TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
102nci
Birleşim
12
Haziran 2014 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Van Milletvekili Kemal Aktaş'ın, 12 Haziran Dünya Çalışan
Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
2.-
İstanbul Milletvekili Celal Dinçer'in, İstanbulun Adalar ilçesinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
Şanlıurfa Milletvekili Halil Özcan'ın, Berat Kandiline
ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Başkanlık Divanı olarak, Meclis
personelinin ve basın çalışanlarının Berat Kandilini
kutladıklarına ilişkin konuşması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 23 milletvekilinin, zeytin ve
zeytinyağı sektörünün sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/975)
2.-
İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve 23 milletvekilinin, yurt
dışında yaşayan yurttaşlarımızın
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/976)
3.-
İzmir Milletvekili Oğuz Oyan ve 24 milletvekilinin,
İşsizlik Sigortası Fonuyla ilgili yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/977)
B)
Önergeler
1.-
CHP Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin Altay ve Yalova Milletvekili Muharrem
İncenin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında gensoru
açılmasına ilişkin önergesinin (11/36) daha sonra tekrar
verilmek üzere geri alındığına ilişkin önergesi
(4/165)
2.-
Yalova Milletvekili Muharrem İnce ve 58 milletvekilinin; Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan hakkında Meclis soruşturması
açılmasına ilişkin önergesinin (9/9) daha sonra tekrar verilmek
üzere geri alındığına ilişkin önergesi (4/166)
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin
yeniden düzenlenmesine; gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan 601
sıra sayılı Kanun Tasarısının bu
kısmın 4üncü sırasına alınmasına ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; 17
Haziran 2014 Salı günkü birleşiminde sözlü soruların görüşülmemesine;
601 sıra sayılı Kanun Tasarısının İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin önerisi
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
2.-
Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı:
287)
3.-
Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun; Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün;
İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprakın; İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin; Bursa Milletvekili Sena Kalelinin; Gaziantep
Milletvekili Mehmet Şeker ve 7 Milletvekilinin; Antalya Milletvekili
Yıldıray Sapanın; Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt
ve İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun; İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın; İstanbul Milletvekili Sebahat
Tuncelin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Bursa Milletvekili
Aykan Erdemirin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Ankara
Milletvekili Levent Gökün; Barış ve Demokrasi Partisi Grup
Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris Balukenin; İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun; Van Milletvekili Aysel Tuğlukun;
İstanbul Milletvekili Bülent Turan ve Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl ile
69 Milletvekilinin; Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 2
Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın; Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun; Gaziantep
Milletvekili Mehmet Şekerin; Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can
ve İstanbul Milletvekili Bülent Turan ile 1 Milletvekilinin Benzer
Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/918, 2/14,
2/25, 2/67, 2/214, 2/218, 2/335, 2/542, 2/571, 2/577, 2/876, 2/960, 2/1060,
2/1087, 2/1369, 2/1648, 2/1675, 2/1830, 2/1864, 2/1883, 2/1941, 2/1973, 2/1982,
2/2115, 2/2149) (S. Sayısı: 592)
IX.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, 592 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 69uncu maddesinin kişiye mahsus ve önemli
suçları, suistimalleri örtmek için getirildiğine ve bu maddenin
tasarı metninden çıkarılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
2.-
Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
3.-
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli'nin, Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
4.-
Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
5.-
Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin
592 sıra sayılı Kanun Tasarısının 81inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli'nin, Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin
592 sıra sayılı Kanun Tasarısının 71inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
2.-
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, Hakkâri Milletvekili Adil
Zozaninin 592 sıra sayılı Kanun Tasarısının
71inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
3.-
Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Uşak Milletvekili Dilek Akagün
Yılmazın 592 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 75inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
4.-
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin 592 sıra sayılı Kanun Tasarısının
78inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
5.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel'in, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
XI.-
DİSİPLİN CEZASI İŞLEMLERİ
1.-
Tunceli Milletvekili Kamer Gençe, 592 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 81inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
Başkanlıkça 2 defa yapılan davete rağmen konuya gelmemesi
nedeniyle, aynı birleşimde o konu hakkında konuşmaktan
menedilme cezası verilmesi
XII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Mersin Milletvekili Ali Öz'ün, AR-GE faaliyetlerine ilişkin sorusu ve
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı
(7/43306)
2.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, giriş
sınavlarında usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle
bazı kamu personeline ait dosyaların incelemeye
alındığı iddiasına ilişkin sorusu ve Gümrük ve
Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı (7/43308)
3.-
İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin, İzmir'in
Kemalpaşa ilçesinde meydana gelen dolu afetinden etkilenen çiftçilerin
zararlarının karşılanmasına,
-
Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu'nun, Suriye
sınırındaki illerde görülen bulaşıcı hayvan
hastalığına,
-
Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz'ın, Hatay'da yapılan
büyükbaş hayvan küpeleme işine,
-
Van Milletvekili Özdal Üçer'in, Van Gölü'nde yaşayan inci kefali ile
ilgili yapılan çalışmalara,
İlişkin
soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/43454), (7/43455), (7/43456), (7/43457)
4.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat'ın, kayısı
üreticilerinin hava koşullarından dolayı
uğradıkları zarara ilişkin sorusu ve Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/43512)
5.-
Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, Üzümlü Sınır
Kapısına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı (7/43514)
6.-
İstanbul Milletvekili Celal Adan'ın, pazarlık usulü ile
yapılan ihalelerdeki artışa ilişkin Başbakan'dan sorusu
ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/43542)
7.-
İstanbul Milletvekili Celal Adan'ın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen ihalelere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/43617)
8.-
İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz'ün, Bolu'da açılan bir taş
ocağına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/43618)
9.-
Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş'ün, Bakanlık ve
bağlı tüm kurumların binalarının engellilerin
kullanımına uygun olup olmadığına ilişkin sorusu
ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/43620)
10.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, il gıda, tarım ve
hayvancılık müdürlükleri tarafından gerçekleştirilen
bilgilendirme toplantılarına,
-
İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, İzmir'de dolu
afetinden zarar gören çiftçilerin zararına,
-
İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel'in, doğal afetlerden zarar gören
çiftçilerle ilgili yapılacak yasal düzenlemelere,
-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, son iki yıl
içerisinde yapılan temsil, ağırlama, tören ve tanıtım
harcamalarına,
-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek'in, TKDK'nın tarımsal
destekleme faaliyetlerine,
-
Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş'ün, Bakanlık ve
bağlı tüm kurumların binalarının engellilerin
kullanımına uygun olup olmadığına,
-
Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker'in, Gaziantep'te dolu
yağışları ve don nedeniyle ürünleri zarar gören çiftçilerin
mağduriyetine,
İlişkin
soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/43627), (7/43628), (7/43629), (7/43630),
(7/43631), (7/43632), (7/43633)
11.-
Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı'nın, Suriye
sınırından yapılan mazot kaçakçılığına
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının
cevabı (7/43634)
12.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, son iki yıl
içerisinde yapılan temsil, ağırlama, tören ve tanıtım
harcamalarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı (7/43637)
13.-
Mersin Milletvekili Ali Öz'ün, küresel ısınma ve kuraklığa
karşı alınması gereken tedbirlere,
-
Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu'nun, Osmaniye'nin Düziçi
ilçesindeki üreticilerin don felaketinden kaynaklanan mağduriyetlerine,
-
Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek'in, Samsun'daki üreticilerin
don felaketinden kaynaklanan mağduriyetlerine,
-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut'un, çiftçilere mazot ve gübre
desteği verilmesine,
Fındık
ithal edileceği iddialarına ve fındıkta istikrarı
sağlayacak uzun vadeli politika oluşturulmasına,
Çiftçiler
tarafından kullanılan mazotta vergi indirimi yapılmasına,
-
İstanbul Milletvekili Umut Oran'ın, Bakanlığa ait resmî
taşıtlar ile kullanılan kiralık araçlara ve Taşıt
Kanunu'na aykırı kullanımdan dolayı hakkında
işlem yapılan sürücülere,
İlişkin
soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/43770), (7/43771), (7/43772), (7/43773),
(7/43774), (7/43775), (7/43776)
14.-
Kastamonu Milletvekili Emin Çınar'ın, Kastamonu'ya yönelik
yatırımlara,
-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, bilgi
sızdırdığı iddiasıyla haklarında işlem
yapılan personel olup olmadığına,
-
İzmir Milletvekili Oğuz Oyan'ın, çekirdeksiz kuru üzüm
üretimine,
-
Ordu Milletvekili İdris Yıldız'ın, Ordu ilinde bulunan üreticilerin
Ziraat Bankası ile Tarım Kredi Kooperatifine olan borçlarına,
İlişkin
soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/43916), (7/43917), (7/43918), (7/43919)
12 Haziran 2014 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan),
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102nci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Çalışan Çocuk İşçiliğiyle
Mücadele Günü münasebetiyle söz isteyen Van Milletvekili Kemal Aktaşa
aittir.
Buyurun
Sayın Aktaş. (HDP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Van Milletvekili Kemal Aktaş'ın, 12
Haziran Dünya Çalışan Çocuk İşçiliğiyle Mücadele
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
KEMAL
AKTAŞ (Van) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, biliyorsunuz bugün 12 Haziran Dünya Çalışan Çocuklar
Günündeyiz. Bu vesileyle şahsım adına söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Çocukların
kapitalist üretim sistemi içerisinde sömürüldüğü bir zaman içerisindeyiz.
Şu anda, çalışan çocuklar için konuşma yaparken bile
çocukların sömürüldüğü bir gerçeklikle karşı
karşıyayız. Bu kâr hırsı öyle bir sömürü içermektedir
ki çocukların çalıştırılması yasak olmasına
rağmen Çalıştırılan Çocuklar Günü diye bir gün
belirlenerek ironinin âlâsı ortaya konmaktadır. Yani bütün
düzenlemelere ve mücadelelere karşın çalışan çocuklar
gerçekliği tüm dünya üzerinde varlığını ve etkisini
olabildiğince sürdürmektedir.
Her
çocuk kendi iyiliği için gereken himaye ve bakımdan yararlanma, maddi
ve manevi varlığını geliştirme, görüşlerini
serbestçe açıklayabilme, cinsel sömürü, şiddet, her türlü kötü
muamele ve istismardan korunma, aile içinde yaşamını sürdürme,
ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma, anne ve
babasını bilme, aile ortamından ayrılması hâlinde
uygun bakımdan yararlanma, barınma, eğitim, temel
sağlık ve sosyal hizmetlerden faydalanma hakkına sahip
olmalıdır.
Bu gerekliliğe rağmen,
İstanbul İşçi Sağlığı ve İş
Güvenliği Meclisi verilerine göre Türkiye'de 2013 yılında
yaşamını yitiren 1.235 işçinin 59u çocuk işçidir. Çalışan çocuk
sayısı 1 milyonu aşmıştır. Çalışan
çocukların yüzde 50den fazlası eğitimini sürdürmemektedir.
Olması gereken
ve olan arasındaki uçurumdan hareketle şunu çok açık bir
şekilde ifade edebiliriz: Çocuklar, başta emek sömürüsü olmak üzere,
kimlik sömürüsü, cinsel sömürü ve daha birçok
alanda bugün büyük bir kapatılma altındadır. Emek
sömürüsü alanında çocuklar için de vahşi kapitalizmin ilk dönemleri
olan 1800lü yıllara geri dönüş söz konusudur. Nitekim, sadece emek
sömürüsü değil, 1800lü yıllardan sonra günümüzde yeni bir sömürü
biçimi olan kimlik sömürüsü de eklenmektedir. Ulus devlet
anlayışının ve teklik üzerinden kurgulanan siyasal
anlayışın kurduğu bu sömürü biçimi, çocukların dil,
eğitim, kimlik yönünden sömürüsünü esas almaktadır. Dil, kimlik ve
kültürel haklarını talep eden çocuklar, cezaevlerinde cinsel istismar
uygulamaları, sokak ortası infazlar gibi insanlık
dışı uygulamalarla karşı karşıya
kalmaktadır.
Yine, bu yok
sayılmış halk gerçekliğinin çocukları, her türlü kötü
muameleye, insanlık dışı uygulamaya maruz kalırken,
failler cezasızlık ile ödüllendirilmektedir. Bingölde 16
yaşındaki E. A. adlı kız çocuğuna cinsel istismarda
bulunan 8 uzman çavuşun cezasızlıkla ödüllendirilmesi bunun en
bariz örneğidir.
Yine, Türkiye'de 2
binin üzerinde çocuk mahkûmun bulunması da çocukların nasıl bir
kapatılmayla karşı karşıya olduğunu
göstermektedir.
Nitekim, teklik
üzerinden kurgulanan yönetim aygıtının siyasal baskısı
nedeniyle yaşanan yerinden edilmeler de en fazla çocukları ve
kadınları vurmaktadır. Yerinden edilme sonrası emeğe
ilişkin de Türkiye'nin metropollerinde ikinci basamak denilen işlerde
çalışan çocuk çalışanların çoğu göçe zorlanmış
ailelerin çocuklarıdır. Bu çocuklar hem siyasal kimliklerinden dolayı
hem emeklerinden dolayı sömürülmekte hem de parçalanmış aile
gerçekliğinin acısını çekmektedir.
Son olarak,
Çalışan Çocuklar Günü vesilesiyle Suriye'de başlayan iç
savaştan kaçıp Türkiye'ye gelen çocukların durumuna dikkat
çekmek gerekir. Bu çocuklardan kampta olanlar ağır koşullar
altındadır. Kız çocukları para
karşılığı satılma tehlikesiyle karşı
karşıyadır ve kamplarda kalmayanların birçoğu bugün Türkiye'nin
birçok iline yayılmış bir şekilde sokaklarda yatmakta ve
insanlık dışı bir durumun tablosunda özne olarak
bulunmaktadır.
Tüm bunlardan hareketle,
12 Haziran Çalışan Çocuklar Gününün çocukların emek, kimlik ve
cinsel sömürüden çıkması için bir başlangıç
olmasını diliyor, başta Hükûmet olmak üzere tüm siyasi partileri
ve karar vericileri bu konuda duyarlı olmaya çağırıyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aktaş.
Gündem dışı
ikinci söz, İstanbulun Adalar ilçesinin sorunları hakkında söz
isteyen İstanbul Milletvekili Celal Dinçere aittir.
Buyurun Sayın Dinçer.
(CHP sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçer'in,
İstanbulun Adalar ilçesinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
CELAL DİNÇER
(İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; İstanbulun önemli ilçelerinden biri
olan Adalar ilçesinin sorunları ve bu konudaki çözüm önerilerimiz üzerine
gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama
başlamadan önce, Musulda Türk toprağı sayılan
konsolosluğumuza giren, diplomatlarımızı ve vatandaşlarımızı
esir alan teröristleri ve onları destekleyenleri kınıyorum,
Hükûmeti böyle bir konuda, ulusal bir konuda ulusal
çıkarlarımızı korumak için daha duyarlı davranmaya
davet ediyorum ve Meclise söz vermedikleri, bilgi vermedikleri için de
üzüntülerimi belirtmek istiyorum.
Toplam 9 adadan
oluşan, bunlardan 5inde yerleşik nüfusu olan Adalar ilçesi,
İstanbulun diğer ilçelerinden farklı, hatta dünyada benzersiz,
özel bir konuma sahiptir. Adalar ilçesi, 1984 yılında Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından
tarihsel, doğal ve kentsel sit alanı, dolayısıyla sit
alanları bütünü olarak ilan edilmiştir. Yani, ülkemizde ilçe
belediyeleri arasında tamamı sit olan tek ilçedir.
Kayıtlı
nüfusu 16 bin olan Adalarda yaz kış arasında ciddi bir nüfus
farkı yaşanmaktadır. İstanbula çok yakın ve
ulaşımın kolay olması nedeniyle günübirlik ziyaretçi
akınına uğrayan Adaların, özellikle yaz aylarında
hava koşullarının müsait olduğu zamanlarda nüfusu 200 bini
geçmektedir. Adalarda yaşanan bu nüfus farkı ilçe belediyesinin
vermesi gereken hizmetlerde büyük aksamalara neden olmaktadır.
Yıllardır bu sorunlara kalıcı bir çözüm de
bulunamamıştır.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Adalar Belediyesinin genel
bütçe gelirlerinden aldığı pay kış nüfusuna göre
belirlenmektedir yani 16 bin kişiye göre pay almaktadır. Bu
aldığı ödeneğin yarısı İller Bankası
tarafından borcuna kesilmekte, geri kalan yarısı da ancak
personel giderlerinin yüzde 10unu karşılayabilmektedir.
İnşaat
yasağı nedeniyle Adalar da inşaat ve iskân harçlarından
mahrumdur. Emlak vergilerinden elde edilen gelirin ise... Binalarının
yaklaşık üçte 1i sit olan yani eski eser niteliğinde olan
Adalarda çeşitli muafiyetler nedeniyle emlak vergisi gelirleri de yok
denecek kadar azdır.
Adaların
sağlık sorunları bugüne kadar çözülememiştir. Bu husus,
Adalarda yaz kış yaşayan, hatta tatil için hafta sonu buralara
gelen insanlarda dahi endişe yaratmaktadır. Bu nedenle, 5 ada için ya
tam teşekküllü bir hastane yapılmalı yahut da yirmi dört saat
hizmet verecek kara ambulansı, deniz ambulansı ve personel
desteği sağlanmalıdır.
Adaların bir
önemli sorunu da ulaşım sorunudur. En pahalı
ulaşımın sağlandığı Adalarda yaz
kış yaşayanların beklentilerini karşılayacak
tarifeler düzenlenmemiştir. Üstelik vapurlarla sağlanan
ulaşım, maliyeti yüksek olduğu gerekçesiyle vapurlara oranla
daha az güvenli olan küçük özel yolcu motorlarına
bırakılmıştır. Bu motorlar olumsuz hava
şartlarında vatandaşların can güvenliğini tehlikeye
düşürmektedir.
Adalar Belediyesinin
personel ve kadro sorunu çözülememiştir. İlçe belediyesi
sınırları içinde yer alıp Büyükşehirin veya İl
Özel İdaresinin hizmet binaları çeşitli gerekçelerle başka
kurumlara devredilmiştir. Bunlar bedelsiz olarak Adalar Belediyesine
devredilmelidir. Gene, Adalar Belediyesinin sınırları içinde
kalan, plaj olarak kullanılan alanların tümü bedelsiz olarak
belediyeye devredilmelidir. Adalara mutlaka yeni kaynaklar
yaratılmalı ve özel bir statüye kavuşturulmalıdır.
Bilindiği gibi
1927 yılında Bozcaada ve Gökçeadanın yerel yönetiminin
yürütülmesi ve organizasyonuna özel bir statü verilmiştir. Söz konusu
kanun, bu adaların kendine özgü ve genel kanunlarla
karşılanamayacak türden ihtiyaçlarını şartlarına
en uygun bir şekilde düzenlemek amacıyla Atatürk döneminde
çıkarılmıştır.
Adalar ilçesinin
sorunlarının çözümü zor değildir. Bu konuda
tarafımızdan hazırlanan iki kanun teklifi Meclis gündemindedir.
Adalar halkı adına tüm milletvekili arkadaşlarımdan bu
teklifimize destek vermelerini bekliyor yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Dinçer.
Gündem
dışı üçüncü söz, Berat Kandili münasebetiyle söz isteyen
Şanlıurfa Milletvekili Halil Özcana aittir.
Buyurun Sayın
Özcan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- Şanlıurfa Milletvekili Halil
Özcan'ın, Berat Kandiline ilişkin gündem dışı
konuşması
HALİL ÖZCAN
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Berat Kandili konusunda görüşlerimi arz etmek üzere gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Her birimizi manevi
huzura yükselten hoşgörü ve bereket ayları olan üç ayları idrak
ederken mübarek ramazan ayına yaklaşmamızın habercisi olan
Berat Kandiline ulaşmanın sevincini yaşıyoruz.
Kandiller tefekkür,
kendini yenileme, ilahî affa mazhar olma gibi hepimize manevi anlamda
arınma, huzura yükselme ve muhasebe yapma imkânı sağlayan özel
gecelerdir. Kandiller iç dünyamızdan başlayarak sevgi ve huzuru
adım adım topluma ulaştırmanın, birbirimizi dost,
kardeş bilip hoş görerek gözetmenin, öksüzleri sevindirmenin,
yoksulları barındırmanın, yakınlarımızdan
başlayarak dargınları barıştırmanın ve
nihayetinde, birbirimizin gönlüne girmenin mutluluğunu
yaşadığımız, insan olma vasıflarının
öne çıktığı kutlu zaman dilimleridir. Gönüllerimizin
ayrı bir coşkuyla şahlandığı bu mübarek gecede,
gelin nefsimize ait zayıflıkları bir yana bırakarak dünyaya
hikmet penceresinden bakalım. Yaşadığımız hayat
fânidir. Allah katında makbul olansa imanımız ve
hayırlı amellerimizdir. İnsanı insan olduğu için
sevip, Yaradandan dolayı hoş görüp dünyaya biraz da rahmet
penceresinden bakalım. Sevgili Peygamberimizin kutlu beyanıyla,
birbirimizi sevmedikçe olgun bir imana sahip olamayacağımız
gerçeğini asla unutmayalım. Etrafımıza kin ve nefret
değil, sevgi ve barış tohumları ekelim. Yalana, gıybet
ve iftiraya kapı aralamadan, düşmanlık, dargınlık ve
kırgınlıkları ortadan kaldıralım. Müminler ancak
kardeştirler. Parçalanıp bölünmeyin. ayetlerindeki tavsiyeleri bir
kere daha düşünerek birlik ve beraberliğimizi pekiştirelim.
İçeride ve
dışarıda manevi sevincimizi gölgeleyen gelişmelerin
yaşandığı, barış, sevgi ve hoşgörüye her
zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulan zor bir dönemden geçtiğimiz
herkesin malumudur. Maalesef, gerek İslam dünyasında gerek dünyanın
geri kalanında savaş, çatışma ve yıkımlara maruz
kalan, açlık ve yoksulluğun pençesinde kıvranan hayatlar
olduğunu biliyoruz. Bütün bu insani dramlara kayıtsız
kalmamız dün olduğu gibi bugün de mümkün değildir. Hem tek tek
fertler olarak hem de millet olarak üzerimize sorumluluklar düşmektedir.
Şimdi gelin yanı başımızdan başlayarak bu kutlu
zaman dilimini ellerimizin, gönüllerimizin uzandığı her yere
taşıyalım. Şimdi gelin sevinçlerimizi paylaşalım.
Yoksullar, garipler ve mazlumlar gibi, özellikle hatırlamamız gereken
insanlığımızı bir kere daha hatırlayalım.
Başta Suriye, Mısır, Afganistan ve Filistin olmak üzere, dünya
coğrafyasının birçok yerinde çatışmalar, insan
hakları ihlalleri ve savaşlar masum sivillerin ölümüne sebep
olmaktadır. Bu mübarek kandil gecesi hürmetine, bir kere daha dünya
insanlığının gözyaşlarının dinmesini
diliyorum.
Bu duygu ve
düşüncelerle aziz milletimizin ve bütün İslam âleminin Berat
Kandilini gönülden tebrik ediyor, bu gecede yapılan duaların birlik
ve beraberliğimizi güçlendirmesini, dini, dili, ırkı, mezhebi ne
olursa olsun tüm insanlığın barış ve huzuruna vesile
olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz ediyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Ayşe Nur Bahçekapılının, Başkanlık Divanı
olarak, Meclis personelinin ve basın çalışanlarının
Berat Kandilini kutladıklarına ilişkin konuşması
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, biz
de Divan olarak milletvekillerimizin, Meclis personelinin ve basın
çalışanlarının Berat Kandilini kutluyoruz. Ülkemize ve tüm
insanlığa barış, huzur ve kardeşlik getirmesini
diliyoruz.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Buyurun.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Madde 60a göre çok kısa bir söz alabilir miyim?
BAŞKAN Madde
60a göre söz vermiyoruz gündem dışında.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Çok kısa bir söz istediğimizde verebilirsiniz. Normal bir
dakikalık sürelerden talep etmiyorum, bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Bir
konuda açıklama mı yapacaksınız?
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Evet, pek kısa bir açıklama yapacağım.
BAŞKAN
Buyurun. Bir konuda mı?
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Evet.
BAŞKAN
Tamam, peki, buyurun ama bu aşamada gündem dışında kimseye
söz vermiyoruz.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Biliyorum efendim, biliyorum.
BAŞKAN
Bakın, başka partilerden de geldiler, onlara da söz vermedim.
Şimdi haksızlık olmasın.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Ama önemli bir konu.
BAŞKAN
Lütfen, rica edeyim Haydar Bey. Çünkü, dediğim gibi, iktidar partisinden
de geldi.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Başkan, ben nasıl söz alabilirim başka
türlü?
BAŞKAN
Önergeler var, onlarda konuşabilirsiniz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Ama önergenin konusu değil ki bu konu.
BAŞKAN
Sayın Haydar Akar...
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Enerji Bakanı da burada. 3 madenci...
BAŞKAN
Sayın Haydar Akar...
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Şu anda gündem dışını konuşuyoruz. Gündem
dışında hiç kimseye söz vermedim, biraz önceki gelen
arkadaşlara da söz vermedim. Eşitsiz davranma durumunda
bırakmayın beni. Anlayışınıza teşekkür
ederim.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Başkan, tutanaklara geçmesi anlamında söylemem
gerekiyor bunu.
Bakın, Soma
cinayetinden sonra yaklaşık bir ay geçti. Bir ay sonra dün yine
Şırnakta 3 madenci hayatlarını kaybetti.
HÜSEYİN
FİLİZ (Çankırı) Biliyoruz bunları ya.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Evet, biliyorsunuz ama bir şey yapmıyorsunuz be
kardeşim, bir şey yapmıyorsunuz!
HÜSEYİN
FİLİZ (Çankırı) Biz ne yapacağız? Sen ne
yapacaksın?
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Biliyorsunuz, ne yapıyorsunuz biliyorsunuz da ya?
HÜSEYİN
FİLİZ (Çankırı) Sen ne yapacaksın?
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Bakın, Enerji Bakanı orada oturuyor...
BAŞKAN -
Teşekkür ederim Sayın Akar.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 23
milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı sektörünün
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/975)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Sağlıklı
bir yaşam için gereklilik olan zeytin ve
zeytinyağının, tanıtımı; tüketiminin
arttırılması; iç ve dış pazarının genişletilmesi;
üretimindeki verimlilik kayıpları ve kalite düşüklüğü;
zeytinciliğin ıslahı; üreticilerinin eğitimi; lisanslı
depoculuk ve ürün ihtisas borsalarının kurulup geliştirilmesi;
fidan üretimindeki çeşit ve anaç sorunlarının incelenmesi,
tespiti ve çözüm önerilerinin belirlenmesi; elde edilen sonuçlara göre
zeytinciliğin geliştirilmesinin devlet politikası olarak ele
alınması amacıyla İç Tüzükün 104üncü ve 105inci
maddeleri gereğince ekte yer alan gerekçeye istinaden bir Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
2) Mehmet Ali Susam (İzmir)
3) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
4) Hurşit Güneş (Kocaeli)
5)
İlhan Demiröz (Bursa)
6) Hülya Güven (İzmir)
7) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
8) Osman Aydın
(Aydın)
9) İhsan Özkes
(İstanbul)
10) Veli
Ağbaba (Malatya)
11)
Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
12)
Recep Gürkan (Edirne)
13) Gürkut Acar (Antalya)
14) Ahmet
İhsan Kalkavan (Samsun)
15) Sedef Küçük (İstanbul)
16) Kamer Genç (Tunceli)
17) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
18) Birgül Ayman Güler (İzmir)
19) Mehmet Şeker (Gaziantep)
20) Sakine Öz (Manisa)
21) Mehmet S.
Kesimoğlu (Kırklareli)
22) Hasan Ören (Manisa)
23) Ali Haydar Öner (Isparta)
24) Candan Yüceer (Tekirdağ)
Gerekçe:
Zeytin ve zeytinyağı Akdeniz
insanının önemli bir gıdası olmakla Akdeniz ve Ege
ticaretinin de temelini oluşturmuş, sağlık veren bir besin
maddesidir.
Sektörün
çok önemli bir problemi de tağşiştir. Tağşiş yüzde 50lere varmaktadır. Düzgün
çalışanlar, tağşiş yapanlarla rekabet edememektedir.
Zeytin tarımı primitif düzeyde yapılmaktadır. Türkiye'de kanunun
belirttiği oranda bile çiftçiye destek verilmemektedir. Rakip ülkemizin
çiftçilerinin ülkemizde piyasada satılan fiyatlar civarında prim
almalarından dolayı, yurt dışıyla kolayca rekabet
etmek mümkün değildir. Yüksek enerji fiyatları, makinelerin ithal
olması, yedek parçaların pahalılığı, prina
fiyatlarının tek taraflı olarak belirlenmesi sektörün önemli
sorunlarıdır.
Zeytinyağında
Avrupanın kota koyması yanlış bir uygulamadır.
Cezayire 50 bin ton kota verilirken Türkiyeye 200 ton kota verilmesi haksız
bir uygulamadır. Avrupada marka olarak satılan yağların
bir kısmı, dökme olarak Türkiyedendir. Oysa paketleme ve ambalajlama
sistemine önem verilse hem ihracat artar hem de fiyat yükselir.
İhracatımızın yüzde 95i hiçbir katma değer getirmeyen
dökme, yüzde 5i ambalajlı olduğu için ülkemize, üreticiye kazanç
getirmiyordu. Gemilerle dökme zeytinyağını ülkemizden alan
İtalya gibi ülkeler, ambalajlayıp, daha yüksek gelirler elde ediyor.
Gümrük
birliği imzalanırken
zeytinyağına sanayi ürünü dendiği için gümrük vergisi
konuldu. İhracatçılarımızın rekabet edebilmesi için bu
gibi baştan yapılan hataların düzeltilmesi gereklidir.
Üretici
maliyetlerinin düşürülmesi, ağaçların gençleşmesi
gerekiyor. Mevcut zeytinliklerin arasına zeytin fidanları ekilmesi için
teşvik verilmelidir. Hâlen çoğu üretici ikinci el hasat makinesi
kullanmaktadır.
İhracatçının
üretici ile kavga etmesi Hükûmetin işine gelmekte, lobisi zayıf
sektöre daha az para ayırmaktadır. Sektörün kendi arasında
anlaşamaması devletin sorunlarla ilgilenmemesine sebep
olmaktadır.
Dâhilde işleme
rejimi ile sektör çökertilmiştir. Üretim ile perakende satış
arasında makas çok yüksektir. Marketlerin kâr marjının
yüksekliğinden dolayı çiftçinin gücü yoktur. Bu durum tüketicinin de
kandırılması demektir. Küçük üreticinin karşı
karşıya kaldığı sorunların çözümünde devlet
yönlendirici olarak küçük üreticinin büyük üreticiler yanında mağdur
olup, yok olup gitmemesi için örgütlenmelerine destekleme yardımı
yapmalıdır. Zeytinin bez torbalarda değil, dayanıklı
sele, plastik kasa ve benzeri ile taşınması kalite ve
verimliliği artıracağı için üreticinin bu konuda
bilinçlendirilmesi ve desteklenmesi gerekmektedir.
Üretimde
mekanizasyon yetersizliği nedeniyle hem maliyetler daha yüksek hem de
kalite ve verimlilik daha düşük olmaktadır. Özellikle zeytin
üretiminin en maliyetli kısmı olan ürün toplamada makineleşmeye
geçilmesi, kalitede azalma olmadan maliyetlerin düşürülmesi için çiftçinin
desteklenmesi gerekmektedir. Üreticilerin hasat makinelerinin yeni olması
ve üretim maliyetlerinin düşürülmesi için yardım
yapılmalıdır. Zeytinyağına değil zeytine destek
verilmelidir. Tarım sektörümüzün bütününde olduğu gibi, zeytin
üretiminde de devlet güdümünde AR-GE çalışmalarının
desteklenmesi kalite ve verimliliği artıracaktır.
Üretici-tüccar
zincirinde üretici aleyhine işleyen pazarlama sürecinin iyileşmesi
için devletin kooperatifleşmede üreticiye destek olması gereklidir.
Prim ve desteklerin sektörü yönlendirici ve kalkındırıcı
etkisi olacak şekilde belirlenmesi gereklidir. Özellikle
kooperatifleşme ve üreticinin kooperatif içerisinde aktif olarak görev
alması sektörün kalkındırılmasında önemlidir.
2.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve 23
milletvekilinin, yurt dışında yaşayan
yurttaşlarımızın sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/976)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İkinci Dünya
Savaşı sonrasında başlayan ve yoğunlukla Türkiye'den
Avrupa'ya olan göçler günümüz Avrupa toplumsal yapısını
doğrudan etkileyecek hâle gelmiştir. Çoğu Avrupa'da olmak üzere
yurt dışında yaşayan Türklerin sayısı 4 milyona
yaklaşmıştır. Bu durum lobi faaliyetlerinde büyük bir yarar
sağlayacak potansiyel olmasına rağmen henüz bu anlamda istenilen
düzeye gelinememiştir. Üstelik, Avrupa Birliği (AB) ile
ilişkilerin belirsizleşmesi de bu olumsuzluğu
pekiştirmektedir.
Avrupa'da
yaşayan ve büyük çoğunluğu işçi statüsünde
çalışan Türkler, yaşadığı sorunların çözümü
noktasında örgütlü olarak mücadele verip siyasette ve toplumsal
yaşamda yer almaya çalışırken, ülkemizin de kendilerine
destek olmasını beklemektedir.
Son yıllarda
Avrupa'da artan ırkçı eğilimler, ülkelerin
kazanılmış haklarda geri adım atmaya
çalışması, 1963 Ankara Anlaşması'ndan doğan vize
muafiyetinin henüz yaşama geçirilmemiş olması, kimlik sorunu ve
eğitimde yaşanan aksaklıklar ve en son Geri Kabul
Anlaşması'nın çeşitli sorunlara neden
olacağının beklenmesi mevcut sorunların en önemlileri
olarak sayılabilir.
Avrupa ülkeleri,
Türkiye ile AB arasındaki sosyal güvenlik ilişkilerini düzenleyen
(3/80) sayılı Ortaklık Konseyi Kararı'nın (OKK)
kazanımlarından geri adım atmak için çaba harcamaktadır.
Malullük, yaşlılık, ölüm, iş kazası, meslek
hastalığı gibi yardımların kısılması
için kimi AB ülkelerinde çalışmalar yapılmaktadır.
Bunların aksine, AB Adalet Divanının verdiği kararlar
sayesinde kısıtlamaların önüne geçilse de AB Komisyonu, (3/80)
sayılı OKK'nın değiştirilmesi için
çalışmalar yapmaktadır. Yalnız, ülkemiz kamuoyunda bu
konuda yeterli düzeyde bilgilendirme yapılmamaktadır. Özel
çalışmalarla farkındalık yaratılması ve bunun AB
ülkelerine bildirilmesi zarureti belirmiştir.
Eğitim
konusunda kimi AB ülkelerinde yaşanan sıkıntılar
yurttaşlarımızı zor durumda bırakmaktadır.
Örneğin, Hollanda'da 2004 yılına kadar seçimlik olarak okutulan
Türkçe dersleri kaldırılmıştır. Oradaki
yurttaşlarımız çocuklarına Türkçe derslerini camiler
çevresinde açılan kurslarda verdirmektedir. Hollanda, Türkiye'den
öğretmen gönderilmesine sıcak bakmamakta ve bütçeye getirdiği
yük nedeniyle kendisi de bu eğitimi vermeye yanaşmamaktadır.
Hollanda'da yaşayan Türkler, bu konuya ilişkin dava açmaya
hazırlanmakla birlikte, ülkemizden de destek beklemektedirler.
Avrupa'da
yaşayan yurttaşlarımız için en önemli sorunlardan biri Geri
Kabul Anlaşması'dır. Türkiye üzerinden transit geçişte
bulunarak AB ülkelerine yasa dışı yollardan giren üçüncü ülke
vatandaşlarının Türkiye'ye iadesini öngören Geri Kabul
Anlaşması'nın, 24 ve 25 Şubat 2011'de Brüksel'de toplanacak
olan AB Adalet ve İçişleri Bakanlarının gündeminden
çıkarılması üzerine tartışmalar ertelenmiş olsa
da bu sorun yakın zamanda yeniden gündeme gelecektir. Anlaşmaya göre,
başka ülkeden, Türkiye'yi transit kullanarak yasa dışı göç
eden kişi, ülkesine değil, Türkiye'ye iade edilecektir. Geri Kabul
Anlaşması'nın imzalanması hâlinde, Avrupa ülkelerinin
herhangi birinde ikamet hakkı bulunan bir
yurttaşımızın, ikamet uzatma işlemlerinde herhangi bir
hata yapması hâlinde sınır dışı
edilebileceği ve itirazla ilgili işlemler ile açacağı davayı
da ancak Türkiye'den sürdürebileceği, bunun kazanılmış
haklardan geri gidiş anlamına geleceği ve ciddi
sıkıntılara neden olacağı bilinmektedir. Özellikle
Avrupa'da yaşanan ekonomik kriz, başta Türkler olmak üzere göçmenlere
karşı uygulanan politikaların değişeceğini
göstermektedir.
Yurt
dışındaki yurttaşlarımız, 1963 Ankara
Antlaşması gereği Türklerin vize muafiyeti haklarının
bulunduğunu, vize verilmemesi hâlinde açılan davaları
kazandıklarını ve bu hakların pazarlık konusu
yapılmaması gerektiğini belirterek, Hükûmetin Geri Kabul
Anlaşması'nı imzalamaması gerektiği görüşlerini
ileri sürmektedir.
Bu bağlamda
özellikle son yıllarda başta Avrupa'da yaşayan
yurttaşlarımız olmak üzere, yurt dışında
yaşayan yurttaşlarımızın sorunlarının
araştırılması ve bunlara çözüm bulunması amacıyla
Anayasa'nın 98inci ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105inci
maddeleri uyarınca Meclis araştırması
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Ali Özgündüz (İstanbul)
2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3) Mehmet Ali Susam (İzmir)
4) Turgut Dibek (Kırklareli)
5) İlhan Demiröz (Bursa)
6) Hülya Güven (İzmir)
7) Hurşit Güneş (Kocaeli)
8) Osman Aydın (Aydın)
9) Veli Ağbaba (Malatya)
10) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
11) Recep Gürkan (Edirne)
12) Gürkut Acar (Antalya)
13) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
14) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
15) Sedef Küçük (İstanbul)
16) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
17) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
18) İhsan Özkes (İstanbul)
19) Mehmet Şeker (Gaziantep)
20) Candan Yüceer (Tekirdağ)
21) Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
22) Hasan Ören
(Manisa)
23) Ali Haydar Öner (Isparta)
24) Sakine Öz
(Manisa)
3.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan ve 24
milletvekilinin, İşsizlik Sigortası Fonuyla ilgili yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/977)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye'de
işsizlik sigortası 25/08/1999 tarihinde 4447 sayılı
Kanunla kurulmuştur. Bu kanunla oluşturulan İşsizlik
Sigortası Fonunda büyük bir parasal birikim ortaya
çıkmıştır. İşsizlik Fonu prim kesintilerinin 2000
yılının Haziranında, buna karşılık
işsizlik ödeneği ödemelerinin ise Mart 2002'de başlaması
fondaki birikimin büyük miktarlara ulaşmasının
başlangıç nedeni olmuştur.
Ancak asıl
birikim, izleyen on yıllık dönemde fona girişler sürekli
artarken işsizlik ödeneklerinin son derece sınırlı
tutulmasından kaynaklanmıştır. İşsizlik
Sigortası Fonu girdileri Nisan 2012 itibariyle 74 milyar 463 milyon TL,
çıkışlar toplamı 18 milyar 571 milyon TL, fonun toplam
varlığı ise 55 milyar 892 TL'dir. Uygulamanın
başladığı Mart 2002 tarihinden 31/05/2012 tarihine kadar 3
milyon 255 bin 29 kişi başvuruda bulunmuş, 2 milyon 570 bin 89
kişi işsizlik ödeneği almaya hak kazanmıştır.
Mart 2002 tarihinden 31 Mayıs 2012 tarihine kadar toplamda 4 milyar 932
milyon 368 bin 347 TL ödemede bulunulmuştur.
Toplanan primler
ile işsizlere yapılan işsizlik ödeneği ödemeleri
arasında açıklığın büyümesinin asıl nedeni,
sisteme hak sahibi olarak girmenin güçlüğünden kaynaklanmaktadır.
Buna sistemden yararlananlara yapılan ödemelerin tutarlarının
düşüklüğü (en çok asgari ücretin yarısı ile kendisi kadar
ödeme yapılmaktadır) ve yararlanma süresinin
kısalığı (180, 240 veya en çok 300 gün prim ödenmekte)
eklenince, kaynaklar-ödemeler orantısızlığı veya
"prim ödeyen yükümlü-işsizlik ödeneğinden yararlanan hak
sahibi" dengesizliği giderek büyümektedir.
Yararlanma
koşullarının çok ağır olması, İşsizlik
Sigortası Fonunun asıl işlevinin işsizlik sorunundan
kaynaklanan sorunları çözmek yerine başından beri kamu
finansmanı için uygun koşullu bir borçlanma kaynağı
oluşturulması olduğunu göstermektedir. Gerçekten de fon
varlığının büyük bir kısmı kurulduğundan
beri uzun vadeli devlet tahvillerine bağlanmıştır. Kamu iç
borçlanmasında ortalama vadeyi uzatan, reel faizleri kısmen
düşüren etkenlerden biri de bu tür kamu içi borçlanmalardır.
Mayıs 2012 sonu itibarıyla toplam fon varlığının
yüzde 18,85'i kuponsuz tahvil, yüzde 77,88'i kuponlu tahvil, yüzde 1,76'sı
mevduat, yüzde 1,51'i de döviz tevdiat hesabından oluşmaktadır.
Ayrıca fon varlıkları, kamu kesiminin birincil
fazlasını olduğundan daha yüksek göstermek gibi bir işlevi
de üstlenmektedir.
Fona mali
işlev yüklenmesinden çok daha olumsuz bir durum, 2008 bütçesinden itibaren
fon kaynaklarının geri dönüşsüz biçimde ve artan ölçeklerde
bütçeye aktarılmasıdır. 4447 sayılı Kanunun 537üncü
maddesinin sondan bir önceki fıkrasında yer alan "Bu fon bütçe
kapsamı dışında olup, gelirlerinden hiçbir şekilde
kesinti yapılamaz ve Genel Bütçeye gelir kaydedilemez." hükmüne
rağmen, ilk kez 15/5/2008 tarihli 5763 sayılı Kanunun 19
maddesiyle, daha sonra 26/6/2009 ve 11/8/2009 tarihlerinde çıkarılan
5920 ve 5921 sayılı Kanunlarla, bu defa 2009 yılına
münhasır olmak üzere fonun nema gelirlerinden dörtte 3ünün genel bütçeye
gelir kaydedilmesi uygulamasına geçilmiştir. Böylece orana
bağlanarak aktarılan miktar iyice yükseltilmiştir.
Öyle ki,
işsizlere aktarılan ödenekten çok daha fazlası bütçeye yama
yapılmaya başlanmıştır. 2011 sonuna kadar
işsizlik ödeneği toplamı 4 milyar 541 milyon, kısa
çalışma ödeneği toplamı 206 milyon TL ve ikisinin
toplamı 4 milyar 747 milyon TL düzeyinde kalırken, 2008-2011
yıllarında bütçeye aktarılan miktar 10 milyar 151 milyon TL
düzeyine çıkabilmiştir. Böylece fon kaynakları önemli ölçüde
aşındırılmaya başlanmıştır.
Aynı
şekilde, kriz dönemlerinde istihdam teşviki amacıyla
işveren sigorta primlerinin belli bölümlerinin geçici düzenlemelerle fon
kaynaklarından sağlanması da fonun amacı
dışına çıkan uygulamalar olmaktadır.
İşsizlik
Sigortası Fonu'nun daha etkin ve amacına uygun
kullanılmasının sağlanabilmesi, böylece daha çok
istihdamın yaratılması, mesleki eğitimin
geliştirilmesi ve sonuçta işsizliğin azaltılabilmesi için
TBMM bünyesinde ortak bir siyasi anlayışın
geliştirilebilmesi amacıyla Anayasanın 98 ve İç Tüzükün
104 ve 105inci maddelerine göre Meclis araştırması
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Oğuz Oyan (İzmir)
2) Mehmet Ali Susam
(İzmir)
3) İlhan Demiröz
(Bursa)
4) Hurşit
Güneş (Kocaeli)
5) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
6) Hülya Güven (İzmir)
7) Osman Aydın
(Aydın)
8) Kamer Genç (Tunceli)
9) Recep Gürkan (Edirne)
10) Veli
Ağbaba (Malatya)
11) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
12) Gürkut Acar (Antalya)
13) Ali
Sarıbaş (Çanakkale)
14) Ahmet
İhsan Kalkavan (Samsun)
15) Sedef Küçük (İstanbul)
16) Mehmet Hilal
Kaplan (Kocaeli)
17) İhsan
Özkes (İstanbul)
18) Birgül Ayman
Güler (İzmir)
19) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
20) Mehmet
Şeker (Gaziantep)
21) Candan Yüceer (Tekirdağ)
22) Sakine Öz (Manisa)
23) Mehmet S.
Kesimoğlu (Kırklareli)
24) Hasan Ören (Manisa)
25) Ali Haydar Öner (Isparta)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına verilmiş olan (11/36) esas numaralı Gensoru
Önergesinin geri alındığına dair bir önerge vardır,
okutuyorum:
B) Önergeler
1.- CHP Grup Başkan Vekilleri İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin Altay ve Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesinin (11/36)
daha sonra tekrar verilmek üzere geri alındığına
ilişkin önergesi (4/165)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Başbakan
Tayyip Erdoğan hakkında verilen (11/36) esas numaralı Gensoru
Önergesini daha sonra tekrar verilmek üzere geri çekiyoruz.
Gereğini arz
ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi Engin Altay
İstanbul Sinop
CHP Grup Başkan Vekili CHP Grup Başkan
Vekili
Muharrem İnce
Yalova
CHP Grup Başkan Vekili
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Yalova Milletvekili
Muharrem İnce ve 58 milletvekilince verilmiş olan Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan hakkında Meclis soruşturması
açılmasına dair (9/9) esas numaralı önergenin
imzalarının geri çekildiğine dair önerge vardır,
okutuyorum:
2.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce ve 58
milletvekilinin; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin önergesinin (9/9) daha
sonra tekrar verilmek üzere geri alındığına ilişkin
önergesi (4/166)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Başbakan
Tayyip Erdoğan hakkında verilen (9/9) esas numaralı
soruşturma önergesini daha sonra tekrar verilmek üzere geri çekiyoruz.
Gereğini arz
ederiz.
1) Mehmet Akif Hamzaçebi (İstanbul)
2) Engin Altay (Sinop)
3) Muharrem İnce (Yalova)
4) Ali
Demirçalı (Adana)
5) Turgay Develi (Adana)
6) Osman Faruk
Loğoğlu (Adana)
7) Ümit
Özgümüş (Adana)
8) Ramis Topal (Amasya)
9) Süleyman Sencer
Ayata (Ankara)
10) Sinan
Aydın Aygün (Ankara)
11) Ayşe
Gülsün Bilgehan (Ankara)
12) İzzet
Çetin (Ankara)
13) Mehmet Emrehan Halıcı (Ankara)
14) Arif Bulut (Antalya)
15) Osman Kaptan (Antalya)
16) Yıldıray
Sapan (Antalya)
17) Ensar Öğüt (Ardahan)
18) Osman
Aydın (Aydın)
19) Metin Lütfi
Baydar (Aydın)
20) Haluk Ahmet
Gümüş (Balıkesir)
21) Muhammet
Rıza Yalçınkaya (Bartın)
22) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
23) İlhan
Demiröz (Bursa)
24) Kemal Ekinci (Bursa)
25) Sena Kaleli (Bursa)
26) Turhan Tayan (Bursa)
27) Ali
Sarıbaş (Çanakkale)
28) Mustafa Serdar
Soydan (Çanakkale)
29) Adnan Keskin (Denizli)
30) Kemal
Değirmendereli (Edirne)
31) Muharrem
Işık (Erzincan)
32) Mehmet
Şeker (Gaziantep)
33) Selahattin
Karaahmetoğlu (Giresun )
34) Hasan Akgöl (Hatay)
35) Mehmet Ali
Ediboğlu (Hatay)
36) Aydın
Ağan Ayaydın (İstanbul)
37) Ayşe Eser
Danışoğlu (İstanbul)
38) Haluk
Eyidoğan (İstanbul)
39) Osman Taney
Korutürk (İstanbul)
40) Sedef Küçük (İstanbul)
41) Kadir Gökmen
Öğüt (İstanbul)
42) Ali Özgündüz (İstanbul)
43) İhsan
Özkes (İstanbul)
44) Şafak
Pavey (İstanbul)
45) Binnaz Toprak (İstanbul)
46) Faik Tunay (İstanbul)
47) Musa Çam (İzmir)
48) Hülya Güven (İzmir)
49) Mustafa
Moroğlu (İzmir)
50) Mehmet Ali
Susam (İzmir)
51) Mehmet
Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
52) Sakine Öz (Manisa)
53) Tolga Çandar (Muğla)
54) Nurettin Demir (Muğla)
55) Doğan
Şafak (Niğde)
56) İdris
Yıldız (Ordu)
57) Ahmet
İhsan Kalkavan (Samsun)
58) Mehmet Volkan
Canalioğlu (Trabzon)
59) Mehmet Haberal (Zonguldak)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis
soruşturması önergesi geri alınmıştır.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun
çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında bulunan 601 sıra sayılı Kanun
Tasarısının bu kısmın 4üncü sırasına
alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine; 17 Haziran 2014 Salı günkü birleşiminde
sözlü soruların görüşülmemesine; 601 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
12/6/2014
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 12/6/2014 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından,
İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Nurettin Canikli
Giresun
AK PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında bulunan 601 sıra sayılı
Kanun Tasarısının bu kısmın 4üncü sırasına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
12 Haziran 2014
Perşembe günkü (Bugün) birleşiminde 592 sıra sayılı
Kanun Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar, bu birleşimde 592 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmaması hâlinde
haftalık çalışma günlerinin dışında 13 Haziran
2014 Cuma günü saat 14.00'te toplanması ve bu birleşimde kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işlerin
görüşülmesi ile 592 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
17 Haziran 2014 Salı günkü birleşiminde
sözlü soruların görüşülmemesi ve 601 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
18 Haziran 2014 Çarşamba günkü
birleşiminde 590 sıra sayılı Kanun Tasarısına
kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
19 Haziran 2014 Perşembe günkü
birleşiminde 420 sıra sayılı Kanun Tasarısına
kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
Yukarıda
belirtilen birleşimlerde gece 24.00'te günlük programların
tamamlanamaması hâlinde günlük programların tamamlanmasına
kadar;
çalışmalarına
devam etmesi,
601 sıra
sayılı Kanun Tasarısının İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki
cetveldeki şekliyle olması;
Önerilmiştir.
601
Sıra Sayılı Çanakkale
Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı
Kurulması Hakkında
Kanun Tasarısı (1/927) |
||
bölümler |
bölüm maddeleri |
bölümdeki madde sayısı |
1. BÖLÜM |
1 ila 8 inci maddeler arası |
8 |
2. BÖLÜM |
9 ila 15 inci
maddeler arası (Geçici 1 inci madde dahil) |
8 |
TOPLAM
MADDE SAYISI |
16 |
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisi hakkında lehinde ilk konuşmacı Sayın Nurettin
Canikli, Giresun Milletvekili.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Grup
önerimizin lehinde söz aldım.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, grup önerimizle, bu haftaki ve önümüzdeki hafta
Meclis gündemiyle ilgili, özellikle çalışma saatleri konusu
planlanmaktadır, planlanması hedeflenmektedir. Bu hafta, şu anda
görüşmeleri devam eden kanun tasarısının
görüşmelerinin gerçekleşmesine kadar bu çalışmaların
yürütülmesi ve ayrıca, dün bütün gruplarla birlikte
kararlaştırdığımız Musulda yaşanan
olaylarla ilgili bir özel görüşme yapılması konusunun realize
edilmesi -ya bugün ya da inşallah en geç yarın- ve bu haftaki
çalışmalarımızın bu şekilde
tamamlanmasını öngörüyoruz.
Biz, dün
Danışma Kurulu kararıyla, bugün açılışta,
Meclisin açılışında Musulda yaşanan olaylarla ilgili
bir özel oturum yapılmasını birlikte
kararlaştırmıştık. Fakat Hükûmetimizin, Dışişleri
Bakanlığımızın, şu anda oradaki
vatandaşlarımızın kurtarılmasına yönelik olarak görüşmelerin,
çalışmaların devam ettiği ve bir hassas dönemden
geçildiği noktasında bir bilgilendirmesi ve buna bağlı
olarak da mümkünse bu görüşmelerin bugün daha ilerleyen saatlerde ya da en
geç yarın yapılması konusunda bir talebi oldu, biz de
gruplarımızla paylaştık, gruplarımız
tarafından da kabul edildi. Bu vesileyle ben bütün gruplarımıza,
siyasi parti gruplarımıza teşekkür ediyorum, bu
anlayışları, bu olumlu yaklaşımları nedeniyle
CHP, MHP ve HDP gruplarına teşekkür ediyorum. Ayrıca, CHP
Grubuna, Başbakanımız hakkındaki gensoru ve soruşturma
önergelerini çekmeleri vesilesiyle böyle bir ortamda, bu hassas ortamda
ayrıca teşekkürlerimizi sunuyorum.
Tekrar ifade etmek
istiyorum: Musulla ilgili dün birlikte planladığımız, dört
siyasi parti grubuyla birlikte planladığımız
görüşmeleri gerçekleştireceğiz. Onu da -biraz önce ifade etmeye
çalıştığım gibi- inşallah bugün ya da en geç
yarın
Bu, şu anda huzurlarınıza getirdiğimiz grup
önerisi de bu görüşmelerin yapılmasına imkân sağlayacak
şekilde kaleme alındı ve orada yaşanan olayları enine
boyuna, Hükûmetimizin bilgilendirmesinden sonra, gruplar olarak bu konudaki
tartışmaları, görüşlerimizi, kanaatlerimizi
belirteceğiz.
Bu vesileyle grup
önerimizin lehinde olduğumuzu ifade ediyor, desteklerinizi bekliyor ve
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ederim.
Sayın
milletvekilleri, seyirci locasında küçük kardeşlerimiz bizi ziyarete
gelmişler. Kendilerine Hoş geldiniz. diyorum. Bizler sizlere daha
güzel bir gelecek bırakmak için çalışıyoruz. Eğer
başarabilirsek ne mutlu bize. Tekrar hoş geldiniz.
(Alkışlar)
Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisi aleyhinde ilk konuşmacı İzmir
Milletvekili Sayın Oktay Vural.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Adalet ve
Kalkınma Partisinin grup önerisi
Aslında bugün farklı bir
gündemle toplanacaktık ama bu konuda vaki gelişmeler bu gündemin daha
uygun bir zamanda gerçekleştirilmesini gerektirdi.
Tabii, çok kritik
günlerdeyiz. Hem egemenliğimizin hem de
bağımsızlığımızın
varlığına yönelik saldırıların oluştuğu
bir dönem. Bir taraftan bayrağı indiren eller, diğer taraftan da
toprağımızı işgal eden, devletimizin varlığına
yönelik kasteden güçler. Bu iki iradenin aslında aynı odaktan
kaynaklandığını düşünüyoruz. Bu bir sonuçtur ve
bayrağımıza uzanan el ile bugün Musulda bu
saldırıyı gerçekleştirenler, devletimizin
varlığına kastedenler, toprağımızı
işgal etme cüretini gösterenler aslında aynı odaktan
beslenmektedirler ve birtakım politikaların bir sonucudur.
Bunlarla ilgili
düşüncelerimizi elbette iletmeye devam edeceğiz. Eğer
saldırılan bayraksa, eğer saldırılan devletimizin
hükümranlık hakları ise, şüphesiz, bu konuda, hepimizin hep
beraber, birlikte milletimizin ve devletimizin yanında olmamız
gerekiyor.
Bayrak,
milletimizin bayrağıdır. Bayrağa yapılan
saldırı, açıkçası, bir provokasyon değil,
doğrudan doğruya Türkiye
Cumhuriyeti devletine kasteden bir iradenin planıdır.
Dolayısıyla, bu bayrak hepimizin bayrağıdır, devlet
hepimizin devletidir. Eğer bayrağa yapılan
saldırıyı kınayacaksak Bayrağımıza
yapılan saldırıyı kınıyoruz, karşı
çıkıyoruz. dememiz lazım. Eğer Musulda saldırı
oluyorsa Devletimize, devletimizin
görevlilerine, egemenlik haklarına yönelik bu saldırıyı
kınıyoruz. diye meseleye bakılması gerekir. Bu
bakımdan, Parlamentoda ivedilikle bir tavır oluşturulması
gerektiğini ifade ettik, partiler bu konuda mutabakata vardı.
Dün grup
başkan vekillerinin imzasıyla bugün Musul gündemiyle toplanmayı
planlamıştık ama çok kritik bir süreçten geçiyoruz tabii.
Şüphesiz, bu kritik süreç içerisindeki gelişmelerin yakinen takip
edilmesi gerekir. Devletimizi yönetenlerin bu konuda girişimleri
olduğu ve bu konuda çok hassas bir süreçten geçildiği ifade edilerek
daha uygun bir zamanda bu bilgilendirmeyi yapmanın daha uygun
olabileceği ifade edildi. Bu konuda eğer böyle hassas bir süreç
varsa, bu süreçle ilgili değerlendirmelerinizi daha sonra
yapabileceğinize elbette biz de mutabık kaldık. Partilere bu
konuda Dışişleri Bakanı bilgi verecek; Sayın Nurettin
Canikli sabah aradığında böyle bir iradeyi oluşturdu ve
bugün bu taleplerde bulunuldu.
Milliyetçi Hareket
Partisi olarak biz, bugün, bu gelişen süreçlerle ilgili, Türkiyenin her
yerinden il başkanlarımızı, görevlileri, merkez yönetim
kurullarını acilen bir toplantıya çağırdık
Türkiyenin meselelerini değerlendirmeyle ilgili bir toplantı süreci
içerisinde. Bu konuda Dışişleri Bakanının bilgi
vermeyle ilgili talebi, bu yoğun gündem içerisinde Musul meselesi
beklemez. Dolayısıyla, bu toplantı münasebetiyle bu
görüşmelerin ivedilikle yapılması gerekir kanaatiyle Sayın
Tuğrul Türkeşi Sayın Genel Başkanımız
görevlendirdi ve Sayın Tuğrul Türkeş Dışişleri
Bakanından bu konuda iletmek istediği bilgileri alacak ve bu
şekilde Milliyetçi Hareket Partisinin görüş ve düşüncelerini
ifade edecektir.
Milliyetçi Hareket
Partisi için Musul meselesi, devlet ve millet meselesi çok önemlidir. Bunun
için kendi gündemimizde bu tip görüşmeleri ötelemek yerine ivedilikle bu
konuda bir görüş alışverişinin yapılmasını
gerekli gördük. Bu bakımdan, Musul konusunda Milliyetçi Hareket Partisi
olarak -Sayın Genel Başkanımızın iradesiyle- bu
görüşmenin ivedilikle yapılması ve daha önceden planlanmış
bu görüşmelerden dolayı daha sonraya ötelenmemesi amacıyla
Sayın Tuğrul Türkeş bugün görüşecektir, diğer partiler
görüşecektir ama bu meselede -teşekkür ediyoruz siyasi parti
grupları olarak- hep beraber, birlikte bu konuda, görüş ve
düşüncelerimizi ileteceğiz. Belki farklı
değerlendirmelerimiz olacak ama bayrak hepimizin bayrağı, devlet
hepimizin devletidir. Dolayısıyla, bu konuya geldiği zaman
hepimizin hep beraber, birlikte bu konuda, değerlerimizi korumak üzere
elbette ortak bir tavır oluşturmamız gerekir.
Aslında,
bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisinde dün aldığımız karar,
Musul gündemiyle toplanma ve milletin milletvekillerinin bu konuda tavır
oluşturması zannediyorum bu menfur saldırıyı gerçekleştirenlerin
de, açıkçası, bu işin böyle geçiştirilemeyeceğini, bir
bakıma caydırıcılık açısından da önemli bir
tavır olmuştur. Bu konuda Parlamentonun aldığı bu
tavrı da önemsediğimi belirtmek istiyorum. Bugün bu tavrı
almışsak eğer şoförlerimiz serbest
bırakılmıştır. Parlamentonun aldığı bu
tavrı ben bu bakımdan önemli görüyorum.
Evet, her şey
masadadır ve masada olmalıdır. Gerekirse, bu konuda egemenlik
haklarımızı, vatandaşlarımızı korumak için
gerekirse Türk Silahlı Kuvvetleri
Bu konuda iradenin masada olması gerektiğini elbette ifade
ediyoruz, ifade edeceğiz ama ben gerçekten Parlamentoda siyasi parti
gruplarının bu eksende ortaya koyduğu ortak tavrın bu
süreçte bu saldırıyı gerçekleştirenlere karşı
ciddi bir tavır oluşturduğunu ifade etmek istiyorum. Muhtemelen
yarın bu konuda bir bilgilendirme yapılmasını da
önemsediğimizi, siyasi partilerle yapılan istişareden sonra da
alacağımız bilgiler istikametinde bu konuda yapılacak bir
bilgilendirmede Türkiyenin millî menfaatlerini koruma ekseninde neler yapılması
gerektiğini Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bir siyasi parti ekseninden
öteye devleti yöneten bir irade olarak neler yapılması
gerektiğini açık yüreklilikle burada paylaşacağız,
eleştirilerimiz varsa bunları da elbette dile getireceğiz.
Ben bu eksende bu
ortak tavrı oluşturan siyasi partilere de elbette teşekkür
ediyorum ama, yarın, umarım Hükûmet bir an önce bu bilgilendirmeyi
yapar ve bu konuda Parlamento daha önce aldığı karar
gereğince bu önemli gündemle bir değerlendirmeyi beraber, birlikte
yapar.
Ben bu amaçla söz
aldım. Hepinize saygılarımı arz ediyorum.
Teşekkür
ediyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Vural.
Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisi lehinde ikinci konuşmacı Bingöl
Milletvekili Sayın İdris Baluken.
Buyurun Sayın
Baluken. (HDP sıralarından alkışlar)
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla selamlayarak görüşlerimi
aktaracağım.
Öncelikle şunu
ifade edeyim: Her ne kadar prosedür olarak bu grup önerisinin lehinde
olduğumuz şeklinde bir değerlendirme yapıldıysa da biz
bu grup önerisinin isabetli olmadığını düşünüyoruz ve
konuşmamızı da o eksende yapacağız.
Yöntemle ilgili bir
sıkıntıdan bahsedelim. Dünden beridir bu konuyla ilgili yapılan
tartışmalar ve görüşmeler genellikle üç siyasi parti
arasında şekillenip bir karar olarak Halkların Demokratik
Partisine sunuluyor. Bu yöntemden vazgeçmeniz gerekiyor. Bu karar süreçlerini
tartıştığınız dönemlerde partimizin
görüşlerini alarak, partimizin görüşleri ve önerileri
doğrultusunda bir yol haritası belirlemeniz önemlidir.
Şimdi, biz,
dünden beri bu sıkıntılar yaşanmaya
başlandığı andan itibaren Meclis Genel Kurulunda söz
aldık ve şunu söyledik: Bu Meclisin birinci, öncelikli gündeminin bu Musuldaki
ve Iraktaki gelişmeler olması gerektiğini, bu konuda Hükûmetin
mutlaka, derhâl buraya gelip milletvekillerine ve siyasi parti gruplarına
bir bilgilendirme yapması gerektiğini ve bu konuda da grupların
görüşlerini alarak, önerilerini, eleştirilerini alarak kapalı
kapılar ardında belirlenen politikalara bu şekilde yön vermesi
gerektiğini söyledik.
Halkların
Demokratik Partisi olarak dün Meclisin acil toplanması için bir genel
görüşme talebiyle mevcut önergemizi de sunduk ve beklentimizin en
kısa sürede bu genel görüşme talebimizin yerine getirilmesi
olduğunu ifade ettik. Ancak maalesef, aradan geçen bu süreye rağmen,
dünden beridir bu genel görüşme talebi dikkate alınmadı. AK
PARTİ grup başkan vekillerinin önerisi şuydu: Bunu bir genel
görüşme formatında değil de Hükûmetin bilgilendirme
yapacağı, siyasi parti gruplarının da kendi
görüşlerini aktaracağı bir formatta ele alalım. dediler.
Biz bunu da kabul edilebilir olarak
değerlendirdik ancak bugün farklı hassasiyetler üzerinden bu
bilgilendirmenin de şu anda ertelenmiş olduğu gibi fiilî bir
durumla karşılaştık. Bunu doğru bulmuyoruz
arkadaşlar. Belli hassasiyetlere tabii ki hepimiz önem veriyoruz. Bu belli
hassasiyetler doğrultusunda rehine pozisyonunda tutulan 80e yakın
vatandaşımızın serbest bırakılması,
burunları kanamadan kendi ailelerine kavuşmasıyla ilgi
çalışmalarda tabii ki gerekli olan sorumluluğu ortaya koymaya
hazırız. Ama bu yapılan çalışmalar, Meclisin bu konuyu
ele almasına engel değildir. Meclis bir kararla kapalı bir
görüşme yapabilir, bu kapalı görüşmede tartışılan
bütün konular bir devlet sırrı niteliğinde bu çatı
altında kalır ve buradan ortaya çıkacak görüş ve öneriler
doğrultusunda da belirtmiş olduğumuz politikalarla ilgili
bazı yol haritaları ortaya konabilir düşüncesindeyiz.
Şimdi, bundan
sonrasını düşünmek gerekiyor. Bir kriz durumuyla karşı
karşıyayız arkadaşlar. Bu kriz durumu bütün krizlerde
olduğu gibi ya daha kötü bir noktaya götürecek, daha büyük sorunların
içerisine sürükleyecek gelişmeleri tetikleyebilir ya da bu krizden gerekli
dersler çıkarılarak yeni birtakım politikalar neticesinde bu
kriz bir fırsatlar zeminini önümüze getirebilir. Eğer krizi yaratan
sebepleri cesur bir şekilde ele alıp bu dış politikadaki
yanlışlarla yüzleşebilirsek ve bunlardan vazgeçecek bir politik
hattı örebilirsek bu süreçten Türkiyenin de diğer Orta Doğu
halklarının da özgür, barış içerisindeki bir
geleceğini yakalayabilecek bazı politikaları çıkarabiliriz
düşüncesindeyiz. Ama, doğrusu ne kadar bunun bilincindeyiz, ne kadar
böylesi bir yüzleşmeyi esas alıyoruz, bu konuda biz net bir tablo
göremiyoruz.
Bakın, bu
krizi yaratan politikaların tamamını aslında son bir
yılda bu kürsüde dile getiriyoruz. Son bir yılda El Nusrayla ilgili,
IŞİDle ilgili, El Kaideye bağlantılı çetelerle
ilgili, örgütlerle ilgili Hükûmetin yaptığı yanlışlar
ve olması gereken politikalar üzerinde sayısız konuşmalar
yaptık, araştırma önergeleri verdik, soru önergeleri verdik ama
hiçbirini dikkate almadınız. Siz, büyük bir akılla büyük bir
kurnazlık yaptığınızı sandınız; güya bu
El Kaide bağlantılı örgütler üzerinden bir yönüyle Esada
karşı bir mücadele örgütlediniz, diğer yönüyle de Rojavada
Kürtlerin kazanımı önünde bir engel olarak bu çeteler üzerinden sonuç
almaya çalıştınız. Bunun böyle önünüze
çıkmayacağını, gelişmelerin bu şekilde doğru
okunamayacağını defalarca ilan ettik. Bu doğrultuda bütün
sınır hattını IŞİD, El Nusra çetelerine âdeta
açtınız. Sınırın diğer tarafında YPG denetimi
ele geçirinceye kadar, Türkiye sınırları, bu IŞİD ve
El Nusra çetelerinin ellerini kollarını sallayarak Suriyeye
girdikleri, orada çatıştıkları, orada
yaralandıkları zaman da yine bu tarafa gelip tedavi gördükleri,
iyileştikleri ve tekrar savaş bölgesine yönlendirdikleri âdeta yol
geçen hanı şeklinde sizin tarafınızdan ele alındı
ve böyle ele alındığı sürece de ciddi
sıkıntıların ortaya çıkacağını ifade
etmiştik.
Yapılan silah
yardımları, yakalanan tırlar, işte lojistik destekler
vesaire, bunlara girmeye hiç gerek yok. Suriyede savaşan El Kaide
bağlantılı çetelere katılan örgüt militanlarının
tamamının geçiş güzergâhının Türkiye olduğunu
biliyoruz. Oradaki pasaportlarda en çok geçiş güzergâhında mühür
basılan damganın hangi ülkeye ait olduğunu biliyoruz. Bunlara karşı
tedbir almadığınız için bugün bu sorunlar
yumağıyla karşı karşıya kalmış
durumdasınız.
Şimdi buradan
nasıl çıkabiliriz? Buradan çıkışı doğru bir
şekilde ele almak lazım. Şu bir gerçek ki, bugüne kadar
izlediğiniz politikayla buradan çıkılmaz. El Kaide, El Nusra,
IŞİD çeteleriyle dolaylı ya da direkt olarak geliştirdiğiniz
ilişkiler üzerinden bir çıkış yakalayamazsınız.
Şu anda bu rehinelerin bırakılması için hangi
görüşmeleri yürütüyorsanız, hangi pazarlıklar
yapılıyorsa orada akılcıl davranın, bu ilişkiler
üzerinden sakın yanlış pazarlıklar içerisine girmeyin.
Sizi, hepimizi, bütün ülkeyi, bütün halkımızı bu beladan
çıkaracak temel çözüm modeli, temel çözüm perspektifi bölge
halklarının özgür geleceğini esas alacak şekilde, bölge
halklarını destekleyecek, bölge halklarının
barışla ilgili iradesine saygı gösterecek bütünlüklü bir
politika oluşturmaktır. Irak politikası, Suriye politikası,
Orta Doğu politikası da birbirinden ayrı değerlendirilecek
politikalar değildir. Aynı satranç tahtasının içerisindeki,
birbirini mutlaka ilgilendiren bu hamleler konusunda çok akılcıl
pozisyonlar almamız gerektiğini düşünüyoruz. Hele hele böyle
birtakım milliyetçi duygularla Gireriz, gerekeni yaparız. Musul
şöyledir, Kerkük böyledir. üzerinden ortaya koyacağınız
savaş nutukları da açıkçası bu kriz ortamında tam bir
bataklığa saplanmayı beraberinde getirecektir ve bölge
halklarının tamamını Türkiyeyle
düşmanlaştıracak, çok önemli birtakım sonuçları,
acı faturaları önümüze getirecektir. O nedenle böyle askerî seçenekleri
ön planda tutan, yangına benzinle giden seçenekleri bir kenara
bırakıp bölgedeki Kürtlerle, Türkmenlerle, Süryanilerle, Araplarla
yani halkların ortak geleceğiyle ilgili net politikalar belirlemenin,
bu halkları destekleyecek birtakım tedbirlerle bu sürece
yaklaşmanın akılcıl olduğunu düşünüyoruz.
Bir diğer çelişkili,
anlamlandıramadığımız bir şey de var. Bu,
Türkiye'nin himayesinde olan Haşiminin yapmış olduğu bir
açıklama var. Bu da ne kadar politikanızla örtüşüyor bilmiyoruz.
Haşimi oradaki gelişmeleri bir halk devrimi olarak yorumluyor ve
siz de Haşimiyi politik olarak da destekliyorsunuz. Siz de öyle mi
bakıyorsunuz, merak ediyoruz. Yani IŞİD çetelerinin bu
yapmış olduğu katliamlar, oradaki halklar üzerinde
uygulamış olduğu terör dalgasını bir halk devrimi
olarak ele alıyorsanız bu da son derece tehlikeli bir
gelişmedir.
Orta Doğu siyasetinde
şu anda olan şey budur arkadaşlar. Rakka Suriyedeki en zengin
petrol bölgesidir, Irakta da Musul ve Kerkük en zengin petrol bölgesidir.
Burayı denetim altına almaya çalışan bir politik hamleyle
karşı karşıyayız. Buna karşı hep beraber
akılcıl birtakım çözümler üzerinde
yoğunlaşmalıyız diyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Baluken.
Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisinin aleyhinde ikinci konuşmacı
Yalova Milletvekili Sayın Muharrem İnce.
Buyurun Sayın
İnce. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHARREM İNCE
(Yalova) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün akşam
22.00 sularında bir ortak irade oluştu Mecliste. Grup başkan
vekilleri Sayın Meclis Başkan Vekiliyle birlikte beraberdik, dedik
ki: Böylesine önemli olaylar olurken 592 sıra sayılı
Tasarının görüşmelerini burada keselim, yarın bir genel
görüşme yapalım, bu konuda Hükûmet gelsin bilgi versin. Gruplar da
onar dakika konuşacaktı, hatta bu konuda bir Danışma Kurulu
imzaladık bunu yirmişer dakika konuşmaları üzerine, dün
akşamı bu şekilde kapadık.
Tabii ki saat
14.00te Meclis açılınca Hükûmet gelip bilgi verecekti, gruplar da
yirmişer dakika konuşacaktı. Sabah Dışişleri
Bakanlığının konunun hassas olması nedeniyle
uyarısı üzerine, Sayın Dışişleri
Bakanının sayın genel başkanları ziyaret edeceği,
bu konuda bilgi vereceği söylendi ve Mecliste de bunu görüşecektik.
Fakat Bakanlığın uyarıları üzerine Bunu en geç
yarın olmak üzere görüşürüz. diye 4 grup başkan vekili bu
şekilde kararlaştırdık. Yani mutlaka bunu
görüşeceğiz. Belki bu gece ilerleyen saatlerde görüşeceğiz
ya da en geç yarın görüşeceğiz, her hâlükârda
görüşeceğiz. Bir iptal, bir görüşmenin kapanması söz konusu
değil.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Öneride öyle bir şey yok ama.
MUHARREM İNCE
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, burada tabii ki söylenecek
sözümüz çok fakat şimdi 80 insanımızla ilgili belirsizlikler
sürerken
Yani IŞİD şoförleri tutsak aldı, serbest
bıraktı, bu sefer yerel güçler aldı., bu tür bilgileri hepimiz
takip ediyoruz. Tabii ki çok şey söylemek istiyoruz. Yani Sayın
Dışişleri Bakanının sayın genel başkanlara
bilgi vermesi yeterli değildir, Sayın Bakan, buraya da gelip bilgi
vermelidir, Parlamentoya da gelip bilgi vermelidir. O
yapacağımız görüşmede, bu akşam ya da yarın
yapacağımız görüşmede mutlaka Sayın Bakanın gelip
buraya bilgi vermesi gerekir. Yani ayrıntıları bizler de
öğrenmek istiyoruz. Nasıl oluyor? Yani bırakıyorlar, sonra
yerel güçler esir alıyor onları orada, tutsak ediyor. Yani fidye mi
istiyorlar, haraç mı istiyorlar, nedir? Nasıl bir ülke olduk?
Bunları sorgulamamız lazım.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) İnandınız mı böyle bir şeye?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Muharrem Bey, demin telefonla konuştum onlarla, demin
görüştüm.
MUHARREM İNCE
(Devamla) Soracağımız sorular var. Şimdilik susuyorsak bu
susmamızın nedeni insanımıza, Konsolosluğumuza,
görevlilerimize, şoförlerimize, bayrağımıza, yurdumuza
zarar vermemek içindir, Hükûmetin bu anlamda bir anlamda rahat
çalışması içindir. Yoksa, Hatay Devlet Hastanesinde kimlerin
tedavi edildiğini, tır şoförlerinin mahkemede söylediklerini, 17
Nisan 2014te çıkarılan MİT Kanununun 28inci maddesinin buraya
ne için konduğunu çok net bir şekilde görebiliyoruz. Yani 28inci
madde işte bu, bugünkü durum içindi. Bunları hepimiz biliyoruz.
Tırlarla kimlere yardım edildiğini, belediye
başkanları toplantısı sürerken konu bizzat iletilmesine
rağmen Diplomasiyle çözelim bunu. deyip belediye başkanları
toplantısına neden devam edildiğini yani bir gaflet, bir
yanlışlık olduğunu hepimiz biliyoruz.
Söylenecek,
ateşte küllenecek sözümüz, karnımızda söylenecek bir çift
sözümüz var, hatta çok sözümüz var ama bunları şimdilik erteliyoruz.
Bugün ya da yarın bunlar geldiğinde yanlış
politikaların memleketi hangi noktalara sürüklediğini, bunları
hep birlikte konuşacağız.
Derdimiz ülkemiz
insanının bu kriz ortamından burnu kanamadan
çıkmasıdır. Onun için, ana muhalefet partisi olarak elimizden
gelen katkıyı yapmaya çalışıyoruz yani yarın
gensoru görüşülecekti Sayın Başbakanla ilgili, Meclis
soruşturması vardı, gensoruyu geri çektik yarın için ve
soruşturmayı da geri çektik. Aslında ona gerek yoktu ama sizin
talebiniz bu şekilde olduğu için, Sayın Genel
Başkanımız da bu konuda Tamam, böyle bir talepleri varsa
yapalım. dediği için. Aslında onun bir ay süresi vardı.
Yani, gereksiz bir hassasiyet gösterdiniz ama ona rağmen yine de bunu da
yaptık. Amacımız, memleketin burnu kanamadan bu işin
içinden çıkmasıdır.
Sözü fazla uzatmak
istemiyorum, uzatırsam konulara girmek zorunda kalacağım.
Söyleyecek sözlerimizi arkadaşımız Sayın Osman Korutürk
söyleyecek, ben de söyleyeceğim. Yani, hangi yanlışlarla
beslediğiniz insanların, yardım ettiğiniz insanların,
tedavi ettiğiniz insanların, o tırların bir gün memleketin
başına nasıl belalar getireceğini, onları herhâlde
akşamüzeri konuşacağız.
Hepinize
teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın İnce.
Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
MUHARREM İNCE
(Yalova) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.08
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.26
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan),
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 102nci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş önerisinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir,
karar yeter sayısı vardır.
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı
ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları
(1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun; Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün; İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprakın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; Bursa Milletvekili Sena
Kalelinin; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker ve 7 Milletvekilinin;
Antalya Milletvekili Yıldıray Sapanın; Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt ve İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Bursa Milletvekili Aykan Erdemirin; İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın; Ankara Milletvekili Levent Gökün; Barış ve
Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun; Van
Milletvekili Aysel Tuğlukun; İstanbul Milletvekili Bülent Turan ve
Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl ile 69 Milletvekilinin; Tokat Milletvekili
Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın; Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun;
Gaziantep Milletvekili Mehmet Şekerin; Kırıkkale Milletvekili
Ramazan Can ve İstanbul Milletvekili Bülent Turan ile 1 Milletvekilinin
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/918, 2/14,
2/25, 2/67, 2/214, 2/218, 2/335, 2/542, 2/571, 2/577, 2/876, 2/960, 2/1060,
2/1087, 2/1369, 2/1648, 2/1675, 2/1830, 2/1864, 2/1883, 2/1941, 2/1973, 2/1982,
2/2115, 2/2149) (S. Sayısı: 592) (x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak görüşülen tasarının üçüncü bölümünde yer alan 61inci
maddenin önerge işleminde kalınmıştı.
Şimdi, 61inci madde üzerindeki ikinci önergeyi okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra Sayılı Türk Ceza Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 61. Maddesiyle 5237 sayılı Türk
Ceza Kanununun 105. Maddesine eklenmesi öngörülen 2. Fıkranın son
tümcesinde yer alan verilecek ceza 1 yıldan az olamaz tümcesindeki 1
rakamının 2 olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Turgut
Dibek Ali
Rıza Öztürk
Mersin Kırklareli
Mersin
Ömer
Süha Aldan Dilek
Akagün Yılmaz Muğla Uşak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
MUHARREM İNCE (Yalova) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarıda cinsel taciz suçlarının tümünde ceza
artırımına gidilmesine rağmen 29.06.2005 tarih ve 5377
sayılı yasa ile belirlenen 2. fıkrasının son
cümlesinde yer alan 1 yıldan az olamaz şeklindeki ceza
miktarının hiçbir değişikliğe uğratılmadan
yani artırılmadan korunması, tasarının amacına uymakta
olup, diğer maddeler gibi burada da asgari haddin
artırılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
62nci maddede iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı'na
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı kanun tasarısının 62 nci
maddesinin 5 inci fıkrasında yer alan "demir yolu"
ibaresinden sonra gelmek üzere "karayolu" ibaresinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan Adil
Zozani Halil
Aksoy
Iğdır Hakkâri Ağrı
Demir
Çelik Erol
Dora Kemal
Aktaş
Muş Mardin Van
Selma
Irmak Şırnak
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 62. maddesiyle değiştirilmesi
öngörülen 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 142. maddesine eklenen 5.
fıkranın son tümcesi olan "verilecek ceza yarısından
iki katına kadar artırılır" tümcesindeki
"yarısından iki" kelimelerinin "bir katından üç
katına" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Turgut
Dibek Ali
Rıza Öztürk
Mersin Kırklareli Mersin
Ömer
Süha Aldan Dilek
Akagün Yılmaz Tufan
Köse
Muğla Uşak Çorum
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
MUHARREM İNCE
(Yalova) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyoruz:
Gerekçe:
Nitelikli
hırsızlığın haberleşme, enerji, demiryolu ve
havayolu ulaşımı alanında kamu hizmetinin aksaması
sonucunu doğuran bu hâl, son derece önemli olup, ülkemizin birçok yerinde
ve özellikle kırsal kesimde elektrik, telefon ve hatta su borusu
hatlarının çalınması sonucu telafisi aylar sürebilen çok
büyük mağduriyetlere sebep olunmakta olup, suç ve cezada adillik
sağlaması amacıyla teklifimiz yapılmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı'na
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı kanun tasarısının 62 nci
maddesinin 5 inci fıkrasında yer alan "demir yolu"
ibaresinden sonra gelmek üzere "karayolu" ibaresinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Adil
Zozani (Hakkâri) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Demir Çelik konuşacak, Muş Milletvekili.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
DEMİR
ÇELİK (Muş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi şahsım ve partim adına saygı ve sevgiyle
selamlayarak 62nci madde üzerinde düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Dün de genele
yönelik düşüncelerimi paylaşırken ülkenin en temel problemi olarak,
adil, eşitlikçi, özgürlükçü bir toplum anlayışı ve
düşüncesinden öte, hiyerarşiye, hegemonik güce dayalı yeni bir
iktidar odağının hükümranlığını
açığa çıkarmaya ilişkin yaklaşımları
yanlış gördüğümüzü ifade etmek istemiştim. Bunun ürünüdür
ki gerek Ceza Kanunu gerekse CMKnın defalarca yeniden yeniden
değiştirildiği Türkiyede suç ve ceza ikilemini ele almak,
nitelikli bir yargı sistemini, nitelikli bir hukuk sistemini evrensel
hukuka uygun ve uyarlı hâle getirmek yapılması gerekendir ancak
bundan kaçınıyoruz. Kaçındığımızla
yetinmiyoruz, var olan özgürlükleri de kısıtlayan, baskılayan,
özgürlüklerin dışında yasakçı ve menedici
yaklaşımlarla toplumu zapturapt altına alma
alışkanlığından kurtulamıyoruz.
Bakınız, Ceza Kanununun kendisi bile bütün
özgürlüklerimizi çalmaya yetmişken Terörle Mücadele Kanunu,
Olağanüstü Hâl Kanunu ya da benzeri yasa ve yönetmeliklerle bu toplum
baskılanmıştır, baskı altında tutulmuştur.
Şu anda Terörle Mücadele Kanununda fikir ve düşünce
özgürlüğünün esamesi okunmuyor. Fikir beyan eden, düşüncesini ifade
eden, düşüncesi ve fikrine uygun örgütsel faaliyetini icra etmeye
çalışan on binlerce insan içeride tutsaktır, esaret
altındadır, siyasal iradesi teslim alınmak istenmiştir. Yüz
binlerce insan şu anda cezaevlerinde on binlerce siyasal tutsakla beraber.
Hâlbuki cezaevleri sadece cezanın icra edileceği bir olgu, bir dört
duvar olarak algılanmaya başlandığında kaybederiz.
Oraları aynı zamanda kültürel, siyasal, ahlaki değerlerle
toplumun buluştuğu alanlara, mekânlara dönüştürmemiz gerekiyor.
Ama cezaevlerinde dört duvara hapsedilen şu anda 500 civarında hasta
tutsak var; 500 hasta tutsaktan 200üne yakını, tek başına
insani ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak, bir başkasının
mutlaka bakımına muhtaç konumdadır. Fikrini beyan ettiği,
düşüncesini dile getirdiği için hâlâ cezası da
onanmamış, cezai yargılama süreci devam etmesine rağmen 200
insan özgürlüğünden mahrum bırakılmakla
kalınmamış ama aynı zamanda geleceği gasbedilmiş,
çalınmıştır. Bireysel, fizyolojik ve biyolojik ihtiyaçlarını
karşılamakta sıkıntı yaşayan bu insan, maalesef
hâlâ keyfî, kendine göre kaygı ve kuşkularla karşı
karşıya kalmıştır.
Türkiyenin yapması gereken, dolayısıyla
Meclisin yapması gereken en temel konu, 76 milyon insanı bir bilmek,
bir tutmaktır; eşit, özgür vatandaş olma temelinde herkesi
eşit görmektir. Düşman hukukunun uygulandığı Kürt
yerine, düşman hukukunun uygulandığı Alevi yerine,
düşman hukukunun uygulandığı Gezi eylemcisi yerine herkesin
demokratik hak ve hukukuna saygılı olan, özgür ve eşitlikçi bir
anayasanın hüküm sürdüğü bir ülkede eşit, özgür vatandaşlar
olarak yaşamak istiyoruz.
Bakınız,
Türkiye, bunu on yıldır dile getirdiğimizi dikkate
almış, göz önünde bulundurmuş olsaydı, 5 generalin
yapıp bizim değiştiremediğimiz Anayasayı
eşitlikçi, özgürlükçü bir anayasa yapmış olsaydık,
Kürtlerle barışan Türkiye kazanırdı, Kürtlerle
barış içerisinde yaşayan, Alevilerle barış içerisinde
yaşayan Türkiye halkları kazanırdı. Türkiye
halklarının özgür ve barış içerisinde bir arada yaşama
iradesini sağlamış olsaydık, onların üstüne
IŞİDi, El Nusrayı, El Kaideyi saldırmak durumunda
kalmazdık, özgür ve eşit vatandaş olarak gördüğümüz
insanların haklarını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda
savaş dışı, barış ve barışçıl
ortamlarda bizim kardeşleşmemizi de sağlayabilirdik. Halklar ve
inançlar düşman değildir, halklar ve inançlar kardeştir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
DEMİR
ÇELİK (Devamla) Bu kardeşleşme evrensel hukuk tarafından
harekete geçirilmelidir diyor, saygılar
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çelik.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
63üncü maddede bir
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 63. maddesiyle değiştirilmesi
öngörülen 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 143. maddesinde yer alan
"yarı oranında" ibaresinin "bir katına"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Turgut
Dibek Ali
Rıza Öztürk
Mersin
Kırklareli
Mersin
Ömer
Süha Aldan Dilek
Akagün Yılmaz Tufan
Köse
Muğla
Uşak
Çorum
Mehmet
Hilal Kaplan
Kocaeli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Suç ve cezada
orantılılık amaçlanmıştır.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
64üncü maddede bir
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 64. maddesiyle değiştirilmesi öngörülen
5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 149. maddesinin 1.
fıkrasının (d) bendinde yer alan "ya da
bağlacının "veya" olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Turgut
Dibek Ali
Rıza Öztürk
Mersin
Kırklareli
Mersin
Ömer
Süha Aldan Dilek
Akagün Yılmaz Muğla Uşak
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Aynı
fıkrada yer alan "veya" bağlacı var iken, "ya
da" bağlacının yer alması, uygulayıcılar
yönünden farklı anlam yüklenerek karışıklık
yaratacağı endişesini ortadan kaldırmak amacıyla
teklif edilmiştir.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
65inci maddede iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 65 inci maddesi ile düzenlenen 5237
sayılı Kanunun 152 nci maddesinin ikinci fıkrasına
aşağıdaki bendin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Rıza
Öztürk Ayşe
Nedret Akova Aykan Erdemir
Mersin Balıkesir Bursa
İsa Gök Özgür Özel
Mersin Manisa
d) Suçun nefret
saikiyle hedef alınan kişi veya kişilerin menkul veya
gayrimenkul mallarına karşı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 65.
Maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Faruk Bal Ali Öz Alim Işık
Konya Mersin Kütahya
Yusuf
Halaçoğlu Mehmet
Şandır Münir Kutluata
Kayseri Mersin Sakarya
Reşat
Doğru Mustafa
Kalaycı
Tokat Konya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Vural, kim konuşacak?
OKTAY VURAL
(İzmir) Münir Kutluata, Sakarya Milletvekili.
BAŞKAN
Sakarya Milletvekili Sayın Münir Kutluata konuşacak.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MÜNİR KUTLUATA
(Sakarya) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türk Ceza
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 65inci maddesi vesilesiyle Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye, içeride ve dışarıda itibar
sarsıcı fevkalade olaylarla karşılaşmaktadır. O
bakımdan, burada, Hükûmetin gündeminin peşine takılıp madde
üzerinde değerlendirme yapmaktan ziyade yaşanan son olaylara süremin
el verdiği oranda temas etmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, Irakın Musul kentinde Konsolosumuz da dâhil olmak üzere
80 Türk vatandaşı kaçırılmıştır, Türk
Konsolosluğu basılmıştır. Hükûmetin bu itibar
sarsıcı, topraklarımıza saldırı anlamına
gelecek bu olayla ilgili yapacağı hangi girişim varsa,
alacağı hangi tedbir varsa desteklemeye hazır olduğumuzu ve
bu sıkıntının bir an önce giderilmesini arzu
ettiğimizi ifade etmek istiyorum. Oradaki Türkmenlerin
haklarının korunması, bizden yardım bekleyen diğer gruplara
yardımcı olunması, yani Türkiyenin kendi menfaatlerine ve
şanına uygun hareket etme konusunda yapacağı ne varsa
siyasi ayrımcılığı zerre kadar akla getirmeden
Milliyetçi Hareket Partisi olarak destek vermeye hazırız. Ancak, ne
var ki, uygulanan dış politikanın bugüne kadar Türkiye'nin
itibarını yerlerde süründürdüğünü her vesileyle
söylemiştik.
Değerli
milletvekilleri, uygulanan bu politikaların sonucunda, Türkiye, ne içeride
ne dışarıda, devletin ve milletin itibarını
koruyabilir durumda değildir. Bakın,
Hayal görmeyi bırak, gerçekçi ol, Türkiye'nin büyüklüğünü
kavra, Türk milletinin tarihini reddetme, dilini reddetme,
varlığını reddetme. dediğimiz iktidarın
Dışişleri Bakanı Davutoğlu 26 Nisan 2012 tarihinde bu
kürsüden, Meclisin bu kürsüsünden bakın ne diyor: Türkiye olarak bundan
sonra da Orta Doğu'daki büyük değişim dalgasını
yöneteceğiz, bu değişim dalgasının öncüsü olmaya devam
edeceğiz. Orta Doğudaki bu gelişmeleri yönetenin bizim
Dışişleri olduğu anlaşılıyor. Bugün Orta
Doğu toplumlarında Türkiye, sadece dost ve kardeş bir ülke
olarak değil, geleceği belirleme kudretine sahip yeni bir fikrin,
yeni bir bölgesel düzenin öncüsü bir ülke olarak görülmektedir.
Bakın,
Irakta, Musulda başka hiçbir ülkenin konsolosluğuna
girilmemiştir, başka hiçbir ülkenin konsolosları ve
vatandaşları kaçırılmamıştır ama bu vizyon
belirleyen, Orta Doğuyu düzenleyen Dışişleri
Bakanının kendi elemanları
kaçırılmıştır.
Diyor ki Sayın
Dışişleri Bakanı: Biz hem insanlığın ve
bölge halkının vicdanı olmaya devam edeceğiz hem de ulusal
çıkarlarımızı korumaya devam edeceğiz çünkü zihnimizde
nasıl yeni bir Türkiye iddiası varsa yeni bir Orta Doğu
iddiası da var. Allahın Türkiyeyi korumasını niyaz ettiğimiz gibi Orta Doğuyu
korumasını da niyaz ediyoruz, Orta Doğunun durumu da
ortadadır. Değerli milletvekilleri, Sayın Dışişleri
Bakanına söylüyorum, Biz hem insanlığın hem bölge
halkının vicdanı olmaya devam edeceğiz. lafını
bırakın, hem insanlığın hem Türkiyenin yüz
karası olmaktan lütfen vazgeçiniz.
Bakın, devam
ediyor, Sizlerin kaygılarını anlıyorum çünkü farklı bir
siyaset anlayışını temsil ediyorsunuz, Baas siyasetinin
anlayışını tercih ediyorsunuz. demek suretiyle Meclisteki
muhalefet partilerine hakaret etmeyi sürdürüyor Sayın
Dışişleri Bakanı.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye, dışarıda konsolosluklarının
basılması, içeride bayrağının indirilmesi;
dışarıda insanlarının kaçırılması,
içeride insanlarının kaçırılması suretiyle Hükûmetin
yüzüne vurulan, vurulmakta olan birtakım gerçek tablolarla karşı
karşıyadır. Derhâl kendini toplarsa
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MÜNİR KUTLUATA
(Devamla) -
yardımcı olmaya hazırız. Aksi takdirde, bu
Hükûmetin her gün, Türkiyeye sıkıntı vermekte olduğu,
iflas etmiş olduğu ortaya çıkmış durumdadır.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 65 inci maddesi ile düzenlenen 5237
sayılı Kanunun 152 nci maddesinin ikinci fıkrasına
aşağıdaki bendin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Özgür
Özel (Manisa) ve arkadaşları
d) Suçun nefret
saikiyle hedef alınan kişi veya kişilerin menkul veya
gayrimenkul mallarına karşı
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Nefret saikiyle
hedef alınan bir kişinin taşınır veya
taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip
eden, bozan, kullanılamaz hâle getiren veya kirleten kişi suçun
nitelikli hâlini işlemektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
66ncı maddede
bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 66. maddesiyle değiştirilmesi
öngörülen 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 188. maddesinin 3.
fıkrasında yer alan on yıldan az olmamak üzere ibaresinin on
yıldan yirmi yıla kadar şeklinde değiştirilmesini arz
ederiz.
İsa
Gök Turgut
Dibek Ali
Rıza Öztürk
Mersin Kırklareli Mersin
Ömer
Süha Aldan Dilek
Akagün Yılmaz
Muğla Uşak
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Suç ve cezada denge
sağlanması amacıyla teklif edilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
67nci maddede üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı kanun tasarısının 67 nci
maddesinin 3 üncü fıkrasında yer alan eden kişi ibaresinden
sonra gelmek üzere ile emniyet görevlileri ve kolluk kuvvetleri ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Adil
Zozani Halil
Aksoy Demir
Çelik
Hakkâri
Ağrı Muş
Erol
Dora Selma
Irmak
Mardin Şırnak
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 67. maddesiyle değiştirilmesi
öngörülen 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 190. maddesinde yer alan
beş yıldan on ibaresinin beş yıldan onbeş
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Ömer
Süha Aldan Ali
Rıza Öztürk
Mersin Muğla Mersin
Turgut
Dibek Dilek
Akagün Yılmaz Gürkut
Acar
Kırklareli Uşak Antalya
TBMM Başkanlığına
592 sıra
sayılı kanun tasarısının 67. maddesinin beş
yıldan on ibaresinin on yıldan onbeş yıla şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mesut
Dedeoğlu Alim
Işık Reşat
Doğru
Kahramanmaraş Kütahya Tokat
Muharrem
Varlı Sinan
Oğan Yusuf
Halaçoğlu
Adana Iğdır Kayseri
Cemalettin
Şimşek
Samsun
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık
konuşacak.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK
(Kütahya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 592 sıra sayılı Kanun Tasarısının 67nci maddesi
üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında
söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu kanun tasarısı görüşmelerinde de ortaya
çıkan bir sonuç, ne yazık ki iktidar partisinin muhalefetten gelen
öneriler ne kadar doğru olursa olsun kendi bildiğinin
dışında hiçbir görüşe açık
olmadığını bir kez daha göstermektedir. Verdiğimiz
önergeler toplumun ihtiyaçlarına cevap verebilecek mahiyette olmasına
rağmen, maalesef, kurgunun dışına
çıkılmaması anlayışı yine kendini göstermektedir.
Daha önceleri de defalarca, ülkenin sorunlarının çözümü konusunda
burada çok olumlu yaklaşımlarla birçok öneriyi dile getirdik, iktidar
partisinin değerli milletvekilleri ve yöneticileri kulaklarını
tıkadılar ve bugün Türkiyenin geldiği son durum hepimizi üzer
hâlde. Bayrak krizi daha çözüme kavuşmadan Türkiye yeni bir krizle
karşı karşıya kaldı ve Musuldaki Türk
Konsolosluğu iktidar partisinin yıllarca beslediği ve
büyüttüğü terör örgütlerinden birisi tarafından işgal edildi ve
80 dolayında Türk vatandaşının akıbeti maalesef
şu anda belirsiz.
Yine, bu ülkede
birçok olumlu önerimize bugüne kadar hiçbir olumlu yaklaşım
göremediğimizin bir başka örneği, bugün seçim bölgem Kütahyada
Seyitömer Linyitleri İşletmesi ve Termik Santralinin
özelleştirilmesinin ardından yaşanan işçi çıkarma
olayları ve gelinen toplumsal noktadır. Defalarca buradan
uyardık Bu özelleştirme yöntemi yanlıştır. Ülke
kaynaklarının birilerine peşkeş çekilmesi anlamına
gelir. Bu, yarın birçok mağduriyeti de beraberinde getirecektir.
dedik, kimse kulağını açıp Bunlar ne diyor? diye bizi
dinlemedi ama bugün Seyitömer Linyitleri İşletmesinde önce 20
kişilik bir grup işten atıldı, arkasından, verilen
sözlere rağmen İşçi çıkarılmayacak, mağdur
edilmeyecek. denmesine rağmen, iki gün önce 18 işçinin daha iş
akdine son verildi. Şimdi, iki gündür, Seyitömerde çalışan
binlerce işçi, işçi arkadaşlarının işe iadesini
talep ediyorlar ve oturma eylemindeler. Bir gün, iki gün bastırabilirsiniz
ama bu sorun çözülmediği zaman, yarın yeni toplumsal olaylar
yaşandığında iş işten çoktan geçmiş olacaktır.
Buradan Hükûmet
yetkililerini bir kez daha uyarıyorum: Kütahyanın Seyitömer Termik
Santrali ve Linyitleri İşletmesindeki işçi
kıyımını derhâl durdurunuz. Seçim öncesi işletmenin
yeni sahiplerine verilen sadece seçime yönelik olduğu için, olmayacak
sözlerin bugün Hükûmet tarafından yerine getirilememesi nedeniyle fatura
işçiler tarafından ödenmektedir. İşletmenin bir talebi var:
Sözleşme hükümlerinde yer almadığı hâlde açık ocakta
kömür çıkarılması amacıyla işçilerin
istihdamını sağlamak istiyoruz ama bu sahayı da bize
veriniz. Buradan çıkan kömürleri de piyasada satma hakkı bize
tanıyınız. dendiğinde, herhâlde seçim öncesi, sadece oy
hesabıyla Evet, biz bu sorunu çözeriz, merak etmeyin. denmiş olması
bugün bu noktaya gelinmesinin temel sebebidir. Kimse ihale sürecinde, ihale
sözleşmesinde yer almayan bir hakkı sonradan isteyemeyeceği gibi
herhangi bir bakanın veya bir milletvekilinin bu konuda bir söz vermesi de
mümkün değildir. Nitekim, mümkün olmadığını
yaşanan mağduriyetler göstermektedir.
Ben, bu vesileyle,
değerli iktidar partisi milletvekillerinden, muhalefet partilerinden gelen
önerilerin neyi amaçladığını ve hangisinin doğru,
hangisinin yanlış olduğunu irdeleyerek oy kullanmalarını
talep ediyorum. Bu önergemiz de, yine, uyuşturucu kullanımındaki
cezaların artırılmasına yöneliktir, toplumun beklentileri
doğrultusunda verilmiştir.
Umarım bu
yanlışı bu kez de yapmazsınız diyorum, tekrar hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MUHARREM İNCE
(Yalova) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Yoklama talebi var, onu yerine getirelim.
Sayın
İnce, Sayın Öztürk, Sayın Yılmaz, Sayın Dibek,
Sayın Köktürk, Sayın Ayaydın, Sayın Kaptan, Sayın
Güler, Sayın Acar, Sayın Batum, Sayın Genç, Sayın
Danışoğlu, Sayın Toprak, Sayın Gök, Sayın
Korutürk, Sayın Balbay, Sayın Keskin, Sayın Seçer, Sayın
Haberal, Sayın Tarhan.
Yoklama için iki
dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.58
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan),
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 102nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN 592 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 67nci maddesi üzerinde Kütahya Milletvekili Alim
Işık ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasından
önce yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi yeniden elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun; Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün; İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprakın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; Bursa Milletvekili Sena
Kalelinin; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker ve 7 Milletvekilinin;
Antalya Milletvekili Yıldıray Sapanın; Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt ve İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Bursa Milletvekili Aykan Erdemirin; İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın; Ankara Milletvekili Levent Gökün; Barış ve
Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun; Van
Milletvekili Aysel Tuğlukun; İstanbul Milletvekili Bülent Turan ve
Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl ile 69 Milletvekilinin; Tokat Milletvekili Reşat
Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın; Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlunun; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şekerin;
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve İstanbul Milletvekili
Bülent Turan ile 1 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporları (1/918, 2/14, 2/25, 2/67, 2/214, 2/218, 2/335, 2/542, 2/571,
2/577, 2/876, 2/960, 2/1060, 2/1087, 2/1369, 2/1648, 2/1675, 2/1830, 2/1864,
2/1883, 2/1941, 2/1973, 2/1982, 2/2115, 2/2149) (S. Sayısı: 592)
(Devam)
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Kanun
tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 67. maddesiyle değiştirilmesi
öngörülen 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 190. maddesinde yer alan
beş yıldan on ibaresinin beş yıldan onbeş
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Rıza Öztürk (Mersin) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Katılmıyorsunuz
Önerge üzerinde
Antalya Milletvekili Gürkut Acar konuşacaktır.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
GÜRKUT ACAR (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; 592 sıra
sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 67nci
maddesindeki önergemiz için söz aldım. Yüce kurulunuzu saygıyla
selamlıyorum.
Buna
göre 5237 sayılı Kanunun 190ıncı maddesinin birinci ve
ikinci fıkralarında yer alan iki yıldan beş ibareleri
beş yıldan on şeklinde değiştirilmektedir. Bu hüküm,
uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanılmasını
kolaylaştırmak için malzeme, donanım, özel yer sağlayanlar
için getirilmiş bir hükümdür. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz
önergemizle beş yıldan on beş yıla
artırılmasını talep ediyoruz. Uyuşturucu
kullanımı dehşet verici zararlarıyla toplumu giderek
yıkmaktadır ve yaygınlaşmaktadır. Bu nedenle getirilen
artırım doğrudur, biz daha da artırılmasını
talep ediyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye uzun bir zamandır, Türkiye Cumhuriyetinin
temel niteliklerinin aşındırılmasının, anayasal
düzeninin ilkelerinin sarsılmasının, Türkiyenin temel
dış politika esaslarının terk edilmesinin
sıkıntılarını yaşıyor. Adalet ve
Kalkınma iktidarı sadece iç politikada değil, dış
politikada da Türkiyeyi bir uçuruma doğru sürüklüyor. Hep söylüyoruz:
Türkiye Cumhuriyetinin temel düzeni içerisinde anayasal ilkeler içinde
çalışmak, sorunlara çözüm aramak yerine farklı ilişkilere
farklı bağlarla, anlayışlarla girerseniz bunun Türkiyeye
ağır faturalar çıkarmaması imkânsızdır. Hep
söylüyoruz: Hukuk içinde kalın; laikliği, demokrasiyi
aşındırmayın. Ama dinlemediniz. Kendi iç siyasi
hesaplarınız için komplolara, yasa dışı dinlemelere
göz yumdunuz. Binlerce insanın mağduriyetine sebep oldunuz.
Değerli
arkadaşlarım, kumpas diye, paralel diye feryat ediyorsunuz. Hukukun
dışına çıkarsanız bu bumerang gelir, bir gün sizi de
vurur. Nitekim, dış politikada da durum budur.
Din devleti kurmak üzere yola çıkan
IŞİD militanlarının, Musuldaki konsolosluğumuzda
bulunan Türk personeli ve konsolosumuzu, egemenlik haklarımızı
ihlal ederek, Türk toprağı sayılan binayı basarak esir
alması doksan yıllık cumhuriyet tarihimizde ilk defa
olmaktadır. Orta Doğuda Amerika Birleşik Devletleri destekli,
laiklik karşıtı terör örgütlerinin desteklenmesiyle meydana
gelen bu olaylar Türkiyenin toprak bütünlüğünü tehdit eder bir nitelik
kazanmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi, Türkiye'de laik, demokratik cumhuriyeti tasfiye etmek
için Amerika Birleşik Devletleri desteğinde iktidara
getirilmiştir. Amerika Birleşik Devletlerinin Orta Doğudaki
politikalarına uygun olarak öncelikle Özgür Suriye Ordusuna silah, cephane
ve her çeşit lojistik desteği veren, başka bir deyişle,
Suriyenin toprak bütünlüğünü tehdit eden laiklik karşıtı
ÖSOya yardım suretiyle Türkiye Cumhuriyeti'ni terörist örgütlere
yardım eden bir devlet durumuna düşürmüş bulunuyorsunuz. Durum
böyle olunca Özgür Suriye Ordusunun çatışmakta bulunduğu
IŞİD de Türkiye'yi düşman olarak hedefine oturtmuştur.
Adalet ve
Kalkınma Partisinin maceracı, emperyalizm yanlısı,
teslimiyetçi politikaları Türkiye'yi komşu ülkelerin toprak
bütünlüğünü ortadan kaldıran bir devlet durumuna indirgemiştir.
Kesin olarak bütün stratejistlerin bildirdiği bir gerçek vardır
değerli arkadaşlarım: Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğü
bozulursa Türkiye'nin toprak bütünlüğü de bozulur.
IŞİDin
Irakta işgal ettiği Türkmen bölgesinde yaşayan Türklerin
korunması Türkiye'nin namus borcu olduğu gibi, Orta Doğuda
çıkarlarının korunmasında ve dengelerin lehimizde
oluşmasında da son derece etkilidir. Türkiye'nin, Irak Merkezî Hükûmetinin
itirazlarına rağmen bölgesel Kürt yönetimiyle iş birliği
hâlinde petrol anlaşması yapması uluslararası hukukun
açık bir şekilde ihlalidir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
Türkiye'yi hukuksuz yönettiği gibi, uluslararası alanda da hukuksuzluğu
temel almaktadır. Bu gidişin sonu felakettir.
Türkiye kendi
çıkarlarını korumak için gerekli etkin tedbirleri derhâl alarak
duruma müdahale etmelidir ancak Amerika Birleşik Devletlerinin önümüze
uzattığı havucu da yememelidir. Özellikle, Musul ve Kerkük
bölgesini alarak güya petrol sorununu çözme havucuyla Türkiye'yi Orta
Doğudaki bataklığa sokmamak gerekir. Emperyalist ülkelerin Irak
ve İranı sekiz yıl savaştırıp her iki tarafa da
milyarlarca dolarlık silah sattıktan sonra, hiçbirini galip ilan
etmeden savaşı bitirdiklerini unutmamak gerekir.
Değerli arkadaşlarım,
Amerika Birleşik Devletlerinin planı, Türkiye'yi önce büyütme
bahanesiyle Lozanı delmek, âdeta gebe bırakmak, sonra da
doğurtmaktır. Bu plan daha önceden hazırlanmıştır
ve bilinmektedir. Türkiye'nin toprak bütünlüğünü bozacak bu maceraya
atılmamasını Adalet ve Kalkınma iktidarından talep
ediyoruz. Lozan Anlaşmasını kendi elimizle bozdurmak
anlamına gelecek davranışlar Türkiye'nin devlet olarak
varlığını tehlikeye düşürebilecek niteliktedir.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Acar.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı kanun tasarısının 67 nci
maddesinin 3 üncü fıkrasında yer alan eden kişi ibaresinden
sonra gelmek üzere ile emniyet görevlileri ve kolluk kuvvetleri ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Demir
Çelik (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Mardin Milletvekili Sayın Erol Dora konuşacak.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
EROL DORA (Mardin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 592 sıra
sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 67nci maddesi
üzerine Halkların Demokratik Partisi adına söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tasarının
67nci maddesi de suç işlemeyi engellemenin ceza artırımı
biçiminde düzenlemelerle mümkün olabileceği yanılgısıyla
hazırlanmış maddelerden birisidir.
Değerli milletvekilleri,
konuşmamı tasarıda çocuklara yönelik istismarlara ilişkin
düzenlemelerle ilgili sürdürmek istiyorum. Çocuklara karşı aktif
olarak girişilen ve onların fiziksel, duygusal, zihinsel ve toplumsal
gelişmelerini zedeleyen her türde eylemleri istismar olarak
değerlendirmek zorundayız. Çocuk sömürüsü, açık ve kaba
sömürüden ince, dolaylı ve üstü örtülü sömürüye kadar uzanan biçimlere
bürünür. Çocuğun yuvadan atılması, ortalıkta kalması,
eğitimden yoksun bırakılıp
çalıştırılması, dilenciliğe ve fuhşa itilmesi,
cinsel saldırıya uğraması, dayak ve işkenceyle
büyümesi, sakat bırakılması biçiminde daha da
uzatılabilecek istismar biçimleri söz konusudur. Ayrıca, çocuklara
yönelik istismar biçimlerine çocukların doğrudan veya dolaylı
yoldan suça itilmesi, uyuşturuculara
alıştırılması, kin gütmeye itilmesi, kız
çocuklarının küçük yaşta evlendirilmesi gibi durumlar da
eklenebilir.
Değerli milletvekilleri, bir bütün olarak toplum,
kurumlar ve bireyler tarafından çocukları eşit hak ve
özgürlüklerden yoksun bırakmak ve onların en üst düzeyde
gelişmelerine müdahale etmek gibi davranış ve içsel tepki
sonucunda oluşan koşulları çocuk istismarı ve ihmali
koşulları olarak tanımlanmaktadır. Bu manada, çocuğun
ihmal edilmesi de istismar davranışıyla aynı derecede önem
taşımaktadır. Bir çocuğu ihmal etmek, onu istismar
koşullarına itmek anlamına gelebilmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; çocukların maruz
kaldığı istismarın zararlı etkileri ve
Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme
kararları göz önüne alındığında çocukları korumak
ve iyileştirmek amacıyla geniş anlamda toplumda hassasiyet
yaratacak eğitim kampanyalarının başlatılması
kaçınılmazdır. Öğretmenlerin, ana babaların ve
çocukların anlayış ve tutumlarındaki
değişiklikleri sağlamak için, olumlu disiplin yöntemleri
kullanılmasını teşvik eden barışçı bir dünya
görüşü yaratılmasına, sağlıklı gelecek için
ihtiyaç duyulan yaklaşımın oluşturulmasına yol
gösterecek çeşitli uygulamalar gerçekleştirilmelidir.
Değerli
milletvekilleri, Türkiyede istismar vakaları sonrası yürütülen
çalışmaların muhtevasına bakıldığında,
çoğunlukla istismara maruz kalan çocuğa yönelik müdahalelere ve bu
bireyin desteklenmesine yoğunlaşılmaktadır. Oysa istismar
uygulayanın da rehabilite edilmesi, şiddetin önlenmesi için son derece
önemli ve gereklidir. Her iki tarafın ruh
sağlığını düzeltebilecek etkili tekniklerden
faydalanılmalıdır. Çocuklara hizmet götüren eğitim,
sağlık gibi her türlü kurum ve kuruluşta çalışanların,
yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve medyanın
bu konuda duyarlılığının artırılması,
bilimsel verilere dayalı planlar ile
sorunu çözmeye yönelik somut adımlar atılması ve
belirlenen adımların uygulamaya geçirilmesinde kararlılıkla
hareket edilmesi, sorunun boyutlarının büyümesini önlemede elzem görülmektedir.
Değerli
milletvekilleri, 2012 yılı adli sicil istatistiklerine göre çocuklara
yönelik cinsel istismar suçundan cumhuriyet
başsavcılıklarına 34 bin başvuru
yapıldığı ve aynı yıl bu suç nedeniyle ceza
mahkemelerinde 17.500 dava açıldığı belirtilmektedir.
Ayrıca, istatistikte yer alan bilgiler arasında cinsel istismar
mağduru çocukların yüzde 35inin 11 yaşın altında
olduğu, yüzde 21inin erkek, yüzde 14ünün ise kız çocuklar
olduğu belirtiliyor.
Değerli
milletvekilleri, çocukların cinsel yönden istismar edilmesinin hukuki
boyutunun tespitinin yanında, bu konunun önleme boyutu da büyük önem arz
etmektedir. Sorunun bu boyutu ele alınmaksızın salt cezai
müeyyidelerin artırılması ile geçiştirilemeyeceği ortadadır.
Bu sorunun çözümü için hukukun olanaklarının yanı sıra
psikoloji, sosyoloji, pedagoji, felsefe gibi disiplinlerden de destek
alınmalı, bu multidisipliner çalışmanın veri,
uyarı ve önerileri devletin politika aracında yerini bulmalıdır.
Zira, bu sorunun yalnızca çocukları değil, bizzat toplumun
kendisini ilgilendiren bir sorun da olduğu unutulmamalıdır.
Genel Kurulu tekrar
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
68inci maddede üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı kanun tasarısının 68 inci
maddesinin 3 üncü fıkrasında yer alan gerek görülmesi halinde
ibaresinin madde metninden çıkartılmasını, tutulabilir
ibaresinin tutulur şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Halil
Aksoy Erol
Dora Hasip
Kaplan
Ağrı
Mardin
Şırnak
Adil
Zozani Demir
Çelik Selma
Irmak
Hakkâri
Muş
Şırnak
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 68. maddesiyle değiştirilmesi
öngörülen 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 191. maddesinin yeni
metninde madde başlığında yer alan ya da 191. maddenin 1.
fıkrasında yer alan ya da ibaresinin ve 5. fıkrasında yer
alan ya da ibarelerinin veya ibareleri ile değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
İsa
Gök Turgut
Dibek Ali
Rıza Öztürk
Mersin
Kırklareli
Mersin
Dilek
Akagün Yılmaz Ömer
Süha Aldan
Uşak
Muğla
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
592 sıra
sayılı kanun tasarısının 68. maddesinin 8.
fıkrasına uyuşturucu maddeyi kullanmayı teşvik etmek
bendinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mesut
Dedeoğlu Muharrem
Varlı Cemalettin
Şimşek
Kahramanmaraş
Adana
Samsun
Sinan
Oğan Reşat
Doğru Yusuf
Halaçoğlu
Iğdır
Tokat
Kayseri
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru
konuşacak.
Buyurun.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 592
sıra sayılı Kanun Tasarısının üçüncü bölümü
68inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Son on
yıldır -yaklaşık olarak- Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarında değiştirilmeyen temel kanun maalesef
kalmamıştır. Kanunların birçoğu
değiştirilmiş, tekrar, yeniden torba kanunlar içerisinde
getirilerek değiştirilmeye devam edilmektedir. Bugün de
görüştüğümüz ve yaklaşık olarak birçok maddeyi içermesinden
dolayı da cezayla ilgili bir torba kanundur.
Saygıdeğer
milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı 2002 senesinden
itibaren tek başına ülkemizi yönetmektedir. Yüce Türk milleti bu
siyasi partiye iktidarı, tek başına iktidarı güçlü bir şekilde
verirken önündeki birçok sorunun çözülmesi ve ülkenin aydınlık
içerisine getirilmesi noktasında yetkiyi vermiştir. Ancak,
görüldüğü kadarıyla bunların birçoğu yerine
gelmemiştir. Bakınız, Yoksullukla mücadele edeceğiz.,
Yolsuzluklarla mücadele edeceğiz. denirken maalesef, yoksullukla
mücadele edilmemiş, yolsuzlukların içerisine
batırılmış ve de şu anda içinden çıkılmaz
bir konuma gelmiştir.
Ama bunun
yanında en önemli konu da Türk dış politikasındaki
yanlışlardır. Şu anda ülkemizde dış politikadaki
yanlışların en bariz örneklerini, işte, dün itibarıyla
Irakta Musulda, Kerkükte, Tuzhurmatuda IŞİDın
yapmış olduğu operasyonları ve faaliyetleri görüyoruz.
IŞİD terör örgütü Musul kentine saldırmıştır.
Beraberinde, Kerküke saldırmaktadır, Tuzhurmatuya
saldırmaktadır. Yani Türklerin yoğun şekilde
yaşamış olduğu kentlere bir bir saldırmaktadır.
Tabii, bunu gördüğümüz zaman, 2002 senesindeki hükûmetin
yıkılmasının, o koalisyon hükûmetinin
yıkılmasının sebeplerini de hep beraber düşünmek
mecburiyetinde olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Bakınız,
2002 senesinde, o zaman, Amerika Birleşik Devletleri ve koalisyon
ortakları özellikle Iraka müdahale etmek için yoğun bir gayret sarf
ediyorlardı. O zamanki Başbakan Sayın Bülent Ecevit ve Genel
Başkanımız Doktor Devlet Bahçeli, buraya müdahalenin burada çok
büyük bir istikrarsızlığa sebep olacağını ve
beraberinde de birçok sorunla karşılaşılabileceğini
ifade ediyordu. Saygıdeğer milletvekilleri, bu görüşün ne kadar
haklı olduğu ortaya çıkmıştır. Yani, o zaman
erken seçime gidilmiş, hükûmetin yıkılmasıyla ilgili
çalışmalar başlatılmış ve onun akabinde de Adalet
ve Kalkınma Partisi tek başına iktidara gelmiştir. Ama o
zamanki tabloya bakmış olduğumuz zaman, işte, kendi
bölgesinde lider olan bir Türkiye, yine o bölgede, Orta Doğuda lider
konumunda bir Mısır gibi veyahut da düzenin ve hâkimiyetin hâkim
olduğu Suriye veyahut da Ürdün, Iraktaki düzeni hep beraber görüyorsunuz.
Ama, akabinde ne olmuştur? Adalet ve Kalkınma Partisinin dış
işlerindeki yanlış politikalar o bölgelerde tamamen
istikrarsızlığı desteklemiştir ve şu anda da
IŞİD terör örgütünün saldırısıyla karşı
karşıyayız. Burada herkesin elini vicdanına koymasını
ve olayları çok iyi bir şekilde değerlendirmesini biz istiyoruz.
Burada Türkler
yoğun bir şekilde baskı altındadır. Tuzhurmatu bir
Türk kentidir, Musul bir Türk kentidir. Kerkük, Türklerin
yaşamış olduğu, hatta Anadoludan önce vatan olmuş
olan bir yerdir. Buradaki yapılan saldırılar herkesin ama
herkesin yüreğini kanatmalıdır ve beraberinde de insanlarımızı
bir an önce kurtarmanın mücadelesini verme noktasında her türlü
desteğin verilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Ancak,
gördüğümüz kadarıyla da bu yönlü olarak ne
yapıldığını pek fazla bilmiyoruz ama inşallah
-tahmin ediyorum ki yarın herhâlde bilgi verilecek- çok önemli
gelişmeler olur ve hem Musuldaki başkonsolosluğumuzda
çalışanların hepsini kurtarmış oluruz ve Türk tır
şoförlerini kurtarmış oluruz. Hatta, şu anda medyaya yansımayan,
birçok Türk vatandaşının bu tehlike içerisinde olduğunu ve
çok büyük bir sıkıntı içerisinde olduğunu görüyoruz ki
inşallah, Türk dış işleri politikasının veyahut
da Hükûmetin almış olduğu kararlarla beraber orada insanlar
rahatlar. Türk devleti, beraberinde ağırlığını
ortaya koymuş olur diye düşünüyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, bu maddeyle tabii uyuşturucu suçlarıyla ilgili
bazı ağırlaştırmalar getirilmesine
çalışılmaktadır. Şöyle ki önümüzdeki dönem içerisinde
bağımlılık hem Türk devletinin çok büyük sorunudur hem de
ülkemizin dışındaki bütün dünya devletlerinin en önemli
sorunlarının başında gelmektedir.
Madde
bağımlılığı her geçen gün artmaktadır. Madde
bağımlılığı konusunda geçtiğimiz dönemlerde
yani 23üncü Dönemde çok önemli bir araştırma komisyonu kurulmuş
ve araştırma komisyonu çok önemli çalışmalar yapmış
olmasına rağmen o çalışmaların ürünleri yani sonuç
bölümündeki gösterilen önerilerin hiçbirisi maalesef gündeme
getirilmemişti ancak şu an itibarıyla getiriliyor. Bizim de
kanun tekliflerimiz içerisinde olmasına rağmen, hatta ismimizin de
yazılı olmasına rağmen, kanun teklifine bakmış
olduğunuz zaman, vermiş olduğumuz kanun teklifindeki
anlamların yani o göstermiş olduğumuz, ele alınması
gereken konuların çok azının ele alınmış
olduğunu görüyoruz. Bunun da ben yeterli olmadığı
kanaatindeyim ama en azından, yine de bu kanunla getirilmiş
olması da büyük bir başarıdır diyorum.
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Doğru.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 68. maddesiyle değiştirilmesi
öngörülen 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 191. maddesinin yeni
metninde madde başlığında yer alan ya da 191. maddenin 1.
fıkrasında yer alan ya da ibaresinin ve 5. fıkrasında yer
alan ya da ibarelerinin veya ibareleri ile değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Turgut Dibek (Kırklareli) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Mersin Milletvekili Sayın İsa Gök konuşacak.
Buyurun Sayın
Gök. (CHP sıralarından alkışlar)
İSA GÖK
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Arkadaşlar,
siyaset kalıcı değildir, birçoğunuz yarın mesleğe
döneceksiniz. Özellikle hukukçu arkadaşlara seslenmek istiyorum ben.
Bundan sonra gelecek olan 4 tane madde son derece önemli. Yarın, sivil
yaşama döndüğünüzde mahcup olmamak için ben uyarı görevini ifa
etmek istiyorum. Çerçeve 69 yani TCK 277, yargı görevi yapanı,
bilirkişiyi, tanığı etkilemeye teşebbüs suçu. Burada
savcıya, tanığa, bilirkişiye bir soruşturma
safhasında etkide bulunmayı suç olmaktan çıkarıyorsunuz.
Bakın, bu bizim ceza sistemimizde bize özgü bir suç değildir, bu tüm
dünyada vardır ve cezası iki yıldan dört yıla hapistir.
Fikrî içtimada yarı oranda artar yani üç yıldan altı yıla
çıkar. Bu suçu siz şu anda suç olmaktan çıkararak korkunç, büyük
bir hata yapıyorsunuz. Zira, bunun geri dönüşü olacak mutlaka ama bu
süre içerisinde herkes, savcı, hâkim, bilirkişi peşine
düşecek. Bu bir defa yargıda iltimasa, rüşvete, baskıya,
tehdide yol açmaktır. Bundan lütfen geri dönün, bir madde daha var, geri
dönün.
Arkadaşlar,
ikincisi: Çerçeve 70, hâkim ve savcıların kişisel
sorumluluğu. Arkadaşlar, uyarıyorum. Bakın, 1964
yılından bu tarafa Türkiyede hâkim ve savcıların
ağır kusur ve kasıtlı hareketlerine karşı
tazminat davası açma hakkı vardır. 2004te de Ceza Kanununa bu
aynen alındı ama siz, Sayın Mehmet Haberal davayı
kazandığında kusur ve kasıttan dolayı, 2011de bunu
bir anda kaldırdınız, Hiç kimse hâkim ve savcıya dava
açamaz. dediniz 93/Ayla, 2802de yaptınız
değişikliği. 17 ve 25 Aralık olayları oldu, bu sefer
Tümüyle dava açar. dediniz. Şimdi, CMKya getirdiğiniz maddeyle siz
tüm sistemi bozuyorsunuz, Hiçbir şekilde dava açılamaz. diyorsunuz;
yapmayın. Bunun doğrusu, hâkim ve savcının ağır
kusur ve kastında dava açabilmektir. Her olayda değil çünkü hâkim ve
savcıya karşı siz her olayda dava açtırırsanız
karar veremez. Ağır kusur ve kastı ayırmak zorundasınız.
Devleti de müteselsil sorumlu yapmak doğrudur. Bunu düzeltin.
Bakın,
arkadaşlar, asliye ticaret mahkemelerini tek hâkime düşürdünüz,
hatayı anladınız, tekrar heyet hâline getirdiniz iki gün önce.
Bunları düzeltin.
Arkadaşlar,
çerçeve 71. Bakın, sulh ceza mahkemelerini kaldırıyorsunuz,
yapmayın. Bu ülkede üçlü yargı sistemi vardır ceza sisteminde.
Sulh ceza mahkemelerini kaldırıp ikili sisteme geçiyorsunuz, benzeri
olan çerçeve 74te de savcılığın verdiği takipsizlik
kararlarına karşı, sulh ceza mahkemesini
kaldırdığınız için, itiraz mercisi ağır ceza
mahkemelerini kaldırıyorsunuz, sulh ceza hâkimliklerini
getiriyorsunuz. Arkadaşlar, yapmayın. İtiraz bir kanun yoludur.
Bu kanun yolunu yok etmeyin. Sulh ceza mahkemelerini
kaldırdığınızda, müteferrik işleri sulh ceza
hâkimliklerine yani el koyma, arama, tutuklama, tutuklamaya itirazı onlara
yaptırdığınızda yargıya hükmedeceğinizi
sanıyorsunuz; yanlıştır. Türkiyede siz belki 50 sulh ceza
hâkimiyle el koyma, arama, tutuklama, tutuklamaya itirazı yönlendireceğinizi
sanıyorsunuz ama insanoğlu bu, zapt edemezsiniz, engelleyemezsiniz,
hükmedemezsiniz. Ağır ceza mahkemesine itirazı tekrar koruyun,
en yakın ağır ceza mahkemesi heyetine gitsin bari bu KYO dediğimiz
kovuşturmaya yer olmadığı kararları; bu hataya
düşmeyin. Çünkü geri dönülmesi zor ama mecbur kalacaksınız.
Arkadaşlar,
diğer bir husus: Bakın, hep hatalar
Anayasa 159, HSYKya seçim
getirdiniz. Arkadaşlar, ben kendimi hem siyasi hem de yargı görevlisi
görürüm. Sayın Bakan, şu anda HSYK seçimleri için adliyelerde
kulisler yapılıyor. Hâkim savcılar yemeklerde
masalarını ayırdılar. 7 adli yargı, 3 idari
yargıdan gelecek olan HSYK üyeleri için, arkadaşlar,
görüşmüyorlar hâkim savcılar. Herkes, bakın,
sağcı-solcu diye ayrıldı, AKPli diye ayrıldı,
cemaatçi diye ayrıldı, ülkücü diye ayrıldı, ülkücüler
içerisinde Yazıcıoğlu grubu ayrıldı, solcular
içerisinde
Etnik anlamda ayrıldılar, mezhebî olarak
ayrıldı hâkimler. Demek ki 159da getirilen seçim olayı
doğru değilmiş. Belki 1 oy toparlayabilirdi, bir hata oldu,
Anayasa Mahkemesi iptal etti bunu. Ama bakın, adliyeler bölünmüş
vaziyette. Bu hatadan geri dönmek lazım, Anayasa 159u mutlaka toparlamak
lazım. Adliyeler şu anda siyaset mecrası oldu.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
İSA GÖK (Devamla)
Bunu Meclise mi alırsınız, başka bir şeye mi
Bunu
çözmek zorundasınız.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Gök.
İSA GÖK
(Devamla) Bitiriyorum.
Çünkü yargı,
adliyeler bazında elden gidiyor.
Sayın Bakan,
bir adliyeye gidin, yemek arasında bir adliyeye gidin.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Ben sizinle beraber giderim.
İSA GÖK
(Devamla) Bakın, yemek arasında gittiğiniz
BAŞKAN
Sayın Gök, teşekkür ederim.
Daha sonra Bakanla
görüşürsünüz bu teklifinizi.
İSA GÖK
(Devamla) Bitiriyorum, bitiriyorum.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
İSA GÖK
(Devamla) Bitirmedim efendim. Sayın Başkan, istirham ediyorum.
Yemek
arasında, arkadaşlar, hâkimler grup grup masalara
ayrılmış vaziyetteler. Bu, yargıyı bitiren bir
şey.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Gök.
İSA GÖK
(Devamla) Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı kanun tasarısının 68 inci
maddesinin 3 üncü fıkrasında yer alan gerek görülmesi halinde
ibaresinin madde metninden çıkartılmasını, tutulabilir
ibaresinin tutulur şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hasip Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan
konuşacak.
Buyurun Sayın
Kaplan. (BDP sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Evet arkadaşlar, adaleti arıyoruz.
Ankara
Ağır Ceza Mahkemesi Musulla ilgili, konsoloslukla ilgili
soruşturma açmış, haberiniz olsun diye söylüyorum. Peki, bunu
defalarca burada dile getirmedik mi araştırma önergeleriyle?
Defalarca konuşma yapmadık mı burada? Defalarca bunu buraya
getirdik, niye hep reddettiniz? Genel görüşme istedik. Bir genel
görüşme için hangi hassasiyetten bahsediyorsunuz, Allah aşkına?
Çok hassassanız, Bakan hassas bir bilgi verecekse kapalı oturuma da
geçilebilir ama yok, bir bilgi yok.
Size Musulda
yaşananlarla şoför esnafımıza rehin olarak el
koymaların haritasının Suriyede
başladığını söyleyelim önce, Suriyede
başladı her şey.
Bakın, şu
genelgeye iyi bakın. Eğer doğru değilse bu genelge, Bakan
çıksın, Yalandır. desin. Eğer doğru ise bu, bizim
içinde bulunduğumuz vahametin, rezaletin belgesidir. Bakın, ne diyor?
Gizli. İçişleri Bakanlığı, Hatay Valiliğine. Genelge
2013/12. 15 Mart 2013 tarihli. Aynen okuyorum önemli noktaları,
kavramlara bakın:
Millî
İstihbarat Teşkilatımız denetiminde çeşitli ülkelerden
getirilerek bölücü örgüt PKK uzantısı PYDye karşı
savaştırılan, ağırlıkta Çeçen ve
Tunusluların bulunduğu El Nusraya bağlı mücahitlerin
mücahitlerin, dikkat edin kavramlara- iliniz sınırları
içinden Suriyeye geçişlerinde istihbarat görevlilerine gerekli
desteğin sağlanarak güvenliklerine ve konunun gizliliğine riayet
edilmesi önem arz etmektedir. Bu bağlamda mücahitlerin ülkemiz
sınırlarından Suriyeye geçişlerinde Hatay ilimiz stratejik
bir konuma sahiptir. İslamcı gruplara lojistik desteğin
aktarılması, eğitimleri ve yaralıların tedavisi ve mücahitlerin
geçişleri ağırlıklı olarak buradan
yapılacaktır. Millî İstihbarat Teşkilatımız ve
ilgili merciler bu konuda görevlendirilmiştir, Hatay Valiliğimizle
koordineli olarak çalışacaktır. Çeşitli sivil kurumlar
tarafından kara yolu ve hava yolu ile ilinize gönderilen mücahitlerin
büyük bir gizlilik içerisinde, konum itibarıyla Diyanet İşleri
misafirhanelerinde -Diyanet İşleri misafirhanelerinde dikkat edin-
ve bağlı kuruluşlarla MİT tarafından belirlenen kamu
misafirhanelerinde konaklamaları uygun görülmüştür. Genelgeye
titizlikle uyulmasını
El Nusra için sizin
Bakanlıktan Valiliğe giden genelge bu. Peki, arkadaşlar, ne oldu
da siz şimdi terör örgütü listesine aldınız El Nusrayı,
bana anlatır mısınız? Birinizin çıkıp burada
anlatması lazım, bu Hükûmetin. Kürtlere Kobanide, Afrinde,
Cizirde, Kamışlıda sürekli saldıran, katliam yapan, çoluk
çocukları katleden bu cinayet şebekelerini Hükûmet olarak sizin
mücahit olarak sınıflandırmanız, üstelik de PYDye
karşı, Kürt halkına karşı savaşa gönderilmede
verdiğiniz lojistik desteğin, verdiğiniz arka çıkmanın
acaba bir akrabalık, ideolojik damarı mı var, nedir, söyler
misiniz? Şimdi bunu anlatır mısınız Allah
aşkına?
Siz ülkemizin
geleceğinde, Suriyede, Irakta, Kürdistanda yani Rojavada ve
Başurda gelecekte bin yıl Kürt halkıyla mı beraber olmak
istiyorsunuz, yoksa terör örgütleriyle mi; tercih sizin. Ama şunu iyi
bilin: Kürt halkı bu katliamlar karşısında kendisine
saldıranları ve onlara arka çıkanları iyi
tanımıştır. Şu an Kerkükü Kürt güçlerinin hepsi
ellerine geçirmiş durumdadır ve oradan hükûmet kuvvetlerinin hepsi
çekilmiştir ve Türkmen bölgesini de Kürtler korumaktadır. Bu
ayıp birilerinin siyaseten, diplomatik olarak, yargı olarak, adalet
olarak cevabını bekliyor. Genel görüşmeyi bakayım ne zaman
getireceksiniz, konuşacağız. Konuşacağız bu
Mecliste, halk bilecek ne olduğunu, konsolosluğunuza çekilen
bayrakları. Okuyacaksınız, nerelere getirildiğini
göreceksiniz, hepsini göreceksiniz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.48
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan),
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102nci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
592 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 68inci maddesi üzerindeki Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Kanun
tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
68inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
69uncu maddede iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı kanun tasarısının 69 uncu
maddesinde yer alan 'Teşebbüs iltimas derecesini geçmediği takdirde
verilecek ceza altı aydan iki yıla kadardır' ibaresinin madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Halil Aksoy Adil Zozani Demir Çelik
Ağrı Hakkâri Muş
Selma Irmak Kemal Aktaş Erol Dora
Şırnak Van
Mardin
BAŞKAN
Şimdi okutacağım önerge Anayasaya aykırılık
önergesidir, öncelikle işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 69. maddesiyle 5237 Sayılı Türk
Ceza Kanunun 277. maddesinde yapılması düşünülen
değişikliğin Anayasaya aykırı olmasından
dolayı çerçeve 69. maddenin tasarı metninden tümüyle
çıkartılması ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsa Gök Turgut
Dibek Ali Rıza Öztürk
Mersin Kırklareli Mersin
Ömer Süha Aldan Dilek
Akagün Yılmaz
Muğla Uşak
BAŞKAN
Okunan son önergeye Komisyon katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Kırklareli Milletvekili Sayın Turgut Dibek
konuşacak.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli
arkadaşlar, bu tasarı içerisinde, ben birinci bölüm üzerinde
konuşurken bahsettim, üç dört madde var. Bu üç dört madde, bu
tasarıyla hiç alakası olmayan özel maddelerdir. dedim. Bence en önemlilerinden bir tanesi bu. Yani bu
vermiş olduğumuz önerge
Ben az önce Sayın Bakana da ilettim,
Bu önergeye lütfen katılın. dedim ve Bu düzenlemeyi
çıkaralım. dedim.
Bu 277nci
maddedeki, Türk Ceza Kanununun 277nci maddesindeki soruşturma
aşamasını suç olmaktan çıkarmamız, değerli
arkadaşlar, uygulamada o kadar büyük sorunlar çıkaracak ki. Bir defa,
Anayasaya aykırı zaten yani ona değineceğim ama
şimdi, sözlerimin daha iyi anlaşılması için ben önce bir
maddeyi okumak istiyorum. Ondan sonra zaten sizler de beni
anlayacaksınız veya bizi izleyen vatandaşlarımız da
anlayacaktır diye düşünüyorum.
Bakın, 277nci
madde neyi düzenliyor Ceza Kanunumuzun? Yargı görevi yapanı,
bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçu.
Diyor ki: Görülmekte olan bir davada veya yapılmakta olan bir
soruşturmada, gerçeğin ortaya
çıkmasını engellemek veya bir haksızlık
oluşturmak amacıyla, davanın taraflarından birinin,
şüpheli veya sanığın, katılanın veya mağdurun lehine veya aleyhine sonuç
doğuracak bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da beyanda
bulunması için, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya
tanığı hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs
eden kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasıyla
cezalandırılır.
Şimdi,
yargı görevi
Yargı görevi, değerli arkadaşlar, sadece
kovuşturma aşaması değildir. Şimdi, az önce de
konuşmaya çalıştık arkadaşlarımızla,
soruşturma aşaması yargı görevinin zaten içerisindedir.
Soruşturma aşamasında kimler var? Savcı var, bilirkişi
var, tanık var, yine aynı aşamada hâkimler de var,
hazırlıkta verilen, soruşturma aşamasında karar veren
hâkimler de var. Öyle bir şey yapıyoruz ki veya öyle bir şey
yapıyorsunuz ki, yapmaya teşebbüs ediyorsunuz ki bu düzenlemedeki soruşturma
aşamasında bu insanların kendilerine karşı
yapılacak olan, suç teşkil eden bu eylemleri suç olmaktan
çıkarıyorsunuz.
Bakın, ben
uygulamadan geldim, örgütten geldim, ilçe başkanlığı ve il
başkanlığı, uzun süre bu görevleri üstlendim, yaptım.
Ne olacak biliyor musunuz? O savcıların, hâkimlerin odaları
siyasilerle dolar. Telefonlar o kadar rahat açılır ki bu saatten
sonra, bundan sonra.
Şimdi, bu
konuyu böyle çok basit geçirmek mümkün değil. Niçin
yapıldığını aslında hepimiz biliyoruz. Yani, bu
son olaylardan sonra, zannediyorum, özellikle İzmir Cumhuriyet
Başsavcısının tuttuğu bir tutanak var; bunu kamuoyuyla
da paylaşmıştık, Genel Başkanımız da
paylaştı. İstanbul Emniyet Müdürünün yine benzer
açıklamaları var maiyetindeki personele veya diğerlerine,
savcılara. Bunların, zannediyorum, soruşturma
dışı kalması amaçlanıyor ama değerli
arkadaşlar, siz kalkar, mahkeme aşamasındaki yani yargılama
aşamasındaki, kovuşturma aşamasındaki eylemleri suç
olarak tutmaya devam eder ama soruşturma aşamasında savcıyı,
hâkimi, bilirkişiyi bu güvenlikten eğer mahrum
bırakırsanız biz özel bir düzenleme yapmış oluruz.
Bakın,
sözlerimin başında da söyledim, bu tasarı içerisinde bizim
itiraz ettiğimiz çok madde var ama en önemlilerinden bir tanesi budur.
Başımıza, başınıza iş açacak maddelerden
biridir. Birileri rica etmiş olabilir, birilerinin hakkındaki
soruşturmayı işte, Efendim, savcılar takipsizlik
kararı versin, kapatsın. veya işte, müfettişler
Artık eylem suçu olmaktan çıktığı için bu konuyu
kapatalım. demiş olabilir ama uygulamada 11 tane hâkim, savcı
var. Bunların büyük bir kısmı soruşturma
aşamasında görev yapıyor. Şimdi, ben Sayın Bakana
sordum, diyor ki: Ya, işte, etkileme çok fazla önemli olmayabilir. Burada
tehdit varsa, şantaj varsa, işte efendim, daha farklı eylemler
varsa zaten suçtur diğer hükümlere göre. Tabii ki suçtur. Ama öyle bir
noktada olabilir ki bunun
Ya, telefon açtınız veya gittiniz
işte efendim, savcıya dediniz ki: Ya, bu arkadaşı
tanıyoruz, iyi bir arkadaş. Bu arkadaşla ilgili olarak bir
soruşturma var. İşte efendim, siz bunu takip ediyorsunuz, bu
dosya sizde. Bunu bir siyasi yapar. E, ne olacak, ne olacak? Yani bu
şimdi tehdit boyutunda değil, şantaj boyutunda değil Seni
şöyle yaparım, böyle yaparım. değil. Burada, Hüseyin
Baş, İzmir Cumhuriyet Başsavcısı diyor ki:
-Müsteşar kendisine demiş- Bu saatte git, cumhuriyet
savcısını değiştir, tüm kararları iptal et, bu
soruşturmayı durdur, bunu yapmazsanız sonuçlarına
katlanırsınız. Nereye girecek bu eylem, nereye girecek? Tehdit
mi, şantaj mı? Bu, suça girecek, başka bir yere girmeyecek.
Bu maddeyi
tasarı metninden çıkarmamız gerekir.
Hepinize
saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Dibek.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, 60ıncı maddeye göre çok
kısa bir söz istiyorum.
BAŞKAN Bu
maddeyle ilgili mi?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Evet.
BAŞKAN
Yerinizden bir dakika.
IX.- AÇIKLAMALAR
1.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, 592
sıra sayılı Kanun Tasarısının 69uncu maddesinin
kişiye mahsus ve önemli suçları, suistimalleri örtmek için
getirildiğine ve bu maddenin tasarı metninden
çıkarılması gerektiğine ilişkin açıklaması
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Şimdi efendim,
bu maddenin getirilmesinin amacı 17 Aralık ve 25 Aralık
soruşturmasını yapan İzmir Cumhuriyet
Başsavcısı ile Adana Cumhuriyet Başsavcısına,
Adalet Bakanlığı makamında oturan Bekir Bozdağın
bu savcılara telefon ederek Aman gidin, savcıyı görevden
alın ve bu soruşturmayı kapatın. şeklindeki bir
müdahalesi. Başsavcılar tutanakları tespit etmişlerdi, bu
konuda fezlekeler düzenlemişlerdi, Adalet Bakanına gönderilmişti.
Şimdi, bu maddenin tek amacı var, Bekir Bozdağın
yaptığı bu müdahaleden dolayı işlediği suçu suç
olmaktan çıkarmak.
Şimdi, ben
herkesin vicdanına sesleniyorum: Eğer böyle, kişiye mahsus ve
önemli suçları örtmek için, suistimalleri örtmek için böyle herkes için
bir madde getirirseniz Türkiye Cumhuriyeti devletinde hukuk kalmaz efendim.
Yani bence böyle bir devlet sistemi de yaşamaz. Onun için bence bu
maddenin çıkması lazım.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun; Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün; İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprakın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; Bursa Milletvekili Sena
Kalelinin; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker ve 7 Milletvekilinin;
Antalya Milletvekili Yıldıray Sapanın; Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt ve İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Bursa Milletvekili Aykan Erdemirin; İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın; Ankara Milletvekili Levent Gökün; Barış ve
Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun; Van
Milletvekili Aysel Tuğlukun; İstanbul Milletvekili Bülent Turan ve
Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl ile 69 Milletvekilinin; Tokat Milletvekili
Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın; Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlunun; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şekerin;
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve İstanbul Milletvekili
Bülent Turan ile 1 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporları (1/918, 2/14, 2/25, 2/67, 2/214, 2/218, 2/335, 2/542, 2/571,
2/577, 2/876, 2/960, 2/1060, 2/1087, 2/1369, 2/1648, 2/1675, 2/1830, 2/1864,
2/1883, 2/1941, 2/1973, 2/1982, 2/2115, 2/2149) (S. Sayısı: 592)
(Devam)
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı kanun tasarısının 69 uncu
maddesinde yer alan 'Teşebbüs iltimas derecesini geçmediği takdirde
verilecek ceza altı aydan iki yıla kadardır' ibaresinin madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erol
Dora (Mardin) ve arkadaşları
BAŞKAN -
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Sayın Kemal Aktaş konuşacak, Van Milletvekili.
Buyurun.
KEMAL AKTAŞ
(Van) Teşekkür ederim Başkanım.
Genel Kurulda
69uncu madde üzerine şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Arkadaşlar,
bugün, Türkiyenin temel, esas sorunları olan, güncel, herkesi çok yakinen
ilgilendiren sorunları ele alıp değerlendiriyoruz. Fakat bana
göre çok temel olan sorunlardan bir tanesi de cezaevlerinde yaşanan
sorunlar; bunları hepimiz unutmuş, bir tarafa terk etmiş
durumdayız.
Sayın Bakan da buradayken, ben, dün bana
ulaşan, Bandırma 2 No.lu T Tipi Kapalı Cezaevinde Serdar Batur
isimli bir hükümlünün bana gönderdiği mektuptan size kısa bir
paragraf okumak istiyorum. Zira, ben bunu sabahleyin İnsan Hakları
Komisyonu toplantısında da dile getirmiştim. Buraya, Meclis
gündemine de bunu taşımayı bir gereklilik olarak görüyorum.
Küçük bir paragraf okumaya çalışacağım: Yedi aydır
burada tam bir tecrit durumu yaşamaktayız. Yasal haklarımız
olan spor, atölye, kurs, sohbet ve benzeri hiçbir sosyal aktiviteden ve ortak
çalışma alanlarından yararlandırılmıyoruz.
Güvenlik ve prosedür gerekçeli sudan bahanelerle tepki, dayatma ve
uygulamalarla karşı karşıya kalıyoruz. Arama
adı altında ayakkabılara kadar arama, koridorda yürürken, 12
Eylül dönemi vahşetini hatırlatır türden, sağa sola
bakmama, tek sıra ve hiza hâlinde yürüme, konuşmama vesaire, çirkin
davranışlara, uygulamalara tabi tutulmaya çalışıyoruz.
Bunları kabul etmeyip karşı
çıktığımızda ve idari sistemin yönetimini duyarlı
olmaya çağırdığımızda, bazı pasif demokratik
tepkilerimizi gösterdiğimizde bize disiplin cezaları verilmektedir.
Ailelerimiz uzaktan, taa 1.500-2.000 kilometre mesafe katederek ziyaretimize
gelince sadece otuz dakika görüştürüyorlar. Buradaki
arkadaşların çoğu birbiriyle akraba olmasına rağmen ne
görüşe çıkarılıyorlar ne de bir araya gelmeleri
sağlanabiliyor.
Kısaca, şu anda Bandırma Cezaevinde, T
tipi cezaevlerinde bu uygulamalardan hareketle yani 12 Eylül
koşullarını yaşamış biri olarak, geçmişte
Mamak, Diyarbakır, farklı cezaevlerini yaşayanların bile
tuhaf karşılayabileceği, insani hiçbir onurun ve insan
haysiyetinin kabul edemeyeceği tarzda, insanlara şu anda uygulamalar
yapılabilmekte. Buna tepki olarak 6/6/2014 tarihinden beri dönüşümlü
bir açlık grevi devam etmekte ve insanlar şu anda o cezaevinde
açlıkla pençeleşmektedir.
Yine, son olarak
bir durumu daha belirterek, uzun yıllarını cezaevinde
geçirmiş biri olarak dün çok dikkat çekici bir haber daha aldım.
Afyon Cezaevinde görüşe çıkan, gerek kapalı gerek açık
ziyarete çıkan, avukat görüşüne çıkıp geri gelen her
tutuklu ve hükümlü fotoğraf alınmaya tabi tutulmakta ve
fotoğrafları çekilmektedir. Bunları, sürekli, güncel olarak bir
insanın karşı karşıya kaldığı
uygulamalar olarak düşünürseniz, tahayyül ederseniz, psikolojik
açıdan, ruhsal açıdan ek bir ceza olduğu açıktır. Ben
sabahleyin bunları ifade ederken Komisyonda Sayın Müsteşar da
oradaydı. Müsteşarın kendisi: Bunlar cezaevlerinde genel
uygulamalar değil, fevri ve bireysel yaklaşımlardır. diye
ifade etti ama ben Sayın Müsteşara da şunu ifade ettim: Uzun
yıllar cezaevlerinde kalan biri olarak -yani yineliyorum ve bunun
altını biraz kalın harflerle çizmek istiyorum- gerçekten
bireysel ve fevri hiçbir davranış yoktur. Kuşkusuz
insanların belki farklı duyguları, farklı yaklaşımları
olabilir ama bir ita amirinden bağımsız olarak, ben bu
uygulamaların, bu yaklaşımların bağımsız
geliştiğini düşünmüyorum ve bunu huzurlarınızda,
Bakanın huzurunda da ifade ederek acilen herkesin ve özellikle
Bakanın, Sayın Bakanın buraya eğilmesini istiyorum.
Saygılarımla.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Karar yeter sayısı Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler
arasında bir anlaşmazlık var, elektronik yapalım
oylamayı.
Oylama için iki
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar
yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
70inci maddede üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı kanun tasarısının 70 inci
maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan 'Ancak' ibaresinin madde metninden
çıkartılmasını ve 'Devlet aleyhine' ibaresinden sonra
gelmek üzere de ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Halil
Aksoy Adil
Zozani Demir
Çelik
Ağrı Hakkâri Muş
Selma
Irmak Erol
Dora İdris
Baluken
Şırnak
Mardin Bingöl
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 70. maddesiyle 5271 Sayılı Ceza
Muhakemesi Kanununun 141. maddesine eklenmesi öngörülen fıkraları
içeren çerçeve madde 70in tasarı metninden
çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Turgut
Dibek Ali
Rıza Öztürk
Mersin
Kırklareli Mersin
Ömer
Süha Aldan Dilek
Akagün Yılmaz Ali
İhsan Köktürk
Muğla Uşak Zonguldak
BAŞKAN
Şimdi okutacağım önerge Anayasaya aykırılık
önergesidir, öncelikle işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 70. maddesinin
Anayasaya aykırı olması sebebiyle Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal Ali
Öz Mehmet
Şandır
Konya
Mersin
Mersin
Reşat
Doğru Yusuf
Halaçoğlu Mustafa
Kalaycı
Tokat
Kayseri
Konya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru
konuşacak.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
592 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 70inci maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde
kadına şiddet, çocuklara karşı işlenen suçlar ve
özellikle uyuşturucuyla ilgili işlenen suçlarda çok büyük
artışlar vardır. AKP iktidarında cezaevleri neredeyse
tamamen dolmuştur. Yaklaşık olarak 150 binin üzerinde cezaevinde
yatan mahkûm vardır. Yeni cezaevleri yapılmasına rağmen,
ayrıca yeni yöntemlerle cezaların ertelenmesine rağmen maalesef
doluluk bir türlü azaltılamamaktadır ve cezaevlerinin de
koğuşlarında yatacak yer yoktur.
Ancak bu yatan
mahkûmların büyük bir kısmının da -neredeyse dörtte 1inin-
uyuşturucu suçundan dolayı burada yatmakta olduğunu,
saygıdeğer milletvekilleri, görmek durumundayız. Yapılan
araştırmalar, söylenen sözler her geçen gün uyuşturucu suçundan
dolayı insanların maalesef cezaevlerine girmekte olduğu,
sağlıklarını kaybettiği, toplumların düzenlerinin
bozulduğu, ailelerin, çocukların tamamen neredeyse, büyük
sıkıntılar içerisinde olduğunu göstermektedir.
İşte burada, başta Türkiye Büyük Millet Meclisine, Hükûmete ve
tüm duyarlı insanların hepsine ama hepsine çok önemli görevler
düşmektedir. Bunun tabii, sadece belli bir grubun veyahut da bir insan
silsilesinin değil de herkesin üzerine düşen görev olarak
değerlendirilmesi gerekir. Bu noktada da Hükûmet olarak, Millî Eğitim
Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı,
Gençlik ve Spor Bakanlığı, İçişleri
Bakanlığı dâhil olmak üzere bütün bakanlıklar bu konuda
neler yapılabilir noktasında araştırmalar yapmalı ve
birçok sorunu da beraberinde gidermek için yeni yeni kanun teklifleri
getirmelidir.
Bakınız,
geçmiş olduğumuz dönemde, yani 23üncü Dönemde bununla ilgili Türkiye
Büyük Millet Meclisi çok önemli bir araştırma komisyonu kurmuş
ve bu komisyon marifetiyle de çok önemli çalışmalar
yapmıştır. Önümüzdeki yıllar diyoruz, önümüzdeki
yıllarda, işte, alkol, sigara, uyuşturucu, elektronik
bağımlılıkla ilgili, bunlarla ilgili çok ciddi oranda
sıkıntıların olduğu bir ortamda, madde
bağımlılığıyla ilgili o kurulan
araştırma komisyonunun neticesinde de bazı kanunların
çıkartılması teklif edilmiştir.
Zaten bizim
Meclisimizde de bunlar maalesef artık bir gelenek hâline gelmiştir:
Araştırma komisyonları, her konuda, yıllarca
Çalışmalar yapılsın, araştırma komisyonları
kurulsun. teklifleri içerisinde kurulur, ondan sonra üç ay, dört ay
çalışır ve komisyonlarda çok önemli kararlar alınır, çok
önemli bilgi birikimleri oluşturulur, birçok insan bu konuda dinlenir ama
enteresandır, o araştırma komisyonu raporlarını bazen
de Türkiye Büyük Millet Meclisinde bile görüşmeden raflara koyarız, o
tozlu raflarda da maalesef kalır.
İşte,
bunlardan bir tanesi de madde bağımlılığıyla
ilgili araştırma komisyonu raporlarıdır. O raporların
yaklaşık olarak son 150 sayfasının tamamında öneriler
sunulmuştur. Önerilerle ilgili şahsım veyahut da Türkiye Büyük
Millet Meclisinden birçok arkadaşımız kanun teklifleri
vermiştir. İşte, bugün 592 sıra sayılı Kanun
Tasarısı ve diğer kanun tekliflerinin bazı bölümlerinde
bizim de ismimiz geçmiştir ve kanun tekliflerimiz sanki burada
görüşülmektedir şeklinde bir durumla karşı
karşıyayız ama enteresandır, yapmış
olduğumuz kanun tekliflerinin veyahut da sunmuş olduğumuz
maddelerin -işte, mesela ben bunda 7 tane madde sunmuşum- çok az bir
kısmı, yani neredeyse alınıp alınmaması
tartışılabilecek şekliyle bu kanun içerisinde yer
almıştır; hâlbuki böyle olmamalıdır. Çocuklar bizim
çocuklarımızdır, insanlar bizim insanlarımızdır,
ülkemizde bununla ilgili çok ciddi sıkıntılar vardır.
Bakınız,
AMATEM merkezlerinin kurulması gerekir. diye, AMATEM merkezlerinde
personel açığının ortadan kaldırılması ve
beraberinde psikiyatri uzmanları, psikologlar, sosyal
çalışmacılar yani oraya gelen insanları her noktasında
tedavi eden bir sistemin oluşturulması ve bunun
yaygınlaştırılmasıyla ilgili teklifler vardır ama
enteresandır, şu anda bile psikiyatri uzmanları çok azdır,
sosyologlar, psikologlar azdır. Yani AMATEM merkezinde bir insan bunu elde
ettiği zaman ya çok az bir zaman onunla ilgilenilmekte veyahut da tedavi
olmadan buradan ayrılmak durumunda kalmaktadır; hâlbuki bu böyle
olmamalıdır saygıdeğer milletvekilleri. Yani burada
eğer personel eksikse o personeli mutlaka tamamlamak mecburiyetindeyiz. Bu
kimin görevidir? Hükûmetin görevidir ama Hükûmet de maalesef görevini
yapmamaktadır ve insanlarımız madde
bağımlılığına doğru süratli bir şekilde
gidiyorsa, Anadolunun başta büyük merkezleri olmak üzere,
şehirlerde, okulların önlerinde serbestse eğer bu maddenin
satılması veyahut da uyuşturucu kullanımı
artıyorsa bunun sorumlusu herhâlde Sağlık
Bakanlığıdır, Millî Eğitim
Bakanlığıdır, Gençlik ve Spor Bakanlığıdır,
aile ve sosyal politikalardan sorumlu Bakanlıktır diyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 70. maddesiyle 5271 Sayılı Ceza
Muhakemesi Kanununun 141. maddesine eklenmesi öngörülen fıkraları
içeren çerçeve madde 70in tasarı metninden
çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali İhsan Köktürk (Zonguldak) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Zonguldak Milletvekili Sayın Ali İhsan Köktürk
konuşacak.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ İHSAN
KÖKTÜRK (Zonguldak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 592
sıra sayılı Tasarının 70inci maddesine yönelik
önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bildiğiniz üzere Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti
döneminde, bundan önce de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararlarının gereğinin yerine getirilmesi, mahkemelerdeki adil
yargılanma hakları ihlallerinin önlenmesi, yargıdaki iş
yükünün azaltılması, yargının etkinleştirilmesi,
yargıdaki tıkanıklığın giderilmesi,
yargıdaki keyfîliğe, hukuksuzluğa son verilmesi gibi
gerekçelerle pek çok yargı paketi Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine
getirildi. Ancak, getirilen bu paketlerden hiçbirisi kamuoyunda yaratılan
büyük beklentileri maalesef karşılamadı. Bu çıkartılan
dört pakete rağmen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ülkemize
yönelik verdiği ihlal kararlarının dayandığı
olgular ve olaylar hâlâ sürüyor. Mahkemelerimizde, yargı
organlarımızda hâlâ adil yargılanma hakkı ihlalleriyle
karşı karşıyayız. Şu an bizlerle birlikte
milletvekili sıralarında oturması gereken Sayın Engin Alan
hâlâ tutuklu, cezaevinden tahliyesi gerçekleştirilemedi.
Sayın
Başbakanın danışmanı Akdoğanın Orduya
kumpas kuruldu. şeklindeki açık itiraflarına rağmen,
ordunun seçkin subaylarının mağduriyetlerini giderecek bir
şekilde yeniden yargılama yolu açılmadı. Yani, bu örnekleri
oldukça çoğaltmak mümkün ancak maalesef bu kadar, dört paketten sonra
bunların hepsi temel sorun olarak karşımızda duruyor.
Peki, o zaman
beşinci yargı paketinin ne yapması gerekiyordu değerli
milletvekilleri? Beşinci yargı paketinin, aslında, bu
sorunları çözecek düzenlemeleri Türkiye Büyük Millet Meclisinin huzuruna
getirmesi gerekiyordu. Ancak, bu paket de maalesef bu sorunları çözmekten
uzaktır. Bu sorun, mahkemelerimizdeki hukuksuzlukları,
adaletsizlikleri ortadan kaldıracak bir paket olarak
karşımıza gelmemiştir. Tam tersine, bu paket içerisinde
öyle düzenlemeler vardır ki, şu an mahkemelerdeki keyfîliği ve
hukuksuzluğu daha da tırmandıracak, daha da azdıracak
düzenlemeler olarak karşımıza gelmektedir. Bunun en bariz
örneği, üzerinde konuştuğum 70inci maddedir.
Değerli
arkadaşlar, bakın, 70inci maddede, Ceza Muhakemeleri Kanununun
141inci maddesine, suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer
sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere, hâkimler ve cumhuriyet
savcılarının verdikleri kararlar ve yaptıkları
işlemler nedeniyle tazminat davalarının sadece devlete
açılabileceği şeklinde bir fıkra ekleniyor ve bunun dayanağı
olarak Anayasa'mızın 129uncu maddesindeki memurların ve kamu
görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusur nedeniyle
verdikleri zararlardan dolayı sadece devlete karşı dava
açılabileceğine yönelik düzenleme gösteriliyor.
Ancak, değerli
arkadaşlar, bakın, elimdeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
kararı, bunun böyle olmadığını, Anayasa'nın
129uncu maddesinin, hâkimlere karşı kişisel kusurları veya
haksız fiilleri nedeniyle tazminat davası
açılamayacağına yönelik tezin aslında hukuka uygun
olmadığını çok net bir şekilde ortaya koyuyor.
Bugün burada
bizlerle birlikte milletvekili sıralarında oturan Sayın Haberal
var. Bu karar Haberal Davası olarak bilinen, Yargıtay 4. Hukuk
Dairesinde açılan ancak Hukuk Genel Kurulu kararıyla da çok net bir
şekilde tevsik edilen bir doğruyu aslında tüm
çıplaklığıyla bizlere anlatıyor.
Değerli
arkadaşlar, Hukuk Genel Kurulu diyor ki: Hâkimle idare arasındaki
ilişki, aslında diğer memurlarla idare arasındaki bir
ilişki değildir çünkü hâkim, Türk milleti adına,
bağımsız olarak, emir ve talimat almadan bu görevleri yerine
getirir. Dolayısıyla, hâkimle devlet arasındaki ilişkiyi
bir memurun, bir kamu görevlisinin hizmet ilişkisi olarak nitelendirmek
mümkün değildir. Bu nedenle, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 573üncü
maddesine dayanarak, hâkimlerin kişisel kusurlarından ötürü,
kasıtlarından ötürü vermiş oldukları kararlarla
yarattıkları zararlar nedeniyle hâkimlere karşı
Anayasanın 129uncu maddesi hükmüne rağmen dava açılabilir,
açılmalıdır; bu, hukuk devletinin gereğidir,
Anayasanın 10uncu maddesindeki eşitlik ilkesinin gereğidir,
Anayasanın 36ncı maddesindeki Hak arama hürriyeti
başlıklı düzenlemenin gereğidir. Bu karar, bunu hepimize
çok açık bir şekilde yani yoruma mahal bırakmayacak bir
şekilde anlatıyor değerli arkadaşlar.
Peki, Hukuk Genel
Kurulunun bu kadar açık kararına rağmen bu mahkemelerdeki,
yargıdaki keyfiyetin ve hukuksuzluğun sürdürülmesini niye arzu
ediyoruz? Paralel devletten şikâyet eden Adalet Bakanı ve AKP
Hükûmeti kendi paralel yargısını mı kurmak istiyor?
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ İHSAN
KÖKTÜRK (Devamla) Hâkim ve savcılara talimatla karar verdirerek,
onları koruma altına alarak kendi paralel yargı devletini mi
oluşturmak istiyor?
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Köktürk.
ALİ İHSAN
KÖKTÜRK (Devamla) Değerli arkadaşlarım, hukuk devletinde bu
kabul edilemez; bu, keyfî kararların önünü açacaktır. Bu nedenle, bu
düzenlemenin tasarı metninden çıkartılmasını arz ve
teklif ediyoruz.
Saygılarımla
Meclisi selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı kanun tasarısının 70 inci
maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan 'Ancak' ibaresinin madde
metninden çıkartılmasını ve 'Devlet aleyhine' ibaresinden
sonra gelmek üzere de ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Adil Zozani (Hakkâri) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Bingöl Milletvekili Sayın İdris Baluken
konuşacak.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu, adalet sistemiyle ilgili görüşülen yasa
tasarısı üzerinde önemli konulara burada değiniliyor. Demin burada
konuşma yapan Van Milletvekili arkadaşımız Sayın Kemal
Aktaş da cezaevlerinde yaşanan sorunları kendisine
yansıtılan bir mektupla dile getirmişti. Adalet
Bakanlığı yetkililerinin bütün bu sorunları çok dikkatli
bir şekilde not almalarını ve buna yönelik gerekli tedbirleri
bir an önce almalarını bekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, bir devletin kendi
halkına, kendi vatandaşına nasıl
yaklaştığının en çıplak göstergesi
cezaevlerindeki mahkûmlara, tutsaklara yönelik yaklaşımından
okunabilir. Devletin vatandaşa yaklaşımının
aynasını eğer görmek istiyorsanız cezaevlerindeki
savunmasız insanlara karşı devlet uygulamalarına dikkat
kesilmeniz gerekiyor. Çünkü oradaki insanların tamamı devlet
zihniyetine, devlet anlayışına karşı savunmasız
pozisyondalar ve kendi bedenleri dışında, hiçbir zaman,
kullanabilecekleri tek bir argümana sahip değiller.
Şu anda, uzun süredir Türkiyenin gündemini
meşgul eden cezaevlerindeki yakıcı sorunlar aynı
şekilde devam ediyor. Bandırma Cezaevinde 47
arkadaşımız şu anda açlık grevinde, açlık
grevinin 9uncu gününde. Aynı
şekilde Isparta Cezaevinde 19uncu gününde olan bir açlık grevi var.
Bakın, Isparta Cezaevinde, demin arkadaşımızın Afyon
Cezaevinde yaşanıyor. dediği uygulamaların tamamı orada
da yaşanıyor. Avukatlarla ya da yakınlarıyla görüşen
tutuklu arkadaşlar, ellerine verilen numaralarla, bu Amerikan filmlerinde
gördüğünüz fişleme uygulamalarına maruz kalıyorlar; kendi
ayakkabılarına kadar, baştan aşağı, her
görüşte, insanlık onurunu rencide edecek şekilde arama uygulamalarına
tabi tutuluyorlar. Bütün cezaevlerinde aşağı yukarı bu
sorunlar yaşanmaya devam ediyor.
Bandırma Cezaevinde, cezaevi ikinci müdürü, oradaki
tutsaklara karşı, devlete emanet edilmiş vatandaşlara
karşı düşman hukukuyla yaklaşıyor. Bu cezaevi ikinci
müdürü Bingöl Cezaevinde görev yapmış, 17 tutsağın, 17
mahkûmun firar girişiminden sonra buraya gönderilmiş, şu anda o
firar eyleminin acısını, öfkesini, kinini orada devlete emanet
edilmiş olan mahkûmlar üzerinden çıkarıyor. Böyle bir
anlayış kabul edilebilir mi? Adalet Bakanlığına
ilettik, Bununla ilgili gerekeni yapın, bu ikinci müdürü ya oradan
alın, başka bir yere gönderin ya da gerektiği şekilde
uyarın, o düşman hukukundan vazgeçsin. dedik. Aynı şekilde
bu uygulamalar devam ediyor. Böyle bir anlayış olur mu? Adalet
Bakanlığının yetkisi altında bu kadar ağır
sorunlar varken bu sorunları çözecek bir mekanizma oluşturamazsak
burada yaptığımız tartışmaların tamamı
havada kalıyor.
Hasta tutsaklar meselesi
Geçen akşam yine burada
dile getirdim, bir gün sonra Bingöl Cezaevinde adli tutuklu Orhan Tokuş
mide kanamasından dolayı yaşamını yitirdi. Bu
ayıp hepimize yeter. Şunu anlayamıyoruz: Bu ülkenin
Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Adalet Bakanı,
görüştüğümüz Başbakan yardımcıları, işte
Çözüm Komisyonu için faaliyet yürüten iktidar milletvekilleri de Bu durum
ayıptır, insanlık onuruna yakışmaz, bir an önce çözüm
bulunsun. diyorlar ama Adalet Bakanlığı bu işe çözüm
bulamadığı için cezaevlerinden cenazeler çıkıyor.
Şimdi, merak ediyoruz yani ya ortada bir samimiyetsizlik durumu var,
Cumhurbaşkanından, Başbakandan milletvekillerine kadar ya samimi
değilsiniz, söylediklerinizin arkasında değilsiniz ya da
aşamadığınız o klasik bürokratik devletçi yapı
aynı geleneğini hâlâ sürdürmeye devam ediyor. Böyle bir şey
olabilir mi? Bununla ilgili, hasta tutsaklarla ilgili, cezaevinde yaşanan
sıkıntılarla ilgili mevcut problemleri siz çözmedikçe burada
yapacağınız bütün konuşmalar da, uygulamaya
koyacağınızı söylediğiniz bütün yasal düzenlemeler de
havada kalır, karşılıksız kalır.
Halka değen, topluma değen, bireyin,
vatandaşın yaşamını etkileyen yasal düzenlemelerle
gelin hep beraber bu sorunları
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS
BALUKEN (Devamla)
çözmeye çalışalım diyorum, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Baluken.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
III.
YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MUHARREM İNCE
(Yalova) Yoklama istiyorum.
BAŞKAN Peki.
Bir yoklama talebi
var, onu yerine getirelim.
Sayın
İnce, Sayın Öztürk, Sayın Dibek, Sayın Yılmaz,
Sayın Köktürk, Sayın Gök, Sayın Köse, Sayın Genç,
Sayın Güler, Sayın Canalioğlu, Sayın Öz, Sayın Küçük,
Sayın Korutürk, Sayın Gök, Sayın Batum, Sayın Kaplan,
Sayın Baykal, Sayın Akar, Sayın Sapan, Sayın Haberal.
Yoklama için iki
dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun; Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün; İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprakın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; Bursa Milletvekili Sena
Kalelinin; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker ve 7 Milletvekilinin;
Antalya Milletvekili Yıldıray Sapanın; Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt ve İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Bursa Milletvekili Aykan Erdemirin; İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın; Ankara Milletvekili Levent Gökün; Barış ve
Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun; Van
Milletvekili Aysel Tuğlukun; İstanbul Milletvekili Bülent Turan ve
Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl ile 69 Milletvekilinin; Tokat Milletvekili
Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın; Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlunun; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şekerin;
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve İstanbul Milletvekili
Bülent Turan ile 1 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporları (1/918, 2/14, 2/25, 2/67, 2/214, 2/218, 2/335, 2/542, 2/571,
2/577, 2/876, 2/960, 2/1060, 2/1087, 2/1369, 2/1648, 2/1675, 2/1830, 2/1864,
2/1883, 2/1941, 2/1973, 2/1982, 2/2115, 2/2149) (S. Sayısı: 592)
(Devam)
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
71inci maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
kanun tasarısının 71 inci maddesinde yer alan itiraz edeni giderlere
mahkûm eder ve ibaresinin madde metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Halil
Aksoy Adil
Zozani Demir
Çelik
Ağrı Hakkâri Muş
Selma
Irmak Hasip
Kaplan
Şırnak Şırnak
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra Sayılı Türk Ceza Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 71. maddesinin madde metninden
çıkartılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Turgut
Dibek Ali
Rıza Öztürk
Mersin Kırklareli Mersin
Ömer
Süha Aldan Dilek
Akagün Yılmaz Ali
İhsan Köktürk
Muğla Uşak Zonguldak
BAŞKAN Şimdi okutacağım önerge Anayasaya
aykırılık önergesidir, öncelikle işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 71. maddesinin Anayasaya aykırı
olması sebebiyle Tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal Ali
Öz Reşat
Doğru
Konya Mersin Tokat
Yusuf
Halaçoğlu Mehmet
Şandır Münir
Kutluata
Kayseri Mersin Sakarya
Mustafa
Kalaycı
Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM
(Sakarya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Sakarya Milletvekili Sayın Münir
Kutluata konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
71inci maddesi vesilesiyle Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Türk Ceza Kanununda bazı değişiklikler
yapılmasını görüşüyoruz ama hepimiz biliyoruz ki Türk
milletinin menfaatlerinin korunması ve devletimizin
varlığının sürdürülmesi konusunda ne Ceza Kanunu ne de
Anayasa işler durumdadır, Anayasa ve yasalar bloke edilmiş
vaziyettedir. Öyle anlaşılıyor ki bu blokaj, iktidar-PKK
ittifakının PKK hedeflerini gerçekleştirmesine kadar, Türkiye
açısından bakılırsa iş işten geçinceye kadar
devam edecektir. Türkiye, her gün, bu tespitimizi doğrulayan sarsıcı
örnekleri ızdırapla yaşamaktadır.
Bunun bir
örneğini geçen hafta, 8 Haziran günü, Diyarbakırdaki 2nci Hava
Kuvvet Komutanlığının bahçesindeki Türk
Bayrağının gönderden indirilmesi olayıyla
yaşadık. Olay bir terör örgütü militanının işi olarak
gösterilip esas sorumluları gizlemeye hizmet edecek beyanatlarla
savuşturulamayacak kadar ciddidir. Bir başka ifadeyle, Türkiyede
Türk Bayrağını gönderden indirip çiğneyenlerin
arkasında kimler vardır? Bunu yapan hainler Türk milletine
yapabildikleri hakareti kimleri memnun etmek için yapmışlardır?
Aynı tarihte Diyarbakırda Türkiye'nin kilidini çözmekle meşgul
olan, bölünme sürecinin koordinatörü Başbakan Yardımcısına
yapılmış adi bir jest olabilir mi? Olayın, söz konusu
Başbakan Yardımcısının Alparslanın Malazgirtte
çözdüğü Bizans kilidine misilleme tabirler kullanarak PKKya moral
aşılamak için yaptığı bölücü toplantıyla
ilişkileri merak edilmektedir. Sayın Başbakana ve yürüttükleri
bölünme sürecinin koordinatörlüğünü PKK örgüt lideriyle beraber üstlenmiş
bulunan söz konusu Sayın Başbakan Yardımcısına sormak
gerekiyor: Güneydoğu Anadoluda askerî birlikler dışındaki
alanlarda Türk Bayrağı dalgalanıyor mu yoksa çok yerden
kaldırıldı mı? İktidar, önceden alandaki Ne mutlu
Türküm diyene. sözünü, ardından tabelalardan Türkiye Cumhuriyeti
ibaresini, okullarımızdan Andımızı ve Türkçeyi
kaldırdıktan sonra Türk Bayrağı'nı bölgeden
indirmiş midir? Türkiye Cumhuriyetinin güneydoğudaki okullarında
ve belediyelerinde Türk Bayrağı dalgalanmakta mıdır? Bunu
Hükûmet biliyor mu, takip ediyor mu, umursuyor mu yoksa isteyerek mi bu fiilî
durumu yaratmıştır, bunun bilinmesi gerekiyor.
Şimdi, tekrar
soruyorum: Türkiyede Türk Bayrağı'nı gönderden indirenler,
indirtenler ve seyredenler kimlerdir? Genelkurmay
Başkanlığının
ve üsteki komutanların, sorumluların seyredenler safında
olduğu bellidir. Hükûmetin yerinin netleşmesi gerekiyor.
Seyredenlerin safında ise yazıklar olsun; indirtenlerin safındaysa
durumu Türk Milletine ve Yüce Allaha havale ediyorum.
Bayrağımıza uzanan ellerin müzakere masasının bir
tarafındaki terör örgütünü memnun etmek istediği malumdur, aynı
masadaki Hükûmeti memnun edeceğinin düşünüldüğü de
olayların seyrinden anlaşılmaktadır. Somada polisin yere
serdiği acılı işçileri Başbakan adına tekmeleyen
Başbakan danışmanı ile Başbakanın desteğiyle
her istediğini elde eden örgüt mensuplarının Türk
Bayrağı'nı indirirken kimleri memnun edeceklerinin bilincinde
olmadıkları söylenemez. Kendi namusuna emanet edilmiş olan Türk
milletinin Meclisin alnında yazan kayıtsız, şartsız
egemenliğini terör örgütüyle bölüşen bir Hükûmetin olaydaki
sorumluluğu gayet açıktır.
O bakımdan, Türkiye'nin her gün
yaşadığı yeni sarsıcı olaylar gölgesinde bu
olayın
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MÜNİR KUTLUATA
(Devamla) -
sorumlularının, azmettiricilerinin ve seyredenlerin
gözden uzak tutulmamasını ve gerekenin yapılmasını
bekliyoruz.
Saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 71. maddesinin madde metninden
çıkartılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali İhsan Köktürk (Zonguldak) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Zonguldak Milletvekili Sayın Ali İhsan Köktürk
konuşacak.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ İHSAN
KÖKTÜRK (Zonguldak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 592
sıra sayılı Yasa Tasarısının 71inci maddesine
yönelik önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Öncelikle, tekrar
sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, hepimizin bildiği gibi, Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk
devletidir. Türkiye Cumhuriyetinin hukuk devleti niteliği ve
dayandığı ilkeler hem Anayasamızın 2nci maddesinde
hem de Anayasamızın Başlangıç kısmında hiçbir
yoruma mahal bırakmayacak, hiçbir tevile yer bırakmayacak derecede
izah edilmiştir, açıklanmıştır. Dolayısıyla,
hukuk devletinin varlığını sürdürebilmesi için hukuk
devletinin dayandığı ilkelerin de korunması gerekir. Bizim
milletvekilleri olarak, halkın temsilcileri olarak temel görevimiz -Anayasaya bağlılık
yeminimiz- hukuk devletinin dayandığı ilkeleri koruma görev ve
sorumluluğunu bizlere yüklemektedir. Ama, maalesef, bu tasarıyla,
hukuk devletinin dayandığı temel ilkeler tamamen ortadan
kaldırılmaktadır, hukuk devletinin ayakları âdeta
kesilmektedir. Çünkü -hukuk devletinin dayandığı temel
ilkelerden bahsettik, az önce 70inci maddede bir konuşma yaptık-
tıpkı 70inci maddede olduğu gibi, bu madde de keyfiyeti
arttıracak, hukuksuzluğu arttıracak, hukuki güvenlik ilkesini
ortadan kaldıracak bir düzenleme niteliği
taşımaktadır.
Değerli
milletvekilleri, hukuki güvenlik ilkesi, yurttaşların devletine,
yargısına karşı tüm muamelelerinde güven duymasını gerektirir. Bu
güven duygusunu zedeleyecek işlemlerden kaçınmak da hem
yargının hem yürütmenin hem de bizlerin, yasamanın temel
görevidir. Ancak, bu düzenlemeyle biz, vatandaşın devlete
karşı olan, yargıya karşı olan, yasamaya
karşı olan güven duygusunu tamamen ortadan kaldırıyoruz. Ne
yapıyoruz 71inci maddede? Takipsizlik kararlarına karşı
bugün mevzuatta itiraz mercisi o takipsizlik kararını veren
cumhuriyet savcısının bağlı olduğu en yakın
ağır ceza mahkemesi olduğu hâlde, bugün, takipsizlik
kararlarına karşı yani kovuşturmaya yer
olmadığı kararlarına karşı itiraz mercisini
değiştiriyoruz. Ağır ceza mahkemesinden yani en yakın
ağır ceza mahkemesinden bu yetkiyi alıyoruz, takipsizlik
kararını veren cumhuriyet savcısının bulunduğu
yerdeki sulh hukuk hâkimine veriyoruz.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Sulh hukuk değil.
ALİ İHSAN
KÖKTÜRK (Devamla) Sulh ceza hâkimine veriyoruz. Yani, dolayısıyla,
ağır ceza mahkemesinde 3 kişi tarafından incelenen
itirazı biz, savcının bulunduğu yerdeki, kişisel
ilişki içerisinde bulunduğu, aynı mekânın içerisinde
bulunduğu, aynı çatı altında bulunduğu tek bir hâkimin
iradesine ve inisiyatifine bırakıyoruz.
Değerli
arkadaşlar, bu şekilde biz, keyfî olarak takipsizlik kararı
vermeyi müeyyidesiz bırakıyoruz. Takipsizlik kararı verecek olan
merciyi onunla kişisel ilişki içerisinde olan tek bir hâkime
bırakarak aslında yolsuzlukları önleyecek, yolsuzlukların
üzerine kararlılıkla gidecek bir mekanizmayı çökertiyoruz. Bunu
17 Aralık ve 25 Aralıkta Türkiye gündemine düşen yolsuzluk
soruşturmaları nedeniyle yapıyoruz arkadaşlar. Yani 17
Aralık ve 25 Aralıkta Türkiye yeni bir döneme girdi. Türkiyede
iş adamlarının, bürokratların, siyasetçilerin içinde
bulunduğu pek çok insanın rüşvet batağına
battığını, efendim, ihalelerde kamu zararı
doğuracak bir şekilde milyonlarca doları devlete külfet olarak
yüklediğini çok açık bir şekilde gördük. Şimdi, siz bu
düzenlemeyle, Adalet Bakanlığı bu düzenlemeyle artık
Türkiyeyi bir yolsuzluklar cenneti hâline getiriyor. Artık, takipsizlik
kararlarını 3 kişiden oluşan ağır ceza
mahkemeleri incelemeyecek. İletişimin dinlenmesinin,
telefonların dinlenmesinin 3 hâkimden oluşan ağır ceza
mahkemesinin 3ünün, 3 hâkimin ortak kararıyla yapılabilmesine
yönelik düzenlemeyi Meclisten geçiriyorsunuz ama çok önemli davalardaki
takipsizlik kararlarına yapılan itirazları 3 kişilik
ağır ceza mahkemesinden alıp tek bir hâkimin, bir sulh ceza hâkiminin
iradesine ve inisiyatifine bırakıyorsunuz.
Ben, millet
adına Türkiye Büyük Millet Meclisine gelen, Anayasaya
bağlılık yemini eden, yolsuzluklara karşı samimi
olduğuna inandığım milletvekillerinden bu maddeye
hayır demesini ve madde metninden çıkartılmasına yönelik
teklifimizi desteklemesini arz ve talep ediyorum.
Bu duygu ve
düşüncelerimle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 sıra sayılı
kanun tasarısının 71 inci maddesinde yer alan itiraz edeni
giderlere mahkûm eder ve ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Demir
Çelik (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Hakkâri Milletvekili Sayın Adil Zozani konuşacak.
Buyurun.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dünden bu yana,
esasında maskelerin düştüğüne de bir şekilde Türkiye
kamuoyu tanıklık ediyor.
Şimdi, bu
kanun tasarısına ilişkin olarak, maddelerle ilgili olarak da çok
ayrıntılı şeyler konuştuk ama öyle zannediyorum ki
şu anda Türkiye kamuoyu da bu maddelerin içeriğine ilişkin
olarak çok ilgili değil çünkü Türkiye kamuoyunun gündemi şu anda bu yasa
tasarısı değil. Türkiye kamuoyunun gündemi yakın
coğrafyasındaki gelişmelerdir, onları izliyor.
Dün önerge indirdik
burada, önerge üzerinde konuştuk ve genel görüşme talebimizi
önergenin akabinde Meclise sunduk. Normal durumda, normal prosedür gereği
sizin yapmanız gereken, bunu hemen gündeme alıp, bir an önce bu
sıcak gelişmeyi Parlamentoda değerlendirme konusu yapıp
kamuoyunu bu çerçevede bilgilendirmekti, Hükûmetin bunu yapması gerekir.
Dün akşam üzerinde mutabık kalınan çerçeve de buydu. Ama, zannederiz
ki dün geceden sonra üçlü bir kumpas devreye girdi, CHP, MHP, AKP bu önergenin
özellikle kamuoyundan gizlenmesi ve bu konunun kamuoyunda
tartışılmaması konusunda uzlaştılar; bir üçlü
kumpas oldu burada. Niye bu kumpas gerçekleşti burada? CHP, MHP, AKP
IŞİDle ilgili gelişmeleri Türkiye kamuoyunun önünde
konuşmaktan niye imtina ediyor? Neye dayanarak böyle bir şey
yapıyor? Hangi hassasiyetten kaynaklı olarak böyle bir mazeretin,
böyle bir hassasiyetin arkasına sığınıldı,
anlamakta güçlük çekiyoruz.
Dolayısıyla,
şunu açık ve net ifade ediyoruz: Evet, Türkiyeyi, Türkiyede
yaşayan halkları ve Türkiye hinterlandında bulunan diğer,
yakın coğrafyadaki gelişmeleri başından beri en
yakın takip eden grup HDP Grubu olmuştur. Oradaki gerçeklikleri,
oradaki gelişmeleri dilimiz döndükçe bu kürsüden Türkiye kamuoyuyla
paylaştık, tehlikeleri Türkiye kamuoyuyla paylaştık.
Şu anda Orta Doğuda kimin, nasıl tezgâhlar ördüğü muammaya
dönüştü ve maalesef, bu tezgâhlar kurulurken, bu tezgâhlar örülürken
Türkiye kamuoyu bir gerçekliğe daha tanıklık etti. Dileyen
Meclis arşivlerine, bu kürsüden yapılmış konuşmalara
bakar, burada kim, ne söylemiş, bütün gerçekliği burada görürüz.
Türkiye kendisinin kurguladığı bir bataklığın
içine saplandı. Maalesef, stratejik derinlik stratejik kuyulara
dönüştü ve Türkiye bu kuyulara eli kolu bağlanarak atıldı.
Türkiyenin
yakın coğrafyasında sadece iktidarlar değişmiyor, o
coğrafyalarda darbeler yapılmıyor, insanlar katledilmiyor,
aynı zamanda, Türkiyenin de toplumsal yaşamını
doğrudan doğruya etkileyecek, insanların yaşam
tarzını doğrudan doğruya etkileyecek gelişmeler söz
konusu. IŞİDin Musulda bugün yayınladığı
genelgesinin -manifesto diyorlar- manifestosunun 1inci maddesi Kadınlar
sokağa çıkmayacak. diyor ve el koydukları malları
savaş ganimeti olarak kabul ettiklerini ifade ediyor. Savaş
ganimetiyle ilgili olarak tasarruf yetkisini de IŞİDin
başındaki şahsa, Ebu Bekir
Bağdadiye vermiş. Düşünün ki yakın
coğrafyamızdaki tehlikenin boyutu, doğrudan doğruya bizim
de toplumsal yaşamımıza, yaşam şeklimize dahi müdahale
edebilecek bir tehlike boyutu. Bunu Türkiye kamuoyunun önünde neden
tartışmaktan imtina ettik, neden üç parti bu konuda mutabık
kaldı, neden görüşmeleri öteledi
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ADİL
ZOZANİ (Devamla) -
gecenin karanlığında bıraktı,
bunun izahı gerekiyor.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Zozani.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Canikli.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın konuşmacı üç siyasi partinin
Musuldaki gelişmelerle ilgili kumpas yaparak
BAŞKAN
Kumpas kurdun. dedi.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Evet, böyle bir çalışma içerisine
girdikleri şeklinde
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika.
X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli'nin,
Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin 592 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 71inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Evet, dün Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Musuldaki
gelişmelerle ilgili özel gündemli bir görüşme, 4 siyasi parti grubu
birlikte planlamıştık,
kararlaştırmıştık. Daha sonra, gece ve sabah
saatlerindeki gelişmeler çerçevesinde Hükûmetimizden, özellikle şu
anda orada esir tutulan vatandaşlarımızın serbest
bırakılmasıyla ilgili yoğun görüşmeler
yapıldığı ve çok hassas, kritik bir sürecin içerisinde
olunduğu ve Türkiyeden yapılan açıklamaların bu süreci
etkileme ihtimali bulunduğu gerekçesiyle, bu
vatandaşlarımıza zarar verme ihtimalinin ortadan
kaldırılması amacıyla, bu görüşmelerin mümkünse çok
kısa bir süre için ertelenmesi talebi geldi ve biz de bu talebi CHP, MHP
ve HDP grup başkan vekilleriyle ayrı ayrı görüştük, ilettik
-kendilerine bir kez daha teşekkür ediyorum- olumlu yaklaştılar
ve bu görüşmeyi yine aynı içerikte, aynı
ağırlıkta çok kısa bir süre sonra görüşmek üzere
birlikte erteledik. Yani, belki, sayın konuşmacının haberi
vardı, yoktu bilemiyorum ama görüşme şahsım tarafından
yürütüldü ve 3 parti grubumuzun grup başkan vekilleriyle görüştüm,
3ünün de mutabakatı alınarak yapıldı, böyle kumpas falan
yok, çok doğru değil bu ifadeler, öyle bir şey söz konusu
değil. Ayrıca, bütün siyasi partilerimiz de hassasiyetlerini bu
konuda defalarca ifade ettiler yani hepimiz, bütün siyasi partiler. Bu
açıdan da haksızlık yapmamak gerekiyor ama gerçekten bir devlet
hassasiyeti
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
refleksiyle
böyle bir karara varıldı. Bu görüşülecek, bunu
görüşeceğiz, en ayrıntılı bir şekilde
görüşeceğiz yani ortadan kaldırılması gibi bir
şey de söz konusu değildir yani siyasi partilerimize bir
haksızlıktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Canikli, teşekkür ederim.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Halaçoğlu
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Efendim, az önceki
konuşmacı kumpastan söz ederek partimizi de suçlar bir konuşma
yaptı. Sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika.
2.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun,
Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin 592 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 71inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi
Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, şimdi, bence çok
ağır bir suçlamada bulundu demin HDPli milletvekili.
Şimdi, bu konu, Musul meselesi partiler üstü bir
konu, millî bir mesele ve dolayısıyla bu konuda
partilerin birbirlerine kumpas düzenlemesi gibi veya başka bir partiye
kumpas düzenlenmesi gibi bir düşünce son derece, fevkalade
yanlış ve bu Meclis için de ayıp bir tabir. Nitekim, burada bir
kumpas söz konusu değil. Biz hiçbir zaman iktidar partisinin
yaptıklarından hoşnut olduğumuzu söylemiyoruz politika
olarak ama bu konu artık, politikalar üstü bir hâle gelmiş durumda ve
orada pek çok vatandaşımız, özellikle Türkiyenin toprak
parçası olan bir yerin işgal edilmesi karşısında -hiç
kimse kusura bakmasın- herhangi bir siyasi partinin şusuna busuna
bakmaksızın bu konuda Milliyetçi Hareket Partisi olarak destek
veririz ülke yararına. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Dolayısıyla,
burada, Sayın Dışişleri Bakanının yepyeni
birtakım girişimler ve nazik birtakım görüşmeler içerisinde
oldukları için bunun biraz daha sonraya, bu görüşmelerin tamamlanmasından
sonraya ertelenmesi gibi bir talepleri olduğu için kabul ettik ve
liderlerle görüşmelerden sonra tekrar Büyük Millet Meclisinde bu konu dile
getirilecektir. Dolayısıyla, herhangi bir partiye kumpas düzenlenmez.
Kaldı ki partimize kumpas düzenlemek gibi bir durumu
yakıştıranları kınıyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan
BAŞKAN
- Sayın Zozani, buyurun.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan, Sayın Canikli 3 partinin
grup başkan vekilleriyle görüşülüp mutabakata
varıldığı ve bunun üzerinden bu kararın
alındığı bilgisini Meclise sundu. Bu bilgi doğru
değildir, düzeltmek istiyorum.
BAŞKAN
Açıklama mahiyetine giriyor bu davranışınız,
sataşma değil.
Yerinizden
bir dakika süre veriyorum.
IX.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Canikli biraz önce, 3
partinin grup başkan vekilleriyle ayrı ayrı görüşülerek
mutabakat sağlandıktan sonra bu kararın
alındığını ifade etti. Bu, doğru bir bilgi
değildir. AKP, CHP, MHP grup başkan vekilleri önce kendi
aralarında bu mutabakatı sağladıktan sonra Biz böyle bir
karara vardık, bir kararlaşmaya vardık. HDP bu konuda ne diyor?
diye bilgi verildi. Bu bilginin bu şekilde
olduğunu biraz önce, daha önceki AKP grup önerisi üzerine söz alan Grup Başkan Vekilimiz Sayın
İdris Baluken Meclise ve Türkiye kamuoyuna sunmuştur.
Dolayısıyla, demin ifade edilen bilgi doğru bir bilgi
değildir. Mutabakat sağlandıktan sonra, mutabakatın sonucu
bizimle sürekli olarak paylaşılıyor ve Sayın Baluken de
konuşmasında, bu yöntemin, bu tarzın yanlış
olduğunu ve bizim bu tarza katılmadığımızı
ifade etmiştir.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Açıklama mı yapacaksınız?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Evet efendim.
BAŞKAN
Buyurun, yerinizden bir dakika.
3.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli'nin,
Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Önce, bu
görüşmeler yapılırken Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Oktay Vuralla görüştüm, aynı anda
aramaya başladım. Bu, tamamen ulaşma sırasıyla
alakalı bir olay yani o anda ulaşabilme sırasıyla
alakalı bir olay. Sonra Sayın Muharrem İnceyle görüştüm,
daha sonra da en son Sayın İdris Balukenle görüştüm. Hepsiyle
aynı içerikte görüştüm Ne diyorsunuz? diye. Kararınız
nedir? diye. Yani, 2 partiyle görüşüp sonucu dikte ettirmek şeklinde
ne bir düşüncemiz olabilir
Yani, bu, her şeyden önce elbette
saygısızlıktır. Yani, bir siyasi partiye Biz böyle
düşünüyoruz, yapın. Bunu uygulayacağız. anlamına
gelebilecek bir tavır içerisinde olmamız söz konusu değil.
Diğer 3 siyasi partiyle nasıl görüşmüşsek, aynı
içerikte, hatta aynı kelimeleri kullanarak kendileriyle konuştuk ve
dolayısıyla Sayın Balukenin Tamamdır. demesinden sonra
bunu hayata geçirdik ve bekledik.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) İzin verirseniz tamamlayayım, önemli
bir konu.
BAŞKAN
Buyurun.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Hem Sayın Dışişleri
Bakanımız biz tüm diğer siyasi parti gruplarıyla
görüştükten sonra harekete geçti, o ana kadar harekete geçmedi yani HDP
Grup Başkan Vekiliyle görüştükten sonra, tamamladıktan sonra;
dolayısıyla, yöntem budur.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Yeterince anlaşıldı, kayıtlara da geçti Sayın Canikli.
Teşekkür
ederim.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkanım, kayıtlara geçmesi
açısından bir hususu paylaşmak isterim.
Önerge sahibi grup
Halkların Demokratik Partisi Grubudur, imza veren milletvekilleri
Halkların Demokratik Partisi Grubuna mensup 20 milletvekilidir. Böyle bir
konu müzakere edilecekse önce önerge sahibi gruplarla müzakeresi
yapılır, ondan sonra diğer gruplarla görüşülür. Yöntem bu
şekilde işlememiştir, teamüle uyulmamıştır ve
demin hem Grup Başkan Vekilimizin verdiği bilgi hem de benim biraz
önce ifade ettiğim bilgi doğru olan bilgidir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Zozani, teşekkür ederim.
Partiler arası bu tür
görüşmeler oluyor, böyle nitelememek gerekiyor diye düşünüyorum ben
de. Geçmişte grup başkan vekilliği yaptığım için
böyle bir not düşmek istedim.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun; Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün; İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprakın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; Bursa Milletvekili Sena
Kalelinin; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker ve 7 Milletvekilinin;
Antalya Milletvekili Yıldıray Sapanın; Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt ve İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Bursa Milletvekili Aykan Erdemirin; İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın; Ankara Milletvekili Levent Gökün; Barış ve
Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun; Van
Milletvekili Aysel Tuğlukun; İstanbul Milletvekili Bülent Turan ve
Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl ile 69 Milletvekilinin; Tokat Milletvekili
Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın; Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlunun; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şekerin;
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve İstanbul Milletvekili
Bülent Turan ile 1 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporları (1/918, 2/14, 2/25, 2/67, 2/214, 2/218, 2/335, 2/542, 2/571,
2/577, 2/876, 2/960, 2/1060, 2/1087, 2/1369, 2/1648, 2/1675, 2/1830, 2/1864,
2/1883, 2/1941, 2/1973, 2/1982, 2/2115, 2/2149) (S. Sayısı: 592)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
72nci maddede iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 72. maddesiyle 5271 Sayılı Ceza
Muhakemesi Kanununun 231. maddesine eklenmesi öngörülen fıkradaki
"suç nedeniyle" tümcesinin "suçtan dolayı" tümcesiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Ömer
Süha Aldan Mehmet
Hilal Kaplan
Mersin Muğla Kocaeli
Tufan
Köse Mehmet
Volkan Canalioğlu Turgut
Dibek
Çorum Trabzon Kırklareli
Ali
Rıza Öztürk Dilek
Akagün Yılmaz
Mersin Uşak
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı kanun tasarısının 72 nci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Halil
Aksoy Adil
Zozani Selma
Irmak
Ağrı Hakkâri Şırnak
Erol
Dora Demir
Çelik
Mardin Muş
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Mardin Milletvekili Sayın Erol Dora konuşacak.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
EROL DORA (Mardin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş
olduğumuz önerge üzerine Halkların Demokratik Partisi adına söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ben de
cezaevleriyle ilgili sorunları gündeme getirmek için partim adına söz
almış bulunuyorum. Cezaevlerinin fiziki yapısı, infaz
koşullarının yarattığı olumsuzluklar, özellikle
tecrit uygulamasının fiziki ve psikolojik etkileri de herkes
tarafından bilinmektedir. Mahpuslar, beslenme, hijyen,
sağlığa ulaşım hakkı gibi en temel haklardan,
insani yaşam standartlarından yoksun biçimde yaşamak zorunda
bırakılmaktadırlar. Bunun yanı sıra, uzun süreli hapis
cezalarının ve tecridi had safhaya vardıran, hak ve özgürlükleri
kısıtlayıcı kuralların, disiplin cezalarının
mahpusların sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri de
gözler önündedir.
Değerli
milletvekilleri, Birleşmiş Milletler tarafından 1976da yürürlüğe
konulan ve 15 Ağustos 2000 tarihinde Türkiye'nin imzaladığı
Kişi Özgürlükleri ve Siyasal Haklar Uluslararası Paktının
10uncu maddesinde Özgürlüğünden yoksun bırakılmış
olan herkes, insanca ve insan kişiliğine içkin onuruna saygı
gösterilerek işlem görür. denilmektedir. Yine 1987de kabul edilmiş
olan Avrupa cezalandırma kuralları Tutuklunun koşulları
insan onuruna saygıyı sağlamalıdır ve tutukluluk,
tarafsız bir biçimde, ayrım yapılmaksızın
uygulanmalıdır. demektedir.
Hasta tutsaklar
sorunu, tutsak yakınları başta olmak üzere, çeşitli sivil
toplum örgütleri tarafından eylem ve etkinliklerle sürekli gündemde
tutulmaya çalışılmaktadır. Böylesi hassas ve insani bir
konuda Adalet Bakanlığıyla defalarca yapılan
görüşmelere karşın bu sorun hâlâ çözümlenebilmiş
değildir. Hasta tutsakların durumuna, cezaevlerinde devam eden
işkence ve kötü muamelelere işaret etmeye, sorumluların bu
konuda önlemler almasına yönelik defalarca çağrılar
yapıldı. Sadece biz değil, duyarlı insan hakları
savunucuları, demokrat kuruluşlar, cezaevlerindeki ihmallerin ve
ağır hasta tutsakların sorunları hakkında sürekli bir
mücadele geliştirmektedirler ancak ne yazık ki bugün,
karşımızdaki tablo eskisinden daha vahim durumdadır. Hasta
mahpusların sayıları daha da artmış, cezaevindeki kötü
muamele şikâyetleri ise artarak devam etmektedir.
Değerli
milletvekilleri, mahpusların düzenli ve yeterli teşhis, tedavi,
kontrol imkânlarına ulaşmasının güç olması bir yana,
doktora erişim imkânları dahi yok denecek kadar azdır. Mahpus
sayısının yüzlerce olduğu, hatta 2 bini bulduğu
hapishanelerde dahi sürekli doktor bulunmamaktadır. Çalışan
doktorların uzman olmayışı bir yana, hapishanelere aile
hekimliği uygulaması getirildiğinden bu yana, doktorlar haftada
2 ya da 3 sefer yarımşar gün cezaevlerinde bulunuyorlar ve bu
kısıtlı süre içinde hastalıkların teşhis ve
tedavisi zaten mümkün de olmamaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; durumları ağır olan
ve hapishane revirlerinde tedavi olanağı olmayan mahpuslar
kendilerini uzun süre ilgili sağlık kurumlarına sevk
ettiremiyorlar; sevk kararları çıksa bile bu sefer araç ya da
personel eksikliği nedeniyle hastaneye ulaşmak mümkün olamıyor.
Hastanelere ulaşılsa jandarmanın müdahalesi, kelepçeli
muayenenin dayatılması, kimi zaman hekimlerin tıp etiğine
uygun hareket etmemesi nedeniyle teşhis ve tedaviler ya hiçbir
şekilde yapılamıyor ya da yetersiz ve yüzeysel bir muayeneyle
mahpuslar geri gönderiliyorlar. Kalp krizi gibi acil müdahaleyi gerektiren
durumlarda ise hapishanelerde geceli gündüzlü kalan bir hekimin
bulunmayışından ötürü -zamanında müdahale edilemediği
için- hastaneye götürülmesi için gerekli izinler çıkıncaya kadar bu
konumdaki hasta mahpuslar genellikle yaşamlarını
yitirmektedirler.
Değerli
milletvekilleri, tarafsız davranamayan, verdiği kararlarda bilimsel
ve objektif kriterlere uygun değerlendirmeler yapmayan Adli Tıp
Kurumu hâlen resmî bilirkişi konumunu sürdürmektedir. Rapor almayı
Adli Tıp Kurumunun münhasıran tekeline bırakmak objektif ve
adilane bir davranış değildir. Üniversite hastanelerine,
eğitim ve araştırma hastanelerine, tam teşekküllü devlet
hastanelerine hasta mahpusların sağlık durumlarıyla ilgili
objektif raporlar verme noktasında gereken imkânın
tanınması gerektiğine inanıyor, bu anlamda tekrar, yine
Sayın Bakanı ve tüm ilgilileri duyarlı olmaya
çağırıyor, Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592
Sıra Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 72. maddesiyle 5271 Sayılı Ceza
Muhakemesi Kanununun 231.maddesine eklenmesi öngörülen fıkradaki "suç
nedeniyle" tümcesinin "suçtan dolayı" tümcesiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan konuşacak.
Buyurun Sayın
Kaplan. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET HİLAL
KAPLAN (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 592
sıra sayılı Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
üzerinde verdiğimiz önerge doğrultusunda söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bazı kanunlardaki keyfî değişiklik
alışkanlığınız öteden beri var ve ne yazık
ki bundan bir türlü vazgeçmiyorsunuz. Son günlerde, TÜBİTAKta
yaşananlarla ilgili yazılan rapor Türkiyede yargı sisteminin ne
durumda olduğunu ortaya koyan bir olay. İnsanlara, artık kamera
kayıtlarında suç işlediklerinin tespit edildiği
bilindiği hâlde, buna montaj, buna dublaj diyebilme
olanağını yaratıyorsunuz. Bu anlayış da toplumun
yargıya olan, adalete olan güveninin ortadan kalkmasına neden oluyor.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başbakan ile
çocuklarının arasındaki konuşmaların, bakanlar ile
iş adamları arasındaki bazı konuşmaların montaj
olduğu söylendi ve kamuoyunu işgal ettiğini biliyorsunuz. Özellikle,
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Fikri Işıkın
bununla ilgili, toplumun kafasını karıştıracak bir
dizi açıklamalarda bulunduğuna hepiniz tanık oldunuz.
Öncelikle şunu
ifade etmek istiyorum: Sayın Işık Kocaeli Milletvekili ve
Kocaeli Milletvekilinin Bakan olması, özellikle eski Bakan Sayın
Nihat Ergünden devralmış olması Kocaeli adına sevindirici
bir olay. Kocaeli adına da sevindirici, itiraf edeyim, ben de memnun
oldum. Ne bekliyordum Sayın Işıktan? En azından, Gebzede
kurulması düşünülen bilişim vadisinin bir an önce hayata
geçirileceğini, Gebze üniversitesinin kurulmasıyla ilgili -geri
çekmekten ziyade- bir an önce bir madde tahsis edeceklerini, Gebzede bulunan
askerî alanlardan boşalan yerleri TOKİye değil toplumun
yararına verebileceğini ve bunun ötesinde, TÜBİTAKta, kendisine
bağlı bulunan TÜBİTAKta bazı önemli gelişmelere imza
atar diye bekledim, umutlandım ancak Sayın Işık beni
yanılttı. Göreve gelir gelmez Sayın Başbakanın
koruyuculuğuna soyundu, bunu yaparken de hepimiz için önemli olan
TÜBİTAKı âdeta itibarsızlaştırdı. Sayın
Bakan göreve gelir gelmez ses kayıtları için diyor ki: Öyle
hissediyorum ki bunlar montajdır. ve Montajdır. dediği
kurumun en yetkilisi konumuna geliyor. Bunun etik olup
olmadığını vicdanlarınıza bırakmak
istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, TÜBİTAK, Türkiye için önemli bir bilim ve
araştırma merkezi. Her TÜBİTAK Başkanı, her bakan
değiştiğinde TÜBİTAKta âdeta deprem oluyor; kimileri
yerinden oynuyor, kimileri görevinden alınıyor, kimileri işinden
atılıyor. Bakın, Sayın Fikri Işıkın göreve
gelmesinden itibaren geçen süre içerisinde 90ı üst düzey yönetici olmak
üzere toplam 250 kişinin işine son verildi. Sayın Bakana
soruyorum: Siz bu insanların ekmeğiyle neden oynuyorsunuz? Neden
bununla oynama ihtiyacı hissediyorsunuz? Vicdanınız bu konuda
rahat mı? Sayın Bakan basına yaptığı bir
açıklamada diyor ki: TÜBİTAK son birkaç yıl içerisinde âdeta
işgal edildi. Paralelci güçler tarafından, özellikle Sayın Hasan
Palazın döneminde işgal edildi. Sayın Bakana soruyorum:
Sayın Hasan Palaz hangi dönemde geldi? 2012. Hangi bakan döneminde? Sayın
Nihat Ergün. Şimdi soruyorum: Mülakat oluşturularak
Ben amirinden
değil, ağabeyinden emir alanla çalışmam. diyen bir bakan,
Nihat Ergün döneminde yetiştirdiğiniz, yerleştirdiğiniz bu
bürokratlar acaba paralelci yapının devamı mı? Onun için mi
Sayın Bakan Ergünü görevden aldınız? Bunu sizin yine
vicdanınıza sormak istiyorum. Hadi diyelim ki bir üst düzey
yöneticisini değiştirdiniz, TÜBİTAKta son üç ay içerisinde 250
kişinin ekmeğiyle oynayıp sokağın ortasına
bırakmak; bunlar da mı paralelci yapının bir devamı?
Şunu ifade etmek istiyorum: Kimsenin ekmeğiyle oynamayın,
yaptığınız yanlışlıkların arkasına
da paralelci yaftası yapıştırarak lütfen ilgilenmeyin.
Sayın Bakan,
göreve geldiğinizdeki montaj hissiyatınızı acaba bilimsel bir kurumun
başına hayvanat bahçesinde görevlendirdiğiniz bir müdürü
getirerek birden bilimsel bir noktaya mı getirdiniz! Bu sizce toplumun,
kamuoyunun vicdanını rahatlatıyor mu?
Şunu ifade
etmek istiyorum: Değerli milletvekilleri, ne yaparsanız yapın,
ister yargıyla oynayın ister kanunları arkadan dolanın
ister müdürleri görevden alın, Sayın Başbakanın,
bakanların Yüce Divana gitmesine engel olamayacaksınız.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
73üncü maddede iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı kanun tasarısının 73.
maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Ali
Rıza Öztürk Dilek
Akagün Yılmaz Ali
İhsan Köktürk
Mersin
Uşak
Zonguldak
Bedii
Süheyl Batum Emine
Ülker Tarhan Turgut
Dibek
Eskişehir
Ankara
Kırklareli
Tufan
Köse
Çorum
(3) Yukarıda sayılan
görevliler Ceza Muhakemesi Kanununun 311. maddesinde Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısına tanınan yargılamanın yenilenmesi
talebinde bulunma yetkisini haizdirler.
Ceza Muhakemesi Kanununun 311.
maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (e) bentlerine ilişkin 5
yıl ve üzeri hapis cezasına
mahkûmiyet hallerinde ise yukarıda sayılanlar itiraz etmeme
gerekçelerini başvurudan itibaren 15 gün içinde açıklamak
zorundadırlar. Bu gerekçeye karşı bir hafta içinde Yargıtay
Ceza Genel Kuruluna yapılacak itiraz başvurusu ile karara
katılmamış en kıdemli 9 üyeden oluşan bir heyet
tarafından en geç 1 ay içinde incelenerek karar verilir.
BAŞKAN Şimdi,
okutacağım önerge Anayasaya aykırılık önergesidir,
öncelikle işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 73üncü maddesinin Anayasaya
aykırı olması sebebiyle Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal Ali
Öz Reşat
Doğru
Konya
Mersin
Tokat
Mehmet
Şandır Münir
Kutluata Mustafa
Kalaycı
Mersin
Sakarya
Konya
S. Nevzat Korkmaz Yusuf Halaçoğlu
Isparta Kayseri
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Isparta Milletvekili Nevzat Korkmaz konuşacak.
Buyurun Sayın
Korkmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün mübarek Berat
Kandili. Bu mübarek gece dolayısıyla başta sizlere, aziz
milletimize ve Türk-İslam âlemine hayırlara vesile olmasını
Cenab-ı Allahtan niyaz ederek sözlerime başlamak istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, iki gündür Musul, Tuzhurmatu kan ağlıyor.
IŞİD güçleri Türk yurdu Musul ve Tuzhurmatuyu işgal etti,
yüzlerce ölü, yaralı var, yüz binlerce aile de göç etmek durumunda
kaldı. Özellikle vatandaşlarımız Hükûmete
sormamızı istiyorlar, diyorlar ki: Beşar Esada âdeta
şahsi husumet ilan eden Sayın Başbakan bu şahsi
hırslarıyla ülke menfaatlerini karıştırmadı
mı ve IŞİDi besleyip büyütmedi mi? Bugün Türk milletine
hırlayanlar AKPnin besleyip büyüttüğü IŞİD güçleri
değil mi? diye özellikle size sormamızı istiyorlar.
Değerli
arkadaşlar, bir insan bir yalan ortaya atarmış, ondan sonra
başta kendisi olmak üzere herkes de buna inanırmış. Aynen
böyle bir şey, Erdoğana dünya lideri diye bir aklıevvel
AKPli laf etti, sonra da en başta kendisi olmak üzere AKPliler de buna
inandı. Dünya lideri Erdoğan, ufak at, civcivler yesin!
Bakın, AKPnin
yönettiği ülkemizde nelere maruz kalmışız, hangi belalarla
karşılaşmışız, bunları size anlatayım:
Ülkende, ülke güvenliğinin teminatı orduna kumpas kurmuşlar, askerinin
başına çuval geçirmişler,
bağımsızlığının sembolü ay
yıldızlı al bayrak indirilmiş, Türk toprakları olan
konsolosluğun işgal edilmiş, uluslararası
dokunulmazlıkları olan diplomatlar rehin alınmış,
gemin batırılmış, uluslararası hava sahası
dediğin bölgede uçağın, helikopterin düşürülmüş, aziz
milletimize her sabah âdeta sıraya girmiş hainler hakaret etmek için.
Türkiye Cumhuriyeti devleti topraklarında ülkenin ismi tabelalardan
silinmiş, devletine işgalci denilmiş. Bu ülkenin kuruluş
felsefesinin Anayasadan silinmesini istemişler ve bu cumhuriyetin
kurucusu, İstiklal Savaşımızın mimarı başta
Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere silah arkadaşlarına Nazi benzetmesi
yapılmış. Tarihine, Geçmişimizle yüzleşiyoruz.
sözünden sonra açtığın yolda hakaretlerde ve iğrenç
iftiralarda bulunulmuş.
Tarihin en büyük
iftirası ise Anadolu Türklerinin 1,5 milyon Ermeniyi katlettiği
iddiası. Anadoluda, ülkenin doğusunda neredeyse her köyde, her
kasabada Ermenilerin katlettiği Türklerin gömüldüğü toplu mezarlar
var iken ve bugüne kadar tüm hükûmetler, sağcısı solcusu bu
yalana göğüs germiş iken AKP ve Başbakan çıkıp demedi
mi 1915 olaylarından dolayı hayatını kaybeden Ermeniler
için üzüntü duyuyorum. diye? Katledilen Türkler için Erivan oralı bile
olmazken, Sayın Başbakan, kusura bakmayın, Türk milletine
yaşattığınız bu hadiselerden sonra Beter ol!
diyeceğim de ne çare ki ülkemin Başbakanısın.
Diyarbakır Belediye Başkanı sana meşenin dallarını
hatırlattı, hakaret etti; inanın, herkesten çok bizlerin
yüreği sızladı.
Evet, bay yalan,
hem de kuyruklu yalan, dünya lideri masalı, neredesin?
MİNE LÖK BEYAZ
(Diyarbakır) Saygısızlık yapma! Ayıp, ayıp!
S. NEVZAT KORKMAZ
(Devamla) Bunlar olup biterken, evet, neredesin dünya lideri, neredesin ey
ruh?
MİNE LÖK BEYAZ
(Diyarbakır) Ayıp ya! Milletin kürsüsü orası.
BAŞKAN
Sayın milletvekili, lütfen temiz bir dille konuşunuz ve
şahsiyatla uğraşmayınız. Lütfen
S. NEVZAT KORKMAZ
(Devamla) 3 kere Türkiye seninle gurur duyuyor. dersem çık, yoksa
arkasına gizlendiğin taşın, kayanın, kovuğun
arkasında kal!
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Nasıl konuşma bu ya!
S. NEVZAT KORKMAZ
(Devamla) Belki de orada gizlenmiş olman, orada saklanmış
olman, ortaya çıkıp bu millete, bu devlete zarar vermenden daha
hayırlı.
Yüce milleti
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
GÜLAY DALYAN
(İstanbul) Selamlama, selamlama!
MEHMET GELDİ
(Giresun) Senden saygı beklemiyoruz, saygısız!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı kanun tasarısının 73.
maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Ali Rıza Öztürk (Mersin) ve
arkadaşları
(3) Yukarıda sayılan
görevliler Ceza Muhakemesi Kanunun 311. maddesinde Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısına tanınan yargılamanın yenilenmesi
talebinde bulunma yetkisini haizdirler.
Ceza Muhakemesi Kanununun 311.
maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (e) bentlerine ilişkin 5
yıl ve üzeri hapis cezasına mahkûmiyet hallerinde ise yukarıda
sayılanlar itiraz etmeme gerekçelerini başvurudan itibaren 15 gün
içinde açıklamak zorundadırlar. Bu gerekçeye karşı bir
hafta içinde Yargıtay Ceza Genel Kuruluna yapılacak itiraz başvurusu
ile karara katılmamış en kıdemli 9 üyeden oluşan bir
heyet tarafından en geç 1 ay içinde incelenerek karar verilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Çorum Milletvekili Sayın Tufan Köse konuşacak.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
TUFAN KÖSE (Çorum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 311inci maddede
değişiklik talebimiz var. Nedir bunun gerekçesi?
Biliyorsunuz, uzun
yıllardır, ülkemizde yapılan bir kısım
yargılamalarda yalnızca dijital kayıtlara dayanılarak,
sadece dijital kayıtlara, hiçbir el ürünü taşımayan dijital
kayıtlara dayanılarak, çağdaş bir hukuk sisteminde
olmaması gereken gizli tanık ifadelerine dayanılarak ve
çağdaş bir hukuk sisteminde olmaması gereken yasa
dışı dinlemelere dayanılarak bu ülkenin birçok yurtsever
insanı, aydını, askeri, bilim adamı, gazetecisi uzun
yıllar cezaevlerinde kaldılar, hâlâ da kalmaya devam ediyorlar.
Balyoz davası buna örnek, Ergenekon davası buna örnek, askerî
casusluk davası buna örnek.
Bu
değişiklik önergemizde, bu davalarda yargılamanın iadesini
talep etme hakkını sadece Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısına tanıyan kanun hükmünün
değiştirilmesini istiyoruz. Cumhuriyet Başsavcısı bu
istemi -yargılamanın iadesi istemini- reddettiğinde herhangi bir
gerekçe sunmak zorunda değil ve bu ret kararına da bir itiraz mümkün değil.
Bu
değişiklikle ne getiriyoruz biz? Bu değişiklikle,
duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin
sahteliğinin anlaşılması hâlinde -bu, 311in (a) bendi- ve
yeni olaylar ve yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız
başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne
alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif
bir cezayı gerektiren mahkûmiyetine sebep olacaksa bu itirazı sadece
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı değil, ağır
ceza mahkemelerinin savcıları da yapsın istiyoruz.
Yapmamaları hâlinde, on beş gün içerisinde, eğer bir itiraz
yapmayacaklarsa, yargılamanın iadesi yoluna gitmeyeceklerse bunun
kararını bildirsinler. Yargılamanın iadesi, bu kararın
aleyhine Yargıtayda ilk duruşmaya katılmamış en
kıdemli 9 tane Yargıtay hâkiminin, itiraz üzerine vereceği karar
doğrultusunda yapılsın istiyoruz. Çok insani bir şey, bütün
çağdaş ülkelerde olan bir şey. Sadece Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısının gerekçesiz olarak hem elinde bulunan yetkiyi
dağıtıyoruz hem gerekçelendirmeye çalışıyoruz.
İstemimiz
budur, bu önergemize olumlu oy vermenizi diliyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi, gündem çok hızlı gelişiyor
tabii. Bir bayrak olayımız vardı, biliyorsunuz. Bayrak
indirildi, çeşitli muhalefet partilerinin genel başkanları,
hatta Başbakan çok ağır ifadelerle konuştular.
Bayrağın indirilmesi zaten kabul edilebilir bir şey değil
elbette. Mustafa Kemal Atatürk, biliyorsunuz, İzmir işgalinden sonra
önüne konulan Yunan bayrağını kaldırtmıştır.
Niye? Bayrak bir ülkenin, bir milletin onur timsalidir. Hiç kimse o
bayrağa saygısızlık yapamaz ama bayrağa saygısızlık
yapıldığında da alnının çatından filan
vurulması gerekmez, cezası neyse Türk Ceza Kanununda
belirtildiği şekilde hükmedilir.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, tabii, bayrağı indirmekten daha
kötü bir şey var, bayrağı indirmeye cesaret etmek diye bir şey
var. Şimdi, siz bu milletin ordusunu kuşa çevirdiniz. Şimdi,
Donanma Komutanı Nusret Güner var, demiş ki: Biz harp
oyunlarını bile bıraktık korkudan, darbe planı
yaptığımızı düşünürler diye. Böyle bir Donanma
Komutanı düşünün. Ben İlker Başbuğu ziyarete
gitmiştim, İlker Başbuğ Ya, ben eğer kozmik
odayı açmasaydım beni de bu işlerin içerisinde
düşünecekler, diye ben açtım yani beni de darbeci diye daha rahat
suçlarlardı diye açtım. dedi arkadaşlarımızla beraber
gittiğimizde.
Şimdi -Sayın Bülent Arınç burada
zannedersem- Sayın Bülent Arınçla ilgili bir suikast
iddiasından sonra girildi bu kozmik odaya. Bu ordu ne yapsın
kardeşim? Bu ordunun elini kolunu bağladınız.
Gelelim,
IŞİD olayına. Şimdi IŞİD olayında
-biliyorsunuz, geçen konuşmamda da söylemiştim- 20 bin kamyon
Suriyeye mühimmat gitmiş MİTin kontrolünde,
yakalandığında da diyorlar ki: MİT yardım malzemesi
götürüyordu. Ya, Millî İstihbarat Teşkilatı bir yardım
kuruluşu mu ki de yardım malzemesini göndersin, bizim
Kızılayımız yok mu, bizim başka yardım
derneklerimiz, yardım kuruluşlarımız, sivil toplum
örgütlerimiz yok mu? Var. Gönderilenlerin ne olduğu açığa
çıktı. Birçok yabancı basın kuruluşunda da bu yer aldı.
Gönderilenin askerî malzeme olduğu ve bugün Suriyede, Irakta
insanların başını keserek top oynayıp onu da YouTubea
yükleyerek bütün dünyaya izleten IŞİD adlı sapık bir
örgütün elinde olduğu ve benzeri örgütlerin, El Nusranın, El
Kaidenin elinde olduğu anlaşılıyor. Orada bu işleri
takip eden savcıları da maalesef bakanlarımız hain
damgasıyla damgaladılar. E, bu savcılar da görev yapamıyor.
Yani, ülkenin sistemini, Türkiye Cumhuriyetinin doksan yıllık,
Türklerin üç bin yıllık tarihindeki sistemini maalesef amuda
kaldırdınız. İşimiz kolay değil, bütün
komşularımızla aramız bozuk. Hâlbuki, dış
politikada önemli olan önce yakın komşularınla iyi
ilişkiler hâlinde bulunmaktır.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Köse.
MUHARREM İNCE
(Yalova) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.34
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.40
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan),
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102nci Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
73üncü madde
üzerinde Çorum Milletvekili Tufan Köse ve arkadaşlarının
önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
Kanun
tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
73üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
74üncü maddede üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı kanun tasarısının 74 üncü
maddesinin 1 inci fıkrasının b bendinde yer alan
"Ancak" ibaresinden sonra gelmek üzere "tutuklama
kararını veren veya" ibaresinin; "tutuklama
kararını" ibaresinden sonra gelmek üzere "veya tutuklamanın
reddi kararını" ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Halil
Aksoy Adil
Zozani Demir
Çelik
Ağrı Hakkâri Muş
Erol
Dora Selma
Irmak Hasip
Kaplan
Mardin Şırnak Şırnak
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
592 Sıra Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 74. maddesinin madde metninden
çıkartılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Turgut
Dibek Ali
Rıza Öztürk
Mersin Kırklareli Mersin
Ömer
Süha Aldan Dilek
Akagün Yılmaz Levent
Gök
Muğla Uşak Ankara
BAŞKAN
Şimdi okutacağım önerge Anayasaya aykırılık
önergesidir, öncelikle işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 74. maddesinin
Anayasaya aykırı olması sebebiyle tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal Ali
Öz Yusuf
Halaçoğlu
Konya Mersin Kayseri
Mehmet
Şandır Reşat
Doğru Mustafa
Kalaycı
Mersin Tokat Konya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu
konuşacaktır.
Buyurun Sayın
Halaçoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın
milletvekilleri, öncelikle şunu söyleyeyim: Gerçekten, şimdi,
alnının çatından vurma meselesini demin gündeme getirdiler.
(Gürültüler)
BAŞKAN
Sessiz olalım lütfen.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) - Amerika Birleşik Devletlerinde Pentagona bir
kişi girmeye kalkışsa ne yaparlar veya Başkanlık
Sarayına birisi girmeye kalkıştığında,
bırakın onu, duvarından atlamaya kalkıştıklarında
ne yaparlar? Yine, İngiltereyi hatırlıyorsunuz, metroda bir
şahsı bir polis alnının çatından vurdu ve
ardından dediler ki: Bu adam suçsuzdu. Niye vurdunuz? Evet, gerçekten de
suçsuzmuş adam ama polis şunu söyledi: Kanunlara kim uymaz, Dur.
tabirimize kim uymazsa biz çeker vururuz. dedi. Hiç kimse de itiraz etmedi.
Şimdi, bir kişi yasalar çerçevesinde
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Ya, öyle şey olur mu Başkan ya? Yasalar ne
işe yarıyor o zaman? Yasalar ne işe yarıyor o zaman?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Yasaları öyle, yasalar böyle ama yasalar
şunu da gösterir
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) - Bayrak indireni o zaman al vur, öyle mi?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) - Bir askerî birlik alanına bir kişi tel
örgülerden atlayacak izinsiz olarak ve direğe çıkacak, orada askerî
birliği temsil eden, ülkeyi temsil eden bir bayrağı indirecek ve
siz diyeceksiniz ki: Yasalar. Yasalar tak der, alnından vurdurur.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) - Böyle bir yasa yoktur ki. Vursa o da devletin adamı
çıkar zaten, o yüzden vurmuyordur.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Niye vurdurur? Çünkü ülkenin
bayrağını aşağı indirmek demek devleti
aşağı indirmek demektir. Dolayısıyla
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) - Tanıdık olduğu için
vurmamışlardır.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) - Tanıdıktır, tanıdık.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) - Tanıdık olduğu için
yapmamışlardır, zaten normalde yapıyorlar.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Tanıdık veya tanımadık olmaz.
Dolayısıyla, bu böyle yapılır. O zaman,
Kıbrıstaki alnının çatından vurulup indirilen
kişi için de aynı şeyi söylemeniz gerekirdi. Eğer bir
bayrağı aşağı indiren kişi varsa o zaten o
devlete düşman olan kişi anlamına gelir, o ülkeye saygı
duymayan kişi anlamına gelir. Sizin namusunuzdur o. Efendim, benim
namusumu kirletsinler, sonra ben hukuk karşısında bunun
cezasını veririm. deme lüksüne sahip değilsiniz.
Dolayısıyla bunu farklı şekilde düşünmek
zorundasınız, bayrak başka bir şeye benzemez.
Değerli
milletvekilleri, asıl bir konu üzerinde durmak istiyorum. Bu, çocuk
yaşta evlilikler konusu. Şimdi, ülkemizde 2008 yılı itibarıyla,
UNICEF, 18 yaş altı evlilik oranlarını kız çocuklarda
yüzde 30, erkek çocuklarda yüzde 7 civarında olarak
açıklamıştır. Keza İçişleri
Bakanlığı verilerine göre de 18 yaş altında
evlenmelerin sayısı son üç yılda 130 bini
aşmıştır. Reşit olmadan evlendirilen kız
çocuklarının sayısı erkek çocuklarının
sayısının 20 katıdır.
Değerli
milletvekilleri, şimdi hem çocukların bizim açımızdan
önemini belirtiyoruz hem de bu konuda ciddi birtakım atılımlar
yapmıyoruz. Bakın, Türk Ceza Kanunu, çocuklarını gayriresmî
olarak evlendiren anne babaları iştirak ve azmettirme nedeniyle
cezalandırmaktadır. Ülkemizde 18 yaş altında kız
çocuklarını evlendirme oranı yüzde 31,7dir ve son
araştırmalara göre de ülkemizde 181 bin çocuk gelin vardır.
Değerli
milletvekilleri, çocukların kendi iradeleriyle hareket edemeyeceklerini
söylüyoruz ve Ceza Kanununu da ona göre düzenliyoruz ama bir çocuğu risk
altına atarak onu daha çocuk yaşında, reşit olmadan
evlendirmeye kalkışıyoruz. Bunun için evlendirmelerde, anne baba
başta olmak üzere evlenme akdini yapan, imam nikâhını -ki
dinimizde imam nikâhı diye bir şey yoktur, bunu da özellikle
belirteyim- bu dinsel töreni yapan kişilere de aynı şekilde ceza
verilmesi şarttır. Sadece altı ayla geçiştirmemek
gerekiyor. Bunun artırılması yoluna gidildiği takdirde de
zannediyorum bu konuda önemli bir aşama elde edilir. İlköğretim
okullarında çocukların istismara ve bu şekilde evlenmelere
karşı da eğitilmeleri birinci derecede önemlidir.
Bunun dikkate
alınmasını bilgilerinize sunuyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Birkaç gündür bu bayrak hadisesiyle ilgili grubumuzu
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen susar mısınız, rica ediyorum.
Buyurun.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl)
zan altında bırakan ve âdeta bir toplumsal lince
dönüşen bir olguyla karşı karşıyayız.
Sayın hatip de
yine buna benzer imalı konuşmalar yaptı. Müsaade ederseniz bir
iki dakika grubumuz adına bir iki şey söyleyeyim.
BAŞKAN
Sayın Baluken, sizin grubunuza ismini zikrederek bir sataşmada
bulunmadı.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Tam tersine, tam tersine CHPye sataştım.
BAŞKAN
Şimdi sırada önergeniz var, orada söz alıp beş dakika
içinde anlatırsınız söyleyeceklerinizi.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Cumhuriyet Halk Partisine sataştım ben,
hiç BDPyle, HDPyle ilgili konuşmadım.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Peki, o zaman, tutanaklara geçmesi açısından ben
ifade edeyim müsaade ederseniz.
BAŞKAN Evet.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) - Biz Halkların
Demokratik Partisi ve Barış ve Demokrasi Partisi olarak, zaten Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre legal
siyaset yapan kurumlarız.
BAŞKAN Evet,
hep söylüyorsunuz.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Asla bayrakla ya da bu devletin sınırlarıyla
ilgili bir sorunumuzun olması düşünülemez.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Size karşı bir şey söylemedim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Ortak vatan,
demokratik cumhuriyet ve demokratik özerklik perspektifinde siyaset
yürütüyoruz. Farklı açıdan burada ima edilen illegal
yapılanmalardan da gerek KCKnin bu bayrak provokasyonunu kınayan
açıklaması gerekse de Sayın Öcalanın ilk günden itibaren
bu bayrak provokasyonunu kendilerine yönelik yapılmış bir
provokasyon olarak ortaya koyması kamuoyu tarafından biliniyor.
Türkiye, demokratik bir hukuk devleti ise bu provokasyonu yapan kişiyi
kanun önüne, adalet önüne çıkarır; arkasındaki, arka plandaki
güçleri kamuoyuna, halka teşhir eder; bununla ilgili gerekli yargısal
süreçleri de yürütür.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Hiç kimseyi herhangi
bir suçtan dolayı alnının çatından vurmak gibi bir şey
de hiçbir yasada yoktur. Bunun tutanaklara geçmesi gerektiğini ifade
ediyorum.
BAŞKAN Sayın Baluken, teşekkür ederim.
Zaten, bugüne gelene kadar milletvekilleriniz
çeşitli vesilelerle mikrofondan bu açıklamayı
yapmıştı, siz de bir kez daha kayıtlara geçirdiniz diyorum.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra Sayılı
Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının Çerçeve 74.
maddesinin madde metninden çıkartılmasını ve diğer
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Levent
Gök (Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI
KÖYLÜ (Kastamonu) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Ankara Milletvekili Levent
Gök konuşacak.
Buyurun Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 592 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 74üncü maddesi üzerine söz
aldım. Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Daha önce
görüştüğümüz 71inci maddeyle savcıların kovuşturmaya
yer olmadığına dair kararlarının itirazen inceleme
mercisi olan ağır ceza mahkemelerinden bu görev alındı ve
sulh ceza mahkemeleri de
kaldırılarak yeni bir sulh ceza hâkimliği ihdas edildi
soruşturma aşamasında. Şimdi, getirilen bu
değişiklikle sulh ceza hâkiminin kararlarına karşı
itirazları inceleme yetkisi yine kendi yargı çevresi içerisindeki,
numara sırasına göre, en yakın sulh ceza hâkimliğine
veriliyor. Oysa, bizim mevcut yasamıza göre sulh ceza hâkimlerinin
kararlarına karşı yapılan itirazlar asliye ceza
mahkemesine, asliye ceza mahkemesinin kararlarına karşı itiraz
da ağır ceza mahkemesine olmak üzere bir silsile yoluyla,
çeşitli mahkemelerin uzmanlıklarından ve onların
geçmiş tecrübelerinden yararlanılarak bir sistemle biz
itirazları inceleyen bir hükmü koruyorduk. Şimdi, birdenbire sulh
ceza hâkimliği ihdas edilerek sulh ceza hâkimliğinin verdikleri
kararların da aynı sulh ceza hâkimliklerine incelettirilmesi hukuk
sistemimizde köklü bir değişikliktir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hukuk sisteminde böylesine köklü
değişikliklerin yapılabilmesinin gerekçesi kanunun gerekçesinde
dahi iyi ifade edilmemiştir ve denilmiştir ki Sulh ceza
hâkimliklerine verilmek suretiyle uzmanlıklarından yararlanılacaktır.
Hâlbuki hukukçu olan pek çok arkadaşımız bilir ki sulh ceza
mahkemeleri ya da hâkimlikleri özellikle mesleğe yeni başlayan
hâkimlerin tayin edildiği mahkemelerdir. Asliye ceza mahkemeleri daha
tecrübeli, ağır ceza mahkemeleri daha tecrübeli hâkimlerden
oluşur. Şimdi, siz madde gerekçesinde bir yandan uzmanlıktan
bahsedeceksiniz ama daha yeni mesleğe başlamış bir
kişiyi, sulh ceza hâkimliği de ihdas ederek, asliye ceza
mahkemelerinde ve ağır ceza mahkemelerinde edinebileceği
tecrübelerden bir kısmını dahi edinememiş olduğu hâlde
itiraza tabi hâkim olarak kılacaksınız. Bunun
anlaşılması mümkün değildir. Maddenin gerekçesinde, kanunun
gerekçesinde bu bahsedilen gerekçe kesinlikle günün şartlarına ve
uyguladığımız sisteme aykırıdır.
Şimdi, bu
niçin yapılıyor? Özellikle takipsizlik kararlarında, yakalama,
arama, el koyma gibi kararlarda sulh ceza hâkiminin kararı en
yakınındaki bir hâkime gidecek.
Değerli
arkadaşlarım, pek çok yerde sulh ceza hâkimleri aynı katlarda
otururlar, aynı kafeteryada yemek yerler, aynı mekânları
paylaşırlar ve birbirleriyle arkadaştırlar. Bizim
şimdi değiştirmeye çalıştığımız
kanunda işte bunlar engellenerek arkadaşlar arasındaki bir
yakınlığın, duygusallığın engellenmesi,
kaldırılması istenilmiş ve bir silsile yoluyla daha
tecrübeli hâkimlerin bakması getirilmiş idi ama bunu
kaldırıyorsunuz. Bu, çok yanlış bir düzenlemedir ve bu
yanlış düzenlemeyi icraatta göreceksiniz. Duygusal
arkadaşlıklar, yakınlıklar devreye girecek ve tek hâkimle,
yeni mesleğe başlamış bir sulh ceza hâkiminin vereceği
kararlarla çok önemli kararlar, kovuşturmaya yer olmadığı
gibi şimdiye kadar ağır ceza mahkemelerinin incelediği
kararlar bu yeni hâkimliklere verilmek suretiyle hukuk dünyamız altüst
edilecektir. Buna hakkınız yoktur.
Bakın, bunlar
yapılırken kanunun genel gerekçesinde yargının etkin hâle
getirilmesinden bahsediyorsunuz, hızlandırılmasından
bahsediyorsunuz. Ee, peki, bugün Hatayda bir karar çıktı. Hatayda
görülen davada Abdullah Cömertin dosyasının Hatayda güvenliğin
sağlanmaması bakımından Adalet Bakanlığına
gönderilmesine karar verildi başka yere nakledilsin diye. Bu sizce
adaletin etkin bir şekilde yerine getirilmesinin bir uygulaması
mı?
Uluderede iki
yıl yedi ay önce 34 tane yurttaş öldürüldü, daha bir tek mahkeme
açılmadı. Ethem Sarısülükün davasında mağdurlar
perişan ediliyor. Ali İhsan Korkmazın davasında
mağdurlar, aileleri perişan ediliyor. Daha siz bunları
sağlayamamışsınız, madde gerekçesinde
yargının etkin hâle getirilmesinden söz ediyorsunuz. Bunların
kesinlikle mümkün değildir bu şekilde izah edilmesi.
Elbette zamanımız
az bunları anlatmaya ama zamanımız çok da olsa bunları
anlamayacaksınız.
Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlarken bugünkü Berat Kandilinizi de
kutladığımı ifade ediyorum.
Tüm
yurttaşlarımızı ve sizleri saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı kanun tasarısının 74 üncü
maddesinin 1 inci fıkrasının "b bendinde yer alan
"Ancak" ibaresinden sonra gelmek üzere "tutuklama
kararını veren veya" ibaresinin; "tutuklama
kararını" ibaresinden sonra gelmek üzere "veya
tutuklamanın reddi kararını" ibaresinin madde metnine eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan (Şırnak) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI
KÖYLÜ (Kastamonu) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Şırnak
Milletvekili Sayın Hasip Kaplan konuşacak.
Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) Değerli
milletvekilleri, Türkiye'de gerçek bir adalet, bağımsız bir
yargı, tarafsız bir yargı olacak mı? Bu paketlerle, bu
kanunlarla olmaz. Bunu bir kere kafanıza koyunuz, kesinlikle olmaz. Hâlâ
uzun tutukluluk hâlini halledememiş bir yargı sisteminden
bahsediyoruz Anayasa Mahkemesi kararına rağmen.
Gizli
tanıklık, gizli soruşturma, gizli ifade, gizli dinleme. Gizli,
gizli, gizli adalet olmaz arkadaşlar. Bu, ikinci bir nokta.
Bakın, özel
yetkili mahkemeleri kapattınız. Benim Şırnaktan belediye
başkanlarım dördüncü yıla yakındır tutuklu,
dosyaları kayıp. Ne Şırnak Ağır Ceza Mahkemede
bulunuyor ne Cizre Ağır Ceza Mahkemede bulunuyor. Dosyalarına
sahip çıkmayan bir Adalet Bakanlığı, bir hukuk devletinde,
kaybolan dosyaların tutuklusu olan bir ülkede nasıl adalet
sağlarsınız?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Zaten siyasi karar, dosyaya gerek yok ki.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Şırnaktan benim il başkanım tutuklu, kendisi
Edirne F Tipi Cezaevinde kalıyor. Başka belediye meclis üyelerim
Tekirdağ Cezaevinde kalıyor, yargılamaları
Diyarbakırda yapılıyor. Şimdi burada kendi kendimizi
kandırmamızın bir gereği yok. Bu şekilde adalet olmaz.
Eğer gerçekten bu ülkede hukuk devleti olsaydı Başbakan
çıkıp bir çocuk provokatör için -ki kendi kullandıkları-
Alnının çatından vurulmalıdır. demezdi. Bir hukuk devletinde
bir başbakanın bunu söylemesi skandaldır arkadaşlar.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) O zaten öyle söylemedi ya! İndirin aşağıya!
dedi.
HASİP KAPLAN
(Devamla) İndirin. demesi, Vurulur. demesi, Tokattaki üniversite
öğrencilerine yapılan saldırıyı teşvik etmesi,
suça tahrik etmesi, lince tahrik etmesi, kitleleri suça tahrik etmek suçtur
Ceza Kanununda arkadaşlar. Yürekli bir savcı olsa, bunu diyen hangi
siyasi parti lideri veya mensubu olursa olsun onun hakkında fezleke
gönderirdi. Biz söylesek fezlekemiz yirmi dört saate kalmaz Meclise gelirdi ama
her ne hikmetse savcılar fezlekeleri başkaları için
yazmıyorlar.
Şimdi, bu
söylemlerin hiçbirisi suç değil mi? Halkı suç işlemeye tahrik
etmek, bir olayın, bir provokasyonun üzerinden kalkışılarak
bir halkı, milyonlarca insanı hedefe oturtup Ankarada
Kızılay Meydanında Ankara Kürtlere mezar olacak. diye
yürüyüşler düzenletmek, arkasından bilmem nerede
Elbette ki
hassasiyetleri vardır insanların, tepkilerini koyacaklardır
ortaya ama saldırganlık noktasına gelmemek kaydıyla,
şiddete dönüşmemek kaydıyla, o şiddete güvenlik güçleri de
ortak olmamak kaydıyla bu düzenlenir. Ne olduğunun farkına
varacaksınız.
Bakın, daha
bunu konuşurken Musulda Konsolosluğunuzda yaşananları
gördünüz. Gördünüz değil mi? Konsolosluğunuza girildi
VURAL KAVUNCU
(Kütahya) Senin Konsolosluğun değil mi?
HASİP KAPLAN
(Devamla)
Konsolosluğunuzdan alındı Konsolos da personel de
çocukları da aileleri de, oraya siyah bayraklar da asıldı ama
bir tepki yok. Bakın, dikkat edin, eğer millî duygularınız
çok hassassa o çocuk provokatörü bulacaksınız, arkasındakini
bulacaksınız, kim çıkartmış o direğe
bulacaksınız; adalet budur, hukuk budur.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Kendi adamları zaten ya.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Mersindeki provokatörler çıktı ortaya, Mersinde
Mersini karıştırmak isteyen provokatörler çıktı
ortaya, kongrede bunu yapan provokatörler çıktı ortaya. Her gün
çıkılıyor, deniliyor ki
Bir siyasi partinin genel
başkanı vardır, MYKsı vardır, parti meclisi
vardır, yetkili organları vardır. Her zaman hukuk devleti içinde
bütün halkın, bütün milletin değerlerinin hepsine aynı
saygıyı herkesin göstermesi gerekir elbette. Buna karşı
tepkimizi, duyarlılığımızı koyduğumuz hâlde
ikide bir çıkıp bunu kullanmanın bir gereği yok. Bu ülkede
herkesin eşit yurttaş olduğunu, hukukun herkese
çalıştığını, adaletin herkese
çalıştığını, adaletin herkes
karşısında kılıcının keskin olduğunu
herkes bilecek ki ağzından çıkan sözü bilecek.
Pompalı
tüfeklileri savunanları da gördük, o demler de geldi geçti buradan,
unutmadık. Şimdi, her lider bulunduğu konum itibarıyla
ağzından çıkan sözlere elbette dikkat edecek ve suhulete davet
edecek. Bu ülkenin buna ihtiyacı vardır barış için
arkadaşlar. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Sayın Başkan, şimdi, bu mesele çok
konuşuluyor, buna doğru bir yorum getirmek lazım.
Alnının çatından vurulması gereğini söyleyenlerden
birisi partimizin Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçelidir. Yani,
bu bu kadar sündürülüyor, müsaade ederseniz, Genel Başkanımıza
bir sataşma vardır, iki dakikalık bir söz istiyorum.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Yok, Genel Başkana değil, ben
Başbakanın söylemleri, direkt söylemleri üzerine konuştum. Her
şeyi de alınmayın.
BAŞKAN
Hayır, Genel Başkanınıza bir sataşma yok. Biraz önceki
konuşmacı Sayın Halaçoğluydu, Halaçoğlunun
konuşması üzerine söz aldılar.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı, salı
günkü grup toplantısı
BAŞKAN -
Sayın Uzunırmak, lütfen müsaade eder misiniz konuşmama.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Sayın Başkan, ben ne dediğimi biliyorum.
BAŞKAN
Şimdi, sizin Genel Başkanınıza hakaret ettiğini
düşünmüyorum. Sayın Halaçoğlunun konuşması üzerine
söz aldı, Sayın Halaçoğlu kendi düşüncesini söyledi,
Sayın Kaplan da kendi düşüncesini söyledi. Bir sataşma
olduğunu düşünmüyorum.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Sayın Başkan, gazetelere
BAŞKAN
Farklı bakabilir insanlar düşüncelere, buna biraz tahammüllü
olmanız gerekiyor.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Düşünceleri farklı olabilir. Elbette ki bunda hiçbir
endişe yok ama Sayın Devlet Bahçelinin salı günkü grup
toplantısında söylediği, manşet olan ve ayakta
alkışlanan bir sözdür bu.
BAŞKAN
Katılmayabilir bir başka milletvekili buna Sayın Uzunırmak.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Sayın Başkan, katılmamak farklı bir şey
ama yorumlarda
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Antidemokratik bulmak başka bir şey.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Yani ne var bunda? Bu kadarını bu kürsüde
konuşamayacaksak o zaman ağzımızı
bağlayalım.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, lütfen.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Canım o zaman ben de konuşabileyim bu kürsüde.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Allah aşkına yani siz her şeyi
söyleyeceksiniz ama biz susacağız, olur mu ya. Yapmayın gözünüzü
seveyim yani.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, bir dakika, sorunu çözmeye çalışıyorum.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Ben de konuşayım, cevap verebileyim, ben aksi bir
şey söylemiyorum.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Başbakana söylediğimin binde birini söz olarak
dile getiremiyorum muhalefete.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, müsaade eder misiniz.
Buyurun.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Aksi bir şey söylemiyorum, biz de kürsüden cevap
verebilelim, düşüncemizi, olayın aslının ne olduğunu
BAŞKAN
Şimdi, bakın, kürsüden cevap verebilmeniz için, siz de biliyorsunuz
Sayın Uzunırmak, sataşma olması gerekiyor. Ben
konuşmacıyı özellikle dinledim, herhangi bir sataşma,
partinize yönelik bir sataşma yapmadı.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Sayın Başkan, yani bir genel başkanı
BAŞKAN
Sayın Genel Başkanınızın söylediği sözü kendi
düşüncesine göre yorumladı, kendi düşüncesine göre aktardı.
Temiz bir dil kullanmama gibi bir şey söz konusu olmadı. Size kürsüde
söz vermemi gerektirecek bir sataşma da görmüyorum.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Peki Sayın Başkan, sizin takdirinizdir, teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim anlayışınızdan dolayı.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Çok adil yönettiğiniz için, Adalet Bakanının,
adaletle ilgili bir görüşmede çok düzgün yönetiyorsunuz, çok teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Ben
de size teşekkür ederim.
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Hassasiyetinizden ötürü çok teşekkür ederim, sağ olun.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
75inci maddede iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 75. maddesiyle değiştirilmesi
öngörülen 5271 Sayılı Ceza Muhakemeleri Kanununun 273. maddesinin 3.
fıkrasında yer alan mahkemelerin yargı çevresi içerisindeki
Asliye Mahkemelerinin hükümlerine karşı cümlesinde yer alan
içerisindeki kelimesinin içindeki kelimesi ile değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
İsa Gök Turgut Dibek Ali
Rıza Öztürk
Mersin Kırklareli Mersin
Ömer Süha Aldan Dilek
Akagün Yılmaz Mehmet
Volkan Canalioğlu
Muğla Uşak Trabzon
BAŞKAN
Şimdi okutacağım önerge Anayasa'ya aykırılık
önergesidir, öncelikle işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 75. maddesinin
Anayasaya aykırı olması sebebiyle Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal Ali
Öz Reşat
Doğru
Konya Mersin Tokat
Yusuf
Halaçoğlu Mehmet
Şandır Mustafa
Kalaycı
Kayseri Mersin Konya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Konya Milletvekili Sayın Faruk Bal konuşacak.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Şu alnı
çatından vurmak meselesinden ben de bir dem vurmak istiyorum.
Bıçağın kemiğe dayandığı yer vardır.
Halkın dilindeki bıçağın kemiğe
dayandığı yer hukukta da yer bulur. Adam öldürmek suçtur, harpte
adam öldürmek serbesttir. Adam öldürmek suçtur, meşruten müdafaada adam
öldürmek serbesttir, suç değildir, cezası yoktur. Bunun gibi
çoğaltabiliriz.
Askerî birliğe
giriş bellidir; askerî birliğe nizamiyeden girilir. Kaçak girenin
tabi olacağı hukuki hüküm bellidir; parolayı sorar eğer
görürse adamı, parolaya cevap verebilirse verir, vermezse enterne eder,
etkisiz hâle getirir.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Yasak bölge olduğuna dair levhalar vardır.
FARUK BAL (Devamla)
Eğer Türk Bayrağını indirmek gibi bir hadsizliğe,
bir densizliğe, bir şerefsizliğe teşebbüs ediyor ve 2 defa
silah atılarak uyarılıyorsa o adamı indirmek haktır,
vaciptir ve suç değildir, elbette ki alnının çatından da
indirmek gerekir.
Değerli
arkadaşlarım, maddeye geçiyorum.
Şimdi, bu
maddede, 75inci maddede Sayın Bakanın cevaplandırması
düşüncesi ile bir hukuki durum ortaya koymak istiyorum. İstinaf
mahkemelerinde deliller yeniden ileri sürülebilecektir. dedi burada
konuşurken. Bu, hukukta çok derin, çok karmaşık bir sorunu da
gündeme getirmektedir. Varsayalım ki hukuk mahkemesinde delillerin teksifi
kuralı gereği davacı veya davalılardan birisi delilini
teksif etti; uyanık olan, kötü niyetli olan diğer taraf teksif
etmedi. Karar verildikten sonra istinaf mahkemesine gittiğinde, delilini
teksif etmeyen taraf kötü niyetle Ben yeni delil bildireceğim.
dediğinde ortaya çıkan hukuki karışıklığı
hangi içtihatla, hangi hukuk kültürüyle, hangi hukuk hafızasıyla
çözeceksiniz ki bu istinaf mahkemelerini getirdiniz? Dolayısıyla, bu
kötü niyetli olan kişilere karşı tertip edilmiş olan, bu
minval üzerine tertip edilmiş olan istinaf mahkemesi tam anlamıyla
adaletsizlik üretecek; kötü niyetli kişileri koruyabilecek bir sistemi,
bir düzeni dayatmaktasınız.
Diğer taraftan, istinaf mahkemeleri kararı
bozduğu takdirde birinci derecede yargı mercisi olarak görev
yapacaktır. Birinci derecede yargı mercisi olarak görev yaparken
-Sayın Bakanım, Türkiye geniş bir coğrafyadadır,
kurduğunuz istinaf mahkemeleri diğer mahkemelere göre daha geniş
bir alanda görev yapacaktır yani ilçe hatta illerin birkaçını
birleştirerek yapacaktır- birinci derecede mahkeme olarak keşfi
nasıl yapacaktır, tanığı nasıl dinleyecektir,
buraya davasını takip etmek için giden insanlar kaç vasıta, kaç
araba, kaç dolmuş, kaç minibüs değiştirerek oraya kadar
gidecektir, geri dönebilecek midir? Geri dönüşü mümkün
olmadığı takdirde, konaklaması elbette ki bir masrafa neden
olacaktır. Yani, istinaf mahkemesi, bir, vatandaşa zulümdür; iki,
yargıyı uzatmaktan başka bir işe yaramayacaktır.
Dolayısıyla, bu mahkemelerin kurulması ile
adil yargılanma hakkının ihlali için ikinci bir sebep daha
ortaya çıkacaktır ve göreceksiniz, eğer faaliyete geçerse bu
istinaf mahkemeleri, uygulanmasından itibaren iki üç yıl sonra,
Türkiyenin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesindeki dava adedi bugünkünün
2 katına, 3 katına, 5 katına çıkacaktır. Bunun da
vebali ve sorumluluğu Adalet ve Kalkınma Partisinin omuzlarında
olacaktır diyor, önergemizi yüce heyetin takdirine sunuyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra Sayılı
Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının Çerçeve 75.
maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 5271 Sayılı Ceza
Muhakemeleri Kanununun 273. maddesinin 3. fıkrasında yer alan
mahkemelerin yargı çevresi içerisindeki Asliye Mahkemelerinin hükümlerine
karşı cümlesinde yer alan içerisindeki kelimesinin içindeki
kelimesi ile değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dilek
Akagün Yılmaz (Uşak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI
KÖYLÜ (Kastamonu) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Uşak Milletvekili
Sayın Dilek Akagün Yılmaz konuşacak.
Sayın Yılmaz, dün sizi 19.00a
yetiştiremedik konuşmanızda, uçağınız vardı.
Bugün de yetiştiremedik. Şansınız böyleymiş.
Buyurun.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) Olsun Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 592
sıra sayılı Kanun Tasarısıyla ilgili 75inci maddede
vermiş olduğumuz önerge üzerinde konuşacağım.
Bu maddede
aslında usuli bir işlem yapılıyor. Sulh ceza mahkemelerinin
kaldırılmış olması nedeniyle, istinaf mahkemelerinde
asliye ceza mahkemelerinin nasıl kararlarının temyiz
edileceğine dair aslında bir düzenleme var. Ağır ceza
mahkemesi savcıları kendilerine karar geldiğinden itibaren
asliye ceza mahkemesindeki kararları temyiz edebilecekler. Bu, istinaf
uygulamasının doğal bir sonucu olarak geliyor. Bu maddeye
aslında söylenecek herhangi bir şey yok, teknik bir maddedir ancak
benim aslında tekriri müzakere yapılmasını istediğim
bir madde var, bu tasarıdaki 59uncu madde.
59uncu madde Türk
Ceza Kanununun 103üncü maddesini düzenliyor. 103üncü maddesi ise 15 ila 18
yaş arasındaki çocuklara yapılan cinsel saldırılarla
ilgilidir. Şimdi, bunu uygulamadan gelen arkadaşlarımız çok
net bilirler ki 15 ila 18 yaş arasındaki çocukların kendi
aralarındaki ilişkilerinde ya da 14,5 yaşındaki bir
kız ile 16-17 yaşındaki bir gencin, bir genç
delikanlının arasındaki ilişkilerde çok ciddi cezai
yaptırımlarla karşılaşılıyor. Ne oluyor?
Şimdi, önceden sekiz-on beş yıl ceza varken şimdi on
altı yıl ceza veriliyor. Birisi 14,5 yaşında, birisi 16
yaşında. Böyle bir dava başımızdan geçti. Kız
diyor ki: Ben kaçırdım onu, neden ona ceza veriyorsunuz?
Bakın, bunlarla çok ciddi karşılaşıyoruz biz.
Bu nedenle, bütün
dünyada olduğu gibi, aslında burada da pek çok uzmanın da
söylediği gibi, akranlar arasındaki bu türden ilişkilerde -bu
tasaddi olabilir ya da ırza geçme olabilir- bunların akranlar
arasında olduğu takdirde o zaman cezasının indirimine
gidilmesi lazım. Pek çok Avrupa ülkesinde aslında eğer bir
şiddet yoksa, eğer bir hile yoksa, aralarında ciddi bir fiziksel
güç farkı yoksa bu türden konularda herhangi bir şekilde cezai
yaptırıma gidilmiyor, onun yerine daha farklı rehabilitasyon
konuları gündeme getiriliyor ama biz şimdi burada bunu yaptığımızda
-bakın, 14,5-17 yaş dedik- 17 yaşındaki bir çocuğa
verilecek ceza on altı yıl. Ardından yaş küçüklüğünden
indirim yapılacak, ardından da, çocuklara cinsel saldırıyla
ilgili konularda dörtte 3ünü yatacağı zorunluluğu getirildiği
için de bu kişi, bu genç insan sekiz yıl kadar yatabilecek. Sayın
Bakan, olmaz böyle bir şey. Yani, akranlar arasındaki bu türden
ilişkilerde mutlaka bir düzeltme yapmak lazım.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Bu cinsel saldırı, ayrı.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) Tekriri müzakere
yapmak gerekir diye düşünüyorum. Yani, kamuoyunda oluşan şey,
30-40 yaşındaki bir sapıkla, bir sapığın cinsel
taciziyle çocukların kendi aralarındaki, gençlerin kendi
aralarındaki bu iletişimleri ya da ilişkilerini böylesine
ağır bir şekilde cezalandıramazsınız,
cezalandıramayız arkadaşlar. Bunun bir daha gözden geçirilmesi
gerektiğini düşünüyorum.
Şimdi, buradan, biraz önce HDP Grubundan
milletvekilleri arkadaşlarımız görüştüklerinde, dediler ki:
Ulusal değerlere saygılı olunmalıdır. Bütün
halkların ulusal değerlerine saygılı olunmalıdır.
Bütün ülkelerin ulusal değerlerine saygılı
olunmalıdır. Ancak -Adil Zozani var mı, yine de yok zannederim-
Adil Zozani 5 Hazirandaki konuşmasında aynen şöyle söyledi, dedi
ki: Sizin kurucu değer olarak gördüğünüz Kemalizm, biraz
Mussolinidir, biraz Hitlerdir. Burada kurucu değerlerimize, Kemalizme,
Atatürke bir hakaret vardı.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Atatürke hakaret yok,
Kemalizm ayrı.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) Bununla ilgili özür
dilemesini istiyoruz, Meclis Başkanlığımıza dilekçeyi
verdik.
Onu geçiyoruz, daha dünkü konuşmasında, yine
aynı şekilde, Amasya Genelgesinden bahsederek, bu Amasya
Genelgesinin gizli protokollerinden bahsetti ve bu gizli protokoller 1961
yılında yayımlandığı hâlde sanki hâlen daha
gizliymiş gibi bir görüntü vererek dendi ki: Orada, Kürtlerin her türlü
inançlarının, farklılıklarının, farklı
kültürlerinin daha çok gündeme gelmesi ve bunların tanınmasıyla
ilgili Amasya Protokolünde hüküm var ama ne yazık ki bunların hepsi
unutuldu, saklandı, gizlendi, gizli bir protokol var. Şimdi, bu
gizli protokol dediğiniz şey 1961 yılında
yayımlandı. Artık bu yalanlara bir son vermek lazım. Bu
ülkenin kurucu değerlerine, bu ülkenin anlaşmalarına, kurucu anlaşmalarına
ve kurucu liderine lütfen saldırmaktan vazgeçiniz.
Bu söz konusu gizli denilen maddeyi buldum
çıkardım, birkaç kaynaktan da araştırdım. Burada, ne,
asla, yani Kürtler yok edilsin, şu olsun, bu olsun. demediği gibi
Kürtlerle ilgili de ayrı bir devlet kurulsun, bir özerklik olsun. gibi
bir madde de yok. Birlikte, kardeşçe, bir arada yaşamaktan bahsediyor
Kemal Atatürk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Şırnak) Gizli celse
tutanaklarından, oradan da okudunuz mu?
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) Yani, bunu, biz,
şu anda da söyleriz, söylemeye devam edeceğiz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yılmaz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Gizli celse
tutanaklarını okuyun o zaman.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) Eğer ulusal
değerlere saygılı olunacaksa, sizlerden de önce bunun
saygısını bekliyoruz.
BAŞKAN Sayın Yılmaz, lütfen
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan
HASİP KAPLAN (Şırnak) Dilek Hanım,
CHPyi temsil etmiyorsun, onun için muhatap almıyoruz seni.
BAŞKAN Lütfen, ikili tartışmalar
yapmayalım.
Buyurunuz Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Yani, HDP Grubunun Türkiye'nin ulusal değerlerine
saldırdığını, hakaret ettiğini söyledi.
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika
X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in,
Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmazın 592 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 75inci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında
HDP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi,
aslında, bizim, Cumhuriyet Halk Partisiyle bir sorunumuz yok ama birkaç
gündür, böyle, sürdürülen tartışmalar nedeniyle polemikler
oluşuyor.
Burada bir
yargı paketi, yargı sistemi tartışılıyor ve bu
yargı paketini buraya getiren, adalet sistemini uygulayan AKPnin
uygulamalarından dolayı mağdur olan muhalefet partileri var.
Ancak, sizin belirtmiş olduğunuz çerçevede, yapılan
tartışmalarda, hiçbir milletvekilimiz Mustafa Kemale, bahsetmiş
olduğunuz hakaretleri yapmamıştır.
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) Konuşma metinleri burada Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Mustafa Kemale rağmen, tekçi, inkârcı, retçi,
asimilasyoncu olarak inşa edilen Kemalizmle ilgili kişisel
tespitlerini yapmıştır. Kemalizmle ilgili eleştiriyle
Mustafa Kemale yönelik hakaret algısını yaratmanız hiç
doğru değildir.
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) Onun
düşünceleri, onun doktrinleri.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Biz, 76 milyonun hassasiyetlerini önemsiyoruz. 76 milyonun
tamamının değerleri üzerinden, asla, bu toplumun onurunu rencide
edecek, haysiyetine dokunacak herhangi bir arayış içerisinde
olamayız; öyle olsak zaten, bugün, Halkların Demokratik Partisi
olarak Türkiye partisi olma gibi bir arayışımız
olmazdı. Ama, bahsettiğiniz konularda bu Meclisin kurucu iradesini,
1920deki kurucu iradesini ve 21 Anayasasının ruhunda neler
yattığını, Kürdistan mebuslarının buraya kendi kimlikleriyle nasıl
geldiğini, önümüzdeki hafta bir önergeyle buraya getirip
tartışacağız. Bahsetmiş olduğumuz sansürlerle
ilgili de elimizdeki yazılı belgeleri de buraya getireceğiz.
Umarım ve dilerim ki o oturumda siz de olursunuz, düzeyli bir tartışma üzerinden,
Türkiye halkı önünde bu tartışmayı yürütürüz. Bu
şekilde, farklı bir konumlandırma içerisinde bizi ele
almanız doğru değil. Bu tartışmayı daha fazla
uzatmak da doğru değil diyorum.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun; Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün; İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprakın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; Bursa Milletvekili Sena
Kalelinin; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker ve 7 Milletvekilinin;
Antalya Milletvekili Yıldıray Sapanın; Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt ve İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Bursa Milletvekili Aykan Erdemirin; İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın; Ankara Milletvekili Levent Gökün; Barış ve
Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun; Van
Milletvekili Aysel Tuğlukun; İstanbul Milletvekili Bülent Turan ve
Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl ile 69 Milletvekilinin; Tokat Milletvekili
Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın; Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlunun; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şekerin;
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve İstanbul Milletvekili
Bülent Turan ile 1 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporları (1/918, 2/14, 2/25, 2/67, 2/214, 2/218, 2/335, 2/542, 2/571,
2/577, 2/876, 2/960, 2/1060, 2/1087, 2/1369, 2/1648, 2/1675, 2/1830, 2/1864,
2/1883, 2/1941, 2/1973, 2/1982, 2/2115, 2/2149) (S. Sayısı: 592)
(Devam)
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Birleşime bir
saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.20
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Fehmi
KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN-
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102nci Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
592 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
76ncı madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı Kanun Tasarısının 76. maddesinin
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Rıza Öztürk Dilek Akagün
Yılmaz Levent
Gök
Mersin Uşak Ankara
Ali
İhsan Köktürk Turgut
Dibek Haydar
Akar
Zonguldak Kırklareli Kocaeli
BAŞKAN
Şimdi okutacağım önerge Anayasaya aykırılık
önergesidir, öncelikle işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 76. maddesinin
Anayasaya aykırı olması sebebiyle Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal Ali
Öz Mehmet
Şandır
Konya Mersin Mersin
Reşat
Doğru Yusuf
Halaçoğlu Mustafa
Kalaycı
Tokat Kayseri Konya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA
KEMAL ŞERBETÇİOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Sayın
Faruk Bal konuşacak, Konya Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; mübarek bir gecedeyiz,
İslam âleminin, Türk milletinin Berat Kandilini tebrik ediyorum,
hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz ediyorum.
Böyle mübarek bir gecede adaletle ilişkili bir kanun tasarısı
üzerinde müzakere yapıyoruz.
Devletlerin
hayatında adaletin çok büyük bir önemi bulunmaktadır. Adaletle
hükmeden devletler, büyümüş, genişlemiş ve kendi
değerlerini evrensel insanlık değerleri içerisine
katabilmiş ve insanlık âleminde de o değerleri
yaşatabilmişlerdir. Ne zaman ki adaletten uzaklaşmış,
ne zaman ki hakkaniyetten uzaklaşmış, ne zaman ki hak ve hukuk
ilkelerini çiğnemeye başlamış, işte o zaman o devlet
küçülme, o devlet varlığını devam ettirememe noktasına
doğru gitmiştir.
Bugünlerde dünyada
da böyle bir gelişmeyi izlemekteyiz. Zamanında büyümüş olan
devletlerin küçüldüğü coğrafyalarda ciddi sıkıntılar
yaşanmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu böyle bir devlet
idi. 3 kıtada altı yüz yıl gibi bir süre içerisinde, en
hızlı iletişim aracının at olduğu bir dönemde,
yetmiş iki buçuk millet diye tanımlanan, çok sayıda etnik,
inanç temelinde farklılıklar oluşturan kitleleri
yönetebilmiştir.
Onun yönetimindeki
yükselme devri, İstanbulu fetheden Fatih Sultan Mehmetin Fatih
Kadısının huzuruna yargılanmak üzere çıkabildiği
bir dönemdi. Yani, adaletin yüceldiği, yükseldiği, insanlar
arasında din, dil, ırk, cins farkı gözetilmeksizin, bir Rum
mimarın şikâyeti üzerine Osmanlı Fatihinin yargılandığı,
Osmanlı Sultanı Fatih Sultan Mehmetin kadı huzurunda
yargılandığı bir dönemdi. Osmanlı adalet sisteminde
bozulmalar oldu; konsolosluk mahkemelerine kadar giden, gayrimüslimlere
farklı uygulamalar yapan bir süreçten sonra imparatorluk
adaletsizliğe de bağımlı olarak dağıldı.
Şimdi, onun yerinde, o toprakların üzerinde bir ateş
kaynamaktadır, bir cadı kazanı kaynatılmaktadır,
bunlardan bir tanesi de elbette ki Irak ve Suriyedir.
Lafı bu kadar
uzatmamın sebebihikmeti şudur: Osmanlının bu yönetim
tarzından uzaklaşmış olan Adalet ve Kalkınma Partisi,
adaletten uzaklaşarak, ben duygusunu ön plana koyarak, Sayın
Başbakana Orta Doğunun sultanı, oyun kurucu, sözü dinlenen
dünya lideri gibi birtakım gazlar verilerek bu gazların neticesinde
Suriyedeki, Iraktaki Osmanlı coğrafyasının en sorunlu
alanında bugün başımıza örülen çorapla ilgilidir.
Değerli arkadaşlarım, Suriye, farklı
etnisitelerin, farklı inanç gruplarının Osmanlı döneminde
adil bir şekilde bir arada yaşadığı bir ülkeyken,
istihbarat yönetimi sürecinde bunlar
gemlenmiş, dizginlenmiş ancak o da bunları gemlemeye
yetmediği içindir ki stratejik derinlik adı altında siyasi bir
körlüğün ürünü olarak orada bulunan terör dinamiklerinin içine paydaş
olarak Türkiye Cumhuriyeti devleti sokulmuş ve Cumayı Şamda
kılacağız. gibi miyop siyasi anlayışla, İki
haftada Esed gidiyor. gibi bir siyasi miyop anlayışıyla
iktidara karşı çarpışan terör örgütlerine
yardımcı olunmuş ve onlara lojistik destek
sağlandığı gibi, eğitim desteği
sağlanmış, hatta karargâhları Türkiyede bulunmuştur.
Şimdi, onlardan IŞİD Türkmeneli diye tanımlanan Suriye ve
Iraktaki Türkmen bölgesinde terörün etkisiyle hükümran hâle gelmiştir ve
oradaki Türkiye Cumhuriyeti devletinin konsolosluğu yani Türk
toprağı bu terör örgütü tarafından basılmış,
tahrip edilmiş ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FARUK BAL (Devamla)
tek kurşun atılmadan da
teslim edilmiştir.
Bu konuya
diğer önergelerimizde devam edeceğiz.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bal.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı Kanun tasarısının 76. maddesinin
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
İhsan Köktürk (Zonguldak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA KEMAL
ŞERBETÇİOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Kocaeli Milletvekili
Sayın Haydar Akar konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Bakan diye başladım,
aslında konuya sizinle başlayacağım.
BAŞKAN Lafım size. diyorsunuz yani.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Evet, lafım size.
Somada kaybettiğimiz 301 tane emekçinin, Soma
cinayetinden sonra kaybettiğimiz 301 tane emekçinin yarın 1inci
ayı; bakın, yarın 1inci ayı. Yanlış söylemiyorum
değil mi, 13ünde oldu kaza, yarın 1inci ayı ve -ne tesadüf ki,
tesadüf demeyeyim- Şırnakta madende de 3 tane işçi
kardeşimiz, emekçi kardeşimiz hayatını kaybetti maden
kazasında. Şöyle bir aya baktığımızda,
değerlendirdiğimizde, Hükûmetin madenlerle ilgili Mecliste
araştırma komisyonunun kurulması dışında hiçbir
faaliyetinin olmadığını görüyoruz. Yine, AKP
milletvekilleri, bölge milletvekili ve bölge milletvekili olmayan genel
başkan yardımcıları gidip birtakım taahhütlerde
bulunmuş olmalarına rağmen Somada, o taahhütlerin hiçbiri
yerine getirilmemiş bir ayda. İşçiler ocaklara girmeye
zorlanıyorlar, hatta girmeyenlerin de maaşları kesilmeye
başlamış bile. Böyle bir durumla karşı
karşıyayız.
Hep bu kürsüden
bağırdık Bu işin siyasi sorumluluğu var. dedik, siz
hâlen bakanlık koltuğunda oturuyorsunuz, yine Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı bakanlık koltuğunda oturuyor. Belki sizin
direkt bu konuyla ilgili bir hatanız olmayabilir ama dünyanın her
tarafında etik kurallar gereği nedir? Böyle büyük kazalar
olduğunda, cinayetler olduğunda mutlaka birileri siyasi
sorumluluğu üstlenir ve istifalarını verir. Doğru olan
budur, etik olan budur.
Bir ay geçti, maden
ölümleri 1 kişi, 2 kişi olmak üzere madenlerde devam ediyor. Bugün de
Şırnakta -dün olan kaza sonucunda- 3 tane madenci hayatını
kaybetti. Arkadaşlar, Türkiyedeki madenler gerçekten dökülüyor. Bunun
için araştırma komisyonu kurmaya falan gerek yok, hiçbir şeye
gerek yok. Kurulmuştur, doğrudur ama gerek yok. Hepimiz realiteyi ve
gerçeği biliyoruz, madenlerdeki durumları, realiteyi, gerçeği
biliyoruz.
Amansız para
kazanma hırsı ve uygulamış olduğunuz yanlış
enerji politikaları nedeniyle, iktidara geldiğinizde yüzde 43lerde
olan kömürden enerji üretimi sayenizde yüzde 28e düşmüş. Özelleştirerek,
redevans yaparak, kiralayarak daha çok üretim yapacağınızı
düşünmüşsünüz; aksine, daha çok ithal kömür getirmeye
başlamışsınız ve yerli üretim o kadar daha geriye
gitmiş ve işçi sağlığı ve iş güvenliği
tedbirleri alınmadan, TKİ direkt alıcı olduğu için de,
ne kadar kömür üretirse üretsin TKİ alacağım dediği için
de, sadece kantar kontrolü yaptığı için de orada
gömülmüşler insanlar ve kömür üretimine zorlanmışlardır.
Hatta vardiyaları dolmadan, saatleri gelmeden kömür madenlerinin
dışına çıkartılmıyorlar.
Şimdi, bir
kömür madeni kiralayan şirketin para kazanabilmesi için birtakım
şeyler yapması lazım. Çünkü 70 lira ortalamadan kömür madenini
veriyor veya yüzde 14 düşüğüne termik santrale kömür veriyorsunuz.
Daha çok üretirse kazanacak. Siz de bu üretimi teşvik ediyorsunuz. Niye?
Çünkü yaptığınız enerji anlaşmaları, doğal
gazda yanlış tercihleriniz yüzünden enerji maliyetleri hızla
yükselmiş ve 34-38 kuruşa vatandaşa elektriği
satıyorsunuz, dünyanın en pahalı elektriğini
satıyorsunuz.
Kömür madenlerinde
çok acil tedbirler alınması gerekiyor. Bir defa, mutlaka bütün
madenlerde PDKS sistemi dediğimiz personel devam sistemlerinin
kurulmuş olması gerekiyor. İkinci bir özellik -kimse
bunları konuşmuyor- diyor ki: 50 tane, 100 tane sensör vardı,
karbonmonoksit gazını ölçüyor, haber veriyor. Kime veriyor?
Yukarıda bir operatör var, alarm veriyor. Operatör aşağıya
bunu haber vermiyorsa, madenciyi ocakta tutuyorsa bunun vebali de sizin
üzerinizdedir kontrol edilmediği için, denetlenmediği için. Çünkü bir
başka boyutu da, o Kontrol ettik. dedikleri bilgisayar
programlarının alt limit ve üst limitlerinde işverenin admin
passwordüyle yapacağı değişikliklerle madenciyi ocakta
tutmak için kriterlerle oynama ihtimali de yüksek çünkü başka türlü o
madenci daha çok para kazanamayacaktır.
Aslında
konuşmamın formatı bu değildi ama hazır Enerji
Bakanını burada görmüşken bunu da hatırlatmak istiyorum.
Özellikle yeni kayıplar vermemek için, yeni canlar vermemek için bir an
evvel madenleri, hatta üretimi de durdurmamız lazım şu an
itibarıyla. Üretimi durdurup, işçi sağlığı ve
iş güvenliği uzmanları, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının uzmanları, Enerji
Bakanlığının uzmanları gidip olur verip sorumluluğu
üstlendikten sonra maden ocaklarının üretime geçmesi gerekiyor.
Bakın,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı burada Yüzlerce madeni
kapattık. dedi. Kapattıklarının hiçbiri ruhsatlı
maden değildi, hepsi kaçak madendi, tümü kaçak madendi. Zonguldakta ve
Soma bölgesindeki kaçak madenleri kapattı ama ruhsatlar verdikleri,
redevansla kiraladıkları
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
HAYDAR AKAR
(Devamla)
redevans usulü verdikleri veya kiraladıkları madenlere
dokunmadılar.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akar.
HAYDAR AKAR
(Devamla) Sizden acilen tedbir almanızı istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
77nci maddede iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 77. maddesiyle 5271 Sayılı Ceza
Muhakemeleri Kanununun 280. maddesine eklenen 2. fıkranın sonunda yer
alan yeniden hüküm kurar tümcesinin yeni bir hüküm kurar tümcesiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök Turgut
Dibek Ali
Rıza Öztürk
Mersin Kırklareli Mersin
Ömer Süha Aldan Dilek
Akagün Yılmaz Mehmet
Volkan Canalioğlu
Muğla Uşak Trabzon
Mehmet Hilal Kaplan
Kocaeli
BAŞKAN
Şimdi okutacağım önerge Anayasaya aykırılık
önergesidir, öncelikle işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 77. maddesinin
Anayasaya aykırı olması sebebiyle Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal Ali
Öz Reşat
Doğru
Konya Mersin Tokat
Yusuf Halaçoğlu Mehmet Şandır Mustafa Kalaycı
Kayseri Mersin Konya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA KEMAL ŞERBETÇİOĞLU (Bursa)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Sayın Faruk Bal konuşacak, Konya Milletvekili.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
FARUK BAL (Konya)
Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; hazır Sayın Enerji
Bakanımız da burada ve konu da Musula doğru giderken bir önceki
konuşmamdan devam etmek suretiyle Sayın Bakana da birkaç sualim
olacak tabii.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, Musul-Kerkük bölgesinin iki tane özelliği
vardır IŞİDin yüklendiği. Bunlardan bir tanesi Türkmeneli
bölgesi olması özelliğidir, yani Anadoluya Türklerin gelmesinden
önce gelen Türk boylarının yerleşmiş olduğu bir
kesimdir. Diğeri de petrol bölgesidir. Bu iki bölgeye silahlı terör
örgütünün saldırı düzenlemesi doğrudan Türkiyenin hem millî
çıkarlarıyla ilgili hem Türkmen nüfusunun can ve mal
güvenliğinin ortadan kalkması nedeniyle soydaşlarımızla
ilgili ve hem de Musulda bulunan Türk toprağı niteliğindeki
konsolosluk binamızın teröristler tarafından ele geçirilmesiyle
ilgilidir. Dolayısıyla, bu üç mesele üzerinde Hükûmet çok daha ciddi,
çok daha kararlı bir şekilde varlığını ortaya
koymalı, diplomasiyse diplomasi, görüşmeyse görüşme, silahsa
silah ama mutlaka buradaki tarihî, millî haklarımızı
korumalı ve muhafaza etmelidir.
Yirmi dört saat
yedi gün çalışacak kriz masasıyla bu iş olmaz.
IŞİDi oraya gönderen güçler vardır. IŞİDi oraya gönderen
güçlerle temas etmek ve onların ortaya koymuş olduğu bu sonuçtan
onları sorumlu tutmak gerekmektedir. Bu kapsam içerisinde,
IŞİDi oraya gönderenlerin asli hedefi oradaki petrollerdir. Bu
petrollerin de asli sahibi Ulu Hakan Sultan Abdülhamid Handır, onun özel
mülküdür. Abdülhamid Hanın İngilizler tarafından neft
adı altında petrol bulunmasından sonra buranın
sanayileşme süreci içerisinde değerini kavraması üzerine
Abdülhamid Han burayı kendi mülkü
içerisine almıştır.
Saltanatın
ilgasından sonra Osmanlı Hanedanının mensupları yurt
dışına çıktığında aç biilaç
kalmıştır Sayın Bakanım. Sonunda birtakım
mülklerini, hâzinei hâssadaki birtakım varlıklarını
alabilmek için çaba içerisine girmişlerdir. Bu kapsamda da zaman zaman
avukatları tarafından dolandırılmıştır,
zaman zaman uluslararası mahkemelerde de çok haksız durumlarla
karşı karşıya kalmıştır. Ancak, bütün
uluslararası belgelerin ve bütün uluslararası kuralların kabul
ettiği değer, mülkiyet hakkı mukaddestir ve hiçbir şart
altında kötü niyetle iktibas edilemez.
Buradan hareketle,
daha sonra İngilizler ile Türkiye Cumhuriyeti devleti arasındaki
münasebetler resmî ve devlet işidir ama mülkün özü olan Sultan Abdülhamid
Hanın torunlarının torunlarına intikal edecek mülkiyet
hukukunu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olarak dikkate
almanızı talep ediyorum.
Nasıl ki
uluslararası hukukun meşru kıldığı 1974
Kıbrıs Harekâtından sonra Lousidu Davası ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
Türkiyeyi milyonlarca dolar tazminata mahkûm ederek mülkiyet hakkını
esas almıştır, o hâlde Musul ve Kerkükteki Abdülhamid
Hanın özel mülkü üzerindeki mülkiyet hakkını da elbette ki kale
alacaktır uluslararası hukuk.
Bu kapsam
içerisinde değerlendirildiğinde Türkiye'nin ve Osmanlı
Hanedanının Musul ve Kerkük petrolleri üzerinde uluslararası
birtakım oyunlarla elinden alınmış olan hakkının
iade edilmesine vesile olacak çalışmalarınızı
destekleyeceğimizi ifade eder, hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 77. maddesiyle 5271 Sayılı Ceza
Muhakemeleri Kanununun 280. maddesine eklenen 2. fıkranın sonunda yer
alan yeniden hüküm kurar tümcesinin yeni bir hüküm kurar tümcesiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA KEMAL ŞERBETÇİOĞLU (Bursa)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Sayın Mehmet Hilal Kaplan konuşacak, Kocaeli
Milletvekili.
MEHMET HİLAL
KAPLAN (Kocaeli) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge
doğrultusunda söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun
tasarısında çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarıyla ilgili
yapılan değişikliklerle temel olarak geleceğimiz olan
çocukların korunması hedef alınmıştır.
Anımsatmak istiyorum niye bu kadar gündeme geldi bu: Çocuklara yönelik
cinsel istismar haberleri toplumda bir infial oluşturmaya
başladığında, mağdurun ruh
sağlığının bozulup bozulmama ihtimalinin cevabı
uzun süre yanıtsız kaldığında ve bu araştırmalarda
mağdurun çocuk olduğu durumlarda kesin sonuç gecikiyor. diye bu
gündeme geldi Sayın Bakanım. Bu tasarıda cinsel
dokunulmazlığa karşı suçlarda ceza artırımı
yoluyla cinsel şiddet içeren suçların önlenmesi ve çocukların
korunması hedefleniyor. Ancak, yasanın genel mantığı
yine çocukların korunmasına değil, failin
cezalandırılmasına odaklanmıştır, önleyici
tedbirlere yer verilmemiştir; önerilen değişiklikler
mağduru korumayı ve suçu engellemeyi hedeflememekte, cezayı
artırmak veya azaltmakla sorunun çözüleceği yanılgısı
taşımaktadır. Cinsel şiddet mağdurunun tekrar
örselenmeden, temel haklarına saygılı bir şekilde
değerlendirilmesi maalesef yapılmamıştır. Örneklemek
gerekirse, kadına yönelik artan şiddet olgularında, ölümlerde,
koruyucu tedbirlere rağmen hiçbir önlemin alınmaması bunun bir
kanıtıdır.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, özellikle bu kadınlara yönelik olarak artan
şiddette bir yasal düzenleme yapılmak gerekiyorsa Sayın
Bakanıma ve ilgili Komisyona bir önerim var. Bu eski eş, sevgili,
nişanlı, kendine hangi hak olarak kabul ediyor ki hâlâ bu kadar
koruyucu önlemlere rağmen bu uygulamalardan vazgeçmiyor?
Bakın,
tasarıda dikkatimi çeken bir başka konu var. Fiilin ani hareketle
işlenmesi ifadesinin ne anlama geldiği net değildir. Bu
düzenleme kötüye kullanmaya çok uygun olup, caydırıcılıktan
çok uzak olup teşvik niteliğindedir. Bu tip hadiseler
sıklıkla tanığın olmadığı, fiziksel
kanıtların bulunmadığı durumlarda olup suçun ani
hareketle işlenmiş olarak nitelendirilmesi mağdurun yeniden
örselenmesi anlamına gelmektedir.
Değerli
milletvekilleri, yine tasarıda dikkatimi çeken bir başka nokta var,
yine paylaşmak istiyorum. Evlenmeye zorlanma suç olarak düzenlenmekte ise
bu tasarıda Evlenme yaşına gelmemiş bir çocuğun
evlendirilmesi, evlenmesine aracılık edilmesi, dinî nikâh kıyılması
ve bu çocukla evlenme töreni ve ritüellerinin yapılması çocuğun
cinsel istismarı kapsamında suç olarak düzenlenmelidir. diye
anımsatmak istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, tasarıda bir başka nokta dikkatimi çekiyor, sizlerle
paylaşmak istiyorum. Cinsel şiddet uygulamak hastalık olarak
değerlendirilmiştir âdeta. Oysa cinsel şiddet eylemlerini
gerçekleştiren kişilerin ceza sorumluluğu tam olan bireyler
olduğunu hatırlatmak istiyorum. Demin de ifade ettim, bir hukukçu
değilim, bir hekim olarak, toplumda meydana gelen bu olayları hekim
gözüyle sizlere anımsatmak görevimdir.
Değerli
milletvekilleri, cinsel istismar mağdurlarıyla ilgili adli
soruşturma, kovuşturma, yaşanan bazı olayları ve
olumsuzlukları tekrar hatırlatmak istiyorum. Bakın, Adli
Tıp Kurumu Başkanlığı ve birimleri cinsel suç
mağduru çocukların değerlendirilmesi için uygun muayene
ortamına ve donanıma sahip değil. Kurumun iş yükü
fazlalığı nedeniyle Türkiyenin birçok yerinden istismar
mağduru çocukların buraya götürülüp getirilmesinde yaşanan
zorluklar kadar, sonucun ve randevuların verilmesi de bir o kadar ciddi
bir sorundur.
Öneri: Bu tarz
cinsel suç mağduru olan çocukları koruma merkezlerinin adli tıp
muayenelerinin yapılması gereken, daha bölgesel yerler olarak
düşünülmesi gerektiğine inanıyorum.
Değerli
milletvekilleri, yine önemli bir sorun var. Genellikle çocuk yaştaki
cinsel istismarla ilgili suçların tespitinden sonra olayın
aydınlatılmasında yaşanan olumsuzlukları
paylaşmak istiyorum. Yetkili kurumlar çağrı için mağdurun evine
veya okuluna yazı yazmakta. Okuldan çocuğun alınması, bunun
resmî kıyafetli polisler tarafından yapılması ayrıca
çocuğun sanki yeniden afişe edilmesi durumunu getiriyor. Hani sizin
asıl amacınız, burada çocukları koruyacaktınız,
çocukları toplumun içerisinde yaşanan bu olumsuzluktan
korumaktı? Siz bu yaptığınızla, okula polis göndermek,
eve polis göndermek, okula resmî yazı yazmak, resmî polisle bunu
aldırmakla çocuğu bir istismardan dolayı
yaşadığı mağduriyetin üstüne yeni bir örseleme
olayıyla karşı karşıya bırakmaktasınız.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET HİLAL
KAPLAN (Devamla) - Bunları uygularken, yeniden
yapılandırırken lütfen gözden geçirmenizi tekrar öneriyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
78inci maddede iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 78. maddesiyle değiştirilmesi
öngörülen 5271 Sayılı Ceza Muhakemeleri Kanununun 286. maddesinde
"e)" ve "g)" bentlerinde yer alan "olarak" kelimelerinin
madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
İsa Gök Turgut Dibek Ali
Rıza Öztürk
Mersin Kırklareli Mersin
Ömer Süha Aldan Dilek
Akagün Yılmaz Mehmet
Volkan Canalioğlu
Muğla Uşak Trabzon
Özgür Özel
Manisa
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım önerge Anayasaya
aykırılık önergesidir, öncelikle işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 78. maddesinin
Anayasaya aykırı olması sebebiyle Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal Ali
Öz Reşat
Doğru
Konya Mersin Tokat
Yusuf
Halaçoğlu Mehmet
Şandır Mustafa
Kalaycı
Kayseri Mersin Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA KEMAL ŞERBETÇİOĞLU (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Sayın Faruk Bal konuşacak, Konya Milletvekili.
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; daha önceki
konuşmalarımda Niçin Musul-Kerkük? sorusunu cevaplandırmaya
çalışmıştım. Şimdi de Musul ve Kerküke terör
saldırısında bulunan IŞİDin ve Suriyedeki terör
örgütlerinin Türkiyeyle ilişkilerine değinmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Libya, Tunus,
Mısırda Arap Baharı adı altında küresel
emperyalizmin arzu ettiği şekilde Büyük Orta Doğu Projesinin
adım adım ilerlemesi sağlanırken, Suriyede ortaya
çıkan kargaşada Türkiye Cumhuriyeti devletinin
Dışişleri Bakanlığını yürüten Sayın
Davutoğlu uyanıklık yaparak Fransanın Libyada
yaptığı uyanıklık gibi ön almak istedi ve
dolayısıyla Suriyede terör gruplarının Esed rejimine
karşı başlatmış olduğu çatışmalarda
doğrudan taraf oldu. Her ne kadar daha önce Esed rejimini demokratikleşme
adına ikna çabaları olduğunu biliyor isek de bu çabaların
Esed tarafından kabul edilmemiş olması, terör örgütlerinin
Türkiye tarafından desteklenmesi, lojistik destek verilmesi,
eğitilmesi, Türkiyede toplantılara çağrılması,
buradan Cenevrede yapılacak
toplantılara taktik ve stratejik bilgilerle donatılıp
gönderilmesi hakkını vermemektedir. İşte bu cesaret verilen
terör örgütlerinin içerisinde El Nusra vardı. El Nusra, El Kaidenin
uzantısıdır Suriyede. İçişleri
Bakanlığı El Nusra militanlarına kolaylık gösterilmesi
için Hatay Valiliğine yazılı talimat verecek kadar işin
içerisine girmiştir ve benzeri ilişkilerde IŞİD gibi terör
örgütlerinin ve onların üst düzey yöneticilerinin Türkiyeye getirilmesi
ve burada birtakım faaliyetler içerisinde bulundurulması
çalışmalarına katılınmış, MİT
Müsteşarının ifadesiyle 2 bin tır dolusu malzeme Suriyeye
gönderilmiştir. Şimdi, bu 2 bin tır dolusu malzemeyle Suriyede
biber dolması mı, patlıcan dolması mı yoksa salata
mı yapılmıştır ya da bunlardan havan, Kalaşnikof
mermisi ve diğer silahlar mı oluşmuştur? İşte dün
ve bugün sosyal medyada ortaya çıkan sonuç: IŞİDin
vahşetini gösteren, kellesi bedeninden ayrılmış insan
manzaralarını izledik. Ve IŞİD işgal etmiş
olduğu Musulda genelgeler yayınlayarak insanlık tarihinin
geliştirmiş olduğu hak ve hürriyetleri sıfırlayan
-aynen Afganistandaki El Kaide benzeri gibi- bir yönetim kuran birtakım
düzenlemeler içerisindedir. Bütün bunların olacağı belli değil
miydi değerli arkadaşlarım? Soruyu buraya getirmek istiyorum.
Bütün bunların olacağı belliydi. Yani bu terör örgütünün
adından belliydi. Adına Irak Şam İslam Devleti diyor,
sınır tanımıyor. Irakta da, Suriyede de
varlığını sürdürüyor. Musuldaki hücreleri, faaliyetleri o
derecede artmış ki konsolosluğumuzda çalışan bir
görevli tweet atıyor Bu IŞİD adamda uyku muyku
bırakmıyor. diye. Bu kadar etki altında bırakıyor
konsolosluk çalışanımızı. Bir konsolosluk
çalışanı bu kadar IŞİDden korkar hâle gelmişse
Musulda yaşayan insanlar ne hâle gelmiştir ve bu hâle
düşmelerinde Adalet ve Kalkınma Partisinin üstlenmiş olduğu
Dışişleri Bakanlığının manevi bir
sorumluluğu, hukuki bir sorumluluğu ve siyasi bir sorumluluğu
var mıdır? Varsa bunun vicdan muhasebesinin yapılması
gerekmektedir.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bal.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra Sayılı
Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının Çerçeve 78.
maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 5271 Sayılı Ceza
Muhakemeleri Kanununun 286. maddesinde "e)" ve "g)"
bentlerinde yer alan "olarak" kelimelerinin madde metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Özgür Özel (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA KEMAL
ŞERBETÇİOĞLU (Bursa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER
YILDIZ (Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Manisa Milletvekili
Sayın Özgür Özel konuşacak. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Taner Yıldızın bugün salonda
olmasını büyük bir şans olarak değerlendiriyorum çünkü
kazadan sonra yedi gün boyunca, yedi günlük performansıyla övgüler alan,
geçmişteki yedi aylık ve AKPnin yedi yıllık, on
yıllık, maden işçilerine karşı yapmış
olduğu hak kayıpları, onlara sahip çıkmama gibi performansının
gözlerden uzak tutulduğu, ne kadar göz önünde olunursa o kadar görülmez
kılma ilkesiyle Başbakanın öne ittiği -daha önce de
bahsettim, Murathan Munganın meşhur romanındaki kasiyer
kız gibi herkesin gözünün önünde olduğu için kimsenin aklına gelmeyen-
Sayın Bakanın Somayı gündemden düşürme çabalarına
karşı hiç olmazsa burada söyleyecek birkaç tane sözü olması
gerekir diye düşünüyorum.
Sayın Bakan
sözler verdi, Eynezdeki acıyı paylaştı. Aynı iş
adamına ait Ata ve Işıklar Bacasındaki işçiler yer
altına girmek istemediklerinde Orası güvenli hâle gelene kadar,
Başbakanımız söz verdi, gerekirse üç ay, dört ay süreyle
maaşları biz ödeyeceğiz ama kimse oraya inmek zorunda
değil. dedi. Sayın Bakanın, Başbakanın sözüne
karşı taşeronbaşının, dayıbaşının
sözü üstün geldi. Yerin altında Başbakan yok, yerin altında ben
varım. dedi taşeronlar. Daha sonra, ıslak imzalı
tebligatlar gelmeye başladı. Sayın Bakan çıkıp bunlara
karşı Durun bakalım. demek yerine dün açıklama
yaptı: Madeni ayakta tutmak için az sayıda işçi
Hayır
Sayın Bakan, Işıklar ve Ata Bacasındaki bütün
işçilere tebligat gidiyor ve dayıbaşılar onları madene
inmeye zorluyor. Söyledikleriniz doğru değil, kamuoyunu yanıltıyorsunuz.
Geçen hafta Işıklar Bacasına zorla sokulan Fedai Uçakın parmağı
koptu. Fedai Uçakla ilgili ne yaptınız? Dün, Ata Bacasında
1inci ayakta, 52nci bölgede yangın çıktı; can pazarı
yaşandı, herkes dışarıya kendini zor attı. Bu
konuda ne yaptınız? Oysa dün gittiniz Sayın Başbakanın
eşiyle birlikte, Somada görülmesi gerekenleri göstermeyip, görülmeyecek
şeyleri göz önüne çıkarmaya başladınız. Bunlar
doğru değil. Madencilere verilen devlet sözünün
tutulmasının arkasında durmuyorsunuz. Komisyon alt komisyon çalışması
yapıyor, grubunuz sadece Eynezle ilgili önerge veriyor. Önerge veriyoruz
Işıklar, Ata Bacasını da kapsamalı. diye,
reddediyorlar. Siz inisiyatif kullanmıyorsunuz, verdiğiniz sözleri
tutmuyorsunuz. Kaldı ki şu anda kapatılan Uyar Madencilikte
yüzlerce işçinin iki aylık alacağı kaldı, onlarca
işçinin kıdem tazminatları duruyor. Komisyonumuzun
Başkanı salonda, yanına gidin, Komisyon Başkanıyla
konuşun.
Uyar Madencilikten
Ali Kandemir grizu kontrollü kullanılması gereken dinamit yerine,
antigrizu dinamit yerine normal dinamit kullanıldığı için
iki gözünden birden olmuş. Eşi getirdi oturttu. Olmayan gözleriyle
ağladı adam orada. Diyor ki: Uyar Madencilik benim
tazminatımı vermedi. Göz protezlerimin biri düştü, öbürü iltihap
yaptı. Kimse bana bakmıyor. Oysa yapacağınız şu:
Alt komisyona diyeceksiniz ki
Arkadaşlar, ne diyor kanun: Devlet
tarafından kapatılan madenlerde işveren ödeme yapar;
yapmıyorsa ödemeyi devlet yapar. Tahsilatına devlet
alacaklarının tahsilatı yoluyla gider diyemiyorsunuz. Kimi
koruyorsunuz? Uyarı koruyorsunuz. Kimi koruyorsunuz? Bugün o 301
kişiye mezar olan madenin baronunu koruyorsunuz ve ondan sonra da
çıkıp yedi günlük performansınızla övgü toplamaya
çalışıyorsunuz; bunlar doğru işler değil.
Ne dediysek
çıktı. Dayıbaşı var. dedik, inkâr ettiniz. Sökülen
megafonlar hayat kurtarırdı. dedik, inkâr ettiniz. Mazotlu dozer var yer altında dedik, inkâr
ettiniz. Hadi, hadi diye zorluyorlar çocukları, ölüme götürüyorlar.
dedik, inkâr ettiniz. AKP mitinglerine zorla götürülüyor çocuklar. dedik,
inkâr ettiniz. Komisyonumuz bu çocukların hepsini dinledi, stenograflar
kayıtlara geçti. AKP mitinginin tarifesini açıkladı çocuklar,
kaç para alıyor mitinge gitmek için. TBMM kayıtlarında
artık.
Şimdi,
çıkın sorumlu bir kişi gibi hiç olmazsa burada gereğini
yapın. Gerçi, gerçek sorumluluk istifa gerektirir ama siz böyle bir
çağdaşlığı göstermek yerine koltuğa
yapıştınız. Ama size söylüyoruz, oraya Salih Kapusuzun
verdiği sözler, sizin verdiğiniz sözler
Salih Kapusuz Başbakanımızın
selamıyla deyip herkese Bırakın bu oturma eylemini; bir
istediniz, üç veriyoruz. Beş Meclis günü süre verin bize. dedi.
Geldiğimiz nokta ortada. Yukarıda bir insanlık ayıbı
işleniyor. Müdahale edin, bu devletin sözünün bir
karşılığının olduğunu herkes görsün.
Saygılar
sunuyorum. (CHP, MHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, bir konuda açıklama yapmak durumundayım. Sayın
Bakanı korumak elbette bana düşmez, kendisini koruyabilir, o
yeteneğe sahiptir. Yalnız, biz şu anda 592 sıra
sayılı Kanun Tasarısını görüşüyoruz.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Bilincindeyiz efendim.
BAŞKAN Konuşmaların
66ncı madde gereğince bu konuya ilişkin olması gerekiyor.
Elbette Soma çok büyük bir acı ama bununla ilgili olarak, gensoru önergesi
verildi Bakanla ilgili olarak. Bir araştırma komisyonu da kuruldu.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) 80 maddede uyarmadınız Sayın Başkan! 80 madde
geçti, uyarmadınız. Böyle bir şey olur mu!
BAŞKAN
Elbette hesap da sorulacak, elbette suçu olan varsa, ihmali olan varsa
gereği yapılacak. Yalnız konumuzdan ayrılmamanızı
önemle rica ediyorum.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın
Başkanım, söz alabilir miyim, söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun. Pardon!
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Başkan,
evet, haklısınız, konudan milletvekilleri ayrılmamalı.
Aynı uyarıyı bakanlara da yapmanızı istiyoruz.
Verdiğimiz sorulara doğru cevap vermedikleri zaman, konuyla
alakasız cevap verdiklerinde de bir kez olsun bakanları da
uyarırsanız o zaman
BAŞKAN Yeri
geldiğinde yaparım.
MUHARREM İNCE
(Yalova) Onu, bakalım, bir göreceğiz.
BAŞKAN Yeri
geldiğinde yaparım.
MUHARREM İNCE
(Yalova) Milletvekillerini sayısız defalar uyardınız,
bakanları uyardığınızı hiç görmedim.
BAŞKAN Yeri
geldiğinde yaparım Sayın İnce.
MUHARREM İNCE
(Yalova) Bir kez de bakanları uyarırsanız sizi ciddiye
alırız.
BAŞKAN Bir
ihmalim olduysa da bundan sonra özen gösteririm.
MUHARREM İNCE
(Yalova) Peki.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın
Başkan
BAŞKAN
Buyurun, açıklama mı yapacaksınız?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Evet, açıklama
yapacağım.
BAŞKAN
Sataşmadan dolayı mı söz istiyorsunuz?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Evet efendim.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Kim sataştı efendim?
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika
X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
4.- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız'ın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin 592 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 78inci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; heyetinizi saygıyla
selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Öncelikle, dün,
tekrar Somadaydık, oradaki ailelerimizi ziyaret ettik. Şimdi, ben,
Genel Kurulda -tutanaklara da geçmesi açısından- özellikle Manisa
milletvekillerimizin de bulunduğu, kürsüdeyken başka yüzümüze
geldiğinde başka söylediklerini de tutanaklara almak
açısından bir şey söyleyeceğim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Bunu benim için mi söylüyorsunuz? Hemen söyleyin, neyi farklı söylüyorum,
hemen söyleyin.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Şimdi, Ata
Bacası ve Eynezle alakalı, arkadaşlar, oradaki işçi
kardeşlerimizin girip girmemesiyle alakalı konuyu
tartışıyoruz değil mi? Ben, dün, basın
mensuplarına da bir şey söyledim, Eğer orada gerekli
şartlara gelmiyorsa, o ocaklar açılmayacak. dedim. Şu anda o
ocaklarda üretim yapılmıyor. Şimdi, daha ilerisini söylüyorum;
eğer o ocakların belli şartlara gelmeyeceğine ikna olursak,
bunlara, teftiş kurullarıyla beraber, iş müfettişleriyle
beraber ikna olursak Ata Bacası ve Eynezle alakalı, kazanın
olduğu yerle alakalı, tamamen o ocakları kapatabiliriz;
eğer bu çözümse bunu hemen yapabiliriz, biz, orada o işleri de
tasfiye edebiliriz. Birisinde 6 milyon ton kömür var, birisinde 200 bin ton
kömür var, hiçbirisi umurumuzda değil. Bunun sorumluluklarıyla
alakalı, biz işçi sağlığı ve iş
güvenliğiyle alakalı -tutanaklara geçmesi açısından
söylüyorum- oradaki işleri tasfiye edebiliriz. Ondan sonrasıyla
alakalı konuyu yine hep beraberce tartışırız.
O ocakların
açılmaya çalışılmasını söylemek, aynen biraz önce
Şırnakla alakalı yapılan vahim hata gibidir. Kaçak
ocaklar, yasaklanmış ocaklar, Burada çalışmayın.
diye tabelalar asılmış, tebligatlar yapılmış
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ
(Devamla) Ondan sonra oradakilere de madenci deniyor.
Arkadaşlar, siz kaçak çalışan
BAŞKAN
Sayın Bakan, süreniz doldu.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Bakan, ben mi denetleyeceğim kaçak ocakları?
BAŞKAN
Eğer kabul ederseniz bir dakika daha uzatmak isterim. Kabul ederseniz
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Müsaadenizle
Bu
önemli bir şey.
BAŞKAN
Buyurun.
Bir dakika daha
uzatıyorum.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) Arkadaşlar,
kaçak ocakları burada eğer bir milletvekili savunuyorsa kusura
bakmasınlar, bu hiçbir şekilde olmaz. Şırnakta 3 tane
madenci öldü. deniyor. Ocak, ruhsatı yok. Burada iş yapmayın.
denmiş; valilik il özel idaresine bağlı tebligatlar
yapılmış, yerine gidip bizzat söylenmiş, Bakın,
burası tehlikelidir, burada çalışılmaz, ruhsatı bile
yok. denmiş. Şırnak bölgesinde şu anda ruhsatı olan,
yalnızca termik santrallerin haricinde bir tane daha ocak yok. Siz
şimdi diyorsunuz ki: Orada 3 tane madenci ölmüş. Orası
kapatılmış, mühürlenmiş, ondan sonra da Kaza oldu.
diyorsunuz. Arkadaşlar, lütfen savunduğunuz şeye dikkat edin.
Şimdi tekrar
söylüyorum: O iki ocağı da kapatabiliriz.
İyi
akşamlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Bakan, hiçbir şey
anlamamışsınız söylediklerimden ya!
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Özel, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Bakan bana cevap verirken kürsüye çıktı ve şu sözü
sarf etti: Kürsüde başka, yüzümüze başka konuşuluyor.
Tutanaklara geçsin. Bu, tamamen beni itham ediyor.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Ben isim vermedim.
Eğer kendinize o tanımları uygun görüyorsanız eyvallah!
BAŞKAN Sayın
Bakan, lütfen
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Tamamen beni itham ediyor. Cevap hakkımı kullanmak istiyorum.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Siz o
tanımları kendinize uygun görüyorsanız tamamdır. Ben isim
vermedim.
BAŞKAN
Şimdi, bakın, ben çok iyi dinledim çünkü arkadan tekrar
sataşmadan dolayı söz isteneceğini biliyordum, çok iyi dinledim,
Sayın Bakan hedef göstermedi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Buradan başka, yüzümüze başka. diyor.
BAŞKAN
Müsaade edin
Müsaade edin
O genel bir söylemdi.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sen o tanımlara
uyuyor musun?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Uymadığımı
BAŞKAN Ama
siz
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Özgür Özeli kastetmedim. de.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) O tanımlara
mı uyuyorsun sen?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Özgür Özeli kastetmedim. de o zaman.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Niye sen o zaman
kendin alınıyorsun?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Özgür Özeli kastetmedim. de.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Hayır, niye
alınıyorsun sen?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Müfterisin o zaman.
BAŞKAN
Sayın Bakan!
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Yani artık araştırma komisyonu kuruldu Özgür,
daha ne diyorsun ya?
BAŞKAN Size
yöneltmediğini söyledi, genel bir tanım söyledi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Hayır, söylesin vazgeçeceğim, Özgür Özeli kastetmedim. desin.
BAŞKAN
Sayın Bakan
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Hayatımda böyle bir şey yapmadım, oradan başka, oradan
başka. Özgür Özeli kastetmedim. desin.
BAŞKAN Peki,
gelin.
İki dakika söz
veriyorum size. Yalnız, lütfen yeni sataşmalara neden olmayın
Sayın Özel, rica edeceğim.
5.- Manisa Milletvekili Özgür Özel'in, Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye
Cumhuriyetinin bir bakanının böyle bir duruma düşmesi beni
utandırdı. Böyle bir şey olabilir mi?
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Yazıklar olsun!
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Özgür, siyaset yapmayı bırak artık!
BAŞKAN
Sayın Özel, lütfen
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) Şöyle bir ifade kullanıyor, geliyor, açık bir
şekilde Kürsüden başka, yüzümüze başka konuşuluyor.
diyor, sonra da Seni kastetmedim. diyor.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Hayır, Sen o
tanıma uyuyor musun? diyorum.
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) Eğer ben kürsüden başka ve yüzünüze başka bir
şey konuştuysam Şunu söyledi. diye açıklayın, onun
dışındaysa böyle âciz duruma düşersiniz Sen o tanıma
girmiyorsun. diyerek. Söz istemeyecek olsam o itham üzerimde kalır.
Ayrıca, size
şunu sorduk, dedik ki: Eynez kazanın olduğu yer, sözünüz var Ata
Bacası ve Işıklarla ilgili. Yukarıda alt komisyon sözünüzü
yerine getirmiyor, Başbakanın sözünü yerine getirmiyor. Bununla
ilgili şu kürsüye çıkıp iki satır bir laf etmiyorsunuz,
akılları bulandıracak ithamlarda bulunuyorsunuz. Böyle bir
şey olabilir mi?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Tamam, süre verin, edeyim.
Hayret bir şey ya!
BAŞKAN
Karşılıklı konuşmayın lütfen Sayın Bakan.
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) Peki -gensoruda sordum, bir saat cevap verdiniz- şuna cevap
verin: Kahramanmaraşın Çöllolarında 9 kişi yer
altında, annesi Evladımın kemiklerini verin. diyor, sorumlular
hakkında cumhuriyet başsavcısı işlem yapmak istedi,
soruşturma başlatmak istedi, sizin yazınızla onay
verilmedi. Şimdi diyorsunuz ki: Bu maden kazası için tüm
sorumluların cezalandırılması, soruşturmanın
nereye gidecekse oraya kadar gitmesinin teminatı benim. Kardeşim,
burada ölen 301 can. Peki, Çöllolardaki 9 can, can değil mi? Onların
sorumluları çıksın diye, adaletin önünde hesap versinler diye
cumhuriyet başsavcısı başvuruyor, yazı yazıyorsun
Uygun görülmemiştir soruşturulmaları. diye.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Onlar da soruşturuluyor.
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) Buna cevap ver, Uyara cevap ver. Adamın iki gözü kör
olmuş, iki satır düzenleme işi çözer, Uyar Madencilik sekiz
aydır herkesten kaçıyor ama yine sizin verdiğiniz ruhsatlarla,
muvazaalı şekilde maden işlettiriyor, kılınız
kıpırdamıyor. Ayıptır, yazıktır,
günahtır! (CHP sıralarından alkışlar)
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Sen dürüst ol, dürüst
ol bir kere öncelikle.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sen dürüst ol! Sen dürüst ol! Lafının arkasında dur!
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Hadi canım ya! Siyaset yapıyorsun!
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Yani, ölüm üzerinden siyaset yapmayın ya!
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) Somadaki
soruşturma iznini niye söylemiyorsun?
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Niye söylemiyorsun?
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) Tabii, vereceksin Somaya soruşturma iznini.
BAŞKAN
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.09
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan),
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
592 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Başkan, biraz evvel -Bakan oturmadan evvel tabii
ama- kaçak ocakları, Şırnakta 3 madencinin öldüğünü ifade
ettim, gerekli denetimlerin yapılmadığını söyledim ama
Bakan, çıktı, benim sözüm üzerine Kaçak madenleri savunuyorsunuz.
dedi, böyle bir ithamda bulundu.
BAŞKAN Ne
dedi?
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Kaçak madenleri savunuyorsunuz. dedi, böyle bir ithamda bulundu
bizimle ilgili. Ben kaçak madenleri falan savunmadım, cevap vermek
istiyorum. Ne anlatmak istediğimi anlamamış Sayın Bakan.
İzin
verirseniz
BAŞKAN Şimdi, Sayın Akar, sataşma
için, oturumu değiştirdik, hüküm böyle ama ben size kapatırken
Söz vereceğim. dedim ama yeniden bir gerginlik çıkmasını
da arzu etmiyorum. İsterseniz yerinizden bir dakika açıklama vereyim
size.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Hayır, Başkan, şimdiye kadar gerginlik
çıkarmadım.
BAŞKAN
Hayır Siz çıkaracaksınız. demiyorum, öyle bir iddiam yok,
öyle bir söylemim de yok.
Yerinizden 60a
göre bir dakika vereyim, bir açıklama yapın.
Teşekkür
ederim, sağ olun.
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Çok kibar bir arkadaşımızdır.
BAŞKAN Evet,
kibar gerçekten. Teşekkür ederim.
Buyurun.
IX.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın, Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Başkan, Sayın Bakan kaçak madenleri
savunduğumuzu söyledi. Aslında anlatmak istediğim şuydu:
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, geldi, bu kürsüden Şu
kadar madeni, 100ün üzerinde madeni kapattığını ifade
etti. Tek tek inceledim hangi madenlerin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı tarafından kapatıldığını,
kaçak madenler kapatılmış. Doğrudur ama ruhsatlı
madenler üzerinde hiçbir inceleme yapılmamış veya yapılan
incelemelerde -aynı Somada örneklerini gördüğümüz gibi-
akrabalık ilişkilerine dayandırılan bir inceleme
yapılmış ve yeryüzünde inceleme yapılmış,
madenlerde inceleme yapılmamış.
Bu, Bakanın
ilk yaptığı iş değil. Özgür
arkadaşımızı itham etti veya
arkadaşlarımızı itham etti burada. Daha önce de Bakan
hakkında vermiş olduğumuz gensoruda grubumuzu itham
etmişti. Bakan aynı şeyleri yapıyor, o kürsüye ne zaman
çıkarsa demagoji yapıyor ve birilerini, sanki ona gidip bir
şeyler anlatmışız gibi ifade etmeye
çalışıyor. Bunu tamamen yanlış buluyorum ve o
koltuğu da yakıştırmıyorum. Bu koltuk o kadar
tatlı değil yani Bakanın terk etmeyeceği kadar bu koltuk
tatlı olmamalıdır.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akar.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun; Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün; İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprakın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; Bursa Milletvekili Sena
Kalelinin; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker ve 7 Milletvekilinin; Antalya
Milletvekili Yıldıray Sapanın; Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt ve İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Bursa Milletvekili Aykan Erdemirin; İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın; Ankara Milletvekili Levent Gökün; Barış ve
Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun; Van
Milletvekili Aysel Tuğlukun; İstanbul Milletvekili Bülent Turan ve
Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl ile 69 Milletvekilinin; Tokat Milletvekili
Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın; Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlunun; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şekerin;
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve İstanbul Milletvekili
Bülent Turan ile 1 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporları (1/918, 2/14, 2/25, 2/67, 2/214, 2/218, 2/335, 2/542, 2/571,
2/577, 2/876, 2/960, 2/1060, 2/1087, 2/1369, 2/1648, 2/1675, 2/1830, 2/1864,
2/1883, 2/1941, 2/1973, 2/1982, 2/2115, 2/2149) (S. Sayısı: 592)
(Devam)
BAŞKAN
79uncu madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 79. maddesiyle 5275 sayılı Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 16. maddesine
eklenmesi öngörülen ibarenin kaldırılarak "ağır, somut
ve belirgin" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İsa Gök Turgut Dibek Ali
Rıza Öztürk
Mersin Kırklareli Mersin
Ömer Süha Aldan Dilek
Akagün Yılmaz Mehmet
Volkan Canalioğlu
Muğla Uşak Trabzon
Bedii
Süheyl Batum
Eskişehir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 79
uncu maddesi ile değiştirilen 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 16 ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Adil
Zozani Halil
Aksoy Selma
Irmak
Hakkâri Ağrı Şırnak
Erol
Dora Kemal
Aktaş İdris
Baluken
Mardin Van Bingöl
"MADDE 16-(1)
Akıl hastalığına tutulan hükümlünün cezasının
infazı geriye bırakılır ve hükümlü, iyileşinceye kadar
Türk Ceza Kanununun 57 nci maddesinde belirtilen sağlık kurumunda koruma
ve tedavi altına alınır. Sağlık kurumunda geçen
süreler cezaevinde geçmiş sayılır.
(2) Diğer hastalıklarda cezanın
infazına, resmî sağlık kuruluşlarının mahkûmlara
ayrılan bölümlerinde devam olunur. Ancak bu durumda bile hapis
cezasının infazı, mahkûmun hayatı için kesin bir tehlike
teşkil ediyorsa mahkûmun cezasının infazı iyileşinceye
kadar geri bırakılır.
(3) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen
geri bırakma kararı; tam teşekküllü devlet hastanelerinin,
eğitim ve araştırma hastanelerinin, üniversite hastanelerinin
sağlık kurullarınca düzenlenen rapor üzerine infazın
yapıldığı yer Cumhuriyet
Başsavcılığınca verilir. Hükümlünün ceza infaz
kurumunda tedavi edilmesinin mümkün olduğuna ilişkin tam
teşekküllü devlet hastanesi, eğitim ve araştırma hastanesi,
üniversite hastanesi tarafından verilen rapora hükümlü veya üçüncü
dereceye kadar bir yakınının talebi hâlinde; kararı veren
hastane dışında bağımsız hekim heyeti
tarafından karar verilir.
Geri bırakma
kararı, mahkûmun tabi olacağı yükümlülükler belirtilmek
suretiyle kendisine ve yasal temsilcisine tebliğ edilir. Mahkûmun geri
bırakma süresi içinde bulunacağı yer, kendisi veya yasal
temsilcisi tarafından ilgili Cumhuriyet
Başsavcılığına bildirilir. Mahkûmun sağlık
durumu, geri bırakma kararını veren Cumhuriyet
Başsavcılığınca veya onun istemi üzerine,
bulunduğu veya tedavisinin yapıldığı yer Cumhuriyet
Başsavcılığınca, sağlık raporunda belirtilen
sürelere, bir süre bulunmadığı takdirde birer yıllık
dönemlere göre bu fıkrada yazılı usule uygun olarak
incelettirilir. İnceleme sonuçlarına göre geri bırakma
kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığınca,
geri bırakmanın devam edip etmeyeceğine karar verilir. Geri
bırakma kararını veren Cumhuriyet
Başsavcılığının istemi üzerine, mahkûmun izlenmesine
yönelik tedbirler, bildirimin yapıldığı yerde bulunan
kolluk makam ve memurlarınca yerine getirilir. Bu fıkrada
yazılı yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi hâlinde geri
bırakma kararı, kararı veren Cumhuriyet
Başsavcılığınca kaldırılır. Bu karara
karşı infaz hâkimliğine başvurulabilir.
(4) Hapis cezasının infazı, gebe
olan veya doğurduğu tarihten itibaren bir yıl geçmemiş
bulunan kadınlar hakkında geri bırakılır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 79.
Maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Faruk
Bal Ali
Öz Reşat
Doğru
Konya
Mersin Tokat
Yusuf
Halaçoğlu Mehmet
Şandır Mustafa
Kalaycı
Kayseri Mersin Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA KEMAL
ŞERBETÇİOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Sayın Faruk Bal
konuşacak, Konya Milletvekili.
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ara vermeden önce, Somadaki maden şehitlerimizle ilgili
çıkan tartışma nedeniyle, bu mübarek gecede ben bir kez daha
gencecik bedenlerini kara toprağa verdiğimiz maden şehitlerimize
Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum. Hükûmetin facia ortaya
çıktığı andan itibaren vermiş olduğu sözleri,
altına girmiş olduğu taahhütleri teker teker yerine getirmesini
beklediğimizi ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bundan önce söz
aldığım önergelerle ilgili olmak üzere Musul ve Kerkük
civarındaki hadiselere temas ediyordum, onu toparlamak üzere yine
huzurunuzdayım.
Değerli arkadaşlar, IŞİDin Musul ve
Kerkük bölgesine yönelmesinin iki tane temel sebebi olduğunu
söylemiştim. Bunlardan bir tanesi, petrol bölgesi, diğeri de orada
Türkmen varlığı. Burada Türkiye Cumhuriyeti devletinin hak ve
menfaatlerini korumak, Türkmenlerin hak ve menfaatlerini korumak ve
konsolosluğumuza vaki tecavüzü defedici önlemleri almak gibi sorumluluklarından
da bahsetmiştim.
Değerli arkadaşlar, Perşembenin
gelişi çarşambadan bellidir. diye dilimizde bir söz vardır.
IŞİDin oraya gideceği günler öncesinden belliydi.
IŞİDin oraya gideceğinin kaynaklarını ben sizlerle
paylaşmak istiyorum. Her şeyden önce Millî İstihbarat
Teşkilatı var. Millî İstihbarat Teşkilatının
unsurlarının o bölgede terör faaliyetlerini ve bu terör
faaliyetlerinin Türkmenler üzerindeki, petrol bölgesi üzerindeki hedeflerini
belirlemesi ve bizim hak ve menfaatlerimize yönelik çalışmaları
tespit etmesi gerekmekteydi.
İçişleri
Bakanı Sayın Efkan Ala, konuşmalarında ifade ettiği
gibi O derecede güçlendik ki artık üçüncü ülkeleri devreden
çıkardık, onun yerine biz doğrudan bilgi alabilir hâle geldik ve
küresel bir istihbarat örgütü kurduk. ifadesinde bulunmuştu. Bu örgüt
niçin IŞİDin faaliyetlerinden haberdar olamamıştır,
niçin önceden bu büyük saldırıyı, bu vahim
saldırıyı tespit edememiştir? MİT
yapamamıştır diyelim. MİT yapamamıştı ama
konsoloslukta çalışanlar, konsolosluğun istihbari faaliyetinde
bulunanlar Dışişleri Bakanlığını bu konuda
uyarmıştı ancak bu uyarıya gerekli müspet cevaplar
verilmedi, gerekli tedbirler alınmadı. Dahası, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin Irakta istihbarat irtibat noktaları vardır. Bu
istihbarat irtibat noktaları da Sayın Efkan Alaya rağmen o
bölgede farklı ülkelerin istihbarat irtibat noktalarından
birtakım bilgileri alır, toplar, bunu ilgili mercilere iletir,
iletmiştir. Buna rağmen IŞİDle ilgili olarak herhangi bir
terör saldırısını engelleyici çalışmada
bulunulmamıştır.
Üçüncü olarak,
arada şirketler var, şirketler vahim olan durumu anlatıyorlar.
Dışişleri Bakanlığı hâlâ uyuyor ya da ilgili
makamlar hâlâ uyuyor. Bu şirketin çalışanları var, onlar
uyarıyorlar, yine uykuya devam. Türkiyeye müzahir kaynaklar var o
bölgede, Türkmenler var en azından; uyuyorlar. Örnek, ben bugün 3 tane
Türkmenden telefon bilgisi aldım ve bu bilgileri teyit etmek üzere de
talebelik yıllarından arkadaşım olan birisini aradım,
Bunlar doğru mu? dedim. Hepsinin teker teker doğru olduğu
ortaya çıktı. Yani, IŞİD oraya göre göre gelmiştir.
Burada da IŞİDin terör kaynaklarını genişletmesine
Maliki hükûmetinin mezhepçi yaklaşımının da etkisi
olmuştur.
Şimdi, bütün bunları bir tek ben mi biliyorum?
Hayır, pek çok kişi biliyor. Sayın Sinan Oğan bu olay
olmadan önce bu kürsüden sizlere izah etti Konsolosluğumuz
kuşatılmış vaziyettedir, tedbir alınsın. dedi.
İçinizden bazı arkadaşlarınız Sinan Oğana
Delilin var mı? gibi işi çok hafife alan bir sataşmada
bulunmuşlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FARUK BAL (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, Sinan Oğanın haklı olduğu bu vahim
olayla karşımıza çıkmıştır. Ve buradan
çıkışın yolu da, millî ve manevi değerlerimizi, tarihî
değerlerimizi, hakkımızı hukukumuzu koruyacak bir
politikadır. Siyasi miyoplukla bu iş olmamaktadır. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
III. YOKLAMA
(MHP ve CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
OKTAY VURAL (İzmir) Yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN Yoklama istiyorsunuz
Önergeyi oylarınıza sunacağım,
öncelikle yoklama talebi var.
Sayın Vural,
Sayın Bal, Sayın Korkmaz, Sayın Öztürk, Sayın Kabakçı,
Sayın Adan, Sayın Çirkin, Sayın Kalaycı, Sayın
Çınar, Sayın Öz, Sayın Kaplan, Sayın Akar, Sayın
Dibek, Sayın Batum, Sayın Öner, Sayın Haberal, Sayın
Varlı, Sayın Uzunırmak, Sayın Halaman, Sayın
Başesgioğlu.
Yoklama için iki
dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun; Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün; İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprakın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; Bursa Milletvekili Sena
Kalelinin; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker ve 7 Milletvekilinin;
Antalya Milletvekili Yıldıray Sapanın; Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt ve İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Bursa Milletvekili Aykan Erdemirin; İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın; Ankara Milletvekili Levent Gökün; Barış ve
Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun; Van
Milletvekili Aysel Tuğlukun; İstanbul Milletvekili Bülent Turan ve Ankara
Milletvekili Cevdet Erdöl ile 69 Milletvekilinin; Tokat Milletvekili Reşat
Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın; Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun;
Gaziantep Milletvekili Mehmet Şekerin; Kırıkkale Milletvekili
Ramazan Can ve İstanbul Milletvekili Bülent Turan ile 1 Milletvekilinin
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/918, 2/14,
2/25, 2/67, 2/214, 2/218, 2/335, 2/542, 2/571, 2/577, 2/876, 2/960, 2/1060,
2/1087, 2/1369, 2/1648, 2/1675, 2/1830, 2/1864, 2/1883, 2/1941, 2/1973, 2/1982,
2/2115, 2/2149) (S. Sayısı: 592) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 79
uncu maddesi ile değiştirilen 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 16 ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"MADDE 16-(1)
Akıl hastalığına tutulan hükümlünün cezasının
infazı geriye bırakılır ve hükümlü, iyileşinceye kadar
Türk Ceza Kanununun 57 nci maddesinde belirtilen sağlık kurumunda koruma
ve tedavi altına alınır. Sağlık kurumunda geçen
süreler cezaevinde geçmiş sayılır.
(2) Diğer hastalıklarda cezanın
infazına, resmî sağlık kuruluşlarının mahkûmlara
ayrılan bölümlerinde devam olunur. Ancak bu durumda bile hapis
cezasının infazı, mahkûmun hayatı için kesin bir tehlike
teşkil ediyorsa mahkûmun cezasının infazı iyileşinceye
kadar geri bırakılır.
(3) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen
geri bırakma kararı; tam teşekküllü devlet hastanelerinin,
eğitim ve araştırma hastanelerinin, üniversite hastanelerinin
sağlık kurullarınca düzenlenen rapor üzerine infazın
yapıldığı yer Cumhuriyet
Başsavcılığınca verilir. Hükümlünün ceza infaz
kurumunda tedavi edilmesinin mümkün olduğuna ilişkin tam
teşekküllü devlet hastanesi, eğitim ve araştırma hastanesi,
üniversite hastanesi tarafından verilen rapora hükümlü veya üçüncü
dereceye kadar bir yakının talebi hâlinde; kararı veren hastane
dışında bağımsız hekim heyeti tarafından
karar verilir.
Geri bırakma
kararı, mahkûmun tabi olacağı yükümlülükler belirtilmek suretiyle
kendisine ve yasal temsilcisine tebliğ edilir. Mahkûmun geri bırakma
süresi içinde bulunacağı yer, kendisi veya yasal temsilcisi
tarafından ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına
bildirilir. Mahkûmun sağlık durumu, geri bırakma
kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığınca
veya onun istemi üzerine, bulunduğu veya tedavisinin
yapıldığı yer Cumhuriyet
Başsavcılığınca, sağlık raporunda belirtilen
sürelere, bir süre bulunmadığı takdirde birer yıllık
dönemlere göre bu fıkrada yazılı usule uygun olarak
incelettirilir. İnceleme sonuçlarına göre geri bırakma
kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığınca,
geri bırakmanın devam edip etmeyeceğine karar verilir. Geri
bırakma kararını veren Cumhuriyet
Başsavcılığının istemi üzerine, mahkûmun
izlenmesine yönelik tedbirler, bildirimin yapıldığı yerde
bulunan kolluk makam ve memurlarınca yerine getirilir. Bu fıkrada
yazılı yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi hâlinde geri
bırakma kararı, kararı veren Cumhuriyet Başsavcılığınca
kaldırılır. Bu karara karşı infaz hâkimliğine
başvurulabilir.
(4) Hapis cezasının infazı, gebe
olan veya doğurduğu tarihten itibaren bir yıl geçmemiş
bulunan kadınlar hakkında geri bırakılır.
Adil Zozani (Hakkâri) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Sayın İdris Baluken konuşacak, Bingöl Milletvekili. (HDP
sıralarından alkışlar)
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle hepinizin Berat Kandilini ve tüm halkımızın Berat
Kandilini kutluyorum, hayırlara vesile olmasını temenni
ediyorum.
Burada, iktidar
partisine bir eleştirimi kürsüde dile getirmek istiyorum. Hep toplumsal
değerlere saygıdan, sahip çıkmadan bahsediyoruz ama herhâlde
Berat Kandilinin dinimiz, inancımız, toplumsal
yaşamımız açısından ne anlama geldiğini size
ifade etmemize gerek yok. Böylesi önemli bir günde, gecede maneviyattan bu
kadar uzak bir yasa teklifiyle burada vakit geçirmenin de sizin
yakalandığınız devletleşme ve iktidarlaşma
hastalığının bir sonucu olduğunu düşünüyorum.
Bununla ilgili tutumunuzun farklı olması gerektiğini ifade etmek
istiyorum. Madem bunu yapmadınız, gelin, bu Berat Kandili gecesi
hayırlı bir iş yapalım.
Değerli
arkadaşlar, demin, arkadaş önergeyi okurken, Başkanlık
Divanı okurken eminim ki pek çoğunuz dinlemediniz ama bakın bu
önergede karşı çıkacağınız hiçbir şey yok.
Bahsettiğimiz, hasta tutukluların, hasta mahkûmların yaşam
hakkı ve sağlık hakkıyla ilgili düzenleme.
4 madde var, bu 4
maddeden 1incisi, akıl hastalığına yakalananların
ceza infazının geriye bırakılmasıyla ilgili. Hangi
milletvekili vicdanen buna karşı çıkabilir? İçeride
şizofreni olmuş, ağır psikiyatrik hastalık geçiren,
bakımı kendi kendine yetemeyen insanların tedavi hakkıyla
ilgili bir düzenleme.
2nci madde,
verilen hapis cezasının infazının hastalıkların
derecesiyle ilişkilendirilmesini öngören bir madde.
Yine aynı
şekilde, 3üncü maddede de devlet hastaneleri ve tam teşekküllü
üniversite hastanelerinden alınan raporların yeterli
sayılmasıyla ilgili bir düzenleme var.
4üncü madde, hapis
cezası sırasında gebe olan ya da yeni doğum
yapmış olan insanların hapis cezasının ertelenmesiyle
ilgili bir durum arkadaşlar. Ben, burada, vicdanen, bu 4 maddeye
karşı çıkabilecek hiçbir vekilin olduğunu
düşünmüyorum.
Daha önceki
konuşmalarımızda da söyledik, bu konuda Sayın
Cumhurbaşkanının açıklamaları var,
Başbakanın açıklamaları var, Kabine üyelerinden
görüşmüş olduğumuz arkadaşların açıklamaları
var, bir düzenleme yapılmasını istiyorlar.
Şimdi,
Komisyon buna niye karşı çıkıyor, Sayın Bakan buna
niye karşı çıkıyor anlamıyoruz. Onlar karşı
çıkıyorsa, gelin, ilk defa siz hayırlı bir iş
yapın, parmaklarınızı bu önergenin doğrultusunda kullanın,
burada altı üstü 230 ağır hasta, her an ölebilecek 600 kronik
hastanın yaşam hakkı ve tedavisiyle ilgili hayırlı bir
işin altına imza atın. Bu mübarek gecenin, hiç olmazsa, bu
Mecliste böyle bir sonucu olsun. Burada grup başkan vekillerinin
ağzına bakarak parmak indirip kaldırma pozisyonundan
çıkmamız gerekiyor değerli arkadaşlar.
Bakın, birkaç
örnek vereyim, hep veriyoruz örnekleri: İki ay önce, Aram Akyüz,
Kırıkkale F Tipinde ağır hastalığı için
tedavi olmadığı için yaşamını yitirdi. Kalp krizi
geçirdiği sırada Kırıkkale F Tipi Cezaevinde ambulans
yoktu, ambulans cezaevine yetişinceye kadar bu hasta mahkûmun, devlete
emanet edilen bu arkadaşımızın yaşam hakkı
maalesef gasbedildi. Şu anda aynı şekilde, bakın, burada
burnumuzun dibinde Sincan Cezaevi var, oraya gidin, Murat Ekin adlı hasta
tutuklu, daha iki hafta önce Numune Hastanesinden terminal dönem akciğer
kanseri, küçük hücreli akciğer kanseri teşhisi almış,
beklenen yaşam süresi altı ay,
Adli Tıpla bu prosedürleri, bürokratik işlemleri yapıncaya
kadar zaten bu arkadaş da yaşamını yitirecek. Kemoterapiye
başlanmış, bağışıklık sistemi felç,
vücut bütün enfeksiyon odaklarına açık ama uygun olmayan cezaevi,
koğuş koşullarında kalıyor. Aynı cezaevinde
Hüseyin Yıldız, siroz hastası, on günde bir karnından 1
litre su alınıyor, on günde bir arkadaşlar. Yani bütün
bunları anlatırken bile hakikaten biz zorlanıyoruz.
Bu önergede
karşı çıkabileceğiniz hiçbir şey yok. Toplumsal
barış, çözüm süreci, bütün bunları geçiyorum, bu bahsetmiş
olduğumuz konu hiçbir siyasi pazarlık konusu olmayacak kadar kutsal,
yaşam hakkına sahip çıktığımızı
gösterecek kadar önemli bir konudur.
O nedenle, bu
önergemize hepinizden destek beklediğimizi tekrarlıyorum. Tekrar
hepinizin kandilini kutluyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının Çerçeve 79.
maddesiyle 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanunun 16. maddesine eklenmesi öngörülen
ibarenin kaldırılarak "ağır, somut ve belirgin"
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Bedii
Süheyl Batum (Eskişehir) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Sayın Süheyl Batum konuşacak, Eskişehir
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
BEDİİ
SÜHEYL BATUM (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, değerli arkadaşlar; burada ombudsman, Kamu
Denetçiliği Yasasını, hatırlayacaksınız, gece
yarısı üç buçukta görüştük. Bizler üçüncü yargı paketini,
dördüncü yargı paketini de yine gece yarısı, sabaha
karşı dörtte görüştük. İnsan haklarına, Türkiye'nin
temel sorunlarına, birçok konudaki torba yasalara ilişkin
konuları biz gece yarısından sonra, sabaha karşı
konuştuk, görüştük. Arkadaşlarımız yok, yoklama
istedik, içeri girdik, tekrar çıktık, gece yarısı, sabaha
karşı hep üç buçukta, dörtte görüştük. Kimse duymadı, kimse
dinlemedi, kimse bilmedi. Sorunları kimse duymayınca,
anlatamayınca da sorunları çözdük varsaydınız. Şimdi
de bu yasayı getirdik.
Söylüyorum gene:
Değerli arkadaşlar, bugün -herkes söyledi- Berat Kandili. Bugün bu
mübarek gecede oturduk gerçekten işimizi yaptık, biz iyi bir yasa
yaptık diyor muyuz? Hayır. İvedi yargılama usulünü
getirdiniz. Söyledik, bu insan haklarına uygun devlet için bir ivedi
yargılama değil, tüccar devlete
Neden? E, sadece ihalelerde
getirdik, kamulaştırma işlemlerinde getirdik, Turizmi
Teşvik Kanunu uyarınca yapılan satışlarda, bunlarda
getirdik. Peki, diğer işlemlerde? Getirmedik.
İki, Sayın Bakan dün burada söyledi Fena
mı? Altmış gündü eskiden Danıştayda dedi. Bakın,
bunu
Hatta, Kamer Gençin sorusuna
Şimdi otuz günde getirdik zannetti.
Şimdi,
Sayın Bakan, herhâlde, Eskiden Danıştaya başvurmak için
altmış gün bekleniyordu, şimdi otuz gün bekleniyor, bak, erkene
aldık. zannetmiyor bunu. Demek ki burada ne
yaptığımızı, ne ettiğimizi bile gözlerden
saklıyoruz. Yargıtayı yeniden yapılandırdık dedik
bu yasada ve gene aynı şekilde tartışıyoruz.
Yine, burada
277nci maddeyi, göstere göstere -dün de söyledik- Bekir Bozdağı,
Sayın Bekir Bozdağı kurtarmak yasasını getirdik.
Şöyle dedik: Soruşturmada istediğin baskıyı yap,
istediğin her şeyi yapabilirsin. Telefon açabilirsin, tehdit
edebilirsin, hiçbir şey olmaz. Yargılama başladıktan sonra
yapma. Ve bunu, Berat Kandilinde oturduk, arada sırada koşup buraya
yoklamaya katılıp diyoruz ki Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak:
Harika bir iş yaptık. Evet, hakikaten harika iş yaptık,
Bekir Bozdağı kurtardık. Ama geri kalan 75 milyon, geri
kalanları nerede, nerede?
Değerli
arkadaşlar, hep söyledik bunu, hep, bir âdet hâline geldi. 4 yargı
paketi yaparken söyledik. İnsanlar, yazık, beş yıl,
altı yıl, yedi yıl tutuklu kalır mı? dedik, hiç kimse
bakmadı. O zaman Sadullah Ergin de Yapacağız,
yapacağız, zamanı gelecek. diyordu, bugüne geldik.
Şimdi şu
yasayı yaptık, yapıyorsunuz. Bakın, böyle kullanıyoruz,
kabul ediyoruz. Sevgili arkadaşlar, yazık günah, herkesin
bildiği bir mağduriyet var bu Türkiyede. İnsanlar sahte
delillerle yargılandı, sahte delille mahkûm oldu, sahte. Türk hukuku
sahte delili kabul eder mi? Nerede, nerede, 2 tane önerge getirdik, nerede?
Emin olun, böyle bir meclisi
Arkadaşlarıma sordum -sabahki
konuşmalarda sevgili arkadaşım Turgut Dibek de buna benzer bir
şey söyledi- dedim ki: 22, 23 hep böyle miydi, 20, 19? Vallahi, 24teki
kadarını hiç görmedik, hiç görmedik böylesini. dediler. Sen gel, paldır
küldür koş, elini kaldır, indir, bütün Türkiyenin mağdur olan
insanları -demin sevgili kardeşimiz de, Özgür de söyledi- Somadaki
insanlar, o mağdur insanlar, o beş yıl tutuklu kalanlar, sahte
delillerle tutuklu kalanlar, hepsi kalsın, biz Bekir Bozdağı
kurtarmak için yasa yapalım. Oh ne güzel!
Berat Kandili
hepinize hayırlı olsun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Sağ ol, sağ ol.
BEDİİ
SÜHEYL BATUM (Eskişehir) Sağ ol, sağ ol.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
80inci maddede bir
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 80. maddesiyle değiştirilmesi
öngörülen 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanunun 105/A maddesinin 4. fıkrasında yer alan
nedeniyle kelimesinin kaldırılarak yerine sebebiyle kelimesinin
konulmasını arz ve teklif ederiz.
İsa Gök Turgut Dibek Ali Rıza Öztürk
Mersin Kırklareli Mersin
Ömer Süha Aldan Dilek
Akagün Yılmaz Mehmet
Volkan Canalioğlu
Muğla Uşak Trabzon
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Mersin Milletvekili Sayın Ali Rıza Öztürk
konuşacak.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 80inci
maddede verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri; toplumsal ihtiyaçlar, yasal düzenlemelerin
yapılmasını gerektirir, zorunlu kılar. Yasalar aslında
toplumsal ihtiyaçları gidermek için vardır. Toplumun hızla
gelişmesi karşısında yasaların statik hâlde
kalması kabul edilemez bir durumdur.
Şimdi,
Parlamento olarak biz aslında -2007 yılından bu yana ben bir
milletvekili olarak- hep yargının sorunlarını çözmek üzere
yasalar getirdik ama yargıda yaşanan sorunları bir türlü
çözemedik. Aslında yargıda yaşanan sorunları
çözemediğimiz gibi, Parlamento kendisini ilgilendiren sorunu bile
çözemedi. 24üncü Döneme girerken bu Parlamentonun 8 tane milletvekili tutuklu
olarak girdi. Günlerce tartıştık, aylarca
tartıştık, tutukluluk sorununu bir türlü çözemedik. Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi Türkiyede tutukluluk müessesesinden
kaynaklanan sorunların bulunduğunu ve bu sorunların hak
ihlallerine neden olduğunu tespit ederek Türkiyeyi pek çok kez tazminata
mahkûm etti ama yine biz siyaset müessesesi olarak aldırmadık.
Aslında,
siyasi iktidar sadece kendisini ya da yandaşlarını korumaya
yönelik, onları güvence altına almaya yönelik, kendisini güvenceye
kavuşturmaya yönelik yasal düzenlemeleri yaptı, konjonktürel olarak
yasal düzenlemeler yaptı; kendisinin dışındaki hak
ihlallerinin neden olduğu olayları ortadan kaldırmak için yasal
düzenleme yapmadı, bunu yargının sorunu olarak koydu.
Eğer,
değerli arkadaşlarım, bu Parlamentonun duvarında Egemenlik
kayıtsız ve şartsız milletindir. diye yazıyorsa,
millet de kayıtsız ve şartsız sahip olduğu
egemenliğinin organlarından birisini yasama organı olarak kabul
ediyorsa yasama organının kendi üzerine düşen sorunu çözmesi
gerekir. Milletvekili tutukluluğunu çözemedi ama milletvekili
tutukluluğunu Anayasa Mahkemesi çözdü. Yine, şimdi hükümlü bir
milletvekili var içeride. O hükümlü milletvekilinin infazının
milletvekilliğinin dönem sonuna bırakılması
olayını da bu Parlamentonun çözmesi gerekir ama bunu bir türlü
çözmedi, çözmeye yanaşmadı. Çünkü Parlamentoyu kontrol altında
tutan egemen siyasi anlayış, deminden de söylediğim gibi,
ötekileştiren bir anlayış olduğu için o milletvekili hâlâ
bugün hapishanededir. Engin Alandan bahsediyorum. Bu çok basit bir yöntemle
çözülebilirdi. Yani, milletvekili seçilen bir kimsenin -özellikle 2011
seçimlerinde geçici madde konulabilirdi- tutuklanmayacağı ve
eğer hüküm kesinleşirse o aldığı cezanın
milletvekilliği dönem sonuna bırakılabileceği hüküm
altına alınabilirdi, buna ilişkin bir yasal düzenleme burada
yapılabilirdi ama yapılmadı, Engin Alan hâlâ orada.
Bugün ülkenin temel
sorunu hukuk devletini içselleştirmemiş olmamızdır. Yasama
organı aslında bir yandan yürütme organının tahakkümü
altında, bir yandan da yasama organının
çıkardığı kanunlar yargı organları
tarafından dikkate alınmamaktadır. Kendileri hukuk
kurallarına uymakla görevli olan yargıç ve savcıların âdeta
yasama organına meydan okumaları, tümüyle keyfî
davranmalarıdır. Öbür yandan yürütme ile yargı arasında
sürekli kavgalar yaşanmaktadır. Yürütme bir yandan yargıyı
kendi kontrolü altına almak istemektedir. Bunun en tipik somut göstergesi,
Başbakanın, kuvvetler ayrılığını,
yargıyı engel olarak gören açıklamalarıdır. Öbür
yandan da yargı, kimi zaman da yürütmeyi ve yasamayı kontrol
altına almaya çalışmaktadır. Dolayısıyla böyle
bir ortam içerisinde en büyük görev yasama organına düşmektedir.
Yasama organının kendisini yürütmeye yaslayarak bu olayları
çözmesi mümkün değildir.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
81inci maddede iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
Çerçeve 81. maddesiyle 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanununun 106. maddesinin 3. fıkrası
ilk cümlesinde yer alan belli kelimesinden sonra bir kelimesinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
İsa Gök Turgut Dibek Ali Rıza Öztürk
Mersin
Kırklareli Mersin
Ömer Süha Aldan Dilek
Akagün Yılmaz Mehmet
Volkan Canalioğlu
Muğla Uşak Trabzon
Kamer Genç
Tunceli
TBMM Başkanlığına
592 sıra
sayılı kanunun 81. maddesinde yer alan kamuya yararlı
ibaresinin kamuya faydalı olarak değiştirilmesini arz ederiz.
S. Nevzat Korkmaz Oktay Vural Faruk Bal
Isparta İzmir Konya
Celal Adan Seyfettin Yılmaz
İstanbul Adana
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Sayın Celal Adan konuşacak, İstanbul
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
CELAL ADAN
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizin kandilini tebrik ediyorum ve bu güzel kandil gecesinin Adalet
Bakanının biraz daha adaletli olmasına vesile olmasını
Cenab-ı Allahtan diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, Adalet Bakanlığıyla ilgili burada bazı
konuları dile getirdik. Özellikle adaletin insanlık ailesine
intikalinde öncülük yapmış bir büyük milletin çocukları olarak,
bugün burada adaletle ilgili her değişikliği oy birliğiyle
geçirmemiz gerekirken Adalet ve Kalkınma Partisinin kendisini Türkiyenin
üstünde gören anlayışı ne yazık ki bu oy birliğine
mani olmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bugün Türkiyenin
içerisinde bulunduğu şartlara baktığımız zaman
gerçekten utanç duyulacak bir dönemle karşı
karşıyayız. Marmara gemisi batırıldığında,
orada vatandaşlarımızın kafasına kurşun
sıkıldığında ben burada konuştum. O gün Türkiye
Cumhuriyetinin Başbakanı Erzurumda İstiklal
Marşını okuyordu ve Akdenizde bundan sonra hiç kimse bizden
habersiz adım atamayacak. diye haykırıyordu. Bir hafta sonra,
on gün sonra Yahudiler ile Rumlar Akdenizde petrol arayışlarına
devam ettiler, Türkiye Cumhuriyeti devleti Başbakanının
İstiklal Marşındaki ifadeleri Erzurumda kaybolup gitti.
Şimdi,
bakınız, bir gerçekle karşı karşıyayız
değerli milletvekilleri. Siz, Diyarbakırda bir askerî karargâhta
bayrağı koruyamazsanız Musulu nasıl
koruyacaksınız, Musuldaki büyükelçiyi nasıl
koruyacaksınız? Siz, Adalet ve Kalkınma Partisi, yokluktan var
olan Türk devletinin iradesiyle çatışarak Türkiyeyi ne hâle
getirdiniz; bunu sorgulamayacak mısınız?
Siz Değerli
Adalet Bakanı, Değerli Adalet Komisyonu üyeleri, siz, Türkiyede
adaleti; 17, 25 Aralık gibi cumhuriyet tarihinin en onursuz süreciyle bizi
karşı karşıya bırakmış olan, vurgunun,
talanın, soygunun âdeta gözler önüne döküldüğü bir döneme göre
nasıl adaleti belirleyebilirsiniz? Siz bu milletle ne zamana kadar alay
etmeye devam edeceksiniz?
İşte
bakınız, adaletsizlikler, ufuksuzluklar, vizyonsuzluklar Musulda
başımıza neleri getiriyor? Bir örgüt âdeta Türkiyeyle alay
ediyor. Oysa siz, Irakı, Suriyeyi, bütün Orta Doğuyu
şekillendiren bir iradeyi yalan söyleye söyleye bu millete
anlattınız.
Peki, bugün siz
utanmıyor musunuz? Somadan bahsettiler arkadaşlar, tam 301
şehit verdik. Bu 301 şehitten dolayı bir tek görevli görevinden
alınmadı ama sadece 17 Aralıkta bir hırsızlık,
bir arsızlık ortaya çıktığı için 8 bin-9 bin
polis memuru tayin edildi.
Bugün, Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulunda yapılan atamalar ortada. Bununla mı
siz adaleti sağlayacaksınız? Siz, geçmişte, çok net
altını çizerek söylüyorum, 11 milyon nüfusu varken, yarısı
kör, yarısı topal, yarısı sağlıksızken
kurulan Türk devletinin iradesini, bugün tarih sayfalarını açıp
okuduğunuzda o günkü Türk devletini inşa edenlerin iradesini, bin
yıl geçse, o günkü iradeyi çocuklarımıza
öğrettiğimizde, o iradeye sadık kalarak asla Musula meydan
vermezlerdi. Siz, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı, cumhuriyetin
temel değerleriyle, devletin kuruluş iradesiyle
çatıştınız. Türk milliyetçiliği nedir? diye
sorsanız bir tek şey çıkar bu milletin ağzından:
Bayrak çıkar. Ama siz, bölücü unsurlarla yapmış olduğunuz
bir pazarlığın eseri olarak Mardinde hem de bölücülerin gözünün
içine baka baka Türk milliyetçiliğini ayaklar altına aldım.
dediniz Kürt milliyetçiliğini ayaklar altına aldım. dediniz. O
gün çıkıp burada konuştum. Sizin aranızda Emniyet Genel
Müdürlüğü yapan var, valilik yapan var. PKK terör örgütü
mensuplarının sorgularına baktığınız zaman
karşınıza tek bir ifade çıkar; ne dil çıkar ne kültür
çıkar, bir tek şey çıkar: Biz bağımsız
Kürdistanı kuracağız.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
CELAL ADAN
(Devamla) - İşte o bağımsız Kürdistan olayı, bu
bayrağı indirmeye vesile oluyor, o bayrağı indirmeye vesile
oluyor.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Adan.
CELAL ADAN
(Devamla) Türk Bayrağının indirildiği Türkiye'de
yarattığınız bu iktidar ne yazık ki Musulda da
başınızı öne eğmek durumunda
bırakmıştır.
BAŞKAN
Sayın Adan, teşekkür ederim.
CELAL ADAN
(Devamla) - Değerli milletvekilleri, cumhuriyet tarihinin en büyük
adaletsizliğinin yapıldığı dönem budur. Türk
devletinin kuruluş iradesiyle çatışmanın bir gün elbette
bedelini ödeyeceksiniz.
Hepinize
saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 81.
maddesiyle 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanunun 106. maddesinin 3. fıkrası ilk
cümlesinde yer alan belli kelimesinden sonra bir kelimesinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Kamer
Genç (Tunceli) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Sayın Kamer Genç konuşacak, Tunceli Milletvekili.
(CHP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun teklifinin 81inci maddesiyle ilgili olarak
verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinize
saygılar sunuyorum.
Evet, bugün mübarek
kandil gecesi ama kandil gecesinin özünde güzellik vardır, adalet
vardır, hak vardır, hukuk vardır, namus vardır, ar
vardır, edep vardır. İşte, bunların hepsi çok güzel
insanların, insanlığın hasletleridir ama bunlara işte
sahip olmadan bazı şeyleri söylemek mümkün değil.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, bakın, bir yargı paketini inceliyoruz.
Aslında bizim önergemiz belli süredir de belliye bir süre yani bir
redaksiyon düzeltmesidir. Yani önemli değil belli süre de olur belli bir
süre de olabilir ama tabii siz, hiçbir şeyden de fazla değer
almadığınız için redaksiyon medaksiyon sizin için önemli
değil.
Şimdi, burada
günlerdir dinliyoruz. Türkiyede yargı denilen bir şeyi yok ettiniz.
Burada yani Bekir Bozdağ
Daha önce ben burada bir konuşma yaparken
dedim ki: Bak, seninle Ahmet İyimaya hem önce imam-hatibi
bitirmişsiniz, arkasından da hukuk fakültesini bitirmişsiniz
yani sizde öteki normal hukuk fakültesini bitiren insanlardan daha adalet
duygusunun olması lazım, daha hak duygusu olması lazım
-hakkın ve adaletin gerçek tecellisini- doğru söylemeniz lazım
ama bunların tersini yapıyorsunuz. Bekir, gitti aleyhime 20 milyar
tazminat açtı. Tabii, niye açıyor? Çünkü hâkim Bekirin açtığı
davayı reddederse ne olacak? Hemen ertesi gün soluğu başka yerde
alacak.
Şimdi
arkadaşlar, bakın, burada geçen gün Bekire bir şeyler sordular.
Dediler ki: Yargı kararını uygulamıyorsunuz. En basit,
Seydişehir Alüminyum Tesislerinde yargı yürütmenin
durdurulmasına karar vermiş. Oymapınar Barajı 1 milyar
dolara mal olmuş ve o tesisler 7 milyar dolar, getirmişler 370 milyon
dolara Mehmet Cengize vermişler ve Oymapınar Barajını da
bedava vermişler. Yürütmenin durdurulması kararı var. Efendim,
kararın uygulanması imkânsız. diyor. Niye imkânsız Bekir
Bey? Oymapınar Barajı devlete niye şey olsun?
Arkadaşlar,
Halk Bankası: Halk Bankasının Genel Müdürü bir firmaya 575
milyon dolar kredi vermiş ve batmış. Ayrıca yan
kuruluşu da 35,5 milyon dolar kredi vermiş ve 17 Aralık ve 25
Aralıkta bu olay ortaya çıkmış; e, siz bunu
kurtarıyorsunuz. 17 Aralık ve 25 Aralık olaylarında suçüstü
yakalanan bakanların, Tayyip Erdoğanın çocuklarının
evinin altındaki depodaki paralar tespit edilmiş. Bekir açıyor
İzmir Başsavcısına, Adana Başsavcısına
telefon ediyor Efendim, savcıyı değiştir, efendim,
belgeleri ortadan yok et. diyor. Ya, böyle bir kişi..
BAŞKAN
Sayın Milletvekili, şahsiyatla uğraşmayın lütfen.
KAMER GENÇ
(Devamla) Ya, şimdi, sen fazla konuşma da şimdi
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Hey, hey, akıllı ol, hey! Davayı
kaybettim. diyorsun.
BAŞKAN Bu
size birinci davetimdir.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Ben burada
doğruları söylüyorum. Şurada yapılan yolsuzlukları
dile getiriyorum.
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Terbiyeli ol biraz ya. Güzel adam
BAŞKAN
Lütfen
KAMER GENÇ
(Devamla) - Böyle bir nitelikteki kişi eğer bir memleketteki
başsavcıya, savcılara telefon eder de Yahu, bu
hırsızlıkları, yolsuzlukları örtbas et. derse
BAŞKAN Size
ikinci davetimi yapıyorum, lütfen konuya gelin.
KAMER GENÇ
(Devamla)
bu kişi nasıl burada adaleti şey eder? Ya
nasıl böyle adaleti tesis edebilir?
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Terbiyeli ol biraz ya!
KAMER GENÇ
(Devamla) Onun için yani Türkiyede adaleti yok ettiniz. Getiriyorsunuz bu kanunla
Arkadaşlar,
bakın, Türkiyede yasama ve yargı faaliyetleri var. Şimdi,
yasama faaliyetiyle yürütme faaliyetini yapıyorsunuz. Bununla Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulunda, Yargıtayda -yürütmenin yapması
gereken- genel sekreterleri görevden alıyorsunuz, yeniden kurul
oluşturuyorsunuz. Bunlar böyle değil
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Davayı kaybettin mi, davayı?
KAMER GENÇ
(Devamla) Millî Eğitimde müsteşar dışındaki bütün
bürokratları görevden alıyorsunuz. En büyük kabahat Anayasa Mahkemesi
Başkanında. Anayasa Mahkemesi Başkanı bu şekilde
çıkan kanunları yok hükmünde saysa ve bunları geçersiz saysa
böyle bir kanun getiremezsiniz. Tabii, kendinize göre bulmuşsunuz bir
Anayasa Mahkemesi. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OSMAN AŞKIN
BAK (İstanbul) Dava ne oldu, dava?
KAMER GENÇ (Devamla) Hâlbuki, siz, yasama tasarrufu ise
idari tasarruf, yürütme tasarrufu teşkil edemezsiniz. Burada da bu kanun
yürürlüğe girer girmez hemen Yargıtayı, Danıştayı
yeniden organize edeceksiniz; kendinize
göre karar verecek kişileri getireceksiniz istedikleri yerlere. Böyle bir
adalet olmaz, böyle bir hukuk olmaz, böyle bir Meclis olmaz. Bakın, bugün
burada sizin çıkardığınız bu kanunlar ileride yüzünüze
utanç tablosu olarak gelecek.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Davayı
kaybettin mi, davayı?
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı
istiyorum.
TÜLAY BAKIR (Samsun) Allah Allah, herkese posta
koyuyor!
XI.- DİSİPLİN CEZASI
İŞLEMLERİ
1.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençe, 592 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 81inci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Başkanlıkça 2 defa yapılan davete rağmen konuya gelmemesi
nedeniyle, aynı birleşimde o konu hakkında konuşmaktan
menedilme cezası verilmesi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, ben bir
işlem yapacağım, henüz oylamaya girmedim.
Size, konuşmanız esnasında iki kez konuya
gelmek üzere davette bulundum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Neymiş konuya
gelmediğim?
BAŞKAN Uymadınız, üstelik bana da
hakaret ettiniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sana
BAŞKAN
İç Tüzükte hakarete karşı ne yapılacağı belli
ancak ben onu uygulamayacağım. İki davetime rağmen konuya
gelmediğiniz için sizi bu birleşimde konu hakkında
konuşmaktan men etme teklifimi Genel Kurulun oyuna sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Savunmasını almadınız.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Savunma yapacağım.
BAŞKAN Bu
birleşimde bu konuyla ilgili konuşmayacaksınız.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 22.13
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
22.44
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102nci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun; Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün; İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprakın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; Bursa Milletvekili Sena
Kalelinin; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker ve 7 Milletvekilinin;
Antalya Milletvekili Yıldıray Sapanın; Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt ve İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Bursa Milletvekili Aykan Erdemirin; İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın; Ankara Milletvekili Levent Gökün; Barış ve
Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun; Van
Milletvekili Aysel Tuğlukun; İstanbul Milletvekili Bülent Turan ve
Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl ile 69 Milletvekilinin; Tokat Milletvekili
Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın; Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlunun; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şekerin;
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve İstanbul Milletvekili
Bülent Turan ile 1 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporları (1/918, 2/14, 2/25, 2/67, 2/214, 2/218, 2/335, 2/542, 2/571,
2/577, 2/876, 2/960, 2/1060, 2/1087, 2/1369, 2/1648, 2/1675, 2/1830, 2/1864,
2/1883, 2/1941, 2/1973, 2/1982, 2/2115, 2/2149) (S. Sayısı: 592)
(Devam)
BAŞKAN - 592
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
81inci madde
üzerindeki Tunceli Milletvekili Kamer Genç ve arkadaşlarının
önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.45
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 22.53
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan),
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102nci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu
açıyorum.
81inci madde
üzerindeki Tunceli Milletvekili Kamer Genç ve arkadaşlarının
önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım
Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
592 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
81inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan
MUHARREM İNCE
(Yalova) Sayın Başkan, ben bir söz söylemiştim.
BAŞKAN
Sayın İnce, buyurun.
MUHARREM İNCE
(Yalova) Az önceki uygulamayla ilgili ben bir söz talebinde bulunuyorum.
BAŞKAN
Yerinizden mi, kürsüden mi?
MUHARREM İNCE
(Yalova) Kürsüden
BAŞKAN Peki,
buyurun.
IX.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin,
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin 592 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 81inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHARREM İNCE
(Yalova) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii ki bir
milletvekili bir bakanın soruşturma aşamasındaki bir davada
müsteşara telefon açmasını eleştirebilir, bu en doğal
hakkıdır. Sayın Genç de bunları bu kürsüden eleştirdi.
Fakat benim katılmadığım bir yer var, kendisine oradan
söylediğim gibi buradan da söylüyorum: Bekir diye hitap etmesi ve
Sayın Başkana, size Sen konuşma. diye hitap etmesi hoş
değildi, Meclise uygun değildi. Bunu ben kabul etmiyorum, oradayken
de kabul etmiyorum, buradayken de kabul etmiyorum
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ben kabul ediyorum.
MUHARREM İNCE
(Devamla) -
medyanın huzurunda da kabul etmiyorum. Bu doğru
değil. Bunun karşılığında siz de bir söz
kısıtlamaya gittiniz, Mecliste bir oylama yaptınız.
Sayın
Başkan, bu akşam kandil akşamı. Burada gerginlik, bunlar
olmadan, bir disiplin işlemi, bir söz kısıtlaması olmadan,
birbirimizi incitmeden, gücendirmeden, bu tür bir uygulamaya girmeden,
Sayın Gençi de incitmeden, onun söz hakkını da
kısıtlamadan -size yapılan şeyleri, ben de grup başkan
vekili olarak o üslubu doğru bulmadığımı söyledim- bir
orta yolu bulursak kandil akşamında birbirimizi incitmemiş
oluruz diye düşünüyorum.
Yüce Meclise
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın İnce.
Benim hiçbir
şekilde bir milletvekilinin sözünü burada kesmeye hakkım yok, yetkim
yok; hakkım ve yetkim olsa da milletvekilinin konuşma
özgürlüğüne, ifade özgürlüğüne müdahale etmek benim ilkelerime son
derece ters düşen bir tutumdur. Tabii ki yaralayıcı sözler olmaması
gerekiyor, hakaret edilmemesi gerekiyor Sayın İnce, sizin de
söylediğiniz gibi, kimsenin kimseyi zedelememesi gerekiyor burada
çalışırken. Ben teşekkür ederim size. Kandil gecesi
münasebetiyle bu olayı yaşanmamış kabul ediyorum ve
çalışmalarımıza devam edelim diyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ama Sayın Başkan, yaşanmamış gibi kabul
edemezsiniz. Sayın Başkan, siz
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Yani biz yaşanmamış farz ediyoruz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bir dakika efendim
Siz, şimdi,
oyladınız. Şimdi, bakın, 66ncı maddeye göre söz
BAŞKAN
Sayın Genç, bu konuyu Sayın Grup Başkan Vekiliniz konuştu,
ben de cevabını verdim. Lütfen fazla uzatmayalım.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun; Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün; İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprakın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; Bursa Milletvekili Sena
Kalelinin; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker ve 7 Milletvekilinin;
Antalya Milletvekili Yıldıray Sapanın; Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt ve İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Bursa Milletvekili Aykan Erdemirin; İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın; Ankara Milletvekili Levent Gökün; Barış ve
Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun; Van
Milletvekili Aysel Tuğlukun; İstanbul Milletvekili Bülent Turan ve
Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl ile 69 Milletvekilinin; Tokat Milletvekili Reşat
Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın; Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlunun; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şekerin; Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Can ve İstanbul Milletvekili Bülent Turan ile 1
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Kadın Erkek
Fırsat Eşitliği Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları
(1/918, 2/14, 2/25, 2/67, 2/214, 2/218, 2/335, 2/542, 2/571, 2/577, 2/876, 2/960,
2/1060, 2/1087, 2/1369, 2/1648, 2/1675, 2/1830, 2/1864, 2/1883, 2/1941, 2/1973,
2/1982, 2/2115, 2/2149) (S. Sayısı: 592) (Devam)
BAŞKAN
82nci maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 82. maddesiyle 5275 sayılı Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 108. maddesinin
7. fıkrasının son cümlesinde yer alan "on beş
günden" ibaresinin "bir aydan" ibaresi ile
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Turgut
Dibek Ali
Rıza Öztürk Mehmet
Volkan Canalioğlu
Kırklareli Mersin Trabzon
Ömer
Süha Aldan İsa
Gök Dilek
Akagün Yılmaz
Muğla Mersin Uşak
TBMM Başkanlığına
592 sıra sayılı kanun
tasarısının 82. maddesi ile düzenlenen 5275 sayılı
Kanunun 108. maddesinin 8. fıkrasında yer alan suçtan dolayı
ibaresinin suç sebebiyle şeklinde değiştirilmesini
arz ederiz.
Ali
Öz Emin
Çınar Seyfettin
Yılmaz
Mersin
Kastamonu
Adana
Mehmet
Şandır S.
Nevzat Korkmaz
Mersin
Isparta
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Isparta Milletvekili Sayın Nevzat Korkmaz konuşacak.
Buyurun.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 17 ve 25 Aralık yolsuzluk meselelerinden sonra bir
paralellik anlayışı başladı. Âdeta AKP simetri
hastası oldu. Havada uçan kuştan, yerde sürünen karıncaya kadar
hep bir paralellik kurmaya çalıştı. Tabii, bu tabir AKP patentli
bir tabir. Neredeyse son zamanlarda Diyarbakırdaki bayrak indirme
meselesini de paralel anlayışa verecek, Musuldaki işgali de.
Değerli
arkadaşlar, paralellik şudur: İki tane düzlem vardır,
başlangıcından sonuna kadar bu iki düzlem ne bir milim
yaklaşır ne bir milim uzaklaşır, çıkış ve
gidiş yönleri aynıdır. Yani AKPnin yönettiği bir devlet
var, buna paralel işleyen bir düzlemde de hizmet hareketinin kontrol
ettiği -kendi iddialarına göre- bir devlet var. Yani AKP paralel
yapı diye adlandırdığı hizmet hareketini suçlarken
aslında onların kendisine paralel olduğunu söylüyor, kendisini
suçluyor. Yani kullandığı terimin aslında ne anlama
geldiğini de bilmiyor.
Dünyanın hangi
memleketinde, değerli arkadaşlar, bir yargı reformu bürokratik
yapının tasfiyesi için yapılır?
Boşalttığımız kadrolara kendi kadrolarımızı
atayacağız anlamına gelir bu. Beyler, dikkatinizi çekiyorum: Bu
söz, bağımsız ve tarafsız olması gereken mahkemeler
için, yine bağımsız ve tarafsız olması gereken hâkim
ve savcılar için söyleniyor. Eğer gönderdiğiniz hâkim ve
savcılar kötüyse gittiği yerde de bu arkadaşlar hizmet vermeye
devam edecek. O zaman orada yaşayan vatandaşlar sizin
vatandaşınız değil mi? Yahut, yeni görevlendirdiğiniz
insanları oraya atadığınıza göre bunun anlamı
şudur: Bu bizim adamımız, bize yakın adamdır. Peki,
o zaman, sizin gibi düşünmeyenler, AKPye oy vermeyenler o adama
nasıl güvensin, nasıl itimat etsin? Yargıda iyileştirme
açıkçası bu amaçla yapılmaz.
Bir de acele
yargılama usulü diye bir şey çıkardınız,
çağdaş hukuk anlayışıyla aslında
bağdaşmayan bir tabir. Yargılama usulünde eğer zaman
alıcı, vatandaşı mahkeme kapılarında bekletici
merhaleler varsa ve onlar fazlalıksa yani kaldırılması
gerekiyorsa bu ayıklama ve hızlandırmayı neden sadece
rantiye alanlarında yapıyorsunuz, hukukun her alanında,
yargılamanın her kulvarında değil de sadece
sınırlı bir alanda yapıyorsunuz? Yani, değerli
milletvekilleri, Bırakın, yavaş işlesin. dediğiniz
hukuk ve ceza alanında, hakkını mahkemeden talep eden
vatandaş açıkça sizin üvey evladınız anlamına geliyor.
Özelleştirme,
kamulaştırma, turizmi teşvik, satış, kiralama gibi
alanlarda acil yargılama. Niye? Hesabınızda bir noksanlık
mı var? Satış, kiralama, özelleştirme işlemlerinde
arkanızdan atlı mı kovalıyor yahut bir şeyler ortaya
çıkacak diye yangından mal mı kaçırıyorsunuz? Yargının
adalete gölge düşürmeden hızlandırılmasına herhâlde
Genel Kurulda Hayır. diyecek bir arkadaşımız olmaz,
tamam. Ama, rantın at oynattığı bazı alanların,
vatandaşın adalet aradığı yargının
diğer alanlarına tur bindirmesini nasıl
açıklayacağız? Bu, açıkça Bu ülkede hak arama hürriyeti
açısından bazı vatandaşların diğer
vatandaşlara göre açık bir üstünlüğü var. itirafıdır.
Gördünüz mü değerli arkadaşlar, AKPnin hukukun üstünlüğünden bu
işin siyasetini yapa yapa getirdiği nokta: Üstünlerin hukuku.
Değerli
milletvekilleri, adaleti sağlama, yargıyı adaletle yürütme
elbette siyasal iktidarın işi. Siyasal iktidar, kanunları
uygularken hem güçlü olacak hem de kanunlara riayet açısından
diğer bütün taraflardan çok daha fazla hassasiyet gösterecek. Ben adamımı
yedirmem. mantığıyla yaklaşırsanız işte
adaletin güvenilirlik oranlarının yüzde 28e kadar düştüğü
bir ülkeyle baş başa bırakırsınız.
Söylemem odur ki,
bu zulüm, değerli arkadaşlar, döner gelir, değerli AKP
milletvekilleri, bir gün sizi de çarpar. Bu zulmü alkışlayan eller
yarın adalet dilenir hâle gelir.
Bunu
hatırlatıp tekrar hepinize hayırlı akşamlar dilemek
istiyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 82. maddesiyle 5275 sayılı Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 108. maddesinin
7. fıkrasının son cümlesinde yer alan "on beş
günden" ibaresinin "bir aydan" ibaresi ile
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Turgut Dibek (Kırklareli) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Sayın Dilek Akagün Yılmaz konuşacak, Uşak
Milletvekili.
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
artık kimsenin buradaki yasama faaliyetiyle ilgilenmediğini
düşünüyorum. Bu saatlerden sonra yapılan tüm
çalışmaların hiçbir anlamı olmuyor. İnsanlar neye oy
verdiğini, neye oy vermediğini bile bilmiyor. Yani bu kadar
ciddiyetsiz bir yasama faaliyetinin yapılmaması gerektiğini
Sayın AKP grup başkan vekillerine söylüyorum. Çünkü gerçekten bu çok
incitici bir şey. Türkiyenin en üst organı Türkiye Büyük Millet
Meclisi, milletin temsilcileriyiz burada ama şu anda insanlar artık
yorgunluktan ne konuşulduğunu bile anlamıyor, ne söylenmek
istendiğini bile anlamıyor, anlamak da istemiyor Sayın
Başkan. Onun için, yani bir an önce bu durumu bir gözden geçirmekte fayda
var.
Bugün Yatağan işçilerinin
çok büyük bir direnişi vardı. Çünkü Yatağan Termik Santralinin
özelleştirme ihalesi yapıldı. Bundan yaklaşık bir
buçuk ay önce, 10 Nisanda da Yatağandaki Kemerköy ve Yeniköy Termik
Santrallerinin özelleştirmesi yapılmıştı. Bu
özelleştirmelerde, oradaki değerlerimizin, termik santrallerin, kömür
ocaklarının ve bütün oradaki arazilerin değerinin çok kat kat
altında özelleştirmeler yapıldı. İşçiler bas bas
bağırıyorlar Oralar, devletin asla zarar etmediği, devlete
sürekli kâr getiren yerlerdir. Buraların özelleştirilmesi devlete
zarar verecektir. Hangi havuz medyasına bunları aktarıyorsunuz?
diye soruyorlar sizlere. Ardından diyorlar ki: Somada 301 insan öldü,
daha yeni Şırnakta 3 işçi öldü. Kaçaktı, değildi,
şöyleydi böyleydi. Kaçak olmayan, işte, Somadaki işletmelerde
-güya Bakan da gitmişti En iyi işletmeler. demişti- orada da
301 insan öldü. Yani, demek ki bu ocakların özelleştirilmesi bu
insanlara çok ciddi zarar veriyor, ülke ekonomimize çok ciddi zarar veriyor;
işçilerimize, onların ailelerine, çocuklarının
geleceğine zarar veriyor. Artık Yatağan işçileri
sesleniyorlar, oradan sesleniyorlar, biber gazı altında, polis copu
altında sesleniyorlar: Bu madenler özelleştirilmesin. Bu madenler
milletimizin malıdır, bu madenler bizim malımızdır.
Lütfen bu madenleri özelleştirmeyin, bizi ölüme göndermeyin. diyorlar.
Sizlerden ve bu
konudaki özelleştirme ihalesini imzalayacak olan Başbakandan biz
şunu rica ediyoruz: Bu köprü ve otoyollar çok düşüğe
gitmişti. Nasıl Başbakan Ben onları imzalasaydım
vatan haini olurdum. demişti; aynı şekilde, bu hem
düşüğe giden hem insanlarımızın canıyla
kanıyla oynandığı hem ülkemizin mal varlığı
olan bu madenlerin özelleştirilmemesi konusunda da, imzalanmaması
konusunda da Başbakandan aynı şekilde bir duyarlılık
beklediğimizi ben oradaki işçilerin sesi olarak sizlere duyuruyorum.
Şimdi, bu
maddeyle ilgili konuya gelince, 592 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 82nci maddesiyle Ceza İnfaz Kanununun
108inci maddesi değiştiriliyor. Bu, infazla ilgili maddede deniyor
ki: Çocuklara karşı işlenen cinsel istismar suçlarında bu
verilen cezanın dörtte 3ü çekilsin yani şartlı tahliye ondan
sonra olsun.
Biraz önce
Sayın Bakana da sordum ama Bakan yine yok buralarda. Çocukların
işledikleri, çocukların birbiriyle olan ilişkilerinden
kaynaklanan suçlarda infaz bu şekilde olursa gerçekten çocuk
haklarına çok aykırı bir düzenleme yapmış oluruz, bir
kere bunun kesinlikle kaldırılması lazım özellikle çocuk
failler açısından. Dörtte 3 infaz olmaz sevgili arkadaşlar.
Diğer yönüyle,
uyuşturucuyla ilgili konularda, eğer tahliye edilirse denetimli
serbestlik falan filan var ama tıbbi tedavi yok. Cinsel suçlarda ise yine
denetimli serbestlik falan, bunlar olabilecek mahkeme kararıyla ama
tıbbi tedavi var. Bunu Komisyonda da sorduk ama ne yazık ki cevap
alamadık. Tıbbi tedaviden kastedilen nedir? Bizler hukukçuyuz, ne
kastediliyor, bunu öğrenmek istiyoruz. Yani, insanların
kısırlaştırılmasını mı kastediyor,
böylesine insan haklarına aykırı bir şeyden mi
bahsediliyor? Yani, bunlar olamaz, böylesi bir şeye bu Mecliste karar
verilemez, insan haklarına aykırı; ha adamın
hayatını yok etmişsin ha da diğer fiziksel faaliyetlerini.
Böyle bir şey olmaz, dünya ölçeğinde de böyle bir şey
olmamıştır. Bunu söylemek istiyorum sizlere.
Diğer yönüyle de
hasta mahkûmlarla ilgili biraz önce bir düzenleme geçti. Size, Mamak Askerî
Cezaevinde beyin kanaması geçiren, daha sonra ölen Murat Özenalpin
durumunu anlatmak istiyorum. Murat Özenalp beyin kanaması geçiriyor orada,
bir ambulans var, ambulansın anahtarı yok, on beş dakika sonra
geliyor. Mamak Askerî Cezaevinde, yeterli sağlık personeli yok,
boyunluk yok, sadece bir sedye var ve inanın, götürülünceye kadar oraya,
GATAya götürülünceye kadar akla karayı seçiyorlar. Şimdi,
cezaevlerindeki sağlık tesisleri de aynen böyle, ambulanslar da aynen
böyle.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Devamla) Eğer gerçekten ciddi bir şeyler yapmak istiyorsak
-Bakan burada olsaydı- cezaevlerine biz ani ziyaretler yapmak
durumundayız
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yılmaz.
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Devamla)
oradaki insanların hayatını kurtarmak
açısından, onların sağlıklarının
gelişmesi açısından ama ne yazık ki böyle bir
sorumluluğun ben iktidarda olmadığını görüyorum.
Teşekkür
ederim Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 23.09
ONUNCU
OTURUM
Açılma
Saati: 23.16
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102nci Birleşiminin Onuncu Oturumunu
açıyorum.
82nci madde
üzerinde Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
82nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
592 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Sayın
milletvekilleri, üçüncü bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi,
dördüncü bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Dördüncü bölüm, 83
ila 104üncü maddeleri kapsamaktadır.
Dördüncü bölüm
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Ali Rıza
Öztürk konuşacak, Mersin Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının
dördüncü bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli vekiller;
aslında, görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı büyük
oranda Ceza Kanununda ve Ceza Muhakemesi Kanununda değişiklikler
öngörmekte. Artık sizler de biliyorsunuz ki biz sık sık Ceza Kanununda ve Ceza Muhakemesi Kanununda
değişiklik yapmak zorunda kalıyoruz. Bunun nedeni, bu kanun
tasarıları yapılırken gerçekten objektif kurallara
uyulmamış olmasından dolayıdır. Siyasi iktidarın
ülkedeki karşılaştığı günlük sorunları
çözmek için her şeyi Parlamentodaki çoğunluğunu kullanarak çözme
anlayışından kaynaklanmaktadır. Bu yasa, bu kanunlar, hem
Ceza Kanunu hem Ceza Muhakemesi Kanunu 1/6/2005 tarihinde yürürlüğe girdi
ama o kadar özensiz yasa yapma alışkanlığına sahip bir
anlayışla karşı karşıyayız ki 5237
sayılı Ceza Kanunu tam 18 kez değişmek zorunda kaldı,
180 maddesi değişti. Bir yılda 2-3 kez değiştiriyoruz.
Yine, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu 14 kez değişti, 91
maddesi değişti bu süre içerisinde. Bu, aslında, bu
kanunların neredeyse üçte 1inden fazla maddesinin değişmesi
demektir. Şimdi de yine bir değişiklikle karşı
karşıyayız. Aslında bu değişiklik de yine
konjonktürel olarak önümüze gelmiş, Türkiyenin aslında karşılaştığı,
siyasi iktidarın karşılaştığı iklime uygun
olarak bu tasarı getirilmiş.
Şimdi, iki üç gün önce -sanıyorum 7 Haziran
günü- Sayın Başbakan, İstanbul üçüncü havalimanı
açılışında Gezi zekâlılardan bahsettikten sonra,
dedi ki: Onlar Türkiyeyi on yıl öncesine götürmeye
çalışıyorlar; oysa biz, marka olduğu günlere dönmek
istiyoruz. Yani Türkiyenin dünyada marka olduğu günleri görmek
istiyoruz. diyor.
Değerli arkadaşlarım, bir ülkede büyük
havaalanları yapabilirsiniz, büyük hidroelektrik santraller
yapabilirsiniz, büyük barajlar yapabilirsiniz, gökdelenler dikebilirsiniz ancak
bunların hiçbirisi o ülkenin dünyada marka olduğunu göstermez.
Günümüzde ve çağımızda bir ülkenin marka olduğunu
anlamamızın tek bir yolu vardır; o ülke gerçekten hukuk devleti
midir, değil midir? Yani, o ülkede üstün olan şey hukuk mudur, yoksa
yürütme midir, bireyin gücü müdür? Ve o ülkedeki ülkeyi yönetenler, başta
başbakan olmak üzere, hukuk devletine bağlı mıdırlar,
değil midirler? Eğer Türkiye bir hukuk devleti değilse o zaman
dünyada marka olma iddianız hayaldir. Gerçekten Türkiyede hukuk egemense
o zaman sizin dev barajlarınız olmayabilir ama, iktisaden çok da
böyle iddialı olmayabilirsiniz ama Türkiye bir hukuk devletidir.
Aslında hukuk
devletinde çifte standart olmaz. Hukuk devletinde kumpaslar kurularak, o ülkeyi
yönetenler yıllarca hapishanelerde süründürülmezler. Şimdi, bu Meclis
sıralarında şu anda aramızda oturan HDPli vekiller var,
geçmişte bu süreç içerisinde milletvekilliyken hapishanede
yaşadılar. Bu yasama yılının büyük bir kesimini
içeride geçiren Sinan Aygün aramızda, Sayın Profesör Doktor Mehmet
Haberal aramızda. Sayın Profesör Doktor Mehmet Haberal, yıllarca
edindiği deneyimi maalesef kullanamadı belli bir süre; ömrünün en
güzel günlerini, haksız bir şekilde, hapishanelerde geçirdi.
Şimdi, biz
hukukçular olarak, hukuk devletinin yasama organında görev yapan
insanları olarak aslında failin kim olduğuna, fiilin ne
olduğuna bakmaksızın, isnat edilen suçun işlendiği
konusunda çok kuvvetli suç delillerinin ortaya çıkması durumunda
başlayan soruşturmanın ve ardından gelen
kovuşturmanın o kişinin adil yargılanma hakkını
ihlal edip etmediğine bakarız. Buna bakmak zorundayız, hukuk
devleti bu gözle bakar. Adil
yargılanma hakkını kim ihlal eder? Adil yargılanma
hakkını dağdaki çoban, sokakta gezen insan ihlal etmez. Adil
yargılanma hakkını devlet ihlal eder. Devlet, adil
yargılanma hakkını, o adil yargılanma hakkını
sağlamakla görevli hâkim ve savcılar eliyle ihlal eder. Aslında,
bu ülkede hep vesayetten bahsediliyor ama bu ülkede hukukun üstünlüğünü
yargıç ve savcı üstünlüğü olarak gören anlayışın
kurduğu vesayetten hiç bahsedilmiyor.
Değerli
milletvekilleri, aslında ben isterdim ki siyasi iktidar gerçekten bu
ülkenin can yakan sorunlarını çözsün, bu bir fırsat olsun diye
beklerdim. Her paket geldiğinde, her paketçik geldiğinde toplumun
temel sorunlarının çözüleceği konusunda derin beklentiler
oluşturuldu, bu ülkede tutuklamadan kaynaklanan sorunların
çözüleceği konusunda beklentiler oluşturuldu, bakanlar bu konuda
açıklamalar yaptı ama o paketler çıktı, tutuklamadan
kaynaklanan sorunlar devam etti, hâlen devam ediyor. Yine, her seferinde,
işte, tutuklu ya da hükümlü milletvekili sorununun çözümleneceği
konusunda beklentiler oluşturuldu ama bu beklentiler karşılanmadı.
Sayın
Başbakan, kendisi, ikide bir konuşmasında dönemin Başbakanı diye
hakkında fezlekeler hazırlandığını söylüyor.
Elbette başbakanlar hakkında da fezleke hazırlanabilir ama bu
fezlekeler bir kumpas neticesinde hazırlanmışsa o zaman
Sayın Başbakana, kumpas dediği, insanların damgalanarak mahkûm edildiği,
çocuklarının canlıyken öksüz
bırakıldığı, kamuoyundaki malum davaların
açtığı mağduriyetleri neden gidermediğini sormak
istiyorum.
Başbakan
kendisi hakkında gerçekten bu nedenle fezleke hazırlandığını
söylüyor ama bu ülkenin 26ncı Genelkurmay Başkanının terör
örgütünün yöneticisi olmaktan,
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası
aldığını düşünmesi gerektiğini ben
düşünüyorum.
Yıllarını
bilime vermiş Mehmet Haberalın darbecilikle suçlanması, terör
örgütü üyesi olarak tanımlanması, aslında bu ülkede gerçekten
terör örgütünü gizlemeye yönelik anlayışlardır.
Değerli
milletvekilleri, bakın, daha önce biz çeşitli kanunlar
çıkardık. Çıkardığımız kanunlardan bir
tanesinde, en son, bu terör mahkemelerinin kaldırılmasında,
teknik takip, izleme, el koyma, arama kararlarını ağır ceza
mahkemesinin oy birliği kararına bağladık ama şimdi,
savcıların verdiği takipsizlik kararını,
ağır ceza mahkemesine itiraz müessesesini kaldırıyoruz,
sulh ceza hâkimine itiraz getiriyoruz.
Aslında ben
şunu anlamakta güçlük çekiyorum: Bu ülkede sulh ceza mahkemelerinin
kaldırılmasının nedeni nedir? Ben bunu anlamış
değilim. Bunu Sayın Bakanın anlatması lazım.
Hâkim ve savcıların tazminatla sorumluluğu
meselesini Haberal davası olarak
bilinen davadan sonra getirdiniz, koydunuz, bundan önceki bu yasada
kaldırdınız, şimdi tekrar aynı şekilde bu
sorumluluktan istisna tutulmasını getiriyorsunuz. Yani, bunları
anlamak mümkün değil. Bunlar bir tek şeyi gösteriyor: Kendi
ihtiyaçlarınıza göre yasa yapma
anlayışınızın devam ettiğini gösteriyor. Yürütme
organı, kendi ihtiyaçları ve konjonktüre göre yasa yapma
anlayışını ve alışkanlığını
sürdürdüğü müddetçe reform filan yapamaz arkadaşlar. Reform yapmak,
hukukta devrim yapmak gerçekten yürek ister. Ama siyasi iktidar, gerçekten
hukukta devrim yapmış olsaydı 1, 2, 3, 4, 5 paket gelmezdi
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla)
arka arkası paketler gelmezdi. Bunlar, bu ülkede
hukukta reformun yapılmadığının somut göstergeleridir.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Ben, bu yasal düzenlemenin toplumun ihtiyaçlarını
ve yargının sorunlarını çözeceğine inanmıyorum.
Siyasi iktidarla cemaat arasındaki dengeyi aritmetiksel olarak çevirmeye
yöneliktir; bunu anlamayacak kadar cahil filan değiliz, herkes bunu
görüyor. Böyle de hukuk düzenlemesi olmaz, böyle de korkulan şeyler
önlenemez değerli arkadaşlarım.
BAŞKAN
Sayın Öztürk
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Bunun kesin çözümü, Anayasanın 159uncu maddesindeki
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Yasasında, oturup objektif olarak
çözüm bulmaktır. Benim yargım değil, herkesin yargısı,
milletin yargısını oluşturmaktır, bu da bu
Parlamentonun görevidir.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ederim.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Faruk Bal
konuşacak.
MHP GRUBU ADINA
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek üzere
huzurunuzdayım. Bu mübarek gecede bir kez daha yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Tabii ki, saat
23.30, bugünün tamamlanmasına yarım saat var. Bu gece manevi
sorumluluklarını yerine getirmek isteyen insanları burada mahkûm
etmenin de bir anlamı bulunmadığına dair düşüncemi
paylaşmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu bölüm, ağırlıklı olarak, sulh
ceza mahkemelerinin kaldırılması ve sulh ceza hâkimliklerinin
ihdası ve Anayasa Mahkemesi kararı gereğince HSYKyla ilgili
düzenlemeleri genel olarak değerlendirmektedir.
Şimdi, sulh
ceza mahkemelerinin kalkması ve yerine sulh ceza hâkimliklerinin ihdasının anlamı nedir? Anlamını
ben hiç idrak edemedim ve anlayamadım ve gerektirici bir neden de
bulamadım ancak bunun doğurabileceği sorunları gayet iyi
anlıyorum.
Birinci olarak
bunun doğuracağı sorun: 1926 yılından beri uygulamakta
olduğumuz üçlü ilk derece mahkeme sistemi ortadan
kaldırılıyor. Sulh ceza, asliye ceza ve ağır ceza
mahkemesi sistemi ortadan kaldırılıyor, ikili bir sisteme geçiliyor;
ikili sistemde de asliye ceza mahkemesi, ağır ceza mahkemesi oluyor.
Sulh ceza hâkimi diye muhafaza edilen yargı makamı ise sadece
tedbir kararlarına karar verecek ve hâkim diye atıfta bulunulan
kanunlardaki işleri ikmal edecektir.
Değerli arkadaşlarım,
bu, yaklaşık doksan küsur yıldır
uyguladığımız hukuk sisteminden dönülmesi ve üçlü
yargı sisteminden vazgeçmemiz hâlinde sulh ceza mahkemelerinin uhdesinde
bulunan işlerin doğrudan ve doğal olarak asliye ceza
mahkemelerine nakledilmesi demektir. Sulh ceza mahkemeleri kırkambar
mahkemesidir. Her kanunda sulh ceza mahkemesine mutlaka bir görev
verilmektedir, çok çeşitli davalara bakarlar. Dolayısıyla, sulh
ceza hâkimlikleri, mahkemeleri bu tür davalara baka baka ihtisaslaşmışlardır.
Asliye ceza mahkemeleri ise daha ağır davalara bakar.
Dolayısıyla, asliye ceza mahkemesi hâkimliği görevini yapan ve
yargının diğer unsurlarında bulunan kişiler
tanımadığı, bilmediği bir hukuk alanında, ihtisas
sahibi olmadığı bir hukuk alanında bu kanun yürürlüğe
girdiği anda yağmur gibi dosya birikimine neden olacaktır. Ve
dolayısıyla, asliye ceza mahkemeleri kilitlenecek, şişecek;
vatandaş sulh ceza mahkemesindeki işini takip için gittiğinde
başka bir mahkemeyle karşılaşacak, o mahkemenin hâkimi
elindeki işler varken çok farklı bir yargılama sistemine uygun
sulh ceza mahkemesinin işleriyle karşılaşacaktır. Bu
ikisinin doğurduğu sonuç kesinlikle vatandaşın adil
yargılama hakkına ulaşmasını engelleyecektir.
Sulh ceza
mahkemesinin kaldırılmasıyla birlikte sulh ceza hâkimlerinin
kararlarına karşı da bir düzenleme getiriliyor. Eskiden sulh
ceza mahkemesinin kararına karşı bir üst mahkeme olan asliye
ceza mahkemesinde; asliye ceza mahkemesinin kararlarına karşı
bir üst mahkemesi olan ağır ceza mahkemesinde itiraz edilirdi. Bunun
gerekçesi basitti ve netti, vatandaşın itirazını daha
teminatlı olan yüksek dereceli bir mahkemede değerlendirebilmesi
imkânını sağlamaktı. Ancak, AKP'nin on iki yıllık
uygulamış olduğu sistemde, Balyoz davasında olduğu
gibi, özellikle o davadaki Engin Alan mağduriyetinde olduğu gibi
yatay bir itiraz sistemi getirilmektedir. Yatay itiraz sisteminde de sulh ceza
hâkiminin kararına numaralı olarak bir üst sulh ceza mahkemesi hâkimi
karar verecektir.
Değerli
arkadaşlarım, ben bu mesleği yirmi iki yıl fiilen
yapmış bir kişiyim. Dolayısıyla, sulh ceza mahkemeleri
kaldırıldığında -örneğin, Ankara'da otuz küsur
tane sulh ceza mahkemesi var- bunlar sulh ceza hâkimliğine
dönüştürüldüğünde en fazla bir elin 5 parmağı kadar sulh
ceza hâkimi kalacaktır. Dolayısıyla, bu hâkimler arasındaki
sosyal ve mesleki dayanışma, itirazların
değerlendirilmesinde olumsuz etki yaratabilecek kadar sonuç
doğuracaktır. Yani, mesleki dayanışma,
karşılıklı sosyal ilişkiler, bir hâkimin verdiği
kararı kaldırmamak, onun kararının bir diğer mahkemede
daha haklı olduğunu ortaya koymak gibi adalet duygusunu ortadan
kaldıracak bir sonucu ortaya çıkaracaktır.
Değerli
arkadaşlarım, bunun şimdiye kadarki teknik değerlendirmesi
budur ama siyasi değerlendirmesinde ise böyle ucube bir sistemin getirilmesinin
bir tek anlamı vardır, o da yargının
siyasallaştırılması ya da 17, 25 Aralık
operasyonları nedeniyle ortaya çıkan arama, gözaltına alma,
tedbir kararı gibi kararların Türkiye çapında hangi mahkemeden,
ne zaman verileceğinin bilinmemesi nedeniyle siyasi iktidar
tarafından Hangi mahkemeden, ne zaman böyle bir karar çıkabilir?
düşüncesini gerçekleştirebilmek amacıyla
yaratılmıştır. Dolayısıyla, bu mahkemelerin
kurulması hâlinde, daha doğrusu sulh ceza hâkimliklerinin ihdası
hâlinde buraya zülfüyâre dokunmayacak, Adalet ve Kalkınma Partisinde
siyasi faaliyette bulunduktan sonra avukatlıktan hâkimliğe
geçmiş, savcılığa geçmiş kişiler ile Uzun
yaşa uzun adam. türünden Rıza Zerrabın tahliyesine karar veren
hâkimler veya Adanada olduğu gibi Facebook sayfasında AKPli bir
siyaset adamından daha fazla Başbakana övgüler yayan hâkimler
görevlendirilecektir. Böylece AKP yargının girişinde kontrol
mekanizmasını gerçekleştirmiş olacaktır.
Değerli
arkadaşlarım, Ben yaptım oldu. diyorsunuz. Ben yaptım
oldu. diyor iseniz ben size bir başka şey öneriyorum: Madem sulh
ceza hâkimliklerini muhafaza edeceksiniz, cezasını
kaldırın, sulh hâkimliklerini ihdas edin. Sulh hâkimlikleri ile on
iki yıllık iktidarınız süresi içerisinde Konyanın
Çeltik, Tuzlukçu, Yalıhüyük, Ahırlı, Altınekin,
Halkapınar gibi Türkiyedeki 166 tane ilçede yargı faaliyetini sona
erdirdiniz, adliyeleri kaldırdınız. Evet, bu bir tasarruftur
diye ifade ediyorsunuz ama adaletten tasarruf olmaz. Bu küçük ilçelerde madem
sulh ceza hâkimi olacak idi ise bu küçük ilçelerde de sulh hâkimliklerini ihdas
edin. Bu istinaf mahkemesinde iddianız vardı, Osmanlı bunu daha
önce yaşamış, bizim hukukumuzda var. diyordunuz; sulh
hâkimlikleri de var Osmanlı zamanında, 1924 yılında
kaldırıldı bunlar da istinaf mahkemesi gibi. O zaman, küçük
ilçelerde, adalete ulaşma diye ifade ettiğimiz en temel insani
hakkı, en temel evrensel hakkı da sulh hâkimliklerinin ihdası
ile yerine getirmiş olursunuz. Ancak, sizin bunu yapacağınıza
inanmıyorum çünkü siz, Türkiyeyi yargı alanında hallaç
pamuğu gibi attıktan sonra yargının düzenini kalbura
çevirdiniz. Şimdi bu yasa ile Yargıtayı,
Danıştayı, HSYKyı tekrar kalbura çevirir gibi
çeviriyorsunuz; aynen eğitim sisteminin 4+4+4 şeklinde hallaç
pamuğu gibi atılması, aynen işçi sendikalarının
sarı sendikaya, iktidar yandaşı sendikalara dönüştürülmesi
gibi, aynen sivil toplum örgütlerinin ve özellikle mali ve sosyal güvenlik
açısından teftiş tehdidi altında bulunan iş adamlarının
hallaç pamuğu gibi atılması gibi Türkiyeyi ekonomik ve sosyal
alanda böyle bir sorunla karşı karşıya
bıraktınız. Böyle bir sorunun Türkiyeyi ne hâle
getirdiğini dış politikada da görmekteyiz.
Dış
politikada karşımıza çıkan sorun ise, Kırım elden
gidiyor, AKPden ses yok; Suriyede terör örgütleriyle iş birliği
yapıyor, gelecekte Lahey Adalet Divanında Türkiyenin yöneticilerinin
yargılanması gibi bir sonuç doğacak, yine buna bir ses yok;
Türkmeneli elden gidiyor Irakta, Suriyede, buna etkin bir tedbir yok; Annan
Planı gibi ucube bir plana öncülük ettiniz, şimdi yeni Annan
planları hazırlanıyor, Kıbrıs elden gidecek, ona ses
yok; elhasılıvelkelam, Türkiye elden gidiyor, AKPden ses yok. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bal.
Şahsı
adına Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık konuşacak.
(MHP sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK
(Kütahya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gecenin bu
geç vaktinde görüşülmekte olan 592 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 4üncü bölümünde şahsım adına söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu vesileyle mübarek
Berat Kandilinin tüm İslam âlemine, aziz Türk milletine hayırlar
getirmesi temennilerimi iletmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, kalıcı yasalar ancak sistem
yaklaşımıyla çözüm arayan felsefeye dayalı yasalar oluyor.
Maalesef, Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri döneminde bu
anlayıştan uzak yasa yapma tekniği yine bu kanun
tasarısında da gözümüze çarpmaktadır. Sadece bu bölümde, 2005
yılında çıkartılmış 5320 sayılı Ceza Muhakemeleri
Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda 4 madde, yine
2006 yılında çıkartılmış 5549 sayılı
Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunda 2
madde, 2013 yılında çıkartılmış 6415
sayılı Terörün Finansmanının Önlenmesi Hakkında
Kanunda 1 madde, 2007 yılında çıkartılmış 5607
sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda 1 madde, 2010
yılında referandumdan sonra çıkartılan 6087
sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanununda 11 madde,
1983 yılında çıkartılmış 190 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede 1 maddede değişiklik yapılıyor,
ayrıca 4 kanunun bazı maddeleri yürürlükten
kaldırılıyor. Baktığınız zaman,
değişikliklerin son on iki yıllık AKP iktidarında
çıkartılmış yasalarda olduğunu görüyorsunuz.
Başka bir
anlayış, başka bir siyasi partinin çıkarmış
olduğu, gerçekten, günümüzde toplumun sorunlarına çözüm bulamayan
yasalarda değişiklik olsa anlarım; 2010 yılında siz
çıkarmışsınız, 2013 yılında siz
çıkarmışsınız. Bu kanunlar görüşülürken -çok iyi
hatırlıyorum- birçok konuda itirazlarımız oldu,
düzeltilmesi konusunda önerilerimiz oldu, hepsini reddettiniz ama tek bir
sebebi vardı, gelen öneriler doğru da olsa, muhalefetten geldiği
için reddedildi. Şimdi bakıyorum, o gün reddettiklerinizi bugün
kendiniz getiriyorsunuz. O zaman bu
anlayış, gerçekten çürümüş bir anlayış. Bu
anlayış, sistem yaklaşımıyla konulara
bakılmadığının, sadece günlük olaylar ve kişiler
üzerinden AKP siyasetinin yürütüldüğünün bir göstergesi.
17, 25 Aralık tarihlerindeki asrın
yolsuzluğu olarak bilinen ve bunun
faillerinin ortaya konulmasını amaçlayan yolsuzluk ve rüşvet operasyonu,
maalesef, AKP için yargıda bir milat olmaktadır. 2010
yılında referandum yapacaksınız, Hâkimler Savcılar
Yüksek Kurulunun yapısını değiştiren maddeleri için
kamuoyuna Yeni bir adalet sistemi getireceğiz,
sorunlarınızı hızla çözeceğiz ve ileri demokrasiye
geçişin altyapısını kuracağız. diyeceksiniz,
aradan iki yıl geçecek, üçüncü yılda Yanlış
yapmışız, biz kendi yargımızı kendimiz bozmuşuz, şimdi düzelteceğiz.
diyeceksiniz.
Değerli
milletvekilleri, bir gecede bir ülkede 2.200den fazla hâkim ve
savcının yeri değiştiriliyor, atamasıyla
oynanıyorsa -kusura bakmayın- bunun adı hukuk olamaz,
olmamalıdır. İki gün önce çıkan kararnameyle birçok hâkim
savcının yeri değiştirildi, birçoğunun görevinde
değişiklik yapıldı, bir yerden alındı başka
bir yere -tabiri caizse- sürüldü.
Peki,
gönderdiğiniz yer Türkiye Cumhuriyeti devletinin ili, ilçesi ya da
başka bir yerleşim birimi değil mi? Bu hâkim A ilinde
tehlikeliyse, A ilinde paralel yapının hâkimi olarak görev
yaptıysa, gittiği B ili Türkiyenin ili değil midir?
O nedenle, bu
düzenlemelerin yargı sorunlarını çözmeyeceğini bir kez daha
hatırlatıyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şahsı
adına ikinci konuşmacı Sayın Mevlüt Akgün, Karaman
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEVLÜT AKGÜN
(Karaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 592 sıra sayılı Türk Ceza Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının dördüncü bölümü üzerinde şahsım
adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Ben de bu gece idrak ettiğimiz Berat
Kandilinizi tebrik ediyorum, kandilin İslam âlemine ve milletimize
hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, ceza kanunları toplumsal barışı
korumak ve suçların işlenmesini önlemek bakımından önemli
bir işleve sahiptir. Bu anlamda ceza hukukunun evrensel temel ilkeleri ve
anayasal kurallara aykırı olmamak kaydıyla, ülkenin sosyal ve
kültürel yapısı, ahlaki değerleri ve ekonomik hayatın
gereksinimleri göz önüne alınarak ceza politikası belirlenmekte ve
ceza politikasına uygun olarak da o ülkede suç siyaseti
oluşturulmaktadır. Toplumsal yaşamın gerektirdiği
hâllerde zamanın ruhuna uygun olarak kanunlarda değişiklik
yapmak aynı zamanda hukuk devletinin gerekleri arasındadır.
Bugün
görüşmekte olduğumuz tasarı, yargı reformu
ihtiyacından doğan değişiklikler içermektedir. Ayrıca,
tasarıda yıllardır uygulamaya geçmesini beklediğimiz
istinaf mahkemeleri ile ilgili düzenlemeler de yer almaktadır. Yargı
hizmetlerinin hızlandırılması, etkin ve verimli bir
şekilde sunulabilmesi amacıyla istinaf uygulamasına ülkemizde
ihtiyaç vardır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının dördüncü bölümü
83üncü ile 104üncü maddeler arasında düzenlenmektedir. Bu bölümde en
dikkat çeken düzenleme sulh ceza mahkemelerinin kaldırılmasına
ilişkin düzenlemedir. 83üncü ve 84üncü maddelerde yapılan düzenleme
ile sulh ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçların
yargılanması asliye ceza mahkemelerine devredilmektedir. Ayrıca,
soruşturma aşamasında hâkim tarafından verilmesi gereken
kararları vermek üzere sulh ceza hâkimlikleri kurulmaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, yargılama faaliyeti yapan ilk derece ceza
mahkemeleri arasında sulh ceza-asliye ceza ayrımı
yapılması doğru bir uygulama değildi çünkü aynı usul
kuralları uygulayan iki mahkeme arasında sık sık görev
uyuşmazlığı sorunu gündeme gelmekte idi. Yargılamanın
hızlanması bakımından sulh ceza mahkemelerinin pratikte bir
faydası da bulunmamaktaydı. Sulh ceza mahkemelerinin
kaldırılmasıyla yerine kurulan sulh ceza hâkimliği
oluşturulması bir yandan koruma tedbirlerine ilişkin
ihtisaslaşma sağlarken diğer yandan da temel hak ve
hürriyetlerin daha etkin bir şekilde güvence altına
alınmasının yolunu açmaktadır.
Yine bu bölümde,
günümüzde gittikçe artan ve önemli bir toplumsal sorun hâline gelen
uyuşturucu kullanma suçuyla ilgili olarak Türk Ceza Kanununun 191nci
maddesiyle tedavi tedbirleri ve denetimli serbestlikle ilgili düzenlemeler yer
almaktadır.
Yine tasarının
bu bölümünde, Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun
uygulaması bakımından hukukumuzda esasen yer almayan elektronik
ortamda tebligat isimli yeni bir müessese düzenlemeye girmektedir.
Tasarının
87nci ve 88inci maddelerindeki hükme göre, Tebligat Kanununun 7/a maddesinde
düzenlenen tebligata ilişkin usullere bağlı olmaksızın
elektronik ortamda tebligat yapılması ve bu tebligatın
karşı tarafa ulaştığında tebliğ edilmiş
sayılması kuralı yer almıştır. Tasarıda
elektronik tebligata ilişkin yükümlülükleri yerine getirmediği tespit
edilen kişi, kurum veya kurumlara başkanlık tarafından
ağır idari para cezası uygulaması da yer almaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, tasarının dördüncü bölümünde
ağırlıklı düzenleme 6087 sayılı Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu Kanunuyla ilgili değişiklik
hükümleridir. Bilindiği üzere, Anayasa Mahkemesi 10/04/2014 tarihli
kararıyla 6087 sayılı HSYK Kanununun bazı maddelerini
iptal etmişti. Bu iptal kararının dışında,
Anayasa hükümlerine ve Anayasa Mahkemesi kararlarına uygun olarak
tasarıda değişiklikler yer almaktadır.
Hükûmetimiz ülkemizde sağlam bir hukuk devletinin
inşası ve yargı hizmetlerinin hızlı, etkin ve verimli
hâle getirilmesi için çalışmalarına devam etmektedir.
Bu tasarının yargı reformu
düşüncesine ve stratejisine hizmet edeceğini umuyor,
hayırlı olmasını diliyor, hepinize hayırlı
geceler diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, bölüm üzerinde İç
Tüzükün 72nci maddesine göre verilmiş bir önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Bölüm görüşmelerine İçtüzük 72ye göre devam
edilmesini arz ederim.
Oktay Vural
İzmir
MHP Grup Başkan Vekili
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum
III.-
YOKLAMA
(MHP ve CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
OKTAY VURAL (İzmir) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN - Karar yeter sayısı mı?
OKTAY VURAL (İzmir) - Yoklama efendim.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Vural, Sayın Korkmaz, Sayın
Yılmaz, Sayın Akar, Sayın Işık, Sayın Öz,
Sayın Kalaycı, Sayın Çınar, Sayın Bal, Sayın
Çirkin, Sayın Varlı, Sayın Erdoğan, Sayın Halaman,
Sayın Dibek, Sayın Bayraktutan, Sayın Yılmaz, Sayın
Batum, Sayın Aygün, Sayın Köktürk, Sayın Haberal.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi
okuyacağım isimlerin tekrar sisteme girmesini rica ediyorum. Yoklama
nedeniyle sıra karıştı.
Sayın Genç, Sayın Yılmaz, Sayın
Işık, Sayın Köktürk, Sayın Öz.
Yoklamadan sonra lütfen.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 23.53
ON
BİRİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 00.07
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102nci Birleşiminin On Birinci Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
Dördüncü bölüm üzerinde İzmir Milletvekili Oktay Vuralın İç Tüzükün 72nci maddesi uyarınca
vermiş olduğu görüşmelere devam edilmesine ilişkin
önergenin oylanmasından önce yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yeniden
elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için iki
dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun; Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün; İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprakın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; Bursa Milletvekili Sena
Kalelinin; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker ve 7 Milletvekilinin;
Antalya Milletvekili Yıldıray Sapanın; Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt ve İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Bursa Milletvekili Aykan Erdemirin; İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın; Ankara Milletvekili Levent Gökün; Barış ve
Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun; Van
Milletvekili Aysel Tuğlukun; İstanbul Milletvekili Bülent Turan ve
Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl ile 69 Milletvekilinin; Tokat Milletvekili
Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın; Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlunun; Gaziantep Milletvekili Mehmet Şekerin;
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve İstanbul Milletvekili
Bülent Turan ile 1 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporları (1/918, 2/14, 2/25, 2/67, 2/214, 2/218, 2/335, 2/542, 2/571,
2/577, 2/876, 2/960, 2/1060, 2/1087, 2/1369, 2/1648, 2/1675, 2/1830, 2/1864,
2/1883, 2/1941, 2/1973, 2/1982, 2/2115, 2/2149) (S. Sayısı: 592)
(Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Kanun tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Şimdi on
beş dakika süreyle soru-cevap işlemini yapacağız. Sisteme
giren milletvekillerine söz vereceğim.
Sayın Genç,
Sayın Yılmaz, Sayın Işık, Sayın, Köktürk,
Sayın Öz, tekrar sisteme girerseniz
Buyurun Sayın
Öz.
ALİ ÖZ
(Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakan,
hâkimlerden 2.200, savcılardan 2.200 kadar kişinin yeri
değiştirildi basında yer aldığına göre.
Bunların yer değişikliğinin sebepleri nelerdir?
Bunların paralel yapıyla alakalı olanlarını nasıl
tespit ettiniz? Bunlar Türkiyenin başka yerlerinde görev
yaptıklarında, paralel yapının üyesiyse eğer bunlar,
paralel yapının üyesi olmaktan vaz mı geçecekler? Bu tasnifi, bu
ayrımı neye göre yaptınız? Gittikleri yerde benzer örgütün
veya benzer bir cemaatin tekrardan üyesi olmayacaklar mı? Oradaki
vatandaşlarımız bu hâkim ve savcıların
karşısına çıktığında nasıl bir
muameleye maruz kalacaklar, bunu çok merak ediyorum. Diğer tasniflerde de,
görev yeri değişikliği olanlarda başka değer
yargılarınız da, kıstaslarınız da var mı?
Bunları nasıl ayırdınız? Bunları
cevaplarsanız memnun olurum.
BAŞKAN
Sayın Yılmaz
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Almanyadan Derya Hanım diye bir anneyle görüştüm. Kendi oğluyla
beraber Hamburgta 50ye yakın Türk vatandaşının
çocuğunun Suriyeye gittiklerini ifade etti ve altı aydır haber
alamadıklarını bildirdiler. Bununla ilgili size herhangi bir
müracaat var mı? Bu konuda bilginiz var mı?
İkinci sorum
da, Sayın Başbakanın temsilcisiyle Osloda
teröristbaşları görüşürken Kandilden özel uçakla oraya
teröristler götürüldü mü? Götürüldüyse kim gitti ve ne zaman gitti?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Işık
ALİM IŞIK
(Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Çek Yasasında yapılan en son değişiklikle bilindiği
gibi cezalar kaldırıldı, hapis cezası. Ancak bu
değişikliğin ardından çok sayıda çekin
karşılıksız çıktığı ve piyasada ciddi
mağduriyetlerin ortaya çıktığı haberleri zaman zaman
basında yer almaktadır. Bu konuda yeni bir düzenleme yapmayı
düşünüyor musunuz?
İkincisi,
İcra ve İflas Kanununun 340ıncı maddesi gereğince
zamanında taahhüdünü yerine getiremeyenlere uygulanan tazyik hapsinin
kaldırılması konusunda bir çalışmanız var
mı? Şu anda bu maddeden dolayı kaç kişi mağdur durumda
ve takip aşamasındadır? Bilgi verirseniz sevinirim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Özelleştirme İdaresince özelleştirilip de idari
yargı tarafından iptal edilen kaç tane karar vardır? Hangi
kurumların özelleştirilmesiyle ilgili işlemler iptal
edilmiştir? Bunlardan yerine getirilmeyen kararlar hangi işletmelerle
ilgilidir? Bunların tek tek isimlerini istiyorum.
Bir de
Okmeydanında Uğur Kurt isminde bir vatandaşın
öldürülmesini sağlayan
Polis olduğu yapılan tespitlerden
anlaşılmıştır. O gün orada bir polis kurşunuyla
öldürüldüğü tespit edilmiştir. Bunun faili bulunmuş mudur, polis
yakalanmış mıdır? Bu tahkikat hangi safhadadır?
Ayrıca, 17, 25
Aralık olayları nedeniyle bir savcı, mahkeme tarafından
yapılan dinlemeler için, Ben bu dinlemeleri yasal olarak kabul
etmiyorum. diyor ve mahkemenin dinleme kararını hükümsüz sayıp,
takipsizlik kararı veriyor. Bu konuda bilgi verir misiniz?
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Köktürk
ALİ İHSAN
KÖKTÜRK (Zonguldak) Sayın Bakan, bu tasarının 71inci
maddesindeki düzenlemeyle cumhuriyet savcılarının
kovuşturmaya yer olmadığına yönelik kararlarının
itirazen inceleme yetkisinin en yakın ağır ceza mahkemesi
heyetinden alınarak cumhuriyet savcısıyla aynı yerde görev
yapan sulh ceza hâkimine verilmesinin 17 Aralık ve 25 Aralık
soruşturmalarıyla, yolsuzluk soruşturmalarıyla
bağı nedir? Cumhuriyet savcılarının takipsizlik
kararı vermesine yönelik kararlarındaki denetimi zayıflatmaktan
güdülen amaç nedir, yani hangi amaçlar öngörülmektedir?
BAŞKAN
Sayın Erdoğan
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
kapatılan adliyelerin açılması konusunda bir
çalışmanız var mı? Yine, 21 Mart 2013 tarihinde
Diyarbakırda yapılan kanunsuz mitingle ilgili, bu mitingi
düzenleyenlerle ilgili herhangi bir yasal işlem yapıldı mı?
Bu kanunsuzluğa izin veren kamu görevlileri hakkında yapılan
herhangi bir işlem var mıdır?
17 Aralıktan
bu yana kaç hâkim, savcı tayin ettiniz? Bu tayinler
iktidarınızı aklamaya yetecek mi?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Bayraktutan
UĞUR
BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Türkiye Barolar Birliği bu yeşil pasaporta ilişkin olarak Adalet
Bakanlığından çok kez talepte bulundu. Adalet
Bakanlığı, Barolar Birliğindeki avukat
sayısını gerekçe göstererek bu talebi reddetti. Şimdi,
Türkiye Noterler Birliğine bağlı 2 bine yakın noter var;
bütün Türkiye'de 2 bin rakamı yok, 1.500 veya 1.600 civarında noter
var. Türkiye Noterler Birliği de uzun yıllardır yeşil
pasaporta ilişkin talepte bulunuyor. Devlet, hizmetlisine yeşil
pasaport veriyor, ne yazık ki, en çok güvendiği memuru olan notere,
devletin mührünü alan notere, Noterler Birliğine yeşil pasaport
vermiyor. Hangi hukuki gerekçeyle bunu açıklayabilirsiniz? Bu Noterler
Birliğinin ciddi -benim eşim de noter- anlamda talebi var. Adalet
Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı bu
konuda niye direniyor? Bakın, devletin en güvendiği memurudur noter,
devlet hiçbir memuruna bu şekilde mührünü vermiyor.
Dışişleri Bakanlığını niye ikna edemiyor
Adalet Bakanlığı? Bizler de bu konuda girişimde bulunduk.
Noterler Birliğiyle ben de bağlantı hâlindeyim. Bu konuda bir
açıklama yapar mısınız?
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Bakan,
söz sizde, 25 tane sorunuz var.
Buyurun.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Özün sorusu son kararnameye dair.
Tabii, bildiğiniz gibi, hâkimler ve savcılarla alakalı atama ve
yer değiştirme kararnameleri HSYKnın 1. Dairesi tarafından
yapılmaktadır. HSYK 1. Dairesi kendi koyduğu ilkeler
çerçevesinde bunu yapmaktadır. Kurul Başkanı olan Adalet
Bakanının 1. Dairenin çalışmalarına katılma hak
ve yetkisi olmadığı gibi herhangi bir oy ve görüş bildirme
yetkisi de yok, tamamen kurulun kendi aldığı kararlar
çerçevesinde yapılmaktadır. Esasında yargıdaki en büyük
kararname her zaman yaz kararnamesidir. Bu kararnamedeki sayılar her zaman
kabarık olur. Sanki ilk defa bu kadar yüksek sayıda bir kararname
çıkarılıyormuş gibi bir algı veriliyor.
ALİM IŞIK
(Kütahya) Ama daha önce hiç böyle olmadı Sayın Bakan.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Bak, ben rakamlar vereceğim. 2011
yılında adli yargıda 1.976, idari yargıda 254 kişi
-haziran kararnamesi- 2012 yılında adli yargıda 2.335 kişi,
idari yargıda 184 kişi; 2013 yılında adli yargıda
1.923 kişi, idari yargıda 148 kişi; 2014, şu anki yaz
kararnamesinde adli yargıda 2.224, idari yargıda 293 kişi.
Dikkat ederseniz, rakamlar üç aşağı beş yukarı
birbirine denk rakamlar. Ama tabii, Türkiyede son zamanlarda yaşanan
tartışmalar nedeniyle herkes Acaba burada şu var mı, bu
var mı, şundan mı yapıldı, bundan mı
yapıldı? şeklinde değerlendirmeler yapıyor. Bunu
çarpıtmak isteyenler de var ama işin esası, rutin ve normal bir
kararnamedir. Sayı iki az, üç fazla olabilir. Bunun özellikle bilinmesini
isterim.
Sayın
Işık, Çek Yasasında değişiklik yapan yasayla
bildiğiniz gibi hapis cezası kaldırıldı. Esasında
Anayasaya da uygun bir düzenleme yapıldı çünkü Anayasa
sözleşmeden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin hapis
cezasıyla müeyyidelendirilemeyeceğini hüküm altına alıyor.
O zaman da çok tartışıldı fakat daha sonra şöyle bir
karar alınmıştı: BDDK bünyesinde Risk Santralizasyonu
Merkezi diye bir merkez kuruldu. Şu anda da faaliyette bu merkez.
Şifreli bu; kişilerin oraya üye olmaları gerekiyor. Oradan o
kişinin bütün faturaları, bütün ödemeleri gözüküyor. Eskiden sadece
kontrol etmek isteyenler negatif olan durumları görebiliyordu ama
şimdi, Alim Işıkla ilgili, eğer bir şirketse veya
şahıssa ödediği bütün bonolar, çekler, senetler, Visa
kartı, telefon faturası, ne kadar ödemesi varsa kayıt
altında, hepsi o sicilde gözüküyor. Dolayısıyla çek alan veya
çek veren herkes çek aldığı, çek verdiği kişinin
sicilini görerek bunu veriyor. Sonucuna da tabii katlanması gerekiyor. Ama
eskiden böyle bir durum yoktu, yani referanslar oluyordu veya bir şekilde
kendince araştırma yapıyordu. Şimdi daha iyi bir sistem
kuruldu. Geçen partinin Afyondaki toplantısında bizim
milletvekillerimiz de bu konuda epey şikâyet dile getirdi, Ekonomiden
Sorumlu Koordinatör Başbakan Yardımcımız Ali Bey orada
rakamları da açıkladı. Şu anda rakam itibarıyla bu
yasanın çıkmasından önce karşılıksız
çıkan, takasa giren çekle şimdiki arasında olumsuz anlamda bir
gelişme yok, aksine, olumlu anlamda bir gelişme var. Burada sorun
şu: Bu Risk Santralizasyonu Merkezinin sunduğu imkânı bizim
iş adamlarımız henüz yeteri kadar öğrenmiş değil.
Öğrenmiş olsalar ben eminim ki bu noktada çok rahatlayacaklar, çekini
kabul etmeyecekleri kişilerin çeklerini kabul etmeyecekler, piyasa kendi içinde
bir güven sistemini inşa etmiş olacaktır.
Hapisle ilgili
Yeniden getirin. dendiğinde, tabii, yeniden getirilebilir fakat hapis
cezasıyla bir kişinin karşı karşıya kalabilmesi
için burada pek çok avukat arkadaş var, bilirler ki- günü gününe
davayı takip etse
ALİM IŞIK
(Kütahya) Hapis getirilmesi değil efendim, bir fon
oluşturulması düşünülmüyor mu?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
hiçbir zaman gecikmesi olmasa en erken
beş senede içeri ancak girebiliyor yani bu, alacağın tahsili
için fazla bir imkân sağlamıyor. Ama şimdi şu sistem
gerçekten önemli bir sistem. Bu uygulandıkça çek gerçekten paraya
dönecektir, aksi takdirde çek bono vasfını kazanacaktır.
Uygulamayı biraz daha görelim, ondan sonra biz bunu yeniden ele alabiliriz
ihtiyaç varsa.
Yıllara göre
burada rakamlar da var. Vaktinizi almak istemiyorum, arkadaşlar bana
şu anda veriyorlar.
Tazyik hapsinin
kaldırılmasına ilişkin bir çalışmamız yok,
kaldırılmasını da işin doğrusu doğru
görmüyoruz Bakanlık olarak.
ALİM IŞIK
(Kütahya) Çekte kalktı, burada duruyor yani hakikaten adaletsizlik.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Rakamlar şu anda elimizde yok, onu ifade
edeyim.
Sayın Köktürk,
tasarının 70inci maddesindeki sulh ceza mahkemeleriyle ilgili hususu
sordu. Bu son derece önemli bir değişiklik. Esasında, sulh
ceza-asliye ceza ayrımının bir anlamı yok çünkü aynı
usule tabiler. Sadece hapis cezasına göre bir görev sınırı
vardı. Bu, iş yükünün adaletsiz dağılımına da yol
açıyordu, şimdi tekleştirdik. Asliye cezaların
sayısı artacak bundan sonra, iş yükü adil dağılacak.
İtirazlarla
ilgili de, sulh ceza hâkimliğine verildi ama bütün sulh ceza
hâkimliklerine verilmedi itiraz, sadece ağır ceza merkezinin
bünyesinde olan sulh ceza hâkimliğine verildi. Örneğin,
Ankaranın ilçelerinde sulh ceza hâkimleri var. Bir ilçedeki cumhuriyet
savcısı takipsizlik kararı verdi Polatlıda diyelim,
Polatlıdaki sulh ceza hâkimine ağır ceza yoksa itiraz etmiyor.
Nereye edecek? O zaman Ankara ağır ceza nezdindeki sulh ceza hâkimine
itiraz edecek. Sadece, ağır ceza merkezinde bulunan cumhuriyet
savcılarından bir tanesi takipsizlik kararı verdiğinde
oradaki sulh cezaya itiraz edecek. Bu bizim sistemimize yabancı bir
şey değil. Şu anda diyelim bir ağır ceza mahkemesinin
verdiği karara itirazı kabilse ne yapıyor? Bir sonraki
numaralı ağır cezaya, bir sonraki numaralı asliye cezaysa
asliye cezaya itiraz ediliyor. Şu anda asliye cezalarda bir savcı
dava açıyor, değil mi? Açtığı zaman asliye cezada tek
hâkim on yıla kadar hapis cezası verebiliyor. Biz diyor muyuz
savcıyla hâkim anlaşır, on yıla kadar ceza verir? Onu
demiyoruz. Aksine, böyle bir şey düşünmek de doğru değil.
Şu anda savcıların, hâkimlerin birbirlerini
tanımadığını
Diyelim ki Yozgat merkez Çoruma
gidiyor. Çorumdaki ile Yozgattaki birbirini tanımıyor, birbirini
bilmez. dersek kendimizi aldatırız yani herkes birbirini
tanıyor, birbirini biliyor. Burada önemli olan hukukun doğru
işlemesi.
Ağır
cezayı yaptığında heyet olduğu için daha güvenceli
gözüküyor ama hepimiz çok iyi biliyoruz ki ağır ceza mahkemeleri bu
işi biraz da angarya gibi görüyor, kendi asli şeyinin
dışında görüyor. Reis ne derse diğer üyeler de ona göre
bakıyor veya bir üyeye veriyor Sen bak. diyor, onlar imza atıyor
ama şimdi sulh ceza hâkimliği müessesesinde yargılama yapmayacak
bunlar, hiçbir dava dosyasına bakmayacak. Sadece işleri bu olacak,
asli işleri bu olacak. Tedbirler hakkında karar verecek, kabahatlere
ilişkin idari yaptırımlar
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, cümlenizi bitirin
isterseniz, süreniz doldu.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bizim sorular ne oldu? Yazılı mı cevap vereceksiniz?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkanım, izin
verirseniz
BAŞKAN
Cümlenizi tamamlayın lütfen.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Dolayısıyla, bu son derece önemli
bir müessese, ihtisaslaşma olacak. Belki bundan sonra göreceksiniz, bu
noktadaki kararlar daha sıhhatli olacak. Bir de bu hâkimliklere
kıdemli olanlar atanacak.
Sayın
Bayraktutanın dediğine aynen katılıyorum. Yani, bu
konularda verilmemesini ben de doğru görmüyorum. Benim Bakan olarak bunun
olumlu neticelenmesi için noterlerimiz bakımından da,
avukatlarımız bakımından da
çalışacağımı bilmenizi isterim çünkü bu bizim
kanunlardan değil, biraz Pasaport Kanunundan kaynaklanıyor ama onu
ayrı bakanlık takip ediyor. Fakat, ben de Bakan olarak bu konuda
olumlu bir noktaya gitmesi için takip edeceğim.
Almanyadan gelen
Suriyeye geçenlerle ilgili şu anda benim elimde bir bilgi yok, bunu
öğrenerek vermemiz lazım. Onun için onu yazılı olarak bilgi
verebilirim.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Telefon numarası var bende, verebilirim.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Osloyla ilgili iddia, soru bir
iftiradır yani onun gerçekle bir alakası yok.
Özelleştirmeyle
ilgili, nerede iptal edildi, kaç tane dava var, ona dair şu anda benim
elimde bir veri yok. O veriler olduğunda ben size yazılı olarak
verebilirim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Osloya yürüyerek mi gitmişler, tarifeli uçakla mı
gitmişler(!)
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Okmeydanıyla ilgili adli ve idari
soruşturma başlatıldı. Silahtan çıkan merminin hangi
silahtan çıktığına ilişkin tespitler
yapıldı. Şu anda soruşturma devam ediyor.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Polis dışarıda geziyor.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Kapalı adliyelerin açılmasına
ilişkin şu an bir çalışmamız yok.
BAŞKAN
Sayın Bakan, teşekkür ederim.
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Dördüncü bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi,
dördüncü bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
83üncü maddede üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 83
üncü maddesi ile eklenen Ek 1 inci maddenin b bendinde yer alan olanlar
ibaresinden sonra gelmek üzere ise ibaresinin eklenmesini de arz ve teklif
ederiz.
Erol Dora İdris Baluken Nazmi Gür
Mardin Bingöl Van
İbrahim Ayhan Gülser Yıldırım
Şanlıurfa Mardin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı Kanun Tasarısının 83.
maddesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Ali
Rıza Öztürk Turgut
Dibek Dilek
Akagün Yılmaz
Mersin Kırklareli Uşak
Kamer
Genç Mehmet
Haberal
Tunceli Zonguldak
BAŞKAN Şimdi okutacağım önerge
Anayasaya aykırılık önergesidir, öncelikle işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 592 Sıra Sayılı
Kanun Tasarısının 83. maddesinin Anayasaya aykırı
olması sebebiyle tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal Ali
Öz Reşat
Doğru
Konya Mersin Tokat
Yusuf
Halaçoğlu Mehmet
Şandır Mustafa
Kalaycı
Kayseri Mersin Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK
(Nevşehir) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Faruk Bal efendim
BAŞKAN Önerge üzerinde Sayın Faruk Bal
konuşacak, Konya Milletvekili.
Buyurun.
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gecenin bu saatinde ve mübarek bir gecede yine
huzurunuzdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Daha önceki konuşmalarımda ifade ettiğim
gibi, Adalet ve Kalkınma Partisinin Türkiyeyi hallaç pamuğu gibi her
alanda dağıttığı bir kanun tasarısıyla yine
karşı karşıya bulunmaktayız. Sulh ceza mahkemeleriyle
ilgili biraz önce arz ettiğim hususu biraz daha genişleterek devam
etmeye çalışacağım.
Değerli arkadaşlarım, Engin Alan Paşa
bir tutuklama kararı talebi ile sevk edildiğinde tutuklanmasına
yer olmadığına karar verilmişti. Daha sonra, Gölcükte,
Donanma Komutanlığında, istihbarat subayının makam
odasında tabanın altında bulunan CDlerle ilgili olmak üzere
tahkikat genişletildi ve yine bir sulh ceza mahkemesi niteliğindeki
özel yetkili ağır ceza mahkemesi kararıyla tutuklandı.
Yapılan yargılamanın neticesinde Engin Alan Paşa,
istihbarat subayının odasının tabanında bulunan 5 no.lu
hard disk nedeniyle on sekiz yıl hapis cezasına mahkûm edildi.
Değerli arkadaşlarım, tutuklamayı
reddeden de hâkimdi, tutuklamaya karar veren de hâkimdi ve devamında da
Engin Alan Paşayı mahkûm edenler de hâkimdi. 5 no.lu hard disk
nedeniyle yapılan yedi ayrı bilirkişi raporundan beş
tanesinin Bu CDlerde, bu hard diskte oynama var. demesi, Balyoz darbe
planından sonra ortaya çıkan yeni hastanelerin, yeni sokakların,
yeni kapı numaralarının, isimlerin bu hard diskte
yazılı olması ve diğer nedenlerle, üzerinde sahtecilik
yapıldığı belli olmuştu.
Şimdi, böylesine vahim bir durumda, Engin Alan
Paşa ve onun gibi -kurunun yanında yaşların da
yandığı- onlarca subay ve generalin, adil yargılanma
hakkının ihlal edildiği ve bu kararları veren hâkimlerle de
şimdi paralel yapı diye haklarında istiklal harbi verilecek derecede
mücadele edildiği bir süreçteyiz ve bu kanun da onunla ilgilidir.
Değerli arkadaşlarım, yedi tane
bilirkişi raporunun içerisinde beş tanesi bununla ilgili olmak üzere
sahtecilik iddiasının ortaya çıkması ve bunun da
TÜBİTAK tarafından karar kesinleştikten sonra tekrar dile
getirilmesi üzerine yapılmış olan Ceza Muhakemesi Kanunu
gereğince sanık lehine bozma talebine ilişkin dilekçesi de
Yargıtay Başsavcılığı tarafından
reddedilmiştir.
Lütfen hepiniz
dinleyin, reddedilme gerekçesi nedir biliyor musunuz? Reddedilme gerekçesi:
Evet, hard disklerde böyle bir sahtelik vardır ancak bu sahtelikler hard
disk yakalanmadan önce yapılmıştır. Önce veya sonra
olmasının ne anlamı var? Elbette ki Engin Alanı oraya
tıkan güç öyle bir hard diski hazırlamış ve o hard disk
orada bulunsun diye oraya yerleştirilmiş. Dolayısıyla,
böyle mantıksız, böyle ölçüsüz, izansız bir gerekçeyle Engin
Alan Paşa hâlâ içeridedir.
Şimdi, bu yasa
ile Engin Alan Paşa gibi kurunun yanında yaşları
yaktığınız kişiler 2010 tarihinde Anayasa
değişikliği ile ortaya çıkardığınız ve
Yargıyı bağımsızlaştırıyoruz,
vesayetten kurtarıyoruz. dediğiniz düzenlemenin ürünüdür. Şimdi
yaptığınız değişiklik ile sulh ceza mahkemelerine
yerleştireceğiniz siyasallaştırılmış
hâkimler
AKPde siyasal faaliyette bulunup, hatta il
başkanlığına aday bile olduktan sonra savcı yapıp
Somada görevlendirdiğiniz savcılar gibi, Adanadaki AKPye övgüler
yağdıran hâkim gibi, Uzun yaşa uzun adam. diyen hâkim gibi
hâkimleri
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
FARUK BAL (Devamla)
sulh ceza hâkimliklerinde görevlendireceksiniz ve oradan adalet bekleyeceksiniz. Böyle bir adaletsizlik olmaz
arkadaşlar. Dolayısıyla, önergeyi yüce heyetin takdirine
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bal.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.37
ON
İKİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 00.46
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102nci Birleşiminin On İkinci
Oturumunu açıyorum.
83üncü madde
üzerinde Konya Milletvekili Faruk Bal ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi,
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar
yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
592 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı Kanun Tasarısının 83.
maddesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Haberal (Zonguldak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA KEMAL
ŞERBETÇİOĞLU (Bursa) - Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk konuşacak.
Buyurun Sayın Öztürk.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, değerli milletvekilleri, 9/2/2011
tarihinde kabul ettiğimiz Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının -kanun burada-
12nci maddesiyle 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununun
93üncü maddesinin (A) fıkrasına bir ekleme yapmışız,
2011 yılında. Orada diyoruz ki: Hâkim ve savcıların bir
soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları
işlem, yürüttükleri faaliyet ve verdikleri her türlü kararlar nedeniyle:
a) Ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir. Devam ediyoruz,
(b) şıkkında Kişisel kusur, haksız fiil veya
diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa hâkim veya
savcı aleyhine tazminat davası açılamaz. Bu düzenleme, o tarihte,
Ergenekon davasına bakan yargıçlara, savcılara karşı
Sayın Haberalın Yargıtay 4. Hukuk Dairesinde
açtığı, bu keyfî uygulamalardan dolayı, gerekçesiz
kararlardan dolayı açtığı tazminat davası sonunda o
hâkim ve savcıların tazminata mahkûm olmaları ve bu kararın
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda onaylanmasından sonra, Hükûmet
tarafından o savcıları, o hâkimleri kurtarmak için o tarihte
getirilmişti. Ondan sonra -bu da arkadaşlar- 21/2/2014te yani bu
yılın şubat ayının 21inde de, hani şu terörle
ilgili mahkemeler vardı ya, onları kaldırdık, orada da 6526
sayılı Yasanın madde 19unun (a) fıkrasıyla 24/2/1983
tarihli 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununun 93/A maddesi
yürürlükten kaldırıldı; tamam. Yani, burada koydunuz, burada
kaldırdınız.
Şimdi, arkadaşlar,
bu kanunla -daha aradan, işte, şubatta
kaldırmışız- şimdi,
kaldırdığınız 2011deki kanunu tekrar getiriyorsunuz.
Sayın Bakanla deminden bunu konuştum, tekrar getiriyorsunuz. (1)inci
fıkrada yazılı hâller dışında, yani
Anayasanın 129uncu maddesinin ilgili fıkrasında devlet
memurlarının kendileri, gördükleri, yaptıkları hizmet
nedeniyle işledikleri kusur ve hatalar değil, orada devleti sorumlu
tutuyorsunuz, rücu var; ilave ediyorsunuz: Suç soruşturması veya
kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil
ve diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve cumhuriyet
savcılarının verdikleri kararlar ve yaptıkları
işlemler hakkında tazminat
davası ancak devlete karşı açılır.
Arkadaşlar,
böyle olursa, bu hâkimler de savcılar da sizin de tepenize biner, herkesin
tepesine biner, hiç kusura bakmayın, Başbakanın da tepesine
biner. Yahu, kaldırdınız, ne değişti de şimdi
buraya getiriyorsunuz? Burada açıkça, hâkim ve savcıların tazyiki
olduğu besbelli. Bu ülkede ameliyat yapan doktora kusurundan dolayı
dava açılıyor, avukat arkadaşlarımız var içinizde,
mesleklerini yaparken sürüm sürüm sürünüyor avukatlar. O hâkimler var ya, o
avukatları sürüm sürüm süründürüyor ama şimdi hâkimler istediği
gibi davranacak, gerektiğinde duruşmada senin anana, avradına
küfredecek, sen o hâkime hiçbir şey yapamayacaksın, devlete dava
açacaksın; aynen öyle. Haksız fiil, kişisel kusur, kast
Böyle
bir şey olmaz. Böyle bir hukuk olmaz. Bu düzenleme hukuk devletine uygun
bir düzenleme değil. Deminden Sayın Bakana da söyledim, hukuk
devletinde kimse ama kimse sorumluluk alanının dışına
çıkarılamaz arkadaşlar.
O nedenle,
Sayın Bakana söyledim, en azından bu (2)nci fıkranın yani
kişisel kusur, kast, haksız fiil, bilmem ne nedeniyle hâkimleri
sorumluluk dışına çıkaran düzenlemenin olmaması
lazım hukuk devletinde. Herkes
yaptığı işlemi yapacak. Efendim, hâkim karar
vermezmiş. O zaman, doktor da Ben ameliyat yapmam. derse ne olacak?
Avukat da Ben savunma yapmam. derse ne olacak? Böyle bir şey olabilir
mi? Doktor ameliyata giriyor, avukat da savunmaya giriyor, görevini yaparken
hukuk kurallarına uygun yapacak.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) - Hâkim ve savcılar da bu hukuku uygularlarken yasalara
ve Anayasaya uyacaklar. O takdirde, yani uyarken bile farkında olmadan
suç işlerlerse ancak o takdirde devlet aleyhine dava
açılabileceğini düşünüyorum. Bunun düzelmesi gerektiğini
düşünüyorum.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 83
üncü maddesi ile eklenen Ek 1 inci maddenin b bendinde yer alan olanlar
ibaresinden sonra gelmek üzere ise ibaresinin eklenmesini de arz ve teklif
ederiz.
İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA KEMAL ŞERBETÇİOĞLU (Bursa) -
Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN -
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan
değişik ile anlatımın anlaşılır
kılınması amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
84üncü maddede üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 84
üncü maddesi ile eklenen Geçici 6 ncı maddesinin 5 inci
fıkrasında yer alan müktesepleri ibaresinin
kazanılmış hakları şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erol Dora İdris
Baluken Nazmi Gür
Mardin Bingöl Van
Kemal Aktaş Gülser
Yıldırım
Van Mardin
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı Kanun Tasarısının 84.
maddesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Ali Rıza
Öztürk Kamer
Genç Turgut Dibek
Mersin Tunceli Kırklareli
Dilek Akagün
Yılmaz Mehmet Haberal
Uşak Zonguldak
BAŞKAN -
Şimdi okutacağım önerge Anayasaya aykırılık
önergesidir, öncelikle işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 84. maddesinin
Anayasaya aykırı olması sebebiyle tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal Ali Öz Mehmet Şandır
Konya Mersin Mersin
Reşat
Doğru Yusuf
Halaçoğlu Mustafa
Kalaycı
Tokat Kayseri Konya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA KEMAL ŞERBETÇİOĞLU (Bursa) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Konya Milletvekili Sayın Faruk Bal konuşacak.
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun
tasarısının en önemli maddelerinden bir tanesi üzerinde
önergemizi açıklamak üzere söz aldım. Yüce heyeti saygıyla
tekrar selamlıyorum.
Bu maddeyle sulh
ceza mahkemesi hâkimlikleri kapatılmaktadır, yerine sulh ceza
hâkimlikleri kurulmaktadır, sulh ceza mahkemelerindeki işler asliye
ceza mahkemelerine devredilmektedir, sulh ceza hâkimleri başka mahkemelere
görevlendirilmektedir, yeni belirlenecek sulh ceza hâkimleri de göreve
başlayana kadar eski sulh ceza mahkemesi hâkimleri onların yerine
görev ifa edeceklerdir.
Bu şekilde
sıraladığım maddeler sadece birer cümleden ibaret
değildir. Değerli milletvekilleri, bir sulh ceza mahkemesinin
elindeki işe baktığınız zaman, ortalama bine
yakın dava dosyası bulunmaktadır. Onun arşivinde on binlerce,
yirmi binlerce, yüz binlerce dava dosyası bulunmaktadır. Onun elinde
müteferrik işler kabîlinden binlerce dosya bulunmaktadır. Bu
dosyaların hangi asliye ceza mahkemesine gideceği, ne zaman,
nasıl gideceği çok ciddi bir sorundur ve bu sorunu da halletmek üzere
iki satırla Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna görev verilmektedir.
Değerli
arkadaşlarım, bütün bu işler, mevcut sistem içerisinde, sulh
ceza mahkemelerinin yürütmüş olduğu adli hizmetlerin
yapılmaması anlamına gelmektedir, kesintiye uğraması
anlamına gelmektedir. Bu kesintiye sebep olabilecek gerekçe nedir? Makul
bir gerekçe bulunmamaktadır. Sadece ve sadece, sulh ceza hâkimliklerinin
sayısını azaltarak onların zülfüyâre dokunmayacak karar
verebilecek nitelikte kişilerden oluşturulmasını
sağlamak ve böylece 17, 25 Aralık operasyonlarında olduğu gibi
Hükûmetin bakanlarına, bakanların çocuklarına, AKP'nin
bürokratlarına, onların yakınlarına yönelik olarak
yapılacak yolsuzluk operasyonlarında tedbir kararı, gözaltı
kararı, arama kararı verecek olan yargı makamlarının
kontrol edilebilmesi amaçlanmaktadır. Bu, doğrudan peygamber postunda
oturması gereken hâkimi AKP koltuğuna oturtmak demektir. Bu,
vicdanına göre karar vermesi gereken hâkimin AKPden alacağı
talimatlara göre karar vermesi sonucunu doğuracaktır. Böyle bir
yargı kestiği parmağı acıtacak yer bulacaktır,
böyle bir yargı mülkün temeli olan adaleti kökünden sarsacaktır.
Mülkün temeli olan adalet kökünden sarsıldığı zaman
devletin tüm sütunları da çökecek ve netice itibarıyla da Türkiye'nin
içinde bulunduğu ateş çemberinde bir de adaletsizliğin
doğuracağı sosyal kargaşa Türkiye'nin başına bela
olacaktır. Bu belanın da banisi, müsebbibi sizler
olacaksınızdır.
Size
parmaklarınızı akıllarınıza göre hareket
ettirmenizi tavsiye ediyor, sizi hiç olmazsa bu mübarek gecenin yüzü suyu
hürmetine bu defa vicdanlarınızın sesini dinlemeye davet ediyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı Kanun Tasarısının 84.
maddesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Turgut Dibek (Kırklareli) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUSTAFA KEMAL ŞERBETÇİOĞLU (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Kim
konuşacak önerge üzerinde?
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yasanın
sistematiğini bozmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 84
üncü maddesi ile eklenen Geçici 6 ncı maddesinin 5 inci
fıkrasında yer alan müktesepleri ibaresinin
kazanılmış hakları şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erol Dora (Mardin) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA KEMAL ŞERBETÇİOĞLU (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan
değişiklik ile anlatımın anlaşılır
kılınması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
85inci maddede bir
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 85
inci maddesi ile eklenen Geçici 7 nci maddesinin 3 üncü
fıkrasının tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erol
Dora İdris
Baluken Nazmi
Gür
Mardin Bingöl Van
İbrahim
Binici Gülser
Yıldırım
Şanlıurfa Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA KEMAL
ŞERBETÇİOĞLU (Bursa) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan
değişiklik ile lehe kanun uygulamasını kaldıran
düzenlemenin tasarıdan çıkarılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
86ncı maddede
dört adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının çerçeve 86 ncı maddesiyle 5320
sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen geçici 8 inci maddede yer alan
tarihte ibaresinin tarihten önce şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mihrimah
Belma Satır Mehmet
Doğan Kubat Hacı
Bayram Türkoğlu
İstanbul İstanbul Hatay
İdris
Şahin İsmet
Su Bedrettin
Yıldırım
Çankırı Bursa Bursa
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı Kanun Tasarısının 86. maddesine
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Rıza Öztürk Bedii Süheyl Batum Emine Ülker Tarhan
Mersin Eskişehir Ankara
Oğuz Oyan İsa Gök
İzmir Mersin
(2)
6352 sayılı Yasanın Geçici 2. maddesinin 4.
fıkrasının yürürlükte olduğu süre içinde
kovuşturması yapılan ve kesin hükümle sonuçlanan veya
kovuşturması yapılan ve halen temyiz incelemesinde bulunan,
kovuşturması önceki CMK 250. madde uyarınca yapılıp,
temyiz aşamasında ilgili fıkra gereğince işleme tabi
tutulan kararlar ile, kovuşturması yapılmakta olan davalar,
görev ve yetki yönünden hukuka aykırı bir düzenleme içinde bulunduğundan,
verilen hükümler, kararlar ya da kovuşturması yapılmakta olan
davalar, başından itibaren yeniden görülür.
BAŞKAN
Şimdi okutacağım önergeler aynı mahiyettedir, ayrı
ayrı okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 S. Kanunun 86. maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal Ali
Uzunırmak Yusuf
Halaçoğlu
Konya Aydın Kayseri
Alim Işık Seyfettin Yılmaz
Kütahya Adana
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Erol Dora İdris
Baluken Nazmi
Gür
Mardin Bingöl Van
Gülser Yıldırım İbrahim Ayhan
Mardin Şanlıurfa
BAŞKAN
Komisyon önergelere katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA KEMAL ŞERBETÇİOĞLU (Bursa)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Önergeler üzerinde Konya Milletvekili Sayın Faruk Bal konuşacak.
Buyurun.
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hiç olmazsa Allah
rızası için bugün bu konuşmayı dikkatle dinleyin. Yani
mübarek gece diyoruz
Şimdi, hâkim,
peygamber postunda oturan kişidir. Kul hakkını kuyumcu terazisi
ölçeğinde tartması gerekir, kul hakkı çiğnememesi gerekir.
Eğer peygamber postunda oturan kişi işi nedeniyle, yaptığı
yargı faaliyeti nedeniyle bir insanın hakkını çiğnerse
o 1926 yılından beri Medeni Kanun, Ceza Kanununun yenilenmesiyle
birlikte bunun bedelini açılacak tazminat davasıyla ödemekteydi. Gün
geldi, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geçti. Tarihlerini size vererek
yormak istemiyorum bu saatte. Bu madde üzerinde üç-beş defa oynama
yapıldı. Bu oynamaların neticesinde, bir Haberal davasında
örneğin, haksız tutuklama veya tutukluluk talebinin gerekçesiz olarak
reddedilmesi nedeniyle hâkimler tazminata mahkûm edildi. Bu tazminat hükmünü
bertaraf edebilmek için derhâl bir kanun değişikliği
yapıldı. O kanun değişikliğinden sonra şimdi bir
başka kanun değişikliği daha yapılıyor. Buna
göre, hâkimler, savcılar, o peygamber postunda oturan kişiler
yargı görevini yaparken, kul hakkını tartarken, insanlar
hakkında haksız tutukluluk hükümleri verirken kişisel kinleri,
garazları, siyasi ideolojileri ve diğer çıkarları nedeniyle
bir haksızlık yapmışlar ise artık sizin bugün burada
kabul ettiğiniz bu yasalar, bu maddeler çerçevesinde bu hâkimlerin
aleyhine kişisel tazminat davası açılamayacak yani onlar ne
yaparsa yapsın onları yargı önüne çekebilecek bir muamele
yapılamayacak. Ne yapılacak yerine? Yerine devlete dava
açacaksınız, Devletin malı deniz, yemeyen domuz. misali, hepimizin
vergisiyle oluşturulmuş bütçeden hâkimin yapacağı
yanlış işten, kişisel kusurdan, kişisel kasıttan
dolayı bizim vergilerimizle tazminat ödenecek. Sonra? Sonra eğer
devlet canı isterse o hâkime rücu edecek bir yıl içerisinde.
Değerli
arkadaşlarım, bugünkü görüştüğümüz, benim de söz
aldığım maddede ise eğer bu şekilde yargıda
hâkimler hakkında açılmış bir dava var da o davalar
mahkemesinde veya Yargıtayda ise ne olacağına ilişkin hüküm
sevk ediliyor. Ne olacağını da ben size anlatayım: Bununla
ilgili davalar devlet aleyhine tazminata dönüştürülür, Yargıtay da bu
çerçeve içerisinde hüküm verir. diyor.
Bugün mübarek bir
gün, Berat Kandili. Günahlardan ve suçlardan kurtulabilmek için dua etmemiz
gereken bir saatte burada bulunuyoruz ve siz günah işlemiş, suç
işlemiş kişilerin yargı önünde hesap vermesine ilişkin
bir meselede eğer vicdanınızı, AKP Genel Merkezinden
alacağınız talimatla kullanacaksanız
oylarınızı diyeceğim bir şey yok, Allah
taksiratınızı affetsin. Yok eğer bunun bir anlamı
varsa bir anlamının gereğini vereceğiniz oylarla ortaya
koyun.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bal.
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan
değişiklik ile kişisel
kusuru ve haksız fiili ile kişilerin zarara uğramasına
sebep olan hâkim ve cumhuriyet savcılarının bu fiilleri
sebebiyle otaya çıkacak zararın tazmini noktasında devlet ile
beraber müteselsil sorumlu olmasının sağlanması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 592 sıra sayılı Kanun Tasarısının 86. maddesine
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları
(2)
6352 sayılı Yasanın Geçici 2. maddesinin 4.
fıkrasının yürürlükte olduğu süre içinde
kovuşturması yapılan ve kesin hükümle sonuçlanan veya
kovuşturması yapılan ve halen temyiz incelemesinde bulunan,
kovuşturması önceki CMK 250. madde uyarınca yapılıp,
temyiz aşamasında ilgili fıkra gereğince işleme tabi
tutulan kararlar ile, kovuşturması yapılmakta olan davalar,
görev ve yetki yönünden hukuka aykırı bir düzenleme içinde
bulunduğundan, verilen hükümler, kararlar ya da kovuşturması yapılmakta
olan davalar, başından itibaren yeniden görülür.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA KEMAL ŞERBETÇİOĞLU (Bursa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Sayın Ali Rıza Öztürk konuşacak, Mersin
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
saygıyla selamlıyorum.
Hâlbuki ben,
Sayın Bakanımızın ve
Komisyonun bu önergeye katılacağını bekliyordum çünkü bu
önerge, Sayın Bakanımızın ve Başbakanın kamuoyuna taahhüt
ettiği, taahhüdü karşılayan bir öneri. Ben kendisinin katılacağını
düşünüyordum.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, deminki konuşmamda yani hâkim ve
savcıların bu tazminat sorumluluğunu düzenlerken hani dedim ya
hâkim veya savcı ana avrat küfredecek, bir şey yapmayacaksın
Yanlış anlaşılmayı düzeltiyorum yani şu anda
küfrediyor anlamında söylemiyorum yani sana küfretse bile hiçbir şey
yapamayacaksın, o anlamda söylüyorum, o düzenlemenin o kadar ciddi ve
vahim olduğunu söylemek için yapıyorum. O işte, onları
hâkim ve savcı olmaktan çıkaracak, onları gerçekten, böyle hani
kahraman savcılar, kahraman hâkimler oluyor ya
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) - Ondan sonra bakanın da tepesine binecekler, herkesin
tepesine binecekler.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Hiç demesen daha iyiydi.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) - Yok, Ramazan, senin de tepene binerler, hiç merak etme.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, bu verdiğimiz önerge
Evet, yeniden
yargılama, Türkiyenin gündeminde şimdi böyle bir sorun var. Bu
sorunu da bu Parlamento çözmek zorundadır. Aslında bu yeniden
yargılama meselesi, hepimiz biliyoruz ki Yalçın Akdoğanın
yani Başbakanın Başdanışmanının kendi ülkesinin
millî ordusuna, millî istihbaratına, millî bankasına kumpas
kurulduğu iddiasıyla ortaya çıktı ve belirli bir süre
yaşandı, Türkiyede bir süreç geçti. Bu süreç içerisinde insanlar
değişik suçlarla damgalandı ve bundan Türk Silahlı
Kuvvetleri de nasibini aldı, bundan bilim adamları da nasibini
aldı, gerçekten üniversite rektörleri de, gazeteciler de nasibini
aldı.
Şimdi, şu
konuda Sayın Başbakan o mahkûm olan insanların gerçekten
haksız yere yattığını kabul etti ve Yürütmenin
başı olarak da biz yeniden yargılamaya sıcak
bakıyoruz, Adalet Bakanına talimat verdim. dedi. Sayın Adalet
Bakanı Bekir Bozdağ da bu konuda Başbakanın kendisine
talimat verdiğini basına açıkladı ve Bu talimatın
gereği çalışıyoruz. dedi. Aslında 5 Ocak günü
yapılan açıklamada Sayın Başbakan bu
çalışmaların bitmek üzere olduğunu söyledi. Ocak geçti yok,
şubat geçti yok, mart geçti yok, nisan geçti yok, mayıs geçti yok,
haziranda Sayın Bakan dedi ki: Ya, biz formül bulamadık. Vallahi,
Sayın Bakanım, istesen öyle bir bulursun ki
Bulursun sen formülü,
bulmaz olur musun? Demek ki istemedin.
Şimdi, o
formülü de biz kendisine verdik; bir kanun teklifi vermiştik, şimdi
onu önerge hâline getirip buraya verdik aslında. O da şu değerli
arkadaşlarım: 6352 sayılı Yasanın geçici 2nci maddesinin
(4)üncü fıkrasının yürürlükte olduğu zamanda
Yani burada
bir zaman sınırlaması yapmışız. Diyoruz ki: 6352
sayılı Yasanın geçici 2nci maddesinin yürürlükte olduğu
zamanda kovuşturması yapılan ve kesin hükümle neticelenen veya
kovuşturması yapılan ve hâlen temyiz incelemesinde bulunan,
kovuşturması önceki CMK 250nci madde gereğince
yapılıp temyiz aşamasında ilgili fıkra gereğince -yani
geçici 2nci madde- gereğince işlemlere tabi tutulan kararlar ile
kovuşturması yapılmakta olan davalar görev ve yetki yönünden
hukuka aykırı bir düzenleme içinde bulunduklarından, verilen
hükümler, kararlar ya da kovuşturma safhasında olan davalar
başından itibaren yeniden görülür.
Sayın Bakan,
bunun neresinde bir eksiklik var? Bizim önerimiz, formülümüz bu. Bunu
beğenmiyorsanız siz bir formül getirirsiniz. Önemli olan bu meseleyi
çözmektir yani haksız ve günahsız yere yargılanan, içeride
yattığı beyan edilen insanların sorununu çözmektir. Amaç bu
ise eğer, bu sorunu çözmek ise bunun formülü bulunur. Benim bulduğum
formül bu. Siz de dersiniz ki: Kardeşim, o formülün şurası
yanlış.
Burada 6352
sayılı Yasanın geçici 2nci maddesinin (4)üncü
fıkrası zaten yürürlükten kalktığı zaman hem terör
mahkemeleri hem de o geçici (2)nci madde hükmü gereğince faaliyetleri,
yargılaması devam eden mahkemelerin yaptığı
işlemler görev ve yetki yönünden hukuka aykırı hâle gelmiş
olacak ve o dosyalar görev ve yetki yönünden görevli ve yetkili mahkemelere
gitmek zorunda kalacak ve oralarda zaten otomatik olarak yeniden yargılanacak.
Şimdi, demek
ki mesele siyasi iradenin bunu isteyip istememesidir. Ama değerli
arkadaşlarım, Parlamentonun çözmesi gereken temel sorunlardan bir
tanesi budur. Bunu da bu Parlamentonun çözmesi gerektiğini
düşünüyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının çerçeve 86 ncı maddesiyle 5320
sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen geçici 8 inci maddede yer alan
tarihte ibaresinin tarihten önce şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Doğan Kubat (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA KEMAL ŞERBETÇİOĞLU (Bursa)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Uygulamadan
doğabilecek tereddütlerin giderilmesi amacıyla maddedeki düzenlemenin
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılan davaları
kapsaması amacıyla bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilen
önerge doğrultusunda madde kabul edilmiştir.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 01.16
ON ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 01.17
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102nci Birleşiminin On Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
592 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Alınan karar
gereğince, kanun tasarı ve teklifleriyle komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 13 Haziran 2014
Cuma günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum
OKTAY VURAL
(İzmir) - Bütün çalışanların Berat Kandilini kutluyorum.
BAŞKAN -
bütün milletvekili arkadaşlarıma iyi geceler diliyorum,
hayırlı kandiller diliyorum.
Kapanma Saati: 01.18