TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
96ncı
Birleşim
24
Nisan 2013 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul
Milletvekili Muhammet Bilal Macitin, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramına ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın, Malatyada yaşanan dolu ve don
olaylarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Afyonkarahisar
Milletvekili Kemalettin Yılmazın, eğitim ve istihdam
sorunlarına ve çözüm önerilerine ilişkin gündem dışı
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, Meclisin kuruluşunun 93üncü
yılını kutladığımız bugünlerde cumhuriyetin
sorununun eşitlik ve demokrasi olduğuna ve cumhuriyetin, kuruluş
felsefesiyle çelişen tarihiyle yüzleşmek zorunda olduğuna
ilişkin açıklaması
2.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, ulusal ve resmî bayramlarla ilgili bir
yönetmelikle 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramından Ulusal
Egemenlik bölümünün çıkarılmasına ve bazı okullarda
yapılan 23 Nisan kutlamalarına ilişkin açıklaması
3.- Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, Ermenilerin 518 bin Türk Müslümanı
katletmelerini görmezden gelip büyük felaket diyerek Ermeni
soykırımı olduğunu söyleyerek onlardan özür dileyenleri
kınadığına ilişkin açıklaması
4.- Uşak
Milletvekili Dilek Akagün Yılmazın, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
batıya doğru çekildiğine dair gazetelerde çıkan haberlerin
doğru olup olmadığına ilişkin açıklaması
5.- İstanbul
Milletvekili Türkan Dağoğlunun, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün 23
Nisanı çocuklara armağan ettiğine ve çocuk hakları
komitelerinin, politika yapım süreçlerinde çocuk bakışı
açısından önemli mekanizmalar olduğuna ilişkin
açıklaması
6.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akovanın, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve
Çocuk Bayramını kutladığına ve 2/B arazileri için
açıklanan rayiç bedellere ilişkin açıklaması
7.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılının, AK PARTİ Grubu
olarak, doksan üç yıllık köklü bir tarihi olan Meclise sahip olmaktan
gurur duyduklarına ve bu günü çocuklarımıza bayram olarak
armağan eden Mustafa Kemal Atatürk ile tüm şehit ve gazileri sevgiyle
andıklarına ilişkin açıklaması
8.- İzmir Milletvekili
Alaattin Yükselin, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
kutlamalarındaki çelenk koyma yasağına ve kuruluşunun
93üncü yılını kutladığımız Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 8 üyesinin tutuklu olduğuna ilişkin
açıklaması
9.- Bursa Milletvekili
İlhan Demirözün, yazılı olarak cevaplandırılması
için verdiği önergedeki bazı sorulara Sağlık
Bakanlığı tarafından yanıt verilmediğine, bunun
nedenini öğrenmek istediğine ve sorularının
yanıtlanmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
10.- Afyonkarahisar
Milletvekili Kemalettin Yılmazın, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığındaki bazı müşavirlere
yönelik uygulamalara ilişkin açıklaması
11.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Manisada 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramı kutlamalarında yaşanan olaylara ilişkin
açıklaması
12.- Adana Milletvekili
Ali Halamanın, Türkiyede son yıllarda çeltik ekimi
yapılmadığına ilişkin açıklaması
13.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Mersinde 2/B arazileri için
açıklanan rayiç bedellere ilişkin açıklaması
14.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, İstanbul Büyükçekmecede 23
Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamalarında yaşanan
olaylara ilişkin açıklaması
15.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin PKK
terör örgütünü aktivist olarak belirleyen bir rapor
yayınladığına ve bunu kınadığına
ilişkin açıklaması
16.-
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali
Yıldırımın, İzmirde bir toplantıda
kullanmış olduğu bazı ifadelere ilişkin
açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdu ve 32 milletvekilinin, 4734 sayılı
Kamu İhale Kanunu kapsamı dışında
gerçekleştirilen ihalelerde harcanan kamu kaynaklarının, kamu
ihalelerinin bu Kanun kapsamı dışında yapılma
sebeplerinin ve bundan elde edilen faydanın araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/594)
2.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken ve 21 milletvekilinin, var olduğu iddia edilen toplu
mezarların belirlenip uluslararası hukuka uygun şekilde
açılması için yapılması gerekenlerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/595)
3.- BDP Grubu
adına Grup Başkan Vekili Iğdır Milletvekili Pervin
Buldanın, tüm dünyada ve ülkemizde hissedilen ekonomik krizin insan
sağlığı üzerindeki psikolojik ve sosyolojik etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/596)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- CHP Grubunun, Adana
Milletvekili Turgay Develi ve 20 milletvekili tarafından TBMM
çalışmalarının Meclis TVde on iki saat ile
sınırlandırılmasının araştırılarak
çalışmaların tümünün Meclis TVde izlenmesinin
sağlanması amacıyla 1/4/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun 24 Nisan 2013
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısı ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/749) (S. Sayısı:
441)
4.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Bosna ve Hersek Bakanlar Konseyi Arasında Sağlık
Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/421) (S. Sayısı: 160)
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali
Yıldırımın, İzmir Milletvekili Musa Çamın
görüşülen kanun tasarısının geçici 5inci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşma sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.- İzmir
Milletvekili Musa Çamın, Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanı Binali Yıldırımın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşma sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın, Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin
görüşülen kanun tasarısının oylamasından önce oyunun
rengini belirtmek üzere yaptığı konuşma sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
X.- OYLAMALAR
1.- (S.
Sayısı: 441) Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının
oylaması
XI.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bakanlık tarafından
hizmete açılan tesislere ve açılış törenlerinin maliyetine
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/19224)
2.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükatamanın, Bakanlığın Bursadaki
yatırımlarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret
Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/19491)
3.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydarın, Bakanlık tarafından
hazırlanan kamu spotlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşekin cevabı (7/19567)
4.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun,
Siirte yönelik proje ve yatırımlara, 2012 yılında
Bakanlığa yapılan bilgi edinme başvurularına,
İlişkin
soruları ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının
cevabı (7/19769), (7/19770)
5.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, istihdam edilen personel
sayısı ile personelin sendikal örgütlenmesine ilişkin sorusu ve
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı
(7/20082)
24 Nisan 2013 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.02
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER :
Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa HAMARAT (Ordu)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 96ncı
Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
nedeniyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Muhammet Bilal Macite aittir.
Buyurunuz
Sayın Macit. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Muhammet Bilal Macitin, 23
Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramına ilişkin gündem
dışı konuşması
MUHAMMET
BİLAL MACİT (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 23 Nisan üzerine gündem dışı söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiyede biz
millî bayramları kutlarız. Dünyada ise kimi ülkelerin
bayramlarının yanında millî günleri de vardır. Millî
bayramlar, millî anmalar farklı sayılarda olabilir ancak millî gün
bir tanedir. Amerika Birleşik Devletlerinin millî günü 4 Temmuzdur,
Bağımsızlık Deklarasyonunun ilanı. Fransızların
ise 14 Temmuz yani Fransız Devriminin başladığı
Bastillein basılması günü. Bu günün o ülkenin millî şahsiyetini
en halis şekilde temsil ettiği kabul edilir, aynı şekilde
birleştirici günüdür de.
Türkiyede
kutladığımız resmî bayramlardan hangisi millî gün olabilir
dersek, 23 Nisanın diğer dört sembole nazaran çok daha hakiki anlamda
bir millî gün olmaya yakın olduğunu düşünüyorum. Bir millî
ortaklığı ve millî iradeyi ifade etmektedir çünkü ve bugünün
demokrasisini de.
Hepimizin de
bildiği gibi, Ankarada 23 Nisan 1920 günü toplanan Meclis, bir taraftan,
ocak ayında İngilizler tarafından dağıtılan
Meclisin bir devamıydı. Öyle ki orada yarım kalan gündemler
hemen Ankarada görüşülmeye başlanmıştı. Ancak öte
yandan, ismi Meclis-i Mebusan değildi. Önce Büyük Millet Meclisi ve
1921den itibaren Türkiye Büyük Millet Meclisiydi yani bir bakımdan bir
kurucu meclisti de. Öneminin farkındaydı, sadece, İstanbulda
toplanamadığından sürgünde toplanmış olarak görmüyordu
kendisini.
İlk Meclis,
üzerinde henüz kiremitleri dahi olmayan bir binaydı. Mazhar Müfit Kansunun
aktardığına göre Ankarada halk, evlerinin kiremitlerini sökerek
getirmiş ve binanın üstü bu şekilde
kapatılmıştı. Elektrik bulunmadığı gibi lüks
lambası da yoktu ve aydınlanma gaz lambalarıyla sağlanmaya
çalışılıyordu. Kâtiplerin önlerine geceleri mum dikilirdi.
Ses ve görüntü cihazlarının olmadığı o yıllarda
hararetli tartışmaların yapıldığı o Mecliste
tutanaklar itinayla tutulur ve saklanırdı.
Ama bu Meclisi
asıl farklı yapan, Meclisin kompozisyonudur. İlk Meclisin ne
kadar renkli olduğu sıkça dile getirilmiştir. Çok farklı
düşünsel, kültürel ve sınıfsal kökenlerden insan aynı
mücadele için bir araya gelmişti. Ahmet Demirel'in o Mecliste
çalışmış Hıfzı Velidedeoğlu'ndan aktardığına
göre İlk Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekillerinin giyim ve
kuşamları, yaşları, düşünsel yetenekleri ve görgüleri
başka başka ve çok değişikti. Beyaz sarıklı ve
beyaz veya kara sakallı, cüppeli, eli tespihli hocalarla, pırıl
pırıl üniformalı genç subaylar, yazma veya şal
sarıklı aşiret beyleri,
külahlı ağalar, tarikat babaları ve kavuklu çelebilerle
Avrupa'da yükseköğrenimlerini yeni bitirmiş, batı kültürüyle
yetişmiş, Kuvayımilliye kalpaklı, nokta
bıyıklı, modern giyimli gençler yan yana oturuyorlardı.
Gerçi mebusların kıyafetleri ve kafaları renk renkti fakat
gönülleri ve amaçları birdi.
İlk Meclisin
egemenlik ilkesi hâkimiyetimilliyedir. Bu tam da tanımsız
kalmış egemenlik ilkesi, nitekim Kasım 1922'de saltanatın
lağvından hemen hemen tam bir yıl sonra 29 Ekim 1923'te
cumhuriyetin ilanına kadar da yönetimin adı olacaktır. Bu şiardan kastedilen,
yürütme ve yasamanın her ikisinin Meclisin uhdesinde olduğu, hatta o
dönemin olağanüstü şartlarında aynı ilkeye dayanarak
istiklal mahkemeleri örneğinde olduğu gibi yargı için de kendini
en üst merci gördüğü bir yönetim biçimidir.
Elbette, bugün için bu, uygun addedilebilecek
bir biçim değildir. Yasama, yürütme ve yargının
birlikteliği gibi demokrasi prensipleriyle bağdaşmayan bir usul
savunulacak değildir. Burada bundan bahsetmemin sebebi, bu vurgunun
Meclisin kendisine biçtiği önemi resmetmesi bakımından önemli ve
açıklayıcı olmasıdır. Meclisin kendini safi millî
iradenin yansıması olarak gördüğünün ifadesi
olmasındandır.
Bu Mecliste yeni bir sosyal kontrata
dayalı bir millet kurma iradesi olduğu açıktır. Ancak bu
millet kurma iradesi, sonradan anlaşılacağı gibi, tek
tipçi, dayatmacı ve her türlü çoğulculuğu ve
farklılığı dışlayan karakterde değildir. Tam
aksine, zaten 1920 Ankara'sında bir araya gelen insanların bizzat
kendileri bu farklılığı taşımakta ve ortak iradeyi
yansıtmaktadır.
Meclisin
açılışının yıl dönümünde bize düşen, bugünkü
Türkiye'yi kucaklayan ve kapsayan bir şekilde çalışmak ve
hakkını verebilmektir. Aynı şekilde o ruha sahip
çıkmak ama asıl önemlisi bu
idealizmi anakronizm ve hamasetle boğularak değil, tam aksine bugünün
dünyasına, bugünün Türkiyesine taşımaktır. 23 Nisan
anması geçmişe değil, geleceğe dönük; olmalıdır,
geçmişin böbürlenmesine değil, tıpkı Meclis
çatısının inşası gibi ortak geleceğin
inşasına, geleceğin güzel Türkiye demokrasisine.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Macit.
Gündem
dışı ikinci söz Malatyada yaşanan dolu ve don
olayları hakkında söz isteyen Malatya Milletvekili Veli
Ağbabaya aittir.
Buyurunuz
Sayın Ağbaba. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın, Malatyada yaşanan dolu ve don
olaylarına ilişkin gündem dışı konuşması
VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Malatyada üst
üste yaşanan, büyük zararlara yol açan dolu ve don olayıyla ilgili
söz almış bulunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, AKPnin uyguladığı politikalarla özellikle son
bir yılda Malatyalı üretici perişan oldu. 2,5-3 TLye mal
ettiği kayısıyı, maalesef, 1,5-2 TLye satabildi. AKP
felaketini yaşayan Malatya üreticisini son bir ayda önce don, sonra da
dolu afeti vurdu. Donla kayısı çiçekleri değil, hayaller söndü;
doluyla kayısı değil, umutlar, gelecek yaralandı.
Bugün,
aslında, geçen hafta yaşanan dolu afetiyle ilgili konuşacaktım
ama sabah Kuluncaktan don haberi geldi. Kuluncakın Tohma Boyu ve
düşük rakımlı bölgelerinin tamamına, maalesef, donun
vurduğunu öğrendim. Zaten 18 Martı 19 Marta bağlayan gece
Malatya Merkez, Yazıhan, Kale, Akçadağ, Battalgazi, Darende ve
Hekimhanın bir bölümü olmak üzere Malatyanın birçok bölgesinde
kayısımız dondan yanmıştı. Geçen hafta ise
Akçadağ ilçesini 3 kez dolu vurdu. Ören, Dedeköy, Kömekavak,
Gölpınar, Altunlu, Bölüklü, İkinciler, Büyükçimiş, Çatalbahçe,
Büyükköy, Ancarlı, Aliçeri, Örüşkü, Develi, Esenbey ve Levent
bölgesinde büyümeye yüz tutmuş çağlaları dolu vurdu, neredeyse
çekirdekleri gözüküyor. Mart ayında dondan en az etkilenen yerlerden biri
olan Doğanşehir ilçesi de geçtiğimiz hafta doludan çok
etkilendi. Doğanşehir, Sürgü, Güroba, Kelhalil, Çömlekobası,
Altıntop, Savaklı, Eskiköy, Hudut, Polatdere, Suçatı,
Yuvalı, Karaterzi, Dedeyazı, Çığlık ve
Şatıroba köylerini dolu vurdu, zarar yüzde 100e yakın
değerli arkadaşlar.
Şimdi, bu
elimdeki çağlalar, değerli milletvekilleri, Çığlık köyü
muhtarının bahçesinden geldi. Kayısıyı gördüğümüz
zaman daha bugün geldi, bu sabah geldi, siz de bakın lütfen- dolu vurur
belki vicdanlarınıza, biraz Malatyalılara karşı
vicdanlı olursunuz.
Şimdi, yine
hafta sonu Hekimhandan beni aradılar değerli arkadaşlar,
dediler ki: Hekimhanı dolu vurdu. Şu doluya bakın
arkadaşlar, doluya bakın, şuna bakın.
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) AK PARTİ mi yaptı onu?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Laf atma! Ekmek bu, ekmek!
VELİ
AĞBABA (Devamla) Bakın, sanki kış günü gibi
arkadaşlar. Şu resimlere bakın ve şu
kayısının, şunun gelmiş olduğu hâle bakın
arkadaşlar, şunun gelmiş olduğu hâle bakın.
Malatyalıyı önce AKP vurdu, ardından dolu vurdu, ardından
don vurdu.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, sizin vicdanlarınıza sesleniyorum
değerli milletvekilleri: Malatyalı üretici ne yapsın? Bir ürün
düşünün ki dünyada marka. Bir ürün düşünün ki dünyada kuru
kayısı üretiminin tek başına yüzde 80ini
karşılıyor. Bir ürün düşünün ki değerli milletvekilleri,
her derde deva ve bir ürün düşünün ki tutsa da üretici ağlıyor,
üzülüyor; tutmasa da üretici ağlıyor, üzülüyor. Niye? Çünkü Hükûmet
bu ürünü yıllardan beri görmezden geliyor.
Değerli
milletvekilleri, Malatyalı öyle bir psikolojiye sokulmuş ki maalesef
komşusunun bahçesini dolu vurduğu zaman, don vurduğu zaman içten
içe utanarak tırnak içerisinde- seviniyor çünkü kendi ürününün para etmesini kayısının
az tutmasına bağlıyor. Malatyalıyı
düşürdüğünüz hâl bu.
Değerli
milletvekilleri, her yıl, Malatya, ülke ekonomisine 300 milyon
doların üzerinde bir katkı sağlıyor. Birileri belki buradan
duyar. Şimdi, başına bir felaket gelmiş, Malatyalı
sizden sadaka istemiyor, sizden bağış istemiyor. Malatyalı
üretici diyor ki: Biz, devletimize yıllarca üreterek ekonomiye
katkıda bulunduk. Bizim ürettiğimiz kayısı sayesinde
istihdam sağladık, devletimize yük olmadık. Şimdi devletimiz
de bize sahip çıksın. Şimdi, fındıkta olduğu
gibi kayısı için de alan bazlı destek verin. diyor. Kredi
borçlarımızı erteleyin, faizlerimizi silin. diyor.
Değerli
milletvekilleri, bakın, ben bu kürsüden defalarca söyledim,
Malatyalının düştüğü hâli söyledim. Maalesef bir
arkadaşımız bunun yalan olduğunu söyledi. Geçtiğimiz
hafta tekrar gördüm, Malatyadaki yaşanan afeti gördüm. Bugün, eğer
izin verirseniz değerli milletvekilleri, Malatyadan getirmiş
olduğum çağlaları, Malatyanın düşmüş olduğu
durumu, meyvemizin düşmüş olduğu durumu sizlere göstermek için,
izin verirseniz, hem grup başkan vekillerine vereceğim bunlardan hem
de Meclis Başkan Vekilimize vereceğim, Meclisi yöneten Başkan
Vekilimize. Vicdanlarınıza sesleniyorum: Malatyalının
borçlarını öteleyin, faizlerini silin, borçlarını
erteleyin. Malatyalı bilin ki her zaman üretmiştir, her zaman
ekonomiye katkıda bulunmuştur. Mecliste bulunan bütün partilerden
bunu rica ediyorum.
Hepinizi
saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Ağbaba.
Gündem
dışı üçüncü söz, eğitim ve istihdam sorunları ve çözüm
önerileri hakkında söz isteyen Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin
Yılmaza aittir.
Buyurunuz
Sayın Yılmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Afyonkarahisar
Milletvekili Kemalettin Yılmazın, eğitim ve istihdam
sorunlarına ve çözüm önerilerine ilişkin gündem dışı
konuşması
KEMALETTİN
YILMAZ (Afyonkarahisar) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, yükseköğretimini tamamlayarak çalışmak isteyen
meslektaşlarım ziraat mühendislerinin, veteriner hekimlerin,
gıda mühendislerinin, su ürünleri mühendislerinin ve peyzaj mimarlarının
sorunlarını dile getirmek amacıyla gündem dışı
söz aldım ancak zaman darlığı nedeniyle bugün sadece ziraat
mühendislerinin eğitimi ve istihdamı ile ilgili
konuşacağım.
Değerli
milletvekilleri, tarımsal yükseköğretimin
başlangıcından yani 1848 yılından bu yana geçen yüz
altmış beş yılda tarımsal yükseköğretimin
geldiği nokta maalesef hiç de iç açıcı değildir. Benim de
tarımsal yükseköğretime başladığım 1974
yılında 4 tane ziraat fakültesi var idi, mezun olduğum 1981
yılında ise 7 ziraat fakültesi bulunuyor idi. Bu fakülteler tüm
coğrafi bölgelerimizde dağılmış idi. 1981
yılında kurulan YÖK önce bu ziraat fakültesinin açılmasına
karar verirken açılacak fakülte için bir daha, daha önceden
açılmış ve öğretim üyesi yeterli olan ziraat fakültesi
görevlendirilir, görevlendirilen bu fakülte 7 öğretim üyesini kurucu
olarak belirler ve bu üyeler çalışmalarını yapar,
binaları ve öğretim üyeleri
hazır olduktan sonra fakülte eğitime başlar idi. Mesela Ankara
Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Çukurova ve Uludağ üniversiteleri ziraat
fakültelerinin kurulmasında bu görevi yapmıştır. Bugün ise
Bakanlar Kurulu kararıyla, ön hazırlık yapılmadan yeni
ziraat fakülteleri açılmakta ve açılan fakülteler bir iki yıl
içerisinde öğrenci talep etmeye başlamaktadırlar. 2013
yılı başı itibarıyla Türkiyede 33 üniversitede 26
ziraat, 5 ziraat ve doğa bilimleri, 2 tarım bilimleri ve
teknolojileri fakültesi bulunmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, sadece 2012 yılında 6 tarımsal yüksek
öğretimle ilgili fakülte açılmıştır. 1980lere kadar
sınavlarda yüzde 1 ile 10 aralığına giren öğrencilerin
tercih ettikleri ziraat fakülteleri son yıllarda çok düşük puanlarla
öğrenci kabul etmesine rağmen, pek çok fakültede bazı bölümler
öğrenci bulmakta zorlanmaktadırlar. Tıp fakülteleri için hastane
neyse ziraat fakülteleri için de laboratuvar
ve araştırma ve uygulamaları da odur. Bugün pek çok
fakültenin uygulama çiftliği yoktur. Aynı ekolojide ve birbirine çok
yakın illerde ziraat fakülteleri açılmaktadır. Uygulanagelen bu
yanlış politikalar sonucu, fakültelerden mezun olan on binlerce
ziraat mühendisi boş gezmekte veya eğitimiyle alakası olmayan
alanlarda çalışmaktadırlar. Şu anda öğretmenlik,
polislik, mübaşirlik, gardiyanlık gibi kamu görevlerinde bulunan
ziraat mühendisleri mevcuttur. Bu, ciddi bir israftır. Uygulanan bu
yanlış politikalara bir an evvel son verilmelidir. Diğer
taraftan, kamuoyunda ziraat mühendislerinin devlette istihdamı çok fazla
gösterilmekte, meslektaşlarım Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı ve Maliye
Bakanlığı arasında oyalanmaktadırlar. Tarım
Bakanı canlı yayında Maliye Bakanlığından kadro
istedik. diye beyanat veriyor, Maliye Bakanlığı ise Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Maliye
Bakanlığından yeni atamalar için bir kadro talebi
bulunmamaktadır. diyor. Olan Türk tarımına ve atama bekleyen
meslektaşlarıma oluyor. Şu anda Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığında 20 binden fazla boş
kadro bulunmaktadır. Mühendislerimiz de bir an evvel çiftçilerimizle
buluşmak, Türk tarımına katkı sağlamak, arazilerde
çalışmak istemektedirler. Bu imkân onlara mutlaka verilmelidir. Millî
ekonomisinin temeli ziraat olan ülkemize canlı hayvan ithal etmek,
kurbanlık hayvan ithal etmek, karkas et ithal etmek, damızlık
hayvan ithal etmek, yem ve yem bitkisi ithal etmek ve en üzücüsü de saman ithal
etmek hiç yakışmamaktadır.
Değerli
milletvekilleri, milyonlarca dönüm tarım yapılabilir hazine arazisi
boş durmaktadır. Bir kanun veya kanun hükmünde kararnameyle bu
arazileri işlemek isteyen ziraat mühendislerine tahsisi sağlanabilir.
İşletme kredisi ve desteklemeleriyle buralarda örnek teknik
tarım uygulamaları yapılabilir. Ülkemiz ekonomisine önemli bir
istihdam ve katma değer sağlanmış olur.
Diğer
taraftan, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı kanun hükmünde kararnameyle yeniden
yapılandırma sürecinde; uzun yıllardır
Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatlarında
müsteşar, müsteşar yardımcısı, genel müdür, genel
müdür yardımcısı, daire başkanı, hukuk müşaviri,
il müdürü gibi çok önemli görevleri ifa etmiş olan insanlar şimdi
bakanlık müşaviri olarak görevlendirilmişlerdir. Doğrudan
Bakana bağlı olarak görev yapması gereken bu insanlar merkez ve
taşra birimlerinde çalışabilecek şekilde yeni bir
düzenlemeyle ele alınmış ve bunlar, Bakanlık Rehberlik ve
Teftiş Başkanlığı emrinde görevlendirilmişlerdir.
Bu görevlendirmeler, resmen, kanuna ve hukuka aykırıdır. Bu
görevlendirmelerdeki müşavirler, âdeta, başmüşavir, hoş
müşavir, boş müşavir şeklinde
adlandırılmaktadırlar. Acilen bu uygulamaya son verilmelidir.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.
Gündeme geçmeden
önce, sisteme girmiş sayın milletvekillerimize İç Tüzük 60a
göre bir dakika söz hakkı vereceğim.
Buyurunuz
Sayın Tüzel.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, Meclisin kuruluşunun 93üncü
yılını kutladığımız bugünlerde cumhuriyetin
sorununun eşitlik ve demokrasi olduğuna ve cumhuriyetin, kuruluş
felsefesiyle çelişen tarihiyle yüzleşmek zorunda olduğuna
ilişkin açıklaması
ABDULLAH LEVENT
TÜZEL (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün, Meclisin
kuruluşunun 93üncü yılını hep birlikte kutladık.
Egemenlik, sermaye sınıfının elinde, halk için sınırlı,
barajlı, yasaklı, tutuklu ve hatta prangalı bir duruma
dönüşmüş durumda. Milletvekilleri cezaevlerinde ve 77
yaşındaki Nazife Ana Devlet, benim devletim; ülke, benim ülkem ama
ben Kürtüm. dediği için oğluna yardım, yataklıktan ceza
almış durumda, ayağı prangalı.
Cumhuriyetin
sorunu eşitlik ve demokrasi sorunu; herkese, her görüşe, her dile,
her inanca demokrasi. Barış, çocuklarımıza vereceğimiz
en büyük ödül olacaktır. Çocuklar ölmemeli, aileleri tutuklanmamalı,
bedenleri preslerde ezilmemeli; çağdaş, laik, ana dilleriyle, bu
değerlerle büyümeliler.
Cumhuriyet,
kuruluş felsefesiyle çelişen tarihiyle yüzleşmek zorunda.
Türkleştirme ve Müslümanlaştırma adına doksan sekiz
yıl önce Ermeni aydınlarının ortadan
kaldırılmasıyla, 6-7 Eylüle, Hranttan er Sevaga uzanan tehcir,
katliam ve felakete dönüşen süreçle yüzleşmek ve anlamak gerekiyor,
özür dilemek gerekiyor.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ederiz Sayın Tüzel.
Sayın
Öğüt
2.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, ulusal ve resmî
bayramlarla ilgili bir yönetmelikle 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramından Ulusal Egemenlik bölümünün çıkarılmasına ve
bazı okullarda yapılan 23 Nisan kutlamalarına ilişkin
açıklaması
KADİR GÖKMEN
ÖĞÜT (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
AKPnin
çıkardığı bayram yönetmeliğine göre 23 Nisan Ulusal Egemenlik
ve Çocuk Bayramından ulusal egemenlik bölümü çıkarılarak
çocuk bayramı hâline bilinçli bir şekilde dönüştürülmüş, il
ve ilçelerde törenlerde devlet adına millî eğitim müdürleri çelenk
koymuştur; millî egemenliğin temsilcisi partilerin çelenklerine izin
verilmemiştir. Amaç, millî egemenlik duygusunun adım adım yok
edilerek ümmet toplumuna geçmektir.
Bazı okullar
23 Nisanı zikir ve ilahilerle karşılamıştır.
Üsküdarda bir ilköğretim okulunda, 23 Nisan töreninde öğrencilere
ilahiler eşliğinde semah yaptırılmıştır.
Bundan sonraki aşama, Meclis törenlerini de Millî Eğitim
Bakanlığının organize etmesi olacaktır. Laik
cumhuriyeti tırnaklarıyla oluşturan bilinçli halkımız
sizin amaçlarınıza erişmenize asla ve asla izin vermeyecektir.
Ulusal Egemenlik
Gününde rehin tutulan milletvekillerine buradan bin selam olsun diyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın
Halaçoğlu
3.-
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, Ermenilerin 518 bin Türk
Müslümanı katletmelerini görmezden gelip büyük felaket diyerek Ermeni
soykırımı olduğunu söyleyerek onlardan özür dileyenleri
kınadığına ilişkin açıklaması
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Çanakkalede,
Kafkasyada, Musulda, Filistinde ölüm kalım mücadelesi veren
Osmanlı Devletinin vatandaşı olan Ermenilerin devletlerine
karşı Rus, Fransız, İngilizlerle birlikte
savaşmaları ve Van, Bitlis, Muş, Çatak, Erzurum, Zeytunda isyan
çıkarmaları üzerine 235 Taşnak, Hınçak ve Ramgavar örgüt
üyesinin tutuklanmasını Soykırım Günü olarak
anmaları, Ermenilerin buna karşılık 518 bin Türk Müslümanı
katletmelerini kınıyorum. Bunu görmezden gelip büyük felaket diyerek
Ermeni soykırımı olduğunu söyleyip özür dileyenleri de
kınıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Halaçoğlu.
Sayın
Yılmaz
4.-
Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmazın, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin batıya doğru çekildiğine dair gazetelerde
çıkan haberlerin doğru olup olmadığına ilişkin
açıklaması
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, Türk Silahlı Kuvvetlerinin batıya doğru
çekildiğine dair bugün gazetelerde haberler çıktı. Abdullah
Öcalan da sözlerinde Çekilme tek taraflı olmayacak, iki taraflı
çekilme olacak. diyordu. O zaman şu mu oluyor: Türk Silahlı
Kuvvetleri güneydoğudan ve doğudan çekiliyor mu? PKK da buralardan
mı çekiliyor? Bu karşılıklı anlaşmanın
sonucu mudur? Bu ülkenin, savaşmadan birilerine teslimi mi söz konusudur?
Bu konuda ben Hükûmet yetkililerinin
cevap vermesini istiyorum. 24üncü Dönem yıkıcı bir Meclis
olarak mı Türk tarihine geçecektir?
Bunu öğrenmek
istiyorum kendilerinden.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.
Sayın
Dağoğlu
5.-
İstanbul Milletvekili Türkan Dağoğlunun, Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün 23 Nisanı çocuklara armağan ettiğine ve çocuk
hakları komitelerinin, politika yapım süreçlerinde çocuk
bakışı açısından önemli mekanizmalar olduğuna
ilişkin açıklaması
TÜRKAN
DAĞOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bundan doksan üç yıl evvel Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu
dünyanın bizlere çocukların bir emaneti olduğunu o zamanlar
belirtmiş ve Meclisin açılmasını ve onun arkasından da
23 Nisanı çocuklara emanet etmiş ve armağan etmiştir.
Bugün, artık sadece Türkiyede değil, bütün dünyada bir ilk ve tek
olan bir bayram olarak kutlanmaktadır. Biz de, Türk halkı olarak
bundan son derece gurur duymaktayız. Dolayısıyla bizde
çocukların ne kadar önemli olduğunu bir kere daha ben vurgulamak
istiyorum. 81 ilde oluşturulan çocuk hakları komiteleri
tarafından hazırlanan yeni anayasa çalışmalarında Çocuk
Görüşü Raporu Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına bizzat çocuklar tarafından
sunulmuştur. Çocuk hakları komiteleri, politika yapım
süreçlerinde çocuk bakış açısının dikkate
alınması açısından önemli mekanizmalardır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatılmıştır.)
TÜRKAN
DAĞOĞLU (İstanbul) - Tartışılacak ve ortak
akıl yaratacak konuların son derece önemli olduğunu düşünüyorum
ve çocukların gününü tekrar canıgönülden kutluyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Dağoğlu.
Sayın Akova
6.-
Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akovanın, 23 Nisan Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutladığına ve 2/B
arazileri için açıklanan rayiç bedellere ilişkin açıklaması
AYŞE NEDRET
AKOVA (Balıkesir) Sayın Başkan teşekkür ediyorum.
Öncelikle 23 Nisan
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutluyorum.
Sayın
Başkan, 2/B arazileriyle ilgili çıkarılan iki kanun da orman
köylülerinin mağduriyetini gidermemiştir. İkinci
değişiklikle büyüklüğüne bakılmaksızın tarım
arazilerinden alınacak bedel rayiç bedelin yüzde 50si olarak kabul edilse
bile Körfez bölgesinde, Edremitte, belde ve köylerinde emlak bedelinin 10
katına varan rayiç bedellerinin belirlenmesi yüzünden köylülerimiz çok
uzun süredir kullandıkları bu toprakları ne peşin ne de
vadeyle alabilecek durumda değildirler. Kanuna itiraz hakkı
tanınmaması yüzünden mağduriyetlerini kamu otoritelerine belgeleyip
anlatamayan köylülerimize itiraz hakkı tanınması için bir
çalışma yapılması planlanmakta mıdır?
Açıklanan rayiç bedeller arasındaki dengesizliklere itiraz
edilebilmesi amacıyla konunun bütün taraflarını içeren itiraz
komisyonları kurulması için çalışma yapılması
yerinde bir çözüm önerisi değil midir?
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
AYŞE NEDRET
AKOVA (Balıkesir) Rayiç bedel yerine emlak bedelinin dikkate
alınması, peşin alınacak bedel oranının
indirilmesi, vade süresinin uzatılması ve faizlerin
alınmaması gibi çiftçilerimizin isteklerinin değerlendirilmesi
düşünülmemekte midir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akova.
Sayın
Bahçekapılı
7.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılının, AK
PARTİ Grubu olarak, doksan üç yıllık köklü bir tarihi olan
Meclise sahip olmaktan gurur duyduklarına ve bu günü
çocuklarımıza bayram olarak armağan eden Mustafa Kemal Atatürk
ile tüm şehit ve gazileri sevgiyle andıklarına ilişkin
açıklaması
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi bundan doksan üç yıl evvel kuruldu. Böyle köklü bir tarihi
olan Meclise sahip olmaktan kuşkusuz hepimiz gurur duyuyoruz. Bizler,
24üncü Dönem milletvekilleri, çalışma saat ve günlerinde bu
koltuklarda oturmaya, bu kürsüyü kullanmaya hak kazanmış
insanlarız ve her zaman tam karşımızda Egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir. cümlesini görmekteyiz. Bu
ilkeyi sadece görmekle kalmayıp 1920 kuruluş
anlayışıyla içselleştirmemiz, bütün siyasetlerimizi bu ilke
üzerinden kurgulamamız gerekiyor. Burada bulunmak bir onurdur. AK
PARTİ Grubu olarak bu onuru yaşamamızı sağlayan ve 23
Nisan 1920de bu önemli tarihî adımı atarak bu günü
çocuklarımıza bayram olarak armağan eden Mustafa Kemal Atatürk
ile Kurtuluş Savaşı şehitlerimizi ve tüm şehit ve
gazilerimizi sevgiyle anıyor, anıları önünde saygıyla
eğiliyoruz
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bahçekapılı.
Sayın Yüksel
8.-
İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramı kutlamalarındaki çelenk koyma yasağına ve
kuruluşunun 93üncü yılını kutladığımız
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 8 üyesinin tutuklu olduğuna ilişkin
açıklaması
ALAATTİN
YÜKSEL (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı hüzünlü bir şekilde
kutladık. Cumhuriyet Meydanında, İzmirde, biz milletvekilleri
olarak orada hazırdık ama sadece Millî Eğitim Müdürlüğü
çelenk sundu Atasına. Egemenliğin temel taşı olan siyasi
partiler orada çelenk koyamadılar, sivil toplum örgütleri, barolar, odalar
çelenk koyamadılar.
Kuruluşunun 93üncü
yılını kutladığımız Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 8 milletvekili, 8 üyesi bugün tutukludur, hapishanededir. Bunlardan
bir tanesi olan Mustafa Balbayla aynı bölgeden 583 bin oy aldık. 684
gündür millî irade tutukludur, 684 gündür İzmirlinin 583 bin oyu da
Silivride tutukludur. 23 Nisanı çocuklarımıza armağan
etmiş Atamız. Bugün çocuklarımız, on binlerce, hapiste
yatan aydınımızın, babaların çocukları,
babaları kurtulsun...
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yüksel.
Sayın
Demiröz...
9.-
Bursa Milletvekili İlhan Demirözün, yazılı olarak
cevaplandırılması için verdiği önergedeki bazı
sorulara Sağlık Bakanlığı tarafından yanıt
verilmediğine, bunun nedenini öğrenmek istediğine ve sorularının
yanıtlanmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
15 Ocak 2013
tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına,
Sağlık Bakanlığı tarafından yazılı
yanıt verilmesi istemiyle 20 sorudan oluşan bir soru önergesi verdim.
17 Nisan 2013 tarihinde, Sağlık Bakanı Doktor Mehmet
Müezzinoğlu imzasıyla 6ncı sorudan itibaren yanıt
gelmiştir. Hâlbuki önergemde ilk beş soruda, Bursada
yaptırılacak yeni kamu hastaneleri için neden kamu-özel
ortaklığı yöntemi tercih edilmektedir; kamu özel
ortaklığı metoduyla kampüs ihalesi kazanan firmalar var
mıdır; bunların ihale bedelleri nelerdir, kira bedelleri, sabit
yatırım tutarları ne kadardır diye sorum vardı.
Bunlara yanıt verilmemiş. Sağlık
Bakanlığından bu sorularıma neden yanıt
verilmediğini soruyor ve sorularımın
yanıtlanmasını talep ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Demiröz.
Sayın
Yılmaz...
10.-
Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin Yılmazın, Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığındaki bazı
müşavirlere yönelik uygulamalara ilişkin açıklaması
KEMALETTİN
YILMAZ (Afyonkarahisar) Teşekkürler Sayın Başkan. Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığında baş ve
has müşavirler dışında kalan 168 bakanlık
müşaviri, 11-17 Kasım 2012 tarihleri arasında Antalyada
Değişen Yöneticilik Akademisi adı altında bir hizmet içi
eğitime tabi tutulmuş, burada neo kişilik envanteri
adı altında birbirinden farklı 240 soru ile muhatap
kılınmışlardır. Fotoğrafları da eklenerek bu
insanlar âdeta fişlenmiştir. Hâlen bu müşavirler uydurma
gerekçeler ile üç beş günlüğüne il dışında
görevlendirilmekte, eğitim ve tecrübeleri gözetilmeksizin bazı
konularda raporlar hazırlattırılmaktadır.
Zamanında yetki ve sorumluluk alarak Türk
tarımına hizmet etmiş olan bu müşavirlere reva görülen bu
uygulamalar, çalışma huzurunu, görev hassasiyetini ve kişilerin
devlete olan güvenini sarsmıştır. Bu insanlara resmen mobbing
uygulanmakta ve emekliliğe zorlanmaktadırlar.
Bu uygulamaya bir an evvel son verilmelidir, zira bu
uygulama diğer bakanlık çalışanlarını da
rahatsız etmekte, sorumluluk alma, yetki kullanma konusunda tereddütlü
davranışlara sebep olmaktadır.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Yılmaz.
Sayın Özel
11.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Manisada 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramı kutlamalarında yaşanan olaylara ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Dün 23 Nisan törenleri için Manisadaydım.
Manisada, valilikten bildirilen resmî programa göre, saat 08.40ta Manolya
Meydanında toplandık ve kortej yürüyüşü başlayacaktı.
Belediye Başkanı oradaydı, milletvekili oradaydı,
vatandaşlarımız oradaydı ama bize töreni bildirenlerden
hiçbirisi yoktu, bir tek okul, bir tek öğrenci, bir tek yetkili, vali
yardımcısı veya da devleti temsilen kimse ve iktidar partisi
orada değildiler. Bir yanlışlık mı var? diye
sorduğumuzda, Biz çelenk koyma törenindeyiz. dediler. Koşarak
gittik ancak İstiklal Marşına yetişebildik.
Devletin genleriyle oynayanlar, devletin
kimyasını bozanlar bu emellerine, bu amaçlarına
ulaşamayacaklar. Dün Manisada yaşananları buradan bir kez daha
kınıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Özel.
Sayın Halaman
12.-
Adana Milletvekili Ali Halamanın, Türkiyede son yıllarda çeltik
ekimi yapılmadığına ilişkin açıklaması
ALİ HALAMAN (Adana) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, bu tarımla ilgili,
çeltik-pirinç genelde Adanada, Edirnede, Çorumda, bu bölgelerde çok ekilir,
Maraşta da ekilir ama son zamanlarda Türkiyede çeltik ekilmiyor. Haberlerde
de, araştırdığımızda da GDOlu, yani
pirinç-çeltiğin gümrük kapılarında çok yakalandığı,
GDOlu tarım ürünlerinin çok
girdiği söyleniyor. Tarım Bakanlığı bir miktar
bunlarla ilgilense de bu boş tarlalara çeltik ekilmeye, pirinç ekilmeye
devam edilse olmaz mı?
Ben teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Halaman.
Sayın
Şandır
13.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın, Mersinde 2/B arazileri
için açıklanan rayiç bedellere ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Çok teşekkür ederim.
Sayın
Başkanım, Mersinin Erdemli ilçesinde, bu 2/B arazilerine uygulanacak
rayiç değerler açıklandı. Öyle yüksek rakamlar ki millet isyan
hâlinde. Dönümü, bin metrekaresi 400 bin lira. Dolayısıyla, bu,
oranın çiftçisine, köylüsüne, üreticisine bir zulümdür. Alabilmesi mümkün
değildir, bu bedeli karşılayabilmesi mümkün değildir. Bu
sebeple, Hükûmetin, rayiç değerleri yeniden gözden geçirmesini, kendi
toprağında kendi çoluk çocuğuyla üreterek kendini besleyen insanların
cezalandırılmamasını Milliyetçi Hareket Partisi olarak ve
Mersin Milletvekili olarak Hükûmetten talep ediyorum. Bu kararları yeniden
gözden geçirmesini istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şandır.
Sayın
Aslanoğlu
14.-
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, İstanbul
Büyükçekmecede 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
kutlamalarında yaşanan olaylara ilişkin açıklaması
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, İstanbul
Büyükçekmecede 23 Nisan törenlerimizde, çocuklarımızın önünde,
Büyükçekmece Millî Eğitim Müdürünün, iktidar partisi ilçe
başkanını çağırarak bir konuşma vermesini
hakikaten kınıyorum. Bu bayram hepimizin bayramıdır. Bu
bayram çocukların bayramı, hepimizin bayramı. Bu açıdan,
buradan ihbar ediyorum: Bu işi yapan Büyükçekmece Millî Eğitim Müdürü
hangi amaçla yapmıştır, niçin yapmıştır, bunun
hesabını kim verecek?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Aslanoğlu.
Sayın Vural
15.-
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Avrupa Konseyi Parlamenterler
Meclisinin PKK terör örgütünü aktivist olarak belirleyen bir rapor
yayınladığına ve bunu kınadığına
ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, bugün gazetelerde de var, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinin
bir raporu kabul edilmiş ve bu utanç verici raporda, bu milletin
kardeşliğine kasteden, çocukları öldüren, Serapları yakan,
kundaktaki bebelere kurşun sıkan PKK terör örgütü aktivist olarak
belirlenmiş. Bölücü terörü de Türk Silahlı
Kuvvetleriyle PKK arasındaki çatışma olarak ortaya koyan,
ayrıca Türkiye vatandaşları diye, anayasal olmayan bir ibare
içeren bir raporu kabul etmiştir. Öncelikle, bu ikiyüzlü Batı
düşüncesini, terör örgütünü meşrulaştıran ve
aklaştıran, emperyalizmin taşeronu olarak kullanılan bir
terör örgütünü aktivist konumuna götüren Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisini
kınıyorum.
Anayasamıza
göre, Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağıyla
bağlanan herkes Türk vatandaşıdır, Türkiye
vatandaşı diye bir tabir yoktur. Avrupa Konseyini, kurucu iradesi
olan Türkiye'nin Anayasasını tanımayan Avrupa Konseyini Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda, bu ifadelerinden dolayı
kınadığımı ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Vural.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, okutuyorum:
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu ve 32 milletvekilinin, 4734
sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamı dışında
gerçekleştirilen ihalelerde harcanan kamu kaynaklarının, kamu
ihalelerinin bu Kanun kapsamı dışında yapılma
sebeplerinin ve bundan elde edilen faydanın araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/594)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamı
dışında gerçekleştirilen ihalelerde harcanan kamu
kaynaklarının tespiti, kamu ihalelerinin bu Kanun kapsamı
dışında yapılma sebepleri ve bundan elde edilen
faydanın ortaya konulması ile Kanun'a aykırı
işlemlerin tespit edilmesi amacıyla TBMM İçtüzüğü'nün
104üncü ve 105inci maddeleri ve Anayasa'nın 98inci maddesi
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını
arz ederiz.
1) Aykut Erdoğdu (İstanbul)
2) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
3) Faik Öztrak (Tekirdağ)
4) Mehmet Şeker (Gaziantep)
5) Mustafa Moroğlu (İzmir)
6) Celal Dinçer (İstanbul)
7) Haydar Akar (Kocaeli)
8) Salih Fırat (Adıyaman)
9) Veli Ağbaba (Malatya)
10) Aydın Ağan Ayaydın (İstanbul)
11) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
12) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
13) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
14) Mehmet Ali Susam (İzmir)
15) Osman Oktay Ekşi (İstanbul)
16) Tolga Çandar (Muğla)
17) Nurettin Demir (Muğla)
18) Ali Haydar Öner (Isparta)
19) Arif Bulut (Antalya)
20) Melda Onur (İstanbul)
21) Binnaz Toprak (İstanbul)
22) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
23) Sena Kaleli (Bursa)
24) Osman Taney Korutürk (İstanbul)
25) Turhan Tayan (Bursa)
26) İlhan Demiröz (Bursa)
27) Namık Havutça (Balıkesir)
28) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
29) Haluk Ahmet Gümüş (Balıkesir)
30) Hüseyin Aygün (Tunceli)
31) Kazım Kurt (Eskişehir)
32) Turgut Dibek (Kırklareli)
33) Yıldıray Sapan (Antalya)
Gerekçe:
Türkiye'de kamu alımlarının
önemli bir kısmı 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu (Kanun)
kapsamı dışında gerçekleştirilmektedir. Oysa bu kanun,
ilk hâliyle kamu ihalelerinde etkinlik, verimlilik ve
şeffaflığı sağlamak üzere hazırlanmış
bir kanundu. Kanun ve bu kanuna istinaden çıkarılan diğer
mevzuat, yolsuzluk ve suistimalleri engelleyecek mekanizmalarla
güçlendirilmiştir.
Ne var ki
yolsuzluklara engel teşkil eden bu yapısı nedeniyle kanun,
2003-2011 yılları arasında, birçoğu ya ortaya çıkan
yolsuzlukları aklama ya da bazı kurumların harcamasını
kapsam dışına çıkararak yolsuzlukları
kolaylaştırma amacı taşıyan birçok defalar
değiştirilmiştir.
Kanuna göre
deprem, sel, yangın veya salgın hastalık gibi istisnai hâller
dışında tüm isteklilerin katılabileceği açık
ihale yapılması zorunludur. 2003-Eylül 2011 arasında Kamu
İhale Kurumuna bildirilerek yapılan ihalelerin toplamı 437
milyar TL'dir. Bu ihalelerin 137 milyar TLlik kısmı (yüzde 31)
rekabete kapalı olarak yapılmıştır. Bu durum, Avrupa
Birliği ilerleme raporlarında her yıl eleştiri konusu
yapılmasına rağmen Hükûmet, kurulu yolsuzluk düzenini bozmamak
için bu çürümüş yapıyı korumaktadır. Kamu İhale Kurumu
(KİK) kayıtlarının incelenmesinden, istisnai ihalelerde yapılan
satıcı indirimlerinin (kırım oranları) açık
ihalelere göre çok daha düşük kaldığı görülmektedir.
Çeşitli
kurumlar tarafından açık ihale ile yapılan yaklaşık
300 milyar TL tutarındaki kamu alımları da sorunsuz
değildir. Geçtiğimiz günlerde KİK'e polis tarafından
düzenlenen operasyonda rüşvete konu edildiği tespit edilen kamu
ihalelerinin birçoğunun açık ihale yöntemiyle
yapıldığı görülecektir. Açık ihalelerde mal veya firma
tarifiyle rekabetin ortadan kaldırılması çok rastlanan bir ihale
yolsuzluğu yöntemidir.
Kamu ihalelerinde
bir diğer sorunlu alan belediyelerdir. Belediyeler, açtıkları
ihaleleri önce kendi şirketlerine vermekte, sonra bu şirketler
aldıkları işleri kanunda belirtilen usuller
dışında, yolsuzluk ve suistimale açık bir şekilde
istedikleri firmalara verebilmektedir.
Kamu ihaleleriyle
ilgili bir diğer sorunlu alan; kanun kapsamında olmasına
rağmen KİK'ten gizlenerek yapılan alımlardır. Bu
alımlarda devletin milyarlarca TL kaynağı hiçbir ihale
yapılmaksızın bazı şirketlerle doğrudan
yapılan sözleşmeler kapsamında harcanmıştır.
Kamu ihalelerinde
bir diğer açık yara toplu konut ihaleleridir. Arsa
karşılığı gelir ortaklığı modeliyle
yapılan ihaleler, kanuna aykırı bir tebliğ hükmüyle 4734
sayılı Kanun kapsamı dışına
taşınmıştır. Bu şekildeki ihalelerin toplamı
25 milyar TL'ye ulaşmıştır. Yapılan bu ihalelere konu
edilen İstanbul/Ataşehir, İzmir/Karşıyaka veya
Ankara/Çankaya gibi büyükşehirlerin en değerli arsaları yüzde
30-yüzde 35 gibi çok düşük kamu paylarıyla ihale edilmiştir. Bu
şekilde yapılan ihalelerde milyarlarla ifade edilebilecek kamu
zararı oluştuğu denetim raporlarıyla sabittir.
Kamu ihaleleriyle
ilgili yolsuzluk, suistimal ve kötü yönetim örnekleri, bir yandan kaynak
israfına yol açarken, diğer yandan toplumsal çürümeyi
hızlandırmaktadır. Bu sebeplerle; kamu ihalelerinin bu kanun
kapsamı dışında yapılma sebepleri, bunların
tutarı ve bundan elde edilen faydanın ortaya konulması ile
Kanuna aykırı işlemlerin tespit edilmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ihtiyaç olduğuna
inanıyoruz.
2.-
Bingöl Milletvekili İdris Baluken ve 21 milletvekilinin, var olduğu
iddia edilen toplu mezarların belirlenip uluslararası hukuka uygun
şekilde açılması için yapılması gerekenlerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/595)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Toplu mezarlar
gerçeği, tarih boyunca halkların toplumsal, siyasal, sosyal ve
kültürel hak arayışlarına karşı şiddet ve
baskı politikalarının uygulandığı pek çok
coğrafyada ortaya çıkan yakıcı insanlık
trajedilerindendir. Türkiye, Filistin, Çeçenistan, Meksika, Kosova ve Fransa
gibi birçok ülkenin sınırları içerisinde, şiddet
ortamlarından kaynaklı çok sayıda toplu mezar bulunmuştur.
Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar, özellikle Kürt sorununun
şiddet yöntemleri ile çözülmesi politikalarından kaynaklanan
uygulamalar, ülkeyi deyim yerindeyse tam bir toplu mezar tarlasına
çevirmiştir. Toplu mezar gerçekliğinin tamamıyla açığa
çıkmasını, toplumsal barışın sağlanmasında
yerine getirilmesi gereken en önemli koşullardan biri olarak
değerlendirmek gerekir. Türkiye'deki toplu mezarların belirlenmesi ve
henüz açılmamış toplu mezarların açılması,
tarihle yüzleşmenin başarılması ve uluslararası
hukuktan doğan toplu mezarlarla ilgili kriterlerin güncellenip uygulamaya
konulması amacıyla Anayasanın 98, TBMM İçtüzüğü'nün
104 ve 105inci maddeleri gereğince araştırma komisyonu
kurulmasını talep ediyoruz.
1) İdris
Baluken (Bingöl)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Hasip Kaplan (Şırnak)
4) Sırrı
Sakık (Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Halil Aksoy (Ağrı)
7) Ayla Akat Ata (Batman)
8) Hüsamettin
Zenderlioğlu (Bitlis)
9) Emine Ayna (Diyarbakır)
10) Nursel
Aydoğan (Diyarbakır)
11) Altan Tan (Diyarbakır)
12) Adil Kurt (Hakkâri)
13) Esat Canan (Hakkâri)
14)
Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
15) Sebahat Tuncel (İstanbul)
16) Mülkiye
Birtane (Kars)
17) Erol Dora (Mardin)
18) Ertuğrul
Kürkcü (Mersin)
19) Demir Çelik (Muş)
20) İbrahim
Binici (Şanlıurfa)
21) Nazmi Gür (Van)
22) Özdal Üçer (Van)
Gerekçe:
Uluslararası
hukuk açısından "ölüm hakkı"nı düzenleyen
protokol Minnesota Protokolüdür. Protokol, hukuk dışı, keyfî ve
yargısız infaz şüphesi, ulusal veya yerel ceza hukukuna uygun
olarak soruşturulması ve ceza yargılanmasına
başvurulması için bağımsız, bilimsel ve etkin
soruşturma için delillerin sağlıklı toplanmasını
öngörmektedir. Bu protokol 87 ülke tarafından kabul edilip
onaylanmıştır. Ancak Türkiye bu protokolü çekinceli olarak kabul
etmiştir. Türkiye tarafından çekince konulan en önemli protokol
maddesi şöyledir: "Hükûmetler tam yetkili ve bağımsız
bir komisyon kurarak araştırmaya başlamalı. Komisyon,
tarafsız, yetkinlikleri ve bağımsızlıkları kabul
görmüş kişilerden oluşmalı. Tarafsızlığa
gölge düşürülmemesi için komisyon üyelerinin, muhtemel herhangi bir
kişi, kamu organı, siyasi parti ya da örgütle
bağlantılı olmaması gerekir."
Minnesota
Protokolünde; toplu mezar soruşturmalarının
kapsadığı alan, olay yeri incelemesine ilişkin
ayrıntılı anlatım, toplu mezarın nasıl
açılması ve açılırken kimlerin bulunması gerekliliği,
faili meçhul, toplu öldürme gibi olaylarda yaşamını yitirenlerin
otopsi incelemesinde bilimsel ve tam bağımsız bir
çalışma durumlarının kriterleri
sıralanmıştır.
Yıllardır
şiddet ve savaş ortamında bulunan Türkiye, büyük
çoğunluğu Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde
bulunmak üzere çok sayıda toplu mezarı
barındırmaktadır. Dersim'de Seyit Rıza döneminden (1937-38
döneminden) kaldığı belirtilen, içerisinde 230 kişinin
bulunduğu toplu mezar ile Bingöl'de Şeyh Said'in döneminde (1924-25)
84 kişinin diri diri yakıldığı köydeki toplu mezar
Türkiye'deki toplu mezar tarihinin ilk örneklerini sunmaktadır. Şeyh
Said, Seyit Rıza ve onların arkadaşlarının
gerçekliklerinin gündemleşmesi, son otuz yıldır bölgede süren
savaştan dolayı bugün tesadüfen yapılan kazılarda ortaya çıkan
insan kemikleri, bu konuda çözüme yönelik önemli bir toplumsal
duyarlılık yaratmıştır.
İnsan
hakları alanında çalışan sivil toplum örgütleri
tarafından yapılan çalışmalar, Türkiye'nin toplu mezar
gerçekliğiyle ciddi bir yüzleşme
yaşamadığını ortaya koymaktadır. Yapılan
çalışmalara göre; Türkiye'de tahmin edilen toplu mezar
sayısı 253 iken, bu toplu mezarlarda 3.248 insana ait kemikler
bulunmaktadır. Oysaki Türkiye'de açılan toplu mezar sayısı
29 ve bu toplu mezarlardan çıkarılan insan kemiklerinin sayısı
ise 190'dır. Dolayısıyla, şu anda Türkiye'de açılmayan
224 toplu mezar ve bu mezarlarda 3.058 insana ait kemikler bulunmaktadır.
Türkiye'de
çoğunluğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde
bulunduğu iddia edilen toplu mezarlara ilişkin neredeyse hiçbir çalışma
yapılmamıştır. Sadece Bingöl ilimizde toplu mezarlarda
bulunan 38 insana ait kemikler varken henüz açılmayı bekleyen 32
toplu mezarda ise 430 insana ait kemikler bulunmaktadır.
Tüm bu
gerçeklerden hareketle hem ulusal yasaların uluslararası yasalara
uygunluğu ve uyumluluğunun sağlanması hem de var
olduğu iddia edilen toplu mezarların belirlenip uluslararası
hukuka uygun şekilde açılması için Meclis
araştırması açılmasını talep ediyoruz.
3.-
BDP Grubu adına Grup Başkan Vekili Iğdır Milletvekili Pervin
Buldanın, tüm dünyada ve ülkemizde hissedilen ekonomik krizin insan
sağlığı üzerindeki psikolojik ve sosyolojik etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/596)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Tüm dünyada ve
ülkemizde hissedilen ekonomik krizin insan sağlığı
üzerindeki psikolojik, sosyolojik etkilerinin
araştırılması, gerekli önlem ve tedbirlerin
alınması amacıyla Anayasa'nın 98, İç Tüzükün 104 ve
105inci maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını arz ederim.
Pervin Buldan
Iğdır
BDP Grup Başkan Vekili
Gerekçe:
Tüm dünya
ülkelerinde yaşanan ekonomik kriz bireylerin psikolojisi üzerinde birçok
olumsuz etkilere neden olmuştur. Ekonomik kriz ortamında tüm
kesimleri olumsuz etkileyen stres toplumun büyük kısmının
akıl ve ruh sağlığını tehdit eder duruma
gelmiştir. Uzmanlar tarafından ekonomide kriz yaşanan dönemlerde
çalışanların yaşam tarzlarını
sorguladıkları ve gelecekle ilgili kaygı duydukları ve temel
ihtiyaçlarını karşılamada sorun yaşadıkları
vurgulanmaktadır. Ayrıca maddi sorunların, işten
çıkarmaların ve borçların, toplumun büyük bir kesimini
çaresizlikle yüz yüze getirdiği işsizlik sonucu bireylerin aile
bireylerine karşı öfkeli ve saldırgan bir tavır
sergileyebileceklerini, hem kendilerine hem de yakınlarına zarar
vermelerinin söz konusu olabileceğini, depresyon ve intihar
vakalarında artış olacağını belirtmektedirler.
Ekonomik krizler
ve bunların yol açtığı işsizlik ve yoksulluk sadece
iktisadi olgular olarak değil, kişilerin hayatta kalma mücadelelerini
sürdürmeleri için de önemlidir fakat uzmanlar işsizlik ve intihar
arasında bir nedensellik ilişkisi olduğunu ve işsiz olan
bireylerde çalışanlara göre intihara bağlı ölümlerin 2-3
kat arttığının tespit edildiğini belirtmektedir. Bu
nedenle, işsizlik bireyde önemli yansımaları olan toplumsal bir
durum olarak karşımıza çıkmaktadır. İşsizlik
ve yoksulluk sadece fiziksel hastalıklara yol açmamakla birlikte,
işsiz insanlarda stres, depresyon, umutsuzluk, intihar gibi ruh
sağlığı sorunlarını ortaya
çıkardığı belirtilmektedir. İşsizlikten
dolayı cinnet geçirerek intihar edenlerin, hırsızlık
yapanların, psikolojik dengesi bozulanların sayısının
sürekli olarak arttığı kamuoyu tarafından bilinmektedir.
İşsizlik ve ona bağlı olan karamsarlık sonucunda
gelecekle ilgili soru işaretleriyle birlikte intihar vakalarının
arttığını, giderek de artacağı söylenmektedir.
Her gün gazetelere yansıyan haberlere bakıldığında,
kriz bağlantılı intiharların sayısında trajik bir
artışın olduğu, görüldüğü açıktır. Bu da
ekonomik krizin sosyal değişimlere neden olduğunun ve insan
akıl ve ruh sağlığının olumsuz yönde
etkilediğinin bir göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Türkiye'de birçok
sosyal alanda olduğu gibi bu konuda da bilimsel bir araştırma
sonucunun olmaması daha etkin önlenebilir çözümlerin
geliştirilememesine neden olmaktadır. Bu bağlamda, işsizlik
ve yoksulluğun sosyal değişimlere neden olan olguları incelenip
çözüm geliştirilmediği sürece, sorunun devam edeceği
belirtilmektedir.
Sonuç olarak,
ekonomik kriz nedeniyle vatandaşlar üzerinde psikolojik ve sosyolojik
travmalara yol açabilecek nedenlerin araştırılması ve
gereken önlem tedbirlerin alınması için bir Meclis
araştırma komisyonu kurulmalıdır.
BAŞKAN Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın
milletvekilleri, on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 14.51
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER :
Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 96ncı
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve daha sonra
oylarınıza sunacağım.
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
CHP Grubunun, Adana Milletvekili Turgay Develi ve 20 milletvekili
tarafından TBMM çalışmalarının Meclis TVde on iki
saat ile sınırlandırılmasının
araştırılarak çalışmaların tümünün Meclis TVde
izlenmesinin sağlanması amacıyla 1/4/2013 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun 24 Nisan 2013
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
24/4/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 24/04/2013 Çarşamba günü (Bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Emine
Ülker Tarhan
Ankara
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Adana Milletvekili
Turgay Develi ve 20 milletvekili tarafından 1/4/2013 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına "TBMM
çalışmalarının Meclis TV'de on iki saat ile
sınırlandırılmasının araştırılarak
çalışmaların tümünün Meclis TV'de izlenmesinin sağlanması"
amacıyla verilmiş olan Meclis Araştırması Önergesinin
(812 sıra no.lu), Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen
diğer önergelerin önüne alınarak, 24/4/2013 Çarşamba günlü birleşimde
sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Önerinin lehinde Adana Milletvekili Turgay Develi.
Buyurunuz
Sayın Develi. (CHP sıralarından alkışlar)
TURGAY DEVELİ
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
televizyonları başında bizi izleyen sevgili yurttaşlarımızın
bu Meclisin hâl-i pürmelalini görmelerini isterim, Meclis kameraları
şu Meclisin koltuklarını gösterirse.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin
nasıl bir çalışma düzenine sahip olduğu, aslında bu
konuşacağımız konuyla da yakından
bağlantılı. İktidar partisi, Meclis çoğunluğuna
dayanarak Meclis Televizyonunu haftada üç gün dörder saatle
sınırlayarak, akşam saatlerine sarktırdığı
ana kanunları, halkın aleyhine, toplumun vicdanını
yaralayan kanunları televizyonun göstermediği saatlerde
çıkararak gerçekleri halktan gizliyor.
Meclis Televizyonunun
açılmasıyla ilgili olarak Sayın Başkan Cemil Çiçeki parti
grubumuzda oluşturduğumuz arkadaşlarımızla beraber 2
defa ziyaret ettik. Dünyada meclisi topluma açık, canlı yayınlanan
ender televizyonlardan -3üncü televizyon- olmasına rağmen 2011
yılında yapılan bir protokolle Meclisin
çalışmalarını halktan neden gizlediklerini sorduk ve
yasalara göre bunun mümkün olmadığını kendilerine
anlattık, izah ettik. Ama Sayın Başkan,
anladığımız kadarıyla -iradenin kendisinde
olmadığını- Sayın Başbakanın TRT Genel
Müdürüne verdiği talimatla, Meclis yayınlarının
yapılmasını sağlayamıyor, buna karşı
çıkamıyor.
Değerli milletvekilleri, sevgili
yurttaşlar; Türkiye Büyük Millet Meclisi gibi, dün 93üncü
yılını kutladığımız kutsal bir
çatının altında, kanuna karşı hülle yapılarak,
hukuksuz bir işlem yapılıyor. Millet Meclisi hukuksuz bir
işlem yaparsa, Türkiyenin diğer kurumlarında, günlük
hayatında, her türlü yasa dışılığın, kanun
tanımazlığın olmasını da anlayışla
karşılamak gerekiyor.
3984
sayılı Radyo ve Televizyon
Kanununun Meclis Başkanlığına verdiği yetkiye
dayanarak, Meclis çalışmalarını sizlerin izleyebilmeniz
için bir televizyon kanalı tahsis edilmişti. Daha sonra yapılan
değişiklikte, 6112 sayılı TRT Kanununda yapılan
değişiklikte TRT 3 Meclis Başkanının ve TRT Genel
Müdürünün ortak hazırlayacağı protokolle Meclis
çalışmalarını yansıtır. diyor. Bizim Meclis
Başkanımız Sayın Cemil Çiçek -protokolü yenilemeye gerek
dahi duymayacak şekilde- öylesine iktidara teslim olmuş ki, bütün
haykırışlarımıza rağmen, bütün ziyaretlerimize
rağmen, bu konuda topluma yaptığımız açıklamalara
rağmen kılını kıpırdatmıyor.
Medya, Türk
medyası, küresel finansın cariyesine dönüşmüş durumda. AK
PARTİ iktidarının da cariyeliğini yapan, siyaseten
cariyeliğini yapan Türk medyası, zaten, toplumun temel taleplerini
gündem maddesi yapmak yerine, finans kapitalin Türkiyeyi sömürmesini,
cumhuriyetin doksan üç yıllık birikimlerini, Devlet
Demiryollarını, PTTyi, petrolü, TEKi, dağıtım
ihalelerini, bunları,
bağımsızlığımızın nişanesi olan
bütün kurumları teker teker satarken, bir yandan Meclisin
çalışmalarını halka kapatarak, bir yandan da
cariyeleşmiş medyayla toplumu başka gündem maddeleriyle
meşgul ederek Türkiyenin artık iyice
bağımsızlığının, ekonomik
bağımsızlığının bitirildiği, diz
çökertildiği günler yaşıyoruz.
Buradan Sayın
Meclis Başkanına nezaketen, saygımla, bir kez daha
çağrıda bulunuyorum: Sayın Başkan, bu Parlamentonun
saygınlığına sizin tavrınız yakışmıyor.
Bu Meclisin saygınlığına
Bu Parlamentonun
çalışmalarının tamamının yirmi dört saat
yayın yapılarak halka duyurulması gerekiyor. Eğer Adalet ve
Kalkınma Partisi, halktan gizleyecek, halktan kaçıracak bir
şeyleri yoksa, çıkardığı kanunlar, yasalar halkın
yararınaysa neden Meclis Televizyonunu halka kapatıyor?
Biliyorsunuz ki
sevgili yurttaşlarımız, saat yedi olduğu zaman Meclis
Televizyonu kapanıyor. Bilin ki bütün kanunlar, sizin
hayatınızı direkt ilgilendiren, sizin
yaşamınızı direkt ilgilendiren, sizin
çocuklarınızın, torunlarınızın geleceğini
ipotek altına alan bütün yasalar Meclis Televizyonu
kapatıldıktan sonra buraya geliyor, AK PARTİnin oylarıyla
teker teker geçiyor. Ertesi gün gazeteye baktığınızda
-zaten onların gündeminde böyle bir şey yok- ancak uygulamayla
karşılaştığınızda Mecliste neler
olduğunu görüyorsunuz; hani şu emeklilerden 2003 yılından
itibaren geriye dönük olarak primlerin tahsil edilmeye
başlandığı gerçeği gibi.
Sevgili
yurttaşlar, Adalet ve Kalkınma Partisi, 2002 yılından bu
yana, Yolsuzluğu, yoksulluğu ve çaresizliği yeneceğiz.
diyerek sizden temsil iradesi devralmıştı. Şimdi, çok
sıcak yaşadığınız bir konu daha var: 2/B
arsaları, arazileri meselesi. Bir örnek vermek istiyorum. Sadece bir
yerden örnek vereceğim, bu bütün Türkiyeye teşmil ediyor. Çukurova
bölgesinde ÇKS sistemine kayıtlı 38 bin tane çiftçi var. Yüreğir
İlçe Başkanımız Turgut Üstün, Ceyhan İlçe
Başkanımız İlyas Kurt ve ilçe
başkanlarımızla beraber tüm ovayı tarıyoruz Ne kadar
hazine arazisi var, ne kadar 2/B arazisi var, ne kadar orman arazisi var?
diye. Düşünebiliyor musunuz, Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden
bugüne kadar sadece 1 defa kadastro yapılmış, bugün, köylünün,
çiftçinin kullandığı arazilerin neredeyse büyük bir bölümü,
Üçdut köyünde, Yeşilova köyünde TİGEM arazisi olarak duruyor.
Türkiye'deki 2/B
sorunu halkın cebinden halkın parasını çalmaktan başka
hiçbir anlam ifade etmiyor, yeni bir kadastro çalışması
yapılmadığı takdirde. Bu çalışmaların, biraz
sonra konuşacağımız Devlet Demiryolları kanunu gibi
Mayıs
ayı ortasında Çukurova bölgesinde buğday hasadına
başlanacak. Sevgili Çukurovalılar, sevgili Adanalılar,
Mersinliler, Tarsuslular; Adalet ve Kalkınma Partisi, buğday sezonuna
on beş gün kalmasına rağmen, buğday taban
fiyatını açıklamadı, açıklamayacak. Neden? Çünkü
buğday hasat edilecek. Çiftçi zor durumda; mazotu borca almış,
tohumu borca almış, ilacı borca almış, tefeci
kapıda bekliyor. Bir an önce hasat edecek, götürecek tefeciye borcunu
ödeyecek ki kurtulacak. Hasattan on beş gün sonra, yirmi gün sonra taban
fiyat belli olacak. Sizin çıkarınızın, sizin
geleceğinizin, sizin çocuklarınızın geleceğinin
düşünülmediğini bilin.
Buradan iktidara
soruyorum: Taban fiyatını açıklamak için ne bekliyorsunuz?
Buğday taban fiyatını açıklamak için neden bekliyorsunuz?
Çukurova
buğday deposudur. Yüz binlerce insanın geleceği mayıs
ayı içerisindeki buğday taban fiyatının
açıklanmasına bağlı. Neden şimdi
açıklamıyorsunuz da tüccara, tefeciye mahkûm bırakıyorsunuz
Çukurova çiftçisini?
İnanın,
bilin, başta partinizin Adana milletvekilleri olmak üzere, sizleri
Ceyhanda, Yumurtalıkta, Karataşta, İmamoğlunda köylü
vatandaşlar bekliyorlar. Bakalım yüzlerine karşı ne
diyeceksiniz? Orada köylülerimizle beraber, çiftçilerimizle beraber
Sizin,
halkın gözünden gerçekleri saklamak için Meclis Televizyonunu
kapattığınız gibi, buğday taban fiyatlarını
tüccarcın, tefecinin işine gelecek şekilde geç
belirlediğinizi, 2/B arazilerinden
nasıl devletçe kadastro yapılmadığı için halkın
cebinden milyarlarca lira para çalınmasına çanak tuttuğunuzu
onlara anlatıyoruz, anlatmaya devam edeceğiz.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Develi.
Aleyhinde
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can.
Buyurunuz
Sayın Can. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Meclis
TV yayınlarının hukuki dayanağı nedir, temeli nedir,
sebebi nedir, mevzuattaki karşılığı nedir, buna
bakmamız gerekiyor.
3/1/1995 tarihli bir
protokol var, bu protokol hukuki dayanağını teşkil ediyor.
Bu protokolün, dönemin TRT Genel Müdürü Profesör Doktor Tayfun Akgüner ile
dönemin Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk arasında imzalanan
3/1/1995 tarihli protokolün 2nci maddesini buradan okuyorum: Madde 2- TRT,
üçüncü televizyon programında Türkiye Büyük Millet Meclisinin
toplantı günlerinde haftada üç gün 14.00 ile 19.00 saatleri arasında
bir yayın süresini, Türkiye Büyük Millet Meclisi faaliyetlerinin kamuoyuna
yansıtılması amacıyla TBMM Başkanlığına
tahsis etmiştir. Yani burada tamamen bir keyfîlikten, takdirden
bahsediliyor ama olayın böyle olmadığı
anlaşılıyor çünkü hukuki dayanağa, mevzuata
baktığımızda Meclis TV yayınlarının bu
protokole dayandığını görüyoruz.
TURGAY DEVELİ
(Adana) Ortada protokol yok, protokol!
RAMAZAN CAN
(Devamla) Diğer taraftan, bir grup başkan vekili, AK PARTİ
grup başkan vekili, Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ya
da Barış ve Demokrasi Partisinin grup başkan vekili şu an,
basın bölümünde, en önemli saat olan saat 11.30da bir basın
toplantısı yapmak istese temmuz ayına kadar bu
toplantıyı yapamayacak. AK PARTİ grup başkan vekilleri
genelde grup toplantı salonunu kullanıyor, başka bir alanı
kullanıyor, basın toplantısını burada yapıyor ama
hasbelkader, diğer muhalefet partisi grup başkan vekilleri bu
saatlerde toplantı yapamayacak. Sebebi nedir diye sorarsanız, sebebi,
Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerinden Sayın Özcan Yeniçeri temmuz
ayına kadar bu saati, bu toplantı salonunu tamamen kendisine tahsis
etmiş vaziyette.(x)
OKTAY VURAL
(İzmir) 11.00de yapın.
RAMAZAN CAN
(Devamla) - Bir hakkın sırf gayri ısrar eden suistimalini kanun
himaye etmez. Kanun, lafzıyla ve ruhuyla temas ettiği bütün
meselelerde meridir. Hüsnüniyet şart kılınan hâllerde asıl
olan onun vücududur. diyor ya Medeni Kanun, bu, tamamen Medeni Kanunun bu
maddelerine
Kanunu istismar etmekten başka bir niyet
taşımamaktadır, hakkın kötüye kullanımıdır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Meclis TV yayınlarında AK
PARTİnin bunu kısıtladığından bahsediliyor.
Şu an, İnternetten bu yayınlara herkes ulaşabilmektedir.
Yine, Meclis Genel Sekreterliğinden aldığımız bilgi
muvacehesinde, bir hafta içerisinde bütün vatandaşlarımız cep
telefonundan sınırsız olarak, Meclisin çalıştığı
saatler itibarıyla, bu yayını izleme hakkına
kavuşacaklardır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Meclis TVnin
çalışmalarıyla ilgili kısaca bir bilgi vermek gerekir ise,
örnek olarak, Kasım 2012de haberler babında AK PARTİ 39 dakika
15 saniye, Cumhuriyet Halk Partisi 1 saat 17 dakika, Milliyetçi Hareket Partisi
54 dakika, Barış ve Demokrasi Partisi 50 dakika; oranlara
geldiğimizde, AK PARTİ yüzde 7, diğerleri yani muhalefet yüzde
32, komisyon yüzde 32, genel 12, Başkan yüzde 17 şeklinde.
Bir de ocak
ayıyla ilgili bilgi verebilirim. Ocak ayında toplamda, AK PARTİ
1 saat 14 dakika, Cumhuriyet Halk Partisi 50 dakika, Milliyetçi Hareket Partisi
1 saat 3 dakika, Barış ve Demokrasi Partisi 32 dakika; toplamda,
yüzde olarak, AK PARTİ yüzde 20, muhalefet toplamda yüzde 38. Buradan göz
önüne aldığımızda, muhalefet ve iktidar arasında da
belki tartışmalara neden olabilir, tartışmalara neden olsa
da- AK PARTİnin aleyhine bir durum gözlemleniyor.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup
önerisi -Devlet Demiryolları kanunu yarım kalmıştır,
Devlet Demiryolları kanununu kamuoyu yakinen izlemektedir, beklemektedir-
gündem uzatmaya matuftur. Bu nedenle, grup önerisinin aleyhinde oy
vereceğimizi beyan ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Can.
Lehinde İzmir
Milletvekili Oktay Vural. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yine, sözlerimin
başında, özellikle Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisini, maalesef
terörün kanlı yüzünü görmeyen ikiyüzlü anlayışından
dolayı kınıyorum. Özellikle, terör örgütünü, bebeleri öldüren,
insanları, Serapları yakanları aktivist olarak
değerlendiren kör bir bakış açısının aslında
insanlığa bir medeniyet getiremeyeceğini de
huzurlarınızda ifade etmek istiyorum.
Öte yandan, Çinin
Uygur Bölgesinde, maalesef, yine Çin özel kuvvetlerinin bir Uygur evine
yaptığı saldırı neticesinde 10 Uygurlunun ölmesi
Gerçekten, orada, yine, maalesef, Uygurlara yönelik baskılar, tehditler ve
şantajlar var. Ben huzurlarınızda Doğu Türkistanda, Uygur
Bölgesinde bu saldırılar neticesinde hayatını kaybeden
Uygurlara Allahtan rahmet diliyorum.
Evet, Cumhuriyet
Halk Partisinin verdiği, Meclis çalışmalarının Meclis
Televizyonundan verilmesi
Aslında, doğrusu hayretler içindeyim.
Neden? Parlamentonun faaliyetleri yansıtılsın isteniyor; bu
Parlamentoda görev yapan bir milletvekili ya da bir parti Meclis
faaliyetlerinin yansıtılmamasının doğru olduğunu
ifade ediyor. Böyle bir anlayış olabilir mi ya? Yani böyle bir
taassup anlayışı içerisinde bakılırsa, o zaman bu
Parlamentonun faaliyetleri hakkında bilgi edinmek isteyen AKPye oy
vermiş insanların hakkını, hukukunu bile korumayan bir
anlayışın, burada kalkıp Meclis TV
yayınlarının kısıtlanmasının doğru
olduğunu ifade edecek kadar şeffaflıktan, hesap verebilmeden,
toplumun bilgi alma özgürlüğünden bihaber bir anlayışın
Türkiyeyi, demokrasisini ileriye götürebileceğini düşünmek gerçekten
mümkün değil. Yani burada sizin sözünüzü de bizim sözümüzü de millet
izlesin, dinlesin, karar versin, Meclis faaliyetleri hakkında,
Parlamentolarının faaliyetleri hakkında vatandaşlar bilgi
sahibi olsun. Burada onların haklarını, hukuklarını
konuşuyoruz, geliniyor burada, Efendim, gerek yok.
anlayışıyla Parlamentonun faaliyetlerini topluma kapatmanın
ve karartmanın meşruiyeti oluşturuluyor. Yani, böyle bir
şey kabul edilemez. Şurası, dinleyici locaları
vatandaşlara açık ise, günümüzde teknolojiyi kullanarak bütün
vatandaşlara Parlamentonun çalışmalarının
kapatılmasını istemek ancak kara bir düşüncenin eseri
olabilir, kapalı bir düşüncenin eseri olabilir. Bu
anlayışın düşünce ve ifade özgürlüğünden bihaber,
basın özgürlüğünden bihaber olduğunu gerçekten ifade etmemiz
gerekiyor.
Şimdi, biraz
önce Meclis TVde konuşulanlar veriliyor. Burada kim ne kadar
konuşuyorsa o kadar
Sizin sözünüz yoksa, sadece parmaklarınız
konuşuyorsa ne yapalım yani? Yani, Parlamento faaliyetlerinde
Milliyetçi Hareket Partisinin önergesi var, sizin yok, Milliyetçi Hareket
Partisinin sözü var, sizin yoksa ne yapalım, biz de mi susalım, bizi
de mi susturacaksınız? Biz konuşmuyoruz, ey muhalefet, siz de
konuşmayın. mı demek istiyorsunuz? Aslında, bugün
tartıştığımız konu, Meclis Televizyonunun üç
saatlik, salı, çarşamba, perşembe günleri yaptığı
yayınların ötesinde, bir haktır. Vatandaş bilmek istiyor,
vatandaş görmek istiyor milletvekilini; ne konuştuğunu, hangi
önergeyi verdiğini, gelip gitmediğini görmek istiyor.
Bakın, 2008
yılında Fatoş Gürkan, AKP Milletvekili ne diyor? 22 Temmuz
seçimlerinden bir ay kadar sonra, Genel Kurul çalışmaları
sırasında, Genel Kuruldan çıktığım sırada
kapıda telefonum çaldı, vatandaşımız nerede olduğumu
sordu. Ben de Genel Kuruldayım. dedim. Evet, Genel
Kuruldasınız ama çıktığınızı görüyorum.
Hayırdır, bir şey mi oldu? dedi. Türkiye Büyük Millet Meclisi
Televizyonu gerçekten önemli. Her partinin grup toplantılarını,
komisyon toplantılarını, Meclis programlarını objektif
olarak yayınlayan bir kanaldır. 2008de yayınlayan kanal bugün
niye yayınlamıyor, niye görmüyor, niye göstermiyorsunuz?
İşte bu, aslında, milletin egemenliğini alarak kullanan
iradenin, milletin üzerinde nasıl bir baskı, tehdit, şantaj,
kararma amacıyla gücünü kullandığını göstermesi
bakımından önemli.
Evet, bizim
arzumuz, gücün medeniyeti değildir, medeniyetin gücünü ortaya
koymaktır. Maalesef, bugün, çoğunluk iradesiyle gücü eline
alanın oluşturduğu bu medeniyet anlayışında,
Parlamento faaliyetleri hakkında, vatandaşların, saat yediden
sonra burada bir önerge verirsek bilme hakkı yoktur, görme hakkı
yoktur. Yani altıda dinleyenin var da yediden sonra çalışan
Parlamentoyu, parlamenteri görme hakkı niye yok? Böyle bir
mantıksızlık olur mu yani? Böyle bir anlamsızlık olur
mu?
İşte,
bugün geldiğimiz bu noktada, aslında, bu, doğrudan doğruya
yürütmenin baskısıyla oluşturulmuştur. Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan TBMM TV hakkında diyor ki: Tamamen şov
manzarası arz ediyor. İşin aslı budur. Kimsenin sesi
kısılmıyor. TRT, diğer televizyonlar gibi, haber bülteninde
bunları oralardan çekip kullanabilecek. Nerede? Sabahtan akşama
kadar Recep Tayyip Erdoğan dizisi izlemekten millet bıktı;
geldiğimiz bu noktada televizyonlara bakın, yayınlara
bakın. El insaf ya! Bugün sadece, Parlamentoda
yaptığımız yasama görevlerinden vatandaş haberdar
olsun, ne konuşuyor benim milletvekilim, orada mı değil mi diye
denetlesin istiyoruz. Bu bakımdan, Meclis Televizyonunun
yayınları, kamu düşüncesinin oluştuğu ve kamu
düşüncesinin şekillendiği Parlamento faaliyetleri hakkında
vatandaşların doğrudan bilgi sahibi olmasını,
aynı zamanda aktif bir şekilde bu sürece katılmasını
sağlıyor. Hesap verebilme, şeffaf olabilme, vatandaşın
hakkını, hukukunu koruması, milletvekilleri üzerinden,
açıkçası, kendi hakkının, hukukunun korunmasını
istemesi tamamen Parlamento faaliyetlerinin vatandaşa
açılmasından geçmektedir. O bakımdan, böyle bir süreç içerisinde
bakıldığında, bu ucube
Değerli
arkadaşlarım, bütün ülkelerde genel kurul
çalışmalarının tamamı, -Bulgaristan haricinde-
canlı veriliyor, evet. Çoğu ülkelerde bu çalışmalar tekrar
banttan veriliyor. Çoğu ülkelerde parlamento,
çalışmalarıyla ilgili haber ve yorumlarla yirmi dört saat
yayın yapabiliyor. Ne istiyoruz biliyor musunuz? Biz milletin
temsilcisiyiz. Milletin temsilcisi olarak burada bulunuyorsak, bir söz
söylüyorsak, bir önerge veriliyorsa millet bundan haberdar olsun. Bundan
haberdar olmamasını isteyenler, ancak ve ancak, milletten
korkanlardır. Denetim yapılmalı, şeffaf olabilmeli.
O bakımdan,
bugün geldiğimiz bu noktada, gerçekten Parlamento faaliyetlerinin
verilmesinin kısıtlanması, doğrudan doğruya
vatandaşın bilgi sahibi olmasını engellemektir. Hani biz
bilgili toplum oluşturacaktık? Hani biz bilgili toplum olarak rekabet
gücü yüksek bir Türkiye oluşturacaktık? Parlamentoda hakkı
savunulan çiftçi, esnaf, işsiz eğer bu hakkını kimlerin
savunduğunu, hangi önergelerin getirildiğini bilmiyorsa,
parlamenterin ne yaptığını bilmiyorsa, bu parlamenterlerin
kendisine karşı sorumlu olmasını temin edemiyorsa
parlamenter demokrasiyi yaşatmamız mümkün değil.
O bakımdan,
evet, Parlamento faaliyetleri bir kanal tarafından, doğrudan
doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisine tahsis edilmiş bir kanal
tarafından canlı yayınlanmalıdır, komisyon
toplantıları yayınlanmalıdır. Türkiyenin önemli
meseleleri ve kanunları Meclis TVdeki bu kanal tarafından tartışmalarla
millete iletilmelidir; yetmedi, komisyon çalışmaları
verilmelidir; yetmedi, medyanın tamamının Parlamento
faaliyetlerine katılması, bilgi sahibi olması temin edilmelidir.
Milletin nabzı burada atıyorsa milletin bu nabzın kendi
isteğine göre atıp atmadığını öğrenme
hakkı vardır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
OKTAY VURAL
(Devamla) Bu bakımdan, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu önerinin
sadece bir parti önerisi olarak ele alınmaması gerektiğini, her
bir parlamenterin ve her partinin yaptığı faaliyetler
karşısında sorumlu olduğunu milletine karşı,
sorumluluğunu göstermesi açısından da bir fırsat
olduğunu düşünüyoruz. O bakımdan, Parlamento
yayınlarının, Parlamentonun bu
çalışmalarının yayınlanması konusunda belli bir
esası sağlamak üzere bir araştırma komisyonu kurularak bu
konuyu Parlamentonun ele alması ve kendisini halkına karşı
sorumlu göstermesi gerekmektedir.
Saygılarımı
arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Vural.
Aleyhinde Isparta
Milletvekili Recep Özel.
Buyurunuz
Sayın Özel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL
(Isparta) Sayın Başkan, çok değeli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu grup
önerisinin aleyhinde söz almış bulunmaktayım.
Bugünkü gündemimizde,
geçen haftadan yarım kalan Demiryolları kanununu
görüşeceğiz.
Biraz önceki
konuşmacılar Türkiye Büyük Millet Meclisindeki bu yayınların
TRT 3 kanalından yayınlanmadığı,
yayınlarının kısıldığı ve İktidar
bizim sesimizi kısıyor. diye bir ifadede bulundular.
Şimdi,
bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisi ile TRT arasında 1994
yılında yapılan anlaşmanın 2nci maddesini sizlere okuyorum:
TRT, üçüncü televizyon programında Türkiye Büyük Millet Meclisinin
toplantı günlerinde haftada üç gün 14.00 ile 19.00 saatleri arasında
bir yayın süresini, Türkiye Büyük Millet Meclisi faaliyetlerinin kamuoyuna
yansıtılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına tahsis edilmiştir. Yani, haftada üç gün
ikiyle yedi arası. Bu, 1994 yılında imzalandı dönemin
Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk tarafından.
TURGAY DEVELİ
(Adana) O protokol, protokol! Sen kanundan haber ver!
RECEP ÖZEL (Devamla)
- Bizim dönemimizde imzalanmış bir sözleşme değildir.
Bunun 5inci
maddesinde de Yayın süresinde değişiklik
OKTAY VURAL
(İzmir) Bu zamana kadar yayınlanıyordu.
RECEP ÖZEL
(Devamla) Bütçe, Hükûmet Programı, konuk yabancı devlet
adamlarının Parlamentodaki konuşmaları gibi
toplantılar özel hâller kapsamındadır.yani bu zamanlarda da
yayınlar uzatılabilir deniliyor.
TURGAY DEVELİ
(Adana) Sen kanundan bahset, kanundan, protokol o!
OKTAY VURAL
(İzmir) Madem öyle, protokolü değiştirin, kanun getirelim.
RECEP ÖZEL
(Devamla) Şimdi, biraz önceki konuşmacı burada Parlamento
faaliyetlerinden halkımız haberdar değil
OKTAY VURAL
(İzmir) Ya, halktan kaçmayın, korkmayın ya!
RECEP ÖZEL
(Devamla) Vallahi, hiç merak etmeyin, her gittiğimiz yerde Parlamento
çalışmalarından bütün halkımız adan zye
haberdardır.
OKTAY VURAL
(İzmir) Yandaş televizyonlarla resmen pazarlama yapıyorsunuz.
RECEP ÖZEL
(Devamla) Eğer siz kendinizi ifade edemiyorsanız kamuoyunda,
vatandaşın ayağına gidip anlatamıyorsanız,
onları dinlemiyorsanız bunlardan da bihaber olmanız
doğaldır.
TURGAY DEVELİ
(Adana) Niye saklıyorsunuz, niye? Bırakın, herkes izlesin.
OKTAY VURAL
(İzmir) Korkmayın, korkmayın! Parmaklarınız
konuşuyor!
RECEP ÖZEL
(Devamla) Bakın, dün, 23 Nisan 1920de kurulan Meclisin 93üncü yıl
dönümünü kutladık, değil mi? Doksan üç yıldan beri sanki burada
televizyon yayınları vardı, milletimiz haberdar oluyordu, sonra
da biz kestik. Arkadaşlar, 1994 yılından beri bu yayınlar
1994 yılından önce milletimiz bu Meclis
çalışmalarından, Parlamento faaliyetlerinden haberdar değil
miydi? Haberdardı, değil mi?
TURGAY DEVELİ
(Adana) Bu nasıl bir mantık ya?
OKTAY VURAL
(İzmir) Ya, oluyordu, yayın vardı ya! Yani şu mantığa
bir bakın ya! Yayın vardı!
RECEP ÖZEL
(Devamla) Şimdi, bakın, burada yapılan her türlü
çalışma, burada yapılan her türlü komisyon
çalışması, verilen her türlü önerge, yapılan her türlü
konuşma kamuoyunun bilgisine, basına açık, hepsi açık,
buradan kamuoyu mutlaka bilgileniyor.
OKTAY VURAL
(İzmir) Seni de Ispartalılar dinliyor vallahi, nereden oldu bu da
geldi bizi temsil ediyor diye hayıflanıyorlar! Seni Nevzat Korkmaza
havale ediyorum.
RECEP ÖZEL
(Devamla) Ayrıca, İnternet TVde, 24 saat İnternet
yayınları burada yayınlanmakta. İsteyen
vatandaşlarımızın açıp oradan, İnternet üzerinden
bunları seyretme imkânları da var.
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Şahane!
RECEP ÖZEL
(Devamla) Kapalı toplum demek, yayına kapalı demek, hiçbir
basın mensubunun alınmadığı anlamına gelir. Hiç
merak etmeyin
İZZET
ÇETİN (Ankara) Onları da al, onları da!
TURGAY DEVELİ
(Adana) İktidarınızda bütün medyayı cahilleştirdiniz,
şimdi de Meclis Televizyonunu mu cahilleştirmeye
çalışıyorsunuz? Niye halktan saklıyorsunuz, niye,
niye?
RECEP ÖZEL
(Devamla) Ayrıca, biraz önceki konuşmacı Meclis basın
toplantılarında Hükûmetin, AK PARTİnin bir şeyi yok, ondan
dolayı
OKTAY VURAL
(İzmir) Yap bir basın toplantısı yarın. Basın
toplantısı da mı yapmayalım?
RECEP ÖZEL
(Devamla) Biz icraatlarımızla milletimize derdimizi
anlatıyoruz, yaptığımız icraatlarla onlarla
iletişimi kuruyoruz. Basın toplantısında öyle olur
olmadık konularla da halkımızı fazla meşgul etmek
istemiyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Sizin işiniz,
gücünüz MHPye, milliyetçilere çatmak.
RECEP ÖZEL
(Devamla) Biz anlatacak meselemiz
İcraatlarla bunu
gerçekleştirebiliyoruz.
Bir de ayrıca,
hiç yakışmayan bir şeyi burada dile getirdi, Bütün kanallarda
Recep Tayyip Erdoğan dizisini seyrettiriyorsunuz. diye.
TURGAY DEVELİ
(Adana) Türkiyeyi AKP stüdyosuna döndürdünüz!
RECEP ÖZEL
(Devamla) Hiç kusura bakmayın, özel yayın kuruluşları kim
izleniyorsa onu yayınlar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Siz izlenemiyorsanız, siz millete her tür açık
konuşmalarda hakaret, küfür, ağza gelmedik her türlü şeyi, ufak
çocukları
(CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Siz çalışmıyorsanız televizyonlar ne
yapsın?
RECEP ÖZEL
(Devamla) - Bütün liderleriniz çıktığı zaman
Televizyonunuzu lütfen kapatın. uyarısı çıkması
gerektiği
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) Çok ticari bir konuşma oldu.
RECEP ÖZEL
(Devamla) -
bizim liderimiz çıktığı zaman şefkatle,
toplumu kucaklayıcı bir şekilde konuştuğu için, bütün
kanallar rating aldığı için Başbakanımızın
konuşmalarını yayınlıyor.
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) Magazin programı gibi oldu.
RECEP ÖZEL
(Devamla) - Durum bundan ibarettir diyorum.
CHPnin grup
önerisine katılmadığımızı bildiriyor, hepinize
saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri
kabul edilmemiştir.
Alınan
karar gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S.
Sayısı: 156)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci
sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan, Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
3.- Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısı ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/749) (S. Sayısı:
441)(x)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet?
Yerinde.
18/4/2013
tarihli 94üncü Birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel
kanun olarak görüşülen tasarının birinci bölümünde yer alan
maddelerin oylanması tamamlanmıştı.
Şimdi,
ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci
bölüm, çerçeve 10uncu maddenin (1)inci, (2)nci, (3)üncü ve (4)üncü
fıkraları ile geçici 1, 2, 3, 4 ve 5inci maddeler dâhil 10 ila
12nci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci
bölüm üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sakarya
Milletvekili Münir Kutluata konuşacaktır.
Buyurunuz
Sayın Kutluata. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının ikinci
bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Demir yolu
taşımacılığı, ulaştırma sistemleri
içindeki büyük önemi ve ülkemizdeki ihmal edilmiş hâliyle her zaman
tartışma konusu olmuştur. Nitekim, bu tasarının genel
gerekçesinin ilk cümlesi de Ülkemizin kalkınmasında ve bağımsızlığında
belirleyici olan demir yolları şeklindedir. Ülkenin
kalkınmasından bağımsızlığına,
kültüründen refahına ve sayılabilecek pek çok alana kadar etkili olan
bir sektörde çok ciddi bir düzenleme yapılmaktadır. Bu düzenleme bir
kanun tasarısıyla önümüze gelmiştir.
İlk dikkat
çeken husus, kamuoyunun bu önemli değişiklikten ne kadar haberdar
olduğu hususudur. Üniversitelerin bu konudan haberi var mıdır?
Üniversite öğrencilerine sorsanız, 100 üniversite öğrencisinden
kaç tanesi böyle bir değişiklik yapıldığından
haberdardır? Belki, son hafta içinde duyanlar olmuştur ama bir hafta
önce, Meclise geldiği tarihte bunu deneseydiniz, eminim ki gençliğin
yüzde 99unun, bundan haberi yoktu. Bu, acaba, üniversite gençliğinin ne
hâlde olduğunu mu gösterir, konuların ciddiyetle ele
alınmadığını ve kamuya mal edilmediğini mi
gösterir, demokrasimizin içinde bulunduğu durumu mu gösterir? Ama
şunu kesin ifade ediyorum ki böyle bir değişiklik, sadece,
burada çoğunluğa dayanarak yine tartışılmadan
çıkarılmış olacak. Herkes demir yollarının ne
kadar önemli olduğunu bilmekte ancak bu kadar önemli bir konuda ne
değişiklikler yapılmaktadır, ondan haberdar olabilmiş
değildir.
Değerli
milletvekilleri, yine, bu gerekçede Tekelin kaldırılması ve
sektörün serbestleştirilmesi
deniliyor. Tekelin
kaldırılması anlaşılabilir bir şeydir, birçok
açıdan tartışmalıdır ama anlaşılabilmektedir
fakat serbestleştirme ile ne kastedilmektedir, orası belli değil.
Demir yollarına rekabet şartlarının getirilmesi denilmek
isteniyorsa neden açıkça söylenmez? Maksat özelleştirme ise neden
açıkça ifade edilmez? İkisi birden kastediliyorsa neleri kapsamaz? O
zaman, hiç değilse o sayılsaydı. Serbest pazar ekonomisinden
esinlenerek kullanılmış bir ifade ise en azından
serbestleşmenin pazar şartları ile
sınırlandırılacağı belirtilseydi daha isabetli
olurdu. Bu kadar köklü değişikliğe kalkışıp böyle
muğlak ifadelerin kullanılmasının anlamı
anlaşılabilmiş değildir.
Tekelin
kaldırılmasından anlaşılan rekabetin getirilmesi
olmalıdır. Devlet tekeli kaldırılıp özel tekel
getirilecek olursa o zaman ne kalkınmaya katkısı olabilecektir
ne de biraz önce gerekçede ifade edildiği gibi
bağımsızlığın pekiştirilmesine.
Taslakta geçen
serbestleştirme ifadesinin özelleştirmeyi kapsadığı
anlaşılıyor ancak rekabet boyutunun ne olacağı
anlaşılamıyor. Özelleştirmeler maksadından
uzaklaşıp yabancılaştırmaya dönüştüğü için,
demir yollarının bağımsızlıkla ilgisi de
kurulduğuna göre, serbestleştirmenin nasıl bir
özelleştirmeye dönüşeceği merak konusudur. Bu endişeyi,
yaşadığımız sayısız örnekten ötürü
duymaktayız.
Hatırlayacağınız
üzere, İDO (İstanbul Deniz Otobüsleri) adıyla var olan bir
işletme özelleştirilmiş, satılmış ve Marmara
Denizinde insafsız özel bir tekel oluşturulmuştur. Merak
etmekteyiz: Deniz taşımacılığı en ucuz alan
olmasına rağmen, deniz taşımacılığında
karşıdan karşıya taşıma en önemli hat
olmasına rağmen, Marmara Denizi de buna müsait olmasına
rağmen, bu acımasız tekel niye oluşturulmuştur, niye
rakipler oluşturulmamıştır, merak konusudur.
Dolayısıyla, demir yollarıyla ilgili endişelerimize bir
örnek olsun diye bunu söylüyorum. 5 liralık fiyatlar 20 liraya
çıkmış, televizyon kanalları bile vatandaşlara zorla
seyrettirilir hâle getirilmiştir. O bakımdan, devlet tekelinin
kaldırılması önemli değil, özel tekelin
oluşturulmayacağının garantisinin verilmesi önemlidir.
Değerli
milletvekilleri, bu yasa ile Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları
bağlı kuruluşları olan TÜVASAŞ, TÜLOMSAŞ ve
TÜDEMSAŞ iktisadi devlet teşekkülü hâline getirilmektedir. Bu
kuruluşlarda çalışanların bir ay içinde emekliye sevk
edileceği, arzu edenlerin bir ay içinde emekliye sevk edilmesinin
teşvikler verilerek sağlanacağı ifade edilmekte ama Tekrar
geriye dönemezler, hiçbir şart süremezler. Gibi, âdeta bir derdest
mantığı sezilmektedir. Bu çalışanlar bir ömrünü bu
işe verdikten sonra maddi zaruretlerden ötürü emeklilik yolunu seçiyorlar
ise neden bu insanlara bir süre düşünme fırsatı verilmez, neden
bu insanlara temmuz ayında alacakları enflasyon farkını
alma fırsatları tanınmaz, anlaşılabilmiş
değildir.
Değerli
milletvekilleri, bu özelleştirmenin tekelleştirmeye
dönüşeceği veya sağlıklı olmayacağı
şeklindeki endişelerimizin ikinci kaynağı vagon sanayisinde
yaşanan gelişmelerdir. Bu alanda Türkiye'de, bildiğiniz gibi,
hem demir yolları üzerindeki hatlarda hem de Boğaz geçiş
tünelinde kullanılacak hatlarda çok sayıda vagona, çekilen, çeken
araca ihtiyaç vardır. Bunların iki senelik süre içerisinde gerekli,
satın alınacak miktarının 5 milyar doları
aştığı, önümüzdeki on beş yıl içinde de 18 milyar
dolar civarında bir pazar olduğu görülmektedir. Türkiye'de vagon
sanayisi gibi, TÜLOMSAŞ gibi, lokomotif sanayisi gibi
kuruluşlarımız varken bu pazarın değerlendirilmesi
vasıtasıyla neden dünyayla vagon konusunda, demir yolu araçları
konusunda rekabet edecek bir sanayi geliştirilmesinin önü açılmaz, bu
merak konusudur.
Bakın,
Adapazarındaki TÜVASAŞ Vagon Sanayii büyük deprem yedi, deprem
döneminde bile üretimine ara vermeden devam etti oradaki işçilerin,
çalışanların fedakârlıklarıyla. Şimdi, böyle bir
pazar genişliği döneminde bu sanayinin
canlandırılması, dâhilî ihtiyaçlarımızın
karşılanması, bu pazar avantajıyla ihracata yönelik
gelişmelerin sağlanması beklenirken TÜVASAŞın
arazisinin içine TÜDEMSAŞ diye bir kuruluş yerleştirildi.
TÜDEMSAŞ denilen kuruluşun ne yaptığını, ne
yapacağını kimse bilemedi, 10 milyon liracık bir sermayeyle
milyarlarca dolarlık işler alınmaya başlandı. Israr
ettik, rica ettik Burada imal edilen vagonları bize bir gösterin. diye.
Vagon imal etmediği, sadece Güney Koreden vagon ithal edip, demir yolu
araçları ithal edip orada montaj yapan ama bununla pazara giren,
Türkiyedeki pazarı değerlendiren bir kuruluş ortaya
çıktı. Dolayısıyla, bu örnekler ortada iken mevcut millî
kuruluşlarımızın, millî sanayimizin zarar görmesi elbette
samimi endişemizdir.
Adapazarından
söz açılmışken, Adapazarında nasıl ki
TÜVASAŞın verimsiz, gelişemeyen bir kuruluş hâline
düşürüldüğünü görüyorsak, Sakaryanın can damarı olan olan
şeker sanayisinin de önce özel bankayla ilişkilendirildiğine,
daha sonra borçlandırıldığına, daha sonra kota
artırılmadığı için şeker fabrikasının
zarar ettirildiğine, zarar ettirildikten sonra bir özel bankaya ama çok
çok özel olan bir bankaya Sakarya pancar üreticilerinin fabrikasının
devredildiğine şahit olduk. Ama, ne hikmetse bu devir
gerçekleştirildikten sonra bu fabrikanın kotası
artırılmış bulunmaktadır. Dolayısıyla,
bölgedeki, ülkedeki sanayi kuruluşları bu şekilde bir bir el
değiştirirken ve farklı yönlere giderken, hazır pazar bizim
pazarımızken ve milyarlarca dolarlık, on milyarlarca
dolarlık bir yatırım söz konusu iken, pazar payı söz konusu
iken bu gelişmenin millî sanayi hâline dönüştürülmesi ve Türkiye'nin
lehine kullanılması gerektiği kanaatindeyiz.
O açıdan,
tekrar serbestleştirme konusuna dönerek diyorum ki demir yollarındaki
her türlü gelişmenin önünün açılmasını elbette arzu ederiz,
destekleriz ama sınırlarının belirlenmesi ve önümüze
nasıl bir tablonun çıkacağını hem bizlerin bilmesini
hem de kamuoyunun bilmesini arzu ederiz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kutluata.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Niğde Milletvekili Doğan Şafak.
Buyurunuz
Sayın Şafak. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
DOĞAN ŞAFAK (Niğde) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 441 sıra
sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının ikinci
bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım.
Değerli
milletvekilleri, tarihi, ekonomiyi ve siyaseti konuşmadan demir
yollarını konuşmamız doğru olmaz. Osmanlı
Döneminde ve cumhuriyetin ilk yıllarında demir
yollarımızın 5.144 kilometresinin 2.378 kilometresini
yabancı şirketler işletmekteydi. Atatürk ve İnönünün
isabetli kararlarıyla demir yollarının 7.676 kilometresinin
tamamı devletleştirildi. Neden devletleştirilmesini ve devletin
yatırım yapmasını doğru buluyoruz? Çünkü, tarihte
sömürgeci devletlerin ve özel şirketlerin yapıp işlettiği
demir yollarında nasıl ekonomik oyunların döndüğünü
Hindistan örneğiyle sizlere anlatmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, Hindistanın demir yollarını yapan
İngilizler, yerli sanayinin gelişmesini teşvik edeceğini
görünce bu gelişmeyi engellemek amacı ile farklı iki strateji
izlemişlerdir. Limanlar ile üretim ve yerleşme merkezleri
arasında taşınan mallardan daha az taşıma ücreti
alınırken ülkenin kendi ürünlerini merkezler arasında
taşıyan demir yollarında çok yüksek ücretler
uygulamışlardır. Limanları ham madde kaynaklarına
bağlayan ana demir yollarının standart genişlikte
olmasına karşılık, iç ulaşımı sağlayan
ikinci yolları çeşitli genişlikte yaparak ekonomilerini
nasıl sömürdüklerine tarih tanıklık etmiştir.
Çok önemli bir
örnek daha verecek olursak: Mal ve sermaye dolaşımı 1800de 2
milyar doların altındayken 1900de 20 milyar doların üzerine
çıkması küreselleşmenin, dünya pazarlarının
Batının istediği forma ne kadar hızlı bir şekilde
dönüştüğünün ve demir yollarının nasıl bir siyasal ve
ekonomik güç olarak kullanıldığının en önemli iki
kanıtıdır.
Avrupa ülkelerinden
19uncu ve 20nci yüzyılda sömürgeleştirilmiş ve yarı
sömürgeleştirilmiş ülkelere demir yolu yapımında
kullanılmak üzere yoğun sermaye ihracatı
yapılmıştır. Aynı zamanda, bu sermaye ihracatı,
dünya ekonomisindeki belirsizlikler ve demir yolu yapımı maliyetinin
çok yüksek olması gibi nedenlerle demir yolu yapımını
gerekli gören ancak teknolojisine sahip olmayan devletler bu işi üstlenen
şirketlere garanti vererek demir yollarını inşa
ettirmişlerdir. Dolayısıyla, zamanla, demir yolunun
yapımı ve işletilmesi için, demir yolu yapımını
talep eden ülkeler arazi ve insan kaynakları açısından Batı
bankalarına ve şirketlerine bağımlı hâle
gelmişlerdir. Bu yasayla bugün, bunun yolu açılmaktadır. Siyasi
coğrafya açısından Türkiye demir yollarının konumu hem
ulusal hem de uluslararası boyutta büyük öneme sahiptir.
Değerli
milletvekilleri, son yıllarda küresel iş birliği
yapısı içinde Türkiyenin konumu ve bölgesel etkinliği AB, Rusya
ve İran gibi ülkelerin birbiriyle stratejik ortaklık kurmasıyla
azaltılmaya çalışılsa da Türkiye, gelecek yüz yıl
içinde doğu ve batı için alternatifsiz projeleri devlet eliyle üretmek
zorundadır, ancak bu şekilde küresel dengeler içinde yerini
koruyacak, ulaşım koridorlarında, özellikle demir
yollarında istediği konuma ulaşacaktır.
Türkiyede demir
yolu yapımı fiziki koşulları olumsuz etkilemekte, özellikle
de hızlı tren uygulamalarında topoğrafya önemli bir sorun
teşkil etmekte, bu durum yatırım maliyetlerini artırmaktadır.
Bugün Türkiyede mevcut demir yollarının sadece yüzde 23ü
topoğrafyaya uyumludur. Arazi eğiminin yüzde 5 olduğu yerlerde
demir yolları ekonomik olmakla birlikte, Türkiye demir
yollarının ancak yüzde 30u buna dâhildir. Dolayısıyla,
Türkiyede demir yollarının yüzde 53ü ekonomik anlamda
yararlılık göstermektedir. Öte yandan, ulaşım sektörleri
içinde demir yollarının gerisindeki işletmeler ve araziler
geniş yer kaplamakla birlikte bazı sorunlara da sahiptir.
Türkiye
Cumhuriyeti Devlet Demiryollarına bağlı olarak faaliyet gösteren
3 ayrı fabrika bulunmaktadır. Bu fabrikalar; Türkiye Lokomotif ve
Motor Sanayii Anonim Şirketi TÜLOMSAŞ, Türkiye Vagon Sanayii Anonim
Şirketi TÜVASAŞ ve Türkiye Demiryolu Makinaları Sanayii Anonim
Şirketi TÜDEMSAŞtır.
Demir yolu
ulaşımında ihtiyaç duyulan lokomotif, vagon gibi çeken ve
çekilen araçlar ile bu araçların aksamları mevcut fabrikalarda
üretilmekte ancak üretimde verimlilik istenilen düzeyde olmamaktadır.
Görülüyor ki anonim şirketi kurmak, serbestleştirmek fayda
sağlamamaktadır. Bu fabrikaların etkili bir şekilde
kullanılması gerçekleştirilmelidir.
Diğer
taraftan, AB ülkeleri, çok modlu ulaşım koridorlarıyla Orta Asya
Türk cumhuriyetlerine, Çin ve Hindistan gibi büyük nüfusa sahip Asya ülkelerine
ulaşmayı hedefleyen yeni koridorlar geliştirmişlerdir.
Pan-Avrupa ve TEN projeleri yeni şekillenen TRACECA ve Trans-Asya
koridorlarıyla bütünleşmiş, bunun sonucunda Avrasya Koridoru
ortaya çıkmıştır. Avrasya koridorları içinde en önemlisi
TRACECA Koridorudur. AB TACIS-TRACECA Programı, 1993 yılında,
Avrupa Komisyonu tarafından Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, Kazakistan,
Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan hükûmetlerinin
katılımı ile Brükselde düzenlenen konferansta, bu ülkelere
ticareti ve ulaştırmayı güçlendirmek ve uluslararası
ekonomiyle bütünleşmelerini sağlamak için formüle edilmiştir.
Demir yolu ulaştırması, TRACECA Programındaki önemli bir
ulaşım sektörüdür. Çok modlu ulaşım sistemlerini içeren
TRACECA Koridorunda Türkiyenin yeri ayrıca önemlidir. Bulgaristanın
ve Romanyanın da Avrupa Birliğine katılmasıyla Türkiye de
bu projenin içine alınmıştır, sınırlı da
olsa alınmıştır.
Gerçekte Sovyetler
Birliğinin dağılmasıyla ortaya çıkan Türk
cumhuriyetleri, Türkiyenin önüne çok geniş bir coğrafyada siyasi ve
ekonomik nüfuz sahibi olma fırsatını
çıkarmıştır. Başlangıçta dil, din, kültür
yakınlığı ve Türkiyenin kalkınma
başarılarını da dikkate alan Batılı ülkeler, Orta
Asya pazarına girişte Türkiyeyi anahtar ülke kabul etmişler, bu
durum çerçevesinde Avrupa ülkeleri Türkiyeye bağımlı bir
politika izlemek istememişlerdir. Türkiyeyi enerji ve ulaşım
koridorlarının dışında bırakacak veya bölgesel
etkinliğini en aza indirecek alternatif yol arayışlarına
yönlenmişlerdir. ABnin Türkiyeyi mega ulaşım
koridorlarının dışında bırakma isteği
TRACECA ile belirginleşmiştir.
Türkiye, denizleri
birbirine bağlayan, boğazları olan, Hazar ve Orta Doğu
petrollerine, doğal gaz rezervlerine yakınlığı olan
bir coğrafyadır; bu hattaki en önemli koridor olduğu
gerçeğini göz önünde bulundurarak ulaşımda ciddi bir ana plan
yapmalıdır. Diğer yandan demir yolu politikaları,
dış bağlantıları, enerji politikaları da göz
önünde bulundurularak gelecekte ekonomik, siyasi, stratejik gücü oluşturacak,
elinde bulunduracak yatırımların devletin kontrolü ve tekelinde
yapılması kaçınılmaz bir gerçektir.
Bugün,
özelleştirme yolundaki en önemli adım olan serbestleştirme
kuşku uyandırmaktadır. Gelecekte yerli veya yabancı
şirketlerin demir yollarında haklar ve imtiyazlar edinmesinin -yukarıda
verdiğimiz tarihî gerçekler ışığında- ülkemizin
çıkarlarına yarar sağlamayacağı açıktır. Bu
nedenle, Devlet Demiryollarının ekonomik ve siyasi yönden stratejik
önemi olduğundan dolayı serbestleştirilmesine ve
özelleştirilmesine Cumhuriyet Halk Partisi olarak karşı olduğumuzu
belirtmek ister, yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şafak.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici.
Buyurunuz
Sayın Binici. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP
GRUBU ADINA İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
441
sıra sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının ikinci
bölümüyle ilgili olarak grubum adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, önümüzdeki tasarı, bir kez daha, AKP
iktidarının kamu hizmetlerinin tamamen özele devri yolunda bir
adım daha attığı, bu sayede hizmetlerin tamamen piyasa
denetimine bırakılmasını öngören, taşeronluğu
yaygınlaştıran ve yurttaşların ucuz ve nitelikli
hizmete erişebilmesini zorlaştıracak bir düzenlemeyi
içermektedir.
Bakın,
bu tasarıyla birlikte, demir yolları devletin malı olarak
kalacak ancak faaliyeti, işletmeciliği ticari özel şirketler yapacak,
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları ise demir yolu trafiğini
yönetecek. Yine tasarıyla, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları
demir yolu altyapı işletmecisi olarak yeniden
yapılandırılıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Demiryollarının tren işletmesiyle ilgili birimleri ise
ayrılarak Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları
Taşımacılık Anonim Şirketi olarak kalacaktır.
Yani, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının ulusal demir yolu
altyapı ağı içinde yer alan ve devletin tasarrufundaki demir yolu
altyapısının kendisine devredilen kısmı üzerinde demir
yolu altyapı işletmecisi olarak görev yapması öngörülüyor.
Bununla birlikte, kamu tüzel kişileri ve şirketlerinin kendilerine
ait demir yolu altyapısı inşa etmesi ve bu altyapı üzerinde
demir yolu altyapı işletmecisi olması ve ulusal demir yolu
altyapı ağı üzerinde demir yolu tren işletmecisi olarak
faaliyet yürütmesinin önü açılıyor. Buna göre, Türkiye Cumhuriyeti
Devlet Demiryolları, demir yolu altyapısının kendisine
devredilen kısmı üzerinde demir yolu altyapı işletmecisi
olarak görev yapacak, üstyapısı ise tamamen şirketlere
devredilecektir.
Tasarının
gerekçesinde, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının
tekelciliğine atıfta bulunularak tekelcilikten kurtulma, birçok
firmanın olaya dâhil olmasıyla rekabet ve bu rekabetle daha ucuz ve
daha kaliteli bir demir yolu hizmeti sunulacağından bahsedilmiş.
Sanırım, tekelciliğe negatif atıfta bulunularak yeni bir
tekelciliğin yolunu açmak bu şekilde olsa gerek. Zira, on
yıllık iktidarı döneminde yaşadığımız
deneyimlerden ve daha evvel İngiltere gibi gelişmiş ülkelerde
denenmiş ve fiyaskoyla sonuçlanmış örneklerden yola çıkarak
bu düzenlemenin, tam tersi bir biçimde, tekelleşmeyi
artıracağını; ayrıca, hizmetlerin
ticarileştirilmesiyle birlikte bilet fiyatlarında dengesiz bir
artışın olacağını öngörmek zor olmasa gerek.
Üstelik, bu önemli hizmetlerin maliyetleri de düşürülerek kâr amacı
güden şirketlere devri, can taşıyacak demir yollarının
güvenilirliğini de tartışmaya açacaktır.
Değerli
milletvekilleri, tasarıda, Devlet Demiryolları personeli âdeta
emekliye zorlanmaktadır. Zira, düzenlemede, Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Demiryollarında istihdam edilen personelden, emekli aylığı
bağlanmasına hak kazananlardan bir ay içinde başvuruda
bulunanların emekli ikramiyelerinin; yaş haddinden emekliliğine
en fazla üç yıl kalanlar için yüzde 25, yaş haddinden
emekliliğine üç yıldan fazla, beş yıldan az kalanlar için
de yüzde 30, yaş haddinden emekliliğine beş yıl ve daha
fazla kalanlar için de yüzde 40 fazlasıyla ödenmesi öngörülmektedir.
Yine, emekli
aylığı bağlanması şartlarını 2013
yılı sonuna kadar haiz olacakların, bu hakkı
kazandığı tarihten itibaren bir ay içinde başvuruda
bulunmaları hâlinde, emekli ikramiyelerinin yüzde 40 fazlasıyla
ödenmesi düzenlenmektedir.
Ayrıca Bu
madde uyarınca yapılan emeklilik başvurularında emeklilik
tarihi olarak daha sonraki bir tarih gösterilemez, başvurular herhangi bir
kayda bağlanamaz ve geri alınamaz. denilmiştir. Üstelik emekli
personelin emekli olduktan sonra beş yıl içinde Türkiye Cumhuriyeti
Devlet Demiryollarında ve bağlı ortaklıklarında
istihdam edilemeyeceği belirtilmektedir.
Şimdi Bu
maddeden ne anlıyorsunuz? diye sorarsanız tek bir
açıklaması var: AKP Hükûmeti, Demiryollarının mevcut
personelini bir an evvel emekli edip neoliberalizmin en önemli
araçlarından teşoranlaştırmayı ve ucuz iş gücünü
Demiryollarında kalıcı kılmak istiyor. Bunu yaparken de
mevcut personelin ağzına bir parmak bal çalıyor. Emekliye
ayrılacakların ikramiyelerinin üzerine ilave paralar verip hem
olayın sosyal yanını halletmeyi hem de oluşabilecek örgütlü
muhalefete karşı bunu da âdeta sus payı olarak kullanmayı
hedefliyor. Ayrıca, Demiryolları gibi teknik uzmanlaşma ve
yeterlilik gerektiren bir alandan emekli olan personelin demir yollarına
bağlı bütün alanlarda çalışmasının önünü keserek
ileride bu alanda bazı risklerin oluşmasının önünü
açıyor.
Değerli
milletvekilleri, özü itibarıyla bu tasarıyla kamunun elindeki önemli
bir hizmet alanı yani demir yolları bir kez daha özel
şirketlere, piyasaya veriliyor. İşte bu tasarı, bizi paran
kadar ulaşıma götürecek bir tasarı. Evet, demir
yollarının mevcut durumda yük ve yolcu taşıma kapasitesi
diğer ulaşım araçlarına kıyasla oldukça düşüktür.
Tasarının gerekçesinde de 1950li yıllardaki yolcu
taşımacılığında demir yollarının
payı yüzde 42 ve yük taşımacılığının
payı ise yüzde 68 düzeylerindeyken bugün sırasıyla bu
payların yüzde 1,5 ve yüzde 4,5 olduğu belirtilmiştir. Ancak, bu
oranların düşme gerekçesi olan ve bugün AK PARTİ
iktidarının da devam ettirdiği siyasi yaklaşımdan
bahsedilmemiştir.
Değerli
milletvekilleri, nedir bu siyasi yaklaşım bundan bahsedeyim:
Bakın, bugünkü mevcut demir yollarının yüzde 80'i 1950li
yıllara kadarki süreçte yapılmıştır; bu oranın da
yüzde 40'ı, cumhuriyet öncesi dönemde yapılmıştır.
Avrupa egemen güçlerinin Bağdat-Basra üzerinden Asya ve Hindistan'daki
sömürgelerine ulaşmalarını mümkün kılmak amacıyla
Osmanlının ciddi borç yüküne girerek yaptırdığı
bu demir yollarının yüzde 40'ı da savaş psikolojisi
üzerinden militarist bir
bakış
açısıyla ülkenin birçok
yerine ulaşımı sağlayabilmek adına,
cumhuriyetin başlangıcından sonra, 1950'lere kadarki süreçte
inşa edilmiştir. Ancak, 1950'lerde başlayan kara yolu
ulaşımına dönük devlet yatırımları, "Demir
yolları komünist taşır." şeklindeki ideolojik
söylemler özellikle o günden itibaren iktidarda olan sağ partilerin
propagandası olmuştur. Bununla kalmayıp özellikle seçim
süreçlerinde, bugün AK PARTİ iktidarının da oldukça yoğun
kullandığı pragmatik propagandacı "Size yol getireceğiz."
üzerinden şekillenen söylem, demir yollarını, 1950 öncesindeki
mevcut yollara hapsetmiştir. Oysa ülkenin coğrafik
koşulları ve iklim yapısından kaynaklı, sürekli olarak
iklim şartlarına ve kullanıma bağlı bozulan
yolların tamir maliyetleri ve bunun yanında petrol
fiyatlarındaki artış ile dalgalanmalar nedeniyle kara
yollarına kamu kaynaklarından müthiş rakamlar
harcanmış, hâlen harcanmaktadır. Ancak, bunlardan da öte,
can güvenliği açısından kara yollarının demir
yollarına kıyasla çok daha az güvenilir olduğunun, her geçen gün
kara yollarında meydana gelen kazalarda orta yoğunlukta bir
savaşta yitirilen canlardan fazla can yitirdiğimizin altını
çizerek dikkatinize sunuyorum.
Bu sebeple
hepinizi saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Binici.
Şahsı
adına Tokat Milletvekili Reşat Doğru
OKTAY VURAL
(İzmir) Yok efendim.
BAŞKAN
Adana Milletvekili Turgay Develi
(CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Develi.
TURGAY DEVELİ
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Devlet Demiryollarının
serbestleştirilmesi, özelleştirilmesi kanununun teknik maddeleri
üzerine girmeyeceğim.
Bu kanunun ruhu
şu: Sayın Bakan, kanunun görüşülmesine başlanırken
yaptığı sunuş konuşmasında Demir yolları
bağımsızlıktır. demişti. Katılıyorum
kendisine, demir yolları bağımsızlıktır, PTT
bağımsızlıktır; Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı, Petrol Kanunu, petrolümüz
bağımsızlıktır; şeker fabrikaları
bağımsızlıktır; Türkiye Elektrik Kurumu
bağımsızlıktı, limanlar
bağımsızlıktı. Adalet ve Kalkınma Partisi
cumhuriyetin, ulus devletin ekonomik temellerini oluşturan,
bağımsızlığımızın simgesi ne kadar
kurum ve kuruluş varsa hepsini sattı ve şimdi
bağımsız bir ülkeden bahsediyor.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye Toprak Mahsulleri Ofisi, TÜRKSAT dahi, devletin ana
kurumları dahi; ey çiftçiler, köylüler, sizin ürününüzü hasat etmek için
dahi AK PARTİ Hükûmeti, dışarıdan borç para alarak sizden
alım yapıyor. Bankalarımızın size verdikleri
kredilerin tamamı dış kaynaklı krediler. İşin özü
şu: 1980 darbesiyle beraber, 24 Ocak kararlarıyla beraber, Türkiye,
küresel finansa eklemlendi. O günden bugüne kadar bilinçli olarak, neoliberal
politikacılarla, Türkiye'nin ürettiği doksan yıllık
cumhuriyetin değerlerinin tamamı istila ediliyor, tarumar ediliyor.
Bugün Devlet Demiryollarıyla bunun bir örneğini yaşıyoruz.
2008-2011
yılları arasında Devlet Demiryollarına 5 milyar liraya
yakın yatırım yapıldı, sadece 2011 yılında
da 700 milyon lira borcu var. Ne yapıyorlar? Satışa hazır
hâle getiriyorlar. Aynısını limanlar için de
yapmışlardı, aynısını enerji
dağıtım ihalelerinde de yaptılar. Neoliberalizmin
istilacı politikasına karşı koyabilmek için,
bağımsızlığımızı koruyabilmek için,
bağımsız bir devlet olarak kalabilmemiz için bizim
fabrikalarımızın olması gerekiyor, postanenin bizim
olması gerekiyor, Devlet Demiryollarının bizim olması
gerekiyor, petrol arama şirketlerinin bizim olması gerekiyor,
şeker fabrikalarımızın bizim olması gerekiyor. Adalet
ve Kalkınma Partisi, bütün bunların hepsini sattı, satıyor,
çiftçiden toplayacağı ürünün parasını dışarıdan
alıyor, işçinin maaşını dışarıdan
alıyor, ondan sonra da Siyaseten bağımsız bir ülkedeyiz.
diyor.
Bağımsızlık,
arkadaşlar, işçisi güçlü, köylüsü güçlü, halkı güçlü,
refahlı, refah düzeyi yüksek, damıtılmış, rafine bir
hayat yaşayan ülkenin devletleri bağımsızdır,
hükûmetleri bağımsızdır.
Bu kanunun ruhu,
teknik maddelerde ne yazarsa yazsın, Türkiye'nin Cumhuriyet Döneminde biriktirdiği
ulus devletin temel ekonomik değerlerinden bir tanesinin daha
peşkeş çekilmesi, ulus devletin ekonomik olarak tasfiye edilmesidir.
Sermaye birikiminizi sağlayamıyorsanız, sermaye birikimine,
küresel finansın, büyük tekellerin parasına ihtiyacınız
varsa bunu da
Kendi ülkenizde finans kapitalinin cariyeleştirdiği,
siyaseten cariyeleştirdiği hükûmetlerin; sizlerin de medyayı
cariyeleştirerek kurduğunuz bu hükümranlığın
hesabının bir gün sorulacağından emin olun. Bundan sonra,
yaşantınızda -bugünler geçecek, bu milletvekilliğiniz
kalmayacak- çevrenizde her yoksul insanı, her çaresiz insanı, her
umutsuz insanı gördüğünüzde yüreğiniz sızlayacak çünkü
bunun müsebbibi sizlersiniz sayın AK PARTİ milletvekilleri.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Develi.
Soru-cevap
bölümüne geçiyoruz.
Soru-cevap bölümü
on beş dakika; yarısını sorulara, yarısını
cevaplara ayıracağım.
Buyurunuz
Sayın Halaman.
ALİ HALAMAN
(Adana) Başkanım, teşekkür ederim.
Şimdi,
Sayın Bakanım, gerçi bunu bundan önce de sordum ama
alınganlık yapmayın lütfen. Türkiye çok
sıkıntılı bir ülke gibi gözüküyor, genelde mal mülk satmak
zor, devretmek de zor. Yani, Türkiye son on senedir bu kadar mı çok
sıkıntılı da Devlet Demiryollarının bütün
malını mülkünü, gelecekle ilgili alacaklarını şimdiden
tahsil etmeyi düşünüyorsunuz? Bu malı mülkü devretmek, kiraya vermek,
satmak Türkiyenin on senelik bu borcunu kapatır mı veya kapatmaya
yeterli olur mu?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Halaman.
Sayın
Yılmaz
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben biraz önce de
sormuştum ama sayın bakanlarımız yoktu.
Sayın Bakan,
şöyle bir görüntü var, bugün bütün gazetelerde çıktı
biliyorsunuz: Türk Silahlı Kuvvetleri Irak sınırından ve
Şırnaktan çekiliyormuş. Bu çekilmenin gerekçesi nedir?
Yarın da Kandilde bir açıklama yapılarak PKKlıların
çekileceği konusunda bir gelişme olacağı söyleniyor.
Yaptığınız anlaşma, yaptığınız
müzakere, Öcalanla yaptığınız müzakere ve Öcalanın
aldığı güvence bu mudur? Türk Silahlı Kuvvetleri
savaşmadan mağlup olmuş bir ordu mudur? Siz de o ordunun
Bakanı mısınız? Bunu sormak istiyorum. Lütfen buna cevap
veriniz.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.
Sayın
Yılmaz, buyurunuz.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Çamardı ilçemiz var -Niğde sınırına kadar- iki senedir
yolları toz toprak. Sağında, solunda elma bahçeleri var,
vatandaşlar yaşıyor, iki senedir boğuldular. Soruyoruz
Müteahhit bıraktı, gitti. gibi birtakım ifadelerle
karşılaşıyoruz. Bunu ne zaman çözeceksiniz? Oradaki
yaşayan vatandaşlar gerçekten çok sıkıntı içerisinde.
İkincisi de:
Bu Çamardından, Niğde sınırından sonra
Kamışlı-Fındıklı-Alpu-Pozantı arasında,
üç dört senedir söz verilmesine rağmen, tek kazık
çakılmadı. Bu yolu yapmayı ne zaman düşüyorsunuz?
Yine, geçen de
sordum, Aladağ-Akören arası
Turizm Bakanı, 2011 seçimlerinden önce
dedi ki: Dozerleri indiriyorum oraya. Şimdi de Bakan
Yollar hâlâ
yapılmadı, üç sene geçti. Bunlar seçim vaadi miydi? Yapacak
mısınız, yapacaksanız ne zaman yapmayı
düşüyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.
Sayın Çetin
İZZET
ÇETİN (Ankara) - Sayın Bakan, bildiğiniz gibi Devlet
Demiryollarının kamuya ait lojmanları var. Sayın Genel
Müdürün bu lojmanlardan kaç daireyi uhdesinde tuttuğunu
Diğer genel
müdürlerinin, genel müdür yardımcılarından
bazılarının lojmanlarının altındaki daireleri
gürültüden rahatsız olmamak için boş tuttuğu, bir başka
genel müdür yardımcısının iki daireyi birleştirerek
tek lojman hâline getirdiği ve buna rağmen de pek çok memurun lojman
beklediği gerçeği var. Bunlardan bilginiz var mı, durum nedir; bir,
bunu öğrenmek istiyorum.
İkincisi:
Yine, Sayın Genel Müdürün oğlunun Ankara Demirspor Kulübüne
bağış adı altında ihale alan firmalardan çıkar
sağladığı iddiaları vardır. Bunlar doğru
mudur? Yanıtlamanızı bekliyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çetin.
Sayın
Demiröz
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanıma sormak istiyorum: Birinci soru önergemizde, 25 Kasım 2011,
İzmit Körfez Geçişi ve Bursa-Balıkesir-İzmir Otoyol
Projesiyle ilgili 7 tane sorumuz vardı, bu sorularımıza bir
yanıt alamadık. Aynı şekilde, 4 Ocak 2013 tarihinde
İstanbul-Bursa-İzmir otoyolu Projesinde Uluabat Gölü geçişinin
Karacabey Otoyolu olarak değiştirilmesiyle ilgili yine 7 tane soru
sormuştum ama bugüne kadar bu konularla ilgili de hiçbir yanıt
alamadım. Bu konuda bilgi istiyorum, sorularımın
yanıtlanmasını istiyorum.
Teşekkür
ederim Sayın Bakan.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Demiröz.
Sayın
Özensoy
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Bursa-Bilecik Hızlı Tren Projesi ne zaman hayata geçecek?
Bursa-Yenişehir
hattının altyapı ihalesini yani temel atma törenini 2010da,
kürsüden, yapacağız müjdesini vermiştiniz ama 2012de ancak
atılabildi. Bu Bursa-Yenişehir hattı altyapısı ne
zaman bitecek?
Yenişehir-Bilecik
hattının projesi bitti mi? Onun ihalesi ne zaman yapılacak?
Daha sonra, üst
yapıların ihaleleri ne zaman yapılacak; bu,
programlarınızda nasıl gözüküyor? Yani, kısacası,
Bursadan Ankaraya hızlı trenle, sizin öngörünüzle, hangi tarihlerde
gelme ihtimalimiz var?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özensoy.
Sayın
Serindağ
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Ankara-Adana-Gaziantep yolcu yoğunluğu en fazla olan hatlardan
biridir. Bu hatta yüksek hızlı tren işletmeyi düşünüyor
musunuz?
İkinci sorum:
Sayın Bakan, bu, yüksek hızlı tren nedir, hızlı tren
nedir? Şimdi Tanımlar bölümüne baktım, bunun tanımı
yapılmamış, sadece yüksek hızlı tren ve
hızlı tren terimleri geçiyor. Acaba, dünyada yüksek
hızlı tren diye bir kavram var mı?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Serindağ.
Sayın
Öğüt
KADİR GÖKMEN
ÖĞÜT (İstanbul) Sayın Bakanım, bu, özelleştirme
adı altında veya serbestleşme adı altında
yaptığınız çalışmaların bir
kısmını da İngilterede, Arjantinde, Kanadada
yapmışlardı ve buralarda da çok ciddi geri dönüşler oldu.
Bu geri dönüşlere rağmen, bu serbestleşmeye hâlâ devam etmek
istiyor musunuz? Yani, orada denenmiş bir şey; çok ciddi kazalar
oldu, güvenlik konusunda çok ciddi problemler var. Çalışan
sayısının 55 bin işçiden 28 bin işçiye
düştüğü bir süreç yaşadık. Bu süreçte
taşeronlaşmayla ilgili güvenlik daha da azalacak. Bu güvenliği
nasıl sağlayacaksınız, bunu merak ediyoruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN -
Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın
Şafak, buyurun.
DOĞAN
ŞAFAK (Niğde) Sayın Bakanım, Seyfettin Bey biraz önce
Pozantı-Çamardı yolunu sormuştu. Hakikaten, bir yıldır
ben de Çamardı-Pozantı yolunu soruyorum. Bir yıldır çok
büyük sıkıntı var, bir türlü bitmedi. Bu konuda acil bir
girişimde bulunmanızı istiyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şafak.
Buyurun Sayın
Bakan.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
soruları cevaplandırmak istiyorum.
Sayın Halaman
Devlet Demiryolları varını yoğunu satıyor,
geleceği satıyor, bu durum ne olacak? diye sormuştu
anladığım kadarıyla. Devlet Demiryolları bütün
altyapısıyla, gayrimenkulleriyle, envanterindeki araçlarıyla 100
milyar Türk lirasının üzerinde bir varlığa sahip. Devlet
Demiryolları mecbur kalmadan hiçbir arazisini satmıyor. Sadece
şehirlerde belediyelerle, yerel yönetimlerle veya bazı kamu
kurumlarıyla ortak projeler yapıyor; buraları şehre
kazandırmak, şehrin akciğeri hâline getirmek için projeler
üretiyor. Bu yapılan kanunla da herhangi bir satış söz konusu
değil, demir yollarının altyapısının özel sektöre
açılması hedefleniyor.
Sayın
Yılmaz, Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınırlardan çekilmesi
söz konusu değildir. Ülkemizin güvenliği her zaman vazgeçilmez, en
önemli önceliklerimizdendir. O bakımdan, şartlar ne olursa, olsun
ülkemizin birliği ve beraberliği ve topyekûn güvenliği için
silahlı kuvvetler dâhil bütün güvenlik unsurlarımız her zaman,
yirmi dört saat bu sınırlarımızı geçmişte de
korumuştur, bundan sonra da korumaya devam edecektir. Bu konuda kimsenin
endişesi ve tereddüdü olmasın.
Sayın
Şafak, Çamardı-Niğde yoluyla ilgili bir soru yöneltti. Niğde-Çamardı
kısmı arasındaki çalışmalar tamamlandı.
Çamardı-Kamışlı arasındaki 22 kilometrelik bölümün de
bu sene tamamlanması hedefleniyor. Her şey yolunda giderse bunu da
tamamlayacağız.
Sayın Çetin
Genel müdür kaç lojman kullanıyor? Lojmanlar birleştirilip büyütüldü
mü? ve genel müdürün oğlunun, efendim, Ankara Demirspora
bağış topladığı yolunda bir soru yöneltti. Genel
müdür şu anda tek bir dairede oturuyor, benim bildiğim bu, gelen
bilgi de bunu doğruluyor. Genel müdür yardımcılarının
da oturduğu lojmanlarda, bir tanesinde su baskını olduğu
için tahliye edilmiş. Bildiğiniz gibi, yapılan yasal
düzenlemelerle kurumların bünyeleriyle ilişkili spor
kuruluşlarına yardım yapmaları hukuken mümkün
değildir. Dolayısıyla Ankara Demirsporun herhangi bir
şekilde, doğrudan ve dolaylı, demir yollarıyla ilgili
kuruluşlardan bağış alması söz konusu değildir.
İZZET
ÇETİN (Ankara) Bir araştırın Sayın Bakan.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Mamafih, bunları tekrar araştırıp size daha
kapsamlı bilgi vereceğiz.
Sayın
Demiröz, soru önergeleriniz için kusura bakmayın. Cevap vermekte hakikaten
geç kaldık. En kısa zamanda telafi ederiz. Bu, biliyorsunuz,
İstanbul-İzmir otoyolu için...
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Bakan, hiç cevap vermenize gerek yok, bu AKPliler her şeyin
üstünü örtüyor.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) İstanbul-İzmir otoyolu için Uluabat Gölü geçişi
konusunda size bilgi verme sözüm de vardı ama bir türlü
gerçekleştiremedik, haklısınız. Ama, yapılan
çalışmalar sonucunda geçişin kuzeyden yapılmasına
karar verildi. İki güzergâhta çalışıldı. Burada da
temel gerekçe, güneydeki sulak alanların korunması gerektiği
yönünde; Orman ve Su İşleri Bakanlığının ve
uluslararası Ramsar Sözleşmesinin getirdiği bir zorunluluktan
kaynaklanıyor.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Kuzeyde de var Ramsar Sayın Bakan.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) O sınırların dışından geçiyor, sınırların
dışından geçiyor.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Orası tamamen ova zaten, ova orası.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Evet, Sayın Özensoy, bildiğiniz gibi Bursa-Bilecik
demir yolunun Yenişehir-Bursa kısmının
altyapısının ihalesi yapıldı; diğer
kısmın, Yenişehir-Bilecik bağlantısının da
projesi...
Tamamlandı
mı arkadaşlar proje?
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Tamamlanmadı.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Henüz bitmedi, haziranda bitecek ve bu sene içerisinde o bölümü
de ihale edeceğiz.
Bildiğiniz
gibi, burası oldukça zor bir arazi, bilhassa Yenişehir-Bilecik
arası. Dolayısıyla, buradaki çalışmalar en az üç buçuk
dört sene devam edecek. Her şey yolunda giderse demek ki 2016, 2017 gibi
açmayı hedefliyoruz.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Sizin Bakanlığınızda göremeyeceğiz
yani.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Nasip, elbet birisi bitirir. Devlette işlerde
devamlılık esastır; önemli olan başlamaktır,
başlanan her iş eninde sonunda bitirilir. Geçtiğimiz on yıl
bunun ispatıdır, birçok proje bitirildi, birçok yenisine de
başlandı.
Sayın
Serindağ, bunu, daha önce, aslında bir önceki oturumda
cevaplamıştım. 2023 hedeflerimizde Konya-Karaman üzerinden
Adanaya, Mersine ve Adana-Antep üzerinden Halepe kadar uzanan bir demir
yolu
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Sayın Bakan, o zaman Türkiyeyi
dolaştırın Antepe öyle gitsin.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Hayır, yok en uygun güzergâh o.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Efendim, sizin dediğiniz yüksek
hızlı tren değil.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Onu söyleyeceğim şimdi, izin verirseniz.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Lütfen.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Şimdi, o hat üzerinde
Bütün hatlarda böyle.
Hızlı tren ne, yüksek hızlı tren ne; önce onun
ayrımını yapalım. 250 kilometre ve üzerinde hıza sahip
olanlara yüksek hızlı tren, 250ye kadar olan yani 160 ila 250ye
kadar olana hızlı tren, 160tan aşağı olanlara da konvansiyonel
tren deniliyor. Bu hatta, bölge bölge 160 ilâ 250 arasında
değişen hızlar var, dolayısıyla burası hem
hızlı tren hem yüksek hızlı tren güzergâhı olarak
adlandırılıyor.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) 250yi geçen yok ki nerede var?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) 250yi geçen yok, doğru, geçen de olabilir ama şu anda
250. Biz 50den aldık, 250ye çıkardık bundan sonra alanlar da
çıkarsın 350ye, itirazımız yok.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) YHT değil o, hızlı tren.
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE
HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) Hayır
efendim, 250 kilometre/saat yüksek hızlı trenin
başlangıcıdır.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa)
Başlangıcıdır
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE
HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) Ama dâhil. Yani
tanım böyle.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Dâhil değil, dâhil
değil.
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) Efendim, dâhil. Tanım
böyle.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Siz söylediniz 160la
250
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE
HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) O zaman uluslararası
tanımı değiştirelim. UIC, Uluslararası Demiryolları
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Ortalama hızdır o
Sayın Bakan.
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE
HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) Neyse
Yani
bunu konuşalım.
100 kilometreyi bile Türkiyede konuşmazken bugün
250 kilometreyi konuşuyorsak bu iyi bir gelişme ülkemiz
açısından.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Şimdi,
efendim, Gaziantepe yüksek hızlı tren olacak mı, olmayacak
mı?
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE
HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) Yüksek
hızlı tren ve hızlı tren, ikisi beraber olacak.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Yüksek
hızlı tren olacak mı, olmayacak mı?
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE
HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) Hızlı
tren olacak.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Yüksek
hızlı tren
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE
HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) Hayır,
hızlı tren olacak.
BAŞKAN Sayın Bakan, süreniz doldu. Ek süremiz
de iki dakika oldu.
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE
HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) Evet,
teşekkür ederiz.
Diğerlerini yazılı olarak
cevaplandıracağız. Süremiz kalmadı kusura bakmayın.
Ali Bey zamanımızı çok aldı, cevaplayamadık ne
yapalım.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde
üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
Genel Kurulun 16/4/2013 tarihli 92nci Birleşimde
kabul edilen grup önerisi doğrultusunda 441 sıra sayılı
Kanun Tasarısının görüştüğümüz ikinci bölümünde yer
alan 10uncu maddesinin (1)inci, (2)nci, (3)üncü ve (4)üncü
fıkraları ayrı ayrı oylanacaktır.
Bilginize tekrar sunuyorum.
Şimdi, madde 10un (1)inci fıkrası
üzerinde üç önerge vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
441 Sıra
Sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının 10'uncu
maddesinin (1) inci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali
Halaman Seyfettin
Yılmaz D.
Ali Torlak
Adana Adana İstanbul
Lütfü
Türkkan Mehmet
Şandır Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Kocaeli Mersin Osmaniye
MADDE 10- (1)
8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki "B-KAMU
İKTİSADİ KURULUŞLARI(KİK)" bölümünde yer alan
"Demir Yolları" ibaresi "Demiryolları" şeklinde
değiştirilmiş ve aynı bölümün "Bağlı
Ortaklıklar" kısmına "4. Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Demiryolları Taşımacılık Anonim Şirketi (TCDD
Taşımacılık A.Ş.)" ibaresi eklenmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
441 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 10. maddesinin birinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Nazmi
Gür Hüsamettin
Zenderlioğlu
Bingöl Van Bitlis
Mülkiye
Birtane İbrahim
Binici
Kars Şanlıurfa
"MADDE 10-
(1) 8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı Kamu İktisadi
Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin eki listede yer
alan "B- KAMU İKTİSADİ KURULUŞLARI (KİK)"
bölümü
"İlgili Bakanlık :
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANLIĞI
Teşekkül |
Müesseseler |
Bağlı Ortaklıklar |
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları
İşletmesi Genel Müdürlüğü (TCDD) |
|
1. Türkiye Vagon Sanayii
A.Ş.(TÜVASAŞ) 2. Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayii A.Ş.
(TÜLOMSAŞ) |
|
|
|
|
|
3.
Türkiye Demiryolu Makinaları Sanayii A.Ş. (TÜDEMSAŞ) |
|
|
4. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları
Taşımacılık Anonim Şirketi (TCDD
Taşımacılık A.Ş.) |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısı'nın 10'uncu Maddesinin 1'inci fıkrasının
kanun tasarısı metninden çıkarılmasını arz ve
talep ederiz.
Mehmet
Volkan Canalioğlu Haluk
Eyidoğan Haydar
Akar
Trabzon İstanbul Kocaeli Ali Serindağ Turgay Develi Tufan Köse
Gaziantep Adana Çorum
BAŞKAN - Komisyon bu son okuttuğum önergeye
katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Kim konuşacak? Buyurunuz Sayın Köse.
TUFAN KÖSE (Çorum)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; bugün, geçtiğimiz hafta
yargılanmasına başlanılan, askerî casusluk davasında
yargılanan, Millî Gemi Projemizin başındaki, Denizaltı
Projemizin başındaki astsubayından albayına kadar,
yurtsever askerlerimizden bahsetmeyeceğim. Bugün, yine, güneydoğudan,
doğudan çekilen askerî birliklerimizden de bahsetmeyeceğim. Bugün,
yine, Milliyet gazetesinde yayımlanan İmralı tutanaklarında
Çekilme tek taraflı olmayacak, çift taraflı olacaktır. diyen
Abdullah Öcalanın sözlerinden de bahsetmeyeceğim. Yine, Meclisimizin
93üncü kuruluş yıl dönümünde, beş yıla yakın süredir
cezaevinde tutuklu bulunan milletvekillerimizden de bahsetmeyeceğim. Bugün
biraz demir yolu bağlamında Çorumdan bahsedeceğim sizlere.
Değerli
arkadaşlarım, Çorum, biliyorsunuz, Anadolu kaplanları olarak
nitelendirilen kentlerin en önünde gelenlerinden biridir. Türkiye
Cumhuriyetinin -savaş yıllarını saymazsak- bugüne kadar,
büyümesinin, büyüme ortalamasının çok üzerinde büyüme
performansı gösteren, daha hızlı büyüyen kentlerinden biri
olduğunu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Çorum ekonomisi özellikle 1970li yıllardan sonra
Türkiye ekonomisinin ortalamasının çok üstünde büyümüştür. Bu
büyümeyi yapan Çorum, devlet yatırımlarından, devlet
katkısından da hemen hemen hiç yararlanmamıştır. Bu
anlamda, 1957 yılında yapılan Çorum Çimento Fabrikası
geçtiğimiz yıllarda özelleştirilmiş, birçok işçisi
işten çıkarılmış, nakliye sanayisine
yaptığı katkı da ortadan kalkmıştır. Yine, 1991
yılında yapılan şeker fabrikası da önce
özelleştirilmeye çalışılmış, yargının
Dur. demesinden sonra da önümüzdeki günlerde Meclise gelecek Şeker
Kanunu ile faaliyetini sonlandıracaktır. Yani Çorum, devlet
yatırımlarından yararlanmayan bir kenttir.
Çorumumuzda
havaalanı da yoktur. Aslında Çorumda havaalanı var ama yüzde
45i bitmiş bir havaalanı bugün atıl, hayvanların
otladığı bir yer konumundadır. Çorumda, maalesef, demir
yolu da bulunmamaktadır. Çorumda 1970li yıllara kadar kara yolu
ulaşımı dahi yeterli değildir. Yani Çorum, Çorum
girişimcisinin, iş adamının, işçisinin,
ustasının yokları var etmesiyle Çorum olmuştur.
Anlatmaya çalıştığım
gibi devletçi ekonomi modelinin tamamen dışında, özel sektör
eliyle gelişen, tüm engellere rağmen, tüm yokluklara rağmen,
hiçbir destek almamasına rağmen, elinden tutulmamasına
rağmen gelişimini dışa açılarak sağlayan,
neredeyse olmayan bir sanayiden ürettiklerini Avrupadan Asyaya, Afrikadan
Amerikaya, dünyanın dört bir köşesine satan ve gerçek bir Anadolu
kaplanı olan Çorum desteklenmeyi, motive edilmeyi, moral verilmeyi hak
eden bir hikâyeye sahiptir.
Değerli
arkadaşlarım, Çorum desteklenmelidir çünkü Çorum kendisine verilecek
desteği, yaratacağı katma değer ile bu ülkeye
fazlasıyla ödeyecek güce sahiptir. Çorum desteklenmelidir çünkü Çorum,
Hitit uygarlığının merkezi olmakla tarihsel ve kültürel bir
öneme sahiptir. Yine, Çorum, başkent Ankara ile Karadenizin önemli
limanı olan Samsun arasında çok önemli bir coğrafyada
bulunmaktadır. Üretim ve ihracat yapan, güçlü gelenekleri olan bir
sanayiye sahiptir ki Çorum, ihracatı ithalatından fazla olan,
geçtiğimiz yıl da 45 milyon Amerikan doları ihracat fazlası
veren, bu anlamda cari açığa da katkısı olan bir kenttir.
Çorum
markalaşmış ürünleri bulunan bir kenttir, pazar payı
açısından ülke çapında söz sahibi olan ürünleri bulunan bir
kenttir. Örnek olsun: Çorum Türkiyedeki -kiremit sanayisinin- kiremit
ihtiyacının yüzde 40ını, tuğla ihtiyacının
yüzde 10unu, yumurta ihracatının da yüzde 25ini sağlayan bir
kenttir. Çorum, Çorumda kazananların yeniden Çoruma, Çorum ekonomisine
katkı yaptıkları bir kenttir.
Değerli
arkadaşlarım, Çorum, savunma sanayisi başta olmak üzere
dünyanın dört bir tarafında makine imal ederek makine satan firmalara
ve sanayiye sahip bir kenttir. Bu anlamda Çorumun ihtiyacı olan, Çoruma
bir demir yolunun bu Meclisin de sunacağı katkı ile bir an evvel
hayata geçirilmesidir.
Bu vesileyle
hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Köse.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
441 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 10uncu maddesinin birinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
"MADDE 10-
(1) 8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı Kamu İktisadi
Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin eki listede yer
alan "B- KAMU İKTİSADİ KURULUŞLARI (KİK)"
bölümü
"İlgili Bakanlık :
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANLIĞI
Teşekkül |
Müesseseler |
Bağlı Ortaklıklar |
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları
İşletmesi Genel Müdürlüğü (TCDD) |
|
1. Türkiye Vagon Sanayii
A.Ş.(TÜVASAŞ) 2. Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayii A.Ş.
(TÜLOMSAŞ) |
|
|
|
|
|
3.
Türkiye Demiryolu Makinaları Sanayii A.Ş. (TÜDEMSAŞ) |
|
|
4. Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Demiryolları Taşımacılık Anonim Şirketi (TCDD
Taşımacılık A.Ş.) |
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
1984
yılında çıkarılan bir kararname ile kamu işletmeleri
kâr esaslı ve kamu hizmeti esaslı olarak ayrılmıştır.
Bu çerçevede kamu bankaları İktisadi Devlet Teşekkülleri ve
TCDD doğru bir kararla Kamu İktisadi Kuruluşu olarak
değerlendirilmiştir.
Kamu
hizmeti vermekle yükümlü olan TCDD bu hizmeti verirken kârlılık ve
ticari esasları değil kamu hizmeti niteliğini esas
almalıdır. Bir kamu hizmeti olan ulaşım hizmeti,
kârlılık esaslarına göre işletilen bir kurumun işi
olamaz. Ulaşım hizmeti kamu hizmetinin yerine getirilmesini
sağlayacak bir kamu kurumunun KİK statüsünde işletmecilik
vermesiyle sağlanabilir.
Özelleştirmeye
giden yolun başlangıcının, kamu hizmetinin gitgide
ticarileşmesi, piyasa kurallarına uygun hâle getirilmesi ve
kârlılığın öne çıkarılması olduğu
bugüne kadar yaşanan örneklerden de bellidir.
Bu
nedenle de söz konusu statü değişikliği ulaşım
hizmetinin kamu hizmeti niteliğini etkilediği gibi, kurumun
özelleştirilmesinin önünü de açacak bir değişiklik içermektedir.
Önerdiğimiz
değişiklik bunu önlemeye yöneliktir. Dolayısıyla, 10.
maddenin önerdiğimiz şekilde değiştirilmesi gerekmektedir.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
441 Sıra
Sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının 10'uncu
maddesinin (1) inci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
ve arkadaşları
MADDE 10- (1)
8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki "B-KAMU İKTİSADİ
KURULUŞLARI(KİK)" bölümünde yer alan "Demir
Yolları" ibaresi "Demiryolları" şeklinde
değiştirilmiş ve aynı bölümün "Bağlı
Ortaklıklar" kısmına "4. Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Demiryolları Taşımacılık Anonim Şirketi (TCDD
Taşımacılık A.Ş.)" ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Türkoğlu, buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın Başkan, Türk milletinin
saygıdeğer milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerimin
başında, Osmaniyeden gelen bir talebi Sayın Bakana iletmek
istiyorum: Çona, Çardak, Issızca köylüleri adına Issızca
Muhtarı İbrahim Ceylanın Köylerimizle arazilerimiz
arasından duble yol geçmekte ve biz bu duble yolu aşarak
tarlalarımıza ulaşamıyoruz, traktörlerimizle geçemiyoruz. Sayın
Bakan buna bir çözüm bulabilir mi? diye bir ricaları var.
Diğer
taraftan, önergemizle Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının
iktisadi devlet teşekkülü değil, kamu iktisadi kuruluşu olarak
statüsünün tespit edilmesini ve muhafaza edilmesini talep ediyoruz.
Umarım, yüce heyetinizce kabul görür.
Kuruldukları
günden bu yana, AKP hükûmetleri, en çok ihale ve özelleştirme ile
anılmışlardır. Türkiye, özelleştirme kavramı ile
-Avrupadan on yıl sonra- 1980li yıllarda
tanışmıştır. Türkiye Cumhuriyeti devleti, bu dönemde
özelleştirmede iki ana esas üzerinde durmuştur: Bunlardan birincisi,
zarar eden kamuya ait kuruluşların özelleştirilmesi, diğeri
ise özelleştirmeden elde edilecek gelirin borca, finansman açığına,
cari giderlere değil, istihdamın artırılmasına yönelik
yatırım harcamalarına kullanılmasıdır.
AKP hükûmetlerine
gelinceye kadar 10 milyar dolara ulaşamayan miktarda özelleştirme
yapılmış, AKPnin on bir yıllık iktidarında ise
yaklaşık 38 milyar dolarlık özelleştirme yapılmıştır.
1980li yıllardaki anlayışın aksine, AKP,
yaptığı özelleştirmelerde, zarar eden-etmeyen, kritik
olan-olmayan ayrımı yapmaksızın önüne gelen tüm
kurumları elden çıkarmıştır. Hatta, bazı özelleştirilen
kurumları zarar ettikleri için değil, yandaşları talep
ettikleri için özelleştirmiştir. Hem özelleştirilen
kuruluşların değerinin çok altında satılmış
olmaları hem de alan kişilerin kimler olduğu
değerlendirildiğinde AKPnin özelleştirme dosyası mali
açıdan zarar, hukuki açıdan ise ciddi derecede şaibelidir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, devlet alım ve satım yaparken ihale usulünü
kullanır. İhale usulünü kullanmasındaki maksat, devlet malı
nereden alacağını bilemediğinden ya da malı kime
satacağını bilemediğinden değil, muhatapları
arasında eşitlik ve adalet ilkesiyle, rekabet suretiyle kaliteli
malı ucuza alma hedefinden kaynaklanmaktadır.
Özelleştirmeler,
devlete ait değerlerin ihale yoluyla satışını
içermektedir. AKP, iktidarda bulunduğu on bir yıl boyunca ihale ve
özelleştirme, bunlara ait şaibelerle anılmıştır. İhale
Kanununda kapsam dışı tutulan alımlar AKP iktidara
geldiğinde 3 kalem ile sınırlıyken bugün özel kanunlar
hariç sadece İhale Kanununda kapsam dışı tutulmuş
30a yakın kamu alımı söz konusudur.
Buradan şunu
açık olarak ifade etmek istiyorum: Şeffaflık ve rekabet ile
yapmış olduğunuz her ihale, devlete ve millete ait paranın
daha az harcanarak daha kaliteli mal alımı sonucunu doğurur.
Kamu alımlarının istisnasını artırarak,
şeffaflık ve rekabeti ortadan kaldırarak yapmış
olduğunuz her alım, hem kamu kaynaklarının israf edilmesi
hem de kalitesiz alım yapılması sonucunu
doğurmaktadır.
İşte,
tüyü bitmemiş yetimin hakkının asıl yendiği yer
burasıdır. Bu şekilde tüyü bitmemiş yetimin
hakkını yiyenler hem ihale mevzuatının böyle
olmasını isteyen Hükûmet hem de ihale mevzuatını
değiştiren Meclisteki çoğunluktur. Bu vebal, yaşarken de
öldükten sonra da adalet divanında sorulacaktır.
Özelleştirme
Kanununda geçtiğimiz yıl yapılan bir değişiklikle,
Bakanlar Kurulunda, yargı kararıyla iptal edilen özelleştirme
işlemini ihya etme imkânı getirilmiştir. Yani,
yargının değerinden düşük fiyata
satıldığı ya da satışında usulsüzlükler
olduğu gibi gerekçelerle iptal etmiş olduğu özelleştirme
işlemleri bir Bakanlar Kurulu kararıyla geçerli
kılınmaktadır. Nitekim, bu kanuni düzenleme yapıldıktan
sonra yargı tarafından iptal edilmiş birçok özelleştirme
işlemi Bakanlar Kurulu kararıyla yeniden hayat bulmuştur. Hukuk
devletinin en temel prensiplerinden biri olan idarenin yargısal denetimi
ilkesi ayaklar altına alınmıştır. Bu şekilde
yapılarak Başbakanın dünürüne 1 milyon 100 bin dolara
sattığı, dünürü tarafından bir yıl işletilerek
9-10 milyon dolar kâr ettiği tespit edilen, bir yıl sonunda
yargı tarafından özelleştirilmesi iptal edilen, bir
yıllık dönem içinde elde edilen gelirin, 9-10 milyon dolarlık
kârın Başbakanın dünüründen tahsil edilmesine ilişkin
raporlar bulunan ancak Başbakan tarafından bir türlü tahsil edilmeyen
ve geçtiğimiz yıl çıkarılan yukarıda bahsettiğim
düzenlemeler ile Bakanlar Kurulu tarafından tekrar Başbakanın
dünürüne teslim edilen Balıkesir SEKA AKPnin özelleştirme
anlayışına, ihale anlayışına en bariz örnektir.
İşte, tüyü bitmemiş yetimin hakkı da buradadır.
Buradan Sayın
Bakana sormak istiyorum: Devlet Demiryollarını da
özelleştirdiğinizde bu usullerle ahbaplarınıza mı
vereceksiniz? Bu ahbaplar belli midir, hazırlıkları var
mıdır?
Bu
düşüncelerle tasarının hayırlı olmasını
diliyor, Türk milletinin milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Türkoğlu.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı görünmüyor efendim.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.49
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.00
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER :
Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 96ncı
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Elektronik cihazla
oylama yapacağım.
İki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter
sayısı vardır, önerge ret olmuştur.
Şimdi, 10uncu maddenin (1)inci
fıkrasını oylarınıza sunacağım: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
441 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Madde 10un (2)nci fıkrası
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısının 10uncu maddesinin 2nci fıkrasının
kanun tasarısı metninden çıkarılmasını arz ve
talep ederiz.
Mehmet Volkan Canalioğlu İzzet
Çetin Haluk
Eyidoğan
Trabzon Ankara İstanbul
Haydar Akar Ali
Serindağ Turgay
Develi
Kocaeli Gaziantep Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA
VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE
(İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Çetin, buyurunuz.
(CHP sıralarından alkışlar)
İZZET ÇETİN (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
441 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve
10uncu maddesinin (2)nci fıkrası üzerine söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, gerçekten
ülkemizde başlayan özelleştirmeler, 12 Eylül döneminden sonra
transformasyon, değişim, dönüşümle başladı,
özelleştirme adını aldı 80li, 90lı yıllarda,
şimdi de serbestleştirme adı altında, devleti devlet
yapan, kamu hizmetini hizmet olarak topluma sunan pek çok kuruluşumuz ne
yazık ki bir bir elden çıkarılıyor. Elden
çıkartılma yöntemleri kimi zaman açıktan satış, kimi
zaman halka arz, kimi zaman başka biçimlerde olurken şimdi adı serbestleşme
oldu.
Tabii,
Demiryollarının ülkeye nasıl hizmet ettiğini
Bakan
geçtiğimiz haftaki açıklamasında Demiryollarını överek
başladı konuşmaya ama o övgüden sonra bu kurumu
serbestleştirmeyi nasıl içine sindirdiğini doğrusu merak
ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, Kamu kötü, özel iyidir. mantığı bu ülkeyi bu
noktalara kadar getirdi. Bir bir kurumlar elden çıktı, limanlar
gitti, Hava Yolları gitti, Demiryolları serbestleşiyor. Et ve
Balıkla başladı, fabrikalar satıldı, tarlalar,
topraklar derken Demiryolları da piyasaya veriliyor.
Şimdi,
Osmanlının son dönemindeki çöküşünü ben sizlere hatırlatmak
istiyorum ve burada fazla konuşma yerine iki cümle ile bu maddenin neden
çıkartılması gerektiğini söyledikten sonra size kısa
bir makale okumak istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, maddeyle bir yandan yeni kadro ihdas ediyorsunuz, diğer
taraftan da Maliye Bakanı ayrı telden çalıyor, diğer
bakanlar ayrı telden çalıyor. İş yerlerinden
ayrılması gerekenleri teşvik ediyorsunuz ve üç yıla kadar
olanlara yüzde 25, beş yıla kadar olanlara yüzde 30, emekli
maaşı bağlanmaya hak kazanmasına beş yıldan fazla
olanlara yüzde 40 ikramiye vererek emeklilikte yaşa takılanlar
ordusunu arttırıyorsunuz. Bunları yaparken
dayandığınız nokta, aldığınız emir, ne
yazık ki Hükûmetin Başbakanından bile değil;
aldığınız emir, yaptırdığınız, Kanadalı
CANAC firması ve IBM firmasına
hazırlattırdığınız raporda; neler yapmanız
gerektiği bir bir yazılmış, bütün milletvekillerinin
erişebileceğini düşünüyorum.
Ben bundan tam
altmış yedi yıl önce Sabahattin Alinin -ki haksız yere
yaşamı sonlandırılan Sabahattin Alinin- Marko paşa
dergisinde yazdığı bir makaleyi sizlerle paylaşmak
istiyorum: Yurdumuza tekrar yabancı sermaye gelecekmiş. Gazeteler bu
havadisi verirken cümbüş ediyorlar. Resmî makamlar da memlekete
yabancı para girmesini kolaylaştırmaya himmet ediyorlar. Hele bu
sermaye bir gelsinmiş, asfalt yollar uzayıp gidecek, gökleri uçaklar
kaplayacak, memleket malla dolacak, madenler gürül gürül işleyecek, herkes
yağ bal içinde yüzecekmiş. İyi ya, kırk seneden beri
şu yabancı sermayeyi defetmek için sarf edilen gayret neydi?
Şimdi hatırlıyorum. Daha beş altı yaşında
bir çocuktum. Seferberlik başlamıştı. O zamanın
maceracı hükûmeti bu kanlı macerayı halka şirin göstermek
için sokaklarda davul zurna çaldırıp şöyle
bağırıyordu: Kapitülasyonlar kalktııı!.. Bütün
millet şad oldu!.. Ve dört sene seferberlikte, ondan sonra üç sene
İstiklal Harbi'nde, yabancı sermayenin bizi sürüklediği
yarı müstemlekelikten kurtulmak için dövüştüğümüz söylendi.
Lozan'ın en şerefli tarafı, bizi yabancı sermaye
köleliğinden kurtarması idi. Arkasından yirmi sene, hep bu
yabancı sermayeyi silkip atmaya çalıştık. Mini mini
Belçika'nın tramvay şirketindeki sermayesinden kurtulduk diye bayram
ettik. İzmir su şirketi yabancı sermayeden kurtuldu diye tören
yaptık. Havagazını aldık, sevincimizden zıpladık,
elektriği kurtardık, gazetelere sütun sütun yazı yazdık.
Bütün bunların sonu buna mı varacaktı? El açıp davet edecek
olduktan sonra, yabancı sermayeyi ne diye düğün bayramla kapı
dışarı ettik? Son paragrafını okuyorum: Çünkü bir
memlekete girip yerleşen yabancı sermayeyi çıkarıp
atmanın, yabancı orduları sürüp denize dökmekten daha güç
olduğunu, biz Osmanlı İmparatorluğu'nun
mirasçıları herkesten iyi biliriz.
Şimdi, Devlet
Demiryollarının kamu hizmeti olarak çıkartılıp
serbestleştirilmesinin ne anlama geldiğini AKPli milletvekilleri de
çok iyi biliyor ama ne yazık ki milletvekili olduklarının
farkında değiller.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
İZZET
ÇETİN (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Çetin.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Madde 10un
(2)nci fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 10un
(3)üncü fıkrasının üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısının 10uncu Maddesinin 3üncü fıkrasının
kanun tasarısı metninden çıkarılmasını arz ve talep
ederiz.
Haluk
Eyidoğan Mehmet
Volkan Canalioğlu Haydar
Akar
İstanbul Trabzon Kocaeli
Ali
Serindağ Arif
Bulut
Gaziantep Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA
VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE
(İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın
Bulut. (CHP sıralarından alkışlar)
ARİF BULUT (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan yasanın
10uncu maddesi (3)üncü fıkrası üzerine söz almış bulunuyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun tasarısının
adında özelleştirme geçmese de -serbestleştirme
denilmektedir- kabul etmeliyiz ki bu, bir çeşit çok özel
özelleştirmedir. Üstelik, altyapı maliyetlerinin tümünü kamunun
sırtına yükleyen yani Türk milletinin sırtına yükleyen, bol
kazançlı hatlardaki işletmeciliği özelleştiren, ayrıca
kazanç öngörülmeyen hatları kamunun işletmesini öngören bir
özelleştirme çeşididir. Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Demiryollarında istihdam edilen vatandaşlarımızın
haklarını korumaya yönelik en ufak bir adım
atılmamış ve gelecekte bu kurumda çalışacak
olanların da taşeronlaşmasına sebep olacak bir yasa tasarısıdır.
5inci madde
gerekçesine baktığımızda, önümüzdeki on yıl içinde 100
milyar Türk lirası yatırım planlandığı
görülmektedir. Bu yatırım, kamu kaynaklarıyla
yapılacaktır ve oldukça yüksek bir rakamdır ancak bu
kaynağın nereden bulunacağıyla ilgili bir bilgi yoktur.
Belli ki vatandaş 1 otomobil alabilmek için 3 otomobil parası
ödemeye,
AKP hükûmetleri,
özelleştirme yoluyla, blok satışlar, tesis ve varlık
satışları, halka arz, İstanbul Menkul Kıymetler
Borsasında satış, yarım kalmış tesislerin
satışı, bedelli devirler adı altında bugüne kadar 38
milyar 300 milyon dolar gelir elde etmiştir. 2/B uygulamalarından
gelecek olan gelirler bunun dışındadır. Artık,
satılacak hazine arazileri dışında kamu birikimi
kalmamıştır. Sadece 473 bin hektar hazine arazisi
kalmıştır, AKP Hükûmeti PTTnin de işini bitirdikten sonra
sıra buna gelecektir. Türkiye, Cumhuriyet Dönemi boyunca hatta
Osmanlıdan kalan kurumlarıyla beraber ne kadar değer
üretmişse, on bir yıllık AKP iktidarı döneminde tüm
bunların hepsi teker teker şaibeli ve suistimal dolu ihalelerle ve
diğer yöntemlerle dış kaynaklı ortaklarla beraber özel
sektöre, deyim yerindeyse, peşkeş çekilmiştir. Sağlık
sektörü bile uluslararası kartellere satılmıştır.
Peki, satılmış da ne olmuştur? Dış borçlar
giderek artmaktadır, 2002ye göre 3 misli artmıştır, bütçe
açıkları devam etmektedir, bir defaya mahsus olan ÖTVler artık
her yıl zamlarla iyice yerleşmiştir, ekonomi gittikçe
bozulmaktadır.
Değerli
arkadaşlar, yüz yıllar önce Konfüçyüs şöyle söylemiş: Hak
ve adalet duygusu olmamakla beraber, yaptığı
haksızlıkları süslü ve parlak gerekçeler arkasına gizlemek
en büyük suçlardandır. AKP hükûmetleri de tam olarak bunu yapmaktadır.
Bu kadar ağır vergiler koyan, bu kadar birikimi satan ve sorumsuzca
harcayan AKP hükûmetleri ekonomide başarılı olabilmiş midir?
Bunun cevabı kocaman bir hayırdır.
Bu yasa
taslağının ruhuna baktığımızda, 19uncu
yüzyılda Avrupalılar demir yolu imtiyazını alabilmek için
Osmanlı üzerinde baskı kuruyorlardı. Kilometre garantisi
adı altında şirketlerin kârları Osmanlı Devletince
garanti altına alınıyordu. Başrolde İngilizler
vardı. Bugün de yine aynı tabloyla karşı karşıyayız.
AKPnin Osmanlıya olan hayranlığı katlanarak artmaya devam
etmektedir. Belki görünen bir başrol oyuncusu yok ama oyun aynı oyun,
oyuncular değişiyor ama karakterler aynı karakter. Bugün hâlâ
özelleştirme gelirlerinin nasıl değerlendirildiği konusunda
güvenilir ve şeffaf bir açıklama yoktur. Bu taslak
hazırlanırken diğer ülkelerdeki uygulamalar ve bunların
sonuçlarının hiç dikkate alınmadığı
anlaşılmaktadır.
Bizim ülkemizde
demir yolu taşımacılığı bugüne kadar hep ihmal
edilmiştir. AKP hükûmetleri tercihlerini kara yolu
taşımacılığı yönünde
kullanmışlardır ve yeterli yatırım yapmamışlardır.
Hâlbuki kara yolu, altyapısı hem daha pahalı hem de daha
kısa ömürlüdür ve yük taşımacılığı daha az
verimlidir.
Bu yasanın
bizim ülkemize, Türkiye'ye vereceği hiçbir yarar yoktur. Bu yasayı
önümüze koyanlar, ülkenin yararını düşünmekten ziyade talimatları
yerine getirdiklerini bir kere daha ispat etmişlerdir.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bulut.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Madde 10un
(3)üncü fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 10un
(4)üncü fıkrası üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısının 10uncu maddesinin 4üncü fıkrasının
kanun tasarısı metninden çıkarılmasını arz ve
talep ederiz.
Mehmet
Volkan Canalioğlu Haluk
Eyidoğan Haydar
Akar
Trabzon İstanbul Kocaeli
Ali
Serindağ Mehmet
Hilal Kaplan İlhan
Demiröz
Gaziantep Kocaeli Bursa
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA
VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE
(İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Demiröz,
buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 23 Nisan Ulusal Egemenlik
ve Çocuk Bayramını kutluyor, bu güzel günü dünya çocuklarına
armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürkü sevgiyle, saygıyla
anıyorum.
Görüşülmekte olan 441 sıra
sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının
10uncu maddesinin (4)üncü fıkrasında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla ve sevgiyle
selamlıyorum.
Türkiye demir yolu
ulaştırmasının serbestleştirilmesi, değişik
bir ifadeyle özelleştirilmesi, bu Hükûmetin tutarsız
uygulamalarından biridir. İstanbul Deniz Otobüsleri
İşletmesi (İDO) özelleştirildi ancak Bursa Büyükşehir
Belediyesi, Bursa Deniz Otobüsleri İşletmeciliğini kurdu. Neden?
İstanbul-Bursa-İzmir otoban yoluna başlandı, Körfez
geçişinde demir yolu projeye alınmıştı ancak daha
sonra Körfez geçişinde bu demir yolu projeden çıkarıldı. Anlamakta
zorluk çektiğimiz husus şu: Neden çekildi? İstanbul-Bursa,
İstanbul-İzmir hızlı tren hattı için bu gerekli
değil miydi ve ayrıca en az 65 kilometrelik bir tasarrufu
gerektirmeyecek miydi? Bunları anlamakta zorluk çektiğimizi ifade
etmek istiyorum.
Bursada
hızlı tren ihalesi yapıldı, çalışmalara
başlandı ancak arkadaşlar, kesin güzergâh belli değil.
İstasyon konusunda AKP Bursa milletvekilleri henüz kendi aralarında
anlaşamamış, daha doğrusu, değişik bir ifadeyle
ortada gerçek bir proje olmadığını ifade etmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, İstanbul-Bursa-İzmir otoyolunun
güzergâhlarının belirlenmesinde yapılan görüşmelerimizde,
itirazlarımızın, Sayın Bakanın az önce ifade
ettiği gibi, bir masa etrafında tüm milletvekilleriyle
görüşüleceği, konuşulacağı ifade edildi ancak bugüne
kadar bu konuyla ilgili bir araya gelme şansımız olmadı ve
buradaki itirazlarımızı dile getiremedik maalesef. Örneğin,
Orhangazi-Gemlik güzergâhında, ziraat odalarının
açıklamaları doğrultusunda, 100-150 bin zeytin ağacının
kesileceğini ifade etmek istiyorum. Hâlbuki, başka bir alternatif,
başka bir projenin burada bulunduğunu da özellikle söylemek
istiyorum. Orhangazide 575 dekarlık tarım arazisinin yanı
sıra, Orhangazi ile İznik Gölü arasında Çin Seddi gibi bir
blokun oluşacağını da ifade etmek isterim.
Otoyolun yeni
Bursa-Başköy-Konaklı-Karacabey-Susurluk güzergâhına
alındığını Sayın Bakandan öğrendim.
Şunu ifade etmek istiyorum arkadaşlar: Burası birinci
sınıf tarım arazilerinin olduğu bir bölge yani Karacabey
tarım ovasından geçen bir proje. 8.090 dekarlık bu bölümün 6.150
dekarı tamamen mutlak tarım arazisi. Buranın 4.390
dekarında Devlet Su İşlerinin yatırımı var. 5
kilometresi TİGEM arazilerinden geçiyor ama gelin görün ki, maalesef, bu
birinci sınıf tarım arazilerinden geçişi engelleyemedik.
Uluabatın güneyine, Ramsar Sözleşmesine göre,
İkna
edemediğimiz başka bir husus daha var değerli arkadaşlar.
Karacabey Ovasına alınan bu projenin haricinde şöyle bir tutum
ve davranış içerisine girdi Hükûmet: Köylülere kamulaştırma
bedelinin ödenmemesi için, on üç köyü toplulaştırma projesi
adı altında toplulaştırma kapsamına aldı.
Bunların
yanlış olduğunu, bu otobanın bu köylerde objektif
unsurları artırıcı bir değer ifade etmediğini
belirtmek istiyor, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Sağ olun, var
olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Demiröz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Madde 10un
(4)üncü fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 1
üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
441 Sıra
Sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının Geçici
1inci maddesinin (2) nci fıkrasının ç bendinde yer alan on yıl süreyle
ibaresinin madde bendinden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Ali
Halaman Seyfettin
Yılmaz D.
Ali Torlak
Adana Adana İstanbul
Lütfü
Türkkan Mehmet
Şandır
Kocaeli Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının Geçici
Madde 1in 2nci fıkrasının a bendinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Volkan Canalioğlu Haluk
Eyidoğan Haydar
Akar
Trabzon İstanbul Kocaeli
Ali
Serindağ Turgay
Develi
Gaziantep
Adana
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Akar, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 441 sıra sayılı Kanun
Tasarısının geçici 1inci maddesi hakkında söz
almış bulunuyorum.
Şimdi,
bu kanun neyi ihtiva ediyor? Ama Bu kanun neyi ihtiva ediyor?u
konuşmadan önce, geçen hafta yapmış olduğum iki
konuşmayı hatırlatarak başlamak istiyorum. Çünkü geçen
hafta yapmış olduğum konuşmada sizlere Cumhuriyet
Döneminde TCDD yani Devlet Demiryollarında neler
yapıldığını, bu neler yapıldığıyla
birlikte de yabancılara ait olan demir yollarının nasıl
devletleştirildiğini, millîleştirildiğini, bunları
yaparken de Osmanlının borcunun ödendiğini, yine, bunları
yaparken de bir lira dış borç alınmadığını ifade
etmiştim. Ve daha sonraki konuşmamda da sizin döneminizde yani on
yıllık döneminizde Türkiyedeki hangi ulusal kurumların
satıldığını ve bunun
karşılığında ne kadar gelir elde edildiğini -ki
yaklaşık gelir 38 milyar dolar - ve bunun yanında da 118 milyar
dolarlık bir dış borçlanma gerçekleştirdiğinizi ama
bunun karşılığında o Cumhuriyet Döneminde sahip
olduğumuz kurumların eşine benzer bir tesisi, bir kurumu
üretemediğinizi ifade etmiştim. Ve buradan da Gelin, eğer
bunları yapmışsanız bu kürsüye gelin, bunları
açıklayın. demiştim. Evet, dedim ama siz iddia ediyorsunuz,
diyorsunuz ki: Ya, niye böyle söylüyorsunuz? Biz Körfez geçişini
yapıyoruz. Doğru, Körfez geçişini yapıyorsunuz. Biz yeni
havaalanı yapıyoruz. diyorsunuz. Doğru, yeni havaalanı da
yapıyorsunuz ama siz yapmıyorsunuz, siz yaptırıyorsunuz.
Kime yaptırıyorsunuz? Yabancı konsorsiyuma
yaptırıyorsunuz? Nasıl yaptırıyorsunuz? Bir araç 35
dolara geçecek diye yaptırıyorsunuz.
Bakana
ben üçüncü köprü ihalesi yapıldığında şunu sordum. Birinci
ihaleye kimse girmedi. dedi. İkinci ihaleye çıktılar.
Sayın Bakan, birinci ihaleye niçin kimse girmedi? dedim. Çünkü özel
şirketlere, bu ihaleye girecek konsorsiyumlara yeterince kâr
sağlayacak imkânlar sunmadık. dedi ve daha sonra garanti araç
geçişi üzerine
verdiği örnekte veya rakamda 22 katrilyonluk bir ilave ödenek, ilave
kazanç sağladıklarını, hatta kamulaştırmayı
da özel şirketlerden alarak devlete havale ettiklerini kendi ifade
etmiştir.
Şimdi, bu
kanunla getirilmek istenen serbestleşme adı altında bir
kandırmaca var. Bu serbestleşme aslında mevcut TCDDyi ikiye
ayırıyor ve bunlardan bir tanesi trafiği düzenleme, diğeri
de altyapı hizmetleri olarak önümüze konuyor. Aslında, baktığınız
zaman çok masum görünüyor ama beş yıl sonra aynı zamanda devlet
desteğini kesiyor ve özel sektörün kucağına atıyor, bunu da
beş yıl sonra satışa hazır hâle getiriyor.
Bunları defalarca burada anlattık.
Şimdi,
soruyorum, Bakanımız da burada, biraz sonra belki cevap verecek: On
yıllık icraatınız boyunca Bayburta yeni demir yolu
yaptınız mı? Çoruma yeni demir yolu yaptınız mı
veya Ulusal Kurtuluş Savaşından sonra döneminize kadar
yapılan iller dışında bir ile yeni demir yolu getirdiniz
mi? Eğer getirmişseniz sizin elinizi sıkacağım.
888 kilometrelik
hızlı tren hattı dışında sadece 2011
yılında yapabildiğiniz konvansiyonel tren hattı
Şimdi,
özelleştirmeyle beraber
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Kocaeliden de geçecek.
HAYDAR AKAR
(Devamla) Kocaeliye de geleceğim.
istihdamın
artacağını veya istihdamla ilgili
sıkıntıların yaşanmayacağını
söylüyorsunuz. Diğerlerini konuşmayacağım ama Devlet
Demiryollarını 40 bin kişi istihdamla aldınız, 31 bin
kişiye getirdiniz, yarısını taşeron
yaptınız.
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Tekirdağda, Kocaelide demir yolu yok mu?
HAYDAR AKAR
(Devamla) Sevgili kardeşim, oradan bağırma, gel iki dakika
yerimi sana vereyim, gel buradan konuş; gel, buyurun.
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Tamam, söyleyeyim, hemen cevap vereyim.
HAYDAR AKAR
(Devamla) Benim söylediklerime cevap vereceksin burada, gel. (CHP
sıralarından Geçsin, geçsin. sesleri)
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Tamam, cevap veririm.
BAŞKAN
Sayın Akar, lütfen devam ediniz.
HAYDAR AKAR
(Devamla) Evet, şimdi, sadece bağırıyorsunuz ama
gerçekler acıdır, gerçekleri duyunca sadece
bağırıyorsunuz ama bu millet sizlere bunun hesabını
soracaktır diyorum.
Yine,
özelleştirmeyle ilgili şunu söylüyorsunuz, Kaliteli hizmet
getireceğiz. diyorsunuz. Ben kendi kentimden örnek vereceğim, iki
tane kurumun özelleştirilmesinden örnek vereceğim, çok az
zamanım kaldı: Biri İZGAZ, biri SEDAŞ. Bir sonraki konuşmamda
İZGAZ ve SEDAŞı anlatacağım.
Şimdi Kocaeli milletvekilleri burada. O
arkadaşlarım senin gibi bağırmıyorlar, dinliyorlar
beni. Eğer bu söylediklerimden farklı düşünüyorlarsa,
yanlış olduğunu düşünüyorlarsa biraz sonra gelirler, onlar
da söz alırlar, bu kürsüden anlatırlar diyorum.
Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Akar.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
441 Sıra Sayılı Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısının Geçici 1inci maddesinin (2) nci
fıkrasının ç bendinde
yer alan on yıl süreyle ibaresinin madde bendinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
D. Ali Torlak (İstanbul) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE
HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe okunsun Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Süre tahditlerinin zaman içerisinde yeni düzenlemeler
gerektirdiğinden bağlayıcı ve
kısıtlayıcı olabilmektedir.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Geçici madde 1i oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 2 üzerinde üç önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 441 sıra sayılı
Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi
Hakkında Kanun Tasarısının Borçlar
başlıklı Geçici 2 nci maddesinde yer alan 31/12/2012
ifadesinin bu Kanunun yürürlük olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ayşe Nur Bahçekapılı Mehmet
Doğan Kubat Recep
Özel
İstanbul İstanbul Isparta
Osman Aşkın Bak Mustafa
Gökhan Gülşen Tülay
Kaynarca
İstanbul Kastamonu İstanbul
Şuay Alpay Şirin
Ünal Ülker
Can
Elâzığ İstanbul Eskişehir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
441 Sıra Sayılı Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısının Geçici 2nci maddesinin (1) nci fıkrasında
yer alan 31/12/2012 ibaresinin 31/12/2013 olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Ali Halaman Seyfettin
Yılmaz D.
Ali Torlak
Adana Adana İstanbul
Lütfü Türkkan Mehmet Şandır Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Kocaeli Mersin Osmaniye
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısının Geçici Madde 2nin 1inci fıkrasındaki
Bakanın sözcüğünün Bakanlığın, Bakanı
sözcüğünün ise Bakanlığı sözcüğü ile
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Volkan Canalioğlu Haluk
Eyidoğan Haydar
Akar
Trabzon İstanbul Kocaeli
Ali
Serindağ Turgay
Develi
Gaziantep Adana
BAŞKAN
Komisyon son okuttuğum önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Takdire bırakıyoruz
efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Kimin önergesi efendim?
BAŞKAN
CHPnin önergesi.
OKTAY VURAL
(İzmir) Takdire bıraktılar.
BAŞKAN
Evet, bırakabilir.
Hükûmet?
OKTAY VURAL
(İzmir) Hükûmet mütereddit.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Hayır, kabul ediyoruz.
BAŞKAN
Kabul ediyorlar efendim.
Kim konuşacak?
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Ben konuşacağım Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Serindağ.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Bakan,
yaptığınız doğru şeylere doğru
diyeceğiz. Karayolları Genel Müdürlüğünü Ulaştırma
Bakanlığına bağlamanız bence iyi oldu ancak size bir
önerim var: Bir gün, Ankaradan Adanaya kara yoluyla lütfen gidin, Konya
kavşağından Ereğli kavşağına kadar yolun kaç
defa onarım gördüğünü, neden sürekli sökülüp yeniden
yapıldığını lütfen inceletin, Oradaki kilometre
maliyetini lütfen gözden geçirtin Sayın Bakan.
Sayın Bakan,
tasarıya geleceğim ama hafta sonu Gaziantepteydim, Nizipe gittim,
Salkım beldesine gittim. Adaklı Mahallesi var orada, adı mahalle
ama oradaki insanlar çiftçilik yapıyor. Antepin en iyi cevizleri orada
yetişir, Gaziantep milletvekili arkadaşlarım bilir. Ceviz
ağaçları kurumuş. Niye kurumuş biliyor musunuz? Gaziantep
Organize Sanayi Bölgesinin atık sularının,
atıklarının Nizip Deresini kirlettiği ve bu nedenle daha
önce sulama suyu olarak kullanılan
suyun şu anda sulamada kullanılamadığı köylülerce bize
ifade edildi; kullanılmasını bırakın, oradan
geçemiyorlar bile. Gene 30a yakın köyün içme suyu bu şekilde kirleniyor.
Tabii
Türkiye sanayileşecek, biz sanayileşmeye kesinlikle karşı
çıkmıyoruz. Türkiye hem sanayileşmeli hem de çevreyi
korumalı, biz ikisini beraber yapabiliriz. Biz medeni bir ülkeyiz, bizim
altyapı donanımımız var, yeter ki bunu isteyelim. Bu vatandaşlarımızın
feryatlarına lütfen kulak verin. Belki sizin
Bakanlığınızı doğrudan ilgilendirmiyor ama
Hükûmetin biliyorsunuz bir de müşterek sorumluluğu var. Lütfen bunun
üzerinde duralım. Hem Gaziantep
yatırımcısının, sanayicisinin rekabet gücünü artıralım,
gerekiyorsa arıtmada kullanılan elektrik parasının
alınmamasını temin edelim veya cüzi bir fiyatla satalım. O
zaman, bu şekilde, çiftçilerimizi, onları tekrar tarıma
döndürmek mümkün olabilir Sayın Bakan.
Sayın Bakan,
şimdi, biz, demir yolu ulaştırmasına önem veriyoruz.
Gerçekten Türkiyede demir yolu ulaştırmasına önem verilmeli.
Siz, şimdi, on bir yıldan bu yana iktidardasınız. Sizin
döşediğiniz demir yolu Ankara-Eskişehir, Eskişehir-İstanbul
hâlâ inşa hâlinde, bir de Polatlıdan Konyaya kadar. Şimdi,
sizin beğenmediğiniz 1923-1940 yılları arasında ne
kadar demir yolu inşa edilmiş biliyor musunuz?
Şimdi, Sayın
Bakan, bu vatandaşlarımızın, demin söylediğim
vatandaşlarımızın feryadına kulak vereceğinizi
umuyorum. Yalnız, Gaziantepi bütün olarak ele almamız lazım.
Değerli
arkadaşlar, Sayın Başbakan Gaziantepe geçenlerde bir seyahat
yaptı ve Gaziantepi doğudaki illere örnek olarak gösterdi. Biz
bundan gurur duyuyoruz. Gaziantep örnek şehir, evet. İhracat
açısından Türkiye'nin önde gelen şehirlerinden, ticari
açıdan öyle, çok canlı, büyük bir potansiyeli bünyesinde
barındırıyor ancak Gaziantep layık olduğu hizmeti
almıyor.
Demin
Sayın Bakana sordum, dedim ki: Ankara-Adana-Gaziantep hattı en çok
yolcu kapasitesi olan hatlardan biridir. Öğreniyoruz ki Sayın
Bakanın sözlerinden, maalesef Gaziantep yüksek hızlı trenden
hiçbir şekilde yararlanamayacak. Onun yerine bir kelime oyunuyla Efendim,
hızlı tren gidecek
Hızlı tren neymiş?
Hızlı tren 250 kilometreden daha az sürat yapan trenmiş. E, o
zaman siz niye Eskişehire giden trene yüksek hızlı tren
diyorsunuz? Seyahat edin, hız çok az yerde belki 250 kilometrenin üzerine
çıkıyor, genellikle 250 kilometrenin altında.
Şimdi,
sizde kavramları dolandırmak var. Yüksek hızlı tren, ileri
demokrasi ve benzeri. Onları bırakın. Onların yerine
gerçekçi olalım ve vatandaşa gerçek hizmetleri götürelim.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Serindağ.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
441 Sıra
Sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının Geçici
2nci maddesinin (1) nci fıkrasında yer alan 31/12/2012 ibaresinin
31/12/2013 olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasan
Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
OKTAY VURAL
(İzmir) Seyfettin Yılmaz
BAŞKAN
Sayın Yılmaz, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 441 sıra sayılı Türkiye
Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi
Hakkında Kanun Tasarısının geçici 2nci maddesinin (1)inci fıkrasıyla ilgili,
verdiğimiz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri ve Sayın Bakan; 2011 seçimlerinden önce Adananın
bütün billboardları kiralandı ve Adanalı gözün aydın,
Adanaya hızlı tren geliyor. diye günlerce, haftalarca reklam
yapıldı. Şimdi, burada, Sayın Bakana soruyorum:
Adanalı hızlı treni bekliyor, ne zaman gelecek? 2023
yılına planladık diyor. 2023 yılında da gelip
gelmeyeceği meçhul. Şimdi buradan sormak lazım: Yani, siz, 2023
yılına planladığınız hızlı trenin 2011
yılında, seçimden önce reklamını yaparak bunun bir
halkı kandırma olup olmadığına inanıyor musunuz?
Şimdi, gittiğimiz zaman Adanalı soruyor: Nerede bu
hızlı tren? diye ama seçmeni yanıltma yönünden 2011
yılında Adananın bütün billboardları kiralanıyor.
Böyle bir seçim propagandası olabilir mi? Yani, bunlar
yanlıştır.
Yine, Aladağ
ilçemizin Akören yolu var. Bakın, Bugünkü Turizm Bakanı olan Ömer
Çelik -benim konuşmamdan önce- 2011 yılı Haziran ayında
Aladağa gidiyor, diyor ki: Aladağlılar hiç merak etmeyin, ben
şimdi burada ineceğim, talimatı vereceğim,
Aladağ-Akören arası yapılacak. Aradan iki yıl geçti.
Şimdi, vatandaş bekliyor. Aladağlılar bizi arıyorlar,
soruyorlar, diyorlar ki: Ne oldu bu bizim yolumuz? Biz soruyoruz.
İşte planladık, yapacağız
Bir şeyler
indiriliyor oraya, dozerler, greyderler, ondan sonra ödenek yok, para yok,
müteahhit bırakmış gitmiş, herhangi bir şey yok. Yani,
bunun adı seçmeni kandırmadır, seçmeni yanlış
yönlendirerek yanlış oy almadır.
Yine, biraz önce
de sordum, geçen sene tozun içinde geçemedik Çamardı yolundan. Orada elma
bahçeleri var. Vatandaşlar, binlerce vatandaş yayla alanı olarak
kullanıyor. Sayın Bakan Tamamlanacak. diyor. Ama, orada millet
perişan, araçlarıyla perişan, bahçeler perişan, insanlar
perişan.
Yine, seçimden
önce Kamışlı-Alpu-Fındıklı-Pozantı
arasının yapılacağı söylendi. Aradan üç yıl geçti.
Buradan Sayın Bakana soruyorum: Bu da bir seçim vaadi midir, ne zaman
programa alındı, ne zaman planlanacak? Bunları belirtmek
istiyorum.
Şimdi,
Sayın Tarım Bakanı burada iken
Tarım Komisyonu üyesi
olarak hafta sonu Bursa, Balıkesir, İzmir, Muğlayı gezdim
değerli milletvekilleri. Burada, özellikle AKPnin milletvekillerine çok
selamları var, Muğla milletvekillerine. Bakın, söylüyorum: Yüzde
75 oy çıkmış Muğlanın Hamitköyünde, Zeytinalanı
köyünde AKPye yüzde 70 oy çıkmış. Diyorlar ki: Bu, iktidar partisinin
Muğla milletvekilleri bir buraya gelsinler. Aylarca, yıllarca,
yüzyıllardır alın teri dökerek işlettiğimiz bu
topraklara öyle bir rayiç bedel belirlenmiş ki bunları bizim
almamız mümkün değil. Gelsinler, biz bu partiye yüzde 65 oy verdik
ama oy vermemize rağmen bizim yerlerimizi şu anda
dışarıdan insanlar gelip bizlerden ucuz fiyatla alarak Siz
bunları 2/Byle alamazsınız, bize satın. diyorlar.
Yine, İzmir
Sarnıçta Bulgaristandan gelen göçmen
vatandaşlarımızın yaşadığı yerde
binlerce vatandaşımız perişan vaziyette, orman
teşkilatıyla davalı, 2/B mi, değil mi belli değil.
Yine, AKPnin İzmir milletvekilleri de lütfen Sarnıça gitsinler, o
vatandaşları bir dinlesinler. Bunlar sizlere oy vermişler.
ALİ
AŞLIK (İzmir) Gidiyoruz biz.
SEYFETTİN YILMAZ
(Devamla) Gidin o zaman, bir Sarnıça gidin de nelerle
karşılaşacağınızı görürsünüz.
Şimdi,
Sayın Tarım Bakanına sormak istiyorum: Tarım Bakanı
buraya çıkıyor, eline bir evrak alıyor, 2002 yılında
şunu verdik, desteklemeden şunu verdik, bilmem şunu
yaptık. diye milletin gözünün içine baka baka tablolardan bir şey
okuyor. Sayın Tarım Bakanına gerçekten -bak, Tarım
Komisyonu üyesiyim- diyorum ki: Gelin, şu Çukurovadaki çiftçilere bir
beraber gidelim, Mersindeki çiftçilere bir gidelim, Muğladaki çiftçilere
bir gidelim, hodri meydan diyorum ama Sayın Bakan diyor ki: Ben
Çukurovaya gittim. Kime gidiyor biliyor musunuz? AKPli yöneticiye, AKP il
teşkilatı bir program yapıyor, Sayın Bakanla beraber
etrafında bir sürü partili Efendim, Çukurovada çiftçimizin durumu çok
iyi. Bakın, çiftçi kan ağlıyor. Çiftçi şu anda banka
borçlarını ödeyemez duruma gelmiş. İlk defa, Çukurova gibi
dünyanın en verimli topraklarına sahip olan yerde diyorlar ki:
Tarihimizde ilk defa tefeciye düştük. Biraz önce, Kırıkkalenin
Karakeçili Muhtarı geldi, 16 milyar lira kredi aldım.
Kuraklıktan dolayı ödeyemedim, iki senedir ertelendi, şimdi 25
milyar liraya çıktı. 25 milyar lirayı ödedim. diyor. Sizin bir
Kırıkkaleli Bakanınız var.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Atalay, Atalay
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Atalay, Atalay, o, açılımcı.
AHMET YENİ
(Samsun) Saygılı ol.
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) Beşir Atalaya mektup yazdım, kimse derdimle
ilgilenmiyor
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla)
Meclisin bahçesinde kendimi mi yakmam lazım? diyor.
Evet, Ramazan Canı da aramış. Yani köylünün,
vatandaşın bu durumda olduğu bir tabloyla karşı
karşıyayız. Onun için buralardan hiç tabela göstermeyin.
Eğer yüreğiniz yetiyorsa çiftçiye gidelim, çiftçiye beraberce bir
gidelim.
Seni de
aramış. Ziraat Bankasının müdürüne göndermiş Ramazan
Can. Ziraat Bankasının müdürü de adamı azarlamış,
gitmiş. Burada, şimdi, biraz önce yanımdaydı
(MHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sayın Başkanım, bir konuyu düzeltmek
istiyorum. Bir defa Karakeçili diye bir köyümüz yok, Karakeçili bir ilçe.
Osmanlının aşireti, Osmanlının kurucusu
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) - Karakeçinin ilçesinde bir muhtar diyorum, Süleyman Canbolat...
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Özellikle belirteyim: Karakeçili diye bizim bir
köyümüz yok, ilçemiz var.
BAŞKAN
Tamam, peki.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 441 sıra sayılı
Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi
Hakkında Kanun Tasarısının Borçlar
başlıklı Geçici 2 nci maddesinde yer alan 31/12/2012
ifadesinin bu Kanunun yürürlük olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ayşe Nur
Bahçekapılı (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) - Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
Sayın Bakan,
gerekçeyle ilgili tabii bilgi yok ama 31/12/2012 tarihi şeyde var. Bu
tarihler arasında borç mu kullanıldı yani bir ihtiyaç mı,
yoksa tedbiren mi?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Tedbiren.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılıyoruz.
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçe
Gerekçe:
TCDD nin
yaptığı ve yapmaya devam edeceği büyük
yatırımları için, uluslararası kredi kullanımları
nedeniyle kredi kullanım kolaylığı sağlanması
için borçlarından arınmış olması gerekmektedir.
Kanunun yasalaşma süreci içerisinde geçen zaman da dikkate alınarak
yürürlüğünü değiştirmek ihtiyacı hasıl olmuştur.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen bu
önerge doğrultusunda geçici madde 2yi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 3 üzerinde
üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısı'nın Geçici Madde 3'ün 3'üncü fıkrasındaki
"geçici 1 inci madde" ifadesinin "Geçici 1 inci Madde"
ifadesi ile değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Volkan Canalioğlu Haluk Eyidoğan Haydar Akar
Trabzon İstanbul Kocaeli
Ali Serindağ Muharrem
Işık
Gaziantep Erzincan
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
441
Sıra Sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının Geçici
Ali Halaman Seyfettin
Yılmaz D.
Ali Torlak
Adana Adana İstanbul
Mehmet Şandır Lütfü Türkkan Necati Özensoy
Mersin Kocaeli Bursa
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
441
Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Geçici 3.
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Esat Canan Sebahat
Tuncel Ertuğrul
Kürkcü
Hakkâri İstanbul Mersin
Adil Kurt İdris
Baluken Erol
Dora
Hakkâri Bingöl Mardin
GEÇİCİMADDE
3- (1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en az on
yıl TCDD'nin;
a)
5 inci maddede belirtilenlerin
dışında kalan yatırımlarının
finansmanı,
b) Bakım ve onarım bütçesinde yer alan
finansman açıkları,
c) TCDD taşımacılık
A.Ş.'ye yapılan sermaye transferi nedeniyle doğan
açıkları, sermayesine mahsuben Hazine
Müsteşarlığı tarafından karşılanır.
(2)
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten önce TCDD tarafından gerçekleştirilmek üzere kamu
yatırım programına alınmış yatırımlar
TCDD tarafından tamamlanır.
(3)
TCDD yatırım programında
yer alan çeken ve çekilen araçlar temin edildikten sonraki üç ay içerisinde
geçici 1 inci madde hükümleri çerçevesinde TCDD Taşımacılık
A.Ş.'ye devredilir."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılmıyoruz.
İBRAHİM
BİNİCİ (Şanlıurfa) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu
madde TCDD'nin gelir/gider dengesi ve kar amaçlı olarak
değiştirilmek istenen statüsünün bir parçasıdır. Bu
maddenin olduğu gibi kabul edilmesi halinde özelleştirmenin
görünmeyen bir yüzü gerçekleştirilmiş olacaktır. Çünkü demiryolu
işletmeciliği yapısı gereği büyük yatırımlar
gerektiren bir işletmeciliktir. Dolayısıyla bu
yatırımlar özel sektör tarafından yerine getirilebilecek
yatırımlar değildir. Bu madde ile öngörülen finansman
desteğinin 5 yılla sınırlandırılması
yatırımları aksatıp, yarım kalmasına neden
olabilir. Bu da trafik güvenliğini olumsuz olarak etkileyecektir.
Dolayısıyla Geçici Madde 3'ün önerdiğimiz şekilde
değiştirilmesi gerekmektedir.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
441
Sıra Sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının Geçici
3'ncü maddesinin (1) nci fıkrasında yer alan "beşinci
yılın yıl sonuyla sınırlı" ibaresinin
"onuncu yılın yıl sonuyla sınırlı"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Necati Özensoy (Bursa) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Özensoy, buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 441
sıra sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının geçici
3üncü maddesi üzerine verdiğimiz önergeyle ilgili söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii,
verdiğimiz bu önergede aslında Sayın Bakanın elini
rahatlatıyoruz yani beş yıllık desteklemenin on yıla
çıkarılmasını burada öngördük ama Sayın Bakan nedense
katılmadığını ifade etti.
Tabii,
Demiryolları kurulduğundan bugüne kadar devletin desteklediği,
desteklemek durumunda kaldığı
Aslında, Türkiyedeki demir
yollarının gelişimine baktığımızda da çok da
arzu edilen şekilde gelişmemiş olduğunu görüyoruz. Bu
anlamda, zarar eden Türkiye Cumhuriyeti Demiryollarının mutlaka
desteğe ihtiyacı olduğunu da tekrar buradan ifade etmek
lazım. 10. Yıl Marşında ifade ediliyor Demir ağlarla
ördük ana yurdu dört baştan. diye ama daha sonraki gelişmeler
maalesef böyle olmadı, yeterli yatırımlar yapılmadı,
daha çok kara yollarına önem verildi. Hatta 58, 59, 60
İşte, bu
hükûmetler -hep programlarında, övündükleri- otoban veya duble yolların
yapılmasıyla alakalı yaptıkları hizmetleri
anlatageldiler.
Tabii, demir yolu
deyince sadece akla hızlı tren, yolcu
taşımacılığı yani toplu
taşımacılık gelmesin. Belki bu kanun da bu anlamda demir
yolu taşımacılığının daha da gelişmesi
açısından demir yolundaki rayların veya hizmetlerin
kullanılmasında özel sektörün de önünü açabilecek bir kanun gibi
gözüküyor ama asıl önemli olan, demir yolu ağlarının biraz
daha geliştirilmesi.
Bakın, ben
Bursa Milletvekili olarak şunu şuradan sormak istiyorum: Bursa, bu
anlamda, baktığımızda, Türkiyenin 4üncü büyük vilayeti ve
aynı zamanda Ankara, İstanbul, İzmir üçgenin de tam
ortasında bir yer. Aynı zamanda ihracatta 2nci konumdaydı,
Kocaeliyle yarışan konumda bir şehir. Ama lojistiğin de
çok iyi olması, gelişmesi gereken önemli bir nokta olmasına
rağmen Bursada demir yolu ulaşımı yok yani İstanbul,
Ankara, İzmir üçgeninin tam ortasında olan bir vilayete demir yolu
ulaşımı yok. Hem taşımacılık
açısından hem de toplu yük taşımacılığı
ve toplu taşımacılık açısından
baktığımızda yıllardır bu hizmetlerin Bursaya
gelmemesi gerçekten bir eksiklik. Bu anlamda, en azından başlayan,
hızlı trenle alakalı projelerin gelişimini sordum
Sayın Bakana. Valla, Sayın Bakanın ifadesinden -matematiksel
olarak- 2017 gibi algılanıyor ama eğer bu hızla,
altyapı projelerinin bitip ihalelerinin devam eden hızıyla
bakarsak, 2020 yılında eğer Bursaya hızlı tren
gelirse, ben bu hızı ve neticesini başarı olarak kabul
ettiğimi ifade etmek istiyorum.
Tabii, aynı
zamanda, Bursaya -ifade ettiğim gibi- yük
taşımacılığının da bir an önce gelmesi
zaruridir diye düşünüyorum. Tabii, Bursaya, diğer kara
yollarına da baktığımızda, çok fazla yapılan pek
yatırımın olmadığını da biliyor ve
görüyoruz. Mezitler, yaklaşık, işte on senedir orası
yıkılıyor, burası dökülüyor, hâlâ bitecek diye dört gözle
bekliyoruz. Ben 1979 yılından bu yana bu yolu kullanan bir insan
olarak zaten sıkıntının Mezitlerde olduğunu
biliyorum. Üçte 2sini, çevre yolunu
57nci Hükûmetin son döneminde
bıraktığımız çevre yolunun hâlâ on yıldır,
on bir yıldır üçte 1i tamamlanacak, tamamlanmak üzere diye
ifadelerde bulunuluyor.
Yani, Bursa
ulaştırma açısından, demir yolu ve kara yolu
açısından hak ettiğini alamayan illerin başında
geliyor diye düşüyorum. Sayın Bakana buradan, Bursaya bu
yatırımların bir an önce, daha fazla önem verilmesini rica
ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Özensoy.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısı'nın Geçici Madde 3'ün 3'üncü fıkrasındaki
"geçici 1 inci madde" ifadesinin "Geçici 1 inci Madde"
ifadesi ile değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Haluk Eyidoğan (İstanbul) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Işık, buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHARREM IŞIK
(Erzincan) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri,
Sayın Bakanım; tabii, ben burada Devlet Demiryollarının
özelleştirilmesini değil de sizi bulmuşken biraz Erzincan
konusunda konuşacağım.
Sayın
Bakanım, Erzincanda, biliyorsunuz, sizi çok seviyorlar, biz de sizi
seviyoruz. Size karşı Erzincan toplumunun bir sevgisi var. Bunu da
zaten 2011 seçimlerinde gördük. 2011 seçimlerinde Erzincanda, siz kendiniz fazla
gelmeseniz bile resimlerle- oyları alıp siz götürdünüz, sizi
sevdikleri için herkes
Biz de seviyoruz, dediğim gibi. Ama Erzincanda
şöyle bir olay var, Mevlânânın bir sözünü söyleyeceğim
Sayın Bakanım, Mevlânâ diyor ki: Sükût eyledim kahrı var
dediler. Biraz söyledim 'zehri var' dediler. Sustum 'kahrından susuyor'
dediler. Biraz konuştum 'zehrini kusuyor' dediler.
Sayın
Bakanım, Erzincanda fazla bir şey söylemiyor insanlar.
Erzincanda sizin adınıza çok
şey konuşuluyor, herkes sizin adınızı kullanıyor.
Ben sizin yapmadığınıza, sizin böyle şeyler
söylemediğinize gayet eminim, kalıbımı da basarım ama
ne yazık ki, Erzincanda yapılan her şeyde Sayın Bakanımız böyle
istiyor, Sayın Bakanımız böyle dedi, Sayın Bakanımız
buna verilsin dedi, Sayın Bakanımız falan insan işe
alınsın dedi... Hep isminiz kullanılıyor. Bu, bilinçli bir şekilde
yapılıyor ve bunun yapıldığını da maalesef her tarafta görüyoruz Sayın
Bakanım. En son -geçen hafta burada
yasa tartışılırken konuşmuştum- adliyeye adam
alımlarda bunu gayet açık bir şekilde gördük. Diğer her
türlü yapılan işlemlerde bunu açık bir şekilde görüyoruz. Birinci
şikâyetim bu Sayın Bakanım.
İkinci
söyleyeceğim şey: Erzincanda imar konusunda büyük
haksızlıklar dönüyor. Biraz önce bir vatandaş aradı, bu
kamu lojmanlarının olduğu yeri biliyorsunuz, şu anda market
olan yerler burayla ilgili içerideki esnaf perişan durumda, Belediye
Başkanına, belediye yetkililerine ilettiğimiz hâlde hiçbir çözüm
getirmiyorlar. Bu, basit bir şey. Diğer şeyleri de aynı
şekilde sürüyor.
Tabii burada en
önemli sorunumuz şu anda Erzincandaki Devlet Hastanesi. 1 Mayıs
itibarıyla Devlet Hastanesinin mali olarak araştırma
hastanesiyle birlikteliği bitirilecek. Devlet Hastanesi tekrar ikinci
basamak olacak. İkinci basamak olduğu zaman da orada maalesef o
hastanenin ayakta durması mümkün değil. Şu anda bildiğiniz
acil kısmını yıktılar, orayı otopark
yapmışlar, resmen Erzincanın park sorununu çözmüşler
Sayın Bakanım. Bilmiyorum haberiniz var mı? Oraya bir an önce
hastane yapılması gerekiyor ama maalesef yapılmıyor.
Şimdi hastanenin hekim sayısı düştü, hastalar maalesef muayene
olamıyor. Eskiden biz burada Erzincan çevre ilçelerden, çevre köylerden,
çevre şehirlerden hasta alıyor. diyorduk, şu anda, Sayın
Gümüşhane Milletvekilinin burada övgülerle anlattığı,
Aydın Doğanın hediye ettiği hastaneye Erzincandan
hastalar gidiyor. Şu anda tersine
döndü Sayın Bakanım. Gerçekten, Erzincandan hasta Kelkite gidip
muayene oluyor. Tabii güzel, orası da gelişsin ama bizim Erzincan
gibi bir yerde olacak şey değil bu. Bunun bir an önce önlemini
almamız lazım ve -TOKİ biliyorsunuz istediği zaman iki
ayda, üç ayda binaları bitiriyor- bizim acil tarafına bir an önce
hastanenin yapılması gerekiyor. Bu konuda çalışmalar
yapmamız lazım.
KEMALETTİN
AYDIN (Gümüşhane) Trabzondan da, Samsundan da geliyor.
MUHARREM IŞIK
(Devamla) Tabii tabii, ne güzel, işte, bak. Övünüyoruz, işte, biz
de söylüyoruz zaten. Siz de övünmüştünüz ya burada. Hani hastaneyle
övünmüştünüz. Orada bir tane vatandaş hastaneden içeri
girememiş. Kelkitlileri biraz cahil yapmıştınız ya. O
hastaneye, işte, Erzincandan hasta gidiyor şu anda. Neyse.
Sayın
Bakanım, bu konuda bir an önce bir tedbir alınmasını
istiyoruz, bunun alınması lazım.
Erzincanda,
ayrıca, en büyük sorunlardan bir tanesi -tamam, iyi bir istihdam
alanı sağlıyor ama- ASSİSTTte. Gerçekten oraya el atmanız
lazım. Erzincan ASSİSTTte şu anda çalışma
şartları çok kötü. Çocukların, resmen, ruhsal durumları
bozuluyor, kulaklarında
Bugün bir hastayla konuştum, duyma
oranı yüzde 50 oranında azalmış. Çünkü günde on bir saat
çalıştırıyorlar. On bir saat çalıştırıldıkları
hâlde dinlenme alanları çok kısıtlı, sınırlı
süresi. Ayrıca maaş konusunda -biliyorsunuzdur büyük ihtimalle bunu
Sayın Bakanım- onda da düşme var, o da yeterince verilmiyor.
Ayrıca, dediğim gibi, özellikle sendika kurma konusunda harekete
geçtikleri için bayağı bir baskı yapılıyor. Bu konuda
da, Sayın Bakanım, tedbir almanızı istiyorum.
Sayın
Bakanım, sizle ilgisi yok ama bugün çok telefon geldiği için
söyleyeceğim, sayın Erzurum milletvekillerime, hemşehrilerime
söyleyeceğim: Erzurumda, biliyorsunuz, oradaki eski otogar yeriyle bir de
Köy Hizmetlerinin binaları özelleştirilmiş ve başka bir
firmaya verilmiş. Özellikle vatandaş merak ediyor, diyorlar ki:
Buranın içinde 2 tane cami var. Bu camileri ne yapacaklar? Camiler
yıkılacak mı, yıkılmayacak mı? Bunu kamuoyunda
gündeme getirirseniz eğer, biz de bilgi alırsak çok memnun oluruz.
diyorlar.
Sayın
Bakanım, son olarak da sizden özellikle hastane konusunda tekrar bir an
önce bir direktif vermenizi ve oradaki
Çünkü hekimler şu anda gitmek için
uğraşıyorlar.
Yasayla ilgili
söyleyeceklerimizi zaten arkadaşlar söylüyorlar. Hayırlı
olmasını diliyorum.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Geçici madde 3ü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 4
üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
441 Sıra Sayılı Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısının Geçici
Ali Halaman Seyfettin
Yılmaz Lütfü
Türkkan
Adana Adana
Kocaeli
D. Ali Torlak Mehmet
Şandır
İstanbul
Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısı'nın Geçici Madde 4'ün 2'nci fıkrasının
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Haluk
Eyidoğan Ali
Serindağ Turgay
Develi
İstanbul
Gaziantep
Adana
Haydar
Akar Mehmet Volkan
Canalioğlu
Kocaeli
Trabzon
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
441 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının Geçici 4. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
İbrahim
Binici Sebahat
Tuncel Adil
Kurt
Şanlıurfa İstanbul
Hakkâri
İdris
Baluken Ertuğrul
Kürkcü Erol
Dora
Bingöl
Mersin
Mardin
"TCDD
Taşımacılık A.Ş.'nin desteklenmesi
GEÇİCİ
MADDE 4- (1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en az on
yıl TCDD Taşımacılık A.Ş.'nin;
a) Yatırım
programlarında yer alan yatırımlarının
finansmanı,
b)
İşletme bütçesinde yer alan finansman açıkları,
c) Fiili finansman açığı ile
işletme bütçesinde öngörülen arasındaki fark, sermayesine mahsuben
TCDD tarafından karşılanır.
(2) Kamu hizmeti
yükümlülüğü, on yıl süreyle TCDD Taşımacılık
A.Ş. tarafından yerine getirilir."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Konuşacak var mı Sayın Baluken?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu madde TCDD'nin
gelir/gider dengesi ve kâr amaçlı olarak değiştirilmek istenen
statüsünün bir parçasıdır. Bu maddenin olduğu gibi kabul
edilmesi hâlinde özelleştirmenin görünmeyen bir yüzü
gerçekleştirilmiş olacaktır. Çünkü demiryolu
işletmeciliği yapısı gereği büyük yatırımlar
gerektiren bir işletmeciliktir. Dolayısıyla bu yatırımlar
özel sektör tarafından yerine getirilebilecek yatırımlar
değildir. Bu madde ile öngörülen finansman desteğinin 5 yılla
sınırlandırılması yatırımları
aksatıp, yarım kalmasına neden olabilir. Bu da trafik
güvenliğini olumsuz olarak etkileyecektir. Dolayısıyla Geçici
Madde 4'ün önerdiğimiz şekilde değiştirilmesi
gerekmektedir.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısı'nın Geçici Madde 4'ün 2'nci fıkrasının
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Volkan
Canalioğlu (Trabzon) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) - Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE
HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Sayın Akar, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz evvelki
konuşmamda yine özelleştirmeyle ilgili özellikle lokalden, kentimden
örnekler vereceğimi söylemiştim ama buradan da Ulaştırma
Bakanının hakkını yememek lazım. Gayret ediyor,
hızlı trenleri getirmeye çalışıyor. Biz buna
karşı değiliz, Türkiyenin her tarafının
hızlı trenlerle donatılmasını biz de arzu ediyoruz ama
biraz daha dikkat edin lütfen, geleceğimizi yabancılara mahkûm
etmeyin ve bu kadar fazla borçlandırmayın bu ülkeyi, ana kaynaklarla
yapmaya gayret gösterin.
İkinci bir konu:
Maşukiyedeki taş ocağıyla ilgili vermiş
olduğunuz sözün arkasında durdunuz ve o taş ocağı
bugün kullanılmıyor. Bunun için size teşekkür etmek istiyorum.
Tabii, bu taş ocağı yerinde durmuyor ama aslında iyi
yaptınız, çünkü bir Ana Kent Belediye Başkanımız var,
Büyükşehir Belediye Başkanımız, sizin milletvekili
arkadaşınıza, bir kadın milletvekili
arkadaşınıza Maşukiye taş ocağının
kullanılmadığı için ne dedi biliyor musunuz Sayın
Bakanım? Buradan ben bunu telaffuz etmek istemiyorum. Bu taş
ocağını gerçekten kullandırtmadığınız
için teşekkür ediyorum ve bu kadın milletvekili
arkadaşımızı da o belediye başkanının itham
ettiği, şekilde arzuladığı şekle
dönüştürmediğiniz için teşekkür ediyorum.
Şimdi, istihdamdan
bahsedeceğim dedim. Özelleştirmeyle birlikte Devlet
Demiryollarında 45 bin olan istihdam bugün 30 bine düşmüş, yine
getirdiğiniz teşviklerle daha da aşağı çekilecek.
Şimdi, özelleştirme Türkiyede istihdamı artırıyor mu?
Hayır, artırmıyor, özelleştirme istihdamı
artırmıyor. Ne yapıyor? Daha aza indirgiyor ve bugün bir köle,
işçi ülkesi hâline dönüştürdü ülkeyi
çünkü bugün 18 milyon ailenin yüzde 47si asgari ücret veya bin TLnin
altında bir ücretle çalışıyor ülkede. Demek ki istihdam
anlamında özelleştirmenin bu ülkeye çok fazla katkısı yok.
Peki, kaliteli hizmet dedik. Dedim ya
iki tane örnek vereceğim, biri SEDAŞ, biri İZGAZ. Bu ikisi de
özelleştirildi. Ne yapılması lazım? Bu iki kurum eksik
hizmet yapıyorsa iktidar milletvekilleri ve muhalefet milletvekilleri bu
eksikleri anlatmalı ve onları gidermek için çaba sarf etmeli. Ama
iktidar milletvekili arkadaşlarım ne yapıyor? Burayı özelleştiren iki
kurumun kentte avukatlığını yapıyor. Diyor ki:
Hayır efendim, bunlar iyi hizmet etmektedir. Bakın, İZGAZ
özelleştirildi. Türkiyede üç tane dağıtım şirketi var
doğal gazla ilgili, İZGAZ. Ne dedi geçen gün, Başbakan,
Başkent Doğalgazla ilgili? 1,5 milyar doları gördü 1 milyar 162
milyon dolara bunu vermem. dedi ama alıcı imam-hatipli ve
arkadaşı çıkınca verdi. Şimdi, bunu Başkent
Doğalgaz için söyledi. Peki, Kocaelideki doğal gaz şirketi
nasıl özelleştirildi? Başkent Doğalgazın beşte
1i kadar abonesi var. Ama Kocaeli bir sanayi bölgesi. Yıllık 200
milyon metreküp Başkent Doğalgazdan daha fazla doğal gaz
harcanıyor Kocaelide, 200 milyon metreküp yılda Başkent
Doğalgazdan ve bu İZGAZ Doğalgaz Kocaeli Büyükşehir
Belediyesi tarafından 529 milyon dolara özelleştirildi
arkadaşlar ve dedi ki Fransızlara verirken:
Kızımızı size veriyoruz. Şimdi, o 529 milyon dolara
özelleştirilen İZGAZa ne yapıyoruz? Yalvarıyoruz ki
kasabalarımıza, köylerimize, kentin çeşitli noktalarına
doğal gaz şebekelerini getirsin, insanlar doğal gazdan
yararlansın diye. Demek ki kaliteli hizmeti de götürmüyor özelleştirmek.
Yine,
SEDAŞta da aynı şekilde. Burada örnekler veriliyor ama
kayıp kaçak oranı artıyor
ama bunun yanında da sayı yükseldikçe vatandaşın
sırtına biniyorsunuz. Yani demek ki özelleştirme çözüm
değil. Yani yıllardır yaptığınız
özelleştirme ülkeyi borçlandırmak, ülkeyi özel sektöre talan
ettirmek, yaşayan vatandaşları, insanları köle hâline
getirmek demektir. Size soruyorum burada: 5.600 işçi
çalıştıran çok ünlü bir otomobil fabrikasındaki ücretler bin
TL. Yine, size soruyorum buradan Bu doğru mudur? diye. Kocaelinin
merkezinde, İzmitin merkezinde bütün AKP milletvekilleri sıraya
geçip tesis kurdurmaya çalıştıkları Koreli şirketin
vereceği para 774 lira, asgari ücret ve 150 kişi istihdam edecek.
Kent merkezinde beş yıldızlı otel yapsanız bunu
çözersiniz. Sayın Bakanım, kent merkezine bunları yaptıracağınıza
size bir önerim var: Sapanca-Kartepe-Köseköy arasında Kartepeye
ulaşımı kolaylaştıracak, Sapanca Gölüne
ulaşımı kolaylaştıracak bir otoyol
çıkışı yaparsanız bu yapacağınız endüstriyel
yatırımlardan daha kaliteli olur diyorum. Bunu gerçekleştirmek,
bunu yapmak lazım diyorum.
Yine, biraz evvel
Bursadan örnekler verdiler. Kocaeli, bu ülkede 2nci sırada vergi ödeyen,
vergi tahsil edilen bir kent yani Türkiye'nin yükünü çekiyor Kocaeli. Peki,
Kocaelide hafif raylı sistem var mı desem, Sayın Bakanım
Var. diyebilir misiniz? Ankaraya, İstanbula başkanlığa
geçirdiğiniz beceriksiz belediye başkanlarınızın
tamamlayamadığı metroları Bakanlığınıza
geçirdiniz. Bunca ücret ödeyen, bunca vergi ödeyen Kocaeliye niye hafif
raylı sistem düşünmüyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akar.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
441 sıra
sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının Geçici
4üncü maddesinin (1)inci fıkrasında yer alan beşinci
ibaresinin onuncu, (2)nci fıkrasında yer alan beş ibaresinin
on olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
D.
Ali Torlak (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
OKTAY VURAL
(İzmir) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Yeniden
yapılandırma hedeflerine uygun olarak beş yıllık
sürelerin yetersiz olacağı kanaatiyle teklif edilmiştir.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici madde 4ü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 5in
üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
441 sıra
sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının Geçici
5inci maddesinin (1)nci fıkrasında yer alan bir ay içinde
ibaresinin üç ay içinde olarak değiştirilmesini, a, b, ve c
bentlerinin madde metninden çıkarılmasını, (1)inci
fıkranın sonuna aşağıdaki ibarenin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Ali
Halaman Seyfettin
Yılmaz D.
Ali Torlak
Adana
Adana İstanbul
Lütfü
Türkkan Mehmet
Şandır
Kocaeli
Mersin
Geçici Madde 5
(1)
yaş
haddinden emekliliği doldurmayanlar için yüzde 40,
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısının Geçici Madde 5in Kanun Tasarısı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Volkan Canalioğlu Haluk Eyidoğan Haydar Akar
Trabzon
İstanbul Kocaeli
Ali
Serindağ Turgay
Develi Musa
Çam
Gaziantep
Adana
İzmir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Çam, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSA ÇAM
(İzmir) Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
saygıdeğer üyeleri; 441 sıra sayılı Kanun Tasarısının
10uncu maddesinin 5inci geçici maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yüz elli altı
yıllık şerefli geçmişi olan
Demiryollarımızın kaderini ve geleceğini tayin edecek olan
bir yasal düzenlemeyi görüşüyoruz. Ulaşım, ekonominin, üretimin
ve ülke kalkınmasının motor gücüdür. Bu nedenle, yüz elli
altı yıllık tarihî geçmişi, tecrübe ve birikimi, kültürel
altyapısının yüklendiği misyon ve vizyonu üzerinde
yapılacak her türlü değişikliğin aslında
özelleştirme olduğunu bilmekteyiz.
Bu düzenlemeyle,
küresel sermayenin öngördüğü neoliberal politikalar gereğince demir
yollarındaki devlet tekelinin kaldırılması öngörülmektedir.
TCDDnin hizmet bütünlüğü içinde yer alan liman işletmeciliğiyle,
banliyö hizmetleriyle ilgili başlatılan özelleştirme sürecinin
yapılan düzenlemeyle hız kazanacağı, 2012 yılı
sonu itibarıyla yük taşımacılığı oranı
yüzde 4,5 olan TCDDde bugün yüzde 35inin özel şahıs
vagonlarıyla yapıldığı düşünüldüğünde
TCDDnin nasıl bir kuşatma altında olduğu ortadadır.
Bu düzenlemeyle,
TCDD çok uluslu şirketlerin eline geçecek ve yüksek fiyatlarla
yapılacak taşımacılıkta, hem millî ekonomimize darbe
vurulacak hem de demir yolu hizmetinden yararlanan halkımız
cezalandırılacaktır.
Dünyada
örneğine rastlamadığımız bir biçimde özel sektörün
altyapı ve tren işletmecisi olarak rol alması öngörülüyor.
İngiltere, yıllar önce başlattığı benzeri
uygulamayı kaldırmak için altyapıyı yeniden devlet tekeline
sokmaya çalışmaktadır.
140 KİT
kuruluşundan sonra Demiryolları ve PTT gibi millî, stratejik, köklü
devlet kuruluşlarının özelleşmesi sermayenin kamuda ucuz
iş gücü yaratılması arzusundan ve özel sektör eliyle tekel
oluşturma arzusundan kaynaklanmaktadır. Bu uygulamalar, çalışanları
sınıflara ayırarak kölelik düzenini yeniden hortlatmanın
planıdır. Bu tasarıyla, uzmanlaşmış personelin
emekli olmaları için getirilen teşvikler, bir ölçüde tecrübeli ve
uzmanlaşmış demir yolcuların önemli bir
kısmını tasfiye etmektir.
Tasarıda yer
alan yaptırır ve işletir ifadeleri de gizli niyetleri ortaya
çıkaran ifadelerdir. Taşeronlaşmanın daha yaygın hâlâ
getirilmesini amaçlamaktadır. Yüzde 80i tek hat olan TCDDnin
altyapısı üzerine farklı işletmelerin faaliyet göstermesi
demek istenmeyen nahoş olaylarla birlikte tren kazanlarının
artmasına, demir yolu güvenliğinin riskli hâle getirilmesi
anlamını taşımaktadır. Sosyal devlet
anlayışından hızla uzaklaşan iktidar, kamuda
çalışanların aldığı üç kuruşa göz
dikmiş gözükmektedir. Düşük ücretli ve güvencesiz iş gücü elde
edilmeye çalışılmaktadır. Oysa bir zamanlar
yaklaşık 80 bin işçi ve memur ile hizmet veren TCDD, geliri
giderini karşılama oranı yüzde 2ler seviyesinde iken, bugün
toplam 32 bin çalışanıyla elde edilen sonuç geliri giderinin
yüzde 26sını karşılayabilmektedir. Bu sonuç
çalışanlardan kaynaklı bir durum değildir, onların
günahı değildir.
Bu kanun
tasarısı TCDDnin, kamu iktisadi kuruluşu (KİK) statüsünü,
iktisadi devlet teşekkülü olarak değiştirmektedir. Ticari
şartlara göre yapılandırmayı öngörmektedir. İktisadi
devlet teşekkülüne dönüştürmenin ardından. Daha önce KİK
olan kurumlarda çalışanlar, TCDD çalışanı da bundan
sonra esnek çalışmak biçiminde kalacaktır.
Ekonomimizin motor
gücü olan, ülke ulaşımına şimdilik katkı sağlayan
iktisadi kalelerin göz göre göre birer birer elden çıkarılması
yalnız bizleri değil ülkemizin geleceğini risk eden
planlardır.
Sayın Bakan,
24 Martta İzmirde Atatürk Stadının bahçesinde, Bordo
Yeşil Restoranda Konak ilçemizin 113 muhtarından 40ıyla
toplantı yaptınız. Muhtarların sorunlarını ve
dertlerini dinlediniz. Dinledikten sonra da şunu söylediniz: Bu
sorunları konuşuyor olmaktan ve böyle bir şehrin milletvekili
olmaktan hicap duyuyorum. dediniz.
Hicap duymanıza gerek yok Sayın Bakan. Siz İzmirli
değilsiniz, dışarıdan geldiniz ve çakma İzmirlisiniz.
Ayrıca İzmirli olmaktan da hicap duymanız gerekmiyor.
Şimdi, sizi İzmire getirsek, AKP İl
Başkanlığının önüne bıraksak, Valiliğin
önüne bıraksak, Cumhuriyet Mahallesine bıraksak arabanın
anahtarını versek Manavkuyuya git, Naldökene git, Cumhuriyet
Mahallesine git, Mimar Sinan Mahallesine git, Kahramanlara git desek,
bulamazsınız orayı.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Kaybolur, kaybolur.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Postaneye gidip mektup atamaz, mektup.
MUSA ÇAM (Devamla)
Siz burada Meclis taksiye binip buradan Ulusa gidebilirsiniz ama
İzmirin sokaklarını bilemezsiniz. İzmirli olmaktan,
İzmirin milletvekili olmaktan hicap duymanız gerekmiyor. Bunu size
yakıştırmadığımı söylemek istiyorum ve bu
özelleştirmeye karşı Demiryolu işçisi şunları
yürüyerek söyledi:
Çal, çal, çal
AKP, yasanı
al başına çal.
Çal, çal, çal
AKP, yasanı
al başına çal. diye sokaklarda yürüdü ve bu sloganları söyledi.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MUSA ÇAM (Devamla)
Bunu buradan söylemek de benim görevimdir diyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çam.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali
Yıldırımın, İzmir Milletvekili Musa Çamın
görüşülen kanun tasarısının geçici 5inci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşma sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Sayın konuşmacı konuşması esnasında
şahsıma yönelik bazı değerlendirmeler yaptı.
Doğrusu bana Çakma İzmirli diyenin gerçekten İzmirli
olmadığını da Genel Kurulla paylaşmak isterim. Kendisi
Erzincanlıdır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUSA ÇAM
(İzmir) Ben doğma büyüme İzmirliyim, doğma büyüme.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Bana kendisinin Erzincanlı olduğunu söyler sürekli ama
ister Erzincanlı olalım
MUSA ÇAM
(İzmir) Çıkartayım, kimlik cebimde.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Yani sen şimdi Erzincanlılığı kabul
etmiyor musun Sayın Milletvekili? Eğer öyleyse bunu söyle.
Şimdi,
hiçbirimiz bulunduğumuz illerde baki değiliz, orada
doğmamış olabiliriz ama o ilin milletvekiliyiz, o ilin
sorunlarıyla ilgilenmemiz en temel görevimizdir, seçmenlere
karşı sorumluluğumuzdur. Ben İzmir Milletvekiliyim,
İzmirde Naldökene de giderim, Manavkuyuya da giderim ama sayın milletvekili
Naldökene giderken nal toplar benim arkamdan, onu söyleyeyim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yıldırım.
MUSA ÇAM
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Çam.
MUSA ÇAM
(İzmir) İzmirli olmadığımla ilgili sataşma
yaptı.
BAŞKAN
Lütfen sataşmalara mahal vermeyiniz.
Buyurunuz.
2.-
İzmir Milletvekili Musa Çamın, Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanı Binali Yıldırımın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşma sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MUSA ÇAM
(İzmir) 81 il bizim ilimiz, hepimizin ili ama Sayın Bakan hicap
duyuyor, İzmirli olmaktan hicap duyuyor ve bana da diyor ki: İzmirli
değil. Nüfus cüzdanımız burada, doğma, büyüme
İzmirliyim ama kökenim, babam Erzincandan, annem Gümüşhanenin
Kelkit ilçesinin bir köyünden gelmiş. Dolayısıyla ben
İzmirliyim, anne tarafım Gümüşhane Kelkitli, babam
Erzincanlı, bunlarla da gurur duyuyorum ama ben doğma büyüme
İzmirliyim ama İzmir Milletvekiliyim. Sayın Bakan, İzmirli
olmaktan hicap duyuyor, İzmir Milletvekili olmaktan hicap duyduğunu
söylüyor. İzmir Milletvekili olmaktan hicap duymanız gerekmiyor
Sayın Bakan. İzmir, sizi milletvekili yaptı ve bakan yaptı.
Bundan dolayı da son derecede memnun ve mutlu olmanız gerekiyor. Ben,
İzmirin 30 ilçesinin bütün köylerine tek tek giderim ama sizi,
inanın ki, Konak Meydanına bırakalım, arabayı verelim
-burada taksicilik yapmak, Meclis taksisine binip kullanmak yetmez- getirelim
sizi Konak Meydanına, Cumhuriyet Meydanına bırakalım,
sizi temin ederim ki İzmirin sokaklarını, mahallelerini
bulamazsınız, bulamazsınız, bulamazsınız.
Teşekkür ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çam.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Buyurunuz.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
16.- Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanı Binali Yıldırımın, İzmirde bir
toplantıda kullanmış olduğu bazı ifadelere
ilişkin açıklaması
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Bu anlamsız tartışmayı sürdürecek
değilim yalnız bir yanlışı düzeltmek istiyorum. Ben o
konuşmamda İzmir Milletvekili olmaktan hicap duyuyorum derken
İzmirin yerel yönetimlerde yıllardan beri ne kadar ihmal
edildiğini, ne kadar sorunlarının arttığını
ifade etmek istedim.
MUSA ÇAM
(İzmir) Keşif artışını sekiz ayda
imzalamadınız, keşif artışını. Sekiz ayda,
sekiz ayda.
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Bunu İzmirlilerle paylaşmak istedim. Bundan başka
bir amacım yoktu.
Bu vesileyle bunu
açıklama fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yıldırım.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
3.- Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısı ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/749) (S. Sayısı:
441) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
441 sıra
sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının Geçici
5inci maddesinin (1) nci fıkrasında yer alan bir ay içinde
ibaresinin üç ay içinde olarak değiştirilmesini, a, b, ve c
bentlerinin madde metninden çıkarılmasını, (1) inci
fıkranın sonuna aşağıdaki ibarenin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Geçici Madde 5
(1)
yaş
haddinden emekliliği doldurmayanlar için yüzde
D.
Ali Torlak (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ OYA ERONAT (Diyarbakır) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
OKTAY VURAL
(İzmir) Gerekçe.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Öneri ile
emeklilik dilekçesinde üç aylık sürenin lojmanlarda kalan personellerin
çocuklarının eğitiminin haziran ayında yaz tatiline
çıkacağı düşüncesiyle öncesinde olabilecek
mağduriyetlerin önlenmesi amaçlanmıştır.
Emekliliği
teşvik oranlarında yapılan değişiklik teklifimiz ile,
emeklilik sürelerinin birbirine çok yakın olan çalışanlar
arasında yaratacağı adaletsizliğin düzeltilmesi ve
teşviklerin Anayasanın 10. Maddesinde yer alan eşitlik ilkesine
uygun olması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici madde 5i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Şimdi,
sayın milletvekilleri, yeni geçici bir madde ihdasına dair bir önerge
vardır. Önergeyi okutacağım, Komisyona soracağım.
Komisyon eğer önergeye salt çoğunlukla yani 14 üyesi ile
katılırsa önerge üzerinde yeni madde olarak görüşme
açacağım. Komisyon salt çoğunlukla katılmaz ise
işlemden kaldıracağım.
Şimdi,
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
441 Sıra
Sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısına
aşağıdaki Geçici 6ncı maddenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Geçici Madde 6
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarında 4857 sayılı Kanun
gereğince aynı unvanda ve görevlerde bulunan ve farklı statüde
istihdam edilen personelin, bir kereye mahsus olmak üzere 399 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin II Sayılı Cetvelde yer alan pozisyonlara
atanır. Atama usul ve esasları Maliye
Bakanlığının görüşü alınarak TCDD Yönetim Kurulu
tarafından belirlenir.
Ali Halaman Seyfettin
Yılmaz D.
Ali Torlak
Adana Adana İstanbul
Lütfü Türkkan Mehmet
Şandır
Kocaeli Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye salt
çoğunluğuyla katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ OYA ERONAT(Diyarbakır) Ben
Komisyon üyelerini bu sıralara davet ediyorum...
Sayın Başkan, salt çoğunluğumuz
yoktur, katılamıyoruz.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılamamış olduğu için önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
441 Sıra Sayılı Kanun Tasarısına
aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Geçici madde 6- (1) Gerek TCDD, gerekse de TCDD
Taşımacılık A.Ş. kurumsal olarak faaliyete geçtikten
sonra kalan ve aktarılan personel isteği dışında tayin
edilemez, emekli olmaya zorlanamaz, başka bir kurumda
çalıştırılamaz, statüsü değiştirilemez, görevde
yükselmesinin önüne bir engel konulamaz. Çalışmasının
karşılığı aldığı ücret ve maaş
hiçbir şekilde dondurulamaz. Bu tür değişiklikler için
oluşturulan kurullarda sendika temsilcisi de yer alır.
(2) Gerek TCDD, gerekse de TCDD
Taşımacılık A.Ş. mevcut organizasyon
yapısıyla ve mevcut personelle sürdürülen hizmetleri taşeron
şirketler ya da hizmet alımı suretiyle yerine getiremez.
Aysel Tuğluk Sabahat
Tuncel Ertuğrul
Kürkcü
Van İstanbul
Mersin
Adil Kurt İdris
Baluken Erol
Dora
Hakkâri Bingöl
Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ OYA ERONAT(Diyarbakır) Salt
çoğunluğumuz yoktur Sayın Başkan, katılamıyoruz.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmamış olduğundan önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
Madde 11 üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının
11inci Maddesinin 1inci fıkrasındaki Bu Kanun yayımı
ifadesinin Bu Kanunun Resmi Gazetede yayımı ifadesiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Volkan
Canalioğlu Haydar
Akar Turgay
Develi
Trabzon
Kocaeli
Adana
Haluk
Eyidoğan Ali
Serindağ Aytuğ
Atıcı
İstanbul
Gaziantep
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ OYA ERONAT(Diyarbakır)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE
HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Atıcı, buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 441 sıra
sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının 11inci maddesi
üzerine verdiğimiz önerge için söz almış bulunuyorum.
Özelleştirme yolu ile memleketin değerlerini peşkeş
çekmeyen ve yine bu yolla alın terinin sömürülmesine karşı olan
bütün milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu önergemiz, bu madde ne diyor? Diyor ki: Bu kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Peki, ben size soruyorum: AKP
zihniyeti bu kanun bu tarihte yürürlüğe girsin, girmesin kaç
yıldır iktidarda? Tam on bir yıldır. Şimdi, siz, bu
kanun, yayımında yürürlüğe girse ne yapacaksınız,
girmese ne yapacaksınız? Fark eden bir şey olmayacak. Bu
zihniyet iktidarda olduğu müddetçe memleketimizin değerleri bir bir
satılacak.
Bir AKP
klasiğiyle karşı karşıyayız değerli
arkadaşlarım. Nedir bu AKP klasiği? AKP klasiği şudur:
Değerlerimizi allayıp pullayıp, müşteri yaratıp sonra
da özelleştirme yolu ile satmak. AKP bu konuyu bilir mi? Çok iyi bilir. Bu
konuda oldukça mahirdir, âdeta üzerine yoktur. Bu konuda tecrübesi var
mıdır? Çok, saymakla bitmez. En yakın tarihte yine ellerinizi
kaldırarak onayladığınız, hastanelerle ilgili,
kamu-özel ortaklığıyla ilgili özelleştirmeyi
hatırlarsanız, orayı kopyalayın,
yapıştırın aynı şekilde bu kanunda da geçerli
olacağını garanti ederim. Ne diyordunuz orada? Hastaneleri
birileri yapacak, biz kiracı olacağız. diyordunuz ve Büyük
paralar harcayarak hastalarımıza -tırnak içerisinde- hizmet
vereceğiz. diyordunuz. Burada da yine, bir süre sonra
karşımıza demir yollarının, şuradan şuraya
kadar bir başkası tarafından yapılması ve
karşılığında da hazır müşteriden
alınacak para ile karşımıza geleceksiniz.
Bakın, AKP
klasiği zaman zaman şekil de değiştiriyor. Yani AKP
klasiği sadece devletin malını allayıp pullayıp
satmakla kalmıyor, ayrıca özel zincirler oluşturup -ki buna bir
özel hastane zincirini de dâhil edebilirsiniz- bunları allayıp
pullayıp, devlet aracılığıyla palazlandırıp,
devlet aracılığıyla müşteri hazırlayıp ondan
sonra da satışa çıkmasına izin veriyor, neden oluyor. Bunun
en yakın örneğini bugünlerde satılan bir özel hastaneler
zincirinde bulabilirsiniz.
Değerli
arkadaşlarım, demir yollarında halkımızın
alın teri vardır. Sizler yarın bu kürsüye gelip Kırk dokuz
yıllığına demir yollarını falanca yurt
dışı şirkete verdik. dediğinizde, tabii ki yine
elleriniz inecek kalkacak. Sayın Bakan, ben merak ediyorum: Niye
işletemiyorsunuz bu demir yollarını? Hani siz güçlü bir
Hükûmettiniz! Hani siz 16ncı büyük ekonomiydiniz! Hani siz Orta
Doğuya, dünyaya, Amerikaya meydan okuyordunuz! Yani bir demir
yollarını işletemeyecek kadar aciz içerisinde misiniz gerçekten
merak ediyorum. Yoksa bu işi beceremiyor musunuz? Beceremiyorsanız
çıkın oradan, yerinize birisi gelir, gayet iyi bir şekilde,
alın teriyle becerir.
Sizin niyetiniz
başka. Bakın, Ulaştırma Bakanlığımız
batan metroları anında üzerine devralmakta mahir. İstanbul
metrosu batar, Ulaştırma Bakanlığı devralır;
Ankara metrosu batar, Ulaştırma Bakanlığı
devralır ama kâr etmesi düşünülen, hızlı treni
başlattığımız projeleri de alır
başkalarına satar. Eğer Satamaz. diyorsanız bu kanunu
ortadan kaldırırsınız değerli arkadaşlarım.
Sayın Bakan,
siz yine burada, bu kürsüde konuşurken ben size oturduğum yerden 3
yerleşke ismi söylemiştim, burada siz gerçekten
bağırıp çağırmıştınız ve sesiniz
kısılmıştı, hatırlar mısınız?
Palu, Genç, Muş. Bu 3 yerleşke size ne hatırlatıyor
Sayın Bakan? Palu-Genç-Muş demir yolu yolsuzluğu
demiştim, sesiniz kısılana kadar
bağırmıştınız. Ben sözümün eri oldum, size bir
soru önergesi gönderdim. Burada oturduğum yerden sataşmak yerine size
bir soru önergesi gönderdim ve orada dedim ki, bir tanesini okuyorum sadece:
Palu-Genç-Muş demir yolunun yer değiştirme işleminin
HESleri yapacak olan firma tarafından yapılması gerekirken
neden devlete yüklediniz? dedim, cevap vermediniz. Bunun hesabını
soracağım Sayın Bakan sizden.
Saygılarımla.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Atıcı.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Madde 11i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde 11 kabul
edilmiştir.
Madde 12 üzerinde
bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısının 12nci maddesinin (1)inci fıkrasındaki
Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür ifadesinin Bu Kanun hükümleri
Bakanlar Kurulunca yürütülür ifadesiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mehmet Volkan
Canalioğlu Haydar Akar Turgay Develi
Trabzon Kocaeli Adana
Ali
Serindağ Haluk
Eyidoğan
Gaziantep İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA
VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ OYA ERONAT
(Diyarbakır) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ULAŞTIRMA,
DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM
(İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Eyidoğan,
buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
HALUK EYİDOĞAN
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sayın Başbakanın bir projesi vardı, çılgın
projelerden bir tanesi, İstanbulun Avrupa Yarımadasında kanal
projesi. Tabii bazı yönleriyle Çevre ve Şehircilik
Bakanlığını ilgilendiriyor ama diğer bazı yönleri
de Ulaştırma Bakanlığını ilgilendiriyor.
Dolayısıyla, Demiryolları Kanunu vesilesiyle Ulaştırma
Bakanımız buradayken, sayın milletvekilleri de buradayken, bu
kanal projesiyle ilgili daha önce verdiğimiz bir soru önergesine
alamadığımız cevaplar nedeniyle, bu soru önergesinden
bazı sorularımı okuyacağım huzurunuzda.
Bu çılgın proje ya da
doğru tabiriyle mecnun proje için şu soruları sorduk: Söz konusu
proje, deniz bilimini, çevre bilimini, yer bilimini ve şehir
plancılığı bilimini ilgilendiren çok yönlü bir boyuta
sahiptir. Kanalın yer seçimi hangi bilimsel karar ve ölçütlere göre
yapılmıştır?
Başta İstanbul olmak üzere,
bölgede önemli ekonomik ve çevresel etkiler yaratacak bu proje için
üniversitelerimizin, meslek odalarımızın ve sivil toplum
örgütlerimizin görüşleri alınmış mıdır?
Kanalın
Karadenizden
giren ortalama binde 17,9 tuzluluktaki su ile Marmaranın binde 24,9
tuzundaki suyunun buluşması sonucunda, hem yükseklik farkı ve
hem de tuzluluk farkından dolayı ne tür hidrolojik ve çevresel
dengesizlikler oluşacaktır?
Bu projenin,
Karadeniz ve Marmara Denizindeki balık üreme sahalarını ve
dolayısıyla balıkçılık sektörünü nasıl
etkileyeceği araştırılmış mıdır?
Kanalın her iki yanındaki yüzeylerden sızacak deniz suyunun,
bölgede baraj ve gölleri besleyen ve tarım, orman ve İstanbul içme
suyu açısından hayati olan su havzalarındaki tatlı su
akiferlerine olacak etkisi hesaplanmış mıdır?
Bu kanalın,
İstanbul Boğazı, Marmara Denizi, Karadeniz ve Çanakkale
Boğazının yüz binlerce yıldır kurulu bulunan çevresel
ve hidrolojik dengelerini etkileme özellikleri hakkında bir
araştırma yapılmış mıdır?
Bu projenin,
ekonomi, ulaştırma ve çevre etkileri açısından
uluslararası önemi vardır. Karadeniz ve Egede
kıyıları olan ülke kıyılarını etkilemesi
açısından, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Rusya ve Gürcistan hükûmetleriyle görüşmeler
yapılmış mıdır? Yapılmışsa görüşleri
nelerdir?
Proje
gerçekleştiğinde söz konusu kanalın iki yanında
yerleşecek bina yoğunluğu ve nüfus hakkında bir tahmin var
mıdır, varsa sayısı nedir? Milyonlarca kişinin
yerleşmesi planlanan bu alanda oluşacak kirli su atıkları
nereye deşarj edilecektir, boşaltılacaktır? Bu atık
projesinin çevresel etkileri ve maliyeti belirlenmiş midir?
Bu projenin,
13/8/2012 tarih ve 3573 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla
İstanbulun Avrupa yakasında Küçükçekmece Gölü ile Terkos Gölü,
Karadeniz kıyısı arasında kalan, toplamda -üçüncü
havaalanı dâhil- 38.400 hektarlık yeni yerleşim alanı
projesiyle ilişkisi var mıdır?
Sayın Bakan,
tabii, bir kısmı Çevre ve Şehircilik
Bakanlığını ilgilendiren bu sorulara oradan cevap gelmedi.
Muhtemelen siz bu soruların bir kısmına, konumunuz
itibarıyla, Ulaştırma Bakanı olarak ilgili olabilirsiniz ve
bunların da bir kısmının cevabını burada belki
sizden alabiliriz.
Bu proje,
gerçekten İstanbulun kuzeyindeki ve güneyindeki denizleri,
İstanbulun ekolojisini -çok yönlü- ve denizlerin hidrolojisini ve
canlı varlık özelliklerini önemli derecede etkileyecektir. Bununla
ilgili, üniversitelerimizde konuyla ilgili uzmanlarımız,
hocalarımız oldukça endişelidir. Bunların görüşlerini
aldığınızı duymadık.
Saygılarımı
sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Eyidoğan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
12nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, ikinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Oylamaya geçmeden
önce oyunun rengini belirtmek üzere bir lehte, bir aleyhte söz vereceğim.
Lehte, Kocaeli
Milletvekili İlyas Şeker.
Buyurunuz
Sayın Şeker. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi öncelikle saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
441 sıra
sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının
lehinde söz almış bulunmaktayım.
Öncelikle, kanuna
geçmeden önce CHP Milletvekilimiz Haydar Akar Beye çok çok teşekkür
ediyorum çünkü bize bazı konularda açıklama yapma fırsatı
verdiğinden dolayı; İZGAZın özelleştirilmesi
konusunda birkaç bilgiyi paylaştı, ben de sizlerle bu bilgileri
paylaşayım arkadaşlar.
Gerçekten şu
anda biz AK PARTİ iktidarı olarak, hem belediye hem Hükûmet olarak
geçmişle çok uğraşmıyoruz; gelecekle ilgili, 2023le ilgili
neler yapılacak, hangi projeler yapılacak, onunla
uğraşıyoruz. Geçmişle ilgili de bu tür sorular gelince,
geçmişte yapılan yanlışları da aktarmak
zorundayız.
Arkadaşlar,
2004 yılında Kocaeli Büyükşehir Belediyesi olarak yönetimi
devraldık. Yönetimi devraldığımızda İZGAZın
abone sayısı 80 bindi. Biz özelleştirmeye geçtiğimiz zaman
abone sayısı 215 bine çıktı; yüzde 170 oranında bir
artış var. Yine, devraldığımızda çelik boru
hattı
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) İki sefer abone
İLYAS
ŞEKER (Devamla) - Tüketilen gaz miktarı 50 milyon metreküptü, biz
özelleştirmeye girdiğimiz zaman 1 milyar 800 milyon metreküpe
çıkardık ve artış oranı yüzde 36 bin oldu.
Tabii, bunlarla
birlikte, CHP döneminde bunun özelleştirilmesi için müracaatlar
yapıldı, 20/06/2002 tarihinde özelleştirmeye
çıkarıldı, gelen bir teklif vardı, on yıl süreyle, on
yıl içinde ödeyeceğini söylüyor ve teklif ettiği rakam 135
milyon dolardı. O anda İZGAZın borcu ise 180 milyon dolar,
artı, BOTAŞın borcuydu. Yani, 135 milyon dolara
özelleştirseydi üzerine de para koyacaktı belediye diğer
borçlarını ödemek için. O yukarıda belirttiğim
çalışmalar yapıldıktan sonra ne oldu? Kocaeli
Büyükşehir
Ayrıca bu ikincide rakam düşük olduğu için
özelleştirme yapmadılar, iptal ettiler, 15/3/2003 tarihinde tekrar
özelleştirmeye çıkardılar. Bu tarihte de, maalesef, hiç kimse
teklif vermedi İZGAZa.
Büyükşehir
Belediyesi olarak, biz AK PARTİ iktidarı olarak bu hizmetleri
yaptıktan sonra özelleştirmeye çıkardık arkadaşlar.
Yüzde 90ını özelleştirdik. Daha önceden yüzde 100ü
özelleştirilmişti. Yüzde 90ını kaç paraya
özelleştirdik biliyor musunuz arkadaşlar? 549 milyon dolara
özelleştirdik ve İZGAZın borcu, o ana kadar birikmiş olan,
eski yönetimden gelen 317 milyon dolar borcu vardı, borcu ödediğimiz
gibi, Büyükşehir Belediyesinin kasasına da 232 milyon dolar girdi.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Başkent Doğalgazdan ne kadar fazla doğal gaz
tüketiyor İZGAZ?
İLYAS
ŞEKER (Devamla) - Yani buradan şunu söylüyorum: CHP döneminde
özelleştirilirken 180 milyon dolar teklif edilmişti, bununla
borçları bile ödeyemiyordu, üzerine 100 milyon daha koyması
gerekiyordu; bizim dönemimizde, bu tam, borçları ödendikten sonra da 317
milyon dolar da kasaya para girdi.
Tabii,
arkadaşlar, bunu belirttikten sonra özellikle bu demir yoluyla ilgili
birkaç konuyu da paylaşmak istiyorum. Maalesef, yıllardan beri demir
yoluna bir yatırım yapılmadığı için özellikle
sanayi Marmara Bölgesine yığılmış durumda. Bütün
sanayinin yüzde 70i Marmara Bölgesinde, nüfusun da büyük bir
çoğunluğu Marmara Bölgesinde. Bunun gerekçesi de, tabii, üretilen
malın nakliyesinde ciddi bir maliyet oluşturuyor kara yolu, bunun
maliyetini düşürmek için denizden istifade etmek amacıyla
yapılmış. Demir yollarıyla da güçlendirilmeyince bütün
sanayi Marmara Bölgesinde toplanmış.
Biliyorsunuz,
Marmara Bölgesi birinci derecede deprem bölgesi, çok riskli bir bölge ve
maalesef geçmişte yapılan hatalı planlama vardı, bundan dolayı
da yoğun bir göç alıyordu. İşte, bu demir
yollarının güçlendirilmesiyle birlikte, hem özel sektör hem devletin
güçlendirilmesiyle birlikte sanayi artık Anadoluya doğru
kayacaktır ve bölgedeki batıya olan göç de bu vesileyle
düşmüş olacak. Ayrıca bölgeler arasındaki
gelişmişlik dengesizliği de bu vesileyle ortadan
kaldırılacaktır.
Bunun için, ben,
bu yasaya emeği geçen başta Bakanımız olmak üzere tüm
arkadaşlarımıza gerçekten çok teşekkür ediyorum.
Bu yasayı
kabul eden çok değerli siz saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarıma da teşekkür ediyor, saygılarımı
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şeker.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Akar.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Hatip benim söylediğim rakamların doğru
olmadığını, düzelttiğini söyledi. Verdiği
rakamlar yanlış rakamlar, onları düzeltmek için açıklama
yapmak istiyorum müsaade ederseniz.
BAŞKAN
Buyurun, düzeltiniz lütfen. (CHP sıralarından alkışlar)
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Nesini düzeltecek?
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, Kocaeli
Milletvekili İlyas Şekerin görüşülen kanun
tasarısının oylamasından önce oyunun rengini belirtmek
üzere yaptığı konuşma sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
konuşmacı arkadaşıma teşekkür ediyorum.
Aslında
verdiği rakamların tümü doğru, ben bu konuda bir şey
söylemedim.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Neyi düzelteceksin?
HAYDAR AKAR (Devamla)
Rakamların tümü doğru, yalnız eksik söylediği bir
şey var; evet, CHP döneminde de özelleştirilmeye
çalışılmıştır ama özelleşmemiştir, bu
da doğru. Biz bir suç işlemedik, hata yapmadık yani
özelleştirmeyle ilgili kamunun malını bir peşkeş falan
çekmedik kimseye. Benim söylediğim başka bir şey.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Teklif bile gelmedi, teklif!
HAYDAR AKAR
(Devamla) Başkent Doğalgaz 1 milyar 162 milyon dolara
satıldı. Başbakan dedi ki: Daha önce 1,5 milyar doları
gördü bu Başkent Doğalgaz, vermem. ama imam-hatipten
arkadaşı çıkınca bunun altına imza attı. Ama bir
şeyi eksik söyledin sen burada: İZGAZın Başkent
Doğalgazdan yılda 200 milyon metreküp daha fazla doğal gaz
tükettiğini söylemedin. Eğer bunu söyleseydin
İZGAZın
Başkent Doğalgazdan 3 kat daha büyük olduğunu, 4 kat daha büyük
olduğunu, abone olarak beşte 1idir ama tüketim olarak daha fazla
olduğunu, maddi değerinin sanayi bölgesi olması anlamında 4
milyar dolar, 3 milyar dolar olduğunu söylemedin, Başkent
Doğalgazdan daha pahalı olduğunu söylemedin. Bunları
söyleyeceksin.
Yine,
hızlı tren yapmakla, sevgili kardeşim, Anadoluya sanayi falan
gitmez. Eğer sanayi gitseydi ve hızlı tren yaparak gitseydi
senin kentindeki organize sanayi bölgelerine tren giderdi. Senin kentinde 13
tane organize sanayi bölgesinin hiçbirine tren gitmiyor, gitme şansı
da yok. Hatta gitmediği gibi, Devlet Demiryolları, lojistik köyleri
hiç konuşmadık ama kent merkezine, Köseköyün merkezine kuruyor.
Bugün Kocaeline 2 bin tır giriyor. O lojistik merkezinden sonra, bugün
Kocaeline 10 bin tır girecek, sadece tırların, konteynerlerin
yarıştığı bir alan hâline dönüşecek. Eğer o
kentte gerçekten kaliteli yaşam istiyorsan, depremden zarar gören o kentin
ayağa kalkmasını, kaliteli bir hâle gelmesini istiyorsan bugün
Sanayiye -Kocaelide- hayır.
demelisin ve insanın insanca yaşayabileceği bir kente
dönüşmesi için emek sarf etmelisin.
Bunu söylüyor,
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akar.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
3.- Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısı ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/749) (S. Sayısı:
441) (Devam)
BAŞKAN
Oyunun rengini belirtmek üzere, aleyhte, Malatya Milletvekili Veli Ağbaba.
Buyurunuz
Sayın Ağbaba. (CHP sıralarından alkışlar)
VELİ
AĞBABA (Malatya) Teşekkür ederim.
Öncelikle,
geçtiğimiz hafta hayatını kaybeden, bizim uzunca yıllar
Samsun milletvekilliğimizi yapan Sayın İlyas
Kılıçı burada rahmetle anıyor, torunu Çağatay
Kılıça da baş sağlığı dileklerimi
iletiyorum grubumuz adına.
Değerli
arkadaşlar, biz bu kanuna baştan sona karşıyız.
Komisyondaki arkadaşlarımız, bu konunun uzmanı
arkadaşlarımız görüşlerini açıkladılar. Bu
kanuna, adı üzerinde, baştan sona karşıyız.
Şimdi,
Sayın Bakan buradayken ben Malatyayla ilgili çok önemli gördüğüm ve
Malatyayı, hatta birçok şehrimizi kalkındıracak,
geliştirecek bir projeyi Sayın Bakanın, beni dinlerlerse,
dikkatlerine sunmak istiyorum. Evet, Sayın Bakan şu anda meşgul
ama
BAŞKAN Siz Genel Kurula hitaben
devam ediniz lütfen.
VELİ AĞBABA (Devamla) Peki.
Sayın Bakan, şimdi, bizim,
Malatyayı, hatta Kemaliye -belki ilginizi çeker- İliç, Keban,
Arapgir, Arguvan, Alacahan, Kangal, Hekimhan, Kuluncak, Yazıhan ilçelerini
havaalanına bağlayan bir yol var. Şimdi, o çayın üzerine
bir köprü yapılır ise bu saydığım ilçeler
havaalanına
Şimdi, Hekimhanda çeşitli
tesisler yapılıyor, birçok ilçemizde çeşitli
yatırımlar yapılıyor ve bu ilçelerin hemen hemen hepsi
İstanbulda, Ankarada, İzmirde gurbetçileri olan yerler. Eğer
bu yol yapılır ise, bu köprü yapılır ise, Sayın Bakan,
hem Kemaliye hem İliç hem bu saydığım ilçeler -yani 5 il-
havaalanına
Yapılacak köprü, Malatya Bereketli
köyü ile Tomolar arasında, maliyeti çok olmayan, düşük bir maliyete
çıkacak bir köprü.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Kaç metre?
VELİ AĞBABA (Devamla) Yani
herhâlde 20-
40 kilometre demek, Malatyadaki
ilçelerin gelişmesi demek, Kemaliyenin, İliçin, Arapgirin
gelişmesi demek Sayın Bakan. Bu konuda sizden rica ediyoruz, bunu da
araştırabilirseniz, Malatya açısından size minnettar
kalırız.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, ben Malatyayı çok konuşuyorum çünkü oy
veren Malatyalılar Türkiye Büyük Millet Meclisinde Malatyaya yapılan
haksızlıkları dile getirmem için bana oy verdiler. Maalesef,
kara yolları anlamında Malatya hak ettiği hizmeti alabilmiş
değil. Çevre yolu olmayan, çevremizdeki illere göre çevre yolu olmayan tek
il maalesef Malatya.
Bakın,
Malatya her anlamda bir dünya markası. Kayısısıyla
Birinci, dikkatinizi çekiyorum, birinci karaciğer naklini
gerçekleştiren bir karaciğer merkezimiz var. Dünyanın en ünlü
cevizi, üzümü, kirazı
Malatyanın her şeyi meşhur ama
Malatya hak ettiği hizmeti alabilmiş mi? Alamamış. Çevre
yolumuz yok, çevre yolumuz. Çevre yolu yok, Malatyanın çevre yolu yok.
Malatyanın içinden geçmek bir keşmekeş.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Bizde var, parayla geçiyoruz.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Evet, maalesef öyle.
Yine, bakın,
bütün, Diyarbakırı, doğuyu, Karadenize bağlayan
Sivas-Malatya yoluna bir tek metre yatırım yapılmamış.
Elâzığ tarafına yapılmış duble yol, herhâlde
Elâzığlılar yaptırdı diye düşünüyorum çünkü bizim
olsa Malatyayla Sivas arası duble yol olur, bir metre duble yol
yapılmış değil. Bu bütün, Malatyayı, doğuyu,
Karadenize bağlayan yol ama maalesef hâlâ o yol tek şeritli bir yol
olarak ulaşıma devam ediyor.
Yine, değerli
arkadaşlar, Malatyayı Kuluncak ilçesine bağlayan bir yol var,
köy yolundan farksız, Kuluncak yolu köy yolundan farksız. Hem yol
bozuk hem de tek şerit olduğu için Kuluncaklılar, Darendeliler,
Ayvalılar bu yola giderken
Maalesef bir köy yolundan daha beter bir yol,
ama maalesef 2002den beri iktidarda olan AKP bir tek metre bu yola el
vurmuş değil, bu yolu yapmış değil.
Değerli
arkadaşlar, AKPye en çok, maalesef en çok oy veren illerden birisi
Malatya.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
VELİ
AĞBABA (Devamla) Her yere duble yol yapılıyor, Malatyaya
duble kazık atılıyor. Böyle bir şey olabilir mi, böyle bir
şey olabilir mi? Ama maalesef bir tane vicdan sahibi insan çıkıp
bu konuda haksızlığı dile getirmiyor.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Ağbaba.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Ben Sayın Bakanın bu konuda tekrar dikkatini
çekmek istiyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Ağbaba.
Sayın
milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı açık
oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 238
Kabul : 212
Ret : 26 (x)
Kâtip Üye Bayram Özçelik Burdur |
Kâtip Üye Muhammet Bilal Macit İstanbul |
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 18.55
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.59
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER :
Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 96ncı
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
4üncü sırada
yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bosna ve Hersek Bakanlar Konseyi
Arasında Sağlık Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
4.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Bosna ve Hersek Bakanlar Konseyi Arasında Sağlık
Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/421) (S. Sayısı: 160)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Komisyonun bundan sonra da
bulunamayacağı anlaşıldığından, kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 25 Nisan 2013 Perşembe günü saat
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati:19.00
(x) Bu ifadeye ilişkin açıklama 25/4/2013 tarihli 97nci Birleşim Tutanağının 36ncı sayfasında Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar bölümünde yer almıştır.
(x) 441 S. Sayılı Basmayazı 18/4/2013 tarihli 94üncü Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.