olma özelliğiyle
görülmeye değer illerimizden birisidir. Ayrıca, Peygamberimiz Hazreti
Muhammedin ayak izinin bulunduğu Hatuniye Medresesi, Süryani Ortodoks
cemaatinin ilk yurdu sayılan Deyrulzafaran Manastırı ve
Yezidilerin Midyat köylerindeki tapınakları inanç turizmi
açısından da önemli bir yere sahiptir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; son yıllarda sadece ülkemizin
değil tüm dünyanın ilgisini çekmeye başlayan Mardin, tarihî ve
kültürel yapısıyla UNESCOnun Dünya Miras Listesine girmeye
adaydır. İlimiz merkez ve ilçelerinde Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünce tescil
edilmiş olan 665 adet binamız mevcuttur. Bu kapsamda, Mardinde yüzyılın
Tarihî Dönüşüm Projesini başlattık. Tarihî Dönüşüm Projesi
kapsamında, ilk olarak, Mardini yüz yıl öncesi hâline
dönüştürmek için, sit alanı içinde bugüne kadar betonarme olarak
inşa edilmiş ve görüntü kirliliği oluşturan 19 adet kamu
binası ve 100 civarında özel mülkiyet olan binada kamulaştırma
yoluyla yıkımlar gerçekleştirdik. Kentsel sit alanı içinde
570 adet betonarme yapının tamamını, 860 adet yapıda
ise betonarme eklentileri yıkmayı planlıyoruz. Tarihî
Dönüşüm Projesi ile Mardin, yüz yıl önceki tarihî dokusuna
kavuşacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ezanların çanlarla
kardeşçe yankılandığı bu medeniyetler şehrini
görmek, hoşgörü iklimini yaşamak, gümüşe ve taşa hayat
veren ustaların ellerinden çıkan Kasımiye Medresesinden,
Postane Binasından, Zinciriye Medresesinden, Şehidiye Camisi
Medresesinin tepesinden, Marangozlar Kahvehanesinden Mezotopamya
Ovasını kocaman bir denize çeviren o mavi karanlığı
görmek, gece Kalenin aydınlatılmasıyla âdeta usta bir
kuyumcunun elinden çıkmış şık bir
gerdanlığı anımsatan pırıltısını görmek
ve daha birçok güzelliği yaşamak için sizleri Mardine davet ederken
Turizm Haftamızın tüm turizmcilerimize bol kazançlı ve güzel
bir sezon getirmesi dileklerimle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Şahkulubey.
Gündem
dışı üçüncü söz, Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle söz
isteyen İstanbul Milletvekili Sayın İhsan Özkese aittir.
Buyurun
Sayın Özkes. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkesin, Kutlu Doğum Haftasına ilişkin
gündem dışı konuşması
İHSAN
ÖZKES (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizin
ve tüm İslam dünyasının Sevgili Peygamberimiz Hazreti
Muhammedin kutlu doğumunun 1.442nci yıl dönümünü tebrik ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, Hazreti Muhammed bu dünyaya fakir geldi, fakir gitti. Miras
bırakacak bir serveti yoktu. Geriye ne bir dinar ne de bir dirhem
bıraktı. Daha hayatta iken Hicaz, Yemen, tüm Arap
Yarımadası, Şam ve Irak sınırlarına kadar
fethedilmişti. Nice ganimetler, haraçlar, cizyeler, zekâtlar
toplandı. Nice hükümdarlar türlü türlü hediyeler gönderdi. Hiçbirini
kendisinde tutmadı, tamamını halka harcadı. Kendisi fakir
yaşadı ama halkını zenginleştirdi. El değirmeni
ile buğday öğütmekten, kuyudan su çekerek eve taşımaktan
elleri nasırlaşan ve halsiz düşen Hazreti Fatıma devlet
hazinesinden talepte bulundu. Hazreti Muhammed Kızım,
yoksulların ve yetimlerin durumu daha kötü. Onların senden daha fazla
hakkı var. diyerek bu talebi uygun bulmadı. Çünkü Hazreti Muhammed,
yöneticilerin kendi ailesinden daha önce halkını düşünmesini
istedi.
Değerli
milletvekilleri, Hazreti Muhammedin boğazından kul hakkı asla
geçmedi. Kul hakkına Allahın bile
karışmayacağını söyledi. Ey insanlar, eğer
birinizin sırtına vurmuşsam, işte sırtım, gelsin,
sırtıma vursun. Şayet birinize hakaret etmiş veya onurunu
incitmişsem, işte, karşılık verebilmesi için
şerefim ve haysiyetim. Eğer birinin malını almışsam,
işte malım, gelsin, alsın. Gerçek şu ki: Benim yanımda
sizin en onurlunuz, en şerefliniz, şayet hakkı varsa,
hakkını isteyip alandır. buyurmuştur. Malını,
canını, ırzını, namusunu, haysiyetini ve onurunu
korurken, savunurken ölen kimsenin şehit olacağını
buyurmuştur. Bu nedenledir ki, Hazreti Ali: Haksızlık
karşısında eğilirseniz, önce hakkınızı
kaybedersiniz sonra da şerefinizi kaybedersiniz. demiştir. Hazreti
Ömer de: Analarının hür olarak doğurduğu insanlar
köleleştirilemez. demiştir.
Değerli
milletvekilleri, Hazreti Muhammed, kula kulluğu kaldıran yüce
dinimizin Yüce Peygamberidir. İnsanların yalnızca Allaha kul
olmalarını istemiştir; Allahtan başkasına eğilip
bükülmelerini, yağcılık ve yaltaklık yapmalarını
ise yasaklamıştır. Kim, huzurunda insanların saf saf
dikilip durmalarından hoşlanırsa cehennemdeki ateşten
yerine hazırlansın. buyurmuştur. Kendisinden nasihat isteyen
kimseye Kızma, öfkelenme. diye birkaç defa tekrarlamıştır.
Yine, Kim yakınını, ondan daha üstününü bulabildiği hâlde,
sırf kendisine duyduğu sevgiden dolayı bir göreve getirirse
cennetin kokusunu duyamaz. buyurmuştur. Birisinin imansız
olduğuna dair hüküm veren bir kişiyi, Sevgili Peygamberimiz Bunu
nasıl söylersin, kalbini mi yarıp baktın? diye
azarlamıştır.
Değerli
milletvekilleri, bin dört yüz yıl önce Hazreti Muhammed bir karar
aldığında o günün insanları Bu, size Allahın emri
mi, yoksa kendi fikriniz mi? diye sorabiliyorlardı. Eğer Benim
görüşüm. derse, bu defa Sizin görüşünüzün şöyle, şöyle
mahzurları var, görüşünüz yanlıştır, şöyle,
şöyle olsa daha iyidir. diyebiliyorlardı. Hazreti Muhammed de
genellikle kendi görüşünden vazgeçip yapılan bu önerileri
uygulardı.
Teşekkür
ederim.
Saygılarımla.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özkes.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) İç Tüzük 60a göre söz talebimiz vardı
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir
tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım:
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının, Sırbistan Ulusal
Meclis Başkanı Nebojsa Stefanoviç ve Bosna-Hersek Temsilciler Meclisi
Başkanı Bozo Ljubiçin vaki davetlerine icabet etmek üzere Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçekin beraberinde bir
Parlamento heyetiyle 14-15 Nisan 2013 tarihlerinde Sırbistana ve 15-16
Nisan 2013 tarihlerinde Bosna-Herseke resmî bir ziyarette bulunması Genel
Kurulun 29/3/2013 tarihli 85inci Birleşiminde kabul edilen Türkiye Büyük
Millet Meclisi heyetini oluşturmak üzere siyasi parti
gruplarının bildirmiş olduğu isimlere ilişkin
tezkeresi (3/1205)
Sayı:
83924060-150.02.02-119123 17/04/2013
Konu:
TBMM Başkanının Sırbistan ve
Bosna-Hersek
ziyareti
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçekin, Sırbistan Ulusal
Meclis Başkanı Nebojsa Stefanoviç ve Bosna-Hersek Temsilciler Meclisi
Başkanı Bozo Ljubiçin vaki davetlerine icabet etmek üzere,
beraberinde bir Parlamento heyetiyle 14-15 Nisan 2013 tarihlerinde
Sırbistana ve 15-16 Nisan 2013 tarihlerinde Bosna-Herseke resmî
ziyarette bulunması TBMM Genel Kurulunun 29 Mart 2013 tarih ve 85inci
Birleşiminde kabul edilmiştir.
Anılan
kanunun 2nci maddesi uyarınca, heyetimizi oluşturmak üzere siyasi
parti gruplarınca bildirilen isimler Genel Kurulun bilgisine sunulur.
Cemil Çiçek
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı
Adı
Soyadı Seçim
Çevresi
1)
Seyit Sertçelik Ankara
2)
Zühal Topcu Ankara
3)
Muhammet Bilal Macit İstanbul
4)
Turgut Dibek Kırklareli
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis
araştırması açılmasına dair üç önerge vardır,
okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan ve 32 milletvekilinin, çiftçilerin kredi
sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/591)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
2010/745
sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla verilen ve sıfır
faizli kredi diye adlandırılan hayvancılık kredilerinin
2011 yılı sonu itibarıyla 6,2 milyar TL'ye
ulaştığı açıklanmıştır.
Tarımsal
kredi hacminin hiç de alışık olunmadığı
şekilde, bu şekilde olağan dışı artmış
olması bazı kuşkuları da birlikte getirmektedir. Bu
kuşkular arasında çiftçilerin en azından bir
kısmının bu kredileri ödemekte sıkıntı çekeceği,
hatta ödeyemeyerek takibe düşeceği olasıdır. Kredi borcunu
ödeyemeyerek takibe düşen çiftçilerin bir kısmının da
yaşamış olduğu ekonomik sıkıntılar nedeniyle
bu kredileri geri ödeyemeyeceği, yıllardan beri sahip olup ipotek
olarak gösterdiği topraklarını elden çıkarmak zorunda
kalacakları da net olarak görünen gerçektir.
Bu
bağlamda, yabancı sermayeli bankaların 2002'de
kullandırdığı toplam kredi tutarı sadece 9 milyon 122
bin TL iken, 2011 yılında Eylül ayı itibarıyla
kullandırmış olduğu toplam kredi 2 milyar 854 milyon liradır.
Bu durumda, bu bankaların kredi borçlarını ödeyemeyen
çiftçilerin topraklarını ele geçireceği kuşkusunu ciddi
boyutta gündeme getirmekte, kamuoyunu rahatsız etmektedir.
Ayrıca,
Bankacılık Yasası'nın 57nci maddesine dayanılarak
bankalar, alacaklarından dolayı edinmek zorunda kaldıkları
varlıkları edinme gününden üç yıl içinde elden çıkarmak
zorundadırlar. Bu elden çıkarma konusunda da kendi
vatandaşlarına öncelik tanımalarının doğal
olması dolayısıyla ülke topraklarının yabancı
ülke vatandaşlarının eline geçmesi olasıdır.
Yabancı
sermayeli bazı bankaların en fazla ilgilendiği ve kredi vermek
için yarıştığı alan tarımsal kredilerdir.
Çiftçiyi, üreticiyi medya aracılığıyla rakamlarla
kandırarak hatta kredi kartıyla ödeme kolaylığı bile
sağlayarak her türlü kozu kullanmaktadırlar. Zaten çaresiz olan
mağdur üreticilerimiz de bu tuzağa düşmektedirler.
BDDK'nın,
üretici, çiftçi ve köylüyü yabancı sermayeli bu bankalar tarafından
düşürüldükleri mağduriyeti giderecek, ayrıca ülke
topraklarının bu senaryo ile yabancıların eline geçmesini
önleyecek tedbirleri alması gereklidir. Bugüne dek yabancı sermayeli
bankalarca takipte olan ödenmemiş kredi borcunun miktarı, kaç
kişinin bu mağduriyette olduğu belirlenmelidir. Bu bankalar
ilgili bakanlık ve kuruluşlarca sıkı denetime tutulmalı
ve verilen bu krediler doğrultusunda derinlemesine araştırmalarda
bulunulmalıdır.
Ayrıca,
devlet destekli sıfır faizli kredi ile hayvancılık
yatırımı yapan bir kesim girişimcilere, tüm
şartları yerine getirmelerine, hatta kredilerinin onaylanmasına
karşılık banka, sıfır faizli kredilere başvurunun
fazla olması nedeniyle kaynağı yetersiz
kaldığından başvuruları 2011 yılı
Ağustos ayından itibaren değerlendirememiştir. Bu durum,
kullanacağı krediye güvenerek yatırıma başlayan
üreticilerimizi oldukça mağdur etmiştir. Banka yetkilileri
tarafından yapılan açıklamada, bu kredilerin onaylanmasına
rağmen nakit sıkıntısı içinde oldukları ve kaynak
yetersizliği nedeniyle ödenemediğini ancak bu kredilerin 2012
yılı içerisinde ödeneceğini belirtmişlerdir.
Çiftçilerimiz,
2011 yılı Ağustos ayından bu yana düşük faizli kredi kullanabilmek
için beklemektedir. Bakanlar Kurulu kararı ile TC Ziraat Bankasına bu
krediyi ödeme yetkisi verilirken bankanın talebin fazla olabileceği
düşüncesiyle nakit sıkıntısı ve kaynak
yetersizliği içine girebileceği düşünülmemiştir.
Böyle
bir kredi imkânı sağlanırken Kaynak yok. diyerek ya da
prosedür değiştirerek, devletine güvenen çiftçi ve diğer
girişimciler yarı yolda bırakılmış ve bu çifte
standart uygulama vatandaşın devlete olan güvenini
sarsmıştır.
Ayrıca,
2012 yılında kullandırılacak kredilerde yıllık
yüzde 3 komisyon, ayrıca her yıl için de yüzde 1,5 komisyon ödenmesi
istenmektedir. Ayrıca, kredinin geri ödemesinin yedi yıl yerine
altı yıla çekileceği yetkililerce açıklanmaktadır.
Bu
anılan durumlar karşısında üreticiyi korumak ve
birtakım haksız uygulamaları önleyerek ülke
tarımını güçlendirmek adına idari ve kurumsal, yasal
düzenlemelerin yapılması amacıyla İç Tüzükün 104 ve
105inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1)
Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
2)
Hurşit Güneş (Kocaeli)
3)
Ali Serindağ (Gaziantep)
4)
Haydar Akar (Kocaeli)
5)
Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
6)
Emre Köprülü (Tekirdağ)
7)
Hülya Güven (İzmir)
8)
Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
9)
Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
10)
Kemal Değirmendereli (Edirne)
11)
Levent Gök (Ankara)
12)
Hasan Akgöl (Hatay)
13)
Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
14)
Osman Aydın (Aydın)
15)
Recep Gürkan (Edirne)
16)
Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
17)
Musa Çam (İzmir)
18)
Nurettin Demir (Muğla)
19)
Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
20)
Bülent Tezcan (Aydın)
21)
Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
22)
Mahmut Tanal (İstanbul)
23)
Namık Havutça (Balıkesir)
24)
İhsan Özkes (İstanbul)
25)
Muharrem Işık (Erzincan)
26)
Salih Fırat (Adıyaman)
27)
Haluk Ahmet Gümüş (Balıkesir)
28)
Mehmet Şeker (Gaziantep)
29)
Gürkut Acar (Antalya)
30)
Sedef Küçük (İstanbul)
31)
Ali Demirçalı (Adana)
32)
Aylin Nazlıaka (Ankara)
33)
Doğan Şafak (Niğde)
2.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 21 milletvekilinin, tüketicilerin
korunması konusunda ortaya çıkan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/592)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde
tüketicilerin korunması konusunda ortaya çıkan sorunların
araştırılarak, alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98inci ve TBMM İç Tüzükünün
104 ve 105inci maddesi uyarınca Meclis araştırması
açılmasını saygılarımla arz ve talep ederiz.
1)
Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
2)
Mehmet Şandır (Mersin)
3)
Enver Erdem (Elâzığ)
4)
Ali Öz (Mersin)
5)
Emin Çınar (Kastamonu)
6)
Seyfettin Yılmaz (Adana)
7)
Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
8)
Muharrem Varlı (Adana)
9)
Celal Adan (İstanbul)
10)
Yıldırım Tuğrul Türkeş (Ankara)
11)
Sümer Oral (Manisa)
12)
Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
13)
Bahattin Şeker (Bilecik)
14)
Münir Kutluata (Sakarya)
15)
Mustafa Kalaycı (Konya)
16)
Alim Işık (Kütahya)
17)
Cemalettin Şimşek (Samsun)
18)
D. Ali Torlak (İstanbul)
19)
Ruhsar Demirel (Eskişehir)
20)
Mehmet Erdoğan (Muğla)
21)
Koray Aydın (Trabzon)
22)
Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
Gerekçe:
Tüketicinin
korunması, ürün ve hizmetlerin serbest dolaşımıyla birlikte
tüm dünyanın ortak sorunu ve görevi hâline gelmiştir. Yaşam
kalitesini yükseltmek ve ticari ilişkileri geliştirmek amacıyla,
ülkemizde de tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi 1995 yılından
itibaren tüketicilerin korunması amacıyla çeşitli düzenlemelere
gidilmiştir.
Tüketicinin
sağlığının korunması, güvenliğinin
sağlanması ve ekonomik çıkarlarının temin edilmesi
amacıyla yapılan düzenlemeler, ne yazık ki ülkemizde tam
anlamıyla yerini bulamamıştır. Tüketici sağlığının
korunması tüm dünyada ön koşul olmasına rağmen, ülkemizde
bu konuda çok büyük eksikler bulunmaktadır.
Yapılan
denetimlerde insan sağlığına uygun olmayan gıda
ürünlerine ve yiyecek-içeceklere sık sık rastlanmaktadır.
Tüketiciler, piyasada satışa sunulan üretim tarihi geçmiş
ürünlerden tutun da boyalı gıda maddelerinden oluşan pek çok ürünle
sürekli olarak karşı karşıya kalmaktadır.
Tüketici
politikaları konusunda yapılan en önemli düzenlemelerden bir
diğeri de tüketicinin ekonomik çıkarlarının korunması
amacıyla yapılan düzenlemelerdir. Bu kapsamda yapılan
düzenlemelerle, üretim hatalarından, yanıltıcı reklamlardan
ve hileli ticaretten tüketicilerin korunması hedeflenmektedir. Bu
düzenleme, aynı zamanda tüketiciye tazmin hakkı getiren bir
düzenlemedir.
Yapılan
düzenlemeler bir yana, ülkemizde tüketicilerin ekonomik
çıkarlarının korunması konusunda da çok önemli eksikler
bulunmaktadır. 2011 yılında ülkemizde tüketiciler konusunda
yaşanan sorunlar arasında mal ve hizmet kaynaklı sorunlar
neredeyse birinci sırada yer almaktadır. Ülkemiz, 2010 yılında
ve önceki yıllarda da benzer sorunları yaşamıştır.
Bugün,
tüketici haklarının korunması konusunda ülkemizde en büyük
mücadeleyi tüketici örgütleri vermektedir. Bu örgütler de kamu kurum ve
kuruluşları tarafından maalesef desteksiz
bırakılmıştır. Tüketici bilinci
artırılmalı ve ticari işletmelerin tek yanlı
uygulamalarına son verilmelidir.
Ülkemizde
aynı marka ürün beş ayrı yerde beş ayrı fiyattan
tüketiciye satılırken ayıplı ürünler konusunda,
satıcı firma, ürünü geri alıp ücretini tüketiciye ödemek yerine,
genellikle ürünün yerine başka ürün verme yoluna gitmektedir.
Satıcı firma, ayıplı malı geri almamak için her türlü
zorluğu çıkarmaktadır.
Ülkemizde
tüketiciyi yanıltıcı reklamlara karşı daha yeni yeni
düzenlemelere gidilmektedir. Pek çok, özellikle de bazı elektrik ve
elektronik ürünler konusunda yaygın bir servis ağı ülkemizde
henüz mevcut değildir.
Tüketici,
ayıplı mal ve hizmetler konusunda büyük sıkıntı
çekmektedir. Ülkemizde en yaygın olarak kullanılan cep telefonu
konusunda büyükşehirlerde bile tek merkezde tüketiciye servis hizmeti
verilmektedir. Bu durum, ülkemizde tüketici haklarının hangi konumda
olduğunu iyice gözler önüne sermektedir.
Bu nedenle, ülkemizde
tüketicilerin korunması konusunda ortaya çıkan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasa'nın 98inci ve TBMM İç Tüzükünün 104 ve
105inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırma komisyonu
kurulması yerinde olacaktır.
3.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 21 milletvekilinin,
öğrencilerin yurt sorunları ile yükseköğretim
yurtlarının denetlenmesine ilişkin sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/593)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Yüksek Öğrenim
Kredi ve Yurtlar Kurumu ülkemizde eğitim görmekte olan yükseköğretim
gençliğine hizmet eden ve onların barınma, yeme ve burs
ihtiyaçlarını karşılamak üzere Anayasa ile devlete ait
olduğu bildirilen bu görevlerin yerine getirilmesi için 22 Ağustos
1961 tarihinde yürürlüğe giren 351 sayılı Kanun ile Yüksek
Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu kurulmuştur.
Kurum,
başlangıçta Millî Eğitim Bakanlığının
denetiminde iken bu denetim 6 Şubat 1970 tarihli
Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi gereğince Gençlik ve Spor
Bakanlığına devredilmiş, daha sonra 13/12/1983 tarihli
Resmî Gazetede yayımlanan 179 sayılı KHK'nin 52/b maddesi ile
Millî Eğitim Bakanlığının bağlı
kuruluşu 4/5/2009 tarih ve 27218 (Mükerrer) sayılı Resmî
Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanının onayı ile
Başbakanlığa bağlı kuruluş hâline
getirilmiş, 10/12/2010 tarih ve 27781 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanan 6082 sayılı Kanun ile Başbakanlığa
bağlanmış, bilahare 8/7/2011 tarihli ve 27988 sayılı
Resmî Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi
gereğince de Gençlik ve Spor Bakanlığı ile
ilgilendirilmiştir.
Kurum
20 bölge müdürlüğüne bağlı 81 il, 128 ilçede ve Lefke'de bulunan
toplam 305 yurtta 267.960 yatak kapasitesi ile hizmet vermektedir.
Yükseköğretimdeki
öğrencilerin sayıları göz önüne alındığında
305 yurdun çok yetersiz olduğu açıktır. Bu açık nedeniyle
özel yurtlar kurulmaya başlanmıştır. Bu özel yurtlar her ne
kadar en başlarda sayı olarak az gibi görünseler de zaman içerisinde
artan ihtiyacı karşılamak için çoğalmışlar,
sadece İstanbulda Kredi Yurtlar Kurumunun öğrenci yurdu
sayısı kadar olmuşlardır. Özel yurtların
imkânlarına bakıldığında, birçok yerde Kredi Yurtlar
Kurumu yurtlarından çok daha fazla imkân sunuyor olarak görünseler de
kurumumuzun aldığı aylık ücret ve yaptığı
yemek yardımına bakıldığında özel yurt
fiyatlarının fahiş fiyatlar olduğu açıktır.
Ülkemizde
yeteri kadar devlet yurdu olmadığı için ortaya çıkan özel
yurtlar ne fiyat konusunda ne de hizmet konusunda yeterli derecede denetim
altında tutulmamaktadırlar.
Özel
yurtların denetimi Millî Eğitim Bakanlığında olup
yönetmelik incelendiğinde denetimin nasıl ve ne şartlarda
yapıldığı, daha doğrusu
yapılamadığı açıktır. Burada en önemli husus
cemaatler tarafından kurulan, işletilen ve denetlenmeyen özel
yurtlardır. Kredi ve Yurtlar Kurumu yurtları on beş günde bir
bölge müdürlükleri tarafından ve ayrıca periyodik olarak il
sağlık müdürlüğü ekipleri tarafından sürekli denetim
altında tutulurken denetim hakkı MEB'de olan özel yurtların
denetimi yılda 2 kez ve isteğe bağlı olarak gerçekleştirilmektedir.
Bu ise çok sakıncalı bir durumdur. Özel yurtlar yasalara açıkça
aykırı olmasına rağmen öğrencilere yıllık
senetler imzalatmakta ve öğrenciler bir kere daha mağdur
olmaktadır.
Ailesi
başka illerde olup üniversite okumaya çalışan, maddi
olanaksızlıklar yüzünden hayatını zor idame ettiren, harç
adı altında üniversitelere haraç veren öğrenciler özel yurtlar
tarafından da sömürülmekte ve hiçbir suretle bu yurtların
öğrencilerden aldıkları ücretler denetlenmemektedir.
Kredi
ve Yurtlar Kurumunun yeterince yurt yapmaması, özel yurtların yüksek
ücretleri öğrencileri cemaat yurtlarına itmektedir.
Öğrencilerin
yurt sorunlarının ve yükseköğretim yurtlarının
denetlenmemesi nedeniyle ortaya çıkan sorunların tespiti, ortaya
çıkarılması ve çözümlenmesi amacı ile
Anayasamızın 98. maddesi, İç Tüzükümüzün 104. ve 105. maddeleri
gereğince bir araştırma komisyonu kurularak konunun tüm
boyutlarıyla araştırılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1)
Turgut Dibek (Kırklareli)
2)
Aylin Nazlıaka (Ankara)
3)
Sakine Öz (Manisa)
4)
Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
5)
Hülya Güven (İzmir)
6)
Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
7)
Recep Gürkan (Edirne)
8)
Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
9)
Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
10)
Mahmut Tanal (İstanbul)
11)
Doğan Şafak (Niğde)
12)
Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
13)
Gürkut Acar (Antalya)
14)
Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
15)
Aytuğ Atıcı (Mersin)
16)
Haluk Eyidoğan (İstanbul)
17)
Alaattin Yüksel (İzmir)
18)
Refik Eryılmaz (Hatay)
19)
Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
20)
Bülent Tezcan (Aydın)
21)
Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
22)
Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Şimdi
sisteme giren arkadaşlarımız var, sırasıyla söz
vereceğim.
Sayın
Öğüt
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, köy enstitülerinin kurucusu Hasan Âli
Yüceli ve cumhuriyetçi arkadaşlarını saygıyla
andığına ve alışveriş merkezlerinin
artışı nedeniyle mahalle esnafının büyük darbe
aldığına ilişkin açıklaması
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Köy
enstitüleri tamamen Türkiyeye özgü olan eğitim projesi olup Anadolunun
okulsuz ve öğretmensiz olduğu gerçeği göz önüne alınarak
kurulmuş okullardır. Üstlendiği görev ile dünyaya örnek bir
eğitim ve öğretim sistemidir. Okuma yazma bileni dahi olmayan
köylerin aydınlanması ve kalkınması için kurulmuş bu
okullarda nice aydın insanlar yetişmiş ve öğretimin
artmasına, köyden kente göçün engellenmesine sebep olmuşlardır.
Köy enstitülerinin kurucusu Hasan Âli Yücel ve cumhuriyetçi
arkadaşlarını saygıyla anıyorum.
Yine,
alışveriş merkezleri sayısında ülke genelinde,
özellikle de İstanbulda son yıllarda büyük bir artış söz
konusu. Sadece İstanbulun Bakırköy ilçesinde 11 tane AVM bulunuyor.
Araştırmalara göre bu sayı 11 dünya ülkesini de geride
bırakmış durumda. Bire bir görüştüğüm esnafın en
büyük şikâyeti bu AVMler ve marketlerdir. Özellikle, mahalle esnafı
büyük darbe almıştır. Adımbaşı AVM
açılışının önüne geçilmesi, buna bir sınır
getirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yeni açılacak AVMlerin
şehir dışına çıkarılmaları ya da en
azından haftanın bir günü tamamen kapatılması gündeme
gelmelidir.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öğüt.
Sayın
Kaplan
2.- Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplanın, sağlıkta şiddet
konusuna ilişkin açıklaması
MEHMET
HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Dün,
sağlık çalışanları, kendilerine yönelik artan
şiddet olaylarının son bulması ve güvenceli ortamda
çalışmak için Türkiyenin çeşitli illerinde ve hastanelerinde
basın açıklamaları ve yürüyüşler yaptılar. Ne
yazıktır ki şiddeti protesto ederken yine özel güvenlik ve
kolluk kuvvetlerinin şiddeti ve baskısıyla karşı
karşıya kaldılar. Sağlık Bakanının şu
ifadeleri vardı hafızalarda: Sağlık
çalışanlarına fiske vurdurmam. diyen Bakanı sözünü tutmaya
çağırıyorum.
Yine,
dünkü açıklamalarda Ankara Tabip Odası yöneticisinin şu sözleri
ibret verici: Bizi gelir kaybı tehdidiyle, bizi sürgün tehdidiyle, bizi
ölüm korkusuyla, dayak yemek korkusuyla çalıştırıyorlar.
İlgililere duyurulur.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kaplan.
Sayın
Dedeoğlu
3.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Kahramanmaraşın ilçe ve
köylerindeki yol problemine ilişkin açıklaması
MESUT
DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Kahramanmaraşımızın,
ilçelerinde olsun, merkeze bağlı köylerinde olsun birçok yol problemi
var. Bunların en yakınındaki, Kahramanmaraşımıza
bağlı Dereli köyümüz. Maalesef bu köyümüzün yolları stabilize
bile değil. Bununla beraber, bu köyümüze günde sadece bir saat olmak
kaydı ile su verilebiliyor. Yürekler acısı bir şey tabii ki
bu. Ulaştırma Bakanımız da şu anda burada.
Kahramanmaraşımızın Göksun yolu, Gaziantep yolu ve Adana
yolu maalesef yıllardan beri bitirilemedi. Hatta, Adana yoluyla Gaziantep
yolumuzda yol yapımına bile başlanmadı. Burada onlarca
vatandaşımız yollar bozuk olduğundan dolayı vefat etti.
Bunun sorumlusu kimdir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Dedeoğlu.
Sayın
Ekşi
4.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşinin, çeşitli devlet dairelerinin
tabelalarından Türkiye Cumhuriyeti remzinin
çıkarıldığına, bazı resmî İnternet
sitelerinden Büyük Atatürkün resminin kaldırıldığına
dair haberlere ve bu konuda Hükûmet adına bakanlardan bilgi almak
istediğine ilişkin açıklaması
OSMAN
OKTAY EKŞİ (İstanbul) Sayın Başkan, çok
teşekkür ederim.
Bir
süredir gazetelerde kamuoyunu işgal eden bir konu var: Türkiye
Cumhuriyeti remzinin çeşitli devlet dairelerinin tabelalarından
çıkartıldığına ve bazı resmî İnternet
sitelerinden de Büyük Atatürkün resminin
kaldırıldığına dair haberlerden söz ediyorum. Burada 3
Sayın Bakanımız Hükûmeti temsilen bulunmaktadır. Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidarını hem Büyük Atatürkün resminin
İnternet sitelerinde, resmî sitelerde bulunmasının hem de
Türkiye Cumhuriyeti remzinin resmî tabelalar üzerinde bulunmasının
niçin rahatsız ettiğini öğrenmek ihtiyacındayım.
Sayın bakanlar eğer bilgi verirlerse mutlu olacağım çünkü
Hükûmet adına bu dakikaya kadar bu konuda benim bildiğim herhangi bir
resmî açıklama yapılmadı.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Ekşi.
Sayın
Yeniçeri
5.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, akil insanlara ve AKPnin halkın üzerine sürdüğü
jakoben elitist akillerini çekmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Totaliter
sistemlerde her vasıta kullanılarak halkın algısı
yönetilir. Bu bağlamda, akil insanlar, AKP tarafından halkın
hazmetmesi mümkün olmayan zilleti halka hazmettirme için devreye
sokulmuştur. Bu mantığa göre Halk anlamaz, akil insanlar
anlar. Başbakan Erdoğana göre Anlamayan halkı anlar halk;
algılamayan halkı algılar halk. hâline getirmek için akil
insanlara ihtiyaç vardır. AKP, kurduğu jakoben akiller
vasıtasıyla halkı halka rağmen yönetmek
anlayışının en katı uygulayıcısı olarak
tarihe geçmiştir. AKP, halkın üstüne akil jakoben elitlerini
sürmüştür. Bu, bürokratik vasiyetin ta kendisidir. Halkın AKPnin jakoben
elitist akillerinden korunması vatani bir görev hâlini
almıştır. AKP, halkın üzerine sürdüğü jakoben elitist
akillerini çekmeli ve halka dönmelidir.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yeniçeri.
Sayın
Karaahmetoğlu
6.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlunun, Giresun Görelede
FİSKOBİRLİKe ait arazi üzerinde Akyürek Kardeşler
şirketinin hangi ticari faaliyeti nedeniyle ipoteğinin
bulunduğunu öğrenmek istediğine ve Giresun Üniversitesinde bir
öğretim görevlisinin bir öğrenciye kafa atarak burnunu
kırmasını kınadığına ilişkin
açıklaması
SELAHATTİN
KARAAHMETOĞLU (Giresun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Giresunun
Görele ilçesinde FİSKOBİRLİKe ait, üzerinde hizmet binası,
fabrika ve depo bulunan
Öte
yandan Giresun Üniversitesinde bir öğretim görevlisi bir öğrenciye
kafa atarak burnunu kırmıştır.
Kınadığımı belirterek saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Karaahmetoğlu.
Sayın
Yılmaz.
7.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmazın, vatandaşın tebliğ edilen rayiç
bedeller üzerinden 2/B arazilerini almasının mümkün
olmadığına ilişkin açıklaması
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Hafta
sonu Muğla ilimizde, Köyceğiz, Ortaca, Dalaman, Fethiye ve Kemerde
gezdiğimizde, yine Hamitköy, Zeytinalanda 2/B alanlarının rayiç
bedellerinin yavaş yavaş vatandaşlara tebliğ edilmeye
başlandığını gördük ve vatandaşlarda çok büyük
bir tepki var. Yani bu fiyatlarla yıllardır, yetmiş seksen
yıldır o yerlere sahip olan bu köylülerin buraları almaları
mümkün değil. Buna tekrar dikkatleri çekmek istiyorum. Yine, oradan
geçtiğimiz İzmirde Sarnıç bölgesinde Bulgaristandan gelen
vatandaşlarımızın yıllarca ev sahibi olduğu ve
yerleştiği yerlerin tamamına yakınının 2/B
arazisinde kaldığını ve bunları da bu köylülerin ve
mahallelilerin alma imkânının olmadığını
belirtiyorlar. Bu tepkilerini dile getirdiler vatandaşlar. Ben de buradan,
Meclisten bunu dile getiriyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yılmaz.
Sayın
Baluken.
8.- Bingöl Milletvekili
İdris Balukenin, Diyarbakır Cezaevinin insan hakları müzesi
olması için 78liler Girişiminin topladığı 100 bin
imzayı Meclis Başkanına sunacağına ve bu konuda bütün
Meclisi ve siyasi partileri duyarlı yaklaşmaya davet ettiğine
ilişkin açıklaması
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, bugün 78liler Girişimi Diyarbakır Cezaevinin insan
hakları müzesi olması için toplamış oldukları 100 bin
imzayı Meclis Başkanımıza sunacaklar. Yine, Dilekçe
Komisyonuna bu konuda girişimde bulundular. Bugün siyasi parti gruplarının
grup başkan vekillerini ziyaret edecekler. Bildiğimiz gibi 12 Eylül
uygulamalarının en insanlık dışı
işkencelerinin yapıldığı yerdir Diyarbakır
Cezaevi. Sadece 1981 ile 1984 yılları arasında 34 tutuklu bu
ağır işkencelerden dolayı yaşamını yitirmiştir.
Dolayısıyla bir yönüyle bir utanç sayfası niteliğini
taşıyan bu Diyarbakır Cezaevinin ibret olması
açısından insanlık tarihinde bir insan hakları müzesi
olması konusunu önemsiyoruz. Bu konuda bütün Meclisi ve bütün siyasi
partileri duyarlı yaklaşmaya davet ediyoruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Ben teşekkür ederim Sayın Baluken.
Sayın
Kaleli
9.- Bursa Milletvekili
Sena Kalelinin, AKPnin neden akil insanlar aracılığıyla
Anadoluya seferberlik ilan edip toplumu ikna odalarına soktuğunu
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
SENA
KALELİ (Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün,
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu görüşülürken AKP Grup Başkan Vekili
Sayın Ayşe Nur Bahçekapılı, açılacak dinî
okulların önünü açan cezaların kaldırılmasıyla ilgili
tepkiye karşı ikna odası açmayacağınızı
söyledi. İkna bu kadar kötü bir yöntemse zaten barış isteyen
toplumu kendi belirsiz içeriğine ikna etmek için akil insanlar
aracılığıyla niye Anadoluya seferberlik ilan edip toplumu
ikna odalarına soktunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kaleli.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci
sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan, Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
3.- Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısı ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/749) (S. Sayısı:
441) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet?
Yerinde.
Komisyon
raporu 441 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince bu tasarı İç
Tüzük'ün 91'inci maddesi kapsamında temel kanun olarak
görüşülecektir. Bu nedenle, tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde
görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı
oylanacaktır.
Tasarının
tümü üzerinde gruplar adına söz talebi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Durmuş Ali Torlak, İstanbul Milletvekili.
Sayın
Torlak, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP
GRUBU ADINA D. ALİ TORLAK (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 441 sıra sayılı Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısı hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Devlet Planlama Teşkilatı, kamu
kuruluşlarında özelleştirme uygulamalarını
başlatabilmek için 15 Mart 1985te uluslararası mali piyasalara
çıkarak çeşitli teklifler istemiş ve yapılan
görüşmeler sonucunda bir Amerikan firması uygun bulunarak
anlaşma imzalanmıştır. Bu firma ülkemizdeki KİTleri
ekonomik değerlilik, yaşanabilirlik ve yatırım ihtiyaçları
kriterleri olarak analiz etmiş ve öncelikli özelleştirilecek
alanları tespit etmiştir. Bu çerçevede, 32 KİTi analiz ederek
üç öncelikli gruba ayırmıştır. TCDD Genel Müdürlüğü
üçüncü öncelikli KİTler grubunda yer almıştır. Üçüncü
öncelikli KİTler için raporda Bunlar esas olarak özel
yatırımcılar için cazip olmayacak kamu hizmeti
şirketleridir. Bununla beraber, hizmetlerin alt sözleşmelerde
yapılması yoluyla kısmi olarak özelleştirilmeleri mümkün
olabilir. denilmiştir.
Son
yıllarda demir yollarına yapılan hızlı tren
yatırımlarının ülke geneline yaygınlaştırılmasının,
Türk milletinin yararından öte, bu firmanın önerisi ve AB
Komisyonunun isteği üzerine özel yatırımcılara cazip hâle
getirilmek için yapıldığı kanaati oluşmuştur.
Yani, görünen o ki, TCDD artık özel sektörü cezbedecek duruma
getirilmiştir, sıra TCDDye gelmiştir.
Aslında
bu kanun tasarısını tek başına değerlendirmek de
doğru değildir. Zaten kanunun içeriğine
bakıldığında içinin yönetmeliklerle doldurulacağı
her safhasında görülmektedir. Dolayısıyla, 2011
yılında çıkartılan 655 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle birlikte değerlendirilmesinin daha doğru
olacağı kanaatindeyim. 655 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle kâr dürtüsüyle hareket edecek özelleştirmenin önü
açılmıştır.
Yüz
elli altı yıllık kurumun parçalara ayrılmasının
ve demir yolu işletmeciliğini tamamlayan her türlü iş ve
hizmetin üçüncü şahıslarca yapılabilmesinin önündeki yasal
engeller önce bu kararnameyle kaldırılmıştır. Burada,
sadece, demir yolu taşımacılığındaki kurumun
tekel durumu kaldırılarak özel firmalara demir yolu
altyapısı erişim hakkı tanınmamıştır;
aynı zamanda Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğünün görevleri
arasına altyapısının da gerektiğinde
özelleştirilebileceği açık bir hüküm olarak konulmuştur.
655
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle demir yolu sisteminin tümüyle kamusal
denetimin dışına alınması ve tüm yetkinin siyasi
otoriteye devredilmesi, TCDDnin parçalara ayrılması, altyapı
dâhil her türlü hizmet üretiminin piyasalaştırılması ve
rekabete açılması, her türlü özelleştirmenin
atanmışların önerisi ve bakanın imzası ile mümkün hâle
gelmesi, demir yolcuların mesleki yeterlilik ve benzeri söylemlerle
sindirilmesi ve kamu çalışanı sayısının
azaltılması, kamu hizmetinin tasfiyesi, kamu hizmeti niteliğiyle
tüm vatandaşlarımızın yararına sürdürülmesi gereken
faaliyetlerin piyasanın kâr güdüsüyle terk edilmesi, kâr etmediği
gerekçesiyle hatların kapatılması ve trenlerin seferden
kaldırılmasının önü açılmıştır.
Dolayısıyla,
bu kanun tasarısında, Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Demiryollarının yeniden yapılandırılmasının
adı Hükûmete göre serbestleşme, bize göre özelleştirme
olsun, bunun çok önemi yok; önemli olan, bu yasa sonrasında kurum mu
kazanacaktır, milletimizin menfaati mi olacaktır yoksa demir
yolları ulaşımında çok güçlü olan yabancı
şirketler mi kazanacaktır?
Demir
yollarıyla alakalı dünyadaki uygulamalara
baktığımızda, serbestleşme veya özelleştirme
uygulamalarında sadece özel sektörün kazandığı
görülmektedir. Dolayısıyla, demir yolu taşımacılığı
sektörünü tanıyanlar, demir yollarında gelir getiren
taşımacılık türünün yük
taşımacılığı olduğunu iyi bilirler.
Özelleştirmeyle birlikte demir yollarına gerçek anlamda ilgi duyan
şirketler yük taşımacılığını yapan
lojistik şirketler olacaktır. Yolcu
taşımacılığında gelir düşük olduğu
için, özel hava yolu şirketlerinde olduğu gibi, özel şirketlere
yolcu garantisi verilecektir ya da yine hava yolu şirketlerine verilen
yakıttan ÖTV alınmaması gibi ciddi devlet sübvansiyonu
uygulanacaktır. Devlet, yeni kurulan bağlı ortaklık TCDD
Taşımacılık AŞye özel sektör ile rekabet edebilmesi
için ve kamu hizmetinin sürdürülebilmesi için şimdikinden çok daha fazla
sübvansiyon uygulamak zorunda kalacaktır. Bu da başka bir sorunu
teşkil edecektir. Sübvansiyon uygulandığı takdirde, Avrupa
Birliği Komisyonu İngiltereye gönderildiği gibi ciddi
uyarılar ve önlem paketleri alınması yönünde bildiriler
gönderecektir. Çünkü İngiltereye gönderilen uyarılarda, uygulanan
sübvansiyonların azaltılması istenmektedir.
Dolayısıyla, Avrupa Birliğinin bu uyarılarına
karşın sübvansiyonları daha düşük gösterebilmek için ek
gelir arayışına girilecektir. Sonuçta, Almanya, Fransa ve
İngilterede olduğu gibi bilet fiyatları artacak ya da ÖTV gibi
genel olarak ödediğimiz vergilere yeni ilaveler yapılacaktır.
Avrupa
Birliği Komisyonu demir yolu sektöründe devlet tekeline son vermek için
ülkelere dayatmalarda bulunurken bir yandan da sektörde tekelleşen özel
sektöre ait firmalarla mahkemelik olmuştur. Peki, ülkemiz demir yolu
özelleştirilmesinde demir yolları taşımacılığına
gireceklerde yerli şartı aranacak mıdır, yoksa yabancı
küresel şirketlere de açık olacak mıdır?
Bu
tasarı ne yeni kurulan TCDD Taşımacılık AŞye ne
de ulusal sermayeden oluşan özel sektöre korumacılık
getirmemektedir. Sektöre girecek şirketler yerli veya yabancı
olabilir, ortaklık şeklinde de olabilir. Hatta, TCDDnin hukuki
statüsünün iktisadi devlet teşekkülüne dönüştürülmesinden
dolayı, yeni kurulacak olan TCDD Taşımacılık AŞ
tıpkı Romanya ve Gürcistanda olduğu gibi hisse satışı
yaparak devlet şirketi sorumluluğunun bir kısmını
başka yerli ve yabancı firmalara verebilecektir.
Değerli
milletvekilleri, demir yollarındaki özelleştirme uygulamalarına
bakıldığında, Orta Asya ve Avrasya, AB ve ABDnin uzun
vadeli planları doğrultusunda, AB ve ABD kökenli dev şirketlerin
başta uluslararası enerji koridorları olmak üzere ticaret
yollarını ellerinde tutabilecek şekilde kontrol edilebilmesi
amacıyla yapılmaktadır. Türkiye jeopolitik konumu nedeniyle
Avrupa ve Asya arasında âdeta bir köprü vazifesi görmektedir. Yük
taşımacılığında transit geçiş,
çıkış hem de varış noktasıdır. Bölgede
ticaret yapan küresel şirketler Türkiyenin sahip olduğu bu
avantajları kendi lehine kullanmak istemektedirler. O nedenle, bu
yasanın hazırlanmasındaki mantık ve esas amaçta bu
isteğin karşılanmasının yattığı
şüphesizdir.
Diğer
bir husus: Bu yasanın ardından ana hat tren
işletmeciliğindeki şekillenme nasıl olacaktır? Tren
sayısında azalma olacak mıdır? Banliyö trenleri TCDD Taşımacılık
AŞde mi kalacak yoksa yerel yönetimlere mi devredilecektir? Burada özel
sektöre işletme hakkı verilecek midir?
Yasa
taslağına bakıldığında net olarak bu
soruların cevaplarını görebilmek mümkün değildir. Zaten
yasa tasarısının genel karakteri, bu belirsizliklerin
altının yönetmeliklerle doldurulacağı yönünde bir yapı
arz ediyor.
TCDDnin 2004 yılından bu yana
Türkiye Vagon Sanayi AŞye yeni yolcu vagon siparişi vermediğini
biliyoruz. Dokuz yıldan bu yana Türkiye Vagon Sanayi AŞden eski
yolcu vagonlarının şasesi haricinde, tamamen yenilenmesi olan
V3 adı verilen ağır tamir görmüş vagonların
siparişi veriliyor. Diğer yandan TCDD Genel Müdürlüğünden dün
yapılan açıklamalarda şehirlerarası yolcu
taşımacılığının hızlı tren ile
bölgesel hatlarda ise dizel tren seti ve elektrikli tren seti denilen
trenlerle yapılacağı ifade edilmektedir.
29
Mart 2013te kurum Genel Müdürünün basınla yapmış olduğu
TCDDnin 2023 Vizyonu adlı söyleşide kurumun 2023 yılına
kadar 180 hızlı tren seti, 300 elektrikli tren seti ve dizel tren
seti ile 8 bin yük vagonu temin edeceğini ifade etmesi, konvansiyonel
tabiriyle anılan ve ucuz ulaşımın
sağlandığı vagonlarla yolcu
taşımacılığının yapılmasının
düşünülmediği açıkça ortaya konulmuştur. Bu da
vatandaşlarımızın önümüzdeki süreçte demir yolu
ulaşımını çok daha fazla ücret
karşılığında yapabileceğini göstermektedir.
Ayrıca özel şirketlerin rağbetiyle ana hat yük trenlerinin
sayısında kısmi bir
artış olacağı öngörülüyor.
Ancak demir yolu ağımızın güzergâh olarak yüzde 92sine tekabül eden 8.324
kilometresinde tek hat üzerinde tren işletmeciliği
yapılmaktadır. O hâlde yük taşımacılığında
oluşacak bu artışın yansımaları nasıl
olacaktır? Kârlı olmayan hatlarda yük ve yolcu
taşımacılığında gelirin gideri karşılaması
için teşvik ve sübvansiyon uygulaması olacak mıdır? Yoksa
Avrupa Birliğinin bu konudaki uyarıları dikkate alınıp
yine, çeşitli sebeplerle iptal edilen trenler gibi iptal mi edilecektir?
Yoksa, bugün yapıldığı gibi yüksek hızlı trenlere
talip olan şirketlerin dikkatini çekmek için yolcu daha pahalı bir
seçenek olan hızlı trenlere mi yönlendirilecektir? Bu kanundan sonra
banliyö tren işletmesi mevcut yapısını koruyacak mı
yoksa İzmir banliyö treninde olduğu gibi belediye şirketi-TCDD
ortaklığı şekline mi dönüşecektir?
Bu
tasarıda yolcu taşımacılığında en kârlı
hatlar olan banliyö taşımacılığının ve fiyat
belirlenmesinin yabancı firmaların inisiyatifine geçmesine engel
olacak tek bir maddenin olmaması yasanın hazırlanmasında
kamu yararının düşünülmediğinin bir başka
göstergesidir. Dolayısıyla, AKP iktidarının bu
tasarıyı küresel sermayenin istekleri doğrultusunda
hazırladığını tasarının içeriğine bakan
her Türk vatandaşı gayet rahat anlayabilecektir. Çünkü Türk milleti
artık özelleştirme sözcüğünün ne anlama geldiğini AKP
Hükûmeti sayesinde gayet iyi bilmektedir. O nedenle bu yasanın
özelleştirme olmadığı iddiaları gerçekleri
yansıtmamaktadır. Özelleştirme en basit tanımıyla
kamunun kendi verdiği hizmetlerin bir kısmını veya
tamamını özel sektöre devretmesidir.
Değerli
milletvekilleri, yasa Komisyona gönderildiğinde TCDDnin hukuki statüsü
kamu iktisadi kuruluşu idi. Ancak Komisyonda hukuksal statüsü iktisadi
devlet teşekkülüne dönüştürüldü. Bu tasarı bu hâliyle
yasalaştığı takdirde TCDD artık kamu hizmeti vermekten
uzaklaştırılmış, devlet imtiyazlarından
çıkarılmış, serbest piyasa şartlarına göre
faaliyet gösteren bir şirket hâline gelecektir. Kanunda devletin
desteğinin sadece beş yıllık bir süre ile
sınırlandırılmasıyla TCDDnin kurumsal
yapısı ve ekonomik gücü göz önüne alındığında
sektördeki güçlü şirketlerle rekabet edemeyeceği açıktır.
Bu da Hollandanın başına geldiği gibi millî demir yolu
taşımacığının sonu anlamına gelecektir.
Diğer
taraftan, bu tasarının 7nci maddesinin bazı
fıkraları, kurumu âdeta arsa ofisine dönüştürmüştür.
Hazineye ait ve satışı mümkün olmayan
taşınmazların önce TCDDye devredilmesi, daha sonra görev ve
faaliyetlerinde kullanılmak üzere satışının veya
kiraya verilmesinin önünü açan bu madde, yasayı hazırlayanların
gerçek niyetini gösteren en güzel örneklerden bir tanesidir.
Bu
kanun tasarısında, kurumun sektördeki yüz elli altı
yıllık geçmişi, gelenekleri, karakteri ve kuruluş nedenleri
göz önüne alınmamıştır. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti,
demir yolları ulaşımında hem yol uzunluğu hem de
işletmecilik yönünden geri kalmış bir ülkedir. Kanun
tasarısında bu geri kalmışlığı sona
erdirecek AR-GE çalışmalarıyla alakalı hususlara da yer
verilmemiştir.
Diğer
yandan, Kanun tasarısı özel sektör altyapı
yatırımlarını mümkün kılmakta ve teşvik
etmektedir. öngörüsü de gerçeği yansıtmamaktadır çünkü
tasarıda "Kârlı olmayan hatlarda yolcu
taşımacılığı kamu hizmet yükümlülüğü
kapsamına alınmaktadır. Dolayısıyla, devlet
desteği birinci seçeneğe göre, ikinci seçenekte serbestleştirme
nispeten daha az olacaktır. denilmektedir. Bu ifade, özel sektörün sadece
yük ve yolcu taşımacılığı ile altyapı
işletmeciliğinde kârlı hatları tercih edeceğinin ve bu
kanunla, kamunun, sahip olduğu kârından özel sektör lehine
vazgeçtiğinin itirafıdır.
Bu
tasarıyla, TCDD, kamu iktisadi kuruluşu olma özelliğini
kaybederek iktisadi devlet teşekkülü hâline dönüştürülmektedir.
Dolayısıyla sahip olduğu imtiyazlarına son verilecek olan
kurum, özel sektör şirketleriyle rekabet etme durumuyla karşı
karşıya bırakılmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, Kurumu daha çağdaş ve verimli hâle getirmek
sloganıyla başlatılan çalışmalar sonucunda kurum
tarihinde en sık ve en fazla can ve mal kaybının
yaşandığı kazalar yaşanmış, gelir, yük ve
yolcu taşımacılığında her geçen yıl
gerilemeler meydana gelmiştir. Yük taşımacılığı
yüzde 7den yüzde 4,5e, yolcu taşımacılığı ise
yüzde 5ten yüzde 1,5e düşmüştür. TCDDye ait limanların
işletme haklarının devriyle yıllık 100 milyon TLden
fazla bir gelir kaybına sebep olunmuştur. Üstelik bu
satışlarda Türk milleti yanlış bilgilendirilmiştir.
Liman satışlarının TCDDnin modernleşmesi, yeni yol ve
bakım, onarım için kaynak yaratmak için yapıldığı
söylendiği hâlde, 5793 sayılı Kanuna eklenen geçici 24üncü
maddeyle, gelirlerin yüzde 60ı kara yollarına, yüzde 40ı
demiryollarına aktarılmıştır. Dolayısıyla bu
kanun tasarısının da diğer yapılandırma
uygulamalarından bir farkı yoktur. Ülkemize bir yararı
olmayacağı gibi diğerlerinden çok daha fazla zarar verecektir.
Değerli
milletvekilleri, kurumun tekel durumuna son verilerek, özel sektörün de demir yolları
taşımacılığına girmesini sağlamak, rekabeti,
kaliteyi ve daha ucuz ulaşımı sağlamak olarak gösterilmesi,
Sayın Bakanın Türk milletine söylediği bir başka
yanlış yönlendirmedir çünkü bu kurum, bugün demir yolu yük
taşımacılığında tekel durumunda değildir.
Neredeyse on yıldır özel şirketler, kendilerine ait 3 bini
aşkın vagonlar ile demir yolu
taşımacılığı yapmaktadır. O nedenle, kurum
ile özel sektörün pazar paylarına bakıldığında bu
tasarıyla gelecekte kurumun ne duruma düşeceği şimdiden
bellidir.
2012
yılı içinde demir yollarıyla yapılan toplam yük
taşımacılığı 25 milyon 666 bin 441 ham
ton/kilometredir. Kurum, sahibi
olduğu 18.164 adet yük vagonu ile 19 milyon 617 bin 584 ton, özel sektör
ise sahip olduğu 3.159 yük vagonuyla 6 milyon 48 bin 777 ton yük
taşımıştır.
Değerli
milletvekilleri, bugüne kadar uygulanan yeniden yapılanma
çalışmalarından sadece devlet ve hizmet alan millet değil,
çalışanlar da zarar görmüşlerdir. Yeniden yapılanma
adı altında yapılan çalışmalar sonucunda personel
sayısı yarı yarıya azaltılırken, taşeron
eliyle iş yaptırma ve hizmet alımı olabildiğince
yaygınlaştırılmıştır. Şu an kurumda 5
binin üzerinde taşeron çalışanının istihdam
edilmesiyle, kurumda esnek ve güvencesiz iş yaşamının
kapsamı genişletilmiştir. Ayrıca bu Kanun
Tasarısında TCDD Taşımacılık AŞye
aktarılacak personel sayısı, kadro ve pozisyonlar yönetim
kurulunca belirlenecekken, aktarılmayacak personelin durumları
hakkında net ve açıklayıcı bir bilgiye tasarıda
rastlanmamaktadır.
Bu
tasarıda norm kadro uygulamasının yapılmayacağı
görülmektedir. Bu durumda, makinistlerin işçi olanları mı, memur
olanları mı ya da her ikisi birlikte mi TCDD
Taşımacılık AŞ'ye devredilecektir, bu da belli
değildir.
Şu
an kurum personelinin görev yaptığı trenler özel teşebbüse
kiralandığında taşeron şirketlerde güvencesiz
çalışan sayısının daha çok artmasına, bunun
ardından TCDD Taşımacılık AŞ'nin yük ve yolcu
taşımasındaki payının azalmasına,
dolayısıyla personelin ihtiyaçtan fazla olmasına sebep olacaktır.
Hükûmet
kurumun yeniden yapılanmasında Avrupa Birliği
mevzuatını örnek gerekçe gösterirken, Almanya'nın
özelleştirme uygulamalarına geçmeden önce "Demir yollarına
ait taşınmazlar asla satılmayacaktır" şeklindeki
yasal düzenlemesini dikkate almamıştır; tam tersi, 5335
sayılı Kanuna eklediği 32nci maddeyle
taşınmazların satışının önü açılmıştır.
Değerli
milletvekilleri, sonuç olarak bu kanun tasarısı ne kurumun
ihtiyaçları ne de kamunun yararı göz önüne alınarak
hazırlanmıştır. Bu kanun tasarısı
yasalaştığı takdirde,
bağımsızlığımızın simgesi olan TCDDnin
ortadan kaldırıldığı, 1923 öncesine dönüşün
sağlandığı bir yapı olarak yarın
karşımıza çıkacaktır.
O
nedenle, bu kanun tasarısının tamamına karşı
olduğumuzu beyan ediyor, yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Torlak.
Gruplar
adına ikinci konuşmacı, Barış ve Demokrasi Partisi
Grubu adına Hakkâri Milletvekili Sayın Adil Kurt.
Sayın
Kurt, buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP
GRUBU ADINA ADİL KURT (Hakkâri) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 441 sıra sayılı
Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi
Hakkında Kanun Tasarısıyla ilgili olarak BDP Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Hepinizi selamlıyorum.
Tabii,
öncelikle, kanun teklifinin isminin dahi bence revize edilmesi gerek
artık. Demir yolu ulaşımı yerine raylı sistem
ulaşımının tercih edilmesi en doğrusudur çünkü
artık, demir yolu sadece
Gerçi burada, devletin uzun süredir unuttuğu,
atıl duruma düşürdüğü ve özellikle Marshall Planı çerçevesinde
bir bütün olarak yok edilmek istenen bir ulaşım sektörünün yeniden
canlandırılmasına dönük bir özelleştirme politikası ve
kanun teklifi üzerine tartışıyoruz ama artık, raylı
ulaşım sistemi, bizim, klasik anlamda demir yolu
ulaşımı dediğimiz sistemin çok çok ötesine geçti.
Dolayısıyla, düzenlemenin de bu çerçevede yapılması gerekir
çünkü belli bir süre sonra artık, belediyelerin kent içi ve mücavir alanda
kurguladığı raylı ulaşım sistemini de bir
şekilde bu orta plan içerisinde düşünmemiz gerekecek.
Dolayısıyla, sadece bu boyutuyla da bakıldığı
zaman yetersiz bir düzenlemeyle karşı karşıya
olduğumuzu görüyoruz.
Bu
bir devir teklifidir yani devletin -ki, yaklaşık yüz elli yıldan
fazla bir geçmişi bulunan- bir ulaşım sektöründen el çektirmesi
ve özele devriyle ilgili bir düzenlemedir burada. Artık, özel
şirketlerin kullanım alanına ya da tasarrufuna
bırakılan, terk edilen bir düzenlemeyle karşı
karşıyayız. Yani, TCDD ulusal demir yolu yapı ağı
içinde yer alan ve devletin tasarrufundaki demir yolu altyapısının
kendisine devredilen kısmının üzerindeki altyapı
işletmesi olarak görev yapması öngörülüyor, bunun
dışındaki bütün fonksiyonların özele devri bu
tasarının içerisinde var.
Tasarının
gerekçesinde, tekelciliğin ortadan kaldırılmasına dönük bir
atıf var ama bu atıfla birlikte esasında yeni bir tekelcilik
oluşturuluyor. Yani, özel sektörde bu alanda bir tekelciliğin yeniden
önü açılmış bulunuyor. Ayrıca, tasarıda, ormanlar
hariç olmak, üzere devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan
taşınmazlardan demiryollarının görev ve faaliyetlerinde
kullanılmakta olan, Maliye Bakanlığınca uygun görülen, yine
bu Bakanlık tarafından hazine adına tescil edildikten sonra
üzerindeki yapı ve tesislerle birlikte devredilmesi öngörülüyor, yani
taşınmazların da devri burada söz konusu. Artık,
istasyonlar da özellere devredilecek, özeller eliyle
yaygınlaştırılmak istenecektir. Dolayısıyla, bir
bütün olarak, kamunun yararı ve kamunun öz kaynaklarıyla
oluşturulan bir yatırım ağının bir bütün olarak
özele peşkeş çekilmesi politikasıyla karşı
karışıyız. Bu konudaki kafa
karışıklığını gidermemiz gerekiyor.
Eğer gerçekten taşınmazların devri söz konusu değilse
o zaman net koymak lazım. Ama mevcut tasarıda,
taşınmazların, yani kamu imkânlarıyla oluşturulan bu
yatırım ağının devrini öngören nitelikte bir düzenleme
var burada. Bakanın tasarrufunda; bakan burayı Evet,
devredebiliriz. dedikten sonra bunun önüne geçmek mümkün olmayacaktır.
Ayrıca,
tasarıda personelle ilgili olarak bir düzenleme getiriliyor. Burada demir
yolu ağı içerisinde, yani raylı ulaşım sistemi
ağı içerisinde çalışan, istihdam edilen personelin durumuna
ilişkin vahim bir tablo var orta yerde.
Şimdi,
esasında bakış açısı net. Devlet burada -Hükûmet daha
açıkçası- kendisine göre bir kamburdan kurtulma arzusu içerisindedir
ve iktidar partisi mensuplarının kendi seçim bölgelerinde zaman zaman
yaptıkları açıklamalardan da bunu çok açık ve net
görüyoruz. Mesela bir tanesi -ismini vermeyeceğim- bir değerli
milletvekili Devlet Demiryollarında makinistler var, 3 bin lira artı
mesai alıyor fakat Devlet Demiryolları her sene zararda. Bu
zararı ödeyen halktır. Devlet Demiryolları bu kadar zarar
ederken bir yerine neşter atılması gerekiyordu, bu
atıldı. Yeni personel aldılar makinist olarak. Yeni
alınanlar ise 1.300-1.400 TL maaş alıyor. Aynı işi
yapan ötekilerin yarısı kadar bile değil. diyor, zihniyet bu.
Kazanılmış haklarını, yani emekçilerin
kazanılmış haklarını nasıl geri alırız
hesabı yapılıyor burada. Yapılan her düzenlemede
emekçilerin aleyhine bir uygulamaya gidilmeden hiçbir şey
yapılamıyor bu ülkede. Burada da taşeron uygulamasına,
taşeron işçi çalıştırılmasına, taşeron
personel çalıştırılmasına kapı aralanıyor. Bunu
yaparken de mevcutta çalışan personelin ağzına bir parmak
bal çalınıyor ama bir bütün olarak, kazanılmış
haklarının tamamını geri alıyorlar.
Dolayısıyla bu uygulamanın da haksız bir uygulama
olduğunu buradan bir kez daha vurgulamak gerekir.
AK
PARTİ Hükûmeti, Demiryollarındaki
mevcut personeli bir an evvel emekli etmek istiyor, emekliye ayırmak istiyor.
Bunun yerine, taşeronlaştırma sistemiyle personel
alımına gidilecek ve zaten özelleştirme yoluyla da
insanları asgari ücretle bu sistem içerisinde çalışmaya
zorlayacaktır. Böylelikle kâr etmiş olacak, böylelikle bu sektörü
kazançlı duruma getirmeye çalışacaklardır.
Oysa emekçilerin boğazından kısmak, emekçilerin
sofrasındaki ekmeğinden pay almak hiçbir sektörü, dünyada hiçbir
sektörü büyütmemiştir, bu sektörü de büyütmeyecektir, bu sektörü de
diriltmeye yetmeyecektir. Tersine, siz bu sektörde çalışan, emek sarf
eden insanların memnuniyetini esas alırsanız, o emek değeri
üzerinden ancak siz bu sektörü de cazibe merkezi durumuna getirirsiniz,
yatırım alanına düştürürsünüz. Mevcut durumda kimse bu
sektörde kendi kârını garanti altına almadan yatırım
yapma yoluna gitmeyecektir. Dolayısıyla bu uygulama da
yanlış bir uygulama olacaktır ve daha yolun
başındayken hiç olmazsa bu sektördeki bu yanlış personel
istihdamı ve taşeronlaştırma politikasını burada
uygulamaktan vazgeçin. Gerekçe konulurken cilalanmış, parlatılmış.
Şöyle diyor gerekçesinde: Ülkemizin kalkınmasında ve
bağımsızlığında belirleyici olan demir yollarının
yeniden canlandırılması ve taşımacılıktaki
rolünün güçlendirilmesi için; serbest, rekabetçi, ekonomik ve sosyal
açılardan sürdürülebilir ve Avrupa Birliği (AB) mevzuatı ile de
uyumlu bir demir yolu sektörünün oluşturulmasına ihtiyaç
vardır. Kimse bu cümleye itiraz etmez normalde, cilalanmış ama
yapılan bu değil ki; tersine, bir yatırım
ağının peşkeş çekilmesi var bu işin gerisinde,
peşkeş çekiliyor.
Şimdi,
elimizdeki, mevcuttaki demir yollarının yüzde 82si zaten 1950 öncesi
yapılmış, bunun da yüzde 40ı cumhuriyetin
kuruluşundan önce yapılmış. Yüz yıl çivi
çakmamışsınız ya da son altmış yıl
sanırım
Bir
de bütün projelerinizi batıdan doğuya yapmak
durumundaymışsınız gibi bir algı var. Son derece
haksız bir uygulama. Türkiye, enerji kaynaklarının, yer
altı ve yer üstü enerji kaynaklarının yüzde 70ini, yüzde 80ini
doğudan elde ediyor, siz yatırımları batıdan
doğuya yapıyorsunuz. Devamında da diyorsunuz ki: Biz,
bölgelerarası eşitsizliği ortadan kaldıracak politikalar
geliştiriyoruz. Ankara-Konya arası hızlı tren ağını
örmüş olmanız sadece reklama dönüktür. Ülke ekonomisine hiçbir
katkı, artı değeri yoktur ama siz, eğer Van-Mersin
Limanı arası bir yatırım iyileştirmesine gitmiş
olsaydınız, evet, o zaman ülke ekonomisine bir katkı sunmuş
olurdunuz; oradaki ekonomik değerleri nakletme imkânı
sağlamış olurdunuz; oradaki madenin nakline katkı
sunmuş olurdunuz. Mevcutta böyle bir uygulama yok. Zamanımız
yeterse sonradan doğuya gideriz hesabı içerisinde oluyorsunuz. Kara
yollarındaki ulaşım yatırımları bundan
farklı mıydı? Hayır. Yılan hikâyesine dönüşen
Kuzgunkıran Tünelinin hikâyesi tek başına burada
anlatılırsa devletin son doksan yıllık
politikalarını özetler. Üç defa Kuzgunkıran Geçidini mevcut
Hükûmet niye erteledi, açılışını niye erteledi? Çünkü
her defasında çöktü. Açılıştan bir hafta önce, bir ay önce,
on gün önce Kuzgunkıran Geçidi çöktü, yeniden bir açılış
tarihi tayin edildi. Bitlis Vadisi ki, devlet yatırımları
açısından en avantajlı -bölge açısından da ifade
ediyorum- en fazla yatırımın götürüldüğü alandır sözüm
ona ama kendimi bildim bileli Bitlis-Van arası, Diyarbakır-Bitlis-Van
bağlantı yolu üzerinde iş makineleri çalışır
durumdadır. Devlet orada, evet, kabul ediyorum, müteahhitleri zengin
ediyor. Bu yollarda ihale alan müteahhitler kimse, evet, para kazanıyor
ama bir yolun yirmi yıl, on yıl tamamlanmamış
olmasını hiç mi sorgulamayacağız? Bir tünelin 3 defa
çöküşünü hiç mi sorgulamayacağız? Hangi paralarla
yapılıyor?
Demir
yolları açısından, şimdi söylüyorum, bir bölge milletvekili
olarak söylüyorum: Sizin burada sarf edeceğiniz, burada
konuşacağınız şeyler ancak normal rutinle devam
ederse, mevcut rutinle devam ederse benim milletvekili olduğum kentin
yaşamına en az yirmi yıl sonra nüfuz edebilecektir, katkı
sunabilecektir. Sonra da buradan biz eşitsizliğe işaret ederken
Vay efendim, siz niye bu eşitsizliğe işaret ediyorsunuz?
Zihniyet değişmiyor. Tıpkı, 27nci Hükûmet döneminde o
bölgede sağlık ocakları yapılıyor. O dönemin, 27nci
Hükûmetin -1962-63ten söz ediyorum- Sağlık Bakanı Yusuf
Azizoğlu Diyarbakır Milletvekiliydi. Sırf o dönem bölgede
sağlık ocakları yapılıyor diye, aynı kabinenin
bakanı Vay efendim, siz oraya niye sağlık ocağı
yapıyorsunuz? deyip, Hıfzı Oğuz Bekata istifa ediyor. O
dönemin ayrımcı zihniyetinin izleri bu dönem yapılan
yatırım projelerinde de vardır. O dönem -ki 27nci İsmet
İnönü Hükûmetidir- aynı hükûmetin iki bakanının farklı
uygulamalarıdır, iki zihniyet yaklaşımıdır.
Aynı izleri, bugün bile yatırım planlamaları
yapılırken bugün de görme şansına sahibiz.
Yatırımlar
yapılırken cazibe mekanizması nasıl oluşturulur, ona
bakılır. İstanbul-Ankara, Ankara-İzmir, Ankara-Konya
arası, insanlar araçlarıyla bile on yıl önce yedi saatte
katettikleri yolu şimdi üç saatte katetme şansına sahip oldular
ama aynı mesafeyi,
Esasında bu
eleştirileri bugün yapmıyoruz. AK PARTİ Hükûmetinin seçim
propagandasında, seçim bildirgesinde var olan ayrımcılığı
burada pratiğe geçirmiş oluyorsunuz. Açın bakın, orada
oluşturduğunuz harita üzerinden yaptığınız
yatırım hizmetleri propagandasına bir bakın, Türkiye'nin
sadece batısını görürsünüz. Biliyorum, biraz sonra gelirsiniz
burada Şunu da yaptık, bunu da yaptık. dersiniz, Şu
kadar para yatırım için aktarıldı. diyebilirsiniz.
Geçen sene Van-Hakkâri
yolu üzerinde tam 13 noktada şantiye vardı ama
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ADİL KURT (Devamla)
Dolayısıyla, mevcut durumda yani bu işin neresinden
tutarsanız tutun doğru bir iş yapmış olmuyorsunuz.
BAŞKAN Sayın
Kurt
ADİL KURT (Devamla)
Geçmişte Komünistlerin ulaşım aracıdır. denildi,
demir yolları unutuldu. Bugün de petrol şirketlerinin alternatifi
olarak yeniden canlandırılmak isteniyor o girdaptan kurtulabilmek
için ama mevcut çabalar bunun için yeterli olmayacak. Daha dengeli, daha
yeterli bir teklifle bu konuyu konuşuyor olmamız gerekirdi.
Başta
da ifade ettim, adından başlayarak bunu çözmemiz lazım.
BAŞKAN
Sayın Kurt, teşekkür ediyorum.
ADİL
KURT (Devamla) Raylı sistem uygulamasına geçmemiz gerekirdi. Bunlar
yok bu teklifin içerisinde. Dolayısıyla da yetersiz ve kadük
bulduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Gruplar adına üçüncü konuşmacı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan.
Buyurun
Sayın Eyidoğan. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 441 sıra sayılı Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısına ilişkin, CHP adına tümü üzerindeki
görüşlerimi ifade edeceğim.
Bu
topraklarda demir yolunun tarihi 19uncu yüzyılın son çeyreğinde
başlıyor. 1870li yıllarda Rumeli demir yolu
yapılıyor. Batının Orta Doğuya inme arzusu
Bağdat demir yolunu gündeme getiriyor o yıllarda ve 1888
Kasımında Haydarpaşa-Ankara imtiyazı Almanlara veriliyor.
1896 yılında demir yolu Konyaya ulaşıyor. Bütün bu
anlaşmalarda Osmanlı Devletinin görüşü alınmıyor,
zarara sokuluyor. Demir yolunun
Demir
yolculuğun üzerinden çok yıllar geçiyor. 1964 yılında
Japonyada saatte
Yabancı
devletler teknolojinin en son olanaklarından yararlanarak demir
yollarını geliştirdikleri ve halklarına sundukları
hâlde, Türkiye Cumhuriyeti demir yollarının standardını
bile koruyamadık. Kimse fark etmedi mi? Fark etti ama Türkiyenin kara
yollarında, özellikle Marshalldan sonra, gezdirilmek üzere
Batının fabrikalarında bekleyen çok ama çok otomobil ve kamyon
vardı. Yedi düvelin bize sattığı kamyon, otobüs ve de en
çok otomobillerin kara yollarımızda gezindiği 800 bin
kilometrekarelik bu ülkede toplam
AKP,
2002 yılında iktidara gelmiş olmasına rağmen,
Ulaştırma ve İletişim Stratejisi Raporunu ancak 2011
yılında çıkarabildi. Hükûmet, lastik tekerlekli
ulaşımın artık tıkandığını
gördüğünden ve vatandaşın da durumun farkına
varmasından dolayı, son yıllarda demir yolu şarkıları
söylemeye başladı. Demir yollarındaki geri
kalmışlık o düzeydedir ki Hükûmet, Türkiyenin demir yolu
sektörüne yönelik yolcu taşımacılığı için
hedefini yüzde 10a, yük taşımacılığı için de
yüzde 15e çıkarabilmek için 2023 tarihini veriyor. 2011 Strateji
Raporunda belirtilen tespitleri ve amaçlanan hedeflerin birçoğunu
onaylıyoruz. CHP olarak, ülkemizde demir yollarına sahip
çıkacağımızı ve yolcu ve yük
taşımacılığının demir yollarında daha
fazla ağırlık kazanması gerektiğini her zaman
söyledik, programımızda da yazdık.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, Hükûmet bu kanunu çıkararak Türkiyede demir
yolu ulaşımının gelişeceğini ve cazip hâle
gelmesini sağlayacağını söylüyor. Kanunlar ve yönetmelikler
önemlidir ama gerçekten zihniyet ve eylem daha önemlidir. Kanun ülkemiz
topraklarında yüz elli yıllık bir tarihi olan Türkiye
Cumhuriyeti Devlet Demiryollarını tekel olarak nitelendiriyor, bu
tekelin artık rekabetçi bir yapıya kavuşturulması
gerektiğini söylüyor. Bir zamanlar yolcu ve yük
taşımacılığındaki payı yüzde 50lere varan
demir yollarının 2012de yüzde 1,5-4,5 düzeyine düşmesinin
yalnızca kamu sisteminin beceriksizliğine indirgenmesini Türkiyedeki
kamu görevi kurumsallaşmasına yapılan bir haksızlık
olarak yorumluyorum.
Bu
kanunla altyapı ve işletmeciliği bölünecek ve farklı
iş birimleri arasında kaynak aktarımı yapılamayacak,
kurum yapısı parçalanacak, faaliyetler yatay bölünmeye tabi
kılınacak, taşınmazlar satılacak, istihdam
azaltılacak, teknik yetenekler zayıflatılacak ve orta ve uzun
erimde demir yolları, tabii, birilerine satılacak. Örnek verilen AB
ve diğer gelişmiş ülkelerdeki demir yollarında gelinen
başarılı gelişmenin, kamu yatırımının,
ulusal AR-GEnin, profesyonel işletmeciliğin ve özellikle
çalışan haklarının teslim edilmesinin ve insan
kaynaklarının önemsenmesinin inkâr edilemez bir
başarısı vardır.
Bu
kanun tasarısı özü itibarıyla gerek AB sürecindeki ulusal
programda yer alan yükümlülükler gerekse Türkiye ilerleme raporlarında
yerine getirilemeyen bu yükümlülüklerle ilgili olarak AKP Hükûmetine yöneltilen
eleştirileri savuşturmak ve bu yönde bir adım atma girişimi
olma niteliğiyle temayüz etmiş bir metin olarak TBMMye
sunulmuştur. Bu kanunla demir yollarımızda ulusal bir
atılım yapılabileceğine dair kanaatimiz
oluşmamıştır.
Kanunun
başlığına koyduğunuz serbestleştirme
sözcüğünü ekonomistler liberalleşme olarak kullanıyorlar.
Ülkemizde kamu sektörünü yönetemeyenler, onu her zaman, hantal, kâr etmez, yük
olur, işe yaramaz, iş yapmaz olarak göstermeye çalıştılar.
Önce serbestleşirsin, sonra da bir şekilde özelleşirsin. Ama
kime özelleşirsin, yerliye mi, yabancıya mı? Küreselleşme
denen yeni pazarlar açma rüzgârlarının geldiği noktada
özelleştirdikten sonra yabancıya verirsin. Önceleri yüzde 50den az
verirsin, sonra yüzde 50den fazla verirsin, merdiven metodu. Ondan sonra sen
sağ ben selamet.
Değerli
milletvekilleri, serbestleştirme, yabancılara imtiyazlar veren
özelleştirmelerin yolunu açmamalıdır. Çıkarılan
kanunlarda aralara anlam gizlemeleri yapılmış gri maddeler
olmamalıdır. Bir ülkenin ekonomisinin ve kalkınmasının
ayarlanması, yalnızca o ülkeyi askerle işgal ederek
yapılmaz; o ülkenin ekonomisini gri yöntemlerle ele geçirme stratejileri
vardır. Ekonomik krizi atlatmak için iktidarların özelleştirme
telaşıyla geleceği yabancılara ipotek edecek kararlar alınmamalıdır.
1870lerde banker Baron Hirschün Osmanlıyı düşürdüğü
duruma ülkemizi düşürmeyin lütfen. Serbestleştirme ve
özelleştirme, ulusal sanayi ve AR-GEye köstek olmamalıdır. Bu,
her ülke için bir hayatiyet konusudur.
TCDDye
bağlı imalatçı kuruluşların ve özel
girişimcilerin TCDDnin ulusal stratejilerine uygun davranmasını
ve AR-GE yapmasını stratejik açıdan çok gerekli buluyoruz. Bu
durumun özelleştirme faaliyetleri sırasında dikkatlerden
kaçacağı endişelerimizi tekrarlamakta yarar görüyoruz.
Demiryolu
Taşımacılığı Derneği
Başkanının 2012de bazı görüşleri
yayınlanmıştı. Diyor ki: Hükûmet, The Greenbrier
Companiesle yıllık bin vagon üretme üzerine görüşme
yapıyor. Türkiyede hem taşımacılık hem de üretim
yapmaya hazırlandığı bilgisini veren dernek
başkanı, Deutsche Bahn, Schenker Arkas, Rail Cargo gibi
firmaların Türkiyede kendi lokomotif ve vagonlarıyla
taşıma yapacaklarını söylüyor. Bunun için de bu kanunu
beklediklerini ifade ediyor. Hızlı tren uygulamalarında
yabancı şirketlerin bize altyapı, vagon ve lokomotif gibi ürün
satışları olduğunu ve başladığını
görüyoruz. Peki, ulusal şirketlerimiz ne yapacak? TÜVASAŞ,
TÜLOMSAŞ, TÜDEMSAŞın bugüne kadar ülkeye yaptıkları
katkıların yabancılaşmadan ve artarak sürmesi
dileğimizdir.
Bakınız,
9 Kasım 2005te TCDD ile İspanyol CAF firması arasında
sözleşme imzalanıyor. Firmanın teklif tutarı, İspanya
Gelişim Yardım Fonu desteğinde 241 milyon 653 bin TL. Yedi
yıl ödemesiz, on beş yıl geri ödemeli olmak üzere, yirmi iki
yıl vadeli kredinin taksit sayısı 31, faiz oranı ise sabit
olarak binde 13. Hızlı tren setleri saatte
Bu
hafta da gazetelerde hayretle bir haberi okuduk. Dünyanın en
büyüklerinden biri olan CSR adlı Çin firması Ankara Sincanda vagon
fabrikası kuracak. deniliyor haberde. Peki, bundan sonra ne olacak? Bir
yanda İspanyollar, diğer yanda Çinliler ve bu kanun
çıktıktan sonra yedi düvel bize mamul madde satacak demir
yollarının üzerinde gezinmesi için, elektrifikasyon için, biz de
hazır alacağız. Ne olacak? Bu toprakların emekçisinin,
mühendisinin üretimi, katma değeri, araştırma ve
geliştirmesi ne olacak? Bu soruyu sormak hakkımız. Eğer bu
kafayla giderseniz bir müddet sonra TÜVASAŞ, TÜLOMSAŞ ve
TÜDEMSAŞın kapılarını kaparsınız. Bakalım
buna vicdanınız ne diyecek?
Neden
bizim şirketlerimiz, bu adını saydığım
yabancı şirketlerin yaptıklarını yapamıyor. Yüz
elli yıllık bir tarihî geçmişimiz var. Bundan sonra bütün demir
yolu işleri yabancılara mı yaptırılacak? 2011 Strateji
Raporunun hedefi bu mudur Sayın Bakan?
TCDD
geçenlerde yerli şirketlerden bir şeyler istedi. Kasım 2012de
Resmî Gazetede açık ihale ilanı yayımlandı. Ne için
biliyor musunuz? Yüksek hızlı tren maketi, hani bazı
vekillerimize eşantiyon olarak gelen maket sanıyorum, 2.500 adet
Hayırlı olsun, yerli şirketler bunu yapmış.
İstanbul
Teknik Üniversitesi, Ulaştırma Bakanlığıyla birlikte
hazırladığı -Ulaştırma Ana Plan Stratejisinde-
raporda, demir yolu taşımacılığımızın
sağlıklı gelişimi ve bu gelişimin
sürdürülebilirliğinin güvence altına alınması için, yeniden
yapılanmayı, çağdaş ve etkin bir yönetimi ve yetkin bir
kadroyla eylemlerin gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtiyor.
Şimdi, bu kanunla, yetişmiş, yetkin personeli bonus vererek
emekli etmekle, yetişmiş insan kaynaklarını
zayıflatarak yetkin bir kadro ve etkin bir yönetim kurmayı TCDD
bünyesinde nasıl sağlayacaksınız Sayın Bakan? Tabii,
aynı Posta Kanununda olduğu gibi, boşalan hizmetlere ve
alanlara taşeronları getirerek.
1959da
TCDDde çalışan sayısı 70 bin, 2010da -geçici işçiler
dâhil- 28 bin. 2004te Belçikada kilometre başına çalışan
sayısı 10,9; Türkiyede 3,2. Anlaşılıyor ki, bu daha
da azalacak ve başka bir yol bulunacak.
Bu
raporda bazı tavsiyeler var, diyor ki: Kısa dönemde yolcu
taşımacılığında mevcut hatlar ile iddialı
olunamaz. Bu nedenle, yük taşımacılığının
öncelik taşıdığı bir işletme metodu
geliştireceksiniz.
Uzun
dönemde yeni yatırımlarla geliştirilme
anlayışının benimsenmesi ve özellikle kombine
taşımacılığa yönelen gelişmiş bir yük
taşımacılığı yanında yüksek hızlı
demir yolu ile 400-
Yine,
raporda, Yüksek hızlı demir yolunun etkinlik koşulları ve
TEN-T ölçütlerine göre, çalışmada geliştirilen -bu rapor için etüt
çalışmasında geliştirilen- 7 taşıma koridorundan
2sinde ve özellikle İstanbul'dan başlayarak Ankara-Sivas-Malatya
doğrultusunda uzanan ve Malatya'da, Kars'a ve Van'a doğru çatallanan
birinci eksen için uygun olacaktır. deniyor İTÜ raporunda.
Marmaray
itici güç sağlayacak bir yatırımdır. Yine, raporda tespit
bu. Maalesef, çok ilginçtir, Marmaray geçişi 2 hatta
kalmıştır. Yani, tüpün, tünelin dışında 3 hat var
iken Marmaraya girdiğiniz zaman 2 hat olacak. Peki nasıl olacak? 3
hat hasıl 2 hatta düşecek? Şöyle: Yani, yük treni gelince
-uluslararası ya da ulusal taşımacılık yapan yük
treni- Marmaraya girmeyecek gündüz. Ne yapacak? Tünelin girişinde
bekleyecek gece yarısına kadar, gece yarısından sonra
banliyö ve yolcu trenlerini duracak, ondan sonra da yük treni geçecek. Bakar
mısınız, 160 tane üniversitemiz var, bilim
insanlarımız var, uzmanlarımız var tüpün içinde 3 tane
hattı unutmuşlar.
Değerli
milletvekilleri, Dokuzuncu Kalkınma Planında belirtildiği gibi,
"Yük taşımalarının demir yolu
ağırlıklı yapılması ulaştırma
sektöründe stratejik bir amaçtır". Ülkemizin coğrafi
yapısının bir gereği olması dışında,
özellikle ihracatın geliştirilmesi ve rekabet edilebilir dünya
fiyatlarına ulaşmak bakımından, ulaştırma
maliyetlerinde sağlayacağı avantajlar açısından
doğru olan bu stratejinin fiilî bir hedef olarak benimsenmesi herkesin
katılacağı ve onaylayacağı bir iktisadi
yaklaşımdır. Ancak, hem yük hem de yolcu
taşımacılığında ana hat işletmeciliği
ve özellikle inşasının, teşebbüslerin bireysel, mikro
kararları yerine, gerçekten dışsal iktisadi yararların
sağlandığı ve hizmette adaletin ve rekabetin yaşama
geçirileceği bütüncül, makro kararlara bırakılması
politikasının stratejik önemi, AKP versiyonunda yeni bir kamu
girişimi ve planlama düşmanlığı
yaklaşımı ile ele alınmaktadır.
Diğer
bir deyişle, aynı ön yargının bu kanun
tasarısında da hüküm sürdüğü görülmektedir. Bu ön yargıya
göre, kamunun nedeni olduğu her sorunun çözümü özel girişimdir ama
özel girişimler bu sorunları çözerken para harcamamalı, sermaye
koymamalıdır. Özü budur kanunun. Özel sektörle ortaklıklar,
kamu-özel iş birliği modelleri altında devletin özel sektör
proje ve girişimlerini finanse ettiği 1980 öncesi denenmiş karma
ekonomi modeli, yeniden, AKP aracılığı ile önemli miktarda
yatırım gerektiren sektörlerde kamu kaynaklı bir özel sektör
finansman yöntemi hâline getirilmektedir. Bu kanun da bunu başarmaya
çalışmaktadır.
Bu
anlayış nedeniyledir ki söz konusu tasarı da, ana hat
yapımı için altyapı yatırımlarını
doğrudan devletin üstlendiği, işletmecilik faaliyetleri için de
orta kısmına bu tür finansman modelinin oturtulduğu ve bütçeden
karşılanacak önemli tutardaki teşviklerin yer
aldığı bir özel ulaşım projesi olarak önümüzde
bulunmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, bu kanun kapsamında TCDD, 233 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameye tabi bir kamu iktisadi kuruluşu kimliği
taşıyan bir altyapı işletmecisi olarak
yapılandırılırken yine 233 sayılı KHK'ya tabi
TCDD'nin bağlı ortaklığı TCDD
Taşımacılık AŞ kurulmaktadır.
Ulaştırma
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Tasarı ile
ilgili değerlendirmelerini içeren, Düzenleyici Etki Analizi (DEA) Raporu
adlı rapor komisyon üyelerine
dağıtılmamıştır maalesef. Ne zaman gelmiştir
bu? Komisyon toplantısı sırasında gelmiştir maalesef.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmetin getirdiği bu kanunla ilgili olarak şu ana
kadar açıkladığımız nedenlerden dolayı, Türkiye
Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi
Hakkında Kanun Tasarısına genel ve maddeler bazında
muhalif olduğumuzu yüce Meclisin önünde ifade etmiş bulunuyorum,
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Eyidoğan.
Tasarı üzerinde
şahıslar adına, Kocaeli Milletvekili Sayın Haydar Akar.
Sayın Akar, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti
Devlet Demiryollarını konuşacağız.
Bugün, her zaman
yaptığınız gibi, yine, ulusal bir kurumumuzu
özelleştirmek için Meclise kanun getirdiniz; bu kanun üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi adına ve kişisel fikirlerimi açıklamak üzere
buradayım.
Şimdi, Devlet
Demiryolları deyince, 3 ana başlık altında toplamamız
gerekiyor. Bunlardan bir tanesi, Cumhuriyet Dönemi öncesi ve Cumhuriyet Döneminin
1950 yılına kadar olan zamanı ve daha sonra da 1950den sonraki
zaman olarak adlandırabiliriz.
Şimdi,
bu dönemlere baktığımızda, cumhuriyet öncesi döneme
baktığımızda, bir kısmı yabancılar
tarafından, bir kısmı Osmanlılar tarafından
yapılan demir yollarına şahit oluyoruz. Tabii, daha sonra, cumhuriyetle
Misakımillî sınırları çizildikten sonra da bir
kısmı Osmanlılar tarafından yapılan ve Türkiye
Cumhuriyetine ait demir yolları, diğer kısmı da
yabancılar tarafından işletilen demir yolları, olmak üzere
ikiye ayrılıyor.
Şimdi,
Sayın Başbakan her konuşmasında çıkıp şöyle
diyor: Siz bu ülkeye bir çivi mi çaktınız? Bu ülke için ne
yaptınız? Ben, demir yollarından bahsederken sadece demir
yolları için neler yaptığımızı kısaca
özetlemek istiyorum:
Yaklaşık
Şimdi,
bunlar, evet, Cumhuriyet Halk Partisinin, ki sizin atalarınızın,
dedelerinizin de dâhil olduğu Cumhuriyet Halk Partisinin; ki o dönemde
Osmanlının borcunu ödeyen Cumhuriyet Halk Partisinin; ki o dönemde
yine yoksulluktan, savaştan çıkmış, Kurtuluş
Savaşından çıkmış Cumhuriyet Halk Partisinin yine o
dönemde 1 lira dış borç almadan yapmış olduğu
yatırımlar.
Gülüyorsun
oradan. Bunları iyi dinlemeni istiyorum.
ÜNAL
KACIR (İstanbul) Neye gülüyorum, biliyor musun?
HAYDAR
AKAR (Devamla) - Bunlara ne yapmamız lazım; hepimizin sahip
çıkması lazım. Bunları ne yapmamız lazım;
anlatırken gururla anlatmamız lazım. Ama ülkenin
Başbakanı çıkıyor diyor ki: Siz ne yaptınız? Bu
ülkeye bir çivi mi çaktınız? O çiviyi biz çakıyoruz.
Konuşmam
inşallah yetişir, konuşmamın sonunda da sizin çivilerinizi
anlatacağım ben; bu ülkenin topraklarına, insanların
beyinlerine nasıl bir çivi çaktığınızı söylemeye
çalışacağım.
Tabii,
o dönemde Fransızlar, Almanlar ve İngilizlere verilen imtiyazlar
vardı. Öyle imtiyazlardı ki, demir yolu yapıyorlardı, demir
yolunun sağında ve solunda 20 kilometrelik alanlardaki madenleri de
kullanma imtiyazına sahip oluyorlardı. Öyle yerlere yapıyorlardı
ki, tamamen ham maddeye yönelik yapıyorlardı, İngilizlerin,
Almanların, Fransızların talip oldukları veya ihtiyaç
duydukları ham maddelerini kendi ülkelerine sevk etmek için
yapıyorlardı. Bu, o dönemde yapıldı.
1923le
1950 arasında da yaklaşık
Şimdi,
bunlardan birkaç tane örnek vermek istiyorum: 1924te Devlet Demiryolları
kuruldu bu ülkede, 1925te Eskişehir demir yolu malzemesi fabrikası
üretime geçti. Yani kendi demir yolumuzu yapabilmemiz için ihtiyaç duyulan
Neydi bunlar? Travers ve bunun gibi malzemeleri üretecek fabrikalar kuruldu.
1928 yılında Anadolu Demiryolu Şirketi yabancılardan
satın alındı. 1928 yılında
Haydarpaşa-Eskişehir-Konya yolu ve Yenice-Mersin yolları
yapıldı. 1929 yılında Mersin-Adana, 1924 yılında
Anadolu-Bağdat, Mersin-Tarsus yolları açıldı. 1929
yılında Haydarpaşa Limanı yabancılardan satın
alındı.
AHMET
YENİ (Samsun) Haydar Bey, bugüne gel.
HAYDAR
AKAR (Devamla) Geliyorum. Siz hep altmış yıl önceden
bahsediyorsunuz ya, ben de şimdi sizin Başbakanınız gibi
yapıyorum, altmış yıl önceden bahsediyorum.
1929
yılında Kütahya-Emirler, Fevzipaşa-Gölbaşı demir
yolları açıldı. 1930da Ankara-Sivas açıldı. Sivasa
on günde gidilebiliyordu, bir günde gidilmeye başlandı. Şimdi,
anlatıyorsunuz ya Hızlı trenle iki saatte gideceğiz.
diye, onu da çok doğru buluyorum, yapılması gereken bir iş
olarak da yorumluyorum. 1930 yılında Kayseri-Şarkışla
yapıldı. 1931 yılında Bursa-Mudanya yabancılardan
satın alındı, Gölbaşı-Malatya yapıldı.
1932de Samsun-Sivas yapıldı, 1932de Kütahya-Balıkesir
yapıldı. 1933te
Devam ediyorum, 1938e kadar yollar
yapıldı, tam
Peki,
şimdi günümüze geliyorum. Ahmet Bey, özellikle günümüze geliyorum.
Şimdi günümüze bir bakalım arkadaşlar, günümüzde neler
yapılmış.
Tam
on yıldır, 2002den bu yana, 2003ten bu yana iktidarsınız,
Şimdi
onun hikâyesini daha önce size anlattım, yine anlatayım isterseniz.
2000li yıllarda, 1999ların sonunda 2000lerin başında
Oktay Vuralın projelendirdiği, Faik Öztrak Hazine
Müsteşarı olduğunda İspanyollardan alınan krediyle
başlamış, 2003 yılında sizin Hükûmetinize nasip
olmuş temel atmak, 2005te bitmesi gereken projeyi 2009 yılında
bitirmişsiniz.
Doğru,
hızlı tren ihtiyaç mı, ihtiyaç; ama sizin öyle anlatılacak
gibi bir başarı öykünüz yok. Koskoca Demiryollarını sadece
hızlı trene endekslemişsiniz ve hızlı tren sonucunda
da bugün Eskişehir hattını gerçekleştirmişsiniz.
Konyaya hızlı trenimiz gidiyor, Sivasa gidiyor. Bunları
takdirle karşılıyoruz. Türkiye'nin keşke her tarafına
-biraz evvel BDPli arkadaşım da konuştu- hızlı tren
gitse. Ama Devlet Demiryolları sadece hızlı trenden ibaret
değil arkadaşlar.
Bakın,
2003ten bu yana demişsiniz ki: 10 bin kilometre hızlı tren
hattı yapacağız, bunun için gerekli maliyet 367 milyar lira.
Tamam, burada da bir şey yok, parayı bulursunuz ve hızlı
treni yaparsınız, Türkiye'yi o kadar daha
borçlandırırsınız. Bunu da becerememişsiniz,
borçlandırmayı da becerememişsiniz, o parayı da
bulamamışsınız. Ayırdığınız
kaynaklar belli; 2003 yılında 192 milyar TL.
Sonunda
şunu söylüyorum, bu projenin gerçekleşmesi için yıllık 30
milyar TL bir yatırıma ihtiyaç var. Peki, kaç liralık kaynak
ayırıyorsunuz? Tüm Demiryollarına, Ulaştırma
Bakanlığına 11 milyar lira kaynak ayırıyorsunuz,
ayırdığınız kaynağın da on yıllık
Hükûmetiniz döneminde kullanılma oranı yüzde 52, yani
gerçekleşme oranı, yatırımın gerçekleşme
oranı yüze 52.
Ee,
peki, bu kaynakla ne yapmışsınız?
Peki,
Devlet Demiryolları sadece yolcu
taşımakla mı mükellef? Hayır. Devlet Demiryollarının
kullanılması gereken asıl amacı yük
taşımaktır. Yük taşımak için de ne gerekiyor?
Türkiyenin her tarafını demir ağlarla örmek gerekiyor yani
Cumhuriyet Dönemindeki eksikleri zamanınızda tamamlamanız
gerekiyordu. Tamamlayabildiniz mi? Koca bir hayır. İstatistiklere
ve tüm verilere baktığınızda yük
taşımacılığının
artmadığını görüyorsunuz. Şimdi, bunu aldatmaca olarak
da, biraz sonra Bakanım burada çıkıp kilogram olarak
arttığını söyleyebilir ama yüzdesel olarak yük
taşımacılığı artmamıştır. Ne kadardır
biliyor musunuz yük taşımacılığı? Hemen
söyleyeyim.
AHMET YENİ (Samsun)
Hızlı trene bindin mi, hızlı trene?
HAYDAR AKAR (Devamla) Ben trenlerde
büyüdüm, sen merak etme.
Evet, 2010 itibarıyla söylüyorum:
Deniz yollarında yük taşımacılığı 5,1; 1980de
16,1; siz iktidarı devraldığınızda 7,1di. Deniz
yollarını getirdiğiniz nokta bu. Demir yollarında yük
taşımacılığında 10,6ydı 1980de. Hani, hep
böyle öteliyorsunuz, kötülüyorsunuz ya, o dönemlerden bahsediyorum. 2000li
yıllarda 5,3; 2010lu yıllarda yine 5,3; bir gram artmamış.
Kara yolunda, yüzde 73le başlamış 1980de, 2010da yüzde 89a
çıkmış. Niye çıkmış 2010da yüzde 89a? Çünkü,
emperyalist sermaye bastırıyor, Daha çok kamyon, daha çok
satış. diyor ve Türkiyeyi aslında demir ağlarla örmeniz
gerekirken -tabii onlar da yapılması gerekiyor ama- kara
yollarına daha önem vererek, bir strateji olarak, böylece kara yolu yük
taşımacılığını teşvik etmiştiniz.
Şimdi,
diyebilirsiniz ki Biz duble yollar yaptık, Türkiye de ölümler, trafik
kazaları azaldı. Bakın istatistiklere, ölümler ve trafik
kazalarının daha çok arttığını göreceksiniz.
Biz
bunlara karşı değiliz Sayın Bakan, biz bunlara
karşı değiliz ama bunları ballandıra ballandıra
anlatmaktan öte geçmişe de sahip çıkarak, doğrulara doğru
diyerek, Türk halkının daha
iyi hizmetleri almasını sağlamakta yarar var diyorum.
Saygılar,
sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akar.
Şimdi,
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sayın
Binali Yıldırım
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri,
değerli milletvekilleri; bugün, Genel Kurulumuzda demir yollarıyla
ilgili çok önemli bir kanun tasarısını görüşüyoruz.
Bu
kanun tasarısı demir yolu ulaşımının
serbestleşmesiyle ilgilidir. Yani yüz elli yedi yıllık
geçmiş tarihi bulunan, Osmanlıya hizmet etmiş, cumhuriyetimizin
kurulması öncesinde Kurtuluş Savaşımızın en
önemli altyapısını, lojistiğini temin etmiş ve cumhuriyetin
kurulmasıyla birlikte, Büyük Atatürkün Demir yolları ümran ve refah
tevlit eder. dediği gibi, Türkiye'nin o zor yıllarda
kalkınmasına, gelişmesine fedakârca hizmet etmiş, bir buçuk
asırlık kuruluşumuzdan bahsediyoruz.
Demir
yolları Türkiyede sadece bir taşıma altyapısı sektörü
değildir, demir yolları aynı zamanda bu ülkenin kültürüdür, bu
ülkenin folklorudur, bu ülkenin
bağımsızlığının da timsalidir.
Osmanlıda 14 bin kilometrenin üzerinde demir yolumuz vardı,
Osmanlı topraklarında. Misakımillî sınırlarımıza
çekildiğimizde, bir de baktık elimizde
1950de
demir yolu sektöründe bir makas değişikliğini görüyoruz.
Buradaki değişiklik: Dünyada otomotiv rüzgârları esiyor,
otomotiv sektörü kasırga gibi bütün dünyayı kasıp kavuruyor ve
dolayısıyla, kara yolu taşımacılığı ön
plana çıkıyor. Bu arada da demir yolları unutuluyor, resmen unutuluyor.
Otomotiv
sektörü, 1950de sadece Türkiyede değil, dünyada da var ama dünyanın
gelişmiş ülkeleri bir yandan kara yolu altyapısına
yatırım yaparken bir yandan da dengeyi sağlamak için demir
yollarına da yatırıma devam ediyor. Bizdeki fark şudur:
Cumhuriyetin kuruluşundan 1950ye kadar, 1946ya kadar devam eden seferberlik,
1950den sonra devam ettirilememiştir; olayın özü, gerçeği
budur. Bunu nereden anlıyoruz? 1950 yılı ile 2000 yılı
arasındaki toplam yapılan yol miktarı 975 kilometredir.
MUSA
ÇAM (İzmir) - 1950 ila 2012?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(Devamla) 1950 ile 2002 arasında yapılan.
Şimdi,
bunları eğer karşılaştırırsak; 1923-1950 her
yıl için
MUSA
ÇAM (İzmir) İhmal mi, tercih mi?
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) Bilinçli, Sayın Bakan.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(Devamla) Şimdi, efendim, tabii, yani Geçmişi -hani-
kötülüyorsunuz, geçmişi eleştiriyorsunuz. dediniz de, onun için
söylüyorum, ben o tarafına girmiyorum, bilinçli tercih midir. Ama, her
zaman suizan değil de hüsnüzan üzeri olmak lazım, ama ben sonucu
söylüyorum. Sonuç şu: Demir yolları gerilemiş, gerilemeye devam
etmiş, kan kaybetmiş, ülkenin yükünü taşıması gereken
demir yolu, daha doğrusu taşıyan demir yollarımız ülke
bu tarihî kuruluşun yükünü taşır hâle gelmiş, işin özü
budur. Bu sonuçtur, bunu hepimiz biliyoruz, görüyoruz.
Peki,
böyle devam etmesi mi lazım? Şüphesiz, böyle devam etmemeli. Çünkü,
demir yolları hem ekonomik hem çevreci hem de birçok yönden daha fazla
yükü bir seferinde taşımaya müsait, en emniyetli taşıma
yolu; denizcilikten sonra, deniz taşımasından sonra.
Dolayısıyla, demir yollarını geliştirmek lazım.
Bu salonda bulunan veya Türkiye'nin neresinde yaşarsa yaşasın
hiçbir Türk vatandaşının Demir yollarına niye
yatırım yapıyorsunuz? dediğini ben görmedim, görmemiz de
mümkün değil. Bunun aksini söylemek akla ziyandır.
Biz,
geçen sene bir istatistik
yaptırdık, hızlı trenlerle ilgili. Dedik ki
vatandaşa: Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz? Birçok şey
söylendi, memnuniyet oranları, hızlı trenin ülkemizin
prestijini, dış ülkelere karşı pozisyonunu
güçlendirdiğini falan söylediler ama bana çok ilginç gelen bir sonuç var.
Vatandaş diyor ki: Bedeli ne olursa olsun, Türkiye'nin her tarafına
demir yolu ve hızlı demir yolu yapılması lazım. Bu,
çok önemli bir şey. Bu tespit, vatandaşın tespitidir ve yüzde 76
oranındadır. Bu, bizim için çok gurur verici bir şey,
insanımız demir yolu istiyor.
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) Biz de bunu
söylüyorduk öğrenciyken ama komünist dediler Sayın Bakan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) O zaman siz de komünisttiniz
ama ya. Sonradan AKPye girmediniz ama komünisttiniz yani.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sadece o değil,
yanında başka şeyler de söylemiştiniz ama.
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE
HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Şimdi,
efendim, tabii
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Komünistler
hiç böyle bir şey söylemedi, yapmayın ya.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) O zaman siz harbî komünisttiniz
ama.
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE
HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Müsaade edin de
şunu toparlayayım. Siz muhabbetinizi her zaman yaparsınız,
benim o kadar sürem yok.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Bakanım,
nutuk kısımlarını kısaltalım da kanunu bitirelim.
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE
HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Hemen
kısaltalım. Nutuk değil de bir hatırlatma yaptım,
kanuna geliyorum.
Efendim, kanun şöyle: Demiryolları, şu
anda tekel hakkı olan, yüzde 100ü devlete ait, hazineye ait bir
kuruluş. Getirilen bu kanunla ne yapıyoruz? Demiryollarını
altyapı ve üstyapı olarak ikiye ayırıyoruz. Altyapı,
TCDD yani bugünkü adıyla devam ediyor. Üstyapı için AŞ
statüsünde yine bir KİT olarak TCDD Taşımacılık
AŞ diye bir şirket kuruluyor. Bunun da statüsü yine KİT. Bu
yeni kurulan şirketin görevi sadece taşımacılık
yapmak, yolcu taşımacılığı ve yük taşımacılığı.
İstasyon yapmak, yolları tamir etmek, sinyalizasyona bakmak, hastane
işletmek, postane işletmek, eğitim tesisleri kurmak, bunlar
olmayacak, sadece taşımacılık yapacak.
TCDD olarak mevcut kurum,
sinyal işini Türkiyenin her tarafında tekel olarak yapacak.
Emniyetle ilgili bir konu olduğu için burayı hiçbir yere
açmıyoruz, tekel hakkı devam ediyor ve devletin kontrolünde. Bir de
altyapının her zaman kullanılır hâlde tutulmasını
sağlayacak. Bunun yanı sıra, TCDD
Taşımacılık yanında kurulacak yeterli şartlara
sahip şirketler de mevcut demir yolu hatlarında
taşımacılık yapabilecek yani burada bir
serbestleştirme geliyor. Bu nasıl olacak? Bunun esas ve usulleri var,
bununla ilgili hususları da Ulaştırma Bakanlığı
Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğü belirleyecek. Hatları
kullanırken, hatlarda taşımacılık yaparken belirlenen
belirli bir tarife üzerinden para ödeyecekler kilometre başına.
Bunlar da Demiryollarına, TCDDye gidecek, onlar da yol bakım, yol
yapımları için kaynak oluşturacak, işin; özü bu.
Peki, bunu yaparken TCDD,
bugün birçok yerde yaptığı işlerde zarar ediyor, bu
hizmetler kaldırılacak mı? Soru bu olabilir. Bu
kaldırılmayacak, bununla ilgili kamu hizmeti yükümlülüğü
getiriliyor ve bu işi yapanlardan geliri maliyetinden düşük olanlar,
aradaki farkı yine Ulaştırma Bakanlığının
bütçesine konan kaynaktan alacaklar. Dolayısıyla, kamu hizmeti,
maliyeti ne olursa olsun, yapılmaya devam edecek. Esas itibarıyla
getirilen budur.
Bir
ilave şey de: Birisi, demir yolu yapmak istiyor; mesela, diyelim ki
Güllükle Çine arasında demir yolu yapmak istiyor, oradan maden
taşıyacak Güllük Limanına, orada demir yolunu yapabilecek. Bu
demir yolunu yapacak ama onun sinyal işini vesairesini yine TCDD yapacak,
ulusal sisteme dâhil olacak. Altyapı işletmeciliği yapmak
istiyorsa, kendi yapıyorsa taşımacılık,
başkalarına da açmak zorunda yani sadece devletin hatları
açılmıyor, özel sektör olarak yapılan hatlar da aynı
şekilde açılmak durumunda. Ana hatlarıyla, getirilen şey
budur.
Personelin
statüsünde hiçbir değişiklik yok, hiçbir hak kaybı söz konusu
değil. Branşlarına göre, bir kısmı TCDDde kalacak,
bir kısmı da bugün yaptıkları
taşımacılığı yeni şirkette yapmaya devam
edecekler. Ayrıca, emekliliğine belirli bir süre kalan personele de
istemeleri hâlinde, emekliye ayrılırsa, gönüllülük bazında,
tamamen isteğe bağlı, yüzde 15 ile yüzde 40 arasında
yıllarına göre- emekli ikramiyesinde ilave bir ödeme yapılacak.
Bunların yerine de yeni, daha genç arkadaşlar alınıp
istihdam edilecek, sektöre insan kaynağı hazırlanmış
olacak.
Bu
kanunun hazırlanmasında, hakikaten çok uzun bir mesai harcandı.
Onlarca uzman, paydaşlar, Demiryolları Genel Müdürlüğünden
arkadaşlarımız, Bakanlığımızdan
arkadaşlarımız, çok titiz bir çalışma yaptılar, başka
ülke örneklerini tek tek incelediler, başarılı örnekleri,
başarısız örnekleri, bunlardan çıkarılan dersleri,
hepsini gözden geçirilerek bugün Komisyonumuza geldi. Komisyonumuzda da, alt
komisyonda da bu konu epeyce konuşuldu. Orada katkılar da oldu,
eleştiriler de oldu. Orada da gerekli bilgilendirmeler yapıldı
ve bugün sizlerin huzuruna, Genel Kurula geldi, sizin onayınıza
hazır hâle geldi.
Her
safhada, özellikle Komisyon çalışmalarında katkı koyan,
eleştiri yapan tüm Komisyon üyelerine, Değerli
Başkanımıza ben huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
Ayrıca,
Genel Kurulda yapacağınız her türlü öneri ve eleştirileri,
bütün detaylarıyla, samimiyetle
cevaplandıracağımızı da ifade ediyorum.
Bu
ne sağlayacak? Bu kanun, özetle, demir yollarının daha etkin
kullanılmasını sağlayacak. Mevcut hattı daha etkin
kullanacağız, bir kere bunu bilelim. Bu ne demektir? Taşıma
maliyetlerimiz daha aşağı düşecek, rekabet gücümüz artacak,
kalkınan, ticareti büyüyen ülkenin rekabetinde maliyeti oluşturan
kalemlerde en azından ulaşım maliyeti bir ölçüde
aşağı çekilmiş olacak.
Burada
şunlar söylendi: Yani, demir yollarında bir şey
değişmedi son on yılda. Doğrusu, bunu, siyaseten
söylenmiş olduğunu kabul ediyorum. Demir yollarında neyin
değiştiğini; Ankaradan Eskişehire, Ankaradan Konyaya,
Eskişehirden Konyaya giden vatandaşlarımız görüyor,
şükranlarını ve takdirlerini iletiyorlar, tenkitlerini de
iletiyorlar.
Hızlı
tren rayı yapıyoruz, normal tren rayı yapıyoruz, makaslar
yapıyoruz, bağlama elemanlarını yapıyoruz, traversleri
yapıyoruz, tren setleri yapıyoruz. Bulgaristana ihraç ettik,
Taylanda ihraç ettik, Almanyaya ihraç ettik. Amerikalılarla en son model
lokomotif imalatlarını yapıyoruz; Avrupada en iyi ürün seçildi
bu sene.
Demiryolları,
bu şekilde, eldeki imkânlarla çalışmaya devam ediyor. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu
yasa çıkarsa desteklerinizle, eminim ki Demiryolları bundan sonra
ülkemizin, milletimizin yüzünü güldürmeye devam edecek, diğer
paydaşlarıyla çok daha etkin hizmet yapma imkânı bulacak diyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Bakanım, bir dakikanız daha var. Türk Hava
Yollarındaki şu çocuklar için bir şey söyleyin. O kadar ocak
söndü.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(Devamla) Demiryollarını bugün konuşalım da onu da
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Elli saniyeniz var. Onlara bir umut verin, güzel bir şey
yapın. 500 tane ocak söndü.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(Devamla) Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakanım.
Tasarı
üzerinde şahısları adına son konuşmacı Sayın
Hasan Hami Yıldırım, Burdur Milletvekili.
Sayın
Yıldırım, buyurun.(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
H.
HAMİ YILDIRIM (Burdur) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı hakkında
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Demiryollarına
dair bir yasayı görüşüyoruz madem, öncelikle, bugüne kadar ülke demir
yollarına emek veren, tekeri döndürmek için, treni yürütmek için çaba
gösteren bu ülkenin demir yolcularına teşekkür ediyorum. Türkiye
Cumhuriyeti Demiryollarını modern anlamda örgütleyen,
yabancıların tekelinde bulunan demir yolculuk mesleğini bir demir
yolcu kuşak yetiştirerek bizim insanımıza öğreten,
demir yolcuların baba olarak gördüğü ilk Demiryolları Genel
Müdürü, sonrasında Nafia Vekili olan, İkinci Dünya Savaşı
yıllarında Paris sefirimiz rahmetli Behiç Erkini ve
arkadaşlarını rahmetle, minnetle anıyorum. Aynı
şekilde, açılan her karış tünel için, döşenen her
karış ray için inanılmaz heyecan duyan, cumhuriyetin ilk
yıllarındaki demir yolcu kuşağı Behiç Bey'in
talebelerini de rahmetle anıyorum.
Şuna
inanıyorum ki bugünün yüksek hızlı tren hatlarını
döşeyen, 2023 yılına kadar mevcut hattımızın 1
katı daha yol yapmayı kesin hedef hâline getiren bugünün demir
yolcuları da bundan doksan yıl sonra, yüz yıl sonra yine Türkiye
Büyük Millet Meclisi çatısı altında rahmetle, minnetle anılacaklardır.
Bugünün demir yolcularını canıgönülden selamlıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; demir yolu meselesi bizim milletimiz için, bizim
ülkemiz için başka ülkelerden farklı olarak bir kader meselesidir.
Çünkü, Türk milletinin modernleşme hareketinin en etkin, en insani, en
fazla sosyal sorumluluğu içinde barındıran projesi, demir yolu
hamlesidir. Bugünden bakınca, mesele, o kadar çok kolay
anlaşılmayabilir. Bakınız, bu ülkede ilk defa
sıcak su şebekesiyle, ilk defa somun ekmeğiyle, eczaneyle,
ilaçla, doktorla, kitapla, sinemayla, tiyatroyla, çevre düzenlemesiyle demir
yolları sayesinde tanışan yüzlerce kasabamız var.
Sağlık trenlerini, kütüphane trenlerini, sinema trenlerini bizden
önceki kuşaklar iyi bilir.
Demir yolu geçen her
şehir, tren istasyonu etrafında gelişmiş, şehrin en
işlek caddesi, nabzının attığı cadde istasyon
caddeleri olmuştur.
Bu coğrafyada
özellikle cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren yapılan her
karış demir yolu insanımızın eli, ayağı,
gözü, kulağı olmuştur. Askere giden her vatan evladına
sülüs adı altında ücretsiz tren seyahat belgesi verilmiş, her
türlü nüfus hareketi demir yoluyla olmuş, ülke modernleşme sürecinde
olduğu gibi şehirleşme sürecini de büyük ölçüde demir
yolları sayesinde yaşamıştır. Tren bir ulaşım
aracı olmaktan öte, neredeyse aileden birisi hâline gelmiştir.
Demir yollarının
bu hayati fonksiyonu maalesef 1940lardan itibaren zayıflamış,
demir yolu yatırımları yapılmaz, yapılamaz hâle
gelmiş ve ülkemizin yüz akı olan bu müessese maalesef kendi hâline
terk edilmiştir. Ne zamana kadar? AK PARTİ Hükûmeti
işbaşına gelene kadar. İşte bugün yüksek
hızlı tren hatlarımız var. Bugün pek çok demir yolu sanayisi
ürünlerinde dünyanın ilk 10undayız. Ankara-Konya arasında
yüksek hızlı trenlerin dolmuş gibi
çalışacağı kimsenin aklına gelmezdi. Şu anda ben
bu konuşmayı yaparken devam eden yüzlerce kilometrelik yüksek
hızlı demir yolu inşaatlarını yapmaya kimse cesaret
edemezdi. Bu iş ufuk işidir, istikrar işidir, hizmet
işidir.
Bakınız, bugün
yapılan anketlerde insanımızın büyük çoğunluğu
maliyeti ne olursa olsun yüksek hızlı tren hatlarının devam
etmesini istiyor.
Başka
ülkelerde yüksek hızlı trene binenler, bizim ülkemizdeki
hızlı treni daha konforlu, daha kaliteli buluyorlar. Bunlara, bu tür
beyanlara da yakın zamanda bütün Türkiye şahit oldu. Bu övünç,
milletimizin övüncü olduğu kadar, onun bağrından çıkan
Türkiye Büyük Millet Meclisinin de övüncüdür.
Bugün
bir yasa görüşüyoruz. Diyoruz ki: Nasıl kara yollarında devlet
altyapıyı yapıyorsa, hava yollarında
havaalanlarını yapıyorsa, demir yollarında da
altyapıyı devlet yapmaya devam etsin. İşletmeciliği
hem devlet yapsın hem yeterliliği olan özel sektör yapsın.
Hizmette devletle özel sektör el ele versin, demir yolları
gelişmiş ülkelerde olduğu gibi daha fazla yolcu
taşısın, daha fazla yük taşısın, daha fazla
insanımıza hizmet etsin. Yasanın getirdiği budur
arkadaşlar. Buna özelleştirme diyenler var. Yanılıyorlar,
bu bir özelleştirme değildir.
TCDD,
yasayla, işini daha iyi yapmak için altyapı ve işletmecilik
olarak iki kamu kurumu, altını çiziyorum, iki kamu kurumu
şeklinde yoluna devam edecek. Sadece, özel sektörün demir yolu
işletmeciliği yapabilmesinin önündeki engeller
kaldırılıyor, yeterliliği olan özel sektör
kuruluşlarının da tren işletmeciliği yapabilmesinin
önü açılıyor. Trafiği devlet düzenliyor, sertifikayı yine
devlet veriyor. Hiçbir demiryolcu, hiçbir demir yolu mensubu, haklarından
hiçbir şey kaybetmediği gibi demir yolu ailesine yeni katılanlar
da aynı haklara sahip olacaklar. Altyapıdan sorumlu TCDD ile
işletmecilikten sorumlu TCDD Taşımacılık AŞ kamu
kurumu olarak yatırımları ve işletmeciliği yapmaya
devam edecek. Bağlı ortaklıkların statüsünde herhangi bir
değişiklik yapılmıyor, demiryolcuların statü
kaybı olmuyor, sektör geliştikçe, tersine, statü kazancı olacak.
Bu
bir ulaşım demokrasisidir arkadaşlar. Kanunla, sektöre girecek
yeni işletmelerle birlikte demir yollarının atıl kapasitesi
de kullanılmış olacak. Günde birkaç tren geçen yerler var,
atıl kalması ülkenin ve taşımacılığımızın
kaybı demek.
Yasa
tasarısı hazırlanırken dünyadaki ulaşım politikaları
dikkate alınmıştır. Demir yolunun geliştiği
Avrupa ülkelerindeki örnekler incelenmiştir. Yasa, yenilikçi demir
yolları için geleceğe yolculuk konseptinin hukuki ve idari
altlığını oluşturmaktadır.
Bu
millete hizmet yakışır arkadaşlar. Eğer binmeyen arkadaşımız
varsa, Ankara-Eskişehir arasında yahut Ankara-Konya,
Eskişehir-Konya arasında bir yüksek hızlı tren
yolculuğu yapsın, o yolcuların fotoğrafı Türkiye
fotoğrafıdır.
Ben
kanunun hayırlı, uğurlu olmasını diliyor; büyük bir
ivme kazanan demir yolu hamlemizin bu kanunla daha da gelişeceğine
yürekten inanıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, sözlerimi bitirirken bir hususu hatırlatmak
isterim: Eskiden Kara tren gecikir, belki hiç gelmez. denirdi, bugün ise
Hızlı tren çabuk gelir, acele edelim. deniyor.
Sayın
Bakanımız Binali Yıldırımı kutluyorum, ekibini
kutluyorum.
Hepinizi
saygıyla, hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yıldırım.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi,
İç Tüzükün 81 ve 91inci maddelerine göre soru-cevap işlemi
yapacağız.
Sisteme giren arkadaşlarımıza
sırasıyla söz vereceğim.
Sayın
Acar
GÜRKUT
ACAR (Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, Antalya, büyük bir limanı olmasına karşın demir yolu
bağlantısı olmayan tek il konumundadır. Konuya ilişkin
önergeler aylardır yanıtsız kaldı. Zaman zaman AKPnin
propagandası olarak Hızlı tren geliyor. deniyor ama ortada bir
çivi yok. Antalyaya hızlı tren gelecek mi? Bugüne kadar bununla
ilgili ne çalışma yapıldı? Güzergâh ne olacak ve hangi
aşamaya gelindi? Bu serbestleşme kapsamında hızlı
treni özel sektör mü yapacak? Antalyalı hızlı trene ne zaman
binecek?
Ayrıca,
Antalyanın doğusuna doğru Serik, Manavgat, Alanya,
Gazipaşaya kadar demir yolu bağlantısı projesi var
mıdır ya da böyle bir proje hazırlanacak mı? Böyle bir
proje Antalya ulaşımına ciddi katkı sağlar. Bunun için
bir adım atacak mısınız?
EXPOyu demir yolsuz
nasıl yapacaksınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Acar.
Sayın Doğru
REŞAT DOĞRU
(Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakandan benim
öğrenmek istediğim: Türk dünyasını Türkiyeye
bağlayacak olan Azerbaycan-Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hattının
şu anda yüzde ne kadarı bitmiş ve ne zaman tamamı
bitirilecektir? Bu konuda bilgi almak istiyorum.
İkinci olarak da
Amasya, Tokat, Erzincan bölgesinde, Kelkit Vadisi dediğimiz bu bölgedeki
yollar henüz bitirilmemiştir. Bu yolun ne zaman bitirileceğini
veyahut da şu anda ne kadarı bitmiştir, tamamı ne zaman bitirilecektir,
bunu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Doğru.
Sayın Çam
MUSA ÇAM (İzmir)
Sayın Bakan, İzmir metrosunun keşif artışıyla
ilgili yedi aydır müracaatı var. Bir aydır
Başbakanlıktan takip ediyorum, birkaç bakanın bu keşif
artışıyla ilgili belgede imzasının eksik olduğunu
söylediler. Her pazartesi Bakanlar Kurulu toplanıyor. Toplanıyorsunuz
da bu imzalar neden eksik, onu öğrenmek isterim.
İkincisi de hafta
sonu Bingöldeydim. Bingöl Yedisu ve Karlıova ilçelerini
dolaştım. 5 bine yakın insanın, Yedisulunun Erzincanda
oturduğunu, ikamet ettiğini öğrendim. Yedisuyla Erzincan
arasındaki yolun ne zaman yapılacağıyla ilgili bilgi
istiyoruz. Bir de Yedisu-Karlıova arasındaki yolun ihale edildiğini
duyduk, sevindik. Yedisu-Erzincan arasındaki yolun yapımıyla
ilgili bilgi verebilir misiniz.
Teşekkürler.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Çam.
Sayın Can
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
On yılı
aşan Bakanlığınızda, Türk Hava Yolları gibi dünya
markasına, 15 bin kilometre yol hedefini aşan duble yollara,
tünellere, otobanlara, hızlı trenlere, metrolara, havaalanlarına
imza attınız. Bakanlığı teslim
aldığınız 2002de Bakanlık bütçesi iflas etmişken
bu kadar büyük kaynağı nereden buldunuz, nasıl
başardınız?
Ayrıca,
Ankara-Kırıkkale-Yerköy hızlı tren güzergâhı hangi
aşamadadır? Bilgi verirseniz sevinirim.
Teşekkürler.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Can.
Sayın
Canalioğlu
MEHMET
VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Sayın
Bakanım, her ne kadar Türkiye demir yolu ulaştırmasını
konuşuyorsak da Trabzon insanının bir soruya beklediği
cevap var. O soru da şu: Trabzon büyükşehir oldu ve Trabzon
büyükşehir olduktan sonra Trabzonu güneye açacak olan güney çevre yolunun
son durumu nedir? Onunla ilgili bir çalışma var mıdır?
Ayrıca,
yine ikinci bir yol olan Kanuni tanjant yolunun ihalesinin
yapıldığı söyleniyor, basında böyle yazıldı.
Bununla ilgili de bilgi verebilir misiniz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Canalioğlu.
Sayın
Eyidoğan
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) Sayın Başkan, Sayın
Bakanımıza daha önce yönlendirdiğimiz bir yazılı soru
önergesine cevap alamamıştık, oradan birkaç soru okumak
istiyorum.
Marmaray
Boğaz Tüplü Geçişi işinin CR1 (Banliyö Hatlarının İyileştirilmesi
ve Elektromekanik Sistemler) işi 2006 yılında ihale
edilmiş, Temmuz 2010da iptal edilmiştir. CR1 sözleşmesinin
iptal edilme nedenleri nedir? CR1 sözleşmesiyle işe
başlanıldığında öngörülen iş bitirme tarihi neydi?
CR1 ile ilgili olarak Haziran 2007yle Temmuz 2010 tarihleri arasında ne
kadar iş yapılmıştır ve ne kadar hak ediş
ödenmiştir? CR1 iptal edildikten sonra, CR3 adı altında, toplam
sözleşme bedeli 1 milyar avro olarak 26 Ekim 2011 tarihinde yeniden ihale
edildiği doğru mudur? CR3 adı altında yapılan
sözleşme ile bugüne kadar yüklenici firma işin ne kadarlık
bölümünü yapmıştır ve ne kadar hak ediş
almıştır? Bu aşamadan sonra maliyetlerde fiyat farkı
ödenecek midir? CR3 işinin toplam iş programı dışında
yeni iş ve ek maliyet öngörülmekte midir?
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Eyidoğan.
Sayın
Şandır
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Çok teşekkür ederim.
Sayın
Bakan, özelleştirme veya serbestleştirme bu kanunla
getirdiğiniz. Sonrasında iki husus yaşanıyor. Birçok
örneklerini verebilirim.
Birincisi,
çalışanların ücretleri ve sosyal hakları düşüyor.
Özellikle hizmet alımları yönüyle, taşeron işçiliğinde
aynı hizmeti yapan taşeron işçisiyle kadrolu işçinin
arasındaki farkı biliyoruz.
İkincisi:
Alınan hizmetlerin bedeli yükseliyor. Devletin hizmet üretirken
kullanıcıdan aldığı ücretle, serbestleştirme veya
özelleştirme sonrası sunulan hizmetten alınan bedel
artıyor, yani çalışanın geliri düşüyor,
vatandaşın külfeti artıyor. Bu kanunla da bu husus veya demir
yollarının özelleştirilmesi, serbestleştirilmesi de böyle
bir sonuç getirecek midir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Şandır.
Sayın
Yılmaz
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
2011
yılının Haziran ayında İstasyon Meydanında
Sayın Başbakan Müjdeler olsun, Adanalı artık
hızlı trene biniyor. dedi ve 2011 seçimleri öncesinde Adananın
bütün billboardlarına Adanalı, gözün aydın, hızlı
trene biniyorsunuz. diye bildiriler asıldı fakat
Adanalının ne hızlı trene bindiği var ne bineceği
var. Siz, 2023 yılında, 2030 yılında getireceğiniz hızlı
trenin reklamını şimdiden, yirmi yıl önceden mi yapmaya
başlıyorsunuz?
İkinci
sorum: Yine 2011 seçimleri öncesinde Ömer Çelik, Aladağa gitti, Akören
yolunu yapıyoruz. Talimat veriyorum, dozerler inecek. dedi ama aradan üç
yıl geçti, ödenek yok. İndi oraya araçlar, Para yok. diye
Aladağ-Akören arası Sayın Bakan. Orada, şu anda bir
başladılar, aradan üç sene geçti, hâlâ duruyor. Yani bunları
seçimden önce vaat olarak mı veriyorsunuz?
Bir
de Adana-Karataş yolu var. On yıllık Hükûmetiniz döneminde,
Adananın denize açılan ilçesi olan Karataşın yolunu on
yıldır yapamadınız. Bu hızla giderse herhâlde 40
kilometrelik yolu otuz kırk yılda mı yapacaksınız?
Yani bir an önce bitmesi lazım bunların Sayın Bakan.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yılmaz.
Sayın
Gümüş
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) Efendim, demir yolları Türkiyede ucuz
bir alan, cazip de değil şu andaki hâliyle. Cazip olabilmesi için çok
büyük yatırımlar lazım ve yatırımcılar için cazip
olabilmesi için de demir yolunda taşıma ücretlerinin yüksek
olması lazım. Şimdi, siz örnek gösteriyorsunuz
Eskişehir-Konya hatlarını Tercih edilen hatlar. diye. Fiyatlar
ucuz, altyapısını devlet yapmış. Şimdi,
diyorsunuz ki: Altyapısının, böyle büyük
yatırımların altına özel sektör girsin. Fiyatlar da böyle
ucuz olacak. Bu mümkün değil, bu konuda hüsrana uğrayabilirsiniz.
Üçüncü boğaz köprüsüne dahi hâlâ yatırımcı bulunup
bulunmadığı belli değil. Bu işin içinde hüsran
olabilir. Böyle kritik bir sektörde, stratejik bir sektörde altyapı
devletin işidir.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Gümüş.
Sayın
Oğan
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, Reşat Doğru Bey bir kısmını sordu,
Bakü-Tiflis-Kars kısmını; ben onun
Kars-Iğdır-Nahçıvan kısmını sormak istiyorum.
Çünkü, biz Iğdırlılar, Türk dünyasıyla demir yolu
bağlantısının bir an önce sağlanması için
sabırsızlıkla bekliyoruz. Bu konuyla ilgili tarih verebilir
misiniz?
İkinci
olarak da Iğdır, üç ülkeyle sınır olan bir ilimiz ve
maalesef Türkiyede trafik kazalarının en çok olduğu 6ncı
ilimiz. Iğdırda hem Iğdır-Aralık
hem de Iğdır-Doğubayazıt yolları şehrin içinden
geçiyor. Dolayısıyla, ileriki aşamalarda bunun şehir
dışına alınması gibi bir planlama var mıdır ve
aynı zamanda, en azından şehir dışına
alınıncaya kadar şehir içinde başka tedbirler
alınabilir mi?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Oğan.
Sayın
Akar
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, hızlı tren hatları
yapılırken önünde ne varsa, ne geliyorsa yıkılıp
dökülüyor. İzmit Cumhuriyet Mahallesinde, alanın çok dar olması
nedeniyle, yapılan çalışmalar -ve o bölge de 1999 depreminde en
çok zarar gören bölge, gece ve gündüz bir çalışma var orada-
müthiş zarar veriyor şu anda evlere. Bununla ilgili bir tedbir
alınması için mahalle halkı ve oranın muhtarı çaba
sarf ediyor ama hiçbir olumlu sonuç alamadı. Siz de o konuyla
ilgilenirseniz sevinirim. Gelecekte orada olabilecek tatsız olayların
önüne geçmek lazım.
BAŞKAN
Sayın Akar, teşekkür ediyorum.
Sayın
Acar
GÜRKUT
ACAR (Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, Antalya batı çevre yolu için daha önce Karayolları Genel
Müdürlüğü kamulaştırma kararı vermişti. Bu
kararın gereği neden yerine getirilmiyor. Antalyanın trafik
sorununun çözümüne katkı sağlayacak bu çalışma neden
yapılmıyor? Çayın taşıyla çayın kuşunu vurma
anlayışından ne zaman vazgeçilecek? AKP Hükûmetinin Antalya için
harcayacak parası yok mudur? Bunu soruyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Acar.
Sayın
Bakan, buyursunlar.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Acar Antalya Hızlı Tren Projesini sordu, güzergâhı sordu. Antalyaya iki güzergâh var: Bir tanesi
Isparta-Burdur arasından, Afyon üzerinden gelen güzergâh;. diğeri de
Antalyadan Konyaya çıkan ve oradan Nevşehir-Kayseriye giden bir
güzergâh. Bunlar, 2023 hedefleri içerisinde yer alan projeler. Şu anda
proje çalışmaları, güzergâh etütleri devam ediyor.
Alanya-Antalya
arasında da yine 2023 hedeflerinde bir demir yolu,
ağırlıklı yolcu taşımaya yönelik
planlanmaktadır. Antalya çevre yolunda batı çevre yolunun
yapımına başladık, biliniyor. Yalnız,
kamulaştırmayla ilgili bazı sorunlarımız
çıktı, bu yüzden bir yavaşlama söz konusu, bunu çözmeye
çalışıyoruz.
Sayın
Doğru Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu
Projesindeki çalışmaların ne durumda olduğunu sordu. Burası,
malum, üç ülkenin ortak projesi. Projenin Gürcistan tarafında, Azerbaycan
tarafında ve Türkiye tarafında farklı ilerleme yüzdeleri var.
Esas itibarıyla, ortalama ilerleme yüzdesi olarak yüzde 60
civarındadır. Hedefimiz, her şey yolunda giderse bu yıl
sonunda hattı bitirmek, önümüzdeki senenin ilk yarısında deneme
seferlerine geçmektir.
Kelkit
Vadisinde yolların yüzde 95ini tamamladık. Şu anda
ağırlıklı olarak yaptığımız
çalışma sıcak asfalt çalışmasıdır, orada da
büyük oranda çalışmalarımız tamamlanmıştır.
Sayın
Çam, İzmir metrosu keşif artışı, bizzat yüzde 40
keşif artışı Bakanlar Kurulu onayına tabi
bildiğiniz gibi. Bu konu İzmir Büyükşehir Belediyesinden bize
intikal ettiği günden beri takibimizde ve şu anda
Cumhurbaşkanlığımızın onayındadır; evvelsi
gün itibarıyla gitmiştir, herhâlde bugün veya yarın
onaylanmış olacak.
Yedisu-Erzincan
yolu, bildiğim bir yoldur. Burası güvenlik bakımından
sıkıntılı bir bölge olmasına rağmen biz orada,
bir 10 kilometrelik kısımda iyileştirme yaptık. Diğer
kısımlarının da iyileştirmesini önümüzdeki
yıllarda yapacağız, planımız dâhilindedir.
Sayın
Can, Türk Hava Yolları ve demir yollarıyla ilgili projelerden
bahsettiniz, teşekkür ediyoruz. Türk Hava Yollarının on
yılda geldiği nokta bellidir, Avrupanın 3üncü, dünyanın
7nci en fazla dışarıya uçuş noktası olan hava yolu
şirketi. Daha iki gün önce 137 uçaklık yeni bir alım
anlaşması imzalandı.
Efendim,
doğrusu, demir yollarında da bugüne kadar, on yıl içerisinde 25
milyar TLlik yatırım yapıldı. Kaynaklar aynı kaynaklar,
milletin vergilerinden. Ülkemizin ürettiği katma değerler faize
değil, yatırıma gidiyor. Türkiyede güven ve istikrar var.
Dolayısıyla buraya verdiğimiz kaynakları şimdi daha
fazla yatırıma ayırabiliyoruz.
Sayın
Canalioğlu, Kanuni Bulvarının ihalesini yaptık. Zor bir
yol,
MEHMET
VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) - Karadenize yakışır
Sayın Bakanım.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Ondan sonra da orta ve uzun vadede güney çevre yolu
planlarımız arasında.
Sayın
Eyidoğan, Marmaray CR1 yüklenicisi, Fransız-Türk
ortaklığı vecibelerini yerine getiremediği için
sözleşmesi iptal edildi ve şu anda mahkemesi uluslararası
tahkimde devam ediyor. FIDIC sözleşmesidir. Yani, parasal oranlar,
ilerleme oranlarıyla ilgili, takdir edersiniz, şu anda elimde
bilgiler yok, onu bilahare size aktaracağım. Onun yerine, tabii,
tekrar ihale yapıldı. Bu sefer bir İspanyol yüklenici, Avrupa
Yatırım Bankası kredisiyle yapılan bir projedir. Bunlarla
ilgili detayları da size vereceğim. Buralarda fiyat
artışlarıyla ilgili sözleşme tamamen FIDIC kurallarına
bağlı. O çerçevede, idare kusuru olduğunda veya fiyat
artışlarıyla ilgili fiyat güncellemesi yapılabilmektedir.
Konu böyle.
Sayın
Şandır, şimdi, bu serbestleştirme yani bizim
söylediğimiz bu, özelleştirme değil ama adına ne derseniz
deyin, çalışanların haklarını koruyoruz. Taşeron
var mı? Var, her yerde var. Bu, Türkiyenin gerçeği. Yalnız,
demir yollarında ihtisas gerektiği için sadece güvenlik ve temizlik
işlerinde böyle bir hizmet alımı söz konusu, diğer teknik
konularda mutlaka kadrolu personel çalışmaktadır. Tabii, bu
şekilde rekabete açılınca fiyatlarda biz gerektiği zaman
sadece üst sınır koyabileceğiz, onun dışında
karışmayacağız, üst sınır koyabileceğiz.
Ayrıca, kamu görevi gerektiği durumda yani bir yere seferlerin devam
etmesini maliyetten bağımsız olarak istediğimiz durumda
aradaki farkı da sübvanse edeceğiz. Sistem, yasa buna göre
kurgulanıyor.
Arz
ederim.
Sayın
Yılmaz, Adana hızlı treni 2023 programımızda olan bir
projedir. Bu sene Mersin-Adana arası iyileştirildi biliyorsunuz ve
orada sefer sayıları arttı, sefer süreleri kısaldı.
Adanadan Gaziantep istikametinde, Kahramanmaraş Narlı civarında
bir Fevzipaşa Geçidi var, oraya da bu sene başlıyoruz,
yapıyoruz. Orada, o hattı iyileştirmeye başlıyoruz ve
ileriki yıllarda da devamını hem Adana tarafından hem Antep
tarafından yapacağız, böylece bu proje gerçekleştirilecek.
Diğer
yollarla ilgili isterseniz yazılı bilgi vereyim, şu anda
aklımda yok, Aladağ-Akören.
Adana-Karataş
yolu önemli bir yol. Orada da maalesef çok ciddi kamulaştırma
sorunları yaşadık. Uzamasının sebebi budur ama
bitireceğiz orayı da, eli kulağında.
Sayın
Gümüş, demir yolu cazip değil... Tam not alamamışım
da
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) - Şu anda cazip değil.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Anladım.
Demir
yollarıyla ilgili, şöyle: Bunların yapımında, esas
itibarıyla, buradaki yasayla öncelikli olarak yük
taşımacılığı serbestleştirilecek yani yük
taşınacak hatlar ister özel sektörce yapılıp
işletilebilir veya mevcut hatlar kullanılabilir. Yolcu
taşımacılığıyla ilgili uygulama daha zaman
alacaktır, bunu özellikle vurgulamak istiyorum ve Eskişehir-Ankara,
Ankara-Konya, söylediğiniz gibi, bir istisnadır. Hiçbir kimse bu
fiyat marjında bu yatırımı yapmaz. Bu, kamunun elinde
olduğu için, bizim bir anlamda yatırım maliyetini işletme
giderlerine dâhil etmediğimizden dolayı
yaptığımız bir işletme şekli. O bakımdan
haklısınız. Hatları seçerken, yatırım artı
işletme; bir bütün olarak kârlılık fizibilite hesapları
dikkate alınacak. Bu noktada, eğer bir hattın
yapılmasında zaruret varsa, bunu yaptırmak istiyorsak, burada
gerekirse yolcu garantisi gerekirse yük garantisi verilmek suretiyle
finansmanı sağlanabilecektir köprüde olduğu gibi,
havaalanlarında olduğu gibi.
Üçüncü
köprü ihalesi yapıldı, temelini mayısta atıyoruz,
finansmanıyla ilgili de bir sorun gözükmüyor.
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) Üçüncü köprünün ihalesi sorunsuz bir
şekilde yapıldı mı yani şimdi, kesin mi?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Köprü için mi?
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) Evet.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Yapıldı, devam ediyor, kesin. On bir yıl süreli,
yap-işlet-devret olarak yapıldı, yani iş yeri teslimi yapıldı,
çalışmalar başladı.
Sayın
Acar
Hızlı treni söyledik, pardon.
Sayın
Oğan, Iğdır-Nahçıvan işi, bildiğiniz gibi,
Azerbaycanla aramızda müşterek bir projedir. Bu projenin
yapılması için her iki tarafta da istek var ama takdir edersiniz ki
her iki ülkenin de eş zamanlı olarak buna karar vermesi lazım.
Azerbaycanın kararını bekliyoruz.
Iğdırla
ilgili, yol işine bakacağız; doğrusu, yani nedir orada
yaşanan sorun trafik kazalarını artıran, ona göre de bir
tedbir alacağız. Notumu aldım.
Sayın
Akar, İstanbul
Haydar
Bey, dinliyor musun? Kulağını buraya ver.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Kulağım sizde.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Tamam.
Şimdi,
İstanbul-Eskişehir hızlı tren çalışmaları
çok hızlı bir şekilde Köseköy-Gebze arasında devam ediyor.
Orada ne kadar sıkışık bir güzergâhta
çalıştığımızı siz çok iyi biliyorsunuz. Bir
de zamanla yarışıyoruz, öyle de bir
sıkıntımız var. O yüzden bazı sorunlar yaşıyoruz
ama yerel yönetimler, sağ olsun, bizimle ciddi bir iş birliği
içerisinde. Özel bir, tıkanan konu varsa onu ayrıca
değerlendirelim.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Bu konu çok önemli Sayın Bakan.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) Tamam.
Efendim,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
Sayın
milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Maddelere geçilmesi kabul edilmiştir.
Şimdi
birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci
bölüm 1 ila 9uncu maddeleri kapsamaktadır.
Birinci
bölümün görüşmelerine geçmeden evvel beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.53
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.06
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet
SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER : Muhammet Rıza YALÇINKAYA
(Bartın), Mustafa HAMARAT (Ordu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 94üncü Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
441
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon?
Yerinde.
Hükûmet?
Yerinde.
Birinci
bölüm üzerinde gruplar adına ilk söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Ali Halaman, Adana Milletvekili.
Sayın
Halaman, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP
GRUBU ADINA ALİ HALAMAN (Adana) Sayın Başkanım,
teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 441 sıra sayılı Devlet
Demiryollarının -yani TCsi şu an kalkmış-
serbestleşmesiyle ilgili kanunun birinci bölümü üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Türkiye Büyük Millet Meclisini
saygıyla selamlarım.
Ben
bundan önce de geçen hafta seçim çevremiz Adanaya gitmiştim.
Adananın tren istasyonu var Sular mevkisinde. Genelde yüz elli yedi
yıldır bu Sularda, tren istasyonunda, bu kara tren hikâyesi
anlatıldığı gibi inen, binen, oturan çok olur.
Dolayısıyla, bana Mecliste ne yapıyorsunuz? diyerek soru
sordular, ben de bu hafta buraların serbestleşmesi -orada sosyal
tesisler de var- özelleşmesi, dolayısıyla satılmasıyla
ilgili bir kanunun görüşüleceğini söyledim. Kendileri şöyle
söyledi: Ya, on senedir Biz bu tren hatlarını
geliştireceğiz, hızlı tren yapacağız,
dolayısıyla demir ağlarla Türkiyeyi öreceğiz. dedilerdi,
bundan dolayı da oy verdik ama şimdi sen buranın
özelleştirileceğini, serbestleştirileceğini söylüyorsun. Buraları
alan bir Adanalı çıkar mı, devletin yapamadığı
böyle bir hızlı treni yapabilir mi? dediler, dolayısıyla
bundan haberiniz olsun.
Şimdi,
sayın milletvekilleri, yüz elli altı yıllık geçmişi ve
geleceği olan, Osmanlı ve cumhuriyeti birbirine bağlayan -daha
çok Abdülhamitin izleri taşınır- milletimizin devasa kültürünün
oluşmasında ve sosyal hayatın her karesinde izi olan T.C. Devlet
Demiryolları, beş yıllık süre içerisinde anonim şirket
olarak, beş yıl sonra da satılığa çıkarılacak.
Satılığa çıkarılmasının sebebi Hantal,
yorgun, bürokratik, ağır işleyen, zarar eden kurum. denilmesi.
Zararın neresinden dönülürse kâr. diyerek yüz elli altı
yıllık müessese parçalanarak özelleşecek.
Son
on yıldır, ülkemize uygun olmadığını
düşündüğümüz, küresel güç olarak kabul ettiğimiz Amerika Birleşik
Devletlerine, Avrupa Birliğine göre, dış politikada, ekonomide,
siyasal yapımızda sürekli değişimler yapılıyor.
Satma, kiraya verme, özelleştirme, iktidarın on yıldır
olmazsa olmazı. Şimdi, zengin olmuş, parayı bulmuş,
sermayesine göre düzen kurmuş ülkeleri, devletleri bu ülke ölçü
alıyor ve kanunlarını, bu zenginleşen kapitalist ülkelere
göre hem ekonomik hem sosyal yönden tanzim ediyor. Şimdi, onlar şöyle
söylüyorlar: Bizim söylediklerimizi yaparsanız sizler de bizim gibi
zengin olursunuz. Her şey bizde var. Komşu değil miyiz? Yeniden
üretmenize, yapmanıza ne gerek var? Bizlerden isteyin, biz sizlere
veririz. Böyle dedikleri için Türkiyede bu satım işleri devam
ediyor.
Şimdi,
gübre fabrikaları bu özelleştirme, serbestleşme adına
satıldı yani TÜGSAŞından İGSAŞına kadar. Bugün,
tarımın ihtiyacı olan bütün gübreleri temin etmek için,
Tarım Kredi Kooperatifleri başta olmak üzere, bütün Tarım
Bakanlığı, özel sektör, ülke ülke geziyorlar.
Yine,
SEKAyı sattınız. SEKAnın yeri arsa oldu. SEKAnın
bütün ürettiği ürünler yurt dışından geliyor, yüksek
fiyatla satılıyor. Yeni SEKAlar mı oluştu?
TELEKOMu
sattınız. Tekeli kıracağız, tekeli ortadan
kaldıracağız. dediniz, ama TELEKOM Türkiyede tekel oldu, tek
oldu.
Yine,
Türkiyede bu özelleşme furyasıyla doğal gaz
işletmeciliğini tahsilatına kadar özelleştirdiniz. Yani,
bundan, bu özelleşmelerden bu toplum mutlu mu oldu? PETKİMi,
limanları, şeker fabrikalarını, demir-çeliği, TEKEL
işletmelerini, köy hizmetlerini tasfiye ettiniz. Karayolları araç
istasyonlarını sattınız. Bak, son günlerde
Karayollarının satışı değişik
değişik itirazlardan dolayı ileri tarihe atıldı.
İktidarınızda
on yıldır 100-125 tane özelleştirme yapıldı. Toplam,
bundan, 50 milyar para kazandık, aldık. dediniz. Bunlar bütçe
açığını kapatmaya yetti mi? Türkiyenin 549 milyar dolar
borcu var. İç-dış borcu 160-170 milyar dolar oldu on
yılın içerisinde. Bu açıklar kapandı mı? Sokakta gezen
insanların, evinde, tarlasında, iş yerinde olan insanların
yüzde 95i borçlu hâle geldi. Siyasi yapıda Ver kurtul., ekonomide Sat
kurtul. işletmede, üretimde Devret kurtul. nereye kadar gidecek?
Devlet
Demiryolları, Türkiyeye, uzun yıllar hizmeti olan, yüz elli senedir
malı mülküyle marka olmuş bir kuruluş. Marka olmayı ticari
hayatta önemserken bu marka olmuş kurumları parçalayıp
parçalayıp özelleştirmeyi niye düşünüyorsunuz?
Özelleştirdiğiniz an, bu verdiğiniz insanlar bu memlekette T.C.
Devlet Demiryolları mı yapacak ya? Bunları sattığınız
kurumlar, kuruluşlar, sermaye sahibi olması dolayısıyla, en
önce bireysel isteklerine, kendi kazançlarına bakıyorlar; toplumun
hiçbir ihtiyacına bakmıyorlar. Bu kadar değer
satılmasına rağmen Türkiye ekonomisi rayına mı girdi, iki
yakası bir araya mı geldi? Raydan çıktı, sürekli ekonomik,
sosyal kazalar devam ediyor. Mal satmak, mülk satmak, sürekli gözden
çıkartmak, bireyselleşme ve özelleşme adına, Türk
devletinin emekle, terle, gözyaşıyla kurduğu, her insanımızın
emeği olan kurum ve kuruluşları emek düşmanı
kapitalist bir anlayışa göre tanzim etmek doğru değil.
Bu
kanun beş bölüm, dolayısıyla -Komisyonda da söylemek
istediklerimizi söyledim- çıkacak ama her şeye rağmen, Türk
milletine iyi şeyler getireceği ümidiyle hepinize saygı ve
sevgilerimi sunuyorum. Hepinizden Allah razı olsun diyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Halaman.
İkinci
konuşmacı, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Erol
Dora, Mardin Milletvekili.
Sayın
Dora, buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP
GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı üzerine söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Osmanlı Devleti döneminde çeşitli yabancı
şirketler tarafından inşa edilerek işletilen demir
yollarının 4 bin kilometreye yakın bir bölümü cumhuriyetin
ilanı ile çizilen ulusal sınırlar içerisinde kalır. Türkiye
sınırları içinde inşa edilen ilk demir yolu, 23 Eylül 1856
tarihinde bir İngiliz şirketine verilen imtiyazla 1866
yılında tamamlanan
Bu
anlayıştan hareketle, mevcut demir yollarımızın yüzde
41,5i cumhuriyetin ilanından önce, yüzde 40,5i de 19231950 döneminde
yapılmıştır. 19231950 arasında yirmi yedi yılda
ortalama
Ülkemizde 1950 yılına kadar yolcu ve yük
taşımaları ağırlıklı olarak demir yolu ve
deniz yoluyla yapılmıştır. 1950 yılında demir
yolu taşıma oranları yolcuda yüzde 42, yükte yüzde 78 iken 2008
yılında demir yolu taşımacılığı yolcuda
yüzde 1,7ye, yükte 5,3e gerileme yaşamış; kara yolu
taşımacılığı ise 1950den 2008e yükte yüzde
19dan yüzde 91,7ye, yolcuda ise yüzde 49dan yüzde 98,3e yükselmiştir.
Bu veriler, ülkemizde var olan diğer ulaşım alternatiflerine
rağmen, ulaşımın kara yolu üzerine
yıkıldığını göstermektedir. Oysa Türkiye gibi
otomotiv ve petrolde dışa bağımlı bir ülkenin kara
yolu taşımacılığına ağırlık
vermesini anlamak mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısı ülkemiz topraklarında yüz elli yıllık bir
tarihi olan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarını tekel olarak
nitelendirdikten sonra, bu tekelin artık rekabetçi bir yapıya
kavuşturulması gerektiği gibi bir ana gerekçeye
dayandırılarak yazılmıştır. Tasarıya göre,
demir yolları devletin malı olarak kalacak ama faaliyeti,
işletmeciliği, ticareti özel şirketler yapacak, Devlet
Demiryolları ise demir yolu trafiğini yönetecek. Yasa tasarısı
her şeyden önce, maalesef, Demiryollarının tasfiyesini
öngörmekte, demir yollarının çok uluslu şirketlerin eline
geçmesine zemin hazırlamaktadır.
Demir
yollarının kâr marjı en düşük sektörlerden biri olduğu
doğrudur. Ancak bununla beraber ekonomik ve sosyal hayatın motor gücü
olduğunu unutmamak gerekiyor. Yasa tasarısının gerekçesinde
Ülkemizin kalkınmasında ve
bağımsızlığında belirleyici olan demir
yollarının yeniden canlandırılması ve
taşımacılıktaki rolünün güçlendirilmesi için serbest,
rekabetçi, ekonomik ve sosyal açılardan sürdürülebilir ve Avrupa
Birliği mevzuatı ile de uyumlu bir demir yolu sektörünün
oluşturulmasına ihtiyaç vardır. denilmiştir. Ancak,
taslakta özel sektörün altyapı ve tren işletmecisi olması
amaçlanmaktadır. Oysa, İngilterenin yıllar sonra altyapı
ve tren trafiğini devlet tekeline alması gerçeği vardır. Bu
yasa tasarısında AB kriterleri bahane edilerek bir kısım
şirketlere sertifika verme amacı güdülmektedir.
Önemli
sorunlardan biri de demir yolu çalışanlarıyla ilgilidir.
Emekliliğini henüz dolduracak olanlar ve emekliliği hak etmiş
olanlar emekliliğe zorlanarak deneyimli demir yolcular sistemden
atılmak istenmektedir.
Tasarıyla
beraber, yeni yapılandırma hedeflerinin beş yılla
sınırlanması söz konusudur ancak bu düzenleme, geliri giderinin
yüzde 27,5ini karşılayan Demiryollarına çare
olamayacaktır. Demiryollarının kurtuluşu kaynak probleminin
öngörülmesiyle aşılabilecektir ancak taslakta alternatif kaynaklar
öngörülmemektedir.
Taşeronlaştırma
her sektörde olduğu gibi bu yasa tasarısıyla beraber demir
yolları sektörüne de sokulmak istenmektedir. Bu taslakta,
çalışanları güvence altına alacak bir hüküm yoktur, aksine
asgari ücretle çalışan ve hiçbir güvencesi olmayan taşeron
işçiler çalıştırılmak istenmektedir. Bunun da ötesinde
yapılması gereken düzenlemeler ile kurumda çalışanlar
arasındaki ayrımcılığın giderilmesi, aynı
işi yapanların farklı statülerde istihdam edilmeleriyle
zedelenen iş barışının tesis edilmesi gerekirken
tasarıda bununla ilgili tek düzenlemenin olmaması demir yolu
emekçileri açısından korkutucudur.
Tasarının
6ncı maddesinin gerekçesinde yer alan Diğer taraftan, ulusal demir
yolu şebekesinin genişletilmesi için TCDD dışındaki
kamu tüzel kişileri ile özel sektör anonim şirketlerinin demir yolu
altyapısına yatırım yapmalarını sağlamak
üzere, kendilerine ait demir yolu altyapısı inşa etmelerine,
kendilerine veya başka özel sektör anonim şirketlerine ait demir yolu
altyapısı üzerinde demir yolu altyapı işletmecisi
olmalarına imkân tanınmaktadır. ibaresinin
taşeronlaştırmaya zemin oluşturması kuvvetle
muhtemeldir.
Yine,
tasarının genel gerekçesinde Ülkemizde 1950li yıllarda demir
yollarının yolcu taşımacılığındaki
payı yüzde 42, yük taşımacılığındaki
payı ise yüzde 68 düzeylerindeyken 2012 yılına gelindiğinde
bu oranlar yüzde 1,5-4,5 seviyelerindedir. Demir yolu sektörüne son
yıllarda yapılan büyük yatırımların artarak
sürdürülmesinin yanında sektörün düzenlenmesi ve Devlet Demiryollarının
yeniden yapılandırılması ile zamanla kara yolu lehine oluşan bu
dengesiz değişimin, demir yolları lehine
değiştirilmesi sağlanabilecektir. denmektedir. Ancak, on
yıldır demir yolu payını, yolcuda yüzde 5ten yüzde 1,5a;
yükte ise yüzde 7lerden yüzde 1,5lara geriletenler ve görevde olanlar için
hiçbir şey yapılmamaktadır. Yolcu
taşımacılığına ve yük
taşımacılığına düşen payların
küçülmesinde kamunun hiç mi suçu yoktur? Sorgulanması gereken Devlet
Demiryollarında bir zamanlar 80 bin işçi, memur
çalışırken, gelirin gideri karşılama oranı yüzde
50ler düzeyindeyken bugün nasıl olup da yüzde 27lere
geriletildiğidir. Evet, kimse kendine dokunmuyor, hep Demiryollarına
ve çalışanlarına dokunuluyor.
Tasarıyla
beraber özelleştirmeler vuku bulduğunda demir yolu trafik emniyeti ve
güvenliği ortadan kalkacak, kazalar kaçınılmaz hâle gelecektir.
Sözün özü, kanun taslağı ticarileşmeyi hedef almakta, kamu
hizmetlerini ortadan kaldırmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, bütün beş yıllık kalkınma planlarında
taşımada can ve mal güvenliğinin artırılması,
taşıma taleplerinin karşılanması, taşıma
maliyetlerinin, enerji ve tüketimin tek enerji türüne
bağımlılığının azaltılması; deniz
yolu, demir yolu ve boru hatları
taşımacılığına ağırlık verilmesi,
ülkemiz üzerinden yapılan transit taşımaların ülkemizin
daha avantajlı olduğu demir yolu ve limanlara
kaydırılması için gerekli olanakların
hazırlanacağı belirtilmekte, ancak bunlar yalnızca saptama
düzeyinde kalmaktadır. Zira kara, hava, deniz ve demir yolu ulaşımına
ilişkin gerçekleştirilen ve öngörülen serbestleştirme,
özelleştirme politikaları ve yalnızca kara yolu
ulaşımını güçlendirmeye ve hızlı tren
desteğine yönelik politikalar ile diğer ulaşım biçimlerine
de yatırım yapılması gerektiği
yaklaşımı arasındaki çelişki, çok görünür bir
biçimdedir. Kanunun adında her ne kadar serbestleşme geçse de bunun
özelleştirme olduğunu herkes bilmektedir.
Neoliberal
anlayışın olmazsa olmazı olan
taşeronlaşmanın yani ucuz ve güvencesiz iş gücü
kullanımının önünü açacak olan yasa tasarısı, ülkemize
demir yollarında büyümeyi asla getirmeyecektir. Dolayısıyla,
sermayeden yana değil emekten yana bir politika izlenmesi gerektiğini
tekrar belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Dora.
Gruplar
adına üçüncü konuşmacı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Sakine Öz, Manisa Milletvekili.
Sayın
Öz, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA SAKİNE ÖZ (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının
birinci bölümünde grubum adına söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, Genel Kurulda görüştüğümüz bu tasarının
Ulaştırma Komisyonu üyelerine
dağıtıldığı ilk tarih ile Komisyonda
görüşüldüğü tarih arasında sadece üç iş günü vardı.
Ulaştırma Bakanının bu tasarıya ilişkin
değerlendirmesini içeren etki analizi ise Meclise zamanında
ulaştırılmadı. Biz, Komisyonda bu raporu görmedik.
Bakanlığın tasarıya dair ayrıntılı
görüşü, sürecin bütçede yaratacağı somut yük maalesef tartışılmadı.
Plan ve Bütçe Komisyonunun tasarı hakkında önceden görüşünü
bildirmesini, işin maliyetini tartışmasını talep
ettik. Bakanın ve AKPli üyelerin garip telaşı her şeyin
önüne geçti. Biraz önce Bakanım dedi ki: Alt komisyona sevk ettik.
Yanılıyor, bu tasarıyı alt komisyona sevk edemedik ne
yazık ki.
Bir
tasarıdan sağlıklı, nitelikli, sektörün ve emekçinin
sorunlarına kalıcı çözüm getiren bir yasa
çıkmasını bekliyorsanız, Meclis iradesine
saygınız varsa, katılıma gerçekten açıksanız,
Meclisi bir noter değil müzakere alanı olarak görecek kadar demokrasi
algınız varsa kanun tasarılarınızı ya daha erken
sunarsınız ya da milletvekillerine bu tasarıya
hazırlanmaları için daha makul bir süre tanırsınız.
Aceleye getirirseniz işte böyle şüpheler artar.
Değerli
milletvekilleri, Demiryollarından
bahsediyoruz, sıradan bir kurumdan değil. Bir geleneği,
tarihi, kültürü, stratejik bir kamu kurumunu konuşuyoruz. Öyle iki üç gün
kala Başbakanlıktan jest hızıyla gelen metinlerle,
Komisyona ulaşmayan göstermelik raporlarınızla
Demiryollarının kaderini çizmeye çalışırsanız
elbette tepkiyle karşılaşırsınız.
Sendikalar,
Ulaştırma Komisyonunda söz almaya çalışıyor, konunun
siyasal ve ekonomik boyutlarını, yitip giden haklarını
birlikte yorumlamak istiyor; Siz karışmayın, sadece emeklilik
hükümlerinden bahsedin, siyaseti siyasetçiler yapar. diyorsunuz, hak
sahiplerinin ağzına lafı tıkıyorsunuz. Komisyon
üyelerine Tasarının ayrıntılarını, buyurun
sizinle tartışalım. dedik, Sayın Bakanın süslü
sözlerini tekrarlamaktan öteye geçemediler.
Sayın
milletvekilleri, acı ama gerçek: Bu tasarıdan AKPli Komisyon
üyelerinin de ayrıntılı haberi yoktu. Sayın Bakana alt
komisyon önerimizi özellikle aktarmamıza rağmen, tam bir peşin
satan rahatlığıyla Bu kanun tasarısında her şey
kısa, açık, net. diyerek Komisyonun toplanma amacını
baştan yok etti. AKPli Komisyon üyeleri milletvekillerimiz ise eli mahkûm,
habersiz yakalandıkları bir tasarı için Komisyonda kâh
uyukladılar kâh cep telefonlarıyla oyalandılar.
Koskoca
bir demir yolu alanını gerek altyapısı gerekse tren
işletmesi yönünden özel sektöre açacak, TCDDye tekel olarak sadece tren
trafiğini verecek, TCDD Genel Müdürlüğüne anonim şirket ve
iktisadi devlet teşekkülü kimliği yapıştıracak bu
tasarının Genel Kurul salonuna gelmeden önceki öyküsü budur.
Değerli
milletvekilleri, Devlet Demiryollarının yapısını
gözden geçirelim, kamu hizmetine odaklanan bir yasa yapalım
dediğimizde, kamunun birikimini ve anlatımlarını ezberci
yaklaşımla elinizin tersiyle itiyor, İşin içinde devlet
olursa kesin zarar edecek. gibi çarpık bir düşünceye
hapsoluyorsunuz. Bakan ile Genel Müdürlük, Bakanlık ile uluslararası
şirketler, AKP ile AB ve Dünya Bankası arasındaki
uzlaşı, bu tasarı yoluyla Demiryollarına mayın
döşemektedir, Meclise ise bu mayını patlatma görevi
verilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, her ne olursa olsun kamu işletmelerinin kâr getirse bile
bitirilmesini, kamu hizmetlerinin tek tek özel sektöre
açılmasını şart koşan bu tasarı ezbercidir.
Tasarı Demiryollarını serbestleştirmek adı
altında özelleştirmeye ilk kapıyı aralıyor. Üstelik bu
hamlesiyle özel sektöre rekabeti teşvik ettiğini söylerken TCDDyi
anonim şirket statüsüne sokuyor. Tüm sistemin yükünü devletin omzuna,
Hazine aracılığıyla vatandaşın sırtına
bindiriyor.
Bu
tasarı özgün değildir çünkü yıllardır Avrupa Komisyonuna
danışmanlık yapan özel şirketlerin ve Dünya
Bankasının raporlarıyla zorladığı
ulaştırmanın özelleştirilmesi politikasının iz
düşümüdür. Yasa tasarısının gerekçesinde sayılan
serbest, şeffaf, adil ve sürdürülebilir rekabet ortamının
geliştirilmesi hedefi, özel sektör ilkelerinin kamu hizmetinin
içeriğini belirlemesi girişimidir. Emeği dışlayan,
emekçinin özlük haklarını ucuza mal etme hırsıyla kavrulan,
demir yolcuları tuşa getirmek isteyen, taşeron
âşığı bu tasarıyı kabul etmek mümkün
değildir. Kamu kurumlarından emekçi namına hangi kazanım
varsa kaldırmaya, erken emekliliğe sus payı verilmeye,
sendikaları bezdirmeye, Türkiye Cumhuriyetini taşeron cumhuriyetine
dönüştürmeye çalışıyorsunuz. Biz buna izin vermeyiz.
Bu
yasa tasarısının dili açıkça sorunludur. TCDDye, kamu
tüzel kişiliğine ve özel sektöre hangi altyapı
işletmeciliği yetkilerinin verileceği çok karmaşık
biçimde yazılmıştır. Hâlbuki yasanın altyapı
işletmeciliğinin tanımını verdiği 2nci madde ile
altyapı işletmeciliğini yapacak kurum ve şirketleri
birlikte vermesinde fayda vardır. Başta ulusal demir yolu
altyapı ağı tanımı olmak üzere altyapı
işletmecisi, trafik yönetimi gibi tüm tanımlar değişik
maddelerde değişik anlamlar kazanmıştır. 2nci ve
3üncü maddelerdeki altyapı işletmecilerine dair değişik
ifadeler açıklığa kavuşturulmazsa Bakanlık mevcut tren
hatlarından bir kısmını TCDDye devretmeme yetkisine sahip
olacak özel sektöre istediği gibi bırakabilecektir. Demek ki Hükûmet,
TCDDnin elindeki mevcut altyapıyı bu yasa yoluyla
sınırlayabilecek, özel sektörün işletmesine geçişi
kolaylaştırabilecektir.
Tasarıda,
Ulaştırma Bakanlığına ve Bakanlar Kuruluna,
şirket ve kurumların demir yolu alanlarına girişlerinde çok
fazla yetki yüklenmektedir. Yasada sektöre girişler açıkça tarif
edilmeli, yasama yetkisi devredilmemelidir. Bakanlık, hangi şirketin
ve kamu tüzel kişisinin sektörde faaliyet göstereceğine karar
vermekte, bakanlık iznini alamayan şirketlerin demir yolu sektörüne
girişi engellenebilmektedir. Konunun siyasal kayırmacılık
yönüne dikkatle yaklaşılmalıdır, AKPye yakın durmayan
şirketler sistemden dışlanabilecektir.
Tasarıda
kamu hizmeti yükümlülükleri soyuttur ve net tarif edilmemiştir,
Bakanlığın takdirine bırakılmıştır; ilke
ve yönetimi belirlemeden kamu hizmeti yükümlülüğü tanımı
verilmiş, ticari olmayan hatlarda işletmeciliğin devam edip
etmemesinde Bakanlar Kurulu tek yetkili sayılmıştır. Bu
hüküm, Bakanlar Kurulunca bazı trenlerin ekonomik olmadıkları
gerekçesiyle seferden kaldırılması sonucunu da beraberinde
getirecektir.
TCDD,
ulaştırmadaki yükü eşit paylaşmamakta, özel sektöre
neredeyse risksiz bir alanı açmakta, kendi taşımacılık
şirketine ağır yük bindirmektedir. Kamu sektörü, bir kamu
şirketi aracılığıyla açıkça hamallığa
itilmektedir.
Demir
yolu ulaşımının özelleştirilmesinde adil rekabetten
bahseden Hükûmet, kamu şirketini daha baştan eşitsiz bir biçimde
paylaşıma sürerek piyasanın ağır rekabet
koşullarına terk etmektedir.
Ulaşımdaki
kamusal sorumluluklar özel sektöre yeterince yüklenmediği gibi, Yüksek
Hızlı Tren Projesinde yine kapsamlı bir yapısal
düzenlemeye gidilmemektedir. Ankara-İzmir hızlı tren hattı
yapımı için sık sık basında sözler veriyorsunuz.
Manisa hattı, İzmir-Afyon hattındaki proje ise hâlâ proje
aşamasından bir adım ileriye gitmemektedir.
Tasarıda,
çalışanların hakları değil, işten nasıl
çıkarılacağı hesaplanmaktadır.
Tasarı
AB uyum parçasıdır, içeride siyasi kadrolaşmaya ve yandaşa
ihale vermeye dönüşebilir. Özelleştirme, devlet tekelinden başka
bir firma tekeline geçirme tehlikesini taşımaktadır.
Değerli
milletvekilleri, bu tasarı, emeği taşeron insafına terk
ediyor, güvenceyi çökertiyor, geniş bir demir yolu alanını
sadece 12 maddeye sıkıştırıyor, ileride uygulamada
çıkabilecek sorunlara davetiye çıkarıyor.
Tasarıya
karşı olan bu düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Öz, teşekkür ederim.
Şimdi,
şahısı adına, Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü
Türkkan.
Sayın
Türkkan, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
konuşmama başlamadan evvel, hazır Devlet Demiryolları Genel
Müdürü de buradayken sormak istiyorum: Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Demiryollarının isminin önündeki Türkiye Cumhuriyeti ibaresini
kaldırmayı düşünüyor musunuz? Net bir soru bu.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Kanunda var.
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Devamla) Peki.
Zira,
bir moda başladı şimdi, dün buradan bahsettim, Bursa
Valiliği Türkiye Cumhuriyeti kelimesinden rahatsız olmuş
ALİ
SARIBAŞ (Çanakkale) İndirmiş, indirmiş
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Devamla)
gitmiş tabelayı indirmiş, yerine Valilik
yazmış, buyurun. Türkiye Cumhuriyeti Bursa Valiliği
ibaresinden rahatsız olmuş.
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) Balıkesir de
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Devamla) Sayın Vali Şahabettin Harputa buradan soruyorum:
Siz neyin valisisiniz, Aponun valisi misin sen? Utanmıyor musun bunu
buradan kaldırmaya? Türkiye Cumhuriyetinin yasalarıyla sana verilen
bir unvan var: Türkiye Cumhuriyeti Valisi. Bu unvandan
sıkılıyorsan burayı terk et, git; burada valilik yapmana
gerek yok!
Bakın,
o kadar bir hastalık sarmış ki
UYAPta sorgulama yapıyoruz
biz. UYAPta yaptığımız sorgulamada daha önce
uyruğunda Türkiye Cumhuriyeti yazıyordu; fazla değil, bir ay
evvel. Şu anda, yeni hâliyle sadece Türkiye. Bu da Aponun size
talimatı mıdır? Apodan bu talimatı da aldınız
mı Hükûmet olarak? Her yerden Türkiye Cumhuriyeti ibaresini
kaldıracağız. diye verdiği talimatı bire bir
uygulamaya mı başladınız? O yüzden o sorum Devlet Demiryollarınaydı.
Sayın Bakan, siz de
bu rüzgâra kapılacak mısınız? Bu rüzgârdan etkilenecek
misiniz? Devletten, Türkiyeden utanan bir Bakan olmaya hazır
mısınız?
2.149 tane PKKlıya
bu ülkeyi teslim ettiniz, hepsi 2.149, yukarıdan aşağıya,
aşağıdan yukarıya. Koca Türkiye Cumhuriyetini teslim
ettiniz.
Ama ben size buradan bir
şey söyleyeceğim: Ateşle oynayan bir tarafının
yanacağını bilmez ancak yandığı zaman anlar.
Sizler ateşle oynuyorsunuz, gerçekten ateşle oynuyorsunuz. Akil
adam diye aslında adam bile olmayanları
salmışsınız memleketin dört bir köşesine, Türkiyeyi
nasıl böleceklerini anlatıyorlar.
SONER AKSOY (Kütahya)
Sen ne biçim konuşuyorsun.
CEMALETTİN
ŞİMŞEK (Samsun) - Bilmiyorlar, konuyu bilmiyorlar.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla)
Bir daha tekrarlıyorum: Adam dahi olmayanlar. Akil diye isim
takmışlar. Adamlıkları dahi şüpheli olan 63 tane
adamı salmışsınız piyasaya Türkiyeyi nasıl
böleceğini anlatıyorsunuz.
Yalnız, ben size bir
şey söyleyeyim: Türk milleti merak etmesin, bazen fırtınalar iyi
gelir, tekneniz biraz zarar alabilir ama güvertedeki pislikleri de temizler,
gönderir. Türkiye bu üzerindeki pislikleri atacaktır, milletimiz umudunu
kesmesin, bu iş bu kadar ucuz değil, bu iş bu kadar kolay
değil. Adalet ve Kalkınma Partisinin yelkeninin rüzgârına bindirdiği
kadar, öyle, gemiyi kalkıp PKK limanına yanaştıracak kadar
ucuz değil, biz buna müsaade etmeyeceğiz.
Bu 63 akil adamın
söylediklerini duyuyor musunuz Sayın Bakanım? Ulusal devlet
yıkılsın. diye gidip millete anlatıyorlar. Böyle bir
şeye nasıl müsaade edersiniz Türkiye Cumhuriyeti Bakanı olarak?
Adam gidiyor, Kayseride diyor ki: Ulusal devlet yıkılsın.
Ondan sonra gamata yiyor, orayı terk ediyor. Buna bu devlet, bu millet
müsaade eder mi? Devlet sadece AKP Hükûmetinden mi ibaret? Asla ve kata.
Gelelim Devlet
Demiryollarına. Ben Devlet Demiryollarında çalışan bir
adamın oğluyum. Göçmen olarak geldim. Sirkeci Garında üç, gün,
kendisini almaya gelen akrabalarını -orada, yerde yatak döşek
yatan- bekleyen bir ailenin çocuğuyum. Amcası gelecek babamın,
üç gün boyunca orada bekliyor. Devlet Demiryolları
çalışanları, orada, naçar gelmiş göçmenlere yardım
olsun diye, ekmeğini, suyunu temin ediyor. Daha sonra da herhâlde
işsiz güçsüz olan bu aileye sahip çıkalım diye babamı
işe alıyorlar. İki yıl boyunca Devlet
Demiryollarının ekmeğini yedik, suyunu içtik, Allah razı
olsun.
Devlet
Demiryollarıyla ilgili yapılan bu uygulamayı ben benimsiyorum,
doğru işler yapılıyor. Daha önce Devlet Demiryolları
komünist sistemin ürünüdür. diye yanlış bir yanılgıya
İtiraf ediyorum, benim de geçmişte böyle bir yanılgım oldu
-bu öz eleştiridir- ama Devlet Demiryolları, hakikaten, şu anda,
modern dünyada, gelişmişliğin işareti. Rekabet gücü yüksek
olan bir sektörde gelişmişlik çok daha uygun olur. Bu konuda bu
tasarıyı desteklediğimi şahsen bildiriyorum.
Saygılar
sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bahçekapılı.
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Konuşmacı bizi ve partimizi suçlayıcı
ifadelerde bulunmuştur.
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Az bile söyledim!
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Sataşmadan dolayı, yetki verirseniz
Ramazan Can
BAŞKAN
Buyurun Sayın Can. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) PKKya laf attık diye mi rahatsız oldunuz? PKKya
attığımız laftan mı rahatsız oldunuz?
BAŞKAN
- İki dakika içinde lütfen, tekrar bir sataşmaya meydan vermeden
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Canın, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın
görüşülen kanun tasarısının birinci bölümü üzerinde
şahsı adına yaptığı konuşma
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hatip
buraya çıkıyor, bundan evvel de çıkıyor, devamlı
hakaret, sövme, cumhura sahip çıkma, cumhur, cumhura sahip çıkma
adına cumhuriyet üzerinden istismar
Bir defa, şunu tespit etmemizde
fayda var diye düşünüyorum ben: Cumhuriyet hiç kimsenin
babasının malı değildir, hiç kimsenin tekelinde de
değildir. Cumhuriyet cumhurundur.
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Senin babanın malı mı siliyorsun peki?
Babanın malı mı siliyorsun, baban mı verdi sana?
RAMAZAN
CAN (Devamla) - Cumhur, ilk defa AK PARTİ döneminde hizmetle, kendisine
saygıyla değer bulmuştur. Cumhuriyet cumhurundur dedik. Tabii ki
cumhurundur cumhuriyet. Cumhura rağmen, cumhuriyete karşı
çıkanlar oldu.
MUHAMMET
RIZA YALÇINKAYA (Bartın) Halk mı istiyor T.C. ismini silmenizi?
Halk mı istiyor Ramazan, halk mı istiyor?
RAMAZAN
CAN (Devamla) - Biz özellikle şunu söylüyoruz ki istismar, hamasete yer
yoktur. Cumhuriyeti cumhura karşı çıkaranlar
ENVER
ERDEM (Elâzığ) Niye siliyorsunuz?
RAMAZAN
CAN (Devamla) -
devamlı halkın önüne gittiler ama halkın size
takdiri yüzde 13tür, AK PARTİye ise yüzde 50dir.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) T.C.yi niye siliyorsunuz Ramazan, onu açıklasana?
T.C.yi niye siliyorsunuz, onu konuş?
RAMAZAN
CAN (Devamla) - Özellikle şunu söylemek istiyorum ki ben, cumhuriyeti
babasının sahibi gibi görenler, milliyetçilik sevdasına düşenler
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sen sahibi
misinki siliyorsun?
RAMAZAN CAN (Devamla) -
milliyetçiliği ve cumhuru devamlı istismar etmişlerdir.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Hadi
canım!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Biz
milliyetçiyiz, bundan da övünç duyuyoruz. Türk milliyetçisiyiz biz.
RAMAZAN CAN (Devamla) - IMFye bu
memleketi ipotek koyduranların cumhuriyetle, milliyetçilikle alakası
yoktur diye düşünüyorum ben.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ömür verdik
biz Türk milliyetçiliğine, ömür, sizin gibi servet kazanmadık.
RAMAZAN CAN (Devamla) - Cumhur sadece
İstanbulda kıyı şeridinde yaşamıyor, cumhur
Hakkâride de yaşıyor, Tekirdağda da yaşıyor,
Ardahanda, Bingölde de yaşıyor.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Şimdi
gidin bakalım oralara, sorun bir kere, sıkıyorsa, haydi!
Sıkıyorsa gidin bakalım, haydi!
RAMAZAN CAN (Devamla) - Ama sizler
oraya gidemiyorsunuz, sizler oraya gidemiyorsunuz, gitmeye de yüzünüz yok.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sen
Diyarbakıra gidersin ancak PKKyla beraber, başka hiçbir yere
gidemezsin. Sıkıyorsa git Tekirdağa, gör bakalım,
nasıl kafanızı gözünüzü kırıp gönderiyorlar.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) T.C.yi
niye siliyorsun diye yaptık onu sana. TCyi niye siliyorsun yani onu
söyle.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) PKKyla
aynı söylemi kullanıyor.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
3.- Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısı ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/749) (S. Sayısı:
441) (Devam)
BAŞKAN Şahısları
adına ikinci konuşmacı Oya Eronat, Diyarbakır Milletvekili.
Buyurun Sayın Eronat. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 441 sıra sayılı
Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi
Hakkında Kanun Tasarısının birinci bölümü üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Şair
Orhan Veli bir şiirinde şöyle der: Bir tren sesi duymaya göreyim,
iki gözüm iki çeşme. Şairin burada tren sesinden etkilenmesinin
sebebi yâre olan hasretini hatırlatmasıdır.
Bizim
geçmişimizde tren demek hasrete son vermek demek, ticaret demek, bir de
kültür demekti. Eskiden trenler, köy içlerinden geçtiğinde, o köyün
ulaşımını sağladığı gibi, o köy
çocuklarına trenlerden atılan gazetelerle çocukların okuma
bilinçlerini de geliştiren vasıtalardı; belki nostaljik ama
böyle ulvi görevleri vardı.
Çocukluğumda
Diyarbakırdan İstanbula ilk gidişimde tren seyahatim iki gece,
bir gündüz sürmüştü. Otobüslerle arasındaki fark belki yedi, sekiz
saatti ama tren tercih edilmesinin sebebi, hem daha konforlu olması hem de
güvenli olmasıydı. Duyduğumuz tren kazaları sadece hemzemin
kazalarından ibaretti.
Daha sonra Diyarbakırdan İstanbula
gidişlerin üç gün sürdüğünü duyar olduk. O da, treni kullananlar
sülalece seyahat eden ve yükleri olan tarım işçileriydi.
Sayın
Bakanımız komisyonda tren hızlarının neden bu kadar
düştüğünü şöyle açıkladı: Tamamen
bakımsızlık. 1960 yıllarında, bazı noktalarda
160 kilometreye ulaşan tren hızları travers ve rayların
bakımsızlığı yüzünden trenler ve raylar beraber
hareket ettiğinden çare olarak hızlarının düşürülmesi
yoluna gidilmiş. Örneğin, 90, 80e inmiş; 70, 60a; en son 40
kilometrelere kadar hızlar düşmüş.
1950den
sonra ihmal edilen demir yolları âdeta sokağa atılmış
çocuk muamelesi görmüştür. Biz, AK PARTİ hükûmetleri olarak bu yetim
çocuğu önce nüfusumuza geçirmiş, sonra da sahiplenmiş
hükûmetleriz. Şimdi de çocuklarımızı evlendirme yoluna
gidiyoruz ama biz dışarıya evlat vermiyoruz, evlatları evin
içine alacağız, bizimle birlikte aynı tabaktan yemek yiyecekler
ama kazançlarını bizimle paylaşacaklar. Bu, tıpkı
kalabalık ve çalışkan bir ailenin büyümesi gibi de
algılanabilir.
Serbestleşmeyle,
bizim demir yollarımız özel sektör tarafından da kullanılacak,
hem kendileri kazanacak hem de bizim Demiryollarımız kazanacak. Bu,
havaalanları gibi olacak. Nasıl havaalanlarını özel sektör
kullanıyorsa demir yollarımızı da özel sektör kullanacak.
Bugün Diyarbakıra haftada 136 uçak inmekte, bunun yarıya yakını
özel sektör uçaklarından oluşmaktadır, hem devletimiz
kazanmaktadır hem özel sektör kazanmaktadır, halkımız da bu
rekabetin karşısında ucuz ve konforlu seyahat edebilmektedir.
Eskiden hayal olan seyahatler bugün artık sıradan hâle
gelmiştir. Bugün, Sayın Başbakanımızın da çok
önem verdiği demir yollarımız için hedeflerimiz cumhuriyetimizin
100üncü yılına kadar 10.bin kilometre hızlı tren ve 4 bin kilometre
konvansiyonel demir yolu olmakla beraber mevcut demir yollarının da mükemmel bir şekilde onarılmasıdır.
Yasanın
hayırlı uğurlu olmasını diler,
saygılarımı sunarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Eronat.
Değerli
arkadaşlarım, konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi,
soru-cevap işlemi yapacağız.
Sırasıyla,
sisteme giren arkadaşlarımıza söz vereceğim.
Sayın
Can
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Sayın Başkanım,
Ankara-Kırıkkale-Yozgat-Sivas Hızlı Tren Projesi ne zaman
hizmete sunulacak? Kırıkkaleden ya da Yozgattan veya Sivastan
binen bir hemşehrimiz hızlı trenle Ankaraya veya İstanbula
ne zaman ziyaret edebilecek.
Ankara-Kırıkkale
-100 kilometrelik- Otoban Projesi ne zaman ihale edilecek, hangi tarihte
hizmete açılacaktır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Can.
Sayın
Akyürek
MEHMET
AKYÜREK (Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; CHP Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu
tarafından Meclis Genel Kurulunda dile getirilen
FİSKOBİRLİK arazisinin ihalesiyle ilgili olarak
aşağıdaki hususun açıklanması zaruret
doğmuştur.
Akyürek
Kardeşler Şirketiyle FİSKOBİRLİK arasındaki
ticari ilişki nedeniyle Akyürek Kardeşler Şirketinin bir
yıl içerisinde satın alacağı FİSKOBİRLİK
ürünlerine karşılık peşinat olarak avans verilmiş ve
buna karşılık FİSKOBİRLİK tarafından Akyürek
Kardeşler Şirketine teminat olarak gayrimenkul ipoteği
vermiştir. Gayrimenkullerin satışı Akyürek Kardeşler
Şirketiyle FİSKOBİRLİK arasındaki ticari ilişki
sebebiyle olmadığı gibi bu gayrimenkulün
satışıyla ilgili ihaleye Akyürek Grubu şirketlerinden
herhangi birisi katılmamış olup
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
AKYÜREK (Şanlıurfa)
kimlerin ihaleye katıldığı
ve ihalenin kimlerde kaldığı Akyürek Şirketler Grubunu
ilgilendirmemektedir. Kaldı ki, bu şirketler
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Yani, Sayın Başkanım, soru-cevap
faslı bu. Ayrı bir söz verilir, arkadaşımız
açıklamasını yapsın yani. Bak, ona da yazık etti. Ona
da yetmedi, bakın.
BAŞKAN
Açıklamasını yaptı zaten, zapta geçti.
Sayın
Yılmaz
ADNAN
YILMAZ (Erzurum) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ankara-Sivas
çok hızlı tren, Sivas-Erzincan hızlı tren ihale
aşamasında bulunmaktadır. Erzurum-Erzincan çok hızlı
tren hangi tarihte ihaleye çıkacaktır ve gerçekleştirilecektir?
İkinci
bir sorum: Erzurum Yakutiye Belediyesi, Kâzım Karabekir ve Terminal
Mahallesi arasında istinat duvarı yapılmış, üst geçit
yapılması için Yakutiye Belediye
Başkanlığımıza müracaatta bulunulmuş, sosyal
tesisler bir tarafta, konutlar diğer bir taraftadır. Bu üst geçit ne
zaman gerçekleşecektir?
Erzurum
-Tekman yolunun 30 kilometresi asfaltlanmış, 37 kilometresi ise ne
zaman asfaltlanacaktır?
Teşekkür
ederim Sayın Bakan.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
Üstün
FERAMUZ
ÜSTÜN (Gümüşhane) Sayın Bakanım, Gümüşhane ilimizin her
tarafına yapılan duble yol çalışmalarından dolayı
teşekkür ediyorum öncelikle ve ilimizde Zigana Tüneli, Gümüşhane
çevre yolu, Pöske Tüneli, Tersun Dağı Tüneli ve Salyazı
Havaalanının şu anki çalışmaları hakkında
bilgi almak istiyorum.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Üstün.
Sayın
Alpay
ŞUAY
ALPAY (Elâzığ) Sayın Bakanım teşekkür ediyorum,
Elâzığ ve bölgedeki hizmetlerinizden dolayı özellikle
teşekkür ediyoruz.
Bu
arada yeni Kömürhan Köprüsü olarak bildiğimiz, çok ciddi proje olarak da
gündemde olan
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
Şimşek
CEMALETTİN
ŞİMŞEK (Samsun) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın
Bakan yazılı olarak sordum ancak süresi içerisinde cevap
alamadığım için burada tekrarlamak istiyorum.
Uzun
zamandır politik gündemde yer alan Samsun-Ankara demir yolunun, Samsun,
Havza, Merzifon, Çorum, Kırıkkale, Ankara istikametinde
yapılacağı söylenmektedir. Bu yolla ilgili bir çalışma
var mıdır?
İkinci
olarak, Samsun-Ankara tren yolu hattına ek olarak 19
Mayıs-Bafra-Alaçam hattı ve mevcut Samsun-Çarşamba hattına
Terme ilçesinin de dâhil edileceği yeni bir hat yapılması
düşünülmekte midir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Şimşek.
Sayın
Şahin
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Sayın Başkanım
teşekkür ediyorum.
Değerli
Bakanım, malumunuz olduğu üzere Irmak-Karabük demir yolu
hattının yüzde 70e yakın bölümü Çankırı
sınırları içerisinden geçmektedir. Öncelikle mevcut hattın
modernizasyonu ve rehabilitesi için yapılan çalışmalar devam
etmektedir. Irmak-Çankırı merkez arasındaki çalışma ne
zaman bitirilecektir? Çalışmanın bitiminden itibaren Ankara-Çankırı
arasında raybüs seferleri başlatmayı düşünüyor musunuz?
Düşünüyorsanız hangi tarihte gerçekleşebilir?
Ayrıca, Çankırı Makas
Fabrikasında üretim kapasitesinin arttırılması için
sipariş edilen ancak uzun süredir hukuki ihtilaf nedeniyle teslim
edilmeyen torna tezgâhının Makas Fabrikasına teslimi hangi tarihte
gerçekleşecektir?
Yine, aynı fabrikada ihtiyaç
duyulan onarım ve bakım işlemleri için kaynak
aktarımına dair bir gelişme vardı, bu, hangi aşamada?
Ne zaman bu kaynak aktarımı gerçekleştirilecek?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Gümüş
HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir)
Sayın Bakanın daha önceki sorularımıza
cevaplarını değerlendirmek için konuşuyorum.
Ben anladığım
kadarıyla, özel sektöre, hani, yatırım vesaire geçiyor da, bu,
yatırımdan çok, devletin yapacağı
yatırımların -eğer gerçekleşirse- özel sektör
tarafından işletilmesi kanun tasarısıdır. Yani biz
Ancak, bu gerçekleşebilecekse, bu işler gerçekleşebilecekse,
modern yapılar yapılabilecekse
Öyle anlaşılıyor ki
biraz kanun geniş tutulmuş ama bizim anladığımız
budur: Yatırımlar yapılacak, özel sektör işletecek.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Gümüş.
Sayın Özkan
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Bakan, Türkiye Cumhuriyeti
Devlet Demiryolları görüşülürken Burduru konuşmamak olmaz.
Burdur Garımız şu anda işlevsiz. Burdur-Ankara-Afyon,
Burdur-Antalya yıllardır konuşuluyor. Güzel işler
yaptığınız kanısındayım da. Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlarına teşekkür ediyorum. Siz
uygulamanın başındasınız fakat Burdur halkı hâlâ
bu trenle buluşmak için sabırsız bekliyor. Trenimiz ne zaman
garımıza gelecek? Bu konuda cevap bekliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Özkan.
Sayın Uzunırmak
ALİ UZUNIRMAK (Aydın)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, bir şeye
dikkatinizi çekmek istiyorum. Partinize mensup bir milletvekili -eğer gerçekse-
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının herhangi bir gerekçeyle,
neyle olursa olsun, Türkiye coğrafyasının bir bölgesine
gidemediğini iddia ediyor. Peki, acaba bu, sizi hiç
telaşlandırmıyor veya utandırmıyor mu? Bütün
vatandaşların Türkiye de serbest seyahat edebilme özgürlüğüne
sahip olması ve imkânına sahip olması Hükûmetinizin görevi
değil mi? Bunu hiç değerlendirmiyor musunuz? Sayın
Başbakan bile bunu, görevinin herhâlde idrakinde değil ki açık
yüreklilikle bazen böyle şeyle falan söylüyor. Bu çok acı bir
durumdur, aslında yüz karası bir durumdur.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
Bakan, buyurun.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Ramazan Can, projeler, demir yolu, kara yolu projeleriyle ilgili
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Bakanım, affedersiniz efendim, özür
diliyorum.
Kanunların
müzakeresinde, İç Tüzükün amir hükmü, soru-cevap denetim görevidir.
Dolayısıyla denetimi muhalefetin yapması lazım,
yasamayı birlikte yapmamız lazım. Şimdi, iktidar grubu
milletvekilleri denetimin önünü kesebilmek için soru soruyorlar; bu, yeni bir
moda oldu.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sizin buna ihtiyacınız yok Sayın Bakan.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Benim sizden istirhamım şu: Bunlara cevap vererek
buna katkı vermemeniz lazım. Yani, iktidar milletvekilleri
sorularına cevabı her zaman alırlar.
Arkadaşlarınızın buna sizi alet etmelerine lütfen müsaade
etmeyin.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Efendim, teşekkür ediyorum. Tabii sorulan her soru
Genel
Kurulda, ben, muhalefet veya iktidar milletvekili diye bakmıyorum, her
milletvekilimizin sorusuna cevap vermek bizim görevimiz diye düşünüyorum.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Efendim, bu İç Tüzükün ruhu denetimin muhalefet
tarafından yapılmasıdır.
MALİK
ECDER ÖZDEMİR (Sivas) İktidar partisi milletvekillerine cevap
vermenize gerek yok.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Yani eğer böyle olursa
BAŞKAN
Sayın Şandır, bir saniyenizi alabilir miyim efendim.
Denetim
görevi bütün milletvekillerinin görevidir, takdiriniz ama
arkadaşlarımız anlayış gösterebilirler, ayrı
konu.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, bunun böyle
olmadığını
BAŞKAN
Bir saniye efendim.
Hiçbir
milletvekiline Sizin denetim göreviniz yoktur. diyemeyiz, takdir edersiniz.
Dolayısıyla, ona göre cevaplandıracaktır. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
Buyurun.
MALİK
ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Sayın Başkan, soru-cevap yirmi
dakikayken on beş dakikaya niye indirdiniz?
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Sayın Başkan, iktidarın sorusu
üç tane!
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Yani, eğer bu görev kapma yarışına
girersek bundan iktidar zararlı çıkar. Yani, burada suhuletle
kanunlar müzakere edilecekse bu teamüle iktidarın uyması lazım.
Bu doğru değil.
BAŞKAN
Anladım. Arkadaşlarımız işittiler söylediklerinizi.
Buyurun
Sayın Bakan.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Efendim, teşekkür ediyoruz
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Sayın Başkan, üç tane soru için
değmez
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Ama buna sizin itiraz etmeniz lazım. Ayşe
Hanım, sizin itiraz etmeniz lazım.
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Üç tane soru
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Muhalefete soru sordurmamak için
arkadaşlarınız böyle girerse muhalefet partileri de başka
yolu dener yani.
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Sayın Şandır, öyle
düşünüyor olsaydık Meclis açıldığı tarihten
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Bugüne kadar yapmadığınızı
bugün niye yapıyorsunuz?
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul)
itibaren yapılan bütün soru ve cevaplarda
onu uygulardık.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Anladım. Bugüne kadar
yapmadığınızı bugün niye yapıyorsunuz?
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Ancak öğrendiler, ancak! Ama Bakanın ihtiyacı
yok, yanlış yapıyorsunuz.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Milletvekilleri bakana ulaşamıyorlar herhâlde!
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Burada iyi niyet yok!
BAŞKAN
Evet efendim, lütfen
Sayın
Bakan, buyurun
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Bizim iyi niyetimiz olup
olmadığını biz çok iyi biliyoruz.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Hayır, burada iyi niyet yok Ayşe Hanım.
Yani, bu yolu açmayın. Bu yolu açarsanız yani muhalefet de başka
yolu dener o zaman.
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii..
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) Buyurun.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Olur mu ya öyle şey?
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) İç Tüzük neyi emrediyorsa onu
yapın.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Olur mu öyle şey?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir)
yani zaten sorulara, burada, ister muhalefetten ister
iktidardan olsun, takdir edersiniz ki tam kapsamlı cevap veremiyoruz çünkü
çok detay içeren sorular var.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) O, maksat değil. Bilgi almak için sormuyorlar
zaten.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Doğrusu, burada kanun iyi gidiyor, iyi de
başladık. Teşekkür ediyoruz, herkes olumlu yaklaşıyor.
Bu havanın devam etmesini ben arzu ediyorum doğrusu.
Anlayışınıza teşekkür ediyorum.
Sivas,
daha doğrusu, Kırıkkale-Sivas hattı
TURGAY
DEVELİ (Adana) Yazılı cevap verin Sayın Bakan,
yazılı! Zamandan tasarruf edelim.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir)
yüzde 60 oranında tamamlandı, 2017ye kadar
tamamlamayı hedefliyoruz her şey yolunda giderse.
Efendim,
Gümüşhanede de yollar planlandığı şekilde devam
ediyor, detayları yazılı olarak verebiliriz.
Sayın
Şuay Alpay, Kömürhan Köprüsü ihalesi şu sıralar yapılacak.
Sayın
Şimşek, Samsunla ilgili demir yolu planlaması yakın vadede
yok. 2023 planlarında yapılacak, bununla ilgili detayı da
yazılı olarak vereceğiz.
Sayın
Şahin, Zonguldak-Irmak yolunun ihalesi yapıldı, yapımlar
devam ediyor. İki yıl süremiz var, iki yıl içerisinde
yapacağız. Makas Fabrikasının kaynak ihtiyacını
da gidereceğiz.
Sayın
Gümüş, esas itibarıyla iki şeyimiz var: Bir tanesi, devlet
yapacak, doğru, bedeli karşılığında herkes
kullanacak, mevcutlar ve yeni yapılacaklar. Ama ikinci şık da,
yapmak isteyene de bu yol açılıyor, yapacak. Kırk dokuz yıllığına
işletecek, sonra bütün altyapısıyla, üstyapısıyla
devlete terk edecek, hazineye terk edecek.
Sayın
Ramazan Kerim Özkan, Burdur-Antalya yoluyla ilgili
Ya, bunu daha önceki
sorularda cevaplamıştım. Bu da, yine, Afyonkarahisar
güzergâhından gelen ve Burdur-Isparta arası Antalyaya inen demir
yolu proje çalışmaları bitti. 2023 programında bu da
planlanan bir hattımız.
Sayın
Ali Uzunırmak, Türkiye'nin 780 bin kilometrekare toprağı, yani
her karış toprağı bu ülkenin her vatandaşına
açıktır. Yani, ben gidiyorum, her yere gidiyorum, herkesin de gitmesi
gerekir diye düşünüyorum. Böyle bir sıkıntıya
Eğer
biz gidemezsek, bazı yerlere biz gidemezsek
vatandaşlarımıza Siz gidin, orada oturun
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Bana değil, Ramazan Cana verin o cevabı Sayın
Bakan!
CEMALETTİN
ŞİMŞEK (Samsun) - Başbakan öyle demiyor.
Başbakanın açıklamalarını siz bilmiyor musunuz?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) -
siz gidin, orada bir ocak yakın ve burada
bayrağımızı dalgalandırın. diyemeyiz.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Bana değil, milletvekiline ver o cevabı!
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) - Gitmek zorundayız. En önce biz gideceğiz,
vatandaş da bize bakacak, onlar da gidecek.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Ramazan Can o iddiasından vazgeçsin, Sayın
Başbakan da vazgeçsin o iddiasından, her yer güvenli desin.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakanım.
Görüşmeler
tamamlanmıştır.
1inci
madde üzerinde üç önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
441
Sıra Sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının 1inci
maddesinin (1) inci fıkrasının d ve e bentleri ile 2nci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali
Halaman Seyfettin
Yılmaz D.
Ali Torlak
Adana Adana İstanbul
Sinan
Oğan Lütfü
Türkkan Mehmet
Şandır
Iğdır Kocaeli Mersin
d)
Ticaret siciline kayıtlı kamu tüzel kişilerinin demiryolu
altyapısı inşa etmesini ve bu altyapının
kullanılmasını,
e)
Ticaret siciline kayıtlı kamu tüzel kişilerinin demiryolu
altyapı işletmeciliği ve demiryolu tren işletmeciliği
yapabilmesini, sağlamaktır.
(2)
Bu Kanun, ulusal demiryolu altyapı ağı üzerinde faaliyette
bulunan kamu tüzel kişilerinin demiryolu altyapı
işletmeciliğini ve demiryolu tren işletmeciliğini kapsar.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
441
Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 1. maddesinin a
bendinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
İdris Baluken Nazmi Gür Mülkiye
Birtane
Bingöl Van Kars
Adil Kurt Erol Dora
Hakkâri Mardin
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Türkiye
Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında
Kanun Tasarısının 1inci Maddesinin kanun tasarısı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Doğan Şafak Haluk
Eyidoğan Turgay
Develi
Niğde İstanbul Adana
Haluk Ahmet Gümüş Mehmet Volkan
Canalioğlu
Balıkesir Trabzon
BAŞKAN
Sayın Komisyon, son okunan önergeye katılıyor musunuz?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Şafak, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
DOĞAN
ŞAFAK (Niğde) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
441 sıra sayılı Kanun Tasarısının 1inci maddesi
üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Değerli
milletvekilleri, 19uncu yüzyılda kapitalist dünya ekonomisinin
oluşumunda belirleyici rol oynayan faktörlerin başında demir
yolu yer alıyordu. Ekonomik gelişme düzeyleri henüz demir yolu
yapımını gerektirmeyen ülkeler bile bu
çığırın dışında
kalmamışlardı. Gelişmiş ülkeler açısından
ise çok kârlı bir faaliyet olan demir yolu yatırımları yeni
nüfus alanları açmanın bir aracı hâline gelmişti.
19uncu
yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı
İmparatorluğunda da demir yolu yapımı, emperyalist
devletlerin yeni ekonomik ve siyasi avantajlar sağlamasının en
etkili yolu hâline gelmiş ve acımasız bir rekabete sahne
olmuştur. Bu açıdan bakıldığında, Osmanlı
Devletinin Almanlara imtiyaz vererek yapıp işletebildiği tek
hat olan ama hedefe belki de bir adım kalmışken çaresizlik
içinde inşaatı durdurulan Berlin-Bağdat demir yolu, Osmanlı
demir yolları tarihinin en ilginç ve hüzünlü sayfalarından birini
oluşturur.
Osmanlının
yıkılmasından sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Demiryolları, kendi toplumsal ihtiyaçlarına göre yeniden
şekillenmiş, doğu-batı ve kuzey-güney arasında ana
bağlantı noktaları oluşturmuş, bu hatların
yapımında daha çok ulusal sermayeyi kullanmış, İkinci
Dünya Savaşına ve 1950ye kadar demir yollarını ulusal
politikaların temeline koymuştur.
Atatürk
ve İnönü döneminde bağımsız bir politika izlenmiştir.
Cumhuriyet Döneminde, 1923-1950 arası, Sayın
Bakanımızın da söylediği gibi,
DP
Hükûmeti, 1950de Türkiyede Amerikan politikalarını uygulamaya
sokmuştur. 1950 yıllarında Amerikada şirketler dolarlarla
petrol satarak inanılmaz kârlar yapmaktaydılar. Otomobil ve onunla
ilintili endüstriler Amerikan ekonomisinin en büyük bileşeni hâline
gelmişti. ABD vergi mükelleflerinin milyarlarca doları, Sovyetlerle
bir nükleer savaş anında kentlerden kaçmak için -hızlı
hareket eden- otoyollara ihtiyaç duyulduğu bahanesiyle Eisenhower Ulusal
Savunma Otoyol Yasasıyla modern bir otoyol altyapısı
inşasına akıtılmaktaydı. Demir yolu altyapısı,
daha az enerji etkinliği olan motorlu taşıt
ulaşımı lehine ihmal edildi ve çürümeye
bırakıldı. Zaman, büyük bir Detroit Otomotiv Holdingin
Başkanı olan Wilsonın, gözünü bile kırpmadan General
Motors için iyi olan, Amerika için de iyidir. diye konuşabildiği
zamandı. Birkaç yıl geçmeden, Türkiye Chevrolet cenneti oldu.
Değerli
milletvekilleri, 1970lerden sonra yaşanan petrol krizleri ve demir
yollarında yüksek hızlı tren uygulamalarının
başlamasıyla, Batıda yeniden önemli bir değer hâline gelen
ve 21inci yüzyılda küresel sömürünün tekrar aracı olmaya aday demir
yolları 19uncu yüzyılda olduğu gibi gelişimin en önemli
unsuru şekline getirilirken gerekli donanımdan büyük ölçüde yoksun
Türkiye ise hızlı tren uygulamalarına geçmekte geç kalsa da
küresel demir yolu ulaşımı koridorlarında etkili bir
biçimde yer alabilmek amacıyla yatırım yapmak zorundadır.
Ama, hangi yolla? Elbette, devlet yapmalı. Avrupa Komisyonu
tarafından 2001 yılında yayınlanan 2010 İçin Avrupa
Ulaştırma Politikası Karar Zamanı başlıklı
beyaz kitap, farklı ulaşım yöntemleri arasında dengeyi sağlayacak
bazı önerileri ortaya koyuyor. Bugün, serbestleştirme ve
özelleştirme furyasında eskiden olduğu gibi cumhuriyetin ilk
yılları hariç bağımlı politikaların bir
çıktısıdır.
Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şafak.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
- Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Karar yeter sayısı arayınız efendim.
BAŞKAN
- Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Karar yeter sayısı var mı Sayın
Başkan?
BAŞKAN
- Bir sonraki
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Karar yeter sayısı istedik.
BAŞKAN
-
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
441
sıra sayılı Kanun Tasarısının 1. maddesinin a
bendinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
BAŞKAN
İstendi mi?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Tabii efendim. Ama yani olmaz ki Sayın Başkan.
BAŞKAN
Affedersiniz, ben işitmedim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Ben, karar yeter sayısını 3 defa
tekrarladım, herkes duydu efendim. Lütfen, oylamanızı yeniden
yapın.
BAŞKAN
Oylamaya geçtikten sonra. diyor çocuklar.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Karar yeter sayısı istedik efendim.
BAŞKAN
Tamam efendim, tamam. Ben duymadım, arkadaşlar da bana
söylemediler.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Siz de dikkat edin efendim.
BAŞKAN
Önergeyi yeniden oylayacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım. (AK PARTİ sıralarından Sayın
Başkan, oylandı. sesleri, gürültüler)
Müsaade
buyurun.
Önergeyi
kabul edenler
Kabul etmeyenler
(AK PARTİ sıralarından Var,
var. sesleri)
Evet,
arkadaşlar anlaşamıyor ama beş dakika ara veriyorum, karar
yeter sayısı arayacağım tekrar, yok şu anda.
Kapanma
Saati: 18.09
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.20
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet
SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER : Mustafa HAMARAT (Ordu), Mine LÖK BEYAZ
(Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 94üncü
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
441
sıra sayılı Kanun Tasarısının 1inci maddesi
üzerinde Niğde Milletvekili Sayın Doğan Şafak ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi,
önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Önergeyi
kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon?
Burada.
Hükûmet?
Burada.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
441
Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 1. maddesinin a
bendinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
İdris
Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Baluken, buyurun.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 441
sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerine vermiş
olduğumuz önerge lehine söz almış bulunmaktayım. Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bütün
yasalarda olduğu gibi, yine, AK PARTİnin neoliberal
politikalarına uygun, sermayeye, rant çevrelerine alan yaratan, özel
sektöre alan yaratan, emek düşmanı bir yasa tasarısıyla
karşı karşıyayız; bunu hemen
başlangıcında belirtmek istiyorum.
Verdiğimiz
önergelerle buraya gelip sizi ikna çabasına girmeyeceğiz çünkü zaten
ne kadar doğru şeyler söylersek söyleyelim kabul etmiyorsunuz.
O
nedenle, hazır Sayın Bakan buradayken yereldeki bazı
sorunlarımızı biz buradan dile getirelim çünkü Sayın
Bakanın, sağ olsun, şöyle bir özelliği var: Vermiş
olduğumuz soru önergelerine, aradan altı ay geçmesine rağmen
cevap vermiyor.
Sayın
Bakan, siz iktidar partisinin bir yetkilisi olarak bu halka, bu millete hizmet
götürmekle yükümlüsünüz. Biz de bu hizmeti götürme işini
sağlıklı yapıp yapmadığınızı
denetlemekle yükümlüyüz. O soru önergelerini size verirken aynı zamanda
halkın beklentilerini denetlemeyle ilgili görevimizi yerine getirmek için
veriyoruz. O nedenle, bu soru önergelerimize cevap vermenizi
Özellikle
Bingölle ilgili vermiş olduğumuz pek çok önerge var, cevap
alamıyoruz.
Bakın,
verdiğimiz önergelerden bir tanesi, Elâzığ-Bingöl-Muş çevre
yoluyla ilgili. Burada, özellikle Kurudere ve Kervansaray arasındaki bir
mesafede yeterli tedbir alınmadığı için,
ışıklandırma, sinyalizasyon, üst geçitle ilgili yeterli
tedbir alınmadığı için hemen hemen her hafta kaza oluyor ve
her hafta orada vatandaşlarımız ya yaşamını
yitiriyor ya sakat kalıyor. Dün gece, yine, bu yolda, bu ölüm yolunda,
Kutlu Doğum Haftasını kutlamak üzere bir etkinliğe giden 4
vatandaşımız yaşanan elim bir kaza sonucu
yaşamını yitirdi. Yani bununla ilgili, sizin bir an önce bu
kısa mesafeyle ilgili tedbir almanız gerekiyor. Defalarca söylememize
rağmen bu konuyla ilgili, maalesef, herhangi ciddi bir
çalışmanın olmadığını belirtmek istiyorum.
Diğer
bir husus var: Bingölü bilenler bilir, şehrin iki yakası
Düzağaç ve merkez bölgesini birleştiren Çapakçur Köprüsü var.
Defalarca bu Meclis kürsüsünden dile getirdik. Maliyeti 25 milyon olduğu
için önce yapamayız dediler, 25 milyon olduğu için. Yani başka
yerler söz konusu olunca üçüncü köprüler, üçüncü havaalanları,
çılgın projeler havada uçuşuyor ama söz konusu Bingöl olunca 25
milyon fazla geliyor ve bir köprüyü bir şehirden esirgiyorsunuz ve orada
da ölümcül kazalar yaşanmaya devam ediyor.
Bakın,
geçen gün Bingöle gönderdiğiniz bir müsteşar -ismini
vermeyeceğim çünkü burada cevap hakkına sahip değil- Bingöl
halkıyla dalga geçiyor. Şöyle demiş: Bingölün üç ayı yaz,
üç ayı ayaz, altı ayı da beyazdır. Herhâlde biraz
şair özelliği de var. Biz buraya köprü yaparsak şu anki kaza
oranı 2 katına çıkar. Çünkü, altı ayı kış
olan bölgede rakım yüksekliği nedeniyle sürekli buzlanma oluşuyor
ve Bingöllüler bizden viyadük talebinde bulunuyor. Özellikle şunu
belirteyim: Viyadük, altından su geçmeyen iki dağ arasında
inşa edilen bir yapıdır.
Şimdi,
daha viyadüğün ya da köprünün ne olduğunu bilmeyen bir
müsteşarla karşı karşıyayız. Biz viyadüğün
bütün anlamlarını çıkardık. Viyadük köprü yol
anlamında ve genelde de yüksek iki nokta arasına, bir nehrin
ayırdığı iki nokta arasında yapılan köprü yol
olarak tanımlanıyor. Ya sayın müsteşar bu talepleri ciddiye
almıyor ya da Bingöl halkıyla dalga geçiyor. İşin daha
dramatik yanı, yanında da Bingöllü bir bakan var ve buna ses
çıkarmıyor. Yani, burada, bir viyadük ya da köprü, ne ise, bununla
ilgili halk bir talep dile getirmiş, siz bu sorunu çözmekle yükümlüsünüz.
Buna cevap vereceğinize, buna çözüm üreteceğinize orada gidip
maalesef, Bingöl halkını önemsememe gibi bir durum içerisine
giriyorsunuz.
Bu durumla ilgili Ocak
2012de AK PARTİ Bingöl milletvekili, bakın, Bingöl yerel
basınına şöyle diyor, işte baya bir şeyler
açıklamış, sonrasında da: Bingöl Çapakçur Köprüsü,
Karayolları Genel Müdürlüğünce etüt projeye alındı.
Önümüzdeki haftalarda yapılacak etüt proje çalışmaları sonucunda
köprü mü viyadük mü olacağına karar verilecek. Aradan bir buçuk
yıl geçti hâlâ somut olarak hiçbir gelişme yok.
Sayın Bakan, burada
sürekli gelip anlatıyorsunuz, rakamlara takla attırıyorsunuz.
Bakın, sosyal medyada dolaşan bir resmi göstereyim. Bu sağda
gördüğünüz Mars, ortadaki Ay, solda da Bingölün yolları. Her üçünün
de ortak bir özelliği var: İnsan eli değmemiş gibi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla) Yani, biz
sizin Marsa ya da Aya insan göndermeyle ilgili projelerinize bir şey
demiyoruz ama Bingölle ilgili bu ifadeleri lütfen dikkate alın, soru
önergelerimizi de dikkate alın. Viyadükle ilgili de Bingöl
halkının talebine bir an önce cevap vermenizi bekliyoruz.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Baluken.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Bir sonraki önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
441
Sıra Sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının 1inci
maddesinin (1) inci fıkrasının d ve e bentleri ile 2nci
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Ali Halaman (Adana) ve arkadaşları
d)
Ticaret siciline kayıtlı kamu tüzel kişilerinin demiryolu
altyapısı inşa etmesini ve bu altyapının
kullanılmasını,
e)
Ticaret siciline kayıtlı kamu tüzel kişilerinin demiryolu
altyapı işletmeciliği ve demiryolu tren işletmeciliği
yapabilmesini, sağlamaktır.
(2)
Bu Kanun, ulusal demiryolu altyapı ağı üzerinde faaliyette
bulunan kamu tüzel kişilerinin demiryolu altyapı
işletmeciliğini ve demiryolu tren işletmeciliğini kapsar.
BAŞKAN
Sayın Komisyon?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Sayın Sinan Oğan
BAŞKAN Sayın
Oğan, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
SİNAN OĞAN
(Iğdır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
burada demir yollarıyla ilgili genel şeyler ifade etmekten ziyade,
Iğdırda demir yolu bekleyen insanlarımızın
dileklerini, Iğdırda her gün trafik kazalarında -can veren- hem
insan hem hayvan telefatına sebep olan sorunları dile
getireceğim.
Değerli Bakanım,
biliyorsunuz Türkiyede bir tek il var ki 3 ülkeyle sınır; o da
Iğdır. Türkiyede ikinci bir ilin böyle bir özelliği yok. Ama,
yine Türkiyede bir tek il var ki hakikaten ulaşım konusunda, hem
uluslararası hem yurt içi ulaşım konusunda en çok
sıkıntıyı çeken illerin başında gelmektedir. Siz,
Bakü-Tiflis-Kars demir yolunun projesini
açıkladığınızda inanın biz çok sevinmiştik.
Daha sonra, onun Iğdırdan da geçeceğini duyduğumuzda
sevincimiz bir kat daha fazlalaşmıştı. Ancak, maalesef
bugüne kadar Iğdırdan geçen demir yolu konusunda herhangi bir
çalışmanın Iğdır halkına
yansıdığını görmemekteyiz.
Biraz önceki soruma
verdiğiniz cevapta dediniz ki Azerbaycanla bu konuda görüşmeler
devam ediyor ve her iki ülkenin beraber başlaması lazım. Ben Azerbaycan
tarafını da yakından takip ettiğim için biliyorum ki
Azerbaycan tarafının da bu demir yoluna ihtiyacı var. Zira,
Nahcivanda da o anlamda bir ambargonun en azından ortadan kalkmasına
sebep olacaktır bu demir yolu; hem de Iğdırın
ürettiği kayısı rahatlıkla pazarlara gelebilecektir,
Iğdırın ürettiği meyve sebze rahatlıkla Ankaraya,
İstanbula ve belki de Türk cumhuriyetlerine bu demir yolu üzerinden
gidecektir.
Çok
teşekkür ederiz. Iğdırda geçtiğimiz sene
havaalanının açılışını hep beraber yaptık,
bunun için Iğdır halkı adına ben teşekkür ediyorum.
Ancak havaalanımız yazlık havaalanı. Yaz olmasını
bekliyoruz ki yazın havaalanını kullanabilelim. Yazlık
kışlık uygulaması sorunu da inşallah bu yaz
çözülecektir diye düşünüyoruz çünkü havada biraz toz olduğunda, biraz
sis, biraz bulut olduğunda uçaklar Iğdıra inemiyor.
Tabii,
bugün Iğdırın en önemli sorunlarından birisi de, görece
Iğdır küçük bir il olmasına rağmen trafik kazalarında
Türkiyede en çok kazanın yaşandığı 6ncı il
unvanını aldı. Biz isteriz ki Iğdır en çok trafik
kazasının yaşandığı 81 vilayet içerisinde
6ncı vilayet olmasın; Iğdır, en iyi
ulaşımın yapıldığı Iğdır
ürettiğini batıya rahatlıkla götürebildiği bir il olsun, bu
sıralamada üst yerlerde yerini alsın isteriz.
Maalesef,
Melekli köyünün, benim de dünyaya gözlerimi açtığım Melekli
köyünün tam ortasından uluslararası kara yolu geçiyor ve her gün
insanlar orada can veriyor Sayın Bakanım, neredeyse her gün en az 1
kişi o yolda can veriyor. Dolayısıyla, hiç olmazsa bugünlerde,
kara yolunun yenileme çalışmalarının
yapıldığı bugünlerde daha fazla insan kaybına, daha
fazla can kaybına, mal kaybına sebep olmadan Iğdırdaki
kara yolunun altına alt geçit yapılması talimatını
vermenizi Iğdır halkı, Melekli halkı sizden bekliyor.
Sizden çok şey beklemiyoruz Sayın Bakanım, alt geçit bekliyoruz.
Yani hakikaten dışarıdan duyan insan zannedecek ki yahu bunlar
ne bekliyor? Hakikaten bir şey beklemiyoruz. Sadece
insanlarımız, tırların altında, uluslararası kara
yolunun altında ölüp gitmesin, hayvanlarımız kamyonların
altında telef olmasın istiyoruz. Iğdır halkının
bir tek isteği var: Alt geçit yapmak. Bugün alt geçit yapmak herhâlde,
Sayın Bakanım, zor bir iş olmasa gerek, maliyetli bir iş
olmasa gerek. Rahatlıkla yapılabilecek bir şey ama nedense yapılmıyor
ama nedense her gün, alt geçit olmadığı için, üst geçit
olmadığı için, köyün ortasından uluslararası kara yolu
geçtiği için insanlarımız ölüp gidiyor.
Sayın
Bakanım -Iğdır halkının bu isteklerini- bugün, beni,
çok sayıda vatandaşımız bu görüşmeler
dolayısıyla sizin burada olduğunuzu bildiği için
aradılar ve şunu ifade ettiler: İnşallah bir an önce
yapılacaktır, aksi takdirde biz, bütün köy halkı o yola
çıkacağız ve o yolu trafiğe kapatacağız ki daha
fazla insanımızın can kaybına sebep olmasın.
Saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Oğan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
1inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci
madde kabul edilmiştir.
2nci
madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
441
Sıra Sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının
Ali
Halaman Seyfettin
Yılmaz D.
Ali Torlak
Adana Adana İstanbul
Enver
Erdem Lütfü
Türkkan
Elâzığ
Kocaeli
e)
Kamu hizmeti yükümlülüğü: Demiryolu yolcu ve yük
taşımacılığı hizmetinin verilmesini sağlamak
amacıyla Bakanlığın görevlendirmesi üzerine TCDD
Taşımacılık A.Ş'nin demiryolu yolcu ve yük
taşımacılığı hizmet yükümlülüğünü,
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Türkiye
Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi
Hakkında Kanun Tasarısı'nın 2'inci Maddesinin 1'inci
fıkrasının e ve f bendlerinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Haluk Ahmet Gümüş Haluk Eyidoğan Mehmet Volkan
Canalioğlu
Balıkesir İstanbul Trabzon
Haydar
Akar Turgay
Develi
Kocaeli Adana
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
441
Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 2. maddesinin ç, d,
ve e fıkralarının tasarı metninden arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Nazmi
Gür İbrahim
Binici
Bingöl Van Şanlıurfa
Adil
Kurt Erol
Dora
Hakkâri Mardin
BAŞKAN
Sayın Komisyon, son okunan önergeye katılıyor musunuz?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Baluken, buyurun.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Verdiğimiz
önerge üzerinde tekrar söz almış bulunmaktayım. Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Demin
vakit yeterli olmadığı için konuyu tam da bitiremedik. Yani
kardan dolayı Bingöle bir viyadük yapılmama gerekçesini kabul
etmiyoruz. Sayın Bakan bunu en iyi kendi memleketinden bilir.
Erzincandaki viyadük sayısını bize söylerseniz Sayın
Bakan
Eğer Erzincanda viyadük yoksa, Erzurumda viyadük yoksa biz o
zaman kardan dolayı bir şehre viyadük yapılmıyor gerekçesini
anlayabiliriz ama Erzincana yağan kar da aynıdır, Erzuruma,
Bingöle yağan kar da aynıdır. Erzincana ve Erzuruma daha
fazlasını yapmanızı talep ederiz, isteriz ama bir
şehre bir viyadükle ilgili en azından bu görüşmeler yapılırken
fikriniz, düşünceniz nedir, merak ediyoruz.
Diğer
taraftan, tabii, bu çıkarılan yasaların çoğunun emekten
yana olmadığını, emekçinin sürekli hak gaspına
uğradığını biz ifade etmiştik. Yine Sayın
Bakanın ilgi alanına girdiği için
Demin Sayın
Çalışma Bakanı da buradaydı, gördüm, bilmiyorum burada
mı, yine eğer buradaysa kendisi de lütfen bu konuyla ilgilensin. Bu
Karayollarında işten atılan 10 bin işçinin dramı söz
konusu. Ortada yüksek yargı kararları var, Yargıtay
kararları var. Yüksek yargı kararı, bu işçilerin kadrolu
olarak Karayolları işçisi sayılması gerektiğini belirtiyor
ama Bakanlığın uygulaması, bunların
çalıştıkları sahayı tamamen anahtar teslim
şekilde taşerona bırakma şeklinde ilerliyor. Doğal
olarak taşeron, esnek, ucuz, iş güvencesiz emek gücünü
yaratmanın peşinde koşturuyor. Şu anda 10 bin işçi
var. Yani bu işçilerin burada dile getirilmesi hususunu böyle bir
sayı olarak almanız çok yanlış. 10 bin aileden
bahsediyoruz, 10 bin ailenin yaşadığı dramdan bahsediyoruz.
Benim seçim bölgem olan Bingölde 80 aile durmadan bizi arayıp ne
yapacağını bilmez bir hâlde, geçimle ilgili, soysal sorunlarla
ilgili bir çare üretilmesi talebini burada dile getirmemizi istiyor. Aynı
şekilde, bakın, sadece Bingölde değil; Mardinde, Batmanda,
Trabzonda, Diyarbakırda, Kayseride, Samsunda, Sivasta, Bursada,
Erzurumda, Konyada, Şanlıurfa, İstanbul, Elâzığ ve
daha birçok ilde bu Karayolları işçileri geleceğinin ne
olacağının bir açıklanmasını bekliyorlar.
Diğer
taraftan, siz burayı özelleştirirken, taşerona verirken devletin
depolarında olan iş makineleri, teçhizatı, teknik teçhizatı
çürümeye mi bırakacaksınız yani böyle bir uygulama var mı?
Buradaki
en büyük sorun, eğer Türkiye bir hukuk devletiyse, en üst düzeyde
verilmiş olan yüksek yargı kararını Hükûmet olarak
uygulamanız. Kimse sizden herhangi bir hak verilmesini, bu anlamda kendi
cebinizden bir hak verilmesini istemiyor. Mahkeme zaten karar vermiş, bu
işçileri haklı görmüş. Bu işçilerin Karayollarında
kadrolu işçi olarak bulunması gerektiğini zaten söylemiş.
Size düşen tek şey, hukuk ülkesi olmanın gereğini yerine
getirmek. Bu işçilerin mağduriyetiyle ilgili, bilmiyorum
Bakanlığınız nasıl bir formül geliştirecek ya da
Sayın Çalışma Bakanı bu konuyla ilgili hiç kafa yormuş
mu? Bu 10 bin Karayolları işçisinin durumunun içerisinden nasıl
çıkmayı düşünüyorsunuz? Ya mahkeme kararını
çiğneyeceksiniz ya bu işçileri büyük bir sosyal problem olarak ne
yapacağını bilmez bir hâlde ortaya atacaksınız ya da
mantıklı bir formülle buraya gelip bir çözüm sunacaksınız;
biz de rahatlayacağız, aileler de rahatlayacak. Beklentimiz budur.
Bununla
ilgili mağduriyetin bir an önce düzeltilmesi gerektiğini belirtiyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Baluken.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın
Bakanın bir dakikalık bir açıklaması olacak yerinden.
Buyurun
Sayın Bakanım.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
konuşmacı, tabii, Bingölle ilgili bazı konulara değindi. O
yüzden bu açıklamayı yapma ihtiyacı doğmuştur.
Bingölde
yol çalışmalarımız devam ediyor; bilindiği gibi
Bingölden kuzey ve doğu-batı, kuzey-güney ve doğu-batı
istikametinde bölünmüş yol çalışmalarımız son on
yıl içerisinde devam ediyor. Bir karşılaştırma yapacak
olursak: 2002ye kadar on yıl içerisinde bölgeye, sadece Bingöle 50
milyon civarında bir yatırım yapılmış, 2003-2012
arasında 503 milyon yatırım yapılmış ve 5
kilometrede aldığımız bölünmüş yol miktarını
Çapakçur
Köprüsü bildiğimiz bir konudur, bunun için
arkadaşlarımızı gönderdik, ona bir çözüm üreteceğiz
ama konu şu: Şimdi, şehrin tek bağlantısıdır
o köprü. Diğer, Muş-Bingöl güzergâhındaki köprüyü bitirmeden onu
yapmamız şehrin iki yakasını birbirinden koparmamız
anlamına geliyor. O yüzden uzamıştır. Bunun da bilinmesini
istiyorum.
Havaalanımız
bitmek üzere. İnşallah bu yaz Bingöle havaalanı da
açacağız.
Taşeron
işçileri Karayollarının sadece sorunu değil, genel bir
sorundur. Kamuda 650 bin civarında böyle bir çalışan olduğu
biliniyor. Bu konuda Çalışma Bakanlığımıza
Hükûmetimiz görev verdi. Bir formül arayışı içerisindeyiz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
Bir
sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Türkiye
Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi
Hakkında Kanun Tasarısı'nın 2'inci Maddesinin 1'inci
fıkrasının e ve f bendlerinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Volkan
Canalioğlu (Trabzon) ve arkadaşları
BAŞKAN
Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Gümüş, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) Sayın Başkan, Sayın Bakan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Bakan PKK, havlu atmıştır. dediniz, bize göre havlu atan AKP
Hükûmetidir. İsrailin özür dilemesi, böyle tereyağından
kıl çeker gibi PKKnın geriye doğru çekilmesi, ondan sonra
ABDnin birdenbire Filistin devletini tanımalıdır. demesi
Bu
kadar tesadüf normal değildir arkadaşlar.
Biz
biliyoruz ki, ABD, Orta Doğudan çekilmeden önce bu bölgeyi dizayn etmek
istemektedir ve sizler de bu dizaynın bir faktörü ve aktörüsünüz.
M.
MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Savaşı çıkaran ABD.
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Devamla) Ne dediğiniz belli değildir. Bir yandan
Bizim milliyetçiliğimiz. diyorsunuz, diğer yandan Her türlü
milliyetçiliği ayaklar altına aldım. diyorsunuz.
Açılım diyorsunuz, şuraya gelip de açılımın ne
olduğunu anlatacak bir tek milletvekili yoktur. Ben sataşıyorum
size, sataşma olarak kabul edin. Gelsin de
birisi anlatsın. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İSMAİL
AYDIN (Bursa) Anlamadın mı daha?
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Devamla) Sen gel buraya anlat şimdi, sen gel buraya
anlat.
OSMAN
AŞKIN BAK (İstanbul) Genel Başkan Yardımcından dinle.
BAŞKAN
Lütfen
Lütfen, değerli
arkadaşlar
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Devamla) Açılımın ne olduğunu biriniz
bilmiyorsunuz.
BAŞKAN
Sayın Gümüş, lütfen Meclise
hitap edin.
OSMAN
AŞKIN BAK (İstanbul) Anlamadın galiba, Genel Başkan
Yardımcına niye sormuyorsun?
BAŞKAN
Arkadaşlar, müdahale etmeyelim.
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Devamla) Gelin birazdan açılımın ne
olduğunu anlatın, bakalım sevgili Başbakanınız
size neler yapacak? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen müdahale
etmeyelim.
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Devamla) Anlatın, biriniz gelsin
Açılım
denilen şeyin her tarafı kapalıdır arkadaşlar. Böyle
açılım olmaz, açarak kapatıyorsunuz ve ben size söylüyorum:
Amerika Birleşik Devletleri Orta Doğudan çekilmeden önce dizayn
edecektir. İçerideki büyükşehir yasaları da, içerideki
düzenlemeler de daha sonra bu bölgede yapılacak petrol hesaplarıyla
ilgilidir. Kuzey Irakta, güneydoğudaki meseleler de bunlarla ilgilidir.
Hepimiz göreceğiz. Orta Doğuda büyük bir olay
patladığı zaman gelip buraya konuşacağız
arkadaşlar, pek yakında paylaşacağız.
ÜLKER
CAN (Eskişehir) Terör bitecek, Türkiye zengin olacak.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Türkiyeye güven, ülkene güven artık.
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Devamla) Pek
yakında buradaki olayları gözlerinizle göreceksiniz ve sizler
dünyadaki bu politikanın birer parçası olacaksınız. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Lütfen, arkadaşlar lütfen
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Devamla) Şimdi, konuya başlayalım.
İSMAİL
AYDIN (Bursa) Terörün bitmesinden niye rahatsız oluyorsunuz?
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Devamla) Rahatsız olmuyorum ki, ne
yaptığınızı anlatıyorum; rahatsız olan
sensin.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) İsmaili çağır, anlatsın.
BAŞKAN
Arkadaşlar lütfen. Lütfen
arkadaşlar dinleyelim.
Buyurun.
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) Demir yollarına geçiyorum,
dediğimi dedim ben. Çıkan varsa konuşsun buraya. Sataşma
olarak kabul edin.
Demir
yolu hizmetlerinin özelleşmesini öngören bir tasarıyı
görüşüyoruz. Ülkemizde cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte büyük bir
önem ve hız kazanmış ancak ne yazık ki 1950lerle birlikte
gelişimi sekteye uğratılmış olan demir yolları
bugün yolcu taşımacılığında çok az tercih edilir
bir ulaşım alternatifi hâline getirilmiştir.
Getirilmiştir kelimesini özellikle seçiyorum, zira kara yollarına
göre çok daha güvenli ve verimli olan bir taşımacılık
alternatifi olarak demir yollarının kullanım oranı bilinçli
olarak düşürülmüştür. Cumhuriyetimizin ilk döneminde yolcu
taşımacılığında yüzde 50lerde olan demir yolu
kullanma oranı bugün sadece yüzde 2dir yani Hükûmetinizin yüzde 48lik
bir borcu vardır demir yolunun kullanımıyla ilgili.
Memleketimizde
toplu taşıma yıllarca kötülenmiş ve yatırım
yapılması gereksiz bir alan olarak ilan edilmiştir. Tabii ki
neden, petrole ve dışa bağımlılığın
artırılmasıdır. Bugün AKP iktidarının buraya
getirdiği tasarı dünyada artan enerji maliyetleri ve ilerleyen
teknolojiyle verimli bir taşıma alternatifi olduğu artık
inkâr edilmeyen demir yollarının kamucu ve toplumcu
yapısını tamamen yok etmeye yöneliktir.
Gerçek
şu ki: AKP iktidara geldiği 2002 yılından bu yana devletin
malını satmadan çivi çakamamıştır. Yapılan
şey var olan çivileri sökmek, sonra da yerlerini değiştirerek
yenilerini çakmaktır.
Değerli
arkadaşlar, aslında bir yere bir çivi çakmak aynı zamanda yeni
yatırımlar için kaynak yaratmaktır. Deprem vergileriyle yol
yapılırsa, özelleştirme gelirleriyle köprü yapılırsa,
yatırım kaynakları aşırı büyümüş
dolaylı vergilere dayandırılırsa yapılanlar çivi
çakmak anlamına gelecek midir?
TCDDde
son yıllarda ciddi bir dönüşüm için çalışmalar
sürdürüyordu. yabancı şirketlere milyonlarca dolarlarla raporlar
yaptırıldı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Gümüş, süreniz tamam efendim.
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Devamla) Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Bir
sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
441
Sıra Sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının 2'inci
maddesinin (1) inci fıkrasının ç" ve "d"
bentlerinin sonunda yer alan "ve şirketleri" ile "h"
bendinde yer alan "veya şirketlere" ibarelerinin tasarı
metninden çıkarılmasını, "e" bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
D. Ali Torlak (İstanbul)
ve arkadaşları
e)
Kamu hizmeti yükümlülüğü: Demiryolu yolcu ve yük
taşımacılığı hizmetinin verilmesini sağlamak
amacıyla Bakanlığın görevlendirmesi üzerine TCDD
Taşımacılık A.Ş'nin demiryolu yolcu ve yük
taşımacılığı hizmet yükümlülüğünü,
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Enver Erdem
BAŞKAN
Sayın Erdem, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ENVER
ERDEM (Elâzığ) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 441 sayılı Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısının 2nci maddesi üzerinde verilen önergeyle ilgili söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii,
üzerinde konuştuğumuz kanunu, Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Demiryolları meselesini biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak millî bir
mesele olarak bakıyor, öyle görüyoruz. 1950 yılından itibaren
gerek taşımacılıkta gerekse ulaşımda gelmiş
olduğu noktayı gerek gelişmiş Avrupa ülkeleri gerekse dünya
standartları açısından yetersiz gördüğümüzü ifade ediyor,
bu hususta getirilecek doğru projelerin tamamına Milliyetçi Hareket
Partisi olarak destek vereceğimizi ifade etmek istiyorum.
Tabii,
konu demir yollarıyla ilgili. Ulaştırma
Bakanlığımızın hizmet alanını ilgilendiren,
benim seçim bölgem olan Elâzığda gerek köprülerle alakalı
gerekse demir yollarıyla ilgili bir kısım problemleri gündeme
getirmeyi doğru buluyorum. Öncelikle Sayın Bakanım, Milliyetçi
Hareket Partisi iktidarları döneminde başlatılan bu
Ağın Karamağara Köprüsü yaklaşık on beş
yıldır inşaatı yarım hâlde bekletiliyor. Size sorulan
her soruda Bunlar projelendiriliyor. İhalesi yapılacak,
yapıldı
Bu aşamada bekletiliyor. Bu Ağın Köprüsünün
akıbetinin ne olduğunu burada bize, ekranları başında
bulunan Elâzığlılara da açıklarsanız memnun oluruz.
Ayrıca,
Sayın Başbakanın Elâzığda yapmış
olduğu mitinglerde iki defa gündeme getirdiği bu Pertek Köprüsüyle
alakalı şu ana kadar hiçbir çalışma yaptınız
mı, herhangi bir öngörünüz var mı? Bu Pertek Köprüsü yapılacak
mı, yapılmayacak mı; maliyeti nedir, plan projesi var
mıdır, ihalesini yapacak mısınız; bunu
açıklarsanız memnun oluruz.
Biraz
önce bir milletvekilimiz sordu. Kömürhan Köprüsü, aslında onunla beraber
bir de Gülüşkür Köprüsünün değerlendirilmesi lazım. Bunlarla
alakalı benim 2011 yılında sormuş olduğum bir soru
önergesine vermiş olduğunuz cevap burada Sayın Bakanım.
Biraz önce verdiğiniz cevaptan tamamen farksız. Yani, yine 2011
yılında projelendiriliyor, 2012 yılında ihalesi
yapılacak. dediniz, 2013 yılında ihalesinin ne zaman
yapılacağını bile söyleyemiyorsunuz.
Şimdi,
Sayın Bakanım, Elâzığın en önemli meselelerinden birisi
Elâzığın merkezinden geçen demir yolu hattının
şehir merkezinin dışına alınmasıyla alakalı
Elâzığın bir talebi var. Bu sorun sadece Elâzığda
değil, Türkiyede birçok şehirde olduğu gibi, dünyada da hemen
hemen bütün ülkelerde yaşanan önemli bir problem. Geçmiş
yıllarda yapılan, yaklaşık yüz yıl önce yapılan
bu demir yollarının bir kısmı şehrin kentleşme ve
gelişmesiyle beraber hizmet alanının dışında kalmış.
Şu anda, Elâzığın Kızılay, Kesrik, Hicret ve
Gümüşkavak mahalleleri tamamen yol, su, ulaşım, elektrik, gaz
hemen hemen bütün hizmetlerden mahrum durumda ve şehrin merkezinde kalan
tren hattının Meryem Dağının güneyine
taşınmasıyla alakalı bir proje üzerinde
çalışılıyor, siz, maliyetleri yüksek bulduğunuz için
bunu hayata geçirmiyorsunuz. Şimdi, esasında bunun
ayrıntıları da var bende. Yaklaşık 60 milyon lira gibi
bir maliyet çıkıyor. Aslında arazinin sathının düzgün
olması, kamulaştırma bedellerinin de ödenmeyecek olması
büyük ölçüde düşünüldüğünde bu rakamın çok daha
aşağı rakamlara düşebileceğini de
değerlendiriyoruz. Bu projenin bir an önce hayata geçirilmesinin de biz,
Elâzığ açısından, Elâzığın gelişimi
açısından çok önemli olduğunu değerlendiriyoruz.
Yine,
benzer bir problemin Elazığın Baskil ilçesinde
yaşandığını da burada bir kere daha ifade etmek
istiyorum. Baskil ilçesinde yaklaşık
Şimdi,
bunların getirmiş olduğu tehlikeli durumu, ekonomik açıdan
getirmiş oldukları yükleri, insan hayatını
zorlaştırması açısından
karşılaştığımız problemleri göz önünde
bulundurarak bu problemleri ben dikkatlerinize sunuyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Erdem.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
2nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci
madde kabul edilmiştir.
3üncü
madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
441
Sıra Sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının 3'üncü
maddesinin (2) nci fıkrasının "b" bendinin
tasarıdan çıkarılarak diğer bentlerin buna göre teselsül
ettirilmesini (1) inci fıkrası ile (2) inci fıkrasının
"c", "ç", "d", "e" ve "f'
bentlerinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
D.
Ali Torlak Seyfettin
Yılmaz Ali
Halaman
İstanbul Adana Adana
Reşat
Doğru Lütfü
Türkkan
Tokat Kocaeli
(1) TCDD, ulusal demiryolu altyapı
ağı içinde yer alan ve Devletin tasarrufundaki demiryolu
altyapısı üzerinde demiryolu altyapı işletmecisi olarak
görev yapar.
c) Tasarrufunda olmayan ulusal demiryolu
altyapı ağı üzerinde verdiği trafik yönetimi ücretlerini,
kendilerine ait demiryolu işletmecileri için eşit şartlar içeren
ve ayrımcılık oluşturmayan bir şekilde belirlemek,
tahakkuk ettirmek ve tahsil etmek.
ç)
Tasarrufunda olan demiryolu altyapısının demiryolu trafiğiyle
ilgili olmayan alanlarını işletmek,
d) Tasarrufunda olan demiryolu
altyapısının bakım ve onarımını yapmak,
iyileştirmek, yenilemek ve genişletmek gibi
çalışmaları yapmak veya yaptırmak.
e) Konvansiyonel, yüksek hızlı ve
hızlı tren taşımacılığı için demiryolu
altyapısı yapmak veya yaptırmak.
f) Haberleşme tesisleri ve ağı
kurmak, kurdurmak, geliştirmek ve işletmek.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı'nın 3'üncü
Maddesinin 2'nci fıkrasının b,c ç, d, e ve f, g bentlerinin
ilgili madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Volkan Canalioğlu Haydar
Akar Haluk
Eyidoğan
Trabzon Kocaeli
İstanbul
Haluk
Ahmet Gümüş Turgay
Develi Uğur
Bayraktutan
Balıkesir
Adana
Artvin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
441 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 3. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nazmi
Gür Sabahat
Tuncel Ertuğrul
Kürkcü
Van
İstanbul
Mersin
Adil
Kurt İdris
Baluken Erol
Dora
Hakkâri
Bingöl
Mardin
"Madde 3- (1) TCDD, ulusal demiryolu altyapı
ağı içinde yer alan ve Devletin tasarrufunda olup olmamasına
bakılmaksızın demiryolu altyapısı üzerinde demiryolu
altyapı işletmecisi olarak görev yapar.
(2) TCDD'nin diğer görevleri şunlardır:
a) Ulusal demiryolu
altyapı ağı üzerindeki demiryolu trafiğini tekel olarak
yönetmek.
b) Tasarrufunda
olan demiryolu altyapısı üzerinde verdiği trafik yönetimi
ücretlerini, bütün tren işletmecileri için eşit şartlar içeren
ve ayrımcılık oluşturmayan bir şekilde belirlemek,
ilgili demiryolu tren işletmecilerine tahakkuk ettirmek ve tahsil etmek.
c) Demiryolu
altyapısının demiryolu trafiğiyle ilgili olmayan
alanlarını işletmek.
d) Tasarrufunda
olan demiryolu altyapısını iyileştirmek, yenilemek,
genişletmek, bakım ve onarımını yapmak.
e) Yüksek
hızlı ve hızlı tren
taşımacılığı için demiryolu altyapısı
yapmak.
f)
Haberleşme tesisleri ve ağı kurmak, kurdurmak, geliştirmek,
işletmek.
g) Ana Statüsü ile verilen diğer görevleri
yapmak."
BAŞKAN Sayın Komisyon, son okunan önergeye
katılıyor musunuz?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZİM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE
(İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE
HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Baluken
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Demiryolu
işletmeciliğinin güvenilir olmasının sebebinin
başında trafik ve bağlı hizmetlerin tekel olarak
yürütülmesi ve çok katı kurallara bağlı olması gelir. Bu,
tüm demiryolu işletmeciliği için genel ve geçerli bir durumdur.
Demiryolu işletmeciliğinin en önde gelen olmazsa olmazlarından
birisi de güvenliğin ön planda olması vazgeçilmez bir zorunluluktur.
Bu tasarı yasallaştığı takdirde demiryollarında
büyük ölümlü ve maddi kazaların olmasına neden olabilecektir.
Neoliberal
politikalar ve yeniden yapılanma çalışmaları kamu
kurumlarının tasfiyesi, özelleştirilmesi ve kamu hizmetlerinin
sürekli olarak azaltılması ile sonuçlanmıştır. Bu
olumsuz gelişme demiryolu işletmeciliğini de etkilemiş, bu
çerçevede neredeyse birçok ülke demiryolları özelleştirilerek tasfiye
edilmiştir. Örneğin İngiltere, bu uygulamanın
öncülüğünü yapmıştır. İngilterede tren işletmeciliğinin
yanı sıra alt yapı ve trafik hizmetleri de
özelleştirilmiş ve o zamanın moda deyimiyle
"serbestleştirilmiştir." Ancak bir süre sonra ölümlü
kazalar gündeme gelmiştir. İngiltere, yaptığı
yanlışı onlarca kaybedilen hayat ve çok sayıda kazadan
sonra düzeltme yoluna gitmiş, demiryolu işletmeciliğini
tekrardan kamu hizmeti olarak bir kamu şirketi eliyle işletmeye
başlamıştır.
Ülkemizde
de 2005 yılında bu yöntem denenmiştir, özel tren
işletmeciliği özendirilerek özel işletmelerin
hatlarımızda kendi trenleri ve personeli ile işletmenin yolu
açılmıştır. Bu çerçevede tren işletmeciliğine
başlayan ERDEMİR AŞ.'nin
çalıştırdığı Cevher treni, 19 Eylül 2005te
Çetinkaya-Hekimhan arasında yoldan çıkmıştır.
Kazanın ardından uygulamadan vazgeçilmiştir.
Sonuç
olarak, yasa tasarısının 3. maddesinin bu tekel ve kamu hizmeti
niteliğinin korunması amacıyla önerdiğimiz şekilde
değiştirilmesi gerekmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Bir
sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Türkiye
Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi
Hakkında Kanun Tasarısı'nın 3'üncü Maddesinin 2'nci
fıkrasının b,c ç, d, e ve f, g bentlerinin ilgili madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Volkan
Canalioğlu (Trabzon) ve arkadaşları
BAŞKAN
Sayın Komisyon, katılıyor musunuz?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Bayraktutan
BAŞKAN
Sayın Bayraktutan, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; 441 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 3üncü maddesi üzerine,
verilen önerge üzerine Cumhuriyet Halk Partisi grubu adına söz aldım.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben, bugün, burada, demir
yollarını konuşmayacağım. Karadeniz ile ilişkin
Aslında Karadenizli için demir yolları çok önemli ama başka bir
sorun daha var, onu konuşacağım. 22 Nisan günü, yani pazartesi
günü ÇAYKUR işçisi greve başlıyor. ÇAYKUR işçisinin grevini
buradan anlatmak istiyorum. Neden grev şartlarına gelindi, neden bu
şartlar oluştu, onu anlatmak istiyorum.
ÇAYKURda yaklaşık 10 bin
işçi çalışıyor değerli arkadaşlarım. 10 bin
işçinin, 9 bini TEKGIDA-İŞ Sendikasına bağlı üye,
bin tanesi ise ÖZ GIDA-İŞ Sendikasına bağlı üye olarak
çalışmaktadırlar.
Çay, Karadenizli için her şeyden
daha önemli bir stratejik ürün. Nasıl fındık Giresun için,
Karadeniz için çok önemli ise çay da Karadeniz için çok önemli. Ama
Karadenizde özellikle bu son yıllarda 2008 yılında başlatılan
bir operasyon ile ÖZ GIDA-İŞ Sendikası tarafından bir
operasyon başlatılıyor.
Şimdi, şöyle anlatayım
değerli arkadaşlarım: Karadenizde TEKGIDA-İŞ
Sendikası, bir sendika kimliğinin ötesinde ÇAYKURla, Rizeyle
özdeşleşmiş olan bir kimliği var. Bu sendika kimliği
bazılarını rahatsız ettiği için, bazı siyasileri
rahatsız ettiği için 2008 yılında buraya bir operasyon
yapılıyor. Deniliyor ki: Efendim TEKGIDA-İŞ
Sendikasını bir kenara koyalım, burada ÖZ GIDA-İŞ
Sendikasını operasyon yaparak bunları yetkili sendika hâline
getirelim. Bunun sürecinde sendika ile ÇAYKUR yönetimi
özdeşleşmiş bir hâle geliyor. Yani Kamu İş ile
yapılan sözleşmede sendika yönetimi -TEKGIDA-İŞ
Sendikası- kendisinin karşısına ÇAYKUR yönetimini aldığını
zannediyor ama öyle bir hâl ile karşı karşıya
kalınıyor ki ÖZ GIDA-İŞ Sendikası ile ÇAYKUR yönetimi
bir anlamda taraf oluyorlar. Ve 2008 yılında yapılan bu
operasyon sonucunda sahte belgeler, ölümler ki bu işin hukuksal
tarafını ben de biliyorum- bu sendikayı çökertelim de ÖZ GIDA-İŞi yani
yandaş sendikayı karşımıza koyalım diye ciddi bir
operasyon yönetiliyor. Operasyonun bir tarafında da -Sayın Bakan da
burada- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı var.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ÇAYKURun göndermiş
olduğu hemşehrim Sayın Bakan iyi dinlesin- belgelere, bilgilere
-ölümler de dâhil, sahte bilgi, belgeler de var- dayanarak kendisine muhatap
olarak ÖZ GIDA-İŞ Sendikasını muhatap alıyor. Ama hani,
bir söz var ya Bu ülkede yargıçlar var. diye, hani Berlinde
yargıçlar vardı ya, bu ülkede hâlâ yargıçlar var Sayın Bakan.
Sizin yapmış olduğunuz bu yanlış işlemi, 2008
yılındaki yanlış işlemi ortadan
kaldırıyorlar ve buradaki yetkili TEKGIDA-İŞ Sendikası
olduğuna ilişkin iki kere Yargıtaydan geçen, maddi anlamda kesin
hüküm teşkil eden kararlar Yargıtaydan geçiyor ve diyorlar ki:
Burada yetkili sendika TEKGIDA-İŞtir. Yargıtay
içtihatlarına göre imza tarihindeki, o 2009 ile 2010 arasındaki
sosyal haklara ilişkin imza atılıyorken o tarihte yetkili olan
sendikaya kim üyeyse onların o haklardan yararlanması gerekirken, gelinen
noktada sanki onlar hiç yokmuş gibi, şimdi, ÇAYKUR yönetimi sanki ÖZ
GIDA-İŞ sendikasıyla özdeşmiş gibi diyorlar ki: Sizin
sosyal haklarınızı veririz, sizin zammınızı
veririz, her türlü şeyi yaparız ama bir tek şartımız
var. TEKGIDA-İŞe vermiş olduğumuz bu haklardan ÖZ
GIDA-İŞin bin tane işçisi de yararlanacaktır.
Şimdi,
arkadaşlar, bir olay var, külfetin altına giren nimetten de
yararlanır. Tek başına bu şekildeki bir dayatmayı,
ÇAYKUR yönetiminin herhangi bir şekilde dayatma yapmasını kabul
etmek mümkün değildir. Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre
o tarihte sendikanın yapmış olduğu sözleşmenin
altında imzası olan, sendikalı olan bütün üyeler bu haklardan
yararlanabilirler. TEKGIDA-İŞ bütün kamuoyuna haykırıyor,
diyor ki: ÖZ GIDA-İŞe üye olan o bin tane
arkadaşımız da gelsin, bizim sendikamıza üye olsun,
kazanmış olduğumuz haklardan, ÇAYKURla yapmış
olduğumuz sözleşmedeki bütün sosyal haklardan onlar da
yararlansınlar. Ama ÇAYKUR yönetimi öyle demiyor Sizin haklarınızı
verebilmemiz için TEKGIDA-İŞin vermiş olduğu bütün bu
önerileri kabul ediyoruz ama bir tane daha şartımız var: Siz bu
şartın altına imza atacaksınız, ÖZ
GIDA-İŞin üyesi olan bin kişinin de bu haklardan
yararlanmasını sağlayacaksınız. diyor.
Değerli
arkadaşlarım, bir tarafta yetkili olan, 9 bin kişinin üye
olmuş olduğu kocaman bir sendika var, bu sendikanın
karşı tarafında sözleşmenin tarafı olarak kabul
ettiği ÇAYKUR yönetimi var ki bu ÇAYKUR yönetimi ÖZ GIDA-İŞle
yan yana, yandaş sendika ile yandaş yönetim, bunu kabul etmek mümkün
değildir. O nedenle 22 Nisan Pazartesi günü saat dokuzda TEKGIDA-İŞ
kendi gücünden kaynaklanan grev yetkisini 10 bin işçiyle beraber
başlatıyor. Türkiye için -Karadeniz için demiyorum- stratejik ürün
niteliğinde olan ÇAYKUR işçisinin bu grevini Türkiye Büyük Millet
Meclisinden saygıyla selamlıyorum. Hükûmete de buradan sesleniyorum:
ÇAYKUR yönetiminin içine düştüğü bu
yanlışlığı, ÖZ GIDA-İŞ sendikasıyla
yandaş olarak hareket etmesi nedeniyle 10 bin ÇAYKUR işçisini
mağdur edecek bu uygulamayı ortadan kaldırmasını, bu
dayatmasını geri almasını, yerleşik Yargıtay
içtihatları doğrultusunda, bu hukuka aykırı talebini
ortadan kaldırmasını özellikle istirham ediyorum. Bir kere daha
çaya ilişkin için yapmış olduğum konuşmada
söylemiştim, Karadeniz uşağı Amerikan uşağı
olmayacaktır demiştim. Buradan ÇAYKUR işçisinin grevini
yürekten selamlıyorum, yolları açık olsun diyorum.
Saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bayraktutan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Bir
sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
441
Sıra Sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının 3'üncü
maddesinin (2) nci fıkrasının "b" bendinin
tasarıdan çıkarılarak diğer bentlerin buna göre teselsül
ettirilmesini (1) inci fıkrası ile (2) inci fıkrasının
"c", "ç", "d", "e" ve "f'
bentlerinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
D.
Ali Torlak (İstanbul) ve arkadaşları
(1)
TCDD, ulusal demiryolu altyapı ağı içinde yer alan ve Devletin
tasarrufundaki demiryolu altyapısı üzerinde demiryolu altyapı
işletmecisi olarak görev yapar.
(2)
Tasarrufunda olmayan ulusal demiryolu
altyapı ağı üzerinde verdiği trafik yönetimi ücretlerini,
kendilerine ait demiryolu işletmecileri için eşit şartlar içeren
ve ayrımcılık oluşturmayan bir şekilde belirlemek,
tahakkuk ettirmek ve tahsil etmek.
ç)
Tasarrufunda olan demiryolu altyapısının demiryolu
trafiğiyle ilgili olmayan alanlarını işletmek,
d) Tasarrufunda olan demiryolu
altyapısının bakım ve onarımını yapmak,
iyileştirmek, yenilemek ve genişletmek gibi
çalışmaları yapmak veya yaptırmak.
e) Konvansiyonel, yüksek hızlı ve
hızlı tren taşımacılığı için demiryolu
altyapısı yapmak veya yaptırmak.
f) Haberleşme tesisleri ve ağı
kurmak, kurdurmak, geliştirmek ve işletmek.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gerekçe.
BAŞKAN
Gerekçeyi okuyun lütfen.
Gerekçe:
Demiryolu
altyapı işletmeciliği yapmak üzere yeniden
yapılandırılan TCDD'nin ulusal altyapının bir
kısmının değil tümünün üzerinde altyapı
işletmeciliği yapabilmesi ve demiryolu altyapı
işletmeciliğinin sektördeki yabancı şirketlerin tekeli
durumuna geçmesini engellemek için her türlü bakım, onarım ve
yenileme çalışmalarının TCDD eliyle sürdürülmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Gerekçesi okunan önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü
madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Türkiye
Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi
Hakkında Kanun Tasarısının 4üncü Maddesinin kanun
tasarısı metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Volkan Canalioğlu Doğan
Şafak Haydar
Akar
Trabzon Niğde Kocaeli
Ahmet İhsan
Kalkavan Haluk
Eyidoğan Sakine
Öz
Samsun İstanbul Manisa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR,
ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS
GÜLLÜCE (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Kalkavan. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET
İHSAN KALKAVAN (Samsun) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısının 4üncü maddesi hakkında söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AKP
Hükûmeti tarafından 1 Kasım 2011 tarihli 28102 sayılı Resmî
Gazetenin mükerrer
sayısında yayımlanan ve 655 sayılı
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile yasa taslaklarında yer alan önemli bazı
hükümler geçirilmiş ve böylelikle Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Demiryollarının tasfiye sürecinin altyapısı
hazırlanmıştır. Bu kanun tasarısı, demir yolu
sisteminin kamusal denetim dışına alınarak TCDDnin
parçalanmasına, kâr eden bir kurumun kâr etmediği gerekçesiyle hatların
kapatılmasına, tren seferlerinin kaldırılmasına ve
TCDDnin arazilerinin elden çıkarılmasına neden olacaktır.
Demir
yollarında düzenlemeler ülke çıkarlarıyla kamu hizmeti göz önüne
alınarak ve çalışan temsilcilerin katılımıyla
yapılması gerekirken AKP Hükûmeti politikaları sebebiyle
ülkemizde Dünya Bankasının yönlendirmeleri ve finansmanıyla bir
oldubittiye getirilerek bu kurum serbestleştirilmek istenmektedir. Bu
hâliyle yapılmak istenen düzenlemelerin içerisinde çalışanlardan
hiçbir unsur bulunmamaktadır. Demir yolu çalışanları saf
dışı bırakılmakta ve sosyal hakları elinden
alınmaya çalışılmaktadır. Bu yasa, tüm demir yolu
emekçilerine ve demir yollarından yararlanan yolcu ve yük
taşıyıcılarını olumsuz yönde etkileyecektir.
AKP
iktidarı, tüm alanlarda olduğu gibi Demiryollarının
serbestleştirilmesinde de hiçbir sendika ve meslek kuruluşlarına
danışmamış, taslağa ait gerekçelerle ilgili hiçbir
bilgi vermemiştir. Bütün yetki, Sayın Bakana yani siyasi otoriteye
verilmiştir.
Demir
yolu taşımacılığındaki tekelin
kaldırılması istenmekte ancak uluslararası tekel
yaratılması söz konusu olacağından, ardından da
TCDDnin yabancılaştırılması gelecektir. Tekelin
kaldırılmasıyla birlikte taşımacılık üçüncü
şahıslara açılacak ve bu arada arkasından birçok sorunu da
beraberinde getirecektir.
Demir
yolu ulaşımından yararlanan yolcu ve yük
taşıyıcıları da bu hizmetten, Sayın Bakanın
dediğinin aksine, daha pahalı yararlanmaya başlayacaktır.
Tekelin
kalkmasıyla taşeronlaşma da yaygınlaşacak ve
çalışanların keyfî uygulamalara maruz kalarak işlerinden
olması, ücretlerinin azaltılması ve söz konusu şirketlerde
sendikasız ve güvencesiz olarak çalıştırılması
sorunlarıyla da karşılaşacaklardır. Güvencesiz ve ucuz
iş gücü kullanımının önü açılacaktır.
Şu
an 3 bin personel açığı bulunan yüz elli altı yıllık
kurumun çalışan personelinin bir kısmı da emekliliğe
teşvik edilmek istenmektedir. Bu durumda zaten eğitimi bir iki
yıl süren personelin sayısındaki açık nasıl
kapatılacaktır? Elindeki yetişmiş personeli emekliye sevk
edip tecrübesiz personelle yoluna devam etmek isteyen AKP Hükûmetinin anlayışı,
anlaşılır gibi değildir.
655
sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve taslakla birlikte TCDDnin
topyekûn talana açık bir hâle getirilmesi, yeni bir siyasi kadrolaşma
yaratılmasını da akıllara getirmektedir. Personel
istihdamının sağlıklı bir şekilde belirlenmesi
için adama göre iş değil, işe göre adam prensibiyle istihdam
yapılması gerekmektedir.
Üzerinde
durulması gereken bir konu da emekliye verilen teşviklerdir.
Aynı Bakanlığa bağlı diğer bir kurum olan PTT
Kanununda emekliliği gelmiş personele teşviklerden yararlanmak
için üç aylık bir süre verilirken TCDDde bu süre bir ayla
sınırlandırılmıştır. Bu kadar kısa bir
süre içinde hizmetin aksatılmadan yürütülmesi için nasıl bir yol
izlenebilecektir.
Bu
duygu ve düşüncelerle sizlere saygılarımı sunuyor,
şayet bu yasa, geçerse kanunun Türkiyeye hayırlı
olmasını diliyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP
ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kalkavan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
4üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
4üncü
madde kabul edilmiştir.
5inci
madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
441
Sıra Sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının 5'inci
maddesine aşağıdaki fıkraların eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Lütfü
Türkkan Mustafa
Kalaycı D.
Ali Torlak
Kocaeli Konya İstanbul
Enver
Erdem Mehmet
Erdoğan
Elâzığ Muğla
(3)
Demiryolu altyapı
yatırımlarında kullanılmak üzere Spor Toto Teşkilat
Gelirleri ile Milli Piyango gelirlerinden %1 oranında kaynak
aktarılır.
(4) Büyükşehir ve İl Belediye
yerleşim sınırları içinden geçecek yeni hatlar ve buna
bağlı inşa edilecek taşınmazlara ilişkin
belirlenen yatırım tutarının %5'i oranında ilgili
belediye bütçesinden katkı payı olarak Maliye
Bakanlığınca TCDD bütçesine aktarılır.
Kamulaştırma içinde yer alan belediye arazisine herhangi bir bedel
ödenmez.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Türkiye
Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi
Hakkında Kanun Tasarısı'nın 5'inci Maddesinin 1'inci
fıkrasının b bendinin ve 2'nci fıkrasının madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Volkan Canalioğlu Sakine
Öz Haluk
Eyidoğan
Trabzon Manisa İstanbul
Haydar
Akar Doğan
Şafak
Kocaeli Niğde
BAŞKAN
Komisyon, son okunan önergeye katılıyor musunuz?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Öz, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
SAKİNE
ÖZ (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmeyi sürdürdüğümüz kanun tasarısının 5inci
maddesi üzerinde söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, TCDD yatırımlarının finansman usullerini
düzenleyen bu maddenin gerekçesinde demir yolu pazarının
serbestleştiği tüm ülkelerde devletlerin demir yolu
yatırımı bakım, onarım ve trafik bedellerinin
tamamını karşıladıkları iddia edilmiştir. Bu
iddia doğru değildir. Örnek verilen AB ülkelerinden Hollanda ve
Almanyada özel sektör demir yolları alanına girdiğinde belli
yükümlülüklerle karşılaşmış ve kamu kaynakları
zorunlu olmadıkça altyapı yatırımlarına
aktarılmamıştır. Özel sektör altyapı
yatırımlarında genelde kendi başının çaresine
bakmış ve maliyetini doğal olarak fiyatlarına
yansıtmıştır. Maliyetleri düşük tutma amaçlı şirket
politikaları ise ağır rekabet koşulları altında
küçük balıkları yutarken uluslararası dev tekelleri
yaratmıştır.
Altyapı
yatırımlarından az kazanan firmalar tren işletmeciliği
yoluyla açığını kapatabilmiştir. İstediğiniz
kadar Çapraz sübvansiyonu engelleyeceğiz. deseniz de uluslararası
tekeller, hem altyapı hem de tren işletmeciliğini alıp
buradaki parça işleri kendi alt taşeronlarına vermeye
başladıklarında asıl büyük vurgunu göreceğiz.
Sisteme
giriş ve çıkış kapılarını bu tasarıda
öylesine açık bırakmışsınız ki
Bakanlığın takdirini kazanan her şanslı firma
köşeyi dönmeye aday oluyor. Yatırımları devlet
yapıyor, hamallığı TCDD üstleniyor. Uluslararası
şirketler Bakanlık marifetiyle tren restoranlarında ballı
kaymaklı keyif çatmaya davet ediliyor.
Hükûmet,
demir yolları serbestleşirse, altyapı ve tren
işletmeciliği özel sektörün rekabetine tümüyle açılırsa
bilet fiyatlarının ucuzlayacağını söyleyedursun, dünya
örnekleri, özellikle Hollanda ve Almanyadaki tekelleşmeler bize her zaman
ucuz bilet olanağı olmadığını
kanıtlamaktadır.
Sayın
milletvekilleri, tasarının ele aldığımız 5inci
maddesinin (2)nci fıkrası iltisak yani bağlantı
hatlarının talep dâhilinde kamulaştırılmasına
ilişkindir. Hükûmet gerekçesinde demir yoluyla yük ve yolcu
taşımacılığını özendirmek için ana hatlardan
depo, fabrika gibi tesislere kurulan demir yolu bağlantı
hatlarının kamulaştırılacağını
belirtmiştir. Dikkatinizi çekiyorum: Fıkrada
kamulaştırılabilir deniyor, kamulaştırılır
denilmiyor. Bu tasarıda TCDDnin kendisine kamulaştırma için bir
başvuru yapıldığı takdirde takdir yetkisi yok,
kamulaştırmayı kamu yararı ilkesi ya da
kamulaştırılacak alanın durumu üzerinden değerlendirme
yetkisi yok. Tasarı, üçüncü kişilerin başvurusu hâlinde
kamulaştırmayı yapmak zorunda bırakılan bir iktisadi
devlet teşekkülü yaratıyor.
Sayın
milletvekilleri, bu fıkra açıkça Kamulaştırma Kanununa ve
kamulaştırma mantığına, yargı içtihatlarına
aykırıdır. Tasarının, kamu hizmeti değil, özel
sektöre yaranma amaçlı olduğunun kanıtıdır.
Kamulaştırmanın amacı, her zaman olduğu gibi kamu yararıdır.
Bir şahıs
TCDDye kamulaştırma için talepte bulunacak ama idarenin bu talebi
değerlendirme yetkisi olmayacak. Özel sektör Fabrikama malzeme
taşımak için bağlantı hattı lazım, şu
alanı kamulaştır. dediğinde TCDDnin eli kolu
bağlanacak, emir erine dönüşecek. TCDD AŞ, kendisine
bağlantı hattı kurulması için başvuruda bulunan ve
bedeli peşin ödemeye razı olan firmaya herhangi bir kamu yararı
gerekçesi sunamıyor, kamulaştırmayı yapmak zorunda.
TCDDyi anonim
şirkete dönüştürürken ortaya çıkabilecek hukuki sorunları
ayrıntılı tartışmayan, altyapı
yatırımlarında devlete büyük yük getirirken özel sektöre
yeryüzünde cennet vadeden, TCDDyi özel sektör lehine kamulaştırma
konusunda sıkıştıran, bir iktisadi devlet teşekkülüne
kamulaştırma kararı öncesinde takdir yetkisi tanımayan bu
tasarı maddesi sorunludur. Bakanlığa birçok konuda
aşırı yetki tanıyan tasarı, TCDDnin üçüncü
kişilerin talebi üzerinden yapacağı kamulaştırmalarda
TCDDye takdir yetkisi tanımamaktadır. Bu, kabul edilemez bir
durumdur.
Ekonomik, sosyal ve hukuki
açıdan sorunlar yumağı olan bu tasarının ülkemizin
demir yolu birikimine katkı sağlamayacağı düşüncesiyle
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Bir
sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
441
Sıra Sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının 5'inci
maddesine aşağıdaki fıkraların eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
D. Ali Torlak
(İstanbul) ve arkadaşları
(3)
Demiryolu altyapı
yatırımlarında kullanılmak üzere Spor Toto Teşkilat
Gelirleri ile Milli Piyango gelirlerinden % 1 oranında kaynak
aktarılır.
(4) Büyükşehir ve İl Belediye
yerleşim sınırları içinden geçecek yeni hatlar ve buna
bağlı inşa edilecek taşınmazlara ilişkin
belirlenen yatırım tutarının % 5'i oranında ilgili
belediye bütçesinden katkı payı olarak Maliye
Bakanlığınca TCDD bütçesine aktarılır. Kamulaştırma
içinde yer alan belediye arazisine herhangi bir bedel ödenmez.
BAŞKAN
Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükümet?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Kalaycı, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA
KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Ülkemizde
çok yetersiz durumda olan demir yolu
taşımacılığının artırılması
için gerekli altyapı yatırımlarının hızla
yapılması gerekmektedir. Önergemizde, demir yolu
yatırımlarına bütçeden aktarılacak kaynakların
yanı sıra, ek finans imkânlarının sağlanması
öngörülmektedir. Tüm dünyada denize mesafesi yüzlerce kilometre olan ciddi
üretim alanları, lojistik sorunları çözülerek
oluşturulmuştur.
Ülkemizde
de genelde Orta Anadolunun ve özelde Konyanın dinamik gücünden ve
geniş üretim potansiyelinden yararlanmak gerekmektedir. Konyalı
sanayici ve ihracatçı için limana hızlı ve düşük maliyetle
ulaşım büyük önem arz etmektedir ancak Konya-Karaman-Mersin demir
yolu hattının çift hatlı, sinyalizasyonlu, işletme
hızı yüksek altyapı projesi yıllardır dile
getirilmekle birlikte çok yavaş ilerlemektedir. 2007 yılında
Yatırım Programına giren bu projenin etüt, proje işi uzun
sürmüş ve daha bu yıl ÇED raporu alınmıştır.
Yapım işi de nihayet bu yılın yatırım programında
yer almıştır.
Yine,
lojistik merkez kurulması konusunda Konya sürekli
oyalanmıştır. 2007 yılında Yatırım
Programına giren bu projenin önce 2010, sonra 2011, sonra 2012
yılında bitmesi öngörülmüş, bu yılki yatırım
programına göre ise 2015 yılında tamamlanması öngörülmektedir.
Yine, birkaç yıldır yatırım programında yer alan
Antalya-Konya-Aksaray-Nevşehir-Kayseri Demir Yolu Projesinin de etüt
proje işleri devam etmektedir. Bu projeler, Konyanın ve Türkiyenin
gücüne güç katacaktır. O nedenle, gecikmeye meydan vermeden, bir an önce
hayata geçirilmelidir.
Değerli
milletvekilleri, büyük kentlerimizde şehir içi ulaşımda
yaşanan sorunların çözümü için çağdaş toplu
ulaşım sistemi yatırımlarının hızla
gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda da tramvayların, metroların
ve raylı sistemlerin ülkemizde üretilmesi için özel teşvikler de
uygulamaya konulmalıdır.
Burada
bir konuyu dile getireceğim: Konya Büyükşehir Belediyesi, geçen ay
imzalanan sözleşmeyle 60 tramvayı 104,7 milyon avro bedelle bir Çek
firmasına sipariş etmiştir. Diğer taraftan, Konyanın
bir televizyon kanalına konuk olan Bursa Büyükşehir Belediye
Başkanı; Bursada yoğun çalışmalar sonucu
ipekböceği adıyla yerli tramvay üretimine
başlandığını, Avrupa ve dünya standartları
belgesinin alındığını açıklamıştır.
Konyanın neden tramvayları Bursadan almadığı
sorusuna da Konya Büyükşehir Belediyesinin bir an önce tramvayları
getirmek istediğini, çünkü seçimlerin
yaklaştığını ve yeni tramvaylarla seçime gireyim
dediğini söylemiştir. Görüldüğü üzere, hem şehrini hem de
ülke menfaatini dikkate alarak büyük düşünmek yerine Konya Büyükşehir
Belediyesi, yaklaşan seçimi ve seçimde Konyalıların gözünü
nasıl boyayacağını düşünmektedir.
Ayrıca,
Konyada sonucun yeşil-beyaz çıkacağı ortadayken
Tramvayın Rengini Sen Seç kampanyasıyla bir dünya kamu
kaynağı israf edilmiştir. Bu keyfî ve siyasi çıkar
hesabına dayalı işlemlerin ve kamu kaynağı
israfının mutlaka hesabı sorulmalıdır. Konya
sanayisinin de tramvay üretecek kapasitesi vardır. Yeter ki vizyon sahibi
yöneticileri olsun. Keşke,
tramvayın rengini sormak yerine, Konyalı
sanayiciye tramvayı üretip üretemeyeceği sorulsaydı ve bunun
için altyapı hazırlanıp imkânlar verilseydi.
Ülkemizde
katma değeri yüksek ürünler üreten teknolojiye ve marka ürünlere sahip
olmak, sanayimizin gelişimi, cari açık probleminin çözümü,
kısacası ekonomimiz için büyük önem arz etmektedir.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
5inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
6ncı
madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Türkiye
Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi
Hakkında Kanun Tasarısının 6ıncı Maddesinin 1inci
fıkrasının b bendinin ve 5inci fıkrasının madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Volkan Canalioğlu Haluk Eyidoğan Haydar Akar
Trabzon İstanbul Kocaeli
Doğan Şafak Sakine Öz Kadir Gökmen
Öğüt
Niğde Manisa İstanbul
BAŞKAN
Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Öğüt. (CHP sıralarından alkışlar)
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının
6ncı maddesiyle ilgili söz almış bulunuyorum.
Bu
kanunun başından sonuna kadar tek bir amacı vardır: Birçok
kamu kurum ve kuruluşunda yapılmak istendiği gibi, bu kanunun
altında da demir yollarının serbestleşme adı
altında özelleştirilmesi ve özel sektörün tekeline verilmesi fikri
yatmaktadır. Nitekim serbestleşme kelimesinin
kullanılması da özelleştirmeden başka bir şey
olmadığının en büyük kanıtıdır. Öncelikle,
yasa hazırlanırkenki yöntem ve usulün yanlış olduğunu söylemek
gerekir. En az kurum kadar personeli yakından ilgilendiren böylesi hayati
bir yasa taslağı hazırlanırken sendikalar ve derneklerden
görüş alınmaması düşündürücüdür.
TCDDnin
yeniden yapılandırılarak çağın gereklerine uygun bir
hâle getirilmesi kuşkusuz gereklidir. Zira, uzun yıllardır demir
yollarına yatırım yapılmadığı gibi,
iyileştirme çalışmaları yapılmamıştır.
TCDDnin birçok seferi kaldırılmış, seferler
aksatılmış, altyapı çağın gerisinde
bırakılmıştır.
Yeni bir çalışma TCDDnin kuruluş
amacına uygun yapılmalıdır. TCDD, sermayeye değil,
halka hizmet etmelidir. Yapılmak istenen, ABye uyum sağlayarak demir
yolu ağını özel sektörün desteğiyle daha etkin hâle
getirmek değildir. Yatırımların yalnızca yüksek
hızlı tren projelerine kaydırılmasıyla geleneksel demir
yolu taşımacılığı sekteye uğrayacak, demir
yolu ağı yabancı ellere geçecek, hâlihazırda iş bilen,
tecrübeli çalışanlar emekli edilip yerlerine güvencesiz
çalışma sistemi olan taşeronlaşmanın işçileri
getirilecektir. Daha önce 50 binden fazla çalışanı olan Devlet Demiryollarının
95ten sonra çalışan sayısı, 4 bini taşeron olmak üzere
32 bine düşmüştür. TCDDnin taşınmazları zamanla bir bir
elden çıkarılacaktır çünkü bunların örneği AKP
iktidarıyla tecrübe edilmiştir.
Bu
yasa tasarısı, sadece bir buçuk asırlık demir
yollarının tasfiyesi olmaktan ötedir. Tasarının
yasalaşması hâlinde, hâlen geniş kesimler için alternatif ve
önemli bir ulaşım ağı olan demir yolu
ulaşımı pahalı hâle gelecektir. Uzun yıllardır bu
işe emek veren çalışanların tasfiyesiyle yerlerine
getirilecek kadroların tecrübesi de tartışılacağı
için kazaların ve aksaklıkların yaşanması
kaçınılmaz olacaktır.
Demir
yollarında özelleştirme bugüne değin birçok ülkede denenmiş
ancak başarılı olunamamıştır. İngiltere
bunun en son örneklerinden biridir. İngiliz demir yolları büyük bir
çöküş yaşamaktadır, sık sık kazalar meydana
gelmektedir, ücretlerin yüksek olduğu en sık dile getirilen
şikâyetler arasındadır.
Bu
operasyonun planı önceden hazırlanmıştır.
Haydarpaşa Garı iştahı kabartan rantçılar için
organize bir operasyon ile adım adım devre dışı
bırakılmıştır. Halk için çalıştığı
yalanını söyleyen AKP, Haydarpaşa ile ilgili İstanbulun
Anadolu bağlantısını kesmiş, ucuz ve güvenli yolu
seçen işçileri, memurları, öğrencileri mağdur etmiştir.
Anadoluya gidecek olanlar, dar gelirliler Hükûmetin umurunda bile
değildir. Halkın cebine giren parayı bilmeyen ve ilgilenmeyen
AKP, kendi yandaşlarının cebini doldurmanın derdindedir.
Haydarpaşayı işlevsiz bırakarak, halkın dikkatini
dağıtarak yeni bir imar operasyonu için kollar
sıvanmıştır. İstanbulun bütün siluetini
bozdukları yetmiyormuş gibi, şimdi de Haydarpaşa ve
çevresini mahvetme planları yapılmaktadır.
Bugüne
kadar Türkiye hariç hiçbir ülkede kültürel değerlerin yok edildiği
görülmemiştir. Haydarpaşa yüz beş yıllık
geçmişiyle herkesin nostaljisidir. Haydarpaşa sadece tarih değil,
özlem, sevinç, gözyaşı kokar. Oraya dokunmak demek, tarihe ihanet,
halka ihanet demektir. Oysaki İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinin
AKPli üyelerince hazırlanan imar planında Haydarpaşa
Garının kültürel tesis, konaklama alanı olarak düzenlenmesi kararı
verilmiştir. 1,5 milyon metrekare alanın 817 bin metrekaresi
inşaata ayrılacaktır. İstanbulun kamuda kalan son
alanı yoğun bir yapılaşmaya açılacak, otel ve ticaret
merkezi hâline gelecektir.
Mevcut
imar planı, sadece dayanağı olduğu yasaya değil, imar
planına da aykırıdır. Plana göre bölgede yüksek
yapılaşma olacağı, nüfus yoğunluğu doğuracak
gökdelenler yapılacağı ve kentin yapısına uymayan,
ekolojik dengeyi tehdit eden yapılaşma olacağı
aşikârdır.
İmar
planındaki Haydarpaşa ve çevresiyle ilgili her gün yeni bir sürprizle
karşılaşmaktayız. En son geçen hafta, 100 bin kişilik
portatif stadyumdan bahsedilmiştir. Bu devasa yapının birilerine
rant yaratmak ve denizin hafriyatla doldurulması amacıyla
konulduğu bellidir.
Değerli
milletvekilleri, ekonomi iyi söylemleri arasında hep özelleştirmeler
var. Hâlâ hazırdan yiyerek ekonomiye iyi diyemezsiniz. Bütçe açık
veriyor, hesabı çarşıya uyduramıyorsunuz, halkın
kaynaklarına saldırıyorsunuz. Unutmayın, cumhuriyetin en
önemli kurumları, ilk defa AKP döneminde özelleştirilmek suretiyle
elden çıkarılmıştır. AKP bir gün o rayların
altında kalacaktır. Demir yolları halkındır ve
halkın kalmalıdır.
Teşekkür
ediyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öğüt.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
6ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
6ncı madde kabul edilmiştir.
7nci
madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Türkiye
Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi
Hakkında Kanun Tasarısı'nın 7'inci Maddesinin 10'uncu
fıkrasındaki "İmar planı" sözcüğünden önce
gelmek üzere "Uygulama" sözcüğünün eklenmesini arz ve talep
ederiz.
Mehmet
Volkan Canalioğlu Haydar
Akar Haluk
Eyidoğan
Trabzon Kocaeli İstanbul
Doğan
Şafak Sakine
Öz
Niğde Manisa
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
441
Sıra Sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının
Ali
Halaman Seyfettin
Yılmaz D.
Ali Torlak
Adana Adana İstanbul
Kemalettin
Yılmaz Lütfü
Türkkan
Afyonkarahisar Kocaeli
BAŞKAN
Komisyon son okunan önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gerekçe...
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Mülkiyet
hakkı uluslararası hukukun en temel unsurlarındadır. Teklif
ile demiryolu altyapı ağı yapımım engeller ya da
geciktirir gibi alışılagelmiş siyasi bir savunmaya
bürünerek mülkiyet hakkına darbe vurulmasının engellenmesi
amaçlanmıştır. Üstelik mülkiyet sahibinin yasal yollara
başvurması en tabii hakkıdır.
BAŞKAN
Gerekçesi okunan önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Türkiye
Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi
Hakkında Kanun Tasarısı'nın 7'inci Maddesinin 10'uncu
fıkrasındaki "İmar planı" sözcüğünden önce
gelmek üzere "Uygulama" sözcüğünün eklenmesini arz ve talep
ederiz.
Mehmet
Volkan Canalioğlu (Trabzon) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Akar, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
konuşmanın birinci bölümünde şahsım adına
aldığım sözde Devlet Demiryollarında veya
Ulaştırma Bakanlığında 2023 perspektifi için geçerli
yatırım miktarının 367 milyar olduğunu, bunun da
yıllık 30 milyara tekabül ettiğini ama bunun karşılığında
devlet bütçesinden ayrılan ödeneğin toplamda 11 milyar olduğunu
ve gerçekleşme oranının da yüzde 52 olduğunu
düşündüğümüzde bu perspektifin ve bu öngörünün
gerçekleşmeyeceği gün gibi aşikâr. Peki, bunu
gerçekleştirmek için ne yapılıyor? Zannedebilirsiniz ki,
işte, Demiryolları dışındaki diğer kamu kurum ve
kuruluşları bir bir satılıyor, yaklaşık 40 milyar
dolara yakın Türkiyede özelleştirme yapıldı diye
övünüyorsunuz ama bu özelleştirmelerin yatırıma dönüşümüne
baktığınızda koca bir sıfırı hep beraber
görüyoruz. Eğer gerçekten özelleştirmeler yatırıma
dönüşmüş olsaydı bugün ülkede işsizlik oranı bu kadar
yüksek düzeyde seyretmezdi. Gerçekten özelleştirmeler sonucunda
alınan paraları siz kamudaki açığınızı
kapatmak için kullanmasaydınız, bütçedeki açığı
kapatmak için kullanmasaydınız bugün bu kadar
borçlanmazdınız diyorum.
Şimdi,
niçin söylüyorum bunları? Biraz evvel bir arkadaşım yine
söyledi, depremden toplanan vergileri yollar için kullandınız,
aldığınız dış kredileri ki, Başbakan
Dış borcumuz IMFyi örnek göstererek- bitmiştir. diyor ama
bunun yanında 118 milyar dolar dış borcu da işte bu
işler için kullanıyorsunuz. Yani baktığınızda,
devletin kendi imkânlarıyla, vergisiyle, sattığı
fabrikalardan gelen gelen, kurumlardan gelirle bir yatırıma
dönüştürmediğini görüyorsunuz.
Biraz
evvel yine Bakan burada söyledi, doğru, Körfez geçişi
yapılıyor, büyük projelerden bir tanesi. Geçiş
yapılıyor da, kim yapıyor bu geçişi? Sanki devlet
yapıyormuş gibi konuşuyorsunuz, devlet imkânlarıyla
yapılıyormuş gibi konuşuyorsunuz. Kim yapıyor bunu?
Özel bir konsorsiyum, yabancı bir konsorsiyum yapıyor. Vatandaş
kaç paradan geçecek buradan? 35 dolardan geçecek buradan ve geçiş
garantisi veriyorsunuz.
Yeni
bir havaalanı yapacağız. diyorsunuz, sanki bu yeni
havaalanını, özelleştirmeler sonunda Devlet Demiryollarını
satacaksınız, PTTyi satacaksınız, daha önce
sattıklarınızdan elde ettiğiniz gelirle
yapacakmış gibi konuşuyorsunuz, yine böyle yapmıyorsunuz.
Ne yapıyorsunuz? Yabancı bir şirkete veriyorsunuz, yine
Türkiyenin otuz yılını, kırk yılını
bağlıyorsunuz. Yaptıklarınızın tümü burada.
Şimdi
ben size sorsam, bu ülkede son on yılda neleri sattınız desem,
buradan tek tek cevap vermezsiniz, belki de hatırlamazsınız. Ben
size bir hatırlatayım: Türk TELEKOMu sattınız, şeker
fabrikalarını sattınız, bankaları sattınız,
un fabrikalarını sattınız, kâğıt
fabrikalarını sattınız, rafinerileri sattınız,
çimento fabrikalarını sattınız, termik santralleri
sattınız, Eti Kromu sattınız, TEKELİ,
sattınız, enerji dağıtım şirketlerini
sattınız, vatan topraklarını satıyorsunuz, demir çelik
fabrikalarını sattınız, Sümerbankları
sattınız, limanları satıyorsunuz, araç muayene
istasyonlarını sattınız, doğal gaz
dağıtım şirketlerini sattınız, şimdi
sırada demir yolları var ve satmaya devam ediyorsunuz, hemen
peşinden de gelecek hafta PTTyi getireceksiniz.
Hatırlayabiliyor
musunuz, kaç tane böyle tesisi sattınız ve buradan gelen 40 milyar
dolarla -şimdi size soruyorum- yarın satabileceğiniz hangi
tesisi yaptınız? Soruyorum, hangi tesisi yaptınız buradan
kazandığınız parayla? Bir tane örnek veremezsiniz
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Yüzlerce
HAYDAR
AKAR (Devamla) Verdiğiniz örnekler
RECEP
ÖZEL (Isparta) Çok, çok
HAYDAR
AKAR (Devamla) Veremezsiniz.
Şimdi, Deriner
Barajını yapıyoruz diyorsunuz, işte
aldığınız krediler burada. TCDD Konya-Ankara yolunu yapıyoruz.
diyorsunuz, işte aldığınız yabancı krediler
burada. Türkiyenin geleceğini, elli yılını, otuz
yılını, yüz yılını
borçlandırdınız, sizden sonra gelecek nesillere bir tane, çivi
çaktığınız eser bırakamıyorsunuz. Söyleyin ne
yaptınız bu kadar parayla? Bu kadar borçlanmayla, 40
milyar dolarlık özelleştirmeyle ne yaptınız? Bütçe
açığını kapatmaktan başka bir şey
yapamadınız. Peki, bunu sattığınızda
-bunları yaptığınızda yatırıma
dönüştürmediniz- işsizliği mi önlediniz? Hayır, Türkiye
yine dünyanın en çok işsizleri olan ülkelerinden bir tanesi.
İşi olanların da yüzde 44ü asgari ücretle
çalışıyor. Asgari ücret hepinizin bildiği gibi 757 TL ve
1.000 TLlik açlık sınırı altında bir rakam.
Şimdi, bununla övünmek istiyorsanız buyurun, gelin övünün.
Yaptığınız
şey 888 kilometrelik hızlı tren yolu. Biraz evvel yine
rakamları verdim ben size. Yük taşımacılığı
çok önemli, organize sanayi bölgeleri var. Hangi organize sanayi bölgesine
demir yolu hattını çektiniz? Evet, gülüyorsunuz orada, gelin burada
söyleyin. Hangi organize sanayi bölgesine, hangi fabrikaya on yıllık
iktidarınız döneminde bir demir yolu hattı çektiniz? Bir tane
örnek veremezseniz. İşte, bunları yaparsanız buraya gelir,
size teşekkür ederiz. Bunların dışında bir şey
yaptığınız yok.
Türkiyenin
tüm malını mülkünü satıyorsunuz, vatan topraklarını
satıyorsunuz, peşkeş çekiyorsunuz diyor, sizlere sevgiler,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akar.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
7nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
7nci madde kabul edilmiştir.
8inci
madde üzerinde iki önerge vardır. Okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısı'nın 8'inci Maddesinin 1'inci ve 3'üncü
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Mehmet Volkan Canalioğlu Haluk Eyidoğan Haydar Akar
Trabzon İstanbul Kocaeli
Sakine Öz Erdal
Aksünger Doğan
Şafak
Manisa İzmir Niğde
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
441 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 8. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Halil Aksoy Sebahat
Tuncel Ertuğrul
Kürkcü
Ağrı İstanbul Mersin
İdris Baluken Adil Kurt Erol
Dora
Bingöl
Hakkâri
Mardin
"Madde 8 - (1) Demiryolu ve tren
işlemeciliği temel kamu hizmeti niteliğindedir. TCDD
tarafından kiralanan hatlar da tren işletmeciliği yapacak olan
özel şirketler tren işletmeciliğinin kamu hizmeti
niteliğinin dışında davranamazlar ya da kamu hizmeti
dışına çıkamazlar.
(2) Kamu hizmeti
yükümlülükleri için ihtiyaç duyulan ödenek Bakanlık bütçesine konulur.
(3) Kamu hizmeti yükümlülüğünün
kapsamı, usulü ve esası Bakanlar Kurulu tarafından
belirlenir."
BAŞKAN
Sayın Komisyon, son okunan önergeye katılıyor musunuz?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Ulaşım,
eğitim ve sağlık gibi temel bir insan hakkıdır. Ticari
ve piyasa koşullarına terk edilemez. Gelir/gider
hesaplarının dışında temel hak olarak görülmeli ve
öyle nitelendirilmelidir. Bu nitelik ulaşımın kamu hizmeti
olarak görülmesinin önde gelen koşuludur. Bu nedenle ulaşım
hizmeti kim tarafından verilirse verilsin kamu hizmeti olarak verilmesi
gerekmektedir. Bu yüzden kamu hizmetinin süresi ya da statüsü olamaz. Kamu
hizmeti tektir ve vazgeçilmezdir.
Ulaşım
hizmetinin kamu hizmeti olarak yerine getirilmesi sırasında
sözleşme hükümleri, ödenek yokluğu ya da başka gerekçeler
gösterilerek kamu hizmeti niteliği değiştirilemez.
Verdiğimiz bu değişiklik önerisi ile kamu hizmetinin bu
niteliği öne çıkarılmakta ve güvence altına
alınmaktadır. Bu nedenlerle 8. maddenin önerdiğimiz şekilde
değiştirilmesi gerekmektedir.
BAŞKAN
Gerekçesi okunan önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Bir
sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye
Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi
Hakkında Kanun Tasarısı'nın 8inci Maddesinin 1inci ve
3üncü fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Volkan Canalioğlu (Trabzon) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Aksünger
(CHP sıralarından alkışlar)
ERDAL
AKSÜNGER (İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben
özelleştirmeyle ilgili birkaç konu söylemek istiyorum burada. Sayın
Bakanımız burada yok, kendisi gitti, gölge bakan oldu, çünkü o
olsaydı başka bir şeyler soracaktım kendisine de.
Şimdi,
özelleştirmenin temelinde yatan konu şu: Şimdi, millete
diyorsunuz ki temel sosyal devlet ilkesi olarak Vergini öde, sana yol, su,
elektrik olarak geri dönsün. Ya, yolları özelleştiriyorsunuz, suya
saat takıldı -onu merak ediyorum, biraz sonra değineceğim
onunla ilgili- elektrik tarafı komple özelleştirildi. Sulara da saat
takılıyor, önümüzdeki süreçte galiba -büyük ihtimalle de
Bugün
yazıyorum buraya- o da özelleştirilecektir çünkü bir ölçeklendirme
sistemi var, bu ölçeklendirme sisteminin üzerinden gidiyor. Yer altı
sularına saat takanlar gelecekte bunu özelleştirecek, burada
yazıyorum.
Konu
Almanyayla ilgili örneklerden gitti. Bunu söyleyeyim, bu
yapılanların mantığı, hepsine Kamudaki hizmetleri ucuzlatmak
ve büyütmek. deniliyor. Almanyanın bu konudaki serbestliğine
baktığınız zaman, bütün Avrupayı
kandırmıştır aslında, Fransayla birlikte. Niye kandırmıştır?
Çünkü Deutsche Bahn, yüzde 75i yine devletin elindedir, kuzey aksından
güney aksına kadar, İngiltereyi çukura attıklarından
sonra, tüm Avrupayı Fransayla birlikte ele geçirmişlerdir.
Eğer Türkiyeye de bu özelleştirme serbestisi gelirse, merak etmeyin,
Deutsche Bahn Türkiyeye girecektir ve bütün aksı tamamlayacaktır.
Buradan Çine kadar olan aksı tamamlayacaktır çünkü bizim öyle bir
hakkımız, hukukumuz yok. Avrupa Birliği belki bize bu noktada
bazı haklar veriyor olabilir ama merak etmeyin ki bugün
Yunanistanın, İspanyanın, İtalyanın, Portekizin
düştüğü durum Almanya ve Fransanın oyunudur. İngilterenin
düştüğü çukura düşmeyelim arkadaşlar.
Ayrıca
Kamu hizmetleri ucuzlayacak... Nasıl ucuzladı ya? İDOdaki
hizmetlerin hepsi ucuzladı mı? 2 katına çıktı neredeyse,
isyan etti millet de, ağladı, herkes kapılara, pencerelere
dayandığı için, yeniden buna bir düzenleme getirilmek zorunda
bırakıldı.
Türk
TELEKOM konusuna arkadaşımız biraz önce değindi. Ben size
çok örnek vereyim. Yaptığı ciro, özelleştirildiğinden
bugüne, 90 milyar dolara varmıştır. Ettiği kâr, üç senelik
ödemesinin 2 katıdır. Şunu söylemek istiyorum: Peki,
verdiği hizmet konusunda ucuzlama var mı? Çok basit bir örnek
vereceğim: Aynı, İnternet hizmeti sağlıyor,
altyapı hizmeti sağlıyor. Bırakın ana hizmetlerini,
şimdi ticaret yapıyor, zaten her yere el atmış durumda.
Güney Kore örneğinden vereyim: Güney Korede İnternet bizim 3
katı hızında, üçte 1 fiyatına satılıyor ve bu
adam da kâr ediyor. Dünyada EBITi en yüksek şirketlerden biri Türk
TELEKOM. Nasıl oluyor bu ya? Nasıl oluyor? E, halka ucuz
İnternet mi gidiyor? Hayır. Böyle bir şey yok. Tamamen bir
kandırmacadır bu. Yani Türk TELEKOMun hizmetlerinin hepsine
şöyle bir bakın -onları da bıraktı- şu anda,
haksız rekabete aslında neden olacak olan ticarete el atmış
durumda. Aslında, bunu, bir suç duyurusu olarak da yapıyorum, Rekabet
Kurulunun buna el atması gerektiğine inanan bir insanım.
Kamu
yararı dediği için bu örnekleri verdim, özelleştirme
tarafında. Geriye ne kaldı? Ya, bunların hepsi kamu hizmeti. Siz
elektriği piyasalaştırdınız, liberal süreç
yaşattınız, arkasından yolu aynı şekilde
yapıyorsunuz, iddia ettiğim konuda -bugün yazıyorum
dediğim su konusu, yer altı sularına saat
takılmasının temeli budur bence- önümüzdeki beş on yıl
içerisinde bu ölçeklendirmeyle ilgili, dünyanın en önemli
sorunlarından biri olacak su konusunda bence liberal bir süreç
yaşanacaktır. Göreceğiz, bu çok önemli bir süreçtir. Yarın
öbür gün bununla ilgili bazı konuları, Avrupada
yaşanmış konuları, merak etmeyin üç sene sonra suyla ilgili
şirketler Türkiye'ye geleceklerdir, çünkü en değerli şey su
olacaktır bundan sonraki süreçte, stratejik konu bu olacaktır.
Geriye
ne kaldı kamu hizmeti olarak gördüğünüz? Eğitim kaldı,
sağlık kaldı, hukuk kaldı. Eğitimi de özelleştiriyorsunuz.
Türk
TELEKOM, önümüzdeki süreçte Türk TELEKOM dediğin bu kurum bütün
dershanelerin hepsini kapattıracak. Burada yazıyorum, o
kapattıracak. Neden? Sanal dershane yapması için kapattıracak
hepsini, tekel oluyor orada da, bütün hepsi, ondan sonra o bildiğiniz
dershaneler özel okullara dönecektir.
Sağlık
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sağlık gitti!
ERDAL
AKSÜNGER (Devamla)
onu da özelleştirdiniz zaten. Geriye bir şey
kalmadı.
Bir
tek hukuk konusu var, orada da görüyorum ki talimatla iş yürüyor, o da
özelleşmiş. O da özelleşmiş yani.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) T.C.yi de kaldırıyorlar!
ERDAL
AKSÜNGER (Devamla) Ha buradaki en önemli şey, bence kamu hizmetinin
bundan sonra ne olduğunu tanımlamaktır.
Piyasalaştırmak, önümüzdeki yeni liberal düzenin hikâyesi bu ama daha
geniş bir zamanda bunu da anlatırız mutlaka, ne olduğunu
anlatırız.
Hepinize
saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Aksünger.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
8inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
9uncu
madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Türkiye
Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi
Hakkında Kanun Tasarısının 9uncu maddesinin 2nci
fıkrasındaki diğer emniyet tedbirlerini cümlesinin diğer
teknik donanımlı emniyet tedbirlerini olarak
değiştirilmesini arz ve talep ederiz.
Mehmet
Volkan Canalioğlu Haydar
Akar Sakine
Öz
Trabzon Kocaeli Manisa
Doğan
Şafak Haluk
Eyidoğan
Niğde İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Canalioğlu, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET
VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; değerli Ulaştırma
Bakanımız burada yok ama Sayın Savunma Bakanımız
burada. Niye yok dedim? Şunun için: Şimdi, bizim, Karadeniz olarak,
değerli arkadaşlarım, demir yollarının
serbestleşmesiyle ilgili bir sorunumuz yok, bir
sıkıntımız da yok. Niye yok? Çünkü Karadenizde Samsundan
Sarpa kadar veya iç kısımlara, GAPa kadar olan bölgede demir yolu
ağımız yok. O nedenle orada bir sıkıntımız
yok. Ama yıllar öncesinden Atatürkün de hayalinde olan Tercan,
Aşkaleden, Bayburt üzerinden Trabzona, Rizeye, Ofa ve Yeniay Tersanesi
Limanına bağlantıları, aynı şekilde Araklı,
Arsin üzerinden Trabzona bağlamak düşüncesi vardı. Bu
düşünce çok doğru bir düşünce ve güzel bir hayaldi. Ancak
ülkemizin içinde bulunduğu o günün şartları nedeniyle bu hayal
ve düşünce gerçekleştirilemedi. Bugün ise Sayın Çevre ve
Şehircilik Bakanımız, değerli hemşehrimiz, Trabzon ile
Diyarbakırı birbirine bağlayarak 630 kilometrelik demir yolu
hattı planladıklarını, bu projenin Erzincandan
başlayıp Gümüşhaneden Trabzona ulaşacağını
ve Karadenizin GAP, Suriye ve Irak ile bağlantısının
sağlanacağını söylüyor. Biz merak ediyoruz: Böyle bir proje
var mı? Varsa ne zaman gerçekleştirilecek? Yapılması
planlanan 320 kilometrelik
Erzincan-Gümüşhane-Tirebolu-Trabzon Demiryolu Hattı Projesi
hangi aşamadadır? diye Ulaştırma Bakanımız
Sayın Binali Yıldırım'a sorduk ancak henüz bir cevap
alamadık.
Sayın
bakanlarım, biz bu yazılı soruları veriyoruz, soru
önergeleri veriyoruz, bütün partiler veriyor. Bununla ilgili hemen bir şey
anlatayım: Zamanın çok önemli bir siyasetçisi seçim bölgesi olan
Trabzona geliyor. Hemşehrilerim, ben yine bu seçimde adayım. Sizden
oy istiyorum, oylarınıza talibim. deyince oradaki hemşehrileri,
seçmenler Sayın siyasetçimiz, bu sefer biz oyumuzu okuryazara vereceğiz.
Ya, arkadaş, niye okuryazara vereceksiniz? Ben bakanlık yaptım.
İngilizce, Fransızca, Almanca biliyorum. diyor. Seçmenler diyor ki:
Peki, sen bu kadar okuma yazma biliyordun da yazdığımız
mektuplara niye cevap vermedin?
Değerli
bakanlarımız, değerli arkadaşlarımız; bakın,
bunlara cevap verin. Bunlara cevap vermezseniz
yarın seçmenleriniz okuryazara oy verir ve sizi sandıkta
bırakır. Zaten sandıkta kalacağınız da
aşikâr bir şekilde görülüyor.
Bugün
hâlen projesi bile tamamlanmamış veya tartışmaları
süren demir yollarının yapım aşamasına dahi
başlamayan Hükûmetiniz, öncelikle bölge halkının ihtiyaç
duyduğu bu projeyi hayata geçirmelidir. Sayın Bakan, bölge
halkının sesine kulak vermelidir. Demir yolu projesinin
gerçekleştirilmesi Trabzon başta olmak üzere, Karadeniz Bölgesinin
sanayisine, ekonomisine ve bölgenin gelişmesine büyük katkı
sağlayacaktır. 2023te 500 milyar ihracat hedefi için orta vadede
Batum-Hopa-Rize-Trabzon-Giresun-Ordu-Samsun ağına demir yolu
bağlanmalı ve ihtiyaç duyulan demir yolu hattının
yapımına da bir an önce başlanmalıdır ve bu demir
yolları hatları aynı zamanda GAP bölgesine, kuzey,
güneydoğusuna da başlanmalıdır. Çünkü bölgemizin Rusya
Federasyonu, diğer BDT ülkeleri ve Türk cumhuriyetleri başta olmak
üzere, Asya coğrafyası ile demir yolu
bağlantısının bulunmaması nedeniyle
ihracatçılarımız taşımacılıkta büyük
sıkıntılarla karşılaşmakta ve ödenen yüksek
ulaşım ücretleri nedeni ile de rekabet olanakları
sağlanamamaktadır.
DOKAP
ana planında DOKAP, GAP ve DAP arasında ulaşımın
iyileştirilmesi açık ve netken acaba bu alanda master planı
yapılmış mıdır? Bunu da Hükûmetinize soruyorum.
Değerli
arkadaşlarım, cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk 15
Eylül 1924 tarihinde Trabzon milletvekillerimiz sanıyorum burada yoklar,
onlara da sesleniyorum- Trabzon'a yaptıkları ilk ziyaretinde
yaptığı konuşmasının içerisinde demir yoluna
değinerek şöyle demiştir: Bu feyyaz, ahalisi zeki,
müteşebbis, çalışkan olan Trabzon'umuzu az zamanda dâhilî
şimendiferlerle raptolunmuş, güzel rıhtım ve limanla teçhiz
edilmiş görmek nuhbe-i âmâlimdir." Ama ne yazık ki yüz
yıllık bir hayal gerçekleşmemiştir.
Değerli
arkadaşlar, demir yollarının serbestleşmesi demek bunun
özelleştirilmesi demektir. Atadan kalan topraklarımız,
mallarımız satıla satıla belli bir noktaya geldi, satacak
daha ne kaldı? Demir ağlarla öreceğiz ülkemizi. diyorsunuz ama
yeniden demir ağlarla örmek bir tarafa dursun, sökeceklerinizi ve
satacaklarınızı söylemiyorsunuz.
Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Canalioğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
9uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
9uncu madde kabul edilmiştir.
Böylece
birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Oturuma
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.53
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.57
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet
SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER : Mustafa HAMARAT (Ordu), Mine LÖK BEYAZ
(Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 94üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
441
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü
sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bosna ve Hersek Bakanlar
Konseyi Arasında Sağlık Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
4.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Bosna ve Hersek Bakanlar Konseyi Arasında Sağlık
Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/421) (S. Sayısı: 160)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da Komisyon bulunamayacağı
anlaşıldığından, alınan karar gereğince
Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 93üncü yıl dönümünün ve
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanması ve günün önem
ve anlamının belirtilmesi amacıyla yapılacak
görüşmeler için 23 Nisan 2013 Salı günü saat 14.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
saati: 19.58