TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
20nci
Birleşim
21
Kasım 2013 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, tarihî eserlerin restorasyonu
ve Gazi Üniversitesi Mimar Kemaleddin Salonuna ilişkin gündem
dışı konuşması
2.-
Bursa Milletvekili Kemal Ekincinin, 24 Kasım Öğretmenler Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Balıkesir
Milletvekili Ali Aydınlıoğlunun, 24 Kasım Öğretmenler
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Adana Milletvekili Ali Halamanın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanının sözlü sorulara cevap verirken tarımın ve
çiftçinin durumuyla ilgili bilgi vermesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
2.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Hükûmeti, bankaların
kredi vermediği zor durumdaki vatandaşın desteklenmesi
amacıyla bir mali destek fonu kurarak bu soruna çözüm bulmaya davet
ettiğine ilişkin açıklaması
3.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, 24 Kasım Öğretmenler Gününe
ve son günlerde eğitimle ilgili yaşanan tartışmalara
ilişkin açıklaması
4.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin, Başbakanın MİT Müsteşarı ve Oslo
süreciyle ilgili bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
5.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Gazpromu protesto ettiği için gözaltına alınan
Greenpeace üyesi Gizem Akhanın serbest
bırakıldığına ilişkin açıklaması
6.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlunun, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ve
taşıyıcı, kamyoncu ve otobüsçülerin şikâyetlerine
karşı Hükûmeti duyarlı olmaya davet ettiğine ilişkin açıklaması
7.- Çanakkale Milletvekili
Ali Sarıbaşın, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ve son
günlerde eğitimle ilgili yaşanan tartışmalara ilişkin
açıklaması
8.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutçanın, Balıkesir-Kütahya kara yolundaki
kazalara ve Balıkesir Dursunbeyde sulama birliği konusundaki
mağduriyetin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
9.- Kocaeli Milletvekili
Mehmet Hilal Kaplanın, AK PARTİ Hükûmeti döneminde basın
mensuplarına karşı yapılan baskılara ilişkin
açıklaması
10.- Uşak Milletvekili
Dilek Akagün Yılmazın, AKPnin ılımlı
İslamı aşarak radikal şeriat devletine doğru
gittiğine ilişkin açıklaması
11.- Isparta Milletvekili S.
Nevzat Korkmazın, Hükûmet tarafından son günlerde dershanelerle
ilgili yapılan çelişkili açıklamalara ilişkin
açıklaması
12.- Manisa Milletvekili
Sakine Özün, Meclis Başkan Vekili Sadık Yakutun eğitimle
ilgili bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
13.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ve fakir
ailelerin çocuklarının başarılarında dershanelerin
büyük rolü olduğuna ilişkin açıklaması
14.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkanın, 24 Kasım Öğretmenler Gününe, atanamayan
öğretmenlerin durumuna ve Hükûmetin, dershanelerin kapatılması
konusundaki tasarrufunun yanlış olduğuna ilişkin açıklaması
15.- Tokat Milletvekili Orhan
Düzgünün, 24 Kasım Öğretmenler Gününe, atanamayan
öğretmenlerin durumuna ve Meclis Başkan Vekili Sadık Yakutun
eğitimle ilgili açıklamasını kınadığına
ilişkin açıklaması
16.- İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serterin, önümüzdeki yıldan itibaren SBS
kapsamından inkılap tarihi dersinin
çıkarılmasının nedenlerini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
17.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcının, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ve
kendi zihniyetine göre giyinmeyen öğretmenler hakkında
soruşturma açan Millî Eğitim Bakanını ve AKP zihniyetini
kınadığına ilişkin açıklaması
18.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Hükûmet tarafından kredi kartı
limitleri ve borçlarıyla ilgili gerekli tedbirlerin alınması
gerektiğine ilişkin açıklaması
19.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Isparta Milletvekili S.
Nevzat Korkmazın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
20.-
İstanbul Milletvekili Halide İncekaranın, çocuklarla ilgili
yeni bir komisyon kurulması yerine, milletvekillerinin daha önce
kurulmuş komisyonların sonuçlarını takip etmeleri
gerektiğine ilişkin açıklaması
21.-
Mardin Milletvekili Erol Doranın, Eskişehir Milletvekili Ruhsar
Demirelin BDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
VI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- İç Tüzükün
60ıncı maddesine göre yerinden 20 kişiye ve aynı
kişiye 2 kez söz vermesi uygulamasının doğru olup
olmadığı hususunda Başkanın tutumu hakkında
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Isparta Milletvekili S.
Nevzat Korkmazın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.- Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın, Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmazın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
VIII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes ve 21 milletvekilinin, cami restorasyonları
ile ilgili yolsuzluk iddialarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/786)
2.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akar ve 23 milletvekilinin, ülkemizde biyoyakıtların
üretiminde ve kullanımındaki eksikliklerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/787)
3.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça ve 23 milletvekilinin, kadınların
iş gücüne katılımının ve iş hayatında
karşılaştıkları sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/788)
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- BDP Grubunun, Mardin
Milletvekili Erol Dora ve arkadaşları tarafından Türkiyede hak
ihlallerine uğrayan çocukların sorunlarının
araştırılması amacıyla 23/11/2012 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 21 Kasım 2013
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
X.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, 2002-2013 yılları arasında KPSS ile
işe alınan personele ve atamalar ile ilgili iddialara ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/27273)
Ek cevap
2.- İstanbul
Milletvekili Umut Oranın, Suriyeye ait helikopterin düşürülmesine
ve Suriye tarafından gerçekleştirilen Türk hava sahası
ihlallerine ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı (7/31341)
3.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, kendisi hakkında sosyal
medyada yer alan eleştiriler nedeniyle açılan soruşturmalara,
Kendisi hakkında sosyal
medyada yer alan eleştiriler nedeniyle açılan soruşturmalara,
İlişkin Başbakandan
soruları ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağın cevabı (7/31724), (7/31726)
4.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydarın, Suriyeli mültecilerin ülkemize kabulü
şartları ve işlemlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlunun cevabı
(7/31738)
5.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, kendisi hakkında sosyal
medyada yer alan eleştiriler nedeniyle açılan soruşturmalara
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacanın cevabı (7/31758)
6.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin, Rusyada tutuklu bulunan bir Türk vatandaşına hukuki
destek verilip verilmediğine ilişkin sorusu ve
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlunun cevabı
(7/31892)
7.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Manisa İl Özel İdaresi Kontrol Laboratuvarının
faaliyet göstermemesine,
- Hatay Milletvekili Adnan
Şefik Çirkinin, Sayıştay tarafından
Bakanlığın tarımsal destekleme ödemeleriyle ilgili
yapılan tespitlere,
- Çanakkale Milletvekili
Mustafa Serdar Soydanın, Çanakkale Bigada tarım ve
hayvancılık konusunda yaşanan sorunlara,
- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükatamanın, Bursanın Karacabey ilçesinin bir köyünde
kuduz nedeniyle yaşanan mağduriyete,
- Mersin Milletvekili Ali
Özün, Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatında
sözleşmeli olarak çalışmakta iken kadroya geçen personele,
- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın, Artvinin Ardanuç ilçesindeki bir köyde
tarım ve hayvancılıkla uğraşanların
sorunlarına,
İlişkin
soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
(7/32358), (7/32359), (7/32360), (7/32361), (7/32362), (7/32363)
8.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Milli Güvenlik Siyaset
Belgesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı (7/32617)
9.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Kamu Denetçiliği Kurumuna
yapılan başvurulara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakutun cevabı (7/33384)
21 Kasım 2013
Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 20nci Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M
A
BAŞKAN Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 14.04
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
14.15
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 20nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- Y O K L A M
A
BAŞKAN Açılışta yapılan
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz tarihî eserlerin
restorasyonu ve Gazi Üniversitesi Mimar Kemaleddin Salonu ile ilgili söz
isteyen Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaza aittir.
Buyurunuz Sayın Korkmaz. (MHP sıralarından
alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, tarihî eserlerin
restorasyonu ve Gazi Üniversitesi Mimar Kemaleddin Salonuna ilişkin
gündem dışı konuşması
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bir millet geçmişinde söyledikleri ve
yaptıkları ile geleceğine uzanır. Bu köprü ne kadar uzun ve
sağlam ise geleceğin tasarlanmasında da bir o kadar söz sahibi
olur. Millî değerleri korumadan, yaşatmadan bu köprüyü
kuramazsınız. Millî olmadan evrensel olunmaz, muhafazakâr demokrat da
olunmaz, adama gülerler. Öyle ya, muhafaza etmen gerekenlere kayıtsız
kalıyorsan, neyin muhafazakârlığını yapıyorsun?
Değerli milletvekilleri, yapılan her güzel
şeyi destekler, alkışlarız. Millî mirasa yönelik bir alaka
yükselişi varsa memnun oluruz. Ancak, bu ilgiyi anlamlı bulabilmemiz
için geçmişin izlerinin muhafazası vazgeçilmez
şartımızdır. Yani her şey aslına uygun olarak
yapılmalıdır. Tarihimizi ve millî kültürümüzü yansıtan bu
eserler aynısı ile korunmalıdır, ne ise öyle
olmalıdır yani. Selimiye Camii daha güzel olacak diye iki minare, üç
kubbe daha ekleyemezsiniz. Böyle olursa bunun adı tarihî mirasa sahip çıkmak
değil, tahribat olur. Bizim imzaladığımız
uluslararası kabuller de böyle diyor. Venedik Tüzüğünün 3üncü
maddesi Anıtların korunmasında ve onarılmasındaki
amaç, onları bir sanat eseri olduğu kadar, bir tarihî belge olarak da
korumaktır. diyor. Şahsi tercihler onarımı yapılan
esere yansıtılamaz. Yapının planı ya da bezemeleri
değiştirilemez yani faraziyelere yer yoktur diyor. Bu ilkelerin son
zamanlarda sıkça göz ardı edildiği gelen şikâyetlerden
anlaşılmaktadır.
Konu ile ilgilenen mesleki kuruluşların, sivil
toplum örgütlerinin şikâyetlerinden bir tanesi de Gazi Üniversitesinin
içinde yer alan ve yönetimin Onarıyorum. diye ortaya çıkıp
eseri orijinalinden kopardığı Mimar Kemaleddin Salonudur.
Rektörlük olarak kullanılan tarihî binadan söz ediyorum. 1927
yılında yokluklar içerisinde yapılan bu bina, geleceği
şekillendirecek öğretmenleri yetiştirmek üzere
düşünülmüş, bizzat Atatürkün talimatıyla ve Atatürk Orman
Çiftliğinden tahsis ettiği arazi üzerine
yapılmıştır. Burada birçok tarihî toplantıların
yapıldığı, Mimar Kemaleddin Beyin tasarladığı
bir salon bulunmaktadır. Rektörlük haziran ilanında salonu restore
edeceğini duyurmuş, bir de eklemiştir ki Efendim, Rektörlükten
beş kuruş para çıkmayacak. Sanki üniversitenin
parasının doğru yere harcanmasına itiraz eden
varmış gibi yahut parayı kim verirse, versin tarihî eseri bozma
ayrıcalığına sahipmiş gibi. Tarihî bir salona sahip
çıkma duygusu için samimiyetle teşekkür ediyorum. Ancak, kaş
yapayım derken de göz çıkartılmamalıdır. Eski salon, cumhuriyetin
o günkü ekonomik kısıtlılığı içerisinde, dünün
mimari çizgisi, yalınlığı ve Türk milletinin geleneksel
tevazusu dikkate alınarak son derece sade bir biçimde
yapılmıştır. Bu resimden de görüldüğü, gibi gerçekten
çok sade bir salon ile karşı karşıyayız.
Yapının en gösterişli cephesi -tahmin edeceğiniz üzere- ön
cephe ve girişi. Orada bile bir ağırbaşlılık, bir
tevazu var. Mimar Kemaleddin Salonunun orijinalinde parke zemin ve üzerinde
ahşap koltuklar var ancak şimdi, yerinde yeller esiyor, nerelerdedir
bilinmez. Ahşap kaplı balkonlar, sade tavanlar etkileyici bir
dinginliğe ve yalınlığa sahip. Restorasyon sonrasına
baktığımızda ise -ki salonun geldiği son şekil de
budur- Türk mimarisinin ağırbaşlılığı ve
sadeliğini yansıtan salon gitmiş, yerine binanın salona
bakan duvarları üzerine eğreti gibi iliştirilmiş barok
bezemeler yapıştırılmış, âdeta Fransız saray
salonları. Ne deve ne kuş yani! Türkiye Cumhuriyetinin yüz akı
mimarlarından biri olan Mimar Kemaleddin Bey kabrinde ters
döndürülmüş. Asıl üzücü olan ise bu tarih katliamının
herkese doğruyu öğretmekle mükellef olan ilim yuvası
üniversitelerin içerisinde olması ve üniversite yönetiminin bu işe
seyirci kalmasıdır.
Koruma bölge kurullarının bu işe
nasıl cevaz verdiği, nasıl suskun kaldığı ise
ayrıca incelenmesi gereken bir husustur. Bu konuyu özellikle Meclisimizle
paylaşmak istedim ki YÖKten sorumlu olan Millî Eğitim
Bakanlığı ile bölge koruma kurullarının siyasi
sorumluluğunu taşıyan Kültür Bakanlığının
dikkatini Restore edeceğiz. diye yola çıkıp tahribat yapan
kişi ve kurumların üzerine çekmektir, Mimar Kemalleddin Salonu gibi
tahrip edilen birçok ata yadigârı eserlerimizi gündeme getirmektir.
Meclisimizdeki mimar, mühendis ve tarihçi vekilleri
harekete geçmeye davet ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) Yanlış hesap
Bağdattan döner diyorum ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar.)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Korkmaz.
Gündem dışı ikinci söz, 24 Kasım
Öğretmenler Günü nedeniyle söz isteyen Bursa Milletvekili Kemal Ekinciye
aittir.
Buyurunuz Sayın Ekinci. (CHP sıralarından
alkışlar)
2.-
Bursa Milletvekili Kemal Ekincinin, 24 Kasım Öğretmenler Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması
KEMAL EKİNCİ (Bursa) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle
gündem dışı söz aldım; erken oldu 24 Kasım tatil günü
olduğu için, hem sizden hem öğretmenlerimizden özür diliyorum. Bu
vesileyle herkesi saygıyla selamlıyorum.
24 Kasım, 1928de millet mekteplerinde
yaşlı, genç, çocuk, kadın, herkesin yeni alfabeyle, yeni
harflerle eğitilmesiyle başlar. 24 Kasım, Atatürkün millet
mekteplerinde Başöğretmen olduğu gündür.
24 Kasım, cumhuriyetin ve devrimlerin
yaşatılmasının orijinidir. Cumhuriyetin
yaşatılması için eğitim seferberliği öğretmenlerimizin
öncülüğünde yapılmıştır. Atatürk diyor ki:
Eğitim, bir ulusunun ya hür, bağımsız, şanlı bir
toplum hâlinde yaşamasıdır ya da bir ulusu esaret ve sefalete
terk eden bir olgudur. Cumhuriyetin en büyük fazileti eğitim,
eğitimin öncüleri de öğretmenlerimizdir. Halk eğitilirken
Atatürk, kendi deyimiyle, şu ifadeleri kullanmış: Eğitim
bilimsel olmalı, eğitim laik olmalı, eğitim ulusal
olmalı, eğitim karma olmalıdır. Bu anlayışla
cumhuriyet öğretmenlerini yetiştirmiştir. Köy enstitülerinin
kurulması da bu anlayışladır. Bu okullardan yetişen
yoksul köy öğrencileri, köy çocukları yetiştikleri o enstitüden
köylerine döndüklerinde, köy çocuklarını cumhuriyetin temel
değerlerine göre yetiştirmişlerdir. 1940ların, 1950lerin,
1960ların öğretmen profiline baktığınızda,
giyimiyle, kuşamıyla, bilgisiyle, davranışlarıyla
topluma örnek insanlardı.
Onlar köylerde sadece eğitim işiyle
uğraşmadılar, ağasıyla, beyiyle, şeyhiyle,
mütegallibesiyle, velhasıl feodal anlayışı ortadan
kaldırmak için bütün unsurlarla boğuştular,
uğraştılar. Onlar öyle yetişti ki köy
çocuklarının yapamadığı her şeyi onlar
yaptılar. Okulunu onardılar, tahtasını boyadılar, o
öğretmenler öğrencilerinin sobasını yaktılar. Yeni
Türkiyenin mimarı o öğretmenlerdi. O öğretmenler köylünün
yazmanı, o öğretmenler köyün sağlık memuruydu, cumartesi
günü, 40 kişilik bir okul mevcudunun önüne kravatsız ve takım
elbisesiz çıkmazlardı ve ulusal marşı o şekilde
söyletirlerdi.
Ortaokulda, lisede konuşmalarıyla, bilgileriyle
bulundukları yerin en seçkin simalarıydı. Önce, bilerek köy
enstitüleri kapatıldı, arkasından öğretmen okulları
kapatıldı, arkasından yüksek öğretmen okulları
kapatıldı. Köy enstitülerinden yetişen çocuklar, öğretmen
okulundan yetişen çocuklar özelliklerine göre, bilgilerine ve
anlayışlarına göre ya eğitim enstitülerine
gidiyorlardı ya da yüksek öğretmen okuluna gidiyorlardı. Onlar
öğretmenliği iş bulmak amacıyla yapmıyorlardı,
onlar öğretmenliği ilkeleri için yapıyorlardı, meslek
edinmişlerdi. Şimdi, öğretmenler her daldan öğretmendir ama
pedagojik eğitimden geçmemiş arkadaşlarımızdır.
Bir değişim, bir dönüşüm stratejisi var.
Yeni bir anlayışla, bir siyaset anlayışıyla öğretmenleri
farklı bir yere getirdiler. Şimdi, 4+4+4 sistemiyle, arkadan,
eğitimsiz ve eğitilebilecek özellikleri olmayan öğretmenlerle
yeni bir hedef seçtiler. Dershaneleri kaldırmaya
çalışıyorlar. Öğretmenler yetiştirilmedikçe,
eğitim sistemini ayakta tutamazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KEMAL EKİNCİ (Devamla) Ateşle
oynuyorsunuz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Ekinci.
Gündem dışı üçüncü söz yine, aynı
konuda söz isteyen Balıkesir Milletvekili Ali Aydınlıoğluna
aittir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Aydınlıoğlu.
3.- Balıkesir
Milletvekili Ali Aydınlıoğlunun, 24 Kasım Öğretmenler
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
ALİ AYDINLIOĞLU (Balıkesir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; pazar günü
kutlayacağımız 24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle
gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi
olurum. sözlerine mazhar olmak için yurdumuzun ve dünyanın dört bir
yanına seferber olmuş, güzel dilimizi, dinimizi, bilimi, örfümüzü,
âdetlerimizi ve bin yıllık medeniyetimizi dünyaya yaymak için
gecesini gündüzüne katan fedakâr öğretmenlerimizi saygıyla, sevgiyle
buradan anıyorum.
Her insanın yaşamında silinmez izler
bırakan, her çocuğun kendi yolunu bulmasında ona rehberlik eden
öğretmenlerimizin heyecan duyarak, inanarak, severek, fedakârlık
göstererek sürdürdükleri bu değerli mesleğin halkımızca
saygınlığı çok büyüktür. Bir ülkenin geleceği o ülke
insanının göreceği eğitime bağlıdır.
Şeyh Edebalinin İlim sahiplerini koruyunuz. sözlerinde
bahsettiği gibi, toplumların gelişmesinde ve ülkelerin
kalkınmasında yadsınamaz bir öneme ve işleve sahip olan
eğitim olgusu, on bir yıldır AK PARTİ hükûmetlerimizin ele
aldığı en önemli ve en öncelikli konu
başlığı olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Her
yıl bütçede en büyük payın eğitim ve öğretime
ayrılması bunun bir göstergesidir. İşte, bu bakımdan,
eğitime ve öğretmenlerimize önem veriyoruz, onlara minnet ve
şükran borçluyuz.
Hükûmetimiz döneminde öğretmenlerimizi bilgiye ve
teknolojiye daha fazla adapte ettik. Okullarımızı
öğrencilerimize ve öğretmenlerimize yakışan yeni ve modern
projelerle inşa ettik ve okullarımızı bilgisayarlarla,
İnternetle, akıllı tahtalarla donattık. 860 bin yeni
derslik yaptık. Öğrenciyle öğretmeni, okulla aileyi bu sayede
birbirine yakınlaştırdık, buluşturduk.
Öğretmenlerimizi yurt dışına gönderdik. Şu anda 1.702
öğretmenimiz yurt dışında görev yapmaktadır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
öğretmenlerimizin maaşlarında önemli iyileştirmeler
yaptık. 2002 yılında bir öğretmenimiz ek ders dâhil 635
lira, dolar bazında ise 438 dolar maaş alıyordu. Bugün 2.438
lira yani 1.220 dolar almaktadır. 2014
yılında ise bekâr bir öğretmen 1.894 lira maaş, artı,
bütün ek derslere girerse 543 lira ve 2014 yılında alacağı
273 lira zamla birlikte de toplam 2.710 lira maaş almış
olacaktır. 1inci derecenin 4üncü kademesinde, evli, eşi
çalışmayan, 3 çocuklu ve ek ders ücretini tam olarak alan bir
öğretmenin eline ise 3.334 lira yani 1.670 dolar geçmiş
olacaktır. 2002-2003 öğretim yılında hazırlık
ödeneği 175 lira iken 2013-2014 öğretim yılında yüzde
322lik bir artışla 740 liraya yükselmiştir, 2014te de bu rakam
840 lira olarak belirlenmiştir.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, elbette
ki öğretmenlerimizin emeğinin karşılığı daha
da yüksektir. Bütçemizin elverdiği ölçüde iyileştirmeler mutlaka
yapılacaktır.
Ayrıca, öğretmenlerimizin sendikal
örgütlenmeleri ve yasal zeminde haklarını korumaları ve
geliştirebilmeleri için destek olmaktayız. Bugün itibarıyla,
eğitim öğretim ve bilim hizmetleri kolunda faaliyet gösteren sendika
sayısı ise 31e yükselmiştir.
Atama bekleyen öğretmen sayımız 215 bin
iken Millî Eğitim Bakanlığımızın ise toplam
öğretmen ihtiyacı 127 bindir. Sayın Bakanımızın
dün yaptığı açıklamaya göre 27-28 Kasım tarihlerinde
750 öğretmen ataması yapılacaktır. Yine, Millî Eğitim
Bakanlığımız ile Maliye
Bakanlığımızın ortak çalışmaları
neticesinde, inşallah en kısa zamanda da atama bekleyen
öğretmenlerimizin sayıları daha da azalmış
olacaktır.
Bu kutsal mesleğe emek veren, gönül veren
öğretmenlerimizin bu gayret ve emeklerini gerek Millî Eğitim Bakanlığının
okullarında gerek özel okullarda gerekse dershanelerde hiçbir zaman göz
ardı etmedik ve de etmeyeceğiz. AK PARTİ Hükûmeti hiçbir kesimi
mağdur etmedi ve de etmeyecek.
Değerli milletvekilleri, öğretmenlerimize
duyduğumuz saygı, sevgi ve şükranlarımızı dile
getirmek için Öğretmenler Gününü fırsat bilmeli ve bu duygularla
onların ellerini öpmeliyiz. Okulu bitirip hayata
atıldığımız zaman, bizi bugünlere hazırlayan
öğretmenlerimizi hatırlamak, ziyaret etmek elbette en başta
gelen görevimizdir.
Bu vesileyle Öğretmenler Gününü tekrar tebrik
ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Aydınlıoğlu.
Gündeme geçmeden önce, sisteme girmiş sayın
milletvekillerimize birer dakika söz vereceğim.
Buyurunuz Sayın Halaman.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adana Milletvekili Ali Halamanın, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanının sözlü sorulara cevap verirken
tarımın ve çiftçinin durumuyla ilgili bilgi vermesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
ALİ HALAMAN (Adana) Başkanım, sağ
olun.
Sayın Başkanım, bu salı günü
Tarım Bakanı, bir saatlik görüşmelerde kendine göre,
yazılı sorulara, sözlü sorulara cevap vermiş oldu. Ama biz
bugünlerde hasadı yapılan özellikle narenciyenin, portakalın,
mandalinanın, limonun dalında 30 kuruşa, 40 kuruşa bile
satılamadığını ısrarla söyledik. Bunlarla ilgili
bir çalışma, bir gayret var mı; gümrük kapılarında,
dış ticarette bir eksiklik var mı? denmesine rağmen,
Sayın Tarım Bakanı kendi ilgili alanının
dışında, sanki, böyle, cezaevlerinde çok eziyet görmüş,
yok, eziyet çekmiş bir mahkûm gibi burada bilgi verdi.
Ben Meclisin dikkatini çekmek istiyorum.
Tarımın ve çiftçinin hâli iyi değil. İlgili olan bakanlar
bu konuyla ilgilensin.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Halaman.
Sayın Işık
2.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Hükûmeti, bankaların
kredi vermediği zor durumdaki vatandaşın desteklenmesi
amacıyla bir mali destek fonu kurarak bu soruna çözüm bulmaya davet
ettiğine ilişkin açıklaması
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Bilindiği gibi, son on yılda icralık dava
dosya sayısının yaklaşık 3 kat artarak 20 milyon
sınırına dayandığı ülkemizde,
esnaflarımız başta olmak üzere, birçok
vatandaşımız ekonomik olarak zor durumdadır. Geçen yıl
Çek Yasasında yapılan değişiklikten sonra piyasalarda
ödemeler neredeyse durmuş, taahhüdü ihlal nedeniyle verilen tazyik
hapislerinden dolayı cezaevlerine girmemek için kaçak durumdaki
vatandaşlarımızın sayısı ise 300 bine ulaşmıştır.
Bankaların kredi vermediği bu zor durumdaki
vatandaşımızın desteklenmesi amacıyla Hükûmeti bir
mali destek fonu kurarak bu soruna çözüm bulmaya davet ediyor, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Işık.
Sayın Öğüt
3.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, 24 Kasım Öğretmenler Gününe
ve son günlerde eğitimle ilgili yaşanan tartışmalara
ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Başta eşim olmak üzere, ulusumuzun gururu tüm
öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü buradan kutlamak istiyorum,
onlara saygılarımı iletiyorum.
Sayın Başkanım, Meclis Başkan
Vekilinin dün yaptığı bir konuşmayı -burada okumuş-
üzülerek basından okuduk. Hükûmette olmadığı hâlde
Sayın Başkan Yardımcısı, seneye sistemin
değişeceğini kesin bir dille söylemiştir, kızlı
erkekli okulların ayrılacağını söylemiştir. Bu
gidişle öğretmenleri de ayıracaksınız; başörtülü,
başörtüsü olmayan öğretmenlerin yanı sıra kadın erkek
öğretmenler olarak da ayrılacak öğretmenler. Öğretmenler
odalarımızı ayıracaksınız.
Andımızı kaldırdınız, herhâlde içinde kahraman
Türk milleti diye sözcükler geçen kahraman ırkım diye sözcükler
geçen Mehter Marşını da, İstiklal Marşını
da yavaş yavaş kaldırırsınız; kendi kendinize bir
düzen kurmuş olursunuz diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın Yeniçeri
4.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, Başbakanın MİT
Müsteşarı ve Oslo süreciyle ilgili bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başbakan, dün bir televizyon
programında şunları söylüyor: Oslo sürecinde MİT
Müsteşarıyla ilgili olarak fitne odakları var, bu odaklara
fırsat vermememiz gerekir ama bir de sorumluluk makamında
olanların özellikle bu fitne, nifak çıkarmak isteyenlere fırsat
vermemesi lazım. diyor. Eğer benim cephemdeyse benim bulup
çıkarmam lazım, farklı yerdeyse o farklı yerde olanlar
bulup çıkarmalıdır. diye ilave ediyor.
Türkiyede, bir Başbakanın cephesi var, bir de
başka yerlerin cephesi olduğunu Sayın Başbakan itiraf ediyor.
Başbakan fitne ve nifak çıkarmak isteyenlerden bahsediyor,
bunları ortaya çıkarmasını bir yerlerden bekliyor. AKPnin,
iktidar olduğunun herhâlde hâlâ farkında olmadığı
buradan ortaya çıkıyor. Ortada bir Başbakanın cephesi, bir
de başkalarının cephesi olduğunun ve Türkiyenin cephe,
cephe bu iktidar tarafından
ayrıştırıldığının tipik
itirafıdır bu. Böyle bir devlet anlayışı olabilir mi?
Osloyla ilgili soruşturmayı savcılar yürütmüştür.
Savcının yaptığı soruşturma nasıl fitne ve
nifak çıkarma olarak nitelenebilir? İktidar, cephe, etnisite, bölge
ve mezhep temelinde ayrıştıran bu zehirli
anlayışı terk etmelidir.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Yeniçeri.
Sayın Özel
5.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Gazpromu protesto ettiği için gözaltına alınan
Greenpeace üyesi Gizem Akhanın serbest
bırakıldığına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Bilindiği gibi, Gazpromu protesto ettiği
gerekçesiyle 19 Eylül 2013te gözaltına alınan 29 Greenpeace üyesinin
ve çevre aktivistinin arasında Türk vatandaşı Gizem Akhan da
vardı. Gizem, iki aydır tutukluydu ve bugün başlayan
duruşmasına katılmak için Cumhuriyet Halk Partisi Cezaevi
Komisyonu üyemiz Sayın Veli Ağbaba, Denizli Milletvekilimiz
Sayın İlhan Cihaner, Çevre Komisyonu üyemiz Sayın Melda Onur
bugün Gizemin yanındaydılar. CHP olarak çevre
duyarlılığı ve insan hakları ihlallerine
karşı Türkiyede olduğu gibi tüm dünyada her zaman
haklının ve mağdurun yanında olmaya devam ediyoruz.
Hükûmetten de bu duyarlılığı göstermesini bekliyoruz.
Putin ile Erdoğan arasında Karadenizin
altından kurulu gönül köprüsünün de mimarı Gazproma yönelik protesto
gösterisinde tutuklanan Gizemin az önce serbest kaldığını
arkadaşlarımızdan memnuniyetle öğrendik.
Yüce Meclisin bilgisine sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Özel.
Sayın Türkoğlu
6.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlunun, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ve
taşıyıcı, kamyoncu ve otobüsçülerin şikâyetlerine
karşı Hükûmeti duyarlı olmaya davet ettiğine ilişkin
açıklaması
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Önümüzdeki hafta sonu kutlayacağımız 24
Kasım Öğretmenler Gününün şimdiden tüm öğretmen ve
öğrencilerimize güzellikler getirmesini diliyorum.
Eğitimin sorunlarını çözmek yerine, on bir
yıldır her seferinde farklı modeller uygulayan, eğitimi bir
ticari rant alanına çevirmeye çalışan ya da dershaneler
üzerinden siyasi hesaplaşma yoluna giden Hükûmeti de şiddetle
kınıyorum.
Diğer taraftan, hem seçim bölgemiz Osmaniyede hem
de Türkiyenin hangi iline gidersek gidelim her yerde
taşıyıcılar, kamyoncular, otobüsçülerden bazı
şikâyetler alıyoruz. Bu şikâyetler özellikle belgelerin,
taşıma belgelerinin pahalılığı, bir de ithalat
yapan bazı firmaların kullandıkları taşıma
belgelerinin yurt içinde de kullanılarak nakliyecilerimizin zarara
uğratılması. Şartları çok ağır
nakliyecilerimizin, on numara yağ olmasa ya da kaçak mazot olmasa para
kazanma imkânları yok. Hükûmeti bu konuda duyarlı olmaya davet
ediyorum, tarifeleri aşağı çekmeye davet ediyorum.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Türkoğlu.
Sayın Sarıbaş
7.- Çanakkale Milletvekili
Ali Sarıbaşın, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ve son
günlerde eğitimle ilgili yaşanan tartışmalara ilişkin
açıklaması
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Öncelikle tüm öğretmenlerin Öğretmenler Gününü
kutluyor, bu yüce camiamıza, tüm öğretmenlerimize, inşallah,
sorunlarının çözüldüğü bir gün olması dileğiyle
saygılar sunuyorum.
Ülkemizde sanki işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk,
hukuksuzluk sorunu yokmuş gibi; eğitim, sağlık, konut,
trafik, hayat pahalılığı sorunu yokmuş gibi; ordunun
seçkin komutanları, ülkenin kıymetli siyasetçileri, gazetecileri,
yazarları esir alınarak zindanlara tıkılmamış
gibi, AKP tüm bu sorunların üstünü örtmek, Recep Tayyip
Erdoğanın dikte rejimine bir adım daha yaklaşmasına
katkıda bulunmak üzere, gündemi değiştirmek üzere, bir yerlerden
alınan talimatlarla her kafadan koro hâlinde aynı sesi çıkararak
Kız erkek öğrenciler aynı okulda okumasın. diyerek
gündemi değiştirmeye çalışmaktadır. AKPye soruyorum:
Yukarıda saydığım sorunlar varken asıl sorun,
ülkemizin kız erkek öğrencilerinin ayrı okullarda okuması
mıdır, yoksa emperyalistlerin Sevr Anlaşmasıyla başaramadıkları
ülkemizin parçalanmasının tescili olan açıklamalarla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Sarıbaş.
Sayın Havutça
8.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutçanın, Balıkesir-Kütahya kara yolundaki
kazalara ve Balıkesir Dursunbeyde sulama birliği konusundaki
mağduriyetin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Balıkesir-Kütahya yolu bir yılan hikâyesine
döndü, bir ölüm yolu hâline geldi. Balıkesir-Dursunbey arasında, Dada
ve Naipler köyleri mevkilerinde çok sayıda ölümlü kazalar
yaşanıyor. Nitekim, son olarak da ekim ayında
Balıkesir-Kütahya arasında 2 ölümlü kaza yaşandı. Burada
2010 yılında başlayan yol çalışmaları
kaplumbağa hızıyla gidiyor. Ulaştırma
Bakanlığına Balıkesirliler, Kütahyalılar,
Dursunbeyliler soruyor: Bizi bu ızdıraptan ne zaman
kurtaracaksınız? Yolumuz ne zaman olacak?
Yine, Balıkesir-Dursunbeyde Süleler sulama göleti
tamamlandı ancak sulama birliği kurulmasına hâlâ izin verilmedi.
Muhtarımız iki yıl önce müracaat ettiğini ve köylülerin bu
göletten yararlanması için sulama birliğinin kurulması
gerektiğini ifade ettiği hâlde ne yazık ki Devlet ve Su
İşlerinden olumlu bir yanıt alamadığını
ifade ediyor.
Bu mağduriyetlerin giderilmesi için Hükûmet
yetkililerini sorumluluk almaya ve müdahale etmeye davet ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Havutça.
Sayın Kaplan
9.- Kocaeli Milletvekili
Mehmet Hilal Kaplanın, AK PARTİ Hükûmeti döneminde basın
mensuplarına karşı yapılan baskılara ilişkin
açıklaması
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti döneminde
basın mensuplarına yönelik baskılar bir türlü bitmiyor. Dün
düşüncesini ifade eden köşe yazarlarının bugün cezaevlerinde
tutuklu olmasının yanı sıra, basın emekçilerinin
çalışma ortamlarının da
ağırlaştırıldığını ifade etmek istiyorum.
Şu gösterdiğim, Ankara Adliyesinde çekilmiş bir resim.
Basın mensubu arkadaşların hepsini 20 metrekarenin içerisinde
bir arada toplamalarının yanı sıra asıl üzücü olay,
bir kamerayla onların yaptıkları çalışmaları
gözlem altında tutan bir anlayış. Adalet ve Kalkınma
Partisinin yandaş olan medyasının dışında
basın emekçilerine yönelik bu baskılarını gözden geçirmesi
gerektiğine inanıyor, hepinize teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
Sayın Yılmaz
10.- Uşak Milletvekili
Dilek Akagün Yılmazın, AKPnin ılımlı
İslamı aşarak radikal şeriat devletine doğru
gittiğine ilişkin açıklaması
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Meclis Başkan Vekili
Sadık Yakut, çocuk hakları toplantısında kız ve erkek
öğrencilerin karma öğretimine gelecek dönem son vereceklerini
söylemiştir. Yine, kız ve erkeklerin ayrı binalardaki
yurtları yerleşke olarak dahi ayrılmıştır.
Öğrenci evlerine baskınlar yapılmakta, özel hayata müdahale
edilmektedir. BDDK ve Diyanet İşleri birlikte toplantı
yapmışlar, bankacılık sisteminin artık fetvalarla
yürütüleceğine karar vermişlerdir. AKP maskesini indirmiştir, ılımlı
İslamı aşarak radikal şeriat devletine doğru
gitmektedir. Buna Türk milletinin laik, çağdaş, demokratik düzenini
savunan milletvekilleri olarak ve Türk halkının da izin
vermeyeceğini buradan ilan etmek istiyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Yılmaz.
Sayın Korkmaz
11.- Isparta Milletvekili S.
Nevzat Korkmazın, Hükûmet tarafından son günlerde dershanelerle
ilgili yapılan çelişkili açıklamalara ilişkin
açıklaması
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Dershaneler konusunda Hükûmet kanadından
çelişkili açıklamalar gelmeye devam ediyor. Kendisinin diğer
vekiller gibi sıradan olmadığını söyleyen Arınç,
kamuoyundaki tepkiyi soğutmak üzere dershanelerin
kapatılmayacağını, herkes için makul bir çözüm
arayışında olduklarını söylerken Başbakan Geri
adım atılmayacaktır. diyor. Arınç, kimyasal reaksiyonlarda
iyodun açığa çıkması misali, bilmem kaçıncı kere
bizzat Başbakan tarafından yalanlanıp açığa
düşürülmüştür. Allah kimseyi bu önemli şahsiyet yerine
düşürmesin, ömrünü Erdoğan ile yol arkadaşlığıyla
geçiren Sayın Arınç içine düştüğü bu
vefasızlığı çevresi ve sevenlerine nasıl izah eder
bilemiyorum. Aday olmayacağını, aktif siyasetten
ayrılacağını söyleyen Arınç bana Nasreddin
Hocanın Zaten düşmeseydim inecektim. sözünü hatırlattı.
Sayın Arınç, siz 3üncü dönemdir zaten
milletvekilisiniz, kırmızı ışık size. Sayın
Başbakan yeşil ışıkta yoluna devam etmeye devam
ediyor. Bunun kamuoyu tarafından iyi anlaşıldığını
söylüyoruz. Lütfen inandırıcı olun, tutarlı olun, net ve
dürüst olun diyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Korkmaz.
Sayın Öz
12.- Manisa Milletvekili
Sakine Özün, Meclis Başkan Vekili Sadık Yakutun eğitimle
ilgili bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
SAKİNE ÖZ(Manisa) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Dün Çocuk Hakları Gününde Meclisimizde
çocuklarımızla kutlama aşamasında konuşan ve
Meclisimize bir utanç günü yaşatan Sadık Yakutun cumhuriyetin, halk
iradesinin, demokrasinin, laikliğin simgesi Meclisimizde, üstelik çocuk
haklarının konuşulduğu günde çocuklarımıza Siz
aslında beraber okumayacaksınız, seneye
ayrılıyorsunuz. diyen fakat çocuk gelinleri, cinsel tacizi,
tecavüzü, çocuk işçilerini görmezden gelen konuşması da
çocuklarımızı, ailelerimizi ve eğitim camiasını
üzmüştür. Tüm ulusumuzdan, çocuklarımızdan ve ailelerinden özür
dilemesi gerektiğini söylüyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öz.
Sayın Doğru
13.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ve fakir
ailelerin çocuklarının başarılarında dershanelerin
büyük rolü olduğuna ilişkin açıklaması
REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Tokat il merkez, Erbaa, Turhal, Niksar, Zile ilçelerinde
dershanelerde çalışan öğretmenler ve öğrenciler bizleri
heyecanla arıyorlar. Dershanelerinin kapanmaması ve eğitime
devam etmesi isteniyor. Bizler de dershanelerin kapanmamasını,
öğrencilerin ve öğretmenlerin mağdur edilmemesini istiyoruz.
Anadoluda dershanelere giden öğrencilerin büyük çoğunluğu fakir
ve fukaranın çocuklarıdır. Fakir aile çocukları
dershanelerden paralı ve parasız faydalanıyorlar. Fakir aile
çocuklarının başarılarında dershanelerin çok büyük
rolü vardır. Bu insanların mağdur edilmesinin herkesi üzmesi gerekir.
Ayrıca, bütün öğretmenlerimizin 24 Kasım
Öğretmenler Gününü de tebrik ediyor, hayatlarında ve işlerinde
başarılar diliyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Doğru.
Sayın Özkan
14.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkanın, 24 Kasım Öğretmenler Gününe, atanamayan
öğretmenlerin durumuna ve Hükûmetin, dershanelerin kapatılması
konusundaki tasarrufunun yanlış olduğuna ilişkin
açıklaması
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Yaklaşmakta olan Öğretmenler Gününü
kutluyorum. Başta Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak
üzere, tüm öğretmenlerimi saygıyla anıyorum, önlerinde
saygıyla eğiliyorum.
Atama bekleyen öğretmenler adına Maliye
Bakanlığına sesleniyorum: Önümüzdeki günlerde her branşta
Millî Eğitim Bakanlığının ihtiyacı olan
öğretmen kadrolarını serbest bırakmayı
düşünüyorlar mı? Bugünlerde bu konu gündemde olmasına
rağmen, dershaneler konusunda suni bir gündem yaratılıyor.
Hükûmet üyelerinin kafaları karışık. Dershanelerin
kapatılması konusundaki Hükûmetin tasarrufunun yanlış
olduğunu belirtiyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Özkan.
Sayın Düzgün
15.- Tokat Milletvekili Orhan
Düzgünün, 24 Kasım Öğretmenler Gününe, atanamayan
öğretmenlerin durumuna ve Meclis Başkan Vekili Sadık Yakutun
eğitimle ilgili açıklamasını kınadığına
ilişkin açıklaması
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Ben de bir öğretmen çocuğu olarak öncelikle
öğretmen kökenli her iki Grup Başkan Vekilimiz Sayın
İncenin ve Sayın Altayın Öğretmenler Gününü kutluyorum.
Kendilerinin nezdinde ülkemizde büyük bir fedakârlık ve özveriyle
çalışan bütün öğretmen arkadaşlarımın da
Öğretmenler Gününü kutluyorum. Ayrıca, bu iki Grup Başkan
Vekilinin de öğretmen kökenli olmasının Cumhuriyet Halk
Partisinin eğitime ve öğretmene verdiği değerin bir
göstergesi olduğunu düşünüyorum.
Hükûmeti, binlerce atanamayan öğretmen konusunda
daha duyarlı olmaya davet ediyorum çünkü bu insanlar şu an
işsizler, hâlâ babalarından harçlık alma telaşı
içerisindeler.
Ayrıca, Meclis Başkan Vekilimiz Sayın
Yakutun dünkü açıklamalarını esefle kınıyorum.
Sayın Başkan, eğer, sözünün eriyse sizin oturduğunuz
kürsüde, orada, yanında kadın arkadaşlarımız otururken
lütfen oturmasın.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Düzgün.
Sayın Serter
16.- İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serterin, önümüzdeki yıldan itibaren SBS
kapsamından inkılap tarihi dersinin
çıkarılmasının nedenlerini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
FATMA NUR SERTER (İstanbul) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Bugün basında yer alan haberlere göre önümüzdeki
dönemden itibaren SBS kapsamından inkılap tarihi dersinin
çıkarılacağı anlaşılmıştır. Yani,
önümüzdeki yıldan itibaren SBS soruları içerisinde inkılap tarihine
ilişkin sorular yer almayacaktır. İnkılap tarihi bu
koşullarda bir marjinal ders, âdeta bir seçmeli ders durumuna
dönüştürülecek ve öğrenciler tarafından tam olarak özümsenmesi
mümkün olamayacaktır. Şimdi, bu kararın nedenlerini
öğrenmek hepimizin hakkıdır. Adalet ve Kalkınma Partisi ve
bu kararı alanlar bu dersin adından mı rahatsızlık
duymaktadırlar? Bu derste bu devletin kuruluş tarihinin
öğretilmesi onları neden rahatsız etmektedir? Cumhuriyetin
kuruluş döneminde Atatürkün olağanüstü dehasının öğrenciler
tarafından anlaşılması mı onları rahatsız
etmektedir, yoksa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FATMA NUR SERTER (İstanbul) -
Atatürk ilke ve
devrimlerini öğrenen gençlerin Gezi eylemleri yapacağından
mı endişe etmektedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN- Teşekkür ederiz Sayın Serter.
Sayın Atıcı
17.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcının, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ve
kendi zihniyetine göre giyinmeyen öğretmenler hakkında
soruşturma açan Millî Eğitim Bakanını ve AKP zihniyetini kınadığına
ilişkin açıklaması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, başta Başöğretmen
Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler
Gününü kutluyorum.
Öğretmenlerimizin kıyafetine
karışmayın. diyerek kendi zihniyetine göre giyinmeyen
öğretmenler hakkında soruşturma açan Millî Eğitim
Bakanını ve AKP zihniyetini kınıyorum. Çağdaş
eğitimden yana olan öğretmenlerimizin acılarını paylaşıyorum,
rahmete eren öğretmenlerimize de çağdaş eğitimin yeniden
tesis edilmesi için yaşamım boyunca ve tüm gücümle
çalışacağıma yemin ediyor, öğretmenlerimizin önünde
saygıyla eğiliyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Atıcı.
Sayın Bulut
18.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Hükûmet tarafından kredi kartı limitleri
ve borçlarıyla ilgili gerekli tedbirlerin alınması
gerektiğine ilişkin açıklaması
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın
Başkan, Türkiyede vatandaşlara gelişigüzel
dağıtılan kredi kartlarının sayısı 56
milyonu aşmıştır. Kazançlarına bakılmaksızın
limitleri yükseltilen kredi kartları vasıtasıyla 2013
yılı itibarıyla bugüne kadar yapılan taksitli
satış, harcama 46 milyon lirayı geçmiştir. Aileler,
vatandaşlar bu noktada bir kredi kartı vurgunuyla karşı
karşıyadır. Ortaya çıkan aile facialarının önüne geçmek
adına, bu noktada Hükûmetin bir an önce tedbir alması, kredi
kartı limitlerinin vatandaşın gelirine bakılarak
yükseltilmesi ve biriken borçların taksitlendirilerek, yeniden
yapılandırılarak ödenmesi konusunda gerekli tedbirlerin
alınmasını istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Bulut.
Buyurunuz Sayın Korkmaz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın
Başkanım, arkadaşlara sanıyorum bir izahat borçluyum üst
üste konuştuğum için. Ben bu konuşmayı Grup Başkan
Vekilimiz adına yapıyorum.
BAŞKAN Evet.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu olarak pazar günü kutlanacak...
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, müsaade eder misiniz. Biraz önce konuştu Sayın Korkmaz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Efendim, 24 Kasım
Öğretmenler Gününüz kutlu olsun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bizim usullerimizde
BAŞKAN Şimdi efendim, demin geldi benden söz
talep etti, ben de verdim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Mustafa Bey, Öğretmenler
Gününü kutlayacağım ben.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, biraz önce konuşmasında
BAŞKAN Şimdi, sözünü bitirecek siz itiraz
etmezseniz lütfen. Grup başkan vekili
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, müsaade eder misiniz.
Biraz önceki konuşmasında hiç
yakışık almayacak bir şekilde sizin uyarmanız gereken
bir konuşma yaptı. Türkiye Büyük Millet Meclisinde şahsiyetle
uğraşılmaz. Sayın Arınçla ilgili
yakışık almayan, hiç de kendisini ilgilendirmeyen ifadeler
kullandı; ona müsaade ettiniz. Şu anda da grup başkan vekili
adına konuşma yapıyor. Böyle usul olmaz Sayın Başkan
ve şu anda da, baktığım kadarıyla, İç Tüzükün
60ncı maddesine göre 20 kişiye yerinden çok kısa bir söz
verilebilir. hakkını istismar ediyorsunuz.
BAŞKAN- Etmiyorum efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ediyorsunuz efendim.
BAŞKAN Lütfen, siz bu kadar itiraz etmeseniz
konuşmalar bitecekti.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Nereden
alıyorsunuz bu hakkı? Grup başkan vekili adına ben
konuşurum. diyor.
BAŞKAN Bitmişti ve gündemimize
geçmiştik. Siz üç dakika konuştunuz şimdi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, ama ne hakla veriyorsunuz bunu? O zaman başkaları da
isteyebilir.
BAŞKAN İsteyebilir efendim, ben ilan ettim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Grup başkan vekili
olarak
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, usule aykırı hareket ediyorsunuz.
BAŞKAN Daha önce de söyledim, 20 kişiye söz
vereceğimi daha önce de ilk başta, uygulama olarak yapacağıma
söz verdim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) 21 oluyor.
BAŞKAN Sayın Korkmaz 19uncu kişidir
efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Niye 20ye
veriyorsunuz efendim, ne hakla veriyorsunuz?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ne oldu? Size mi soracak?
Mustafa Bey, size mi soracak?
BAŞKAN İstiyorsanız 21inci kişi olabilirsiniz
grubunuz adına konuşmak istiyorsanız.
ALİM IŞIK (Kütahya) O zaman Meclis
başkan vekilleri
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, öyle bir hakkınız yok, veremezsiniz!
BAŞKAN Baskı altına alıyorsunuz
Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Neyi baskı
altına alıyorum Sayın Başkan?
BAŞKAN Başkanlığı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Neyi baskı
altına alıyorum?
BAŞKAN Nasıl yöneteceğime müdahale
ediyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Efendim, İç
Tüzükte yazan neyse onu yaparsınız. Siz orada kendi
adınıza yönetmiyorsunuz.
BAŞKAN Ben de İç Tüzükte yazanı
söylüyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, siz kendi adınıza yönetmiyorsunuz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Söz vermeyen başkan
vekilleri ne olacak?
BAŞKAN O zaman usul tartışması
açınız efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bakın, İç
Tüzükün 15inci maddesini okursanız sizin yetkileriniz bellidir; Meclis
Başkanı adına yönetiyorsunuz, Meclis Başkanına
sorarsınız
BAŞKAN Ne yapmak istediğinizi anlamış
değilim Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, bakın, bir kişiye yaptığınız
istismara göz yumuyoruz.
BAŞKAN İstismar yapmıyorum efendim.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sen de bak, sen de sözlerine
dikkat et!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ben Sayın
Başkanla konuşuyorum.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Öyle şey olur mu?
BAŞKAN Siz usul hakkında görüşme açmak
istiyorsanız; buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri ) Usul
tartışması açmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Lehinde
ALİM IŞIK (Kütahya) Aleyhinde
PERVİN BULDAN (Iğdır) Lehinde
MUHARREM İNCE (Yalova) Lehinde
BAŞKAN Aleyhinde Sayın Elitaş, lehinde
Sayın İnce
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Atıcı
konuşacak.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Lehinde ben
konuşacağım.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Lehinde
BAŞKAN Lehinde Sayın Buldan, Sayın
İnce
Aleyhte?
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Aleyhinde
BAŞKAN Sayın Kubat aleyhte.
ALİM IŞIK (Kütahya) Aleyhte ilk önce ben
söyledim Sayın Başkan, listede başta olmam lazım, aleyhte
istedim ben.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Lehinde ben demiştim
biliyorsunuz ilk.
BAŞKAN Şimdi, lehte Pervin Buldan ve Muharrem
İnce, aleyhte Mustafa Elitaş ve Sayın Kubat.
ALİM IŞIK (Kütahya) Ben istedim önce aleyhte
Sayın Başkan?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Efendim, ben
istemiştim.
BAŞKAN Nerede istemiştiniz önce?
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan,
aleyhinde diye ilk ben söyledim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Efendim, lehinde diye ilk
el kaldıran benim, belki duyulmadı ama ben söyledim
SAKİNE ÖZ (Manisa) Tutanaklara bakın efendim.
BAŞKAN Tutanaklara bakabiliriz tabii
Şimdi,
hemen çıkarsa aleyhte konuşan arkadaşımızdan sonra siz
konuşabilirsiniz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Peki, tamam.
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, önce lehtekileri çağırırsınız, sonra
aleyhtekileri
BAŞKAN Önce aleyhtekini çağırayım
efendim, itirazınız olduğu için.
Buyurunuz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Yani, İç Tüzükü
öğret madem, herkese öğret.
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
VI.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER
1.- İç Tüzükün
60ıncı maddesine göre yerinden 20 kişiye ve aynı
kişiye 2 kez söz vermesi uygulamasının doğru olup
olmadığı hususunda Başkanın tutumu hakkında
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bakın, İç Tüzükün 63üncü maddesine
bakarsanız, önce lehtekileri çağırmak sonra aleyhtekileri
çağırmak gerektiğini arkadaki arkadaşlar size ifade ederler
ama maalesef onlara da uymuyorsunuz.
SAKİNE ÖZ (Manisa) Siz itiraz ettiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinde,
Meclis başkan vekilleri Meclis Başkanı adına burayı
yönetirler.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hem İç Tüzükten
bahsediyorsunuz hem de İç Tüzüke aykırı hareket ediyorsunuz,
önce İç Tüzükü öğrenin ondan sonra çıkın oraya.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) İç Tüzükümüzün
15inci maddesi, Meclis başkan vekillerinin ne yapacağıyla
ilgili bir tek düzenleme yapmış, o düzenleme de Meclis Başkanı
adına yapmaları gerektiğiyle ilgilidir. İç Tüzükün 15inci
maddesi başkan vekillerinin görevleri: Başkan vekillerinin görevi, Başkanın
yerine Genel Kurul görüşmelerini yönetmek ve yönettiği oturumlarla
ilgili tutanak dergisi ile tutanak özetinin düzenlenmesini gözetmektir. Siz Başkanın
yerine burada yönetim yapıyorsunuz ama keyfî bir uygulama yapma yoluna
doğru gidiyorsunuz. Bakın, Sayın Bahçekapılı gündem
dışı sözlerden sonra herhangi bir söz vermiyor, Sayın Yakut
vermiyor
SAKİNE ÖZ (Manisa) Vermesi gerekir,
yanlış.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) İleri
demokraside böyle mi? Vermemeyi mi savunuyorsun?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Sayın
Akşener bunu 10 kişiye getirdi, siz bunu sınırsız hâle
getiriyorsunuz. Hangi usul içerisinde yapıyorsunuz? Ve şu anda bana
müdahale eden milletvekillerine dahi müdahale etmeye kendinizi yetkili olarak
görmüyorsunuz. Benim konuşmamı engellemeye çalışan
milletvekillerine
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Doğru
söylemiyorsun tabii ya, nasıl itiraz etmeyelim?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Benim doğru
söyleyip söylemediğimi gelir konuşmacın ifade eder, oradan
müdahale etmezsin.
Şu anda, siz, Türkiye Büyük Millet Meclisini keyfî
olarak idare ediyorsunuz.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Memleketi
keyfî idare ediyorsunuz, memleketi!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Meclis
Başkanı eğer bu kürsüde olsaydı, oturduğunuz yerde
bulunsaydı Meclis Başkanının nasıl idare etmesi
gerektiği konusunda aynı usul ve esaslar dâhilinde ederdiniz ki siz
Meclis Başkanını protesto eden birisiniz.
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Meclis başkan
vekilini de muhalefetten seçmeyin o zaman, seçmeyin, onu da kaldırın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Meclis
Başkanını, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1 Ekim tarihindeki
açılışında karşılamakta en yaşlı üye
sıfatıyla gitmeniz gerekirken protesto ettiniz gitmediniz.
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Niye? Niye?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Protesto
ettiğiniz bir Meclis Başkanının adına o kürsüde
nasıl oturuyorsunuz, onu da kendi vicdanınızda sorgulamanız
gerekir.
Açıkçası, bu tutumunuz İç Tüzüke ve uygulamalara
aykırıdır. Biz Meclis Başkanlığına bu konuyu
AK PARTİ Grubu olarak bir dilekçeyle ifade edeceğiz.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Görevden
alsınlar.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Yaptığınız uygulamayı teamüllere uygun hâle
getirmenizi tavsiye ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Elitaş.
Lehte -bir tartışma var- önce Sayın
Buldana söz vereyim, ondan sonra
Önce hanginizin söz istediği konusunda
bir karışıklık oldu.
Buyurunuz Sayın Buldan.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ben de Meclis Başkan Vekilimiz Sayın Güldal
Mumcunun tutumunun lehinde söz aldım.
Sayın Elitaşı gerçekten anlamakta
sıkıntı yaşıyoruz. Şimdi, 4 Meclis Başkan
Vekili var; Sayın Sadık Yakut hiç kimseye söz hakkı
vermiyor, Sayın
Bahçekapılı hiç kimseye söz hakkı vermiyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Doğrusunu
yapıyor.
PERVİN BULDAN (Devamla) Sayın Meral
Akşener 10 kişiye söz hakkı veriyor, Sayın Güldal Mumcu da
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ucu açık.
PERVİN BULDAN (Devamla)
evet, kendi
almış olduğu bireysel kararıyla 20 kişiye söz
hakkı veriyor, bunda tartışılacak bir şey yok.
MUHARREM VARLI (Adana) Konuşmasınlar, kimse
konuşmasın ya!
PERVİN BULDAN (Devamla) Eğer
tartışılması gereken bir şey varsa İç Tüzükte
yapılacak olan bir değişiklikle bu, karara bağlanabilir ama
burada Sayın Başkanın vermiş olduğu karara yerinizden
itiraz etmek çok doğru bir tutum değil Sayın Elitaş. Ben bu
konuda BDP olarak Sayın Güldal Mumcunun lehinde karar verilmesi
gerektiğini düşünüyorum ve tutumunun doğru olduğunu
düşünüyorum.
Ayrıca, bugün, her milletvekili
arkadaşımız, 24 Kasım Öğretmenler Günüyle ilgili
partilerinin görüşlerini ve bireysel görüşlerini yerinden
aktardılar. Ben de Barış ve Demokrasi Partisi Grubu olarak bütün
öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutluyorum.
Ayrıca, atanamayan öğretmenlerimizin sorunlarına Hükûmetin cevap
olması gerektiğini ve bu sorunların bir an önce çözülmesi gerektiğini
düşünüyorum. Atanamayan öğretmenler çok fazla sayıda olduğu
için intihar eden öğretmenlerinizin de bugün gündeme gelmesi
gerektiğini düşünüyorum ve ataması yapılmayan
öğretmenlerden bugün intihar edenlerin sayısının 34
olduğunun altını çizmek istiyorum. Daha çok intihara ve ölüme
sebebiyet vermeden bu sorunların giderilmesi gerektiğini
düşünüyor, teşekkür ediyorum.
(BDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Buldan.
Aleyhte, Sayın Doğan Kubat.
Buyurunuz Sayın Kubat. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul)
Başkanım, değerli arkadaşlar; açılan usul
tartışmasında Sayın Başkanımızın tutumu
aleyhinde söz almış buluyorum. Bu vesileyle de yüce heyetinizi
saygılarımla selamlarım.
Şimdi, değerli arkadaşlar, biraz önce de
ifade edildi, Sayın Başkanımız burada Türkiye Büyük Millet
Meclisine riyaset ediyor. 14üncü maddede bu görev esasen Başkana aittir
ama 15inci maddede Başkan Vekili, Başkanın
olmadığı yerlerde, oturumlarda bu görevi üstleniyor. Uygulamada
birlik adına
Bizim temel itirazımız o, yoksa Sayın
Başkanımızın 10 kişiye birer dakika yerinden söz
vermesi uygulaması, bundan iki ay öncesine kadar, kendi yönettiği
oturumlar açısından rutin bir uygulama hâline gelmişti ve biz
buna itiraz etmiyorduk.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Ama siz bozdunuz bunu.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Ama bu son iki ay
içerisinde bunun yirmi, hatta birinde kırk beş dakika sürdüğünü
hatırlıyorum. İki hafta önce, Sayın
Başkanımızın yönettiği oturumda, tam kırk
beş dakika, gündeme geçmek için kırk beş dakika geçmesini bekledik.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) On beş
dakikadır da siz konuşuyorsunuz gereksiz yere.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Şimdi,
değerli arkadaşlar, tutanaklara bakın, sorduğunuz sorulara
bakın; sorulan sorular gündemin tamamen dışında olan
konular. Esasen
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) Bir dahaki sefer sorarız sana
ne soracağımızı, merak etme!
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Bir dakika.. Bir
dakika
Dinlerseniz
AYTUĞ ATICI (Mersin) Öğretmenler Günü
nasıl gündemin dışında oluyor ya?
PERVİN BULDAN (Iğdır) Öğretmenler
Günüyle ilgili konuşuluyor.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Bir dinlerseniz
AYTUĞ ATICI (Mersin) Ne demek gündemin
dışında? Öğretmenler Gününü kutluyoruz.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Bir dinleyin, biz
sizi dinliyoruz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Tabii, batıyor
Öğretmenler Günü size!
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) İşte, onu
anlatacağım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, siz kürsüdeki hatibi buradan azarlama hakkını nasıl
veriyorsunuz?
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Beyefendi, biz sizi
dinledik. Nezaket çerçevesinde görüşlerimizi arz ediyoruz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Alakasız soru
diyorsunuz, öyle şey olur mu o zaman?
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Dinleyin o zaman.
59uncu maddede -Öğretmenler Günü veya çeşitli konularla ilgili
eğer Genel Kurulun bilgisine sunulacak bir konu varsa- düzenlenmiş,
3 kişiye söz verilir. diyor.
SAKİNE ÖZ (Manisa) Onu da kaldırın! Onu
da kaldırın!
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Onun
dışında, kanunla ilgili bir söz söyleyecekseniz, soru-cevap
bölümü var.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Ya size göre milletvekilleri
hiç konuşmasa daha iyi!
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Sözlü sorular var, sorusuna
cevap alamayan milletvekiline söz hakkı tanınıyor.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Onu da engelliyorsunuz.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Şimdi,
Başkanımızın bu 10 kişiye bir dakikalık
uygulamasının dışındaki uygulama
SAKİNE ÖZ (Manisa) Ne dokundu size, ne dokundu?
Konuşulanlardan ne dokundu?
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla)
bugüne kadarki kendi
uygulamasıyla da çelişmektedir. Bu yönüyle bir karşı
çıkıyoruz. Yoksa, 10 kişiye birer dakika versin
AYTUĞ ATICI (Mersin) Hiç kimseye söz
verilmeyenlerin yerine say 20yi.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla)
arkadaşlarımız konuşmalarını yapsınlar.
SAKİNE ÖZ (Manisa) Bu niye rahatsız ediyor
sizi?
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Soru sormak
istiyorsanız, 81inci maddeye göre her maddenin sonunda yapıyoruz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) 60a göre de söz istiyoruz
işte!
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Sözlü sorularda
burada her hafta sayın bakanlara soru soruyorsunuz. Elbette, en doğal
hakkınız, buna da saygı duyuyorum.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Hiç saygı duymuyorsunuz!
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Ama, Sayın
Başkan
AYTUĞ ATICI (Mersin) Hiç saygı duymuyorsunuz!
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Sorularınızın
içeriğine saygı duymayabilirim ama soru sorma
hakkınızı sonuna kadar savunuyorum.
AYTUĞ ATICI (Mersin) O zaman niye aleyhte
konuşuyorsun? Niye aleyhtesin o zaman?
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Sayın
Başkanım, tutumunuz bu yönüyle kendi uygulamalarınızla
çelişki arz ettiği için, uygulamada birlik ilkesi gereği, bu
tutumunuzun yanlış olduğunu ifade ediyor, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Kubat.
Şimdi, lehinde Sayın Korkmaza söz
vereceğim, önce o istemiş söz olarak.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Vural
konuşacak.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, ben
konuşacağım.
BAŞKAN Sayın Vurala devrediyorsunuz.
Buyurunuz Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tabii, Sayın Başkan, şu anda televizyonda
bizleri izleyenlerin aslında bu tartışmanın ne
olduğunu da bilme hakkı var. Neyi tartışıyoruz şu
anda? Yani, AKP Grubunun bir uygulamayla ilgili ortaya koyduğu bu
tavrın aslında amacı ve hedefi nedir? 24 Kasım Öğretmenler
Günü. 24 Kasım Öğretmenler Günü ile ilgili grup adına -ben
olmadığım zaman ki Sayın Nevzat Korkmaz burada
bulunduğunda grubu temsile yetkili olduğunu ifade etmiştim- 24
Kasımı kutlayacağız. 24 Kasımı kutlamakla ilgili
söz verdiniz, Vay efendim niye söz veriyorsunuz? İncir çekirdeğini
bile doldurmayacak bir tutum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Öğretmen düşmanı
bunlar, öğretmen düşmanı.
OKTAY VURAL (Devamla) Yani, ne mahzuru var ya? Efendim,
milletvekilleri birer dakika soru soruyormuş, on dakika
Müsaade edin de
bu milletvekilleri soru sorsun ya! Ne olur on dakika, on beş dakika, yirmi
dakika
Dün bulunamadığınız için Meclis toplanamadı.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Yine
yoklar.
OKTAY VURAL (Devamla) Yani, ne gereksiz bir
tartışma, ne gereksiz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) AKP sıralarında 25
kişi yok.
OKTAY VURAL (Devamla) Yani, dolayısıyla, bu
tartışmayı gerçekten lüzumsuz görüyorum ben. Sayın
milletvekillerinin de böylesine bir tartışmayla bu kadar vaktini
almanın
Diyorsunuz ki Uygulamada birlik. E, peki, Sadık Yakuta
niye demiyorsunuz, Niye 10 kişiye vermiyorsun? diye. Hani uygulamada
birlikti?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Onların
yaptıkları doğru tabii.
OKTAY VURAL (Devamla) Çünkü, biz, grup başkan
vekilleri, Meclis Başkanı riyasetinde yaptığımız
toplantıda, 10 kişiye söz verilmesi konusunda karar aldık ya!
Ya, gerçekten bu kadar susturmak, bastırmak
Konuşma, sorma! Ne
konuşacağını, ne yapacağını
tartışamazsınız.
KAMER GENÇ (Tunceli) Çünkü yolsuzlukları çok,
yolsuzlukları.
OKTAY VURAL (Devamla) Yani, dolayısıyla, bu
konuda biraz daha hürriyetçi takım
Yani, burası, kimsenin memurunun
olduğu, milletvekillerinin olduğu yer değil, Türkiye Büyük
Millet Meclisi. Sayın Başkan da bu yetkiye binaen
Milliyetçi Hareket
Partisinin bu konuda, 24 Kasımla ilgili bir söz söylemesinden neden
rahatsızlık duyuluyor ya, niye rahatsızlık duyuluyor? Yani,
saygı gösterilmesi gereken bir
Grup adına veriyor, bundan
rahatsızlık duymamak lazım.
Bu bakımdan, Sayın Başkan, sizin nezaket
göstererek bu konuda, 24 Kasımla ilgili bir açıklamanın grup
adına yapılmış olmasına izin vermeniz yani son derece
normaldir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Takdire şayandır.
OKTAY VURAL
(Devamla) Bunu ortadan kaldırmanın, susturmanın ve bu konuda
bir usul tartışması açmanın çok gereksiz olduğunu
düşünüyorum. Bu bakımdan, tutumunuzun lehinde olduğumu ifade
ediyorum. Bu çerçevede ben Grup Başkan Vekili
olarak, daha önce varılan mutabakat çerçevesinde, 24 Kasımla ilgili
grubumun düşüncelerini aktarmak için yerimizden, benim tayin edeceğim
bir milletvekiline söz vermenizi istirham ediyorum.
Teşekkür
ederim.
Saygılarımla.(MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Vural.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Başkan, herhâlde bizim gruba da söz
vereceksiniz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, tutanaklara geçmesi için
ifade ediyorum.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Elitaş, tutanağa geçirtiniz.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
19.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Isparta Milletvekili
S. Nevzat Korkmazın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, bugün gündem
dışı 3 kişiye söz verdiniz. Cumhuriyet Halk Partili
milletvekili 24 Kasım Öğretmenler Gününün ehemmiyetiyle ilgili bir
konuşma yaptı. AK PARTİli milletvekili de 24 Kasım
Öğretmenler Günüyle ilgili bir konuşma yaptı. Ama, her ne
hikmetse, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu unutmuş Öğretmenler
Gününü
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ne alakası var?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri)
tarihî eserlerle ilgili konuşma yapıyor.
Sonradan aklına geliyor, yerinden bir şeyi ifade ediyor.
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Neyi konuşacağımızı sana mı
soracağız ya? Ne konuşacağımızı sen mi belirleyeceksin
arkadaş? Toplumdaki faşizm adım adım Meclise geliyor
Sayın Başkan. Bu onun göstergesidir Mustafa Bey.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Burada konuşan milletvekili, eğer
Öğretmenler Günü adına yapmış olsaydı bu olurdu. (MHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Lütfen, anlayamıyorum Sayın Elitaş, duyamıyorum.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Hiç yakışmıyor, çamur atmak hiç
yakışmıyor.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Benim itirazım şu
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Ayıp bir şey!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sen sus, ayıp etme, sus!
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Bu ayıp bir şey!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ayıp etme, sus, herkese laf atıyorsun.
Benim
itirazım şu: Bir kişiye 2 kere söz veremezsiniz diyorum.
PERVİN
BULDAN (Iğdır) Grup adına alıyor ya!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Konuştu, yakışıksız bir
şekilde bu Hükûmetin Bakanına, AK PARTİ Grubuna mensup bir
milletvekiline hakaret etti, müsaade ettiniz. Arkasından Öğretmenler
Günüyle ilgili grup adına açıklama yapıyorum. diyor.
Başkasına söz verebilirdiniz ama bir kişiye 2 kere söz vermeniz
yanlış bir iştir, bunu arz etmek istiyorum
ENVER
ERDEM (Elâzığ) Söz verseydi 10 defa konuşmuştu ya.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) -
ve tutumunuz Meclis
Başkanlığı uygulamalarına aykırıdır.
BAŞKAN
Söylediniz efendim tutumum hakkında ne düşündüğünüzü.
Sayın
Elitaş, gündem dışı sözlerin
OKTAY
VURAL (İzmir) Yani, gündem dışı sözlerin, gündem
dışı konuşmaların takdiri, o birleşimi yöneten
Meclis Başkan Vekiline aittir.
BAŞKAN
Sayın Vural
OKTAY
VURAL (İzmir) Arkadaşlar herhâlde talimat gitmeden konuşma
yapamayacakları için söylüyor. Bu konuda daha önce vaki bir müracaat
üzerine sayın milletvekilim takdir edilmiştir. Dolayısıyla,
çok istiyorsanız öğretmenlerle ilgili şeyi, araştırma
önergesi geliyor, hodri meydan; hep birlikte kabul edelim, konuşalım
üzerinde. Hadi bakalım!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hodri meydan! diyenlerin nerede olduğunu
gördük.
BAŞKAN
Sayın Vural, teşekkür ederiz.
OKTAY
VURAL (İzmir) Sen git Kürdistanı konuş Barzaniyle! Sen git
Kürdistanı inşa et Barzaniyle!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bir konuya netlik getirmek istiyorum. Lütfen
dinlerseniz
Sakin olup lütfen dinlerseniz
OKTAY
VURAL (İzmir) - Yazıklar olsun! Yazıklar olsun!
Coğrafyamıza Kürdistan ismi verdiriliyor.
BAŞKAN
Lütfen
Lütfen
Sayın Vural, lütfen
Beni bir dakika dinlerseniz,
lütfen
VI.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER (Devam)
1.- İç Tüzükün
60ıncı maddesine göre yerinden 20 kişiye ve aynı
kişiye 2 kez söz vermesi uygulamasının doğru olup
olmadığı hususunda Başkanın tutumu hakkında
(Devam)
BAŞKAN Şimdi,
bakınız, -burada bunu tekrar etmek istemiyorum, herkesin
bildiğini varsayıyorum- gündem dışılar kişiler
adına alınmıştır, kişilerin milletvekilleri
olarak sözleridir. Grup başkan vekilleri grup adına konuşurlar.
Bunu Sayın Elitaş en iyi şekilde bilir. Gündem
dışılarda bir şey söylenmiş olsa bile bu Mecliste
defaatle grup başkan vekilleri o konu hakkında grubu için, grubu
adına konuşmalar yapmıştır.
Şimdi, 20 kişiye ben neden söz verdiğime
gelince -tutumumda bir değişiklik yapmayacağımı beyan
ediyorum ve neden 20 kişiye söz verdiğimi de açıklama
gereği duyuyorum şimdi- Cemil Çiçekle, Sayın Meclis
Başkanımızla yaptığımız Meclis başkan
vekilleriyle olan bir toplantıda
Biliyorsunuz hepiniz, milletvekillerinin
her zaman bu Genel Kurulda istedikleri anda bir dakika söz söyleme talepleri ve
hakları vardır, İç Tüzükte yazar bu. Herhangi bir şeyi
açıklamak isteyebilirsiniz, herhangi bir şeyde bir soru sormak
isteyebilirsiniz ve o zaman orada alınan kararda şöyle bir karar
çıktı: Meclis başkan vekilleri, milletvekillerinin, gündeme
geçmeden önce o Genel Kurulda olası bazı şeyleri söylemek
isteyebilirler diye 20 kişiye
Bu da neden 20 kişi? Çünkü,
hatırlayınız, İç Tüzükte şöyle bir hüküm vardır:
Gündem dışı konuşmalar beş dakika, Hükûmetin
cevabı yirmi dakikadır. Bu, bir Hükûmet üyesinin cevabı kadar
bir süre, yirmi dakika olduğu için böyle karar verildi. Ben bu karara
baştan beri 20 kişi olarak uydum, bazen bu 22ye çıktı
çünkü ben milletvekillerinin söz hakkına Genel Kurulda her zaman
saygılı olmuşumdur ve onların konuşma
hakkını savunmuşumdur, bunun içindir ve bunun tartışma
konusu yapılmasını, doğrusu Genel Kurulda söz söyleme
özgürlüğüne karşı bir davranış olarak niteliyorum ve
doğrusu bu konudan üzüntü duyduğumu belirtiyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, tutanaklara geçti 20 kişi dediniz.
BAŞKAN Şimdi, Başkanlığın
Genel Kurula sunuşlarına geçiyorum.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın
Başkanım, efendim, özür diliyorum, Adalet ve Kalkınma Partisinin
Sayın Grup Başkan Vekili bana Yakışıksız bir
konuşma yapmıştır. diyerek sataşmada bulundu. Söz
istiyorum efendim.
ENVER ERDEM (Elâzığ) - Öncelikle onu düzeltelim
de.
OKTAY VURAL (İzmir) Yakışıklı
olduğunu anlatacak efendim!
ENVER ERDEM (Elâzığ) Mustafa Beyin ne kadar
yakışıksız konuşma yaptığını
söyleyecek.
BAŞKAN Evet, buyurunuz, söyleyiniz.
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Isparta Milletvekili S.
Nevzat Korkmazın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
yaptığı açıklaması sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; keşke böyle bir tartışma
başlamamış olsaydı. Gerçekten çok büyük bir samimiyetle söz
istedim, hatta diğer milletvekillerine de izahatta bulunarak söz istedim.
Yani, bizim amacımız 24 Kasım Öğretmenler Gününü
kutlamaktı. Ne diyecektim ben? Yani, bundan mı korktunuz?
Eğitimi yapboz tahtasına çevirdiğinizi söyleyeceğim diye mi
korktunuz? 5 defa Millî Eğitim Bakanı değiştirip her Millî
Eğitim Bakanının bir öncekini âdeta yalanlamasını
söyleyeceğim diye mi korktunuz? Biz bunları söylemek için milletten
yetki aldık. Neden korkuyorsunuz?
Çıktınız orada dediniz ki: Efendim,
Sayın Arınç hakkında yakışıksız
konuştu. Benim orada yerimden söz aldığım ve ifade ettiğim
bütün cümleler bizzat Sayın Arınçın ifade ettiği sözler. O
zaman siz Sayın Arınçtan da özür dilemelisiniz Çok
yakışıksız konuştunuz. demeniz lazım. Benim
orada kendimin uydurduğu bir şey yok ki.
Bakın, bu tavrınızla Türkiye Büyük Millet
Meclisinin zamanını alıyorsunuz. Bu bir vebaldir. Dün Türkiye
Büyük Millet Meclisini toplayamadınız, bugün de yerimden bir dakika
konuşarak bitecek bir mevzuyu uzattıkça uzatıyorsunuz.
Bakın, Grup Başkan Vekili olarak sizin yapmanız gereken
muhalefetin sözüne engel çıkarmak değil. Eğer
becerebiliyorsanız grubunuzu toplayın, grubunuzla burada iktidar
partisi gibi davranın. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak neyin
yakışıp neyin yakışmadığını,
Sayın Elitaş, sizden öğrenecek değiliz. Hatta sizin bir
önceki dönemde daha önce nezaketen centilmenlik anlaşmalarına bile
uymadığınızı, gece yarısı baskınlarla
kanun çıkartmaya çalıştığınızı bu
Meclis çok iyi biliyor. O yüzden, bu kelimeyi kullanmadan önce bir gargara
yapmanız lazım.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Korkmaz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın hatip, en son cümlesinde gargara yapmam
gerektiğini ifade etti.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Evet. Ne var bunda?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Arınçtan da özür dilemem
gerektiğini ifade etti, izin verirseniz söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Elitaş.
2.- Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın, Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmazın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) İktidarı konuşturmamak üzere,
muhalefet de şu anda öyle bir noktada ki yani muhalefet ağzına
geleni söyleyecek...
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) İktidarda da konuşan adam olmayınca Mustafa
Elitaş konuşacak, başka konuşan yok.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) ...iktidar da bu konuyla ilgili bir şeyi
ifade ettiği zaman rahatsız olacaklar. Yani çelişki içerisinde
bulunmayın, Sayın Türkkan.
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Konuşan milletvekillerini televizyonlarda
yasaklıyorlar.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bunlar Arınçın sözleri.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Bakın, değerli milletvekilleri, burada,
İç Tüzükümüzde açık ve net. Biraz önce konuşan
arkadaşımız, İç Tüzük Uzlaşma Komisyonunda bulundu.
Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde konuşan hatiplerin şahsiyetle
ve şahsiyatla uğraşamayacağıyla ilgili ve o konuda da
müeyyidelerin olması gerektiği konusunda da karar verildi,
uzlaştığımız bir kararı verdik.
Siz,
bir bakanın yaptığı açıklamaları, kalkıp da
Özgül ağırlığı şuydu, buydu. diye ifade edip,
onu rencide etme hakkına sahip değilsiniz.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Efendim, bu kendi ifadesi; o benim cümlem
değil, o kendi ifadesi.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Aynı Parlamento içerisinde bulunan bir
milletvekilinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan milletvekillerinin
birbirlerini itibarsızlaştırması görevi değildir.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başbakana söyleyeceksiniz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde bulunan
milletvekillerinin birbirlerinin itibarlarını yükselterek bu
Parlamentonun itibarını yükseltmesi de önemlidir.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) En büyük itibarsızlaştırmayı siz
yapıyorsunuz Sayın Elitaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Yani iktidar, muhalefetin sözlerine hiç
karışmıyor, edep ve terbiye içerisinde her şeyi
söyleyebilirsiniz. Eleştiri hakkı sonsuzdur, onu yapabilirsiniz,
hiçbir eleştiriye itiraz etmiyoruz ama yaptığınız
konuşmalar millet huzurunda takdir ediliyor. On bir yıldır
iktidarız. Yedi seçim ve referandum görmüş bir iktidar, her dönemde
de oylarını artırarak gelen iktidar, iktidarın
yaptığı işlemlerin ve eylemlerin ne kadar doğru
olduğunun tescili, muhalefetin yaptığı söylemlerin de ne
kadar yanlış olduğunun belgesi olarak ortaya çıkıyor.
Fazla bir zaman kalmadı, Mart 2014 seçimleri var.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Muhalefetin oyu sizin
oyunuzdan fazladır efendim!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Orada herkes neyin
ne olduğunu görecek. Onun için muhalefet kendisine çekidüzen vermeli.
Altını çiziyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Türk milletini
illüzyonist bir şekilde aldattınız!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
maalesef,
Türkiyenin sorunu muhalefet sorunudur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Elitaş.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Muhalefet sorunu var çünkü
muhalefeti yaşatmak istemeyen bir iktidar var. Kendi içindeki muhalefeti
bile yaşatmıyor, kendi milletvekillerine bile baskı kuruyor.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen, sessiz
olalım.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, önergeleri ayrı ayrı
okutacağım. İkinci sırada okutacağım Meclis
araştırması 500 kelimeden fazla olduğu için önerge özeti
okunacaktır ancak önergenin tam metni Tutanak Dergisinde yer
alacaktır.
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes ve 21 milletvekilinin, cami restorasyonları ile ilgili
yolsuzluk iddialarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/786)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Cami
restorasyonlarında yapılan yolsuzlukların
araştırılarak alınacak tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 ve İç Tüzükün 104üncü ve 105inci
maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını arz ederiz.
1) İhsan Özkes (İstanbul)
2) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
3) Osman Aydın (Aydın)
4) Veli Ağbaba (Malatya)
5) Arif Bulut (Antalya)
6) Erdal Aksünger (İzmir)
7) Tolga Çandar (Muğla)
8) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
9) Kazım Kurt (Eskişehir)
10) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
11) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
12) Ali Serindağ (Gaziantep)
13) Mahmut Tanal (İstanbul)
14) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
15) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
16) Emre Köprülü (Tekirdağ)
17) Mehmet Şeker (Gaziantep)
18) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
19) Mevlüt Dudu (Hatay)
20) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
21) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
22) Bülent Tezcan (Aydın)
Gerekçe:
Türkiye'de tarihî, kültürel ve turistik önemi haiz birçok
cami bulunmaktadır. Her geçen yıl artan cami sayılarıyla
birlikte tarihî camilerin de bakım ve onarım ihtiyacı ortaya
çıkmaktadır. Bu gibi hizmetlerin yerine getirilmesi bazı
camilerde Diyanet İşleri Başkanlığı eliyle,
vakıf eseri olan camilerde ise Vakıflar Genel Müdürlüğünce
gerçekleştirilmektedir. Bunların dışında cami
dernekleri, vakıfları ya da cami cemaatleri tarafından
yapılan tadilatlar da mevcuttur.
Diyanet İşleri
Başkanlığının en son verilerine göre toplam 85 bin
civarında olan cami sayısı ve ecdat yadigârı camilerin de
bir hayli oluşu, bu alanda yapılan restorasyonların hacminin
büyüklüğünü göstermektedir. Her yıl artan cami sayıları
aynı zamanda restorasyon ihtiyacı doğan cami
sayılarını da artırmaktadır. Cami restorasyonları
alanında milyonları bulan maliyetler nedeniyle giderek ilgi ve
alakanın yoğunlaştığı bir sektör oluşmaya
başlamıştır.
Yine Diyanet İşleri
Başkanlığı verilerine göre, 1 Ocak 2002'den 1 Ekim 2011'e
kadar, ülke genelinde 1.330 camide tadilat ve tamirat
yapıldığı görülmektedir. Bu camilerin 212 tanesi
Vakıflar Genel Müdürlüğünün mülkiyetinde olan vakıf eseri
camilerdir. Cami dernekleri, vakıfları ve cemaatleri tarafından
yapılan tadilatlarla ilgili resmî bir kayıt
tutulmadığı görülmektedir.
Son yıllarda cami restorasyonlarında meydana
gelen artış ve özellikle tarihî camilerin yüksek maliyetli
restorasyon işlemleri yolsuzluk iddialarını da beraberinde
getirmiştir. Ancak bu iddiaların gerektiği gibi üzerine
gidilmediği yönünde, kamuoyunda ciddi şüpheler
oluşmaktadır. Son olarak Diyarbakır'da Vakıflar Bölge
Müdürlüğünün ihalesiyle restorasyonu yapılan Ulu Cami ve Hazreti
Süleyman Camiinde yapıldığı iddia edilen usulsüzlük
iddiaları basında da genişçe yer almış ve kamuoyunun
gündemine gelmiştir. Yine, Manisa'da 2005, 2006, 2007 yıllarında
sözleşmeleri yapılan 7 caminin (Merkez Hüsrev Ağa Camisi-Türbesi,
Demirci Yakup Çelebi Camisi, Kula Emre Köyü Camisi, Defterdar Mahmut Efendi
Camisi, Merkez Seyit Hoca Mescidi, Hafsa Sultan Camisi, Merkez Muradiye Camisi)
onarımında toplamda 1 milyon 619 bin 681 TL tutarında iş,
hiç yapılmadığı hâlde, müteahhitlere 2 milyon 821 bin 068
TL ödendiğiyle ilgili iddialar ortaya çıkmıştır.
Bunların haricinde de yine zaman zaman cami restorasyonlarında
yapılan yolsuzluklarla ilgili medyada haberler yer
almıştır.
Anlaşılacağı üzere cami
restorasyonlarıyla ilgili konularda daha duyarlı olunması
gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu hizmetlerin daha titizlikle
yerine getirilmesi ve ortaya çıkan yüksek tutardaki restorasyon
maliyetlerinin kontrol edilmesi gerekmektedir. Cami restorasyonlarında
meydana gelebilecek yolsuzluklarla ilgili kamuoyunun hassaslığı
dikkate alınmalıdır. Camiler toplumun en hassas olduğu dinî
mekanlardır. Halkın bağış ve katkılarıyla
yapılan bu mekânların her türlü olumsuzluklardan uzak tutulması
ve meydana gelen yolsuzlukların hızla aydınlatılarak
kamuoyunun bilgisine sunulması gerekmektedir.
Yukarıda sunulan ve araştırma
sırasında belirlenecek nedenlerle Anayasanın 98inci ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104üncü ve 105inci maddeleri
uyarınca, cami restorasyonlarında yapılan yolsuzlukların
araştırılarak alınacak tedbirlerin belirlenmesi için Meclis
araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
2.- Kocaeli Milletvekili Haydar
Akar ve 23 milletvekilinin, ülkemizde biyoyakıtların üretiminde ve
kullanımındaki eksikliklerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/787)(x)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye'nin petrol ihtiyacının yüzde 90dan
fazlası ithalat yoluyla karşılanmaktadır. Biyoyakıt
kullanım zorunluluğu ile yerli tarım ürünlerinden elde edilecek
biyoyakıtlar enerjide dışa
bağımlılığın dolayısı ile cari
açığın azalmasına katkıda bulunacak,
yarattığı istihdam ve katma değer ile kırsal kesimde
refah düzeyini artıracaktır. Bununla birlikte tohum, ilaç, gübre
sektörlerinin yanı sıra ulaştırma sektörü, mekanizasyon,
sanayi ve yan sanayi sektörlerinde iş hacminde genişleme ve ilave
vergi imkânları yaratılmış olacaktır. Ayrıca,
bugünün teknolojisi ile üretilen biyoyakıtların ülkemizde
kullanım yolunun açılması, gıda dışı ham maddelerin
kullanıldığı ileri kuşak biyoyakıt
teknolojilerinin gelişimine de katkı sağlayacaktır. EPDK
kararı gereğince 1 Ocak 2014 tarihi itibari ile yüzde 1,1, Ocak 2015
tarihi itibari ile yüzde 2,1, Ocak 2016 tarihi itibari ile yüzde 3 biyodizelin
motorinle harmanlanarak kullanma zorunluluğu getirilmiş olması,
yine 1 Ocak 2013 tarihi itibariyle yüzde 2, 1 Ocak 2014 tarihi itibariyle yüzde
3 yerli tarım ürünlerinden üretilmiş biyoetanolün benzinle
harmanlaması kararlaştırılmıştır. Ülkemizde,
biyoetanol kurulum kapasitesi benzin tüketimimizin yüzde 7sini
karşılar durumda olmasına rağmen üretimimizin yüzde 1in
altında olmasının nedenleri ve gelecek yıllarda üretimin
arttırılması için yapılması planlanan faaliyetlerin
neler olduğunun tespiti açısından konunun
araştırılması gerekliliği doğmuştur. Bu
bağlamda Anayasamızın 98inci maddesi, TBMM İçtüzüğünün
104 ve 105inci maddeleri gereğince araştırma komisyonu
kurularak sorunun araştırılmasını arz ve talep ederiz.
1) Haydar Akar (Kocaeli)
2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3) Namık Havutça (Balıkesir)
4) Osman Aydın (Aydın)
5) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
6) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
7) Veli Ağbaba (Malatya)
8) Ali Serindağ (Gaziantep)
9) Arif Bulut (Antalya)
10) Erdal Aksünger (İzmir)
11) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
12) Tolga Çandar (Muğla)
13) Kazım Kurt (Eskişehir)
14) Mahmut Tanal (İstanbul)
15) İhsan Özkes (İstanbul)
16) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
17) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
18) Emre Köprülü (Tekirdağ)
19) Mehmet Şeker (Gaziantep)
20) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
21) Mevlüt Dudu (Hatay)
22) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
23) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
24) Bülent Tezcan (Aydın)
Gerekçe:
Biyoetanol, şekerli ve nişastalı
bitkilerden elde edilen benzinle harmanlanarak kullanılabilen bir
yakıttır. 2010 yılında, sadece biyoetanol sektörü
tarafından ABD ekonomisine 53,6 milyar dolarlık katma değer
yaratılmış, hanehalkı gelirinde 36 dolarlık
artış sağlamıştır. Ülkemizde, biyoetanol
sektöründe mevcut durumda 3 üretim tesisi bulunmaktadır. Bununla birlikte
Eskişehir Şeker Fabrikası alkol üretim tesisinde de yakıt
alkolü üretimine dönük yatırım yapılmıştır.
Türkiye'de kurulu yakıt alkolü üretim kapasitesi
yıllık 149,5 milyon litredir. Bunun
yüzde 56'lık kısmı, 84 milyon litre ile bir çiftçi kuruluşu
olan PANKOBİRLİK çatısı altında yer alan Konya
Şeker Tic. ve San. AŞ.'ye aittir.
Ülkemiz şartlarında biyoetanol üretiminde en
verimli ham madde şeker pancarıdır. Şöyle ki: 1 hektar
alanda yetiştirilen şeker pancarı ile 6.600 litre yakıt
etanolü elde edilirken, 1 hektar mısırdan 3.400 litre, 1 hektar
buğdaydan 3.100 litre yakıt etanolü elde edilmektedir.
Biyodizel, yağlı tohumlu bitkilerden ve
atık bitkisel ve hayvansal yağlardan elde edilen bir
biyoyakıttır. Motorinle her oranda (örn: B2, B5, B30 vb.)
harmanlanarak kullanıldığı gibi motorin yerine yüzde 100
biyodizel kullanımı da mümkündür. Ülkemizde geçtiğimiz
yıllarda 56 adet lisanslı biyodizel tesisi ve yaklaşık 1,5
milyon ton kurulu kapasite olmasına karşılık, ham madde
üretimindeki plansızlık nedeniyle bugün üretim yapan sadece birkaç
tesis bulunmaktadır. 2010 yılı motorin tüketimimizin
yaklaşık 14 milyon ton olduğu ve her yıl
arttığı dikkate alındığında 2014
yılında yaklaşık 160-170 bin ton biyodizele ihtiyaç
duyulacaktır.
Biyoyakıt kullanım zorunluluğu ile yerli
tarım ürünlerinden elde edilecek biyoyakıtlar enerjide dışa
bağımlılığın dolayısı ile cari
açığın azalmasına katkıda bulunacak, yarattığı
istihdam ve katma değer ile kırsal kesimde refah düzeyini
artıracaktır. Ayrıca, bugünün teknolojisi ile üretilen
biyoyakıtların ülkemizde kullanım yolunun açılması,
gıda dışı ham maddelerin kullanıldığı
ileri kuşak biyoyakıt teknolojilerinin gelişimine de katkı
sağlayacaktır.
Bu bağlamda, ülkemizin kalkınması,
gelişmiş ülkelerin yaşam standartlarının sağlanması
için gerekli tedbirlerin alınması ve yeni istihdam alanlarının
oluşturulması amacıyla, ülkemizde yenilenebilir enerji
kaynaklarından olan biyodizel ve biyoetanolün üretiminde ve
kullanımındaki eksikliklerin giderilmesi için Meclis
araştırması açılmasını gerekmektedir.
3.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça ve 23 milletvekilinin, kadınların
iş gücüne katılımının ve iş hayatında
karşılaştıkları sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/788)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde kadınların iş gücüne
katılımı gerek kendileri gerekse aile ve toplumsal kalkınma
için önemli olduğu kabul edilmekle birlikte düşüktür ve yıllara
göre sürekli bir azalma göstermektedir. TÜİK'in verilerine göre; 2010'da
iş gücünün 18 milyon 257 bini erkek, 7 milyon 383 bini kadınlardan
oluşmuştur. Evli kadınların istihdam oranı yüzde 24,2
iken hiç evlenmemiş kadınların oranı yüzde 28,3.
Kadınlarda, iş gücüne dâhil
olmama nedeni yüzde 62 oranında ev işleri ve çocuk olarak
gösterilmektedir.
Son yıllarda kadınların iş gücüne
katılımını sağlamak amacıyla çocuk
bakımı ile ilgili önemin artması, bu nedenle de çocuk
bakımının sağlanmasında devletin ve ailenin rolü,
önemini artırmaktadır.
Kadının küçük bir çocuğa bakarken
aynı anda iş gücü piyasasında yer alması neredeyse imkânsızdır.
Dolayısıyla, anne çalışıyorsa o işteyken
çocuğuna bir başkasının bakması gerekir.
Gelişmiş toplumlarda çocuk bakımı ve eğitimi ile
ilgili kurumların yaygın oluşu annenin bu sorununu önemli ölçüde
azaltmaktadır. Ancak, ülkemizde özel ya da kamuya ait bu kurumlar yetersiz
olduğu için, çalışan anneler doğumdan sonra ya
çalışma hayatına son vermekte ya da çocuk bakımlarını
genelde diğer aile fertleri, komşu, akraba gibi üçüncü
şahıslar aracılığı ile sağlamaktadır.
Tercihini devlet güvencesinde yapmayan ailelerimizin bakıcı
tutmaları kimi zaman toplumda infiale yol açacak üzücü olaylara neden de
olabilmektedir.
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu
Başkanlığınca 1 Haziran-31 Aralık 2010 tarihleri
arasında toplam 20.021 denetim gerçekleştirilmiştir. 1
Haziran-31 Aralık 2010 tarihleri arasındaki denetimlerde, 100den
fazla kadın işçi çalıştıran 157 iş yerinden
91'inde emzirme odası kurulması, 66'sında kreş
açılması gerekirken, 32 iş yerinde emzirme odası
kurulmadığı, 27 iş yerinde kreş
açılmadığı tespit edildi, 1 iş yerine idari para
cezası verildi. 2009 yılında yapılan denetimlerde ise 100den
fazla kadın işçi çalıştıran 337 iş yerinden
188'inde emzirme odası kurulması, 159'unda kreş
açılması gerekirken 114 iş yerinde emzirme odası
kurulmadığı, 112 iş yerinde kreş
açılmadığı tespit edildi. 9 iş yerine idari para
cezası verildi. Bu bilgiler göstermektedir ki, mevzuatımızda
iş yerlerinin kreş açması için gerekli düzenlemeler
yapılmış olmasına rağmen sorunun yeterli düzeyde
çözümlenemediği ortadadır.
Başbakan Sayın Recep Tayyip
Erdoğan'ın bilhassa kadınlarımıza "Sizden 3 çocuk
yapmanızı istiyorum." diyerek seslendiği hatırlanacak
olursa ve bu kadınlarımızın çalışma
hayatında bulunan kadınlarımız olduğu
düşünülürse, çocuk yaptığı takdirde bu çocuğa
nasıl bakacağı, nasıl büyüteceği hususunda annelerin büyük
zorluklar içinde olduğu önemli bir durum olarak ortaya
çıkmaktadır. Bir çocuğunu dahi nasıl yetiştireceğinden
ümitsiz olanlar, değil 3 çocuk 1 çocuk yapmaktan bile
kaçınmaktadırlar. çünkü çalışan annenin çocuğunun
barınabileceği kreş sorunu son derece önemli ve çözüm bekleyen
bir soruna dönüşmüştür.
Anayasanın 41inci maddesi ile ailenin
korunması ve çocuk hakları hüküm altına
alınmıştır. Türkiye'de de kadınların iş gücü
piyasasından çekilmeden, doğumdan sonra da çocuk bakımı
yaptırarak piyasada çalışmasını sürdürebilmesi
sağlanmalıdır. Devletin çocuk bakımı maliyetini
düşürücü politikalar uygulaması ve kadınlarımızın
iş gücüne katılım oranını artırması
bakımından önemli bir politika olacaktır.
Kadınlarımızın iş gücüne
katılımlarının artırılması,
çalışan kadınlarımızın yaşadıkları
olumsuzlukların ortaya çıkarılması, çocuk bakımı
ve eğitimi ile ilgili kurumların yaygın
olmayışının nedenlerinin kapsamlı olarak
araştırılmasını talep eder, Anayasanın 98,
İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılması için gereğinin
yapılmasını arz ederiz.
1) Namık Havutça (Balıkesir)
2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3) Haydar Akar (Kocaeli)
4) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
5) Kazım Kurt (Eskişehir)
6) Osman Aydın (Aydın)
7) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
8) Veli Ağbaba (Malatya)
9) Arif Bulut (Antalya)
10) Erdal Aksünger (İzmir)
11) Tolga Çandar (Muğla)
12) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
13) Mahmut Tanal (İstanbul)
14) Ali Serindağ (Gaziantep)
15) İhsan Özkes (İstanbul)
16) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
17) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
18) Emre Köprülü (Tekirdağ)
19) Mehmet Şeker (Gaziantep)
20) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
21) Mevlüt Dudu (Hatay)
22) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
23) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
24) Bülent Tezcan (Aydın)
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, ben bir
konuyu arz etmek istiyorum efendim. Başkanlığın
sunuşlarında uzun zamandan beri yer almayan bir konuya temas etmek
istiyorum.
Şimdi, Mustafa Elitaşa soruyorum: Şimdiye
kadar Tayyip Erdoğanla, bakanlarla yurt dışına gittin mi,
gitmedin mi? Şimdi, Recep Erdoğan şu anda Moskovaya gitti,
Bülent Arınç Amerikaya gitti. AKPli milletvekillerinden buna iltihak
edenler var mı, yok mu?
Bakın, Anayasanın 82nci maddesine göre
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri hükûmetin yani yürütme organının
emrine girecek bir görev alamazlar ancak altı ayı aşmamak
suretiyle bir görev kabul etmeleri Türkiye Büyük Millet Meclisinin iznine
bağlı. Bu, Anayasanın 82nci maddesi çok açık. Öteden
beri, burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde başbakan,
cumhurbaşkanı, bakanlar yurt dışına gittiği zaman
kendilerine refakatçi olarak götürdükleri milletvekilleri için buradan müsaade
alıyorlardı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı buraya getiriyordu önergeyi ve bunu Türkiye
Büyük Millet Meclisine sunuyordu sunuşlar arasında ama üç senedir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı bu konuda bir sunuş yapmıyor.
Ben biliyorum, uçaklarda görüyoruz giderlerken, bu AKPli milletvekillerini
getiriyorlar, orada harcırah alıyorlar, yevmiye alıyorlar
RECEP ÖZEL (Isparta) Hiç kimse harcırah
almıyor ya! Yalan söylüyor efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) -
devletin uçağına
biniyorlar. Ondan sonra, otellerinde yiyorlar içiyorlar, keyiflerine
bakıyorlar, karılarını da bazıları
yanlarında getiriyor.
BAŞKAN Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Bu konuda 63üncü maddeye göre bir
usul tartışması açılmasını istiyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Usulle ne
alakası var Sayın Başkan bunun?
RECEP ÖZEL (Isparta) Usulle ne alakası var bunun
ya!
BAŞKAN Yani bunun şimdi benim tutumumla
ilgili bir durumu yoktur.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, hayır,
Başkanlığın Meclis gündeminin düzenlenmesine ilişkin
efendim. Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanlığının
Meclis gündeminin oluşturulmasına ilişkin konuda istiyorum.
BAŞKAN E, yani şimdi, biliyorsunuz, bu,
Başbakanlık tezkeresi olarak geliyor Meclise ve
Başkanlığa
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, olsun ama Anayasa ihlal
ediliyor Sayın Başkan.
BAŞKAN Bir dakika dinleyiniz ki ben de sizin
sorunuza bir cevap vereyim. Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Başkanlığına bu Başbakanlık tezkereleri
geldiği zaman burada, sunuşlarda yer almaktadır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Anladım.
BAŞKAN Şimdi,
Başbakanlığın yollamadığı bir şey için
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bir usulsüzlük
tartışmasını ya da suçlamasını yöneltmek
doğru bir şey değildir. Başbakanlıktan geldiği
zaman biz burada okutuyoruz efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama benim bu konuda zaten
BAŞKAN Demek ki Başbakanlık
yollamıyor efendim. Bunun cevabını da böyle verebiliriz size.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan,
hayır, bir dakika
Benim bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanına verdiğim soru önergesi var. İki sene oldu,
cevaplandırmıyor.
BAŞKAN Cevaplandırırlar herhâlde efendim
şimdi.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır efendim, bakın, o
zaman bana cevap versin. Başbakanlık Anayasanın 82nci
maddesini ihlal ediyor, bu konuda tezkereyi göndermiyor. Lütfen bu konuda bir usul
tartışması açalım.
BAŞKAN Bunu burada açamam efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, 63üncü maddeye göre
ısrar ediyorum.
BAŞKAN Kusura bakmayın Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır efendim ama bu çok
BAŞKAN Bunu bu şekilde açamam çünkü siz soru
önergesi vermişsiniz, Başkanlık buna cevabını
verecektir ve de Başbakanlıktan gelmediği sürece de biz bunu
yapamayız.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, Sayın
Başkan, bakın, Anayasanın ihlaline Başkanlık
aracı oluyor. Yani bu AKPli milletvekilleri Anayasaya sadakat
göstereceklerine, Meclis Başkanı sadakat göstereceğine yemin
etti.
BAŞKAN Siz bunu burada getirdiniz, söylediniz,
tutanaklara geçti efendim. Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama yok, usul tartışması
açalım, bakalım, bu böyle unutulacak bir konu değil ki. Yani
devlet için
BAŞKAN Unutmuyoruz efendim. Sayın Genç, bu
konuyu tartışmayalım lütfen.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır efendim, gündem,
usulüne göre düzenlenmiyor, dolayısıyla burada, Türkiye Büyük Millet
Meclisinden giden milletvekilleri, AKPli milletvekilleri devletin
uçağıyla, Hükûmetle gidiyorlar, harcırahlarını
alıyorlar, otellerde yatıyorlar fakat buradan gelip -Türkiye Büyük
Millet Meclisinden- izin alınmıyor. Anayasanın 82nci maddesine
göre Anayasa suçu işleniyor. Bunu burada ifade edelim efendim.
BAŞKAN Ettiniz efendim, zaten, tutanaklara da
geçti.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Bu, Başkanlığın da
zaten bilgisine ulaşmıştır. Size de cevabını
verirler neden öyle olduğunu herhâlde efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
BAŞKAN Evet
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama yani versinler, Meclis
Başkanı da versin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, Anayasanın 82nci maddesini tahrif ediyor. Sayın
Başbakanla giden milletvekillerinin hiçbirisi harcırah almıyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) Nereden bilelim? Nereden bilelim?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bakın,
Anayasanın 82nci maddesinin ikinci fıkrasını okuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, yürütme organının teklif,
inha, atama veya onamasına bağlı resmî veya özel herhangi bir
işle görevlendirilemez. Yani Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri
Hükûmetin, yürütme organının teklifiyle, atamasıyla bir görev
üstlenemez konusunu ifade ediyor, refakat etme konusunu ifade etmiyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır efendim,
yanlış.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Anayasayı
maalesef yanlış yorumluyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır efendim, olur mu?
BAŞKAN Şimdi, biz burada Anayasa
tartışması yapacak değiliz sayın milletvekilleri.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, bundan
önce bunun örnekleri var.
BAŞKAN Lütfen
Sizin sorduğunuz soru önergesine Başkanlık
cevap verecektir. Ona göre
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama iki senedir cevap vermiyor.
BAŞKAN Verir herhâlde efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Nasıl verecek?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Evet
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, bu konuda bir usul
tartışması açılmasına gerek olmadığı
kanaatindeyim, çünkü gündeme uyma, gündem önceden belli olan gündemle
ilgilidir.
Yalnız, Sayın Elitaşın dediği
konu çok önemli ama burada bir Sayın Milletvekili, Yalçın
Akdoğan Başbakan Başdanışmanı
sıfatını kullanıyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Basın öyle
kullanıyor, basın öyle kullanıyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Dolayısıyla burada
kendisinin
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Genel Başkan
Danışmanıdır. Basın öyle kullanıyor.
OKTAY VURAL (İzmir)
ataması
yapılmamış bir görevi, bir unvan gaspı var ya da
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hayır efendim;
Sayın Başkan, basın öyle yorumluyor, Genel Başkan
Danışmanıdır.
OKTAY VURAL (İzmir)
atanmış görev
yapıyor. Bu konuda Meclisten çıkmış bir karar da yok, bunu
da ifade etmek istiyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Genel Başkan
Danışmanıdır.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, bakın, benim
dediğimi anlamadılar bir kere
BAŞKAN Sizin dediğiniz çok net bir
şekilde anlaşıldı Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, açık Anayasa ihlali
yapılıyor.
BAŞKAN Siz
KAMER GENÇ (Tunceli) Açık bir Anayasa ihlalini
engellemeniz lazım.
BAŞKAN Sayın Genç
RECEP ÖZEL (Isparta) Efendim, böyle bir usul olabilir
mi ya? On dakikamızı aldı.
KAMER GENÇ (Tunceli) Şimdi, diyor ki orada,
Bakanlar Kurulu
Yani Başbakanın bir milletvekilini yanında
gezmeye getirmesi yürütmenin emrine girmek değil midir?
BAŞKAN Sayın Genç, sizin bu
görüşleriniz
KAMER GENÇ (Tunceli) Yani refakat mıdır?
Bilakis ona bir görev veriyor. Hayır efendim
BAŞKAN Sayın Genç, çok teşekkür ederiz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Uyuşturucuların avukatlığını yapanlara sor sen
onu!
KAMER GENÇ (Tunceli) Uyuşturucunun
avukatlığını yapan sensin Mustafa!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Uyuşturucu
kaçakçılarının avukatlığını yapanlara sor
sen onu!
KAMER GENÇ (Tunceli) Avukatlık yapan sensin!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Tutanaklarda var
tutanaklarda.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Barış
ve Demokrasi Partisi Grubunun
KAMER GENÇ (Tunceli) Ve burada Mustafa, kendi Anayasa
suçunu işliyor. Kendisini birkaç defa gördüm efendim.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati :15.41
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
15.58
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 20nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve daha sonra oylarınıza
sunacağım.
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- BDP Grubunun, Mardin
Milletvekili Erol Dora ve arkadaşları tarafından Türkiyede hak
ihlallerine uğrayan çocukların sorunlarının
araştırılması amacıyla 23/11/2012 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 21 Kasım 2013
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 21/11/2013 Perşembe günü
(Bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti
grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
İdris
Baluken
Bingöl
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
23 Kasım 2012 tarihinde, Mardin Milletvekili Erol
Dora ve arkadaşları tarafından verilen (1894 sıra no.lu)
Türkiye'de hak ihlallerine uğrayan çocukların sorunlarının
araştırılması amacıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin, Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak
21/11/2013 Perşembe günlü birleşiminde sunuşlarda okunması
ve görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Lehinde, Mardin Milletvekili Erol Dora.
Buyurunuz Sayın Dora. (BDP sıralarından
alkışlar)
EROL DORA (Mardin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; vermiş olduğumuz önerge üzerine Barış ve
Demokrasi Partisi adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bugün, 12 yaşındaki Uğur Kaymazın
güvenlik güçleri tarafından 13 kurşunla öldürülmesinin dokuzuncu
yıl dönümü. Uğur Kaymazı saygıyla anıyor ve Uğur
Kaymazın şahsında öldürülen diğer bütün çocukları da
saygıyla anıyor ve bir daha bu tür olayların yaşanmaması
için herkesi sorumluluğa davet ediyorum.
Uğur, 21 Kasım 2004 tarihinde, Mardinin
Kızıltepe ilçesinde, evlerinin önünde babası Ahmet Kaymazla
birlikte terörist oldukları gerekçesiyle öldürüldüğünde 5inci
sınıf öğrencisiydi. Evinin önünde öldürüldüğünde
ayağında terlikleri vardı. Uğuru katledenler, 8 Eylül 2012
günü görülen ve son davada meşru müdafaa haklarını
kullandıkları gerekçesiyle beraat etmişlerdir. Bu utanç verici
kararı bir kez daha kınıyoruz.
İnsan Hakları Derneği Çocuk Hakları
Komisyonunun Haziran 2012de yaptığı açıklamada, son yirmi
dört yıl içinde en az 552 çocuğun devlet güçleri tarafından
öldürüldüğü, bugünkü iktidar döneminde yani 2002 yılından bu
yana öldürülen çocuk sayısı ise 171dir. Türkiyede Çocuğun
Yaşam Hakkı 2011 Raporunda, 2011 yılında devlet eliyle ve
devlet önlem almadığı için toplam 815 çocuğun
yaşamını yitirdiği belirtilmiştir. Günümüzde ise çocuk
ölümleri devam etmektedir. Ölümlerine neden olanlara karşı
başlatılan yargı süreçleri adil bir şekilde
sonuçlandırılmamaktadır. 2004 yılında 12
yaşında terörist olduğu gerekçesiyle öldürülen Uğur Kaymaz,
2009 yılında koyun otlatırken meydana gelen patlamada
hayatını kaybeden Ceylan Önkol, 2011 yılında Roboski
köyünden kaçakçılık yapmak için giden fakat savaş uçakları
tarafından bombalanarak öldürülen 19 çocuğun davaları en
çarpıcı örneklerdir.
Türkiyede çocukların uğradığı
hak ihlalleri yalnızca yaşam hakkı ihlali anlamında da
kalmamaktadır. Adalet Bakanlığının verdiği
rakamlara göre, Kasım 2012 tarihinde cezaevlerinde 1.943 tutuklu ve
hükümlü çocuk bulunmaktadır. Eğitim, sağlık ve gelişim
haklarından yoksun bırakılan bu çocuklar cezaevlerinde de hak
ihlallerine maruz kalmaktadırlar. Şubat 2012de ortaya çıkan
Pozantı M Tipi Cezaevindeki tutuklu çocuklara yönelik taciz ve tecavüz
olayları cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini gözler önüne sermektedir.
Çocuk işçi sayısına
bakıldığında ise yine oldukça sorunlu bir tablo ortaya
çıkmaktadır. Türkiyede TÜİKin 2006 istatistiklerine göre, 6-10
yaş grubunda bulunan 16 milyon 264 bin çocuktan yüzde 5,6sı
çalıştırılıyor. Günümüzde bu rakamlar gittikçe artmakta,
ayrıca ev içi çocuk emeği ve saniyede
çalıştırılan çocuk sayısı da bu
artışın içinde yerini almaktadır.
Dünya Çocuk Gününde açıklananlara göre ülkemizde 42
bin çocuğun sokakta yaşadığı ancak gayri resmî
rakamlara göre 200 bine yakın çocuğun sokakta yaşamını
sürdürmeye çalıştığı belirtilmektedir. Bu çocuklar
sokakta olmalarından dolayı hem eğitim, sağlık gibi
haklarından yoksun kalmakta hem de çocuk işçi olarak çalışmaya
mecbur bırakılmaktadırlar.
Gündem Çocuk Derneğinin Çocuğun Yaşam
Hakkı 2011 Raporuna göre, sadece bir yıl içerisinde devlet
görevlileri tarafında yaşam hakkı ihlal edilen çocuk
sayısı ne yazık ki 50dir. Biz biliyoruz ki Uğur
Kaymazı ve diğer çocukları ayaklarında terliklerle bu
yaşamdan alanlar cezasız kaldıkça utancımız, huzursuzluklarımız
geçmeyecektir. Çocuklar için daha iyi bir dünya talebimiz hep eksik kalacak.
Başta Uğur Kaymaz olmak üzere tüm çocukların
yaşadıkları ihlallerin sorumluları
cezalandırılmalıdır. Çocukların kendilerine
karşı işlenen suçlardaki cezasızlık kısır
döngüsünden kurtulup daha iyi bir dünyada yaşayabilmesi için devlet,
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinde yer alan
yükümlülüklerini hemen şimdi yani 20 Kasım Çocuk Hakları
Gününün ertesinde yerine getireceğine dair söz vermeli ve işe
başlamalıdır. Uğur Kaymazın anısında,
devlet eliyle yaşamları ellerinden alınan, hakları ihlal
edilen tüm çocukları anıyor ve onları
unutmadığımızın bilinmesini istiyoruz.
Çocuk Hakları Sözleşmesi 20 Kasım 1989
tarihinde Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmiş ve
bu itibarla 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü olarak kabul
edilmiştir. Türkiye, sözleşmeyi 14 Ekim 1990da imzalamış
ve sözleşme 27 Ocak 1995te yürürlüğe girmiştir. Sözleşme,
taraf devletlere çocukların özel olarak korunması, yasa ve gerekli
kurumların yardımıyla fiziksel, zihinsel, ahlaki, ruhsal ve
toplumsal olarak sağlıklı, normal koşullar altında
özgür ve onurun zedelenmeyecek şekilde yetişmesinin
sağlanması yükümlülüğünü getirmektedir. Sözleşmenin 2nci
maddesinde Taraf devletler bu sözleşmede yazılı olan
hakları kendi yetkileri altında bulunan her çocuğa kendilerinin,
ana babalarının veya vasilerinin sahip oldukları, ırk,
renk, cinsiyet, dil, siyasal ya da başka düşünceler, ulusal, etnik ve
sosyal köken, mülkiyet, sakatlık, doğuş ve diğer statüler
nedeniyle hiçbir ayrım gözetmeksizin tanır ve taahhüt ederler.
ibaresi yer almaktadır. Sözleşme genel olarak incelendiğinde
Türkiye'nin çocuk hakları konusundaki yükümlülüklerini yerine
getirmediği görülecektir. Özellikle sözleşmenin 3üncü maddesi olan
Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari
makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve
çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararı temel
düşüncedir. hususunun Türkiye'de fazlaca göz ardı edildiği
ortadadır. Aynı zamanda, Türkiye'de çocuklar bir örgüt ya da siyasi
parti mensubu sayılabilmekte, erişkin insanlar gibi siyasal suçlu
olarak yargılanabilmektedir. Yargılama çocuk mahkemelerinde olsa dahi
bu süre çocuk haklarından yoksun olarak işlemektedir.
2009-2010 yılları arası 4 bin çocuk
Terörle Mücadele Kanunu kapsamında yargılanmış, yüzlercesi
hakkında hapis cezası çıkmıştır. Çocuklar
okullarda, sokakta, iş yerlerinde de cinsel istismara ve tecavüzlere maruz
kalmaktadır. Çocuğa yönelik şiddet her alanda görülebilmektedir.
Onlarca çocuk polis müdahalesiyle hayatını kaybetmiştir.
Türkiye'de henüz çocukların eğitim ve
sağlık hizmetlerinden tam ve ücretsiz yararlanması dahi
sağlanamamıştır. Çocuk işçiliği olgusu
endişe verici boyutlara varmıştır. Bu uygulama birçok ülke
ve uluslararası yapı tarafından insani sömürü olarak kabul
edilmekteyken Türkiye'de 4+4+4 eğitim sistemiyle bu olgu olağan
duruma getirilmeye çalışılmıştır. Binlerce çocuk
kentlerde kayıt dışı sektörlerde mevsimlik tarım
işlerinde çalıştırılmaktadır. Binlerce kız
çocuğu ev hizmetlerinde çalıştırılmaktadır.
Sokakta çalışan ve yaşayan çocuk sayısı oldukça
fazladır.
İzmir Barosu tarafından açıklanan
İzmir Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu raporunda
Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul
edilen Çocuk Hakları Sözleşmesini 1990da imzalamış
olmasına rağmen sözleşme uyarınca yıllar içinde
ülkemizde yürürlüğe giren mevzuatın yetersizliği ve yasal
düzenlemelerin uygulama aşamasındaki sorunlar, toplumun, bu en güçsüz
olan çocukları korunmasız bıraktığı
belirtilmektedir. Türkiyede, çocukların, her türlü istismarın ve
sömürünün öznesi olmaya devam edildiğine raporda dikkat çekilmiştir.
Son olarak ana dilde eğitim hakkından mahrum
bulunan çocuklara değinmek istiyorum.
Ana dilde eğitim hakkını bir insan
hakkı, bir kültürel hak olarak savunmalıyız. Uluslararası
insan hakları belgelerinde ana dilde eğitim hakkı böyle
değerlendirilmektedir. Kısa vadede kültürel haklar, kültürel
çeşitliliğin sağlanması ve kökenlerine
bakılmaksızın tüm vatandaşların kültürel
haklarının güvence altına alınması gerekmektedir. Bu
hakların kullanılmasını engelleyen her türlü yasal hüküm,
eğitim alanındakiler de dâhil olmak üzere kaldırılmalıdır.
Birleşmiş Milletler Dünya Çocuk Hakları
Gününü kutladığımız bu süreçte, tüm yetişkinleri ve
özellikle devlet kurumlarını, çocuk bireylerin mağduriyetlerinin
giderilmesi ve en geniş çocuk haklarının yaşama geçirilmesi
noktasında çaba harcamaya, gerekli önlemleri almaya ve
sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyoruz.
Tüm partileri önergemize destek vermeye davet ediyor,
tekrar, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Dora.
Aleyhinde, Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcı. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Atıcı.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Böyle bir önergenin aleyhinde nasıl
konuşacağım, gerçekten ben de bilmiyorum. Ama ben, bu önergenin
lehinde konuşacağımı buradan ilan ediyorum. Sonu nereye
varırsa varsın, böyle bir önergenin aleyhinde konuşulmaz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; BDP
Grubunun, hak ihlaline uğrayan çocukların sorunlarının
araştırılması amacıyla vermiş olduğu bu
önerge nedeniyle kendilerini kutluyorum. Bu önergenin böyle bir güne gelmesini
de, yani çocuk haklarını kutladığımız, çocuk
hakları haftasını kutladığımız bir döneme
gelmesini de gerçekten anlamlı buluyorum. Bu vesileyle, insan
haklarına ve çocuk haklarına sözde değil özde saygılı,
diliyle değil, yüreğiyle sahip çıkan milletvekillerini de
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, en önemli çocuk hakkı
ihlallerinden birisinin ayrımcılık olduğunu hepimiz çok net
bir şekilde biliriz. İlkokul seviyesinde bile kız ve erkek
çocukların bir arada olmasına tahammül edemeyen zihniyeti de buradan
esefle kınıyorum. Sayın Sadık Yakuta AKPnin gerçek yüzünü
ortaya gösterdiği için çok teşekkür ediyorum. Evet, AKPnin gerçek
yüzü budur. (CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Bir masum başörtüsüyle başlayan hikayenin buraya geleceğini
zaten hepimiz çoktan biliyorduk. İlkokul seviyesine kadar çocukların
bir arada olmasını hazmedemeyen zihniyet bu şekilde en üst
ağızdan dile getirilmiştir. Tabii ki bunu dile getiren
şahsiyetin Meclis Başkan Vekili olmasının da ne kadar
önemli olduğunu da sizlerin takdirine bırakıyorum.
Şimdi şöyle bakıyorum AKP
sıralarına, saysam herhâlde 15 milletvekili ya vardır ya yoktur.
Burada oturan milletvekillerinin de bazılarının bu partide
milletvekili oldukları için içlerinin sızladığını
hissediyorum.
HALİDE İNCEKARA (İstanbul) Yapma ya!
AYTUĞ ATICI (Devamla) Burada, AKPye oy veren,
milletvekili seçimlerinde AKPye oy veren insanların da ne hissettiklerini
alan çalışmalarında net olarak duyuyoruz, sizin de duymanız
iyi olur diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, bir kez olsun siyaset üstü
düşünün ve çocuk gibi, siyasetten ve her türlü kirlilikten uzak olan en
değerli varlığımızın sorunlarının
araştırılması için Evet. deyin. Bir kez olsun
Başbakandan değil, vicdanınızdan gelen sese kulak verin.
Ben Çocukların sorunları araştırılmasın.
diyecek bir tane milletvekili tanımıyorum ama içinizden birisi
çıkacak diyecek ki: Efendim, Meclisimiz çok ama çok yoğun, çok
meşgul. Şu anda çocuk sorunlarını araştıracak
durumda değiliz; yeri, zamanı gelince biz önergeyi veririz, biz gerekirse
araştırırız. Hani demişlerdi ya: Bu ülkeye komünizm
gerekirse onu da biz getiririz. Aynı mantık, aynı zihniyet.
Eğer bu önergeye Hayır. derseniz ben de gerçekten artık
vicdanınızın dahi kalmadığına
inanacağım ve her ortamda sizi çocuklara şikâyet edeceğim.
Değerli arkadaşlar, bir süre, kısa bir
süre arkanıza yaslanıp çocukluğunuzu düşünmenizi ve hemen
ardından da kendi çocuklarınızı düşünmenizi istiyorum,
hiç parti ayrımı yapmadan. Her partiden milletvekilinin,
bazılarının çocuk işçi olarak çalıştığını
anımsayacağını düşünüyorum. Her partiden bazı
milletvekillerinin çocukluğunda ayrımcılığa
uğradığını, şimdi de çocuklarının
ayrımcılığa uğradığını
düşündüğünü buradan ben de hissediyorum ve haklarının
yendiğini hatırlayacaklarını biliyorum. Şimdi, empati
yapma zamanı, empati yaparak bu önergeyi değerlendirin.
Değerli arkadaşlar, her çocuk anne
karnında büyür ve çıplak olarak dünyaya gelir. Bu söylemimi felsefi
olarak da değerlendirebilirsiniz yani her çocuk eşit olarak
doğar. Hiçbir çocuk ailesini bilinçli bir şekilde tercih etmez,
hiçbir çocuk dinini, mezhebini bilinçli bir şekilde tercih etmez
değerli arkadaşlarım ve yine hiçbir çocuk ırkını
ve dilini yine bilinçli bir şekilde tercih etmez. Bu
farklılıkların tamamını onlara biz yetişkinler
öğretiyoruz ve bunlarla gurur duymalarını istiyoruz,
gerektiğinde de bu değerler için ölmelerini onlara öğretiyoruz
ve an geliyor, bu değerler için maalesef ölüyorlar ve öldürüyorlar.
Peki, madem uğruna ölünecek kadar önemli bulunan bu
değerleri ortadan kaldırmak mümkün müdür? Hayır, mümkün
değil, mümkün olsaydı herhâlde bugüne kadar kalkardı. O hâlde
yapılacak bir tek şey var, diğerlerin değerlerine
saygı duymak. İşte, bu saygıyı duymadığımız
için sorunlar ortaya çıkıyor ve insan hakkı ihlalleri
başlıyor. En kötü insan hakkı ihlali de çocuklara
karşı yapılan ihlallerdir.
Değerli arkadaşlarım, Savaşlardan
etkilenen en çok kimdir? diye sorarsanız, en çok çocuklardır.
Günahsız, hiçbir şekilde savaş nedeni olmayan çocuklar. Bugüne
kadar dünyada çıkan hangi savaşın arkasında çocuklar
vardı? Hiçbirisinin. Ama savaşta en çok onlar etkileniyorlar.
Savaş bittikten sonra bu etki bitiyor mu? Hayır. Yine biz
yetişkinlerinin o uğruna öldüğümüz değerler var ya hani
tırnak içinde, işte o değerler adına döşediğimiz
mayınlara da çocuklar basıyor değerli arkadaşlarım ve
hâlâ ülkemizde mayına basmaktan dolayı sakat kalan ve ölen
çocuklarımız var. Ülkede ekonomik sıkıntı olduğu
zaman yine en çok çocuklar vuruluyor. Eğer En çok kim istismar ediliyor?
diye sorarsanız yine en çok çocuklar istismar ediliyor. Bir yere nükleer
santral yaptığınızda En çok kim etkileniyor? diye
sorarsanız en çok çocuklar etkileniyor çünkü onlar ışınlara
maruz kaldıkları zaman kanser olmaya zamanları var. Siz
ışınlara maruz kaldığınızda kanser olmadan
ölebilirsiniz ama onların böyle bir şansları yok, mutlaka
yaşamlarının bir döneminde kanser oluyorlar.
Değerli arkadaşlarım, Birleşmiş
Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme bakın ne diyor; diyor
ki: Çocukların hakları vardır. Çocukların hakları sadece
ve de sadece onlar çocuk olduğu için onlara verilmiştir. Çocuklar bu
hakları elde etmek için herhangi bir bedel ödemezler., Hiçbir bedel
ödemeden, hiçbir çaba göstermeden bu haklara sahiptirler ve bu hakkı
onlara devlet verir. diyor. En önemli hakkı da çocukların
yaşama hakkıdır. diyor Birleşmiş Milletler ve biz
Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak Birleşmiş Milletler Çocuk
Hakları Sözleşmesine imza koymuşuz. Ne zaman? Gazi Mustafa Kemal
Atatürk imzasıyla konulan, taraf olunan bir anlaşmadır bu anlaşma.
Evet, Çocukların yaşama hakkı var.
diyoruz. Bugün geldiğimiz noktada Uluderede 19 tane çocuğun ölümüne
hâlâ seyirci kalıyoruz. Şimdi, biz bunu
araştırmayacağız da neyi araştıracağız?
Çocuğun gelişme hakkı vardır. diyor Birleşmiş
Milletler, diyor ki: Çocuklar gelişmek durumundadır, buna saygı
duyacaksınız ve devlet olarak sağlayacaksınız. Peki
gelişiyor mu çocuklarımız? Nükleer santrallerin, termik
santrallerin olduğu bir ortamda bir çocuk nasıl gelişir, ben
sizlere soruyorum. Yine, Birleşmiş Milletler diyor ki Çocuk
Hakları Sözleşmesinde: Çocuklar korunmalıdır. Koruyor
muyuz? Hayır, koruyamıyoruz. Neden? Çünkü çocuklara yeterince önem
vermiyoruz. Bugün kızamık ve çocuk felci Türkiyeye yeniden geldiyse,
Türkiye çocuk felci ve kızamıkla yine anılır olduysa burada
hepimizin sorumluluğu var, çocuklarımızı koruyamıyoruz
demektir. Bunu araştırmayacağız, neyi
araştıracağız?
Yine, çocuk hakları diyor ki: Çocukların
katılım hakkı vardır. Yani, yönetim hakları
vardır. Peki, katılıyor mu çocuklar yönetim hakkına? Evet,
katılıyorlar. Nerede katılıyorlar? Gezi olaylarında
katılıyorlar. Size, bize diyorlar ki: Ülke öyle yönetilmez, böyle
yönetilir. Ama biz onların üzerine ateş ediyoruz, gaz sıkıyoruz,
silah sıkıyoruz.
Yine, çocuk hakları diyor ki: Sosyal ve kültürel
haklara sahiptir çocuklar, bu haklar devredilemez. Peki benim ülkemde
çocuklarımız sosyal ve kültürel haklara sahip mi? Hayır,
değil. Sadece ve sadece de Kürt olduğu için, sadece ve de sadece
Alevi olduğu için dışlanan binlerce, on binlerce çocuğumuz
var.
Yine, çocuk hakları diyor ki: Çocuklar ifade
özgürlüğüne sahiptirler. Benim ülkemde böyle bir özgürlük var mı
değerli arkadaşlarım? Hayır, böyle bir özgürlük yok.
Parasız eğitim isteyen çocukları bile içeri tıkmakla
mahirdir AKP Hükûmeti.
Yine, bu haklar içerisinde örgütlenme özgürlüğünden
bahsediyor. Bizim çocuklarımız örgütleniyor mu? Örgütlenemiyor
sayenizde. üç-beş kişi, üç-beş çocuk bir araya geldiğinde
hiçbir şey bulamazsanız yeni bir suç örgütü ortaya
çıkarıyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, bu konu gerçekten
önemli bir konu. Sadece ve de sadece devletin ihmali ve koruyamaması
yüzünden yüzlerce çocuk ölüyor, cezaevlerinde binlerce çocuk var. Bizim bu
sorunları araştırmamız gerekiyor diyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Atıcı.
Sayın İncekara, sisteme girmişsiniz.
Buyurunuz.
Bir dakika süre veriyorum.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
20.- İstanbul Milletvekili Halide İncekaranın, çocuklarla
ilgili yeni bir komisyon kurulması yerine, milletvekillerinin daha önce
kurulmuş komisyonların sonuçlarını takip etmeleri
gerektiğine ilişkin açıklaması
HALİDE İNCEKARA (İstanbul)
Kayıtlara geçmesi açısından, bilgi açısından birkaç
başlık vermek istiyorum.
Çocuk konusu hepimizin çok hassas olduğu bir konu ve
bütün grupların bu konudaki hassasiyetini tebrik ediyorum. Belki bizler de
ilk geldiğimiz dönemlerde aynı şeyleri yaptık. Geçmişi
taramadan, araştırmadan hemen bir araştırma komisyonu
önergesi verelim, yeni şeylere ufuk açalım diye. Ama biz 22nci
Dönemde çocuklarda artan şiddet eğilimi ve çocuklara olan şiddet
eğilimi, 23üncü Dönemde, kayıp çocuklar ve çocukların
mağduriyetine sebep olan gerekçeler; bu dönem de bildiğiniz üzere,
üstün yetenekli çocuklarımızın araştırılması
üzerine 3 araştırma komisyonu kurduk.
Ben, milletvekili arkadaşlarımıza, yeni
komisyon kurmak yerine, mevcut kurulmuş ve bütün muhalefet partileriyle
birlikte iyi çalışmalar çıkarmış olan bu komisyon
sonuçlarını takip etmelerini, önermelerin eğer
yapılmadığı takdirde bunların hesabının
sorulması gerektiğine yürekten inanıyorum. Ama önce, mevcut
araştırma komisyonu sonuçları ne olmuş, Hükûmet bunlarla
ilgili hangi çalışmalar yapmış ya da yapamamış,
bunları irdelemenin çocuğun hukukunu düşünmek
açısından daha önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü çocuk,
0-18 yaş arası, maalesef, siyasetçinin çok ilgi alanına giren
bir şey değildi oy kullanmadığı için. Bunun içindir ki
dershaneleri dershanecilik üzerinden, çocuk üzerinden tartışmayıp,
tartışıyoruz; bunun içindir ki eğitimi tartıştığımız
zaman bunu genellikle çalışan üzerinden tartışıp çocuk
üzerinden tartışmıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Efendim, on dakika
kürsüden konuşsa da böyle eğilmese Hanımefendi.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
İncekara.
HALİDE İNCEKARA (İstanbul) Teşekkür
ediyorum efendim.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın Başkan,
bugünkü konumuz, hak ihlaline uğrayan çocuklardır, üstün zekâlı
çocuklar değil. O yüzden, o bahsedilen araştırma
komisyonlarının raporlarını herhâlde buraya okuyarak gelir
sorumlu milletvekilleri ama sayın milletvekili böyle bir imada
bulunmuştur ama aklından böyle bir şey geçirdiğini tahmin
etmiyorum. Fakat, onların hiçbirisinde Sayın Başkan,
çocukların hak ihlallerinden ve burada bahsettiğim, devletimizin
koruyamadığı çocuklardan, sokaktaki çocuklardan, sokakta
yaşayan, çalışan çocuklardan bahsedilmemektedir.
BAŞKAN Evet, Sayın Atıcı.
AYTUĞ ATICI (Mersin) O yüzden, bu komisyonun,
sanıyorum sayın milletvekilinin söylemiyle, AKP tarafından kabul
edileceğini tahmin ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Atıcı.
Genel Kurul nasıl takdir edecek, göreceğiz.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri (Devam)
1.- BDP Grubunun, Mardin
Milletvekili Erol Dora ve arkadaşları tarafından Türkiyede hak
ihlallerine uğrayan çocukların sorunlarının
araştırılması amacıyla 23/11/2012 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 21 Kasım 2013
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Lehinde, Eskişehir Milletvekili Ruhsar
Demirel. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Demirel.
RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına saygıyla selamlıyorum.
Anadoluda bir söz var: Ölüm bile sevdiklerimizin
sesiyle gelir. derler, ölüm yatağındakiler hep öyle der, en son
sevdiklerini gördüklerini söyler. Çocuk konusu da böyle, çok sevdiğimiz
bir konu ve en acı şurupları da bu vesileyle memlekete içirme
hamlesinde olanlar var.
Parti grubumuz adına aldığımız
bu sözde, öncelikle birkaç tanımı yapıp sonrasında konuya
değinmek istiyorum. Çocuğun sağlığını,
fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen, bilerek ya da
bilmeyerek yapılan tüm davranışlar çocuğa kötü muamele.
0-18 yaşına kadar herkes Anayasamıza göre çocuk ama ikincil
hukukumuzda böyle bir şey yok, evlilik yaşı bunun en somut
örneği. Dolayısıyla, çelişkilerle dolu bir yasal
mevzuatımız, uygulamada çok daha handikaplı
durumlarımız var ama hepimiz tanımları biliyoruz, 0-18
yaş çocuktur, çocuğa yapılan her şey
haksızlıktır.
Peki, başka ne var? TÜİKin verileri var. Evet,
burada herkes söylüyor: Ülkenin yüzde 31i çocuktur, bu çocukların dörtte
1i yoksulluk sınırında, üçte 1i açlık
sınırında yaşıyor. Biz, bunlar için ne
yapıyoruz? Hiçbir şey yapmıyoruz.
En çok söylenen bir şey daha var: Bu tür
mağdur olmuş çocuklara psikolojik destekte bulunalım.
Türkiyenin kaç tane psikiyatristi var? O sayıyı ben defaatle
istedim, Sayın Sağlık Bakanlığı bunu
cevaplamadı.
Az önceki konuşmaya istinaden de bir şey
söyleyip farklı bir konuya geçmek istiyorum. Hükûmet, o yapılan
araştırma önergelerinin raporlarına dayanarak ve Avrupa
Konseyinin bazı tavsiye kararlarına istinaden kurullar kuruyor,
mesela Çocuk Hakları İzleme ve Değerlendirme Kurulu. Defaatle
soru önergesi verdim, Bu kurul neden çalışmıyor, ne
yapılıyor ya da neden yapılamıyor? diye. Sayın
Başbakandan soru önergemize, mükerrer sormamıza rağmen, cevap
gelmedi, demek ki metinlerin yazılması hiçbir şey ifade etmiyor.
Şimdi, bir başka konuyu söylemek istiyorum:
Burada, çocukların dil sorunu, çocukların hak sorunları
konuşuldu. Bu ülkede yetişkinlerin hak sorunlarını
hallettik mi? Bir isim vereceğim, bakalım kaç kişi
hatırlıyor? Ben, buradan, bizi izleyenlerin ne kadarının
hatırladığını da çok merak ediyorum. Sarp Öztürk
ismini kaç kişi hatırlıyor bu ülkede? 2010 yılında,
Kürtçe türkü bilmiyorum. diye, ekmek parası için
çalıştığı yerde öldürülen Sarp Öztürkü kaç kişi
hatırlıyor? Bu ülkede yalnızca çocukların
değil, yetişkinlerin de sorunları var. Siz birilerini
yalnızca başka bir dilde türkü söyleyebiliyor diye devlet
protokolüyle getirir, devlet televizyonu dâhil yirmi dört saat naklen
yayın yaptırır, isminin yanına da Kürt
şarkıcı yazdırırken ırkçılık olmuyor
da mezhebini, etnisitesini sıfat diye kullandıran devlet
televizyonları ırkçılık yapmıyor da biz Sarp Öztürkü
söylediğimiz zaman mı ırkçıyız? Çocukların
sorunları tabii ki var. Dün de söyledim, herkes çıkıyor yüksek
perdeden Geleceğimizin teminatı çocuklarımız. diyor.
Geleceğe ulaşıyor mu bu çocuklar? Sarp Öztürk ulaşabildi
mi? 30 yaşındaydı. Onun 2 tane çocuğu neyle büyüyor? Bütün
bunlar dururken
Cezaevindeki
çocuklar
Peki, 112 bin tane geçen sene mağdur olmuş çocuk var bu
ülkede. Mağdurları kimler, azmettiricileri kimler, bu çocukları
teröre kim bulaştırıyor? diye hiç Meclis
araştırması önergesi vermeyi düşünen oldu mu?
Zannetmiyorum. Yalnızca bulaşmışlar üzerinden
konuşuyorsunuz, enfeksiyon gibi bulaştan kurtulmak için ne
yapmamız gerektiğini konuşan yok. Ben tekrar soruyorum: Sarp
Öztürkü -hafızalarınızda zorlayın- dillendirdiğimiz
zaman Kanatıyorsunuz konuyu, bilmem neden nemalanıyorsunuz.
diyeceksiniz, siz her gün çıkıp burada ırkçılık
yapacaksınız. Şivan Perwer, Kürt Sanatçı
yazacaksınız, o ırkçılık olmayacak, öyle mi? Böyle bir
şey yok. Bundan sonra herkes bildiğini burada söyleyecek.
Ben
şimdi söylüyorum: Bütün bunlar ırkçılıktır, bu
altını çizdiğiniz bütün konular ırkçılıktır,
kimlik siyasetidir. Küreselleşmenin en güzel maşası olmuş
durumdasınız. Ülkeyi parça parça bölün, ondan sonra da Benim onum
yok, benim bunum yok
Birlikte neyimiz olmazdı ki?
Gelelim
dün olana. Dün, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününde, 14üncü Ulusal
Çocuk Forumunda, Meclis çatısı altında, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığının tanıklığında
-Sayın Bakan o salonda bulunuyor çünkü- Meclisi temsil yetkisiyle
Sayın Sadık Yakut bir cümle sarf ediyor, diyor ki:
Batılılık adına Batıdan gelip okul açanlar da böyle
yapıyorlar. Soruyorum: Sizce o okullar neden böyle? Hristiyanlıkta papalar neden
evlenmez hanımlar ve beyler? Dinî farklılıklarımızın
farkında değil misiniz? Sen diye başlayan okullar var Aziz
anlamında.
Hristiyanlıkta kadın haramdır. Neredeyse
12nci, 13üncü yüzyıla kadar o ülkelerde kadınlar kendi kutsal
kitaplarına el sürememiştir. İlk kadın
çığlığının Batıdan çıkması
bundandır. İslamiyetin, dininizin kıymetini biliniz. Oku.
diye başlıyor, İkra diye ama Kuran bir ansiklopedi
değil, o minvalde okumayınız. Kuran bir aydınlanma
yoludur. Kuranı okuduktan sonra anlamaya çalışmak gerekir,
Meydan Larousse gibi okuyamazsınız. Okuyacaksınız,
düşüneceksiniz, derinliğine varacaksınız, kutsiyetini
algılayacaksınız.
Siz yalnızca Batıda gördüğünüz her
şeyi yapmaya kalkıyorsanız onlar da papalar evlenmiyor
bakın, bütün papalar bekar, papazların kriterleri var, rahibeleri
var, o var, bu var ama İslamiyet insan üzerine gelmiş, İslamiyet
insanı önceliklemiş, kadın ve erkek diye
ayırmamış. Siz bugün dönüp de Batılılar buraya
geldiler, kız okulu, erkek okulu açtılar. derseniz -Sayın Yakut
ve ona tanıklık edenlere söylüyorum- cahil durumuna düşersiniz.
Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil eden bir şahsın bu ülkenin bir
bakanının tanıklığında böylesi bir cehalete düşmesini
biz parti grubumuz olarak yadırgıyoruz. Sizler Türkiye'yi temsil
ediyorsunuz, birazcık ne konuştuğunuzu biliniz. Böyle 3üncü
dönemim, artık dükkân kapanıyor, nerede ne olurum? bunlar yok.
Bu ülkedeki yüzde 99un üzerinde Müslüman olan herkes
hayatında hiç değilse bir kere Kuranı hatmettiyse şunu
bilir ki Kuran yalnızca bilinç verir, aydınlanma yoludur,
ansiklopedi değildir, okuyup kapatıp bir kenara
koyacağınız bir kitap değildir. Anlamaya
çalışınız, Hristiyanlığın bir hiyerarşik
din olduğunu, İslamiyette hiyerarşi
olmadığını, kulla Yaradan arasında olduğunu
biliniz. Onlarda hiyerarşi vardır ve o hiyerarşideki
kişiler erkektir, evlenmezler bile. Neden diye hiç düşündünüz mü?
Sayın Yakutu bu sözlerini geri almaya davet
ediyoruz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak. Değilse İslamiyet
hakkında gitsin, öğrensin, bilsin, ülkeyi böylesi komik durumlara
düşürmesin diyorum ve ben, bu konuda, özellikle Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubundaki kadın milletvekillerinden istirham ediyorum, lütfen,
beyefendiyi bilgilendiriniz: İslamiyet nedir, neyi ifade eder, kimlere gelmiştir?
Hristiyanlık neyi ifade eder?
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) Ruhsar Hanım, Meclisteki
oturma düzeni nasıl olacak?
RUHSAR DEMİREL (Devamla) - Dolayısıyla,
burada, lafımın ilk cümlesine tekrar dönüyorum, sevdiklerimizin
sesiyle gelmek adına çocuk üzerinden kimlik siyaseti yapılmasına
asla müsaade etmiyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Demirel.
Aleyhinde, İstanbul Milletvekili Türkan
Dağoğlu.
Buyurunuz Sayın Dağoğlu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hangi partiden olursak olalım
ancak oturduğumuz sıralardaki milletvekillerine hakaret etme
hakkını hiçbir şey bize veremez. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Lütfen, kürsüye çıktığımız
zaman saygılı olalım. AK PARTİ sıralarında
oturan ve bundan üzüntü duyan milletvekilleri. Hayır, efendim, AK
PARTİ sıralarında oturan milletvekilleri bundan gurur duyuyor;
bunu ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Yani, kadın-erkek
ayrımından siz gurur duyuyorsunuz milletvekili olarak!
TÜRKAN DAĞOĞLU (Devamla) Ben AK
PARTİnin bir mensubuyum, kendi irademle AK PARTİye girdim ve AK
PARTİnin de demokrasi, özgürlükler ve insan hakları konusundaki
tutumu nedeniyle de gurur duyuyorum.
ALİM IŞIK (Kütahya) Bu size
yakışmadı. Bu size yakışmıyor. Bunu yürekten
söyleyemiyorsunuz.
BAŞKAN Lütfen, sayın milletvekilleri, sakin
dinleyiniz.
ALİM IŞIK (Kütahya) Kadın-erkek
ayrımından siz gurur duyuyor musunuz?
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sadık Yakutun
dediğini onaylayamıyorsunuz.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Onaylıyor musunuz Hocam?
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sadık Yakutu
onaylayamıyorsunuz.
TÜRKAN DAĞOĞLU (Devamla) Lütfen, dinleyin,
ben sizi dinledim, lütfen rica ediyorum. Rica ediyorum, sayın vekilim, bir
dakika
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sadece şunu söyleyin:
Sadık Yakutu onaylıyor musunuz?
TÜRKAN DAĞOĞLU (Devamla) Siz Kürt diye,
Alevi diye dışlanıyor çocuklar. dediğinizde AK PARTİ
bunlar için çok şey yapıyor. Siz ne yapıyorsunuz?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Madımakta
yaktınız adamları, daha Alevilikten ne bahsediyorsunuz ya!
Adamları Madımakta yakıyorsunuz, burada Alevilikten
bahsediyorsunuz!
AYTUĞ ATICI (Mersin) Çok şey yapıyor,
kuyularını kazıyor.
TÜRKAN DAĞOĞLU (Devamla) - Bence
dışlanıyoru değil, burada muhalefet olarak ne
yaptığınızı ifade etseydiniz daha kıymetli
olurdu.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Hocam,
Sadık Yakuta katılıyor musunuz, katılmıyor musunuz?
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sadık Yakuta
katılıyor musunuz, ben onu soruyorum.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Çocuklarınız dinliyor Hocam, çocuklarınız dinliyor.
TÜRKAN
DAĞOĞLU (Devamla) Sayın milletvekilleri, sağlık
konusunda çocuklara neler yapıldı?
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Sadık Yakuta katılıyor musunuz? Sadık,
Sadık...
TÜRKAN
DAĞOĞLU (Devamla) 0-18 yaş arası çocukları, çocuk
yaş grubu içine koyduğumuza göre, ben üniversitede
çalışırken kendi imkânlarımla o çocukların ne biçim
bakımsız olduğunu, ailelerin kucaklarına verip ne biçim
hastane arıyorlar diye sokaklarda
dolaşıldığını...
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Hocam, ayrılsın mı,
ayrılmasın mı?
TÜRKAN
DAĞOĞLU (Devamla) ...ve ne kadar kötü muameleler içinde
olduklarını yaşadığım için kendi
çalıştığım ünitemi kendim kurdum.
OKTAY
ÖZTÜRK (Erzurum) - Hâlâ devam ediyor.
TÜRKAN
DAĞOĞLU (Devamla) Hayır, efendim, asla ve asla etmiyor.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Kız çocukları erkeklerden ayrılsın mı
ayrılmasın mı?
TÜRKAN
DAĞOĞLU (Devamla) Siz, lütfen rica ediyorum, bırakın bu konuyu,
konunun içinde olanlar daha iyi tartışır diye düşünüyorum.
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Madımakta Alevileri yakanların burada Alevi
ismini kullanmaması lazım, menediyoruz.
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Hocam okullar ayrılsın mı,
ayrılmasın mı, onu söyle.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen sakin olunuz.
Karşılıklı konuşmayınız lütfen.
Sayın
Dağoğlu, devam ediniz.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Kız ve erkek çocuklar ayrılsın mı,
ayrılmasın mı, onu söyleyin.
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Madımakta yanan Alevileri anlat, onları da
anlatın.
TÜRKAN
DAĞOĞLU (Devamla) Onlar araştırılıyor.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Kız ve erkek çocuklar ayrılsın mı,
ayrılmasın mı, onu söyleyin.
TÜRKAN
DAĞOĞLU (Devamla) 0-18 yaş arasındaki çocuklar
Birleşmiş Milletlerin Çocuk Hakları Belgesiyle bu
çocukların tabii ki öncelikleri bunların koruma hakları...
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sadık Yakutun dediğini soruyoruz Hocam.
TÜRKAN
DAĞOĞLU (Devamla) ...ailelerine, ondan sonra da devlete
bırakılmıştır. Peki, devletin...
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Bak, Bana bak diyor, Hocam bize de bak.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Talimat geldi Bana bak. diye, o tarafa bakın.
BAŞKAN
Lütfen sakin olunuz sayın milletvekilleri.
TÜRKAN
DAĞOĞLU (Devamla) Ben size bakacağım size, size bakarak
konuşacağım.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, bu çocukların...
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Ayrılsın mı,
ayrılmasın mı?
TÜRKAN
DAĞOĞLU (Devamla) ...bedensel, ruhsal, zihinsel ve sosyal
gelişimleri bakımından iyi olma hâlinin güvence altına
alınması gerekir. Peki, bunlar için alınan tedbirler nedir?
Öncelikle, gelir güvencesi, sonra eğitimin herkes için eşit
olması, bu çocuklar için oyun, spor alanlarının
oluşması, bu çocuklar için konut ve yine bu çocuklar için
hamilelikten itibaren bebeğin gelişimini sağlayan
sağlık hizmetleri.
Şimdi,
gelelim gelir durumuna. Türkiye, 2.500 dolardan bugün 11 bin dolara AK
PARTİ sayesinde çıkmış bir ülkedir.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Hocam
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) 10 bin dolar
kimde var, ben hiç rastlamadım.
TÜRKAN DAĞOĞLU (Devamla) Lütfen, rica
ediyorum sayın vekilim.
ALİM IŞIK (Kütahya) Bugün, öğrencileri
erkek-kadın diye ayıran bir AK PARTİyi eğer
savunabiliyorsanız size helal olsun diyorum. Sadık Yakutu da
protesto etmenizi
TÜRKAN DAĞOĞLU (Devamla) Ben sizi çok
dikkatli dinliyorum. Rica ediyorum, dinleyiniz, sonradan eleştirilerinizi
yaparsınız.
BAŞKAN Sayın Işık, lütfen
dinleyiniz.
TÜRKAN DAĞOĞLU (Devamla) Şimdi, bugün,
eğer biz her çocuğun
ALİM IŞIK (Kütahya) O kürsüde bir bayan
milletvekili olarak Meclis Başkan Vekilini protesto ettiğinizi
söyleyin lütfen, bunu söyleyin!
TÜRKAN DAĞOĞLU (Devamla)
gerçek anlamda
bundan faydalanmasını istiyor isek Türkiyenin millî geliri 20 bin
dolar civarında olmalıdır. Bugün 11 bin dolarlık bir
gelirle ancak bu kadar bir imkân çocuklara sağlanabilmektedir.
Eğitim konusuna gelince
ALİM IŞIK (Kütahya) Sadık Yakutun
dediklerine ne diyorsunuz? Bunu bir söyleyin, burada, bir cümle.
Katılıyor musunuz, katılmıyor musunuz?
TÜRKAN DAĞOĞLU (Devamla) 4+4+4 sisteminin
Anadolunun bir ışığı olduğuna inanıyor ve
güveniyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Çünkü
bundan evvel, sekiz yıllık kesintisiz eğitimle meslek okulları
kapatılmış ve 15 yaşın üstündeki çocuklar
eğitimsiz kalmıştır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çok basit bir şey soruyoruz.
Sadık Yakut
Aynı fikirde misiniz?
TÜRKAN DAĞOĞLU (Devamla) 4+4+4 sistemiyle,
meslek okullarının açılmasıyla Anadoluda bulunan çocuklar
daha rahatlıkla kendilerini eğitimin içinde ve güvencede
bulacaklardır. Her şehre bir üniversite sistemi ayrıca Anadolunun
bir ışığı ve kalkınmasıdır.
Doğrudur, bir üniversiteyi yaparken sadece nicelik değil, nitelik
olarak da önem verilmesi gerekir, ancak bulunduğu şehirden
uzaklaşmayarak okuyamayan çocukların sayısı hiç de az
değildir.
Ben dün Meclis Başkanının konuştuklarının
dışında, 3 çocuğunu da Amerikan kolejlerinde okutmuş
bir çocuk doktoru ve bir anneyim.
MUHARREM İNCE (Yalova) Niye imam hatibe
göndermediniz de Amerikan kolejine gönderdiniz? Fakirin çocuğunu niye imam
hatibe gönderiyorsunuz?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Fukaranın çocuğu imam
hatibe!
TÜRKAN DAĞOĞLU (Devamla) Eğitimin
çocuklar için ne denli önemli olduğunu da çok iyi biliyorum. Hem bu
çocukların dershanelerde olan durumlarını ve okullardaki
durumlarını da herkes kadar en az ben de bilirim, herkesten fazla
olmasa da o kadar bilirim.
MUHARREM İNCE (Yalova) Kendi
çocuklarınızı Amerikan kolejine, fakirin çocuğunu imam
hatibe.
TÜRKAN DAĞOĞLU (Devamla) Çünkü o 3
çocuğumu yakından, bire bir takip etmiş bir anneyim.
Değerli milletvekilleri, eğer çocukların
tecavüz ve istismar konularına geliyor isek bu çocuklar şüphesiz ki
Bütün dünya bunu böyle söylüyor, dünkü toplantılarda da bu böyle
açıklandı ve çocukların istismarları ve tecavüz
konuları, onlara en yakın olan aile bireylerinden gelmektedir ve
bugün dünyada her 5 çocuktan 1i bu tür istismara da ayrıca
uğramaktadır. Bu, uluslararası bir sorundur ve Türkiye de
uluslararası olan bu sorunun içinde yerini almıştır ve
bütün Avrupa ülkeleriyle beraber bu konunun üzerine
Daha güzel ve
kanunlarını daha yapıcı bir biçimde, çocuğun üstün
yararına olacak şekilde de bu konuda olan tedbirlerini
alacaktır.
Çocuk işçilere geldiğimiz zaman: Ben Fransada
Avrupa Konseyinin çocuk işçilerle ilgili toplantısına gittim ve
orada çocuk işçiler için Türkiyenin ne kadar çok iş
yaptığını, hizmet yaptığını,
kanunlarında ne kadar değişiklik yaptığını
Avrupa Konseyinin oradaki delegelerinin bütün hepsi biliyor da sizler mi bunu
bilmiyorsunuz? O zaman, açıp okuyacaksınız bunu, Türkiyenin
veya AK PARTİnin bunun için neler yaptığını
öğrenebilmek için.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hocam, Amerikaya gönderseydi
babamız bizi okuyabilirdik de bizi parasız yatılı okula
gönderdiler.
TÜRKAN DAĞOĞLU (Devamla) Lütfen sayın
vekilim
Rica ediyorum, konuşmayın lütfen. Ben konuşuyorum, siz
dinleyin lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Biz parasız
yatılı okullarda okuduk, Amerikada okumadık, nasıl
okuyalım?
TÜRKAN DAĞOĞLU (Devamla) Ve bu nedenle, bu
meslek okullarının bu çocuklar için ayrıca bir kurtuluş
olduğunu, nasıl sağlığa ayrılan bütçeyle
sağlık sistemi bugün
İzmirdeki iktisat kongresinde -herkes çok iyi bilir- Avrupa Merkez
Bankası tarafından da bunlar alınıp Türkiyede bu
sağlık sisteminin nasıl oturtulduğu -birtakım
aksaklıklar olsa da- bir örnek olarak alınmıştır.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) O okullar
da ayrılacak mı Hocam, kız-erkek olarak ayrılacak mı o
okullar da? Ayrılacak mı Hocam, daha neler duyacağız?
TÜRKAN DAĞOĞLU (Devamla) Lütfen, bunları
biliniz ve Türkiye burada bir örnek olarak gösterilmektedir.
Şimdi
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, Sadık Yakutun
konusu hakkında bir şey söyleyeceksiniz.
TÜRKAN DAĞOĞLU (Devamla) Değerli
milletvekilleri, ben Türkiyede yapılan şeylerin
Geldiğimiz
zaman konut işlerini TOKİ
AK PARTİden evvel TOKİnin ne
olduğunu burada kaç kişi biliyordu? Kimse bilmiyordu, TOKİden
haberimiz bile yoktu ama şimdi, bugün TOKİ her yerde. Bir çocuğu
düşünürken tek başına değil, bunun ailesiyle beraber
düşünülmesi gerekir ve böylece, TOKİyle, ev sahibi olmayan herkes,
artık konut sahibi olmuştur.
ALİM IŞIK (Kütahya) Keşke hiç
bitmeseydi, biz de bu yolsuzlukları görmeseydik Sayın Hocam,
TOKİ bilinmeden öyle kalsaydı.
TÜRKAN DAĞOĞLU (Devamla) Bu nedenle
değerli milletvekilleri, bugün biz ne söylersek söyleyelim
sağlıktan sonra millî eğitime ayrılan bütçeyle de
inşallah, her zaman fikir teatilerinde de bulunarak, farklı fikirleri
tartışarak millî eğitimde de en iyi yere geleceğimize
inanıyorum. Çocuklar bugün bir siyaset malzemesi değildir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Demin sayın vekilim bunu
söyledi, ben, sözde değil gerçek anlamda özne olan bir çocuk dostu olarak
-siz de sayın vekilim, çok iyi bilirsiniz- İstanbul Üniversitesindeki
çocukların hor, hakir durumlarını gördüğüm için oraya çok
büyük hizmette bulunmuşumdur. Bundan da ayrıca gurur duyuyorum ve bu
nedenle bütün AK PARTİnin yapmış olduğu bu hizmetleri de
takdirle hepinize sunuyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Dağoğlu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir dakika, sırayla söz
vereceğim.
Sayın Elitaş, buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, konuşmacı kürsüde konuşurken
BAŞKAN Duyamıyorum Sayın Elitaş.
OKTAY VURAL (İzmir) Sizin
konuşmacınız.
BAŞKAN - Lütfen sessiz olursanız,
duyabileceğim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Dağoğlu, kürsüde
konuşurken muhalefet sırasından Meclis Başkan Vekilinin
dünkü yaptığı konuşma üzerinden laf attılar. Dün ben
AK PARTİ Grup Başkan Vekili olarak açıklamayı yaptım.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Şimdilik yok. dediniz değil mi?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bu, Sayın
Yakutun şahsi görüşüdür dedim, AK PARTİ ne programında ne
de gündeminde okulların kızlı erkekli
ayrılacağıyla ilgili bir konu olmadığını
ifade ettim.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Ama
şimdilik dediniz.
BAŞKAN Lütfen sessiz olalım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yani istedikleri
şeyi duymadıkları zaman hemen itiraz ediyorlar ve gürültüye
getiriyorlar. Açıkça söylüyorum: AK PARTİnin programında, AK
PARTİnin gündeminde okulların ayrılmasıyla ilgili
Sayın Yakutun söylediği şekilde herhangi bir
programımız yoktur.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Şimdilik yoktur.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Dün Sayın
Başbakan da
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Şimdilik yoktur.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Benim niyetimi okuma
kardeşim, sus!
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Topluma
karşı dürüst olun ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Senin niyetinin
karanlık olduğu belli. Sayın Başbakan da bunu
açıkladı. Bunu kalkıp da Sayın Yakuta sormaları
gerekirken AK PARTİ Grubuna -Sayın Yakut da açıkladı zaten,
Benim şahsi fikrimdir. dedi- özdeşleştirmek
haksızlıktır.
Bunu ifade etmek istedim.
Saygılar sunarım.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) O görüş de
sizin şahsi görüşünüzdür.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Elitaş,
kayda girmiştir.
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın İnce, buyurunuz.
MUHARREM İNCE (Yalova) Bizim milletvekili
arkadaşlarımızın sataşmada bulunmalarının
gerekçesi şudur: 2008de -biz bu filmi daha önce gördüğümüz için
ikinciyi seyretmek istemiyoruz- Konya Milletvekili Hüsnü Tuna açıklama
yaptı, Kamuda türban serbest olacak. dedi. Grup Başkan Vekili
Sayın Canikli geldi, Böyle bir düşüncemiz yok. dedi. Başbakan
çıktı, Rol biçmesin kimse kendine. dedi. Hüsnü Tunayı
disipline verdiler, erken konuşma cezası verdiler. Bugün de
Sadık Yakut böyle açıklayınca Bizim böyle bir düşüncemiz
yok. diyorlar ya
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Şimdilik ama.
MUHARREM İNCE (Yalova) Şimdilik.
Sadık Yakut, bizim gelecekteki
planımızı erken açıkladın. diye şimdilik
gizliyorlar, tıpkı Hüsnü Tunada olduğu gibi.
Bu ikiyüzlü siyasete dur demek için CHP milletvekilleri
laf attılar
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Her zaman atıyor
onlar, her zaman atıyorlar.
MUHARREM İNCE (Yalova)
Sadık Yakut
hakkında ne düşünüyorsun? dediler ama sayın milletvekili ne
yazık ki cevap veremedi buna.
Olay bundan ibaret.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın İnce,
kayda girmiştir.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, bakın
BAŞKAN Sayın Elitaş, gayet net kayda girdi
Muharrem İncenin söylediği de.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, müsaade eder misiniz.
Sayın Başkan, biz Anayasada bir
değişiklik yaptık kamuda başörtüsünü serbest
bırakmakla ilgili, Cumhuriyet Halk Partisi Anayasa Mahkemesine götürdü,
iptal ettirdi ve o Sayın Hüsnü Tunanın sözleri AK PARTİnin
kapatma davasında birinci sıradaydı ve o zamanki genel
başkan Şeriatın kestiği parmak acımaz. demişti.
Bugün ikiyüzlü siyaseti izleyenin kim olduğunu halk görüyor,
değerlendiriyor.
MUHARREM İNCE (Yalova) Hüsnü Tunaya neden ceza
verdiniz?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, böyle
olamayacak, lütfen
Kayda geçti hepsi.
Teşekkür ediyorum sizlere, konu gayet net olarak
anlaşılmıştır.
Sayın Vural, buyurunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Sadık Yakutun
konuşma yaptığı kürsü ve katıldığı
sıfat Türkiye Büyük Millet Meclisi Meclis Başkan Vekili
sıfatı, Meclisin Başkanına da vekâlet görevi var.
Dolayısıyla, oradaki sözlerin her şeyden önce bir siyasi
anlamı olduğu açık. O kürsüler kişisel görüşleri ifade
etme makamı değildir. O bakımdan, eğer bu konuda bir
şey varsa gerekli uyarıyı yapsınlar.
MUSTAFA ELİŞTAŞ (Kayseri) Grup
adına konuşma yetkisi yok, grup adına konuşan biziz.
BAŞKAN Evet, teşekkür ederiz.
Sayın Atıcı, buyurunuz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, bu kürsü kişisel
marifetlerimizin sergilendiği bir kürsü değil. Bu kürsü milletin
kürsüsüdür.
FATİH ŞAHİN (Ankara) Neye göre söz
veriyorsunuz Sayın Başkanım ya? Her çıkana söz
veriyorsunuz!
AYTUĞ ATICI (Mersin) Bizim sözlerimizin üzerine
bir tartışma başlamıştır. Ben gayet safiyane bir
şekilde, her milletvekili arkadaşımın, her
vatandaşımızın siyasi tercihi olabileceğini ve kendi
tercihine göre bu koltuklarda oturacağını düşünmüş bir
insanım. Sonrasında, gerek Başbakanın kızlı
erkekli evler konusu
FATİH ŞAHİN (Ankara) Başkanım,
böyle bir usul yok, lütfen!
AYTUĞ ATICI (Mersin)
gerek Sadık Yakutun
Kız-erkek ayrılmalıdır. söyleminden sonra
FATİH ŞAHİN (Ankara) Daha ne kadar
sürecek Sayın Başkan bu konuşma? Korsan konuşma
istemiyoruz. Meclisin bir usulü var, lütfen usulüne göre yönetin!
AYTUĞ ATICI (Mersin)
bazı vicdanlı
milletvekillerinin bundan üzüntü duymuş olabileceğini
söylemiştim.
FATİH ŞAHİN (Ankara) Böyle bir usul yok
Sayın Başkan, lütfen!
AYTUĞ ATICI (Mersin) Çok
yanılmışım. Hiç kimse üzüntü duymamış.
Oturduğunuz koltuklar size helal olsun.
MUSTAFA ELİŞTAŞ (Kayseri) Helal zaten.
Milletin alın teriyle verdiği anamızın ak sütü gibi helal
oylarla aldık biz onu.
EROL DORA (Mardin) Sayın Başkan
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Atıcı.
Sayın Dora, siz ne istiyorsunuz?
EROL DORA (Mardin) Konuşma hakkı istiyorum.
BAŞKAN Ne için?
EROL DORA (Mardin) MHPli sayın vekilimiz
Hristiyanlıkta kadın haramdır. dedi. Bu anlamda, birkaç
MUSTAFA ELİŞTAŞ (Kayseri) Ya
Hristiyanlığın meselesi o, ne alakası var?
BAŞKAN Ne dedi?
EROL DORA (Mardin) Hristiyanlıkta kadın
haramdır. dedi ve şu anda, şimdiki zaman kastedilmiş bir
cümledir.
BAŞKAN Biliyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) İslamiyette serbest de
Hristiyanlıkta haram!
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Dora.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
21.-
Mardin Milletvekili Erol Doranın, Eskişehir Milletvekili Ruhsar
Demirelin BDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
EROL DORA (Mardin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün MHPli sayın vekilimiz çocuk hakları ile
ilgili konuşurken Hristiyanlıkta kadın haramdır. dedi
yani şimdiki zamana göre bir cümle kullanmıştır.
Şimdi, Türkiye laik, demokratik, sosyal bir hukuk
devletidir ve Türkiye, Birleşmiş Milletler sözleşmelerini
imzalamış olan bir ülkedir. Dünyada yalnız Müslümanlık,
Hristiyanlık ve Musevilik mevcut değildir; Budistler vardır, Ezidiler
vardır ve ateistler vardır. Herkesin dini kendinedir.
Bilindiği gibi, bu üç din de Allahı tek Allah
olarak, tek Tanrı olarak kabul ediyor. Eğer Allah isteseydi hepimizi
tek inançta, tek renkte yaratabilirdi. Demek ki insanlara inanma özgürlüğü
vermiştir. Dolayısıyla, biz
Tabii ki her kişi kendi dinini
övebilir, bu onun doğal hakkıdır. Her topluluğa göre, her
şahsa göre kendi inancı kendisi açısından kutsaldır.
Dolayısıyla, bir kişi özellikle laik, demokratik, bir ülkede ve
Mecliste kendi dinini överken saygıyla karşılıyoruz ama
-yani şimdiki zamana göre kullanılmış bir cümle
olduğundan dolayıdır- tutanaklarla aynı,
Hristiyanlıkta kadın haramdır. demesiyle ben inanıyorum
ki bizi izleyen Hristiyan vatandaşlarımız ve evrensel düşünceye
sahip olan bütün insanlarımız bundan mağduriyet
duyacaklardır. Bunu sayın Genel Kurula bildirmek istedim.
Teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Dora.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu önerisini
oylarınıza sunacağım
III.- Y O K L A M
A
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi vardır, talebi yerine
getireceğim.
Sayın İnce, Sayın Atıcı,
Sayın Özel, Sayın Öğüt, Sayın Ekinci, Sayın
Işık, Sayın Özkan, Sayın Kurt, Sayın Acar, Sayın
Özdemir, Sayın Öz, Sayın Genç, Sayın Köktürk, Sayın
Yalçınkaya, Sayın Haberal, Sayın Havutça, Sayın Güven,
Sayın Demiröz, Sayın Öztürk, Sayın Seçer.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur, beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.52
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
17.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 20nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu önerisinin
oylamasından önce yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım
ve iki dakika süre vereceğim.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, yapılan ikinci yoklamada da
toplantı yeter sayısı bulunamadığından, sözlü
soru önergeleri ile alınan karar gereğince, kanun tasarı ve
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek üzere 26 Kasım 2013 Salı günü saat 15.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 17.03