TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
134üncü
Birleşim (Olağanüstü)
1
Eylül 2014 Pazartesi
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
YOKLAMA
III.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, TBMM Genel Kurulunun, Anayasanın
109 ve 110uncu, TBMM İçtüzüğü'nün 123 ve 124üncü maddeleri
gereğince, Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından kurulan
Bakanlar Kurulu Programının okunması, görüşülmesi ve güven
oylaması için, Anayasa'nın 93'üncü ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü'nün 7'nci maddeleri uyarınca, 1 Eylül 2014 Pazartesi
günü saat 14.00te olağanüstü toplantıya
çağrıldığına ilişkin tezkeresi (3/1560)
2.-
Cumhurbaşkanlığının,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın Cumhurbaşkanı
seçilerek görevine başlaması ve Başbakanlık
makamının boşalması nedeniyle yeni Başbakan
atanıncaya kadar Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlu'nun Başbakanlığa vekâlet etmesine ve yeni Hükûmet
kuruluncaya kadar mevcut Bakanlar Kurulunun görevini sürdürmesine ilişkin
tezkeresi (3/1561)
3.-
Cumhurbaşkanlığının,
Bakanlar Kurulunun yeniden kurulması için, Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 109uncu maddesi uyarınca, Konya Milletvekili ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlunun
görevlendirildiğine ilişkin tezkeresi (3/1562)
4.-
Cumhurbaşkanlığının, Başbakan Ahmet
Davutoğlu tarafından kurulan yeni Bakanlar Kurulunda yer alan
Bakanlıklara, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 109uncu maddesi
gereğince ekli listede gösterilen kişilerin
atandığına;
27/9/1984 tarihli ve 3046
sayılı Kanunun 4üncü maddesi uyarınca, Başbakan
Yardımcısı unvanıyla görev yapmak üzere 4 Bakanın
görevlendirildiğine ilişkin tezkeresi (3/1563)
B) Çeşitli
İşler
- Gösteri ve Protestolar
1.-
İzmir Milletvekili Musa Çamın, TBMM dışından
Başbakan Yardımcılığına atanan Numan
Kurtulmuşun ant içmesi sırasında CHP sıralarından
pankart açarak kürsüye doğru seslenmesi
IV.- ANT İÇME
1.- TBMM
dışından Başbakan Yardımcılığına
atanan Numan Kurtulmuş ve İçişleri Bakanlığına
atanan Efkan Alanın ant içmesi
V.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu
Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, 62nci Bakanlar Kurulu Programının 1
Eylül 2014 Pazartesi günkü birleşimde okunmasına ve 4 Eylül 2014
Perşembe günkü birleşimde görüşülmesine; Bakanlar Kurulunun
güven oylamasının 6 Eylül 2014 Cumartesi günkü birleşimde
yapılmasına; Genel Kurulun 4 Eylül 2014 Perşembe günkü
birleşiminin saat 14.00'te, 6 Eylül 2014 Cumartesi günkü birleşiminin
ise saat 12.00'de başlamasına; 1 Eylül 2014 Pazartesi günü Bakanlar
Kurulu Programının okunması ile Bakanlar Kurulu Programı
üzerinde 4 Eylül 2014 Perşembe günü yapılacak görüşmeler ve 6
Eylül 2014 Cumartesi günü yapılacak güven oylamasının gündemin
"Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer
almasına ve bu günlerde o günkü programın tamamlanmasına kadar
çalışmalara devam edilmesine; Bakanlar Kurulu Programı üzerinde
yapılacak görüşmelerde Hükûmet ve siyasi parti grupları
adına yapılacak konuşma sürelerinin düzenlenmesine ilişkin
önerisi
VI.-
HÜKÛMET PROGRAMI
1.-
Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından Bakanlar Kurulu
Programının okunması
VII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Sağlık
Bakanlığı Teftiş Kurulu hesaplarında bulunduğu
iddia edilen usulsüzlüklere ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı
Mehmet Müezzinoğlu'nun cevabı (7/45262)
2.-
Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Ankara'da bulunan bir konut yapı
kooperatifi ile ilgili bazı hususlara ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı İdris Güllüce'nin cevabı (7/47193)
3.-
Van Milletvekili Özdal Üçer'in, Van'daki kentsel dönüşüm
uygulamasının kapsamına ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı İdris Güllüce'nin cevabı (7/47194)
4.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, Seyitömer Termik Santralinin
çevreye ve insan sağlığına verdiği zararlara,
Seçim
dönemleri öncesinde taşeron şirketler
aracılığıyla işçi alımlarının
artış gösterdiği iddialarına,
Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşların harcamalarının seçim
dönemleri öncesinde artış gösterdiği iddialarına,
Görev
yeri değiştirilen veya haklarında soruşturma açılan
kamu personeline ilişkin,
2011-2014
döneminde temsil ve ağırlama ödeneğinden yapılan
harcamalara,
Giriş
sınavlarında usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle
bazı kamu personeline ait dosyaların incelemeye
alındığı iddiasına,
İlişkin
soruları ve Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce'nin
cevabı (7/47500), (7/47501), (7/47502), (7/47503), (7/47504), (7/47505)
5.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, afetlere
karşı hazırlık ve sivil savunma konusunda yapılan
çalışmalara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/47633)
6.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, idari yargıda
açılan davalara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/47641)
7.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, Seyitömer Linyit
İşletmesi ve Termik Santralinin özelleştirilmesinin
ardından yaşanan işten çıkarmalara,
Seyitömer
Linyit İşletmesi ve Termik Santralinin özelleştirilmesinin
ardından yaşanan işten çıkarmalara,
İlişkin
soruları ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı
(7/47864), (7/47865)
8.-
İstanbul Milletvekili Celal Adan'ın, kaçak çay girişinin
önlenmesine ilişkin Başbakan'dan sorusu ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet MehdiEkerin cevabı (7/47935)
9.-
Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in, MKEK roket ve patlayıcı
fabrikasındaki çalışma koşullarına ilişkin sorusu
ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
(7/48230)
10.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları
arasında Bakanlık ile bağlı kurum ve
kuruluşlarınca yaptırılan kamu spotlarına,
-
Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, terör örgütü aleyhinde
ifadelerde bulunan veya yapılan usulsüz iş ve işlemlere
karşı çıkan personel üzerinde baskı
yapıldığı iddialarına,
-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2002-2014
yılları arasında görev yapan özel kalem müdürü, müşavir ve
basın ve halkla ilişkiler müşavirlerine,
-
İzmir Milletvekili Oğuz Oyan'ın, tarımsal üreticilerin
sulama faaliyetlerinden kaynaklanan elektrik borçlarının
yapılandırılmasına,
-
Ordu Milletvekili İdris Yıldız'ın, Karadeniz'deki doğal
afetler sonucu üreticilerin yaşadıkları mağduriyete,
-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, toplam inek sütü ve yumurta üretim
miktarındaki azalmaya
İlişkin
soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet MehdiEkerin cevabı (7/49029), (7/49030), (7/49031), (7/49032),
(7/49033), (7/49034)
1 Eylül 2014 Pazartesi
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Anayasanın 109 ve 110uncu, İç Tüzükün 123 ve 124üncü maddeleri
gereğince, Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu tarafından
kurulan Bakanlar Kurulu Programının okunması, görüşülmesi
ve güven oylaması için, Anayasanın 93üncü maddesi ve İç
Tüzükün 7nci maddelerine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanının çağrısı üzerine olağanüstü
toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisinin 134üncü Birleşimini
açıyorum.
III.-YOKLAMA
BAŞKAN.- Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için beş dakika süre veriyorum.
Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak
salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik
sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik
personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen
üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel
aracılığıyla beş dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
Gündeme geçiyoruz.
Gündemin Başkanlığın Genel Kurula
Sunuşları kısmında yer alan
Başkanlığın olağanüstü çağrı
yazısını okutuyorum:
III.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, TBMM Genel Kurulunun, Anayasanın
109 ve 110uncu, TBMM İçtüzüğü'nün 123 ve 124üncü maddeleri
gereğince, Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından kurulan
Bakanlar Kurulu Programının okunması, görüşülmesi ve güven
oylaması için, Anayasa'nın 93'üncü ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü'nün 7'nci maddeleri uyarınca, 1 Eylül 2014 Pazartesi
günü saat 14.00te olağanüstü toplantıya
çağrıldığına ilişkin tezkeresi (3/1560)
29/8/2014
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığından Bildirilmiştir
Türkiye Büyük Millet Meclisini; Anayasa'nın 109 ve
110; TBMM İçtüzüğü'nün 123 ve 124'üncü maddeleri gereğince
Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından kurulan Bakanlar Kurulu
programının okunması, görüşülmesi ve güven oylaması
için Anayasa'nın 93'üncü ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü'nün 7'nci maddeleri uyarınca 1 Eylül 2014 Pazartesi
günü saat 14.00'te olağanüstü toplantıya çağırıyorum.
Sayın milletvekillerinin belirtilen gün ve saatte
Genel Kurul toplantısına katılmalarını rica ederim.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Sayın milletvekilleri, olağanüstü toplantı
çağrısı konusuna ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkereleri vardır,
sırasıyla okutuyorum:
2.- Cumhurbaşkanlığının,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın Cumhurbaşkanı
seçilerek görevine başlaması ve Başbakanlık
makamının boşalması nedeniyle yeni Başbakan
atanıncaya kadar Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlu'nun Başbakanlığa vekâlet etmesine ve yeni Hükûmet
kuruluncaya kadar mevcut Bakanlar Kurulunun görevini sürdürmesine ilişkin
tezkeresi (3/1561)
28/8/2014
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi: Yüksek Seçim Kurulunun 15/8/2014 tarihli ve
19638395-050-S 2014/3719-9744 sayılı yazısı.
10 Ağustos 2014 Pazar günü genel oyla yapılan
seçimde halk tarafından Cumhurbaşkanı seçilerek görevime
başlamış bulunuyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 101inci
maddesinin dördüncü fıkrası ile 6271 sayılı
Cumhurbaşkanı Seçimi Kanununun 4üncü maddesinin beşinci
fıkrası gereğince, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğimin
sona ermesi ve Başbakanlık Makamının boşalması
nedeniyle, yeni Başbakan atanıncaya kadar Dışişleri
Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Başbakanlığa vekâlet etmesi
ve yeni Hükûmet kuruluncaya kadar mevcut Bakanlar Kurulunun görevini sürdürmesi
rica edilmiştir.
Bilgilerinize sunarım.
Recep
Tayyip Erdoğan
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Şimdi
Cumhurbaşkanlığının Bakanlar Kurulunun yeniden
kurulması için yapılan görevlendirmeye ilişkin diğer
teskeresini okutuyorum:
3.- Cumhurbaşkanlığının,
Bakanlar Kurulunun yeniden kurulması için, Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 109uncu maddesi uyarınca, Konya Milletvekili ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Ahmet
Davutoğlunun görevlendirildiğine ilişkin tezkeresi (3/1562)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Bakanlar Kurulunun yeniden kurulması için, Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 109uncu maddesi uyarınca, Konya
Milletvekili ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı
Sayın Ahmet Davutoğlu görevlendirilmiştir.
Bilgilerinize sunarım.
Recep
Tayyip Erdoğan
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Şimdi de, Başbakan Sayın Ahmet
Davutoğlu tarafından kurulan Bakanlar Kurulunun
atandığına dair Cumhurbaşkanlığı tezkeresini
okutacağım.
Bildiğiniz üzere, İç Tüzükün 124üncü
maddesine göre, Bakanlar Kurulu programı üzerinde söz almak için talepler
yeni Bakanlar Kurulu listesine dair Cumhurbaşkanlığı
yazısının Genel Kurulda okunmasından sonra
Başkanlığımıza yapılabilecektir. Bu nedenle,
tezkerenin okunmasından sonra, söz talepleri kâtip üyelerce kayıt
altına alınacaktır.
Şimdi, tezkereyi okutuyorum:
4.-
Cumhurbaşkanlığının, Başbakan Ahmet
Davutoğlu tarafından kurulan yeni Bakanlar Kurulunda yer alan
Bakanlıklara, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 109uncu maddesi
gereğince ekli listede gösterilen kişilerin
atandığına;
27/9/1984 tarihli ve 3046
sayılı Kanunun 4üncü maddesi uyarınca, Başbakan
Yardımcısı unvanıyla görev yapmak üzere 4 Bakanın
görevlendirildiğine ilişkin tezkeresi (3/1563)
29/8/2014
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi: 28/08/2014 tarihli ve 68244839-150.01-1-428
sayılı yazımız.
Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu'nun önerisi
üzerine;
1- Yeni Bakanlar Kurulunda
yer alan Bakanlıklara, Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 109uncu maddesi gereğince ekli
listede gösterilen kişiler atanmıştır.
2- 27/9/1984
tarihli ve 3046 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca,
Başbakan Yardımcısı unvanıyla görev yapmak üzere dört
Bakanın görevlendirilmesi onaylanmıştır.
Bilgilerinize sunarım.
Recep
Tayyip Erdoğan
Cumhurbaşkanı
Bakanlar Kurulu Listesi
1 Konya
Milletvekili Ahmet
Davutoğlu Başbakan
2 Bursa
Milletvekili Bülent
Arınç Başbakan
Yardımcısı
3 Ankara
Milletvekili Ali Babacan Başbakan
Yardımcısı
4 Ankara
Milletvekili Yalçın
Akdoğan Başbakan
Yardımcısı
5 Numan
Kurtulmuş Başbakan
Yardımcısı
6 Yozgat
Milletvekili Bekir
Bozdağ Adalet
Bakanı
7 Sakarya
Milletvekili Ayşenur
İslam Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanı
8 İstanbul
Milletvekili Volkan
Bozkır Avrupa
Birliği Bakanı
9 Kocaeli
Milletvekili Fikri
Işık Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı
10 Şanlıurfa Milletvekili Faruk Çelik Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
11 İstanbul Milletvekili İdris Güllüce Çevre
ve Şehircilik Bakanı
12 Antalya
Milletvekili Mevlüt
Çavuşoğlu Dışişleri
Bakanı
13 Denizli Milletvekili Nihat
Zeybekci Ekonomi Bakanı
14 Kayseri Milletvekili Taner
Yıldız Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı
15 Samsun Milletvekili Akif
Çağatay Kılıç Gençlik
ve Spor Bakanı
16 Diyarbakır Milletvekili Mehmet Mehdi Eker Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı
17 Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli Gümrük Ve Ticaret
Bakanı
18 Efkan
Ala İçişleri
Bakanı
19 Bingöl
Milletvekili Cevdet
Yılmaz Kalkınma
Bakanı
20 Adana Milletvekili Ömer
Çelik Kültür ve Turizm
Bakanı
21 Batman Milletvekili Mehmet
Şimşek Maliye
Bakanı
22 Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı Millî
Eğitim Bakanı
23 Sivas Milletvekili İsmet
Yılmaz Millî Savunma
Bakanı
24 Afyonkarahisar Milletvekili Veysel Eroğlu Orman
ve Su İşleri Bakanı
25 Edirne Milletvekili Mehmet
Müezzinoğlu Sağlık
Bakanı
26
Karaman Milletvekili Lütfi
Elvan Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
BAŞKAN.- Bilgilerinize sunulmuştur.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, söz
istiyorum.
BAŞKAN Söz
talepleriniz
KAMER GENÇ (Tunceli)
Efendim, istiyorum işte, şimdi istiyorum; talebe gerek yok. İç
Tüzüke göre şu anda söz istiyorum. Birinci sözü de ben istedim. Efendim,
var, burada İç Tüzük, tutanaklara geçti işte. İç Tüzük diyor ki:
Bakanlar Kurulu listesi
BAŞKAN Sayın
Genç, yazılı talepler sayın kâtip üyeler
KAMER GENÇ (Tunceli)
Hayır efendim, yazılı değil sözlü istiyorum. Hayır,
sözlü istiyorum efendim, burada işte.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Kâtip üyeler kaydeder onu, kâtip üyeler.
KAMER GENÇ (Tunceli) -
Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim?
KAMER GENÇ (Tunceli)
İç Tüzükün bu hükmüne göre Cumhurbaşkanlığı tezkeresi
Türkiye Büyük Millet Meclisinde okunduktan sonra Bilgilerinize
sunulmuştur. denildikten sonra bu tezkere üzerinde söz istenir.
İşte, ben istedim şimdi.
BAŞKAN
Açıklamayı da yaptık efendim. Tamam, kayıt altına
alınıyor.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Hayır, ama
Tamam işte, istedim, önce ben istedim diyorum.
BAŞKAN Tamam,
istediniz, kayıt altına alındı.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Anladım, alındıysa yani bundan sonra yazılı müracaata
gerek yok.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Genç.
Sayın
milletvekilleri, birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 14.14
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.34
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale), Muharrem IŞIK (Erzincan)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 134üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Sayın milletvekilleri, Anayasanın 110uncu ve
İç Tüzükün 123üncü maddeleri uyarınca, Hükûmet
Programının, Hükûmetin kuruluşundan en geç bir hafta içinde
Başbakan veya bir bakan tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisinde
okunması gerekmektedir.
Buna göre, Sayın Başbakan, Hükûmet
Programını Genel Kurula sunmak için düşündüğünüz bir tarih
var mı?
BAŞBAKAN AHMET DAVUTOĞLU (Konya) Bugün.
BAŞKAN Evet, bugün.
Sayın Başbakan, Hükûmet Programını
yüce Meclise bugün sunmak istiyorlar. Bu konuyla ilgili Danışma
Kurulu önerisi vardır, önerinin işlemini tamamladıktan sonra
gereğini yerine getireceğim.
IV.- ANT İÇME
1.- TBMM dışından
Başbakan Yardımcılığına atanan Numan
Kurtulmuş ve İçişleri Bakanlığına atanan Efkan
Alanın ant içmesi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Anayasanın 109uncu maddesine göre atanan ve milletvekili olmayan
Başbakan Yardımcısı Sayın Numan Kurtulmuş ve
İçişleri Bakanı Sayın Efkan Alanın, Anayasanın
112nci maddesine göre ant içmesi gerekmektedir.
Şimdi ant içmek üzere Başbakan
Yardımcısı Sayın Numan Kurtulmuşu kürsüye davet
ediyorum. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından
alkışlar)
BAŞBAKAN YARDIMCISI NUMAN KURTULMUŞ Devletin
varlığı ve bağımsızlığını,
vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü
III.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Çeşitli İşler
- Gösteri ve Protestolar
1.- İzmir
Milletvekili Musa Çamın, TBMM dışından Başbakan
Yardımcılığına atanan Numan Kurtulmuşun ant
içmesi sırasında CHP sıralarından pankart açarak kürsüye
doğru seslenmesi
(CHP sıralarından İzmir Milletvekili Musa
Çamın pankart açarak kürsüye doğru seslenmesi)
MUSA ÇAM (İzmir) Numan Bey, bunu size
hatırlatıyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Çam, lütfen
IV.- ANT İÇME (Devam)
1.- TBMM dışından
Başbakan Yardımcılığına atanan Numan
Kurtulmuş ve İçişleri Bakanlığına atanan Efkan
Alanın ant içmesi (Devam)
BAŞBAKAN YARDIMCISI NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) -
milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini
koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve lâik
Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı
kalacağıma
(AK PARTİ ve CHP sıralarından
karşılıklı laf atmalar, itişmeler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, böyle ayıp bir şey olur mu? Hep ayıplar bu Mecliste
yaşanıyor.
BAŞBAKAN YARDIMCISI NUMAN KURTULMUŞ (Devamla)
toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet
anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel
hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakatten
ayrılmayacağıma; büyük Türk Milleti önünde namusum ve
şerefim üzerine andiçerim. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi de ant içmek üzere İçişleri
Bakanı Sayın Efkan Alayı kürsüye davet ediyorum. (AK PARTİ
ve Bakanlar Kurulu sıralarından alkışlar)
(İçişleri Bakanı Efkan Ala ant içti)
(AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bakanlar Kurulu Programıyla ilgili olarak bir
Danışma Kurulu önerisi vardır, okutuyorum:
V.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, 62nci Bakanlar Kurulu Programının 1
Eylül 2014 Pazartesi günkü birleşimde okunmasına ve 4 Eylül 2014
Perşembe günkü birleşimde görüşülmesine; Bakanlar Kurulunun
güven oylamasının 6 Eylül 2014 Cumartesi günkü birleşimde
yapılmasına; Genel Kurulun 4 Eylül 2014 Perşembe günkü
birleşiminin saat 14.00'te, 6 Eylül 2014 Cumartesi günkü birleşiminin
ise saat 12.00'de başlamasına; 1 Eylül 2014 Pazartesi günü Bakanlar
Kurulu Programının okunması ile Bakanlar Kurulu Programı
üzerinde 4 Eylül 2014 Perşembe günü yapılacak görüşmeler ve 6
Eylül 2014 Cumartesi günü yapılacak güven oylamasının gündemin
"Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer
almasına ve bu günlerde o günkü programın tamamlanmasına kadar
çalışmalara devam edilmesine; Bakanlar Kurulu Programı üzerinde
yapılacak görüşmelerde Hükûmet ve siyasi parti grupları
adına yapılacak konuşma sürelerinin düzenlenmesine ilişkin
önerisi
Tarih: 1/9/2014
Danışma Kurulu Önerisi
Danışma Kurulunun 1/9/2014 Pazartesi günü
yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerilerin
Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür
Cemil
Çiçek
Türkiye Büyük Millet
Meclisi
Başkanı
Mustafa
Elitaş Mehmet
Akif Hamzaçebi
Adalet ve Kalkınma Partisi
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Yusuf
Halaçoğlu
İdris Baluken
Milliyetçi Hareket Partisi Halkların Demokratik Partisi
Grubu
Başkan Vekili
Grubu Başkan Vekili
Öneriler:
62nci Bakanlar Kurulu Programının 1 Eylül
2014 Pazartesi günkü birleşimde okunması ve 4 Eylül 2014
Perşembe günkü birleşimde görüşülmesi, Bakanlar Kurulunun güven
oylamasının 6 Eylül 2014 Cumartesi günkü birleşimde
yapılması, Genel Kurulun 4 Eylül 2014 Perşembe günkü
birleşiminin saat 14.00'te, 6 Eylül 2014 Cumartesi günkü birleşiminin
ise saat 12.00'de başlaması, 1 Eylül 2014 Pazartesi günü Bakanlar
Kurulu Programının okunması ile Bakanlar Kurulu Programı
üzerinde 4 Eylül 2014 Perşembe günü yapılacak görüşmeler ve 6
Eylül 2014 Cumartesi günü yapılacak güven oylamasının gündemin
"Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer alması
ve bu günlerde o günkü programın tamamlanmasına kadar
çalışmalara devam edilmesi,
Bakanlar Kurulu Programı üzerinde yapılacak
görüşmelerde Hükûmet ve siyasi parti grupları adına
yapılacak konuşmaların kırk dakika (bu süre en fazla 2
konuşmacı tarafından kullanılabilir) kişisel
konuşmaların on dakika olması,
Önerilmiştir.
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi, alınan karar
gereğince Özel Gündemde Yer Alacak İşler kısmına
geçiyoruz.
VI.- HÜKÛMET
PROGRAMI
1.-
Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından Bakanlar Kurulu
Programının okunması
BAŞKAN Bakanlar Kurulu Programını
okumak üzere Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlunu kürsüye davet
ediyorum.
Buyurun Sayın Başbakan. (AK PARTİ ve
Bakanlar Kurulu sıralarından ayakta alkışlar)
BAŞBAKAN AHMET DAVUTOĞLU (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; cumhuriyetimizin 62nci, Adalet ve
Kalkınma Partisinin 5inci Hükûmeti adına, aziz milletimizi ve siz
değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. 62nci Hükûmet
Programımızın milletimize ve ülkemize hayırlı
olmasını diliyorum. Bu vesileyle, cumhuriyetimizin kuruluşundan
bu yana ülkemizin kalkınması, büyümesi, ileri doğru hamle yapabilmesi
için hizmeti geçen, demokratikleşme mücadelemize omuz vermiş,
katkı sunmuş, başta cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal
Atatürk ve benim de selefim olan şehit Başbakan Adnan Menderes olmak
üzere tüm devlet ve siyaset adamlarına huzurlarınızda
teşekkürlerimi sunuyorum.
Konuşmamın hemen başında, yirmi gün
önce, 10 Ağustos 2014 tarihinde gerçekleştirilen
Cumhurbaşkanlığı seçiminin de demokrasimize, ülkemize,
milletimize hayırlı olmasını diliyorum. 10 Ağustos
2014 tarihi, ülkemizin siyasi tarihinde iftiharla hatırlanacak son derece
anlamlı bir gün olmuştur. Cumhurbaşkanlığı seçimi,
siyasi tarihimiz açısından büyük bir eşiktir. Ne mutlu ki aziz
milletimiz, cumhuriyet tarihimiz boyunca yapılan ilk
Cumhurbaşkanlığı seçiminde hür iradesiyle, yüksek bir
motivasyonla, kararlılıkla sandığa giderek Türkiye Cumhuriyeti
devletinin 12nci Cumhurbaşkanını ikinci tura bırakmadan
ilk turda doğrudan belirledi. Bu vesileyle, Türkiye Cumhuriyetinin 12nci
Cumhurbaşkanı seçilen Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğanı bir kez daha huzurlarınızda tebrik
ediyor, kendilerine başarılar diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhurbaşkanımızın doğrudan halk tarafından
belirlenmesi, hiç kuşkusuz, geçmişte krizlere konu olan, vesayet
odakları tarafından suistimal edilen Cumhurbaşkanlığı
makamına yepyeni bir anlam ve itibar kazandırmıştır.
Bu seçimle yeni Türkiyenin kapıları ardına kadar
açılmıştır. 10 Ağustos ile birlikte yeni Türkiyeyi
inşa süreci başlamıştır. Şüphesiz ki son on iki
yılda atılan adımlar ve yapılan reformlar olmasa, bugün
yeni Türkiyeden bahsedemezdik. Milletimizin doğrudan seçtiği
Cumhurbaşkanımız ile Hükûmetimizin birlikte ve uyumlu
çalışması elbette büyük bir sinerji doğuracaktır. Bu
sinerji, millî gücün ve millî iradenin daha da tahkim edilmesini
sağlayacaktır. Yeni dönemde, seçilmiş ve güçlü bir
Cumhurbaşkanı, seçilmiş ve güçlü bir Başbakan ve Hükûmet
olarak halkımıza çok daha etkili bir şekilde hizmet etmenin
gayreti içinde olacağız.
Şu hususu önemle belirtmek isterim Bugüne kadar
görev yapan AK PARTİ hükûmetleri, sadece bir devleti, bir siyaseti, bir
otoriteyi tesis etmek üzere değil, bütün bunlarla birlikte ülkemizde ve
dünyada yeni bir medeniyet ihyası için ayağa kalkmış ve
harekete geçmiştir. Bu çerçevede, 62nci Hükûmet de önceki AK PARTİ
hükûmetleri gibi ülkemizin kritik bir döneminde tarihî bir sorumluluk
üstlenmekte, medeniyet yürüyüşümüzü aynı kararlılık ve
azimle sürdürmek üzere yola çıkmaktadır.
Geçtiğimiz hafta cuma günü, Kabinemizde yer alacak
isimleri açıkladık. 62nci Hükûmet, üzerinde yükseldiği parlak
geçmişi, önüne hedef olarak koyduğu parlak gelecek ile
buluşturan güçlü bir köprü olacaktır.
Son on iki yılda yapılanları yeni bir
atılım dönemi ile taçlandırmak Hükûmetimizin temel misyonu
olacaktır. İkinci bir değişim ve dönüşüm dönemi ile
ulaşmayı öngördüğümüz 2023 vizyonu, artık uzak bir vizyon
olmaktan çıkmıştır. Yeni dönemde de ülkemizin
hızlı, istikrarlı ve insan odaklı bir şekilde
kalkınması için, bizden önce gelen dört AK PARTİ hükûmetinin
tecrübesine yaslanarak aşkla, heyecanla, şevkle çalışma
azmindeyiz. Amacımız, çok daha güçlü, müreffeh, saygın ve
demokratik bir Türkiye'ye ulaşmak, ekonomisi, bilim ve teknolojisi,
siyaseti, sosyal ve kültürel politikaları ile örnek alınan bir ülke
olmaktır. Tüm politikalarımızın temeli,
halkımızın bizlerden talep ve beklentilerini
karşılamak olacaktır.
Sorumluluğumuzun büyüklüğünün
farkındayız ama hiç şüpheniz olmasın,
omuzlarımıza yüklenen mukaddes emaneti titizlikle ve onurlu bir
şekilde taşıyacağız. Gündemi başkaları tarafından
belirlenen bir ülke olmayacağız.
Bu vesileyle şu hususu da burada özellikle
vurgulamak istiyorum: Bir yandan ekonomik ve sosyal
politikalarımızı etkili bir şekilde uygularken diğer
yandan, nereden gelirse gelsin, ülkemizin bu kutlu yürüyüşünü akamete
uğratmaya çalışan ve ulusal güvenliğimizi tehdit eden eski
ve yeni tüm vesayet unsurlarıyla mücadelemizi kararlılıkla devam
ettireceğiz. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından
alkışlar)
Ülkemizin bütün sorunlarının özgürce
görüşülüp, farklı çözüm önerilerinin ortaya konduğu ve millî
iradenin tecellisiyle nihai kararların alındığı yegâne
çatı, Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Eski Türkiye'nin vesayetçi
anlayışını ve uygulamalarını değişik
kılıklar altında yeniden canlandırmaya çalışanlar,
karşılarında milleti ve temsilcilerini bulacaklardır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
aziz milletimiz, demokrasi tarihimizde görülmemiş, dünyada da eşine
az rastlanır bir şekilde, sonuncusu 2011 Haziran ayında olmak
üzere birbiri peşi sıra üç dönem partimizin oylarını
artırarak iktidarımıza olan güvenini tazelemiştir. 30 Mart
yerel seçimleri ve 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimi,
halkımızın yönetimde istikrarı güçlü bir şekilde
sürdürme kararlılığını açıkça ortaya
koymuştur. Siyaset tarihimize silinmez harflerle yazılan tüm bu
başarılar, aynı zamanda sorumluluğumuzu ve aziz milletimize
olan hizmet şevkimizi artırmaktadır. Sahip olduğumuz
kişisel ve kurumsal tecrübemizle hiç eksilmeyen
heyecanımızı birleştirecek, bu millete efendi değil,
hizmetkâr olmaya devam edeceğiz.
Milletimiz, Meclisimizi tüm sorunların çözüm adresi
olarak görmekte ve Meclisimize dair büyük beklentiler içindedir. Bizlere yani
iktidarıyla, muhalefetiyle yüce Meclis çatısı altında ulvi
bir sorumluluk üstlenen bizlere düşen görev, milletimizin bu beklentisi
doğrultusunda milletle kucaklaşmak, yeni Türkiye'yi hep birlikte
inşa etmektir.
Adalet ve Kalkınma Partisi, eski Türkiye'nin çözüm
üretmekten uzak kısır siyasetini eskide bırakmış,
başından beri yeni bir siyaset anlayışını, yeni
Türkiyeyi temsil etmiştir. Yıllarca hırpalanan, güven
erozyonuna uğrayan, milleti temsil etme yeteneğini yitiren siyaset
kurumu, gücünü millet iradesinden alan AK PARTİ kadrolarıyla birlikte
yeniden güçlü bir şekilde inşa etmiştir. Bu yeni inşa
sürecinin temelinde, insanı, insan onurunu merkez kabul eden bir
anlayış yer almaktadır. İnsan onurunu korumak bizim asli
görevimizdir. Bu onurun esası da özgürlük ve güvenliğin teminidir.
Özgürlüğü garanti edilmemiş insanın onur duyması, güvenliği
tehdit altında olan insanın özgürlüğünü yaşayabilmesi,
kendini özgür hissedebilmesi mümkün değildir. Onun için, daha ilk hükûmet
programlarından bugüne kadar hep bu özgürlük ve güvenlik dengesini ve
uyumunu savunduk. Şimdi bir kez daha söylüyoruz: Türkiyede düşünce
özgürlüğü, inanç özgürlüğü, ifade özgürlüğü, girişim
özgürlüğü AK PARTİ hükûmetlerinin teminatı altındadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK
PARTİ iktidarı olarak bugüne kadar birçok iç ve dış
badireyi atlattık, birçok sorunu, birçok sıkıntıyı
aştık; çeşitli kılıflarda sergilenen ve demokratik
siyaset kurumunu bir bütün olarak zayıflatmaya yönelik her türlü tahrik ve
tertibi aştık. Bu yapılarla mücadelemizi kararlılıkla
sürdürürken milletin iradesine ve bizlere yüklediği emanete de sahip
çıktık, milletimizin ekmeğinden ve özgürlüğünden asla taviz
vermedik. Bununla beraber, kamuoyunda sesiz devrim olarak tanımlanan birçok
reformu da hayata geçirdik. Yaptığımız tüm reformlarda,
sessiz devrimde, tüm badirelerin atlatılmasında milletimiz ve millî
iradenin tecelligâhı olan Meclisimiz en büyük destekçimiz oldu.
İnanıyorum ki bundan sonra da yeni Türkiyenin inşa sürecinin
adresi, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve onun çok değerli üyeleri
olacaktır.
Demokrasimize ve ulusal güvenliğimize kasteden
yapılanmalara karşı hukuk içinde kararlılıkla mücadele
etmek, halkımızın bizlerden talep ettiği bir ödev,
omuzlarımıza yüklediği bir sorumluluktur. Bu bakımdan,
antidemokratik hiçbir baskıya boyun eğmeyecek, müsamaha
göstermeyeceğiz; gerekli adımları atacak, Meclisimiz içinde
diyaloğa, uzlaşma arayışına ve iş birliğine
önem verecek, Meclisimizin çizdiği rotada ilerleyeceğiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
takdirinize sunduğumuz ve güveninizi beklediğimiz bu program, yeni
Türkiyenin ikinci atılım dönemini açacak, 21inci yüzyılın
yükselen ülkesi olarak bölgemizde ve dünyada hak ettiğimiz konumu
pekiştirecektir. Önümüzdeki dönemde yapacağımız temel
tercih açıktır: Yeni Türkiyeyi her alanda büyütmek ve güçlendirmek.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiyeye yeni bir siyaset kazandırma iddiasında olan, Türkiyenin
kabuklarını kırıp büyütmeyi esas alan AK PARTİ
iktidarı olarak üzerinde en fazla hassasiyetle durduğumuz alan
demokratikleşme olmuştur. AK PARTİ hükûmetleri ve iktidarı
olarak demokratikleşme alanında büyük reformlar gerçekleştirdik.
Demokrasiyi ve demokratikleşmeyi dinamik bir süreç olarak görmekte,
insanı ve toplumu siyasetin asli öznesi olarak kabul etmekteyiz. Bu
anlayışla, zamanın ruhunu, dönemin ihtiyaçlarını ve
toplumsal talepleri referans kabul ederek, geçmiş 4 hükûmetimiz döneminde
gerçekleştirdiğimiz demokrasi mücadelemizi 2023 vizyonumuz
çerçevesinde derinleştirerek devam ettirmek
kararlılığındayız.
Demokrasi yürüyüşümüzü toplum- siyaset -devlet
arasındaki engellerin kaldırılması üzerine bina ediyoruz.
Toplumu siyasetin öznesi kılmak için, bütün hükûmetlerimiz döneminde,
siyaseti ve toplumun iradesini rehin alan vesayet sistemine karşı
aktif bir mücadele yürüttük. Vesayet sistemine temel teşkil eden sivil ve
askerî bürokratik kurumları dönüştürme ve demokratikleştirme
mücadelesi verdik. Siyasete siyaset dışı yollardan müdahale etme
ve onu etkileme dönemine son verdik. Ortaya koyduğumuz on iki
yıllık demokrasi mücadelemizle millete güven aşıladık,
halkı hakem, demokratik süreç ve mekanizmaları yegâne yol belledik.
Geçmiş AK PARTİ hükûmetlerinin oluşturduğu bu demokratik
mirası derinleştirerek devam ettireceğiz, bu mirası yeni
Türkiye'nin harcına katacağız. Yeni Türkiyede kurumlar ve
aktörler ancak milletten aldıkları yetki ve meşruiyet ölçüsünde
siyasal güç sahibi olacaklardır. Tüm dünyada demokrasinin olmazsa
olmazı kabul edilen sandığın onurunu koruyacak,
çoğunluğun yönetme haklarının gasbedilmesine asla müsamaha
göstermeyeceğiz ve bu çerçevede katılımcı demokrasiyi de
derinleştireceğiz.
Diğer yandan, zamana, mekâna, kültüre veya inanca
bağlı olarak, hak ve özgürlüklerde ayrımcılık
yapılmasına da kayıtsız kalmayacak, hukuk devleti ilkesini
daha gür bir şekilde dillendirecek, vatandaşlarımızın
hak ve hukukuna sonuna kadar sahip çıkmayı sürdüreceğiz. Hiçbir
vatandaşımız, hak ve özgürlüklerini kullanırken sahip
olduğu, inandığı değerler yüzünden devlet merkezli bir
engellemeye takılmayacaktır. Demokratikleşme alanında
yaptığımız reformlar neticesinde AK PARTİ,
milletimizin siyasetteki yegâne güven unsuru hâline gelmiştir. Allaha çok
şükür olsun ki bugün eski Türkiye'nin alışkanlıkları,
eski devlet refleksleri büyük ölçüde tarihe
karışmıştır. Artık devlet kapılarından
geri çevrilen başörtülü kızlarımız, ana dilini
konuştuğu için zulüm gören kardeşlerimiz yok. Alevi
vatandaşlarımız artık kimliklerini gizlemek zorunda
kalmıyor. Gayrimüslim cemaat vakıflarının malları iade
ediliyor.
Bütün etnik, mezhebî ve dinî kesimlere, başörtülü
veya başı açık, köylü veya şehirli, kadın veya erkek,
yoksul veya zengin, şu veya bu siyasi görüşten tüm
vatandaşlarımıza eşit mesafede duruyor; her bir bireyin,
temel hak ve özgürlüğünden en ileri derecede yararlanacağı bir
Türkiyeyi hedefliyoruz. Etnik, dinî ve mezhepsel aidiyetlerden önce,
tarihdaşlık, vatandaşlık anlayışını
benimsiyoruz.
Yeni Türkiye yolunda hedefimiz, etnik kimliği,
mezhebi ve inancı ne olursa olsun herkesi kucaklayan, onları
eşit vatandaşlık ile evrensel ilkeler ve değerler temelinde
demokratik bir ortak yaşam bilincine ulaştıran bir anlayışın
hayata geçirilmesidir.
62nci Hükûmet olarak, bundan sonra da farklı
yaşam tarzlarına saygı gösteren, onları güvence altına
alan bir Türkiye hedefliyoruz. Kişisel özgürlüklerin önünü kapatan
değil, açan bir iktidar olmaya devam edeceğiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
cumhuriyetimizin ilanından sonraki en önemli çağdaşlaşma
projesi olan Avrupa Birliği üyelik sürecimiz, ilk defa AK PARTİ
hükûmetleri döneminde sistematik bir çerçeveye oturtulmuş ve siyaset
vizyonunun bir parçası hâline gelmiştir. Katılım
müzakereleri başladığında ortaya konulan tam üyelik hedefi,
AB kaynaklı gecikmelere ve engellemelere rağmen, bugün de aynı
şekilde devam etmektedir. 17 fasıl üzerindeki siyasi blokaja
rağmen 14 fasıl müzakereye açılmış, 1 fasıl
geçici olarak kapatılmıştır.
Bilindiği üzere, Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan, 2014 yılını AB yılı ilan
etmiş, bu süreçteki kararlılığı bir kez daha gözler
önüne sermiştir. Bu çerçevede, AB sürecine yeni bir ivme kazandırmak
ve her alanda reform çalışmalarını hızlandırmak
amacıyla, 2014-2017 dönemini kapsayan ABye Katılım İçin
Ulusal Eylem Planı hayata geçirilecektir. Hükûmetimiz, sürecin tüm
zorluklarına, önümüze çıkarılan tüm engellemelere rağmen,
AB üyeliği konusunda kararlı ve istikrarlı
politikasını sürdürecektir. Hedefimiz, cumhuriyetimizin 100üncü yıl
dönümünü AB üyeliğiyle taçlandırmaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bütün AK PARTİ hükûmetlerinin programlarında
ağırlıklı olarak üzerinde durduğumuz konulardan birisi
de yeni anayasa vaadi olmuştur. Mevcut Anayasa, demokratik denge ve denetim
araçlarına sahip değildir. Temel mantığı, vesayetçi
yapıların milletin iradesini denetim altında
tutmasıdır. Katı merkeziyetçi yapısı
katılımı engellemektedir. Biz, topluma dayatılan,
dışlayıcı, toplum mühendisliğine dayanan bu
Anayasanın yerine yeni bir anayasa yapılması gerektiğine
inanıyoruz. Bu yönde, toplumun her kesiminde ciddi bir mutabakat
vardır. Kapsayıcı, kucaklayıcı, bütünleştirici,
özgürleştirici sivil bir anayasa hazırlamak için esasen önümüzde
hiçbir sahici engel yoktur. Yeni Türkiyede artık
katılımcı, çoğulcu, özgürlükçü bir demokratik ve sivil
anayasa vaat olmaktan çıkarılmalıdır. Yeni Türkiye, sivil
ve demokratik, yeni anayasasıyla yönetilmelidir. Geçmiş
hükûmetlerimiz döneminde olduğu gibi, 62nci Hükûmetimizde de sadece AK
PARTİnin değil, bütün siyasi partilerin ve sivil toplum
unsurlarının beklentisi olan bu vaadi gerçekleştirmeyi ana
hedeflerimizden birisi olarak görmekteyiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yine, bu yeni dönemde, toplumsal bütünleşme ve çözüm süreci alanlarında
da kararlılığımızı sergilemekten geri
durmayacağız. Hükûmetlerimiz, bugüne kadar devlet ile millet
arasında örülen duvarların yıkılması,
kardeşliğin yeniden tesisi, birlik ve beraberlik ikliminin
güçlendirilmesi amacıyla, cumhuriyet tarihi boyunca dokunulmaya cesaret
edilememiş başlıkları gündemine alarak çözme iradesini
ortaya koymuştur. Demokratik açılım, millî birlik ve
kardeşlik süreci sorunların tartışılmasına
katkı sağlamış, farkındalığı
artırmış, çözüm iradesinin geniş bir tabana
yayılmasına hizmet etmiştir.
AK PARTİ hükûmetleri, iktidara geldiği ilk
günden itibaren ret, inkâr ve asimilasyon politikalarına son vererek hak
ve özgürlükleri tüm yurttaşlar için eşit düzeyde
gerçekleştirmeye çalışmıştır. Tarihin en
kapsamlı demokratik değişim, dönüşüm ve normalleşme
süreçlerini uygulamaya koymuştur. Bu çerçevede atılan
adımları burada uzun uzun zikretmeyi gerekli görmüyorum, zaten bütün
bu hususlar, çok kapsamlı bir şekilde bir kitap hâlinde sizlere
dağıtıldı.
62nci Hükûmet olarak bizler, Türkiye'nin kaderini
değiştirecek Kardeşlik Projesine dört elle sarılmaya devam
edeceğiz. Hükûmetimiz, 61inci Hükûmetin başlattığı ve
çıkarılan çerçeve yasayla birlikte artık devlet politikası
hâline gelen çözüm sürecini daha güçlü bir şekilde sürdürmeye, çözümün
ivedilikle sağlanması için gerek duyulan yeni yöntemleri devreye
sokmaya ve toplumun her kesiminin bu sürece sahip çıkması için
gerekli çalışmaları yapmaya devam edecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
demokratikleşmenin en önemli ayaklarından biri de, hiç kuşkusuz,
adalet ve yargı alanında sürdürdüğümüz reformlardır. Adalet
ve yargı konusunda partimizin vizyonu, güven veren adalettir.
Hükûmetlerimiz döneminde bu vizyonun gerçekleşmesi için adaletle ilgili
sorunlar tek tek masaya yatırılmış, çözümler üretilerek
uygulamaya konulmuştur.
Adalet alanında temel kanunlarımızı
güncelledik, antidemokratik yargılama, kurum ve süreçlerini ortadan
kaldırdık, bilgi altyapısını modernleştirdik, AB
ile uyum sağlayan kapsamlı reformlar yaptık, modern adalet
sarayları ve sayısı artan personelle hizmet kalitemizi
artırdık. Önümüzdeki dönemde ise eylem planlarımızı
uygulamaya ve istinaf mahkemeleri gibi yenilikleri süratle hayata geçirmeye
kararlıyız.
Bakınız, yargı alanındaki en temel
sorunlarımızdan biri, bazı yargı mensuplarının
siyasi, ideolojik bir misyon üstlenmesi ve hakem olma vasfını
yitirerek taraf hâline gelmesidir. Demokratik bir ülkede bireyi devlete,
özgürlüğü güvenliğe ve adaleti statükoya üstün tutmak, hepimizin
ortak ideali olmalıdır. Yargının
bağımsızlığı ve tarafsızlığı,
yargı görevi yapanların Anayasa, kanun ve hukuka uygun vicdani
kanaatlere bağlı olmayı, bunun dışındaki bütün
bağlılıkları reddetmeyi gerektirir. Yargının
bağımsız ve tarafsız olması, yargı üzerinde
kurulmak istenen vesayetlerin yok edilmesi, yargının milletin
yargısı olması için yapılması gerekenleri tereddütsüz
yapmak, Hükûmetimizin ana öncelikleri arasında yer alacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bugüne kadar görev yürüten AK PARTİ hükûmetleri, Türkiyenin
normalleşmesi, demokratikleşmesi yolunda önemli reformlar
yapmıştır. Bilhassa geleneksel, vesayetçi aktör ve
kurumların siyaset üzerindeki nüfuzunu kırmak üzere kararlı bir
irade sergilemiş ve siyasal sistemi demokratikleştirme hedefinde
ciddi ilerlemeler kaydetmiştir. Ancak millî iradeye dayalı demokratik
bir siyasal sistemi inşa etme hedefine odaklanan hükûmetlerimiz, yine bu
süreçte 7 Şubat, 17-25 Aralık hadiseleri ve takip eden
gelişmelerle yeni vesayetçilerin saldırılarına maruz
kalmıştır. Herkes şunu bilsin ki yargı ve güvenlik
bürokrasisinin yanı sıra sivil toplumun çeşitli kesimlerini
tesiri altına almaya çalışan bu yeni vesayet odağı,
karşısında bizi bulmaya devam edecektir. Uluslararası
bağlantıları da olan bu yapılanmalar, sadece Hükûmetimize
yönelmiş bir tehdit değil, aynı zamanda devletin varlığına
kasteden, onun yapısını çökertmeyi hedefleyen bir ulusal
güvenlik sorununa dönüşmüştür. Siyaseti kendi hedefleri
doğrultusunda dizayn etmek isteyen, bürokrasiyi kendisine kalkan yapan,
kendi amaçları doğrultusunda kullanmaktan çekinmeyen, millî güvenliği
tehdit eden bu yeni vesayetçi yapıyla veya başka adlarla ileride
çıkabilecek yapılarla hesaplaşmayı sürdüreceğiz. Hukuk
içinde kalarak bu tür girişimlerin karşısında en etkin
tavrı alacağız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
vesileyle güvenlik ve asayiş politikalarımıza da değinmek
istiyorum: Bizler, güvenlik hizmetlerini, ileri bir demokrasi hedefine
ulaşmak amacıyla, temel hak ve özgürlüklerin eksiksiz bir biçimde
kullanılabilmesi ve garanti altına alınabilmesi için ihtiyaç
duyulan temel kamu hizmeti olarak görüyoruz. Güvenlik hizmetlerinde bugüne
kadar bütüncül bir yaklaşım içeren stratejik bir
anlayışı benimsedik. Asayiş olaylarından terörle
mücadeleye kadar her alanda daha etkin ve sonuç alıcı güvenlik
politikalarını hayata geçirerek hem ülkemizin güvenliğini tesis
etmenin hem de toplumsal barışı ve huzuru geliştirmenin
gayreti içinde olduk. Avrupa Birliği İstatistik Ofisi Eurostat
tarafından yayımlanan verilere göre Türkiye, şu anda Avrupanın
suç oranı en düşük ülkeleri arasındadır. Aynı şekilde,
suç aydınlatma oranları açısından da Avrupanın önde
gelen ülkeleri arasında yer alıyoruz. AK PARTİ iktidarı
güvenlik alanında organize suç örgütleriyle, çetelerle, illegal
yapılarla etkin bir mücadele yürütmüştür, yürütmeye devam edecektir.
Demokratik hukuk devletinde asla kabul edilemez olan
insan hakları ihlallerinin üzerine şimdiye kadar olduğu gibi
bundan sonra da büyük bir kararlılıkla gideceğiz. Hükûmetimizin
esas aldığı işkenceye sıfır tolerans ilkesi
kararlılıkla uygulanmaktadır, uygulanmaya devam edecektir.
Artık Türkiye işkenceyle anılan bir ülke olmaktan
çıkmıştır.
Güvenlik hizmetlerinde şeffaflık,
katılımcılık ve hesap verebilirliği artıracak
mekanizmalar etkili bir şekilde kullanılacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kamu yönetiminde temel olarak Devlet, millete hizmet etmek için vardır.
ilkesini benimsiyor, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu ilkeden
hareketle demokratik yönetişim uygulamalarını hayata geçirmeyi
arzuluyoruz. Vatandaşlarımızın hayatını
kolaylaştırmayı, temel hak ve özgürlüklerin
kullanımının önündeki engelleri kaldırmayı kamu
yönetiminin ana misyonu olarak görüyoruz.
Geçtiğimiz dönemde yolsuzlukla
kararlılıkla mücadele yürütülmüştür, bundan sonra da
yürütülecektir. 2003-2006 döneminde yolsuzlukla etkin mücadele amacıyla bu
alanda önemli 7 adet uluslararası sözleşmeye taraf olunmuştur.
Ayrıca, 2004 yılında Avrupa Konseyi Yolsuzluğa
Karşı Devletler Grubuna, GRECOya üye olunmuştur. Hesap
verebilirlik, şeffaflık ve yolsuzluklarla mücadele, demokrasi ve
siyasal mücadelemizin temel gayelerinden birini teşkil edecektir. Türkiye,
Uluslararası Saydamlık Örgütü tarafından yayımlanan
Yolsuzluk Algılama Endeksinde 2003 yılında 133 ülke
arasında 77nci sırada yer alırken 2013 yılında 50nci
sıraya yükselmiştir, en kısa zamanda da daha üst sıralara
tırmanmaya kararlıyız. Bu yöndeki çabalarımız 62nci
Hükûmet döneminde de kapsamlı bir strateji çerçevesinde
kararlılıkla ve kesintisiz bir şekilde sürecektir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) O bilgi yanlış
Sayın Başbakan.
BAŞBAKAN AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ileri demokrasi bahsinde son olarak
yerel yönetim anlayışımıza değinmek istiyorum.
Bizler Türkiyenin merkezî üniter devlet
yapısını vatandaşların temel hak ve özgürlüklerini
koruyan bir yapı olarak görüyoruz. Diğer taraftan, AK PARTİ
olarak her zaman demokrasinin yerelde başladığını
savunduk. Ulusal öncelikler ile yerel farklılıklar
barıştırılarak kamu hizmetlerinin yerinden
karşılanması temel ilke olmaya devam edecek, merkezî yönetim
tarafından yürütülmesi zorunlu olmayan hizmetler yerel yönetimlere
devredilecektir. Yerel yönetimlerin başta öz gelirleri olmak üzere
finansman ve hizmet imkânlarını güçlendireceğiz. Büyükşehir
belediyelerinin genişleyen hizmet alanları ve farklılaşan
görev ve sorumluluklarıyla uyumlu, her kademede hizmetin niteliğine
göre farklılaşan ve mekânsal özellikleri dikkate alan düzenlemeler
yapacağız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
62nci Hükûmet Programımızda yer alan temel başlıklardan
bir diğeri İnsani Kalkınmadır. AK PARTİ
hükûmetlerinin bugüne kadarki en temel şiarlarından biri
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.
anlayışı olmuştur. Bu vesileyle Şeyh Edebaliyi de rahmetle
anıyoruz.
Kendi medeniyetinin değerlerini en üst düzeyde
temsil edebilen, öz güven sahibi, bugünün dünyasının
gerektirdiği becerilere ve ufka sahip, ortak akıl ve organizasyonla
geleceği inşa eden insan kaynağı bize göre
kalkınmanın ana taşıyıcısıdır.
Gelişmiş ülkelerde toplumun ancak bir
kısmının satın alabildiği hizmetler, hayata
geçirdiğimiz reformlar neticesinde bugün halkımızın
tamamına büyük ölçüde sunulmaktadır. Sosyal kimliğine, gelir
durumuna, siyasi eğilimine, bölgesel konumuna bakılmaksızın
milletimizin her kesimi her türlü hizmete eşit ve adil bir şekilde
ulaşabilmektedir, ulaşmaya devam edecektir.
Birleşmiş Milletler Kalkınma
Programının en son verilerine bakıldığında
Türkiyenin başarısı açık bir şekilde görülecektir.
Türkiye 2008-2013 döneminde 16 basamak yükselmiş, 2013 yılında
187 ülke arasında 69uncu sıraya gelmiştir. İnşallah
en kısa zamanda daha üst sıralara da gelecektir. Temel
amacımız bu yükselişin önümüzdeki dönemde çok daha büyük bir
hızla devam ettirilmesi, milletimizin hak ettiği yere ulaşmasıdır.
Hükûmetimiz bilhassa dezavantajlı grupların
hizmetlere eşit ve adil bir şekilde ulaşımını bir
demokratikleşme şiarı olarak savunmaya devam edecektir.
Sermayenin, bilginin ve kaliteli yaşamın belli sınıflara,
belli odaklara ait olmaması için Hükûmetimiz bu eşitlikçi vizyonu
sürdürmeye kararlıdır.
Yeni Türkiyede sosyal adalet, fırsat
eşitliği, dayanışma gibi değerler çerçevesinde
toplumun her kesimini kapsayan bir kalkınma süreci hayata geçirilecektir.
Bu kapsamda, özellikle kadınlarımızın ve genç nesillerin
kalkınma sürecine çok daha yoğun katılımı için çaba
sarf edilecektir. Geçmişte yaşanan krizlerle öz güveni zedelenen ve
geleceğini başka coğrafyalarda hayal etmeye başlayan
kuşaklar artık geride kalmıştır. Bir yandan dünyadaki
beşerî varlığımızla daha güçlü bağlar kurarken diğer
yandan tersine beyin göçüyle ülkemizin beşerî sermayesini
zenginleştirmeyi sürdüreceğiz. Yeni Türkiyenin yeni nesilleri,
bölgesinde ve küresel düzeyde aktif bir ülkenin sahipleri ve en değerli
varlıkları olacaklardır.
İnsanımızın yanı sıra
coğrafyamız da kalkınma sürecinde temel bir parametre olarak tüm
ekonomik ve sosyal politikalarımıza zemin oluşturacaktır.
Siyasi sınırlara saygı duyarak ekonomik, sosyal ve kültürel
anlamda sınırları geçişken kılan politikalarımız
bölgesel ve küresel barışa hizmet edecek, ülkemizin ve coğrafyamızın
refahını artıracaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şunu ifade etmekte yarar görüyorum: Sosyal devlet kavramı esas
anlamını ilk kez AK PARTİ hükûmetleri döneminde
kazanmıştır. Millete üstten bakan, hizmeti lütfeden siyaset
anlayışı bizim iktidarlarımızda miadını
doldurmuştur. Hiçbir ferdimiz kendisini yalnız,
dışlanmış, çaresiz hissetmesin diye gece gündüz
çalıştık, çalışıyoruz. Özellikle, dar gelirli, özel
ilgiye muhtaç ve ihtiyaç sahibi insanımıza sosyal devletin
şefkat elini uzattık.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bilindiği üzere, eğitim konusu hükûmetlerimiz döneminde ülkemizin en
öncelikli konusu olarak ele alınmıştır. Bütçeden
eğitime ayrılan payı kesintisiz olarak yükselttik. 2002
yılında yaklaşık 10 milyar Türk lirası ayrılıyorken
2014 yılında 6 kattan fazla bir artışla bu tutar 72,6
milyar Türk lirası olmuştur. Bu süre içinde, temel hak ve
özgürlüklere saygılı, insan haklarını esas alan, daha
demokratik ve özgürlükçü bir eğitim felsefesi inşa ettik, bunu daha
da derinleştirerek sürdüreceğiz. Serbest kıyafet
uygulamasından öğretmenlerimiz için başörtü
yasağının kalkmasına, 28 Şubat döneminde mağdur
edilen öğretmenlerimizin mesleklerine geri dönmelerinden eğitim
müfredatındaki antidemokratik ifadelerin ayıklanmasına kadar çok
önemli adımlar attık. Aynı şekilde, farklı dil ve
lehçelerde eğitimin önünü açan düzenlemelerden Siyer-i Nebi ve
Kuran-ı Kerim derslerinin isteğe bağlı olarak müfredata
dâhil edilmesine kadar birçok reformu hayata geçirdik. Bu reformlar sayesinde,
Türkiyede, eğitimin her kademesinde okullaşma oranlarında
yüksek seviyelere ulaştık. Bu süreçte gerçekleştirdiğimiz
reformların bir diğer unsuru, eğitimde fırsat
eşitliğinin sağlanması ve hizmet sunumunun
iyileştirilmesidir.
Hükûmetlerimiz döneminde gerçekleştirilen önemli
yeniliklerden bir diğeri de özel dershanelerin özel okula
dönüştürülmesi projesidir. Bu sayede, çocuklarımızın sosyal
hayattan tecrit edilmelerine yol açan, veliler için ciddi maddi külfetler
oluşturan ve âdeta alternatif bir eğitim sistemi oluşturan
dershanelerin yol açtığı olumsuzluklara son verilmiş
olacaktır.
Önümüzdeki dönemde, daha önce temelleri atılan
politika ve uygulamalara ivme kazandırılacak, aynı
kararlılık ve hızla eğitim sistemimize ilişkin
sorunların çözümleri için adım atılmaya devam edilecektir.
Büyük önem atfettiğimiz ve üzerinde yoğun bir
şekilde çalıştığımız diğer bir konu da
YÖK reformudur. Demokratik, özgürlükçü ve evrensel değerlere uygun bir
üniversite tasavvuru ana önceliklerimizden biridir. Bu kapsamda Hükûmetimiz,
üniversiteler, akademisyenler, ilgili sivil toplum kuruluşları,
sendikalar ve siyasetçiler başta olmak üzere ilgili bütün kesimlerin görüşlerinin
alındığı bir taslak metni Meclisin huzuruna getirecektir.
Hükûmetimizin yanı sıra benim de hassaten üzerinde
durduğum iki önemli kavram var: Medeniyet ve kültür. Medeniyetimizin
yeniden ihyası, kültürel değerlerimizin yeniden restorasyonu için var
gücümüzle gayret gösterecek, bu alanda iddialı çalışmalar
yürüteceğiz. Kültür alanında yaptıklarımızın
üstüne yenilerini ekleyecek, başlattığımız
çalışmaları kararlılıkla uygulayacağız. 2023
yılında, geleneğimizden güç alarak yeni bir
uygarlığın inşasına öncülük edeceğiz. Toplumda
var olan bütün kültürel dinamiklere eşit ve kucaklayıcı bir
yaklaşım benimseyeceğiz. Devletimiz bütün kültürel kimliklere
demokratik bir perspektifle yaklaşacaktır. Yurt içi ve yurt
dışındaki kültür mirasımızı, toplumun kültür,
tarih ve estetik bilincini geliştirecek, kültür turizmine katkı
sağlayacak ve afet riskini dikkate alacak şekilde korumaya devam
edeceğiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK
PARTİ hükûmetlerinin en iddialı olduğu alanlardan biri de
sağlıktır. AK PARTİ hükûmetlerinin tümü sağlık
hizmetlerini temel bir insan hakkı olarak kabul etmiş, o alanda ciddi
reformlar gerçekleştirmiş, milletimizin takdirine mazhar olan
uygulamalar başlatmıştır.
Son on iki yılda Sağlıkta Dönüşüm
Programı adı altında sağlık alanında pek çok
yapısal düzenlemeler gerçekleştirdik. Parası olmayanların
hastanelerde rehin alındığı dönemler artık geride
kaldı. Kamu hastanelerini tek çatı altında birleştirerek
bütün vatandaşlarımızın bu hastanelerden hizmet
almasına imkân verdik. Üniversite ve özel hastane
kapılarını bütün vatandaşlarımıza açtık.
Vatandaşlarımızın sağlık sigortalarıyla tüm
sağlık kuruluşlarından hizmet almasını
sağladık. Halkımızın tümünün sağlık
hizmetlerinden aynı standartta faydalandığı,
yoksulların primlerinin devletimizce karşılandığı,
18 yaşın altındaki çocuklarımızın
tamamının sağlık güvencesi altında olduğu genel
sağlık sigortası sistemini hayata geçirdik.
Cumhuriyetimizin 100üncü yılında ülkemizi
sadece kendi halkımız için değil, bölge ülkeleri için de cazip
bir sağlık üssü hâline getireceğiz.
Yeni Türkiyede, sağlıkta küresel marka hâline
gelen ülkemizin sağlık turizmi alanında dünyanın önde gelen
ülkeleri arasına girmesi için gerekli her türlü tedbiri
alacağız, gerekli adımları atacağız.
Sağlık alanında
yaptığımız reformları toplumun güvencesi olarak
gördüğümüz sosyal güvenlik alanıyla da pekiştireceğiz.
AK PARTİ olarak Kasım 2002de milletimize
verilen söz yerine getirildi; tüm nüfusu ve tüm riskleri güvence altına
alan sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemi oluşturma hedefine bu
çerçevede varılmış oldu. İşçi, memur ve BAĞ-KUR
emeklilerimizi enflasyona ezdirmedik. Yeni dönemde sosyal güvenlik sisteminin
nüfusun tamamını kapsayacak bir yapıya kavuşturulması
temel hedefimiz olacaktır.
Sayın Başkan değerli milletvekilleri;
gelir dağılımının iyileştirilmesi ve yoksullukla
mücadele politikalarının başarılı olabilmesi için
insanı ekonomik kalkınmanın merkezine koyduk. Sosyal
yardımlarla yılda yaklaşık 3 milyon haneye ulaştık.
İktidarımız döneminde yaklaşık 100 milyar Türk
liralık sosyal yardım harcaması yaptık. 2002
yılında toplam sosyal yardım harcaması 1,3 milyar Türk
lirası iken iktidarımız döneminde bu rakamı
yaklaşık 14 kat artırarak 2013 yılında 20 milyar Türk
lirasına yükselttik.
İktidarımız döneminde
uyguladığımız sosyal politikalar sonucunda gelir
dağılımının düzeltilmesi konusunda çok önemli
mesafeler katettik. Yaşlı, engelli ve yoksul
vatandaşlarımıza yönelik sunduğumuz hizmetlerin kalitesini
artırmaya ve bu hizmetleri çeşitlendirip
yaygınlaştırmaya önümüzdeki dönemde de devam edeceğiz.
Kadınların hakları, refahı, sosyal
hayatta karşılaştığı engellerin ortadan
kaldırılması güçlü toplum hedefimizin vazgeçilmez unsurudur.
Kadına karşı şiddetle mücadelede
sıfır tolerans ilkesini gözettik. Aile içi şiddetin, töre ve
namus cinayetlerinin engellenmesine yönelik hukuki düzenlemeler yaptık.
Yine, bu amaca yönelik olarak Avrupa Konseyi Sözleşmesini yani
İstanbul Sözleşmesini çekincesiz olarak imzalayan ilk ülke olduk.
Dini inançları yüzünden
ayrımcılığa uğrayan, başörtüsü yüzünden
eğitim özgürlüğü kısıtlanmış, zulme
uğramış kadınlarımızın eğitim ve
çalışma haklarını kullanabilmelerini mümkün hâle getirdik.
Kadının bireysel ve toplumsal olarak daha da güçlenmesi için hayata
geçirdiğimiz politikaları ve başlattığımız
çalışmaları kararlılıkla uygulamaya devam
edeceğiz. Önümüzdeki dönemde kadınların karar alma
mekanizmalarındaki etkinliğini artıracağız.
Gençlerimiz bugünün enerjisi,
yarınlarımızın ise teminatıdır. Ülkemiz bu
hazineye diğer ülkelere kıyasla daha fazla sahiptir. Hükûmetlerimiz
döneminde gençlerimizin hem aile içinde hem yaşadıkları çevrede
hem de okullarda ve sosyal mekânlarda iyi yetişmeleri, bilinçli birey
olmaları, kültür ve sporla hem ruhen hem de bedenen güçlenmeleri için pek
çok önemli adımlar attık.
Seçilme yaşını 25e düşürerek
gençlerin siyasete daha fazla katılımının önünü açtık.
Önümüzdeki dönemde seçilme yaşını 18e düşürme hedefimizi
burada özellikle tekrar vurgulamakta yarar görüyorum.
Gençlerimizi toplumun değerlerine
yabancılaşmadan, bilgi ve tecrübeyle donatarak meslek sahibi ve
rekabet gücü yüksek bireyler olarak yetişmeleri için eğitimden
istihdama kadar her alanda gerekli her türlü tedbiri alacağız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
62nci Hükûmetimizin üzerinde en çok duracağı alanlardan biri de
şehircilik ve çevre olacaktır. Bize göre şehir, medeniyetin
aynasıdır. Bizim şehirlerimiz sosyal ve iktisadi durumuna
bakmadan her insanı kuşatan, kucaklayan mekânlar olmuştur. Bizim
şehirlerimiz medeniyetimizin özüyle şekillenirken içinde yaşayan
insanı da medeniyetimizin özüne, ruhuna uygun biçimde potasında
eriten şehirler olmuştur. Dolayısıyla bizim şehir
tasavvurumuz, aynı zamanda medeniyet tasavvurumuzdur. Şehir
mirasımız, aynı zamanda medeniyet birikimimizdir.
Önümüzdeki dönemde başta kadim şehirlerimiz
olmak üzere tüm mekânlarımızda politikamız, dikey değil
yatay bir yapılaşma olacaktır. İnsanımızı
şehrin odağı hâline getirmeyi, şehirlerimizi huzurlu, mutlu
ve öz güven içinde yaşayan insanlardan oluşan bir yaşam merkezi
hâline dönüştürmeyi hedefliyoruz.
Şehirlerimizi güzelleştirmek ve gecekondu
bölgelerini ıslah etmek için kentsel dönüşüm projelerini hayata
geçirdik. Kentsel dönüşümle yapı stokumuzun yenilenmesini
sağlarken her türlü afete karşı dayanıklı yaşam
alanları geliştirdik. Başbakanlık Toplu Konut İdaremiz
(TOKİ) eliyle 2003-2014 döneminde 90.653 konutluk gecekondu dönüşüm
ve kentsel yenileme uygulaması başlattık. Bu konutlardan
55.197si tamamlanarak hak sahiplerine teslim edildi. Buna ilaveten aynı
dönemde TOKİ eliyle 625 bin konutun yapımına başladık,
480 binini tamamladık. Kentsel dönüşüm kapsamında 6,5 milyon
birim konutun 2023 yılına kadar dönüştürülmesi hedefi
doğrultusunda çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Biz, sadece bugünün Türkiyesine karşı sorumlu
değiliz, bugünden yarını inşa etmenin, yarını
imar etmenin sorumluluğunu omuzlarımızda taşıyoruz.
2023 yılında hedefimiz şehirlerimizi insan dostu, çevre dostu,
estetik, katılımcı ve müreffeh marka şehirler hâline
dönüştürmektir. Bu doğrultuda imar mevzuatını günün
ihtiyaçlarına uygun olarak revize edeceğiz. Kentsel tasarım
ilkelerini ve uygulamalarını engelli, yaşlı, hareket
kısıtlılığı olanlar gibi özel ilgi bekleyen
kesimlerin hizmetlere erişimini kolaylaştırmak üzere geliştireceğiz.
Şehirlerde kamu arazilerinin imarlı yapılaşma, ekonomik
kalkınma, ortak sosyokültürel fayda temelinde daha aktif
kullanımını sağlayacağız. Kaliteli ve ekonomik
konut arzını temin etmek üzere yeterli altyapısı hazır
arsa geliştirilmesine önem verecek, kendi konutunu yapanlara kapsamlı
teknik destek sunacağız. Özellikle SUKAP projesiyle şebekeli
içme ve kullanma suyundan yararlanan belediye nüfusu oranını yüzde
100e çıkaracağız. İçme ve kullanma suyunun yeterli
miktarda ve uygun standartlarda temin edilmesini sağlayacağız.
Katı atık yönetiminde de bir taraftan hizmetin kalitesini
artırırken diğer yandan da daha geniş kitlelere bu
hizmetleri ulaştırdık. 2002 yılında düzenli katı
atık depolama tesisleriyle 23 milyon kişiye hizmet verirken bugün
46,5 milyon vatandaşımıza hizmet sunuyoruz. Hedefimiz 2023
yılına kadar kentli nüfusun tamamına bu hizmetleri
ulaştırmaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2002 yılı sonundan itibaren görev yapan tüm AK PARTİ hükûmetleri
olarak çevre politikalarında ve uygulamalarında ülkemizde yeni bir
dönemi başlattık. Çevreyi koruma, her türlü kirliliği giderme,
ağaçlandırma, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği,
tarım topraklarının korunması, içme suyuna erişim
alanlarında önemli adımlar attık. Modern çevre teknolojileri ile
arıtma tesislerini yaygın olarak ilk defa AK PARTİ hükûmetleri
döneminde ülkemize kazandırdık. Çevreye duyarlı faaliyetlerin
insan sağlığının yanı sıra, yeşil
teknolojiler, yeşil işler gibi yeni fırsatları
hazırladığı gerçeğinden hareketle yeşil büyümeye
geçiş sürecini başlattık.
Büyükşehirlerde akıllı sistemlerle
desteklenen bütünleşik toplu taşıma sistemlerini hayata
geçireceğiz. Elektrikli demir yolu hatlarını
yaygınlaştırarak sera gazı emisyonlarını
azaltacağız. Küçük
hidroelektrik santrallere, HESlere ilişkin olarak çevre
duyarlılığını en üst düzeyde hayata geçirecek, bu
amaçla gerekli düzenlemeleri hızlı bir şekilde yaparak etkili
bir şekilde uygulayacağız. Havza bazında entegre atık su ve su yönetimi
sistemi oluşturma çalışmalarına hız vereceğiz.
Elbette son on iki yılda ormanlarımızla
ilgili yapılan çalışmaları da burada gururla anmak
istiyorum.
Türkiye, AK PARTİ
iktidarı döneminde orman varlığını artıran nadir
ülkelerden birisi olmuştur. Ormancılıkta 2023 hedefimiz orman
alanlarını ülke yüz ölçümünün yüzde 30una denk gelen 23,3 milyon
hektara yükseltmektir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; afet ve acil durum yönetimi alanındaki yetki
kargaşasını sonlandırarak esnek, anında ve etkin
müdahale edebilir bir yapı oluşturduk; Türkiye Afet Müdahale
Sistemini kurduk. Türkiye Afet Müdahale Planıyla sıfırıncı
dakikaya hazırlıklı olabilmek için tüm kamu, sivil, özel sektör
kurum ve kuruluşların rol ve sorumluluklarını belirledik.
Kurduğumuz entegre sistemi inşallah bu yıl içerisinde hizmete
alıyoruz.
Geçmişte görülmemiş etkinlikte bir afet
yönetimi sergileyerek Elazığ, Van ve Kütahya depremlerine, Soma maden
kazasına ve ülkemizde yaşanan birçok sel, heyelan gibi afetlere
hızlı bir şekilde müdahale ettik.
2023 hedefimiz; AFAD koordinasyonunda
başlattığımız afet yönetiminde dönüşüm ve
restorasyonu tamamlayarak afetlere dirençli bir ülke ve toplum
oluşturmaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
önümüzdeki dönemde bölgesel kalkınmada sosyal adaleti ve insanı
merkeze koyan dengeli kalkınma ve rekabet edebilirliği güçlendirme
yaklaşımımız sürecektir. GAP, DAP, KOP ve DOKAP için
bölgelerimizde ve merkezde gerçekleştirilen geniş
katılımlı ve detaylı çalışmalar neticesinde
hazırlanan 2014-2018 dönemine ilişkin eylem planlarını bu
yıl içinde kısa bir sürede ilan edeceğiz.
Kalkınma ajanslarının
kaynaklarını ve imkânlarını artıracağız.
Ajansların, halkımızın sosyal ve ekonomik kalkınma
girişimlerinin her yönden karşılık bulduğu öncü ve
destekleyici kuruluşlar olma işlevini pekiştireceğiz.
Bölgesel ve sektörel
sistemi güçlendireceğiz. Bütün bölgelerimizde özel sektörün
gelişmesi için, kredi garanti sistemi, girişim sermayesi gibi yeni
mali araçları ve sistemleri bölgesel farklara ve önceliklere göre faaliyet
gösterebilecek yetkinliğe ve esnekliğe sahip bir şekilde yerel
düzeyde yaygınlaştıracağız.
Kalkınma ajansları koordinasyonunda
hazırlanan 2014-2023 dönemini kapsayan 26 bölge planını ilan
edecek ve kısa zamanda uygulamaya başlayacağız.
Hükûmetimiz diğer
ülkelerle sınırları, ülkeler arası iş birliğinin
yaygınlaşacağı, entegrasyonun güçleneceği alanlar olarak
görmektedir.
Özellikle kara ve deniz
sınır bölgelerinde komşu ülkelerle iş birliği içinde
ortak bölgesel kalkınma programları uygulayacağız.
Kırsal kalkınma için yeni stratejiler çerçevesinde bugüne kadar verdiğimiz
2 milyar Türk lirası desteği daha da artıracağız.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmet
Programımızın en önemli başlıklarından biri de,
hiç kuşkusuz, güçlü ekonomidir. 2002de derin bir kriz içindeyken
devraldığımız ekonomimiz kısa zamanda istikrar ve
güvene kavuşturulmuş; ayakları yere basan, krizlere
karşı dayanıklı bir ekonomi hâline getirilmiştir. Bu
başarı esasen topyekûn milletimizin başarısıdır;
bu başarıda aslında bütün iş adamlarımızın,
bütün girişimcilerimizin, bütün sanayicilerimizin, bütün
yatırımcılarımızın, bütün üreticilerimizin,
KOBİlerimizin, esnafımızın payı vardır.
Son on iki
yıllık dönemde sağlanan siyasi istikrar, önemli yapısal
reformların gerçekleştirilebilmesine zemin
hazırlamıştır. Oluşturduğumuz güven ortamı
ve inşa ettiğimiz istikrar sonucunda, kalkınmamızın
önünde engel teşkil eden enflasyon ve kamu açıkları gibi temel
makroekonomik istikrarsızlık unsurları geçtiğimiz dönemde
büyük oranda sorun olmaktan çıkmıştır. Böylece, yüksek
büyüme oranlarını yakaladığımız ve dünyada
yükselen bir ekonomi olarak ön plana çıktığımız bir
süreç yaşanmaktadır. Bir yandan ekonominin
kırılganlığı azaltılmış, diğer
yandan da piyasaların rekabetçi bir ortamda serbestçe işleyişi
sağlanmıştır.
Ekonomide
yakaladığımız istikrarlı büyüme ve güven
ortamının devamı için ekonomide fırsat eşitliği
ve adaleti sağlayarak hiç kimseye imtiyaz ve ayrıcalık
tanımadık. Rekabeti iyi işleterek kurallı bir piyasa
ekonomisi anlayışını hâkim kıldık.
Ekonomi
politikalarımızı, güven, istikrar, uyum, şeffaflık,
tutarlılık ve öngörülebilirlik ilkeleri üzerine inşa ettik. Tüm
uygulamaların birbirleriyle tutarlı olmasına özen gösterdik.
Temel politikalarda süreklilik sağlayarak, halkımız ve ekonomik
karar alıcılar için öngörülebilir bir ortam oluşturduk.
Devlet yönetiminde
hesap verebilir bir anlayışı hâkim kıldık.
Yolsuzluklarla mücadelede güçlü bir irade gösterdik, göstermeye devam
edeceğiz.
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) Allah Allah!
BAŞBAKAN AHMET
DAVUTOĞLU (Devamla) Hiçbir yolsuzluğun üzerinin örtülmemesi, her
türlü iddianın hassasiyetle incelenmesi, bu konulardaki yargı
süreçlerinin sağlıklı olarak çalışabilmesi için
yoğun bir gayret ortaya koyduk, koymaya devam edeceğiz.
ALİ HAYDAR
ÖNER (Isparta) Hayal, hayal!
BAŞBAKAN AHMET
DAVUTOĞLU (Devamla) Bu ilkeleri temel alan ekonomi
politikalarımız sayesinde tüm dünyada örnek olarak gösterilen bir
ülke konumuna gelmiş bulunmaktayız. Güçlü ekonomik yapımız
küresel ekonomik krizden hızlı bir şekilde çıkmamızda
etkili olmuştur. Amerika Birleşik Devletleri ekonomisindeki
toparlanmayla birlikte ortaya çıkan politika değişikliğinin
etkilerini hafifletme yönünde doğru tedbirleri hızlı ve
kararlı bir şekilde almaya devam ediyoruz. 62nci Hükûmet döneminde
de bu ilkeleri esas almaya devam edeceğiz ve istikrar politikasını
kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Uzun vadeli bakış açısıyla
sorunlarımıza çözüm üreterek büyüme potansiyelimizi artıracak
bir çizgi belirleyeceğiz. Bu dönemde Türkiye,
yaptığımız düzenlemelerin de katkısıyla hem yerli
hem de yabancı yatırımcı için cazip bir ortam hâline
gelmiş, uluslararası sermaye girişinde büyük artışlar
sağlanmıştır. Bu çerçevede, dışa açık ve
dünyayla entegre ekonomik yapımız yatırım
ortamının iyileştirilmesine yönelik çalışmaların
ivmelenmesiyle daha da güçlenecektir.
Sürdürülebilir bir ekonomik kalkınmanın ileri
bir demokrasi ve evrensel normlara dayalı olarak işleyen adil bir
hukuk düzeniyle mümkün olacağının farkındayız. Bu
kapsamda, mevzuatın öngörülebilir ve sarih olması, geriye yürümemesi,
mevzuatta gri alanların temizlenmesi, kazanılmış
hakların korunmasına özen gösterilmesi, yargı sisteminin
hızlı ve tutarlı bir şekilde çalışması
ekonominin ihtiyaç hissettiği yatırımlar için gerekli bir güven
ortamını oluşturacaktır.
Ekonomi politikalarımızın temel hedefi
insanımızın mutluluğunu ve refahını
artırmaktır. Günümüzün rekabetçi dünyasında insana,
insanın niteliklerine, sağlıklı bir sosyal ortama
yapılan yatırımların aynı zamanda ekonomik
potansiyelimize yapılan bir yatırım olduğunu bilerek
ekonomik politikalarımızı güçlü sosyal politikalarla
bütünleştirdik ve bir sosyal restorasyon dönemi başlattık.
Eğitim, sağlık ve sosyal koruma
harcamalarının tamamını içeren sosyal harcamaların
gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2002 yılındaki yüzde 13,5
seviyesinden 2013 yılında yüzde 18,2 seviyesine yükselmiştir.
Sosyal harcamaların genel devlet harcamaları içerisindeki payı
da aynı dönemde yüzde 32den yüzde 45e yükselmiştir.
Bu çerçevede, 2023 yılında gayrisafi yurt içi
hasılanın 2 trilyon dolara, kişi başına gelirin 25 bin
dolara yükseltilmesi, ihracatın 500 milyar dolara
çıkarılması, işsizlik oranının yüzde 5e
düşürülmesi, enflasyon ve faiz oranlarının kalıcı bir
biçimde düşük ve tek haneli rakamlara indirilmesi hedeflenmektedir.
Önümüzdeki dönemde, imalat sanayinin gayrisafi yurt içi
hasıla içindeki payının artırılması bu
yapısal dönüşüm açısından önem arz etmektedir. Hükûmetimiz,
özel sektör öncülüğünde AR-GEye daha fazla ağırlık vererek
ihracata dayalı ve rekabetçi bir üretim yapısıyla bunu
gerçekleştirme kararlılığındadır.
Bu yapısal dönüşümün kalıcı bir
şekilde hayata geçirilebilmesi için:
Yurt içi tasarrufları artıracağız.
Fiyat
istikrarını, finansal yapı ve maliye politikasında elde
edilen kazanımları güçlendireceğiz.
Bilim, teknoloji ve yenilik kapasitesini
geliştireceğiz.
İmalat sanayisinde yerli girdi kullanımına
dayalı ve yüksek katma değerli bir üretim yapısına
geçeceğiz.
İş gücü verimliliğini
artıracağız.
Girişimciliği geliştireceğiz ve
KOBİ'leri destekleyeceğiz.
Fikrî mülkiyet haklarını
geliştireceğiz.
Bilgi ve iletişim teknolojilerini etkin bir
şekilde kullanacağız.
Lojistik ve ulaştırma
altyapısını iyileştireceğiz.
Öncelikli dönüşüm programlarına ait eylem planlarını
bu yıl içinde kamuoyuna duyuracağız.
2023 hedeflerine ulaşmak ve kalkınma
planlarında yer alan politikaların daha etkin uygulanması
amacıyla ilk defa Onuncu Kalkınma Planında 25 öncelikli
dönüşüm programı belirledik.
Yerinde ve makul düzeyde aldığımız
tedbirlerin etkisiyle, küresel krizin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkileri
kısa sürede ortadan kaldırılmış ve 2010-2013 döneminde
ekonomimiz hızla toparlanmış ve millî gelirimiz ortalama yüzde 6
oranında artmıştır. Böylece OECD ülkeleri içerisinde en
yüksek büyüme hızına ulaşılmış, kişi
başına gelir 10. 782 dolara yükselmiş, satın alma gücü
paritesine göre ise millî gelir sıralamasında yaklaşık 1,2
trilyon dolarlık gayrisafi yurt içi hasılayla ülkemiz 16ncı
sırada yer almıştır. Özellikle 2010-2011 döneminde artan
cari açığı düşürmek amacıyla
aldığımız tedbirler sayesinde cari açık azalma
eğilimine girmiştir. Bu eğilimin 62nci Hükûmet döneminde de
devam etmesi yönünde gerekli yapısal tedbirler alınmaya devam
edilecektir.
2014 yılında da ekonomimiz istikrarlı
şekilde büyüme hızını devam ettirmektedir. İlk çeyrek
itibarıyla yüzde 4,3'lük bir büyüme oranı
yakalanmıştır. Yurt içi ve yurt dışı talebin 2014
yılında büyümeye pozitif yönde katkı vermesi beklenmektedir. Bu
yıl oluşacak söz konusu dengeli yapının bundan sonraki
süreçte de aynı şekilde sürdürülmesi ekonomi politikamızın
esası olacaktır. Bu çerçevede uygulamaya koyduğumuz
makroihtiyati tedbirlerle iç tüketimin kontrollü bir şekilde artması
sağlanmış ve iç tasarruf oranının
artırılmasına katkı verilmiştir. Makroihtiyati
düzenlemelerle daha önce yalnızca kredi hacmindeki artış
oranının sınırlandırılması hedef
alınırken son yapılan düzenlemelerde yurt içi üretimin ve
ihracatın desteklenmesi ve ithalatın yoğun olduğu
sektörlerdeki tüketimin kısılması da
amaçlanmıştır. Bu çerçevede üretimin ve ihracatın
artırılması için uygun finansman sağlamaya yönelik
çabalarımız devam edecektir.
Satın alma gücü paritesine göre; 2002
yılında Türkiyede kişi başına düşen gelir AB
ortalamasının yüzde 36sı iken 2013 yılında AB
ortalamasının yüzde 55ine yükselmiştir. Bir başka
ifadeyle, bu on bir yıllık dönemde Türkiye ile AB arasındaki
refah farkı azalmıştır.
İktidarımız döneminde mali disiplinin,
güçlü büyüme performansının ve enflasyondaki düşüşün
eş zamanlı olarak gerçekleştirilebileceği ortaya
konulmuştur. Böylece, geçmişte ülkemizde hâkim olan büyüme için
enflasyonun gerekli olduğu kanaati kırılmıştır.
Artık işletmelerimiz belirsizliklerin azaldığı bir
ortamda geleceği çok daha sağlıklı bir şekilde öngörebiliyor
ve planlayabiliyor. Diğer yandan, yıllarca enflasyon ortamında
gelir kaybına uğrayan sabit ve dar gelirli
vatandaşlarımız daha gerçekçi gelir artışlarına
kavuşmuşlardır.
Küresel krizi, IMF gibi uluslararası
kuruluşlardan kaynak kullanmadan kendi politikalarımız ve
imkânlarımızla başarıyla yönettik. Borç-faiz sarmalına
girmedik, finansal piyasalarda çalkalanma yaşamadık. IMFye olan
borcumuzun tamamını ödediğimiz gibi artık IMFye borç
veren, katkı yapan bir ülke konumuna geldik. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Kendi
aldığınız borcu ödediniz Sayın Başbakan.
BAŞBAKAN AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Bu süreçte
IMF İcra Kuruluna Türkiye ilk defa üye atamaya hak kazandı. Böylece,
artık ülkemiz IMFde karar alma sürecine dâhil oldu. Edilgen değil
etken bir konum kazandı.
Sağlanan bu olumlu gelişmelerle geleceğe
yönelik güven ve risk primine ilişkin birçok göstergedeki ciddi
iyileşmeyle de teyit edilmiş ülkemizin risk primi göstergelerinde
iyileşme sağlanmıştır. Önümüzdeki dönemde de temel
amacımız; istikrarlı ve sürdürülebilir büyümeyi sağlamak,
istihdamı artırmak, cari açığı kontrol altında
tutmak, mali dengeleri sağlamlaştırmak, fiyat
istikrarını sağlamak ve finansal istikrarı korumaktır.
On iki yıllık kazanımlarımızdan
hareketle, 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisi
arasına girmeyi hedefliyoruz. AK PARTİ Hükûmeti olarak özel
sektörümüzü teşvik edecek ve müteşebbislerimizin önünü açacak
politikaları uygulamaya devam edeceğiz.
Hedefimiz, bilgi toplumuna dönüşmüş, her alanda
AB standartlarını yakalamış ve küresel ölçekte rekabet gücü
yüksek, güçlü bir Türkiyedir.
2023 hedeflerine ulaşma doğrultusunda mali
disiplin, enflasyonla mücadele ve istihdam esaslı yüksek ve sürdürülebilir
büyüme konusundaki kararlılığımızı
sürdüreceğiz. Sermaye hareketlerinin ve ticaretin serbest
olmasını savunmaya devam edeceğiz. Yoksulluk ve fakirlikle
mücadelede uyguladığımız, güçlü sosyal politikalarla
başlattığımız sosyal restorasyon sürecine devam
edeceğiz. Hükûmet olarak, makroparasal dengeleri göz önünde bulundururken,
vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını da dikkate alan
uygulamaları sürdüreceğiz.
2003 yılından bu yana tavizsiz bir şekilde
uyguladığımız mali disiplinin bir sonucu olarak kamu
açıkları önemli oranda azalmıştır. Bu kapsamda, 2002
yılında gayrisafi yurt içi hasılaya oran olarak yüzde 10
seviyesinde olan kamu açığı 2010 yılında yüzde 2,4
seviyesine gerilemiştir. 2011, 2012 ve 2013 yıllarında ise yüzde
1in altında gerçekleşmiş olan kamu açığının
2014 yılında da istikrarını koruyacağı öngörülmektedir.
Gayrisafi yurt içi hasılaya oran olarak 2002
yılı sonu itibarıyla yüzde 74 düzeyinde olan AB
tanımlı genel yönetim nominal borç stoku 2013 yılı sonu
itibarıyla yüzde 36,3 seviyesine düşmüştür. Bu çerçevede,
küresel finansal krizin etkisiyle birçok AB ülkesi kamu maliyesi alanında
ciddi darboğazlara girerken, Türkiye için kamu borcu bir risk alanı
olmaktan çıkmıştır. Bununla birlikte önümüzdeki dönemde de
borç stoku oranının düşürülmesine ilişkin
politikalarımız kararlılıkla sürdürülecektir.
2002 yılında gayrisafi yurt içi
hasılanın yüzde 15,5i düzeyinde olan kamu kesimi faiz ödemeleri 2013
yılı sonu itibarıyla yüzde 3,3 seviyesine gerilemiştir.
Aynı şekilde risk algısının azalması sonucunda
2002 yılında yüzde 63,8 düzeyinde olan iç borçlanma bileşik faiz
oranları 2013 yılı sonu itibarıyla yüzde 7,7 seviyesine
düşmüştür. Faiz ödemelerindeki azalma aynı zamanda özel sektörün
yatırım yapma imkânını da artırmıştır.
2014 yılı içerisinde gerçekleştirilen
yerel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine rağmen kamu
maliyesine yük getirecek herhangi bir popülist politika devreye
sokulmamıştır. 2015 yılında gerçekleştirilecek
genel seçimlerde de bu anlayışımız sürdürülecektir.
Gelir politikamız,
kamu gelirlerimizin adil bir şekilde sürdürülebilir kaynaklardan temin edilmesi
hedefine yöneliktir. Haksız rekabetin önlenmesi, kaynak
dağılımında etkinliğin sağlanması, ekonomide
rekabet gücünün ve kamu gelirlerinin artırılması amacıyla
kayıt dışılıkla mücadeleye kararlılıkla
devam edilecektir. Vatandaşımızdan alınan her bir kuruşun
hesabının verilmesi temel önceliğimiz olacaktır.
Kamu
yatırımlarımız makroekonomide
sağladığımız önemli başarıların da
katkısıyla her alanda büyük bir artış göstermiştir.
2002 yılında
gerçekleştirilen kamu yatırım harcaması 11,5 milyar dolar,
özel sektör yatırım harcaması 28,4 milyar dolar ve toplam
yatırım harcaması 39,9 milyar dolar seviyesinde iken 2013
yılında gerçekleştirilen sadece kamu yatırım
harcaması tutarı 39,2 milyar dolara ulaşmış, özel
sektör yatırımı 126,2 milyar dolara, toplam yatırım
tutarı ise 165,4 milyar dolar seviyelerine yükselmiştir.
2002-2013 döneminde 451,4
milyar doları kamu yatırımı, 1,8 trilyon doları özel
yatırım olmak üzere toplam olarak 2,2 trilyon dolarlık sabit
sermaye yatırım harcaması gerçekleştirdik. Bu çerçevede,
2002 yılında ortalama 9 yılda bitirilen kamu
yatırımlarını 2014 yılında 4,4 yılda bitirir
hâle geldik.
2014-2018 dönemini
kapsayan Onuncu Kalkınma Planı döneminde de 250 milyar dolar kamu
yatırım harcaması yapmayı planlıyoruz. Buna ilaveten
kamu-özel iş birliği kapsamındaki projeler için de
yaklaşık 100 milyar dolar harcanmasını, böylece kamu
yatırımları için harcanacak tutarın 350 milyar doları
aşmasını öngörüyoruz.
Para politikası
alanında temel amacımız fiyat istikrarını
sağlamak ve sürdürmektir. Merkez Bankası, fiyat istikrarını
sağlamak için uygulayacağı para politikasını ve
kullanacağı para politikası araçlarını
bağımsız bir şekilde belirlemeye devam edecektir; siyasi
iradeyle birlikte ekonomide istikrarı temin etmeye yönelik politikaları
sürdürecektir.
Finans sektörü 2002
yılından itibaren her bakımdan güçlenmiştir. Gözetim ve
denetim altyapısını güçlendiren, finans sektöründe
çeşitliliği ve derinliği artıran bir dizi düzenlemeyi
hayata geçirdik. Nitekim Türk bankacılık sektörünün sermaye
yeterlilik oranı 2014 yılı Haziran ayı itibarıyla
yüzde 16,3 seviyesindedir. Bu oranla Türkiye, hem gelişmiş hem
gelişmekte olan ülkeler arasında en yüksek seviyede olan ülkelerden
biridir.
Sermaye girişi,
ekonomik ve siyasi alanda oluşturulan güven ve istikrar ortamı
sonucunda ekonominin dış kaynak ihtiyacından daha fazla
olmuştur. Bu sayede Merkez Bankası brüt döviz rezervi, 2002
Kasım ayında 27 milyar dolar olan seviyesinden Ağustos 2014
itibarıyla 136 milyar dolara yükselmiştir.
İhracat, AK PARTİ hükûmetlerinin bir başka
başarı hikâyesidir. 2002 yılı sonunda 36 milyar dolar olan
ihracat hacmi, küresel krizin ve son bölgesel gelişmelerin ve krizlerin
olumsuz etkilerine rağmen, 2013 yılında 152 milyar dolara
ulaşmıştır. Yeni Türkiyede ihracatın
yapısını da dönüştüreceğiz. Bu dönüşüm
çerçevesinde bilgiye dayalı, yüksek teknolojili, yüksek katma değerli
malların üretimi ve bu yolla ihracatımızda yüksek teknolojili
ürünlerin yüzde 4lerde olan payının yüzde 15lere çıkarılmasını
sağlayacak yatırımlar desteklenecektir.
İhracatımızda AR-GE, inovasyon,
tasarım ve markaya dayalı ürünlerin payının
artırılmasına yönelik çalışma ve destekler sürecektir.
Yeni yatırımlar ve imalat sanayimizde
yaşanacak dönüşümlerle 2023 yılında 500 milyar dolar mal,
150 milyar dolar da hizmet ihracatı hedefimize ulaşacağız.
Mal ihracatımızda ana hedefimiz, 2023 yılında dünya
ihracatından yüzde 1,5 pay almaktır.
Türkiyeye gelen toplam uluslararası doğrudan
yatırım tutarı 1975-2002 yılları arasındaki
dönemde sadece 15 milyar dolar seviyesindeyken, 2003ten bugüne 9 kat artarak
143,3 milyar dolara ulaşmıştır.
2011 yılında yüzde 9,7ye kadar yükselen cari
açığın gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2013
yılında yüzde 7,9a gerilemiştir. 2014 yılında cari
açığın yaklaşık yüzde 6 düzeyinde
kalacağını öngörmekteyiz.
Hizmet ticareti başka bir atılım
alanımızdır. Dış ticaret dengemizi sadece mal
ticaretiyle değil, giderek büyüyen hizmet ticaretiyle de
iyileştireceğiz.
2002 yılından bugüne 10 kattan fazla
artırarak 2013 yılında 31,7 milyar dolara
çıkarttığımız yurt dışı müteahhitlik
hizmetleri tutarını, 2018 yılında 50 milyar dolara
çıkaracak, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülke
pazarlarında lider ülke konumuna geleceğiz.
Turizm de son yıllarda hızla büyümüş, 2002
yılında Türkiyeye gelen yabancı ziyaretçi sayısı 13,3
milyon kişi, turizm gelirleri ise 12,4 milyar dolarken, 2013
yılında turist sayısı 34,9 milyon kişi ve turizm
gelirleri ise 32,3 milyar dolara yükselmiştir. 2023 perspektifinde 50
milyon turist ve 50 milyar doları aşan bir turizm geliri öngörüyoruz.
2023 yılında, yenilikçi yaklaşım ve
uygulamalarla ülkemizi gümrük hizmetlerinin ve ticaretin en kolay ve en güvenli
yapıldığı, dünyanın 10 büyük ticaret merkezinden biri
hâline getirmeyi hedefliyoruz.
Bu vizyon doğrultusunda ticareti
kolaylaştırıcı ve güven ortamını tesis etmeye
yönelik uygulamaları hayata geçireceğiz.
Gümrük işlemlerinde Tek Pencere Sistemi ile
dış ticaret işlemlerinin tek bir noktadan
tamamlanmasını sağlayacağız. Tek Durakta Kontrol ve
Komşularımızla Ortak Gümrük Kapısı projeleri
sayesinde sınır geçişlerini hızlandırmak suretiyle
rekabetçiliği artıracağız.
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu
günümüzün ihtiyaçlarına göre yenileyerek tüketicilerin hak arama
yollarını genişlettik ve kolaylaştırdık.
AK PARTİ hükûmetleri döneminde esnaf ve
sanatkârlarımız için vergi kolaylıklarından finansmana
erişim kolaylıklarına kadar birçok tedbiri hayata geçirdik.
Esnaf ve sanatkârlarımızın yararlandığı
kredilerin faiz oranlarını düşürdük. 2002 yılında
esnaf ve sanatkârlarca ödenen kredi faiz oranı yüzde 47 iken, hükûmetlerimiz
döneminde bu oranı bir yıldan kısa vadeli kredilerde yüzde 4e
indirdik. 2002 yılından bu yana esnafımıza verilen kredi
miktarını yaklaşık 76 kat artırarak 11,6 milyar Türk
lirasına yükselttik. 2002-2013 döneminde yaklaşık 870 bin esnaf
ve sanatkârımız bu kredilerden yararlandı.
İstihdam, AK PARTİ hükûmetleri için diğer
bir öncelikli alandır. Hükûmet olarak yürüttüğümüz istihdam dostu
büyüme anlayışımızla daha çok vatandaşımıza
iş kapıları açtık. İş gücüne katılım
oranı 2013 yılı itibarıyla yüzde 50,8e yükseldi. Bu oran
kadınlarda önemli oranda artarak yüzde 30,8 olarak gerçekleşti. Bu
gelişmelerin sonucunda, 2002 yılında 19,2 milyon olan toplam
istihdamı 25,5 milyona yükselttik küresel krize rağmen. Böylece, Hükûmetlerimiz
döneminde 6,3 milyon vatandaşımıza yeni iş kapısı
açmış olduk.
Türkiye OECD ülkeleri arasında 2009 yılına
göre 2012 yılında işsizlik oranını en hızlı
azaltan ülke olmuştur. Hâlen ülkemizde işsizlik AB-28 ortalaması
olan yüzde 10,8den daha düşük düzeydedir. Ülkemiz, 2008
yılından bu tarafa işsizlik oranını düşüren 4
OECD üyesi ülkeden birisi durumundadır. Söz konusu olumlu tablo tarım
dışı ve genç işsizliği oranlarına da
yansımıştır. 2013 yılında işsizlik
oranı ise yüzde 9,7 ile tek hanelerde devam etmektedir.
Diğer yandan, krize rağmen toplam istihdam
hiçbir zaman azalmamıştır. Krizin en yoğun
yaşandığı 2009 yılında bile toplam
istihdamımızı 83 bin kişi arttırdık. Amacımız,
işsizliği kalıcı bir şekilde azaltarak 2023
yılında yüzde 5 seviyesine indirmektir.
Hükûmetimiz, çalışanlarımızın
yaşam standartlarının yükselmesi ve toplumsal refahtan daha
fazla pay almaları için bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da
azimli bir şekilde çalışmaya devam edecektir. Aralık 2002
döneminde brüt 251 Türk lirası olan asgari ücret, bugün itibarıyla
brüt 1.134 Türk lirasına yükselmiş, bu dönem içerisindeki nominal
artış oranı yüzde 352, reel artış oranı ise yüzde
76 olmuştur. Aynı dönemde net asgari ücretin nominal artış
oranı yüzde 384 iken işveren maliyetlerindeki nominal artış
oranı yüzde 300de kalmıştır. 2014 yılından
itibaren asgari ücrette 16 yaş altı ve üstü ayrımı
ortadan kaldırılmıştır.
Engelli vatandaşlarımızın
çalışma hayatında daha fazla yer alması için
yaptığımız çalışmalar sonucunda 2002-2014 döneminde
kamu kurumlarında istihdam edilen engelli memur sayısını
6.103ten 34.088e, kamu ve özel sektörde istihdam edilen engelli işçi
sayısını da 45.621den 89.980e yükselttik. Hükûmetimiz döneminde kamu
ve özel sektördeki engelli kontenjanlarının doldurulmasına
yönelik tedbirleri almaya devam edeceğiz. Bu çabalar sonucunda kayıt
dışı istihdam oranını 2002 yılındaki yüzde
52 seviyesinden 2014 yılı Mayıs ayı itibarıyla yüzde
35,7 seviyesine indirdik.
Ekonomideki dinamizmin ana kaynaklarından biri de
hiç şüphesiz KOBİlerdir. KOBİlerimize önem vermeye devam
edecek; kredi ve finansman şartlarının iyileştirilmesini;
vergi, istihdam ve diğer yükümlülüklerin azaltılmasını;
eğitim ve danışmanlık hizmetlerinin geliştirilmesini;
yenilikçilik ve girişimciliğinin geliştirilmesini; altyapı,
kümelenme ve ortaklık faaliyetlerini destekleyeceğiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; savunma ve havacılık sanayisinde
bugüne kadar önemli aşamalar kaydettik. Sektörün AR-GE
harcamalarını 1 milyar dolara, ihracatını 1,6 milyar
dolara, cirosunu 5 milyar dolara ulaştırdık. Türk Silahlı
Kuvvetlerinin silah ve teçhizat ihtiyaçlarının yurt içinden
karşılanma oranını yüzde 54ün üzerine çıkardık. Türkiyenin
kendi tasarımı olan ilk tankı Altayı, insansız hava
araçları ANKA, Bayraktar ve Karayeli, ilk savaş gemisi
MİLGEMi, ilk piyade tüfeği MPTyi ve ilk eğitim simülatörlerini
ürettik. Askerlerimizin mayın tehdidine karşı
korunmasını sağlayan Kirpi Projesi yanında çeşitli
zırhlı araç üretimlerimiz gerçekleştirilmiştir. Ülkemizde,
özel sektörümüzün ürettiği mini insansız hava aracı
sistemlerinden bugüne kadar Türk Silahlı Kuvvetleri hizmetine 164 adet
insansız uçak ve 4 adet insansız helikopter sunulmuş, bir grup
mini insansız hava aracı ise ihraç edilmiştir.
İlk Türk tasarımı eğitim
uçağı HÜRKUŞ, test uçuşlarına
başlamıştır. ATAK Projesi kapsamında üretilen ilk
üretim grubu helikopterler Kara Kuvvetleri Komutanlığına teslim
edilmiştir. İleri teknolojiyle donatılan 40 kilometre ve daha
uzun menzilli obüs ve roket sistemlerinin seri üretimine
başlanmış, CİRİT lazer güdümlü roketimiz Türk
Silahlı Kuvvetleri envanterine girmiş ve ilk ihracatı
gerçekleştirilmiştir. Kendi uydumuzu fırlatmak üzere uydu
fırlatma sistemleri geliştirme faaliyetlerimiz
başlatılmış, önemli mesafeler
alınmıştır.
Yine, savunma sanayisinde millî üretim için SOM füzesi,
zırh delici, beton delici gibi füzelerin yapımı hayata
geçirilmiştir. Lazer silahlı ve yüksek irtifa silahlı,
silahsız insan hava aracıyla ilgili çalışmalar
başlamıştır. Millî işletim sistemimiz Pardusun yeni
versiyonu çıkarılmış olup önümüzdeki dönemde kamu
kurumlarında ve özel sektörde kullanımının
yaygınlaştırılması hedeflenmektedir.
Savunma sanayisinde yürüttüğümüz projelerle 2023te
kendi millî tüfeğini, topunu, tankını, helikopterini,
uçağını, insansız hava araçlarını, füze ve
fırlatma sistemlerini, uydularını, alt sistemler ve detay
parçalar da dâhil tasarlayan, üreten ve ihraç eden bir Türkiye hedefliyoruz.
Çünkü, kendi savunma sanayisi olmayan bir ülkenin
bağımsızlığı teminat altına alınamaz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Savunma sanayisini bitirdiniz,
bitirdiniz, tükettiniz.
BAŞBAKAN AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) Bilim,
teknoloji ve AR-GE alanında yeni Türkiyenin ekonomisinde çok daha kritik
bir role sahip olacaktır. AR-GE harcamalarının gayrisafi yurt
içi hasıla içindeki payı 2002 yılında yüzde 0,53 iken 2012
yılında yüzde 1e yaklaşmıştır, yüzde 0,92ye
yükselmiştir. 2002 yılında 1,8 milyar Türk lirası olan
AR-GE harcaması miktarı, 2012 yılında 13 milyar Türk
lirası düzeyine çıkmış yani nominal olarak
yaklaşık 7 misli artmıştır. AR-GE
harcamalarının millî gelir içindeki payını da 2023
yılında yüzde 3e yükseltmeyi hedefliyoruz.
Tarım, AK PARTİ olarak büyük önem
verdiğimiz ve vatandaşlarımızın geleceği ve
refahı açısından stratejik önemde gördüğümüz bir
alandır. Ülkemizde 6 milyon kişinin geçimini sağlayan ve
insanımızın gıdasını karşılayan
tarımda yapısal dönüşüme ağırlık vererek
çiftçilerimiz için ekonomik ve sosyal boyutları birlikte ele alan bir anlayışı
hayata geçirdik.
1960 yılından bugüne kadar ilk kez 10
yılın 9unu büyüyerek geçiren tarım sektörümüz en
istikrarlı dönemine girmiştir. 2002 yılında 23,7 milyar
dolar olan tarımsal katma değerimiz yaklaşık 62 milyar
dolara çıkmış, Türkiye tarımsal millî gelir
açısından dünyada 11inci sıradan 7nci sıraya, Avrupada
ise 4üncü sıradan 1inci sıraya yükselmiştir. Ayrıca,
tarım ürünleri ihracatımız da aynı dönemde 4 milyar
dolardan yaklaşık 18 milyar dolara yükselmiştir.
2002 yılında 1,8 milyar Türk lirası olan
tarımsal destek miktarı 5 kat artışla 2014
yılında 9,7 milyar Türk lirasına ulaşmıştır.
2002 yılında üreticilerimize kullandırılan toplam
tarımsal kredi hacmi 530 milyon Türk lirası iken, 2013
yılında 17 milyar Türk lirası düzeyine
çıkartılmıştır.
Ülkemizin sahip olduğu toplam 8,5 milyon hektar
sulanabilir arazinin tamamının sulanması 2023 hedefimizdir. Bu
doğrultuda, özellikle GAP Eylem Planıyla başlayan süreçte
sulama yatırımlarında önemli mesafe katedilmiş olup
iktidarlarımız döneminde sulanan alan 4,5 milyon hektardan 5,9 milyon
hektara çıkmıştır.
Önemli aşama katedilmiş olan Bin Günde Bin
Gölet Projesiyle yaklaşık 1 milyar metreküp depolama
sağlanacak, 212 bin hektar alan sulamaya kavuşmuş olacak ve
yaklaşık 450 bin kişiye istihdam sağlanmış
olacaktır. Konya Ovasında yaşanan su
sıkıntısının azaltılmasına önemli oranda
katkı sağlayacak olan Bağbaşı Barajı ve Mavi
Tünel Projesi bunların en önemlilerinden biridir.
2023te hedefimiz, gıda güvenliğini merkeze
alarak, verimliliği artırarak 150 milyar dolar tarımsal
hasılayla dünyanın ilk 5 ülkesi arasında yer almak ve
tarımsal ürün ihracatımızı 40 milyar dolar seviyesine
çıkarmaktır.
Enerji günümüz dünyasının en stratejik
alanlarından birisidir. Son yıllarda yeterli seviyede elektrik
enerjisi üretim kapasitesinin oluşturulmasına, enerji
kaynaklarının çeşitlendirilmesine, yenilenebilir enerji
kaynaklarına ve üretim ve dağıtım tesislerinin
özelleştirilmesine önem verdik. Bu doğrultuda, 2002 yılında
yaklaşık 31.bin megavat olan elektrik kurulu gücünü 2014
yılı Temmuz ayı itibarıyla 67431 megavata, 2002
yılında 129 milyar kilovatsaat olan elektrik üretimimizi de 2013
yılında 242 milyar kilovatsaate yükselttik.
Bu çerçevede, önümüzdeki
dönemde yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarını en üst düzeyde
değerlendireceğiz. Yerli linyit sahalarımızın termik
santral amaçlı değerlendirilmesi çalışmalarını
hızlandıracağız. Mersin Akkuyu ve Sinopta toplam 9.280
megavat gücünde 8 adet nükleer reaktör devreye alınacaktır. Yerli
kömür kaynaklarının elektrik enerjisine dönüştürülmesi için
18.500 megavat düzeyinde santral tamamlanacak. Hidroelektrik
kaynaklarımızın tamamına yakın kısmı
kullanılarak 20 bin megavat ek güç sağlanacak. Bu kapsamda,
Ilısu, Yusufeli, Boyabat ve Alpaslan II gibi önemli projeler tamamlanacaktır.
Ayrıca, rüzgâr
enerjisi gücümüz 20 bin megavata çıkarılacak, en az 600 megavat
gücünde jeotermal santral ve en az 3 bin megavat gücünde güneş enerjisi
santrali kurulacaktır. Böylece, yenilenebilir enerji
kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi içindeki payı 2023
yılında yüzde 30a yükseltilecektir.
Güneş enerjisinde
yeni bir döneme giriyoruz. Konyada dünyanın en büyük güneş enerji
santralini yapmak üzere çalışmalar başlattık. 3 bin
megavatlık güneş santrali için yaklaşık 6 milyar dolar yatırım
yapılacak.
2003 yılı
öncesinde yalnızca 9 ilimizin doğal gaza erişimi mevcut iken
2013 yılı itibarıyla 72 ile çıkardık. Kısa
zamanda ülkemizde doğal gazı olmayan il kalmayacaktır.
Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattının inşasını
bitirdik. Bakü-Tiflis-Erzurum (Şahdeniz) Doğal Gaz Projesini hayata
geçirdik. Azerbaycan Şahdeniz II Projesindeki payımızı
yaklaşık yüzde 20ler civarına çıkararak en büyük 2nci
hissedar olduk. Azeri doğal gazını Türkiye ve Türkiye üzerinden
Avrupaya taşıyacak olan Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı
Projesinde yani TANAPta hükûmetler arası anlaşmayı
imzaladık. Türkiye-Yunanistan Doğal Gaz Boru Hattıyla Güney
Avrupa Gaz Ringi Projesinin ilk ayağını tamamladık ve
komşu ülkeye gaz ihraç etmeye başladık. Ceyhanın Avrupada
2nci büyük enerji terminaline dönüştürülmesini hedefliyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bundan önceki AK PARTİ hükûmetlerinde
olduğu gibi, 62nci Hükûmetimizin de en iddialı olacağı
alanlardan biri, hiç kuşkusuz ulaştırma, denizcilik ve haberleşme
olacaktır. Dünya ölçeğinde öneme sahip, ses getirecek projelere imza
atıyoruz. Türkiye, artık bir noktadan bir noktaya kara, demir, hava
ve deniz yoluyla daha kolay, daha konforlu ulaşılabilen bir ülke
olacaktır. Yapmakta olduğumuz ve yapacağımız
yatırımlarla ülkemizi dünyanın en önemli bağlantı
noktası hâline getiriyoruz. Bu alanda yürütmekte olduğumuz projeler
sanayi, maden, tarım ve turizm sektörleri üzerinde de tetikleyici etki
yapacaktır.
Şimdi büyük bir heyecan, azim ve
kararlılıkla otoyollar dönemini açıyoruz. Fizibilitesi devam
etmekte olan projelerimizle ülke içindeki otoyollar birbirine bağlanmakla
kalmayacak, kuzey-güney, doğu-batı eksenleri, daha da ötesinde
Kafkaslar, Orta Doğu, Batı, Yakın Doğu bağlantıları
sağlanacaktır. Edirneden Şanlıurfaya, Şanlıurfadan
Diyarbakıra, Diyarbakırdan Habura kadar otoyollarımız
kesintisiz hâle getirilecektir. Bu çerçevede, Ankara-Niğde otoyolu
ihalesine bu yıl içinde çıkmayı planlıyoruz. Mevcut otoyola
paralel, İstanbul giriş ve çıkışlarını
rahatlatacak yeni bir otoyol inşa ediyoruz. Sakaryadan Kocaeliye,
Kocaeliden İstanbula, İstanbuldan Tekirdağa,
Tekirdağdan Çanakkale Boğazını köprüyle geçerek
Çanakkaleye, Çanakkaleden Balıkesire yani yapımı devam eden
İstanbul-İzmir otoyoluna uzanıyoruz. Marmara, Ege, Batı
Akdeniz, Karadeniz, Orta Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerini
birbirine otoyolla bağlamış olacağız. Üçüncü
Boğaz Köprüsü, İzmit Körfezi Geçiş Köprüsü ve planlamakta
olduğumuz Çanakkale Boğaz Köprüsüyle bir taraftan
ulaştırma altyapımızı güçlendirirken diğer
taraftan da dünya insanlığının zihnine anıtsal
görüntüler kazandırıyoruz.
Yılların ihmaline son vermekte olduğumuz
demir yolu ulaşımı konusunda da hayati
adımlarımız devam edecektir. Hızlı tren
yollarıyla insanların ticaret ve mallarının
taşınmasını ucuz, kolay ve çabuk hâle getireceğiz.
Şehir içi raylı sistemle yolcu taşınması konusunda
mahallî idarelere vermekte olduğumuz desteği de artırarak
sürdüreceğiz. Demir yolları altyapımızda
taşımacılığı özel sektöre de açarak hem rekabeti
hem kaliteyi hem de yaptığımız altyapı
yatırımlarının verimliliğini
artıracağız. Demir yollarıyla Avrupayı Asya ve Orta
Doğuya sadece harita üzerinde değil, tarihî İpek Yolunda
olduğu gibi bağlayacağız. Kara yollarında olduğu
gibi demir yollarında da tüm vatan topraklarını
doğu-batı ekseninde Edirneden Karsa, İzmirden Habura, öte
yandan kuzey-güney ekseninde Karadenizden Akdenize, Akdenizden doğu ve güneydoğuya
yeni yapacağımız hızlı ve yüksek standartlı demir
yolu koridorlarıyla birleştireceğiz. Kısaca, Londradan
Pekine kesintisiz demir yolu bağlantısını da kurmuş
olacağız. İstanbul için planladığımız ve
yapımı devam eden üçüncü köprü, üçüncü havaalanı, Avrasya Tüneli
ve bu yatırımları tamamlayıp taçlandıracak Kanal
İstanbul projesiyle sadece İstanbul için değil, tüm Türkiye için
yeni bir dönem başlamış olacaktır.
Türkiye hava yolu ulaşımında, hava yolu
şirketiyle gıptayla takip edilen bir ülkedir artık. Bu dönemde
hedefimiz, hava yolu ulaşım altyapısını daha da
geliştirmek, kara yoluyla seyahat eden her bir bireyin en fazla 100
kilometrelik bir sınırda hava ulaşım imkânına
kavuşmasıdır.
Denizlerimizden daha fazla yararlanmak için yürütmekte
olduğumuz çalışmaları da artırarak sürdüreceğiz.
Üç büyük denizimize üç büyük liman kazandıracağız. İzmir
Çandarlı, Zonguldak Filyos, Mersin konteyner limanlarının
inşasını hızla gerçekleştireceğiz. Yurt içinden
malların kara ve demir yolu ile limanlara ulaşımı, oradan
da dünya pazarına ulaşmasına büyük önem veriyoruz.
Tersanelerimizde daha yüksek katma değerli, nitelikli ve özel tip
gemilerin üretimini sağlayacak, deniz ticaret filomuzu dünyanın
10uncu sırasına çıkaracak ve dış ticaretten daha
fazla pay almasını sağlayacak çalışmaları kararlılıkla
sürdüreceğiz.
İletişim alanında 2023 vizyonu
çerçevesindeki hedefimiz, her eve fiber erişim hattını
sağlamaktır. Devlet kurumlarının verilerini güvenli bir
şekilde saklamak üzere Kamu Veri Merkezi ve Kamu Felaket Kurtarma
Merkezleri kurulacaktır. Haberleşme sektöründe kişisel
verilerin işlenmesi ve gizliliğin sağlanmasına ilişkin
ve siber tehditlere karşı üst düzey güvenlik önlemleri
alınacaktır.
Havacılık ve uzay teknolojileri alanındaki
tüm faaliyetlerin koordine edileceği Türkiye Uzay Kurumunu
kuracağız. Yeni uydularımızla hedefimiz bütün yerküreyi
kapsamaktır. Ülkemizi büyütecek, daha yüksek teknolojik ürünlere
yönlendirecek, millî geliri ve ihracatı artıracak olan millî tren,
millî uçak, millî uydu, millî uydu fırlatma sistemi ve merkezi,
ulaştırma ve haberleşme alanında ilan ettiğimiz
kızıl elmamızdır. Bu hedefi gerçekleştirebilecek
teknik elemanımız, finansal gücümüz, ama en önemlisi, siyasal
kararlılığımız mevcuttur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
dış politika, AK PARTİ olarak güçlü ve saygın bir Türkiye
hedefimizin en önemli inşa alanlarından biridir. Dış
politikadaki dönüşüm, AK PARTİnin gücünü milletten alarak on iki
yıldır demokraside, insani kalkınmada ve güçlü ekonomide
gerçekleştirdiği dev dönüşümden ayrı düşünülemez.
Türkiye, uzun yılların ardından dış ilişkilerle
yetinmeyen, dış politikada öz güvenle kararlarını kendisi
alan bir ülke hâline gelmiştir. Bugün Türkiyenin dünyanın her
tarafındaki mazlumların, mağdurların, mültecilerin ve
muhtaçların yardımına koşmasının temelinde tarihî
misyonumuz olan adalet ve yardımlaşma ilkeleri yatmaktadır.
Medeniyet tasavvurumuz dış politikamızı hem
güçlendirmiş hem zenginleştirmiştir. Bugün Türkiyenin
dünyanın her tarafındaki mazlumların, mağdurların,
mültecilerin ve muhtaçların yardımına koşmasının
temelindeki bu misyon kararlılıkla sürdürülecektir.
On iki yıllık iktidarımızın en
büyük başarılarından birisi, dış politikayı
milletimize mal etmemizdir. İlgili bütün
bakanlıklarımızın yanında TİKA, Türk Hava Yolları,
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı, Yunus Emre Vakfı, AFAD, Kızılay,
Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü başta olmak üzere bütün kamu ve
sivil toplum kuruluşlarımız tam bir ahenk içinde dünyanın
her bölgesinde son derece aktif bir faaliyet göstermektedir.
Dış politikamızın siyaset, ekonomi ve
savunma veçheleriyle ana çıpasını oluşturan Avrupa ve transatlantik
kurumlarıyla ilişkilerimizin derinleştirilmesi, stratejik bir
hedef olarak belirlediğimiz Avrupa Birliği üyeliği
doğrultusundaki kararlılığımız önceki
hükûmetlerimiz de olduğu gibi başlıca önceliklerimizden bir
olmaya devam edecektir.
Kıbrıs sorununun çözümü ve Kıbrıs
Türk halkının uluslararası toplum içerisindeki haklı yerini
alabilmesi Hükûmetimizin önceliklerinden biridir.
Türkiye, Orta Doğudaki kardeş halkların
insan onuru ve bu onurun gereği hak ve özgürlükleri için verdikleri
mücadeleye ilkeli bir tutum içinde destek vermiştir. Irakın toprak
bütünlüğünün korunması, ülkede güvenlik ve istikrarın tesisi,
demokrasinin güçlendirilmesi, iç barışının
sağlanması, Türkmen soydaşlarımızın ve akraba
toplulukların güvenliğinin tesisi, komşularıyla ve
uluslararası toplumla bütünleşerek bölge açısından güvenlik
ve refah yaratan bir devlet hâline dönüştürülmesi Iraka yönelik
dış politikamızın temel ilkeleridir.
Orta Doğuda kalıcı istikrarın
sağlanmasının en önemli koşullarından biri Filistin
sorununun adil, kapsamlı ve yaşayabilir bir çözüme
ulaştırılmasıdır. Türkiyenin Filistin Ulusal Birlik
Hükûmetine yönelik güçlü desteği ile Filistin davasına verdiği
ve her zaman vermekte olduğu güçlü destek önümüzdeki dönemde de devam
edecektir.
İsrailin Mavi Marmara saldırısıyla
ilgili olarak Mart 2013te özür dilemesinin ardından başlayan
normalleşme sürecinde ilerleme kaydedilmesi, İsrailin Filistine
yönelik saldırıları ve başta Gazze olmak üzere
uyguladığı kısıtlamaları sona ermedikçe mümkün
değildir.
Suriyede üç yılı aşkın süredir devam
ihtilaf ve Suriye rejiminin gerçekleştirdiği acımasız
katliamlar, her geçen gün daha da derinleşen insani yıkıma ilave
olarak bölgesel güvenlik ve istikrar bakımından
yarattığı, başta terör olmak üzere, diğer tehditler
bakımından da gündemimizde öncelikli bir konumda bulunmaktadır.
Suriyede gerçek bir siyasi geçiş süreciyle, Suriye
halkının bütün etnik, mezhebî, dinî gruplarıyla birlikte,
özlemini duyduğu demokratik hak ve özgürlüklerin sağlanması en temel
önceliğimiz olacaktır. Türkiye, uluslararası toplumla iş
birliği hâlinde, ihtilafın çözümü için özgün ve yapıcı
katkısını ortaya koymaya kararlılıkla devam edecektir.
Köklü tarihî, insani ve kültürel
bağlarımızın bulunduğu Balkanlarda
barış ve istikrar
ortamının tesis edilmesi Hükûmetimizin öncelikleri arasında yer
almaktadır.
Önümüzdeki dönemde,
Rusyayla ilişkilerimizde yakalanan ivmeyi muhafaza etmeye ve daha da
güçlendirmeye kararlıyız.
Komşumuz ve stratejik
ortağımız Ukraynanın toprak bütünlüğü ve
uluslararası hukuk temelinde yaşanan krize diplomatik yöntemlerle
çözüm bulunması temel beklentimizdir.
Ukrayna krizindeki
önceliğimiz, Kırımın asli halkı olan soydaş
Kırım Tatar Türklerinin güvenlik ve refahının temini, hak
ve çıkarlarının genişletilerek güvenceye
kavuşturulmasıdır.
Kafkaslarda barış ve istikrarın temin
edilmesi ve bölgedeki gerginlik ve çatışmaların asgari düzeye
indirilmesi temel hedefimizdir. Bu bağlamda, ülkemiz Güney Kafkasyadaki
anlaşmazlıkların barışçıl yollardan çözümü
doğrultusunda, Azerbaycan toprakları ile Yukarı
Karabağdaki işgalin sona erdirilmesi ve Azerbaycan ile Ermenistan
arasındaki gerginliklerin ortadan kaldırılması için çaba
göstermeye devam edecektir. Önümüzdeki dönemde Türkiye-Ermenistan
ilişkilerinin normalleşmesine yönelik adımlarımız bu
çerçevede sürecektir.
Dış dünyamıza eşsiz bir boyut
kazandıran soy ve dil bağımızın bulunduğu Orta
Asyadaki ülkelerle ilişkilerimizde de büyük mesafe katedilmiş ve
Türk Konseyi kurulmuştur. Türk Konseyinin kurumsallaşarak gelecekte
etkin bir uluslararası örgüt hâline dönüşmesi için
çalışmalarımız sürecektir.
Afrika, Asya-Pasifik, Latin Amerika ve Karayipler
bölgelerine yönelik olarak açılım politikalarını
yürürlüğe koyduk ve kararlılıkla sürdüreceğiz.
Geride bıraktığımız beş
yıllık dönemde sayılarını 12den 35e
yükselttiğimiz Afrika Kıtasındaki büyükelçiliklerimizin
sayısını daha da arttıracağız.
Güneydoğu Asyanın önemli siyasi ve ekonomik
güçleri arasında sayılan Hindistanla ilişkilerimizi
güçlendirmeye çalışacak, tarihî dostluk ve kardeşlik
ilişkilerimiz bulunan Afganistan ve Pakistanın istikrarı için
katkıda bulunmayı sürdüreceğiz.
Yeni coğrafyalara erişim sağlama
politikamız çerçevesinde, ticari ve diplomatik
bağlarımızı güçlendirdiğimiz bir diğer bölge
Latin Amerika ve Karayipler ile olan ticaret hacmimiz son on yılda 9 kat
artarak 8 milyar dolar seviyesine çıkmıştır.
Yeni coğrafyalara açılım
politikalarımızın sağladığı ivme
neticesinde, Türkiye bugün yurt dışındaki toplam 222 misyonuyla
dünyada en fazla temsil edilen 7nci ülke konumundadır. 2002
yılından bu yana, toplam 59, 2009 yılından bu yana ise 44
yeni diplomatik temsilcilik açtık.
Aynı şekilde, ülkemize ilgi de arttı. 2002
yılında ülkemizde 166 büyükelçilik, başkonsolosluk ve
uluslararası örgüt temsilciliği faaliyet gösterirken, bu sayı
bugün 252ye çıkmıştır.
Hükûmet olarak bir diğer önceliğimiz, çok
taraflı kuruluşlarda etkin bir rol oynamak ve aktif bir profil
sergilemektir.
Ülkemiz, rekor düzeyde bir oyla kırk sekiz yıl
aradan sonra seçildiği Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi
geçici üyeliği çerçevesinde 2015-2016 dönemi için bir kez daha aday
olmuştur. Bu, Birleşmiş Milletler tarihinde en kısa süreyle
yapılan adaylık müracaatıdır. Medeniyetler
İttifakı ve Barış İçin Arabuluculuk gibi
girişimlere öncülük etmeyi sürdüreceğiz.
Birleşmiş Milletler, G20, İslam
İşbirliği Teşkilatı, Karadeniz Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı, İslam
İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari
İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) ve Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı gibi çok taraflı
platformlarda ülkemizin etkinliği her geçen gün artmaktadır.
Ülkemiz, 2016 yılında İslam
İşbirliği Teşkilatı Zirvesine ev sahipliği
yapacaktır.
Yine, Türkiye 2015 yılında G20nin dönem
başkanlığını devralacaktır.
Dış yardımlar, dış
politikamızın son yıllarda en hızlı gelişme
gösterdiği alanlardan biridir. Başta Türk cumhuriyetleri ve Türk
topluluklarının bulunduğu ülkeler olmak üzere, Orta Asya,
Kafkasya, Balkanlar, Orta Doğu ve Afrikada daha planlı ve etkili bir
yardım politikası geliştirdik.
Türkiye artık yardım alan bir ülke değil,
yardım eden bir ülke konumundadır. (Bakanlar Kurulu ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ülkemizin resmî kalkınma
yardımları, 2004te 336 milyon dolar düzeyinden 2013te 3 milyar 276
milyon dolara yükselmiştir.
TİKA, 2002den 2014e
on iki yıllık süreç içerisinde ofis sayısını 12den
40a, proje ve faaliyet sayısını 2.241den, 120yi
aşkın ülkede toplam 13.076ya çıkarmıştır.
AFAD koordinasyonunda yaptığımız
uluslararası yardım faaliyetleri
çerçevesinde 2012
yılında dünya genelinde ülke bazında en fazla yardım yapan
3üncü ülke olduk. Bu başarımızı 2013 yılında da
aynen göstererek, 1,6 milyar Amerikan doları insani yardımla Amerika Birleşik Devletleri ve
İngilterenin ardından dünya 3üncülüğümüzü sürdürdük. Bu
yardım miktarlarının gayrisafi millî hasıla içindeki
oranı açısından ise 2013 yılında yüzde 0,21lik payla insani yardım alanında dünya
1incisi olduk.
Dış politikada
hedefimiz, oluşan yeni şartlarla uyumlu şekilde ülkemizin
küresel ve bölgesel tüm meselelere katkıda bulunabilecek bir aktör olarak
temayüz etmesini sağlamaktır.
Millî çıkarlarımızı savunmamız
ile uluslararası adalet ve hakkaniyet arayışımızı
birbirine zıt duruşlar olarak gösteren anlayışları
aşan pek çok politika ürettik.
Dış politikada hedefimiz, ülkemizin mücavir
bölgelerde belirleyici ve düzen kurucu, küresel alanda etkin ve yönlendirici
bir aktör olarak konumunun güçlendirilmesidir.
Yeni Türkiye vizyonumuzda açık,
barışçıl ve diyaloğa dayalı bir dış politika
öngörüyoruz.
Yeni Türkiye etkin, hakkaniyeti gözeten, çok boyutlu ve
itibarlı bir dış politikaya dayanacaktır.
Yeni Türkiye, güçlü, büyük ve öncü Türkiye
olacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
eşsiz bir coğrafyada, köklü bir tarih ve medeniyet birikimine sahip,
21inci yüzyıla iddialı hedeflerle girmiş büyük bir milletin
vekilleri olarak ne kadar gurur duysak azdır.
Bu aziz millete hizmet etmek, Meclisimizin güvenini
boşa çıkarmamak için gece gündüz
çalışacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.
Ülkemiz 2023 yolunda yeni Türkiye kavramı ile
ifade ettiğimiz 2nci atılım dönemine girmiştir.
Yine ezber bozacağız ve değişimden
korkmadan ülkemizin ihtiyaç duyduğu reformları birer birer hayata
geçireceğiz.
Geçmişte nasıl başardıysak gelecekte
de hedeflerimizi titizlikle takip edecek ve Allahın izniyle
gerçekleştireceğiz. Daha özgür ve müreffeh, daha adil ve
itibarlı yeni Türkiyeyi hep birlikte inşa edeceğiz.
Hükûmet Programımıza samimi bir şekilde
bağlı kalırken, genel perspektifimizi kaybetmeden, dünyanın
ve ülkemizin gelişen gündemi içinde gereken esnekliği de
göstereceğiz.
Başta muhalefet partilerimiz olmak üzere, sivil
toplum kuruluşları ve ilgili tüm tarafların görüş ve
önerilerine, yapıcı eleştirilerine kulak verecek,
çalışmalarımızı diyalog ve iş birliği içinde
yürüteceğiz.
Başarı hepimize ait olacak, tüm tarafların
katkısıyla milletimizin başarısı hâline gelecektir.
Her zaman olduğu gibi toplumumuzu oluşturan tüm
kesimleri kucaklayan bir anlayış içinde
çalışmalarını yürütecek olan Hükûmetimiz, aziz
milletimizden ve yüce Meclisimizden bir kez daha güven ve destek beklemektedir.
Yeni Türkiye hedefine yorulmadan, bıkmadan,
yılmadan, usanmadan ilerleyeceğiz. Milletimizle, hangi siyasi
görüşten, hangi sosyal, dinî, etnik kimlikten gelirse gelsin bütün
vatandaşlarımızla birlikte, omuz omuza yeni Türkiye idealini
gerçekleştireceğiz.
Yeni Türkiye, büyümüş, kalkınmış ve
güçlü bir Türkiyedir.
Yeni Türkiye, tüm farklılıkları ve
renkleriyle toplumun bütününü kucaklayan bir ülkedir.
Yeni Türkiye, toplumsal refah, büyük ekonomi, siyasi
istikrar ve ileri demokrasi üzerinde yükselecektir.
Yeni Türkiye, her insanının vatandaşı
olmakla gurur duyacağı bir dünya devleti olacaktır.
Yeni Türkiye, bilgisi, üretimi ve yönetimiyle lider bir
Türkiye olacaktır.
Yeni Türkiye, eğitimden kültüre, enerjiden
ulaşıma, sağlıktan çevreye, her alanda artık dünyaya
yeni aşamalar, yeni standartlar getiren bir ülke olacaktır.
Yeni Türkiye, sanayiden spora, bilimden ihracata kadar
dünya markası olan bir Türkiye olacaktır.
Yeni Türkiye, finansta, sağlıkta,
eğitimde, kültürde dünyanın en önemli cazibe merkezlerinden biri
olacaktır.
Yeni Türkiye, bütün farklılıklarıyla
birbirini seven, birbirine kenetlenmiş, kendine güvenen, özgür, sorumlu ve
erdemli vatandaşlarıyla yeniden dünyanın medeniyet merkezi olan
bir Türkiye olacaktır.
Yeni Türkiye, büyük ve öncü bir ülke olacaktır.
62nci Hükûmetin yeni Türkiye yolunda ülkemize,
milletimize ve demokrasimize hayırlı olmasını diliyoruz.
Allah yâr ve yardımcımız olsun. (Bakanlar
Kurulu ve AK PARTİ sıralarından ayakta alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince Hükûmet Programı üzerindeki görüşmeleri yapmak için
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, öyle bir program okundu ki üçte 1i okunmadı, her
fırsatta atladı. Böyle gayriciddi bir program olmaz.
BAŞKAN -
4 Eylül
2014 Perşembe günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 16.08