TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
34üncü
Birleşim
17
Aralık 2013 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I. GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- 2014
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/832) (S.
Sayısı: 506)
2.- 2012
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2012
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2012 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Maliye Bakanlığı ve
İçişleri Bakanlığı Tarafından Sayıştaya
Gönderilen Genel Faaliyet Raporları ile Bu Raporlara İlişkin
Sayıştay Değerlendirmesini İçeren 2012 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2012
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2012 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/798, 3/1275, 3/1277, 3/1278, 3/1279) (S. Sayısı: 507)
A) GENÇLİK
VE SPOR BAKANLIĞI 1) Gençlik ve Spor
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Gençlik ve Spor
Bakanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
B) SPOR GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ 1) Spor Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Spor Genel
Müdürlüğü 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
C)
YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU 1) Yükseköğrenim Kredi
ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Yükseköğrenim Kredi
ve Yurtlar Kurumu 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
Ç) MALİYE
BAKANLIĞI 1) Maliye
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Maliye
Bakanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
D) GELİR
İDARESİ BAŞKANLIĞI 1) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
E) KAMU
İHALE KURUMU 1) Kamu İhale Kurumu
2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Kamu İhale Kurumu
2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
F)
ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI 1) Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi 2) Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı 2012 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı |
G) KAMU
GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU 1) Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi 2) Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumu 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
Ğ)
GELİR BÜTÇESİ |
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Adıyaman Milletvekili Muhammed
Murtaza Yetişin 506 sıra
sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 507 sıra
sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının on ikinci tur
görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
2.-
Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, Bitlis Milletvekili Vedat Demirözün
506 sıra sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 507
sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının on
ikinci tur görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Sakarya Milletvekili Engin
Özkoçun 506 sıra sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 507
sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının on
ikinci tur görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
4.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
5.-
İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin 506 sıra
sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 507 sıra
sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının on ikinci tur
görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı
konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
6.-
Antalya Milletvekili Mehmet Günalın, Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin 506 sıra sayılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 507 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının on ikinci tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşması sırasında MHP
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
7.-
Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin, Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin 506 sıra sayılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 507 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının on ikinci tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşması sırasında BDP
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
8.-
İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdunun, Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin 506 sıra sayılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 507 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının on ikinci tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
9.-
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıçın, Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmakın yaptığı
açıklaması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
10.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Konya Milletvekili Faruk
Balın yaptığı açıklaması sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
11.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Isparta Milletvekili S.
Nevzat Korkmazın 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 3üncü maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında
şahsına ve Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
12.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
13.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Manisa Milletvekili Hasan
Örenin 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 4üncü maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Ankara Gölbaşı
yakınlarında askerî eğitim uçuşu yapan bir helikopterin
yüksek gerilim hattına çarparak düşmesi sonucu 4 askerin şehit
olmasına ilişkin açıklaması
2.-
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, Ankara Gölbaşı
yakınlarında askerî eğitim uçuşu yapan bir helikopterin
yüksek gerilim hattına çarparak düşmesi sonucu 4 askerin şehit
olmasına ilişkin açıklaması
3.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Ankara Gölbaşı
yakınlarında askerî eğitim uçuşu yapan bir helikopterin
yüksek gerilim hattına çarparak düşmesi sonucu 4 askerin şehit
olmasına ilişkin açıklaması
4.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, Ankara Gölbaşı
yakınlarında askerî eğitim uçuşu yapan bir helikopterin
yüksek gerilim hattına çarparak düşmesi sonucu 4 askerin şehit
olmasına ilişkin açıklaması
5.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Van Milletvekili Özdal Üçere
16/12/2013 tarihli 33üncü Birleşimde verilen kınama cezasına
ilişkin açıklaması
6.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Van Milletvekili Özdal Üçere
16/12/2013 tarihli 33üncü Birleşimde verilen kınama cezasına
ilişkin açıklaması
7.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Van Milletvekili Özdal Üçere
kullanmadığı bir cümle üzerine kınama cezası
verildiğine ve bu durumun düzeltilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
8.-
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, Van
Milletvekili Özdal Üçerin geçen tutanak hakkında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerin Anayasaya aykırı
olduğuna ve Meclisten özür dilemesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
9.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Van Milletvekili Özdal
Üçerin geçen tutanak hakkında yaptığı
konuşmasının da kınama cezasını
gerektirdiğine ilişkin açıklaması
10.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, bütçe görüşmelerinin,
bütçeyi yapan iradeye güvenin kalmadığı bir ortamda
yapıldığına ilişkin açıklaması
11.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi, Antalya Milletvekili Mehmet Günal, Hakkâri Milletvekili
Adil Zozani ve İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdunun sataşma
nedeniyle yaptıkları konuşmalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
12.-
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmakın, Gençlik ve Spor Bakanı
Suat Kılıçın 506 sıra sayılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 507 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının on ikinci tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
13.- Konya Milletvekili Faruk Balın, Ankara Milletvekili Tülay
Selamoğlunun 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 3üncü maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
14.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, vergi denetiminde zaman
zaman siyasi müdahalenin söz konusu olduğuna ve Çağdaş
Yaşamı Destekleme Derneğine kurumlar vergisi
tarhiyatının kanuni olmadığına ilişkin
açıklaması
VII.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR
1.-
Van
Milletvekili Özdal Üçerin, 16/12/2013 tarihli 33üncü Birleşimdeki
bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması
VIII.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Şükran Güldal Mumcunun, Bingöl
Milletvekili İdris Balukenin Van
Milletvekili Özdal Üçere kullanmadığı bir cümle üzerine
kınama cezası verildiği ve bu cezanın geri
alınması gerektiğiyle ilgili açıklamasına ilişkin
konuşması
2.-
Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Şükran Güldal Mumcunun, Bingöl
Milletvekili İdris Balukenin Başkanlığa yazılı
başvurusu üzerine İç Tüzükün 155inci maddesi gereğince
inceleme başlatılacağına ilişkin konuşması
IX.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.-
Başkanlıkça,
görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif etmiş bulunan
Hırvatistan Parlamentosu Turizm Komisyonu Başkanı ve
Hırvatistan-Türkiye Dostluk Grubu Başkanı Goran Beus Richemberg
ve beraberindeki heyete Hoş geldiniz. denilmesi
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin, 2002-2013 yılları arasında TBMM ile
bağlı kurum ve kuruluşların kamu ihale mevzuatından
istisna sağlanarak yapılan ihalelere ilişkin sorusu ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakutun cevabı (7/32191)
2.- İzmir
Milletvekili Erdal Aksüngerin, TBMM arşivlerinin dijital ortama
aktarılması konusunda yapılan ihaleyle ilgili iddialara
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Sadık Yakutun cevabı (7/32194)
3.-
İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşinin, İçtüzüğün 37.
maddesi uyarınca TBMM Başkanlığınca doğrudan
Genel Kurul gündemine alınmak üzere Danışma Kuruluna götürülen
KHKlara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Sadık Yakutun cevabı
(7/32551)
4.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Sayıştayın
bazı kamu kurumlarının 2012 yılı hesaplarını
denetleyememesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı (7/32556)
5.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun,
Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarda
çalışan taşeron işçilerin sayısı ile mali
haklarına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı (7/33352)
6.-
Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın, TBMM personeli ve basın
mensuplarının kullanımı için planlanan çipli kartlara
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Sadık Yakutun cevabı (7/35032)
17
Aralık 2013 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 10.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP
ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Dilek YÜKSEL (Tokat)
-----
0 -----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 34üncü Birleşimini
açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.
Gündemimize göre 2014
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2012
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki
görüşmelere devam edeceğiz.
Program uyarınca
bugün bir tur görüşme yapacağız. Turdan sonra ise 2014
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı 8inci maddesine
kadar görüşülecektir.
12nci turda Gençlik ve Spor Bakanlığı,
Spor Genel Müdürlüğü, Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu, Maliye
Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı,
Kamu İhale Kurumu, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun bütçe ve
kesin hesapları ile Gelir Bütçesi yer almaktadır.
IV.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- 2014
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/832) (S.
Sayısı: 506) (*)
2.- 2012
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2012
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2012 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Maliye Bakanlığı ve
İçişleri Bakanlığı Tarafından Sayıştaya
Gönderilen Genel Faaliyet Raporları ile Bu Raporlara İlişkin
Sayıştay Değerlendirmesini İçeren 2012 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2012
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2012 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/798, 3/1275, 3/1277, 3/1278, 3/1279) (S. Sayısı: 507) (*)
A) GENÇLİK
VE SPOR BAKANLIĞI 1) Gençlik ve Spor
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Gençlik ve Spor
Bakanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
B) SPOR GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ 1) Spor Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Spor Genel
Müdürlüğü 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
C)
YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU 1) Yükseköğrenim Kredi
ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Yükseköğrenim Kredi
ve Yurtlar Kurumu 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
Ç) MALİYE
BAKANLIĞI 1) Maliye
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Maliye
Bakanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
D) GELİR
İDARESİ BAŞKANLIĞI 1) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
E) KAMU
İHALE KURUMU 1) Kamu İhale Kurumu
2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Kamu İhale Kurumu
2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
F)
ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI 1) Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi 2) Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı 2012 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı |
G) KAMU
GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU 1) Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi 2) Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumu 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
Ğ)
GELİR BÜTÇESİ |
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerindedir.
Turda
yer alan bütçelerle ilgili soru sormak isteyen milletvekilleri sisteme
girebilirler.
Şimdi
2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının
Gelir ve Finansman başlıklı 2nci maddesini okutuyorum:
Gelir ve finansman
MADDE 2 - (1) Gelirler: Bu Kanuna bağlı (B)
işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna
ekli;
(I) sayılı cetvelde yer alan genel
bütçenin gelirleri 394.634.401.000 Türk Lirası,
(II) sayılı cetvelde yer alan özel
bütçeli idarelerin gelirleri 7.222.934.000 Türk Lirası öz gelir,
41.928.551.000 Türk Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 49.151.485.000
Türk Lirası,
(III) sayılı cetvelde yer alan
düzenleyici ve denetleyici kurumların gelirleri 2.984.186.000 Türk
Lirası öz gelir, 19.658.000 Türk Lirası Hazine yardımı
olmak üzere toplam 3.003.844.000 Türk Lirası,
olarak tahmin edilmiştir.
(2) Finansman: Bu Kanuna bağlı (F)
işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna
ekli (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin net
finansmanı 76.000.000 Türk Lirası olarak tahmin edilmiştir.
BAŞKAN Şimdi,
on ikinci turda söz alan sayın milletvekillerinin adlarını
okuyorum:
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına: İstanbul Milletvekili Osman Aşkın Bak,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay, Zonguldak Milletvekili Özcan
Ulupınar, Amasya Milletvekili Avni Erdemir, Ağrı Milletvekili
Ekrem Çelebi, Adıyaman Milletvekili Muhammed Murtaza Yetiş, Gaziantep
Milletvekili Mehmet Erdoğan, Gümüşhane Milletvekili Feramuz Üstün,
Yozgat Milletvekili Ertuğrul Soysal, Kayseri Milletvekili Ahmet Öksüzkaya,
Bitlis Milletvekili Vedat Demiröz.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına konuşacak olan sayın milletvekilleri: Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç, Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu,
Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, İstanbul Milletvekili Aykut
Erdoğdu, İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına konuşacak sayın milletvekilleri: Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak, Manisa Milletvekili Erkan Akçay, Kütahya
Milletvekili Alim Işık.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına konuşacak olan milletvekilleri: Hakkâri
Milletvekili Esat Canan, Van Milletvekili Özdal Üçer, Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan.
Şahısları
adına: Lehine Adana Milletvekili Mehmet Şükrü Erdinç, aleyhine
İstanbul Milletvekili Ayşe Eser Danışoğlu.
Şimdi Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına ilk konuşmacı İstanbul
Milletvekili Osman Aşkın Bak.
Buyurunuz Sayın Bak.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Gençlik ve Spor Bakanlığının 2014
yılı bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Genç nüfusa sahip olan
ülkemizde hiç şüphesiz Gençlik ve Spor Bakanlığı son derece
kritik görev ve sorumluluklar üstlenmektedir. Gençlik ve Spor
Bakanlığımızca gençliğe ve spora yönelik
yatırımlar yapılmakta ve ülkemizin gelecek kuşaklarına
her alanda en iyi olanaklar sağlanmaktadır.
Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğanın sporcu geçmişi
ve gençlere verdiği önem herkesin malumudur. Sayın
Başbakanımızın da destek ve direktifleriyle Türkiye
spordaki yükselişini hız kesmeden devam ettirmektedir. Daha önce 4
kez aday olduğumuz olimpiyat oyunları ev sahipliğinde 2020
Olimpiyat Oyunları oylamasında ilk kez finale kalınmıştır.
Yunanistanın ekonomik nedenlerle düzenleyemediği 17nci Akdeniz
Oyunlarına rekor sürede hazırlanarak oyunlar tarihindeki en
başarılı organizasyonu gerçekleştirdik. Türkiye Akdeniz
Oyunlarında 24 branşta 47 altın, 44 gümüş ve 37 bronz olmak
üzere toplam 128 madalya kazanarak oyunlar tarihinde ilk kez ikinci olmuş
ve büyük bir başarıya imza atmıştır.
Bakanlığımız
özellikle tesisleşme alanında büyük bir atılım
gerçekleştirmiş ve birçok şehrimizde modern tesisleri
halkımızın hizmetine sunmuştur ve sunmaya devam etmektedir.
Tesisleşme hamlesinin yanı sıra amatör spor kulüplerine verilen
destek de artırılmıştır. Yaklaşık 10 bin
spor kulübümüze ayni ve nakdi toplam 30 milyon liralık yardım
sağlanmıştır. Ayrıca sporu tabana yayma amacıyla
okullardaki spor faaliyetleri geliştirilmiş ve okul spor faaliyetlerindeki
branş sayısı 21den 31e, bu faaliyetlere katılan
öğrenci sayısı da 582.961den 687.148e
ulaşmıştır. Sporda başarılı olan Amerika
Birleşik Devletleri gibi ülkelerde uygulanan üniversiteler arası
müsabaka sisteminin bir benzeri ÜNİLİG adıyla ülkemizde de
düzenlenmeye başlamıştır. 9 branşta düzenlenen ve
hızla büyüyen organizasyona 2013-2014 sezonunda, henüz ikinci
yılı olmasına rağmen, 106 üniversiteden 6.127
öğrencimiz iştirak etmiştir. ÜNİLİG hem performans
sporunun gelişimine hem de üniversite kampüslerine taşınan spor
heyecanıyla üniversite gençliğinin spor kültürünün gelişimine
katkı sunmaktadır.
Performans
sporunun geliştirilmesi ve ülkemizin uluslararası spor
müsabakalarında daha iyi sonuçlar alması için Sportif Yetenek Tarama
Projesi, Olimpiyat Hazırlık Merkezleri ve Olimpiyat Enstitüsü
projeleri hayata geçirilmektedir. Bu projeler sayesinde 5 milyon
çocuğumuzun yetenek taramaları yapılacak, sportif
başarısını kanıtlamış gençlerimizin daha iyi
imkânlarla ve bilimsel metotlarla başta olimpiyat oyunları olmak
üzere, uluslararası müsabakalara hazırlanmaları
sağlanacaktır. 2013 yılında ülkemizde düzenlenen Mersin
17nci Akdeniz Oyunları, WTA Dünya Kadınlar Tenis
Şampiyonası, Dünya Okçuluk Kupası, U20 Futbol Dünya Kupası
organizasyonları başarıyla tamamlanmıştır. 2014
yılında da Dünya Kadınlar Basketbol Şampiyonası,
Ritmik Jimnastik Dünya Şampiyonası, Eskrim Büyükler Dünya Kupası
gibi birçok organizasyona çeşitli şehirlerimizde ev sahipliği
yapılacaktır.
Bakanlığımız, 2014 yılı
bütçe sunumu incelendiğinde talep edilen 6 milyar 926 milyon 113 bin
liralık bütçenin 5 milyar 862 milyon 584 bin lirası yani
yaklaşık yüzde 85inin YURTKURa ayrıldığını
görmekteyiz. YURTKUR bütçesinin de neredeyse yarısı öğrencilerimize
burs ve kredi olarak ödenmektedir. Gençlik ve Spor
Bakanlığımızın yürüttüğü faaliyetlere
ilişkin birtakım sayısal verileri sizlerle paylaşmak
istiyorum: Ülke genelinde gençlik merkezi sayısı 171dir. Bu
merkezlerin aktif üye sayısı Bakanlığımızın
kuruluşuyla birlikte 65 binden 421 bine çıkmıştır. Bu
merkezlerden faydalanan gençlerimiz, güzel sanatlardan bilim ve teknolojiye,
sosyal sorumluluk çalışmalarından basın ve yayın
faaliyetlerine, spor etkinliklerinden geleneksel el sanatları
çalışmalarına ve doğal çevreyi koruma faaliyetlerine kadar
birçok alanda hizmet almaktadır.
Gençliğimiz için düzenlenen gençlik şurası
çalışmaları vardır. Ardından, gençliğimizin
sorunlarının tespiti ve gençlerimizin arasındaki sosyal
dayanışma ve farkındalığın artırılması
için on binlerce gencimizin katıldığı gençlik kampları
düzenlenmiştir. Gençlik lideri eğitimi çalışmaları,
gençlik trenleri, Türkiye Akdeniz Gençlik Barış Gemisi gibi
uluslararası organizasyonlar Bakanlığımızca
düzenlenmiştir. Bu çalışmalardan dolayı Sayın
Bakanımızı ve ekibini tebrik ediyorum.
Bir de hepimizi üzen sporda doping gibi toplumsal
sorunlara yönelik olarak da kararlı bir şekilde mücadele
edilmektedir. Türk sporunda doping sorununu araştırmak üzere kurulan
Meclis araştırma komisyonumuz çalışmalarını
titizlikle sürdürmektedir. Komisyonumuzun çalışmalarında ilgili
bakanlıklar, sporcular ve ilgili paydaşlar dinlenmektedir. Bu
hizmetlerin artarak devam etmesi için Gençlik ve Spor
Bakanlığına verilecek 2014 bütçesinin milletimize
hayırlı olmasını diliyorum, saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Bak.
Uşak Milletvekili, Mehmet Altay.
Buyurunuz
Sayın Altay. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ALTAY (Uşak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2014 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesi
üzerine grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
heyetimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, ülkemiz, son on yılda ekonomik ve sosyal alanda büyük bir
ilerleme gösterdiği gibi, sporda tesisleşme ve uluslararası spor
organizasyonları düzenlemede de başarılı bir performans
sergilemiştir. Nüfusunun yarısı 30 yaşın altında
olan ülkemiz, Avrupada genç nüfusun toplam nüfusa oranının en yüksek
olduğu ülkedir. Gençlik ve Spor Bakanlığımız da sahip
olduğumuz bu genç nüfusun ilgi, ihtiyaç ve sorunlarını
saptamakta, sosyal ve sportif alanlarda destekleyici politikalar oluşturmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, Gençlik ve Spor Bakanlığımızca son
yıllarda gençlere yönelik burs, kredi ve barınma imkânları iyileştirilmiş,
beslenme yardımları artırılmıştır. Yeni yurt
binalarının yapımı ve kiralama yoluyla yurt kapasitesinin
artırılmasına yönelik çalışmalar devam etmektedir.
Yurtlarımızda kalan gençlerimiz için sosyal, kültürel ve sportif
faaliyetlerle, sosyal ve kişisel gelişimlerine yönelik
çalışmalara da ağırlık verilmektedir. Bilgi ve
teknoloji çağında gençlerimizin bu imkânları en üst seviyede
kullanmaları amacıyla, yurtlarımızda kalan tüm
öğrencilerimize ücretsiz İnternet erişimi
sağlanmıştır. Nitekim, bu özelliklere sahip yeni nesil
yurtlardan bir tanesi de 2012 Eylül ayında hizmete açılmış
olan Uşak öğrenci yurdudur.
Değerli
milletvekilleri, iyileştirilen burs ve kredi imkânları çerçevesinde,
2002 yılında 451.550 öğrenciye öğrenim kredisi
verilmekteyken, 2013 yılında yurt içinde ve yurt
dışında toplam 871.537 öğrenciye öğrenim kredisi,
432.572 öğrenciye burs olmak üzere 1 milyon 304 bin 109 öğrenciye
burs ve kredi imkânı verilmektedir. 2002 yılında
öğrencilere ödenen aylık burs kredi miktarı 45 TL iken, 2014
yılı itibarıyla 300 TL olmuştur. Yurtlarda kalan
öğrencilerimize aylık 201 TL beslenme yardımı ile bu miktar
501 TLye kadar çıkmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye genelinde yüzme havuzları, futbol sahaları,
gençlik merkezleri, spor salonları, atletizm pistleri ve benzeri spor
tesislerinin yapımı, mevcut spor tesislerinin bakım ve
onarımı, modernizasyonu gerçekleştirilmeye devam etmektedir.
Ayrıca, ülkemizin ev sahipliğini üstlendiği çeşitli
uluslararası spor organizasyonlarında kullanılmak üzere ilave
spor tesisleri de yapılmaktadır. Bakanlığa tahsis edilen
ödeneklerle 2013 Yılı Yatırım Programında 48 adet
yüzme havuzu, 267 adet futbol sahası, 155 adet gençlik merkezi, 193 adet
spor salonu, 21 adet atletizm pisti, 25 adet TOKİ ve belediyelerle
protokol kapsamında yürütülen stadyum ve 80 adet diğer spor tesisleri
olmak üzere toplam 789 adet proje yürütülmektedir. Bu kapsamda, seçim çevrem
olan Uşak ilimizde de Uşak kapalı spor salonu olmak üzere birçok
yatırım programa alınmış durumdadır.
Değerli
milletvekilleri, seçim bölgem olan Uşak, ata sporumuz cirit dalında
Türkiyede en fazla sporcu ve takıma sahip olan ilimizdir. Bayan ve erkek
cirit takımları ile Uşak, ata sporumuz olan ciritin
yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılması yönünden
çok önemli bir görev üstlenmektedir. Bu kapsamda, Uşakta cirit
sahası yapımı 2014 Yatırım Programına
alınmış ve projelendirme çalışmaları devam
etmektedir.
Değerli
milletvekilleri, Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesi
görüşülürken seçim bölgem olan Uşak ilimizin gururu Uşak Sportif
Basketbol Takımından da söz etmeden geçemeyeceğim. Zira,
takımımız, bu sene amatör bir ruhla yükseldiği Beko
Basketbol Liginde, isim sponsoru dahi olmadan, çok mütevazı bir bütçeyle
büyük başarılara imza atmaktadır. Bu bağlamda, Sayın
Bakanımıza, Uşak Sportif Basketbol Takımına bugüne
kadar ki desteklerinden dolayı özellikle teşekkür ediyorum.
İnşallah, bundan sonra da artarak devamını özellikle
temenni ediyor, bu duygu ve düşüncelerle 2014 yılı bütçemizin
ülkemize ve milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Altay.
Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Ulupınar.
AK PARTİ GRUBU ADINA ÖZCAN ULUPINAR (Zonguldak)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gençlik ve Spor
Bakanlığı 2014 yılı bütçe görüşmeleri üzerine
grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Gençlik ve Spor Bakanlığımız,
özellikle nüfusumuzun yüzde 42sini oluşturan 24 yaşın
altındaki gençlerimize hak ettiği önemi vermek üzere, daha önce
çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından yürütülen gençliğe
yönelik hizmetlerin tek bir çatı altında toplanması ve
koordinasyonunun sağlanması amacıyla kurulmuştur. Bu
hizmetlerin yürütülmesinde Bakanlık bünyesinde Gençlik Hizmetleri Genel
Müdürlüğü, Proje ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü, Eğitim, Kültür
ve Araştırma Genel Müdürlüğü oluşturulmuştur.
Bakanlığa bağlı kuruluşlar ise Spor Genel
Müdürlüğü, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel
Müdürlüğü ve Spor Toto Teşkilat
Başkanlığıdır.
Gençlik merkezleri, gençlerin ilgi ve istekleri
doğrultusunda gençlerin serbest zamanlarını verimli bir
şekilde değerlendirmeleri, gençleri zararlı
alışkanlıklara karşı bilinçlendirmek ve zararlı
alışkanlıklardan uzak tutmak amacıyla sanatsal, sosyal,
kültürel, eğitsel ve sportif faaliyetler, tarihî ve kültürel geziler,
kamplar düzenleyen merkezlerdir. 2002de gençlik merkezi sayısı 102,
üye sayısı 19.919 iken, 2013te gençlik merkezi sayısı 170,
üye sayısı 401.424e yükselmiştir.
2002de aylık öğrenim kredisi 45 TL iken, 2014 Ocak
ayı itibarıyla öğrenim kredisi 300 TLye, yüksek lisans
öğrencisine 600 TLye, doktora öğrencisine 900 TLye, beslenme
yardımı 220 TLye yükseltilmiştir, öğrenim harcı
kaldırılmıştır.
Kredi Yurtlar Kurumunun 2002 yılında 77 il ve
59 ilçede 188.187 olan yatak kapasitesi 2013 yılında 81 il, 145 ilçe
ve 2si Kuzey Kıbrısta olmak üzere 310 bine ulaşmış,
yüzde 60-70 olan doluluk oranı yüzde 90a çıkmıştır.
YURTKUR,
sosyal devlet anlayışı gereğince şehit, gazi ve terör
nedeniyle köyleri boşaltılanlara, anne ve babası vefat edenlere,
öğrenimlerini yetiştirme yurdunda ve Darüşşafaka Lisesinde
barınarak tamamlayanlara, yüzde 40ın üzerinde vücut fonksiyonu
kaybı olanlar ile malul aylığı alanların
çocuklarına 2011 yılından itibaren kayıtsız
şartsız burs vermeye başlamıştır. Ayrıca, bu
öğrencilerden yurt ücreti de alınmamaktadır.
Ülkemiz,
son yıllarda çok büyük organizasyonlara ev sahipliği
yapmıştır. Son yıllarda gerçekleştirilen en büyük
yatırımların başında Mersin 2013 Akdeniz Oyunları
gelmektedir. Mersinde yaklaşık 210 milyon TLlik yatırım
yapılmıştır.
Bakanlığımızın
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgemizde de yürüttüğü projeleri
bulunmaktadır; spor salonu, gençlik merkezleri, kayak tesisleri, sentetik
yüzeyli atletizm pisti olmak üzere toplamda 40 projesi devam etmektedir.
Gençlik
ve Spor Bakanlığımızın Zonguldak ilimizde
yapımı tamamlanan ve devam eden projelerine değinmek istiyorum:
Zonguldak Merkez Spor Salonu bin seyirci kapasiteli olup yapımı devam
etmektedir. İlimiz Merkez Kapalı Yüzme Havuzu 500 seyirci kapasiteli
olup arazi temini yapılmış, zemin etüt
çalışmaları devam etmektedir.
Yine,
ilimiz merkezinde yapılması planlanan gençlik merkezinin
sözleşmesi imzalanmış olup yer teslimi
yapılmıştır.
Alaplı
Gümeli Spor Salonu ihalesi ve yer teslimi yapılmıştır.
Alaplı Çim Yüzeyli Futbol Sahası hizmete sunulmuştur. Yine,
Alaplıda 500 kapasiteli öğrenci yurdunun inşaatı bitme
aşamasında olup kısa sürede hizmete sokulması
planlanmaktadır.
Devrek
Stadyumu tribün yapımı, Devrek Çim Yüzeyli Futbol Sahası ve 300
kapasiteli öğrenci yurdunun ihalesi yapılmıştır.
Çaycuma
gençlik merkezinin proje çalışmaları tamamlanmış,
ihalesi ve yer teslimi yapılmıştır.
Kilimli
gençlik merkezi zemin etüt çalışmaları yapılmış,
ihale işlemleri devam etmektedir.
Kandilli
Çim Yüzeyli Futbol Sahası yapımı tamamlanmıştır.
Ereğli
gençlik merkezi arsa tespiti yapıldı, ihale
aşamasındadır.
2003
yılı itibarıyla Zonguldak merkez ve ilçelerimizdeki
yurtların öğrenci kapasitesi 1.394 iken bugün itibarıyla bu
sayı 3.367dir. 2003 yılında Zonguldakta 74, Çaycumada 568,
2004 yılında Zonguldakta 154, 2005 yılında Devrekte 140,
2006 yılında Ereğlide 356, 2010 yılında Zonguldakta
bin öğrenci kapasiteli yurtlarımız hizmete
açılmıştır.
Gençlik
ve Spor Bakanlığımızın bütün yurt genelinde
yaptığı yatırımlar hızla devam etmektedir.
Bu
duygu ve düşüncelerle Gençlik ve Spor
Bakanlığımızın 2014 yılı bütçesinin
hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Ulupınar.
Amasya
Milletvekili Avni Erdemir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Erdemir.
AK
PARTİ GRUBU ADINA AVNİ ERDEMİR (Amasya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2014 yılı Spor Genel
Müdürlüğü ve Kredi Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü bütçeleri üzerine
AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, gençlerimiz bizim en büyük zenginliğimiz, en büyük
gücümüzdür ve en önemli güvencemizdir. Şükürler olsun ki genç ve dinamik
nüfusumuzla gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin gıptayla
baktığı bir ülke konumundayız. Bu zenginliğimizin
farkında olan AK PARTİ Hükûmeti, Türkiyenin dinamik gücünü temsil
eden gençliğimizi ülkemizin kalkınması ve gelişmesi
hususunda önemli bir kaynak olarak görmüş, gençlerimizin aile içinde, yaşadıkları
çevrede, okullarda ve sosyal mekânlarda iyi yetişmeleri, bilinçli birey
olmaları, kültür ve sporla ruh ve bedenlerini zenginleştirmeleri için
çok önemli hizmetler gerçekleştirmiştir.
Her
şeyden önemlisi, ülkemiz, AK PARTİ iktidarı döneminde uluslararası
spor organizasyonu yapabilme potansiyelini geliştirmiş, bu
organizasyonlara ev sahipliği yapmış ve dev uluslararası
organizasyonların önemli merkezlerinden biri hâline gelmiştir.
İktidar olarak bu büyük organizasyonları ülkemiz için fırsata
dönüştürdük ve cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir spor tesisi yapma
hamlesi başlattık. Yüzme havuzu olmayan il, spor tesisi olmayan ilçe
kalmasın istiyoruz. Sadece 2013 Yılı Yatırım
Programıyla 789 spor tesisi projesi yürütüyoruz. Yine, 155 gençlik
merkezini yatırım programına aldık, yapımları
hızla devam etmektedir.
Değerli
milletvekilleri, iktidarımız döneminde yüksek öğrenim gören
öğrencilerimiz için de önemli yenilikler, önemli fırsatlar, önemli
imkânlar sunduk. Yurt binası sayısını 193ten 368e, yatak
kapasitesini de 188 binden 311 bine çıkardık. Kısaca, 2003ten
günümüze ilave 149 bin yatak kapasiteli yurt binası hizmete açtık.
Gençlerimiz her şeyin en iyisine, en güzeline, en kalitelisine
layıktır anlayışıyla yurt binalarının
konforunu artırdık. Bunun için yurtlarımızda
koğuş sisteminden oda sistemine, ranza sisteminden bazalı
sisteme geçtik. Odaları 1 ve 3 kişilik, içerisinde banyo, tuvalet,
mini buzdolabı bulunan bir konforda oluşturduk. Geçtiğimiz yıl
itibarıyla, bütün yurtlarımıza fiber İnternet ağı
kurarak yurtlarda kalan öğrencilerimizi ücretsiz İnternetle
buluşturduk. Kredi ve Yurtlar Kurumuna bağlı yurtlarda kalan
öğrencilerimize 2002 yılında aylık 15 lira beslenme
yardımı yapılırken biz beslenme yardımını 1
Ocak 2014 itibarıyla 220 liraya çıkardık. Gençlerimize olan
muhabbet ve ilginin sonucu olarak, yıllardır uygulanan üniversite
harçlarını yine biz kaldırdık. 2002 yılında
451.550 öğrenciye öğrenim kredisi veriliyordu, hiçbir öğrenci burs
alamıyordu. Biz bugün sadece 432 bin öğrenciye
karşılıksız burs, 871 bin öğrenciye kredi veriyoruz ve
isteyen her öğrenci iktidarımız döneminde kredi alabiliyor. 2002
yılında lisans öğrencilerine ödenen aylık burs ve kredi
miktarı 45 lira iken, 1 Ocak 2014 itibarıyla bunu 300 liraya
yükselttik.
Değerli
milletvekilleri, burada bir hususu paylaşmak istiyorum: Geçmiş
yıllarda yurtların doluluk oranı yüzde 70leri geçmez iken bugün
yüzde 90ların üstüne çıkmıştır. Geçmişte
öğrenciler zorunlu olmadıkça yurtlarda kalmak istemezken hizmet
kalitesi ve sunumundaki artışla birlikte öğrencilerimiz
yurtlarda kalmak için can atar hâlâ gelmiştir. Öğrencilerimizin
memnuniyeti artmıştır. Bu durum bizi de memnun etmektedir çünkü
biz inanıyoruz ki geleceğin Türkiyesini inşa edecek olan bu
gençlerimiz ne kadar iyi şartlarda yetişirse ülkemizin bahtı da
o kadar açık olacaktır.
Bu
anlayışla, bütçemizin ülkemiz, milletimiz ve gençlerimiz için hayırlı
olmasını diliyor, bu hizmetlerin gerçekleşmesinde emeği
geçen, başta Sayın Başbakanımız olmak üzere
Bakanımıza ve çalışma arkadaşlarına teşekkür
ediyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Erdemir.
Ağrı
Milletvekili Ekrem Çelebi
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Çelebi.
AK
PARTİ GRUBU ADINA EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gelir bütçesi üzerinde AK PARTİ
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, tüm dünyada, IMF başta olmak üzere, birçok kuruluşun
Türkiye ekonomisiyle ilgili değerlendirmeler yaptığını
hepimiz bilmekteyiz. Sizlere uluslararası kuruluşlar tarafından
Türkiye'nin gerek ekonomik performansı gerek ihracat performansıyla
ilgili olarak birkaç hususu aktarmak istiyorum: AK PARTİ hükûmetleri
olarak yürütülen gelir politikalarının temel amaçları, vergi
sisteminde etkinlik ve adaletin artırılması, kayıt
dışı ekonomiyle mücadele, makroekonomik istikrarın
korunması, yurt içi tasarrufların artırılması,
istihdam, yatırım ve rekabetçiliğin artırılması,
bölgesel ve sosyal gelişmişlik farklarının
azaltılması, çevresel ve sosyal politikaların desteklenmesidir.
Türkiye, on bir yıllık AK PARTİ Hükûmetleri döneminde, sadece
2002 yılına göre değil, sadece 2001 ekonomik krizine göre
değil, önceki tüm hükûmetlere nazaran çok daha başarılı bir
performans sergilemiş, yapılanlara katbekat fazlasını
eklemiş, Türkiyeyi ilklerle, rekorlarla
tanıştırmıştır.
Türkiye
şu anda dünyada en çok döviz rezervi bulunan 20nci ülke.
Değerli
arkadaşlar, özellikle bir hususa dikkatinizi çekmek istiyorum. Bundan on
bir yıl, on iki yıl, on beş yıl veya yirmi yıl
öncesini düşünün. IMFden 500 milyon dolar gelecek. diye gazeteler
manşet atardı. Türkiye'nin özellikle o dönemde bir şefi
vardı, hepiniz benden çok daha iyi bilirsiniz, Carlo Cottarelli Türkiyeye
gelecek, Hazinemizi inceleyecek, mali politikalarımızı
denetleyecek; ki, o da eğer başarılı bulursa 500 milyon
dolar, 1 milyar dolar krediyi serbest bırakacak. Ertesi gün veya bir hafta
süreyle Türkiyedeki bütün gazeteler manşet atardı. Şunu sizlere
aktarmak istiyorum: On beş, yirmi yıl öncesi Türkiyeyi düşünün,
bugünkü Türkiyeyi düşünün. Elinizi vicdanınıza koyun, aradaki
farkı sizlerin insafına bırakıyorum. Özellikle yine o
dönemde bizim Türkiye şefi neredeyse, inanın, bana göre veya
Türkiyedeki insanlara göre de Cumhurbaşkanıyla veya Başbakanla
neredeyse denk tanınan hâle gelen bir şahıstı.
Borç
alan bir ülke durumundan, borç veren ve kredi açan bir ülke durumuna, kredi
veren bir ülke konumuna geldik. Bunu bizim aziz ve necip milletimiz zaten
takdir ediyor. Bunun sebebi de 3 dönemdir AK PARTİ yüzde 50 oyla tek
başına iktidara geliyor.
Yine,
kişi başına millî gelirde Avrupada 30uncu sıradayız.
Merkez
Bankasının rezervi dünyada rekor düzeyde, şu andaki rezervimiz
yaklaşık olarak 135 milyarın üzerindedir.
Türkiye
2013 yılının 3üncü çeyreğinde yüzde 4,4 düzeyinde büyürken
AB Bölgesi yüzde 0,1 oranında büyümüştür. Tarihin
oluşturmuş olduğu bu ekonomik makas özellikle AK PARTİ
hükûmetleri döneminde daraltılmaya başlanmıştır. Bu,
tabii, yüz yılı aşkın bir süre olduğu için bizim AK
PARTİ hükûmetleri döneminde özellikle gayrisafi milli hasıladan ve
üretime endeksli bir ekonomik bağlamla bu daha da daraltılmaya
başlanmıştır. Yine, gayrisafi millî hasıla 230 milyar
dolardan bugün itibarıyla 820 milyar dolar seviyesine
çıkarılmıştır. Millî gelirimiz 3.500 dolardan 11 bin
dolar seviyesine tekabül etmiştir.
Değerli milletvekilleri, konuşmam biraz uzun ama
anladığım kadarıyla bu yetmiyor. Birkaç tane hususu ben
sizlere arz etmek istiyorum.
2014 yılında 403 milyar 175 milyon TL bütçe
gelir tahsil edilmesi öngörülmektedir. Bu bütçe geliri içinde
ağırlıklı pay vergi gelirleriyle
oluşturulmaktadır. Biz şimdiye kadar bu vergilerle neler
yapmışız: Dev proje Marmaray, ilk Türk helikopteri ATAK
helikopterinin uçması, ilk uydumuz Göktürkte, ilk millî
tankımız Altayın yürümesinde, millî gemimiz MİLGEMde,
hızlı trende, Boğazın incisi olacak üçüncü köprüde üçüncü
boğaz köprüsünü yapan da Ağrılı bir iş
adamımız biliyorsunuz- otoyollarda, duble yollarda, ilçe
yollarında
Sadece biz son iki yıl içerisinde Ağrı
merkez ve köylerinde 362 kilometre sıcak asfalt yaptık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EKREM ÇELEBİ (Devamla) - Ağrıda 2002
yılında 17 kilometre olan bölünmüş yol ağını 2013
yılında 301 kilometreye çıkardık. Ben bu konuda özellikle
bize desteklerini esirgemeyen Sayın Başbakanımıza çok
teşekkür ediyorum.
Ben bu vesileyle, 2014 yılı bütçesinin
hayırlı uğurlu olmasını diler, hepinize saygılar
arz ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Çelebi.
Adıyaman Milletvekili Muhammed Murtaza Yetiş.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Yetiş.
AK PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMED MURTAZA
YETİŞ (Adıyaman) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
son bir hafta on günden beri, özellikle muhalefet, iktidarın performansını,
karnesini ölçmeye, notlarını vermeye çalışıyor.
Ancak bugün ben biraz -madem bütçeyi konuşuyoruz,
aslında bütçe bir yönüyle sadece iktidarın değil, muhalefetin de
karnesinin notunu vermek demektir- müsaadenizle, şöyle, kısaca,
beş dakika içerisinde birkaç başlıkta muhalefetimizin de
hâlipürmelalini biraz ortaya koymak istiyorum.
Şimdi,
öncelikle, malum, Mevlânânın bir pergel metaforu vardır. O der ki: Bir ayağınız sabit
kadem olmalı, diğer ayağınızla da bütün bir evrensel
olanı kuşatabilmelisiniz, 70 bin âlemi kuşatmamız
lazım. Şimdi, bizim siyasi partilerin bana göre iki ayağı
olmalı; bir ayağıyla yereli, diğer ayağıyla da bu
evrenseli temsil edebilmeli, kavrayabilmeli.
Şimdi,
bugün, işte, malum, birkaç gün önce, bir milletvekili yemin ederek tekrar
burada Genel Kurul çalışmalarına katılmaya
başladı ve bu yemin metninde biliyorsunuz -hepimizin ettiği
yemin metnidir-
herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden
yararlanması ülküsünden
diye bir ibare kullanıyoruz. Şimdi,
aynı milletvekiliyle birlikte 21 CHPli milletvekili Laik Devlet Özgür
Toplum Bildirisi diye bir bildiri yayınladı geçtiğimiz günlerde
ve burada ifade aynen şöyle: Kadın kıyafetini siyaset
yapmanın aracı kılarak kadın sömürüsünün en
çarpıcı örneklerini sergileyen iktidar partisi
Burada kastedilen
başörtüsü, cümlenin devamında zaten geliyor. Yani ilk defa,
başörtüsünü kadın sömürüsünün en çarpıcı aracı olarak
tanımlayan bir yaklaşımı burada görebiliyoruz. Yüzde
75inin başörtülü olduğu ya da başörtüsünün önünde engel
olmadığını, olmaması gerektiğini düşünen bir
Türkiye toplumu içerisinde bu mantığın ne kadar yerel olduğunu
hepinizin takdirlerine sunmak istiyorum.
Yine,
hepimizin çok yakinen hatırladığı gibi, geçmiş dönemde
bir milletvekili arkadaşımız burada Türk ulusuyla Kürt
milliyeti eşit olamaz. ifadesi kullanmış ve buradan da bu
ülkenin bin yıllık tarihi içerisinde birlikte, beraberce
yaşamış olan, etle tırnak mesabesinde
yakınlaşmış olan bir toplumu da böylesi bir
yaklaşımla ayrıştırmaya doğru götürmüştür.
Bu da ortak bir geçmişten, ortak tarihten, ortak hafızadan gelen ve
ortak geleceği kurmak üzere olan, yeniden kurmak için çabalayan bir toplum
için acaba, kardeşliğimizi bina etme noktasında ne kadar
yereldir, bunu da ortaya koymak lazım.
Değerli
arkadaşlar, ikinci ayağımız ise demokratikleşme
ayağıdır. Bakın, son on yıllık süreç içerisinde
Türkiye'deki vesayetçi anlayışı biz geriye doğru
götürdükçe, sürekli Silivrinin önünde, işte, birtakım darbecilerin
yargılanması sürecinde ana muhalefet partisinin en ön safta
olduğunu ve bu yargılamaların
itibarsızlaştırılması için yoğun bir çaba
içerisinde olduğunu hepimiz birlikte gördük; hatta öyle bir noktaya geldi
ki, son, işte, bir yıl içerisinde Gezicileri de gaza getirerek ve
Gezi kültürünü bir anlamda Parlamentoya da taşımak suretiyle,
sokaktan medet uman bir anlayışı da burada birlikte
yaşadık. Yani sandığı küçümseyen, hatta burada, bu
kürsüde bile, Ben anlamıyorum, bu insanlar nasıl size hâlâ oy
veriyor. diyerek, zımnen seçmeni de küçümseyen, seçmenin seçim tercihini
de küçümseyen bir anlayışla, burada sandığı ve seçmeni
küçümseyen yaklaşımları da hepimiz birlikte gördük.
Değerli
arkadaşlar, bu ülkenin geleceği, iktidarıyla muhalefetiyle ortak
bir gelecek inşa edebilecek yeni bir anlayışa ve yeni bir
çerçeveye ihtiyaç duyuyor. Yeni Türkiye'yi siz 19uncu yüzyılın
laikliğiyle, pozitivizmiyle kurmaya çalışırsanız, hâlâ
tek tipçi ulus devlet anlayışıyla kurmaya çalışmaya
kalkışırsanız, bu ülkeden ve bu milletten de
alacağınız herhangi bir şey yok.
Ben,
dün, maalesef muhalefetin yeni bir özelliğini de gördüm burada, renk körü
de olmuşuz, kırmızıyla yeşili
karıştırıyoruz, çünkü her seçimde kırmızı
gösterilen ve yeşili iktidara gösteren seçmene karşın, burada
iktidara kırmızı gösterme maalesef- renk körlüğünü de
muhalefet göstermiştir burada. Ümit ederim ki hepimiz birlikte yeni
Türkiye'yi kurma noktasında daha yakın çalışabiliriz.
Halil
Cibranın bir sözü vardır Ceylanlar kaplumbağalara koşmayı
öğretemezler. diye; inşallah, biz bu muhalefete bunu öğretmeye
çalışacağız.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yetiş.
HASAN
ÖREN (Manisa) Size biz koşmayı öğretebilir miyiz?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Hamzaçebi.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Yetiş
konuşmasında çok açık bir şekilde Cumhuriyet Halk Partisini
hedef alarak sataşmada bulunmuştur, 69uncu maddeye göre söz
istiyorum efendim.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından
alkışlar)
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Adıyaman Milletvekili Muhammed
Murtaza Yetişin 506 sıra
sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 507 sıra
sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının on ikinci tur
görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüyorum ki Adalet ve Kalkınma Partisinin bazı
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisine başörtülü olarak gelen
bazı kadın milletvekillerimiz nedeniyle Cumhuriyet Halk Partisinden
kendi kafalarında bekledikleri tepkiyi göremeyince hâlâ oralara giderek
kendilerine göre bir senaryo yazıp bir şeyler çıkarmaya
çalışıyorlar.
Ben
şuradan açık ve net bir şekilde ifade ediyorum: Biz,
kadınlarımızın başörtüsünü, onların
özgürlüğü çerçevesinde ele alırız. İster inancı
nedeniyle başörtüsünü kadınımız taksın isterse bir
başka nedenle taksın, demokratik özgürlükçü bir devlete düşen
görev, onun o kıyafetini özgürlükçü bir çerçevede ele almaktır,
demokrat olmak bunu gerektirir ama sizler, burada konuşan sayın
hatip, bunu özgürlükçü bir çerçevede ele almak yerine, mensup olunan siyasi
geleneğin, siyasi anlayışın laiklik, sekülarite
karşısında bir zaferi olarak alırsanız siz demokrat
olamazsınız, bu anlayışa sahip olanlar demokrat olamazlar.
Ergenekonda
yargılanan darbeciler dedi. Çok üzüntü duyuyorum, Ergenekonda hukuk
katledilmektedir. Ergenekonda katledilen hukuka Anayasa Mahkemesi Dur. dedi.
Anayasa Mahkemesinin demek ki hukuka uygun özgürlükçü bir anlayışla
verdiği bu karara da siz karşısınız. Gezide
özgürlükçü bir hareket vardı. Bu özgürlükçü hareketi bile anlayamayanlar,
sandık yaklaşıyor, o sandıkta kalacaklardır.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.
IV.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2014
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/832) (S.
Sayısı: 506) (Devam)
2.- 2012
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2012
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2012 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Maliye Bakanlığı ve
İçişleri Bakanlığı Tarafından Sayıştaya
Gönderilen Genel Faaliyet Raporları ile Bu Raporlara İlişkin
Sayıştay Değerlendirmesini İçeren 2012 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2012
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2012 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/798, 3/1275, 3/1277, 3/1278, 3/1279) (S. Sayısı: 507) (Devam)
A) GENÇLİK VE SPOR
BAKANLIĞI (Devam) 1) Gençlik ve Spor
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Gençlik ve Spor
Bakanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
B) SPOR GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam) 1) Spor Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Spor Genel
Müdürlüğü 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
C)
YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam) 1) Yükseköğrenim Kredi
ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Yükseköğrenim Kredi
ve Yurtlar Kurumu 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
Ç) MALİYE
BAKANLIĞI (Devam) 1) Maliye
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Maliye
Bakanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
D) GELİR
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam) 1) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
E) KAMU
İHALE KURUMU (Devam) 1) Kamu İhale Kurumu
2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Kamu İhale Kurumu
2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
F)
ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam) 1) Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi 2) Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı 2012 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı |
G) KAMU
GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam) 1) Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi 2) Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumu 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
Ğ)
GELİR BÜTÇESİ (Devam) |
BAŞKAN
Gaziantep Milletvekili Mehmet Erdoğan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Erdoğan.
AK
PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu Tasarısının Gelir İdaresi bütçesi üzerinde AK
PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ iktidarından önce Türkiyede çok ciddi bir siyasi
istikrarsızlık vardı. Tabii, bu siyasi
istikrarsızlığın en büyük nedenlerinden bir tanesi
koalisyonlardı. Millî devletleri kurabilmek ve geliştirmek için,
daima güçlü iktidarlara ihtiyaç vardır. Eğer güçlü bir
iktidarınız yoksa, güçlü bir ekonominiz yoksa, güçten bahsetmek,
millîlikten bahsetmek sizin elinizde olmaz çünkü bugün Orta Doğu
coğrafyasında olduğu gibi, yer altı zenginliklerinizi
başkaları kontrol eder ve size başkaları kefen biçer,
sınırlarınızı başkaları tayin eder. Bunun
yolu, en başta millî harp sanayisinden geçer. Bugün itibarıyla AK
PARTİ iktidarı, millî harp sanayisinde -geldiğimiz noktada- Türk
Silahlı Kuvvetlerinin yüzde 55
teçhizat ve malzemesini kendi üretmiş noktaya gelmiş
bulunuyor.
Tabii, AK PARTİ iktidarından önce
bütçelere baktığımızda, az gelişmişliğin
veya kalkınmamışlığın gereği olarak, hep
savunma sanayine paralar aktarılmış. Bu, AK PARTİ
iktidarıyla beraber sona erdirilerek ağırlık millî
eğitim, sağlık ve sosyal politikalara, sosyal giderlere
dönüştürüldü. Böylece ülkenin gerek kalkınmasında gerek ülke
ekonomisindeki gelir kalemlerinden artıya geçen rakamların
halkın refahına doğru, sağlığına doğru,
eğitimine doğru aktığını görüyoruz. Tabii, bu,
bazen yol olarak karşımıza çıkıyor, bazen baraj olarak
karşımıza çıkıyor ve halkın gelişmişlik
seviyesi gittikçe artıyor.
Peki, bundan önce neden bu olmuyordu? Çünkü
olması mümkün değildi. Bütçenin yüzde 80lere kadar
kısmını faize verirseniz yatırıma neyi
ayıracaksınız? Halkın refahına neyi
ayıracaksınız? Ülkenin kalkınmasına neyi
ayıracaksınız? IMFye avuç açarsınız, dünyaya avuç açarsınız, John Perkinsin de söylediği
gibi, Dünya Bankasının ya da ulusal projelerin kuklası hâline
gelirsiniz.
Tabii,
bugün geldiğimiz noktada, sadece benim ilim Gaziantepte bir Çetintepe
Barajı vardı ve bir Ardıl Barajı. Bu, dillere destan,
bölgemde bir hikâye ve bunun lafını ettiğiniz zaman bürokrasiden
önünüze gelen laf O, fizibil değil, rantabl değil. Kaynaklara
baktığınızda kaynak yok, yatıracak kaynak yok. Bir
Kayacık Barajı başlatılmış, tam AK PARTİ iktidarından
on sekiz buçuk yıl önce temeli atılmış ve on sekiz buçuk
yıldır bekliyor. AK PARTİ iktidarının ikinci
yılında temeli atıldı. Şimdi, bileşik kaplar
sistemiyle onun yanına bir de kardeş baraj daha kurduk,
Doğanpınar. Revize ederek, alanı da genişleterek bizim
Gaziantepimizin, Barak Ovası dediğimiz Oğuzeli ve Kilis
bölgesini sulayacak dev bir projeye imza atıldı.
Çetintepe
ne oldu? Çetintepe, bölgemizde âdeta -demin anlattığım gibi-
herkesin konuştuğu, her siyasi iktidarın da ilk dile
getirdiği bir projeydi, maalesef gerçekleşmiyordu çünkü büyük bir
projeydi. Biz, geçen ay Çetintepenin temelin attık. Fizibil değil
denen ama terfilerle suyu yer üstüne çıkarılan,
ayrıcalıklı bazı yerlerin projeleri gerçekleşirken tam
710 bin dönüm araziyi sulayan, Gaziantepin kırk yıllık su
ihtiyacını gideren; Maraşın Pazarcık,
Adıyamanın Besni, Gölbaşı; Gaziantepin Araban, Yavuzeli
ilçelerini ihya eden bu proje, yılda tam 250 milyon TL bölgeye ek katma
değer sağlıyor.
Ardıl;
yine, elli yıldır konuşulan rantabl değil diye
bakanlıklarda, bürokraside engellenen bu projenin temelini bu ay
attık ve bu barajla tam 25 bin dönüm arazi sulanacak. Kılavuzlu, Nur
Dağı, İslahiye, Hatay Amik Ovası ve Maraşı ihya
edecek bu projenin temelini attık, geliştirdik, artık sulama
noktalarına doğru gidiyoruz. Bunlar neyle oluyor arkadaşlar?
Gelirin iyi kullanılmasıyla oluyor. Üçkağıt lobisi
dediğimiz faiz ekonomisini durdurup üretim istihdam, yatırıma
dönüştürdüğümüzden oluyor.
Bütçenin
hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Erdoğan.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Halaçoğlu.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Bir düzeltme yapmak istiyorum buradan.
Şimdi,
sayın hatip istikrardan bahsederken sanki koalisyon hükûmetlerinin veya
koalisyonun antidemokratik gibi bir anlam
taşıdığını ortaya koydu. Biliyorsunuz ki
koalisyonlar da demokrasinin bir parçasıdır. Bunu özellikle belirtmek
istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Halaçoğlu.
MEHMET
ERDOĞAN (Gaziantep) Efendim, güçsüzlüğünden bahsettim.
BAŞKAN
Gümüşhane Milletvekili Feramuz Üstün. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Üstün.
AK
PARTİ GRUBU ADINA FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; 2014 Bütçe Kanunu
Tasarısının Kamu İhale Kurumu bütçesi üzerinde Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubum adına söz aldım. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
2002
yılında 4734 sayılı Yasayla kurulmuş ve kamu tüzel
kişiliğini haiz idari, mali özerkliğe sahip bir üst kurul olarak
teşkilatlanan Kamu İhale Kurumunun temel üç görevi vardır.
Bunlardan birisi, idarelerce yapılan ihalelere karşı gerçekleştirilen
şikâyetleri incelemek, sonuçlandırmak; diğeri, mevzuat
düzenlemesi yapmak, uygulamaya yön vermek; üçüncü olarak da eğitim
hizmetleri vermektir. Kurum, bu görevlerini 17 yönetici, 113 Kamu İhale
Uzman Yardımcısı, 139 idari olmak üzere toplam 269 personelle
yerine getirmektedir.
Ülkemizde
2012 yılında yaklaşık 94,5 milyar liralık kamu
alımı yapıldı ve bu tutarın gayrisafi millî
hasılanın yaklaşık olarak yüzde 7sine tekabül ettiği
dikkate alındığında kamu ihale sisteminin ve bu sistemin en
önemli bileşeni durumundaki Kamu İhale Kurumunun önemi
sanırım daha iyi anlaşılabilir. Kamu alımı, 2013
yılının ilk dokuz aylık döneminde de 81,2 milyar lira
olarak gerçekleşmiştir.
Kurumun
şikâyet ve inceleme görevi
kapsamında 2011 yılında 4.670, 2012 yılında 5.282 adet
şikâyet incelemesi yapılmıştır. 2013
yılının ilk dokuz aylık döneminde de bu rakam 3.510 olarak
gerçekleşmiştir.
Kamu
İhale Kurumuna yapılan şikâyet başvurularının
2011de yüzde 74ü, 2012de yüzde 76sı otuz günden az bir sürede
neticelendirilmiştir.
Kurumun,
şikâyet başvuruları üzerine verdiği kararlar idari
yargı denetimine tabi olup, tamamının İnternet sitesinden
yayınlanması kamu denetimine açık olduğunun göstergesidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ihale işlemlerinin etkin,
şeffaf ve hızlı bir şekilde yürütülmesi, işlem
maliyetlerinin azaltılması, ihalelere katılımın ve
rekabetin artırılmasının en etkin yollarından biri de
elektronik ihale sisteminin hayata geçirilmesidir. Bu anlamda, Elektronik Kamu
Alım Platformu 2010 Eylül tarihi itibarıyla kademeli bir şekilde
devreye alınmıştır.
İdareler,
ihale dokümanını mevzuata uygunluk denetimi yapan
akıllandırılmış program sayesinde EKAP üzerinden
hazırlayabilmektedir. İhale ilanları ise sistem tarafından
otomatik olarak oluşturulmaktadır. Böylelikle kırk gün olan en
uzun ihale ilan süresi fiilen yirmi sekiz güne indirilmiş
bulunmaktadır.
Kamu
İhale Bülteninde yıllık yayınlanan ilan sayısı
yaklaşık olarak 339 bindir.
Değerli
milletvekilleri, Kamu İhale Kurumunun daha sade ve daha
anlaşılır bir ihale mevzuatı oluşturma hedefinin
elektronik araçlarla desteklenmesi nihai olarak -hem uygulayıcı
idarelere hem de ihalelere katılanlar bakımından-
getireceği kolaylıkların yanı sıra ülke ekonomisi
açısından da önemli maliyet avantajları sağlayacaktır.
Şu
ana kadar EKAP sisteminin devreye alınmasıyla sağlanan tasarruf
3 milyar liranın üzerindedir. İhale dokümanlarının EKAP
üzerinden indirilmesi, 7.700 ağacın kesilmesinin önlenmesine
karşılık gelmektedir. Bu tasarrufun gelecekte daha da
artış göstermesi beklenmektedir.
EKAP,
ihalelerde rekabetin artırılmasına katkı
sağlamaktadır. Ülkenin herhangi bir yerinden, en uzak bir yerinden en
uzak bir yerindeki ihalelere katılma şansı, doküman alma
imkânı bulunmaktadır. Örneğin Gümüşhaneden İzmire
ihale mevzuatına hiç gitmeye gerek kalmadan dokümanları temin etme
imkânı bulunmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamın son bölümünde
de sizlere Kamu İhale Kurumunun 2014 yılı bütçesi hakkında
kısa bilgi arz etmek istiyorum.
Kurumun
gelirleri 4734 sayılı Kamu İhale Kanununda belirtildiği
üzere esas itibarıyla kanun kapsamında yapılan ihalelere
ilişkin olarak bağıtlanan sözleşmelerden alınan on
binde 5 oranındaki kurum payından, ihalelere ilişkin itirazen
şikâyette bulunan isteklilerden alınan bedellerden ve ihale
ilanları yan gelirlerinden elde edilmektedir. Kurum ödenekleri içinde yer
alan Cari transferler başlıklı harcama kaleminden hazineye 2013
yılının ilk on aylık döneminde 58,9 milyon lira
aktarılmıştır. Kamu İhale Kurumunun 2014
yılı bütçesi kapsamında 2014 yılında elde edilecek
gelir 111 milyon olarak tahmin edilmiştir. Bu gelirin 27,7 milyon
lirası personel gideri ve SGK prim katkı gideri olarak, 33,7 milyon
lirası mal ve hizmet alımları giderleri olarak tespit
edilmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FERAMUZ
ÜSTÜN (Devamla) - Bu duygu ve düşüncelerle 2014 yılı bütçemizin
hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Üstün.
Yozgat
Milletvekili Ertuğrul Soysal. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Soysal.
AK
PARTİ GRUBU ADINA ERTUĞRUL SOYSAL (Yozgat) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı bütçesi üzerine grubum adına
söz aldım. Bu vesileyle heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Özelleştirme
olgusu, bilindiği üzere 1980li yıllarla birlikte ülkemiz gündemine
girmiştir. Bununla birlikte, ekonomik faaliyetler yürüten devletin rolünde
bir değişim olmuş, özelleştirme fikri ve bunun
uygulamalarıyla devlet, asli görevi olan refah ve güvenliğe
odaklanmıştır. 1986 yılından itibaren temelleri
atılan, özellikle 1994 tarihli Özelleştirme Uygulamaları
Hakkında Kanunla Özelleştirme İdaresi
Başkanlığının kurulmasıyla
kurumsallaşmasını tamamlayan ülkemiz özelleştirmesinde,
tamamı kamuya ait veya kamu iştiraki olan kuruluşlardaki kamu
paylarının özelleştirme kapsamına alınması
yoluyla yürütülen başarılı program neticesinde bugüne kadar 203
kuruluşta hisse senedi veya varlık satış devir işlemi
yapılmış, bu kuruluşlardan yüzde 93ünde kamu payı
kalmamıştır. 1986-2002 yılları arasında
yalnızca 8 milyar ABD doları düzeyinde özelleştirme
uygulaması gerçekleştirilmişken; 2003 yılından
itibaren özelleştirmedeki kararlılık ve ekonomide sağlanan
istikrar sonucu, özelleştirme uygulamalarında büyük mesafe alınmış
ve neticede, 2003 ile 2013 Kasım ayı sonuna kadar gerçekleştirilen
özelleştirme uygulamalarının toplam tutarı 49,2 milyar ABD
doları olmuştur. Bu elde edilen gelirin özelleştirme fonundan
hazineye 36,4 milyar ABD doları, ilgili kuruluşlara 3,8 milyar ABD
doları, kapsam ve programdaki kuruluşlara ise borç ve sermaye olarak
12,5 milyar ABD doları tutarında aktarma
yapılmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ hükûmetlerinden önce
kuruluşlar özelleştirme programına alınıyor,
yıllarca bu kuruluşların kaderi belirsizliğe terk ediliyor,
özelleştirilecekler diye yatırımları
gerçekleştirilemiyor, yapısal, mali sorunları devam ediyordu.
Sonuç olarak, bu kuruluşlarda çözümsüzlük hâkimdi. Yirmi yılı
aşkın süredir özelleştirme programında bulunup özelleştirmesi
gerçekleştirilemeyen Türk TELEKOM, TÜPRAŞ, ERDEMİR, PETKİM,
TEKEL ve benzeri birçok kuruluşun özelleştirilmesi yine bizim
dönemimizde gerçekleştirilmiştir.
Özelleştirme
sonrası, çalışanların hakları maksimum seviyede
gözetilmiş, çalışanlar mağdur edilmemiştir.
Özelleştirilen kurumlarda 657 sayılı Kanuna tabi personel ile
sözleşmeli personel, diğer kamu kurum ve kuruluşlarına
nakil haklarını kullanmışlardır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi de sektörler
itibarıyla Türkiyenin özelleştirme performansından sizlere
kısaca bahsetmek istiyorum. İlk olarak TEDAŞa bağlı
18 adet elektrik dağıtım şirketi ki bunlar, 2009
yılında Başkent, Sakarya, Meram; 2010 yılında
Osmangazi, Çamlıbel, Uludağ, Çoruh, Fırat, Yeşilırmak;
2011 yılında Trakya; 2013 yılında ise Akdeniz,
Boğaziçi, Gediz, Aras, Dicle, İstanbul Anadolu Yakası, Van Gölü
ve Toroslar Elektrik Dağıtım AŞ özelleştirilmiş
olup, elde edilen özelleştirme geliri 12,7 milyar ABD doları
düzeyinde olmuştur. Yapılan bu elektrik dağıtım
özelleştirmeleri neticesinde, Eylül 2013 itibarıyla özel sektör
payı yüzde 100e ulaşmıştır.
Diğer
bir konu ise elektrik üretimi. Burada da öncelikle kurulu gücü küçük olan
akarsu santralleriyle başlanılmış, bu kapsamda 2008de 9,
2010da 50, 2012 yılında da 17 santralin özelleştirme ihaleleri
gerçekleştirilmiştir. Bugüne kadar üretim özelleştirmelerinden
4,3 milyar ABD doları gelir elde edilmiştir.
Bir
diğeri otoyollar ve köprüler. Bu da Karayolları Genel
Müdürlüğünün sorumluluğunda olup, tek paket hâlinde fiilî teslim
tarihinden itibaren yirmi yıl süreyle işletme haklarının verilmesi
yöntemiyle özelleştirilmesine karar verilmektedir. Bugüne kadar 8 otoyol,
2 de köprü özelleştirilmiştir.
Bir
diğeri BAŞKENTGAZ. Hepinizin bildiği üzere, yoğun geçen bir
çalışmadan sonra özel sektörle idare arasında 31/05/2013
tarihinde imzalanan hisse satış sözleşmesiyle
BAŞKENTGAZın yüzde 100 oranındaki hissesinin devri
gerçekleştirilerek özelleştirme süreci tamamlanmıştır.
Bir
diğeri TÜRKŞEKER. Malum olduğu üzere Portföy A şeker
fabrikalarının ihalesi teklif alınamadığından
28/11/2008 tarihinde, Portföy B ve C şeker fabrikalarında gerçek
ihaleler ise Özelleştirme Kurumunun 9/10/2012 sayılı
kararıyla iptal edilmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERTUĞRUL
SOYSAL (Devamla) Bir diğeri Milli Piyango, bir diğeri Halk
Bankası, bir diğeri Türk TELEKOM, limanlar ve taşınmazlar
olarak bu özelleştirmelerden bahsedebiliriz.
Ben,
bu vesileyle 2014 yılı bütçesinin hayırlı uğurlu
olmasını diliyor, hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Soysal.
Kayseri
Milletvekili Ahmet Öksüzkaya. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Öksüzkaya.
AK
PARTİ GRUBU ADINA AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekili arkadaşlarım; Kamu Gözetimi, Muhasebe ve
Denetim Standartları Kurumunun 2014 yılı bütçesi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Gözetimi Kurumu
bağımsız denetim konusunda kapsamlı bir hukuki
yapının oluşturulması amacıyla, 2011
yılında, 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle
kurulmuştur. Bağımsız denetimden geçmiş finansal
raporlama, belirli işletmeler için yeni Türk Ticaret Kanunuyla zorunlu
hâle getirilmiştir. Şirket murakıplığı sistemi de
kaldırılarak bağımsız denetim sistemi
benimsenmiştir.
Küreselleşme
ve teknolojik gelişmeler çağımızda sermaye
piyasalarının hareketliliğini artırmıştır.
Günümüzde, dünyadaki birçok borsada çok sayıda yabancı şirket
işlem görmektedir. Bu durum, güvenilir mali bilgilerin uluslararası
standartlarda yatırımcılara sunulmasını da zorunlu
kılmıştır. Güvenilir olmayan bilgilere dayanılarak
alınacak kararlar, yapılacak yatırımlar hem topluma hem de
karar alıcılara büyük zarar verebilmektedir. Geçmişte bunun
acı örnekleri dünya genelinde yaşanmıştır.
2000li
yılların başından itibaren, Amerika Birleşik
Devletlerinde ve diğer gelişmiş ülke ekonomilerinde birçok
büyük şirket yanlış verilen raporlar yüzünden
yatırımcısını mağdur etmiş ve kendisi de
iflas etmiştir. Bu durum, finansal tabloları hazırlama ve
denetleme sürecinde yer alanların güvenilirliklerine büyük ölçüde zarar
vermiştir. Bu bakımdan, gerek yatırımcılar gerekse
karar alıcılar finansal bilgilerin ölçülmesinde bağımsız
güvence ararlar. Özellikle birden fazla ülkede faaliyet gösteren şirketler
birbirlerinden farklı düzenlemelerle, farklı muhasebe
uygulamalarıyla karşılaşmaktadır. Bu durum, finansal
raporlama düzeninde uyumlaştırma ihtiyacını
doğurmuştur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; zaman zaman yaşanan küresel
ekonomik krizler, kurumsal yönetim yaklaşımı ile muhasebenin ve
finansal bilgilerin önemini daha da gözler önüne sermiştir. Başta
Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere birçok gelişmiş ülke,
bireysel yatırımcıyı korumak ve finansal raporlama
sürecinin güvenilirliğini artırmak amacıyla daha sıkı
tedbirler almak zorunda kalmıştır. Bu tedbirlerin en somut ve
yaygın olanı, muhasebe ve denetim üzerindeki kontrollerin
sıkılaştırılması ve bu alanda kamu gözetimi
sisteminin kurulmasıdır. Muhasebe ve denetime ilişkin hizmetlerin
devlet otoritesine bağlı gözetim kurumlarına verilmesi suretiyle
bağımsız denetim üzerinde kamunun vesayeti tesis
olunmuştur. Bağımsız denetim, bu anlamda, işletmelerin
idari ve mali açıdan sürdürülebilir, sağlam bir yapıya ulaşmasında
kilit rol oynayan önemli bir faktördür.
AK PARTİ hükûmetlerinin temel önceliklerinden birisi
de ekonominin özel sektör vasıtasıyla büyümesidir. Kamu otoritesi,
yatırımcıyı korumak ve piyasaların
sağlıklı bir şekilde işlemesini sağlamak üzere
gerekli her türlü tedbiri almakla mükelleftir. Bu açıdan, denetim
mekanizmalarının ekonomik yapının gelişmesine uygun
şekillendirilmesi ve eski denetim anlayışından
sıyrılması hayati bir önem arz etmektedir.
Kurum açısından bu dönemdeki en önemli
gelişme, 2013 yılı için, Bakanlar Kurulu kararıyla
bağımsız denetime tabi olacak firmaların ölçütlerinin
belirlenmesidir. Bakanlar Kurulu kararlarında yer alan kriterler dikkate
alındığında, bağımsız denetime tabi olan firma
sayısı bugün itibarıyla 2.500 civarındadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime son verirken 2014 yılı merkezî yönetim bütçesinin
Türkiyenin dört bir tarafına ihtiyaç duyduğu yatırımı
götüren, eğitim ve sağlığı öne çıkaran, reel
ekonomiyi destekleyen, ekonomik ve sosyal kalkınmaya odaklanmış,
toplumsal refahı artırmayı amaçlayan, ekonomik, mali
istikrarı gözeten bir bütçe olduğunu belirtmek istiyorum. Ülkemizin
imkân ve ihtiyaçları doğrultusunda, orta ve uzun vadeli hedeflerimize
bir adım daha yaklaşabilmek için hazırlanan 2014 yılı
bütçesinin milletimize hayırlar getirmesini diliyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öksüzkaya.
Bitlis Milletvekili Vedat Demiröz.
Buyurunuz Sayın Demiröz.
AK PARTİ GRUBU ADINA VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maliye
Bakanlığının 2014 bütçesi üzerinde grubum adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Benim gibi elli yaş üstü olan arkadaşlarım
bilir, Sayın Grup Başkan Vekilimiz de bilir.
Maliye
Bakanlığı siyasetten arındırılmış bir
kurum olarak yıllardır görev yapıyor. Bizim 1975, 1980, 1985li
yıllarda vergi kartlarımız vardı; GA derdik, gelir
vergisi; GB derdik, gerçek kişilerin muhtasar beyanname
numaraları; KA, KBler -Haydar Bey hatırlamaz ama biz iyi
hatırlıyoruz- bir sürü numara.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sataşmadan söz alacağım şimdi.
VEDAT
DEMİRÖZ (Devamla) - Kartları kaybettiniz mi Maliyede arar dururdunuz
ama bugün, gerçekten, modern dünyada Maliye Bakanlığı çok güzel
bir seviyeye gelmiş durumda. Şu anda gerçek kişiler T.C. kimlik
numarasıyla Maliye Bakanlığına veya vergi dairelerine
gittikleri zaman normal numaralarıyla, T.C. kimlik numaralarıyla
işlemlerini yapmaktadırlar.
Bugün
gelir vergisi beyannamelerinin hepsi on-linela veriliyor, İnternet üzerinden gönderiliyor. Geçmişte
martın 15ine kadar beyanname arar,
daha sonra elle doldurur, tahakkuk sırasında bekler ve
aldığımız tahakkukları vezneye geçerek ödemeye
çalışırdık. Şu anda, bir tuşla ödemelerimizi
yapıyoruz, defterlerimizi elektronik ortamda takip edebiliyoruz,
faturalarımızı elektronik ortamda düzenleyebiliyoruz, Borç
yoktur. yazısını, dileyen mükellef dilediği zaman bir
tuşla masasının başında alabiliyor, çağrı merkezleriyle
bütün bilgilere ulaşabiliyoruz, yeni nesil POS cihazlarıyla,
özellikle yazarkasayla iş gücümüz azalıyor ve Maliye
Bakanlığı bütün bu kolaylıkları hem mükellefler
nezdinde hem de bu işi yapan yeminli mali müşavir, mali müşavir
ve muhasebeciler nezdinde sağlayarak ülkemizi çağdaş bir
Maliyenin yapması gereken seviyeye getirmiş durumdadır. Bu
nedenle, başta Bakanımız ve diğer bürokratlarını
kutluyorum.
Maliye
Bakanlığının bugünkü yapılanmasına gelince,
doğrusu Gelir İdaresi Başkanlığını biraz
daha devreye sokmamız lazım. Elindeki denetim yetkisi
alınmış durumda Gelir İdaresi
Başkanlığının. Bunu bir an önce eski düzeyine getirmek
için bazı çabalar sarfetmek lazım.
Gelir Politikaları Genel Müdürlüğünün bir AR-GE
kuruluşu gibi çalışması lazım. Bugün dünyanın
gelişmiş ülkelerinde vergi kredisi diye bir müessese var. Bizde
sadece indirimler yapılıyor. Vergi indirimlerini matrahtan
indiriyoruz, kalanı vergilendiriyoruz. Oysa ki gelişmiş
ülkelerde vergi kredi sistemiyle hem sektörel hem bölgesel hem de sosyal
amaçlı teşvikler sağlanıyor. Bunun üzerinde Gelir
Politikaları Genel Müdürlüğünün çalışması lazım.
Maliyenin
fahri olarak 90 bine yakın mali müşavir kadrosu var. Bunlar özel
sektörde çalışıyor ve Maliye ile mükellef arasında köprü
vaziyetinde. Bu arkadaşlarımızın sorunları var. Bu
arkadaşlarımızın tahsilat sorunları var, katma
değer sorunları var, tahsil edemedikleri ücretlerin katma
değerlerini ödüyorlar ve tahsil edemedikleri ücretler üzerinden de
aynı zamanda gelir ve kurumlar ödüyorlar. Madem bunlar bizim fahri
elemanlarımız bunların ücretlerinin tahsilatında ecrimisil
gibi bir müessese oluşturularak tahsilat takip edilmelidir. KDV ve
muhtasar beyannameleri birleştirilmelidir. 4üncü dönem geçici vergi
beyannamesi bir an önce kaldırılmalıdır.
Vergi
Denetim Kuruluna gelince, bu Kurul içerisinde bazı grup başkanlıkları
oluşturduk. Bu grup başkanlıkları, en üst düzeydeki üstat
dediğimiz insanların yeni arkadaşları denetlemesi, okuma
kurullarında yer alması, onları eğitmesi gerekiyor çünkü
artık bundan sonra denetimde kalite önemli, yoksa nicelik
bakımından sayıların artırılmasının bir
önemi yok. Raporlar endişe duyduğumuz şekilde gelmeye
başladı. Bazen kanuna, bazen özelgeye, bazen mahkeme kararlarına
uygun olmayan raporlar düzenleniyor. Bunların okuma kurullarında
engellenmesi gerekiyor.
Zamanımız
az, vergi gelirlerini artırıcı bazı sözler söyleyecektik
ama onları da artık yazılı olarak vereceğiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Ben şimdi tamamlayacağım.
VEDAT
DEMİRÖZ (Devamla) - Ben yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bütçemiz
hayırlı olsun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Demiröz.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Akar.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Konuşmacı adımı da söyleyerek Haydar Akar
bu konuları bilmez. dedi ama.
DURDU
MEHMET KASTAL (Osmaniye) Latife yaptı ya.
ERTUĞRUL
SOYSAL (Yozgat) Latife yaptı.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Bunlara cevap vermek
istiyorum müsaade ederseniz, 69a göre.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Akar.
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.-
Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, Bitlis Milletvekili Vedat Demirözün
506 sıra sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 507
sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının on
ikinci tur görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biraz evvelki konuşmacı
arkadaşımız Haydar Akarın bu konuları
bilmediğini söyledi. Neyi anlatırken? Türkiyedeki bilişim
sektörünü anlatırken, nereye geldiğini anlatırken.
Haydar
Akarın mesleği bu arkadaşlar. Belki bu Meclisteki en iyi
bildiğim konulardan bir tanesi bu. Sevgili konuşmacı
arkadaşımız Türkiyenin bugün bilişim noktasında
geldiği seviyeye baktığında, dünyadaki ülkeleri
sıraladığında Türkiyenin 90ıncı sıralarda
falan olduğunu çok rahatlıkla görecek. Yine, kendi
arkadaşlarının geçen yıl İnternet komisyonu diye
adlandırdıkları, aslında information technol komisyonu
dediğimiz komisyondaki rapora bakarsa Türkiyenin bu konuda, hem
yazılım konusunda hem donanım konusunda hem de altyapı
konusunda ne kadar eksik olduğunu göreceksiniz. Yani, AKPnin iktidara
gelmesiyle Türkiye çağ falan atlamış değil. Burada övünerek
bahsettiğiniz bir şey var. Hani diyorsunuz ya böyle Gökyüzüne uydu
fırlattık. falan diye, kaç tane uydu var biliyor musunuz gökyüzünde?
987 tane uydu var arkadaşlar, Somalinin bile uydusu var. Yani, sizin
yaptırmış olduğunuz, fırlatmış
olduğunuz uyduyu da Somali aynı rampadan fırlatıyor, sizin
yaptırmış olduğunuz softwarei de Somali aynı firmaya
yaptırıyor. Dünyada 3 tane şirket var bunları yapan.
Şimdi,
niçin söylüyorum bunları? Ya, sanki sizden önce Türkiye yoktu, yeni
baştan yaratmış gibi oldunuz. Yani, böyle bir olay yok
arkadaşlar. Gerçekten, bilişim sektöründe, özellikle devlette,
e-devlette çok gerideyiz. Niye, söyleyeceğim. Bir de bütün devlet
daireleri, kurumları, bakanlıkları bir yazılım
kurmuşlar, ortak bir yazılımı yok devletin. Aslında
ERP programları dediğiniz zaman bir tek yazılım
yaparsınız devlete ve bütün kurumlar kullanır ve müthiş
tasarruf yaparsınız. KİT Komisyonunda bunları
incelediğimizde, bu yazılım alımlarında büyük
yolsuzluklar olduğunu görüyoruz. Software alımlarında, hardware
alımlarında büyük yolsuzluklar olduğunu görüyoruz ama bir tek
kurum olmuş olsa bunların önüne geçmiş olursunuz, müthiş
bir tasarruf yapmış olursunuz diyorum, teşekkür ediyorum
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akar.
VEDAT
DEMİRÖZ (Bitlis) Sayın Başkan, ben gençliğine
sayarak Bugünleri hatırlamaz.
dedim, düzeltmek istiyorum.
BAŞKAN
Tabii, efendim.
VEDAT
DEMİRÖZ (Bitlis) - Yani genç gördüğüm için, o kadar yaşlı
olduğunu bilmiyordum.
BAŞKAN
- Evet, yani
BÜLENT
BELEN (Tekirdağ) Sayın Başkan
BAŞKAN
Duyamıyorum efendim, bir dakika
Buyurun.
BÜLENT
BELEN (Tekirdağ) Sayın Başkan, hatibin konuşmasında
eksik bıraktığı bir nokta var. Tutanaklara geçmesi
açısından söylüyorum. Hatip, elektronik ortamı o kadar övdü ki
-ben mali müşavirim- hâlen vergi iadesi alacak mükellefler aylarca
beklemekte, beklemek durumunda. Sayın Maliye Bakanımız
burada, bu sorunu bir an evvel çözsünler
yani yatırımcılar bu konuda çok çekiyor, sanayiciler çok
çekiyor. Her şey çok çabuk oluyor. dediniz Sayın Hatip ama böyle
bir şey yok.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz efendim.
IV.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2014
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/832) (S.
Sayısı: 506) (Devam)
2.- 2012
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2012
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2012 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Maliye Bakanlığı ve
İçişleri Bakanlığı Tarafından Sayıştaya
Gönderilen Genel Faaliyet Raporları ile Bu Raporlara İlişkin
Sayıştay Değerlendirmesini İçeren 2012 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2012
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2012 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/798, 3/1275, 3/1277, 3/1278, 3/1279) (S. Sayısı: 507) (Devam)
A) GENÇLİK VE SPOR
BAKANLIĞI (Devam) 1) Gençlik ve Spor
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Gençlik ve Spor
Bakanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
B) SPOR GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam) 1) Spor Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Spor Genel
Müdürlüğü 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
C)
YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam) 1) Yükseköğrenim Kredi
ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Yükseköğrenim Kredi
ve Yurtlar Kurumu 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
Ç) MALİYE
BAKANLIĞI (Devam) 1) Maliye
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Maliye
Bakanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
D) GELİR
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam) 1) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
E) KAMU
İHALE KURUMU (Devam) 1) Kamu İhale Kurumu
2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Kamu İhale Kurumu
2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
F)
ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam) 1) Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi 2) Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı 2012 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı |
G) KAMU
GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam) 1) Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi 2) Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumu 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
Ğ)
GELİR BÜTÇESİ (Devam) |
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ilk konuşmacı Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Özkoç, süreniz on bir dakikadır.
CHP
GRUBU ADINA ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 2012
yılında Gençlik Spor Bakanlığı ve Kredi Yurtlar
Kurumunun yaptığı harcama ve işlemleri gerektiği gibi
denetleyemedim çünkü siyasi iktidarın yönlendirmesi ve Sayıştay
üst yönetiminin Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderdiği raporları
budaması neticesinde, milletin bana verdiği görevi yerine getirmekte
eksik kaldım. Bundan dolayı milletimden özür diliyorum ve bunu
protesto ederek sözlerime başlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli
arkadaşlarım, ben Sakaryalıyım. Sakarya, gerçekten, hüznün
ve acıların kentidir. Sakarya, yirmi yılda bir, yirmi beş
yılda bir depremle sarsılır. İnsanlar Sakaryada öz
varlıklarını yitirirler. Sakaryada ayakta olmak, Sakaryada
iş dünyasında olmak, Sakaryada kendisini var edebilmek ayrı bir
maharet ister. Ülkemin çok güzel bir köşesidir Sakarya. Benim
yaşadığım kentte 73 bin öğrenci okuyor.
Benim
yaşadığım kentin Sakaryaspor diye çok güzel bir spor kulübü
var. Bu Sakaryaspor Hakan Şükürleri yetiştirdi, partinizden
ayrıldı. (CHP sıralarından alkışlar)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Maşallah
Maşallah
ENGİN
ÖZKOÇ (Devamla) Bu Sakaryaspor Oğuzları yetiştirdi,
Aykutları yetiştirdi. Bu Sakaryaspor bugün Üçüncü Ligde.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Kocaelispor da öyle vallahi!
ENGİN
ÖZKOÇ (Devamla) Bu Sakaryasporun, borcundan dolayı yani depremler
yaşamış bir kentte, hüzünler, acılar yaşamış
bir kentte, oraya sponsor olamamış iş adamlarının,
destek olamamış olan iş adamlarının yaşadığı
bir kentte ve belediye başkanlarının orada bu spor kulübünü terk
ettiği, bıraktığı bir kentte Sakaryasporun bugün
transfer yapma hakkı dahi engellenmiş.
Bakın,
şimdi, Sayın Bakanımız oturduğu yerden ve bu kürsüye
gelerek şöyle sesleniyor Türkiyeye: Biz bu kente 106 milyon TL
civarında bir para harcayarak stadyum yapıyoruz. Hangi takıma? Üçüncü
Ligde olan bir takıma. Nereye? Sakaryaya. Peki, Sakaryaspor ne
kadarlık bir para yüzünden, vergi borcu yüzünden
Depremler
yaşamış bir kentin takımı, Hakanları,
Oğuzları, Aykutları yetiştirmiş bir Sakaryaspor 17
trilyonluk bir borçtan dolayı transfer yapamıyor ve Üçüncü Ligde.
Peki,
bu stadı kendi bütçelerinden mi yapıyorlar? Hayır, Sakaryaya
ait olan bir yeri TOKİ yoluyla, TOKİye vererek ve bir AVM kurarak
yani bir rant sağlayarak, 106 milyondan çok çok fazla öte bir rant
sağlayarak oraya bir stadyum gerçekleştirmeye
çalışıyorlar. Peki, ben de Sayın Bakana sesleniyorum
-aynı zamanda Millî Eğitim Komisyonunun bir üyesiyim ya- benim deprem
görmüş kentimde 73 bin öğrenci yurtlarda kalıyor. 73 bin
öğrenci için şu anda 4.574 öğrencinin kalabileceği yurt
var. Diğerleri nerede kalıyor biliyor musunuz? Çok katlı
binalarda. Bugün 6 şiddetinde bir deprem olursa, daha çok insanın
ölebileceği, evlatlarımızın yok olabileceği,
canlarımızın gidebileceği binalarda, üstelik de çok paralar
ödeyerek kalıyorlar. Kim göz yumuyor buna? Hükûmet göz yumuyor. Kim göz
yumuyor buna? Milyarlarca lirayı TOKİ kanalıyla rant
sağlayıp, stadyumlar yapıp, yurtlar yapmayan iktidar göz yumuyor
buna. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
bakın, bu yurtlarda kalan insanların, bu öğrencilerimizin
Sakaryada yarın gerçekten başlarına bir şey gelirse bunun
bir tek sorumlusu vardır, o da şimdiki iktidardır.
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) Orada oturuyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Evet.
Şimdi, onlar bu kürsüden çıkıp diyorlar
ki: Şu kadar stat yaptık. Bakın, ben size söylüyorum.
Sakaryada inşaatı devam eden 25 bin seyirci kapasiteli stadyumun
ihale bedeli 106 milyon TL civarındadır. Adapazarı Çökekler
köyünde yapımı devam eden 16 derslik Çökekler Köyü İlkokulunun
maliyeti 3,5 milyon TLdir. Stadyuma harcanan parayla buna benzer 30 adet okul
yapılabilmektedir. Adapazarı 8 derslik Şehit Mustafa Özen
İlkokulunun maliyeti 1 milyon 600 bin TL civarındadır.
Adapazarı Nurettin Tepe İlkokulunun maliyeti 1 milyon 100 bin TLdir.
Stadyuma harcanan parayla bu okullara benzer 66 ila 96 arasında
değişen okul yapılabilir.
Değerli arkadaşlarım, biz Stadyumlar
yapılmasın. demiyoruz ama size bir şey söylüyorum, Sakaryada
876 bin kişi yaşıyor. Yaşayan nüfusun altı yaş
yukarısı hiç okuma yazma bilmeyen, okuma yazma bildiği hâlde
ilkokulu dahi bitirmemiş yüzde 22,
ilkokul ve ortaokul mezunu yüzde 45, yani Sakaryada yaşayan nüfusun yüzde
70i ilkokul ve ortaokul mezunu, yüzde 9u yüksekokul mezunu. Türkiyeyle bu, neredeyse başa baş. Bu benim
rakamlarım değil, 2012
TÜİK rakamlarıdır. Siz Türkiyede millî eğitim hamlesi
başlatacağız. diyorsunuz, siz milletin mülküyle
stadyumları yapıyorsunuz ama size çok net bir şey söyleyeyim,
sadece ve sadece diktatörlerin ülkesinde olabilecek olayları
gerçekleştiriyorsunuz. Kasımpaşa kaçıncı ligdeydi? Üçüncü.
Ligdeydi. Şimdi kaçıncı ligde? Birinci Ligde. Şimdi hangi
statta oynuyor? Recep Tayyip Erdoğan Stadında oynuyor. Şimdi,
işte, benim anlatmak istediğim budur. Sakaryaspor Birinci Ligde
oynuyordu, hakkıyla oynuyordu, futbolcu yetiştiriyordu, orada
oynattığı futbolcular Türkiyenin, gerçekten,
yetiştirdiği futbolcu evlatlarıydı. Şimdi, bir
diktatör, kendi stadyumunu kuruyor, kendi takımını kuruyor,
kendi takımını oynatıyor ve futbolu çirkinleştiriyor.
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Sabah sabah konuştuğun söze
dikkat et!
ENGİN
ÖZKOÇ (Devamla) Futbolda, çirkinleştirdiği futbolda kendi
takımını Birinci Ligde şampiyon yapmaya
çalışıyor. Bu, anlaşılabilir bir şey
değildir.
Değerli
arkadaşlarım, bir konuya daha değinmek istiyorum. Ne demek bu
seyircisiz oynanan maçlarda, seyirci cezası verilen maçlarda bayan
seyircilerin stada alınması, ne anlama geliyor? Yani bayan seyirciler
seyirci değil mi?
MUSTAFA
MOROĞLU (İzmir) Seyirci değil!
ENGİN
ÖZKOÇ (Devamla) Bayan seyirciler seyirciden sayılmıyorlar mı?
MUSTAFA
MOROĞLU (İzmir) İnsan sayılmıyorlar!
ENGİN
ÖZKOÇ (Devamla) Bunun ne anlama geldiğini
Bakanlığımızın açıklıyor olması
gerekir. Sizin seyircisiz oynama cezasını kaldırmanız
gerekir, bu bir; spordan siyasetin elinin çekilmesi gerekir, bu iki;
kadınlara karşı yaptığınız bu
haksızlıktan derhâl vazgeçmeniz gerekir, bu üç.
Seyirci
cezası veriyorsunuz, stadyuma kadın seyircileri alarak onları
aşağılıyorsunuz. Ne demektir?
NAMIK
HAVUTÇA (Balıkesir) İnsan değil mi?
ENGİN
ÖZKOÇ (Devamla) Kadınlarımız seyirci değil mi? Madem
kadınlarımız insan ve seyirciler, onları hakkı
olduğu gibi stadyumlara alacaksınız, seyircisiz bir maç
cezası verdiğiniz yerde kadınlarımızı
almayacaksınız.
Değerli
arkadaşlar, ben Türkiye'nin evladıyım, Sakaryanın
çocuğuyum. Sakaryada stat yapacaksanız, Sakaryada kendi
hükûmetinizin öz varlıklarıyla gelin stadınızı
yapın, ama önce Sakaryasporu hak ettiği yere getirerek yapın,
Kasımpaşayı değil. Önce Sakaryanın çocuklarına
hak ettiği değeri verin. Sakaryada 73 bin öğrenciye TOKİ
kanalıyla yurtlar yaparak hak ettikleri yerde yaşatın.
Çocukların hayati tehlikeyle çok katlı binalarda
yaşamasını bundan sonra engelleyin.
İktidar,
bireyleri için, yurttaşları için, kendi çocukları için
vardır, yandaşları için değil.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özkoç.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Elitaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Konuşmacı, Genel
Başkanımızı itham eder bir şekilde, diktatör
olduğunu niteleyerek bir konuşma yaptı, statlar üzerinden; izin
verirseniz sataşmadan cevap vermek istiyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Elitaş.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Sakarya Milletvekili Engin
Özkoçun 506 sıra sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 507
sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının on
ikinci tur görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Burada
konuşan değerli milletvekilim stat adlarından diktatörlük
çağrışımı yapmaya çalıştı. Sayın
Başbakanın Kasımpaşa doğumlu olması,
Kasımpaşa Stadının da Recep Tayyip Erdoğan Stadı
olarak değerlendirilmesinin bir diktatörlük unsuru olduğunu ifade
etmeye çalıştı. Yani, her stadyuma ismi verilenleri diktatör
olarak nitelemeye kalkarsak, mesela, Kayseride Kadir Has Stadyumu var,
Şehit Kamil Ocak Stadyumu var Gaziantepte.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Kadir Has parasıyla yaptırdı yalnız.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) İnönü Stadyumu var.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) İnönü Stadyumu var, Trabzonda Avni Aker
Stadyumu var, İstanbulda İnönü Stadyumu var.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hayatta mı bunlar?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) Ankarada İnönü Stadyumu var.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Türkiyedeki 50 vilayette Atatürk Stadyumu var.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya ) - Atatürkle aynı kefeye mi koyuyorsun?
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) Kim kimi Atatürkle kıyaslıyor? Ayıp be!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Yani, stat isimleriyle ilgili eğer bir
şeyi diktatörlükle vurgulamaya kalktığınız zaman büyük
hata yaparsınız.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) Atatürkle kimi kıyaslıyorsun?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Siyaseti edebiyle, adabıyla yapmamız
gerekir yani bükemediğiniz bileği diktatör diye nitelendirmek
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) Bükülecek, göreceksiniz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla)
maalesef, Cumhuriyet Halk Partili bazı
milletvekillerinin burada genel üslubu hâline geldi.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) Az kaldı, az!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Değerli milletvekilleri, bugün Türk sporuna
yapılan olimpiyat stadı niteliğinde statları 30 büyük
şehrimize kazandıran bir iktidarı alkışlamak yerine
diktatörlük olarak suçlamak büyük bir aymazlıktır diye
düşünüyorum. O anlamda, kalkıp da burada Sakaryadan, Sakaryaspordan
ve dün bizden istifa etmiş bir milletvekilinin adını
kullanıp basit bir siyaset üslubu, maalesef
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sakaryalı olduğu için kullanıyor. Adam
Sakaryaspordan yetişti.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla)
sizlere yakışmıyor, ana muhalefet
partisinin temsilcisine yakışmıyor.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Ya, daha çok istifa edecekler var Elitaş. Hangisini
savunacaksın?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Açık söylüyorum: Stat isimlerini, eğer
verilen kişileri diktatör olarak
sınıfladığınız takdirde bumerang gibi geri teper,
size vurur.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Elitaş.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Özkoç.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Aymazlıkla suçladığı için söz istiyorum
efendim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Özkoç.
Lütfen,
yeni sataşmalara mahal vermeyiniz.
Buyurunuz.
4.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Değerli milletvekilleri, konuşmalarımda
genellikle saygısızlık etmemeye çalışırım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Çok saygılı konuşuyorsun,
doğru!
ENGİN
ÖZKOÇ (Devamla) Türkiye Büyük Millet Meclisinde, kendi üslubum içerisinde,
milletin bana verdiği yetkiyi kullanmaya çalışıyorum. Benim
sözlerimi saygısızlık olarak algılıyorsanız,
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusuyla bugünkü Başbakanı aynı
kefeye koymanın hangi saygı olduğunu size iade ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Siz aynı kefeye koyuyorsunuz.
ENGİN
ÖZKOÇ (Devamla) Siz, gerçekten Başbakana ve Genel
Başkanınıza saygı ve sevgi duyuyor olabilirsiniz. Her
hükûmette her genel başkana karşı bunu anlayışla
karşılıyor olabiliriz. Biz kendi çerçevemiz içerisinde
eleştirilerimizi yapacağız ve tahammül edeceksiniz. Ama sizden
rica ediyoruz, her ulusun gerçekten bağlı olduğu ve o ulusun
değer verdiği kahramanları vardır. Bu ulusun bir kurucusu
vardır ve bu ulusun kurucusu için dünyada sözü geçen liderler Yüz yılda
bir çıkar o da maalesef Türkiyede çıkmıştır. diye
(CHP sıralarından alkışlar) gururla tarihe adını
yazdırdıkları Mustafa Kemal Atatürkle Genel
Başkanınızı Aynı stadyumda adları vardır,
stadyuma adları verilmiştir. diye bahsederek, aynı örnek
içerisinde kullanmanız dahi doğru değildir. Bana söz
söyleyebilirsiniz, başka şekilde beni hatalı bulabilirsiniz ama
verdiğiniz örnek ne bu Meclisin ne de bu ülkenin kurucusunun hak
ettiği bir sıfat değildir.
Saygılarımla
arz ederim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Demagoji yapıyorsun, sözün nereye
gittiği belli.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özkoç.
IV.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2014
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/832) (S.
Sayısı: 506) (Devam)
2.- 2012
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2012
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2012 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Maliye Bakanlığı ve
İçişleri Bakanlığı Tarafından Sayıştaya
Gönderilen Genel Faaliyet Raporları ile Bu Raporlara İlişkin
Sayıştay Değerlendirmesini İçeren 2012 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2012
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2012 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/798, 3/1275, 3/1277, 3/1278, 3/1279) (S. Sayısı: 507) (Devam)
A) GENÇLİK VE SPOR
BAKANLIĞI (Devam) 1) Gençlik ve Spor
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Gençlik ve Spor
Bakanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
B) SPOR GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam) 1) Spor Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Spor Genel
Müdürlüğü 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
C)
YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam) 1) Yükseköğrenim Kredi
ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Yükseköğrenim Kredi
ve Yurtlar Kurumu 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
Ç) MALİYE
BAKANLIĞI (Devam) 1) Maliye
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Maliye
Bakanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
D) GELİR
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam) 1) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
E) KAMU
İHALE KURUMU (Devam) 1) Kamu İhale Kurumu
2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Kamu İhale Kurumu
2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
F)
ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam) 1) Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi 2) Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı 2012 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı |
G) KAMU
GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam) 1) Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi 2) Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumu 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
Ğ)
GELİR BÜTÇESİ (Devam) |
BAŞKAN
- Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz
on dakikadır.
CHP
GRUBU ADINA MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
2014
yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerinde
Spor Genel Müdürlüğünün bütçesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi ve Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Ben
de sözlerime başlamadan önce, 2012 yılında kurumun
yaptığı harcama ve işlemleri gerektiği gibi
denetleyemedim çünkü siyasi iktidarın yönlendirmesiyle Sayıştay
üst yönetimi Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderdiği raporları
budadı. Milletimin bana verdiği bütçe hakkını kullanarak
vatandaşımın ödediği vergilerin usulüne uygun olarak
harcanıp harcanmadığını tespit etmem, Hükûmet ve
Sayıştay üst yönetimi tarafından engellenmiştir. Sözlerime
bu durumu protesto ederek başlamak istiyorum.
Yine,
devamla, geçen hafta içerisinde vefat eden 1992-2000 yılları
arasında Türkiye Futbol Federasyonu yönetim kurulu üyeliği, 2000-2004
yılları arasında Türkiye Futbol Federasyonu Başkan
Vekilliği yapan, amatör sporlara önem veren, Türkiye Amatör Spor Kulüpleri
Konfederasyonu Başkanlığını da yapan ve spora önemli
hizmetleri bulunan Sayın Orhan Sakayı rahmetle anıyor ve Türk
sporuna başsağlığı diliyorum.
Sevgili
milletvekilleri, Sayın Gençlik ve Spor Bakanı, her
konuşmasında, Türkiyeyi âdeta tesis inşaatına
çevirdiğini ve tesisleşmeyle ilgili altyapıyı bitirmeden
insana yapılacak yatırımı sportif performansa çevirmenin
mümkün olmadığını vurgulamaktadır. Elbette, her konuda
olduğu gibi, spor konusunda da yapılan her yatırım insana
yapılan yatırımdır. Spor denilince akla yalnızca
futbol gelmemelidir. Ne var ki ülkemizde spor denince öncelikle akla gelen
futbol olmaktadır. Bunun böyle algılanması doğaldır
çünkü futbol bir gösteri sporu olmasının yanı sıra
aynı zamanda endüstridir, bugün futbol endüstrisiyle, ülkeler aynı
zamanda tanıtımını da yapmaktadırlar, buraya kadar
doğru.
Ancak,
76 milyon nüfusa sahip ülkemizde 2002-2013 yılları arasında
lisanslı sporcu sayısının 4 milyon 687 bin 862 olduğu
belirtilirken, bu sporcuların branşlara göre
dağılımını artırmak ve başarı
sağlamalarına yönelik olarak politikalar geliştirilmiş
midir? Örnek olarak sıralarsak, erken çocukluk eğitiminden
başlamak üzere, tüm eğitim kademelerinde spor eğitimi, içerik ve
uygulamalar olarak iyileştirilmiş midir? Sağlıklı ve
hareketli bir yaşamın gereği olarak toplumda spor yapma
kültürünün yerleştirilmesi, spor hizmetlerinin kalitesi ve
çeşitliliği artırılarak sporun geniş kitlelere
yaygınlaştırılması ve başarılı
sporcular yetiştirilmesi için gerekli çalışmalar
yapılmış mıdır ya da yapılmakta mıdır?
Vatandaşların fiziksel hareketliliğini teşvik edecek
programlar geliştirilmiş midir? Uygun rekreasyon alanları
oluşturulmuş mudur? Spor tesislerinin yapımı ve
işletiminde, başta kamu-özel iş birliği modeli olmak üzere,
alternatif finansman ve işletme modelleri hayata geçirilmiş midir? Kamuya
ait tüm spor tesisleri bütün vatandaşların kullanımına
açık hâle getirilmiş midir? Spor hekim ihtiyacının ne kadar
olduğu tespit edilmiş midir? Uluslararası düzeyde
başarılı sporcular yetiştirebilmek için sporcu seçme,
yönlendirme ve normlaştırma sistemleri geliştirilmiş
midir? Uygun fiziksel altyapı
geliştirilerek ve yeterli donanıma sahip antrenör desteği
sağlanmış mıdır?
Bütün
bunları Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü hayata geçirmek
durumundadır. Yoksa Şu kadar tesis yaptık. derken bütün bu
sorulara da cevap verilmelidir. Temel hedef, sporu geliştirerek
başarıyı artırmak ise günübirlik değil, kalıcı
ve sürdürülebilir bir anlayışla spora yatırım
yapılmalıdır ama ne yazık ki ülkemizde spor el
yordamıyla gitmektedir. Bunun en bariz göstergesi de Türkiye Futbol
Federasyonu dışında 57si bağımsız, 4ü
bağlı olmak üzere toplam 61 spor federasyonu faaliyet gösterirken bu
federasyonlardan Spor Genel Müdürlüğü bütçesinden, Spor Toto Teşkilatı
yardımlarından kaynak aktarılarak faaliyetlerini sürdürmeleri
istenmektedir.
Sayın Bakanımız, Futbol
Federasyonu dâhil olmak üzere bütün federasyonlar kan ağlamaktadırlar
ve Hükûmete bağlı olarak başarı sağlamaya
çalışmaktadırlar. O nedenle, bunların özerk olduğunu
söylemek anlamsızdır. Bunların sözde özerk ama özde Hükûmete
bağlı olması başarıyı getirmemektedir. Bunlara
kendi bütçelerini, kendi ayakları üzerinde durmalarını sağlayacak
bütçeleri bir an önce hayata geçirmek durumundasınız.
Bugün bakıldığında spor
kulüpleri hâlen 5253 sayılı Dernekler Kanunu ve 4721 sayılı
Medeni Yasa hükümleriyle yönetilmektedir. Spor kulüpleri herhangi bir dernekle
aynı statüdedir. Oysa, acilen, spor
kulüplerinin kendi yasalarının çıkarılması
gerekmektedir. Böyle bir yasa tasarısının Gençlik ve Spor
Müdürlüğü ile Türkiye Futbol Federasyonu tarafından
hazırlanmış olduğu bilinmekte ancak akıbeti
bilinmemektedir.
Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; bugün,
spora hizmet eden yönetici, amatör antrenörü, amatör sporcu ve yan
unsurların sağlık sorunları çoktur ve sağlık sigortaları
yoktur. Her ne kadar
Sağlık Bakanlığı ile Spor Bakanlığı
arasında yapılan protokolle sporcuların tedavileri için
kısmen rahatlama sağlanmış görülse bile kalıcı
sağlık güvencesine kavuşturulamamıştır.
Sayın Bakan, ülke sporunun sorunları
o kadar çok ki saymakla bitiremeyiz ama vaktimiz elverdiğince saymaya,
anlatmaya devam edelim.
Örneğin,
amatör sporun ve kulüplerin sorunlarına da değinecek olursak önemli
sorunlardan önceliklisi tesis eksikliğidir. Amatör
takımlarımızın maç ve idman yapacağı ortam
yetersizdir. Müsabaka oynanan sahalarda sakatlanmalara ve her türlü
sağlık sorunlarına karşı ambulans ve sağlık
elemanlarının hazır olmaları gerekmektedir. Yeterli
güvenlik önlemleri alınmamaktadır.
Amatör
spor kulüplerimizin tesis sorunlarının yanı sıra vize,
filiz lisans ve transfer bedellerinin, bütçelerine göre yüksek olması,
kulüplerimiz için çok ciddi sıkıntılar yaratmaktadır.
Amatör spor kulüpleri sponsor bulamamaktadır. Sponsor yasası
vardır ancak sponsor olmak isteyenler, amatör sporlara destek
vermemektedir.
Her ne kadar 5393 ile 6360 sayılı
Yasalarda Belediyeler sporu teşvik için gerekli maddi ve ayni yardım
yapar. deniyorsa da, belediyeler kendi takımlarına bunu
kullandırmakta ve sınırları içindeki diğer
takımlara eşit olarak kullandırmamaktadırlar.
Ulaşımları da ayrı bir
derttir. Takımların haftada iki idman, bir maç
yaptığını düşünürsek ulaşım bedeli olarak
200 lira vermektedirler haftada ve bu parayı amatör kulüp yöneticileri ya
cebinden vermektedirler ya da bakkaldan, manavdan, kasaptan
karşılayarak bu maçlara gitmektedirler.
O
nedenle, sayın milletvekilleri,
buradan, fedakârca, bu toplumun gençleri için gayret sarf eden amatör spor
kulüp yöneticilerini kutluyor ve tebrik ediyorum. Sağ olsunlar, var
olsunlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, tesis yapmakla
övünen Sayın Bakan, dünyanın döndüğünü söylüyor ama içinde dönen
sorunlardan bahsetmiyor. Şöyle ki: Son yıllarda spor tesislerinin
rant kapısı hâline geldiğini söylemiyor. Biraz önce değerli
milletvekili arkadaşım da söyledi, şehir merkezlerindeki saha ve
statlar TOKİye devredilmekte, buralara konut ve iş merkezleri
yapılmaktadır. İnsanlar kilometrelerce uzağa spor yapmaya,
izlemeye gitmek zorunda bırakılmaktadırlar.
Bu
modern statlarda on beş günde bir müsabaka oynanmakta ve diğer günler
atıl vaziyette beklemektedirler. Oysa şehir merkezindeki spor
tesisleri, yaşayan tesislerdir. Buralar, statların yanında
manavlara, bakkallara, seyyar satıcılara bir ekonomik girdi de
sağlar ve bir hareket olurdu. ve insanlar stada yürüyerek gider ve orada
maçları izlerlerdi. Eğitimde taşımalı sistemi getirdi
bu Hükûmet, şimdi Sayın Bakan da sağ olsun, sporda
taşımalı sistemi getirdi. Artık, insanları statlara on
beş yirmi kilometrelik yere götürüp getirerek
taşıyacaklardır ve bunun en bariz örneği de Trabzonda
yaşanmaktadır. Trabzona stat yapıyoruz diyen Hükûmet, neye
karşılık yapıyor bunu? Amatörlerin mabedi sayılan
Yavuz Selim Stadını, Avni Akeri ve yanı sıra Orman Lojmanlarını,
Spor Salonu ile Akçaabat Fatih Stadının yerlerini imara açarak,
TOKİyle protokol yaparak, konut yapmak üzere devrederek dolgu alanı
üzerine Trabzona Akyazı Stadını yapıyorlar, tebrik
ediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın
Bakan, ayrıca, süremiz daralıyor ama üç önemli konuya da dikkatinizi
çekmek istiyorum. Birincisi: Profesyonel futbol liginde mücadele ederken amatör
lige düşen kulüplerimizin birikmiş prim borçlarını acilen
silmeniz gerekiyor, onların hareket sahasını genişletmek
için. Onun için, 5510 sayılı Yasaya ilave etmemiz gerekiyor.
İkincisi:
Müsabakada görev yapan hakem, gözlemci ve temsilcilerin yanı sıra
saha komiserleri de görev yapmaktadırlar. Ancak 6222 sayılı
Yasanın 20nci maddesinde gözlemci, hakem ve temsilci sayılmasına
rağmen, saha komiserleri sayılmamaktadır ve bunlar çok
düşük bir maliyetle maç başı 17 lira alarak maçlara gidip görev
yapmaya çalışmaktadırlar. Bu konuyu da acilen gözden geçirmeniz
gerekiyor.
Üçüncü
olarak: 15 bin spor yöneticisi ve antrenörlük mezunu varken 2010-2012
yılları arasında verdiğiniz kadro sayısı 41 ve bu
yıl da yapmış olduğunuz sınavda bu mezunlardan 10
kişi için sınav açtınız. Bu, sizce yeterli midir?
Sayın
Bakanım, sahada alın teriyle mücadele eden insanlar, kulüpler,
futbolcular, oyuncular var. Kulüplerin haklarına, sporcuların
emeklerine ve bunların sahada gösterdiği mücadeleye karşı,
bilhassa Türkiye Futbol Federasyonunca adalet anlayışı
içerisinde sahip çıkılmalı ve hukuk uygulanmalıdır.
Ancak Futbol Federasyonu Başkanı, dün akşam yapmış
olduğu konuşmada Şike dosyası kapandı. demiştir
ancak Trabzonluların vicdanında ve kamuoyunun vicdanında bu
kapanmamıştır.
Ben
2014 bütçesinin Spor Genel Müdürlüğüne ve Gençlik ve Spor
Bakanlığına hayırlı olmasını diliyorum. 920
milyon 749 bin TLyle Spor Genel Müdürlüğünün neler yapabileceğini
yakinen takip edip bileceğiz.
Hayırlı
olsun diyor, yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Canalioğlu.
Ankara
Milletvekili Bülent Kuşoğlu
(CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Kuşoğlu.
CHP
GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; Maliye
Bakanlığı, Gelir İdaresi bütçeleri üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum, hepinizi
saygıyla selamlıyorum bu vesileyle.
Maliye
Bakanlığı bütçesi dedim, Maliye Bakanlığı demek
devlet bütçesi demek, devletle ilgili olarak söz almış bulunuyorum
bir anlamda. Çünkü maliye bakanlıkları yoksa devlet de yoktur, hatta
maliye bakanlıkları devletten önce kurulan bakanlıklardır,
çalışmaya başlayan bakanlıklardır, devletle eş
değer olan bakanlıklardır.
Biraz
önce, iktidar partisine mensup Değerli Milletvekili Sayın Demiröz
dedi ki: Siyasetten arındırılmış bir Maliye
Bakanlığı. Evet, siyasetten arındırılması
gereken bir Maliye Bakanlığı; ben de ona katılıyorum.
Maliye bakanlıklarının siyasetten
arındırılması gerekir ama maalesef bu dönem, Maliye
Bakanlığının hem devlet olma niteliği yok oldu hem de
siyasetten arındırılmadı. Maalesef siyasetin
oyuncağı hâline getirildi, maalesef diyorum. Maalesef, bunu üzülerek
söylüyorum, benim de içinden yetiştiğim bir Bakanlığın
böyle olmaması gerekirdi. Bunun için Sayın Bakanı ve
staffını suçlamıyorum ama Başbakanlığın,
genel olarak iktidarın bu konudaki tutumunu doğru bulmak maalesef
mümkün değil.
Yani
en başta yapılan, çok başarılı olan cumhuriyet
kurumları olan Hesap Uzmanları Kurulunun, maliye
müfettişliği ve gelirler kontrolörlüğünün
kaldırılmasıydı. Bugün, Gelir İdaresi
Başkanlığının denetim birimi yok, böyle bir şey
olamaz. Gelir İdaresi Başkanlığı gibi bir kurumun
denetim birimi yok, denetim yapamıyor. Bağımsız olması
gereken bir kurum denetim yapamaz vaziyette. Böyle bir Maliye
Bakanlığı, böyle bir Gelir İdaresi, böyle bir
anlayış olamaz değerli arkadaşlar. Bu, çok önemli bir
husus.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) Denetlenince kokusu çıkacak, kokusu.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) - Şimdi, birçok denetim yapılıyor.
Bu denetimlerin ben Maliye Bakanlığından yönlendirildiğini
düşünemiyorum, hepsi siyasi denetimler. Başarısız bir
şekilde denetim yapılıyor ama iş dünyasına müthiş
bir korku salınmış vaziyette. Maliye
Bakanlığının böyle bir anlayışı, devletin
böyle bir anlayışı asla olamaz, olmamalıdır. Yani
sadece denetim birimiyle ilgili değil, geçen dönem gelir ve kurumlar
vergilerini birleştiren bir kanun tasarısı, Sayın Bakanca
Plan ve Bütçe Komisyonuna sunuldu. Biraz önce bahsettiğim gibi Vedat Bey
de onun Alt Komisyon Başkanı. Alt Komisyon
çalışmalarına başladık ama hâlen devam edemiyoruz. Büyük
ihtimalle geri çekildi ama Maliye Bakanlığının bundan
haberi yok, Başbakanlık tarafından geri çekiliyor ya da
bekletiliyor. Yani, Maliye Bakanlığı böyle bir durumda olacak
Bakanlık değildir arkadaşlar, olmaması gerekir.
Millî
emlak kiralamaları veya satın almaları,
Başbakanlığın iznine bağlı yani Maliye Bakanlığının
gücü yetmiyor, Maliye Bakanlığı bu konuda yeteri kadar
inisiyatif kullanamıyor. E tabii, bir yığın da kuyruk söz
konusu, bir yığın bekleme söz konusu; vatandaşın,
iş dünyasının mağdur edilmesi söz konusu. Maalesef
bunları yaşıyoruz.
Varlık
barışı yani en son yapılan
Galiba bu dönemde, bu iktidar
döneminde sekize yakın af kanunu getirildi -ki Maliye
Bakanlığının bunu kabul etmesi mümkün değil- bunlardan
bir tanesi de varlık barışı. 70 milyara yakın bir
beyan söz konusu; 10 milyar lira getirildi, 209 milyon lira Maliye
Bakanlığınca alındı, tahsil edildi. 209 milyon lira
için Türkiye Cumhuriyetinin itibarıyla oynadık. Kimse para getirmedi
demektir bu. 10 milyar lira için, 209 milyon lira için Maliye
Bakanlığının vergi egemenliğiyle oynanmasını
anlamak mümkün değildir, bunu kimse de savunamaz.
Bu
Sayıştay raporları bu birkaç senenin konusu. Bu konuda da Maliye
Bakanlığının çok büyük bir ihmali vardır değerli
arkadaşlarım. Düşünebiliyor musunuz, 5018 sayılı Kanun
-Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu- 2005 yılında yürürlüğe
giriyor, 2003 yılında çıkan bu kanuna iki sene de
hazırlık süresi veriliyor. Diyor ki: Maliye Bakanlığı,
Sayıştay, Türkiye Büyük Millet Meclisi bununla ilgili gerekli
hazırlığı yapsın. Ama maalesef 2005ten bugüne kadar
bu hazırlıklar yapılamıyor. Bugün komisyonda
yaşadık, Maliye Bakanlığı ile Sayıştay suçu
birbirlerine atıyorlar. Hazırlanan yönetmelik, Maliye
Bakanlığının bilgisi dışında
hazırlanmış. Sayıştay diyor ki: Hayır, biz
kanuna göre hazırladık, her şey kanuna uygundur. Ve bugün
denetim yapılamamasının, gerçek anlamda Sayıştay
denetimi yapılamamasının bu ülkede sorumlularından bir tanesi
de Maliye Bakanlığı olarak ortaya çıkıyor. Bu da çok
çok çok çok üzüntü verici bir durum maalesef. Sayıştay denetimi sonuç
olarak basit bir hadise değil, bir bütçe hakkı, sonuç olarak
halkın iradesini gösterememesidir, basite alınacak bir konu
değil ama maalesef, bu sorunu, sıkıntıyı
yaşadık.
Tabii,
sadece Sayıştay raporlarıyla ilgili değil, Maliye
Bakanlığı, bütçeyle ilgili olarak da maalesef, burada iyi
niyetli değil. Ödenek üstü harcama 15 milyar lira değerli
arkadaşlarım 2012yle ilgili olarak. 15 milyar lira ödenek üstü
harcama var ve Maliye Bakanlığına yedek ödenekten verilen yetki
665 milyon lira olduğu hâlde 2012 Bütçe Kanununda, ne kadar
kullanmış Maliye Bakanlığı yedek ödenekteki yetkisini
biliyor musunuz? 31 milyar lira olarak kullanmış. 665 milyon lira
nerede, 31 milyar
Ama, yıl sonunda sıfırlamış.
Yıl içerisinde, bunları personel harcaması, işte
Doğal afetlerde kullanıyorum. vesaire diye alıyor, her yerde
kullanıyor, ondan sonra da yıl sonunda sıfırlıyor.
Böyle bir bütçe olmaz, böyle bir bütçe anlayışı olmaz, böyle bir
Maliye Bakanlığı olmaz. (CHP sıralarından
alkışlar) Bu, ek bütçe yapılmasını gerektiren bir
durumun istismar edilmesidir, tamamen böyledir, bunu Maliye
Bakanlığının yapmaması lazım. Yani, herkes yapar
ama Maliye Bakanlığı yapmaz. Bakın, birçok
bakanlığı kaldırabilirsiniz, 20 küsur
bakanlığın çoğunu kaldırabilirsiniz ama Maliye
Bakanlığını kaldıramazsınız. Maliye
Bakanlığı, baştan dediğim gibi, devlettir, devlet
kurallarıyla çalışmak zorundadır, kuralı koydu mu
uyması gereken bakanlıktır. Böyle bir şey olabilir mi?
Kendisi, bütçeyi istismar eden bakanlık durumuna düşüyor.
Şimdi,
bugün bir başka iktidar söz konusu olsaydı, 2012
yılının kesin hesabını bugün onaylamasaydı,
bakanlık bürokratlarının durumu ne olurdu? Bir başka
bakanlığın yani 2012 yılındaki iktidarın -bu sene
bir başka iktidar varken- kesin hesabını onaylamasa ve
soruşturma açsa ne olur Bakanlığın durumu,
bürokratların durumu? Bunlar dikkat edilmesi gereken hususlar, bunlar
boşlukta olan hususlardır. Bunları Plan ve Bütçe Komisyonunda da
söyledik, Bu boşluğun doldurulması gerekir. dedik, hâlen
bunlar yapılamıyor.
Sayıştay denetimi cari yıl içerisinde
yapılır değerli arkadaşlarım, yani zamanında
yapılır. 2013ün denetimi, 2013 yılında kurulacak olan bir
komisyon tarafından veya Plan ve Bütçe Komisyonu içerisindeki bir alt
komisyon tarafından Sayıştay denetçileriyle birlikte
yapılır, onların çalışmalarına gözetmen olarak
katılınır. Bütün dünyada da aşağı yukarı
böyle yapılmaktadır, sonradan yapılmaz. Sonradan
yapıldığı zaman, şimdi olduğu gibi Efendim,
yargıya intikal edenler var, Meclise göndermiyoruz. Efendim, kendilerine
sorduk, düzeltecekler, onları da göndermiyoruz. denir.
Bakın, Maliye Bakanlığıyla ilgili
Sayıştay denetçilerinin yaptığı raporda 35
vurgulanacak husus var yani 35 eleştiri hususu var ama 14 tanesi
Sayıştay raporuyla Meclise bildirilmiş, bize bildirilmiş.
Onlar da kırpılmış vaziyette ve birçoğunda Efendim,
haklısınız ama 2014te düzeltilecektir. diyor. Peki, o
2013teki yanlışlık ne olacak? 2012deki
yanlışlık ne olacak? Bunlara değinilmiyor. Böyle bir
şey olabilir mi? Böyle bir denetim anlayışı olabilir mi? Buna
Maliye Bakanlığı seyirci kalabilir mi?
Bakın, Global Financial Integrity (GFI), Küresel
Finansal Dürüstlük Örgütü diye bir örgüt var, bu bir rapor yayınladı
geçen cuma günü. Bu örgütün, Küresel Finansal Dürüstlük Örgütünün amacı
yolsuzluklara karşı uluslararası bir duyarlılık
oluşturmak. Geçen cuma günü açıklanan verilere göre -bu, 2011den
beri bu çalışmaları yapıyor- 2011de -en son 2011 verileri
var- 10,2 milyar dolar Türkiyeden kaçırılmış vaziyette,
tespit edilen rakam. 10,2 milyar dolar Türkiyeden
kaçırılmış vaziyette ve Türkiyeden 2001le 2011
arasında 37 milyar dolar para çıkışı var; 37 milyar
dolar!
Biz
diyoruz ki: Doğrudan yatırımlar bu dönemde arttı.
Hayır, bu dönemde doğrudan yatırımlar arttığı
kadar Türkiyeden kaçırılan para da arttı, yani yolsuzluklar da
arttı. (CHP sıralarından alkışlar) Bunu da görmemiz
lazım; yolsuzluklar arttı bakın ve buna seyirci kalıyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, 2011den beri küçülmeye başladık. Geçen sene
2,2; bu sene 3,5-4 civarında bir büyüme tahmin ediyoruz ki bu tabii,
Türkiye için ihtiyaç olan 7nin çok altında bir büyüme, büyük bir
sıkıntı getirecek. Bunu, özellikle mükellef
sayısındaki durum da net olarak gösteriyor. Maalesef, bazı
sayıları vereceğim: Mükellef sayısında son
yıllarda bayağı bir düşüş söz konusu. Gelir vergisi
faal mükellef sayısı mesela 2002 Ekiminde 1 milyon 741 iken 2012
Ekiminde 1 milyon 765 bin, 2013 Ekiminde de 1 milyon 800 bine ulaşmış.
Bir artış yok. Bu, düzeltmelerle beraber dikkate alındığında
hiçbir şey değil.
Kurumlar
vergisinde de aynı şekilde; hatta bir düşüş var kurumlar
vergisi faal mükellef sayılarında. 2002 Ekiminde 583 bin olan faal
mükellef sayısı 2012 Ekiminde 663 bine çıkmış, 2013
Ekiminde düşmüş, 662.380e düşmüş. Yani büyük
sıkıntılar var.
Bir
de çok acele olarak şunu söyleyeyim, Maliye
Bakanlığının dikkat etmesi gereken bir husus: Sayın
Bakan da sunumunda millî eğitim harcamalarının
artırıldığını söyledi. Millî eğitim
harcamaları artıyor ama öğrenci sayısı
arttığı için öğretmen sayısı da artıyor,
bina sayısı da artıyor, ona paralel olarak önemli bir
artış var ama ben size bir rakam vereyim; Bu dönem özellikle MİT
ve Emniyet harcamaları artıyor. Bakın, MİT'in -2006dan
sonra Başbakanlık bütçesinden çıkarıldı- 352 milyon
lira olan 2006daki rakamı binde 20ymiş, şimdi 0,24e
çıkmış. Emniyetin 2002de 2 milyar 430 milyon olan bütçesi,
yüzde 2,48den 2014te 3,79a çıkmış. Bu, enteresan değil
midir? Askerî harcamalar azalıyor nispeten ama Millî Savunma ve Emniyet
harcamaları artıyor ve buna Maliye Bakanlığı da
seyirci kalıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Hâlbuki bütçenin
dağılımıyla ilgili olarak Maliye
Bakanlığının çok daha fazla etkili olması gerekir.
(CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, Maliyeyle ilgili
olarak söylenmesi gerekenler çok ama şimdilik bu kadarla iktifa edelim.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Kuşoğlu.
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Sayın
Başkanım
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Demiröz.
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Sayın
Kuşoğlu konuşmasında yeni gelir vergisi
tasarısının Hükûmet tarafından geri çekildiğini ifade
etti. Alt Komisyon Başkanı olarak bir açıklama yapmak istiyorum
çünkü kamuoyunu yanlış bilgilendiriyor.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Sayın Bakan cevap
verir efendim, Hükûmet yetkilisi cevap versin efendim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Hükûmet çekmiş, Alt
Komisyon değil. Hükûmet çekti. diyor.
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Hayır, yok öyle bir
şey işte.
BAŞKAN Düzeltme hakkınızı söyleyin
efendim.
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Peki.
BAŞKAN - Söyleyin yani orada.
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Ben Alt Komisyon
Başkanıyım.
KEMAL EKİNCİ (Bursa) - Yok canım, çok
memnun oldum.
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Biz de memnun olduk
efendim.
BAŞKAN Lütfen buyurunuz.
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Haziran sonu
itibarıyla Komisyonumuza tasarı gelmiştir Hükûmet
tasarısı olarak. Komisyonumuz, Alt Komisyonuna havale etmiş ve
temmuzun ilk günlerinde torba yasa nedeniyle bunu görüşme
fırsatı bulamadık. Yeni dönemde de bütçe
çalışmaları başladı, bugüne kadar geldik. Eğer
kendi Alt Komisyon üyelerinizi verebilirseniz her gün toplanabiliriz.
Önümüzdeki günlerde geniş bir katılımla, sivil toplum
kuruluşlarının, TÜRMOBun, TOBBun, hepsinin bilgilerini alarak
reform niteliğindeki bu kanunu inşallah
yasalaştıracağız, üst kurula çıkaracağız.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Demiröz.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Bahane çok, yolsuzluk
çok, icraat yok!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Şimdi, Sayın Demiröz öyle bir açıklama yaptı ki sanki
muhalefet, Alt Komisyon üyelerini vermediği için Komisyon
toplanamıyor gibi bir değerlendirme yaptı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hükûmetin
çektiği açıklamasına benzer.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bunun
gerçekle hiçbir ilgisi yok. Alt Komisyon Başkanı gündemine hâkimdir,
toplantıyı duyurur, bildirir, o komisyon üyeleri de toplantıya
gelir. Yani, şimdi, bu Eğer verebilirseniz biz toplanmaya
hazırız. beyanını doğru bulmuyorum.
BAŞKAN Konu netleşmiştir Sayın
Hamzaçebi.
Teşekkür ederiz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Hemen verelim yani.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Demiröz
doğru söyledi, verin gelsinler. Hükûmetin çektiği
asılsızmış.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, ben de Milliyetçi Hareket Partisi
Grubunun alt komisyon üyesiyim. Alt komisyon istendiği zaman toplanabilir.
Bu bütçeden sonra
BAŞKAN
Bu bilinen bir gerçek efendim.
Teşekkür
ediyoruz.
İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdu
Buyurunuz
Sayın Erdoğdu. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Maliye Bakanlığının bütçesi
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Maliye Bakanlığının bütçesiyle ilgili
konuşmaya başlamadan önce, bugün sabah bütün gazetelerde ve medya
kuruluşlarında okuduğunuz üzere, Türkiyede İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kapsamlı
bir yolsuzluk soruşturmasının başlatıldığı
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) Yolsuzluklar bitmişti hani?
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla)
bu kapsamlı yolsuzluk soruşturması
kapsamında, üç bakanın çocuklarının gözaltına
alındığı, tanınmış bazı iş
adamlarının gözaltına alındığı ve Halk
Bankası Genel Müdürü dâhil, bazı bürokratların gözaltına
alındığı bilgileri basında yer almaktadır.
Öncelikle
şunu söyleyeyim: Biz hiç kimsenin gözaltına alınmasıyla
ilgili sevinmeyiz. Umuyorum ki herkesin hakkını, hukukunu koruyacak
bir süreç işler ve yine umuyorum ki İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı tarafından başlatılan bu
soruşturma, birtakım grupların siyasi çatışmaları
içerisinde birbirlerine şantaj olarak kullanılmaz ama bu ülkenin
onlarca yıldır süren en önemli problemi olan yolsuzluk ve yetim
hakkının yenilmesine engel olacak bir süreç başlar diye
düşünüyorum. Ben eminim ki şu an Parlamentoda bulunan dört parti de
yetimin hakkının yenilmesi, gelir ve kaynak
dağılımının bozulması, insanların emeklerinin
sömürülmesi konusunda gayret gösterecek tüm adli ve idari görevleri siyasal
olarak destekleyecektir ve yine umuyorum ki iktidarda bulunan Adalet ve
Kalkınma Partisi, bu süreci doğru dürüst götürebilmesi amacıyla
yargı ve emniyet organlarına gerekli her türlü desteği
yapacaktır.
Değerli
milletvekilleri, bugün İstanbulda başlayan yolsuzluk süreci, bizim
için yeni bir süreç değil. Biz yolsuzlukların olduğunu
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının
yürüttüğü tutuklamalardan öğrenmedik. Yaklaşık iki buçuk
yıldır, bu kürsüde, bugünkü tutuklama konuları da dâhil olmak
üzere, Türkiye'nin millî gelirini düşüren,
Türkiyede kaynak dağılımını bozan, Türkiyede
ezilenin hakkını devlet eliyle ezenlere transfer eden sistemi
anlatmaya çalıştık.
Bugün
bunun kilit kurumlarından biri olan Maliye
Bakanlığının bütçesi üzerinde konuşacağız
ama Maliye Bakanlığının bir bütçesi yok, en azından
Sayıştay öyle diyor. Sayıştay şöyle diyor: Bana
bütçesini ispat edemedikleri için, bana rapor ve tabloları
gönderemedikleri için ben görüş bildiremedim. Şimdi, Maliye
Bakanlığı nasıl bir bakanlık? Sadece kendi
hesabını değil, bütün devletin hesabını tutması
gereken bir bakanlık ama Sayıştay yani anayasal denetim
kuruluşu, bu Bakanlığın bir hesabının
olmadığını söylüyor. Aslında bu
Bakanlığın bir hesabı ve bütçesi var ama
Sayıştaya hesap veremiyor ve bunun arkasında, çok karanlık,
çok korkutucu, bugün İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığında yürütülen soruşturmadan daha
ağır iddialar var değerli arkadaşlar. Çünkü, bu görmüş
olduğunuz Maliye Bakanının, bağlı ve ilgili
kuruluş olan Gelir İdaresi Başkanlığının
vergi uzlaşması diye bir silahı var. Buna silah diyorum
çünkü bu, bir hukuki enstrüman olarak kullanılmıyor değerli
arkadaşlar ve Sayıştayla ilgili sorun da bu silahın
haksız kullanılması iddiasıyla ilgili ortaya
çıkıyor. Sayıştay, anayasal kurum olarak her türlü gizli
bilgi, belgeyi görme hakkına sahip olan, devletin bütün işlemlerini
denetleme hakkına sahip olan Sayıştay, bu vergi
uzlaşmalarını incelemek istiyor. Öncelikle küçük mükelleflerin
vergi incelemesini, vergi uzlaşmasını Sayıştaya
inceletiyorlar ancak ne zaman ki büyük mükelleflerin vergi
uzlaşmalarını incelemek istediğinde Sayıştay, bu
bilgi ve belgeler Sayın Bakan ve bürokratları tarafından
Sayıştaya verilmiyor. Daha sonra öğreniyoruz ki, bize
gönderilmemiş olan gizli Sayıştay raporundan, Sayıştayda
budanmadan önceki hâlinden öğreniyoruz ki Sayıştaya makro
rakamlar veriliyor. Sayıştaya verilen makro rakamlar da bu ülkedeki
çürümeyi göz önüne koyuyor çünkü Sayıştaydaki uzlaşmalara
ilişkin tespitler şunu söylüyor: Küçük mükelleflerle yapılan vergi
uzlaşmalarında küçük mükelleflerin beli kırılmış.
Bu küçük mükelleflerin vergilerinin yüzde 90ı bu mükelleflerden zorla
alınmış. Ancak, Maliye Bakanlığının
merkezinde kurulan ve 3 milyon lira ve fazlası vergiyi inceleyen, büyük
mükellefleri inceleyen Vergi Uzlaşma Komisyonunda vergilerin yüzde
90ı silinmiş değerli arkadaşlar, vergi
cezalarının tamamı silinmiş değerli arkadaşlar.
Daha
sonra, Maliye bürokratları içerisinde Adalet ve Kalkınma Partisinin
atadığı dürüst muhafazakâr bürokratlar bize bir ihbar dilekçesi
gönderiyor. Bu, 4 sayfalık bir ihbar dilekçesi. Bu ihbar dilekçesinin
içerisindeki yazılış üslubundan,
baktığınızda, içeride bütün konulara vâkıf
bürokratların yazdığı anlaşılıyor ve bu
ihbar dilekçesi şunu söylüyor: Bu, Türkiyede deprem etkisi yaratacak
şiddette, muhafazakâr geçinen bürokratlara dair bir ihbardır.
Ben,
bunu Sayın Maliye Bakanına defaaten sordum. Sayın Maliye
Bakanına kamu ihalelerini de sordum. Sayın Maliye Bakanı, önce
beni Bakan Yardımcısına gönderdi. Herkesin bilmek hakkı
olan, sadece milletvekillerinin değil, Ayşe teyzenin, Osman
amcanın, hepsinin bilmesi gereken kamu ihaleleriyle ilgili bilgiyi
alamadım. Bakan Yardımcısına gittim, beni çocuk gibi
oyaladı. Kamu İhale Kurumunun Başkanına gittim,
sanırsınız cumhurbaşkanı edasıyla, vermek zorunda
olduğu bilgileri bana vermedi. Bu Kamu İhale Kurumunda yasayla
yapılan yolsuzlukları, yasa çıkarılarak yapılan
yolsuzlukları bu kürsüde anlattım. Ben bunların tamamını
Maliye Bakanına sordum değerli arkadaşlar, şimdi bu
kürsüden soruyorum. En son, baktık çare yok, Twitterdan sormaya
başladık. Benim gibi yüzlerce kişi Maliye Bakanına bu
ağır soruları sorduğunda, Sayın Maliye Bakanı
Twitterdan kedi resmi gönderiyordu. Şimdi biz burada Maliye
Bakanıyla karşı karşıyayız. Sayın Maliye
Bakanına soruyorum: Sayıştay denetçileri, sizin
Bakanlığınızın ilgi alanında olan siz
bağımsız diyorsunuz,
bağımsızlığını da anlatırım ben
size- vergi uzlaşmalarını incelemek istedi mi? Siz bu vergi
uzlaşmalarını Sayıştay denetçilerinin incelemesine açtınız
mı? Eğer gizli, vergi gizliliği, vergi mahremiyeti
gerekçesini ortaya koyuyorsanız, Ankaradaki küçük mükellefleri niye
Sayıştaya incelettiniz? Bu vergi mükellefiyetindeki gizlilik,
mahremiyet, sadece, AKPnin çok yakınındaki ihale baronları için
mi vardır? Buradaki ihbar mektubu ne diyor biliyor musunuz? Dört
şirketin adını vermiş, bu dört şirketin tamamı
ihale baronu ve buradaki bürokrat diğer bürokratlar bu
konuşmayı naklediyor- diyor ki: Siz bazı uzlaşmalarda
rakamın sıfırlanmasının veya yüzde 90 oranında
düşürülmesinin sebebimucibini anlayamazsınız. Burada ulvi
amaçlar vardır, bu ulvi amaçlara zarar vermemek gerekiyor.
Sayın
Bakan, ihale baronlarının vergisinin silinmesindeki ulvi amaçlar
nedir acaba? Ve sayın bürokratlar, sizin ulvi amaçlar diye
sildiğiniz, vergi cezasını sıfıra indirdiğiniz
iş adamı, bugün gidin, 90 trilyona Falcon 5X marka bir uçak
almış, İstanbul-New York arasında kesintisiz uçabiliyor.
İşte, o ulvi amaçlarla, o iş adamı uçuyor!
Bir
başka iş adamının vergi cezası
sıfırlanmış, vergi borcu yüzde 90 oranında
silinmiş değerli arkadaşlar. Kim bu firma? Ankarada,
hatırlar mısınız Kılıçdaroğlu ile Gökçek
arasındaki sayaç tartışmasını? İşte, o
sayaçları, başta Gökçek olmak üzere, AKPli belediyelere fahiş
fiyatlarla sattığı iddia edilen firma. (CHP
sıralarından alkışlar) Ve bu firmayla alakalı, yine
bürokratlar kendi arasında konuşurken şunu söylüyor, diyor ki:
(
) cemaatine üretmiş olduğu her sayaç başına çok ciddi
tutarlarda yardım yapmaktadır. Bu yardımı gözetmek gerekir.
(
) cemaatine tabi olan üst düzey bürokrat ise -bir üst düzey, en üst düzey
bürokratın adını veriyor- bundan başkası
değildir.
Değerli
arkadaşlar, cemaatler Allaha ulaşmak üzere bir araya gelmiş,
tarikatlar ona giden bir yol olarak kabul edilir. Hiçbir tarikat, hiçbir
cemaat, yüzyıllardır Türkiye'de var olan cemaat, burada vergi
uzlaşmalarında haksız ceza silmek için yoktur değerli
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Kul hakkı!
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Haram olsun!
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla) Hiç kimse, kul hakkını yemek üzere, yetim
hakkını yemek üzere, vergilerimizi yağmalamak üzere bir araya
gelemez. Ben eminim ki burada adı geçen cemaatler de buna isyan edecektir,
çünkü hiç kimsenin temiz duygularını, kolunda 400 bin dolarlık
saat olduğu iddia edilen bürokratlar -bu çakma da olabilir, çakmaysa da
ayıptır- bu şekilde kullanmamalıdır değerli
arkadaşlar ve Maliye Bakanı, TOKİ Bakanı, Enerji
Bakanı, zamanında gelip bu Meclisi bilgilendirmiş
olsaydılar bu konuda, biz, bu belgeli iddialarımızı -bu bir
iddia, elimdeki mektup, onu söylüyorum, belgeleri de var ama-
bilgilendirmiş olsaydı, bugün Türkiye ekonomisi bu hâlde
değildi.
Bugün
bütün milletimizin geleceği, bu yolsuzluklar dolayısıyla
karanlık bir tehdit altındadır. Bize düşen, bütün
parlamenterlere düşen, bu yolsuzluklarla sonuna kadar mücadele etmek,
bedelini eğer -benim partim de dâhil- ödemesi gereken varsa, bizlerin
içine de girmiş olanlar varsa, herkese ödeterek bu ülkeyi temizlemektir.
Ben
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Erdoğdu.
İzmir
Milletvekili Alaattin Yüksel
(CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Yüksel.
CHP
GRUBU ADINA ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu bütçeleri üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Konuşmama
başlamadan önce, asıl konuma girmeden önce, Sayın
Bakanımdan, Maliye Bakanımdan bir ricam olacak. Sayın
Bakanım, siz bir köylü çocuğusunuz, 9 çocuklu bir ailenin
çocuğusunuz. Ben de bir köylü çocuğuyum. İlkokulu 5
sınıflı ve beş yıl süreyle bir öğretmende okudum,
tahmin ediyorum siz de öyle. Şu anda köylü çocukları okula
gidemiyorlar, şu anda köylü çocukları taşımalı
eğitim kaldırıldığı için traktör
kasalarında, kamyon kasalarında, eşek sırtında okula
gitmektedirler. Millî Eğitim Bakanına sorduğumuzda
başını öne eğmiştir, bir yanıt verememiştir.
Biz biliyoruz ki 120 trilyon gibi bir bütçe, siz kendisine ek olarak
ayırırsanız bu sorun çözülecektir. Bu arada, tabii, yüzde 630
bütçesinin arttığını söyleyen Millî Eğitim
Bakanlığı bu parayı nereye harcıyor, onu da
sorarsanız iyi olur. Çünkü, okullara hizmetli vermemektedir, okullara
yakacak vermemektedir, taşımalı eğitime kaynak
ayırmamaktadır, yurtlar yapmamaktadır. Bu parayı nereye
harcamaktadır, doğrusu, sorsanız iyi olur.
Değerli
milletvekilleri, 2011 yılı sonunda AKP Hükûmeti, bir kez daha Meclisi
devre dışı bırakarak, kanun hükmünde kararnameyle Kamu
Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunu oluşturma
kararı almıştır. Aradan iki yıl geçmesine rağmen
bu kurul hâlen kuruluşunu tamamlayamamış, düzenleyici bir kurul
vasfına ulaşamamıştır. Kurum hâlen denetim
standartlarının tamamını
yayımlayamadığı hâlde 1/12/2014ten itibaren
işletmelerin bir kısmı için, şirketlerin bir
kısmı için 31/12/2013 finansal tabloları dâhil
bağımsız denetimden geçmek zorunluluğunu getirmiştir.
Bu standartlar ne zaman tamamlanacak, ne zaman meslek personeli bu
standartları çalışıp özümseyecek de uluslararası
geçerliliği olan bir denetimi başaracak? Yine kervan yolda düzülecek
anlaşılan.
Bu
arada, Kamu Gözetimi Kurumu, ülke genelinde yüksek kalitede ve güvenilir bir finansal
raporlama ve bağımsız denetim ortamı oluşturmayı
hedeflemektedir. Bir taraftan uluslararası yüksek standartlar getirip
denetçilerin denetimi hedeflenirken, diğer taraftan
bakanlıklarınız ve bağlı kamu kurumlarının
Sayıştay denetçilerine yanlış ve eksik bilgiler verilmesine
göz yumulmuş, var olan Sayıştay raporlarının da
Meclise getirilmesi Hükûmetçe engellenmiştir. Bu durumda, 2012 Kesin Hesap
Kanunu Tasarısının görüşülmesi ve onaylanması mümkün
değildir. AKP çoğunluğunca onaylanması hâlinde de geçerli
değildir, meşru değildir.
Bu
konuda söylenecek çok söz var ama süremiz kısıtlı olduğu
için, ben, güzide kurumumuz Özelleştirme İdaresi
Başkanlığından söz etmek istiyorum.
Bu
arada, değerli arkadaşlar, Milastaki Yatağan termik
santrallerinin özelleştirilmesine karşı mücadele eden
işçiler açlık grevine başlamışlardır. Buradan
selam olsun direnişteki Yatağan işçilerine ve Yatağan
işçilerinin mücadelesi bizim mücadelemizdir diyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Özelleştirme
Yüksek Kurulu, Başbakanın başkanlığında, 4
bakandan oluşan, Maliye Bakanı, Başbakan
Yardımcısı Ali Babacan, Çevre ve Şehircilik Bakanı ile
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırımdan oluşan
bir kuruldur. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı bu kurula
bağlı olarak çalışmaktadır.
Başbakanımıza bağlı olmayan bir kurum haşa
düşünülemez. Nitekim, Türkiyede de tek tek -şimdilik
Türkiyede, belki daha sonra
sınırlarımızı aşabilir- tüm maden
ruhsatlarını verme işini kendine bağlamıştır
Başbakanımız. Gezi Parkı da Başbakanımıza
bağlıdır. Gözü gibi bakar Gezi Parkına, gözü olanın
gözünü çıkarır!
On
yıl içerisinde, Türk Telekom, TÜPRAŞ, ERDEMİR, TEKEL, SEKA ve
PETKİM gibi sanayi tesisleri başta olmak üzere, limanların
tamamı, 195 kamu tesisi, 2.629 arsa, bina ve lojmanlar AKPye yakın
yerli ve yabancı sermayeye yok pahasına satıldı.
Alınan yargı kararları ise uygulanamamaktadır. AKP
iktidarı, Cumhuriyet Döneminde elde edilen değerlerimizi satıp
savan, hayırsız, mirasyedi evlat gibi davranmıştır.
Hukuksuzluğunun yanında, kendilerince belirlenen Özelleştirme Ana
Planı amaçlarının da dışına çıkarak kanun tanımazlığını
da göstermiştir. Tarihimiz, doğal ve kültürel değerlerimiz rant
uğruna heba edilmiştir. Tüm bunları gerçekleştirirken,
kanun hükmünde kararnamelerle, hatta AKP çoğunluğuna dayanarak
yasalar çıkarılıp yargı engeli
aşılmıştır, gerekirse de yargı kararları
uygulanmamıştır.
Türkiyenin
en zararlı üç kurumunu görüşeceğiz. Maliye
Bakanlığını da sayarsak bununla birlikte dört bakanlık
oluyor, çünkü Maliye Bakanlığı da yüzde 70, yoksullardan vergi
alarak ve bu arada, taraf olmayan bütün kurumları, muhalif kurumları,
belediyeleri, iş dünyasının en saygın kurumlarını
bertaraf etmekle meşguldür. Ama, Maliye Bakanlığı
dışında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ve TOKİ bu
ülkenin en zararlı kurumlarıdır. AKP Hükûmeti içerisinde
ülkemize, kentlerimize ve de halkımıza en çok zarar veren dört
kurumdur bu kurum.
Bu
iddialarımı İzmir örneğinden yola çıkarak anlatmaya
çalışacağım. Önce AKP çoğunluğunca
özelleştirmelerin önündeki tüm engeller
kaldırılmıştır, kanun hükmünde kararnamelerle Çevre ve
Şehircilik Bakanlığına, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığına ve TOKİye plan yapma, yaptırma ve
ruhsatlandırma yetkisi tanınmıştır. Arkadaşlar,
bu çok tehlikeli bir yetkidir. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı,
kapsamına aldığı işletme, tesis ve gayrimenkulü mal
sahibi olarak kendisi yeniden planlıyor, yoğunluğu maksimuma
çıkarıyor, bu arada varlık
eğer bir yandaşa satıldıysa, sonradan,
satıldıktan sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
devreye giriyor, ek yoğunluk artışları veriyor, yollar,
parklar ve kamu hizmet alanları da ticari alana dönüştürülüveriyor.
Değerli
milletvekilleri, Kınıkta 1.200 dönüm Kınık bizim en uzak
ilçemizdir- mera vardı. Bu mera daha önce hazine tarafından,
Kaymakamlık tarafından köylülere tahsis edilmiş, köylüler
kooperatif aracılığıyla burayı ıslah
etmişler, bu arazide kuyular çakmışlar, traktörler
almışlar, alet edevatlar almışlar, bu araziyi
işliyorlar, besiciye, sütçüye ucuz silajlık mısır
yetiştiriyorlar ama bunları yaparken köylüler, bu sene bir de
baktık ki Maliye Bakanlığı, hazine bu araziyi bir süt
firmasına, tek bir süt firmasına önce bir
yıllığına, olmazsa ikinci yıl ücretsiz tahsis ediyor.
Sonra da isterse bu süt firması, kırk dokuz
yıllığına burayı bir tek süt firmasına tahsis
edecektir.
Değerli
arkadaşlar, İzmirdeki yağmalardan ilk örnek İzmir
Mavişehirden. İzmir Büyükşehir Belediyesince 2010
yılında onaylanan planda Emlak Bankasına ait, Özelleştirme
İdaresince satışa çıkarılan bir ticaret alanı
var, yani otopark ve rekreasyon alanı. Burası Gayrimenkul
Yatırım Ortaklığından satılıyor. Tabii,
otopark ve rekreasyon alanları var, onlarla birlikte bedel biçiliyor.
Satıldıktan sonra yandaşa, bu otopark ve rekreasyon alanı,
yollar hemen ticaret alanına dönüştürülüveriyor. Yine Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının el çabukluğuyla bu
dönüştürülüyor.
Bunun
gibi çok örnek var. Kentin merkezinde sürem kalmadığı için-
limana 100 bin metrekare AVM planlayabiliyor bu kurumlar, 38 bin metrekare otel
planlayabiliyorlar, 3.500 metrekare dükkân planlayabiliyorlar.
Karayollarının arazilerini, Ağaçlı Yol diye
İzmirlilerin bildikleri Karayolları arazilerini yok pahasına
gene AKP Belediye Meclis üyelerine satabiliyorlar.
Değerli
arkadaşlar, kentin hemen her tarafında, kentin merkezinde, göbeğinde,
kenarlarında ne kadar TEKELe ait, kamu kurumlarına ait araziler
varsa, arsalar varsa bunların hepsi bir şekilde bu kurumlar
tarafından, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
tarafından yeniden planlanıyor ve yoğunluk
artışları getirilerek satılıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALAATTİN
YÜKSEL (Devamla) Belediye hizmet alanlarını bile bu arada
satıp, belediyelere de otopark yapmak için, altyapı tesisi yapmak
için Tekrar, o satılanlardan, yüksek fiyatlarla satın alın.
deniliyor.
Söylenecek
çok şey var, vaktim yetmedi.
Teşekkür
ediyorum.
Saygılarımla.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yüksel.
Sayın
Hamzaçebinin çok kısa bir söz talebi vardır.
Buyurunuz.
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Ankara Gölbaşı
yakınlarında askerî eğitim uçuşu yapan bir helikopterin
yüksek gerilim hattına çarparak düşmesi sonucu 4 askerin şehit
olmasına ilişkin açıklaması
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Ankara
Gölbaşı yakınlarında bugün askerî eğitim uçuşu
yapan bir helikopter yüksek gerilim hattına çarpması sonucu
düşmüştür. Bu kaza sonucunda 2 pilotumuz şehit olmuştur.
Ben şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Ailesine ve Türk
Silahlı Kuvvetlerine sabır ve başsağlığı
diliyorum.
Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkûr ederiz Sayın Hamzaçebi.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Efendim biz de başsağlığı
dilemek istiyoruz.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Halaçoğlu.
2.-
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, Ankara Gölbaşı
yakınlarında askerî eğitim uçuşu yapan bir helikopterin
yüksek gerilim hattına çarparak düşmesi sonucu 4 askerin şehit
olmasına ilişkin açıklaması
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bu
elim kazadan dolayı hem vefat eden, şehit olan askerlerimizin
ailelerine hem silahlı kuvvetlerimize hem Türk milletine
başsağlığı diliyoruz. Allahın yeni kazalardan
esirgemesini diliyoruz.
Sağ
olun.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Halaçoğlu.
Sayın
Elitaş, buyurunuz.
3.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Ankara Gölbaşı
yakınlarında askerî eğitim uçuşu yapan bir helikopterin
yüksek gerilim hattına çarparak düşmesi sonucu 4 askerin şehit
olmasına ilişkin açıklaması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım, ben de
teşekkür ediyorum.
Şimdi
öğrendiğimiz bilgi çerçevesinde, Ankara Gölbaşı Konya Yolu
üzerinde, 10uncu kilometrede helikopterimiz yüksek gerilim hattına
çarparak düşmüş. En son bilgi -ne derece doğru bilmiyorum ama- 4
askerimiz şehit olmuş diye haberlerde geçiyor. Şehitlerimize
Allahtan rahmet diliyoruz, Türk milletinin başı sağ olsun.
İnşallah
böyle bir kazayla bir daha karşılaşmayız diyor,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Elitaş.
PERVİN
BULDAN (Iğdır) Sayın Başkan, bana da söz verebilir
misiniz?
BAŞKAN
Tabii, Sayın Buldan, buyurun lütfen.
4.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, Ankara Gölbaşı
yakınlarında askerî eğitim uçuşu yapan bir helikopterin
yüksek gerilim hattına çarparak düşmesi sonucu 4 askerin şehit
olmasına ilişkin açıklaması
PERVİN
BULDAN (Iğdır) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biz
de Barış ve Demokrasi Partisi Grubu olarak yaşanan kazada
yaşamını yitiren vatandaşlarımıza Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı dileklerimizi
iletiyoruz.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Buldan.
Birleşime
bir saat ara veriyorum sayın milletvekilleri.
Kapanma Saati: 12.19
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 13.25
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP
ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Dilek YÜKSEL (Tokat)
-----
0 -----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 34üncü Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
2014 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ve 2012 Yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının görüşmelere
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IV.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2014
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/832) (S.
Sayısı: 506) (Devam)
2.- 2012
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2012
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2012 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi, Maliye Bakanlığı ve İçişleri
Bakanlığı Tarafından Sayıştaya Gönderilen Genel
Faaliyet Raporları ile Bu Raporlara İlişkin Sayıştay
Değerlendirmesini İçeren 2012 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2012
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2012 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/798, 3/1275, 3/1277, 3/1278, 3/1279) (S. Sayısı: 507) (Devam)
A) GENÇLİK VE SPOR
BAKANLIĞI (Devam) 1) Gençlik ve Spor
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Gençlik ve Spor
Bakanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
B) SPOR GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam) 1) Spor Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Spor Genel
Müdürlüğü 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
C)
YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam) 1) Yükseköğrenim Kredi
ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Yükseköğrenim Kredi
ve Yurtlar Kurumu 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
Ç) MALİYE
BAKANLIĞI (Devam) 1) Maliye
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Maliye
Bakanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
D) GELİR
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam) 1) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
E) KAMU
İHALE KURUMU (Devam) 1) Kamu İhale Kurumu
2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Kamu İhale Kurumu
2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
F)
ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam) 1) Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi 2) Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı 2012 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı |
G) KAMU
GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam) 1) Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi 2) Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumu 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
Ğ)
GELİR BÜTÇESİ (Devam) |
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına ilk konuşmacı Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak.
Buyurun Sayın
Uzunırmak. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on sekiz
dakikadır.
MİLLİYETÇİ
HAREKET PARTİSİ ADINA ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesi
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinize
en derin saygılarımı sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, bütçe, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yıllık
görüştüğü kanunlar içerisinde en önemli olan kanun
tasarısıdır çünkü bir yönüyle beytülmaldir. Eğer iktidar
partisi kendisini muhafazakâr demokrat olarak tanımlıyorsa en
öncelikle, bu söylediğimiz beytülmal teriminin idrakinde olması
gerekir. Peki, buradan hareketle, bugün sorduğumuzda, acaba, beytülmal
şuuru, bilinci içerisinde Türkiyenin kaynakları harcanıyor mu
ve acaba, beytülmal bilinci içerisinde bu kaynaklar yönlendiriliyor mu? Bu
soruya Evet, doğru, bu şekilde yapılıyor. diye cevap
bulabilmemiz, yapılan uygulamaları ve gelinen noktayı doğru
değerlendirdiğimizde mümkün değil.
Değerli
milletvekilleri, burada, her şeyden önce, üzerinde konuştuğumuz
bütçe, Gençlik ve Spor Bakanlığının bütçesi.
Dolayısıyla, buradan ben Ülkemizin geleceği biziz, gelecek
bizim. şuuru içerisinde ülkesine ve geleceğine sahip çıkan,
şuurlu, akıllı, bilinçli gençlerimizin hepsine en derin
saygılarımı sunuyorum, onlar önünde ihtiramla eğiliyorum
çünkü onlar bizim istikbalimiz, onlar bizim göklerde dalgalanan bayrağımızın
teminatlarıdır, gelecek onlardır, geleceğimiz
onlardır. Öyleyse, onlara yapılacak olan yatırım, onlara
yapılacak olan harcama, en düzenli, en helalinden ve en hak edilmiş
şekilde olmalıdır. Sporcularımıza gelince onlar da
emekleriyle, alın terleriyle, bütün enerjileriyle ülkemizi ulusal ve uluslararası
alanda temsil eden ve bizleri yeri geldiğinde İstiklal
Marşımızla, bayrağımızın göndere
çekilmesiyle onurlandıran kardeşlerimizdir; onlara da selam ve
saygılarımı sunuyorum.
Konuşmamın
hemen başında söylediğim beytülmal açıklamasından
hareketle, iktidarın yürütme organında görev yapan değerli
arkadaşlarıma ben sormak istiyorum: Acaba, Gençlik ve Spor
Bakanlığı bütçesinde direkt ve dolaylı harcanan ve
denetiminde olması gereken bütün kaynaklar bu şuur içerisinde
harcanıyor mu? Acaba muhafazakâr demokrat dediğimiz, kendisini öyle
niteleyen bir iktidarın yürütme organındakiler, Hazreti Ömerin kendi
işini görürken ayrı, devletin işini görürken ayrı
mumları yaktığının bugünkü uygulamasının
içinde olduklarını söyleyebilecekler mi? Ben, gönül
rahatlığıyla bunun hesabını veremeyeceklerinden
eminim. Çünkü, bizim burada söylediğimiz birçok şey, basında
dile gelen, sektörün içerisinde olan insanların, muhataplarının,
aktörlerinin gazetelere, medya organlarına yansıyan bilgiler,
belgeler, bulgular Bakanlığın hercümerç içerisinde ve tarumar
olduğunun işaretlerini vermektedir.
Değerli
milletvekilleri, Bakanlık doğru yönetilmemektedir, beytülmal
doğru organize edilip doğru harcanmamaktadır, har vurup harman
savrulmaktadır. Âdeta, çok ödül vermek, Bakanlığın bir
noktada kendi icraatlarının susturulması veya partidaş
edinmek için, sempati toplamak için kaynaklar israf edilmektedir.
Değerli
arkadaşlar, bir spor vizyonu, bir spor misyonu ortaya
konulamamıştır. AKP iktidara geldiğinde, 2002
yılından 2014 yılına, on bir buçuk yıldır geçen
zaman içerisinde, ortalama 10 yaşında olan bir çocuğun, bugün,
olimpik sporcu olabilecek yaşa erişmiş olması gerekir.
21-22 yaşları, 20li yaşlar bir sporcu için en verimli olunacak
çağlardır, yaşlardır. Öyleyse, eğer, bugünkü iktidarın
gerçekten doğru bir spor vizyonu ve politikası olmuş
olsaydı, bugün Türkiyenin birçok olimpik branşta, uluslararası
alanda başarılarla dolu yıllar geçirmesi gerekirdi. Spor
dallarına baktığımızda böyle bir başarıdan
söz etmek mümkün mü? Hayır. Aksine, skandallarla anılan bir ülke
konumuna gelmiştir Türkiye. Bu skandalları bölüm bölüm, zaman zaman
buralardan dile getirmemize rağmen, Bakanlık yerinde ve
zamanında incelemeleri ve tedbirleri başlatmamış ve almamıştır.
Burada, akla başka sorular gelmektedir ve skandallar hâlen devam
etmektedir.
Değerli
arkadaşlar, yapıya baktığımızda, federasyonlar
sözde özerktir. Federasyonlar sporun gelişmesi için en önemli
kurumlardan birisidir. Peki, sözde özerk olan federasyonlar için, vicdanen
rahat bir şekilde, acaba Sayın Bakan ve yetkilileri Evet, biz
federasyon seçimlerinde tarafsız kaldık. diyerek göğsünü gere
gere bunu söyleyebilecek mi? Eğer Spor Bakanlığının
bürokratlarının, delegelerinin yüzde 60ını
oluşturduğu federasyonlarda Bakanlık bürokratlarının
seçim tercihlerine tesir etmedim. diyebiliyorlarsa, Bakanlık
koridorlarında federasyon başkanları belirlenmedi.
diyebiliyorlarsa ben alınlarından öpeceğim. Peki, o zaman,
eğer federasyonların seçimlerinde bu kadar müdahil olan
Bakanlık, federasyonlardaki usulsüzlüklerden, yolsuzluklardan,
hesapsızlıklardan ben sorumsuzum diyebilir mi? Mesuliyetsiz,
hissiyatsız, gerçeklerden uzak, kaçak olmazsa sorumsuzum diyebilir.
Bakın, değerli arkadaşlar,
burada zaman zaman, çeşitli federasyonlarla ilgili olarak çeşitli konuları
gündeme getirdik ama burada, bizim sözlerimiz karşısında,
yetkililer tarafından ve Sayın Bakan tarafından -gerek
basına düşen gerekse Meclis kürsüsüne kadar
taşınmış konularda- ciddi, doğru cevaplar verilerek
kamuoyu ve bizler aydınlatılmadık. Hep haber spikeri gibi,
yatırımlardan, tesislerden, sözde başarılardan, sporcu
lisansının yüksekliğinden bahsedildi.
Geçenlerde bir milletvekili
arkadaşımızın yönelttiği soru önergesine verilen çok
enteresan bir cevap var: Türkiyede 73 bin civarında lisanslı
kadın güreşçi olduğu söylenmiş. Ben soru önergesini
yazılı olarak görmedim ama hayretler içerisinde dinledim
arkadaşımızdan. Türkiyedeki sporcu sayısının,
lisans sayısının artmış olması demek, sporda çok
başarılı bir alana intikal edilmiş demek değildir değerli
arkadaşlar.
Tabii ki bütün bunlar doğru
değerlendirilmeli. Federasyonlardaki seçimler, federasyondaki
usulsüzlükler, yolsuzluklar
Burada, Sayın Bakan çıktı, Tekvando
Federasyonuyla ilgili üzerinde spekülasyonlar olan antrenörün görevden
alındığını söyledi. Ama, o federasyonun sitesinde hâlen daha o antrenörün istifa ettiği
ama yönetim kurulunun değerlendireceği yazılmakta. Sayın
Bakan, bu federasyonlar sizlerin bürokratlarınız
vasıtasıyla seçiliyor ve mahkeme kararını
uygulamadığınız bir federasyon bu. Burada, Sayın
Bakanın, Bakan seviyesinde birisinin Türkiye Büyük Millet Meclisinin
önünde verdiği bir sözün havada kalmasını ben ibretle izliyorum.
Değerli
milletvekilleri, federasyonlardaki usulsüzlükler, yolsuzluklar bunlarla bitiyor
mu? Hayır. Bakın, Ju Jitsu Federasyonu Başkanı Orhan Özaktı,
tutuklanmış. Neden gözaltına alınıyor biliyor musunuz?
Çok enteresandır, insan kaçakçılığından. Yani,
federasyon sporcusu gibi evrak düzenlenip bazı PKK militanları
diyebileceğimiz tipte insanlar sporcu gibi yurt dışına
çıkartılıyor federasyon vasıtasıyla ve oralarda,
ülkelerde iltica ediyorlar, Türkiye'ye dönmüyorlar. Peki, federasyonlarda
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) Hangi federasyon?
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) Sayın Bakanın Bakanlığından
haberi yok ki bizden soruyor Hangi federasyon? diye.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) Öyle bir federasyon yok. Senin spordan
haberin yok. Öyle bir federasyon yok. Tutanaklara doğru geçsin diye
soruyorum.
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) Tabii, tabii, tutanaklara doğru geçiririz. Mesela,
Muay Thai Federasyonu
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) Hayır, hayır, deminki
federasyonun adını bir daha söyle, tutanaklara doğru geçsin.
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) Muay Thai federasyonu Başkanı var... Muay Thai
Federasyonu Başkan Vekili 2009 yılında, basına da
yansıyan şekilde aynı haberlerle federasyonda sporcu gibi
gösterilip iltica eden bölücü unsurların varlığından söz
ediliyor ve gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Federasyonun
sitesinde hâlen daha bu arkadaş Başkan Vekili olarak yer
alıyor.
Değerli
milletvekilleri, bu Bakanlığın kendisinden haberi yok. Bu
Bakanlık olayları takip etmiyor. Bu Bakanlık kendisine ihbar
edilen, getirilip Sayın Bakanın masasına konulan dinleme
bantlarını, telefon dinlemelerini, şunları bunları
bile dikkate alıp soruşturma açmıyor zamanında. Bakan
sadece bu mesuliyetsiz davranışlarda değil
Bakan
BESYO açıyor. Şimdi onu dile getireceğim size. Gençlerin
istikbalini karartmak, onların umutlarıyla oynamak en büyük hilekârlıktır.
2013 yılının Şubat ayında, 2.bin BESYO mezununun
dörtte 3ünün -BESYO mezunları olmak üzere- Bakanlık kadrolarına
alınacağı söyleniyor. Yani, 1.500 kişilik bir kadronun
BESYO mezunlarından Bakanlık kadrolarına
alınacağı söyleniyor. Peki, bu BESYO mezunu çocuklar kimler?
İşte, Türk sporunda bilimini yapan ve uygulamanın içerisinde
olan, belki birçoğu sporcu olan çocuklarımız. Bu
çocuklarımızdan 1.500ünün kişinin Gençlik ve Spor
Bakanlığı kadrolarına alınması, hem uygulama
içerisinden gelip hem bilimini yapmış çocuklarımızın,
sporun gelişmesi için en önemli kilometre taşlarından birisidir.
O çocuklar umutsuzluk içerisinde tweetlerin başında bekliyorlar,
Bakana ne tweetler atmışlar, Bakanlıktan ne tweetler
gelmiş; o tweetler de elimde. Bizzat Sayın Bakanın tweeti
var: 2013 yılı içinde ayrıca dörtte 3ü BESYO mezunları
olmak üzere 2.bin kadronun atamasını KPSS sonuçlarına göre
gerçekleştireceğiz. diyor Sayın Bakan. 2013
yılının 3 Şubatında, Bakanın tweetleri var
burada ve bu çocuklar o ümitler içerisinde KPSS sınavlarını
Adaletsizlik de istemiyorlar. Ama, Sayın Bakan ne yapıyor? Bunlardan
700-800ünü tanesini başka bakanlıklardan geçiş yaparak
Bakanlık bünyesine alıyor ve bu çocuklar perişan hâlde. Spor
böyle gelişir mi? E, gelişmez. Eğer siz buradaki
eleştirilerimize rağmen
Sayın Bakana tekrar soruyorum. Şu
andaki Sayın Müsteşarı -buradaki mesele şahsiyat yapmak
değil, şahsiyetlerle uğraşmak da değil- öz
geçmişinde sporcunun hiçbir kenarından, mahallesinden
uğramamış, ziraat mühendisi. İsterseniz size öz
geçmişinden bazı alıntılar söyleyeyim: Ankara Üniversitesi
Tarla Bitkileri Ana Bilim Dalı Başkanlığında 1995te
yüksek lisans yapmış, 2000 yılında doktora almış,
2001 yılında Çanakkale Ziraat Fakültesinde Tarla Bitkileri Bölümünde
Yardımcı Doçent olmuş, 2008 yılında
Kırıkkalede meslek yüksekokulunda organik tarımda bir dalda
gelişme kaydetmiş, 2010 yılında Tarla Bitkileri Ana Bilim
Dalında Doçent olmuş.
Sayın
milletvekilleri, sporun mahallesine uğramamış, öz
geçmişinde -Müsteşarlık olarak yayınlanan öz geçmişine
baktım Sayın Müsteşarın- hiçbir, ne bir spor kulübü ne bir spor dalı...
Sayın Bakan, böyle bir Spor Bakanlığı yönetilemez.
BESYOdan, antrenörlükten, spor yöneticiliğinden, rekreasyon bölümlerinden
mezun olmuş, millî sporcularımız olmuş, akademilerden mezun
olmuş, spor hukukundan mezun olmuş, hukukçu kimliğiyle, spor
hukukuyla, uluslararası spor tanımlamalarıyla
tanışmış insanlar var iken bir ziraat mühendisinin,
doçentinin, Spor Bakanlığında Müsteşar olmasını
neye bağlıyorsunuz Sayın Bakan? İnsan mı
kalmadı Türkiyede? Şahsiyat yapmak değil, spor
hukukunda çok gelişmiş bir idareci olur anlarım, başka
alanlarda gelişir anlarım ama böyle bir alanda, böyle bir durumda
bunun değerlendirilmesine halkımızın ve BESYOdan mezun
olan çocuklarımızın ben bilhassa dikkatlerini çekiyorum.
İnanıyorum
ki bizim yönetimimizde, bilimi ve uygulamayı esas almış
vaziyette, ilk tercih edeceğimiz çocuklarımız, alandan ve
işin biliminden gelen çocuklarımız olacaktır, onlar ümitsiz
olmasınlar. Türkiye'nin geleceğinin inşallah, doğru, vizyon
sahibi ve misyon sahibi insanlarla şekilleneceği günler de
olacaktır.
Değerli
arkadaşlar, elbette ki gençlik, eğitim, üniversiteler, Kredi ve Yurtlar
Kurumu, bunlarla ilgili de çok problemlerimiz vardır. Öğrenci evlerine
birtakım yaptırımlar getirildi, gençlik ithamlar altına
alındı. Bunlar çok acı olaylardır. Eğer, hakikaten bir
hastalık var ise devletin bunları bir baba şefkatiyle
tanımlaması ve uygulamaya alması lazım. Bütün gençliği
töhmet altında bırakacak şekilde ki, öğrenci evlerini
töhmet altında bırakacak şekilde ki uygulamalarla ülke
yönetilemez, ülkenin geleceğinin kaderi çizilemez.
Üniversite
açtık diyorlar. Açılan üniversiteleri de doğru
tartışmak lazım.
Değerli
milletvekilleri, vakıf üniversiteleri açılıyor,
yap-işlet-devret modeliyle yatırımlar yapılıyor,
köprüler yapılıyor, yollar yapılıyor, özel sektörün -bilhassa
derslikler- millî eğitimde ve başka alanlarda yaptığı
hayırlar oluyor, iktidar mensupları Biz yaptık. diyerek
bunları açıyor. Geçmiş hükûmetler zamanından süregelen
yatırımlar oluyor Biz yaptık. diyerek
Ya, hiç olmazsa
Tamamladık. deyin değerli arkadaşlar, Biz yaptık.
demeyin, hiç olmazsa Hayırseverler vasıtasıyla yapıldı.
deyin, hiç olmazsa Yap-işlet-devret modeliyle yaptık, bütçeden buna
bir şey ayırmadık. Dolayısıyla, bütçeye bir yük
getirmedi, yap-işlet-devret modeliyle bunlar yapılıyor. deyin.
Kredi
ve Yurtlar Kurumunda gelinen noktada yapılan atamalarla, spor il
müdürlüklerinde yapılan atamalarla ve başka alanlarda yapılan
tercihlerle sporun yönetilmesi ve gençliğin istikbalinin doğru tayin
edilmesi mümkün değildir.
Vakıf
üniversiteleri
Vakfın eğer bir anlamı var ise vakıf
vakfetmekten geliyor ise bugünkü vakıf üniversiteleri eğer devletten
pay alıyorsa bu vakıf üniversitelerini vakfın gayesinde
tanımlamak mümkün değildir değerli arkadaşlar. Vakıf
sahiplerinin, vakfedenlerin devletin bütçesinden pay alması demek, vakfa
başka ellerin karışması demektir, vakfın başka
amaçlara yönelmesi demektir.
Dolayısıyla,
bütün bu duygu ve düşüncelerle, Gençlik ve Spor
Bakanlığımızın yönetilemediğini ve Gençlik ve
Spor Bakanlığımızın tarumar olduğunu sizlerle
paylaşıyorum.
Orhan
Saka ağabeyimizin rahmete yürüyüşünü de üzüntüyle öğrendik. O,
çok efendi, kibar, spora çok hizmeti geçmiş bir spor insanıydı.
Allah rahmet eylesin diyorum, acılarını
paylaştığımı ifade ediyorum.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Uzunırmak.
Manisa
Milletvekili Erkan Akçay.
Buyurunuz
Sayın Akçay. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP
GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ben,
Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi bütçesi hakkında,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Şahsım ve
partim adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu 2014 bütçe görüşmelerine, maalesef, Sayıştay
denetim raporları ve Sayıştay denetimi damgasını
vurdu. Ne zaman bütçeyle ilgili söz söyleyecek olsak -artık bir borç
hâline geldi ki- mutlaka Sayıştay denetiminde yaşanan, bize göre
geçen yıldan beri kronik hâle gelmiş ve artık skandala
dönüşmüş, Sayıştayın denetim sorununu dile getirmeden
konuya girmek mümkün değil.
Değerli
arkadaşlar, bütün yolsuzluklar kural dışı davranmaktan
çıkar. Bütçe kural demektir, devlet kural demektir, devlet demek,
aynı zamanda denetim demektir. Şeffaf olacaksınız, hesap
verebilir olacaksınız ve mutlaka denetleneceksiniz. Eğer bir
yapıda -ister kurum olsun ister özel şirket olsun- bir denetim
mekanizması işlemiyorsa orada yolsuzluklar
kaçınılmazdır.
Bütün
yolsuzluklarda üç silahşorlar görev alıyor. Gündeme
taşınan, artık iyice ayyuka çıkan yolsuzluklarda da bu üç
silahşorlar arzıendam ediyorlar: Bir, siyasetçi; iki, iş
adamı; üç, bürokrat. Bu kaçınılmazdır, bu üçlü bir araya
gelmez ise yolsuzluklar yapılamaz.
Sayıştay
ne yapar değerli arkadaşlar, aziz vatandaşlar? Türkiye Büyük
Millet Meclisi adına denetim yapar, bütçe harcamalarını ve
gelirlerini denetler. Peki, bir Hükûmet neden denetimden kaçar? Çok aşikâr
hâle geldi ki Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti on bir yıldır
denetimden çekinmekte, korkmakta ve kaçmaktadır. Yaptığı
bütün düzenlemeler denetimden kaçmaya yöneliktir. Peki, neden? Bir
şeylerden mi korkuluyor? Elbette, mutlaka. Korkan kişi denetimden
kaçar. Ve iktidar, maalesef, Sayıştayı iğdiş etme
yoluna girmiştir, devamlı ihale kanunlarıyla
oynamıştır. Enişteler bazı işler çeviriyor,
oğullar, kızlar birtakım faaliyetlerde bulunuyor ve
bunların da faaliyetlerinin alanının birçoğu kamu kaynaklarıyla
ilgili.
Muhterem
arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti büyük bir devlettir, ciddi bir devlettir.
Bu devleti aşiret gibi, aile şirketi gibi yönetemezsiniz yani iktidar
olmak demek bu ülkenin tapusunu ele geçirmek değildir. İktidar
sahipleri -hangi iktidar sahibi olursa olsun- iktidar olmakla ülkenin tapusunu
eline geçirdiğini zannetmemelidir.
Değerli
milletvekilleri, bu bütçe kanunuyla da Türkiye Büyük Millet Meclisi, Hükûmete,
bir yıl süreyle kamuya gelir toplama ve bu gelirleri harcama yetkisi
vermektedir. Bütçe kanununda, Hükûmetin siyasi, sosyal, idari ve ekonomik
politikalarını görürüz ve bunlar yansır. Aynı zamanda,
bütçe, hükûmetin sorumluluklarını da göstermektedir. Bütçelerde esas
olan, tüm toplumun topyekûn faydasıdır. Bütçenin temel
alınması gereken ilkelerinden birisi, ülkenin toplam
faydasıdır. 2014 bütçesinde de ülkenin içinde bulunduğu
ekonomik, mali ve sosyal durum bütçeye yansımaktadır. Bütçe, hem
ekonominin hem de hükûmetin aynasıdır.
Bu
çerçevede, şunları söyleyebiliriz: Bütçe, sağlıksız
bir yapıdadır çünkü mali yapı ve ekonomi maalesef hastadır.
Ekonominin yapısal sorunları on bir yıldır
çözülememiştir. Bu yapısal sorunlar daha da derinleşmiştir.
Üretim ekonomisinin hiçbir işareti yoktur. Ekonominin hâli pür melalini
yani can sıkıcı, üzücü, dertli durumunu bir cümleyle ifade
edecek olursak bugün, Türkiye ekonomisi ürettiğinden fazla tüketen,
kazandığından fazla harcayan, borçlanmaya ve ithalata dayanarak
ekonomiyi çeviren, dış ticaret ve tasarruf açığı ve
buna bağlı olarak cari açıkla birlikte sağlıksız
bütçe yapısıyla yaralı bir ekonomidir ve ekonomi pastası
reel anlamda büyütülememiştir. Oysa Hükûmet, ekonomiyi sürekli İyi,
iyi, iyi
diyerek sanki psikologların İyi, iyi. de İyi
söyle, iyi düşün. telkinleri gibi, âdeta acıdan mutluluk çıkarmak
istiyor. Ya, Hükûmet sadist midir ki halktan mazoşist bir tavır
bekliyor? AKP İyi, iyi
telkinleriyle, güneşin her
doğuşunda aynı manzarayı
yansıttığını sanmamalıdır. Adalet ve
Kalkınma Partisinin gördüğü ve halka göstermek istediği bir
seraptır.
Şimdi,
sizlere, Hükûmetin gösterdiğiyle ülkenin yaşadığı ve
vatandaşlarımızın yaşadığı bazı
hususları başlıklar hâlinde ifade etmek istiyorum. Bazı
söylenceleri var AKP Hükûmetinin, ben bunlara ahir zaman hurafeleri diyorum. Bu
ahir zaman hurafelerinden kısaca bahsetmek istiyorum. Bu ahir zaman
hurafelerinden birisi Borç veren bir ülke olduk. Hükûmetin ekonomi
kurmayı olarak bilinen bir sayın bakanı Borç veren bir ülke
olduk. dedi. İşte, bu, bir ahir zaman hurafesidir, aldatmacasıdır.
Oysa on bir yılda Türkiye'nin borçluluğu her alanda korkunç derecede
artmıştır. Örneğin, vatandaşlarımızın
borçlarına bakalım: 2002den günümüze bankalara olan nakdî kredi
borcu 20 kat artmıştır, 52 milyardan 1 trilyon 23 milyar liraya
yükselmiştir -tüm bankacılık sistemine- bireysel, ticari,
kurumsal borçların tamamı, 20 kat artış. 2007de bu 251
milyar lira idi. 2007den bu yana 4 katlık bir artış söz konusu.
Faiz
lobisini kendi eliyle besleyen, kendilerini 5 kat zengin ettiği için
teşekkür edilen Sayın Başbakan çıkmış Kredi
kartı kullanmayın, evinizde ne var ne yok götürürler. diyerek
vatandaşa boş nasihatlarda bulunmaktadır. Bu borçlar çok ciddi
bir tehlike işaretidir. 2002den 2012ye hanehalkının
borçluluğu 44 kattan fazla arttı. Özel sektörün dış
borçları 5 kat arttı ancak Hükûmetin sayın bakanları Bana
ne özel sektörün borçlarından kardeşim! demektedir. Kardeşim,
özel sektörün ihracatına sahip çıkmıyor musun? Bu özel sektörün
ihracatıyla övünmüyor musun? Madem övünüyorsun, borçlarına neden
sahip çıkmıyorsun? Özel sektörün ihracatına sahip
çıktığın gibi borcunun da derdinin dermanı olmak
durumundasın. Sonra, bu borçlar hepimizin, ülkenin borcu değil mi?
Merkezî
yönetim iç borç stoku yüzde 171, toplam dış borç yüzde 184
arttı. Türkiye ekonomisi aslında bir borç batağına
düşmüştür. Her ne kadar millî gelir mukayeseleriyle bu borcun normal
olduğunu, sürdürülebilir olduğunu zaman zaman ifade etmeye
çalışsalar da artık, bu sürdürülebilir olmaktan gittikçe
uzaklaşmaya başlamıştır.
Bu
borcun üzerine kalkıp bir de borç vermekten bahsederseniz, o zaman biz de
sizleri Sultanahmette toplayıp Libyada, Suriyede dağıtan
kişilere benzetiriz. AKP vatandaşı, esnafı, çiftçiyi ne
kadar çok borçlandırdığıyla övünüyor. Bir hükûmet
vatandaşlara ne kadar çok kredi verdiğiyle, ne kadar çok
borçlandırdığıyla övünür mü? Bizim Hükûmetimiz övünüyor.
Esnafa 2002de 154 milyon lira borç verilirken şimdi 9 milyar lira kredi
veriyoruz. diye övünüyor. Ya, bu borçlar, esnafın borçları 59 kat
artmış. Yani, esnafa Ben sizi 59 kat borçlandırdım benim
politikalarım yüzünden. diyor ve buradan bir övünç çıkarıyor.
Yine, bu dönemde çiftçinin borçları da 530 milyon liradan 40 milyar liraya
çıkmış ve 75 kat artmıştır. Siz neyle
övünüyorsunuz?
Gelelim
büyümeye: Büyüme de bir ahir zaman hurafesidir. Hükûmet, büyüme hedeflerine
hiçbir zaman ulaşamamıştır. On yılda millî gelir 4
kat arttı. diyor. On yılda, Türkiye ekonomisi 1998 sabit
fiyatlarıyla sadece yüzde 62,3 büyümüştür. Cari fiyatları görüp
sabit fiyatları neden görmezden geliyorsunuz? Ve yine AKP Ak Hedefler
başlığıyla, Ak Hayaller başlığıyla
duyurduğu hedeflerinde, 2015te millî gelirin 1 trilyon 76 milyar dolara
yükselmesini öngörüyor. 2015 için OVPye, Orta Vadeli Programa bakıyoruz,
rakam 928 milyara düşmüş ve bu hedefler hayalden öteye geçememektedir.
Hükûmet, 2012deki gibi 2,2lik büyümeye dahi sevinir ve bununla övünür duruma
gelmiştir. Büyümedeki temel sorun borca, tüketime ve ithalata dayalı
büyümedir.
İmalat
sanayisine bakıyoruz, artış, büyüme oranı 4,9da
kalmış. Tasarruf oranı yüzde 18,6dan yüzde 12,6ya
düşmüş. İhracatın ithalatı karşılama
oranı yüzde 69,9dan, yüzde 70ten 60a düşüyor ve cari açık
2014te de hâlâ can yakmaya devam edecek, millî gelirin yüzde 7sine
ulaşmış vaziyette. Çiftçi, esnaf, sanayici, emekli muzdarip, işsizler
ordusu iş ve aş bekliyor. Ancak, bu bütçeyle 2014te de
vatandaşı yine hasret, yine hüsran bekliyor. Bir hükûmet ki
vatandaşı simide mahkûm etmiş, övünüyor. Yiğit muhtaç
olmuş kuru soğana. Böyle bir yapıdan sağlam bir bütçe
çıkması mümkün mü? Sayın Başbakan 5 kişilik bir aile 3
öğün çay ve simit tüketse 450 lira eder. diyor. Ancak, simit 1 lira
olduğuna göre çay parası hesaba dâhil edilmemiş, çaylar
şirketten herhâlde! Millî geliri on bir yılda 4 kat
artırdığını iddia eden bir hükûmet hesabını
çay, simit üzerinden yapamaz, yapmamalıdır. Madem 4 kat
artırdım. iddiası vardır, vatandaşı da simit
mukayesesine mahkûm edemezsiniz. Bu mukayesenin yaşam kalitesi üzerinden
yapılması gerekir. Bu göstergelerde Hükûmet bir iyileşme
sağlayamamıştır.
Harcamalara
baktığımızda, değerli arkadaşlar, bütçede en çok
kısılan yatırım ödenekleri olmuştur. Yatırım
giderleri de on bir yılda 2002deki yüzde 11,5tan yüzde 9,5a
düşmüştür. Bütçe yatırımlarının millî gelir
içindeki payında da düşüş vardır, artış yoktur.
Bütçede kamu yatırımından uzaklaşan AKP kamu-özel iş
birliği modelleriyle ülkenin ve bütçe imkânlarının gelecek yirmi
beş otuz yılını ipotek altına almaktadır, âdeta
ülkenin gelecek imkânları bu modelle gasbedilmektedir. Bu model, bütçe
açığının düşük görülmesine, yükümlülüklerin uzun
vadeye yayılmasına, israfa ve hizmetlerin
pahalılaşmasına yol açacaktır.
Ulaştırma
yatırımlarıyla ilgili Sayıştay raporlarında
Hükûmete yönelik ciddi tespitler vardır. Ulaştırma
yatırımlarında Hükûmet kendi yaptığı programlara
uymamaktadır. Plansız ve programsız işler
yapıldığı ifade edilmektedir. Yatırım
programı, ödenek ve iş programı bağlantısı
kopmuştur. Yatırım programında yer alan projeler için
öngörülen ödenekler yıl içinde devamlı değiştirilmekte ve
iş programları anlamsız hâle gelmektedir.
Sayın
Başbakan ve Hükûmet evlerde ve yurtlarda kızlı erkekli
kalındığı söylentileriyle toplumda
kışkırtma, kamplaştırma ve ötekileştirme yaparken
öğrencilerin yurt ve kalacak yer sorunlarıyla ilgili bütçede bir
hamle ve atılım göremiyoruz. Gençlerimizin, öğrencilerimizin
yurt sorunları var. Buna ilişkin bir hamle görebiliyor muyuz?
Göremiyoruz. 2014te yükseköğrenim öğrencileri için yurt yapım
ödeneği 520 milyon lira iken taşıt alım ödeneği 503
milyon liradır. Suriyeli mülteciler için yapılan harcama 4 milyar
liradır. Taşıt ve bina kiralamalarındaki israf
başlı başına ayrı bir konudur.
Değerli
milletvekilleri, gelelim vergilere. Vergiler ekonominin aynasıdır.
Beyana dayalı gelir ve kurumlar vergilerinden doğru dürüst vergi
toplanamamaktadır. O yüzden de Hükûmet dolaylı vergilere, ithalattan
ve borçla yapılan tüketim harcamalarından alınan KDVye ve
ÖTVye yüklenmektedir. Millet bankalara borçlanmasa, ithalat azalsa neredeyse
Hükûmet vergi toplayamayacak. Kurumlar vergisi rekortmenlerinin ilk 100ünde 23
bankanın bulunması aziz milletimize çok şey anlatmaktadır
ve her şeyi de ayan etmektedir. 2014 yılında vergi gelirleri
içindeki beyana dayalı gelir vergisinin oranı yüzde 1,4 -geçici vergi
de dâhil- geçici vergi de olmasa yüzde 1in de altına inecek, kurumlar
vergisinin oranı yüzde 8,8.
Değerli
arkadaşalar, dolaylı vergiler 2014 bütçesinde yüzde 71e
ulaşmaktadır. Her ne kadar Hükûmet, Kalkınma
Bakanlığı, tablolarında dolaylı vergileri yüzde 68,3
olarak gösterse de gerçekte durum öyle değildir. Motorlu
taşıtlar vergisini, aslında bir servet vergisi olmasına
rağmen, bir dolaylı vergi olarak tahsil etmektedir ve oranı da
2,5u buluyor ve bu çerçevede yüzde 71e ulaşan -ki bana göre de 2014
sonunda yüzde 71i de aşacağını tahmin ediyorum dolaylı
vergilerin- böyle bir bütçeye Hazreti Ali bütçesi denilemez.
Ve
AKP Hükûmetinin vergi anlayışını şu şekilde
örneklendirmek istiyorum: Pırlanta, elmas, yakut ve inciyi halkın
zorunlu ihtiyacı olarak mı görüyor acaba Hükûmet? Görüyor ki 1
Ağustos 2004te KDV oranını sıfıra indirdi,
halkın ekmek, peynir, zeytin, süt, yumurta, ilaç, kefen bezi gibi
-tırnak içinde, ünlem- lüks ihtiyaçlarını da KDVye tabi
tutuyor. Şimdi de pırlanta ve elmasta ÖTVyi sıfırlama
çalışmaları yapılmaktadır.
Diğer
görüşlerimizi de bundan sonraki konuşmalarımızda ifade
etmek üzere muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Akçay.
Kütahya
Milletvekili Alim Işık
Buyurunuz
Sayın Işık. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP
GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu İhale Kurumu,
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı; Kamu Gözetimi,
Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu ile gelir bütçesi üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle sizleri
ve bizleri izleyen değerli vatandaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği
gibi, bütçe kanunu Hükûmetin gelecek bir yıl boyunca
gerçekleştireceği faaliyetler için yapacağı
harcamaların ve bu harcamalar için toplayacağı gelirlerin yer
aldığı bir kanundur yani bütçe bir nevi bir ülkenin gelecek
planlamasına yönelik mali tablolar belgesidir.
Bütçenin
iki temel kaleminden birisi gelirler, diğeri de giderlerdir. Bu iki kalem
birbirine eşit olduğunda denk bütçeden, gelirlerin fazla olması
hâlinde bütçe fazlasından, giderlerin fazla olması hâlinde ise bütçe
açığından söz edilir. Arzu edilenler denk bütçe veya fazla veren
bütçe iken istenmeyeni bütçe açığıdır. 2014 bütçesi de ne
yazık ki önceki bütçelerde olduğu gibi yine istenmeyen, açık
veren bir bütçedir. Toplam 403,2 milyar TLlik gelire karşılık
436,4 milyar TLlik giderin hedeflendiği 2014 yılı bütçesinde ne
yazık ki 33,2 milyar TL bütçe açığı söz konusudur. Önceki
yıllarda gerçekleşen değerler ve 2014 yılının bir
seçim yılı olduğu dikkate alındığında, bu
açığın daha da büyük olma ihtimali yüksektir.
Gelirlerin
yüzde 86,4ünü yani yaklaşık 345 milyar TLsini vergi gelirleri
oluşturmaktadır. Geçen yıla göre vergi gelirlerinde yüzde
7,1lik bir artış hedeflenmiştir. Yani, bu bütçede, en yüksek
yüzde 20lik gelir grubuna dâhil olan ve yaklaşık yüzde 5lik nüfusa
karşılık gelen 400 bin kişinin dışındaki 76
milyon vatandaşımıza ek vergi vardır, mal ve hizmetlere zam
vardır çünkü vergi gelirlerinin çok büyük bir bölümünü her
vatandaşımızdan eşit miktarda alınan dolaylı
vergiler oluşturmaktadır. Başka bir ifadeyle 2014
yılında fakirler daha da fakirleşecek, zenginler ise daha da
zenginleşecektir çünkü bu bütçeyle gelir dağılımındaki
dengesizlik daha da büyümekte ve en alt gelir grubuyla en üst gelir grubu
arasındaki fark tam 9 kata çıkmaktadır. Kişi
başına düşen millî geliri 10 bin doların üzerine
çıkartmakla övünen Hükûmetin bu gelir dağılımı, çok
basit bir örnekle 2 bin dolarlık ve 18 bin dolarlık millî gelirlere
sahip 2 grubun 10 bin dolar ortalamasına benzemektedir. Bir tarafta
açlık sınırının altında kalan milyonlar varken
öbür tarafta zevküsefa için de yaşayan, gemilerle açık denizlere
açılan mutlu bir azınlığın bulunduğu Türkiye'deki
bu dengesizlik, son on bir yılda intihar, hırsızlık,
fuhuş, kaçakçılık ve benzeri gibi olumsuzlukların da
hızla artmasına yol açmış ve yol açmaya devam edecektir.
Merkez Bankası
verilerine göre 2002 yılında harcanabilir hanehalkı gelirlerinin
yüzde 4,7sini oluşturan borç ödemeleri, 2013 yılında yüzde
55,2ye yükselmiştir yani bir eve giren her 100 Türk liralık gelirin
borçlara ayrılan kısmı, son on bir yılda, ne yazık ki
tam 12 kat artmıştır. Bankacılık Denetleme ve
Düzenleme Kurulu verilerine göre vatandaşlarımızın bankalara
olan borçları son on bir yılda 19,4 kat, bankacılık sistemindeki
takipteki alacaklar ise 9,04 kat artmıştır. Bu son dönemde
borcunu zamanında ödeyemediği için yaklaşık 100 bin
vatandaşımız cezaevlerine girip çıkmış, 300 bine
yakın vatandaşımız da cezaevine girmemek için evinden kaçak
durumdadır. Dolayısıyla bu durum yuvaları
yıkmıştır, yuvaları
dağıtmıştır. Diğer yandan Adalet
Bakanlığı verilerine göre 2002 yılında toplam 8,2
milyon dolayında olan icralık dava dosyaları
sayısının, 2013 yılında 3 kata varan bir
artışla 22 milyona yaklaşması da
vatandaşlarımızın borç yükü altında nasıl
ezildiğinin ve AKP hükûmetlerinin ülkemizi ne hâle getirdiğinin çok
açık birer göstergeleridir.
Kısaca
özetlemek gerekirse 2014 yılı bütçesinde, ek yatırım ve
üretim olmadığı için işsiz gençlerimize yeni istihdam ve
umut yoktur; emekliye, memura, işçiye, asgari ücretliye, çiftçiye, esnafa
herhangi bir destek yoktur; engelli, yaşlı ve hastalarımıza
dönük ek bir harcama da yoktur; taşeron işçisine, 4/Cliye, 5 ay 29
gün çalışan geçici veya mevsimlik işçiye herhangi bir umut da yoktur.
Velhasıl, milyonlarca gencimizin iş, aş ve eş bulma umudu
da kalmamıştır.
Peki,
bu bütçede neler vardır? derseniz, bu bütçede yaklaşık 96
milyar dolarlık dış ticaret açığı yani 166 milyar
dolarlık ihracata karşılık 262 milyar dolarlık ithalat
vardır.
Değerli
milletvekilleri, buraya çıkan iktidar partisi ve Hükûmet sözcüleri,
ihracatta rekor
kırdıklarını söylerken maalesef, bu ithalat
rakamlarını ağızlarına almaktan gocunmaktadırlar ama
gerçek budur.
Diğer
taraftan, bu bütçede 56 milyar dolarlık cari açık vardır, borç
vardır, yeni borçlanma vardır, her hafta 1 milyar TLlik faiz ödemesi
vardır yani resmî faiz lobisi bulunmaktadır. Son on bir yılda
olduğu gibi AKP hükûmetleri öncesindeki
cumhuriyet hükûmetleri döneminde yapılmış ancak
değişik sebeplerle şimdiye kadar satılamamış ve
kâr eden kamu kuruluşlarının satışından beklenen
yaklaşık 7 milyar TLlik de özelleştirme geliri vardır.
Özelleştirme
demişken konuşmamın bu bölümünde de Özelleştirme
İdaresi Başkanlığının bütçesi üzerindeki
görüşlerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bilindiği
gibi, Özelleştirme Yüksek Kurulunun kararlarını uygulamak ve
hükûmetlerle özelleştirilmesine karar verilen kuruluşlara
ilişkin her türlü işlemin yerine getirilmesi amacıyla,
Başbakanlığa bağlı olarak 1994 yılında 4046
sayılı Kanunla kurulan Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı, bugüne kadar bir çok kuruluşun
özelleştirilmesine yönelik iş ve işlemleri yürütmüş ve
hâlen yürütmeye devam etmektedir.
Kuruluşundan
bugüne kadar yapılan özelleştirmelerden elde edilen toplam 60 milyar
dolara yaklaşan özelleştirme gelirlerinin yaklaşık 50
milyar doları son on bir yılda gerçekleştirilmiştir. Yani,
AKP hükûmetleri işbaşına geldiğinden bu yana cumhuriyet
tarihi boyunca önceki dönemlerde ne yapılmışsa onu satmaya ant
içmiş ve satmıştır. Özelleştirme gelirlerinin
yaklaşık yüzde 85i hazineye aktarılarak AKPnin bütçe
açıkları kapatılmaya çalışılmış,
maalesef, çok düşük bir miktarı yeni yatırımlar için
kullanılabilmiştir.
AKP
hükûmetleri döneminde yapılan özelleştirmelerden en çok etkilenen il
ise maalesef, benim seçim bölgem olan Kütahya ilimiz olmuştur. Son on bir
yılda Kütahya ilimizde bulunan şeker fabrikası, azot
fabrikası, Eti Gümüş Anonim Şirketi, Osmangazi Elektrik
Dağıtım AŞ, Seyitömer Termik Santrali ve Kömür
İşletmesi ile KÜMAŞ yani Kütahya Manyezit
İşletmelerinin satışlarından tam olarak toplam 3
milyar 153 milyon dolarlık yani bugünkü parayla yaklaşık 6,5
milyar TLlik gelir elde edilmiştir. Buna karşılık,
aynı dönemde yani 2003-2013 yılları arasında Kütahya iline
yapılan tüm kamu yatırımları toplamı -yani duble
yollar, kamu binaları, su tesisleri, göletler, barajlar ne varsa-
Kalkınma Bakanlığının resmî verilerine göre, sadece ve
sadece 1,488 milyar TL yani yaklaşık 1,5 milyar TL olabilmiştir.
Bir başka değişle, Kütahyanın 6,5 milyar TLlik
parası hazineye gitmiş, bunun 1,5 milyar TLlik kısmı geri
alınabilmiştir. Geriye kalan 5 milyar TL Kütahyanın AKP
hükûmetlerine hediyesi olmuştur. Bu dönemde Kütahya ilinin AKPye
verdiği toplam 15 milletvekiline ve yüzde 65lik oy desteğine
karşılık aldığımız budur değerli
milletvekilleri. Ama üzülerek ifade edeyim ki 14 Aralık 2013 tarihinde
Kalkınma Bakanlığı bütçesi üzerine konuşan bir
değerli ilimiz iktidar partisi milletvekili, on bir yılda Kütahyaya
toplam 4,6 milyar TL kamu yatırımı ve transfer
harcamasının yapıldığını belirtmiştir.
Şimdi
buradan soruyorum: Değerli arkadaşım, bu 4,6 milyar TLnin
içerisinde devletin memurlarına verdiğiniz paraları da mı
sayıyorsunuz? Şimdi, bu nasıl bir anlayıştır? 1,5
milyar TL kendi malından geri alabilmiş. Bunlar olmasaydı,
satılmasaydı, özelleştirme yapılmamış
olsaydı en kötü ihtimalle bu bütçelerden bu 1,5 milyar TL zaten gelecekti.
Şimdi, siz kaybettiklerinizi görmüyorsunuz, bir de üstüne üstlük orada
çalışan devlet memurlarına da harcanan parayı Kütahyaya
gelen yatırım olarak söylüyorsunuz. Bu,
insafsızlıktır. Bu, doğru bir yaklaşım
değildir. Dolayısıyla Kütahya, maalesef, AKP hükûmetleri
tarafından ödüllendirilmesi gerekirken âdeta
cezalandırılmış bir ildir. Yaşanan aile
dramlarını, boşanan yuvaları, yaşanan intiharları
ve kazalarda yaralanan insanlarımızı bunun içine
katmıyorum.
Değerli
milletvekilleri, AKP hükûmetleri döneminde yapılan özelleştirmeler ne
yazık ki birçok usulsüzlüğü ve yolsuzluğu da beraberinde
getirmiştir. Hemen hemen yapılan her özelleştirmenin
ardından birçoğu medyaya da yansıyan yolsuzluklar ve
usulsüzlükler kamuoyunun gündemini meşgul etmiş ve bugün de
meşgul etmeye devam etmektedir. Daha önceden olduğu gibi bugün de
medyaya yansıyan ve bazı bakanların oğullarının
da isimlerinin geçtiği yolsuzluk operasyonlarının
değerlendirilmesini siz değerli milletvekillerimizin ve bizleri
izleyen değerli vatandaşlarımızın takdirine
bırakıyorum. Bu konu yeniden dikkate alınmalı ve yeniden,
mutlaka, AKP hükûmetleri tarafından değerlendirilmelidir.
Özelleştirmelerle
ilgili olarak 2014-2016 döneminde hâlen satışları devam eden
elektrik üretim santrallerinin yanı sıra, Türkiye Şeker
Fabrikaları Anonim Şirketi vardır. Yani, bugüne kadar birçok
insanımıza ekmek veren şeker fabrikaları
satılacaktır.
Buradan
şeker fabrikalarında çalışan işçilerimize
sesleniyorum: Değerli kardeşlerim, malınıza sahip
çıkınız.
Otoyollar
ve köprüler de satılacaktır. Şans oyunları yani millî
piyango da satılacaktır. AKPnin son dönemde herkesi kumarbaz ettiği bu müesseseler
de satılacaktır. Ve en sonunda toplam 340 adet taşınmaz
satılmak üzere programa alınmıştır. Bu
taşınmazlar içerisinde kamu binalarından arsalara kadar birçok
değerli varlık vardır. Özelleştirme kapsamına
alınan bu yeni kuruluşlar, maalesef, yapılacak bu yeni
satışlar yeni yolsuzluklara, yeni usulsüzlüklere de yeniden kapı
aralayacaktır.
Bugüne
kadar olduğu gibi bundan sonrada birçok çalışanın
mağduriyeti yine kamuoyunun gündeminden düşmeyecektir. Bugün,
Kütahyada ve birçok yerde işçilerin ne hâle düştüğünü
inanıyorum ki sizler de çok iyi biliyorsunuz. Bu vesileyle kendi
çalıştıkları ekmek teknelerini sattırmamak için
açlık grevine giden ancak medyanın yazmaya bile cesaret edemediği
Muğla Yatağan Termik Santrali işçilerinin onurlu mücadelesini
yürekten kutluyorum. Bu mücadeleye destek veren vatandaşlarımıza
teşekkür ediyorum. Bu mücadelenin diğer illere de, illerimize de
örnek olmasını diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, son dönemde sürekli kamuoyunun gündemine yenilerinin
eklendiği yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarının temelinde, her
şeyi para olarak gören AKP zihniyetinin yanında, maalesef, Kamu
İhale Kanununda AKP döneminde yapılan yeni düzenlemeler
yatmaktadır. 2002 yılında yürürlüğe giren Kamu İhale
Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu, kamu kurum ve
kuruluşlarında yapılacak ihalelere ilişkin usul ve
esasları düzenleyen oldukça önemli kanunlardır. Ancak AKP
hükûmetlerinin işbaşında bulunduğu son on bir yılda en
fazla değişiklik yapılan kanunlar ne yazık ki bu
kanunlardır. Yani parayla ilgili, ihaleyle ilgili olan kanunlardır.
Bu dönemde söz konusu kanunlar toplam 27 kez değiştirilmiş ve bu
27 kez değiştirilme sırasında tam 80e yakın madde
yeniden düzenlenmiştir. Öyle tipik örnekler vardır ki bir yıl
öncesinde yapılan madde değişikliği, aynı yıl
içerisinde veya ertesi yıl bir daha değiştirilmiştir.
Sebep, ihalelerde istedikleri yandaşlara ihaleyi verecek bazı
düzenlemeleri ortadan kaldırmaktır. Tüm bu
düzenlemelerin ardından artık Kamu İhale Kurumunun eli kolu
bağlanmış; kurum, getirilen muafiyetler sonucunda, yapılan
ihalelerin ancak yüzde 4lük bir bölümünün denetimini yapabilecek hâle
getirilmiş olup âdeta artık ortadan yitirilmiştir,
kaybedilmiştir.
Kurum kanununda yapılan düzenlemeler
sonunda, AKP tarafından getirilen istisna ve muafiyetlerin
bazıları özellikle dikkat çekmektedir. Bunların
başında meşhur FATİH Projesi, Marmaray Projesi, demir
yolları, hızlı tren ihaleleri, BOTAŞ alımları,
MİT, MASAK, spor federasyonları ve kömür dağıtımı
ihaleleri gelmektedir. Artık, bu istisna ve muafiyetlerden dolayı,
neredeyse kurum ve kanuna tabii olmak bir istisna hâline gelmiş; kurumun
varlığının bir önemi kalmamıştır. Bu hâle
getirilmiş bir kurum için bütçe yapmaya bile gerek kalmamış.
Kurum çalışanlarında kurumun ne zaman
kapatılacağı beklentisi oluşmaktadır.
MİTin, kamu kurum ve
kuruluşlarına ait ihalelere katılacak MHPli ve CHPli iş
adamlarını fişleyerek ihalelere girmelerinin
yasaklandığı iddiaları, 14-15 Haziran 2013 tarihlerinde
medya organlarında da yer almıştır. Bu konuya ilişkin
soru önergelerimiz, ne yazık ki bugüne kadar Hükûmet tarafından
cevaplandırılmamış ve bu iddialar Hükûmet tarafından
da yalanlanmamıştır.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Hangisi
cevaplandı ki!
ALİM IŞIK (Devamla) Son olarak,
2011 yılında, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve millet iradesi hiçe
sayılarak çıkartılan 660 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle kurulan Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu bütçesi hakkında da birkaç cümle eklemek istiyorum.
Uluslararası standartlara uyumlu bir şekilde Türkiye muhasebe ve
denetim standartlarını oluşturmak ve yayımlamak,
bağımsız denetim alanında kamu gözetimi yapmak ve böylece
bağımsız denetimde uygulama birliğini, gerekli güveni ve
kaliteyi sağlamak amaçlarıyla kurulan bu kurum, ne yazık ki
sadece söylemde var ama eylemde olmayan bir kurum niteliğindedir.
Sayıştay denetiminin
engellendiği ve Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetim yapmakla
görevli bu kurumun kaldırılmak istendiği bir dönemde, denetime
ilişkin standartları geliştirmekle görevli bir kurumun herhangi
bir anlamı yoktur. Dolayısıyla,
bu kurumun bütçesinin de gerçekte bir önemi bulunmamaktadır.
Bu
duygu ve düşüncelerle ve her türlü olumsuzluğa rağmen, 2014
yılı bütçesinin ülkemize ve milletimize hayırlı
olmasını diler, yüce heyetinizi tekrar saygılarımla
selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Işık.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Baluken.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
5.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Van Milletvekili Özdal Üçere
16/12/2013 tarihli 33üncü Birleşimde verilen kınama cezasına
ilişkin açıklaması
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, şimdi, dün gece burada bir
tartışma yaşandı. Buradaki tutanaklar üzerinden, Van
Milletvekilimiz Sayın Özdal Üçerin Kürdistan İşçi Partisi
üyesiyim. Bundan gurur duyuyorum. cümlesini sarf ettiği ve bunun
tutanağa geçtiği ifade edildi.
Bunun
üzerine, hem grup başkan vekilleri arkada bir toplantı yaptık
hem de burada grup başkan vekillerine önce söz verildi ve daha sonra
Sayın Özdal Üçere Genel Kurul tarafından bir kınama cezası
oylandı ve bu şekilde bir karar çıktı.
Şimdi,
Van Milletvekilimiz Sayın Özdal Üçer böyle bir cümle
kullanmadığını ifade ediyor, bizler de bugün Tutanak Hizmetleri
Müdürlüğüne gittiğimizde ses kayıtlarında böyle bir cümleye
rastlamadık. Nitekim, oradaki uzmanların da ses
kayıtlarını dinlemesiyle sayın milletvekilimizin böyle bir
cümle kullanmadığı kanaati orada da, oradaki uzmanlar
tarafından da dile getirildi.
Dolayısıyla,
muhtemelen, ya buradaki psikolojik ortamdan dolayı ya da diğer siyasi
partilerin grup başkan vekillerinin tavrından dolayı,
yönlendirmesinden dolayı arkadaşımıza karşı haksız
bir uygulama yapılmış ve haksız bir ceza verilmiştir.
Biz,
bu durum itibarıyla, bu kınama cezasının geri
alınmasını, o tartışmayla ilgili bütün hususların
da tutanaktan çıkarılmasını istiyoruz. Bu nedenle de Genel
Kurula ara vermenizi, grup başkan vekilleriyle bir toplantı
yapıp ses kayıtlarının tekrar dinlenmesini Barış
ve Demokrasi Partisi olarak talep ediyoruz çünkü aksi hâlde, bu Meclisin
güvenilirliğine dair ciddi bir kuşku oluşacaktır.
Milletvekilimizin sarf etmediği cümleler de eğer burada
yazdırılıp ses kaydında ispatlanamıyorsa burada çok
ciddi bir sorun ve sıkıntı vardır.
BAŞKAN Sayın Baluken, çok vahim bir iddia
ortaya koydunuz. Yani tutanaklar
Şunu demek istiyorsunuz yanlış
anlamadıysam: Tutanaklarda var yazılı olarak
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Ses kaydında yok.
BAŞKAN
fakat ses kayıtlarının incelenmesinde
bu gerçekleşmemiş. diyorsunuz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Evet, evet.
BAŞKAN Böyle bir şeyi kabul edemeyiz tabii
ama bunu da nasıl bir şekilde tekrar tespit edeceğimizi bir
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, toplantıya ara verip ses kayıtlarını
dinlemenizi, grup başkan vekillerinin ses kayıtlarını
dinlemelerini ve oradaki uzmanların da ses kayıtlarıyla ilgili
görüşlerini almanızı tavsiye ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Baluken, eğer müsaade
ederseniz bu görüşmeleri bitirelim, ondan sonra bu isteğinizi yerine
getireyim de konuşalım.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Ama burada önemli bir
husus var Sayın Başkanım.
BAŞKAN Tabii efendim, günümüz uzun, bu
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Yani, biz bu
koşullar altında bu oturumun sürdürülmesinin doğru
olmadığını düşünüyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Olur mu öyle
şey!
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Çünkü ola ki bir
milletvekilimiz bir cümle kullandığı zaman, eğer
tutanaklarla ilgili böyle bir güvensizliğimiz var ise yine farklı bir
şekilde oraya yansıtılabilir, yazdırılabilir ve
önümüze getirilebilir. Dolayısıyla, şu anda ara vermeniz ve bu
konuyu netleştirmeniz, milletvekilimizle ilgili kınama
cezasını da geri almanız gerekir.
BAŞKAN Sayın Elitaş, buyurunuz.
6.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Van Milletvekili Özdal Üçere
16/12/2013 tarihli 33üncü Birleşimde verilen kınama cezasına
ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, dünkü tartışmadan haberim yok,
arkadaşlarımın ifadesi çerçevesinde ifade ediyorum: Dün burada
konuşan Van Milletvekili PKK terör örgütü üyesi olmaktan gurur duyuyorum.
PKK terör örgütü, terör örgütü değildir. diye
Türkiye Büyük Millet
Meclisi o konuyu değerlendirmiş ve kınama cezası
vermiş. Şu anda Sayın Balukenin ifade ettiğine göre, Van
Milletvekili PKK terör örgütü üyesi olmaktan gurur
duymadığını ifade etmiş
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Hayır, öyle bir
cümle yok Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
PKK terör örgütünün
de, PKKnın da terör örgütü olmadığını ifadesi
anlamında tutanaklarda var ama
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Bu anlamda bir cümle
oraya yazılmış.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Tutanaklarda var
ama
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Öyle bir şey yok.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) -
ses
kayıtlarında olmadığını ifade ediyor.
BAŞKAN Evet.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bunu grup başkan
vekillerinin incelemesi değil, Meclis
Başkanlığının tutanaklarla ses
kayıtlarını inceleyip o konuda bir karar vermesi gerekir.
BAŞKAN
Şimdi, bu konuda
ÖZDAL
ÜÇER (Van) Sayın Başkanım, ismimin geçtiği bir
asılsız ithamla karşı karşıyayım ve uydurma
bir yaklaşımla karşı karşıyayım. Ben,
bununla ilgili, kendimi doğrudan ilgilendirdiği için ve hem
şahsım hem ülke açısından çok hayati bir konu olduğu
için söz talep ediyorum. Kendi açıklamalarımın doğrudan
açıklamasını yapabilecek iradeye ve kabiliyete sahibim.
Sayın Başkanın benim adıma açıklama yapma gibi bir
hakkı, yetkisi yoktur. Neyse bu konuda ben açıklama yapayım diye
sizden müsaade istiyorum.
BAŞKAN
Şimdi, tabii, Sayın Üçer, bu talebinizi yerine getirebiliriz çünkü
geçmiş tutanaklarla ilgili bir düzeltme talebiniz vardır. Onun için,
beyanınızın düzeltilmesi üzerine buyurunuz Sayın Üçer.
VII.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR
1.-
Van
Milletvekili Özdal Üçerin, 16/12/2013 tarihli 33üncü Birleşimdeki
bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması
ÖZDAL
ÜÇER (Van) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz her
türlü siyasal tartışmaya açık ve tartışmalarla, insani
diyaloğa dayalı tartışmalarla her türlü sorunun
çözülebileceği kanaatindeyiz ve bu konuda diyalogdan hiçbir zaman
çekinmedik ama hakaret, küfür, tehditlere ilişkin bizim insani refleksler
geliştirmemiz de bizim en doğal hakkımız. Hiç kimsenin bir
halkı terörize eden gerçekleri gerçek dışı bir dille ifade
etme hakkına sahip olmadığını ifade etmek istiyorum.
Ben bir siyasi temsilci olarak, bir Kürdistanlı olarak, bir Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı olarak bu ülkede cumhuriyet tarihinin
kuruluşundan bu yana, karanlık birtakım güçlerin bu devlette
halkları karşı karşıya getirdiğini ve devlet
adına devlet güçlerinin birçok katliamının olduğunu ve bu
yapılan katliamları basında çarpıtıp farklı
örgütlere mal ettiğine tanıklık eden bir birey olarak ben,
Kürdistanda kurulmuş Kürdistan İşçi Partisinin bir parti olarak
kurulduğunu ama o dönemin siyasi koşullarının buna
elverişli olmadığını ve kendisine yönelen devlet
baskısından dolayı silaha sarılmak zorunda
kaldığını ve PKKnin bir özgürlük hareketi olduğunu
mitinglerde de ifade etmişim, bunun hukuki sorumluluğunu üstüme
alıyorum. PKKyi bir terörist örgüt olarak görmediğimi, özgürlük
hareketi olarak değerlendirdiğimi her platformda ifade etmişim.
Bunun için idam sehpasında kendi sehpamı tekmeleyecek kadar bir
iradeye sahibim ve burada PKKye atfedilen katliamların, PKKye atfedilen
suçların aslında devlet güçleri tarafından
işlendiğini; köylerin yakılıp
yıkıldığını, on binlerce insanın asit
kuyularına atıldığını, insanların idam
edildiği
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Aynısını söylüyor, düzeltmiyor ki.
ÖZDAL
ÜÇER (Devamla) - köylerde yakılan canlı canlı insanların
olduğunu, buna ilişkin eski valilerin, eski askerî yetkililerin
açıklamalarının olduğunu ifade ettim.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Dinlediğimiz şeylere bak ya.
ÖZDAL
ÜÇER (Devamla) - Ama burada ayrı bir sorun var. Bu Mecliste, ben
söylediğim her sözün arkasındayım. Aynı Deniz Gezmiş
gibi, ben idam sehpasını kendi ayaklarımla tekmelerim
doğruyu söylemek pahasına. Çünkü, ben burada bu iş için görev
aldım ve halka söz verdim, değerlerime söz verdim. Değerlerimden
asla geri adım atmam, değerlerimi sahipsiz bırakmam. Ama önemli
bir sorun, Meclisin güvenilirliği açısından birileri,
söylenmiş ya da söylenmemiş sözleri, kendi tutanağını
birilerine siyasi baskı oluşturup yapıyorsa o zaman Meclisin
takdirine bırakıyorum.
Benimle
ilgili de, benim ifadem alınmadan, benim görüşlerime
başvurulmadan, benimle ilgili bir hukuki sürecin
başlatılmış olması, kınama cezasının
verilmiş olmasını da bir Meclis skandalı olarak
değerlendiriyorum. Bir, en adi mahkemelerde bile ifadeye başvurulur,
savunmada değerlendirilir, direkt muhatabı olan bensem, benim
görüşlerime
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZDAL
ÜÇER (Devamla) -
benim değerlendirmeme başvurmaksızın beni
kınayan bir güdümlü Meclisi de ben kınamak istedim,
kınıyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, ses kayıtlarında
olmadığını ifade ettiği bir konu şu anda tekrar
kürsüden hatip tarafından devam ediyor.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Şu anda söylüyor, neyini düzeltecek.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Şu anda söyledi zaten onu.
RECEP
ÖZEL (Isparta) Aynen konuştun onu.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Üçer.
VIII.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Şükran Güldal Mumcunun, Bingöl
Milletvekili İdris Balukenin Van
Milletvekili Özdal Üçere kullanmadığı bir cümle üzerine
kınama cezası verildiği ve bu cezanın geri alınması
gerektiğiyle ilgili açıklamasına ilişkin
konuşması
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bir konuya açıklık getireyim. Ondan
sonra size söz vereceğim Sayın Halaçoğlu.
Şimdi,
Sayın Üçer, İç Tüzükün 58inci maddesi uyarınca düzeltme
hakkını kullanıp geçen birleşimdeki olan şeyleri
düzeltme hakkını kullanarak sözlerini dile getirdi.
Şimdi,
Sayın Balukenin, tutanaklarda yanlış geçtiğini ve ses
kayıtlarında
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Olmayan cümleyi yazma.
BAŞKAN
olmayan cümleyi yazma konusundaki itirazı İç Tüzükün 155inci
maddesi uyarınca işleme alınacak. Bunun için şu anda benim
yapabileceğim bir şey yok. Arzu ederseniz, o İç Tüzükün şu
kadar bir maddesini okuyayım size: Tam tutanağın
bastırılıp dağıtılmasından başlayarak
onbeş gün içinde ilgililer, gereken düzeltmelerin yapılması için
Başkanlığa yazıyla başvurabilirler.
Bu
başvurma üzerine, Başkanlık Divanı, gereken incelemeyi
yapar. Başkanlık Divanı düzeltme istemini haklı görürse,
bir düzeltme yayımlanır ve ait olduğu tutanak dergisine
eklenir. diyor efendim. Onun için, benim şu anda sizin bu talebinizi
yerine getirme durumum yok. Siz, Başkanlığa bunu
başvurursunuz, Sayın Özdal Üçer de dile getirdi geçen
birleşimdeki tutanaklarla ilgili sözlerini de, siz de o şekilde
başvurursanız
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
7.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Van Milletvekili Özdal Üçere
kullanmadığı bir cümle üzerine kınama cezası
verildiğine ve bu durumun düzeltilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, ortada bir kınama cezası
var.
BAŞKAN
Bu, şimdi
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Yani, olmayan, kullanmadığı bir cümle üzerine
bir milletvekiline verilmiş olan bir kınama cezası var.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Şu anda aynı cümleleri yine
kullandı.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Daha ağırını kullandı.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Dolayısıyla, bununla ilgili durumun düzeltmesi
gerekiyor.
BAŞKAN
Şimdi, ama, Sayın Baluken
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Bu, bir siyasi linçtir.
BAŞKAN
bunu resmî olarak
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Hayır, Üyesiyim. demek ayrıdır, PKKnin
siyasi görüşlerini savunuyorum. demesi ayrıdır. Ben Kürdistan
İşçi Partisinin üyesiyim. şeklinde kullanmadığı
bir cümle var. Sayın Özdal Üçer, PKKnin dile getirmiş olduğu
siyasi fikirleri, düşünceleri, ideolojileri savunabilir ama tutanağa
Üyesiyim. yazdırmak ayrı bir husustur.
BAŞKAN
Sayın Baluken, İç Tüzükün 155inci maddesini okudum, gayet
açık ve net. Tespit olduktan sonraki -sizin bu iddianız,
söylediğiniz şey vahim bir olay- bir dönemde bu işlem
yapılabilir ancak, ben onu bilemiyorum, İç Tüzüke bağlı
olarak
ÖZDAL
ÜÇER (Van) Sayın Başkan, ben
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Ama, bunu hemen tüketmemiz gerekmiyor mu? Yani, burada
ÖZDAL
ÜÇER (Van) Sayın Başkan, ben böyle bir itirazda
bulunmayacağım.
BAŞKAN
E, tüketemiyoruz efendim, İç Tüzükün 155inci maddesi açık.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Yani, Başkanlık Divanı yarım saatlik bir
ara vererek bu durumu netleştirebilir, yarım saatlik bir ara vererek
bu durum netleşebilir.
ÖZDAL
ÜÇER (Van) Bu Meclis, kendi yaptığı eksikliği düzeltsin,
ben böyle bir itirazda bulunmayacağım. Sonu nereye giderse gitsin,
ben böyle bir itirazda bulunmayacağım. Bu Meclis kendisi düzmece
birtakım
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Nitekim, Tutanak Hizmetleri
Müdürlüğü buraya beş dakika mesafede bir
ÖZDAL ÜÇER (Van) Bu Meclis, kendisi düzmece
birtakım
BAŞKAN Evet, teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Halaçoğlu.
8.-
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, Van
Milletvekili Özdal Üçerin geçen tutanak hakkında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerin Anayasaya aykırı
olduğuna ve Meclisten özür dilemesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın
Başkanım, her şeyden önce, az önce hatip, Anayasanın hem
başlangıç ilkelerine hem de 126ncı maddesine aykırı
bir konuşmada bulundu. Hem Türkiyede olmayan kürdistandan bahsetti hem de
kürdistanda bir partinin bir milletvekili olduğunu ifade etti.
Şimdi, hem terör örgütüne hem de uluslararası
olarak kabul edilmiş bir terör örgütüne mensup olmasından dolayı
övündüğünü
Terör örgütünü öven bir konuşma yaptı.
Şimdi, ettiği yemine aykırı davranan
bu vekilimizin her şeyden önce Meclisten özür dilemesi gerekli.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Ne alakası var
Sayın Başkanım?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Tabii ki alakası
var. Yani, bu hareketle
.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan, sayın milletvekili burada istediği düşünceyi dile
getirir, ona siz karar veremezsiniz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Burası bölücülük kürsüsü
değil öyle.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Meclisin kürsüsünden
olmayan bir kürdistandan bahsedecek ve bölücülük yapacak, bunu kimse kabul
edemez.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Gitsin o ülke neresiyse orada
yapsın.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Sayın
Başkan, şu anda konuşulan konular
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, konuları
birbirine karıştırmayalım lütfen. Talep ayrı bir
taleptir, sizin söylediğiniz ayrı bir konudur.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Aleni olarak kürsüde konuşma yaptı.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Elitaş.
9.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Van Milletvekili Özdal
Üçerin geçen tutanak hakkında yaptığı
konuşmasının da kınama cezasını
gerektirdiğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, yapmanız gereken, biraz önce
açıkladığınız gibi, İç Tüzükün 155inci
maddesini uygulamak. Şu anda, İç Tüzükün 155inci maddesini
uygulamak, grup başkan vekilleriyle ara verilip yapılacak
toplantıda ortaya çıkabilecek bir durum tespiti olması mümkün değil.
Az önce ifade ettiğiniz gibi, konu Meclis Başkanlığı
tarafından değerlendirilecek ama asıl altı çizilmesi
gereken nokta şu: Milletvekili çıktı: Kürdistan
doğumluyum, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Kürdistanda
kurulmuş bir siyasi partinin yasal zemin bulamadığından
dolayı silaha sarılarak o partinin üyesi olduğunu ifade ederek
yine bir kınama cezasını gerektirecek eylemde bulunmuştur.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Aynen
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Üyesi olduğunu
ifade etmedi.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Söyledi.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Üyesi olduğunu
ifade etmedi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) O anlamda, bu
konunun İç Tüzükün 155inci maddesi çerçevesinde yapılması
gerekir.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Açık suç. Ceza Kanunundaki
suçun, yapılan övme işi.
ÖZDAL ÜÇER (Van) Sayın Başkan, ben bunu
söylemedim, kınama cezasını Meclis tekrar oylasın
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Şu andaki
yapılan konuşma yine İç Tüzükümüzün kınama
cezasını gerektirecek bir konuşmadır.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, on beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.37
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.06
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale), Dilek YÜKSEL (Tokat)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 34üncü
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
2014
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ve 2012
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
VIII.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.-
Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Şükran Güldal Mumcunun, Bingöl Milletvekili
İdris Balukenin Başkanlığa yazılı başvurusu
üzerine İç Tüzükün 155inci maddesi gereğince inceleme başlatılacağına
ilişkin konuşması
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, daha önceki oturumda Sayın Balukenin dile
getirdiği konu: İç Tüzük 155inci madde gereğince, onların,
Sayın Balukenin Başkanlığa yazılı başvurusu
üzerine inceleme başlatılacaktır. Prosedürü böyle
işleteceğiz.
Bilginize
sunulur.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan, bir şey ifade etmek
istiyorum.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Halaçoğlu.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Demin, dünkü olayları düzeltmek için çıkan
sayın hatibin tekrar Meclis kürsüsünden yine anayasal suç
işlediğinin kayıtlara girmesini istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Halaçoğlu.
Barış
ve Demokrasi Partisi
ÖZDAL
ÜÇER (Van) Sayın Başkan, ben de konuşmamı, benim bir
milletvekili olduğum göz önünde bulundurularak
Bir milletvekiliyim.
Anayasanın tümden değiştirilmesini teklif etme, görüşme,
değerlendirme hakkım olduğu ve ülkenin gerçeklerini kendi
perspektifimden değerlendirme hakkım olduğu ve bu konuda
Mecliste yapmış olduğumuz konuşmaların hepsinin aleni,
şeffaf ve net olduğu, suç olmadığı iddiasını
dile getirip, tutanağa geçmesini istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Üçer.
IV.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2014
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/832) (S.
Sayısı: 506) (Devam)
2.- 2012
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2012
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2012 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Maliye Bakanlığı ve
İçişleri Bakanlığı Tarafından Sayıştaya
Gönderilen Genel Faaliyet Raporları ile Bu Raporlara İlişkin
Sayıştay Değerlendirmesini İçeren 2012 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2012
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2012 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/798, 3/1275, 3/1277, 3/1278, 3/1279) (S. Sayısı: 507) (Devam)
A) GENÇLİK VE SPOR
BAKANLIĞI (Devam) 1) Gençlik ve Spor
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Gençlik ve Spor
Bakanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
B) SPOR GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam) 1) Spor Genel Müdürlüğü
2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Spor Genel
Müdürlüğü 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
C)
YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam) 1) Yükseköğrenim Kredi
ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Yükseköğrenim Kredi
ve Yurtlar Kurumu 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
Ç) MALİYE
BAKANLIĞI (Devam) 1) Maliye
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Maliye
Bakanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
D) GELİR
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam) 1) Gelir İdaresi Başkanlığı
2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
E) KAMU
İHALE KURUMU (Devam) 1) Kamu İhale Kurumu
2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Kamu İhale Kurumu
2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
F)
ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam) 1) Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi 2) Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı 2012 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı |
G) KAMU
GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam) 1) Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi 2) Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumu 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
Ğ)
GELİR BÜTÇESİ (Devam) |
BAŞKAN
- Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına ilk konuşmacı
Hakkâri Milletvekili Adil Zozani.
Buyurunuz
efendim. (BDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
yirmi dakikadır.
BDP
GRUBU ADINA ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Gençlik
ve Spor Bakanlığı bütçesini değerlendireceğiz. Nesini
değerlendireceğiz? Şikeye mi değineceğiz, dopinge mi
değineceğiz, spor camiasının içerisine
saplandığı bataklığı mı
değerlendireceğiz? Siz üçüzlerin geçen sene bir araya getirerek
alelacele burada çıkardığınız şike
yasasını mı değerlendireceğiz? Nesini
değerlendireceğiz? Bize söyleyin, deyin ki Şu noktadan
değerlendirin. biz oradan değerlendirelim. Değerlendirilecek
bir tarafı yok, batacağı kadar batmıştır, üzerine
söylenecek şey yoktur.
Maliye
Bakanlığının bütçesini değerlendireceğiz.
Aynı soruyu soruyorum: Nesini değerlendireceğiz? Atı alan
Üsküdarı geçmiş, zengin olan zengin olmuş, fakir fukaranın
sofrasındaki ekmek her gün biraz daha küçülüyor. IMFye borç veriyoruz.
diye babalanıyorsunuz ancak IMFnin tam 100 katı uluslararası
finans kuruluşlarına borçlanmışsınız, nesini
değerlendireceğiz? Hangi noktadan tutup değerlendireceğiz?
Söyleyin, biz, o noktadan tutup değerlendirelim. Batacağı kadar
batmış, beter olsun.
Gelir İdaresi Başkanlığını
değerlendireceğiz. Bana söyleyin lütfen -bütün konuşma
başlıklarım olduğu için- neresinden değerlendireyim
Gelir İdaresi Başkanlığını? Zenginin vergi
borçlarını affetmekle mükellef olan bu Başkanlığın
nesini değerlendireceğiz? İşçinin, fukaranın,
emeklinin her ay başı boğazına sarılan, sonuna kadar
vergilerini, primlerini tahsil eden ama zengine gelince borçlarını
affeden bu kurumun nesini değerlendireceğiz? Batmış
batacağı kadar, daha beter olsun.
Kamu İhale Kurumunu değerlendireceğiz.
Bugün konuşulanlardan sonra, bunun üzerine söylenecek bir şey var
mı? Söyleyin ey iktidar partisi milletvekilleri, söyleyin ey Bakan,
değerlendirilecek bir tarafı kalmış mı?
İşinize gelen bütün ihaleleri şu ya da bu şekilde yasal
düzenleme, değişiklik yaparak, esneterek kalbura çevirdiğiniz bu
kanunun nesini değerlendireceğiz, bu kurumun nesini
değerlendireceğiz? Batmış batacağı kadar, beter
olsun.
Özelleştirme İdaresi
Başkanlığını değerlendireceğiz. Nesini
değerlendireyim? Aynı soruyu soruyorum: Nesini
değerlendireceğiz? Satacak bir şeyiniz kalmış mı?
Artık, bütçeyi, bir kerelik vergilerle, bir kerelik gelirle ayakta tutmaya
çalışıyorsunuz. Satacak bir şeyiniz kalmadı, hepsini
sattınız. Yapacak bir şey var artık bu saatten sonra, bu
kuruma da gerek kalmadı, bu kurumun şemsiyesi altında
satacağınızı sattınız, değerlendirilecek bir
şeyi yok, bütçe ayrılmasına gerek yok, bu kurumu lağvetmek
gerekir.
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumunu değerlendireceğiz. Aynı soruyu soruyorum: Nesini
değerlendirelim? Sayıştay raporlarından başlayarak
mı değerlendirelim? İsterseniz oradan bir değerlendirme
yapalım. Olmayan Sayıştay raporları üzerinden bir
değerlendirme yapalım isterseniz burada. Her şeyi
kılıfına uydurmak, her şeyin bir gerekçesini
oluşturmak bu Hükûmetin marifetleri arasındadır.
Dolayısıyla, bu kurumun da değerlendirilecek bir tarafı
kalmadı.
Ancak,
değerlendireceğimiz şeyler var, konuşmam bunlardan ibaret
değildir, değerlendireceğimiz çok şey var. Ne
Sayıştay, ne doping, ne Şike Yasası, ne özelleştirme
ne de peşkeş çekilen kamu kurumları ve arazileri üzerinde hiçbir
değerlendirme yapmayacağız ancak değerlendireceğimiz
bir konu var, hem de çok önemli bir konu var; müstemleke hukukunu burada
konuşacağız, sömürge hukukunu burada konuşacağız,
sizinle bugün bunu tartışacağız. Sizinle bundan sonra
sömürge hukuku, müstemleke hukuku bu ülkede var mıdır yok mudur, onun
üzerine konuşacağız.
En
son dün, belki bir yerden düzelir diye beklenti içerisinde olmuştuk.
Hoş, sizden bir beklentimiz de yok ama dünkü milletvekillerimizle ilgili
olan karar malumun ilanıydı ancak belki kafanıza o reklam
filmlerindeki gibi bir saksı düşmüştür deyip bir yerden
düzeltmeye başlarız diye beklemiştik ancak bu da yok.
Kafanıza düşen saksılar da artık kâr etmiyor. Ama
sözlerimin başında şunu ifade edeyim: Alma garibin
ahını, çıkar aheste aheste! Siz, bu
vurdumduymazlığın, bu bana neciliğin hesabını
eninde sonunda vermek durumunda kalacaksınız. İstediğiniz
kadar kafanızı kuma gömün, çıplak gerçek ortadadır. Herkes
görüyor, Türkiye kamuoyu görüyor ve bu gerçeklik sizin bitişiniz
anlamına gelecektir.
Faysal
Sarıyıldız, Gülser Yıldırım, Selma Irmak, Kemal
Aktaş, İbrahim Ayhan ve Hatip Dicle niçin cezaevlerindeler? Bugün
benim burada söylediklerimin bir kısmını farklı
şekillerde ifade ettikleri için şu anda cezaevindeler. O müstemleke
mahkemeleriniz eğer bugün karar vermiş olsaydı öngörülen cezalar
çerçevesinde hepsi dışarıda olmuş olurdu ama rehin
tutuyorsunuz. Evet, siyasi iradeyi yargının arkasına koyarak
arkadaşlarımızı, binlerce arkadaşımızı
bugün cezaevlerinde rehin tutuyorsunuz. Neye karşılık rehin
tutuyorsunuz? Aman bu ülkede Kürtlerin sesi soluğu çıkmasın,
aman bu ülkede Kürt halkının temel hak ve özgürlüklerinden söz
edilmesin! Kusura bakmayın ama buradan bir kez daha ifade edeceğim.
Biz bu günleri çok gördük, çok yaşadık. Bunlar geçmişte
yaşadıklarımızla, yaşananlar yanında hafif
kalır. Biz bu günleri atlatacağız, hem de alnımızın
akıyla mücadele ederek bu günleri de atlatacağız. Ama o gün, biz
de, sizler de geriye dönüp baktığımızda bu uygulamalar
karşısında, bu sömürge hukuku karşısında sessiz
kalanlarınız başınızı önünüze eğip
çocuklarınızın dahi yüzüne bakamayacak durumda
olacaksınız. Tıpkı bugün, 18 Ağustos 1992de
Şırnakta 116 vatandaşın katline tanıklık
etmiş, o dönemin valiliğini yapmış ve bugün konuşan
Mustafa Malayın durumuna düşersiniz. Ne diyor, açın bakın.
İnternet ortamında hepiniz şu dakika itibarıyla onun
açıklamalarına ulaşabilirsiniz. Ben askeriyeyi sorumlu
buluyorum o katliamlarda. Çünkü, asker geliyordu, sivillerin, insanların
iş yerlerini, evlerini tahrip ediyordu, insanları, genç
yaşlı demeden katlediyordu. Maalesef kötü şeyler yaptı.
diyor. Ne zaman oldu bunlar? Bakın, sadece bir olayı
anlatıyorum; 18 Ağustos 1992. 26 Mart 1994te, yine aynı
bölgede, Koçağılı ve Kuşkonar köylerinde olup bitenleri
size hatırlatayım, 38 sivil vatandaş katledilmişti. Yine,
15 Ocak 1996da, Güçlükonakta 11 vatandaş katledilmişti.
Şimdi,
ileri demokrasiden söz edenler için de bir iki örnek vereyim isterseniz.
Kuşkonar köyünde olup bitenler, Koçağılı köyünde olup bitenler
ile Roboskide olup bitenler arasında hiçbir fark yoktur. Roboskideki
katliamın failleri nasıl bu devletin yönetenleri ise, o dönemin
katliamlarının failleri de bu devletin yöneticileridir. Buna
karşı sesiniz çıkacak mı? Buna karşı Dur.
diyecek misiniz? Sizden beklediğimiz budur.
Emin
olun, bu bütçenin ne hayrı kalmıştır ne de bereketi, bu
bütçenin ne hayrı vardır ne de bereketi. Varsa yoksa, redde, inkâra,
asimilasyona dayanan bir üçlü koalisyon
vardır şu anda karşımızda. Kürtler söz konusu
olduğu zaman MHPsi, CHPsi, AKPsi bir oluyor Aman Kürtlerin sesi
çıkmasın
ERKAN
AKÇAY (Manisa) PKKnin sesi çıkmasın. diyoruz biz. Kürtlerle bir
derdimiz yok, derdimiz PKK.
ADİL
ZOZANİ (Devamla) Güneş balçıkla sıvanmaz, eninde sonunda
bu gerçekleri kabul edeceksiniz, eninde sonunda bu gerçekleri kabul etmek
durumunda kalacaksınız. Nasıl ki cumhuriyetin kuruluşundan
bugüne kadar Kürtler tarihin hiçbir evresinde, 90 küsur yıllık
cumhuriyet ömründe hiçbir zaman olağan mahkemelerde kendilerini ifade etme
imkânı bulamadılarsa bugün de aynı durumdur. Özel yetkili
mahkemeleri biz burada konuştuğumuzda daha bir buçuk yıl önce,
aynen bu kürsüden ifade ettik, Biz saf değiliz. Allem edersiniz, kallem
edersiniz, kendinizi ayıklarsınız, Kürtleri özel statüde bir
mahkemede yargılamaya devam edersiniz: dedik, Meclis
kayıtlarında vardır. O gün söylediklerimizin bugün bizi
doğruluyor olması bizi hiç mutlu etmiyor. Ama gerçekliğinizi
yüzünüze ifade ettik, gerçekliğinizi yüzünüze ifade ettik. Kürtler söz
konusu olunca atalarınızın tarihini dahi inkâr edecek noktaya
geliyorsunuz, Kürtler söz konusu olduğunda atalarınızın
tarihini dahi inkâr edecek noktaya geliyorsunuz. Örnekleriyle, geçmiş
konuşmalarımızda burada yüzünüze ifade ettik.
Daha
ilk günden bugüne Meclis ayıplı işliyor. Bu halkın
seçilmiş iradesinin Mecliste olması gerektiğini ifade ettik.
Hiçbir çifte standardın arkasına sığınmadık.
Hatip Dicle dedik, Faysal Sarıyıldız dedik, Kemal Aktaş
dedik, İbrahim Ayhan dedik, Mustafa Balbay dedik, Mehmet Haberal dedik,
Engin Alan dedik. Ama hiçbiriniz çıkıp bunu burada cesaretlice ifade
etmediniz. Meclis iradesine sahip çıkmadınız, kendi iradenize
sahip çıkmadınız. Boşverin birbirinize atıp tutmakla.
Biz bu Meclis kürsüsünde çifte standarda sığınmadan konuşan
tek grup olduk. Bununla da onur duyuyoruz, övünç duyuyoruz ama hiç kimse
çalınmış milletvekilliğinin bu Meclise
yakışmadığını ifade etmedi, Çalıntı
vekillik olmaz. demedi burada. Ancak, Meclisin bu döneminde çalıntı
vekilliğe de tanıklık ettik. Her defasında çıkıp
burada söylersiniz, Kürtlerle Türkler etle tırnak gibidir. dersiniz.
Rica ediyorum, bunu artık söylemeyin çünkü siz bu benzetmeyi yaptığınız
sürece bizim aklımıza hep şu geldi: Biz tırnak olduk, siz
hep et oldunuz. Uzadıkça kesmeye çalıştınız,
uzadıkça bu tırnağı budamaya
çalıştınız. Yetti Kürt halkının ödediği
bedel. Kürt halkı üzerinden hiç kimseye ama hiç kimseye artık
karanlık hesaplar yaptırmayacağız, bunu bilmenizi
istiyoruz. Hiçbiriniz, artık, burada Kürt halkı üzerinden kendi
karanlık hesaplarınızı göremeyeceksiniz. Bugün Türkiyede
olup bitenlerin tamamının ana sorun kaynağı Kürt sorunudur,
Kürdistan sorunudur ve bu sorun çözülmeden Türkiyede siz hiçbir şey
yapamazsınız.
Bütçeden
sadece bir örnek sizinle paylaşacağım, Sayın Maliye
Bakanı burada, Plan ve Bütçe Komisyonu sunumunda yer alan bir ifadeyi
sizinle paylaşacağım: Bugüne kadar devlet Kürt sorunundan
kaynaklı olarak -o terör sorunu olarak ifade ediyor ama ben devletin
Kürt halkına karşı savaşı olarak ifade ediyorum-
doğrudan 400 milyar dolar para harcadı, dolaylı olarak 1 trilyon
dolar para harcadı. Son on bir aydaki, son bir yıldaki görece
düzelmeyle birlikte bir gerçekliği gördük, o da şu: Bütçe açığı
yarı oranında azaldı. Oysaki geçen seneki bütçe
görüşmelerinde bu bütçe açığının katlanabileceği
tahmini vardı. Bu tahminlere ilişkin olarak geçen yılki bütçe
görüşmelerinde aynı bakanın herhangi bir itirazı olmamıştır.
Yarı oranında -yani 15 milyar Türk lirası gibi bir paradan söz
ediyorum- bir azalma oldu. Sizin için bu sözüm hiç para etmeyebilir ama
ekranları başında bizi izleyen, Türkiyede, Mezopotamyada
yaşayan tüm halklarımıza şunu ifade etmeye
çalışıyorum, onlara söylüyorum: En azından bu yıl
içerisinde sofranızdaki ekmek bir dilim daha küçülmedi, savaştan
kaynaklı olarak bir dilim daha küçülmedi ancak zengine, rantçıya,
vurguncuya sağlanan imkânlar karşısında, sizin
savaştan dolayı koruyabildiğiniz bu bir dilim ekmeğiniz,
görüyoruz ki iki dilim olarak gitmiş.
Bütün
bu tabloları göz önünde bulundurduğunuz zaman bir tercih yapmak
zorundasınız. Bu işlere öyle dolambaçlı
yaklaşılmaz. Kulislerde farklı, arka odalarda farklı,
buraya geldiğinizde, seçmene selam göndereceğiniz zaman farklı
konuşmayın. Bu sözüm, sansürcü üçüzlerin tamamınadır. Arkada
söylediklerinizi burada da söyleyin, kişisel olarak, bireysel olarak
söylediklerinizi burada da çıkın, söyleyin. Grup olarak bir araya
geldiğinizde, birbirinize yaslandığınızda, Türkiyede
yaşayan halklar üzerinden hamaset politikalarını terk edin
diyoruz. Bu gerçekliği kabul etmek durumundasınız. Bizler
milletvekilleri olarak, BDP Grubu milletvekilleri olarak, Halkların
Demokratik Partisi milletvekilleri olarak sizin bu çifte standartlı
yaklaşımlarınızı her aşamada deşifre
edeceğiz, kamuoyuyla paylaşacağız.
Türkiye kamuoyuna doğruyu söylemiyorsunuz, Türkiye
kamuoyuyla gerçekleri paylaşmıyorsunuz ve gizliyorsunuz. Ancak, bu
gizlemeleriniz, bilmelisiniz ki sizin sonunuzu beraberinde getirecektir ve
eminim sizlerin sonu, siyaseten sizlerin sonu Türkiyede yaşayan bütün
halklar açısından hayırlara vesile olacaktır ve biz bunu
göreceğiz, hep birlikte göreceğiz.
Kürdistan gerçekliğini gizleyemeyeceksiniz, Kürt
gerçekliğini gizleyemeyeceksiniz, halkların bu coğrafyada bir
arada, eşit, özgür ve demokratik bir biçimde yaşamasının
önüne geçemeyeceksiniz. Önüne geçmeye kalkışırsanız, bu
nehir sizleri yutacaktır, bunu bilmenizi istiyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Zozani.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın hatip kürsüdeyken Milliyetçi Hareket
Partisinin de içinde olduğu üç grubu kastederek Söz konusu Kürtler olunca
hepiniz iş birliği yapıyorsunuz. gibi bir konuşma
yaptı. Kayıtlara geçmesi açısından söylüyorum: Milliyetçi
Hareket Partisinin bin yıllık kardeşliği olan Kürt
kardeşlerimizle en ufak bir problemi yoktur ama Milliyetçi Hareket
Partisinin bu ülkede 40 bin insanımızın kanını döken,
canını alan PKKyla sorunu vardır. Bu, dün de vardı, bugün
de vardır, yarın da olacaktır. Bu 40 bin şehidimizin
hukukunu yargı önünde sormadıktan sonra da biz bu davadan vazgeçmeyeceğiz,
kayıtlara geçsin efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Korkmaz.
PERVİN BULDAN (Iğdır) 40 bin
insanın öldüğüne ilişkin araştırma
yapılmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN Van Milletvekili Özdal Üçer.
PERVİN BULDAN (Iğdır) 40 bin
insanın ölümüne ilişkin gerçeklerin ortaya
çıkarılmasını istiyoruz zaten Sayın Korkmaz.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
bizler, parti olarak 1984ten bugüne kadar gerek Kürdistanda gerek Türkiyede
yaşanmışların tamamının
araştırılıp kamuoyuyla şeffaf bir biçimde
paylaşılması için defalarca yasa teklifi verdik, Meclis
araştırması önergesi verdik, bunun için hakikatleri
araştırma komisyonunun kurulmasını önerdik ve bugün ben
kürsüde, dönemin Şırnak Valisi Mustafa Malayın
açıklamalarını okudum. Eğer ki tersi bir kanaatte olanlar
varsa bu Mecliste hodri meydan diyoruz, birlikte bu suçların
tamamının üstüne gidelim diyoruz.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Zozani.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Bir de Hükûmeti dinleyelim Sayın Başkan, Hükûmet ne
diyor bu tartışmalarda? Hiç sesini çıkarmıyor Hükûmet
Kapalı Kapılar Ardında Washington dizisini oynuyor.
BAŞKAN
Van Milletvekili Özdal Üçer. (BDP sıralarından alkışlar)
Buyurun
Sayın Üçer.
BDP
GRUBU ADINA ÖZDAL ÜÇER (Van) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunun bütçesiyle
ilgili söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu selamlıyorum.
Bütçe
görüşmelerine geçmeden önce, Halkların Demokratik Partisi adına,
Halkların Demokratik Partisinin eş başkanları ve
milletvekillerinin KCK davalarında tutuklu olan bütün siyasi
tutukluların ve başta da sayın milletvekillerimizin özgür
kalması talebiyle yapmış oldukları açlık grevini bir
demokrasi direnişi olarak saygıyla selamlıyorum. Sayın
eş başkanlarımıza ve sayın milletvekillerimize
saygılarımı, devrimci muhabbetlerimi iletiyorum. Bu devrimci
direniş içinde yer almak için bana da müsaade etmelerini talep ediyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
Şimdi
tabii, onlar müsaade ettikten sonra, ben de onların bu direnişine
sonuna kadar dâhil olacağımı belirtmek istiyorum.
Kredi
ve Yurtlar Kurumu yani Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu ve YÖK, 80 Anayasasının
kurumu olan YÖKün lağvedilmesi gerekliliğini, her siyasi parti
değişik cenahlardan değerlendirip bir kanaat olarak ifade
etmiştir. Yani, YÖK, darbe, cunta darbesinden sonra kurulmuş bir
kurum ve darbeye hizmet etmek amacıyla kurumsallaşmış bir
yapı; üniversitelerin bilimsel özgünlük, özerklik yapısına
aykırı bir kurum. YÖK, bu halkın sırtına
bindirilmiş bir yük; bu yük aslında yok olmalıdır; YÖK
yüktür, yok olmalıdır. Görüşümüzü her platformda dile getirdik.
Tabii,
YÖKün yok olması, yerine daha demokratik, şeffaf bir kurumun, daha
bilimsel özgünlüğe, özerkliğe sahip bir kurumun kurulması
talebimiz, yükseköğrenimin kalitesinin geliştirilmesi ve
yükseköğrenim çağında bulunan gençlerimize yapılacak
hizmetlerin kalitesinin artırılması taleplerimizi gölgelemiyor.
Türkiyede
milyonlarca genç var. Dünyada genç nüfusu ve çocuk nüfusu en yoğun olan
ülkelerden biri Türkiyede, gençlere ve çocuklara yönelik politikaların, aslında
ne kadar gençlere ve çocuklara hitap ettiğini gençlere sormak lazım.
Keşke imkân olmuş olsaydı da üniversite öğrencileri
kendilerine yönelik tutumların ve kendi eğitimlerine
ayrılmış bütçenin ne kadar demokratik, şeffaf olduğunu
kendileri bu kürsüde değerlenmiş olsaydı. Zaten
milletvekilliği yaşının 25e düşürülmüş
olması bundan sonra gençlerin sesinin Mecliste daha güçlü
haykırılacağını gösteriyor ama partiler bu konuda
eğer gençlerin önünü açacak demokratik bir işleyişi
geliştirirlerse.
Yükseköğrenim
çağındaki üniversite, ön lisans, lisans ve yüksek lisans
çağındaki öğrencilere devlet katkısı sunmak;
onların eğitimlerini sağlıklı, güvenli bir ortamda
sürdürebilmeleri için, bilimsel bir kimliği geliştirebilmeleri için
ve ileriki yaşamlarında ülkenin tümü için yararlı birer
yurttaşa dönüşebilmeleri için hizmet etmesi gereken
kurumlar aslında gençlere eziyet etmekten başka bir şey
yapmıyor.
Üniversiteyi kazanan, zor badireler
sonrası üniversiteyi kazanan öğrenciler, eğer babası
trilyonları götüren bir ihaleci değilse, eğer kamu ihalelerine
girip köşeyi dönmüş değilse, kaçakçılıktan,
şuradan buradan nemalanmış değilse, bir memur, bir
işçi, bir gariban, bir işsiz ise üniversiteye gittiğinde Kredi
Yurtlar Kurumuna başvurmak zorunda kalıyor. Ama Kredi Yurtlar Kurumu yeterli
olmadığı ve öğrencilerin tamamına yetecek bir hizmet
sunulmadığı için çoğu dışarıda kalıyor,
evlerde kalıyor. Evlerde kalırken çok büyük eziyetler
yaşıyor. Bunu üniversite yıllarında hemen hemen herkes de
yaşamıştır. Tabii, farklı betimlemede bulunduğum
sınıfsal kesim için bu böyle olmamıştır.
Biliyor musunuz üniversite
kazandığı hâlde üniversite okuyacak bir harçlığa ve
orada, üniversiteyi kazandığı ilde barınacak bir ekonomik
güce sahip olmadığı için üniversiteyi terk etmek zorunda kalan
kaç öğrenci var? Ben burada resmî olarak soruyorum, yanıt almak
istiyorum. Üniversite sınavlarında belli bir bölümü
kazandığı hâlde, gidip kayıt yaptığı hâlde
daha sonra 1inci ya da 2nci, 3üncü, 4üncü sınıfta ekonomik
olanaksızlıklarından dolayı üniversiteyi bırakmak
zorunda kalan kaç öğrenci var? Bununla ilgili bir araştırma
yapılmış mıdır? Hayır. Binlerle, on binlerle, yüz
binlerle ifade edilecek bir sayıdır.
Peki, bir devlet kendi gençlerinin üniversite
eğitiminin sorumluluğunu üstlenemiyorsa bu nasıl bir devlet,
nasıl demokratik bir devlet, nasıl kamusal hizmeti esas alan bir devlet,
nasıl bir sosyal devlettir? Bunu Meclisin ve halkın takdirine
bırakıyorum.
Üniversite öğrencilerinin
harçlıklarına cüzi zam yaparak seçim öncesi, ben -Kredi ve Yurtlar
Kurumu veyahut da Başbakanlık- öğretim kredisini şu kadar
artırıyorum diyerek bütün eğitim
sorunlarını çözebileceğini iddia eden iktidar, bu konuda
üniversite sorunlarını çözmekten uzak, üniversite eğitimini
gençler için bir işkence tezgâhına dönüştürmektedir.
Üniversiteyi
kazanan bütün öğrenciler Kredi Yurtlar Kurumuna başvuruyor ama koşulları
elverişli olduğu hâlde, orada kalmaya hak kazandığı
hâlde kayıt yaptıramayanlar oluyor ama bu yıl içinde 2.200ü
aşkın yani yaklaşık 2.500 kişi ya bir siyasetçinin
referansıyla ya da bir bürokratın referansıyla hiç hakkı
olmadığı hâlde başkalarının hakkını
gasbederek misafir statüsünde yurtlara alınıp bu yurtlarda
barındırılıyor. Ondan sonra, bu kişiler üzerinde, bu
kişilere sağlanan ortamlar itibarıyla cemaat faaliyetleri
veyahut da farklı misyonerlik faaliyetleri yürütülüyor. Peki, bu soruyu da
resmî olarak soruyorum: Üniversiteye, Kredi Yurtlar Kurumuna kayıt
döneminden sonra ilk bir iki ay içinde sadece misafirlik statüsünde alınan
veyahut da prosedüre bağlı olarak geçici olarak alınan kaç
kişi var, bunların isimleri nedir, referansları kimlerdir?
Bu,
açıkça gösteriyor ki Kredi Yurtlar Kurumu, herkese açık, şeffaf
ve eşit hizmet etmesi gereken bir kurum, birilerinin özel
çıkarlarına hizmet edecek şekilde işletiliyor. Bu bile
başlı başına bir suçtur; Hükûmetin, idarenin
yapmış olduğu bir suçtur. Bu suçu görmezden gelmemelidir Meclis.
Bu suçların araştırılması ve sorunların çözüme
kavuşturulması için Meclisin inisiyatif alması gerekmektedir.
Krediler
verildi, 10 lira, 20 lira, 30 lira zamlarla krediler verildi. Peki, üniversite
öğrencileri kredileri aldılar, öyle böyle kıt kanaat geçindiler,
üniversiteyi bitirdiler. Üniversiteyi bitirdikten sonra hemen İcra
Kuruluna başvuruluyor ve en yüksek faiz oranıyla, hiçbir özel
bankanın bile yüklemediği faizlerle o krediler geri tahsil edilmeye
başlanıyor. Kredi borcunu ödemediği için, ödeyemediği için
kaç genç icraya verilmiştir? Bunun Hükûmet tarafından
açıklanmasını istiyorum, resmî olarak Sayın Başkandan
rica ediyorum. Aynı zamanda, söylediklerimin yazılı soru
niteliğinde değerlendirilip resmî olarak, yazılı olarak
cevaplandırılmasını talep ediyorum. Gösterecektir ki bu
verilen sayılar, Türkiyede gençler bizzat Hükûmet tarafından faiz
tuzağına düşürülmekte ve bağımlı hâle
getirilmekte, ondan sonra icrayla baş edemeyecek bir güçte kıskaç
altına alınmaktadır. Peki, teşvik kredileriyle, hibelerle
yolsuzluk yapan firmalara çok büyük hibeler, teşvik kredileri,
karşılıksız krediler veren, düşük faizli krediler
veren, Başbakanın yakınlarına, milletvekillerinin yakınlarına,
siyasi grupların yakınlarına çok düşük faizlerle krediler
veren kurumlar, teşvikler veren kurumlar neden bu ülkenin geleceği
olan gençlerin ve çocukların eğitimi için
karşılıksız bir teşvik vermiyor? Bunu sorgulamak
lazım sosyal devlet anlayışı kapsamında. Ama, yok,
bunu sorgulamayacağız, üniversitede Ben kötü eğitim
koşullarında insanlık haklarının peşine
düşüyorum. diye basın açıklaması yapan öğrenciler
tutuklanacak, gözaltına alınacak, üniversiteler basılacak, gaz
bombaları atılacak, gaz bombalarıyla üniversiteler savaş
alanına çevrilecek ve orada eğitime ayrılması gereken
bütçe, gaz bombalarına ve o gaz bombalarının sahipleri olan özel
firmalara peşkeş çekilecek. Askerî ve polisiye harcamalar biraz
kısıtlanır, eğitime ve sağlığa
ayrılırsa bu ülkede çarçur edilen paralar bu ülkenin bütün sorununu
çözme gücünde, kapasitesindedir. Tabii, öğrenciler için Kredi ve Yurtlar
Kurumu ödenek bulamazken, öğrencilerin ihtiyaçlarını
karşılayacak kadar konut yapamazken, yurt yapamazken aynı
iktidar bir yıl içinde Kürdistanda, Vanda, Şırnakta,
Erzincanda, Diyarbakırda ve ismini şu an saymadığım
Kürdistan bölgesindeki bütün illerde tam 104 karakol yapmakta. Peki, hani
barıştı? Hani sosyal politikalar desteklenerek bu ülkenin
eğitim sorunları çözülecekti? Bu karakolların ödenekleri hemen
temin edilebiliyor ama üniversite öğrencilerinin sorunlarını
çözecek ödenek temin edilemiyor. Böylesi bir sosyal devlette siz, askerî,
polisiye ve savaşa dönük yatırımların ayyukta olduğu
bir ortamı nasıl değerlendirirsiniz?
Demek
ki bu ülke, geleceğe, eğitime, sağlığa bütçe ayırmıyor.
Savaş için tank, top, panzer, gaz bombası, silah ve plastik mermi
alıyor ve o alınan silahlarla Geverde, Yüksekovada 3 genç, iki gün
içinde kafasına bizzat devletin
polisi tarafından aleni bir şekilde kurşun sıkılarak
katlediliyor. Gerekçesi de efendim, onlar PKKliydi. Peki, PKKliyse bunlar
PKKli de olmak suçsa yargı ne güne duruyor? Sivil eylemde bulunan
insanlara, sivil eylemde bulunup da Ben demokrasi istiyorum. demek mi
terörizmdir, yoksa devletin silahını doğrultup da gençlerinin
kafasına sıkmak mı terörizmdir, bunun sorgusunu yapıyoruz.
Bunu söylediğimiz için biz yargılanacaksak yargılanalım.
Eğer o gençler polislerin kafasına sıkmış olsaydı
biz, o zaman, bugün, o gençleri eleştiriyor olacaktık. Ama bu terörü
yapan polislerse ve o polisler de bu devletin memurlarıysa ve benim, senin
verdiğin, o vurulan gençlerin ödediği vergilerden o silahların
mermileri alınıyorsa, o zaman Burada bir devlet terörü var.
dediğimizde, anayasal suç işlemiş sayılıyorsak bu suç
değildir, bu doğruyu haykırmaktır. Bu doğruyu
haykırmak için biz zaten halka söz verdik, bu görevi üstlendik. Bunu
söylemekten de imtina etmeyeceğiz. Zaten bu ülkede birileri doğruyu
söyledi diye, haksızlığı dile getirdi diye katledilmedi mi?
Gençler katledilmedi mi? Üniversiteli gençler tutuklanmadı mı,
vurulmadı mı?
Şu
an bu komisyonda yer alan memurların birçoğu bile kendi
çocuklarını okutmakta belki zorluk yaşıyorlar ama
trilyonluk hesaplara gelince kâğıt üzerinde Bazı hesaplar
iyidir, bazıları kötüdür. şeklinde yaklaşacaksak, sadece
matematiksel yaşayacaksak bu yetmez.
Bize
Bölücü. diyorsunuz, bazı eylemlerimiz bölmeyi, paylaşmayı
gerektirebilir. Bölmenin aslında matematiksel olarak iyi
öğretilmediğini
-okullarda- bölmenin çarpmadan daha iyi olduğunu, sürekli
çarpmanın dayatmasından daha iyi olduğunu ifade etmek isteriz.
Bölmek kötü bir şey değil. Bölmek aynı ekmeği 10
kişiyle paylaşmak demektir. Bölmek, 1 ekmeği 1 kişiye
çarpmak, onun katsayısını alıp birine peşkeş
çekmektense 1 ekmeği 10 dilime bölüp 10 kişiyle eşit şekilde
paylaşmak demektir.
Bizim
Özerk Kürdistan olsun, demokratik yönetim olsun, Türkiyede demokratik birlik
olsun, belli yönetim birimleri bölünsün. şeklindeki
yaklaşımımızı bu ülkenin bütünlüğünü bozmaya
dönük bir girişim olarak algılamak matematiksel ve siyasal,
düşünsel, zihinsel bir zafiyettir.
Biz
bazı bölgelerin isimleri ana dilde ifade edilsin, özerk yönetimleri olsun,
demokratik işleyiş olsun derken insanlar handikaba boğulsun,
kaosa sürüklensin demiyoruz. Özgürlük olsun herkes için özgürlük. Dünyada en
kutsal kavramlardan biridir özgürlük; dil için özgürlük, din için özgürlük,
kültür için özgürlük, felsefe için özgürlük, bilim için özgürlük. Özgürlükten
kimseye zarar gelmez. O yüzden belirtiyoruz ki -bu konuyla direkt itham
edildiğim için belirtiyorum- eğer PKKnin siyasal olanakları
sağlanmış olsaydı, eğer köyler
yakılmamış olsaydı, 17 bin köy yakılıp
milyonlarca insan asit kuyularına atılmamış olsaydı, siyasi
parti temsilcileri, milletvekilleri güpegündüz evinin önünde
taranmamış olsaydı, o karakollarda, sınırda 1 bidon
mazot kaçırdı diye vurulan çocuklar, gençler olmamış
olsaydı -inanıyorum ki- bugün PKK bu kürsüde siyaset yapıyor
olacaktı. Bu siyaset, demokrasi olsun ama Çözüm olacak. diyenler
PKKsiz, önderliksiz bir çözüm istiyorlarsa bunun olmayacağını
matematiksel olarak bilmek lazım, zihinsel olarak algılamak
lazım. Bu sorun Kürtsüz çözülmez, bu sorun PKKsiz çözülmez, bu sorun
Sayın Öcalansız çözülmez, bu sorun Kürdistana ilişkin projeler
geliştirmeden çözülmez. Bunu anlatacak zamanımız var,
konuşmaya da hakkımız var.
Şimdi,
Kürdistanda kurulan 104 karakolda, son dört yıl içinde görev yapan uzman
çavuşlar, askerler, resmî komutanlar tarafından, birebir, aleni
şekilde katledilen kaç genç var, bir bidon mazot taşıdı
diye? Roboskide çocuklar niçin katledildi? Efendim, içinde gerilla
olabilirdi. Yani bir insanın gerilla olmasında onun savaş
uçaklarıyla imha edilmesi hukuku var mı? Yoktur arkadaşlar. Siz
hukuku savunacaksanız evrensel ilkeleriyle sahiplenmek
zorundasınız. Ama yok, Söz konusu Kürt olunca biz hukuku da hiçe
sayıyoruz, demokrasiyi de hiçe sayıyoruz, kendi hukukumuzu da, kendi
Anayasamızı da, demokratik Anayasayı da, evrensel hukuku da
hiçe sayıyoruz. diyorsanız, o zaman, söyleyecek sözümüz yok.
Zulme
karşı direnen milyonlarca insan şehadet şerbetini içti.
Eğer zulme direniş çerçevesinde insanlar yaşamını
yitiriyorsa o şehadet şerbetini içenler çok oldu ve bu savaş
ortamında yaşamını yitiren çok insan oldu. Bu
coğrafyada akan her kan bizim kanımız, toprağa düşen
her can bizim canımız. Biz bu topraklarda kan akmasın, canlar
soğuk toprağa düşmesin diye mücadele veriyoruz. Yoksa, biz
birileri gibi, holdingler oluşturmak ve birileri gibi, kendimize ailemize,
çocuklarımıza rant sağlamak için
Biz eğer rantçı bir
siyaseti hedef almış olsaydık bu kadar hedef olmazdık, bu
kadar saldırıya maruz kalmazdık, bu kadar linç edilmezdik.
Arkadaşlar,
biz canımız pahasına tek bir şeyi korumaya
çalışıyoruz, onurumuzu; halkımızın, kendimizin
onurunu korumaya çalışıyoruz ve bunu yaparken de kimsenin
onuruna, hakkına zarar vermemeye çalışıyoruz. Biz
demokratik bir birliktelikten, demokratik bir çözümden,
çocuklarımıza, gençlerimize özgür bir ülke, mutlu yarınlar
bırakabilme; bunu, sadece Kürtler, Kürdistan için değil; Kürtler,
Türkler, Lazlar, Çerkezler, Ermeniler, Süryaniler, Yahudiler, Müslümanlar,
herkes için, dünyadaki bütün halklar için, bütün çocuklar için, bütün gençler
için
Aynı, Deniz Gezmişin haykırdığı gibi
Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği.
deyip özgürlük mücadelemizi yükselteceğiz ve demokrasi kazanacak, özgürlük
kazanacak, halklar kazanacak, çocuklarımız kazanacak, gençler
kazanacak; üçkâğıtçılar, çapulcular, yolsuzluk yapanlar halka
hesap verecek. Biz bunu haykırıyoruz. Bunu söylemek de suçsa bu suçu
işliyoruz, Kır hâkim kalemimizi. diyoruz.
Teşekkürler.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Üçer.
Muş
Milletvekili Demir Çelik.
Buyurun
Sayın Çelik. (BDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
on beş dakikadır.
BDP
GRUBU ADINA DEMİR ÇELİK (Muş) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi şahsım ve partim
adına saygı ve sevgiyle selamlayarak konuşmama başlamak
istiyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; dün, bu kürsüden, benim de içinde
bulunduğum birçok arkadaş tarafından, yüreklerimizi burkan,
acılarımıza acı katan ve siyasi olmasının
ötesinde hukuk dışılığı vurgusu üzerinde
sıkça durduğumuz bir kararı paylaştık. Hatip Dicle,
Faysal Sarıyıldız, Selma Irmak, Gülser Yıldırım,
Kemal Aktaş ve İbrahim Ayhan milletvekili arkadaşlarımız,
bir kez daha, hukuksuzluğun, siyasal saiklerin ve kaygıların
eseri, ürünü olarak tutsaktır. Rehine muamelesine tabi tutulmak üzere
cezaevlerindeki daracık hücrelerine hapsedilmiş bulunmaktadırlar.
Öncelikle, bu kararı kınadığımı, bu kararın
yeniden gözden geçirilip alınma anına, kararın
milletvekillerimizin özgürlüğüne kavuşturulması anına kadar
da mücadele azminde, kararlılığında olduğumuzu ifade
etmek istiyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; altı milletvekilimizin de
içinde bulunduğu, MHPden Engin Alanın, Cumhuriyet Halk Partisinden
Mehmet Haberalın ve Mustafa Balbayın da bulunduğu 8
milletvekili, sizin bizim gibi Yüksek Seçim Kuruluna mevcut
koşullarını dikkate alarak ibraz ettikleri belgeler nezdinde
Milletvekili olabilme hakkını haizdir. ibaresini içeren
belgeleriyle il seçim kurullarına, onun aracılığıyla
Yüksek Seçim Kuruluna müracaat eden şahsiyetlerdi. Bu müracaatla,
onların seçilebilirliği önünde bir engel
olmadığının gerekçesi olarak seçime ve seçim sürecine dâhil
olmalarına yol açılmıştır, ancak ne yazıktır
ki yüksek oylarla seçilebilme hakkını haiz bu milletvekillerimiz,
âdeta hakları gasbedilircesine hukuk devletiyle bağdaşmayan,
yine otoriter, katı merkeziyetçi devlet zihniyetinin hegemonik gücüyle
bunlar özgürlüklerinden alıkonuldular. Üç yılı bulan bir zaman
diliminde dilimizin döndüğünce yerlerinin Meclis olduğunu,
onların yerinin yanımız ve saflarımız olduğunu
ifade etmeye çalıştık ama söz konusu olan hukuk Adalet mülkün
temelidir. belirlemesinden beslendiği ve oradan gıdasını
aldığı için, anlıyoruz ve görüyoruz ki bu hukuk, mülk ve
mal sahibi içindir, bu hukuk, iktidar ve egemenlik sahibi insanlar içindir. Biz
ezilenler, yoksullar, emekçiler, ötekileştirilen Kürtler, Aleviler ve
diğer halklar için adaletten, özgürlükten, hukuktan bahsedilmemeli. Bizim
boşu boşuna böylesi bir hukuk mededi ummak, boşu boşuna
böylesi bir adalet beklentisi içerisinde olmamızın yol
açtığı bir zaman kaybı, israf ve kaynağa dönük bir
kısım israflarla karşı karşıya olduğumuzu
ancak ifade edebiliriz.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Başkanım; evet, biz bunu biliyoruz, Kürt
olmaktan dolayı biliyoruz, Alevi olmaktan dolayı biliyoruz, öteki
olmaktan dolayı biliyoruz. 1920den bu yana doksan yılı
aşkın bir süredir, doksan üç yıl boyunca katliamlar, soykırımlar, göçertmeler,
yargısız infazlar, köy yakmalar, köy boşaltmalar ve sürgünlerden
biliyor, tanıyoruz. İstiklal mahkemelerinden, sıkıyönetim
mahkemelerinden, devlet güvenlik mahkemelerinden, özel yetkili mahkemelerden ve
darbe anayasaları ve yasalarından biz çok iyi tanıyoruz bu
sistemi. Kimliğimiz için, kültürümüz için, dilimiz için istediklerimizin
ne kadar suç teşkil ettiğini, onlar nezdinde ne kadar suçlu
olduğumuzu çok iyi biliyor, tanıyoruz. Ama Türkiye nüfusunun yüzde
80i-90ı bu suçsuz, günahsız halkın ve onun kimlik adına,
kültür adına, dil adına yürüttüğü mücadeleden haberi yok.
Birileri kriminalize ediyor, terörize ediyor. Biz bu manada, toplum nezdinde
itibarsızlaştırılmanın, ötekileştirilmenin günah
keçileri durumuna geldik, geliyoruz.
Türkiye'nin
batı yakasına uygulanan hukukla Türkiye'nin doğu yakasına,
Kürdistana uygulanan hukuk aynı değilse buradan kardeşlik
çıkmaz, barış hiç çıkmaz, özgürlüklerden bahsedilmez. Hukuk
hepimiz için olacaksa, hukuk evrensel toplumdan, demokratik toplumdan, ekolojik
toplumdan beslenecekse sizi de, bizi de, herkesi de kapsayan, kucaklayan,
adalet dağıtan, özgürlük dağıtan bir nitelikte, özellikte
olmalıdır. Adalet, eşitlik ve özgürlük dağıtan hukukun
gereği ve sonucu olarak da bugün içeride tutsak olarak rehine muamelesiyle
karşı karşıya bırakılan başta milletvekili
arkadaşlarımız olmak üzere 20 belediye
başkanımız, 150 il genel meclisi, belediye meclis üyemiz, 6
merkez yürütme kurulu üyemiz, 60 parti meclisi üyemiz ve 8 bini aşkın
yöneticimiz, buralarda demokratik siyasetin, yürütücüsü, aktörü, öznesi olmak
durumundaydı ama ne iktidarın kendisi ne onun yürütmesi,
bırakın özgürlükten, barıştan bahsetmeyi âdeta malı
çalanın kılıfına uydurması manasında bizlerle,
irademizle, özgürlüklerimizle dalga geçer gibi soruna
yaklaşmaktadırlar. Düşününüz, bir Anayasa Mahkemesi tüm
mahkemelerin üstüyse; Yargıtay gibi, Danıştay gibi yerel tüm
mahkemelerin kararlarını belirleyebilme hakkına sahipse, bu
hakka sahip olan mahkemenin verdiği içtihat ise, bu mahkemenin verdiği
karar diğer mahkemeleri bağlayan nitelikte ise Sayın Mustafa
Balbay için verilen karar tutsak olan tüm milletvekilleri için geçerli
olmalıydı. Kaldı ki Sayın Mustafa Balbay haksız,
hukuksuz olmasına rağmen yerel mahkeme tarafından öngörülen otuz
yılı aşkın bir cezaya çaptırılmışken
tahliye olabiliyorsa, bugün örgüt üyeliğinden tutsak olan
milletvekillerimizin yattığı infaz bile yatması gereken
süreyi doldurma durumuna ve olanağına kavuşmuşken onlar
hâlâ tutsaksa, onlar hâlâ cezaevlerinin hücrelerinde hapsedilmeye mahkûm
kılınmışsa, bu, hukuki değil siyasidir. Bu bir
skandaldır. Bu skandalın altında sadece ve tek başına
Hükûmet, AKP kalmayacaktır, hepimizin günahı, suçu büyüktür.
Bu
Meclis yasama faaliyetini, yasamayla birlikte denetim faaliyetini yürütmek gibi
bir görevi halktan devralarak siyasal temsiliyet hakkına
kavuşmuşsa, biz AKPnin iktidarının insafına,
icazetine, iznine terk etmeyecek kadar özgürlüklerimizin savunucusuysak bütün
siyasal partiler buna dur diyebilmeli,
(x)
yeter diyebilmeli. Hukuksuzluk nereye kadar, ne zamana kadar ve ne ana kadar
durdurulabilecek?
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu yönüyle, Halkların
Demokratik Partisinin süresiz açlık grevi eyleminin yanında ve
arkasında olduğumuzu ifade ediyor, diğer siyasi partilerden
milletvekillerinin de bu hukuk dışı, tamamıyla siyasi olan
kararı geri aldırıncaya, ortadan kaldırıncaya kadar
eylemimize, süresiz, dönüşümsüz, açlık grevi eylemine
katılmanızı bekliyoruz. Milletvekilleri de yetmez, 76 milyon
insan artık yüz yıl öncesinin bir kısım paradigmaları
ve zihniyetleriyle bu ülkenin yönetilemeyeceği, yönetilme
olanağının kalmadığı gerçeğiyle
yüzleşerek onlar da sokakta, meydanda, alanda bu katı merkeziyetçi,
hükümran devlet zihniyetine karşı itiraz edebilmelidirler, itirazlarını
yükseltebilmelidirler.
Bakın,
doksan yıl öncesinde devlet İmtiyazsız, sınıfsız
bir toplumuz. algısı ve belirlemesi üzerine Kürtü, Aleviyi,
Ermeniyi, Arapı, Çerkezi yok sayarak, Hristiyanı, Süryaniyi yok
sayarak merkez ile din arası, merkez ile kimlik arası, merkez ile
çevre arası çelişkileri çözüme kavuşturmadan bugünlere geldi.
Hâlâ, tekçi, katı merkeziyetçi, otoriter zihniyet;
ısrarının gerekçesidir. Bu manada da Kürtün dili için,
kimliği için, Alevinin inancı ve ibadeti için yükselttiği ses
devlet tarafından düşman olarak görülmekte, bunlara düşman
hukuku uygulanmaktadır. Bu düşman hukukunun gereği olarak
Zilanda, Koçgiride, Ağrıda, Dersimde Kürtler nasıl ki
katliamlara tabi tutulduysa; Aleviler Dersimde, Maraşta, Çorumda,
Sivasta Gazide, en son örneği olarak da Kürtler 2011in 28
Aralığında Roboskide savaş uçaklarının
bombalarına maruz kaldılar. İşte, tekçi, katı
merkeziyetçi devlet zihniyeti bugün bizedir, yarın bir başkasınadır.
Bu manada, devlet ve onun hegemonik gücü özgürlük vermeyecek, adalet
vermeyecek, eşitlik hiç vermeyecek. Biz insan olarak, rengimiz, dilimiz,
kültürümüz, inancımız ne olursa olsun, eğer ki adalet için,
özgürlük için, eşitlik için varsak, bunun için ölümleri göğüsleyecek
kadar onurlu olmanın şerefini taşıyorsak buna dur demeli.
Bu keyfiyetçi, kendine göreci anlayıştan bir an evvel yargı
vazgeçmeli. Hükûmet de işi hep taca atar gibi Bu, cemaat-AKP arası
çelişkidir, birileri nemalanmak istiyor. gibi sudan bir bahaneyle bu
işi kurtaramaz. İzahatı da mümkün değil. Yargının
ne denli bağımlı olduğunu, yargının mevcut
yürütmeye ne denli tabi olduğu gerçeğini biz yaşaya yaşaya,
göre göre biliyoruz, farkındayız.
O
nedenle, Hükûmet demokratik çözümü fırsata dönüştürebilmenin
olanaklarına sahipken, demokratik çözüm üzerinden onurlu bir
barışa halkların, kimliklerin, inançların
ulaşmasına fırsat verebilme olanağına sahipken bu ve
benzeri yanlışlıklardan geri dönmenin erdemliliğini de,
vicdani sorumluluğunu da yerine getirmelidir. Eğer bunu yapmayacaksa
Ayıptır, günahtır, yazıktır! demekten de öte bizim
söyleyebilecek sözümüz vardır. Bu söz de; özgürlüğümüz için,
barış için, kardeşlik için doyasıya mücadeledir, demokratik
mücadele alanıdır.
Bu
manada da, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tutsak
milletvekillerimiz ve seçilmişlerimizin tümü başta olmak üzere,
cezaevlerinin boşaltılıp insanların, tutsakların ve
rehinelerin özgürlüklerine kavuşturulması bugünün olmazsa olmazı
durumuna gelmiştir. Biz 12 Eylülde bile cezaevlerinde yatarken bu kadar
zalimane bir uygulamaya şahitlik, tanıklık etmedik. Bakın,
12 Eylül zindanlarında tutsak olanların sayısı 80 bindi.
Bugün 132 bine varan tutuklu ve hükümlüler, hükümlü sayısı, ülkede
âdeta bir karabasan gibi, tutsakların, rehinelerin, hükümlülerin
vazgeçilmez bir noktada olduğu durumunu bize hatırlatır.
O
nedenle, başta Hatip Diclenin çalınan, gasbedilen
milletvekilliği hakkı olmak üzere, Sayın Selma Irmakın,
Sayın Gülser Yıldırımın, Sayın Faysal Yıldızın,
Kemal Aktaşın ve İbrahim Ayhanın hemen tezelden yüksek
yargıya verilen dilekçelerinin karşılığı olarak
karar verilmeli, verilen kararın gereği de milletvekillerimiz bizim
sizin gibi yürüttüğümüz, yaptığımız demokratik
siyasetin yürütücüsü pozisyonuna, hakkına
kavuşturulmalıdır. Demokratik siyaset böylece anlam ve
değer kazanır. Yoksa, silah susturmuşuz, susturulan silahlarla
birlikte tetikten çekilen parmakların bir gün yeniden ölüm
kusacağı ayan beyan ortadayken sonsuza kadar bu işin gitmeyeceği
bilinciyle hareket etmek, bu bilinçten mevcut rehine muamelesi gören
tutsakların özgürlüklerine yol açmak herkesten çok Meclisin görevidir
diyor, saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çelik.
Şahsı
adına, lehinde, Adana Milletvekili Mehmet Şükrü Erdinç.
Buyurunuz
Sayın Erdinç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET
ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Gençlik ve Spor
Bakanlığı ile Maliye Bakanlığının bütçeleri
üzerine şahsım adına lehte söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen
değerli vatandaşlarımızı saygıyla, hürmetle
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, dünyadaki mevcut ekonomik sistemin insani bir değer ifade
etmediği bilinen bir gerçektir. 2008de yaşanan ekonomik kriz
sonrası dünyada hem finans hem ekonomi sadece tasarruf sahibi olanlara
temellendirildi, bireyin sadece piyasadaki rolü üzerinde duruldu, aile
gerçeği göz ardı edilip görmezden gelindi.
Dünyadaki
insanların yüzde 6sı dünyadaki tüm servetlerin yüzde
40ını elinde bulunduruyor. Yüzde 94lük kesim olan 7 milyara
yakın insan yüzde 60ını bölüşüyor. Bu mevcut olan ve
itibar da edilen durum, hakkaniyetli olmadığı gibi ahlaki de
değildir. Ekonomi, sadece sayısallıkla ele alınacak bir
şey değildir, insanidir, insani de olmalıdır.
Ekonomide
kaynaklar, insanların ihtiyaçlarını karşılayacak
biçimde kullanılabilmelidir. Böyle olması, kalkınmanın
planlanmasında yardımcı olabileceği gibi ekonomiyi de
başarıya ulaştırır. Bunun anlamı piyasanın
düzenlenmesi demektir. Bu durum ahlaki olan bir değerdir.
Ülkemizde
Hükümetler, dışarıdan sürekli borç alarak ve halka dolaylı
vergi çeşitleri uygulayarak bütçe açıklarını kapatmaya
çalışmışlardır. Halkın ekonomisini halkı
sıkboğaz yaparak bozmuşlardır. Bu durum, 1 liranın 6
sıfırlı hale getirilmesine yol
açmıştır. Ülkemizde herkes, yeni doğan, doğacak
çocuklar borçlu konumda idi.
Türkiye,
IMFyle ilişkilerini 1947 yılında başlattı. İlk
stand-by anlaşmamız 1961 yılında yapıldı ve o
günden bu yana 19 stand-by anlaşması yapıldı ve son olarak
2013 Nisan ayında 19 stand -by anlaşması son borç taksidinin
ödenmesiyle sonlandırıldı.
Cumhuriyetin
kuruluşundan 3 Kasım 2002ye kadar AK PARTİ iktidarından
önce yetmiş yedi yıl boyunca iktidar olmuş partiler, özellikle
1960-1980 askerî darbe yönetimleri ve koalisyon ortaklı olan hükûmetler,
ülke ekonomisinde başarılı olamamışlardır. Ülke,
defalarca ekonomik krizlere mahkûm edilmiştir. Devlet ekonomisi
dediklerini başaramamışlardır. Yıllarca Keynes
iktisadını uyguladılar, sahiplenip Keynesçi de oldular; hâlâ,
öyle olan ve uygulanmasını isteyenler var. Farklı bir şey
söyleyemiyorlar; bildikleri, bilecekleri, itibar ettikleri odur, o
kadardır.
Bir
ülkenin ekonomisinin dengeli, güçlü olabilmesi için devletin ekonomisi ile
halkın ekonomisi dengeli olmak zorundadır. Ekonominin sağlam
temeli bulunmalıdır. Mali güce sahip, elinde yeterli dövizi,
altın stoku, yer altı kaynakları, sanayi, teknoloji, gıda,
tarım ürün üretimine, stokuna sahipliliğiyle dengeli olunabilir; aksiyle
olunamaz, bugüne kadar olunamadı, olunmuyor da.
3 Kasım 2002 genel seçimleriyle partimiz iktidara
gelince öncelikle mali disipline önem verdi; bu durum kararlı olarak
sürdürülüp hem devletin hem de halkın ekonomisi büyütülmeye
çalışıldı. Bu çalışmalar başarıyla
devam ettirilip istikrarlı olarak büyüme oranları
artırılıp sürdürüldü. Paramızdan 6 sıfır
atıldı. Ekonomik, sosyal, siyasal başarılar sadece
ekonomide sayısallıklarla değil, insani, ahlaki gerçeklere önem vererek
insanların ihtiyaçlarının karşılanması
olduğu gibi aileye önem verilmesiyle de mümkündür. AK PARTİnin
ekonomideki bu dengeli yaklaşımı ile 2008de dünyada
yaşanan ekonomik kriz ülkemizi teğet geçmiştir. Bunun
yanında, 2013 yılı itibarıyla 150 milyar dolar ihracat
seviyelerine ulaşılmış, bu hedefimiz inşallah on
yıl içerisinde 500 milyar dolar seviyelerine çıkacaktır. 3.500
dolar olan kişi başına millî gelir 2002den sonra, bugün
itibarıyla 11 bin dolar seviyelerine ulaşmıştır.
AK
PARTİ olarak başarılarımızı artırarak
ülkemizin insanlarına ve tüm insanlığa hizmet için gayretimizi
sürdüreceğiz. Tüm dünyada saygınlığımız,
güvenliğimiz daha da artacak, ülkemiz yeni dünya düzeni içinde istikrar,
refah, huzur, saygı, sevgi ve hoşgörü bilincinde devam ederek
ilerleyecektir. Bugünümüz dünden iyi olduğu gibi inşallah
yarınımız da bugünden iyi olacak diyor, 2014 yılı
bütçemizin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını
diliyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Erdinç.
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
- Buyurunuz Sayın Vural.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
10.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, bütçe görüşmelerinin,
bütçeyi yapan iradeye güvenin kalmadığı bir ortamda
yapıldığına ilişkin açıklaması
OKTAY
VURAL (İzmir) Bir hususu belirtmek istiyorum. Bütçeler önemli
belgelerdir ve bütçe görüşmeleri çok önemlidir çünkü burada sayın
bakanlar bütçelerini sunarken aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi
nezdinde ve halk nezdinde bir güven oylaması olmaktadır. Ama, o kadar
talihsiz soruşturmaların yaygınlaştığı bir
ortam içerisinde, bu kadar yolsuzluklarla ilgili sayın bakanların
ilişkilerinin açığa çıktığı bir ortam içerisinde,
artık bu bütçeyi yapan iradeye olan güvenin tamamen
sıfırlandığını dolayısıyla bu bütçeyi
yapanlara güvenilmez bir ortam içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin
değerlendirme yaptığını paylaşmak istiyorum.
Gerçekten artık bu bütçeyi yapan bakanlara güven
sıfırlanmıştır. Umarım Türkiye Büyük Millet
Meclisi de bunlarla ilgili hükmünü verecektir.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Vural.
IV.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2014
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/832) (S.
Sayısı: 506) (Devam)
2.- 2012
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2012
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2012 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Maliye Bakanlığı ve
İçişleri Bakanlığı Tarafından Sayıştaya
Gönderilen Genel Faaliyet Raporları ile Bu Raporlara İlişkin Sayıştay
Değerlendirmesini İçeren 2012 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2012 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2012
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/798, 3/1275, 3/1277, 3/1278, 3/1279) (S.
Sayısı: 507) (Devam)
A) GENÇLİK VE SPOR
BAKANLIĞI (Devam) 1) Gençlik ve Spor
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Gençlik ve Spor
Bakanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
B) SPOR GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam) 1) Spor Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Spor Genel
Müdürlüğü 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
C)
YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam) 1) Yükseköğrenim Kredi
ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Yükseköğrenim Kredi
ve Yurtlar Kurumu 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
Ç) MALİYE
BAKANLIĞI (Devam) 1) Maliye
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Maliye
Bakanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
D) GELİR İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam) 1) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
E) KAMU
İHALE KURUMU (Devam) 1) Kamu İhale Kurumu
2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Kamu İhale Kurumu
2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
F)
ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam) 1) Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi 2) Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı 2012 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı |
G) KAMU
GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam) 1) Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi 2) Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumu 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
Ğ)
GELİR BÜTÇESİ (Devam) |
BAŞKAN
- Hükûmet adına ilk önce Gençlik ve Spor Bakanı
Buyurunuz
Sayın Kılıç. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz
otuz dakikadır.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; 2014 yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ve Gençlik
ve Spor Bakanlığı bütçesi üzerinde Hükûmet adına,
Bakanlığımız adına görüşlerimizi ifade etmek ve
bütçe büyüklüklerimizden söz etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle Genel Kurulu en kalbî saygılarımla selamlıyorum.
Çok
saygıdeğer milletvekilleri, sözlerimin hemen başında bugün
iki acı hadise yaşandı Türkiye'de. Önce, Ankarada bir askerî
helikopterimiz düştü ve 4 askerimiz şehadet mertebesine erişti.
Ankaradaki helikopter kazasında, feci kazada hayatını kaybeden
ve şehadet şerbetini içen asker personelimize Allahtan rahmet
diliyorum, ailelerinin ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve Türk milletinin
başı sağ olsun.
Yine,
az evvel intikal eden bir bilgiye göre, Mardinde de bir helikopter
faciası yaşandı. Oradan henüz bilgi gelmiş değil ama
temenni ederiz ki Mardindeki kazada bir şehidimiz olmamış
olsun.
Çok
saygıdeğer milletvekilleri, bütçe kanunu ve görüşmeleri Türkiye
Büyük Millet Meclisinin tarihî evraklarıdır, önemli
evraklarıdır. Bütçe tutanakları aynı şekilde tarihî
önemi haiz olan evraklardır. Bugün burada yapılan konuşmalar
vesilesiyle tutanaklara girmesini istediğim birkaç cümleyi bütçemden
ayrıca, şahsım ve Hükûmetimiz adına ifade etmeyi bir görev
olarak değerlendiriyorum.
Çok
değerli milletvekilleri, PKK bir terör örgütüdür. PKK eli kanlı bir
terör örgütüdür. PKKnın amacı ve hedefleri herkes tarafından
bilinmektedir. Ülkemizin birliğine, milletimizin dirliğine kasteden
bir terör örgütüdür. Otuz yıllık terörle mücadele tarihimiz boyunca
çoğu asker, polis ve korucu olmak üzere 40 bin canın son
bulmasına neden olan bir terör örgütüdür. Türkiye'de bir çözüm sürecinin
varlığı, demokrasi ve hukuk içerisinde terör meselesine çözüm
bulma arayışı ve çabası PKKnın terörist faaliyetlerini
hoşgörme ya da meşrulaştırma aracı olarak
kullanılamaz, buna müsaade etmemiz de bizden beklenemez.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Sen bu zihniyetle barış sürecini ağzına
bile alma!
GENÇLİK VE SPOR
BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) Türküyle, Kürtüyle, Arapıyla,
Arnavutuyla tek vatan, tek devlet, tek bayrak, tek millet olarak
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Bu zihniyetle barış sürecini
ağzınıza almayınız lütfen!
GENÇLİK VE SPOR
BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla)
geçmişte olduğu gibi bugün ve
yarın da omuz omuza yaşamaya devam edeceğiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
PERVİN BULDAN
(Iğdır) Bu zihniyetle barış sürecine katkı
sunamazsınız çünkü.
GENÇLİK VE SPOR
BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) 26 Ağustos 1071de Malazgirt Ovasında
Sultan Alparslanın ordusunda Türkün, Kürtün, Arapın kaderi
Alparslanın kılıcıyla birleşmiştir. Türkün,
Kürtün, Arapın kaderini bir daha ayırmak,
ayrıştırmak hiçbir kulun haddine değildir ve Alparslan
gibi, Selahattin Eyyubi gibi liderler
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
MHPye bekliyoruz sizi MHPye
(MHP sıralarından gürültüler)
GENÇLİK VE SPOR
BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla)
Anadolunun hem liderleri hem manevi
erenleridir. Hiç kimse Türk milletinin birlik duygularını
sınamaya, test etmeye kalkışmamalıdır.
Kardeşiz, Türküyle,
Kürtüyle kardeşiz. Türkler cumhuriyetin anayasal ve eşit yurttaşları
olduğu gibi Kürtler de cumhuriyetin anayasal ve eşit
yurttaşlarıdır. Mühim olan, anayasa temelinde
eşitliğimizi kabul edebilmek ve topyekûn tek millet olduğumuzu
hep birlikte idrak edebilmek, telaffuz edebilmektir.
Çok saygıdeğer
milletvekilleri, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve bağlı
kuruluşları yaklaşık 12 milyar liralık bir bütçe
büyüklüğüyle ülkemizin gençlerine hizmet etme çabası ve
arayışındadır. Bildiğiniz bir rakamı bir kez daha
sizlerle paylaşmak isterim. Türkiye'nin yaklaşık 76 milyon olan
nüfusunun yüzde 50,5u 30 yaşının altındadır. Yüzde
50,5u 30 yaşının altında olan Türkiye nüfusu, bölge
ülkeleriyle Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleriyle
kıyaslandığında gençlik enerjisiyle topluma ve
insanlığa umut vadeden bambaşka bir potansiyele ve
varlığa dikkatlerimizi çekmektedir.
Spor Genel Müdürlüğü,
Kredi ve Yurtlar Kurumu ve bağlı diğer birimlerimizin
bütçelerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Çok saygıdeğer
milletvekilleri, rakamlardan söz edildi, yurt
yapılmadığından söz edildi, gereken ödeneklerin
ayrılmadığından söz edildi. Biraz grafiklerle bunları
anlatmak ve daha kalıcı olmasını sağlamaya gayret
etmek istiyorum. 2002 yılında bünyemizdeki Kredi ve Yurtlar Kurumunun
toplam bütçesi 494 milyon lira. 2014 yılında, bugün
konuştuğumuz kanuna göre Kredi ve Yurtlar Kurumunun bütçe
büyüklüğü 5 milyar 862 milyon 584 bin lira. Yani tam 12 katlık bir
artış var Kredi ve Yurtları Kurumunun bütçe büyüklüğünde.
Bu rakam çok önemli.
Bir
diğer gösterge: Burs ve kredi rakamlarında nereden geldiğimiz
nereye devam etmekte olduğumuz. Çok saygıdeğer milletvekilleri,
2002 senesinde, Türkiyede, YURTKUR tarafından verilen burs yok,
sıfır. 2004te 54.724. 2014 bütçesiyle, şu an görüşmekte
olduğumuz bütçe kanunuyla, yükseköğrenimde öğrenim bursuna
kavuşacak olan gençlerimizin sayısı 372.477 ve yine öğrenim
kredisi olarak 2002 yılındaki rakam 451.550 kişi. Bugünkü
kanunla, 2014 yılı itibarıyla yükseköğrenim kredisi
kullanmaya hak kazanacak olan gençlerimizin sayısı 1 milyon 79 bin
886 kişi. Hemen şunu ifade etmek lazım: 2002 senesinde burs ve
kredinin miktarı sadece 45 liraydı, bugün Başbakanımız
tarafından iki gün önce açıklanan rakamlar doğrultusunda,
aylık 300 lira. 2002 yılında üç aylık ödemeler hâlinde
yapılmaktaydı, bugün aylık düzenli ödemeler hâlinde
yapılıyor. 2002 senesinde temmuz, ağustos, eylül aylarında
burs ve kredi ödemesi yoktu, bugün itibarıyla dokuz ay değil,
yılın on iki ayında burs ve kredi ödemelerine devam ediyoruz.
Şöyle
bakıldığı zaman, burs ve kredi rakamlarının
nereden nereye geldiği çok rahatlıkla görülebilecektir: 45 liradan
bugün itibarıyla tam 300 liraya ulaşmış bulunmakta.
Yükseköğrenim kredisini başvuran her gencimize tahsis ettiğimiz
bilgisini de bu vesileyle sizlerle paylaşmak isterim. Lisans için 300
lira, yüksek lisans için 600 lira, doktora öğrencileri için tam 900 lira
olmak üzere burs ve kredilerimizi vermeye devam ediyoruz ve yine burada, geçen
yıl ilk defa olarak başlattığımız uygulama
doğrultusunda, askerî okul öğrencileri, harp akademileri
öğrencileri, polis okulu, polis meslek yüksekokulu ve polis akademisi
öğrencilerine de artık yükseköğrenim kredisinden yararlanma
imkânını getirmiş bulunuyoruz. Bu yıl itibarıyla,
2.282 askerî okul öğrencisi ve 7.760 polis okulu öğrencisi yükseköğrenim
kredisi imkânından yararlanmış bulunmaktadır.
Enflasyona göre artış oranı nedir? 45
liradan 300 liraya çıkarırken, değerli milletvekilleri, on iki
yılın kümülatif enflasyon rakamlarıyla
kıyaslandığında, aslında 45 liralık rakamda
enflasyona paralel artışlar yapılmış olsaydı
olması gereken yer aylık 117 lira, aylık 117 lira, enflasyona
göre. Enflasyon üstünde devam eden artışlarla bugün bu rakamın
ulaştığı yer 300 lira düzeyidir lisans için. Dediğim
gibi, yüksek lisans 600, doktora öğrencileri için 900 lira aylık burs
veya kredi ödemesi yapılmaktadır. Toplam sayı 1 milyon 450 bin
kişidir, burs ve kredilerin toplamı. Yani, ülkemizdeki
yaklaşık olarak her 2 üniversite öğrencisinden 1i devletten ya
burs veya yükseköğrenim kredisi almaktadır.
Bu arada, yükseköğrenim kredileriyle ilgili burada
çıkardığımız bir kanunla yapmış
olduğumuz bir düzenleme: Öğrenci, okulundan mezun olur olmaz
değil, mezuniyetinin üzerinden iki yıl geçtikten sonra ve bir
işe girmiş olmak kaydıyla kredi geri ödemeleri
başlıyor. Genç, mezun oldu, iki yıl geçti, bir işe
girmediği takdirde kredi borcunun taksitlerinin geri ödemeleri
başlamıyor, dilekçe vermesi hâlinde. Dolayısıyla, bunun da
çok özel bir yenilik olduğunu sizlerle paylaşmak isterim.
YGS ve LYSde ilk 100e giren 4.081 öğrenci,
ayrıca amatör spor dallarından herhangi birinde millîliği
bulunan 7.947 öğrenciye bir aylık burs rakamının 3
katı özel burs olarak ödenmektedir. Yine, şehit ve gazilerimizin
çocukları, terör nedeniyle köyleri boşaltılanların
çocukları, anne ve babası vefat edenler, öğrenimlerini
yetiştirme yurdunda sürdürenler, Darüşşafaka Lisesi mezunu
olanlar veyahut yüzde 40ın üzerinde maluliyeti bulunanlara da otomatik
olarak burs tahsis edilmektedir.
Bir diğer konu, saygıdeğer
milletvekilleri, yurtlarımızın yatak kapasitesi. 2002 senesinde
Türkiyede toplam yurt yatak sayısı 188 bin fakat 1 ve 3 kişilik
oda diye bir model yok. Duş, tuvalet, ders çalışma masası,
kütüphanesi odanın içinde bazalı sistem, böyle bir model yok.
Tamamı ranza, tamamı koğuş olmak üzere 2002 senesinde
Türkiyedeki toplam yatak kapasitesi 188 bin. Geçen yaz 25 bin yatak
kapasitesinden eksiltmeye gittik ranzaları azaltarak. Toplamda 188 bin
rakamından 35 bin eksilttik ranzadan bazaya geçerek; bunu 35 bin eksik
olarak düşünmeniz lazım. Bugün itibarıyla geldiğimiz rakam
310.894 yatak düzeyidir.
Kredi
ve Yurtlar Kurumunun toplam bütçe büyüklüğü içerisindeki yatırım
paylarını da sizlerle paylaşmak istiyorum: Sadece yurt
inşaatlarına ayrılan kaynaklar 2002 senesinde 79,5 milyon,
2004te 79,1 milyon, 2008de 96 milyon, 2011de 271 milyon ve şu an
görüşmekte olduğumuz bütçe kanunuyla Kredi ve Yurtlar Kurumuna tahsis
edilecek olan yatırım kaynağı 664 milyon lira. Ayrıca,
350 milyon lira öz gelir kaynaklarımızdan bu yatırımlara
ilave edilecek ve 1 milyar 30 milyon liralık yurt yatırımı
gerçekleştireceğiz 2014 yılı yatırım döneminde.
Çok
değerli milletvekilleri, bir diğer grafiğimiz şudur: Yurt
yapılmıyor, gereken sayıda yurt yatak kapasitesi
artırılmıyor. diyenlerin görmeleri lazım bunu. Hâlen
yatırım programımızda bulunan, resmî yatırım
programımızda bulunan inşaatı tamamlanma
aşamasında olan, inşaatına devam edilen, yer teslimi
aşamasına gelen, ihalesi yapılan veya projesi çizilen 183 yurt
projemizin toplam yatak kapasitesi, burada gördüğünüz gibi 123.360
kişi; 310 bin dışında 123.360. İlana çıktığımız,
ön kira protokolü doğrultusunda ilana çıktığımız
yatak kapasitesi sayısı ise 100.250. Bunların aşama
aşama değerlendirmeleri yapılıyor. Çok kısa bir süre
içerisinde nihai kararlar verilecek ve ön kira sözleşmeleriyle birlikte
protokoller imzalanarak hazır olanlar derhâl teslim alınacak,
diğerlerinin inşaatına hızla başlanacak. Toplam hedef
yatak kapasitemiz devam eden yatırımdaki projelerimiz, ön
kiralamalarla birlikte 534.504 yatak. 2014 yılı Yatırım
Programıyla yatırıma dâhil edilecek olan kapasiteler bunun
dışında.
2
yurdumuz yurt dışında var, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinde 1i Lefkede Bülent Ecevit adını verdik, Bülent
Ecevit adıyla Lefke Yurdu hizmetine devam ediyor. Bir diğerini henüz
bitirdik Gazimağusada. Gazimağusadaki yurdumuza da Profesör Doktor
Necmettin Erbakan adını verdik. O yurdumuz da birkaç ay içinde Necmettin
Erbakan adıyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetindeki
yükseköğrenim öğrencilerine hizmet vermeye başlayacak.
Yurtlarımızda
318 şehitlerimizin evladı, 1.337 gazilerimizin çocukları,
yetiştirme yurdundan gelen 528, burslu uluslararası yabancı
öğrenci 5.925, maddi zarureti olduğundan dolayı bize para
ödeyemeyen, ücretsiz barınan 7.542 olmak üzere toplam kapasitenin yüzde
5ine tekabül eden miktarda 15.650 gencimiz ücretsiz olarak
barınmaktadır. Az evvel yurtlara yerleşmede torpil gibi
kavramlardan söz edildi. Değerli milletvekilleri, yüzde 5lik Genel Müdür
kontenjanı diye bir uygulama vardı, 1996 senesinden bu yana devam
eden. Bu yaz itibarıyla yüzde 5lik
Genel Müdürlük kontenjanını ortadan kaldırdık.
Yerleştirmelerin yüzde 100ü merkezî sistemin adalet kriterleri
doğrultusunda yapılıyor.
Ayrıca,
yurtlarımızda barınan her bir gencimize aylık 220 lira
düzenli yemek katkısı ödemesi gerçekleştiriyoruz. 2002 senesinde
bu katkı günlük 50 kuruştan aylık sadece 10 liraydı. Ayda
220 lira yurtlarımızda kalan gençlerimize yemek katkısı
gerçekleştiriyoruz.
Bir
diğer konu, sadece binalar, burslar, rakamlar, yüksek miktarda paralar
değil gençlerimizin değerler eğitimi, gençlerimizin ülkemizin
değerlerini kavraması, içselleştirmesi ve hissetmesi yönünde de
yurtlarımızda çok sayıda seminer düzenlenmekte. Bu programlarda
da gençlerimizin özgüveni yüksek bireyler olarak geleceğe hazırlanması
hedeflenmektedir. Liderlik okulları, kişisel gelişim
akademileri, kariyer ve farkındalık seminerlerine bugün kadar
katılan gençlerimizin sayısı 184.581e ulaşmış
bulunmaktadır. Ayrıca İstiklal Marşı ve Mehmet Akif
Ersoyu anma geceleri, Çanakkale Zaferi ve Şehitlerimizi Anma Günü, Kutlu
Doğum Haftası gibi etkinliklere katılan gençlerimizin
sayısı da bir hayli yüksek
rakamlara ulaşmış bulunmaktadır. İlave, 310 bin
gencimize yurtlarımızın tamamında geniş bant, ücretsiz
İnternet hizmeti 1 Haziran 2013 tarihinden bu yana verilmektedir. Bunun
da bir yıllık maliyeti 100 milyon liraya ulaşmaktadır. 660
bin metre fiberoptik kablo döşemesiyle 23 bin adet access point
yerleşimi bütün yurtlarımıza yapılmıştır, bu
hizmetlerin bilâbedel gençlerimizin emrine sunulabilmesi amacıyla.
Çok değerli milletvekilleri, az evvel
grafikte de ifade ettim, 183 tane yeni yurt inşaatımız var.
Bunların vadettiği yatak kapasitesi 123.360 kişi. Şimdi,
bunlardan size söz etmek istiyorum. 25 adet yurt inşaatı henüz
tamamlandı. Bunlardan bir tanesini, bugün Konyada 1 bin kişilik bir
yurdumuzu Sayın Başbakanımız hizmete açtı. 54
yurdumuz, inşaatı devam aşamasında; 14 yurdumuz,
inşaat ihalesi yapılmış, sözleşme
aşamasında; 20 yurdumuz, inşaat ihalesi aşamasında; 52
adet yurt projesinin proje çizim çalışmalarına devam ediliyor ve
18 adet yurt yatırım projesinin de kamudan, üniversitelerden,
belediyelerden arsa tahsisi bilgilerinin toplanmasına devam ediliyor.
Şöyle hızlıca size bir miktar
sayayım. Tamamlananlar: Adana 1.000; Afyon 750, Afyon Şuhut 300,
Ankara Çubuk 560, Bingöl 750, Bursa 1.000, Edirne 1.000, Edirne Uzunköprü 500,
Elâzığ 1.000, Erzincan 1. Kısım 500, İstanbul
Davutpaşa 500, Kahramanmaraş Göksun 300, Kayseri Develi 300,
Kırıkkale Keskin 300, Kırşehir Kaman 500, Malatya Arapgir
500, Manisa Gördes 300, Manisa Salihli 500, Mersin 3.500, Muş 1.000,
Niğde 500, Ordu Fatsa 500, Van 5 bin, Van Muradiye 750, Yalova 500 olmak
üzere 25 noktadaki yurtlarımız tamamlandı.
Şöyle birkaçını size
sayayım: İnşaatına devam edilen 54 yurt projesi:
Adıyaman 300, Afyonkarahisar Emirdağ 500, Ağrı 750, Ankara
Haymana 300, Antalya 1.530, Antalya Korkuteli 300, Ardahan 750, Aydın
Nazilli 500, Aydın Kuşadası 480, Balıkesir Bandırma
500, Bayburt 750, Bitlis 1.000, Bolu 500, Burdur 500, Gölhisar 500, Bursa
İnegöl 500, Çankırı 1.000, Çorum Osmancık 300, Denizli
Honaz 300, Edirne Havsa 300, Gümüşhane 750, Isparta 400, İzmir 300,
İzmir Buca 1.000, Kahramanmaraş 960, Kars Sarıkamış
300, Kayseri Pınarbaşı 250, Kırşehir Mucur 300, Konya
Akören 300, Konya Hadim 300, Konya Kulu 300, Konya Akşehir 500, Konya
Ilgın 300, Konya Karapınar 300, Kütahya Gediz 500, Kütahya Tavşanlı 500, Mardin 750,
Milas Muğla 500, Nevşehir 500, Ordu Ünye 500, Samsun 1.000, Samsun
Ondokuz Mayıs 400, Sivas 500, Tekirdağ Çorlu 500, Tokat 300, Tokat
Zile 300, Erbaa 300, Tokat Turhal 500, Trabzon Akçaabat 650, Van Erciş
600, Yozgat 1.000, Zonguldak Alaplı 480. Allah bereket versin. Bunlar
inşaatı devam edenler.
ALAATTİN
YÜKSEL (İzmir) Kız-erkek öğrenci yurtlarını niye
ayırdınız ilçe bazında?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) Ayrıca ihalesi yapılan
sözleşme aşamasında 14 yurt. Saymıyorum, zamanım
tükeniyor.
Ayrıca
ihale aşamasında olan 20 tane, ayrıca proje aşamasında
olan 52 tane, ayrıca arsa tahsisi aşamasında olan 18 tane yurt
inşaatımız var.
ALAATTİN
YÜKSEL (İzmir) Yurda gitmeyi
zorlaştırdığınızın farkında
mısınız kız-erkek öğrenci yurtlarını ilçe
bazında ayırdığınız için? Çocuklar okula
gidemiyor.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) Ona da ayrıca geleceğim.
Ön
protokolle kiralama konusunda grafiklerimizi az önce verdim
saygıdeğer milletvekilleri. 72 il, 8 ilçe olmak üzere 80
yerleşim yerinde toplam 100.250 yatak kapasitesine tekabül eden miktarda
yurt kiralama ilanımızı verdik. Çok kaliteli, nitelikli binalar,
projeler, kampüs içlerinde bile çok değerli arsalar geldi, bunların
değerlendirmelerini de hızla yapacağız. Geçen hafta
itibarıyla 26 bin yatak kapasitesinin uygunluk onayı yönetim
kurulumuzdan geçmiş durumda.
Çok
değerli milletvekilleri, Kredi ve Yurtlar Kurumu önemli bir kurum. Kredi
ve Yurtlar Kurumu üniversite gençliğine hizmet eden bir kurum. Bu yönüyle
de bakıldığında elbette ki hizmetlerini
aksatmaksızın devam ettirme gayesini, gayretini sürdürdüğümüz
bir kurum.
Geçiyorum
şimdi Spor Genel Müdürlüğüne.
ALAATTİN
YÜKSEL (İzmir) Ne oldu ilçe bazında kız-erkek öğrenci
yurtları?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) - Spor Genel Müdürlüğümüzün bütçe
rakamlarına baktığınız zaman değerli
milletvekilleri, 2002 yılında yatırımlar dâhil, memur
maaşları dâhil toplam bütçemiz 220 milyon lira, 2013
yılında ulaştığımız rakam 1 milyar 521
milyon lira. Yani 2002ye göre tam 8 katına varan bir bütçe
artışı söz konusu Spor Genel Müdürlüğü bütçesinde.
Çok
değerli milletvekilleri, tesisleri tek tek saymaya zamanım
yetmeyebilir ama şöyle bir grafikle sizlerle paylaşmak isterim. Bu
eserler hepimizin. Cumhuriyetin yurttaşı olan, Türkiyeyi seven,
insanımıza hizmet etmekten gurur duyan herkesin bu tablodan
dolayı mutlu olması lazım. Şu an Türkiyede devam eden spor
yatırımlarının adedi 789, 2002 senesinde ihalesi
yapılabilen spor yatırımlarının sayısı
sadece 5 tane idi. 2002 senesinde Spor Genel Müdürlüğünün toplam
yatırım bütçesi 65 milyon liraydı, bunun da yüzde 50sini
kullanabildiler, 30 milyon lirada kalabildiler. Bugün Spor Genel
Müdürlüğünün yatırımlarının toplam rakamsal
büyüklüğü 1,8 milyar lira.
(BDP sıralarından ve HDPli bir grup
milletvekili tarafından döviz gösterilmesi)
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) 21
tane atletizm pisti, 25 tane stadyum, 48 tane yüzme havuzu, 80 tane tenis
kortu, jimnastik ve diğer spor tesisleri, 155 adet gençlik merkezi
-müstakil binalar bunlar- 193 il veya ilçemizde spor salonları; 267 tane
sentetik çim yüzeyli, soyunma odaları, tribünleri, gece
aydınlatmaları olan futbol sahaları; toplam 789 tane spor tesisinin
inşaatına devam ediyoruz canla başla.
Çok saygıdeğer milletvekilleri, bunlara biraz
şöyle temas etmek istiyorum: Akdeniz Oyunlarının
ayrıntılarına girmeyeceğim. Şu grafik üzerinden
gittikten sonra, stadyumlar
Stadyumlar bizim merkezî bütçemizin, yani bu
kanunla, kanun kabul edildiğinde alacağımız ödeneğin
dışında bütçelendirilen işler. Gayrimenkul takas yöntemiyle
stadyumların yapımını gerçekleştiriyoruz, onlarla da
ilgili size şimdi ayrıntılı bilgi vereceğim.
Daha önce de ifade etmiştim, 1994-2002
yılları arasında Türkiye Cumhuriyetinde görev yapan hükûmetler
sekiz senede sadece 1 tane stadyum yapabildiler, İstanbuldaki Atatürk
Olimpiyat Stadı. Atatürk Olimpiyat Stadı borçla yapıldı,
Hazine garantili kredi kullanıldı. Bugün İstanbul Olimpiyat
Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulu olarak bizler
İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadının Hazineye olan
borçlarını hâlâ ödemeye devam ediyoruz. Bunun da sizler
tarafından bilinmesinde, değerli milletvekilleri, çok çok büyük fayda
olduğu kanaatindeyim. Sekiz senede 1 stat, o da 12nci senesinde hâlâ
borçları ödenen bir stat ve İstanbul Atatürk Olimpiyat
Stadını gerçek ve modern bir stadyuma dönüştürebilmek için en
az yeniden bir stadyum parası kadar daha para harcamak lazım.
İstanbuldaki Atatürk Olimpiyat Stadının güzel olan tek
tarafı var, o da adının Atatürk olması ama inşallah,
stadyumu adına yakışan bir proje hâline getireceğiz.
Adana Stadyumu, 33 bin kişilik, yüzde 3 inşaat
düzeyinde, ihalesi yapıldı. Afyonkarahisar Stadyumu yüzde 85
inşaat düzeyinde. Ankara, ihale aşamasında, kuruldan yeni geçti
arsa onayımız. Antalya Stadyumu yüzde 13 inşaat düzeyinde fakat
maalesef, hâlâ yerel makamlardan ruhsatını alabilmiş
değiliz. Batman, 30 Aralık 2013 tarihinde yani bu ayın son günü
ihale edilecek. Diyarbakır Stadı, 30 Ocak 2014 tarihinde, yeni
yılın birinci ayının otuzuncu günü ihale edilecek.
Eskişehir Stadı yüzde 11 inşaat düzeyinde, Gaziantep Stadı
yüzde 10 inşaat düzeyinde. Hatay Stadının ihalesi 14 Kasım
2013 tarihinde yapıldı, yer teslimine devam ediliyor. İzmirde
biri Karşıyaka, diğeri Göztepede olmak üzere iki yeni stadyum
yapacağız. Karşıyaka Stadının ihale tarihi 28
Ocak 2014, Göztepe Stadının ihale tarihi 29 Ocak 2014.
ALAATTİN
YÜKSEL (İzmir) Sayın Bakan, TOKİ mi yapacak, siz mi
yapacaksınız?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla)
Kocaeli Stadı 33 bin kişilik olacak, ihalesi yapıldı, yer
teslimi yapıldı. Malatya Stadı, inşaatına devam
ediliyor, yüzde 25 düzeyinde. Mersin Stadı, Akdeniz Oyunları için
yaptık, geçen yılın haziran 20si itibarıyla teslim
aldık ve kullandık. Sakarya Stadyumu, inşaatına
başlandı, ihalesi doğal olarak yapıldı, yüzde 5
inşaat düzeyinde. Samsun Stadyumu yüzde 15 inşaat düzeyinde, fiziki
gerçekleşme olarak. Sivas Stadyumu 25 bin kişilik ekolojik bir
stadyum, yüzde 25 inşaat düzeyinde ve Trabzon Akyazı Stadyumu, 40 bin
kişi olarak ihale ettik fakat Trabzonun fetih tarihi olmasından
dolayı kamuoyundan gelen talep üzerine 41.461 kişilik stadyum olarak
Trabzon Akyazı Projesine devam ediyoruz. Konyada Büyükşehir Belediyesiyle,
Bursada Büyükşehir Belediyesiyle, Çorumda yine il Belediyesiyle
stadyumlar yapacağız. Konya Belediyesiyle yapmakta olduğumuz
stadyum yüzde 50 fiziki gerçekleşme düzeyinde, Bursa da yüzde 70 fiziki
gerçekleşme düzeyinde. Rize Stadyumu, Rize Yatırım AŞ
tarafından tamamlandı ve teslim edildi, bunları geçiyorum.
Değerli milletvekilleri, 151 ilçe ve 42 ilimizde
spor salonları yapıyoruz. Demin olduğu gibi tek tek saymaya
kalkarsam kalan beş dakikalık süremi tüketmiş olurum. Tek tek
sayamıyorum ama kısaca atlayarak birkaç ilimizden bahsedeyim.
Adıyaman: Merkez ilçe, Gerger; Afyonkarahisar: Merkez ilçe ve Bayat, spor
salonu yapılan yerler. Ağrı: Tutak ve Diyadin; Çanakkale: Biga
ve Ayvacık; Çankırı: Merkez ilçe; Çorum: Kargı; Denizli:
Babadağ; Diyarbakır: Merkez -merkezdekini bitirdik- 5 bin
kişilik, Bismil, Çınar, Dicle; Düzcede merkez ve Cumayeri;
Erzurumda Uzundere; Eskişehirde merkez ve Beylikova. Atlayarak gidiyorum
bunları. Orduda Korgan ve Ünye; Uşakta Kalfa Korusu Spor Salonu;
Vanda merkez, 5 bin kişilik inşaatı devam ediyor. Olimpiyat
şampiyonu Vanlı tekvandocumuz Nur Tatar adına, Van 5 bin
kişilik spor salonunu inşa ediyoruz. Yozgatta Saraykent,
Çayıralan; Sinopta merkezde; Sivasta merkez, Kangal ve Koyulhisarda;
Şanlıurfada merkezde 5 bin kişilik spor salonunu bitirdik.
Ayrıca Harranda spor salonu inşaatına devam ediyoruz.
Değerli
milletvekilleri, Türkiyede 46 ilimizde olimpik veya yarı olimpik
kapalı yüzme havuzu olmadığını tespit ettik.
Bunların bazıları depreme
dayanıksızlığı nedeniyle -Siirt örneğinde
olduğu gibi- yıkılması gerekenler, bazı illerimizde
hiç yok. 46 ilimiz, bunları size hızla sayıyorum. 46 ilimizde
olimpik veya yarı olimpik kapalı yüzme havuzlarının
inşaatına devam ediyoruz. Aksaray tamamlandı, Amasya bitmek üzere,
Ankara, Antalya proje aşamasında, Artvin, Aydın, Bartın
Aydında ihalesini yaptık, belediye tarafından inşaat
mühürlendiği için ilçelerden birine kaydırıyoruz, onu hemen
ifade edeyim. Bartın, Batman, Bayburt, Bilecik, Bingöl, Bitlis, Burdur,
Düzce, Edirne Keşan, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Gümüşhane,
Iğdır, Hakkâri, Karabük, Kars, Kırklareli, Kırşehir,
Kilis, Mardin, Mersin tamamlandı. Muğla, Muş, Nevşehir,
Niğde, Ordu tamamlandı. Osmaniye, Rize tamamlandı. Samsun Bafra,
Siirt, Sinop, Şırnak, Trabzon Of, Tunceli, Uşak, Van
tamamlandı ve açtık. Yalova tamamlanmak üzere. Yozgat ve Zonguldakta
da 46 ilimize 46 tane olimpik veya yarı olimpik yüzme havuzunun
yapımını ya tamamladık ya inşaatına devam ediyoruz
ya da bir 5-10 tanesinin ihale sürecindeyiz.
Gelelim
lisanslı sporcu sayılarına. Sadece inşaat değil, bina
değil, tesis değil; tesisleşme ve sporcu gelişimini
birlikte, paralel değerlendirmek lazım. İnsana yapılan
yatırım bunların hepsi. İnsanların bundan yararlanarak
nerelerden nereye geldiğini de bu arada görmek lazım.
Biraz
daha geriye çıkayım herkes görsün. 2002 senesinde Cumhuriyet Türkiyesinin
toplam lisanslı sporcu sayısı 278 bin 47. 2002deki toplam
lisanslı sporcu sayımız 278 bin 47. 2013, bugün itibarıyla
Türkiyedeki toplam lisanslı sporcu sayımız 4 milyon 760 bin
326. 278 bin 47 nerede, 4 milyon 760 bin 326 rakamı nerede! (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİM
IŞIK (Kütahya) Dopingciler nerede, dopingciler!
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) Değerli milletvekilleri, tabii, bir
diğer konu, bu kadar gençlikle ilgili yatırımlar yaparken, bu
kadar gençlik projeleri yürütürken, şu an tam 125 tane gençlik temelli
tarih, doğa, kültür, medeniyet, değerler eğitimi;
Sarıkamış, Malazgirt, Dumlupınar, Çanakkale, Türkiyenin
dört bir tarafına, ecdadın ruhunu yeri geldiğinde Fatihalarla
yâd eden, yeri geldiğinde tarih ve medeniyet birikimimizi hatıralara
sunuveren programlar gerçekleştiriyoruz.
2002
senesinde gençlik programlarımızın tamamına katılan
gençlerimizin toplam sayısı 47.100 kişi, 2013 senesinde gençlik
programlarımıza katılan gençlerimizin sayısı 2 milyon
410 bin 910 kişi; hamdolsun. Nereden nereye geldik ve inşallah çok
daha iyi şeyler olacak.
Kız-erkek
kampların ayrılmasıyla ilgili itirazlar vardı. Hemen ifade
edeyim: 2002 senesinde toplam projelere katılan gençlerimizin
sayısı 47 bin; 47 binin yüzde 30u kızlar, yüzde 70i erkekler.
Kız-erkek kamplarında doğa kamplarını, deniz
kamplarını, dağ kamplarını, izcilik kamplarını
ayırdıktan sonra kamplara katılan gençlerimizin sayısı
47 binden 2 milyon 410 bine ulaştı; ayrıca, kamplara
katılan kızlarımızın oranı da yüzde 30lardan
yüzde 49 rakamına ulaştı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Gençlerimiz öyle istiyor, ne yapalım?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) Demek ki, toplum bu işe bu anlamda
destek veriyor.
Çok
saygıdeğer milletvekilleri -zaman tabii yetmiyor- Türkiye Cumhuriyeti
devlet tarihinin 2. Gençlik Şûrasını 2012 yılında
gerçekleştirdik. Gençlik araştırmaları üzerine bilimsel
yayınları istifledik, arşivledik, bilimsel çalışmalara
bütün faaliyetlerimizle yön verdik ve yine ulusal gençlik ve spor politika
belgesini oluşturduk.
Az
evvel bir sayın milletvekili şöyle bir ifade kullandı -aslında
zamanımı o konuyla tüketmek istemem ama- dedi ki: Sayın
Bakanın haberi yok, yönettiği Bakanlıktan da haberi yok. Ju
Jitsu Federasyonu Başkanı Özaktı tutuklanmış, neden?
Hesabını ver. Değerli milletvekilleri, Ju Jitsu diye bir spor
federasyonu yok. Spordan çok anladığını zanneden
milletvekili aslında spordan anlamıyor,
anlamadığını da bu şekilde belgelemiş oluyor.
Adında federasyon olan her şey Gençlik ve Spor Bakanlığıyla
ilintili ve ilişkili değildir. Mesela, Türkiye'de Bakkallar ve
Bayiler Federasyonu diye bir federasyon var, benimle alakası yok; mesela,
Türkiye'de Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu diye bir federasyon var,
onun da bizimle ve Bakanlığımızla alakası yok.
OKTAY
VURAL (İzmir) Acil 112ler bağlı mı acaba!
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) Bu Ju Jitsu Federasyonu neyse bilmiyorum,
bunun da Gençlik ve Spor Bakanlığıyla alakası yok, bu
muhtemelen bir dernek. Sayın Milletvekilimiz bu anlamda
anlaşılıyor ki yanıltılmış.
OKTAY
VURAL (İzmir) Acil 112ler nereye bağlı!
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) Çok saygıdeğer milletvekilleri,
emek verdiniz, katkı sağladınız, milletimiz için gayret
sarf ediyoruz.
OKTAY
VURAL (İzmir) Gençlik Spor Bakanlığına mı!
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) Emeğinize, heyecanınıza,
hissiyatınıza layık olmaya gayret ediyoruz.
OKTAY
VURAL (İzmir) Acil 112ler Gençlik Spor Bakanlığına
mı bağlı!
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Bak, seni kimse dinlemiyor, herkes telefonlarda başka
işle meşgul.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) Gençlik ve Spor
Bakanlığının ve bağlı
kuruluşlarının 2014 yılı mali bütçesinin milletimiz ve
gençlerimiz için hayırlı uğurlu olması temennisiyle sizleri
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Bakan, acil 112ler Sağlık
Bakanlığına mı Gençlik Spor Bakanlığına
mı bağlı, onu çıkartamadım ben!
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kılıç.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) Terör meselesinde bir iki kelam etmediniz
ya, ben de sizden farklı bir beklenti içindeydim.
ALAATTİN
YÜKSEL (İzmir) Kız-erkek öğrenci yurtlarına gelemediniz
bir türlü.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Gençler onu istiyormuş, öyle
anlaşıldı.
BAŞKAN
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek.
OKTAY
VURAL (İzmir) Efendim, Maliye Bakanı bu kadar operasyonların
olduğu bir dönemde neyin hesabını verecek, hangi gelirin
hesabını verebilecek? Kevgire dönmüş, rantlar uçuşuyor
havada.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Şimşek. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Müsaade
ederseniz, bu konuşmamda, Maliye Bakanlığındaki
gelişmelerden çok, değerli milletvekili
arkadaşlarımızın yaptıkları eleştiri, tespit
ve değerlendirmeler hakkında ben de görüşlerimi sizlerle
paylaşmayı daha faydalı buluyorum.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Arkadaşlar telefondan son gelişmeleri okuyorlar,
dinlemiyorlar.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Değerli arkadaşlar,
önemli eleştirilerden bir tanesi Sayıştayla ilgili
eleştirilerdir. Ben hem Plan Bütçe Komisyonunda hem de Genel Kurula
sunuş konuşmamda açık ve net olarak ifade ettim.
Sayıştay denetimi çok önemlidir. Sayıştay denetimi,
özellikle biz yani kamu idarecileri açısından dış denetim
olarak yol gösterici olması anlamında büyük değer katan bir
denetimdir ve dolayısıyla, Sayıştay denetiminin kaliteli ve
kapsamlı bir şekilde yapılması ülkemizin
faydasınadır. Burada birtakım sıkıntılar
yaşandı fakat müsaade ederseniz şunu söyleyeyim: Harcama
denetimi anlamında en ufak bir eksiklik yok. Biz Sayıştaya
Maliye Bakanlığı olarak 25 milyon kaydı elektronik ortamda
verdik, muhasebe birimlerimizde bu kayıtların bütün bilgi, belgelerini
hazır tuttuk. Dolayısıyla, harcama denetimi yapılması
gereken yerde yapılmıştır.
Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisine
Sayıştay tarafından 4 rapor sunulmuştur: Genel uygunluk
bildirimi, dış denetim genel değerlendirme raporu, faaliyet
genel değerlendirme raporu, mali istatistikler değerlendirme raporu.
Bu raporların tamamı Sayıştay tarafından Meclisimize
sunulmuştur ve bunlarda -iddia edildiği gibi- fikir, görüş
vermeme hususu da yaşanmamıştır.
Peki, sorun nereden kaynaklanıyor? Sorun, kamu
idareleri bazında mali tablo denetiminden kaynaklanıyor. Burada da
sorun şuradan kaynaklanıyor: Türkiyede borçlanmayı hazine
yapar. Borçlanmayı hazine yaparken idarelerin kodunu girerek yapmaz yani
bütçe açığına, kamunun genel borçlanma ihtiyacına binaen
hazine borçlanma yapar. Gelirleri kurumlar toplamaz. Gelirlerin
tamamını Maliye Bakanlığı, işte, Gelir
İdaresi toplar. Dolayısıyla, mesela mülkler.
Bakanlıkların mülkiyet sahibi olması söz konusu değildir.
Mülklerin tamamı, işte, hazine mülküdür, Maliye
Bakanlığı Millî Emlak Genel Müdürlüğü tarafından
yönetilir ama kamu kurumlarına tahsis edilir.
Şimdi, idareler bazında mali tablo denetimi
dediğimiz denetim şudur: İdareler bazında, bizim, bilanço,
mizan vesaire gibi tabloları üretip vermemizdir. Biz bu işin
başından beri Sayıştaya dedik ki: Mevcut devlet
yapısıyla bizim sizlere anlamlı, tutarlı, bu türden rapor
üretmemiz mümkün değil. Çünkü hazine borçlanıyor, Maliye gelir
topluyor, Maliye, Millî Emlak, işte, hazine mülklerini yönetiyor.
Dolayısıyla, idareler bazında bir tek yapılmayan bu mali
tablo denetimi buradan kaynaklanıyor.
Şimdi
bu problemi çözmemiz lazım. Bu problemi çözmek için Sayıştayla
birlikte ortak bir komisyon kurduk ve bu komisyon şimdi bakacak, eğer
Sayıştayın Yönetmeliği çerçevesinde bundan sonra denetim
yapılması konusunda karar çıkarsa, biz oturacağız,
buna göre kanun yani her türlü mevzuat değişikliğine
gideceğiz veya sistem değişikliğine gideceğiz ve bunu
mümkün kılacak ne gerekiyorsa yapacağız ama olur da
Sayıştay, idare bazında bu mevcut sistemle mali rapor üretilmesi
yani bilanço, mizan vesaire üretilmesi noktasında diğer ülke
uygulamalarına paralel olarak -bunun istisnaları var, Avustralya,
İngiltere gibi birkaç istisna var- Bu raporlara artık ihtiyaç
yoktur, ben zaten diğer bütün denetimleri yapıyorum. derse de zaten
o zaman da ona göre yönetmelik değiştirilir.
Yani
özetle, bu çalışma grubu, bu komisyon ne karar verirse o çerçevede
gereğini yapacağız.
Şimdi,
diğer önemli bir eleştiri, Sayıştay raporlarıyla
ilgili olarak, denildi ki mesela: Sayıştay denetim raporlarında
yer alan bulguların tamamı nihai raporda yer almıyor. Yani
Meclise gönderilen rapordaki tespitler, eleştiriler vesaire, bunlar niye
ham rapordan olduğu gibi Meclise gelen raporlarda yok?
Şimdi,
değerli arkadaşlar, Sayıştay Kanununun 38inci maddesi ve
Denetim Rehberi uyarınca Sayıştayca hazırlanan ön raporlar
birer taslak denetim raporudur. Bunlar idareye gönderiliyor. İdare otuz
gün içerisinde cevap veriyor. Örneğin Maliye
Bakanlığının raporu yazıldı. Maliye Bakanlığıyla
ilgili olarak, bakın, Denetim yapılmadı. deniyor, Maliye
Bakanlığıyla ilgili denetim yapıldı; Maliye
Bakanlığıyla ilgili olarak 35 tane eleştiri, tespit var.
Demek ki denetim yapıldı.
Peki,
nihai yani Meclisimize gelen raporda niye 15 tane bulgu var, niye 15 tane
tespit var da 35i yok? Şundan dolayı: Şimdi, bu raporları
-bunlar ham rapor- Maliye Bakanlığına gönderdiler. Maliye
Bakanlığı otuz gün içerisinde cevaplar verdi. Bu cevapların
bir kısmı tatmin edici bulundu veya düzeltici işlem yapıldı.
Mesela, hatalı bir uygulamamız varsa hemen düzeltmişiz, dolayısıyla
raporlamaya gerek kalmamış veya idare
Onların hepsi var
arkadaşlar.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) İnanıyor musunuz buna?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
- Bu arada şunu da söyleyeyim: Maliye Bakanlığıyla ilgili
ham denetim raporundaki 35 tespitin tamamını sizinle
paylaşacağım.
OKTAY VURAL (İzmir) Var zaten, onları
açıkladık.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Bizde var zaten,
paylaşmanıza gerek yok.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
- Yani, ben arkadaşlara söyledim, o tespitleri, bizim cevapları
Yani
bizim hiç gizli saklımız yok.
OKTAY VURAL (İzmir) Var zaten elimizde.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
E, tamam, varsa o zaman sorun yok.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Bakan
ama
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
Şimdi, değerli arkadaşlar
OKTAY VURAL (İzmir) Ama siz niye göndermiyorsunuz?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
Ama müsaade edin, ben konuşayım. Bak, şimdi,
karşılıklı konuşursak
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ama doğruyu,
gerçekleri söyleyelim Sayın Bakan. Siz Maliye Bakanısınız.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
Sayın Erdoğdu, ben sizi dinledim.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Tamam ama burada oturuyorum.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
Lütfen, bir bitireyim yani bakın çünkü karşılıklı
konuşursak konuşmamı yapamam ve bakın, dikkat edin, ben
Maliye şunu yaptı bunu yaptı. demiyorum. Burada yapılan
eleştirilere sadece cevap vereceğim. Niye? Siz bunu hak ediyorsunuz.
Ben sizin eleştirilerinize cevap vereceğim ama müsaade edin
bitireyim.
OKTAY VURAL (İzmir) Ama Sayın Bakan,
operasyonlar onu göstermiyor.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
Şimdi, değerli arkadaşlar
OKTAY VURAL (İzmir) Operasyonlar birçok şeyin
olduğunu gösteriyor.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
Değerli arkadaşlar, özetle şunu anlatmaya
çalışıyorum: Ham raporla Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan
raporlar arasındaki farklılıkların temelinde; bir, o
raporlar buraya gelmeden önce yapılmış ve dolayısıyla
işlevselliğini yitirmiş tespitler Sayıştayın
tabii ki takdirinde olan bir konu olarak konulmamış veya
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Gel bir
araştırma komisyonu kuralım, gel!
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, oradan
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Araştırma
komisyonu kuralım.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
Öyle bir usul yok.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Bakan,
siz Genel Kurula hitap edin.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ham raporla ham yapmak aynı
şey mi!
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
Şimdi, ikinci önemli
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Bakan,
milyarlarca liralık vergi yolsuzluğu çıkarılabilir bir
tespit değildir, rica ediyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, dinleyiniz
lütfen.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
Özetle şöyle: Sayıştay denetimini yapmıştır.
Sayıştay denetim yapmasaydı bu kadar tetkikte bulunamazdı.
Sayıştayın tespit yapabilmesi için bütün kayıt, bilgi,
belge ve raporlar verilmiştir.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Bakan,
uzlaşma tutanakları verildi mi Sayıştaya?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
- Hatta üretilmesi anlamlı olmayan kurumlar bazında mizan dahi
üretilip verilmiştir ama tabii ki istenilen formatta
olmadığı için görüş vermemiştir.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Gel hep beraber
yapalım, siz de biz de.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
Şimdi, gelelim ikinci konuya. Kamu İhale Kurumuyla ilgili
eleştiriler yapıldı, istisnalar konusu gündeme getirildi.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sakın yüzde 7,5 demeyin, yüzde 30u yüzde
7,5 yapmayın.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Şimdi, 2012
yılında mevcut bütün istisnalar çerçevesinde yapılan kamu
alımlarının toplam alımlara oranı yüzde 7,6.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Bu
doğru değil ama Sayın Bakan. Avrupa Birliği raporu bile yüzde 30
diyor.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Türkiyede 2012
yılında 94,4 milyar liralık ihale yapılmış. Bunun
7,2 milyar lirası istisna ve kapsam dışı alımlardan
oluşmaktadır.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Bakan, bu bilgi doğru
değil. Yakışmıyor.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Doğrudan devri ne kadar?
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) İstisna sadece 3/g diyorsunuz,
pazarlık usulü
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Değerli arkadaşlar,
kanunun yürürlüğe girdiği 1/1/2003 tarihinden önce var olan yedi
istisnanın ki bunlar KİTlerle ilgilidir
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Bakan, istisna sadece 3üncü madde
değildir.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
2012 yılı
itibarıyla değeri 7,2 milyar liradır.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Ya, Avrupa Birliği yüzde 30 diyor
Sayın Bakan, lütfen ya!
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Ve bütün istisnalar
içerisindeki payı yüzde 87dir. Yani, 2003 yılından önce var
olan istisnalar, bugün devam eden istisnalar, bugün istisnaların yüzde
87sini oluşturmaktadır. Dolayısıyla, AK PARTİ
iktidarı döneminde ilave edilen istisnaların toplam tutarı 2012
yılı için 900 milyon lira civarındadır yani yüzde 1
civarındadır.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Bu rakam doğru değil.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Kanunun İstisnalar
başlıklı maddesinde yer alan bent sayısı çoktur,
doğrudur, birçok değişiklik yapmıştır. Benim
şahsi görüşüm şu: Avrupa Birliği mevzuatı neyse biz
aynı mevzuatı, aynı istisnaları, aynı eşit
değerleri getirelim, bütün istisnaları da kaldıralım.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Neden yapmıyorsun?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Benim tercihim bu yönde ve bu
yönde de şu anda çalışma yaptırıyorum.
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Gel, bir araştırma komisyonu kuralım
Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Ve şu anda bu yönde de
çalıştırma yaptırıyorum, şu anda Kamu İhale
Kurumu bütün kanunu bu çerçevede gözden geçiriyor.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Yedi yıldır bu çalışma hazır,
bürokraside Sayın Bakan, biz yazdık, kendimiz
çalışırken.
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Araştırma komisyonu kuralım, gel ya!
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Şimdi, değerli
arkadaşlar, bakın, İstisnalar başlığı
altında yapılan alımların yüzde 95,57si kamu
teşebbüslerinin ticari faaliyetlerle ilgili alımları, savunma,
güvenlikle ilgili alımlar, AR-GEyle ilgili faaliyetlerden
oluşmaktadır ve bunların çoğu Avrupa Birliğinde zaten
istisnadır. Dolayısıyla, aslında burada istisna, bu
kanunlara, bu düzenlemelere de gerek yoktur ve o nedenle de düzeltilmelidir.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Bu da doğru
değil, Avrupa Birliğinde sivil toplum örgütleri de kamu ihale
kanununa tabidir.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
Öte yandan, alımların istisna kapsamında olması herhangi
bir düzenlemeye bağlı olmaksızın alımların
yapılabileceği anlamına gelmiyor. İstisna kapsamındaki
alımlar da kurallara tabidir.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Evet ve kanunidir
kökenleri.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
Bakın, bu kuralların usul ve esasları idarece
hazırlanır, Maliye Bakanlığı, Kamu İhale Kurumu,
Sayıştayın görüşleri alınarak yürürlüğe konulur.
Bunların hepsi denetime tabidir.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Doğru
değil, sektörler kanunu...
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
Şimdi, değerli arkadaşlar, uzlaşma müessesesi
Uzlaşma müessesi, 1961 yılından beri Türkiyede devam eden bir
uygulamadır. Bu müessesenin amacı nedir? Müessesenin amacı,
ikmalen, resen veya idarece tarh edilen vergi veya kesilen cezalarda dava yoluna
başvurmaksızın vergi idaresiyle mükellefin anlaşması
suretiyle vergi alacağının bir an önce hazineye intikal etmesini
sağlamaktır. Bunu ben söylemiyorum, kanun
çıkartılırken böyle yazılmış. Uzlaşma
komisyonlarının tahakkuk etmiş vergi borcunu indirmek ya da
sıfırlamak gibi bir yetkisi bulunmamaktadır. Tarhiyat
sonrası uzlaşmayla ilgili usul ve esaslar ta 1999 yılında
bir yönetmelikle çıkarılmış ve Resmî Gazetede
yayımlanmış.
Şimdi, burada, bu uzlaşma müessesinde,
yazılan inceleme raporunun ilgili mevzuata uygun olup
olmadığı
Geçmişte gördük, Maliye Bakanlığı
tarafından çıkartılan sirküler, tebliğ ve özelgelere
aykırı raporlar yazıldığını biliyoruz,
mahkemelerden bunların döndüğünü biliyoruz. 2009a kadar da bu
geçerliydi. 2009 yılında bir kanun çıkarttık, mükellefi
korumak için bir kanun çıkarttık.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Bakanım, hep büyük patronların lehine midir? O zaman niye küçük
esnafa yüzde 90 yazdınız cezayı?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
Geleceğim ben onlara.
Şimdi, raporda maddi hatanın olup
olmadığı, mevzuata uygun olup olmadığı, idarenin
bu konudaki uygulamaları, görüşü, olayın yeterince
delillendirilip delillendirilmediği, tarhiyatın yargı
mercilerinde söz konusu yapılması hâlinde kaybedilip
kaybedilmeyeceği gibi yönetmelikte çok açık bir şekilde
bunların dikkate alınacağını söylüyor. Bu çerçevede,
her bir rapor, yukarıdaki hususlar dikkate alınarak tabii ki
değerlendiriliyor.
Şimdi,
Sayın Erdoğdu buradalar, çok teşekkür ediyorum geldikleri için.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Rica ederim.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Hassasiyeti için de
teşekkür ediyorum.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Ben teşekkür ederim.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Gündeme birkaç şey
getirdiler ama bir müsaade etsin, nezaket göstersin, ben bitireyim ondan sonra,
tekrar, müdahalesi varsa konuşsun çünkü on dakikam var.
Şimdi,
Sayıştay denetçileri vergi uzlaşma tutanaklarını
istediler, doğrudur. Sayıştay denetçileri Merkezî Uzlaşma
Komisyonu, Koordinasyon Uzlaşma Komisyonu ve Ankara Vergi Dairesi
Başkanlığı bünyesindeki Uzlaşma Komisyonunda da
incelemelerde bulundular. Dolayısıyla, birinci soruya evet.
Şimdi,
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 5inci maddesi gereğince,
kimlere mahrem bilgilerin verilebileceği, bu mahrem bilgilerin
yayınlanması hâlinde, vergi mahremiyeti ihlali hâlinde yani ne tür
yükümlülükler olacağı açık ve net bir şekilde kanunlarda
ifade edilmiştir. Şimdi, Gelir İdaresi
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Bakan, verginin aleniyeti de
vardır, değil mi?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Bakın, müdahale etmeyin
dedim. Yani böyle bir usul yok, yani lütfen... Ben size saygı
gösteriyorum, sorunuza cevap veriyorum. Gelip burada Maliye
Bakanlığının yaptığı şeyleri
anlatabilirdim. Size saygı gösterdiğim için anlatıyorum ama
böyle bir şey yok ki arkadaşlar.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Bakan, ben de size saygı
gösteriyorum. Vergi aleniyetinden de bahsediliyor. Ben nezaketsizlik etmedim.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Şimdi, ama, bakın,
müdahale ediyorsunuz.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Bu Meclisin
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Bakan, siz Genel Kurula hitap edin.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Şimdi, değerli
arkadaşlar, bizden bu tutanaklar istenmiştir. Maliye
Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı
-benim bir bilgim dahi olmamıştır, Bakan engelledi. diyor,
benim haberim dahi olmadı böyle bir talepten çünkü idareden talep
edilmiş- idare de demiş ki: Vergi mahremiyeti nedeniyle biz bunu
veremeyiz, verirsek suç olur. Ama kendilerine, toplulaştırılmış
hâlde, uzlaşmaya konu tutarlar, uzlaşma sonucu tutarlar,
uzlaşılmayan tutarların bilgisi verilmiştir
Sayıştaya. Az önce sordum: Uzlaşmalarda, küçük ölçekli, büyük
ölçekli mükellef ayrımı yapılıyor mu? Bu yönde
istatistikler üretiliyor mu? Sayın Erdoğdunun ortaya koyduğu
yüzde 90, yüzde 10 anlamında bir istatistik var mı? Arkadaşlar
Yok öyle bir şey. diyorlar.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayıştay raporu var.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Bu çerçevede tutulan istatistik
yok. Dolayısıyla eşitlik ilkesine bir aykırılık
söz konusuysa ben gereğini yaparım.
Benim
3 tane önerim var bu konuda yüce Meclisimize:
1) Gelecek sene Vergi Usul Kanununu buraya
getireceğim. Uzun bir süreden sonra Vergi Usul Kanununu gözden
geçiriyoruz.
Gelin,
hep beraber eğer bu konunun, uzlaşma müessesesinin
kaldırılmasına sizler inanıyorsanız ben Bakan olarak
dünden razıyım. Bakın, Bakan olarak ben uzlaşma
müessesesinin kaldırılmasından yanayım.
OKTAY
VURAL (İzmir) Seneye Hükûmet olmayacak ki efendim.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) 2) Peki, Bunu
kaldırmayalım, Sayıştaya bu bilgilerin verilmesinin önünü
açalım. diyorsanız onu da açalım.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Zaten açık, vermiyorsunuz. Onun önü açık.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)- Peki. Vergi mahremiyetini
kaldıralım. diyorsanız vergi mahremiyetini de
kaldıralım.
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Usulü niye yapmıyorsunuz?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Çünkü ben Kuzey Avrupa ülkeleri
gibi Türkiyede herkesin şeffaf olması gerektiğine
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Dışarıya açık değil,
Sayıştaya açık.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) -
kimin ne kadar vergi vermesi
gerekiyorsa her şeyin ortaya çıkmasını istiyorum. Benim o
açıdan en ufak bir tereddüdüm yok.
OKTAY
VURAL (İzmir) Rant lobilerini de açıklayın. Hodri meydan!
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Sayıştay denetim kurumu.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen dinleyiniz.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Değerli arkadaşlar,
diyelim ki, şimdi, Sayın Erdoğdu dedi ki: Elimde bir tane 4
sayfalık ihbar mektubu var. Ben, Sayın Erdoğduyu davet
ediyorum, lütfen bunu savcılarımızla paylaşın.
Kim,
nerede, ne hata yapıyorsa onun sonuçlarına katlanır.
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Kurun bir araştırma komisyonu, verdik
önergeyi.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Açık ve net olarak
altını çiziyorum, elinizde bir ihbar mektubu, ilave bir bilgi varsa
mutlaka iletin.
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Sayın Bakan, önergemizi verdik,
araştırma önergesi.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Sayın Erdoğdu bana
dedi ki: Ben randevu istedim, Bakan Yardımcısına
yönlendirdiniz. Kayıtlara baktım, 2012 Eylül ayında bir günde
sadece Sayın Erdoğdu beni telefonla aramış, ben o gün
seyahatteydim, arkadaşlar demişler ki: Milletvekilleri aradığında
Bakan Yardımcısına yönlendiriyoruz. Bakan
Yardımcımla, anladığım kadarıyla, birkaç kez
görüşmüşsünüz.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Bakanım, öyle değil ama ya!
Aşk olsun!
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Bakan Yardımcımla
görüştüğünüz zaman, sadece ve sadece Kamu İhale Kurumundan bilgi
talebinizi gündeme getirdiğiniz bana iletildi.
Şimdi,
Kamu İhale Kurumuna sordum, hatta söyledim, dedim ki: Bu bilgilerin
tamamını verelim. Dediler ki: Biz 2011 yılında 2 CD
olarak, 2003-2011in bütün rakamlarını verdik fakat 2011den sonra,
EKAP kapsamında bütün bilgileri artık İnternetten
yayınlıyoruz. Dolayısıyla, tekrar bütün gelen bu talepleri
biz artık İnternete yönlendiriyoruz.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Beraber İnternete girelim, bakalım
var mı?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Ben dedim ki: Yine de
Sayın Erdoğduya niye vermediniz. Sayın Erdoğdu dedi ki
telefonda Kamu İhale Kurumu Başkanımız söylüyor- bu
talebinin akademik bir çalışmayla ilgili olduğunu, ekonometrik
bir modelde kullanmak için bu bilgileri CD ortamında istediğini
söyledi. Şimdi, değerli arkadaşım, akademik bir
çalışma için Kamu İhale Kurumunun web sitesinde var olan
bilgileri Kamu İhale Kurumunun zamanını harcatarak
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Bakan, yok, yok.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Var. diyorlar
arkadaşlarımız.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Arkadaşlarınız doğru
söylemiyor, ben ne yapayım ya!
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Şimdi, değerli
arkadaşlar, EKAPta yılda 150 bin civarında ihale
yapılıyor, 200 bin civarında sözleşme bilgisi var.
Dolayısıyla, bu konu da çok açık ve net.
Şimdi,
beş dakikam var. Bana dediler ki: Mükellef sayılarında azalma
var. Mükellef sayılarında
Arkadaşlar, 2004 yılında
bir kanun çıkartmışız, resen terkinin önünü
açmışız. Resen terkini dikkate alırsanız, yani
aslında, fiilen daha önce işletmesini kapatıp faaliyeti
sonlandıran şirketleri dikkate alırsanız
Bakın, size
rakamlar vereyim: Gelir vergisi mükellef sayısı yüzde 23,5
artmış, kurumlar vergisi mükellef sayısı yüzde 116
artmış, gelir vergisi mükellef sayısı yüzde 315
artmış, gelir stopaj vergi mükellef sayısı yüzde 66,5
artmış, katma değer vergisi yüzde 0,4 artmış, yani
artmamış, basit usulde ticari kazançta ise mükellef
sayısında yüzde 10luk bir düşüş var.
Değerli
arkadaşlar, yine, sürekli eleştirilen önemli konulardan bir tanesi
dolaylı vergilerdir, dolaylı-dolaysız vergi dengesidir.
Değerli arkadaşlar, OECD tanımını kullanırsak,
uluslararası tanımı kullanırsak, 2002 yılında
dolaysız vergilerin toplam vergiler içerisindeki payı yüzde 52,7;
dolaylı vergilerin payı yüzde 47,3 yani dolaylı vergilerin
payı 2002 yılında yüzde 47. Şimdi, gelelim 2013
yılı rakamlarına: OECD sınıflamasına göre,
dolaylı vergi oranı yüzde 46,1e düşmüş, doğrudan
vergi oranı yüzde 53,9a çıkmış. Peki, Türkiyede
dolaylı vergilerin düzeyi yüksek mi? Birkaç alanda yüksek ama toplam
dolaylı vergilerin millî gelire oranı yüzde 12,6; Avrupa Birliği
ortalaması yüzde 13,4. Yani Avrupa Birliği ortalamasına oranla
dolaylı vergiler daha düşük
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Toplam vergilere bak, toplam vergilere!
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
ama OECD ortalaması yüzde
11, OECD ortalamasına göre de biraz yüksek.
Bizim
sorunumuz, doğrudan vergilerin düşük olması.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Nüfusun üçte 1i yoksulluk sınırının
altında!
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Bunu düzeltmek için de gelir
vergisi reform tasarısını Meclise getirdim.
Ben,
getirir getirmez çok değerli muhalefetin grup başkan vekillerini ziyaret
ettim, Ne olur, şu Meclis kapanmadan ve biz bütçe dönemine girmeden
şunu komisyondan çıkartalım. dedim. Çok teşekkür ediyorum,
anlayış gösterdiler ama gerçekleşmedi.
Ben
hâlâ diyorum buradan, gelin, şu gelir vergisi reformunu yapalım.
Mükemmel bir şey değil, ama mükemmel olmamasına rağmen,
verginin tabana yayılması, beyanname sisteminin
yaygınlaşması, istisnaların, imtiyazların
azaltılmasına yönelik çok önemli bir adımdır.
Değerli
arkadaşlar, önemli diğer bir eleştiri, her zaman olduğu
gibi borç konusunda, özel sektörün borcu noktasında.
Bakın,
2002 yılında özel sektörün borcu milyar dolar olarak 43 milyar dolar,
2012 yılında bu 228 milyar dolara çıkmış ve 2013ün
üçüncü çeyreği itibarıyla 252 milyar dolar civarına
çıkmış.
Millî
gelire oranına bakalım, özel sektörden bahsediyorum: Özel sektörün
borcunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranı, yaklaşık yüzde
19dan yüzde 31e çıkmış.
Peki,
Türkiye Cumhuriyeti devletinin toplam dış borcu nedir? Toplam
dış borcuna gelince, 2002 yılında 129,6 milyar dolardan
367,3 milyar dolara çıkmış.
Toplam
borcun millî gelire oranı 2002 yılında yüzde 56,2 iken, bugün
yüzde 44,8dir. Bütün dünya
Borca millî gelire oran olarak bakın,
başka türlü bakamayız, öbür türlü hakikaten yanlış yorum ve
değerlendirmelerde
Dolayısıyla,
özel sektör borcu dâhil olmak üzere Türkiye'nin borcu millî gelire oran olarak
artmamıştır, azalmıştır, ben kamuya da zaten hiç
bulaşmıyorum.
OKTAY
VURAL (İzmir) Özel sektör borcu millî gelire göre
artmıştır!
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Diğer önemli bir konu,
bunun bir faiz bütçesi olduğu, her ay, bilmem, işte, 1 milyar lira
faiz ödendiği.
Şimdi,
mutlak rakam olarak doğru, 50 milyar lira civarında bir faiz bütçesi
var, ama şunu söyleyeyim: Faiz giderlerinin vergi gelirlerine oranı
1983ten bu yana en düşük düzeyde. Faiz giderlerinin millî gelire
oranı 1992den bu yana en düşük düzeyde. Yine, faiz giderlerinin
bütçe giderleri içerisindeki payının 1985ten bu yana en düşük
düzeyde olduğunu da ifade etmek isterim.
Diğer
önemli bir eleştiri yedek ödenek konusu. Bu, aslında, esas
itibarıyla bütçe kanunundan kaynaklanıyor. 5018 sayılı
Kanun, tabii, yedek ödeneği hükme bağlamış fakat bizim
buraya getirdiğimiz kanunlar çerçevesinde yani bu Meclisin bana
verdiği yetkiler çerçevesinde birtakım işlemler yapıyoruz
ve bu işlemler çerçevesinde yedek kullanımı yani personel
giderlerinin zaman zaman yedeğe alınması ve bunların belli
çerçevelerde kullandırılması hususu eleştirilebilir bir
husustur ama bu kanun da Meclisten geçiyor ve bu kanunu sizler onaylıyorsunuz.
Bu kanunları sizler onayladığınız için
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Rahatsızsan değiştir Sayın Bakan!
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) Benim bir tek yükümlülüğüm
var: Bu kanun kapsamında yani bu yetkiler kapsamında yedek ödenekten
yapılmış her türlü işlemi sizinle
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla)
şeffaf olarak
paylaşmak benim yükümlülüğümdür, ona da razıyım.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) İstersen 5018i de değiştirirsin.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şimşek.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Hamzaçebi.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, Sayın Maliye
Bakanına vermiş olduğu bilgiler için teşekkür ediyorum.
Ancak, Sayıştay denetim raporlarıyla ilgili olarak Sayın
Bakan öyle bir açıklama yaptı ki Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
Sayıştay raporları konusunda gerek bugüne kadar gerekse bugünkü
sözcülerimizin kürsüden yapmış olduğu açıklamalardan çok
daha farklı bir görüş ifade ettiler. Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
görüşlerini çok daha farklı bir noktaya taşımak suretiyle
-niyet görüşü belki taşımak değil ama- yapmış
olduğu açıklamayla bize 69uncu maddeye göre bir açıklama hakkı
doğdu efendim, söz istiyorum o nedenle.
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan, aynı şekilde bizim de
Sayıştay raporlarıyla ilgili denetim hakkımızın
kısıtlandığı ve Sayıştay raporları
doğrultusunda bir bütçe gelmediğine ilişkin
itirazlarımız vardı. Dolayısıyla, bu konuda grubumuzun
milletvekillerinin bu konudaki iddialarının daha farklı
olduğunu ifade ettiler. Bu konuda da partimize söz verirseniz memnun
oluruz.
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Komisyon için önerge verdik ya!
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, ben de aynı gerekçeyle -tekrar
etmek istemiyorum- grubumuz adına söz istiyorum.
OKTAY
VURAL (İzmir) Çünkü, Sayıştay Türkiye Büyük Millet Meclisi
adına denetim yapıyor.
BAŞKAN
Peki efendim. Sırayla size söz vereceğim, yalnız bir şey
söylemek istiyorum.
IX.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.-
Başkanlıkça,
görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif etmiş bulunan
Hırvatistan Parlamentosu Turizm Komisyonu Başkanı ve
Hırvatistan-Türkiye Dostluk Grubu Başkanı Goran Beus Richemberg
ve beraberindeki heyete Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN
Avrupa Birliği Değişim ve Diyalog Projesi kapsamında
ülkemizi ziyaret etmekte olan Hırvatistan Parlamentosu Turizm Komisyonu
Başkanı ve Hırvatistan-Türkiye Dostluk Grubu Başkanı
Sayın Goran Beus Richembergh ve beraberindeki milletvekillerinden
oluşan heyet şu anda Meclisimizi teşrif etmiş bulunuyorlar.
Kendilerine Meclisimiz adına Hoş geldiniz. diyorum efendim. (Alkışlar)
IV.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2014
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/832) (S.
Sayısı: 506) (Devam)
2.- 2012
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2012
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2012 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Maliye Bakanlığı ve
İçişleri Bakanlığı Tarafından Sayıştaya
Gönderilen Genel Faaliyet Raporları ile Bu Raporlara İlişkin
Sayıştay Değerlendirmesini İçeren 2012 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2012
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2012 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/798, 3/1275, 3/1277, 3/1278, 3/1279) (S. Sayısı: 507) (Devam)
A) GENÇLİK VE SPOR
BAKANLIĞI (Devam) 1) Gençlik ve Spor Bakanlığı
2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Gençlik ve Spor
Bakanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
B) SPOR GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam) 1) Spor Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Spor Genel
Müdürlüğü 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
C)
YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam) 1) Yükseköğrenim Kredi
ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Yükseköğrenim Kredi
ve Yurtlar Kurumu 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
Ç) MALİYE
BAKANLIĞI (Devam) 1) Maliye
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Maliye
Bakanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
D) GELİR
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam) 1) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
E) KAMU
İHALE KURUMU (Devam) 1) Kamu İhale Kurumu
2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Kamu İhale Kurumu
2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
F)
ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam) 1) Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi 2) Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı 2012 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı |
G) KAMU
GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam) 1) Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi 2) Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumu 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
Ğ)
GELİR BÜTÇESİ (Devam) |
BAŞKAN
Sayın Erdoğdu, sizi de dinleyeyim.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Başkanım, Sayın Maliye
Bakanı konuşmalarında 4-5 kere ismimi anarak, söylediğim
bilgilerin doğru olmadığını ima ederek
şahsıma sataşmıştır. Ben iki dakikalık,
kürsüden söz istiyorum efendim.
BAŞKAN
Lütfen yerinize oturunuz. Sırasıyla söz vereceğim.
Bir
hususu daha belirtmek istiyorum sayın milletvekilleri. Umarım hukuk
işler ve tutuklu olan sayın milletvekillerimiz bu Genel Kurulun
çatısı altına gelir ve yemin ederler.
Barış
ve Demokrasi Partisi Grubunun sayın milletvekillerinin seçmiş
oldukları yöntemin vücutlarına zarar vermeyen bir şey
olmasını dilerdim. Lütfen, o pankartları
kaldırırsanız sevineceğiz.
ÖZDAL
ÜÇER (Van) Pankartlar vücudumuza zarar vermiyor Başkanım.
BAŞKAN
Yani, bu şeyinizi dile getirmiş oldunuz. Bunu da Meclisin
nezahetine uygun bulmuyoruz. Lütfen,
pankartları kaldırırsanız sevinirim.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Uzunırmak, sizin talebiniz
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan, Sayın Bakan
konuşmama atfen, bir federasyon olmadığından
bahsetmiş. Bir federasyon vardır. Konuyla ilgili, mümkünse bir
açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN
Daha sonra size de söz vereceğim, sırayla. Önce Sayın
Hamzaçebiye söz veriyorum.
Buyurunuz
Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.-
İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin 506 sıra
sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 507 sıra
sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının on ikinci tur
görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı
konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; önce şunu ifade etmek istiyorum: Hukuk İstanbulda
farklı, Diyarbakırda farklı uygulanamaz, hukuk hepimiz içindir.
(CHP ve BDP sıralarından alkışlar) Tutuklu
milletvekillerinin yeri cezaevi değil, Türkiye Büyük Millet Meclisidir.
Anayasa Mahkemesi vermiş olduğu bir kararla hukuku yüceltirken,
mahkemelerin, vermiş olduğu kararlarla hukuku zedelemesi kabul
edilemez. Ben hukukun uygulanmasını ve tutuklu tüm milletvekillerinin
Türkiye Büyük Millet Meclisinde olmasını arzu ediyorum. Bu
dileğimi ifade ettikten sonra konuya ilişkin görüşlerimi ifade
etmek istiyorum.
Sayın
Maliye Bakanı Sayıştay raporlarıyla ilgili bir bilgi
verdiler. Sayın Bakan dediler ki: Biz 25 milyon kaydı, harcama
kaydını Sayıştaya verdik. Bu çok önemli bir bilgi,
Sayın Bakana çok teşekkür ediyorum.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Sadece harcama değil
yalnız.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Eğer 25 milyon harcama kaydı
Sayıştaya verildiyse -ki Sayın Bakanın sözünü doğru
kabul ediyorum, Sayın maliye bakanları daima doğruyu söylerler-
bu kayıtlar Sayıştayda olduğu hâlde Sayıştay
görevini yapmamış, Türkiye Büyük Millet Meclisine denetim
bulgularını içeren raporu göndermemiştir. Sayın Bakan o
konuda da bir görüş ifade etti ama işin Sayıştay
tarafını kurtarmaya yönelik o ifadeler doğru değil.
Şimdi,
Sayıştay Adalet Bakanlığı bütçesinin
harcamalarını denetlemiştir -Adalet
Bakanlığını örnek veriyorum- ama bu denetim sonucunda
Sayıştayın Türkiye Büyük Millet Meclisine sunmuş
olduğu rapor 6 sayfalık bir rapordur. Rapor şu, sayfa
sayısı 6, sonuç bölümü sadece bir cümleden oluşuyor.
Sayıştay diyor ki: İlgili kurum bana gerekli mali tabloları,
bilgileri, belgeleri vermediğinden ben denetim yapamadım. Bu nedenle
görüş bildiremiyorum.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Kim doğruyu söylüyor?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Sayıştay Türkiye Büyük Millet
Meclisine doğru bilgi vermemiştir, Türkiye Büyük Millet Meclisini
yanıltmıştır. Sayıştay Kanununun 38inci maddesi
gayet açık. Sayıştay yaptığı düzenlilik denetimi
ve performans denetimi sonucunda düzenlediği raporları önce ilgili
kurumlara tebliğ eder, ilgili kurumlar cevaplarını verir. Bu
cevaplardan uygun gördükleri olabilir, görmedikleri olabilir ama bunun
sonucunda nihai bir metni, raporu Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderir. Mali
tablolarla ilgili, kurum vermemiş olabilir ama harcama belgelerini verdi,
Sayın Bakan öyle söylüyor. Harcama belgeleri sonucunda düzenlenen uygunluk
denetimi raporu Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmemiştir. Konu
buradadır. Sayıştay görevini yapmamıştır,
milletin bütçe hakkını parlamenterlerin kullanmasına engel
olmuştur.
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Kim yalan söylüyor?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Bu bütçe, bu nedenle denetim
hakkını
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
elimizden aldığı için
meşru bir bütçe değildir sayın milletvekilleri. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.
OKTAY
VURAL (İzmir) Efendim, Sayın Mehmet Günal, Antalya Milletvekili
BAŞKAN
Sayın Günal, buyurunuz efendim.
6.-
Antalya Milletvekili Mehmet Günalın, Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin 506 sıra sayılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 507 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
on ikinci tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı
konuşması sırasında MHP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Maalesef,
Sayıştay raporlarının ne kadar önemli olduğunu
baştan beri söylüyoruz ama bugün sabahtan itibaren başlayan
operasyonlarla demek ki birtakım söylediğimiz usulsüzlüklerin,
yolsuzlukların olduğu sizlerin de bilgisi dâhiline girmiş oldu.
HAMZA
DAĞ (İzmir) - Nereden biliyorsun?
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Biz kimseyi şu anda töhmet altında
bırakmıyoruz.
Sayın
Bakanım, siz de biliyorsunuz, bize laf kalabalığı
yapmayın. Bize açmayacaksınız, vergi mahremiyetini
Sayıştay denetçilerine açacaksınız. Siz Maliye Bakanı
olarak, siz Vergi Denetim Kurulu Başkanı olarak bakabiliyorsunuz da
Sayıştay Başkanı neden bakamıyor bu vergi
incelemelerine, ben anlamıyorum! (MHP sıralarından
alkışlar)
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Anlamaz, anlamaz!
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Yani, devletini incelemesine açacaksın. Bana bütün
bilgileri ver demiyorum, bana raporları gönder demiyorum. Ver, Sayıştay incelesin, bir de
onun incelediklerinin özetini bize gönder. Ne kadarlık vergi
uzlaşması yaptın, ne kadarlık vergiden vazgeçtin, hangi
şirkete aittir demiyoruz biz sana. Onu geçsin, denetçiler incelesin ama
bize desin ki: 10 tane firmayla ilgili uzlaşma sağladık.
Şu kadar ana paradan, şu kadar vergi ziyaından vazgeçtik.
Bakın, bir dakika, yani siz bunu Sayıştay denetçisine
vermiyorsunuz. Bunun önü açık, bunu Sayıştay Kanunu
engellemiyor, lütfen
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Verdik biz onu.
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Nasıl verdiniz? Niye Vermediniz. diyorlar?
Sayıştayın, şu anda bize gelen kadarıyla, gelir
idaresine ilişkin, bakalım bakalım, ne vermişsiniz? Raporun
raporunun özetinin özetinin özetinde bile bir sürü şey yazıyor. Size
yukarıda söyledik, lütfen laf kalabalığına getirmeyelim.
Zaten iyi niyetli olsanız
Yukarıda 30 Nisanda geriye çektiğiniz
kanun teklifi duruyor, 124 arkadaşımız imza atmış.
dedim, itiraz etmeseydik geçmişti. Hadi, onu beklemediniz, 8 Aralıkta
çıkan yönetmelik değişikliği ne demek oluyor? Önümüzdeki
sene de, kusura bakmayın, biz size Sayıştay denetimi falan
yaptırmayız. Yapılanlar da şimdiye kadar aradan
kaçmış, onlar bize yansımış. Size bundan sonra
onları da yansıtmayacağız. diyorsunuz Sayın
Bakanım. Böyle iyi niyetli olsanız
Siz güzel konuşuyorsunuz,
yumuşak konuşuyorsunuz ama bir taraftan da 8 Aralıkta
Sayıştayın bundan sonraki denetim sürecini, kanunu dahi beklemeden,
o kanun çıkarma sürecinin uzun olacağını düşünerek,
siz buraya getirmişsiniz.
Dün
okudum, bakın, burada söyledim değerli bakana, 2nci maddesi,
Sayıştayın göstermiş olduğu, şu kadar. Bize gelen
dış denetim raporundakinde dahi diyor ki: Kanunun öngördüğü
şekilde üretilememekte ve Sayıştay denetimine
sunulamamaktadır. Bu durum 5018 sayılı Kanunun öngördüğü
mali saydamlık ve hesap verebilirlik ilkelerine aykırılık
teşkil etmektedir. diyor. Buna daha başka ne açıklama
yapabiliriz Sayın Bakan? Onun için, lütfen kılıf aramayalım;
adam gibi, Sayıştaya bilgilerinizi, belgelerinizi verin. Zaten
Sayıştayın bulduğu belgelerle, bilgilerle yapması
gerekirdi. İlave verecekseniz de verirsiniz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Lütfen yanıltmayalım diyor, teşekkür ediyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, Sayın Adil Zozani
konuşacak.
BAŞKAN
Sayın Zozani, buyurunuz.
7.-
Hakkâri Milletvekili Adil Zozaninin, Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin 506 sıra sayılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 507 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının on ikinci tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşması sırasında BDP
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
ADİL
ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi,
Sayıştay raporlarının nelerden ibaret olduğuna
ilişkin burada çokça teknik açıklamalar yapılabilir, sunulan
raporların isimleri de sayılabilir, verilebilir, dış
denetim, genel uygunluk vesaire. Bunları ifade edersiniz. Geldi mi bunlar?
Genel uygunluk bildirim geldi çünkü gelmeseydi siz bütçeyi Meclise
getiremeyecektiniz. 5018e göre, bütçeyi Meclise getiremeyecektiniz genel
uygunluk bildirimi olmasaydı. Dolayısıyla, oradan vaziyeti
kurtarmışsınız, ancak, üstünü örtemeyeceğiniz
şeyler var.
Şimdi, 25 milyon verinin Sayıştaya
verilmiş olması Sayıştaya denetim yap. demek
anlamına gelmiyor, Sayıştaya samanlıkta iğne ara
demişsiniz. Yasal mevzuatta problem mi var? Beklerdik ki çıkın
burada, evet, şu şu maddelerde problem var, bunların
düzeltilmesi gerekir, önümüzdeki sene bu çerçevede yeni raporlar düzenlenmesini
sağlayacağız
Ancak, yasal düzenleme meselesini gündeme
getirmediğiniz için önümüzdeki yılın da aynı minval
üzerinden raporların getirilemeyeceği anlamına gelir.
Sayın Bakan,
niye düzenlilik raporundan söz etmiyorsunuz, niye performans denetiminden söz
etmiyorsunuz? Yani, ilgili yasa 6085, hem düzenlilik denetimini, hem performans
denetimini dayatıyor. Sayıştay ne düzenlilik denetimini
yapabilmiştir ne de performans denetimini yapabilmiştir.
Dolayısıyla, performansın denetlenmediği, düzenlilik
açısından bütçe harcamalarının denetlenmediği bir
ortamda, Sayıştay rapor vermiştir. demeyin, komik duruma
düşersiniz.
Bir önemli nokta daha, Sayıştay diyor ki:
Yargıya intikal ettireceğimiz
raporlar konusunda bilgi veremeyiz. Meclis
Başkanlığının -tarihi yanlış
hatırlamıyorsam- 3 Kasım itibarıyla Meclis Genel Kuruluna
sunduğu Sayıştay raporu özetinde deniliyor ki: Birçok ihalede
tek isteklinin katılmış olması hâlinde, ihale
sonuçlandırılmıştır. Birçok ifadesi
kullanılıyor orada. Bunu sorduk. Nihayetinde bu incelemeye tabi bir
konu, esasında sizin dediğiniz ifade çerçevesinde gizlilik içeren bir
bilgidir, ancak biz bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda sorduk ve
Sayıştay Başkanlığından bize bu konuda cevap
geldi. Dilerseniz, cevabı size verebiliriz. Ancak, orada bizim sormuş
olduğumuz soruyu da düzenleyerek kendi işlerine geldiği
biçimiyle ifade etmişlerdir. Birçok ibaresini bir tek ihale ibaresine
dönüştürerek cevap vermişlerdir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ADİL
ZOZANİ (Devamla) İkinci önemli nokta da -mutlaka ifade edilmesi
gerekir- Sayıştay raporlarında özellikle ihalelere ilişkin
olarak sık sık zeyilname düzenlenmiş olmasını da bir
problem alanı olarak Meclise ihbar etmiştir. Bu konunun da
gereğinin yapılması gerekiyor. Sizin bu zeyilnamelerle ilgili
olarak da burada hesap vermeniz ya da sorulara cevap olmanız gerekir. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Zozani.
Buyurunuz
Sayın Erdoğdu.
8.-
İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdunun, Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin 506 sıra sayılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 507 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının on ikinci tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biz ne zaman bir yolsuzluk konusunu, bir suistimal
iddiasını gündeme getirsek, Hükûmetin yetkilileri çıkıp bir
gizlilikten, bir devletin gizliliğinden, ticari sırdan
bahsetmektedir.
Bakın,
değerli milletvekilleri, Sayıştay bizim adımıza
denetim yapıyor. Bizler, bütün bu Parlamento, gerektiğinde savaş
kararı alabilen bir Parlamentoyuz. Şimdi, düşünün ki 3 tane
bürokratın -Maliye Bakanlığında Uzlaşma Komisyonunda-
her yıl, 1,5-2 katrilyon lira vergiyi ve cezasını haksız ve
hukuksuz olarak sildiklerine yönelik çok ciddi bir iddia var ve
Sayıştay bunu incelemek istiyor, Sayıştaya bilgiler vergi
mahremiyeti dolayısıyla verilemiyor. Böyle bir mantık olabilir
mi?
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Doğru mu, değil mi Sayın
Bakan?
AYKUT
ERDOĞDU (Devamla) - Sayıştay inceleyemeyecek, vergi
müfettişleri inceleyemeyecek, bütün bu ülkenin kaderini 3 tane
bürokratın gizli kapaklı işlerine mi terk edeceğiz? Ki
Sayıştayın böyle bir anayasal yetkisi var; Sayın Maliye
Bakanı biliyor, bütün bürokratlar biliyor, hepimiz biliyoruz ama
söyleyemiyoruz çünkü Maliye Bakanı bize farklısını
söylüyor. Böyle bir şey yok. Sayıştayın, Anayasaya göre;
Sayıştayın, teşkilat kanununa göre, her türlü gizli bilgiyi
inceleme yetkisi var.
Bakın,
burada, kamu bankalarıyla ilgili çok önemli yolsuzlukları dile
getirdik. Sayın bakanlar çıktı ticari sır dedi, üstünü
kapattı. Biz Kamu bankasına hangi güvenlik şirketinden ihaleyle
hizmet aldınız? diyoruz, diyor ki Bankacılık
sırrı. Nereden bilgisayar aldın? Nasıl ihale
yaptın? diyoruz, Bankacılık sırrı. Ama ne oldu?
Bakın, bugün, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli günlerinden biridir.
Türkiye Cumhuriyetinin en önemli siyasal ve ekonomik kırılması
yaşanmaktadır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında
yürütülen soruşturma buz dağının küçük bir
kısmıdır değerli arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar) Ama eğer Hükûmet şimdiye
kadar muhalefeti dinleseydi, biz hepimiz görevimizi iyi yapıyor
olsaydık, bugün 4 bakanın çocuğu belki tutuklanmayacaktı,
belki önlemleri zamanında alacaktık. Eğer, bir yetim hakkı
yenilmişse, denetim mekanizmalarıyla, önleyici kontrol
mekanizmalarıyla engel olacaktık. Ama Hükûmetin sözcüleri, her zaman
bu kürsüye çıkıp yalan, iftira diye belgeli
iddialarımızın üstünü kapattılar. Ortaya çıkan
yolsuzluklara gizli bilgi dediler, ticari sır dediler. Yani,
düşünün ki bu ülkenin milletvekilleri dâhil herkesin en özel hayatı
kasetlerle ortadayken -ki özel hayatın gizli olması gerekir- devlet
karartılarak, devletin bütün gözleri kör edilerek, Sayıştay kör
edilerek, teftiş kurulları kör edilerek bir sürü yolsuzluk
işlendi. Bugün bunun ilk günü, cumhuriyet tarihinin ilk günü, umuyorum ki
bu soruşturma vatana, millete hayırlı sonuçlarla nasiplenir.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Erdoğdu.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Tutuklu değilmiş,
gözaltıymış; teknik bir terim eksikliği oldu. Özür
diliyorum, tutanaklara geçecek şekilde düzeltiyorum.
BAŞKAN
Evet, teşekkür ederiz.
Sayın
Elitaş...
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bu konuyla ilgili efendim.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Elitaş.( AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
11.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi, Antalya Milletvekili Mehmet Günal, Hakkâri Milletvekili
Adil Zozani ve İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdunun sataşma
nedeniyle yaptıkları konuşmalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Bakan konuyu gereğince aydınlatıcı bir şekilde
açıkladı
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Sen niye çıktın?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla)
ama maalesef iki yıldır kamuoyu
yanıltılmaya çalışılıyor.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Bak sen!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Bilgi kirliliğiyle sanki bu Hükûmetin bütün
kurumlarının denetiminden kaçırıldığı iddia
edilmeye çalışılıyor.(CHP sıralarından
gürültüler)
Değerli
arkadaşlar, Sayıştayın kuruluşu 1800lere gider.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) İnkâr ettikçe batacaksınız!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) 1924 yılından bu tarafa
Sayıştay, kamu kurum ve kuruluşlarının bütçelerini
denetler, aldığı yetki Anayasanın 162nci maddesi.
Sayıştayın kuruluşu Anayasayla düzenlenmiş:
Sayıştayın nasıl denetim yapacağının usul
ve esasları kanunla düzenlenir. diyor.
Bakın, değerli arkadaşlar,
Aralık 2010 tarihinde bir yeni Sayıştay Kanunu
çıkarmışız, 2003 yılında 5018 sayılı
Kanunu çıkarmışız. Daha önce 1050 sayılı Muhasebei
Umumiye Kanunuyla ile yapılan denetimler 5018 sayılı Kanun
kapsamında, çerçevesinde olmuş. Aralık 2010
Usul ve
esasları Sayıştay ne zaman ortaya çıkarmış?
Sayıştay da Aralık 2011 tarihinde usul ve esasları
belirlemiş. Bunda ne diyor: Kamu kurum ve kuruluşlarının,
bilanço usulüne göre ben denetlemelerini yapacağım. Ama bilanço
usulüne göre denetlemelerini yaparken standart bir işlem
uygulamış. Hiç olamayacak, olma imkânı da bulunmayan bir
şekilde menkullerinin, hazineye ait gayrimenkullerin, tahsis edilmiş
gayrimenkullerin kurum ve kuruluşların bütçesinde, bilançosunda var
olmasını ifade etmiş. Açık ve net ifade ediyorum,
altını çiziyorum: Seksen sekiz yıldır Sayıştay
Türkiye Cumhuriyeti bütçesini, hükûmetinin bütçesini nasıl denetliyorsa
aynı denetlemeyi yapmış. (CHP sıralarından gürültüler)
5018 sayılı Kanun çerçevesinde ortaya çıkan ve 2010 tarihli
Sayıştay Kanunu çerçevesinde ortaya çıkan denetleme, bilanço
usulü denetlemeyle ilgili hazır olmadığından dolayı 8
Aralık 2013 tarihinde Sayıştay bu konuyu Maliye
Bakanlığı ve muhasebe usul ve esasları, genel kabul
görmüş muhasebe usul ve esasları çerçevesinde denetlemek üzere,
sistemi, usul ve esasları belirlemek üzere üç yıllık süre
uzatımı yapmış.
Değerli arkadaşlar, Anayasanın
163üncü maddesinde, bütçenin denetlenmesi genel uygunluk bildirimiyle olur.
Seksen sekiz yıldır aynı genel uygunluk bildirimi 2012
yılında da verilmiştir, 2013 yılında da
verilmiştir. Milletin bu konuda kafasını
karıştırmaya, yanlış yönlere gitmeye hiç kimsenin
hakkı hukuku yoktur. Kim yolsuzluk yaptıysa, kim bu milletin tüyü
bitmedik yetiminin hakkını yediyse sonuna kadar hesap vermesi
gerekir.
Yüce milleti saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Elitaş. (MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayıştay uygunluk bildirimi
değil, uygunsuzluk bildirimi vermiş.
BAŞKAN - Konu netlikle
anlaşıldı zaten sayın milletvekilleri.
Buyurunuz Sayın Uzunırmak.
12.-
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmakın, Gençlik ve Spor Bakanı
Suat Kılıçın 506 sıra sayılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 507 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının on ikinci tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Sayın
Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Keşke
Sayın Bakan bizi bu kadar haklı çıkartan bir konuya daha centilmen
bir üslup içerisinde cevap verseydi. Ben diyorum ki: Sayın Bakanın
Bakanlığından haberi yok.
Bakın,
değerli arkadaşlar, 2012 Bükreş Ju-Jutsi Ümitler Avrupa
Şampiyonası, 2012 Viyana Ju-Jutsi Büyükler Dünya
Şampiyonası, Ju-Jutsi Gençler Balkan Şampiyonası 2012
Bükreş, Ju-Jutsi Antrenörlük Kursu 2013 Sofya Bulgaristan. Bunlar Ju-Jutsi
Federasyonuna Bakanlık onaylı katılınmış olan
müsabakalar diye Federasyonun listesinde var, Bakanlık onaylı.
Ju-Jutsi ve Brezilya Jiu-Jutsi Siyah Kuşak 7. Dan ülke temsilcisi olarak
orada beyan ediliyor. Aktif olduğu branş ve kademeler beyan ediliyor.
18/11/2013
tarihli, ilgili makama Ju-Jutsi ve Brezilya Jiu-Jutsi
Başkanlığı Yurt Dışı Faaliyet
Programında yer alan 20-26 Kasım 2013 tarihlerinde Romanya
Bükreşe gidecek olan sporcuların listesi
diyor ve bu
sporcuların göğüslerinde ay yıldız var. Haber veriyor gene,
diyor ki: Ju-Jutsi Millî
Takımı dünya şampiyonasına katıldı., Ju-Jutsi
Millî Takımı dünya kupasından döndü. Eğer Spor
Bakanlığı bunları takip etmiyorsa, yalanlamıyorsa veya
kabul ediyorsa bunları kim takip edecek, kimin işi bu değerli
arkadaşlar?
Şimdi,
ben başka bir şeyi daha merak ediyorum ve soruyorum: Acaba, Ju-Jutsi
Millî Takımında millî sporcu olarak spor yapmış
kimselerden, çocuklarımızdan millî olduğu için o kontenjandan
BESYOlara giren var mıdır? Eğer BESYOlara giren varsa o
kontenjandan, Sayın Bakanın bunlardan da haberi yoksa, böyle bir
millîlikleri falan kabul etmiyorsa, evet, o zaman tabii ki Bakkallar
Federasyonunun yöneticisi olur, Sayın Başkan.
OKTAY
VURAL (İzmir) Bakkallar almazlar onu, Hamamönüde ancak
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) Bakkallar Federasyonunun başka federasyonlardan
haberi olmaz. Dolayısıyla, Bakanlık böyle yönetilemez.
Bakanlığın böyle yönetilemediğini Sayın Bakan bize
verdiği cevapta bizzat kendisi itiraf etmiştir. Gereğini
Sayın Başbakanın yapmasını diliyorum veya milletin
yapmasını diliyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Uzunırmak.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Kılıç.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun)
Sayın Başkanım, aynı süreyle söz talebim var, hem
sataşma var hem söylediklerim çarpıtıldı
dolayısıyla uygun görürseniz İç Tüzüke göre
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Kılıç.
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
9.-
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıçın, Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmakın yaptığı
açıklaması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) Genel
Kurulu öncelikle saygıyla selamlıyorum.
Sayın Uzunırmak, centilmence bir konuşma
üslubu benimserseniz centilmence bir konuşma üslubuna muhatap olursunuz.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Sen mi tayin edeceksin
bunu!
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla)
Hakaret etmeden saygılı biçimde konuşursanız hakarete maruz
kalmadan saygılı bir konuşmaya muhatap olursunuz.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Senin kelime haznen
yetmez bana yetişmeye, spiker!
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) - Bu
arada, tutanak görevlilerine, stenograflara ifade edeyim: Jui-jitsu, jui tire-
jitsu.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Ben Bakanlık
yapmadım, kusura bakma, sporcuyum ben.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) -
Değerli milletvekilleri, Gençlik ve Spor Bakanlığıyla
ilgili, ilişkili 61 tane spor federasyonu var. Bunların büyük
çoğunluğu 2006 yılında özerkliklerini alan özerk spor
federasyonları, bazıları da özerkliği olmayan, Spor Genel
Müdürlüğü bünyesinde faaliyetlerine devam eden spor federasyonları.
61 tane spor federasyonunun içerisinde Jui -tire- Jitsu Federasyonu adıyla
bir tek spor federasyonu bulunmamaktadır.
OKTAY VURAL (İzmir) Nerede yer alıyor bu
federasyon?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bunlar kim?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) -
Dolayısıyla, bizim Gençlik ve Spor Bakanlığı ve
ayrıca Spor Genel Müdürlüğü olarak yönetmek, yönlendirmek, bütçe
temin etmek, faaliyetlerini denetlemek, Teftiş Kurulumuzla faaliyetlerini
gözetmek ya da gözetlemek durumunda olduğumuz federasyonlar 61 tanedir,
bunların arasında da Jui -tire- Jitsu Federasyonu adıyla bir
federasyon bulunmamaktadır. Ama, vakta ki Türkiye'nin herhangi bir yerinde
dernekler mevzuatına paralel biçimde Jui
-tire- Jitsu Federasyonu Derneği adıyla bir federasyon
kurulmuş olabilir. Bir derneğin faaliyeti sportif olsa bile
federasyon ibaresiyle dernekleşmiş olması o federasyonun bir
spor federasyonu olduğu anlamına gelmez.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Spor mu bu, spor mu? Niye
denetlemiyorsunuz?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) O
federasyona Spor Genel Müdürlüğünün veyahut Gençlik ve Spor
Bakanlığının bütçe temin etmesi anlamına gelmez,
orayı denetlemesi anlamına gelmez.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Oraya dönme, bize bak! Spor mu
bu, dal mı? Kim bunlar, kim? Olur mu? Sen neyin bakanısın ya!
Allah, Allah! Millî takım diyor adam ya!
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla)
Kanunla, tüzükle, yönetmelikle İçişleri Bakanlığı
dernekler masasına bir yazılı soru önergesi verdiğiniz
takdirde bu federasyonu kim kurdu, ne zaman kurdu, nerede kurdu, kimlerle
beraber kurdu, tüzüğü nedir, faaliyetleri nelerdir, nereden gider, nereden
gelir; bunları öğrenmeniz mümkün.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Futbola niye
karışıyorsun? Basketbola niye karışıyorsun?
Futbola niye karışıyorsun sen o zaman?
BAŞKAN Lütfen, sakin dinleyiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, böyle bağırıp çağırmak var mı?
Hoşuna gitmeyince bağırıyor.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla)
Denetim yolları var, yazılı soru önergesi var, sözlü soru
önergesi var, araştırma önergesi var, İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesiyle, sözlü soru önergesiyle
sorarsınız, bunu rahatlıkla öğrenirsiniz. Ama, siz Var.
diyorsunuz diye bana bağlı Jui
-tire- Jitsu Federasyonu adıyla bir spor federasyonu olacak değil ya.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Spor sana bağlı mı?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) Bakkallar Bayiler Federasyonu var dedim,
doğru ama bize bağlı değil. Türkiye Şoförler ve
Otomobilciler Federasyonu var, doğru ama bize bağlı değil.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Karıştırma konuyu, karıştırma.
Futbol bağlı mı sana?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) Jui-Jitsu Federasyonu adıyla -Spor
Genel Müdürü orada; ona bağlı, bünyesinde, özerk ya da değil-
herhangi bir federasyon yok.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Futbol sana bağlı mı da konuşuyorsun?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) İşte, Türkiye Güreş
Federasyonunun eski başkanı burada; federasyonun ne olduğunu ben
de biliyorum, o da biliyor, sizler de biliyorsunuz.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Sen bilmiyorsun!
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) Hata edilebilir, yanlış
söylenebilir ama insan illa yanlışını ispat etmek için
ısrar etmek durumunda değildir.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Kim denetleyecek bunları? Sen Spor Bakanı
değil misin?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kılıç.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Uzunırmak.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Elimizdeki belgeler adı geçen kurulun
Bakanlık onayına sunduğu ve millî takım adını
taşıyan, göğsünde ay yıldızlı bayrağı
taşıyarak müsabakaya katılan ekiplerdir. Eğer Spor
Bakanlığı millî takım amblemi taşıyarak,
göğsünde ay yıldız taşıyarak uluslararası
müsabakalara Bakanlık onayıyla katılan sporculardan haberdar
veya mesul değilse bu Bakanlık neyin
bakanlığıdır?
OKTAY
VURAL (İzmir) 112 Acilin!
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Ama jui -tire- jitsi
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Jitsu, jitsu
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Başkanım, bir daha söylesin.
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Aydınlı, Anadolu çocuğu o; bilmez bu
işleri.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Tireyi çok önemsiyorsa Sayın Bakan İzmirin
Tire ilçesi, orada bir ev kiralayayım, orada otursun.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Uzunırmak.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Hamzaçebi.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, Sayın Gençlik ve Spor
Bakanı bir önceki konuşmasında, kürsüden yaptığı
konuşmada Aydında yapacağımız stadı
BAŞKAN
Duyamıyorum; sayın milletvekilleri, lütfen biraz sessiz
olursanız.
Evet
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Bakan Aydında
yapacağımız stadı belediye mühürledi. anlamında bir
açıklama yaptı. Şimdi, bir şeyin mühürlenebilmesi için
inşaatın başlaması lazım; oysa, Aydında başlayan
bir inşaat yok. Şimdi belediye başkanıyla görüştüm,
bize Aydında stat yapmak için herhangi bir başvuru
yapılmış değil. dedi.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Karıştırmıştır o, olur öyle
şey, o kadar olur yani.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bir başka yerde havuz yapmak
için başvuru yaptılar, statla ilgisi yok, bir başka yerde
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) Yüzme havuzu
(CHP ve MHP
sıralarından Aaa! sesleri, gürültüler)
BAŞKAN
Peki, konu anlaşılmıştır sayın milletvekilleri.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) Ne Aaa! Tutanaklarda var, yüzme havuzu.
[CHP ve MHP sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar(!)]
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sallama böyle, sallama
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) Tutanaklarda var, aç bak, yanlış
söyleyen grup başkan vekiliniz. Aaa! ne! Tutanaklarda var, yüzme havuzu.
(CHP, MHP ve BDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Stat-havuz
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Cümlemi bitireyim.
havuz
yapmak için başvuru yapıyor, ancak havuz yapılmak istenen yer de
yeşil alan olduğu için, Ona izin vermedik. diyor belediye. Ben
soruyorum: Acaba, mühürlenen neresidir? Bir inşaat yoksa nereyi mühürledi,
merak ediyorum doğrusu.
BAŞKAN
Konu netleşti herhâlde.
Sayın
milletvekilleri, on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.38
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.53
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP
ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Dilek YÜKSEL (Tokat)
-----
0 -----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 34üncü Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
2014 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2012 Yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
IV.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2014
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/832) (S.
Sayısı: 506) (Devam)
2.- 2012
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2012
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2012 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Maliye Bakanlığı ve
İçişleri Bakanlığı Tarafından Sayıştaya
Gönderilen Genel Faaliyet Raporları ile Bu Raporlara İlişkin
Sayıştay Değerlendirmesini İçeren 2012 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2012
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2012 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/798, 3/1275, 3/1277, 3/1278, 3/1279) (S. Sayısı: 507) (Devam)
A) GENÇLİK VE SPOR
BAKANLIĞI (Devam) 1) Gençlik ve Spor
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Gençlik ve Spor
Bakanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
B) SPOR GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam) 1) Spor Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Spor Genel
Müdürlüğü 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
C)
YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam) 1) Yükseköğrenim Kredi
ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Yükseköğrenim Kredi
ve Yurtlar Kurumu 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
Ç) MALİYE
BAKANLIĞI (Devam) 1) Maliye
Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Maliye
Bakanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
D) GELİR
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam) 1) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
E) KAMU
İHALE KURUMU (Devam) 1) Kamu İhale Kurumu
2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Kamu İhale Kurumu
2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
F) ÖZELLEŞTİRME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam) 1) Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi 2) Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı 2012 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı |
G) KAMU
GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam) 1) Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi 2) Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumu 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
Ğ)
GELİR BÜTÇESİ (Devam) |
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Şimdi, aleyhinde söz
sırası İstanbul Milletvekili Ayşe Eser
Danışoğluna ait.
Buyurunuz Sayın
Danışoğlu. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
AYŞE ESER DANIŞOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2014 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı on ikinci tur görüşmeleri üzerine aleyhte söz
aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Toplumun devlete,
hükûmete, Meclise güven duyabilmesi için bütçenin şaibesiz ve şeffaf
olması gerekiyor. Biz, maalesef, gelmeyen Sayıştay
raporları nedeniyle meşruiyeti tartışmalı bir bütçeyi
konuşuyoruz. Bütün milletvekillerinin bu duruma itiraz etmesi gerektiğini
de düşünüyorum.
Sayın Bakan, gençlik
ve spor adına Bakanlığının
çalışmalarını açıkladı, ben de gençlik
politikaları üzerine görüşlerimi aktaracağım. Türkiye, 29,7
yaş ortalaması ve 14-15-24 yaş aralığında 13
milyona yakın genciyle Avrupanın en genç nüfusuna sahip. Bu, sosyal,
ekonomik, beşeri ve politik açıdan önemli bir fırsat
penceresidir ama maalesef değerlendirilememektedir. Hükûmetin
çalışmaları gençlerin ne bugünkü sorunlarını
çözebilmekte ne de yarına ışık tutabilmekte. Maalesef
Türkiyede bir gençlik politikası yoktur. Politikasızlık burada
kendi başına bir gençlik politikasıdır. Gençliğe
hizmet sunan kurumlar arasında ortak bir strateji yoktur, ortak bir
gençlik tanımı bile yoktur ama gençler arasında maddi olanaklar,
eğitim ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi konularda belirgin
bir eşitsizlik var. Gençlere sunulan hizmetler daha çok proje bazlı
olduğundan geçici kapsam ve ulaşılabilirlik açısından
sınırlı ve eşitsiz ve bu eşitsizlik ve yoksunluk,
yaşamlar boyu sürmekte hatta gelecek nesillere de yansımakta. 2012
UNICEF Türkiye Raporuna göre, 15-24 yaş grubunda nüfusun ancak yüzde
36sı tam zamanlı olarak eğitime devam etmekte yüzde 32si ne
eğitim ne de çalışma yaşamında, boşta geziyor.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının koordinasyonunda
hazırlanan bir raporda da ortaokul çağındaki çocuklardan 117.480inin
okulu terk ettiğini öğreniyoruz. 15-17 yaş grubunun yüzde
66sı ortaöğrenime devam etmiyor. Çocukluk ve gençliğe dair tüm
politikaların bütüncül bir anlayışla biçimlendirilmesi
gerekiyor. Bu arada işsizlik de artıyor, bugün rakamlar
açıklandı. Tabii, genç işsizliği de buradan
payını alıyor.
Sayın
milletvekilleri, üniversitelerde özgür düşünce ve ifade özgürlüğünün
sesi kısılmaya çalışılıyor. 2013 Haziran
verilerine göre 2.776 tutuklu ve hükümlü öğrenci var, ayrıca sözde
iyileştirilmiş YÖK Disiplin Yönetmeliğiyle 5.229 öğrenci
disiplin cezası almış, çoğu uzaklaştırma.
İktidar gençleri nasıl bir tehdit olarak görüyor ki sisteme
itirazı olan her öğrenci cezalandırılıyor.
Bir
diğer konu, üniversiteler arasında eğitimin kalitesi.
Öğrenci başına öğretim üyesi, laboratuvar, barınma
olanakları gibi konularda, alanlarda derin uçurumlar var. Sayın Bakan
bursların arttığından, yeni yurt
yatırımlarından bahsetti. Bunların da yeterli
olmayacağını zannediyorum çünkü çok büyük bir ihtiyaç var. Yeni
yapılacak yurtlar bizi memnun eder ama on bir yıllık
iktidarın sonunda her yer binalarla dolduktan sonra nihayet
sıranın yurt yapımına gelmesi de çok sevindirici. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bu
iktidar gençliğe, geleceğe dair ne umut verebilir? Hükûmetin bir
bakanı Bizden mucit çıkmaz, ara eleman yetiştirmeye
odaklanalım. diyorsa gençliği ucuz emek deposu olarak görüyor
demektir. Bu mu gençlere umut verecek? Sanatçı olmak isteyen gençler
tiyatrolar kapatılırken, müzisyenler dava edilirken, heykeller
yıkılırken bu ülkede nasıl bir gelecek kuracak?
Değerli
milletvekilleri, gençler sadece yarının emanetçisi değil,
bugünün de ortağı olmak istiyorlar. Gençleri susturma, yaşam
biçimlerine müdahale etme, onları ezerek şekillendirme
politikaları demokrasilerde olmaz. Onlara hakları olan özgürlükleri
tanır, yollarını açacak destekleri verirsek biz de
geleceğimize güvenle bakabiliriz.
Son
olarak Sayın Bakana kendi Bakanlığının 2012de
yaptığı bir araştırmasını hatırlatmak
istiyorum: Buna göre, gençlerin yüzde 34,1i Gençlik ve Spor
Bakanlığının ismini dahi duymamış, yüzde 64,4ü
ise Bakanlığın övündüğü gençlik merkezlerinden haberdar
bile değil. Gençlerin refahına gelecek olursak: Beşte 1i hiçbir
sosyal güvenlik kurumundan yararlanmıyor.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Kendi resimlerini asmaktan fırsat bulamıyorlar.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Danışoğlu.
Şimdi
soru-cevap bölümüne geçiyoruz.
Yirmi
dakika, on dakikası sorulara ait.
Buyurunuz
Sayın Halaman.
ALİ
HALAMAN (Adana) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Benim
sorum Maliye Bakanına: Türkiye'nin her tarafında işte vergi
daireleri var, ilde, ilçede. Dolayısıyla, buna
karşılık da mükellefler var. Sayın Bakanımız
demin de ifade etti yani uzlaşma komisyonlarıyla ilgili ama bu
uzlaşma komisyonlarıyla ilgili son zamanlarda özellikle menfi
söylentiler var. Sayın Bakanımız bunun için net bir şey
söyleyebilir mi?
İkinci
sorum Spor Bakanımıza: Adananın Kozan ilçesinin 500
kişilik yurdunun yapımı ne oldu? Cevap verirse memnun olurum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Halaman.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
İlk
sorum Sayın Maliye Bakanına: Sayın Bakan, 26 Kasım 2012
tarihinde hizmete açılan Zafer Bölgesel Havaalanına bugüne kadar Hazineden
ne miktarda teşvik sağlanmıştır? Kaç yıl süreyle,
yolcu başına her yıl ne kadar teşvik verilmesi
düşünülmektedir? Bu konudaki düşüncenizi alabilir miyim.
İkinci
sorum Sayın Gençlik ve Spor Bakanına: Uluslararası ve Avrupa
olimpiyatlarında madalya kazanan sporcuları yetiştiren
antrenörler, eğer yurt dışına Bakan oluruyla gitmedikleri
takdirde ödül yönetmeliğindeki haklardan yararlanamıyorlar. Bu
konuda, örneğin, Naim Süleymanoğlunun antrenörü olan ve benim de
hemşehrim olan Hilmi Pekünlü mağdur durumdadır. Bu sorunun
çözümü konusunda bir çalışma yapabilir misiniz, konuya ilişkin
görüşünüz nedir?
Bir
de, şu ana kadar Bakanlığınızca gençlik merkezlerinde
görevlendirilen kaç personel bulunmaktadır?
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Işık.
Sayın
Demir
NURETTİN
DEMİR (Muğla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Halkın
çocukları Geziden, bakanların çocukları köşeden içeriye
alınıyor. Sayın bakanlara tavsiyem: Çocuklarınıza
sahip çıkın.
Sayın
Maliye Bakanına iki sorum var. Birinci sorum: 6327 sayılı
Yasada, bireysel emeklilik sisteminde on yılını tamamlamadan ya
da 56 yaşını doldurmadan önce ayrılanların ana para
üzerinden kesilmiş stopajlarını geri alabilecekleri
düzenlenmişti. İade süresi bir yıl olarak belirlenmiş ve
müracaat tarihleri Ağustos 2013te sona ermiştir. Gelir vergisi
stopaj iadesi almaya hak kazanmış vatandaşlarımız,
hâlâ ödemelerinin ne zaman yapılacağını bilememektedir. 100
bin kişiyi ilgilendiren bu soruyu altı ay kadar önce sormuştum
ama bir yanıt alamadım. Cevaplandırırsanız sevinirim.
İkinci
sorum: Bugün Türkiyede 130 bin öğretmen açığı var, 30
binden fazla ücretli öğretmen çok kötü sosyal koşullarda görev
yapmaktadırlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Demir.
Sayın
Karaahmetoğlu
SELAHATTİN
KARAAHMETOĞLU (Giresun) Sorum Gençlik ve Spor Bakanına.
Sayın
Bakan, 2011 genel seçimleri öncesi seçim bölgem Giresuna Çotanak Arena
isimli bir stat yapılması vaadi vardı. 2011 bütçe
görüşmelerinde bu sorumun karşılığı olan bir
yanıt vermediniz. 2012 yılı bütçe görüşmelerinde aynı
soruyu sorduğumda da Sayın Canikli bu konuda basın
açıklaması yaptı. diye bir cevap verdiniz. Ortada hâlâ bir
şey yok. 2013 bütçe görüşmelerinde
Yine soruyorum: Giresuna
Çotanak Arena isimli stat ile Giresunun Görele ilçesine planda olan 300
yataklı öğrenci yurdu yapımı 2014 yılı
programında var mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Karaahmetoğlu.
Sayın
Akar
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, Kocaeli ilinin büyükşehir il
sınırlarıyla genişletilmesiyle birlikte yeni ilçeler
kuruldu. Bu ilçeler Kartepe, Başiskele, Dilovası, Darıca ve
Çayırova ilçeleri. Bu ilçelerde iktidarınız döneminde hangi spor
tesislerini yaptığınızı çok merak ediyorum, onu
bildirirseniz sevinirim.
İkinci
sorum: Yine, bugün Kocaelide -yapmaya
çalıştığınız, aynı Sakaryadaki gibi-
stadı yıkıp yerine AVM yapmaya çalışıyorsunuz
hisse paylaşımı yöntemiyle ve bununla stat
yapacağınızı ifade ediyorsunuz. Bu
yapacağınız stat Sakarya il sınırında. Sakarya ve
Kocaeli, her ikisi de Üçüncü Ligde, Birinci Ligde oynayacak bir
takımları bile yok. Niye iki şehre bir stat yapmayı
düşünmüyorsunuz da her ile ayrı ayrı stat yapma çabası
içerisindesiniz, bunu çok merak ediyorum gerçekten.
Yine,
Türkiyede fert başına en çok vergi veren Kocaeli ilinde hangi
profesyonel branşlarda birinci liglerde takım var, voleybolda,
basketbolda?
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akar.
Sayın
Topal
RAMİS
TOPAL (Amasya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Benim
sorum Maliye Bakanımıza: Sayın Bakan, Hükûmetiniz on
yıldır Amasyaya bir kamyon, bir greyderle çevre yolu yapmaya
çalışıyor, ne yazık ki bitiremiyor. Bu bütçenizde
Amasyanın çevre yolunun bitmesi için bir bütçe ayırdınız
mı, ayırmadınız mı, onu merak ediyorum.
İkincisi:
2013 yılında Amasyadan ne kadar vergi topladınız, 2014
yılında Amasyaya ne kadar bu vergiden pay
ayıracaksınız?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Topal.
Sayın
Yılmaz
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Spor Bakanına soruyorum: Bu Adana ilimizin Pozantı ilçesinin
takımı BAL ligine çıktı ama stadı yok. Programa
alındı biliyorum, ne zaman başlayacak Sayın Bakan, bunu bir
öğrenmek istiyorum.
Maliye
Bakanımıza sormak istiyorum: 2011-2012 ve 2013 yıllarında
bütçe gelirleri içinde bir defaya mahsus ya da geçici gelirlerin miktarı
nedir? Ayrıntılarıyla verebilir misiniz?
Yine,
bu memur konut politikanız iktidara geldiğinizde neydi, bugün nedir?
O gün söyledikleriniz o günde mi kaldı? Bugün daha farklı bir
düşünceniz var mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.
Sayın
Fırat? Yok.
Sayın
Dedeoğlu
MESUT
DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Birinci
sorum Sayın Spor Bakanımıza: Kahramanmaraş
Çağlayancerit ilçemizde kapalı spor salonumuz yoktu. Ancak, yeri
tespit edildi, istimlak çalışmalarının tamamı bitti.
Temenni ediyorum ki 2014 yılında bu spor salonumuz o ilçemize
kazandırılır.
Bununla
beraber, ilçelerimizde sentetik saha maalesef ki hiç yok. Yine,
Bakanlığınızdan, Kahramanmaraşın ilçelerine
sentetik saha yapılması konusunda yardımlarınızı
rica ediyoruz.
İkinci
sorum Maliye Bakanımıza: Kahramanmaraş Sütçü İmam
Üniversitemiz Tıp Fakültesi, nihayetinde, uzun uğraşlardan sonra
bitti ama ne yazık ki personel eksikliğimiz çok fazla,
asistanlarımız eksik, teçhizatımız eksik. Bir tıp
fakültesi hastanesinin devreye girebilmesi için, malumlarınız,
ödeneğe ihtiyaç vardır. Önümüzdeki 2014 yılında
ödeneklerinin tahsis edilmesi konusunda yardımlarınızı
bekliyoruz.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Dedeoğlu.
Sayın
Erdoğan
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Maliye Bakanı, ağustos ayında Yatağan, Milas, Yeniköy ve
Kemerköy termik santralleriyle kömür havzalarının
özelleştirilmesine ilişkin kararı Resmî Gazetede
yayımladınız. Muğlalı hemşehrilerimiz bu
yanlışa direniyor. Şimdi, özelleştirmenin altı ay
ertelendiği iddia edilmektedir. Bu ertelemeden maksadınız,
mahallî seçimlerin geçmesini beklemek midir, yoksa kararınızı
gözden geçirmeyi mi düşünüyorsunuz ya da henüz hangi
yandaşınıza vereceğinize karar veremediğiniz için mi
bu özelleştirmeyi ertelediniz?
Sayın
Gençlik ve Spor Bakanına sormak istiyorum: Üniversiteye yeni kayıt
yaptıran gençlerin yüzde kaçı Kredi ve Yurtlar Kurumunun
yurtlarına yerleşebilmektedir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Erdoğan.
Sayın
Yüksel
ALAATTİN
YÜKSEL (İzmir) Sayın Şimşek, okula gidemeyen on binlerce
köy çocuğunun taşımalı eğitimi için gerekli
ödeneği Millî Eğitim Bakanlığına verecek misiniz?
Sayın
Kılıç, Karşıyaka Örnekköy stadının
yapımı için Büyükşehir Belediyesi Başkanı Aziz
Kocaoğlu iki yıldır Yeri tahsis edin,
karşılıksız yapayım. derken niye yanıt
vermiyorsunuz? Karşıyaka ve Göztepe statlarını kim, hangi
yöntemle yapacaktır?
Bir
de, kız, erkek öğrenci yurtlarını ilçe bazında
ayırarak öğrencilerin okula gitmesini
zorlaştırdınız. Böylece o öğrencilere
zulmettiğinizin ve başarısızlığa ittiğinizin
farkında mısınız?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yüksel.
Sayın
Moroğlu
MUSTAFA
MOROĞLU (İzmir) Sayın Şimşek, geçen yıl yasama
döneminde sizinle de görüşmüştüm, iki defa da Milli Emlak Genel
Müdürlüğüne bu dileğimizi ilettik. Bayraklı Belediyesinin
Atatürk Mahallesinde ve Çay Mahallesinde pazar yeri yapmak için iki tane
ortak parseli, ortak olduğunuz yeri istemesine rağmen bir yıla yakın
bir zamandır böyle bir sonuç alınamadı. Gidiyoruz,
İmzada. deniyor, en son Başbakanın imzasında. deniyor.
Siz, geçen dönem Tamam, bunu hallediyoruz. demenize rağmen hâlâ
hallolmadı. Ben bu fırsatı değerlendirip onu halletmenizi
istiyorum, bir.
İkincisi
de Kınıktaki kalkınma kooperatifinin kullandığı
1.200 dönüm arazinin tekrar kooperatif tarafından
kullanılmasını sağlamanızı Kınıklı
köylüler adına rica ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Moroğlu.
Buyurunuz,
Sayın Bakan, önce kim konuşacak?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Ben konuşayım.
BAŞKAN
Sayın Şimşek, buyurunuz.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlara da soruları için teşekkür ediyorum.
Şimdi,
uzlaşma komisyonlarıyla ilgili olarak az önce söylediğime
ilaveten söyleyecek çok fazla bir şeyim yok. Benim kişisel
görüşüm şu: Madem uzlaşma komisyonları sorun yaratıyor,
yani vatandaşın, 76 milyonun hakkı olan vergiler noktasında
idare bir yetki kullanıyor, bu yetkinin de sınırları
çizilmiş olmakla birlikte sıkıntılı, o zaman ben
diyorum ki Vergi Usul Kanununda değişikliğe giderken ya bunu
yeniden düzenleyelim -ben buna hazırım- ya da tamamen
kaldıralım. Eğer idare ile mükellef arasında bir sorun
varsa onu da sadece yargı çözsün. Yani bundan sonra uzlaşma
müessesesi olmamasını ben şahsen tercih ederim; yani, işin
özü bu.
Zafer
Havaalanına verilen teşvikler soruldu. Benim bildiğim
kadarıyla Zafer Havaalanı, yap-işlet-devret modeliyle özel
sektöre yaptırıldı. Hazineden bu anlamda bir teşvik bilgim
yok.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Taşınan yolcu başına
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman)
Ama sizin muhtemelen kastettiğiniz garanti kapsamında yolcu
başına; onun da bilgisi henüz bana ulaşmadı,
dolayısıyla ulaşırsa ben sizinle paylaşırım.
Diğer
bir
Bireysel emeklilik konusu soruldu. İadeler şu anda
yapılıyor, iadeler yapılacak. El yordamıyla, maalesef,
geçmişte bu bilgiler toplanmış, bu bilgiler bize o şekilde
iletildi. Biraz zaman alıyor ama epey bir ilerleme de kaydettik, epey yeni
personel de bu konuda tahsis ettik. Son durum bana getirilmedi ama önümüzdeki
maddelerde bilgi gelirse sizlere ulaştıracağım.
Öğretmenlerle
ilgili bir soru vardı ama sonunu duymadım; kusura bakmayın ona
cevap veremiyorum.
Çevre
yoluna bütçe ayrıldı mı? Doğrusu bilmiyorum. Çevre yolunu
il özel idaresi yapıyorsa il özel idaresi imkânlarından
yapıyordur. Eğer Ulaştırma Bakanlığı
yapıyorsa Ulaştırma Bakanlığına zaten
bayağı bir bütçe veriyoruz; inşallah, o çerçevede
tamamlanır. Dolayısıyla bilmiyorum yani mikro düzeydeki
projelerle ilgili olarak bilgi yok bende.
Amasyadan
ne kadar gelir toplandı? Şöyle söyleyeyim: 2012 yılı için
bende rakamlar var; 2012 yılında toplanan, tahsil edilen gelir 358
milyon 120 bin 718 lira, yani 358,1 milyon lira. Toplam gider yani Amasyaya
yaptığımız harcama ise 837 milyon 858 bin 367 yani
yaklaşık 837,9 milyon lira. Dolayısıyla Amasyaya neredeyse
3 katına yakın bir yatırım ve diğer özelliklerde
harcama yapıyoruz.
Şimdi,
bir defaya mahsus gelirler soruldu 2011, 2012, 2013; önümde yok ama merak
etmeyin, bir iki gün beraberiz, ben bu soruların hepsine cevap veririm.
Şu anda önümde yok, gelirse cevap vereceğim.
Kahramanmaraş
Sütçü İmam Üniversitesiyle ilgili; doğrudur, personel eksikleri bana
iletildi. O konuda biz bir adım atıyoruz, yardımcı
olacağız; diğer konularda da yatırım nitelikli
olanlara Kalkınma Bankası, cari mal ve hizmet nitelikli onlara biz
elimizden gelen desteği tabii ki verdik, vereceğiz.
Muğla
termik santralleriyle ilgili bir soru vardı. Özelleştirilmesi
ertelenmedi, program çerçevesinde devam ediyor; ayrıca, ihaleler de
tamamen şeffaf. Dolayısıyla, siz de girip veya herhangi bir
insan girip en yüksek fiyatı vererek kazanabilir.
Taşımalı
eğitim noktasında şöyle söyleyeyim: Biz şu anda, 2012-2013 yıllarında
taşımalı eğitim kapsamında zaten 1,2 milyon
öğrenciyi taşıyoruz yani ve 1,7 milyar lira para
harcıyoruz. Sizin muhtemelen bahsettiğiniz husus İzmirdeki bir
husus. Orada ilin tamamının genişletilmesi istendi, bütçede de
biz bunu öngörmemiştik; ilave 120 milyon lira bizden ödenek istendi, bu
konuyu takdir edersiniz ki çalışmamız lazım çünkü niye?
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Bakan, Kütahyada eylül ayından beri 5
kuruş ödenmedi.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Hayır, hayır
Değerli
arkadaşlar, ama bakın, şu anda büyükşehirlerde bütün ile
yaygınlaştırmayı sadece bir yerde yapamayız, bu
konuları çalışmadan, bütçelendirmeden pat diye
ALAATTİN
YÜKSEL (İzmir) Sayın Bakan, vardı bu zaten,
kaldırdınız bu sene.
BAŞKAN
Sayın Şimşek, süreniz doldu.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Şimdi, değerli
arkadaşlar, yanımdaki Bakan arkadaşım: Zamanımı
yiyorsun. diyor, onun için ben burada duracağım, geri kalanlara ya
yazılı cevap vereceğim
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şimşek.
Buyurunuz
Sayın Kılıç.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Bakanımıza çok
teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkanım, müsaadenizle ben de hızlıca sorulara cevap verme
gayretinde olacağım.
Milliyetçi
Hareket Partisi Adana Milletvekili Sayın Ali Halamanın sorusu:
Sayın Halaman, Adana Kozan 500 kişilik öğrenci yurdu 19
Kasım 2013 tarihinde ihale edildi, 2014 yılında hem
inşaatına başlayıp hem bitirmeyi hedefliyoruz.
Sayın
Alim Işık, Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilinin sorusu: Hilmi
Pekünlü meselesi karmaşık bir mesele Sayın Işık.
Müstakil kanun çıkarılarak ancak kişiye özel bir düzenleme
yapıldığı takdirde çözümü mümkün. Şu anki
yönetmelikler ve mevzuat çerçevesinde ödül alma hakkı maalesef yok.
Sayın
Karaahmetoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi Giresun Milletvekili
Sayın
Karaahmetoğlu, Giresun stadyumuyla alakalı
Bakanlığımız ile Toplu Konut İdaresi arasında
protokol sürecini başlattık, Çotanak Arenayı inşallah
Giresuna kazandıracağız. İlk defa bu kadar net olarak
ifade ettim çünkü stadyum yükümüz bir hayli fazlaydı. Çoğunun
inşaatı başladığından dolayı bir miktar
artık rahatız. Size de o bilgileri resmî evrak şeklinde, imzalı
metinleri size de göndereyim. Sizin de resmî evrak üzerinden bilginiz olsun.
Giresuna da hayırlı uğurlu olsun diyorum.
Sayın
Akar, Kocaelide neler yapılıyor? Hemen ifade edeyim: Gebze Gençlik
Merkezi, Çayırova Spor salonu, Darıca Gençlik Merkezi, Dilovası
Spor Salonu, Gölcük Gençlik Merkezi, Kartepe Maşukiye Sentetik Futbol
Sahası, Kocaeli Merkez Spor Salonu, Kocaeli Merkez Buz Pateni Salonu,
Kocaeli Merkez Çok Amaçlı Antrenman
Spor Salonu, 11 salonlu proje, Kocaeli Başiskele Sentetik Çim Yüzeyli
Futbol Sahası. Bütün bunlar, Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından yapımına devam
edilen projeler. Ayrıca Kocaeli İl Özel İdaresi ve Kocaeli
Büyükşehir Belediyesi Başkanlığıyla 1/2 veya 1/3
esasına dayalı çok sayıda spor tesisi yapım protokolümüz
var. Kendilerine de teşekkür ediyorum.
Sakarya
ve Kocaeline ortak bir stadyum yapılmasıyla ilgili fikrinizi
keşke geçen seneki bütçe görüşmelerinde ifade etseydiniz. O gün yol
yakındı, Kocaeli ve Sakaryalılara sorar, böyle bir karar
alabilirdik ama böylesi parlak bir fikir, doğrusunu isterseniz, bizim
aklımıza gelmedi. Biz, o nedenle, hem Sakaryada bir stadı ihale
ettik ve inşaatına başladık hem de Kocaelinde ayrıca
bir stadı ihale ettik ve yer teslimini yaptık, inşaatına
başlayacağız ama bu noktadan sonra maalesef ikisine tek stadyum
yapmak için geri dönme şansımız artık kalmadı.
Sayın
Yılmaz, Adana Pozantı ilçe stadının ihale
talimatını gönderdik. En kısa süre içerisinde bu stadyumun
ihalesi yapılacak ve Pozantıya kazandırılacak.
Sayın
Dedeoğlu, Çağlayancerite spor salonu yapacağız.
Ayrıca Kahramanmaraşta çok sayıda sentetik çim yüzeyli futbol
sahası yapımına devam ediyoruz. Söz gelimi, Çağlayancerit
sentetik çim yüzeyli futbol sahasının yapımı
tamamlandı. Kahramanmaraşın diğer ilçelerinde de
düşüneceğiz. Salon da 2014 yılı yatırım
programında planlanmış durumda. Bunu da bilginize sunmak
isterim.
Sayın
Erdoğan Üniversitelilerin yüzde kaçı yurtlara yerleşiyor?
dedi. Ben, şöyle ifade edeyim: Devlet yurtlarına yerleşmek için
müracaat edenlerin yüzde 47si, bugün itibarıyla devlet yurtlarına
yerleştirilmiş bulunmaktadır. Yani, bu, şu demektir
aslında: Müracaat edenlerin içerisinden yurt hakkı
çıktığı hâlde gelip kayıt yaptırmayanlar var,
onların yerine yedek kontenjanlardan devam ettiğimiz kayıtlar
var. Bu nedenle, sezon başında yurtlara yerleşmek için müracaat
edenlerin tam yarısı devlet yurtlarına yükseköğrenim
öğrencisi olarak yerleşmiş bulunmaktalar.
Karşıyaka
Stadını ne zaman yapacaksınız? Az evvel de ifade ettim.
ALAATTİN
YÜKSEL (İzmir) - Örnekköy, Örnekköy
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) Sayın Yüksel, Örnekköyde stadyum
yapmayacağız çünkü arazi dere yatağı
çıktığından dolayı. İzmirde de son selleri siz
de gördünüz, son sellerin İzmiri ne hâle getirdiğini. Örnekköy dere
yatağı bir arazi. Orada stadyum yapamıyoruz maalesef, mimar ve
mühendislerimiz proje çizimini kabul etmedi.
ALAATTİN
YÜKSEL (İzmir) Bakanlığınız karar verdi aynı
yere.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) Karşıyaka Kulübünün mevcut
arazisinde stadyumu yapacağız. Belediye Başkanının
Ben yapayım. talepleri var ama raylı sistem örneğinde
olduğu gibi başlar, bitiremezse diye biz devlet imkânlarıyla
inşallah başlayıp bitireceğiz. Bu noktada en ufak bir
tereddüdünüz olmasın. Ayrıca, Göztepenin ihalesini de 29unda
yapacağız.
Aydın
Belediye Başkanlığıyla ilgili hemen
Özlem Çerçioğlu,
Belediye Başkanımızı da üzmek istemeyiz ben bilgiyi
tekraren söyleyeyim. Sayın Hamzaçebi burada ifade etti, stadyum dedi
Tutanaklara da baktım, ben stadyum demedim, Aydın Kapalı
Yüzme Havuzu dedim. İhalesini yaptık, 16 Ağustosta müteahhide
yer teslimini de gerçekleştirdik. 16 Ağustos tarihli yazı
burada. Müteahhidin talebi üzerine İl Gençlik Hizmetleri ve Spor Müdürlüğümüzün
Aydın Belediyesine gönderdiği yazı: Konu: Aydın Merkez
Kapalı Yüzme Havuzu yapım işine ait ruhsat hakkında
Maalesef, bu yazıya henüz ruhsat cevabı verilmedi ama şöyle bir
hayra vesile oldu. Aydın merkeze planladığımız
yarı olimpik kapalı yüzme havuzunu
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun)
gecikmeden sonra Nazilli ilçemize
kaydırdık. Aydın merkeze de 2014 Yılı
Yatırım Programında tam olimpik yani 50 metre kulvarı olan
bir kapalı yüzme havuzu koymayı programımıza dâhil ettik.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kılıç.
Sayın
milletvekilleri, şimdi sırasıyla 12nci turda yer alan
bütçelerin bölümlerini
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Yoklama talebi vardır, onu yerine getireceğim.
Ayrı
ayrı okutup oylarınıza sunacağım ve yoklama talebini
yerine getireceğim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Ayaydın, Sayın Öner, Sayın
Canalioğlu, Sayın Ören, Sayın Çıray, Sayın Susam,
Sayın Danışoğlu, Sayın Tayan, Sayın Demiröz,
Sayın Küçük, Sayın Kaleli, Sayın Moroğlu, Sayın Özkan,
Sayın Öğüt, Sayın Kurt, Sayın Serter, Sayın Güven,
Sayın Ağbaba, Sayın Toptaş.
Yoklama
için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
IV.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
(Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2014
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/832) (S.
Sayısı: 506) (Devam)
2.- 2012
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2012
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2012 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Maliye Bakanlığı ve
İçişleri Bakanlığı Tarafından Sayıştaya
Gönderilen Genel Faaliyet Raporları ile Bu Raporlara İlişkin
Sayıştay Değerlendirmesini İçeren 2012 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2012
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2012 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/798, 3/1275, 3/1277, 3/1278, 3/1279) (S. Sayısı: 507) (Devam)
A) GENÇLİK VE SPOR
BAKANLIĞI (Devam) 1) Gençlik ve Spor Bakanlığı
2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Gençlik ve Spor
Bakanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
B) SPOR GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam) 1) Spor Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Spor Genel
Müdürlüğü 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
C)
YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam) 1) Yükseköğrenim Kredi
ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Yükseköğrenim Kredi
ve Yurtlar Kurumu 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
Ç) MALİYE
BAKANLIĞI (Devam) 1) Maliye Bakanlığı
2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Maliye
Bakanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
D) GELİR
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam) 1) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
E) KAMU
İHALE KURUMU (Devam) 1) Kamu İhale Kurumu
2013 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi 2) Kamu İhale Kurumu
2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı |
F)
ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam) 1) Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi 2) Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı 2012 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı |
G) KAMU
GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam) 1) Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi 2) Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumu 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı |
Ğ)
GELİR BÜTÇESİ (Devam) |
BAŞKAN Gençlik ve Spor Bakanlığı
2014 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
29) GENÇLİK VE SPOR
BAKANLIĞI
1) Gençlik ve Spor
Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 5.831.770.400
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik
Hizmetleri 1.164.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
08 Dinlenme, Kültür ve Din
Hizmetleri 113.178.600
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 5.946.113.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Gençlik ve Spor Bakanlığı 2012
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2012
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel toplamını
okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 4.705.002.000,00
Bütçe Gideri 4.694.943.698,84
İptal Edilen Ödenek 10.058.301,16
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İçişleri Bakanlığı 2012
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Spor Genel Müdürlüğü 2014 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.14) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 34.162.330
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
02 Savunma Hizmetleri 120.450
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik
Hizmetleri 553.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
07 Sağlık Hizmetleri 2.049.030
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
08 Dinlenme, Kültür ve Din
Hizmetleri 883.864.190
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 920.749.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs ve Mülkiyet
Gelirleri 1.370.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
04 Alınan Bağış
ve Yardımlar ile Özel Gelirler 890.749.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
05 Diğer Gelirler 28.630.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
TOPLAM 920.749.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Spor Genel Müdürlüğü 2014 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Spor Genel Müdürlüğü 2012 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Spor Genel Müdürlüğü 2012 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel toplamını
okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 1.232.900.100,00
Bütçe Gideri 1.227.547.019,89
İptal Edilen Ödenek 5.353.080,11
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B)
CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 731.341.000,00
Net Tahsilat 1.195.287.752,38
Ret ve İadeler (-) 19.706,80
BAŞKAN (B) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Spor Genel Müdürlüğü 2012 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel
Müdürlüğü 2014 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.13) YÜKSEK ÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
ÖDENEK CETVELİ
1) Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel
Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 50.790.300
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
02 Savunma Hizmetleri 563.200
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetler 49.588.300
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
09 Eğitim Hizmetleri 5.761.642.200
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 5.862.584.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs ve Mülkiyet
Gelirleri 349.750.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
04 Alınan Bağış
ve Yardımlar ile Özel Gelirler 4.912.584.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
05 Diğer Gelirler 188.000.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
08 Alacaklardan tahsilat 412.250.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
TOPLAM 5.862.584.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel
Müdürlüğü 2014 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul
edilmiştir.
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel
Müdürlüğü 2012 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2)Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel
Müdürlüğü 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel toplamını
okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 4.873.306.191,00
Bütçe Gideri 4.869.214.782,19
İptal Edilen Ödenek 4.091.408,81
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B)
CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 4.449.878.000,00
Net Tahsilat 4.721.050.455,21
Ret ve İadeler (-) 9.546.091,43
BAŞKAN (B) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel
Müdürlüğü 2012 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Maliye
Bakanlığı 2014 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
12) MALİYE
BAKANLIĞI
1) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 69.610.813.900
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 106.587.000
BAŞKAN Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
06 İskân
ve Toplum Refahı Hizmetleri 1.853.030.000
BAŞKAN Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
09 Eğitim
Hizmetleri 3.623.000
BAŞKAN Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
10 Sosyal
Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri 41.025.463.000
BAŞKAN Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 112.599.516.900
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Maliye Bakanlığı 2014 yılı
merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Maliye
Bakanlığı 2012 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Maliye Bakanlığı 2012 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel toplamını
okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 85.131.581.491,85
Bütçe Gideri 84.611.540.527,01
Ödenek Üstü Gider 3.198,70
İptal Edilen Ödenek 520.044.163,54
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Maliye Bakanlığı 2012 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Gelir İdaresi Başkanlığı 2014
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
12.76) GELİR
İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 2.276.304.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik
Hizmetleri 1.340.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 2.277.644.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Gelir İdaresi Başkanlığı 2014
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Gelir İdaresi Başkanlığı 2012
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2012
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel toplamını
okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 2.232.100.136,60
Bütçe Gideri 2.179.669.229,54
İptal Edilen Ödenek 52.430.907,06
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 186.440,00
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir İdaresi Başkanlığı 2012
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Kamu İhale Kurumu 2014 yılı merkezi
yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
42.06) KAMU İHALE KURUMU
1) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 23.187.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
04 Ekonomik İşler ve
Hizmetler 87.813.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 111.000.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs ve Mülkiyet
Gelirleri 66.532.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
05 Diğer Gelirler 44.468.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
TOPLAM 111.000.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Kamu İhale Kurumu 2014 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Kamu İhale Kurumu 2012 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Kamu İhale Kurumu 2012 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel toplamını
okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 106.512.000,00
Bütçe Gideri 105.224.177,08
İptal Edilen Ödenek 1.287.822,92
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 89.000.000,00
Net Tahsilat 107.370.792,61
BAŞKAN (B) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kamu İhale Kurumu 2012 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2014 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.35) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 11.403.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik
Hizmetleri 600.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
04 Ekonomik İşler ve
Hizmetler 12.384.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 24.387.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs ve Mülkiyet
Gelirleri 335.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
05 Diğer Gelirler 24.051.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
06 Sermaye Gelirleri 1.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
TOPLAM 24.387.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2014 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2012 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel toplamını
okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 21.751.000,00
Bütçe Gideri 20.579.549,35
İptal Edilen Ödenek 1.171.450,65
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 20.629.000,00
Net Tahsilat 20.712.651,62
BAŞKAN (B) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2012 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2014 yılı merkezi yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
42.10) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik
Hizmetleri 520.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
04 Ekonomik İşler ve
Hizmetler 29.985.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 30.505.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs ve Mülkiyet
Gelirleri 10.847.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
04 Alınan Bağış
ve Yardımlar ile Özel Gelirler 19.658.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
TOPLAM 30.505.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2014 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul
edilmiştir.
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2012 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2012 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel toplamını
okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 20.500.000,00
Bütçe Gideri 11.852.162,95
İptal Edilen Ödenek 8.647.837,05
BAŞKAN (A) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Net Tahsilat 20.871.557,93
BAŞKAN (B) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2012 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Böylece, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Spor
Genel Müdürlüğü, Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu, Maliye
Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı,
Kamu İhale Kurumu, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumunun 2014 yılı merkezî yönetim bütçeleri ve
2012 yılı merkezî yönetim kesin hesapları kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, on ikinci turdaki
görüşmelerin tamamlanmasıyla birlikte 2014 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı ile 2012 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Tasarılarının 1inci maddeleri kapsamına
giren bakanlık ve ilgili kuruluşların bütçeleri ve kesin
hesapları ile gelir ve finansman ile ilgili 2nci maddenin
görüşmeleri tamamlanmış bulunmaktadır.
Şimdi,
program uyarınca, sırasıyla, 2014 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Tasarısının maddelerini görüşüp
oylamalarını yapacağız.
2014
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının gider
bütçesiyle ilgili 1inci maddesini tekrar okuttuktan sonra oylarınıza
sunacağım.
2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE
KANUNU TASARISI
BİRİNCİ BÖLÜM
Gider, Gelir, Finansman ve Denge
Gider
MADDE 1 - (1)
Bu Kanuna bağlı (A) işaretli cetvellerde gösterildiği
üzere, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve
Kontrol Kanununa ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki
kamu idarelerine 428.396.493.000 Türk Lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelere
48.647.481.000 Türk Lirası,
c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici
kurumlara 3.003.844.000 Türk Lirası,
ödenek verilmiştir.
BAŞKAN
Şimdi 1inci maddeyi daha evvel kabul edilmiş bulunan cetvelleriyle
birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Gelir
bütçesine ilişkin 2nci maddeyi tekrar okutuyorum:
Gelir ve finansman
MADDE 2 - (1) Gelirler: Bu Kanuna bağlı (B) işaretli
cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli;
(I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçenin gelirleri
394.634.401.000 Türk Lirası,
(II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin
gelirleri 7.222.934.000 Türk Lirası öz gelir, 41.928.551.000 Türk
Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 49.151.485.000 Türk
Lirası,
(III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici
kurumların gelirleri 2.984.186.000 Türk Lirası öz gelir, 19.658.000
Türk Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 3.003.844.000 Türk
Lirası,
olarak tahmin edilmiştir.
(2) Finansman: Bu Kanuna bağlı (F) işaretli cetvellerde
gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli (II)
sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin net finansmanı
76.000.000 Türk Lirası olarak tahmin edilmiştir.
BAŞKAN
Şimdi 2nci maddeye bağlı cetvelin bölümlerini okutup
ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
B - C E T V E L İ
KODLAR AÇIKLAMA 201
YILI BÜTÇE GELİRİ
01 Vergi Gelirleri 378.016.251.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 8.177.870.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 1.556.576.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 28.375.933.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
06 Sermaye
Gelirleri 8.752.239.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
08 Alacaklardan
Tahsilat 142.407.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
TOPLAM
BÜTÇE GELİRİ 425.021.276
000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
09 Ret ve
İadeler ( - ) 30.386.875.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
NET BÜTÇE
GELİRİ 394.634.401.000
BAŞKAN Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Şimdi 2nci maddeyi
kabul edilen ekli cetveliyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bir
saat ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.44
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.50
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Dilek YÜKSEL (Tokat), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 34üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
2014
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
3üncü
maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) 1 inci maddenin birinci
fıkrasının (a) bendinde belirtilen ödenekler toplamı ile 2
nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan tahmini
gelirler toplamı arasındaki fark, net borçlanma ile
karşılanır.
BAŞKAN
Madde üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane.
Buyurunuz
Sayın Birtane. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP
GRUBU ADINA MÜLKİYE BİRTANE (Kars) Teşekkürler Sayın
Başkan.
(Hatip
tarafından hatip kürsüsüne fotoğraf asıldı)
Eğer,
dünkü hukuk skandalını yaşamamış olsaydık bu
konuşmayı Şırnak Milletvekilimiz Sayın Selma Irmak
kendisi yapacaktı. Bir kez daha bu kararı kınıyor, bütün
tutuklu vekillerin derhâl serbest bırakılmaları gerektiğini
belirtiyorum.
Ayrıca,
Halkların Demokratik Partisinin başlatmış olduğu
özgürlük eylemlerini selamlıyor, arkadaşlarımızın
yanında olduğumuzu belirterek Sayın Selma Irmakın göndermiş
olduğu metni okuyorum:
Barış
ikliminin çözüme dair umutlarımızı her şeye rağmen
diri tuttuğu bir zamanda, bu ülkenin geçmişinde kara bir leke olarak
duran, tutuklu bulunduğum Diyarbakır Cezaevinden, namıdiğer
5 no.ludan sizleri selamlıyorum.
Halklarımızın
ortak emeği, çabası ile kurulan ve ortak iradeyi temsil eden Meclise,
barışçıl ve eşitlikçi ortak bir gelecek kurma gayretinde
olan fedakâr ve direngen halklarımıza onurlu (Botan) Şırnak
halkı şahsında en derin selam ve saygılarımı
sunuyorum.
Sözlerime,
5 Aralık 2013 günü kaybettiğimiz siyahi ve Afrikaner halkların
ışığı, barış büyücüsü, büyük lider Nelson
Mandelayı anarak başlamak istiyorum. Irkçı, faşist bir
rejimi alt etmeyi, barışçıl, eşit ve ortak bir
yaşamı öfkeyle değil, sevgiyle kurmayı başaran Madiba
Yanlış olduğunu düşündüğümüz bir şeyle
savaşırken bile ağzımızda kinin acı tadı
olmaz. der. Güney Afrikada ahlaki bir soykırım yaratan, insanların
kendilerine duydukları saygıyı sinsice yok eden Apartheid
rejiminin beyinlere değil, kalplere hitap edilerek ancak teslim
alınacağını söylüyordu. Onun yarattığı
devrimin sırrı bu idi. Daha önce Mahatma Gandhi de aynı ışığın
yolunu izlemişti, Göze göz dünyayı kör eder. derken şiddetin
şiddeti doğuracağı ve herkesin kaybedeceği bir
gerçeğe işaret etmekteydi.
Yüz
yıllık bir sorun olan ve hepimizi kıblegâhımızda vuran
Kürt sorunu da devletin şiddetiyle doğmuş, baskı, katliam,
yok sayma, terbiye etmeyle serpilmiş ve günümüze yalnızca
ocaklarımıza düşen kor değil, ruhlarımıza da
düşen öfke olarak süregelmiştir.
Bugün
geldiğimiz nokta, şiddetin şiddetle, baskının dirençle
karşılandığı ve bunun sonucunda körleşen
ufuklarımızda yeniden geleceğin
ışığını arama çabasıdır. Bu nedenle,
içinde bulunduğumuz barış süreci çok kıymetlidir.
Yaşlıların gençleri defnettiği bir süreçten çıkma
ümidi çok azizdir, göz nuru gibi korunmayı gerektirmektedir. Türkiye
Cumhuriyetinin kuruluş harcında, sevinçte ve kıvançta birlik
ruhu vardır ancak teklik zehriyle zehirlenmiştir. Kutsal devlet
dogmatizmi, demokratik gelişimi engellemiştir.
Sayın
Öcalanın olağanüstü çaba ve emeği, Sayın
Başbakanın ve Hükûmetin çözüm sürecini başlatma ve sürdürme
konusundaki kararlılık söylemleri ile yüz yıllık
kördüğümün kara yazgısı çözülme safhasına girmiştir.
Ne var ki barış süreçlerinde her mevsim bahar değildir.
Barış süreciyle yakalanan pozitif atmosfer, gerekleri zamanında
yerine getirilmezse devam etmez. Güney Afrika deneyimi ve Nelson
Mandelanın durumu ile Sayın Öcalanın durumu ve
İmralıda süren gelişmelerin gerçek anlamda bir müzakere
niteliğine kavuşması için, stratejik olarak ele alınmak ve
doğru bir yöntem üzerine oturtulmak durumundadır. Hâlihazırda, aleni
olmayan devlet heyeti ve BDP heyetiyle devam eden görüşmeler, formatı
belirlenmiş, yasal çerçevesi netleşmiş stratejik müzakerelere
dönüşmedikçe sürecin hassas dönemi sona ermeyecek, her an köprüden
aşağıya uçma tehlikesi barındıracaktır.
Sayın
Öcalanın vakar ve saygıyla, bizzat Sayın Başbakanın
kendisiyle özgür ve eşit bir zeminde aleni müzakereye başlaması
ve dost ülkeler grubu benzeri bir ara bulucu heyet tarafından izlenmesi,
bizi bir barış anlaşmasına, şiddetten
arındırılmış, kalıcı barışın
tesisine götürecektir. Sürecin üstlenilecek, hesaplanmış riski budur.
Bu risk, kanlı bir süreci kapatma, pozitif barış sürecine taşıyıcı
rol oynaması itibarıyla alınmaya değerdir. Aksi hâlde,
şiddetin dünyalarımızı kör ettiği bir ortamda hepimiz,
tüm Türkiye kaybedeceğiz.
Bu
hafta İnsan Hakları Haftası. Bu vesileyle insan hakları
mücadelesinin tüm emekçilerini saygı ve şükranla selamlamak
istiyorum.
Türkiye
Cumhuriyeti her ne kadar Anayasaya göre demokratik bir hukuk devleti olarak
tanımlansa da devletin baskısı, güvenliği ve kutsiyeti
ekseninde oluşan güvenlik çemberi, insan hakları ihlallerini her
zaman en tolere edilebilir suç kapsamında ele almıştır.
Kurumsallaşmış, hesap sorulmazlık ve cezasızlık
bir devlet geleneği olarak benimsenmiştir. Türkiyedeki bu
cezasızlık rejiminin temeli, büyük ölçüde İttihat ve Terakki Dönemine
uzanan, devletin kutsal çıkarlarını devlet içinde devlet
oluşturma pahasına koruma refleksine dayanan bir ceza, adalet
sistemine dayanır. İşkence, yargısız infaz, zorla
kaybetme gibi ağır hak ihlalleri, uluslararası hukuka
aykırı suçlar olarak belirlenmiş olup devletin suçları
soruşturmak, failleri yargılamak ve cezalandırmak gibi
yükümlülükleri tespit edilmiştir. Oysa Türkiyede cezasızlık,
hukuki ve fiilî olarak devam edegelen bir durumdur.
Bütün
çatışmalı süreçlerde barışın tesisi,
onarıcı adaletin gelişimi ve toplumun sağaltımı
için geçmişle yüzleşme, hesaplaşma en önemli unsur olarak
görülmüştür. Türkiyede de gerçek anlamda bir barıştan,
halkların birbirini hem kalben hem beynen kucaklayacağı bir
süreçten söz edeceksek, ağır insan hakları ihlallerini, toplu
katliam, toplu gömülme, köy yakma, göçertme, işkence, zorla kaybetme,
faili meçhul gibi insanlığa karşı işlenmiş
suçları soruşturmayı hedefleyen hakikat
komisyonlarının bir an önce kurulması gerekmektedir. Hakikat
komisyonları uzlaşı ve barışın
sağlanmasında etkin bir role sahipken, cezasızlıkla mücadelede
de etkin bir yöntemdir.
Bu
temelde, barış sürecinin başlangıcında yaşanan
Roboski vahşeti bir an önce aydınlatılmayı beklemektedir.
Daha dün, Yüksekovada Reşit İşbilir ve Veysel
İşbilirin katledildiği, süreci provoke amaçlı vahim olay,
Roboski katliamında devletin takındığı hesap
sormazlık ve cezasızlık tutumundan cesaret alarak vuku
bulmuştur.
Yine,
9 Ocak 2013 tarihinde Pariste katledilen 3 Kürt kadın siyasetçiye yönelik
suikastın çözüm sürecine karşı açık bir sabotaj denemesi
olduğu aşikârken fail Ömer Güney hakkındaki
soruşturmanın ciddiyetten uzak ve zamana yayılarak
yapılması, devletle ilgili şüphelere neden olabilmektedir.Fail
Ömer Güneyle ilgili belge, bilgilerin Fransa yetkili mercileri ile
paylaşılması, soruşturmanın bir an önce sonuçlandırılması,
çözüm sürecinin karşısındaki ulusal, uluslararası
karanlık güçlerin açığa çıkarılması ve
provokasyonların engellenmesi açısından elzemdir, hayatidir.
Hak ihlallerinin en açık biçimde
yaşandığı mekânların başında ise devletin
aynası olan cezaevleri gelmektedir. Türkiyedeki cezaevleri öteden beri
romanlara, filmlere konu olduğu gibi, insanlık dışı
muamelenin yaşandığı, hak gasplarının,
işkence ve katliamların süregittiği, sürgün ve vahşet
düzeyinde uygulamaların insanlara reva görüldüğü, toplumun âdeta
kanayan gizli yarası olma hâlidir.
Çocuk tutukluların cezaevlerinde
yaşadığı şiddet, taciz, tecavüz vakaları, bu
ülkenin geleceğinin karartılması, bu uygulamalara sessiz
kalınıp cezalandırılmaması, toplum ahlakının
dejenere edilmesidir. Cezaevlerinde insan onuruna yaraşır bir
yaşam standardının oluşturulması devletin ve Hükûmetin
en temel sorumluluğudur.
Hepinizi cezaevlerindeki tüm
arkadaşlar adına saygıyla selamlıyor, teşekkürlerimi
sunuyorum.
09/12/2013
Tutuklu BDP
Şırnak Milletvekili
Selma Irmak
Diyarbakır
Cezaevi
(BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Birtane.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Erkan Akçay. (MHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Akçay.
MHP
GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2014 yılı bütçe kanununun 3üncü maddesi üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Muhterem heyetinizi
saygıyla selamlıyorum ve sözlerime başlarken değerli
milletvekilleri, Ziya Paşadan bir beyit okuyarak sözlerime başlamak
istiyorum:
Ümmîd-i
vefa eyleme her şahs-ı degalde
Çok
hacıların çıktı haçı zir-i begalde
Yani
Her hileci, alavere dalavereci kişiden vefa bekleme, çok
hacıların koltuğunun altından haçı çıktı.
diyor Ziya Paşa. Tabii, bunu da hangi amaçla söylüyorum? Vallahi, ben,
gerçekten bilemiyorum, her nedense bu beyit aklıma geldi. Bunu da yüce
Meclisle paylaşmak istedim.
Milletimiz,
AKPnin ekonomik ve mali politikalarından artık
bunalmıştır. Hükûmetin ekonomi politikalarının
güvenilirliği kaybolmuştur ve bu güven bunalımının
tamir edileceği de görülmemektedir.
Muhterem
arkadaşlar, sabahki konuşmamda da 2014 yılı Bütçe Kanunu
Tasarısındaki vergi gelirlerini ve 2013 yılı
gerçekleşmeleriyle ilgili bazı değerlendirmelerde
bulunmuştum ve bu değerlendirmeler yarım
kalmıştı. Ben kaldığım yerden devam etmek
istiyorum.
Öncelikle,
hatırlayacaksınız, pırlanta, elmas, yakut ve inciden
ÖTVnin kaldırılmaya
çalışıldığını; halkın zorunlu
harcamalarından, ekmek, peynir, zeytin, süt, yumurta gibi temel
ihtiyaçlarının da KDVye tabi tutulduğunu ifade etmiştik.
Yine, yat ve gemilerin deniz taşıtlarının
akaryakıtından ÖTV almayan Hükûmet, çiftçinin
kullandığı mazottan hem ÖTV hem KDV almaya devam etmektedir ve
bunlardan da bir kuruş indirmeye yanaşmamaktadır. 2013
yılındaki vergi gerçekleşmeleri, Türkiye ekonomisinin kötü
gidişatını göstermektedir ve 2013 yılı, Hükûmetin
vergi eziyetinin arttığı bir yıl olmuştur. Daha
yılın ilk gününe vergi zammıyla başlandı.
Örneğin, 2012de yeniden değerleme oranı 7,8 olarak
belirlenmesine rağmen, damga ve
harçlar yüzde 15 oranında arttırılarak âdeta yeni vergiler
konulmuştur. Bununla birlikte, gelir vergisi vergi dilimi tarifeleri de
yeniden değerlenme oranında artırılmayarak, düşük
tutularak âdeta gizli ek vergi konulmuştur.
Sayın Maliye Bakanı, 2012
yılının son haftasında Zenginden daha fazla vergi
alınacak. açıklamasını yapmıştı oysa
Hükûmet, zenginlerin faiz gelirleri üzerinden alınan gelir vergisi oranlarını
yüzde 15ten yüzde 10a indirmiştir. 2013 yılında vergi gelirleri
gerçekleşme tahmini 325 milyar liradır. Bu rakam, BOTAŞ ve
TEDAŞtan gelen 13-14 milyar liralık borç ödemesiyle
hesaplanmıştır. Nitekim, Maliye Bakanımız da geçen
yıl komisyondaki konuşmasında, BOTAŞın ve
TEDAŞın yükümlülüklerini yerine getireceği tahminini,
varsayımını dile getirmişti. BOTAŞ ve TEDAŞ
ödemeleri ile 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması Kanunu kapsamında yapılan
ödemeler, bütçenin suni gelirleridir. Bu ödemeler yapılmamış
olsaydı, 2013 yılı vergi gelirleri de bundan 13-14 milyar lira
daha az olacaktı veya bu vergi borçları zamanında ödenseydi,
2013 yılının gelirleri sayılamayacaktı.
Şimdi, 2014 yılına geliyoruz. 2014
yılı vergi gelirleri hangi esaslar, kriterler baz alınarak
hesaplanıyor değerli arkadaşlar? Şunlar: 2013
yılı vergi geliri beklentisi, yüzde 5,3 enflasyon, yüzde 4 büyüme,
yüzde 6 deflatör dikkate alınarak 2014 vergi gelirleri tahmin ediliyor ve
2014 vergi beklentisi 348 milyar lira. TEDAŞ, BOTAŞ ve 6111
sayılı Yasa kapsamındaki gelirleri de dikkate almazsak 2013ten
2014e 36 milyar liralık vergi artışı öngörüldüğünü
görüyoruz. Bu rakamlar da 2014 bütçesinde tam yüzde 11,5luk vergi
artışına tekabül etmektedir.
Buradan da Hükûmete soruyorum: 2014te büyüme beklentisi
yüzde 4; enflasyon 5,3; deflatör yüzde 6; toplam tüketim artışı
beklentisi 3,2; istihdam artışı beklentisi 2,1; ihracat
artışı beklentisi 8,4; ithalat artışı beklentisi
yüzde 4,1 ancak vergi gelirlerindeki artış beklentisi yüzde 11,5; bu
nasıl gerçekleşecek? Demek ki vergi artışlarıyla bilhassa
dolaylı vergilere yani fakir fukaraya yüklenecek Hükûmet. Buradan
çıkardığımız sonuç
bu. Neticede, ekonominin bu hasta hâli, mali yapının
sağlıksız yapısı bütçeyi de sağlıksız
hâle getirmektedir.
Bu
çerçevede, 2014 bütçesini bir seçim ve zam bütçesi olarak niteliyoruz. Vergi
gelirleri, faiz dışı fazla, harcamalar, bütçe dengesi gibi hedef
beklentiler bu bütçenin bir seçim ve zam bütçesi olduğunu göstermektedir.
E tabii, seçim bütçesi seçimden evvel kullanılır; peki, zamlar ne
zaman yapılır? Elbette seçimden sonra yapılır. Yani Seçimlerden önce zam yapacak kadar
akılsız değiliz ya! demişti bir zamanların eski
başbakanı.
Değerli
arkadaşlar, mali disiplinin yok sayıldığı bir
anlayışla hazırlanan bu bütçe, milletimizin beklentilerini,
devletimizin ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktır.
Bununla birlikte, bu bütçe, atama bekleyen 300 bin öğretmenin, ziraat
mühendislerinin, balıkçılık, su ürünleri mühendislerinin,
veterinerlerin kadro taleplerine de cevap veremiyor. Bu bütçe, milyonlarca
işsiz insanımıza iş ve aş vadetmemektedir ve
anlaşılan odur ki 2014 yılı içinde, işsizlik,
ekonominin en büyük tehditlerinden biri olmaya devam edecek.
Türkiye
ekonomisinin ve maliye sistemimizin en önemli sorunlarından birisi de
maalesef kayıt dışılıktır. Kayıt
dışılık, haksız rekabetle gelir
dağılımını bozmakta, ülke ekonomisinin büyümesini
engellemektedir. Kayıt dışılık, vergi yükünü dar bir
kesim üzerine bırakmaktadır. Kayıt dışı ekonomi
vergi yapısını bozmakta, vergi adaletinin ve vergi bilincinin
azalmasına neden olmaktadır yani bunlarda hemfikiriz.
İktidarın da söyleyeceği, muhalefet olarak bizlerin de tespit
edeceği hususlar bunlardır. Millî gelire oranı da yüzde
30ların üzerindedir ekonomideki kayıt
dışılığın ve millî gelirin üçte 1ine tekabül
etmektedir.
Peki,
Sayın Maliye Bakanı da İzmir İktisat Kongresinde
kayıt dışılığı bir iktisadi terör olarak,
başlı başına bir terör olarak
tanımlamıştı fakat Hükûmetin kayıt
dışılıkla mücadele söylemlerinin vergi gelirlerine
yansıması nedir, ona bakmamız gerekir ve bu anlayışın
kayıt dışılıkla mücadele söylemlerinin vergi gelirleri
açısından yansımasını dolaylı ve doğrudan
vergilerde ancak görebiliriz. Bu verilerde de maalesef geriye gidiş söz
konusudur.
2002
yılı sonunda, Türkiyede 59,6 milyar Türk lirası vergi
toplanmıştır. Bunun 19,3 milyarı gelir üzerinden, gelir ve
kurumlar vergisi yani doğrudan vergi alınmıştır.
Doğrudan vergilerin vergi gelirleri içerisindeki payı da
yaklaşık yüzde 33tür. Bu oran, 2013 Ekim itibarıyla yüzde
27,5e düşmüştür, on aylık rakam. Gelir vergisinin toplam vergi
gelirleri içindeki payı büyük düşüş göstermiştir. Bu
tabloda, kayıt dışılıkla mücadele söylemleri maalesef
pek bir anlam ifade etmemektedir. Hükûmet başlı başına
terör olarak tanımladığı olguyla başa çıkamamakta
ve âdeta onu beslemektedir.
Diğer
görüşlerimizi de bundan sonraki konuşmalarımızda ifade
etmek üzere hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Akçay.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Aytun Çıray. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Çıray.
CHP
GRUBU ADINA AYTUN ÇIRAY (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şu anda, Adalet ve Kalkınma Partisinin hiç
gelmeyeceği zamanların geldiğini görüyoruz. Burada kendilerini çok uyarmıştık tarihin en büyük
hesap soruluşuna muhatap olacaksınız diye fakat o sırada,
ne yazık ki, bizim bu iyi niyetli eleştirilerimizi ciddiye
almadılar. Nihayet, keser dönüyor sap dönüyor. Bugün, eğer gerçekten
millî iradeye inanıyor olsalardı, bu Parlamento Hükûmetin harcamalarını
denetleyebilseydi ve denetleme yetkisi engellenmemiş olsaydı bugün
bütün bu yaşanan olaylar yaşanmamış olacaktı.
İşte, demokrasinin fazileti buradaydı, demokrasiyi
anlayamadıkları yer burası oldu.
Bugünlerde
baskınlarla
Ben doğrusu, bu akşam, buraya Sayın
Bakanı beklemiyordum yemekten
sonra, bu Hükûmetin istifa etmiş olması gerektiğini
düşünüyordum. Bakanlar Kurulunun büyük çoğunluğunun
çocuklarının büyük iddialarla tutuklandığı ve bakanlar
hakkında arka arkaya iddiaların ortaya atıldığı
süreçte, doğrusu, bu Hükûmete yakışacak en demokratik tavır
istifa etmek olmalıydı. Hükûmet ve onun yetkilileri bu olan biteni
Cemaatle aramızda kavga var. diyerek onlara yüklemeye kalkarak
küçültemez çünkü hadisenin mahiyeti sabittir. Tarihin en büyük yolsuzluk
operasyonu başlamıştır. Dolayısıyla, Sayın
Başbakan ve Adalet ve Kalkınma Partisinin temsilcileri Türk milletine
doyurucu açıklamalar yapmak zorundadırlar. Aksi hâlde, işte,
bütün bu yanlış süreçlerin sonucu, sadece Bakanların
yargılanmasına değil onların evlatlarına kadar
uzanır, böyle büyük bir
yanlıştır bu.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Başbakanın hangi imkânlardan
geldiğini biliyoruz. Hiç şüphesiz, hepimiz sıradan
insanlarız ama Sayın Başbakanın tavırları ne
yazık ki hiç böyle değildi. Bugün, yolsuzluk iddiaları
hakkında ne diyor diye baktım, Sayın Başbakan Allah bes,
baki heves. demiş yani Bize Allah yeter. diyor. Şüphesiz böyle ama
davranış biçimi böyle değil, davranış biçimine
baktığında bizimkiler Servet bes, baki heves. diyorlar. Onun
için söylüyorum, normal demokrasilerde bu Hükûmetin istifa etmiş
olması gerekirdi.
Değerli
arkadaşlar, eğer Türk milletinin geleceğini ipotek altına
alan bir kibir olmasaydı Sayın Başbakanın kibri bizim
sorunumuz olmazdı ama Türkiyeyi getirdiği noktayı her anlamda
görüyoruz. Nitekim, bu iktidarın on iki yılı geride kaldı
ve sonunda bu iktidarın gidiş yolu açıldı, tüm iktidarlar
gibi ömrünü doldurdu. Bu gidiş hızlanacak çünkü gerçeklerin üstündeki
örtünün kalktığını hep beraber izliyoruz. Türk milleti, kamu
kaynaklarının son derece sofistike yöntemlerle yandaşlara
nasıl peşkeş çekildiğini bugün dehşetle izliyor.
Değerli
arkadaşlar, Türkiye'de bütün bu süreçleri örtbas edebilmek için, hukuku ve
Anayasayı tek parti devletinin emrine vermek için, bir postmodern
referandum da yapıldı. O referandumda Başbakanın keyfîlikleri
anayasal teminat altına alındı, böylece dünya tarihinin en
karanlık sayfalarından birini oluşturacak ve kahramanlarla
katillerin değiş tokuş edilmesinin yolunu açacak hukuksuzluk
süreci başladı. Şimdi, bazıları bunu evetlerin
doğruluğuna delil olarak göstermek istiyorlar ama bu, bizim
aklımıza, zekâmıza, vicdanımıza hakarettir.
Değerli
arkadaşlar, değerli milletvekilleri; bilgelik arayacaksak eğer,
başka bir yere, yakın tarihimizin en soylu eylemine, Taksimde
yükselen büyük, medeni direnişe bakmamız gerekir. Buna Büyük, medeni
direniş diyorum. Bu asil direniş, bir diktatörlük özentisinin Türk
milletinin üzerine kâbus gibi çöken özlemlerinin tükenişidir. Bu asil
direniş, milletimizin totaliter bir anlayışı sifonu çekerek
tarihin çukuruna gönderdiği zamanların dilimidir.
Yüce
Meclisin üyeleri, Sayın Başbakana göre demokrasi gelip geçici bir
tramvaydan başka bir şey değildir, dolayısıyla Türk
milletine de bu millet demeye başladılar. Bana sorarsanız Türk
milletine bu millet demekle isabet ediyorlar çünkü Türk milleti, gelecekte,
kendisine bu millet diyen siyasetçilere şükran duyacak, Bunlar benden
değil, bu millet dedikleri tuhaf milletin mensupları. diyecek. Çünkü
Türk milleti bu milletine karşıdır çünkü Türk milleti, radikal
İslamist barbarlıklara ve ırkçı fantezilere karşı
çıkanların milletidir.
Değerli
arkadaşlar, geride kalan on iki yılda çok karanlık birikti. Bu
karanlığın kendine özgü bir kokusu var. Koku o kadar yoğun
ve zehirleyici ki bir zamanlar toz kondurulmayan Baransunun bavullarından
birinin kapağı aralandığında bile Türk milleti
boğulacak gibi oluyor. Şimdi, korkuyla bazı
sırlarınızın kozmik odaların karanlıklarında
kalmasını hayal edebilirsiniz ama geçmişte siz nasıl
başkalarının kozmik odalarına girdiyseniz şimdi
başkaları da sizin kozmik odalarınıza girecek.
Değerli
milletvekilleri, şişirme başarı hikayelerinin sonuna
gelindi. Mesela, Sayın Başbakanın kişi başına
millî gelirin on yılda 3 kat arttığı palavrası ortaya
çıktı. Gerçek artış on yılda yüzde 45. Millî gelir
artışı da seksen yılın ortalaması olan yüzde 5
civarında. Bu iktidarın bizi dünyanın 17nci büyük ekonomisi
yaptığı hikayesi de boş bir hikâye çünkü Türkiye, zaten çok
uzun yıllardır dünya ekonomisinde 17nci, 16ncı sırada yer
alıyor.
Meclisin
değerli üyeleri, tekrar Geziye dönmek istiyorum. Gezi, Türkiyenin ikinci
9 Eylülüdür, İzmirin temsil ettiği değerlerin İstanbulun
kalbinde bütün Türk milleti ve Türkiye için yankılanmasıdır.
(CHP sıralarından alkışlar) Birey vatandaşların
kendileriyle ilgili her karara katılma arzularının etkili bir
yansımasıdır. Biat kültürüne karşı modern anlamda ilk
yığınsal sosyokültürel karşı
çıkıştır. Ufkumuzda bireyin merkeze
alındığı yeni bir kültürel doğuşun habercisidir.
Türk milletinin asla bu milleti olmaya razı olmayacağının
işaretidir. Postmodern diktatörlük rejiminin bu topraklarda asla
tutmayacağının göstergesidir. Siyasetin karşılamak
zorunda olduğu büyük bir değişim talebinin işaretçisidir.
Özetle, Gezi, özgürlükçülerin TOMAcılara karşı zaferidir.
Şimdi,
dileğim ve duam, Taksim Gezi direnişin ruhuna uygun bir siyasete
katkıda bulunmaktır.
Değerli
arkadaşlar, Türk milletinin Adalet ve Kalkınma Partisinin gerçek
siyasi anlayışını fark etmekte gecikmesinin çeşitli
nedenleri vardır. Birincisi: Hepimizin zaafları vardır, bu
işte çok büyük usta olan Sayın Başbakan
ustalığını şahikasına vurdurarak bu zaaflardan
yararlanmasını çok iyi bildi. Mesela, Şeyh uçmaz, mürit
uçurur. sözünün manasını da çok iyi kavramıştı,
gereğini de elhak yerine getirdi. Yani uçurulmak için uçurtması
gerekiyordu, birilerine uçurttu. Bu işin havuç kısmıydı,
bir de sopa kısmı var. Sopanın tam etkili olabilmesi için güçler
birliği rejimi gerekiyordu. Bu da postmodern bir referandumla Yetmez ama
evet. diyenlerin suç ortaklığı sayesinde 12 Eylül 2010
referandumuyla sağlandı. O referandum, biraz önce ifade ettiğim
gibi, keyfîliklerin anayasal teminat altına alınmasıydı.
Değerli
arkadaşlar, biz, Türkiyede bu tür olayların hiç olmamasını
temenni eden bir siyasi partiyiz, Türkiyenin enerjisinin bu tür olaylarla hiç
kaybedilmemesi gerektiğini temenni eden, isteyen ve bunu icraata geçirecek
bir siyasi partiyiz. Biz rakibimizi bu şartlarla yenmek istemezdik ama
uyarmıştık bu kürsüden, tutanaklara bakarsanız birçok
konuşmamızda bunu göreceksiniz. Bugün ben daha büyük umutlar için bu
heyecanla yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum değerli
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çıray.
Şahsı
adına Ankara Milletvekili Tülay Selamoğlu
Buyurunuz
Sayın Selamoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
TÜLAY
SELAMOĞLU (Ankara) Değerli Başkan, değerli
milletvekilleri; heyetinizi saygıyla selamlıyorum. 2014 Yılı
Mali Bütçe Kanunu Tasarısının 3üncü maddesinde
şahsım adına konuşmak üzere söz almış
bulunuyorum.
Unutanlara
ve 25 yaşına kadar olan evlatlarımıza anlatıyorum. AK
PARTİden önce, ülkemize gelen turistlerin alay ettiği çok
sıfırlı paramız vardı, 6 sıfırını
attık. Bizden önceki koalisyon hükûmeti 1 milyar dolar bulabilmek için
IMFin günlerce kapısında beklemişti, bugün 5 milyar dolar borcu
IMFe biz veriyoruz.
FARUK
BAL (Konya) Irak politikasını 1 milyar dolara satan sizin
Hükûmetiniz.
TÜLAY
SELAMOĞLU (Devamla) AK PARTİden önce aileler
çocuklarının okul kitaplarını bulmak ve almak için
kuyruklarda bekler, kitapçıları gezerdi; bugün kitaplar
sıraların üzerinde. AK PARTİden önce parasızlıktan
çocuklarını okutamayan aileler vardı, on bir yılda 2 milyon
çocuğumuzun annesine yaklaşık 2,8 milyar lira ödeme
gerçekleştirdik. Meslek liselerindeki katsayısı
uygulamasını kaldırdık.
AK
PARTİden önce hastanelerde hastalar rehin kalıyor, ilaç
bulamıyordu. Hastaneleri tek çatı altında birleştirdik,
doğumların hastanelerde ücretsiz yapılmasını
sağladık, 18 yaşına kadar tüm çocuklarımızı
sağlık sigortası kapsamına aldık. AK PARTİden
önce tedavi için Ankaraya, İstanbula gelen hastalarımız
vardı artık hastalarımız kendi illerinde, kendi hastanelerinde
tedavi oluyor.
Sayın
milletvekilleri, iktidara geldiğimiz günden itibaren 16.744 kilometre
bölünmüş yolu ülkemize kazandırdık, 81 ili birbirine
bağladık. On altı yılda yüzde 40ı yapılan
Karadeniz Sahil Yolunun yüzde 60ını altı yılda tamamladık.
16 hükûmet 6 bakan eskiten Bolu Tünelini, en son soğuk hava deposu
yapmaya karar vermişlerdi, biz tamamladık. Türkiyeyi hızlı
ve hızlandırılmış trenle biz
tanıştırdık. İllerimize bir saatlik mesafede
havaalanları yaptık. Ecdadımızın yüz elli
yıllık hayali Marmarayı biz yaptık.
Sayın
milletvekilleri, çocuklara, engellilere, kadınlara pozitif
ayrımcılık getiren Anayasa değişikliğini biz
gerçekleştirdik. 5378 sayılı Engelliler Kanununu ve
uygulamasına yönelik 15 yönetmeliği çıkardık. Bakıma
muhtaç tüm engellileri bakım hizmeti kapsamına aldık. Erken
emeklilik, bakım ücreti, eğitim ve taşıma desteğini AK
PARTİ olarak biz gerçekleştirdik.
AK
PARTİden önce yangın söndürme helikopterleri İsrail ve
Yunanistandan kiralanırdı, bugün başka ülkelere biz gönderiyoruz.
AK PARTİyle Altay tankımız, ATAK helikopterimiz,
İnsansız Hava Aracı ANKA Projemiz, MİLGEM savaş
gemilerimiz ortaya çıktı. AWACS uçaklarımız birkaç ay
içerisinde hizmete alınacak. Askerlerimizin eline cumhuriyet tarihinde ilk
defa millî bir piyade tüfeği verdik. Uydu, yeni nesil roket ve füze
teknolojilerine büyük yatırım yaptık, bunları kendi
teknolojimizle üretir hâle geldik.
Sayın
milletvekilleri, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı
Şiddetin Önlenmesi Kanununu biz çıkardık. KÖYDES ve BELDES
programlarıyla Türkiyenin alt yapısını yaptık,
yapıyoruz.
Yirmi
bir yıl uygulanan olağanüstü hâli Hükûmet olduktan on iki gün sonra
kaldırdık. Bu ülkede askerî mahkemeler vardı, DGMleri biz
kaldırdık. Bilgi Edinme Yasasını çıkardık, insan
hakları ihlallerinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru
imkânını biz getirdik. Anayasa değişikliğine
Hayır. deyip bu değişiklikten faydalanan milletvekillerimiz
oldu.
Sayın
milletvekilleri, AK PARTİden önce dinî inançlarından dolayı,
özellikle kızlarımız, üniversitede okuyamıyor, kamu
kuruluşlarında çalışamıyor, hukuki hiçbir engel
olmadığı hâlde milletvekili olamıyorlardı. Bu ülkede
ikna odaları kurulmuştu. Her şey değişti.
Hükûmetsiniz,
yapacaksınız. diyorlar. O zaman sorarlar adama: Bizden önceki
hükûmetler neden yapmadı? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın
milletvekilleri, yeni bir Türkiye inşa ettik, Türkiyeyi daha da büyüttük;
Türkiyeyi, millî iradeyi daha da güçlendirerek büyüteceğiz.
Ya
söyleyecek sözü olmalı insanın ya da susacak edebi. diyor Hazreti
Ebubekir. Çok şükür, bizim söyleyecek sözümüz var.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Selamoğlu.
FARUK
BAL (Konya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Bal.
FARUK
BAL (Konya) Sayın hatip, konuşması esnasında, benim de
Bakan olduğum dönemdeki IMF borçlarıyla ilgili gerçek
dışı bilgi vermiştir.
Açıklamak
üzere söz almak istiyorum.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Bal.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
13.- Konya Milletvekili Faruk Balın, Ankara Milletvekili Tülay
Selamoğlunun 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 3üncü maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
FARUK
BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün,
Goebbelsin bir sözünü hatırlatarak yalanın, tekrar ede ede
doğruymuş gibi bir algı yarattığını ifade
etmiştim, bugün de aynı olayla karşı karşıya
kaldık.
Milliyetçi
Hareket Partisinin koalisyon ortağı olduğu 57nci Hükûmet
döneminde, on yılda on bir hükûmetin bıraktığı
ekonomik tortular temizlenmiştir; bankacılık ve finans
sektöründe yapılanma gerçekleştirilmiştir; hırsızlar,
uğursuzlar, tüyü bitmedik yetim hakkı yiyenler Amerikalardan,
Bulgaristanlardan kulaklarından tutularak getirilip yargıya teslim
edilmiştir.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Niye gittiniz, bekleseydiniz dönem sonunu?
FARUK
BAL (Devamla) Dolayısıyla o hükûmetin yapmış olduğu
işleri, yalan yanlış ifadelerle halka anlatmak
yanlıştır.
IMFe
borçlandınız. Evet, IMFle 22,5 milyar dolarlık stand-by
anlaşması yapılmıştır. 18inci stand-by
anlaşmasının 8,5 milyar doları bizim hükûmetimiz
zamanında kullanılmıştı, kalanını siz
kullandınız. 19uncu stand-by anlaşması ne zaman
yapılmıştır?
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Biz ödedik hepsini, hepsini biz ödedik.
Sıfır şu anda borç.
FARUK
BAL (Devamla) Kes sesini, dinle! (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Sayın
Başkan, ya süreme ekleyin ya da insicamımı bozmasın.
BAŞKAN
Devam ediniz Sayın Bal, devam
ediniz.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Oradan emir veremez Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Lütfen, sakin dinleyiniz sayın milletvekilleri.
FARUK
BAL (Devamla) Dinlemesini bil, dinlemesini!
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Benim ne yapacağıma o karar
veremez Sayın Başkan. Buna
ancak Başkanlık Divanı karar verir.
BAŞKAN
Lütfen, sakin dinleyiniz.
FARUK
BAL (Devamla) Zülfüyâre dokununca, gerçekleri duymaya başlayınca
sıçrama yerinden! Dinlemesini bil!
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Hükûmeti bırakıp kaçan sizsiniz!
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Erbakana da mı aynı şeyi
söylüyorsun sen?
FARUK
BAL (Devamla) 18inci stand-by anlaşmasını biz yaptık.
19uncusunu kim yaptı? (AK PARTİ ve MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Lütfen sakin dinleyiniz.
FARUK
BAL (Devamla) 2005 yılında IMFle stand-by anlaşması
yaparken deprem var mıydı
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Biz ödedik, biz ödedik.
FARUK
BAL (Devamla)
zelzele var mıydı, çağın afeti var
mıydı, ekonomik kriz var mıydı?
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Sıfır borcumuz, hepsi
bitti.
FARUK
BAL (Devamla) Niye gittiniz Türkiye'nin yularını IMFe teslim
ettiniz? Niye 1 milyar dolara Türkiye'nin Irak politikasını
Amerikaya sattınız? Bunları satan sizsiniz. Edepli, adaplı
ve doğruca konuşun.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Barajın altında niye kaldınız?
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bal.
Sayın
milletvekilleri, kürsüde bir milletvekilimiz konuşurken lütfen dinleyiniz,
sonra cevap vermek isterseniz söz alınız. Lütfen
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Elitaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Konuşmacı AK PARTİ iktidarı
döneminde Türkiyeyi 1 milyar dolara sattınız. diye ağır
bir ithamda bulunmuştur. İzin verirseniz söz almak istiyorum.
BAŞKAN
- Buyurunuz Sayın Elitaş.
Yeni
sataşmalara mahal vermeyiniz lütfen. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
10.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Konya Milletvekili Faruk
Balın yaptığı açıklaması sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; her ne hikmetse geçmiş iktidarla ilgili bir konu gündeme
getirildiğinde Milliyetçi Hareket Partisi milletvekili
arkadaşlarımın büyük bir alınganlık içerisinde
olduğunu görüyoruz.
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Ya, bakan idi, sorumluydu.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Yani siz o iktidar içerisinde 3 partiden 1isiniz.
Biz, 3 partiden 1i olan bir şeyin, bu kadar
alınganlığın yani Yarası olan gocunur. ifadesinden
kaynaklandığını görüyoruz.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Allah, Allah, sen kimi kastettin?
FARUK
BAL (Konya) 2si ortada yok.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, siz o zaman 3
ortaklıydınız, size güvenmedi dünya, size güvenmeyince 4üncü
ortağı zorla getirdiler, size kabul ettirdiler.
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Sayın Bakan, doğrusunu anlat da
konuşmasın!
FARUK
BAL (Konya) Biz gömlek değiştirenlerden değildik, gömlek
değiştirenlerden olsaydık bize güvenirdi dünya.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Herkes hatırlıyor, başbakan
yardımcıları dahi o zaman IMFnin Türkiye masası şefinden
randevu almakta zorlanırlardı. Türkiye masası şefinin kim
olduğunu bugün bizim yaş grubumuzda veya o günkü dönemi çok iyi
hatırlayanlar ismini de çok iyi bilir, adamın zevkini de bilirler;
Galatasarayı tutardı, şiş kebap severdi, adı da
Cotarelliydi.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) Şimdi de siz kotarıyorsunuz!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Ama, şimdi IMFnin başkanını
artık bu millet hatırlamıyor. Eskiden 1 kuruş alabilmek
için IMF ve Dünya Bankası sizin iktidarınıza, sizin Hükûmetinize
-sizin diyorum, açıkça söylüyorum; hep sahipleniyorsunuz- 57nci Hükûmet
dönemindeki 3 parçalı iktidara güvenmediğinden dolayı bir
teminat istediler.
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Sayın Bakan, söylesene kim kullandı onu!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - O teminat kimdi? Sayın Kemal Dervişti.
Sayın Kemal Dervişi, 3 siyasi partinin oluşturduğu
koalisyon Hükûmeti döneminde güvensiz bulduklarından dolayı buraya
güvenilir bir kişi olarak, teminat
olarak gönderdiler.
FARUK
BAL (Konya) Sizi de iktidar yaptılar, gömlek değiştirdiler!
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) Sonra da sizi buldular!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, sizi şeye düşüren oydu o
zaman öyleyse.
Bakın,
2000 Aralık ayında 19 tane banka iflas etti.
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Ya, Sayın Bakan, söyle kim kullandı IMF
kredilerini! Söylesene, doğrusunu söyle, kim kullandı!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Sizin döneminizde oldu ve o bankalara da izinlerin
bir kısmı sizin zamanınızda verildi.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Yanlışları doğru gibi anlatmak
-az önce söylediniz ya- sizin en büyük özelliğiniz o yüzden sürekli bunu
yapıyorsunuz, yalan ve yanlış bilgileri halkın gündemine
oturtmaya çalışıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Elitaş.
FARUK
BAL (Konya) Sayın Başkan, sayın vekil
BAŞKAN
- Duyamıyorum sayın milletvekili
FARUK
BAL (Konya) -
benim konuşmamda geçen hususlara cevap vermek üzere
çıktı, yalan yanlış yeni ithamlarla o dönemin hükûmetine ve
şahsıma sataşmada bulundu.
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Bakanda bilgisi var ya!
BAŞKAN
- Sayın Bal, bunun önünü alamayız.
FARUK
BAL (Konya) - Alacağız efendim.
BAŞKAN
Çünkü şöyle bir şey: Siz söylediniz, o da cevap verdi. Bunun
ötesinde size yönelik bir şey tekrar söylemedi.
FARUK
BAL (Konya) - İlave olarak Size dünya güvenmedi. dedi. Dünyanın güvenmesini
isteyen bir iktidar değildik. Biz, milletin bize güvenmesini isteyen bir
iktidardık. AKP gibi gömlek değiştirerek yabancılar
tarafından iktidar edilmiş bir iktidar
olmadığımızı
LÜTFİ
ELVAN (Karaman) Bu da hafıza işte!
BAŞKAN
Tutanaklara geçti Sayın Bal söylediğiniz, tamam, yeterli.
FARUK
BAL (Konya) Dış güçlerin
BAŞKAN
Tamam Sayın Bal, tamam, söylediğiniz tutanaklara da geçti.
Teşekkür
ediyoruz.
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) - Millet oy verdi millet, millet oy verdi, 2
kişiden 1 kişi oy verdi!
OSMAN
AŞKIN BAK (İstanbul) Milletin oylarına saygı duyun ya!
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) - Milletin oyu ne olacak?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Çok yakında göreceğiz!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen sakin bir şekilde dinleyiniz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
1.- 2014
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/832) (S.
Sayısı: 506) (Devam)
2.- 2012
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2012
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2012 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Maliye Bakanlığı ve
İçişleri Bakanlığı Tarafından Sayıştaya
Gönderilen Genel Faaliyet Raporları ile Bu Raporlara İlişkin
Sayıştay Değerlendirmesini İçeren 2012 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2012
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi,
2012 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/798, 3/1275, 3/1277, 3/1278, 3/1279) (S.
Sayısı: 507) (Devam)
BAŞKAN
Şahsı adına Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz.
Buyurunuz
Sayın Korkmaz.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz
önce Grup Başkan Vekili Sayın Elitaş çıktı,
dünyanın bize güvenmediğini söyledi. Efendim, zaten, Büyük Orta
Doğu Projesini elinde tutan dünyanın bize güvenmemesinden biz büyük
bir onur duyuyoruz. Bunlar, size güvendiler, sizi iktidar yaptılar ve size
destek oldular.
OSMAN
AŞKIN BAK (İstanbul) Millet yaptı, millet!
RECEP
ÖZEL (Isparta ) Millet yaptı!
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Müsaade edin
Müsaade edin. Bak, sizin dinledik,
müsaade edin.
Cotarelli
ismini şimdi hatırlayanınız var mı? diyor. Kundaktaki
bebeklere bile Barzaniyi, Öcalanı ezberlettiniz. Bu sizin eseriniz.
Efendim,
şunu yaptık, bunu yaptık, bu bizim eserimiz. dedi biraz önce
gelen AKPli hatip. Evet, sizin bugün gerçekten tarihe geçmiş bir büyük
bir eseriniz daha var. Bundan önce de bazı hükûmetlerde yolsuzluğa
karışan birtakım üst düzey yöneticiler, bakanlar olurdu ama
herhâlde ilk kez kabinenin bakanlarının âdeta organize suç
şebekesi gibi suçlandığı bir dönem de sizin eseriniz
Sayın Elitaş, onu da tarih yazıyor.
Evet,
biraz önce, sabahki oturumda Sayın Maliye Bakanı geldi, dedi ki:
Efendim, uzlaşma müessesini kaldırmak istiyorsanız, yahut
işte, şeffaf bir vergi sistemi istiyorsanız ben
hazırım. Sanki buraya on bir yıllık bir Hükûmetin
Bakanı gibi değil de, seçim meydanlarında oy isteyen bir
siyasetçi edasıyla geldi.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Hazırlanmamışsınız
konuşmaya, savruluyorsunuz.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Yani, Sayın Bakan, madem bunların
doğru olduğunu düşünüyordunuz, elinizi kolunuzu tutan mı
vardı, niye yapmadınız? Ha, bakın, muhalefet de sizinle
aynı görüşte yani şeffaf bir vergi sistemi konusunda,
uzlaşma müessesesinin kaldırılması konusunda madem
aynı görüşte neden muhalefetle görüşmenizi, diyaloğunuzu -Genel
Kurulda- kırk yılda bir gelerek kurmaya çalıştınız?
İşte, muhalefet grupları orada. Onları ziyaret edip
onların da desteğini istemek çok mu zordu? Efendim, Maliye
Bakanımızın bu söylediği İşte, efendim, getirin
önerinizi, yapalım, edelim
Millete çok şey kaybettirdi. Bunun
faturasını kim ödeyecek Sayın Bakan?
Burada,
kıymetli arkadaşlar, doğruyu seslendirmek lazım. Eğer
zamana göre, mekâna göre konuşmaya kalkarsanız buna kargalar bile
güler.
Bakın,
Sayın Maliye Bakanının bir Avrupa geçmişi var yani asla bir
imada bulunmak istemiyorum, İngilterede yaşamış. Yani,
parlamenter sistemin ocağı
Parlamenter sistemlerde Sayın Bakan,
bu hükûmetin denetlenmesi görevini parlamentolarda kim yapar? Kesin hesap komisyonu
yapar. Kesin hesap komisyonu İngilterede kime teslim edilmiş?
Muhalefete teslim edilmiş. Niye bu gerçeği bugüne kadar hiç
dillendirmeniz? İç Tüzük çalışmalarında biz bunu
-Sayın Elitaş, siz de oradaydınız- defalarca dile
getirdiğimizde neden umacı görmüş gibi saçlarınız diken
diken oldu? Bakın, her tarafta yapılan doğrular, işinize
gelmediği zaman görmüyorsunuz, görmemezlikten geliyorsunuz. Ama sizin bu
metal körlüğünüz millete çok şey kaybettiriyor, bunun
hesabını kim verecek?
Burada
hesaplar yapıldı yani yaklaşık on bir yıllık AKP
iktidarında 160 milyar dolar bütçe gelirini 11le çarpın, üzerine
özelleştirme gelirlerini koyun, üzerine verilen bütçe
açıklarını koyun, aldığınız dış
borçları koyun, yaklaşık AKP Hükûmeti 2 trilyon dolar
civarında kaynak kullandı bu on bir sene içerisinde. Denetlenmeyen,
bu 2 trilyon doların hesabını vermeyen bir hükûmet olabilir mi?
Denetimden niye kaçıyorsunuz? Neden korkuyorsunuz? Yani başı
dik, alnı açık olan hükûmet, parti kendisi ister denetimi. Niye
kaçıyorsunuz? Bakın, teftiş kurullarını perişan
ettiniz. Sizin Maliye Bakanlığınızda da Türkiyenin en iyi
yetişmiş elemanları vardı, hesap uzmanları vardı,
maliye teftiş kurulu vardı. Diğer bakanlıklardaki
teftiş kurullarını iğdiş ettiniz, iç ve dış
denetim diye bir şey çıkardınız, ne deve ne kuş,
Sayıştayı perişan ettiniz, perişan ettiniz.
Arkadaşlar,
denetlenmeyen hükûmet olur mu? Olursa bu hükûmetin bulunduğu ülkenin
rejimi demokrasi olur mu? İşinize geldiği gibi konuşmaktan
vazgeçin, zaten, kıymetli arkadaşlar, bu işin sonuna doğru
gelindi, bunun hesabını vereceksiniz.
Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Korkmaz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Elitaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) İsmimden de bahsederek, sayın konuşmacı,
sataşmada bulundu. Hem İç Tüzük Komisyonundaki yaptığımız
faaliyetlerle ilgili sataşmada bulundu ve halkı da Sayıştay
raporuyla yanılttığımızı ifade etti. İzin
verirseniz iki dakikada açıklamak istiyorum.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bizim teklifimizi reddettiniz. dedim.
Yanlış mı?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Sataşmaya meydan vermeyeceğim Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Tabii buyurun, lütfen.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Bizim teklifimizi kabul mu ettin Mustafa Bey, onu mu
açıklayacaksın?
BAŞKAN
- Buyurunuz efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
11.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Isparta Milletvekili S.
Nevzat Korkmazın 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 3üncü maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında
şahsına ve Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Bal, az önce çok güzel bir şey
söyledi değerli milletvekilleri; Yalanı kırk kere söylersiniz
ki doğru olduğunu anlatabilesiniz. diye.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Öyle bir şey demedi, sen kimi dinledin ya?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, elimde 2001 yılı
Sayıştay Başkanlığının Genel Uygunluk Bildirimi
var. Bu da 2000 yılı Sayıştay
Başkanlığının Genel Uygunluk Bildirimi, bu da 2012
yılı Sayıştay Başkanlığının Genel
Uygunluk Bildirimi.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan, hatip bana mı cevap veriyor,
Sayın Bala mı cevap veriyor?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Rahatsız oldun, dur.dinle!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Yani yıllar itibarıyla baktığımızda
Sayıştay Başkanlığının
yaptığı uygunluk bildirimi aynı ama az önce ifade
ettiğim gibi, Sayın Başkanın grup başkan vekillerine
söz verirken ifade ettiğim gibi, biz 5018 sayılı Kanun
paralelinde çıkan 6085 sayılı Kanuna koyduğumuz bir hüküm
çerçevesinde Sayıştay denetim usul ve esaslarını kendisi
belirler. derken maalesef Maliye Bakanlığıyla istişare
etmeden bilanço usulüne göre denetimi esas almış. Onun da geçiş
süreci olacağından dolayı 8 Aralık 2013 tarihinde üç
yıllık bir erteleme getirmiş. Şu 2000 yılı, 2001
yılı, ondan önceki yıllar da var, hepsi aynısı.
Milletime diyorum ki
bakın, size her gün -farklı farklı- aynı şeyleri söylüyorlar Sayıştay
denetiminden kaçtı. diyorlar. Seksen sekiz yıldır denetim neyse
aynı denetim yapılıyor. Seksen sekiz yıldır bu ülkede
Sayıştay 1924 yılından bu tarafa yaptığı
kamu bütçesini, genel bütçeyi denetlerken aynı usul ve esaslar
çerçevesinde denetimini yapıyor. 2012 yılı kesin
hesabının denetimi de aynı şekilde ama bundan sonra 5018
paralelinde çıkan 6085 sayılı Kanun gereğince Maliye
Bakanlığı ve Sayıştay daha şeffaf bir denetimi
ortaya çıkarabilmek için usul ve esasları belirleyecektir. Bu bilgiyi
de milletimizin bilgilerine sunuyorum. Yani yalan söyleye söyleye, farklı
farklı ifadeleri kullanarak millete gerçek olmayan bir şeyi inandırmanız
mümkün değildir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Elitaş.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, Sayın Elitaş
Sayıştay raporlarıyla ilgili -Cumhuriyet Halk Partisi- olarak
ciddi bir iddiada bulundu: Sayıştay Türkiye Büyük Millet Meclisine
göndermesi gereken raporları göndermemiştir.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Göndermiştir. diyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Şimdi, Sayın Elitaş konuşmasında tüm
muhalefeti itham ederek Yalan söylüyorsunuz. demiştir. 69uncu maddeye
göre söz istiyorum efendim.
BAŞKAN Şimdi
söz vereceğim Sayın Hamzaçebi ama bu konuyu daha önceki oturumlarda
tartışmıştık, tekrar dönüp dönüp aynı konuyu
tartışmayalım. Size söz veriyorum, bu oturumda da, bundan sonra
bu konuyu tekrar tartışmamamızı rica ediyorum.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Efendim, sadece yerimden tespit yapacağım,
o kadar, söz istemiyorum.
BAŞKAN
Soru-cevap bölümünde yapınız lütfen.
Buyurunuz
Sayın Hamzaçebi.
12.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Elitaşın vermiş olduğu
bilgiler doğru değil. Sayıştay, öteden beri, genel uygunluk
bildirimini Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderir, göndermektedir,
gönderecektir; bunda herhangi bir değişiklik yok.
Sayıştayın göndermediği rapor, Sayın Maliye
Bakanının söylediği gibi, biz 25 milyon harcama
kaydını Sayıştaya verdik, Sayıştay bunları
denetledi veya denetleyebilir, o denetim sonucuna göre düzenlenen rapordur.
Bizim derdimiz budur.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bu mu? Bu değil mi, bu değil mi?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Hem de Sayın Elitaş bir şey
daha söylüyor, bakın
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bu değil mi? diyorum.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Bakın, genel uygunluk bildirimi
ayrı. Konuyu saptırmayın, o her sene geliyor, her sene geliyor.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Saptırmıyorum. Bu ne?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) 25 milyon harcama belgesini
Sayıştay denetledi, raporunu göndermedi. İşte Adalet
Bakanlığı raporu, 6 sayfa, son cümlesinde diyor ki: Bana, Adalet
Bakanlığı gerekli mali tablo, bilanço, bilgi ve belgeleri
vermediği için
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bilanço usulü diyor. Mali tablo ne zaman
çıktı?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
ben denetimi yapamadım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Mali tablo ne zaman çıktı?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Sayın Bakanın
açıklamasından o harcama belgelerini denetlediğini
anlıyoruz. Mali tabloyu vermemiş olabilir, o ayrı bir denetim,
o, mali tablo denetimidir, Harcama denetimi, uygunluk denetimidir; uygunluk
denetimi raporları düzenlenmek zorundadır.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Hamzaçebi, mali tablo ne zaman
çıktı?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Sayın Elitaş bir şey daha
söyledi, üçüncü bir şahıs gibi konuşuyor, diyor ki:
Sayıştay, durup dururken bilanço istedi kurumlardan. Sayın
Elitaş, çıkardığınız kanunu
hatırlamıyorsunuz. Durup dururken istemedi, bu Parlamentonun kabul
ettiği 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunuyla 6085
sayılı Sayıştay Kanunu uyarınca istedi. Keyfî olarak
istemedi.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Hamzaçebi, bu 2000 Genel Uygunluk Bildirimi
ve işte, bu da 2012 Genel Uygunluk Bildirimi.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Hukuksuz bir şey yaptınız.
Bir yönetmelikte
Sayın Maliye Bakanı, sizi de uyarıyorum. O
yönetmelikte 2013-2014-2015 yıllarını konsolide olarak
gönderirseniz suç işlemiş olursunuz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bilanço esasını kim istedi?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Lütfen
Maliye Bakanları suç işlemez.
Bu yönetmeliği Sayıştayın çıkarmış
olması sizi sorumluluktan kurtarmaz. Sizi hukuka uymaya davet ediyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Hamzaçebi.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Pardon efendim. Şu rakamların geçmesini
istiyorum kayıtlara.
BAŞKAN
Buyurun.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Geçen yıl Sayıştayın denetlemesi
gereken kurum sayısı 6 binin üzerinde, denetlediği kurum
sayısı 180 civarında. Neredeyse orada 800 denetçi olduğunu
da düşünürseniz
LÜTFİ
ELVAN (Karaman) 180 değil, 358.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
düşünürseniz 1 denetçiye 1 rapor bile
düşmüyor. O raporlar da Meclise gönderilmemiştir. Bütün bu
rakamlardan niyetin iyi mi kötü mü olduğunu Meclisin takdirine arz
ediyorum.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) Bütçe hakkını kullandırmıyorlar.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, 2000 Genel Uygunluk Bildirimi
burada, bu da 2012 Genel Uygunluk Bildirimi.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Rakamlar yanlış mı? Rakamlar
yanlış mı?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bunu okursan görürsün neleri eleştirdiğini.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Rakamlar yanlış mı?
BAŞKAN
Bu konu son derece net bir şekilde açığa kavuştu efendim,
İki oturumdur bu tartışılıyor.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Hiç mi vicdanınız yok ya, 800, 900
denetçi, her 1i bir kurumu denetlese 800 kurum yapar.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
1.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/832) (S. Sayısı: 506) (Devam)
2.- 2012 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı, 2012 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2012
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, Maliye
Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı
Tarafından Sayıştaya Gönderilen Genel Faaliyet Raporları
ile Bu Raporlara İlişkin Sayıştay Değerlendirmesini
İçeren 2012 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2012 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2012
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/798, 3/1275, 3/1277, 3/1278,
3/1279) (S. Sayısı: 507)
(Devam)
BAŞKAN
Şimdi soru-cevap bölümüne geçiyorum.
Süremiz
on dakikadır. Beş dakika, sisteme girmiş sayın
milletvekillerimize söz vereceğiz.
Sayın
Işık sisteme girmiş.
Buyurunuz
efendim.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, başka sorularım vardı ama sadece şunu söylemek
istiyorum. Bu kamuoyuna yansıyan yolsuzluk iddialarıyla ilgili sizin
görüşünüzü almak istiyorum. Yani, dürüstlüğünüze
inandığım ve gerçekten millet malını bizim kadar
korumakta hassas olduğunuza inandığım için soruyorum:
Bunları içinize sindirebiliyor musunuz? İstifa etmeyi düşünüyor
musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Işık.
Sisteme
girmiş başka sayın milletvekilimiz yok.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Tabii,
şu anda yargıya intikal etmiş, daha doğrusu erken
aşamadaki birtakım soruşturmalarla ilgili bir soru sordunuz.
Takdir edersiniz ki benim bu konuyla ilgili yorum yapmam doğru olmaz.
Çünkü henüz
ALİM
IŞIK (Kütahya) Başka bir ülkede olsaydı
Yani, siz
Amerikayı gördünüz, İngiltereyi gördünüz Yani, tarafsız,
siyasi olarak bir değerlendirme yapmanızı istemiyoruz.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Ben sadece kendimle ilgili
söyleyebilirim. Yani, gerçekten benim çevremde veya benim şahsımla
ilgili böyle bir durum çıksa ben o tercihi yapabilirim rahat bir
şekilde ama dediğim gibi, henüz bu konularda yorum yapmak için çok
erken, doğru olmaz. Yargıya intikal etmiş bir husustur, benim
yorum yapmam doğru olmaz.
MALİK
ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Teşekkür ederiz Sayın Bakan, diğer
bakanlarımız da inşallah sizin gibi düşünürler, muhatap
olan bakanlar.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Müsaade ederseniz birkaç soru
vardı, o sorularla ilgili olarak ben zamanı değerlendireyim.
Sayın
Işık, bundan önceki seansta Zafer Havaalanıyla ilgili bir soru
sormuşlardı. Ben o konuyu araştırdım. Zafer
Havaalanı 2 milyon yolcu kapasiteyle projelendirilmiş, daha sonra da
24/11/2012 tarihinde tamamlanarak hizmete girmiş. Anılan
havalimanı 21/03/2044 tarihine kadar işletme süresi çerçevesinde
ihale edilmişti. Dolayısıyla burada bir yolcu garantisi söz
konusu; dış hat yolcu garantisi 500 bin yolcuyla
sınırlıdır ve yolcu başına 10 euro taahhüt
edilmiştir, iç hat yolcu sayısı ise 350 bin kişiyle
sınırlanmıştır ve yolcu başı 2 euro olarak
taahhüt edilmiştir. Özetle bu rakamlar
Yine
başka bir soru vardı bir önceki seanstan kalma, bireysel emeklilikle
ilgili arkadaşlarımızdan birisi sormuştu.
Değerli
arkadaşlar, bugüne kadar 419.922 başvuru oldu ve bu
başvurulardan 309.412 adedin işlemi tamamlandı, yani 319.412
kişiye biz ödeme yaptık. Bugüne kadar 237 milyon 839 bin lira ödeme
yapmışız. Şimdi geriye -buradaki rakamlardan bakıyorum-
yaklaşık bir 110 bin kişi kaldı. Fakat bu 110 bin yine daha
önce de ifade ettim bu kâğıt ortamında el yordamıyla
yapılan başvuru ve belgeler. Bunların bir
kısmının belgelerinin de eksik olduğuna dair şimdi
dosyaları inceledikçe ortaya çıkıyor. Biraz zaman alabilir; bu,
Maliyenin tipik bir yaklaşımla, hani ödemeyi geciktirme diye bir
tarzı olmaz. Yani böyle bir husus söz konusu değildir. Biz
bunları bir an önce ödemek istiyoruz ama dosyaların tabii ki
tamamlanması lazım. O nedenle şu ana kadar dediğim gibi 310
bin civarında kişiye ödeme yapılmış, 110 bini
kişi civarında tabii ki başvuru dosyası duruyor.
Yine
her ne kadar daha önceki seanslarda sorulmadıysa da gündeme gelen bir
husus IMFden ne kadar kaynak kullanıldı? diye. Tabii,
ısrarlı bir şekilde benim cevap vermem istendi, öyle bir usul
yok ama ben buradan vereyim.
ALİM
IŞIK (Kütahya) O zaman sormuş olalım Sayın Bakan. IMFden
ne kadar kaynak kullanıldı? Bunun ne kadarı AKP döneminde, ne
kadarı diğer dönemlerde kullanıldı?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Teşekkür ediyorum.
Şimdi,
ben, Hazine Müsteşarlığının kamu borç bülteninden -kasım ayı, sayfa 11- okuyorum bu
rakamları: Şimdi, 2003 yılı başı itibarıyla
-bunlar dolar bazında- IMF borç stoku 24 milyar 92 milyon dolar, o sene
kullanılan miktar 1 milyar 770 milyon. Şimdi, şöyle söyleyeyim:
2003 ile 2013 artık bu ay itibarıyla diyelim, toplam bu dönemde
IMFden kullanılan kaynak miktarı 13,3 milyar dolar fakat bu dönemde
IMFye ödenen miktar 43 milyar 473 milyon dolar. Aradaki fark -burada net
kullanım, yani daha önceki dönemlerde- bu dönemde net kullanım eksi 30
milyar 174 milyon. Yani bu dönemde net olarak 30 milyar 174 milyon dolar IMFye
ödenmiş.
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Kurnazlık yapma Sayın Bakan! Kurnazlık
yapıyorsun!
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Arkadaşlar, bakın,
Hazine Müsteşarlığının sayfasından bahsediyorum,
kurnazlık yapmıyorum. Lütfen
Nezaket yani!
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Kurnazlık yapıyorsun, kurnazlık
yapıyorsun.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Ben nezaket gösterip
sorularınıza cevap veriyorum. Size hiç
yakıştıramadım şahsen.
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Orada öyle sorulmadı.
HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Kurnazlık, sizin aklınıza gelir
ancak.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Şimdi, değerli
arkadaşlar, özetle, tabii ki AK PARTİ hükûmetleri döneminde de
IMFden kaynak kullanımı söz konusudur, rakamı söyledim ama
önceki dönemden kalıp da net olarak ödenen burada yaklaşık
rakamlar itibarıyla söylüyorum, 30 milyar dolar civarında.
Dolayısıyla, Türkiye şununla gurur duymalıdır:
Artık hakikaten programı ve yani varsa sorunlarını çözme
yöntemleri, başkaları tarafından dikte edilmiyor. Ben çok
kısa bir süre de olsa IMF programının olduğu bir dönemde bakanlık
yaptım. Onlarla hatta sonradan imzalanmayan bir programın
müzakeresine de katıldım. Türkiyenin böyle bir badireyi
atlatmış olması, bundan kurtulmuş olması bence Türkiye
için çok önemli bir kazanımdır. Yani Türkiyenin bu noktada
geldiği -bence- aşama önemlidir, olaya bu çerçevede bakmakta fayda
var.
FARUK
BAL (Konya) Sayın Bakanım, Sayın Bakanım
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Son bir husus da
Sayıştay konusunda
Şimdi, değerli arkadaşlar,
Sayıştayın harcama denetimi yapması için biz dediğim
gibi bütün muhasebe kayıtlarını verdik, ilgili belgeleri de
hazır tuttuk. Sayıştay harcama denetimini
yapmıştır. Harcama denetimi sonucunda bir kamu zararı söz
konusuysa onun raporu, zaten takdir edersiniz ki Türkiye Büyük Millet Meclisi
bir mahkeme olmadığı için, ilgili daireye gidecektir.
Sayıştayda biliyorsunuz savcılar istihdam edilmektedir ve ilgili
daire, varsa kamu zararı bunun tazminini sağlayacaktır. Bizim
çıkardığımız, hep birlikte
çıkardığımız kanun da bunu öngörüyor zaten. Kanun,
Türkiye Büyük Millet Meclisini mahkeme yerine koymuyor fakat sisteme
ilişkin genel
Tabii ki bütün bu raporların uygunluğuna
ilişkin raporlar gelmesi lazım. Burada gelmeyen rapor idareler
bazında
Bakın, şunu da söyleyeyim: Mesela üniversiteler özel
bütçeli olduğu için yani mizan çıkartabildikleri için, efendim, mesela
Karayolları, kendi mülkleri, kendi borçlanmaları vesaire
yapabildikleri için mesela onlarla ilgili bu mali rapor, idare bazında
mali raporlar gitmiştir, onaylanmıştır. Genel bütçeli yani
diyelim ki Maliye Bakanlığı veya Adalet Bakanlığı,
burada sorun şu: Varlıklar, borçlanmalar, gelirler, giderler her
şeyin dengede olması lazım mizanın tutarlı olması
için. Bunu idareler bazında biz anlamlı bir şekilde üretemiyoruz
şu an itibarıyla. Sayın Hamzaçebi bu konulara çok
vâkıftır eminim, Hazine birliği ilkesini benden muhtemelen
daha iyi biliyorlardır.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Estağfurullah!
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Hayır, hayır yani bu
kadar açık ve net konuşuyorum. Siz de biliyorsunuz ki kamu
idareleri kendileri borçlanmaz, mülk edinmezler. Böyle bir durumda bu
mizanların da anlamlı olmayacağını siz de biliyorsunuz
ama bakın, ben yine söylüyorum: Eğer bu çalışma sonucunda
İlle de kamu mizan üretecek. denilirse biz oturacağız, kamunun
sistemini Sayıştayın bu talebine göre
değiştireceğiz; yok, eğer dünyanın birçok ülkesinde
olduğu gibi, ben harcama denetimini yapayım, diğer uygunluk
denetimlerini yapayım ama idareler bazında Hazine birliği
ilkesi nedeniyle mizan üretilemez, bu nedenle yapılmasın. diye bir
karar çıkarsa da ona da saygı gösteririz. Yani işin özü bu.
Harcama denetimi yapılmıştır.
Bu raporlar hangi çerçevede buraya gelir? Tabii
ki -siz de biliyorsunuz- kanunla belirlenen bir husustur.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Evet.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) O raporlar kapsamlı mı gelecek, dar mı gelecek, hangi
çerçevede gelecek, tabii ki yüce Meclisin takdirinde olan bir konudur,
Sayıştayla ilişkili bir konudur. Bu konuda, bizim Maliye
Bakanlığı olarak hiçbir şekilde müdahalemiz
olmamıştır, olmayacaktır. Ben denetimden yanayım,
geniş kapsamlı denetimden yanayım. Bu konuda en ufak bir
tereddüt olmasın.
BAŞKAN Süremiz doldu Sayın Bakan,
teşekkür ederiz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, efendim, tutanaklara geçmesi için bir şeyi ilave
etmek istiyorum.
Sayın Maliye Bakanına çok
teşekkür ediyorum açıklamaları için. Sayıştayın
harcama denetimine ilişkin raporlar Türkiye Büyük Millet Meclisine
gelmemiştir. Asıl tartıştığımız konu
budur. Diğer konu, yani genel bütçeye dâhil dairelerin her biri için mali
tablo çıkarılması, mizan çıkarılması, bilanço
çıkarılması 6085 sayılı Yasa görüşmeleri
sırasında Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmüştür.
MEHMET METİNER (Adıyaman)
Haftalardır aynı şeyleri konuşuyoruz ya! Yeter ya! Aynı kelimeler, aynı cümleler.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Bizim tarafımızdan gündeme getirilmiştir. Bunu genel bütçeye dâhil
kurumlar için sadece Maliye Bakanlığı mı
çıkaracaktır, her bir kurum mu çıkaracaktır? İktidar
partisi ve Sayıştay temsilcileri bunu her bir kurumun
çıkaracağını söylemiştir.
MEHMET METİNER (Adıyaman)
Sayın Başkan, kaç günden beri aynı kelimeler, aynı
cümleler.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Bakın, bizim o zaman yaptığımız uyarı bugün
burada sonucunu göstermiş oluyor. Maalesef, devlet sistemini, devlet
teşkilatını, devlet muhasebe sistemini bilmeyen bir
anlayış, mali tabloların nasıl üretileceğini de
bilmediği için Sayıştayla Maliye Bakanlığı
arasında mali tablo problemi olmuştur ama ana problem,
tartıştığımız konu, devletin
harcamalarının denetimi sonucunda düzenlenen
raporların Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmeyişidir. Bunun hiçbir
mazereti yoktur.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Hamzaçebi.
FARUK
BAL (Konya) Sayın Başkan, bir cümleyle de ben açıklık
getirilmesini talep ediyorum.
BAŞKAN
Hangi konuya?
FARUK
BAL (Konya) O da şu: Türkiye'nin IMFle yapmış olduğu
stand-by anlaşmasıyla almış olduğu para ile
ödemiş olduğu paralara yeni bir konu daha ilave edildi Sayın
Bakanın ifadesiyle. O da 43 milyar dolarlık AKP döneminde bir ödeme
yapıldığına ilişkin. Meclis konuşmalarında
polemik konusu ve çatışma konusu olan bir durumda ikinci bir rakam
daha Sayın Bakanın ifadesiyle ortaya çıkmış oluyor.
Eğer
izin verirseniz, 57nci Hükûmet döneminde kaç para alınmıştır?
Bunun ne kadarı o dönemde kullanılmıştır? AKP
döneminde niçin 2005 yılında bir IMF- stand-by anlaşmasına
ihtiyaç duyulmuştur ve ne kadar alınmıştır? Bunlar
bilinirse Meclisteki karşılıklı tartışmalar da
ortadan kalkar.
BAŞKAN Sayın Bal, soru-cevap bölümlerimizde
bu soruları sorabilirsiniz.
Şimdi, madde üzerinde bir önere vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan "2014 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının 3 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul
"Denge
Madde 3 - (1) 1 inci maddenin (1) numaralı
fıkrasının (a) bendinde belirtilen ödenekler toplamı ile 2
nci maddenin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde yer alan
tahmini gelirler toplamı arasındaki fark, net borçlanma ile
karşılanır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA
(Kayseri) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Anayasanın bütçe görüşmelerini düzenleyen 162nci maddesinin
değişiklik
önergeleri üzerinde ayrıca görüşme yapılmaksızın
okunur ve oylanır hükmü gereğince önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
"2014
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının
6ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendiyle Maliye
Bakanına verilen;
"Genel
bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerinin
"Personel Giderleri" ile "Sosyal Güvenlik Kurumlarına
Devlet Primi Giderleri" tertiplerinde yer alan ödenekleri, Maliye
Bakanlığı bütçesinin "Personel Giderlerini
Karşılama ödeneği" ile gerektiğinde "Yedek
ödenek" tertibine; diğer ekonomik kodlara ilişkin tertiplerde
yer alan ödenekleri ise 5018 sayılı Kanunun 21inci maddesinin
üçüncü fıkrasında yer alan sınırlamalara tabi
olmaksızın Maliye Bakanlığı bütçesinin "Yedek
Ödenek" tertibine aktarma yetkisi, 5018 sayılı Kanunun 21inci
maddesindeki kamu idareleri bütçeleri arasında ödenek
aktarımının kanunla olacağı ile personel giderleri
tertiplerinden diğer tertiplere aktarma yapılamayacağına
ilişkin kurallarına açıkça aykırıdır.
Yine,
aynı şekilde, Maliye Bakanına 6ncı maddenin birinci
fıkrasının (b) bendiyle, "Genel bütçe kapsamındaki
kamu idarelerinden, hizmeti yaptıracak olan kamu idaresinin isteği
üzerine bütçesinden yıl içinde hizmeti yürütecek olan idarenin
bütçesine" üstelik "fonksiyonel sınıflandırma
ayrımına bakılmaksızın" ödenek aktarma yetkisi
verilmesi; 5018 sayılı Kanunun 21inci maddesindeki kamu idareleri
bütçeleri arasında ödenek aktarımının kanunla
olacağı kuralına aykırıdır. Kurumlar arası
ödenek aktarımının "fonksiyonel
sınıflandırma ayrımına bakılmaksızın"
verilmesi ve böylece örneğin (X) idaresinin bütçesindeki bir
yatırım harcamasının, (Y) idaresinin bütçesine tüketim
harcaması olarak aktarılabilmesi ise bütçede değişiklik
yapılması anlamına gelir ki Anayasanın 163üncü
maddesindeki "Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede
değişiklik yapmak yetkisi verilemez." kuralı
karşısında, Bakanlar Kuruluna verilmeyen bütçede
değişiklik yapma yetkisinin Maliye Bakanına verilmesi
Anayasanın 163üncü maddesine aykırıdır.
6ncı
maddenin ikinci fıkrasıyla, kamu idarelerinin kendi bütçeleri içinde
yapacakları ödenek aktarımının yüzde 20'yi aşması
hâlinde, yüzde 20'yi aşan ödenek aktarımlarını yapma
yetkisinin Maliye Bakanına verilmesi, 5018 sayılı Kanunun
21inci maddesinde, kamu idare bütçeleri içinde yapılacak ödenek
aktarımlarının kamu idareleri tarafından
yapılacağı kuralı karşısında, 21inci maddesine
ve ayrıca Maliye Bakanının aktarma yetkisinin Maliye
Bakanlığı bütçesinin "yedek ödenek" tertibiyle
sınırlı olduğuna ilişkin 23üncü maddesine
aykırıdır.
6ncı
maddenin sekizinci fıkrasındaki, "Genel bütçe kapsamındaki
kamu idareleri arasındaki kaynak transferleri ödenek aktarma suretiyle
yapılır." şeklindeki düzenleme 5018 sayılı Kanunun
21inci maddesinin birinci fıkrasındaki, "Merkezî yönetim
kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek
aktarmaları kanunla yapılır." kuralına aykırıdır.
6ncı.
maddenin dokuzuncu fıkrasının (a), (b), (c), (ç), (d), (e) ve
(f) bentlerinde, Maliye Bakanına kamu idaresi bütçelerinde yer alan
ödeneklerden harcanmayan kısımları ertesi yıl bütçelerine
devren ödenek kaydetme yetkisi verilmesi, 5018 sayılı Kanunun
"Ödeneklerin kullanılması" başlıklı 20nci
maddesinin birinci fıkrasının (f) bendindeki, "Cari
yılda kullanılmayan ödenekler yıl sonunda iptal edilir."
kuralına açıkça aykırıdır.
BAŞKAN
Önergeyi
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Yoklama talebi vardır, yerine getireceğim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Özdemir, Sayın Havutça, Sayın Öner, Sayın
Demiröz, Sayın Serter, Sayın Güler, Sayın Akova, Sayın
Dudu, Sayın Özcan, Sayın Toptaş, Sayın Işık,
Sayın Acar, Sayın Değirmendereli, Sayın Haberal, Sayın
Çıray, Sayın Kuşoğlu, Sayın Atıcı,
Sayın Tayan, Sayın Öğüt.
Üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
1.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/832) (S. Sayısı: 506) (Devam)
2.- 2012 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısı, 2012 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2012
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, Maliye
Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı
Tarafından Sayıştaya Gönderilen Genel Faaliyet Raporları
ile Bu Raporlara İlişkin Sayıştay Değerlendirmesini
İçeren 2012 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2012 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2012
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/798, 3/1275, 3/1277, 3/1278,
3/1279) (S. Sayısı: 507)
(Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
3üncü
madde kabul edilmiştir.
4üncü
maddeyi okutuyorum:
İKİNCİ BÖLÜM
Bütçe Düzenine ve Uygulamasına İlişkin Hükümler
Bağlı cetveller
MADDE 4- (1) Bu Kanuna bağlı
cetveller aşağıda gösterilmiştir:
a) 1 inci madde ile verilen ödeneklerin
dağılımı (A).
b) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu
idareleri tarafından ilgili mevzuata göre tahsilin devam olunacak gelirler
(B).
c) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinin gelirlerine dayanak teşkil eden temel hükümler (C).
ç) Bazı ödeneklerin kullanımına
ve harcamalara ilişkin esaslar (E).
d) 5018 sayılı Kanuna ekli (II) ve
(III) sayılı cetvellerde yer alan idare ve kurumların nakit
imkânları ile bu imkânlardan harcanması öngörülen tutarlar (F).
e) 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı
Harcırah Kanunu hükümleri uyarınca verilecek gündelik ve tazminat
tutarları (H).
f) Çeşitli kanun ve kanun hükmünde
kararnamelere göre bütçe kanununda gösterilmesi gereken parasal ve diğer
sınırlar (İ).
g) Ek ders, konferans ve fazla
çalışma ücretleri ile diğer ücret ödemelerinin tutarları
(K).
ğ) 11/8/1982 tarihli ve 2698
sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Okul
Pansiyonları Kanununun 3 üncü maddesi gereğince Milli Eğitim
Bakanlığı tarafından yönetilen okul
pansiyonlarının öğrencilerinden alınacak pansiyon ücretleri
(M).
h) 7/6/1939 tarihli ve 3634 sayılı
Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu uyarınca milli müdafaa mükellefiyeti
yoluyla alınacak hayvanların alım değerleri (O).
ı) 3634 sayılı Kanun
uyarınca milli müdafaa mükellefiyeti yoluyla alınacak motorlu
taşıtların ortalama alım değerleri ile günlük kira
bedelleri (P).
i) 5018 sayılı Kanuna ekli (I), (II)
ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerinin yıl
içinde edinebilecekleri taşıtların cinsi, adedi, hangi hizmette
kullanılacağı ve kaynağı ile 5/1/1961 tarihli ve 237
sayılı Taşıt Kanununa tabi kurumların yıl içinde
satın alacakları taşıtların azami satın alma
bedelleri (T).
j) Kanunlar ve kararnamelerle
bağlanmış vatani hizmet aylıkları (V).
BAŞKAN
4üncü madde üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan.
Buyurunuz
Sayın Aydoğan. (BDP sıralarından alkışlar)
(Hatip
tarafından hatip kürsüsüne fotoğraf asıldı)
BDP
GRUBU ADINA NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün buradan, hâlen Mardin Cezaevinde tutuklu
bulunan Mardin Milletvekilimiz Sayın Gülser Yıldırım
adına söz almış
bulunuyorum. Kendisinin Meclise gönderdiği, kaleme aldığı
bir yazıyı sizlerle paylaşacağım. Bu vesileyle hem
kendisini buradan selamlamak istiyorum hem de sizleri selamlıyorum ve
yine, bugün Diyarbakır 5 ve 6 no.lu mahkemelerinin aldığı
bir kararla, hukuk dışı bir kararla aramızda olmayan Urfa
Milletvekilimiz Sayın İbrahim Ayhanı, Van Milletvekilimiz
Sayın Kemal Aktaşı, Şırnak milletvekillerimiz
Sayın Faysal Sarıyıldızı ve Sayın Selma
Irmakı da selamlamak istiyorum. Ve elbette ki atlamayacağım
-Amedde- Diyarbakırda 85 bin kişinin oyunu alarak seçilen sevgili
arkadaşımız, değerli yoldaşımız,
ağabeyimiz Sayın Hatip Dicleyi de buradan grubumuz adına
selamlamak istiyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
Ben,
BDP Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım. Öncelikle sizleri
saygıyla selamlıyor, çalışmalarınızda
başarılar diliyorum.
Sizler
gibi halkın iradesiyle seçilmiş bir milletvekili olarak şu an
sizlerle aynı mekân ve atmosferde bu duygu ve düşüncelerimi yüz yüze
paylaşmam gerekirken, maalesef diğer tutuklu vekil arkadaşlar
gibi sizlere duvarların ardından ulaşmaya
çalışıyorum. Bu satırları kaleme alırken 2014
yılına dair, daha demokratik bir Türkiye umuduma dair dilek ve
temennilerimle başlamak isterdim. Ancak bu mektubu kaleme
aldığım ilk günlerde Geverde yaşanan provokasyonda
Reşit İşbilir, Veysel İşbilir ve Bemal Tokçunun polis
kurşunlarıyla katledilmesi umutlarımı bir kez daha
ertelememe sebep oldu. Bu ülke tarihinin en büyük utançlarından biri olan
Roboski katliamının yıl dönümünde, daha bu katliamın
failleri bulunmamış ve yargılanmamışken başka bir
katliamın yaşanması, dile getirmek istediğim onlarca konuyu
yeniden ertelememe sebep olmuştur.
Bugün
yargı adı altında bizlere reva görülen rehin tutma
politikası geçmişten günümüze nasıl ki halkımızın
ve insanlığın vicdanında mahkûm olmuşsa bugün de
yarın da mahkûm olmaya devam edecektir. Adalet ve yargı adı
altında partimizin seçilmiş milletvekilleri, belediye başkanları,
belediye meclis üyeleri, parti yöneticilerinin rehin alınması
tarihten gelen antidemokratik bir zihniyetin devamıdır.
Sayın
milletvekilleri, acaba dünyada demokrasiyle yönetildiğini iddia eden hangi
ülkede bu denli seçilmiş milletvekili, siyasetçi, gazeteci, avukat, çocuk,
anne, kadın ve genç cezaevlerine doldurulmuştur? Yine, hangi ülkede
toplumun en doğal ve en demokratik hakkı olan toplantı ve
gösteri yürüyüşlerine bu kadar zalimane bir yönelim olmuştur?
Yargının korumasına alınan güvenlik güçleri birçok toplumsal
gösteride bilerek ya da hedef alarak gencecik insanlar katletme yoluyla
halklara gözdağı vermektedir. Geverde katledilen 3 Kürt genci bu
yönelimin ve sindirme politikasının bir devamıdır. Daha
önceki tüm olaylarda olduğu gibi, yine polisler ve yine halkın yitip giden
evlatları; yani bu halkın onurlu evlatları, bütün bu
yaşanan acılara karşı sessiz sedasız uyuklayan bir
adalet sistemi!
Bu
halkın bir vekili olarak halklara yaşatılan bütün bu haksız
ve hukuksuz uygulamaları, acıları derinden hissediyor ve
paylaşıyorum. Yine, halklara bu acıları yaşatan ve böylesi
insanlık dışı uygulamaları reva gören zihniyet ve onun
devamcılarının tarihin karanlık sayfalarında yok
olacağına dair olan inancımı her zaman koruyorum.
Katledilen,
yaralanan, cezaevlerine atılan çocuklarımızı, gençlerimizi,
topluma iktidar eli ve zihniyetiyle yaşatılan acıları,
katledilen kadınları ve her gün yüreği milyon kere parçalanan
anaların durumunu dile getirmeye bu satırlar asla yetmeyecektir.
Bunların başında, hâlen faillerinin bulunup yargı önüne
çıkarılmadığı, faili malum Roboski katliamı
geliyor. Yine, Gezi Parkı direnişinde katledilen gençlerimiz geliyor.
Sayın
vekiller ve beni duyan tüm vicdan sahibi insanlar, tarih bize bir kez daha
gösterdi ki bir halk inkâr, imha ve asimilasyonlarla yok edilemez. Bir
halkın en meşru hakkı, kendi rengi ve hakikatiyle yaşama
hakkıdır. Kendi kimliği ve ana diliyle özgürce
yaşaması ve insan olmaktan kaynaklı tüm hakları, sadece
insan kimliği taşıyor olmasındandır. Aynı oranda
tüm inanç grupları da bu haktan yararlanmalıdır.
Maalesef,
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri egemen bütün siyasal iktidarlar ve
anlayışlar tek millet, tek devlet, tek bayrak ve tek dil
mantığı üzerinden yürütülmüştür. Doksan yıllık
tarihe baktığımızda, yaşanan bütün katliamların,
sürgünlerin, soykırımların, asimilasyon ve göç
politikalarının kökeninde bu şoven, eril ve tekçi zihniyet
yatar. Tarihten dersler çıkarmak yerine, bu zihniyet hâlen kendini yeniden
üretmek ve devam ettirmek istemektedir. 21inci yüzyılda olup kendi
yanlışında bu denli ısrar etmek, durumu daha vahim hâle
getirmektedir. Son otuz yıllık savaşın
yarattığı çatışma ortamında işlenen büyük
insanlık suçları, muhaliflere ve Kürtlere uygulanan şiddet, bu
ülkede halkların haklı ve meşru taleplerini geriletmemiş,
tam tersine, gittikçe büyüyen bir özgürlük ve eşitlik talebini
yükseltmiştir. Bu gerçeklik bütün dünya halklarının tarihinde de
geçerli bir durumdur. Bütün yaşanmışlıklar toplamında,
günümüze kadar Kürt özgürlük hareketinin ve Sayın Abdullah Öcalanın
pek çok kez diyalog ve demokratik çözüm girişimleri olmuştur ama
bütün bu çabalar bir sonuca ulaştırılamamış ve
aynı acılar yaşanmaya devam etmiştir. Yine, tüm Türkiyenin
ve dünyanın görüp tanık olduğu 2013 Nevrozunda yine çözüm
süreci ve iradesi halklara sunulmuştur. Bu tarihî
çatışmasızlık fırsatı, beraberinde Hükûmetin ve
Türkiye halkının temsilcileri olarak bizlere tarihî bir sorumluluk
yüklemiştir.
Yine bu çözüm süreciyle birlikte, AKP Hükûmeti
tarafından dillendirilen demokratikleşme paketleri söylemi, bu
halklarda bir beklenti ve umut yaratmıştır. Ancak, bu umudu ve
beklentiyi karşılayacak, çözüm sürecini bir üst aşamaya
taşıyacak, tıkanmayı önleyecek bir adım ve irade henüz
ortaya konulmamıştır. Bunun en bariz örneği, Rojavada
yürütülen politika ve din adı altında örgütlenen çetelere sunulan
sınırsız imkân ve destekte kendini göstermektedir.
Tüm bu politikalarla mı binlerce yıllık
tarihî geçmişi olan ve beraber yaşamış halklar olarak,
birlikteliğimizi geleceğe taşıyacağız?
Köle-efendi ilişkisinde ne dostluk ne de kardeşlik gelişmez ama
temelinde özgürlük, eşitlik ve demokrasi ilkesi olan her birliktelik
beraberinde en güçlü sevgi ve saygıyı geliştirir. Oysa, şu
an yapılanlar söz konusu bu duygu ve düşünceden yoksun
politikalardır. Dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinde halklar
arasında sınırlar kaldırılırken,
farklılık temelinde bir arada yaşama kültürü gelişirken
Kürdistan halkının 4 parçaya bölünmüş yüreği, bu yürek
üzerinde döşenmiş mayın tarlaları ve çekilen dikenli teller
yetmiyormuş gibi, bir de yeni duvarlar örülmeye
çalışılmaktadır. Nusaybinde, Rojavada,
Ceylânpınarda, bugün de Roboskide halkın yaralarının
üzerine teller ve duvarlar örülüyor. Roboski katliamının yıl
dönümünde bunların yaşanması manidardır. Düşünüyorum
da, halkımız duvarların arasında, üstü açık
cezaevlerinde rehin alınmaya, teslim alınmaya
çalışılırken, bizlerin kapalı cezaevlerinde
tutulması arasında nasıl bir fark olabilir ki? Halkın
iradesi cezaevlerine kapatılırken varlığı ve
birliği de duvarlarla tutsak edilmeye çalışılıyor.
Ben tutuklu bir vekil olarak şunu söylüyorum: Bu halka
ve tercihlerine saygı duymayan bir anlayışın bizlere de
saygı duymasını beklemiyorum. Haktan, adaletten, vicdandan
kopmuş bir yargının bağımsızlığı
değil, öncelikle etiği tartışılmalıdır. AKP
iktidarına ucu dokunan ya da dokunma ihtimali olan konularda anında
kişiye özel yasalar çıkarılırken, yargının
bağımsızlığını ve nereye
bağımlı olduğunu neye göre değerlendireceğiz?
Böylesi bir yargı sistemi hangi kriterler üzerinden işletilmektedir?
Anayasa Mahkemesinin verdiği kararları bile hiçe sayan bir yargı
bağımsızlığını hangi demokratik kavramla
açıklayabilirsiniz? Bu durum, hukuk sistemini kuranların kendi
kurdukları hukuksal sistemi yok saymalarıdır.
Sayın
vekiller, bu acıların bir daha yaşanmaması, anaların
yüreğinin bir daha kanamaması için, hepimiz cesur ve kararlı bir
biçimde elimizi taşın altına koyup temelleri yanlış
atılmış olan ve güncelliğini gün geçtikçe yitiren
Türkiye'nin demokratikleşme hamleleri için mücadele etmeliyiz. Bu
koşullarda, her ne kadar tutuklu olsam bile, her şeyden önce bir kadın
ve bir anne olarak duvarların
sınırlayıcılığını aşan bir düzeyde
üzerime düşen her türlü sorumluluğa hazırım.
Bir
kez daha hepinizi saygıyla selamlıyor,
çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Gülser Yıldırım
BDP Mardin Milletvekili
Mardin Cezaevi (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Aydoğan.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkanım, bir şeyi dile
getirmek istiyorum. Şimdi, kürsüye bir resim asıldı. Kürsüye
herhangi bir şey asılmasının doğru olup
olmadığını, öncelikle, herkesin değerlendirmesi
lazım. Ayrıca, burası grev yeri değil, Meclisin içerisi.
Bunların, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, doğru
olmadığının kayıtlara geçmesini istiyorum.
Kaldırılmasını istiyorum.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Meclis Başkanı değil Sayın Başkan!
PERVİN
BULDAN (Iğdır) O sizin görüşünüz Başkan!
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Halaçoğlu. Ben gereken uyarmada bulundum
efendim.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı. (MHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Kalaycı.
MHP
GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Hazreti
Mevlânâ, ölümü vuslat yani sevgiliye, Yüce Yaradana kavuşma anı,
vefat gününü ise Şeb-i Arus yani düğün gecesi olarak
tanımlamıştır. Hazreti Mevlânâ Şeb-i Arusa 17
Aralıkta Konyada ulaşmıştır. Konyada Hazreti
Mevlânânın ölüm gününün hatırası olarak her yıl vuslat
yıl dönümü anma etkinliği ve Şeb-i Arus merasimi
düzenlenmektedir. Bugün de Konyada Şeb-i Arus merasimi
yapılmaktadır. Ancak, son yıllarda, farklı yerlerde ve
farklı tarihlerde Şeb-i Arus diye adlandırılan birçok
alternatif etkinlikler yapılmaktadır. Bunlardan İstanbulda 13
Aralıkta 2ncisi yapılan etkinlik, Kültür ve Turizm
Bakanlığının katkılarıyla düzenlenmekte ve
İstanbul Büyükşehir Belediyesi sponsorlar arasında yer
almaktadır.
Mevlânâyı
anmak ve anlamak için her zaman ve her yerde program
yapılmalıdır ancak Konya dışında alternatif
Şeb-i Arus programları, vuslat törenleri düzenlenemez. Hazreti
Mevlânâya ve Mevlânâ diyarı Konyaya saygı gösterilmelidir. Geçen
hafta sonu İstanbulda yapılan etkinliğe katılarak özel
destek veren Sayın Başbakan, bugün Konyaya acaba hangi yüzle
gelmiştir? Sayın Başbakanın ve AKP zihniyetinin amacı
nedir? Vuslat törenlerini, Şeb-i Arus merasimini İstanbula
taşımak mıdır? Buna asla müsaade etmeyiz. Sayın
Başbakan, Kültür ve Turizm Bakanı, İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı ve AKP zihniyeti şunu iyi bilsin ki, biz
Konyalılar Şeb-i Arusu size yedirtmeyiz. Şeb-i Arus
programı, UNESCO Kültür Mirası Anlaşmasında olduğu
şekilde, devlet eliyle sadece Konyada yapılmalıdır. Yedi
yüz kırk yıldır Şeb-i Arusun adresi Konyadır.
Yıllarca icra edilen vuslat yıl dönümü etkinlikleri Konyada
yapılmaktadır; tüm dünya bunu biliyor, AKP zihniyeti de böyle
bilmelidir. Konyalılar Sayın Başbakana ve AKP zihniyetine bunu
elbette öğretecektir.
Ayrıca,
Şeb-i Arus merasimi maalesef siyasi gösterilere de sahne olabilmektedir.
Şeb-i Arus siyasi ya da ticari gayeyle anılacak bir gün
değildir.
Yine,
manevi âleme yolculuğu anlatan sema da bugün düğün ve derneklerde
hatta alkollü yerlerde bile çıkar amacıyla sergilenir hâle
gelmiş, âdeta eğlence hâline dönüştürülmüştür. Şeb-i
Arus ve semanın aslına uygun yapılmaması, siyasi ve ticari
bir kazanç kapısı olarak görülmesi, her şeyden önce Hazreti
Mevlânânın ruhunu incitmektedir. AKP Hükûmeti bu konuda yapılan
uyarılara duyarsız kalmamalı, gerekli önlemleri
almalıdır.
Bu
duygu ve düşüncelerle, büyük Türk ve İslam düşünürü Mevlânâ
Celâleddin Rûmiyi minnet, şükran ve rahmetle anıyorum. Onun insan,
tabiat ve Allah sevgisinin ve yüksek fikirlerinin insanlığı
ilelebet aydınlatmasını diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, AKP Hükûmeti şaşırmış vaziyettedir; ne
dediğini, ne yaptığını bilmez bir durumdadır.
Sayın Başbakan ve Millî Eğitim Bakanı 2014
yılında 10 bini şubatta olmak üzere 50 bin öğretmen
atanacağını açıklamıştır. Hâlbuki, AKP
Hükûmeti tarafından hazırlanan 2014 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısının şu an görüştüğümüz 4üncü maddesinde
4 bini öğretim üyesi, 36 bini de diğer tüm memurlara ait olmak üzere
en fazla 40 bin memur atanması öngörülmektedir. Şimdi, Sayın
Başbakanın sözüne mi inanacağız yoksa bütçe kanununa
mı inanacağız? Sayın Başbakanın dediği mi olacak, bu kanunun dediği
mi olacak? Sayın Başbakan ve bakanların sözleri başka,
hazırladıkları bütçe tasarısı başka şey
diyor.
AKP
Hükûmeti 2014 yılında memur alımlarını 2013
yılı atamalarının yarısı kadar yapmayı
planlamaktadır. Görüşmekte olduğumuz bu maddeye bağlı
(İ) cetveline göre, kamu idarelerine bir önceki yılda çeşitli
nedenlerle ayrılan personelin yüzde 50si oranında açıktan atama
imkânı kaldırılmış ve atama sayısı
sınırı 2014 yılı için sadece 40 bin olarak
öngörülmüştür. 40 binle
sınırlanan toplam atama sayısının da 4 bini
öğretim üyesi, 36 bini diğer memurlarla ilgilidir. Sayın
Başbakan ve Millî Eğitim Bakanı ise 50 bin öğretmen
atanacağını söylüyor. Ne olacak şimdi? Böyle hesapsız
ve kitapsız bir hükûmeti bugüne kadar hiç gördünüz mü? Böyle kendi
kendiyle çelişen ve böyle kendiyle tutarsız açıklama yapan bir
hükûmetle hiç karşılaştınız mı?
Anayasamızın 162nci maddesine göre, bütçe kanunu
tasarılarının Genel Kurulda görüşülmesi esnasında
gider artırıcı ve gelirleri azaltıcı önerge
verilememektedir. Sayın Maliye Bakanına soruyorum: Sayın
Başbakan emrettikten sonra Anayasa ve kanunlar vız gelir,
çiğner, geçeriz. mi diyorsunuz, yoksa Biz her şeyi
kılıfına uydurmayı iyi biliriz. mi diyeceksiniz? Ya da
yıl içinde ek bütçe mi yapacaksınız? Bu atamaları
nasıl yapacaksınız? Eğer sayı artacaksa, Milliyetçi
Hareket Partisi olarak verdiğimiz ihtiyaç kadar öğretmen atanması
teklifini niye reddettiniz?
Evet,
kim ne derse desin şu anda ciddi bir öğretmen açığı
vardır. Millî Eğitim Bakanı da 127 bin öğretmen
açığı olduğunu açıklamıştır. Buna
karşın atama bekleyen 300 binin üzerinde öğretmen adayı
bulunmaktadır. Dolayısıyla, hem şubat ayında hem
ağustos ayında, ihtiyaç kadar her branştan öğretmen
atamaları mutlaka yapılmalıdır, ama Maliye Bakanı
Diğer birimlere hiç memur almasanız bile en fazla 36 bin
öğretmen alınabilir, fazladan öğretmen alınırsa
vergileri artırırım. diyor. Sayı 50 bine
çıktığına göre vergi zamlarına hazır olun.
Sayın
Maliye Bakanı, siz başka şey bilmez misiniz?
Artırdığınız vergiler yetmedi mi? Bu vatandaşa
ağır vergiler yüklemeyi, yaptığınız vergi zulmünü
daha nereye kadar sürdüreceksiniz? Siz Türk milletinin canına okumakla
mı görevlisiniz?
AKP
Hükûmetinin eğitim anlayışı, eğitime
bakışı çok sakat. Öğretmenleri az çalışıp
fazla maaş almakla suçlayan, hakir gören bir zihniyetten bu ülkeye
hayır gelir mi? Eğer ülkemizi yeniden ayağa kaldırmak, sözü
dinlenen ve kudretli bir konuma getirmek istiyorsak, mutlaka eğitim ve
öğretimin sorunlarını ve öğretmenlerimizin
sıkıntılarını bitirmek durumundayız.
Öğretmen sayısından tasarruf olmaz, bunun çok daha
ağır faturası çıkar.
Değerli
milletvekilleri, AKP Hükûmetinin bakanları atama sözü verip, sözlerinin
üzerine de yatmaktadır. Ziraat mühendisleri, gıda mühendisleri, su
ürünleri mühendisleri, veteriner hekimler ve teknikerler, Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanının 5.567 adet atama
yapılacağı sözünün yerine getirilmesini beklemektedir.
Sayın
Tarım Bakanı, dün, burada -2014 yılı için 6 bin
sözleşmeli pozisyon talebinde bulunuldu-, Bütçe imkânları
çerçevesinde, Maliye Bakanlığının vereceği kadro
çerçevesinde de biz 2014 yılı içinde bu
alımlarımızı sürdüreceğiz. dedi.
Sayın
Maliye Bakanı, bu talebi karşılayacak mısınız?
Yoksa Bak, vergileri artırırız. mı diyeceksiniz.
İhtiyaç olan personel alımları için vergileri artırmakla
tehdit eden AKP Hükûmetinin kendisi ise israf içinde ve saltanat sürmektedir.
AKP Hükûmeti, vatandaşa talkını vermekte kendi salkımı
yutmaktadır. İsrafın en fazla görüldüğü alanlardan birisi
kamuda taşıt kullanımıdır. Kamudaki taşıt
israfı başka ülkelere bakılınca daha net bir şekilde
görülmektedir. İngilterede 12 bin, Japonyada 10 bin, Almanyada 11 bin,
Fransada 9 bin kamuya ait taşıt bulunmaktayken Türkiyede bu rakam
90 binler düzeyindedir.
2013
yılında 7.492 taşıt alımı öngören AKP Hükûmeti,
görüşmekte olduğumuz 4üncü maddeye bağlı T Cetvelinde
kamuya 2014 yılında tam 6.298 araç alınmasını
öngörmüştür. Bu sayıya kiralık araçlar dâhil değildir. Maliye
Bakanının Komisyonda verdiği bilgilere göre, 15 Ekim 2013 tarihi
itibarıyla, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerince 12.151
araç hizmet alımı suretiyle kullanılmaktadır. 2012
yılında taşıt alımları için 683 milyon lira,
taşıt kiralamaları için 617 milyon lira ve akaryakıt için
2,9 milyar lira harcama yapılmıştır. Bu uygulamalar ve
rakamlar kamu harcamalarında tasarruf ve etkinlik iddialarını
bertaraf etmektedir. O nedenle, öncelikle kamuda israf ekonomisi bertaraf
edilmelidir.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kalaycı.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu.
Buyurunuz
Sayın Dudu. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA MEVLÜT DUDU (Hatay) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 4üncü maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisimizi ve halkımızı saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle,
bugün Ankara Gölbaşında meydana gelen helikopter kazasında
şehit olan subaylarımıza ve askerî personelimize Allahtan
rahmet, ailelerine ve tüm halkımıza
başsağlığı ve sabır diliyorum.
Ve
yine, bir hukukçu olarak, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen hâlâ
cezaevinde tutulan milletvekillerine karşı yapılan haksız
ve hukuk dışı uygulamayı kınıyorum, bir an önce
Parlamentodaki yerlerini almalarını diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, AKP Hükûmetinin on bir yıldır
hazırladığı ve uyguladığı bütçelerle, acaba,
bazı kişilere ve yandaşlarına Yürü ya kulum. denmiş
midir, denmemiş midir? Bu bütçeler kimin yararına olmuştur?
Halkın yararına olmadığı kesin. Ama bütçelerin yarar
getirdiği kesimler ve kişiler acaba yırtık ayakkabıyla
siyasete girenler olabilir mi, yandaşlar olabilir mi, mesela, 4x4 ciplere
binen yeni yetme zenginleriniz ve gemicik sahipleri olabilir mi?
İşte, bütün bunları bugün başlatılan soruşturma
sonucunda göreceğiz. Bu bütçeler kimlere yaramış, onu da
göreceğiz, AKPnin adaletini de göreceğiz.
Değerli
milletvekilleri, bir haftadan bu yana bütçe görüşmeleri devam ediyor ve bu
kürsüye gelen iktidar partisi milletvekilleri iktidarın, Hükûmetin
icraatlarını savunmaya, kendilerine övünecek hususlar üretmeye
çalışıyorlar. Şunu kabul etmek gerekir ki bu gerçekten zor
bir iş sizin açınızdan. Ben bu bir haftalık masalların
bir kısmını şöyle özetleyebilirim: Geliştik.
diyorsunuz, Büyüdük. diyorsunuz, Millî geliri artırdık.
diyorsunuz. Evet, millî gelir anlaşılmaz bir şekilde
artıyor ama halkımız da anlaşılır bir
şekilde yoksullaşıyor, zora düşüyor. TÜRK-İŞin
araştırmasına göre Ekim 2013te 4 kişilik bir ailenin
yoksulluk sınırı 3.470 lira. Peki, aylık olarak Türkiyede
kaç ailenin eline bu para geçiyor? Dolayısıyla, Türkiyede kaç aile
yoksulluk sınırının altında yaşamını
sürdürmeye çalışıyor?
Bakın,
TÜİK rakamlarına göre millî gelirin dağılımı:
Yüzde 20lik dilimlere ayrılmış millî gelirin
dağılımı açısından toplum kesimleri. İlk
yüzde 20nin aldığı pay millî gelirden 1 birimken, son yüzde
20nin yani daha fazla pay alan kesimin aldığı pay 8 birim, tam
8 katı ve bu başarınızı ve
istikrarınızı 2011de de, 2012de de sürdürmüşsünüz. Millî
gelir dağılımındaki adaletsizlik yönünden sizi gerçekten
kutluyorum.
Bu
Hükûmeti ve icraatlarını savunmak zor bir iş demiştim. Ben
bu konuda size biraz yardımcı olmak istiyorum. Bazı rakamlar
vereceğim, yine TÜİK rakamları, devletin resmî rakamları:
2002den bu yana tüketicilerin banka borcu 6,6 milyardan 321,2 milyara
çıkmış. Artış miktarı tam 49 kat. Bununla
övünebilirsiniz mesela. Tüketicilerin borcu 2003 yılında
yıllık gelirinin yüzde 5,5u iken 2012 yılında borç gelirin
yüzde 50,7sine çıkmış. Bu konuda da başarınız
görünüyor. Vatandaşın finansal borçları 23 kat artmış.
Borçlu vatandaş sayısı, bankalara borçlu vatandaş
sayısı Aralık 2002de 1 milyon 655 bin kişiyken Haziran
2013te 13 milyon 879 bin kişiye çıkmış. Buradaki
artış miktarı da 8 kat. Bununla da övünebilirsiniz. Batık
tüketici kredisi 2002de 278 milyon, 2013te 9,1 milyar TL. Artış
hızı, artış oranı 32 kat. Bu da bir övünç
kaynağı olabilir sizin açınızdan. Borcunu ödemeyen
vatandaş sayısı Aralık 2002de 847 bin kişi, Eylül 2013te 2 milyon 835 bin kişi. Borcunu
ödeyemeyen vatandaş sayısı da 1 milyon 991 bin kişi
artmış. Karşılıksız çek tutarı 2002de 2,2
milyar, 2012de 16,2 milyar. AKP karşılıksız çek
tutarını da 14,2 milyar TL artırmış, artış
hızı 7 kat. Bu da bence bir övünç kaynağı olabilir sizin
açınızdan. Protesto edilen senetler 2002de 499 bin adet, 2012de 1
milyon 75 bin. Protesto edilen senet sayısında 575 bin adetlik bir
artış var. İcra dairelerindeki dosya sayısı 2002de 8
milyon, 2012de 21 milyon 6 bin. Burada da 12 milyon 740 bin adetlik bir
artış var. İşte, on bir yıldır halk bunlarla
boğuşurken Hükûmet ve yandaşları ne durumda, bu halk bunu
da görüyor.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Bakan, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan da
sizin için övünülecek bir şey bulmuş, diyor ki Sayın Bakan:
Çinde şu an işçilik ücretleri 450 dolar civarında, bizde ise
400 dolar civarında. Ekonomi Bakanı söylüyor bunu ve bununla gurur
duyuyor. Sayın Bakan, ben sana ne diyeyim! Eskiden En ucuz iş gücü
Çinde. denirdi ama sen artık Türkiyenin bu konuda Çini geçtiğini,
Çinin rekorunu kırdığını söylüyorsun ve bununla
övünüyorsun. Söyleyecek kelime bulmak gerçekten mümkün değil.
Değerli
milletvekilleri, AKP hükûmetleri on bir yıldır kapitalizmin en
vahşi şeklini uyguluyor. Nerede sizin gelir adaletiniz?
İşçiler tersanelerde, madenlerde, fabrikalarda ölüyor. Nerede sizin
iş güvenliğiniz? Nerede sizin Allah korkunuz? Yırtık
ayakkabıyla siyasete girip en zengin başbakanlardan biri olmayı
becerebiliyorsunuz, sıra vatandaşa gelince kulaklarınız
sağır, gözleriniz kör, vicdanınız firar etmiş.
Değerli
milletvekilleri, bugün sabah saatlerinde başlatılan operasyon ve bunu
izleyen soruşturma zannımca aynen Gezi Parkı olayları gibi
bu yıl içinde yaşadığımız çok önemli bir dönüm
noktasıdır, kırılma noktasıdır.
Gezi
Parkında özgürlük, demokrasi talep eden o pırıl pırıl
gençler inançlarının peşinde koşuyorlardı; onlara
söylemediğinizi bırakmadınız, etmedik hakaret
bırakmadınız, çapulcu dediniz, terörist dediniz. Bütün
bunlar yetmedi çıktınız bir de anne babalarına bir
tavsiyede bulundunuz Çocuklarınıza sahip çıkın.
dediniz. Tekrar söylüyorum: O çocuklar,
o gençler, sadece ve sadece inançlarının peşinde
koşuyorlardı.
Peki,
bugün sabah gözaltına alınan bakan çocukları, bürokratlar, acaba
neyin peşinde koşuyorlar?
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Çocuklarına sahip çıkarlar,
çıkarlar!
MEVLÜT
DUDU (Devamla) Bunu, bunu size sormak istiyorum: Kul hakkının
peşinde koşuyor olabilirler mi mesela? (CHP sıralarından
alkışlar)
Bakın,
ben burada gerçekleri söylüyorum. Unutmadan söyleyeyim, biraz önce
verdiğim rakamlar da TÜİKin rakamları demiştim. Nasıl
Sayıştay denetimini engelliyorsanız, bence size bir tavsiye, TÜİKi de biran önce
kapatın, vatandaşın gerçekleri öğrenmesini engellerseniz,
bu sayede ve sizin masallarınıza daha kolay inanmalarını
sağlarsınız.
Yine,
bugünkü operasyonla ilgili aynen Gezi Parkı çocuklarına
söylediğinizi size iade ediyorum. Lütfen, çocuklarınıza sahip
çıkın.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın
Dudu.
Şahsı
adına, Bursa Milletvekili Mustafa Kemal Şerbetçioğlu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Şerbetçioğlu.
MUSTAFA
KEMAL ŞERBETÇİOĞLU (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısının
4üncü maddesi üzerinde şahsım adına lehte konuşmak üzere
söz almış bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
2014
yılı bütçesi partimizin hazırladığı 12nci
bütçedir. Bütçemiz 2014 yılının seçim yılı
olmasına rağmen seçim bütçesi olmaktan çok uzak; eğitime,
sağlığa, adalete, emniyete, ulaşıma ve toplumun her
kesimini gözeten sosyal harcamalara önemli payların ayrıldığı,
insan merkezli hazırlanmış, gerçekçi ve başarılı
bir bütçedir. Başarılı bütçeler başarılı
demokrasilerin ürünüdür. Demokrasinin olmadığı yerde siyasi istikrardan,
siyasi istikrarın olmadığı yerde ekonomik istikrardan,
ekonomik istikrarın olmadığı yerde kalkınma ve refah
toplumundan bahsedemezsiniz.
AK
PARTİ 2002 Kasım ayından bugüne bu şuurla millet iradesini
ipotek altına alan tüm vesayet gruplarıyla mücadele etmiş ve
sessiz devrim olarak nitelenen demokratik reformları başarıyla
hayata geçirmiştir.
ORHAN
DÜZGÜN (Tokat) Artık kimse yemiyor bunları, yemiyor!
MUSTAFA
KEMAL ŞERBETÇİOĞLU (Devamla) - En temel hak ve hürriyetlerin
kamusal alanlara hapsedildiği karanlık günlerden uzun tutukluluk
süreleri de dâhil olmak üzere Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru
hakkının sağlandığı aydınlık günlere
herkes için demokrasi, herkes için adalet düsturuyla
ulaşılmıştır. Nasıl ki güneş ziya ve
hararetinden faydalandırmada muhataplarını ırklarına,
dini inançlarına, mezheplerine ve yaşam tarzlarına göre
ayrıma tabi tutmuyorsa aynen onun gibi partimiz de toplumun tüm
katmanlarını özgürleştirmede, temel hak ve hürriyetlerini
güvence altına almakta aynı cömertliği göstermiştir.
Milletimiz demokrasinin kıymetini AK PARTİ iktidarının
reformlarıyla yaşayarak öğrenmiştir. İnsanı
yaşat ki devlet yaşasın. düsturuyla devletle millet
barıştırılırken değişim ve dönüşüme
ayak uyduramayan veya direnen bir kısım vesayetçi anlayış
mensupları maalesef millete ve Meclise güvenmediklerinden bu süreci
doğru okuyamamışlardır. Ne zaman ki toplum tüm fertleriyle
yeni Türkiyenin, demokratik Türkiyenin olmazsa olmaz olduğunu kabul eder
ve kazanımlarına sahip çıkma
kararlılığını gösterirse ancak o zaman atılan bu
dev adımlar toplumsal barışın, birlikte yaşamanın
ve büyük Türkiye hedeflerinin lokomotif gücü olacaktır.
AK
PARTİ, söyledikleriyle değil, yaptıklarıyla temel hak ve
hürriyetleri güvence altına alan, özgürlükleri önceleyip yasakları
yasaklayan bir parti olduğunu göstermiştir. Hatırlamak
gerekirse, olağanüstü hâl uygulamasının
kaldırılması, devlet güvenlik mahkemelerinin
kaldırılması, EMASYA Protokolünün kaldırılması,
Yüksek Askerî Şûra kararlarına karşı yargı yolunun
açılması, 1982 Anayasasındaki antidemokratik vesayetçi
maddelerin değiştirilmesi, Millî Güvenlik Kurulunun yapısının
değiştirilmesi, başörtüsü yasağının sona erdirilmesi, işkenceye sıfır
tolerans gösterilmesi politikası, 12 Eylül darbecilerine yargı yolunun
açılması, faili meçhul cinayetler döneminin sona erdirilmesi, mafya
ve çetelerin ülke gündeminden çıkarılması, Anayasa Mahkemesine
bireysel başvuru hakkının getirilmesi, bunların sadece cüzi
bir kısmıdır.
ORHAN
DÜZGÜN (Tokat)- Vallahi çok duygulandım konuşmandan!
MUSTAFA
KEMAL ŞERBETÇİOĞLU (Devamla) - Dünyada 3 genel seçim, 2 yerel
seçim, 2 halk oylamasını sürekli oylarını artırarak
kazanan başka bir parti yoktur. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu başarı tesadüfi değildir. Akifin
deyişiyle, Allah'a dayanan, saye sarılan, hikmete ram olan
inançlı ve samimi bir Başbakan ve vefalı yol
arkadaşlarının azim ve sebatının neticesidir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Görünen
o ki önümüzdeki süreçte de başka bir rakip olmayacaktır. Bir
kısım muhalefetin, halkın demokrasi taleplerini herkes için
demokrasi bağlamında bir kez daha gözden geçirmekten ve öz
eleştiri yapmaktan başka çaresi yoktur. Ancak bu sayede toplumsal
mutabakat ve iç barışın temin edileceğini ve geleceğe
hep beraber emin adımlarla yürüyebileceğimizi düşünüyor, bu
duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Şerbetçioğlu.
Manisa
Milletvekili Hasan Ören.
Buyurunuz
Sayın Ören. (CHP sıralarından alkışlar)
HASAN
ÖREN (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekten
haklı olduğunuz bir konu var. Her muhalefetin konuştuğunda,
çok sıkıştığınızda söylediğiniz cümle,
bu Parlamentoda görev yapan herkesin kabul ettiği bir cümle. Ne
diyorsunuz? Millet bizi seçti. Milletten büyüğü yok. Bunun ötesine,
bunun üstüne bir söz söylemek de mümkün değil. Seçilebilmek için ne
yaptık? Dosyalarımızı, gittik, partilerimize verdik,
bağımsız aday olanlar da Yüksek Seçim Kuruluna verdiler. Yüksek
Seçim Kurulunun verdiği kararla Resmî Gazetede yayınlandı ve
bizim halkın önüne çıkıp oy istemeyle ilgili yolumuz
açıldı. Buradaki bütün milletvekilleri bu yöntemle buraya geldiler.
Peki,
bugün cezaevinde olan milletvekili arkadaşlarımızı
Sizi ve
bizi halk seçtiyse onları kim seçti? Onlar için bu yüce Meclisin, bu
mabedin yapacağı bir görev yok mu? Kendinizi hiç sorumlu tutmuyor
musunuz?
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) - Ne yapalım yani, yargıya müdahale mi edelim?
HASAN
ÖREN (Devamla) - Yarın, bugünler geçtikten sonra bunun hesabını
nasıl vereceksiniz? Yargı diyorsunuz değil mi? (CHP
sıralarından alkışlar)
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) - Yargıya talimat mı verelim?
HASAN
ÖREN (Devamla) - Peki, 2002 yılında Sayın Başbakanın
önünü açar iken bu kutsal, bu güzel Mecliste sizinle biz karar vermedik mi?
Önünü açıp, Anayasayı değiştirip bugün milletvekili bile
olması mümkün olmayan Tayyip Erdoğanı bu ülkeye Başbakan
yapmadık mı? Ne zaman unuttunuz, nasıl unuttunuz? Yalnız
başınıza çıkarma imkânınız yoktu?
İSMAİL
AYDIN (Bursa) - Ne teklif getirdiniz? Ne teklif getirdiniz?
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Teklifin ne, teklifin?
HASAN
ÖREN (Devamla) Değerli arkadaşlar, teklifim, cezaevinde bugün halk
iradesiyle seçilmiş olan milletvekillerinin tümünün bu Meclise gelip görev
yapmasıdır. Bunu da yapabilecek olan bu Meclistir.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) - Hangi partiden?
HASAN
ÖREN (Devamla) - Partisi önemli değil. Sizden olunca iyi, BDPden olunca
kötü, CHPden olunca kötü mü? Böyle bir anlayış olabilir mi?
Bugün
aslında burada daha vakur, daha ağırbaşlı bir Meclis
çalışmasının geçebileceğini düşünmüştüm
çünkü gerçekten sizler için, hatta bizler için de üzücü bir gün yani
bakanlarımızın çocukları gözaltına
alınmış. Bir ailenin içerisinde en değer verdiğimiz
varlıkların gözaltına alınması ne muhalefeti ne
iktidarı mutlu eder çünkü bizdeki aile kavramı farklıdır
ama muhalefet o vakur hâliyle sabahtan bu yana bunun üzerine hiç gitmiyor. En
ağır konuşmayı Mevlüt arkadaşım yaptı ama
bakıyorum hiç etkilenmemişsiniz. Sanki bugün Türkiyede bir deprem
olmamış, sanki sizin partinin bakanlarının çocuklarının
gözaltına alınmasıyla ilgili bir hicap yaşar durumda
değilsiniz. Kırk tane günde
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Yargı
HASAN
ÖREN (Devamla) - İşinize geldi
mi yargı. Ergenekona geldi mi, KCK davalarına geldi mi, savcıya
emir vermeye geldi mi Başbakan- Bu memleketin savcıları,
hâkimleri ne iş yapıyor? diyecekler ama işinize gelmediği
zaman yargıya sığınacaksınız. Yasama, yürütme,
yargı hepsi yasamanın emrindedir.
İSMAİL
AYDIN (Bursa) - Yargının kararını bekle, daha erken.
HASAN
ÖREN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, çifte standart yok. Kırk
tane twit atmayı beceren sayın bakanlarımızın
parmakları tuşlara mı gitmiyor? Niye twit atmıyorlar bugün?
Ne oluyor? (CHP sıralarından alkışlar) Penguen dizilerini
gösteren televizyonlar, şimdi Çocuklar Duymasın dizilerini gösteriyorlar.
Böylesine bir diktatörlük yarattınız bu ülkede.
YUSUF
BAŞER (Yozgat) - Hadi be!
HASAN
ÖREN (Devamla) - Hiçbir televizyon bugün sizin bakanlarınızın
çocuklarının yaptığıyla ilgili suçlama
karşısında sağır oldular, dilsiz oldular, âmâ oldular,
görmüyorlar.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) - Üç ay sonra göreceğiz.
HASAN
ÖREN (Devamla) - Ama iğneyi kendinize batırın,
çuvaldızı başkasına. Bakın, küçücük iğne ne kadar
canınızı acıttı. Acıttı değil mi?
Acıtacaktır, yanlış yaptığınız süre
içerisinde bunun hesabını vereceksiniz.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) - Görüşürüz.
HASAN
ÖREN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, ben her zaman şunu
söylüyorum
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) - AK PARTİ seçimi ekimde yapalım dedi, kabul
etmediniz.
HASAN ÖREN (Devamla)
- Burada laf atmakla
Partin izin versin, gel buradan konuş ama partinde
öyle bir disiplin anlayışı var ki, kim ne konuşursa ya
disipline gidilir, atılır veya partiden ihraç edilir. Demokrasiyi
uygulayan bir parti değil ki. İçinize sinmemiş demokrasi.
Demokrasiyi içine sindiremeyen bir partide problem fazla olur.
İSMAİL AYDIN
(Bursa) Aynaya bak önce sen! Önce aynaya bak!
HASAN ÖREN (Devamla) Ben
bu konu üzerinde hepinize şunu tavsiye ediyorum: Demokrasi hepimiz için
geçerlidir, demokrasiyle ilgili bugün bu ülkeye
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASAN ÖREN (Devamla)
yaptıklarınızı yarın size yapacaklar. Hiç bundan
kuşkunuz ve kaygınız olmasın.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
İki ay var, iki ay sonra
bakacağız.
HASAN ÖREN (Devamla)
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
İSMAİL AYDIN
(Bursa) - Sandık geliyor
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Ören.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, konuşmacı parti grubumuza ve
milletvekillerimize sataşmada bulunurken Partinizde öyle bir disiplin var
ki konuşabilenler disipline verilir, partiden atılır, partin
izin verirse gel buradan konuş. diye partimizi itham eden bir
konuşmada bulunmuştur. İzin verirseniz iki dakikada çıkmak
istiyorum.
AHMET TOPTAŞ
(Afyonkarahisar) Tutanaklara geçti.
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Sayın Elitaş, bunları sataşmayla
kaldıramazsınız, kaldıramazsınız, olmaz.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Elitaş. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
13.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Manisa Milletvekili Hasan Örenin
2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının
4üncü maddesi üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kürsüde
nasıl konuşulacağı belli.
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Sayın bakanlar gelsin onlar cevaplasın.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Hasan Beyin buradaki konuşması İç Tüzükün
kendisine verdiği yetki çerçevesinde oldu. Ben de o sataşmadan
dolayı İç Tüzükün 69uncu maddesi çerçevesinde burada
konuşuyorum.
Şunu ifade etmeye
çalışıyorum: Bugün yapılan operasyonlarla ilgili henüz
gözaltı süreci devam ederken bu insanları, bu kişileri
suçluymuş gibi itham etmek söylemlerinizin tamamen tersine düşer.
OSMAN AYDIN (Aydın)
Gezideki gençlere de aynı işi yapmadınız mı
Sayın Elitaş? Niye rahatsız oluyorsunuz?
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Gezide destan yazdınız!
HASAN ÖREN (Manisa) Niye
rahatsız oluyorsunuz?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Bakın, Yargı bitene kadar herkes masumdur. karinesini
unutmamamız gerekir. [CHP, MHP ve BDP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar(!)]
OSMAN AYDIN (Aydın)
O, çok şükür!
HASAN ÖREN (Manisa)
Anlaştık, anlaştık!
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Ergenekon tutuklamalarında da keşke
bunları söylemiş olsaydınız.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Sayın Balbay 10 Aralık tarihinde burada bir konuşma
yaptı.
HASAN ÖREN (Manisa)
Savcılara yol gösterdiniz, savcılara!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Kendi açısından da güzel bir konuşma yaptı ama
ben şunu beklerdim
Büyük bir kısmınız ayakta
alkışladınız.
ALİ HAYDAR ÖNER
(Isparta) Günaydın, günaydın!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) 12 Eylül 2010 tarihindeki Anayasa değişikliği sürecinde
Sayın Balbay demeliydi ki: Bakın değerli milletvekilleri
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) O Ergenekon dalgalarında insanlar patır
patır tutuklanırken de aynı şeyi söyleseydiniz keşke.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla)
bakın Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli,
seçilmiş üyeleri, 12 Eylül Anayasa değişikliğiyle ilgili 26
maddelik kısımda
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Televizyonlar canlı yayın
yapıyorlardı!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
ben de
dâhil olmak üzere Cumhuriyet Halk Partisiyle oluşturulan koalisyon bu
Anayasa değişikliğiyle ilgili olumsuzluk yönünde müthiş bir
mücadele verdik. Olmasın diye gayret ettik.
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) HSYKyı anlat, HSYKyı anlat!
HASAN
ÖREN (Manisa) İşine gelmedi değil mi?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Ama gördük ki, gördük ki
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) HSYKyı anlat, HSYKyı anlat!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) 12 Eylül Anayasa değişikliğiyle
birlikte, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkını veren
Adalet ve Kalkınma Partisinin bu konuyu savunan milletvekilleriyle
birlikte
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) Beş sene içeride tuttunuz, neden söz ediyorsunuz?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) -
yüzde 58 bunu destekleyen halkıma
teşekkürlerimi borç biliyorum. demesini beklerdim.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) İçeride beş yıl
yatırdınız, onun borcunu ödeyin
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Ama
Sayın Balbay, teşekkür etmedi.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) Beş yıl fuzuli yatırdınız.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Siz de
teşekkür etmediniz. (CHP sıralarından gürültüler)
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Kim teşekkür edecek? Ayıp, ayıp!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Gelin, Anayasayı değiştirelim
diyoruz. 60 maddeyle ilgili Anayasa Uzlaşma Komisyonunun
yaptığı değerlendirmeyi gelin değiştirelim
diyorsunuz, önce evet diyorsunuz; sonra çark ediyorsunuz.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Vekiller niye içerideler?
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)- Ya, böyle olacağını bilseydin
evet demezdin zaten.
HASAN
ÖREN (Manisa) 2002de Anayasa değişikliği yaptınız,
hangi teşekkürü yaptınız Mustafa Bey!
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Elitaş.
Sayın
milletvekilleri, on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.56
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 22.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 34üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
BAŞKAN 2014
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının
görüşmelerine devam edeceğiz.
IV.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2014 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/832) (S. Sayısı:
506) (Devam)
2.- 2012 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2012 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin
Olarak Hazırlanan 2012 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Maliye Bakanlığı ve
İçişleri Bakanlığı Tarafından Sayıştaya
Gönderilen Genel Faaliyet Raporları ile Bu Raporlara İlişkin
Sayıştay Değerlendirmesini İçeren 2012 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2012
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi, 2012 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/798, 3/1275, 3/1277, 3/1278, 3/1279) (S.
Sayısı: 507) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi
4üncü madde üzerindeki soru-cevap işlemini yapmaya başlıyoruz.
Burada
süre on dakikadır.
Sayın
Kaleli
Yok.
Sayın
Halaçoğlu
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, Gümüşhanedeki altın madenleri için hangi firmalara
ruhsat verilmiştir? Bu firmaların ortaklıkları hangi
uyruktandır? Kaç adet ruhsat verilmiştir? Bu ruhsatların toplam
alanı Gümüşhanenin yüzölçümüne oranı nedir? Halk bu alanlara
girebilmekte midir? Dünya ortalamasında 1 ton topraktan 25 gram altın
çıkarken Gümüşhanede bu oran 125 gramdır. Bu firmalar kaç gram üzerinden beyanname vermektedir?
Çıkardıkları cevhere mukabil yüzde kaç vergi vermektedirler?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Halaçoğlu.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, Bakanlığınız bünyesinde çalışan bazı
personele uzun yıllardır görevde yükselme sınavı
açılmadığı, dolayısıyla bu mağduriyetin
nasıl giderileceği konusundaki düşünceleriniz nedir?
İkincisi:
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının
Bakanlığınızdan talep ettiği 6 binden fazla mühendis
ve tekniker kadrosunun serbest bırakılması konusunda
Bakanlığınız görüşü nedir?
Üçüncü
sorum: Bilindiği gibi, kamu zararı nedeniyle Danıştayca
özelleştirilmeleri iptal edilen Seydişehir Alüminyum, SEKA,
Kuşadası ve Çeşme limanları ile TÜPRAŞın yüzde
14,76lık hisselerinin satışları 6330 sayılı
Kanunla yargı kararının uygulanması yönünde Bakanlar
Kurulunun kararına bırakıldı. Ancak Bakanlar Kurulunun bu
kararını, uygulamama kararını Anayasa Mahkemesi de daha
sonra, kararı iptal ettikten sonra Başbakan ve Özelleştirme
Yüksek Kurulu üyelerine onar bin lira ceza verildi.
Bu
kargaşanın sonucu ne oldu? Şu anda söz konusu bu
özelleştirmelerle ilgili gelinen nokta nedir açıklarsanız
sevinirim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Işık.
Sayın
Demir
NURETTİN
DEMİR (Muğla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiyede
genç işsiz sayısı, TÜİKin verilerine göre yüzde 20
dolayında, yani 5 gençten 1i maalesef işsiz. Bu, önemli bir sorun
ama asıl trajik olan, mezuniyetten sonra iki sene iş bulamayan
gençlerimiz atanamadıkları için kredilerini ödeyemiyorlar. Bu
insanların iş bulması konusunda herhangi bir çalışma
yapılamadığına göre bu kredilerin geri ödenmesi konusunda
iptal edilmesi ya da yeni bir ödeme planı yapılması konusunda
bir çalışmanız var mı; onu özellikle rica ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Demir.
Sayın
Kaleli
SENA
KALELİ (Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Gezi
olaylarına katılan girişimciler mali denetimlere tabi tutuldular
ve ceza uygulamaları oldu. Buna bağlantılı olarak,
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğine yapılan
baskınlarla bağlantılı bir çapraz kontrol müdür, yoksa
ideolojik bir uygulama mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kaleli.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın
Halaçoğlunun sorusuna ilişkin elimde bir veri yok. Altın
ruhsatlarını biz vermiyoruz ancak ilgili bakanlıktan sorduktan
sonra biz bunları öğrenirsek size tabii ki iletiriz. Bildiğim
kadarıyla Başbakanlık onayından sonra Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı bu onayları veriyor, bilgiler
muhtemelen kendilerindedir.
Beyanname
konusuna gelince, belki orada firma ismi vermeden yani altın sektöründe
iş yapanların beyannamelerine ilişkin
toplulaştırılmış rakam verilebilir, vergi mahremiyeti
çerçevesinde.
Sayın
Işık, görevde yükselme sınavını açmayı
düşünüyoruz. Yani, şu anda bir hazırlık söz konusu ama
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının
talebine ilişkin şu anda bir değerlendirmede bulunamam. Sebebi
de şu: Birincisi, bu talebe ilişkin Devlet Personelden bize iletilmiş bir
görüş yok ama daha önemlisi 2014 yılı için bütçede biz belli bir
personel alımını öngördük. Bu personel alımına
ilişkin dağılım noktasında henüz bir çalışma
yapmadık. Yani genel anlamda 74 binlik bir personel alımı
öngörüldü ama bunun dağılımına ilişkin muhtemelen
şubat ayına doğru bir çalışma yapılır, o
çerçevede bir karara bağlanır.
Özelleştirmeye
ilişkin, daha doğrusu iptal karına ilişkin bir soru
vardı. Tabii ki Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gerekçesiyle
birlikte henüz yayınlanmadı, iptal edildi ama henüz
yayınlanmadı. Bakanlar Kurulu kararı iptali için
Danıştayda açılan dava süreci devam ediyor.
Dolayısıyla, bu aşamada bunu söyleyebilirim. Yalnız
şunu da ifade edeyim: Burada bu süreçler yaşanmadan önce
Özelleştirme İdaresi olarak bu varlıkların tekrar kamu
tarafından alınmasına yönelik olarak biz davalar
açmıştık yani onun da bilinmesinde fayda var, dolayısıyla
şu anda süreç böyle.
Gelelim
diğer konulara
Sayın Demirdi yanlış
hatırlamıyorsam, genç işsizlikle ilgili bir sorusu vardı.
Şimdi, öncelikle şunu söyleyeyim: Türkiyede genç işsizlik
oranı Avrupa Birliğinin epey altında ama sizin sorunuz da o
değil, sizin sorunuz bu kredi
Tabii, öğrenciler mezun olduktan iki
yıl sonra kredi geri ödemesine başlıyorlar, isteğe
bağlı olarak bir yıl da erteleyebiliyorlar. Geri ödeme süresi de
öğrenim süresi kadardır. Yani örneğin dört yıl tabii ki
öğrenim görmüşse dört yıl içerisinde geri ödenmesi lazım.
Buna ilişkin ilave bir çalışmamız var mı? Şu
anda benim bildiğim bir çalışma yok.
Gezi
olaylarıyla ilişkili vergi denetim konusu soruldu, bu konu önemli bir
konu. Keşke -yani bunu bütün samimiyetimle söylüyorum- vergi mahremiyeti
olmasa da kendi nezdinde -ben şirket veya vakıf, STK ismini
vermeyeceğim- şu veya bu nedenle denetim yapılan mükelleflerin
bunu gerek kendileri gerekse basın üzerinden ima ederek Gezi
olaylarıyla ilişkilendirmeleri bizi de çok üzüyor. Aslında bu
Gezi olaylarıyla ilişkilendirilen birçok denetim kararı ya bir
yıl önceden -denetim kararı değil hatta denetimin kendisi-
başlamış ya da çok önceden kararı verilmiş.
Bakın, bu sene Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu
Başkanlığı 70 bin vergi incelemesi yapmış olacak,
70 bin. 2011 yılında -yanlış hatırlamıyorsam- bu
16 bindi. Şimdi, belki gelecek sene 100 bine hatta elimde imkân
olsa bütün mükellefleri en az yılda 1 kez denetleyecek bir
mekanizmayı ben milletin lehine görüyorum ve bunların Gezi
olaylarıyla ilgisi de yok. Çünkü bu denetimler, belki Gezi olayları
sonrasında sonuçlanmıştır fakat denetimler genelde bir
yıl alıyor.
SENA KALELİ (Bursa) Sayın Bakan
Gezi olaylarına katıldınız mı? diye sorular
sorulmuştu.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) Hayır, hayır, yok, ben
sizin sorunuza saygı duyuyorum. Ben sadece açıklamaya
çalışıyorum.
Çünkü vergi mahremiyeti nedeniyle spesifik
konularda benim bilgi verme imkânım yok ama şunu açıkça
söylüyorum: Bugün, özellikle Gezi olaylarından sonra ortaya çıkan
birtakım denetim sonuçlarının otomatik olarak gerek denetime
tabi olanların gerekse basının Geziyle ilişkilendirmesi
bizi üzüyor çünkü bunların hemen hemen tamamının denetimi çok
önceden ya başlamış ya kararı çok önceden verilmiştir.
Örneğin, her yılın şubat ayında -yanlış
hatırlamıyorsam- bir genel anlamda denetim planı
yapılır, ondan sonra da uygulamaya konulur. Mesela, 2013
yılında başlayan denetimlerin çoğu bu mahiyettedir ama
ihbar veya savcılık talepli birtakım denetimler, tabii ki bu
planlamada öngörülmeyen denetimler kapsamındadır. Yani şunu
anlatmaya çalışıyorum: Maliye Bakanlığının
ideolojik birtakım yaklaşımlarla denetim yaptığı
algısı Türkiyenin çok zararınadır. Biz, yatırım
iklimini iyileştirmeye çalışıyoruz, Türkiyeye
yatırımı çekmeye çalışıyoruz, Türkiyedeki
yatırımcıların yatırımlarını
artırmaya çalışıyoruz çünkü yatırım olmadan,
istihdam olmadan vergi de olmaz. O nedenle, bu konularda bütün bu
hassasiyetlerimize rağmen, maalesef vergi mahremiyeti beni
sınırlıyor. Keşke olmasaydı, ben, size, teker teker
yapılan bütün bu denetimlerin ne zaman
başladığını, konunun ne olduğunu
açıklayabilseydim
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NURETTİN DEMİR (Muğla) Herkese
eşit davranın vergi konusunda.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Şimşek.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Hamzaçebi,
nedir?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, bir konuda bir katkı
vermek istiyorum. 60ıncı maddeye göre söz talebim oldu.
BAŞKAN
Buyurunuz efendim.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
14.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, vergi denetiminde zaman
zaman siyasi müdahalenin söz konusu olduğuna ve Çağdaş
Yaşamı Destekleme Derneğine kurumlar vergisi
tarhiyatının kanuni olmadığına İlişkin
açıklaması
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Çok teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın
Bakanın açıklamalarını doğru kabul etmek isterim ancak
bugün vergi denetiminde zaman zaman siyasi müdahale söz konusu olmaktadır.
Koç grubuna yönelik olarak Gezi olaylarından sonra yapılan denetimlerin
siyasi olmadığı konusunda güven veren bir açıklama
yapılmamıştır. Bunu bütün kamuoyu bilmektedir. Bu iddiam
herhangi bir bürokrat arkadaşımı veya Sayın Bakanı
itham etmeye yönelik bir iddia veya kanaat değildir. Ama belki talimat
kendilerine çok yukarıdan geldiği için, onlar bu konuda herhangi bir
şey yapma imkânı bulamamış olabilirler.
İkincisi:
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğine, cenazelere
gönderilen çelenkler nedeniyle bir iktisadi işletme oluşturduğu
gerekçesiyle yapılmış olan kurumlar vergisi tarhiyatı
kanuna aykırıdır Sayın Bakan. Bunun terkin edilmesi
gerekir.
Bunu
ben bürokratik kademelere iletmiştim ve şunu sormuştum: Acaba
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğine bu nedenle
yapılan bir tarhiyat var ise, diğer derneklere, vakıflara çelenk
gönderme faaliyeti nedeniyle iktisadi işletme oluşturduğu için
kurumlar vergisi tarhiyatı yapılmış mıdır? Bu
inceleme yapılmış mıdır? Yapılmadı ise,
bütün bu vakıflar ve dernekler için iktisadi işletme
oluşturduğu gerekçesiyle tarhiyat yapılacak mıdır? Ama
benim önerim şudur: Bu tarhiyat yanlıştır. İktisadi
işletme yoktur. Yazıktır, günahtır! Kanuna
aykırıdır.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.
IV.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2014 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/832) (S. Sayısı:
506) (Devam)
2.- 2012 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2012 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin
Olarak Hazırlanan 2012 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Maliye Bakanlığı ve
İçişleri Bakanlığı Tarafından Sayıştaya
Gönderilen Genel Faaliyet Raporları ile Bu Raporlara İlişkin
Sayıştay Değerlendirmesini İçeren 2012 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2012
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2012 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/798, 3/1275, 3/1277, 3/1278, 3/1279) (S. Sayısı: 507) (Devam)
BAŞKAN
Madde üzerinde beş önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 4üncü maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (d) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve tekli ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul
İstanbul
d)
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (II) ve (III)
sayılı cetvellerde yer alan kamu idaresi ve kurumlarının
nakit imkânları ile bu imkânlardan harcanması öngörülen tutarlar (F).
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısının
4 üncü maddesine bağlı (E) cetvelinin 16 ve 22 nci sırası
hükümlerinin aşağıda yer alan şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Mehmet Doğan
Kubat Metin
Külünk
Kayseri İstanbul İstanbul
H. Bayram Türkoğlu İlyas
Şeker İdris
Şahin
Hatay Kocaeli Çankırı
"16.
Kalkınma Bakanlığı bütçesinin 32.01.35.00-01.2.1.00-1-07.1
tertibinde yer alan ödeneği; İslam İşbirliği
Teşkilatı (İİT) Ekonomik ve Ticari İşbirliği
Daimi Komitesi (İSEDAK) üyesi ülkelere teknik ve mali destek sağlamak
amacıyla, ülkemiz ve diğer üye ülkelerin kamu kurum ve
kuruluşları ile, İİT bünyesinde ekonomik ve ticari alanda
faaliyet gösteren uluslararası kuruluşlarca teklif edilen program ve
projelerden, İSEDAK sekretaryası görevini ifa eden Kalkınma
Bakanlığı tarafından uygun görülenlere
kullandırılmak üzere Kalkınma Bankasına aktarmaya
Kalkınma Bakanı yetkilidir. Söz konusu program ve projeler
çerçevesinde oluşabilecek harcamalar, program ve projelerin yürütülmesi
esnasında Kalkınma Bankası tarafından talep edilebilecek
komisyon, transfer, döviz kuru farkı ve benzeri nitelikteki harcamalar ile
projelerin değerlendirilmesine ilişkin hizmet alımları bu
ödenekten karşılanır. Bu ödenekten yapılacak harcamalara
ilişkin usul ve esasları belirlemeye Kalkınma Bakanı
yetkilidir."
"22.
Kalkınma Bakanlığı bütçesinin 32.01.35.00-01.2.1.00-1-07.2
tertibinde yer alan ödenek; İslam İşbirliği
Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi
(İSEDAK) nezdinde sekretarya hizmetlerinin geliştirilmesi, üye
ülkeler arasında işbirliğinin artırılması ve üye
ülkelerde beşeri ve kurumsal kapasitenin iyileştirilmesi
amacıyla İSEDAK Sekretaryası tarafından
hazırlatılacak bilimsel araştırma ve geliştirme
raporları, analitik çalışmalar ve benzeri dokümanlar ile
düzenlenecek eğitim programları, çalışma ziyaretleri ve
benzeri faaliyetler için uluslararası kuruluşlar ile yabancı
kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, sivil toplum
kuruluşları, gerçek ve tüzel kişilere İSEDAK sekretarya
hizmetlerini ifa eden Kalkınma Bakanlığı tarafından
kullandırılır. Bu ödenekten yapılacak harcamalara
ilişkin usul ve esasları belirlemeye Kalkınma Bakanı
yetkilidir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan "2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı"nın
4 üncü maddesine bağlı (E) işaretli cetvele
aşağıdaki sıranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Oktay
Vural Sümer Oral
Manisa İzmir Manisa
Alim Işık Mustafa
Kalaycı Mehmet Günal
Kütahya Konya Antalya
"81.
Doğacak giderler Maliye Bakanlığı bütçesinin
12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.6 tertibinde yer alan ödenekten
karşılanmak şartıyla, bu Kanunun 4 üncü maddesine
bağlı (İ) işaretli cetvelin (II) numaralı bölümünün
"Kamu Görevlilerine İlişkin Toplam Atama Sayısı Sınırı"na
tabi olmaksızın, Milli Eğitim Bakanlığı
öğretmen kadrolarına 127.000 kadro, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığına 4.000 kadro ihdas edilebilir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan "2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı"nın
4 üncü maddesine bağlı (E) işaretli cetvele
aşağıdaki sıranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Yusuf
Halaçoğlu Mesut
Dedeoğlu
Manisa Kayseri Kahramanmaraş
Oktay
Vural Sümer
Oral Alim Işık
İzmir Manisa Kütahya
Mustafa
Kalaycı Mehmet
Günal
Konya Antalya
"81.
6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun
"Diğer istisnalar" başlıklı 7 nci maddesinin
uygulanması kapsamında çiftçilerin tarımsal üretimde
kullandıkları ve 4760 sayılı Kanuna ekli (I)
sayılı listede yer alan malların teslimlerinde ortaya çıkan
özel tüketim vergisi ve katma değer vergisine ilişkin giderler,
Maliye Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.6
tertibinde yer alan ödenekten karşılanır. Uygulamaya
ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca müştereken
belirlenir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan "2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı"nın 4 üncü maddesine bağlı (E)
işaretli cetvele aşağıdaki sıranın eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural Erkan
Akçay Yusuf Halaçoğlu
İzmir Manisa Kayseri
Mesut Dedeoğlu Sümer
Oral Alim Işık
Kahramanmaraş Manisa Kütahya
Mustafa
Kalaycı Mehmet
Günal
Konya Antalya
81.
Asgari ücret kapsamında çalışmakta olanlara ilişkin 193
sayılı Gelir Vergisi Kanunu hükümleri çerçevesinde ortaya çıkan
giderler, Maliye Bakanlığı bütçesinin
12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.6 tertibinde yer alan ödenekten
karşılanır.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, son okuttuğum üç önergeden ikisi gelir
azaltıcı, birisi ise gider artırıcı nitelikte
önergelerdir. Anayasanın 162nci maddesinin son fıkrasına
aykırılık teşkil ettiği için önergeleri işlemden
kaldırıyorum.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısının
4 üncü maddesine bağlı (E) cetvelinin 16 ve 22 nci sırası
hükümlerinin aşağıda yer alan şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Mehmet Doğan
Kubat Metin
Külünk
Kayseri İstanbul İstanbul
Hacı Bayram Türkoğlu İlyas
Şeker İdris
Şahin
Hatay Kocaeli Çankırı
"16.
Kalkınma Bakanlığı bütçesinin 32.01.35.00-01.2.1.00-1-07.1
tertibinde yer alan ödeneği; İslam İşbirliği
Teşkilatı (İİT) Ekonomik ve Ticari İşbirliği
Daimi Komitesi (İSEDAK) üyesi ülkelere teknik ve mali destek sağlamak
amacıyla, ülkemiz ve diğer üye ülkelerin kamu kurum ve
kuruluşları ile, İİT bünyesinde ekonomik ve ticari alanda
faaliyet gösteren uluslararası kuruluşlarca teklif edilen program ve
projelerden, İSEDAK sekretaryası görevini ifa eden Kalkınma
Bakanlığı tarafından uygun görülenlere
kullandırılmak üzere Kalkınma Bankasına aktarmaya
Kalkınma Bakanı yetkilidir. Söz konusu program ve projeler çerçevesinde
oluşabilecek harcamalar, program ve projelerin yürütülmesi esnasında
Kalkınma Bankası tarafından talep edilebilecek komisyon,
transfer, döviz kuru farkı ve benzeri nitelikteki harcamalar ile
projelerin değerlendirilmesine ilişkin hizmet alımları bu
ödenekten karşılanır. Bu ödenekten yapılacak harcamalara
ilişkin usul ve esasları belirlemeye Kalkınma Bakanı
yetkilidir."
"22.
Kalkınma Bakanlığı bütçesinin 32.01.35.00-01.2.1.00-1-07.2
tertibinde yer alan ödenek; İslam İşbirliği
Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi
(İSEDAK) nezdinde sekretarya hizmetlerinin geliştirilmesi, üye
ülkeler arasında işbirliğinin artırılması ve üye
ülkelerde beşeri ve kurumsal kapasitenin iyileştirilmesi
amacıyla İSEDAK Sekretaryası tarafından hazırlatılacak
bilimsel araştırma ve geliştirme raporları, analitik
çalışmalar ve benzeri dokümanlar ile düzenlenecek eğitim
programları, çalışma ziyaretleri ve benzeri faaliyetler için
uluslararası kuruluşlar ile yabancı kamu kurum ve
kuruluşları, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları,
gerçek ve tüzel kişilere İSEDAK sekretarya hizmetlerini ifa eden
Kalkınma Bakanlığı tarafından
kullandırılır. Bu ödenekten yapılacak harcamalara
ilişkin usul ve esasları belirlemeye Kalkınma Bakanı
yetkilidir."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe
16
sıra numarasında teklif edilen değişiklikle Kalkınma
Bakanlığının İSEDAK Koordinasyon Ofisi
sıfatıyla İSEDAK'a sekretarya hizmeti
sağladığı, üye ülkeler ifadesinin İslam
İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelere atfen
kullanıldığı ve bahsi geçen projelerin İSEDAK
Koordinasyon Ofisi Sıfatıyla Kalkınma Bakanlığı
tarafından uygun görüleceği ve onaylanacağı
hususlarına açıklık getirilmeye
çalışılmaktadır.
22
sıra numarasında teklif edilen değişiklikle Kalkınma
Bakanlığının İSEDAK Koordinasyon Ofisi
sıfatıyla İSEDAK'a sekretarya hizmeti
sağladığı ve yurtdışından hizmet
alımına ilişkin harcamaların bu sıfatla
yapılacağı hususlarına açıklık getirilmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan "2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı"nın 4 ncü maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (d) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve
arkadaşları
d)
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (II) ve (III)
sayılı cetvellerde yer alan kamu idaresi ve kurumlarının
nakit imkânları ile bu imkânlardan harcanması öngörülen tutarlar (F).
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe
Geçmiş
yıl bütçelerinde olduğu üzere "2014 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Tasarısının 6. maddesiyle Maliye Bakanına
verilen yetkiler, 5018 sayılı Kanun ile Anayasanın 161 ve 163.
maddelerine aykırı olmanın yanında 5018 sayılı
Kanunun öngördüğü saydamlık ve hesap verebilirliğe dayalı
mali sistemi işlemez kılmakta ve ayrıca yine 5018
sayılı kanuna aykırı "ödenek üstü harcamalara"
yol açmaktadır.
5018
sayılı Kanunun temelinde, "stratejik planlama ve performans
esaslı bütçeleme" yattığından kamu idarelerinin
bütçeleri, kalkınma planı
-stratejik plan-performans programı-bütçe gibi birbirine
bağlı ve birbirini tamamlayan ve yukarıdan
aşağıya hiyerarşik bir yapı oluşturan bütünsel
bir süreç olarak tasarlanmıştır.
5018
sayılı Kanunda mali sistem performans esaslı
kurgulanmış iken, örneğin; Milli Eğitim
Bakanlığı bütçesinde "okul öncesi eğitim"
faaliyetine tahsis edilen ödeneğin, Maliye Bakanı tarafından
DSİ Genel Müdürlüğü'nün "tatlı su
balıkçılığı" faaliyetine aktarılması,
stratejik plan-performans programı-bütçe esasına dayalı
performans odaklı bütçeleme sistemini işlemez kılmakta ve
sistemden beklenen, kamu kaynaklarının etkili, ekonomik, verimli
kullanılması ve hesap verebilirliğin sağlanması
amaçlarının gerçekleşmesini sekteye uğratmaktadır.
Çünkü,
Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin "okul öncesi
eğitim" faaliyetine tahsis edilen ödenek, Milli Eğitim
Bakanlığının stratejik planındaki misyon ve vizyon
çerçevesinde belirlenen belirli bir hedefe ulaşmak için konulmuş ve
performans göstergesine bağlanmıştır. Söz konusu
ödeneğin DSİ'nin "tatlı su
balıkçılığı" faaliyetine aktarılması,
bir yandan Bakanlığın "okul öncesi eğitim"
faaliyetinden beklenen faydanın gerçekleşmemesine ve "okul
öncesi eğitim" faaliyetinin performansının
değerlendirilememesine yol açarken; diğer yandan DSİ Genel
Müdürlüğünün bütçesine hedefi ve önceden belirlenmiş performans
göstergesi olmayan bir kaynak girişi olduğundan
sağlayacağı fayda ölçülememekte ve
değerlendirilememektedir.
Bu
durum, Maliye Bakanına Bütçe Kanunlarıyla verilen yetki çerçevesinde
yapılan tüm ödenek aktarmaları için istisnasız geçerlidir.
5018
sayılı Kanuna göre kamu idareleri bütçesine konulan ve faaliyet ve
projelere tahsis edilen tüm ödeneklerin kaynağını performans
programından alması ve hedef ve göstergelerinin önceden belirlenmesi
gerekmektedir. Kamu idaresi bütçelerinde belirli kamusal faaliyet ve projelere
tahsis edilmiş ödeneklerin başka kurumlara aktarılması,
ödenekleri aktarılan idarelerin performans hedefli bütçelerini
çökertirken; söz konusu ödeneklerin aktarıldığı kamu idareleri
ise bu ödeneklere ilişkin ölçülebilir hedeflere dayalı herhangi bir
programlama ve bütçeleme yapmadıkları ve bunları performans
göstergelerine bağlamadıkları için, neyi niçin
yaptıkları konusunda bir fikirleri olmamanın yanında, bu
idarelerin bütçelerine aktarılan söz konusu ödenekler bağlamında
hesap verebilirlikleri de bulunmamaktadır.
Sonuç
olarak, 5018 sayılı Kanunun öngördüğü stratejik planlama ve
performans esaslı bütçeleme sistemi, bütçe kanunlarında Maliye
Bakanına verilen yetkilerle işlemez kılınmaktadır.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Yoklama talebi vardır, yerine getireceğim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Sarı, Sayın Havutça, Sayın Öner,
Sayın Topal, Sayın Toptaş, Sayın Acar, Sayın Demir,
Sayın Ayaydın, Sayın Atıcı, Sayın Baydar,
Sayın Değirmendereli, Sayın Işık, Sayın Haberal,
Sayın Korutürk, Sayın Güven, Sayın Moroğlu, Sayın
Kuşoğlu, Sayın Toprak, Sayın Aygün.
Üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IV.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2014 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/832) (S. Sayısı:
506) (Devam)
2.- 2012 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2012 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin
Olarak Hazırlanan 2012 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, Maliye
Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı
Tarafından Sayıştaya Gönderilen Genel Faaliyet Raporları
ile Bu Raporlara İlişkin Sayıştay Değerlendirmesini
İçeren 2012 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2012 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2012
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/798, 3/1275, 3/1277, 3/1278, 3/1279) (S. Sayısı: 507) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Kabul edilmiş diğer önerge doğrultusunda
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5inci maddeyi okutuyorum:
Gerektiğinde kullanılabilecek ödenekler
MADDE 5 - (1) Personel
Giderlerini Karşılama Ödeneği:
Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel
bütçeli idarelerin bütçelerine konulan ödeneklerin yetmeyeceği anlaşıldığı
takdirde, ilgili mevzuatının gerektirdiği giderler için
"Personel Giderleri" ve "Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet
Primi Giderleri" ile ilgili mevcut veya yeni açılacak tertiplere,
Maliye Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.1 tertibinde
yer alan ödenekten aktarma yapmaya,
(2) Yedek
Ödenek:
Maliye
Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.6 tertibinde yer
alan ödenekten, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli
idarelerin bütçelerinde mevcut veya yeni açılacak (01), (02), (03), (05)
ve (08) ekonomik kodlarını içeren tertipler ile çok acil ve zorunlu
hâllerde (06) ve (07) ekonomik kodlarını içeren tertiplere aktarma
yapmaya,
(3)
Yatırımları Hızlandırma Ödeneği:
Maliye
Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.3 tertibinde yer
alan ödenekten, 2014 Yılı Programının Uygulanması,
Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar esaslarına uyularak, 2014
Yılı Yatırım Programının uygulama durumuna göre
gerektiğinde öncelikli sektörlerde yer alan yatırımların
hızlandırılması veya yılı içinde gelişen
şartlara göre öncelikli sektör ve alt sektörlerde yer alan ve programa
yeni alınması gereken projelere ödenek tahsisi veya ödeneklerinin
artırılmasında kullanılmak üzere genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin projelerine
ilişkin mevcut veya yeni açılacak tertiplere aktarma yapmaya,
(4) Doğal
Afet Giderlerini Karşılama Ödeneği:
Maliye
Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.5 tertibinde yer
alan ödeneği, yatırım nitelikli giderler açısından
yılı yatırım programı ile ilişkilendirilmek
kaydıyla genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli
idarelerin her türlü doğal afet giderlerini karşılamak
amacıyla mevcut veya yeni açılacak tertiplerine aktarmaya,
Maliye
Bakanı yetkilidir.
BAŞKAN
5inci madde üzerinde, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici. (BDP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Binici.
(Hatip
tarafından hatip kürsüsüne fotoğraf asıldı)
BDP
GRUBU ADINA İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2014 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Tasarısının 5inci maddesi üzerine söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, tutuklu milletvekillerimiz Sayın İbrahim Ayhan,
Sayın Gülser Yıldırım, Sayın Faysal
Sarıyıldız, Sayın Kemal Aktaş ve Sayın Selma
Irmakın seçilmesine gösterilen tahammülsüzlük, Sayın Hatip Diclenin
milletvekilliğinin iptaliyle dışa vurulmuştur. Cezaevine
tıkılarak yıllarca hapsedilen millî iradenin son günlerde bölük
pörçük de olsa serbest bırakılmasını anlamlı
bulduğumuzu ifade etmek istiyorum. Yine, ifade etmek isterim ki,
İstanbul mahkemelerinin Sayın Mustafa Balbay hakkında
vermiş olduğu kararı, gecikmiş bir adaletin tecellisi
olarak değerlendiriyorum. Ancak, emsal oluşturması gereken
Sayın Balbay hakkındaki bu karar Diyarbakırda görmezden
gelinmiş ve yok sayılmıştır. Bu nedenle, Kürt
siyasetçilere dayatılan sömürge hukuku kararını şiddetle ve
nefretle kınıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Biz de kınıyoruz.
İBRAHİM
BİNİCİ (Devamla) Biz sizi kınıyoruz.
Ayrıca,
değerli yoldaşlarım ve mücadele arkadaşlarım olan
Halkın Demokrasi Partisinin sayın milletvekillerinin Diyarbakır
mahkemelerinin kararı karşısında başlatmış
oldukları açlık grevlerini saygıyla, sevgiyle selamlıyorum
yoldaşlarım.
Değerli
milletvekilleri Görülen lüzum üzerine
diyerek başlayan ifadelere hemen
hepinizin bir şekilde tanıklık ettiğinizi düşünüyorum.
Sözlü ya da yazılı olarak anlatımlarına bu şekilde
giriş yapanlar, başta da ifade ettikleri üzere zaten gördükleri yani
bildikleri lüzumu açıklamak istemezler. İfade sahibinin gördüğü
veya bildiği fakat açıklamaktan imtina ettiği o lüzum, eğer
kendisiyle sınırlı veya sadece kendisini bağlayan
sonuçları doğuruyorsa burada toplumsal açıdan bir
sıkıntı yok demektir çünkü ortaya çıkacak olan olumlu
veyahut da olumsuz sonucun etkileri sadece lüzum sahibinin kendisiyle ilgili
olacaktır ancak açıklanmayan o lüzum, ifade sahibinin
dışında başkaları için yeni bir sonuç, yeni bir durum
tesis ediyor veya zaten var olan olumsuz durumu sürdürüyorsa o lüzumlar mutlaka
ve mutlaka sorgulanmalıdır. Aksi hâlde, izahı lüzumsuz gibi
gösterilen o lüzumsuz gündelik yaşamda giderek rutinleşecek, en
önemlisi de, yönetim ve hukuk alanını kuşatarak toplumsal dokuya
sinsice zerk edecektir. Yönetim veya hukuk alanlarını kuşatma
altına alan bu lüzumsuzluk hâli, demokrasinin derecesini
belirleyeceği gibi, sürmekte olan rejime de hak ettiği rengini verecektir.
Değerli
milletvekilleri, toplumsal hiyerarşinin tepesinde başlayan ancak
tabanla da karşılıklı etkileşim hâlinde palazlanan bu
lüzumsuzluk hâli, sorumsuzluk hissiyle birlikte hesap vermemeye dönüşerek
kendisini her gün yeniden üretiyor. Demokrasi, insan hakları, hukuk
devleti veya hukukun üstünlüğü gibi toplumun soluklandığı
kanalları keyfiyete mahkûm edenlerin lüzumsuzlukları her geçen gün
Türkiyeyi esir almaya devam ediyor. Demokrasilerde ve hukuk devletlerinde
lüzumu olmayanlar, bu kez de gördükleri lüzum üzerine Parlamentoyu esir
alıyor. Hukukçu değilim ama hukukun en önemli yardımcı
kaynaklarından birinin içtihat olduğunu hasbelkader biliyorum.
Bildiğim ama tecrübe ederek çok iyi bildiğim bir şey daha var
ki, o da şudur: Eğer mevzubahis olan bir Kürt ise hukukmuş,
doktrinmiş, yasaymış veya içtihatmış, bunların
hepsi teferruattan ibarettir. Kürtlere ve Kürt coğrafyasına sömürge
hukukunu dayatan faşist ve ırkçı lüzumsuzları bir kez daha
bu vesileyle kınıyor ve günü gelince hesap
soracağımızı ifade etmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu yılki bütçe görüşmelerinin de artık
sonlarına doğru gelmek üzereyiz. Bütçeler, yalnızca devletin
gelir ve harcama kalemlerinin ifade edildiği rakam
yığınlarından ibaret de değildir. Bütçeler, aynı
zamanda, toplumsal olarak yapılan üretimin kimler tarafından ve
nasıl bölüşüldüğünün göstergesi olan teknik belgelerdir. Bu
yönüyle bakıldığında, bütçeler hükûmetlerin ekonomik ve
sosyal politikalarının aynasıdır.
Değerli
milletvekilleri, konuşmamın bu kısmında, seçim bölgem olan
Şanlıurfa'nın bir türlü çözülemeyen sorunlar
yumağından hızlıca bahsetmek ve değerlendirmelerde
bulunmak istiyorum.
Karşımıza
12ncisi olarak getirilen AKP bütçesinde, Şanlıurfa'nın
payına acaba neler düşmüş veya hangi sorunlarımıza
çare üretilmiş diye merakla göz gezdirdim. Ancak, Başbakanın 3
de yetmez 5 tane. dediği hâlde, bu talebini fazlasıyla
karşılayan Urfa'da her yıl ortalama 60 bin çocuk dünyaya
gelmekteyken, bu çocukların 2014 yılı bütçesinde de yer
almadıklarını bir kez daha gördüm. Doğuma bağlı
anne ve bebek ölümlerinin en çok yaşandığı
Şanlıurfa'nın, ne anneleri ne bebekleri ne de hastanedeki
yatağını 3 veya 4 arkadaşıyla paylaşarak tedavi
görmek zorunda kalan çocukları yoktu bu bütçede maalesef.
Lösemi
ve talasemi hastası çocukların doktor beklentisi başka bahara,
devletin bozuk aşılarla hasta ettiği çocuklara olan özür borcu,
başka zamana bırakılmış olacak ki, yine yoktu bu
bütçede.
Değerli
milletvekilleri, taşımalı eğitim merkezleri başta
olmak üzere, özellikle kenar mahalle okullarında derslik başına
düşen ortalama 65 çocuğa da yer verilmemiş bu bütçede. En garibi
de aileleriyle birlikte tarım işçiliği için yollara düşmek
zorunda kalan ve henüz ilköğretim çağındaki 70 bin çocuğun
ise esamesi bile okunmamış bu bütçede.
Her
3 çocuktan birinin ilkokula başladığında tek bir kelime
dahi Türkçe bilmediğini, ama buna rağmen Türkçe eğitim almak
zorunda kaldıklarına ise, hiç ama hiç yer verilmemiştir.
Şanlıurfa'da
her 5 çocuktan birinin tarlada veya sokaklarda
çalıştırıldığına, her 5 çocuktan birinin hâlen
kuyulardan su içmek zorunda bırakıldığına; yine,
aynı şekilde, her 5 çocuktan birinin ebeveyninin işsiz
olduğuna, üstelik büyüdüğünde kendisinin de işsiz
kalacağına dair sorunlara da yer verilmemiştir bu bütçede.
Günün
on saati kesili olan elektrikler yüzünden mum ışığında
ders çalışmak zorunda kalan, aynı zamanda, kesintiler nedeniyle
kışın soğuktan donan, yazın ise sıcaktan bunalan
çocuklar yine bu bütçede yoktular.
Değerli
milletvekilleri, sizlere biraz da Şanlıurfa'da hâlen yaşanmakta
olan yeşil talandan bahsetmek istiyorum. Kent merkezinde yaşanmakta
olan imar sorunlarından en büyüğü, Şanlıurfa'nın Gezi
Parkı sayılan 11 Nisan Kent Meydanına AVM dikme
ısrarıdır. Epeyce eskilere dayanan bu arazinin hikâyesini çok
kısa olarak sizlerle paylaşayım: Güllüoğlu ailesine ait
olan bu arazide
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM
BİNİCİ (Devamla)
daha sonraki yıllarda ailenin
isteğiyle 11 Nisan Şehir Stadyumu, Atatürk Kapalı Spor Salonu ve
olimpik yüzme havuzu yapılmıştı. Hükûmet, 2011 seçim
vaatlerinde bu stadyumun yer aldığı araziyi 11 Nisan Kent
Meydanı" olarak yeniden düzenleyeceği taahhüdünde bulunmuş
ancak seçimleri atlattıktan hemen sonra bu alana AVM dikmek için harekete
geçmiştir.
Ahde
vefadan yoksun bu tacir zihniyeti bir kez de daha vesileyle
kınıyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Binici.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan.
Buyurunuz
Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP
GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan
tasarının 5inci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun
görüşlerini arz etmek için söz aldım. Bu vesileyle yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum. Bugünkü şehitlerimize de Allahtan
rahmet, ailelerine ve tüm milletimize başsağlığı diliyorum.
Sayın
milletvekilleri, bu maddenin gerekçesinde 5018 sayılı Kanunun
23üncü maddesine istinaden bütçe uygulamasına kolaylık
sağlamak diye aktarılıyor. Zaten 5018 sayılı Yasa AKP
tarafından uygulanmamak için çıkarılmış. Siz bunu
buraya niye koyuyorsunuz, hangi usul ve esasa uyuyorsunuz da buna uyacaksınız?
Bütçenin yüzde 2sini bu maddeyle hiç etmiş oluyorsunuz. Bir tek isminiz
yok. Ekonomi Bakanlığında yanlışlıkla isim de
vardı, onu Zafer Bey harcamaya yetkili olacaktı.
Şimdi,
usul, esas dediğimiz zaman personel giderlerini karşılama
ödeneği, yedek ödenek, yatırımları hızlandırma
ödeneği, doğal afet giderlerini karşılama ödeneğinin
konulması, ilgili kuruluşların bütçelerine aktarılma usul
ve esasları olarak özetleniyor. 2014 yılı bütçesinin orta
vadeli maliye politikasının temel hedefleri doğrultusunda
hazırlandığı söyleniyor. Gerçekten böyle olup
olmadığı tartışılır. Ne
yapacakmışsınız? Yurt içi tasarrufları
artıracakmışsınız. Öyle mi? Geldiğinizde özel
sektörün tasarruflarının yurt içi hasılaya oranı yüzde
24ler civarındaydı. Şu anda nerelerde? Yüzde 9lar
civarında. 2014 yılında mı aklınıza geldi
tasarrufları artırmak?
Şimdi,
Anayasayı çiğniyor ekonomik açıdan AKP. Neden çiğniyor?
Daha önce size söyledim, siz şu anda tesadüfen temsil ediyorsunuz
Hükûmeti. Millî tasarrufları artıracaksınız Anayasaya
göre, rezil kepaze oldu. Dış ödemeler dengesini
sağlayacaktınız, en kötü dönemini yaşıyor cumhuriyet
tarihinde. Ekonomik ve Sosyal Konseyi Anayasaya âlâyla vâlâyla koydurdunuz,
kanunun tasarısı bile ortada yok, ne
yaptığınızı bilmiyorsunuz. Dış ticareti ülke
yararına düzenleyecektiniz, dış ticaret ülkenin aleyhine
gelişiyor.
Şimdi
bütün bunlara baktığınız zaman AKPnin bu işi iyi
yaptığını söylemek mümkün değil. Sayın Bakan,
özellikle ifade etmek istediğim bir şey var. Siz bu Orta Vadeli
Programla Orta Vadeli Mali Plandan vazgeçin, ayıp oluyor, yazık
oluyor. Bunu mayıs ayıyla haziran ayının 15inde
yapacaktınız, eylül ayının içinde yapmak zaruretini usulsüz
olarak, kanunsuz olarak kullandığınız Kanun Hükmünde Kararname yetkisiyle yine de
koyduğunuz tarihte yetiştiremiyorsunuz. Bu, beceriksizlik,
kabiliyetsizlik, eğer kasıt yoksa. Bunu şunun için söylüyorum:
Zaten bir iki ay daha geçse, ben kanun teklifi de verdim Bakanlar Kurulu
canı istediği zaman yapsın diye, bir sene geciktirin,
gerçekleşme rakamlarını koyun. Korkmayın ya, ne olacak?
Yani tutturamıyor olabilirsiniz. Beceriksizliğiniz,
kabiliyetsizliğiniz, dünyayı takip edemeyişiniz, ülkedeki
konjonktürü takip edemeyişiniz, bunlar olabilir. Bunu itiraf etmekte ne
var?
Bakın,
ben şimdi Sayın Bakana biraz önce müdahale ettim, tesadüfen siz
geldiniz. Sayın Bakana takdir hislerimi ifade edecek bir olayı
anlatacaktım, maalesef yok. Bakın, diyor ki: Kişi
başına gelir artışı 98 fiyatlarıyla 1,4 kat. Öyle
değil mi Sayın Bakan? Sizin iktidarınız döneminde. Öyle,
bilmeniz lazım. Bilmiyorsanız orada oturamazsınız.
Kişi başına gelir, satın alma gücü paritesine göre 2,1 kat
-bu, Maliye Bakanının burada sunuş konuşması- dolar
bazında baktığınızda da 3 kat. Siz dolar bazında
burada hedef falan ilan edemezsiniz. Birkaç gün önce geldiniz bu kürsüden
dediniz ki: Bizim dolar hedefimiz yok.
Şu,
sizin Bakanlığınıza bağlı hazırlanıyor,
değil mi? Şuraya baktığınız zaman, millî geliri
hem TL bazında hem de dolar bazında böldüğünüz zaman sizin
ortalama kur varsayımınız 1,98 küsur değil mi 2014 için?
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Varsayım sadece
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) Varsayımınız, tabii.
Ama
98i bize burada deflatörlerle falan anlatıyordunuz. Her sektörün
farklı deflatörü vardır, doğru. Ona göre 98 fiyatlarını
hesaplıyorsunuz. İnce bir hesaptır, doğru. Kişi
başına gelir artarken niye o doğruyu söylemiyorsunuz da hiç
hesabınızda olmayan, kitabınızda olmayan dolara göre hesap
ediyorsunuz? 2 misli çıkıyor. Siz hiç Sayın Başbakana bunu
anlatırken kabinede, Ya, efendim, biz bunu böyle yapıyoruz ama bir
de Allahtan korkarız; 1,4 çıkıyor bu deflatöre göre.
Arkadaşlar bu kadar emek çekiyorlar, Planlamada sektör sektör
bakıyorlar, inceliyorlar. Asılıyoruz asılıyoruz,
çekiyoruz çekiyoruz 1,4 katı geçmiyor. Niye demiyorsunuz bunu?
Ama
Maliye Bakanını biraz önce tenkit ettim, oradan
bağırdım, laf attım ama burada onun hakkını
teslim edecektim. En azından buraya bunu yazma cesaretini, yüreğini
göstermiş. Merkez Bankası Başkanı konuşuyor, sahip
çıkamıyorsunuz siz, sahip çıkamıyorsunuz. Hani, nerede?
Dünyaya ne diyeceksiniz? Merkez Bankası başkanları, hepsi
konuştu geçmişte.
Bakın,
şurada enteresan bir şey var. Doğru, merkez bankaları daha
fazla konuşuyorlar ama halk arasında Çok laf yalansız, çok mal
haramsız olmaz. diye bir söz vardır. Bu iletişimi yaparken de
çok fazla tekrara düşmemek gerekiyor. diyor.
Şimdi,
Merkez Bankası Başkanının
açıkladığını, siz bu kur meselesini falan size
sunuş yaptıklarında kabinede incelemiyor musunuz? Planlamada bu
arkadaşlar bunun kralını bilirler, kralını bilirler.
Siz orada görüşmüyor musunuz? Gerçi, sizin Planlamada faaliyet
gösterdiğiniz veya şimdiki Kalkınma Bakanlığında
o alanda bu işler aşağıda hesaplanır, siz ona göre
hesap yaparsınız. Belki çalıştığınız
süre boyunca ilginizi çekmemiş de olabilir ama gerçekten üzücü bir
davranış.
Burada
kim neyi söyleyecekse açık seçik söylemeli. Ben biraz önce Sayın
Bakana müdahale ettim, şunun için: 24-25 milyar dolar sizden önceki
dönemde alınmış, 13 milyar dolar -onun ifadesiyle, yanılıyorsam
izah edin- o zaman alınmış. Sanki 40 milyar dolar eski hükûmetin
borcuymuş gibi ifade etti. Onun için söyledim Kurnazlık yapma.
diye. Yoksa, Sayın Bakan, gerçekten ne yapıyor -burada hakkını
yememek lazım- ifade ettik.
Bunun
dışında ne var derseniz? Bakın, maliye memuruyla kavga
ediyor. Sayıştaya ben soru gönderdim Meclis Başkanı
aracılığıyla on tane. Araştırma önergesi de
verdim. Bana gelen cevap bakın, Sadık Yakut Bey imzalı geldi.
Açtım telefonu Ben bunu kamuoyu önünde deklare edeceğim, sizin
imzanız var, mahzuru var mı Sayın Başkan? dedim. Yok
dedi. Muhtemelen, Sayın Başkanın izinli olduğu bir günde
ben imzaladım. dedi.
Denetim
başladıktan sonra denetimden vazgeçilen veya denetim sonucu rapor
düzenlenmeyen kurum var mıdır? Denetimden vazgeçilen kurumlar
hangileridir? Ben soruyorum bunu.
Bakın, cevap nasıl: Denetçisinin vefatı, emekliliğe
ayrılması ya da yurt dışına gitmesi gibi beklenmedik
sebeplerle çok sınırlı sayıda kurum denetimi
tamamlanamadığı için revize edilmek zorunda kalınmıştır.
Bu cevap mı Allahınızı seversiniz soruya? Altındaki
imza da nedir? Sayın Başkan Vekilinin imzası.
Sayın Bakan,
sizin aracılığınızla Sayın Bakana verecektim,
duyurmak istiyorum: Gelin hep beraber burada Sayıştay için bir
araştırma komisyonu kuralım.
4 tane bu işi bilen her partiden milletvekilini koyalım,
karşısına da oturtun -siz seçtiniz Sayıştay
Başkanını- ne cevap verecek bir bakalım. O zaman kim
sevinecek, kim hicap duyacak hep beraber göreceğiz.
Yüreğiniz
olsun biraz ya. Koyun önüne, Sayıştay gelsin, denetimi benim
adıma yapıyor, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına yapıyor.
Niye kaçırıyorsunuz bundan,
niye kaçırıyorsunuz? Ne diyeceğiz biz sanki geldi
Yapamadıysa yapamıyor deriz. Benim ifade etmek istediğim
hususlar bunlar.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Yolsuzluk çok, yolsuzluk!
EMİN HALUK
AYHAN (Devamla) Ancak bir şeyi
ifade etmek istiyorum: Devlet ciddiyet ister Sayın Bakan; eş dost,
arkadaş işi olmaz, devlet işi ciddiyet ister. Siz 98
fiyatlarıyla nasıl hesaplandığını Sayın
Başbakana lütfen anlatın, bir daha öyle 3 katı dolarla
arttık falan demesin. Derken onu da söylesin
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Programda yazıyoruz.
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) - Bu sizin vebalinizde, tamam mı, bu sizin
vebalinizde. Zaten siz bu programı bilgi saklama amacıyla yarıya
düşürdünüz, üçte 1e düşürdünüz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) - Millet fellik fellik bilgi arıyor. Eski o
programların tamamında detay detay bilgiler vardı, millet
aradığını bulurdu. Korkuyorsunuz o bilgilerin
detayının bilinmesinden.
Saygılar
sunuyorum. Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (MHP
sıralarından alkışlar)
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Bütün bilgiler var.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Bunlar cari açığı bile az gösteriyor cari
açığı.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Ayhan.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Balıkesir Milletvekili Namık Havutça.
Buyurunuz
Sayın Havutça. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına 5inci madde üzerinde söz aldım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlarken burada grubumuzun ve grup başkan vekillerimizin ifade
ettiği gibi bu ülkenin bir milletvekili olarak anayasal bütçe denetim
hakkımın engellenerek burada bütçe hakkının
eleştirilmesiyle ilgili gerçeklerin bizden saklanmasını
milletten saklanmasını protesto ederek sözlerime başlamak
istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, bütçeler siyasal iktidarların siyasal
politikalarının tercihinde belirlenmesinde halktan yana mı,
sermayeden yana mı belirlenmesinde siyasi iktidarların çok temel
tercihlerini yansıtır. Bu anlamda ben burada bizi televizyonları
başında izleyen Balıkesir Öğretmenevindeki öğretmen
arkadaşlarıma iyi şeyler söyleyemeyeceğim, emekli
öğretmenlerimize de iyi şeyler söyleyemeyeceğim. On bir
yıldan beri AKP iktidarlarında bu halkın sorunlarını
çözme noktasında, öğretmenlerin sorunlarını çözme
noktasında, emeklilerinin sorunlarının çözülmesinde, hayvan
üreticilerimizin sorunlarının çözülmesinde, çiftçilerimizin
sorunlarının çözülmesinde AKP Hükûmeti hiçbir zaman için onların
çıkarlarına, onları kayıran siyasal bir bütçe burada
getirmemiştir. O nedenle, hiç hayal kurmayın, on bir yıldan beri
ne emeklilerimizin ne atanamayan öğretmenlerimizin ne devlet
memurlarımızın lehine bir bütçe buradan çıkmadı,
çıkmayacak ve sizden oy isterken İstikrar sürsün, durmak yok, yola
devam diye ülkede istikrar adına oy isteyen siyasal iktidar, işte
yol budur. Ama şunu asla unutmamak gerekir: Azrailin gelir kendi, ne
ağa der ne efendi, sayılı günler tükendi, yolun sonu görünüyor
değerli arkadaşlarım, değerli AKPli siyasetçiler.
Üç
yıl önce, biz, burada, ilk bu Parlamentoya geldiğimizde, yemin
ederken, Yapmayın etmeyin, gelin, millet iradesi dediniz,
haklarında kesinleşmiş bir hüküm olmadan, mahkûmiyet kararı
verilmeden milletvekili arkadaşlarımız seçildi, onların
sorunu bu Parlamentonun sorunudur, onların sorunu Türkiyenin demokrasi
sorunudur, bunu çözelim. dedik ama ne yazık ki iktidar partisi işi
yargıya havale ederek milletvekili arkadaşlarımız o
karanlık dehlizlerde beş yıla yakın bir sürede tutuklu
kaldılar.
Anayasa
Mahkemesinin biraz olsun Türkiyenin demokratik görüntüsünü kurtaran
kararı, Türkiye demokrasisi adına bir umut oldu ancak yeterli
olmadı. Maalesef, yargıçlarımızı korkak ve ürkek
yaparak siyasi iktidarın etkisinden, baskısından
yargıçlarımız korkar hâle geldi. Bunun en somut göstergesi,
Ergenekon davasında Haberal için tahliye isteyen mahkeme başkanı
ertesi gün görevden alındı, yerine başka bir hâkim atandı.
Bu hâkimlerin özgürce, vicdani kanaatlerine göre karar vermesini beklemek
mümkün müdür? Asla değil.
Değerli
arkadaşlarım, işte Anayasa Mahkemesinin Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin kararlarına paralel olarak verdiği o vicdani hüküm
karşısında Balbay da bir mucize eseri oradan çıkabildi ama
ne yazık ki emir ve talimata alışmış yargıçlar o
kararın bir emsalini diğer tutuklu milletvekilleri üzerinde uygulama
yürekliliğini, cesaretini ve basiretini gösteremedi. İşte bu
Parlamentonun en önemli sorunlarından biri budur, millet iradesinin burada
tecelli etmesinin zorunlu bir sonucu olmalıdır.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, hamaset yapmadan yolsuzlukla mücadele
ettiğinizi söylediniz ve iktidar olurken biz üç şeyle mücadele
edeceğiz diye halktan oy istediniz, Yolsuzluk, yasaklar, yoksulluk.
dediniz. Ben size yolsuzluklarla ilgili söyleyeceğim. Adalet
Bakanlığı verilerine göre, 2002 yılında 522 yolsuzluk
ve usulsüzlük davası açıldı ve 72 mahkûmiyet kararı
verildi. Sizin döneminizde, 2012 yılında, sıkı durun, 6.990
kamu davası açıldı, yolsuzlukla ilgili 6.990
522, 6.990! Ve
tarihî bir şekilde, Türkiye tarihinde görülmedik bir şekilde, Deniz
Feneri e.V davasında, Almanyada asrın yolsuzluğu olarak
belirlenen ve mahkûmiyet kararı verilen Deniz Feneri e.V davasında
savcıları yargıladınız, savcılar
yargılandı ama sanıklar hâlâ yargılanamadı. Biz
buradan şunu söylüyoruz, demin arkadaşımız söyledi:
Masumiyet karinesi gereği haklarında mahkûmiyet kararı olmayan
herkes masumdur, milletvekili arkadaşlarımız gibi. Şimdi
de, bakın, bakan çocukları gözaltına alınıyor ve
Twitterda bunun cumhuriyet tarihinin en derin soruşturması olduğu
yönünde şeyler söyleniyor. Biz onlar için şunu savunacağız:
Herkes haklarındaki karar kesinleşinceye kadar masumdur. karinesini
elbette savunacağız ama aynı tutarlı duruşu bu
Parlamentoda herkes için istememiz gerekiyor.
Bakın,
değerli milletvekilleri, siz yolsuzluklarla mücadelenin değil,
yolsuzlukların odağı olma yoluna giden bir iktidar hâline
geldiniz. Bunu rakamlar ortaya koyuyor. Bu, hamaset değil, tam tamına
rakamlar. Sizin döneminizde 6.990 tane yolsuzlukla ilgili dava
açılmış. Bunun hesabını siz vereceksiniz.
Bakın, yoksullukla
ilgili tablonuza geleyim. Yolsuzlukla ilgili bu durumdasınız.
Yoksullukla ilgili söylüyorum: 30 milyon insanın evi yok. 30 milyona
yakın insanın ısınma sorunu var. 27 milyon insan yeni giysi
alamıyor. Asgari ücret 2013 yılında 773 lira ve açlık
sınırı 1.050 lira. Türkiyede şu anda 13 milyon
çalışanımızın 9 milyonu asgari ücretle geçiniyor yani
773 lirayla yani toplumumuzun çok önemli bir bölümü açlık sınırında.
Öğretmenlerimiz, yine, bakın, SSK emeklileri 922 Türk lirası
alıyor, esnaf BAĞ-KURluları 862 lira alıyor, tarım
BAĞ-KURluları 553 ile 661 lira alıyor, Emekli
Sandığı emeklileri 1.118 ile 1.337 lira alıyor. Yani
toplumumuzun tamamı açlık ve yoksulluk sınırında,
çalışanların hepsi. Emekliler, öğretmenler, BAĞ-KUR
emeklileri, SSK emeklileri, çiftçi emeklileri hepsi açlık
sınırında yaşıyor. Sayın Başbakan burada
kişi başına gelirimizin 10 bin dolar olduğunu ve
Türkiyenin zenginleştiğini ifade ediyor. Bakın değerli
arkadaşlarım, bu, Türkiyede bir gerçeği yansıtmıyor.
Türkiyede 10 bin dolar yani 5.600 Türk lirası geliri olan hane
sayısı Türkiye nüfusunun yüzde 1,2si yani şu anda Türkiyede 10
bin doları bırakın hayal etmek, 10 bin doların Türkiye
nüfusunun yüzde 99,8i yanına bile yaklaşamıyor. Türkiyede
tablo bu. Öyle bir gelir dağılımı uçurumu
yarattınız ki ülkede, bir tarafta olağanüstü zenginler,
halkımızın büyük bölümü yoksulluk, açlık
sınırında. Böyle bir tabloda, işte, yoksullukta da
Türkiyeyi getirdiğiniz durum bu. Yasakları söylemeyeceğim.
Parlamentoda milletvekili olmuş insanlar bile bu Parlamentonun
kapısından giremiyor yasaklar sebebiyle. 100ü aşkın
gazeteci, Türkiyede OECD ülkeleri arasında en fazla tutuklu gazeteci
bizim ülkemizde var yani Türkiye yasaklar, yolsuzluklar ülkesi olmaya devam
ediyor. Öğretmenlerimiz, atanamayan öğretmenler, emeklilikte
yaşa takılanlar ve bir türlü 4/Cden, 4/Bden
Bu ülkede sözleşmeli
istihdam, part-time istihdam, 4/Bli istihdam, insanların yaşam
güvencesinden sosyal güvenlikten yoksun olduğu köle düzeni bir emek düzeni
yarattınız. Şuna hayret ediyor tabii, siyaset bilimciler hayret
ediyor, çalışanların haklarını bu kadar gasbeden,
çalışanların haklarını bu kadar yok sayan bir siyasal
iktidara nasıl oluyor da, emeklileri kömüre, makarnaya muhtaç eden,
köydeki tarlaları satmak zorunda kalan, gebe ineklerini kesmek zorunda
olan köylüler, emekliler nasıl oluyor da bu iktidara hâlâ oy veriyor.
Siyaset bilimi açısından incelenmesi gereken bir durum ama hiç merak
etmeyin artık mızrak çuvala sığmıyor. Emekliler de,
öğretmenler de, köylüler de, işçiler de gerçeği görüyor ve bu
bütçenin onlar için bir anlam ifade etmediğini on bir yıldan beri
gördüler, şu anda da görüyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
NAMIK HAVUTÇA (Devamla)
Bu bütçeyi halka emanet edemiyoruz ve yine, halkla birlikte sizin
iktidarınızdan alarak halkın bütçesini
yapacağımız günler yakındır diyorum, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Havutça.
Şahsı adına
Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz
Buyurunuz Sayın
İnceöz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2014 Yılı
Mali Bütçe Kanunu Tasarısının 5inci maddesi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bütçeler hükûmetlerin, hükûmetin hedef ve
vizyonlarını yansıtan maliye politikalarını uygulama
araçlarıdır. Geride bıraktığımız on bir
yıl bizim için gurur tablosudur. Eğitimden sağlığa,
adaletten emniyete, ulaştırmadan şehirleşmeye, enerjiden
tarıma kadar ülkemizi, milletimizi ilgilendiren her alanda çok önemli hizmetler
verdik. 2014 bütçesi de özellikle, öncelikle eğitim ve sağlık
bütçesidir. İstihdamı artıran, çalışan ve emekliyi
gözeten, çiftçimizi destekleyen, yatırımcılara destek olan bir
bütçedir. Bu nedenle yatırım bütçesidir, bu nedenle hizmet
bütçesidir, bu nedenle mali disiplini ve ekonomik istikrarı hedef alan bir
bütçedir. Hükûmetimizin uyguladığı başarılı
ekonomi politikaları sayesinde bütçemiz faiz bütçesi olmaktan
çıkarılmıştır. 2002 yılında her 100
liralık vergi gelirinin 87,6 lirası faiz ödemelerine giderken, 2013
yılına geldiğimizde, 100 liralık vergi gelirinin
yaklaşık 15 lirası faiz ödemesine gitmiştir. Yani biz
bütçeyi faiz giderlerini ödemekten kurtardık. Bununla beraber, bu aradaki
tasarrufu yatırımlara aktararak milletimizin hizmetine sunduk.
Türkiye ekonomisi 11 yılda 3 kattan
fazla büyüdü. Enflasyonu tek haneye indirdik, kamu
çalışanlarını, emeklilerimizi, öğretmenlerimizi,
hiçbir çalışanımızı da enflasyona ezdirmedik.
Değerli
milletvekilleri, istihdama, yatırıma, rekabet gücünü destekleyen
politikalara çok önem verdik. Sağlanan güven ortamı sayesinde
uluslararası yatırımcıların ülkemize ilgisini
artırdık. Türkiyenin her geçen gün bölgedeki etkisi arttıkça,
ekonomisi büyüdükçe, demokrasisi geliştikçe, hiç kuşkusuz, bu
büyümeyi çekemeyenlerin farklı yöntemlere başvurarak partimizi,
dolayısıyla ülkemizi, dolayısıyla milletimizi hedef
aldıklarını görmekteyiz. On bir yıl boyunca
yaptığımız köklü reformlar sayesinde amaçlarına
ulaşamadılar, amaçlarına ulaşamayacaklar da. Tüm
senaryolara rağmen, ülkemiz ekonomik anlamda çok önemli
başarılara, önemli neticelere imza atmaya devam edecektir. Bugün
Avrupa ülkeleri ekonomik sıkıntıyla mücadele ederken, dünyadaki
gelişmiş ekonomiler ciddi anlamda sıkıntılarla
uğraşırken, biz ise geleceğe yatırım yapan,
gelecek hedefleri olan ve inşallah, daha çok projeyi hayata geçirme arzusu
içerisinde olan bir iktidar olarak 2023 hedeflerine doğru adım
adım yolumuza devam edeceğiz.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizde bu gelişmeler yaşanırken, paralel
olarak, seçim bölgem olan Aksaray da on bir yılda eğitimden
sağlığa, adaletten emniyete, ulaşıma, her alanda çok
önemli yatırımlar almıştır. On bin yıllık
kadim tarihi olan ilimin, doğu ile batıyı, kuzey ile güneyi
bağlayan önemli bir coğrafi konumda bulunması,
iktidarımızla birlikte bu dört yol ağızlarının
tamamı duble yollarla, bölünmüş yollarla, hızlı ve güvenli
ulaşım ve erişim ağına da kavuşmuştur.
Aksarayımız 2004 yılında
çıkarılan 5084 sayılı Teşvik Kanunuyla çok önemli
yatırımlar almış, o gün için, 2002 yılında 10
tane olan fabrika sayısı bugün 146 işler vaziyetteki fabrikayla
istihdama önemli katkı sunulmuştur. Yine, 2002 yılında
baktığımızda organize sanayide çalışan 600
işçi sayımız vardı, bugünlere geldiğimizdeyse on bir
yıl boyunca bu sayı 7 binlere ulaşmıştır. Bu
şunu göstermektedir: İşte bütçemiz, istihdamı
düşünen; işte bütçemiz, ekonomiyi düşünen; işte bütçemiz,
milletini düşünen bir bütçedir. Bu anlamda benim ilim ciddi anlamda
gelişme kaydetmiştir. Özel sektör tüm bu
yatırımlarını yaparken bir şeye bakar, Bu ülkede
ekonomik istikrar var mı, güven ortamı var mı? diye bakar.
İşte, görülüyor ki Orta Anadoluda ilime yatırım yapma
konusunda hiçbir endişe taşımadığını da bu
göstermektedir.
Değerli milletvekilleri, biz AK PARTİ
iktidarı olarak ülkemizin büyümesi, halkımızın refah
düzeyinin artması, ekonomik istikrarın sağlanması,
Türkiyenin her alanda kalkınmış bir ülke hâline getirilmesinin
mücadelesini vermekteyiz.
2014 yılı bütçesinin hayırlara vesile
olmasını dilerken, başta Sayın Başbakanımız
olmak üzere, Maliye Bakanımıza, bakanlarımıza,
bürokratlarımıza ve milletvekili arkadaşlarımıza
teşekkür ediyor, bütçemizin hayırlı olmasını temenni
ediyor, saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
İnceöz.
Şahsı adına İstanbul Milletvekili
Sırrı Süreyya Önder. (BDP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Önder.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, açlık grevindeyiz ama konuşma grevinde
değiliz.
Bugün gülüyorsunuz ama dün güldüğünüz şeyler de
bugün başınıza geliyor sayın vekilim.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Gülme
komşuna gelir başına!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devam) Onun için
Hadis var
İtibar başa değil, sonadır. Hele bir ahirini görelim her
şeyin, ne olacak, nasıl bitecek, o zaman belli olur.
Açlık grevindeyiz. Niye? Bugün de yaşanan bu
kaotik sürece çok önceden itiraz ettiğimiz için. Tarih, bakın girin
twittere bizim söylediğimiz demeçler bugün kol geziyor. Yani siz dün 13
yaşındaki Gezi direnişçisi çocuğu cebren mahkemeye
çıkarmak konusunda bir ses çıkarsaydınız, Çağdaş
Hukukçulardaki avukatlara yönelen hukuksuzluğa bir ses
çıkarsaydınız, gelişigüzel tutuklamalara bir ses
çıkarsaydınız, daha onu bir kenara bırakalım, milletvekillerine
uygulanan çifte standarda, çifte hukuk anlayışına bir ses
çıkarsaydınız bunun demokrasilerdeki asgari müşterekte
birleşme sürecini hızlandırmaktan başka bir sonucu
olmazdı. Siz o zaman ördüğünüz izolasyonlarla bugün kendinizi
yalnızlaştırdığınızı göreceksiniz; olay
bu.
MALİK
ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Kaldı ki aynı şeyler değil!
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Aynı şey değil, doğru,
teşekkür ediyorum. Aynı şey değil ama genel bir
başlık altında bu bir hukuk ve demokratik siyaset meselesidir. Hakaret
sadece Kürtlere yapılmış değildir, yani Kürtün vekilini
içeride tutmakla, bunu ona uygulamamış olmakla hakaret Kürtlere
yapılmış değildir. Hakaret, seçilmiş siyasi
iradeyedir. Bu, demokrasinin demokratik siyaset hakkına ve bu Meclisin
izzetine, şerefine, haysiyetine bir meydan okumadır, bir rest
çekmedir. Susan bu meydan okumayı sineye çekmiş demektir, susmayan
hiç olmazsa
Aha yemek yemiyoruz. dedik, görünür kılmaya
çalışıyoruz bu çifte standardı. Bugün bana, yarın
sana. Belki yarını da beklemez. Bak şimdi, İçişleri
Bakanı Emniyette bir tanıdığı olan var mı? diye
geziyor, yani yarını da beklemeyebilir bu işler. Onun için bu
direnişi, bu direnişe destek veren her partiden vekilleri bunu daha
görünür kılmaya çağırıyoruz, onlara teşekkür ediyoruz.
Dışarıda olmanız bu tehditten beri olmanız
anlamına gelmiyor. Bir arkadaşınızın hakkını
korumanız demek, demokratik siyaset yapma hakkını korumanız
demek, sizin kendi demokratik siyaset hakkınızı korumanız
demek. Bize bir şey lütfetmiyorsunuz. Biz, 5 arkadaşımız da
içerideyken onların açığını kapatacak kadar çok
çalışıyoruz. Gece demiyoruz, gündüz demiyoruz, dur bilmiyoruz
durak bilmiyoruz. Bu ülkedeki demokrasi mücadelesinin içindeyiz.
En
önemlisi, herkes unutuyor; barış süreci var, bu, o sürece
yapılmış bir provokasyon. Bir tek cana, bütün bu menfaat
kavgalarının hiçbiri değmez. Biraz araya zaman girince sanki
böyle bir tehdidi hiç yaşamamışız gibi geliyor insanlara.
Oysa Ben sana siyaset yapma hakkı vereceğim. diye bir
barış masasına çağırıyorsun ve seçilmiş
siyasetçisine, meşru, seçilmiş, legal siyasetçisine siyaseti yasak
ediyorsun. Keser de döner, sap da döner, hesap da döner. Aslolan buna
demokratik bir itirazı, bu Meclisteki, ayrım gözetmeden bütün siyasal
partilerin aynı anda vermesi. Bugüne kadar biz hiç tutuklu vekillerimiz
demedik, tutuklu vekiller dedik, tutuklu vekillerimiz demedik ama
artık gele gele durum sadece alavere dalavere Kürt Mehmet zindana
denklemine oturdu. Artık kendi vekillerimiz diyoruz. Bunda bilenler için,
görenler için harekete geçmeyi gerektirecek çok ibretlik şeyler var,
gerisi sizin ferasetinize, vicdanınıza ve demokrasi kültürüne,
kendinize duyduğunuz öz saygıya kalmıştır. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Önder.
Sayın
milletvekilleri, soru-cevap bölümüne geçiyorum.
Süremiz
on dakikadır.
Sayın
Öğüt
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın
Bakan, son dershane tartışmalarında Hükûmeti destekleyen
bildiriye ve ilana en önce destek verenlerden, imza atan bir yardım
kuruluşu okullardan resmen sınıf başına 90 lira
toplarken, 62 bin kız çocuğuna burs veren Çağdaş
Yaşamı Destekleme Derneğine mali soruşturma
açılmasının ve çok yüksek vergi çıkarılmış
olmasının nedeni nedir? Bırakın kanunu, nizamı,
vicdanınız nasıl rahat dolaşabilmektesiniz? 62 bin
kızımız buradan gelecek 60 liraya muhtaçken birileri gibi otel
lobilerinde rüşvet pazarlıkları yapmamaktadırlar. Bunlar 60
liraya muhtaç kızlarımızdır, isimleri de bilirsiniz ki
kardelen diye geçer. Bu konuda bir açıklamanızı bekliyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın
Değirmendereli
KEMAL
DEĞİRMENDERELİ (Edirne) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın
Bakan, gayrisafi millî hasıladaki artışımız beklenenin
üzerindeki büyümeyle yani 4,4 olarak görünüyor kayıtlarda 2013teki
büyüme. Burada en yüksek payı -bakıyorum- mali aracı
kuruluşların faaliyetleri 8,7; efendim, yine dolaylı ölçülen
mali aracılık hizmetleri oluşturuyor; işte, imalat sanayisi
3,5 civarında oluşturuyor ama eksi 3,3 olarak gerileyen bir sektör
var ki madencilik ve taş ocakçılığı. Mutlaka bilginiz
dâhilindedir; 14 Haziran 2012 yılında çıkarılan Başbakanlık
genelgesiyle bütün maden ruhsatları ve maden izinleri, Orman Genel
Müdürlüğünden alınan bu konularla ilgili izinler
Başbakanlıkta ayrıca değerlendirilmekte,
Başbakanın onayına sunulmaktadır. Bu da sektörü
kilitlemiş durumdadır. Bu sektörün, bütün sektörlerde büyüme olurken
3,3 gerilemesi de bunu göstermektedir. Bu konuda bir önlem alınması,
Sayın Başbakana bu konuda bir tasarruf kullanması
konusunda bir görüş belirtecek misiniz, bu ihtiyacı hissediyor
musunuz?
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Değirmendereli.
Sayın Atıcı
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Suriyeden gelen
sığınmacıların her türlü sağlık
ihtiyacı karşılanırken, sağlık sigortası
olmayan veya katkı payı ödeyemeyen vatandaşlarımız maalesef
sağlık hizmeti alamıyorlar.
Sığınmacıların sağlık giderlerini hangi
kalemden karşılıyorsunuz? Örtülü ödeneği bunun için
kullanıyor musunuz? Katar veya Suudi Arabistandan gelen paraları bu
iş için kullanıyor musunuz?
SGKya ödenen bu sağlık giderleri
acaba sağlık turizmi geliri olarak kaydediliyor mu? Yani
açıkladığınız turizm gelirlerinde Suriyelilere
harcadığınız sağlık giderleri yer alıyor mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Atıcı.
Buyurunuz Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Öğüt, Çağdaş
Yaşamı Destekleme Derneğiyle ilgili olarak bir önceki soru-cevap
kısmında ben cevabı verdim. Siz de takdir edersiniz ki, yani
benim, spesifik vergi incelemeleriyle ilgili olarak vergi mahremiyeti nedeniyle,
hani niye yapıldı, nereden kaynaklandı vesaire, o konularda
bilgi verme imkânım yok ama prensip olarak şunu söyleyeyim: Yani bir
ticari müessese olarak muhtemelen görüldüğü için vakıflar da olsa
Mesela bugün Kızılay maden suyu satıyor. Yani ben paralellik
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Onda başka üçkâğıt var efendim. Onu başka türlü
yapıyorlar.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) Örnek olarak söylüyorum. Yani Kızılay, aslında
kanunla kurulmuş, işte bizim ciddi bir şekilde destek
verdiğimiz
Ama bir ticari faaliyet yaptığı zaman
gidiyoruz, orada da bir vergi mükellefiyeti tesis ediyoruz.
Şimdi, Çağdaş Yaşamı
Destekleme Derneğinin dosyasına ilişkin, inceleme
dosyasıyla ilgili verilere vâkıf
değilim.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Bu kadar bürokratınız var efendim arkada.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) Gündeme getirdiniz. Ben arkadaşlara sordum.
Dolayısıyla konuya bakacağım. Sayın Hamzaçebi de daha
önceki seansta Bu kanuna da aykırı. dediler. Ben o konuyu
inceleteceğim ama şunu söyleyeyim: Yani prensip olarak, vakıf da
olsa dernek de olsa eğer ticari
hüviyette bir faaliyet içerisine girerlerse, biz, kanun gereği, tabii ki,
bu kapsamda değerlendirmek durumunda kalıyoruz. Diğerlerine
böyle bir uygulama var mı yok mu, onları da inceleteceğim.
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Yok efendim, yok.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) İşte ben bilmiyorum.
Siz de bilmiyorsunuz.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Bağışlar ticari kazanç sayılmaz ki.
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Hükûmet yandaşlarına yok,
diğerlerine var. İlan verenlere yok efendim. Okullardan 90 lira para
toplayabiliyorlar.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Değerli arkadaşlar,
dolayısıyla bu aşamada benim söyleyebileceklerim bu kadar ama bu
konuyu tekrar bir inceleteceğim.
Sayın
Değirmenderelinin sorusuna gelince: Biz konunun farkındayız.
Hatta bu konuyla ilişkili olarak içinde Enerji Bakanımızın,
Orman ve Su İşleri Bakanımızın ve diğer teknik
düzeyde bürokrat arkadaşlarımızın olduğu bir
komisyonda şu anda bu madencilik sektörünü çalışıyoruz.
Yani burada kamu payı, vergilendirme vesaire hususları
noktasında bir çalışma yapıldı. Sayın
Başbakanımıza da arz edip, bu sürecin
hızlandırılması noktasında biz de bu yönde
katkıda bulunacağız.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Bakanım, çok mağdur var. Çok,
işletmesi kepenk kapatan oldu bu arada. Bir yıldır bekliyorlar.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Ben sorunun
farkındayım. Yani sadece iletmekle kalmayacağım,
dediğim gibi bu konuyu biz çalıştık. Türkiyedeki
madencilik sektörünün, örneğin bugün Avustralyada olduğu gibi,
Kanadada olduğu gibi hakikaten daha kat edeceği çok mesafe var.
Ayrıca cari açık açısından da bizim yer altı
kaynaklarımızın en iyi şekilde değerlendirilmesi
ülkemizin menfaatinedir.
Bu
konuda en ufak bir tereddüt yoktur. Sadece burada kamunun payı, kamunun
hakkına ilişkin bazı soru işaretleri oluşmuştur ki
bu süreçte tabii ki bir tıkanma söz konusu. Ama bunu aşmak için
şu anda bir çalışma yapıyoruz. Ben ümit ediyorum ki bu
çalışmanın sonucunda bunların hepsi hızlanır.
Üçüncü
bir soru vardı galiba Suriyeden gelen sığınmacılarla
ilgili olarak. Şimdi, sağlık giderleri AFAD tarafından
sağlanıyor. Benim bildiğim kadarıyla AFADın
yaptığı harcamalar kesinlikle hiçbir şekilde turizm
rakamlarına yansımaz. Zaten daha önce, yine bu kapsamda diğer birtakım
harcamalar -yani ben kamunun yaptığı harcamaları
kastetmiyorum- Suriyeden gelenlerin yaptığı birtakım
harcamalar bu çerçevede değerlendirilmişti, geriye doğru
düzeltildi turizm rakamları. Dolayısıyla, ben kamunun bu
çerçevede yapacağı harcamaların turizm rakamlarına
yansıyacağı kanısında değilim ama hani ben Maliye
Bakanı olarak bildiğim kadarıyla söylüyorum, belki de bunu
sormak lazım.
Şimdi,
katkı payı ödenmesi meselesi sistemin sürdürülebilirliğiyle
ilişkilidir. Zaten imkânı olmayanları biz yine, genel
sağlık sigortası kapsamında devlet olarak üstleniyoruz ama
gelir testi sonucunda imkânları olup da bu katkıların
sağlanması kanun gereğidir. Türkiye hakikaten sağlık
noktasında gerek kapsam gerek sağlığa erişim
noktasında çok mesafe kat etti, bunu ben söylemiyorum. Bundan
yanlış hatırlamıyorsam- bir veya iki yıl önce, bir
uluslararası firma bu yönde bir ülke çalışması
yapmıştı ve Türkiyenin neredeyse Kuzey Avrupa ülkeleri
düzeyinde sağlığa kolay erişim ve bu ulusal
sağlık sigortası kapsamında verilen hizmetlerin
kapsamı anlamında Türkiyenin epey, hakikaten, bizden ileri ülkeler
seviyesine doğru gittiğini gösteren bir çalışmaydı,
özetle konu bu. Yanlış hatırlamıyorsam üç tane soru
vardı, üçünü de cevaplandırmış oldum.
Teşekkür
ediyorum.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Atıcı, buyurun, sorunuzu sorun.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, soruyu ben size sordum, siz bana cevap olarak Bunu sormak gerekir.
dediniz. Evet, sormak gerekir, ben de Hükûmet olarak size soruyorum. Şu
anda bilmeyebilirsiniz, anlayışla karşılarım ama
ricam, o turizm gelirleri içerisinde Suriyelilere harcanan sağlık
gideri var mı, yok mu, bunu eğer sorup da bana uygun bir zamanda,
uygun bir vasıtayla bildirirseniz sevinirim. İki
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Atıcı.
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Ben, olmadığı
kanısında olduğumu söyledim ama benim alanım
olmadığı için yüzde 100 kesinlik arz eden bir ifade
Benim genel
yaklaşımımdır. Ben de sorunuzu tekrar not etmiş oldum.
TÜİKe sorarım, TÜİKten gelen cevabı da umarım size
arkadaşlarımız ulaştırırlar.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
Madde
üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan "2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının
5 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasının sonunda yer alan
"Maliye Bakanı yetkilidir." İbaresinin "Maliye
Bakanlığı yetkilidir." şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan "2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı"nın 5 inci maddesinin (2) Yedek Ödenek
başlıklı fıkrasına aşağıdaki ibarenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Oktay
Vural Yusuf Halaçoğlu
Manisa İzmir Kayseri
Sümer
Oral Mesut
Dedeoğlu Alim
Işık
Manisa Kahramanmaraş Kütahya
Mehmet
Günal Mustafa
Kalaycı
Antalya Konya
Maliye
Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.6 tertibinde yer
alan ödenekten, 5488 sayılı Tarım Kanununun 21 inci maddesinin
uygulanabilmesi bakımından Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığının ilgili tertiplerine
ödenek aktarmaya,
BAŞKAN
Komisyon bu okuttuğum önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maliye Bakanı 2014 yılı bütçesinden tarımsal destek
ödemelerine 9,7 milyar TL tahsis edildiğini ifade etmiştir. 2014
OVP'de yer alan GSYİH ise tahmini 1718 milyar TL olarak
öngörülmüştür. Söz konusu tarımsal desteklerin GSYİH'ye
oranı yüzde 0,5 oranına denk gelmektedir. Ancak 5488 sayılı
Tarım Kanununun 21 inci maddesi tarımsal destekleme için bütçeden
ayrılacak kaynağın Gayri safi milli hasılanın yüzde
1'inden az olmayacağını zorunlu kılmıştır.
Bu zorunluluğun yerine getirilmesi için Maliye
Bakanlığının yedek ödenek tertibinden tarımsal
destekleme programlarının finansmanı için kullanılmak üzere
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının
ilgili tertiplerine ödenek aktarmaya Maliye Bakanının yetkili
kılınması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 5 nci maddesinin (4) numaralı
fıkrasının sonunda yer alan "Maliye Bakanı
yetkilidir." İbaresinin "Maliye Bakanlığı
yetkilidir." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Gerekçe efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bütçe
kanunları ile Maliye Bakanına verilen Anayasaya ve 5018
sayılı Kanuna aykırı yetkilerin diğer doğrudan
bir sonucu ise, TBMM'nin bütçe hakkı kapsamında verdiği harcanabilecek
miktarın üst sınırının aşılarak "ödenek
üstü harcama"ya yol açılmasıdır.
5018
sayılı Kanunun temel amaçlarından biri de ekonomik
istikrarı, sürdürülebilir büyümeyi ve mali disiplini
sağlamaktır.
Nitekim
Kanunun "Kamu maliyesinin temel ilkeleri" başlıklı 5.
maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, "Kamu malî
yönetimi malî disiplini sağlar." denilirken; "Bütçe
ilkeleri" başlıklı 13 ncü maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendinde "Bütçelerin hazırlanması ve uygulanmasında,
makroekonomik istikrarla birlikte sürdürülebilir kalkınmayı
sağlamak esastır." kuralına yer verilmiştir.
Öte
yandan, Kanunun 20. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde,
"Kamu idareleri, bütçelerinde yer alan ödeneklerin üzerinde harcama
yapılamaz." kuralına yer verilirken; 70. maddesinde, "Kamu
zararı oluşturmamakla birlikte bütçelere, ayrıntılı
harcama programlarına, serbest bırakma oranlarına
aykırı olarak veya ödenek gönderme belgelerindeki ödenek
miktarını aşan harcama talimatı veren harcama
yetkililerine, her türlü aylık, ödenek, zam ve tazminat dahil yapılan
bir aylık net ödemeler toplamının iki katı tutarına
kadar para cezası verilir." denilerek 1050 sayılı Kanundan
farklı olarak 5018 sayılı Kanunda ödenek üstü harcama
yapılması, cezai yaptırıma
bağlanmıştır.
AKP
İktidarlarının 2003-2012 bütçeleri kesin hesap kanunları
incelendiğinde ilginç sonuçlara ulaşılmaktadır.
AKP
İktidarları 2003-2012 döneminde merkezi yönetim bütçesi
kapsamında 2 trilyon 237 milyar 270 milyon 119 bin TL harcama yaparken,
bunun %3'ü oranında ve 66 milyar 971 milyon 466 bin TL ödenek üstü harcama
yapmıştır.
1050
sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanununun yürürlükte olduğu 2003-2005
döneminde konsolide bütçe harcama tutarı 462 milyar 896 milyon 328 bin TL
ve ödenek üstü harcama ise 7 milyar 346 milyon 375 bin TL ile %0,96
oranındadır.
Buna
karşın, ekonomik istikrar ve mali disiplini esas alan ve ödenek üstü
harcama yapılmasını cezai yaptırıma bağlayan 5018
sayılı Kanunun yürürlükte olduğu 2006-2012 döneminde ise,
merkezi yönetim harcama tutarı 1 trilyon 774 milyar 373 milyon 791 bin TL
olarak gerçekleşmiş ve bunun %3,36 oranında ve 59 milyar 625
milyon 90 bin TL tutarında ödenek üstü harcama
yapılmıştır.
Başka
bir anlatımla, 2003-2005 döneminde %0,96 olan ödenek üstü harcama,
2006-2012 döneminde tam 3,5 kat artarak %3,36'ya çıkmıştır.
Bu
durum, AKP iktidarı bütçelerinin bir yandan samimiyetsizliğini ve
ülkeyi hızla mali disiplinden
uzaklaştırdığını, diğer yandan 2003-2012
döneminde merkezi yönetim bütçesi kapsamında yaptığı 66
milyar 971 milyon 466 bin TL ödenek üstü harcamayı TBMM'nin "bütçe
hakkı" dışında gerçekleştirdiğini ortaya
koymaktadır.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Evet
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim, önce yoklama
isteyeceğim ama ondan önce bir hususu bilginize sunmak istiyorum.
Biz
önergemizin gerekçesinde AKP iktidarı diyoruz ama Sayın Kâtip bunu
AK PARTİ iktidarı olarak okuyor.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) Ne yazıyorsa onu okuyacak.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Eğer AKP iktidarı olarak
okumak istemiyor ise Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı olarak
okuyabilir ama biz AK PARTİ iktidarı demedik. Demeyi çok arzu
ediyoruz, inşallah, öyle bir süreç olur, söyleriz.
Yoklama
istiyoruz efendim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN
Efendim
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Adalet ve Kalkınma Partisinin
kısaltılmış adı AK PARTİdir.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) Ak diye bir ibare yok.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Adalet ve Kalkınma Partisi
açılmış adı.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) Aklanın da gelin.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Nasıl ki Cumhuriyet Halk Partisinin açık
adı, kendi tüzüklerinde CHP diye yazıyorsa, bizde AK PARTİ
diye yazıyor.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) Aklanın da gelin.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yani, böyle bir deyim
olmadığını
Bunu açık söylemekle
kısaltmasını söylemek arasında fark yoktur.
BAŞKAN
Peki, teşekkür ederiz sayın milletvekilleri.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yani Sayın Başkan, ben
Divana yönelik bir değerlendirme yaptım ama Sayın Elitaş
MEHMET
ELİTAŞ (Kayseri) Ben de Divana yönelik yaptım.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
hangi nedenle söz aldı
bilemiyorum. Biz ne dediysek Divan onu okumak zorunda efendim.
BAŞKAN
Peki, teşekkür ederiz.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
- Yoklama talebinizi yerine getireceğim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Havutça, Sayın Özdemir, Sayın Moroğlu,
Sayın Öğüt, Sayın Danışoğlu, Sayın
Işık, Sayın Topal, Sayın Öner, Sayın Topbaş,
Sayın Erdemir, Sayın Acar, Sayın Genç, Sayın
Kuşoğlu, Sayın Demir, Sayın Özdemir, Sayın Özkan,
Sayın Baydar, Sayın Akova, Sayın Ayaydın, Sayın
Haberal, Sayın Atıcı.
Üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IV.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2014 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/832) (S. Sayısı:
506) (Devam)
2.- 2012 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2012 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin
Olarak Hazırlanan 2012 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, Maliye Bakanlığı ve
İçişleri Bakanlığı Tarafından Sayıştaya
Gönderilen Genel Faaliyet Raporları ile Bu Raporlara İlişkin
Sayıştay Değerlendirmesini İçeren 2012 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2012
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi, 2012 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/798, 3/1275, 3/1277, 3/1278, 3/1279) (S. Sayısı: 507) (Devam)
BAŞKAN
- Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
5inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
5inci
madde kabul edilmiştir.
Beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 23.54
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.57
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 34üncü Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Ve böylece, programa göre, 2014 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının oylanmamış
maddelerini görüşerek oylamalarını yapmak üzere, 18 Aralık
2013 Çarşamba günü saat 10.00da toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 23.58