TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
13üncü
Birleşim
6
Kasım 2013 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Manisa Milletvekili
Hüseyin Tanrıverdinin, Somada meydana gelen maden kazasına
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susamın, meslek odaları başkanları
ve yöneticilerinin seçimde aday olabilmeleri için istifa etmeleri zorunluluğuna
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, Nusaybin ilçesinde
sınıra inşa edilen duvara ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Manisa Milletvekili
Hasan Örenin, Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdinin gündem
dışı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine ve CHP Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Bursa Milletvekili
İlhan Demirözün, Bursa Milletvekili İsmail Aydının CHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma
Satırın, Manisa Milletvekili Hasan Örenin 490 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 4üncü maddesinde verilen
önerge üzerindeki konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.- İzmir Milletvekili Erdal Aksüngerin, İstanbul Milletvekili
Mihrimah Belma Satırın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşma sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Manisa Milletvekili
Hüseyin Tanrıverdinin, Manisa Milletvekili Hasan Örenin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
2.- İstanbul
Milletvekili Mihrimah Belma Satırın, Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın gündem dışı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
3.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Tunceli
Üniversitesinde 6 bin öğrencinin eğitime
başlayamadığına ilişkin açıklaması
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay ve 20 milletvekilinin, çalışma
ortamında psikolojik tacizin (mobbing) neden ve sonuçlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/766)
2.- Tekirdağ
Milletvekili Bülent Belen ve 20 milletvekilinin, Ergene ve Çorlu derelerindeki
kirliliğin çevreye ve insan sağlığına verdiği
zararların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/767)
3.- Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan ve 20 milletvekilinin, 10 numara yağ
kullanımının yol açtığı sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/768)
B) Çeşitli
İşler
1.-
Başkanlıkça, görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif
etmiş bulunan NATO Parlamenter Asamblesi Başkanı Hugh Bayley ve
beraberindeki parlamento heyetine Hoş geldiniz. denilmesi
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- BDP Grubunun, BDP
Grup Başkan Vekili Iğdır Milletvekili Pervin Buldan
tarafından Türkiyenin Suriyedeki rolüne ve Türkiyenin Özgür Suriye
Ordusuna verdiği desteğe ilişkin iddiaların
araştırılması amacıyla 1/2/2013 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 6 Kasım 2013
Çarşamba günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- CHP Grubunun, Bursa
Milletvekili İlhan Demiröz ve 20 milletvekili tarafından zeytin ve
zeytinyağı üreticilerinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla 2/5/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 6 Kasım 2013 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına
ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Tüketicinin Korunması Hakkında
Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün; 5464
Sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun Bir
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi, Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün; Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın; Kredi Kartları Faizlerinin İndirilmesi
Hakkında Kanun Teklifi, İzmir Milletvekilleri Alaattin Yüksel ve
Mustafa Moroğlunun; Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu ile
Bankacılık Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın;
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Adana
Milletvekili Ali Halamanın; Banka Kartları ve Kredi Kartları
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin; Banka Kartları ve Kredi
Kartları Kanunu ile Bankacılık Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/787, 2/34, 2/49, 2/109,
2/280, 2/461, 2/576, 2/726, 2/882) (S. Sayısı: 490)
X.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tanın, TBMM resmî İnternet sitesinde Kürtçe dili
bölümünün yer almamasına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakutun cevabı (7/30647)
2.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydarın, Türkiyede kimyasal silah bulunup
bulunmadığına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlunun cevabı
(7/30749)
3.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, din ataşelerinin yurt
dışı temsilciliklerde görevlendirilip
görevlendirilemediğine ilişkin sorusu ve Dışişleri
Bakanı Ahmet Davutoğlunun cevabı (7/30895)
4.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Irakta tutuklu bulunan Türk
vatandaşlarına ilişkin sorusu ve Dışişleri
Bakanı Ahmet Davutoğlunun cevabı (7/30896)
5.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Mardin ve Osmaniye illerine yönelik iş birliği ve
ticari anlaşma amaçlı yabancı heyet ziyaretlerine ilişkin
sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının
cevabı (7/31012)
6.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Diyarbakır ve Şanlıurfa illerine yönelik
iş birliği ve ticari anlaşma amaçlı yabancı heyet
ziyaretlerine ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı (7/31013)
7.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, Adıyaman ve Hakkâri illerine yönelik iş birliği ve
ticari anlaşma amaçlı yabancı heyet ziyaretlerine ilişkin
sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının
cevabı (7/31015)
8.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Muş ve Şırnak illerine yönelik iş
birliği ve ticari anlaşma amaçlı yabancı heyet
ziyaretlerine ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı (7/31016)
9.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahandaki esnaf ve sanatkârlara yönelik teşvik ve
destek uygulamalarına,
Ağrı ve Vandaki esnaf ve
sanatkârlara yönelik teşvik ve destek uygulamalarına,
Gümüşhane ve Bayburttaki esnaf ve
sanatkârlara yönelik teşvik ve destek uygulamalarına,
Elâzığ ve Vandaki esnaf ve
sanatkârlara yönelik teşvik ve destek uygulamalarına,
Kars ve Iğdırdaki esnaf ve
sanatkârlara yönelik teşvik ve destek uygulamalarına,
Bitlis ve Bingöldeki esnaf ve
sanatkârlara yönelik teşvik ve destek uygulamalarına,
Muş ve Batmandaki esnaf ve
sanatkârlara yönelik teşvik ve destek uygulamalarına,
Mardin ve Osmaniyedeki esnaf ve
sanatkârlara yönelik teşvik ve destek uygulamalarına,
Diyarbakır ve
Şanlıurfadaki esnaf ve sanatkârlara yönelik teşvik ve destek
uygulamalarına,
Şırnak ve Hakkârideki esnaf ve
sanatkârlara yönelik teşvik ve destek uygulamalarına,
İlişkin
soruları ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
(7/31232), (7/31233), (7/31234), (7/31235), (7/31236), (7/31237), (7/31238),
(7/31239), (7/31240), (7/31241)
10.- Ankara Milletvekili Levent Gökün,
EGO Genel Müdürlüğü ile bağlı ortaklığı
BUGSAŞ arasında yapılan hizmet alımı ihalelerinde
Hazinenin zarara uğratıldığı iddiasına,
EGO Genel Müdürlüğünün
bağlı ortaklığı BUGSAŞın vergi kaybına
sebebiyet verdiği iddiasına,
İlişkin soruları ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/31245), (7/31246)
11.- İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulunun, TBMMyi gezmek isteyen ziyaretçilere yabancı
dillerde rehberlik hizmeti verilmesine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakutun cevabı (7/32190)
6
Kasım 2013 Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Dilek YÜKSEL (Tokat)
-----
0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 13üncü
Birleşimini açıyorum.
III.-
Y O K L A M A
BAŞKAN Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda
bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme
giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden
yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyeler var ise
yoklama pusulalarını personel aracılığıyla üç
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saate: 14.03
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.11
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Dilek YÜKSEL (Tokat)
-----
0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 13üncü
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.-
Y O K L A M A
BAŞKAN Açılışta yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için dört dakika süre veriyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Dört az, beş yap!
BAŞKAN E bir dahaki sefere beş yaparız.
HASAN ÖREN (Manisa) Dört az, beş ver! Elleri
alıştı, otuz saniyede gerçekleştiriyorlar.
BAŞKAN E sizi mi kıracağım, bir
daha beş yaparız.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN- Toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Somada meydana gelen
maden kazası hakkında söz isteyen Manisa Milletvekili Hüseyin
Tanrıverdiye aittir.
Buyurun Sayın Tanrıverdi. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdinin, Somada meydana gelen maden
kazasına ilişkin gündem dışı konuşması
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; on sekiz gün önce Somada meydana
gelen maden kazasıyla ilgili olarak gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi, Somadaki bir maden
ocağında meydana gelen yangında 27 işçi mahsur
kalmış, yapılan müdahale neticesinde 26 işçi
kurtarılmış, 1 işçimiz hayatını
kaybetmiştir. Maalesef, her zamanki gibi, CHPli milletvekili
arkadaşlarımız bu olayı da siyasi bir şov malzemesi
yaparak Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine taşımış,
basında da AK PARTİ Hükûmetini ve milletvekillerimizi
suçlayıcı beyanlarda bulunmuşlardır. Somada
işçilerle, sendikalarla olan iyi ilişkilerimizi ve Somalılarla
olan gönül bağımızı zedelemek için hemen kara propaganda
yaptılar.
Bu kürsüden, daha sonra da yerel ve ulusal basında,
madenin arkasında Hükûmetin siyasi desteğinin bulunduğunu,
şirket işçilerinin AK PARTİ mitinglerine
taşındığını ve özellikle adımı
zikrederek destek olunduğunu cüretkâr bir şekilde dile getirdiler,
aslı astarı olmayan beyanlarda bulundular. Ne Hükûmetimizin ne
bakanlıklarımızın ne de benim ve
arkadaşlarımın, adı geçen maden firmasına veya
başka kömür ocağıyla ilgili olarak kanun dışı
uygulama ve faaliyetlerine herhangi bir desteğimiz söz konusu
değildir, olamaz.
Değerli arkadaşlarım, maden kazaları,
ülkemize has üzücü hadiseler değildir; alınan tedbirlere, uygulanan
denetim ve kontrollere rağmen, dünyanın her tarafında
olmaktadır, olmaması, yaşanmaması herkes gibi bizim de
temennimizdir.
2011 yılında, adı geçen maden
ocağına gidip yeni yılı orada karşılayan
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın
Kılıçdaroğludur. Şimdi, biz,
Kılıçdaroğlunun işçilerle oturup kalkmasını niye
eleştirelim, neden altında bir şey arayalım ki?
Kılıçdaroğlu o maden ocağına gidip firmaya siyasi
destek verdi diyebilir miyiz? Bu ziyareti siyasi baskı yapılıyor
diye eleştirebilir miyiz veya 2011 öncesine kadar bu ocakta ciddi bir kaza
olmazken, Kılıçdaroğlunu maden ocağına gitti ve
ardından sıkça kazalar oldu diye suçlayabilir miyiz?
Değerli arkadaşlarım, insan hayatıyla
kimse oynayamaz, bu ağır vebali kimse yüklenemez. Hele ki yirmi üç
yıl bilfiil emeğin sözcülüğünü yapan, hakkının
korunması için çaba sarf eden, 2002den bu yana da bu çatı
altında işçi hakları için mücadele eden birisi için bu bir
züldür, açık bir iftiradır.
Elbette, istihdamın büyümesi, yeni iş
imkânlarının oluşturulması Hükûmetimizin temel
kalkınma hedeflerindendir. Bunun için de herkesle her ortamda
görüşürüz ve destek veririz. Elini taşın altına sokanlarla,
taş üstüne taş koyanlarla, iş ve ekmek kapısı
açanlarla her zaman diyaloğumuz vardır, olacaktır. Kaldı ki
zaman zaman, muhalefet partisi milletvekili arkadaşlarımız da bu
yönde teşvik edici girişimlerde bulunmakta, hatta bizden yardım
talep etmektedirler. Bunun altında başka bir maksat aramak doğru
olabilir mi? Bütün bunlar ortada iken bazı
arkadaşlarımızın ısrarla kazaları, doğal
afetleri ve istenmeyen durumları siyasi bir malzeme yaparak çamur at izi
kalsın zihniyetiyle hareket etmesi doğrusu siyasi ahlaka
sığmamaktadır.
Partimizin 2011deki o muhteşem Manisa mitingine
Somalı işçilerin baretleriyle, iş elbiseleriyle
katıldığı doğrudur ancak onlar, bir siyasi baskı
veya tehditle değil, kendi iradeleriyle gelmişlerdir; kömürlü
elbiseleriyle, ellerinin karalarıyla geldiler ve yeni iş imkânı,
ekmek kapısı açtığı için Başbakanımıza
teşekkürlerini sundular
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla)
ve o gün,
baretleriyle mitinge renk kattılar. Buradan bir defa daha kendilerine
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Tanrıverdi.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) Sayın
Başkanım, bir dakika daha süre verebilirmisiniz, lütfen.
BAŞKAN Veremeyeceğim. Teşekkür ederim.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) Ben de
teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HASAN ÖREN (Manisa) Sayın Başkan, Hüseyin Bey
Manisadaki kazayla ilgili CHP milletvekillerinin konuyu
saptırdığını ve yanlış bilgi verdiğini
söyleyerek sataşmada bulunmuştur.
Ayrıca, Genel Başkanımızla ilgili
2011 yılında madene gitti ve madene gittikten sonraki süreler
içerisinde kazalar gerçekleşmeye başladı. diyerek Genel
Başkana farklı bir boyutta kusur yüklemeye çalıştı.
Söz istiyorum.
BAŞKAN Öyle bir şey demedi sanıyorum.
Yani Gittikten sonra kaza oldu. mu dedi? CHP sıralarından Öyle
dedi. sesleri)
HASAN ÖREN (Manisa) Öyle dedi, aynen öyle dedi.
ENGİN ALTAY (Sinop) İroni yaptı ama o
anlama gelecek şekilde
HASAN ÖREN (Manisa) Sayın Genel
Başkanıma söylediğini aynen okuyayım.
BAŞKAN Lütfen.
HASAN ÖREN (Manisa) Kılıçdaroğlu o
madene 2011 yılında gitti, 2011 yılından sonra bu kazalar
olmaya başladı. dedi.
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) Diyebilir miyiz? dedi.
KAMER GENÇ (Tunceli) İtham ediyor Genel
Başkanı.
HASAN ÖREN (Manisa) Şimdi
Kılıçdaroğlu oraya gitti. diye ima ederek hakarette
bulunmuştur.
BAŞKAN Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
İki dakika
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Manisa Milletvekili
Hasan Örenin, Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdinin gündem
dışı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine ve CHP Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
HASAN ÖREN (Manisa) Sayın Başkan, gerçekten,
Sayın Hüseyin Tanrıverdi, günler sonra bu madeni desteklemeyle ilgili
gücü nereden aldıysa bilmiyorum, gelip burada konuşmaya
başladı.
Bu maden
sahiplerini TKİ Genel Müdürünün odasına getiren siz değil
misiniz? Ben oraya Turgutludaki sanayicileri getirirken, Turgutludaki
sanayicilerin hak ettiği toz kömürle ilgili olayı aydınlatmaya,
haklarını aramaya getirirken Uyar Madenciliği siz niye TKİ
Genel Müdürünün yanına getirdiniz? 2011 yılından bu yana 8
kazanın 7 tanesi aynı madende oluyor ise, sıkı
fıkı ilişkilerinizi Soma ve Manisa her konuda biliyor ise siz
buraya çıkıp da bu madeni aklama hakkına sahip misiniz?
2011 yılında Genel Başkanımız
oraya gitmiş. Peki, oraya Enerji Bakanı da gitti yani sizin
deyiminizle Enerji Bakanında da bir uğursuzluk mu var?
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) Siz Genel
Başkanınıza Uğursuz. mu diyorsunuz?
HASAN ÖREN (Devamla) Enerji Bakanı oraya gitti
diye, madende bu kazalarla ilgili önlemleri almayacaksınız da
hurafelere mi inanmaya çalışacaksınız? Bu sizi kurtarmaz.
O insanları Manisa mitingine götürüyorsunuz,
doğru ama yevmiyelerini vererek götürüyorsunuz. İçinizdeki milletvekili
arkadaşlara sorun, Recai Berbere sorun, bakın bakalım, sizinle
ilgili ne söyleyecek, orayla ilgili. Yapmayın, insan hayatıyla
oynamak hiçbir şeye benzemez. O ölen insanların sizin üzerinizde
hakları vardır. O madenden desteğinizi çekin. O madenden
desteğinizi çekmediğiniz süre, içerisinde ölümlü kazalar devam
edecektir. Bunun da ahı sizin üzerinizde kalacaktır.
Hepinize teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ören.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) Sayın
Başkanım, efendim, Yevmiyelerini ödeyerek götürdüler. diye
asılsız bir beyanda bulundu, izah etmek istiyorum.
ENGİN ALTAY (Sinop) Size Ödedi demedi ki! Birileri
ödedi. dedi. Nereden ispatlayacaksınız?
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Sataşmada
bulunmadı Başkanım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Tutanakları getirin,
bakın Sayın Başkan.
BAŞKAN Sizinle ilgili bir sataşmada
bulunmadı yalnız.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) Yevmiyelerini
ödeyerek götürdü, Recai Berbere sorun. diye itham etti.
Dolayısıyla
BAŞKAN Yerinizden bir dakika veriyorum Sayın
Tanrıverdi.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) Sayın
Başkanım, müsaade ederseniz ben de kürsüden
BAŞKAN - Bir açıklama yapacaksınız,
lütfen yerinizden bir dakikada.
KAMER GENÇ (Tunceli) Maden sahipleriyle bir ilgisi var
mı yok mu, onu açıklasın.
HASAN ÖREN (Manisa) Konuşun arkadaşlar,
konuşun milletvekilleri. Siz, Manisa milletvekilleri, biliyorsunuz her
şeyi, hayat kayboluyor, hayat!
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) Neyi biliyoruz? Neyi ya!
HASAN ÖREN (Manisa) Recai Berbere sor! Sorun Recai
Berbere!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın Ören
Lütfen
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdinin, Manisa Milletvekili Hasan
Örenin sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) Sayın
Başkanım, tekrar teşekkür ediyorum.
Yine, Sayın Ören her zamanki âdetiyle, burada, yavuz
hırsız ev sahibini bastırır edasıyla, kürsüden
bağırarak konuşmasıyla bizi suçlamaya
çalışıyor.
HASAN ÖREN (Manisa) Suçlusunuz zaten!
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) Bizim,
konuşmamda da itiraf
HASAN ÖREN (Manisa) İtiraf ettin, doğru!
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) -
ifade ettim,
kesinlikle bu işletme veya diğer işletmelerle ilgili de
arkasında bir desteğimiz söz konusu değildir ve olamaz. Bu
noktada yasal mevzuat, yönetmelikler neyi gerektiriyorsa bu işletmeler o
çerçevede çalışmaktadırlar.
Sayın Ören şunu söylediler, TKİ Genel
Müdürünün odasına Turgutlulu iş adamlarıyla gittim. dediler,
çok açık beyanda bulundular.
HASAN ÖREN (Manisa) Doğrudur.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) - Kendileri
TKİ Genel Müdürünün odasına hangi amaçla gittilerse biz de o amaçla
orada diğer
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Tanrıverdi, sanıyorum, konu anlaşıldı.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) - Efendim, iki
dakika verdiniz, ben bir dakika kullanıyorum Sayın Başkan. Müsaade
ederseniz
BAŞKAN Bir dakikanız doldu ama.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) İki dakika
verdiniz ama.
BAŞKAN O sataşmadan dolayı istedi, siz
açıklama yaptınız Sayın Tanrıverdi, tamam.
Gündemin ikinci sözüne geçelim, lütfen
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) Efendim, önemli
bir cümlemi söyleyeyim, ondan sonra.
BAŞKAN Buyurun, kayıtlara geçsin.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) Evet,
kayıtlara geçsin efendim.
BAŞKAN Söyleyin siz, geçer; açmaya gerek yok
mikrofonu.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) Efendim, tekrar
altını çiziyorum: TKİ Genel Müdürünün odasına hangi amaçla
gittiyseniz, biz de bu işverenler için aynı amaçla gidiyoruz, bir.
HASAN ÖREN (Manisa) Turgutludaki sanayicilerin 7 tane,
11 tane ölüsü yok. Orada ölüm yok, Turgutlu sanayicilerinde, senin destek
verdiğin madende 11 tane ölü var.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Tanrıverdi.
Gündem dışı ikinci söz
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) İkincisi:
Yevmiyelerini vererek götürdü. diyor. Yevmiyelerini verdiğimizi ispat
etmeyen şerefsizdir, ahlaksızdır!
HASAN ÖREN (Manisa) 11 tane ölü var, 11 tane! Aynı
madende 11 tane ölü var!
BAŞKAN Sayın Ören, Sayın
Tanrıverdi, lütfen
Konu anlaşılmıştır. Lütfen
Gündem dışı ikinci söz, meslek
odaları başkanları ve yöneticilerinin seçimde aday olabilmeleri
için istifa zorunluluğuyla ilgili söz isteyen İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Susama aittir.
Buyurun Sayın Susam.
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
2.-
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susamın, meslek odaları
başkanları ve yöneticilerinin seçimde aday olabilmeleri için istifa
etmeleri zorunluluğuna ilişkin gündem dışı
konuşması
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın
Başkan, öncelikle, gündem dışına geçmeden önce,
hassasiyetinizle bu konuda bana söz verdiğiniz için size teşekkür
ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün söyleyeceğim
konuyu tüm Meclisin dikkatle dinlemesini rica ediyorum. Konu şu: Mart
ayında yerel seçimleri yapacağız. Yerel seçimlerde aday olmak
isteyen meclis üyeliğine veya belediye başkanlığına-
bütün kamu kurumu niteliğindeki seçilmiş meslek odalarının
başkan ve yöneticileri eğer aday olmak istiyorlarsa bulundukları
görevden istifa etmeleri gerekiyor. Bu, Yüksek Seçim Kurulunun bir müracaat
üzerine verdiği yorum. Bu yorumun öncelikle yanlış
olduğunun altını çizmek istiyorum çünkü yerel yönetimler yasasında,
seçilmiş insanların istifa zorunluluğu yoktur ama 2010
yılında çıkarılan Milletvekili Seçimi Kanununa atıfta
bulunarak Burada hüküm yok ama Milletvekili Seçimi Kanununda istifa etmesi
gerekenler sayılıyor, bunların içerisinde kamu kurumu
niteliğindeki meslek odaları da var. deyip görüşünü böyle
oluşturmuş. Şimdi, binlerce yönetici, aday olmak için
görevlerinden istifa etmek, seçildikleri görevden istifa etmek zorunda
kalıyorlar.
Değerli arkadaşlar, bu, bu Meclisin düzeltmesi
gereken bir konudur. 2010 yılındaki Milletvekili Seçimi Kanunuyla
demokratikleştirdiğimiz, hatta ileri demokratik ülke
yaptığımızı iddia ettiğimiz Türkiyede,
seçilmiş, toplumun önderleri olan insanların milletvekili, belediye
meclisi üyesi, belediye başkanı olmasını engellemek
doğru mu? Kimler bunlar? Esnaf odaları başkanları,
yöneticileri, ticaret odaları, sanayi odaları, ziraat odaları,
mimarlar, şehir plancıları ve benzerleri. Yani, bu insanlar
meclislerde, yerel yönetimlerde yoksa kim olacak? Size soruyorum: Bu insanlara Seçildiğiniz
görevlerden istifa edin. deme gereğini nasıl duyarsınız? O
insanların orada güçlü olması, arkasında bulunan, temsil
ettikleri kişilerin gücüyle orantılıdır.
1980 öncesinde de 1980 sonrasında da aynı
görevde bulunan insanların hiçbir şekilde istifa etmeden meclislerde
ve bu Parlamentoda oldukları olmuştur ve kanun bu şekildeydi.
Ama, şimdi, geldik, bu yıl, bu yerel seçimlerde, bu insanların
aday olabilmek için istifa etmeleri zorunlu oluyor.
Yüksek Seçim Kurulu kararlarına itiraz edilemiyor ama
bunun çözüm yolunu bu Parlamento bu seçim dönemi için bulmak zorundadır.
Ben gittim, Adalet ve Kalkınma Partisinin en üst düzeyde temsilcilerine
bunu anlattım. Bu konuda TESKe, TOBBa ve TMMOBa görev düşmektedir,
seslerini çıkarmalı, bu insanların bu konuda etkin
olmasını sağlamalıdırlar.
Bakın, geçen gün, Cunda Adasında bir
fotoğraf gördüm duvarda; Meclisin üyeleri var, 1946 yılındaki
esnaf nitelikleri yazıyor orada. Yani, biz 1946dan 2013e gelmişiz,
esnaf yöneticilerinin Parlamentoda veya yerel parlamentoda olmasını
engelleyen bir anlayışımızı ileri demokrasi
dediğimiz tırnak içerisindeki- rejimde savunma noktasında
kalıyoruz. Böyle bir şey kabul edilemez. Bu anlamıyla hem Hükûmeti
hem iktidar partisini ve tüm Parlamentoyu
Demokratik bir sistemde katılımcı bir
demokrasiyi işlevli hâle getirmenin yolu: Örgütlü güçler o kurullarda
olmalı ve orada hak ve menfaatlerini arayabilmelidir.
Bu dediğim insanların temsil ettiği
kitleler milyonları ifade etmektedir. Milyonları ifade eden örgütlü
kesimin seçilmiş temsilcilerini Parlamento dışında, yerel
parlamentoların dışında bırakmak hiçbir şekilde
kabul edilebilecek bir nokta değildir. Bu nedenle, bugün, bu konuyu
dikkatle izleyen bütün Türkiyedeki oda yöneticileri ve başkanları
sizleri ve bu Parlamentoyu
izliyorlar. Hem Hükûmetten yanıt bekliyorum hem iktidar partisinden
yanıt bekliyorum. İş birliğiyle bu işin kısa
sürede çözülmesini ve demokratik bir yerel seçimde bu temsilcilerin o
parlamentolarda demokratik tepkilerini gösterebilecek ve ülkenin demokratik
yönetimine katkı koyabilecek bir durumda olmalarını hassaten
rica ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Susam.
Gündem
dışı üçüncü söz, Nusaybin ilçesinde sınıra inşa
edilen duvar hakkında söz isteyen Muş Milletvekili Sırrı
Sakıka aittir.
Buyurun
Sayın Sakık. (BDP sıralarından alkışlar)
3.-
Muş Milletvekili Sırrı Sakıkın, Nusaybin ilçesinde
sınıra inşa edilen duvara ilişkin gündem
dışı konuşması
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, size de teşekkür ediyorum söz verdiğiniz için.
Sözlerime
başlamadan önce, İranda, son günlerde, 2 Kürt siyasetçinin idam
edilmesini kınıyorum. Son birkaç yıldır Kürtlere
karşı dört parçada zulüm politikaları hep egemen ve her gün
gündemde. 2007den bugüne kadar 13 Kürt siyasetçi İranda idam edildi.
Bütün günahları, İranda eşit yurttaş olmak için mücadele
ediyorlardı, siyasetçiydiler. Ve İrandaki mollaların Kürtleri
susturmak adına elleri kana bulaştı, cellatlık
yaptılar, kan ellerine değil sakallarına bile sıçradı.
Ama şunu herkes bilsin: Biz katilleri lanetliyoruz. Orada zulme
karşı başkaldırı oradaki Kürt halkının boynunun
borcudur. Burada da zulüm politikalarına başkaldırmak bizim
boynumuzun borcudur. Bağdatta da, Şamda da, Tahranda da, Ankarada
da zulüm politikalarına karşı asla boyun
eğmeyeceğimizi dört ülkenin başkenti böyle bilmelidir.
Ve son
günlerde, özellikle Rojavadaki gelişmelerden dolayı duyduğumuz
kuşkuları, endişeleri sizlerle bire bir paylaştık.
Zulüm politikaları Kürtleri susturamaz, Kürtlerle zulüm
politikalarıyla ortak bir hukuk oluşturamazsınız dedik. Suriyedeki
gelişmelerde ilk gün çıktık, bu kürsüden size söyledik, ne Esad
ne de çeteci anlayışlarla siz Suriyeye özgürlük götüremezsiniz
dedik. Orada Kürtler size yeni bir yol açtılar, döndüler, dediler ki:
Üçüncü bir yol var, üçüncü yol halkların gönüllü birlikteliğidir.
Rojavadaki devrimi gerçekleştiren PYDliler, halkların savaşa
bulaşmadan Suriyenin bütünlüğü içerisinde kendilerini özgürce ifade
edebileceklerini açık ve net olarak söylediler. Ama ne yazık ki
ülkemiz, bu sürece katkı sunmak yerine çetecileri destekleyerek tam
tersine süreci tetikledi. Bakın, Urfanın birçok alanına o çeteciler
gece gündüz özgürce giriyor, o topraklarda cinayet işleyip geri dönüyor.
Salih Müslimin oğlunu o çeteciler öldürdü. Salih Müslim döndü, dedi ki:
Türkiyeden gelen o çeteciler benim oğlumu katlettiler. Çetecileri
önlemeniz gerekirken tam tersine Suriyeden gelebilecek Kürtlerin önünü kesmek
için Nusaybinle Kamışlı arasına yeni duvarlar örmeye
çalıştınız. Siz hiç tarihten ders almadınız
mı? Duvarların felaketlere karşı sigorta
oluşturmadığını hiç görmediniz mi? Filistinde buna
tanıklık etmediniz mi? Siz Doğu Berlin ve Batı Berlindeki
o utanç duvarında
O utanç duvarının
yıkılışında tarihe tanıklık ettim,
oradaydım, duvarı yıkıyorlardı ve o moloz
parçalarını 50 marka, 100 marka insanlar alıyordu. Sordum, nedir?
Çocuklarımıza bırakabileceğimiz en büyük miras budur. Bu
duvarların özgürlüklerin karşısında nasıl bir barikat
oluşturduğunu
İşte bunları yıktık. Burada
halklar bütünleşti. Şimdi, Türkiyeli yöneticiler, Türkiyeyi
yönetenler bu tarihten ders almalıdır, Rojavadaki gelişmelere
tanıklık etmelidirler. Duvarlar örerek değil, köprüler
oluşturarak halklar arasındaki gönüllü birlikteliği inşa
edebilirsiniz. Bugün, aslında, Rojava devrimi hepimize önemli bir mesaj veriyor,
kansız, şiddetsiz, yeni bir model öneriyor bize yani Orta Doğu
halklarına. Gelin, birlikte yeni bir Suriyeyi nasıl inşa
edeceksek yeni bir Türkiyeyi de bu şekilde inşa edebiliriz.
Eğer gerçekten halklar arası bir
barış köprüsü oluşturacaksak ilk önce bu duvarları
yıkmalıyız, bu mayınlardan arındırmalıyız.
Uluslararası sözleşmelere imza koyduk, bu imzaların
gereğini yapmalıyız. Zaten en büyük tehlike mayınlar ve o
bölgede yıllardır var ve bunların bir an önce temizlenmesi
lazım ve orada dost, kardeş halk olan Kürt halkına
barış eli uzatılmalıdır. Bu barış eli
Türkiyeli Kürtlerin ve Suriyeli, Iraklı, İranlı Kürtlerin bu
coğrafyada Türklerin en büyük müttefiki olduğunu hep söylüyoruz.
Tarih size böyle bir imkân sunarken sizin çetecilerle el ele, kol kola
olmanızı tarih asla affetmeyecektir ve hayat hep
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Devamla) -
bize şunu gösterdi, tekrar
altını çizerek söylüyorum Sayın Başkan, affınıza
sığınarak: Ne bir duvarın ne de felaketlerin, gerçekten halkların
kardeşliği önünde asla duramayacağını söylüyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Satır.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Sayın
konuşmacı Hükûmetimizin çetecilerle birlikte hareket ettiği gibi
bir ithamda bulundu. Kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
ENGİN ALTAY (Sinop) Hükûmetin yapması
lazım onu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hükûmet sözcüsü mü, grup sözcüsü
mü?
BAŞKAN Anlamadım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, bir bakan oturtun
izlesin, Hükûmet
BAŞKAN Ne dedi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakanlarımız izlemiyor,
Grup Başkan Vekili
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Arkadaşımız susarsa eğer
BAŞKAN Milletvekilleri, susarsanız
Dinleyemiyorum
Sayın Grup Başkan Vekilini, lütfen.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Meclisteki adabı öğrenirseniz öncelikle, ben de cevap vereceğim.
Şimdi, efendim, biraz evvelki konuşmacı
arkadaşımız, sayın milletvekili dedi ki: Çetecilerle
birlikte hareket ederek
Orada birtakım sıkıntılar
olduğunu söyledi. Ben de duvarla ilgili kısa bir açıklama yapmak
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Satır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İki dakika.
Başka sataşmalara neden olmayacak bir
konuşma yapın lütfen.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Tabii
efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
tutarlılık açısından
Kısa açıklamada yerinden
veriyordunuz da biz söyleyince. Tutarlılık açısından
BAŞKAN O başka, bu başka. Bir Tüzükü
okursan anlayacaksın ne olduğunu.
Buyurunuz Sayın Satır.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
2.-
İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satırın, Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın gündem dışı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Müsaade ederseniz, biraz evvelki konuşmacı
milletvekilimizin konuşmasına ilişkin, yetkililerden
aldığımız bilgiyi paylaşmak istiyorum:
Mayınlı saha ile ilgili koruma amaçlı bir önlem çalışması
yapılıyor orada; duvar değil, tel örgü çalışması
yapılıyor. Sayın Bülent Arınç, Hükûmet Sözcümüz pazartesi
günü bu konuda detaylı açıklama yaptı, kamuoyunu ve Meclisimizi
bilgilendirdi.
HASAN ÖREN (Manisa) Yapılan açıklamaları
Başbakan yalanlıyor.
MİHRİMAH BELMA SATIR (Devamla) Toplumu
karşı karşıya getirmek amacıyla orada uygulanan
sıkıntılı durumun da bizim dışımızda
olduğunu söylemek istiyorum. Bülent Arınç Bakanımızın
bu konudaki açıklamaları esastır. Tel örgü çalışması
devam etmektedir. Mayınlı alanı korumak amacıyla da bu
çalışmanın yapılması güvenlik için gerekli
görülmüştür.
Bilginize sunarım. Yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Satır.
SIRRI SAKIK (Muş) Bu tavrınızdan
dolayı teşekkür ediyoruz.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Başkanım,
kısa söz istiyoruz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bazı
milletvekillerinin elektronik sisteme girmiş olduğunu görmekteyim. Bu
konudaki tutumumu daha önce açıklamıştım ama bir kez daha
yinelemek isterim.
Gündem dışı konuşmalardan sonra
İç Tüzükün 59 maddesinin birinci fıkrasına göre, İç
Tüzükün 60ncı maddesine göre kısa söz taleplerini
karşılamayacağımı belirtmiştim. Bu tutumumu devam
ettiriyorum. Bilginize sunmak istedim.
Şimdi, gündeme geçiyoruz...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, keyfiyet
bu. Sayın Mehmet Sağlam veriyordu bu sözleri. Siz seçildiniz,
şimdi vermiyorsunuz.
BAŞKAN Ben vermiyorum, benim adım Ayşe
Nur Bahçekapılı. Onu, zikrettiğiniz diğer insana
sorarsınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İlk baştaki
konuşmanızda diyorsunuz ki: Eşitlik ilkesine göre
davranacağım. Daha demokratik yöneteceğim
BAŞKAN - Sizden öğrenmeyeceğim ne
yaptığımı, ne yapacağımı. Benim adım
Ayşe Nur Bahçekapılı, karıştırmayın lütfen.
Gündeme geçiyoruz
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama bu doğru bir
yaklaşım değil, Mehmet Sağlam veriyordu Sayın
Başkan.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Niye vermiyorsunuz?
BAŞKAN Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır
Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları bölümünde.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Neyin
araştırması? Neyin açıklanmasından korkuyorsunuz?
BAŞKAN Okutuyorum:
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay ve 20 milletvekilinin, çalışma
ortamında psikolojik tacizin (mobbing) neden ve sonuçlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/766)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Çalışma ortamında psikolojik tacizin (mobbing) neden ve
sonuçlarının araştırılarak yapılacak yasal
düzenlemeler de dâhil olmak üzere alınacak önlemlerin tespiti
amacıyla Anayasa'nın 98inci, TBMM İçtüzüğünün 104üncü ve
105inci maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını arz ederiz. 6/4/2012
1) Erkan Akçay (Manisa)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Alim Işık (Kütahya)
4) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
5) Ali Halaman (Adana)
6) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
7) Cemalettin Şimşek (Samsun)
8) Ali Uzunırmak (Aydın)
9) Mehmet Erdoğan (Muğla)
10) Seyfettin Yılmaz (Adana)
11) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
12) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
13) Mustafa Kalaycı (Konya)
14) D. Ali Torlak (İstanbul)
15) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
16) Ali Öz (Mersin)
17) Emin Çınar (Kastamonu)
18) Necati Özensoy (Bursa)
19) Celal Adan (İstanbul)
20) Bülent Belen (Tekirdağ)
21) Muharrem Varlı (Adana)
Gerekçe:
Psikolojik şiddet, baskı, kuşatma, taciz,
rahatsız etme veya sıkıntı verme anlamında
kullanılan ve Türkçe'de psikolojik taciz olarak tanımlanan mobbing
çalışma hayatının en önemli sorunlarından biridir.
Kişinin onur, saygınlık gibi manevi
değerinin yanında mesleğini, psikofizik ve sosyal
bütünlüğünü hedef alması nedeniyle insan hakları ihlali olan
psikolojik taciz, Anayasamızda yer alan temel insan haklarına,
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine,
Uluslararası Çalışma Örgütü ilkelerine, Avrupa Sosyal
Şartına ve diğer pek çok yasaya aykırıdır.
Çalışma yaşamında her zaman var olan
fakat görmezden gelinen psikolojik taciz, çok sayıda
çalışanın kabusu olmaya devam etmektedir. AB ülkelerinde
psikolojik taciz oranları yüzde 2-15 arasında değişirken
yapılan araştırmalara göre ülkemizde özel sektörde
çalışanların yüzde 86'sı, kamuda
çalışanların yüzde 69'u psikolojik tacize
uğramıştır.
Kamuda psikolojik taciz genelde; istifaya zorlamak, tayin
işlemine karşı dava açılmasını önlemek, görevden
almadan önce gözdağı vermek, görevden alınanların mahkeme
kararı ile göreve dönüşünü önlemek, görevden alındıktan
sonra veya tayin edildikten sonra mahkeme kararıyla önceki görevine
dönenleri istifaya zorlamak için yapılmaktadır.
Psikolojik taciz, kâr amacı gütmeyen
kuruluşlarda, okullarda, sağlık sektöründe ve üniversitelerde
daha yaygındır. Yüksek işsizlik oranları ve
dolayısıyla çalışanın değersiz görülmesi,
sendikalaşmanın yetersiz olması ve kamuda taşeron
işçiliğin artması psikolojik tacizi artırmaktadır.
Psikolojik taciz, çoğunlukla yöneticiler
tarafından çalışanlara yapılmaktadır. Psikolojik
tacize maruz kalan çalışanın özgüveni kaybolmakta,
verimliliği ve performansı düşmekte, ruh sağlığı
bozulmakta hatta yaşadığı strese bağlı
ağır depresyon yaşayan bazı mağdurlar intihar
girişiminde bulunmaktadır.
Psikolojik taciz ile donanımlı insanlar iş
gücü piyasası dışına itilmekte, çalışma azmi yok
edilmektedir. Kamudaki başarılı çalışanlar psikolojik
taciz nedeniyle işten ayrılmakta ya da yeteneğiyle alakasız
birimlerde çalıştırılmaktadır. Bu nedenle işler
aksamakta, hatalı işlemler çoğalmakta, vatandaş kamu
hizmetini zamanında alamamaktadır. Yanlış işlemler
nedeniyle kamuya pek çok dava açılmakta, kaybedilen davalar nedeniyle
devlet, büyük miktarlarda tazminat, faiz ve yargılama gideri ödemektedir.
657 sayılı DMK'da ve İş Kanununda
psikolojik taciz açık ve seçik olarak tanımlanmadığı
için psikolojik taciz mağdurları şikâyet konusunda çekimser
davranmaktadır. 4483 sayılı Memurin Muhakematı
Hakkında Kanuna göre psikolojik taciz mağduru dava açmak için
başvurduğunda, savcı, hakkında suç duyurusunda bulunulan
yöneticinin bir üst amirinden izin almak zorundadır. Amirin izin vermemesi
mağduru daha da sıkıntıya sokmaktadır.
Ülkemizde psikolojik taciz mağdurlarının
sürekli teknik ve psikolojik destek alabileceği merkezler dahi
bulunmamaktadır.
Psikolojik taciz mağdurlarının
şikâyetlerini inceleyen ve sonuçlandıran aracı bir kurum
bulunmamakta, iş yerlerinde psikolojik taciz kapsamında yürütülen
soruşturmalar kurum içinde ve konunun uzmanı olmayan kişiler
tarafından yürütülmektedir. Türk Ceza Kanunu'nda psikolojik tacizin
açık bir tanımı yapılmadığı için davalar
sürüncemede kalmaktadır. Bilgi Edinme Hakkı Kanunu uyarınca
başvuran psikolojik taciz mağdurlarına bilgi ve belgeler
bazı kamu görevlilerince kasıtlı olarak verilmemektedir.
Psikolojik taciz mağdurları yasal yollara başvurma veya
şikâyet etme konusunda seçime zorlanmaktadır.
Psikolojik taciz yapıldığı için
şikâyette veya müracaatta bulunanlarla tanıkların
korunmasına yönelik yasal düzenleme olmadığı için
şikâyet ve müracaat edenlerle tanıkların iş akdi
feshedilmekte, istifaya zorlanmakta veya başka yere geçici ya da daimî
olarak tayin edilmektedirler.
Anayasa, Türk Ceza Kanunu, Türk Medeni Kanunu,
İş Kanunu, 6098 sayılı Borçlar Kanunu ile 657 Devlet
Memurları Kanunu ve diğer personel kanunlarında iş
yerlerinde psikolojik tacize uğrayanları korumaya yönelik maddeler
bulunmakta ise de yetersizdir. Bu nedenle iş yerlerinde mobbingin
önlenmesine yönelik yasal düzenlemelerin bir an önce yapılması
gereklidir.
2.- Tekirdağ
Milletvekili Bülent Belen ve 20 milletvekilinin, Ergene ve Çorlu derelerindeki
kirliliğin çevreye ve insan sağlığına verdiği
zararların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/767)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Tekirdağ ili Çorlu ilçesinin içinden geçmekte olan
Ergene ve Çorlu derelerinin son günlerde sebep olduğu kanser
vakaları, çevreye yaydığı pis kokular ve verdiği
zararlar Trakya Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim
Dalı tarafından yapılan "Endüstri Yoğun Bölgelerde
Yaşayanlarda Kanser Sıklığı: Çorlu Örneği"
adlı anket araştırması ile medyada büyük bir şekilde
yer almıştır.
Söz konusu derelerin çevreye ve insan
sağlığına ilişkin verdiği zararların tespiti
ve çözüme kavuşturulması amacıyla Anayasa'nın 98inci ve
İç Tüzükün 104üncü ve 105inci maddeleri uyarınca Meclis
araştırması açılmasını arz ederim.
1) Bülent Belen (Tekirdağ)
2) Mehmet Şandır
(Mersin)
3) Atila Kaya (İstanbul)
4) Cemalettin Şimşek
(Samsun)
5) D. Ali Torlak (İstanbul)
6) Muharrem Varlı (Adana)
7) Özcan Yeniçeri (Ankara)
8) Enver Erdem (Elâzığ)
9) Ali Uzunırmak (Aydın)
10) Ali Öz (Mersin)
11) Adnan Şefik Çirkin (Hatay)
12) Necati Özensoy (Bursa)
13) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
14) Emin Çınar (Kastamonu)
15) Murat Başesgioğlu
(İstanbul)
16) Celal Adan (İstanbul)
17) Erkan Akçay (Manisa)
18) Alim Işık (Kütahya)
19) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
20) Seyfettin Yılmaz (Adana)
21) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
Gerekçe:
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi'ne göre 2011
yılında en çok göç alan il olan Tekirdağ ilinin nüfusu özellikle
sanayileşme ve endüstrileşmenin fazla olduğu Çorlu ve
Çerkezköy'de yoğunlaşmıştır. Söz konusu bölgede
tekstil, deri, kimya, ilaç ve gıda sanayileri gibi 1.350'ye yakın
sanayi tesisi ve fabrika yer almaktadır. Bu fabrikaların kimyasal ve
evsel atıklarının büyük kısmı Ergene ve Çorlu
derelerine arıtılmadan bırakılmaktadır. Çorlu Deresi,
Karadeniz kıyısındaki Yıldız Dağlarından
doğup Pehlivanköy, Babaeski, Lüleburgaz ve Uzunköprü'yü geçip Saroz
Körfezi'ne boşalan Ergene Nehri'ne dökülmektedir. Bu derelerin durumu
şu anda içler acısı hâldedir. Ergene ve Çorlu derelerinden
artık, su değil, kimyasal atıklardan ve zehirlerden oluşan
bir sıvı akmakta ve içinde hiçbir canlı
barınamamaktadır. Bu dereden su içen hayvanlar telef olmaktadır.
Çorlu Deresinin çevresinde bulunan vatandaşlar bu derenin ismini
değiştirip "zehir deresi" koymuşlardır.
Ayrıca Çorlu Deresi çevreye çok ağır bir koku yaymakta ve bu
kokudan dolayı vatandaşlarımız evlerini ve tarlalarını
satmakta ve başka yerlere taşınmaktadırlar.
Endüstriyel kirlilik su, toprak ve hava yoluyla
alıcı ortamlara salınmaktadır. Bu salınım
neticesinde de insan ve çevre sağlığına zararlı
maddeler beslenme ve yaşam zincirine girmektedir. Böylece daha doğmamış
çocuklarımız bile bu kirlilikten payına düşeni
almaktadır. Sağlıksız ve hasta bir nesil tehlikesi
kapımıza dayanmıştır.
Bu kadar kirliliğin olduğu bir bölgede ve
özellikle bu derelerin çevresinde yaşayan vatandaşlarımızda
da kanser hastalığına yakalanma oranı yükselmektedir.
Nitekim Trakya Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim
Dalı Başkanlığının yapmış olduğu
"Endüstri Yoğun Bölgelerde Yaşayanlarda Kanser
Sıklığı: Çorlu Örneği" adlı
araştırmada bu gerçek gözler önüne serilmiştir. Söz konusu
araştırma yaklaşık bir yıl sürmüş ve
çalışmanın ardından 641 hane ile yapılan anket
çalışması neticesinde bu hanelerde yaşayanların yüzde
5,15'inin kanser hastası olduğu, kanser hastası olanların
haricinde hanedekilerden yüzde 12'sinin de kanser hastalığı
nedeniyle hayatını kaybettiği ortaya
çıkmıştır
B) Çeşitli
İşler
1.-
Başkanlıkça, görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif
etmiş bulunan NATO Parlamenter Asamblesi Başkanı Hugh Bayley ve
beraberindeki parlamento heyetine Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, ülkemize resmî
bir ziyarette bulunan NATO Parlamenter Asamblesi Başkanı Sayın
Hugh Bayley ve beraberindeki parlamento heyeti şu anda Meclisimizi
teşrif etmiş bulunuyorlar. Kendilerine Meclisimiz adına Hoş
geldiniz. diyorum. (Alkışlar)
A) Meclis
Araştırması Önergeleri (Devam)
2.- Tekirdağ
Milletvekili Bülent Belen ve 20 milletvekilinin, Ergene ve Çorlu derelerindeki
kirliliğin çevreye ve insan sağlığına verdiği
zararların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/767)
(Devam)
Araştırmanın ortaya koyduğu
acı tablodan da görüleceği üzere kimyasal kirliliğe
bağlı kanser hastalığı vakaları büyük oranda
artmış ve artmaya da devam etmektedir.
Plansız sanayileşmenin bir sonucu olan çevre
kirliliği konusunda devlet işleyişi ve mevzuat yönünden de
sıkıntılar vardır. Mevzuat çevreyi kirletmemek üzerine
değil, Çevreyi kirleten cezasını öder şeklinde
düzenlenmiştir. Ayrıca, denetim ve gözetim noktasında da ciddi
aksaklıklar göze çarpmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin Avrupa'ya açılan
kapısı Trakya Bölgesi'nin bu şekilde kirletilmesi ve
yaşanmaz bir yer hâline gelmesi, bölge insanının ve onların
doğmuş ya da doğacak olan evlatlarının
sağlığının korunması, yer altı
sularının temiz kalması ve bölgenin en önemli geçim
kaynaklarından olan tarım sektörünün sekteye uğramaması
için bir Meclis araştırması açılması ve Türkiye Büyük
Millet Meclisinde tartışılması önem arz etmektedir.
3.- Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan ve 20 milletvekilinin, 10 numara yağ
kullanımının yol açtığı sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/768)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Son yıllarda maliyet avantajı getirmesinden
dolayı baz yağlardan ve atık yağlardan elde edilen ve akaryakıt
olarak kullanılmakta olan 10 numara yağın tüketiminin meydana
getirdiği çevre kirliliği bilinmektedir. Ayrıca, araç
motorlarına verdiği zararın yanı sıra,
patlayıcı ve yanıcı olması nedeniyle birçok kazada
ölümlere neden olmaktadır. Birçok sektörü ilgilendiren ve denetiminin zor
olduğu 10 numara yağın satışı nedeniyle devletin
zarara uğratıldığı da bilinmektedir.
10 numara yağın tek bir standarda sahip
olmadığı "10 numara" adının
karışımın adı olmasından ziyade, daha çok,
akaryakıt yerine kullanılan madeni yağ olarak bilindiği, bu
yağın içerisinde solvent türü maddelerin
katıldığı, kaçak motorin, atık yağlar,
inceltilmiş baz yağlar ve düşük viskoziteli baz yağlar
içermesinden dolayı son derece yanıcı ve patlayıcı bir
özellik kazanmaktadır. Bu nedenle de trafik kazalarında en ufak bir
çarpışma durumunda patlayarak yandığı ve can
güvenliğini tehlikeye attığı görülmektedir. Son dönemdeki
kazalarda otobüs yanmalarının nedeninin akaryakıt olarak 10
numara yağ kullandığı ve insanların
yaşamını bu yüzden kaybettiği biliniyor. Giresun ve
Ankara'da meydana gelen kazalar buna örnektir.
Bu yağı kullanan araçların egzoz
emisyonları incelendiğinde çevre kirliliği açısından
yüksek seviyede kükürt, azotdioksit, arsenik, kurşun ve kadmiyum gibi
ağır metal içermesi ve kalıcı klorlu organik kirleticileri
içermesi nedeniyle solunum yoluyla alınan bu maddeler insan
sağlığına çok ciddi zararlar vermektedir. (Prematüre
ölümler ve astım, bronşit gibi solunum hastalıkları)
Diğer önemli bir konu da Türkiye'de kontrolsüzlükten
doğan vergi kaybıdır. 10 numara yağ adı altında
kullanılan ve üretilen yağların farklı amaçlar ile
kullanılması nedeniyle ve kayıt
dışılığı göz önünde bulundurulduğunda
piyasanın yıllık büyüklüğü 2-2,5 milyar TL'sıdır.
Dolayısıyla, toplamda dolaylı vergi kaybı (ÖTV + KDV)
yıllık 1 milyar TL'sı boyutundadır.
10 numara yağ, motorinle
kıyaslandığında yaklaşık maliyetinin litre
başına 1-1,5 TL ucuz olması, kontrolsüz-kaçak
kullanımı ve navlun ücretlerinin düşük olması nedeniyle
kamyon sürücüleri ve otobüs firmalarınca tercih edilmektedir.
EPDK'nın "Madeni Yağların
Ambalajlanması ve Piyasaya Sunumu Hakkında Tebliğde
Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ" yayınlanmasına
rağmen sorunu çözmeye yetmediği tespit edilmiştir ve hâlâ 10
numara yağların yol kenarlarında, merdiven altlarında,
otobüs terminallerinin alt katlarında denetimsiz olarak
satıldığı bilinmektedir. Sadece yolcu
taşıması açısından düşünüldüğünde her gün
1.000 otobüs, 40 bin yolcu ile nerede patlayacağı belli olmayan birer
tekerlekli bomba gibi yollara çıkıyor.
Sorunun çözümü için birçok kamu birimlerinin geniş
katılımı, koordinasyonu ve aynı anda paralel
girişimlerde bulunulması gerekmektedir.
Yukarıdaki bilgiler doğrultusunda, 10 numara
yağın kullanımının meydana getirdiği çevre
kirliliğinin önlenmesi, ekonomik kaybın giderilmesi, sağlık
tedbirlerinin alınması ve sosyal-toplumsal sorunların çözümü
noktasında Anayasa'nın 98, İç Tüzükün 104 ve 105'inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılmasını arz
ederim.
1) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
2) Oğuz Oyan (İzmir)
3) Hasan Ören (Manisa)
4) Mehmet Şeker (Gaziantep)
5) Haluk Ahmet Gümüş (Balıkesir)
6) Haydar Akar (Kocaeli)
7) İlhan Demiröz (Bursa)
8) Turhan Tayan (Bursa)
9) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
10) Süleyman Çelebi (İstanbul)
11) Kemal Ekinci (Bursa)
12) Alaattin Yüksel (İzmir)
13) Veli Ağbaba (Malatya)
14) Vahap Seçer (Mersin)
15) Sena Kaleli (Bursa)
16) Ayşe Eser Danışoğlu (İstanbul)
17) Candan Yüceer (Tekirdağ)
18) Mustafa Moroğlu (İzmir)
19) Ömer Süha Aldan (Muğla)
20) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
21) Osman Aydın (Aydın)
BAŞKAN Bilginize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Şimdi, Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- BDP Grubunun, BDP
Grup Başkan Vekili Iğdır Milletvekili Pervin Buldan
tarafından Türkiyenin Suriyedeki rolüne ve Türkiyenin Özgür Suriye
Ordusuna verdiği desteğe ilişkin iddiaların
araştırılması amacıyla 1/2/2013 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 6 Kasım 2013
Çarşamba günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
06/11/2013
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 06/11/2013 Çarşamba günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
İdris
Baluken
Bingöl
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
01 Şubat 2013
tarihinde Iğdır Milletvekili Grup Başkan Vekili Pervin Buldan
tarafından verilen (2494 sıra no.lu), Türkiyenin Suriyedeki rolüne
ve Türkiyenin Özgür Suriye Ordusuna verdiği desteğe ilişkin
iddiaların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin,
Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne
alınarak, 06/11/2013 Çarşamba günlü birleşiminde sunuşlarda
okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu önerisi lehinde birinci
konuşmacı Muş Milletvekili Demir Çelik.
Buyurun Sayın Çelik.
(BDP sıralarından alkışlar)
DEMİR ÇELİK
(Muş) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partimizin Suriye ve
Rojava Kürdistandaki gelişmelere ilişkin Meclis
araştırması yapılmasına dair önergeyi sizlerle
paylaşmak adına söz almış bulunmaktayım, hepinizi
şahsım ve partim adına saygıyla selamlıyorum.
2010dan bu yana,
komşumuz ve en uzun sınıra sahip olan Suriye komşumuzda
sürüp giden anlaşılması zor bir kısım ilişkiler,
giderek sınır boyunda nice acıların yaşanmasına
neden olmaktadır.
Rojava olarak ifade
edilen, yoğunluklu olarak Kürtlerin yaşadığı; 3,5
milyonla 4 milyon arasında bir Kürt nüfusundan bahsedilen bölge, 1916da
-yani birinci emperyalist paylaşım savaşında- ikiye
ayrıştırılır. Sanayi Devriminin ürünü olan ulus
üniter devletler, emperyalist bir kısım çıkarlara hizmet etsin
diye, Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarıyla nasıl ki
coğrafyalar paylaşıldı, bölüşüldü,
ortaklaştırıldı, Orta Doğu da tam da Birinci Dünya
Savaşının bu hükümranlık ilişkisine bağlı
olarak paylaşıldı. Bir ulustan yani bir Arap ulusundan,
halkından 23 ülke, 23 devlet yaratıldı. Bir Kürt ve Kürdistan
coğrafyası da, daha önce 1639da Safevi ve Osmanlı Devleti
arasında ayrıştırılan coğrafya da bir kez daha
Türkiye-Suriye-Irak arasında parçalanarak bölüştürüldü,
ayrıştırıldı. Bölüştürülen,
ayrıştırılan bu coğrafyada o günden bu yana
hısım olan, akraba olan, kardeş olan köyler, kasabalar, iller,
ilçeler içinden demir yolu geçirilerek bir kısmı Suriye
topraklarında, öbürü Türkiyede kalmak üzere
ayrıştırıldı. Yetinilmedi, demir yolunun
sağında ve solunda yani hattın aşağısında ve
yukarısında mayından tarlalar oluşturuldu. Mayından
tarlalar neredeyse Türkiye coğrafyasının binde 1ine tekabül
edebilecek bir büyüklüktedir ve bu mayın tarlaları, organik
tarım dâhil olmak üzere, her türlü tarımın yapılabilme
kapasitesi ve potansiyelinin olduğu bir alandır. Ama inkârcı,
katı merkeziyetçi ulus devlet, orada da Kürtler kimliğini, dilini,
kültürünü özgürce yaşamasın diye mayınlı tarlalarla
ayrıştırdığı, bölüştürdüğü bu
coğrafyayı tel örerek, zaman zaman gümrük duvarları
zırhının arkasına sığınarak insani
yardımlardan da, insani dayanışmadan da kesimleri alıkoydu.
2010dan bu yana Suriyede olup bitenlere
baktığımızda perde arkasında görünen
farklıdır, dile getirilen, konuşulmak istenen çok daha
farklıdır. 2010da ve öncesinde Esad diktatördü, Esadın
babası diktatördü, Saddamın kendisi diktatördü. Bu diktatörler, Baas
rejiminin katı merkeziyetçi devlet yapılanmaları neticesinde,
oradaki Kürtlerin kimliğini, dilini, kültürünü yasaklayan ve Arap
sömürgeciliğinin hegemonik ilişkisini dayatan bir konumdaydı.
2010 öncesinde nasıl ki diktatördü, bugün de diktatör olduğu için
Esada Hayır. diyen ama küresel ve bölgesel aktörlerin de yedeğine
düşmeden, kendi öz gücüne, öz yönetim organlarına dayanarak Kürtler
2011 19 Temmuzunda kansız, silahsız, şiddetsiz bir devrim
hamlesiyle kendilerini yönetmeye kalkıştılar. Bir Arap gibi,
bir Kürt gibi, bir Türk gibi, bir Fars gibi, benim de halk olmaktan ileri gelen
haklarım vardır ama coğrafyamda yaşayan Süryanisi,
Arapı, Keldanisi, Türkmeni ve Kürtü olarak biz kendi kendimizi
yönetmek istiyoruz. dediler. Kime ne zararı vardı? Aksine,
demokratik olan öz yönetim herkese faydalıydı, yararlıydı
ama egemenden ve iktidardan beslenenlerin korkulu rüyası olduğu için
de savaş Esada karşıymış gibi havale edildi ama
bizatihi orada açığa çıkan öz yönetimi engelleyen, öz yönetimi
kaldıran bir noktaya sıçratıldı. Direkt müdahaleler
yapılmadı. Bölgesel aktörler, oradaki Rojava devrimini engellemeye
çalışmak elbette ki insani ve ahlaki olmadığı için
dolaylı yollardan işe engel olmaya çalıştılar.
Nasıl yaptılar? Küresel güç olan El Kaide, El Nusrayı lojistik
desteklerle, askerî, siyasi ve ekonomik desteklerle besleyerek Rojava devrimini
baltalayan, engelleyen, Kürtlerin diğer halklarla oluşturduğu öz
yönetimi engelleyen bir noktadan işin içerisine girdiler.
TİGEM Ceylânpınar, Ceylânpınardan
Suruça, Kızıltepeye, Nusaybine, oradan Antakyaya, 910
kilometrelik sınır hattı insani yardımlara kapalı.
İnsanlar ticari ilişkilerini sürdüremiyor. Kuzeyden güneydeki
kardeşlerine ilaç ve sağlık malzemesi başta olmak üzere,
gönderilmek istenilen insani yardımlara engel konuluyor. Üç aydır
Nusaybin kapısında bekleyen ambulansların en nihayetinde üç gün
öncesinde geçişine izin verildi ama üç aydan beridir aynı
kapıda, insanlar buğdaylarını öğütsünler diye buradan
gönderdiğimiz mekanik değirmenler hâlâ Nusaybin kapısında
bekletiliyor. Eczacılar Birliğinin, Eczacılar
Odasının, Tabipler Birliğinin ve Tabipler Odasının
medikal ve ilaç yönlü yardımları engellendi. İnsanların gıda
yardımı, giyim yardımları engellendi. Ne adına? Orada
kimlik adına, kültür adına yeni bir umut, yeni bir iddia
yeşermesin, kaybolsun adına. O nedenle biz, Rojavadaki devrimi iyi
okumak, iyi anlamak gerektiğine inanıyoruz. Her şeyden önce
kendi ülkelerindeki diktatöryal rejime, Baasçı rejime karşı bir
isyanın, bir karşı çıkışın adıdır,
adresidir. İsyan, meşru olmasıyla birlikte şiddete ve kana
bulaşmadığı için de vicdanlara ve insani
duyarlılıklara da muhtaç bir konumdadır. Orayı ekonomik
ambargoya tabi tutarak, bir kısım siyasal ve diplomatik
ilişkilere mahkûm kılarak, yalnızlaştırıp
izolasyona tabi tutarak teslim alacağını sananlar
aldanıyor. Tarih boyunca hiçbir halk, hiçbir toplum kendi kimliğinden,
kültüründen, öz gücünden vazgeçmemiştir her türlü zulme rağmen.
Biz 1939 Hitler faşizmini tanırız, biz
1929-1930 Mussolini faşizmini tanırız, yerle bir edildi.
Onların duvardan kaleleri yıkılıp yerine özgürlüklerin
fışkırdığı bir Avrupada bugün sınırlar
yoksa, bugün sınırsız Avrupada herkes her türlü insani, ticari
ilişkisini meşru ve demokratik zeminde yürütüyorsa -günümüzün ruhu-
sınırsız, sorunsuz, baskı ve herhangi bir engele tabi
olmaksızın, Orta Doğu devletler konfederasyonuna dayalı bir
ilişkiyle herkes, insani olan, meşru olan ilişkilerini
geliştirebilmeli. Bu ilişki kültürel olabilir, sosyal olabilir,
ekolojik olabilir, demokratik olabilir; buradan herkes faydalanır.
Türkiye doksan yıldır Kürtü inkâr ederek,
kimliğini, kültürünü yadsıyarak, anayasal ve yasal güvenceye tabi
tutmadığından kazançlı mı çıktı? Otuz
beş yıldır kaybedilen mali kaynaklar 1 trilyon dolar, 50 bin
civarında kaybettiğimiz insan kaynağı
Psikolojik
eşiklerle ayrıştırdığımız, karşıtlaştırdığımız,
karşı karşıya koyduğumuz Türk-Kürt
düşmanlığı yerine, biz, gönülden birliği, barış
içerisinde demokratik ortak vatanda birlikte yaşama iradesini herkesten ve
her şeyden esirgemeli, kollamalı, sahip çıkmalıyız. Bu
ülkenin 780 bin kilometrekaresinde 76 milyon insan, özgür, demokratik öz
yönetim ilkesi çerçevesinde kendisini, kendisiyle birlikte kentini,
coğrafyasını yönetebilme hakkına sahiptir. Bu hak,
doğal ve demokratiktir. Doğal ve demokratik olanı
yadsıyıp üzerine ulus üniter devletin militarist
algılarıyla yaklaşmak, yönelmek aykırıdır.
Doğanın kendisine aykırıdır. Beşerî olan insani
farklılıklarımıza aykırıdır. Ben, bu manada,
Barış ve Demokrasi Partisinin yani partimizin, Suriye ve Rojavadaki
gelişmelerin Meclis nezdinde araştırmaya tabi tutulacak kadar
değerli ve kıymetli olduğu, bunun da halklarımıza
kazandıracağına olan inancımla hepinizi saygı ve
sevgiyle selamlayarak saygılarımı sunuyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çelik.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu önerisi
aleyhinde birinci konuşmacı Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy.
Buyurun Sayın Ersoy. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET ERSOY (Sinop) Sayın Başkanım,
değerli milletvekillerimiz; Mart 2011 tarihi itibarıyla Suriyede
başlayan ve zaman içinde katliama dönüşen süreç, sonuçta gerçekten
bir insanlık dramına dönüşmüştür. Bugün, Suriyesine,
Irakına, İranına bakmadan bin yıldır birlikte
aynı coğrafyayı paylaştığımız,
aynı ortak kültürün nesilleri olarak geleceğe de birlikte
yürüyeceğimiz bu kardeşlerimizin kim olduklarına, hangi soydan
geldiklerine, hangi dinî inanca mensup olduklarına bakmaksızın;
bu coğrafyada yaşayan herkesin sükûnu, huzuru, barışı,
kardeşliği bizim için gerçekten önemlidir.
Bugün, Suriyede yaşanan bu gelişmeler
karşısında, biz, onlardan bir tarafı tutmak yerine, Suriye
halkının başına gelmiş bu büyük beladan bir an evvel
kurtulması, yüz binleri geçen ölümün, katledilen insanların
sayısının daha fazla artmaması ve orada hayatta kalabilmek,
ayakta kalabilmek, yaşayabilmek için bir yudum suya, bir lokma ekmeğe
muhtaç ne kadar insan varsa, yine Kürtlüğüne, Türklüğüne, Çerkezliğine,
Nusayriliğine, Araplığına bakmaksızın hepsine
kucak açmayı sorumlu ve müşfik bir devlet anlayışı
olarak gördük. Bu anlayışımız çerçevesinde,
sınırlarımızı, kapılarımızı bu
zulümden, bu kandan, bu bombalardan, bu yağmalardan kaçan insanların
hepsine açtık, açmaya devam ediyoruz. Suriyede bu süreç yaşanmaya
başladıktan, Esad rejimi kendini kurtarmak için şehirlerini ve
insanlarını bombalamaya, tepelerine bombalar yağdırmaya,
tanklar sürmeye başladıktan sonra, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti
olarak Hükûmetimiz, devletin bütün imkânlarını seferber etmiş,
Afet ve Acil Durum Başkanlığı koordinesinde insani anlamda
yapılabilecek ne varsa yapmaya çalışmıştır. Bugün
geldiğimiz nokta itibarıyla, Hatay, Gaziantep, Kilis,
Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Osmaniye, Adıyaman, Adana,
Mardin, Malatya illerimizde tam 21 kamp şehir oluşturulmuştur.
Bu kamplarda kurulan yaklaşık 27 bin çadır, 12 bin konteynerde
bugün itibarıyla 202 bin Suriye vatandaşı
barındırılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu süreç içinde tam 403 bin
Suriyeli vatandaşımız Türkiyeden yardım istemiş,
ülkemizin o sıcak ev sahipliğine sığınmış.
Bunlardan 201 bini geri dönmüş, 202 bini de hâlen ülkemizde misafir
edilmektedir. Bu mültecilerin sadece yemelerine, içmelerine,
barınmalarına bakılmamakta, aynı zamanda, bir insan olarak
ihtiyaç duyabilecekleri her türlü insani ihtiyaçları da
karşılanmaktadır. Yaklaşık 27 bin öğrenci
öğrenim görmekte, yine yaklaşık 45 bin öğrenci eğitim
görmekte, 27 bin yetişkine de meslek edindirme eğitimleri
verilmektedir. Açılan hastanelerde sadece günlük yaklaşık 6.500
poliklinik yapılmaktadır.
Şu ana kadar 255 bin hasta hastanelerimizde yatarak tedavi
edilmiştir.
Bütün bunların elbette ki devletimize de ciddi bir
maliyeti olmuş, bugüne kadar Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
koordinesinde 1 milyar 311 milyon 150 bin TL harcama
yapılmıştır.
Yine, sadece Türkiyeye sığınan,
sınırlarımızdan ülkemize giriş yapan mültecilerle
ilgilenilmemiş; sıfır noktasından, Suriye içinde kalıp
bu yardımlara ihtiyaç duyan, gerçekten insani anlamda bir lokma
ekmeğe ihtiyaç duyan binlerce Suriyeli kardeşimizin imdadına
yetişilmiş, Kızılay kanalıyla, sıfır
noktadan, bugüne kadar 255 milyonluk yardım
ulaştırılmıştır.
Yine, bütün bu süreçte, maalesef, bütün
çağrılarımıza, Türkiyenin yaptığı bütün
önderliklere rağmen uluslararası kuruluşlardan 263 milyon
liralık bir yardım alınabilmiştir. Elbette ki gönlümüz
Suriyede bu yaranın bir an evvel kapanması, Suriyedeki
kardeşlerimizin de sıcak yuvalarına bir an evvel
dönebilmelerinden yanadır. Ülkemiz bu sorunun çözülmesi, oradaki
gözyaşının bir an evvel dinebilmesi için uluslararası
alanda yapacağı her türlü girişimi, yapacağı her türlü
öncülüğü, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yapmaya devam
edecektir ancak şunu lütfen herkes kabul etsin ki biz, orada kan döken
taraftarlardan birilerinin diğerlerine üstün gelme mücadelesini
değil, Suriyede kanın durmasını, Suriyede o ülke
vatandaşlığına hak kazanmış herkesin adil,
eşit, demokratik bir ülkede huzur ve güven içinde
yaşamasını istiyoruz.
Şu ana kadar ulusal ve uluslararası alanda
yapılan yaklaşık 2 milyarlık harcamanın ve maliyetin
muhatapları seçilirken kesinlikle bunların ne etnik kökenlerine ne
nerede yaşadıklarına ne dinlerine ne mezheplerine
bakılmıştır; sadece, insani anlamda yapılması
gereken neyse, bir büyük devlet, bir sorumlu devlet, bir müşfik devlet,
bugüne kadar yaşadığı kardeşliği, bugüne kadar
yaşadığı dostluğu hiçbir zaman unutmayacak ve bundan
sonra da tarih boyunca aynı coğrafyada onlarla birlikte
yaşayacak bir devlet olarak sorumluluk anlayışımız
içinde yapılması gereken neyse o yapılmıştır.
Bundan sonra da aynı hassasiyetin herkes için, her kesimden insanlar için
gösterileceğinden emin olmanızı, iktidarımızın bu
doğrultudaki insani politikalarının aynı
kararlılıkla devam edeceğini bilmenizi istiyorum.
Bugün gündemimizde bulunan konular nedeniyle konunun
ayrıca bugün için araştırılmasına gerek
olmadığı gerekçesiyle Barış ve Demokrasi Partisinin
önerisinin aleyhinde olduğumu ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ersoy.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu önerisinin
lehinde ikinci konuşmacı Hatay Milletvekili Hasan Akgöl.
Buyurun Sayın Akgöl. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmazın,
sırtına astığı bir afişle ayakta beklemesi)
BAŞKAN - Sayın Konuşmacı, bir
şeyi rica edeceğim konuşmanıza başlamadan önce.
Sayın milletvekilleri, bir fikri açıklamak
istiyorsanız, bu kürsü hepimize açık. Usulüne uygun, bu mikrofonu
bütün milletvekilleri kullanabilir; dün de söylediğim gibi, başka
nesneleri kullanarak fikrinizi açıklamak bu Genel Kurulun yüceliğine
yakışmıyor.
Sayın Milletvekili, eyleminizi yaptınız,
yeteri kadar gazeteciler de fotoğrafınızı çekti, lütfen
Genel Kurulun yüceliğine uygun davranınız.
Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Hatip.
HASAN AKGÖL (Hatay) Çok Değerli Başkan ve
değerli milletvekilleri; BDP Grubu önerisi üzerine partim adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Şimdi, ben Suriye olaylarına, Suriyeyle
yaşanan dış politikaya biraz farklı boyuttan bakmak
istiyorum. Yaklaşık iki buçuk yıldır, tüm
konuşmacılar, tüm Suriye konusunda yapılan konuşmalarda
Hep Suriyeyle dosttuk, savaş nereden başladı? Kardeştik,
niye düşman olduk? gibi girişimlerde bulunup beyanlarda bulundular.
Aslında, şöyle bakarsanız, Suriye ile AKP Hükûmeti hiç dost
olmadı, 2002de de dost değildi, 2002de de dostça davranmadı.
Yaptığı Bakanlar Kurulu toplantıları da hikâyeydi. Yaptığı
maç ziyaretleri de, birlikte Fenerbahçe maçını seyretmeleri de
hikâyeydi. Aslında, bu 2011de
çıkacak Suriye olaylarının temeli, 2002de AKP Hükûmetinin
başa gelmesiyle başlamıştı. Çünkü, o projenin
başlangıcında şu vardı: O gün Beşşar Esed
Hükûmeti ile, Suriye Hükûmeti ile dost olunacak, sınırlarda bulunan
mayınlar temizlenecekti. Bu mayınların temizlenmesi için
Suriyeye el uzatıldı, Suriyeyle dostluk köprüleri kuruldu. Bir
insan dostuyla, kardeşiyle bir günde düşman olur mu? Dost
dediğin adama bir günde sırtını döner misin? Mümkün mü?
Ancak ticari alışveriş yaptığın bir
ortağınla bir günde bozuşursun. Sen buna, kardeşine dost
dediysen, elini uzattıysan nasıl bozuldu? Çünkü sen hiç dost
olmadın. Sen sadece 930 kilometrelik sınırdaki mayınlı
arazileri temizlemek için, Suriye Hükûmetinin onayını almak için suni
bir dostlukla elini uzattın, talimatı aldıktan sonra da
Suriyeye müdahaleye başladın.
Sınırlar
Sen Çin Seddi mi kuruyorsun? Bugün
Berlin Duvarı kalmadı, Çin Seddi yıkıldı, bugün
Hatayda 630 metrelik duvarlar örülmeye başlandı. Peki, hani kardeştik,
hani dosttuk? Madem öyle, niye bu tel örgüleri hallaç pamuğuna çevirdin,
girişleri kontrol edemedin de duvar örmek zorunda kaldın?
Talimatı kimden aldın? Sana El Kaideyle aranı boz, El Kaideden
uzak dur. talimatından sonra mı duvarı örmeye başladın?
Yakışmıyor, bugün 21inci yüzyılda Çin Seddi, Berlin
Duvarı örmek yakışmıyor. Bugün Hataya gelin, muhtelif
bölgelerde Çin Seddi örülmeye başlandı. Bu mu dostluk, bu mu
kardeşlik? Sen kimi, kimden koruyorsun? Kardeşinden Çin Seddiyle mi
korunacaksın?
Peki, demin konuşmacı hatip
arkadaşımız: Kapıları açtık, yardımlar
sunuyoruz. Biz herhangi bir etnik köken ayrımı yapmadan herkese
elimizi uzatıyoruz. Yayladağı Kapısı niye
kapalı? Bu kadar müracaatımıza rağmen Yayladağı Kapısı
niye kapalı? Cilvegözü Kapısı muhalif güçlerin elinde, kontrol
yok, Hükûmet yok; Cilvegözü Kapısı açık,
Yayladığı Kapısı kapalı. Bu mu denge? Dengeden
bahsediyor.
Peki, İstanbulun göbeğine gelen rejim
yanlısı arkadaşlarımız niye kampa alınmadı?
Gitti, cemevlerinde konakladı. Siz hangi dengeden, hangi kardeşlikten
bahsediyorsunuz? Lütfen arkadaşlar, aklınızı
başınıza toplayın. Sınırları kevgire
döndürüyorsunuz, Suriyeden, -Başbakanın yaptığı açıklama
gibi- muhalif güçlere destek amacıyla kaçağa izin veriyorsunuz.
Suriyeliler getiriyor, kaçak mazotu benim vatandaşımın eline
teslim ettikten sonra gidiyorsun, baskın yapıyorsun. 18 asker bir
yerde yaralanıyor, 1 vatandaşımız Beşaslan Köyünde
ölüyor, ondan sonra diyorsun ki: Biz kardeşiz. Lütfen, durun
arkadaşlar, bu tarihte ilk defa askerle vatandaş karşı
karşıya geldi, vatandaş ilk defa bağrından kopan kendi
evladına silah sıktı. Bunun sebebi, müsebbibi AKP Hükûmetidir.
Ondan sonra, Reyhanlıda patlama olacak 53 kişi ölecek, Cilvegözünde
patlama olacak 17 kişi ölecek. Oradan çıkacak, terör örgütü El Kaide,
El Nusra örgütü diyecek ki: Bunu ben yaptım. Sayın Başbakan
diyecek ki: Hayır kardeşim, sen yapmadın. Bunu, bunlar
yaptı. El Nusra örgütü çıkacak, diyecek ki: Bu patlamayı ben
yaptım, daha da durmazsan bu patlamayı şehir merkezlerinde
yapacağım. Hayır, hayır, sen yapmadın bu
patlamayı. Yahu, siz, kimin avukatlığını
yapıyorsunuz? Sen, bir ejderha büyüttün ki 23 terör örgütü oluştu
bugün bizim sınırlarımızda ve bunlardan El Nusra, El Kaide
örgütünü öyle bir büyüttün ki öyle bir ejderha yarattın ki sen bile
baş edemiyorsun artık. Baş edemediğin için Berlin Duvarı
kuruyorsun, baş edemediğin için Çin Seddi kuruyorsun. Bugün, 21inci
yüzyılda var mı, var mı böyle bir şey?
Arkadaşımız
Sığınmacılar... diyor. Verdiğiniz sayılar bir
defa kesinlikle doğru değil. Bugün, bu memlekete 1 milyona yakın
sığınmacı geldi. Yazık, onlara günah değil mi?
Onlar vatanlarını bıraktılar, geldiler. Gelin
sınır bölgelerimize, Mersinden Antepe kadar o adamların
nasıl yaşadığını görün. O adamlar eziyet
içerisinde, o adamlar sefil, sefillik içerisinde. Bunun müsebbibi kim?
Sizsiniz. Ya, ne işin var senin Suriyeyle? Peki, Iraka niye
karışmadın, Iraka niye müdahale etmedin? 1 milyon
kardeşimiz öldü orada. Neredeydin o zaman? Suriyeye gelince mi... Bizim,
bugün, Suriye, en önemli komşumuz, en uzun sınır boyuna sahibiz.
Size bir şey söyleyeyim: Bizim sınır
bölgelerinde var ya
Hani, hep konuşmalarımızın
başından beri söylüyoruz, Suriye olayları, işte, nakliyeyi
bitirdi, tarımı bitirdi, şunu bitirdi
İnanın var ya,
artık, insanlar açlığa alıştı, umurunda
değil. Açım, aç kalayım
ama huzur istiyorum, huzur, huzur istiyorum. diyor Siz insanları buna
bile alıştırdınız ya! Açlığa razı olup
huzursuzluğu verdiniz insanlara. İnsanlar açlığa razı
oldu, açlığa. Yapmayın, vazgeçin.
AKP milletvekillerinden birkaç arkadaşım
Efendim, Suriyeye gittiler, bunlar
ziyaretlerde bulundular, katil Beşar Esadla görüşüyorlar. Ya ben
resmî devlet başkanıyla görüşüyorum ha, ben başka biriyle
görüşmüyorum. Ben görüştüğümü saklamadım ki sizden. Ben
izin alarak gittim senden Sayın Dışişleri Bakanı. Her
görüşmemin arkasından da sana Faruk Loğoğlu imzalı
-Genel Başkan Yardımcısı- rapor verdim. Burada,
artıları eksileri bildirdim. Sen niye bunu açıklamıyorsun?
Ben kardeşlik için gittim oraya. Benim başka bir amacım yoktu
orada. Ben sadece barış için gittim oraya. (CHP
sıralarından alkışlar) Ben yapılan yanlıştan
dönün diye gittim oraya. Dedim ki sana: Bakın, Suriye hükûmetinin
artıları da var, eksileri de var. Sana maddeler hâlinde, Sayın
Dışişleri Bakanı Ahmet Loğoğlu
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Allah söyletiyor.
Olacak, geliyor.
HASAN AKGÖL (Devamla) ...Ahmet Davutoğlu, sana
gönderdim, gönderdim. Çık, bunu, o zaman basınla paylaş. CHP
benim yapamadığımı yaptı, gönderdi raporları
Niye söylemiyorsun? Yok efendim, fotoğraflara bakın. Lan, bu
fotoğrafları ben verdim, kim verdi? Bu fotoğrafları ben
sana sundum, sen bir yerden mi buldun? Ben Yayladağı Sınır
Kapısından damga vurularak çıktım, kaçak gitmedim ki.
Ama, AKP Hükûmeti öyle bir kayaya tosladı ki, öyle
bir yanlış dış politika uyguladı ki Suriye konusunda,
ne yapacağını şaşırır durumda;
afalladı, işin altından çıkamıyor. Şimdi, suçlu
aramaya başlıyor. Hesap neydi biliyor musunuz? İki ayda, üç ayda
Suriye Hükûmeti devrilir, biz de amacımıza ulaşırız.
Ya, Suriye, Hükûmeti, halkın istediği bir devlet
başkanını niye devirsin? Halk bir doğal afete benzer.
Eğer halk istemiyorsa kimse ayakta kalamaz. Nasıl Saddam Hüseyin
kalmadı, nasıl Kaddafi kalmadı, nasıl diğer
diktatörler kalmadı, Beşar Esad da kalmazdı ama halkın
desteği var. E, bunu görün artık, bunu görün artık. Ama bu halk,
nasıl o diktatörleri o koltuktan indirdi, bir gün gelecek Sayın
Başbakan Tayyip Erdoğanı da o koltuktan indirecek. (CHP
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Avucunu
yalarsın!
HASAN AKGÖL (Devamla) Çünkü şunu görecek o halk:
Önündeki üç tane yemi görüp de, bir tavuk misali önüne aldığı 3
tane yemi yutup da arkadaki yumurtladığı yumurtayı kimin
aldığının farkında olduğunu görecek bu halk. Bu halk
bilinçli. Bu halk, bir gün gelecek dersini verecek. Bu halk diyecek sana: Sen
bana ne yapıyorsun? Sen beni kardeşimle düşman ettin. Sen beni
bitirdin. Diyecek bu halk. Bunun hesabını tek tek soracak. Sen,
kardeş, dost ülke olan Suriyeyle ilişkimizi bozma hakkına sahip
değilsin.
Ben buradan ikaz ediyorum: Bir an önce o Çin Seddini
kaldırın, o duvarları sökün.
Teşekkür ediyorum.
Sağ olun, var olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Akgöl.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu önerisinin
aleyhinde ikinci konuşmacı Gaziantep Milletvekili Ali Şahin.
Buyurun Sayın Şahin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Sayın
Başkan, değerli milletvekillerimiz; BDP Grubunun Suriyeyle ilgili
vermiş olduğu Meclis araştırması için
huzurlarınızda bulunuyorum. Bu vesileyle, aziz milletimizi ve sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Az önce,100 bini aşkın insanın,
silahlı veya silahsız, sivil veya milis ayırt etmeden, çoluk
çocuk, kadın, yaşlı ayırt etmeden 100 bin insanın
kanını sorgusuz sualsiz akıtmış bir diktatörle
aynı çerçevede durmuş, aynı çerçevede poz vermiş bir
milletvekilini dinlediniz. Şimdi de mazlumlarla aynı çerçevede duran
bir iktidar partisinin milletvekilini
dinleyeceksiniz.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) O diktatörle resim
çektiren kimdi?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen hatibi
dinleyiniz.
MUSA ÇAM (İzmir) O diktatörle tatil yapan
Başbakan kim? O diktatörle Bodrumda tatil yapan kim?
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Resim çektiriyordu, unuttu.
BAŞKAN - Sayın Çam, lütfen
ALİ ŞAHİN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, Suriye denildiğinde benim aklıma hep, böyle,
gençlik yıllarımdaki bir hatıram gelir, onu sizlerle
paylaşmak istiyorum sözlerimin başında: Zannedersem on beş
veya on altı yaşlarındaydım, lisedeyim. Nizipten
Gaziantepe bir tren yolculuğu yapıyorum. Bu yolculuk esnasında
bulunduğum kompartımana bir Suriyeli vatandaş bindi,
kılığından, kıyafetinden, her hâlinden
Karkamıştan Nizipe gelmiş veya Karkamıştaki
istasyondan binmiş. Gaziantepe giden bir tren ve bu kompartımanda bu
Suriyeli kardeşimizle ikimiz bir aradayız. O sıralarda da -yoğun
bir şekilde- İsrailin Golan Tepelerini işgali söz konusu,
gündem onunla alakalı, ilgili.
Suriyeli kardeşimizi görünce Ya, siz, bütün Arap
devletleri niçin birleşip İsraile karşı bir birlik,
bütünlük oluşturmuyorsunuz? Hepiniz birleşseniz, bir birlik, bütünlük
oluştursanız İsrail asla baş edilmeyecek, yenilmeyecek bir
güç değil, bu algıdan kurtulmanız lazım. demeye
kalmadı, daha sözümü bitirememişken hemen o Arap kardeşimiz
parmağını dudaklarına götürerek korkulu bir göz ve yüz
ifadesiyle Muhaberat, muhaberat! diyerek beni susturdu.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) -
Başbakanınız bilmiyor mu?
ALİ ŞAHİN (Devamla) Düşünün,
Suriyeli bir vatandaşla, Türkiyede Nizipten Gaziantepe
kompartımanda, trende yolculuk yapıyoruz, o ve ben varız, ikimiz
ve Suriye muhaberatından korkan, kendi ülkesinin iktidarından, kendi
ülkesinin hükûmetinden korkan bir Suriyeli.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Şimdi Türkiye
gibi.
ALİ ŞAHİN (Devamla) Sizin yanında
durduğunuz, sizin gidip poz verdiğiniz ülkenin diktatörü böyle bir
ülke yarattı, bir kere bunun farkında olacağız.
MUSA ÇAM (İzmir) Daha önce tatil yapıyordu
Başbakanla.
ALİ ŞAHİN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, Türkiye, burada az önce konuşan milletvekilinin hayal
edemeyeceği ölçüde güçlü ve değerlere sahip bir ülkedir. Tarih boyunca
bunu her yerde görebiliriz ve Türkiye, tarih boyunca -Osmanlı döneminde
olsun, cumhuriyet döneminde olsun- her zaman iradesini ve gücünü zalimin
yanında değil, mazlumun yanında kullanmış bir
devlettir.
HASAN AKGÖL (Hatay) Tamam, sen de bıraksana zalimi,
bıraksana. Kimsenin Türkiyeye laf etmesi haddi değil. Senin hele hiç
haddin değil.
ALİ ŞAHİN (Devamla) Tarihimize
bakalım, 1845li yıllara kadar inin
MEVLÜT DUDU (Hatay) - Irakta Amerikan askerlerine
başarılar dileyen de sizdiniz.
ALİ ŞAHİN (Devamla) Bundan birkaç
yıl önce, 2008 yılında İrlandaya bir ziyaret
düzenlemiştim. Bakın, sizin sırtınızı
döndüğünüz o neslimizle, o ecdadımızla biz bugün gurur
duyuyoruz.
2008 yılında İrlandaya bir ziyaret
düzenlemiştim, orada Drogheda adında bir liman kenti var,
gidenleriniz olursa mutlaka ziyaret etmenizi öneririm. Bu kente
gittiğimde
Gitmeden önce de mutlaka bütün ülkeleri
araştırırım, acaba bizden, Türk halkından, Türkiye
halkından, ecdadımızdan izler taşıyan bir yer midir
diye.
İrlandanın sahil kenti Drogheda.
Baktığımda, 50 bin nüfuslu bu kentin kent ambleminin hilal ve
yıldızdan oluştuğunu gördüm. İrlandaya gittikten
hemen sonra bu kenti ziyaret ettim. 1845 yılında, İrlandadaki o
açlık yıllarını belki tarih okuyan
arkadaşlarımız bilecektir, o yıllarda 1 milyon
İrlandalı açlıktan vefat ediyor, 2 milyon İrlandalı
ise göçmen durumuna düşüyor. Osmanlının zor, borçlu
yılları. Bunu haber alan Sultan Abdülmecit, bir rivayete göre 3 gemi,
bir rivayete göre 5 gemiyi gıda yükleyerek İrlandaya gönderiyor. Bu
gemiler Dublin limanlarına yaklaştığında -İrlanda
o yıllarda bir İngiliz sömürgesi- İngilizler tarafından
haber alınınca gemilerimiz buraya
yaklaştırılmıyor. Gizlice gemilerimiz sahil şeridini
izleyerek Drogheda kentine yüklerini boşaltıyorlar ve o gıdayla
İrlanda halkı rahat bir nefes alıyor. 1845 yılından bu
yana, bu kentin kent amblemi hilal ve yıldızdan oluşuyor.
Bizim atalarımız 1845 yılında bunu
başarmış. Bizim atalarımız, hiçbir din, dil, ırk
ayrımı gözetmeksizin, İspanyada zulme maruz kalmış
Musevi insanları, Musevi vatandaşlarını bu topraklarda
misafir etmiş ve bu ülkenin sahipleri kılmıştır.
Çok daha yakın bir zamana gelelim. 1988
yılında, işte, BDPli arkadaşlarımız bununla
ilgili önerge verdiler. Türkiye'nin Suriye politikalarında mezhepsel
ayrımcılık veya dinsel, etnik ayrımcılık yoluna
gittiği iddiasıyla önergeler verildi.
1988 yılında Saddamın
gerçekleştirmiş olduğu Halepçe katliamının
ardından 1 veya 2 milyon civarında Kürt kardeşimiz bizim
sınırlarımız içerisine hücum etti. Biz tüm
imkânlarımızla o gün de Kürt kardeşlerimizin yanında yer
aldık.
Bir kere şunun çok iyi bilinmesi gerekiyor: Türkiye,
hiç kimsenin veya buradaki özellikle CHPli kardeşlerimizin akıl
edemeyeceği kadar küresel güç potansiyelleri taşıyan bir
ülkedir. Bu Parlamento
MEVLÜT DUDU (Hatay) Yok ya!
ALİ ŞAHİN (Devamla) İnansanız
da inanmasanız da bu böyle.
Bu Parlamento sadece Türkiye halkının
parlamentosu değil sevgili arkadaşlar, bunu çok iyi bilelim. Bu
Parlamento aynı zamanda mazlum coğrafyaların parlamentosudur.
Türkiye, sadece Türkiye halkının, Türkiye sınırları
içerisinde yaşayan toplumların ülkesi değildir; Türkiye,
aynı zamanda mazlum ve kendisini mağdur hisseden bütün
coğrafyaların ülkesidir. Arakandan Suriyeye, Somaliden
Droghedaya, Bande Açeye kadar çok geniş bir coğrafyada kendini
mazlum hisseden her insanın coğrafyasıdır, her insanın
parlamentosudur Türkiye Parlamentosu.
Bundan birkaç ay önce Keşmirden bir heyet geldi.
Eğitimimi Pakistanda tamamlamış olmam hasebiyle beni de buldular.
Bana dedikleri şuydu: Bakın biz ta Keşmirden şunun için
geldik Türkiye Parlamentosuna: Biz bakıyoruz ki bugün, zengin
dünyanın göz yumduğu Somalide herkesten önce Türkiye var. Batı
âlemi Somalideki açlığa sahip çıkmazken, orası için
parmaklarını bile kımıldatmazken bakıyoruz ki bugün
Türkiye herkesten önce orada. Bakıyoruz ki Gazze meselesini, Filistin
meselesini en güçlü şekilde Türkiye savunuyor. Bakıyoruz ki Suriyede
zalimlerin değil mazlumların yanındasınız. Biz de
Keşmirden çıktık geldik ki Türkiye mazlum Keşmirin
meselesini zengin coğrafyaya, Avrupaya gündem konusu yapsın ve
Keşmirdeki Müslümanların, azınlıkların da dertleriyle
dertlensin, sahip çıksın. Bir kere, bunu hepimizin zihninde çok iyi
bulundurması lazım. Biz küçük düşünmüyoruz arkadaşlar. Biz,
ufkumuzu, düşüncelerimizi sadece 780 bin kilometrekare ile
sınırlı tutmuyoruz. Bize umut besleyen, gözleri ufukta Türkiyeden
inecek uçakları bekleyen bütün mazlum coğrafyaların
iktidarıyız, bütün mazlum coğrafyaların hükûmetiyiz, bütün
mazlum coğrafyaların Türkiyesiyiz.
Bu dileklerimle hepinizi sevgi, saygıyla,
hürmetlerimle selamlıyorum. Bu anlamda BDP Grubunun vermiş
olduğu Meclis araştırması önergesinin şu aşamada
gerekli bir altyapısının bulunmadığını
düşünüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Şahin.
HASAN AKGÖL (Hatay) Sayın Başkan,
sataşma var. Diktatörle fotoğraf çektirdiğimi söylüyor, cevap
verebilir miyim?
BAŞKAN Ne dedi sataşma olarak?
HASAN AKGÖL (Hatay) Diktatörle fotoğraf
çektirdiğimi söylüyor.
BAŞKAN Bu bir sataşma değil ama.
Çektirdiyseniz çektirmişsinizdir.
HASAN AKGÖL (Hatay) Sataşmadır efendim.
Peki, ben buradan soruyorum: Siz, bir hükûmet
başkanı bir hükûmet lideriyle görüşürken kimliğine mi
bakıyorsunuz? Arap mı, Türk mü, Alevi mi diye bir ayrım mı
var? Bir hükûmet başkanı o.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Ben öyle bir
şey söylemedim, fotoğraf çektirdiklerini söyledim.
BAŞKAN Sayın Akgöl
HASAN AKGÖL (Hatay) Peki, benim görüştüğüm
yerle Saadet Partisi de görüştü, niye bunu çıkıp
söylemiyorsunuz?
BÜLENT TURAN (İstanbul) Bravo, bravo!
BAŞKAN Sayın Akgöl, siz bu resmi
çektirdiyseniz çektirmişsiniz demektir. Bunda bu sataşma yok. Lütfen
HASAN AKGÖL (Hatay) Çektirdim, ben bir şey
demiyorum. Ben bir hükûmet başkanıyla görüştüm. Aynı
başkanla siz de görüştünüz burada. Zamanında Sayın
Başbakan defalarca görüştü onunla. O fotoğrafları da
çıkartın lütfen.
BAŞKAN Tamam, kayda geçti söyledikleriniz.
Teşekkür ederim.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Çerçeve yap, çerçeve.
BAŞKAN Barış ve Demokrasi Partisinin
grup önerisini oylarınıza sunacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım:
2.- CHP Grubunun, Bursa
Milletvekili İlhan Demiröz ve 20 milletvekili tarafından zeytin ve
zeytinyağı üreticilerinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla 2/5/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 6 Kasım 2013
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 06/11/2013 Çarşamba günü
(bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
Sinop
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Bursa Milletvekili
İlhan Demiröz ve 20 milletvekili tarafından, 02/05/2013 tarihinde,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına zeytin ve
zeytinyağı üreticilerinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
(864 sıra no.lu) Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere, bekleyen
diğer önergelerin önüne alınarak, 06/11/2013 Çarşamba günkü
birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı
tarihli birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu önerisi üzerinde, lehinde konuşmak üzere Bursa
Milletvekili İlhan Demirözü kürsüye davet ediyorum.
Buyurun Sayın
Demiröz. (CHP sıralarından alkışlar)
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Anayasamızın 98inci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İç
Tüzükünün 104 ve 105inci maddeleri gereğince zeytin üreticilerinin
sorunlarına ilişkin vermiş olduğumuz zeytin
araştırma önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, zeytin hasat dönemi
başladı. Üreticiler bölgelerinde hasat şenlikleri yapıyor.
İki gün önce Bursa Orhangazide gerçekleşen zeytin festivaliyle
üreticiler hasat sevincini vatandaşlarla paylaştılar.
Yaşadıkları sıkıntılardan uzak, sorunlarına
çözüm bulabilmek için bu festivalleri düzenliyorlar ama gelin görün ki, ne
yazık ki Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı ve onun yetkilileri bunu görmezlikten gelerek
tarıma bakış açılarıyla festivallere de aynı
bakışlarının devam ettiğini ifade etmek isterim.
Değerli milletvekilleri, dostluğun,
barışın, bereketin, sağlığın ve
ölümsüzlüğün simgesi olan kutsal ağaç zeytin altı bin
yıldır insanlığın hizmetindedir. Dünyanın dar bir
bölgesinde yetişmekte olan zeytinin ülkemizde yetişiyor olması
hepimiz için büyük bir şanstır. Zeytincilik, ülkemizde
yaklaşık 500 bin ailenin geçim kaynağını, işlenen
tarım alanlarının ise yüzde 3,5unu oluşturan bir
sektördür. Zeytin, dünyada olduğu gibi ülkemizde de ticaret, sanayi,
toprak muhafazası, iş gücü istihdamı, insan
sağlığı ve beslenmesi bakımından çok önemli bir
yere sahiptir. Günümüzde Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerimiz zeytin
yetiştiriciliği hususunda dünya çapında isim
yapmıştır ancak özellikle Gemlik tipi sofralık zeytin bir
marka olarak tüm dünyada bilinmektedir.
Yine, zeytin ağacı uzun ömürlü olması,
değeri, asaleti, insanlara faydası ve kutsal olarak kabul edilmesi
nedeniyle mitoloji ve efsanelere konu olmuş, bütün kutsal kitaplarda yer
almıştır.
Sayın Başbakanın Yol için cami
yıkarım. ifadesinden hareketle İstanbul-Bursa-İzmir otoyolu
yapımında, ziraat odaları başkanlarının
tespitleri doğrultusunda, 100 binin üzerinde zeytin ağacı
kesilmiştir. Bu yolla ilgili görüşlerimi ifade etmek istemiyorum konu
itibarıyla ancak şunun altını özellikle çizmek istiyorum ki
bu güzergâhın dışında Karayolları Genel
Müdürlüğünce tasdik edilmiş 2 tane proje olmasına rağmen,
maalesef bu zeytin ağaçlarının bulunduğu güzergâh tercih
edilmiştir.
Türkiye, zeytinin ana vatanı olarak dünya zeytin
üretiminde ve zeytinyağı ihracatında önemli bir yere sahiptir.
Ülkemizde, Gaziantepten Tekirdağa, Artvinden Sinopa, Bursaya kadar
olmak üzere 41 ilimizde yağlık ve sofralık zeytin üretimi
yapılmaktadır. Yani, ülkemizin hemen her bölgesinde ve 81 ilimizin
yarısından fazlasında zeytin üretimi
gerçekleştirilmektedir. Bu üretim coğrafi zenginliğine
rağmen ülkemiz, dünya sofralık zeytin üretiminde 2nci,
yağlık zeytin ile zeytinyağı üretiminde ise 5incidir.
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyinin 2013-2014 dönemi rekolte
tahmin rakamlarına göre, sofralık zeytin rekoltesinin 410 bin ton,
zeytinyağı rekoltesinin 130 bin ton, toplam ağaç
varlığımızın 166 milyon 146 bin adet olduğu
açıklanmıştır.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin her bölgesinde
zeytincilik yapan çiftçilerimiz fidan aşamasından hasada kadar büyük
sıkıntı içindeler. Üreticilerimiz, üretim girdilerindeki yüksek
maliyet ve ağaç sayılarındaki azalmanın yanı
sıra, aşırı yağış ve kuraklık nedeniyle
verim düşüklüğü, mazot, ilaçlama, sulama ve özellikle işçilik,
gübre maliyetlerinin de çok yüksek rakamlara ulaşması neticesiyle
sıkıntı çekmektedir. Son üç yılda mazota yüzde 47,1;
gübreye yüzde 38 ve 75 arasında zam yapılmış,
elektriğe yapılan zam ise yüzde 124tür. Üreticilerimiz, zeytin
üretiminden kopup sanayide çalışmaya yönlenmiş, sanayinin
hızlı gelişimi nedeniyle verimli zeytin bahçeleri
yapılaşmaya açılmış, üreticiler bankalara ve
diğer kooperatiflere olan borçları nedeniyle büyük bir
sıkıntı çekmişlerdir.
Değerli milletvekilleri, bu
sıkıntıların tamamı Bursa ilimizin en önemli bitkisel
kalemi olan zeytin için de geçerlidir. Bursada Gemlik, Orhangazi, Mudanya ve
İznik ilçelerimizin en önemli ve tek geçim kaynağı Gemlik tipi
sofralık zeytindir. Üreticilerimiz, üretim girdilerindeki yüksek maliyet ve
ağaç sayılarındaki azalma nedeniyle Gemlik tipi sofralık
zeytin fidanlarının çoğaltılması neticesinde de bir
sıkıntıyla karşı karşıya
kalmışlardır. Oysa, bu çok kaliteli siyah sofralık
çeşidin her ekolojide istenen verim ve kaliteyi vermesi mümkün
değildir.
Değerli milletvekilleri, bu bölgede yine ziraat
odalarının kayıtlarına göre, Gemlik, Orhangazi, İznik
ve Mudanyada 30.700 kayıtlı zeytin üreticisi vardır. Bu
koşullarda bölge üreticilerimiz zeytin üretimini terk edecekler ve
maalesef yüzlerce yıllık zeytin hazinemiz göz göre göre yok
olacaktır. Bölgemizdeki üreticilerin korunması millî servetin
korunması anlamına gelmektedir. Bu nedenle, Gemlik tipi sofralık
zeytinde en az 50 kuruş prim desteği büyük bir önem arz etmektedir.
Bu anlamda, Bursada Orhangazi, Gemlik, Mudanya, İznik ilçelerimizde
ziraat odaları ve ilçe başkanlarımızla beraber bir imza
kampanyası başlattık. Bu başlattığımız
kampanyanın adı 50 Kuruşluk Prim Desteğiydi. Buradan ilçe
başkanlarımıza, ziraat oda
başkanlarımıza teşekkür ediyorum.
12
bin imzalı dilekçeyi topladık değerli milletvekilleri ve bu
arkadaşlarımız Ankaraya geldiler. Ankarada basın
toplantısı yaptık ve bu basın toplantısında
çiftçilerimizin, zeytin üreticilerinin isteğinin sadece 50 kuruşluk
prim desteği olduğunu ifade ettik. Daha sonra ne yaptık biliyor
musunuz değerli arkadaşlar? Sayın Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından randevu istedim, üç gün boyunca randevu
istedim ve ben aynı zamanda Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu
üyesi olmama rağmen Sayın Bakandan randevu alamadım. Sayın
Bakan, bize bile dönerek bu konuda hiçbir görüşme yapmadı. Biz ne
yaptık? Dilekçelerimizi özel kaleme vermek durumunda kaldık.
Buradan
sizin aracılığınızla soruyorum: Sayın Bakan kimin
bakanı? Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı, bizim bakanımız
değil mi? Sayın Bakan sabah kahvaltısında zeytin yiyor mu
bilmiyorum ama yemiyorsa ben ziraat yüksek mühendisi olarak onun zeytin
yemesini tavsiye ediyor ve kahvaltıda önüne gelen zeytini gördüğünde
Zeytin üreticilerini hiç aklına getiriyor mu? diye bu konuyu ifade etmek
istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu konuda üzerimize düşen görevleri Cumhuriyet Halk
Partisi olarak 22nci Dönemde ve 2012 yılı Haziran aylarında
komisyon tutanaklarıyla, çalışmalarıyla ilettik. Burada
istediğimiz, bu önergemize destek vermeniz. Eğer sizler destek
vermiyorsanız, başta bahsettim, 41 ildeki 230 milletvekili
arkadaşımızın, yani 41 ildeki zeytinle ilgili olan
arkadaşlarımızın bu önergeye destek vermelerini bekliyor,
hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Demiröz.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi aleyhinde birinci
konuşmacı Bursa Milletvekili İsmail Aydın.
Buyurun Sayın Aydın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İSMAİL AYDIN (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; CHPnin ülkemizde zeytin ve zeytinyağı
üreticilerinin sorunlarıyla ilgili gereken önlemlerin alınması
amacıyla Meclis İçtüzüğü gereğince vermiş olduğu
Meclis araştırmasının aleyhine söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Tarih boyunca barış, dostluk ve bereketi zeytin
simgelemiştir, besin değeri çok yüksek bir yiyecektir. Akdeniz
uygarlığının sembolü zeytin ağacıdır, tarih
boyunca bu bölgede kurulan tüm uygarlıkların temelini zeytin
oluşturmuştur.
Ülkemizde zeytin dikim alanları 826 bin hektara
ulaşmış, toplam 24,4 milyon hektar işlenen tarım
alanının yüzde 3,4ünü, meyvecilik yapılan alanların ise yüzde 27sini zeytin
tarımı iştigal etmektedir. Türkiyede zeytin üretimi Ege,
Marmara, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde
yapılmaktadır.
Zeytin, dünyada olduğu gibi ülkemizde de ticaret,
sanayi, toprak muhafazası, iş gücü istihdamı, insan
sağlığı ve beslenme açısından çok önemli bir yere
sahiptir. Zeytin ve zeytinyağı Akdeniz insanının önemli bir
gıdası olagelmiştir, ticaretinin de temelini
oluşturmuştur. Sadece besin değeri olarak değil, aynı
zamanda ışık kaynağı ve güzellik iksiri olarak da
kullanılagelmiştir. Zeytin ve zeytinyağı, başta kalp
damar hastalıkları olmak üzere, sindirim sistemi, kemik
yapısı, beyin gibi birçok şeye iyi gelmektedir.
Ülkemiz de sofralık zeytin üretiminde dünyada 2nci
sıradadır. Gemlik zeytini Marmara Bölgesinde zeytin
ağaçlarının büyük bir kısmını
oluşturmaktadır. Özellikle özel bir grubu oluşturan Gemlik zeytini
her yıl düzenli olarak meyve vermektedir. Gemlik zeytinini diğer
zeytinlerden ayıran, farklı kılan en belirgin özelliği ise
renginin koyu siyah olması, etinin iri, çekirdeğinin ince olması
ve yine kabuğunun çok ince olmasıdır. Gemlik zeytininin meyve ve
çekirdekleri orta irilikte olup 29,9 oranında yağ ihtiva etmektedir.
Gemlik bölgesinde üretilen zeytin yapı özellikleri
dolayısıyla dünyanın en iyi salamuralık zeytinini
teşkil etmektedir. Gemlik zeytini halk arasında Tirilye,
kıvırcık, kaplık, kara gibi isimlerle de ifade edilmektedir.
Gemlik zeytinleri yöreye özgü olup dünyanın başka hiçbir yerinde
yetişmeyen bir yapısı vardır ve damak ve lezzete sahiptir.
Gemlik zeytini Marmara Bölgesinin ve ülkemizin
başta gelen siyah sofralık zeytin çeşididir. Dünyanın en
iyi sofralık zeytini Gemlik vadisinde yetişmektedir; Gemlik,
Orhangazi, İznik ve Mudanya bölgelerini kapsamaktadır.
Küçük çekirdekli ve lezzetli olan bu zeytinin görüntüsü
rakiplerine benzemez. En amatör zeytinseverler bile Gemlik
kıvırcık zeytinini tadından tanıyabilmektedirler.
Ağzının tadını bilenlerce aranan bir zeytin
çeşidi olan Gemlik kıvırcık zeytini tüm diğer
sofralık zeytin çeşitlerinden daha yüksek bir fiyatla
satılmaktadır. Dünyada zeytin üretiminde lider konumunda olan
İspanyanın sofralık zeytini Manzanillanın özellikle
rekabet edebileceği tek zeytin türü Gemlik sofralık zeytin türüdür.
Diğer sofralık zeytinlerden daha pahalıya
satılabildiği için Gemlik zeytini üreticinin her dönem gözdesi
olmuştur. Ülkemizde zeytin yetiştirilen hemen her yerde sofralık
zeytinlerin tamamı Gemlik zeytini olarak satılmaktadır.
Özellikle ülkemizin diğer bölgelerinde yetiştirilen sofralık
zeytinleri maalesef pazarlara da Gemlik çeşidi, Gemlik tipi zeytin olarak
ya da Gemlik zeytini olarak pazarlanmaktadır. Bu, pazarda aynı
zamanda yöre zeytincileri için haksız bir rekabet
oluşturmaktadır; hem tüketicinin aldatılması, tüketicinin
yanıltılması hem de yörede üretim yapan, Gemlik tipi zeytini
üreten çiftçilerimiz için haksız bir rekabet ortamı
doğurmaktadır.
Değerli dostlar, özellikle bölgemizdeki
zeytinciliğin, zeytin üreticilerinin sorunları elbette ki şu
anda bitmiş değil, birtakım sorunlarımız vardır.
Ancak, son on yılda bölgemizde yapılan tarımsal alandaki
yatırımları göz önünde bulundurduğumuzda bölge çiftçimizi,
zeytin üreticilerimizi de büyük oranda rahatlattığımız
kanısındayım.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Mesela?
İSMAİL AYDIN (Devamla) Özellikle sulama
alanında
Sulama, zeytin için çok çok önemlidir. Gemlik bölgesinde
yetiştirilen zeytinlerin değeri baremine göre değer bulmaktadır.
Özellikle küçük barem dediğimiz ya da yağlık zeytinden sonraki
baremlerde fiyatlar düşük olmakta ama başbarem dediğimiz,
kilogramda 170 ile 200 daneye kadar bulan zeytinler çok değerlidir.
Sulanabilen zeytinler de sürekli irileşmekte, güzelleşmekte ve dane
yapmaktadır. Bu vesileyle, özellikle Orhangazide sulanamayan zeytin
ağaçları için Güney Yaka Sulama Projesi hayata geçmiş ve
önümüzdeki yıl itibarıyla sulanamayan hiçbir bölgemiz
kalmayacaktır.
Yine, Narlıca beldesinde 2 adet sulama deposu yapılmış,
özellikle Güney Yaka sulama sistemiyle sulayamadığımız
zeytin ağaçlarını, yüksek kotlardaki zeytin
ağaçlarımızı sulayabilme şansı yakalanmıştır.
Yine, Çakırlı beldesinde özel idare
kanalıyla yaptığımız gölet Çakırlı
köylülerimiz için sulanamayan yüksek kotlardaki zeytin
ağaçlarımızın sulanabilmesine ve buradan elde edilecek
ürünlerin irileşmesine sebebiyet vermiştir.
Yine, bölgemizde yaptığımız
yatırımlar sayesinde, özellikle Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığımızın kırsal
yatırımı teşvik kapsamında, bugüne kadar, bizden önce,
on yıl öncesine kadar zeytinleri muhafaza ettiğimiz sarnıçlar
maalesef merdiven altı diye tabir ettiğimiz çok ilkel, çok önceki
sistemlerde yapılan zeytin sarnıçlarıydı. Özellikle
kırsal yatırımı teşvik anlamında
yaptığımız destekler, yüzde 50 oranında
verdiğimiz hibeler
Bugüne kadar 1.200 işletmecimiz bu kredilerden
faydalanmış, zeytinin özellikle depolanması ve paketlenmesindeki
her aşamaya Bakanlığımız destek vermiş ve bugün
yöremizde zeytin sadece tarımsal bir üretim alanı değil
aynı zamanda bir sanayi mamulü hâline gelmiştir.
Kıymetli dostlarım, Gemlikte Gemlik tipi
zeytinin var olabilmesi için, daha güçlü olabilmesi için, yöremiz çiftçisinin
güçlenebilmesi için sadece kilogram başına bir destek bizim için
yeterli değildir. Destekten ziyade, özellikle Gemlik tipi zeytinin
muhafaza edilebilmesi için ya da köylülerimizin diğer üretim
alanlarıyla rekabet edebilmesi için menşe zorunluluğu
şarttır. Kanımca, eğer zeytinde menşe zorunluluğunu
getirebilirsek, her üretilen zeytin üretilen bölgenin menşeyini
taşırsa bu alanda özellikle tüketici
yanıltılmamış olur; tüketici hangi bölgenin zeytinini
aldığını, hangi bölgenin zeytinini almak istediğini,
ona göre alım yaptığını görmüş ve
yanıltılmamış olur ve bu doğrultuda da özellikle
Marmara Havzasında, bölgemizde üretilen zeytinler, zeytin üreticilerinin
değerli zeytinleri piyasada daha değerli satılmış
olacak, daha da değer kazanmış olacaktır.
Sayın milletvekili özellikle otoyol projesinde 100
bin zeytin ağacının kesildiğini söylemiştir. Bu
doğru değildir. 100 bin zeytin ağacı rakamı bölgemiz
için çok abartılıdır. Özellikle Ortaköy ve Yeniköy
havzasında zeytin üretilmeyen alanlarda, taban suyu, taban alanı olan
alanlarda vadilerden bu yol geçmiştir ve hiçbir şekilde yüksek
kotlardan iki ayrı otoyol projesinin olduğu bilgisi de doğru
değildir, bu bilgi tamamen sağlıksız ve gerçek olmayan bir
bilgidir. Biz mümkün olduğu kadar bu otoyolumuzu da
Otoyolun bölge
üreticimize çok faydalı olduğunu söylüyoruz çünkü artık
bölgemiz, bölge üreticilerimiz İstanbul pazarına çok
yaklaşmıştır ve İstanbul pazarının tamamen
bölgemizden, bölge üreticilerimizden, zeytincimizden faydalanması söz
konusudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL AYDIN (Devamla) Bu vesileyle otoyolun
da Orhangazi için, İznik için, Gemlik için çok önemli olduğunu
söylüyoruz.
Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aydın.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Sayın
Başkanım, hatip 100 bin zeytin ağacının kesilmesiyle
ilgili benim söylediğimin yanlış olduğunu ifade etti. Bu
konuda, sataşmadan dolayı söz istiyorum iki dakika.
BAŞKAN Sizin söylediğiniz fikrin aksini mi
iddia etti?
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Evet, aksini iddia etti
efendim.
BAŞKAN Yani bu bir sataşma değil,
eleştiri sınırları içinde kabul etmek gerekir.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Hayır efendim, 100
bin ağacın kesilmediğini söyledi. Daha sonra bu konuyla ilgili
benim yapmış olduğum ifadelerin yanlış olduğunu
ifade etti. Onları söylemem lazım. İki proje var. dedim;
Hayır, yok. dedi. Onu bir açıklamak
istiyorum.
BAŞKAN Peki, buyurun.
İki dakika
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Sağ olun.
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Bursa Milletvekili
İlhan Demirözün, Bursa Milletvekili İsmail Aydının CHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; zannediyorum ki çok değerli Bursa
milletvekili arkadaşım öncelikle bu önergemize, 50 kuruşluk prim
desteği önergesine destek verecektir çünkü Orhangazililer onu da izliyor,
beni de izliyor. Birincisi bu.
İkincisi; İstanbul-Bursa-İzmir otoban
yolunda -şöyle ifade ettim, yine aynı şeyi söylüyorum- ziraat
oda başkanlarımızın, Orhangazi Ziraat Odası ve Gemlik
Ziraat Odası başkanlarının ifadeleri doğrultusunda 100
bin zeytin ağacı kesilmiştir. Sayın milletvekilinin
eğer bu rakamla ilgili tereddütleri varsa Bilgi Edinmeden,
Kamulaştırmadan lütfen kendileri sorsun. Onlara bütün kapılar
her zaman açık oluyor çünkü oradaki tünelin ucunda da baretleri giyerek
devamlı resim çektiriyorlar. Ama maalesef Orhangazinin ovasına
hançer gibi giren
İkincisi, arkadaşlar, Karayolları Genel
Müdürlüğünden bu konuyla ilgili hazırlanmış ve tasdik
edilmiş 2 adet proje var ama niçin bu projeler dikkate alınmadı?
Çünkü bu projeler biraz masraflıydı. O masrafı yapana kadar,
zeytin ağaçlarını kesersek, ovanın içerisinden geçersek,
gölle ova arasında, Orhangazi arasında Çin Seddini
oluşturduktan sonra oradaki kısımlara da İstanbulun arka
bahçesi olarak sanayiyi getirirsek biz bu konuda başarılı oluruz
diye düşünüyorlar.
Şunun altını özellikle çiziyorum: Yol
hepimiz için geçerlidir ama burada yapılan yol güzergâhı tamamen
yanlıştır. Bu konuda ilgilileri tekrar buradan uyarıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
VIII.- ÖNERİLER
(Devam)
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, Bursa
Milletvekili İlhan Demiröz ve 20 milletvekili tarafından zeytin ve
zeytinyağı üreticilerinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla 2/5/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 6 Kasım 2013
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin
lehinde ikinci konuşmacı Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran
Bulut.
Buyurun Sayın Bulut. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; çok önemli bir konu olan zeytin,
zeytinyağı üreticilerinin sorunları hakkındaki
araştırma önergesini Genel Kurula getiren Cumhuriyet Halk Partisinin
önergesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
görüşlerimizi sunmak üzere huzurlarınızdayım.
Şahsım ve grubum adına yüce Türk milletini, muhterem heyetinizi
ve Balıkesirden bizi izlemeye gelen kıymetli misafirleri saygı
ve sevgiyle selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bahsedilen zeytin ve
zeytinyağı, sizin sabahleyin sofralarda yediğiniz zeytin tanesi
bir besin olmaktan öte, bir Ege milletvekili olarak, bizim için,
yüreğimizde aşk, midemizde aş, bizim geleceğimiz,
geleceğimizin güvencesidir. 500 bin aile olarak ifade edilen 3 milyon
insanın geçimini sağladığı, Türkiye Cumhuriyeti
devleti olarak 3 milyar dolar sıvı yağ ithalatına para
harcadığımız, bunca zengin toprakların
çalışkan insanlarının emeklerini, alın terlerini
değerlendiremeyip başka ülkelerin çiftçilerine para
kazandırdığımız sıvı yağın, bunun
en önemlisi zeytinyağının kadrini, kıymetini,
sorunlarını, önemini burada belirtmek üzere değerli
milletvekillerinin, farklı partilerden milletvekillerinin görüşlerini
dinlemektesiniz.
Evet, on bir yıldır iktidarda olan Adalet ve
Kalkınma Partisinin bugüne kadar zeytin, zeytin üreticisi,
zeytinyağı konusunda yaptığı elbette önemli, güzel
çalışmalar da var. Ancak, şunu ifade etmek isterim ki zeytin, bu
geçen yıllar itibarıyla, 2002 yılından 2011
yılına geldiğinizde artan maliyetleri ve düşen üretim
rekoltesi itibarıyla çiftçimizin fakirleşmesine, bankalara
borçlanmasına, zeytin ağaçlarının el
değiştirmesine sebep olmuştur.
Zeytin ağaçta yetişir. Biz her yıl o
zeytinin yüzünü gözünü yırtarak üzerinden meyvelerini alırız.
Ertesi yıl kendini toparlayamaz zeytin ağacı bilinçsiz
toplamaktan dolayı. Bir yıl verir, diğer yıl kendini
toparlama gayretinden dolayı veremez. Zeytin tanınmaz zaten, zeytinyağı
da tanınmaz. Anadoluda çiçek yağında pişirilen
balığı zeytinyağında pişirdiğini iddia eder
evin hanımı.
Bu anlamda, gerek Bakanlığın gerek
zeytinle ilgili birliklerin, kuruluşların tanıtım ve reklam
çalışmaları konusunda büyük bir eksikliği ifade etmek
istiyorum. Zeytin ağaçlarının 90 milyon olan
sayısının Hükûmetin bir projesi çerçevesinde, yeni
ağaçların dikimi noktasında gösterilen büyük gayretle 160
milyona çıkması öyle beklendiği gibi rekoltenin de 2 katına
çıkmasını doğurmadı, meydana getirmedi. Geçen yıl
200 bin ton zeytinyağı aldığımız hâlde, bu sene
UZZKnin, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyinin bahsettiği
tahminleriyle bu yıl beklenen rekolte 130 bin tondur. Bu, Türkiye için çok
düşük bir rakamdır.
Değerli milletvekili, coğrafi belgeden
menşe belgesi alınmasından bahsetti. Balıkesirin
Ayvalık zeytinyağının coğrafi menşe belgesi var
ama kardeşim, siz çevremizi yangına çevirdiniz. Suriyeden
tankerlerle Egeye zeytinyağı geliyor.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) 60 bin ton.
AHMET DURAN BULUT (Devamla) Hükûmete soruyorum: Bu
yağı kim sokuyor Türkiyeye? Yolda Allah Allah nidalarıyla bu
yağ nasıl geliyor ta Egeye kadar? Hangi firma, hangi şirket
bunu getiriyor? Egenin yağıyla karıştırıp bizim
yağımızın kalitesini bozuyor sırf para kazanayım
diye. O menşeyi bozanların arkasındaki çok uluslu güçlerin,
Türkiyedeki tröstlerin Hükûmet tarafından açıklanmasını
istiyorum. Üreticimizin organik yağ elde etmek adına, fedakârlık
yaparak, ilaçlamayıp, doğal yollarla gübreleyip, insanımıza
daha iyi ürünler sunmak ve dünyada bu rekolteyi daha iyi hâle getirmek,
ülkemize daha çok para kazandırmak adına, markalaşmak için
göstermiş olduğu çabayı birileri bozuyor değerli
milletvekilleri ve buna seyirci kalınıyor. Bu anlamda, bu zeytinin
kalitesinin bozulmasının yolunu açan Suriyeden kaçak yağ
girişinin önlenmesi ve bunun takip edilmesi gerekmektedir. Yapanlar
hakkında da mutlak suretle bir yaptırım uygulanması
gerekmektedir.
Zeytin ve zeytinyağının tabii ki ülkemizde
rekoltesi artarken insanımızın olağanüstü gayretleriyle bu
sonuçlar elde edilmektedir. Zeytin toplandıktan sonra tımar edilir,
sonra altı sürülür. Bunu bilinçli üretici yapar. Ülkemizin birçok yerinde
sürülmez, kendi kendine zeytin yetişir. Taneleri küçüktür, Muğla
bölgesinde bilhassa böyledir ama Marmara Bölgesinde, Bursada, Çanakkale,
Balıkesir bölgelerinde insanımız gözü gibi bakar o zeytinlere,
her şeyidir insanımızın o, onu korur, yemeğinden,
ekmeğinden kısar, çocuğunun harçlığından kısar
o ağaçları gübrelemeye çalışır. Ama zeytinle hiç
alakası olmayan Bakan, zeytinle ilgili hiç bilgisi olmayan Bakanlık
yetkilileri Ankaradan ahkâm keser,
zeytin ve zeytinyağı üzerine politikalar geliştirir. 2004
yılında işte Zeytinyağımızın rekoltesi
şu kadar olacak, şu kadar ağaç dikeceğiz, şundan
olacak. diye vad ettikleri, tespit ettikleri hedefi şimdi 2013ten
atlattılar, 2023 yılı hedefine koydular çünkü hedefler
saptı. O günkü belirledikleri hedeflere bir türlü ulaşamadılar.
Zeytinin gerek bakımı gerek yemesi,
yetiştirilmesi, üretilmesi konusunda büyük bir hassasiyet gerekmektedir. Öyle,
Hükûmetin desteklediği gibi kazanlar vermekle, kontinü fabrikalar açmakla
iyi yağ elde edilmiyor. O kadar hassas bir ürün ki, biz litresini 6 liraya
satmaya çalışırken, litresini 40, 50 liraya satan firmalar var.
Çünkü neden? Zeytinyağı fabrikasında işçilerin içtiği
sigara kokusu dahi zeytine siner. Böylesine hassas bir gıdanın,
dünyada kanseri yok eden, kanseri alt eden özelliği itibarıyla,
tanesiyle birlikte yendiğinde mide kanserini tedavi eden özelliğiyle
Cenab-ı Allahın kitabında bahsettiği, insanlığa
sunduğu bu güzel nimetin maalesef kıymetini bilememekteyiz, ağaçlar
kurumakta. Sulamadan bahsetti milletvekilim ama sulama ne Çanakkalede var ne
Balıkesirde var, hiç böyle bir gayret, çaba yok. Ağaçlar ilaçlama
yapılır
Bursada da o amaçladıkları hedefe
ulaştıklarını sanmıyorum, yüzde 30 veya 40lar
seviyesindedir. Benim gördüğüm yerlerin çoğunda sulama yok ama
mutlaka doğrudur, yapılmıştır bir kısmı. Bunun
Türkiyenin tamamına
Zeytinyağına,
zeytine önem verilmesi gerekmektedir. Zeytinyağı konusunda millî bir
politika Meclisin yürütmesi gerekmektedir, yoksa her gelen hükûmete göre
değişen, her hükûmetin her döneminde her yıl değişen
desteklemelerle değerli milletvekilleri, böyle bir politika dünyada
yoktur. Ama, maalesef, biz desteği 70 kuruş litrede veririz
zeytinyağına, Avrupa Birliği 2,4 avro verir. Bu rakamla üretici
nasıl ayakta durabilir, nasıl bankaya borçlarını
ödeyebilir? 2002 yılında maliyetin yüzde 16sını
karşılarken, bugün yüzde 11ini karşılar durumdadır
desteklemeler.
Hükûmeti, zeytin
üreticisine sırtını dönmemeye, zeytin üreticisinin yanında
olmaya, elinden tutmaya, bu mübarek bitkinin hakkını korumaya
sizleri, hepinizi davet ediyorum.
Önergenin lehinde oy
kullanacağımızı ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bulut.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu önerisinin aleyhinde ikinci konuşmacı İstanbul
Milletvekili Tülay Kaynarca.
Buyurun Sayın
Kaynarca. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
TÜLAY KAYNARCA
(İstanbul) Saygıdeğer Başkanım, çok değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhine söz aldım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekillerimiz, Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi, zeytin üreticisi,
zeytinle ilgili üretim ve devamındaki yaşanan sorunlar ve
yapılması gerekenlerle ilgiliydi.
Çok değerli
konuşmacılarımızın söylemleri oldu. Elbette en son,
Hükûmetimiz zeytin üreticisinin yanında olmalı. dedi değerli
milletvekilimiz. Dün olduğu gibi bugün de yarın da zeytin
üreticisinin Hükûmetimiz yanındadır. Az önce Bursa Milletvekilimiz
İsmail Bey tüm ayrıntılarıyla yapılanları,
yapılması arzu edilenleri ve önümüzdeki süreçte planlananları
gayet güzel ifade etti.
Ben şunun için söz
aldım: Bugün tüketici kanunuyla ilgili gündemi görüşmeyi öngörüyoruz.
Yaklaşık 89 madde, 3 bölümden oluşuyor. Bu öngörü
dolayısıyla da Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhine söz
aldığımı ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaynarca.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunacağım
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.11
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.21
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın)
-----
0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 13üncü
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunmamıştı. Şimdi öneriyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Öneriyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, öneri kabul edilmemiştir.
Alınan karar gereğince, sözlü soru önergelerini
görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün;
5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun Bir
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi; Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkan Vekili
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın Kredi Kartları
Faizlerinin İndirilmesi Hakkında Kanun Teklifi; İzmir
Milletvekilleri Alaattin Yüksel ve Mustafa Moroğlu'nun Banka Kartları
ve Kredi Kartları Kanunu ile Bankacılık Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi; Adana Milletvekili Ali Halaman'ın Banka Kartları
ve Kredi Kartları Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel'in Banka Kartları
ve Kredi Kartları Kanunu ile Bankacılık Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
3.- Tüketicinin Korunması Hakkında
Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün; 5464 Sayılı
Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun Bir Maddesinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün; Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın; Kredi Kartları
Faizlerinin İndirilmesi Hakkında Kanun Teklifi, İzmir
Milletvekilleri Alaattin Yüksel ve Mustafa Moroğlunun; Banka
Kartları ve Kredi Kartları Kanunu ile Bankacılık Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Ali Halamanın; Banka Kartları
ve Kredi Kartları Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin; Banka
Kartları ve Kredi Kartları Kanunu ile Bankacılık Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(1/787, 2/34, 2/49, 2/109, 2/280, 2/461, 2/576, 2/726, 2/882) (S.
Sayısı: 490) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 490 sıra sayıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince bu tasarı İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle tasarı, tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Şimdi gruplar adına konuşmalara geçiyoruz.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Denizli
Milletvekili Emin Haluk Ayhan.
Buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşülmekte olan 490 sıra sayılı Kanun
Tasarısının geneli üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin
görüşlerini arz etmek üzere söz aldım. Bu vesileyle yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle ifade etmek istediğim bir hususu dile
getirmezsem muhataplarına haksızlık edeceğimi
düşündüğümden, Sayın Bakan Yardımcısına ve bizi
enforme edip bilgilendiren, bilgilendirmeye gelen bürokrasi heyetine
nezaketleri için çok teşekkür ediyorum. Kooperatif bir
yaklaşımla bizi bilgilendirmeleri zarif bir
yaklaşımdı. Aynı şeyi, Sayın Bakan maalesef sizin
için söyleyemeyeceğim, hâlâ şahsıma yönelik, TİM Genel
Kurulunda arkamdan konuştuğunuz ve Bakanlık sitesine de
koyduğunuz iftiralar için bile özür dileme nezaketini göstermekten
kaçmanızı anlamakta zorluk çekiyorum, hele özür dilemenin bir erdem
olduğunun bilinmesi gerçeği karşısında benim bunu
zatıalinizden beklemeye devam edeceğimin bilinmesini yüce heyetin
huzurunda tekrar dile getirmek istiyorum. Sizden böyle bir nezaket beklememe
gibi bir düşünce içerisinde olmam mümkün değil. Bunu şunun için
söylüyorum: Seçmenlerinizin sizi yeterince tanımasını
istediğim için. Sizin özür dilememeniz bizde bir hasar açmaz ancak
şahsınızın bu durumunun kayıtlara geçmesi Türkiye
Cumhuriyeti var olduğu müddetçe iyi anılmamanıza neden olur.
Daha fazla üzerinde durmak istemiyorum, fazla tarihçeye falan da girmek istemiyorum.
Hemen mevzuya girersek, tasarının genel
gerekçesinde Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda
değişiklik yapılmasına etkili olan sebeplere
değinilmiş. Bunlar, temel olarak Avrupa Birliği mevzuatına
uyum, değişikliklere ilişkin teknik ayrıntılar,
değişikliklere ilişkin maddi ayrıntılar olarak
klasifiye edilmiş. Değişikliğe ilişkin teknik
ayrıntılarda diğer ülkelerin AB mevzuatını nasıl
iç hukukuna aktardığı dikkate alınmış. Yeni
Borçlar ve Ticaret Kanununa adaptasyondan bahsediliyor, teknik detayların
yönetmeliklere bırakılması ifade ediliyor. Temel olarak
söyleyeceğim şey tasarı gerekçesiyle ilgili bu.
Bu tasarıyla birlikte, Hükûmet tüketiciye
yardım değil, tüketiciyi faiz lobisine teslim etmektedir. Çok
açık ve net bunları anlatacağım. Bu tasarı, faiz
lobisinin Hükûmeti esir edişinin en bariz, en açık, en somut
delilidir. Bu tasarıdaki bazı hükümler Hükûmetin adını
veremediği, faiz lobisinin Hükûmete dikte ettirdiği metindir,
bazı maddeler aynen böyle. Kâr payını faize endeksleyen, AKPli
milletvekillerinin bile vicdanını kanatan hükümler bunda mevcut.
Yaptığınız değişiklikler bizim karşı
çıktığımız, değiştirilmesini
istediğimiz anlamı ne yapıyor, karşılamıyor.
Kaçak güreşiliyor oralarda, ifadeler muğlak geçiliyor ama bu
tasarı bazı hükümleri itibarıyla faiz lobisinin AKP Hükûmetine
diktesidir; kâr payını faize endeksliyorsunuz. Eğer AKPnin
çekirdek kadrosu kendi geçmişine sahip çıkacaksa o kâr payıyla
faizin aynı olmadığını, birbirine yakın
olmadığını görür. Nitekim, bazı AKP milletvekillerinin
vicdanen rahatsız olduklarını Komisyonda konuştukları
ifadelerden çok rahat anlamış bulunuyoruz.
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun temel
amacı, güçsüzün güçlüye karşı korunmasıdır; evrensel
tüketici haklarının çağa uygun korunması,
geliştirilmesi, piyasanın zayıf ve savunmasız tarafı
olan tüketicinin devlet tarafından korunmasıdır. Siz bu
yasanın bazı hükümleriyle faiz lobisine, sermayeye tüketiciyi,
garibanı teslim ediyorsunuz hem de kredi kartlarının pert
olduğu bir ortamda. Türkiyede şu anda kaç tane kredi
kartının pert olduğunu siz bile belki bilmiyorsunuz.
Tasarının temelini oluşturan tüketici
tanımı, banka sözleşmeleri, kredi kartı, tüketicinin
seçimlik hakları, ihdas edilen kurul, bilgilendirilmesi, çocukların
reklamlarda kullanılmasının yasaklanması ve tüketici
örgütleri projelerinin devlet bütçesiyle desteklenmesi hususlarına
ilişkin tüketici talepleri maalesef AKP tarafından dikkate
alınmamıştır, faiz lobisinin talepleri dikkate
alınmıştır. AKPyi faiz lobisi bir ahtapot gibi
sarmıştır. Onun söylediğinden maalesef ne
yapmaktadırlar? Çıkamamaktadırlar. Bu tasarıda yoruma
açık, tüketici aleyhine kullanılabilecek birçok hüküm ve kavram
kargaşası bulunmaktadır.
Şimdi, özellikle ifade etmek istediğim
hususları dile getirmeye başlıyorum: Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanunu görüşüyoruz. Tüketici haklarının
korunması bu kanunda yansımıyor, faiz lobisinin görüşleri
yansıyor. AKP şunu çok iyi bilmeli buradaki milletvekili
arkadaşlarım: Kâr payıyla faizi eşitliyorsunuz. Komisyonda
yaptığınız değişiklik bunu karşılamaz,
açık ve net söylüyorum. Tüketicinin korunması devletin koruması
altında. Zayıfların, güçsüzlerin korunması lazım
değil mi? Diyelim ki tüketiciyi esnafa karşı koruyorsunuz, esnaf
zaten gariban. Faiz lobisi ve bankalara ne yapıyorsunuz? Tüketiciyi,
milleti teslim ediyorsunuz. Hayır diyemezsiniz.
AB mevzuatına göre tasarı yapılıyor,
ülke gerçeklerinin kenarında dolaşıyorsunuz, tüketici
tanımı daralıyor. Hâlbuki var olanı korumak,
geliştirmek mecburiyetindesiniz. Sizin vazifeniz Hükûmet olarak bu.
Erken kapatma cezasını, iki taslaktakini 2
misline çıkarıyorsunuz. Finans kurumlarına teslim
olmuşsunuz; ellerine birer sopa almışlar AKP Hükûmetini
şekilden şekile sokuyorlar. İflas edenlerin sunduğu
hizmetlere karşı kendini tüketici nasıl savunacak?
Dışarıdan temin edilen mal ve hizmetlere karşı
nasıl savunacaklar?
Yasanın komisyonda kaç günde geçeceğini
bürokratlar kamuoyunda söylüyorlar, siz bilmiyorsunuz.
MÜSİAD diyor ki: Bu düzenleme yeterli değil.
Siz MÜSİADa mı yakınsınız, TUSKONa mı? Akreditasyon
tasarısında TUSKONa yakındınız, onunla beraberdiniz.
Bakanlar Kurulundan gelen tasarıda TUSKON vardı. Oradaki
arkadaşlar TOBBdan geldiği için düzenlemeye müdahale etmeye
çalıştılar. TUSKONun oraya nasıl, ne şekilde
girdiği belli olmadı. Adamların isteyip istemediğini de
bilemedik yani. Kimse de açıklama yapmadı ama o zaman belki TUSKON
tarafıyla iyiydiniz, Denizlideki son günlerdeki olayda TUSKONdan
uzaklaştınız, başka alana gidiyorsunuz.
Şimdi, bunları tek tek konuşuruz vakit
yettiği müddetçe tabii. Siz muhalefetmiş gibi davranıyorsunuz
iktidardaki bir siyasi parti gibi değil; her şeyden şikâyet
ediyorsunuz.
Gelin şu Denizlideki şu meseleyi bir
konuşalım; en son konuşacaktım ama şimdi
konuşalım. Denizlide Sayın Başbakanın bu
bahsettiği olaylar, apartlar, AKP idaresindeki Denizli mahallî idaresinden
verilen ruhsatlarla son on senede peydah oldu. Öyle değil mi? Eğer
bunların işletilmesinde bir sıkıntı var idiyse
baştan tedbirini alacaktınız. Burnunuzun ucunu görmüyorsunuz.
Ortaya çıkardığınız, uyguladığınız
programların, planların yerel bazda da sizi nereye götüreceğini
bilmiyorsunuz.
Denizlide meydana gelen şikâyetler neden? Denizlili
apartı neden yapıyor? Cebinde parası var, sizin ortaya
koyduğunuz Teşvik Yasası Denizliye şu alana yatırım
yap, seni teşvik edeceğim. demiyor. Ne yapıyor insanlar?
Götürüyor parasını aparta yatırıyor. O garibim de bilmiyor,
apartı yapıyor ama sonunda AKPnin bundan şikâyetçi
olacağını bilmiyor. Ortaya çıkan durumdan kendi de
rahatsız oluyor, geliyor size şikâyet ediyor.
Siz gerek yerelde gerek Hükûmet olarak ne
yaptığınızı bilmiyorsunuz ki. Buna ayrıca bir
başka konuda da değineceğim ama buna biraz vaktimiz var. Siz ne
yaptığınızı bilmiyorsunuz. Hele bir tane başbakan
yardımcısı sanıyorum dün Denizlideki olayı
sosyolojik olarak incelemek gerekir. dedi. Ya, sosyolojik olarak son on seneyi
inceleseniz, burada meydana gelen bu yapılar, apart tipi yapılar son
on senede meydana geldi. Burada kalan çocukların da son on senede yaşı
rüşde erdi yani sizin yetiştirdiğiniz, sizin
iktidarınızda yetişen çocuklar. Madem şikâyet ediyorsunuz,
gayet açık, net, kimi şikâyet ediyorsunuz? Kime şikâyet
ediyorsunuz? Eğer mevcut hâli bozuk görüyorsanız sizin döneminizde
bozuldu, kötü görüyorsanız sizin döneminizde kötüleşti. Gayet
açık ve net bunlar.
Bu apartların işletme ruhsatını
bırak, kaç tanesinin yapı kullanım izniyle inşaat
ruhsatı alırken çeşitli gelirler kısmına para
yatırılıp yatırılmadığını
biliyoruz biz. Ben burada gündem dışı o kadar konuşuyorum
ya! Doğrudan bakana söylememe rağmen hiçbir tane bakandan ses
çıkmıyor. Böyle bir şey olabilir mi?
O evlerden bir tanesi veya apartlardan veya o tür
binalardan bir tanesi
Geçen resmine baktım, bir tane resim basından
gönderdiler arkadaşlar İnternetten. AKP'li belediye başkanı,
mülki amirler, AKPnin daha önce başka partilerden transfer ettiği
belediye başkanları, orada da siz varsınız. Resimde
göremedim bakan var mıydı, resimde göremedim milletvekili var
mıydı? Ya, bunlar sizin yaptığınız işler,
hiç kimsenin müdahil olduğu işler değil. Soruyoruz ya,
soruyoruz, diyoruz ki: Ne yapıyorsunuz? Yani, Tüketici Yasasına
daha gelemedik. Bunlar da tüketici, hem sizin yaptığınız
işten muzdarip hem de hakaretamiz davranıyorsunuz, sözler
söylüyorsunuz. Ben olsam sizin yerinizde bir rahatsızlık
duyardım o işten de. Ya, onlar da tüketici, bir şeyler
söylerdiniz, söylemiyorsunuz.
Şimdi, daha dün televizyonlarda kaçak sigara imalat
fabrikası gösteriyorlardı. Artık sizin döneminizde gümrüklerde
falan kaçak bir şey gelmesine gerek kalmadı, rantabl değil. Adam
kaçak fabrikayı Türkiyede kuruyor, sigara üretiyor. Şimdi, onun
yakalanması falan da enteresan. Hele PKKyla falan o müzakerelerde bir
şey oldu da mı yakalandı? diye vatandaşın bir tanesi
bana dışarıda soruyor. Şimdi, böyle baktığınız
zaman, yönettiğiniz hadise
Siz hiç 3.500 tane kaçakçının bir
ülkenin sınırlarına dayandığını gördünüz mü,
başka ülkede var mı bu ya? Siz de o koltukta oturuyorsunuz Gümrük Bakanı
olarak. Şimdi, bu hakikaten sıkıntılı bir durum.
Evet, bu tasarıda tüketici örgütleri unutulmuş,
ikinci sınıf olmuş durumda. Bu kanunla, biraz önce ifade
ettiğim gibi, AKP faiz lobisiyle bütünleşmiş ve pişti
olmuş vaziyettedir. Kanunun hazırlanmasında ve komisyon görüşmeleri
esnasında tüketici örgütleri konuştu ama istediği kadar söz
alamadıklarını size de ifade ettiler, bize de ifade ettiler.
Şimdi, Denizlideki olayla ilgili bir cümle daha
söyleyeyim. Vizyon kent diyorlardı, bak ne hâle geldi, nasıl
şikâyet ediyorsunuz. İdris Bal Hocanın deyimiyle, o diyor ki:
Vizyon büzülmesi. Ya, bırakın vizyon büzülmesini, olmayan vizyon
büzülür mü arkadaşlar! Vizyonu olacak ki büzülecek, daralacak. Yani,
şimdi, buna baktığınız zaman, bunun neresini
düzeltebilirsiniz?
Tasarının tamamı incelendiğinde,
bazı konularda daha hâlâ yürürlükte bulunan Kanunun getirmiş
olduğu hakların gerisine gidildiğini söyledik. AB
mevzuatına tam bir harmonizasyon gerektiren direktifler ile asgari
koşulları belirleyen direktifler olmak üzere 2 mevzuat var
bakın. Tasarının gerekçesinde atıf yapılan direktiflerin
hangi türden direktif olduğu anlaşılamıyor. Tam
harmonizasyon gerektiren direktif olmuş olsa bile AB üyeliğimizin ne
zaman gerçekleşeceği bilinmediğinden şimdiden direktifi
olduğu gibi Türkçeye tercüme etmeye gerek yok. Zaten siz Türkçeden
kaçıyorsunuz. Sizin Türklükle ilgili ifadeleriniz de var, onları
falan buraya koymayacağım. Diğer taraftan, AB direktifinin
üzerinde bir koruma sağlayan yasaya da ABnin diyeceği bir şey
yok.
Tasarının bazı maddelerinde, gerek alt
komisyon gerekse üst komisyonda yapılan çalışmalar
sırasında grubumuzca dile getirilen bazı öneriler
doğrultusunda çok az da olsa düzenleme ve değişiklikler
yapılmış olabilir. Ancak, konulara ilişkin
görüşlerimiz veya önergelerimiz kabul edilmedi, onları da
çıkarttım.
Tasarının temel ilkelerinin ortaya konduğu
4üncü maddesinin (3)üncü fıkrasında Bankalar, tüketici kredisi
veren finansal kuruluşlar ve kart çıkaran kuruluşlar
tarafından tüketiciye sunulan ürün veya hizmetlerde ise tüketiciden faiz dışında
alınacak her türlü ücret, komisyon ve masraf türleri ile bunlara
ilişkin usul ve esaslar Bakanlığın görüşü
alınarak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
tarafından belirlenir. şeklinde ikinci cümlesinin maddeden
çıkarılması ya da bakanlığın olumlu
görüşünün aranmasına yönelik önerilerimiz Hükûmet temsilcileri ve
AKPli üyeler tarafından reddediliyor. Ya, ne olur? Siz, görüş
vermeye Bakanlık olarak yetersiz misiniz? Sizin görüşünüz
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından hiç dikkate
alınmasa, hiç yazılmasa daha iyi. Sen görüş yazacaksın,
Bakanlık olarak yazdığın görüşün arkasında
duramayacaksın ya! Dünyada nerede görülmüş böyle bir şey,
olabilir mi ya? Biz de bürokrasiden geliyoruz, biz de biliyoruz. Bu kadar
kanunun yapılışında vesairede bulunduk, ortada bulunduk ya,
orada bulunduk, biliyoruz bunları. Nasıl buna bir rıza
gösteriyorsunuz? Siz, hukukçusunuz.
Maddenin bu şekilde yasalaşması hâlinde
bankalar ve diğer kuruluşların tüketiciden aldıkları
faiz dışındaki her türlü ek ücrete yasal dayanak
oluşturuyorsunuz. Bu vebalin altından kurtulamazsınız.
İlan ediyorum Türkiyeye buradan sizi. Siz, şimdiye kadar yargı
organları tarafından iptal edilen ek ödemelere hukuki zemin
oluşturuyorsunuz faiz lobisi için.
Tasarının 4üncü maddesinin (8)inci
fıkrasında Katılım bankaları açısından bu
Kanun uygulamasında yer alan faiz, kâr payı olarak uygulanır.
ibaresinin madde metninden çıkartılması yönündeki önerimiz,
bazı iktidar partisi milletvekillerince de kabul görmesine rağmen, Hükûmet
ve diğer AKP milletvekilleri tarafından kabul edilmeyerek Bu Kanun
tüm düzenlemeleri yönünden katılım bankalarını da kapsar.
Uygulama, kâr payı dikkate alınarak yapılır. şeklinde
bir değişiklikle yetindiniz. Teslim ediyorsunuz faiz lobisine.
Yazık! Bu millet size bu kadar da oy verdi. Kendini ezsin diye vermedi ya!
Çok üzülüyorum ben.
Şimdi, Çek Yasası geldi gitti buradan, en son
Çek Yasası. Çek diye bir
Siz hukukçusunuz, ne geçerliliği var
Allahınızı severseniz?
BAŞKAN Sayın konuşmacı, lütfen,
Genel Kurula hitaben konuşunuz.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Hükûmete söylüyorum.
BAŞKAN Lütfen, Genel Kurula hitaben
konuşunuz.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Hükûmete söylüyorum.
BAŞKAN Lütfen.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Rahatsız
olmayın Sayın Başkanım ya.
BAŞKAN Ben sadece tüzüksel bir hatırlatma
yaptım. Lütfen
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Yok, Hükûmete
söylüyorum. Çek Yasası ya! Ben sizin yerinizde olsam
sıkıntıya girerim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
Sayın Bakan da Genel Kurulda. Genel Kurulda değil mi?
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Ya, ancak o kadar
tarafgir olabiliyor, aldırma.
Çek Yasası
80 bin küsurluk cezaevinde 100 bin
kişi yatıyor, 110 bin kişi çekten cezaevine girecek sizin
uyguladığınız ekonomi politikaları yüzünden. Gittim Bekir
Beye burada söyledim, Başbakan Yardımcısına, Sayın
Bozdağa. Dedi: Nerede? 130 bin tane de üst mahkemede bekliyor. O kadar
adamı, cezaevi bulsanız cezaevine koyacaksınız da
cezaevinde kapasite bulamıyorsunuz. Sizin
yarattığınız, yönettiğiniz ekonomik ortam, sizin cezaevi kapasitenizin 2,5 katı kadar
ne üretmiş? Problem üretmiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OKTAY VURAL (İzmir) Zaten
dışarıdakiler de açık hava hapishanesinde, herkes borçlu.
Açık hava hapishanesi Türkiye!
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Yani, şimdi ne
önemi var!
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Daha sonra
görüşlerime devam edeceğim.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Birleşime kırk dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.46
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.28
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----
0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 13üncü
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
490 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Gruplar adına konuşmalara devam ediyorduk.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam.
Buyurun Sayın Susam.
CHP GRUBU ADINA MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün, çok önemli bir kanunu, 76 milyonu ilgilendiren bir
kanunu burada görüşmeye başladık. Öncelikle, bu kanunun ülkemize
ve tüm tüketicilerimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu
duygularla bir kez daha yüce kurulu, heyeti saygıyla selamlıyorum.
Tüketici kanunu çıkarken mantık ne
olmalıdır? Özellikle küreselleşmenin en üst boyutlara
çıktığı günümüzde, tüketici, Anayasamızın da
emrettiği gibi pozitif ayrımcılığa tabi tutulması
gereken, korunması gereken kesimlerin başında gelmektedir. Onun
için, onun bir yasal düzenlemesinin olması ve var olan yasal düzenlemede
değişen koşullara ayak uydurabilecek ve o dinamikleri
yakalayabilecek değişim ve dönüşümlerin yapılabilmesi
tüketici kanununun özellikle de ruhunda yatması gereken noktadır.
Bu kanunun çıkışında alt komisyonda
ve üst komisyonda, kanunun geldiği nokta itibarıyla önemli destekler
vermeye çalışarak kanunun ruhunun tüketicinin arzu ettiği
noktaya gelmesi için gayret sarf etmeye çalıştık. Ancak burada,
bu kanunda temel ayrıştığımız noktanın
altını çizmek istiyorum. Bu kanun
Tüketicinin hak ve menfaatini
koruyabilmesi için sadece yasal düzenleme yapmanın yetmediğinin,
kanun maddelerine belirli şeylerin yazılarak hayata
geçemeyeceğinin altını çizmek lazım.
Sayın Bakan sunuş konuşmasında da
diyor: Bilinçli tüketici, basiretli tacir yaratabilme noktasında bir
kanun yapmaya gayret ettik.
Peki, bilinçli tüketici ve basiretli tacir
mantığını hayata geçirmek için kanunun ruhunda ne
olmalı? Bir, bilinçli tüketiciyi yaratabilecek yasal düzenlemeler
olmalı; iki, bilinçli tüketicinin bu tüketici yasasının raftan
inip hayata geçmesi için ve bütün organlarında tüketicinin adil bir
şekilde temsilini sağlayabilecek yasal düzenlemelerin olması
lazım.
Tüketici bilinçli olmalıdır. O bilinci
oluşturmak için ne yapmalı? İlkokuldan başlayarak, hatta
doğuşundan itibaren, kendisini bildiği andan itibaren,
yaşamın her aşamasında onun tüketim konusunda bilgiyle
donatılmasına özen gösterilmelidir. Bu, bazen okulda, bazen
iletişimle, bazen de toplumun değer yargılarıyla olacak bir
çalışmadır. Kanunda bu anlamıyla katkıya ihtiyaç
vardır. Bilinçli tüketici konusunda kanunda koyduğumuz tek şey,
Millî Eğitim Bakanlığına tavsiye etmedir bilinçli tüketici
oluşturma konusunda. İkinci şey, kanunlarda, ayda bir on
dakikayla sınırlı olan, içeriği ve bilinçli tüketici
yaratma noktasında müfredatı çok belirlenmemiş bir televizyon
programı yapılması noktasındadır. Bir kamu spotuyla
bilinçli tüketici yapabilmek ve tüketicinin bu konuya sahip çıkabilmesi
için televizyon programlarında bir çerçeve koyabilmek, maalesef bu
çalışmalarımızla gerçekleştirilememiştir.
Eski kanunda var olan geniş,
katılımcı bir tüketici ve tüketicinin denetim mekanizması
içerisinde yer alması noktası geriye gitmiştir ve şöyle bir
anlayış gelmiştir: Bakanlık bürokratları olarak biz
de tüketiciyiz, bu işi iyi biliriz, biz kurullarda
ağırlıklı olarak olmalıyız ve biz bürokratlar
olarak bu kurullarda tayin edici noktada olmalıyız. Onun için,
Reklam Konseyi, Tüketici Konseyi, reklam kurulları ve hakem heyetlerinde
büyük oranda bu anlayış kendini göstermiş ve daha önceden bu
kurullarda olan 21 üyenin sendikalar, sivil toplum örgütleri, meslek
odaları ve toplumun tüketiciyi temsil edebilecek kesimleri
çıkartılarak yerine bakanlık temsilcilerinden oluşan bir
kurul oluşturmuştur. Bu kurul, tüketici kanununun hayata geçmesini
gerçekleştirebilecek ve onu sivil, katılımcı, tüketicinin
etkin olduğu ne reklam kuruludur ne de tüketici konseyi olarak bu işi
gerçekleştirebilecek bir noktada değildir. Yılda bir toplanan ve
içeriği belli olmamış, kimlerden oluşacağı
yönetmelikle bakanlığa bırakılmış konseyler
doğru bir kanun çıkması noktasında değildir.
En önemli eksikliklerden bir tanesi; 85 maddeyi
aşan, 88 maddeye yaklaşan bu kanunda, yaklaşık 24 tane
madde kanunla belirlenmeden yönetmeliklere aktarılmıştır.
Anayasa Mahkemesinin bu Meclise önerdiği bir nokta vardır: Kanunlar
çıkarken, kanunlar yönetmelikle düzenlenmek yerine Mecliste kalın
çizgilerle çerçevesi çizilmelidir. demektedir. Yönetmelikle olacak işler,
özellikle de bakanlık bürokrasisi içinde gerçekleştirilecek
düzenlemeler demokratik, katılımcı ve tüketiciyi koruyan bir
yasal düzenleme oluşturmaya imkân vermeyecektir. Bu, bugüne kadar da
görülmüştür, bu kanunun ruhunda da bu vardır.
Değerli arkadaşlarım, bu anlamıyla,
genel mantığında, kanuna temel eleştirilerimiz bu
olduğu gibi, iki tane daha temel nokta vardır: Bunlardan bir tanesi;
tekel durumunda olan kuruluşlar, dünyanın geldiği bu noktada ve
Türkiyenin geldiği noktada, dağıtım kuruluşları,
telekomünikasyon kuruluşları, doğal gaz ve benzeri, rakibi
olmayan, güçlü kuruluşlar, herkesin mecburen abone olması ve
kullanması gereken kuruluşlar kendi sözleşmelerini kendi yapar
ve bu sözleşmeler vasıtasıyla da tüketicilerin belinden su
alacak uygulamaları yapabilecek durumdadır. Bunlarla ilgili
doğru dürüst yaptırım yapma şansı
kalmamıştır.
Bu kanunda korkumuz ve kuşkumuz şudur:
Tüketicinin, büyüklere, tekellere ve bu yasanın getirmiş olduğu
rekabet ortamında büyüklere dokunamayıp küçük esnafın ve
piyasadaki ulaşabildiği kesimlerin hak ve menfaatleri konusunda
tüketicinin sözünün geçebildiği bir noktaya gelme tehlikesidir.
Bakınız arkadaşlar, ne iletişim
sektöründe ne enerjide ne doğal gazda ne de başka alanlarda
karşınızda muhatap bulabileceğiniz kimse yoktur. Telefon
telleriyle, kendinizin otomatik olarak Şu numaraya basın, bu
numaraya basın. denilip yapılabilecek müracaatlarda hiçbir sonuç
alamadığı, tüketicinin aramaktan bıktığı ve
sonunda vazgeçtiği noktalar vardır.
Değerli arkadaşlar, bir konuda, tüketicinin
özellikle finans konusunda ve bankacılık konusunda geçmiş
kanunlarda ve hayatın içindeki mücadelelerle elde ettiği bazı
kazanımlar geri noktaya gitmiştir. Bunlar nelerdir? Bankacılığın
faiz dışında aldığı komisyonların
alınmaması noktasındaki kazanımlar bu kanunda maalesef
özellikle geri gitmiştir.
Buradan bir kez daha hem Meclise hem Hükûmete seslenmek
istiyorum: BDDKya faiz dışındaki, tüketiciden alacağı
komisyonları belirleme yetkisini her ne kadar çalışma yaparak
tüketici lehine olacak şekilde verilmesi komisyonda görüşüldüyse de
bu kaldırılmalıdır. Açıkça şu
yazılmalıdır: Tüketiciden faiz dışında hiçbir
komisyon alınamaz. Bankacılığın bu kuralı hayata
geçirilmelidir.
Size rakam vereyim: Bankacılık kesimi 2012
yılında 52 milyar kâr etmiştir. Bu kârının yani faizle
aldığı kârın dışında da
komisyonlarından 27 milyar lira komisyon almıştır. Bu 27
milyar komisyon, bankacılık sektörünün tüm giderlerinin, banka
reklamları dâhil tüm giderlerinin yüzde 65inin üzerinde
masrafını karşılamaktadır. Bu demektir ki
bırakınız faizi, komisyonlarla bankacılık bütün
giderlerine yakın kesimi karşılıyor, faizler cebe giriyor.
Bakınız, İstanbul Sanayi
Odasının 250 firmasının, en çok kazanan 250
firmasının toplamından 5 kat fazla para
kazanmıştır bankacılık sektörü ve sıralamada ilk
8 kuruluş bankacılıktır. Böyle bir durumda tüketicinin
hakkını korumak için finans sektörüne ve bankacılığa
bir disiplin getirmesi ve bankaların bu konudaki haksız
uygulamaları karşısında mahkemelerin
sağladığı bir kazanım vardır tüketiciler için.
Faizler dışında hiçbir şey alamazsınız. diyen
mahkeme kararları vardır ama bunlar bireysel başvurulardır.
Bu konuda biz Komisyonda başarılı olamayınca daha sonra
Sayın Başbakanın bir konuşmasını dinledim. Burada
sizlere bu konuşmanın metnini okumak istiyorum. 16 Temmuz Salı
günü şehit ailelerinin iftar yemeğinde, İstanbulda Sayın
Başbakan ne diyor: Hani, şu kredi kartları falan diyorsunuz
ya, bunları almayın. diyor. Geçenlerde ben faiz lobisi derken
boşuna demedim. diyor. Bir şeyler bildiğim için bunları
söylüyorum. diyor. Zira faiz dışı gelirlerle abat olan bir
lobi var. diyor. Bir tanesiyle görüştüm, açık açık söyledim.
Faizden elde ettiğin gelir tamam fakat bu faiz dışı
gelirden elde ettiğin parayı gömüleceğin mezara doldurmaya
kalksak o mezar almaz. Ne yapacaksın bu kadar parayı yahu?
Vatandaştan almayın bu parayı, bu komisyonları almayın,
ama yok. Onların gözünü ancak kara toprak doyuracak. Şimdi,
Sayın Başbakanın bu konuşmasında bu Meclisin ve bu
Hükûmetin ne yapması gerekiyor? Sayın Başbakan diyor ki: Faiz
dışında hiçbir şey almayacaksınız. O zaman bu
kanunda, Başbakanın dediği doğru ve Başbakanın
dediği gerçekse bu düzenlemeyi yapmak zorunda bugün, bu
değişikliği yapmak zorunda. BDDKya havale etmek yerine direkt
komisyonda, bugün, bu Mecliste komisyonda önerdiğimiz gibi demek zorunda
ki: Komisyon alınmayacaktır, sadece faiz alınacaktır.
Değerli arkadaşlarım
KAMER GENÇ (Tunceli) Kendi bankaları yok mu
bunların ya?
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) Bu anlamıyla,
ikinci olay: Demokratik bir yasal düzenleme yapmaya ihtiyaç vardır.
Bakınız, geçmiş dönemde bu kurullarda ciddi bir şekilde
toplumun önemli kesimlerinin katılımı vardı. Örneğin,
konseyde TOBB vardı, TESK vardı, Tüketici Derneği vardı,
Reklamverenler vardı, bunun yanında Barolar vardı, Türk Tabipleri
Birliği vardı, gazeteci dernekleri vardı, ziraat odaları
vardı, işçi sendikaları vardı, memur sendikaları
vardı, Mali Müşavirler Odası vardı, Eczacılar
Birliği vardı, Türk Diş Hekimleri Birliği vardı ve
benzeri vardı, belediyeler vardı. Bunların hepsini çıkardık
TOBB ve TESK haricinde.
Arkadaşlar, bu saydığım
kuruluşlar Türkiyede milyonlarca insanın temsilcisi olarak bu
konseylerde olmuyorsa
Bürokratlarla kimi koydunuz yerine?
Koyduklarınız şunlar: İlgili genel müdür
yardımcısı, Adalet Bakanlığından hâkim, YÖK
reklam uzmanı, TOBBdan 1 üye, reklam derneğinden 1 üye, tüketici derneğinden
1 üye; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı,
Sağlık Bakanlığı, Reklamverenler Derneği
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) YÖKte reklamcı
kadrosu mu var?
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) Böyle bir kurul,
demokratik bir kurul ve bu kurul, reklam ve tüketici haklarında ciddi
kararlar alabilecek bir kurul olabilir mi? Maalesef olamadığı
için de bu kanunun ciddi eksikliği vardır. Bunu
değiştirmeyi öneriyoruz, eski hâliyle kalması aynı
şekilde önemlidir.
Yine önemli bir konu, konut kredileri ve bankalarda
kullanılan kredilerde erken ödeme konusu. Erken ödemeye mahkeme şunu
söyledi: Erken ödemeyle ilgili olarak açılan davada bir tüketici
davayı kazandı ve Erken ödemeden dolayı banka bir para alamaz.
dedi. Ama biz burada bankaların erken ödeme sonucunda kredi kullanan
tüketiciden para almasını yasal hâle getirdik yani tüketicinin
mahkemeyle elde ettiği kazanımı yasayla elinden alma
noktasına geldik. Bu, bugün düzeltilmesi gereken konulardan bir tanesidir.
Adam erken ödemiş, erken ödemesinin bedeli
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yani tüketicinin korunması
değil, sermayenin, bankanın korunması gibi bir şey.
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) Tüketiciyi korumak
istiyorsak bu anlamıyla bunu yapmak durumundayız.
Değerli arkadaşlarım, aynı
şekilde, katılım bankaları konusunda da katılım
bankalarının bireysel olarak kredi vermiş olduğu,
kredilendirdiği tüketicilerle ilgili bağlı iştirak kredisi
olma dışına çıkarılması aynı şekilde
ciddi bir sıkıntı olmuştur.
Burada bir şeyin altını daha çizmek
istiyorum. Tüketicilerle ilgili olarak ciddi bir şekilde demokratik
yapıyı oluştururken aynı zamanda bu ülkenin içinde
bulunduğu koşullarda bu kanunla, büyük şirketlerin ve büyük
tröstlerin tüketici kanunundan yararlanarak küçüklerle rekabet
oluşturmasının ve onları ezmesinin önüne geçmeliyiz. Bu çok
önemli bir noktadır.
Bakınız, az önce bir milletvekili
arkadaşım da gösterdi, Sayın Bakanla da paylaştı
sanıyorum, bir otomobil alan kişinin, ithal bir otomobil sonucunda,
daha garanti süresi içerisinde hakkını arayamadığı
şikâyeti mail yoluyla bizlere geliyor. Ama, bugün, ülkemizde yetkili
servis aracılığıyla aracın satış
kazancından daha çok, yetkili serviste arabalarına veya
sattıkları ürünlere baktırma zorunluluğu getiren büyük
şirketler, ciddi bir şekilde, küçük işletmelerle haksız
rekabet yapan noktaya gelmektedirler. Bunu önleme durumunda olamıyoruz. Maalesef,
Türk Standartları Enstitüsünün yetki belgelerini almış, küçük
işletmelerin tüketicilere daha ucuza ve daha koruyarak yapmış
olduğu birçok hizmeti Yetkili servisin dışında
yaptırdığın hizmetten dolayı seni garanti kapsamı
dışına çıkartıyorum. diyerek tüketiciler üzerinde
baskı oluşturan bir anlayış vardır. Bu
anlayış da aynı şekilde bu kanunda hiçbir şekilde
önüne geçilebilecek bir düzenleme şekline gelememiştir.
Değerli arkadaşlar, bugün tüketici kanununu
görüşürken bir kez daha bu dikkatinize sunduğum kanunlarda, yasal
düzenlemelerde değişiklik yapmak zorunlu ve gereklidir. Cumhuriyet
Halk Partisi olarak biz bu konuya böyle baktık.
Bir tüketici yasası 76 milyon insanı
ilgilendirdiği için önemlidir. Çağın gereklerine uygun,
dünyanın standartlarında bir yasa çıkarmak için her türlü
katkıyı verdik. Bugün de buradan bir kez daha söylüyoruz, demokratik
bir şekle bürünmüş, bankaların insafına ve BDDKnın
tayin ettiği rakamlara mahkûm edilmemiş, yasal düzenlemelerle
tüketicinin kazandığı hakların ortadan
kaldırılmadığı, tüketici hakem heyetlerinin daha demokratik
olduğu ve tüketici konseylerinin daha geniş katılımla
geniş bir kesimi içinde barındırdığı bir tüketici
yasasını bu Meclis bu millete vermek ve çıkarmak
zorundadır. Bu konuda her türlü katkıyı yapmaya hazırız
ve bu katkıları yapmaya gayret ediyoruz,
anlayışımız budur. Bu anlayışla bu mücadeleyi ve
bu kanuna katkıları yapmaya çalıştık. Bir kez daha,
buradan, tüm tüketici kesimleri
Şunun altını çiziyorum ki,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak bilinçli tüketici yaratmak ve toplumun
diğer kesimlerinin de hepsinin tüketici olduğu bilinciyle onlara sahip
çıkmak, bizim en başta gelen görevimizdir.
Bakanlığı da -Sayın
Başbakanın da uyardığı gibi- bu konularda düzenleme
yapmak için, sunacağımız önergelere destek vermeye ve o
önergeler doğrultusunda Türkiyede çağdaş tüketici haklarını
çıkarabilecek bir yasal düzenlemenin yapılmasına destek vermeye
çağırıyor, bu kanunun ülkemize ve toplumumuza hayırlı
olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Susam.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, efendim,
60ıncı maddeye göre yerimden kısa bir açıklama yapmak
istiyorum.
BAŞKAN Neden? Nedir gerekçeniz?
KAMER GENÇ (Tunceli) Yani gerekçemiz, Tunceli
Üniversitesi şimdiye kadar açılmamıştır, 6 bin
öğrenci öğretime başlamamıştır. O konuda yerimden
kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Şimdi yeri değil ama, biz kanun
görüşüyoruz Sayın Milletvekili. Kanun görüşüyoruz, ne ilgisi var
onun bununla?
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, kanun ama yani
60ıncı madde bunda geçerli. Yani, yerimden kısa bir açıklama
istiyorum bu konuda. 6 bin tane öğrenci zor durumda, kısa bir
açıklama istiyorum. 60ıncı madde açık.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Tüketici değil mi
onlar da!
KAMER GENÇ (Tunceli) Onlar da tüketici. Yani,
öğrenciler eğitime başlamamış.
BAŞKAN Bir dakika yerinizden vereyim, bir dakika.
Yerinizden
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
3.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Tunceli
Üniversitesinde 6 bin öğrencinin eğitime
başlayamadığına ilişkin açıklaması
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, 30 Eylülde
açılması gereken Tunceli Üniversitesi daha bugüne kadar
açılmamış. Orada yeni bir bina yapılıyor, o binaya
güya bu üniversite kampüsü taşınacakmış ama tamamlanmadan
sıralar boşaltılmış, getirilmiş. Yine, Tuncelide
bir hastane yapılıyor, hastane haziran ayında
tamamlandığı hâlde açılmıyor, üniversite de
açılmıyor. Tayyip Beyi Tunceliye bekliyorlar ki gitsin,
üniversiteyi öyle açsın. Şimdi, böyle bir mantık olur mu? Böyle
bir düşünce olur mu? Siz, 6 bin tane öğrenciyi okula
başlatmıyorsunuz, bir buçuk ay geçmiş, daha ne zaman Tayyip
Beyin gideceği belli değil çünkü Avrupada keyif sürüyor Tayyip Bey.
Şimdi, o, ne zaman keyfi bitecek de gelecek, böyle bir anlayış
olur mu? Tunceli Üniversitesinde okuyan gençler maalesef bu nedenle
eğitime başlayamıyor. Bu öğrencileri bu duruma götüren hem
rektörü kınıyorum hem de Hükûmeti kınıyorum, bir an önce
Tunceli Üniversitesinin eğitime başlaması konusunda herkesi
uyarıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Ben teşekkür ederim.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Tüketicinin Korunması Hakkında
Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün; 5464
Sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun Bir
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi, Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün; Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın; Kredi Kartları
Faizlerinin İndirilmesi Hakkında Kanun Teklifi, İzmir
Milletvekilleri Alaattin Yüksel ve Mustafa Moroğlunun; Banka
Kartları ve Kredi Kartları Kanunu ile Bankacılık Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Ali Halamanın; Banka Kartları
ve Kredi Kartları Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin; Banka
Kartları ve Kredi Kartları Kanunu ile Bankacılık Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(1/787, 2/34, 2/49, 2/109, 2/280, 2/461, 2/576, 2/726, 2/882) (S.
Sayısı: 490) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi, Barış ve Demokrasi
Partisi Grubu adına, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan.
Buyurun Sayın Kaplan. (BDP sıralarından
alkışlar)
BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 490 sıra
sayılı yasa tüketici haklarıyla ilgili, benim de teklifim var
içinde. Ancak, açık söyleyeyim, benim verdiğim teklif kredi
kartları faizleriyle ilgiliydi; bu faizlerin çok yüksek olduğunu, 100
milyarın üzerinde borç olduğunu, icraların olduğunu;
ailelerde bunun ciddi sorun, boşanma nedeni olduğunu, sorunlar
yaşandığını ve Merkez Bankasının faiz
oranını katlamayacak şekilde, makul bir indirim
yapılmasını istemiştim. Ancak, benim kanun teklifimin bu
kanunda ismi var, benim teklifimin kendisi yok. Bunu, öncelikle,
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu olarak açıklamak istiyorum ve
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, tüketici hakları 21inci yüzyılın
en çok konuşulacak, en çok tartışılacak, her gün gündemde
olan, sadece Avrupa Birliğinin 28inci faslındaki kriter gereği
değil, 75 milyon insanımızın, yurttaşımızın
uygarca, sağlıklı, kontrollü, ayıpsız ürünlerle
alışverişini yapabileceği ve yaşamının her
alanını ama her alanını ilgilendiren bir konuda bir
düzenleme olduğu için, bu düzenlemede, çok açık ifade ediyorum, bütün
akçeli işler Plan ve Bütçe Komisyonundan geçer ama bu kanun teklifi her
nedense Plan
ve Bütçe Komisyonuna gelmemiş. Dikkat edin, kredi kartlarıyla ilgili
sözleşmeler, bu konut kredileriyle ilgili, sermaye şirketleriyle
ilgili
Bakın,
bugün, Plan ve Bütçe Komisyonundan geliyorum, orada BDDK temsilcisi vardı.
BDKK temsilcisi ile Sayın Bakanlığın bürokratları bir
araya oturuyor ve bir teklif ortaya çıkarıyorlar. Bu teklif maalesef
tüketiciden yana değil. Tüketicinin tam da karşısında
bankaları, holdingleri, sermaye sahiplerini koruyan, onların sömürü
çarkını devam ettiren, haksızlığı sürdüren ve
haksız kazanç, haram kazancı meşrulaştıran, yasal
dayanağa kavuşturan bir düzenleme bu.
Şimdi,
ben hangisinden başlayayım arkadaşlar? Bankacılık
sisteminde 65 tane Deli Dumrul vergisi, kesintisi var, cürmü var, haracı
var, zorla sömürüsü var. Hangisini alayım?
Bakın,
banka işlemlerinden tutun kesinti işlemi, hesap işletim ücreti,
işlemsizlik ücreti -işlemin de ücreti, işlemsizliğin de
ücreti- komisyonun ücreti, hayat sigortasının ücreti, sigorta
bedelinin ücreti, katkı payı, ekspertiz ücreti, ipotek ücreti, ilave
peşin komisyon, havale ücreti, EFT ücreti, İnternet ücreti, abone
otomatik ödeme ücreti, hesap bakiyesi sorma ücreti; size reklam gönderir, o
reklamın ücreti; size kart gönderir, o kartın hesap bilgisinin ücreti;
e-posta ücreti, ATM ücreti, nakit çekme ücreti, başka yerden çekersen
ücret ve leblebi çekirdek gibi ek kart dağıtıyorlar.
60-70 milyon civarında kredi kartı
dağıtılmış arkadaşlar. Artık, okul
çocuklarının da elinde bu kartlardan var. Faiz ve taksitler on iki
aya, yirmi dört aya yaydırılıyor ve yaydırılan bu
sistemin her gün reklamı yapılıyor, reklamı
acımasızca yapılıyor; insanlarımızın,
yurttaşlarımızın beyinlerinde kazınıyor.
Şimdi, bakım ücreti, haciz kaldırma
ücreti, para çekme ücreti, kart bedeli sorma ücreti, belge çıkartma
ücreti, hesap bakiyesini öğrenme ücreti; kredi kartı borcu yoktur
belgesi al, onun ücreti, her şeyin ücreti var. Şimdi, ben buradan
bütün milletvekili arkadaşlarımı insafa davet ediyorum, vicdana
davet ediyorum, hukuka davet ediyorum ve şunu, lütfen ama lütfen
Bir
vatandaş banka kredi kartını kapatmış ve banka ona
kredi kartını kapattırmamak için her türlü eziyeti ediyor. 1
kuruşluk makbuz bu. Arkadaşlar, bu 1 kuruş makbuz için bankaya
gitmek için ne kadar AKBİL ücreti ödersiniz? Ne kadar sıra
beklersiniz? Bu kâğıt kaç kuruş? 1 kuruş için bu
işkenceyi bu yurttaşa yapan bu sistemi, bu düzeni bozmak her
milletvekilinin görevidir arkadaşlar. Bu, zulümdür; bu, korkunç bir
sömürüdür; bu, vahşi bir sömürüdür; bu, zalimcedir. İşte, faiz lobisi
budur arkadaşlar, şurada burada aramaya gerek yok. 1 kuruş için,
vatandaşa, 375 kuruş da üstüne harcama gideri koyup
tahsilatını yapan zihniyetin adı bankacılık değil!
Böyle bankacılık batsın, böyle bir anlayış
batsın, olmasın ülkemde daha iyi!
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Doğru söylüyor.
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) Biz de
karşıyız.
HASİP KAPLAN (Devamla) Gerçekten
karşıysanız söyleyeceğim birkaç şey var. Sizi hep
beraber, Sayın Bakanı da vicdana davet edip birkaç şey
yapmanızı istiyorum.
Şimdi, bakın, tüketici sözleşmelerinin
karınca duasından kurtarılması elbette ki önemlidir.
Arkadaşlar, 30 numara gözlük taksanız okuyamazsınız o
sözleşmeleri. 888 sayfadan oluşuyor, otuz sene avukatlık yaptım,
ben bile imza atarken okuyamıyorum bu kadarını arkadaşlar,
okusanız yetmiş yedi gün lazım anlamanız için. Ama, matbu
olarak koyuyorlar 10 sayfa arka arkaya Gel, imzala. diyorlar. Ürün sorumluluk;
bakın, ayıplı mal, hatalı mal olayı; taksitli
satış sözleşmeleri, dikkat edin; tüketici kredileri, bakın;
hepimiz, herkes dara girebiliyor; konut kredileri, kampanyalı
satışlar
Ya, ruhsatını almadan, proje çizmeden memleketin
istediği yerini satabilirsiniz. Güzel bir fotoğraf çekin,
Allahın dağında bir deniz görüntüsü koyun, arkaya da 5 ağaç
yapın, orman deyin hem orman hem dağ hem denize bakıyor, verin
reklamı üst üste, fetih mi koyarsınız adını, bilmem
ne koyarsınız, yüzde 70, bir bakıyorsunuz 5 bin tane daireyi
satmışsınız. Ya, Sayın Başbakan, Allah
aşkına, sen, bu daireleri kim alıyor, kim yapıyor, kim
satıyor, peşine düşeceğine, öğrenci
kardeşlerimizin milyonda birinin konut sorununda müdahale
hayatını düşünüyorsun; bunu düşün, gerçekleri düşün.
Yurt lazım, okul lazım, ev lazım. Bakın, haksız
rekabetlerden nereden nereye geliyoruz.
Şimdi, İnternetten alışveriş
var; dijital, e-dijital, açıyorsunuz, ekranda mükemmel ürünler;
tıklıyorsunuz kredi kartını, geliyor, paketin içinden -sipariş verdiğinizin
yerine- muz söylüyorsunuz patlıcan çıkıyor kardeşim. Ne
yapacak bu tüketici? Canı muz istemiş, patlıcan gelmiş ona.
Şimdi, bakın, devre tatil; devre tatile sizin
ailelerden çıkıp da başına iş gelmeyen var
mıdır? Öyle bir sistem sunulur ki gidersiniz Her şeyi içinde
500 euro. Başlarlar, havaalanı vergisi, oradan işte,
vasıta vergisi, oradan oraya bilmem ne vergisi, bilmem ne vergisi, ne
vergisi...
Şimdi, abonelik sözleşmelerine bakın,
imzaladığınız abonelik sözleşmeleri. Elektrik
Kurumunda abonelik sözleşmeleriniz var. Hiç incelediniz mi? Yirmi kalem
var, başkasının da faturasını ödüyorsunuz orada. Ya
böyle bir şey olur mu? Yani, böyle bir çağdaş ülkede böyle bir
şey olabilir mi? Elektrik, su, doğal gaz ve İnternet
faturalarınızı inceleyin. Adı Türk Telekom. Türk Telekomun
İnternet mecburiyeti var, tekel. Her gün zam yapıyor, 40
liraydı, 50 oldu; 50ydi, 60tı; 60tı 74 lira oldu. Ya,
Allahtan kork. Sen kime danıştın da artırıyorsun?
Kimden sordun? Hangi sözleşmeyle? İmza var mı? Yok. İcap,
icabet var mı? Yok. Oturmuş, kendi kendine Vatandaş enayi,
ödesin. Bunu bu hâle getiren kim?
Arkadaşlar, cep telefonlarınızı
açın bakayım. En az her birinize bugün yirmi tane şirketten,
bankadan, bilmem neden reklam gelmiştir. Reklam işkencesinde
bombardıman altındasınız, öyle iktidar partisi, muhalefet diye
de ayırmıyor.
100 liranıza yirmi dört taksit. Ya, bırak
kardeşim, Kubatın 100 lira taksite ihtiyacı mı var? Sana
mı sordu? Yok. Açıyor, Kubat da zannediyor ki komisyondan
çağırıyorlar, önemli bir şey var. Maalesef böyle bir
reklam.
Deniz kenarında villa her şey içinde 129 lira,
5 kişi istediğin kadar tatil yap. Böyle reklamlar geliyor. Ya bunun
denetimi yok mu arkadaşlar? Olmaz mı? Bu GSM operatörleri sadece
gizli dinleme için değil, işte böyle şirketler için de
çalışıyor. Allah için bir de hayırlı iş için
çalışsalar. Bir gün bu şirketler, bu reklamlar size bir haber
gönderse, dese ki, hani zorunlu kamu spotları var ya sağlıkla
ilgili mesela: Spor yapın arkadaşlar. Açsanız, hani,
hayırlı bir şeydir, anlarsınız. Yok böyle bir
şey. Sizin cebinizdeki parayı nasıl tırtıklarım
diye ha bire reklam bombardımanına tabi tutulursunuz.
Promosyon uygulamaları
Yine, tüketici hakları
konusundan ticari reklama, haksız reklam olayına
Avrupa
Birliği Tüketicileri Esas Belgesi diye bir şey var. Şimdi,
sanayide rekabet, gıda güvenliği, çevre, kamu
sağlığı iç içe geçmiş olan konular. Bu 28inci
faslın içinde tüketici hakları şöyle açıklanıyor
arkadaşlar: Yaşam kalitesinin artırılması,
gıda sağlığı ve güvenliğinin
sağlanması, yanıltıcı reklamların
engellenmesi, işkence diyoruz ya; ürün ve hizmetlerin risk
taşımaması, hileli, sağlıksız her şeyin
denetlenmesi, oyuncaktan kozmetik ürünlere, ilaçlardan zehirli maddelere,
ürün gruplarına kadar standart getirilmesi, Eğitim, örgütlenme
haktır, bunun verilmesi, bilincin verilmesi yani ilkokuldaki
çocuklarımıza ilkokul, ana sınıfından başlayarak
bunun eğitiminin verilmesi; sağlığın,
güvenliğin, ekonomik çıkarların korunması.
Şimdi, bunları yaptıktan sonra bir de
bakıyorsunuz, gelişen cep telefonlarında İnternet var.
Akıllı telefonlar hayatımızın her alanında,
bilgisayarlardan cep telefonlarına ve şu anki ciro 50 milyarı
aşmış durumda. Pazardan dijital, interaktif pazarlamaya
geçiş yaşıyoruz. Yani eskiden pazarlar kuruluyordu,
vatandaş gidiyordu, şimdi dijital pazarlar kurulmaya
başlandı.
Şimdi, burada bizim yaptığımıza
baktığımız zaman, gıda sektöründen basit bir örnek:
Bizim niye ihracatımız 40 milyon tonda sadece yüzde 3tür, hiç
düşündünüz mü? Çünkü takılıyor ihracatta ve ürünlerimiz geri
geliyor. GDOlu ürünler ve tohumlar konusu
İthalat ve ihracatta gümrükten
sınırsız geçiyor, denetimi yok yani bunun kontrolü yok.
Birleşmiş Milletler, evrensel sekiz hak tespit
etti bu yakın zamanda, dedi ki: 1) Temel ihtiyaçların
karşılanma hakkı 2) Güvenlik hakkı 3) Bilgi edinme
hakkı 4) Seçme hakkı 5) Temsil edilme hakkı 6) Tazmin edilme
hakkı 7) Eğitilme hakkı 8) Sağlıklı bir çevreye
sahip olma hakkı.
Şimdi, ben sizinle iddiaya girerim. Buradan 40
arkadaşı seçeceğim; birisi kasap dükkânı için
başvursun, biri kuyumcu dükkânı için başvursun, biri
Laboratuvar açacağım. diye başvursun, birisi diş
teknisyeni Dükkân açacağım. diye başvursun, farklı
farklı, ithalat bilmem ne şirketi kursun, ihracat bilmem ne
şirketi kursun. İddia ediyorum, o resmî kurumdan hiçbirisi sormaz,
Kardeşim, sen ne iş yapıyorsun? Sen bu işi biliyor musun?
Okuma yazman var mı? sormaz, Sertifikan var mı? sormaz, Tezkeren
var mı? sormaz
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Duygusal, duygusal! Para var
mı? diye soruyor.
HASİP KAPLAN (Devamla) Cüzdanın var
mı? diye soruyor, ondan sonra
Sabıkan var mı? diyor. Sabıkan
Profesör de olsan arkadaş
duracaksın orada, öbür türlü Sabıkan var mı? diye soruyor.
Arkadaşlar, işte bu ülkede kalite artı
kontrol sistemini oturtmadığınız zaman kaliteli bir
yaşam standardını da oturtamazsınız. Problemin özü bu.
Şimdi, buradan baktığımız zaman
-son birkaç dakikada- tüketici dernekleri federasyon ve
konfederasyonlarını ben Hükûmetin yeterince dinlemediğini
düşünüyorum. Birincisi, çok haklı eleştirileri var. Öyle bir
şey getirmişler ki bankalarla ilgili, kredi kartlarıyla ilgili.
Daha önce tüketici mahkemesine gidiyordunuz, dava açıyordunuz, şimdi
gidince dava kaybedeceksiniz; ya, daha önce dava kazanıyordunuz,
şimdi giderseniz dava kaybedeceksiniz, bu bir. İkincisi: Reklam
Kurulu diye bir şey var. Bu Reklam Kurulunda kimler var? Sivil toplum
örgütleri, büyük olan işçi sendikaları, Türk Tabipleri Birliği,
mühendis mimar odaları, işçi ve memur sendikaları -ve bunlar
konfederasyonlar tabii- ve tüketici dernekleri. Hemen kızağa
almış bizim Bakanlık. Ya kardeşim, niye bunlardan gocunuyorsunuz,
korkuyorsunuz yani niye bunları dışlıyorsunuz?
Bunların olması, bunların il düzeyinde de temsili sadece
konfederasyonların illerde değil, oradaki derneklerin de orada
temsili son derece önemlidir.
Şimdi, bankacılıkla ilgili çok çok ciddi eleştiriler
var. Eğer siz bu yasayı geçirirseniz gerçekten bu soygun, kredi
kartı, faiz olayındaki durumu meşrulaştırmış
ve hukukileştirmiş olursunuz. Ne diyorlar? Burada 4üncü maddenin
(3)üncü fıkrasına dikkat çekiyorlar. Tüketici haklarına
aykırı bir düzenlemedir, muğlak ibareleri kaldırın.
ve aynı zamanda şunu açık söylüyorlar: Bu reklam komisyonu,
hakem komisyonunda olması gerekenler olmalı.
Şimdi, faiz lobisine herkes çatıyor.
Başbakan da ne demiş? Faiz dışı gelirlerle oynanan
oyunlara çok karşıyım. Faiz lobisi uyanık, komisyonlar
adı altında kendi pazarını, piyasasını
artırıyor, oradan da garibim tüketicileri komisyonlarla çökertiyor.
Vallahi bu yasayla da bundan sonra cebindeki kuruşu tırtıklar.
Onun için muğlak ibareler var, bu muğlak ibarelerin hepsi bu
holdinglere, bankalara, güçlü olan sözleşme tarafına aittir.
Bunları bir kere kaldıralım.Yine, bazı konularda banka
tüketiciye kredi verirken faiz dışında herhangi bir ücret
alamazlar gibi ifadelerle somut şeyler koymak lazım. 5-6 tane madde var.
Son olarak bir şey daha söyleyeceğim: Eskiden
mektupla aşk vardı biliyorsunuz. 70li yıllardan önce herkes bir
mektup arkadaşı bulurdu; mektup bir ayda, üç ayda gider gelirdi;
şimdi SMSle artık anlık oldu. Şimdi, bu sömürü çarkı
var ya, bankalar, sermaye şirketleri neyi bulmuş? Telefonla
sözleşme. Kendi tarafında kayıtları tutuyor tek
taraflı, vatandaşı bağlıyor, istediğini siliyor,
istediğini koruyor, ondan sonra da Telefonda taahhüt ettin. diyor. Al
sana böyle bir soygun. Bunu kesinlikle kaldırmak lazım
arkadaşlar.
Eğer bu konuda adımlar
atılacaksa biz parti olarak destekleriz; aksi takdirde, buna
karşıyız, bu yanlıştır, bu kötü bir düzenlemedir,
Kötüye kullanılır. diyorum.
Saygılar sunuyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kaplan.
Sayın milletvekilleri, grup
konuşmaları tamamlandı.
Şimdi, şahısları
adına konuşmalara geçiyoruz.
Birinci konuşmacı Orhan
Karasayar, Hatay Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ORHAN KARASAYAR (Hatay) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 490 sıra sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, benden
önce konuşan hatipler özellikle Hükûmetimizin faiz lobisine verdiği
destekle alakalı burada çok ciddi değerlendirmeler yaptılar. Ben
de -ticaret hayatının içerisinden gelen bir milletvekili
arkadaşınız olarak- hepimiz de AK PARTİ hükûmetleri
öncesinde, Türkiyede faiz lobilerine yapılan desteklerle, ticaret
hayatındaki esnaflarımızın, üreticilerimizin,
imalatçılarımızın, hatta hatta
vatandaşlarımızın oturdukları evlerini, dairelerini
dahi satarak faiz lobilerine yönlendirildiklerini biliyoruz.
Değerli arkadaşlar, tabii ki
bizim aziz milletimiz, faiz lobileriyle alakalı, hangi hükûmetlerin ne
türlü çalışma yaptıklarını, hatta Türkiyedeki faiz
lobileri onlara yetmeyip dünyadaki faiz lobilerine de destek verdiklerini çok
iyi bilmektedirler ve bunun neticesinde de aziz milletimizi faiz lobileriyle
çalıştıranların AK PARTİyle birlikte girdikleri
yarışta bazılarının bugün esamesi okunmamakta,
bazıları da ancak beş yıl sonra Meclise
girebilmişlerdir. Fakat, AK PARTİnin aziz milletimizin lehine
yapmış olduğu çalışmalar, ülkemizin,
vatanımızın, bayrağımızın adına
yapmış olduğu çalışmalar, ilerlemeler takdirle
karşılanmış ve milletimiz destek vererek AK PARTİyi
yüceltmiş ve AK PARTİye güvenini her gün biraz daha
artırmıştır.
Değerli dostlarım, bizler bugüne kadar
olduğu gibi bugün ve bugünden sonra da her zaman aziz milletimizin
yanında olacağız, aziz milletimizin refahını, huzurunu
artırmak için vermiş olduğumuz mücadeleleri güçlendirerek
yolumuza devam edeceğiz. Bunu aziz milletimiz en güzel şekilde takdir
etmektedir.
Bilindiği üzere, son altmış yıl
içinde büyük bir hızla yaşanan bilimsel ve teknolojik gelişmeler
insan yaşamını oldukça kolaylaştırmış,
tüketim açısından insana bol seçenek sunmuştur. Gümrük
duvarlarının kaldırılması ve ekonomik
entegrasyonların kurulmasıyla ticari anlamda ülkeler arasındaki
sınırların kalkması, insanların özgürce bir ülkeden
başka bir ülkeye girebilmesi, mesafeli satış, aracıyla
satış gibi yöntemlerin geliştirilmesiyle daha çok ürün ve
hizmetin tüketicilere ulaşması tüketicinin korunması kavramını
modern dünyanın güncel ve dinamik konularından biri hâline
getirmiştir. Artık bugün tüketicinin korunması alanı
çağdaş ülkelerin üzerinde en çok konuştuğu ve politikalar
ürettiği alanlardan biri hâline gelmiştir. Tüketicinin
korunmasına ilişkin düzenlemeler tüketicilerin
sağlığının ve ekonomik çıkarlarının
korunmasının yanı sıra belli standartta ve kalitede mal ve
hizmet üretimine yol açmaktadır. Bunun sonucu olarak, bir taraftan
tüketici daha üst kalitede mal ve hizmete ulaşırken diğer
taraftan da üreticiler dünya standardında üretim yapma mecburiyetinde
kalmakta, dünya markalarıyla rekabet edebilir duruma gelmektedir.
Dolayısıyla, tüketicinin korunması konusunun ülke ekonomisinin
olumlu yönde gelişmesine katkıda bulunan önemli bir faktör
olduğunu belirtmek isterim. Tüketicinin korunması tüketicinin üretici
ve satıcı karşısında nispeten zayıf durumda
bulunmasından kaynaklanmaktadır. Yapılan çalışmalarla,
yürürlüğe konulan yasalarla korunmaya çalışılan
tüketicidir. Tüketici ise yaşına, unvanına, cinsiyetine
bakılmaksızın bir toplumda yaşayan tüm insanları kapsamaktadır,
bu nedenle çok geniş bir taraf kitlesine sahiptir.
Ülkemizde tüketicinin korunmasına ilişkin
kanunun yürürlüğe girmesiyle tüketicinin korunması konusunda çok
önemli bir adım atılmıştır. 4077 sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 1995 yılında
yürürlüğe girmiştir. Bu kanun, serbest piyasa koşulları
karşısında tüketicileri koruma ve ihtiyaçlarını
karşılama amacıyla çıkarılmıştır. Kanunla
ayıplı mal ve hizmetler, aldatıcı reklam, değişik
satış türleri, tüketici kredileri gibi günlük yaşamda her zaman
karşılaşmakta olduğumuz sözleşmeler tüketicilerin
hakları çerçevesinde ve tüketicilerin korunması amacı
doğrultusunda düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu kanun ile
tüketicinin hak arama yolları kolaylaştırılmış,
mahkemeye başvurmaları hâlinde hiçbir harç
alınmayacağı konusunda özel düzenlemeler getirilmiştir. Her
ilde ve ilçede tüketici sorunları hakem heyetleri kurularak tüketicilerin
haklarını kolayca aramaları ve sorunlarına çözüm
bulabilmeleri sağlanmıştır. Tüketici Konseyi kurulmuş,
aldatıcı reklamların önlenmesi ve tüketicilerin korunması
maksadıyla Reklam Kurulu görevlendirilmiştir.
Ancak değişen tüketici ihtiyaçları ve
ticari hayatta yeni satış türlerinin ortaya çıkması,
dünyada yaşanan gelişmeler, AB ile yürütülen tam üyelik
çalışmaları Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda
değişikliğe gidilmesini zorunlu hâle getirmiştir. Bu amaçla
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan yeni
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısı bir taraftan
tüketicilerimizin yaşadığı problemlere çözüm olacak ve
değişen ticari hayatı geliştirecek, diğer taraftan da
piyasadaki rekabet ortamını olumlu yönde etkileyerek ülkemizin
geleceğine de katkı sağlayacaktır. Tasarının alt
komisyon ve komisyon çalışmaları sırasında
görülmüştür ki bu tasarı hazırlanırken Bakanlık gerek
kendisine gerekse tüketici uyuşmazlıklarının çözüm
organları olan tüketici mahkemelerine ve tüketici sorunları hakem
heyetlerine yapılan tüketici şikâyetleri ile başta tüketici
dernekleri olmak üzere tüketiciyle ilgili tüm tarafların temsil edildiği
Tüketici Konseyi kararlarını analiz etmiş ve tüketicilerin
yoğun olarak problem yaşadığı alanları tespit
etmiştir. Bu problemlere çözüm getirmek amacıyla tasarı
taslağı hazırlanmıştır. Katılımcı
yönetim anlayışı ile başta tüketici dernekleri olmak üzere
konuyla ilgili meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları,
akademisyenler ile kamu kurum ve kuruluşlarının görüşleri
alınmış ve tasarıya yansımıştır.
Komisyon çalışmaları sırasında konuyla ilgili tüm
tarafların görüşlerini belirtmelerine olanak sağlanmış,
gerek muhalefet gerekse iktidar milletvekilleri tüketicinin korunması
konusuna çok önem vermiş ve tasarının nihai hâlini almasına
değerli katkılarda bulunmuşlardır. Tasarıda
tüketicilerin taraf olduğu tüm sözleşmelere ilişkin düzenlemeler
yer almakta olup bu düzenlemeler 76 milyon tüketicimizi ilgilendirmekte ve tüm
sektörlere uygulanacak kurallar belirlenmektedir. Yeni düzenlemede yer alan
önemli bazı düzenlemeleri sıralayacak olursak:
1) Evrensel bir hak olan tüketicilerin bilgilendirilmesi
esas alınarak birçok alanda tüketicilerin sözleşme imzalanmadan önce
bilgilendirilmesi zorunlu tutulacak ve tüketicilerden talep edilecek her tür
ücret ve masrafa ilişkin hususların sözleşmenin eki olarak
tüketiciye ayrıca verilmesi zorunlu olacaktır.
2) Tüm tüketici sözleşmeleri en az 12 punto
büyüklüğünde ve okunabilir bir şekilde düzenlenecektir.
3) Bankalar artık tüketicilerden istedikleri her
ücreti değil, Bakanlık ve BDDK tarafından belirlenecek ücretleri
alabilecek ve tüketicilere yıllık üyelik aidatı ve benzeri
isim altında ücret tahsil edilmeyen bir kredi kartı sunmak zorunda
olacaklardır.
4) Sözleşmede öngörülen koşulların keyfî
bir şekilde sözleşme süresi içerisinde tek taraflı olarak
tüketici aleyhine değiştirilmesi yasaklanacak ve tüketiciden haksız
olarak talep edilen ücret, masraf ve komisyonların
alınmasının önüne geçilecektir.
5) Kapıdan satışlar ve mesafeli
satışlar, devre tatil sözleşmeleri, ön ödemeli konut
satışları, tüketici kredisi sözleşmeleri, finansal
hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşmelerde tüketicilere on dört
günlük, taksitle satış sözleşmelerinde ise Borçlar Kanununa
paralel olarak yedi günlük cayma hakkı getirilmiştir.
6) Standart sözleşmeler Bakanlık
tarafından denetlenecek ve tüketiciler açısından haksız
olan sözleşme hükümlerinin sözleşmelerden çıkarılması
sağlanacaktır.
7) Maketten satış yapan firmalara, bina
tamamlama gibi, tüketicilerin ödeme yaptığı binayı teslim
almalarına olanak sağlayacak bir düzenleme yapılarak bu alanda
yaşanan problemler ortadan kaldırılacaktır.
Değerli arkadaşlar, gerçekçi olmayan, para veya
mal varlığı kazancı olanağı ümidi veren ve birçok
tüketicinin mağdur olmasına neden olan ve halk arasında da
saadet zinciri ve çok katmanlı satışlar olarak da bilinen
piramit satış sistemleri yasaklanacaktır.
Söz konusu tasarı, yukarıda
saydığım hususların yanı sıra, tüketicilerimizin
daha ileri seviyede korunmasını sağlayacak ve hak arama
yollarını kolaylaştıracak pek çok hükmü daha içermektedir.
Vaktim olmaması gerekçesiyle diğer
düzenlemelere burada değinemeyeceğim.
Vatandaşlarımız açısından bu
derecede önemli olan bu tasarının hazırlanmasında
katkısı olan tüm taraflara teşekkür ediyor, yeni yasanın
başta tüketicilerimiz olmak üzere ülkemiz için hayırlara vesile
olmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Karasayar.
Şimdi, Hükûmet adına Gümrük ve Ticaret
Bakanı Sayın Hayati Yazıcı
Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Son derece önemli bir kanun tasarısını
görüşüyoruz, Tüketicinin Korunması Kanun Tasarısı. Hepiniz
bilmektesiniz ki tüketici kavramı son elli yıldır dünyada önem
kazanmış bir kavram ama bizim tarihimizi irdelediğiniz zaman,
tüketici kavramı, kaliteli üretim ta 12nci yüzyılda başlar,
Ahilik döneminde başlar. Dünyada tüketici haklarını koruyan ilk
kanun, Osmanlı Devleti zamanında çıkartılmış.
Gerçekten, II. Bayezid devrinde, 16ncı yüzyılın
başında çıkartılan Bursa, İstanbul, Edirne
İktisap Kanunnameleri dünyanın en mükemmel ve en geniş belediye
kanunlarıdır. Bu kanun, aynı zamanda, dünyada tüketici haklarını
koruyan ilk kanun. İlk Gıda Maddeleri Nizamnamesi, ilk Standartlar Kanunu
ve ilk Çevre Nizamnamesidir. Tüketicinin korunmasıyla ilgili kurallar
sadece, takdir edersiniz ki, tüketiciyi değil, tüketiciyi korumayı
amaçlarken standardı yüksek, kaliteli ürünlerin üretilmesi
hedeflenmiş olması dolayısıyla, aynı zamanda ekonomide
kalite ve standart yüksekliğini de hedefleyen bir kanundur ve Türkiyede,
gene bildiğiniz gibi, tüketicinin korunması konusu kodifiye olarak
kanunlaşma anlamında ilk kez 1982 Anayasasının 172nci
maddesinde yer almıştır. Bu düzenlemeyle devlete tüketicileri
koruyucu tedbirleri alma görevi getirilmiş ve buna bağlı olarak
1995 yılına kadar tüketici hakları genel hukuk kuralları
çerçevesinde çözümlenmeye çalışılmış ve ilk kez 1995
yılında, bugün hâlen yürürlükte olan 4077 sayılı
Tüketicinin Korunması Kanunu çıkartılmış ve bu
kanunda, gene ihtiyaçlar doğrultusunda, 2003 yılında
değişiklikler yapılmıştır.
Değerli milletvekilleri, 2007 yılında
açılan ve kapanması için mevzuat uyumunun beklenildiği
Tüketicinin ve Sağlığın Korunması Faslıyla
alakalı Avrupa Birliği yönergelerinin
uyumlaştırılması bu yeni tasarıyla
amaçlanmış. Vatandaşlarımızın asgari olarak
Avrupa Birliği ülkeleri ve dünyanın diğer gelişmiş
ülkelerindeki tüketicileri koruyucu mevzuatta yer alan haklardan
faydalanmaları amaçlanmış. Ayrıca Bakanlığımıza,
tüketici mahkemelerine ve tüketici hakem heyetlerine yapılan tüketici
şikâyetleriyle tüketicilerin karşılaştıkları
sorunların giderilmesi bu kanuni düzenlemeyle hedeflenmiştir. Bütün
bunları irdelemiş, değerlendirmiş ve tasarıyı
Meclise getirmiş bulunuyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu tasarının
hazırlanmasında son derece katılımlı bir süreç
izlenmiştir. Ağustos 2012 tarihinde ilk defa taslağı
kamuoyuyla paylaştık. O günden bu yana tüketici örgütleri ve bu
kanunun hedef kitlesi tüm kurum ve kuruluşlar bu kanunun hazırlanma
sürecine önemli katkılar sunmuşlardır ve doksan altı kurum
ve kuruluşa bu tasarı gönderilmiş, görüşleri
alınmış ve en son kodifiye edilerek dokuz bölüm, seksen sekiz
madde ve bir de geçici madde olmak üzere doksan dokuz maddeden oluşan bu
tasarı Meclise getirilmiştir.
Bir hususun da altını çizmek istiyorum
BAŞKAN Sayın Bakan, bir dakikanızı
rica edebilir miyim.
Sayın milletvekilleri, sohbetinizi biraz daha alçak
tonda yaparsanız çok memnun olacağım, özellikle bunu rica
ediyorum sizden.
Teşekkür ederim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, biz sohbet yapmıyoruz, dersimize
çalışıyoruz.
BAŞKAN Sizi kastetmedim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Ha,
pardon.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI
(Devamla) Bu tasarının Meclise sevki aşamasında, ben,
bizzat Mecliste bulunan partilerimizin grup başkan vekillerini
doğrudan doğruya aradım, randevu teminini sağladım ve
Bakan Yardımcım ve ekibimle birlikte grupları bilgilendirmeyi,
brife edilmeyi hedefledim ve bu anlamda Sayın Ayhanın tabii Bakan
Yardımcıma ve arkadaşlarıma yaptığı
teşekkürü dolaylı da olsa, istenmeyerek de olsa bana
yapılmış bir teşekkür olarak niteliyorum, bunun da
altını özellikle çizerim.
Ve gene Mecliste gündeme alınma
aşamasında, belki bugüne kadar olmamış, bu kanunu
tanıtmak amacıyla bir broşür hazırladım, bütün
milletvekillerimizin ofisine gönderdim. Sanırım bunu her biriniz
okumuş, bundan faydalanmışsınız ama konuşmalarda
bunun içeriğine söz edilmemiş olmasını da
garipsediğimi burada ifade etmek isterim.
Bu tasarının
hedefleri: Başta 76 milyon tüketicimiz olmak üzere tüm imalat ve ithalat
sektörünü, tüketiciye mal ve hizmet sunan tüm esnaf ve tacirler ile
bunların meslek örgütlerini, tüketicinin korunması alanında
faaliyet gösteren tüm sivil toplum kuruluşlarıyla kamu kurum ve
kuruluşlarını ilgilendiren ve tüm sektörlere uygulanacak olan
ortak kuralların belirlenmesi hedeflenmiştir.
Tasarıyla,
tüketicilerin işlem yaptığı tüm piyasalarda bilinçli
tüketici, basiretli tacir bizim sloganımız. Bu kanunun ana esprisi,
hedefi, bilinçli tüketici oluşturmak ve taciri de basiretli davranmaya
sevk etmektir.
Tüketicilerin mahkeme
dışı çözüm organları aracılığıyla
haklarını etkin, hızlı ve masrafsız arayabilmelerine
bu tasarı imkân getirmektedir.
Tüketiciye tanınan
haklar genişletilmektedir. Tüketiciye sunulan mal ve hizmetlerde kalite
standardının yükseltilmesi, bürokratik işlemlerin
azaltılması, piyasadaki rekabet ortamının geliştirilmesine
katkı sağlanması, tüketicilerimizin yaşamış
olduğu sorunların minimize edilmesi hedeflenmiştir. Elbette ki
biz bu kanunla bu alandaki tüm sorunları ortadan kaldıracak durumda
değiliz ama bunu minimize edeceğiz.
Değerli
milletvekilleri, kanun tasarısının getirdikleri neler? Bu
tasarıyla, tüketicileri daha ileri seviyede korumaya yönelik tedbirler
alınmaktadır. Tüketicilerin hak arama yolları
kolaylaştırılmaktadır. Tüketicinin bilgilendirilmesi
konusuna önem verilmektedir. Demin de ifade ettiğim gibi bürokrasi
azaltılmakta, hakkaniyete uygun bir ceza düzenlemesi getirilmektedir.
Yeni kanun
tasarısı mevcut düzenlemelerin birçoğunda değişiklik
öngörmenin yanı sıra mevcut kanunda yer almayan yeni düzenlemeler de
içermektedir ve tasarının yasalaşmasıyla birlikte
yürürlüğe girecek olan düzenlemeler başlıklar hâlinde
şunlardır:
Tüketicinin bilgilendirilmesi esas alınarak birçok
alanda tüketicilerin sözleşme imzalanmadan önce bilgilendirilmeleri bu
tasarıyla zorunluluk hâline getirilmektedir ve tüketiciden talep edilecek
her türlü ücret ve masrafa ilişkin hususların sözleşmenin eki olarak
tüketiciye ayrıca verilmesi zorunlu hâle getirilmektedir. Şayet böyle
bir belirleme yoksa belirlenmeyen hususlara ilişkin hiçbir ücret ve masraf
tüketiciye tahmil edilemeyecektir.
Küçük puntolarla ve karmaşık olarak düzenlenen
sözleşmelere son verilmekte, en az 12 punto hâlinde sözleşmelerin
yapılması öngörülmüştür.
Sözleşmede öngörülen koşulların keyfî bir
şekilde sözleşme süresi içinde tek taraflı olarak tüketici
aleyhine değiştirilmesi bu kanunla yasaklanmaktadır.
Tüketiciden haksız olarak talep edilen ücret, masraf
ve komisyonların alınmasının önüne geçilmektedir. Temerrüt
hâli de dâhil olmak üzere, tüketici işlemlerinde bileşik faiz
uygulamasına bu kanuni düzenlemeyle son verilmektedir.
Mevcut kanunda yedi gün olan cayma hakkı süreleri bu
tasarıyla on dört güne çıkartılarak tüketicilerin
haklarını arama noktasında daha uzun bir imkân
sağlanmaktadır.
Tüketici, sipariş vermediği bir ürünün
kendisine gönderilmesi durumunda bundan sorumlu olmayacaktır.
Değerli milletvekilleri, ayrıca,
ayıplı mal ve hizmette ihbar mükellefiyeti kaldırılarak
tüketiciye sağlanan haklar tüketici lehine genişletilmektedir.
Tüketici kredisi ve konut finansmanı yani mortgage dediğimiz
sözleşmelerde tüketicinin isteği dışında sigorta
yaptırılması uygulamasına bu tasarıyla son
verilmektedir.
İnşaat firmalarının inşaat
ruhsatı almadan, maketten satış olarak da bilinen ön ödemeli
konut satışı yapmaları bu tasarıyla
yasaklanmaktadır. Tüketicilerin yaşayabileceği
mağduriyetlerin önlenmesi amacıyla Bina tamamlama sigortası bu
tasarıyla zorunluluk hâline getirilmektedir.
Mağduriyetlerin en çok yaşandığı
kapıdan satışlarda tüketicilerin hakları bu tasarıyla
genişletilmektedir. Kapıdan satış yapacakların mutlaka
Bakanlıktan izin almaları zorunluluğu getirilmektedir ve gene
günümüzde 21 milyar lira ticaret hacmine ulaşmış olan ve
pazardaki payını her geçen gün artıran, İnternet, telefon
kataloğu gibi yollarla kurulan mesafeli sözleşmeler
ayrıntılı olarak düzenleme altına alınmakta ve
tüketicinin hakları garanti edilmektedir. Finansal hizmetlerin mesafeli
satışı düzenleme altına alınmaktadır, böylece
Avrupa Birliği yönergesi ilk defa hukukumuza aktarılmış ve
tüketicilerimize yeni haklar bu tasarıyla getirilmektedir.
Milyonlarca yerli ve yabancı turisti ilgilendiren
devre tatil, devre mülk ve paket turlarla ilgili, tüketicilere bu
tasarıyla yeni haklar getirilmektedir. Demin,
olmadığını bazı konuşmacıların ifade
ettiği elektrik, su, doğal gaz, İnternet, telefon gibi tüm
aboneliklerde, tüketici istediği zaman abonelik sözleşmesini feshetme
hakkına bu tasarı yasalaştığında sahip
olacaktır ve abonelik sözleşmelerinin feshi, sözleşmenin
kurulmasından daha ağır şartlara hiçbir hâlde
bağlanamayacaktır.
Gazete ve dergi gibi süreli yayın
kuruluşlarınca düzenlenen promosyon kampanyaları daha
sıkı kurallara bu tasarıyla tabi tutulmaktadır.
Gerçeği yansıtmayan indirimli satış kampanyaları
yasaklanmakta ve daha sıkı bir şekilde denetim altına
alınmaktadır. Tüketicilerin bilinçlendirilmesine yönelik
çalışmalar artırılmaktadır. Bu yönde, ders kitaplarına
tüketici haklarına ilişkin bölümler konulması bu tasarıyla
öngörülmekte, yayın kuruluşlarına tüketiciyi bilinçlendirici
program yayınlama zorunluluğu bu tasarıyla getirilmektedir ve
tüketicilerin ticari reklam yoluyla yanıltılmasını
engelleyecek tedbirler bu tasarıyla etkin hâle getirilmektedir.
Saldırgan ve aldatıcı nitelikte olan her
türlü haksız ticari uygulama bu tasarıyla yasaklanmaktadır.
Ticari reklamlar ile haksız ticari uygulamaları denetleyecek olan
Reklam Kurulu, etkin, verimli ve hızlı çalışması
amacıyla yeniden yapılandırılmakta bu tasarıyla.
Tüketicilerin hak arama yolları açısından önemli görev üstlenen
Tüketici Hakem Heyetlerinin daha etkin bir şekilde çalışması,
bu tasarıyla sağlanmaktadır. Böylece, tüketicilerin hak arama
yolları kolaylaştırılmakta ve bu uygulamayla mahkemelerin
de iş yükünün azaltılması hedeflenmiş oluyor. Tüketici
haklarını ihlal edenlere uygulanacak idari para cezaları,
caydırıcı, orantılı ve belirli olması ilkeleri
göz önünde bulundurularak yeniden bu tasarıyla düzenlenmektedir.
Halk arasında saadet zinciri veya çok
katmanlı satışlar olarak bilinen, gerçekçi olmayan, para veya
mal varlığı kazanma ümidi vererek birçok tüketicinin mağdur
olmasına neden olan ve bir diğer ismi piramit satış
sözleşmeleri veya sistemleri, uygulamaları bu tasarıyla
yasaklanmıştır.
Değerli milletvekilleri, bu kanunun müzakere
sürecinde üzerinde en çok tartışılan iki alan var. Bunlardan bir
tanesi, bankaların faiz dışı gelir kalemleri; bir
diğeri de maketten satışlardır. Evet, bankaların faiz
dışı gelir kalemleri, biz bu tasarıyı 2012
yılı Ağustos ayında kamuoyuna takdim ettiğimizde 30
farklı kalemden ibaretti, Meclise sunduğumuzda bu 60a
yükselmişti. Bu alanın düzenlenmesine ilişkin hiçbir kural yok.
Biz demokratik bir ülkeyiz, serbest piyasa ekonomisi kurallarını
uyguluyoruz. Hiç kimseye de angarya yükleyemeyiz. Herkes sunduğu hizmetin
karşılığını alacak ama o karşılık
ölçülü olmalı, denklik esasına uygun olmalı, eski deyişle
küfv olmalı, hakkaniyete uygun olmalı; tasarı bu alanda
düzenleme getiriyor.
Dolayısıyla, bankaların faiz
dışı aldıkları ücretleri bir tarifeye özellikle
bağlamadık. Bir tarife öngörmüş olsaydık, mutlaka bütün
bankalar o tarifeyi aynen uygulayacak ve bundan da tüketiciler zarar görecekti
ama hangi hizmetleri ücretlendirebileceğini
Bakanlığımızın da görüşünü almak
şartıyla BDDK belirleyecek.
Burada bir eleştiri getiriliyor, Niye sadece
görüş, niye bağlayıcı görüş demiyorsunuz?
Hükûmetle kamu yönetimi, devlet bir bütündür, bunlar çalışırken
ayrı ses çıkarmaz, bunlar koordineli çalışır. Elbette
ki BDDKyla Bakanlığımız ve ilgili kuruluşlar o
süreçte koordineli çalışacak, tüketicilerin hakkını,
hukukunu koruyacak, hiç kimseye de angarya olarak nitelenecek bir yük
yüklemeyecektir. Bu amaçla, biz burada bir ücret tarifesi getirmedik.
Peki, ücret ne olacak? Yani, ücret tarifesi getirmedik
ama faiz dışı gelir kalemleri nasıl ücretlenecek? Bunu da
bankaların arasındaki rekabet ortamı belirleyecek. 40tan fazla
banka var, bankalar bu tür hizmetleri sunarken hangi faaliyetten ne kadar ücret
alacaklarını aralarındaki rekabetçi anlayışla
gerçekleştirecek.
Ha, rekabet ortamı ortadan kalkarsa ne olur? O zaman
da devreye Rekabet Kurumu girer. Her şeyin bir mekanizması var.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Şimdiye
kadar girdi mi ki bundan sonra girsin.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Devamla)
Diğer bir alan, maketten satışlar. Evet, bu alanda da
gerçekten, tüketicilerimizin önemli ölçüde mağduriyetleri söz konusu. Bu
alanı bu tasarıyla disipline ediyoruz. Bağlı kredilerle
konut satışları ayrı çünkü onların zaten güvencesi
var, o alana müdahale edilmiyor ama onun dışındaki
satışlarda mutlaka inşaat ruhsatının da
alınması şart. İkinci bir şart da tüketicinin hak ve
hukukunun korunması bakımından sigorta müessesesinin
getirilmiş olmasıdır.
Değerli milletvekilleri, 76 milyonu ilgilendiren bir
tasarı var önünüzde. Dolayısıyla, bu tasarıya
sanırım hiç kimsenin karşı çıkması mümkün
değil. Sizin de hedefiniz, daha da iyileştirmek. Zaten komisyon
aşamalarında gördük, grupta bulunan herkesin ve komisyonda üyesi
bulunan partilerimizin çok değerli katkıları oldu.
Şunun da altını çizeyim: Bu piramit
satışların yasaklanmasına, o komisyon aşamasında
-Sayın Susamın da ısrarlı önerisi üzerine- tasarıda
yer verdik, bu düzenlemeyi gerçekleştirdik.
Eminim ki geçen hafta Mecliste gruplar hep birlikte,
Türkiye'nin yıllardır çok önemli sorunu hâline gelmiş bir konuyu
çözdüler, tasfiye ettiler. Bu tasarı da 76 milyonu ilgilendiren bir
tasarı. Bu tasarı da, geçen hafta Mecliste var olan mutabakatın,
herkes tarafından alkış gören o duruşun bir promosyonu
olacak diye düşünüyorum. Bunu da siz sağlayacaksınız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Şimdi, şahıslar adına ikinci
konuşmacı İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu.
Buyurun Sayın Aslanoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize
saygılar sunuyorum.
Öncelikle, tüketicinin korunmasıyla ilgili bu yasaya
emek veren tüm grupların önünde saygıyla eğiliyorum.
Bizim amacımız, tüketicinin korunması.
Onlar bizim her şeyimiz. Ben bu konuda, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olarak Sayın Susamın başkanlığındaki heyete,
komisyon üyelerime çok teşekkür ediyorum; çok duyarlı
davrandılar, hep yardımcı oldular, hep çözümcü oldular,
tüketicinin lehine ne gerekiyorsa hep bunu dile getirdiler.
Tekrar arkadaşlarımın bu konuda, bazı
maddelerde görüşleri var; Sayın Bakanım, lütfen bizi dinleyin,
arkadaşlarımı dinleyin, tüketicinin lehine ne varsa
arkadaşlarım size önergeyle önerecektir. Eğer bu yasa
çıkacaksa, tüm grupların
birlik, beraberliğiyle bu şekilde çıksın ve el ele, kol
kola çıkaralım.
Ben, bir kez daha, emeği geçen Bakanlık
yetkililerine, tüm gruptaki arkadaşlarıma ve Sayın Susam ve
arkadaşlarına teşekkür ediyorum.
Ben, müsaade ederseniz, öncelikle, bu yasa ile ilgili
birkaç kelime etmek istiyorum benim deneyimim, tecrübemle. Demin Sayın
Bakan da söyledi, sigorta yaptırma zorunluluğu
kaldırılıyor. Benim görüşüm -grubumdaki Komisyon üyesi
arkadaşlarımdan özür diliyorum- sigorta, tüketiciyi de korur, zorlanmasın
kimse ama mutlaka bir sigorta olmalı yani tüketici kredisi de olsa, konut
kredisi de olsa. Allah korusun, bir yangın oldu, ev yandı, kimden
parayı alacak? Bu nedenle, sigorta zorunluluğunu tüketiciyi de
korumak açısından, dayatma değil, bir şekilde tüketici
kendisi yaptırsın ama bu binanın veya o arabanın
sigortalı olduğunu banka bilsin. Yani, zorunluluk, tüketiciyi korumak
açısından söylüyorum.
Geçen dönem bir milletvekili arkadaşım,
arabasını bir arkadaşına verdi, kaza yaptı. Kendi yok
arabada. Sonra, o arabada ölüm olayı oldu. Şu anda, o milletvekili
arkadaşımdan, araba sahibi olduğu için ondan -eski
milletvekilim- 800 milyon ceza alınmasına hükmedildi.
Yargıtayda.
Yani, sigorta sadece kredi veren kurumu korumuyor. Bu
nedenle, ben tüketiciyi korumak amacıyla, bir kez daha bu maddenin gözden
geçirilerek, zorunlu olmamak kaydıyla, mutlaka sigortanın bir kez
daha ele alınması yönünde bilgilerinize sunuyorum.
Şimdi, yine, bu kanunun 34üncü maddesinin (3)üncü
fıkrasında: Ekspertiz raporlarının satıştan en
az on gün önce
Sayın Bakanım, kimsenin malını haraç mezat
sattırmayın. Belki ben müşteri bulacağım, belki ben
müşteri arayacağım. İcra ve İflas Kanununda
hukukçularım daha iyi bilir- satışın hangi koşullarda
olacağı belli ama en az on gün içinde siz
Bu on gün başımıza
bela olacaktır. Burada İcra ve İflas Kanunu neyse, İcra ve
İflas Kanununda satış kararı alındığı
zaman kıymet takdiri de yapılmış olması lazım ama
Borçluya en az on gün önce bildirilir. lafı mutlaka
başınızı ağrıtacaktır. Ben tüm Komisyon
üyesi arkadaşlarımdan bunun bir kez daha gözden geçirilmesini
diliyorum.
Yine, aynı maddenin (4)üncü fıkrasında,
diyor ki burada
MAHMUT TANAL (İstanbul) Tebligat da yok,
bildirilir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Tebligat da
yok tabii.
elinde bulunduran üçüncü şahıslar konutu
tahliye etmekle yükümlüdür. Arkadaşlar, üçüncü şahıslar
Birinci şahıs zarar gördü, üçüncü şahıs Orayı ben
dekore ettirmişim, içine girmişim. ama
Zaten İcra ve
İflas Kanununda bir konutun sahibi altı ay önce ihbar etmek zorunda
olduğundan altı ay sonra Çık. diyebiliyor. Orada
kiracıların hakkını koruyan bir madde yoktur. Yani,
yarın satıldı konut, içinde eğer kiracı varsa Hadi
ya, hadi kardeşim! Bu madde uyarınca her şeyin bitti, tüm
ilişkin bitti, çıkacaksın kardeşim! Burada üçüncü
kişilerin zarar görmesini önleyecek mutlaka bir şey koymamız
lazım. Yani, konutu sattık ama içindeki üçüncü kişi
Hatta
tapuya tescillerde bile, tapuya tescilli olsa bile orası kapalı.
Yani, tapuya tescilli on yıllık bir kira kontratı var ama burada
Üçüncü şahıslar konutu derhâl tahliye etmekle sorumludur. diyor.
Yani, kiracının hakkını yok eden bir madde bu madde.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Dava açma
hakkını engelliyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Bu nedenle,
ben, bunu bir kez daha dile getiriyorum, bir kez daha Komisyon üyelerimin
bilgisine sunuyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii, tüketiciyi korumak,
tüketicinin sorununa sahip çıkmak üreticinin sorunlarına da çözüm
bulmaktan geçer. Eğer, üreticinin sorunlarına çözüm buluyorsak
tüketicinin çoğu sorununu da biz çözeriz.
Sayın Bakanım, Türkiyede organize sanayi
bölgeleri sizin Bakanlığınızla kısmen ilintili.
Organize sanayi bölgelerinde olan fabrikalar, üretim yerleri nedense
leaseback yapılmıyor. Yani, al-öde-sat. Yani, bir konut leaseback
yapılabiliyor ama her ne hikmetse
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Lease de
yapılamıyor, lease de yapılamıyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Lease
yapılamıyor, onu söylüyorum, leaseback yapılamıyor.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sadece leaseback değil,
lease de yapılamıyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Yani,
eğer, siz, Türkiyede, bunun
Nedir bunun anlamı? Fabrikanın tapusu
kendisinde. Ben finansman sağlayacağım. diyor. Türkiyede uzun
vadeli finansman bulmak çok zor. Türkiyede uzun vadeli finansmanın en
uygun yolu leasinglerdir. Ben, burada Leasing Kanunu çıkınca da,
Türkiyede özellikle küçük esnafın, özellikle küçük üreticinin, yani bir
makine alacak, en kolay yolu
Çünkü, makine veya aldığı ekipman
leasing şirketinin adına olduğu için bir şekilde daha kolay
finansman buluyor. Bilanço veya birtakım şeylere bakılmıyor
çünkü makine kendisinin. Bu açıdan, özellikle, organize sanayi bölgelerindeki
yatırım şirketlerinin fabrikalarına neden leasing
yapılmaz? Bunu anlamakta zorlanıyorum.
Bir başka konu Sayın Bakanım,
yapsatçılar. Sayın Bakanım, hâlâ, bunun önüne bu kanunun
geçeceğine bir tek madde nedeniyle inanıyorum, imar durumunu ve
yapı ruhsat belgesini almış olmak kaydı getirdik.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Şart var, var orada.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Var, var ama
şu anda, devam eden inşaatlara
Şu anda, Ankaranın
göbeğinde, anlı şanlı bir firma, mahkeme tarafından
imar planı iptal, kamulaştırma iptal, kentsel dönüşüm
arazileri iptal, toprak sahipleri dava açmış, davaları
kazanmışlar ama şakır, şakır, şakır
satıyor. Bu kanun yarın çıktı, bunlara nasıl engel
olacağız?
İstanbulun Esenyurtunu hepiniz biliyorsunuz.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) Fi Yapı
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Bu
Esenyurtta, arkadaşlar, ne binalar türedi; ne imar ne iskân ne kat
yüksekliği, 50 kat, 40 kat, 30 kat
Hepsini önceden sattılar. Bir
sürü insan perişan oldu. Bunun önüne
Yani, burada şunu göremedim.
Hâlen devam eden, satış yapan kurumlar bu kanun
çıktığında buna uyacaklar mı? Veya şu anda,
satmış olanlar, bu yasa çıktıktan sonra -şu anda,
oradan gayrimenkul alan kişilere- bu kanun geriye dönüp Kardeşim sen
imarını almamışsın, ruhsatını
almamışsın, mahkeme kararın var, sen bunları yapmadan
satmışsın. diye bir ceza görecekler mi? Bu, burada yok.
Bu nedenle, ben, emeği geçen herkese teşekkür
ediyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Aslanoğlu.
Sayın milletvekilleri, şimdi soru-cevap
işlemine başlıyoruz.
Süremiz yirmi dakikadır.
Sisteme giren milletvekili arkadaşlarıma
sırasıyla söz vereceğim.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu tasarıda -değerli
konuşmacıların da dile getirdiği gibi- bazı hükümler
var. Örneğin katılım bankalarının, faiz
uygulamasına benzer bir düzenlemeyle bu tasarıdaki hükümlerden
faydalanması öngörülüyor. Bu, prensip olarak ve ilke olarak, hem
katılım bankalarına tasarruflarını yönlendiren
müşteriler için hem de katılım bankacılığı
esasına çok aykırı bir düzenleme. Bunun
çıkarılması yönünde bir girişiminiz olacak mı? Aksi
takdirde, Türkiyedeki bankacılık sisteminin yeniden tartışılmasına
yol açacak. Faiz ve kâr düzenlemesini bu yüce Mecliste tartışmak
zorunda kalabiliriz.
Bir diğeri de
tüketicilerden tüketmedikleri ya da kullanmadıkları herhangi bir mal
veya hizmet için talep edilen herhangi bir ödemeyi kaldıracak bir
düzenleme düşünülmekte midir? Örneğin, sabit telefon hatlarında
olduğu gibi.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Işık.
Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakanım, bayramda Manisanın
Gölmarmara ilçesinde bir emeklimiz, Salih Amcamız kolumdan tuttu ve
birçok emeklinin karşı karşıya olduğu bir duruma dikkat
çekti. Bu emeklilerimiz Ziraat Bankasından maaş alıyorlar ve
geçim sıkıntısında oldukları için birkaç maaş
tutarında oradan nasılsa maaşları oraya yatıyor diye
kredi veriliyordu kendilerine ama BDDKnın yapmış olduğu
bir havuz ve bu havuzdaki kara liste ve güncellenmeyen, borç ödense de bir
türlü güncellenmeyen kara liste yüzünden, bambaşka bir bankaya
zamanındaki bir kredi kartı borcu veya geçmişteki bir ticari
borç yüzünden Ziraat Bankasından maaşlarının birkaç
katı mislindeki o rahatlatan krediyi dahi kullanamaz durumdalar. Bu konuda
bütün emekliler bir çözüm bekliyorlar.
Bir başka ortam bulamadığımız
için burada arz ettim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Özkan
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Bakan, şeker pancarı sezonu bir ay
önce başladı. Burdur, Erzurum, Amasya, Antalya, Afyon ve diğer
illerde tarladan şeker pancarları yüklenip fabrikaya gitmekte olan,
10 numara yağla çalışan kamyonlara yollarda kurulan tuzak
kantarlarda fazla tonajdan dolayı hem kamyon sahibine hem de şeker
pancarı sahibine 3.500er lira gibi cezalar yazılmaktadır.
Vatandaşın burnundan soluduğu şu dönemde bu işe son
verilmesi için, Hükûmet yetkilisi olarak, ilgili birimlere bir uyarı
yapmayı düşünüyor musunuz?
Yine,
kırsal kalkınmada 2010-2011 yıllarında işletme kredisi
ve hayvan kredisi alanların taksit ödeme günleri gelmiştir.
Pahalı mazot ve yem fiyatlarından ve hastalıklardan dolayı
vatandaşlar zor durumdadır, şu anda borçlarını ödeme
güçlüğü çekmektedirler. Borçlarının muacceliyet kaydetmeden bir
yıl uzatılması konusunda Bakanlar Kurulunda bir
yapılandırma yapmayı düşünür müsünüz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Ben
de teşekkür ederim.
Sayın Gümüş
Sayın Gümüş yok
herhâlde.
Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli Bakan, mevcut tasarıda ayıplı
malların iadesiyle ilgili, yani üzerinde Ayıplıdır, bu mal
satılmaz ibaresinde engelliler düşünülmemiş. Görme engelliler
bunu nasıl nazara alacak? Bu eksikliği düzenlemeyi düşünüyor
musunuz? Bir.
İki: Engellilere yönelik adi bir sözleşmenin
yapılması, görme engellilere yönelik
Yine bu tasarıda hüküm
yok. Yani engelliler bu tasarıda nazara alınmamış. Borçlar
Kanununun genel hükümleri daha ağırlatıcıdır, yani
erişim, sözleşme yapma imkânı engellenmektedir.
Üç: Mevcut olan kanunda ayıplı maldan sorumlu
olan imalatçı, öğretici, satıcı, bayi, acente,
ithalatçı olduğu hâlde, mevcut olan tasarıda sadece
satıcı sorumlu tutulmaktadır. Mevcut olan bu tasarı eski
kanunun gerisine düşmektedir. Bu eksiklikleri de tamamlamayı
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN -
Teşekkür ederim.
Sayın Ağbaba
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan,
3-9 Kasım Organ Bağışı Haftasıdır.
Özellikle, Malatyayı kayısıdan sonra bir
dünya markası ve dünyanın en önemli karaciğer nakil merkezi
hâline getiren hemşiresinden ekip başkanı Sezai Yılmaza
kadar herkesi kutluyorum. Sezai Yılmaz ve arkadaşları gece
gündüz demeden insanlara hayat veriyorlar.
Organ nakli maalesef ülkemizde istenen boyutta
değil. Yılda 30 bin insan, organ nakli için, hayata bağlanmak
için sıra bekliyor ve maalesef yılda binlerce insan, organ
bağışı yetersiz olduğu için hayatını
kaybediyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,
Meclisimizi bu konuda örnek olmaya davet ediyorum ve üzerine düşeni
yapmasını istiyorum. Hepinizin huzurunda ben organlarımı
bağışlayacağımı, sizlerin de
organlarınızı bağışlamanızı öneriyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Biz
de teşekkür ederiz, sağ olun.
Örnek oldunuz Sayın Ağbaba, teşekkürler.
Sayın Genç
KAMER
GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim.
Efendim, AKPnin bir temel felsefesi var; bu, tüketiciyi
değil, holdingleri koruyan bir felsefe. Bir memlekette tüketicinin
korunabilmesi için evvela hukuk olması lazım. AKPyle hukuk yok
edildi, vatandaşların hak arama yolları tıkandı.
Hayati Yazıcı, Gümrük Bakanı. Kaç seneden beri Gümrük
Bakanı? Gümrükler yolgeçen hanı oldu, hayalî ihracat almış
yürümüş, denetim yok.
BAŞKAN Sorunuzu alalım Sayın Genç,
sorunuzu
KAMER GENÇ (Tunceli) Bir dakika
Ben soru sorayım.
Sen avukatı mısın onun?
BAŞKAN Sataşma yapıyorsunuz Sayın
Bakana.
KAMER GENÇ (Tunceli) Dinle bakalım da soru
soracağım.
BAŞKAN Ben ne yapacağımı sizden
öğrenemeyeceğim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bana bak, sözümü kesemezsin.
BAŞKAN - Devam edin, ben biliyorum ne
yapacağımı.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sen de mi bunun kefilisin yani?
BAŞKAN Devam edin, sorunuzu sorun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yani hayalî ihracatın
arkasında sen de mi varsın? Niye kesiyorsun?
BAŞKAN Bak, dikkatli konuşun
KAMER GENÇ (Tunceli) Yani Bak.ı yok işte,
soru sormamı engelliyorsun
BAŞKAN Sayın Genç, dikkatli konuşun,
şu çalışma düzenini bozmayın. Tüzükü benden daha iyi
bildiğinizi iddia ediyorsunuz, çalışma düzeni bozulursa ne
yapılacağını biliyorsunuz. Beni mecbur bırakmayın
buna.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben iyi biliyorum işte
Diyorum ki hayalî ihracat almış yürümüş,
gümrüklerde denetim kalkmış, yandaşları her türlü hayalî
ihracat yapıyor, kimse denetlemiyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özcan
TANJU ÖZCAN (Bolu) Teşekkür
KAMER GENÇ (Tunceli) Elektrik dağıtım
şirketleri istediğini yapıyor, tüketiciye istediği
faturaları gönderiyor.
BAŞKAN Sayın Özcan, sizi dinliyoruz
KAMER GENÇ (Tunceli) Yarısında sen
konuştun zaten.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Aracılığınızla ben Sayın
Bakana bir soru sormak istiyorum. Sayın Bakan, geçtiğimiz 29 Ekim
akşamı Boluda çok görkemli, halkın katılımıyla
Cumhuriyet Bayramı kutlamaları oldu ve bu kutlamalar Sayın Bolu
Belediye Başkanının, partinize mensup Belediye
Başkanının engellemelerine rağmen yapıldı.
İzinli bir gösteriydi, Vali ve Emniyet Müdürlüğü bu konuda çok
yardımcı oldular. Ancak Sayın Belediye Başkanı, bu
yürüyüşten sonra Vali ve Emniyet Müdürü nasıl böyle bir
yürüyüşe izin verir? Bizim tek parti Hükûmeti olduğumuzu galiba
unutuyorlar, pozisyonumuzu anlayamıyorlar. şeklinde üstü kapalı
bir şekilde tehditte bulundu. Siz bu tehdidi nasıl
değerlendiriyorsunuz? Sayın Bakan olarak da halkın bu tür
bayramlara fener alaylarıyla katılmasından dolayı herhangi
bir rahatsızlık duyuyor musunuz? Duyanlarla ilgili ne
düşünüyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Eryılmaz
REFİK ERYILMAZ (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, bugün, Türkiye-Suriye sınırındaki Yayladağı
Sınır Kapısı hariç, bütün gümrük kapılarımız
Hükûmetin desteklemiş olduğu radikal, köktenci grupların elinde.
Bu gümrük kapıları radikal, köktenci grupların elinde
olduğu için ne Suriyeye ne de Orta Doğuya herhangi bir
giriş çıkış yapılamamaktadır. Yayladağı
Sınır Kapısı ise gümrük kapısı değil sadece
sınır kapısıdır ve beş aydır, şu anda
kapalı. Ne için kapandığı yönünde herhangi bir
açıklama yapılmadı. Orada gümrük kapısı
olmamasına rağmen vatandaşlarımız mağdur
edilmiş ve âdeta vatandaşlarımıza ambargo uygulanır
bir hâle gelmiştir. Yayladağı Sınır Kapısı
neden kapatılmıştır, ne zaman açılacaktır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özel son sorusu olan
milletvekili, son soru olacak.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Malatya milletvekilimizin çok değerli
çağrısını çok önemli buluyorum. Bu çağrıya hemen
karşılık vermek isterdim ama çok uzun yıllar önce bu görevi
yapmıştık. Ama şunu Türkiye kamuoyuna söylemek lazım
ki, geçen sene 1.779 hasta organ beklerken öldü, 21 bin hasta şu anda
böbrek beklemektedir. Sigaraya, içkiye, tam buğday ekmeğine, çocuk
sayısına, grip aşısına, hatta altın çileğe
kadar sağlıkla ilgili ilgisiz her konuda liderlik yapan Sayın
Başbakanın bu konudaki muhafazakâr tavrı dikkatlerden kaçmamakta
ve sağlık alanında önemli bir liderlik eksikliği ortaya
çıkarmaktadır. Bu konuda milletvekillerimizin Sayın
Ağbabanın çağrısına katkı sunmalarının
bu eksiği telafi edebileceğini düşünüyor, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Bakan.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Sayın
Işıkın, tabii, yönelttiği iki soru var. Birincisi
katılım bankalarına ilişkin düzenlemenin sorun
olacağına ilişkin. Tabii, bu görüşe katılmıyoruz.
Bunu Komisyonda da uzun uzun müzakere ettik ve o müzakereler sonucunda bu madde
yeniden redakte edildi ve 4üncü maddenin şekli şu: Bu
Kanun tüm düzenlemeleri yönünden katılım bankalarını da
kapsar. Uygulama, kâr payı dikkate alınarak yapılır.
Burada herhangi bir soruna yol açacak bir içerik söz konusu değil,
dolayısıyla kaygılanmanıza gerek yok.
İkinci sorunuz: Tüketiciler tüketmedikleri
hizmetler dolayısıyla mali yükümlülük altına konulacak mı,
devam edecek mi? diyorsunuz. Bu konu tasarıda çok geniş bir
şekilde düzenleniyor. Yani bunu kısaca okumak isterim burada: Abonelik
sözleşmeleri Tüketicinin, belirli bir mal veya hizmeti sürekli olarak
veya düzenli aralıklarla edinmesini sağlayan sözleşmeler olarak
ifade edilir. Abonelik sözleşmelerine elektrik, su, doğal gaz,
telefon, GSM abonelik sözleşmeleri, süreli yayın aboneliği, spor
kulübü üyeliği, sağlık kulübü üyeliği örnek olarak
gösterilebilir. Örneklerden de anlaşılacağı gibi, abonelik
sözleşmeleri çok farklı alanları kapsar. Soruda önerilen
düzenlemenin yapılması durumunda uygulamada sorun
yaşanacağı düşünülmemektedir. Dolayısıyla, bu
konuda da tüketicilerimizin bilinçli hâle gelmesi yaşadıkları
sorunun ortadan kalkmasına yol açacak diye düşünüyorum. Mesela geçende
şöyle bir duyum aldım, hatta bir bakan arkadaşımın
demeciydi: İşte Mesaj gönderiliyor ve bu mesajlar ücretlendiriliyor.
Onunla ilgili bir araştırma yaptım. Bir banka bunu
uyguluyormuş, onu da BDDK aracılığıyla uyardık.
Sayın Özel, Manisada emeklilerin
Ziraat Bankasında çektikleri sıkıntıları dile
getirdiler. Tabii, bu konuyu ilgili arkadaşlarıma, not aldım,
ileteceğim. Sanırım, onlar müzahir olur, müdahale ederler,
haksız bir uygulama varsa bunu giderirler.
Sayın Özkan, 10 numara yağ
ve pancar taşıyıcıların kara yolları
güzergâhında taşıma yaparken istiap haddinden fazla yük
taşımış olmaları dolayısıyla idari para
cezası yaptırımıyla karşı karşıya
kaldıklarını söylüyor.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)
Tarladan çıkıyor Sayın Bakanım, tarladan
çıktığı için kantar yok, tarladan çıkış
yapıyor.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI
HAYATİ YAZICI (Rize) Bu tartılmadan olmaz. İstiap haddinden
fazla bir işlem yapılabilmesi için mutlaka bir yerde bir tartı
olması lazım, öyle ezbere olmaz bu. Ezbere yapıyorlarsa
doğru bir uygulama yok. Bir tartı olması lazım. Yani siz
bir kişiyi Karayolları Trafik Kanununun öngördüğü şekilde
istiap haddinden fazla yük taşıyor iddiasıyla bir
yaptırıma muhatap hâle getiriyorsanız mutlaka bir tartı
olması lazım. Yani tartı yapılmadan rastgele
yapılıyorsa zaten ilgili arkadaşıma ileteceğim,
Ulaştırma Bakanımıza, sanırım o müdahale eder.
Zirai borçların ertelenmesi.
Tabii, gündemimizde böyle bir konu yok ama ben not aldım, bunu Hazine ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımıza
ileteceğiz ama gündemde şu anda böyle bir konu yok.
Sayın Tanalın, ayıplı malların
engelliler nasıl farkında olacak, nasıl şey yapacak? Biz,
biliyorsunuz, bu kanunun uygulamasıyla alakalı aşağı
yukarı 20yi aşkın ikincil düzenleme
gerçekleştireceğiz. Bu da eleştiriliyor. Yani, kanun
tekniği bakımından ikincil düzenleme önemli. Yani, bizim,
mecelle gibi, her konuyu bu kanun metninde kodifiye etmemiz mümkün değil,
doğru da değil. Dolayısıyla, kanun çerçeveyi çiziyor.
Uygulamada sorunları da dikkate almak suretiyle, hayatın
akışını gözetmek suretiyle, ikincil düzenlemelerle -elbette
ki yasa konusu olacak alanlara girmeyecek şekilde ikincil düzenlemelerle-
o alandaki sorunların çözümünü sağlayacağız.
Engellilerle ilgili sözleşmede bir öngörü yok.
diyorsunuz. Siz de ifade ettiniz, genel hükümler uygulanacak. Engellilerin
nasıl sözleşme akdedeceklerine ilişkin düzenleme Türk Borçlar
Kanununda var.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Noter parasını
kim ödeyecek? Genel hükümlerde Mutlaka noterden yapılacak. diyor?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Ve bu Borçlar Kanunundaki değişiklikte -13/2/2011 tarihinde
değişmiş- Görme engellilerin talepleri hâlinde imzalarında
şahit aranır, aksi takdirde görme engellilerin imzalarını
el yazısıyla atmaları yeterlidir
Buna benzer düzenlemeler var,
detaya girmeyeyim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Şahit noterden.
diyor Sayın Bakan, noter parasını kim ödeyecek? Yani normal, adi
bir sözleşmeyi engelli vatandaş yapamayacak bu düzenlemeyle.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Sorun bu şekilde çözülüyor, çözülüyor bu şekilde.
İmalatçı, satıcı, tedarikçi dediniz,
bunlar dikkate alınmıyor. Bunlar var yani biz sadece
satıcının değil, tedarikçinin, imalatçının da bu
kanunda tüketiciye karşı sorumlulukları var. Yani, metinleri
detaylı olarak okursanız bunları göreceksiniz.
Sayın Ağbabanın
Yani organ, evet,
Türkiyede bu bir sorun. Yani 3 Kasım, işte Organ
Bağışı Günü. Bu konuda da biliyorsunuz, hem
Sağlık Bakanlığımızın ve onu destekleyen
Diyanet İşleri Başkanlığımızın
kampanyaları var.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Bakanım, bu çağrıya cevap verin, siz de
bağışlayın.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Efendim.
VELİ AĞBABA (Malatya)
Bağışlayın yani bağışlamadıysanız
organlarınızı.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Ya bu özgürce bir şeydir. Şimdi, benim kişilik haklarıma
bir saldırıdır bu sizin öneriniz. Ben yaparım yapmam yani.
HASAN ÖREN (Manisa) Evdekilere
saldırıyorsunuz, bir şey demiyoruz ki. Evde kimin nasıl
kalacağına saldırıyorsunuz, orada bir şey demiyoruz,
şimdi kişilik hakkınıza saldırı mı oldu?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Neyse, onlar derin konular, konuşuruz onları. Ama bu, Siz
yapın. demek
HASAN ÖREN (Manisa) Evlere kadar girdiniz.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Ben yaparım yapmam, bugün yaparım, yarın yaparım, bunlar
çok ayrı konular.
HASAN ÖREN (Manisa) Peki.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Yani birbirimizi bu konuda bir teste tabi tutmayalım, bu çok şık
değil.
HASAN ÖREN (Manisa) Aynı fikirdeyim.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Elbette ki yaparız yani organ bağışını da
yaparız, gerçekleşir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bakan olmak önder olmak
anlamına gelir, onun için Sayın Bakanım.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Evet, Sayın Özcan Boluda Cumhuriyet Bayramını kutladık
Bir yorum yaparak, Sayın Belediye Başkanımızın
Sayın Bolu Valisi ve Emniyet Müdürünü örtülü tehdit suçu
Bu bir yorum.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Vali
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Biz, tehdit ne olursa olsun, örtülü, gizli, karşıyız ama
Belediye Başkanımızın öyle bir fiili vaki olmuş mu
olmamış mı, onu bilemem, o sizin yorumunuz.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Basında var Sayın
Bakanım.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Tehdit ister açık olsun ister gizli olsun, bu şık bir
davranış değildir. Tehdidin her türüne karşıyız.
Her şeyi biz açık, net söyleriz ve söylemimizde de kişi
haklarını gözetiriz.
Sayın Eryılmazın Suriye
kapılarına ilişkin bir değerlendirmesi oldu.
Yayladağı Hudut Kapımızı 21/6/2013 tarihinden itibaren
yaşanan olaylar nedeniyle geçici bir süre gümrük hizmetleri verilmesini
durdurmak suretiyle kapatmış durumdayız. Yani kapı hukuken
açık, fiilen geçici olarak durdurulmuş. Gerekli önlemlerin
alınması, orada teknik araç gereç şeylerinin takviye edilmesi, bunlar
sağlandıktan sonra gümrük hizmeti verilmeye devam edilecek.
Diğer kapılardan da aslında Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarının girişi, Suriye girişi, araçların
girişine ilişkin gümrük hizmeti vermiyoruz, sadece
Yayladağı değil. Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı kişiler ve Türkiye plakalı
araçların Türkiye ile Suriye arasındaki kapılardan Suriyeye
girişlerine güvenlik dolayısıyla gümrük hizmeti vermemekteyiz.
Efendim, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
bitmiştir.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Sayın
Başkan, daha süre var, iki dakika süremiz var.
BAŞKAN Süre var diye itiraz mı ediyorsunuz?
Peki.
Sayın Öğüt
KAMER GENÇ (Tunceli) Bizim sorularımıza cevap
vermedi.
BAŞKAN Sadece Sayın Öğüte
vereceğim çünkü iki dakika var, Sayın Bakana da cevap vermesi için
bir dakika kalıyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bizim sorularımıza cevap
vermedi. Hayalî ihracat ne kadar, ne kadar hayalî ihracat var?
BAŞKAN Buyurun Sayın Öğüt.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayalî ihracat ne kadar, onu söyle
sen ya!
Hesabına gelmeyen hayalî ihracatla ilgili sorunun
cevabını vermiyor. Ne kadar hayalî ihracat var?
BAŞKAN Devam edin, süreden gidiyor Sayın
Öğüt, süre gidiyor.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Sayın
Bakanım, şunu sormak istiyorum: Sağlık
Bakanlığımız ve Hükûmetimizin sürekli teşvik
ettiği bir şey var Beyaz undan kaçının, kepekli un ve
siyah tam buğday ununa geçin. diye. Fakat fırınlarda veya
normal marketlerde kepekli ekmeğin ve tam buğday ekmeğinin
fiyatı neredeyse 2 misli. Bunun da sebebi olarak KDVnin çok yüksek
olması söyleniyor yani birinde yüzde 1miş, tam buğdayda yüzde
8miş. Bu konuda bir önlem almayı düşünüyor musunuz? Bunu
söylemek istiyorum.
Bir de, sizin görev alanınıza giriyor mu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Biraz daha
süre isteyebilir miyim efendim? On saniye
BAŞKAN Bir dakikamız kaldı.
Sayın Bakan, buyurun.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Teşekkür ediyorum.
Bu konu sadece Sağlık
Bakanlığımızı değil
Bu sene İsrafı
Önleme Yılı; Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığımız bunu ilan etti. Evet, siyah ekmek yenilmesi
doğru bir politika. O konuyu biliyoruz, üzerinde çalışma
yapılıyor. Bir KDV farkı var. Eminim ki onu hem tüketicinin hem
ekonominin durumunu gözetmek suretiyle bir çözüme
kavuşturacağız.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Ben teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler bitmiştir.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Karar yeter sayısı
MAHMUT TANAL (İstanbul) Karar yeter
sayısı efendim.
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Elektronik
yapalım Başkanım.
BAŞKAN Elektronik mi yapalım, ara mı
verelim, ne yapalım?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Yok canım, nereye?
100 kişi bile yok Başkanım.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Başkanım, yok ya, bunun
tartışılacak bir yanı yok ki.
BAŞKAN Karar yeter sayısı
olmadığından beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.12
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.23
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----
0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 13üncü
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
Tasarının maddelerine geçilmesi
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi tasarının maddelerine geçilmesini tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Birleşime otuz dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.24
ALTINCI
OTURUM
Açılma
Saati: 19.56
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
-----
0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 13üncü
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
490 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Şimdi birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 30uncu maddeleri kapsamaktadır.
Birinci sırada Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Antalya Milletvekili Mehmet Günal.
Buyurun Sayın Günal.
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, tüketiciler
açısından önemli olan ve uzun süredir beklenen bir düzenlemeyi
görüşüyoruz. Tabii, çalışmanın içerisinde, az önce
Sayın Bakan bazı yeni düzenlemeleri ifade etti, bunlar gerekli olan
şeyler ama eksik olanları da arkadaşlarımız yine
burada, önergelerle veya muhalefet şerhindeki eleştirileriyle birlikte
sizlerin dikkatine sunacaklar. İnşallah, kanunlaşmadan önce bu
önergeler dikkate alınarak tüketicilerin haklarını daha da
garantiye alan ve firmalar karşısında koruyan bir hâle gelir
diye düşünüyorum. Neden öyle söylüyorum? Çünkü, bazı iyi
gelişmeler olmakla beraber, bunlar zamanın gerisinde
kaldığı için sürekli düzeltmeler yapılıyor. Şu
anda, bunu yaparken de daha dikkatli olursak kısa süre sonra yeni
değişiklikler yapmak zorunda kalmayız.
Dolayısıyla, burada,
baktığımız zaman, değerli arkadaşlar, bazı
haklardan mevcut kanundan daha geriye gidenleri var. Belki, bir şeyleri
düzeltelim derken -yine tüketicilerin aleyhine olan- başka bir düzenleme
ihtiyacına da yol açabiliriz gibi görünüyor. Çünkü, aslolan tüketici
olduğuna göre, tüketicinin haklarını tüketici örgütleriyle
araması lazım. Kanunun içinde bunlar gerekçesinde geçmesine
rağmen, bazı maddelere baktığımız zaman, bu
kurullarda, hakem heyetlerinde maalesef sivil toplum örgütlerinin, tüketici
örgütlerinin temsilinin azaldığını görüyoruz. Başka
düzenlemelerle kurumlar değiştiriliyor ama kendi başlarına
tüketicilerin haklarını araması mümkün olmadığına
göre, bu örgütler aracılığıyla, dernekler
aracılığıyla kendilerinin haklarını koruyacak
inisiyatifler aracılığıyla bunu gerçekleştirebilirler.
Öte yandan, burada, sözleşme yapma mecburiyeti gibi
bazı yükümlülükler de yine tüketiciye yeni ek yük getirecek bir düzenleme
niteliğinde. Bir taraftan işi zapturapt altına alalım
derken tüketicilere yeni yükler getirilmesini de esasen doğru bulmuyoruz.
Özellikle, bu hâliyle baktığımız zaman, 4üncü maddesinde (3)üncü
fıkrada bir hüküm var. Eğer böyle yasalaşırsa
Tüketici
dernekleri de aynısını söylüyor, komisyon üyesi
arkadaşlarımızın muhalefet şerhinde de bu konuya
dikkat çekilmiş, demek ki bu eksiklik giderilememiş. Bu hâliyle
geçtiği zaman, faiz dışındaki ek ücret ve komisyonlara da
yasal dayanak oluşturabilecek bir çerçeve çizilmiş oluyor.
Dolayısıyla, şimdiye kadar yargı organları
tarafından iptal edilen ek ödemelere de hukuki bir zemin
yaratılmış oluyor yani. Düzeltelim derken bir taraftan
Bir
tarafını düzeltirken öbür tarafını bozarsak, sanki mefhumu
muhalifinden giderek bunları istemek yasalmış, doğruymuş
gibi bir sonuca çıkıyor.
Yine, burada, arkadaşlarımızın ifade
ettiği başka bir husus var: Yine 4üncü maddenin (8)inci
fıkrasında en az faiz oranı kadar diyorsunuz. Sayın
Işık Sayın Bakana az önce soru içerisinde de sordu, bu faizsiz
bankacılıkla ilgili hususlar var, ona ilişkin yapılan
işlemlerde adını koymamız lazım. Hani Kediye kedi
deriz. diyorlar ya! Eğer, burada bir şey yapıyorsanız,
faizsiz enstrüman varsa bunu faize bağlamak doğru değil.
Dolayısıyla, burada da işin içerisine, faizsiz bir
enstrümanın içerisine faizi sokmuş oluyoruz. Bunu da doğru
bulmuyoruz.
Sonuç itibarıyla bunlara
baktığımız zaman, bir taraftan tüketici yerine
bankaları yani firmayı korumuş duruma geçiyoruz. Bir taraftan
amacımız tüketiciyi korumak, kanunun adı Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanun, burada değişiklik yapıyoruz
ama öbür taraftan, bankaları ve firmaları koruyoruz.
Diğer bir husus ise: Bu birinci bölümde yer alan
bazı maddelere, örneğin 9uncu, 10uncu, 14üncü maddelere
baktığımız zaman, bu hükümler farklı bir şekilde
tüketicileri yükümlülük altına sokuyor Sayın Bakanım. Reklam
olarak yanıltıcı reklamın önünü açan düzenlemeler var.
Eğer sorumluluğu ona göre düzenlemezsek, ayıplı mal ve hizmet
üretenler bu sorumluluktan kurtulabilme imkânını bu düzenlemeyle
yakalayabiliyorlar. Dolayısıyla, burada, bu düzenlemeleri yaparken
getireceği sonuçlar konusunda da dikkatli olmak gerektiğini
düşünüyoruz. Maalesef, bu sunanlar lehine bir şey oluşuyor. Öbür
taraftan, hizmeti alan tüketiciye diyorsunuz ki: Buna göre senin
yükümlülüğün var. Bunları bilmek zorundasın. Ama
satıcı veya hizmeti sağlayana da Sen bunu bilmek zorunda
olmadığını söylersen, bundan vazgeçebiliriz. gibi bir
sonuç çıkıyor. Dolayısıyla, biraz daha tüketicinin lehine
esnek -satıcı ve hizmet sağlayıcının lehine
değil, tüketicinin lehine- düzenleme yapmamız gerekiyor.
Hazır burada, bankalarla ilgili bir şey
söylemişken kendisi Rekabet Kurumunun da ilişkili bakanı
olduğu için söylüyorum. Sayın Bakanım, burada biz, bir taraftan
Banka kredilerine limit getirelim, kredi kartlarına limit getirelim.
diyoruz ama öbür taraftan, dikkat etmiyoruz ki bu krediler neden acaba
artıyor, kredi kartlarının kullanımı neden
artıyor diye bakmıyoruz. Siz kendiniz, bizatihi
Rekabet Kurumunun
kararlarından daha önce konuştuk, bankaların bu ücret, faiz ve
komisyonlarla ilgili kendi aralarında uzlaştıklarını.
Değerli Bakan Yardımcımız da biliyordur herhâlde, size
soruyor ama sizinle daha önce Komisyonda da konuştuğumuz için
söylüyorum. Bunlarla ilgili bir anlaşma olduğunu, kendi
aralarında anlaştıklarını ve bu nedenle de Rekabet
Kurumunun o bankalara bu söylediğimiz anlamda ceza
yazdığını biliyoruz. Dolayısıyla, burada sadece
bankalara, BDDKya yetki vermek bu işi çözmüyor hatta bu Rekabet Kurulu
kararının da uzunca bir süre çıkmadığını
Şu anda, bilmiyorum, cezalar tahsil edildi mi? Temmuz ayında galiba
karar tebliğ edilmişti, itirazların sonucunu bilemiyorum, web
sitesinde de bir şey göremedik. Bu vesileyle de onu
hatırlatmış olalım ve eğer bir gelişme varsa bizi
de bilgilendirebilirseniz seviniriz.
Sonuç itibarıyla, burada kredilerin, kredi
kartlarının üzerine sınır koymak bu sorunu çözmez, taksitli
satışları sınırlamak bu sorunu çözmez. Çünkü bu bir
ihtiyaçtan, sadece pazarlama tekniği olarak cazip olduğu için
değil. İnsanlar bir tüketim çılgınlığı
içerisinde. Yani, limit koymakla bunu çözme şansımız yok.
Yukarıda Hazine Bakanımıza, gündüz BDDKnın bütçesini
görüştük ve kendilerine de ilettik. Bu, bir çözüm değil. Bu,
tasarrufu artıracak bir çözüm değildir. Bu, sadece yan bir önlemdir.
Asıl, üretimi artırmadan, geliri artırmadan tasarrufu
artıramazsınız arkadaşlar. Bunlar pansuman tedbirlerdir.
Asıl, yapısal önlem lazım. Ne lazım? Üretimi artırmak
lazım, geliri artırmak lazım. E ne yapıyorsunuz? Bizim hoca
olarak çocuklara, öğrencilere öğrettiğimiz birinci şey
şudur: Tasarruf deyince gelirin bir fonksiyonudur yatırım da
tasarrufda. Yani gelirimiz artmadan, bu tarafı artırmadan tasarruf
etme şansımız yok. Gelin Sanal gündemlerle
uğraşmayalım. diyoruz. Yapısal önlemleri alalım
üretimi artıracak, yatırımı artıracak.
İthalatın yerine yerli üretimi, yerli girdiyi teşvik edecek
önlemler almazsak hep böyle sanal tedbirlerle, geçici tedbirlerle
uğraşırız. Geçici olarak belki birkaç tüketiciyi
rahatlatır ama gerisinde bir çözüm olmaz.
Şimdi tüketmesin diyorsunuz, tüketim
çılgınlığını teşvik ediyorsunuz. Bir
taraftan her bulduğumuz yere AVM yapıyoruz Sayın Bakanım.
AVM yasası çıkmıyor, her yere AVM yapıyoruz. İnsanlar
çıkıyor alışverişe, çocuklar görüyor, adamın
yeterli geliri yok ne yapacak? Filancanın çocuğu istemiş, ben
de istiyorum. Nefis
Hepimiz babayız, ne yapıyoruz? Gelirimiz olmasa
da gidiyoruz, kredi kartıyla veya taksitle alıyoruz.
Kafamızı çeviriyoruz AVM, öbür tarafa bakıyoruz shopping center!
Ya, 3 tanesi daha geçen hafta açıldı, birini Sayın Başbakan
açtı, birisi yolun üzerinde. 2 tanesi çok büyük, Ankarada yenisi
açıldı, yan yana sayılır neredeyse. Yani bu nasıl
oluyor, benim aklım ermiyor. Sonra da vatandaşa diyorsun ki Tüketme kardeşim.
Yani nasıl tüketmesin? Sonra da diyorsun ki Kısacağım. E,
geliri yok, ne yapsın adam? Ya kredi kartına yüklenecek ya tüketici
kredisine yüklenecek.
OKTAY VURAL (İzmir) Fazla ciddiye alma.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Onun için, bunların fazla
bir şeyi yoktur. Tabii ki gerekli bazı önlemler alınması
gerekir ama sadece taksitlere sınır getirmeyle veya kredi
kartına, kredi kullanımına sınır getirmeyle olmaz.
Esastan çözüm olacak bazı tedbirler almak gerekir, aksi takdirde tezat
içerisine düşeriz. İnşallah, bu eksiklikler de
arkadaşlarımızın vereceği önergelerle giderilerek,
tüketicinin daha da korunduğu, onların lehine olan bir düzenlemeye
dönüşür diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Günal.
İkinci konuşmacı Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Manisa Milletvekili Hasan Ören.
Buyurun Sayın Ören. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HASAN ÖREN (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde söz almış bulunuyorum
ama bu kürsüye ne zaman çıksam -kendime söz verdim- AKPnin bu ileri
demokrasi anlayışıyla ilgili devamlı
tekrarlayacağım.
TRT 3te yani Meclis kanalında Hakan Şükürün
nostaljik golleri gösteriliyormuş Sayın Bakanım,
Başkanım. Eğer tüketiciyi koruma kanunundan daha önemliyse Hakan
Şükürün o nostaljik golleri, bu Meclisi TRT 3 vermiyor ise, bu Mecliste
bu çalışmayı vermeyecek ise o zaman biz burada kendi kendimize
spor mu yapıyoruz? Yani böylesi önemli bir konu.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Bizi yok
mu sayıyorsun?
HASAN ÖREN (Devamla) Meclis Başkan Vekilim, saat
19.00dan sonra, acaba, gerçekten, TRT 3 niçin bu Meclis çalışmasını
vermez? Yani o her zaman sandık dediğiniz, sandığa gidip
oy kullanan insanların gerçekten bizi denetleme hakları yok mu?
Böylesine önemli bir tasarı görüşülürken onlar televizyonların
başında bu boş koltukları görseler, yasamanın baypas
edildiğini görseler, acaba sizinle nasıl bir ilişki
geliştirirler, anlamak mümkün değil.
Bu kanunla ilgili, 2006 yılında, Sayın
Abdüllatif Şener bankalardan sorumlu Devlet Bakanıydı, o
zamanlar çok yalvarmıştık kendisine. Sayın Bakanım,
ne olursunuz -komisyonda tartışıyorduk- bu kredi
kartlarıyla ilgili yurttaşlarımızın kullanma
alışkanlıkları gelişmiş ülkelerdeki gibi
gelişmemiş. Promosyonla, iş yerlerine girerek bu kredi
kartlarının özendirilmesi ve toplumdaki yaşayan insanlara
verilmesinin sakıncalı olduğunu
Buna bir limit koyalım.
İnsanların aldığı aylıklarının,
kazançlarının 2 katı, 3 katı, 4 katı, 5 katı
olsun. dediğimizde, hani o Gezi Parkından sonra
Başbakanın söylediği faiz lobisi var ya, AKPnin döneminde
palazlanan, güçlenen, o gün de Abdüllatif Şenere istedikleri
boyunduruğu vurdular ve bu kredi kartlarıyla ilgili, bütün
vatandaşların ellerinde fazlasıyla olma imkânını
sağladılar. 56 milyon kredi kartı 17 milyon vatandaşın
elinde. 17 milyon vatandaşın elinde 56 milyon kredi kartı var.
2002 yılında 6,5 milyar olan tüketici kredileri
-o çok söylediğiniz, yakındığınız faiz lobisi
tarafından- 2013 yılı itibarıyla 232 milyara
çıkmış. Bireysel kredi kartı, sokaklarda
sattığınız kartlar, 2002 yılında 4,5
milyarmış, -yani vatandaşın, izleyemeyen
vatandaşımızın daha iyi anlayabileceği şekilde
4,5 katrilyonmuş- 2013 yılı sonu itibarıyla 81 milyara
gelmiş. Yani on yıllık siyasi anlayışınız,
uyguladığınız politikayla faiz lobisini
yaratmışsınız ve bu ülkenin yüzde 62 dar gelirli
insanını da kredi kartı mağduru olarak bir yana
koymuşsunuz. 17 milyon kredi kartı kullanıcısının
2 milyonu icrai takipte...
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Pert olmuş, pert!
HASAN ÖREN (Devamla) ...1,5 milyonu eksik ödemede. Yani
yüzde 20 ödemeden bahsetmiyorum, bir ay ödüyor, iki ay ödeyemiyor. 2010
yılı sonu itibarıyla, 10 milyon vatandaş yüzde 20sini
ödüyor. 17 milyon kart, 13,5-14 milyon insan ödeme zorluğu içerisinde.
Şimdi, BDDK diyor ki: Ben kredi kartlarına sınırlama
getiriyorum. Uyan, sabah oldu! 2006 yılında söylemiştik. Bu
vatandaşlar kredi kartı kullanımıyla ilgili bu kadar
özendirilir ise sokaklarda bu kadar kredi kartı satılır ise
sonucunun bu olacağını söylemiştik. Şimdi, borçlu olan
bu kadar kredi kartlısına çözüm getirmeden, BDDK Birinci yıl
aldığınız aylığın 2 katı, ikinci
yıl 4 katına çıkaralım. uygulamasına geçiyor.
Peki, icrada olanlara gerekli çözümü getirmeyecek miyiz?
52 milyar yani 52 katrilyon para kazanmış bankalar. Türkiyede, en
fazla para kazanan 10 firma içerisinde 8i banka. Bunlar taşın
altına ellerini koymayacaklar mı? Hamama girip biraz terlemeleri
gerekli değil mi? O zaman ne yapalım? Bakın, kanun teklifleri
var, benim de kanun teklifim var. İcrai işleme düşmüş olan
arkadaşlarımızı -veya ödeme zorluğu çeken
arkadaşlarımızla ilgili- kolaylaştırıcı,
aldıkları aylığın içerisinden ödeyebilecek duruma
getirelim ilk önce, ondan sonra beyaz sayfa açalım. Yüz yirmi ay vade
yapalım, faizleri silinsin, alınacak ücretler silinsin. Bu icrai
işlemle ilgili devam eden dosyaları yüz yirmi ay vade yapalım.
Bankalar bunun dışında yeni kredi kartlarını
dağıtacaksa işte o zaman aldığı
aylığın 2 katıyla veya 4 katıyla ilgili bulunan çözüm
işe yarar. Yoksa 4 milyon insan kredi kartı ödeyemez iken siz,
şimdi üç aylık deseniz, beş aylık deseniz, bu kredi
kartını sınırlandırsanız ne işe yarayacak?
Hiçbir işe yaramayacak. E, siz Meclisi baypass eder iseniz sadece Bakanlar
Kurulunda, hatta Bakanlar Kurulunun ötesinde Recep Tayyip Erdoğanın
iki dudağının arasından çıkan kararlarla, kanun
hükmünde kararlarla bu işi yürütmeye kalkar iseniz Meclisin hâli de bu
olur. Meclisin o ceylan derili koltukları denen, halkın öyle
bildiği yerlerde kimse oturmaz.
OKTAY VURAL (İzmir) Ama aşınmasın
diye!
HASAN ÖREN (Devamla) Olabilir, o da olabilir. Evet,
aşınmasın diye de olabilir.
Değerli arkadaşlarım, 2002
yılında 500 lira, bin lira ücret alan bir arkadaşımız
aldığı bin liranın sadece 75 lirasıyla
borçlanmıştı. Yani, bin lira para alan
arkadaşımızın 75 lira borcu vardı. Öyle bir hâle
getirdiniz ki ülkeyi pembe bulutların üzerinde tarif ediyorsunuz. E, bu
kadar medya bana çalışsa ben de bundan daha iyisini yaparım,
Cumhuriyet Halk Partisi de bundan daha iyi yapar, muhalefetin bütün partileri
de bundan daha iyisi yapar.
OKTAY VURAL (İzmir) Zaten yaparız canım.
HASAN ÖREN (Devamla) TRT 3ü bile siz Muhalefetin sesi
duyulur. diye kısıtlamaya gittiniz. Meclis başkan vekilleri bu
konuda sıkıntı duymuyorlar. Ben sıkıntı
duyarım o koltukta otursam. Benim emrimde olan, İç Tüzüküyle beraber
benim hükmettiğim bu Meclisde Hakan Şükürün attığı
nostaljik gollerden daha değersizse ben orada oturmaktan
sıkıntı duyarım. Niçin, gecenin bu saatlerinde, sabahlara
kadar burada olacağız? Size anlatacak bir şeyimiz yok. Topu topu
25 milletvekili var. Peki, buradaki sesimizi halka duyurmak istiyoruz, onu da
siz engelliyorsunuz.
ENGİN ALTAY (Sinop) Hepsini
çağıracağız şimdi.
HASAN ÖREN (Devamla) Ondan sonra, dönüp diyorsunuz ki:
Muhalefet çözüm üretmedi. E, peki, çözümü nerede üreteceğiz? Bu kürsüde
üretmeyeceğiz mi? Bu kürsüden sizlere konuşmayacak mıyız?
Ortak aklı bu yasamada ortaya koymayacak mıyız?
Değerli arkadaşlarım, bu, Sayın Genel
Başkanımızın söylediği gibi, bir diktatörlüktür.
Eğer sandıktan çıkmayı, sandıktan çıkanları
meşru görüyor iseniz onun Meclisi de meşrudur. Bu Meclise
kısıtlama getiremezsiniz. Bu Mecliste biz bunları
tartışmaz isek, bunları konuşamaz isek tüketicinin
haklarını kimin koruduğunu, kimin
korumadığını nasıl anlatacağız?
İşte, çözüm getiriyoruz, bölün yüz yirmi aya. İnsanlar ödeme
kolaylığını bulsunlar. Ödeme
kolaylığını bulduktan sonra, yeni koyduğunuz
kuralın da işlemesini sağlayın ama buraya geldiğinde
faiz lobisi diye yakındığınız, faiz lobisi diye
yanına yaklaşmadığınız o bankalar yine size istediklerini
yaptırıyorlar.
Türkiyede, 2002 yılında, toplam 47 katrilyon
yani bugünkü parayla 47 milyar borç varmış; Türkiyede
yaşayanların ev kredisi, araba kredisi, aldığı bütün
kredilerin hepsi, 2002 yılında. 2013 yılı sonu
itibarıyla 965 milyar yani eski parayla telaffuz etmeye kalkar isek 965
katrilyon. Sıfırları atmasaydınız, Türkiyeyi,
Türkiyede yaşayan yurttaşların dilinin alışık
olmadığı bir kelimeyle karşı karşıya
bırakacaktınız; kentilyonla. Biraz daha gayret eder iseniz
Eski
parayla 47 milyon olan Türkiyedeki yurttaşlarımızın
borcunu 965 katrilyona çıkarmışsınız. Hani, fakir,
fukara, gurebanın sizler temsilcileriydiniz!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN ÖREN (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, kredi kartlarıyla ilgili sorunun çözümü
bulunmadığı süre içerisinde yapılan düzenlemelerle
halkın rahatlaması mümkün değildir. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ören.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına,
Mardin Milletvekili Erol Dora. (BDP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Dora.
BDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 490 sıra sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısının
birinci bölümü üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, günümüzde, serbest piyasa
ekonomisinin egemen olduğu ülke hukuklarında, tüketim olgusuna
bağlı olarak tüketici kesimi ön plana çıkaran
yaklaşımlarda, tüketiciler, korunması gerekli zayıf
kişiler grubu içinde ele alınmaktadır. Bu bağlamda,
tüketici kesimini oluşturan kişilerin korunması, kendine özgü,
bağımsız ve sosyal hukuk alanına giren temel bir konu
olarak incelenmektedir. Bireylerin daha iyi çevre koşullarında ve
daha rahat bir biçimde yaşama arzusu, üretim ve tüketim ilişkisi
içinde gerçekleşen yapısal farklılaşma nedeniyle
değişime uğramıştır. Bu bağlamda, tüketici,
devleşen karteller, haksız işlem koşulları,
haksız rekabet, fahiş fiyat artışı, ağır
kredi koşulları, oldubittiye getirilen işlemlerle
karşı karşıyadır. Bu durum, tüketicinin
korunmasına yönelik olarak getirilmiş düzenlemelerin ne kadar
haklı ve gerekli olduğu hususunu açıkça ortaya koymaktadır.
Hukukun ve hukukçunun görevi de tüketicinin bu ortamdan
çıkarılması için gerekli koşulların oluşmasını
sağlamak olmalıdır.
Bize göre tüketici, temel gereksinimlerinin giderilmesi
ve sağlıklı bir çevrede yaşama gereğinin yerine
getirilmesi için seçim hakkını kullanabileceği bir ortamda
eğitilmiş ve bilgilendirilmiş olarak güvenlik içinde ekonomik
faaliyetlere katılan, bu katılımı nedeniyle uğrayabileceği
zararı tazmin edilen, bu haklarının korunması, sürdürülmesi
ve geliştirilmesi hususundaki taleplerini, oluşturacağı
örgütler aracılığıyla ya da bireysel olarak kamuoyuna
duyurma hakkına ve taleplerinin dikkate alınmasını isteme
yetkisine sahip kabul edilen kişidir.
Sayın milletvekilleri, dünyanın diğer
ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de tüketiciler, üretim faaliyetlerinin
giderek sayılamayacak derecede çeşitlenip
karmaşıklaşmasının yarattığı üretici ve
tüketici sorunlarıyla karşı karşıya olmanın getirdiği
sıkıntılarla iç içedir. Ancak, çıkacak kanun bazı
hususlarda iyi düzenlemeleri içermekle birlikte, bazı hususlar
açısından tüketicilerin haklarında önemli kısıtlamalar
yapmakta, mevcut hâlden geriye giderek önüne geçilemez tehlikeler içermektedir;
bu anlamda, Başbakanın çok yakındığı faiz
lobisine bizzat Hükûmet eliyle halkı teslim etmektedir.
Kanunun, daha hazırlanma aşamasında iken,
hemen hemen bütün tasarı ve tekliflerde olduğu gibi, konu
hakkında yeterli bilgili ve ilgili akademisyenlere
bırakılmadığı için, Avrupa Birliği
direktiflerinin eksik veya yanlış tercümeleri, kanun yapım
tekniği açısından dili ve kaleme alınışında
hatalar olması, genel kanun metinlerinde işlenen kavramlara uzak
kalınışı, kanun içi boşlukların çokça
bırakılması ve özellikle bazı haklar tanınırken
bazı mevcut hakların geriye alınmaya
çalışılması ve beklenen hakların
tanınmayışı gibi, ülke ekonomisi ve ferdin refahı
açısından hayati öneme sahip bu kanunda olmaması gereken
eksiklik ve hatalara rastlanmaktadır.
Özellikle, bankacılık ve inşaat sektörü
gibi tüketicilerin en çok hukuki ihtilafa düştüğü durumlarda, sektörü
koruyucu yeni hükümler ile mevcut haklardan geriye gidişi sosyal devlet
ilkesiyle bağdaştıramamaktayız.
Tüketici Örgütleri Federasyonunun
hazırlığı raporda 2012 yılı hak arama sürecinde
yaşanan tüketici sorunlarına bakılmakta ve geçmiş
yıllara göre artış gösteren bir seyir izlediği
görülmektedir. 2012 yılında da ülkemizde hak ihlallerinin boyut
kazanarak devam etmesi, hak arama mücadelesinde daha etkili ve yoğun emek
harcamayı zorunlu ve gerekli kılmaktadır. Tüketicinin temel
ihtiyaçlarını etkileyecek başta benzin ve diğer
akaryakıt ürünleri olmak üzere, yüksek oranlarda zam yapan kamu
kuruluşları ile adil vergi toplamak yerine dolaylı vergilerle
yükü tüketici yurttaşa yükleyen kamu otoritesinin uygulamalarıyla,
telekomünikasyon, bankacılık, genetiği
değiştirilmiş organizmalar, gıda
sigortacılığı, turizm ve diğer sektörlerde
yaşanan ayıplı mal ve hizmetler, haksız sözleşme
şartları, satış sonrası hizmetlere ilişkin
haksız, yasa, hukuk tanımaz uygulamalar devam etmektedir.
Bankacılık sektörünün yasaya ve hukuka
aykırı haksız uygulamalarına
baktığımızda: Mobil elemanlar yoluyla ve stantlarda
rastgele kredi kartı dağıtılmaya devam edilmesi; kredi ve
kredi kartı sözleşmelerinin bir nüshasının tüketiciye
verilmemesi; dağıtılan kartların limitlerinin kişinin
gelirine göre belirlenmemesi; kullanımdaki kredi kartlarına tek limit
yerine Tuşa bas, artıralım. denilerek keyfî uygulamalarla
kişinin her kartına ayrı limitler tanınması; asgari
ödemesini yapan ya da temerrüde düşen kredi kartlarına bileşik
faiz uygulanması; ortak ATMden para çekilmesi ile hesap
görüntülenmesinden ücret alınması; havale ya da EFT yapan
tüketicilerden yüksek tutarlarda masraf alınması; kredi
kartından ücret, aidat, cari hesaplardan hesap işletim ücreti
alınması; kredi kartı aidatının iade edilmemesi yönünde
verilen yargı kararlarına tepki olarak kredi kartının
kullanıma kapatılması; konut başta olmak üzere, alınan
tüketici kredilerinde bilgi ve onay dışında sigorta
yapılması; yapılan alışverişlerde kredi
kartından yasaya aykırı olarak komisyon alınması; konut
finansmanı kredilerinin erken kapatılmasına ceza
uygulanmasıyla, yeniden yapılandırmalardan yeniden yüksek
tutarlarda ücret alınması. Tüm bu aykırı uygulamalara
karşı, kamu otoritesi olan Merkez Bankası ve BDDKnın
görevlerini yapmaması problem teşkil etmektedir.
Sayın milletvekilleri, BDDKnın bankalar ve
tüketici kredisi veren finansal kuruluşların faiz
dışında tüketiciden talep edeceği ücretlerin belirlenmesi
anlayışı, kanunun ruhuna ve tüketiciyi koruma anlayışına
uygun değildir. BDDK, bugüne kadarki tarz ve çalışma
şekliyle tüketici ile finansal kuruluşlar arasında bir denge
oluşturma işlevi görmüştür fakat söz konusu düzenlemeler,
tüketiciyi yani korunması gerekeni ilgilendiren düzenlemelerdir. Bu
açıdan bakıldığında, BDDK gibi lobi faaliyetlerinden
etkilenen ve denge kurmaya çalışan bir kurumun tüketiciyi koruma
işlevini gerçekleştirmesi ontolojik olarak mümkün değildir.
Aynı zamanda, tüketiciden faiz dışı ekstra ücret
alınması için Meclis Genel Kurulunun düzenleme yapması, kamu
yararını hiçe saymak anlamına gelmektedir. Bu maddeyle Hükûmet,
bankaların faiz dışı geliri olan ve her geçen gün yenisi
eklenen 60ı aşkın kalemde alınan ücretleri
meşrulaştırmaktadır. Bankaların yanı sıra
tüketicilerle sözleşme imzalayan tüm şirketlerin ücret ve masraf almaları
da hüküm altına alınmıştır. GSM şirketlerinin,
elektrik, doğal gaz, su dağıtımı yapan kuruluşlar
ile diğer tüm şirketlerin ücret ve masraflarla tüketicileri
mağdur etmeleri yasal hâle getirilmiştir.
Yürütmenin işlevi düzenleme adı altında sermayenin
tüketiciyi sömürmesini meşrulaştırmak değil, tüketicinin
haklarını korumak ve gelir dağılımında adaleti
sağlamak adına tüketici lehine düzenlemeler yapmaktır. Bu
açıdan, kanunda hizmet sağlayıcıların Anayasaya da
aykırı şekilde çeşitli isimlerle ücret almasının
yasal olarak engellenmesi gerekmektedir.
Sayın milletvekilleri, Reklam Kurulundaki kurul
üyelerinin sayısının 29dan 11e indirilerek işçi ve memur
sendikaları konfederasyonları ile Türk Mühendis ve Mimar Odaları
Birliği, Türk Tabipleri Birliği, Türk Eczacıları
Birliği, Türk Diş Hekimleri Birliği gibi meslek
kuruluşlarının temsiliyeti
kaldırılmıştır. Ne yazıktır ki yürürlükteki
yasanın belirlediği yapı daha kapsayıcı ve demokratikti.
Değerli milletvekilleri, hukukun temel ilkelerinden
olan zayıf yanın tüketici-
güçlü yan -mal ve hizmet piyasaları- karşısında
korunması gerekmektedir. Önümüzdeki süreçte yığınsal
tüketici mağduriyetlerine yol açacak yeni sorunların ortaya
çıkması istenmiyorsa tüketicilerin sesine kulak verilmeli ve tüketicinin
korunması hakkındaki kanun taslağında haksız talepleri
meşrulaştırma girişimlerinden vazgeçilmeli ve taslak,
tüketici talep ve ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde
yasalaştırılmalıdır. Aksi durumda, tüketicilerin
mağduriyetleri kaçınılmaz olacak, çıkarılan yasa
olması gereken amaca hizmet etmeyecektir.
Konuşmama son verirken Genel Kurulu tekrar
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Dora.
Gruplar adına konuşmalar bitmiştir.
Şimdi, şahısları adına
konuşmalara başlıyoruz.
Birinci konuşmacı Denizli Milletvekili Emin
Haluk Ayhan.
Buyurun Sayın Ayhan. (MHP sıralarından
alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşülmekte olan 490 sıra sayılı Tasarının
birinci bölümü üzerine şahsım adına söz aldım, bu vesileyle
yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bu tasarıyla kâr payını
bağırta bağırta faize eşitliyorsunuz, faiz lobisine
teslim olmuş vaziyettesiniz. BOP eş başkanlığıyla
küresel akıl hocalarınızın suflörlüğünde tüketiciyi
sermayeye teslim ediyorsunuz. Bu bölümde kâr payını faize
eşitliyorsunuz, faiz lobisine tüketiciyi teslim ediyorsunuz.
Biraz önce sordum, TUSKONu mu tercih ediyorsunuz
MÜSİADı mı? diye. Çünkü, bazı kanunlarda, tasarılarda
TUSKONu dercediyorsunuz. Söylemesek kendi aranızda bile problem
çıkacak.
Şimdi, öğrenciye tüketici diyoruz, AKP grup
başkan vekili garipsiyor. Evet, öğrenci tüketicidir.
Şimdi, Hükûmetin arınma vakti, doğruyu
söyleyin. Tüketiciye Biz, sizi faiz lobisine teslim ediyoruz. diyor musunuz,
demiyor musunuz? Bunu verdiğimiz önergelerle düzeltecek misiniz,
düzeltmeyecek misiniz? Bunu özellikle sormak istiyorum.
Burada, biraz önce, Sayın Başkan,
kullandığım bazı ifadeler için Sayın Bakanı
korumak amacıyla Sayın Bakanın Genel Kurul üyesi
olmadığı anlamına gelebilecek ifadeler
kullandınız bence. Sayın Bakan Genel Kurulun üyesidir, ben
döndüm, ona söyledim. Burada, AKPde kimse yok ki kime ne söyleyeceksiniz? Burada,
gerçekten çok üzüldüm ve tüzüksel hak diye bir şey var mı?
Açtım, baktım, benim konuşmamda, tutanaklara baktırdım
tüzüksel hakkım demişsiniz. Böyle bir şey var mı? Onu bir
ifade
Böyle bir Türkçe var mı? Lütfen, baktırın. Hangi maddeye
göre bunu söylediniz? Çünkü, söz istediğimiz takdirde maddesini
soruyorsunuz, siz de bunu bana bir söyleyin; söylemezseniz ben gerekeni kendi
açımdan dile getiririm ileride.
Şimdi,
Sayın Bakan dolaylı teşekkürü üretip kendisi sahipleniyor. Biz
dolaylı değil, doğrudan teşekkür etmekten falan hiç
çekinecek insan değiliz. Ettik de zaten. Kime etmemiz gerektiğini de
söyledik. Fakat dolaylı bir özrü dilemeyip erdem sahibi olmayı
istemiyorsanız ben size ne söyleyeyim? Genel Kurulda kimse olmuyor biraz
önce ifade ettiğim gibi, kime dönüp konuşacağım? İktidar
partisi takip etmiyor, bazen Hükûmet bile olmuyor burada.
ENGİN ALTAY (Sinop) Gelecekler, şimdi hepsi
gelecek.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Şimdi,
dolayısıyla bu tür sıkıntılar ortaya
çıkıyor. Müdahale ederken onun için dikkat etmeniz lazım Sayın
Başkanım. Kaldı ki söylediğimde bir hakaret yok, Sayın
Bakan cevap da vermemiş.
Sayın Başkan, bakın, ben Emin Haluk Ayhan
olarak dün Milliyetçi Hareket Partiliydim, o düşünceleri savunuyorum,
bugün de aynı yerdeyim, yarın da aynı yerde olmaya devam edeceğim.
Bunu özellikle bilmenizi istiyorum. Bulunduğu yerde ayağını
yere basamayıp ömrü boyunca nefret ettiklerinin ona vereceği, taltif
edeceği bir duruma hiç gelmedim, Allah beni bu duruma getirmekten de ne
yapsın? Sakınsın. Böyle bir duruma insan zaman zaman gelir,
gerçekten zordur. İnsan haysiyeti önemlidir. Allah kimseye haysiyetini ne
yapsın? Kaybettirmesin.
Gerçekten şunu burada ifade etmek istiyorum:
Sayın Bakanım, bu tasarıda tüketiciyi faiz lobisine teslim
etmeyiniz. Geliniz, burada arınınız. Verdiğimiz neleri,
önergeleri dikkate alınız. Sıkıntıya girmeyiniz.
Bakın, yarın, siz, tüketiciyi faiz lobisine teslim eden bakan
konumuna düşeceksiniz. Bundan biz sizin iyiliğinizi, milletin,
tüketicinin iyiliğini istediğimiz için söylüyoruz. Aksi takdirde,
zatıaliniz böyle bir şekilde kendini ifade ettirmek istiyorsa bizim
onun için yapacağımız hiçbir şey yok, bir şey de
söylemeyiz, siz bundan zevk de alabilirsiniz ama gerçekten onu ifade etmek
istiyorum.
Bu bölümdeki önergelerimizin Genel Kurul tarafından
dikkate alınacağını düşünerek yüce heyete
saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ayhan, teşekkür ederim.
Ben Genel Kurula hitap etmeniz gerekir diye size ricada
bulundum ama canınız sıkıldıysa bunu daha önceden dile
getirebilirdiniz, ben size söz verirdim.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Hayır, gayet rahat
söyledim.
BAŞKAN - Bu kadar zaman
sıkılmışsınız, daha önce söz verirdim size. Benim
bildiğim, konuşmalar Genel Kurula göre yapılır.
Teşekkür ederim.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Hayır, Sayın
Başkan, kürsüyü şahsınız açısından
değerlendirmeyin. Sayın Bakanın yerinde olsam istifa ederim.
BAŞKAN Şimdi, ikinci konuşmacı
Bursa Milletvekili Mustafa Öztürk. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Genel Kuruldan
saymıyorsunuz onu.
BAŞKAN Genel Kurula konuşulur, bakan da Genel
Kurulun bir üyesidir.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) O da Genel Kurulun
üyesiyse
BAŞKAN Üyesidir, hitap Genel Kurula doğru
olur.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Evet, Sayın Bakan
da Genel Kurul üyesi.
BAŞKAN Ben böyle biliyorum, böyle de
uygulayacağım.
Teşekkür ederim.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Tüzüksel hak nedir,
maddesini söyleyin?
MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) Sayın Başkanım,
süreyi tekrar
BAŞKAN Peki, tamam, yeniden başlatalım.
MUSTAFA ÖZTÜRK (Devamla) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; kanun tasarısının birinci bölümü
üzerine şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, 89 maddeden oluşan bu kanun
tasarısının hem hazırlanma aşamasında
Bakanlık bürokratlarımıza ve Bakanlığımıza
hem de Meclis çalışmalarında alt Komisyon ve üst Komisyon
üyelerimize katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.
Gerçekten çok anlamlı tartışmalar yaptık ve yasa
tasarısının olgunlaşmasına katkı yaptık.
Özellikle, son yıllarda ticaretin çeşitlenmesi,
iletişim araçlarının, ortamlarının gelişmesi ve
değişmesi sonucunda tüketici hakları da çok büyük önem
kazandı. Tasarımız, kredi kartından banka
sözleşmelerindeki düzenlemelere, konut kredilerine, ayıplı
malların iadesinden paket tur alan vatandaşların mağdur
edilmemesine, İnternetten satışlara ve reklamlara kadar birçok
alanda çağdaş düzenlemeler getiriyor. Çok da olumlu birtakım
gelişmeler var, onların bir kısmını
paylaşacağız.
Kanun tasarımız, aslında bazı
arkadaşlarımız söyledi, onun aksine pek çok kurum ve
kuruluşun, sivil toplum örgütlerinin, tarafların görüşü
alınarak hazırlanmıştır. Bu daha önce de böyle oldu,
Meclis çalışmalarında da böyle oldu hem alt Komisyon
Başkanımız hem üst Komisyon Başkanımız her tarafa
söz vererek bu kanun tasarısına katkı yapmalarının
önünü açtılar, bunu da belirtmek istiyorum.
76 milyonu ilgilendiren bu kanun tasarısı,
aslında hak arama yollarını kolaylaştıran,
çağdaş haklar getiren, cezaların amaca uygun olmasını
ve etkinin artmasını, bürokratik işlemlerin de
azaltılmasını sağlayan bir kanun tasarısı hâline
gelmiş oldu.
Gazete ve dergi gibi süreli yayın
kuruluşlarınca düzenlenen promosyon kampanyaları, yine
işletmeler tarafından yılda düzenlenen indirim kampanyaları
gibi birçok düzenleme getiriyor. Burada da tüketicilerin haklarını
koruyacak çok ciddi tedbirler ve yeni maddeler getirilmiş durumda. Ben
bunun çok ciddi bir aşama olduğunu düşünüyorum.
Yine, indirimli satış
kampanyalarında ve promosyonlarda önceki fiyatıyla sonraki
fiyatı arasında düzenlemeler getirmesi de tüketicinin korunması
anlamında çok önemli.
Reklamlarla ilgili,
yanıltıcı birtakım reklamlar ve çalışmaların
da bu kanun tasarısıyla düzenlenerek yeni cezaların getirilmesi,
denetimlerin getirilmesi de ayrıca olumlu bir gelişme, aşama.
Reklam Kurulu daha aktif, daha dinamik bir şekilde düzenleniyor,
uluslararası standartlara uygun hâle getiriliyor, 11 kişiyle daha
etkin, daha hızlı bir şekilde karar alacak.
Yine, tüketici hakem heyetleri yeniden
düzenleniyor. Tüketicilerin haklarını aramaları bu kanun
tasarısıyla kolaylaştırılıyor. Gerçek
dışı indirimler, özellikle yıl boyunca olan indirimler
tekrar düzenlenmiş oluyor.
Yine, maketten satışlarla
ilgili sigorta sorumluluğu, devre mülkler, tur hizmetleriyle ilgili
çalışmalarda da bu kanun tasarısında çok önemli
açılımlar meydana getirildi tüketiciyi koruyacak şekilde.
Ben şimdi, bunların üzerine,
birtakım hususları tekrar gündeme getirmek istiyorum burada
değinilen: Birincisi, faiz lobisine esir olmadık,
olmayacağız. Bu kanun tasarısında da var, bundan sonra da
olacak. Nitekim, bundan önce vergilerin yüzde 94ü faize giden dönemleri, yine
bileşik faizlerin yüzde 60 olduğu dönemleri, bir gecede faizlerin 7
bine çıktığı dönemleri düşünürsek milletin niçin AK
PARTİyi tercih ettiğini
HASAN ÖREN (Manisa) Geç
bunları, onlar yenmiyor artık, eskidi onlar, eskidi.
MUSTAFA ÖZTÜRK (Devamla) -
faiz
lobisine kimlerin esir ettiğini hepimiz biliyoruz. Yani AK PARTİ de
bu yüzden onay alıyor zaten. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HASAN ÖREN (Manisa) Eskidi onlar,
eskidi. Bırak, yemiyor artık insanlar onları. 2002deki borç
bitti.
MUSTAFA ÖZTÜRK (Devamla) Yani,
dolayısıyla, faiz lobisine esir olmadık. Faizler
düşürülebildiği kadar düşürülür piyasa şartları
dâhilinde, hiç kimse kusura bakmasın.
Biz hiçbir STKyı yakın veya
uzak olarak görmüyoruz, sivil toplum örgütlerinin görüşlerini önemsiyoruz.
Onların görüşlerini alıyoruz, doğru görüşler varsa
değerlendiriyoruz, istifade ediyoruz. AK PARTİ bu konuda sivil toplum
örgütlerinin önünün açılması için de çok ciddi çalışmalar
yaptı, bundan sonra da yapmaya devam edecek.
Tüketici örgütlerinin görüşlerini aldık, hem
öncesinde aldık hem de Mecliste görüşürken aldık.
Dolayısıyla, her türlü düşüncelerini söylediler. Yani, bir
arkadaşımız burada söyledi, aslında bizim
bürokratlarımıza da Bakan Yardımcımıza da gerçekten
söylemişti: Bu kanun tasarısı çok güzel
hazırlanmış, teşekkür ederiz. Bizim çok fazla
katkımız yok. Ben de kendisine bu katılımlarından
dolayı teşekkür ediyorum.
Katılım bankasındaki bu payın,
kârın faiz olmadığını
O katılım
bankasındaki yapıyı bilenler bunu söylemezler. Nitekim, hem
muhalefet partilerimizin itirazları veya önerileriyle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA ÖZTÜRK (Devamla)
bizim de
katkılarımızla o maddeyi de düzenledik. Dolayısıyla,
bu konuyu da yani arkadaşlarımızın bilmesi lazım.
Ben bu kanun tasarısının ülkemize,
tüketicilerimize hayırlı olmasını diliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Sayın milletvekilleri, şimdi soru-cevap
işlemine geçiyoruz.
Süremiz on beş dakikadır.
Sisteme giren sayın milletvekilleri var,
sırasıyla isimlerini okuyacağım.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, özellikle son on yılda
hanehalkı borç oranları yaklaşık 10 kat artarak gelirlerin
yüzde 50si düzeyine ulaştı. Bu, normal vatandaşın borç
yükünün altından kalkması konusunda bu yasada ne gibi bir düzenleme
söz konusu yani vatandaş bundan ne istifade edecek?
İkincisi, konut kredilerinin erken
kapatılması durumunda yüzde 2lik erken ödeme cezası neye göre
belirlenmiştir? Türkiyenin bugünkü faiz şartlarından yüzde 2
çok acımasız bir oran değil midir? Bunun düşürülmesi mümkün
müdür, bu konudaki önerimize katılabilecek misiniz?
Bir de bankaların, kredi kartı borcu olmadığına
dair bir yazı istenmesi durumunda vatandaşlardan ek ücret talep
ettikleri iddiaları var. Doğru mudur, doğruysa bunu neye göre
alıyorlar?
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Mevcut kanunun 10/B maddesi uyarınca kredi veren
kurum da ayıplı maldan sorumludur. Yani, ben bir daire satın
aldım, daire ayıplı ve bu ayıptan dolayı hem
satıcı sorumlu hem banka sorumlu; mevcut olan düzenleme bu
şekilde. Ama getirmiş olduğunuz düzenlemede sadece
satıcı sorumlu, krediyi veren bankayı sorumluluktan
kurtarıyorsunuz. Tüketici kanununun asıl amacı mağduru,
zayıf olanı korumak değil midir? Bu, bu anlayışla ters
bir düzenleme değil midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Erdemir
AYKAN ERDEMİR (Bursa) Sayın Bakan, tüketiciyi
koruma noktasında devlete düşen farklı görevler var. Bunlardan
biri yasal düzenlemelerle tüketicilere zarar verebilecek her türlü sürecin
önünü almak. Fakat bir diğer yaklaşım da tüketicide
farkındalık yaratmak ve tüketicinin bilincini yükseltmek.
Finans söz konusu olduğunda finansal
okuryazarlık tüketiciyi korumanın çok önemli yollarından biri.
Türkiyenin bir finansal okuryazarlık eylem planı henüz yok ve PISA
testlerinde de finansal okuryazarlık testini uygulamayan bir ülkeyiz. Bu
konuda adım atılacak mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çok teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, Reklam Kurulundan Türk
Eczacıları Birliği, Türk Dişhekimleri Birliği, Türk
Tabipleri Birliği ve baroyu çıkartıyorsunuz. Oysaki bu
mesleklerin mensupları kendi uzmanlık alanlarına giren konularda
çok önemli görevler yapıyorlardı orada. İlaç gibi, zehirle
arasındaki farkın sadece doz ve bilinç olduğu bir hususta Türk
Eczacıları Birliğinin gönüllü olarak yaptığı
görevlendirmeyi, o yapılan katkıyı arzu etmemenin amacı
nedir? Bir doktorun orada bulunmamasının, baro temsilcisinin veya
diş hekiminin
Ki diş hekimliğiyle ilgili reklamlar, o ürünlerle
ilgili reklamlar çok önde. Niçin bundan kaçıyorsunuz? Bu kişilerin,
hep belli bir amaca yönelik olarak değil, doğrular yönünde oy
kullandığından ve bazı yandaş şirketlere ceza
kestiğinden dolayı cezalandırıldıkları doğru
mu?
BAŞKAN Teşekkürler.
Süre var sanıyorum. Soru sormak isteyen başka
kimse yoksa Sayın Bakana cevap için söz vereceğim.
Buyurun Sayın Bakan.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, evet, Bu yasa
hanehalkının borçlanmasına ilişkin ne getiriyor?
diyorsunuz. Bu yasa, ismi belli, Tüketicinin Korunması Yasası. Yani
bütün faaliyetlerin esasında hedef kitlesi insan, tüketici. Üretimi de
insan yapar, tüketimi de insan yapar. Bu yasada getirilen düzenlemelerle
tüketicinin harcaması ve bu harcama dolayısıyla yüklendiği
külfetlerin hak ve nefaset kurallarına uygunluğunun
sağlanması amaçlanıyor. Elbette ki bu uygunluğun sağlanması
hanehalkına da, kredi kullanana da, tüketici sıfatıyla hareket
eden kişilere de önemli katkı sağlayacak.
Konutta erken ödeme, yüzde 2 fazla değil mi? Bu
zaten var olan uygulama, şu anda devam eden bir uygulama, hani mortgage
dediğimiz yasal düzenleme çerçevesinde.
ALİM IŞIK (Kütahya) Var da yüksek Sayın
Bakanım. Bu insanlar çok şikâyet ediyor, tüketicinin derdi bunlar.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Ama bu erken ödemede yüzde 2 tazminat uygulamasının fazla
olduğuna ilişkin, gerçekten, bizim Bakanlığımıza
ulaşmış, yoğunluk kazanmış bir şikâyet de
söz konusu değil. Onu ifade etmek istedim.
Sayın Tanal: Kredi veren banka niçin sorumlu
değil? Orada üçlü bir ilişki var. Şayet banka bağlı
kredi olarak kredi kullandıran durumunda ise bankanın da
sorumluluğu var ama bağlı kredi ilişkisi yoksa çok
doğaldır ki finansı sağlayan kurum ayrıdır, onu
kullandıran ayrıdır; orada bankanın sorumluluğu söz
konusu değil.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ama mevcut düzenleme
sorunlu Sayın Bakan yani geriye gidiyor, onu söylemeye
çalışıyorum.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Aaa, geriye gidiş yok, gidiş yok burada.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Var. 10/B maddesiyle
karşılaştırın.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Maddeyi detaylı okursanız kesinlikle bu yasada tüketici
haklarının korunması bakımından hiçbir hâlde geriye
gidiş söz konusu değil.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Özür dilerim, 10/Bnin
karşılığı nedir şimdi?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
E, ben cevaplıyorum şimdi, detaylara girmeyeyim. Yani yasada bunun
detayları var yani açıp maddeyi okumam lazım.
Efendim, Sayın Erdemir: Finansal
okuryazarlıkla alakalı neler yapılıyor? Bu konuyla
alakalı hem Hazine Müsteşarlığı ve bankalarla ilgili
Hükûmet adına faaliyeti yürüten Hazinedeki birimler ve Bankalar
Birliği gerekli çalışmaları sürdürüyorlar.
Sayın Özelin Reklam Kurulunun yapısıyla
alakalı değerlendirmelerini çok nesnel bulmuyorum yani öznel bir
değerlendirme. Reklam Kurulunun yapısında, bu tasarıda
öngörülen yeni düzenleme, Reklam Kurulunun sayısal çoğunluğu
itibarıyla çalışmasındaki zorluğu,
işlevsizliği ortadan kaldırmaya, daha etkin
çalışmalarını sağlamaya dönük bir düzenlemedir. Yoksa
ki şunun şuna ceza öngörmüş olması dolayısıyla
elbette ki bir düzenleme söz konusu değildir. Düzenlemenin amacı bu.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim.
Süremiz var.
Sayın Ayhan
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ben siz söz vermeden önce basmaya çalıştım
ama olmadı.
İzin verirseniz soru sormak istiyorum Sayın
Bakana.
BAŞKAN Buyurun.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, Sayın Başbakanın
Denizlide bahsettiği ve öğrencilerin kullandığı
öğrenci evleri kaç tanedir? Kaçının inşaat,
kaçının yapı kullanım ve kaçının işletme
ruhsatı vardır? Daha sonra da cevap verebilirsiniz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Bakanım, sorunun
son kısmındaki mesele, bazı yandaş kuruluşların
aldığı cezalardan dolayı sivil toplumdan gelen ya da meslek
örgütlerinden gelen temsilcilerin sürekli bakanlıklara ve Başbakana
şikâyet edilmesi konusu. Ama sizin açıklamanız çok daha vahim
bir şeye işaret ediyor ki açıkça şunu söylüyorsunuz, değilse
lütfen düzeltin: Reklam Kurulu çok kalabalıktı. Onu seyreltmek için
meslek odalarını çıkardık. diyorsunuz. Yani, Reklam Kurulu
kalabalıksa diğer kurumlardan gelen yerlerden tasarruf edin ama Türk
Tabipleri Birliğinden bir doktor, diş hekimlerinden bir diş
hekimi, bir tane eczacı. Bunların oradaki görevleri de
reklamların kendi alanlarına giren konuda fikir belirtmek, kurulu
uzmanlıklarıyla yönlendirmek. Siz bunlardan nasıl tasarruf
edersiniz? Lütfen, bu konuya bir açıklık getirin ve düzeltilmesi
yönünde bir çabanız olursa da minnettar olurum.
BAŞKAN Sayın Özgündüz
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Bakan, Sayın Başbakan diyor ki:
Artık öğrenci evlerini kontrol edeceğiz. Bazı bakan
arkadaşlar da daha ötesine geçiyor.
Şimdi, siz de bir hukukçusunuz, ben de bir
hukukçuyum. Bizim Ceza Usul Kanununa göre, herhangi bir suç isnadı
olmadan iş yeri, konut aranamaz. Yani, bunun hukuksal dayanağı
şu anda var mı sizce mevzuatta ya da önümüzdeki süreçte bir mevzuat
değişikliği yapmayı düşünüyorsanız ne tür bir
değişiklik düşünüyorsunuz? Yani, özel yaşamın
gizliliği, konut dokunulmazlığı hakkı sizce artık
bir insan hakkı olarak görülmeyecek mi?
İki: Yıllardan beri cemaatler tarafından
açılan, kullanılan evler de sizin denetimize tabi olacak mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Bakan.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Evet, teşekkür ediyorum.
Gene önce Özelin temas ettiği noktayı
cevaplayım. Reklam Kurulunun şu anki mevzuata göre, yasaya göre 29
tane üyesi var. 29 kişinin toplanması, bunun planlanması ve
gündemindeki konuların karara bağlanması sayısal durum
itibarıyla müşkülat arz etmektedir yani uygulamalar bu sonucu ortaya
koymuştur. Ben bilemem yani kime, hangi yandaşa ceza verilmesi
konusunda Reklam Kurulu üyelerinden bazılarının muhalif
kaldığına, bundan dolayı devre dışı
bırakıldığına ilişkin bilginiz nereden
kaynaklanıyor, bilmiyorum. Dolayısıyla, onun için sizin
değerlendirmenizin nesnel değil, öznel olduğunu ifade ediyorum
yani söylediğim bu. Burada amaç yanıltıcı,
aldatıcı reklamlara dönük etkin bir çalışma sürdürme ve bu
çalışmayı sürdürürken yapısal olarak öngörülen Reklam
Kurulu da değişik katmanları temsil edecek şekilde
katılımcılığı sağlayacak bir nitelikte
gerçekleştiriliyor.
Diğer 2 arkadaşımızın
öğrenci evlerine ilişkin soruları, bu çok tabii merak konusu
oldu, üzerinde duruluyor. (CHP sıralarından gürültüler)
Bir dakika
Bir defa şunu ifade edeyim değerli
arkadaşlar: Bizim Türk toplumunun en temel ünitesi ailedir.
HASAN ÖREN (Manisa) Böyle yerler var mı Sayın
Bakan, böyle yerler var mı? İlk önce onu söyleyin, nerede var böyle
yer?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) -
Bir dakika
Bir dakika
Bir dakika müsaade edin.
BAŞKAN Sayın Ören, lütfen Sayın
Bakanı dinleyelim.
HASAN ÖREN (Manisa) Kırk yıldan bu yana,
herkes okumuş, hangi yurtta, nerede kalmış kızla oğlan
bir arada? Gündem yaratıyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Ören, rica ediyorum, lütfen
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
En temel ünitesi ailedir, aile yapısı önemlidir. Aile
yapısını koruyucu önlemleri almak yöneticilerin görevidir. Ha,
somut olarak şurada şu var, burada bu var; o tür bir bilgiye ben
sahip değilim.
HASAN ÖREN (Manisa)
Nereden çıktı bu? Size gelen şikâyet bize niye gelmiyor?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yani polisler tek tek
evlilik kimlik kartını mı isteyecekler, evlilik
cüzdanını mı isteyecekler?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Size şikâyet
(CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, rica ediyorum.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Ya bir şikâyet olursa, onun şey
Size de gelecek olsa, iktidarda siz olursunuz
BAŞKAN - Sayın Bakan
HASAN ÖREN (Manisa)
Sayın Arınç bununla ilgili asparagas dedi.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
İktidara gelir, o iktidara gelir. Ama burada nasıl aranacak,
nasıl edilecek? Bakın
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bir
milletvekili soru sordu, Sayın Bakan cevap veriyor, bize onu dinlemek
düşer.
HASAN ÖREN (Manisa) Eksik cevap veriyor.
BAŞKAN - Lütfen
Lütfen, rica ediyorum.
Buyurun Sayın Bakan.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Değerli arkadaşlar, bizim inancımız şu: En kutsal
varlık insandır.
HASAN ÖREN (Manisa)
Hepimizin inancı o; sizin değil, hepimizin inancı o.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Vallahi! Bizim derken siz de varsınız, niye tepki veriyorsunuz?
HASAN ÖREN (Manisa) - Tamam, öyle söyleyin.
HALİDE İNCEKARA (İstanbul) Ya,
bırak da konuşsun.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Biz dedi.
OKTAY VURAL (İzmir) - Hepimizin inancı o.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Bizim diyorum, yani biz demiyorum ki, hepimizin; bizim, hepimizin.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Biz deyince
kendinize oy verenleri sayıyorsunuz da o yüzden.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) -
Hepimize göre en kutsal varlık insan, en üstün güç hukuk ve adalet.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Buna inanıyor
musunuz?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) -
Bu konularda arıza varsa bunları gidermek elbette ki hukuk
kuralları içerisinde olur. Hukukun öngörüsünün ötesinde kesinlikle bir
müdahale olmaz.
HASAN ÖREN (Manisa)
Sayın Bakan bilgi verin. Nerede kızla erkek kalıyor,
bilgi verin yasamaya. Hakkımız değil mi öğrenmek?
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Kalabilir,
bakın, kalabilir. Kalsa da giremezsiniz.
HASAN ÖREN (Manisa) Bilgi verin ilk önce, nerede gerçekleşiyor
bu?
OKTAY VURAL (İzmir) - Keşke zinayı serbest
bırakmasaydınız efendim.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Tamam, öneriyi siz getirin, yasaklayalım.
OKTAY VURAL (İzmir) Var, var, gündemde var.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Tamam, getirin, yasaklayalım.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Neyi
yasaklıyorsunuz?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Siz
kaldırdınız ama. Bakın, 5237de siz
kaldırmadınız mı? 441inci maddede yok muydu? Siz
kaldırdınız.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Tamam, mutabıkız o zaman. Tamam, mutabıkız.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim Sayın Bakan.
Süremiz var.
HASAN ÖREN (Manisa) Kırk sekiz saat önce
Üniversite öğrencisi evlilik cüzdanını getirir ise
borçlarını yok edeceğiz. diyorsunuz, ondan sonra da bu yola
dönüyorsunuz.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) -
Haydi, zinanın yasaklanması kapsamında, ailenin korunması
amacıyla bir düzenleme getirecekseniz biz
buna varız.
BAŞKAN - Sayın Ağbaba, buyurun
(CHP
sıralarından gürültüler)
Sayın milletvekilleri, lütfen
Çalışıyoruz, lütfen
Sayın Ağbaba, buyurun.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Bakan, ben
de bir soru sormak istiyorum.
Bugün 6 Kasım. Sizler öğrenci evlerinde
çocukların yatak odalarına girmeye çalışırken sizin
döneminizde 12 yaşındaki N.Çye tecavüz edenlerde rıza
aradınız, rıza, rıza! Rıza arandı. Siz de avukatsınız.
12 yaşındaki çocuğa tecavüz edenlerde rıza arandı.
Acaba bugünlerde bu konuları gündeme getirseniz, bu sorunları
çözseniz
Hâlâ, maalesef, 10 yaşında, 12 yaşında çocuklara tecavüz
edenlere ceza indirimi getiriliyor. Lütfen bu konulara biraz odaklanın.
Teşekkür ederim.
RECEP ÖZEL (Isparta) Göster bir tane, göster!
HASAN ÖREN (Manisa) Sen göster bir tane ev. Erkekle
kızın kaldığı evi sen göster ilk önce bir. Niye gündem
yaratıyorsunuz? Türkiyede böyle bir şey yok. Otuz yıldır
yoktu, şimdi de yok.
BAŞKAN Sayın Ören
HASAN ÖREN (Manisa) - Başbakan söyledi diye hepiniz
biat ediyorsunuz.
HALİDE İNCEKARA (İstanbul) Sana ne
kardeşim!
HASAN ÖREN (Manisa) Göstereceksin, göstereceksin nerede
olduğunu!
BAŞKAN Sayın Ören, lütfen
Buyurun Sayın Bakan.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Tecavüzcülere rıza gibi indirimi getirdiğimize ilişkin
beyanınız mesnetsiz. Öyle bir indirim kesinlikle söz konusu
değil.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Bakan,
N.Ç.ye tecavüz edenlerde rıza arandı, rıza!
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Ama tekrarlıyorum, zinanın suç olmasına ilişkin bir
öneriniz varsa hazırlayın getirin.
Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Kaldıran sizsiniz,
getiren de siz olun.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Bir iş de siz yapmış olun.
OKTAY VURAL (İzmir) Haydi getirin, hodri meydan!
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Bir iş de siz yapmış
olun.
OKTAY VURAL (İzmir) Hadi, hodri meydan! Bak,
altında kalma, hodri meydan!
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Bir iş de siz yapmış olun.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
OKTAY VURAL (İzmir) Önergeyi
hazırlıyorum, imzalayacak mısın? İmzalayacak
mısın?
BAŞKAN Sayın Vural, lütfen!
OKTAY VURAL (İzmir) Hadi imzala! Hadi imzala! Hadi
bakalım Sayın Bakan.
BAŞKAN Soruları görüştüğümüz kanun
tasarısıyla ilgili sormanızı özellikle rica ediyorum.
Şu anda bir usul hatası yapıyoruz.
ALİM IŞIK (Kütahya) Doğrudan ilgili
Sayın Başkan, sorulan sorular bu konuyla doğrudan ilgili.
BAŞKAN Lütfen
Sorulan sorular görüşülmekte
olan kanunla ilgili değil. Lütfen, rica ediyorum
Teşekkür ederim.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Meraklısınız
zaten kamera koymaya.
BAŞKAN Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o
madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 sıra sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısının 1
inci maddesinin (1) inci fıkrasında bulunan tüketiciyi
aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, ibaresinin
yerine tüketiciyi eğitmek, aydınlatmak ve bilinçlendirmek,
ibarelerinin getirilmesini, koruyucu girişimleri özendirmek ibaresinden
sonra gelmek üzere, üretici, ithalatçı, dağıtıcı,
satıcı ve satış sonrası hizmet birimleriyle
tüketicilerin bu işlemlerdeki karşılıklı hak ve sorumluluklarını
tespit etmek ibaresinin eklenmesini, arz ve teklif ederiz.
Ümit Özgümüş Osman
Aydın Mehmet
Ali Susam
Adana Aydın İzmir
Mahmut Tanal Kadir Gökmen
Öğüt Musa
Çam
İstanbul İstanbul İzmir
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR
(Hatay) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
Önerge üzerinde Sayın Tanal, buyurun.
Süreniz beş dakikadır. (CHP sıralarından
alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim.
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Mevcut olan Tüketiciyi Koruma Kanunu Tasarısının Amaç
başlıklı 1inci maddesinde tüketiciyi
aydınlatıcı, bilinçlendirici önlemleri almak denilmektedir;
oysa hâlen yürürlükte olan yasada bu bölüm aydınlatıcı,
eğitici şeklindedir. Bilinçlendirme eğitimi kapsar gibi görünse
de eğitim apayrı bir faaliyettir. Hatta Tüketicinin bilinçlendirilmesi
başlıklı 59uncu maddeye Millî Eğitim
Bakanlığı ana sınıflarından başlamak üzere
ders programlarına ilave yapar. şeklinde ibare eklenmelidir. Zira
tüketici bilinci küçük yaşlarda oluşturulduğu takdirde tüketim
çılgınlığının önüne geçilebilir. Bu nedenle Amaç
başlıklı 1inci maddenin ilgili cümlesi Tüketicinin
eğitilmesi, aydınlatılması, bilinçlendirilmesi
şeklinde değiştirilmelidir.
Mevcut olan tasarı,
düzenleme tabii ki amaç açısından mevcut olan kanuna göre daha dar,
özgürlükler açısından tüketici aleyhinedir. Mevcut olan kanunun 10/B
maddesi biraz önce Sayın Bakana sorduğumdan açık ve net, yani
Yargıtay kararlarıyla sabitlenmiş olan bir husus. Tüketici bir
gayrimenkulü satın alır, gayrimenkul ayıplı olur veya
üçüncü katın 4 numaralı dairesi diye satılır; gidersiniz
fiilî durum 4 numaralı daire, ancak tapuda
karşılaştırma yaptığınız zaman 4
numaralı daire olmaz, 3 numaralı daire karşınıza
çıkar. Bu nedir? Bu bir ayıplı maldır. Vatandaş ne
yapıyor? Bankaya güveniyor. Bankaya güvendiği için eksper geliyor
oraya, o eksperin biçmiş olduğu değere ve gerçekten o dairenin
de belirtilen daire olduğuna inanarak o gayrimenkulü satın
alıyor. Bu, bir ayıp işlemidir. Bu ayıp işlemde; bir,
mevcut olan düzenlemede satıcı kusurlu olduğu gibi aracı kurum
olan, krediyi veren banka da müşterek ve müteselsilen sorumludur. Mevcut
olan düzenlemede bu kaldırılmaktadır.
İkinci bir husus: Benim şu anda size ibraz
etmiş olduğum istanbulkart, bu daha önceki AKBİL kart. Bunlar
neydi? Ücrete tabidir. Yani bir depozito ücreti ödeniyordu, ondan sonra ancak
taşıma işi, İstanbulda siz belediye otobüsüne binebiliyor
idiniz. Mevcut olan düzenlemede Tüketici Kanununun 5inci maddesinin üçüncü
fıkrası Bir malın veya bir hizmetin alınması bir
başka bedele veya bir başka malın satın
alınmasına bağlayamazsanız. diyor idi ve mevcut
düzenlemelerin tamamı, mahkeme kararları, hepsi bu şekildeydi.
Hatta İnternet alan bir vatandaşımız Evine mutlak surette
telefon bağlanması gerekir. denildiği için, vatandaş
Eskişehir Tüketici Mahkemesinde davayı açar. İnternetin
bağlanması mutlak surette bir telefonun alınması
şartına bağlı değil. Mahallî mahkeme bu şekilde karar verdi. Yargıtaya
gitti, tekrar Hukuk Genel Kuruluna gitti. Ancak mevcut olan bu pozitif
düzenlemelerin tamamı yargı kararlarıyla tüketicinin lehine iken
mevcut olan bu tasarıda bunu da geri aldınız. Yani, şimdi
bu vermiş olduğum iki örnekte gerek mevcut olan düzenlemenin 5inci
maddesinin üçüncü fıkrası gerek mevcut olan düzenlemenin 10/B maddesi
ikisini biz bir arada aldığımız zaman tüketicinin tamamen
lehine olan bir düzenleme.
Üçüncü bir düzenleme Sayın Bakan, mevcut olan
Borçlar Kanunumuzun 259uncu maddesi uyarınca, vatandaş peşinatı ödedi, temerrüdü de
peşinattan düştü, mevcut olan düzenleme karşısında ne
olacak? Muacceliyet şartı gerçekleşmiş olacak. Yani
Tüketici Kanununu Borçlar Kanunu hükümleriyle
karşılaştırdığımız zaman, mevcut olan
Tüketici Kanunu Borçlar Kanununa göre tüketicinin daha aleyhine. Eğer siz
mevcut olan düzenlemeyle birlikte, mevcut olan, yeni değişen Borçlar
Kanunuyla birlikte değerlendirdiğiniz zaman gerek temerrüt
açısından gerek erken ödeme açısından gerek tüketicinin
haklarını koruma açısından daha lehinedir. Bu düzenleme
geriye doğru bir gidişattır.
Lütfen bu ikazlarımızın nazara
alınmasını, tüketici aleyhine olan bu hükümlerin tekrar gözden
geçirilmesini arz eder, hepinize teşekkür ederim.
Saygılar. İyi akşamlar diliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Başkanım, 60ıncı maddeye göre bir açıklama yapabilir
miyim?
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakanım.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Bu, tasarının ilk maddesi olduğu için, izninizle Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri, bir açıklama yapmak
istiyorum.
Sayın Tanal, mevcut kanunda var olan bir hakkın
ortadan kaldırıldığını, daha da geriye
gidildiğini söylüyorsunuz. Bu tasarıyı çok iyi okumak gerekiyor.
Bakın, sayın milletvekilleri, tasarının 6ncı maddesinin
başlığı Satıştan kaçınmadır. Bunun (3)üncü
fıkrası şu: Ticari veya mesleki amaçlarla hareket edenler;
aksine bir teamül, ticari örf veya adet ya da haklı bir sebep yoksa; bir mal veya hizmetin
satışını o mal veya hizmetin, kendisi tarafından
belirlenen miktar, sayı, ebat gibi koşullara ya da başka bir mal
veya hizmetin satın alınması şartına bağlayamaz.
Var, burada kalkmıyor bu, lütfen.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ticari amaçla
diyorsunuz, ticari amaç değil. Bakın, ben tüketiciyim
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Ben teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul etmeyenler
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Son söz milletvekilinin.
Bakandan sonra niye milletvekiline söz vermiyorsunuz? İç tüzüksel
hakkım var.
BAŞKAN Kâtip üyeler arasında bir
anlaşmazlık var.
Elektronik oylama yapacağız.
Süreniz iki dakikadır.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı vardır,
önerge reddedilmiştir.
Şimdi maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 1inci madde kabul edilmiştir.
Şimdi, 2nci madde üzerinde iki tane önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 sıra sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısının 2. Maddesinde
bulunan "uygulamaları" ibaresi "uygulamayı"
olarak değiştirilmiştir.
Ümit Özgümüş Osman
Aydın Mehmet Ali Susam
Adana Aydın İzmir
Erdal Aksünger Mahmut
Tanal Kadir Gökmen Öğüt
İzmir İstanbul İstanbul
Musa Çam Engin
Altay
İzmir Sinop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
490 sıra sayılı Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanun Tasarısı 2. maddesinde yer alan "1 inci
maddede belirtilen amaçlar doğrultusunda gerçekleştirilen"
ibaresinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Adil
Zozani İdris Baluken
Iğdır Hakkâri Bingöl
Demir Çelik İbrahim
Binici
Muş Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon, önergeye katılıyor
musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN
KARASAYAR (Hatay) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılıyoruz. Yani yanlışlık olmasın 1 inci
maddede belirtilen amaçlar doğrultusunda gerçekleştirilen ibaresinin
çıkarılmasını öneren önergeye katılıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddede mevcut düzenlemedeki ifadeye benzer şekilde
"Bu kanun 1. maddede belirtilen amaçlar doğrultusunda
gerçekleştirilen..." ifadesinde ısrar edilmesi isabetli
değildir. Zira 1. madde kanunun amacını, 2. madde ise nelerin
kanun kapsamına girdiğini yani kanunun uygulama alanını
belirtmektedir. "Tüketici işlemi" 1. maddede belirtilen amaçlar
doğrultusunda yapılmamışsa kanun kapsamına girmeyecek
midir? Söz konusu ifade bir işlemin Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanunun kapsamına girip girmediğini tayin için tarafların
hangi amaçla hareket ettiğinin tespitini arıyormuş şeklinde
bir yoruma açık kapı bırakması bakımından yerinde
değildir.
Bu nedenle maddenin tasarı metninde
değiştirilmesi gerekmektedir.
BAŞKAN Komisyonun takdire
bıraktığı, Hükûmetin katıldığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 sıra sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısının 2.
Maddesinde bulunan "uygulamaları" ibaresi "uygulamayı"
olarak değiştirilmiştir.
Ümit
Özgümüş (Adana) ve arkadaşları
BAŞKAN
Okunan önergeye Komisyon katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR (Hatay)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
GÜMRÜK
VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Sayın Altay, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
ENGİN
ALTAY (Sinop) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; gecenin 21.00inde Tüketicinin
Korunması Kanununu görüşüyoruz. Gerçekten çok iyi, çok olumlu,
tüketicinin lehine birçok düzenlemenin olduğu bir kanun teklifi önümüzde.
Komisyonda karşılıklı görüşmelerle
olgunlaştırılmış, zenginleştirilmiş,
muhalefet partisinden gelen kimi öneriler dikkate alınarak esasen belli
bir noktaya gelmiş bir kanun tasarısını bu akşam
sabaha kadar görüşeceğiz.
Ancak,
bu olumlu, iyi yanların dışında Türk tüketicisinin
yıllardır müşteki olduğu kimi sorunlara bu tasarıda
çare bulunmadığı, bilakis kimi konularda tüketicinin aleyhine
düzenlemelerin yapıldığı da bir gerçek.
Şimdi,
sayın milletvekilleri, burada muhalefetin getirdiği öneriler
şüphesiz tüketiciden yana, tüketicinin lehine önerilerdir. Şüphesiz,
Hükûmet de kanunu getirirken tüketiciyi korumayı
amaçlamıştır. Ancak, bununla beraber, Hükûmet belli ki
-arkadaşların, muhalefet milletvekillerinin yaptığı
konuşmadan benim anladığım- kimi holdinglerin, kimi banka
sermayelerinin, bankaların taleplerini de oldukça ciddi bir şekilde
dikkate almıştır. Dolayısıyla, Genel Kurulumuzun
şimdi bir karar vermesi lazım. Bankaları mı, halkı
mı, holdingleri mi, vatandaşı mı daha çok dikkate
alacağız? Bunu derken şunu demiyorum: Elbette
topraklarımızdaki, ülkemizdeki sermaye bizim sermayemizdir. Şüphesiz,
sermayenin güçlenmesini, gelişmesini bizler de sizler kadar isteriz, bunda
bir tereddüt yok ama tüketicinin de korunması bizim olmazsa
olmazımızdır.
Sayın Bakan, Başkan müsaade ederse Hükûmet
sıralarına döneceğim şöyle, arkadaşların
verdiği önergelerde yapılan müzakerelerde 4-5 tane temel konu var. Bu
4-5 temel konu, tüketicilerin yıllardır şikâyet ettiği
konulardır. Bence bu konuları Hükûmetiniz, siyasi irade bürokratlara
bırakmamalıdır. Bürokratlar maalesef şöyle bir hâle
geldiler: Git kardeşim, bir kanun çıkarsınlar, öyle gel.
Bürokratlarınız imza atmaya korkar, karar vermeye korkar. Hoş,
onları bu duruma da siz getirdiniz ama böyle temel, önemli bir konuyu
bürokratlara bırakmak yerine, madem Tüketiciden yanayız. diyorsunuz
ki ben de inanıyorum, inanmak istiyorum, tüketicinin lehine
getirdiğimiz 4-5 maddelik temel noktalardaki taleplerimizi hoş, o
talepler bizim değil, 76 milyonun talebidir- karşılayalım
ve bu kanunu bir saate geçirip gidelim. Aksi takdirde, bizler milletin bize
verdiği sorumlulukla, milletin bize verdiği görev çerçevesinde
tüketici haklarını burada korumak zorundayız.
Siyaset bir uzlaşma sanatıdır, bir
müzakere işidir. Bir o kadar da nezaket işidir. Bu süreçte elbette
muhalefet milletvekillerimiz zaman zaman Hükûmeti eleştirecekler.
İktidar partisi de, iktidar partisinin oluşturduğu Hükûmet de bu
eleştirilere çıkacak, cevap verecek.
Bu arada, Sayın Başkan, hâlen zaman zaman grup
başkan vekili kimliğinden ve ikliminden
kurtulamadığınızı da hissediyorum. Sayın Başkan,
burada Parlamentonun belli gelenekleri vardır, bunlardan biri de
sataşmadır. Bu olacaktır, yeter ki nazik bir üslup içinde olsun,
bunu belirtmek istiyorum. İlaveten, soruları süzgeçten geçirmek ve
bloke etmek anlayışınızı bir parça
yadırgadığımı da belirtmem lazım. Hiç soru
olmayan bir metni okudu arkadaşımız, müdahale etmediniz, o da
bizim arkadaşımızdı ama sonra Sayın Bakana yönelik
eleştirel bir soru girişi
yapıldığında Lütfen, sorunuzu sorun. dediniz.
Sayın Başkan, bu konuda sizi Meclisin geleneklerine
biraz daha özen göstermeye davet ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Altay.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde
kabul edilmiştir.
Bir küçük hatırlatmam, asla polemiğe girmek
istemem ama benim tüzüksel hakkım; Tüzükün 60ıncı maddesinin
dördüncü fıkrası, Tüzükün 81inci maddesinin (b) fıkrası
gereğincedir. Bunu tekrar hatırlatırım, okursanız
memnun olurum.
Teşekkürler.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Müzakere ederiz
efendim.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan, siz
Tüzükü altı yıldır okuyorsunuz, ben on iki yıldır okuyorum.
BAŞKAN Şimdi, 3üncü madde üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 sıra sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarının 3 üncü
maddesinin (1) inci fıkrasının,
h- bendinde bulunan
"taşınır eşya" ibaresinden önce "yeni"
ibaresinin eklenmesini,
i- bendinde bulunan
"Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki
amaçlarla tüketiciye mal" ibaresinden sonra gelmek üzere "veya
hizmet" ibaresinin eklenmesini,
k-ve m- bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ümit Özgümüş Mehmet Ali Susam Mahmut Tanal
Adana İzmir İstanbul
Kadir Gökmen Öğüt Vahap Seçer Musa Çam
İstanbul Mersin İzmir
Osman Aydın
Aydın
k-
Tüketici: bir mal veya hizmeti ticari olmayan amaçla edinen, kullanan veya
yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi,
m- Tüketici örgütleri: Tüketicinin
korunması amacıyla kurulan dernek, vakıf veya bunların üst
kuruluşları ile ilgili sivil toplum kuruluşlarını,
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN
KARASAYAR (Hatay) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mersin
Milletvekili Vahap Seçer.
Buyurun Sayın Seçer. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
VAHAP SEÇER (Mersin) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugünkü gündemimizde Tüketicinin Korunması Kanunu
var ve ben 3üncü maddede verdiğimiz önerge hakkında söz aldım.
Türkiye gerçek gündemine bir türlü dönemiyor. Bakın,
geçtiğimiz günlerde bir başörtüsü tartışmasını,
birkaç gündür de özel yaşantımıza ya da özel
alanlarımıza müdahale konusunu tartışıyoruz.
Sayın Başbakan, hafta sonu Kızılcahamam
toplantısında AKP Grubuna sesleniyor ve Denizli Valisinin bazı
şikâyetler aldığını, öğrencilerin, kız-erkek
öğrencilerin bir arada yaşadıklarını ve
dolayısıyla toplumun bundan rahatsız olduğunu, bu konuda
yapılan şikâyetlere karşılık gerekli tedbirleri
alacaklarını ifade etmişler. Daha sonra bu basında
tartışılmaya başlanınca AKP Grubu bunu yalanladı,
sözcüleri vasıtasıyla ama hemen salı günü, grup
toplantısında bu konu tekrar gündeme geldi ve günlerdir de bu konuyu
tartışıyoruz. Ben, Plan Bütçe Komisyonunda
çalışıyorum. Her gün, bu konu, o gün bütçesi
tartışılan bakanlığın yetkilisi ya da sayın
bakan tarafından, kendince, herkes yorumluyor. Bugün de Aile ve Sosyal
Politikalar Sayın Bakanı kendine has görüşlerini yukarıda
dile getirdi.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, ortada,
çözülmesi gereken yurt sorunu var. Bu, üniversite öğrencilerinin temel bir
sorunu. Şimdi, bu sorunu alıp ve çözemediğiniz on
yıldır
Belki de gerçekten bu soruna ilişkin ciddi adımlar atılmış
olabilir ama bugün geldiğiniz noktada bu sorunlar çözülmemiş. Bu
sorunların üstünü örterek konuyu başka bir alana çekmek sorunlardan
kaçmadır ya da manipülasyondur, farklı yönlere Türkiye'nin gündemini,
Türkiye'nin sorunlarını, toplumsal talepleri çekmedir.
Şimdi, Sayın Başbakana sormak lazım:
Bu şikâyetleri kimler yapıyor? Ben de öğrenci
babasıyım, benim de evlatlarım var, benim de üniversitede okuyan
çocuğum var, sizlerin de var. Ben böyle bir şikâyeti, böyle bir
toplumsal şikâyeti ilk kez duyuyorum.
Şimdi, bu konuda sayın bakanlar açıklama
yaptığı gibi, Sayın Adana Valisi de bir açıklama
yapıyor: Sayın Başbakanın sözü bizim için talimattır,
gereği yerine getirilecek. diyor. Bunun gereğinin yerine getirilmesi
ne anlama geliyor? Burası hukuk devleti, burada yasalar var. Yoksa
kendinizce bir ahlak polisi mi ihdas edeceksiniz? Yeni bir yasa mı
çıkaracaksınız? Bu çocukları ahlak polisi
vasıtasıyla mı denetleyeceksiniz? Anlamak mümkün değil.
Bugün, Sayın Başbakan Finlandiyada
açıklama yapıyor Vatandaşlarımızın özel
hayatı bizlerin teminatı altındadır. diyor. Vallahi kusura
bakmayın, benim özel hayatım sizlerin teminatı altında
değil, hukukun, Anayasanın, onun emrettiği hükümlerin
teminatı altındadır. (CHP sıralarından
alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Onu o manada söylüyor zaten.
VAHAP SEÇER (Devamla) - Sayın Bakan, görev
alanlarınızdan biri gümrükler.
Bakınız, bizim Iraka açılan tek ve en
önemli kapımız Habur Sınır Kapısı. Ben Mersin milletvekiliyim.
Dünden bu yana, orada transit ticaretle uğraşan ihracatçı
arkadaşlarım, transit ticaret yapan arkadaşlarım
arıyorlar Habur Sınır Kapısında tır
kuyrukları 40 kilometreyi buldu. diyorlar, Cizreye kadar
ulaşmış.
Şimdi, bir taraftan Sayın Ekonomi Bakanı
İhracatı artıracağız. diye, Cari
açığı kapatacağız. diye, Türkiye'nin kanayan
yarası cari açıktır. diye kapı kapı geziyor, pazar
pazar geziyor, ülke ülke geziyor; diğer taraftan burnumuzun dibindeki
Iraka ihracat yapmak istiyor Türk iş adamı ama siz bir kapıyı,
sınır kapısını orada kontrol altında
tutamıyorsunuz. Orada sorunlar nedir? Niçin orada günlerce tırlar,
ihraç malları beklemek zorunda kalıyor? Bunun cevabını
vermek durumundasınız ve ivedilikle ama ivedilikle tedbir almak
zorundasınız, oradaki işleyişi sağlamak
zorundasınız.
Önergemizin kabul edileceğini umuyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Seçer.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına,
490 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 4. Maddesinin (3). fıkrasının ikinci
cümlesi ile (8). fıkrasının madde metninden
çıkartılmasını arz ederiz.
Alim
Işık Oktay
Vural Yusuf Halaçoğlu
Kütahya İzmir Kayseri
Emin Haluk Ayhan Faruk
Bal Ali Halaman
Denizli Konya Adana
Lütfü Türkkan
Kocaeli
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 sıra sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarının 4 üncü
maddesinin (3) üncü fıkrasının son cümlesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve (4) üncü
fıkrasının madde metninden çıkartılmasını
arz ve teklif ederiz.
Ümit Özgümüş Osman
Aydın Mahmut Tanal
Adana Aydın İstanbul
Mehmet Ali Susam Kadir
Gökmen Öğüt Hasan Ören
İzmir İstanbul Manisa
Musa Çam
İzmir
Bankalar, tüketici kredisi veren finansal
kuruluşlar ve kart çıkaran kuruluşlar tarafından tüketiciye
sunulan ürün veya hizmetlerde ise tüketiciden faiz dışında
herhangi bir ücret talep edemez."
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
490 sıra sayılı Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanun Tasarısı 4. Maddesin 1. Paragrafında yer
alan "Bu kanunda yazılı olarak düzenlenmesi öngörülen"
ibaresinin "tüm tüketici işlemlerinde geçerli olan " ibaresi ile
değiştirilmesini, 2. Paragrafının sonuna gelecek
şekilde "Bankacılık sözleşmelerinde hiçbir suretle
tüketicilerden kredi kartı üyelik ücreti, hesap işletim ücreti, dosya
ücreti, ipotek fek ücreti vb. isimler altında herhangi bir bedel
alınamaz" ibaresinin eklenmesini ve 3. Paragrafında geçen
"Bankalar, tüketici kredisi veren finansal kuruluşlar ve kart
çıkaran kuruluşlar tarafından tüketiciye sunulan ürün veya
hizmetlerde ise tüketiciden faiz dışında alınacak her türlü
ücret, komisyon ve masraf türleri ile bunlara ilişkin usul ve esaslar
Bakanlığın görüşü alınarak Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından belirlenir." İbaresi
yerine "Bankalar, tüketici kredisi veren finansal kuruluşlar ve kart
çıkaran kuruluşlar tarafından tüketiciye sunulan ürün veya
hizmetlerde, tüketiciden faiz dışında hiçbir türlü ücret,
komisyon ve masraf alamaz" ibaresi ile değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Pervin Buldan Adil
Zozani İdris Baluken
Iğdır Hakkâri Bingöl
İbrahim Binici Demir
Çelik
Şanlıurfa Muş
BAŞKAN - Son
okunan önergeye Komisyon katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN
KARASAYAR (Hatay) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN -
Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Önerge üzerinde konuşacak kimse yok.
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Madde'nin
1. Paragrafında "Bu Kanunda yazılı olarak düzenlenmesi
öngörülen sözleşmeler ile bilgilendirmeler" ifadesi yanlış
anlaşılmaya müsaittir. Bu ifade yüzünden söz konusu hükümle getirilen
esasların Taslağın yalnızca 4. kısmında
"Tüketici Sözleşmeleri" başlığı altında
özel olarak düzenlenen Taksitle Satış Sözleşmeleri, Tüketici
Kredisi Sözleşmeleri, Konut Finansmanı Sözleşmeleri vs. yönünden
geçerli olacağı sonucu çıkarılabilir. Tüketicinin korunma
ihtiyacının en üst seviyede ortaya çıktığı bu
sözleşmeler bakımından getirilmiş esasları bu kanunda
özel olarak düzenlenmemiş diğer tüketici sözleşmeleri için de
aramak kanunun amacına uygun olacaktır.
Tüketici ile müteşebbis arasında yapılan
her türlü hukuki işlem "tüketici işlemi" olduğuna göre
söz konusu esasların bütün tüketici işlemlerinde geçerli
olduğunun kabulü gerekir.
Bununla birlikte 3. paragraftaki düzenlemede,
BDDK'nın bankalar ve tüketici kredisi veren finansal
kuruluşların faiz dışında tüketiciden talep
edeceği ücretlerin belirlenmesi anlayışının kanunun
ruhuna ve tüketiciyi koruma anlayışına uygun değildir. BDDK
bugüne kadar ki tarz ve çalışma şekli ile tüketici ile finansal
kuruluşlar arasında bir denge oluşturma işlevi
görmüştür. Fakat söz konusu düzenlemeler, tüketiciyi yani korunması
gerekeni ilgilendiren düzenlemelerdir. Bu açıdan
bakıldığında BDDK gibi lobi faaliyetlerinden etkilenen ve
denge kurmaya çalışan bir kurumun tüketiciyi koruma işlevini
gerçekleştirmesi ontolojik olarak mümkün değildir.
Aynı zamanda tüketiciden faiz dışı
ekstra ücret alınması için meclis genel kurulunun düzenleme
yapması, kamu yararını hiçe saymak anlamına gelmektedir. Bu
madde ile hükümet bankaların faiz dışı geliri olan ve her
geçen gün yenisi eklenen 60'ı aşkın kalemde alınan
ücretleri meşrulaştırmaktadır. Bankaların yanı
sıra, tüketicilerle sözleşme imzalayan tüm şirketlerin ücret ve masraf
almaları da hüküm altına alınmıştır. GSM
şirketlerinin, elektrik, doğalgaz, su dağıtımı
yapan kuruluşlar ile diğer tüm şirketlerin ücret ve masraflarla
tüketicileri mağdur etmeleri yasal hale getirilmiştir.
Yürütmenin görevi düzenleme adı altında sermayenin
tüketiciyi sömürmesini meşrulaştırmak değil, tüketicinin
haklarını korumak ve gelir dağılımında adaleti
sağlamak adına tüketici lehine düzenlemeler yapmaktır. Bu
açıdan kanunda; hizmet sağlayıcıların anayasaya da
aykırı şekilde çeşitli isimler ile ücretler
almasının yasal olarak engellenmesi gerekmektedir.
Bu nedenlerle maddenin tasarı metninde
değiştirilmesi gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 sıra sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısının 4 üncü maddesinin (3) üncü
fıkrasının son cümlesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini ve (4) üncü fıkrasının madde
metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ali Susam (İzmir) ve arkadaşları
Bankalar, tüketici kredisi veren finansal
kuruluşlar ve kart çıkaran kuruluşlar tarafından tüketiciye
sunulan ürün veya hizmetlerde ise tüketiciden faiz dışında
herhangi bir ücret talep edemez."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR
(Hatay) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerine Hasan Ören, Manisa Milletvekili.
Buyurun Sayın Ören. (CHP sıralarından alkışlar)
HASAN ÖREN (Manisa) Sayın Başkan, değerli üyeler; biraz
önce tartışma konusu olan, Sayın Bakanın da cevap
verdiği konuya değinip madde üzerine geçmek istiyorum.
Bu öğrenci evleriyle ilgili
Spor Bakanı Sayın Suat
Kılıç, kırk sekiz saat önce, 18 ile 26 yaş arasında
öğrenim gören üniversite öğrencileriyle ilgili, eğer evlilik
yaparlar ise aldıkları kredilerle ilgili bir af
olacağını, verilecek paralarla ilgili de kolaylıklar
yapılacağını söyleyen bir bakan. Yani evliliğe
teşvik ediyorsunuz genç yaşta. Üniversitede evlenenler evlilik
cüzdanlarını gösterdiklerinde bu ekonomik koşullarını
rahat ettiriyorsunuz.
Sayın Başbakan, çıkıp evlerle ilgili
gündemi değiştirmek için ortaya bir laf atıyor. Bununla ilgili
bütün insanları tartıştırmak istiyorsunuz. Yani
Niğdede, Aksarayda, Diyarbakırda Fatma Teyzenin veya Mustafa
Amcanın kafasına soru işaretleri takıyorsunuz. Ülkenin
hangi yurdunda, hangi özel yurtta, hangi tutulan evlerde öğrencimiz,
kızımızla oğlumuz bir arada kalıyor? İlk önce
bunu söyleyin, bu kürsüden gelin, deyin ki
Türkiyede yapılan
araştırmada özellikle evlerini veren ev sahiplerinin yüzde 30u,
yüzde 40ı, yüzde 50si aynı evde erkeklerle kızların
kaldığı şikâyetini getirmiştir, onun için biz bu namus
bekçiliğine soyunuyoruz. diye söylerseniz ben anlarım ama siz sadece
gündemi değiştirmek için, o Fatma Teyzenin duygularıyla oynamak
için veya benim eşimin duygularıyla oynamak için ortaya bir laf
atamazsınız. Şimdi, oradaki Fatma Teyze diyor ki: Doğru,
orada kızım ya erkeklerle birlikte kalıyor ise? Kırk
yıldır kimsenin aklında olmayan karpuz kabuğunu niye
düşürüyorsunuz?
Hani camiler vardı, camilerde içkiler
içilmişti, camilerde her şey olmuştu, bize videolardan,
televizyonlardan seyrettirecektiniz, ne oldu? Kabataşta 30-40
insanın gelip de türbanlı bir arkadaşımıza,
türbanlı bir hanımefendiye saldıranların nerede
videoları, nerede televizyondaki gösterecekleriniz? Bunların hepsi
gündem değiştirmektir. Bununla ilgili lütfen, 76 milyonun huzurunu
kaçırmayın. 76 milyon, burada yaşanan seçimlere kadar bir siyasi
argüman olarak kullanacağınız oyuncağınız elinden
alındı diye sakın başka yollara tevessül etmeyin.
RECEP ÖZEL (Isparta) Hiç de öyle bir şey yok.
HASAN ÖREN (Devamla) Bununla ilgili eğer yurtlarda
kadınla erkek bir arada kalıyor ise, özel yurtlarda üniversite
öğrencileri kızlı erkekli bir arada kalıyor ise veya kiraya
verilmiş evlerin çoğunluğunda böyle bir şey var ise bu
Meclisteki muhalefet sıralarında oturan milletvekillerinin de bunu
bilme hakkı vardır. Kafanızdan bir şeyi atıp
Türkiyede gündem değiştirme çabalarıyla bir telaş içerisinde
bunu yapmayın.
Değerli arkadaşlarım,
bu bir siyaset anlayışı değil. Bu ülkedeki insanları
korkutmak, bu insanlara sopa göstermek, bu insanların yaşam
tarzlarıyla uğraşmak artık Adalet ve Kalkınma
Partisine oy getirebilecek bir argüman olmaktan çıkmıştır.
Siz eğer uzlaşma istiyor iseniz uzlaşma bu Mecliste gösterilmiştir,
uzlaşmanın nasıl olduğu da gösterilmiştir.
Tahmininizin ötesinde, yapabileceklerimizle ilgili
kurguladıklarınızın hiçbirinin
olmadığını da gördüğünüzde eğer sinirlendiyseniz
RECEP ÖZEL (Isparta) Hiçbir şey
kurgulamadık ya, hiçbir şey kurgulamadık.
HASAN ÖREN (Devamla) -
başta
Sayın Başbakan sinirlendiyse üzerinden kırk sekiz saat geçmeden
böylesine hamasi, hiçbir gerçekliği olmayan, hiçbir bilgiye dayanmayan,
hiçbir içeriği olmayan bir konu üzerinde gündemi meşgul etmesinin
hiçbir anlamı yoktur.
Hepinize saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Ören.
Önergeyi oylarınıza
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın
Satır.
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Sayın konuşmacı, sayın milletvekili
namus bekçiliği gibi birtakım cümleler kullandı. Müsaade
ederseniz ben de iki dakika cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Satır.
İki dakika
(AK PARTİ
sırlarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma
Satırın, Manisa Milletvekili Hasan Örenin 490 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 4üncü maddesinde verilen
önerge üzerindeki konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, sizlere
iki üç cümle okumak istiyorum müsaade ederseniz: Benim çocuğum benim
namusumdur, o da babasının namusunu çok iyi bilir. Erkek gibi
yetiştirdim çocuğumu. Bana bir tane laf getirmez. Bu sözleri kim
söylemiş olabilir sevgili arkadaşlar? Bu sözleri Telekulak
Komisyonunda birlikte çalıştığımız, çok da
değer verdiğim arkadaşımız, Cumhuriyet Halk Partisi
İzmir Milletvekili Erdal Bey dün söyledi ve zabıtlara geçti.
Namus bekçiliği konusu maalesef
Türkiyede yanlış anlaşılıyor. Bu sözleri AK
PARTİli bir milletvekili söyleseydi kadın dernekleri veya Cumhuriyet
Halk Partisinin değerli kadın milletvekilleri bunları afişe
ederdi. Müsaade ederseniz tekrar okuyayım: Kızım benim
namusumdur. diyor. Ben de diyorum ki: Çocuklar bizim namusumuz değil,
çocuklarımız bizim en değerli hazinemizdir. Sosyal devlet
olmanın gereği, çocuklarımızın
sağlığıyla, eğitimiyle, kültürüyle, yetişme
şartlarıyla ilgilenmek zorundayız; doğaldır ki
kaldıkları yurtlarla da ilgilenmek zorundayız. Bu anlamda, bu
iki gündür yapılan eleştirileri reddetmek istiyorum. Burada,
yurtlarda kalan çocuklar değil, gayriahlaki şartlarda veya resmî
olarak belirlenmemiş yerlerde yaşayan çocuklarla ilgilidir konu.
Burada amaç çocukların ruh ve beden sağlığını
korumaktır. Çocuklar bizim namusumuz değil, çocuklarımız
bizim hazinemizdir. Biz bu çocuklarımıza, özellikle gençlerimize,
üniversite çocuklarımıza asla ve asla böyle bir kötü damgayı
vurmak istemeyiz. Bunu özellikle belirtmek istedim. Burada aslında
amacımızın ne olduğunu siz de biliyorsunuz. Bunu politika
malzemesi veya günlük malzeme hâline getirenler sizlersiniz. Bunu da özellikle
belirtmek istedim.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Satır.
ERDAL AKSÜNGER (İzmir) Sayın Başkan,
konuyu ben açıklayabilir miyim?
BAŞKAN Buyurun Erdal Bey, adınız geçti.
Süreniz iki dakikadır.
4.- İzmir Milletvekili Erdal Aksüngerin, İstanbul Milletvekili
Mihrimah Belma Satırın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşma sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
ERDAL AKSÜNGER (İzmir) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Yani, söylediğim kelimenin ne tarafında ne
problem var ben anlayamadım. Ben şunu demek istedim, dün akşam
da söyledim: Kızımın namusunu kollamak sizin işiniz
değil benim işim. Bu ailenin babasıysam bütün hepsi benim
namusumdur. Bütün Türk milletinin hepsinin de aynı düşündüğüne
eminim, herkesin de aynısını düşündüğüne eminim.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Çocuklarımız bilemeyebilir.
ERDAL AKSÜNGER (Devamla) Dün anlatırken bunu
söyledim. Kadın dernekleri veya başka birisinin bu konuyla
ilgilenmesi veya onları tenkit etmek veya onları harekete geçirmek
üzere bir şey söylemedim zaten, Çocuğumun namusu varsa benim
namusumdur. dedim. Bundan daha öte bir şey düşünülemez,
konuşulamaz. Ne anlatmak istediğinizi anlamıyorum.
Başbakanın iki gün önce söylediği kimi ilgilendiriyor? Beni de
ilgilendiriyor, üniversitedeki çocuğumu ilgilendiriyor. Ne anlatıyor?
Hasan Beyin dediği gibi, kime ne anlatmaya çalışıyorsunuz,
kimin kafasına nifak tohumu sokmaya çalışıyorsunuz? Benim
çocuğumla ilgili böyle bir derdim yok.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Bizim de
yok.
ERDAL AKSÜNGER (Devamla) Yurtta kalıyor,
doğru. Karma yurtlar konusunda milleti manipüle ediyorsunuz. Dün
akşam söyledim, Suat Kılıç buradaydı, kendisiyle bizzat
konuştuk, geldi buraya başka bir şey anlattı bana.
Doğru söylüyor, kendi anlattığı doğru ama başka
şeyler söylüyor millete, kulağımıza burada başka bir
şey anlattı ama millete başka şeyler söylüyorsunuz. Karma
yurtları anlattık. Nedir karma yurt? Niye manipüle ediyorsunuz
konuyu? Kız öğrenciler başka bir yerde kalıyor, erkek
öğrenciler başka bir yerde kalıyor. Sadece ve sadece kafeteryada
bir araya geliyorlar. Başka? Başka bir konu mu varmış? Var
mı? Karma yurt bunun adı. Ne oluyor? Otobüste bir araya gelmesinler
o zaman. O zaman sınıfta da bir araya gelmesinler. Dedik ki: Ne
diyorsun bu konuda? Gelmesinler bir araya. Kendisi söyledi, Doğru
söylüyorsunuz. Yurt sorunu var, yurt yapacağız. dedi, dün akşam
söyledi kendisi.
OKTAY VURAL (İzmir) Allah Allah, vay
anasını.
ERDAL AKSÜNGER (Devamla) Dedim: Yurtları
yapsaydınız da ondan sonra bunu yapsaydınız. Sonra,
yurtları yapmayla bunun ne alakası var? Ya, bu konuların hiç
birbiriyle alakası yok. Manipüle etmeyin Belma Hanım konuları.
Aynı şeyleri tekrarlamamak için başka şeyler de
söylemiyorum.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Aynı şeyi söylüyorum, sizin zabıtlarınızdan okuyorum.
ERDAL AKSÜNGER (Devamla) Hepinize teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Milletvekili.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Tüketicinin Korunması Hakkında
Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün; 5464
Sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun Bir
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi, Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün; Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın; Kredi Kartları
Faizlerinin İndirilmesi Hakkında Kanun Teklifi, İzmir
Milletvekilleri Alaattin Yüksel ve Mustafa Moroğlunun; Banka
Kartları ve Kredi Kartları Kanunu ile Bankacılık Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Ali Halamanın; Banka Kartları
ve Kredi Kartları Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin; Banka
Kartları ve Kredi Kartları Kanunu ile Bankacılık Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/787,
2/34, 2/49, 2/109, 2/280, 2/461, 2/576, 2/726, 2/882) (S. Sayısı:
490) (Devam)
BAŞKAN Biraz önce üzerinde konuşulan önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
490 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 4. Maddesinin (3). fıkrasının ikinci
cümlesi ile (8). fıkrasının madde metninden
çıkartılmasını arz ederiz.
Alim Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN
KARASAYAR (Hatay) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Sayın
Işık, buyurun.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 490 sıra sayılı Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanun Tasarısının 4üncü maddesi
üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi için söz
aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu tasarının en
önemli maddelerinden birisi bu madde, 4üncü madde çünkü bu maddede Genel Esaslar
başlığı altında temel ilkeler ortaya konuyor. Konan bu
temel ilkeler doğrultusunda diğer maddeler şekillendiriliyor.
Bu temel ilkelerden birisi, bu maddede Bankalar,
tüketici kredisi veren finansal kuruluşlar ve kart çıkaran
kuruluşlar tarafından tüketiciye sunulan ürün veya hizmetlerde ise
tüketiciden faiz dışında alınacak her türlü ücret, komisyon
ve masraf türleri ile bunlara ilişkin usul ve esaslar
Bakanlığın görüşü alınarak bu Kanunun ruhuna uygun
olarak ve tüketiciyi koruyacak şekilde Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu tarafından belirlenir. diyor cümlenin birisi. Cümle bir
defa yanlış. Ürün veya hizmet olmaz, mal veya hizmet olur, onu
düzeltmemiz lazım.
İkincisi, burada Bakanlığın
görüşü olumsuz ise ne olacak? Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu istediği gibi ücreti belirleyecek. Dolayısıyla bu
cümlenin buradan çıkması gerektiğini söylüyoruz önergemizde.
Evet, alınabilir, faiz ve diğer ücretler yukarıdaki cümlede
zaten geçmiş ama burada Bakanlığı devre dışı
bırakarak BDDKnın istediği gibi ücret tarifesini belirlemesi
tüketiciyi korumaz, korusa korusa tüketiciye kredi veren kuruluşları
korur. Elbette ki o kuruluşların korunması da önemlidir,
sözlerimiz yanlış anlaşılmasın, bankalar da bu ülkede
önemli hizmetler yerine getirmektedir ama dengeyi kurmak
zorundasınız.
Bugün, daha bu kanun görüşülmeden önce, kredi
kartı borcu bulunmadığına dair bankadan belge almak üzere
giden vatandaşımıza Bu belgeyi veririz ama bunun
karşılığında da şu kadar ücret alırız.
diye nasıl belirlendiği bilinmeyen bir ücret talebinde bulunuyor.
Dolayısıyla bu maddenin önemli hükümlerinden
birisi bu ikinci cümledir, çıkmadığı sürece tüketici
korunmaz, tam tersine burada zikrettiğimiz komisyon ve masraflar
yasallaşır, bugüne kadar birçok tüketicinin yargıya giderek hak
ettiği davalar düşme noktasına gelir. Bunu iyi anlamanız
lazım.
Adalet ve Kalkınma Partili milletvekili
arkadaşlarım her ne kadar sohbet etmekte hür ise de bu düzenleme ile
kanunu geçirmemiz hâlinde, artık, masrafı
kanunlaştırıyoruz değerli milletvekilleri. Bundan sonra
vatandaş gidip de herhangi bir yerde dava açtığında bu
kanunun bu maddesi gereğince hakkını arayamayacak hâle geliyor.
Uyarımızın birisi bu.
Bir diğeri, çok önemli gördüğümüz,
katılım bankalarıyla ilgili düzenlemedir. Öncelikle
teşekkür ediyorum. Komisyon görüşmeleri sırasında, daha
önce, orijinalinde, katılım bankaları açısından bu
kanun uygulamasında yer alan Faiz, kâr payı olarak uygulanır.
şeklinde olan maddeyi yumuşatarak Bu kanun tüm düzenlemeler yönünden
katılım bankalarını da kapsar, uygulama kâr payı
dikkate alınarak yapılır. şekline dönüştürdü Hükûmet
temsilcileri ve Adalet ve Kalkınma Partisine mensup
arkadaşlarımız. Ama o Komisyon üyelerimiz içerisinde, aynen
bizim gibi düşünen, burada katılım bankalarıyla ilgili kâr
paylarının zikredilmesinin doğru olmadığını,
inançları gereği farklı tercihlerde bulunan insanların
inancına aykırı, dolayısıyla bu amaçla kurulmuş
bankaların da uygulamasına ters bir hüküm olduğunu savunan
arkadaşlarımızın bulunmasına rağmen oy
çokluğuyla geçti bu düzenleme ve Genel Kurulda düzeltilebileceği
yönünde söz verildi.
Şimdi, buradan çıkmadığı sürece,
bugüne kadar inancının gereği olarak farklı tercihlerde
bulunan insanlarımıza yanlış yaparsınız.
Dolayısıyla bu maddenin, bu fıkranın buradan
çıkması lazım. Kâr payı şekline dönüştürerek
kurtaramazsınız, kurtulamazsınız. Böylece, en az faiz
oranı kadar kâr payı uygulamasını
yasallaştırıyorsunuz. Bu doğru değildir. Bu, inançlara
saygısızlıktır. Bunun çıkması gerektiğini
düşünüyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle önergemize desteğinizi
bekliyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Elektronik cihazla yapalım. İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı vardır,
önerge reddedilmiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
4üncü madde kabul edilmiştir.
5inci maddede bir adet önerge var, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 sıra sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısının 5
inci maddesinin (3) üncü fıkrasında yer alan "standart
sözleşme" ibaresinin "önceden hazırlanmış, matbu
sözleşme" şeklinde değiştirilmesini,
(7), fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ümit Özgümüş Osman
Aydın Mehmet
Ali Susam
Adana Aydın İzmir
Erdal Aksünger Hasan Ören Mahmut Tanal
İzmir Manisa İstanbul
Kadir Gökmen Öğüt Musa Çam Veli
Ağbaba
İstanbul İzmir Malatya
"(7) Piyasaya rekabet koşulları altında sunulan bir
mal ya da hizmetin fiyatının, açıkça ve anlaşılır
olarak yazılmış olması koşuluyla, piyasa
değerinin üzerinde ya da altında olması haksız şart
olarak değerlendirilemez. Tüketicinin seçme imkanının
bulunmadığı aboneliklerde, ülke içindeki ya da uluslar arası
piyasadaki fiyatlar farklılıkları hususundaki hakları
saklıdır.
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN
KARASAYAR (Hatay) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba.
Sayın Ağbaba, buyurun.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün tüketici haklarıyla ilgili düzenlemelerle ilgili
konuşuyoruz. Ben size bir özelleştirme sonunda Malatyada yaşayan tüketicilerin
düştüğü durumları anlatmak istiyorum. Öyle bir sorun ki
Malatyanın merkezinde de, Doğanyolda da, Arapgirde de,
Doğanşehirde de, herkes, orada yaşayan her insan bu sorundan
etkileniyor. Malatyadaki TEDAŞ, 2010 yılında özelleşince
Malatyalı yaz kış bu sorunu yaşamaya başladı.
Önce bu özelleştirme, yapılan diğer özelleştirmeler gibi
devletin, halkın, kamunun faydasına değil, maalesef
yandaşların yararınaydı. Malatyalı bu durumu daha önce
Et ve Balık Kurumu özelleşirken, TEKEL, Sümerbank özelleşirken,
ve camisiyle hal binası satılırken
yaşamıştı. Bu özelleştirmelerin hiçbirinde
Malatyalı kazanmadı, zengin olan her zaman bir başkası
oldu, yandaşlar zenginleşti.
TEDAŞ özelleştirilirken değerli
milletvekilleri, içindeki parayla özelleştirildi. Bu özelleştirme
tarihe geçecek bir özelleştirmedir. Çağdaş ülkelerde
özelleştirmenin amacı kaliteyi, istihdamı artırmak, fiyatı
düşürmektir. Bu özelleştirme sonucunda bunların hiçbiri olmadığı
gibi sorunlar katlanmıştır, âdeta Malatyalı TEDAŞ
deyince, elektrik deyince yaka silkmektedir. Sıkça söylüyorum, Malatyada
yel esse elektrik kesiliyor. Enerji Bakanlığı yatırım
yapmayınca, hatlar yenilenmeyince, üstüne bir de şirket elini cebine atıp
yatırım yapmayınca olan Malatyalı fakir, yoksul üreticiye
oluyor. Malatyalı üretici borç harç edip koyununu, kuzusunu satıp,
para etmeyen kayısısını verip televizyon, buzdolabı
alıyor. Borçla alınan bu beyaz eşyalar elektrik gidip gelince
yanıyor. Tüketici şikâyet ediyor Sayın Bakan, Malatyalı
ağlıyor, ama üzerine alınan yok. Pütürgelinin,
Yazıhanlının, Arguvanlının zararını kimse
karşılamıyor. Ama eğer şirkete borcunuz var ise, son
ayın faturasını ödemeyince elektrik kesiliyor. Sadece elektrik
kesilmiyor, o köylünün borçla, harçla abone olmuş olduğu
aboneliği iptal oluyor. Elektriğin açılabilmesi için, tekrar
evinde lamba yanabilmesi için, evindeki öğrencinin tekrar ders
çalışabilmesi için Malatyalı üretici, Malatyalı köylü,
yoksul insan gidiyor tekrar abone oluyor 200 liraya yakın para vererek.
Değerli milletvekilleri, Malatyalı üreticinin
devletle ilişkisi, Malatyalı köylünün devletle son dönemde
ilişkisi icra kâğıtlarından başka bir şey
değil; devletle ilişkisi sadece evine gelen icra
kâğıtları, evine devletten sadece icra kâğıdı
geliyor.
Yanan sadece buzdolabı mı değerli
milletvekilleri? Yanan sadece çamaşır makineleri mi? Hayır,
elektriğin gazabına meyve, sebze ağaçları da uğruyor.
Bakın, Malatyanın birçok köyünde içme suyu yok, sulama suyu yok. Değerli
arkadaşlar, birçok köyünde, birçok ilçesinde hâlâ sulama suyu
akmıyor. Elektrik kesildiği için, elektrik borçları
ödenmediği için, maalesef, birçok ilçemizde hâlâ içme suyu yok. Buradan
bağırıyorum, içme suyu yok!
Peki, değerli milletvekilleri, bunlar yok -elektrik
yok, su yok- AKP var mı Malatyada?
RECEP ÖZEL (Isparta) Var.
VELİ AĞBABA (Devamla) AKP de yok.
RECEP ÖZEL (Isparta) AKP var mı yok mu, oy
sonuçlarına bak!
VELİ AĞBABA (Devamla) Bakın, AKP ne
yapıyor arkadaşlar? Köylüye gidiyor AKPliler, köylü şikâyet
ediyor; köylü şikâyet ediyor milletvekili de şikâyet ediyor, diyor
ki: Ben de şikâyetçiyim, bu TEDAŞın uygulamalarından ben
de şikâyetçiyim. E, şimdi, Malatyalı sana oy vermiş,
Malatyalı seni iktidar yapmış, senin görevin köylü gibi
ağlamak mı, senin görevin Malatyalı gibi ağlamak mı?
Sen iktidar olmuşsun, senin görevin o sorunu çözmek. Sen iktidar
olmuşsun, yüzde 69 oy almışsın; sen
ağlamayacaksın, sen sorunu çözeceksin.
Şimdi, değerli arkadaşlar, tek bir
adım atıldı mı? TEDAŞın yapmış
olduğu uygulamayla ilgili tek bir adım atıldı mı?
Hayır. Diyorlar ki: Bizim en büyük rakibimiz özelleştirmeyi alan,
TEDAŞı alan firma.
Değerli arkadaşlar, burada Özelleştirmeden
özelleştirmeyle alan firmanın hiçbir suçu yok. Bu TEDAŞı
peşkeş çekenler suçlu, o TEDAŞı içindeki parayla
yandaşlarına peşkeş çekenler suçlu, bu
hırsızlığa ortak olanlar suçlu. Ama Malatyalı ne
yapıyor? Malatyalı ağlıyor. Malatyanın seçmiş
olduğu milletvekilleri de ağlıyor.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9uncu maddede bir önerge var; okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
490 sıra sayılı tasarının 9.
Maddesinin (2). Fıkrasının madde metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Alim Işık Emin Haluk
Ayhan Oktay
Vural
Kütahya Denizli İzmir
Yusuf Halaçoğlu Faruk Bal Mehmet
Günal
Kayseri Konya Antalya
Ali Halaman
Adana
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KARASAYAR
(Hatay) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge adına
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu düzenleme ile tüketicinin uygulamada
karşılaşabileceği bazı sorunların önlenmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
10uncu madde üzerinde bir önerge var; okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
490 sıra sayılı tasarının 10. Maddesinin (2)
fıkrasının 1. cümlesinde geçen veya haberdar
olmasının kendisinden beklendiği ibaresinin fıkra
metninden çıkartılmasını arz ederiz.
Alim Işık Emin Haluk
Ayhan Mehmet
Günal
Kütahya Denizli Antalya
Faruk Bal Lütfü
Türkkan Ali
Halaman
Konya Kocaeli Adana
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN
KARASAYAR (Hatay) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu düzenleme ile tüketicinin, satıcıların
bazı iddialarına karşı korunması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
14üncü maddede iki adet önerge vardır. Şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyette olduğundan birlikte
işleme alacağım, talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı
ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
490 sıra sayılı Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanun Tasarısının 14üncü maddesinin (2).
Fıkrasının çıkartılmasını arz ve teklif
ederiz.
Pervin Buldan Hasip
Kaplan Demir Çelik
Iğdır Şırnak Muş
İdris Baluken İbrahim
Binici
Bingöl Şanlıurfa
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Alim
Işık Yusuf
Halaçoğlu Lütfü Türkkan
Kütahya Kayseri Kocaeli
Emin Haluk Ayhan Mehmet
Günal
Denizli Antalya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN
KARASAYAR (Hatay) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu düzenlemeyle yanıltıcı reklamın
önünü açan bir hükmün kaldırılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Diğerinin de gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 14. Maddesi 2. Bendinde
satıcıya kendisinden kaynaklanmayan reklamlardaki vaatlerin
sözleşme içeriğine dâhil olmadığını ispatlamak
suretiyle kurtuluş kanıtı getirme olanağı
tanınmıştır. Mevcut Kanunda olmayan böyle bir düzenleme
1999 tarihli Yönerge esas alınarak getirilmiştir.
Yönergeye uygun da olsa böyle bir düzenlemenin
tüketicileri mağdur etme riski göz ardı edilmemelidir. Diğer
yandan ilgili yönerge hükümlerinin tüketicilerin korunması
bakımından asgari düzeyde kurallar öngördüğü, bu sebeple üye
ülkelerin tüketiciyi daha yüksek düzeyde koruyucu tedbirler alabileceği de
unutulmamalıdır.
Ayrıca TKHK'ya göre, satılan malın veya
sunulan hizmetin ayıplı olduğunun bilinmemesi sorumluluğu
ortadan kaldırmaz. Diğer bir ifadeyle
satıcı/sağlayıcı, ifa edilen edimdeki ayıbı
bilmediğini veya ayıbın kendi kusurundan meydana gelmediğini
ispatlayarak sorumluluktan kurtulamaz. Tüketicilerin korunması
açısından taslakta bu hususun açıkça belirtilmesi yerinde
olacaktır.
Aynı zamanda tasarının bu madde ile
yasallaşması hâlinde tüketiciyi yanıltıcı
reklamların yapılması önünde bir boşluk
açılmış olacaktır. Tasarının bu hâliyle
satıcı/sağlayıcı yanıltıcı
reklamın sorumluluğunu almayacaktır.
Bu nedenlerle maddenin tasarı metninden
çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
14üncü madde kabul edilmiştir.
15inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
17nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
18inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
19uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
20nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
21inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
22nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
23üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
24üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
25inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
26ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
27nci maddede aynı mahiyette üç önerge vardır;
önergeleri okutacağım ve birlikte işleme alacağım,
talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim
veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Görüşülmekte olan 490 sıra sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısının 27
inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mihrimah Belma Satır Mehmet Ali Susam Mehmet Doğan Kubat
İstanbul İzmir
İstanbul
Recep Özel Alim Işık Ramazan
Can
Isparta Kütahya Kırıkkale
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Pervin Buldan Hasip Kaplan Demir Çelik
Iğdır Şırnak Muş
İdris Baluken İbrahim
Binici
Bingöl Şanlıurfa
Aynı
mahiyetteki son önergenin imza sahipleri:
Alim Işık Lütfü
Türkkan Yusuf
Halaçoğlu
Kütahya Kocaeli Kayseri
Emin Haluk Ayhan Mehmet Günal
Denizli Antalya
BAŞKAN
Aynı mahiyette olan üç önergeyi Komisyona soruyorum: Kabul ediyor
musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN
KARASAYAR (Hatay) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçelerini okutuyorum:
Gerekçe:
Tüketici kredilerini erken ödeme cezası öngören
düzenlemenin kaldırılarak tüketicilerin korunması
amaçlanmaktadır.
Diğer önergenin gerekçesi:
27. Maddenin ikinci fıkrasında belirli süreli
kredinin erken ödenmesi durumunda erken ödeme tazminatı getirilmektedir. Ticari kredilerde
uygulanan bu hükmün tüketici kredilerine de getirilmesi, Bir önceki kanundan
bile tüketiciyi geri bir noktaya götürmektedir. Bu madde ile
tasarının tüketiciden çok finansal sektörü korumak amacıyla
hazırlandığı kendini aşikar etmektedir. Finans
sektörünün yasadışı gelirleri bu tasarı ile
meşrulaştırılırken aynı zamanda finans sektörüne
ek gelirler yaratılmaktadır. Hükümet söylemde tüketicinin kredi
kartı borçlarından yakınırken eylemde de tüketiciyi finans
sektörüne kurban etmektedir. Bu gerçeklikle birlikte tüketicinin finans
sektörüne kurban edilmesi kişi başına kredi borcu
oranını arttıracak bir durum ortaya çıkarmaktadır.
Bu
fıkra tüketici kredilerinde borcun erken kapatılmasına ceza
uygulaması anlamına gelmektedir. Bu durumda ceza uygulaması
tüketiciye ilişkin yasaların ihlali anlamına gelmektedir.
Bu
nedenlerle maddenin tasarı metninde çıkarılması
gerekmektedir.
Aynı
mahiyetteki son önergenin gerekçesi:
Gerekçe:
Mevcut
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda olmayan ve tüketicilere ilave
külfet getirecek olan erken ödeme tazminatının
kaldırılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önergeler doğrultusunda 27nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
28inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
29uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
30uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.58
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 22.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Muhammet Rıza YALÇINKAYA
(Bartın)
------0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 13üncü
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
490 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Kanun tasarı ve teklifleriyle komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için 7 Kasım 2013
Perşembe günü, alınan karar gereğince, saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyor, hepinize iyi akşamlar diliyorum.
Kapanma
Saati: 22.04