TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
116ncı Birleşim
15 Temmuz 2014 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Afyonkarahisar
Milletvekili Kemalettin Yılmaz'ın, ülkemizdeki mültecilerin ve kaçak
göçmenlerin sebep olduğu sorunlara ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Malatya Milletvekili Ömer
Faruk Öz'ün, Kıbrıs Barış Harekâtının
40ıncı yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Ankara Milletvekili Aylin
Nazlıaka'nın, Ankaranın spor konusundaki sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan'ın, Hükûmetin, halk otobüslerinde 65 yaş üstü
emeklilere, dul ve yetimler ile gazi ve şehitlere ücretsiz
taşıma uygulaması yerine maaşlarına seyyanen 250 lira
zam yapmayı düşünüp düşünmediğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
2.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz'ın, Adana ilindeki çiftçilerin sorunlarına
ilişkin açıklaması
3.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı'nın, Tarsusa bağlanan Yenice beldesinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
4.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt'ün, Kıbrıs Barış
Harekâtının 40ıncı yıl dönümüne ve Çankırı
Çerkeşte yaşanan don afetine ilişkin açıklaması
5.- Bursa Milletvekili Aykan
Erdemir'in, Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip
Erdoğanı, diğer iki aday gibi
bağışçılarını ve bağış
miktarlarını açıklamaya davet ettiğine ilişkin
açıklaması
6.- Bursa Milletvekili
İlhan Demiröz'ün, Bursadaki Demirtaş Organize Sanayi Bölgesine
termik santral yapılmasına izin verilirken hiçbir yerden bilgi
alınmadığına ilişkin açıklaması
7.- Adana Milletvekili
Fatoş Gürkan'ın, Filistine yapılan saldırılar
nedeniyle İsraili ve Anneleri de öldürelim. diyen İsrailli
kadın vekili kınadıklarına ilişkin
açıklaması
8.- Çanakkale Milletvekili
Ali Sarıbaş'ın, tahıl üreticilerinin sorunlarına
ilişkin açıklaması
9.- Muğla Milletvekili
Tolga Çandar'ın, Muğlanın sorunlarına ve Filistin
halkına zulmeden İsraili kınadığına ilişkin
açıklaması
10.- Malatya Milletvekili
Öznur Çalık'ın Filistine yapılan saldırılar nedeniyle
İsraili ve Anneleri de öldürelim. diyen İsrailli kadın vekili
kınadıklarına ilişkin açıklaması
11.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın, Filistine yapılan saldırılar nedeniyle
İsraili kınadığına ve (9/8) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonu Başkanının 4 bakanla ilgili
fezlekeleri iade etmesinin hukuka uygun olmadığına ilişkin
açıklaması
12.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in, İsrailin Filistin halkına ve IŞİD
çetelerinin Kobanide Kürt halkına yaptığı katliamları
Halkların Demokratik Partisi olarak lanetlediklerine ve Hükûmetin
saldırganları destekleme tutumundan vazgeçmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
13.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, CHP Grubu olarak, İsrailin
Filistinde yaptığı katliamı kınadıklarına
ve 4 bakanla ilgili fezlekelerde yer alan iddiaları hiç kimsenin örtbas
edemeyeceğine ilişkin açıklaması
14.- Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli'nin, AK PARTİ Grubu olarak, İsrailin Filistin
halkına yaptığı saldırıları
kınadıklarına ve bütün dünyayı bu saldırılara
müdahale etmeye davet ettiklerine ilişkin açıklaması
15.- Tunceli Milletvekili
Kamer Genç'in, sadece kayısı değil tüm tarım ürünlerinde
afet nedeniyle meydana gelen zararın araştırma önergesinin
kapsamı içinde olması gerektiğine ilişkin
açıklaması
16.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, 639 sıra sayılı Kanun
Tasarısının Gelen Kâğıtlar listesinde yer
almadığına ilişkin açıklaması
17.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan'ın, Meclis Başkanı Cemil Çiçek ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanının 639 sıra
sayılı Kanun Tasarısının Komisyon raporuyla ilgili
bilgi vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
18.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın, MHP Grubuna mensup milletvekillerinin verdiği kanun
tekliflerinin 639 sıra sayılı Kanun Tasarısının
muhtevasında yer alıp almadığı konusunda Plan ve Bütçe
Komisyonu Başkanının bilgi vermesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
19.- Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanı Recai Berber'in, İzmir Milletvekili Oktay Vuralın
yaptığı açıklamasında bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
20.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, 639 sıra sayılı Kanun
Tasarısının başlığında yer alan ifadeler
ile Türkiye Büyük Millet Meclisi web sayfasında yer alan ifadelerin
farklı olduğuna ilişkin açıklaması
21.- Ankara Milletvekili
İzzet Çetin'in, 639 sıra sayılı Kanun
Tasarısında yer alan kanun tekliflerinin Komisyonda usulüne uygun
görüşülmediğine ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Kars Milletvekili Mülkiye
Birtane ve 22 milletvekilinin, tüm alanlarda engellilerin erişimine uygun
düzenlemelerin yapılması ve hayata geçirilmesi hakkında
yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1014)
2.- Gaziantep Milletvekili
Mehmet Şeker ve 20 milletvekilinin, toplumsal yapıyı tehdit eden
şiddet, cinayet ve intihar olaylarının nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1015)
3.- Çanakkale Milletvekili
Mustafa Serdar Soydan ve 22 milletvekilinin, Gelibolu Yarımadası
Tarihi Milli Parkının ve Milli Park içerisinde ve çevresinde
yaşayan vatandaşlarıın sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1016)
B) Duyurular
1.-
Başkanlığın, Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği ile Kamu İktisadi Teşebbüsleri
Komisyonlarında siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine
düşen birer üyelik için aday olmak isteyen siyasi parti grubu mensubu
olmayan milletvekillerinin yazılı olarak müracaat etmelerine
ilişkin duyurusu
C) Tezkereler
1.- Manisanın Soma
ilçesinde başta 13 Mayıs 2014 tarihinde olmak üzere meydana gelen
maden kazalarının araştırılarak bu sektörde
alınması gereken iş sağlığı ve iş
güvenliği tedbirlerinin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırması
Komisyonu Başkanlığının bazı ülkelerde
araştırma ve inceleme ziyaretinde bulunma talebinin, gidilecek
ülkeler, gidecek Komisyon üyelerinin sayıları ve inceleme süresinin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığınca tespit edilmesi
kaydıyla Genel Kurulun onayına sunulmasının TBMM
Başkanlık Divanının 26/6/2014 tarihli ve 74 sayılı
Kararıyla uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/1520)
2.- Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu üyesi ve Karabük Milletvekili Osman Kahvecinin, 31
Temmuz - 1 Ağustos 2014 tarihlerinde Çadın başkenti
N'Djamenade düzenlenecek olan Birleşmiş Milletler Çölleşme ile
Mücadele Sözleşmesi (UNCCD) 11. Parlamenterler Forumu Yönlendirme Komitesi
Toplantısına katılmasına ilişkin tezkeresi (3/1521)
3.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi İdare Amiri Ömer Faruk Öz başkanlığında,
Adıyaman Milletvekili Mehmet Erdoğan, Amasya Milletvekili Ramis
Topal, Ankara Milletvekili Yıldırım Tuğrul Türkeşin,
20 Temmuz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Barış ve
Özgürlük Bayramı vesilesiyle KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Derviş
Eroğlu ile KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Dr. Sibel Siberin
vaki davetlerine icabet etmek üzere KKTCye resmî bir ziyarette
bulunmalarına ilişkin tezkeresi (3/1522)
D) Önergeler
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, (2/1851) esas numaralı Askerlik
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/173)
2.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural ve Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun birlikte
verdikleri, 639 sıra sayılı Kanun Tasarısında yer
alan (2/399) esas numaralı Kanun Teklifini geri çektiklerine ilişkin
önergesi (4/174)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- HDP Grubunun, Grup
Başkan Vekili Iğdır Milletvekili Pervin Buldan tarafından,
Suriyede başta Rojava halkına karşı olmak üzere halklara
karşı vahşet uygulamaları ile bilinen IŞİD ve El
Nusra örgütlerinin ülkemiz gençlerini Suriyedeki savaşa sürüklemeleri
için yaptıkları faaliyetlerin araştırılması
amacıyla 14/4/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun 15 Temmuz 2014 Salı
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- MHP Grubunun,
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve arkadaşları
tarafından, taşeron işçilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 5/11/2012
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun
15 Temmuz 2014 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 23 milletvekili tarafından, Malatyadaki
kayısı üreticilerinin don felaketinden kaynaklanan
zararlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla 21/5/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun 15 Temmuz 2014 Salı
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun,
Genel Kurulun gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine; 639
sıra sayılı Kanun Tasarısının İç Tüzükün
91inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin önerisi
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancı'nın, İstanbul Milletvekili Ali Özgündüzün
HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
2.- İstanbul Milletvekili
Ali Özgündüz'ün, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
IX.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER
1.- 639 sıra
sayılı Kanun Tasarısının gündeme
alınmasının ve grup önerisine konu edilmesinin İç Tüzük
hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında
2.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, 639 sıra sayılı Kanun Tasarısının
Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle Komisyona iade edilmesi
gerektiğine ilişkin önergesinin işleme alınmamasının
İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Türkiye Sağlık
Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Kars Milletvekili Yunus Kılıç ve
Amasya Milletvekili Avni Erdemir ile 79 Milletvekilinin; Türkiye
Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/937, 2/2229) (S.
Sayısı: 615)
4.- İş Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ankara Milletvekili
İzzet Çetin ve 13 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili İzzet
Çetinin; İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun; Yozgat
Milletvekili Sadir Durmaz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel'in; Bingöl Milletvekili İdris Balukenin; Bursa
Milletvekili Sena Kaleli ve 5 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili İzzet
Çetinin; Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer ve 3 Milletvekilinin;
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ile Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın;
Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu ve 4 Milletvekilinin;
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Adana Milletvekili Turgay
Develi'nin; İzmir Milletvekili Musa Çam'ın; Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; İstanbul Milletvekilleri
Mahmut Tanal ve Binnaz Toprak'ın; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal'ın; İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Gürsel Tekin'in;
İstanbul Milletvekili Celal Dinçer'in; Manisa Milletvekili Erkan
Akçay'ın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın;
Muğla Milletvekili Nurettin Demir'in; Ankara Milletvekili Levent Gök'ün;
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın;
İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz'ün; Tekirdağ Milletvekili Bülent
Belen ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır'ın; Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in;
İstanbul Milletvekilleri Aydın Ağan Ayaydın ve Ercan
Cengiz'in; Kars Milletvekili Mülkiye Birtane'nin; Manisa Milletvekili Erkan
Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili İzzet
Çetin'in; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk'ün; İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal'ın; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın;
İstanbul Milletvekili Atila Kaya ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin;
Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan'ın; Burdur Milletvekili Ramazan Kerim
Özkan'ın; Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu'nun; Hatay Milletvekili Mevlüt
Dudu'nun; Ankara Milletvekili Levent Gök'ün; Ankara Milletvekili Levent Gök'ün;
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 1
Milletvekilinin; Mersin Milletvekili Ali Öz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1
Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın;
Mersin Milletvekili Ali Öz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Musa Çam'ın; Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin'in;
Manisa Milletvekili Sakine Öz'ün; Diyarbakır Milletvekili Emine
Ayna'nın; İstanbul Milletvekilleri Gürsel Tekin ve Mahmut
Tanal'ın; Erzincan Milletvekili Muharrem Işık'ın;
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in; İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel'in; Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın; Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun;
İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; Manisa Milletvekili
Özgür Özel'in; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata'nın; Bursa Milletvekili Sena Kaleli'nin; Mersin
Milletvekili Ali Öz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 3
Milletvekilinin; Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın; İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; İzmir Milletvekili Hülya
Güven ve 34 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in;
Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Trabzon Milletvekili
Mehmet Volkan Canalioğlu'nun; Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan
Canalioğlu'nun; Kastamonu Milletvekili Emin Çınar ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın; Kastamonu Milletvekili Emin Çınar ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın;
Bursa Milletvekili Sena Kaleli'nin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal'ın; Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu'nun; Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Kütahya
Milletvekili Alim Işık ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu ile 20
Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu'nun; Barış
ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris
Baluken'in; İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi'nin; Tekirdağ
Milletvekili Candan Yüceer'in; Samsun Milletvekili Cemalettin
Şimşek'in; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın;
İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akova'nın; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent
Tüzel'in; İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın; Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın;
Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Ankara
Milletvekili İzzet Çetin'in; Manisa Milletvekili Hasan Ören'in; Çanakkale
Milletvekili Mustafa Serdar Soydan'ın; Manisa Milletvekili Hasan Ören'in;
Manisa Milletvekili Özgür Özel'in; Bursa Milletvekilleri Hüseyin Şahin ve
Önder Matlı ile 8 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Aytun
Çıray'ın; Manisa Milletvekili Hasan Örenin; Denizli Milletvekili
Mehmet Yüksel ve Çorum Milletvekili Cahit Bağcı ile 37
Milletvekilinin; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Manisa
Milletvekili Sakine Öz'ün; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanlığı Tezkerelerinin (1/931, 2/115, 2/139, 2/158,
2/195, 2/282, 2/297, 2/298, 2/324, 2/368, 2/399, 2/434, 2/439, 2/453, 2/524, 2/528,
2/555, 2/601, 2/640, 2/689, 2/691, 2/798, 2/885, 2/896, 2/944, 2/1019, 2/1063,
2/1103, 2/1131, 2/1156, 2/1200, 2/1202, 2/1203, 2/1217, 2/1222, 2/1227, 2/1236,
2/1242, 2/1245, 2/1248, 2/1258, 2/1260, 2/1301, 2/1302, 2/1345, 2/1350, 2/1364,
2/1372, 2/1383, 2/1414, 2/1422, 2/1426, 2/1431, 2/1437, 2/1442, 2/1488, 2/1496,
2/1498, 2/1506, 2/1514, 2/1516, 2/1525, 2/1540, 2/1595, 2/1652, 2/1655, 2/1657,
2/1677, 2/1688, 2/1716, 2/1747, 2/1765, 2/1775, 2/1794, 2/1797, 2/1799, 2/1808,
2/1837, 2/1869, 2/1899, 2/1906, 2/1924, 2/1932, 2/1938, 2/1954, 2/1957, 2/1963,
2/1983, 2/1997, 2/2000, 2/2032, 2/2041, 2/2051, 2/2056, 2/2057, 2/2065, 2/2069,
2/2083, 2/2146, 2/2156, 2/2158, 2/2176, 2/2178, 2/2186, 2/2187, 2/2190, 2/2191,
2/2192, 2/2198) (S. Sayısı: 639)
XI.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, son iki yıl içerisinde
yapılan temsil, ağırlama, tören ve tanıtım
harcamalarına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı (7/43707)
2.- Kastamonu
Milletvekili Emin Çınar'ın, Kastamonu'ya yönelik yatırımlara
ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazın
cevabı (7/43934)
3.- Gaziantep
Milletvekili Mehmet Şeker'in, madenlere yönelik denetimlere ve denetimi
gerçekleştiren personelle ilgili verilere ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/44981)
4.- Gaziantep
Milletvekili Mehmet Şeker'in, Eti Maden İşletmeleri Genel
Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığının
kapatılmasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/44982)
5.-
Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız'ın,
Şırnak'ta yaşanan elektrik kesintilerine ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/44983)
6.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, bir araziye imar izni verilmesi
karşılığında bir vakfa bağış
yapıldığı iddiasına,
1 Haziran 2013'te
Kabataş'ta yaşandığı iddia edilen saldırıya,
İlişkin
soruları ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/45041), (7/45047)
7.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Soma'da bir olaya
karışan kişinin Başbakanlıktaki görevine ilişkin
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın
cevabı (7/45042)
8.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında
satılan veya kiralanan sosyal tesislere ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/45043)
9.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık'ın, bir vakfa yapılan
taşınır ve taşınmaz mal
bağışlarına ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/45044)
10.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, bağlı kurum ve kuruluşlar
bünyesinde kullanılan araçların sayısına, navigasyon ve
araç takip sistemleri ile kasko sigortalarına ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/45045)
11.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar'ın, Anadolu Ajansının 30 Mart 2014
Yerel Seçimlerindeki çalışmalarına ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/45046)
12.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, maden
ocaklarının özel sektöre kiralanmasına ve kömür alım
fiyatlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/45105)
13.-
İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin, Soma'da meydana gelen
maden faciası ile ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/45106)
14.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık'ın, Soma'da yaşanan kazanın
gerçekleştiği kömür sahasının işletici firmaya devir
usulüne ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/45107)
15.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık'ın, Soma'da kaza yaşanan madende
gerçekleştirilen denetimlere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/45108)
16.-
İstanbul Milletvekili Umut Oran'ın, Soma'da kaza meydana gelen
madende işçiler tarafından kullanılan gaz maskelerinin mevzuata
aykırı oluşuna ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/45109)
17.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık'ın, Soma Kömür İşletmeleri
A.Ş. Eynez Yeraltı Kömür İşletmesi'nde
gerçekleştirilen denetime ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/45110)
18.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, maden üretiminde
ağır işlerde çalışan işçilere verilmesi gereken
primlerin TKİ'de masa başında çalışan personele
verildiği iddialarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/45111)
19.- Mersin
Milletvekili Ali Öz'ün, Manisa'nın Soma ilçesinde kaza meydana gelen maden
ocağında kaza öncesi yapılan denetimlere ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/45112)
20.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, maden ocaklarındaki denetimler sonucu
belirtilen eksikliklerin uygulamada giderilmemesine ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/45113)
21.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, denetçilerin denetimine ve özel sektöre
devredilen kamu faaliyetlerinin denetimine ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/45114)
22.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Soma'da yaşanan maden kazasının
sorumlularına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı (7/45115)
23.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Soma'da kaza
meydana gelen maden ile ilgili çeşitli iddialara ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/45116)
24.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam'ın, maden ocaklarının denetimine
ve Soma'da kaza meydana gelen maden ocağında kazadan önce
yapılan denetimlere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/45117)
25.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında
Bakanlık tarafından satılan veya kiralanan sosyal tesislere
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/45118)
26.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık'ın, Manisa'nın Soma ilçesinde
meydana gelen maden faciası sonrasında dile getirilen iddialara
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/45119)
27.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri'nin, Bakanlık teşkilatında kullanılan
araçların sayısına, navigasyon ve araç takip sistemleri ile
kasko sigortalarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/45120)
28.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık'ın, bir vakfa yapılan
taşınır ve taşınmaz mal
bağışlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşekin cevabı (7/45233)
29.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık'ın, İstanbul
Bağlarbaşı'ndaki bir arsanın bir vakfa hediye edildiği
iddialarına,
İstanbul
Küçükbakkalköy'deki bir arazinin bir vakfa hediye edildiği
iddialarına,
İstanbul
Fatih'teki bir arazinin bir vakıf üzerine geçirildiği
iddialarına,
İstanbul
Üsküdar'daki bir arazinin bir vakıf üzerine geçirildiği
iddialarına,
İstanbul
Ataşehir'deki bir arazinin bir vakıf üzerine geçirildiği
iddialarına,
İstanbul
Zeytinburnu'ndaki bir taşınmazın bir vakıf üzerine
geçirildiği iddialarına,
Tekirdağ'daki
bir arazinin bir vakıf üzerine geçirildiği iddialarına,
Bursa'daki bir
arazinin bir vakfa tahsisinin istendiği iddialarına,
Kütahya'daki
bazı taşınmazların bir vakfa tahsisinin istendiği
iddialarına,
Adıyaman'daki
bir arazinin bir vakfa tahsisinin istendiği iddialarına,
İstanbul
Esenyurt'taki bir taşınmazın bir vakfa tahsisinin istendiği
iddialarına,
Tokat'taki bir
arazinin bir vakfa tahsisinin istendiği iddialarına,
Şanlıurfa'daki
bir arazinin bir vakfa tahsisinin istendiği iddialarına,
İlişkin
soruları ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/45308), (7/45309), (7/45310), (7/45311),
(7/45312), (7/45313), (7/45314), (7/45315), (7/45316), (7/45317), (7/45318),
(7/45319), (7/45320)
30.-
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın, Erzurum'da yapılması
planlanan Söylemez Barajına ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/45473)
31.-
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın, İstanbul'daki
barajların doluluk oranına ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/45474)
32.- İzmir
Milletvekili Birgül Ayman Güler'in, Orman Genel Müdürlüğündeki personel
hareketlerine ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı (7/45477)
33.-
İstanbul Milletvekili Umut Oran'ın, bazı şirketlerin
kamudan aldığı proje ve özelleştirmelere ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/45580)
34.- Ankara
Milletvekili Levent Gök'ün, Orman Genel Müdürlüğünde orman
çalışanlarına rotasyon uygulanmasına ilişkin sorusu ve
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/45592)
35.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, baraj havzalarında kaçak yapılaşmanın
önlenmesi adına yürütülmekte olan çalışma ve projelere
ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/45594)
36.-
İstanbul Milletvekili Umut Oran'ın, ulusal gazetelerin günlük
tirajlarını takip etmek üzere "Bağımsız Tiraj
Denetim Bürosu" kurulmasına ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/45611)
37.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, Başbakanlığın
danışmanlık hizmeti alımları ile yapım
işlerinin Kamu İhale Kanunu kapsamı dışına
çıkarılmasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/45794)
38.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, Almanya'daki bir soruşturmaya
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/45795)
39.-
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan'ın,
Şanlıurfa'nın köylerinin su sorununa ilişkin sorusu ve
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/45815)
40.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, kuraklığa
karşı alınan tedbirlere ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/45817)
41.- Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmaz'ın, Bakanlık kadrolarına ve
orman mühendisi alımlarına ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/45819)
42.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, teşvik yasasının çeşitli
istisna ve muafiyetlerle desteklenmesi adına yürütülmekte olan
çalışma ve projelere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat
Zeybekci'nin cevabı (7/45954)
43.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, demir ve demirdışı metaller
sektörünün büyüme eğiliminin sürdürülmesi adına yürütülmekte olan
çalışma ve projelere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat
Zeybekci'nin cevabı (7/45956)
44.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık'ın, 17 Aralık 2013 tarihinden bu
yana Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlardaki personel
hareketlerine,
Bazı kamu
görevlileri hakkında soruşturma açılarak mobbing
uygulandığı iddiasına,
Bazı kamu
görevlilerinin istifaya zorlandığı iddiasına,
Bazı kamu
görevlilerinin emekliliğe zorlandığı iddiasına,
Bakanlık ile
bağlı kurum ve kuruluşların yaptığı
harcamaların bütçe kalemlerindeki ödeneklerle uyumlu
olmadığına,
Bakanlık ile
bağlı kurum ve kuruluşların hizmet alımı yoluyla
yaptığı harcamaların artmasına,
İlişkin
soruları ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/46065), (7/46707), (7/46708), (7/46709),
(7/46711), (7/46881)
45.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, dış ticaret
politikalarının gıda sektörünün ihtiyaçları
doğrultusunda yapılandırılması adına yürütülmekte
olan çalışma ve projelere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı
Nihat Zeybekci'nin cevabı (7/46150)
46.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, çimento ürünleri sektörünün teşvik
edilmesi adına yürütülmekte olan çalışma ve projelere
ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin cevabı
(7/46151)
47.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, ayakkabı sektörünün korunması
adına yürütülmekte olan çalışma ve projelere ilişkin sorusu
ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin cevabı (7/46152)
48.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, döküm sektörünün girdi
sağladığı sektörlerin teşvik kapsamına
alınması adına yürütülmekte olan çalışma ve projelere
ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin cevabı
(7/46153)
49.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, dericilik sektörünün çevre maliyetlerinin
azaltılması adına yürütülmekte olan çalışma ve
projelere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin
cevabı (7/46154)
50.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, yazılım sektörünün stratejik sektör
olarak ele alınması adına yürütülmekte olan çalışma ve
projelere ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet
Yılmazın cevabı (7/46199)
51.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, yazılım ürün ve hizmetlerinin
ihaleleri ile ilgili düzenlemelerin yeniden
yapılandırılması kapsamında yürütülmekte olan
çalışma ve projelere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/46209)
52.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Hükümetin paralel devlet
yapılanması ile ilgili açıklamalarına ilişkin sorusu
ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın
cevabı (7/46252)
53.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, kimya sanayi ile ilgili çeşitli hususlara
ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin cevabı
(7/46322)
54.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, yem ham maddesindeki yerli üretimin
arttırılması konusunda yürütülmekte olan çalışma ve
projelere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin
cevabı (7/46324)
55.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, yerli malı ürün
kullanımının teşvik edilmesi adına yürütülmekte olan
çalışma ve projelere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/46431)
56.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, taklit ürünlerle ilgili cezaların
arttırılması adına yürütülmekte olan çalışma ve
projelere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/46435)
57.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2013-2014
yıllarında Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
ihalelere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin
cevabı (7/46583)
58.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık'ın, bazı kamu görevlilerinin
istifaya zorlandığı iddiasına ilişkin sorusu ve
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin cevabı (7/46584)
59.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2013-2014
yıllarında Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
ihalelere ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı (7/46706)
60.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Soma Faciası
sonrasında göstericilere yönelik müdahalede bulunan Başbakanlık
Özel Kalem Müdür Yardımcısının kadrosuna ilişkin
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın
cevabı (7/46907)
15 Temmuz 2014 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 116ncı
Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre vereceğim. Sayın
milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını
bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama
pusulalarını görevli personel aracılığıyla üç
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, ülkemizdeki mültecilerin ve kaçak göçmenlerin
sebep olduğu sorunlar hakkında söz isteyen Afyonkarahisar
Milletvekili Sayın Kemalettin Yılmaza aittir.
Sayın
milletvekilleri, Sayın Yılmazı davet etmeden evvel, çok gürültü
yok ama birazcık daha sükûneti sağlarsak o zaman daha iyi olacak.
Buyurun
Sayın Yılmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin Yılmaz'ın, ülkemizdeki
mültecilerin ve kaçak göçmenlerin sebep olduğu sorunlara ilişkin
gündem dışı konuşması
KEMALETTİN
YILMAZ (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Şunu
en başta söylemek istiyorum ki hiç kimse çerden çöpten bile olsa evini,
yurdunu, eşini, dostunu, akrabasını, doğup büyüdüğü
toprakları isteyerek terk etmez ancak mutlaka mecburiyetten terk eder.
Ülkemiz, kaçak göçmen yolu haritası
üzerinde olması ve etrafında oluşan sorunlar nedeniyle çok ciddi
mülteci ve kaçak göçmen akınına uğramaktadır. Orta
Doğu ülkelerinden, özellikle İran, Afganistan ve Türkistan
coğrafyasından Avrupa ülkelerine gitmek üzere transit olarak
kullanılan bir ülkeyiz. Bu önemli bir rahatsızlık veriyor.
Mültecilerden ziyade, kaçak göçmenler sorunu daha ciddi bir sorun olarak
karşımızda bulunmaktadır, zira ne kayıtları var
ne de takipleri. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek
Komiserliği mültecileri takibe çalışıyor. Avrupa
Birliği ülkeleri ise mültecileri Türkiyede tutmamızı, kendi
coğrafyalarına geçmelerini engellememizi istiyor ama buna mâni
olmak da çoğu zaman mümkün olmuyor. Özellikle, deniz yoluyla çok
geniş bir sınır var. Ayrıca, bunların
barınmalarının yapılması için çok ciddi maddi ve
lojistik bir desteğe ihtiyaç var, Türkiye'nin önemli maddi kaynaklara
ihtiyacı var. Bunlar sağlanamadığı için de gerek
ülkemizin gerekse tüm dünyanın sorunu olarak karşımızda
durmaktadır. Ancak, Türkiye için çok öncelikli ve acil olarak çözüm
bekleyen önemli bir sorundur. Özellikle, Iraka Amerika Birleşik Devletlerinin
demokrasi bombaları atmasından ve Suriye'deki iç savaş
sonrası ülkemiz
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
uyarınız kâfi gelmemiş.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
KEMALETTİN YILMAZ (Devamla)
bu sorunu daha
yakından, daha sıcak ve yoğun bir şekilde yaşar
olmuştur. Önceleri kamplarda iskân edilen bu insanlar, sınır
şehirlerimiz başta olmak üzere tüm ülkemize kayıtsız,
kontrolsüz bir şekilde yayılmışlardır. Bu
yayılma, maalesef, kayıt ve kontrol dışıdır.
Emniyet kayıtlarına göre, seçim bölgem olan Afyonkarahisarda bile
2012 yılında 1.071 kişi kayıtlı mülteci varken bugün
bu sayı 2.144e çıkmıştır temmuz ayı
itibarıyla. Bunlar kayıtlı olanlar. Hiçbir kaydı kuydu
olmayan kaçak sayısının ilimizde 8-10 bine ulaştığını
biliyoruz, gözlemliyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu durum, ülkemizi ekonomik,
sosyal ve kültürel yönden son derece olumsuz etkilemektedir. Ülke içinde
kontrolsüz şekilde hareket etmeleriyle asayiş ve ülke güvenliği
riski oluşturuyorlar. Kimse bunlara kimlik bile sormuyor. Bu durum, bu
insanları, bazı art niyetli, kötü niyetli insanların hedef
kitlesi hâline getirmektedir. Bazıları bunları ucuz, hatta
boğaz tokluğuna işçi gözüyle görüyor. Bu durum, işsizlik
problemi ve kayıt dışılığı ve de haksız
kazancı cazip hâle getiriyor. En yakın yer AŞTİ
değerli milletvekilleri. Diğer illerde otogar ve tren
istasyonlarında, parklarda, terk edilmiş binalarda yerleşip
buraları mesken tutuyorlar. Bu durum ülkemize hiç
yakışmıyor. Ekonomik sıkıntı içinde olan bu
insanlar, ülkemizin insanının ahlaki yapısına da çok ciddi
zararlar veriyorlar. Para karşılığı veya evlenmek
bahanesiyle kandırılanlar yanında, yeni bir fuhuş sektörü
doğmasına da sebebiyet veriyorlar. Hele hele, sizin 12 Ekim 2013
tarihli Resmî Gazetede yayımlanan zinanın suç olmaktan
çıkarılmasını sağladığınız
TCKnın 26ncı maddesindeki değişiklikten sonra bu
ahlaksızlık sektörü ülkemizde maalesef çok yol
almıştır.
Ülkemizin her yerinde binlerce kaçak göçmen dilencilik,
hırsızlık, kapkaç gibi olaylara karışmaktadır.
Gazetelerin 3üncü sayfa haberlerinde her gün en azından 3-4 mülteci
haberlerini görmek mümkündür.
Bazı şehirlerimizde mülteciler ile şehir
halkı arasında ciddi sürtüşmeler, kavgalar, toplu olaylar
gerçekleşmekte; bu, illerde daha büyük olaylara zemin hazırlayacak
niteliktedir. Nitekim İstanbul, Ankara, Afyonkarahisar, Kahramanmaraş
ve Adanada son birkaç günde yaşanan olaylar bunların habercisidir.
Zorda kalan insanlara kesinlikle yardım edilmelidir
ancak bunu bir usul, yönetmelik ve belirli bir politika içinde,
kayıtlı ve takipli bir şekilde yapmak esastır.
Dünyada ve komşularımızda yüz binlerce
insan zor durumdadır. Sadece Suriye halkı değil, Irakta Türkmen
kardeşlerimiz, Çinde Uygur Türkmenleri de çok zor durumdadır.
Suriyelilere ülkenin kapılarını kayıt
kuyut aramadan açan Dışişleri Bakanımız, her ne
hikmetse Uygur Türklerini aylarca havalimanında bekletebiliyor, Uygur
Türklerinin lideri Rabia Kadire turistik vize dahi vermeyebiliyor. Bu
konularda daha hassasiyet göstermenizi istiyoruz.
Ülkemizde kayıtsız ve kontrolsüz bir
şekilde kol gezen bu sorun önemlidir, hatta ülkemizin insanının
huzuru, toplumsal barışı, iç güvenliği ve dış
güvenliği de gözetilerek acil çözülmelidir.
Saygılar sunuyorum efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yılmaz.
Gündem dışı ikinci söz, Kıbrıs
Barış Harekâtının 40ıncı yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Malatya Milletvekili Sayın Ömer Faruk Öze
aittir.
Buyurunuz Sayın Öz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
2.-
Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz'ün, Kıbrıs Barış
Harekâtının 40ıncı yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Kıbrıs Barış
Harekâtının yapılışının 40ıncı
yıl dönümü vesilesiyle Dostluk Grubu Başkanı olarak söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Türklerin ve Rumların eşit
ortaklığına dayalı 1960 yılında kurulan
Kıbrıs Cumhuriyetini, Rumlar, Helen devletine dönüştürmek
amacıyla soydaşlarımıza karşı baskı ve
zulümlere başlamışlardır. Bunun üzerine Türk Silahlı
Kuvvetlerimiz 20 Temmuz 1974 tarihinde gerçekleştirmiş olduğu
askerî operasyonla, askerî harekâtla Kıbrısa barışı
getirmiştir. Gerçekleştirilen barış harekâtıyla
Kıbrıs Adasında yok olmak üzere olan Müslüman Türk
varlığı yeniden özgürlüğüne kavuşmuştur.
Değerli milletvekilleri, Kıbrıs tarihinde,
hiçbir zaman bir Rum adası, bir Yunan adası
olmamıştır. Tarih boyunca birçok devletin egemenliğine
geçen Ada, 1571 yılında Osmanlının himayesine
geçmiştir. Osmanlının fethinden sonra Adanın nüfusunu
oluşturan Rum ve Türk vatandaşlar, Türkler, her ikisi de neredeyse
19uncu yüzyılın ortalarına kadar barış, huzur ve
kardeşlik içerisinde yaşamışlardır. İngilterenin
1914 yılında Kıbrısı ilhak etmesinden sonra
Kıbrıstaki olaylar başlamıştır ve buradaki
olaylar akabinde Rumların izlemiş olduğu politikalar oradaki
Türkleri yok etme noktasına kadar götürmüştür. İşte, böyle
bir durumda Kıbrıs Barış Harekâtı
gerçekleşmiştir.
Değerli milletvekilleri, Osmanlı
İmparatorluğunun hâkim olduğu bölgelerden çekilmesiyle
coğrafyalarda yaşanan olayları görmekteyiz. Osmanlı
himayesinde bulunduğu dönem içerisinde Afrikada, Orta Doğuda
istikrar vardı; orada yaşayan her etnik yapıya, her dinsel
yapıya sahip insanlar, halklar, huzur ve mutluluk içerisinde
yaşamaktaydılar.
Kıbrıs 1950li yıllardan itibaren Türkiye'nin
gündemine daha farklı bir şekilde oturmuştur. Dönemin
Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlunun özel
gayretleriyle, Zürih ve Londra Anlaşmalarıyla Türkiye, Türkler,
garantör ülke olmuştur ve bundan sonra da oradaki kardeşlerimizin
yalnız olmadıkları, kendilerinin sahibinin Türkler olduğunu
da ispatlamıştır.
Türklerin ve Rumların eşit
ortaklığına dayalı bağımsız Kıbrıs
Cumhuriyetinin kuruluşundan kısa bir süre sonra, Rumların
Adayı tekrar Rum Cumhuriyetine dönüştürmek maksadına yönelik
insanlık dışı eylemleri sonucunda Silahlı
Kuvvetlerimiz Adaya barış harekâtı düzenlemişlerdir.
Değerli milletvekilleri, Kıbrıs
Cumhuriyetinin 1974 yılında gerçekleştirdiği askerî
barış harekâtından sonra Kıbrısta birçok hizmetler
yapılmıştır ama özellikle AK PARTİ hükûmetleri
sırasında Kıbrıs, özellikle dünyada Türk tarafı olarak çözümsüzlüğün değil,
çözümden yana, taviz vermeden bir politika izlemiştir ve bu çerçevede de
2002 yılında AK PARTİ iktidara geldiğinde, ülkenin tüm
sorunlarında olduğu gibi Kıbrıs sorununda da köklü
adımlar atılarak çözümsüzlüğü değil çözümü amaçlayan bir
yol izlemiştir. Diplomaside Kıbrıs Türk halkının asli
kurucu vasfından Ada üzerindeki eşit hakların muhafazasına
kadar taviz vermeden birçok faaliyet yapılmıştır.
Yine, Adadaki kardeşlerimizin ekonomik ve sosyal
olarak kazanımları artırılmış, yaşam
kalitesi artırılmıştır. Aynı zamanda,
Kıbrısa aynen Türkiyede olduğu gibi birçok
yatırımlar götürülmüştür. Bunlardan bir tanesi, dünyada ilk
olarak yapılmakta olan Anamurdan Kıbrısa içme suyu ve sulama
suyu olarak kullanılacak su projesidir. Yaklaşık 74 kilometre
olan su projesi yakın bir zamanda tamamlanacak, Kuzey
Kıbrısın hem içme suyu hem de sulama suyunda
kullanılmış olacaktır. Yine, hakeza, kara yolları ve
turizm alanında da birçok yatırımlar gerçekleştirilmiş
bulunmaktadır.
Bu vesileyle, Kıbrıslı
kardeşlerimizin 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramını
tebrik ediyorum. Bu barış harekâtını gerçekleştiren,
dönemin Başbakanı Bülent Eceviti, Başbakan
Yardımcısı Necmettin Erbakan Hocamızı ve burada
şehit olan mehmetçiklerimizi ve mücahitleri rahmetle anıyorum, Kuzey
Kıbrıs Türk halkının Barış ve Özgürlük
Bayramını tekrar tebrik ediyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öz.
Gündem dışı üçüncü söz, Ankaranın
spor sorunları hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın
Aylin Nazlıakaya aittir.
Buyurunuz Sayın Nazlıaka. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.-
Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın, Ankaranın spor
konusundaki sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
AYLİN NAZLIAKA (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Ankaranın spor sorunlarıyla ilgili
olarak gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti
saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, tabii, Ankaranın spor
sorunlarına beş dakika gibi kısa bir süreç içerisinde tümüyle
değinebilmek imkânsız. O yüzden, sözlerimin başında,
öncelikle, Ankaragücüyle ilgili olarak birkaç cümle söylemek istiyorum.
Ankaragücü, hepinizin bildiği ya da bilmeyenlerin de
buradan bizi dinleyerek zaman içerisinde öğrendiği gibi, Türkiye'nin
en köklü futbol takımlarından birisidir, spor takımlarından
birisidir. Ankaragücü, aynı zamanda, cumhuriyet tarihiyle ve
başkentimizle de özdeşleşmiş olan bir takımdır.
İşte, Ankaranın gururu olan bu takım, maalesef, son
yıllarda, bir ailenin kişisel ve siyasi ihtirasları nedeniyle
çok zor bir dönemden geçmektedir. Takımı şampiyonluğa
götüreceğim. diye vaatler vererek takımın başına
geçen, kulübün başına geçen Ahmet Gökçek, maalesef takımı
borç batağına sürüklemiştir. Bununla başlayan süreç
içerisinde, takım, önce bugünkü adıyla PTT 1. Lige, arkasından
Spor Toto 2. Lige kadar düşmüştür.
Bizler burada Ankaragücünün yaşadığı
sorunları her fırsatta dile getirdik; ben bu konuda basın
açıklamaları yaptım, Meclis önergeleri verdim. Bursaspor dahi,
Ankaragücünün yaşadığı bu sorunlara karşı çok
büyük bir destek gösterdi. Ama ne hikmetse Ankaranın Büyükşehir
Belediye Başkanı Ankaragücü taraftarlarını sadece bir oy
deposu olarak görmekten vazgeçmedi ve onlara zaman zaman bazı vaatlerde
bulunarak onları kandırmaya yeltendi.
Bakın, geçtiğimiz dönemde yani 30 Mart 2014
seçimleri öncesinde Büyükşehir Belediye Meclisi bir karar
çıkarttı; bu karara göre, Ankaragücüne 2 milyon TL
bağış yapılacaktı. Bugüne kadar kaç lira
bağış yapıldı, biliyor musunuz? Sıfır lira.
İşte, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı,
Ankaralıların ve Ankaragüçlülerin duygularıyla böylesine
oynamaktadır değerli milletvekilleri. Buradan özellikle AKPnin
Ankara milletvekillerine seslenmek istiyorum: Daha ne kadar bu yapılan
haksızlıkları görmezden geleceksiniz? Daha ne kadar cansiparane
olarak koruduğunuz Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanının yalanlarının arkasında duracaksınız?
Bakın, değerli milletvekilleri, Ankara bir
başkent olarak aslında sporun ve sporcunun da yeşerdiği
yerdi, burası bir merkezdi ama yıllar içerisinde maalesef bu konuda
da yanlış politikalarla, yanlış uygulamalarla Ankara güç
kaybetti. Size bazı rakamlar söyleyeceğim. Mesela, şu anda
Ankarada faal sporcu sayısı sadece 855tir. Lisanslı sporcu
sayısı sadece 164 bindir. Spor kulübü sayısı ise 1.003tür.
İşte Ankarayı böyle bir noktaya sürüklediniz.
Tabii, Ankaranın sizin dönemizde Gençlik ve Spor
Bakanlığı tarafından da çok ihmal edilmiş
olduğunu söylemem gerekiyor. 2012 yılında bakana bir soru
sormuştum, kendisi soru önergeme verdiği yanıtta Ankaraya 5
spor tesisi yapılacak. demişti ama bugüne kadar Ankaraya bir çivi
dahi çakılmadı. Gene kendisi Plan Bütçe konuşmaları
esnasında Ankaraya yeni bir stadyum sözü vermişti fakat şu ana
kadar yeni bir stadyumla ilgili olarak da herhangi bir duyum alamadık
maalesef.
Sorarım size değerli milletvekilleri, devlette
süreklilik esas değil midir? Bakanınız tokat yemiş,
görevinden alınmış olabilir, yeni Bakanın o bakanın verdiği
sözlere sahip çıkması gerekmez mi, o sözleri gerçekleştirmesi
gerekmez mi?
Bakın, Ankara ne çok fırsatlar
kaçırdı: Geçen yıl dünya kupası maçlarının
oynanacağı iller belirlenirken Ankaranın da ismi geçti. Ancak
bu şehrin Büyükşehir Belediye Başkanı, Ankarayı o
listeden çıkardı biliyor musunuz? Yani bir yandan Ankaranın
uluslararası itibarını artıracak bir organizasyonda yer
almasını engelledi, öte yandan belki de yapılacak birtakım
yatırımlarla, yenilenecek stadyumlarla Ankarada sporun büyük bir
coşkuyla yeşereceği bir dönemin de önüne geçmiş oldu.
Evet, değerli milletvekilleri, size bu kürsüden bir
kez daha seslenmek istiyorum. Sporun birleştiriciliği, toplumsal
birlikteliğimizi de güçlendiren bir olgudur. O yüzden siyasi emellerimiz
için bu ülkenin birlikteliğini feda etmeyelim.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Nazlıaka.
60ıncı maddeye göre 10
arkadaşımıza söz vereceğim. Şimdi, o 10
arkadaşımızı okuyorum, ondan sonra da sırasıyla
birer dakika söz vereceğim: Sayın Özkan, Sayın Atıcı,
Sayın Yılmaz, Sayın Erdemir, Sayın Öğüt, Sayın
Demiröz, Sayın Gürkan, Sayın Sarıbaş, Sayın Çandar,
Sayın Çalık.
Sayın Özkan, buyurunuz.
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan'ın, Hükûmetin, halk otobüslerinde
65 yaş üstü emeklilere, dul ve yetimler ile gazi ve şehitlere
ücretsiz taşıma uygulaması yerine maaşlarına seyyanen
250 lira zam yapmayı düşünüp düşünmediğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Hükûmet yetkililerine önemli bir uyarı yapmak
istiyorum. Ülkemizin birçok ilinde halk otobüsleri kamunun yapması gereken
yolcu taşıma işlemini yapmaktadırlar, bunu yaparken kanun
gereği 65 yaş emeklilerimizi, dul ve yetimlerimizi, gazi ve
şehitlerimizi ücretsiz taşımaktadırlar ancak iki taraf
arasında hoş olmayan tartışmalar yaşanmaktadır.
Bu tartışmalara son vermek için bu haktan yararlanan 65 yaş
emeklilerimize, dul ve yetimlerimize, şehit ailelerine ve gazilerimize
seyyanen bir defaya mahsus olmak üzere 250 lira maaşlarına zam yapmayı
düşünür müsünüz? Bu yapılan zam hem halk otobüslerini hem de
emeklilerimizi, dul ve yetimlerimizi, şehit ailelerimizi ve gazilerimizi
mutlu edecektir.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Yılmaz, buyurun.
2.-
Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz'ın, Adana ilindeki çiftçilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Mart ayında yaşanan don ve kurak geçen mevsim
zaten banka ve kredi borçları altında ezilen çiftçilerimiz
açısından içinden çıkılmaz bir hâl almıştır.
Hükûmetin çok acil şekilde alınacak tedbirlerle çiftçilerimizin bu
sıkıntılarını çözecek tedbirleri alması
gerekmektedir. Özellikle, Adana ilimizin Pozantı, Karaisalı,
Aladağ, Saimbeyli ve Fekede kiraz, ceviz, elma üreticileri yaptıkları
masrafları karşılamakta sıkıntı
yaşamaktadır. Bir de geçmiş yıllardan borçları
açısından baktığımızda, özellikle Torosların
dağ ilçelerindeki ve ovadaki çiftçilerimizin hâli ortadadır. Hükûmet
bunlara acil tedbir almazsa yarın telafisi mümkün olmayan sonuçlar
doğurabilir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Atıcı
3.-
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı'nın, Tarsusa bağlanan
Yenice beldesinin sorunlarına ilişkin açıklaması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Yenice beldemiz Tarsusa
bağlı ve Mersinin en büyük beldelerinden birisiyken yeni
Büyükşehir Yasasından sonra belde belediyesi kapatıldı ve
tüm varlıkları Tarsus ve Mersin Belediyelerine aktarıldı.
Dün Yeniceye gittim. Tek kelimeyle özetlemem gerekirse
Yenice perişan durumda. Yollar alt üst olmuş, yapılmıyor;
çöpler toplanmıyor, park bahçeler sulanmıyor, ağaçlar kurumaya
başlamış, mezarlık kazacak kimse yok, cenaze nakil
aracı varken orada konuşlandırılmıyor, cenazeleri
yıkayacak kimse bile yok, orada bir itfaiye aracı bile yok.
Bunların hepsi daha önce belde belediyemiz tarafından
yapılıyordu, bu sorunlar çözülüyordu. Yenicenin bu
sorunlarının acilen çözülmesi gerekir.
Ben buradan yetkililere sesleniyorum: Yenice çok güzel
bir barış beldesidir, barış beldesine de
yakışır şekilde hizmet almalıdır diyor,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Öğüt
4.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt'ün, Kıbrıs
Barış Harekâtının 40ıncı yıl dönümüne ve
Çankırı Çerkeşte yaşanan don afetine ilişkin
açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bugün, 20 Temmuz 1974te yapılan Barış
Harekâtının yıl dönümü. Barış Harekâtını
yapan, o gün uygulayanlara şükranlarımızı buradan iletmek
istiyorum. Adadaki büyük kavgayı engelledikleri için, katliamı
engelledikleri için saygılarımı ve hürmetlerimi tekrar
iletiyorum. Yine, orada şehit düşen Mehmetçiklerimize rahmet,
Kıbrıs mücahitlerimizden, gazilerimizden ölenlere rahmet, geride
kalanlara da uzun ömürler diliyorum, onları saygıyla anıyorum.
Yine, memleketim Çankırı Çerkeşte
gerçekleşmiş olan dolu afetinden sonra yollarda, asfaltlarda çok
ciddi problemler çıktı. Bu problemlerin hallolabilmesi için bir an
önce Çerkeşe afet programı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Erdemir
5.-
Bursa Milletvekili Aykan Erdemir'in, Cumhurbaşkanı adayı Recep
Tayyip Erdoğanı, diğer iki aday gibi
bağışçılarını ve bağış
miktarlarını açıklamaya davet ettiğine ilişkin
açıklaması
AYKAN ERDEMİR (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
156 sivil toplum girişiminin oluşturduğu
denge ve denetleme ağı, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin
adil, eşit ve hesap verilebilir olması için adaylardan 10 maddelik
bir talepler listesi açıkladı. Bu taleplerden biri,
bağışçıların kampanya süresince düzenli olarak
bağışları ve bağışçı adlarını
kamuoyuyla paylaşmasıdır. Cumhurbaşkanı adayları
Ekmeleddin İhsanoğlu ve Selahattin Demirtaş bu çağrıya
olumlu yaklaşırken Recep Tayyip Erdoğan bu taahhüt altına
girmekten kaçınmaktadır.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği
Teşkilatı ve Venedik Komisyonunun seçim kampanyası
finansmanında şeffaflığın vazgeçilmez olduğunu
vurguladığını hatırlatır, Cumhurbaşkanı
adayı Recep Tayyip Erdoğanı da diğer iki aday gibi
bağışçılarını ve bağış
miktarlarını açıklamaya davet ederim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Demiröz
6.-
Bursa Milletvekili İlhan Demiröz'ün, Bursadaki Demirtaş Organize
Sanayi Bölgesine termik santral yapılmasına izin verilirken hiçbir
yerden bilgi alınmadığına ilişkin açıklaması
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sizin aracılığınızla Çevre ve
Şehircilik Bakanına sormak istiyorum: Bursanın kent merkezinde,
Demirtaş Organize Sanayi Bölgesinde 49 megavat gücünde termik santrale
Bakanlığınız izin verdi. Burada meslek
odalarının, sivil toplum örgütünün, üniversitenin hiçbir bilgisi,
Büyükşehir Belediyesi dâhil, kimsenin bilgisinin alınmadığını
biliyoruz. Şunu sormak istiyorum: Siz bu tür izinleri direkt Ankaradan
mı veriyorsunuz? Bursada siz mi yaşıyorsunuz. İnegazide
çimento fabrikasına, Demirtaşta organize sanayi bölgesine hangi
hakla izin veriyorsunuz. Yılda 500 bin ton ve günde 1.200 ton linyit
kömürü yakılacak ve Bursaya her gün 60 tır ya da kamyon kömür
götürecek.
Bizim Bursadan başka gidecek yerimiz yok.
Sayın Bakana hatırlatıyorum.
BAŞKAN Sayın Fatoş Gürkan
7.-
Adana Milletvekili Fatoş Gürkan'ın, Filistine yapılan saldırılar
nedeniyle İsraili ve Anneleri de öldürelim. diyen İsrailli
kadın vekili kınadıklarına ilişkin
açıklaması
FATOŞ GÜRKAN (Adana) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
İsrail tarafından Filistin üzerine
yağdırılan bombalar nedeniyle 3 günlük bebeklerin dahi hunharca
öldürüldüğü eylemler nedeniyle, öncelikle İsraili
kınıyorum. İsrail parlamentosunda Anneleri de öldürelim. diyen
kadın vekili bu ırkçı ve gerçekten vahşi söyleminden
dolayı, bir anne olarak kınıyor, dünyadaki tüm parlamenterleri
bu kadın vekili kınamaya davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum Başkanım.
BAŞKAN Sayın Sarıbaş
8.-
Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş'ın, tahıl üreticilerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Burada tahıl ve buğday üreticilerinin, sizlerin
aracılığıyla, dertlerini iletmek istiyorum. Özellikle
mazot, gübre girdilerinin çok yüksek olduğu bir dönemde, ayrıca, bu
sene içerisinde dolu ve hızlı yağmurdan dolayı buğday
üreticilerimiz, üretimde buğdayları yakmış ve aynı
zamanda da üretimleri düşmüştür. Buna karşılık, her
sene açıklanması gereken buğday taban fiyatı, hâlâ daha
Tarım Bakanlığı tarafından açıklanmamıştır.
Yine, bu anlamda da, çiftçilere, girdilerin bu kadar yüksek ve üretimin
düşük olmasından dolayı, kooperatif ve bankalara olan kredi
borçlarını ödemekte zorluk çıkarılıyor.
Aynı zamanda, Türkiye Toprak Mahsulleri Ofisi bu
sene Çanakkale bölgesinde açılmamıştır, tamamen
tüccarın eline terk edilmiş ve bu anlamda da tek taraflı olarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çandar
9.-
Muğla Milletvekili Tolga Çandar'ın, Muğlanın
sorunlarına ve Filistin halkına zulmeden İsraili
kınadığına ilişkin açıklaması
TOLGA ÇANDAR (Muğla) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Ülke turizminin göz bebeği olan Muğlamız,
turizm sezonu boyunca normal nüfusunun 10 katı nüfusa sahip olmasına
rağmen, ne yazık ki, hastanelerimiz, bu ihtiyaca cevap verecek
durumda değildir. Sağlık Bakanlığını,
Muğla hastanelerinin gerek teçhizat gerekse doktor, personel takviyesi
konusunda daha hassas olmaya çağırıyoruz.
Ayrıca, çevre sorunları, defalarca buradan söz
etmemize rağmen henüz bir çözüme ulaşmamıştır. Termik
santraller, artı, Bafa Gölü ne yazık ki yüz karası olmaya devam
ediyor.
Zeytin, bizim tek geçim kaynağımızdır,
onun üzerine siyaset yapılmamalıdır. Önümüzdeki günlerde bu
konuda bir yasa hazırlığı içinde olduğunuzu biliyoruz.
Bu konuda daha hassas olunmalı.
Son olarak da Filistin halkına zulmeden
İsraili şiddetle kınıyor, Filistin halkının
haklı mücadelesinin yanında olduğumuzu belirtiyorum.
BAŞKAN Sayın Çalık
10.-
Malatya Milletvekili Öznur Çalık'ın Filistine yapılan
saldırılar nedeniyle İsraili ve Anneleri de öldürelim. diyen
İsrailli kadın vekili kınadıklarına ilişkin
açıklaması
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sayın Başkanım,
çok teşekkür ediyorum.
Özellikle bugün, mübarek ramazan gününde, Filistin ve
Gazzeye yönelik yapılan saldırıların hâlâ devam
ettiğini ve İsrailin Gazzeye 1.470ten fazla hedefe
saldırıda bulunduğunu, bir kez daha, kınayarak ifade etmek
istiyorum ve maalesef, yaklaşık 1.470 saldırıda 200e
yakın şehidimiz, 2 bine yakın da yaralımız var.
Hayatını kaybedenlerin yarısı bebek, çocuk ve
kadınlardır. İsrail devleti, uluslararası hukuka
aykırı davranmakta ve sivilleri maalesef katletmektedir.
Geçtiğimiz gün, insanlıktan nasibini almayan
İsrailli bir kadın milletvekili, kan dondurucu ve maalesef küstahça
bir açıklama yapmıştır. Filistinde çocuklar ve
kadınlar başta olmak üzere hepsinin ölmesini isteyen bu gözü
dönmüş zihniyeti şiddetle kınıyorum. Buradan, Filistinde
yapılan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Vural
11.-
İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, Filistine yapılan
saldırılar nedeniyle İsraili kınadığına ve
(9/8) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu
Başkanının 4 bakanla ilgili fezlekeleri iade etmesinin hukuka
uygun olmadığına ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İsrailin devlet şiddeti, zirve
noktalarından birisini daha görmüştür. Ölüm makinesi çalışmaktadır.
Camiler, hastaneler ve istisnasız tüm sivil yaşam alanları zalim
bir abluka altındadır. Kadın, çocuk, yaşlı, hasta,
engelli ayrımı yapılmaksızın herkes hedef tahtasındadır.
Şehit olanların sayısı 200e
yaklaşmıştır, binlerce yaralı vardır.
Gerçekten, Gazzenin birkaç kilometre
uzağındaki Sderot kentinde İsraillilerin âdeta bir havai
fişek gösterisi izlermiş gibi Filistine yağan bombaları
seyretmeleri ve bir milletvekilinin ırkçı ve kin, nefret dolu sözleri
utanç vericidir.
İçinde bulunduğumuz mübarek ramazan
ayında, şehadete eren Filistinlileri rahmetle anarken,
yaralılara acil şifalar diliyoruz. İsraili şiddetle
kınıyor ve kahrediyoruz.
Sayın Başkan, bir diğer konu da
rüşvet ve yolsuzlukla ilgili fezlekelerin başına gelenler.
Maalesef, bir taraftan 34 klasör, Meclis Başkanlığı
tarafından geri gönderilmiş, 11 klasör olarak geri dönmüştür.
Fezlekeler Mecliste milletvekillerinin incelemesine
açılmamıştır. Bu konuda her türlü engellemeler yapılmıştır,
Meclis Soruşturma Komisyonu altmış beş gün engellenmiştir.
Şimdi de Soruşturma Komisyonu Başkanı, kendisine vazife
olmayacak şekilde Meclis soruşturmasını engellemek ve
millet egemenliğinin tesis edilmesini, gerçekten, geciktirmek
amacıyla bu fezlekeleri iade etmiştir.
Böylesine bir hukuksuzluğun yaşandığı
bu Komisyonun, Meclis soruşturmasını selametle sona erdirmesi
mümkün değildir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konuda mücadelemizi
sürdüreceğiz. Rüşvet ve yolsuzluk yapanların, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde ve hukuk önünde hesap vermesini muhakkak temin edeceğiz.
Ve AKPye sesleniyorum: Yargıdan, Meclis
soruşturmasından kaçmayın. Hodri meydan.
BAŞKAN Sayın Baluken
12.-
Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, İsrailin Filistin halkına
ve IŞİD çetelerinin Kobanide Kürt halkına
yaptığı katliamları Halkların Demokratik Partisi
olarak lanetlediklerine ve Hükûmetin saldırganları destekleme
tutumundan vazgeçmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Orta Doğuda, mübarek
ramazan ayı olmasına rağmen, maalesef kan akmaya devam ediyor,
halklara dayatılan katliamlar devam ediyor. Özellikle, İsrailin,
Filistin halkına ve yine IŞİD çetelerinin, Kobanide Kürt
halkına dayatmış olduğu bütün bu katliamları biz
buradan lanetliyoruz. Filistin halkıyla ve Kobanideki, Rojavadaki Kürt
halkıyla dayanışma duygumuzu, destek duygumuzu buradan
Halkların Demokratik Partisi olarak ifade etmek istiyoruz. Bu konuda,
Hükûmetin, içerisinde bulunduğu tavrın, ortaya koymuş
olduğu politikanın da bu katliamları önleme noktasında,
bırakın herhangi bir etki yaratmayı, tam tersine, bu
katliamların açığa çıkmasını cesaretlendiren bir
tutum olduğunu ifade etmek istiyoruz. Bugüne kadar Filistin halkına
bu kadar katliam yürüten İsraile karşı çok etkili tedbirlerin alınması
gerektiğini, askerî, ekonomik anlamda yapılmış olan
anlaşmaların askıya alınması gerektiğini
defalarca ifade etmiştik, bugün de aynı düşüncemizi ifade
ediyoruz.
Kobanide ve Rojavada ise Hükûmetin içerisinde
bulunduğu durum daha vahim bir durumdur. Kobanide IŞİD
çetelerinin saldırılarını destekleyen,
sınırları IŞİD çetelerine açan, Rojava devrimini
boğmaya çalışan bir tutumdan Hükûmetin bir an önce geri
adım atması gerekmektedir. Rojavayı sınır
kapılarını kapalı tutarak tam anlamıyla bir ambargo ve
abluka altına almak insanlık suçudur ve hepimizin tahammül
sınırlarını da zorlamaktadır. Artık, bu
politikaya karşı tahammülümüzün kalmadığını
burada ifade etmek istiyorum. Suruç başta olmak üzere, Rojava
sınırına yığılan on binlerce insanımız
da bu tahammül sınırının
aşıldığını günlerdir ifade ediyor. Bu konuda,
Hükûmetin, bir an önce, mevcut saldırganları destekleme tutumundan
vazgeçmesi gerektiğini ifade ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi
13.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, CHP Grubu olarak,
İsrailin Filistinde yaptığı katliamı
kınadıklarına ve 4 bakanla ilgili fezlekelerde yer alan
iddiaları hiç kimsenin örtbas edemeyeceğine ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
mübarek ramazan ayındayız. Ramazan ayında İsrailin Orta
Doğuda, Gazzedeki Filistinlilere yönelik
olarak misilleme adı altında başlattığı
saldırı, giderek, çoluk çocuk demeden, bir katliama
dönüşmüştür. Bu katliamı Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
şiddetle kınıyoruz. Bu hareketin, bu katliamın hak
verilebilecek, haklı görülebilecek hiçbir yanı bulunmamaktadır.
Ancak üzüntü verici olan şudur ki böylesi bir katliam, bütün
dünyanın, uluslararası toplumun gözü önünde meydana gelmektedir,
Türkiyenin hemen yanı başında meydana gelmektedir. Eskiden
dış politikasının güçlü olduğu dönemlerde Türkiye, bu
konularda arabuluculuk rolü üstlenebilecek konumdayken bugün maalesef, bu konuda
herhangi bir şekilde bu sorunu çözebilecek bir adımı atma
imkânından yoksundur.
Bütün dünyaya, uluslararası topluma buradan
çağrıda bulunuyorum: İsrailin Gazzede yapmış
olduğu bu katliama derhâl son verilmesi gerekir. Bunun için bütün
uluslararası toplum, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere,
gerekli adımı atmalıdır.
İkinci olarak söyleyeceğim şudur: Türkiye
Büyük Millet Meclisi, 4 bakanla ilgili olarak bir Meclis soruşturma
komisyonu kurulmasına geç de olsa karar vermiştir ancak oluşan
Meclis Soruşturma Komisyonunun Başkanı, komisyon
toplantısı yapmaksızın 4 bakanla ilgili fezlekelerin
doğrudan cumhuriyet savcılığına iade edilmesine karar
vermiştir. Komisyon Başkanı, burada açıkça hukuku ayaklar
altına almıştır ve suç işlemiştir.
Ancak buradan şunu bütün gücümüzle ifade ediyorum:
Bu fezlekelerde yer alan iddiaları hiç kimse örtbas edemeyecektir,
bakanlarla ilgili olarak, Başbakanla ilgili olarak bu Meclis, yapması
gereken soruşturmayı mutlaka yapacaktır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Canikli
14.-
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli'nin, AK PARTİ Grubu olarak,
İsrailin Filistin halkına yaptığı
saldırıları kınadıklarına ve bütün dünyayı
bu saldırılara müdahale etmeye davet ettiklerine ilişkin açıklaması
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Biz de AK PARTİ Grubu olarak, İsrailin
Filistine karşı, Filistine ve Filistinlilere karşı
yürüttüğü, âdeta, soykırım olarak nitelendirebileceğimiz
insanlık dışı saldırılarını
kınıyoruz ve bunların Filistin ve Filistin halkına
karşı, onların devlet kurma dâhil özgürce yaşama
hakkını ortadan kaldırmayı amaçlayan, aynı zamanda,
saldırılar olduğunu görüyoruz ve Türk milleti olarak, Filistinli
kardeşlerimizin haklı mücadelelerinde en güçlü bir şekilde yanlarında
olduğumuzu, durduğumuzu bilmelerini istiyoruz. İsrail zaman
zaman bu tür saldırıları maalesef yapıyor Filistin
halkına karşı, Filistinlilere karşı. Fakat birkaç ülke
dışında, gösterilmesi gereken tepki ortaya konulmuyor.
Başta, gelişmiş Batı olmak üzere, Birleşmiş
Milletler teşkilatı dâhil olmak üzere, olması gereken güçlü ses,
bu soykırımı, bu insanlık dışı
saldırıların durdurulmasını sağlamaya yönelik
olarak bir çaba, bir mücadele, bir ses ortaya çıkmıyor. Bütün
dünyayı bu insanlık dışı saldırılar
karşısında daha güçlü bir şekilde, bu
saldırıların durdurulmasını sağlayacak sonuca
ulaştıracak şekilde seslerini çıkarmaya ve müdahale etmeye
davet ediyoruz, sessizliklerini bozmalarını istiyoruz. Bu, bütün
insanların, bütün insanlığın görevidir. Türkiye, Türkiye
Cumhuriyeti devleti hükûmetleri bugüne kadar hep Filistin halkının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Kars Milletvekili Mülkiye Birtane ve 22 milletvekilinin, tüm alanlarda
engellilerin erişimine uygun düzenlemelerin yapılması ve hayata
geçirilmesi hakkında yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1014)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
2005 yılında yürürlüğe giren 5378
sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun hükümlerine uygun
olarak, tüm alanlarda engellilerin erişimine uygun düzenlemelerin
yapılması ve hayata geçirilmesi hakkında yaşanan
sorunların tespit edilerek mevcut aksaklıkların giderilmesi ve
kanun hükümlerinin eksiksiz olarak hayata geçirilmesi için alınacak
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98inci ve TBMM İç
Tüzüğü'nün 104 ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılması için gereğini arz ve teklif
ederiz.
1) Mülkiye Birtane (Kars)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Hasip Kaplan (Şırnak)
4) Sırrı
Sakık (Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Halil Aksoy (Ağrı)
7) Ayla Akat Ata (Batman)
8) İdris
Baluken (Bingöl)
9) Hüsamettin
Zenderlioğlu (Bitlis)
10) Emine Ayna (Diyarbakır)
11) Nursel
Aydoğan (Diyarbakır)
12) Altan Tan (Diyarbakır)
13) Adil Zozani (Hakkâri)
14) Esat Canan (Hakkâri)
15) Sırrı
Süreyya Önder (İstanbul)
16) Sebahat Tuncel (İstanbul)
17) Erol Dora (Mardin)
18) Ertuğrul
Kürkcü (Mersin)
19) Demir Çelik (Muş)
20) İbrahim
Binici (Şanlıurfa)
21) Özdal Üçer (Van)
22) Nazmi Gür (Van)
23) Leyla Zana (Diyarbakır)
Gerekçe:
2002
yılında yapılan Türkiye Özürlüler Araştırması
verilerine göre Türkiye'de yaklaşık 8,5 milyon engelli var. Ancak
engellilerin sosyal yaşama katılımı son derece
kısıtlı. Engellilere dönük hizmet veren kurumların
sayısı oldukça yetersizdir. Eğitim, iş, sosyal yaşama
dâhil olma olanakları oldukça sınırlı. Yasal düzenlemelerin
hayata geçirilmesi mümkün olmuyor. Bunun yanında yapılan bazı
yasal düzenlemeler ise son derece önemli ancak uygulamadaki sorunlar bir türlü
ortadan kaldırılamıyor. Yasaların hayata geçirilmesinde
belli bir sistem yok. 2005 yılında yapılan 5378 sayılı
Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun bu açıdan
önemli bir yere sahip. Bu kanun, devlete engellilerin bağımsız
yaşayabilmelerini ve yaşamın tüm alanlarına etkin
katılımını sağlamak ve engellilerin diğer
bireylerle eşit koşullarda fiziki çevreye, ulaşıma, bilgi
ve iletişim teknolojileri ve sistemleri dâhil olacak şekilde bilgi ve
iletişim olanaklarına hem kırsal hem de kentsel alanlarda halka
açık diğer tesislere ve hizmetlere erişimini sağlamak için
uygun tedbirleri alma yükümlülüğü getiriyor.
Bu düzenleme yedi
yıl önce yürürlüğe girdi ve engellilerle ilgili düzenlemeler yapan
5378 sayılı Kanunun geçici 2nci ve 3üncü maddeleri bu konuda
önemli yükümlülükler getiriyor. Bu maddelerde, kamu kurum ve
kuruluşlarına ait mevcut resmî yapılar, tüm yol,
kaldırım, yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar, spor
alanları ve benzeri sosyal ve kültürel altyapı alanları ile
gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılmış ve umuma
açık hizmet veren her türlü yapıların engellilerin
erişimine uygun hale getirilmesi öngörülüyor. Aynı şekilde,
büyükşehir belediyeleri ve belediyeler, şehir içinde kendilerince
sunulan ya da denetimlerinde olan toplu taşıma hizmetlerinin; mevcut
özel ve kamu toplu taşıma araçlarının, yasanın
yürürlüğe girdiği 7 Temmuz 2005 tarihinden itibaren yedi yıl
içinde engelliler için erişilebilir duruma getirilmesi gerekiyor.
Bu yasadaki hükümlerin hayata geçirilmesi konusunda yerel
yönetimlere büyük görevler düşüyor ama ne yazık ki bu yasa
çıktığından beri bir iki düzenlemeden başka bir
ilerleme sağlanamadı. Yasada çok açık bir şekilde
belirtilen yükümlülükler bile yerine getirilmiş değildir. Engelli
erişimini sağlamaya dönük ortada ciddi bir proje olmadığı gibi somut bir planlama
ve bilinçli bir dönüşüm çabası da bulunmuyor. Yapılan yasal
düzenlemelerin hayat bulmaması bu alanda bir denetim mekanizmasının
olmamasından kaynaklanıyor. Engellilerin toplum yaşamına
katılımını zorlaştıran ve hatta imkânsız
hâle getiren fiziki çevre koşulları, mimari düzenlemeler ve toplu
ulaşım araçlarında yapılması mümkün düzenlemeler dahi
yapılmadı. Yedi yıl geçmiş olmasına rağmen
gerekli kriterlerin yerine getirilmemiş olması Hükûmetin ve yerel
yönetimlerin durum karşısındaki tutumunu ortaya koyuyor. Oysa,
konu son derece önemli ve doğrudan insan haklarıyla bağlantılıdır.
Avrupa Birliği-Türkiye 2011 İlerleme
Raporunda da konu ele alınmış, engelli kişiler lehine
pozitif ayrımcılık yapılmasını öngören anayasa
değişikliklerinin spesifik tedbirlere dönüştürülmediği
ifade edilmiştir, Birleşmiş Milletler Engelli Hakları
Sözleşmesi ve İhtiyari Protokolünün uygulanmasını izlemeye
yönelik bir ulusal mekanizmanın henüz oluşturulmadığı
vurgulanmıştır. Durum son derece açıktır. Engellilerin
sosyal ve ekonomik hayata katılımlarını artırmak için
daha fazla düzenlemeye, düzenlemelerin hayata geçirilmesini zorunlu kılmak
için ise ciddi bir denetim ve takip mekanizmasına ihtiyaç var. Söz konusu
yasa gereği, 2005 yılından verilen süre 7 Temmuz 2012 tarihinde
sona eriyor. Yedi yıllık süre zarfında yapılan düzenlemeler
ve gelinen aşamaya ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisinin,
araştırma komisyonu oluşturarak sorunun boyutlarını
tespit etmesini ve engellilerin erişilebilirlik sorunlarının
çözümü için bir yol haritasının hazırlanmasını Genel
Kurulun takdirlerine saygılarımızla sunarız.
2.-
Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker ve 20 milletvekilinin, toplumsal
yapıyı tehdit eden şiddet, cinayet ve intihar
olaylarının nedenlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1015)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Toplumsal yapıyı tehdit eden
ve toplumu derinden etkileyen şiddet, cinayet ve intihar
olaylarının nedenlerinin tespit edilmesi ve gerekli önlemlerin
alınması amacıyla Anayasanın 98inci, İç Tüzükün 104
ve 105inci maddeleri gereğince ekte sunulan gerekçe çerçevesinde Meclis
araştırması açılması hususunda gereğini
saygılarımızla arz ederiz.
1) Mehmet Şeker (Gaziantep)
2) Mevlüt Dudu (Hatay)
3) İzzet Çetin (Ankara)
4) Ensar Öğüt (Ardahan)
5) İhsan Özkes (İstanbul)
6) Gürsel Tekin (İstanbul)
7) Aylin Nazlıaka (Ankara)
8) Ali Özgündüz (İstanbul)
9) Sakine Öz (Manisa)
10) Ali Demirçalı (Adana)
11) Mehmet Volkan Canalioğlu (Trabzon)
12) Oğuz Oyan (İzmir)
13) İsa Gök (Mersin)
14) Bedii Süheyl Batum (Eskişehir)
15) Melda Onur (İstanbul)
16) Fatma Nur Serter (İstanbul)
17) Osman Kaptan (Antalya)
18) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
19) Mehmet Emrehan Halıcı (Ankara)
20) Bülent Kuşoğlu (Ankara)
21) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
Gerekçe:
Güçlü toplumların kuvvetli bağlarla tesis
edilmiş aile yapısıyla mümkün olabileceğinin farkında
olan ülkemizde aile kurumu her zaman önemli bir yer tutmuştur. Aileye
verilen önem Anayasamızda da "Aile toplumun temelidir."
ifadesiyle yansıtılmıştır. Bu felsefeye binaen kurulan
aile, bireylerin diğer aile fertleri tarafından
karşılıksız ve sadece kendisi olduğu için
sevildiği, kendilerini en güvende hissettiği kurum olmuştur.
Ancak, son yıllarda özellikle gelir
paylaşımındaki adaletsizlikle birlikte, Türk aile
yapısının bu özelliğinin ciddi oranda zedelendiğine
işaret eden olaylar birbiri ardına ve hız kesmeden meydana
gelmektedir. Zengin-fakir arasındaki uçurumun derinleşmesi,
dışarıda verilen ekmek kavgasını aile içine de sıçratmaktadır.
Bu durum, çocukları tarafından katledilen anne-babaların,
ebeveynlerinin işkencesine maruz kalan ve hayatını kaybeden
çocukların, eşleri tarafından acımasızca öldürülen
kadınların sayısının her geçen gün artmasına
neden olmaktadır. Anne-baba katilliği, eş katilliği, çocuk
katilliği ya da genel tabiriyle "aile katilliği", ülkemizin
temel sorunlarından biri hâline gelmektedir.
Diğer taraftan, kendine karşı
şiddetin bir tezahürü olan intihar sayısı da on yılda 30
kat artmış, sadece son altı yılda 17 bin kişi
canına kıymıştır.
Ülkemizde infial yaratan ve "kadına
şiddet", doktora şiddet", "sporda şiddet"
başlıklarıyla tanımlanan olayların temelini de ailede
şahit olunan şiddet tetiklemektedir. Şiddet olaylarına aile
içinde şahit olan birey, yaşadığı ekonomik
bunalımın da etkisiyle hayatının çeşitli aşamalarında
karşılaştığı ve kendisine engel
yarattığını düşündüğü kişilere
karşı şiddet uygulamaktadır. Yol vermediği için, yan
baktığı için bıçaklanan ya da kurşunlanan insanlar,
ağladı diye komaya sokulan bebekler, kapı zilini
çaldığı için öldürülen çocuklar, faturayı ödeyemediği
için kıyılan canlar da bu durumun yansımaları ve toplumsal
cinnet olgusunun tehlike çanlarıdır.
Yaşanan cinnet olaylarına karşı
şimdiye kadar "üçüncü sayfa haberleri" gözüyle bakılarak
hareketsiz kalınması da sorununun bir diğer vahim boyutudur.
Bahsedilen olaylar aslında toplumun temelden ve köklü bir şekilde
değiştiğini göstermektedir. Merhamet, adalet ve hoşgörü
kurallarının geçerli olduğu toplumumuzda
sabırsızlık, tahammülsüzlük ve merhametsizlik
yaygınlaşmaya başlamıştır. Sevgi ve saygı
zemini üzerine kurulan ilişkilerse çıkar ve öfke zeminine doğru
kaymaktadır. Bu değişim ve dönüşümün üzerinde ciddiyetle
durulması ve acil önlem alınması gerekmektedir.
Yukarıda bahsedilen nedenlerle, aile katilliği
başta olmak üzere, işlenen cinayetlerin, intihar
vakalarının ve tüm topluma egemen olmaya başlayan cinnet
olaylarının altında yatan nedenlerin tüm yönleriyle tahlil
edilerek, alınması gereken tedbirlerin acilen belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98inci, İç Tüzükün 104 ve 105inci
maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması
uygun olacaktır.
3.-
Çanakkale Milletvekili Mustafa Serdar Soydan ve 22 milletvekilinin, Gelibolu
Yarımadası Tarihi Milli Parkının ve Milli Park içerisinde
ve çevresinde yaşayan vatandaşlarıın sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1016)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkının
ve Millî Park içerisinde ve çevresinde yaşayan vatandaşlarımızın
sorunlarını ve çözüm yollarını tespit etmek amacıyla
Anayasanın 98inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
104 ve 105inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması
açılmasını arz ederiz.
Saygılarımızla.
1) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3) Doğan Şafak (Niğde)
4) Celal Dinçer (İstanbul)
5) İhsan Özkes (İstanbul)
6) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
7) Bülent Tezcan (Aydın)
8) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
9) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
10) Haydar Akar (Kocaeli)
11) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
12) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
13) Ali Özgündüz (İstanbul)
14) Sabahat Akkiray (İstanbul)
15) Namık Havutça (Balıkesir)
16) Candan Yüceer (Tekirdağ)
17) Orhan Düzgün (Tokat)
18) Hasan Ören (Manisa)
19) Mehmet Siyam Kesimoğlu (Kırklareli)
20) Mevlüt Dudu (Hatay)
21) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
22) Süleyman Çelebi (İstanbul)
23) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
Gerekçe:
Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı,
Türk milletinin en zor şartlarda ayağa kalkarak, cihana
karşı durduğu, "Vatan böyle savunulur." sözünün içinin
doldurulduğu, her metrekaresi şehitlerin kanlarıyla
sulanmış, dünyanın geçilemez kabul ettiği
topraklardır.
Tarih boyu tüccarların, orduların, muzaffer
komutanların, ticaret yollarının kesişme noktası
olmuş Çanakkale ve İstanbul boğazları, Osmanlı
Devletinin İstanbul'u başkent yapmasıyla önemini bir kat daha
artmıştır. Antik çağlardan bu yana, önemini kaybetmeyen
topraklar, Asya'nın zenginliklerinin Avrupaya
taşınmasının en kısa yoludur. Bu özellikleri nedeniyle
dünyada stratejik öneme sahip yerlerden birisidir.
Çanakkale ilinin Avrupa yakasında, Gelibolu
Yarımadası'nın güney ucunda konumlanmış, 33 bin
hektarlık alana sahip Millî Park, Çanakkale Boğazı ve Saroz
Körfeziyle çevrelenmiştir. Birleşmiş Milletler Millî Parklar ve
Koruma Alanları listesinde yer almaktadır.
Millî Park'ın batısı, güneyi ve
doğusu sırasıyla Ege Denizi ve Çanakkale Boğazı
tarafından çevrilmiştir. Ancak Millî Park'ın kuzeyinde karasal sınır
söz konusudur. Çanakkale'nin Eceabat ilçesinin toplam 12 adet yerleşim
birimlerinden 8 tanesi Millî Park içinde kalmaktadır. Bunlar;
Alçıtepe, Behramlı, Bigalı, Büyükanafarta, Kilitbahir, Kocadere,
Küçükanafarta ve Seddülbahir köyleridir.
Sınırları içerisinde şehitlikler,
yabancı askerlerin mezarları, savaş alanları, savaş
kalıntıları, tabyalar, kaleler, siperler, anıtlar,
kitabeler, müzeler, tanıtım merkezleri, dinlenme noktaları barındırır.
Bu kalıntılar sit alanları ve kültürel varlık olarak ilan
edilmiş ve koruma altına alınmıştır.
Gelibolu Yarımadası, doğal güzellikleriyle
de görülmeye değer bir coğrafyaya sahiptir. Koyları,
kumsalları, denizin ormanla buluştuğu sahil şeridinde,
yılın büyük kısmında güneş gören yarımada, civar
illerden günübirlik ziyaretçi akınına uğramaktadır.
Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Park
Yasasındaki eksiklikler ve uygulanması sırasındaki hatalar
nedeniyle; Millî Park içerisindeki yapılaşmalar, kazılar,
inşaatlar, yol çalışmaları sırasında tarihî ve
kültürel değerlere telafisi mümkün olmayan zararlar verilmekte, bölgede
yaşayan insanların yaşam alanları kısıtlanmakta
ve topraklarında üretemez hâle gelmektedirler.
Ayrıca, bölgede ziyaretçi trafiğinin
düzenlenmesi, disipline edilmesi konusunda ve rehber hizmetlerinde ciddi yanlışlıklar
ve sorunlar yaşanmaktadır.
Millî Park içerisindeki yaşamın; yöre
halkıyla, yörede yaşayan insanların demokratik önderleriyle,
muhtarlarla, belediye başkanlarıyla ve sivil toplum örgütleriyle
iletişim hâlinde, onların görüşleri alınarak, çok ciddî bir
araştırma yapılarak düzenlemesi gerekmektedir.
Bölgede yaşayan insanlara mutlu ve huzurlu
yaşam imkânı sunmadan bölgeyi korumak, kollamak ve gelecek nesillere
kültürel ve tarihî mirası taşımak mümkün değildir.
Bu nedenle, Gelibolu
Yarımadası Tarihî Millî Parkının ve Millî Park içerisinde
ve çevresinde yaşayan vatandaşlarımızın
sorunlarını ve çözüm yollarını tespit etmek amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ihtiyaç
bulunmaktadır.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler, gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
B)
Duyurular
1.-
Başkanlığın, Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği ile Kamu İktisadi Teşebbüsleri
Komisyonlarında siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine
düşen birer üyelik için aday olmak isteyen siyasi parti grubu mensubu
olmayan milletvekillerinin yazılı olarak müracaat etmelerine
ilişkin duyurusu
Sayın milletvekilleri, Kadın, Erkek Fırsat
Eşitliği, Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile Avrupa
Birliği Uyum komisyonlarında, siyasi parti grubu mensubu olmayan
milletvekillerine de bir üyelik düşmektedir. Bu komisyonlara aday olmak
isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin, 21 Temmuz 2014
Pazartesi günü saat 18.00e kadar Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına yazılı olarak
müracaat etmelerini rica ediyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının üç tezkeresi vardır, ayrı
ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
C)
Tezkereler
1.-
Manisanın Soma ilçesinde başta 13 Mayıs 2014 tarihinde olmak
üzere meydana gelen maden kazalarının araştırılarak bu
sektörde alınması gereken iş sağlığı ve
iş güvenliği tedbirlerinin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis
Araştırması Komisyonu Başkanlığının
bazı ülkelerde araştırma ve inceleme ziyaretinde bulunma
talebinin, gidilecek ülkeler, gidecek Komisyon üyelerinin sayıları ve
inceleme süresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığınca tespit edilmesi kaydıyla Genel Kurulun
onayına sunulmasının TBMM Başkanlık
Divanının 26/6/2014 tarihli ve 74 sayılı Kararıyla
uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/1520)
08/07/2014
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Manisa'nın Soma İlçesinde Başta 13
Mayıs 2014 Tarihinde Olmak Üzere Meydana Gelen Maden Kazalarının
Araştırılarak Bu Sektörde Alınması Gereken İş
Sağlığı ve İş Güvenliği Tedbirlerinin
Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu
Başkanlığının bazı ülkelerde araştırma
ve inceleme ziyaretinde bulunma talebinin, gidilecek ülkeler, gidecek Komisyon
üyelerinin sayıları ve inceleme süresinin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığınca tespit edilmesi kaydıyla Genel
Kurulun onayına sunulması TBMM Başkanlık
Divanının 26/06/2014 tarihli ve 74 sayılı Kararı ile
uygun bulunmuştur.
Genel Kurulun onayına sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar
yeter sayısı
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum
Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
15.56
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.08
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 116ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Başkanlık tezkeresinin oylamasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi tezkereyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
2.-
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu üyesi ve Karabük Milletvekili
Osman Kahvecinin, 31 Temmuz - 1 Ağustos 2014 tarihlerinde Çadın
başkenti N'Djamenade düzenlenecek olan Birleşmiş Milletler
Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi (UNCCD) 11. Parlamenterler Forumu
Yönlendirme Komitesi Toplantısına katılmasına ilişkin
tezkeresi (3/1521)
11/07/2014
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
31 Temmuz-1 Ağustos 2014 tarihlerinde Çad'ın
başkenti N'Djamena'de düzenlenecek olan "Birleşmiş
Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi (UNCCD) 11. Parlamenterler
Forumu Yönlendirme Komitesi Toplantısı"na; Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu üyesi ve Karabük Milletvekili Osman Kahvecinin
katılması hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanunun 9'uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine
sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Tezkereyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
3.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi İdare Amiri Ömer Faruk Öz
başkanlığında, Adıyaman Milletvekili Mehmet
Erdoğan, Amasya Milletvekili Ramis Topal, Ankara Milletvekili
Yıldırım Tuğrul Türkeşin, 20 Temmuz Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Barış ve Özgürlük Bayramı
vesilesiyle KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu ile KKTC
Cumhuriyet Meclisi Başkanı Dr. Sibel Siberin vaki davetlerine icabet
etmek üzere KKTCye resmî bir ziyarette bulunmalarına ilişkin
tezkeresi (3/1522)
10
Temmuz 2014
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi İdare Amiri Ömer Faruk
Öz başkanlığında; Adıyaman Milletvekili Mehmet
Erdoğan, Amasya Milletvekili Ramis Topal, Ankara Milletvekili
Yıldırım Tuğrul Türkeş'in 20 Temmuz Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti'nin Barış ve Özgürlük Bayramı vesilesiyle, KKTC
Cumhurbaşkanı Sayın Doktor Derviş Eroğlu ile KKTC
Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sayın Doktor Sibel Siberin vaki
davetlerine icabet etmek üzere KKTCye resmî ziyarette bulunması hususu, 28/3/1990
tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 6ncı maddesi
uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Iğdır Milletvekili Pervin
Buldan tarafından, Suriyede başta Rojava halkına
karşı olmak üzere halklara karşı vahşet
uygulamaları ile bilinen IŞİD ve El Nusra örgütlerinin ülkemiz
gençlerini Suriyedeki savaşa sürüklemeleri için yaptıkları
faaliyetlerin araştırılması amacıyla 14/4/2014
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun
15 Temmuz 2014 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
15/7/2014
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 15/7/2014 Salı günü
(bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti
grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
İdris
Baluken
Bingöl
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
14 Nisan 2014 tarihinde Iğdır Milletvekili Grup
Başkan Vekili Pervin Buldan tarafından verilen (5234 sıra no.lu)
Suriye'de başta Rojava halkına karşı olmak üzere halklara
karşı vahşet uygulamaları ile bilinen IŞİD ve El
Nusra örgütlerinin ülkemiz gençlerini Suriye'deki savaşa sürüklemeleri
için yaptıkları faaliyetlerinin araştırılması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırma önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 15/7/2014 Salı günlü
birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı
tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grubu
önerisinin lehinde ilk söz, Şırnak Milletvekili Sayın Hasip
Kaplanda.
Buyurunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, ben de
lehte söz istiyorum.
BAŞKAN Geldi ki
Buyurunuz Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bugün araştırma
önergemizle, bu mübarek ramazan günü, Suriyedeki
istikrarsızlığı fırsat bilerek dünyanın dört bir
yerinden topladığı lejyonerlerle, silahlı güçlerle,
arkasında emperyal silahlı güçlerin olduğu El Kaide, El Nusradan
IŞİDe, en son IŞİD olarak Iraktaki
istikrarsızlığa, Iraktaki Sünni bölgede Musulun zapt edilmesi,
arkasından hilafet olarak kendilerini ilan etmeye, oradan Türkmenlere,
Asurilere, Ezidilere, Kürtlere yapılan saldırılara ve bütün
dünyanın gözü önünde cereyan eden kesilen başlara, sökülen
ciğerlere ve kurşuna dizilen sivillere, İslamiyet adına,
Müslümanım. diyen herkesin artık bir ses vermesinin, dur demesinin
zamanı gelmiştir.
Bu çetelerin Suriyenin
istikrarsızlığından yararlanarak Musulda elde ettikleri
Irak ordusuna ait tanklarla, toplarla, üstün silahlarla Kobanide, birkaç
günden bu yana Cerablus bölgesinde, Reyadine etrafında, Suruç
sınırında, Birecik sınırında,
sınırımızın üstünde saldırıları
vahşice sürmektedir. Bu saldırılar karşısında,
İnsanım. diyen, Müslümanım. diyen, insanlıktan nasibini
alan herkesin kınaması gereken bu olayda şunun unutulmaması
lazım: Kobani demek, Türkiye'nin içine bu saldırıların
devamı demektir.
Kobanide, biliyorsunuz,
Kürt halkının ilan ettiği kantondan sonra kanton yönetiminde yer
alan Araplar, Türkmenler, Cizire yönetiminde Süryaniler; bu halklar kendi
kendilerini koruyor, kendi müdafaalarını yapıyor. Ancak,
çatışmaların artması üzerine dünden bu yana sınır
boyuna askerî birliklerin Türkiye tarafından da gönderildiğini
görüyoruz. Burada çok açık söylüyoruz, Musul Konsolosluğu
çalışanlarını hâlâ elinde rehin tutanların
yaptığı bu saldırılar karşısında
elbette ki Grup Başkan Vekilimiz açıklama yaptı, Filistin
halkına İsrailin yaptığı saldırıyı,
sivillere yapılan katliamların hepsini kınıyoruz ama bu
Meclisten şu duyarlılığı beklerdik: Kobani
halkına, Kürt halkına üç yıldır, üstelik Müslüman, üstelik
Sünni ve bu zihniyette Müslümanlık adına saldıranların karşısında
olduğunu Hükûmetin açıkça ifade etmesini. Ki burada bazı
bakanlar terörist bir örgüt olarak ifade ediyorlar ancak elimizdeki verilere
göre, hâlâ Türkiye'den lojistik destek aldıkları, Türkiye'de üsleri
bulunduğu, Türkiye'den giriş çıkış
yaptıkları ve Türkiye'den saldırı düzenledikleri yönündeki
bu haberlere karşı Hükûmetin çok daha dikkatli ve duyarlı
olması gerekiyor. Çünkü çözüm ve barış stratejisi içinde Türkiye
halkı şöyle bir seçenekle karşı karşıyadır:
Ya Afrinden, Antakyadan Kobaniye, Cizireye, oradan Haburdan Urmiyeye
kadar bütün güney sınırında ve doğu
sınırında 45 milyon Kürt halkıyla yine bin yıl daha
stratejik birlikte yaşama arzusunu hayata geçirecek ya da bu çetelerin,
katliam yapanların, başı açık değil, en ufak
görüntüsünü dahi gördüğü zaman kadınları kurşuna dizenlerin
ve kendine göre vahşet yasaları ilan edenlerin ve bir yerlerden çok
açıkça beslendikleri, takviye edildikleri ve kontrol edildikleri sabit
olan bu çetelerin Kobani halkına saldırısı
karşısında, ellerinde tuttukları sınır
kapılarını, Türkiye'nin Hükûmet olarak bu kapıları
kapatması, diğer yandan Kobani halkının, Kürt
halkının, oradaki Türkmenlerin, orada, Kobanide yaşayan
Arapların, Ciziredeki Süryanilerin, Türkiye'nin geleceği ve
stratejisi açısından mutlaka izlenmesi,
araştırılması ve bu konuda doğru politikaların
geliştirilmesi gerekiyor.
Türkiye Orta Doğuda seyirci konumunda kalarak pasif
destekleyici konumunu sürdüremez arkadaşlar. Bakın, Tuzhurmatuda
Türkmenlere yapılan saldırıda Türkmenlerin göç yolları Erbile
doğru giderken başka gidilecek bir yer var mıydı? Elbette
ki kader bunu bu şekilde zorluyor ve burada halkların demokratik,
özgür bir yönetim içinde Orta Doğuda yaşamını belirlemesi,
kaderini belirlemesi elbette ki en doğal haklarıdır.
Buradan şunu ifade etmek istiyoruz: Özellikle
Suriyedeki yanlış politikalar yüzünden üç yıldan bu yana
Kobaniye, Afrine, Cizire kantonuna durmadan saldıran IŞİD
unsurlarına bu konuda Türkiyenin artık net bir tavır koyması
gerekiyor, net değil, caydırıcı bir tavır koyması
gerekiyor. Çünkü bu saldırıların ucu Suruç
sınırında durmaz arkadaşlar, Türkiyenin içine girer,
Türkiyenin içine gelir.
Bakın, son çatışmalara bakın,
Kahramanmaraşta Suriyeli mültecilerle, Adanada öyle, Antakyada öyle. 1
milyona yakın mülteci; Ankaranın her trafik lambasının
altında bir Suriyeli mülteci, bir kadın, bir çocuk var. Bu manzara,
bu yanlış politikanın sonuçları, bu mübarek ramazan gününde
kaldırılan cenazeler, ölümler, Halepte Kürt olduğu için
-üstelik mezhep ayrımı da yapılmadan- yapılan katliamlar
kabul edilebilir mi? Buna karşı Hükûmetin net bir tavır
koymadığını görüyoruz. Musuldaki rehineler için
IŞİDe Lütfen onları bırakın. demek sizce doğru
mudur arkadaşlarım?
Kendi yurttaşlarını rehin alan,
konsolosluğunu basan, Türkmenlere saldıran, Kürtlere saldıran,
Ezidilere saldıran, Süryanilere saldıran, kendinden olmayan herkese
saldıran böyle bir örgüt, bir çete karşısında ve üstelik
Afganistandan Libyaya, Libyadan Yemene, belli bir güç dâhilinde bir araya
getirilen, arkasında Katardan Suudi Arabistana, Suudi Arabistandan
emperyal ülkelere kadar bunları taşeron olarak kullanan güçlerin Orta
Doğuda yaptığı bu oyunlar karşısında
Türkiyenin daha dikkatli olması gerekmiyor mu?
İşte bu çerçevede biz, Halkların
Demokratik Partisi olarak bu konuda çok ciddi bir araştırmanın
yapılmasının gerekliliği üzerinde duruyoruz
arkadaşlar. Orta Doğunun geleceği, Suriyenin geleceği,
oradaki halkların kaderi, Irakın mezheplere bölünmesi durumunda,
etnisiteye bölünmesi durumunda geleceği, Türkiyeye etkileri
Bunların tespitleri yapıldıktan sonra Meclis olarak doğru
kararları, doğru tavırları nasıl
geliştireceğimizi tespit edebilmek ve oradaki saldırılar
karşısında sınırları açmak, yaralılara
yardım etmek, çocuklara süt, mama, ilaç gibi en zaruri ihtiyaçların
karşılanması konusunda engel çıkarmamak, Türkiyenin resmî
politikası olarak Hükûmetin görevi, sorumluluğu değil mi?
Bu ramazan günü elinizi vicdanınıza koyun ve
bir düşünün. Bu konuda hep beraber artık bunu
araştırmamızın zamanının geldiğini
söylüyoruz.
Saygı sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisinin
aleyhinde Amasya Milletvekili Sayın Mehmet Naci Bostancı.
Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Halkların Demokratik Partisine çok teşekkür
ediyorum bu önerge için çünkü bu önergeyle, bölgede yaşanan vahşetin
ve zulmün müsebbibi terör örgütlerine karşı meşru siyasetin
savunucusu olarak bir tavır ortaya koyuyorlar. Bunu çok değerli
buluyorum. Aynı zamanda, meşru siyasette olmak demek, her zaman
meşruiyet çizgisinde bulunmaktır ve onun terör örgütü, bunun terör
örgütü diye herhangi bir ayrım yapmaksızın bu türden her türlü
gayrimeşru şiddet unsurlarına karşı genel ve kategorik
bir itirazı ifade ettiği kanaatiyle ayrıca tebrik ediyorum.
Meşru siyaset böyledir. Birtakım insanlar,
kendilerince çeşitli kutsal değerleri istismar ederek -bu kimi zaman
etnik kimlikler olabilir, kimi zaman dinî anlatının birtakım
unsurları olabilir- bir araya gelip, isyan ettikleri,
haksızlığa karşı mukabele ettikleri
duygularını da ne ölçüde birilerine taşıyabilirlerse,
onlarla birlikte zulmün ve vahşetin bir aracı, bir aleti hâline
geliyorlar. Buna itiraz etmek, meşru siyaset adına bu çizgiyi
savunmak çok önemlidir. Bunun -apolojetik diyorlar siyaset biliminde- kendini
haklılaştıran, hep kendi perspektifinden bakan bir tarz
olmadığı kanaatindeyim.
Esasen Türkiye Cumhuriyeti devletinin de, bölgede
yaşanan bu türden bütün olaylara, aralarında herhangi bir tefrik
gözetmeksizin, fark gözetmeksizin, nerede bir zulüm, nerede bir vahşet,
nerede bir alçaklık var ise buna itiraz eden ve uluslararası
ilişkiler alanında da bu itiraz, bu hakkaniyet ve adalet duygusu
üzerinden bir çizgi çizmeye çalışan bir dış politikası
var.
Değerli arkadaşlar, mazlumun milliyeti olmaz.
Bir insan mazlumsa, sen Kürt müsün, sen Türk müsün, Süryani misin, Nusayri
misin, Sünni misin, Şii misin, buna bakılmaz. Mazlumun tek
kimliği vardır, o da sadece mazlum oluşudur. Her kim insani ve
vicdani bir özelliğe, niteliğe, bir dünya görüşüne, bir
duruşa sahipse o mazluma el olmak, kol olmak, ona siper olmak onun
görevidir, insani görevidir. Esasen tarihimize baktığımızda,
geleceğe taşımaya çalıştığımız
değerlere baktığımızda, bizim de
yaptığımız budur.
Her zaman Türk milletinin büyüklüğünden
bahsediyoruz. Türk milletini büyük kılan nedir? Kendi kendine
böbürlenmesi, En büyük millet benim, diğer bütün milletler bu
hiyerarşide daha aşağılarda. diyen şovenist bir
anlayış mıdır? Hayır, bunun tarihte izi yok. Türk
milletini büyük yapan, başka milletlere, başka inançlara
göstermiş olduğu saygıdır, savaştığı
insanlara bile göstermiş olduğu el uzatma ve merhamettir. Türk
milleti büyük dediğimizde, aklımıza, savaşta yenilmiş
Romen Diyojene el uzatan Alparslan geliyor. Türk milleti büyük
dediğimizde, binlerce kilometre öteden Çanakkaleye gelip Mehmetçike
karşı savaşan Anzak askerlerine karşı Atatürkün
söylediği söz geliyor. Atatürk ne demişti: Ey Anzak askerlerinin
anneleri, gözyaşlarınızı siliniz, onlar şimdi kucak
kucağa beraber yattıkları Mehmetçikle birlikte bizim
evlatlarımızdır. Evet, Ruslar da büyük millettir, onlara isyan
eden ama yenilen Şeyh Şamili çar ayakta
karşılamış ve kılıcını vermişti.
Milletleri büyük yapan budur. Türk milleti de böyle bir
büyüklükle geleceğe, böyle bir büyüklük perspektifinden bu Orta Doğu
coğrafyasına bakıyor; inanç temelli değil, kimlik temelli
değil, her kim nerede zulme uğruyorsa ona elini uzatmaya
çalışan, onun için uğraşan bir anlayışla
bakıyor. Türkiye Cumhuriyeti devletinin politikasının bugün
kararlı savunucusu ve iradesi AK PARTİ tarafından temsil
ediliyor.
Değerli arkadaşlar, maceracı gruplar her
zaman olur. 19uncu yüzyılda, Bakunin 250 kişiyle Polonyada devrim
yapmaya kalkmıştı. Che Guevara da bir maceracıydı.
Bakarsanız, sadece başarılı olduğu için meşru
siyaset safına geçti. Batista galip gelseydi Guevaranın da
yazılacağı yer çetelerdi, terör örgütleriydi ama
başarılı oldular, siyasetin anlatı biçimi değişti.
Bu coğrafyada da kutsal değerleri sömüren,
bunlar üzerinden güç ve iktidar mücadelesi veren çeşitli gruplar var.
Evet, İslam çok istismar ediliyor. İslamın yegâne unsuru sanki
cihatmış şeklindeki bir anlayışla sürekli buna vurgu
yapan, güç ve iktidar mücadelesini İslami anlatının bu
değeri üzerinden sürdürmek isteyen grupların istismarı var.
Evet, bu coğrafyada etnik kimliklerin istismarı var; kimlikler
üzerinden, inançlar üzerinden bu şiddet ve vahşet
coğrafyasının bir parçası olmak isteyenler var.
Türkiye Cumhuriyeti devleti iki taraflı
bakıyor: Bunun bir tarafında, kim olursa olsun, her ne adına
olursa olsun bir araya gelip başkalarına zulüm uygulayarak buradan
güç ve iktidar çıkarmak isteyenlere karşı kararlı bir
duruş ama diğer taraftan da bu tür maceracılıklara, bu tür
toplanmalara imkân veren, zemin hazırlayan arka plana ilişkin de bir
dikkat.
IŞİD denilen grubu, terör örgütünü ortaya
çıkaranın Irakta yaşanan mevcut iktidar ve onun
uygulamaları, onun mezhepçi yaklaşımları olduğunu
biliyoruz. Yoksa hiçbir maceracı grup bu kadar geniş bir destek
sağlayamaz, bu kadar kolay bir şekilde bu coğrafyada
ilerleyemez. Biz bir taraftan bu vahşete ve zulme itiraz ederken
diğer taraftan da hakkaniyete ve adalete dayalı bir Orta Doğu
coğrafyası kurulmazsa bu coğrafyada daha çok kan
akacağını, daha çok vahşet sahnelerinin ortaya
konulacağını biliyoruz. O yüzden, her iki tarafıyla
birlikte, bir taraftan zulme hayır derken diğer taraftan da buna
imkân ve zemin hazırlayan arka plan uygulamalarına, siyaset anlayışlarına,
ittifaklara karşı aynı şekilde kararlı bir duruş
sergiliyoruz. HDPli arkadaşlarım müsterih olabilirler; Türkiye
Cumhuriyeti, bu tür terör örgütlerinin nasıl adam devşirdikleri,
nasıl çalıştıkları, hangi yolları
kullandıkları hususunda çok geniş ve zengin bir tecrübeye sahip.
Bu tecrübe çerçevesinde, dün nasıl PKK takip ediliyorsa, biliniyorsa, bu
tür adam devşirmelerin önüne geçiliyorsa, bugün de Orta Doğu
coğrafyasında insanları maceraya çağıran ama bunu
kutsal anlatılar üzerinden yapan gruplara karşı Türkiye
Cumhuriyeti devleti, aynı şekilde dikkatli ve uluslararası
ortaklarıyla birlikte bir çalışma yürütüyor.
Bugüne kadar, Avrupayla da bağlantılı
olarak Orta Doğuya adam transfer etmek isteyen -IŞİDe, El
Kaideye- çeşitli girişimlerin aracısı olan 5 bin insan
tespit edilmiş, bunlara ülkeye giriş yasağı
konulmuştur buradan transit bir şekilde geçip işlerini
göremesinler diye, 500 kişi yurt dışı edilmiştir.
Avrupa Birliği ülkeleriyle, aynı zamanda Kuzey Afrika ülkeleriyle,
Orta Doğuya yönelik adam devşirmeye çalışan bu çetelere
karşı ortak politikalar geliştirilmektedir.
Dolayısıyla, devlet, hem uluslararası alanda bu
çalışmaları yürütürken hem de Türkiye'nin içinde bazen bire bir,
yakın markajla çalışarak bizim çocuklarımızın
buralara katılmasının önüne geçmeye
çalışmaktadır. Bunu yaparken de Kürtleri mi devşiriyorlar,
Türkleri mi devşiriyorlar, buna bakmıyoruz. Her kim olursa olsun, bu
ülkenin vatandaşlarını, kimse maceracı eğilimlerinin
aracı olarak kullanamaz, bizim vatandaşlarımızın kanı
üzerinden iktidar mücadelesi yapamaz. Bu doğrultudaki kararlı
duruş sahada, her yerde, her şekilde hem siber âlemin
imkânlarıyla hem de istihbaratın imkânlarıyla sürdürülmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Bunu beyan etmek
istedim.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bostancı.
Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisinin
lehinde İstanbul Milletvekili Sayın Ali Özgündüz, buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, baştan söyleyeyim,
Halkların Demokratik Partisinin grup önerisini destekliyoruz. Bu IŞİD
denilen baş belası, İslamla, insanlıkla alakası
olmayan terör örgütünün ne yazık ki son zamanlarda ülkemizde de
uzantıları ortaya çıktı. Bu nedenle, bu konunun mutlaka
Meclis tarafından enine boyuna araştırılması
gerekmektedir.
Ne yazık ki az önce iktidar partisi grubu adına
konuşan sayın hatip dedi ki: Efendim, bizim Hükûmetimiz
dış politikada mezhep ve din eksenli değil. Keşke
doğru olsa, ne yazık ki öyle değil. O kadar öyle değil ki
siz, Musulu işgal eden, Konsolosluğumuzu işgal eden, şu
anda yurttaşlarımızı esir alan IŞİDi ilk tebrik
eden adam olan, Iraktaki terör olaylarından sorumlu olan Tarık
Haşimiyi misafir ediyorsunuz. IŞİDin başı burada,
siz misafir ediyorsunuz, benim devletimin polisi korumalık yapıyor bu
adama, benim kanımın üstünde besliyorsunuz, devletin, belediyenizin
misafirhanesinde kalıyor, bu mezhepçi bir politika değil mi? Niye
Haşimi? Tarık Haşimiyle sizin ne alakanız var?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Haşimi
nasıl geldi?
ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Türkiyede, size kadar,
bütün cumhuriyet hükûmetlerinde dış politika ülkenin
çıkarına göre yapılırdı. İlk defa, AKP
Hükûmetinde din ve ne yazık ki mezhep eksenli bir politika kurdunuz. Bu,
bakın, başa bela olacak. Bu IŞİD denilen selefî
anlayış, biliyorsunuz, bizim Türk-İslam anlayışına,
benim klasik Hanefi anlayışıma da terstir. Bu anlayış
egemen olursa bugün Eyüp Sultanda akşam namaz kılanların da
Katli vaciptir. diye başını kesecek, Eyüp Sultanı da
bombalayacak, Mevlânayı da bombalayacak. Bugün Irakta, Suriyede
Peygamberin ashabının mezarını tahrip eden, Peygamberin
torununun mezarını, türbesini hedef alan bu sapkın
anlayış, ciğer yiyen bu anlayış Türkleri de Müslüman
kabul etmiyor zaten. Dolayısıyla, Allahtan korkun, beslemeyin,
büyütmeyin.
IŞİD denilen örgüt, biliyorsunuz, birçok
terörist gruptan oluşuyor. Dünyanın otuz kırk ülkesinden gelen
teröristler Türkiye üzerinden Suriyeye geçtiler. Ben soru önergesi verdim,
Hatay Havaalanına gelen yabancı uyruklu kişileri sordum.
Binlerce insan Hatay Havaalanını kullanarak Suriyeye geçiyor. Yine,
sizin desteklediğiniz muhalifler diyor ki: Biz Arap ülkelerinden 400 ton
silah aldık. Bu silahları Türkiye üzerinden Suriyeye naklettik. 25
Ağustos 2013te, Reuters haber ajansının geçtiği bir
haberde deniliyor ki: Suriyeli muhalif grupların, silah kapasitesini
artırmak için bu silahlara ihtiyacı vardı. Arap ülkeleri
tarafından satın alınan bu silahlar Hatay üzerinden Suriyeye
sokuldu. 20 silah yüklü tırın çeşitli muhalif gruplara ait silah
depolarına doğru gittiği
vurgulanmıştır. Yine, Türkiye, Hırvatistan
üzerinden bir hava hattı kurarak 3.500 ton askerî teçhizatı bunlara,
bu teröristlere gönderdi. Değerli arkadaşlar, bugün Çeçenistan,
Tunus, Fas, Lübnan, Azerbaycan, Ürdün, Libya, ağabeyiniz Suudi Arabistan,
Katar bunları besliyor, destekliyor, siz de lojistik destek
sağlıyorsunuz, silah eğitimi veriyorsunuz, kampları var.(x) Bu Suriyeye giden silahları
soruşturan savcı arkadaşları oraya buraya sürdünüz.
Değerli arkadaşlar, bu kişiler görevini yapıyordu.
Şimdi ortaya çıkıyor ki sizin başka bir amacınız
varmış. Yani, Musulu şeye bırakırken, Sünni
İslam hattı çekerken Kerkükü de
Barzaniye bıraktınız, Kürt bölgesine bıraktınız
ve Kerkükün petrolünü bugün İsraile satıyorsunuz ve bu ramazan
gününde o İsrail uçakları, o petrolü kullanan uçaklar mazlum Filistin halkının
başına bomba atıyor. Sorumlusunuz, vebal
altındasınız.
Bu anlayış, bu IŞİD
anlayışı, değerli arkadaşlar, en son ülkemizde ortaya
çıktı. O kadar ortaya çıktı ki
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Hiç mi
okumadın, açıklamaları görmedin mi?
ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) Bir dinleyin bakalım,
dinleyin, dinleyin.
Bu anlayış öldürür, bu anlayış asar
keser, bu anlayış kendisi gibi düşünmeyeni, kendisi gibi
inanmayanı katli vaciptir görür. Bu anlayış en son
İstanbulda ortaya çıktı. İstanbul Esenyurtta, bir ay önce
bir camimize sabotaj yaptılar, biz provokasyon olmasın diye bunu
gündeme taşımadık ama geçen hafta, yine, Esenyurttaki
Muhammediye Camiine, adında Muhammed olan camiye girdiler, camiyi
yaktılar, caminin içinde -getirdim, şimdi size göstereyim- bu mübarek
Kuran-ı Kerimi yaktılar. Görün, bakın, görün, görün, bu
Kuran-ı Kerimi yaktılar! Siz ne için mücadele ediyorsunuz? Ramazan
gününde Kuran-ı Kerimi yakan anlayışı Allah kahretsin,
Allah kabul etmesin!
OKTAY VURAL (İzmir) Kahretsin, kahretsin!
ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) Gelin, görün bu hâli. Bu
anlayışı destekliyorsunuz, Allahtan korkun. Yahu, bunu
kınamadınız bile. Camiye ayakkabıyla girdiler. diye
ortalığı velveleye veren, İçki içtiler.
yalanını uyduran kişiler bunu kınamıyorsunuz bile ya!
Neyi kınayacaksınız arkadaşlar? (CHP sıralarından
alkışlar) Siz sadece bunun, mübarek Kuranın ticaretini
yapıyorsunuz.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Nasıl
konuşuyorsun sen ya!
ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) Muaviye nasıl
mızraklarının uçlarına taktıysa, siz de bunun
ticaretini yapıyorsunuz. Bu kadar açıktır, samimi
değilsiniz.
Mübarek ramazan gününde konuşuyorum. Ya, Allahtan
korkun, tekrar gösteriyorum, buna saygınız yok mu? Kuran-ı
Kerim yakıldı bu ülkede ya! Arkadaşlar, bir yabancı ülkede
olsaydı ortalığı velveleye verirdiniz, şimdi
nümayişler olurdu, Başbakan kınamıyor bile ya! Ya, böyle
bir şey olur mu, ben çıldırıyorum! Arkadaşlar, ne için
mücadele ediyorsunuz?
İSMAİL AYDIN (Bursa) Provokasyon yapma.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) Hangi din, hangi inanç? Ya,
bunu bir kınayın, bir kınayın. Bu teröristtir. deyin,
Bunu yapanları Allah kahretsin. deyin, kınayın
arkadaşlar. Hükûmetten kınama gelmedi.
İçişleri Bakanınız -bürokrasiden
gelen Bakan- Peygamber Efendimizin Mekkeden sonra böbürlendiğini, hata
yaptığını söylüyor, haddini aşan, boyunu aşan
laflar ediyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Hadsiz adam!
ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) İçişleri
Bakanı önce işini yapsın, bunları yakalasın, bu
teröristleri yakalasın, Kuran yakanları yakalasın.
İçişleri Bakanı bu işten anlamaz. Resulullahın bütün
davranışları, bütün sözleri, eylemleri vahyin kontrolü
altındaydı, Allahın kontrolü altındaydı. Bunu
anlamıyorsa bu adam, konuşmasın bari! Ayıptır yani!
Efendim Resulullah Efendimiz Mekkeyi fethettikten sonra
böbürlenmiş, biz o hataya düşmeyeceğiz. Bu kimin haddi ya! Sen
kimsin ya! Böyle bir şey olur mu? Siz kınayın arkadaşlar.
Bir bakanınız Kur'an-ı Kerimle dalga geçer, bir
bakanınız Peygamber Efendimizi küçük görür. Ondan sonra Din, iman,
Kur'an. diyorsunuz yani hakikaten çıldırıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu koşullarda daha
fazla konuşmak istemiyorum.
Bu önergeyi destekliyoruz. Bu katil, vahşi, gözü
dönmüş, pislik anlayışından Allah ülkemizi uzak etsin
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın hatip,
terör örgütünü desteklemekle itham etti.
BAŞKAN Sizin şahsınızı etmedi.
Grup başkan vekilleri cevap verebilir.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Ama, benim ait
olduğum siyasi heyete yönelik söyledi.
BAŞKAN Grup başkan vekilleri cevap verebilir,
size devrederlerse olur.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)- Girişte de benim
doğru söylemediğimi beyan etti.
BAŞKAN Hayır, size devrederlerse olur.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Sayın Başkan, ben devrediyorum.
BAŞKAN Tamam.
Ben, sadece bir usulü söylüyorum çünkü öyle, her önüne
gelen olunca olmuyor usule uygun.
Buyurunuz.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüzün HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Teşekkürler.
Ali Beyi dinledik. Sayın hatip, ilk beş
altı dakikada çok rasyonel bir konuşma yaptı, sonra, birden bir
vect hâline geçti konuşmanın ötesinde, bizi de duygularına ortak
etmek için olsa gerek -bunun Kur'an sevgisinden
kaynaklandığını düşünüyorum- gerçekten çok
heyecanlıydı, kendisini de kutluyorum ama Kur'an sevgisine
dayalı bir vect hâli, karşısındaki Müslüman
kardeşlerine böylesine öfkeli konuşmasına da aracılık
ediyorsa
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Kınayın
diyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Buradaki vecdin çok
da mahiyetine uygun bir vect olmadığını ifade etmeliyim.
İkincisi, Ali Bey Tarık Haşimiyi
IŞİDin başı olarak ilan etti, onu koruduğumuzdan
bahsetti. Eğer Ali Bey filmin önceki yarısını burada
dile getirseydi, o zaman filmin
tamamını görürdü.
Tarık Haşimi niçin kaçtı Iraktan Ali Bey?
Onu biliyorsunuz, takip etmişsinizdir.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Söyleyeceğim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Tarık
Haşimi oradaki iktidarın Sünnilere yönelik kıyıcı
politikasının bir neticesi, idam edilme tehlikesi olduğu için
Türkiyeye sığınmak durumunda kaldı.
Siz demiyor musunuz Türkiye her türlü mazluma gölge
olmayacak mı? Tarık Haşimi olunca, bu adam Sünni olunca,
mazlumken biz buna destek vermeyecek miyiz? Merak etmeyin Ali Bey, bizim için
inancı ne olursa olsun bütün mazlumlar kutsaldır, azizdir ve
aynı şekilde onlara da gölge olacağımızı beyan
etmek isterim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Vay, vay, vay!
OKTAY VURAL (İzmir) Vay, vay, vay!
IŞİDe terör örgütü diyemiyorlar!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Vay, vay, vay! diyenlere
de Allahın selamıyla mukabele ediyorum.
Sağ olun arkadaşlar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) PKKyı
meşrulaştıranlar
Allah ıslah etsin efendim, Allah
ıslah etsin; mübarek ramazanda, oruçlu ağzımızla
duamız olsun inşallah.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Buyurunuz.
2.-
İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz'ün, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bostancı, siz aslında, burada
konuşurken bile o bakış açınızı ortaya
koyuyorsunuz. Tarık Haşimi niye kaçtı? derken, efendim,
işte, Irakta size göre -tırnak içinde- Şii Maliki, Şii
Maliki! Ya, Allahtan
Bakın, hangi ülkenin başbakanına
konuşulurken
Sünni Mursi diyor musun, Sünni Saddam diyor musun? Bir
ülkenin başbakanına mezhebiyle siz hitap ediyorsunuz: Şii
Maliki. Orada, Malikinin kendi ofisinde çalışan 17 kişinin
ifadesi var; idama mahkûm oldu. Doğru, biz idamı kabul etmiyoruz.
Gönderebilirsin kardeşim, niye besliyorsun burada? Defolsun gitsin,
cehennemin dibine kadar gitsin! Benim muhatabım değil ki, niye
besliyorsun?
Siz, kutsallara sahip çıkamıyorsunuz. Kuran
kadar bayrağımız da kutsal, on gün içinde 2 tane bayrak
indirildi bu ülkede, niye sahip çıkmıyorsunuz? Hangi kutsal? Yani
kutsal, kutsal
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Kızılayın ortasında indirilirken siz önderlik ediyordunuz.
Gezi sürecinde Kızılayın ortasında indirilirken sen de
önderlik ediyordun.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) Efendim, Gezi sürecinde ne
oldu, Gezi sürecinde?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sen de önderlik
ediyordun, bayrağı Kızılayda yaktılar, neredeydin o
zaman?
ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) Sizin provokasyonla, sizin
Konuşma! Sus!
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Kızılayda
bayrak yakılırken neredeydin sen? Senin milletvekillerin önderlik
yapıyordu onlara.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) Onu da yapan sizin
provokatörler, polis içindeki ajanlar, bunları anlamayacak kadar kafan
çalışmıyorsa ben sana ne diyeyim!
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Hadi oradan, hadi
oradan!
ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) Dolayısıyla,
Sayın Bostancı, buradaki olay, Irakın iç işinde
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Hamaset
yapıyorsun, sadece hamaset. Kızılayda yakılırken
hepiniz oradaydınız. Ne işiniz
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sen niye gelmedin
Kızılaya?
ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) Irak Hükûmetinin mezhepsel
yaklaşımı olsa bile, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine
yakışan, dış politikada ülkenin çıkarlarına göre
hareket etmektir. (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN - Sayın Çavuşoğlu, lütfen
ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) Bana ne kardeşim, bana
ne! Şii, Sünni, Alevi
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Geziciler indirirken
bir şey yok! Hamaset!
ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) Niye Suriyeyi, Esadı
devirmek istiyorsunuz?
Şamdaki Emevi Camiinde bu cuma namaz
kılacağız inşallah. Öyle mi? Bunu derken bile mezhepçilik
yaptığınız ortaya çıkıyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Iğdır Milletvekili Pervin
Buldan tarafından, Suriyede başta Rojava halkına
karşı olmak üzere halklara karşı vahşet
uygulamaları ile bilinen IŞİD ve El Nusra örgütlerinin ülkemiz
gençlerini Suriyedeki savaşa sürüklemeleri için yaptıkları
faaliyetlerin araştırılması amacıyla 14/4/2014
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun
15 Temmuz 2014 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grubu
önerisinin aleyhinde, Iğdır Milletvekili Sayın Sinan Oğan.
Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
SİNAN OĞAN (Iğdır) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle, biz burada konuşurken Gazzede hâlâ bombalar yağıyor
ve hâlâ Filistinli kardeşlerimiz Gazzede İsrailin bombaları
altında ölüyor, inim inim inliyor. Ama onun ötesinde, maalesef ki
İsrailli bir milletvekili o kadar yani insanın tüylerini diken diken
eden bir açıklama yaptı ki keşke Meclis olarak bunu
kınayabilsek, şahıslar olarak değil, Meclis olarak bunu
kınayabilsek. Filistinlilerin sadece kendilerinin değil annelerinin
de öldürülmesini ifade eden Ayelet Shaket isimli -ve kendisi de maalesef
kadın olan- milletvekilini buradan kınıyorum.
Bu arada şunu da ifade etmem lazım değerli
arkadaşlar: Ben bir soru önergesi verdim ve dedim ki İsraille bizim
ticaretimiz niye artıyor? Bizim İsraille ticaretimizin hâlâ
artıyor olmasının bir izahı olmalıdır. Bana
verilen resmî cevaptaki Siyaset başka, ticaret başka. sözünü ben
kabul etmiyorum. AKP Hükûmeti döneminde İsraille olan ticaretimizin hâlâ
artıyor olması ve en çok artan ülkelerden birisinin İsrail
olmasının bana buradan izahının yapılması
lazım. Ben derken şahsımı kastetmiyorum, milletin vekili
olarak, milletvekili olarak söylüyorum, Türk milletine bunun izahını
yapmanız lazım. Hele bunun
içerisinde turizm yok, hele bunun içerisinde askerî anlaşmalardan
doğan gelirler veya kazançlar yok, onlar iptal edildi, doğru olarak
iptal edildi, ama şunu diyemezsiniz: Efendim, İsraille özel sektör
ticaret yapıyor. Bunu diyemezsiniz. Ülkeler dostlarıyla ticaret
yapar, İsrail sizin dostunuzsa o zaman bunu anlarım, Türkiye'nin
İsraille ticaretinin sürekli niye artıyor olduğunu anlarım
ama benim oradaki Müslüman kardeşime her gün bu ramazanda bomba
yağdıran bir ülke benim kardeşim değil, alın sizin
kardeşiniz olsun ya da bu ticaret konusuna, her gün oraya yağan
bombalarda, sizin, bu milletin katkısına sebep olacak bu ticaret
noktasına bir dur deyin. Eğer
(x)
diyecekseniz, hodri meydan, buyurun buna bir
(x) millet olarak diyelim, yoksa bu
işin artistliğini yapacaksanız, orada da biz size
(x) diyeceğiz. Bu
meselelerin üzerinden artistlik değil, ciddi politikalar üretmek
lazım.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Sayın Başkan, müdahale eder misiniz, Bu işin artistiğini
yapacaksanız. diyor, biz burada siyaset yapıyoruz.
Konuşmasını düzeltsin lütfen hatip!
SİNAN OĞAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bugünkü
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Sayın Başkan, madem bu kadar şeye söz veriyorsunuz, düzeltsin!
SİNAN OĞAN (Devamla) Biraz önce Sayın
Ali Özgündüzün konuşmasında göstermiş olduğu Kur'an-ı
Kerimin yakılmasına, bu mübarek ayda hâlâ sizin bu kürsüden bir
kınamanızı duymadık.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Yapılan işe de saygınız yok be! Senin kendine saygın
yok!
SİNAN OĞAN (Devamla) Bu mübarek günde
Kur'an-ı Kerim yakılmasının hâlâ kınamasını
duymadık
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Bizim
kadın vekiller kınamasaydı siz kınamayacaktınız!
SİNAN OĞAN (Devamla)
Sayın
Başbakandan da duymadık, sizin buradaki temsilcilerinizden, grup
başkan vekillerinizden de duymadık. Bizim, orada, camide
Kur'an-ı Kerim yakılıyor ise
. Eğer siz, Gezi
olaylarında Ayakkabıyla girdiler. diye bir ay boyunca meydanlarda
bu sözün üzerinde durduysanız, burada Kur'an-ı Kerimin, bir caminin
yakılmasına da bir kelime lafınızın olması
lazımdı.
Değerli arkadaşlar, IŞİD, maalesef ki
son dönemlerde Irakta ve Suriyede katliamlar yapıyor ama ne gariptir ki
burada IŞİDin katliamları hiçbir şekilde gündeme gelmiyor
veya geldiğinde orada bile belli bir gözlük var, orada bile
IŞİDin katliamına maruz kalanlar bir bütün olarak
anılmıyor, Türkmenler hemen onun dışında
bırakılıyor. Doğru, IŞİD Irakta Arap
kardeşlerimizi de Kürt kardeşlerimizi de, aynı şekilde
IŞİD Suriyede Arap kardeşlerimizi de Kürt kardeşlerimizi
de katlediyor ama IŞİD hem Suriyede hem Irakta en çok da Türkmen
kardeşlerimizi katlediyor ve buna, maalesef ki ne Hükûmetinizden ne de
diğer partilerden çok ciddi bir tepki konulmuş değil, hatta ve
hatta bu öneriyi veren parti de dâhil.
Şimdi, öneriyi veren parti diyor ki: IŞİD
Türkiyeden terörist topluyor. Doğru, IŞİD Türkiyeden terörist
topluyor. Türkiye, âdeta dünyadaki terör örgütlerine kaynak olmuş. Peki,
PKK Türkiyeden terörist toplamıyor mu? IŞİDle
çarpışan YPG ve PYD Türkiyeden terörist toplamıyor mu? Son
günlerde, Güneydoğu Anadolu Bölgemizde, IŞİDle savaşan,
hem IŞİD cephesinde hem YPG-PYD cephesinde savaşan Türkler
ölüyor ve mezarları da Türkiyede, Türkiyede defnediliyor. Söylerken iki
tarafı da söylemek lazım; hem IŞİD saflarında
savaşan hem IŞİDin saldırılarına karşı
koyarken savaşan ama sonuçta terör örgütleri saflarında savaşan
insanları söylemek lazım. Bugün, Türkiye de 5 bine yakın
IŞİD saflarında insanımız var, 5 bin, büyük bir rakam.
Kısa bilgiler vermek istiyorum: Suudi Arabistandan
2.500, AB ülkelerinden 2 bin insan IŞİD saflarında, Kuzey
Afrikadan 5 bin, Balkanlardan 500, Rusyadan 800, Pakistandan özellikle El
Kaidenin lider kadrosunun geçtiğini görüyoruz, İngiltereden 400,
ABDden 120, Tunustan 3 bin, Fastan 500.
Değerli arkadaşlar, karşımızda
büyük bir küresel ve dünyanın her yerinden katılım sağlayan
bir terör örgütü var. Ve bu terör örgütü sosyal medyayı o kadar ustaca
kullanıyor ki kestiği kafaları Hollywood filmlerine taş
çıkaracak ses ve efektlerle hazırlıyor ve bunu bir propaganda
aracı olarak sunuyor. Türkiyede, o bir tweet atıp bilmem,
Başbakana şu lafı diyen insanları anında
bulabiliyorsunuz ama bugün, evinde olan, evinde oturup IŞİDe sosyal
medya üzerinden destek veren binlerce hesap var Türkiyede. O gençler bir süre
sonra IŞİD saflarına katılıyor arkadaşlar.
Avrupada, bugün toplumdan dışlanmış ama Müslüman
kimliğini de tam olarak yaşayamayan, iyi eğitimli
insanların, çocukların, savaş oyunlarıyla büyüyen ve
bilgisayar nesli dediğimiz çocukların artık IŞİDin
Avrupadaki birer temsilcisi konumuna geldiğini, bir süre sonra
bilgisayarda oynadıkları savaş oyunlarını gidip
Suriyede, Irakta, orada bizim insanlarımıza karşı
kullanmaya başladığını görüyoruz.
Dolayısıyla da bu mesele basit bir mesele
değil. Bu meselenin derin boyutları var, bu meselenin Avrupadaki
Türkler üzerinde de ciddi etkisi var çünkü Avrupadaki Türklerden de
katılım var ve Türkiyede bir süre sonra -altını çizerek
söylüyorum- IŞİDin doğal müttefikleri ortaya
çıkacaktır. IŞİDin sosyal medya üzerinden gönderdiği
bir talimatla, Meclis de dâhil olmak üzere, birçok yere etkili
saldırılar düzenleyebilecek elemanlar İnternet üzerinden on-line
yetiştiriliyor arkadaşlar. Hiç bilmiyorum, takip edeniniz var
mı? Ben bir strateji merkezinin Başkanı olarak bunu takip
ediyorum ve binlerce sosyal medya hesabının Türkiyede yakından
takip edildiğini, IŞİDe Türkiyeden sosyal medya desteği
verildiğini şahsen ben yakından biliyorum. İçişleri
Bakanımız -biraz önce Ali Bey de ifade etti- Peygamber Efendimize
laf edeceğine bunlarla ilgilensin. Türkiyede, Hükûmetinize laf etti diye
gençleri evlerinden topluyorsunuz ama bir terör örgütüne ciddi sosyal medya
desteği veren bir kitleye herhangi bir şey yapılmıyor.
Değeri arkadaşlar, elbette, bunu vesile bilerek
İnternete sansür falan getirmemek lazım, ondan bahsetmiyorum ama
karşımızdaki tehlikenin boyutuna dikkat çekmek istiyorum. Bugün,
dünyada hiçbir terör örgütünün elinde olmayan bir sosyal medya desteği
IŞİDin elinde var ve evimizden, kendi çocuklarımızı,
kendi insanlarımızı IŞİD oturdukları yerden hedef
alabiliyor, onların aklını çelebiliyor ve onları dünyadaki
en tehlikeli şey olan inandırılmış bir terörist
hâline getirebiliyor arkadaşlar. Bu, Türkiye için katlanılabilecek
bir güvenlik zaafı değil, bunun Türkiye'nin hem iç hem dış
politikası üzerinde çok ciddi tesirleri olabilecektir.
O sebeple, IŞİDin Türkiyedeki ayakları
başta olmak üzere, IŞİDe Türkiyeden ramazan boyunca camilerden
para toplayanlar dâhil olmak üzere, IŞİDe Türkiyeden giden
yardımların bir an önce mercek altına alınması ve
IŞİDin Türkiyede etki altına aldığı
gençlerimizin de bir an önce tespit edilmesi, onların yeniden
kazanılması gerekir diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Oğan.
Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisini
oylarınıza sunuyorum
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.57
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.05
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 116ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Öneriyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.-
MHP Grubunun, Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve
arkadaşları tarafından, taşeron işçilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla 5/11/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun 15 Temmuz 2014 Salı
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
15/7/2014
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 15 Temmuz 2014 Salı günü
(bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti
grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
MHP Grup Başkan Vekili
Öneri:
5 Kasım 2012 tarih ve 6558 sayıyla TBMM
Başkanlığına vermiş olduğumuz, Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve arkadaşlarının taşeron
işçilerin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verdiği
Meclis araştırması önergemizin 15/7/2014 Salı günü (bugün)
Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin
lehinde Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu.
Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; taşeron işçilerin
durumunun araştırılması ve gerekli önlemlerin
alınması konusunda vermiş olduğumuz grup önerisi üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz aldım. Bu vesileyle,
yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde işsizlik
oranları sürekli olarak artmaktadır. İşsizlikle birlikte
İşsizlik Fonuna müracaatlar da artmaktadır. Türkiyede
işsizlik sigortası kapsamında olanların sayısı
prim kesintilerinin yapılmaya başlandığı 2000
yılında 5 milyon iken bu rakam şimdi 12 milyonu
aşmıştır. Uygulama kapsamında, bugüne kadar 2,7 milyon
kişiye 5 milyar 249 milyon TL ödeme yapılmıştır.
İşsizlik Sigortası Fonunda bu zamana kadar 70 milyar TLye
yakın para birikirken bunun yüzde 6sının işsizlere
ödendiği ifade edilmektedir. Ülkemizde işsiz sayısıyla
birlikte fona müracaatlar da sürekli olarak artmaktadır. Bütün bu
yaşananlara rağmen, görüldüğü gibi, İşsizlik Fonunun
çok az bir bölümü işsiz vatandaşlarımız için
kullanılmaktadır. İşsizlik Fonunda biriken paraların
büyük bir kısmı Hükûmet tarafından başka yerlerde
kullanılmaktadır. Uygulanan Hükûmet politikaları, ne yazık
ki, ülkemizde sendikalı çalışma imkânlarını da
yavaş yavaş ortadan kaldırmaya başlamıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ülkemizin bir sorunu da iş kazalarıdır. Dünyada olduğu gibi
ülkemizde de iş kazaları ve meslek hastalıkları önüne geçilmesi
gereken önemli bir sorundur. Ülkemizde her geçen gün biraz daha gelişen
sanayileşmeye rağmen, iş sağlığı ve iş
güvencesine ilişkin gerekli düzenleme ve yatırımlar yeterince
yapılamamıştır; bu da ülkemizin ölümlü iş
kazalarında Avrupada 1inci -maalesef üzülerek söylüyorum- dünyada ise
2nci sırada yer almasına neden olmuştur. Ülkemizde her 6
dakikada 1 iş kazası ve her 6 saatte bir 1 işçimizin
hayatını kaybetmesiyle iş kazaları oluşmaktadır;
bu durum kabullenilecek bir durum asla ve asla değildir, güvenliğin
ne durumda olduğunu açık bir şekilde ortaya
koymaktadır. İş
güvenliği Önce güvenlik, önce tedbir! Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığınca yapılan tespitlere göre Türkiyede
her gün ortalama 172 kişi iş kazasına uğramaktadır.
Yaşanan kazalarda ortalama 3 kişi de hayatını
kaybetmektedir, ayrıca 5 işçi de sakat kalmaktadır.
Çalışma hayatının önemli
sorunlarından bir diğeri de -en önemlisi- taşeron işçilerin
sorunlarıdır. Yine, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı verilerine göre, Türkiye işçi cennetine
dönüştürülmüştür ve bunlar da taşeron işçi olarak
çalıştırılmaktadır.
Kamu hizmet maliyetini düşürmek amacıyla ilk
olarak yerel yönetimlerde başlatılan taşeronlaşma,
ülkemizde hemen hemen her alanda yaygın bir şekilde uygulanmaya
başlanmıştır. Yerel yönetimlerden sonra
taşeronlaşmanın yaygın olduğu yerlerin
başında hastaneler, üniversiteler ve kamu kuruluşları
gelmektedir. Bu kamu kurum ve kuruluşlarında temizlik, güvenlik ve
büro hizmetleri taşeron personel tarafından hizmet alımı
yoluyla verilmektedir. Güvenlik ve temizlik hizmetleriyle dar bir alanda
yaşanan taşeronlaşmanın boyutları her geçen gün de
artmaktadır. Artık hastanelerde doktor, hemşire, ebe,
sağlık memuru hizmetleri; diğer kamu kurumlarında yemek ve
ulaştırma hizmetleri hizmet alımı yoluyla
sağlanmaktadır.
Sosyal haklardan mahrum, geleceği olmayan ve
sendikasız çalışmaya mahkûm edilen taşeron işçiler, bu
konuda Hükûmetten, özellikle de Türkiye Büyük Millet Meclisinden yeni yasalar
beklemektedir. Bu son torba yasanın içerisinde taşeron hizmetleriyle
ilgili, taşeron işçilerin çalışmalarıyla ilgili
birtakım düzenlemeler yapılmış ama yeterli değildir;
çalışan taşeron işçilerini memnun edecek, mutlu edecek,
Türkiyedeki iş güvenliğini, iş
sağlığını rahatlatacak kanunlar değildir.
Kamuda
yaklaşık 586 bin, özel sektördeyse 419 bin kişi taşeron
işçi olarak çalışmaktadır. Taşeron işçiliğin
en yaygın olduğu sektörler 417 bin kişiyle temizlik ve 318 bin
kişiyle de inşaat sektörüdür. Türkiyede alt işverende
çalışan işçi sayısı kamuda 586 bin ve özel sektörde de
419
bin olmak üzere toplam 1,5 milyona yükselmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hizmet alımının en
yaygın olduğu kamu kurumları yüzde 36yla belediyeler, yüzde
14le KİTler ve yüzde 4le yükseköğrenim kurumlarıdır.
Türkiyede bu rakamlara göre her 10 işçiden 1i taşeron işçi
olarak çalışmakta ve bu uygulama gün geçtikçe de artmaktadır.
Hükûmet taşeronlaşmayı âdeta teşvik eder hâle
getirmiştir.
Ülkemizde
neredeyse hemen hemen her hizmette çalıştırılan
taşeron işçiler büyük sıkıntı içerisinde görev
yapmaktadırlar. Öncelikle, sendikasız bir şekilde
çalıştırılan taşeron işçiler her zaman işten
çıkarılma kaygısı yaşamaktadırlar. Bu
işçilerin çalışma süreleri çok uzundur, kurumlarda çok az
ücretle çok iş yapmaktadırlar. Senelik izin ve günlük izinler
konusunda da büyük sıkıntılar yaşamaktadırlar.
Kıdem ve ihbar tazminatıyla da ilgili problemler
yaşamaktadırlar. Taşeron işçilerin çalışma
süreleri de yıllık olarak yapılan ihalelere
bağlıdır. Firmalar ihaleyi kaybettiğinde maalesef ki
taşeron işçiler kapının önünde; yeni taşeron işçi
isimleri yeni bir işe başlamakta, göreve gelmektedirler.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Çalışma
Bakanlığına bağlı çalışan işçilerin
taşeron işçilerle aralarında gerek aldıkları ücret
gerekse çalışma şartlarıyla ilgili çok büyük farklar var.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak temennimiz şudur ki taşeron
işçilerimizin tamamı, hepsi devlet kadrosuna geçirilsin ve devletin
koymuş olduğu kanunlar, yönetmeliklerle çalışma
hayatlarını idame ettirsinler.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizde artan taşeronlaşma
çalışmalarıyla birlikte, açlık ve yoksulluk
sınırının altında kalan ve geçim
sıkıntısına düşen kişi sayısı da
maalesef ki artmaktadır. Türkiye'de 4 kişilik bir ailenin tüketmesi zorunlu
olan gıdalar için harcaması gereken tutar olan açlık
sınırı 1.158 liradır, asgari şartlarda geçinebilmesi
için harcaması gereken tutar yani yoksulluk sınırı ise
3.772 TLdir. Taşeron işçilerin aldıkları sadece 850 TL. Bu
işçiler aldıkları bu ücretlerle açlık
sınırının altında mıdır, üstünde midir;
yoksa, geçim derdinde, aldıkları ücret sadece ekmek parasına
yetecek durumda mıdır? Açıklanan açlık ve yoksulluk
rakamlarına göre, taşeron işçilerin büyük çoğunluğu
açlık ve yoksulluk sınırlarının altında yaşamaya
mahkûm edilmektedir.
Bu nedenlerle, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak,
yüce Meclisimizin üzerine düşen görevi yerine getirerek taşeron
işçilerin sorunlarının bir an önce çözüme
kavuşturulması için bu konuda Mecliste bir araştırma
komisyonu kurarak taşeron olarak çalışan işçilerin
sorunlarını araştırmasının ve gerekli önlemleri
almasının yerinde olacağını düşünmekteyiz.
Bu vesileyle, grup önerimizin kabulünü diler, yüce
heyetinizi saygılarımla selamlarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Dedeoğlu.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin aleyhinde
Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan
Yok.
İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Muş.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin taşeron
işçilerin problemleri konusunda araştırma yapılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesiyle ilgili verdiği
Meclis araştırma önergesi hakkında söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, dünyada ve ülkemizde
çalışma hayatında hızlı teknolojik gelişim ve
uzmanlık gerektiren işlerin çoğalması ve
yaygınlaşması, artan uluslararası rekabet alt işverenlik
uygulamalarının doğmasına yol açmıştır. Alt
işverenlikle ilgili mevzuatımızda ilk yasal düzenleme 1936
yılında 3008 sayılı Yasayla
yapılmıştır. Daha sonra, ülkemiz, kamu kesiminin
işlerini alt işverene vermesine imkân tanıyan ve bunların şartlarını
belirleyen Uluslararası Çalışma Örgütünün 94 sayılı
Sözleşmesini 14/12/1960 yılında 161 sayılı Yasayla
onaylamıştır. Günümüzde ise taşeron sistemiyle alakalı
düzenlemelere baktığımız zaman, kamu kesimi
açısından hizmet alımı yoluyla kamu kurum ve
kuruluşlarınca üçüncü kişilere verilebilecek işlerin
kapsamına ilişkin temel çerçeveyi 4/1/2002 tarihli ve 4734
sayılı Kamu İhale Kanunu oluşturmaktadır. Yani,
sistemin kamuda nasıl çalışacağıyla ilgili temel
çerçeveyi 4734 sayılı Kanun oluşturmuştur. Daha sonra, alt
işveren ile asıl işveren arasındaki ilişkileri
düzenleyen çeşitli yasal düzenlemeler de yapılmıştır.
Az önce değerli hatip de ifade etti, kamuda 660 bin
civarında alt işveren işçisi çalışmaktadır,
özelde de bu rakam 570 bin civarındadır; toplamları 1 milyon 200
bin civarını yakalamaktadır.
Değerli milletvekilleri, alt işverenlerin
sorunlarının tarafların tamamının mutabakatıyla
çözümü bu Parlamentodaki bütün milletvekillerinin temel arzusudur, iktidar
olarak bizim de temennimiz ve bir dileğimizdir. Alt işverenlikte
yaşanan sorunların araştırılması ve bununla alakalı
çalışma yapılması maksadıyla Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanımız Başkanlığında Üçlü
Danışma Kurulu oluşturulmuştur ve Parlamentoda grubu
bulunan partilerin milletvekilleri buraya katılmıştır,
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği temsilcileri buraya katılmıştır,
işçi ve işveren konfederasyonlarının temsilcileri buraya
katılmıştır. Bu taşeron sistemiyle alakalı
meseleler bu toplantılarla tartışılmıştır,
konuşulmuştur.
Bakınız, değerli milletvekilleri, alt
işverenlikle alakalı, tabii, farklı sorunlar olabilir ama öne
çıkan temel meselelerin başında; bir, kıdem tazminatı
gelmektedir; iki, yıllık ücretli izin meselesi gelmektedir; bir de
ücretlerin tam ve zamanında yatırılması meselesi
gelmektedir. Sendikal hak yani taşeron işçilerin sendikaya üye
olmalarıyla alakalı yasal bir engel bulunmamasına rağmen,
sürenin, çalışma sürelerinin kısalığından
dolayı toplu iş sözleşmelerinde sorunlar
yaşandığı aşikârdır.
Biz gündemden sonra Genel Kurulun gündeminde bulunan
torba kanunun görüşmelerine başlayacağız ve bu torba
kanunda taşeron işçileriyle alakalı bazı düzenlemeler
yaptık, sorunların çözümüyle alakalı bazı adımlar
atıldı. Ben bunlardan size bahsetmek istiyorum ve bunların alt
işveren işçilerine veya -halk arasında- taşeron
işçilere neler getirdiklerini buradan sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bakınız, değerli milletvekilleri, mevcut
düzenlemelerimizde, asıl işverenin, alt işverende
çalışan taşeron işçisinin ücretinin ödenip
ödenmediğiyle alakalı bazı alanlar hariç bir sorumluluğu
bulunmamakta. Getirdiğimiz düzenlemeyle beraber, eğer yüce Meclis
kabul ederse ve yasalaşırsa, artık özel-kamu ayrımı
aranmaksızın, asıl işveren, alt işverende
çalışan işçilerin ücretinin tam ve zamanında yatırıp
yatırmadığından sorumlu tutulacaktır. Eğer
taşeron işçi olarak çalışan bir işçinin
maaşı, ücreti ödenmemişse bunun asıl işverence o
işçinin banka hesabına yatırılması düzenlemeyle
getirilmektedir.
Yine, değerli milletvekilleri, bir kurum
düşünün, bu kurumda bir alt işveren işçisi çalışmakta
ve bunun iki yıl, üç yıl çalıştığını
düşünelim fakat her yıl çalıştığı
taşeron firma değişmekte; yıllar itibarıyla bu
değiştiği için, bu taşeron işçisinin yıllık
izin hakkı maalesef zayi oluyordu, yıllık izin hakkı
bulunmuyordu. Şimdi, eğer, bu işçi taşeron firma
değişmesine rağmen o kurumda çalışmaya devam ediyorsa
yıllık izin hakkı bundan sonra zayi olmayacak ve asıl
işveren tarafından o işçinin yıllık izin hakkı
kullandırılacaktır.
Yine, değerli milletvekilleri, bu getirdiğimiz
düzenlemeyle kıdem tazminatlarından idarenin doğrudan sorumlu olması
ve kıdem tazminatlarının işçilerin banka hesabına
yatırılması düzenlenmiştir.
Bu teklifle getirilen bir başka düzenleme,
değerli milletvekilleri, alt işverene verilebilecek olan
yardımcı işlerle alakalı meseledir. Yani, hangi işler
yardımcı iştir; bunun belirlenmesiyle alakalı bundan sonra
şöyle bir usul izlenecektir: İşçi, işveren, memur
konfederasyonlarının da görüşü alınmak suretiyle, Maliye
Bakanlığının teklifi ve Bakanlar Kurulunun onayıyla
bunun sağlanması amaçlanmaktadır, sağlanması
öngörülmektedir.
Yine, değerli milletvekilleri, hizmet
alımlarında idarenin ilgisine göre, Maliye Bakanlığı,
Hazine Müsteşarlığı veya Özelleştirme İdaresi
Başkanlığından izin alınması esası
getirilmiştir. İzin alınmadan ihaleye çıkan, işçileri
sözleşme konusu işler dışında ve İş
Kanununa aykırı çalıştıran kamu görevlisine bu
zararın rücu edilmesi ve idari para cezası uygulaması
getiriliyor.
Değerli milletvekilleri, burada, biliyorsunuz,
süreklilik arz eden işlerin ihalesi yılda bir yapılıyordu,
şimdi, artık bu üç yıla çıkarılıyor yani
süreklilik arz eden işler üç yıllık dönemler itibarıyla
yapılacak. Bu, az önce ifade ettiğim, kıdem tazminatı ve
yıllık ücrette ciddi bir rahatlama getirecektir. Çünkü, bir
yılını doldurduktan sonra orada çalışan alt
işveren işçisi hem kıdem tazminatı hakkını
kazanacaktır hem de yıllık ücretli izin hakkını
kazanmış olacaktır. Zaten düzenlemeyle beraber, bunların
kullandırılması ve takibi de işverene bir sorumluluk olarak
verilmiştir.
Ben bir noktaya da değinmek istiyorum: Gerçekten,
iş kazaları ülkemizde oluyor, olmakta; bu hepimizi derinden üzmekte,
derinden yaralamaktadır. Geçtiğimiz yıllarda bununla
alakalı bir adım atıldı ve iş
sağlığı ve güvenliğiyle alakalı bir
çalışma, bir yasal düzenleme getirildi. Ümit ediyorum, bu yeni
düzenleme, uygulamalarıyla beraber bu iş kazalarını da
minimize edecektir.
Değerli milletvekilleri, bakınız, ben
burada bir şeyi de ifade etmek istiyorum: Alt işverende
çalışan işçilerin veya asgari ücretle çalışan
işçilerimizin hakikaten, ücretlerinin iyileştirilmesi
Ülkemizin
ekonomisi çok daha iyi şartlara ulaşırsa bu noktalarda da
iyileştirme olacaktır, iyileştirme olur diye ümit ediyorum. 2002
yılında asgari ücret 184 TLydi, bugün, yüzde 146lık yani
enflasyondan arındırılmış hâlde yüzde 146lık bir
artışla beraber 846 TLye net olarak bu ücret
çıkmıştır, buradaki reel artış yüzde
146dır. Bu, hem taşeron firmada asgari ücretle çalışanlara
bir iyileştirmedir hem de taşeron haricinde çalışan, özel
sektörde bulunan işçilerimizle alakalı bir düzenlemedir. Gönül arzu eder, bu çok daha
yukarılara çıksın.
Bakın, değerli milletvekilleri, dikkatinizi
çekmek istediğim bir diğer nokta şudur: 2001 yılında
toplam personel giderlerinin bütçe içerisindeki payı, kamu personel
giderlerinin payı yüzde 16dır; bugün, 2014 bütçesinde bu rakam, bu
oran yüzde 30a çıkmıştır yani personel giderlerinin bütçe
içerisindeki payı yaklaşık 2 kat artmıştır.
Aynı dönemde, bu on iki yıllık dönemde Türkiye, bütçesini 4 kat
artırmıştır. Bu, şunu göstermektedir: Artan kamu
hizmetinin karşılanması ağırlıklı olarak
kamu personeli eliyle yapılmaktadır. Hem bütçe 4 kat artıyor hem
de kamu personel giderlerinin oranı 2 kat artmaktadır. O zaman,
burada hakikaten, iktidarın, kamu hizmetinin verilmesinde kamu personeli
aracılığıyla bir tercih izlediği aşikârdır.
Doğru, şu an kamuda 500-600 bin civarında bir taşeron
işçi mevcuttur ama eğer bu anlayış olmamış
olsaydı belki bu rakamın 2 katına, 3 katına
çıktığı bir tabloyla bugün Türkiye karşı
karşıya kalmış olabilirdi.
Ben bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken
AK PARTİ Grubu olarak önergenin aleyhinde oy kullanacağımızı ifade
ediyor, Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Muş.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin lehinde
İstanbul Milletvekili Sayın Süleyman Çelebi, buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Çok değerli arkadaşlar, ben de Milliyetçi
Hareket Partisinin vermiş olduğu taşeron
uygulamalarının araştırılmasına ilişkin
araştırma önergesinin lehinde söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, çok önemli bir konuyu
aslında konuşuyoruz. Biraz önce de AKP Grubu adına konuşan
arkadaşımız bu getirilen yasanın ne kadar önemli
düzenlemeler içerdiğini bu kürsüden ifade etti. Bu algı yönetimini
iyi yapıyorlar, onu kutluyorum. AKPnin en başarılı
olduğu nokta, algı yönetimini iyi yapıyorlar ve bu yasa daha
ortaya çıkmadan şöyle bir güzel müjdeler diye bütün işçi
kesimine, bütün emekçi kesimine müjdeler, taşeronlaşma kalkıyor
diye böyle müjdeli haberler verdiler. Bunları bütün o yandaş medya
grubu tarafından cilaladılar ve kamuoyunun önüne koydular.
Şimdi, ilk defa 3 konfederasyon uzun zamandan beri
Başbakanla görüşerek Aman, iyilik istemiyoruz, bu yasa eski hâliyle
kalsın. diye feryat ettiler. TÜRK-İŞ, DİSK,
HAK-İŞ Mevcudu en azından daha kötüye götürmeyin, mevcudu çok
kötüye götürüyor bu yaptığınız değişiklik, eski
hâlinde kalsın. Eski düzenlemede, en azından muvazaa tartışması
içerisinde bir hak kaybı olduğunda yargıya sorun götürülüyordu,
yargı karar veriyordu. Gerçi bu iktidar yargı kararlarını
uygulamamakta kararlı, bunu görüyoruz. Şimdi, bu uygulamanın bir
örneği, bu yasal düzenlemenin bir örneği şuradan
kaynaklanıyor. Yasayı uygulamamak, mahkeme kararlarını
uygulamamak, Yargıtay kararlarını uygulamamak için getirilen bir
paketten bahsediyoruz. Çünkü Yargıtayın YOL-İŞ
sendikamız tarafından Karayollarıyla ilgili verdiği karar
var; yerel mahkeme bu muvazaada taşeron işçilerinin asıl
kadrosunun Karayollarında olduğunu söyledi, yerel mahkemenin
kararı Yargıtayca onandı ama bu iktidar, Yargıtay
kararını tam iki yıldır uygulamıyor değerli
arkadaşlar. Düşünebiliyor musunuz yani bir Hükûmet düşünün,
yargının verdiği kararı iki yıldır
uygulamıyorsa
Yine, birçok üniversitede, birçok devlet üniversitesindeki
taşeron uygulamalarıyla ilgili kararı bir Hükûmet
uygulamıyorsa demek ki yargının kararlarını
uygulamayan, hukuksuzluğu kendisine rehber edinmiş bir iktidarla
Türkiye karşı karşıya. Bu anlamda, hukuksuzluğu,
adaletsizliği uygulayan bir iktidar şimdi yeni yasayla yeni bir
manevra içerisinde.
Değerli arkadaşlarım, bu getirilen
düzenleme
Biraz önce AKP Grubu adına konuşan arkadaşın
ifade ettiği gibi rakamlar 1 milyon 200 bin filan civarında mı;
hani, 570 bin civarında özel sektörde, 600 bin civarında kamuda
mı? Hayır, böyle değil tablo. Bu görünen tablonun arkasında
11 milyon kayıt dışı çalışan var ve 11 milyon
kayıt dışı çalışanın özellikle özel sektör
bünyesindeki büyük bir bölümü, bu işçiler taşeronda
çalıştırılmaktadır. Bu sayı bizim tespitlerimize
göre 2 milyon civarındadır. Şimdi, asgari ücrette sürekli
artış yapıldığı ifade ediliyor. Asgari ücrette
büyük artışlar yapıldığı ve bu
taşeronların da ücretlerinin yüzde 146 arttığı
söyleniyor ve bu asgari ücret övülüyor.
Arkadaşlar, vicdan diye bir şey var. Bu asgari
ücret sonuçta açlık sınırının altında. Yani neyi
konuşuyoruz? TÜİKin rakamlarına göre 1.089 lira olan açlık
sınırını
Bırakın yoksulluk
sınırını, yoksulluk sınırı bunun çok
üzerinde. Biraz önce MHPli arkadaşımız söyledi, 3 bin küsur
lira yoksulluk sınırı -açlık sınırından
bahsediyorum- açlık sınırı 1.089 lira TÜİKin
rakamlarına göre. Ne kadar peki asgari ücret? 890 lira. Peki, bu
taşeronda çalışanlar kaç saat çalışıyorlar? Büyük
bir bölümü yasal sınırlar içerisinde çalışmıyor, on
bir, on iki, on üç, on dört, on beş saat
çalıştırılıyor ve bununla övünülüyor.
Şimdi, bakın, geçen Eskişehir Belediyesine
gittim. Burada aramızda olan bir milletvekili, Kazım Kurt
arkadaşımız Odunpazarı Belediye Başkanı oldu,
dedi ki: Bir taşeron işçisi için benim cebimden çıkan para -ihaleyle-
2047 lira ama işçinin cebine giren para 840 lira. Sizden
farkımız şu arkadaşlar: Siz aradaki farkı
müteahhitlere vermek istiyorsunuz, biz aradaki farkı işçilere vermek
istiyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Farkımız
bu değerli arkadaşlar. Siz birilerini zengin etmek istiyorsunuz, biz
işçilerin alım gücünün biraz daha düzeldiği bir modeli
öneriyoruz. Bu model şöyle bir model: Yani, bütün işçilere
dağılsa bu para -hani bu bahsettiğimiz milyonlarca işçiye
bu para dağılsa- birkaç tane taşeron firma yerine, birkaç tane
taşeronu zengin etmek yerine o işçilere dağılsa
onların alım gücü daha da yükselecektir, böylece reel olarak bunlar
Türkiye ekonomisine daha farklı katkılar sağlayacaktır.
Dolayısıyla değerli arkadaşlarım, şu anda
yaşanan, en son Somada yaşanan bu taşeron uygulamasıyla
başlatılan sürecin devam ettiğini hep beraber şu anda da
görüyoruz ve bunların uygulaması en son Balıkesir
İvrindide ortaya çıktı, 2 arkadaşımız daha geçen
hafta orada öldü.
Yine, Zeytinburnunda ölen, merdiven altı
çalışmalarında, işte o sağlıksız
koşullarda, iş güvencesi olmadan yapılan çalışmalarda
ölenler var, Denizli de böyle.
Şimdi, değerli arkadaşlar, işi
düzeltmek yerine mevcut sistemi korumak adına bir uygulamaya gidiyorsunuz.
Ben o nedenle şöyle bir değerlendirmede bulunmak istiyorum: Bu
taşeron bir sömürü sistemidir, bu sömürü sisteminden Türkiyenin bir an
önce arındırılması gerekiyor.
Taşeron, sendikalaşmayı, örgütlenmeyi yok
eden, emekçiyi esnek ve kuralsız çalışmaya mahkûm eden bir
sistemdir, bunun düzeltilmesi gerekiyor. Taşeron, işçi ölümlerinin
sebebidir, bunu birçok olayda şu anda gördük. Taşeron, Somada,
inşaatlarda, merdiven altı atölyelerde ölen yüzlerce işçinin
ölüm sebebidir. Taşeron, denetimsizliktir; taşeron,
haklının, hakkın, emeğin parayla
satıldığı bir zulüm sistemidir. Taşerona Dur. demek
sömürü ve zulüm sistemine Dur. demek anlamına geliyor.
Dolayısıyla, bugün burada birçok alanda, özellikle verdiğiniz,
inşaat sektörü diye tanımladığınız,
taşeronların uygulamalarının büyük bir bölümü
sağlık alanında. Şimdi, inşaat sektörü olarak ortaya
çıkmış birçok firma sağlık alanındaki
işlerle ilgili de hizmet satıyor. Bir bakıyorsunuz, firma
inşaatçı ama sağlık alanında onların büyük bir
bölümü hemşire olarak, teknisyen olarak
çalıştırılıyor ve çok farklı uygulamalar
içerisinde, o alanda çalıştırılan ve farklı
farklı sektörlerde o ad altında çalıştırılan
binlerce işçi var ve bu işçiler güvencesiz.
Şu anda, sendikalı oldukları için,
Okmeydanı Hastanesinde direniyor işçiler, Devrimci Sağlık
İşçileri Sendikasına üye oldukları için. Taşeron
işçiler sendikaya üye oldukları gün, yaşama hakkı kadar
kutsal olan çalışma hakları ellerinden alınıyor.
Örgütlü toplumun yok edildiği bir sistemdir. Bu
sistemi devam ettirmek istemenizin temel nedeni şudur: AKP iktidarı
bundan besleniyor. AKP iktidarı bu taşeronun
yaygınlaşmasını özellikle istiyor çünkü kendi siyasi
yapısını orada egemen kılmak, o işçileri güdümlü hâle
getirmek için onların örgütlü olmasını istemiyor. Bu
taşeron sisteminin arkasında ısrarla durmasının nedeni
o müteahhitleri zengin etme amacını gütmesidir. O nedenle bu sistemin
bir an önce çözülmesini diliyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çelebi.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin aleyhinde
Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan, buyurunuz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bu İç Tüzükü
değiştireceğiz Allahın izniyle. İlla bir
araştırma önergesinin lehinde veya aleyhinde konuşmak
gerekmiyor, üzerinde konuşmak gerekiyor, üzerinde.
Bakın, biz Halkların Demokratik Partisi olarak
aynı konuda, taşeron işçiler konusunda araştırma
önergesi vermişiz, benziyor. Sonra, kanun teklifi vermişiz, bunun
defalarca tartışmasını yapmışız, torba
kanunda kırk yedi gün tartışmasını
yapmışız. Torba kanunla üç sendika federasyonunun -üç sendika
federasyonunun- üç maddede anlaştıkları ve Taşeron sistemi
eski hâlinde kalsın. diye uzlaştıkları, Başbakanla
görüştükleri, Başbakanın daha sonra işverenlerle
görüştüğü ama işverenlerle görüştükten sonra mevcut
düzenlemede ısrar ettiği taşeron yasası, maalesef,
açıklıkla söyleyeyim ki kamunun 2 milyon 700 bin işçisini
acımasızca sömürmeye, acımasızca örgütsüz bırakmaya,
sendikasız bırakmaya, mahkeme kararlarını uygulamamaya ve
tamamen mağduriyetlerine yol açan bir uygulamadır.
Emek örgütlerinin 12 Nisan 2013 tarihinde ilgili
bakanlığın üçlü danışma kurulunda işçi ve
işveren konfederasyonlarına sundukları revize edilmiş çözüm
önerilerinde de emek örgütlerini ikna edecek bir konu ortaya
konulamamıştır. Zaten Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının sorunlara, uygulamalara, yargı
kararlarına ve iş hukukuna vâkıf olmadığı ya da
bunu bilinçli bir şekilde manipüle ettiği noktasında emekçilerde
ciddi kanılar oluştu.
Şimdi, burada bakıyoruz, gerçekten kamu
hizmetlerinin alımı
Devlet neden eğitimde, yerel yönetimlerde,
sağlıkta, adliyede, birçok kurumda taşeron işçi almaya
başlıyor, alt işveren ilişkisine giriyor? Tutuyor bir
işveren, kamu kurumuyla yaptığı sözleşme gereği
bir alt işverene veriyor ve bu insanların bütün hakları
mağdur ediliyor.
Vallahi, Mecliste de taşeron yasası
uygulanıyor arkadaşlar, bilginiz dâhilindedir herhâlde, sanıyorum
Sayın Tanal bunu çokça dile getirdi, soru önergeleri de verdi. Meclisi de
taşeronlaştırdınız arkadaşlar, bir bu eksikti.
Yani Mecliste öyle kadrolar var ki üniversite mezunu, master yapmış,
2007de milletvekili oldum, geldim, hâlâ bu Mecliste çay ocağında
çalıştırılıyorlar arkadaşlar. Oysa ki
taşeron olmak, iş almak, uzmanlık gerektiren işlerde,
teknik işlerde, vasıflı işlerde dışarıdan
iş alınması üretimi artırmak için yapılır.
Türkiyede de tam tersi, sömürmek için yapılıyor, kıdem
tazminatını vermemek için yapılıyor, fazla mesai
çalışma ücretlerini vermemek için yapılıyor, tatil vermemek
için yapılıyor. Mahkeme kararını aldığı
zaman da Mahkeme kararını nasıl uygulamam, torba kanuna
koyarım? diye oy çokluğuna dayanarak iktidar geliyor ve bu akşam
tartışacağımız torba kanunda maalesef bunları
konuşacağız.
Arkadaşlar, 2 milyon 700 bin rakamı resmî bir
rakamdır kamu alanında. Kamu alanındaki bu çalışma,
torba kanunda maalesef kurumsallaştırılıyor, maalesef
diyorum. Şöyle bir durum düşünün: Taşeron yasasını
kamuoyuna reklam ediyorlar, Soma işçilerinin acısı üzerinden
üstelik. Sonra geliyorlar ve diyorlar ki: Biz çok fazla STKyla görüştük,
uzmanla görüştük, muhteşem bir yasa yaptık. Sorduk, Komisyonda
3 tane sendika konfederasyonu vardı, HAK-İŞ, DİSK,
TÜRK-İŞ, Bilginiz var mı?, Yok, cuma günü
açıklanınca haberimiz oldu. dediler. Nasıl bir Hükûmet,
nasıl bir Parlamento, nasıl bir yasalaşma ve çalışma
düzeni? Dehşet verici.
Bakın, bu torba kanunda kamuoyuna, taşeron
işçilere müjde olarak lanse edilen, gerçekte ise işçilerin kadro ve
iş güvencesi beklentilerini boşa çıkaran, bugüne kadar
işçilerin ve sendikaların kazandığı mahkeme
kararlarının aksine düzenlemelerle ucuz emek sömürüsü, kuralsız
ve kölece çalıştırmanın adı olan
taşeronlaştırma yaygınlaştırılmaktadır.
4857 sayılı İş Yasasının ve 4734
sayılı Kamu İhale Yasasının birçok maddesinde
taşeron çalışmayla ilgili yapılan düzenlemelerle taşeron
çalıştırma kalıcı hâle getirilmektedir. Kamu
kurumlarında yürütülmekte olan asıl işlerin nitelikli ve yeterli
personel olmadığı gerekçesiyle alt işverene verilebilmesine
yönelik düzenleme ise kamuda taşeronlaştırmayı
yaygınlaştırmıştır. Karayollarında,
belediyelerde, hastanelerde, kamu kurumlarında yüz binlerce taşeron
işçisi yıllardır ücret, kıdem tazminatı,
yıllık izin, fazla çalışma, sendikal örgütlenme
haklarının tanınması için mücadele yürütmekte, hak
gasplarına karşı davalar açmakta; işçilerin lehine,
haklılığına dair yargı kararları dahi kamu
idaresi tarafından yerine getirilmemektedir. İşçiler defalarca
taşeron çalışmaya son verilmesi, asıl iş yerinde kadro
verilmesi, çalışma koşullarının iyileştirilmesi,
iş sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınması
için imzalar toplayıp Meclise, bakanlığa iletilmesi ve
yargı kararlarının uygulanmasını istemesine
rağmen, Hükûmet yasama gücünü kullanarak yargı kararlarına
aykırı düzenlemelerde ısrar etmiştir. Bu akşam bu
ısrarın bir örneğini
Eğer AK PARTİ önergesi geçerse
tam iki hafta bunları tartışacağız arkadaşlar. E
kardeşim, mademki kamu kurumları, hastanesi, üniversitesi,
belediyesi, Karayolları, bütün kurumları mademki alt işveren
tutacak ve bu şekilde işçileri sömürecek ve sendikal
haklarını yok edecek; sizin vicdanınız buna elveriyor mu? 1
milyon 80 bin sendikalı işçi var şu an arkadaşlar. 2014ü konuşuyoruz.
12 Eylül öncesi daha fazla sendikalı vardı. Şu an toplu
sözleşme yapabilen işçi sayısı 600 bindir arkadaşlar,
600 bin, 10 milyonun üstünde sigortalının olduğu ülkemizde.
Siz bunları, bu hakları, işçinin
hakkını, alın terini, emeğini sömürdüğünüz zaman, o
asgari ücretle 20 milyon insan açlık sınırının
altında kaldığı zaman bu ülkenin geleceğinde refah
aramayınız, huzur aramayınız, mutluluk
aramayınız. Eğer bir avuç zengin yüzde 1lerde ve yüzde 90larda
da oldukça yoksul bir kesim olduğu zaman, uçurum
ayrıştığı zaman o ülkede dirlik düzen olmaz
arkadaşlar. Bu nedenle, taşeronlaşmayla ilgili bir
çalışmanın, araştırmanın
yapılmasını biz de doğru buluyoruz, Halkların
Demokratik Partisi olarak destekliyoruz, bunun Türkiye için hayırlı
olacağını düşünüyoruz. Böyle konularda hiç olmazsa Meclisin
4 grubunun uzlaşması gerektiğini düşünüyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkan, biz bugün
çoğunluktayız, kabul edilmesi lazım!
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
3.-
CHP Grubunun, Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 23 milletvekili
tarafından, Malatyadaki kayısı üreticilerinin don felaketinden
kaynaklanan zararlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 21/5/2014
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun
15 Temmuz 2014 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
15/7/2014
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun, 15/7/2014 Salı günü
(Bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti
grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisini İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Mehmet
Akif Hamzaçebi
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 23 milletvekili
tarafından, "Malatya'daki kayısı üreticilerinin don
felaketinden kaynaklanan zararlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi" amacıyla 21/5/2014 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırma önergesinin (1361 sıra no.lu), Genel Kurulun bilgisine
sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 15/7/2014
Salı günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin
lehinde Malatya Milletvekili Sayın Veli Ağbaba.
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Eskiden siz böyle kürsüye kayısı getirirdiniz.
VELİ AĞBABA (Malatya) Şimdi yok ki,
şimdi maalesef yok, yandı, maalesef yok, keşke olsa da getirsek
kayısıyı.
MAHMUT TANAL (İstanbul) AKP
kayısıyı da bitirdi!
VELİ AĞBABA (Devamla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Malatyada 30 Martta yaşanan don afetiyle ortaya
çıkan zararlarla ilgili verdiğimiz araştırma önergesini
bugün tekrar gündeme getiriyoruz.
Değerli arkadaşlar, 30 Martta yaşanan ve
Malatyanın tamamını etkileyen afeti defalarca gündeme getirdim.
Olayın ciddiyetini, vahametini anlatabilmek için basın
toplantısı yaptım. Basın toplantısında Malatyada
yanan dalı, yanan çağlayı tüm kamuoyuna gösterdim.
Değerli arkadaşlar, o tarihten bu yana Meclis
kürsüsünde, Malatyanın yaşamış olduğu afet defalarca
gündeme geldi. 30 Martta, 8 Nisanda, 23 Nisanda, 21 Mayısta, 11 Haziranda
çiftçilerin borçlarının silinmesi, ertelenmesi ve Malatyanın
afet bölgesi ilan edilmesi defalarca gündeme geldi, defalarca burada
haykırdık. Malatyada ve bölgede yaşanan bu afeti herkes duydu,
herhâlde bu Mecliste duymayan milletvekili kalmadı. Gazeteler yazdı,
televizyonlar haber yaptı. Ticaret odaları, sivil toplum
kuruluşları, Malatyadaki bütün örgütler bu konuyla ilgili
tepkilerini, isteklerini dile getirdiler. Herkes duydu, bütün siyasi partiler
duydu, sağ olsunlar, milletvekilleri duydu, bana Geçmiş olsun.a
geldiler ve bir tek duymayan Hükûmet, maalesef Hükûmete duyuramadık bunu değerli arkadaşlar. 30 Marttan
üç gün sonra Tarım Bakanı Malatyaya geldi, afet yerine geçti,
incelemeler yaptı, yanan ağaçların önünde poz verdi ve
bürokratı, siyasetçisi karşıladı Sayın Bakanı,
ağırladı Malatyanın o güzel misafirperverliğiyle. O
da dedi ki: Ben gideceğim, bunu Hükûmetin gündemine getireceğim. Ve
maalesef hiçbir şey olmadı -bizim de çabalarımızla- sanki
çok büyük bir şeymiş gibi sadece Ziraat Bankasına olan borçlar
ertelendi. Yani Sayın Bakan Malatyaya geldi, yedi, içti, el sallayıp
çekip gitti.
Değerli
arkadaşlar, geçtiğimiz hafta aynı Sayın Bakan yine
Malatyadaydı. Ne olacak üreticinin hâli? diyen bir gazeteciye
Borçları erteledik ya." dedi. Sanki borçları faiziyle ertelemek
büyük bir marifetmiş gibi, sanki Hükûmet Malatyalılara bağ
bağışlamış gibi, sanki sadece devlete olan borçlar ertelenince
bütün sorunlar çözülüyormuş gibi Bakan böyle bir laf etti.
Değerli
arkadaşlar, kimse kusura bakmasın, sadece borçları erteleyerek
Malatyalıya iyilik yapmazsınız. Bakın, bir örnek vererek
olayın ciddiyetini anlatmak istiyorum: Evde ağır bir hasta var,
ameliyat yapılması gerekiyor. Eğer ameliyat yapılmazsa,
operasyon yapılmazsa hasta ölecek ama AKP Hükûmeti maalesef diyor ki:
Hastaya Aspirin verelim ağrısı dinsin. Bizim durumumuzun
bundan hiçbir farkı yok, anlattığımdan daha beter
durumumuz. Gelin Malatyayı görün arkadaşlar.
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Bursa da aynı.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Kimse sormuyor. Hiçbir Allahın kulu
çıkıp da sulama için elektrik parasını nasıl
ödeyeceğiz diye sormuyor. Ağaçlara gübreyi, ilacı
nasıl atacağız diye kimse sormuyor. Traktörümüze mazotu
nasıl koyacağımızı kimse sormuyor.
Değerli
arkadaşlar, ben buradan bir kez daha vicdanı olanlara seslenmek
istiyorum. Malatyalı belki son yüz yılın en büyük afetini
yaşadı, abartmadan söylüyorum, son yüz yılın en büyük
afetini bu yıl 28, 29, 30 Martta yaşadık. Ektiği
diktiği ne varsa yandı, domura gelmiş her şey yandı.
Değerli
arkadaşlar, Türkiye'nin en güzel kirazlarının üretildiği,
ihraç edildiği Yeşilyurtta, Gündüzbeyde bir tek kiraz kalmadı.
Geçtiğimiz hafta Gündüzbeye gittim, manavlarda, oradaki ağaçlarda
almak için 1 kilo kiraz yok.
Yine, bölgenin en güzel elmasının
yetiştirildiği
Doğanşehirimiz kan ağlıyor.
Değerli arkadaşlarım, ismi cevizle
özdeşleşmiş Hekimhanlı, cevizden başka geliri olmayan
Hekimhanlı kara kara düşünüyor ne yapacağız diye.
Malatyanın her şeyi yandı; eriği,
narı, elması, armudu, şeftalisi yandı.
Değerli arkadaşlar, meyve dalıyla, dal
ağacıyla yandı ve Malatyada yaşayan her
Malatyalıyı, üreticisini, esnafını, işçisini,
memurunu, iş adamını ve işçi kahvelerinde iş bekleyen
emekçilerini doğrudan ilgilendiren kayısımız bu yıl da
maalesef yok.
Bu kürsüde yüz kez söyledim, bir kez daha söylemekte
fayda görüyorum: Kayısı bizim için okuldaki öğrencinin
kalemidir, kitabıdır; evlenmek isteyen, evlenmek için bekleyen
kızımızın çeyizidir; ev yapmak isteyen için
tuğladır; çocuklarımız için mamadır, süttür;
yaşlı ihtiyarımız için maalesef kefen parasıdır.
Yani, kayısı, kısaca, bizim için hayattır. Bizim için
kayısı yanarsa hayat yanar,
umudumuz yanar, geleceğimiz yanar.
Değerli arkadaşlar, bu yıl, maalesef,
kayısımızın yüzde 100e yakını yandı.
Malatya üreticisinin, ağaçlarını yaşatmak için ilaç almaya,
sulama yapabilmek için elektrik borcu ödemeye gücü kalmadı.
Değerli arkadaşlar, kayısı başka
ağaca benzemiyor, tutsa da tutmasa da ağaca aynı emeği
vermek zorundasınız, aynı masrafı etmek
zorundasınız yani kayısı olsa da olmasa da
ilaçlayacaksınız, gübre atacaksınız,
sulayacaksınız, bakımını yapacaksınız.
Nasıl ki bir çocuğa bakım yapıyorsunuz, kayısı
ağacına da aynı bakımı yapmak zorundasınız.
Yani durumumuz zor, durumumuz çok felaket kötü.
Hükûmet, don ve doludan kaynaklı zararların
karşılanması için üreticilerin ürünlerini TARSİMe
sigortalatmasını istiyor. Yani TARSİMe havale ediyor,
TARSİM çözerse çözsün. diyor. Ama maalesef arkadaşlar,
TARSİMin şartları Malatyalılara pek uymuyor; primlerinin
yüksekliği, hasar tespitindeki anlaşmazlıklar, geçmişte
yaşadığı tecrübeler ve hayal
kırıklığı üreticiyi, kayısı üreticisini
TARSİMden kaçırıyor. Bu kaçışı 2014
yılındaki TARSİM sigorta oranlarına
baktığımız zaman net olarak görebiliriz.
Değerli arkadaşlar, burada bir
dengesizliği de belirtmek istiyorum, bir dengesizlik var bu TARSİMle
ilgili. Malatyada 100 bin liralık kayısı için TARSİMe 13
bin lira prim ödüyorsunuz, bir başka bölgede bir başka ürün için
-Malatya dışındaki bir başka bölgede- 100 bin liralık
ürün için 7 bin lira prim ödüyorsunuz. Yani, bizimle bir başka bölge
arasındaki fark tam 2 kat ve bunu, maalesef, ne TARSİMe
duyurabiliyoruz ne Hükûmete duyurabiliyoruz. Yani, bizim
yaralarımızı TARSİM sarmaya yetmiyor arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, TARSİM
yaramızı sarmıyor, Hükûmet körleri, sağırları
oynuyor. İktidar temsilcilerinin tuzu kuru. Onları ilgilendiren tek
bir şey var, o da, maalesef, sizin tek seçiciniz uzun adam. Uzun adam
nasıl başarılı olur sadece onu düşünüyorsunuz, Malatyalı
umurunuzda değil. Sizin tuzunuz kuru çünkü ömrünüzde açlığı,
yokluğu görmemişsiniz, ömrünüzde pazardan 1 liralık
ayakkabıyı almamışsınız, tuzunuz kuru. Tek
seçiciniz var, tek derdiniz o.
Değerli arkadaşlar, bakın, diyorsunuz ki
bir de
Buradan Malatyalılara da söylüyorum, Malatyalılara da, onlara
da sitem ediyorum. Nasıl olsa hizmet etsek de etmesek de
Malatyalılar bize oy veriyor. diyorsunuz. Maalesef, Malatyalılar da
hizmet etmediğiniz hâlde oy veriyor; bu da Malatyalılara sitemimdir.
Nereye elimizi atsak ayrı bir dert, nereye elimizi atsak Malatyalı
kan ağlıyor.
Değerli arkadaşlar, sadece meyve değil,
kuru tarım da yani buğdayı, arpası da yandı, maalesef,
elimizde tek bir ürün yok. Elektrik desen felaket, sulamayı hiç
söylemiyorum. Sulama ki herkesin, her insanım diyenin utanması
gereken bir durum. Ben burada bazen söylüyorum, Malatyalıya kanalizasyon
borularını kırdırarak kayısıları, tarım
ürünlerini sulatıyorsunuz. diyorum, birileri itiraz ediyor. Battalgazi
Belediye Başkanı, yetkililer bunun böyle olduğunu
doğruluyor, valisi doğruluyor ama sadece bizim Hükûmet, bizim
iktidarımız, bizim milletvekilleri maalesef bu konuda benden
ayrı düşünüyor. Sulama suyu problemi tam bir kepazelik.
Malatyanın her yanı kan ağlıyor.
Elektrik desen o ayrı bir şey. Değerli
arkadaşlar, Malatyadan telefon alıyorum, diyorlar ki: Bu yılki
elektrik borcumuzu hiç olmazsa gelecek yıla erteletin. Maalesef bizim
dışımızda bunu duyan kimse yok. Bunu duyan, bu konuyla
ilgili maalesef bir şey yapan yok.
Değerli arkadaşlar, bakın, 2010
yılında Malatyada bir felaket yaşandı. Allah rahmet
eylesin Mevlüt Aslanoğlunun çabasıyla, o zaman zararımız
yüzde 60 olmasına rağmen zararlarımız
karşılandı. O zaman zarar yüzde 60 iken 90 milyon lira para
verildi. Bu yıl da aslında çok büyük bir şey istemiyoruz
arkadaşlar, çok bir şey istemiyoruz. 200 milyon lira Malatyaya para
verirseniz sorun çözülecek. Yok demeyin, çünkü bunun olduğunu hepiniz
biliyorsunuz. Havuz medyasına verdiğinizin sadece yüzde 20si bu,
havuz medyasına aktardığınız paranın sadece yüzde
20si.
Bu konuda sizden rica ediyoruz değerli
arkadaşlar, buradan iktidar partisine, özellikle de Malatya
milletvekillerine bir çağrı yapmak istiyorum: Gelin, hep beraber bu
önergeye Evet. diyelim ve Malatyanın kaderini hep beraber
değiştirelim; hep beraber, omuz omuza, kol kola vererek kaderimizi
değiştirelim diyorum.
Önergemize evet oyu vereceğinizi bekliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Ağbaba.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin aleyhinde
Malatya Milletvekili Sayın Ömer Faruk Öz.
Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Malatyadaki kayısı üreticilerinin don
felaketinden kaynaklanan zararlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önerge üzerine söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Dünya kuru kayısı üretiminin yaklaşık
yüzde 85ini Malatya karşılamaktadır. 8 milyon civarında
kayısı ağacımız bulunmaktadır ve bu
kayısıların çok az kısmı iç piyasada yaş olarak
tüketilmekte, gerisi dünyada kuru kayısı tüketiminde kullanılmak
üzere ihraç edilmektedir. Kayısı, Malatya için vazgeçilmezdir. Sadece
50 binin üzerindeki çiftçinin geçim kaynağıyla sınırlı
değil, bölgemizdeki bütün esnafın, memurun, herkesin yaşam
kalitesiyle bire bir ilintilidir. Kayısıda, tarımda, AK
PARTİ iktidarı olarak geldiğimiz günden bugüne kadar
yapılması gereken birçok şeyi yaptık, yapıyoruz.
Şunu herkes iyi bilmeli ki tarımda, tarım ürünlerinde,
meyvecilikte de, sebzecilikte de her zaman için bir afet, risk söz konusudur. O
yüzden de tarım ürünlerinde uğraşan çiftçilerimizin farklı
alternatif tarımsal ürünleri de mutlaka yapması gerektiği
noktasında, destekleme noktasında Hükûmetimizin, Tarım
Bakanlığımızın projeleri var. Bunlar da inşallah
zaman içerisinde gelecektir.
Geçtiğimiz 28, 29, 30 Mart tarihlerinde, Türkiye'nin
birçok yerinde don felaketi meydana gelmiştir. Bu don felaketinden de
Malatyada da kayısı ağaçlarında yaklaşık meyvede
yüzde 90, yüzde 95lere varan oranda bir zarar
meydana gelmiştir. Bu zararla ilgili afet kapsamında
tarım ilçe müdürlüklerimiz, Tarım İl Müdürlüğümüz gerekli
araştırmaları, tespitleri yapmıştır. Bunun
yanında da tarım sigortası yaptıran -TARSİMle ilgili
de- çiftçilerimizin hasar tespitleri de yine tarım eksperleri
tarafından yapılmıştır.
Saygıdeğer milletvekilleri, 2010
yılında yine bir don felaketi oldu. Don felaketinde yine AK
PARTİ Hükûmeti vardı, yine Başbakanımız Recep Tayyip
Erdoğan vardı.
Başbakanımızın talimatıyla o zaman
çiftçilerimize 94 milyon lira para ödenmiştir. Burada AK PARTİ
Hükûmeti, Hükûmetin milletvekilleri, iktidar isterse bir para ödenir,
muhalefetin istemesiyle ödenmez, bunu belirtmek lazım.
Ama muhalefet deyince de Mevlüt Aslanoğlunu
rahmetle, şükranla anmamak mümkün değil. Rahmetli Mevlüt
Aslanoğlu bu Mecliste yapıcı muhalefetiyle, objektif
kriterleriyle hakikaten her birimizin yanında, Hükûmetimizin üyelerinin
yanında da ayrı bir yeri olan milletvekilimizdi. Bu vesileyle -o da,
o günkü şartlarda, tabii ki, bu sorunları dile getirmiştir-bugün
onu da ayrıca rahmetle, şükranla anıyorum, mekânı cennet
olsun diyorum. Hakikaten ben şahsen bir AK PARTİli milletvekili
olarak Mevlüt Aslanoğlunun boşluğunu hâlâ yüreğimde hissediyorum.
(AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, tarım sigortası uygulaması ilk
defa 2006 yılında AK PARTİ Hükûmeti döneminde geldi ve
tarım sigortalarında yaklaşık yüzde 50sine bazı
sigorta tiplerinde yüzde 67sine kadar olan rakamı devlet
karşılıyor. Yani poliçe bedeli 100 lira ise bunun 67
lirasını devlet karşılıyor, bazısında yüzde
50sini devlet karşılıyor. Şimdi, özellikle bu sigorta
Malatyadaki don felaketinden sonra uygulamaya konuldu.
Şimdi, çiftçilerimizin sigorta yaptırma
noktasında çok istekli olmadıklarını ne yazık ki
görüyoruz. Çiftçilerimizin 10 tarlası varsa riskli olan 2-3
tarlasını yaptırıyor, diğer tarlalarını
Tarım sigortası yaptırma noktasında alışkanlığımız
ne yazık ki çok fazla değil. Şunu mutlaka yapmamız
gerekiyor: Her ne kadar poliçe sayısı artar ise otomatikman sigorta
poliçe bedelleri de aşağıya düşecektir. Yani bugün, bu sene
yapılan sigorta poliçelerinden çiftçimizin ödemiş olduğu para
yaklaşık 20 milyon lira civarında, buna karşılık
TARSİMin ödeyeceği rakam yaklaşık 78 milyon lira
civarında. Şimdi, bu rakamı, belki çiftçinin ödediği 20
milyonu daha aşağıya çekmek de mümkün. Bu da çiftçilerimizin
poliçe yaptırma alışkanlıklarının artmasıyla
olacaktır ve yine, aynı şekilde, sigorta yaptıran
çiftçilerimizin poliçe bedellerinden kesintiler olmakta, bu kesintilerin de
aşağıya çekilmesi mutlaka gerekmekte. Doğrudur, poliçe
sayısı arttığında otomatikman müşterek kesintiler
ve muafiyetler de azalacaktır ama şu aşamada poliçe
sayısının az olmasından kaynaklanan poliçe bedelleri yüksek
olmaktadır.
Değerli milletvekilleri, tabii, burada, 2010
yılında sadece Malatyaya özgü bir hasar vardı ve bu Hükûmetimiz
tarafından karşılandı ama şimdi
baktığımızda ülkemizin birçok ilinde aynı hasarı
görüyoruz; üzümde de çayda da fındıkta da elmada da birçok tarım
ürününde aynı hasarı görüyoruz. Yine aynı şekilde,
kuraklıktan kaynaklanan, özellikle tahıllarda da bazı
aksamaların olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bu yılki
felaket yüksek. Bunun için çiftçilerimizin mağduriyetini
Aynen 2010
yılında olduğu gibi, çiftçilerimize belli bir miktarda, dekar
başına ve ağaç başına bir bedel ödenmesini
canıgönülden arzu ederdik, yine de talebimiz odur. Çünkü niye? Bir sonraki
yıl çiftçimizin kayısı bahçesinden kayısı alabilmesi
için çiftçilerimizin bu kayısıları sulaması lazım.
Sulamada kullanmış olduğu elektriğin parasının
ödenmesi gerekiyor. Bunun mutlaka dikkate alınması gerekiyor.
Diğer bir konu: Çiftçilerimizin mutlaka sigorta
alışkanlığının yaygınlaşması için,
en azından bir sonraki yıl, 2014-2015 yılına tekabül eden
yıl içerisinde çiftçilerimizin poliçe yaptırabilmesi için de belli
bir kaynak gerekiyor. Ben, bunu, Sayın Tarım Bakanımıza arz
ettim. Ve konu şu: En azından tarım sigortalarında şu
anda devlet desteği yüzde 50 ve yüzde 67 olmakla beraber, bu yıla
mahsus olmak üzere, sigorta poliçesi yaptıran kayısı
üreticilerimizin poliçe bedellerinin tamamının hazine tarafından
karşılanmasının mümkün olup olmadığı
noktasında mutlaka bir çalışma yapılması
gerektiğine inanıyorum. Çünkü çiftçilerimiz, Malatya kayısı
çiftçisi, kayısı üreticisi poliçe yaptırabilmek için de
hakikaten bu sene ciddi manada sıkıntı yaşamaktadır.
Bu konuda da mutlaka bir çalışma yapılması gerektiğine
inanıyorum.
Ve bizim ortalama 35-40 bin civarında Çiftçi
Kayıt Sistemine kayıtlı çiftçimiz var ama yaklaşık 15
bin civarında poliçe yaptırmış. Bu da şöyledir:
Çiftçilerimiz genelde hasar olmadığı yıl Ne de olsa bu
yıl hasar olmadı, bir sonraki yıl da olmaz. düşüncesiyle
poliçe yaptırmıyorlar. Bizim, mutlaka, çiftçilerimizin poliçe yapma
noktasında bu seneye mahsus olmak üzere, en azından hazine
tarafından karşılanan yüzde 50lik ve yüzde 67lik
kısmının bedelinin bir yıla mahsus olmak üzere, hazine
tarafından karşılanması üzerinde bir çalışma
yapmamız gerektiğine inanıyorum.
Bunun haricinde, çiftçilerimizin, yine, Bakanlar Kurulu
kararıyla, gerek Ziraat Bankasına gerekse de Tarım Kredi
Kooperatiflerine olan borçlarının ertelenmesi mümkün olmuştur.
Temennimiz odur ki, inşallah, bu çiftçilerimiz bu tür hasarlarla bir daha
karşı karşıya kalmasınlar. Ama Malatya çiftçisine bir
defaya mahsus olmak üzere
Belki bu, Bakanlar Kurulu kararından bu yetki
alınıp kanunla da düzenlenebilir. Çünkü Bakanlar Kurulu
olduğunda her yıl, bu şekilde Ne de olsa bir hasar
olduğunda Hükûmetimiz bu parayı ödüyor. Dolayısıyla biz
tarım sigortası niye yaptıralım? düşüncesi de
oluşabiliyor. Bu tarım sigortası, TARSİM kurulmuşsa,
bunun da ayakta kalması gerekiyor. Ama her hasar olduğunda hazine bu
ödemeyi yaptığında ne oluyor? Ne de olsa hasarı devlet,
hazine ödüyor; niye sigorta yaptıralım? düşüncesi de
gelebiliyor.
O yüzden, bir defaya mahsus olmak üzere, belki kanunla
-Bakanlar Kurulu oldu mu bu iş daha rahat olur düşüncesi de oluyor-
yine çiftçilerimizin bu yıla mahsus olmak üzere belli miktarda
desteklenmesi gerektiğine inanıyorum ve bu olmazsa bile
-olmasını özellikle takip ediyoruz, talep ediyoruz- akabinde de
mutlaka sigorta bedellerinin hazine tarafından
karşılanmasını talep ediyoruz.
Şunu belirtelim: Tarımda bizim geldiğimiz
yer çok aşikârdır. Eskiden de tarım sigortası yoktu,
şimdi AK PARTİ hükûmetleri zamanında geldi. Eskiden de don
olayları oldu, ilk defa 2010 yılında AK PARTİ Hükûmeti
tarafından bunlar ödendi. Dolayısıyla AK PARTİnin ve
Başbakanımızın çiftçilerimize karşı
kayıtsız olduğunu söylemek yersizdir.
Ben, bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öz.
KAMER GENÇ (Tunceli) 60ıncı maddeye göre söz
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
15.-
Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, sadece kayısı değil tüm
tarım ürünlerinde afet nedeniyle meydana gelen zararın
araştırma önergesinin kapsamı içinde olması
gerektiğine ilişkin açıklaması
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Biraz önce Ordu ve Giresundan 2 vatandaş beni
telefonla aradı, dedi ki: Malatyada kayısının donla
ilgili bir konuşma yapılıyor ama bu fındıkta da var.
Bizi de unutuyorlar. Zaten senin hemşehrin Başbakan, istediği
kadar seni düşünmesi lazım ama oyları ona veriyorsunuz dedim.
Ayrıca, Sayın Başkan, bu sene, tabii,
yalnız kayısı, fındık olmadı. Mesela, bizim
memlekette, Çemişkezek ve Pertekte dut vardı. Bu, önemli bir gelir
kaynağıydı, o da kurudu, ona da don vurdu. Cevize vurdu. Bence
bu araştırma önergesi, eğer kabul edilecekse, bunun
kapsamına fındıktaki zararları, duttaki zararları,
cevizdeki zararları
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Buğday, zeytin
KAMER GENÇ (Tunceli) Buğday yani tüm tarım
ürünlerinde meydana gelen afet nedeniyle zarar gören kişilerin bu kapsama
alınması gerekir.
Söz verdiğiniz için teşekkür ederim efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 23 milletvekili
tarafından, Malatyadaki kayısı üreticilerinin don felaketinden
kaynaklanan zararlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 21/5/2014
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun
15 Temmuz 2014 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin
lehinde Isparta Milletvekili Sayın Recep Özel.
Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) Lehinde,
değil mi?
BAŞKAN Lehinde, lehinde.
Buyurun.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Malatya Milletvekilinin vermiş olduğu
Kayısıyla ilgili sorun sadece Malatyada değil. Türkiye'nin çok
değişik illerinde özellikle bu yıl bu sert çekirdekli meyvelerde
bir don olayı yaşandı. Bununla ilgili, Hükûmetimizce, Bakanlığımızca
borçların ertelenmesi gibi bir çalışma yapıldı.
Tabii ki verilen her önergenin lehinde olmak, kabul
etmek, komisyon kurmak güzel bir çalışma ama bütün, her denileni
burada yaparsak milletvekili sayımız yetmez, kurulacak komisyonlarda
çalışacak arkadaş bulamayız.
VELİ AĞBABA (Malatya) Adam aç, aç! Adam
evinde ekmek parası bulamıyor, sen diyorsun Sayı yetmez.
RECEP ÖZEL (Devamla) Lehindeyiz böyle bir şeyin.
Çiftçilerimizin bu zor durumunda yanında olmak gerekir.
VELİ AĞBABA (Malatya) Evet. deyin.
RECEP ÖZEL (Devamla) Ama bugün de Meclisimiz torba
kanunda bu tür sorunlara, ülkemizin değişik alanlardaki
sorunlarına çözüm bulma noktasında bir gayret sarf edecek.
VELİ AĞBABA (Malatya) Evet mi, hayır
mı?
RECEP ÖZEL (Devamla) O nedenle, komisyonun
kurulması yönündeki lehine almış olduğum sözün de sadece
bir temenniden ibaret olduğunu
VELİ AĞBABA (Malatya) Evet mi, hayır
mı?
RECEP ÖZEL (Devamla) Oylamada da inşallah daha
farklı, ülkemizin değişik ürünlerine, her kesimin ürünlerine
VELİ AĞBABA (Malatya) Hepsine kuralım.
RECEP ÖZEL (Devamla) Hükûmetimiz
çalıştığı için, sorunların altında AK
PARTİ Hükûmeti samimi bir şekilde çalıştığı
için komisyon kurulmasına gerek olmadığını belirtiyor,
saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin
aleyhinde Kırıkkale Milletvekili Sayın Ramazan Can.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Malum olduğu üzere, kayısıda, çayda,
fındıkta, memleketimizin muhtelif vilayetlerinde yetişen
meyvelerde
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Kirazda,
kirazda
RAMAZAN CAN (Devamla) -
özellikle Ispartada kirazda don
oldu. Bu don hadisesi sadece kayısıyı, sadece Malatyayı
vurmadı. Tabii ki kayısı Malatya için çok önemli bir ürün, çay
da Rize için önemli bir ürün, fındık da Giresun ve Ordu için önemli
bir ürün. Süreyya Sadi Bey bakıyor, Isparta için de biliyorsunuz, kiraz
önemli bir ürün. Maalesef, bu dönem zamanlama itibarıyla ağaçtayken,
çiçek açmadan don olayı olduğundan dolayı tarım
sigortasından da çiftçilerimiz yararlanamadı. Çiçekte olanlar ise
tarım sigortasından kısmen yararlandı. Bu manada
Hükûmetimiz ve partimiz olarak çiftçilerin tarımda ve ziraatta
bilgilendirilmesi tarım sigortasının ne kadar önemli
olduğunu ortaya koymuştur.
Sadece meyvede değil, hububatta da -özellikle
memleketim Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Orta Anadoluda ve
İç Anadoluda- kuraklık hadisesiyle de ciddi derecede ürün ve rekolte
kaybı oldu. Bu rekolte kayıplarının tabii ki sulu tarım
olmamasından kaynaklanan boyutları var, çiftçiden kaynaklanan
boyutları var, çiftçiden kaynaklanan boyutu da -demin söylediğim
üzere- tarım sigortası. Dolayısıyla, bu çiftçilerimizin
bütün bu sorunlarını Hükûmet olarak ve partimiz olarak yakinen takip
etmekteyiz. Gündem çok yoğun, gündemin yoğunluğuna binaen burada
konuşma yapan Malatya Milletvekilimiz Ömer Faruk Öz de teknik olarak
bilgileri verdi.
Yine, kayısı geçen hafta da gündeme
gelmişti. Bu hadiseyi sadece kayısı boyutuyla değil,
hububat boyutuyla da kuraklık boyutuyla da ele alarak Meclis Genel
Kurulunun uygun bir zamanında değerlendirmekte fayda olduğunu
umuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Netice itibarıyla 639 sıra sayılı
Kanun Tasarısı Meclis gündemine geldi. Yaklaşık bir ay
Komisyon gündeminde tartışıldı, konuşuldu.
İnşallah Ramazan Bayramına girmeden önce kanunu burada
geçireceğiz ve kamuoyu
SİNAN OĞAN (Iğdır) O biraz zor.
RAMAZAN CAN (Devamla) Biraz zor. diyor muhalefet
partisi ama kamuoyu yakinen beklemekte. İnşallah onlara Ramazan
Bayramının bir hediyesi olarak burada çıkartır ve
kanunlaştırırız diye düşünüyorum.
Bu duygular içerisinde grup önerisinin şeklen
aleyhinde olduğumu beyan ediyor, tekrar Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisini
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir,
karar yeter sayısı vardır.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır. Okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
4.-
AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun gündemdeki sıralamanın yeniden
düzenlenmesine; 639 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 15/07/2014 Salı günü
(bugün) yaptığı toplantıda siyasi parti grupları
arasında oy birliği sağlanamadığından, İç
Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Nurettin
Canikli
Giresun
Milletvekili
AK PARTİ Grup Başkan
Vekili
Öneri:
Bastırılarak dağıtılan 639
sıra sayılı Kanun Tasarısının kırk sekiz
saat geçmeden gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmının 4üncü
sırasına, yine bu kısımda bulunan 605, 628, 547, 145 ve 599
sıra sayılı kanun tasarılarının ise yine bu
kısmın sırasıyla 5, 6, 7, 8 ve 9uncu sıralarına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi;
639 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle
olması;
Önerilmiştir.
639
Sıra Sayılı İş Kanunu İle Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına
Dair Kanun Tasarısı (1/931) |
||
BÖLÜMLER |
BÖLÜM
MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ MADDE SAYISI |
1. BÖLÜM |
1
ila 25 inci maddeler |
25 |
2. BÖLÜM |
26
ila 50 inci maddeler |
25 |
3. BÖLÜM |
51 ila
74 üncü maddeler (70 inci maddeye bağlı (a) ve
(b) fıkraları ile 74 üncü maddeye bağlı (1,2) ve (3) üncü
fıkralar dahil |
26 |
4. BÖLÜM |
75
ila 101 inci maddeler |
27 |
5. BÖLÜM |
102
ila 126 ncı maddeler (103 üncü maddeye bağlı (a) ve (b)
fıkraları ile 116 ncı maddeye bağlı (a) ve (b)
fıkraları dahil) |
27 |
6. BÖLÜM |
127
ila 148 inci maddeler (Geçici 1 inci madde dahil) |
23 |
Toplam
Madde Sayısı |
|
153 |
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, bu
öneride bahsedilen iki temel eksik var. Birincisi: Türkiye Büyük Millet
Meclisinde, Meclis Genel Kurulu kanun tasarısını görüşmez,
komisyon raporlarını görüşür. Dolayısıyla, 639
sıra sayılı Kanun Tasarısı diye bir şey yok.
Dolayısıyla, böyle bir kanun tasarısı olmadığına
göre -bir kere raporun olması lazım- raporun görüşülmesini
istemiyor burada. Dolayısıyla, birinci eksiklik budur, işleme
konulamaz.
İkincisi: Sayın Başkan, eğer Türkiye
Büyük Millet Meclisi
639 sıra sayılı Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu var. Bu Plan ve Bütçe Komisyonu raporunda yer alan hususlar aslında
İç Tüzük uyarınca teklif edilemeyecek hususlar
taşıdığından, konuya ilişkin rapor ve metin
dosyasıyla birlikte komisyona geri gönderilmiştir.
Dolayısıyla, komisyona Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
geri gönderdiği bu raporun, komisyonun bu konuda bir iradesi ve
kararı olmaksızın Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilmesi
mümkün değildir. Bu bakımdan, bu AKP Grubu önerisinin bu eksiklikler
nedeniyle işleme alınması mümkün değildir yani görüşülecek
bir konu söz konusu değil. O bakımdan, konusu olmayan bir konuda
görüşmek ve karar almak da Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun
görevi değildir.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, efendim, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü herhâlde uyulmak için vardır, çiğnenmek için
değil; ancak Sayın Meclis Başkanı, Meclis
Başkanlığı bu İç Tüzükü uyulması gereken bir
kurallar metni olarak değil, uyulmaması gereken, çiğnenmesi
gereken bir kurallar metni olarak yorumluyor. Meclis Başkanı ve
Başkanlığı ne için vardır? Bu İç Tüzükün,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde, komisyon çalışmalarında olsun,
Genel Kurul çalışmalarında olsun, hakkıyla, eksiksiz bir
şekilde uygulanması için vardır. Eğer Meclis
Başkanlığı bunu sağlayamıyor ise, doğrusu o
Meclis Başkanlığının bu görevini yerine
getirmediğini düşünmek gerekir.
Şimdi, Meclis Başkanı 14 Temmuz 2014
tarihinde yani dün Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığına bir
yazı yazıyor, diyor ki: İç Tüzükün 35inci maddesine göre komisyonlar
kendilerine havale edilen işler dışında bir başka
işle uğraşamazlar. İç Tüzük maddesi böyle olduğu
hâlde, Plan ve Bütçe Komisyonu bu maddeye aykırı olarak çok
sayıda kanunda değişiklik öngören düzenlemeler
yapmıştır. Bunun bir listesi de sıra sayısının
589 ve 590ıncı sayfalarında yer alıyor ve diyor ki Plan ve
Bütçe Komisyonuna: Bu tutumunu düzelt. Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanı da hemen dün Meclis Başkanına bir yazı
yazıyor otomatik bir şekilde, Kendine gel Meclis Başkanı.
anlamında bir yazı.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Çok
uğraştık, otomatik değil ya.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bu
bizim yetkimiz dâhilindedir, sen ne karışıyorsun bu işe?
diye yorumlayabileceğimiz bir yazı yazıyor. Meclis
Başkanı da Başüstüne. diyor, bunu Genel Kurula gönderiyor.
Her şey dün oluyor ama, bütün bunlar dün oluyor.
Siyasi parti gruplarına bir bilgi vermek yok, bir tartışmak yok,
Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Komisyon üyelerini toplantıya
çağırıp bir değerlendirme yapmıyor, Meclis
Başkanının böyle bir itirazı var, ne diyorsunuz? Komisyonun
görüşünü oluşturalım, ona göre bir cevap verelim... Bunlar
usulen yazılmış yazılar. Herhâlde bir telefon
muhaberatı oluyor Ben yazı yazıyorum, siz de cevabını
hemen verin, bir an önce basalım, görüşmelere geçelim...
Bu sıra sayısı da bugün öğlen
saatlerinde basıldı, birer adet numunelik, siyasi parti
gruplarına gitti acele, takip ediyorum çünkü ben de. Nihayet öğlen
saatlerinde bir adet sıra sayısını elde edebildim. İç
Tüzükün kırk sekiz saat bekleme şartı zaten
aşılmış durumda ve şimdi geliniyor buraya, bu
Görüşelim. diye önümüze getiriliyor.
Şimdi, Meclis Başkanını bu
yazısına sahip çıkmaya davet ediyorum. Eğer İç
Tüzükün bu maddesi, 35inci maddesi bu düzenlemelerin buraya girmesine engel
ise Meclis Başkanı bu görevini yerine getirmek, bu yazısına
sahip çıkmak zorundadır. Yoksa, sahip çıkmayacaksa ben
şöyle yorumluyorum Sayın Meclis Başkanının tutumunu:
Benim herhangi bir yetkim yok, ben trafik memuruyum -diyemem, trafik
görevlilerine saygısızlık olur çünkü trafik görevlileri
kurallara uymayan sürücüleri trafikten menederler- ben burada oturuyorum,
sadece görüntüde Meclis Başkanıyım, hiçbir işe
yaramıyorum. anlamında ben yorumlayacağım. Sayın
Meclis Başkanını göreve davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Canikli.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkanım, öncelikle 639 sıra sayının neyi
kastettiği, hangi kanun tasarısını ve raporunu
kastettiği belli.
OKTAY VURAL (İzmir) Nerede?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
Dolayısıyla, bizim önergemizde belirtilen 639 sıra sayı
çok açık bir şekilde, bugün görüşülmesi önerilen tasarı ve
ona bağlı olarak Plan ve Bütçe Komisyonunun raporunu kastetmektedir,
tanımlamaktadır daha doğrusu.
OKTAY VURAL (İzmir) Rapor yazmıyor efendim
burada.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Plan ve Bütçe Komisyonunun
değil, Başkanlığın raporu, bizim haberimiz yok yani
Başkanlığın raporu.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Her neyse
yani onu
639 sıra sayısı burada anahtar kelimedir ve çok
açıktır.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Başkanlık kendi karar
vermiş.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Gönderildi
size.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bu konuda en
ufak bir tereddüt, bir şüphe söz konusu değildir Sayın
Başkanım, bu bir.
İkincisi, bu kanun tasarısı Gelen
Kâğıtlar listesinde yer almıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Tasarı değil,
tasarı değil, teklif. Oku da öyle bak.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Tasarı
ve birleştirilen teklifler. Tasarı var, gelen tasarı ve
birleştirilen teklifler var, açık yani çok açık.
Dolayısıyla, tasarı olarak tanımlamamızda hiçbir
sakınca yok.
Dolayısıyla, Sayın Başkan, Meclis
Başkanlığımız tarafından usule uygun bir
şekilde Gelen Kâğıtlar listesine dâhil edilmiştir,
basılıp dağıtılmıştır.
Dolayısıyla, Genel Kurulda görüşülmeyi hak eden aşamaya
gelmiştir.
Ayrıca, kırk sekiz saatle ilgili, biliyorsunuz,
Genel Kurul karar aldığı takdirde
Genel Kurul o konuda,
kırk sekiz saatin beklenmemesi ve beklenmeden görüşmelere
başlanması noktasında bir karar ittihaz ettiği takdirde, bu
yapılabilmektedir; sayısız örnekleri vardır,
sayısız kereler, belki yüzlerce kere bunun uygulaması
vardır. Bu açıdan herhangi bir sorun söz konusu değildir.
Diğer konuya gelince Sayın Başkanım,
İç Tüzükün 35inci maddesine atfen gündeme getirilen hususa gelince,
orada daha önce de Meclis Başkanlığı ilgili komisyonlara
yine aynı gerekçeyle görüşlerini beyan etmiştir. Meclis
Başkanlığının bu görüşleri idari mahiyette
görüşlerdir. Komisyonun faaliyetleri yasama faaliyetidir Sayın
Başkanım, bu çok önemli. Yani, idari bir merci ya da idari bir
kararla, görüşle yasama faaliyeti değiştirilemez, yasama
faaliyetine müdahale edilemez. O nedenle, zaten bu konuların hepsi
konuşuldu, görüşüldü Plan Bütçe Komisyonunda ve Plan Bütçe
Komisyonunda bir görüş ortaya çıktı bütün boyutlarıyla ve o
görüş gönderildi Meclis Başkanlığına, Genel Kurula
gönderilmesi için.
Meclis Başkanlığının
yazdığı -idari yetki çerçevesinde Plan Bütçe Komisyonu
Başkanlığına yazdığı- yazıyı
aynı şekilde, aynı mantıkla Plan Bütçe Komisyonu
Başkanı da görüşünü belirterek kendisine göndermiştir. Yani
çünkü bununla ilgili zaten Komisyonun görüşü, kanaati bellidir, rapor
ortaya çıkmıştır; bütün siyasi partilerin, bütün Komisyon
üyelerinin görüşü ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla,
yeniden bir görüş alınmasına gerek yok.
Bununla ilgili de yine, Sayın Başkanım,
sayısız kereler uygulaması vardır.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Nasıl yok? Başkan
yazı yazmış. Başkan yazı yazmış, onu
görüşmemiz lazım.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Yine burada
itirazlar edilmiştir, hatta usul tartışması gündeme
gelmiştir ve sonunda bu uygulama devam etmiştir.
Bakın
BAŞKAN Şimdi
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bitiriyorum
Sayın Başkan.
Tasarının ve birleştirilen tekliflerin
BAŞKAN Yani hızlandırırsanız,
ben sizi arkaya davet edeceğim -grup başkan vekillerini- size söz verdikten
sonra.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, zaten onların
önerisi işleme konulamaz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Eksik diyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, AKPnin
önerisi işleme konulamaz çünkü İç Tüzükün 52nci maddesine göre,
kırk sekiz saat
BAŞKAN Şimdi Sayın Canikli bitirsin
Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, hayır...
BAŞKAN Hayır bitirsin ama Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) -
kırk sekiz saat geçmeden
görüşmeyi ancak komisyon ve hükûmet teklif eder, grup teklif edemez
efendim.
BAŞKAN Sayın Canikli bitirsin.
KAMER GENÇ (Tunceli) İç Tüzük hükmü açık.
BAŞKAN Herkes birbirini dinledi.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama yani hep yanlış
bilgi veriyor.
BAŞKAN Yanlış-doğru ama sonuç
itibarıyla bitirsin.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama yanlış-doğru
Böyle bir şey olmaz ki yani.
BAŞKAN Tamam da bitirsin.
KAMER GENÇ (Tunceli) İç Tüzükte açık hüküm
var.
BAŞKAN Hayır burada
KAMER GENÇ (Tunceli) Peki, ben söz istiyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Otur
aşağıya!
KAMER GENÇ (Tunceli) Hadi be! Otur
aşağıya
Kimsin sen be! (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Zaten burada her türlü pisliği yapıyorsunuz, ondan sonra
da
Utanma yok, utanma yok sizde!
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Aynaya bakarak
konuş.
KAMER GENÇ (Tunceli) - İnsan yerin dibine girer
sizin yerinizde olsa be! Bu memleketi sattınız,
hırsızlıklar yaptınız.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Otur yerine.
Yanlış yere oturma.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Hırsız diyoruz,
çıkıyorsunuz ortaya. Hırsızsınız ya!
BÜLENT TURAN (İstanbul) Hadi Bodruma, hadi!
BAŞKAN Evet, bitirirseniz
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkanım, bu kanun tasarısı ve birleştirilen
tekliflerin Komisyonda görüşülmesi sırasında birçok teklif
verilmiştir madde ihdasına ilişkin ve tabii, muhalefete mensup
arkadaşlarımız tarafından da bu teklifler verilmiştir
ve bunların içerisinde de önemli bir bölümü -hatta birleştirilen
kanunlar dâhil- herhangi bir değişiklik olmayan konularda
verilmiştir. Müzakere edilmiştir, reddedilmiştir, ayrı bir
şey. Yani, Komisyon üyesi arkadaşlarımız da dâhil,
muhalefete mensup Komisyon üyesi arkadaşlarımız da aynı
mantıkla, aynı şekilde bu teklifleri vermişlerdir. Hepsinin
burada örneği vardır, gerekirse bunları paylaşırız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, şimdi, Sayın Canikli bir açıklama
yaptı, Sayın Meclis Başkanının buradaki görevi
idaridir, Meclisin yasama faaliyetine karışamaz. dedi. Bunu bir an
için doğru kabul edelim; bu varsayım üzerinden, Meclis
Başkanının bir başka uygulamasını Genel Kurulun
dikkatine sunmak suretiyle iki tutumu arasındaki çelişkiye dikkat
çekmek istiyorum.
4 bakanla ilgili Meclis soruşturma komisyonu
kurulmasıyla ilgili olarak siyasi parti gruplarından üye
adaylarının bildirilmesi istenilmiş, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu da 12 üye adayını Meclis Başkanına bildirmiştir.
Meclis Başkanı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna yazı yazarak
İç Tüzükün 109uncu maddesini hatırlatmış ve bu üyelerden
bir kısmının soruşturma konusu yapılması
istenilen olay nedeniyle daha önce görüşünü ifade etmiş olduğu
için İç Tüzükün bu maddesine göre komisyonda görev
alamayacağını belirterek bu üye isimlerinin
değiştirilmesini istemiştir. Bu yetki aslında Genel
Kurulundur ve Sayın Meclis Başkanına ben yazıyla itirazda
bulundum, Bu yetki sizin değil, bu yetki Genel Kurulundur, Genel Kurulun
yetkisini gasbedemezsiniz. Meclis Başkanı ısrar etti,
Hayır, İç Tüzükte bu yazıyor ise bu benim yetkimdir. dedi.
Biz de elbette sonuç alabilmek için, o tartışmayı uzatmak yerine
Meclis Başkanının istemi doğrultusunda üye
adaylarını bildirdik. İki tutumu arasında büyük bir
çelişki var, orada Yetki benim. diyen ve İç Tüzükün 109uncu
maddesini ısrarla uygulamak isteyen Meclis Başkanı
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Ama o yasama
faaliyeti değil ki.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
burada
35inci maddenin uygulamasına gelince sıra, usulen Plan ve Bütçe
Komisyonuna yazı yazıp usulen bir cevap alıp cevapları
Genel Kurula aktarmakla yetinen bir Meclis Başkanı.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Meclis Başkanı
komisyon başkanının amiri değildir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
Sayın Meclis Başkanını bu çifte standardı nedeniyle
kınıyorum burada öncelikle ve bu yazısına sahip
çıkmaya davet ediyorum. Nasıl İç Tüzükün 35inci maddesi
nedeniyle Yetki benimdir. demiş ise, mademki bu görüşe sahiptir,
35inci maddeyi bu şekilde yorumlamaktadır, o hâlde onun
gereğini yapmak zorundadır. Bu şekliyle bu tasarı, bu
sıra sayısı görüşülemez.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Vural
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, tabii,
malumdur, malumlarla iş yapılmaz efendim. Sayın Canikli dedi:
Bunun ne olduğu malumdur. Ben diyorum ki komisyon raporlarını
Meclis görüşür, raporu benimser ya da reddeder. Dolayısıyla,
raporun görüşülmesiyle ilgili bir irade beyanı söz konusu değil.
Kanun tasarısı diyor, yani, böyle bir kanun tasarısı
nerede var, onu izah ederler fakat yani, biraz önce
İç Tüzükün amir
hükmü şudur, diyor ki: Yapamazlar, edemezler. Yani, yapılamaz,
edilemez olduğunu Meclis Başkanı söylediğine göre bu
yapılamaz demektir, yok hükmündedir. Yok hükmünde olan bir şeyin
rapora dercedilmesi zaten hukuken mümkün değil.
Şimdi, fezlekeler Meclise geldiği zaman, bu
fezlekeleri Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletvekillerinin okumasına
kapatıyor, değil mi? Kapattı, İnceleyemezsin. dedi.
Meclis soruşturmasıyla ilgili, bir siyasi partinin verdiği
Meclis soruşturma önergesini iade etti, Efendim, uygun değildir.
dedi. Şimdi, bu durumda yapılması gereken iş nedir? İç
Tüzüke aykırı bir şekilde eklenen bu hükümlerin ayıklanması
konusunda komisyonun toplanması ve bu işlemi yapmasıdır. O
bakımdan bu rapor yoktur, olmayan bir raporun görüşülmesiyle ilgili
bir irade beyanı da olmaz. O bakımdan öneri dikkate alınamaz
Sayın Canikli.
Teşekkür ederim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan
BAŞKAN Şimdi ben grup başkan
vekillerimizi kürsü arkasına davet ediyorum, lütfederlerse.
Birleşime de on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.32
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.20
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 116ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
Sayın milletvekilleri, 639 sıra
sayılı Kanun Tasarısının Komisyon Raporuna ve
metnine yönelik bazı itirazların olduğu
anlaşılmaktadır. Tasarı ve rapora itirazlar nedeniyle, söz
konusu tasarının gündeme alınamayacağı ve grup
önerisine konu edilemeyeceği öne sürülmektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığınca komisyon raporu bastırılarak
milletvekillerine dağıtılmış ve gelen
kâğıtlar listesine alınmıştır. Söz konusu grup
önerisi de raporun Genel Kurulun gündemine alınmasına
ilişkindir. Başkanlığımızın da Komisyonca
karara bağlanmış ve Başkanlıkça
dağıtılmış bir tasarı ve teklifi işleme
almama veya komisyona iade etme yetkisi bulunmamaktadır.
Burada ifade edilen görüşler, komisyonca ve
milletvekillerince değerlendirilecektir. Komisyona geri çekme, esas
komisyon ve Hükûmetin tasarıyı değiştirme veya reddetme
yetkisi de yüce Meclisin takdirindedir.
Şimdi, usul tartışması açıyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Aleyhte
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Lehte
OKTAY VURAL (İzmir) Aleyhte
HASİP KAPLAN (Şırnak) Aleyhte
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Lehte
BAŞKAN Aleyhte, Sayın Kaplan.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Lehte,
Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Aleyhte, Sayın Kamer Genç.
BAŞKAN Sayın Genç, aleyhte
O zaman kura çekeceğiz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Peki, ben lehte
konuşayım Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamam, peki.
Sayın Canikli, lehte; Sayın Genç, lehte.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ama efendim
Doğan Kubat daha önceydi.
BAŞKAN Sayın Genç önce söyledi.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Efendim
Aleyhte
dedi o.
BAŞKAN Aleyhte
diye söyledi, sonra lehe
çevirdi.
OKTAY VURAL (İzmir) İyi, güzel, Kamer Bey
sizin lehinizde konuşuyor.
BAŞKAN İlk defa Sayın Genç benim lehimde
konuşacak ya, yapmayın.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Tarihî bir an, niye
kaçırıyorsunuz?
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Hayır, zabıtlara
bakalım.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Bu derin
mutabakatların sonucunda daha çok konuşur Sayın Başkan.
BAŞKAN Efendim?
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Derin
mutabakat var, daha çok konuşur diyorum yani sorun yok.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sıralamayı okur musun Sayın Başkan?
BAŞKAN Şimdi okuyacağım.
Lehte, Sayın Canikli ve Sayın Genç; aleyhte,
Sayın Kaplan ve Sayın Vural.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, şimdi, bakın, siz Usul
tartışması
deyince ben hemen Aleyhte
diye buradan söz
istedim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Efendim,
tutanaklara bakalım.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Kamer Gençi kendi yerime önerdim ben aslında, siz benim
adımı yazmamışsınız bile.
Rica ediyorum, o zaman tutanakları getirin, öyle
yapalım.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Tutanaklara
bakalım Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamam, önce sizi yazarız.
Şöyle yapalım: Bütün söyleyenleri ben kura
çekeyim. Söylenenler var, onları kura çekebiliriz.
Aleyhte, Sayın Akif Hamzaçebi, Sayın Kamer
Genç, yazalım onları, kura çekelim. Ondan sonra, lehte isteyenler
var, onların hepsini yazalım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Canikli Beyi
çıkarın, niye Kamer Beyi çıkarıyorsunuz?
BAŞKAN Hiç kimseyi çıkarmıyorum, kura
çekeceğim.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, kura neyle ilgili,
lehte olanlarla mı ilgili?
BAŞKAN Hayır, aleyhte olan daha fazla, herkes
arasında kura çekeceğim, aleyhte, lehte.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Lehte dedi Sayın Genç.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Önce
aleyhte dedi ama.
BAŞKAN Bakın, efendi efendi götürüyoruz bu
işi.
Ben, Sayın Canikli ile Sayın Gençi lehte
diye yazdım, Sayın Kaplan ile Sayın Vuralı da aleyhte
diye yazdım fakat Sayın Hamzaçebi görmediğimi söyledi. Evet,
görmemişim yani ona da bir itirazım yok. Bu sefer, devretti ama orada
bir karışıklık oldu.
Şimdi, şöyle Sayın Nurettin Canikli:
Sayın Akif Hamzaçebi Ben aleyhte istedim. dedi haklı olarak, ben de
duymamışım.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ben
aleyhte sözümü Sayın Gençe bırakıyorum.
BAŞKAN Sayın Gençe bırakıyorsunuz.
Sayın Kaplan var.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, bu konuda 7 Temmuzda Meclis Başkanlığına
yazı yazan
BAŞKAN Sizi yazdık zaten, sizinle ilgili
sorun yok.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Yani dört grubuz,
her gruptan bir arkadaş
BAŞKAN Ben, her gruptan bir arkadaşa vermek
üzere gayret ettim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Her gruptan
birer kişi konuşsun, bu uygulama daha önce de yapıldı.
BAŞKAN Hayır, her şeyde problem oldu da
onun için.
Sayın Hamzaçebi, mutabık mıyız?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, bakın, ben aleyhte
BAŞKAN Sayın Genç zaten aleyhte
konuşacak.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Genç aleyhte mi konuşuyor efendim?
BAŞKAN Lehte yazdık ama aleyhte
konuşacak doğal olarak, yetmediği için.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Bakın, ben, ilk olarak aleyhte söz istedim.
BAŞKAN- Tamam.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ben,
aleyhteki sözümü Sayın Kamer Gençe devrediyorum. şeklinde bir
açıklama yaptım.
BAŞKAN Tamam.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Ama siz
Sayın Gençe lehte söz veriyorsunuz.
BAŞKAN Hayır, ben, o kısmını
duymadım, sizin istediğinizi duymadım. Sayın Genç
isteyince, Sayın Gençe aleyhte yer kalmadığını ifade
ettiğim için
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, her
gruptan birer kişiye söz verin işte.
BAŞKAN - Hayır, izah etmek istiyorum.
Sayın Genç de Ben lehte olabilirim. dedi, ben onun
aleyhte olduğunu biliyorum ama buna rağmen Sayın Gençi lehe
yazdık. Orada bir problem yoksa, böyle olsun, devam ettireceğim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Her gruba
birer tane Sayın Başkan.
BAŞKAN - Evet, öyle yaptık işte,
tamamdır.
Sayın Kaplan, sizden rica edebilir miyim, lehe
yazayım sizi ben, siz yine aleyhte konuşun
HASİP KAPLAN (Şırnak) Peki, tamam.
BAŞKAN -
ama
Sayın Gençi aleyhte yazayım, Sayın Hamzaçebinin dediğini
yapmış olalım.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Zaten bu
olayı başlatan benim, dilekçe yazan benim.
BAŞKAN Lehte ilk söz, Giresun Milletvekili
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, Sayın Kaplan olabilir mi?
BAŞKAN - Olur, tabii, bugün beni kırmadı
Sayın Kaplan.
Lehte ilk söz, Şırnak Milletvekili Sayın
Hasip Kaplan. Üç dakika veriyordum ama şimdi beş dakika veriyorum
Hasip Kaplanın bu tavrından dolayı.
Buyurun.
IX.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.-
639 sıra sayılı Kanun Tasarısının gündeme
alınmasının ve grup önerisine konu edilmesinin İç Tüzük
hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında
HASİP KAPLAN (Şırnak) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Arkadaşlar, Komisyonda biz bu konuyu
tartıştık, sizleri, önce bir doğru bilgilendireyim. Burada
mesele lehte aleyhte olayı değil, doğru bir iş yapma
olayıdır. Meclisin rüşdünü ispatlaması lazım
arkadaşlar.
7 Temmuzda, Halkların Demokratik Partisi Komisyon
üyesi olarak -alt komisyon üyesi olarak aynı zamanda- Meclis
Başkanlığına başvurdum, Bu torba kanun 61 maddelik
bir Hükûmet tasarısı olarak geldi. Bu iş zıvanadan
çıktı, eline önerge alan Meclis
Başkanlığını, İç Tüzükü, Anayasayı
takmadan geliyor, bir komisyon üyesine imza attırıyor, kanun maddesi
oluyor, böyle kanun olmaz. dedim.
İç Tüzükün 23üncü maddesi, 35inci maddesi çok
açıktır, usulüne göre verilen kanun teklifleri Meclis
Başkanlığından ilgili komisyonlara gider, ilgili
komisyonlarda -gerektiği zaman alt komisyon veya üst komisyon-
birleştirilir veya tali komisyon olur. Bu konudaki
uyarılarımız fayda etmeyince Meclis Başkanına
başvurdum, dedim ki: Sayın Başkan, İç Tüzükün 14üncü
maddesinin 6ncı fıkrası çok açıktır Meclis Başkanı
olarak komisyonları denetlemek, işlerde birikme olması hâlinde komisyon
başkanı ve üyelerini uyarmak ve durumu Genel Kurulun bilgisine
sunmak. Şimdi, Meclis Başkanına 7 Temmuzda
yaptığımız bu başvurudan sonra, doğrusu
sağlama aldım bir hukukçu olarak, alındısını da
aldım ve Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanına da verdim
örneğini, kamuoyuna da yansıdı basın kanalıyla ve
geldiğim zaman buraya ben hep soruyorum Meclis Başkanından bir
yazı, cevap geldi mi? diye, gelmedi. Ne zaman geldi biliyor musunuz
arkadaşlar? Bugün, bu tartışmalar yapılırken ben
ofisimden arandım, danışmanım dedi ki: 18.45
itibarıyla Meclis Başkanı size cevap vermiş. Tebliğ
edilmiş, 18.45. O an burada tartışmalar olurken ben onu almaya
gitmiştim.
Şimdi, burada bu olayın öncesine şöyle
vâkıf oldum: İpuçları bu raporda var, 14 Temmuz tarihli Meclis
Başkanlığının yazısı var, raporda
görüyorsunuz arkadaşlar, Meclis Başkanı diyor ki: 1 sayfa, 2
sayfa, 48 tane başlık altında ama 100ü aşkın madde
usule aykırı gelmiş Komisyona, görüşemezsiniz. Sonra,
bizim Komisyon Başkanı Sayın Recai Berber iki satır cevap
veriyor Biz usulüne uygun yaptık Başkan, Genel Kurula indir. diyor.
Sonra, Genel Kurula iniyor. Şimdi, bu Genel Kurula iniş rezaletine
sizler tahammül ediyorsanız ben bir şey demeyeceğim. Meclis
Başkanı yazıyor, Meclis Başkanı 11 Temmuz 2014
tarihli raporunuzu inceledik. diyor. Arkadaşlar, 11 Temmuz 2014te Meclis
Komisyonunda hâlâ görüşme devam ediyordu, rapor yazılmadı ki,
hangi raporu okudunuz Sayın Cemil Çiçek, lütfen gelin, bu Genel Kurula
bilgi verin, bir yazı yazın. Sayın Meclis Başkanı,
Sayın Cemil Çiçek, sesimizi duyuyorsan, izliyorsan şu an buradan.
Peki, burada 14 Temmuz tarihinde Komisyona yazı
yazdınız. Oysaki muhalefet şerhlerini biz 13 Temmuz saat
17.00ye kadar e-mail olarak İnternet
üzerinden verdik, daha o zaman rapor yazıldı. Siz raporu
nereden gördünüz? Sizin uzmanlarınız hangi raporu inceledi? Biz bile
Komisyon üyesi olarak 13 Temmuzda saat 12.00de gördük. Ben saat 12.00de
gördüm, 13.15te e-maille gönderdim.
Şimdi, buradan gönderdiğim e-mailde İç
Tüzük 35e göre aykırıdır. diyor ve İç Tüzük 14üncü
madde, Meclis Başkanını Genel Kurulu bilgilendirmeye zorluyor.
Bu bilgilendirmeyi Meclis Başkanı yapmayana kadar bu rapor
görüşülemez arkadaşlar. Gelecek Meclis Başkanı, burada hile
hurda, hukuk dışı, yasa dışı, suç işleyen
kim varsa; memur, bürokrat, Komisyon üyesi, Komisyon Başkanı,
disiplin gerekirse disiplin, gereği neyse o yapılacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) Görüşmelere
başlanması için Meclis Başkanının ya buraya gelmesi
lazım ya buraya yazı yazması lazım, mutlaka Genel Kurulu
görüştürmesi lazım, yoksa bu torba açılmaz arkadaşlar,
açık söylüyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Aleyhte Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç. (CHP
sıralarından alkışlar)
İlk defa lehte bir konuşma
yapacaktınız, ona da engel oldular, kader utansın.
Buyurunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, ne zaman
isterseniz lehte konuşma yaparım ben.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
maalesef AKP Hükûmeti Anayasayı dinlemiyor, hukuku tanımıyor,
kanunu tanımıyor. Başta Meclis Başkanı
Yahu, sen
Meclis Başkanı mısın, değil misin? İşte,
Sayın Kaplan söyledi, yani kendisinin kendisinden haberi yok.
Şimdi, arkadaşlar, bu gelen tasarı 61
madde olarak Hükûmetten gelmiş, sonra alt komisyon kurulmuş. Alt
komisyon kurulduğuna göre ve Plan ve Bütçe Komisyonu diyor ki: Alt
komisyon raporunu esas alarak bunu görüşüyorum. Demiş mi,
dememiş mi? Demiş. Kaç madde kabul etmiş alt komisyon? 106
madde, onu incelemiş. 106 madde kabul edilmiş, arkasından da 148
maddeye çıkmış. Yahu, bir defa, böyle bir çuval gibi yani çuvala
da şey etmiyor.
Arkadaşlar, siz Meclisin
saygınlığını kaldırdınız. Sizin
kafanız bir yolsuzluklara, hırsızlıklara
çalışıyor, başka bir şeye çalışmıyor.
Yahu, arkadaşlar, şimdi bu soruşturma
komisyonu başkanı hangi sıfatla bu soruşturma fezlekelerini
savcıya geri gönderiyor? Niye gönderiyor biliyor musunuz? Savcı kendi
adamı, talimatı vermiş Bekir, diyor ki: Ben sana bu
soruşturma fezlekelerini iade ediyorum. Bunların içinde bizim
aleyhimize olan belgeleri yırt at, ondan sonra bize temiz bir fezleke
gönder. Yahu bunun kadar vicdansızlık, ahlaksızlık,
soysuzluk olur mu arkadaşlar? Yahu bir memlekette hırsızlıklara,
yolsuzluklara, soysuzluklara bu kadar kol kanat gerilir mi? Kol kanat geren
insanların bu kadar destekçisi olunur mu arkadaşlar ya? Biz diyoruz
ki: Bu memlekette devleti yönetenlerde namus varsa, ar varsa, edep varsa yaptıkları
yolsuzlukların, hırsızlıkların hesabını
verecekler. Siz neredesiniz? Siz Türkiye Cumhuriyeti devletinde bu kadar
yolsuzluk yaparken
Efendim, 17 ve 25 Aralıkta bu kadar
hırsızlıklar çıkmış; efendim, Tayyip, Bakan
Yıldırıma talimat veriyor, diyor ki: Yahu biz bunlara bedava
ihale veriyoruz, git 630 milyon dolar topla getir. O gidiyor 630 milyon
topluyor getiriyor, bunu da sonra örtbas edeceksiniz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bu
anlattıklarına inanıyorsun değil mi?
KAMER GENÇ (Devamla) Yahu, eskiden haracı
eşkıya alıyordu ama sizin zamanınızda haracı
Hükûmet alıyor kardeşim, böyle bir şey olur mu yani ya? Böyle
bir şey olmaz arkadaşlar, böyle bir şey olmaz. Hayalî
ihracatçıların üzerini örtüyorsunuz -efendime söyleyeyim-
yolsuzlukların üzerini örtüyorsunuz. Alnınız açıksa
buyurun, işte bu fezlekeleri getirin, bakın. Burada kaç aydır
gelmiş, hep Meclisin gündeminden kaçırıyorsunuz. Böyle bir
şey olmaz. Bu Meclis meşruluğunu kaybetmiş.
Şimdi, Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı
adayı. Arkadaşlar, Bunun İsviçre bankalarında parası
var. deniliyor mu, denilmiyor mu? Peki, İsviçre bankalarında, beyan
ettiği mal beyanıyla ilgili İsviçre bankalarında
paranın var olduğunu yazmış mı, yazmamış
mı? Ben şimdi Yüksek Seçim Kuruluna başvuracağım,
diyeceğim ki: Biz bunu getirtemiyoruz ey Yüksek Seçim Kurulu. Hele, bu
İsviçre bankalarına yaz bakalım, bu Recep Tayyip
Erdoğanın İsviçre bankalarında parası var mı,
yok mu? Bak, ama eğer çıkarsa Cumhurbaşkanlığı
adaylığı da gidecek.
Arkadaşlar, çıkmış, bugün grupta
konuşuyor. Ya, şimdi, senin öteki adayların bu kadar imkânı
var mı? Bir, Yüksek Seçim Kuruluna tavsiyem şu: Bugünden itibaren
istifa etsinler. Ya, arkadaşlar, bunlar güya yüksek hâkim. Üçü
Danıştaydan, dördü Yargıtaydan; yüksek hâkim statüsüne sahip.
Tayyipten korkuyorlar ya. Yani şimdi Başbakan
Arkadaşlar,
Anayasanın 79uncu maddesinde ne diyor: Seçimin eşit ve dürüst
ilkelerle yapılmasını Yüksek Seçim Kurulu sağlamak
zorundadır. Yüksek Seçim Kurulu
Peki, birisi Başbakanlığın
imkânlarını kullanır ve o seçime girerse burada hiç eşit
olur mu? Tayyip Erdoğan, şimdi, devletin telefonunu kullanıyor,
arabasını kullanıyor, binasını kullanıyor,
uçaklarını kullanıyor.
6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi
Kanununun 11inci maddesinde ne diyor: Tüzel kişiler adaylara
bağışta bulunamaz. Devlet burada Tayyipe
bağışta bulunuyor mu, bulunmuyor mu arkadaşlar?
Dolayısıyla, bu, aday olma vasfını kaybetmiştir.
Eğer Yüksek Seçim Kurulu
adaylığını da düşürmezse kendileri istifa etmek
zorundadır. Şaibeli bir seçim yapmaya Yüksek Seçim Kurulunun
hakkı yoktur. Bu seçim şaibeli bir seçimdir ve bunun baş
sorumlusu da Yüksek Seçim Kuruludur. Eğer onlarda vicdan varsa, eğer
çoluk çocuklarının geleceklerini karartmak istemiyorlarsa
bunların o Yüksek Seçim Kurulu üyeliklerinden hemen istifa etmesi
lazım ve Tayyipin de adaylığını iptal etmesi
lazım.
Bu kanun görüşülemez efendim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) Aday
Zaten AKPnin önerisi de
İç Tüzükün 52nci maddesine aykırı. İç Tüzükün 52nci
maddesinde der ki: Kırk sekiz saat geçmeden talepte bulunmak Komisyon ve
Hükûmete aittir.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Genç,
sağ olun.
KAMER GENÇ (Devamla) Peki. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet, lehte Giresun Milletvekili Sayın
Nurettin Canikli, buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bir insanın eğer
kişilik noktasında çok ciddi problemleri olduğunu düşünüyorsanız,
itibarsız olduğuna inanıyorsanız o insanların
eleştirilerini de ciddiye almayın, gülün geçin değerli
arkadaşlar veya iade edin, katıyla iade edin, başka bir şey
de yapmayın.
KAMER GENÇ (Tunceli) Tabii, sen yaparsın. Yüzün
var mı ki söylemeye? Bütün yolsuzlukların başı sensin, sen.
Buradaki bu önergeleri getiren sensin. (AK PARTİ sıralarından
Kes sesini ya! sesleri)
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Sus, sus!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, şimdi, bakın, Komisyon bir çalışma
yapıyor. Plan ve Bütçe Komisyonuna usulüne uygun bir şekilde
tasarı ve daha sonra birleştirilen teklifler geliyor ve Komisyon
çalışmalarını tamamlıyor.
MUSA ÇAM (İzmir) Hangi usule uygun Başkan,
yapma gözünü seveyim ya! Hangisi usule uygun ya?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Meclis
Başkanlığı kendi görüş açısıyla, kendi
çerçevesinde, kendi değerlendirmesi ve yorumuyla Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanlığına Siz İç Tüzükün 35inci maddesinde,
bazı, şu maddelerini, şu maddeleri görüşürken ihlal
ettiniz, İç Tüzüke aykırı hareket ettiniz. diyor. Bu
görüşünü Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığına
bildiriyor. Şimdi, Meclis Başkanlığının önce
şunun
MEHMET GÜNAL (Antalya) Nereden çıkarıyor,
Başkan bunu nereden uyduruyor, bir de onu söyle bana. Başkan
uyduruyor mu bunu?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Lütfen ya,
lütfen yani
Meclis Başkanı bunu hangi sıfatla
yapıyor? Bu çok önemli bir tespit.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Kafasına göre mi
yazmış?
OKTAY VURAL (İzmir) Sıfatsız
Başkan.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Meclis
Başkanı bunu idari bir fonksiyon göreviyle ya da sıfatıyla
yapıyor, fonksiyon olarak yerine getiriyor bunu.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Laf olsun diye yani. Laf olsun
diye mi yazmış?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu kadar zorlama bir yalan olur mu
ya?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Yani
bakın, burada bir yasama faaliyeti var, bir de idari bir görev var.
Eğer şunu diyorsanız
Meclis Başkanı bunu bir yasama
faaliyetinin bir parçası, belirleyicisi olarak yapıyor diyebiliyor
musunuz, diyebiliyor muyuz? Diyemiyoruz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Görevi olarak yapıyor,
görevi, görevi.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Başkan yazıyor burada,
Başkan.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Çünkü bunu
dediğimiz zaman, Meclis Başkanı, o zaman, komisyonlarda
görüşülen, kararlaştırılan ve yasama faaliyeti çerçevesinde
kabul ettiğimiz o metinlerin hepsini ve Genel Kurulda aynı
şekilde kabul edilen o metinlerin hepsini- değiştirme
imkânına sahip olur. Evet, aynen öyle.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Değiştirmiyor,
değiştirmiyor, usule uygun görüş diyor,
karıştırma.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bakın, o
zaman nedir? Eğer değiştirme yetkisi yoksa Meclis
Başkanının, yasama faaliyetine müdahale etme, yasama faaliyetini
değiştirme yetkisi yoksa
MEHMET GÜNAL (Antalya) İç Tüzüke uygun
çalışmasını denetleyecek.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
bu idari bir
görev, idari bir yetki çerçevesinde aldığı bir karardır ve
bunun
MEHMET GÜNAL (Antalya) İç Tüzüke uygun
çalışmasını denetler.
denetler. diyor, bak, oku, 14üncü
maddeyi oku orada.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bir görüştür
daha doğrusu. Bunu önce netleştirmemiz gerekir. Bunun önemi çok büyük
değerli arkadaşlar. Neden? Meclis
Başkanlığının bu kararı eğer idari bir
kararsa, idari bir yetki çerçevesinde kullanılan bir kararsa -ki öyledir,
öyle olması gerekir- o zaman Plan Bütçe Komisyonunun
Başkanlığına yazıyı yazar, Plan Bütçe Komisyonu
Başkanı da yine aynı şekilde idari olarak buna cevap verir.
Daha sonra da Meclis Başkanı, görüşülmek üzere, şu anda gündemimizde
olan, görüşmeyi planladığımız bu tasarıyı
Genel Kurula gönderir ve havale eder.
Böyle bir yasama faaliyeti çerçevesinde bu tasarı ya
da teklifin Genel Kurulda görüşülmesi için süreç tamamlanmış
demektir, görüşülmesi için her şey bitmiş, tamamlanmış
demektir. Meclis Başkanı Plan Bütçe Komisyonu
Başkanının cevabi yazısından sonra Mutlaka
değiştirmeniz gerekir. Toplanmanız gerekir. gibi bir yazı
yazmıyor çünkü yazamaz, böyle bir yetkisi yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ya, denetleme görevi var,
komisyonları denetleme görevi var Meclis Başkanının.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Aksi hâlde
bir idari makamın yasama faaliyetini tamamen ortadan kaldıracak,
başka şekilde, değiştirecek şekilde yetkiyi
kullanması anlamına gelir ki bu millî iradeye, demokrasiye, hukuka,
her şeye tepeden tırnağa aykırıdır.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Hangi hukuk, hangi hukuk?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Meclis
Başkanlığı görüşünü yazar, komisyon ona cevaben
kanaatini bildirir ki buna benzer uygulamalar geçtiğimiz dönemlerde
sayısız kez uygulanmıştır ve bu kanunların da
hemen hemen tamamına yakını, yani Meclis
Başkanının bu şekilde itiraz ettiği ama daha sonra
ilgili komisyon başkanının da yapılan işlemin İç
Tüzüke ve yasalara uygun olduğu şeklinde cevabi yazısıyla
Genel Kurula gelen, görüşülen sayısız kanun vardır
değerli arkadaşlar. Bunların hepsi yürürlüktedir şu anda,
belki binlerce maddeden bahsediyoruz, binlerce madde söz konusudur.
Bakın, Plan Bütçe Komisyonu bu anlamda yasama
faaliyeti yapıyor, gündemine hâkimdir ve iradeyi temsil ediyor.
MEHMET GÜNAL (Antalya) O zaman bizi de
çağırsaydı, karar vermeden önce üyeleri
çağırsaydı. Komisyonu toplamamıştır Başkan.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bu anlamda
millet iradesini temsil ediyor, milletvekili sıfatıyla Komisyon
üyeleri orada bu tartışmaları yapıyor, bu
değerlendirmeleri gündeme getiriyorlar ve kararını veriyor
yasama faaliyeti çerçevesinde. Aynı şekilde Genel Kurulda da
MEHMET GÜNAL (Antalya) Eksik, eksik. Eksik
yapıyor.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, şimdi, herkes farklı yorumlayabilir, farklı
düşünebilir.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bizi toplayıp karar
alması gerekiyor.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Eğer
herkes her düşündüğünü uygulatmak isterse
MEHMET GÜNAL (Antalya) İşte onu siz
yapıyorsunuz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
hiçbir
şekilde yasama faaliyetinin yürütülmesi, millî iradenin hayata geçirilmesi
söz konusu olamaz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Komisyonu yeniden toplaması
lazım.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Siz öyle
düşünüyorsunuz ama ben farklı düşünüyorum. Peki, sonuçta
kararı kim verecek? Sonuçta kararı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulu verecek
MEHMET GÜNAL (Antalya) Kim yönetiyor orayı?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
irade
burada, milletin kendisi burada, milletinin iradesi muhalefetiyle
iktidarıyla burada.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Başkanı kim seçti
Sayın Canikli? Başkanı da bu Genel Kurul seçti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
Dolayısıyla, Meclis Başkanı kendiliğinden bu iradeyi
yasama faaliyetine müdahale edecek şekilde kullanamaz. Kanun
tasarısı usulüne uygun bir şekilde görüşülmek üzere Meclis
Genel Kuruluna gönderilmiş, sevk edilmiştir ve görüşülecektir.
Hepinize teşekkür ederim, saygılar
sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Canikli.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Tanal, önce bitirelim bu
işi, ondan sonra sizi dinleyeceğim.
Sayın Vural, buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, aziz
vatandaşlarım; burada hep beraber, birlikte Türk milletinin
egemenliğini temsil ediyoruz ve bir hukuk oluşturuyoruz. Hukuk
devleti üzerine ve ona uyacağımıza hepimiz namus ve şeref
sözü verdik, yemin ettik. Eğer bir Meclis, milletin hukukunu reddediyorsa,
milletvekillerinin hukukunu reddediyorsa, kanuna ve İç Tüzüğe
aykırı iş ve eylemler yapıyorsa gerçekten tuz kokmuş
demektir.
O bakımdan, burada hukuka uymayan idarecileri ve
yöneticileri milletin hukukuna davet etmek, hukukun çerçevesine çekmek Türkiye
Büyük Millet Meclisinin asıl önemli görevidir. Şu anda bu milletin
hukuku, İç Tüzüğe göre
İç Tüzüğe göre, yapamaz, edemez
hükümleri var değerli milletvekilleri. Yapamaz, edemez hükümleri
varken Bunu yapabilirim, edebilirim. diyebilir misiniz? diyemezsiniz. Çünkü
yapamaz, edemez diyor. Yapılamaz, edilemez denilen hükümleri Ben
istediğim gibi yaparım. derseniz hukuku ayaklar altına
alıyorsunuz yani millî iradeyi ayaklar altına alıyorsunuz,
milletin egemenliğini ayaklar altına alıyorsunuz; Ben
istediğim her şeyi yaparım. diyorsunuz. Meclis
Başkanı da diyor ki size: Bunlarla ilgili rapor ve metin size iade
edilmiştir, İç Tüzüğe aykırı. İade etmiş.
Yapmanız gereken iş nedir? Komisyon olarak toplanarak İç Tüzüke
aykırı iş yapan bu Komisyonda bununla ilgili bir karar
oluşturmak.
Ve biraz önce Sayın Canikli İdari bir
karardır. dedi. İdari bir karar ise, bu bir idari karar ise bu idari
karar doğrultusunda işlem yapmak komisyon
başkanlarının görevi çünkü denetleme görevi var, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna bilgi sunmak zorunda bununla ilgili denetim
sonucunda. Meclis Başkanlığıyla ilgili, geldiğimiz
zaman
Milletvekillerinin, burada milletvekillerinin, bu milletin
hakkını, hukukunu gasbeden bakanlarla ilgili fezlekeleri inceleme
yetkisini Meclis Başkanı engellediği zaman nasıl hukuka
uygun oluyor ya da bir soruşturma komisyonu kurulmasına ilişkin
bir önergeyi reddetmesi nasıl mümkün olabiliyor? Demek ki Genel Kurulu
yönetme görevi olduğu gibi, bu konuda İç Tüzüke aykırı
iş ve eylemlerle ilgili
Değerli milletvekilleri, istirham ediyorum, bu
İç Tüzükte yapılamaz diyor. Yapılamaz dedikten sonra
yapılamaz olan hususlar eğer bir iradeyle geliyorsa tuz kokmuş
demektir ya! İstirham ediyorum, kanun teklif edemez ve Meclis
Başkanı bu iradesini ortaya koyuyor. Elinizi vicdanınıza
koyun değerli kardeşlerim, bu milletin hukukunu ayaklar altına
alıp yok saymak bu millete hakarettir, milletin egemenliğine
hakarettir, temsil ettiğimiz milletin iradesine hakarettir. Biz milleti
hukuka uymaya davet ediyoruz, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hukuksuzluk
yaparım. diyor. Bununla ilgili, eğer iddia edildiği gibi,
Meclis Başkanı iddiası gibi, bu getirilen teklifler kanun
tasarısıyla ilgili, çok ilişkili olduğuna ilişkin bir
irade beyanı varsa Komisyon Başkanı Komisyonu toplar, bu konuda
bir değerlendirme yapar. Neden?
Değerli milletvekilleri, biz raporu
görüşüyoruz. Rapor ne zaman biter? Rapor, komisyon üyelerinin
imzasıyla tekemmül eder. Komisyon üyelerinin imzasıyla tekemmül
etmiş bir rapora daha sonra komisyon başkanının bir
görüş ifade etmesi komisyon raporunu yok saymaktır, komisyon
üyelerinin iradesini yok saymaktır.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Komisyon
raporunu yok saymıyor, zaten komisyon raporunda olan bir şeyi
söylüyor Başkan.
OKTAY VURAL (Devamla) - Adalet ve Kalkınma Partili
olan arkadaşlar, üye olan arkadaşlar, komisyon raporunu
görüşüyoruz. Komisyon raporu tekemmül ettirildikten sonra,
imzalandıktan sonra bu komisyon raporuna herhangi bir şey eklenebilir
mi, mümkün müdür? Değildir.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Eklenemez.
İçeriğini söylüyor işte, içeriğini söylüyor, doğru.
OKTAY VURAL (Devamla) - Eklendiğine göre, bu durumda
Komisyon Başkanı, Komisyon üyelerinin yetkisini gasbetmiştir.
Hukuka uyalım, bakın, hukuka uyalım.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bizim Meclis
Başkanının yazısından bile haberimiz yok, sıra
sayısında gördük yani sıra sayısında gördük.
OKTAY VURAL (Devamla) - Kırk sekiz saat geçmeden
3ünde verilmiş bir kanun teklifini bile almışlardır.
Değerli kardeşlerim, hukuk ayaklar altına
alınırsa Mecliste bir başkaları da bu milletin
egemenliğini ayaklar altına alır. Bunu kabul etmemiz mümkün
değildir. Eğer darbeciler bu milletin egemenliğini
oluşturan hukuku ayaklar altına almışsa Türkiye Büyük
Millet Meclisinin de bu hukuku ayaklar altına alması kabul edilemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Egemenlik
burada, egemenlik burada.
OKTAY VURAL (Devamla) - O bakımdan, bu konuda bu
darbeci zihniyeti yani bu İç Tüzükü yok sayan bu anlayışı
tümüyle reddediyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Genel Kurula nasıl
darbeci diyebilirsin?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Meclisin
kararı, Meclisin kararı. Milletin kararına darbeci diyemezsiniz.
OKTAY VURAL (Devamla) - Millî iradeyi, millî egemenliği
ve hukuku ayaklar altına alan bu zihniyetin Türkiyede hukuk devletini
inşa etmesi mümkün değildir.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Darbe
kararları burada verilmez, başka yerde verilir.
OKTAY VURAL (Devamla) - O bakımdan, sizi milletin
hukukuna uymaya davet ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Vural.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Çok talihsiz bir
konuşma.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Burası
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin verdiği
karar.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Başkanım,
Sayın Vuralın söylediği ne Başkanın yazısı
ne de Komisyonun Başkanlığa yazısı biz üyelere hiçbir
şekilde sunulmamıştır. Raporun içine konulduğuna göre
bizim bunu Komisyonda görüşmüş olmamız lazım.
OKTAY VURAL (İzmir) - Rapor görüşüldü efendim,
tabii.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Bitirsinler, tamam.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Haberimiz dahi sıra
sayısının içinde görünce olmuştur. Üyeler olarak bizim bu
Meclis Başkanının yazısını gündeme alıp,
görüşüp ona göre o yazıyla tartışmamız gerekiyordu,
eksik olmuş.
BAŞKAN Sayın Tanal
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın
Başkan
BAŞKAN Sırada Sayın Tanal var, ondan
sonra
HASİP KAPLAN (Şırnak) Tamam.
BAŞKAN Buyurunuz.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
16.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, 639 sıra sayılı
Kanun Tasarısının Gelen Kâğıtlar listesinde yer
almadığına ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şimdi, bugün görüşülmesi düşünülen 639
sıra sayılı Tasarı mı deriz, Teklif mi deriz,
artık ne dersek diyelim, burada tabii, İç Tüzükün 51inci maddesi
uyarınca öncelikle Gelen Kâğıtlar listesinde
yayınlanmış olması lazım. Bakıyoruz,
bunların hiçbirisi Gelen Kâğıtlar listesine
yazılmamış Değerli Başkan. Bu bir.
BAŞKAN Yayınlandı, yayınlandı.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Burada var
bak, Gelen Kâğıtlarda var.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Bilmiyor ki hangi listedir,
Gelen Kâğıtlar listesi diye bunu gösteriyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) İkincisi: Aynı
şekilde Bir önceki Genel Kurul kapandığı zaman Başkan tarafından görüşüleceği
önceden bildirilmeyen hiç bir husus Genel Kurulda konuşulamaz."
diyor.
Üçüncü bir olay
BAŞKAN Zaten
bu dedikleriniz için usul tartışması açtık, Sayın Genç
de ifade etti görüşlerini aleyhte olarak.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Son cümle Değerli Başkan.
BAŞKAN O
zaman bir cümle lütfen
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Peki, bir cümle
52nci maddesinin
son fıkrası diyor ki: Hükûmet veya esas komisyon tarafından
gerekçeli olarak
BAŞKAN
Paragraf oldu.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Genel Kurulda bunun öncelikle görüşülmesinin bir
gerekçesini ortaya koyması lazım, hiçbir gerekçe ne size sunuldu, ne
Genel Kurula sunuldu. Benim sizden istirhamım şu: Bu İç Tüzükün
hükümleri amir hükümlerdir, bu amir hükümlere göre karar oluşturmanızı
arz ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun.
17.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın, Meclis Başkanı
Cemil Çiçek ile Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanının 639 sıra
sayılı Kanun Tasarısının Komisyon raporuyla ilgili
bilgi vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, Komisyon raporu 13 Temmuz saat
12.00de redakte edilerek son şekli verildi ve İnternette bize,
üyelere gönderildi. Muhalefet şerhi için saat 17.00ye kadar süre
tanındı. Ve saat 15.00te muhalefet şerhimizi gönderdik. Ancak,
raporu aldıktan sonra bir gördük ki 14 Temmuz yani rapor
tamamlanmış, rapor üzerinde muhalefet şerhi
yazmışız ama bir gün sonra rapora Meclis
Başkanlığının yazısı ve Komisyon
Başkanlığının yazısı girmiş. Yani
Komisyon Başkanının 40 Plan ve Bütçe Komisyon üyesine bu
yazıları tebliğ etmesi gerekirdi tartışmaya
açması gerekirdi, karar alması gerekirdi, ondan sonra
tamamlaması gerekirdi, buraya getirmesi gerekirdi ama Sayın Meclis
Başkanı Cemil Çiçekin de Genel Kurulu bilgilendirmesi gerekirdi.
Meclis Başkanı Meclisin Başkanıdır. Meclisin
Başkanının olan bir göreve
Ben 7 Temmuzda dilekçe yazdım,
grup adına yazdım, grup üzerinden yazdım ki resmî olsun. Meclis
Başkanının 7 Temmuzda verdiğim dilekçeye bugün rapor
geldikten sonra, saat 18.45te cevap verme, rapor Genel Kurula indikten sonra
cevap verme yetkisi yok. 14üncü madde 6ncı fıkra uyarınca
Genel Kurula bilgi vermesi lazım. Genel Kurula bilgi vermeden
Başkanlık
görevinin mecburi hâli bu, usul kanunları takdiri değil bu
Başkanım, kanunidir, zorunludur. Meclis Başkanı Sayın
Cemil Çiçekin bana değil Komisyon üyesi olarak, Genel Kurula bilgi
vermesi lazım, Komisyon Başkanının Komisyona bilgi vermesi
lazım. Bu iki eksik tamamlandıktan sonra da görüşmelerin
başlaması lazım. Yoksa sakattır bu, Hukuku çiğneyen
bir Meclis var ortada. deriz yani.
BAŞKAN Teşekkür ederim, sağ olun.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.-
AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun gündemdeki sıralamanın yeniden
düzenlenmesine; 639 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
önerisinin lehinde ilk söz, İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet
Doğan Kubatın.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Kubat, Komisyonda
çektiklerimizi bir biz biliriz bir de Allah bilir.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Başkanım, çok değerli arkadaşlarım; evet, usul
tartışmaları bitti. Grup önerimizde torba kanun olarak bilinen
639 sıra sayılı Kanun Tasarı ve Teklifinin, bugün,
gündemin dördüncü sırasına, kırk sekiz saat beklenmeksizin
alınarak eklenmesini ve görüşmelerine, inşallah, Genel Kurul
tarafından -önerimiz kabul edilirse- bugün başlanmasını
önermekteyiz.
Yine, engellilikle ilgili uluslararası bir
sözleşmenin gündemin beşinci sırasına alınıp
görüşülmesini istemekteyiz.
Burada, tabii, muhalefetimizin de eleştirileri
elbette olacak. Komisyonda kırk gün sürdü, ama inşallah burada da
yapıcı eleştirilerle bu kanun hızlı biçimde bir an
önce yasalaşır ve yürürlüğe girer diyorum.
Grup önerimize desteklerinizi bekler, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
efendim, şimdi, usul tartışması açıldı -bununla
ilgiliydi usul tartışması- bununla ilgili
uyguladığınız usulün bu usul tartışması
sonucunda bir kararı olması gerekir.
BAŞKAN Onu ben başında okumuştum.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, o zaman bir ara
vermek lazım. Yani bu konuyla ilgili kararınızı Usul
tartışması neticesinde benim uygulamamda herhangi bir
değişiklik yoktur. diye
BAŞKAN O zaman, tamam
OKTAY VURAL (İzmir) -
okuduktan sonra
yapılması gerekiyor.
BAŞKAN Peki, peki.
OKTAY VURAL (İzmir) Dolayısıyla, ara
verdikten sonra şey yapın.
BAŞKAN Peki, o zaman söylüyorum, tutumum
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim ama
BAŞKAN Sayın Vural, benim tutumumla da
alakalı bir durum değildi, ben sadece itirazlarınızı
OKTAY VURAL (İzmir) Uygulamayla ilgili,
uygulamayla ilgili.
IX.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
1.-
639 sıra sayılı Kanun Tasarısının gündeme
alınmasının ve grup önerisine konu edilmesinin İç Tüzük
hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında (Devam)
BAŞKAN Yani, Meclisin kendi içindeki
uygulamasıyla alakalı bir konuda ben sizlerin
itirazlarınızı dikkate alarak bir usul tartışması
açtım, dolayısıyla onda evvel de bir metin okudum bu konuyla
ilgili.
Şimdi tekrarlıyorum o zaman: Benim tutumumda
bir değişiklik yoktur.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.-
AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun gündemdeki sıralamanın yeniden
düzenlenmesine; 639 sıra sayılı Kanun Tasarısının
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu önerisinin aleyhinde ilk söz Kocaeli Milletvekili Sayın Mehmet Hilal
Kaplana aittir.
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisinin İç Tüzükü
tanımaz tavrı, hukuku ayaklar altına alma biçimi öteden beri
biliniyor. İlk kez değil, bundan önceki toplantılarda da bu çok
sıkça konuşuldu; muhalefet partisinin grup başkan vekilleri,
milletvekilleri defalarca söylemesine rağmen siz yine bildiğinizi
okumaya devam ediyorsunuz, Benim dediğim dedik, doğru olan benim.
diyorsunuz, parmak sayısıyla bu işi çözmeye
çalışıyorsunuz.
Elbette ki bu İç Tüzüke aykırı
hareketiniz önemli ancak Türkiye gündeminde çok daha önemli bir konu var. Ben
de sonucu değiştirmeyecek bu nedenden dolayı Türkiye gündeminde
en az bu kadar önemli olan bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Gençlerimizin her gün ölüme terk edildiği, her gün
yeni gençlerimizin yaşamını yitirdiği ve Türkiyede çok
sıkça da bahsedilmeye başlanılan bir uyuşturucu,
bonzaiden bahsetmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri
Sayın Başkan, uğultuyu kesmeniz mümkün mü?
BAŞKAN Nasıl bir yöntemle keseyim?
Sayın milletvekilleri
KAMER GENÇ (Tunceli) Bu kadar kişi ayakta,
bakın, hepsi ayakta.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Hakaret et, hakaret edince susuyorlar.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ara verin ara
BAŞKAN Ara veremem de
Şimdi
arkadaşınız konuşuyor, ona öyle bir
saygısızlık yapamam.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bu kadar kişi ayakta,
bakın, hepsi ayakta.
BAŞKAN Yani oturun da diyemem.
Dolayısıyla, Sayın milletvekilleri, lütfen
hatibi dinleyebileceğimiz bir sakinlik alalım.
Buyurun.
MEHMET HİLAL KAPLAN (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Nedir bu
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
Sayın Başkan, acaba Sayın Bakan da dinler mi?
MEHMET HİLAL KAPLAN (Devamla) Nedir bu son
günlerde gençlerimizin yaşamını yitirmeye
başladığı, her gün pırıl pırıl,
gencecik çocuklarımızın ölümle burun buruna geldiği konu,
bonzai denilen madde nedir?
Değerli milletvekilleri, bonzai, doğal olmayan
sentetik bir esrar türevi, bir kannabinoid bir maddedir. Yapraklarına
metanol, aseton, sinek ilacı, hatta fare zehri konulabilen ve buna enjekte
edilerek gençlere getirilen bir maddedir.
Değerli milletvekilleri, şu anda Türkiyede
64ten fazla bir türev bulunmaktadır.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Ya, doğru da bunun
içinde var mı bonzai?
MEHMET HİLAL KAPLAN (Devamla) Evet, şimdi
anlatacağım sana. Türkiyeyi nasıl uyuşturduğunuzu,
Meclisi nasıl kandırmaya
çalıştığınızı, en az bu kadar önemli olan
bir konuyu anlatmak istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
ÜNAL KACIR (İstanbul) Her şey zamanında.
MEHMET HİLAL KAPLAN (Devamla) Değerli
milletvekilleri, pırıl pırıl gençler ölüyor; tabii, sizin
bu konuda herhangi bir sıkıntınız yok.
Dün Kocaelinde, Bursada, İstanbulda, Ankarada
gençlerin ölümü sizin için hiç önemli değil, sizin için burada Nasıl
kanun maddesini çiğnerim, nasıl dilediğimi yaparım. önemli
diyorsanız, size diyeceğim bir şey yok.
BAŞKAN Lütfen, rica ediyorum
MEHMET HİLAL KAPLAN (Devamla) Değerli
milletvekilleri
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sayın Başkan,
gündemle alakalı değil.
BAŞKAN Ya, rica ediyorum.
MUHARREM VARLI (Adana) Sayın Kacırı
alın oraya, çok meraklı oraya oturmaya!
BAŞKAN Rica ediyorum, lütfen
MEHMET HİLAL KAPLAN (Devamla) Değerli
milletvekilleri, bakın, bonzai maddesinin etkilerinden biraz size
bahsetmek istiyorum: 2010 yılına kadar Türkiyede kullanılan
uyuşturucuyla ilgili bonzai maddesi yok. 2010dan başladı, 2011
yılında Emniyet Genel Müdürlüğünün resmî kayıtlarında
şöyle bir cümle yer alıyor; deniliyor ki: Artık öyle bir
noktaya geldi ki önümüzdeki süreçte bu kullanım hızlı artacak,
yayılma o kadar olacak ki ölümler meydana gelecek; tedbir almamız
lazım. 2014ün ilk altı ayı içerisinde bonzai
kullanımı ve uyuşturucu kullanılması yüzde 300
artmış bulunmaktadır.
Neden yaygınlaşıyor? Neden durup dururken
iki yıl içerisinde bu kadar, yüzde 300 artıyor? Biliyorsunuz Türkiye,
Asya ile Avrupa arasında bir transit geçiş yolu üzerinde. Bu yol üzerinde
ön Asyadan, Asyadan gelen Avrupaya giden uyuşturucu trafiğinin en
yoğun olduğu yer maalesef Türkiye. Gençler arasında çok
yaygın. Nedeni? Gelişme dönemindeki gençlerin işsizlik
nedeniyle, ekonomik sıkıntıları nedeniyle, büyük
kentlerdeki sosyal uyum sorunlarına karşı
yaşadığı sıkıntıları bir an önce
unutmak, unutturmak için birileri tarafından gençlere özellikle empoze
edilmeye çalışılan bir dönem.
Asıl ürkütücü bir tarafı şu: Çok kolay
ulaşılabilmesi. Sentetik olarak merdiven altlarında
yapıldığı için park yerlerinde, okul bahçelerinin önünde,
kahvehanelerde yani yaşamın en çok, kalabalık olduğu
yerlerde maalesef çok sıkça kullanılıyor.
Değerli milletvekilleri, hızla
yayılmasının önemli bir nedeni de çok ucuz olması. Yani 1
liraya, 2 liraya, 10 liraya, 5 liraya ne yazık ki bu gençler bunu
kullanmaktadırlar. Asıl arttırıcı faktörlerden bir tanesi
de, İnternet üzerinden, Facebook üzerinden satışının
yapılıyor olması. Şimdi size soruyorum değerli milletvekilleri:
Milletin Facebook, Twitter hesaplarını izliyorsunuz, milletin
telefonlarını dinliyorsunuz, hakkınızda, aleyhinizde
herhangi bir şey olduğunda hemen gündeme getirmesini biliyorsunuz,
yirmi dört saat yedi gün Facebook üzerinden, İnternet üzerinden
satışı yapılan uyuşturucuyla ilgili Hükûmetiniz ne
yazık ki bir tek olumlu davranış sergilememiştir.
Önemli bir etken -bu işi yapan ailelere de özellikle
seslenmek istiyorum- yakın arkadaş çevreleri. Gençlik döneminde,
ergenlik döneminde, çocuklarının içinin kıpır
kıpır olduğu bir dönemde, dışarıdan etkilenmenin
aile içerisindeki etkilenmeden daha önemli olduğu bir dönemde Gel bu
sıkıntılarını giderelim. işsizse Gel bu
sıkıntını aşalım. Bir kereden bir şey
olmaz, sen erkek adamsın ne olur sana. diyerek en yakın arkadaş
çevreleriyle başlayan
Ve bugün bilim adamlarının söylediği
çerçevede söylüyorum. Eğer bugünkü yayılma hızı devam
ederse, Hükûmet, aileler veya yetkililer önlem almazsa iki buçuk, üç yıl
içerisinde Türkiye'de bonzaiden toplu ölümler olacaktır. O zaman bu
İç Tüzükün maddeleriyle ilgili bu kadar önemli olan şeyi nasıl
çiğniyorsak lütfen bununla da biraz daha duyarlı olmanızı
istiyorum.
Bir başka sorun, özellikle bu konuda gençleri
etkilerken diyorlar ki: Bir kereden bir şey olmaz. Bu madde
bağımlılık yapmıyor, esrar gibi, morfin gibi
bağımlılık yapmıyor. Kocaman bir yalan; bir kereden
çok şey olur, bağımlılık olur, ölüm olur ve
geleceğimiz olan çocukların yaşamları kararır.
Değerli milletvekilleri, bazı ailelerimizin,
hepimizin dönem dönem empati yapmasını istiyorum, bu gencecik
çocuklar yaşamını yitirirken içinde bulunduğu
koşullarda empati yapmanızı istiyorum. Benim çocuğum
yapmaz. Bizden uzak dursun, başka ne olursa olsun.
anlayışındaysa, bu Hükûmetin de şu ana kadar bu kadar
gencecik ölümlere göz yumması göz önünde bulundurulduğunda -devam
ederse- biz bu işin içinden çıkamayız. Bunu söylerken de siyasi
parti ayrımı yapmaksızın, iktidar muhalefet
ayrımı yapmaksızın -bu çocuklar, bu gençler bizim
geleceğimiz- gençlerimizin yaşamını karartmamak adına
hepimizin muhalefetiyle, Hükûmetiyle burada yapılacak olan yasal
düzenlemede çok ciddi önlem almamız lazım, yasal düzenlemelerde cezai
sorumlulukları artırmamız lazım, satışları
sadece -halk arasındaki deyimiyle- torbacıların elindeymiş
gibi bir algıdan vazgeçmemiz lazım. Evet, torbacılar var; okul
önlerinde, kahvehanelerde, büfelerde, kafelerde gençlerimizi
kandırıyor. Deminki söylediğim sıralamalardan
kandırıyor ama asıl sorun Türkiye'de bu kadar baronlar var ve bu
kadar rahat dağıtılıyor ve Hükûmetin ne yazıktır
bu konuyla ilgili ciddi bir önlem aldığını görmüş
değilim. Ben size soruyorum: Siz Türkiye'de uyuşturucunun ya da
özellikle son dönemdeki bonzainin transferini sağlayan baronların
yakalandığını duydunuz mu hiç? Sizi uyarıyorum, bu
sorun hepimizin sorunudur, bunun üzerinde mutlaka durmamız gerekiyor.
Bakın, ben Kocaeli Milletvekiliyim. Kocaelinde biz
son bir ay içerisinde 3 gencimizi bonzaiden yitirdik. 19 yaşında,
Gebzeden Ferhat Tarakçı, Derinceden Rıdvan Al, Gölcükten Ramazan
Uçar. Rıdvan Al 23 yaşında. Bir şeyi hatırlatayım
size, sizi yakından ilgilendiriyor. Nasıl olsa bizim ailemiz
mutaassıp bir ailedir, bizim çocuklar olmaz
Rıdvan Al, imam-hatip
lisesi mezunudur, Gebzede bir fabrikada çalışıyor,
arkadaşlarının kurbanı olarak 23 yaşında
yaşamını yitirdi.
Şimdi empati yapmanızı istiyorum. Bu
aileleri ziyarete gittim. Komşu ailelerden annenin biri beni aradı,
dedi ki: Doktorum, milletvekili olarak değil doktor olarak bana
yardım etmeni istiyorum. Oğlum bonzai kullanıyor. Üç aydır
biliyorum ama bunun tedavisini yapamıyorum. AMATEMe müracaat ettim, bana
altı ay gün verdiler, sekiz ay gün verdiler. Ben aradım ilgili yeri.
Maalesef, ilgili uzman arkadaşımız, doktor
arkadaşlarımız Yoğunluktan dolayı bazen altı ay,
bazen bir yıl biz de veriyoruz. dediler.
Şimdi sizi uyarıyorum. Önümüzdeki bu tehlikeyi
görmezlikten gelme şansınız yok. Eylülde okullar açılacak.
Okulların önünde yine torbacı dediğiniz, ayakçı
dediğiniz bir kısım, çocuklarımızın kanına
girecek, çocuklarınızın kanına girecek ve bu
bataklığa saplanacak. Buna izin vermeyelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET HİLAL KAPLAN (Devamla) Muhalefetiyle
iktidarıyla buna izin vermeyelim.
Sürem dolduğu için; hepinize teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Sağ olun, çok teşekkür ederim.
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisinin lehinde
Bartın Milletvekili Sayın Yılmaz Tunç.
Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AK PARTİ grup önerisinin lehinde söz
aldım, bu vesileyle Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
AK PARTİ grup önerisi geniş toplum kesimlerini
ilgilendiren önemli bir torba tasarıyı içeriyor. Otuz sekiz gündür
Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşmeleri devam eden ve sonuçta Genel Kurula
inen önemli bir tasarı. Soma maden şehitlerimizin yakınları
ve madencilerimizin çalışma şartlarıyla ilgili önemli
düzenlemeler içeriyor. Bu düzenlemelerin bir an önce yasalaşmasında
fayda var.
Bu nedenle grup önerisinin lehinde olduğumu
belirtiyor, hepinize hayırlı iftarlar diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisinin aleyhinde
son söz Iğdır Milletvekili Sayın Sinan Oğanda.
Buyurunuz Sayın Oğan. (MHP
sıralarından alkışlar)
SİNAN OĞAN (Iğdır) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
evet, iftara gideceğiz. O yüzden AK PARTİli arkadaşlar bir
dakika konuşup gidiyorlar ama kusura bakmayın, ben bir dakika
konuşmayacağım.
SADIK YAKUT (Kayseri) İki dakika konuş! (AK
PARTİ sıralarından İftara gideceğiz. sesleri)
SİNAN OĞAN (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, dinleyin lütfen. Yani şurada kalmış yarım
saat, yarım saatte birbirimizi kırmayalım.
Değerli arkadaşlar, Meclise, tam Meclisin
kapanacağı sırada bir
torba yasa geliyor. Bu torba yasa öncelikle Soma faciasında
hayatını kaybeden vatandaşlarımız için
düşünülüyor ama zaman geçtikçe Soma bir tarafta kalıyor. Otuz küsur
gündür Mecliste bu görüşülüyor, bizlerin defaatle Bunu getirin, bir an
önce Somayı çıkaralım, ondan sonra diğer konuları
görüşürüz. sözlerimiz hiç dikkate alınmıyor ve Mecliste torba
dola dola koca bir ansiklopedi hâline geliyor.
Bu torba yasanın tam adı nedir? 639 sıra
sayılı yasa mı? Değil. Ben şimdi bunun tam
adını okumaya kalksam değerli arkadaşlar, yani
görüşeceğimiz yasanın tam adını okumaya kalksam on
dakika. Yasanın adı, içini falan demiyorum, adını okuyup
ondan sonra onun üzerindeki düşüncelerimizi anlatmaya çalışsak
on dakikalık süre yetmeyecek. Dolayısıyla da değerli
arkadaşlar, böyle olmaz. Yani her şeyi istismar ediyorsunuz bari
Somayı istismar etmeyin. Somadan yola çıktınız içini
doldurdunuz. Elbette bu süreç içerisinde bizim Milliyetçi Hareket Partisi
olarak -madem önümüze bir torba yasa geliyor- milletin gerçek
sorunlarını ilgilendiren önergelerimiz oldu ama bunların
hiçbirisini de dikkate almadınız. Ama merak buyurmayınız,
Genel Kurul aşamasında da milletin hakkını savunmak için
her türlü, o anlamdaki önergelerimizi, milletimizin talep ettiği önergelerimizi
getireceğiz. Siz de, tabii ki, her zaman olduğu gibi reddetmeye devam
edeceksiniz.
Değerli arkadaşlar, Meclis
Başkanının bir kıymetiharbiyesi yok mudur? Yani hukuksuzluk
öyle bir boyuta gelmiş ki Dediğim dedik, çaldığım
düdük. noktasında -çok affedersiniz- olmaz bu işler. Meclis
Başkanının açık yazısı var burada. Burada
diğer arkadaşlarımız da Sayın Grup Başkan
Vekilimiz Oktay Bey de ifade etti. Siz burada kalkıp diyorsunuz ki: Ya,
Meclis Başkanı onu öyle diyebilir ama biz ne dersek o olur. O zaman
Meclis Başkanına ben buradan çağrıda bulunuyorum:
Hukuksuzdur. dediği şeyi içinden çıktığı parti
burada reddediyorsa Sayın Cemil Çiçeki ben istifaya davet ediyorum çünkü
Sayın Cemil Çiçekin dediğini siz burada kale almadınız.
Meclisin birliğini, bütünlüğünü Meclis Başkanı temsil eder
ve Meclis Başkanının dediğinin burada konuşan
arkadaşlara dikkat ettim- hiçbir kıymetiharbiyesi yok. deniyor.
Sayın Meclis Başkanının o zaman burada yapacağı
şey -yazdığı yazı eğer burada dikkate
alınmıyorsa- o Meclis Başkanına düşen iş
istifasını vermektir. (MHP sıralarından alkışlar)
Aksi takdirde burada o Meclis Başkanının bundan sonra
söylediğinin hiçbir kıymetiharbiyesi ve hükmü olmaz değerli
arkadaşlar. Ama Meclis Başkanına da bir çift sözüm daha olacak: Sayın
Meclis Başkanı, siz bunca hukuksuzluğa şimdiye kadar göz
yumduysanız bundan sonra sizin söyleyeceğinizin de hiçbir
kıymetiharbiyesi olmaz.
Burada 4 sayın eski bakanla ilgili bir
soruşturma komisyonu kuruldu. Ne oldu? Yok efendim, içeriği, indeksi
hazırlanmamış. diye geri gönderildi. Ya, eğer bu
arkadaşlarımız gerçekten suçsuzsa
Ben bu Meclisin bir üyesi
olarak bu arkadaşlarımızın suçsuz olduğuna inanmak
istiyorum çünkü Türkiye Cumhuriyetinin bakanlarının yolsuzluk
yapmaması gerektiğini düşünüyorum ve yürekten
İnşallah bu arkadaşlarımız yolsuzluk
yapmamıştır, inşallah bu söylenenlerin geçerliliği
yoktur. diye düşünüyorum. Bu arkadaşlarımızın ben
suçsuz olması gerektiğine inanmak istiyorum bir vatandaş olarak
da bir milletvekili olarak da ama siz peşinen bu komisyonun
kurulmasını engelleyerek, ama siz köşe bucak bu
savcılığın hazırladığı dosyaları
saklamaya çalışarak bende şöyle bir kanaat
uyandırıyorsunuz: Ya ben böyle inanıyorum ama, inanmak
istiyorum ama demek ki bu arkadaşların saklayacakları,
gizleyecekleri çok şey var. Cumhurbaşkanlığı seçimi
öncesinde bunlar çıkarsa vatandaşımız da bu iktidarın
boğazına kadar yolsuzluğa bulaştığı
şeklinde bir düşünceye kapılır. O zaman ne yapmak
lazım? Sizin yaptığınızı yapmak lazım.
Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar yolsuzluk
dosyalarını gizlemek lazım, saklamak lazım binbir
bahaneyle. Bakın, minareyi çalan kılıfını bulur. Siz
eğer bunu bir defa Meclisin gündeminden, milletvekillerinin aynı
zamanda denetim yapması gereken görevinden mahrum etmek isterseniz bu defa
dersiniz ki: Efendim, indeksi hazırlanmamış. Öbür defa Sayfa
numarası yanlış basılmış. dersiniz. Yani sizde
bahane çok arkadaşlar. Ama ben bu bahaneye rağmen o 4 sayın eski
bakandan şunu beklerdim: Hayır arkadaş, bir an önce biz
aklanmak istiyoruz, bir an önce Türk milletinin karşısında ve
yüce Meclisin karşısında çıkıp aklanmak istiyoruz.
diye itirazda bulunmalarını beklerdim. Aksi takdirde
düşüncelerimiz o konuda değişir.
Değerli arkadaşlar, bu vesileyle bir hususu da
dikkatinize getirmek istiyorum.
BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) Gölbaşına
gideceğiz kurban olayım, vallahi bak Gölbaşına
gideceğiz.
SİNAN OĞAN (Devamla) Ya arkadaş sen
burada iftara gideceksin ama neyi dikkate getireceğim biliyor musun?
BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) Ya bir dahaki
SİNAN OĞAN (Devamla) İftar yapamayan
Türkmen çocuklarını dikkate getireceğim. Biraz insafın
olsun dur, dur. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) İki dakikada mı
Türkmen
SİNAN OĞAN (Devamla) Bir dur, bir sabret. Bak
daha önce birkaç arkadaşınız öyle atladı düştü, sen
düşme. Bayburt Bayburt olalı Türkmeneli böyle bir zulüm görmedi,
Bayburt Bayburt olalı böyle bir zulmü Türkmeneli görmedi. Türkmen
çocukları arasında hastalıklar almış
başını gidiyor. Her gün en az 10 Türkmen çocuğu hastalıktan
ve gıdasızlıktan hayatını kaybediyor.
Konuştuğum bir Türkmen baba dedi ki: Daha kucağımdaki
evladımı yolda kaçarken gömdüm öyle geldim. Şimdi dönsem onun
mezarını bulamam.
Arkadaşlar, bazı konular vardır ki Geç
geç, iftara gideceğiz. denecek konular değil, bazı konular
vicdan meselesidir. Bugün iftarımızı
açtığımızda boğazımızdan lokma geçerken o
Türkmen kardeşlerimizi de ne olur düşünün.
Biz büyük bir devletiz, biz büyük bir milletiz, biz
oradaki her bir Türkmen çocuğu koruyup kollayabiliriz. Biz büyük bir
milletiz, büyük bir devletiz ama
Biraz önceki konuşmasında
-söyleyecektim, vakit yetmedi- ilk defa Hocamız Biz Türk milletiyiz.
dedi, o kadar sevindim ki. Hocama da buradan teşekkür ediyorum;
Kıymetli Hocam, hakikaten teşekkür ediyorum. Sayın Başbakan
Milletimiz, milletimiz diyor ama Türk milletiyiz. sözünü söylemekten hep
geri duruyordu.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Ayaklar altına
aldı o, ayaklar altına.
SİNAN OĞAN (Devamla) - Evet, biz büyük bir
milletiz, biz Türk milletiyiz ve biz orada kardeşlerimiz açken tok
yatanlardan değiliz, olmamalıyız.
O sebeple AFADı, o sebeple Kızılayı
ve devleti göreve çağırıyorum. Türkmen kardeşlerimiz orada
ölüyor, Türkmen kardeşlerimiz hastalıktan ölüyor, Türkmen
kardeşlerimiz IŞİD zulmünden ölüyor, Türkmen kardeşlerimiz
Malikinin zulmünden ölüyor ve Barzaninin zulmünden ölüyor. Orada Barzaninin,
Malikinin ve IŞİDin arasında kalmış Türkmen
kardeşlerimiz ama siz burada Bunları geç, biz iftara gideceğiz,
biz birazdan karnımızı doyuracağız, Türkmen evladı
ölmüş bana ne! diyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Ama, bunun hesabını bu dünyada Milliyetçi Hareket Partisi
sizden soracak, öbür dünyada da o Türkmen çocuklarının eli
yakanızda olacak. (Bursa sıralarından alkışlar)
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Ne
bağırıyorsunuz, adam kendisi söylüyor burada İftara
gideceğiz. Diye. Sen ne bağırıyorsun?
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun
önerisini oylarınıza sunmadan önce yoklama talebi vardır, yerine
getiriyorum.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Ayaydın, Sayın
Kaplan, Sayın Öğüt, Sayın Tanal, Sayın Genç, Sayın
Çıray, Sayın Susam, Sayın Seçer, Sayın Sarı,
Sayın Çam, Sayın Özcan, Sayın Öner, Sayın Çetin, Sayın
Ören, Sayın Öz, Sayın Tamaylıgil, Sayın Yalçınkaya,
Sayın Haberal, Sayın Köktürk.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime tam bir saat ara veriyorum; saat 20.20,
21.20de burada olacağız.
Kapanma
Saati:20.20
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.21
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 116ncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisinin oylanmasından önce istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.-
AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun gündemdeki sıralamanın yeniden
düzenlenmesine; 639 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir
doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, siz
Kabul edenler
Etmeyenler
dediniz, kaldırdılar, kabul edilmedi.
BAŞKAN Önergeyi okutuyorum:
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D)
Önergeler
1.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, (2/1851) esas
numaralı Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/173)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
(2/1851) esas numaralı Askerlik Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifim için
İç Tüzükün 37nci maddesi uyarınca doğrudan Genel Kurulun
gündemine alınmak üzere işlem yapılmasını
saygılarımla arz ve talep ederim. 10/7/2014
Mehmet
Akif Hamzaçebi
İstanbul
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
dediniz, kabul etmediler.
BAŞKAN Tutanağa bakayım, tamam.
OKTAY VURAL (İzmir) Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
dediniz efendim, son Kabul etmeyenleri sordunuz siz.
Kaldıranlar kabul etmeyenlerdi.
ALİ ERCOŞKUN (Bolu) - Hayır, hayır.
BAŞKAN İstanbul Milletvekili Sayın Akif
Hamzaçebi, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Üzerinde konuştuğum teklif, Kasım 2013
tarihinde vermiş olduğum 1111 sayılı Askerlik Kanununa bir
geçici madde eklenmesini öngören bir tekliftir. Kamuoyunda bedelli askerlik
olarak isimlendirilen, bedelli askerlik yönündeki beklentileri
karşılamak amacıyla, bir sorunu çözmek amacıyla vermiş
olduğumuz teklifi, bugün İç Tüzükün vermiş olduğu bir
imkânı kullanmak suretiyle huzurunuza getirmiş bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede askerlik
süresinin uzun olmasından kaynaklanan bir sorun vardır. 1927 yılında çıkmış
olan 1111 sayılı Askerlik Kanunu, o dönemin ihtiyaçlarını
dikkate alarak ortaya konulmuş olan, kanunlaşmış olan bir
düzenlemedir. Elbette zaman içerisinde bu kanunda birçok değişiklik
yapılmış olmakla birlikte, o kanunun temel felsefesi, temel ruhu
hâlen devam etmektedir. Kanun, devlet-millet ilişkisinde veya devlet-birey ilişkisinde, vatandaş
ilişkisinde devletin ihtiyaçlarını öne alan, ona öncelik
tanıyan, bu çerçevede bireyin, vatandaşın
ihtiyaçlarını ikinci plana atan bir anlayışa sahiptir.
Artık 21inci yüzyılda, savunma konseptinin değiştiği
bir yüzyılda, Türkiyenin giderek savunma konusunda daha farklı
anlayışa sahip olduğu bu süreçte, bu kanundaki temel kabullerin
de değişmesi gerekmektedir.
Temel kabullerden birisi şudur: Türkiyede askerlik
süresi, zorunlu askerlik olması nedeniyle oldukça uzundur. Askerlik
süresinin uzunluğu, gençlerimizin gerek üniversiteyi bitirdikten sonra
veya diğer okulları bitirdikten sonra hayata
atıldıkları zaman, bir işe girmiş olmaları
hâlinde askerliklerinin ertelenmesine yol açmaktadır. Bugün mesleki kariyer
planlaması yaparak yüksek lisans yapan, doktora yapan, TUSa,
uzmanlık sınavına girmek suretiyle uzmanlık
çalışması yürüten binlerce, on binlerce üniversite mezunu
gencimiz vardır. Yine, aynı şekilde, okulu bitirip, üniversiteyi
veya diğer okulları bitirip ekonomik hayatta işletmeler kurmak
suretiyle bu hayatta kendisine yer bulmuş, yer edinmiş olan
gençlerimiz var. Bunlar oldukça başarılı bir performans
gösteriyorlar ancak askerlik süresinin uzunluğu karşısında
askere gitmeyi kendileri bugüne kadar ertelemişler. Şimdi, böyle bir
tabloda bu gençlerimize İşini bırak, tasfiye et, kapat, gel
askerliğini yap. demek oldukça büyük sorunlara yol açacak olan bir
uygulama olacaktır.
Bugüne kadar bu saydığım nedenlerden
dolayı Türkiyede 4 kez bedelli askerlik düzenlemesi
yapılmıştır; 1987 yılında, 1992 yılında,
1999 yılında ve en son olarak da Kasım 2011 tarihinde.
Kasım 2011 tarihinde yapılan düzenleme kamuoyundaki beklentileri
karşılamamıştır. Bu beklentiye yol açan bizzat
Sayın Başbakanın kendisidir. Beklentiye yol açan Sayın
Başbakanın kendisi olduğuna göre, bu beklentiyi gidermek de önce
Sayın Başbakanın görevi olmak zorundadır. Ancak Kasım
2011de çıkarılan düzenleme, yanlış bir içeriğe sahip
olması nedeniyle beklentileri karşılamadı. Millî Savunma
Bakanımızın geçmişte, altı ay kadar önce vermiş
olduğu rakamlara göre, o kanun kapsamına 470 bin gencimiz
girdiği hâlde bunların sadece 70 bini bu uygulamadan
yararlanmıştır. Yani -o tarihten bu yana meydana gelen birikim
hariç- 400 bin gencimiz yararlanamamıştır.
Bu başarısızlığın gerisinde
2 neden yatmaktadır. Birincisi, konulan bedel yüksek oldu. Oysa, bu bedeli
ödeyemeyecek olan vatandaşlarımız vardı. Herkes için 30 bin
liralık bedel yüksekti -kimisi ödeyemeyecek durumda, kimisi hiç
ödeyemeyecek durumda- ve yaş yüksek belirlenmişti.
Şimdi, bizim teklifimizle şunu öngörüyoruz: 31
Aralık 2013 tarihi itibarıyla, 28 yaşından gün
almış olanlar bundan yararlanacak ancak aradan geçen zaman nedeniyle
"31 Aralık 2014 itibarıyla 28 yaşından gün
almış olanlar" diye bunu düzeltmek gerekir.
Parası olmayanlar da bizim teklifimizde para
ödemeden temel askerlik hizmetlerini yapmış
sayılacaklardır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Bunun
ayrıntıları bizim teklifimizde var.
YILDIRIM M. RAMAZANOĞLU (Kahramanmaraş) -
Nasıl ayırt edeceksiniz?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Sizlere
zaman izin vermediği için daha fazla bilgi verme imkânım yok. Sizin
takdirinize sunuyorum.
Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın
Hamzaçebi.
İstanbul Milletvekili Sayın Aydın
Ağan Ayaydın.
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
AYDIN AĞAN AYAYDIN
(İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Akif Hamzaçebi'nin
vermiş olduğu bedelli askerlikle ilgili teklifin doğrudan
gündeme alınmasıyla ilgili kişisel söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bedelli askerlik için bekleyen yaklaşık 600 bin
dolayında kişi olduğu bizzat AKP'nin Genel Başkan
Yardımcısı Sayın Numan Kurtulmuş tarafından
bundan on beş gün önce gündeme getirildi.
Bu, bilinen bir gerçek. Türkiye'de askerliğini
yapmamış yaklaşık 600 bin dolayında kişi bakaya
kalmış durumda. Bunların büyük bir kısmı
okullarını bitirdikten sonra işe
atılmışlardır, ya bir işte görevli olarak
çalışıyorlardır veyahut da kendi işlerini
kurmuşlardır ama bunlar, zamanla, askerlik yapmadıkları
için birike birike 600 bin dolayında sayıya
ulaşmışlardır. Şimdi, bu insanlar, bu saatten sonra
"Ben askere gideceğim." dese de gidemiyor yani bugün
üniversiteyi yeni bitiren bir gencimiz, hemen, bitirir bitirmez askerlik
şubesine başvurup "Ben askere gitmek istiyorum."
dediği vakit de bunlar alınamıyor çünkü ihtiyaç fazlası
asker var. İhtiyaç fazlası olduğu için de bunlar
alınamıyor, beklemektedirler. Bunun için, bu gençlerimize bir imkân
tanımak lazım. En azından, mevcut, bekleyen, bakaya durumuna
düşen 600 bin kişiden belki 100 bin, belki 80 bin kişi eğer
yeni bir kanun çıkarsa hiç beklemeden, bedel ödeyerek gidecektir. 2011
yılında bu Genel Kurulda bir Bedelli Askerlik Kanunu
çıkarttık ama o Bedelli Askerlik Kanununda beklenen fayda görülmedi.
Neden görülmedi? İki şekilde görülmedi: Birincisi yaş 30 idi,
yüksek bir yaş vardı; eğer 29, 28 yaş olsaydı daha
fazla kişi bedelli olarak askere gidecekti. İkincisi bedeli çok
yüksekti, 30 bin lira; 30 bin lira çok yüksek bir bedeldir. Onun için, bugün,
Sayın Akif Hamzaçebinin vermiş olduğu, benim de ilk önce 2011
yılında verdiğim, daha sonra da 2012 yılında vermiş
olduğum bir bedelli askerlikle ilgili kanun teklifimiz vardı.
Bunların üzerinde bir an önce Meclis Genel Kurulunda -iktidarıyla muhalefetiyle-
uzlaşarak, şartlarını burada birlikte belirleyerek yeni bir
bedelli askerlik kanunu çıkarma ihtiyacı doğmuştur.
Eğer biz, bu bedelli askerlik kanununu çıkarmazsak
Böyle bir
beklentinin varlığını hepimiz biliyoruz. Bütün siyasi
partilerin yetkilileri, yöneticileri ve milletvekilleri belirli
aralıklarla bunu gündeme getirmekte. O kişiler neden bunu gündeme
getirmektedir? Çünkü seçim bölgelerimize gittiğimizde, orada, bizim
yolumuzu çeviren gençler vardır; askerliğini yapmamış,
evlenmiş, iki üç çocuk sahibi olmuş, işini kurmuş
-yanında onlarca insan çalışmakta- ve bu kişiler bunu
bırakıp da askere gitmek istemiyor, işini kaybetmek istemiyor,
ailesinden uzaklaşmak istemiyor ama gelmiş 30 yaşına, 29
yaşına. Bir bedelli askerliğe ihtiyaç vardır.
Bundan üç dört gün önce yine iktidar partisine yakın
bir gazetecinin tweetinden de öğrendik Sayın Başbakanın
da gündeminde seçim öncesi bir bedelli askerlik Kanunu olduğunu. Onun için
bu ne iktidarındır ne muhalefetindir, hepimizin gündeminde
olması gereken bir konudur. Bugün Türkiye'de bu haberi bekleyen yüz
binlerce kişi bedelli askerlik kanununun bir an önce
çıkarılmasını beklemekte ama öyle bir kanunu
iktidarıyla, muhalefetiyle üzerinde uzlaşarak
çıkarmalıyız ki bundan herkes faydalanabilsin. 30 bin lira çok
büyük bir rakamdır, gelin, bunu 14 bin, 15 bin lira seviyesine çekelim; 30
yaşı da 28 yaşa indirelim ve bu şekilde, 28
yaşından gün almış askerliği bekleyen gençlerimizin ve
belirli kısıtlı imkânlarla askerlik yapmak isteyen gençlerimizin
önünü açalım, bunlar bir an önce gitsin, vatani borcunu yerine getirsin,
ondan sonra Türk ekonomisine, Türk ekonomik hayatına katkıda
bulunsun. Ya kendi işini kursun veyahut da nerede
çalışıyorsa orada, bundan sonraki hayatını,
eşinin, dostunun, ailesinin geçimini sağlasın.
Beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum,
karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir,
karar yeter sayısı vardır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim?
KAMER GENÇ (Tunceli) Şimdi, bakın, efendim,
şu saatte bizim çalışmamız yasaya aykırı.
Şimdi, daha önce alınan karar var, kararda deniliyor ki, yani bugünkü
çalışma saatimiz 25/6/2014 tarihinde 108inci Birleşimde
alınan kararla 15 ve 22 Temmuz Salı günlerindeki birleşimde 15.00
ila 21.00 arası denilmiş.
Daha sonra, 8/7/2014 tarihinde 113üncü Birleşimde alınan karara göre
15 Temmuzda 458 sıra sayılı Kanun Tasarısının
işlerinin bitimine kadar deniliyor ama AKP buna bağlı kalmadı,
bugün bir öneri daha getirdi ve 156 tane maddenin olduğu bir kanunda bugün
işte, bunun da gündeme alınmasını şey etti. Yani
aşağı yukarı, bu 639 sıra sayılı bugün
gündeme alınan Kanuna göre, eğer buna göre hareket edersek bu yirmi
gün sonra, yirmi günden sonra geleceğimiz şey.
Şimdi, bana göre, tabii, AKPnin grup başkan
vekilleri çok yetersiz ve verdikleri önergenin anlamını bilmeyen
kişiler
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sana ne ya!
KAMER GENÇ (Tunceli) Şimdi, bakın, bu duruma
göre, 8/7/2014 tarihinde belirtilen meri çalışma günü keenlemyekün olmuş,
çünkü artık yeni bir
BAŞKAN 16ncı sıra dâhil
çalışacağız kararı var.
KAMER GENÇ (Tunceli) Var ama efendim, yani
BAŞKAN İşte, bugünkü önergeyle de öne
geçti.
KAMER GENÇ (Tunceli)
ama o zaman bugünkü önerileri
yoktu.
BAŞKAN İkinci bir kararla öne geçti.
KAMER GENÇ (Tunceli) Şimdi, Sayın
Başkanım, bakın, siz o kürsüde otururken, bu AKPlilerin
getirdikleri böyle mantıksız, kuralsız şeylere, lütfen,
yani bunlara karşılık verin.
BAŞKAN Şimdi, ben karşılık
KAMER GENÇ (Tunceli) Şimdi, bugün getirdikleri
öneride yeni bir Meclis çalışma saatinin belirlenmesi lazım.
Yani 159 maddelik bir kanun bitecek, ondan sonra 10 tane daha kanun bitecek.
Böyle bir şey olmaz yani
BAŞKAN İşte sırayı öne
aldılar.
Evet, teşekkür ederim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama Sayın Başkan, yani
teşekkür etmek bir şey ifade etmiyor.
BAŞKAN Rica ediyorum, dinledim ben sizi,
tamamdır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan,
bakın, ama
BAŞKAN Alınan karar gereğince sözlü soru
önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve
gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Peki, o zaman, efendim,
16ncı sıraya kadar devam edecek misiniz Sayın Başkan? Ya
bir dinleyin!
BAŞKAN Rica ediyorum, dinledim ben sizi.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama dinlediniz de
BAŞKAN Cevabınızı da verdim
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, bu kadar tutarsız
bir grubun önerisini kabul edemezsiniz ki! Böyle bir şey olmaz ya!
BAŞKAN Cevap da verdim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN 1'inci sırada yer alan, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
X.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.-
Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı:
287)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Türkiye Sağlık
Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Kars Milletvekili Yunus Kılıç ve
Amasya Milletvekili Avni Erdemir ile 79 Milletvekilinin; Türkiye
Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
3.-
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Kars Milletvekili Yunus Kılıç ve Amasya Milletvekili Avni Erdemir ile
79 Milletvekilinin; Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu Raporu (1/937, 2/2229) (S. Sayısı: 615)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sıraya alınan, İş Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ankara Milletvekili
İzzet Çetin ve 13 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili İzzet
Çetin'in; İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun; Yozgat
Milletvekili Sadir Durmaz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel'in; Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in; Bursa
Milletvekili Sena Kaleli ve 5 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili İzzet
Çetin'in; Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer ve 3 Milletvekilinin;
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ile Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın;
Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu ve 4 Milletvekilinin;
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı'nın; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Adana Milletvekili Turgay
Develi'nin; İzmir Milletvekili Musa Çam'ın; Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; İstanbul Milletvekilleri
Mahmut Tanal ve Binnaz Toprak'ın; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal'ın; İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Gürsel Tekin'in;
İstanbul Milletvekili Celal Dinçer'in; Manisa Milletvekili Erkan
Akçay'ın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın;
Muğla Milletvekili Nurettin Demir'in; Ankara Milletvekili Levent Gök'ün;
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın;
İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz'ün; Tekirdağ Milletvekili Bülent
Belen ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır'ın; Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in;
İstanbul Milletvekilleri Aydın Ağan Ayaydın ve Ercan
Cengiz'in; Kars Milletvekili Mülkiye Birtane'nin; Manisa Milletvekili Erkan
Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili İzzet
Çetin'in; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk'ün; İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal'ın; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın;
İstanbul Milletvekili Atila Kaya ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin;
Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan'ın; Burdur Milletvekili Ramazan Kerim
Özkan'ın; Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu'nun; Hatay Milletvekili Mevlüt
Dudu'nun; Ankara Milletvekili Levent Gök'ün; Ankara Milletvekili Levent Gök'ün;
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 1
Milletvekilinin; Mersin Milletvekili Ali Öz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1
Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın;
Mersin Milletvekili Ali Öz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Musa Çam'ın; Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin'in;
Manisa Milletvekili Sakine Öz'ün; Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna'nın;
İstanbul Milletvekilleri Gürsel Tekin ve Mahmut Tanal'ın; Erzincan
Milletvekili Muharrem Işık'ın; İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel'in; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in;
Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun; İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; Manisa Milletvekili Özgür
Özel'in; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata'nın; Bursa Milletvekili Sena Kaleli'nin; Mersin
Milletvekili Ali Öz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 3 Milletvekilinin;
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın; İzmir Milletvekili Rahmi
Aşkın Türeli'nin; İzmir Milletvekili Hülya Güven ve 34
Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça'nın; Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan
Canalioğlu'nun; Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu'nun;
Kastamonu Milletvekili Emin Çınar ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Kastamonu
Milletvekili Emin Çınar ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Bursa
Milletvekili Sena Kaleli'nin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın;
Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu'nun; Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Kütahya Milletvekili Alim
Işık ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural'ın; Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlu ile 20 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan
Canalioğlu'nun; Barış ve Demokrasi Partisi Grup
Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in; İstanbul
Milletvekili Süleyman Çelebi'nin; Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer'in;
Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek'in; Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akova'nın; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın
Türeli'nin; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin;
Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in; İzmir Milletvekili Aytun
Çıray'ın; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret
Akova'nın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın;
Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akova'nın; Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in;
Manisa Milletvekili Hasan Ören'in; Çanakkale Milletvekili Mustafa Serdar
Soydan'ın; Manisa Milletvekili Hasan Ören'in; Manisa Milletvekili Özgür
Özel'in; Bursa Milletvekilleri Hüseyin Şahin ve Önder Matlı ile 8
Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın; Manisa Milletvekili
Hasan Örenin; Denizli Milletvekili Mehmet Yüksel ve Çorum Milletvekili Cahit
Bağcı ile 37 Milletvekilinin; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın; Manisa Milletvekili Sakine Öz'ün; Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin Benzer
Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ile Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanlığı Tezkerelerinin görüşmelerine
başlıyoruz.
4.-
İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Ankara Milletvekili İzzet Çetin ve 13 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili
İzzet Çetinin; İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu'nun; Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın;
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in; Bingöl Milletvekili
İdris Balukenin; Bursa Milletvekili Sena Kaleli ve 5 Milletvekilinin;
Ankara Milletvekili İzzet Çetinin; Tekirdağ Milletvekili Candan
Yüceer ve 3 Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın; Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu
ve 4 Milletvekilinin; Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının;
Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Adana
Milletvekili Turgay Develi'nin; İzmir Milletvekili Musa Çam'ın;
Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın;
İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Binnaz Toprak'ın;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; İstanbul Milletvekilleri
Mahmut Tanal ve Gürsel Tekin'in; İstanbul Milletvekili Celal Dinçer'in;
Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın; Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural'ın; Muğla Milletvekili Nurettin Demir'in;
Ankara Milletvekili Levent Gök'ün; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır'ın; İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz'ün;
Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Ankara Milletvekili
İzzet Çetin'in; İstanbul Milletvekilleri Aydın Ağan
Ayaydın ve Ercan Cengiz'in; Kars Milletvekili Mülkiye Birtane'nin; Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Ankara
Milletvekili İzzet Çetin'in; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan
Köktürk'ün; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal'ın; İstanbul Milletvekili Atila Kaya ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile
2 Milletvekilinin; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili
Iğdır Milletvekili Pervin Buldan'ın; Burdur Milletvekili Ramazan
Kerim Özkan'ın; Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu'nun; Hatay Milletvekili
Mevlüt Dudu'nun; Ankara Milletvekili Levent Gök'ün; Ankara Milletvekili Levent
Gök'ün; Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır
ve 1 Milletvekilinin; Mersin Milletvekili Ali Öz ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1
Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın;
Mersin Milletvekili Ali Öz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Musa Çam'ın; Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin'in;
Manisa Milletvekili Sakine Öz'ün; Diyarbakır Milletvekili Emine
Ayna'nın; İstanbul Milletvekilleri Gürsel Tekin ve Mahmut
Tanal'ın; Erzincan Milletvekili Muharrem Işık'ın;
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in; İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel'in; Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın; Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun;
İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; Manisa Milletvekili
Özgür Özel'in; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata'nın; Bursa Milletvekili Sena Kaleli'nin; Mersin
Milletvekili Ali Öz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 3
Milletvekilinin; Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın; İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; İzmir Milletvekili Hülya
Güven ve 34 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in;
Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Trabzon Milletvekili
Mehmet Volkan Canalioğlu'nun; Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan
Canalioğlu'nun; Kastamonu Milletvekili Emin Çınar ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın; Kastamonu Milletvekili Emin Çınar ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın;
Bursa Milletvekili Sena Kaleli'nin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal'ın; Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu'nun; Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Kütahya
Milletvekili Alim Işık ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu ile 20
Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu'nun;
Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in; İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi'nin;
Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer'in; Samsun Milletvekili Cemalettin
Şimşek'in; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın;
İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akova'nın; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent
Tüzel'in; İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın; Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural'ın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın;
Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Ankara
Milletvekili İzzet Çetin'in; Manisa Milletvekili Hasan Ören'in; Çanakkale
Milletvekili Mustafa Serdar Soydan'ın; Manisa Milletvekili Hasan Ören'in;
Manisa Milletvekili Özgür Özel'in; Bursa Milletvekilleri Hüseyin Şahin ve
Önder Matlı ile 8 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Aytun
Çıray'ın; Manisa Milletvekili Hasan Örenin; Denizli Milletvekili
Mehmet Yüksel ve Çorum Milletvekili Cahit Bağcı ile 37
Milletvekilinin; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Manisa
Milletvekili Sakine Öz'ün; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanlığı Tezkerelerinin (1/931, 2/115, 2/139, 2/158,
2/195, 2/282, 2/297, 2/298, 2/324, 2/368, 2/399, 2/434, 2/439, 2/453, 2/524,
2/528, 2/555, 2/601, 2/640, 2/689, 2/691, 2/798, 2/885, 2/896, 2/944, 2/1019,
2/1063, 2/1103, 2/1131, 2/1156, 2/1200, 2/1202, 2/1203, 2/1217, 2/1222, 2/1227,
2/1236, 2/1242, 2/1245, 2/1248, 2/1258, 2/1260, 2/1301, 2/1302, 2/1345, 2/1350,
2/1364, 2/1372, 2/1383, 2/1414, 2/1422, 2/1426, 2/1431, 2/1437, 2/1442, 2/1488,
2/1496, 2/1498, 2/1506, 2/1514, 2/1516, 2/1525, 2/1540, 2/1595, 2/1652, 2/1655,
2/1657, 2/1677, 2/1688, 2/1716, 2/1747, 2/1765, 2/1775, 2/1794, 2/1797, 2/1799,
2/1808, 2/1837, 2/1869, 2/1899, 2/1906, 2/1924, 2/1932, 2/1938, 2/1954, 2/1957,
2/1963, 2/1983, 2/1997, 2/2000, 2/2032, 2/2041, 2/2051, 2/2056, 2/2057, 2/2065,
2/2069, 2/2083, 2/2146, 2/2156, 2/2158, 2/2176, 2/2178, 2/2186, 2/2187, 2/2190,
2/2191, 2/2192, 2/2198) (S. Sayısı: 639) (x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım
BAŞKAN Efendim?
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, şeyden önce
kısa bir söz talebim var, müsaade ederseniz.
BAŞKAN Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
18.-
İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, MHP Grubuna mensup
milletvekillerinin verdiği kanun tekliflerinin 639 sıra
sayılı Kanun Tasarısının muhtevasında yer
alıp almadığı konusunda Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanının
bilgi vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
biraz önce okudunuz, defalarca da bizim ismimiz geçti, grup başkan
vekilleri, kendi adım, Milliyetçi Hareket Partisi. Milliyetçi Hareket
Partisi Grubuna mensup milletvekilleri olarak, esnafımızın,
taşeron işçilerin, emeklilerin, polislerin sosyal güvenliği,
borçların yeniden yapılandırılmasıyla ilgili
verdiğimiz kanun teklifleri birleştirilerek görüşülüyor ama
maalesef bu kanun bizim kanun tekliflerimizdeki muhtevada değil.
Dolayısıyla, aslında, sadece ve sadece Komisyon bu kanun tekliflerini
bir sepete, bir çuvalın içerisine koyarak bunların görüşülmesini
temin etmek yerine, doğrudan doğruya bir kanun tasarısı
vesilesiyle gündemden çıkartmak istemiş.
Bu bakımdan, Sayın Komisyon Başkanı,
bu, bizim verdiğimiz önergeler doğrultusunda Komisyon işlem
yapmış mı, katılmış mı, dikkate
almış mı, bunlarla ilgili bilgi verirse hem kamuoyu hem
milletvekilleri gerçekten bundan faydalanır. Bizim kanun teklifimizin
akıbeti ne oldu, ret mi edildi, kabul mu edildi? Reddedildiyse
biliyorsunuz, reddedildiği zaman bir yıl müddetle getirmeme
imkânımız var, kabul edildiyse kabul edilen değil. Bu durumda
biz kanun teklifimizin akıbetini öğrenmek istiyoruz. Bu kadar
milletvekilinin büyük gayret sarf ederek hazırladığı kanun
tekliflerinin muhtevasından uzak bir Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
münasebetiyle isimlerimizin geçirilmesi bir bakıma bu muhtevayla
bağdaşık değil, o bakımdan bu konuda Komisyon
Başkanından bir izahat istirham ediyorum.
Teşekkür ederim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkanım, efendim, grup konuşmaları yapılsın,
ondan sonra Komisyon Başkanı zaten
KAMER GENÇ (Tunceli) Komisyon Başkanı neyin
karara bağlandığının farkında değil.
BAŞKAN Sayın Vural, şimdi mi yerinden
60ıncı maddeye göre söz vereyim, yoksa normal kendi
OKTAY VURAL (İzmir) Lütfen. Şu anda
verirseniz efendim biz
BAŞKAN Hayır hayır, 60ıncı
maddeye göre söz vereceğim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkanım, görüşmeler yapılsın, belki onlar içerisinde
de Sayın Komisyon Başkanının
BAŞKAN Hayır, ben şeyi soruyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, benim teklifim ne
oldu yani ret mi edildi, kabul mu edildi?
BAŞKAN Ben Sayın Komisyon Başkanına
60ıncı maddeye göre iki dakika söz veriyorum.
Buyurun.
19.-
Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Recai Berber'in, İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın yaptığı açıklamasında bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ
BERBER (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben
kanunun geneli üzerinde grup adına yapacağım konuşmada
bunlarla ilgili ayrıntılı, detaylı bilgi verecektim ancak
şimdi soru üzerine şunu belirteyim: Komisyonumuz ilk
toplantısında biliyorsunuz, bir alt komisyon kurulmasına karar
verdi ve orada çalışmalara başlandı ve alt komisyonda
Adalet ve Kalkınma Partisine mensup milletvekillerine ait 2; Cumhuriyet
Halk Partisine mensup milletvekillerine ait 68; Milliyetçi Hareket Partisine
mensup milletvekillerine ait 26; Halkların Demokratik Partisine mensup
milletvekillerine ait 12 olmak üzere toplam 108 kanun teklifi İç Tüzükün
35inci maddesi uyarınca birleştirilmiş ve
görüşülmüştür. Bunlarla ilgili görüşmeler sonucunda
hazırlanan alt komisyon raporu ve metni üst komisyon
çalışmalarımızda da esas alınmıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ya, 106 madde kabul edildi, sen
148 madde kabul ettin.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ
BERBER (Manisa) Üst komisyon çalışmalarında da grupların,
milletvekillerinin teklif ve önergeleri olmuştur -onlarla ilgili de
ayrıca bilgi vereceğim çalışmalar konusunda bilgi verirken-
bunların hepsi görüşülmüştür, birleştirilen kanunların
hepsi gündeme alınmış ve görüşülmüştür.
Teşekkür ederim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Kabul veya ret, nedir?
Görüşülme tamam da ne oldu?
OKTAY VURAL (İzmir) Ne oldu, ret mi edildi, kabul
mü edildi, onu öğrenmek istiyoruz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Kabul edilen
kısımları içinde, reddedilen kısımlar
dışında.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Kabul
edilmişse vardır zaten raporda, edilmemişse yoktur.
YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) Metne bakarsan
anlarsın!
ÜNAL KACIR (İstanbul) Kabul edilenler içinde,
reddedilenler dışında!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Efendim,
soru-cevapta
BAŞKAN İki dakika daha süre veriyorum.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ
BERBER (Manisa) Sayın Başkan, alt komisyon raporu veya metni, bu
görüşmeler sonucunda, kabul edilen önergeleri içerecek şekilde üst
komisyona sunulmuştur. Dolayısıyla görüşmelerde önergelerin
bir kısmı kabul edilmiş, bir kısmı
reddedilmiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) Hangileri raporda?
KAMER GENÇ (Tunceli) Hangisi kabul edilmiş, bunu
söyler misiniz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ
BERBER (Manisa) Toplam 360 önergenin 10 tanesi kabul edilmiştir.
Bunların 4 tanesi madde ihdası şeklindedir, diğerleri
reddedilmiştir. Tek tek hepsini söyleyemem.
Teşekkür ederim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Önerge değil, kanun
teklifi, kanun teklifi bizim. Biz önerge vermedik, kanun teklifi verdik.
OKTAY VURAL (İzmir) - Kanun tekliflerini diyoruz
biz, kanun tekliflerini söylüyoruz, önergeleri demiyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Biz önergeyi söylemedik
Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
Sayın Başkan
OKTAY VURAL (İzmir) - Onlar önerge, kanun teklifini
söylüyoruz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkanım, soru-cevap bölümüne geçmedik efendim. Soru-cevapta
sorulursa cevap verilir Sayın Başkanım. Böyle bir usul yok
efendim, böyle bir usul yok Sayın Başkanım.
OKTAY VURAL (İzmir) Olur mu? Kanun teklifimizin
akıbetini öğrenmek istiyoruz ya! Ne oldu benim kanun teklifim?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Soru-cevapta
sorarsınız cevabı verilir yani.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ne cevabı be! Evvela bir
anlayalım ya! Sen her şeyi dolduruşa getiriyorsun.
BAŞKAN- Açıyoruz Sayın Hamzaçebi.
Buyurunuz.
20.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, 639 sıra
sayılı Kanun Tasarısının
başlığında yer alan ifadeler ile Türkiye Büyük Millet
Meclisi web sayfasında yer alan ifadelerin farklı olduğuna
ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi bizim önümüzde
olan sıra sayısında yer alan ifadeler ile Türkiye Büyük Millet
Meclisinin web sayfasında yer alan ifadelerin bire bir, aynı
olması lazım. Şimdi bir karşılaştırma
yaptım, görüşmekte olduğumuz bu sıra sayısında
yer alan isim ile Türkiye Büyük Millet Meclisinin web sayfasında yer alan
isim birbirinden farklı yani biz Ipadden, İnternetten Meclis
sayfasını takip ederken şüpheye mi düşeceğiz acaba?
Böyle bir şey olabilir mi? Yani hangisine itibar edeceğiz?
Şimdi, şu denilebilir: Önünüzdeki
basılı metin neyse ona itibar edin. Peki, İnternet denilen
teknoloji ne için vardır? Ben, o nedenle bu farklılık
giderilinceye kadar görüşmelere ara verilmesini talep ediyorum efendim.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Emredersiniz!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sayın
Başkanım
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Kim o
ukalalık yapan orada?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkanım, müsaade eder misiniz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Ne ukalalığı?
Ben söyledim, Emredersiniz. dedim. Ukala sensin!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Ukalalık yapıyorsunuz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sensin ukala!
BAŞKAN Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.55
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 22.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 116ncı Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
639 sıra sayı Kanun Tasarısının
görüşmelerine devam edeceğiz.
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- İş Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ankara Milletvekili
İzzet Çetin ve 13 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili İzzet
Çetinin; İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun; Yozgat
Milletvekili Sadir Durmaz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel'in; Bingöl Milletvekili İdris Balukenin; Bursa
Milletvekili Sena Kaleli ve 5 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili İzzet
Çetinin; Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer ve 3 Milletvekilinin;
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ile Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın;
Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu ve 4 Milletvekilinin;
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Adana Milletvekili Turgay
Develi'nin; İzmir Milletvekili Musa Çam'ın; Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; İstanbul Milletvekilleri
Mahmut Tanal ve Binnaz Toprak'ın; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal'ın; İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Gürsel Tekin'in;
İstanbul Milletvekili Celal Dinçer'in; Manisa Milletvekili Erkan
Akçay'ın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın;
Muğla Milletvekili Nurettin Demir'in; Ankara Milletvekili Levent Gök'ün;
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın;
İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz'ün; Tekirdağ Milletvekili Bülent
Belen ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır'ın; Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in;
İstanbul Milletvekilleri Aydın Ağan Ayaydın ve Ercan
Cengiz'in; Kars Milletvekili Mülkiye Birtane'nin; Manisa Milletvekili Erkan
Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili İzzet
Çetin'in; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk'ün; İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal'ın; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın;
İstanbul Milletvekili Atila Kaya ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin; Barış ve
Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Iğdır Milletvekili Pervin
Buldan'ın; Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan'ın; Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu'nun; Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu'nun; Ankara
Milletvekili Levent Gök'ün; Ankara Milletvekili Levent Gök'ün;
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 1
Milletvekilinin; Mersin Milletvekili Ali Öz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1
Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın;
Mersin Milletvekili Ali Öz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Musa Çam'ın; Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin'in;
Manisa Milletvekili Sakine Öz'ün; Diyarbakır Milletvekili Emine
Ayna'nın; İstanbul Milletvekilleri Gürsel Tekin ve Mahmut
Tanal'ın; Erzincan Milletvekili Muharrem Işık'ın;
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in; İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel'in; Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın; Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun;
İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; Manisa Milletvekili
Özgür Özel'in; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata'nın; Bursa Milletvekili Sena Kaleli'nin; Mersin
Milletvekili Ali Öz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 3
Milletvekilinin; Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın; İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; İzmir Milletvekili Hülya
Güven ve 34 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça'nın; Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan
Canalioğlu'nun; Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu'nun;
Kastamonu Milletvekili Emin Çınar ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Kastamonu
Milletvekili Emin Çınar ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Bursa
Milletvekili Sena Kaleli'nin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın;
Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu'nun; Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Kütahya Milletvekili Alim
Işık ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural'ın; Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlu ile 20 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan
Canalioğlu'nun; Barış ve Demokrasi Partisi Grup
Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in; İstanbul
Milletvekili Süleyman Çelebi'nin; Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer'in;
Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek'in; Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akova'nın; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın
Türeli'nin; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin;
Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in; İzmir Milletvekili Aytun
Çıray'ın; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret
Akova'nın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın;
Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akova'nın; Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in;
Manisa Milletvekili Hasan Ören'in; Çanakkale Milletvekili Mustafa Serdar
Soydan'ın; Manisa Milletvekili Hasan Ören'in; Manisa Milletvekili Özgür
Özel'in; Bursa Milletvekilleri Hüseyin Şahin ve Önder Matlı ile 8 Milletvekilinin;
İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın; Manisa Milletvekili Hasan
Örenin; Denizli Milletvekili Mehmet Yüksel ve Çorum Milletvekili Cahit
Bağcı ile 37 Milletvekilinin; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın; Manisa Milletvekili Sakine Öz'ün; Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin Benzer
Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ile Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanlığı Tezkerelerinin (1/931, 2/115, 2/139, 2/158,
2/195, 2/282, 2/297, 2/298, 2/324, 2/368, 2/399, 2/434, 2/439, 2/453, 2/524,
2/528, 2/555, 2/601, 2/640, 2/689, 2/691, 2/798, 2/885, 2/896, 2/944, 2/1019,
2/1063, 2/1103, 2/1131, 2/1156, 2/1200, 2/1202, 2/1203, 2/1217, 2/1222, 2/1227,
2/1236, 2/1242, 2/1245, 2/1248, 2/1258, 2/1260, 2/1301, 2/1302, 2/1345, 2/1350,
2/1364, 2/1372, 2/1383, 2/1414, 2/1422, 2/1426, 2/1431, 2/1437, 2/1442, 2/1488,
2/1496, 2/1498, 2/1506, 2/1514, 2/1516, 2/1525, 2/1540, 2/1595, 2/1652, 2/1655,
2/1657, 2/1677, 2/1688, 2/1716, 2/1747, 2/1765, 2/1775, 2/1794, 2/1797, 2/1799,
2/1808, 2/1837, 2/1869, 2/1899, 2/1906, 2/1924, 2/1932, 2/1938, 2/1954, 2/1957,
2/1963, 2/1983, 2/1997, 2/2000, 2/2032, 2/2041, 2/2051, 2/2056, 2/2057, 2/2065,
2/2069, 2/2083, 2/2146, 2/2156, 2/2158, 2/2176, 2/2178, 2/2186, 2/2187, 2/2190,
2/2191, 2/2192, 2/2198) (S. Sayısı: 639) (Devam)
BAŞKAN Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin web sayfasında Komisyon Raporları arama formunda yer
alan Sırasayısı başlığı bölümüne teknik
olarak sınırlı sayıda karakter girildiğinden 639
sıra sayılı Raporun başlığı özel olarak yer
almıştır.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Özet olarak
BAŞKAN Ancak, raporun asıl metni olan pdf
formu basılı sıra sayısıyla bire bir
aynıdır.
Teknik servisin verdiği bir bilgiyi ben size
aktardım. Bilgisayardan da anlamadığım için verileni
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Evet.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
İnternette bu Komisyon Raporları bölümüne girildiğinde bu
tasarının, bu sıra sayısının ismi yer
almamaktadır. Yani ortalarda bir yerde kesilmekte sonrasında teklif vermiş
olan diğer arkadaşlarımızın isimleri yer
almamaktadır.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ
BERBER (Manisa) Yetmiyor, yetmiyor
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yani
21inci yüzyıldayız. Cumhurbaşkanı adayı Sayın
Recep Tayyip Erdoğan 21inci yüzyıl vizyonu çiziyor ama onun
yönetimindeki Meclis Başkanlığının İnternet
sayfasından biz tasarıya ulaşamıyoruz. Böyle bir şey
olamaz, bunu kabul etmek mümkün değildir.
BAŞKAN Bana verilen bilgi buydu Sayın
Hamzaçebi.
Şimdi, sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince bu tasarı İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, tasarı, tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul
edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan
maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Sayın milletvekilleri, Sayın Kamer Genç
tarafından Başkanlığımıza, İç Tüzükün
87nci maddesine göre teklifin Anayasaya aykırı olduğu
gerekçesiyle komisyona iade edilmesine dair bir önerge verilmiştir.
İç Tüzükün 87nci maddesinde kanunlarda ve İç Tüzükte aksine bir
hüküm yoksa teklifin tümünün veya bir maddesinin komisyona iadesi hakkında
milletvekillerince önerge verilebileceği belirtilmektedir. İç
Tüzükün 88inci maddesi ise tasarı ve teklifin tümünün veya bazı
maddelerinin komisyona geri verilmesini esas komisyon ve hükûmetin isteyebileceğini
düzenleyen özel bir hüküm getirmektedir. Bu özel hüküm gereği esas
komisyon ve hükûmet dışında milletvekillerinin tasarı veya
teklifin komisyona geri verilmesine yönelik önerge vermeleri mümkün
bulunmamaktadır. Tasarı ve tekliflerin komisyona geri verilmesine
yönelik Parlamento uygulaması da bu yöndedir. İç Tüzükün anılan
hükmü gereği önerge işleme alınamayacaktır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN - Bitireyim
Örnek uygulamalar: 5 Nisan 2011, birleşim 86; 21
Ocak 2014, birleşim 49.
Evet, buyurunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Şimdi, efendim, bu
şeyle
Yani, Türkiye Büyük Millet Meclisi başkan vekilleri ve
Başkanı İç Tüzükü siliyor. Şimdi, 87nci maddede diyor ki
İç Tüzük hangi hâllerde Hükûmet, hangi hâllerde komisyon ve hangi hâllerde
milletvekillerine tasarı ve teklifi komisyona iade etmesi konusunda bir
yetki tanımış. 88inci madde, komisyon ve Hükûmete böyle bir
yetki tanımış, 87nci madde de milletvekiline
tanımış.
Şimdi, bakın, getirilen bu kanunda diyor ki:
İş Kanunu ile Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun
Tasarısı. Şimdi, bu kanunu incelediğiniz zaman 70 tane
kanunda değişiklik yapıyor. Yani, bir defa Plan ve Bütçe
Komisyonu konuya vâkıf değil. Bakın, biraz önce kaç tane teklifi
birleştirerek siz ismini okudunuz, şimdi vereceğimiz önergelerde
bütün bu kanun tekliflerini yazacağız önergenin başına ve
bu en azından on dakika alacak. Yani böyle bir şey olmaz.
Şimdi, burada İş Kanunu ile Bazı
Kanun Hükmünde Kararnameler
derken Amme Alacakları Tahsili Usulü
Hakkında Kanununda var, Vergi Usul Kanununda var, Harçlar Kanununda
var, Damga Vergisi Kanununda var, İdari Yargılama Usulü Kanununda
var, Ceza Kanununda var yani bütün kanunlarda var, ne kadar aklınıza
gelirse. Şimdi, böyle bir gayri ciddi Komisyon, Komisyon Başkanı
konuya vâkıf değil, konuyu incelememiş
Biz diyoruz ki: Yani bu Türkiye Büyük Millet Meclisinin
bir saygınlığı var. Bu önergemizi siz haksız yere
işleme koymuyorsunuz yani bundan önceki uygulamalarınız da hep
haksız. Milletvekili diyor ki: Bu kanun tasarı ve teklifi Anayasaya
aykırıdır, İç Tüzüke aykırıdır, Komisyon
bir daha incelesin. Biz tartışalım bunu. Eğer
tartışıp yani
Zaten AKP çoğunluğu bunu kabul etmiyor.
BAŞKAN Yapabileceğim benim bir tek şey
var; o da usul tartışması açmaktır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ee, usul
tartışmasını açın.
BAŞKAN Usul tartışması
açabilirsiniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) -
Ben aleyhte söz istiyorum.
BAŞKAN Onun dışında ben bir
şey yapamam; dolayısıyla devam etmek zorundayız.
İZZET ÇETİN (Ankara) Sayın Başkan,
bana söz verecektiniz.
BAŞKAN Aleyhte Sayın Genç.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Efendim,
usulün, neyin tartışması?
BAŞKAN Usul tartışması açabilir,
öyle bir hakkı var; onun dışında yok.
Bir saniye
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Lehte.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Lehte.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Lehte.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Aleyhte.
BAŞKAN Aleyhte Sayın Genç, lehte Sayın
Canikli, Kubat, aleyhte Sayın Hamzaçebi.
Evet, buyurunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Lehte çıksın
konuşsun, konuşsun bakalım ne konuşacak?
Yahu bu kadar akıldan ve izandan yoksun insanlarla
hiç karşılaşmadım.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkanım, terbiye sınırlarını aşan, burada
haddini bilmeyen
KAMER GENÇ (Tunceli) Haddini bilmeyen sensin. Önce,
okuyarak gel buraya.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Şimdi
bakın, artık sınır buraya geldi. Lütfen, gerekeni
yapın Sayın Başkan. Gerekeni yapın
BAŞKAN Ne oldu? Duymadım.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sabrın da
bir sınırı var.
BAŞKAN Ne oldu? Duymadım.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Efendim, yani
kelimeler çok sert çıkacak. Lütfen gereğini yapın Sayın
Başkanım. Lütfen gereğini yapın. Sabrediyorum, sabrediyorum,
sabrediyorum ama sabrın sonu var, sabrın sınırı var
Sayın Başkan.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara veriyorum;
grup başkan vekillerini rica ediyorum arkaya; ondan sonra da usul
tartışmasına devam edeceğim; tutanağa da
bakacağız.
Kapanma
Saati: 22.08
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.24
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 116ncı Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
639 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet burada.
Şimdi, usul tartışmasında ilk söz
lehte olmak üzere Giresun Milletvekili Sayın Nurettin Caniklide.
Buyurunuz.
Üçer dakika süre veriyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, bu usul
tartışmasının konusunu da açıklarsanız, unuttular
çünkü bunlar.
BAŞKAN Efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Usul
tartışmasının konusunu da açıklarsanız bunlar
unuttular.
RECEP ÖZEL (Isparta) Unutmadık, unutmadık.
Sen nereden biliyorsun unuttuğumuzu?
BAŞKAN Anayasaya aykırılık
konusunda, komisyona iade konusunda bir usul tartışması
Bu arada
Sayın Canikli özür dilerim, iki dakika
bekleteceğim sizi. Birbirimize hitap ederken sayın milletvekilleri,
lütfen, kırıcı, hakaret edici, incitici sözler burada
kullanmayalım, onu özellikle her birinizden rica ediyorum. Sarf edilen
cümleler insanları çok kırıyor. O açıdan bundan sonra buna
dikkat etmenizi özel rica ediyorum.
Buyurunuz.
IX.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
2.-
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, 639 sıra sayılı Kanun
Tasarısının Anayasaya aykırı olduğu
gerekçesiyle Komisyona iade edilmesi gerektiğine ilişkin önergesinin
işleme alınmamasının İç Tüzük hükümlerine uygun olup
olmadığı hakkında
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Usul tartışmasında Başkanlık
Divanının tutumunun lehinde söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, İç Tüzükümüzün 87nci
maddesinde, biraz önce de gündeme geldi, Kanunlarda veya İçtüzükte aksine
bir hüküm yoksa -bu çok önemli, belirleyici yani bu şekilde- kanun
tasarısı veya teklifinde bir maddenin reddi, tümünün veya bir
maddenin komisyona iadesi, bir maddenin değiştirilmesi, metne ek veya
geçici madde eklenmesi hakkında, milletvekilleri, esas komisyon veya
Hükûmet değişiklik önergeleri verebilir. Bu esaslar dairesinde
milletvekilleri tarafından Anayasaya aykırılık önergeleri
dâhil her madde için yedi önerge verilebilir
Burada genel bir düzenleme
yapıyor. Cümlenin girişinde; başka bir yerde, İç Tüzükün
başka bir bölümünde aksine bir hüküm yoksa bu kural, bu 87nci madde
çerçevesinde şekillendiriliyor.
Bir sonraki maddede, burada daha özel bir düzenleme
yapılıyor buna ilişkin ve aksine hüküm olarak
nitelendirebileceğimiz bir düzenleme yapılıyor. Yani biraz önce
87nci maddede okuduğum, okumaya çalıştığım o
hükümle ilgili olarak, ona aykırılık olarak, aksine bir hüküm
olarak değerlendirilmesi gereken bir düzenleme yapıyor; o da: Metnin
veya maddenin geri istenmesi başlıklı madde. Burada
görüşülmekte olan kanun tasarısı veya teklifinin hangi hâllerde
komisyona geri verilebileceğini özel olarak düzenliyor. Orada da: Esas
komisyon veya Hükûmet, tasarı veya teklifin tümünün, belli bir veya birkaç
maddesinin, komisyona geri verilmesini, bir defaya mahsus olmak üzere
isteyebilir. Bu istem, görüşülmeksizin yerine getirilir. Bu düzenleme
tartıştığımız konuyla ilgili özel düzenlemedir ve
bu özel düzenlemenin uygulanması gerekir. Bugüne kadarki bu hususla ilgili
tüm uygulama da zaten bu çerçevede yapılmaktadır. Bunun
aykırı, aksi bir tane uygulaması bugüne kadar
olmamıştır.
Dolayısıyla İç Tüzükün hem 87nci
maddesinin birinci cümlesindeki o ifadeden dolayı, aksine hüküm olarak
kabul etmemiz gereken 88inci maddesinin bu hükmü komisyona iade yetkisini
sadece komisyona ve Hükûmete vermektedir. Milletvekillerinin bu çerçevede
görüşülmekte olan kanun tasarı veya tekliflerinin yeniden
görüşülmek üzere bir ya da birkaç maddesinin veya tümünün komisyona
gönderilmesini talep etme yetkileri, imkânları yoktur.
Dolayısıyla bu çerçevede yapılan bugüne kadarki uygulama
doğrultusunda Başkanlığın tutumu doğrudur.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Aleyhte olmak üzere Tunceli Milletvekili Sayın Kamer
Genç, buyurunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisi
çalışmalarında Hükûmete, komisyona ve milletvekillerine
verilmiş yetkiler var.
Şimdi, Canikli, tabii, hangi okul mezunu, onu
bilmiyorum da...
Şimdi, burada diyor ki: Kanunlarda ve İç
Tüzükte aksine bir hüküm yoksa, kanun tasarı ve tekliflerinin bir
maddesinin reddi
Bir maddesinin reddini bütün herkes ister mi? Komisyon da
ister, Hükûmet de ister
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Milletvekili de ister.
KAMER GENÇ (Devamla) -
milletvekili de ister.
Bir maddesinin değiştirilmesini Hükûmet de
ister, komisyon da ister, milletvekili de ister.
Bir maddenin komisyona iadesini Hükûmet de ister,
komisyon da ister, milletvekili de ister. Bunu okuma yazması olan herkesin
bilmesi lazım.
Bir maddenin değiştirilmesini Hükûmet de ister,
komisyon da ister, milletvekili de ister.
Bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
çalışma felsefesini, gerçekleri bilmek lazım. Şimdi, o
88inci madde diyor ki: Bazı hâllerde bir komisyondan gelen metin
yanlış olur, Hükûmet yanlış yorumlar, der ki:
Arkadaş, ben bu maddeyi bu komisyona geri istiyorum. Ama milletvekili de
isteyebilir çünkü komisyonun ve Hükûmetin farkına varmadığı
birtakım ilkeler var; işte, milletvekiline bu yetkiyi vermiş. O
zaman 87nci maddeye bunun konulmasına gerek yoktu Sayın
Başkanım.
Şimdi, sizden önce, maalesef, işte o komisyonu,
Meclis Başkan Vekilliğini yürüten
insanlarımızın bilgisizlikleri, yetersizlikleri nedeniyle
belli bir karar verme basiretinden yoksun olduğu için yanındaki
insanlara soruyorlar. Yanındaki insanlar da AKPnin meydana getirdiği
tahakküm nedeniyle yanlış yorumluyorlar.
RECEP ÖZEL (Isparta) Başkanım, herkese
hakaret ediyor.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, madde çok açık.
Ben önerge vermişim, diyorum ki: Bakın, bu kanunun
başlangıcında 70 tane kanun değiştirildiği hâlde
İş Kanunu diyor ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnameler
diyor. Çok açık ve net, kanunun başlığı ile metni
birbirine uymuyor.
Ayrıca, o kadar büyük tutarsızlıklar
yapılmış ki kanunda, işte, İç Tüzükün 35inci maddesi
ihlal edilmiş, Anayasaya aykırı hükümler var. Ya
arkadaşlar, getirdiğiniz bu kanunda idari yargılama usulünde
yürütmenin durdurmasını kaldırıyorsunuz ya. Böyle bir
şey olur mu? Anayasaya açıkça aykırı. Yürütmenin durdurulması
kararı Anayasanın 125inci maddesinde kabul edilen bir ilke ama siz
getirdiğiniz bu tasarıyla, işte bu komisyonun cehaleti
nedeniyle
Bakın, muhalefeti kastediyorum. Eğer muhalefet partisi
milletvekilleri eğer bunları dile getirmişlerse çıkarsınız,
burada dersiniz ki: Biz bunları dile getirdik, AKP Grubu kabul etmedi.
Gerçekten bu kadar açık, net, Anayasaya aykırı. Böyle bir hükmü
de kabul ediyorsunuz. Böyle bir şey olmaz ki.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Genç, teşekkür ederim.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Sen profesör
müsün, ordinaryüs müsün, nesin ya? Hangi okul mezunusun?
KAMER GENÇ (Tunceli) Sen cahilsin, cahil!
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Sensin cahil ya!
BAŞKAN Lehte
Lütfen
Lütfen
KAMER GENÇ (Tunceli) Cahilsin, cahilsin! Git, oku da
gel!
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Ordinaryüs gibi
ders veriyorsun. Boş konuşuyorsun! Hadi!
BAŞKAN İstanbul Milletvekili Sayın
Doğan Kubat, buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Cahillikten ben de aldığım için nasibimi,
lütfen
Buyurunuz.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
açılan usul tartışmasında Başkanımızın
tutumunun lehinde görüşlerimi ifade etmek üzere söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla
selamlarım.
Değerli milletvekilleri, İç Tüzükte bir kanun
tasarı veya teklifinin Anayasaya aykırılık
iddialarının ne şekilde inceleneceği gerek komisyon
aşamasında gerekse Genel Kurul aşamasında İç Tüzükte
düzenlenmiştir. Komisyon aşamasında bu uygunluk denetimi İç
Tüzükün 38inci maddesine göre yapılır. İç Tüzükün 38inci
maddesine göre komisyonlar bu tasarı ve teklifleri resen Anayasanın
özüne ve sözüne açıkça veya örtülü biçimde aykırı olup
olmadığını inceler, raporunu bağlar 42ye göre ve
Genel Kurula gönderir ve bu işlem yapılmış.
MUSA ÇAM (İzmir) Doğan Bey, dinleyen mi
vardı? Bunu defalarca dile getirdik Anayasaya aykırı. diye,
defalarca dile getirdik. Dinleyen mi var?
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla)
Dolayısıyla, herhangi bir şekilde Anayasaya
aykırılık iddiasını ciddiye almamış. Genel
Kurul aşamasındaysa bu iddiaların nasıl gündeme
getirileceği yine 87nci maddede
KAMER GENÇ (Tunceli) Ya, peki 87nci maddede
yazılanlar ne?
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) 81 ve 91inci maddede
dolaylı biçimde düzenlenmiş ve 84üncü maddede düzenlenmiş.
İZZET ÇETİN (Ankara) 100üncü madde
açık, Anayasaya aykırı, doğru söylüyor.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Şimdi,
değişiklik önergeleri verilebilir, Anayasaya
aykırılık iddiası da elbette ki gündeme getirilebilir.
87nci madde bir kanun tasarısı veya teklifinde bir maddenin reddi
veya değiştirilmesi veya geçici veya ek madde eklenmesine
ilişkin milletvekillerinin, esas komisyonun ve Hükûmetin önerge verebileceğini
söylüyor, tümünün iadesine ilişkin de burada 87nci maddenin birinci
fıkrasında bir hüküm var, evet ama 87nci maddenin birinci
fıkrasının birinci cümlesi Kanunlarda veya İç Tüzükte
aksine bir hüküm yoksa diyerek buna bir kısıtlama getiriyor.
Şimdi, 88inci maddeye
baktığımız zaman da bir madde veya kanun tasarı veya
teklifinin tümünün komisyona iadesini isteme yetkisinin esas komisyon veya
Hükûmete verildiğini görmekteyiz. Dolayısıyla, 88inci maddede
87nci maddeye bir istisna oluşturulduğundan dolayı
milletvekillerinin bir kanun tasarı veya teklifinin tümünün iadesi
noktasında bir önerge verme haklarının
olmadığını ortaya koymaktadır. Kaldı ki 81inci
madde ve 91inci maddeye göre temel kanunlarla ilgili görüşmelerde biz
burada tümünü görüştükten sonra gruplar, şahıslar Anayasaya
aykırılık iddialarını dile getirebilecekler ve Genel
Kurul eğer bunları geçerli görürse maddelere geçilmesini reddederek
bu Anayasaya aykırılık iddialarını
karşılamış olacaktır. Bunun dışında,
maddeler üzerinde ancak Anayasaya aykırılık önergeleri milletvekili
tarafından verilebileceğinden tümünün iadesine yönelik böyle bir
önergenin işleme alınmaması noktasındaki
Başkanlık tutumunun lehinde olduğumu belirtiyor, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aleyhte, İstanbul Milletvekili
Sayın Akif Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Mahmut Tanal konuşacak.
BAŞKAN İstanbul Milletvekili Sayın
Mahmut Tanal, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, tartışmanın özü, bir: Bu komple
geri Komisyona gönderilebilir mi? İki: Anayasaya aykırı
mı?
Bakın sayın milletvekilleri, bize
dağıtılan 639 sıra sayılı, kitapçıkta
diyeceğim artık, sayfa 588de Sayın Meclis
Başkanının aynen yazısı: Komisyonlar kanun teklif
edemezler, ancak kendilerine havale edilen işler dışında
başka işlerle uğraşmayın. diyor. Ne kadar, kaç tane
kanun teklif edilmiş gayet rahat? Havale edilen 61 madde, şu anda
bize dağıtılan bu kitapçıkta artık kitapçık
diyeceğim ben, ismi belli değil, âdeta faili meçhul cinayetler gibi
faili meçhul bir kanun- 148 madde. Yani bu açıdan bu Anayasanın
yapımına, vesairesine aykırı mı? Aykırı.
Efendim, gelelim teklif komple geri gönderilebilir mi,
gönderilemez mi noktasına. İç Tüzük ne diyor? Efendim Mevcut olan
İç Tüzük kenar başlığı kanunun metnine dâhildir.
Kenar başlığına bakalım yani
tartışmanın bitmesi açısından Sayın
Başkanım, kenar başlığında madde 88de Metnin
veya maddenin geri istenmesi orada diyor ki: Komisyon veya Hükûmet bu kanun
teklifini, hazır kabul edilen kanun teklifini veya tasarıyı
yanlış yaptı, hatalı yaptı. Yanlış
imalatın, kötü bir hizmetin, kötü bir yasanın ortaya
çıkmaması için komplesini ben geri alırım. Komisyon ve
aynı zamanda Hükûmet bunu geri isteyebiliyor.
Peki, bunun 87nci maddesinde ne diyor? 87nci maddesinin
de kenar başlığı değişiklik önergeleri yani
burada milletvekilleri bir korkuluk bahçesi değil, ben tüm milletvekili
arkadaşlarımızdan özür diliyorum yani bu cümleyi söylemek
zorunda kalıyorum. Efendim, milletvekili Anayasa'ya aykırı
görecek Yok efendim, sen bunu geri isteyemezsin. Geri isteyemez.
şeklinde bir hükmü bana gösterir misiniz arkadaşlar?
KAMER GENÇ (Tunceli) Geri isteme değil, iade.
MAHMUT TANAL (Devamla) İade edemez,
değişiklik önergesi veremez. diye bir hükmü gösterebilir misiniz?
Açık ve net, burada milletvekilinin hem Anayasa'dan doğan hakkı
hem İç Tüzükten doğan hakkı. Bu şekilde komplesinin
Anayasa'ya aykırı olması nedeniyle milletvekilinin komisyona
iadesini talep etme yetkisi var ama Değerli Başkanım, diyorsunuz
ki: Geçmişte böyle yok. Geçmişteki kötü emsaller emsal olmaz tabii
ki; bu bir.
İkinci bir husus: Geçmişte Meclisi idare
edenlerin yanlış bir kararı -kötü emsal- emsal de olmaz. Netice
itibarıyla, işi bilen, cesur, yürekli Meclis Başkanı
çıkar, o da sizsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) O kadar inanıyor ve
güveniyoruz size.
BAŞKAN Teşekkür ederim, sağ olasınız.
MAHMUT TANAL (Devamla) O anlamda
kararınızı bu yönde oluşturmanızı arzu ediyor,
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim, bilmukabele.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, usul tartışması sona erdi zannediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Bir kişi daha var galiba.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bu konu
öteden beri bir tartışma konusudur yani zaman zaman usul
tartışmaları yapılmıştır ama bir türlü Genel
Kurulun aklında bu netleşmemiştir. O nedenle, benim sizden
talebim, bu konuyu Genel Kurulun oyuna sunarak kesinleştirelim efendim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Hayır
efendim, öyle bir şey olamaz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Hayır. Bu söylediğim, 60ıncı maddede Gerektiğinde
oya başvurulur. der. O nedenle efendim oylamaya sunalım. Bunu da
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda sürekli bir tartışma
konusu olmaktan çıkaralım efendim.
Teşekkür ederim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Uygulama
bellidir efendim. Bu uygulama teamülünde oylama olamaz Sayın
Başkanım, öyle oylama olmaz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi, yapılan uygulamalar çerçevesi içinde hiç
böyle bir yol tutulmamış bugüne kadar. Teamüller çerçevesi içinde
özellikle ben kendim açtım usul tartışmasını.
Dolayısıyla, tutumumda bir değişiklik yoktur.
Sayın Çetin, size 60ıncı maddeye göre bir
dakika söz veriyorum, buyurunuz.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
21.-
Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in, 639 sıra sayılı Kanun Tasarısında
yer alan kanun tekliflerinin Komisyonda usulüne uygun görüşülmediğine
ilişkin açıklaması
İZZET ÇETİN (Ankara) Sayın Başkan,
tabii, söz sıramı zamanında vermiş olsaydınız
anlamı olacaktı, epey önce istemiştim.
Gerçekten, bu kanun tasarısının hem alt
komisyonda hem esas Komisyonda görüşmeleri ve burada sizin kanun ismini
okurken saydığınız milletvekillerine ait kanun teklifleri
komisyonlarda usulüne göre görüşülmemiştir. Önergeye
dönüştürülerek madde hâline getirilmesi için çaba sarf edilmiş,
Komisyon Başkanının söylediğinin tam aksine hiçbir önerge
iktidar partisi Komisyon üyelerinin imzasını
taşımadığı sürece kabul edilmemiştir.
Dolayısıyla, bu kanun tasarısındaki milletvekillerine ait
kanun tekliflerinin kanuna yazılmasının tek amacı, onları
gündemden düşürmek ve bir yıl süreyle Meclise gelmelerini engelleme
amacı bulunuyor.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, benim
önergemi niye işleme koymadın?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
önergem vardı.
BAŞKAN İşleme alacağım.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
istirham ediyorum
BAŞKAN Birleşime on dakika ara veriyorum.
Aradan sonra bakacağım efendim.
Sayın Yakut, sizi de davet ediyorum.
Kapanma Saati:
22.42
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.50
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 116ncı Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
639 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
X.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Ankara Milletvekili İzzet Çetin ve 13 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili
İzzet Çetinin; İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu'nun; Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın;
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in; Bingöl Milletvekili
İdris Balukenin; Bursa Milletvekili Sena Kaleli ve 5 Milletvekilinin;
Ankara Milletvekili İzzet Çetinin; Tekirdağ Milletvekili Candan
Yüceer ve 3 Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın; Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam
Kesimoğlu ve 4 Milletvekilinin; Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Adana Milletvekili Turgay Develi'nin; İzmir Milletvekili
Musa Çam'ın; Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya'nın; İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Binnaz
Toprak'ın; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; İstanbul
Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Gürsel Tekin'in; İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer'in; Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Muğla Milletvekili Nurettin
Demir'in; Ankara Milletvekili Levent Gök'ün; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır'ın; İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz'ün; Tekirdağ
Milletvekili Bülent Belen ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Ankara Milletvekili
İzzet Çetin'in; İstanbul Milletvekilleri Aydın Ağan
Ayaydın ve Ercan Cengiz'in; Kars Milletvekili Mülkiye Birtane'nin; Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Ankara
Milletvekili İzzet Çetin'in; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan
Köktürk'ün; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal'ın; İstanbul Milletvekili Atila Kaya ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile
2 Milletvekilinin; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili
Iğdır Milletvekili Pervin Buldan'ın; Burdur Milletvekili Ramazan
Kerim Özkan'ın; Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu'nun; Hatay Milletvekili
Mevlüt Dudu'nun; Ankara Milletvekili Levent Gök'ün; Ankara Milletvekili Levent
Gök'ün; Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 1 Milletvekilinin; Mersin Milletvekili Ali Öz ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ile 1 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova'nın; Mersin Milletvekili Ali Öz ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın;
İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1
Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Musa Çam'ın; Hatay Milletvekili
Adnan Şefik Çirkin'in; Manisa Milletvekili Sakine Öz'ün; Diyarbakır
Milletvekili Emine Ayna'nın; İstanbul Milletvekilleri Gürsel Tekin ve
Mahmut Tanal'ın; Erzincan Milletvekili Muharrem Işık'ın;
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in; İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel'in; Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın; Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi
ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun; İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; Manisa Milletvekili Özgür
Özel'in; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata'nın; Bursa Milletvekili Sena Kaleli'nin; Mersin
Milletvekili Ali Öz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 3
Milletvekilinin; Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın; İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; İzmir Milletvekili Hülya
Güven ve 34 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in;
Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Trabzon Milletvekili
Mehmet Volkan Canalioğlu'nun; Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan
Canalioğlu'nun; Kastamonu Milletvekili Emin Çınar ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın; Kastamonu Milletvekili Emin Çınar ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın;
Bursa Milletvekili Sena Kaleli'nin; İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal'ın; Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu'nun; Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Kütahya
Milletvekili Alim Işık ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu ile 20
Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu'nun;
Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in; İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi'nin;
Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer'in; Samsun Milletvekili Cemalettin
Şimşek'in; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret
Akova'nın; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin;
İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel'in; İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın;
Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural'ın; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret
Akova'nın; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın;
Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in; Manisa Milletvekili Hasan Ören'in;
Çanakkale Milletvekili Mustafa Serdar Soydan'ın; Manisa Milletvekili Hasan
Ören'in; Manisa Milletvekili Özgür Özel'in; Bursa Milletvekilleri Hüseyin
Şahin ve Önder Matlı ile 8 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili
Aytun Çıray'ın; Manisa Milletvekili Hasan Örenin; Denizli
Milletvekili Mehmet Yüksel ve Çorum Milletvekili Cahit Bağcı ile 37
Milletvekilinin; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Manisa Milletvekili
Sakine Öz'ün; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanlığı Tezkerelerinin (1/931, 2/115, 2/139, 2/158,
2/195, 2/282, 2/297, 2/298, 2/324, 2/368, 2/399, 2/434, 2/439, 2/453, 2/524,
2/528, 2/555, 2/601, 2/640, 2/689, 2/691, 2/798, 2/885, 2/896, 2/944, 2/1019,
2/1063, 2/1103, 2/1131, 2/1156, 2/1200, 2/1202, 2/1203, 2/1217, 2/1222, 2/1227,
2/1236, 2/1242, 2/1245, 2/1248, 2/1258, 2/1260, 2/1301, 2/1302, 2/1345, 2/1350,
2/1364, 2/1372, 2/1383, 2/1414, 2/1422, 2/1426, 2/1431, 2/1437, 2/1442, 2/1488,
2/1496, 2/1498, 2/1506, 2/1514, 2/1516, 2/1525, 2/1540, 2/1595, 2/1652, 2/1655,
2/1657, 2/1677, 2/1688, 2/1716, 2/1747, 2/1765, 2/1775, 2/1794, 2/1797, 2/1799,
2/1808, 2/1837, 2/1869, 2/1899, 2/1906, 2/1924, 2/1932, 2/1938, 2/1954, 2/1957,
2/1963, 2/1983, 2/1997, 2/2000, 2/2032, 2/2041, 2/2051, 2/2056, 2/2057, 2/2065,
2/2069, 2/2083, 2/2146, 2/2156, 2/2158, 2/2176, 2/2178, 2/2186, 2/2187, 2/2190,
2/2191, 2/2192, 2/2198) (S. Sayısı: 639) (Devam)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet burada.
Sayın milletvekilleri, 639 sıra
sayılı işte yer alan bir teklifin geri alınmasına
ilişkin önerge vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D) Önergeler (Devam)
2.-
İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlunun birlikte verdikleri, 639 sıra sayılı Kanun
Tasarısında yer alan (2/399) esas numaralı Kanun Teklifini
geri çektiklerine ilişkin önergesi (4/174)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
639 sıra
sayılı Raporda yer alan Sayın Mesut Dedeoğluyla beraber
verdiği kanun teklifini geri çekiyoruz.
Oktay Vural Mesut
Dedeoğlu
İzmir Kahramanmaraş
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Yoklama talebi vardır.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Türeli, Sayın
Demiröz, Sayın Çetin, Sayın Seçer, Sayın Aygün, Sayın
Kalkavan, Sayın Köktürk, Sayın Özel, Sayın Erdoğdu,
Sayın Genç, Sayın Özdemir, Sayın Kuşoğlu, Sayın
Tamaylıgil, Sayın Atıcı, Sayın Öz, Sayın Küçük,
Sayın Haberal, Sayın Çelebi, Sayın Öğüt.
Yoklamayı başlatıyorum.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 22.54
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 23.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 116ncı Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Yoklamayı tekrarlıyorum.
İki dakika süre veriyorum ve başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur. (CHP sıralarından alkışlar)
Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve
teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için, 16 Temmuz 2014 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 23.03