TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
128inci Birleşim
4 Ağustos 2014 Pazartesi
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı'nın,
Başkanlık Divanı olarak, milletvekillerinin, Meclis
çalışanlarının ve basın mensuplarının
Ramazan Bayramını kutladığına ilişkin
konuşması
V.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Bitlis Milletvekili Vedat
Demiröz'ün, mali müşavirlerin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu'nun, Sincarda Türkmenlere ve Doğu Türkistanda Uygur
Türklerine yapılan zulümlere ilişkin gündem dışı
konuşması
VI.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz ve 19 milletvekilinin, başta Manisa'daki SÜREKO tesisi olmak
üzere katı atık tesislerinden kaynaklı çevre
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1046)
2.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel ve 21 milletvekilinin, ders kitaplarındaki hak
ihlallerini içeren muhafazakâr, milliyetçi, militarist ve cinsiyetçi ifadelerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1047)
3.- Batman Milletvekili Ayla
Akat Ata ve 21 milletvekilinin, tutuklu ve hükümlülerin farklı
cezaevlerine nakillerinden doğan sorunların sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1048)
VII.- AÇIKLAMALAR
1.-İzmir Milletvekili
Ertuğrul Günay'ın, Cumhurbaşkanı adaylarından birinin
İzmirde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasî Parti Grubu
Önerileri
1.-MHP Grubunun, Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve arkadaşları
tarafından, gençlerimizin sınır komşularımızda
yaşanan savaşlara ve terör örgütlerine katılım sebeplerinin
araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması, bu
sorunların giderilmesi ve çözüm yollarının belirlenmesi
amacıyla 16/7/2014 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 4 Ağustos 2014
Pazartesi günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğan'ın, Isparta Milletvekili Recep Özelin MHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Isparta Milletvekili
Recep Özel'in, Isparta Milletvekili Ali Haydar Önerin MHP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.- Isparta Milletvekili Ali
Haydar Öner'in, Isparta Milletvekili Recep Özelin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
4.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğan'ın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının MHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
5.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancı'nın, Iğdır Milletvekili Sinan
Oğanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
6.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın, Iğdır Milletvekili Sinan
Oğanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında AK PARTİ Grup
Başkanınasataşması nedeniyle konuşması
7.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu'nun, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
8.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğan'ın, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
X.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1-. Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan'ın, Kocaeli'de Basın Yayın Enformasyon İl
Müdürlüğü açılmamasına ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/47242)
2.- Bursa Milletvekili Aykan
Erdemir'in, IŞİD tarafından rehin alınan Musul
Başkonsolosuna ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/47357)
3.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, afetlere karşı
hazırlık ve sivil savunma konusunda yapılan
çalışmalara ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı (7/47368)
4.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, bir bakanın
korumalarının bazı kişileri darp ettiği
iddiasına,
Fethi Paşa Korusu'nda
çıkan yangın sonucu tahrip olan bir yalının bedelsiz olarak
bir firmaya verildiği iddiasına,
Hüseyin Avni Paşa
Yalısı'nın da içinde bulunduğu korunun TMSF tarafından
bir sermaye grubuna devri ile ilgili çeşitli hususlara
İlişkin
soruları ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınçın cevabı (7/47369), (7/47370), (7/47373)
5.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Reklam Kurulunun üye
sayısının azaltılmasına ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın cevabı
(7/47385)
6.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık'ın, Hükümet tarafından Gülen Cemaatine yönelik
hazırlandığı iddia edilen eylem planına ilişkin
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınçın
cevabı (7/47947)
4
Ağustos 2014 Pazartesi
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 128inci
Birleşimini açıyorum.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı'nın, Başkanlık
Divanı olarak, milletvekillerinin, Meclis
çalışanlarının ve basın mensuplarının
Ramazan Bayramını kutladığına ilişkin
konuşması
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Divan, olarak
sizlerin, Meclis personelinin ve basın mensuplarının geçmiş
bayramını kutluyoruz, barış içinde, kardeşlik içinde
nice bayramlar diliyoruz. (Alkışlar)
Teşekkür ederim.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce iki sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, mali müşavirlerin
sorunları hakkında söz isteyen Bitlis Milletvekili Sayın Vedat
Demiröze aittir.
Buyurun Sayın Demiröz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, biraz sessiz
olmanızı rica edebilir miyim acaba.
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Bitlis Milletvekili Vedat Demiröz'ün, mali
müşavirlerin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün mali müşavir
meslektaşlarımın sorunlarını sizlerle paylaşmak
için gündem dışı söz almış bulunmaktayım.
3568 sayılı Kanunla serbest muhasebecilik,
mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik mesleği Maliye
Bakanlığının denetim konusundaki ağır yükünü
hafifletmek, kayıt dışıyla mücadele etmek ve vergi
kanunlarının uygulamasından doğacak
uyuşmazlıkları en aza indirebilmek amacıyla bir kamu
mesleği olarak kurulmuştur. Muhasebe meslek mensupları ülke
genelinde çalışan 93 bin meslek mensubu, 17 bin stajyer ve 150 bin
büro çalışanıyla sayısı 260 bine ulaşan
geniş bir örgütlenme ağı içinde faaliyetlerini yürütmektedirler.
1989dan bu yana yirmi beş yıllık yasal
geçmişe sahip olan muhasebe mesleği bir taraftan hazine ile
mükellefler arasında köprü görevi görmekte, diğer taraftan devletin
tüm kurumlarının işleyişine yardımcı
olmaktadır.
Düzenli bir muhasebe ve
denetim sisteminin oluşması adına yüklenilen tüm görevlerin
yanında, meslek mensuplarının sorumlulukları sürekli
çoğalmakta ve doğal olarak da iş yükleri gün geçtikçe
artmaktadır. Başta Maliye Bakanlığı, Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı olmak üzere tüm devlet birimlerine vergi ve sosyal
güvenlik bildirimleri muhasebe meslek mensupları tarafından
yapılmaktadır. Ayrıca, BDDK, SPK, EPDK ve Hazine
Müsteşarlığı gibi, ekonomideki diğer düzenleyici ve
denetleyici kamu kurumları da muhasebe meslek mensuplarından hizmet
almaktadırlar. Bu nedenle, muhasebe mesleğinin temel
sorunlarını çözmek ve taleplerini yerine getirmek durumundayız.
Sistemin yasada öngörülen amaca ulaşabilmesi için muhasebe meslek
mensuplarına, başta Maliye Bakanlığı olmak üzere, tüm
kurumlarımızın yardımcı olması gerekmektedir.
Gelir İdaresi
Başkanlığının, muhasebe camiasını
ilgilendiren önemli kanun, kararname ve tebliğ
hazırlıklarında uygulamanın sağlıklı ve düzgün
işleyebilmesi için bir paydaş olarak meslek mensuplarının
görüşlerini dikkate alınması gerekmektedir.
1989 yılında
kabul edilen meslek yasasının birçok maddesinin günümüz
koşullarına göre değiştirilmesi ve mesleğin yirmi
beş yıllık deneyimleri doğrultusunda yeniden revize
edilmesi gereği vardır.
Gerek yeminli mali
müşavirlerin tasdikten doğan gerekse de mali müşavirlerin
beyanname ve mali tablo imzalamaktan doğan sorumlulukları yeniden
düzenlenmelidir.
Yeminli mali
müşavirlerin mükellefle birlikte vergi açısından müştereken
ve müteselsilen sorumlu tutulması yanlış bir uygulamadır.
Meslek mensubu, kendi hatası nedeniyle mükellefine uygulanan vergi ve
cezalardan devlete karşı değil kendi, müşterisine
karşı sorumlu olmalıdır.
BA-BS formlarıyla
ilgili uygulamalarda birtakım sorunlar mevcuttur. Bu formların sahte
veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge
kullanımında Gelir İdaresi
Başkanlığının en etkin mücadele aracı olduğunu
muhasebe meslek mensupları çok iyi bilmektedirler.
Dördüncü dönem geçici vergi
beyanı kaldırılmalıdır. Katma değer vergisi ve
muhtasar beyanname birleştirilip tek beyan olarak
alınmalıdır.
Vergi daireleriyle ilgili sorunlarımız
vardır. Bir vergi dairesi tarafından uygun görülen herhangi bir
işlem, diğeri tarafından kabul edilmemekte ve uygulama
birliği sağlanamamaktadır.
Bilindiği üzere, ilgili mevzuat gereği 1 ile 20
Temmuz arası mali tatil uygulaması mevcuttur. Mali tatil süresince
verilmesi gereken beyannameler, bildirimler ve formlar, takip eden ay içinde
verilecek beyannamelerle birleştirilerek beyan edilmeli, idareye
bağlı hiçbir birimin inceleme yapmaması esas olmalıdır
çünkü defter ve belgelerin incelemeye hazırlanması, sadece meslek
mensupları tarafından gerçekleştirilmektedir.
Uzlaşma komisyonlarında bir meslek mensubu
bulunmalıdır. Özelgelerin tek bir merkez tarafından verilmesi
işlemi nedeniyle sorunlar yaşanmaya başlanmıştır.
Özelgelerin verilme süresini hızlandırıcı idari tedbirlerin
Gelir İdaresi Başkanlığınca alınması
gereği vardır.
Mesleki ücret tarifesi yeniden düzenlenmelidir. KDVyi
doğuran olay tahsilata bağlanmalıdır. Bu nedenle Gelir
Vergisi ile Katma Değer Vergisi Kanunu arasındaki çelişkiyi
düzeltici yasal düzenleme mutlaka yapılmalıdır. Muhasebe meslek
mensupları ve müşterileri arasında yapılan sözleşmeye
dayalı tahsilatların, sözleşmenin imzalandığı
anda nakit veya bir belgeye bağlanması zorunluluğu
getirilmelidir. Serbest meslek erbabına yıpranma indirimi hakkı
verilmelidir. Bilgisayar ve yazılım giderleri iki yıl içerisinde
amorti edilmelidir. Serbest meslek giderleri yeniden belirlenmelidir.
Bütün meslek mensubu arkadaşlarım adına
hepinize teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gündem dışı ikinci söz, Sincarda
Türkmenlere yapılan zulümler ve duyarsızlık hakkında söz
isteyen Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğluna aittir.
Yalnız, sayın milletvekilleri, lütfen, rica
ediyorum, sessiz olabilirseniz çalışmalarımıza daha
sağlıklı devam edeceğiz.
Buyurun Sayın Halaçoğlu.
2.- Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlu'nun, Sincarda Türkmenlere ve Doğu Türkistanda Uygur
Türklerine yapılan zulümlere ilişkin gündem dışı
konuşması
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Değerli
arkadaşlar, Sayın Başkanım; saygıyla
selamlıyorum.
Arkadaşlar, Gazzeden bahsedecek olsam herhâlde
hepiniz çok dikkatlice dinlersiniz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) Şimdi, lütfen
sadece Gazzedekileri insan olarak görmeyin, Iraktakileri de görün,
Urumçidekileri de görün. Onun için, lütfen, biraz dikkat ederseniz
Oradakiler
de can taşıyor, onlar da Müslüman, onlar da bizim birer
soydaşımız ama soydaşımızın
olmasının ötesinde insan. Bunlarla ilgili sizlere bilgi vermek
istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Doğu Türkistan,
1878de Çinin işgali altına girdi. 1949 yılında ise
Komünist Partisi tarafından tamamen Çine dâhil edildi ve ondan sonra Çin,
Uyguristanda, Doğu Türkistanda büyük katliamlar ve zulümlere
başladı.
Değerli arkadaşlar, bir ramazan geçirdik, Allah
kabul etsin tuttuğumuz oruçları. Allah, ramazanın yüzü suyu
hürmetine ülkemize, dünyaya, barış getirilmesini sağlasın,
bunu diliyorum. Ama ne yazık ki Urumçide insanlar oruç tutmama konusunda
zorlandılar, baskı gördüler ve onlara, oruç tuttukları için
bedava yiyecek dağıtıp, yedirtmek suretiyle oruç tutup
tutmadıklarını denetlediler. Bunlardan haberiniz var mı
bilmiyorum ama bu olaylar, bugün meydana gelen olaylar değil. Urumçide bundan
önceki dönemlerde de meydana gelmiş olaylar var. Nitekim 5 Temmuz 2009da
meydana gelen olaylarda 156 Uygur Türkü katledildi Çinliler tarafından.
10 bin Uygur Türkünün şu an için bile hâlâ nerede olduğu belli
değil ve onlardan hâlâ haber alınamamakta.
Değerli arkadaşlar, 16 Haziran 2014
yılında Çin, işgal altındaki Doğu Türkistanda 13
kişiyi terör faaliyetleri düzenlemek, kasten adam öldürmek ve kundaklamak
iddialarıyla idam etti. Şimdi burada terör örgütü adını
vermeleri, Çinin baskılarına boyun eğmemelerinden
kaynaklanıyordu. Nitekim yine 16 Haziran 2014te Çin işgal
yönetiminin Doğu Türkistanın Maralbaşı ilçesinde yine
aynı sebeplerle 5 Müslümanı katlettiğini biliyor musunuz bilmem,
ama Pekinde Çince yayımlanan Dünyada Zaman gazetesinin haberine göre, 25
Mayısta tarlada çalışmakta olan ve sabah namazlarını
tarlada kılan Uygur çiftçiler duadan sonra yüksek sesle tekbir
getirdikleri için öldürüldüler. Bakın, neler meydana geliyor? Tarih 12
Temmuz 2014, Çinin işgal altında tuttuğu Doğu Türkistan
bölgesinde bazı üniversite öğrencileri oruçluyken,
öğretmenlerinin gözetiminde, yemek yemeye zorlandı, yemeyenler gözaltına
alındılar; zorla yemek yedirildiler.
Yine, 24 Haziran 2014, işgalci Çinin Doğu
Türkistanda gerçekleştirdiği operasyonlarda evleri basılarak
gözaltına alınan Müslüman Türklerin sayısı 400 kişi
olarak -resmî rakamlara göre- açıklandı. Bu sanık olarak
gözaltına alınanların 315i idamla yargılanmaya
başladılar. 1 Ağustos 2014 Salı günü, Çin yanlısı
ve Çinliler için fetva veren imam, Uygur Türkleri tarafından öldürüldü ve
bundan sonra cami kapatıldı, askerler şehri muhasara altına
aldılar.
Yine, işgalci Çin yönetimi, tüm dünyanın
gözleri önünde Müslüman Türkleri katletmeye devam etti buna rağmen ve
fakat işin enteresan tarafı, bu kez Çinliler, öldürdükleri Uygur
Türklerinin fotoğraflarını yayınlayarak diğerlerine
gözdağı verdiler. 26 Temmuz 2014te yine Uygurlara çeşitli
yasaklar geldi.
Çinle ilgili, Uygur Türkleriyle ilgili bihaber
olmayın, lütfen onlara da aynı hassasiyeti gösterin. Sizlerden bunu
diliyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır.
ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) Sayın
Başkan
ADNAN KESKİN (Denizli) Başkanım, söz
istendi.
BAŞKAN - Okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Manisa Milletvekili Sakine Öz ve 19
milletvekilinin, başta Manisa'daki SÜREKO tesisi olmak üzere katı
atık tesislerinden kaynaklı çevre sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1046)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Gerekçesini ekte sunduğumuz, başta
Manisa'nın Kula ilçesindeki SÜREKO tesisi olmak üzere, Türkiye'deki
katı atık tesislerinden kaynaklı çevre sorunlarının
araştırılması, sorunların tespit edilmesi ve
alınacak önlemlerin belirlenmesi için Anayasamızın 98, TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırma
komisyonu kurulmasını arz ve talep ederiz.
1) Sakine Öz (Manisa)
2) Namık Havutça (Balıkesir)
3) Haydar Akar (Kocaeli)
4) Hasan Akgöl (Hatay)
5) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
6) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
7) Rahmi Aşkın Türeli (İzmir)
8) Ali Demirçalı (Adana)
9) Aylin Nazlıaka (Ankara)
10) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
11) İhsan Özkes (İstanbul)
12) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
13) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
14) Bülent Tezcan (Aydın)
15) Özgür Özel (Manisa)
16) Veli Ağbaba (Malatya)
17) Celal Dinçer (İstanbul)
18) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
19) Doğan Şafak (Niğde)
20) İlhan Demiröz (Bursa)
Gerekçe:
Türkiye'de katı atıkları bertaraf etmek
amacıyla kurulan tesislerle ilgili her geçen gün yeni iddialar gündeme
gelmektedir. Modern ve çevreye duyarlı bazı işletmelerin
yanı sıra, çevreye zarar verdiği öne sürülen bazı tesisler
de bulunmaktadır.
Bu tesislerden biri de Manisa'nın Kula ilçesi Sandal
Beldesinde faaliyet göstermektedir. Katı atıkları bertaraf etme
amacıyla kurulan tesis ile ilgili yöre halkı önemli kaygılar
taşımaktadır. Kimyasal atıkların toprağa
gömüldüğü iddiaları nedeniyle hem insan
sağlığının hem de tarım arazilerinin zarar
gördüğü yönünde şüpheler doğmuştur. Özellikle tesisin
yakınında bulunan Esenyazı köylüleri, hayvanlarının
düşük yaptığını, hamile kadınlar için de büyük kaygı
yaşadıklarını, arazilerinde bulunan tarım ürünlerinin
zarar gördüğünü belirtmişlerdir. Bu köylüler, kendileriyle geçen
yıl yapılan bir röportajda,
"Ne tarlamız kaldı, ne domatesimiz
kaldı. Hepsi kurudu. Üzümler böyle olur mu?";
"Sağlığımız bozuldu. Hangi doktora gitsek,
havadan, pislikten oluyor diyor. Ben nereye göçeceğim. Evim yok
barkım yok. 10 dönüm bağım var, hepsi böyle kurudu";
"Benim çocuğum hastalandı. Birilerinin
cebine üç beş kuruş girecek diye, gelecek nesli zehirletmeye kimsenin
hakkı yok";
"Geçen sene bu 130 koyunun hepsi düşük
yaptı. Bundan mı, başka şeyden mi bilemiyorum. Tahlile
götürdük hayvanları İzmir'e, koyunda hastalık da
çıkmadı. Kokudan falan olabilir dediler" diyerek isyanlarını
dile getirmişlerdir.
Bu bölge de, Manisa'nın diğer yöreleri gibi
dünyanın en verimli topraklarından birine ve kusursuz bir doğaya
sahiptir. Yörenin bu doğal güzellikleri ortadayken, bu iddiaların
gündeme gelmesi, çevrenin ve insan sağlığının tehdit
altında olduğu kuşkusu yaratmaktadır. Ayrıca gündeme
gelen bu iddialarla, söz konusu tesis için verilen çevresel etki değerlendirme
raporları ve gerekli izinler bir arada düşünüldüğünde,
araştırma yapılarak giderilmesi gereken birtakım
çelişkiler ortaya çıkmaktadır. Üstelik, Türkiye'nin diğer
bölgelerinde kurulu olan katı atık tesisleri çevresinde
yaşayanların da benzer birtakım kaygılar
taşıması kaçınılmazdır.
Anayasamızın 56ncı maddesi, "Herkes,
sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına
sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını
korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların
ödevidir" hükmünü içermektedir.
Bu çerçevede, başta Kula Sandal beldesinde olmak
üzere, Türkiye'de çevreye zarar verdiği yönünde iddialar bulunan tüm
katı atık tesislerinin mercek altına alınması
görevinin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından üstlenilmesi, bu
tesislerin çevresinde oturan vatandaşlarımız için önemli bir
güvence olacaktır. Kaldı ki, yapılacak bir TBMM
araştırması sonucu, çevreye zarar vermeyen kurumların da
belirlenerek şaibelerin ortadan kalkması, katı atık
tesislerinin yöneticileri açısından da bir gereklilik hâlini
almıştır.
Yukarıda sıralanan gerekçelerle, başta
Kula Sandal beldesinde kurulu olan olmak üzere, hakkında çevreye zarar
verdiği yönünde iddialar bulunan, Türkiye'nin çeşitli yerlerinde bulunan
katı atıkları bertaraf etmek amacıyla kurulmuş olan
tesisler hakkında, çevre ve insan sağlığına
zararlı faaliyetlerinin bulunup bulunmadığının
araştırılması, suç konusu eylemler varsa bunun tespit
edilerek ortaya çıkarılması için, TBMM İçtüzüğünün 104,
ve 105inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırma komisyonu
kurulmasını arz ve talep ederiz.
2.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel
ve 21 milletvekilinin, ders kitaplarındaki hak ihlallerini içeren
muhafazakâr, milliyetçi, militarist ve cinsiyetçi ifadelerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1047)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye'de kamusal eğitimde kullanılan ders
kitaplarındaki hak ihlallerini içeren muhafazakâr, milliyetçi, militarist
ve cinsiyetçi ifadelerin araştırılarak tespit edilmesi ve
demokrasi ve eşitlik ilkesine dayanan, kadın-erkek
eşitliğine vurgu yapan bir eğitim sisteminin kurulabilmesi için
dünya örneklerinin araştırılması amacıyla Anayasanın
98'inci, İç Tüzükün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılması için gereğini arz ederiz.
1) Sebahat Tuncel (İstanbul)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Sırrı
Sakık (Muş)
4) Halil Aksoy (Ağrı)
5) Hasip Kaplan (Şırnak)
6) Emine Ayna (Diyarbakır)
7) Altan Tan (Diyarbakır)
8) Esat Canan (Hakkâri)
9) Erol Dora (Mardin)
10) İdris
Baluken (Bingöl)
11) Murat Bozlak (Adana)
12) Ayla Akat Ata (Batman)
13) Hüsamettin
Zenderlioğlu (Bitlis)
14) Nursel
Aydoğan (Diyarbakır)
15) Adil Zozani (Hakkâri)
16) Sırrı
Süreyya Önder (İstanbul)
17) Mülkiye Birtane
(Kars)
18) Ertuğrul
Kürkçü (Mersin)
19) Demir Çelik (Muş)
20) Nazmi Gür (Van)
21) İbrahim
Binici (Şanlıurfa)
22) Özdal Üçer (Van)
Gerekçe:
Eğitim bireyin
yetişmesi, kişiliğin oluşumunda ve toplumun
şekillenmesinde önemli bir yer tutmaktadır. Okul ortamı ve
okullarda verilen eğitim toplumsal cinsiyet rollerinin yeniden
üretildiği, erkek iktidarının sürdürülmesinde bir toplumsal alan
olarak var olduğu tespiti bilim insanlarınca yapılmaktadır.
Dolayısıyla cinsiyetçilikle mücadele eril zihniyetin olduğu her
kurumda olduğu gibi bu alanda da devam etmektedir. Eğitim sürecinde
bilginin içeriği, aktarım biçimi, yorumlanması
açısından cinsiyetçi, muhafazakâr ve militarist bir dilin
kullanılması eril zihniyetin devam ettirilmesi demektir. Bu
açıdan Türkiye'de özellikle ilköğretim ve lise müfredatları
incelendiğinde cinsiyetçi, eril, muhafazakâr ve militarist hatta zaman
zaman nefret söylemi üreten bir dilin kullanıldığı
görülmektedir. Oysaki Türkiye gibi çalışmalı ve çok kültürlü
yapısıyla henüz barışmamış devletlerde,
eğitimde kullanılan dil çok büyük öneme sahiptir. Toplumsal barışın
sağlanması, insan haklarına saygılı,
farklılıkların hoşgörüyle
karşılandığı, kadın-erkek eşitliğinin
sağlandığı bir toplumun oluşmasında eğitimde
kullanılan bilginin diline çok dikkat etmek gerekmektedir.
Ders Kitaplarında İnsan
Hakları Projesi II gönüllüleri tarafından, 2007 yılından
itibaren 139 ders kitabı incelendiğinde kitaplarda milliyetçi,
muhafazakâr, militarist ve cinsiyetçi ifadeler saptanmıştır. Bu
taramalarda elde edilen bazı örnekler şu şekilde
sıralanmıştır: "Türkler tarih boyunca ordu-millet
geleneğini sürdürerek yaşamışlardır. Bu geleneğe
göre çocuklar küçük yaştan itibaren askerliğe hazırlanır.
Türk devletlerinde her Türk savaşa hazır durumdadır. Askerlik,
özel bir meslek değildir. Türk milletinin dili Türkçedir. Türk dili
dünyada en güzel, en zengin ve en kolay öğrenilebilecek bir dildir. Onun
için her Türk dilini çok sever ve onu yükseltmek için çalışır.
Baba, ailenin geçimini sağlayan kişidir; anne, babanın
yardımcısı olarak ailenin beslenmesi, çocukların
bakımı, aile içinde sevgi ortamını sağlayan
kişidir. Batır, Karadeniz'e, hamsilere yem olsun diyeceğim; ama
gâvur etiyle beslenen hamsiden hayır mı gelir? " Tarih
Vakfı'nın yürüttüğü projede ise iki yıl boyunca 190 ders
kitabı taranmıştır ve 4 bin ihlal içeren cümleye
rastlanmıştır. Bu örnekler bile ders kitaplarının
Türkiye'nin çok kültürlü yapısına göre, cinsiyetçi ve milliyetçi
öğelerden arındırılarak gelecek nesillerin demokrasi ve
eşitlik ilkesine göre yetişmelerinin aciliyetini göstermektedir.
Türkiye'de çok tartışmalara yol açan ve bütün
itirazlara rağmen 4+4+4 yeni eğitim sisteminde de bu
yaklaşım devam etmektedir. Eğitim sisteminin kadın-erkek
eşitliğini sağlamada temel bir ilke olarak
alınmalıdır. Ancak kadın örgütlerinin tespit ettiği
üzere bu ilkenin ihlaline yönelik içerikli müfredat uygulanacağı
göstermektedir. Eğitimdeki bu muhafazakâr, militarist ve cinsiyetçi dilin
değişmediğine son örnek ise 4+4+4 yeni bir eğitim sistemi
olarak sunulan sistemde yeni eklenen Kuran-ı Kerim ve Hazreti Muhammed'in
hayatı dersinde kadın kurumlarının tespit ettiği, ağırlıklı
olarak kadın-erkek ilişkilere değinilerek "iffetli
olmanın önemi", "evlilik dışı ilişkilerin
zararları" konu başlıkları da lise öğrencilerine
anlatılacaktır. Eğitimde ayrımcı ve milliyetçi ve
cinsiyetçi dilin kullanımı devletin resmî ideolojisiyle oldukça
ilişkilidir. Daha önce olduğu gibi, AKP de kendi muhafazakâr,
milliyetçi, tekçi ve ayrımcı yaklaşımını
eğitim yoluyla devam ettirmektedir. Ancak milliyetçi, kadın-erkek
eşitliğine inanmayan nesillerin yetişmesinin
sakıncaları kavrandığında eğitimde
kullanılan ders kitaplarının diline mutlaka dikkat edilmelidir.
Eğitimle ilgili hazırlanan müfredat, yöntemlerin belirlenmesinde bu
alanda uzman eğitimciler, sendikalar dikkate alınmalıdır.
Demokratik, eşitlikçi özgürlükçü bir temelde eğitim sistemi
Türkiye'de eğitimde kullanılan ders kitaplarındaki hak ihlallerini
içeren muhafazakâr, milliyetçi, militarist ve cinsiyetçi ifadelerin
araştırılarak tespit edilmesi, bu durumun düzeltilmesi için
yöntemlerin araştırılması ve demokratik ve eşitlikçi
bir yaklaşımla, kadın-erkek eşitliğine vurgu yapan bir
eğitim sisteminin kurulabilmesi için dünya örneklerinin
araştırılması amacıyla bir araştırma
komisyonu kurulmasını önermekteyiz.
3.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata ve 21
milletvekilinin, tutuklu ve hükümlülerin farklı cezaevlerine nakillerinden
doğan sorunların sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1048)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Tutuklu ve hükümlülerin farklı cezaevlerine
nakillerinden doğan sorunları ve nakilleri esnasında
yaşanan sıkıntıların tespiti, yine bu sorunların
çözümü için alınabilecek önlemlerin, yasal mevzuatta yapılabilecek
değişikliklerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98'inci
ve İç Tüzükün 104üncü ve 105inci maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılması için gereğini arz ederim. 24/09/2012
1) Ayla Akat Ata (Batman)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Sırrı Sakık (Muş)
4) Halil Aksoy (Ağrı)
5) Hasip Kaplan
(Şırnak)
6) Emine Ayna (Diyarbakır)
7) Altan Tan (Diyarbakır)
8) Esat Canan (Hakkâri)
9) Sebahat Tuncel (İstanbul)
10) Erol Dora ( Mardin)
11) İdris Baluken (Bingöl)
12) Murat Bozlak (Adana)
13) Hüsamettin
Zenderlioğlu (Bitlis)
14) Nursel
Aydoğan
(Diyarbakır)
15) Adil Zozani (Hakkâri)
16) Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
17) Mülkiye Birtane (Kars)
18) Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
19) Demir Çelik (Muş)
20) Nazmi Gür (Van)
21) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
22) Özdal Üçer (Van)
Gerekçe:
Ülkemizde son yıllarda tutuklu ve hükümlü
sayısında Hükûmetin toplumsal muhalefeti baskı yoluyla susturma
politikası nedeniyle büyük ölçüde artış
yaşanmıştır. Adalet Bakanlığı hükümlü ve
tutuklu sayısını Nisan 2012 tarihi itibarıyla 132 bin
olarak açıklamıştır. Bu artış, cezaevlerinin
kapasitesinin çok üstünde hükümlü ve tutuklu barındırması
sonucunu doğurmuştur.
Cezaevlerinin doluluk oranındaki yükseklikten
doğan sorunları Hükûmet, yeni cezaevleri açmak, hükümlü ve
tutukluları bulundukları cezaevlerinden başka cezaevlerine sevk
etmek gibi yüzeysel uygulamalarla çözmek istemektedir. Özellikle
Diyarbakır D Tipi, Batman M Tipi, Mardin M Tipi, Urfa E Tipi, Siirt E Tipi
cezaevlerinden yüzlerce tutuklu ve hükümlü son birkaç yılda ülkenin
farklı şehirlerinde bulunan cezaevlerine sevk edilmiştir. Soruna
çözüm olarak uygulanan nakil yöntemi ise birçok sorunu beraberinde
getirmiştir. Öncellikle hükümlülerin ailelerinin ikamet ettiği
şehirlerden çok uzak olan kentlerdeki cezaevlerine sevk edilmiş
olması aileler açısından ciddi bir mağduriyet
yaratmıştır. Keza bu durum hükümlüler ile ailelerinin
görüşme olanağını önemli oranda azaltmıştır,
hatta ziyaret hakkının fiilî engellenmesi sonucunu
doğurmuştur.
Tutuklu yargılanan yurttaşlarımız
açısından da sevk edilmeleri mühim problemlere yol açmaktadır.
Öncellikle, tutukluların yargılandıkları dava
dosyasının bakıldığı ilden uzak bir cezaevine
götürülmeleri yargılama sürecini sağlıksız
kılmaktadır çünkü tutukluların dosyalarının
görüldüğü celselerde mahkemede bulunmaları zorlaşmaktadır.
Özellikle, sağlık sorunları olan tutuklular için bu durum daha
belirgindir. Ayrıca, tutukluların başka cezaevlerine nakilleri
Adalet Bakanlığına ek bir maliyet de yüklemektedir.
Öte yandan, nakillerin yapılış şekli
de başlı başına önemli bir sorundur. Kara yoluyla
yapılan sevkler hak ihlallerine zemin olmaktadır. Uzun yolculuğa
elverişli olmayan taşıma araçları sürekli bir tehlike arz
etmektedir. Nitekim 15 Eylül 2011'de ring aracında meydana gelen
yangın sonrası 5 tutuklu yaşamını kaybetmiştir.
Bu acı olayda da gördüğümüz üzere bu araçlar uzun yolculuklar için
riskler barındırmaktadır. Ayrıca, bu sevkler esnasında
tutuklu ve hükümlüler sürekli kelepçeli kalmakta, yeterince gıda
alamamakta ve havasız bir ortamda yolculuk yapmak durumunda
kalmaktadır. Çoğu sevklerde tutuklu ve hükümlülerin görevlilerden
kaynaklanan hakaret, tehdit ve fiilî saldırıya maruz
kaldığı basına yansımaktadır. Nakiller
esnasında görevlilerin tutum ve davranışlarının
yeterince denetlenememesi bu tür olayların önünü açmaktadır. Yine, sevklerin
maliyetinin düşürülmesi için bazen daha kısa sürebilecek yolculuklar
günler alabilmektedir. Ring aracının sevk kararı çıkan her mahkûmu
tek bir araçla taşıyabilmesi için uzun süre bekletilmesi
gerekmektedir. Yeni uygulanmaya başlanan görece olumlu bir yöntem olan
hava yoluyla nakillerin yapılması da tutuklu ve hükümlülerin
eşya ve paralarını birlikte götürememeleri gibi farklı
sıkıntılara neden olabilmektedir.
Tutuklu ve hükümlülerin yaşam koşulları
bir ülkenin demokrasi standardını önemli ölçüde yansıtan bir
parametredir. Demokrasiden ayrılamaz bir ilke olan hukuk devleti de
yargılamanın adil ve sağlıklı olmasını
gerektirir. Tutuklu ve hükümlülerin mevzuat uyarınca farklı
nedenlerden dolayı başka cezaevlerine nakledilmeleri normal bir
işleyiştir. Fakat bu sürecin nasıl işleyeceği ve bu
yöntemin nasıl işletileceği açıklıkla belirlenmelidir.
Keyfî uygulamaların sınırlandırılabilmesi için tutuklu
ve hükümlülerin nakillere itiraz hakkı da yasal bir çerçeveye
kavuşturulmalıdır.
Tüm bu nedenlerden ötürü tutuklu ve hükümlülerin
farklı cezaevlerine nakillerinden doğan sorunları ve nakilleri
esnasında yaşanan sıkıntıların tespiti, yine bu
sorunların çözümü için alınabilecek önlemlerin, yasal mevzuatta
yapılabilecek değişikliklerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılması gerekmektedir.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur. Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Sayın Günay buyurun.
ERTUĞRUL GÜNAL (İzmir) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Ne için söz istediğinizi lütfen söyler
misiniz Sayın Günay?
ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) Ben sözlerimi -bir
dakika zaten- söyleyeceğim sonra siz
BAŞKAN Neden söz istediğinizi söyleyin kayda
geçsin, ona göre söz vereceğim Sayın Günay.
ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) Haftasonu
İzmirde Cumhurbaşkanı adaylarından birisinin
yapmış olduğu konuşmanın demokratik cumhuriyet
esaslarına, laik devlet esaslarına aykırı olduğu
kanaatindeyim. Bu konudaki görüşümü açıklamak istiyorum.
BAŞKAN Gündemle ilgisi yok yalnız, Sayın
Günay.
ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) Gündemle ilgisi olmaz
zaten bu tür konuşmaların.
BAŞKAN Şu anda görüştüğümüz gündemle
ilgisi yok. Sayın Günay lütfen benimle tartışmayın.
ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) Sayın
Başkan, siz de gereksiz tartışmalara sebebiyet vermeyin. Bu tür
konuşmalarda milletvekilleri görüşlerini, tespitlerini, gözlemlerini
bir dakika içinde Genel Kurula sunarlar.
BAŞKAN Hangi maddeye sığınarak
bunu
ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) İç Tüzükü
açarsınız.
BAŞKAN Sayın Günay
ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) İç Tüzükü
açarsınız
BAŞKAN Hangi maddeye sığınarak bunu
yaparlar?
ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) Var burada.
BAŞKAN Hangi maddeye dayanarak söz istediniz? Bunu
önce bir söyleyin bana.
ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) İç Tüzükte hüküm
var. İç Tüzük önümde açık değil.
BAŞKAN Hangi maddeye göre söz istediniz?
ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) İç Tüzükte hüküm
var Sayın Başkan. Siz biliyorsunuz bunu.
BAŞKAN Hangi hükme göre?
ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) İç Tüzük elimde
değil, madde ezberlemem ben.
BAŞKAN Ama o zaman siz bana diyeceksiniz ki
ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) Hukukçu olarak ben
madde ezberlemem. Ezberci anlayış
BAŞKAN Sayın Günay, burada söz almak,
konuşmak, İç Tüzükün belli hükümlerine tabidir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) 60ıncı madde.
ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) 60ıncı
madde Sayın Başkan.
BAŞKAN 60ıncı maddeyle ilgili de
ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) Dinleyin
Dinleyin
O
kürsüde tarafsız görev yapmak zorundasınız.
BAŞKAN Sayın Günay, önce ben
konuşacağım ve size söz verip vermemeyi takdir edeceğim.
ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) O kürsüde
tarafsız görev yapmak zorundasınız.
BAŞKAN- Lütfen, gerginlik çıkarmayın.
Bizim usulümüz şudur: Milletvekili yerinden kalkar, söz istediğini
söyler, gerekçesini de söyler, gerekli görürsem ben mikrofonu açarım,
kendisine söz veririm. Ben bu usulü gerçekleştirmek için
uğraşıyorum yoksa size karşı herhangi bir kastım
yok. Siz, lütfen söyleyin, beyanınız zapta geçsin, ona göre size söz
verip vermemeyi belirleyeceğim.
ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) Mikrofonu açın,
söyleyeyim.
BAŞKAN Lütfen, ayağa kalkıp söyler
misiniz Sayın Günay. Yani bir ayrıcalık yapmak durumunda
değilim, lütfen.
ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) Söz istediğimi
ben buradan size işaret ettim Başkan, siz de kayda aldınız
ve bana Buyurun. dediniz. Neyi soruyorsunuz?
BAŞKAN Ben size şunu soruyorum: Niçin söz
istediğinizi ve hangi maddeye dayanarak söz istediğinizi soruyorum
Sayın Günay. Size Sayın Günay demekle Size söz veriyorum,
mikrofonu açın. demek aynı anlamda değil.
ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) Söz kaydımı
aldınız siz.
BAŞKAN Sizin söz kaydınızı
aldım. Yalnız burada olan söz kayıtları belli zamanlarda,
belli maddelere, belli teamüllere göre veriliyor. Buraya her ismini
yazdıran her zaman söz sahibi olup kendisine söz veremiyoruz. Belli
teamüllerimiz var Sayın Günay.
ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) O kürsüde
tarafsız görev yapmak zorundasınız.
BAŞKAN Önce bu usulü öğreneceksiniz, size
sonra cevap vereceğim, size sonra söz verip vermeyeceğimi
söyleyeceğim. Şu anda söylediklerinizin hiçbiri de
anlaşılmıyor.
Bir dakikalık süre veriyorum, yerinizden lütfen.
Size usulü hatırlatıyorum, başka bir
şey değil. Lütfen...
Buyurun.
VII.- AÇIKLAMALAR
1.-İzmir Milletvekili Ertuğrul
Günay'ın, Cumhurbaşkanı adaylarından birinin İzmirde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) Sayın
Başkan, mezhep ve etnik köken ayrımcılığını
cumhuriyetin esaslarına, demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine
aykırı görüyorum. Böyle bir üslubu Türkiye Büyük Millet Meclisinin
bir mensubu olarak şiddetle kınıyorum.
Ayrıca, şunu belirtmek istiyorum ki hiç kimse
bu politikadan medet ummasın. Türkiye Cumhuriyetinde her izanlı ve
vicdanlı ve her imanlı yurttaş, mağrur, muzaffer ve
merhametsiz bir galip olmaktansa Hazret-i Hüseyin gibi mütehammil, mazlum bir
şehit olmayı tercih eder. Hiç kimse bu kaba siyasetten medet
ummasın. Sadece bunun altını çizmek istiyorum.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
ADNAN KESKİN (Denizli) Sayın Başkan,
benim de söz talebim vardı.
BAŞKAN Söz taleplerini şu anda yerine
getiremiyorum Sayın Keskin, lütfen
ADNAN KESKİN (Denizli) Neden yerine
getiremiyorsunuz? Orası babanızın çiftliği mi sizin!
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasî Parti Grubu Önerileri
1.-MHP Grubunun, Osmaniye Milletvekili Hasan
Hüseyin Türkoğlu ve arkadaşları tarafından, gençlerimizin
sınır komşularımızda yaşanan savaşlara ve
terör örgütlerine katılım sebeplerinin
araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması, bu
sorunların giderilmesi ve çözüm yollarının belirlenmesi
amacıyla 16/7/2014 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
4 Ağustos 2014 Pazartesi günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
04/08/2014
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 04/08/2014 Pazartesi günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin
ADNAN KESKİN (Denizli) Sayın Başkan,
neden yerine getiremiyorsunuz?
(Kâtip Üye Bolu Milletvekili Fehmi Küpçü tarafından
önerinin okunmasına devam edildi)
İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel
Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
16 Temmuz 2014 tarih ve 7852 sayı ile TBMM
Başkanlığına vermiş olduğumuz, Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve arkadaşlarının
Gençlerimizin sınır komşularımızda yaşanan
savaşlara ve terör örgütlerine katılım sebeplerinin
araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması, bu
sorunların giderilmesi ve çözüm yollarının belirlenmesi
amacıyla verdiği Meclis araştırma önergemizin 04/08/2014
Pazartesi günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin
lehinde ilk konuşmacı Sayın Sinan Oğan, Iğdır
Milletvekili.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
SİNAN OĞAN (Iğdır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, yüce Meclisimizin
değerli milletvekillerinin ve Türk halkının geçmiş
bayramını kutluyorum.
Değerli arkadaşlar, Osmaniye Milletvekilimiz
Hasan Hüseyin Türkoğlunun gençlerimizin sınır
komşularımızda yaşanan savaşlara ve terör örgütlerine
katılım sebeplerinin araştırılması ve gerekli
önlemlerin alınması, bu sorunların giderilmesi ve çözüm
yollarının belirlenmesi amacıyla vermiş olduğu Meclis
araştırma önergemiz üzerine konuşuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmamıza geçmeden önce -siz de
televizyonlardan izlediniz- bir hususun burada altını çizmem
lazım.
Değerli arkadaşlar, hafta sonu, bayram
sonrasında Türk televizyonlarında bir utanç vesilesini hep beraber
izledik. Iğdırın Karaçomak köyünden bir
vatandaşımız -çocuğu havale geçiriyor- 4
yaşındaki çocuğu Iğdır Devlet Hastanemize getiriyor.
Orada, çocuğun havale geçirdiği ve daha büyük bir hastaneye sevk
edilmesi gerektiği ifade ediliyor. Bir an önce ambulans uçakla en
yakın hastaneye ve dolayısıyla da Konyaya sevkine karar
veriliyor ancak on beş saat çocuk hastanede hava ambulansını
beklemek zorunda kalıyor. Bununla da bitmiyor, çocuğu -kalbi duruyor
birkaç defa- araçla götürmeye karar veriyorlar ve Sivasa geldiğinde çocuk
artık vefat ediyor. Çocuğun yaşı küçük olduğu için
Sivasta tabut verilmiyor ve baba ambulans alamıyor ve o acılı
baba o çocuğunu bin lira ücret karşılığı bir
taksiye koyup dokuz saatlik yolculuktan sonra Iğdıra getirmek
zorunda kalıyor.
Şimdi, vicdan sahibi insanlara soruyorum buradan: Bu
mudur sizin sağlık sisteminiz? Bu acılı babanın yerine
kendinizi bir dakika koyun. Bu ülkede çocuklar maalesef ki tabut
bulamıyor. Sebep: Çocuk olduğu için. Ölüyor çocuklar havale geçirmekten.
Hangi çağdayız? Hani sağlık sistemimiz çağ
atlamıştı! Hani sağlıkta bilmem ne
yapmıştınız? O zaman Iğdırlı -Karaçomak
köyümüzden- 4 yaşındaki bir çocuk niye ölüyor? Bu çocuğu öldüren
sizsiniz, sizin yanlış sisteminizdir; hava ambulansı vermeyen
sisteminizdir, çocuğa tabut vermeyen sisteminizdir. Bu utanç bütün Meclise
yeter, özellikle de iktidarınıza bu utanç yeter. Kınıyorum
sizi, Iğdırlı 4 yaşında bir çocuğa sahip
çıkamadığınız için kınıyorum sizi;
Iğdır adına, insanlık adına sizi kınıyorum.
Değerli arkadaşlar, maalesef, çocuklar her
yerde ölüyor. Çocuklar sadece Türkiyede havale geçirerek ölmüyor, susuzluktan
ölüyor yanı başımızda, Türkmen coğrafyasında
çocuklarımız ölüyor. Kim öldürüyor bu çocukları? Yine, içinde
Türkiyeden giden insanlarımızın da bulunduğu katiller.
Peki, nasıl geçiyor bunlar sınırlardan? Gelin bunu
araştıralım. Osmaniye Milletvekilimiz Hasan Hüseyin
Türkoğlunun verdiği araştırma önergesi var, gelin hep
beraber araştıralım, bu işi iktidar muhalefet meselesi
yapmayalım. Türkiyeden giden ve orada Müslümanı öldüren, Türkü
öldüren kimdir, gelin araştıralım. Yarın, o gidenler, orada
daimî mi kalacaklar? Her türlü terör faaliyetini öğrenen, her türlü terör
faaliyetinde uzmanlaşan bu insanlar yarın nereye gelecekler?
Ankaraya gelecekler, İstanbula, Adanaya, Hataya, Mersine gelecekler.
Peki, Türkiye için bu tehdit değil mi, Avrupa için bu tehdit değil
mi?
Sincarda dün bir
insanlık zulmü, dramı daha yaşandı ve Musulda Asuriler
zulüm görüyor, Sincarda Türkmenlerle beraber Yezidiler zulüm görüyor.
Değerli arkadaşlar, bunların hepsi insan, Osmanlının
bakiyesi, hepsi bizim insanımız. İlla Türk olması şart
değil. Orada bir insanlık dramı yaşanıyor ama Gazzeli
değiller, Filistinli değiller. Meydanlardan dün sayın cumhurbaşkanı
adayı Gazzeye sürekli selam gönderdi, doğru da yaptı. Peki, o
meydanlar niye bir Telafere selam çakamıyor? Türk oldukları için mi?
Doğu Türkistanda iki
köy yerle bir edildi, yeryüzünden silindi. Sebepleri ne biliyor musunuz? Oruç
tuttukları için -biraz önce Sayın Grup Başkan Vekilimiz Yusuf
Halaçoğlu burada anlattı- Müslüman oldukları için, Türk
oldukları için. Peki, Avrupanın en büyük meydanından bir selam
gönderseniz orada zulüm altında inleyen Türke, olmaz mı? Telaferde,
millî kıblegâh olarak gördükleri Türkiyeden hiç olmazsa bir selam
bekliyorlar. Selam bekleyen sadece Gazzeliler mi? Peki, Gazze kimliği mi
olması lazım bu insanların sizin gündeminize girebilmesi için?
Değerli arkadaşlar, orada zulüm gören insan
Müslüman ama maalesef ki zulmeden de Müslüman. Bunun için siz ne
yapıyorsunuz? O zulüm dursun diye ne yapıyorsunuz?
Dışişleri Bakanı piyasada niye yok? Meclise gelmeye yüzü
yok mu bu adamın? Gelsin, Sayın Davutoğlu Meclise bir gelsin.
Dış politikamız kan ağlıyor. Karabağda da
şimdi bir savaş çıkmak üzere. Dış politika diye bir şey
kalmadı. Dünyanın her yerinde Türk zulüm görüyor, dünyanın her
yerinde Türk katlediliyor, Müslüman her yerde ağlıyor. Peki, Meclisi
bu işlerle ilgili bilgilendirmesi gereken kişi Tarım Bakanı
mıdır? O zaman Tarım Bakanını davet edelim buraya, Tarım
Bakanı gelsin bilgi versin madem Dışişleri Bakanı bu
konularla ilgilenmiyor.
Değerli arkadaşlar, daha önce de burada
defaatle dile getirdik. Türkmen kardeşimiz Musuldan, Telaferden sürüldü,
canını kurtaran Sincara geldi. Dün IŞİD teröristleri
Sincarı da işgal etti. Nereye gidecek bu insanlar? Türkiye'ye gelmek
istiyor. Öyle ya, mazlumun, dünyadaki öksüz Türkün arkasında kim duracak,
katil İsrail mi duracak? Türkiye duracak elbet. Amerika mı duracak;
Rusya, Çin mi duracak? Elbette Türkiye duracak. Sınırın
yanı başında kim var? Türkiye var. Ben de Türküm, Müslümanım.
diyor, Açın sınırı geleyim. diyor. Niye açmıyorsunuz
sınırı, Türkmene sınırı niye
kapatıyorsunuz? Ne hakkınız var buna? Bunların suçu Türkmen
olmak mı? Bunlar Arap olsaydı sınırı hemen
açardınız. Türkmen telefonda ağlıyor, Benim günahım
nedir? Sınır kapısında benden niye pasaport istiyorsunuz?
Kaç tane Araptan pasaport sordunuz? diyor. Size soruyorum: Kaç Araptan, kaç
Suriyeliden geçerken pasaport sordunuz? Peki, Türkmene niye pasaport
soruyorsunuz, niye Türkmeni içeri almıyorsunuz? Bize yük olmaz, Türk
milleti bakar. 1,5 milyon Suriyeliye bakan, oradan gelecek 20 bin Türkmene de
bakar; AKPliler bakmasın, Türk milleti bakar. Açın
sınırı, açın sınırı Türkmen gelsin veyahut
da gidin, orada Türkmenin hakkını savunun. Siz Türk milletinin hükûmetiyseniz,
dünyanın neresinde bir Türkün burnu kanasa sorumluluğunun bir
kısmı sizin üzerinizdedir. Kaldı ki bu IŞİD terörünü
siz besleyip büyüttünüz, sizin bunda sorumluluğunuz var, sizin
gönderdiğiniz silahlarla Türkmen katlediliyor. O yüzden, gelin, bu
sorumluluğunuzun hiç olmazsa bir kısmını yerine getirin,
kanayan vicdanınızın hiç olmazsa bir kısmını
durdurun. Türkmen orada katledilirken sınırı niye
açmıyorsunuz? Niye açmıyorsunuz? Gelin burada konuşun, Biz
Türkmene sınırı bunun için açmıyoruz. veya Sinan
Oğan, yalan konuşuyorsun, açtık sınırı, şu
kadar Türkmeni aldık.deyin. Gelin söyleyin, gelin deyin ki: Ben 5
Türkmeni aldım buraya.
Daha önce de söyledim burada, Yezidi kardeşlerimiz
de orada zulüm altında, onları da alalım; Kürt kardeşlerimiz
de, onları da alalım.
Arkadaşlar, Türkiye büyük bir ülke. 1,5 milyona
açtık kapımızı, 50 bin insan için açmıyoruz. Bu
ırkçı zihniyetinizi kınıyorum, bu faşist zihniyetinizi
kınıyorum, bu çifte standardınızı kınıyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Aynaya bak, aynaya.
SİNAN OĞAN (Devamla) Türkmene siz eğer
orada ayrımcılık yapıyorsanız, kusura bakmayın,
ırkçısınız; Türkmeni siz sınırdan içeri
almıyorsanız, kusura bakmayın, faşistsiniz siz.
Açın kapıyı, Arap kardeşimizi
aldığımız gibi, Gazzeli kardeşimizi
alacağımız gibi, Türkmen kardeşimize de açın. Onu
yapamıyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Oğan.
SİNAN OĞAN (Devamla) Buradan o adaya
çağrıda bulunuyorum: Ey aday, yüreğin yetiyorsa çıktığın
bir meydanda Telafer, Telafer, buradan sana selam gönderiyorum. de, eğer
yüreğin yetiyorsa bunu da de. (MHP sıralarından
alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Hadi oradan ya!
AHMET AYDIN (Adıyaman) Diyor da sen duymuyorsun.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin
aleyhinde ilk konuşmacı Sayın Recep Özel, Isparta Milletvekili.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu,
sınır bölgelerimizden yurt dışına terör örgütlerine
giden vatandaşlarımızla ilgili, özellikle IŞİD terör
örgütüyle ilgili araştırma önergesinin aleyhinde söz almış
bulunmaktayım.
Sayın konuşmacının
konuşmasına başlarken, belirttiği, Iğdırdaki 4
yaşındaki bir çocuğumuzun havale geçirerek ölmesi tabii ki
üzüntü verici; ailesine başsağlığı diliyoruz.
Eğer burada bir kamu görevlisinin uçak ambulansın tahsisinde, oraya
naklinde ihmali, eğer tedavi kısmında da bir hata, eksiklik,
yanlışlık, ölümden sonra da cenazenin naklinde bir
sıkıntı varsa soruşturma açılır, gereği
yapılır; hiç kimsenin, hata yapanın yanına kalmaz.
Acılar üzerinden de burada siyaset yapmak, buradan AK PARTİ Grubuna
Siz öldürdünüz. demek de -affedersiniz- o babanın, o çocuğun, o
acılı ailenin acısından siyaseten faydalanmak olur diye
düşünüyoruz. (MHP sıralarından gürültüler)
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Peki, Gazze falan
acılı değil mi?
OKTAY VURAL (İzmir) Demek ki Gazzede olanlardan
acı duymuyorsunuz siz. Zevk mi duyuyorsunuz?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Siz dünyanın
acısından faydalanıyorsunuz. Be Recep, Esmaya kardeşim
diyorsun, Ekmeleddin Beye Kahireden geldi. diyorsun be.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Lütfen ona da, biraz
acıyı yaşamasına da imkân tanıyın.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Niye iktidar oldunuz o
zaman ya?
RECEP ÖZEL (Devamla) - Katil sizsiniz, siz öldürdünüz.
gibi bir cümleyi de kabul etmemiz mümkün değil.
OKTAY VURAL (İzmir) İsrailin öldürdüğü
çocuklardan zevk mi duyuyorsunuz da Burada dile getirin, istismar
etmiyorsunuz. diyorsunuz?
RECEP ÖZEL (Devamla) - Buraya çıkan, kürsüye
çıkan hatip de ne konuştuğunu iyi bilecek. Şimdi burada
çıkıyor, diyor ki: Faşistsiniz.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Evet.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Burada yapılan
konuşmanın içeriğine bakınız komple, kimin ne
faşist olduğunu, hangi faşist söylemi de burada
yaptığını görürsünüz diyorum. Türkmenleri, Arapları,
bölücülüğü
Burada konuşmanız Adan Zye bunun üzerine ya.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sen anlamazsın Recep bu
işlerden, girme o konulara, gündemi meşgul etme.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Bölücülüğü siz
yapıyorsunuz, Arapları alıyorsunuz, Türkmenleri
almıyorsunuz.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Türkmenlere siz mi sahip
çıkıyorsunuz?
SİNAN OĞAN (Iğdır) Siz mi sahip
çıkıyorsunuz?
RECEP ÖZEL (Devamla) - Bakın,
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığını ilk kuran bu Hükûmet ya.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Yok ya!
Yurtdışı Türkleri siz mi kurdunuz be? Yalan söyleme bari, yalan
söyleme.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Recep, doğru söyle!
RECEP ÖZEL (Devamla) - Nerede dünyanın bir
coğrafyasında Osmanlının, Türkün gittiği bir yer
varsa, bir eser varsa, yaşayan bir kişi bile, akraba topluluk varsa
sahip çıkan biziz ya.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, hatip doğru
söylemiyor ya!
RECEP ÖZEL (Devamla) - Sahip çıkmıyorsunuz,
burada sadece söylemini yapıyorsunuz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Recep, doğru söyle,
doğru. Siz kurmadınız.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Bilmeden konuşma bari,
bilmeden konuşma.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Dün
Başbakanımızın Maltepede meydanda Gazzeye, Filistine
Siz Gazzeye, Filistine herhâlde hiç duyarlı değilsiniz.
SİNAN OĞAN (Iğdır)
Duyarlıyız. Bir o kadar Türkmene de duyarlıyız, Türkmene
de duyarlıyız.
RECEP ÖZEL (Devamla) Duyarlısınız,
değil mi? Güzel, duyarlıysanız.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Gazze diyorsa
niye Türkmen diyemiyor? Niye Türkmen diyemiyor, diline Türkmen niye
gelmiyor?
RECEP ÖZEL (Devamla) - Bizim de Türkmenlere
karşı duyarsız olduğumuzu nereden
çıkartıyorsunuz?
OKTAY VURAL (İzmir) Gazze de bizim, Türkmeneli de
bizim, acılar hepimizin.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Yani, bu konuda, lütfen
arkadaşlar, lütfen sevgili milletvekilleri, bölücülük tohumları
konuşmanızda ekmeyiniz.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Ya, en büyük bölücü
sizsiniz.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Konuşmanızın Adan
Zye her tarafı bölücülük tohumları. Biz Türkmeni de severiz, biz
Arapı da severiz, biz insanı Yaradandan ötürü severiz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Nereden belli?
RECEP ÖZEL (Devamla) - Öyle Türk sınırları
Türkmenlere kapalı
SİNAN OĞAN (Iğdır) Evet,
kapalı.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Kardeşim, oradan gelmeleri mi
daha iyi, orada varlıklarını sürdürmeleri, orada mücadele
etmeleri mi daha iyi?
SİNAN OĞAN (Iğdır) - Ya, nerede
edecek?
RECEP ÖZEL (Devamla) - Bu ikisini bir mukayese edin,
ondan sonra gelip burada
SİNAN OĞAN (Iğdır) Sen hiç haritaya
baktın mı? Sen hiç haritaya baktın mı?
RECEP ÖZEL (Devamla) - Şimdi
OKTAY VURAL (İzmir) - Yuh be! Yuh be! Takiyecilere
bak, işine geldiği zaman papaz elbisesi giyiyor ya!
RECEP ÖZEL (Devamla) - Fazla zıplamayın
arkadaşlar, fazla zıplamayın, fazla zıplamayın.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
RECEP ÖZEL (Devamla) Fazla, lütfen,
zıplamayın.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Peki, Suriyeliyi
niye aldın o zaman? Orada kalsa daha iyi değil miydi?
RECEP ÖZEL (Devamla) Şimdi, Suriyenin durumuyla
bu IŞİDin durumunu aynı platforma, Türkmenlerin durumunu
aynı konuma lütfen getirmeyin.
OKTAY VURAL (İzmir) IŞİDin eline
silahı ver, Türkmenlerin canına okusun!
RECEP ÖZEL (Devamla) - Elmayla armudu mukayese
ediyorsunuz. Birinin tadıyla öbürünün lezzeti farklıdır.
SİNAN OĞAN (Iğdır) - Peki, o zaman,
Esad IŞİDden daha mı merhametli?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Çuvalladın Recep,
çuvalladın.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Çok değerli arkadaşlar,
sevgili milletvekili arkadaşlarımız; şimdi, gerçekten,
bütün Orta Doğuda yaşanan sıkıntının,
yaşanan
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Demek Türkmenler
IŞİDe karşı mücadele etsin! IŞİDe silah ver! Ne
güzel be!
RECEP ÖZEL (Devamla) - Biraz sonra Sayın Naci Hocam,
bu tür, terör örgütlerinin her birine giden
vatandaşlarımızı, giden
yurttaşlarımızı, hangi ülkeden kaç kişinin
IŞİDe katıldığını burada
açıklayacaklar.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Demek ki Türkmen
katliamını siz planladınız.
OKTAY VURAL (İzmir) Evet, evet, itiraf edin.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Orada, en az sayıda,
Türkiyeden giden vatandaşlarımız. Tabii ki gitmemeli.
Şimdi Oradaki militanları getirip Ankaraya
naklediyorsunuz. demeniz de pek şık bir şey değil yani pek
hoş bir şey de değil.
YUSUF HALAÇOGLU (Kayseri) 5 bin kişi
katıldı demiyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Türkmenleri IŞİDe
teslim ettiğini itiraf ediyor, şu zihniyete bak ya!
RECEP ÖZEL (Devamla) - Ben, terör örgütü nerede varsa,
nerede buna yardım eden varsa, nerede terör örgütünün ekmeğine
OKTAY VURAL (İzmir) Suriyeden geldiği zaman
kapımız açık, Türkmen geldiği zaman, orada ölsünler...
RECEP ÖZEL (Devamla) -
terör örgütüne yardım
ediyorsa biliniz ki orada, AK PARTİ Hükûmeti, AK PARTİ
karşısındadır. Terör örgütü terör örgütüdür.
SİNAN OĞAN (Iğdır) IŞİD
terör örgütü mü?
RECEP ÖZEL (Devamla) - IŞİD de terör örgütüdür.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Söyleyin bunu.
RECEP ÖZEL (Devamla) - IŞİD de terör örgütüdür.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Başbakan da
söylesin.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Bunu, Hükûmetimizin bütün
yetkilileri de söylemekte.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Başbakandan
duymadık.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Nerede bir terör örgütü varsa
karşısında AK PARTİ olarak duruyoruz. Ben bu terör örgütüne
yardım, yataklık, her tür, kim yapıyorsa, onların da
cezasını çekmesini
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Ayağına
bakın, ayağına.
RECEP ÖZEL (Devamla) -
dünyada bütün bunlara
karşı kim ne mücadele veriyorsa yanında olmamız
gerektiğini
OKTAY VURAL (İzmir) Ona silahı verenleri de
lanetliyoruz, destek olanlarıda lanetliyoruz.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Bugünkü gündemimiz belli.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) 49
vatandaşımız nerede?
RECEP ÖZEL (Devamla) - Bu IŞİDle ilgili, bu
konuyla ilgili, 3 tane, HDP vermiş, 1 tane CHP vermiş, 1 tane de MHP
vermiş, bu 2nci; 6ıncı defa aynı konuyu burada
konuşuyoruz. Tabii, konuşmak lazım, bunları konuşa
konuşa çözmek lazım.
SİNAN OĞAN (Iğdır) IŞİD
diye bir problem yok mu memlekette, yok mu? IŞİD diye bir sorun yok
mu burada?
RECEP ÖZEL (Devamla) - Bu araştırma önergesinin
de sadece gündemi uzatmak için olduğunu düşünüyorum. Gündemdeki,
torba yasayı bayramdan önce çıkaramadık, inşallah seçime
kadar çıkarırız. O nedenle de araştırma önergesinin
lehinde olmadığımızı..
SİNAN OĞAN (Iğdır) IŞİDi
araştırmaya gerek yok diyorsun.
RECEP ÖZEL (Devamla) -
aleyhinde oy
kullanacağımızı belirtiyor
SİNAN OĞAN (Iğdır) Tabii,
IŞİDi araştırmayalım aman, ucu size dokunur.
RECEP ÖZEL (Devamla) -
hepinize saygılar sunuyorum
efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Sayın
Başkanım, sayın konuşmacı konuşmasında bana
yalancı demiştir, bölücü demiştir ve hakaret
etmiştir.Müsaade ederseniz cevap hakkımı
BAŞKAN Bölücülük tohumları atan dedi
konuşmasında..
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Ne fark eder?
BAŞKAN - Bölücü demedi ama.
SİNAN OĞAN( Iğdır) Daha kötü, daha
kötü Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika.
Lütfen, yeni sataşmalara neden olmayın
Sayın Oğan.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Yok, vermem,
merak etmeyin.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bir de TİKAyı
kendilerinin kurduğunu söyledi, onu düzelt de vatandaş öğrensin,
doğruyu öğrensin.
BAŞKAN Sayın Akar, siz de yardımcı
oluyorsunuz. Güzel bir dayanışma.
Buyurun.
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Iğdır Milletvekili Sinan
Oğan'ın, Isparta Milletvekili Recep Özelin MHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
SİNAN OĞAN (Iğdır) Sayın
Başkan, burada partilerin işi doğruyu söylemektir. Doğruyu
söylüyor, kendisine de teşekkür ediyorum, doğru. TİKAyı
Türk cumhuriyetlerine göre organize eden, TİKAyı kuran kendileri
değildi. Bunun burada bilinmesinde fayda var. TİKAyı Türk
cumhuriyetlerinden çekip Arap coğrafyasına yönlendiren sizin iktidarınız,
doğrudur.
Değerli arkadaşlar, bölücü kimdir biliyor
musunuz? Bölücü kimdir biliyor musunuz? İzmirde meydana çıkıp
insanların mezhebi şudur, insanların geçmişi şudur,
etnik kökeni budur diyen, bölücü odur işte. Biz bölücülük yapmıyoruz.
Bölücülüğün daniskası birine Zaza, birine Alevi diyendir. Burada
kimin bölücü olduğunu millet görüyor.
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) Aynı
zamanda nefret suçu.
SİNAN OĞAN (Devamla) - Burada gelip kaç
defadır soruyorum. Bir defa, bir Allahın kulu, gel şurada de ki
5 Türkmeni aldım. veya Sınırı açacağız,
Türkmen de gelsin. de. Niye diyemiyorsunuz?
IŞİDi araştıralım. Niye
araştırmaktan korkuyorsunuz? Siz saydınız: 3 tane HDP, 1
CHP, 1 MHP vermiş. Ne diyoruz? Gelin, şu IŞİDi
araştıralım. diyoruz. AKP, çıkan milletvekilleri ne diyor?
Biz aleyhineyiz. diyor. Neden? Çünkü, IŞİDi
araştırırsak ucu bize dokunur. Sınırdan nasıl
IŞİD militanlarının geçtiği belli olur; Suriyeye,
Iraka giden silahların, Türkmenlere gönderiyoruz. diye giden
silahların IŞİDe gittiği belli olur... Aksini mi
söylüyorsunuz? Var mı yüreğiniz? Gelin, araştıralım.
Gelin, IŞİDİ araştıralım. Siz
haklısınız belki de. Korkmayın bundan, IŞİDden
korkmayın, IŞİDi araştıralım. IŞİD
terör örgütüdür ve IŞİD dönecek, gelecek, Türkiye'yi vuracak; bunu da
burada söylüyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin lehinde ikinci
konuşmacı Sayın Ali Haydar Öner, Isparta Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasî Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-MHP Grubunun, Osmaniye Milletvekili Hasan
Hüseyin Türkoğlu ve arkadaşları tarafından, gençlerimizin
sınır komşularımızda yaşanan savaşlara ve
terör örgütlerine katılım sebeplerinin araştırılması
ve gerekli önlemlerin alınması, bu sorunların giderilmesi ve
çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla 16/7/2014 tarihinde,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 4
Ağustos 2014 Pazartesi günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; merhaba, günaydın, selamünaleyküm,
(x) Hangi dilden anlıyorsanız o
dilden hayırlı sabahlar, iyi günler.
Arkadaşlar, geçen hafta HDP'nin önergesi vardı,
duymadınız, aldırmadınız; bugün Milliyetçi Hareket
Partisinin önergesi var, duyun, anlayın, insafla, vicdanla ile
değerlendirme yapın. 1 Ağustosta Cumhuriyet Halk Partisinin
önergesi var IŞİDle ilgili. Hangi kulağınızın
üstüne yatıyorsunuz? Bir kulağınız sağırsa öteki
de mi sağır? IŞİD, İstanbulu fethetmekten söz ediyor.
Musulu işgal etti, Türkmenleri sürdü, Kürtleri sürdü, Arapları
sürdü, Hristiyanları sürdü, niye sesiniz Allah rızası için
çıkmıyor?
SONER AKSOY (Kütahya) Arkasında sizin
adamlarınız var.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Hadi be! Sen gel bir gün
burada konuş, seni dinleyelim, gel bir gün konuş. Uzaktan uzağa
bağırıyorsun, hiçbir anlam ifade etmeyen laflar ediyorsun. Gel
konuş, ver cevap.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen Konuşmacıya
müdahale etmeyin.
Sayın Konuşmacı, siz de Genel Kurula hitap
edin lütfen.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Sayın Milletvekili,
sana sataşıyorum, gel burada konuş, cevap ver. Yiğitsen
gel, cevap ver. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın konuşmacı, siz Genel
Kurula hitap edin.
Sayın Milletvekili, siz de lütfen
konuşmacıya müdahalede bulunmayın.
Buyurun.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Değerli
milletvekilleri, IŞİDin adamları İstanbulu
fethedecekmiş!
OKTAY VURAL (İzmir) Kâbeyi
yıkacakmış ya.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - İstanbul ne
zamandan beri küffar şehri? Söyleyin bakalım, ne zamandan beri
İstanbul küffar şehri? Yüce Peygamberimizin müjdelediği kutlu
komutan Fatih Sultan Mehmet 1453ün 29 Mayısında İstanbulu
fethetmedi mi? İslamın büyük önderinin müjdelediği, kutlu
komutanın fethettiği İstanbul işgal edildiğinde
Türkün büyük önderi Atatürk onları İstanbuldan defetmedi mi?
1994ten beri İstanbul AKPli yöneticilerle yönetilmiyor mu? Yirmi
yıldan beri mi İstanbul küffar şehri oldu? Biriniz Allah
rızası için çıkın, böyle gayriciddi
yaklaşımlarla
Bu önergenin aleyhindeyiz. Niye IŞİDin
aleyhinde değilsiniz? Niye önlem almıyorsunuz? Niye İstanbulda
IŞİDin bayram kutlamasını tantanayla yapmasına izin
veriyorsunuz? İstanbulda kaç mescit IŞİDe yardım topluyor,
farkında değil misiniz?
Tekrar günaydın, tekrar merhaba, tekrar
selamünaleyküm
Uyanın ey millet!
RECEP ÖZEL (Isparta) O yardım hangi camide toplandı,
söylesene bir. Hangi camide toplandı, söyle hadi.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) O senin işin.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) 24 mescitte
toplanıyor, farkına var.
RECEP ÖZEL (Isparta) Söyle, bir tane, bir tane cami
ismi söyle, şu mescitte toplandı de.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Bak, ben sana Hatay
Valisinin dediklerini diyeyim, dur
RECEP ÖZEL (Isparta) Hadi, şu camide toplandı
desene. Böyle afaki konuşma.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Sayın Recep Özel,
boş konuşuyorsun. Bak, bak, ben sana
RECEP ÖZEL (Isparta) Hadi söyle söyle, bir tane cami
ismi söyle. Şu camide toplandı de, hadi söyle caminin ismini.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Nerede namaz
kıldılar? Bayram namazını nerede kıldılar? Nerede
kıldılar bayram namazını?
Hatay Valimiz ne diyor? Hatay Valimiz diyor ki:
Türkiyeyi tağut yani kafir ilan eden IŞİD
RECEP ÖZEL (Isparta) Öyle afaki yok.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Recep, o senin işin, onu sen
yapacaksın. Araştıracaksınız, senin işin
araştırmak.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Sayın Özel,
IŞİD Türkiyeyi kafir ilan etmiş, sen uyuyorsun, uyuyorsun,
senin gibiler de uyuyor.
RECEP ÖZEL (Isparta) Hadi oradan! Sen uyuyorsun, o
yüzden, belli, Ispartaya gelemiyorsun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Recep, bizim camide toplandı
bayram sabahı.
BAŞKAN Sayın Akar
Sayın Özel
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Hatay Valisi Türkiyeyi
kafir ilan eden IŞİDe katılmak için İran, Irak, Lübnan ve
Mısır dışındaki ülkelerin vatandaşları
ülkemiz topraklarını kullanıyor. diyor. Vali, senin Atabeyin
damadı olan vali. Reyhanlının Bükülmez, Kuşaklı,
Beşaslan köylerinden; Hatayın Altınözü ilçesinin
Hacıpaşa beldesinden, Yayladağının Güveççi köyünden
geçiyorlar. Yerli iş birlikçileri var. diyor, devletin valisi diyor.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Devletin değil,
Hükûmetin valisi.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Hükûmete rapor
vermiş. Hükûmet nerede belli değil. Hükûmet milleti birbirine
düşürmekle meşgul.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hükûmet istikbali peşinde,
istikbali peşinde.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sen valilik yaptın, niye
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Biz de Amerika Birleşik
Devletlerinin 11 Eylülden sonra izlediği politikayı izlemeliyiz.
diyor vali. Devletin valisi böyle diyor ama AKP ne yapıyor, AKPli
milletvekillerinden bir bölümü ne yapıyor? Devam ediyor Hatay Valisi
Lekesiz: IŞİDin Suriye alanındaki hâkimiyeti ve
sınır bölgelerini ele geçirmesiyle ülkemiz tamamen hedef hâline
gelecektir ey millet. Ülkemizin iç güvenliği açısından ciddi
tehlike oluşturacaktır. Hava yoluyla İstanbula gelen militanlar
yerel iş birlikçileri aracılığıyla
Bunu vali
söylüyor, Hatayın Valisi söylüyor, senin enişten olan vali söylüyor,
hemşehrin.
RECEP ÖZEL (Isparta) Benim eniştem senin de
enişten.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Evet, senin
enişten.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sen Ispartalı değilsin.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Sen Atabeylisin.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Recep, senin eniştenmi?
RECEP ÖZEL (Isparta) Doğru, eniştem.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Atabey nerede?
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Ben Ispartanın da
milletvekiliyim, Türkiyenin de milletvekiliyim. Ben sorumluluğumu
müdrikim, sen böylesine gayriciddi bir adamsın.
Üç beş kişilik gruplar hâlinde Suriyeye
geçiş yapıyorlar. diyor. İstanbulu işgal
edeceklermiş. Dehşete bakın, bu IŞİDin söylemleri ne
insanlığa uyuyor ne İslami anlayışa uyuyor ne
Kuran-ı azimüşşan hükümlerine uyuyor ne insafa, vicdana
sığıyor arkadaşlar. Bunun farkına varamayanlar yarın
nasıl hesabını verecekler?
Musul IŞİD tarafından basıldı,
ramazan geçti, haberiniz olsun, bayram da geçti. Oradaki
soydaşlarımız, oradaki görevlilerimiz, Türkiye Cumhuriyeti
adına görev yapan güvenlik güçlerimiz, konsolosluk
mensuplarımız, aileleri hâlâ esir. Dışişleri
Bakanı ne diyordu yirmi dört saat önce? Musulla ilgili her türlü önlem
alınmıştır. Hani?
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Uygun ortam bulamadılar şov için ya, uygun ortam bulamadılar
daha henüz.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Şovun zamanı
bekleniyor. Sabah gelir. diyorlardı. Ne zaman dolacak şov günü, ne
zaman gelecek?
Meclisi niye 14 Ağustosa kadar bloke ediyorsunuz? 10
Ağustosta seçim var. İnsafla söyleyin, vicdanla söyleyin, Allah
rızası için söyleyin -Cumhurbaşkanlığı seçimi 10
Ağustosta, evvelki gün yurt dışında seçimler
yapıldı- Meclis niye bloke ediliyor? Milletvekilleri Anadoluya
çıkıp propaganda yapmasın, Sayın Ekmeleddin İhsanoğlunu
tanıtamasın diye bloke ediyorsunuz; birinin talimatıyla, onun
emriyle hareket ediyorsunuz. Bunların farkına varılamıyor
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
SONER AKSOY (Kütahya) Öyle bir şeyimiz yok.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Gel burada konuş dedim
sana, gel. Gel hadi gel, gel dinleyelim seni.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hadi, hadi,
çağırıyor, gitsene.
BAŞKAN Sayın Konuşmacı, Sayın
Milletvekili, lütfen...
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) 1 Temmuzda tatile
girecekti. Önce 24 Temmuz dediniz, sonra 14 Ağustosa
uzattınız. Daha kaç türlü hileli numaranız var?
Arkadaşlar, Avusturyadan geliyorum, bu sabah dört- dört
buçukta geldim. Avusturyadaki vatandaşlarımız, Almanyanın
Bavyera bölgesine geçtim, oradaki vatandaşlarımız çok
şikâyetçi. Ne zaman AKPli bir bakan gelse, Başbakan gelse
aramıza soğukluk giriyor. diyorlar.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Allah Allah!
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Evet, aynen böyle.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Soğukluğu sen
sokmuşsun.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Vay vay vay!
Başbakan gelmesin. diyen ne kadar insan var.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Anlat Sayın Valim, anlat,
onlar basmaz.
BAŞKAN Sınıf mümessili değilim, ben
yeterli ihtarı yapıyorum.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Değerli
milletvekilleri, oradaki yurttaşlarımız arasında ayrım
yapılıyor. En yakın konsoloslukta, başkonsoloslukta
oyları kullandırılmıyor
yurttaşlarımızın. Bregenz bölgesindeki
yurttaşlarımız başka yerlerde; Radolfzell, Baden-Württemberg
bölgesindeki yurttaşlarımız merkezde kullanmaları
gerekirken ta Berlinde
Kullanmaları gereken yer 300 kilometre,
kullandırılmaları istenen yer 850 kilometre. Anne ayrı gün,
baba ayrı gün, çocuk ayrı gün kullandırılıyor yani oy
kullanma hakkı fiilen engelleniyor.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Buna biz itiraz ettik, siz
itiraz etmediniz.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Zaten yaz tatili, zaten
okullar tatil olmuş, kapanmış. Bu kadar hileyle, bu kadar
dalavereyle seçimlere gidilir mi?
Bu seçimin hayrını göremeyeceksiniz. Sayın
Başbakana haber verin, 29 Ağustos için istifasını
hazırlasın, Sayın Ekmeleddin İhsanoğluna sunsun.
Hepinize saygılar. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ciddi değilsin. diye bir
ithamda bulundu, biraz önceki konuşmama
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ne dedi?
BAŞKAN Eniştenizle ilgili mi?
RECEP ÖZEL (Isparta) Hem onunla ilgili hem
sataşmadan efendim.
BAŞKAN O zaman, açıklama
yapacaksınız yerinizden. Şimdi, sataşmadan dolayı
RECEP ÖZEL (Isparta) Efendim, ciddiyetsizlikle
suçladı.
BAŞKAN Neden? (AK PARTİ ve CHP
sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) Ne demiş efendim?
BAŞKAN - Ama arkadaşlar, duymuyorum, lütfen
OKTAY VURAL (İzmir) Bizde duymuyoruz, onun için...
RECEP ÖZEL (Isparta) Efendim, Siz ciddi bir
milletvekili değilsiniz. dedi de
Sataşmadan dolayı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Öyle demedi Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Ne dediğini söyler misiniz?
RECEP ÖZEL (Isparta) Ciddi bir milletvekili
değilsiniz. dedi.
BAŞKAN - Buyurun, iki dakika... (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Öyle demedi Sayın
Başkan, gayri ciddi dedi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, on
dakikalık konuşmayı beş dakika yapıp ilave iki dakika
istiyor, ben de anlamadım bu işi.
RECEP ÖZEL (Isparta) Yok, bir dakikada
bitireceğim, merak etme.
BAŞKAN Memnun olurum ben de öyle yaparsanız.
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Isparta Milletvekili Recep Özel'in,
Isparta Milletvekili Ali Haydar Önerin MHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
RECEP ÖZEL (Isparta) - Sayın Başkanım,
saygılar sunuyorum. Teşekkür ediyorum öncelikle söz verdiğiniz
için.
Şimdi, ciddi olup olmamak,
konuşmacının burada konuştuğu konu, konuşan
kişinin konumuyla ilgilidir. Burada ciddi bir konu
konuşmadığı için bizim de tavrımız öyle oldu
çünkü camilerle ilgili IŞİD Ramazan Bayramında yardım
topluyor. diye burada bir iddiada bulundu. Bir tane cami ismi söyle.
diyoruz, cami ismi söylemiyor, yuvarlak
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sen söyle.
RECEP ÖZEL (Devamla) Yok ki öyle bir şey.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ben söyleyeyim mi?
OKTAY VURAL (İzmir) Cami mi yok? Nasıl yok?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Camileri ahır
yaptılar. dediler. Hangi cami söyleyemediler.
RECEP ÖZEL (Isparta) Böyle, içi boş bir
konuşmanın da elbette ki ciddiye alınacak bir durumu yok.
Şimdi, burada şöyle de bir
OKTAY VURAL (İzmir) Her toprağında var
cami. Cami olmaz olur mu ya.
RECEP ÖZEL (Devamla) Sayın Hatay Valisi Isparta
Atabeyin eniştesidir. Tabii kendisinin Ispartayla bir ilgisi
olmadığı için bizim eniştemiz diyemiyor, Ispartayla bir
ilgisi yok.
OKTAY VURAL (İzmir) Caminin orada olduğunu
bile bilmiyorsun sen.
RECEP ÖZEL
(Devamla) Bizim Meclisi bloke ettiğimiz,
çalıştırmadığımız, Ekmeleddin Beyi gidip
sahada anlatmanıza imkân tanımadığımız gibi
cümle
Bakın, bayram tatili vardı sekiz dokuz gün, diyen kişi
Ispartaya bir gün bile gelmedi, bir de gelip anlatsaydı madem Ekmel Beyi
orada, bu kadar çok bloke ediyorduk
Bayramda gelmiyorsun, anlatmıyorsun,
sonra bize Blokeyi gel de anlat. diyorsun.
Hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi, sayın milletvekilleri
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Ispartayla ilgim
olmadığını söyledi efendim.
BAŞKAN Bir dakika Sayın Öner.
Söz talebi var, bir itiraz var daha doğrusu.
İtirazın ne olduğunu anlamak için duyabilmem gerekiyor, bunun
için de sessiz olmanız gerekiyor.
Buyurun.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Efendim, Ispartayla
ilişkim olmadığını söyledi. Sataşma nedeniyle söz
istiyorum.
BAŞKAN Neyle ilgili?
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Ispartayla ilişkim
olmadığını söyledi. Sataşma nedeniyle 69uncu madde
uyarınca söz istiyorum.
BAŞKAN Bu bir hakaret değil yalnız. Size
bir dakika söz vereyim yerinizden. (CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
SİNAN OĞAN (Iğdır) Isparta
Milletvekiline Ispartayla ilgin yok. demek hakaretin daniskasıdır.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, ben bir
milletvekilinizle konuşuyorum, itiraz eden milletvekilinizle
konuşuyorum. Herhâlde kendisini savunma yetisine sahip bir kişidir
Kuşkumuz da yoktur bundan
OKTAY VURAL (İzmir) Bunda hakaret yok.
diyemezsiniz yani.
MUHARREM İNCE (Yalova) Yine hakaret ediyorsunuz
herhâlde diyerek. Herhâlde diyerek siz de hakaret ediyorsunuz.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Hakaretten söz
etmiyorum, sataşmadan söz ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Peki, hadi gelin bakalım, iki dakika
MUHARREM İNCE (Yalova) Allah razı olsun!
BAŞKAN - Rica ederim efendim, vazifemiz.
OKTAY VURAL (İzmir) Çok teşekkür ederiz (!)
MUHARREM İNCE (Yalova) Vallahi ya, bu
iyiliğinizi hiç unutmayacağız (!)
OKTAY VURAL (İzmir) Alkışlayalım
mı Başkanı?
BAŞKAN - Sizi kırar mıyım Sayın
İnce?
MUHARREM İNCE (Yalova) Allah razı olsun!
BAŞKAN - Buyurun Sayın Öner.
3.- Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner'in,
Isparta Milletvekili Recep Özelin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Sayın Recep Özelin
hiç ciddi bir şey konuştuğunu görmedim, ne burada ne Ispartada...
Bakın, şu hâlini görün.
RECEP ÖZEL (Isparta) Senin hâline gülüyorum.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Burası Meclis,
biraz ciddiyet lazım, bir tek gün ciddiyetini görmedik.
OKTAY VURAL (İzmir) IŞİD ve bir
katliamdan bahsediyoruz, gülüyor ya.
OSMAN BOYRAZ (İstanbul) O seni görünce gülüyor!
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Sayın Recep Özel,
sen de duy, değerli milletvekillerimiz de duysun. Ben, yirmi üç ay Isparta
Valiliği yaptım, şerefle, onurla, bir dakikası boş
geçmedi arkadaşlar. Öyle olsaydı Ispartalılar bana 55.800 oy
verir de millî iradeyle Mecliste Ispartayı temsil yetkisi tanır
mıydı? Millî iradeye saygısı olan böyle bir şey konuşur
mu? Ben Ispartalıların, her partiden Ispartalı aziz hemşehrilerimin
oylarıyla geldim.
RECEP ÖZEL (Isparta) Enişteniz Hatay Valisi
değil mi, ondan dedim.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Sen boş ver,
boş konuşmayı bırak.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Türkiye Cumhuriyetinin milletvekilleri
hem temsil ettikleri ilin hem Türkiyenin bütün illerinin milletvekilleridir. O
bakımdan, böylesine Anayasa dışı, millî irade
anlayışına aykırı bir düşünceyi ancak Recep Özel
taşır.
Bir diğer konu: Bakın AKPden çok yardım
gördük. İstanbulda IŞİDe militan devşiren 25 mescit
var. Biz hiçbir zaman boş konuşmadık, elimizde belgelerle,
delillerle buradayız.
RECEP ÖZEL (Isparta) Gazete kupürlerine belge
diyorsunuz.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Allah rızası
için, sen de bir gün delillerle konuşmayı becer! Sana görev veriliyor
Recep, çık şunu oku. diyorlar, çıkıp okuyorsun. Kendi
özgür iradenle bir tek gün konuşma yapamadın, yazıklar olsun!
(CHP sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Bayramda neredeydin, bayramda?
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasî Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-MHP Grubunun, Osmaniye Milletvekili Hasan
Hüseyin Türkoğlu ve arkadaşları tarafından, gençlerimizin
sınır komşularımızda yaşanan savaşlara ve
terör örgütlerine katılım sebeplerinin araştırılması
ve gerekli önlemlerin alınması, bu sorunların giderilmesi ve
çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla 16/7/2014 tarihinde,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 4
Ağustos 2014 Pazartesi günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin
aleyhinde son konuşmacı Amasya Milletvekili Sayın Mehmet Naci
Bostancı.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu, IŞİD konusunda 5inci önerge; 3 kere BDP
vermiş, 1 CHP, 1 MHP. Aklıma millete ilişkin tanım geldi:
Tasada ortaklık. diyor. BDPnin 3 kere vermiş olduğu bir
konuda MHPnin de 1 kere aynı konuda önerge vererek bu tasada
ortaklık çerçevesinde millet olma hâlini bize göstermesi
bakımından memnuniyet duyuyorum. Demek ki aynı kaygılar;
MHPli de, CHPli de, BDPli de bir arada olabiliyor.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Yeni mi öğrendin daha
ne olduğunu?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Bu iyi bir
şey, bunu olumlu anlamda değerlendiriyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sen olamadın ama bir
türlü.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Sayın Vural,
bağırmanız gerekemez.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Bir de AKP
versin görelim; o da milletle beraber mi, değil mi? Bir de AKP verisin.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Yeni mi farkına
vardın daha, yeni mi?
SİNAN OĞAN (Iğdır) Siz bu milletle
beraber değil misiniz?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) İkincisi: Tabii,
burada verilen önerge biraz diyorlar tarzında, dedikodu kabîlinden kaleme
alınmış. En basit, akademik hayatta da öyledir, ortaya bir
önerme koyuyorsanız, arkasına biraz bilgi koyarsanız; sadece
öyle söyleniyor, dedikodu ve söylenti üzerinden önerge vermek benim
anlayışıma göre Meclisin ciddiyetiyle de bağdaşmaz. Ne
kadar adam gitmiş? Türkiyeden bahsediyoruz, başka yerlerden gidenler
olmuş mu? Niye gidiyorlar? Buna ilişkin önerge verildiğine göre,
herhâlde arkasında bir fikrî müktesebat olması gerekir ama şu
önergeyi okuduğumda ben böyle bir arka plan görmüyorum, sadece dedikodu
tarzında hazırlanmış bir önerge görüyorum.
IŞİD meselesine gelince, daha önce de burada
konuşuldu. Bir örgütün
ortaya çıkışı,
gelişmesi, zulümleri, yağması, talanı
Bütün bunları
anlayabilmek için, o coğrafyada neler oluyor, kim nerede duruyor, bunlar
desteği nereden alıyorlar, niçin bu kadar kolay orta Irak bölgesinde
gelişip kök salabiliyorlar, militanları nerelerden devşiriyorlar
ve bunun arkasındaki dinamikler neler? Buna ilişkin analitik bir
muhakeme gerekir. Ben bu önergede öyle bir muhakeme de görmüyorum.
Şimdi, bu önergeye
baktığınızda, sanki sadece Türkiyeden IŞİDe
giden birtakım militanlardan bahsediliyormuş intibası
edinirsiniz. Oysaki nerede bir savaş ve çatışma var ise
dünyanın birçok ülkesinden oraya çeşitli saiklerle giden insanlar
olur; bir kısmı macera duygusuyla gidebilir, bir kısmı
geçmişte yaşadığı kolektif travmaları rehabilite
etmek için gidebilir, bir kısmı hayatının
davasını bulmuştur, baştan çıkartıcı bir
biçimde o sese cevap verir ve koşarak gider. IŞİDe de 81
ülkeden gidenler var, Türkiye de başlarda değil. Bakın, Suudi
Arabistan 2.500 kişiyle en başlarda, Tunustan 3 bin kişi
gitmiş, Fastan 1.500 kişi gitmiş, Cezayirden 200 kişi
gitmiş, Fransadan 700 kişi gitmiş, İngiltereden 400
kişi gitmiş. Peki, Türkiyeden kaç kişi gitmiş?
Yapılan araştırmalara göre, Türkiyeden de IŞİDe
katılan insanların sayısı aşağı yukarı
400. Tabii, 1 kişi bile katılsa Bu vatandaşımız, bu
gencimiz niye IŞİDe katıldı? diye düşünmek, anlamak
ve bunun önünü kesmek durumundayız ama IŞİDe 400 kişi
Türkiyeden katılmış, Türkiye IŞİDin
ortağı. Böyle bir mantık çıkartmak
mantıksızlıktır. IŞİDin ortağı, oraya
2.500 kişi gittiyse ve biraz da bölgeye ilişkin
okumalarınız varsa, aynı Selefî ekolden gelen Suudi Arabistanın yakın desteğini görmeniz
gerekir, bu işte rol alan ülkeleri görmeniz gerekir. Ama, mesele,
IŞİDe kim destek veriyor, bunu anlamak değil, IŞİD
mevzusu üzerinden AK PARTİye karşı laf söylemek olunca gayet
tiyatrovari
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kime söyleyeceğiz?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) İktidar sizsiniz,
iktidar.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla)
gayet öfkeli,
gayet saldırgan bir dille gelip burada mantıkla ilgisi zayıf
konuşmalar yapılabiliyor. Ben muhalefetten bazı
arkadaşların konuşmalarına baktığımda
şu kanaate ulaşıyorum: Sanki, AK PARTİ üzerinden kendi
partileri için kariyer yapmaya çalışıyorlar. Herhâlde şöyle
bir mantık var: Kim daha çok bağırırsa, kim daha çok
saldırırsa partisinde yükselecek.
OKTAY VURAL (İzmir) Yani, sende onlara vurarak
kendine yer mi ediniyorsun?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Oktay Bey, siz de
herhâlde böyle bağıra bağıra yükseldiniz, aynı yolda
devam ediyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Sen kabul ettirmek için...
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Ama, çok
bağırdığınızda, baştan sona
bağırdığınızda
OKTAY VURAL (İzmir) Yaranıyor musun? Yaranmak
için mi konuşuyorsun? Kendini ispat için mi konuşuyorsun?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla)
Allah
aklınızdan alır sesinize verir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
YILDIRIM TUĞRUL
TÜRKEŞ (Ankara) Tayyip Bey için de geçerli mi bu kural?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Yüce Rabbim niye
böyle bir hikmette bulunmuş, onu anlamak için de düşünmek lazım.
OKTAY VURAL (İzmir) Herhâlde düşünmek
lazım. Oğluma helal lokma yedirmedim. diyenlerin düşünmesi
lazım tabii.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Ama, çok
bağıranın kendi kulağı bile duymaz.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Senin de aklını
almışlar.
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) Sayın
Hatip, Tayyip Bey için de geçerli mi söylediklerin? O da aynı sebeple mi
bağırıyor?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Şimdi, Sinan
kardeşim -bana öyle geliyor ki- lokantaya gitse, kendisine çorba söylese
aynı şekilde bağırır ve garson Acaba kiminle kavga
ediyor? diye düşünür.
OKTAY VURAL (İzmir) Yakında bunu da paralelci
diye götürürler zaten. Bu da paralelci.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Iğdır
milliyetçiliği oluyor, Sinan ateşli; Türkmen milliyetçiliği
oluyor, Sinan ateşli ama Sinan kardeşim geliyor burada diyor ki:
IŞİDe
SİNAN OĞAN (Iğdır) Hoca,
saygılı ol. Milletvekillerine isimle hitap edilmez, saygılı
ol.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Ben de
kardeşim diyorum, Sinan kardeşim diyorum.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Demiyorsun.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla)
Bağırdığından bahsediyorum, hakaret etmiyorum.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Mazide kaldı
kardeşlik.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Ayrıca,
bakın, IŞİDe şu sebeple, bu sebeple adamlar gidiyor. Ben
düşünürüm ki gelip burada bu kadar ateşli, bu kadar gece gündüz
Türkmeni düşünen bir arkadaşımın, vallahi, şu bayramda
Türkmen cephesine gidip orada mücadele ettiğini hayal ederdim, beni
şaşırttı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Sen de Filistine gittiğini,
hayal ettin değil mi? Yani, Tayyipe şunu mu diyorsun: Filistine
git. Öyle mi? Gazzeye niye gidemiyorsun?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Tabii,
Shakespearein bir lafı var, diyor ki: Tiyatroyu öldüren tiyatro
yapmaktır.
OKTAY VURAL (İzmir) Vay anasına be, bu kadar
da ağır eleştirilmezdi Tayyip ha, Tayyip bu kadar ağır
eleştirilmezdi. Bu kadar konuşuyorsun da
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Öyle tiyatro
yaparsın ki böyle sakil düşer, sakil.
OKTAY VURAL (İzmir) ... Gazzeye gitseydin.
demek istiyor. Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla. Diyor. Vay,
vay vay!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Oktay Bey,
Allahtan size kulak vermesini, kulak ile aklınız arasında da
bağ kurmasını dua ediyorum, temenni ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Sataşmadan dolayı
bir söz verin...
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Böyle çok
bağırınca sizin aklınız başka türlü çalışıyor
yani mevcut kapasitesiyle elbette.
Değerli arkadaşlar
OKTAY VURAL (İzmir) Senin zekâ seviyen
bunları ölçecek seviyede değil, biraz yufka yufka.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Aklının boyu
yetmez, aklının.
BAŞKAN Sayın Konuşmacı, sayın
milletvekilleri; lütfen kişiselleştirmeyin konuyu ve birbirinize
lütfen hakaret etmeyin.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Oktay Beyin
sempati ve ironi dolu konuşmalarını dinliyoruz oradan ama bu
işte ilgili partiye zarar verir.
OKTAY VURAL (İzmir) Benim üzerimden prim yapmaya
kalkma ya.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Böyle
bağıran çağıran, sürekli yerinden laf atan bir insanın
kendi partisine de faydası sadece haykırmaktan ibaret olur,
haykırarak bir şey olmaz.
OKTAY VURAL (İzmir) - MHPye dil uzatarak prim yapmaya
çalışma.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Recepe mi söylüyorsun?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Bağırarak
çağırarak yıkıcılık yapabilirsiniz ama
yapıcılık olmaz. Bağırarak çağırarak
züccaciyeci dükkânına giren bir fil gibi davranabilirsiniz.
OKTAY VURAL (İzmir) Aynen, işte Recep Tayyip
Erdoğan bağırıyor çağırıyor.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Ama, bu hayata
ilişkin inceliklerden, estetikten, aklın getirdiği zarafetten
yoksun kalırsınız.
OKTAY VURAL (İzmir) Vay vay vay! AKP Grubu
dinliyor, Erdoğandan kurtulmak için
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Bu kadar
bağırma, böyle pala gibi önüne geleni kesen bir akletme, bir
tavır içerisine götürür insanı.
OKTAY VURAL (İzmir) Profesörmüş ya! Ne olur,
profesör olsan ne olur?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Tabii, biraz
nezaket, biraz edep, biraz incelik
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Başbakana söyle
bunları Başbakana. Ustana söyle, ustana Naci.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) İnsan
konuşacağı kelimelere ilişkin böyle arkasında çok
fazla müktesebat olmazsa o boşluğu bağırarak almaya
çalışır.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Peki, sen ne
olacaksın Naci? Bırak bu işleri.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla)
Bağırıp çağırarak karşısındakini
ayartmaya, baştan çıkartmaya çalışır. Tabii, herkes
elinden geleni yapıyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, kulakları
sağır olunca
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Normal konuşma
yapma niteliği olmayanların böylesine bağırarak bir tür
terörize teknikle konuşma yapmasını ben anlayabiliyorum.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Naci, ustana söyle
bunları be.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Uzun adama söyle, uzun
adama.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Bunun
bağlamını zaten milletimiz de gayet iyi takdir ediyor.
Değerli arkadaşlar, burası Parlamento.
OKTAY VURAL (İzmir) Aa, yapma ya! Günaydın,
günaydın!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Bağırmak
çağırmak isteyenler yazıya çıksınlar, türkü
söylesinler, oradan kime kızıyorlarsa bağırsınlar ama
birbirlerine bağırmanın ötesinde söz söylemek, eleştiri
ortaya koymak ve ortak bir akıl çıkartmak konusunda bir görevle
buraya gelmiş olanların yapması gereken konuşabilmektir.
Bağırmak burada hiç kimseye fayda sağlamaz, kişinin
kendisine, kendi partisine de fayda sağlamaz ve insanı gerçekçilikten
uzaklaştırır. O yüzden, birbirimizle konuşabileceğimiz,
birbirimize nüfuz edebileceğimiz bir dil mühim.
Bağırırsanız tabanınızdaki Üç beş
kişiyi memnun edebilirsiniz ama eğer bir parça gücünüzü artırmak
istiyorsanız bu taraftaki insanlara seslenen bir dil
geliştireceksiniz.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Evet, Başbakana
sataştı arkadaşlar, kim cevap verecek? Sataşmaya kim cevap
verecek?
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Naci, önce nefsine vaaz
et. Naci, sana tavsiyem, önce nefsinize vaaz edin.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Aliciğim, seni
severim.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Ustanızdan
başlayın vaaz etmeye. Vaaz etmeye ustanızdan başlayın,
nefsinize vaaz edin önce.
BAŞKAN Sayın Uzunırmak, Sayın
Oğanı dinleyeceğim.
OKTAY VURAL (İzmir) Bu kadar ağır
hakaret olmazdı AKPye ya.
BAŞKAN Buyurun Sayın Oğan.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Sayın
konuşmacı dedikoducu diyerek, bilgiden yoksun diyerek
sataşmıştır, ismimi de defalarca zikrederek
sataşmıştır. Müsaade ederseniz
BAŞKAN Buyurun, iki dakika
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.- Iğdır Milletvekili Sinan
Oğan'ın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının MHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
SİNAN OĞAN (Iğdır) Sayın Naci Bostancı,
15 Temmuzda burada, IŞİDle ilgili görüşme
yaptığımızda bu rakamları -tutanaklarda
vardır-detaylarıyla verdim. Siz 15 Temmuz konuşmasında bir
tane rakam vermediniz, IŞİDle ilgili bir tane konuşma yapmadınız.
Bizden öğrenmişsiniz, almışsınız, gelmişsiniz,
şimdi bir de burada bize satıyorsunuz. Yani akademisyenlerin
bazılarının arasında ki sizde de bakanlık yapanlar
oldu- akademik hırsızlığı görmüştük ama bu
kadarına da pes! Kusura bakmayın. (CHP sıralarından
alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Allah Allah!
SİNAN OĞAN (Devamla) Kaldı ki Milliyetçi
Hareket Partisi orada, bizzat eliyle, sizin engellemelerinize rağmen,
yardım dağıtıyor. Milliyetçi Hareket Partisi
alandadır. Ülkü Ocakları Genel Başkanımız Olcay
Kılavuz daha yeni döndü.
Ha, eğer ateşli konuşmadan
bahsediyorsanız Sayın Bostancı, eğer ateşli
konuşmayı burada bir suç olarak görüyorsanız Başbakana
söyleyin. Başbakanın her konuşmasında, yüzüne
baktığınızda cinayet işleyecek gibi bir hâli var. (MHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
RECEP ÖZEL (Isparta) Hadi oradan!
SİNAN OĞAN (Devamla) Başbakan, âdeta
cinayet işleyecek gibi vatandaşına bakıyor, ona söyleyin.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Aynaya bak. Sen
kendine hâline bak, kendi hâline.
SİNAN OĞAN (Devamla) Başbakana
söyleyemediğinizi, içinizde biriktirdiğinizi eğer burada gelip
söylüyorsanız yani Muhalefet sana söylüyorum, Başbakan sen dinle.
diyorsanız, buyurun devam edin. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Maltepeden selam
yolluyor, Maltepeden. Önce kendine bak.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım...
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Teker teker...
Buyurun Sayın Vural, siz de mi söz istediniz?
OKTAY VURAL (İzmir) Yok yok, ben muhatap alacak
birisi değilim çünkü onun aklını başka yerlere...
BAŞKAN Bir dakika Sayın Vural, lütfen...
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım...
BAŞKAN Sayın Aydın, buyurun.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başbakan
her konuştuğunda cinayet işleyecek gibi bakıyor. dedi.
BAŞKAN Sayın Bostancı, sizinkini
dinleyeyim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Beni intihalle
suçladı Sinan Bey.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Seni değil
canım, seni suçlamadı ya.
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) Ömer Dinçere
söyledi.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) İntihal demedi ya, nereden
çıktı o?
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı, size iki
dakika...
Size sonra vereceğim iki dakika. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
5.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın,
Iğdır Milletvekili Sinan Oğanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Oğan, megalomani böyle bir şeydir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) İnsan kendisini hakikatin
yegâne kaynağı sayar, eğer ona atıf yapmazsanız
Nereden öğrendin? Benim dışımda hiç kimseden
öğrenemezdin. Benden öğrendiğin hâlde bunu dip not vermeden
konuşuyorsun. tarzında bir megalomanik tavırla davranır.
Çok ayıp! Hakikatin tek kaynağı siz değilsiniz,
IŞİDin bütün bilgileri sizde değil. Piyasada bu konulara
ilişkin bir sürü çalışma var.
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul)
Araştıralım, araştıralım.
FATMA NUR SERTER (İstanbul) İki cümlede bilgi
verseniz.
OKTAY VURAL (İzmir) Zaten bütün bilgiler sizde! Oara...
Nereden gitti silahlar?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Siz de
söyleyebilirsiniz, başkaları da söyleyebilir. Yani, sanki sizden
alıp da satıyorum...
Bir de ayrıca şu çok ayıp: Oradan da
akademik hayata ve oradaki intihale utanmazca bir gönderme yapmak.
Sinan, çalışacaksın, benim
yazılarımı okuyacaksın. Şu yaptığın
göndermeye ilişkin eğer bir kanıtla buraya gelmezsen çok
ayıp, çok ayıp!
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Yok ya! Allah Allah!
OKTAY VURAL (İzmir) Parmağını
indir, parmağını. Parmağını indir, öyle...
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Bekliyorum,
bekliyorum tamam mı? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Aydın, buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Aydınla ne
ilgisi var? Sataşmadan mı?
BAŞKAN Sayın Başbakana hakaret etti.
dediler.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kim etti?
BAŞKAN - Sayın Grup Başkanımıza
hakaret etti. dediler.
OKTAY VURAL (İzmir) Kim AKP sözcüsü mü hakaret
etti? AKP sözcüsünün Başbakana yaptığı hakaretten
dolayı mı verdiniz?
RECEP ÖZEL (Isparta) Hayır canım ya. Bu kadar
pişkinliğe pes ya, vallahi pes.
BAŞKAN Grup Başkanımıza dedi
Sayın Vural, lütfen
OKTAY VURAL (İzmir) Evet, öyle dediniz.
Anlaşıldı.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Aydın.
6.- Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın'ın, Iğdır Milletvekili Sinan Oğanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında AK PARTİ Grup Başkanına sataşması
nedeniyle konuşması
AHMET AYDIN (Adıyaman) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Tabii, değerli arkadaşlar, eğer bir gün
siz de Başbakanın, AK PARTİnin bu milletin gönlüne nasıl
taht kurduğunu anlayabilseydiniz, siz de bir gün millet adına,
milletin faydasına birtakım işler yapabilseydiniz
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Yalanlarla, dolanlarla,
ondan korkuyoruz şimdi.
AHMET AYDIN (Devamla)
bugün bu konuşmaları
yapmazdınız ve size şunu özellikle söylüyorum: Siz bu muhalefeti
devam ettirdiğiniz müddetçe, siz AK PARTİnin
yaptıklarını yok saydığınız müddetçe
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Yo,
yaptıklarını yok saymıyoruz.
AHMET AYDIN (Devamla)
siz milletin gönlüne hitap
etmediğiniz müddetçe bu millet sizi bir daha iktidar yapmayacaktır,
bir daha iktidar yapmayacaktır.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Son günlerin Mecliste Ahmet.
Başka parti bul, başka parti bul.
AHMET AYDIN (Devamla) Bundan vazgeçin. Eğer siz
Başbakanı anlamak istiyorsanız dolayısıyla siz milleti
anlamak istiyorsanız, dünkü Maltepe mitingine bakın. Dünyada var
mıdır eşi benzeri?
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Ya, Hitler de
topladı kalabalıkları.
AHMET AYDIN (Devamla) 2,5 milyon insanı
toplayacaksınız. Silah zoruyla toplanmamış o insanlar,
parayla toplanmamış o insanlar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hitler de aynı
yapıyordu, Hitler de, 1941de topluyordu adam o kalabalığı.
AHMET AYDIN (Devamla) Tamamen gönlüyle orada var olan
milletin sesini, milletin iradesini, Seninle beraberiz. diyen bu milleti
anlayamazsınız işte o zaman, anlayamazsınız. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Ya, dayına söyle sen,
dayına. Dayına söyle ya, Dengir- ne diyor, Dengir?
AHMET AYDIN (Devamla) Değerli arkadaşlar, her
olayda kalkıp Türkmenleri gündeme getiriyorsunuz ama Türkmenlere giden
yardım tırlarını durduran zihniyetle berabersiniz bir de.
Yazık değil mi size! Türkmenlere giden yardım
tırlarını durduran zihniyetle berabersiniz.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Ya, Türkmenlere
gittiğini kim söylüyor o tırların ya?
AHMET AYDIN (Devamla) IŞİD üzerinden,
Türkmenlere giden yardım tırları üzerinden,
kalkacaksınız, Türkiyeyi teröre destek veren ülke konumuna getirmek
için elinizden gelen gayreti sarf edeceksiniz. Bu yakışır
mı size? Milliyetçilik bu mudur? Bu ülkeye bu yapılır mı?
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sen milliyetçilikten söz
etme.
AHMET AYDIN (Devamla) Yapılmaz ama maalesef sizin
gözünüz kara. Yeter ki biz kazanalım, Türkiye kaybederse kaybetsin. Diyorsunuz,
biz de tam tersi yeter ki millet kazansın, yeter ki Türkiye kazansın
diyoruz
OKTAY VURAL (İzmir) Bir de Bilal kazansın, Bir
de Bilal kazansın ya(!)
AHMET AYDIN (Devamla)
Siyaseten ne olursa önemli
değil diyoruz.
Değerli kardeşlerim, bizler ki TİKAyla,
AFADla, Kızılayla, sadece Kürtler, sadece Araplar, sadece Türkmenler
değil, dünyanın her yerinde nerede bir mazlum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET AYDIN (Devamla)
nerede bir masum, nerede bir
mağdur varsa...
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) Uygur
Türkleriyle ilgili ne yapıyorsunuz canımın içi?
AHMET AYDIN (Devamla)
yardım eden Hükûmetin
üyeleriyiz ve bununla da gurur duyuyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) Nerede ya?
Yok bir örneği.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Halaçoğlu.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın
Başkanım, Sayın Grup Başkan Vekili bizi anlamamakla,
akılsızlıkla suçladı. Sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika
SİNAN OĞAN (Iğdır) Efendim,
sonrasında, bana açık hakarette bulundu sayın konuşmacı
BAŞKAN Tamam.
Başka söz isteyen de varsa onlara vereyim bari bu
arada, oylamaya geç kalırız.
7.- Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlu'nun, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
anlamamakla suçladınız bizi. Evet, aslında bir şeyleri
anlamıyoruz.
Şunu anlamıyoruz: Sayın Başbakan 2011
yılında Avrupa Konseyi Parlamentosunda Haçlı Seferleri,
aslında sanıldığından çok daha farklı bir
nitelikte ele alınması gerekir ve Doğuya medeniyet
getirmiştir, yemek kültürümüzü değiştirmiştir. dedi. Zaten
yemek tariflerini öğrenmek için gelmişti Haçlılar, hepiniz biliyorsunuz
bunu! Ama, onun ötesinde, iki gün önce, İsrailin Gazzeye
yapmış olduğu saldırı dolayısıyla Yeni bir
haçlı seferiyle karşı karşıyayız. dedi. Yani,
2011de Avrupa Konseyi Parlamentosunda söyledikleri ile üç gün önce
söyledikleri tamamen birbirinden farklıydı. Gerçekten
anlamıyoruz, haklısınız (!)
AHMET AYDIN (Adıyaman) Siz anlayamamışınız.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) Evet,
anlayamıyoruz, anlayamıyoruz. Anlayamıyoruz çünkü anlamamız
için bizim de cahil olmamız gerekiyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Dayısı da
anlamamış ki...
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) Anlamamız için
cahil olmamız gerekiyor.
Şimdi, sadece bu değil,- bir tane değil ki,
iki tane değil ki- geçen gün gene şunu söyledi: Ya, Filistinlilere
bakmıyorsunuz. Filistinliler bizimle millî mücadelede omuz omuza
savaşmıştır. dedi. Ya, Allah aşkına, Millî Mücadele
dediğiniz tarih 1918den sonra başlayan tarihtir, Filistinlilerle
bizim hiç alakamız olmayan bir tarihtir. Yani, siz, Birinci Dünya
Savaşı ile Millî Mücadeleyi karıştıran bir
Başbakandan bahsediyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Dolayısıyla gerçekten anlamıyoruz Başbakanı.
Anlamamız bu şartlarda mümkün değil çünkü Başbakan diyor
ki
FATOŞ GÜRKAN (Adana) Siz
anlayamamışsınız.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Millet anlıyor, millet
anlıyor. Millet Başbakanı anlıyor.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) Sadece o kadar
değil, sadece bu kadar değil tarihte, Allah aşkına!
AHMET AYDIN (Adıyaman) Millet anlıyor.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) Tarihten anlamamaktan
söz ediyor, tarihi kendisi bilmiyor. Lütfen, yani
Yapmayın Allah
aşkına! İstiklal Marşını kendisi
yanlış okuyor. Kendisi tarihlerini kendi çocuğunun doğum
tarihini bilmiyor ya, bırakın.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Promterdan yanlış
okuyor üstelik!
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) İstiklal
Marşının ne olduğunu bilmeyen adayın
peşindesiniz.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) Kendi çocuğunun doğum
tarihini bilmiyor.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sabredin beş gün
kaldı, beş gün.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Nasıl
anlayacağız biz hakikaten? Onu anlamayız, anlamamız için
seviyemizin düşmesi lazım.
Hepinize saygılar. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
SUAT ÖNAL (Osmaniye) Bize oy veren milletin, yüzde
50nin seviyesi düşük mü, cahil mi, onu mu demek istedin?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Öyle demedi.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Anlamadın mı sen
de yoksa?
SİNAN OĞAN (Iğdır) Sayın
Başkan...
BAŞKAN - Sayın Oğan, buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Zaten bu millet
anlasaydı, oy vermezdi değerli kardeşim.
SUAT ÖNAL (Osmaniye) Millet çok iyi anladı, sizi
de anladı, bizi de anladı.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sizin de
anlamadığınızı söylüyorum. Onu diyor zaten.
OKTAY VURAL (İzmir) Millet anlasaydı oy
vermezdi, Sen anlasan oy verir misin? Vermezsin vallahi! Sen bunların
doğru olduğunu bile bile oy verirmisin? Vermezsin.
BAŞKAN - Sayın Vural, Sayın
Oğanı dinliyorum.
SUAT ÖNAL (Osmaniye) Vallahi Oktay Bey, senin
konuşmanı vatandaş olarak dinlesem zaten kaçarım senden.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Sayın
konuşmacı konuşmasında sataşmıştır.
Burada o cümleleri tekrar ifade etmekten ar duyarım.
Müsaade ederseniz cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Oğan, size iki dakika söz
vereceğim sataşmadan dolayı ama rica ediyorum, lütfen, yeni bir
sataşmaya neden olmayın, şu oylamayı yapıp gündemimize
devam edelim lütfen.
Buyurun.
8.- Iğdır Milletvekili Sinan
Oğan'ın, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
SİNAN OĞAN (Iğdır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Temmuzda burada benzer bir konuda
yine bir araştırma önergesi vardı ve bu araştırma
önergesinde biz IŞİDle ilgili dünyada hangi ülkeden ne kadar
katılım var, bununla ilgili rakamları verdik; 15 Temmuz
tutanaklarına bakabilirsiniz.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Ya, başka
ülkelerde de Türk vatandaşları var yani İngilterenin yarısı
İngiliz değil.
SİNAN
OĞAN (Devamla) - Sayın Mehmet Naci Bostancı o günkü
konuşmada tek bir rakam vermemiştir, konuya doğrudan dahi
girmemiştir, biz de Sayın Hocam, burada konferans vermeyin, rakam
verin. Gelin, bu işi araştıralım. dedik. Aradan yirmi gün
geçmiştir, Sayın Mehmet Naci Bostancı kürsüye gelmiştir,
bizi bu rakamları vermemekle suçlamıştır. Kusura
bakmayın, biz, on beş gün önce verdiğimiz rakamları
anladınız varsaymıştık. O yüzden, anlayan insana bir
defa konuşmak yeterlidir, burada ikinci defa tekrar etmeyelim diye
düşünmüştük ama öyle anlaşılıyor ki size bir defa
anlatmak yetmiyormuş, her çıktığımızda birkaç
defa anlatmamız lazım ki anlayabilesiniz. Bu, bizim bilmediğimiz
anlamına gelmiyor, sizin anladığınızı varsayma
gibi bir hataya düşmüştük. Ha, gelin o zaman, rakamları mı
konuşacağız, zaten bu önergenin amacı da odur; gelin,
rakamları burada araştıralım. Meclisin amacı, burada
torba yasa çıkarmak değil ki bir tek, IŞİDe kaç kişi
gitmiş, niye gitmiş, bunun sosyolojik şartları nedir
Bugün,
Çanakkaleden bir imam gitmiş, katılmış. Diyanete
bağlı bir imam Çanakkaleden kalkıp eğer IŞİD
saflarında savaşmaya gidiyorsa bu araştırılmaya
değer bir konu değil midir sayın milletvekilleri? Bunları
burada araştırmayacağız da neyi
araştıracağız?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Müslümanın
kafasını kesmeye gidiyorsa bu nasıl imam?
SİNAN OĞAN (Devamla) - Tamam, doğru,
sıfırlayamadığınız para kutularını
araştıracağız ama o da burada mümkün değil. Peki, neyi
araştıracağız? Sayın bakanların
yolsuzluğunu. O da mümkün olmadı. Peki, torba yasa çıkarmak
mı görevimiz? Değil. Görevimiz, aynı zamanda, Müslüman
kafası kesen, IŞİDe katılan Türkleri de
araştırmaktır. Yüreğiniz yetiyorsa ucunun size
dokunmayacağını düşünüyorsanız buyurun
araştıralım.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Eğer IŞİD
taraftarı değilseniz
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Oğan.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini
oylarınıza sunacağım.
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Karar yeter sayısı mı,
yoklama mı?
MUHARREM İNCE (Yalova) Yoklama istiyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Yoklama önce gelir efendim.
BAŞKAN Peki, yoklama yapalım o zaman, sizi
kırmak istemedim Sayın Vural da o yüzden.
OKTAY VURAL (İzmir) Ben kalkmadım ki efendim,
ben kalkmadım ki.
BAŞKAN - Sayın İnce, Sayın Akar,
Sayın Ayaydın, Sayın Eyidoğan, Sayın Akova, Sayın
Demiröz, Sayın Kaplan, Sayın Kalkavan, Sayın Çam, Sayın
Özel, Sayın Çetin, Sayın Ekşi, Sayın Serter, Sayın
Koç, Sayın Havutça, Sayın Haberal, Sayın Özgümüş,
Sayın Öner, Sayın Sarıbaş, Sayın Türeli.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı yeter sayısı
vardır.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
(CHP ve MHP sıralarından Okutun sesleri)
BAŞKAN Peki, pusulaları okuyalım.
Mehmet Erdoğan? Burada.
Bülent Turan? Yok.
Hasan Karal? Yok.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Vay sahtekârlar vay ya.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
Lütfen
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Burada olmayan bir
milletvekilinin
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri lütfen
kullandığınız kelimelere dikkat edin
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Sahtekârlık bu,
kleptoman
BAŞKAN - Sayın Uzunırmak
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Evet, sahtekârlık
bu.
BAŞKAN Sayın Gürsoy Erol? Burada.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Yani sizin söylemeniz
lazım bunu, ayıp Sayın Başkan ya!
BAŞKAN - Bu durumda toplantı yeter
sayısı yoktur.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Sizin söylemeniz
lazım bunu Sayın Başkan.
BAŞKAN Birleşime on beş dakika ara
veriyorum; Sayın Uzunırmak, size çok kırgın olduğumu
belirtiyorum.
Kapanma Saati: 15.32
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.27
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 128inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Ancak,
Başkanlık Divanı teşekkül etmediğinden
görüşmelere devam edemiyoruz.
Bu
nedenle, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için, 5 Ağustos 2014 Salı günü saat 13.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 16.28