TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
19uncu
Birleşim
20
Kasım 2013 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, Toplum Ağız ve Diş
Sağlığı Haftası ve 22 Kasım Diş Hekimleri
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Burdur Milletvekili
Bayram Özçelikin, Toplum Ağız ve Diş
Sağlığı Haftası ve 22 Kasım Diş Hekimleri
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcının, Mersin Akkuyu Nükleer Santraline
ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adana Milletvekili Ali Halamanın, genel
af söylentileri nedeniyle özellikle Adanada meydana gelen olaylara
İçişleri Bakanlığının dikkatini çekmek
istediğine ilişkin açıklaması
2.- Isparta Milletvekili S.
Nevzat Korkmazın, Hükûmetin dershanelerle ilgili son günlerdeki
söylemlerine ilişkin açıklaması
3.- Çanakkale Milletvekili
Ali Sarıbaşın, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününe
ilişkin açıklaması
4.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, Toplum Ağız ve Diş
Sağlığı Haftası ve 22 Kasım Diş Hekimleri
Günü ile 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününe ilişkin
açıklaması
5.- Osmaniye Milletvekili Hasan
Hüseyin Türkoğlunun, Diyarbakırda Başbakan ile Barzani
buluşmasına şehit ailelerinin tepki gösterdiğine ve genel
af tartışmalarına Hükûmet yetkililerinin cevap vermesini
istediğine ilişkin açıklaması
6.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin, soru önergesinin anayasal bir müessese olduğuna ve soru
önergelerine neden cevap verilmediğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
7.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutçanın, zeytin üreticilerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
8.- İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğanın, Dünya Trafik
Mağdurlarını Anma Gününe ve Türkiyede yaşanan trafik
kazalarına ilişkin açıklaması
9.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, belirlenen 2/B rayiç bedellerinin yüksek olması
nedeniyle ödeme güçlüğü çeken vatandaşların mağduriyetine
ilişkin açıklaması
10.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Kahramanmaraşın bazı
ilçelerine bağlı köy yollarının durumuna ilişkin
açıklaması
11.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları
Gününe ilişkin açıklaması
12.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcının, milletvekillerinin sağlık
katılım ve katkı payları ile otelcilik hizmetlerinden
doğan farklarının, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
ödenmesi uygulamasının iptal edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
13.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, hastanelerde çalışan
taşeron işçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
14.- İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın, MHP Grubu olarak, Toplum Ağız ve Diş
Sağlığı Haftası ve 22 Kasım Diş Hekimleri
Günü ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Ekerin bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
15.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akarın, kendilerini JİTEM olarak tanıtan bazı
şahısların Kocaelinin İzmit batı girişi
gişelerinde araçları durdurarak arama yapmalarına ilişkin
açıklaması
16.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Hükûmetin zeytinyağına değil
zeytine destek vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
17.- Trabzon Milletvekili
Mehmet Volkan Canalioğlunun, anayasal haklarını
kullanmaları sırasında gençlere yapılan kötü muamelelere
ilişkin açıklaması
18.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acarın, AKP iktidarının Anayasanın laiklik
ilkesini fiilen yok ettiğine ilişkin açıklaması
19.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Manisa Organize Sanayi Bölgesinde çalışan
işçilerin sendikal haklarıyla ilgili mağduriyetlerine
ilişkin açıklaması
20.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygünün, Boluda AKSAya bağlı bir taşeron
şirkette çalışan işçilere karşı yapılan
ırkçı ve ayrımcı saldırıya ilişkin
açıklaması
21.- Bursa Milletvekili
İlhan Demirözün, Bursa Orhanelide düzenlenen Cumhuriyet Turnuvasını kazanan Deliballılar
köyünün futbol takımını kutladığına ilişkin
açıklaması
22.- Bingöl Milletvekili
İdris Balukenin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
23.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlunun, Bingöl Milletvekili İdris Balukenin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşma
sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
24.- Bingöl Milletvekili
İdris Balukenin, Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Cemil Çiçek başkanlığında, Irak Ulusal
Meclis Başkanı Usame El-Nuceyfinin vaki davetine icabet etmek üzere
26/11/2013 tarihinde Iraka resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin
tezkeresi (3/1337)
2.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Avrupa Parlamentosunun (AP)
Batı Balkanlar ve Türkiye parlamentolarıyla iş birliği için
oluşturduğu Katılım Öncesi Eylem Birimi (Pre-Accession
Action Unit) tarafından Belçikanın başkenti Brükselde 25-26
Kasım 2013 tarihlerinde düzenlenen "ekonomik krizler ve bunun Avrupa
politikaları ve ülkelerin genişlemeleri üzerindeki etkileri"
konulu seminere katılıcak olan heyeti oluşturmak üzere siyasi
parti gruplarınca bildirilen üyelerin isimlerine ilişkin tezkeresi
(3/1338)
3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Avrupa Birliği Konseyi Litvanya
Başkanlığı tarafından 24-25 Kasım 2013
tarihlerinde Litvanyanın başkenti Vilniusta düzenlenecek olan
Parlamento Çevre ve İçişleri Komisyonları Başkanları
Toplantısına katılım sağlanması Genel Kurulun 12/11/2013
tarihli 15inci Birleşiminde kabul edilmiş olan heyeti
oluşturmak üzere AK PARTİ Grubu tarafından bildirilen üyenin
ismine ilişkin tezkeresi (3/1339)
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Adana Milletvekili Ümit
Özgümüş ve 30 milletvekilinin, kalkınma ajanslarının
faaliyetlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/784)
2.- Adana Milletvekili Ümit
Özgümüş ve 31 milletvekilinin, 5/4/2012 tarihinde Başbakan
tarafından açıklanan yeni teşvik paketinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/785)
C) Genel Görüşme
Önergeleri
1.- Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu ve 38 milletvekilinin,
Suriyede meydana gelen karışıklıklar konusunda genel
görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/8)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- BDP Grubunun,
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve arkadaşlarının
29/6/1925 tarihinde idam edilen Şeyh Sait Efendi ve 46
arkadaşının mezar yerlerinin ailelerine teslim edilmemesinin
nedenlerinin araştırılması amacıyla 31/10/2013
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 20 Kasım 2013 Çarşamba günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Hakkâri Milletvekili Adil
Zozaninin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının BDP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.- Bingöl Milletvekili
İdris Balukenin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
BDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında BDP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
3.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının, Bingöl Milletvekili İdris Balukenin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
4.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlunun, Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygünün BDP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
5.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının, Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygünün BDP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
IX.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydarın, Aydında Ziraat Bankası ve tarım
kredi kooperatiflerinden çiftçiler tarafından alınan kredilere
ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Ali Babacanın cevabı (7/31682)
2.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin, 2002-2013 yılları arasında Bakanlık ile
bağlı kurum ve kuruluşlarca kamu ihale mevzuatından istisna
sağlanarak yapılan ihalelere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/31904)
3.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akarın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığına yapılacak personel alımı ile ilgili
bir açıklamasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/32082)
4.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acarın, Sayıştay tarafından hazırlanan denetim
raporlarına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Sadık Yakutun cevabı (7/32552)
20 Kasım 2013 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19uncu
Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Diş Hekimleri Haftası münasebetiyle söz
isteyen İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüte aittir.
Buyurunuz
Sayın Öğüt. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, Toplum Ağız ve Diş
Sağlığı Haftası ve 22 Kasım Diş Hekimleri
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
KADİR GÖKMEN
ÖĞÜT (İstanbul) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, 22 Kasım haftası Diş Hekimleri Haftası
olarak kutlanmaktadır. Ben de bu vesileyle, mensubu olduğum diş
hekimliği mesleğinin sorunları hakkında söz almış
bulunuyorum.
Bu onurlu
mesleğin 105inci yılında diş hekimliği mesleğini
icra eden tüm meslektaşlarıma ve hocalarıma
saygılarımı sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, ağız ve diş hastalıkları, kalp damar
hastalıkları, şeker hastalığı ve kanser gibi
hastalıklarla birlikte hem en yaygın hem en önemli
bulaşıcı olmayan 4üncü hastalık olarak
belirlenmiştir.
Diş çürükleri
toplumun yüzde 90ını etkilemektedir. Ağız kanseri en
sık görülen 8inci kanser tipidir. Ayrıca, diş çürükleri okul
çocuklarının yüzde 70, yüzde 90ını etkilemektedir.
2003
yılında başlatılan sağlıkta dönüşüm
politikalarını incelediğimizde, Sağlık
Bakanlığının ağız ve diş
sağlığı merkezlerinde 7 bin civarında diş hekimi ve
fakültelerde 3.200 diş hekimiyle ağız ve diş
sağlığı sorunlarını çözmeye
çalıştığını görüyoruz. Bu dönüşümde bütün
insanların bütün hastanelere gidebilmeleri sağlandı, olumlu
yönleri vardı. Ama fakülteler daha komplike, daha girift vakalarla
uğraşmaları gerekirken artık en basit diş
dolgularıyla uğraşır hâle gelip eğitimden
uzaklaşmaya başladı, eğitimin niteliği düşmeye
başladı.
Bu bütçe
konuşmalarında 140 ADSMye varıldığı söylenmekte;
bu olumlu bir şey ama 140 ADSMnin Türkiyedeki
dağılımı son derece olumsuz, satın alma pariteleri
yüksek olan bölgelerde açıldığını görmekteyiz.
Dağılımın yeterli hâle getirilmesinin, geri
kalmış bölgelerde ADSMlerin açılmasının, bir an önce
açılmasının gerektiğine inanıyoruz.
Hâlihazırda bu
ADSMlerde performans kıskacı altında olan diş hekimleri
-bu rakamları dikkatle dinleyin- bir günde ortalama 4 adet kuron, 0,7 adet
bölümlü veya tam protez, 1,3 adet kanal tedavisi, 8 adet diş
temizliği, 4 diş çekimi, 1,5 adet çocuk diş çekimi, 8 dolgu, 0,5
adet çocuk diş dolgusu yapmaktadır. Oysaki bütün bu işlemleri
yapabilmek için bilimsel veriler ve evrensel değerler 15,7 saat yani 16
saat çalışması gerektiğini söylemektedir. Bu durum,
bırakın bir günlük çalışma süresini hiçbir insani tutumla
da örtüşmemektedir. Dolayısıyla sadece rakamlara bakarak bu
oranları başarı saymak ancak gaflet olabilir. Tüm bunlara
ilaveten, devletin kamuda ağız ve diş
sağlığı hizmetleri için 2011 yılında ödediği
rakam 1 milyon 337 bin liradır. Bu bilimsel verilerle bu
çalışmanın yapılabilmesi bu parayla mümkün değildir.
2013 verileri henüz elimize gelmemiştir, istediğimiz hâlde de henüz
elde edemedik.
Değerli
milletvekilleri, işte tam da bu noktada, çok uzun zamandır dikkat
çektiğim bir hususu fakat bir türlü yerine getirilemeyen bir hususu tekrar
dikkatlerinize sunmak istiyorum. Bundan beş yıl önce Türk Diş
Hekimleri Birliği tarafından Hükûmete başta muayenehaneler olmak
üzere serbest çalışan diş hekimlerinden hizmet
alınması için sürdürülebilir bir proje sunulmuştur.
Sağlık sektörünün tüm kalemlerinden kamu hizmeti alınmaktayken
bugün sadece diş hekimliği hizmetleri bu kapsamın
dışında tutulmaktadır. Bu ise zaten dünya
ortalamasının oldukça gerisinde olan ağız diş
sağlığı noktasında her geçen gün daha da geriye
gitmemize neden olmaktadır. Hem de muayenehanesi olan ve Türkiye
çapına yayılmış, en ücra köşelerde muayenehaneleriyle
hizmet sunan 15 binin üzerindeki meslektaşımızın
umutsuzluğa sürüklenmesine sebep olmaktadır. Bu sorun bir an evvel
çözülmelidir.
Değerli
milletvekilleri, ne yazık ki ülkemizde genel tıp ve diş
hekimliği eğitimi arasında büyüyen bir kopukluk
bulunmaktadır. Hayat boyu eğitim ve mezuniyet sonrası
eğitim olanaklarını sağlamak ve artırmak
şarttır. Kamu ve serbest çalışan diş hekimlerinin
birbirini yok etmesi üzerine ağız diş
sağlığı politikalarının inşa edildiği,
muayenehanelerin kapandığı, serbest çalışan diş
hekimlerinin hasta sayılarının azaldığı, kamuda
istihdam edilen diş hekimlerinin iş güvencelerinin
olmadığı, yanlış performans uygulamasının
dayatıldığı ve günlük kapasitelerinin çok üstünde
çalıştırıldıkları, serbest çalışan
diş hekimlerinin yatırımlarının bu ülkenin
kaynakları olduğunun unutulduğu bir dönemi yaşıyoruz.
Taşeronlaşma sağlığın en büyük sorunudur.
Kasımın ilk haftasında Kütahyada bu denenmiştir fakat
meslektaşlarımız tarafından püskürtülmüştür.
Değerli
milletvekilleri, ADSMlere hizmet veren laboratuarlarda çalışan
diş teknisyenleri ise ihale sisteminin getirmiş olduğu
haksız rekabet yüzünden olumsuzluklarla
karşılaşmaktadır. Ucuz ve standart dışı
malzeme kullanımı, uzun çalışma saatleri, havalandırma
yetersizliği, sağlık taramalarının eksikliği, en
önemlisi denetimsizlikler çok ciddi akciğer hastalıklarına yol
açmaktadır. Silikozisten ölen diş teknisyeni sayısı 7yi
bulmuştur.
Tüm bu
saydığımız sorunlar ışığında,
Sağlık Bakanlığı-Türk Diş Hekimleri iş
birliği ile Toplum Ağız, Diş Sağlığı
Eylem Planı
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
KADİR GÖKMEN
ÖĞÜT (Devamla) -
hayata geçirilmeli, hem hasta hem de hekim
açısından uygulanabilir ve sürdürülebilir bir strateji ortaya
konmalıdır.
Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Gündem
dışı ikinci söz, yine aynı konuda söz isteyen Burdur
Milletvekili Bayram Özçelike aittir.
Buyurunuz
Sayın Özçelik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
2.- Burdur Milletvekili
Bayram Özçelikin, Toplum Ağız ve Diş
Sağlığı Haftası ve 22 Kasım Diş Hekimleri
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
BAYRAM ÖZÇELİK
(Burdur) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
Ağız ve Diş Sağlığı Haftası ve 22
Kasım Diş Hekimleri Günü dolayısıyla söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyor, diş
hekimi meslektaşlarımın gününü tebrik ediyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, şu anda sizlerle ses tellerimden gelen dalgaların
dilimin ağız içerisindeki dişlerime ve dudaklarımın
temaslarıyla ortaya çıkan kelimelerle ve cümlelerle hitap ediyorum.
İnsanların
bir set dişi var, arabalarını belki beş on senede bir
değiştirebiliyorlar ama bütün bir ömür için bir tek set dişe
sahipler. Bunların mutlaka korunması gerekli.
Bir Japon atasözü
Bilmek ama onu yaşantıya dönüştürememek bilmek değildir.
Biz toplum olarak ağız ve dişin önemini biliyor gibiyiz ama
sağlığını korumak noktasında gerçekten çaba
harcamıyoruz, demek ki bir şeyleri
bilmiyoruz.
Saygıdeğer
milletvekilleri, can alıcı bazı bilgileri sizinle paylaşmak
istiyorum. 5-17 yaş grubu çocukların yüzde 60ında var olan
diş eti enfeksiyonları büyüme yetersizliğine sebep olmaktadır.
Kötü ağız hijyenine sahip olan bireylerin kronik solunum sistemi
hastalıklarına yakalanma riskinin 4-5 kat daha fazla olduğu
bilinmektedir.
Değerli
milletvekilleri, bu veriler kadar çarpıcı sonuç nedir biliyor
musunuz? Dünya Sağlık Örgütüne göre ağız ve diş
hastalıkları önlenebilir hastalıklardır. Öncelikle 0-18
yaşlarda yapılacak koruyucu ve önleyici tedavilerle ağız ve
diş hastalıkları ortaya çıkmadan önlenebilecek veya basit
tedavilerle ağız diş sağlığımız ve
dolayısıyla genel sağlığımız korunmuş
olacaktır. Ağız sağlığını genel
sağlığın bir bileşeni olarak maalesef göremiyoruz.
Buna dikkat çekmek için ağustos ayında İstanbulda Dünya
Dişhekimleri Birliğinin yaptığı kongrede -yaklaşık
yabancı 4.137 katılımcının bulunduğu-
İstanbul Deklarasyonunda ağız
sağlığı genel sağlığın bir
bileşeni olarak algılatılmak istenilmiştir.
Ülkemizde 49
diş hekimliği fakültesi var. Fakültelerde 3.200 kişi, kamuda
6.195, özel sektörde 14.800 olmak üzere 24.195 diş hekimi toplum
ağız ve diş sağlığının
iyileştirilmesi için hizmet vermektedir. Son yıllarda
Sağlık Bakanlığımız ADSMlerde, müthiş bir
şekilde toplumumuzu buraya yönlendirerek hizmet vermeye gayret etmektedir.
Değerli
arkadaşlar, 2002 yılında 2.438 diş hekimi 1.465 diş
uniti ile hizmet verirken şu anda, 2013 yılı Temmuz ayı
itibarıyla 6.195 diş hekimi 6.462 diş uniti ile hizmet
vermektedir. Ağız ve diş sağlığı hizmeti
birimleri: 2002 yılında 1 diş hastanesi, 13 ağız diş
sağlığı merkezi varken şu anda 125 ADSM, 6 tane
ağız ve diş sağlığı hastanesi, 110 diş
tedavi ve protez merkezi, 738 de poliklinik hizmeti verilmektedir. Yeterli
midir? Yeterli değildir.
Biraz önce Kadir
Beyin de ifade ettiği gibi çarpıcı bir veri şudur: 2011
yılında cari sağlık harcaması 68 milyar 607 milyon TL
iken Sosyal Güvenlik Kurumunun açıkladığı ağız ve
diş sağlığı harcaması 1 milyar 367 milyondur. Bu
da göstermektedir ki ağız ve diş sağlığına
yapılan harcamalarda maalesef
İmkânlar ve fırsatlar daha da
toplumumuzun önüne açılması gerekmektedir.
Diğer bir konu
da Anadolumuzda 14.800 diş hekimi
ADSMler merkezlerde, bu diş
hekimlerimiz ise Anadoluda büyük şehirlerimizi tercih etmiş
durumdadır. Dolayısıyla, hizmet satın alma noktasında
Maliye Bakanlığımız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığımız aslında büyük bir adım
atmıştır; sistemin, yönetiminin nasıl
olacağını, hizmet satın almanın yollarını
şu anda belirlemiştir ama Ekonomik Koordinasyon Kurulumuzda, sağlık üst kurulunda hizmet
satın almanın yolunun açılması bekletilmektedir.
Dolayısıyla Ekonomik Koordinasyon Kurulu üyeleriyle yaptığımız
görüşmelerde inşallah önümüzdeki süreçte, bazı konularda ikna
ettiğimiz takdirde hizmet satın almanın yolunun
açılmasını istiyoruz. Aslında biz şunu da özellikle
istiyoruz; diyoruz ki: Madem toplumun tamamından hizmet satın
alamıyorsak 0-18 yaş yani 4-18 yaş grubunda halk sağlığı
stratejisi planı altında yaklaşık 19 milyon 200 bin
kişinin yararlanacağı koruyucu ve önleyici diş
hekimliği noktasında hizmet satın almanın yolunun mutlaka
açılması gerekir.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Beş yıl bekliyorlar sırada Bayram, beş
yıl. Bu nasıl diş sağlığı?
BAYRAM ÖZÇELİK
(Devamla) Ağız ve Diş Sağlığı Haftası
vesilesiyle bütün ailelerimizi, öğretmenlerimizi ağız diş
sağlığı konusunda duyarlı olmaya davet ediyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özçelik.
Gündem
dışı üçüncü söz, Mersin Akkuyu Nükleer Santrali hakkında
söz isteyen Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcıya aittir.
Buyurunuz
Sayın Atıcı. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının, Mersin Akkuyu Nükleer Santraline ilişkin gündem
dışı konuşması
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, Mersinin cennet Akkuyu bölgesine
yapılması planlanan, hatta ÇED raporu alınmadan hukuksuz bir
şekilde yapımına başlanan nükleer güç santraliyle ilgili
yani Mersinin baş belasıyla ilgili gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Hukuksuz iş yapmayan, halkına yalan
söylemeyen, rant ve inat uğruna çevreyi katletmeyen milletvekillerini de
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bugün Dünya Çocuk Hakları Günüdür. Dünya, çocuk
hakları konusunda ilerlemeye çalışırken, siz,
çocuklarımızın en önemli hakkı olan yaşama, üstelik de
temiz bir çevrede yaşama hakkını gasbediyorsunuz.
Güneyde Mersin
Akkuyu, kuzeyde Sinop, batıda İğneada hiç ihtiyacımız
olmadığı hâlde nükleer santrallere konu oluyorlar. Burada
nükleer santraller kurarak çocuklarımızın başına bela
oluyorsunuz, geleceklerini karartıyorsunuz. Tüm dünya ülkeleri nükleer
beladan kurtulmaya çalışırken ve temiz enerjiye, yenilenebilir
enerjiye yönelirken siz bunları görmezden geliyorsunuz. Bakın,
Almanya gibi teknolojide dev olan bir ülke bile artık nükleerden
vazgeçtiğini söyleyip güneş enerjisine yönelmişken, Çernobil ve
Fukuşima felaketleri hafızalara kazınmışken, sırf
Başbakanın inadı yüzünden Mersindeki çocukların
hayatını da tehlikeye atıyorsunuz, üstelik
çocuklarımıza yalan söyleyerek ve onlara kötü örnek olarak. Dünya
Çocuk Hakları Gününde çocuklarımıza yalan söylüyorsunuz.
Aylardır,
size, Henüz ÇED raporu çıkmadığı hâlde Akkuyuda bir
hareketlilik var, bazı çalışmalar yapılıyor. Orada
neler oluyor? diye soruyoruz, Sadece inceleme yapıyoruz. diyorsunuz.
Ben Mersin Milletvekili olarak nükleer santral alanına girmeye
çalışıyorum, beni içeri almıyorlar. Neymiş efendim,
Sayın Bakanın izni gerekiyormuş. Kendi ülkemde, milletvekili
olduğum bir kentte, Bakandan izin almak zorunda kalarak nükleer santral
alanına giriyorum ve gözlerime inanamıyorum. Bütün
yalanlarınız bir bir ortaya çıkıyor, maskeniz düşüyor.
Nükleer santral alanında gördüğüm ilk şey, binlerce ağaç
kesilmiş. Çalışan onlarca büyük iş makinesi ve kamyonlar
görüyorum, bunları görüntülüyorum.
Bakın, size
bazı resimler göstereceğim. Bakın, burada Akkuyuyu
görüyorsunuz, cennetten bir bölge diyordum. Akkuyuda cennetten bir bölgeyi
nasıl iş makineleriyle tahrip ediyorsunuz, burada görün. Buradan gül
çıkmaz. Aşık Veysele atıfta bulunarak
Karnını
kazma ile kürek ile yardığım zaman beni gül ile
karşılar. diyor kara toprağa. Burada siz kazma ile, kürek ile
yarıp sizi nükleer santrallerin karşılayacağı bir
iş yapıyorsunuz. Bakın, burada tam 13 tane kamyon
sayıyorum. Bakın, şu güzel manzaraya bakın,
kafalarınızı lütfen kaldırın ve şu güzel
manzaraya bakın. Burada siz nükleer santral yapıyorsunuz, burada siz
geleceğimizi karartıyorsunuz. Ruslara soruyorum: Bu inşaat ne
zaman başladı? Ruslar sizden daha dürüst, diyorlar ki: 30 Mart
2013te. Yani, sekiz ay önce. Peki, ÇED raporu var mı? Hâlâ yok. Peki,
nasıl oldu da başladınız? Rus mühendis diyor ki: Efendim,
oturduk düşündük, Rus nükleer
santral firması olarak burada taş ocağı
işletmeye karar verdik. Baktık ki yasal bir engel yok, ÇED raporu
gecikiyor, nükleer santral gecikiyor, biz taş ocağı
kılıfıyla çalışmalara başlayalım dedik.
Valilik izniyle bu iş oluyormuş, biz de
Peki, ağaçlara niye
kıydınız? Efendim, yangın yolları yapmak için.
Parasını biz verdik, orman bölge müdürlüğü kesti. Madem
taş ocağı işletiyorsunuz, yangın yollarına ne
gerek var? Efendim, o bizi ilgilendirmez.
Şimdi,
çıkmış Başbakan, utanmadan Biz çevreciyiz be! Kimse
bizimle çevrecilikle yarışamaz. diye, kaba bir üslupla güya çevreci
olduğunu ifade ediyor.
Bu hile ve
yalanların arkasında hangi pazarlıkların olduğunu
mutlaka açıklamalısınız. Açıklayamayacağınızı
biliyorum ama yeri zamanı geldiğinde bu pazarlıkların ne
olduğunu tek tek açıklayacağım.
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Şimdi açıkla!
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Burada ben, Enerji Bakanının da olmasını
isterdim. Burada Enerji Bakanının çıkıp, benim bu
iddialarımı, benim bu görüntülerimi yalanlamasını isterdim;
ama mümkün değil.
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Şimdi açıkla, şimdi!
AYTUĞ ATICI
(Devamla) Sizler Mersin halkının zekâsıyla dalga geçiyorsunuz.
Sizin bu anlattığınıza ancak taş kafalılar
inanır ve herkes de etrafını kendisi gibi zanneder.
Mersin de sizin
hakkınızı görecek, göreceksiniz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Atıcı.
Sayın
milletvekilleri, sisteme girmiş sayın milletvekillerimize birer
dakika söz hakkı vereceğim.
Buyurunuz
Sayın Halaman.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adana Milletvekili Ali Halamanın, genel
af söylentileri nedeniyle özellikle Adanada meydana gelen olaylara
İçişleri Bakanlığının dikkatini çekmek
istediğine ilişkin açıklaması
ALİ HALAMAN
(Adana) Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın
Başkanım, ben Meclisin dikkatini çekmek için söylemek istiyorum: Son
günlerde Genel af olacak, dağdan inilecek, cezaevleri boşalacak, af
olacak, barış olacak. denilerek, siyasi irade, Hükûmet sık
sık kullandığı için, memleketimizin değişik
köşelerinde özellikle Adanada bazı mahallelerde bir ayaklanma, bir
kıpırdanma
Dolayısıyla bölücü örgütler, PKK mal ve can
kaybına sebebiyet veriyor, kamu araç ve gereçleri tahrip ediliyor, insanlar ölüyor ve yaralanıyor.
Buna
karşı, Hükûmetin, dolayısıyla İçişleri
Bakanlığının dikkatini çekmek için söz aldım.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Halaman.
Sayın Korkmaz
2.- Isparta Milletvekili S.
Nevzat Korkmazın, Hükûmetin dershanelerle ilgili son günlerdeki
söylemlerine ilişkin açıklaması
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan,
Adalet ve Kalkınma Partisinin, son günlerde dershaneler, etüt merkezleri
ve okuma salonlarına karşı yürüttüğü bir kara
kampanyadır devam ediyor. Bir taraftan Dershanelere
dokunmayacağız. diyor Hükûmet Sözcüsü Arınç, diğer
taraftan da Bu dershaneler zaten ticari müesseselerdir, neden sahip
çıkılıyor? diye soruyor.
Özgül
ağırlığı kendisinden menkul, Ben sıradan bir
vekil değilim. diyen bu şahsa hatırlatmak istiyorum:
Dershaneler ticari merkezler de yerine ikame edeceğiniz özel okullar
bedava mı yapıyor bu işi? Herkesin durumu müsait değil,
dershaneler zaten ücretli. diyorsunuz. Dershane ücreti diyelim ki 2 milyar,
yerine ikame etmek istediğiniz özel okulun ücreti 12 milyar.
Sayın Hükûmet,
on bir yıldır tutarsız olduğunuz
politikalarınızı biliyorduk ama bu kadar basit bir hesabı
bile yapamadığınızı bilmiyorduk. Ya hesap
bilmiyorsunuz ya da dayak yemediniz. Bu millet size bu dayağı ilk
seçimlerde tattıracak diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Korkmaz.
Sayın
Sarıbaş
3.- Çanakkale Milletvekili
Ali Sarıbaşın, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününe
ilişkin açıklaması
ALİ
SARIBAŞ (Çanakkale) Sayın Başkan, 20 Kasım Dünya Çocuk
Hakları Günü. Bu gün dolayısıyla tüm çocukların, tüm
dünyadaki çocukların haklarının sonuna kadar verileceğini
umuyor, bu vesileyle Çocuk Hakları Gününü kutluyorum.
23 Nisan Çocuk
Bayramını Yüce Atatürk hediye etmiş ve bu vesileyle de Yüce
Atatürkü bugün de tekrar anmak istiyorum.
Sayın
Başkan, Çocuk Hakları Günü dolayısıyla Hükûmete sormak
istiyorum: Çalışma Bakanının yaptığı
açıklamaya göre, 2012 yılında ülkemizde 6 bine yakın çocuk
işçinin çalıştırıldığı tespit
edilmiştir. 2013 yılında, 20 Kasım itibarıyla, ne
kadar çocuk çalışan tespiti yapılmıştır? 2012
yılı ve 2013 yıllarında ne kadar çocuk işçi iş
kazasında hayatını kaybetmiş, yaralanmış ve sakat
kalmıştır? Uluslararası Çalışma Örgütü ILOnun
bir üyesi olarak çocuk çalıştırılmasıyla mücadele
etmemiz gerekirken neden bu konuda AKP Hükûmeti
başarısızdır? Çocuk işçi
çalıştırılmasıyla yeterince mücadele
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Sarıbaş.
Sayın
Doğru
4.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, Toplum Ağız ve Diş
Sağlığı Haftası ve 22 Kasım Diş Hekimleri
Günü ile 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününe ilişkin
açıklaması
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bütün diş
hekimlerimizin Diş Hekimleri Haftasını tebrik ediyorum.
Dünyada, tabii, diş hekimleri ve sağlık teşkilatlarımız
kadar Türk insanının, Türk sağlık
teşkilatının mağdur olduğu başka bir ülke yoktur.
Özlük hakları konusu olsun, diğer konular olsun hem hekimlerimiz ve
diş hekimlerimiz ve tüm sağlık teşkilatları çok büyük
zorluklar içerisinde, çok büyük ağır yükler içerisinde hizmet
etmektedir. Tüm sağlık çalışanlarını buradan
saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca, bugün
20 Kasım Dünya Çocuk Günü olarak kutlanmaktadır. Bütün
çocuklarımızı, Türk çocuklarını gözlerinden öpüyorum.
Çocukların bu güzel günlerini tebrik ediyorum. Ancak, Türk
çocuklarının şu anda, önümüzde çok büyük
sıkıntılar içerisinde olduğu da görmek mecburiyetindeyiz.
Özellikle, yetiştirme yurtlarında kalan çocuklarımız, sokak
çocuklarımız, tinerci çocuklar, çocuk işçiler, çocuk yaşta
evliliklerin, yoğun bir şekilde problemlerin olduğu bir
Türkiyeyi yaşıyoruz. Fakat bunların yanında, en önemlisi
madde bağımlılığıyla ilgili dediğimiz alkol,
sigara ve uyuşturucuyla ilgili çok ciddi sıkıntıların
olduğu, İnternet bağımlılığı gibi
okullarından ve derslerinden geri kaldığı bir süreci de
yaşıyoruz. Ancak
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Doğru.
Sayın
Türkoğlu
5.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlunun, Diyarbakırda Başbakan ile Barzani
buluşmasına şehit ailelerinin tepki gösterdiğine ve genel
af tartışmalarına Hükûmet yetkililerinin cevap vermesini
istediğine ilişkin açıklaması
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Geçtiğimiz
hafta sonu Diyarbakırda suçun ve suçlunun bizzat Başbakan
tarafından övüldüğü, kutsandığı törenlere şehit
ailelerinin tepkisi çığ gibi. Bu tepkiyi dile getirmek istiyorum.
TÜRK EĞİTİM-SEN tarafından Ankara başta olmak üzere
bütün Türkiyedeki illerde Diyarbakırdaki bu tiyatroya, çadır
tiyatrosuna tepkiler dile getirildi. Burada konuşan şehit aileleri,
haklarını helal etmediklerini, şehit çocuklarının
kemiklerinin mezarlarında sızladığını dile
getirdiler. Bunu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Diğer
taraftan, Diyarbakırda bir genel af tartışması
başlatıldı. Bu genel af tartışmasıyla acaba
boşaltılacak cezaevlerine, bunların yanında yapılacak
cezaevlerine taahhüdü ihlal suçundan dolayı cezasını çekmek için
bekleyen ya da aranan 300 bin kişi mi doldurulacak? Bunu da Hükûmet
yetkililerinin cevaplandırmasını istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Türkoğlu.
Sayın
Yeniçeri
6.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin, soru önergesinin anayasal bir müessese olduğuna ve soru
önergelerine neden cevap verilmediğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ey bakanlar,
kendisini kudret eliti sanan sayın baylar; soru önergesinin anayasal bir
müessese olduğunu siz bilmiyor musunuz? Soru önergelerine cevap vermemenin
de anayasal bir suç olduğundan haberiniz yok mu? Neden soru önergelerine
doğru ve açıklayıcı bilgi vermiyorsunuz, kaçamak cevap
veriyorsunuz? Özellikle ihaleler, para, bütçe söz konusu olduğu ve
bunlarla ilgili harcamalar söz konusu olduğu zaman yuvarlak cevaplar
vererek geçiştiriyorsunuz. Soru önergelerine cevap vermemek denetimden
kaçmak anlamına gelmektir, soru önergesi müessesesini küçümsemektir. Daha
açıkçası, para harcama ve ihaleyle ilgili soru önergelerine cevap
vermeyenler bir şeyleri saklayanlardır; yuvarlak, kaçamak cevap verenler
yolsuzluk ve usulsüzlük yaptığını zımnen ilan
edenlerdir. İktidar değiştiğinde ilk önce cevap verilmeyen
soru önergelerinden işe başlanacaktır, haberiniz olsun. Tarihe
kayıt düşsün diye söylüyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yeniçeri.
Sayın Havutça
7.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutçanın, zeytin üreticilerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
NAMIK HAVUTÇA
(Balıkesir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Balıkesir
Erdek, Edincik, Marmara, Şirinçavuş, Misakça, Karşıyaka,
tüm güney Marmara bölgesi ekmeğini zeytinden kazanmaktadır. Bölgede
tarım can çekişiyor, hayvancılık bitti, şimdi
sıra halkımızın tek geçim kaynağı olan zeytine
geldi. Bakın, 725 bin dekar zeytinlik alan var bizim bölgede ve tam 1
milyon 200 bin zeytin ağacı var. Bölgenin iklim özelliğinden
dolayı zeytin sineğiyle mücadelede Hükûmet, Tarım
Bakanlığı görevini zamanında yapmadığı için
bölgede zeytinlerimizde yüzde 50 rekolte kaybı yaşanmaktadır.
Yani zeytin sineği hastalığıyla zamanında mücadele
edilmediği için üreticilerimiz yüzde 50lik kayba
uğramıştır. Bununla birlikte mazotta, gübrede, ilaçta,
işçilikte olağanüstü bir artış olmasına rağmen
fiyatlar yine aynı, sabit durmaktadır. Şimdi, ben buradan
soruyorum Hükûmete: Bu ürün kaybına
siz sebep oldunuz. Fiyatlar aynı. Bu üretici nasıl geçinecek?
Bunlarla ilgili gereken araştırma yapılarak bölge çiftçimizin,
zeytincimizin, zeytin üreticimizin borçlarının sabitlenerek bir
sonraki döneme ertelenmesini talep ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Havutça.
Sayın Eyidoğan
8.- İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğanın, Dünya Trafik
Mağdurlarını Anma Gününe ve Türkiyede yaşanan trafik
kazalarına ilişkin açıklaması
HALUK EYİDOĞAN
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Her yıl kasım
ayının üçüncü pazarı dünya trafik mağdurlarını
anma günüdür. TÜİKe göre Türkiye'de toplam içerisinde ölümlü,
yaralanmalı kaza sayısı 153.552dir. Kazalarda sürücü, yolcu ve
yaya olmak üzere toplam 3.750 kişi olay yerinde hayatını
kaybetmiştir, 268 bin yurttaşımız
yaralanmıştır. Yaralananların kaçı kaldırıldıkları
sağlık kuruluşunda hayatını kaybetmiştir;
kaçı iş görme gücünü yitirmiştir; kaçı, artık,
hayatını engelli olarak yaşamak zorundadır? Bunların
aileleri ne durumdadır? Karayolları Trafik Kanunu madde 78e göre,
bazı sürücüler ve yolcular koruyucu tertibat kullanımından
istisna tutulmuştur. Bu konuda iç hukukumuz sınıfta
kalmıştır. Mutlaka, istisnasız her sürücü ve yolcu için
koruyucu tertibat kullanım şartı getirilmelidir. Bugüne kadar
emniyet kemeri kullanma zorunluluğu olmayan ve hayatını kaybedenlere,
yaralanarak iş göremez hâle gelenlere, engelli kalanlara ve elbette
onların ailelerine karşı kim sorumludur?
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Eyidoğan.
Sayın Işık
9.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, belirlenen 2/B rayiç bedellerinin yüksek olması
nedeniyle ödeme güçlüğü çeken vatandaşların mağduriyetine
ilişkin açıklaması
ALİM IŞIK
(Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
İstanbul
Kadıköyde Âdem Yavuz Mahallesi, 181 ada, 4 parsel numaralı
taşınmaz üzerinde 240 metrekarelik alanda 9 kişilik nüfusunu
barındıran bir emekli vatandaşımızın 2/B sorunu
nedeniyle dile getirdiği feryadı sizlerle paylaşmak istiyorum:
Hükûmetin belirlemiş olduğu 2/B ücretlerini ödeme imkânının
olmadığını, Kadıköy Millî Emlak Bölge Müdürlüğüne
yaptığı yazılı başvuruya ise aradan geçen dört
aylık süreye rağmen borcunu ödeme süresini uzatma yönündeki talebine
cevap alamadığını ifade etmektedir. Benzer durumdaki
vatandaşlarımız Kütahyada, Çanakkalede, Balıkesirde ve
birçok ilimizde de vardır. Hükûmeti 2/B sorununu ve ödemede güçlük çeken
vatandaşlarımızın mağduriyetini giderecek tedbirleri
almaya davet ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
Sayın Dedeoğlu
10.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Kahramanmaraşın bazı
ilçelerine bağlı köy yollarının durumuna ilişkin
açıklaması
MESUT DEDEOĞLU
(Kahramanmaraş) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kahramanmaraşımızın
ilçelerinden Elbistan, Afşin, Ekinözü, Nurhak, Göksun, Andırın,
Türkoğlu, Pazarcık ve Çağlayancerit ilçelerimizin merkez
yolları, aynı zamanda da merkeze bağlı köy
yollarımız maalesef ki birçoğu yapılmamış,
birçoğunda da yama eksiklikleri bulunmaktadır. Yazın toz
topraktan ve şu anda da girmek üzere olduğumuz kış
mevsiminden dolayı o bölgede yaşayan vatandaşlarımız
çok büyük bir mağduriyet içerisinde olacaklar.
Buradan ilgililere
sesleniyorum: Kahramanmaraş ve ilçelerinin köy yollarının
yapılması noktasında gerekli işlemin
yapılmasını özellikle rica ediyoruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN-
Teşekkür ediyoruz Sayın Dedeoğlu.
Sayın Tüzel
11.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları
Gününe ilişkin açıklaması
ABDULLAH LEVENT
TÜZEL (İstanbul) Değerli Başkan Çocuk Hakları Gününde
çocuklara dair ne duyuyoruz? derseniz, 800 liraya gül gibi yaşa.
dediğimiz ailelere 3 de yetmez, 5 tane çocuk dendiği bir ülkedeyiz.
Çocuklarımızı, yeterli aşı hizmeti
alamadığı için sakatlıkla malul bir gelecek bekliyor.
Ailede, okulda,
sokakta, iş yerinde, yurtta, cezaevinde şiddet gören
çocuklarımız var. Bir şiddet biçimi olarak tecavüze, cinsel
istismara uğrayan çocuk haberleri gazetelerde ayyuka çıkmış
durumda. Yeterli eğitim almadığı gibi çocuk yaşta
evlendirilen çocuk gelinler de bir şiddet boyutuyla muhafazakâr zihniyetin
bir ürünü.
Devletin göz
yumduğu çetelerin çocukları uyuşturucu batağına
çekmesi ise ailelerin karşılık bulamadığı bir
tedirginliğidir.
Okul
çağındaki çocukların aile geçimine katkı için
çalıştırılması acı bir gerçektir ve rakam 1
milyonu bulmuştur.
İktidara
sesleniyorum: Çocuklarımıza zarar vermeye son verin, ellerinizi
çekin. Çocuklarımızın sağlıklı gelecek
hakkını karartmayın.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Tüzel.
Sayın Atıcı
12.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcının, milletvekillerinin sağlık
katılım ve katkı payları ile otelcilik hizmetlerinden
doğan farklarının, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
ödenmesi uygulamasının iptal edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
AYTUĞ ATICI
(Mersin) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, 15 Kasımda Resmî Gazetede
yayınlanan bir genelgeye göre milletvekillerinin sağlık
katılım ve katkı payları ve otelcilik hizmetlerinden
doğan farklarını Türkiye Büyük Millet Meclisi, yani milletimiz
ödeyecekmiş. Bu, tek kelimeyle ayıptır değerli
arkadaşlarım. Vatandaşlar hastaneye gittiğinde, en az on
yerde katkı ve katılım payı öderken, emeklilerin maaşı
kuşa çevrilirken, milletvekillerine böyle bir ayrıcalık
yapılması asla kabul edilemez. Milletvekillerinin kürsü
dokunulmazlığı dışında herhangi bir
ayrıcalığa sahip olması ahlaki de değildir, insani de
değildir. Milletvekilleri, hangi yüzle vatandaşın karşısına
çıkacaklardır? Milletvekillerinin böyle bir uygulamaya ihtiyacı
yoktur. Bu ve benzeri genelgelerin derhâl iptal edilmesi gerekir diyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Atıcı.
Sayın
Öğüt
13.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, hastanelerde çalışan
taşeron işçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN
ÖĞÜT (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Taşeronlaşma
sağlık sisteminin kanseri hâline gelmiştir. Hacettepe
Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde çalışan 43 işçinin
hastane yönetimince taşeron ihalesine karşı düzenledikleri eylem
sonrası yasa dışı eyleme katıldıkları
gerekçesiyle işten çıkarılması gündemdedir. İşten
atılmaları üzerine direniş çadırı kuran işçilere
özel güvenlik saldırmıştır. İş bırakma
eyleminin ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler çerçevesinde
hukuki koruma altında bulunan ve demokratik bir hak arama faaliyeti
olduğu göz önünde bulundurulduğunda işçilerin işten
atılma gerekçesinin hukuki dayanağı nedir? Söz konusu eylemin
yasa dışı sayılmasının gerekçesi, eylemi
gerçekleştirmiş olan personelin taşeron olmasından ve
iş kollarını farklı bildirmiş olmasından mı
kaynaklanmaktadır? Sendika temsilcileriyle görüşüp şartnameyi
yeniden değerlendireceğini söyleyen hastane yönetimi neden
görüşmelere başlamak yerine işçilerin işten
atılması yoluna gitmiştir? Taşeronlaşma bir an önce
kaldırılmalıdır.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın Vural
14.- İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın, MHP Grubu olarak, Toplum Ağız ve Diş
Sağlığı Haftası ve 22 Kasım Diş Hekimleri
Günü ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet
Mehdi Ekerin bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Milliyetçi Hareket
Partisi olarak Türk Diş Hekimleri Haftası münasebetiyle tüm diş
hekimlerini kutluyorum, bu hafta münasebetiyle de ağız ve diş
sağlığının sağlanması yönünde bilincin
oluşmasına bu çalışmaların katkı
sağlamasını diliyorum.
Sayın
Başkanım, dün, maalesef, Türk milletinin egemenliğini kullanarak
Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetmek ve hizmet etmek durumunda olan bir
Sayın Bakan çok vahim ifadelerde bulunmuştur. Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker PKKya asker temin
edildiğine ilişkin bir iddiayı ortaya koymuştur. Bu
zihniyet, PKKyı devletin içerisinde devlet, PKK teröristlerini de asker gösteren
bir zihniyettir. Bunun çok vahim sonuçları olacaktır.
Dolayısıyla, Hükûmetten bir an önce bu ifadeyi düzeltmesini
istiyorum. PKKya asker ifadesiyle Türkiye Cumhuriyeti devletini bölücü
zihniyetinde ifşa edildiğini bu şekilde belirtmek istiyorum. Bu
ifadelerin metinden çıkarılması gerektiğini, bu konuda
Meclis Başkanlığının da gerekli girişimlerde
bulunmasını istirham ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Vural.
Sayın Akar
15.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akarın, kendilerini JİTEM olarak tanıtan bazı
şahısların Kocaelinin İzmit batı girişi
gişelerinde araçları durdurarak arama yapmalarına ilişkin
açıklaması
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sayın Başkan, 14 Kasım 2013 tarihinde, yani geçen
hafta Kocaelinin İzmit batı girişi gişelerinde 5
kişi, başlarında kar maskeleri, ellerinde pompalı silahlar
gişelerden geçen araçları durdurmuşlar ve ellerindeki el
fenerleriyle araçların içlerini aramışlar, araçlarda bulunanların
kimliklerine bakmışlardır ve kendilerini JİTEM olarak tanıtan
bu şahıslar yaklaşık bir saat bu işleme devam
etmişler ve duyarlı bir vatandaşın polisi bilgilendirmesi
sonucunda da polis tarafından gözaltına
alınmışlardır fakat savcılık tarafından
serbest bırakılan bu şahıslara
Şimdi, sormak
istiyorum, sınırlarının yolgeçen hanına döndüğü,
şehirlerinde eşkıyanın dolaştığı ülke
hâline getirdiğiniz Türkiyede size göre suçlu sadece düşünen
insanlar mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akar.
Sayın Bulut
16.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Hükûmetin zeytinyağına değil
zeytine destek vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayın Başkan, zeytin hasat dönemi
başlamıştır. Birliklere üye olmayan zeytin müstahsili,
üretici zeytinyağına verilen destekten faydalanamamaktadır;
sanayici, fabrika sahibi, tüccar bundan faydalanmaktadır. Bu dönem
zeytinin yok yılıdır. Desteklemenin zeytinyağına
değil taneye verildiği takdirde her üreticinin bizzat kendisine bu
desteğin ulaşacağını, Hükûmetin zeytinyağına
değil zeytine destek vererek ve bu desteğin kiloda olmasını
sağlayarak üreticinin bir nebze nefes almasını
sağlayacağını düşünüyorum. Bu noktada, zatıaliniz
kanalıyla Hükûmetin tedbir almasını diliyor, hepinize
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bulut.
Sayın
Canalioğlu
17.- Trabzon Milletvekili
Mehmet Volkan Canalioğlunun, anayasal haklarını
kullanmaları sırasında gençlere yapılan kötü muamelelere
ilişkin açıklaması
MEHMET VOLKAN
CANALİOĞLU (Trabzon) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
milletvekilleri, öncelikle, bu Hükûmet gençlerden ne istiyor? Şimdi,
gençlerle ilgili olarak gençlerin anayasal haklarını kullanmada
ortaya koydukları tavırda basına da yansıyan görüntülere
baktığımız zaman, gerçekten çok olumsuz bir sahne
görülmektedir. Gençlerimiz yerlerde sürüklenmekte, dövülmekte ve gözaltına
alınmaktadır. Bunun son örneği de Giresun Üniversitesinin
öğrencilerine yapılan muamele olmuştur. Gençlik ve Spor
Bakanı: Evlenen öğrencilerin kredi borçlarını siliyoruz.
açıklamasından sonra ve öğrencilerin, kız-erkek
öğrenci evlerinin basılmasından sonra bunu protesto etmek
amacıyla anayasal haklarını kullanmak üzere Atatürk
Meydanına yürümeye kalkmaları sırasında onlara yetki
verilmemiş ve gözaltına alınmıştır. Bu
bağlamda baktığımız zaman da 12 öğrenci
gözaltına alınmış, 2 kız öğrenci de hastaneye
kaldırılmıştır. Lütfen, gençlerimizin seslerine kulak
verelim, onlara yetki verelim, denetleyelim ancak onların sorumluluk
alabilmesini sağlayalım. Onlara yapılan bu muamele, çocuklara
yapılan muamele bize yapılmış muameledir. O nedenle
dikkatli olmak gerektiğini ifade ediyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Canalioğlu.
Sayın Acar
18.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acarın, AKP iktidarının Anayasanın laiklik
ilkesini fiilen yok ettiğine ilişkin açıklaması
GÜRKUT ACAR (Antalya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AKP iktidarınca
Anayasanın laiklik ilkesi fiilen yok edilmiştir. Bunun arkası
da gelecektir çünkü laiklik ilkesi bir kere delindi mi yani din kuralları
devlete egemen hâle getirildikten sonra bunun arkasından cuma günlerinin
resmî tatil olması, resmî nikâhın imamlar tarafından
yapılması, çarşaf ve peçenin giderek zorunlu hâle gelmesi gelir.
İlkokullarda öğretmenlerin başı kapalı olarak daha 7
yaşındaki çocuklara örnek oluşturması, bir süre sonra
başı açık çağdaş kıyafetli insanların
ayıplanacağı, hatta horlanacağı bir ortamı
yaratacaktır. Bu durum, bizi, Orta Çağın din savaşlarına,
mezhep çatışmalarına ve karanlığa götürür. AKP
iktidarı, Anayasa Mahkemesinin, laiklik karşıtı odak
olmaktan dolayı para cezasına mahkûmiyetine sebebiyet veren suçlardan
çok daha ağırını 4+4+4 eğitim sistemiyle
işlemiştir. Artık, Türkiye cumhuriyetinin laik sistemini kaldırdığını
eylemli uygulamalarla âdeta ilan etmiştir. Orduya, yargıya, polise,
jandarmaya, bürokrasiye, MİTe egemen olduklarına göre hilafeti bile
geri getirebileceklerini sanmaktadırlar. Bunun çıkmaz bir sokak
olduğunu burada söylemek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Acar.
Sayın Özel
19.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Manisa Organize Sanayi Bölgesinde çalışan
işçilerin sendikal haklarıyla ilgili mağduriyetlerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
Manisa Organize Sanayi Bölgesi, sendikal mücadele açısından,
örgütlenme özgürlüğü açısından içinde bulunduğumuz
yılı değil, bundan çok çok geri dönemleri yaşayan bir
noktadadır. Hatta 1980 öncesi örgütlenme rakamlarına baktığımızda
şu anda o günlerin 10 kat kadar gerisindeyiz ve şunu ifade etmek istiyorum
ki, Standard Profil fabrikasında yüz doksan gündür direnen işçilerin
soğuyan hava ve başlayan yağışlar karşısında
kendilerini korumak için kurdukları şeffaf bir direniş
çadırı cuma günü polis eliyle sökülmeye
çalışılmış, araya girmemiz üzerine bir süreliğine
sadece bırakılmıştır. Bunun yanında SANPAN denen
şirkette yüz yetmiş gündür sadece Çalışma
Bakanlığının yetki belgesine kapı numarası 5
yerine 50 yazıldı diye yapılan yetki itirazından
dolayı sendikal görüşmeler başlayamamış ve
sendikalı işçilerin tamamına yakını işten
çıkarılma tehdidi altındadır.
Konuyu Meclisin
bilgi ve dikkatlerine arz ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özel.
Sayın Aygün
20.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygünün, Boluda AKSAya bağlı bir taşeron
şirkette çalışan işçilere karşı yapılan
ırkçı ve ayrımcı saldırıya ilişkin
açıklaması
HÜSEYİN AYGÜN
(Tunceli) Sayın Başkan, dün Boluda AKSAya bağlı
bir taşeron şirkette Hüseyin Doğan ve arkadaşları o
şirketin çalışanları olan başka bir işçi grubu
tarafından ağır şekilde darbedildiler. Şu an Boludaki
devlet hastanesinde, saldırıya uğrayan 5 işçinin tedavileri
devam ediyor. Bu sabah Hüseyin Doğan ile bağlı bulunduğu
yoğun bakım ünitesinden telefon görüşmesi yaptım.
Saldırıya uğrayan işçilerin ki bize bildirdiğine göre
saldırganlar herhangi bir tartışma olmaksızın, evvele
dayanan herhangi bir husumet söz konusu olmaksızın sadece siyasi
düşünceleri ve etnik kimlikleri nedeniyle harekete geçmişler ve bu 5
arkadaşı ağır şekilde yaralamışlar. Hükûmete
yakınlığıyla iyi bilinen AKSAnın hiçbir yöneticisinin
bu şirket çalışanlarına bir geçmiş olsun telefonu bile
etmediğini bana bildirdiler.
Boludaki bu
ırkçı, ayrımcı saldırıyı Meclisin gündemine
taşımak istiyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Aygün.
Son olarak
Sayın Demiröz
21.- Bursa Milletvekili
İlhan Demirözün, Bursa Orhanelide düzenlenen Cumhuriyet Turnuvasını kazanan Deliballılar
köyünün futbol takımını kutladığına ilişkin
açıklaması
İLHAN
DEMİRÖZ (Bursa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Başkanım, Genel Kurulumuzu izlemek üzere
Bursa Orhaneli ilçemizde
Cumhuriyet Turnuvası düzenlenmiş ve Cumhuriyet Turnuvasını
da Orhaneli Deliballılar köyü kazanmıştır. Onları bu
şekilde Genel Kurula takdim etmek ve futboldaki
şampiyonluklarından dolayı kutlamak için söz aldım.
Çok teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Demiröz.
Biz de kendilerini
kutluyoruz.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının üç tezkeresi vardır,
ayrı ayrı okutup bilgilerinize sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Cemil Çiçek başkanlığında, Irak Ulusal
Meclis Başkanı Usame El-Nuceyfinin vaki davetine icabet etmek üzere
26/11/2013 tarihinde Iraka resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin
tezkeresi (3/1337)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek'in, Irak Ulusal Meclis
Başkanı Usame El-Nuceyfi'nin vaki davetine icabet etmek üzere,
beraberinde bir parlamento heyetiyle 26 Kasım 2013 tarihinde Irak'a resmi
ziyarette bulunması TBMM Genel Kurulunun 12 Kasım 2013 tarih ve
15inci Birleşiminde kabul edilmiştir.
Anılan kanunun
2nci maddesi uyarınca, Heyetimizi oluşturmak üzere siyasi parti
gruplarınca bildirilen isimler Genel Kurulun bilgisine sunulur.
Cemil Çiçek
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Yalçın
Akdoğan (Ankara)
İdris Baluken (Bingöl)
Hüseyin Filiz (Çankırı)
Ahmet Baha
Öğütken (İstanbul)
Hasan Hüseyin
Türkoğlu (Osmaniye)
Malik Ecder Özdemir (Sivas)
2.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Avrupa Parlamentosunun (AP)
Batı Balkanlar ve Türkiye parlamentolarıyla iş birliği için
oluşturduğu Katılım Öncesi Eylem Birimi (Pre-Accession
Action Unit) tarafından Belçikanın başkenti Brükselde 25-26
Kasım 2013 tarihlerinde düzenlenen "ekonomik krizler ve bunun Avrupa
politikaları ve ülkelerin genişlemeleri üzerindeki etkileri"
konulu seminere katılacak olan heyeti oluşturmak üzere siyasi parti
gruplarınca bildirilen üyelerin isimlerine ilişkin tezkeresi (3/1338)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Avrupa
Parlamentosunun (AP) batı Balkanlar ve Türkiye parlamentolarıyla
iş birliği için oluşturduğu Katılım Öncesi Eylem
Birimi (Pre-Accession Action Unit) tarafından Belçika'nın
başkenti Brüksel'de 25-26 Kasım 2013 tarihlerinde düzenlenen
"Ekonomik krizler ve bunun Avrupa politikaları ve ülkelerin genişlemeleri
üzerindeki etkileri" konulu seminere katılım
sağlanması hususu Genel Kurulun 12 Kasım 2013 tarihli 15'inci
Birleşiminde kabul edilmiştir.
28/3/1990 tarihli
ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 2'nci maddesi
uyarınca heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının
bildirmiş olduğu isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Cemil Çiçek
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Vedat Demiroz (Bitlis)
Derya Bakbak (Gaziantep)
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (İstanbul)
Lütfü Türkkan (Kocaeli)
3.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Avrupa Birliği Konseyi
Litvanya Başkanlığı tarafından 24-25 Kasım 2013
tarihlerinde Litvanyanın başkenti Vilniusta düzenlenecek olan Parlamento
Çevre ve İçişleri Komisyonları Başkanları
Toplantısına katılım sağlanması Genel Kurulun
12/11/2013 tarihli 15inci Birleşiminde kabul edilmiş olan heyeti
oluşturmak üzere AK PARTİ Grubu tarafından bildirilen üyenin
ismine ilişkin tezkeresi (3/1339)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Avrupa
Birliği Konseyi Litvanya Başkanlığı tarafından
24-25 Kasım 2013 tarihlerinde Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta
düzenlenecek olan Parlamento Çevre ve İçişleri Komisyonları
Başkanları Toplantısına katılım
sağlanması hususu, Genel Kurulun 12 Kasım 2013 tarihli 15'inci
Birleşiminde kabul edilmiştir.
28/3/1990
tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 2'nci maddesi
uyarınca toplantıya katılmak üzere Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun bildirmiş olduğu isim Genel Kurulun bilgilerine
sunulur.
Cemil Çiçek
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Özcan
Ulupınar (Zonguldak)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin iki önerge
vardır, okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Adana Milletvekili Ümit
Özgümüş ve 30 milletvekilinin, kalkınma ajanslarının
faaliyetlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/784)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
8 Şubat 2006
tarih ve 26074 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanan, Kalkınma
Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında
Kanun ile kurulan Kalkınma Ajansları konusunda, Anayasa'nın 98,
TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri kapsamında Meclis
araştırması açılması konusunda gereğini arz
ederiz.
Saygılarımla.
1) Ümit
Özgümüş (Adana)
2) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
3) Mehmet Ali
Ediboğlu (Hatay)
4) Faik Öztrak (Tekirdağ)
5) Faik Tunay (İstanbul)
6) Mustafa Serdar
Soydan (Çanakkale)
7) Kemal
Değirmendereli (Edirne)
8) Turgay Develi (Adana)
9) Dilek Akagün
Yılmaz (Uşak)
10) Malik Ecder
Özdemir (Sivas)
11) Candan Yüceer (Tekirdağ)
12) Selahattin
Karaahmetoğlu (Giresun)
13) Ahmet
Toptaş (Afyonkarahisar)
14) Hasan Akgöl (Hatay)
15) Aytun
Çıray (İzmir)
16) Emre Köprülü (Tekirdağ)
17) Kadir Gökmen
Öğüt (İstanbul)
18) Namık
Havutça (Balıkesir)
19) Haluk Koç (Samsun)
20) Mahmut Tanal (İstanbul)
21) Mehmet Hilal
Kaplan (Kocaeli)
22) Turgut Dibek (Kırklareli)
23) Refik
Eryılmaz (Hatay)
24) Gürkut Acar (Antalya)
25) Umut Oran (İstanbul)
26) Haydar Akar (Kocaeli)
27) Erdal Aksünger (İzmir)
28) Vahap Seçer (Mersin)
29) İlhan
Demiröz (Bursa)
30) Sena Kaleli (Bursa)
31) Bülent Tezcan (Aydın)
Gerekçe:
8 Şubat 2006
tarih ve 26074 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan, Kalkınma
Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında
Kanun ile yerel ve bölgesel kalkınmada paydaşlar arası iş
birliğini geliştirmek, kaynakların etkin
kullanımını sağlamak, yerel dinamikleri ve içsel
potansiyeli harekete geçirerek bölgesel gelişmeye yeni bir ivme
kazandırmak ve sonuç olarak bölgesel gelişme
politikalarının etkin bir şekilde uygulanabilmesini temin etmek
amacıyla, Düzey 2 bölgeleri esas alınarak kalkınma
ajansları kurulmaya başlanmıştır.
Bu kapsamda, ilk
olarak Adana (Çukurova Kalkınma Ajansı) ve İzmir (İzmir
Kalkınma Ajansı)'de kalkınma ajansları
açılmış, 2006 yılından bu yana ise Türkiye genelinde
toplam 26 adet kalkınma ajansı kurulmuştur.
Ancak,
kalkınma ajansları yasasının yanlış
çıkması nedeniyle, ajanslara aktarılan çok büyük kaynaklar
verimsiz alanlarda kullanılmış ve esas amaca
ulaşılamamıştır.
Bunun
dışında ajanslar, hibe programları kapsamında,
bazı sanayicilere zaten alacakları makineler için hibeler verip
haksız rekabete neden oldukları gibi, belediyelerin yapması
gereken işlere para vererek, devletin parayı bir cebinden alıp,
öteki cebine koymasını sağlamaktadırlar.
Ayrıca,
ajanslarda doğru projeler üretilemediğinden dolayı, devletin
başka kurumlarının yapması gereken bazı projelere hibe
verildiği, bunların bir kısmının
"kalkınma" ile hiçbir ilgisi olmadığı
görülmektedir.
Hâlbuki yasal
değişiklik yapılması ve ajansların doğru, verimli
çalışması durumunda, Türkiye ekonomisinin
kalkınmasında çok büyük yararları olacak bir kurumdur.
Sonuç olarak, 2008
yılından bu yana kalkınma ajanslarına 1 milyar 495 milyon
TL kadar kaynak aktarılmasına rağmen, bunun
karşılığında ajansların Türkiye ekonomisine ve
istihdama katkısının ne olduğunun ortaya
çıkarılabilmesi ve yanlış giden bazı faaliyetler var
ise, daha fazla kaynak israf etmeden düzeltilebilmesi için, Anayasa'nın
98'inci, İç Tüzükün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılması gerekli görülmektedir.
2.- Adana Milletvekili Ümit
Özgümüş ve 31 milletvekilinin, 5/4/2012 tarihinde Başbakan
tarafından açıklanan yeni teşvik paketinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/785)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
5 Nisan 2012
tarihinde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
açıklanan "Yeni Teşvik Paketi" konusunda, Anayasa'nın
98, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri kapsamında
Meclis araştırması açılması konusunda gereğini
arz ederim.
Saygılarımla.
1) Ümit Özgümüş (Adana)
2) Mehmet Ali Susam (İzmir)
3) Faik Öztrak (Tekirdağ)
4) Bihlun Tamaylıgil (İstanbul)
5) Sinan Aydın Aygün (Ankara)
6) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
7) Vahap Seçer (Mersin)
8) Binnaz Toprak (İstanbul)
9) Ali Serindağ (Gaziantep)
10) Ali Demirçalı (Adana)
11) Melda Onur (İstanbul)
12) Doğan Şafak (Niğde)
13) Sena Kaleli (Bursa)
14) Osman Faruk Loğoğlu (Adana)
15) Ali Özgündüz (İstanbul)
16) Ayşe Eser Danışoğlu (İstanbul)
17) Sedef Küçük (İstanbul)
18) İlhan Demiröz (Bursa)
19) Refik Eryılmaz (Hatay)
20) Kazım Kurt (Eskişehir)
21) Ramis Topal (Amasya)
22) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
23) Ahmet Toptaş (Afyonkarahisar)
24) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
25) Mahmut Tanal (İstanbul)
26) Bülent Tezcan (Aydın)
27) Engin Özkoç (Sakarya)
28) Emre Köprülü (Tekirdağ)
29) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
30) Ali Halaman (Adana)
31) Engin Altay (Sinop)
32) Dilek Akagün Yılmaz (Uşak)
Gerekçe:
5
Nisan 2012 tarihinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
kamuoyuna açıklanan yeni teşvik paketi, AKP Hükûmeti tarafından
açıklanan dördüncü teşvik paketidir.
2002
yılında, illerin ekonomik gelişmişlik düzeyleri dikkate
alınarak hazırlanan ve 36 ili kapsayan 5084 sayılı
Teşvik Yasası çıkarıldı. Daha sonra, 2005
yılında bu illere 13 il eklenerek, teşvik verilen il
sayısı 49'a çıkarıldı; ardından Gökçeada ve
Bozcaada'nın eklenmesiyle sayı 51'e yükseltildi. 2009
yılında ise Türkiyeyi dört bölge olarak ele alıp farklı
oranlarda teşvik uygulaması getiren teşvik sistemi
yürürlüğe girdi.
Ancak,
2002 yılından bu yana Türkiye'de uygulanan bütün bu teşvik
sistemleri yanlış ve verimsiz olmakla birlikte, genel olarak Türk
sanayisine rekabet gücü kazandıramamış, aksine haksız
rekabete neden olmuştur.
6
Nisan 2012 tarihinde Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, yeni teşvik
paketinin bir diğer maddesi olan bölgesel teşvik
uygulamalarını anlatırken Türkiye'nin 6 bölgeye
ayrıldığını ve bu bölgesel ayrımın, 2011
yılında Kalkınma Bakanlığı ile birlikte
yapılan "İllere Göre Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik
Sıralaması Çalışması"na göre
yapıldığını ve bu çalışmada toplam 61
kriterin kullanıldığını söylemiştir. Ancak söz
konusu çalışma, Devlet Planlama Teşkilatı tarafından
en son 2003 yılında açıklanmıştır ve daha günceli
hiçbir kurum tarafından yayınlanmamıştır.
Bu
nedenle, bölgesel teşvik uygulamasının temelini oluşturan
İllere Göre Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması
Çalışmasının gerçekten yapılıp
yapılmadığı, yapıldıysa neden kamuoyuyla
paylaşılmadığı konusunda kafalarda soru işareti
oluşmuştur.
Yeni
teşvik paketinde, daha önceki teşviklerden farklı olarak yer
alan stratejik yatırımların teşviki ve büyük ölçekli
yatırımların teşvikinin olumlu yenilikler olduğunu
söyleyebiliriz.
Ancak,
pakette yer alan sigorta primi işveren desteği, sigorta primi
işçi desteği ve gelir vergisi stopajı desteği gibi maliyet
unsuru olan destekler, daha önceki teşvik uygulamalarında olduğu
gibi yine haksız rekabete yol açmaktadır.
Geçmişte
izlediğiniz üretimi, üreteni ve rekabet gücümüzü gözetmeyen, kendi iş
gücü ve kaynaklarımızı üretim sürecimizin merkezine koymayan
ekonomi politikalarınızın devamı hâlinde, bunun bedelini
tıpkı 5084 sayılı Teşvik Yasasında ya da 2009
yılında uygulanan teşvikte olduğu gibi geniş halk
kitleleri ödemek zorunda kalacaktır.
Bu
nedenle, son teşvik paketinin verimli ve üretken olabilmesi için, daha
önceki üç teşvik uygulamasının performans ölçümü, ekonomiye
kazandırdıkları ya da kaybettirdikleri, istihdama
katkısı gibi faktörlerin incelenip çıkacak sonuçların yeni
uygulanacak teşvik paketine yol göstermesinin çok yararlı
olacağı düşüncesindeyiz.
Bu
kapsamda, Anayasa'nın 98'inci, İç Tüzükün 104 ve 105'inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılması gerekli
görülmektedir.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Bir
genel görüşme önergesi vardır, okutuyorum:
C) Genel Görüşme
Önergeleri
1.- Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu ve 38 milletvekilinin,
Suriyede meydana gelen karışıklıklar konusunda genel
görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/8)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Son
dönemlerde Suriyede meydana gelen karışıklıklar
kapsamında, Anayasanın 98inci, İç Tüzükün 101, 102 ve
103üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılması için
gereğini saygı ile arz ve
talep ederiz. 17/4/2012
1)
Osman Faruk Loğoğlu (Adana)
2) Aytun
Çıray (İzmir)
3)
Mahmut Tanal (İstanbul)
4) Mehmet Şeker (Gaziantep)
5)
Ali Serindağ (Gaziantep)
6)
Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
7)
Faik Öztrak (Tekirdağ)
8)
Hasan Akgöl (Hatay)
9)
Ali Sarıbaş (Çanakkale)
10)
Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
11)
Erdal Aksünger (İzmir)
12)
Kazım Kurt (Eskişehir)
13)
Emre Köprülü (Tekirdağ)
14)
Ramis Topal (Amasya)
15)
Sedef Küçük (İstanbul)
16)
Haydar Akar (Kocaeli)
17)
Osman Oktay Ekşi (İstanbul)
18)
Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
19)
Malik Ecder Özdemir (Sivas)
20)
Candan Yüceer (Tekirdağ)
21)
Tanju Özcan (Bolu)
22)
Orhan Düzgün (Tokat)
23)
Özgür Özel (Manisa)
24)
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
25)
Engin Altay (Sinop)
26)
Haluk Koç (Samsun)
27)
Bihlun Tamaylıgil (İstanbul)
28)
İlhan Cihaner (Denizli)
29)
Kamer Genç (Tunceli)
30)
Hüseyin Aygün (Tunceli)
31)
Faik Tunay (İstanbul)
32)
Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
33)
Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
34)
Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
35)
Ali Özgündüz (İstanbul)
36)
Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
37)
Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
38)
Refik Eryılmaz (Hatay)
39)
Mevlüt Dudu (Hatay)
Gerekçe:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi, en uzun kara sınırına sahip olduğumuz
komşu ülke Suriye'de yaklaşık bir yıldır devam eden
şiddet olaylarını dikkat ve artan kaygıyla izlemektedir.
Suriye'nin
bağımsızlık, egemenlik, toprak bütünlüğü ve ulusal
birliğinin korunarak Suriye halkının barış ve istikrar
içinde yaşaması ilkesi esastır ve uluslararası toplum bu
esasa göre hareket etmelidir. Dolayısıyla, şiddete son verilmesi,
ülkede normalleşmeye yönelik olarak yönetim ile muhalefet arasında
siyasi bir süreç başlatılması ve muhtaç olan insanlara
yardım sağlanması öncelikli hedefler olmalıdır.
"Yurtta
sulh, cihanda sulh" ülküsüne bağlı Türkiye Büyük Millet Meclisi
olarak;
1)
Bölgemizde yeni bir savaşa yol açacağı için Suriye'ye
dışarıdan müdahale edilmesine karşı
olmalıyız. Böyle bir girişim Suriye'ye barış
getirmeyecek, tam aksine daha fazla can kaybına yol açacaktır.
Savaş, Türkiye'ye ve bölgeye felaket getirecektir.
2)
Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyini Suriye konusunda uluslararası toplum tarafından
atılacak her türlü adımın tek meşruiyet kaynağı
olarak görmeliyiz. Bunun dışındaki oluşumların
işlevi BM Güvenlik Konseyinde ortak bir irade oluşmasına
katkı yapmakla sınırlı tutulmalıdır.
3)
Bu bağlamda, BM Güvenlik Konseyinin
14 Nisan 2012 tarihinde oy birliğiyle aldığı kararı
memnuniyetle karşılamalıyız. BM Genel Sekreteri ile Arap
liginin Suriye için özel temsilcisi Kofi Annan'ın barış
planına destek veren bu karar ateşkesi denetlemek üzere Suriye'ye
askeri gözlemciler göndermeyi öngörmektedir. Karar, ülkedeki şiddetin
bütünüyle durması için her iki tarafa da çağrı yapmakta ve hem
Suriye makamları hem silahlı muhalif gruplarca yapılan insan
hakları ihlallerini kınamaktadır.
4) Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri
ile Arap Liginin özel temsilcisi Kofi Annan'ın girişimini umutla
desteklemekte, planın bütün unsurlarıyla hayata geçirilmesini
istemeliyiz.
5) Suriye'de
barış ve istikrarın sağlanmasına yönelik her
girişimin başarıya ulaşması için yönetime olduğu
kadar muhalif unsurlara da sorumluluk düştüğüne
inanmalıyız. Şiddet çözüm yolu değildir. Günün sonunda yine
müzakere, diyalog ve uzlaşma gerekecektir.
6) Suriye'nin içinde bulunduğu krizden
çıkış yolunun Suriye halkının özgür iradesiyle
belirlenmesi gerektiğini bütün dünyaya önemle
hatırlatmalıyız. Dışarıdan gelecek baskılar
Suriye'nin içişlerine karışmak olacak, Suriye halkının
kendi geleceğini belirleme hak ve iradesini zedeleyecektir.
7) Bölge gücü ve
Suriye'yle yakın ve yoğun bağları bulunan bir kardeş
ve komşu olması sıfatıyla, Türkiye'nin
ağırlığını kullanarak ilgili diğer güçleri,
özellikle Suriye'nin komşuları ile ülke üzerinde ayrı nüfuzu
olan Rusya Federasyonu ve İran'ı barış ve istikrar
hedefleri doğrultusunda devreye sokmasının gerekli olduğunu
değerlendirmeliyiz. Suriye, sadece Türkiye'nin meselesi
olmadığı gibi Türkiye'nin tek başına çözebileceği
bir mesele de değildir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi, tüm dünyayı Suriye halkının meşru
beklentilerinin yanında yer almaya ve onların özgürlük, iyi yönetim,
onurlu yaşam, eşitlik ve adalet taleplerini hayata geçirecek
barış ve uzlaşıyı teşvik edecek adımlar
atmaya davet etmelidir. Bununla beraber, Suriye yönetimi ile muhalif
unsurları da öncelikle şiddete son vererek ülkelerinin kaderine
ortaklaşa sahip çıkmaya çağırmalıdır. Suriye'nin
istikrar ve huzura kavuşması Türkiye'nin ulusal güvenliği, bölge
barış ve istikrarının gereğidir. Bu konunun gecikme
olmaksızın Türkiye Büyük Millet Meclisinde değerlendirilmesi
için Anayasanın 98inci, İç Tüzükün 101inci, 102nci ve 103üncü
maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılması
gerekmektedir.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemdeki
yerini alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması
konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde
yapılacaktır.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
daha sonra oylarınıza sunacağım:
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- BDP Grubunun,
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve arkadaşlarının
29/6/1925 tarihinde idam edilen Şeyh Sait Efendi ve 46
arkadaşının mezar yerlerinin ailelerine teslim edilmemesinin
nedenlerinin araştırılması amacıyla 31/10/2013
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 20 Kasım 2013 Çarşamba günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 20/11/2013 Çarşamba günü (bugün) yaptığı toplantısında,
siyasi parti grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
İdris
Baluken
Bingöl
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
31
Ekim 2013 tarihinde, Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve
arkadaşları tarafından verilen (1697 sıra no.lu), "29
Haziran 1925 günü idam edilen Şeyh Sait Efendi ve 46
arkadaşının mezar yerlerinin ailelerine teslim edilmemesinin
nedenlerinin" araştırılması amacıyla, Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak, 20/11/2013 Çarşamba günlü
birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı
tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Önerinin lehinde Hakkâri Milletvekili Adil Zozani...
Buyurunuz
Sayın Zozani. (BDP sıralarından alkışlar)
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 29 Haziran 1925 günü Diyarbakır
Dağkapı Meydanında idam edilen Şeyh Sait Efendi ve 46
arkadaşı, Bediüzzaman Saidi Kürdinin, Seyit Rıza,
Şemdinlili Seyit Abdülkadir ve oğlu Seyit Muhammet, Doktor Fuat ve
Erbilli Şeyh Esat Efendinin mezar yerlerinin açıklanması
talebiyle vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış
bulunuyorum. Hepinizi selamlıyorum.
Seyit
Rızadan başlamak istiyorum. 15 Kasım 1937 yılında
Elâzığda kurulan askerî mahkeme tarafından yargılanıp
idam edilen Seyit Rızanın o günün İçişleri Bakanı
İhsan Sabri Çağlayangilin yüzüne dönerek, yüzüne ifade ettiği
sözleri o günden bugüne kalbimizde bir yarayı açtı ve o yara maalesef
henüz kapanmamış. Evlad-ı Kerbelayık, bihatayık,
ayıptır, zulümdür, cinayettir. Bu sözler tarihe nakşoldu, bu
sözler tarihe geçti ve o günden bugüne telafisini bekliyoruz.
Biliyorsunuz,
Seyit Rıza, idam edildiği zaman, mevcut yasalara göre, o dönemin
yasalarına göre, yaşı büyük olduğu için idam edilmemesi
gerekiyordu. Bir gün içerisinde kendisinin yaşı küçültülerek,
kendisiyle birlikte idam sehpasına çıkarılan oğlu,
yaşı küçük olduğu için yaşı büyültülerek idam
sehpasına çıkarıldılar. Seyit
Rıza idam sehpasında yine İhsan Sabri Çağlayangile 40
liram var, bir de saatim. Bunları oğluma verin. demiştir. Ancak
oğlunun ondan önce, gözlerinin önünde idam edileceğinden habersizdir
maalesef. Seyit Rıza bu acıyla idam sehpasını tekmeledi.
İdam sehpasını tekmelemeden önce de bize mücadele rehberi olacak
bir söz söyledi. O sözü de burada bir kez daha tekrarlamak istiyorum: Biz
sizin hilelerinizle baş edemedik, bu bize ders olsun; ancak biz de
önünüzde diz çökmedik, bu da size dert olsun. Ne mutlu bize ki Seyit
Rızanın bu sözünü unutmadık ve bugüne kadar bu zulmü Seyit
Rızanın topraklarında Seyit Rızanın halkına
reva görenlere bu derdi yaşatıyoruz, yaşatmaya da devam
edeceğiz. Bugün, Seyit Rızanın mezar yerinin
açıklanmasını istiyoruz, talep ediyoruz, Meclisin buna destek
vermesini arzuluyoruz.
Bir diğer
önemli tarihî şahsiyet Şeyh Sait, 29 Haziran 1925te
Diyarbakırda idam edildi. Aynı gün karar verildi, aynı günün
akşamı Büyük Millet Meclisi toplandı, mahkeme kararını
onayladı ve 29 Haziran gecesi Şeyh Sait idam sehpasına
çıkarıldı hem de 46 arkadaşıyla birlikte.
Bir iki cümle
Şeyh Saitten de söz etmek isterim. Şeyh Sait, maalesef, Türkiye
kamuoyuna gericiliğin sembolü, bölgede hilafet devleti kurmak isteyen bir
şahsiyet olarak lanse edilir. Hatırlatmak isterim ki Şeyh
Saitin suç dosyasında Ermenilere ve diğer gayrimüslimlere
karşı uygulanan kırıma karşı çıkmak da
vardı, buna hayır dediği için onun suç dosyasına bu da
konuldu, bu nedenle Şeyh Sait idam sehpasına
çıkarıldı.
Bir diğer
önemli etken neydi? Erzurum Kongresinde, Sivas Kongresinde Atatürkün ve
beraberindekilerin Kürt halkına verdiği sözlerin tutulmaması
üzerine Şeyh Saitin başlattığı isyandı,
ayaklanmaydı.
ORHAN DÜZGÜN
(Tokat) Hangi sözmüş?
ADİL
ZOZANİ (Devamla) 1921de verilen sözlerin tutulmaması üzerine, 1924
tekçi Anayasasının, faşist Anayasasının
dayatması sonucu Şeyh Sait ayaklanmaya yeltendi.
İdama
götürdünüz ancak onun anısı Kürt halkının
bağrında yaşıyor. Ant olsun ki onun heykelini
Diyarbakırda bir meydana dikeceğiz, bu bizim boynumuzun borcudur.
Şeyh Saitin heykelinin Diyarbakırda dikilmesi bizim boynumuzun
borcudur ve bunu yapacağız.
Bir diğer
önemli şahsiyet, Bediüzzaman Saidi Kürdi.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Nursi mi, Kürdi mi? Burası Nursi diyor da.
ADİL
ZOZANİ (Devamla) Başına ne geldiğini çok iyi
biliyorsunuz. Bediüzzaman Saidi Kürdi ömrü boyunca Anadolu ve Mezopotamyada
yaşayan halkların kardeşliği için mücadele etti, Kürt
halkının dili ve tarihi için mücadele etti. Maalesef, eserleri tahrif
edildi, Kürt halkına karşı kullanılan bir araç durumuna
getirilmek istendi. Ancak, tarihin bu sayfası da kapanıyor.
Halilürrahmanda
defnedildi 23 Mart 1960ta ancak 27 Mayıs darbecileri 12 Temmuz 1960ta
mezarını yıktılar, cenazesini bilinmeyen bir yere
götürdüler. O bilinmeyen yeri ben şimdi açıklamak istiyorum.
İddia odur ki Bediüzzaman Saidi Kürdinin mezarı Ispartanın
Barla ilçesindedir, Ispartanın Barla ilçesindeki bir
mezarlıktadır. Bir iddia da Saidi Kürdinin mezarının
Isparta şehir merkezinde, şehir mezarlığında Huvel
Baki ismiyle bir yere defnedildiğidir. Huvel Baki, doğum tarihi ve
vefat tarihi belli olmayan bir meçhul mezar olarak Isparta Şehir Mezarlığında
duruyor, bunun da açıklanmasını istiyoruz. Bu tarihî
şahsiyetlerin mezarlarının yerini açıklayıp kendi
halkına iade edilmesini talep ediyoruz. Kürt halkından
alınanların, Kürt halkından gasbedilenlerin iade edilmesi
safhasına gelmişiz. Bunun önünde artık çok fazla direnmeye gerek
yok.
Son dönemlerde
sıkça ifade edilen demokratik çözüm ve barış süreciyle birlikte
iyiden iyiye gündemleşen ve kendini dayatan çözüm umutları, Kürt
halkına karşı işlenmiş, bu insanlıkla
bağdaşmayan uygulamalar nedeniyle devlet, Kürt halkından özür
dilerse ancak o zaman toplumsal helalleşme ve barış süreci
taçlanmış olacaktır. Biz buna inanıyoruz, cezaevleri ancak
böyle boşalacaktır. Bu toplumsal helalleşmeyi ve barışı
sağladığımız zaman toplumsal helalleşme söz konusu
olacaktır. Bunu vakit geçirmeden yapmak durumundayız. İfade
etmek isterim ki bu noktada her geçen gün Türkiyenin aleyhinedir, zaman
Türkiyenin aleyhine işliyor ve biz açıkça teklif ediyoruz. Bu
toplumsal barışı helalleşme yoluyla çözelim diyoruz, gerçekleştirelim
diyoruz. Kürt halkından alınanları Kürt halkına iade edin,
Kürt halkının gasbedilen haklarını, gasbedilen
şahsiyetlerini Kürt halkına iade edin. Bugün buna bir vesile olsun.
Vermiş
olduğumuz önergeye olumlu oy kullanacağınızı umut
ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Zozani.
Aleyhinde, Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancı.
Buyurunuz
Sayın Bostancı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BDPnin bu
önergeyle ortaya koyduğu talebin bir insani yanı var, bir de siyasi
ve toplumsal yanı var. Bunlar çok iç içe. İnsani yanı şu:
Tarihte yaşanmış olan, yakın tarihte
yaşanmış olan trajedilere ilişkin elbette hepimizin üzerine
düşen görevler var. Hayatını şöyle veya böyle
kaybetmiş insanlardan geriye kalanların, ailelerine verilmesi çok
olağan ve insanlığın gereği bir tutum. İşin
insani tarafı böyle ve talebin bu niteliğini elbette siyasi irade takdir
edecek ve gereğini yerine getirecektir. Bunun için bir Meclis
araştırmasına gerek var mı? Kanaatimce yok. Atılan
birçok adımda Meclis araştırmasının
olmadığını görürüz. TRT 6 açılırken mesela, bir
Meclis araştırması yapılmadı. Birtakım
adımların atılması için, onun gerekli ve yeterli
şartı Meclis araştırması değildir.
İşin
siyasi ve toplumsal tarafına gelince: Bizim tarihimiz bir aşk ve
nefret tarihi. Zaten bu kadar tarihle ilişkili olmamız, tarih üzerine
kavga etmemiz, geçmişe ilişkin bakışımızdaki bu aşk
ve nefret ilişkisine dayanıyor. Burada sayın sözcünün
bahsettiği kişilere ilişkin toplumumuzdaki kanaatlerin ne kadar
farklı olduğunu biliriz. Mesela
-kendisi de ifade etti- Şeyh Saitin 1925te Takrir-i Sükûna da
sebep olan isyanı yahut da orada çıkan olaylar o kadar
karışık bir mesele ki uygun kelimeleri bulmak bile insan da bir
mayınlı arazide yürüyormuş duygusu uyandıran
karmaşıklıkta bir mesele.
Şeyh Saitin,
bir tarafıyla, Türkiyenin yaşadığı cumhuriyet,
işte, ulus devlet, İslami hassasiyetlere ilişkin egemen iradenin
davranışlarına bir itiraz olarak ayaklandığı; bir
başka yoruma göre, güney sınırı henüz çizilmediği için
İngilizlerle bağlantılı bir arka planı olduğu.
Bunlar hep konuşuldu, tartışıldı.
Tabii, tarihî
hakikat nedir? Bizim işimiz değil, tarihçiler de bu işin
altından kalkabilmiş değiller. İşin tarihî
tarafını bugünün gündemine getirmeyi çok doğru da bulmam çünkü
daha yakın dönemlerde yaşanmış birtakım trajedileri
halletme konusunda zorluklar yaşayan bir ülkede yetmiş beş
yıl öncesinin problemlerini Hadi gelin, halledelim. demek bence
doğru, mantıklı ve Türkiyenin yürümekte olduğu şu
barış ve çözüm ortamına katkı sağlayıcı bir
yaklaşım değildir.
Ritsos diye bir
Yunanlı şair vardır, diyor ki: Başımıza gelen
bunca bela, kuruntulu yaptı bizi. Hakikaten, bu topraklarda herkesin
başına çok bela geldi. Herkesin, Kürtlerin de geldi, Türklerin de
geldi, bu ülkede yaşayan, civarında yaşayan, Balkanlarda
yaşayan
Son yüzyıl hakikaten çok trajik bir yüzyıldır
bizim için. Bu da hepimizi kuruntulu yaptı. Ne anlamda? Birisi bir
şey anlattığında, bir konu üzerine konuştuğunda,
bir talepte bulunduğunda Acaba bunun arkasında hangi hayalet var,
burada asıl yapılmak istenen nedir? şeklinde bir
kaygıyı gündeme getiriyor. Esasen, zikredilen meselenin siyasi ve
toplumsal boyutu derken kastettiğim de arka planındaki bu tür
hayaletlerdir.
Bizim, tarihe
ilişkin ortak bir mutabakata varmamız mümkün olmayabilir ama resmî
tarihin ötesinde diğer tarih yorumlarının bile henüz yeni
serbestleştiği bir ortamda bu konulara ilişkin tarihçilerin
çözemediği bir konuyu siyasetin halledebileceği bir mecra gibi takdim
etmek, böyle bir bağlama yerleştirmek, siyasetin üzerine
konuştuğu bir konu hâline getirmek, bence doğru bir
yaklaşım değil.
BDP çözüm sürecine
bir tarafıyla, destek veriyor, çok doğru. Bu yönde
açıklamalarını görüyoruz, beraber bir çalışma da
yürütüyoruz ama zannediyorum şöyle bir paradoks var, üzerinde
düşünmeleri bakımından söylüyorum: Derler ki Gece gündüzün
kardeşidir, hayat ölümün kardeşidir. BDP de kendisini doğuran
problemlerin kesinlikle kardeşi. 90dan önce BDP yoktu. Türkiye 90lı
yıllara geldi, Kürt meselesinin ulaştığı mevcut trajik
durum BDP denilen siyasi örgütü, partiyi ortaya çıkarttı. Şimdi,
BDP kendisini var eden sorunlarla simbiyotik bir bağ içerisinde, onunla
hayati bir bağı var. Dolayısıyla, çözüm sürecinin nihayete
ermesi demek mevcut dil, mevcut yaklaşım, mevcut ilişki
biçimiyle kendisini teşekkül ettirmiş olan BDPnin hayatiyetinin son
bulması anlamına gelir. Dolayısıyla, BDP şöyle bir
pozisyonda -kanaatlerimi anlatıyorum- Nasreddin Hocanın
fıkrasındaki gibi, sorunu oluşturan dalın üzerinde. O
soruna katkı sağlamak için, dalı kesmek için, problemi halletmek
için bir taraftan testereyi vuran ama bir taraftan da iki ileri bir geri yaptığından,
Bu ağaç kesilirse ben de aşağı düşerim. diye
tedirginlikler yaşayan bir siyasi heyet. O yüzden dili bir taraftan çözüme
evrilirken -çünkü biliyorum, evet, problemin çözülmesini talep eden bir akıl
var BDPnin içinde ama- diğer taraftan da bir organizma olarak, bir parti
olarak, bir siyasi heyet olarak varlığını sürdürebilmek
için o sorunla kurmuş olduğu hayati bağları devam ettirecek
bir dili de yedeklemeye devam ediyor. Bu ikisi arasında gidip geliyor.
AYLA AKAT ATA
(Batman) Sayın Başkan, BDP tahlili yapmak için mi söz aldı?
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) Biraz önce, sayın sözcü Şeyh Saitle ilgili
meseleyi anlatırken gayet meydan okuyucu bir şekilde Şeyh
Saitin de heykelini Diyarbakır meydanına dikeceğiz. dedi.
Esasen bu tavır bile, bu meydan okuyucu tavır bir kavga, bir meydan
okuma. Bu, heykel dikilirken aynı zamanda rövanşist bir duygunun
açığa çıkması şeklinde anlaşılmaz mı?
Elbette öyle anlaşılır. Bizim derdimiz, geçmişe
ilişkin birtakım yaraları sararken burada o meydan okuyucu tavırla
birilerine haddini bildirmek, dersini vermek olabilir mi? Böyle bir tarihsel
bakışla biz geleceği barış ve demokrasi istikametinde
kurabilir miyiz? Kuramayız. Bu işleri bizim olağan bir
şekilde yapmamız lazım. Bu meydan okuyucu tavır, bir
hayalete karşı değil, Türkiyedeki o toplumsal ve politik
karışıklığa karşı, orada geçmişe
ilişkin farklı yorumlarda bulunan insanlara karşı meydan
okuyucu bir tavırdır. Bu, ne demokrasiye ne de barış ve
çözüm sürecine hizmet eder.
Nietzschenin bir
lafı var: Büyük fikirler güvercin kanatlarıyla gelir; savaş
tamtamlarıyla, davullarla değil. diyor. Elbette itibarlar iade
edilmeli, elbette tarihteki o acıları açığa çıkaracak,
işin insani tarafını onaracak adımlar atılmalı
ama bunu bir yiğitlik, bir meydan okuma, bir hesap görme hâli içerisinde
yaparsak bu topluma hizmet etmiş olmayız.
Exupéry diye bir
Fransız yazar vardır. Küçükler için yazdığı bir kitap
Küçük Prens ama büyüklere de yazmıştır o kitabı. Küçük
Prenste bizim Küçük Prensimiz çeşitli seyyareleri, dünyaları dolaşır. Gittiği
dünyaların birisinde bir tane haşmetmeap vardır, bir tane kral,
tahtında oturmaktadır. Dünyası sürekli Güneşin
etrafında dönmekte, her dakikada Güneş doğmakta ve
batmaktadır. Haşmetmeap da Güneş doğarken asasını
yere vurmakta, Doğ Güneş. demekte, batarken de tekrar
asasını vurmakta, Bat Güneş. demektedir. Küçük Prens der ki:
Haşmetmeap, siz böyle emir vermeseniz de Güneş doğacak ve
batacak. Haşmetmeap güler, Akıllı bir irade neyin mümkün
olduğunu görür ve emirlerini o istikamette verir. der.
Ben de BDPye derim
ki: İktidar ilişkilerinin bir iradesi olarak, Türkiyenin bir
parçası olarak neyin mümkün olduğunu görmek, barışa ve
demokrasiye katkı verecek tarzda bir dille, bir yaklaşımla, öyle
meydan okuyucu şekilde değil, yumuşak bir üslupla bu işleri
onarmak lazım. Yoksa yaralayıcı bir dil, o meydan okuyucu dil,
geçmişteki haksızlıkları, yaraları sadece
geleceğe taşır. Bizim derdimiz, geleceği onarırken, bu
barış ve demokrasi istikametinde yürürken bu ortamı
oluşturduğumuz ölçüde geçmişi de onarabileceğimizdir. Biz
eğer geleceği böyle kurabilirsek, emin olun, geçmişi de, o
trajedilerden doğan çeşitli insani travmaları, hayal
kırıklıklarını da telafi edebileceğimiz bir
toplumsal iklim oluştururuz.
AK PARTİnin
tavrı budur. Ümit ederim, diğer siyasi heyetler de bu istikametteki
çabalara destek verirler.
Çok teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bostancı.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Zozani.
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Sayın hatip yorumunu tamamıyla bizim parti
politikalarımız üzerine ve bize akıl verme eksenli bir
konuşma yaptı ve benim sarf etmediğim cümleleri sarf
etmişim gibi, meydan okuduğumu ifade etti. Bu sataşmaya cevap
vermek istiyorum.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Zozani.
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Hakkâri Milletvekili Adil
Zozaninin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının BDP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bostancı, insanın lafı olmayınca on dakika çok uzun bir
süre olur. İsterseniz tutanakları isteyin, tam 10 defa bizim
partimizin adını telaffuz etmek durumunda kaldınız,
barış ve demokrasi dediniz. Bu da esasında bizim
doğruluğumuzun sizin yanlış rotanızı
doğrulttuğunu gösteriyor. Lütfen, bize akıl vermek yerine kendi
içinize dönün, kendi politikalarınızı gözden geçirin, Bu halka
karşı yüz yıllardır uygulanan mezalimi bir yerde
durdurmanın vakti gelmiştir. deyin. Bir şey mi yapmak
istiyorsunuz? Bunu yapın. Kürt halkından özür, sorunun çözüm
anahtarıdır.
Prens
masalını çok anlatırız, okumaya da çok zamanımız
olur ama böyle devam ederseniz siz burada daha çok prens masalı
anlatırsınız. Biz ateş çemberinden geçtik, ölümle
sınandık da geldik bugüne, biz, Şeyh Saitin, Seyit
Rızanın, Beddiüzzaman Saidi Kürdinin, Şeyh Ubeydullahın,
Qazi Muhammedin, Mele Mustafa Barzaninin
ve daha birçok mücadele önderimizin nasihatlerini cebimizde taşıyarak,
beynimize nakşederek bugüne geldik; bunu bilin.
Lütfen ve lütfen,
küçümsediğiniz ve akıl verdiğiniz bu mücadele geleneğinin
nelere muktedir olduğunu görün. Biz meydan okumuyoruz, yüreğimizdeki
acıyı ifade ediyoruz, dışa vuruyoruz, haykırıyoruz.
Sizin seçim bölgenizdeki insan da duysun diyoruz
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ADİL
ZOZANİ (Devamla) İstanbul da duysun diyoruz, Yozgat da duysun.
Serzenişimiz budur. Akıl
vermeyi bırakın, kendinize akıl
Teşekkür
ederim.(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Zozani.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Şimdi, milletvekili
arkadaşımız, tabii, şahsına yönelik sataşmadan
dolayı söz aldı. Aynı zamanda grubumuzu da ilgilendiren ithamlar
oldu, o nedenle grup adına söz almak istiyorum.
BAŞKAN Yani, ne söylemişti itham eden?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Yani, simbiyotik bir
ilişkiden dolayı Kürt meselesinden
beslendiğimizi ve sorunun çözülmesini istemediğimizi ima eden
konuşmalar oldu.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Baluken.
2.- Bingöl Milletvekili
İdris Balukenin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
BDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında BDP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Tabii, aslında sayın hatibin burada
yapmış olduğu konuşma, bir yönüyle kendisinin şu anda Çözüm
Komisyonunun Başkanı olması vesilesiyle de son derece önemliydi
ve buradaki konuşmayı da çok talihsiz olarak
yorumladığımızı ifade etmek istiyoruz çünkü biz, Kürt
meselesinin yüz yıllık bir yüzleşme yapılmadan
çözülmeyeceğine inanıyoruz. Gerçeklerle yüzleşmek acı
olabilir, hakikat canınızı acıtabilir ama bu hakikatle, bu
gerçeklerle yüzleşmeden yüz yıllık bir meseleyi
çözemeyeceğinizi de en başta herhâlde bu Parlamentonun
belirlemiş olduğu çözüm sürecinin en başındaki
arkadaşımızın idrak etmesi gerekiyor.
Şimdi burada
biz bir önerge getirmişiz, insani açıdan siz bu önergenin de makul,
karşılanabilir talepler olduğunu ifade ediyorsunuz; o zaman niye
bunun gereklerini yerine getirmiyorsunuz? Araştırma komisyonunun
kurulmasına gerek yok. ifadeniz samimi değildir çünkü siz on iki
yıldır iktidardasınız, Siyasi irade, gerekeni
yapacaktır. açıklaması, halkı kandırmaktan başka
bir şey değildir. On iki yıldır siyasi irade, zaten AKP
Hükûmetinin kendisindedir.
Burada, Şeyh
Sait Efendinin, Pir Seyit Rızanın, Bediüzzamanın
naaşlarının halkına verilmesi, ailesine verilmesi kadar
insani bir talep olabilir mi? Bu talebe bile hâlâ cevap vermeyen bir noktada
duruyorsunuz.
Ha, BDPnin
yapması gerekenlerle ilgili, kusura bakmayın, biz, AK PARTİli
herhangi bir vekil arkadaşımızla, neler
konuşacağımızı, nasıl siyaset
yapacağımızı belirlemeyiz, bunu halkımızdan
aldığımız öğretilerle belirleriz. Asıl meydan
okuma, Şeyh Sait Efendinin mezarı başına, Diyarbakır Meydanında
yüzyıl boyunca meyhaneler kuran, açık filmler oynatan, sinemalar
kuran zihniyettir. O zihniyete meydan okumak gerekiyorsa o meydan okumayı
da Kürt halkı olarak yapacağız ve Şeyh Sait Efendinin
anısını Diyarbakırda, Amedde yaşatacağız.
(BDP sıralarından alkışlar)
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Baluken.
Sayın
Bostancı, buyurunuz.
3.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının, Bingöl Milletvekili İdris Balukenin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Değerli arkadaşlar, Latinler veritas vos
liberabit derler, hakikat özgürleştirir ama bu özgürlüğü insanlar
kaldırabilirler mi? Hakikatten söz eden herkesin, mutlaka hakikatle
yüzleşeceği anlamına gelmez. Hakikat ağırdır,
herkes için sorunlar, sorumluluklar doğurur.
Türkiyenin
yakın tarihine ilişkin problemlerden bahsettim. Siz de Türkiyenin
bir parçasısınız, bu işlerin nasıl telaffuz
edildiğini bilirsiniz. Bakın, Şeyh Saitle ilgili toplumsal
algıdaki farklılıklardan bahsettim. Onlardan birisi de
Öcalandır. İmralı tutanaklarını okursanız
Atatürk, demokrasiyi getirecekti ama Şeyh Sait, İngilizlerle iş
birliği etti, isyan çıkardı, getirmedi. der.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Hayır, yok öyle bir şey!
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) Evet, evet.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Hayır canım, öyle bir şey yok!
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) Bakın
Bakın
AYLA AKAT ATA
(Batman) - Tutanakları getirin
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) Bakın, okuyun...
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Getirin, hangi tutanakta yazıyor? Böyle bir şey
yok!
AYLA AKAT ATA
(Batman) Okuduğunuzu ifade ederken on defa okuyup bir defa yorum
yapacaksınız!
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) Şunu diyeceğim
Yani o demiş,
bu demiş, tartışılıyor, bunu söyleyenler var.
Mesele şu,
diyorum ki: Biz, Türkiyeye ne getirmek istiyoruz? Yeniden kavga mı getirmek istiyoruz?
Geçmişteki hesapları görmeye çalışırken gelecek için
yeni hesaplar mı açmak istiyoruz? Bu meydan okuyucu tavra ilişkin bir
eleştiri dile getirdim. Başkasının aklına
ihtiyacımız yok. demek manasız. Bizim sizin aklınıza
ihtiyacımız var. Konuşun, burada akıl dolu sözler söyleyin,
vallahi dinleriz. Yeter ki söyleyin, konuşun.
AYLA AKAT ATA
(Batman) Demek ki söylenen söz akıl dolu değil.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) - Parlamento niye var? Birbirimizin aklını almak
için değil mi? Bu onur, gurur ve
kibir niye? Biz kimsenin aklını almayız. Alın
kardeşim, alın!
AYLA AKAT ATA
(Batman) Demek ki söylenen söz akıl dolu değil.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) Burada kim bize akıl verecekse, akıl dolu sözler
söyleyecekse ben açığım. Lütfen, siz de öyle konuşun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) - Hakir görmekle akıl vermek aynı şey
değildir.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Devamla) Bunlar, onur ve gurur çıkartılacak meseleler
değil. Biz nerede ortaklık yapacağız?
Duyarlılıklarda olmayabilir, hiç olmazsa akılda birleşelim,
akılcı olalım. Türkiyenin meselelerini böyle bir çizgide
çözelim. Birbirimizin aklına da bu manada güvenelim. Bu istikamette akla
destek olan duyarlılıklara da Eyvallah diyelim, o ortak
barış ikliminin oluşturulması için.
Çok teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bostancı.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) - Sayın Başkan
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) - Böyle bir usul var mı?
BAŞKAN
Müsaade eder misiniz efendim, dinleyelim.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) -
Genel Kurula yanlış bir bilgilendirme
yapıldı. Tutanaklara geçmesi açısından bir şeyi ifade
etmek istiyorum.
BAŞKAN -
Buyurun, hangi konuda?
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
22.- Bingöl Milletvekili
İdris Balukenin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Konuşmacının, Sayın
Öcalanın Şeyh Sait Efendinin İngiliz iş birlikçisi
olduğunu ifade eden bir belirlemesi oldu. Bu tespit tamamen
yanlış bir tespittir. Hiçbir görüşme tutanağında böyle
bir ifade yoktur. Sayın Öcalanın belirtmiş olduğu şey
şudur: Şeyh Sait Efendi öncülüğündeki direniş hareketi
belli bir olgunlaşma yaşamadan, İngilizlerin
parmağıyla Piranda ilk kurşunun atılmasıyla ilgili
bir provokasyondan bahseder. Şeyh Sait Efendinin Kürt halkının
tarihindeki yerini, kahramanlığını Sayın Öcalan
açık bir şekilde belirtir. Kendisiyle yapılan son görüşmede
de bulunduğum için, kendisi şu anda İslamı
iktidarlaşma aracından kurtarmak için bir demokratik İslam
konferansı öneriyor. Bu demokratik İslam konferansının da
Şeyh Sait Efendinin mücadele ruhuna uygun bir şekilde
gerçekleştirilmesini öneriyor. Bunların tutanağa geçmesini
istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Baluken.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) - Sayın Başkan, tutanaklara geçmesi için,
ben de bir şey söylemek istiyorum Şeyh Saitle ilgili.
Buyurunuz
Sayın Halaçoğlu.
23.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlunun, Bingöl Milletvekili İdris Balukenin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşma
sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) 1925te Rus ordusunun karşısında
Şeyh Sait ve Seyit Rızanın birlikte madalya
takındığının geçmesini istiyorum.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri (Devam)
1.- BDP Grubunun,
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve arkadaşlarının 29/6/1925
tarihinde idam edilen Şeyh Sait Efendi ve 46 arkadaşının
mezar yerlerinin ailelerine teslim edilmemesinin nedenlerinin
araştırılması amacıyla 31/10/2013 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu
Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 20 Kasım 2013
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Önerinin lehinde, Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün. (CHP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN AYGÜN
(Tunceli) Teşekkür ederim.
Tabii, tarih
tartışması zor. Hem Yusuf Halaçoğlunun söylediği
Seyit Rızaya madalya takıldığı yönündeki
yanlış iddia bakımından olsun hem de yetmiş yedi
yıl evvel meydana gelen bir idamın geçtiğimiz gün, 15 Kasım
günü Elâzığdaki Buğday Meydanında bir anmayla
güncelleştirilmesi bakımından olsun, tarih
tartışmasının zorluklarını bir kez daha bu önerge
vesilesiyle görüyoruz.
Ben önergenin
lehinde söz aldım çünkü Çözüm Komisyonu ve Dersim Komisyonu diye iki
komisyon var aslında, bir süredir çalışıyor. Çok sessiz
sedasız ilerliyorlar çünkü her iki komisyonda yapılan faaliyetler,
çok fazla bu meseleleri çözmeyi, meselelerin önünü açmayı, gerçekten
toplumu ilgilendiren, toplumun da alaka gösterebileceği gündemlerle
ilerlemiyor. Mesela, iki yıldır Mecliste bir Dersim Komisyonu var. Bu
Komisyon uykuya yatırılmış durumda. Yaklaşık bir
buçuk yıl evvel Tunceli, Erzincan ve çevre bölgelere ziyaretlerde
bulunacak ve oraya dilekçe veren mağdurlarla görüşecekti ama bir
buçuk yıldır hiçbir ziyaret gerçekleşmedi. Sadece, bu
tartışmalarda, Tuncelinin adı Dersim olsun çizgisine
gelmiş bulunuyoruz. Yani yetmiş yedi, yetmiş sekiz yıl
sonra veya 1923ten ele alınırsa doksan yıl sonra
vardığımız nokta bir arpa boyu yol olarak nitelenebilir.
Seyit Rızaların
idamının üzerinden yetmiş yedi, diğer önergede adı
geçen Şeyh Saitin idamının üzerinden seksen dokuz, Bediüzzaman
olarak tabir edilen yani zamanların harikası diye tabir edilen Saidi
Nursinin mezarının kaybedilmesinin üzerinden elli üç yıl
geçmiş. Otuz beş yıl evvel de Maraşta yüzlerce
insanın öldürüldüğü bir vahşi cinayet, etnik bir nefret eylemi
ve insanlığa karşı bir suç fiili gerçekleşti. Otuz
beş yıl sonra bu olayı genç bir avukat, İstanbuldan Maraşlı-
dert etmiş ve takip etmiş, haziran ayında Maraş
Belediyesine bir dilekçe vermiş. Kendisinin vekâlet aldığı
Bektaş Bozkurt ve Cemal Bayır isimli kişilerin
mezarlarını sormuş çünkü aileler Maraşta öldürülmüş
olan bu iki masum insanın nereye gömüldüğünü bilmiyor. Hükûmete bağlı
olan Maraş Belediyesi Seyit Sönmeze 13 Haziran 2013te gönderdiği
yanıtta O zaman kimlik bilgisi kayıt altına
alınmadığından şahısların cenazeleri için
Müdürlüğümüze ettiğiniz bu müracaata herhangi bir cevap veremiyoruz,
nerede olduklarını bilemiyoruz. diye yanıt vermiş. Yani
seksen dokuz yıl evvelki olayı değil, henüz çok yakın bir
tarihte, acıları çok taze olan Maraşla ilgili resmî bir belge
var elimizde ve kayıp mezarlar meselesi sadece Seyit Rıza,
arkadaşları, Şeyh Saitler, diğer önergede adı geçenler
bakımından değil, Maraşta da söz konusu.
Buradan Yakın
olaylara projektörü yöneltelim, eski olayları unutalım.
şeklinde bir yaklaşım ortaya çıkar. Zaten AKP adına
konuşan Naci Bostancı da aslında bu görüşün en rafineri
hâli olan Bu meseleler tarihçilere bırakılsın, siyaset bunu
nasıl çözecek? şeklinde bilinen bir cümle ederek biraz sonra bu
önergeye ret verileceğinin işaretini vermiş oldu.
Şimdi, Seyit Rızalara dair şunu
söyleyeyim: Yusuf Halaçoğluna önce cevaben söyleyeyim. Seyit Rıza,
Rus ordusundan değil, 1916da Rusların ilerleyişi
karşısında oluşturulan gönüllü doğu ve batı
Dersim milis birliklerinin batı grubunun komutanı olarak Osmanlı
ordusundan madalya alıyor. Hocam herhâlde öyle söylemek istedi, dili
sürçtü. Rus ordusundan madalya alma gibi bir şey yok. Hatta kendisine askerî
tenkil harekâtından muaf olduğu yönünde bir belge verildi. Bunun beratı
da arşivlerde var; Hocam tarihçidir, iyi bilir. Dolayısıyla,
bırakalım Rus ordusuyla iş birliği yapmayı, Rus
ordusunun ilerleyişine karşı Erzincan ve Erzurum cephesinde
savaşmıştır ve Erzurumun Horum Düzü diye bilinen
bölgesine kadar mesela, bu milis birlikleri Osmanlı ordusuyla birlikte Rus
kovalamışlardır. Daha sonra, iki yıl Erzincanda ikamet
etmiştir, il idare kurulu üyeliği yapmıştır. Hatta,
bu, yörede o kadar iyi bilinen bir şeydir ki 1970lere kadar Pülümürün
kurtuluşu törenlerinde Dersim milis kuvvetlerinin Ruslarla
savaşı bir tiyatro şeklinde canlandırılırdı.
Sonradan kaldırıldı bu törenler. Seyit Rıza, o yüzden,
mesela, harekât çok ilerlediğinde, etrafını
kuşattığında, kendi köyü bombalanıp masum insanlar
öldüğünde Erzincana gidiyor, çok ilginç. Oradaki yerel halk
anlatımlarına göre şöyle der çevresine: Ben Erzincanı
kurtardım Ruslardan, Erzincan da muhakkak bana sahip çıkar, bizi
kurtarır. Hatta, görüşmeye gittiğinde vali kendisini teslim
edip Elâzığa gönderdiğinde, o iki aylık haksız
yargılamalar başladığında, Zazaca olarak der ki: Bir
insan koca bir memleketi kurtarıyor, ama bir memleket bir insanı
kurtarmayı başarmıyor. O açıdan, hocamın verdiği
bilgileri düzeltme gereği duyuyorum. Ruslarla iş birliği
değil, bilakis, onlara karşı vatan savunması söz konusudur
ve bu belgelenmiştir.
Önergede bazı
yanlışlar var, onları düzeltmek adına ve kayıtlara
geçsin diye, halkımıza da bilgi vermek babında söyleyeyim: Seyit
Rıza ve arkadaşlarının mezar yerlerinin iki yerde
olduğu rivayet ediliyor; Elâzığa bağlı Holfenk köyünde
bir kireç ocağı civarında, yine Elâzığın
merkezindeki Yolçatı denen yerdeki tren istasyonunda olabileceği
konuşuluyor.
Seyit
Rızalarla ilgili, 2006da, bendeniz tarafından açılmış
bir dava da var, hâlâ Danıştayda devam ediyor tam yedi
yıldır. Mezarlarının bulunması talebiyle Millî Savunma
Bakanlığına ve İçişleri Bakanlığına
2006da dava açıldı ve mahkeme Arşivlerde bilgi, belge yok.
gibi komik bir gerekçeye sığınarak davayı reddetti. Şu
an Danıştayda incelenmeyi bekliyor.
Neden tarihçilerin
işi olmamalı, siyasetçilerin işi olmalı? Meclis bu meseleyi
çözmeyecekse -ama Çözüm Komisyonu ve Dersim Komisyonu gibi bence yetersiz ve
toplumun tansiyonunu düşürmek için kurulan yapay komisyonlar
aracılığıyla değil- siyaset bu olaya el atmayacaksa,
Ankaradaki 3 tane, Elâzığdaki 3 tane hâkim, Danıştaydaki
hâkimler bu meseleyi nasıl çözecek? Millî Savunma Bakanlığı
mahkemeye belge göndermiyor, İçişleri Bakanlığı
mahkemeye belge göndermiyor, MİT mahkemeye belge göndermiyor, Genelkurmay,
eminim, elinde olan arşive dair tek bir yaprağı Elâzığ
İdare Mahkemesine göndermiyor. Bu kurumları nasıl harekete
geçireceğiz, TBMM buna el koymazsa nasıl harekete geçecek? Bunu da
tartışmamız gerektiği kanaatindeyim.
Seyit Rıza
tartışması ve Şeyh Sait olayı, yine, Saidi Nursi
olayına dair başka bir belgeyle geldim. Şimdi, bu tarihe
yaklaşım gerçekten sorunlu, herkes kendi mağdurunun
hakkını savunuyor ve başkasının acısına
bakmama gibi bir eğilim genel hâle geliyor. Ben bir tane fiş getirdim.
Bizim tarihimizde, ta Osmanlıdan beri çok sayıda fişler var.
Bilirsiniz, Abdülhamit döneminde Yıldız Sarayı evraktan
geçilmezdi. Bu fiş 23 Mart 1955te düzenlenmiş, Saidi Nursiyle
ilgili. Düzenleyen hükûmet, Adnan Menderes Hükûmeti. Saidi Nursiyi
fişlemişler ve sinsi ve kurnaz bir şahıs olan adı
geçenin, işte, gizliden gizliye din devleti kurma, Kürtçü faaliyetler
yürütme yönünde çabalar içinde olduğu yazılıyor. Eğer Seyit
Rızanın acısına doğru bakmazsak Saidi Nursinin
kayıp olan mezarı meselesine de doğru bakmayız; Seyit
Rıza meselesinde taraf olursak, kutuplaşırsak diğer
acıları da, kanımca, görmezden geliriz.
Bu bakımdan, birazdan yapılacak
oylamada AKP oylarıyla reddedilecek bu haklı ve meşru önergeyi
destekliyorum. Seyit Rızayla ilgili olarak, o bölgede
yaşayanların acılarına kulak verilmesini talep ediyorum.
Yaşayan torunları, o aileden gelen insanlar Türkiyenin dört bir
yanına dağılmışlar. Meclis eğer bu mezarları
bulursa, kayıp olan cenazeleri ailelere teslim ederse bence
saygınlık kazanmış olacak ama bu mesele gizlenmeye, inkâr
edilmeye, yok sayılmaya devam edilirse sadece 550 milletvekilinin bir
parça daha yara alacağı kanaatindeyim.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Çok teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Aygün.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Halaçoğlu, buyurun.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) Şahsıma bir sataşma olmuştur, onun için açıklama
yapmak istiyorum.
BAŞKAN
Beyanınızın yanlış olduğuna dair.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) Evet.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Halaçoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlunun, Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygünün BDP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; burada herhangi bir yanılgım söz konusu değil. Gerek
Şeyh Sait gerekse Seyit Rızayla ilgili söylediklerim duyma veya bir
belgeden okuma değil; bizzat Rusların çektikleri video kamera, yani
filme almalarından gördüklerimi söylüyorum size.
Şimdi, orada
Seyit Rızaya madalya takılmıyor, Seyit Rızayla birlikte
Şeyh Sait, Rus ordusunda törenle madalya takılıyor. Madalya
törenini izledim, bunu söylüyorum. Ben size getireceğim göstereceğim
bunu da, yani saklısı gizlisi olan bir şey değil. Çünkü
Ruslar, Doğu Anadolu Bölgesinde, taa Dünya Savaşından sonraki
pek çok dönemde
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Bize karşı iyi savaştın diye mi madalya takmışlar?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Efendim?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Bize karşı iyi savaştın diye mi madalya
verilmiş?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Hayır, onun için herhâlde madalya vermezler.
Kendilerinin yanlarında yer aldıkları için genelde övünç
madalyası verilir biliyorsunuz.
MUHARREM İNCE
(Yalova) Yahudi cesaret ödülü olmasın!
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Dolayısıyla, şimdi burada şuna
veya buraya çekmenin gereği yok. Ben bir şeyi söylüyorum size, bizzat
filme çekilmiş bir şeyi size aktarıyorum. Kabul edersiniz
etmezsiniz, sizin bileceğiniz iş ama ben, bir tarihçi olarak, burada
siyaset yaparak söylemedim; bir, tutanaklara girsin diye söyledim. Tekrar
ediyorum, çekilen filmde, Rusların çektiği filmde Rus ordusu
hazır ol vaziyetinde duruyor, her ikisi yan yana. Sonra, törenle ortaya
çıkıyorlar, doğrudan doğruya Şeyh Saite madalya
takılıyor. Seyit Rızaya takılıyor. demiyorum;
bakın Onun yanında diyorum sadece. Beraberken böyle bir olay söz
konusu olmuştur.
Şimdi,
bazı olayları değerlendirirken tarihin metodolojisi vardır
ve ona göre değerlendirilir. Elinizdeki belgeler de genelde Osmanlı
Devletinin son zamanlarında bütün devlet erkânı hakkında
hazırlanan biyografi kayıtlarındandır. Herkes hakkında
vardır; fişleme olarak adlandırılamaz o da.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Halaçoğlu.
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN Siz
ne için söz istediniz Sayın Bostancı?
MEHMET NACİ
BOSTANCI (Amasya) Şimdi, efendim, siyasetin rolüne ilişkin
yanlış bir algı içerisinde olduğumuz, bu işlerin tam
da siyasetin işi olması gerektiğine dair
açıklamalarına karşı
BAŞKAN
Buyurun, siz de açıklamanızı yapın ve bu konuyu böylece
sona erdirelim.
Buyurunuz
Sayın Bostancı.
5.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının, Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygünün BDP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Teşekkür ediyorum.
Çözüm Komisyonu iyi
bir çalışma yapıyor. Hüseyin Beyin kendisiyle esasen terör alt
komisyonu olarak da çalışmış, çokda verimli bir iş
birliği gerçekleştirmiştik, çokda insani
yaklaşımlarını gördüm. Esasen böyle yaklaşımlarla
biz bu problemleri çözebiliriz. Zannediyorum, Hüseyin Bey de benden daha
farklı, oradaki arkadaşlardan daha farklı bir tavır görmedi
bu meselelere bakarken.
Siyasetin görevi
geçmişte, tarihte yaşanan olaylara ilişkin toplumsal algıda
problem yaratacak işleri bu toplumun önüne koymak değildir; benim söylediğim bu.
Siyaset eğer her işi yapacaksa, o zaman bizim siyasetten
anladığımız totaliter bir görevdir. Siyaset gelecek, tarihi
de düzleyecek, toplumsal ortamı da düzleyecek, her türlü konuya ilişkin
yargısını verecek ve tüketecek. Böyle bir şey yok.
Siyasetin görevi, toplumsal iklim oluşturmaktır. Yoksa, insanlar
tarihe ilişkin çok farklı laflar ederler. Bakın, burada bile,
biraz daha üstünü açalım, neler söylenecek, neler söylenecek.
Bunların zaten karşılığı var,
yazılmış çizilmiş; yeniden, bunları tekrar konuşmanın bir manası var
mı?
Michel Foucault
Her kuşak kendi tarihini kendisi anlatır, yeniden yorumlar. diyor. Çok
doğru. Tarihçiler der ki: Geçmişin şartlarına bakın,
öyle yorumlayın. Bunu yapmak çok mümkün değil. Biz de gelecek
kuşakların geçmiş tarihi değerlendirirken adil, merhametli,
namuslu olacakları bir Türkiye kurmak zorundayız. Siyasetin görevi
budur; yoksa, bizatihi böyle bir Türkiye inşa edilmeksizin, hâlen böyle
meydan okuyucu tavırlarla konuşmalar yapılırken, böyle bir
Türkiye kurulmamışken tarihi düzeltmek değil. Tarih galiplerin
tarihidir, doğru ama mağdurlar, ezilenler, tarihin gölgesinde
kalanlar da açığa çıkmalı. Bu da bizim, aslında
hepimizin görevi; bunun için de el birliği ve akıl birliği
etmemiz lazım.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bostancı.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Baluken, bu konuda bir sataşma ben görmedim ama siz ne
söyleyeceksiniz?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Hayır, hayır, bu konuyla ilgili değil. Demin
Sayın Yusuf Halaçoğlunun ifade etmiş olduğu şeyle
ilgili, ben de tutanaklara geçmesi açısından bir durumu ifade etmek
istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- Bingöl Milletvekili
İdris Balukenin, Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Şimdi, Sayın Halaçoğlu, tabii, bilimsel
kimliğiyle, tarihçi kimliğiyle orada bir açıklama yaptı ama
orada öne sürmüş olduğu olaya ait herhangi bir bilimsel veri
sunmadı. Biz biliyoruz ki pozitif bilim bilgiden, belgeden, veriden beslenen
ve bilim adamına da bu sorumluluğu yükleyen bir alandır. Sadece
Ben böyle bir görüntü izledim. demek, her şeyden önce, bilim
adamının tarafsız, objektif yorumuna uymaz. Bunu ifade etmek
istiyorum.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Size de göstereceğim.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Bir diğer husus; orada bir mantık hatası var:
Şeyh Sait Efendi ve Pir Seyit Rıza dönemsel olarak farklı zaman
kesitlerinde Kürt halkının özgürlük mücadelesini yürütmüş tarihî
kişiliklerdir ancak bir arada, aynı mücadelenin farklı yerinde
komutanlık yapıp yoldaşlık hukukuyla bir araya gelmiş
bir pozisyonları yoktur. Orada çok ciddi bir tarihî bilgi eksikliği
var. Şeyh Sait Efendinin mücadelesinin yürütüldüğü dönemde bir
başka merkezde de Seyit Rıza bir mücadele yürütüp de Rus ordusu bu
iki mücadeleyi yürüten komutanı bir araya getirmiştir
algısı zaten bu yönüyle mantıktan uzaktır.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Baluken.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Başkanım, bir düzeltebilir miyim?
BAŞKAN Bu
tarih tartışmasının içine ve zamanın içine giremeyiz.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Tamam, sadece yerimden, kayıtlara girmesi
açısından
Şimdi,
kendisine göstereceğim.
BAŞKAN Siz
onu sunarsınız.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Kendisine göstereceğim, o zaman mahcup olacak.
BAŞKAN Onu
bilemiyorum efendim.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Gösterin, buradayız, açığız. Getirin,
hemen getirin.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Her ikisi de beraber
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Öyle bir kere olmaz Hocam.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Olmaz olur mu?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Seyit Rızayla Şeyh Sait aynı yerde! Yok öyle
bir şey.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri (Devam)
1.- BDP Grubunun,
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve arkadaşlarının
29/6/1925 tarihinde idam edilen Şeyh Sait Efendi ve 46
arkadaşının mezar yerlerinin ailelerine teslim edilmemesinin
nedenlerinin araştırılması amacıyla 31/10/2013
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 20 Kasım 2013 Çarşamba günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Aleyhine, Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun.
Buyurunuz
Sayın Ercoşkun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, BDP grup önerisi aleyhine söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, bugün,
değerli hocamız Naci Bostancının gerçekten ibretle, tekrar
tekrar okunarak, tutanaklardan okunarak bir şeyler öğrenilmesi
gereken bir konuşmasına şahit olduk. Evet, insani bir süreç,
insani bir süreçle alakalı belki haklı gerekçeler ortaya konabilir
ama bugün itibarıyla ne yapıyoruz veya bugüne kadar hiç mi bir
şey yapılmadı, bunu da ortaya koymak lazım. Yani on sene,
on bir sene önce olağanüstü hâl ile yönetilen bir bölgeden şu anda
gelmiş olduğumuz noktayı da tespit etmek gerekir.
Dolayısıyla, burada arzu edilen, araştırma önergesiyle
gerçekleştirilmek istenen neticeyi farklı süreçlerle de yapabiliriz.
Gündemimiz
bellidir, bu gündem çerçevesinde görüşmelerin devam etmesini murat eder,
bu vesileyle de Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Önerinin de
aleyhinde olduğumuzu bir kez daha belirtmek isterim.
Teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Ercoşkun.
Öneriyi
oylarınıza
MUHARREM İNCE
(Yalova) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar
yeter sayısı arayacağım efendim.
Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter
sayısı yoktur.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.48
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.00
BAŞKAN: Başkan
Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----
0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu önerisinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Öneriyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati : 16.01
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.05
BAŞKAN: Başkan
Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----
0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
19uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Sayın
milletvekilleri, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu önerisinin yapılan
ikinci oylamasında da karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Yapılan üçüncü
oylamada da karar yeter sayısı bulunamadığından
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Biz buradayız, sayı var.
BAŞKAN
kanun
tasarı ve teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 21 Kasım 2013 Perşembe günü, alınan
karar gereğince 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati : 16.06