TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
14üncü
Birleşim
7
Kasım 2013 Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Kütahyada Hava Mânia Planı uygulamasının yol
açtığı sorunlara ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun, İstanbulun bazı semtlerinde yaşanan imar
sorununa ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Ankara Milletvekili Tülay Selamoğlunun, 8
Kasım Dünya Şehircilik Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma
Satırın, İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun
gündem dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
2.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun, İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma
Satırın açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
3.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Diyarbakırda Ne mutlu Türküm diyene! vecizesinin yer
aldığı tabelanın Diyarbakır Valiliği
tarafından kaldırılmasına ilişkin açıklaması
4.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
Başkanın karar yeter sayısı istenmeden karar yeter
sayısı aramasının Anayasanın 96ncı maddesine
göre doğru bir uygulama olduğuna ilişkin açıklaması
5.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, türban konusunda İç Tüzükten
kaynaklanan herhangi bir engel olmadığını ifade ettiklerine
ve böyle bir konunun politik bir değerlendirmeye indirgenmesini doğru
bulmadıklarına ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Avrupa Parlamentosu (AP)
Katılım Öncesi Eylem Birimi tarafından 20/11/2013 tarihinde
Strazburgda düzenlenecek olan Sosyal ve Sendikal Haklar konulu üst düzey
çalıştaya katılması Genel Kurulun 30/10/2013 tarihli
10uncu Birleşiminde kabul edilen heyeti oluşturmak üzere siyasi
parti gruplarının bildirmiş olduğu isimlere ilişkin
tezkeresi (3/1328)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter ve 24
milletvekilinin, okullardaki fiziksel güvenlik eksikliklerinin ve okul
kazalarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/769)
2.- İstanbul Milletvekili Melda Onur ve 21
milletvekilinin, HES projelerinde yaşanan işçi ölümlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/770)
3.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve 21 milletvekilinin, cezaevlerinin fiziki
şartlarının ve cezaevlerinde verilen hizmetlerdeki eksikliklerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/771)
VII.- ÖNERİLER
1.- CHP Grubunun, Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner
ve 26 milletvekili tarafından Lübnanda kaçırılan
pilotlarımızın kaçırılma ve alıkonulma nedenleri
ile serbest kalma süreçlerinde yaşanan olayların
açıklığa kavuşturulması, ülkemizin dış
politikası ve Suriyeye yönelik uygulamaların diplomatik açıdan
gelecekteki olası sonuçlarının araştırılması
amacıyla 25/10/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 7 Kasım 2013
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Sinop Milletvekili Engin Altayın,
Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkanın CHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Iğdır Milletvekili Sinan
Oğanın, Kırşehir Milletvekili Abdullah
Çalışkanın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşma sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Osman Taney Korutürkün,
Ankara Milletvekili Emrullah İşlerin CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşma sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.- Iğdır Milletvekili Sinan
Oğanın, Ankara Milletvekili Emrullah İşlerin CHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında
Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484)
(S. Sayısı: 287)
3.- Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun
Tasarısı ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün; 5464
Sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun Bir
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi, Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün; Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın; Kredi Kartları
Faizlerinin İndirilmesi Hakkında Kanun Teklifi, İzmir
Milletvekilleri Alaattin Yüksel ve Mustafa Moroğlunun; Banka Kartları
ve Kredi Kartları Kanunu ile Bankacılık Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Ali Halamanın; Banka Kartları
ve Kredi Kartları Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin; Banka
Kartları ve Kredi Kartları Kanunu ile Bankacılık Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(1/787, 2/34, 2/49, 2/109, 2/280, 2/461, 2/576, 2/726, 2/882) (S.
Sayısı: 490)
4.- Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/774) (S. Sayısı: 477)
5.- T.C. Başbakanlık Türk
İşbirliği ve Kalkınma İdaresi
Başkanlığı ile Azerbaycan Cumhuriyeti Haberleşme ve
Enformasyon Teknolojileri Bakanlığı ve Azerbaycan Cumhuriyeti
Milli Televizyon ve Radyo Şurası Arasında Televizyon
Yayıncılığı Alanında İşbirliğine
Dair Protokol ile Teknik Hizmet Sözleşmesinin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/344) (S. Sayısı: 105)
X.- OYLAMALAR
1.- (S. S: 490) Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanun Tasarısının oylaması
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, Başbakanlık makam odalarındaki ofis
mobilyalarına ve Başbakanlığın kırtasiye
harcamalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı (7/26566)
2.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlunun, Giresundaki icra dosyası
sayısına ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı
Sadullah Erginin cevabı (7/28629)
3.- İzmir Milletvekili
Aytun Çırayın, bir sağlık kuruluşunun gereksiz göz
ameliyatı yaptığı iddialarına ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun cevabı (7/30541)
7
Kasım 2013 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.01
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın)
-----
0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14üncü
Birleşimini açıyorum.
III.-
Y O K L A M A
BAŞKAN Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak
salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik
sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik
personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen
üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel
aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 14.06
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.15
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın)
-----
0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 14üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
III.-
Y O K L A M A
BAŞKAN Açılışta yapılan ilk
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yeniden elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
Hepimize iyi çalışmalar diyerek gündeme
geçiyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Kütahyada Hava Mânia
Planı uygulamasının yol açtığı sorunlar
hakkında söz isteyen Kütahya Milletvekili Alim Işıka aittir.
Buyurun Sayın Işık. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahyada Hava Mânia Planı
uygulamasının yol açtığı sorunlara ilişkin gündem
dışı konuşması
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle sizleri ve bizleri izleyen tüm
vatandaşlarımızı saygılarımla selamlıyorum.
Bugün, Kütahya il merkezimizde yaklaşık 50
binden fazla vatandaşımızın ikamet ettiği çok
sayıda mahallemizin ve organize sanayi bölgelerimizde tahsisi
yapılmış arsa sahibi
yatırımcılarımızın doğrudan etkilendiği
ve karşı karşıya bulunduğu çok ciddi bir soruna çözüm
bulunması amacıyla gündem dışı söz almış
bulunmaktayım.
Bu sorun, 2004 yılında Kütahya Belediyesinin 7
Şubat 2004 tarihli ve 10 sayılı meclis kararının
iptali istemiyle Millî Savunma Bakanlığınca açılan
davanın, Eskişehir İdare Mahkemesinin 2006/663 sayılı
Kararıyla kabul edilip 1/25.000 ölçekli Kütahya Askerî Havaalanı Mania Planının her
ölçekteki imar planına işaretlenmesi ve bundan sonra, plan
kapsamında ruhsat verilmeden önce bölgede yetkili komutanlıktan izin
alınması talebinin Danıştay 6.Dairesinin 2008/3781 nolu
Kararıyla da onanmasının ardından, yine, Millî Savunma
Bakanlığının 2 Mart 2013 tarihli ve 162 sayılı
Genelgesiyle, aksine uygulamalardan yetkili idarelerin sorumlu tutulması
nedeniyle ortaya çıkmış çok ciddi bir sorundur.
Yaklaşık on yıldır çözüm bekleyen bu sorunda gelinen
noktada, Kütahya Belediyemiz 967 metre yükseltinin üzerindeki hiçbir
taşınmaza ruhsat verememektedir. Kütahyanın ortalama yükseltisi
ise 950 metredir. Yani, ortalama kodun üzerindeki maksimum 17 metre üzerine
herhangi bir taşınmaz artık ruhsat alamamaktadır. Var olan
binaların satışlarında zorluklar yaşanmakta ve Kütahya
2nci OSBde tahsisi yapılmış arsaların yaklaşık
yüzde 50si üzerine fabrikalar yapılamamaktadır. Yine, yüksek gerilim
hattı ve altyapı inşaatları da maalesef durmuş
durumdadır.
Konunun çözümü için Kütahya Belediye
Başkanlığının Millî Savunma Bakanlığına
yazdığı 11 Eylül 2013 tarihli ve 5694 sayılı resmî
yazıya, anılan bakanlık tarafından cevaben gönderilen 1
Ekim 2013 tarihli ve 5762 sayılı cevabi yazıda ise maalesef Söz
konusu talebin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığınca değerlendirilmesinin uygun olacağı
kıymetlendirilmiştir. denilmektedir. Yani, sorun bakanlıklar
arasında kaybolmuştur. Bu sorunun çözümü için konu tarafımdan
ilgili bakanlıklara -ki bu bakanlıklar, Millî Savunma Bakanlığı,
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı,
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Orman ve Su İşleri
Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı ile İçişleri
Bakanlığıdır- çözüm önerileri de sunularak,
yazılı soru önergeleriyle daha önce Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündemine de taşınmıştır.
Bu önemli sorunun çözümü, şimdiye kadar söz konusu
Mânia Planı kapsamında bulunan alanlarda ulaşılan en yüksek
kodlar doğal mânia olarak kabul edilerek bu kodları aşmamak
üzere alanda bulunan taşınmazlara yapılaşma izninin
verilmesiyle mümkün olabilecektir. Ancak bu durumda Kütahya il merkezinde çok
ciddi mağduriyetlere yol açan bu sorunun giderilmesi mümkün olabilecektir.
Ayrıca, 2012 yılında hizmete açılan ve bugüne kadar verimli
bir şekilde kullanılamayan Zafer Havaalanının ihtiyaç
hâlinde askerî amaçlarla da kullanılabilmesi düşünülmeli ve bu ciddi
sorunun çözümü amacıyla değerlendirilmelidir. Aksi takdirde, son birkaç yıldır Kütahya
kamuoyunda dillendirilmeye başlanan ve yıllardır ilimize hizmet
veren Kütahya Hava Er Eğitim Tugay Komutanlığının
başka bir ile taşınacağı iddiaları doğru
çıkarak, Kütahyalı hemşehrilerimiz bir kez daha üzüleceklerdir.
Son on yılda, ilimizde yapılan
özelleştirmelerin de etkisiyle, yaklaşık 90 bin dolayındaki
genç nüfusunu başka illere göç vererek kaybeden Kütahya ili bu önemli
sorununu da çözemez ise, çok daha büyük sosyal sorunların
yaşanması kaçınılmaz hâle gelecektir.
Bu sorunun çözümünde Hükûmeti, ilgili
bakanlıkları ve siz değerli milletvekillerimizi duyarlı
olmaya ve katkıda bulunmaya davet ediyor, hepinize bir kez daha
saygılarımı sunuyor, teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Işık.
HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Müsaade
ederseniz, söz konusu gündemle ilgili yanıltıcı bilgilere
BAŞKAN Gündem dışı söz vermiyoruz
milletvekillerimize.
HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Bir
dakikalık bilgi vermek adına
BAŞKAN Vermiyoruz, çok özür dilerim.
HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Çok
yanıltıcı bazı bilgiler verildi.
BAŞKAN Hangi maddeye göre söz istiyorsunuz?
HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) Efendim,
işte yerimden söz talep ediyorum.
BAŞKAN Ama gündem dışına yerinden
söz vermiyorum. Bu ilkemizi bozmayalım lütfen.
Teşekkür ederim.
Gündem dışı ikinci söz, İstanbulun
bazı semtlerinde yaşanan imar
sorunları hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğluna aittir.
Buyurun Sayın Aslanoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, İstanbulun bazı
semtlerinde yaşanan imar sorununa ilişkin gündem dışı
konuşması
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize
saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, İstanbuldan sadece
iki örnek vereceğim ve vicdanlarınıza sunacağım.
Birinci örnek: Avcılar Yeşilkent Mahallesi, 60 bin kişi
yaşıyor. Nerede biliyor musunuz? Bahçeşehir, o yüksek
binaların olduğu Bahçeşehir ve çok yüksek binaların
olduğu Esenkentin bitişiği. Kaçak olarak yapılan 25 kat,
30 kat; imarı olmadan, Esenyurtta imar olmaksızın 30 kat, 40
kat kaçak yapılan binalara, bunlara her ne hikmetse İstanbul
Büyükşehir Belediyesi imarı veriyor ama orada yaşayan 60 bin
kişinin imar sorununu yıllarca halletmiyor.
Değerli arkadaşlarım, çamurdan geçilmiyor,
insanlar perişan. Okul istiyoruz, imarı olmadığı için
okul yeri vermiyorlar. Ben özellikle tüm partilerden 3üncü bölge
milletvekillerini Yeşilkente davet ediyorum. Vicdanlarıyla bir
görsünler. Burada yaşayan insanların çamurda
İmarı olmayan
bir yerde ilçe belediyesi hiçbir şey yapamaz. Yaptığı zaman
yasal suç işliyor olur. Bu açıdan, orada insanlık adına
haykırıyorum, orada yaşayan 60 bin kişi için
haykırıyorum. Tamamen bir gecekondu muhiti. Bitişiğindeki
GÜLAY DALYAN (İstanbul) Yeşilkent, Esenyurta
bağlı değil, Avcılara bağlı.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Evet
efendim, Avcılara bağlı. Baştan söyledim hanımefendi.
Siz önce Yeşilkente gidip bir görün. Vicdanınızda
BAŞKAN Hatibe müdahale etmeyin lütfen sayın
milletvekilleri.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla)
Hanımefendi, Esenyurtun kaçak inşaatlarına Büyükşehirden
izin veriyorsun, Avcıların Yeşilkentinin imarını
onaylamıyorsun.
GÜLAY DALYAN (İstanbul) Büyükşehirden
çıktı, plan belediyede!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Gidin,
İstanbul Büyükşehir Belediyesine hesap sorun. Kaçak binalara ruhsat
verdiniz, kaçak binalara imar verdiniz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen hatibe
müdahale etmeyin.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) 25 kat,
30 kat
Ben Yeşilkent adına
haykırıyorum. Büyükşehir Belediyesi, her ne hikmetse 30 kat, 40 kat kaçak yerlere
imar veriyor ama gariban, gecekondu, fakir olan Yeşilkente, her nedense
imarına
Hanımefendiciğim, ilçe belediyesi hiçbir
şey yapamaz çünkü Büyükşehirden 1/5.000lik plan geçmemiş. Ben
sizi, bölgenin milletvekilisiniz, vicdanınız varsa
GÜLAY DALYAN (İstanbul) - Var.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla)
ben sizi bu
Yeşilkente davet ediyorum. Ben de sizinle geleyim. Bir görün ondan sonra
gelin burada bana laf atın.
GÜLAY DALYAN (İstanbul) Hodri meydan Mevlüt Bey!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Evet,
buyurun, gelin, görün.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Hodri
meydan. dedi sana.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Hodri
meydan! Gelmeyen namussuz, ben de gelmezsem namussuzum.
GÜLAY DALYAN (İstanbul) Belediye Başkanı
da gelecek ama.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Herkes
gelsin, Büyükşehir Belediye Başkanı gelecek başta.
GÜLAY DALYAN (İstanbul) Hiçbir şeyden
korkmuyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Hayır,
önce, çünkü engelleyen Büyükşehir, önce Büyükşehir Belediye
Başkanını getireceksin oraya.
Değerli arkadaşlar, ikinci bir örnek:
İstanbul Ataşehir, finans merkezi. Övünüyoruz, İstanbulu finans
merkezi yapıyoruz. Siz biliyor musunuz, burada 17 mahalle var. 17
mahallenin 13ünde imar yok. Sayın Belediye Başkanı günlerce
gitti Büyükşehirin önünde yattı, halk Büyükşehir Belediyesinin
önünde yatıyor. Değerli arkadaşlarım, eğer Ataşehir
etrafıyla büyür
Buradan Belediye Başkanını da kutluyorum
mevcut imkânsızlıklara, imarı olmamasına rağmen
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Engellere
rağmen.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla)
her türlü
engellemeye rağmen çok büyük hizmet verdi. Gelin, gelin, eğer
Ataşehir finans merkezi olacaksa etrafıyla büyüsün, etrafıyla
büyümeyen bir finans merkezi yarın çürür arkadaşlar. Sizi buradan
uyarıyorum, Yeşilkent adına uyarıyorum, o fakir insanlar
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Mustafa
Kemal adına, 1 Mayıs adına.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Siz
Esenyurta 25 kat, 30 kat imar veriyorsunuz, gariban Yeşilkentlime 3
kat. diyorsunuz. Kimin hakkını kimden alıyorsunuz? Eğer
kaçak yapılan binalara veya dolandırılan halka -bir sürü insan
dolandırıldı orada, imarı olmayan yerler satıldı-
rağmen Büyükşehir Belediyesi Yeşilkente hâlâ imar vermiyorsa o
insanlar adına ben
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Dünya Şehircilik Günü münasebetiyle söz isteyen Ankara Milletvekili Tülay
Selamoğluna aittir.
Buyurun Sayın Selamoğlu. (MHP
sıralarından alkışlar)
3.- Ankara Milletvekili
Tülay Selamoğlunun, 8 Kasım Dünya Şehircilik Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması
TÜLAY SELAMOĞLU (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 8 Kasım Şehircilik Günü sebebiyle
gündem dışı söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Arjantinli şehir plancısı Carlos Maria della Paoleranın 1949
yılında, her 8 Kasım günü şehirde yaşayan herkesin
sorunlar, çözüm önerileri ve şehrin geleceğe
taşınmasıyla ilgili etkinlikler yapmasını
önerdiği şehircilik günü. Türkiye 1976 yılında bu
etkinliğe başladı.
Değerli milletvekilleri, Dünya Şehircilik Günü,
kutlama değildir. Küresel çerçevede
büyük değişimlerin olduğu, hızlı gelişmelerin yaşandığı
dünyamızda yaşam biçimi, eylemler ve yaşam alanlarıyla
ilgili yeni düşüncelerin, önerilerin ortaya konulduğu,
tartışıldığı, çıkan sonuçlardan da
yönetimlerin yararlanması gerektiği etkinliklerin
yapıldığı gün.
Bütün eski kültürlerde şehir, kozmosun yeryüzündeki
modeli olarak düşünülmüştür. Üstat Turgut Cansever İster
Platonun şehri olsun ister İstanbul, New York ya da Tokyo, prensip
olarak şehir kurmak en büyük erdem olma geçerliliğini sürdürüyor.
diyor. Niçin? Çünkü insan hayatının, varlığının
en karmaşık meselelerinin, en büyük çelişkilerinin yoğun
bir şekilde çıktığı yerde bunların ahenginin
kabul edilebilir, saygıdeğer amaçlara yönelik olarak bir araya
getirilmesini mümkün kılan erdemdir şehir kurmak. Üstadın ideal
şehir tanımı vardır, insanların huzurlu ve huzurda
olduğu şehirdir, ideal şehir. Türlü türlü müdahalelerin,
müzakerelerin, münakaşaların, mübadelelerin, toplumsal ve politik
süreçlerin ürünüdür. Saadettin Ökten İnsan toplumlarının en
komplike eseri şehirlerdir. diyor çünkü burada toplumun bütün
kesimlerinin katkısı vardır. Çok parametreli bir denkleme benzer
şehir.
Değerli milletvekilleri, şehirler durağan
değil devingendir. İbni Haldun devletler dâhil her şeye,
şehirlere de bir ömür biçmiştir. Yaşayan, büyüyen, gelişen
bir organizma. Farabinin
tanımlamasında da kusursuz bir bedenin iletişiminden
bahsedilir. Beyni yani yöneticileri;
kalbi yani sağlık, eğitim hizmetleri, kültür değerleri;
dolaşım sistemi yani ulaşım ağı; sindirim sistemi
yani alt yapı ve geri dönüşüm ağları; sinir sistemi yani
enerji ve su dağıtımı; akciğerleri yani yeşil
alanları yeterli ve şehrin büyüme gelişmesine uygun
planlanmış ve işliyorsa kusursuz bir bedenin ilişkisidir.
1928de Ankara 40 bin kişilik bir şehir. Gazi
Mustafa Kemal Atatürk başkente imar planı yaptırıyor. 300
bin kişi hedeflenerek imar planı yapılıyor, bugün
şehir 5 milyon. Birçok şehrimiz aynı durumda; programsız,
imarsız, altyapısız büyümesine izin verilmiş. Şehrin
sorunlarını çözerek ideal şehir için uğraşıyoruz
bugün. Afet riskli alanların dönüşümü, yapı stokunun
artırılması, sosyal donatı alanlarının
olduğu kentsel dönüşümler, atık sudan geri dönüşüme,
kadastro çalışmalarına kadar birçok alanda düzenleme, kanun
düzenlemeleriyle uygulamalarını gerçekleştiriyoruz.
Yıllarca ruhsatsız, iskânsız binalara göz
yuman, af uygulamalarıyla plansız yapılaşmaya, kontrolsüz
büyümeye izin vererek sağlıksız şehirleşmeye sebep
olanların yanlışlarını düzeltmek için uğraşıyoruz.
Bizim şehirlerimiz bunu hak etmemişti. Şehirler insanların
kimliklerinin, değerlerinin dışa yansımasıdır.
Bu, bizim insanımızın yansıması değil. Biz,
kimlikli şehirler istiyor, bunun için de çalışıyoruz.
Modern mimarinin kurucularından Le Corbusier,
1911de New York ve İstanbulu karşılaştırırsak
diyebiliriz ki birincisi kıyamettir, ikincisi ise yeryüzü cenneti;
İstanbul bir meyve bahçesidir, bizim kentlerimiz ise taş
ocaklarıdır. der.
Değerli milletvekilleri, şehrin
sınırları olmalı, tarihsel sürekliliği olmalı,
dünün değerlerini korumak suretiyle yarına taşıyabilmeli.
Ne eskisinin peşindeyiz ne de yepyeni olanın. Zamanın ve
mekânın iç içe geçmesi ve şehirlerimizin geleceğe
ulaşabilmesini arzu ediyoruz.
Saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Selamoğlu.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Satır, sisteme
girmişsiniz.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Mihrimah Belma Satırın, İstanbul Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlunun gündem dışı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Aslanoğlunun konuşmasına
ilişkin cevap vermek istiyorum. Yeşilkent bölgesinin bir bölümü
İstanbul 3üncü bölgedeki Esenyurt ilçemize, bir bölümü de Avcılar
ilçemize bağlıdır. Esenyurt ilçemize bağlı olan yerde,
mahalle araları dahi altyapı işlemlerini bitirmiş, iyi bir
kent görünümündedir ama maalesef, Avcılar için aynı şeyi
söyleyemeyeceğiz. Bildiğiniz gibi, Esenyurt Belediyesi Adalet ve
Kalkınma Partili, Avcılar Belediyesi Cumhuriyet Halk Partilidir.
Plan konusuna gelince, 5.000lik büyük planlar
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
tarafından yapılmış ve teslim edilmiştir. Cumhuriyet
Halk Partili Avcılar Belediyesi, 1.000lik planları yapamayacağı
için, kendisi yapamadığı için Büyükşehre havale
etmiştir. Bu belediyenin
başarısızlığının veya yeteneksizliğinin
faturasını Büyükşehre çıkarmak mümkün değildir. Bunu
belirtmek istedim.
Saygılar sunarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan,
biraz önce, Grup Başkan Vekili, Cumhuriyet Halk Partisini kastederek
sataşmada bulunmuştur. Bu sebepten dolayı söz istiyorum ben.
BAŞKAN Bir sataşma yok burada Sayın
Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Var. Avcılar
Belediyesi Cumhuriyet Halk Partili; iki defa, beceriksiz olduğunu söyledi.
Yani, itibarsızlaştırmanın yerine
BAŞKAN Yani, biraz eleştiriye tahammül
etmemiz gerekir Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bu eleştiri
değil, itibarsızlaştırmadır.
BAŞKAN - Burada bir sataşma yok, lütfen
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bakın, Sayın
Başkan
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Cumhuriyet Halk
Partisinin Belediye Başkanı beceriksiz. dedi, daha ne olsun.
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bakın Sayın
Başkan, Aslanoğlunun konuşmasını siz eleştiri
sınırları içerisinde kabul etmiyorsunuz, açık ve net,
partimizi küçük düşürecek mahiyette açıklamalarını
eleştiri kabul ediyorsunuz.
BAŞKAN Ne zaman kabul etmedim Aslanoğlunun
konuşmalarını, ne zaman oldu bu iş?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sizin buradaki tutumunuz
eşitlik ilkesine, adalet ilkesine aykırılık teşkil
ediyor.
BAŞKAN Ben çok eşit
davrandığıma inanıyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Eşit
davranmıyorsunuz.
BAŞKAN - Burada da söylenenlere eleştiri
sınırları içinde kaldığımı düşünüyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Usul
tartışması açmak istiyorum 63üncü maddesine göre.
BAŞKAN - Herhangi bir sataşma
olmadığını düşünüyorum.
Özür dilerim, gündeme geçiyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan,
63üncü madde nedeniyle usul tartışması açmak istiyorum.
BAŞKAN Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan,
63üncü madde açık.
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
bilginize sunacağım.
Buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan,
bakın, usul tartışması
63üncü maddesi açık,
yanlış yapıyorsunuz
Sayın Başkan, bakın, özür dilerim
BAŞKAN Buyurun
MAHMUT TANAL (İstanbul) Mümkün olduğuncaya
kadar, hakikaten hukukun kalıp ve sınırları içerisinde
kalmaya özen gösteriyoruz.
BAŞKAN Evet
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ancak, siz, bizi hukukun
kalıpları dışına çıkmaya
tavırlarınızla, tutumunuzla zorluyorsunuz.
BAŞKAN Hiç öyle düşünmüyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Burada Sayın
Aslanoğlunun konuşmasını eleştiri
sınırları içerisinde kabul görmüyorsunuz, ancak, Sayın
Belma Satırın bizim partimizi
BAŞKAN Ben bu konuda bir beyanda bulunmadım
Sayın Tanal, sadece laf atan milletvekillerine Laf atmayın. dedim,
lütfen!
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bakın, Sayın
Belma Satır açıkça bizim partimizi, grubumuzu hedef alarak küçük
düşürücü, itibarsızlaştırıcı...
BAŞKAN Grubunuzla ilgili bir sataşma
yapmadı. Ben bu konudaki takdir yetkimi kullanıyorum.
Teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Usul
tartışmasında takdir yetkiniz yoktur Sayın Başkan.
BAŞKAN Lütfen
Lütfen
MAHMUT TANAL (İstanbul) 63üncü maddede usul
tartışmasına Sayın Meclis Başkan Vekilinin takdir
yetkisi yoktur, o emredici bir hükümdür. Bizim sizden istirhamımız
BAŞKAN Usul tartışması emredici bir
hüküm değil, usul tartışması açılacak hiçbir ihlal
yapmadım.
Buyurun Sayın Mevlüt Aslanoğlu
2.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, İstanbul Milletvekili
Mihrimah Belma Satırın açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Hanımefendi ben yokken bir cevap vermiş bana. Ben,
vicdanlarınıza sesleniyorum: Bir yere 30 kat verirken 5.000lik
planda, bir yere 3 kat verirse
Bu bitişik, 300 metre mesafede yer, 300
metre. Bu vicdan mıdır? Efendim, biz imarı yapıyoruz
5.000lik
Kardeşim, 30 kat verdiğin bir yerde 3 kat verirsen,
oradaki insanların hakkını yersen, yüce Allah da, kimse de hak
yiyen insanları affetmez.
Hanımefendi sizi de davet ediyorum, gelin
vicdanınızla görün. Gelin, gelin
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Gidelim Sayın Aslanoğlu.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Gelin
Gelin
BAŞKAN
-Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu, kayda geçti.
Devam edin
lütfen.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının, Avrupa Parlamentosu (AP)
Katılım Öncesi Eylem Birimi tarafından 20/11/2013 tarihinde
Strazburgda düzenlenecek olan Sosyal ve Sendikal Haklar konulu üst düzey
çalıştaya katılması Genel Kurulun 30/10/2013 tarihli
10uncu Birleşiminde kabul edilen heyeti oluşturmak üzere siyasi
parti gruplarının bildirmiş olduğu isimlere ilişkin
tezkeresi (3/1328)
07/11/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Avrupa
Parlamentosu (AP) Katılım Öncesi Eylem Birimi tarafından 20
Kasım 2013 tarihinde Strazburgda düzenlenecek olan Sosyal ve Sendikal
Haklar konulu üst düzey çalıştaya Türkiye Büyük Millet Meclisinden
bir heyetin katılması Genel Kurulun 30 Ekim 2013 tarihli 10uncu
Birleşiminde kabul edilmiştir.
28/3/1990
tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 2nci maddesi
uyarınca heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının
bildirmiş olduğu isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Cemil
Çiçek
TBMM
Başkanı
Adı ve
Soyadı Seçim
Çevresi
Salih
Fırat (Adıyaman)
İsmail
Tamer (Kayseri)
Ahmet Haldun
Ertürk (İstanbul)
Mahmut Kaçar (Şanlıurfa)
Süleyman
Çelebi (İstanbul)
Cemalettin
Şimşek (Samsun)
BAŞKAN
Bilginize sunulmuştur.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serter ve 24 milletvekilinin, okullardaki fiziksel
güvenlik eksikliklerinin ve okul kazalarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/769)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Okullarımızdaki fiziksel güvenlik eksiklikleri
ve okul yönetimlerinin ihmalleri nedeni ile öğrencilerimizin
yaşamlarını yitirmelerine neden olan okul kazalarının araştırılması,
önlenmesi ve sorumluların belirlenerek cezalandırılması
amacı ile Anayasanın 98 ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve
105inci maddeleri gereğince Meclis araştırma komisyonu
kurulmasını saygılarımla arz ederim.
1) Fatma Nur Serter (İstanbul)
2) Namık Havutça (Balıkesir)
3) Hasan Ören (Manisa)
4) Rahmi Aşkın Türeli (İzmir)
5) Vahap Seçer (Mersin)
6) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
7) Muharrem İnce (Yalova)
8) Mustafa Moroğlu (İzmir)
9) Emine Ülker Tarhan (Ankara)
10) Haluk Ahmet Gümüş (Balıkesir)
11) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
12) Özgür Özel (Manisa)
13) İlhan Demiröz (Bursa)
14) Süleyman Çelebi (İstanbul)
15) Musa Çam (İzmir)
16) Turhan Tayan (Bursa)
17) Kemal Ekinci (Bursa)
18) Kamer Genç (Tunceli)
19) Veli Ağbaba (Malatya)
20) Dilek Akagün Yılmaz (Uşak)
21) Ensar Öğüt (Ardahan)
22) Ayşe Eser Danışoğlu (İstanbul)
23) Nurettin Demir (Muğla)
24) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
25) Kazım Kurt (Eskişehir)
Gerekçe:
Ailelerin okullara emanet ettiği
evlatlarının, okullardaki fiziksel güvenlik eksiklikleri ve okul
yöneticilerinin ihmalleri nedeni ile yaşamlarını kaybetmeleri
ile sonuçlanan kazaların önlenmesi ve sorumluların
cezalandırılması konusunda hiçbir ciddi girişim
başlatılmamıştır.
Milli Eğitim Bakanlığının bu
konuda çözüm üretici ve kazaları önleyici bir yaklaşım
sergilememiş olması kaygı vericidir.
Türkiye'de son iki yılda en az 15 çocuk okullarda
meydana gelen kazalarla yaşamını yitirmiş, yüzlercesi
yaralanmıştır. 2012 yılı Ocak ayından bu yana
yaşamını yitiren öğrenci sayısı 4'tür.
Aileler yüksek meblağlara ulaşan yargı
masrafları nedeni ile ölümlerden sorumlu bulunanlar hakkında dava
açmakta zorlanırken, bugüne kadar ölen öğrenciler nedeni ile hiçbir
sorumlunun tutuklanmamış olması da dikkat çekicidir.
Görev ihmali bulunan sorumlu yöneticilerin görevden el
çektirilmemiş olmaları ve birçoğunun aynı okulda göreve
devam etmeleri Millî Eğitim Bakanlığının bu konudaki
sorumluluğu üstlenmekten kaçındığını
belgelemektedir.
TBMM Dilekçe Komisyonuna 117 bin imzalı dilekçe ile
ailelerce yapılan başvuru sonucunda, Komisyonun 3 Mart 2012'de
yayınladığı rapor okullardaki güvenlik risklerini
doğrulamaktadır.
Konunun araştırılması, okulların
fiziksel güvenliği konusundaki ülke örneklerinden hareketle okul
kazalarını önleyici uygulamaların belirlenmesi ve sorumlulara
ilişkin yaptırımların gözden geçirilmesi için bir Meclis
araştırma komisyonu kurulması gerekmektedir.
Yaşamlarını okul kazaları sonucu
yitiren öğrencilerden bazılarının kısa öyküleri:
Umut Balık, 9 yaşında. 23 Mart 2010;
Uşak Eşme'de okuduğu yatılı okulun bahçesindeki
düştüğü fosseptik çukurunda boğularak yaşamını
yitirdi. Umut'un cansız bedeni, kazadan dokuz gün sonra o çukurda bulundu.
Davası devam ediyor. Sorumlular hâlen görevde.
Efe Boz, 6 yaşında. 12 Mayıs 2010, 6
yaşındaki Efe, İstanbul Maltepe'deki anaokulunda tuvalete gitmek
istedi. Öğretmeni onu tuvalete yalnız gönderdi. Gittiği
tuvalette ayağı kayan Efe, tutunduğu lavabonun kırılan
parçasının boynunu kesmesi ile yaşamını yitirdi. Efe'nin
gittiği tuvalet, okul projesine müdürün inisiyatifi ile izinsiz
eklenmişti. Efe'nin ölümünde sorumlu olanlarla ilgili aylarca işlem
yapılmadı. Davanın açılabilmesi ancak Efe'nin ailesinin
yürüttüğü kampanyanın ardından mümkün oldu. Sorumlular hâlen
görevde.
Anıl Erdem, 17 yaşında. 3 Haziran 2010,
Anıl ve arkadaşları Bornova'daki okullarından çıkarken
yaya kapısı kilitli olduğundan araç çıkış
kapısına yöneldiler. 6 ton/cm² basınçlı kapı Anıl
geçerken kapandı. Güvenlik ve sıkışma otomatı olmayan
kapıda arada kalan Anıl yaşamını yitirdi. Okul
yönetimi asli kusurlu olarak belirlenmesine rağmen müdür ancak üç yıl
ceza aldı. İki yıl altı aya indirilen ceza 18.250 TL para
cezasına çevrildi ve yirmi dört ay taksite bölündü. Sorumlu müdür bu
cezayı fazla bularak temyize gitti. Sorumlular hâlen görevde.
Mehmet Ali Yavuz, 4 yaşında. 19 Nisan 2011;
İzmir Menemen'deki Asarlık 75. Yıl İlköğretim Okulunda
23 Nisan provalarını izlemek isteyen Mehmet Ali Yavuz'un üzerine iki
senedir bozuk olan okulun demir kapısı düştü. Hastaneye
yaralı kaldırılan Mehmet Ali yaşamını yitirdi.
Davası sürüyor. Sorumlular hâlen görevde ve kapı hâlen tamir
edilmedi.
Onur Akgün, 17 yaşında. 28 Kasım 2011;
Bitlis'in Ahlat ilçesinde okulda itfaiyenin
çağrılmadığı yangın tatbikatının sonuna
doğru ateşin önünde fotoğraf çektirmek isteyen öğretmenleri
bir öğrencisinden tineri ateşe dökmesini istedi. Ters esen rüzgârla
telaşlanan öğrencinin elindeki bidondaki tiner ateşin etkisi ile
parladı. En ağır yaralanan Onur dört dakika boyunca kendini
söndürmeye çalıştı. Onur beş ay boyunca tedavi gördüğü
hastanede 14 Mart 2012 tarihinde yaşamını yitirdi.
Yargılama henüz başlamadı. Sorumlular halen görevde.
2.- İstanbul
Milletvekili Melda Onur ve 21 milletvekilinin, HES projelerinde yaşanan
işçi ölümlerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/770)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Adana Kozan, Erzurum Aşkale ve Zonguldak Çaycuma
ilçelerinde işçi ve vatandaş ölümlerine sebebiyet veren zincirleme
olayları aydınlatmak doğrultusunda, HES projeleri sürecinde
sorumluluğu ve yetkisi olan tüm kurum ve kuruluşların
ihmallerinin ve ihlallerinin belirlenmesi amacıyla Anayasanın
98inci ve İç Tüzükün 104üncü ve 105inci maddeleri gereğince bir
Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
1) Melda Onur (İstanbul)
2) Veli Ağbaba (Malatya)
3) Osman Oktay Ekşi (İstanbul)
4) İlhan Cihaner (Denizli)
5) Refik Eryılmaz (Hatay)
6) Vahap Seçer (Mersin)
7) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
8) Aytun Çıray (İzmir)
9) Erdal Aksünger (İzmir)
10) Ali Haydar Öner (Isparta)
11) Ümit Özgümüş (Adana)
12) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
13) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
14) Muharrem Işık (Erzincan)
15) Ali Demirçalı (Adana)
16) Kazım Kurt (Eskişehir)
17) Haydar Akar (Kocaeli)
18) Mehmet Şeker (Gaziantep)
19) Müslim Sarı (İstanbul)
20) Hurşit Güneş (Kocaeli)
21) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
22) Rıza Türmen (İzmir)
Gerekçe:
"İş kazası" adı
altında işlenen iş cinayetleri giderek ekonomik büyümenin ve
kalkınmanın tek modelinin insana rağmen ve insanların
bedenlerinin üzerine inşa edilerek gerçekleştirdiğini
ispatlamaktadır. Ülkemizin inşaatlarından, tersanelerinden,
madenlerinden her gün yeni işçi ve vatandaş ölümleri, yaralanmaları
haberleri gelmektedir.
Bu ölümlerin haberleri son zamanlarda
ağırlıklı olarak barajlar ve körü körüne uygulanan HES
projelerinin inşaatlarından gelmektedir. Kozan, Aşkale ve son
olarak Çaycuma'da meydana gelen olaylar ülkemizde yaşanan HES
gerçeğinin geldiği boyutu ortaya koymaktadır.
Türkiye'nin tüm akarsularını HES'lerle doldurma
yönündeki tatminsizlik ve acelecilik, denetimsizliği ve ölümleri
beraberinde getirmektedir.
Türkiye'de HES projeleri, çoğunlukla 1939
yılında çıkan ve sadece acil ve zorunlu hâllerde kullanılan
Acil Kamulaştırma Yasası kullanılarak
gerçekleştirilmekte, ihalelerde Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED)
ve Sosyal Etki Değerlendirmesi (SED) çalışmaları masa
üzerinde yapılmakta, çoğunlukla yapıldığı
bölgenin halkının tepkisiyle karşılaşmakta ve çevresel
tahribata yol açtıkları gerekçesiyle mahkemelerce durdurulmakta,
haklarında iptal kararı verilmektedir. Ancak, ne yazık ki
ülkemizde yargı kararları fiilen uygulanmamakta ve denetimler
yapılmamakta, HES inşaatları bu denetimsizlik içerisinde tamamlanmaktadır.
Bu denetimsizliğin geldiği noktada ise kazalar ve ölümler
başlamaktadır.
24 Şubat 2012'de Adana'nın Kozan ilçesinde
yapılan HES projesi içerisindeki Gökdere Köprü Barajı derivasyon
tünelinde kapağın patlaması sonucu 10 işçi
hayatını kaybetmiştir. Bu işçilerden 5'inin bedenlerine
hâlâ ulaşılamamıştır.
3 Nisan 2012 günü Erzurum'un Aşkale ilçesinde
Karasu-2 HES göletinde 5 işçi denetimsizlik ve ihmaller zincirinin
ardından boğularak ve donarak hayatını kaybetmiştir.
İhmaller zincirinin başladığı nokta usulsüz HES
projesinin kendisidir. HES barajı yapıldıktan sonra enerji nakil
hatlarını taşıyan trafo direkleri göletin içinde
kalmıştır. Söz konusu iletim hatlarının alternatif bir
hatta aktarılması gerekirken gereği
yapılmamıştır. İşçiler göletin ortasında
bulunan elektrik direğindeki arızayı gidermek için belediye
parkının havuzunda kullanılan bir bisikletle, can yeleği,
koruma elbisesi gibi ekipmanlar temin edilmeden, göz göre göre ölüme
gönderilmiştir. Olayın gerçekleştiği ve işçilerin donarak
hayatlarını kaybettikleri iki üç saatlik süreçte hiçbir yardım
ulaşmamış, çeşitli bahanelerle ambulans, helikopter gibi
kurtarma araçları duruma müdahale etmemiş, teçhizat ve ekipman
kavramlarından bihaber yetkililer tarafından ölümlere seyirci
kalınmıştır.
6 Nisan 2012 tarihinde Zonguldak'ın Çaycuma ilçesinde
temeli aşınan köprü çökmüş, 15 kişi Filyos Çayı'nda
kaybolmuştur. 1 kişinin bedenine ulaşılmış,
diğerlerinin aranması hâlihazırda sürmektedir. Köprünün
onarımı için uzmanlar tarafından yapılan uyarılar kamu
yöneticilerince dikkate alınmazken, Filyos Çayı üzerindeki Karabük
HES'lerinin akan suyun dengesini bozduğu, köprünün ayaklarının
yıpranmasında tetikleyici sebep olduğu ve hatta HES
inşaatları sırasında dereden çekilen kumun da köprülerin
direncine zarar verdiği yönünde uyarılar
yapılmıştır.
Erzurum'un Tortum ilçesi Ödük Çayı üzerinde
yapılan üç tane HES projesine karşı çıkan civar köylerin
halkları bir yandan yaşam haklarını savunurken diğer
yandan heyelan tehlikesine dikkati çekmekte, ancak projeler
yapılırken heyelan tehlikesi göz ardı edilmektedir.
Geçtiğimiz günlerde DSİ tarafından geçici olarak durdurulan HES
projesinin yüklenici firmasının Kayen Enerji'nin bağlı
olduğu Kayı İnşaat Şirketi 11 Mart 2012 tarihinde
Esenyurt'ta AVM inşaatında 11 işçinin yanarak hayatını
kaybettiği olayda inşaatın da sahibi olup en az taşeron
şirket kadar sorumludur. Esenyurt'taki ihlallerin
Bağbaşı'nda tekrarlanıp tekrarlanmayacağı konusu
endişe yaratmaktadır.
HES'lerin kontrolsüz ve acele bir şekilde
yapılmaları, bu süreçte yaşanan işçi ve vatandaş
ölümlerinin araştırılarak ihale süreçleri, yapım süreçleri,
işletme süreçleri ve kaza durumlarında iş güvenliği, arama,
kurtarma süreçlerinde ihlal ve ihmallerin ortaya çıkarılmasında
sorumluluğu taşıyan muhataplar; Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız, Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'dir.
Bu bağlamda, işçi ölümlerine sebebiyet veren
zincirleme olayları aydınlatmak doğrultusunda, HES projeleri
sürecinde sorumluluğu ve yetkisi olan, lisans ve ÇED raporu veren
kurumdan, taşeron firmaya kadar sürece dahil olan tüm kurum ve
kuruluşların, ihmallerinin ve ihlallerinin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98inci ve İç Tüzükün 104üncü ve 105inci maddeleri
gereğince bir Meclis araştırması açılmasını
arz ederiz.
3.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 21 milletvekilinin, cezaevlerinin
fiziki şartlarının ve cezaevlerinde verilen hizmetlerdeki
eksikliklerin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/771)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Uzun tutukluluk süreleri, yargının
bağımsızlığı ve hukukun
taraflılığı hususunda yaşadığımız
sorunlar vatandaşlarımızın adil yargılanma hakkını
ortadan kaldırmaktadır. Bunun yanı sıra, cezaevi
koşullarının ağırlığı, adil
yargılanma hakkı elinden alınan
vatandaşımızın ikinci kez cezalandırılması
anlamına gelmektedir. Bu bağlamda, cezaevlerinde barınma,
beslenme ve sağlık alanlarında temel hizmetlerin
sağlanıp sağlanmadığının incelenip, tutuklu
ve hükümlülerin ağır cezaevi koşullarıyla tekrar
cezalandırılıp
cezalandırılmadığının ve insan hakları
ihlallerinin yaşanıp yaşanmadığının tespit
edilmesi amacıyla Anayasa'nın 98inci ve TBMM İçtüzüğünün
104üncü ve 105inci maddeleri gereği bir Meclis
araştırması açılmasını arz ederiz.
Saygılarımızla.
1) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
2) Aylin Nazlıaka (Ankara)
3) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
4) Hülya Güven (İzmir)
5) İhsan Özkes (İstanbul)
6) Sedef Küçük (İstanbul)
7) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
8) Mahmut Tanal (İstanbul)
9) Ali Haydar Öner (Isparta)
10) Veli Ağbaba (Malatya)
11) Haydar Akar (Kocaeli)
12) Ali Özgündüz (İstanbul)
13) Hurşit Güneş
(Kocaeli)
14) Mehmet Şeker (Gaziantep)
15) Mehmet Ali
Ediboğlu (Hatay)
16) Gürkut Acar (Antalya)
17) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
18) Namık Havutça (Balıkesir)
19) Hasan Akgöl (Hatay)
20) Muharrem
Işık (Erzincan)
21) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
22) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
Gerekçe:
Ülkemizde yargının
bağımlılığı, hukukun
taraflılığı üzerinde çok ciddi sorunlar
yaşamaktayız. Son Anayasa değişikliğiyle yargıda
yaşanan yeniden yapılanma süreci yargının
bağımlı hâle gelmesiyle sonuçlanırken hukukun
üstünlüğü ve adil yargılanma hakkı zedelenmiştir.
Yargıda yaşanan sorunlara ek olarak uzun
tutukluluk süreleri ve cezaevi koşullarının
ağırlığı tutukluların daha cezası
kesinleşmeden ceza çekmelerine, hükümlülerin ise cezalarının
üzerine tekrar ceza çekmelerine sebep olmaktadır.
Cezaevi koşullarının
ağırlığı, cezası kesinleşmeden
tutukluların ağır rahatsızlıklar
yaşamalarına hatta ölümlerine neden olmaktadır. Benzer
şekilde, hükümlülerin cezalarına ek olarak yaşadıkları
ortamın temel hizmetler açısından yetersiz olması yüzünden
ek bir ceza süreciyle birlikte ciddi sağlık sorunları ve
yaşam tehdidi ile karşı karşıya kalmalarına neden
olmaktadır.
Cezaevlerimiz barınma, ısınma, beslenme ve
sağlık koşulları açısından en temel minimum
koşulları taşımaktan uzaktır. Yeterli beslenemeyen,
ısınma problemi yaşayan, hijyenik şartlar altında
barınamayan, bütün bu olumsuz koşullara ek olarak yeterli tıbbi
destek alamayan tutuklu ve hükümlüler tecrit edilmiş bir şekilde
neredeyse ölüme terk edilmektedir. Aileler ve yakınlarının
tutuklu ve hükümlüler ile konuşma ve görüşme imkânları ise son
derece yetersiz olup neredeyse cezaevlerindekilerin dışarı ile
hiçbir iletişim kuramamasına yönelik olarak işlemektedir. Tecrit
edilen tutuklu ve hükümlülerin durumu ve ceza infaz koruma görevlilerinin
tutumu insan haklarına aykırı uygulamalara sebebiyet
vermektedir.
Bu bağlamda, cezaevlerinde barınma, beslenme ve
sağlık alanlarında temel hizmetlerin sağlanıp
sağlanmadığının incelenip tutuklu ve hükümlülerin
ağır cezaevi koşullarıyla tekrar
cezalandırılıp cezalandırılmadığının
ve insan hakları ihlallerinin yaşanıp
yaşanmadığının tespit edilmesi amacıyla bir
Meclis araştırmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın Vural, sisteme girmişsiniz.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Diyarbakırda Ne mutlu Türküm diyene!
vecizesinin yer aldığı tabelanın Diyarbakır
Valiliği tarafından kaldırılmasına ilişkin
açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Maalesef, dün, Ziya Gökalpin, Süleyman Nazifin, Cahit
Sıtkı Tarancının memleketi Diyarbakırda Ne mutlum
Türküm diyene! vecizesinin yer aldığı tabela Valilik
tarafından kaldırılmış. Diyarbakırdan arayan
vatandaşlar Biz Türk milletine mensup olmaktan, Türk vatandaşı
olmaktan gurur duyuyoruz, mutluyuz. Devletin kendi eliyle bu tabelayı
kaldırması bu coğrafyayı PKK bölücü zihniyetine teslim
ettiğini göstermektedir. Bunu kınıyoruz. diyor.
Maalesef, bugün, Türk milleti millî kimliğine ve
vatandaşlığına karşı bir saldırı, bir
nefret suçu fütursuzca işlenmektedir. Türk milletinin, onun
adının devlet eliyle bir saldırıya uğramış
olmasını esefle kınıyorum. Maalesef, PKK terör örgütünün bu
coğrafyada paralel devlet ve millet oluşturmaya yönelik
adımları AKP tarafından
meşrulaştırılmaktadır. Nereye gidecek? Nereye kadar
gidecek? Türkiye Cumhuriyetini de mi sileceğiz? Anayasadan da mı
çıkartacaksınız? Nereye kadar götüreceksiniz? PKK terör
örgütünün bu taleplerine devlet eliyle icazet verilmesi, devlet eliyle Türk
milleti millî kimliğine saldırılması devleti yönetenlerin
ne büyük bir gaflet içerisinde, gaflet ötesi bir davranış içerisinde
olduğunu gayet açık, net bir şekilde ortaya koyuyor. Aynı
zamanda, Türkiye Cumhuriyetinin devletinin ve milletinin birliğini temsil
eden Sayın Cumhurbaşkanının devlet nişanında TC
ibaresiyle Atatürkün siluetinin kaldırılmasının da
aynı zamana gelmesini sistematik bir şekilde Türk milleti millî
kimliğine ve Türkiye Cumhuriyeti devletine ve bu devletin kuruluş
mücadelesini sürdüren ve kuruluşunu gerçekleştiren Gazi Mustafa Kemal
Atatürk ve dava arkadaşlarının iradesine karşı bir başkaldırı
olduğunu burada ifade etmek istiyorum. Kim ne yaparsa yapsın, Türkiye
Cumhuriyeti devleti ilelebet payidar kalacaktır; kurtuluş mücadelesi,
kuruluş felsefesi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Türk milleti iradesi hâkim
olmaya devam edecektir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Ben de teşekkür ederim Sayın Vural.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Buyurun.
VII.- ÖNERİLER
1.- CHP Grubunun,
Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner ve 26 milletvekili tarafından
Lübnanda kaçırılan pilotlarımızın kaçırılma
ve alıkonulma nedenleri ile serbest kalma süreçlerinde yaşanan
olayların açıklığa kavuşturulması, ülkemizin
dış politikası ve Suriyeye yönelik uygulamaların
diplomatik açıdan gelecekteki olası sonuçlarının araştırılması
amacıyla 25/10/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 7 Kasım 2013
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
07/11/2013
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu; 07/11/2013 Perşembe günü
(Bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
Sinop
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner ve 26 Milletvekili
tarafından, 25/10/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
"Lübnan'da kaçırılan pilotlarımızın
kaçırılma ve alıkonma nedenleri ile serbest kalma süreçlerinde
yaşanan olayların açıklığa kavuşturulması,
ülkemizin dış politikası ve Suriye'ye yönelik uygulamaların
diplomatik açıdan gelecekteki olası sonuçlarının
araştırılması" amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırma önergesinin (1059 sıra no.lu), Genel Kurulun bilgisine
sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 07/11/2013 Perşembe
günlü Birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde olmak üzere ilk söz, Isparta
Milletvekili Ali Haydar Önere aittir.
Buyurun Sayın Öner. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz;
bugün bir çağrı yapacağız. 9 Ağustos 2013 tarihinde,
Beyrutta, Türk Hava Yolları pilotları Murat Akpınar ile Murat
Ağca kaçırıldılar. Yetmiş bir gün sonra, 20 Ekim 2013
tarihinde 23.15te salıverilen pilotlar Katara ait özel bir uçakla
İstanbula getirildiler, Sayın Başbakan ve yakınları
tarafından karşılandılar. Salıverilmeleri herkesi
mutlu etti ancak bu sürece nasıl gelinmişti? Pilotlar
kurtulmanın, özgürlüklerine ve ailelerine kavuşmanın sevinci ve
heyecanıyla duygusal yoğunluk içinde herkese teşekkür ettiler.
Kendilerine geçmiş olsun diyor, aileleriyle birlikte ulusça sevinçlerini
paylaşıyoruz.
Hep birlikte, 5N 1K için düşüncelerimizi
paylaşalım.
Sayın
milletvekilleri, Stratejik derinlik ve komşularla sıfır sorun
sloganı altında yola çıkılmıştı.
Ermenistanla, İranla, Irakla, Suriyeyle, Kıbrıs Rum
Yönetimiyle, Yunanistanla sorunlar sıfırlanacak idi, Gürcistan ve Bulgaristanla
zaten ilişkiler olumlu seyretmekteydi. Sonra ne oldu? Ermenistanla
sorunları çözeceğiz derken, iki millet bir devlet olarak
anıldığımız Azerbaycanla ilişkilerimiz
sarsıldı. İşgalinde vebalimiz bulunan Irakta
başımıza çuval geçiren Amerikan askerlerine dua ederken Ne
muhtırası, müzik notası mı veriyorsunuz? gibi anlamakta
zorluk çektiğimiz ifadeler kullanıldı. Irakı bir bütün
olarak ele almak yerine, uzun süre sadece Kuzey Irak Bölgesel Yönetimiyle
ilişkilere ağırlık verdik. Şimdi, ilişkileri dengelemeye
çalışıyoruz. Bu sürece de Cumhuriyet Halk Partisinin iki değerli
milletvekili Sayın Loğoğlu ve Sayın Korutürkün
katkılarda bulunduğunu belirtmekten onur duymaktayım.
Kıbrıs Rum Yönetimiyle ilişkilerimiz
ayrı bir başlıkta değerlendirilmesi gereken sorunlar
yumağına dönüştü. İranla ilişkilerde kabul
edemeyeceğimiz olumsuzluklarla karşılaştık. Sayın
Başbakanımız İran Cumhurbaşkanı ve dinî lider
tarafından hepimizi üzen bir durumla karşı karşıya
bırakıldı.
Sorunlar
çok ama asıl konumuz Suriye ile ilişkiler ve kaçırılan
pilotlarımız. Suriye ile âdeta can ciğer kuzu
sarmasıydık. Baştaki yöneticileri diktatördü ama Kardeşim
Esad diyebiliyor, Şamda ortak bakanlar toplantısı
yapıyor, anlaşmalar imzalıyor; sandıktan yine Aziz
Yıldırımı ezici çoğunlukla çıkaran Fenerbahçe
ile Suriyenin gözde takımı El İttihat 3 Nisan 2007de
karşılaşma yapıyorlardı. İş bununla da
kalmıyor, Esad ve Erdoğan aileleri Türkiye'nin gözde tatil
bölgelerinde kameraların ilgi odağı oluyordu. Sonrası?
Sonrası hiç de iyi değil. Ne olduysa oldu Kardeşim Esad iken
bir anda Zalim Esed olan komşumuzla kanlı bıçaklı
oluverdik. Esad nush ile uslanmamış, muhalifleri desteklenerek
devrilmek zamanı gelmişti. Bu aşamada Suriyenin yurt içindeki
ve yurt dışındaki rejim muhalifleriyle bir araya gelindi,
mülteciler kabul edildi. Mülteci kampı adı altında
muhaliflerin bir kısmına silahlı eğitim verildiği,
sınırların yolgeçen hanına döndüğü gerçeğiyle
karşı karşıya kalındı. Hatayda, Reyhanlıda
kardeşlerimiz suikastlarda hayatlarını kaybettiler. Kendilerine
Allahtan rahmetler diliyoruz. Kayıplar Hatayla sınırlı
kalmadı, sınır boylarında da kayıplar, acılar
yaşadık. Sayın Başbakan da sınır boylarında
savaş nutukları attı, tez zamanda Emevî Camiinde namaz kılmaktan
söz etti. Şam rejimi er geç yıkılacaktı ama Sayın
Başbakanın ve gözde Dışişleri Bakanının
öngörüleri bugüne kadar gerçekleşmedi.
Esadın öldürdüklerine, ÖSOnun, Özgür Suriye
Ordusunun, El Kaidenin, El Nusranın ve benzeri örgütlerin öldürdükleri
karıştı. Kimyasal silahlarla öldürülenler ile klasik silahlarla
öldürülenler, kafası kılıçla kesilenler ile ciğerleri
yenenler acıları, ızdırapları çoğalttılar.
İnsanlık dışı görüntüler ortaya çıktı.
AKP hükûmetleri kimlere destek verdi de ABD
desteğinden mahrum kaldı, yalnızlaştı? Derin
stratejiden değerli yalnızlığa dönüşüldüğü
söylendi ama düşülen trajik yanlışlıktı. Bunun
değerli yalnızlık olarak adlandırılması da
trajikomik bir söylem olmaktan öteye geçemedi.
Değerli milletvekillerimiz, bu süreçte
pilotlarımız niçin kaçırıldı? Hükûmet
politikalarının kaçırılmaya etkisi olmuş mudur? 9 Lübnanlı,
Şamdaki 127 kadın mahkûm salıverildiler. Bunların
pilotlarımızın salıverilmeleriyle ilgisi var mı?
Sayın Başbakan alana gittiği hâlde sadece resim çektirmekle
yetindi de niye kurtarılmanın kahramanlık öyküsünü
anlatmadı ya da Kusura bakmayın, bizim de bu işte hatamız
oldu. diye öz eleştiride bulunmadı? Fidye verildi mi, verildiyse ne
kadar verildi? Kim verdi? Niçin güçlü ülke Türkiye'nin Türk Hava Yollarıyla
değil de Katarın özel bir uçağıyla getirildiler? Bundan
sonra yeni kaçırılmalar, rehin almalar, şantajlar olabilecek
midir? Biliyorsunuz, o süreçte
Dışişleri Bakanlığımız, Lübnandaki
yurttaşlarımızın ülkeyi terk etmeleri, Hükûmete
danışılmadan yeni ziyaretler yapılmaması
bildirilmişti. Hükûmet kendi yanlışlarından bir
kahramanlık öyküsü uydurmaya çalıştı. Şimdilerde de
güncel olan öğrenci evleriyle gündemi değiştirmeye çalışıyor.
Değerli milletvekillerimiz, Sayın Başbakanın,
bir iki istisna belki vardır ama, Türkiye'nin öğrencilerine,
ailelerine, ulusumuza hakaret etmeye hakkı yoktur çünkü burada iktidar
kendi yanlışlarından bir oy devşirme sürecine girmeye
çalışmaktadır. Ailelerin hassasiyetlerini kaşıyarak
bundan kazanım beklemektedir. Başbakan bir şey söylüyor, yardımcıları
birbirine benzemeyen ifadeler kullanıyorlar. 2012, 2013 verilerine göre;
ön lisans, lisans ve yüksek lisans öğrenci sayısı 4 milyon 975
bin 690. Bunlardan 414.969 öğrenci
yurtta kalıyor. Hangi milletvekiline yurt için talep gelmedi söyleyebilir
misiniz? Çocuklar yurtlar dışında olumsuz koşullarda
barınmaya çalışıyorlar ve istikballerini kazanma gayreti
içindeler. 2.241 yurttan 1.873 yurt özel. Niçin yeterince yurt
yapmadınız, çocuklarımızı sıkıntılarla
baş başa bıraktınız? Yeri geldikçe Şunu
başardık, bunu başardık. diyorsunuz ama en çok önem
verilmesi gereken üniversite gençliği ve geleceğimiz değil mi?
Niye bu konularda ihmal içindesiniz ve bu konuları niye önemsemiyorsunuz?
Saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öner.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi üzerinde grup
önerisinin aleyhinde ilk söz, Kırşehir Milletvekili Abdullah
Çalışkana aittir.
Buyurun Sayın Çalışkan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ABDULLAH ÇALIŞKAN (Kırşehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi
tarafından verilen grup önerisinin aleyhinde AK PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
sevgiyle selamlıyorum.
Tabii, Cumhuriyet Halk Partisi adına konuşan
sayın milletvekilimiz dış politikadan girdi, öğrenci
evlerinden çıktı. Genel anlamda tam olarak nasıl bir önerge
verdiler, ne demek istediler tabii ki anlayamadık. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ama, şu anda bizler
Dün
Sayın Dışişleri Bakanımız parlamenter diplomasiye
verdiği önemi göstererek Dışişleri Komisyonumuzu ziyaret
etti ve yaklaşık dört saate yakın Dışişleri
Komisyonu üyelerini dış politika gelişmeleri hakkında
bilgilendirdi, çok geniş kapsamlı bir sunum yaptı ve muhalefet
partisi milletvekillerinin, bizlerin sorularını
cevaplandırdı. Tabii, orada aldığım sözde ben
şunu söyledim: Ülkeler çeşitli partilere sahip olabilir; iktidar
partisi, muhalefet partisi
İç politik konular tartışılabilir,
konuşulabilir; ekonomidir, vergidir, eğitimdir,
ulaşımdır, sağlıktır
Ama, dış politika
konusunda Türkiye olarak bir millî duruşumuzun, bir ulusal
duruşumuzun olması gerçekten çok önemli. Başbakanımıza
karşı yapılan hakaretlere, Dışişleri
Bakanımıza karşı yapılan hakaretlere, bütün bunlara
karşı bizlerin bir millî duruş sergilemeden, işte,
çeşitli ziyaretlerle, çeşitli görüşmelerle dış
politikayı iç politikaya alet etmemiz, malzeme yapmamız
Gerçekten,
bir başka, bizden başka böyle bir ülke dünyada var mıdır,
onu da bilmiyorum.
Bir millî duruş sergilememiz lazım.
İşte, dün, Dışişleri Komisyonunda da bunu gördük.
Maalesef, Sayın Dışişleri Bakanımız bazı
bilgiler, bazı istatistikler, bazı veriler vermesine rağmen,
bazı muhalefet partisi milletvekillerimizin, işte kulaktan dolma
bilgilerle, işte gazete kupürleriyle Siz doğru söylemiyorsunuz,
doğrusu budur. şeklinde kendi Dışişleri
Bakanımıza, kendi istihbaratımıza, kendi askerî
kaynaklarımıza güvenmeyerek çeşitli kaynaklardan, farklı
yerlerden elde edilen bilgileri sanki Hükûmete nasıl bir gol atabilirim,
nasıl ellerini zayıflatabilirim? anlayışıyla
yapılan bu girişimler gerçekten sadece AK PARTİye
karşı değil, ülkemizin duruşuna, ülkemizin dış
politikadaki gücüne yönelik yapılan çok önemli adımlar diye
düşünüyorum.
Tabii, şu an, Cumhuriyet Halk Partisi sözcüsünün konuşmasını
dinledikten sonra, sanki pilotlarımızın kurtulmasına
sevinecekleri yerde üzülmüşler gibi bir duyguya kapıldım.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Herhâlde sen iyi
dinlemedin sayın konuşmacı.
ABDULLAH ÇALIŞKAN (Devamla) - Pilotlarımız
kurtuldu. Başbakanımız da tabii ki Türkiyenin artan
itibarı, Türkiyenin artan gücüyle Türk insanına verdiğimiz
değerin göstergesi olarak, tabii ki havaalanında
karşıladı, tabii ki bu değeri gösterdi. Bundan gocunmamak
lazım, bunu yadırgamamak lazım. Tabii, buna ülkemiz alışkın
değil ama Türkiye güçleniyor, Türkiye gelişiyor, Türkiye artık
birilerinin yazdığı senaryoları uygulayan bir ülke
değil, bir aktör değil; Türkiye artık kendi oyununu kuruyor,
kendi senaryolarını yazıyor. Bundan tabii rahatsız olanlar
mutlaka vardır, bunu hazmedemeyenler mutlaka vardır; bu yeni
konjonktüre ayak uyduramayanlar mutlaka vardır ama siz güçlenirseniz, siz
oyun kurucu olmaya başlarsanız tabii ki düşmanlarınız
da artacaktır, tabii ki istenmeyen olaylar da yaşanacaktır.
Onun için, az önce de söylediğim gibi, bizler belki
burada birçok şeyi tartışabiliriz, Kol kırılır,
yen içinde kalır. diyebiliriz ama dış politikadaki bu tip
yaklaşımları, işte, muhalefet milletvekillerinin
sergilediği tutumları, yapılan farklı ziyaretleri,
gerçekten, bir vatan evladı olarak yadırgadığımı
belirtmek istiyorum.
Şimdi, Suriye politikamız tabii ki sizler
tarafından eleştiriliyor. Biz Suriyede ilkesel bir duruş
sergiledik. Suriye politikamız noktasında tabii ki
eleştirileriniz olabilir ama şunu özellikle belirtmem lazım ki:
Suriyenin normalleşmesi, Suriyedeki problemlerin giderilmesi için hem
Başbakanımız hem Dışişleri Bakanımız
birçok girişimlerde bulundular. İşte, dün Sayın
Dışişleri Bakanımız gene bunun bilgisini verdi, yedi saat
Beşar Esadla Şöyle yapılması gerekir, şunun
yapılması ülkedeki sıkıntıları giderir.
şeklinde görüşmesi olduğunu belirtti.
Şimdi, bütün bu girişimler, bütün bu iyi
niyetli adımlardan sonra, sanki Suriyedeki olayları biz
çıkarmışız, sanki oradaki dökülen kanlardan biz
sorumluymuşuz gibi bir yaklaşım, gerçekten, doğru
değil. Bu olaylar başlayana kadar, defaatle, Suriyenin her anlamda
demokratikleşmesi, kendi halkıyla bütünleşmesi, muhalif
partilere siyaset yapma imkânı verilmesi anlamında, bütün bu
sorunların giderilmesi için Türkiye tabii ki kardeşçe adımlar
atmıştır. Kesinlikle hiçbir zaman da Türkiyede dış
politikada mezhepsel bir bakış açısı sergilememişizdir
ama bütün bunlara rağmen, eğer bir diktatör kendi ülkesinin
insanlarını öldürüyorsa, binlerce, on binlerce insanını
öldürüyorsa, bombalıyorsa, şehirlerini harap ediyorsa, kusura
bakmayın da bundan onu sorumlu tutmaktan ziyade, sanki Türkiye bu
işlere yol açıyor
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Evet, evet
Bir
tır silah yakalandı, cephane yakalandı. Haberiniz var mı?
ABDULLAH ÇALIŞKAN (Devamla)
işte, Özgür
Suriye Ordusunu destekliyor, sanki onlara silah veriyor gibi
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Silahları siz
bağışlıyorsunuz terör gruplarına!
ABDULLAH ÇALIŞKAN (Devamla) Kusura bakmayın,
bu tip yaklaşımlar, gerçekten, millî yaklaşımlar
değil. Yani bununla ilgili her türlü bilgi sizlere verildiği hâlde,
paylaşıldığı hâlde başkalarının
sözcülüğünü yapmak, başka diktatörlerin sözcülüğünü yapmak,
başka ülkelerin sözcülüğünü yapmak sizlere kalmaması lazım,
sizlere kalmamalıydı.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Kendi milletvekiliniz
Haluk Özdalganın yazısını okuyun, itiraf ediyor!
ABDULLAH ÇALIŞKAN (Devamla) - Onun için,
değerli milletvekilleri, dış politikada, gelin, millî duruş
gösterelim, konuşalım, tartışalım.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Millî duruş, teröristleri desteklemek mi? Ayıp ya!
ABDULLAH ÇALIŞKAN
(Devamla) - Ama gidip de uluslararası alanda, uluslararası
toplantılarda kendi ülkesini şikâyet etmek, kendi ülkesinin aleyhine
konuşmak, kendi ülkesini yabancılara şikâyet etmek gerçekten
millî bir duruş değildir, böyle bir ülke de dünyada başka belki
de yoktur.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Ülkeyi değil, AKP iktidarını şikâyet
ediyoruz.
ABDULLAH ÇALIŞKAN
(Devamla) - Şimdi, Türkiye, dünyada en çok temsil edilen 7nci ülke
konumuna gelmişse, İstanbul, New Yorktan sonra dünyada dış
temsilcilik olan 2nci il hâline gelmişse, büyükelçilik sayımız
84ten 114e çıkmışsa, Afrikada Fransa Bayrağından
daha çok Türk Bayrağı dalgalanıyorsa bundan siz niye
rahatsız oluyorsunuz? Bırakın, Fransızlar rahatsız
olsun, başka ülkeler rahatsız olsun. Türkiye artık bu konuma
gelmiştir. Türkiye bölgesel bir güç, küresel bir aktör konumuna doğru
hızla ilerlemektedir.
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) Hayal görüyorsunuz, hayal.
ABDULLAH ÇALIŞKAN
(Devamla) - Onun için, eski dış politika mantalitesine sahip olanlar
tabii ki bu yeni duruma adapte olamıyorlar. Eskiden, siz hiçbir şeye
karışmazsanız, bir kenarda, köşede silik oturursanız,
birilerinin size dediğini yapar bir ülke konumunda olursanız tabii ki
kimse size karşı bir şey yapmaz, düşmanınız çok
fazla olmaz ama bölgesel iddianız, ilkesel duruşunuz, insan merkezli
bakın, çıkar merkezli demiyorum- bir dış politika
anlayışınız olursa tabii ki bu noktada bunu istemeyenler,
bu noktada sizin elinizi zayıflatmak isteyen girişimler, olaylar
mutlaka olacaktır.
Bütün bunlara
karşı birlikte mücadele etmemiz lazım, birlikte duruş
sergilememiz lazım. Tabii ki bizler iktidar olarak elimizden
geldiğince, sizler müsaade ederseniz, sizler izin verirseniz her anlamda
sizleri bilgilendirmeye razıyız ama şunu sizlerden özellikle
istirham ediyorum: Muhalefet partilerinin dış politika konusundaki
ileri gelen milletvekillerini, lütfen başkalarına değil de kendi
ülkenizin Başbakanına, kendi ülkenizin Dışişleri
Bakanına, kendi ülkenizin kaynaklarına lütfen başkalarından
daha çok güvenin. Gelin hep birlikte ülkemizi çağdaş medeniyetler
seviyesinde daha da yukarıya çıkaralım. Dünyanın ilk 10
ülkesi arasına sokalım ve Türkiyenin gücünü, Türkiyenin o soft
powerını herkese, hep birlikte gösterelim.
Bunu birlikte başaracağız diyorum,
hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Sağ olun, var olun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Çalışkan.
Buyurun, Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan, hatip
konuşmasının çeşitli bölümlerinde Cumhuriyet Halk Partisini
Hükûmetin uyguladığı dış politikayı
desteklememekle, tahrip etmekle ve Hükûmetin başını
dışarıda şikâyet ettiğimizi belirterek bizi itham
etti. Müsaade ederseniz cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Altay.
Süreniz iki dakikadır, lütfen başka
sataşmalara neden olmayınız.
ENGİN ALTAY (Sinop) Umarım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Sinop Milletvekili
Engin Altayın, Kırşehir Milletvekili Abdullah
Çalışkanın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşma sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (Sinop) Biraz önce sayın hatibin
Zaten bir insan konuşma yaparken inanmadığı bir şeyi
yaptığı zaman çok belli oluyor. Sayın hatibin
konuşması da böyleydi. Sayın milletvekilim
BÜLENT TURAN (İstanbul) Allah Allah! Nasıl
yani Sayın Başkan anlamadık.
ENGİN ALTAY (Devamla) Ben öyle gözlemledim.
Sayın Başkan, İç Tüzükü uygular
mısınız.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Ben anlamadım ama.
ENGİN ALTAY (Devamla) Kürsüdeki hatibin sözünü
sadece Başkan keser, madem İç Tüzükü çok biliyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Turan, lütfen müdahale
etmeyiniz.
ENGİN ALTAY (Devamla) Süre bitti zaten.
BAŞKAN - Sayın Altay, biliyorum, İç
Tüzükü iyi biliyorum. Sürenizi yeniden başlatıyorum.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Samimiyetimizi Engin Bey
mi tartacak?
BAŞKAN Lütfen Sayın Turan.
ENGİN ALTAY (Devamla) Sayın milletvekilim -biraz
önce konuşan milletvekilime hitap ediyorum- millî dış politika
oluşturabilmeniz için millî mutabakat aramanız lazım. Siz,
aklınıza estiği gibi kendinize bir dış politika
stratejisi belirlerseniz onun adı millî dış politika olmaz.
Kaldı ki buna rağmen biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiye
Cumhuriyeti Başbakanına, dışarıda bulunduğumuz
zeminlerin hiçbirinde bir kelime laf ettirmedik. Bir tane burada
ispatlayamazsınız. Bilakis en son Mısır gezimizde
Sayın Korutürkün ve Sayın Loğoğlunun, Sayın
Başbakana yönelik huzurlarında yaptıkları eleştirilere
verdikleri tavır, koydukları tavır, verdikleri cevap
ortadadır. Bunu bile bile burada, bu şekilde ana muhalefet partisini
itham etmenizi, kusura bakmayın ama, biraz siyasi nankörlük sayarız.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Ya, Sarıgül
bu işi biliyor.
ENGİN ALTAY (Devamla) İlaveten biraz önce
konuşan sayın hatip, burada, 2 pilotun özgürlüklerine
kavuşmalarıyla ilgili olarak kamuoyuna ve Parlamentomuza Cumhuriyet
Halk Partisinin âdeta bundan üzüldüğü imajını yaratan bir
konuşma yaptı. Oysaki, kendisinden hemen önce konuşan sözcümüz
Sayın Ali Haydar Öner bu konudaki sevincimizi, hem parti olarak hem
şahsen kendisi hem ulusça sevincimizi çok açık, net bir şekilde
ortaya koydu.
BÜLENT TURAN (İstanbul) İnanarak mı,
inanmayarak mı?
ENGİN ALTAY (Devamla) Uluslararası alanda
kendi ülkesini şikâyet etmek millî duruş değildir, bu çok
doğru ama Türkiye gibi stratejik bir bölgede el sıkacak ülke eli
bulamayan bir Başbakan da bizim için çok millî bir övünç kaynağı
değildir.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (İstanbul) Nerede şu an
Sayın Başbakan?
RECEP ÖZEL (Isparta) Nerede Başbakan şimdi,
Başbakan nerede?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Altay.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, sayın hatip
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Sarıgül ne
dedi, Sarıgül?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın hatip genelleme
yapmak suretiyle muhalefet partilerini millî bir politikada destek olmamakla
suçladı. Gerçekten, aslında Büyük Ortadoğu Projesi
Eşbaşkanlığı görevini Amerika Birleşik
Devletlerinden alanların millî bir politikadan bahsetmesini bir kazanç
olarak gördüğümü ifade etmek istiyorum. Bu konuda sataşma
yapılmıştır muhalefet partileri demek suretiyle.
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Sinan Oğana
söz vermenizi istirham ediyorum.
BAŞKAN Şimdi, zaten söz sırası
Sayın Oğandaydı.
OKTAY VURAL (İzmir) Evet. O zaman, hem sataşma
hem de diğeriyle ilgili süreyi ona göre işletirseniz
BAŞKAN On dakika içinde her ikisini yapabilirsek
memnun olurum.
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim.
BAŞKAN Grup önerisi lehinde ikinci söz,
Iğdır Milletvekili
OKTAY VURAL (İzmir) Sataşmadan dolayı
önce efendim, sonra grup önerisi olsun.
BAŞKAN Peki, önce sataşmadan verelim.
Peki, iki dakika
2.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğanın, Kırşehir Milletvekili Abdullah
Çalışkanın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşma sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
SİNAN OĞAN (Iğdır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, normalde sataşmayı
muhalefet yapar ama maalesef bu iktidar konuşan muhalefete
sataşıyor.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Onu da
yapamadığınız için biz yapıyoruz.
RECEP ÖZEL (Isparta) Onu da beceremiyorsun, onu da.
SİNAN OĞAN (Devamla) Tabii,
Başbakanınızdan örnek alıyorsunuz. Gazeteciyle yurt
dışında didişen bir Başbakanımız olduğu
için burada da eleştiriye tahammülü olmayan, doğruları söyleyen
muhalefete yerinizden, oturduğunuz yerden ha bire laf atıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, muhalefetten de
öğreneceğiniz şeyler var. Millî birlikten bahsediyorsunuz.
Dışişleri Komisyonu Başkanı buradadır, ben de
Dışişleri Komisyonunun bir üyesiyim. Hem Cumhuriyet Halk
Partisinden hem Milliyetçi Hareket Partisinden bizim bütün yurt
dışı temaslarımızda biz Türkiyenin menfaatleri söz
konusu olduğunda -Abdullah Bey, siz de zaman zaman
katılıyorsunuz- yurt dışında asla ve asla ülkemize
halel getirtmeyiz, ülkemize laf ettirmeyiz. Ancak insan ciğeri yiyen
Suriyeli muhaliflerle kucak kucağa olmanızı da kusura
bakmayın ama eleştirmek durumundayız.
Pilotlarımızın kaçırılmasıyla ilgili
sıkıntılı durumları burada eleştirmek durumundayız.
Laf atacağınıza biraz dinleyin, belki
bazı konularda faydalanırsınız, belki gözünüzden kaçan
bazı şeyleri öğrenirsiniz. Niyet tabii kötü olunca Her
şeyi biz biliyoruz, her şeyi biz yaparız. gibi bir havaya
bürünürseniz netice itibarıyla da burada laf atan bir iktidar milletvekili
konumuna düşersiniz. O sebeple değerli arkadaşlar, burada
eğer millî birlikten, ülke menfaatinden söz ediyorsak önce birbirimizi
dinlemek durumundayız.
Sayın Başkan, müsaade ederseniz on
dakikalık diğer konuşmama da ara vermeden
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Yalnız bir anons etmem lazım, lütfen.
VII.- ÖNERİLER
(Devam)
1.- CHP Grubunun,
Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner ve 26 milletvekili tarafından
Lübnanda kaçırılan pilotlarımızın kaçırılma
ve alıkonulma nedenleri ile serbest kalma süreçlerinde yaşanan
olayların açıklığa kavuşturulması, ülkemizin
dış politikası ve Suriyeye yönelik uygulamaların
diplomatik açıdan gelecekteki olası sonuçlarının
araştırılması amacıyla 25/10/2013 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 7 Kasım 2013
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi
üzerinde, lehinde ikinci söz Iğdır Milletvekili Sayın Sinan
Oğana aittir.
Buyurun.
SİNAN OĞAN (Iğdır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bir taraftan Türkiye büyük ülke.
diyeceksiniz, hakikaten de Türkiye büyük ülke, ama öte taraftan da 3-5 tane
teröristin diz çöktürdüğü, 3-5 tane
teröristin pazarlık masasına oturttuğu bir ülke konumunu
gördüğünüzde de buradan laf atacaksınız.
Türkiye büyük bir ülkedir; sizin yanlış
politikalarınıza rağmen Türkiye büyük bir ülkedir ve Orta
Doğu bataklığına sokmanıza rağmen Türkiye'nin
büyüklüğünün, sizden bağımsız olarak bütün dünya
tarafından vurgulandığını ve bunun bizim milletimizin
gücünden geldiğini de ifade etmem lazım.
Sayın Çalışkan, girmeyecektim bu konuya
ama dünkü konuşmadan bahsetti, muhalefet partilerinin -isim vermedi gerçi
ama- bazı tavırlarından bahsetti.
Bakınız, Sayın Çalışkan, biz
Dışişleri Komisyonuyuz, burası da Meclis ve Meclisin
Dışişleri Komisyonuna iki senedir gelmeyen bir
Dışişleri Bakanımız var. Ulaştırma
Bakanı geldi, Enerji Bakanı geldi ama Dışişleri
Bakanı, iki senedir lütfedip Dışişleri Komisyonuna
gelmiyorsa bunu savunacağınıza bari susun; bari susun,
ayıbınız ortaya çıkmasın en azından. Eğer
siz, iki seneden sonra lütfedip teşrif eden Dışişleri
Bakanını burada savunuyorsanız, kusura bakmayın, o zaman
bir millî mutabakattan, bir millî birlikten bahsetmek mümkün olmaz.
Siz eğer Meclisi saymıyorsanız,
Bakanınız iki senedir tenezzül edip Dışişleri Komisyonuna
gelmiyorsa ve geldiğinde de topu âdeta taca atarak iki senelik
birikmiş olan dış politika konularını, her gün
televizyondan söylediği şeyleri oradan tekrar ediyor ve muhalefetin
sorularına bu vesileyle cevap vermekten kaçınıyorsa, kusura
bakmayın, biz de eleştirme hakkımızı, biz de söz
söyleme hakkımızı kullanacağız.
Değerli arkadaşlar, siz, bir defa teröristlerle
pazarlık yapmaya başlarsanız bunun devamı gelir. Siz
Osloda bu pazarlığı başlattınız; siz burada,
Türkiyede milletin kanını döken PKKyla Osloda bu
pazarlığa başladınız. Dolayısıyla da bunu
herkes görüyor, diyor ki: Bu iktidar madem Osloda pazarlığa
başladı, teröristlerle bunlar pazarlık yapıyor, o zaman biz
de kaçıralım Türk pilotlarını, nasılsa bunlar
pazarlığa alışmışlar, bizimle de pazarlık
yaparlar.
Elbette ki pilotlarımızın sağ salim
evlerine dönmesine çok sevindik. Milletçe sevincimiz o anlamda sonsuzdur.
İktidarıyla, muhalefetiyle sevindik ama siz, bir üçlü
pazarlığın içerisine bu ülkeyi soktuysanız, bununla da
övünmeyin en azından. Bunu bir zafer edasıyla Türk milletine sunmaya
kalkışmayın. Teröristle pazarlık yapmak bir zafer
değildir. Teröriste 150 milyon dolar verildiği iddiaları var,
bunun daha cevabını verememişsiniz. Teröristin
kaçırmış olduğu pilotlarımız dik duruş göstermiş,
en azından o pilotlarımız kadar dik duruş gösteriniz ve
teröristlerle pazarlık yapmadığınızı,
yapılmayacağını
Bundan sonraki olası kaçırma
eylemlerinin en azından önüne geçiniz ama sizde o yok maalesef. Siz
teröristlerle pazarlığı hep yaptığınız için,
siz öyle bir kapıyı araladınız ki -Allah korusun- bundan
sonra da her aklına esen, bundan sonra her başı
sıkışan terörist bir Türk konsolosunu, bir Türk pilotunu, bir
Türk iş adamını kaçırarak onun üzerinden Türkiyeyi
maalesef bu pis tezgâhların, bu pis pazarlık oyunlarının
içerisine sokacaktır. Siz bu tehlikeli yolu açtınız, bunun
farkında değilsiniz arkadaşlar. Üçlü bir pazarlıktan
bahsediliyor orada. Suriyeli muhaliflerin kaçırdığı,
İranlı hacıların kaçırıldığı bir
kirli işin içerisine Türk pilotları da kaçırılarak Türkiye
maalesef ki burada malzeme yapıldı ve siz bunu bize bir
başarıymış gibi anlatıyorsunuz. Yarın öbür gün,
PKK başta olmak üzere, bölgede insan ciğeri yiyen teröristler benzer
eylemlerine devam ettiğinde, bir dönem ASALAnın yurt dışındaki
Türk konsolosluklarına, Türk temsilciliklerine yapmış
olduğu terörist eylemler hâlâ hafızalardayken siz şimdi öylesine
bir yol açtınız ki bir süre sonra -Allah korusun- benzer bir sürecin
Türkiyenin başına, benzer bir çorabın Türkiyenin başına
ve benzer bir husumetin Türkiyenin başına örülmesinin yolunu
açtınız. Vakit geç olmadan bu konuda tedbirler alınız.
Çünkü, uzun süredir dış politikayı takip eden, uzun süredir bu
konularla iştigal eden bir arkadaşınız olarak diyorum ki
maalesef çok tehlikeli bir yolun kapısını açtınız ve
maalesef Türkiyenin önümüzdeki süreçte dış temsilciliklerinin,
Türkiyenin dışarıda övündüğümüz
Hakikaten de övünüyoruz.
Sayın Davutoğlu gösterdi haritalarla. Türkiyenin büyükelçilik
açmasından da övünüyoruz, konsolosluk açmasından da,
konsoloslukların buraya gelmesinden de övünüyoruz ama
Dışişleri Bakanına sorduğum bir sorunun
cevabını burada sizinle daha önce paylaşmıştım,
tekrar paylaşayım; ona ne yapacaksınız? O Büyük Ortadoğu
Projesinin eş başkanısınız. Şimdi şimdi
artık yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. On bir
senelik iktidarınızda Arapça bilen kaç tane büyükelçimiz var, Rusça
bilen kaç tane büyükelçimiz var, Ermenice bilen kaç tane büyükelçimiz var,
bunları da bir söyleyin, bunlarla da gurur duyalım. Bugün Türkiyedeki
büyükelçilerin neredeyse tamamına yakını Türkçe biliyor, Türk
gazetelerini Türkçe okuyorlar. Bizim, oradaki personelimizin yüzde kaçı
acaba yerli gazeteleri oranın diliyle okuyabiliyor? Okuyamıyor.
Dolayısıyla, mesele bina yapmak, mesele orada büyükelçilik açmak
değil, mesele onun içini doldurmaktır. Eğer oradaki
konsolosluğumuz bir gece önce Değerli
vatandaşlarımız, burada herhangi bir olay yoktur. Siz burada
herhangi bir sıkıntıyla karşı karşıya
değilsiniz. diye bir açıklama sitesine koyup ertesi gün o ülkede
darbe oluyorsa burada bir sorun var demektir. Sadece sayılarla övünmeyin,
nitelikle de biraz övünün, biraz kaliteyle de övünün. Gelin, burada deyin ki:
Doğru, biz Büyük Ortadoğu Projesinin eş
başkanıyız ama Orta Doğuyu da avcumuzun içi gibi biliriz.
deyin. Orada büyükelçilerimizin, büyükelçiliğimizin ilanının
ertesi günü darbe oluyorsa bunun ayıbı, kusura bakmayın ama
iktidarınızın üzerindedir.
Dış politika millî bir meseledir. Dış
politikanın millîliği Dışişleri Bakanının
tavrıyla da doğru orantılıdır. Eğer dış
politikamızın millî bir politika olmasını, muhalefetin de
bu anlamda desteğini talep ediyorsanız Dışişleri
Bakanı, kusura bakmayın, iki sene sonra Dışişleri
Komisyonuna gelmeyecekti, gerekiyorsa her hafta gelecekti, bizimle paylaşacaktı.
Biz de doğru bildiğimiz konuda size her türlü desteği
verecektik.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Bakanın
yemeğine niye gelmedin? Yemek davetine gelmedin. Sizi davet etti, davete
icabet etmedin!
SİNAN OĞAN (Devamla) Kusura bakmayın.
Dışişleri Bakanını biz, okey oynamaya, yemek
yemeğe değil, Mecliste konuları görüşmeye davet ediyoruz.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Herkes geldi, CHP
de geldi. Orada toplantı
yapıldı, dört saat konuşma yapıldı, sorular soruldu.
Niye gelmedin?
BAŞKAN Sayın Osman Bak
Sayın Osman
Aşkın Bak, lütfen
SİNAN OĞAN (Devamla) Dışişleri
Bakanıyla siz gidin okey oynayın, yemek yiyin. Biz yemek daveti
beklemiyoruz, Dışişleri Bakanını yemeğe davet
etmiyoruz. Biz Dışişleri Bakanını Türkiye'nin
dış politikasını tartışmaya davet ediyoruz.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Niye gelmedin
cevabını ver!
OKTAY VURAL (İzmir) Gelecek tabii, gelecek!
SİNAN OĞAN (Devamla) Dolayısıyla,
değerli arkadaşlar
OKTAY VURAL (İzmir) Lütfen mi geliyor, gelecek
tabii!
SİNAN OĞAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, iki senede, bir Dışişleri Bakanı
OKTAY VURAL (İzmir) Milletin memuru
SİNAN OĞAN (Devamla) - İki senede, bir
Dışişleri Bakanı, Dışişleri Komisyonuna
gelmiyorsa bu ayıp size yeter.
OKTAY VURAL (İzmir) Fransa
çağırıyor tıpış tıpış geliyorsunuz.
SİNAN OĞAN (Devamla) Bunu, yok Yemeğe
niye gelmediniz?, yok Okey oynamaya niye gelmediniz? diye gibi
sulandırmayın.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Hadi canım,
gelmediniz! Komisyon üyesi olarak
gelmeliydin! 23 kişi geldi, sen
gelmedin!
SİNAN OĞAN (Devamla) Dışişleri
Bakanı, Dışişleri Komisyonuna gelmek zorundadır.
OKTAY VURAL (İzmir) Meclise de gelecek!
SİNAN OĞAN (Devamla) Gelmek zorundadır
ve gelip oraya, bilgi vermek zorundadır. Burası milletin Meclisidir.
Burası milletin Meclisidir. Burayı başka şeylerle
karıştırmayın.
Eğer iddianız dış
politikamızın millî olması, sizin dış politikadaki
doğru dediğiniz şeylere destek vermemizse, o zaman -biz
bilmediğimiz şeye destek vermeyiz- geleceksiniz,
anlatacaksınız. Doğru bildiğimiz her konuda destek veririz
ama yanlış şeylere de karşı çıkacağız.
OKTAY VURAL (İzmir) Doğru iş
yapsınlar, destek verelim!
SİNAN OĞAN (Devamla) Neredeyse komşumuz
kalmadı. Niye komşumuz kalmadı, bunun cevabını bu
Meclise vermek zorundasınız. Bir sıfır sorun
attınız ortaya, konuşacak komşumuz kalmadı
ortaklıkta.
Değerli arkadaşlar, dış politika
kitaplardan öğrenilmez. Dışişleri Komisyonu
Başkanımız buradadır, kendileri iyi bilirler, dış
politika hayallerle yapılacak iş değil. Dış
işleri koridorlarının tecrübesine kulak vermek zorundadır
Dışişleri Bakanı, çok değerli
diplomatlarımız vardır, onlara kulak vermek zorundadır.
Dışişleri Bakanlığını düş işleri
bakanlığına çevirmeye
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SİNAN OĞAN (Devamla)
iktidarınızın
hakkı yoktur diyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Oğan.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi üzerine, aleyhinde
ikinci söz Ankara Milletvekili Emrullah İşlere aittir.
Buyurun Sayın İşler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde söz
almış bulunuyorum.
Bildiğiniz gibi, bu grup önerisi, veriliş
tarihi itibarıyla 25/10/2013 tarihinde verilmiş. Konu, Lübnanda
kaçırılan pilotlarımız konusu. Pilotlarımız ne
zaman kaçırılmış? 9 Ağustos. Bugün itibarıyla
pilotlarımız kurtulalı kaç gün olmuş arkadaşlar? 19
Ekimde pilotlarımız yurda sağ salim dönmüşler. Peki, biz
bunu bugün neden konuşuyoruz? Acaba Cumhuriyet Halk Partisinin bu Meclis
çatısı altında konuşacak başka meselesi kalmadı
da olmuş bitmiş bir meseleyi, pilotlar kurtulduktan on beş gün
sonra Meclise getirmesi ne kadar doğrudur? Acaba bu önergenizi, mesele
çözülmüştür, geri çekemez miydiniz? Başka bir önergede bulunamaz
mıydınız?
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Pilotların
kaçırılması ve tutulmasıyla ilgili süreci konuşmak
için.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - İkincisi, bu
önergeyi veren, bu önergenin altında imzası olan, geçmişte
devletin en üst seviyelerinde valilik yapmış, devlet terbiyesi
almış bir milletvekilimiz, bugün milletvekili sıfatıyla
karşımızda oturuyor. Acaba bunu imzalayan CHPli milletvekilleri
-burada 20nin üzerinde imza var- bu attıkları imzaya bir göz
attılar mı ne yazıyor bu satırlar arasında diye?
Şimdi, ne diyor? Diyor ki: AKP, aldatmaca,
kandırmaca projesi.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Evet, aynen öyle.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Bir, bu ülkede AKP
diye bir parti yoktur. Bizim partimizin kısaltılmış
adı AK PARTİdir. Siz AK PARTİ demekten neden
rahatsızlık duyuyorsunuz?
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Gerçeği söylüyoruz.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - AK kelimesi
sizlerin kalbinizi mi kanatıyor? Bir defa, bu ülkede bunun
altının çizilmesi lazım.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Aldatmaca, kandırmaca.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Burada muhalefet partileri var. Hepiniz
AKP diyorsunuz. Böyle bir parti var mı Türkiyede? Ondan sonra, burada
palavralar uyduruyorsunuz.
Peki, ben şimdi, Cumhuriyet Halk Partisinin
kısaltılmış isminden hareketle, Cehape desem veya
Cehepe desem
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başbakan her gün söylüyor.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Öyle diyorsunuz.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Tamam diyoruz. Sizin
kısaltılmış adınız bu zaten ama ben şimdi
kalkıp sizin huzurunuzda, bu Meclisin çatısı altında
Cumhuriyet Hakaret Projesi desem ne dersiniz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yazıklar olsun deriz!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Ben demem, öyle bir
terbiyesizliği yapmam! İşte, biz de sizlere Yazıklar
olsun! diyoruz.
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Özgür Özel, sana
yazıklar olsun!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Öncelikle
attığınız imzanın üstünde ne
yazdığını bir kontrol edin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben imza attım ona!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Siz cumhuriyeti
kurduğunu iddia eden bir partisiniz, bu ülkede seviyeyi bu kadar
düşürme hakkınız yok. Öncelikle bunun altını çizmekte
yarar görüyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben altına imza attım
onun!
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Yazıklar
olsun sana Özgür Özel!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aldatıyorsunuz ve kandırıyorsunuz
çünkü!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Şimdi,
arkadaşlar, ben konuya geliyorum, bu yanlışları
düzelttikten sonra konuya girmek istiyorum.
Bir defa, öncelikle, değerli Abdullah kardeşim
de burada izlediğimiz politikayı ana hatlarıyla söyledi.
Türkiye bölgede lider bir ülke olmuştur. Türkiye AK
PARTİ döneminde pek çok alanda devrim yaptığı gibi,
özellikle dış politika alanında en büyük devrimi
yapmıştır, Türkiye bu alanda uyuyan bir devi uyandırmıştır.
Bundan dolayı, burada, bu bölgede çıkarları olanların
elbette rahatsızlık duyması normaldir, ama ülke içerisindeki
muhalefet partileri milletvekillerinin ağızlarını
açtıklarında her zaman dış politika üzerinden bizim partimize,
iktidarımıza eleştiri yöneltmeleri ne kadar doğrudur?
Evet, millî bir dış politika izliyoruz,
şahsiyetli bir dış politika izliyoruz. Artık talimatla
iş yapmayan bir ülke var, emir almayan bir ülke var. Allahın izniyle
başımız dik, alnımız açık politikamızı
yapıyoruz.
Bu ülkede, bakın, Sıfır sorun, sırf
sorun oldu. dediniz. Biraz önce yine tekrarlandı.
Biz, bu kürsüden her zaman aynı teraneleri
işitiyoruz, ciddi bir eleştiri getirin, biz sizin o
eleştirilerinize cevap verelim.
Komşumuz mu kaldı? dedi biraz önce
değerli bir milletvekili.
Arkadaşlar, geçen hafta 2 tane
Dışişleri Bakanı bu ülkedeydi. Kimdi onlar? Irak
Dışişleri Bakanı, İran Dışişleri
Bakanı. Hani komşumuz yoktu? Irak ve İran bizim komşumuz
değil mi? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Iraka biz
gittiğimizde Düşmanlarımızla görüşüyorsunuz.
dediniz, özür dileyin o zaman!
EMRULLAH İŞLER (Devamla)
Dolayısıyla, ağzınızdan çıkan sözü bilmeniz
lazım.
Biz, elbette ki izlediğimiz politikalarla birilerini
rahatsız etmiş olabiliriz, ama o pilotların geldikten sonra
yapmış olduğu bir açıklama var. Kendilerini kaçıranlar
diyor ki: Biz çaresiz kaldık. Türkiye büyük bir devlettir, bizim
kaçırılan adamlarımızı ancak onun ara buluculuğuyla
kurtarabiliriz. gibi bir ifadesi var.
Evet, Türkiye bu alanda üzerine düşen diplomasiyi yürüttü,
biz teröristlerle konuşmayız, konuşmadık ve hiçbir zaman da
konuşmayacağız.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Pazarlık
yapıyorsunuz, pazarlık.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Türkiye
Cumhuriyetinin bir devlet geleneği vardır. Lütfen bu devlet
geleneğine muhalefettesiniz diye en azından bir saygı gösterin.
İktidar olamıyorsanız
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Ne geleneği ya?
Gelenek falan bırakmadınız.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Teröristle pazarlık
yapıyorsunuz.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Arkadaşlar,
bakın, bu ülkeye ortalama her iki yılda bir sandık geliyor.
Gidin millete derdinizi anlatın, sandıktan çıkın, iktidar
olun. Eğer bizim yanlışlarımız varsa o
yanlışlarımızı gelin siz düzeltin ama bu millet size
niye yetki vermiyor bunu bir düşünün. Bakın, burada
yaptığınız konuşmalarda üslubunuzu bir gözden geçirin.
Vermiş olduğunuz önerge dilekçelerindeki üslubunuza bir bakın
Allah aşkına!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sen kendi üslubuna bak. Ne
üslubu? Sen yaz, yaz bana, yaz ver.
EMRULLAH İŞLER (Devamla)
Dolayısıyla, bizim dış politikamız onurludur,
şahsiyetlidir ve gururla bu politikamızı yürütüyoruz.
Evet, büyük bir devlet olarak diplomasimizi yaptık
ve burnu kanamadan pilotlarımızı ülkemize getirdik.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Siz mi getirdiniz?
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Biz sadece
başta Lübnanın Cumhurbaşkanı, Başbakanı,
Dışişleri Bakanı, İçişleri Bakanı, hepsiyle
görüştük. Tamam mı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Katar uçağıyla geldiler.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Evet, Katarla da
iş birliği yaptık, ara buluculuklar yapıldı ve sağ
salim
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Paran kadar konuş. dedi sana
Katar, paran kadar.
EMRULLAH İŞLER (Devamla)
pilotlarımızı döndürdük. Bununla gurur duymanız
lazım, bir kere, teşekkür etmeniz lazım, bunu
yapmadınız ama eleştiriyorsunuz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ne yaptınız be?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İllallah dedi sizden
pilotların aileleri.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Arkadaşlar,
dış politika gazetelerde çıkan haberlerle yürütülmez. Efendim,
kime ne para verdiniz, bilmem ne yaptınız? Böyle şeylerle politika
yürütülmez. (CHP sıralarından gürültüler)
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Ayıp, ayıp.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Savunacak
tarafınız yok.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Şimdi,
Sayın Bakanımıza buradan bir sürü eleştiri
yapıldı. Bakanımızı eleştirirken ne dedi Allah
aşkına? Biz bakanla okey oynamayacağız. dedi. (CHP
sıralarından gürültüler) Dinler misin?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çıkmış bir de burada
konuşuyor.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Arkadaşlar,
hakikatler böyle acı gelir, evet, hakikatleri konuştuğumuz zaman
rahatsız oluyorsunuz.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Sayın Başkan, hatibi duyamıyoruz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, hatibin
söyledikleri Genel Kurul tarafından işitilmemektedir. Lütfen usule
uyalım.
Buyurun sayın hatip.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Burada biraz önce
konuşma yapılırken Sayın Bakanımızın,
Dışişleri Komisyonuna gelmediğinden bahsedildi. Sayın
Bakanımız bir kere Dışişleri Komisyonu üyelerini
yemeğe çağırdı, katıldık, katılmayanlar var.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Beş saat
oturdu, beş.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Beş altı
saat oturduk.
Ardından, Sayın Bakanımız bu hafta
geldi, Dışişleri Komisyonunda görüşlerini bildirdi.
Doğrudur, eskiden dışişleri bakanları ayda yılda
bir yurt dışına çıkardı, belki daha fazla komisyonlara
gelebilirdi ama bizim Dışişleri Bakanımız sürekli
gezdiği için
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Beş saat
oturdu, beş saat; on saat konuştu, on saat.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Bugün Sayın
Başbakanımız nerede? Son ziyareti üç tane ülkede. Hani bizim
kimseyle ilişkimiz kalmamıştı arkadaşlar?
Dolayısıyla, üslup bakımından, burada Sayın
Bakanımız eleştirilirken Biz gidip Sayın Bakanla okey mi
oynayacağız? gibi ifadeler kullanılıyor. Allah
aşkına, bu ifadenin seviyesine bir bakabilir misiniz. Sayın
Bakan davet ediyor, böyle bir eleştiri yapılıyor, gelmiyorlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yanlış söylüyor. Okeyden
anlamaz o, batak oynuyor. Batırdınız dış
politikayı. Okey mokey oynamıyor, batak oynuyor.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Arkadaşlara müdahale eder misiniz, konuşmacıyı hiçbir
şekilde duyamıyoruz.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Dışişlerinde
Arapça bilmeyen, Rusça bilmeyen büyükelçilerin var olduğunu söylediler.
Arkadaşlar, evet, biz son birkaç yıldır, sürekli, komşu
ülkelerin dillerini bilen elemanlar alıyoruz Dışişleri
Bakanlığına ve şu an da aldık. Allah aşkına,
bu eleştiriyi yaparken, üç sene önce aldığımız bir
memur üç sene sonra büyükelçi mi olacak? Bu nasıl bir eleştiridir ya?
Üç sene önce aldığımız bir memuru üç sene sonra büyükelçi
mi yapacağız?
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul)
Dışarıdan atıyorsunuz büyükelçileri.
Dışarıdan atayabilirsiniz. Bir sürü şey atadınız.
İşinize geldiği zaman atıyorsunuz.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Ama on sene sonra,
on beş sene sonra, bu ülkede -evet, bir eksikliktir- Arapça bilen onlarca
diplomatımız olacak, Rusça bilen diplomatımız olacak, hatta
komşu ülke İranın dilini bilen, Farsça bilen
diplomatlarımız olacak. Bunların temellerini attık,
tohumlarını ektik, şimdi o tohumlar on sene sonra, on beş
sene sonra yetişecek arkadaşlar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Suriyeye gidebiliyor musunuz,
Libyaya gidebiliyor musunuz, Gazzeye gidebiliyor musunuz? Ben de
geleceğim, söz!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Bakın, biraz
önce burada bu önerge verildi. Dediğim gibi,
dağarcığında bir şey olmayanlar çıkıyor
buraya Efendim, konu pilotlar konusu
Üç dakika, beş dakika pilotlar
konuşmuyor. Ondan sonra ne kadar konu varsa içerideki siyaset malzemesi,
tartışma malzemesi, hepsi bu kürsüden dile getirildi. İşte
bizim itirazımız buna.
Muhalefeti bu kürsüden uyarıyorum, muhalefet
üslubunu düzeltmek durumundadır. Bu üslubu düzeltmediğiniz sürece bu
millet sizi iktidara getirmeyecektir. (CHP sıralarından gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sen kendi üslubuna bak!
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Sana ne ya! Sen
kimsin ya! Sen önce kendi üslubunu düzelt, kendi üslubuna bak! Ağa
babandan aldın herhâlde.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Bu Cumhuriyet Halk
Partisinin grup önerisinin ve özellikle de altını çizerek, bu
seviyesiz ifadelerin geçtiği grup önerisinin aleyhinde olduğumu
bildiriyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
İşler.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan, hangi
birini sayayım ama sataşmanın da ötesinde, hakaretamiz
yapılan bu konuşmaya cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Mesela ne dedi, öğrenmek
zorundayım.
ENGİN ALTAY (Sinop) Seviyesizlikten tutun da
dağarcığında bir şey olmayan milletvekillerine,
neye imza attığı
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Sinop) Tamam mı, mutabık
mıyız?
BAŞKAN Mutabıkız, buyurun.
Bunu usulen sormak zorundayım arkadaşlar, özür
dilerim.
ENGİN ALTAY (Sinop) Osman Korutürk konuşacak.
BAŞKAN Buyurun, süreniz iki dakikadır. (CHP
sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- İstanbul
Milletvekili Osman Taney Korutürkün, Ankara Milletvekili Emrullah
İşlerin CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşma sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan Pilotlardan
konuşmadık. diyorlar, pilotlardan başlayalım. Şimdi,
iki pilotumuz neden hedef oldu? Hükûmetin son derece yanlış
politikaları sonucu hiçbir şekilde dâhil olmadığı bir
ortamın içerisinde, belki o ortamdan kendi adamlarını
kurtarabilirler diye İmam Rızanın Ziyaretçileri adlı
terör örgütü bir Sünni örgütün kaçırdığı 9 hacıyı
kurtarmak için bizim pilotlarımızı kaçırdı. Çok kritik
bir dönemde Türkiyenin dış temsilciliklerine intihar
saldırıları yapılırken Türk Hava Yollarının
Beyruta giden uçağını, onun personelini geceleyin orada
korumasız sabahlatıyorsunuz. Gece onların personelini alıp
minibüsten korumasız, şehre sevk ediyorsunuz. Sevk ederken
teröristler geliyorlar, bunu kaçırıyorlar. Havaalanının
civarındaki bir binada tutuyorlar. MİTi devreye sokuyorsunuz, haberi
alamıyor, bulamıyor. Arıyor, o yok, Katar giriyor devreye,
başka ülkeler giriyor. Hacıları gelsin diye öbür terör örgütüyle
MİTi pazarlığa sokuyorsunuz. Dünyanın parasını
-kendiniz mi finanse ettiniz, Katardan mı aldınız, belli
değil- alıyorsunuz. O parayı her iki tarafa da fidye diye verip
bir taraftan pilotları, bir taraftan diğerlerini
kurtarıyorsunuz. Bu büyük bir şans. O pilotları
kurtaramayabilirlerdi de. Kurtardıklarından dolayı tabii ki çok
memnunuz ama pilotları alıp getiriyorsunuz. Başbakan her yere
kendi uçağını gönderiyor.
Dün Dışişleri Bakanı geldi, Mecliste
birtakım ifadelerde bulundu. Üzüldüm esasında, çünkü söylediklerine
kendisinin de inandığını fark ettim. Bu çok üzücü bir
şey. Ben çok kısa söyleyeyim size:
Türk dış politikası uçuyor, başarıdan
başarıya koşuyor. diyor. Öyleyse helal olsun, bravo, çok güzel!
Ama biz o kanaatte değiliz. Türk dış politikası hiç
olmadığı bir noktada bugün.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Sizin
algılamanızı beklemiyoruz zaten.
OSMAN TANEY KORUTÜRK (Devamla) Algılamayla bir
ilgisi yok. Benim mesleğim bu. Kırk sene çalıştım bu
meslekte.
RECEP ÖZEL (Isparta) Siz onu bilemezsiniz!
OSMAN TANEY KORUTÜRK (Devamla) Şimdi, bakın
arkadaşlar, o pilotları almak için ambulans uçağı
göndermiyor, başka bir şey göndermiyor. Her yere gönderiyor. Kenyaya
ambulans uçağı göndermesiyle iftihar ediyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OSMAN TANEY KORUTÜRK (Devamla) Katarın
uçağıyla geliyor, niye? Türk uçağının uçmasına
izin vermiyorlar.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Korutürk.
OSMAN TANEY KORUTÜRK (Devamla) Siz dış
politikadan filan konuşurken bugün biraz etrafınıza bakın
arkadaşlar, ne noktadayız onu görün, ondan sonra ders vermeye
kalkın.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Cumhuriyet Halk Partisi
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
efendim, teslimiyetten, Ver, kurtul.dan ve ABD, emperyalizm, BOP projesinden
başka projesi olmayanlar, bize Dağarcığında bir
şey olmayan muhalefet. olarak saldırmıştır.
Dolayısıyla Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu sataşmadan
dolayı
EMRULLAH İŞLER (Ankara) - İsim vermedim
Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir)
Sayın Sinan Oğana
söz vermenizi istirham ediyorum.
BAŞKAN Sayın Vural, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İsim versen zaten o adamla
muhatap olursun, hepimize hakaret ediyorsunuz.
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Her şeye
bulaşma.
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Ağır geldi,
değil mi?
BAŞKAN Süreniz iki dakikadır. Lütfen yeni sataşmalara
neden olmayın. (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ağır gelmedi,
senin boyunu aştı.
BAŞKAN - Arkadaşlar, sayın
milletvekilleri, hatip kürsüde. Sayın milletvekilleri
Buyurun.
4.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğanın, Ankara Milletvekili Emrullah
İşlerin CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşma sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
SİNAN OĞAN (Iğdır) - Değerli
arkadaşlar, biraz önceki konuşmacı diyor ki: Yahu, bizim bugün
aldığımız personel üç sene sonra bir büyükelçi mi olacak?
Ya, hakikaten, bari komik duruma düşmeyin. On bir senedir
iktidardasınız, bir yabancı dili öğrenmek
On bir senede
bir yabancı dili öğretemez misiniz?
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Bir büyükelçi kaç
yılda yetişiyor?
SİNAN OĞAN (Devamla) - Bir diplomata, bir
büyükelçi adayına öğretemez misiniz? Dolayısıyla, burada
gelip bilmediğiniz konuları konuşmayın.
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Sen bilmediğini
konuşma.
SİNAN OĞAN (Devamla) - Bu muhalefetin
dağarcığında bir şey yok. diyorsunuz. Ben sizi davet
ediyorum, şahsen sizi davet ediyorum, istediğiniz ortamda,
istediğiniz televizyonda, istediğiniz noktada gelin dış
politikayı masaya yatıralım, konuşalım, el mi yaman,
bey mi yaman görün. Var mısınız?
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Her yerde
konuşuruz, her yerde konuşmaya hazırız.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Senin boyunu aşar,
boyunu!
SİNAN OĞAN (Devamla) - Dışişleri
Bakanı, Sayın Dışişleri Bakanınız da
başta olmak üzere gelin, dış politikayı
konuşalım. Eğer Sayın Davutoğlunun
dağarcığında bir şey olsaydı iki sene önceden
gelirdi, bizimle paylaşırdı.
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Geldi, bir sen
gelmedin.
SİNAN OĞAN (Devamla) - Dolayısıyla da
yemek davetini biz beklemiyoruz Sayın Dışişleri
Bakanından. Biz burada yemek muhabbeti değil, dış politika
konuşmak istiyoruz Beyefendi, biz yemek davetini kabul etmiyoruz!
OKTAY VURAL (İzmir) - Yemek, içmek mi ya sizin
derdiniz?
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Beş saat
konuştu, beş saat!
SİNAN OĞAN (Devamla) - Ya, sen konuşma,
sen konuşma.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Bak orada
kayıtlar var, beş saat!,
SİNAN OĞAN (Devamla) - Sen önce BDPlinin sana
yaptığı hakaretin cevabını ver, ondan sonra
konuş. Senin konuşmaya hiç hakkın yok, senin konuşmaya
hakkın yok. (MHP sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Beş saat,
beş!
SİNAN OĞAN (Devamla) - Seni ben muhatap kabul
etmiyorum. Sen önce BDPlinin hakaretine cevap ver, buradaki namusunu,
şerefini kurtar önce!
OKTAY VURAL (İzmir) Ama onlar ortakları,
veremez ki!
SİNAN OĞAN (Devamla) Sana ettiği
ağır hakaretin sen cevabını verememişsin, şimdi
burada konuşma sen!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Beraber iş yapıyorlar
Kuzey Irakta!
SİNAN OĞAN (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, dış politikayı bilmek lazım.
Dış politika, Sayın Davutoğlunun yazdığı
Stratejik Derinlik kitabındaki gibi olmuyor. Mecliste değerli
diplomatlarımız var, biliyor onu. Dış politika, bir tecrübe
işidir. Dış politikayı Dışişleri
koridorlarını baypas ederek de yapamazsınız.
Dışişleri diplomatlarını dinleyeceksiniz, doğru
dış politikayı ancak o zaman yaparsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Oğan, teşekkür ederim.
SİNAN OĞAN (Devamla) Teşekkür ederim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, Osman
Beye sataşıldı, cevap versin.
BAŞKAN Anlamadım?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Osman Bey adına söz istiyoruz,
cevap versin. (CHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) Evet, cevap verecek, BDPliler
hakaret etti cevap vermedi, cevap hakkını kullansın.
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen, lütfen burada oyun
oynamıyoruz. Lütfen
Herkes ciddiyetini takınsın, lütfen. Herkes
konuşmayı biliyor. Lütfen, lütfen
Herkes ne
yapacağını biliyor, lütfen
Oyun oynamıyoruz burada. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (Sinop) Karar yeter sayısı
istiyoruz.
VII.- ÖNERİLER
(Devam)
1.- CHP Grubunun,
Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner ve 26 milletvekili tarafından
Lübnanda kaçırılan pilotlarımızın kaçırılma
ve alıkonulma nedenleri ile serbest kalma süreçlerinde yaşanan
olayların açıklığa kavuşturulması, ülkemizin
dış politikası ve Suriyeye yönelik uygulamaların
diplomatik açıdan gelecekteki olası sonuçlarının
araştırılması amacıyla 25/10/2013 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 7 Kasım 2013
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır ve grup önerisi reddedilmiştir.
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan,
sizin oradaki oturumunuz doğru değil ki. Aynı siyasi partiden 3
kişi oturmuşsunuz.
BAŞKAN Sayın Tanal, söylediklerinizi
duyuyorum, aynı partiden diyorsunuz ama iki tane kâtip üyeniz var,
gelirlerse elbette yer değiştirirler. Kâtip üyelerin
çalışma sistemine lütfen müdahale etmeyin.
ENGİN ALTAY (Sinop) Tamam Başkan.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim, İç Tüzük
öyle uygun görmüyor. Nasıl idare edeceksiniz? Hukuka aykırı bir
durum. Burada karar yeter sayısı yokken var diyorsunuz siz.
BAŞKAN 1'inci sırada yer alan, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.- Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer alan, Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt'ün; 5464 Sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları
Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi, Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün;
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Kredi Kartları
Faizlerinin İndirilmesi Hakkında Kanun Teklifi, İzmir
Milletvekilleri Alaattin Yüksel ve Mustafa Moroğlu'nun; Banka
Kartları ve Kredi Kartları Kanunu ile Bankacılık Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Ali Halaman'ın; Banka Kartları
ve Kredi Kartları Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel'in; Banka
Kartları ve Kredi Kartları Kanunu ile Bankacılık Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
3.- Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün; 5464 Sayılı Banka Kartları ve Kredi
Kartları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Barış ve Demokrasi
Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplanın; Kredi Kartları Faizlerinin İndirilmesi Hakkında
Kanun Teklifi, İzmir Milletvekilleri Alaattin Yüksel ve Mustafa
Moroğlunun; Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu ile
Bankacılık Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın;
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Adana
Milletvekili Ali Halamanın; Banka Kartları ve Kredi Kartları
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin; Banka Kartları ve Kredi
Kartları Kanunu ile Bankacılık Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/787, 2/34, 2/49, 2/109,
2/280, 2/461, 2/576, 2/726, 2/882) (S. Sayısı: 490) (x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine
göre temel kanun olarak görüşülen tasarının birinci bölümünde
yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştı.
Şimdi, ikinci bölümünün görüşmelerine
başlıyoruz. İkinci bölüm 31 ile 60ncı maddeleri
kapsamaktadır.
Şimdi, gruplar adına görüşme
yapacağız ve ilk söz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Konya Milletvekili Mustafa Kalaycıda.
Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 490 sıra
sayılı Tasarının ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle, hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Bu tasarı tümüyle incelendiğinde, tüketici
haklarıyla ilgili bazı konularda, hâlen yürürlükte bulunan kanunda
yer alan hükümlerin gerisine gidildiğini görmek mümkündür.
Tasarının ağırlıklı olarak bankaların ve
firmaların istekleri doğrultusunda hazırlandığı
anlaşılmaktadır. Bankaların vatandaştan
aldığı 65 çeşit ücret ve komisyonun yasal hâle getirilmesi
söz konusudur. Ayrıca, sözleşme yapma mecburiyeti gibi bazı
yükümlülükler tüketicilere ek yükler getirecek niteliktedir.
Tasarının bu hâliyle yasalaşması hâlinde, özellikle
bankalara karşı tüketicilerin bazı hakları ellerinden
alınacak, yargıya başvurmalarının önüne geçilecektir.
Dolayısıyla, tüketicilerin soyulduğu, halkın
sömürüldüğü, kanının emildiği, bunun engelleneceği ve
gerekenin yapılacağı yönünde Sayın Başbakanın ve
bakanların bugüne kadar yaptığı konuşmalar,
söylediği sözler havada kalmıştır.
Esasen, bundan üç yıl önce bir konferansta
konuşan Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan ve
BDDK Başkanı, komisyon ve ücretlere yönelik şikâyetlerin
arttığını söyleyerek Bir havale için bu kadar yüksek ücret
alınır mı? Vatandaş taksiye binip parayı kendisi
götürse daha ucuza gelir. demiş ve bankaların vatandaştan
yüksek komisyon almalarını önlemek için her türlü önlemi
alacaklarını söylemiştir ancak AKP Hükûmeti hiçbir önlem
almamış, BDDKnın yapacağı düzenlemeyle bazı
önlemler alınabilecekken yıllardır soygun seyredilmiştir.
Şimdi de soyguna yasal altyapı oluşturulmaktadır.
Bundan bir yıl önce, Sayın Bakan, Gümrük ve
Ticaret Bakanımız, bankaların 31 işlemden aldıkları
ücretin, toplam gelirlerinin yüzde 14üne ulaştığını,
Avrupa standartlarında böyle bir şey olmadığını,
oysa bizde kredi kartı ücreti, hesap işletim ücreti, işlemsizlik
ücreti gibi Deli Dumrulvari geçsen de geçmesen de ücret alınan durumlar
var." diyerek bunların mutlaka
kaldırılacağını belirtmiştir. Görünen o ki bu
sözler unutulmuş, AKP Hükûmeti, Deli Dumrul'un safında yer
almıştır.
Mayıs ayında bir panelde konuşan Ekonomi
Bakanı Sayın Zafer Çağlayan, "Bazı bankaların
düşük faiz ile kredilerini revize etmek isteyenlerden yüzde 4 komisyon
alması ahlaki değil." diyerek "Vampirler var, vampir
kelimesi az bile kalır bence bunları yapanlara." demiş, üç
gün sonra da, "Kamuoyundan ve basından özür diliyorum, sizleri
yanıltmışım. Öğrendim ki yüzde 10 komisyon isteyen
ahlaktan, edepten yoksun bankalar bile varmış maalesef ülkemizde, bunun
gereğini yapacağız" demiştir ama AKP Hükûmeti,
vampirlik olarak nitelendirdikleri, ahlaktan, edepten yoksun dedikleri
uygulamalara yasal kılıf getirmektedir.
Sayın Başbakan da özellikle haziran-temmuz
aylarında, neredeyse her gün yaptığı konuşmalarda:
"Sizin sayenizde 5 kat daha zengin olduk. diyenler bizimle uğraşmaya
başladı. Bu milletin alın terini onlara
yedirtmeyeceğiz." diyerek faiz lobilerine çatmış,
"Faiz dışı gelirlerle abat olan bir lobi var., Faiz
dışı gelirle benim halkım sömürülüyor." şeklinde
sözler söylemiştir.
Bankalar halkı sömürüyorsa bunun sorumlusu kim Allah
aşkına? Sayın Başbakan bu sözleri "Laf olsun, torba
dolsun." anlayışıyla mı söylemiştir?
Aslında, Sayın Başbakan ve bakanlarının sözleri, on
bir yıldır bu milletin alın terini faiz lobicilerine
yedirdiklerinin açıkça itirafıdır.
AKP döneminde bankaların aldığı
komisyon ve ücretler 5 kat, bankacılık hizmet gelirleri ise 6 kat
artmıştır. Faiz dışı gelirlerle abat olan
bankaların kârları bu dönemde tavan yapmıştır. Geçen
yıl faiz gelirleri 109,9 milyar lira, faiz dışı gelirleri ise
27 milyar lira, dönem net kârları 23,5 milyar lira olan bankaların,
bu yılın sekiz aylık dönemindeki faiz gelirleri 71,7 milyar
lira, faiz dışı gelirleri de 22,5 milyar lira, dönem net kârları 17,9
milyar lirayı bulmuştur.
Tasarıda,
bankaların aldıkları bu ücret, komisyon ve masraflar yasal hâle
getirilmektedir. Üstelik ilk taslakta bu ifadeler yokken sonradan
eklenmiştir. 4üncü maddedeki bu düzenlemenin tasarıdan
çıkarılması yönündeki teklifimiz AKP Grubunca kabul
edilmemiştir.
Onca laf
ettiniz. Ne oldu, ne değişti? Bankaların aldığı
ücret ve komisyonları şimdi yasal hâle getirip tüketicinin
şikâyet hakkını da ortadan kaldırıyorsunuz. AKP
sayesinde 5 kat zengin olduk. diyen faiz lobicilerini bağrınıza
basıyor, faiz dışı gelirlerle halkın sömürülmesinin
yasal olarak yolunu açıyorsunuz.
Değerli
milletvekilleri, bakınız, zorunlu trafik sigorta primleriyle ilgili
de bir keşmekeşlik, keyfî uygulamalar ve kontrolsüzlük söz konusu.
AKP Hükûmeti şoför esnafını sigorta şirketlerinin
insafına terk etmiştir. Taksici, dolmuşçu, servisçi ve kamyoncu
esnafa resmen zulüm yapıyor, çile çektiriyorsunuz. Değerli
arkadaşlarım, hiç bir yılda enflasyonun 15 katı
artış yapılır mı? Ama yapılmış. Trafik
sigorta primlerinde yüzde 124 artış var. Bir de kazası varsa
şoför esnafının ocağı söndürülüyor. Sigorta
şirketleri şoför esnafından ödeyemeyeceği boyutta prim
talep ediyor, bu yüzden aracını elinden çıkaranlar var. Sürekli
trafikte olan ticari araçların kaza riski yüksek denilebilir, ancak
bugünkü trafik şartlarında hususi araçlar için de aynı risk söz
konusudur.
Şoför
esnafının yükü zaten sürekli artıyor. Vergiler, harçlar,
çeşit çeşit belge paraları, artan trafik cezaları,
akaryakıta gelen zamlar şoför esnafının belini bükmüş
olup, şimdi de anormal bir şekilde artırılan trafik sigorta
primleri ile hayatından bezdirilmektedir.
Şoför esnafı
hele ki emekliyse, bir de emekli maaşından darbe yemektedir. AKP
Hükûmeti emekli maaşının yüzde 15'ine el
koymaktadır. Sosyal güvenlik destek primi denilen bu kesintiyi
zamanında yapmayan AKP Hükûmeti, emekli taksiciye, dolmuşçuya,
servisçiye, kamyoncuya, tüm emekli esnafa, beş yıllık, on
yıllık birikimli ve faiziyle birlikte borç çıkarmaktadır.
Ekmek teknesini satsa borcunu karşılayamayanlar var. Emekli
esnafımız isyan ediyor ama AKP Hükûmetinin umurunda bile değil.
AKP Hükûmeti uyguladığı yanlış
politikaların faturasını vatandaşa çıkartmakta ve
vatandaşın canını yakmaktadır. Sık sık
yapılan vergi zamlarının etkisiyle bugün, telefon, elektrik, su
ve doğal gaz faturaları vatandaşın bütçesinde önemli bir
yer tutmaktadır. Vatandaştan, haraca bağlanmış gibi,
bir sürü harç, pay, vergi, hatta verginin vergisi alınmaktadır.
Ayrıca, firmalara abonelik parası, güvence bedeli, tesisat kontrol
parası, sayaç parası, sayaç okuma parası, açma-kapama ücreti,
kontör yükleme hizmet bedeli, kayıp kaçak bedeli gibi adlar altında
yapılan ödemeler vatandaşı çileden çıkarmaktadır.
Buna rağmen, bu tasarıda, tüketicilerin
korunması adına, tüketicilerden tüketmedikleri,
kullanmadıkları herhangi bir mal veya hizmet için hiçbir ad
altında ödeme talebinde bulunulamayacağına dair bir hükme yer
verilmemektedir. Zaten, AKP Hükûmetinden tüketiciyi koruyacak, halkın
soyulmasını ve sömürülmesini önleyecek bir düzenleme
yapmasını beklemek nafile bir çabadır.
Halkı krediler ve kredi kartları üzerinden,
elektrik, doğal gaz gibi abonelikler üzerinden soyan bankalar ve
firmalarla dolaylı vergiler yoluyla soyan bu Hükûmet arasında hiçbir
fark yoktur. AKP Hükûmetinin uygulamaları Deli Dumrul'u bile mumla
aratmaktadır.
Yüksek vergilerle çiftçiye dünyanın en pahalı
mazotunu ve gübresini satan, nakliyeciden binbir çeşit vergi, harç, belge
parası alarak zulüm yapan, asgari ücreti ise bir türlü vergi
dışı bırakmayan AKP Hükûmetidir. Dolaylı vergilerle
dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın canına okuyan,
çiftçinin, esnafın, KOBİ'lerin iflahını kesen AKP
Hükûmetidir.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kalaycı.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Adana
Milletvekili Ümit Özgümüş.
Buyurun Sayın Özgümüş. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÜMİT ÖZGÜMÜŞ (Adana)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanun Tasarısının ikinci bölümüyle
ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tüketici hakları konusu, tarih boyunca, daha
doğrusu üretilen malın meta hâline gelmesinden sonra yani
piyasanın oluşmasından sonra sürekli olarak konuşulan ve
düzeltilmeye çalışılan bir konu. Çok gerilere gitmeye gerek yok,
Osmanlı 1200lü yıllarda bu işi çözmüş, ahilik
felsefesiyle, ahilik kurallarıyla çözmüş ve gerçekten de sosyal
barışı sağlayan, üretimde kaliteyi ve tüketici
haklarını koruyan çok önemli, muhteşem kurallar getirmiş ve
bu, aynı zamanda sosyal barışı da getirmiş. O dönemde
esnaf çarşılarıyla tüketicinin çok daha fazla malı bir
arada bulacağı bir ortam yaratmış ama aynı zamanda
mesleğin pirleri tarafından o esnafın ürettiği
malların da sorgusuz sualsiz kontrol edilebileceği, kalitenin
incelenebileceği bir sistem oluşturmuş. Bugün, zaman zaman
Avrupadan gelen pazarlama, tüketim ya da tüketici hakları guruları
tırnak içerisinde söylüyorum- adı altında
konuşmacıları dinlemek için insanlar İstanbulda bir
kahvaltıya 500 lira, 1.000 lira vererek onların yaptıkları
uygulamaları dinlemeye gitmekte. Ama biz, bizim belki tembel
tarihçilerimiz, belki bizim tembel aydın veya tırnak içerisindeki
aydınlarımız, bizim geçmişte kurduğumuz bu
muhteşem felsefeyi, muhteşem düzeni anlatmakta eksik
kalmışlar.
Değerli arkadaşlar, ahilik felsefesinin ortaya
çıkmasından iki yüz yıl sonra, yaklaşık olarak
1500de, II. Bayezid döneminde yine çok önemli kurallar ortaya
çıkmış. 100den fazla konulan kanunla, belediyeler kanununa
eklenen kanunla yine orada üretimde standardı, yeknesaklığı
ve tüketici haklarını korumak üzere çıkarılan kararlar da
yine aynı şekilde üretimi, tüketimi, ikili ilişkileri
sağlayan ve sosyal barışı sağlayan çok önemli kurallar
getirmiştir.
Tüketici
hakları konusu, yine bizim Komisyonumuza gelen diğer konular gibi
teknik bir konu yani üzerinde çok fazla siyaset yapılacak ya da çok fazla
görüş ayrılığı olabilecek konular olmadığı
için, genellikle bizim Komisyonumuzda -Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda- uzlaşmayla çıkması
gereken konulardan bir tanesi. Ama genel olarak olumlu şeyler, tüketici
lehine, piyasanın düzenlenmesi lehine olumlu şeyler getirmesine
rağmen, hem birçok teknik aksaklığı hem de uygulamada
yanlışları barındıran az da olsa
yanlışları barındıran, bir kanun olarak geldi.
Şimdi,
bu tür konular, piyasayı ilgilendiren konular, bir defa, bürokratik
bakış açısıyla düzenlenemez yani piyasayı ilgilendiren
konular, piyasa mekanizmasını düzenleyecek olan konular,
bürokratların ya da üniversitedeki öğretim üyelerinin hazırladığı
yasaların Meclisten geçmesiyle kurulamaz. Çünkü üniversiteyi bitirdikten
sonra devlete memur olarak giren ve sadece ve sadece tüketici olan ve
hayatında üretmemiş olan, satmamış olan, onların sorunlarını
bilmeyen bürokrasinin getireceği taslak veya tasarıyla bu işler
çözülemez.
Biz,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, burada, özellikle piyasadan gelmiş olan Komisyon
üyeleriyle bu yasanın daha iyi, yarın bir gün
değiştirilmeyecek şekilde ve aynı zamanda piyasada
haksızlığa meydan vermeyecek şekilde düzeltilmesi üzerine
birçok öneri getirdik. Ama her zaman, her kanunda olduğu gibi, bizden
gelen, muhalefetten gelen öneriler Hükûmet tarafından kabul edilmedi ve
Meclise geldi.
Bakın,
değerli arkadaşlar, dün akşam kuliste yapılan
görüşmelerde tüketiciler lehine önemli bir karar alındı ve dün
akşam geçti. Yani bankalara erken ödemede bankaların tazminat
alması dün akşam geçen bir kararla engellendi ama bunlar Komisyondan
geçmedi, dün akşam burada kuliste konuşularak geçirildi. Bugün de
yine kuliste, koridorda yapılan görüşmelerle, yine tüketici lehine,
doğru olan, bizim de destek verdiğimiz, daha önceden de
istediğimiz mortgage kanunundaki o yüzde 2 komisyonun yüzde 1e
indirilmesi gibi şeyler yine anlaşmayla geçti. Ama niye bunlar
Komisyonda geçmiyor, niye Komisyonda bizim önerimiz reddediliyor, bunu
anlamamız çok mümkün değil.
Başka
bir konu var. Geçen sene koştur koştur gecenin saat onlarına, on
birlerine kadar çalıştık -alt komisyonda ben de vardım-
Elektronik Ticaret Kanunu geçti ve mayıs ayında Komisyondan
geçen Elektronik Ticaret Kanunu doğrudan Tüketici Hakları Kanununu
da ilgilendirmesine rağmen, bugüne kadar Meclise gelmedi. Onun da burada,
birlikte gelmesi gerekirdi. Mayıs ayında o kadar koşturmacayla,
gece çalışmayla, alt komisyonda çalışmayla
getirmeyecekseniz o zaman niye bizi bu kadar koşturdunuz?
Şimdi, tüketici hakları meselesinde tüketicinin
haklarını koruyan ya da koruması gereken maddelerle ilgili
arkadaşlarımızın çoğu konuştu. Ben meseleye biraz
daha başka bir açıdan bakmak istiyorum çünkü tüketici
haklarını korurken aynı zamanda esnafın da, üreticinin de,
satıcının da haklarını koruyacak maddeleri de içermesi
gerekir. Biraz önce söylediğim, Bürokratik bakış
açısıyla olmaz. dediğim bu. Yani, burada, kanunda, bazı
yerlerde kantarın topuzu tüketiciden yana kaymış ve üreticiyi
veya satıcıyı mağdur edecek kurallar da içermektedir.
Bunun dışında, mesela, kanundaki
eksiklerden bir tanesi, dili çok karmaşık, ileride ihtilafa yol
açacak bazı maddeler var. İsterseniz zaman
kısalığından dolayı sadece bir tanesini okuyayım,
madde 18/(3) diyor ki: Satıcı cayma süresi içinde malı
tüketiciye teslim etmişse tüketici -bu cümleye dikkat- malı ancak
olağan bir gözden geçirmenin gerektirdiği ölçüde kullanabilir.
Anlayabilen varsa anlatsın. Olağan gözden geçirme nedir? Olağan
gözden geçirmenin ölçüsü nedir? Olağan gözden geçirmeyi kim yapacak?
Olağan dışı gözden geçirme nedir? Yarın bir gün bunlar
mahkemelik olacak ve mahkemelerin yükünü artıracak. Biz önergelerle
bunları düzeltmeye çalışıyoruz. Bakın, bu kanunda -Komisyonda
dile getirdim- çok ilginçtir, Komisyonda AKPden arkadaşlarım buna
hak vermesine rağmen, iş Hükûmete geldiği zaman Kabul etmiyoruz.
dediğinde Komisyondaki arkadaşlarımız da kabul etmiyor.
Cayma hakkı burada çok önemli ve kötüye kullanılabilecek bir hak.
Taksitle Satışlarda, madde 18/(1): Tüketici, yedi gün içinde
herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin taksitle
satış sözleşmesinden cayma hakkına sahiptir. Komisyonda
dile getirdim. Arkadaşlar, tüketici bir mağazaya gitti, orada
buzdolabı var, çamaşır makinesi var, televizyon var. Onun
üzerinde onun özelliklerini yazan kitapçığı var, bütün teknik
özellikleri orada açıklanıyor. Aldı, seçti. Bundan cezai
şart ödemeden ya da hiçbir gerekçe göstermeden niye caysın? Yani adam
evine, karısına hediye götürdü, bir tane buzdolabı götürdü,
karısı dönüp dedi ki: Ahmet, bizim perdeye uymadı bunun rengi
-altı gün sonra- al bunu geri götür. Bu cayma hakkını niye
kullanabilsin? Seçme hakkı var, İnternet var, kitapçıklar var,
bütün bunların hepsi yasalarda konuldu, doğru bilgiler verilecek.
Komisyonda verdiğim örnekle, şunu söyleyeyim:
Burada sürekli olarak büyük mağazalar, büyük alışveriş
mağazaları düşünülmüş ama mahallelerin içerisinde,
örneğin, beyaz eşya satan küçük esnaf düşünülmemiş. Ama
onlar da tüketici. Ben, bu yasaya göre, mahallede sevmediğim bir beyaz
eşya, ev eşyası satan mağazacıyı yedi gün
içerisinde iflas ettirebilirim. Adam emekli olmuştur, adam bir yerden para
kazanmış bir mağaza açmıştır, dükkânındaki
sermayesi onun 10 tane buzdolabı, 10 tane çamaşır makinesi
bulundurmak için ancak yeterlidir. Eğer adamla ihtilafım varsa, kan
davam varsa, rakibimse, mahalleden 20 kişiyi ayarlarım, pazartesi
günü sabah 10 tane buzdolabı, 10 tane çamaşır makinesini
satın aldırırım akşama kadar, adam eve mutlu gider. Stoku
tükendiği için gider 10 tane buzdolabı, 10 tane çamaşır
makinesi sipariş eder, çeklerini verir. Yedi gün sonra da bu
aldığım, mahalledekilerin aldığı buzdolaplarını,
çamaşır makinelerini getirir iade ederim, adamın elinde stok
şişer, çeklerinin vadesi gelir, bunu ödeyemez.
Bir başka şey var orada, ayıplı mal
meselesi var. Burada da yine, ben önergeyle bunu getirebilirdim ama önergeyle
getirsem, yine, biliyorum, Komisyon katılmayacak, Hükûmet
katılamayacak. Onun arasındaki farkı da iki buçuk
yıldır anlamadım; Katılamıyorum. ne,
Katılmıyorum. ne, onu da tam olarak anlayamadım. Orada da yine
iade hakkı var ama şöyle bir çelişki var: Buradaki kanunda iade
hakkı altı aya kadar çıkarıldı ama Türk Ticaret
Kanununda görünür ayıplı mal ve görünmez ayıplı mal
Orada
görünür ayıplı malın iade süresi yedi gün, burada altı ay.
Yarın bir gün bir mal iade edildiğinde, satıcı Türk Ticaret
Kanununa atıfta bulunarak mahkemeye gidecek, Yedi günü geçirdin, iade
edemezsin. diyecek, tüketici bu kanuna atıfta bulunarak Altı ay
sürem var. diyecek. Bunun da bir önergeyle düzeltilmesi gerektiğini
düşünüyorum.
Cezalar çok ağır. Elbette ki satışta,
üreticide bir arıza varsa, bir hata varsa cezaların olması
caydırıcıdır ama burada getirilen cezalar dükkân
yıkacak, ev yıkacak nitelikte, çok ağırdır. Bu da
bunlar açısından bir haksızlıktır.
Bu yasanın hayırlı olmasını
diliyor ve saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Özgümüş.
Şimdi şahıslar adına konuşmalar
bölümüne geldik.
İlk konuşmacı İzmir Milletvekili
Erdal Aksünger.
Buyurun Sayın Aksünger. (CHP sıralarından
alkışlar)
ERDAL AKSÜNGER (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce Ümit Bey tabii çok pratik örnekler verdi.
Gerçekten, hayatın pratiğinden gelmeyen veremez bu örnekleri, o
yüzden söylüyorum. Bu işler böyle. Gerçekten öyle; teoride değil,
pratikte yapan insanlar bilir bu işi, tüketici konusunu. Ben de oradan
anlatacağım zaten bazı konuları ama ondan önce bir
şeye değinmek istiyorum.
Türkiyede çok tartışılan özellikle bu
faiz lobileri konusunda
Aslında dünyada bu konu tartışılıyor.
Gerçekten doğru. Yani, dünyada faiz lobisi
tartışılıyor, her yerde tartışılıyor.
Aslında faiz lobisi değil de finansın reel sektör üzerindeki
baskısı tartışılıyor. Yani, artık sanayicisi
de, tüccarı da, çiftçisi de, köylüsü de, işçisi de aynı kazanın
içerisine koyulmuş, bir baskı unsuru olarak üzerinde, devamlı
finansın baskısıyla sarsılır durumda. Bundan
dolayı da emeğin değeri durmadan düşüyor.
Şöyle izah edelim: Dünyadaki 55
trilyon dolarlık, aslında dünyanın gayrisafi millî
hasılası görünenin yüzde 30unun üstündeki rakam finansın yani
yüzde 30u, 15-20 trilyon dolarlık işi finans kendi sermaye
yapısı olarak elinin altında tutuyor. Türkiyede benzer hikâye
yapıyorsunuz.
Şimdi, kredi kartları konusu
şu anda mevzubahis, konuşuyorsunuz. Pardon, konutla ilgili ve
diğer kredilerle ilgili erken ödemeyi konuşuyorsunuz, yüzde 2 cezai
şarttan bahsediyorsunuz. Nasıl buna karşı
çıkmazsınız, hayret ediyorum. Devlet bir parayı nasıl
alacağını değil, neyi almayacağını
aslında tarif eder, alacağı hikâyeyi tarif etmez. Yüzde 2yi
niye ödesin insanlar, tüketici böyle bir konuda? Niye böyle cezalansın?
Sebebini de şöyle açıklayayım: Zaten, bir kredi
aldığınızda ilk taksitte faizin yüzde 90ını
ödersiniz, ana paranın yüzde 10unu ödersiniz en iyi ihtimalle. Daha sonra
-bu, ters ilişkidir- faiz yüzde 85e düşer ikinci taksitte, ana
paradan yüzde 15 öder diye gider bu böyle. Adam erken ödemek istediğinde,
on ay geçtiğinde de zaten faizin çoğunu ödemiştir oraya. Bir
daha bu tüketiciye, bu vatandaşa yüzde 2 cezayı niye kesiyorsunuz?
Bunu birinin çıkıp açıklaması lazım. Bu aklıselim
bir konu değildir.
Kurumlar vergisine şöyle bir
bakarsanız, son yirmi yılda neler olmuş? İlk 100e
bakıyorum, ilk 10da 8 tane finans kuruluşu var. 2 tanesi sadece reel
sektörde aslında vergide o sıralamaya girmiş yani geri
kalanları para üzerinden para kazananlar, hatta bu 100 tanenin 70 tanesi
böyle. Ama bugün siz şunu iddia ediyorsunuz: Başbakan faiz lobisinden
bahsediyor, Biz bunlara karşıyız. diyorsunuz ama şu anda
getirdiğiniz bu yasanın içerisinde iddia ettiğiniz kanunlardan
hepsi onların lehine, faiz lobisinin lehine, faiz de demeyeyim de
finansın lehine. Dünyayı böyle bir baskı içerisinde götürmeye
çalışıyor. Bir arkadaş çıktı, dedi ki
özelleştirme konusunda: Cumhuriyet Halk Partisi karşı
mıdır bunlara? Eskiden karşı değildim. Ben, özel
sektörde genç yaşta çok önemli kurumların başında olan bir
insan olarak söylüyorum, şu anda yüzde yüz karşıyım.
Türkiyede doğuda devlet olmadan
kalkınma olmayacağını göreceksiniz çünkü süreç finans da
bunu bastırdığı için söylüyorum bunu- diyor ki: Süreçte, az
adamla çalışırsan verimli olursun diyen bir hikâye var.
Bakın, süreçlerin içerisinden insan kaynağını
çıkartıyorlar artık, dikkat edin, Daha az adamla
çalış, daha verimli ol. diyen bir hikâye ortada dolaşıyor.
Ne demek istiyor? Yakında istihdam sorunu yaşayacaksın. demek
istiyor. Bu kadar teşvikler var, doğuda yatırım yapan özel
sektörün bir bilançosunu çıkartın, onun büyük fotoğrafını
bir görelim, kaç kişiymiş. Bu kadar özelleştirme yaptıktan
sonra, merak etmeyin, önümüzdeki süreçte çok ciddi bir şekilde istihdam
sorunları yaşayacağız. Kimse gidip doğuda istihdam
yapmaz, yatırım da yapmaz. Neden yapmaz? Niye yapsın adam, neden
yapsın? Çünkü lojistik sektörünü mesela devlet tekeline alıp
yakında onu da birilerine peşkeş çekecek -PTTde- bugün,
aslında Komisyonda anlattığım gibi. Haksız rekabetleri
devlet kendisi yönlendirirken finans lehine, nasıl gidebilir ki zaten
doğuda yatırım yapmaya? İstersen organize sanayilerde
beşincisini, altıncısını teşvik ver, fark etmez.
Bence hiç oralara gitmeyecektir.
Ama şunu da anlatmak istiyorum; belki sürem
yetmeyecek ona, biraz sonra anlatacağım onu, Komisyonda da söyledim
bununla ilgili konuyu: Haksız rekabeti tüketici aleyhine körükleyen
bugünkü iktidardır. Onun örneğini Türk Telekom örneğinde
verdiğimiz gibi. Dünyanın en pahalı altyapı
yatırımlarının parasını cebine atan, hem kurumların
hem tüketicinin kanını emen Türk Telekomun kendisidir İnternet
işinde ama bunun da bir vesileyle aynısını PTTde
yapıp milletin hepsine yutturacaksınız.
Devlet eliyle milletini kazıklayan bir iktidar
vardır.
Teşekkür ediyorum herkese. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şahsı adına ikinci konuşmacı
Adana Milletvekili Ali Halaman.
Buyurun Sayın Halaman. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİ HALAMAN (Adana) Sayın Başkanım,
sağ olun, teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, 490 sıra
sayılı Kanun Tasarısıyla ilgili şahsım
adına söz aldım. Hepinizi saygı, sevgiyle selamlarım.
Söze başlarken, Anayasanın 172nci maddesi
Tüketicinin korunması, aydınlatılması devletin ve
hükûmetin işi. diyor. Bu söylenmesine rağmen, parayı hapsetmek,
çerçeve çizmek, disiplinize etmek zor. Yani Terörün, şiddetin dini,
imanı yok. denir ama paranın da zaman zaman dini olmaz, imanı
olmaz, vatanı olmaz. Bundan dolayı, güçlüyü her zaman haklı
göstermek, güçsüzü ezmek, zayıfı, biçare olanı yok etmek
siyasetçinin işi değil. Toplumun hak ve menfaatlerini helal yönden,
alın teriyle kazanmasına zemin hazırlamak siyasetçinin
görevlerinden bir tanesi. Bu görevlerini siyasetçi başkasına devretme
hakkına sahip değil. Helale, harama karışmam. diyerek
haramı teşvik ederse siyasetçi yerinde rahat oturamaz.
Biz de, bundan dolayı, mağduriyetler
çoğaldığı, her şey faiz hâline geldiği için,
banka kredi kartlarında değişiklik yapılmasına dair
bir kanun teklifi vermiştik. Diğer siyasi partilerdeki
arkadaşlarımız da bu meyanda kanun teklifleri verdiler. Kanun
tekliflerinin verilmesinde değişiklik yapılması arzu
edilirken -bu kanun 8 madde- verdiğimiz kanun tekliflerinin içerisindeki
hiçbir maddenin dikkate alınmadığını gördük.
Dolayısıyla Hükûmet Ben bu kanunları
böyle çıkartacağım, ben güçlüyüm, ticari, mali
alanlarımı kimseye kaptırmam. der gibi. Dolayısıyla
Kaptırmam. derken Kazançlarının yüzde 25-30unu, bundan
dolayı vergilerini kart
ücretinden, işlem ücretinden, havaleden, kart aidatlarından aylık
olarak alıyorum. demekte ısrar etmek, haksız kazanç elde etmeye
meydan verip, bunları kanunlaştırıp sonra da Ne oluyor, bu
faizcilerin gözü doymuyor mu? deyip ikiyüzlü politika izlemek, böyle davranmak
yakışık almıyor.
Mali hizmet olmadan parayı parayla
değiştirip kazanmayı meşru hâle getirmek, Türkiyenin
ticari düzenini, ticari hukukunu faiz üzerine kurulu hâle getirmek maddi ve
manevi hayatımızı allak bullak ediyor. Hiç kimse bugün
olduğu gibi uzun süreli kredi zaten vermiyor. Üretimde, sanayide, turizmde,
hiçbir banka veya sermaye sahibi, paradan para kazanmayı amaç edinenler
bunlara zaten yanaşmıyor. Sırf aylık, yani kredi
kartlarında emtia almadan, mal değişimi, dönüşümü yapmadan,
son günlerde köşe başlarında, merdiven diplerinde esas işi
esnaflık olan insanlar sürekli olarak böyle kredi kartı ile ticaret
yapar hâle gelip insanların hayatı faizle donatılıyor.
Bundan dolayı, bu kanunu menfi buluyor, olumlu
bakmadığımı söylüyor, Hükûmetin, siyasi otoritenin bu kadar
faiz lobisine para kazandırmasını, teşvik etmesini
kınıyor, hepinizi saygı, sevgiyle selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Halaman.
Sayın milletvekilleri, şimdi bölüm üzerindeki
soru-cevap kısmına geçtik. Sorular var.
Süremiz on beş dakikadır.
İlk soru, Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, özellikle önceki yıllarda dövize
endeksli kredi alarak borçlanan birçok vatandaşımız, maalesef,
son dönemde bu döviz fiyatlarının artması ve yaşanan birçok
olumsuzluklar nedeniyle bu kredileri geri ödemede ciddi sorunlarla
karşılaşmaktadırlar. Tüketici haklarını koruyan
bu kanun tasarısı içerisine böyle bir düzenlemeyi eklemeyi
düşünür müsünüz? Bu konuda mağdur olan vatandaşlarımıza
nasıl bir cevabınız olacak? Bunu açıklarsanız ben de
onlar adına memnun olurum.
İkinci
bir konu, özellikle kefillik nedeniyle herhangi bir borca ortak olan
vatandaşlarımızın, asıl borçlu
bulunamadığı durumlarda kendilerine rücu edilen borçları
ödemede çok ciddi sıkıntılarının olduğu.
Örneğin, 2005 yılındaki bir kredi 17 bin TL iken 25 bin TLye
kapatma sözü verilmiş olmasına rağmen X bankası
tarafından bugün 95 bin TL hacizle karşı karşıya kalan
vatandaşlarımızın sorununu nasıl çözeceğiz?
Burada bununla ilgili bir düzenleme koymayı düşünür müsünüz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Erdemir
AYKAN ERDEMİR (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, dün size finansal okuryazarlıkla
ilgili bir soru sormuştum ve Türkiye neden PISA sınavlarında
finansal okuryazarlık testini uygulamıyor ve bu konuda da Hükûmetin
bir eylem planı var mı? diye sormuştum. Verdiğiniz
yanıt biraz şaşırtıcıydı, o yüzden
tutanaklardan tekrar üzerinden geçtim. Dün Hazine
Müsteşarlığı ve Bankalar Birliğinin gerekli
çalışmaları yaptığını söylediniz. Oysaki
finansal okuryazarlık öncelikle Millî Eğitim Bakanlığı
kapsamında eğitim sistemine gerekli eklemeler yapılarak üzerine
gidilmesi gereken bir konu. Daha sonra da PISA sınavlarıyla da
ölçülmesi gereken bir yeterlilik meselesi. Bu konuda aynı soruyu yinelemek
istiyorum: Finansal okuryazarlık ile ilgili Hükûmetin bir eylem planı
var mı ve bu konuda hangi çalışmaları hangi
bakanlıklar bünyesinde yapmayı düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tüketici sözleşmelerinin fiyatı döviz
değil de ulusal para üzerinden belirlenirse uzun vadeli borçlarda
tüketiciyi korumuş olmaz mıyız? Buradaki tasarıda bu
anlamda bir engel var. Bu konudaki tüketici lehine düzenleme tekrar gözden
geçirilemez mi?
İkinci konu, İsviçrede, tüketiciyi koruma
kanunu bağlamında, çok uzun dönem önceden, vadeden önce ödeme
yapılırsa tüketiciye iskonto şansı veriliyor. Ancak, bizde
erken ödemede bu şans verilmiyor, bir de cezayla karşı
karşıya kalıyor. Buna bağlı olarak, ben bir tüketici
olarak sözleşme yaptım, peşinatını vermedim,
sözleşmeyi imzaladım. Sözleşmeden cayarsam yine cezai şart
var. Peki, Borçlar Kanununa baktığımız zaman cezai
şart yok 259uncu maddesine göre. Bu kanun Borçlar Kanunundan sonra
çıktığı için bu kanun geçerli, Borçlar Kanununun bu
hükmünü ilga etmiş oluyoruz. Bu yanlış bir düzenleme değil
mi?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, Sanayi Komisyonunda patentle ilgili çok
kapsamlı düzenlemeler ele alınmıştı. O komisyondaki
görüşmeler sırasında bunun Türkiyenin beyaz eşya
markalarından dünya devi oluşturmayla ilgili bir proje olduğu
söylenmiş. Daha sonra, ısrarlı çabalarımız sonucunda,
esas gizli olarak ilaçta patent konusunun gündeme
alındığını ve Sağlık Komisyonundan
kaçırıldığını fark etmiştik. Bu konuda
gerekli çabalar gösterildi ve oradaki oyun bir noktada ilgili komisyonun da
duyarlılığıyla bozulmuştu ama ilk hâlinden memnun
olanların Biz bunu sıra sayısı almasına rağmen
Meclis gündemine getirtmeyeceğiz. diye bir iddiaları mevcut. Bugüne
kadar da görülüyor ki bu yasa bir yerlerde beklettiriliyor. Bu konuda bir
bilginiz var mı? Bu sıra sayısı almış olan
kanunun gündeme gelmemesinin sebebi nedir?
BAŞKAN Sayın Erdemir
AYKAN ERDEMİR (Bursa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, vejetaryen ve vegan etiketiyle ilgili
sizler de görmüşsünüzdür- sosyal medyada çok yoğun talepler geliyor.
Az sonra, Milletvekilimiz Sayın Melda Onur da bu konuyu gündeme getirecek.
Bize bu konuda bir müjde verebilir misiniz?
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bu Tüketici Konseyi kararlarının daha önce
takibi gerçekten yetersizdi. Ancak, bu tasarıda en azından Tüketici
Konseyi kararlarının takibinin daha etkili bir vaziyette yer
alması gerekirken yine bunu göremedik. Bu, Avrupa Birliği
İlerleme Komisyonunun kararlarında da vurgulanmış durumda.
Bu Avrupa Birliği ilerleme raporunu göz önüne alarak Tüketici Konseyi
kararlarını daha etkili hâle getirmeyi düşünmez misiniz?
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, kimsenin görmediği, demir
parmaklıklar ardında bir tüketici grubu var, inanılmaz
mağdur edilen. Yaptığım görev gereği, Cezaevleri
İnceleme Komisyonu üyesiyim ve oradaki Mahkûmlar cezaevleri kantinlerinde
satılan ürünlerin fahiş fiyatlarından sürekli şikâyet
ediyorlar. Hem de örneğin dışarıdan iç
çamaşırı getirilmesi yasak, içeride 2 katı fiyata
satılıyor. Dışarıdaki peynirden kurabiyeye kadar,
içeride yüzde 50-60 daha pahalı fiyatlar var ve zaten yoksul olan mahkûmlar
bu işten inanılmaz muzdaripler Bu konuyla ilgili bir düzenleme
yapılması niçin düşünülmüyor acaba?
BAŞKAN Sayın Bakan buyurun.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Efendim, Sayın Işıkın sorusu: Bu
konu cidden önemli bir konu, hatta bununla alakalı grubunuzun da bir
önergesi var. Sanırım Dilekçe Komisyonunda da bu konu
görüşülüyor. Mağdur sayısı da aşağı
yukarı 7 bin dolayında. Bir hesaplama yapsın diye,
arkadaşlarımızdan rica ettik. Yani onun yansımaları ne
olur, getireceği yük nedir? Şayet bu yasaya monte etmek suretiyle,
çözüme uzayan, etkileyen sakıncaları yoksa o önergeyi kabul
edeceğiz ama o hesabı çıkartamazsak bundan sonraki herhangi bir
kanuna monte etmek suretiyle veya bir teklif şeklinde, o sorunu sizin
düşündüğünüz gibi çözmemiz gerektiği
kanısındayım.
Diğer sorunuz kefalete ilişkin. Efendim,
kefalete ilişkin, adi kefalet hükümleri geçerli. Yani asıl borçluya
başvurmadan kefile gidilemeyecek, bu düzenleme burada yer alıyor,
dikkat ederseniz onu göreceksiniz yani gerekçe kısmında da
açıklanmış.
Aykan Erdemir Finansal okuryazarlık konusunda
sormuştum, cevap alamadım dedi. Ha, ben şunu söyledim size: Bu
konu Bankalar Birliğinin ve Hazinenin görev alanı.
Dolayısıyla, ben, size o konuda çok detaylı, ne
yapılıp yapılmadığına ilişkin bir bilgi aktarımı
yapmadım ama ısrarlısınız, elbette ki sorunuzda
ısrarlı olmanız çok doğru, hakkınız. Ben, bu
konuyla alakalı ilgili birimlerden derlediğimiz çalışmalara
ilişkin bilgi notunu size göndereceğim, herhâlde o zaman sizin
cevabınızı karşılamış olacağız.
Sayın Tanalın Tüketici sözleşmelerindeki
edinmenin ulusal parayla yapılması falan
Yani böyle bir şeyin
öngörülmesi doğru mu? sorusu.
MAHMUT TANAL (İstanbul) İsviçrede
örneği var Sayın Bakan.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
İsviçrede olan her şey bizde doğrudur anlamına gelmez.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ama o tüketicisini
koruyorsa biz niye korumayalım?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Ya biz koruyoruz işte, onun için burada varız. Burada abesle
iştigal etmiyoruz. Tüketicimizi, 76 milyon tüketiciyi -ki onun içinde
hepimiz varız, bizler de tüketiciyiz aynı zamanda- hepimizin hukukunu
korumak üzere yeni bir yasa çıkartıyoruz. Dolayısıyla,
söylediğiniz tarzda, ulusal para şeklinde bir düzenlemenin küresel
ekonomik anlayışa, serbest piyasa ekonomi kurallarına çok uygun
düşmeyeceği kanısındayım.
Vadeden önce, İsviçrede iskonto var. diyorsunuz.
O ikinci boyutu sorunuzun tabii. İskonto var, bunda niye yok? Bu, bir
ticari ilişkidir aynı zamanda. Yani, elbetteki tüketiciye mal satan,
ürün satan ticaretini düşünecek, hizmet sunan ticaretini düşünecek.
Esas olan, burada hakkaniyete uygun ücretlendirmenin yapılıyor
olmasıdır. Bu bankanın finansmanını kredi olarak
kullanmışsa ve sözleşmeden önce de bunu iade ediyorsa onun
koşullarını düzenledik. Bankalar bir planlama yapar. Bankalar
sadece kendi öz kaynaklarını kullanmaz yabancı sermayeden,
uluslararası düzeyde dolaşan sermayeden de aktarma yapmak suretiyle
elbette ki müşterilerini kredilendirir, ona göre bir planlama yapar;
sorumlulukları nedir, ne zaman ödeyecektir, vesaire falan. O düzenleme
onun için getirilmişti ama yapılan hesaplamada, o düzenlemenin yani erken
ödeme hâlinde tüketiciye yüklenen tazminat yükümlülüğünün bankalara fazla
bir yük getirmeyeceği kanısına dün akşam vardık. O
düzenlemeyi de ona göre revize ettik.
Efendim, Sayın Özel patent konusuyla alakalı
İlgili komisyona bir tasarı geldi, sonra kayboldu, nerede? diyor.
İlgili bakanlıktadır mutlaka.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Öyle değil. Geçen yıl
sıra sayısı bile aldı da Gündeme getirtmeyeceğiz.
diyor birtakım lobiler. Hakikaten de gelmiyor, şaşırıyoruz.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Ha, onu ben bilmiyorum. Ben, şimdi kendi Bakanlığımın
sahibi olduğu... Tabii ki bütün tasarılar Hükûmetindir ama aynı
zamanda, o tasarılardan sorumlu bakanlıklar var. Tüketici kanun
tasarısı Hükûmetin tasarısıdır, sorumlu bakanlık
bizim bakanlığımızdır, ben bunu takip ediyorum. Demin
burada sözü edildi, elektronik ticaret kanunu. Onu da Adalet
Bakanlığı getirmiş ama daha çok bizim
Bakanlığımızı ilgilendiriyor çünkü sorumlu
bakanlık olarak, uygulayıcı bakanlık olarak Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı gösteriliyor. Sanırım, onu da uygun
bir zamanda alacağız. Ama, ben bu konuyu da ilgili bakan
arkadaşlarımla görüşeyim nedir, nerede kaldı diye, sizi de
bilgilendirmesini ondan rica edeyim.
Sayın Erdemirin Vejetaryen etiketlerle ilgili ne
düşünüyorsunuz? Müjdeniz var mı? sorusu: Onu da milletvekili
arkadaşımız burada ifade ettiler. Bu yasanın uygulanmasıyla
alakalı aşağı yukarı 20yi aşkın ikincil
düzenleme öngörülüyor. Sanırım, o düzenlemeler kapsamında o
konuya da bir çözüm getirebiliriz.
Sayın Tanal tekrar- sorusunda Tüketici Konseyini
niye etkin hâle getirmiyoruz? diyor. E, zaten bu tür konseyler
yapıları itibarıyla danışma organı, tavsiye
kararı oluşturmak amacıyla kurulur. Buna benzer bütün
yapıların işlevi de bu. Ama, inşallah, biz, bu Konseyin
yeni yapısıyla birlikte daha etkin, daha üretken hâle getirilmesini
sağlama noktasında bir kararlı duruşumuz var, bunu
gerçekleştireceğiz.
Sayın Özel tekrar- bir sorusunda Efendim,
cezaevleri kantinlerinde fahiş bir sömürü var. diyor. Bakın,
değerli arkadaşlar, Bakanlığımız Tüketicinin
Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğünün bütün
çalışma alanları, görev, yetki ve sorumluluğu hem piyasanın
gözetim ve denetimini yapmak ve hem de tüketici hakkını -özel
sektörde olsun, kamuda olsun- koruyucu önlemler almaktır; bunu ya resen
yapar ya da talep üzerine yapar. Bu konuyla alakalı bugüne kadar bizim
Bakanlığımıza ulaştırılmış bir
şikâyet vaki değil. Ama ilginçtir, muhtemeldir yani sizin burada
ifade ettiğiniz bu kaygıların olası olduğunu ben de
düşünüyorum. Dolayısıyla, bu konuda biz ilgili bakan
arkadaşımıza mutlaka bir hatırlatma yapacağız.
Elbette ki cezaevlerini de rekabete açıp oradaki hükümlü ya da
tutukluların tüketici ihtiyaçlarını giderme bağlamında,
böyle bir serbest piyasa ortamı oluşturamayız ama onların
hak ve hukukunu, en azından onlara sunulan ürünlerin sağlık ve
içerikleri itibarıyla ve elbette ki fiyatları itibarıyla gerekli
koruyucu önlemlerin alınması gerektiği yönündeki görüşünüze
katılıyorum.
Ben de bütün arkadaşlarıma katkıları
dolayısıyla teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Milletvekili, otuz saniyemiz
kaldı. Çok kısa soru sorabilirseniz, Sayın Tanal, size söz
vereceğim ama cevap alamayacaksınız çünkü süre bitecek.
Sayın Bakana da cevap süresini verelim.
Sadece bir soru. Buyurun Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Evet, dün, tasarının 27inci maddesinde erken
ödemeyle ilgili yüzde 2 cezai şart kalktı; doğru, güzel. Ancak,
bu Sözleşmeyle banka bunu alamaz. ibaresi olduğu için, böyle bir
riskle tekrar karşı karşıyayız. Umarım, ilerleyen
saatlerde veya maddelerde, İç Tüzükün vermiş olduğu yetki
uyarınca, bu tasarının 27nci maddesi göz önüne alınarak
Tekrar alamaz. ibaresini de koymayı düşünürsünüz inşallah.
Yetersiz yani bu.
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
27nci maddenin dün akşam müdahale edilen şekli itibarıyla
tüketici aleyhinde herhangi bir sorunsal uygulamaya yol açacak içeriği
yoktur. Bu konudaki kaygınıza iştirak etmiyorum. Tüketicinin
hukuku dün akşam yapılan düzenlemeyle daha da etkin hâle
getirilmiştir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, soru-cevap işlemi
tamamlandı.
Birleşime kırk dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.39
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.25
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Muharrem IŞIK
(Erzincan)
-----
0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 14üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
490 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o
madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
31inci maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490
sıra sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun
tasarının 31 inci maddesinin (1) inci fıkrasında bulunan
"ve bu hesaptan sadece kredi ile ilgili işlemler
yapılması" ibaresi madde metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Osman Aydın Kemal
Değirmendereli
İzmir Aydın Edirne
Ümit Özgümüş Hasan Ören Turgut
Dibek
Adana Manisa Kırklareli
Haydar
Akar
Kocaeli
TBMM Başkanlığına
490 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 31. maddesine
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
(5) Dövize endeksli kredilerin geri ödenmesinde kullanıma
yasaklandığı tarih itibarıyla geçerli kur üzerinden TLye dönüştürülerek
elde edilen miktar esas alınır.
Alim Işık Enver
Erdem Sinan
Oğan
Kütahya Elâzığ Iğdır
Oktay
Vural Sümer
Oral
İzmir Manisa
BAŞKAN Son okunan önergeye Komisyon katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANIFF ORHAN KARASAYAR
(Hatay) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET
BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge
üzerinde Kütahya Milletvekili Alim Işık, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK
(Kütahya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 490 sıra
sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun
Tasarısının 31inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
önerge hakkında söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu tasarıda ciddi
düzenlemeler yer aldığı gibi eksiklikleri de söylemeden geçmemiz
mümkün değildir. Bilindiği gibi, ülkemizin içinde bulunduğu
ekonomik durumun giderek kötüleşmesi, birçok
vatandaşımızın bankalarla muhatap olmasına ve bu
muhatapların sonuçta değişik vesilelerle mağdur
olmasına yol açmaktadır. Bu mağdur kesimlerden birisi de dövize
endeksli olarak kredi çekmiş; ev almış, araba almış ya
da başka bir taşınmaza yatırım yapmış olan
vatandaşlarımızın, bu kredilerini geri ödemede çektikleri
sıkıntılardır. Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe
Komisyonuna da getirilen bu sorun, umarım Meclisimizin alacağı
kararla ve Genel Kurulumuzun önergemize
vereceği destekle çözülmüş olacaktır.
Değerli milletvekilleri, tüketici kredileri
içerisinde söz konusu durumda olanların oranı aslında çok fazla
değildir. Yüzde 2lik bir orandır yani toplam tüketici kredileri
içerisinde dövize endeksli olarak borçlanmış olanların
oranı yüzde 2ler civarındadır. Bu yüzde 2lik kesimin içinde
bulunduğu sorun, onlar açısından son derece büyüktür. Çünkü,
dövize endeksli kredi kullanımı 22 Haziran 2009 tarihinde Merkez
Bankasının yayınlamış olduğu 2009/22
sayılı Genelgeyle yasaklanmıştır. Ancak, o tarihten
önce bu kredileri almış olan vatandaşlarımızın,
gerek döviz kurlarındaki yükselme gerekse ekonomik durumlarındaki
kötüleşme nedeniyle bugüne kadar kredilerini geriye ödeyemedikleri için
ciddi mağduriyetler yaşadığı bir sorunu çözmek
istiyoruz burada. Sayın Bakan da sorular bölümünde sormuş
olduğum soruya cevaben, aslında bunun olabileceğini ama bir
teknik hesaplama gerektiğini söyledi; ben kendisine huzurunuzda
teşekkür ediyorum. Bunun çözümü elbette ki bir teknik
çalışmayı gerektirebilir ama bu önergeyle bu kanuna eklenmesi
durumunda, çıkartılacak olan yönetmeliklerle bunun nasıl
düzenleneceği konusu zaten bir zaman tanımaktadır.
İnanıyorum ki beş altı aylık süre içerisinde,
yönetmeliklerin düzenlenmesi sürecinde de bu teknik çalışma
sonuçlanmış olacaktır. Ama, bunu bugün burada yapmayalım,
daha sonra başka bir kanunda düzenleyelim diye sorunu ötelemek Türkiyeyi
iyiye götürmeyecektir. Bu nedenle, bu önergenin çok yerinde bir önerge
olduğunu ve Genel Kurulun siz değerli üyelerinin vicdanlarına,
oylamada, bunu bıraktığımı ifade etmek istiyorum.
Sadece dövize endeksli kredi çekenler mi sorun yaşamaktadır?
Hayır, Türk parası cinsinden kredi çekmiş, kredi çekilirken
kefil olmuş birçok vatandaşımızın da bugün bu tüketici
haklarını korumayla ilgili kanunda sorunlarının çözülmesi
beklentisi vardır.
Yine, sorular bölümünde sordum ama tabii, Sayın
Bakanımız vakit darlığı nedeniyle detaylı
açıklayamadı. Bugün, yaşanmış bir örneği sizlerle
paylaşarak sorunun ne kadar büyük olduğunu ifade etmek istiyorum.
2005 yılında 17 bin TLlik bir araç kredisine kefil olan bir
vatandaşımız, daha sonra ilgili bankanın talebi üzerine,
Aracı getir, bu işi bitirelim. dendikten sonra 25 bin TLlik
aracını teslim etmesine rağmen sorun çözülememiş, 2005
yılındaki 17 bin TLlik borç bugün 95 bin TL üzerinden haciz
aracılığıyla alınmak istenmektedir.
Değerli milletvekilleri, geriye dönük bu tür
borçlanmalarda da bir sınır koymamız lazım. Eğer bunun
önünü kapatamaz da kanunun yayımlandığı tarihten itibaren
çekilecek krediler için ya da kredi kartları uygulamaları için bu
hükümleri geçerli hâle getirirsek vatandaşın sorunu çözülmeyecek.
Ben bu duygu ve düşüncelerle önergemize
desteğinizi bekliyor, tekrar saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.33
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.48
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Muharrem IŞIK
(Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 14üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
490 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 31inci maddesi üzerinde, Kütahya Milletvekili Alim
Işık ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında
istenilen karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir,
karar yeter sayısı vardır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN Diğer önergeye geçiyorum.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Başkanın karar yeter sayısı
istenmeden karar yeter sayısı aramasının Anayasanın
96ncı maddesine göre doğru bir uygulama olduğuna ilişkin
açıklaması
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, biraz önce
kimse karar yeter sayısını istemediği hâlde siz dediniz ki
birleşime ara verince Ben karar yeter sayısını istedim.
Yaptığınız doğru ama bundan sonra da böyle
yapacaksınız. Çünkü, karar yeter sayısı Anayasadan
kaynaklanıyor. Anayasanın 96ncı maddesine göre Türkiye Büyük
Millet Meclisi üçte 1 sayıyla toplanır, dörtte 1inin bir
fazlasıyla karar verir. Bu açık ve kesin bir anayasa hükmüdür.
Dolayısıyla, bundan sonra
BAŞKAN Sayın Genç, konuyu
değerlendirdik. Grup Başkan Vekilinizle görüşürseniz
anlaşabilirsiniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, ben de söyleyeyim,
tutanaklara geçsin.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür etmene gerek yok.
BAŞKAN Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, dinler
misin beni?
ÜLKER CAN (Eskişehir) Dinlemeyin, hiç dinlemeyin.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, beni dinler
misin?
BAŞKAN Lütfen Grup Başkan Vekilinizle
görüşür müsünüz, lütfen
KAMER GENÇ (Tunceli) Burada bir milletvekili
konuşurken boynunu eğdiremezsin, boynunu dik tutmak zorundasın,
başını dik tutacaksın; tamam mı?
BAŞKAN Tutanaklara geçti.
Çok teşekkür ederim, sağ olun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Evvela
yaptığınız
Bakın, bundan sonra eğer buna riayet
etmezsen Anayasayı ihlal etmiş olursun.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
3.- Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün; 5464 Sayılı Banka Kartları ve Kredi
Kartları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın; Kredi Kartları Faizlerinin
İndirilmesi Hakkında Kanun Teklifi, İzmir Milletvekilleri
Alaattin Yüksel ve Mustafa Moroğlunun; Banka Kartları ve Kredi Kartları
Kanunu ile Bankacılık Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın;
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Adana
Milletvekili Ali Halamanın; Banka Kartları ve Kredi Kartları
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin; Banka Kartları ve Kredi Kartları
Kanunu ile Bankacılık Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/787, 2/34, 2/49, 2/109, 2/280, 2/461, 2/576,
2/726, 2/882) (S. Sayısı: 490) (Devam)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet burada.
Şimdi diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490
sıra sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun
tasarının 31 inci maddesinin (1) inci fıkrasında bulunan
"ve bu hesaptan sadece kredi ile ilgili işlemler yapılması"
ibaresi madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif
ederiz.
Turgut Dibek (Kırklareli) ve arkadaşları
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde, Kocaeli Milletvekili
Haydar Akar.
Buyurun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun
Tasarısının 31inci maddesi üzerine vermiş olduğumuz
önerge üzerinde konuşacağım ama önergeye gelmeden önce de yine
tüketicinin korunmasıyla ilgili, keşke Bakan da burada olsaydı,
ona bir soru önergesi verdim ama Bakan burada olmadığı için
umarım arkadaşlar kendisine iletirler.
Aslında, tüketicilerden en çok mağdur olanlar
-tüketici kredisiyle birlikte- otomobil alan tüketiciler. Bu alanda iki
şekilde mağduriyet mevcut. Bir tanesi, bu vatandaşların
karşılığını bulamaması Türkiyede.
Nasıl karşılığını bulamamaları? Yani,
problemleriyle ilgili karşılık bulamıyorlar. Aslında,
Avrupadan baktığınızda veya... Hükûmetinizin övündüğü
bir şey var, Türkiye en büyük otomobil üreticilerinden biri olarak kabul
ediliyor. Baktığınız zaman böyle ama Türkiyede
kullanılan otomobillerin yüzde 75ine yakını ithal yani Türkiye
tam bir otomobil pazarı, yabancı otomobil pazarı. Peki, bu
otomobiller Türkiyeye girdiğinde gerekli denetimden, gerekli testlerden
geçiyor mu? Tabii ki. Bunlar uluslararası kartel, sermaye; bunlara
ihtiyaç yok. diyeceksiniz. Doğrudur,
ihtiyaç yok belki, hepsinin standartları var ama bir problemle
karşılaştıklarında tüketiciler
karşılarında muhatap bulamıyorlar. Neyle korunmaları
gerekiyor? Tüketiciyi koruma yasasıyla korunmaları gerekiyor. Peki
korunuyorlar mı? Hayır, korunmuyorlar.
Yine, Türkiyede üretim yapan çok dev bir otomobil
üreticisinin ama Türkiyede üretmediği modellerinde, 2010 ve 2011
yıllarında, yağ yakma problemiyle karşılaşılıyor.
Bu yağ yakma problemi sonucunda, insanlar bireysel olarak mahkemelere
başvuruyorlar. Mahkemeyi kazananlar var, kaybedenler var ama
çoğunluğu mahkemeyi kazanıyor. Tabii, kazanırken bu, bir
elin beş parmağını geçmiyor kazananların
sayısı ya da başvuranların sayısı çünkü
Türkiyede hak aramak henüz çok gelişmiş bir vaka değil ama
mahkeme bunların lehine karar veriyor. Tüketici yasası şunu
getiriyor: Herkes bireysel olarak başvuracak, uğradığı
mağduriyetin karşılığını mahkeme
kanalıyla alacak. Yine, bugün Kocaelide böyle bir mağdur
vatandaş, mahkemeye gitmeden, satın aldığı
şirkete başvuruyor ve diyor ki: Ben bu şekilde mağdurum,
otomobilin değişmesini istiyorum. ve değiştiriliyor ama
sadece o vatandaşın otomobili değiştiriliyor, binlerce
insan
2010 model ve 2011 model, üç ayrı modelde aynı problem var,
tespit edilmiş problem var; mahkeme kararlarıyla, bilirkişi
kararlarıyla tespit edilmiş problem var. Peki, böyle olunca, yani
tüketicilerin tek tek başvurması, mahkeme kararı
aldırması yerine, işte, tüketiciyi koruma kanununda olması
gereken şeylerden bir tanesi de bu. Ama baktığınız
zaman bu tüketici koruma kanununa, böyle bir şey görmüyorsunuz. Ne
görmemiz gerekiyor? Birden fazla üründe, aynı üründe, eğer ayıp,
gizli ayıp -neyse artık- tespit edilmişse ve bu, ilgili kurumlar
tarafından ve bilirkişi heyetleri tarafından tespit edilmişse
bunların geri çağrılması gerekiyor üretici firma
tarafından. Peki, bunu kim yapıyor? Avrupalı, aynı
otomobiller için yapmış, üç ayrı model için, 2010, 2011de üretilenler için bunları
yapmış ama Türkiye bunu yapmıyor. Niye yapmıyor? Çünkü
bugün çıkardığınız yasa da yine o kartelleri, büyük
üreticileri kolluyor. Yine, bu yasanın içerisinde tüketici yok
arkadaşlar. Bakın, Reklam Kurulunu oluştururken bile tüketicinin
temsilcisi en az sayıda temsil ediliyor, devletin bütün kurumları
yerleştiriliyor ama tüketici derneklerinden bir kişi
alınıyor. Onun için tüketici yok bu yasanın içerisinde.
Size, yine -zamanım az kaldı- bir örnek vermek
istiyorum: Türkiyede kredi kartları yeni kullanılmaya
başlandığında ilk kredi kartı -herkesin
hatırlayacağı gibi- bir Türk şirketine ait bir karttı,
alışveriş kartıydı bu, bir banka kartı
değildi, daha sonra bir banka satın aldı. Sonra, bu kredi
kartının 1 milyon 200 bin adetti Türkiyedeki sayısı ve bir
günde bütün hesaplardan, bütün insanlardan bir ürün bedeli olarak 10 TL tahsil
ettiler, ekstrelerine yansıdı ve tahsil ettiler. Altında
şöyle bir not geçiyordu: Eğer bu ürünü kabul etmiyorsanız istemiyorsanız
lütfen yazılı olarak bize başvurun. diyordu. Bakın, 1
milyon 200 bin tane, 10la çarptığınızda 11 milyon 200 bin
TL yapıyor bunun karşılığı, cebine nakit olarak
bir ayda koyduğu para. Ve bu şirket hakkında, bu kart
hakkında tek kelime işlem yapılmadı. Neymiş? Üretici
veya mağdur buna yazılı başvuracakmış. Böyle bir
olayda ne yapması lazım Tüketiciyi Koruma Birliği Derneğinin,
kurumların? İşte, o üretici firmaya veya onu dikte eden firmaya
Bu haksız kazancı geri ödemelisin, haksız tahsilatı geri
vermelisin. demeli. Türkiye'de bu yapılıyor mu?
Yapılmıyor.
Yine, kredi kartlarıyla ilgili birçok bankalarda
hesaplarımız var, hesaplarımızdan dünya kadar para
çekiliyor. Niye çekiliyor? İşlem bedeli diyor, EFT bedeli diyor,
fatura ücreti diyor, diyor da diyor.
Peki, bu hesap niçin açılmıştır?
Banka beni müşteri olarak kabul etmiş, paramı oraya
yatırmam karşılığında hizmet verecek. Ama ne
yapıyor? Bu hizmeti ücretlendiriyor, paramı da kullanıyor,
hizmeti de ücretlendiriyor? Karşılığında ne
yapıyorsunuz? Sadece kredi aldığınız hesaba
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAYDAR AKAR (Devamla) -
ilişkin masraflar ortadan
kaldırılıyor, bu da doğru bir şey değil.
Bu yasanın tüketici lehine
değiştirilmesini talep ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ederim Sayın Akar.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
31inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
32nci maddede bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 sıra sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısının 32
nci maddesinin (2) nci fıkrasında bulunan "Konut finansmanı
sözleşmesi" ibaresinden sonra "koşulları, faiz oranı,
süresi ve faiz dışı alınacak miktarları içeren
biçimde" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal
Değirmendereli
Edirne
Mehmet Ali Susam Ümit
Özgümüş Turgut Dibek
İzmir Adana Kırklareli
Haydar Akar Hasan
Ören Osman Aydın
Kocaeli Manisa Aydın
BAŞKAN - Okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili
Melda Onur konuşacak.
Buyurun Sayın Onur. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
MELDA ONUR (İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli vekiller; konut
konusuna geçmeden önce küçük bir not iletmek istiyorum size. Biz bu tüketici yasası
görüşmelerini duyduğumuzda hemen bir önerge üzerinde
çalışmaya başladık. Aslında, bir süredir
çalışıyorduk bu önergeyle ilgili, bayağı
uğraştık. Çünkü bununla ilgili daha önce, belki de tutanaklara
hiç geçmemiş, bu literatüre hiç geçmemiş bir konu olduğu için,
gıda üzerine gittik, olmadı; veterinerlikle ilgili bir yasa var, o
olmadı; buraya geldik, dedik ki: Burada bir yere sokuştururuz
mutlaka. Dün Sayın Bakandan -burada yok kendisi ama- bunun
olabileceği sözünü aldık.
Bu şöyle bir şey: Aslında tüketici demek
farklı yaşam tarzı demek, farklı tüketim ihtiyaçları
demek.
Biz bu önergede, vegan, vejetaryen ve hayvan testi
hassasiyetli tüketiciler için etiketlere bir işaret istemiştik. Bu
işareti dünya bir şekilde yapıyor yani bunun çeşitli örnekleri
var şurada gösterdiğim gibi.
Bunu, belki bir yasa maddesi olarak değil ama teknik
arkadaşlar dediler ki: Biz bunu başka türlü bir düzenlemeyle
yapabiliriz. Bu yönde olumlu olduğunu düşünüyorum çünkü dün biz bunu
Twitterda yaydığımızda, Bakana da bir sürü insan mesaj
attı.
Şunu söyleyeyim, biz bunu dün duyurduğumuzda
birisi şöyle demiş: Ya, ülkenin bu kadar derdi var, niye bunlarla
uğraşılıyor? Ülkenin dertlerini beklersek, hani bu
marjinal dediğimiz, belki de küreselleşmeyle ortaya çıkan yeni
tip tüketicilerin sorunlarına hiç değinmemiş oluruz.
Arkadaşlar, tüketici demek aynı zamanda yeni
yaşam tarzları ve yeni yaşam şekilleri demektir. Ben, biraz,
size, kalan süremde bu yeni yaşam tarzları, yeni şekillerden söz
etmek istiyorum.
Evet, vegan nedir, aslında kısaca onu
söyleyeyim. Vegan, hayvan ürünü yemediği gibi, hiçbir şekilde
hayvansal ürün kullanmayan kişidir. Vejetaryenin ne olduğunu
biliyorsunuz, hayvan testini de muhtemelen duymuşsunuzdur daha önce.
Biz, bununla ilgili olarak, bir mahkûmun talebi üzerinden
cezaevi yönetmeliğini değiştirtmiştik. Bundan da çok memnun
olduk, Adalet Bakanı da çok memnun olmuş ki Bizim cezaevlerimizde
vejetaryen yemek çıkar. diye daha sonra övünmüşlerdi, biz de bu
övünce katılıyoruz.
Tabii, ülkemiz aslında 75 milyon ama yüzde 50, yüzde
50 değil, müthiş bir geçirgenlik var. Bazıları nohutlu pilav
yer, bazıları risotto yer; bazıları vegan olur,
bazıları et yer; bazıları içki içer, bazıları
içki içmez, bazıları alkol alır. Alkol alanlar da vatandaştır,
vergi öderler, bir de üstüne üstlük alkolün üzerindeki ciddi vergileri ödeyerek
duble yolların yapımına katkıda bulunurlar.
Sayın Bakan burada yok ama -başka bir komisyon
geldi galiba, bilmiyorum- ben yine de duyurayım: Şimdi, bu yurt
dışına çıkanlar
Free-shopta ciddi bir kavga kopuyor bu 1
litrelik yasak nedeniyle. Bunu buradan duyurmak istiyorum. İnanın,
şu anda free-shoplarda ve özellikle sınırlarda arabayla gümrük
geçişlerinde vatandaşla oradaki memur arasında olay
çıkıyor, bir. Her içki alan kişinin oraya kaydı tutuluyor,
pasaportlara işleniyor. Ben çok merak ediyorum, acaba fişleniyorlar
mı? Yani, Hükûmetimiz şöyle bir şey mi yapıyor: Kaç
kişi votka içiyor, kaç kişi rakı içiyor, kaç kişi
şarap içiyor? 1 litre, gerçekten şu kadar bir şişe.
Düşünün ki Fransaya gidiyorsunuz ve siz şarap içiyorsunuz,
yaşam tarzınız bu, getiremiyorsunuz. Bu konuyla ilgili olarak
önümüzdeki günlerde bir düzenleme ihtiyacı olacak bence ve ben bunu
getireceğim. Bu, yaşam tarzına bir saygıdır. Bu konuda
da hep saygıyla övünen iktidarın hassasiyetini bekliyoruz.
Konut kısmına gelince: Son dönemde bu konut
meselesi çok konuşuldu. Evet, insanlar konutları kiralarlar ama o
kiralanan konutlarda nasıl yaşanacağı tamamen onlara
bağlıdır. Evlerdeki bu kızlı erkekli oturma meselesinde
şunu söylemek istiyorum arkadaşlar: Eleştirimiz
Başbakanın bir yaşam tarzını nasıl
düşündüğü felsefesiyle ilgili değildir, karşı
tarafın yaşam tarzını bir suç unsuru olarak gösterilmesi ve
bunun bir adli vaka olarak gösterilmesi, buraya bir polis baskını,
hatta -gazetede okuduk- bir terör örgütü muamelesi yapılmasıdır,
baştan hedef gösterilmesidir. Bir başbakanın bunu yapmaması
gerekir. Bu, önümüzdeki dönem siyasette bir kapı açar ama çok karanlık
bir kapı açar.
Ben hayırlı olmasını diliyorum yasanın.
Hepinize iyi günler diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Onur.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
32nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
32nci madde kabul edilmiştir.
33üncü maddede bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 sıra sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısının 33
üncü maddesinin (1) inci fıkrasında bulunan makul bir süre
ibaresinin bir iş günü şeklinde değiştirilmesini,
fıkranın sonuna Tüketici bu süreyi beklemek
istemiyorsa yazılı olarak beyan eder. Sözleşme öncesi
bilgilendirme yükümlülüğünün ispat yükümlülüğü kredi verene aittir.
ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Osman
Aydın
İzmir Aydın
Ümit Özgümüş Hasan
Ören Turgut Dibek
Adana
Manisa Kırklareli
Haydar Akar Aykan
Erdemir
Kocaeli Bursa
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Bursa
Milletvekili Sayın Aykan Erdemir, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
AYKAN ERDEMİR (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Başbakan Sayın
Erdoğan Finlandiya ziyareti sırasında Angry Birds
(Kızgın Kuşlar) oyununu, uygulamasını üreten Rovio
adlı şirketin yöneticisi Mikael Hede Bu kuş neden
kızgın? diye sormuş.
Türkiyede ne zaman evleneceğimize, kaç çocuk
yapacağımıza, ne yiyip ne içeceğimize, hangi müziği
dinleyip hangi diziyi seyredeceğimize karışan Sayın
Erdoğanın Finlandiyada bilgisayar oyunlarına
karışması şaşırtıcı değildir.
Erdoğanı kızdıran kuşun izini sürdük, eşkalini
belirledik. Bu kuş neden
kızgın? diye soran Başbakanımızın
merakını gidermeyi bir millî görev olarak görmekteyiz. İşte
kızgın kuş. Bu kuş neden kızgın,
araştırdık, yanıtını bulduk, milletimizle
paylaşacağız. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, bu kuş neden kızgın?
Finlandiyanın nüfusu 5,5 milyon, dünyanın en büyük 112nci ülkesi;
Türkiyenin nüfusu 76 milyon, dünyanın en büyük 18inci ülkesi. Peki,
uluslararası patent başvurularına bakalım; Finlandiya 2010
yılında 2.138 uluslararası patent başvurusunda
bulunmuş, Türkiye ise yalnızca 480. Yani, Türkiye Finlandiya
nüfusunun 14 katı; 3 çocuk, 5 çocuk, 7 çocuk yapalım
Nüfusunun 14
katı ama ne yazık ki patent söz konusu olduğunda, bilim söz
konusu olduğunda, teknoloji söz konusu olduğunda Finlandiya
Türkiyenin 4 katı. Ya, bu kuş kızgın olmasın da ne
yapsın değerli milletvekilleri? Bu kuş kızgın. (CHP
sıralarından alkışlar)
Yine sorduk Bu kuş niye kızgın? diye.
Economist dergisi Demokrasi Endeksinde Finlandiya 9uncu sırada, Türkiye 88inci sırada. Freedom Houseun
İnternet Özgürlüğü Raporunda Finlandiya tamamen özgür, Türkiye yarı özgür. Sınır
Tanımayan Gazetecilerin Dünya Basın Özgürlüğü Endeksinde
Finlandiya dünya 1incisi, Türkiye
154üncü sırada, dünya sonuncusu. Maalesef bu kuş kızgın.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı
İnsani Gelişme Endeksinde Finlandiya 21inci, Türkiye
90ıncı. Dünya Ekonomik Forumu Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporunda
Finlandiya dünya 2ncisi, Türkiye
120nci. Kişi başına gelirde Finlandiya 13üncü, Türkiye 62nci.
İnsan Sermayesi Raporunda Finlandiya 2nci, Türkiye 60ıncı. İngilizce
yeterlilikte Finlandiya 7nci, Türkiye 41inci. Küresel Rekabet Raporunda
Finlandiya 3üncü, Türkiye 43üncü. Bu kuş kızgın. Bu kuş
kızgın olmasın da ne yapsın?
Bakalım Finlandiyaya. Beşikten mezara sosyal
devlet. diyor, Okul öncesi eğitimden üniversiteye parasız
eğitim diyor. 2003 yılında 3 öğrenci Helsinki Teknoloji
Üniversitesinden mezun oluyor, bir oyun tasarlıyorlar. 2005
yılında bir yatırım meleği ellerinden tutuyor. 2011
yılında risk sermayedarları yatırım yapıyor ve bu
kızgın kuş karşımıza çıkıyor. Bu
kızgın kuşu bugün 2 milyar insan kullanıyor. 650 çalışan
bu kızgın kuşu üretiyor. Yılda 150 milyon avro gelir elde
ediyor. Peki, bizde kızgın kuşu tasarlayacak gençler Biz de
parasız eğitim istiyoruz Finlandiya gibi. diyen gençler ne oluyor?
Hapse tıkıyoruz ve kuşu kızdırıyoruz
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Kuş kızgın, Türkiye okuryazar değil,
aktif okuryazar değil. Kuş
kızgın, Türkiye bilişim okuryazarı değil. Kuş kızgın, Türkiye finans
okuryazarı değil. Kuş kızgın, Türkiye medya
okuryazarı değil. Bu kuş kızgın olmasın da ne
yapsın?
Uluslararası Öğrenci Değerlendirme
Programının (PISA) finansal okuryazarlık testini bugün 18 ülke
yapıyor, Türkiye nedense bu adımı atamıyor. Bu testin
maliyeti 40 bin avro. 40 bin avro için Türkiyeyi düşük iç tasarrufa,
finansal okuryazar olmayan bir topluma, cari açığa mahkûm ediyoruz,
yalnızca 40 bin avro için Türkiye'nin ekonomik geleceğini çöpe
atıyoruz. Ben isterdim ki Sayın Başbakan öğrenci evlerini,
kızlı erkekli meseleleri konuşmasın, Sayın
Başbakan orta gelir tuzağını konuşsun, düşük iç
tasarrufu konuşsun, kadın istihdamını konuşsun,
finansal okuryazarlığı konuşsun, yatırım
meleklerini konuşsun, risk sermayesini konuşsun, cari
açığı konuşsun, bilişim okuryazarlığını
konuşsun.
RECEP ÖZEL (Isparta) Yatırım melekleri kim,
yatırım melekleri?
AYKAN ERDEMİR (Devamla) - Konuşmamız
gereken pek çok konu var ama konuşmamız gereken konu, bugün, bu
kuşun neden kızgın olduğu. Bu kuş Sayın
Başbakana kızgın. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Milletvekili.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
33üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
34üncü maddede iki adet önerge var, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
490 Sıra Sayılı Tasarının 34.
Maddesinin (1). fıkrasında geçen en az iki ibaresinin en az üç,
en az otuz ibaresinin de en az altmış olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Alim
Işık Lütfü
Türkkan Emin Haluk Ayhan
Kütahya Kocaeli Denizli
Yusuf Halaçoğlu Mehmet
Günal
Kayseri Antalya
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 sıra sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısının 34
üncü maddesinin (1) inci fıkrasında yer alan tüketicinin de
birbirini izleyen en az iki taksiti ödemede ibaresinin tüketicinin de kalan
borcun en az onda birini oluşturan ve birbirini izleyen en az iki taksiti
veya kalan borcun en az dörtte birini oluşturan bir taksiti ödemede
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Osman
Aydın Turgut Dibek
İzmir Aydın Kırklareli
Ümit Özgümüş Haydar Akar Hasan Ören
Adana Kocaeli Manisa
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İlhan Demiröz, Bursa
Milletvekili konuşacak.
Süreniz beş dakikadır. (CHP
sıralarından alkışlar)
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 490 sıra
sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun
Tasarısının 34üncü maddesinde vermiş olduğumuz
önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla ve
sevgiyle selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, temerrüt, bu 34üncü
maddenin konusu. Temerrüt, hukuk dilinde gecikme, direnme gibi sözcüklerle
ifade edilmektedir. Ben gerçekten direnme kelimesini duyunca dedim ki:
Direnmelere bu Hükûmetin büyük bir alerjisi var, her direnen bölgeye mutlaka
TOMAlarla, tazyikli sularla, coplarla, biber gazıyla gittiler. Eğer
bu temerrüt gerçekten direnme ise zannediyorum bunu da, tüketicilerin lehine
olan bu maddeyi de geri çekebilirler. Ama araştırdım ki daha
sonra, temerrüt de borcun zamanında ifa edilmemesiymiş. Bundan
dolayı ben de rahatladım çünkü böyle bir konunun önemini biliyorum.
Burada borçlarla ilgili alacak temerrüdü ve bir de
borçların temerrüdü var. Biz ne istiyoruz önergemizde? Önergemizde
istediğimiz husus şu, değerli arkadaşlar: Kalan borcun en
az onda 1ini oluşturan ve birbirini izleyen en az 2 taksitli veya kalan
borcun en az dörtte 1ini oluşturan 1 taksitin ödenmesi şeklinde.
Yani vatandaşın, ilgili kişilerin
sıkıntılarına bir nebze çözüm bulmak için.
Şuraya gelmek istiyorum: Evet, borçla ilgili,
temerrütle ilgili bu hususlar varken, arkadaşlar, değerli
milletvekilleri, devletin, temerrütle ilgili yani çiftçilere olan
borçlarıyla ilgili, çiftçilerin alacakları ile ilgili hiçbir zaman bu
konuda hoşgörülü olmadığını ifade etmek istiyorum ve
hemen buradan size bir iki örnek vereyim. Örneğin, bunlardan bir tanesi
sözleşmeli tarım. Tek taraflı sözleşme
yaptırıyorsunuz ve üreticileri yani çiftçileri doğrudan
doğruya siz oradaki sözleşmenin diğer tarafıyla -zaten
çiftçilerin bir sözleşme yapma imkânı yok- sadece ilgili
firmaların yapmış olduğu sözleşmeli tarımla
ilgili maddeyle karşı karşıya bırakıyorsunuz.
Orada tabii ki temerrütle ilgili, faizle ilgili bütün konuları tek taraflı
bu şekilde ilgili firma üreticiyi sıkıntıya sokarak
yapıyor.
Aynı konu yine sulama birliklerine olan borçlar var,
faizleri her geçen gün artıyor ama gelin görün ki tarımsal sulama
abonesi toplam elektrik abonesinin yüzde 1,3ü, tarımsal sulamada
kullanılan elektrik Türkiye elektriğinin yüzde 2,7si ama alacak
konusunda Türkiyede en önde, birinci sırada geldiğini ifade etmek
istiyorum.
Yine, Hükûmetin temerrüt konusundaki bir başka
örneğini de şöyle söylemek istiyorum: 2006 yılında, bu
Hükûmetin her zaman övündüğü bir
Tarım Kanunu var. Tarım Kanununun 21inci maddesi şöyle diyor:
Bütçeden ayrılacak olan gayrisafi yurt içi hasıladaki payın
yüzde 1inden az olmamak üzere çiftçiye yardım yapılır. Peki, arkadaşlar,
2007den itibaren 2013e kadar, 2013 yılı dâhil acaba çiftçilere
yüzde 1in üzerinde bu Hükûmet yardım yapmış mıdır?
Hayır. Bu yardımları yapmamıştır ve bugün buradan
altını çizerek özellikle söylemek istiyorum ki bu Hükûmetin çiftçi
kardeşlerimize, 2007den 2013 yılına kadar, toplam 29 milyon 500
bin TL borçları vardır. Peki, burada o zaman soruyorum: Bu borçlarla
ilgili temerrüt durumunun ne şekilde olacağını ilgili
Tarım Bakanlığının, Maliye
Bakanlığının cevaplamasını isterim.
Ayrıca, bir konuya daha dikkat çekmek isterim
arkadaşlar. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu konuda, ödenmesi
konusunda kanun teklifi verdik ama onlar ilgili yerlerde bekliyor.
Hepinize saygılar ve sevgiler sunuyorum.
Sağ olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Demiröz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, karar
yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN -
ve karar yeter sayısı
arayacağım:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) Elektronik cihazla
yapalım.
BAŞKAN Peki, elektronik cihazla oylama
yapacağım ve üç dakika süre vereceğim.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.19
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.28
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Muharrem IŞIK
(Erzincan)
-----
0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 14üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
34üncü madde üzerinde, Bursa Milletvekili İlhan
Demiröz ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar
yetersayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yetersayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
elektronik oylamayla siz karar yetersayısı
aramıştınız, dolayısıyla aynı işlemi
tekrar etmeniz gerekiyor.
BAŞKAN Şart değil, öyle olduğunu
söylediler.
OKTAY VURAL (İzmir) Evet efendim, öyle olması
gerekiyor.
BAŞKAN - Kâtip üyeler arasında da bir problem
yok.
OKTAY VURAL (İzmir) Ama yani karar
yetersayısıyla ilgili işlemin devam ettirilmesi gerektiği
BAŞKAN Uygulamanın böyle olduğunu
söyledi teknik arkadaşlar Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) Aynı işlem devam
eder efendim, kural odur.
BAŞKAN Yok artık, onu yapmayalım, yeni
yeni kurallar yapmayalım.
Teşekkür ederim.
Şimdi, 490 sıra sayılı
Tasarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
490 sıra sayılı Tasarının 34.
maddesinin (1). fıkrasında geçen en az iki ibaresinin en az üç,
en az otuz ibaresinin de en az altmış olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Yusuf
Halaçoğlu (Kayseri) ve arkadaşları
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Alim
Işık.
Buyurunuz Sayın Işık.
Süreniz beş dakikadır.
ALİM IŞIK (Kütahya ) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 490 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 34üncü maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
önerge hakkında söz aldım. Bir kez daha hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu madde, konut
finansmanıyla ilgili bölümün önemli maddelerinden birisi, temerrüt
faiziyle ilgili düzenlemeleri kapsıyor. O nedenle, birçok
insanımızı çok yakından ilgilendiren bir maddedir.
Önergemiz de burada daha iyi bir düzenlemeyi amaçlamaktadır. Umarım,
sizler de makul görür, bu değişikliği kabul edersiniz.
Bu konudan önce, bugün itibarıyla ülkemizde son on
yılda icra nedeniyle yargıya intikal etmiş dava dosyalarının
sayısının 20 milyona yaklaştığı yani hemen
hemen ülkemizdeki her haneye bir icra davasının düştüğü ve
yine son on yılda icraya konu olan miktarın 10 kattan fazla arttığı
-Adalet Bakanlığı kayıtlarına göre söylüyorum- dikkate
alınırsa insanlarımızın birçoğu
borçlanmış durumda.
Yine, toplam borç yüküne baktığımızda
1 trilyon TLyi aşmış -yeni parayla bu- eski parayla 1
kentilyonu bulmuş bir borç stokunda Nasıl bu borçtan kurtulurum?
mücadelesi veren insanların düştüğü durumu sadece sizlere birkaç
rakamla hatırlatmak için bu açıklamayı yapmak zorunda
kaldım. Bu borç yükünün altında önemli bir miktar da konut kredisi,
dolayısıyla konut finansmanı nedeniyle herhangi bir finans
kuruluşundan kredi almış vatandaşlarımıza aittir.
Özellikle,
Hükûmetinizin son on yılda her alanda TOKİ
aracılığıyla vatandaşları
borçlandırdığı ve kredi yükü altında uzun vadede
borçlanan vatandaşlarımızın geri ödemelerinde
sıkıntıların yaşandığı böyle bir
dönemde bu düzenleme için mutlaka daha iyi bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmaktadır.
Temerrüde düşmüş olan vatandaşlarımızın bundan
sonraki taksitlerinin hesaplanmasında faiz, komisyon ve benzeri masraflar
dikkate alınmayacak ama öncesi ne olacak? Dolayısıyla, bu haktan
yararlanmak isteyenlere tüketicinin birbirini izleyen en az 2 taksiti ödemede
temerrüde düşmesi hâlinde kullanılabileceği ve yine konut
finansmanı kuruluşunun bu hakkını kullanabilmesi için
tüketiciye en az otuz gün süre vereceği hükme bağlanıyor bu
maddede. Biz diyoruz ki: Bunun en az 2 değil, en az 3 taksitini
ödemeyenler bundan yararlansın ve en az altmış günlük bir süre
tanınsın. Çünkü bu insanların çoğu kaçak.
Değerli milletvekilleri, bugün taahhüdü ihlal
nedeniyle evlerine gelemeyen insanların sayısı -Adalet
Bakanlığının resmî rakamlarını veriyorum- 300 bine
yakın. Son dört beş yılda taahhüdü ihlal gerekçesiyle üçer
aylık tazyik hapsine tabi tutulmuş hapishanelere girip
çıkanların sayısı 2012 yılı sonu itibarıyla
84 bin kişi, bugün itibarıyla en az 100 bin kişi. Şimdi,
herkesin borç yükü altında ezildiği ve evine dahi gelemediği bir
ortamda bu insanları siz bir ay içerisinde bulamazsınız.
Bulduğunuz zaman bundan dolayı belki kaçak değil ama başka
bir borçtan dolayı, bu insan, bir ay içerisinde gelir de bu işlemi
başlatmaya kalkar ise inanınız doğru hapse gidecektir. Buna
en az iki aylık süre vermek lazım ve en az 3 taksitini
sıkıntı içerisinde kaldığı için ödeyemeyen
insanları kapsayacak şekilde bu düzenlemeyi yaparsak umarım bu
Temerrüt başlığı altındaki 34üncü madde
düşündüğümüz anlamda yararlı olur, değilse uygulamada zaten
bunun çok fazla bir çözüm olmayacağını bundan sonra
göreceğiz.
Ben bu duygu ve düşüncelerle önergemize
desteğinizi bekliyor, tekrar kanunun hayırlı olmasını
diliyorum.
Sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
34üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
34üncü madde kabul edilmiştir.
35inci maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 sıra sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısının 35
inci maddesinin (2) inci fıkrasında bulunan "bir
yıldır" ibaresinin "iki yıldır"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Ümit Özgümüş Turgut Dibek
İzmir Adana
Kırklareli
Haydar Akar Kamer Genç Osman
Aydın
Kocaeli Tunceli
Aydın
Hasan
Ören
Manisa
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 sıra sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısının 35
inci maddesinin ikinci fıkrasının ilk cümlesinin
"Bağlı kredilerde, konutun hiç ya da gereği gibi teslim
edilmemesi nedeniyle tüketicinin bu Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen
seçimlik haklarından birini kullanması hâlinde satıcı ve
konut finansmanı kuruluşu müteselsilen sorumludur."
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mihrimah Belma Satır Mehmet Ali Susam Alim
Işık
İstanbul İzmir
Kütahya
Recep Özel Mehmet Doğan
Kubat
Isparta İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
İki önerge vardı, bu son önergeye katılıyoruz.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Gerekçe
lütfen.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Mevcut Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda
düzenlendiği üzere, bağlı kredi ile satılan konutlarda,
konut finansmanı kuruluşlarının tüketicilere
karşı sorumluluklarının azaltılmaması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 sıra sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısının 35
inci maddesinin (2) inci fıkrasında bulunan "bir
yıldır" ibaresinin "iki yıldır"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasan
Ören (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Tunceli Milletvekili Kamer
Genç, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 490 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 35inci maddesiyle ilgili olarak verdiğimiz
önerge üzerine söz aldım.
Bu önergemizde, maddede bir yıldır, biz bunu
iki yıl olarak değiştiriyoruz, daha rahatlatıcı bir
sonuç getireceğine inandığımız için.
Sayın milletvekilleri, bugün 7 Kasım. Bizim
Tunceli Üniversitesi, 30 Eylülde açılması gerekirken hâlâ 6 bin
öğrenci eğitime başlamadı. Bunun nedeni de: Üniversitenin
yeni binaları yapılıyor. Ayrıca orada bir hastanesi de var.
Tayyip Erdoğanın keyfi ne zaman isterse, Tunceliye gittiği
zaman bu üniversitenin açılması için bu üniversite öğrencilerini
eğitimden yoksun bırakıyorlar. Bunu yapanları şiddetle
kınıyorum.
Değerli arkadaşlarım, şimdi,
tüketicinin korunması önemli bir olay. Ancak tüketicinin
korunmasının sağlanabilmesi için ülkede hukuk olması
lazım. Hukukun olmadığı bir yerde tüketiciyi nasıl
korursunuz? Türkiyede maalesef şu anda hukuk yok.
İki gün önce ve bugün Ankara Adliyesinde iki tane
tazminat davası görüldü. Birisi Fatma Şahinle ilgili davaydı.
Fatma Şahin bana öyle ağır hakaretler etmiş ki hâkim
korkusundan, o yaptığı hakaretlerden dolayı onun
davasını reddetti. Ben de ona demişim ki: Eğer Atatürkün
kadınlara getirdiği ilkeler olmasaydı sen şimdi
Osmanlı Dönemindeki bir statüye tabi olursun. Bundan benim hakkımda
20 bin lira tazminata hükmetti. Bugün de Tayyip Erdoğanla ilgili -yine
Tayyip Erdoğan da bana çok ağır hakaretler etmişti- ona
karşı açtığım davayı reddetti hâkim, hem de
titreyerek reddediyor. Ondan sonra, onun bana efendim, Ben bütün milliyetleri,
yani Türk milliyetini aldım, ayaklarımın altında
çiğniyorum. dediği için, ben de Benim milliyetimi
çiğneyemezsin. dediğim için benim aleyhimde 4 bin lira tazminata
hükmetti.
Şimdi, tabii, onların bana
yaptığı küfürleri Yargıtay da eğer Bu davada hakaret
yoktur. diye onaylarsa bugün burada hem Fatma Şahine hem Tayyip
Erdoğana da bu lafları söyleyeceğim. Tabii, böyle allayarak,
pullayarak söyleyeceğim çünkü emsal karar olacak Demek ki bunlarda bir
hakaret yoktur. diye. O bakımdan bu konuları şey edeceğim.
Şimdi, arkadaşlar, Hükûmet sırasında
oturan Hayati Yazıcıdan öğrenmek istiyorum. Sivas
katliamında, Sivasta 37 kişiyi diri diri yakan insanların
avukatlığını yaptın mı, yapmadın mı?
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Ne alakası
var!
KAMER GENÇ (Devamla) Yaptınsa bu
avukatlığın daha devam ediyor mu, etmiyor mu? Bunu da
öğrenmek istiyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlar, ben, tabii, ilk
defa kürsüye çıktığım için bir düşüncemi daha
belirteyim. Şimdi, deniliyor ki: Efendim, türban konusunda Türkiye Büyük
Millet Meclisinde bir mutabakat var. Benim mutabakatım yok.
FATİH ŞAHİN (Ankara) Eksik kalsın!
KAMER GENÇ (Devamla) Bundan önce Merve Kavakçı bu
kürsüye, bu Genel Kurula türbanla çıktığı zaman
gösterdiğim tepki ve düşüncelerim ne ise bugün de aynı tepki ve
düşünceler içindeyim. Türban 56ncı maddeye göre serbest değil.
Bakın, daha önce Türkiye Büyük Millet Meclisinde MHPyle, AKP 411 oyla
anayasa değişikliğini yaptılar ve türbanı serbest
ettiler. Bakın, anayasa değişikliğiyle türbanı serbest
ettiler fakat bu, gitti, Anayasa Mahkemesinde iptal edildi.
Dolayısıyla, türban şudur: Türban, laik
Türkiye Cumhuriyeti devletine ve Atatürk ilkelerine karşı bir
başkaldırıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin laiklik
ilkesini ortadan kaldırmadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi bunu kabul
edemez. (CHP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Sen hâlâ orada
mısın ya!
KAMER GENÇ (Devamla) Arkadaşlar, ben o gün burada
Menemende başı kör testereyle kesilen Kubilaya, o
başını kör testereyle kesen zihniyetin buradaki zafer
naraları olarak onu yorumladım.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Senin zihniyetin ne,
senin!
KAMER GENÇ (Devamla) Yine, 1925 yılında
Atatürkün kurduğu laik Türkiye Cumhuriyeti devletini ortadan
kaldırıp yerine şeriat devletini getirmek için uğraşan
Şeyh Sait düşüncesinin buradaki zafer naraları olarak kabul
ettim. (CHP sıralarından alkışlar) Bunları burada
Tarihe geçsin. diye yazıyorum ve biz
Artık, Türkiye Cumhuriyeti
devletinde hukuk yoktur, kanun yoktur.
FATİH ŞAHİN (Ankara) Seni bir kişi
alkışlıyor bak, bir kişi, başka alkışlayan
yok, kendi grubun bile alkışlamıyor.
KAMER GENÇ (Devamla) Tayyip Erdoğan
çılgınlıklar yapıyor, hukuk tanımıyor, hak
tanımıyor, anayasayı tanımıyor, Ben her
istediğimi yapıyorum. diyor. Böyle bir devlet ayakta kalamaz, böyle
bir devlet yönetimiyle Türkiye yönetilemez. Türkiye Cumhuriyeti devletinin
kuruluşundaki felsefeleri yok ettiğiniz zaman Türkiye Cumhuriyeti
devletini de yok etmiş olursunuz. Ama bunun cezasını, bunun
sorumluluğunu çok ağır ödeyeceksiniz.
Bakmayın siz burada
326 tane milletvekili varsınız veya birtakım şeyler var.
Ama bu devletin kurucu felsefesi her zaman için galip gelecektir. Kurucu
felsefeyi yok edenlerin kendilerinin yok olacaklarını da belirtmek
istiyorum.
Saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) Allah sana uzun ömür versin de ne olacağını gör. Hiç
ölme inşallah!
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Genç.
OKTAY VURAL (İzmir)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun
Sayın Vural.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, türban
konusunda İç Tüzükten kaynaklanan herhangi bir engel olmadığını
ifade ettiklerine ve böyle bir konunun politik bir değerlendirmeye
indirgenmesini doğru bulmadıklarına ilişkin
açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir)
Sayın milletvekillerinin burada başının açık ya da
başının örtülü olmasını siyasi ya da politik, dinî bir
ön yargıyla değerlendirmek doğru değildir. Bu konuda
İç Tüzükümüzden kaynaklanan herhangi bir engel de yoktur.
Dolayısıyla böyle bir konunun, Milliyetçi Hareket Partisi olarak,
burada mümkün olabileceğini ifade ettik.
Biz, Türkiye Cumhuriyeti
devletinin kurucu ideallerine, felsefesine saygı gösteren ve onu
sahiplenen bir parti olarak böyle bir konunun böyle bir politik
değerlendirmeye indirgenmesini doğru
bulmadığımızı ifade etmek istiyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Vural.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, bakın, türbanın bir dinî simge olduğuna
dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararı var, Anayasa
Mahkemesinin kararı var, Danıştayın kararı var.
BAŞKAN Sayın
Genç, konumuz bu değil.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yani
yargının kararı ortada iken bunların
BAŞKAN - Sayın
Genç, konuşmanıza müdahale etmedim.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Efendim, bir dakika yani
BAŞKAN Bu konuyu
görüşmüyoruz. Burada başka bir kanun görüşüyoruz. Lütfen
KAMER GENÇ (Tunceli)
Başkasına söz hakkı veriyorsun da bana niye vermiyorsun? Böyle
bir şey olur mu canım!
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
3.- Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün; 5464 Sayılı Banka Kartları ve Kredi
Kartları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplanın; Kredi Kartları Faizlerinin
İndirilmesi Hakkında Kanun Teklifi, İzmir Milletvekilleri
Alaattin Yüksel ve Mustafa Moroğlunun; Banka Kartları ve Kredi
Kartları Kanunu ile Bankacılık Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal'ın; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Adana
Milletvekili Ali Halamanın; Banka Kartları ve Kredi Kartları
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İzmir Milletvekili Alaattin Yükselin; Banka Kartları ve Kredi
Kartları Kanunu ile Bankacılık Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/787, 2/34, 2/49, 2/109,
2/280, 2/461, 2/576, 2/726, 2/882) (S. Sayısı: 490) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
35inci maddeyi kabul
edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
36ncı maddede bir
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490
sıra sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun
Tasarısının 36 ncı maddesinin (2) inci fıkrasında
bulunan belirlenen oran ibaresinden sonra gelen tarafların rızası
dışında ibaresinin tüketicinin aleyhine olacak şekilde
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
.
Mehmet Ali Susam Osman Aydın Özgür Özel
İzmir Aydın
Manisa
Ümit Özgümüş Hasan Ören Turgut Dibek
Adana Manisa
Kırklareli
Haydar Akar
Kocaeli
BAŞKAN Okunan önergeye
Komisyon katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) -
Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET
BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) Katmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
üzerinde Manisa Milletvekili Özgür Özel.
Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, buradan, üç gündür Manisadaki annelerden,
babalardan, hatta dedelerden gelen ve âdeta içlerindeki üzüntüyü Meclise
taşımamızı ve Sayın Başbakanın ifadelerinden
duydukları rahatsızlığı sizlerle paylaşmayı
bir borç biliyorum.
Bir dede şöyle ifade ediyor, Kırkağaçtan
bir dede: Benim torunum İstanbulda okuyor. Yurt çıkmadı.
Birkaç arkadaşıyla birleştiler, bir öğrenci evine
çıktılar. Sorana bunu söylüyordum. Geçmişte oy vermiş
olduğum bir Başbakanın ifadelerinden sonra sanki torunum
ayıplanacak bir şey yapıyormuş gibi beni
Kırkağaçta Başbakanın sözleri mahcup etti. Bu konuyu
Başbakanın düzeltmesini söyleyin.
Buna benim gücüm yetmez ama benim oradaki seçmenlerden oy
almış bir milletvekili olarak bunu bu kürsüden ifade etmek gibi bir
sorumluluğum var. Bunun dahasında, Başbakanın bu konu
hakkındaki sıkıntısının İstanbula giden
öğrenciye yurt temin edememek gibi bir sorunu görmezden gelip daha sonra
bunun o evde nasıl kaldığı, kıt kanaat dedesinin
babasına desteğiyle İstanbulda okuyan bu çocuğun orada ne
yediği, ne içtiği, evini nasıl
ısıttığı, okuluna nasıl gittiğiyle ilgili
dertlenmek yerine, öğrenci evinin kapısı
kapatıldığında arkasında olanla ilgili
Başbakanın yapmış olduğu o korkunç ima hepimizin
yüreklerini dağlamaktadır.
Hepimiz öğrencilik yaptık, öğrenci
evlerinde bulunduk. Arkadaşlarımız vardı. Evet,
kızlı erkekli öğrenci evlerine misafirliğe gittiğimiz
de oldu. Sayın Başbakanın belki yaşamadığı,
bilmediği konu şu: Birinin memleketinden sarma gelir, dolma gelir,
börek gelir, köfte gelir; arkadaşlarını davet eder çünkü o
tatlar burnunda tütmektedir. O evlere gidilir, onlar yenilir, içilir. O evlerde
ders çalışılır, o evlerde sohbet edilir, o evlerde
sıla, memleket hasreti paylaşılır ama Başbakanın
aklına bir öğrenci evinin kapısı kapandığında
arkada olacak şeyle ilgili bir tek şey geliyorsa işte esas sorun
budur. (CHP sıralarından alkışlar) Biz, bu sorundan
rahatsızlık duyuyoruz ve şu kadarını ifade etmek
lazım ki: Başbakan, ifadesiyle, mütedeyyin olmayı, muhafazakâr
olmayı ve o tip seçmenden alan desteği falan, amacını,
haddini aşmıştır ama Başbakanın
aştığı bir şey daha vardır, Başbakan
anayasal sınırı aşmıştır.
Siz güçlü bir Başbakan olabilirsiniz, yüzde 49 oy
almış olabilirsiniz, her istediğinizi bu Meclisten geçiriyor
olabilirsiniz; size seçimin sağladığı çoğunluk ve size
seçimin sağladığı güç bazen normal, anayasal
sınırları da zorlayarak, yürütmenin yargı üzerinde,
yürütmenin yasama üzerinde tahakkümü noktasında, hak etmediğiniz bir
gücü de vermiş olabilir; tek maddelik kanunlar çıkarıyor
olabilirsiniz ama siz Başbakan olarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına
sadakate de yemin etmiş bir milletvekili olarak Anayasaya
aykırı yasal düzenlemeleri ima edemezsiniz.
Anayasamızda konut dokunulmazlığı
vardır, Anayasamızda özel hayatın gizliliği vardır,
özel hayatın mahremiyeti vardır. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin kararlarında özel hayatın mahremiyetini ve
gizliliğini kısıtlayacak yönde yapılan her türlü yasal
düzenlemenin İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı
olduğu ve böyle yasal düzenlemelerin ülkeler tarafından
yapılamayacağına ilişkin kararlar vardır. Bu kararları
gördüğünüzde siz anayasal sınırı aşmış bir
noktaya gelirsiniz, buna hukuk devleti izin vermez, vermemelidir. Kamu
vicdanı rahatsızdır.
Şu kadarını ifade etmek isterim: Hitler
Almanyasında Hitlerin şahsına hayran, onun Propaganda
Bakanı Goebbels vardı. Goebbels Bir beyaza siyah diye ne kadar çok
derseniz, onun siyah olduğuna inanlar artar ama beyaz diyenler de gri
demeye başlar. demiştir. Şimdi, o Hitlerin bir
sığınakta intihar edip on yedi yıl Arjantinde
yaşadığına inanmıyorum ama onunla aynı gün
intihar eden Goebbelsin ölmediğine, yaşadığına,
Başbakana metin yazdığına, danışmanlık
yaptığına inanmaya başladım. Böyle ifadeler
kullanıp da sonra Biz kimsenin hayatına müdahale etmiyoruz,
yaşam tarzına müdahale etmiyoruz. derseniz bunu ancak Goebbels
savunabilir.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
36ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
36ncı madde kabul edilmiştir.
37nci maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 sıra sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısının 37
inci maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesindeki
"yüzde ikisini" ibaresinin "kalan vadesi otuz altı ayı
aşmayan kredilerde yüzde birini, kalan vadesi otuz altı ayı
aşan kredilerde ise yüzde ikisini" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mihrimah Belma Satır Mehmet Doğan Kubat Recep Özel
İstanbul İstanbul Isparta
İbrahim Korkmaz Safiye
Seymenoğlu Tülay
Kaynarca
Düzce Trabzon İstanbul
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
490 sıra sayılı Tasarının 37.
Maddesinin (2). fıkrasında geçen "yüzde ikisini" ibaresinin
"binde beşini" olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Alim Işık Lütfü
Türkkan Emin
Haluk Ayhan
Kütahya Kocaeli Denizli
Yusuf
Halaçoğlu Mehmet
Günal
Kayseri Antalya
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 sıra sayılı Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanun Tasarısının 37 nci maddesinin
(2) inci fıkrasının ikinci cümlesinin "Bu tazminat, erken
ödeme ile kredi sözleşmesinin sona erme tarihi arasındaki sürenin bir
yılı aşmaması durumunda talep edilemez. Aradaki sürenin üç
yıldan az olduğu durumda kredinin toplam tutarının binde
beşini; beş yıldan az olduğu hâlinde kredi toplam
tutarının yüzde birini; daha uzun sürelerde ise yüzde ikisini
geçemez." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Osman Aydın Ümit
Özgümüş
İzmir Aydın Adana
Hasan Ören Turgut Dibek Haydar Akar
Manisa Kırklareli Kocaeli
BAŞKAN Son okunan önergeye Komisyon katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI NİHAT
ZEYBEKCİ (Denizli) - Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Manisa Milletvekili Hasan Ören.
Buyurun Sayın Ören. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HASAN ÖREN (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; gerçekten, tüketicinin haklarını
korumayla ilgili bu kanun tasarısı üzerinde belki de en fazla
beklentiyi kredi kartı kullanan, bu ülkede kredi kartından
dolayı aile düzenleri bozulan insanlar, bu paketin içerisinden bir şey
bekliyorlar ama ne yazık ki bu paketin içerisinden yine iktidar partisinin
düşüncesi bu insanlara bir şey vermemek.
Hatırlarsınız -biz biraz çabuk unutuyoruz-
2004, 2000 yıllarından daha öteye gidip 1980li yıllarda 24 Ocak
kararları uygulanmıştı. 24 Ocak kararlarıyla beraber,
ülkenin her tarafında yerden pıtrak çıkar gibi bankerler
çıkmıştı. O gün, bu ülkede yüzde 30luk enflasyon
vardı. Bankerler, tasarruf yapabilecek emeklinin, işçinin, memurun
paralarını yüksek faizlerle toplamışlardı ve sonucunda
bildiğimiz gibi o bankerler kaçtılar, battılar. Olan bu ülkedeki
emeğiyle çalışan, çoğunluğu işçi, memur olan
kesime çıktı.
Şimdi, kredi kartlarını da aynı
şekil yaptınız. On yıldan beri kredi kartlarıyla
ilgili bankaların söylediklerini yerine getirdiniz. Ülkede yüzde 7
enflasyon. dediniz, kredi kartlarını 2,2 faizle
çalıştırdınız. Yani yüzde 7 enflasyon, yüzde 28 faiz.
Peki, işçiye, memura parayı verirken yüzde 7 ve 6 üzerinden
hesaplıyor iseniz; bankalar bu işçilere ve memurlara veya dar gelirli
bu kesime parayı verirken yüzde 28 alıyorsa aradaki farkı
nasıl kapatacağız? Şimdi geldikleri durum bu. Geçen
konuşmamda da söyledim, 2 milyon insan icrada, evlerinde huzur yok. 1,5
milyon insan üç ödemenin sadece 1 tanesini yapabiliyor, 11 milyon insan yüzde
20sini ödüyor. Değerli arkadaşlarım, kredi kartı kullanan,
bu ülkede emeğiyle geçinen bu insanların durumlarını
düzeltmediğimiz süre içerisinde yapılacak olanların hiçbir
kıymeti yoktur.
Şu an kredi kartı kullanan 17 milyon
arkadaşımızın 14,5 milyonu sıkıntı
içindedir. 2002de aldığınız 6,5 milyarlık bütün kredi
kartı kullananların borcunu on yıl içerisinde
çıkardığınız rakam 89 katrilyon. Bu kadar farkı
bu insanların üzerine yüklediniz.
Şimdi, şunu söyleyemezsiniz: 1980lerde o
günün Maliye Bakanı Kaya Erdemin, bankerlerin bu ülkede emeğiyle geçinen
insanların parasını alıp götürdüğünde söylediği
son söz, kurduğu son cümle şuydu: E, kumar oynadınız,
kaybettiniz. Şimdi de bu kumar, promosyonlarla, bankaların bu kadar
reklam yaparak sokakta öğrenciye, işçiye kredi kartı
dağıtmasına müsaade eden AKP iktidarına aittir. Şimdi,
siz de en sonunda Harcamasaydın, kartı almasaydın.
mantığıyla yüzde 62sini kapsayan bu ülkenin
insanlarını ortada mı bırakacaksınız? Bu
tasarıda bir şey yok. Gelin, Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği
kanun teklifini birlikte buradan geçirelim. Bu emeğiyle geçinen, alın
teriyle geçinen, bu kadar borç yapan, kredi kartı borcu yapan, yüzde 6-7
maaşına devlet tarafından, AKP tarafından zam
yapılmış bu insanları bankaların kucağına
atıp da yüzde 28, yüzde 30, yüzde 35lerle faizle para
kullandırmanın önünü açan AKP iktidarı, on yılda
getirdiğiniz durum bu. Gelin, Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği
kanun teklifini birlikte değerlendirelim. Birlikte değerlendirelim,
bu kredi kartı borcundan dolayı icrai işlem gören bütün
arkadaşlarımızın borcunu, avukat parasından tutun
cezalarına, faizlerine kadar kaldıralım, yüz yirmi ay bunlara
taksit yapalım, ondan sonra kredi kartını
maaşının 2 katı, 4 katı olmasıyla ilgili
doğru bir ödeme planı içerisine alalım. Bunu yapmaz isek bu
kredi kartı mağdurları daha da çoğalarak devam edecektir.
Bankaların sayenizde keyfi yerindedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN ÖREN (Devamla) Bu tüketici haklarıyla ilgili
hazırladığınız paket içerisinde de kredi kartı
mağdurlarıyla ilgili bir düzenleme söz konusu değildir.
Hepinize saygılarımı sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ören. Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
490 Sıra Sayılı Tasarının 37.
Maddesinin (2). fıkrasında geçen "yüzde ikisini" ibaresinin
"binde beşini" olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Alim
Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI NİHAT
ZEYBEKCİ (Denizli) - Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN - Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü
Türkkan konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kullanılan dövize endeksli konut kredilerinin geri
ödenmesinde uygulanan yüzde 2 kesintinin binde 5e düşürülmesiyle ilgili
verdiğimiz önergenin kabul edilmesi hâlinde tüketiciye çok ciddi bir fayda
getireceğini umuyoruz.
Zira, diğer ülkelerde, bu tip krediler vadesinden önce
kapatıldığında bir başka kredinin
kullanımına açıldığı için, mevcut piyasadaki
genişlemeyi destekleyeceği düşünülerek teşvik edilir.
Burada yüzde 2yle bunu teşvik yerine, aksine, bunu menediyorsunuz
yani On sene kredi verdim, on senede ödeyeceksin. Adamın durumu müsait,
Ben bunu iki senede bitirmek istiyorum arkadaş. Bankanın da
plasmanlarında böyle bir artış sağlamak varken niye bunu
zora koyup Yüzde 2yi ödersen anca ben bu krediyi tasfiye ederim. diyorsunuz?
Bunun mantığını anlamak mümkün değil. Bunun hatta
bence binde 5 bile değil, sıfıra düşürülmesi hem tüketici
hakları açısından hem de piyasadaki genişlemeye müsaade
edebilmesi açısından önem arz ediyor. Bu konunun tarafınızdan
tekrar düşünülmesini istirham ediyoruz.
Sayın Bakanım, özellikle size bir şeyi
daha hatırlatmak istiyorum. Burada tüketicinin korunmasıyla ilgili,
daha önce bankaların mevcut bilançolarında faiz dışı
gelirlerin çok arttığını gördük. Bunu, geçtiğimiz
dönemde Hükûmetinizin farkına vararak bunun aşağıya
düşürülmesi konusundaki girişimleriniz maalesef bankalar
tarafından şu ana kadar doğru dürüst
uygulanmamıştır. Bankaya şu veya bu şekilde yolu
düşen vatandaşımız örtülü olarak çeşitli adlar altında
birçok ücreti ödemek zorunda kalmıştır. Öğrencilerin
aldıkları bursların içerisinden zaten aldıkları
burslar belli- özel vakıflarda kişi ve kurumların
çıkarttığı öğrenci burslarından dahi öyle bir,
haraç diyeceğim kadar büyük bir kesinti yapılıyor ki
öğrencinin alabileceği 200-250 liranın bile altına
düşmesine vesile oluyor. Bankalar mevcut para hareketleriyle para
kazanırlar. Hizmet adı altında vatandaşın
sömürülmesine müsaade edilmemesi konusunda önlemlerin biraz daha
artırılmasını özellikle istirham ediyoruz.
Dün burada söz konusu edildi, bir kere daha ben söz konusu
etmek istiyorum. Organize sanayi bölgelerinde bulunan şirketlerin, sanayi
tesislerinin en önemli finans kaynakları leaseback dediğimiz
sistem. Yani, kendi fabrikalarını bir leasing kuruluşuna satmak,
oradan geriye almak. Ne hikmetse, hangi akla hizmet etmekse leaseback
organize sanayi bölgelerinden kaldırıldı. Dolayısıyla,
orada bulunan firmaların finansman meselesini çok ciddi bir şekilde
sekteye uğrattı. Bu konunun düzeltilmesi konusunda bir an önce harekete
geçilmesini, üretim yapan firmaların önündeki bu engelin
kaldırılmasını bizatihi isteyen sanayi odası, meslek
temsilcisi arkadaşlarımız vardı, burada dile getirmek
istiyorum.
Bir başka konuya daha değinmek istiyorum. Bugün
12 Eylülün en büyük ürünü olan YÖKün kuruluşunun yıl dönümü. Yani,
12 Eylül Anayasasının getirdiği, Türkiyeye en büyük darbe
olarak bildiğimiz YÖKün kuruluş yıl dönümü. Darbelerle bu kadar
mücadele ettiğini söyleyen Hükûmetimiz, YÖKe kınalı kuzusuna
sahip çıkan koyun gibi bakmaktadır. YÖKün darbe zihniyeti
olduğunu kabul etmeyip onu niye bu kadar eller üstünde tutmaktadır?
Sadece kendisi nüfuz ettiği için.
YÖK, bir darbe anayasası ürünüdür. YÖKün
kaldırılması yönünde en ufak bir gayret sarf etmezken siz
kalkıp öğrenci evlerine dadandınız. Yani, söylemlere
bakıyorum, konuşulanlara bakıyorum, yazılanlara
bakıyorum, uygulamalara bakıyorum Yahu, bu ülkeyi Doktor Haydar
Dümen mi yönetiyor? diyorum. Bu nedir, ne alaka? Ben, bunun boş bir
söylem olmadığını düşünüyorum. Bunun arkasından
neler geleceğini merak ediyorum.
Buradan soruyorum Hükûmetinize: Burada, dershanelerden
sonra cemaatin hizmet evlerine yönelik bir operasyonunuz var mıdır,
yok mudur? Bunun da açıkça cevaplanmasını istiyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. Sağ olun, var
olun. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Türkkan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 sıra sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısının 37
inci maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesindeki yüzde
ikisini ibaresinin kalan vadesi otuz altı ayı aşmayan
kredilerde yüzde birini, kalan vadesi otuz altı ayı aşan
kredilerde ise yüzde ikisini şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mihrimah
Belma Satır (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Gerekçe
efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tüketicinin konut kredisini erken ödemesi durumunda
katlanacağı külfetin azaltılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
37nci maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
37nci madde
kabul edilmiştir.
38inci maddede bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 sıra sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısının 38
inci maddesinin (1) inci fıkrasının sonuna Krediden cayma ya da
dönme durumunda krediyi kullananın aksi yönde yazılı talebi
olmadığı durumda sigorta sona erer. ifadesinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Mehmet
Ali Susam Osman Aydın Kemal Değirmendereli
İzmir Aydın Edirne
Ümit
Özgümüş Hasan
Ören
Adana Manisa
Turgut
Dibek Haydar Akar Hüseyin Aygün
Kırklareli Kocaeli Tunceli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde, Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün.
Buyurun Sayın Aygün. (CHP sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN AYGÜN (Tunceli) Çok sağ olun
Başkanım, teşekkürler.
Tüketicinin korunmasıyla ilgili görüşmelerin
yapıldığı bu saatlerde, aslında, Amerika Birleşik
Devletlerinin Türkiyedeki iletişim hizmetleri alan milyonlarca
insanı, milyonlarca tüketiciyi dinlediği yönünde, bir İtalyan
gazetesinde önce çıkan, bugün de Türk ulusal basınına düşen
haberler başka bir gündemi oluşturuyor.
Biliyorsunuz, Edward Snowden iki ay evvel Rusyaya
sığındı ve bu eski CIA analisti, elde ettiği bazı
verileri Rus istihbarat birimleri aracılığıyla öncelikle
Avrupaya daha sonra dünyanın her yerine yaydı ve Avrupada uzun bir
zamandır kıyamet kopmuş durumda. Merkelden Fransız
liderlere, İtalyadan İspanyol liderlere, sivil toplum örgütlerine ve
iletişimde hizmet alan bütün yurttaşlara kadar, Amerikaya
karşı büyük bir öfke ve tepki oluşmuş durumda. Merkelin on
yıldır özel telefonunun dinlendiği neredeyse
kanıtlandı. Amerika Birleşik Devletlerinin sadece bir ay içinde
İspanyada 60 milyon kişinin telefon kayıtlarını
depoladığı da yine kesinleşen bilgiler arasında.
Birkaç gün evvel Cumhurbaşkanı Güle, bir
gazeteci, birazcık cesaretini toplayarak Türkiye acaba dinlenmiş
olabilir mi Sayın Cumhurbaşkanım? diye sordu. Cumhurbaşkanı Gül ise
bu sorunun bugüne kadar neden sorulmadığını hayretle
karşıladığını, Avrupada kıyametlerin
koptuğunu söyleyerek kendilerinin devlet işlerinde güvenli telefon
kullandıklarını, böyle bir şey olup olmadığı
hakkında bir bilgisi olmadığını söyledi. Henüz
Başbakan Erdoğana da bu konuda bir soru sorulmuş değil.
Yalnız, Erdoğan dün Finlandiyadaydı, bugün de İsveçte.
Allahtan, yabancı gazeteciler var, bol bol soru soruyorlar, orada soru
sorulduğu zaman ne olduğunu hep birlikte iki gündür görüyoruz. Türk
gazetecilerine de biraz İsveç ve Finlandiyalı gazetecileri örnek almalarını
tavsiye ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, Türkiye'yle ilgili ilginç olan şey
şu: Türkiye'nin dinlendiğini İspanyada bir gazete ortaya
çıkarıyor ve Kıbrıs üzerinden İngiliz
istihbaratı dinledi. diyor. Fiber optik 14 kablonun 1 tanesi Türk
yurttaşın konumuzla ilgili olmakla üzere- Türk tüketicilerinin
milyonlarca kaydını depolamış durumda. Ve Türkiye'de bu
konuda hiçbir tartışma -bu Parlamentoda tüketici hakları
konuşulurken Sevgili Mevkidaşımız İzmir Milletvekili
Erdal Aksünger hariç- bu konuda söylenmiş hiçbir söz yok, çok ilginç.
Herhâlde, karşıda büyük birader var diye, muhatap Amerika
Birleşik Devletleri diye, büyük bir patron var diye, ondan korkmak
gerekiyor diye hiç kimse konuşmuyor; öyle olsa gerek, bana öyle geliyor en
azından.
Şimdi, arkadaşlar, Adnan Menderes döneminde
Fuat Doğu diye bir adam var. MİTin önceliği olan kurumun
başkanı ve Amerikada eğitim alıyor. 1957de şöyle
diyor: Amerikalılar Erenköye bir dinleme istasyonu kurdu, çok
gelişkin bir istasyon.
Eminim, şu anda, Meclise sadece 1.500 metre ötede
Amerikanın NSAya bağlı ODC binasının
olmadığını, orada öyle bir bina
olmadığını bilen, o
binanın bu Meclise bu kadar yakın olduğunu, şu an benim
yaptığım konuşmayı bile dinlediklerini hiç bilmeyen
milletvekilleri vardır.
Biz, yarın saat 12.00de o binaya gideceğiz.
Meclis, Genelkurmay, Parlamento oradan mı dinleniyor diye Amerikalı
yetkililere soracağız; çünkü bu konuyu Türkiye'de soracak bir muhatap
yok.
Dediğim gibi, mesela, Almanya, İngilterenin
Büyükelçisini Berlindeki bakanlığa çağırdı üç gün
evvel. Bu, ll.Dünya Savaşından sonra ilk defa oluyor, Almanya
İngilterenin Büyükelçisini çağırıyor ve sorguluyor Bizi
dinlediniz mi? diyor. Çünkü, İngiltere, bizzat Merkelin özel konutunun
hemen yanında bulunan Alman Parlamento binasına da çok yakın
olan büyükelçilik binasındaki teknik araçlarla Merkeli de dinlemiş
ama onlar en azından çağırıyorlar ve soruyorlar Siz,
başta Başbakanımızı, sonra milyonlarca Alman
yurttaşının Facebook, Twitter, telefon görüşmelerini dinlediniz
mi? Elinizde ne var? Ne kadar bilgi depoladınız ve bunu neye göre
yaptınız? Ne zaman imha edeceksiniz? diye, en azından
İngiliz Büyükelçisini sorgulama cüretini gösterebiliyorlar.
Dileğim, sadece 10-15 CHPli arkadaşın
yarın ODC binasına gitmesi değil, MHPden, BDPden, hatta
AKPden, Türkiye'nin bağımsızlığını,
Türkiye'nin çıkarlarını Amerikanın bu korsanca eylemleri
karşısında savunan, bu yönde duyguları olan arkadaşların
da katılması. Bugün iyi bir çağrı yapalım, yarın
bütün milletvekilleri, gelin Amerikanın yasa dışı dinleme
merkezini birlikte basalım.
Çok teşekkürler. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aygün.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
38inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
38inci madde kabul edilmiştir.
39uncu maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
490 s. sayılı Kanun Tasarısının
39uncu maddesinin (4). fıkrasında geçen yönetmeliklerle ibaresinden
önce ilgili tüketici derneklerinin de görüşü alınarak ibaresinin
eklenmesini arz ederiz.
Alim
Işık Mesut
Dedeoğlu D. Ali
Torlak
Kütahya Kahramanmaraş İstanbul
Lütfü
Türkkan Oktay
Vural Kemalettin
Yılmaz
Kocaeli İzmir Afyonkarahisar
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 sıra sayılı Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanun Tasarısının 39 uncu
maddesinin (1)inci fıkrasında yer alan ve bu hesaptan sadece kredi
ile ilgili işlemler yapılması ibaresinin madde metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ali Susam Osman
Aydın Hasan Ören
İzmir Aydın Manisa
Haydar Akar Turgut
Dibek Kemal
Değirmendereli
Kocaeli Kırklareli Edirne
Ümit Özgümüş Erdal
Aksünger
Adana İzmir
BAŞKAN Son okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İzmir Milletvekili Erdal
Aksünger.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ERDAL AKSÜNGER (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tüketici hakları konusunda Hüseyin Bey çok güzel bir
hakkımızı aslında tarif etti, tabii, bunu şöyle
bağlamak istiyorum: Dinleme Komisyonunda, böcek komisyonunda çok önemli
bir çalışma yaptığımıza
inandığımda bunu üçüncü, dördüncü ayda
anlatmıştım. Ne yazık ki ben üç tane araştırma
komisyonunda yer aldım. Bu araştırma komisyonlarında teorikte
her şey çok güzel. Bakın, bu kitapçığa biraz önce Hüseyin
Beyin söylediklerini ben Cumhuriyet Halk Partisinin muhalefet şerhi
olarak yazdım. Türkiyeyi Amerikanın nasıl dinlediğini,
nerelerde kimleri dinlediğini bizatihi kendim orada bütün tutanaklarda
hepsini getirdim, gösterdim de. Bu kitapçıkta, Dinleme Komisyonu
kitapçığında, muhalefet şerhi olarak üçüncü, dördüncü ayda
söylediklerimin hepsi var. Sayın Grup Başkan Vekiliniz Belma
Hanım da bunları bizatihi bilir. Kimse itibar etmedi. Neden etmedi biliyor
musunuz? Çünkü iktidar milletvekillerinin çoğu bunun bir komplo teorisi
olduğunu düşünüyordu. Millî İstihbarat Teşkilâtına
gittiğimizde bizzat kendim sordum Böyle bir konuyla ilgili bilginiz var
mı? diye, Bilgimiz yok. dediler. Emniyet istihbarata gittiğimizde
sorduk Bilginiz var mı?, Yok. dediler. İyi de 1993lerde ve
2003te ciddi vakalar bu ülkede gazetelere yansımıştı,
İnternette bile vardı konular. Ben şunu iddia ettim, dedim ki:
Türkiye Büyük Millet Meclisine 1 kilometre mesafede Amerikanın dinleme
merkezi var diyorum. Yarın arkadaşlarımızla oraya
gideceğiz. Evet, dünya çalkalanıyor, Türkiyede çıt çıkaran
yok. Niye çıkarılmıyor? Neden Millî İstihbarat
Teşkilâtı bu konuyu bilmiyor? Eğer gerçekten bu konuyu
bilmiyorsa bunun adı Millî İstihbarat Teşkilâtı olur mu?
Olmaz bence. Emniyet istihbarat? O da bilmiyor. E, kim bilecek bu konuyu?
Eğer biliyorlarsa ve Türkiye Cumhuriyetinin en üstündeki yasama
organının kurduğu bir komisyona bunu söylemiyorlarsa eğer,
kime söylüyorlar acaba? Hayır, öbür türlü bilip de söylemiyorlarsa kimden
korkuyorlar? Snowdenın söylediklerinin hepsine bakarsanız içinde,
Türkiyeyle ilgili 12 bin tane bir vesileyle dinleme evrakının
olduğunu söylüyor. Bir CIA ajanı bunu söylüyor ve Türkiyede bunu
kale alan hiç kimse yok. Evet, Cumhurbaşkanımıza
sorduklarında dedi ki kendisi: Ya böyle bir şey bir müttefik
tarafından yapılıyorsa çok ayıptır. Bu ihlalle ilgili
araştırma yapılması gerekir.
Ayrıca, kendisine de şunu söylüyorum: Kendisi
icra makamı zaten ama bunu söylediği
yer de iktidar bugün, sizlersiniz arkadaşlar. Türkiye Cumhuriyetinin
bence onlarca yıldır yapılan bu casuslukla ilgili konuyu
aydınlatmak veya en kötü ihtimalle bununla ilgili konuda diplomatik bir
dille bile olsa Amerikaya bu soruyu sormak, sizin aslında bir vesileyle
bu millete karşı sorumluluğunuz olması lazım ama
çıt çıkaran yok. Bir tane Allahın kulu çıkıp da Ne
oluyor kardeşim? demiyor. Askerî istihbaratla ilgili konuların
çalındığı söyleniyor,
siyasi olan stratejik kurumlarımızın bütün bilgilerinin
çalındığı söyleniyor, hiç kimse kale almıyor.
Kendimizi yırttık, beş aydır, altı aydır bununla
ilgili basın toplantıları yaptık, Mecliste
araştırma önergeleriyle ilgili sorular sorduk, bir sürü konu
söyledik, ilgilenen bir tane arkadaş yok. Ama biz üstümüze düşen
vazifeyi yapacağız, yarın saat bir buçukta, iddia ettiğimiz
yerin önüne gideceğiz. İçeri gireriz, girmeyiz bilemiyorum ama
şunu söylüyorum: Aslında, bu ülkeyi bir vesileyle yönetmek nasip olmuş
sizler, eğer bunu kale almıyorsanız bu millete bir gün hesap
verirsiniz. Bu ciddi bir ithamdır, size söylüyorum.
Bakın, bu komisyon raporunda söylediğimiz
konuların hepsini, benim söylediklerimi bugün Amerikalı ajan
söylüyor, itiraf ediyor, söylüyor. Rusyaya söylemiş.
Ayrıca başka bir şey daha söyleyeceğim.
Yunanistan eski Dışişleri Bakanı Pangalos, on yıl önce
Dışişleri Bakanlığı yapan adam iki hafta önce
dedi ki: Biz, Amerikanın hem Atinadaki büyükelçiliğini hem de
Ankaradaki büyükelçiliğini dinledik. Yunanistan söyledi bunu.
İngiltereyle ilgili konuyu kendisi itiraf etti. Evet, bugün iktidarda hiç
kimseden çıt çıkmıyor.
Ben herkese çağrı yapıyorum: Biz
yarın saat bir buçukta, bahsettiğimiz mevzu olan yere gideceğiz.
Yani, bunu sadece ve sadece konuları gündeme getirmek için, bu ülkede yapılan
casuslukla ilgili konuyu gündemde tutmak için söylüyorum. Eğer gerçekten
vicdanı olan milletvekilleri varsa, yarın saat bir buçukta basın
kapısından gideceğiz, herkesi bekleriz. Bu millet için, bu
memleket için gideceğiz arkadaşlar.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Şimdi, iki konuşma
da çok vahim tabii. Bir yabancı ülkenin istihbarat örgütünün Türkiyede bir istihbarat, dinlemeyle ilgili
bir merkez kurduğu iddiası var. Sayın bakanlar burada yani
herhâlde bu konuda bir cevap verme, en azından böyle bir şeyin
olmadığına ilişkin, Türkiye Büyük Millet Meclisine
Hükûmetin böyle bir iddianın mümkün olamadığına
ilişkin bir değerlendirme yapma ihtiyacı var yani böylesine çok
önemli
Sayın İçişleri Bakanı, öğrenci evleri takip
ediliyor, şu yapılıyor, bu yapılıyor. Eğer bu
konuda Türkiye Büyük Millet Meclisinde böyle bir iddia ileri sürülüyorsa böyle
bir şeyin olmasının mümkün olmadığına
ilişkin bizim milletimize ve milletvekillerimize lütfen kararlılıkla
bir tavır ortaya koyun. Aksi takdirde, Sükût ikrardan gelir.
anlayışıyla Olur, yaparlar, gelirler, geçerler. gibi bu
konunun sürüncemede
bırakılması gerçekten doğru değildir. Bu konuda
Hükûmetin bir cevap vermesi gerçekten önemli çünkü çok önemli.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) Yabancı bir istihbarat
burada kurmuş merkezi, bizi dinliyor. diyor milletvekili, söylüyor,
milletvekillerini çağırıyor. Milletvekilleri ne yapacak?
Devletimiz ne yapıyor?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Biz bu sorunun
cevabını Hükûmetten bekliyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Vural.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Özür dilerim yani
gerçekten iki hatip arkadaşımız Türkiyede casusluk
dinlemeleriyle ilgili çok önemli konulara değindiler. Bu, bir millî
meseledir. Millî mesele olması anlamında, görüşülen bu
tasarıdan daha önemli bir konu.
Mevcut İçişleri Bakanı da huzurdayken eğer bu konuda
Meclisi bilgilendirirse gerçekten önemli bir kamu hizmeti ifa etmiş
oluruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tanal.
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Mardin) Sayın Başkan, iddiaları inceleriz ve uygun bir
zamanda da Meclise bilgi veririz.
BAŞKAN Teşekkür ederim, sağ olun.
HÜSEYİN AYGÜN (Tunceli) Bu kadar mı yani? Ancak
öğrencileri kovala ya!
ERDAL AKSÜNGER (İzmir) Bu kadar mı ya?
Sayın Bakanım, bu konuyla ilgili
çıkıp birkaç kelime söylerseniz çok iyi olur.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Bakanım, hiç
haberiniz yok muydu şu anda söylenene kadar?
İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER
(Mardin) İddiaları inceler, gerekli bilgileri veririz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
TBMM
Başkanlığına
490 s. sayılı Kanun Tasarısının
39. maddesinin (4). fıkrasında geçen yönetmeliklerle ibaresinden
önce ilgili tüketici derneklerinin de görüşü alınarak ibaresinin
eklenmesini arz ederiz.
D. Ali Torlak (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon okunan önergeye
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili
Durmuş Ali Torlak konuşacak.
Buyurun Sayın Torlak. (MHP sıralarından
alkışlar)
D. ALİ TORLAK (İstanbul) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 490 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 39uncu maddesinin (4)üncü
fıkrası üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi adına söz
aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, benim buraya
çıkış amacım kredi konusunda bankalarla olan diyaloglar
noktasında denizciliğin sorunlarını sizlerle paylaşmaktır.
Biliyorsunuz, 2008 yılında küresel kriz aynı zamanda ülkemizi de
vurmuştur. Bununla beraber, denizciliğimiz çok iyi bir yerde
olmasına rağmen 2008den sonra denizciliğimiz maalesef gün
geçtikçe geriye gitmiştir. Bakın, sadece ve sadece Tuzla Tersaneler
Bölgesinde 2008 yılına kadar yaklaşık 150 bin kişinin
çalıştığını ve yan sanayisiyle birlikte
yaklaşık 200 bine varan bir insan sayısının çok önemli
olduğunu da vurgulamak istiyorum. Bugün bu tersaneler boştur, bugün
bu tersanelerde yapılan gemilerin hepsi bankalara borçludur ve armatörleri
artık çıkmaz noktaya gelmişlerdir. Dün armatörlere kredi veren
bankalarımız bugün evlerini haczetmekte ve insanların
altından arabalarını almakta, kendilerine hakaret etme düzeyine
kadar gelmişlerdir.
Değerli milletvekilleri, bu süreç içerisinde AKP iyi
bir şey yapmıştır. Yaptığı tek şey,
tersane yerleri tahsis etmiştir fakat öyle de
bırakmıştır ama dünyada bu değildir. Dünyada tersane
yeri yaparsınız, hazırlarsınız devlet olarak, ondan
sonra da peşinde olursunuz ve finanse edersiniz.
Bakın, dünyada 2008den bu yana büyük kriz
olmasına rağmen Çin, Kore ve Taylandda bugün gemi yapılmakta,
bu yapılan gemileri dünya piyasalarına satmaktadırlar.
Arkadaşlar, bizim ağrımıza gidiyor.
1.30 boyundaki bir Çinli, bir Filipinli 300 bin dwtluk bir gemi yapıyor,
boy ortalaması 1.75 olan Türk milletinin fertleri 25 bin tonluk, 30 bin
tonluk geminin haricinde maalesef gemi yapamıyorlar. Bunun bizim
ağrımıza gitmesi lazım. Bu kapasite bizde var, bu
işçilik gücü bizde var. Eğer biz devlet olarak bunu desteklersek,
bunun yanında olursak ben inanıyorum ki bunu başarırız
ve dünyaya gemi yapar, gemi satar hâle getiririz.
Bakın değerli dostlar, 2008 krizi
başladığında devletimiz bir kredi çıkardı
denizcilerin faydalanması üzere ve dediler ki: Kredi Garanti Fonundan
bir destek yapacağız, yarım kalmış gemileri bu
şekilde devam ettireceğiz ve bunları dünyaya
satacağız, armatörlerimizin sayısını devam
ettireceğiz. Ama orada bir şeyi gördük, orada 10 tane, 15 tane gemi
finansının haricinde, armatörümüz maalesef kredilendirilemedi,
gemileri yarım kaldı. Bir kısmı gemilerini, yapmakta
oldukları mevcut yeni gemileri hurdaya satmak suretiyle
borçlarını ödemeye devam ettiler. Bütün bunları değerlendirdiğimizde,
bankaların üzerine gelmesini, armatörlerin üzerine gelmesini, denizcilik
sektörünün üzerine gelmesini bizler kabul edilemez buluyoruz.
Değerli Bakanım,
bakın, bu bankalar, bu sektör üzerinden kazandıkları
paranın yüzde 10unu bu sektörde devam ettirseydiler, inanın, 150 bin
kişilik istihdam bugün devam ediyor olacaktı ve armatörlerimizin
sayısı artacaktı.
Yunanistan bugün
gemilerini satıyor. Aslında Türkiyenin bugün gemi alma
zamanıdır, gemi yapma zamanıdır. İnsan gücümüz,
kapasitemiz, iş yerlerimiz, tersanelerimiz bunlara çok iyi hizmet
verebilir. Ama biz bazen, maalesef, kendi devletimizi,
insanımızı genişletmek yerine, üzülerek söylüyorum, bugün
bu Mecliste bulunan bazı yeni armatörler gemilerini 1den 25lere, 30lara
çıkarmışlardır. Bunu siz bilmiyor olabilirsiniz ama
önümüzdeki günlerde bunu özellikle bu kürsüden sizlerle
paylaşacağım değerli dostlar.
Bu vesileyle, yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Torlak.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
39uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
40ıncı maddede
bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490
sıra sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun
Tasarısının 40 ıncı maddesinin (3) üncü
fıkrasının sonuna, Alınmış yapı
ruhsatına aykırı tanıtımlar ya da sözleşmeler
nedeniyle oluşan mağduriyette tüketicinin hukuk ve ceza mahkemelerine
başvuru hakları saklıdır. ifadesinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Mehmet
Ali Susam Osman Aydın Kemal Değirmendereli
İzmir Aydın Edirne
Ümit
Özgümüş Hasan Ören
Adana Manisa
Turgut
Dibek Haydar Akar Muharrem Işık
Kırklareli Kocaeli Erzincan
BAŞKAN Önergeye
Komisyon katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli)
Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET
BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge
üzerinde Muharrem Işık, Erzincan Milletvekili.
Buyurun Sayın
Işık. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Tabii, Hüseyin arkadaşım ile Erdal
arkadaşımın söylediği bu konulardan sonra benim
değineceğim konular ne kadar önemli onu bilemiyorum. Önemli
olmadığını da zaten söyleyeceğim şeylerden sonra
anlayacaksınız.
Tabii, tüketiciyi korumak çok önemli ama tüketiciyi
korurken üreticiyi de korumak lazım, üreticinin de özellikle küçük
üreticinin, çiftçinin, hayvancılıkla uğraşan kişilerin
de korunması gerekiyor ama bunlarla ilgili bir önlem alınmıyor.
Bir şair demiş ki: Sen omzunda yorgan, elinde
torban/ Sen mevsim işçisi, büyük gezginci/ Doğduğundan beri sen,
anan, baban/ Orakçı, çapacı, ırgat, ekinci. Tabii, bu söylediğim şeyden
herhâlde hangi ilden bahsedeceğimi
anlamışsınızdır.
Sık sık, Adıyamana gidiyoruz,
Adıyamanda oradaki arkadaşlarımızla geziyoruz,
sıkıntıları yerinde tespit etmeye
çalışıyoruz. Tabii, MÜSİAD başkanı, oradaki
MÜSİAD Başkanı Sayın Dağtekin 8 Şubat 2013te
demiş ki: Böyle giderse fabrikalar tek tek kapanacak. Tabii, üretici ve
tüketici aslında korunmadığı için buradaki fabrikalar tek
tek kapanmaya başlamış. Daha sonra, Ankaraya gelmişler,
Ankarada Sayın Ali Babacanla görüşmüşler, Sayın Ali
Babacan Özellikle yardımcı olacağım, sizi 5084 sayılı
Teşvik Yasasında komşu illerin seviyesine sokacağım.
demiş. Ama ne yazık ki dediklerini tutmamışlar yine
Adıyamanı aynı şekilde bırakmışlar.
Adıyamanda işsizlik her gün artıyor,
Adıyamanda insanlar zor durumda, Adıyamanda insanlar
geçinemiyorlar, Adıyamanda insanlar -ne kadar karşı olsak da-
Türkiyedeki en kaliteli tütünü maalesef üretip satamıyorlar.
Sıkıntıları diz boyu. 50 kilodan 1 gram fazla
taşıdıkları zaman
-onu da nasıl verdiler bilinmiyor- hemen cezalar yağmaya
başlıyor. Dolayısıyla, sıkıntının
içindeler.
Tabii, Adıyamandakiler özellikle komşu illeri
kıskanıyor. Şanlıurfanın 6ncı grupta
olması, kendilerinin 5inci grupta olmalarından dolayı
kıskanıyorlar. Bunu da şöyle bağlıyorlar, diyorlar ki:
Bizim bakanımız yok, bize hiç bakan çıkmadı, biz her zaman
için Adıyaman olarak AKPye full oy verdik ama bize bakan vermediler.
Tabii, Adıyamanın 4 tane milletvekili var, bu
4 milletvekilinin içinden bir tanesinin bakan olmasını umutla
bekliyorlar. Artık, bir tane bakan verilir mi, verilmez mi onu tabii
iktidar bilir ama bir bakanla umutlarının biteceğini
düşünüyorlar.
Tabii, burada, bir köşe yazarının
yazdığı şeyler var: Özellikle, Sayın Spor
Bakanımız Suat Kılıç, Şanlıurfadan
Adıyamana geçtiği zaman Adıyamanda bazı söylemlerde
bulunmuş. Yazar diyor ki: Hiçbir şeyin
açılışını yapmadan burada şovunu yaptı
gitti, biz de tamamen ağzımız açık kaldık, bekledik.
Sayın Bakan, Hükûmet olarak Adıyamana gerek yatırımlar
gerekse gençlik ve spor projeleri konusunda öncelik ve değer verdiklerini
söylemiş. Yazar da eklemiş ki: Koskoca Bakan yalan söyleyecek
değil ya. Belki Adıyamanlılar görmüyordur, hepsi o kadar.
Adıyamanda en son hastanenin dışarı
taşınması var. Bütün Türkiyede olduğu gibi, özellikle bu
en son özelleştirme furyasına uyacak şekilde, sağlıkta
dönüşümde yapılan taşımalar. En son bizim gittiğimizde
10 bine yakın imza toplanmıştı ama imzaları orada hiç
kimse ciddiye almıyor. Üstelik, bu imzalar toplanan mahalle de sizin yine
oy deponuz olan mahalleler, onu da söyleyeyim, ama kimseyi muhatap
bulamamışlar. Dolayısıyla, şehir dışına
çıkıp 2 minibüsle ya da 2 otobüsle hastaneye gitmeyi kabul etmiyorlar
ama bunun da pek ciddiye alınacağı görünmüyor gibi.
Tabii, Tüketici Yasasıyla ilgili söyleyeceğim
şey: Özellikle, tabii, faydasına olacak şeyler varsa desteklemek
lazım. Ama başta da belirttiğim gibi, eğer üreticiyi
koruyacak bir şey yapmıyorsak, Adıyaman gibi ilde biz bu kadar
yatırım yaptık. dememize rağmen -o da gösterme rakamlarla,
belli bir kesimin kazandığı rakamlarla- eğer hâlen 6.063
lira millî gelirle geçiniyorlarsa, bunların neyi üreteceklerini
düşünmek lazım. Adıyamanda talepleri iletecek belki
milletvekili görünürde yok ama, biz Cumhuriyet Halk Partisinin 134 milletvekili
olarak, hepimiz onun taleplerini getireceğiz. Keşke,
Adıyamanın milletvekillerinden biri burada olsaydı da biz de
başka şeyler söyleyip onlara cevap verseydi. Ama ne yazık ki,
her zamanki gibi Adıyamanı kandırıp yine oy almaya devam
edeceklerini sanıyorlarsa yanılıyorlar bu sefer, çünkü
vermeyecekler. 4 milletvekilini bir dahaki sefer biz kazanacağız, onu
da size müjdeleyeyim.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Işık.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
40ıncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
40ıncı madde kabul edilmiştir.
41inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
42nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
43üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
44üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
45inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
46ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
47nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
48inci maddede bir adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
490 sıra
sayılı Tasarının 48. maddesinin (6). fıkrasından
sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz
ederiz.
(7) Yurt
dışından yapılan mal ve hizmet satışları
için de yukarıdaki fıkralarda yer alan hükümler uygulanır.
Alim Işık Yusuf
Halaçoğlu Emin
Haluk Ayhan
Kütahya Kayseri Denizli
Mehmet Günal Lütfü Türkkan
Antalya Kocaeli
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Mesafeli satışlarda yurt içinden
yapılanlar için getirilen düzenlemelerin yurt dışından
yapılanlara da uygulanması sağlanarak yaşanacak
mağduriyetlerin önlenmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
48inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
49uncu
maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
50nci maddede bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 sıra sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısının 50
inci maddesinin 6 ncı fıkrasının ikinci cümlesinin
başına "Devre mülk hakkı veren sözleşmeler hariç olmak
üzere," ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Mihrimah Belma Satır Fatih Şahin Mehmet Doğan Kubat
İstanbul Ankara İstanbul
Tülay Kaynarca Ramazan Can Safiye Seymenoğlu
İstanbul Kırıkkale Trabzon
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET ALİ
SUSAM (İzmir) Sayın Başkan, Bakanın görüş
açıklarken gerekçe için bir açıklama yapmasını da rica
ediyorum.
BAŞKAN Gerekçeyi önerge sahibi söyleyecek
şimdi, Sayın Susam.
Buyurun.
Gerekçe:
Devre mülk satışları 634 sayılı
Kat Mülkiyeti Kanunu uyarınca resmi şekilde yapılmak zorunda
olduğundan (noter, tapu vb.) bu işlemlere ilişkin harç veya
ücretlerin yatırılması gerekmektedir. Bu sebeple, Kanun tasarısında
14 günlük cayma süresi dolmadan tüketiciden herhangi bir isim altında
ödeme yapılmasının veya tüketiciyi borç altına sokan
herhangi bir belge verilmesinin yasaklanması uygulamada çeşitli
sorunlara neden olacağından, devre mülk hakkı veren sözleşmelere
ilişkin istisna getirmek amacıyla ilgili fıkrada
değişiklik yapılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
50nci maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
51inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 52de bir adet önerge vardır, okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
490 Sıra Sayılı Tasarının 52.
maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
(8) Tüketiciden, tüketmediği ya da
kullanmadığı herhangi bir mal veya hizmet için hiçbir isim
altında ek ödeme talebinde bulunamaz.
Alim Işık Mehmet Günal Yusuf Halaçoğlu
Kütahya Antalya Kayseri
Necati
Özensoy Emin Haluk Ayhan
Ali Halaman
Bursa Denizli Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Bu düzenlemeyle tüketicilerden alınan sabit telefon
hattı abonelik bedeli, kayıp-kaçak elektrik bedeli, TRT payı vb.
gibi ek ödemelerin kaldırılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
52nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
53üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
54üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 55te bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
490 Sıra Sayılı Tasarının 55.
Maddesinde geçen malların ve malın ibarelerinin mal veya
hizmetin olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Alim Işık Mehmet
Günal Emin
Haluk Ayhan
Kütahya Antalya
Denizli
Necati Özensoy Ali Halaman
Bursa Adana
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılmıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Bu maddedeki düzenlemelerin sadece malları
değil, hizmeti de kapsaması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
55inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 56da bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
490 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 56. Maddesinin (2). fıkrasında geçen
asgari iki yıldır ibaresinin asgari üç yıldır
şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Alim Işık Emin Haluk
Ayhan Necati
Özensoy
Kütahya Denizli
Bursa
Oktay Vural Ali Halaman
İzmir Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Bu düzenlemeyle garanti belgesinin geçerlilik süresi
artırılarak tüketicinin korunması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
56ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
57nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
58inci maddede bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
490 Sıra Sayılı Tasarının 58.
maddesinin (2). fıkrasına aşağıdaki cümlenin
eklenmesini arz ederiz.
İthalatçılara; servis ağı, yedek
parça ve distribütörlük anlaşmalarına yapmadan yeterlilik belgesi
verilemez.
Alim Işık Emin Haluk
Ayhan Necati
Özensoy
Kütahya Denizli
Bursa
Oktay Vural Ali Halaman
İzmir Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Bu düzenleme ile yerli üreticilerin haksız rekabete
karşı korunması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
58inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
59uncu maddede bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 sıra sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısının 59
uncu maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan
on dakikadan ibaresinin onbeş dakikadan; üçüncü cümlesinde yer alan
on dakikalık ibaresinin ise onbeş dakikalık olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mihrimah Belma Satır Mehmet Ali Susam Alim
Işık
İstanbul İzmir Kütahya
Mehmet Doğan Kubat Ramazan Can Muhammet Bilal Macit
İstanbul Kırıkkale İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI NİHAT
ZEYBEKCİ (Denizli) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Tüketicinin bilinç düzeyinin artırılması için ülke
genelinde yayın yapan radyo ve televizyon kuruluşlarının
yapacakları aylık yayın süresinin artırılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
59uncu maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
60ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.39
ALTINCI
OTURUM
Açılma
Saati: 19.53
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 14üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
490 sıra sayılı Tasarının
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Şimdi üçüncü bölüm görüşmelerine
başlıyoruz.
Üçüncü bölüm geçici 1inci madde dâhil olmak üzere 61 ilâ
88inci maddeleri kapsamaktadır.
Üçüncü bölüm üzerinde gruplar adına ilk
konuşmacı, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kütahya
Milletvekili Alim Işık.
Buyurun Sayın Işık. (MHP
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, bir de tabii
Sayın Milletvekilimizin Kütahya Belediye Başkan adayı
olduğunu da hatırlatayım.
BAŞKAN Biliyorum. Hayırlısı olsun.
MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya)
Teşekkür ederim, sağ olun.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz 490 sıra sayılı Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanun Tasarısının 3üncü bölümü
üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu
vesileyle şahsım ve grubum adına hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, birçok konu dile getirildi
ancak bu bölümde de bazı konuların yeniden
tartışılacağı, önergelerimizle destek vermeye
çalışacağımız bazı düzenlemeler öngöreceğiz
ama ondan önce, özellikle Türkiyede bugüne kadar yoğun borç yükü
altında kalan birçok tüketicimizin almış oldukları krediler
nedeniyle ödeme güçlüğünde bulunduğu gerçeğini hatırlatarak
bu düzenlemelerin bundan sonraki borçlanmaları
kapsayacağını fakat daha önceki dönemlerde temerrüde
düşmüş, ödeme güçlüğüne düşmüş
insanlarımızın da bu kanundan bazı beklentilerin
olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Bu nedenle ama bu tasarıda ama bundan
sonraki gelecek ilk torba yasada, örneğin, ekonomik kriz nedeniyle 2009
yılı başlangıcı esas alınmak kaydıyla
2009dan sonraki tüketici kredilerinde temerrüde düşenlere de bu hükümleri
uygulayacak bir düzenlemeyi getirmemiz gerekiyor. Şu anda gerçekten bu
borç yükü altında ödeme güçlüğü çektiği için hem borcunu
zamanında ödeyemediği gerekçesiyle kendisinin mağdur olduğu
hem de karşı tarafı mağdur ettiği birçok örneği
hepimiz biliyoruz.
Son dönemde giderek artan borçlanma artık
altından kalkılamaz hâle gelmiştir. Borca dayalı para
sistemi ve bankaların uyguladığı kısmi rezerv sistemi
nedeniyle bugün Türkiyede tedavülde bulunan yaklaşık 62 milyar
TLlik paraya karşılık -banknot veya demir para olmak üzere- bu
parayla dönen borç yükü 1 trilyon TLyi geçmiş durumdadır. Yani 1
birimlik parayla yaklaşık 15-16 birim borcun altından kalkmaya
çalışan bir 76 milyonluk kitleden bahsediyoruz. Bu halkadan herhangi
birindeki aksama en az birkaç kişiyi daha etkilediğinden silsile
Bu
1 birimlik paranın 16 birimlik etkisiyle konuya bakarsak bu düzenlemelerin
ne kadar çok önemli olduğunu bir kez daha anlamış ve buna göre
yeni düzenlemelerin yapılması gerektiğini görmüş oluruz.
Bu hatırlatmadan sonra, özellikle üçüncü bölümde
düzenlenmesi gereken birkaç maddeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. 63üncü
maddede Reklam Kurulunun yapısı değiştiriliyor ve var olan
kurul üye sayısı azaltılarak daha etkin
çalışacağı gerekçesiyle yeni bir düzenlemeye tabi
tutulmuş.
Değerli milletvekilleri, daha önce bu kurulda yer
alan tüketici teşkilatlarının temsilcileri bu kuruldan
çıkarılarak daha etkin çalışma sağlanacağını
söylemek çok doğru bir ifade olmayacaktır. En azından, Türk
Tabipleri Birliğinin, Türk Eczacılar Birliğinin, Türk Diş
Hekimleri Birliğinin, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin,
İşçi Sendikaları Konfederasyonunun ve Memur Sendikaları
Konfederasyonunun hiç olmazsa birer üyeyle bu kurulda temsil edilmelerinin
yerinde olacağını düşünüyoruz. Buna yönelik bir ortak
önerge hazırlanmış olsa da, tam kapsamasa da, şimdiki
hâline göre biraz daha iyiye gittiğini de ifade etmek istiyorum. Onun için
de, Sayın Bakana ve iktidar partisi grubuna da ayrıca teşekkür
ediyorum.
Yine, tasarının 73üncü maddesinin üçüncü
fıkrasında tüketici örgütleri üst kuruluşlarının
açtığı davalarda dava kaybedilmesi hâlinde davanın
masraflarının Bakanlıkça karşılanacağı
öngörülmekte ama diğer örgütlerde bu hak verilmemekte. O nedenle, tüketici
örgütleri üst kuruluşları yerine doğrudan tüketici örgütlerinin
bu şekilde bir haktan yararlanması sağlanırsa kanun
amacına ulaşmış olacaktır. Bunu da, umarım,
düzelteceğiz diye düşünüyorum.
Yine, tasarının 81inci maddesinde bir eksiklik
söz konusudur. Bu maddeye de en az beş yıldan beri faaliyette bulunan
ticari, siyasi ve idari kurumlardan bağımsız olan tüketici
dernekleriyle kamu yararı statüsüyle faaliyette bulunan tüketici
derneklerinin de test, muayene ve analiz laboratuvarlarından
yararlanabilme hakkının tasarıya eklenmesinde yarar
olduğunu düşünüyoruz. Aksi takdirde uygulamada çok ciddi sorunlarla
karşı karşıya kalmamız söz konusu olabilecektir.
Diğer bir konu, tasarının 84üncü
maddesinin ikinci fıkrasında yönetmeliklerle ilgili hüküm
getirilmiştir. Ama bu yönetmeliklerin çıkartılmasında
tüketici örgütlerinin görüşlerinin mutlaka alınması
gerektiği varsayımından yola çıkarak, bu düzenlemenin de
buna göre yapılmasının daha doğru olacağını
düşünmekteyiz.
Değerli milletvekilleri, bu önerilerimiz umarım
yerinde olacaktır ve maddeler geldiğinde bu düzenlemeler bu
şekliyle yapılırsa vatandaşlarımızın daha
çok istifade edebileceği bir hâle sokulmuş olacaktır.
Saygıdeğer milletvekilleri, özellikle kredi
kartlarıyla ilgili konunun çok kez dile getirilmiş olmasına
rağmen, bir kez daha altının çizilmesinde yarar gördüğümüzü
düşünmekteyiz. Bugün herhangi bir bankaya gidildiğinde Kredi
kartı veya kredi borcu yoktur. yazısını almak zorunda olan
tüketicilerin bu yazıyı alırken bile, 1 sayfalık ya da 1
satırlık yazı için yeniden ücret ödemek zorunda
kaldıkları bir Türkiyede yaşıyoruz. Bunların önüne
geçmek zorundayız. Yani bir yazı, resmî bir kurumda ihtiyacı
varsa veya herhangi bir ihaleye girecek olan işverene lazımsa, bunun
alınması için banka buna bir masraf koyuyorsa bunun önüne geçmek
zorundayız.
Birçok konu yargıya intikal etmiş, yargıda
dosya sayısının şişmesine yol açmış ama
yargı, özellikle icrayla ilgili konularda, bu konuyla ilgili karar vermede
geciktikçe tüketici mağduriyeti artmaktadır. Bunların da önüne
geçecek bir düzenlemeyi mutlaka bu tasarı içerisine bir yerlere koyarak
bunun önüne geçip vatandaşın mağduriyetini önlemek
zorundayız.
Söylenecek çok şey var. Ancak vaktin de
geçtiğini düşünerek, benden sonraki konuşmacıların da
Daha fazla Meclisimizi sıkmadan bu kanunu bitirebilmeyi
amaçladığımızdan sözlerimi burada kesiyor, tekrar kanunun
aziz milletimize ve yüce Meclisimize hayırlara vesile olmasını
temenni ederek saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Işık.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Edirne
Milletvekili Kemal Değirmendereli. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Değirmendereli.
CHP GRUBU ADINA KEMAL DEĞİRMENDERELİ
(Edirne) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 490
sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun
Tasarısının üçüncü bölümü üzerine söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Tüketicinin Korunması
Hakkındaki Kanunun temel amacı ülkemizde mağduriyetleri giderek
artan güçsüz tüketici vatandaşlarımızın, güçlü üreticilere,
hizmet verenlere karşı korunmasıdır diyebiliriz. Bu kanunun
bir başka faydası da globalleşmenin etkisini her alanda
gösterdiği piyasalarda, tüketicinin devlet eliyle korunmasını
sağlamak olmalıdır. Sayın Bakanın
açılış konuşmalarında ifade etmiş olduğu
gibi bu kanunla hayata geçirilecek düzenlemelerle ülkemizdeki 76 milyon
tüketicinin Avrupa Birliği ülkeleri ve dünyanın gelişmiş
diğer ülkelerindeki tüketicilerin sahip oldukları haklara, hatta
bazı alanlarda daha ileri haklara bile sahip olacağı resmi
çizilmiştir. Ancak bu yasa tasarısının
ağırlıklı olarak tüketicileri küçük ve orta ölçekli
üreticilere karşı koruyan bir yasa olarak
hazırlandığı görülmektedir. Oysa büyük, çok büyük ölçekli
üreticiler, hizmet verenler yani bankalar, finans kuruluşları,
telekom şirketleri, elektrik, doğal gaz dağıtım
şirketleri karşısında
tüketiciyi korumaya yanaşılamamıştır. Tüketici,
doğal gaz dağıtım şirketleri, telekom şirketleri,
elektrik dağıtım şirketleri, bankalar ve finans
kuruluşlarının oyuncağı durumundadır.
Değerli milletvekilleri, bakınız, 20 TLlik elektrik
borcunu ödeyemeyen gariban vatandaşın elektriği
kesildiğinde bu kanun yanında olmayacaktır. Sulama
kooperatiflerinin borçları ödenemiyor; elektrikler kesiliyor; köylerimiz,
tarlalarımız susuz kalıyor, tarlalar kuruyor. Bu kanun, bunlara
çare olamayacaktır maalesef.
Hepimizin yüreğini acıtan bir tabloyu
yaşadık. Cudi Dağında şehit olan askerin, briketten,
sıvasız evine haber vermek için gidildiğinde elektriğinin
kesik olduğu görüldü. Vicdanları sızlatan bu manzarayı
Hükûmet bu kanunla silemeyecektir.
Değerli milletvekilleri, bankalar -benden önceki
değerli konuşmacıların da ifade ettiği gibi-
tüketicilerin en ağırlıklı sorunu
yaşadığı kurumlar. Onlara dönüp bir bakacak olursak
vatandaşımızın tüketici kredisi aldığı
finans kuruluşlarına, kart çıkaran, kredi veren bankaların
vermekte olduğu hizmetlere mukabil, faiz dışında, masraf,
ücret, komisyon gibi tutarlar bu defa da Bakanlığın
görüşünü almak kaydıyla, BDDK tarafından belirlenen şekilde
ödemeye devam edilecektir. Bu mu değişiklik?
Dün buradaki görüşmelerden ayrıldıktan
sonra Edirneden bir çiftçi arkadaşımız telefon etti: Vekilim,
bugün ben sıfır faizle hayvancılık kredisi almak için
bankaya gittim, bütün işlemlerimi tamamladım. 100 bin lira
alacağım krediyi ama bana 97 bin lira verdiler. Yani komisyon ve
farklı adlar altında 3 bin liralık bir kesinti
yapılmış durumda. Bundan sonraki hizmetlerle ilgili
alınacak ekstra ödemeler ayrı.
Bakın, değerli milletvekilleri, Sayın
Başbakan Faiz dışı gelirlerle oynanan oyunlara
karşıyım. diyor. Faiz lobisi uyanık, komisyonlar adı
altında kendi pazarını, piyasasını
artırıyor, oradan da garibim tüketicileri komisyonlarla çökertiyorlar.
Faiz dışı gelirlerle elde edilen rant çok büyük rakamlara
ulaştı. diyor. Faiz lobisi milletimizin alın terini
yıllarca sömürdü. gibi süslü sözlerle göz boyamaların en iyisini
bilmekte; biliyor da acaba tüketicinin korunması için hazırlanan, komisyondan
geçirilen bu kanun tasarısında bankaların alacakları bu
faiz dışı gelir, masraf, ücret komisyonlara yasal garantör
olacağından haberdar değil mi acaba? Bu yasa tasarısı
Sayın Başbakanın bilgisi ve tensipleri dışında
hazırlanmıştır gibi görünüyor ya da yapabilecekleri ancak
bu kadar mıdır? Sayın Başbakan tüketicisinin
hakkını büyük sermayedarlara karşı ancak bu kadar mı
koruyabilmektedir?
Değerli milletvekilleri, bugün için tüketicilerin en
temel sorunu olan banka borçlarına bakacak olursak -bu konuyu biraz daha
detaylandırmak istiyorum- Ekim 2003 sonu itibarıyla taksitli kredi
kartı borçları 48 milyar TLye, toplam kredi kartı borçları
82 milyar TLye ulaşmış. Sayın Hükûmetin bakanları
söylüyor, vatandaşın kredi kartı 48 milyara
ulaşmış, üstelik de 2011 yılında 26 milyar
liraymış, 2012de 38 milyar liraymış yani her yıl 10
milyar düzenli artış olmuş. Tüketici kredileri tutarı da
toplamda 239 milyar TLye ulaşmış durumda.
Hatırlayacaksınız, bundan iki yıl önceye kadar maydanozun,
patatesin, soğanın bile taksitle satılması
sağlandı. Bunu kim sağladı? Hükûmetiniz sağladı.
O dönem bu konuyla ilgili önlemler alınmadı. Halkımızı
bu kadar borcun altına kim soktu? Bugünkü kredi kartı toplam
borçlarıyla, sayın milletvekilleri, 18 tane Boğaz Köprüsü
yapılabiliyor. Tabii, bu vatandaşı bu kadar borca sokmak ancak
hayal olabilirdi ama AKP iktidarı sayesinde gerçek oldu.
Çok önemli bir konu da şudur: Varlık yönetim
şirketlerince 2013 Eylül sonu itibarıyla bankalardan satın
alınan bireysel kredilerin toplamı faizleriyle birlikte 16 milyar
lira, ticari kredilerin toplamı faizleriyle birlikte 17 milyar lira. Yani
varlık şirketlerine, bankaların bilançolarında görünmeyen
toplam borç rakamı bugün 33 milyar lira. Ayrıca, bankaların
bilançolarında görünen problemli kredilerin miktarı da 9 milyar 100
milyon lira. Değerli arkadaşlar, bu rakamlar toplam kredilerin yüzde
15ine karşılık gelmekte. Faizlerini de kattığımız
zaman toplam tüketilen kredilerin bugün için yüzde 20leri aşan bir
miktarının yasal takip altında olduğunu görmekteyiz.
Vatandaş öyle bir noktaya geldi ki kendi kredi kartlarını
çeviremez hâle geldi ama AKP iktidarı son yıllarda
yarattığı zenginliklerle
Ki bu koltuklarda oturan AKPli
değerli milletvekili arkadaşların bu koltuklarda
oturmalarını da temel olarak bu dönemde yaratılmış
olan sanal zenginliğe borçlu olduklarının da altını çizmek
isterim.
Bir diğer önemli konu da AKP iktidarı
döneminde, borçların bu kadar yükselmesiyle birlikte tasarrufların
oldukça düşmesi. Her türlü olumsuzluğa rağmen 2002de yüzde
20lerde olan tasarruf oranı bugün resmî olarak yüzde 12lere, gerçek
rakamlarda da yüzde 9lara düşmüş durumda. Bu on yıldır
izlenen ekonomi politikalarıyla
tüketicilerin borç sarmalına sokulduğu, tüketicilerin temel
sorunlarını korumaktan uzak bir tüketici kanunuyla karşı
karşıyayız. Bunu bundan sonraki yasalarla toparlamanın
hepimizin, bu Parlamentonun tüketiciye, bu kıymetli
vatandaşlarımıza borcu olduğunu paylaşmak istedim
sizinle.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Değirmendereli.
Şahıslar adına, İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Susam. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Susam.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; önemli bir yasanın sonuna
geldik sayılır. Tüketiciyle ilgili yasanın bugün çıkan
hâliyle çok önemli gelişmeleri içinde barındıran, önemli
yeniliklere sahne olan ve önemli yeniliklere katkılar koyan bir yasa
olduğunun altını çizmek istiyorum. Ancak, bir muhalefet partisi
olarak da tüketici haklarındaki genişlemelerle birlikte
yapılması gereken, özellikle bankacılık ve büyük tekel ve
tröst durumundaki iletişim şirketleri, doğal gaz, elektrik ve benzeri
şirketler konusunda, maalesef, hem tasarının
hazırlanışında hem Komisyon çalışmalarında
yeterli katkıyı koyamadığımız açıktır.
Ama, şunun altını çizmek istiyorum: Bu yasanın
olabildiğince iyi noktaya gelmesinde, başta Sayın Bakan ve tüm
bürokratlarının, Komisyondaki arkadaşlarımızın,
muhalefetin katkıları önemlidir. Emeği geçen herkesi kutluyorum,
teşekkür ediyorum.
Bir şeylerin altını çizip dikkat çekmek
istiyorum: Bu kanunları çıkarmak yeterli değildir Sayın
Bakan. Bakanlık bürokrasisi ve Bakanlık olarak, özellikle
vatandaşın bu kanundan sonra sadece yakalayabildiği,
bulabildiği KOBİ niteliğindeki küçük kesimlerden
hakkını alması değil; asıl önemli olan, Türk
TELEKOMdan, elektrik şirketlerinden ve benzeri büyük şirketlerden ve
büyük tekellerden karşısında muhatap alıp çözüm
bulabilmesidir. Twitterda az önce baktım, Mine Kırıkkanat
TTNETe iki gündür ulaşamıyorum ve buna rağmen,
ulaşamadığım hâlde benden paramı alıyor. diyor.
Ben milletvekili olarak bir şikâyetimi, muhatap bulabilecek bir şeyi
bir buçuk ayda bulamadım ve benden önemli miktarda para almasına
neden olan uygulamalar oldu. Komisyonda söyledim, devam ettim, hiçbiri
değişmedi. Yani, en üst düzeyde toplumdaki insanlar bu konuda çözüm
bulamıyorsa size şunu öneriyorum: Bu kanunları çıkarmak
önemli değil. Bu kanunların hayata uygulanmasında Bakanlık
bürokrasisinin, kurulların etkin bir şekilde
çalışmasına ihtiyaç var. Bunun altını çiziyorum.
İki, bilinçli tüketici ve örgütlü tüketicinin
yaratılmasına ihtiyaç var, bunun da altını çizmek istiyorum.
Az önce arkadaşlarım birçok konuyu söylediler,
bir konunun daha altını çizmek istiyorum. Gerçekten, borçlu bir
Türkiyedeyiz. Elektronik haciz uyguluyorsunuz, çok düşük paralardan
dolayı vatandaşlar kredi alamaz durumda. Kredisi
hazırlanıyor, gidiyor bankaya, Senin 1.000 lira, 500 lira, 300 lira
borcun varmış. deyip kesinlikle kredi kullandırmıyorlar.
Özellikle Halk Bankası esnaf kefalet kooperatifinin kredilerinde, bu
noktada böyledir.
Bir konunun daha altını çizmek istiyorum. Dün
burada beş dakikalık konuşmada belirttim, yerel seçimlerle
ilgili konuyu size bir hatırlatmayı tekrar gerekli görüyorum, bu
noktada gerekli uyarıyı yapmanızı istiyorum. Değerli
arkadaşlar, tüketicilerin haklarını ve menfaatlerini koruma
konusunda yapmış olduğumuz
bu yasal düzenlemenin tüm tüketicilere ve ülkemize hayırlı
uğurlu olmasını diliyorum ama bu yasanın hayata geçmesi, bu
yasanın uygulanması ve tüketicilerin beklentilerinin
karşılanması noktasında, tüketici hakem heyetlerinden
başlayarak Reklam Kuruluna, Reklam Konseyine ve Tüketici Konseyine kadar,
Bakanlık bürokratlarına bağlı bütün kurullarda, Rekabet
Kurulu ve benzeri kuruluşlarda, KOBİ düzeyindeki işletmeleri
koruyan bir anlayışı tüketiciyle birlikte hayata geçirip
Türkiyede esnafın, sanatkârın ve küçük işletmelerin bu piyasada
haklarını bulabilecekleri, tüketiciye hizmet verirken kaliteyi ön
planda tutan ama büyükler karşısında haksız rekabette
ezilmeyen bir yasal düzenleme olduğuna vicdanen inanmaları ve Bakanlık
bürokrasisinin bu konuda da gerekli hassasiyeti göstermesini diliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Susam.
Şimdi on beş dakika süreyle soru-cevap
işlemini başlatacağım.
Sistemde 2 kişi var.
Sayın Tanal, buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bizim Anayasamızın 172nci
maddesi: Tüketicilerin korunması. Devlet, tüketicileri koruyucu,
aydınlatıcı tedbirleri alır, tüketicilerin kendilerini
koruyucu girişimlerini teşvik eder. Şimdi, bu hüküm
karşısında, tasarıda Gerek
ilçe tüketici hakem heyetlerinin gerek il tüketici hakem heyetlerinin
vermiş olduğu kararlara itiraz edildiği zaman tüketici
mahkemelerinin vereceği kararlar kesindir. diyor.
1)
Bu, hak arama özgürlüğü çerçevesinde, Anayasanın 36ncı maddesine
aykırı değil mi?
2)
Bizim burada, yine, ihtarnameyle ilgili 34üncü maddesinde tasarının
-bildiğimiz kadarıyla- orada bildirilir kavramı var. Bu
bildirme olayının 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri
uyarınca yazılması daha doğru olmaz mı? Yarın
öbür gün telefonla bir bildirim yapıldığı zaman -tutanakla biz bildirdik-
gayrimenkulü vatandaşın satılırsa, bu mağduriyeti
nasıl önleyeceğiz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Onur
MELDA
ONUR (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biz burada kanunu tartışırken
vatandaştan da çeşitli sorular alıyoruz. Çok haklı bir soru
geldi. Ben bunu okumak istiyorum, kısaca özetlemek istiyorum. Bu konuyu da
Sayın Bakanın dikkatine sunmak istiyorum. Derler ki, telefon
şirketlerinin bazı uygulamalarıyla ilgili olarak: Örneğin,
siz, belli bir hizmet alıyorsunuz telefon şirketinden, belli bir
kotanız var. Siz onu doldurmadığınız zaman o
kotanın parasını ödüyorsunuz. Ama bunun üzerine çıktığınız
zaman ya size hizmet kesiliyor ya da ilave para ödemek gerekiyor. Oysa, ben,
kullanmadığım ürünün parasını ödüyorum ve bu
hakkımın saklı olması lazım. diyor. Bunun
kullandığım dönemlerden mahsup edilmesi gerektiğini
söylüyor, bence çok haklı bir talep. Özellikle de cep telefonu ve
iletişim maliyetlerinin bunca yüksek olduğu dönemde ve cep
telefonsuz, iletişimsiz de bir şeyin yapılamadığı
dönemde bunun bir düzenleme
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Onur.
Sayın milletvekilleri, sistemde başka soru
soran milletvekili yok.
Sayın Bakana cevap için süre veriyorum.
Buyurun.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Tanal, Anayasamızın 172nci
maddesine atıfla tüketicilerin korunmasının devletin ödev ve
görevleri olduğunun altını çizdi, doğrudur. Sosyal hukuk
devletinde elbette ki devlet,ö vatandaşlarına hizmet etmek için
vardır ama hizmetleri sürdürürken, planlarken elbette ki ekonomik
imkânları dikkate almak, onları en verimli şekilde projelendirmekle
görevlidir. Aksi takdirde, öncelikli sorunları çözmek için kaynak
bulamayacak duruma gelebilir. Dolayısıyla, biz herhangi bir alanda
düzenleme yaparken, herhangi bir kesimin sorunlarını çözme
bağlamında yeni projeler ortaya koyarken olayın bir parçasını
değil, bütününü gözeterek bu düzenlemeleri yapıyoruz, bu kanunun
amacı da bu.
Onun için, bu kanunu takdim ederken hedefimizi bu
düzenlemeler itibarıyla özetlemek gerekirse, hedef basiretli tacir,
bilinçli tüketici. Bu her iki tarafla ilgili bu kelimelerin içi doldukça bu
alandaki sorunlar azalacak, hem tüketici haklarına erişecek hem de
tüccarımız, sanayicimiz daha basiretli davranmak suretiyle
ürettiğinde kaliteyi üretecek ve ekonomik büyüme kaliteli ürünlerle ve
pazarı genişletmiş şekilde sürdürülebilir hâle gelecek.
Bir diğer atıf yaptığınız
konu, Niye bildirim dendi, niye tebligat denmedi? Bildirim biraz daha
Türkçeleşmiş, biraz daha güncel bir kelime. Bildirim
denildiğine göre, bildirimi mutlaka yaptım diyen,
yaptığını kanıtlamak zorunda. Herhâlde o bildirim
gelişigüzel değil.
Ben bildirimi böyle yapıyorum, bu tamam, oldu.
diyecek hâli yok, mutlaka bir sorun olursa bunun sorgulaması olur, o
sorgulama da elbette ki o alana ilişkin düzenlemeler çerçevesinde
gerçekleştirilir ve buradaki bildirimler de Tebligat Kanununa göre olacaktır.
Efendim, verilmiş olan hakem heyetleri
kararlarının, işte, kesinliğiyle alakalı
MAHMUT TANAL (İstanbul) Tasarı madde 70.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Ha, bu konu Anayasa Mahkemesine konu olmuş, Anayasa Mahkemesi de bunu
Anayasaya aykırı bulmamış. Yani zaten tüketici hakem
heyetlerine taşınan sorunların bir limiti var. Tabii, o limit
itibarıyla, hem tüketici hakem heyetlerinin finansmanı kamu
kaynaklarından sağlanıyor, hem onu
sağlayacaksınız ve tüketici mahkemelerine konuyu taşırken
de beğenmediğiniz kararlar itibarıyla, gene orada kamusal
kaynakları kullanacaksınız, ama prosedürü daha da ileriye
götürmenin herhâlde mantıki bir tarafı yok. Yani bir yerde bir
ihtilafın sonlanması gerekiyor; aksi takdirde tüketici hakem
heyetleri, tüketici mahkemeleri işlevsiz bir pozisyona düşmüş
duruma gelirler ki bunu herhâlde kabullenmek mümkün değil.
Dolayısıyla, bu düzenleme, her eylem ve işleme karşı
yargı yolunun açık oluşu ve aşamalarda da sorunların
bir şekilde sonlandırılmasının her iki taraf
açısından yarar sağlayacağı
kanısındayım.
Diğer milletvekili arkadaşımız
Sayın Onurun dile getirdiği soruyu çok net anlayamadım ama,
anladığım kadarıyla ifade etmek isterim ki elbette ki
iletişim şirketlerinden veyahut da GSM şirketlerinin verdikleri
hizmetler dolayısıyla onların bir anlamda belki
kullanımı özendirmek amacıyla bonus veya ona benzer
özendirmeler içeren mesajlarını ve taahhütlerini dikkate almak
suretiyle abonelikten doğmuş olan haklarınızı
belirlenmiş sürelerde kullanamıyorsanız, ben bunu
depolayayım da başka bir yerde kullanayım
Yani, böyle bir
şeyin çok doğru olduğu kanısında değilim. O, o
koşullarla o avantajı size veriyor, siz de o koşullar içerisinde
bunu kullanırsınız veya kullanmazsınız, onun takdiri
size. Dolayısıyla, o karşılıklı anlaşma,
akitleşmeyle gerçekleşmiş örtülü bir sözleşmedir diye
düşünüyorum. Sözleşmeye de her iki tarafın uyması gerekir.
Bunları ifade etmek istedim, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Tanal tekrar sistemde, buyurun
Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şimdi, Değerli Bakan, bir kira
alacağınız var bende sizin örneğin. 1.500 TL kira
alacağınız var, sulh hukuk mahkemesi bu kararı verdi.
Takdir edersiniz temyiz sınırı şu anda düzenlemelere göre
1.250 TLdir. Siz bunu gayet rahat hak arama özgürlüğü çerçevesinde
Yargıtaya kadar götürebileceksiniz ancak tasarıdaki ilçe hakem
heyetinin ve 2 bin, il hakem heyetinin 3 bin TLye kadar ki bu kesindir
Yani,
hukuk yargılaması çelişkiyi kaldırmaz. Hak
yarışması açısından çelişki olmaz. Yani, hukukun
birbirleri içerisinde tutarlılığı esas olur. Bu
açıdan, bununla karşılaştırdığınız
zaman, biraz önce vermiş olduğunuz sorunun cevabı aynı
mı olacak?
İki: Şimdi, avukatlık ücreti burada
70inci maddede reddedilecek olan kısımla ilgili nispi ücreti vekâlet
tüketiciye yüklenilecek. Bu tüketiciyi burada nasıl korumuş,
nasıl kollamış olacaksınız?
BAŞKAN Sayın Tanal, teşekkür ederim.
Sayın Vural
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, özür
diliyorum, konuyla ilgili değil ama vatandaştan gelen bir talebi
Sayın Bakan da buradayken, İçişleri Bakanı da buradayken
ilgilerine arz etmek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Kahramanmaraş Göksun
Karadut köyünden vatandaş dile getiriyor: 500 hanelik köyümüz var.
Köyümüzde sağlıkevimiz var ama ebemiz yok. Yolumuz maalesef patika
yol, araçla ve gerçekten yaya olarak geçmemiz mümkün bile olmuyor. Bu konuyla
ilgilenilmesini istiyor. Dolayısıyla, vatandaşın samimi bir
dileği var. Yolsuz köy kalmayacak. deniyor ama bu Karadut köyünün niye
yol meselesi halledilmiyor? diye soruyor.
Ben de bu vesileyle iletmiş oldum. Kusura
bakmayın.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Estağfurullah. Biz teşekkür
ederiz.
Sayın Bakanım, buyurun.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Çok teşekkür ediyorum.
Öncelikle Sayın Tanalın dile getirdiği
hususu cevaplamak isterim. Vatandaş burada seçimlik hakka sahip.
İstiyorsanız hakem kuruluna götürürsünüz sorununuzu,
istemiyorsanız doğrudan doğruya yargıya taşırsınız,
o zaman temyize de gidersiniz. Vatandaş burada seçimlik hakkını
kullanıyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Bakan
BAŞKAN Sayın Tanal, lütfen dinler misiniz.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Hayır, onu götürmek zorunda değil, seçimlik hakkı var burada.
Hakem kuruluna konuyu taşıyorsa, onun verdiği kararı
beğenmemesi hâlinde tüketici mahkemesine başvuracak, o mahkemenin
kararı kesin. İstemiyorsa, daha ileriye bunu taşımak
istiyorsa, o zaman doğrudan doğruya yargıya başvuracak,
oradaki kararı beğenmiyorsa temyiz edecek, gidecek. Böylece bu seçimlik hakkın belirlenmiş
olması vatandaşın hak kaybına yol açmıyor. Hukuk
devletine ve elbette ki sorunların bir şekilde tasfiye edilmesini
gerekli kılan hukuksal düzenlemelere uygun olduğu
kanısındayım.
Sayın Vuralın tabii burada dile getirdiği
husus, Karadut köyü
Biz aşağı yukarı on yıldan bu
yana Türkiyede en özgün sosyal devlet projelerinden birisi olan KÖYDES
Projesini uyguluyoruz. KÖYDES demek, Türkiyede yolu, suyu olmayan köylere yol
yapmak, su götürmektir. Her sene de bütçeden kaynak aktarıyoruz.
Şayet Karadut köyünün sizin söylediğiniz gibi yolu
yapılmamışsa, o zaman oradaki özel idarenin bir planlaması
var, o planlama çerçevesinde mutlaka sıra gelecek. Dile getirdiniz, eminim
ki
OKTAY VURAL (İzmir) Herhâlde iletirsiniz değil
mi? Bu kadar şey yaptığınıza göre iletirsiniz
herhâlde.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Ben onu üstlenmem. Üstlensem iletir, takip ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) İçişleri
Bakanımız var, söylerseniz eğer
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Ben sadece cevap veriyorum size. Ben bunu hiçbir yere iletmem.
OKTAY VURAL (İzmir) Bir hayırlı iş
olsun hiç olmazsa.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Yok, ben iletmem ama siz tutanakları gönderebilirsiniz. Ben iletmem bunu yani
iletilecek bir şey yok.
OKTAY VURAL (İzmir) Siz de milletvekilisiniz.
Sayın İçişleri Bakanı herhâlde halleder.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Ben burada tebligatçı olmayacağım. Kusura bakmayın
Sayın Başkanım.
Dolayısıyla, inşallah bu
OKTAY VURAL (İzmir) İlgilenin yine de, küçük
bir köy ama Karadut köyü, güzel bir köyümüz.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Yani sadece niye bunu dile getirdiniz, bunun üzerinde duracağım,
merakım o noktada. Niye Karadutu getirdiniz? O yönüyle bir
araştıracağım ben.
OKTAY VURAL (İzmir) Lütfen, ilgilenin
İlgilenmem. demeyin yani vatandaşın her talebiyle ilgilenin.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Peki, teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
OKTAY VURAL (İzmir) Siz hem milletvekilisiniz hem
bakansınız, ilgileneceksiniz.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
İşte o yönüyle ilgileneceğim.
OKTAY VURAL (İzmir) Siz Türkiye milletvekilisiniz
aynı zamanda.
BAŞKAN Sayın Tanal, bir sohbet ortamı
oluşturuyorsunuz, tekrar sistemdesiniz.
Buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, inanın, ben kamu hizmeti ifa ediyorum. Bakın,
Sayın Bakan ne dedi? Dedi ki: Vatandaşın seçimlik hakkı
var. Tasarıdan 68inci maddeyi aynen okuyorum: Değeri 2 bin Türk
lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda ilçe
tüketici hakem heyetlerine, 3 bin Türk lirasının altında bulunan
uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine, büyükşehir statüsünde
bulunan illerde
Devam ediyor:
il tüketici hakemlerine başvuru
zorunludur. diyor Sayın Bakan. Burada vatandaşın seçimlik
hakkı yoktur. Bu açıdan, o zaman buradan zorunluluk kelimesini
kaldıralım, İhtiyaridir. diyelim. Sizin dediğiniz,
vatandaşın seçimlik hakkına ben de katılmış
olurum. Size orada bilgiyi veren arkadaşlarımız eksik,
yanlış bilgi veriyor. Siz de dolayısıyla Meclise ve
vatandaşlarımıza doğru bilgi vermemiş oluyorsunuz.
Bunu söylemek istemezdim ama kanun tasarısının metni bunu
emrediyor.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Yani cevap verilecek bir şey yok. Kanun metnini okudu, bir düzeltme
yaptı. Benim orada yanlış bir aktarmam oldu, onu düzeltti.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Zorunlu diyor ama,
seçimlik değil.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Yani tüketici sorunundan kaynaklanmış bir çekişme ise bu kanun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren illerde 2 bin TL,
büyükşehirlerde 3 bin TLye kadar olan ihtilafları tüketici hakem
heyetlerine götürecek. Doğru, oradaki düzeltme doğru. Ben
doğrudan doğruya bir seçimlik hakkı varmış gibi takdim
ettim. Düzeltme yaptı, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Üçüncü bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, üçüncü bölümde yer alan maddeleri, varsa, o
madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
61inci maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
490 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 61. Maddesinin (2). fıkrasında geçen
Ticari reklamların ibaresinden sonra gelmek üzere kanunlara,
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Alim Işık Enver
Erdem Sinan
Oğan
Kütahya Elâzığ Iğdır
Sümer Oral Oktay
Vural
Manisa İzmir
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
490 sıra sayılı Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanun Tasarısı 61. Maddesi 2. Fıkrasının
Ticari reklamların, kanunlara uygunluğu ile birlikte Reklam
Kurulunca belirlenen ilkelere, genel ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına
uygun olmaları esastır şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Adil Zozani İdris
Baluken
Iğdır Hakkâri Bingöl
İbrahim Binici Demir Çelik
Şanlıurfa Muş
BAŞKAN Son okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe
Maddenin 2. Fıkrasında bir kanunla
bağdaşmayacak şekilde doğru, dürüst ibaresi geçmektedir.
Doğru ve dürüst ibaresi genelgeçer bir ifadedir, maddenin suistimale
açık olmaması ve tüketicinin lehine düzenlenebilmesi için bu ifadeden
kurtarılmalı ve kanunilik ile sabitlenmelidir.
Bu nedenlerle maddenin tasarı metninde
değiştirilmesi gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
490 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 61. Maddesinin (2). fıkrasında geçen
Ticari reklamların ibaresinden sonra gelmek üzere kanunlara,
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Alim Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN Son okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen?
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe
Ticari reklamlar yürürlükteki kanunlara aykırı
olamaz. Aksi takdirde uygulamada birçok sorun ve mağduriyet yaşanacaktır.
Önergemiz bu sorunların önlenmesini amaçlamaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
61inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
62nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
63üncü maddede üç adet önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
490 sıra sayılı Tasarının 63.
Maddesinin (2) fıkrasının sonuna aşağıdaki
bentlerin eklenerek fıkrada geçen onbir üyeden ibaresinin onyedi
üyeden olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
ı) Türk Tabipler Birliğinden bir üye,
i) Türk Eczacılar Birliğinden bir üye,
j) Türk Diş Hekimleri Birliğinden bir üye,
k) Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinden
bir üye,
l) İşçi Sendikaları Konfederasyonundan bir
üye,
m) Memur Sendikaları Konfederasyonundan bir üye
Alim Işık Ali Halaman D. Ali
Torlak
Kütahya Adana İstanbul
S. Nevzat
Korkmaz Oktay
Vural
Isparta İzmir
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 sıra sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısının 63
üncü maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini ve aynı maddenin beşinci
fıkrasında geçen "en az yedi" ibaresinin "en az
onbir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(2) Başkanlığı, Bakanın
görevlendireceği ilgili Genel Müdür tarafından yürütülen Reklam
Kurulu;
a) Bakanlığın ilgili Genel Müdür
Yardımcıları arasından görevlendireceği bir üye,
b) Adalet Bakanlığının, bu
Bakanlıkta idari görevlerde çalışan hâkim veya savcılar
arasından görevlendireceği bir üye,
c) Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığının görevlendireceği bir üye,
ç) Sağlık Bakanlığının
görevlendireceği bir üye,
d) Kültür ve Turizm Bakanlığının
görevlendireceği bir üye
e) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun
görevlendireceği bir üye,
f) Türk Standartları Enstitüsünden bir üye.
g) Ankara, İstanbul ve İzmir Büyükşehir
Belediyelerinin kendi aralarından seçeceği bir üye,
ğ) Yüksek Öğretim Kurulunun,
reklamcılık, iletişim veya ticaret hukuku alanında uzman
öğretim üyeleri arasından görevlendireceği bir üye,
h) Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin, Türkiye
Medya ve İletişim Meclisi üyeleri arasından
görevlendireceği bir üye,
ı) Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonunun
görevlendireceği bir üye,
i) Tüketici Konseyinin konseye katılan tüketici
örgütü temsilcileri arasından seçeceği bir üye,
j) Reklam verenler derneklerinin veya varsa üst
kuruluşlarının seçeceği bir üye.
k) Reklamcılar derneklerinin veya varsa üst
kuruluşlarının seçeceği bir üye,
l) Türk Eczacılar Birliğinin
görevlendireceği eczacı bir üye,
m) Türk Diş Hekimleri Birliğinin
görevlendireceği diş hekimi bir üye,
n) Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyinin
görevlendireceği doktor bir üye,
o)Türkiye Barolar Birliğinin görevlendireceği
avukat bir üye,
olmak üzere başkan dâhil on dokuz üyeden
oluşur.
Bayram Özçelik Alim
Işık Mihrimah
Belma Satır
Burdur Kütahya İstanbul
Mehmet
Doğan Kubat Mehmet
Ali Susam Özgür
Özel
İstanbul İzmir Manisa
Osman
Aşkın Bak Ramazan
Can
İstanbul Kırıkkale
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
490 sıra sayılı Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanun Tasarısı 63. Maddesinin
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Adil
Zozani İdris
Baluken
Iğdır Hakkâri Bingöl
Demir Çelik İbrahim
Binici
Muş Şanlıurfa
BAŞKAN Son okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET
BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
63. maddenin 1inci fıkrasında "Kurul
tedbiren durdurma kararı verme yetkisini Reklam Kurulu Başkanına
devredebilir." ibaresi yer almaktadır. Madde ile bir kurul
tanımlanmışken bir yetkisini başkana devretmesinin de
belirtilmesi manasızdır. Anayasa da zaten yetki devri tanımlanmıştır.
Maddede en önemli nokta, Reklam Kurulundaki kurul üyeleri
sayısının 29'dan 11'e indirilerek işçi ve memur
sendikaları konfederasyonları ile Türk Mühendis ve Mimar Odaları
Birliği, Türk Tabipler Birliği, Türk Eczacılar Birliği,
Türk Diş Hekimleri Birliği gibi meslek kuruluşlarının
temsiliyeti kaldırılmıştır. Yürürlükteki yasanın
belirlediği yapı daha kapsayıcı ve demokratiktir.
Reklam Kurulunun teknik, bilimsel ve tüketiciyi koruyan
yapısından arındırılması, aldatıcı,
yanıltıcı ve istismar edici reklamların önündeki tüm
engeller kaldırılmıştır. Maddenin bu hâli
Barış ve Demokrasi Partisinin savunduğu ilkelere ters
düşmektedir. Dolayısıyla, madde üzerinde bir
değişiklik yapılmasından önce kanunun ruhunun
değiştirilmesi gerekmektedir.
Bu nedenlerle maddenin tasarı metninden
çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 490 sıra sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısının 63
üncü maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini ve aynı maddenin beşinci
fıkrasında geçen "en az yedi" ibaresinin "en az
onbir" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(2) Başkanlığı, Bakanın
görevlendireceği ilgili Genel Müdür tarafından yürütülen Reklam
Kurulu;
a) Bakanlığın ilgili Genel Müdür
Yardımcıları arasından görevlendireceği bir üye,
b) Adalet Bakanlığının, bu
Bakanlıkta idari görevlerde çalışan hâkim veya savcılar
arasından görevlendireceği bir üye,
c) Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığının görevlendireceği bir üye,
ç) Sağlık Bakanlığının
görevlendireceği bir üye,
d) Kültür ve Turizm Bakanlığının
görevlendireceği bir üye
e) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun
görevlendireceği bir üye,
f) Türk Standartları Enstitüsünden bir üye.
g) Ankara, İstanbul ve İzmir Büyükşehir
Belediyelerinin kendi aralarından seçeceği bir üye,
ğ) Yüksek Öğretim Kurulunun,
reklamcılık, iletişim veya ticaret hukuku alanında uzman
öğretim üyeleri arasından görevlendireceği bir üye,
h) Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin, Türkiye
Medya ve İletişim Meclisi üyeleri arasından
görevlendireceği bir üye,
ı) Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonunun
görevlendireceği bir üye,
i) Tüketici Konseyinin konseye katılan tüketici
örgütü temsilcileri arasından seçeceği bir üye,
j) Reklam verenler derneklerinin veya varsa üst
kuruluşlarının seçeceği bir üye.
k) Reklamcılar derneklerinin veya varsa üst
kuruluşlarının seçeceği bir üye,
l) Türk Eczacılar Birliğinin
görevlendireceği eczacı bir üye,
m) Türk Diş Hekimleri Birliğinin
görevlendireceği diş hekimi bir üye,
n) Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyinin
görevlendireceği doktor bir üye,
o)Türkiye Barolar Birliğinin görevlendireceği
avukat bir üye,
olmak üzere başkan dâhil on dokuz üyeden
oluşur.
Bayram Özçelik (Burdur) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Reklam Kurulunda temsil edilecek üyeliklerin kamu ve
sivil toplum örgütü ağırlıkları dikkate alınarak
yeniden belirlenmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN 3 grubun ortak önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına,
490 sıra sayılı Tasarının 63.
Maddesinin (2). fıkrasının sonuna aşağıdaki
bentlerin eklenerek fıkrada geçen onbir üyeden ibaresinin onyedi
üyeden olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
ı) Türk Tabipler Birliğinden bir üye,
i) Türk Eczacılar Birliğinden bir üye,
j) Türk Diş Hekimleri Birliğinden bir üye,
k) Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinden
bir üye,
l) İşçi Sendikaları Konfederasyonundan bir
üye,
m) Memur Sendikaları Konfederasyonundan bir üye
D. Ali Torlak (İstanbul) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Bu düzenleme ile Reklam Kurulunun kapsamı
genişletilerek temsil edilmeyen bazı kuruluşların kurulda
temsil edilmesi sağlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
63üncü maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
64üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
65inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
66ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
67nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
68inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
69uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
70inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
71inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
72nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
73üncü
maddede bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
490
sıra sayılı Tasarının 73. maddesinin (3).
fıkrasında geçen tüketici örgütleri üst kurullarınca
ibaresinin tüketici örgütlerince olarak değiştirilmesini arz
ederiz.
Alim Işık Ali
Halaman D.
Ali Torlak
Kütahya Adana İstanbul
S: Nevzat Korkmaz Oktay Vural
Isparta İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Söz alan?
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu düzenlemeyle, tüketicilerle ilgili olarak
açıklanacak davalarda bilirkişi ve vekâlet ücretlerinin
Bakanlıkça karşılanması hakkının her türlü
tüketici örgütüne sağlanması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kabul edildi Sayın
Başkan.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Kabul edildi
Başkan, herkes kaldırdı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kabul edildi, hepimiz
kaldırdık.
BAŞKAN Tekrar soruyorum: Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
73üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
74üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
75inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
76ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
77nci maddede bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
490 sıra sayılı Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanun Tasarısının
77. Maddesinin 19. fıkrasının b bendinde geçen binde
beşini ibaresinin yüzde beşini şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Demir Çelik İdris
Baluken Adil
Zozani
Muş Bingöl Hakkâri
Pervin Buldan İbrahim
Binici
Iğdır Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 77. Maddesinde; 19. Fıkrası
incelendiğinde, bir kez daha tasarının özünün tüketiciyi
değil finans sektörünü korumak üzerine inşa edildiğini görmek
mümkün. Bankalar dışındaki tüm gerçek veya tüzel kişiler
kanuna aykırı davranırsa cirosunun yüzde 5'i oranında cezalandırılırken,
bankaların ise öz kaynaklarının yüzde 0,5'i oranında
cezalandırılması öngörülmektedir.
Fıkrada zaten cezaya ilişkin alt ve üst limitler
belirlenmişken, bankaların yüksek özgelirleri hesap edilerek
indirilmiş bu ceza manasızdır. Cezaların bankalar için de
caydırıcı olması gerekir.
Bu nedenlerle maddenin tasarı metninde değiştirilmesi
gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
77nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
78inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
79uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
80inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
81inci maddede bir adet önerge vardır, okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına,
490 sıra sayılı Tasarının 81.
maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ederiz.
(3) En az 5 yıldan beri faaliyette bulunan ticari,
siyasi ve idari kurumlardan bağımsız olan tüketici dernekleri
ile kamu yararı statüsüyle faaliyette bulunan tüketici dernekleri de
yukarıdaki belirtiler laboratuvarlardan yararlanabilirler.
Alim Işık Ali
Halaman D. Ali Torlak
Kütahya
Adana İstanbul
Oktay Vural S.
Nevzat Korkmaz
İzmir Isparta
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?..
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Söz isteyen yok.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu düzenlemeyle test, muayene ve analiz
laboratuvarlarından yararlanacak tüketici derneklerinin kapsamı
genişletilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
81inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
82nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
83üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
84üncü maddede bir adet önerge vardır, okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına,
490 sıra sayılı Tasarının 84.
maddesinin (2). fıkrasına yönetmelikler, ibaresinden gelmek üzere
tüketici derneklerinin görüşleri de alınarak ibaresinin eklenmesini
arz ederiz.
Alim Işık Ali
Halaman Oktay Vural
Kütahya Adana İzmir
S. Nevzat
Korkmaz D.Ali
Torlak
Isparta İstanbul
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?..
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Çıkartılacak yönetmeliklerin tüketici
örgütlerin görüşleri doğrultusunda hazırlanarak
mağduriyetlerinin giderilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
84üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
85inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
86ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici madde 1i oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 87yi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 88i oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Üçüncü bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Tümünün oylanmasından önce, İç Tüzük 86ya göre
Çankırı Milletvekili
Konuşmayacak mısınız? Peki.
Aleyhte, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
arkadaşlar, evinize kaçmak için bu kadar hızlı
davrandığınız gibi gerçekten halk için de bu kadar
çalışsanız gam yemem. Onun için buna bile tahammülünüz yok. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Alakası
yok!
MAHMUT TANAL (Devamla) Değerli Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinize iyi akşamlar diliyorum.
Burada bu kanuna baktığımız zaman,
ben hemen sondan başlamak isterim. Nedir? Sondan başlamak
isteğimiz konunun bir tanesi: Sayın Bakan, mevcut olan Tüketici
Kanununda para cezasını 5.000 TL iken 2.000 TLye düşürdünüz.
Bu nerede Tüketici Kanununa, tüketiciye uygun, bilemiyorum.
İki: Mevcut olan yine o cezai hükümlerdeki
düzenlemeler. Bir yılla üç yıl arasında değişen
cezaları yine düşürdünüz. Yine, bunun neresi tüketicinin lehine, onu
ben anlamış değilim.
Burada mesela yine örnek: 70inci maddede hak arama
özgürlüğünü söyledik, burada nispi vekâlet ücreti tüketicinin aleyhine.
Alternatif seçimlik hakta onu kullandık, orada onu kabul ettiniz; o
duyarlılığınız için, kabul ettiğiniz için ben
teşekkür ederim. ama keşke İç Tüzükün 89uncu maddesini
kullanarak o kabul ettiğiniz hatayı düzeltebilsek çok iyi olur.
Bir başka madde: 53üncü maddenin (3)üncü
fıkrasında süreli ve kuruluş
Orada promosyonla ilgili
kırk beş günlük bir süre var. Promosyon süresi geçtiği hâlde
kırk beş günlük sürenin sonucunda herhangi bir
yaptırımı yok. Herhangi bir yaptırımı olmayan bir
maddeyi tüketiciye Tüketicinin lehinedir. diye söylemenin neresi doğru
olur? Onu ben vatandaşlarımızın ve sizlerin takdirine
bırakıyorum.
Ve aynı zamanda tüketici hakem heyetleriyle ilgili
raportör
Raportör bugüne kadar hakem heyetlerinin baş belası çünkü
raportör o konunun uzmanı değil, onu yazamıyor. O dönemde,
komisyonda da Cumhuriyet Halk Partisinin sözcüsü olan milletvekili
arkadaşlarımız ve bizler ne kadar dile getirdiysek
Hiç olmazsa
adalet meslek yüksekokullarından mezun olan arkadaşlar eğer
buraya atanırsa gerçekten o raporlar daha doğru, daha verimli
yazılmış ve
aydınlatıcı olur.
Bir başka husus, o dönemde, efendim, kefalet sorunu
Adi kefalet hükmündedir. dediniz. Adi kefalet hükmü nerede düzenleniyor?
Bizim Borçlar Kanunu 585te. Evet, (1)inci fıkra, dediğiniz
doğru. Peki, Demirel ne diyordu? Cümlenin bir sonunu okuyun, bir de
başını okuyun, gerçekten söyledikleriniz tam anlaşılsın.
diye. Peki, biz Borçlar Kanunu 585in (2)nci fıkrasını
okuduğumuz zaman Borçlu aleyhine Türkiyede takibatın imkânsız
hâle gelmesi veya önemli ölçüde güçleşmesi hâlinde kefile gidilebilir,
takip edilebilir. diyor. Gayet rahat, Türkiyede zaten icrayla karşı
karşıya kalmış olan tüm
vatandaşlarımızın durumunu, güçleşme anlamında,
bu fıkranın içerisinde bir, hem mahkemeler kabul ediyor; iki, hem
icra müdürlükleri kabul ediyor. Yani, onun için sizin Efendim, adi kefalet
hükmündedir ve burada kefile gidilmez. demeniz
Burada keşke (2)nci
fıkrayı da okumuş olsaydınız.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Adi kefalet?
MAHMUT TANAL (Devamla) 585/(2)nci fıkra.
Şimdi, yani, konuya bu şekilde
baktığımız zaman, senet
Eski Tüketici Kanununda ne
deniliyordu? Taksitli satışlarda bono düzenlenemez. diyordu. Siz ne
yaptınız? Getirmiş olduğunuz bu düzenlemede, gayet rahat
senet düzenlenebileceğini yazdınız. Keşke ben bir hukukçu
olarak bundan da
Siz de hukukçusunuz ama farklı hocalardan herhâlde
okuduk, biz buna senet
Arkadaşlar, hukuk dilinde, kanun dilinde senet
yazılmaz. Hukuk dilinde, siz ya emre muharrer dersiniz ya bono, çek
dersiniz. Bu hangi senet? Ne tür senet? Bu senetten anlaşılan
nasıl bir senet? Yani bunu hakikaten anlamakta güçlük çekiyoruz.
İleri bir kavram diyoruz, ileri bir kanun diyoruz. Eskiyi düzenlemede,
taksitli borçlarda bono düzenlenmez iken yeni düzenlemede siz senet
düzenlemeyi, yani halkın deyimiyle bono düzenlemeyi getirdiniz.
Evet, hiç mi iyi unsur yok? İyi unsurlar var ama bir
kanun yapılırken mevcut olanın gerisine düşmemek
lazım, tüketicinin lehine yönelik bunları yapmak lazım.
Geliyoruz hak arama özgürlüğü çerçevesine. Temel
başlıklar altında sayıyorum. Sizin, temyiz
sınırı 1.250 TL iken, bir kira alacağınız var,
1.500 TLyle ilgili temyize gidebileceksiniz; 3 bin TLlik bir ürün
almışsınız veya bir hizmet almışsınız,
burada bir ayıp söz konusu, tüketici temyize gidemeyecek ve hak arama
özgürlüğünü kısıtlamış olacaksınız. Bu
anlamda, en son olarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) Bitiriyorum.
Avrupa Birliğinin ilerleme raporunda tüketici hakem
heyetlerinin yetersiz olduğunu, yaptırımsız olduğunu
söylüyor.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (Devamla) Yani dilerim ki bu, Avrupa
Birliği ilerleme raporunda da bu konuda gayet rahat, herhangi bir
şey
BAŞKAN Sayın Tanal, teşekkür ederiz.
MAHMUT TANAL (Devamla) İç Tüzükün 89uncu maddesi
uyarınca Sayın Bakan veya Sayın Başkanınız olarak
bu söylediğim eleştiriler doğrultusunda tekrar bu maddelerin
görüşülerek ele alınmasını arz eder, hepinize iyi
akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tanal, teşekkür ederiz.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim. Bu süre
içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için öngörülen iki dakikalık süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar
var ise hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun
rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da
taşıyan oy pusulasını yine oylama için öngörülen iki
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Sayın
Bakanımız teşekkür konuşması yapacak, Genel Kuruldan
ayrılmazsanız iyi olur.
OKTAY VURAL (İzmir) Belki reddedilir efendim,
teşekkür edemez belki. Reddedersek neye teşekkür edecek? Oylama belli
olmadan yönlendirme yapmayın.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Sayın Vural, redde de teşekkür edeceğim.
BAŞKAN Sayın Vural, her koşulda
teşekkür edecek belki. Nereden biliyorsunuz?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Her hâlükârda teşekkür edeceğim.
OKTAY VURAL (İzmir) O zaman Sayın Bakan redde
teşekkür edecekse oturmasın. Kanunu benimsemiyor demektir.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Bu çalışmanın temposuna teşekkür edeceğim.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 490 sıra
sayılı Kanun Tasarısının açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 205
Kabul : 205(x)
Kâtip Üye
Kâtip Üye
Muhammet Bilal Macit Muhammet Rıza
Yalçınkaya
İstanbul Bartın
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın Hayati
Yazıcı teşekkür konuşması için söz istemiştir.
Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; önemli bir kanunun
iki günde, hatta saat hesabı yaparsak bir günde büyük bir gayretle,
çalışmayla kanunlaşmasını sağladık. Bu
çalışma dolayısıyla elbette ki başta özel komisyona
yani Ticaret ve Sanayi Komisyonunun Başkan ve üyelerine, siyasi
partilerimizin grup başkan vekillerine, grup üyelerine, Meclis Başkan
Vekilimize ve Divana ve Bakanlığımda bu Kanunla alakalı
gece gündüz demeden tempolu çalışma sürdüren mesai
arkadaşlarıma, katkı veren sivil toplum kuruluşlarına,
meslek odalarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Bu önemli Kanunun
tüketicilerimize, ülkemize hayırlı sonuçlara vesile
olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
4üncü sırada yer alan,
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
4.- Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/774) (S. Sayısı:
477)
BAŞKAN Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada yer
alan, T.C. Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma
İdaresi Başkanlığı ile Azerbaycan Cumhuriyeti
Haberleşme ve Enformasyon Teknolojileri Bakanlığı ve
Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Televizyon ve Radyo Şurası Arasında
Televizyon Yayıncılığı Alanında İşbirliğine
Dair Protokol ile Teknik Hizmet Sözleşmesinin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
5.- T.C.
Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma
İdaresi Başkanlığı ile Azerbaycan Cumhuriyeti
Haberleşme ve Enformasyon Teknolojileri Bakanlığı ve
Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Televizyon ve Radyo Şurası Arasında
Televizyon Yayıncılığı Alanında
İşbirliğine Dair Protokol ile Teknik Hizmet Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/344) (S. Sayısı: 105)
BAŞKAN Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonun
bulunmayacağı anlaşıldığından, sözlü soru
önergeleriyle, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve
teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için, 12 Kasım 2013 Salı günü saat 15.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Bütün milletvekili
arkadaşlarıma iyi geceler, iyi tatiller diliyorum.
Kapanma
Saati: 21.02