TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
42nci
Birleşim
2
Ocak 2014 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Artvinde yaşanan
sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
Kars Milletvekili Ahmet Arslanın, Sarıkamış
şehitlerini anma etkinliklerine ilişkin gündem dışı
konuşması
3.-
Burdur Milletvekili Bayram Özçelikin, millî şair ve Burdur eski
milletvekili Mehmet Akif Ersoyun 77nci ölüm yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
IV.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun,
Başkanlık Divanı olarak 2014 yılının
hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ettiklerine
ilişkin konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, Sarıkamış
şehitlerine Allahtan rahmet dilediğine, millî şair Mehmet Akif
Ersoyun ve bilim adamı Seyyid Ahmet Arvasinin ölüm yıl dönümlerine
ve yeni yılın Türkiyeye ve dünyaya barış ve nizam
getirmesini niyaz ettiğine ilişkin açıklaması
2.-
Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, Sarıkamış
şehitlerimize Allahtan rahmet dilediğine ve İstiklal
Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoyun herkes için
önemli bir şahsiyet olduğuna ilişkin açıklaması
3.-
İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satırın, 2014
yılının ülkemize ve dünyaya sağlık, barış,
mutluluk getirmesini dilediğine, İstiklal
Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoya Allahtan rahmet
dilediğine ve Sarıkamış şehitlerini rahmet ve minnetle
andığına ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.-
Cumhurbaşkanlığının, Bakanlar Kurulunda görev alan,
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma
Şahin, Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayan, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç,
İçişleri Bakanı Muammer Güler ve Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırımın
bakanlık görevlerinden istifalarının kabul edildiğine;
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
Başbakanın teklifi üzerine bakanlık görevinden
alındığına;
Ankara
Milletvekili Emrullah İşlerin Başbakan
Yardımcılığına, Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağın Adalet
Bakanlığına, Sakarya Milletvekili Ayşenur
İslamın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına,
Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlunun Avrupa Birliği
Bakanlığına, Kocaeli Milletvekili Fikri Işıkın
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına, İstanbul Milletvekili
İdris Güllücenin Çevre ve Şehircilik Bakanlığına,
Denizli Milletvekili Nihat Zeybekcinin Ekonomi Bakanlığına,
Samsun Milletvekili Akif Çağatay Kılıçın Gençlik ve Spor
Bakanlığına, Karaman Milletvekili Lütfi Elvanın
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına,
TBMM dışından Efkan Alanın İçişleri
Bakanlığına atandıklarına,
İlişkin
tezkeresi (3/1356)
2.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek
başkanlığında, Türkiye-Kuveyt Parlamentolar Arası
Dostluk Grubu Başkanı ve Artvin Milletvekili İsrafil
Kışla, Türkiye-Bahreyn Parlamentolar Arası Dostluk Grubu
Başkanı ve Mardin Milletvekili Gönül Bekin Şahkulubey, Bursa
Milletvekili İsmet Su, Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve
Ankara Milletvekili Mustafa Erdemden müteşekkil heyetin, Kuveyt Devleti
Ulusal Meclisi Başkanı Marzouq Ali M. Al-Ghanim ve Bahreyn
Krallığı Temsilciler Meclisi Başkanı Khalifa bin Ahmed
Al Dhahraninin vaki davetlerine icabet etmek üzere 5-8 Ocak 2014 tarihlerinde
Kuveyt ve Bahreyne resmî ziyaretlerde bulunmalarına ilişkin
tezkeresi (3/1357)
B)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 20 milletvekilinin, GDOlu
(Genetiği Değiştirilmiş Organizma) ürünlerin insan ve çevre
sağlığı üzerinde yarattığı etkilerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/806)
2.-
BDP Grubu adına Grup Başkan Vekili Şırnak Milletvekili
Hasip Kaplanın, un ve ekmeğin üretiminden halka sunumuna kadar olan
süreçte halk sağlığını tehdit eden sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/807)
3.-
Mardin Milletvekili Erol Dora ve 22 milletvekilinin, cezaevlerinde anneleriyle
beraber kalan çocukların sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/808)
C)
Duyurular
1.-
Başkanlıkça, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunda siyasi
parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen 1 üyelik için aday
olmak isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin
yazılı olarak müracaat etmelerine ilişkin duyuru
VII.-
ANT İÇME
1.-
TBMM dışından İçişleri Bakanlığına
atanan Efkan Alanın ant içmesi
VIII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma saatleri ile gündemdeki
sıralamanın yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun, 7, 14, 21, 28 Ocak
2014 ile 4 ve 11 Şubat 2014 Salı günkü birleşimlerinde bir saat
sözlü soruların görüşülmesini müteakip diğer denetim
konularının görüşülmeyerek gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 8, 15, 22, 29 Ocak
2014 ile 5 ve 12 Şubat 2014 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü
soruların görüşülmemesine; 521 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
IX.-
SEÇİMLER
A)
Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.-
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda açık bulunan
üyeliğe seçim
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Sağlık
Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ile Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 16 Milletvekilinin;
Üniversite Öğretim Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve
Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında
Çalışan Personelin Tam Süre Çalışmasına ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Organ ve Doku
Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin Tanrıkulunun;
Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat Milletvekili Orhan Düzgünün;
Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın; Tababet ve Şuabatı Sanatlarının
Tarzı İcrasına Dair Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/791, 2/159,
2/401, 2/592, 2/769, 2/1049) (S. Sayısı: 480 ve 480e 1inci Ek)
XI.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 480
ve 480e 1inci Ek) Sağlık Bakanlığı ve
Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının oylaması
XII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, yerel seçimlerde aday olacak
bakanların seçim çalışmalarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Emrullah
İşler'in cevabı (7/34226)
2.-
Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, özelleştirilen Seyitömer
ve Kangal Termik Santralleri ile Hamitabat Doğalgaz Çevrim Santraline
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/34769)
3.-
Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, kapatılan Elektrik
İşleri Etüt İdaresine ait taşınır ve
taşınmaz malların akıbetine ilişkin sorusu ve Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/34770)
4.-
Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydarın, Diyarbakır ziyaretine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Emrullah İşler'in cevabı
(7/34876)
5.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun,
Bakanlığın afet yönetim planına ilişkin sorusu ve
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/35301)
6.-
Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydarın, 2004 MGK kararlarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Emrullah İşler'in cevabı (7/35485)
2 Ocak 2014 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 42nci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz Artvinde yaşanan
sorunlar hakkında söz isteyen Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutana
aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Artvinde
yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı
konuşması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında bütün yurttaşlarımın yeni
yılını kutluyor, hepsine saygılarımı sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere,
Artvin son yıllarda büyük seçmen kaybına, büyük kayba uğrayan bir
il. Nüfusumuz hızla azalıyor; 1990 yılındaki nüfusla
bugünün arasında yaklaşık 30-35 binlik bir azalma var, bundan
dolayı müthiş bir azalma var. Bu gelinen noktada, öncelikle bunu
vurgulamak istiyorum ama Artvine ilişkin sorunlara başlamadan önce,
siyasal iktidarın Artvine bakış açısını
yapmaması gerekenleri yapmak, yapması gerekenleri ise yapmamak
şeklinde özetlemek istiyorum. Bu beş dakikalık süre içerisinde,
ilçelere ilişkin sorunları kısaca arz etmek istiyorum
değerli milletvekilleri.
Yusufeli ilçesinden başlarsak: Yusufelide bir
kamulaştırma sorunu var, baraj sahası içerisinde kalıyor,
kamulaştırmaya ilişkin bu
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Sayın
Başkan, sol tarafınıza bakar mısınız?
Duyamıyoruz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bayraktutan.
Sayın milletvekilleri, lütfen sessiz olalım.
Buyurun efendim.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Sayın Başkan,
bir daha alabilir miyim?
Gelinen noktada, Yusufelinin sorunları var,
kamulaştırmaya ilişkin sorunları var. Yusufeli halkı,
bir an evvel kamulaştırmaya ilişkin sorunların
giderilmesini istiyor, kamulaştırmaya ne zaman başlanacağına
ilişkin belirsizliğin bir an evvel ortadan kalkmasını
istiyor, ilçe merkezine ilişkin belirsizliğin bir an önce ortadan
kalkmasını istiyor ve Yusufelinin Kılıçkaya beldesi
biliyorsunuz Türkiyenin ilk kadın belediye başkanının
olduğu yerdir, İsviçrede kadının adı yokken
Kılıçkayada kadın belediye başkanı vardı,
Kılıçkayada ne yazık ki belediye kapatıldı, bunlara
ilişkin sorunların ortadan kaldırılmasını
istiyor. Bir de büyük marketlere ilişkin sorunlar var.
Yine, Ardanuç ilçemizde bitmeyen bir dere yolu
şikâyetimiz var. Bütün bakanlara soruyoruz, beş yıldır
soruyoruz, hep öbür yıllara öteliyorlar, dere yolunun bitirilmesini talep
ediyoruz. İspir-Olur yoluna ilişkin sorunlar var, bunların
kaldırılmasını istiyoruz. Ardanuç ilçesi -buradan defalarca
söyledim- adliyenin kapatılmasına ilişkin bu tasarrufun geri
alınmasını istemektedir, hastane sağlık
ocağına dönüştürüldü, bunun kaldırılmasını
istemektedir.
Şavşat ilçemiz: Hopa Dağı Tüneli
yapılmaya başlandı, teşekkür ediyoruz ama bunun bir an önce
mutlaka Sahara Tüneliyle birleştirilmesi, o transit yolun gündeme
getirilmesi gerektiğini bir kere daha ifade ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, 15 Temmuz 2009da
Şavşatta bir facia oldu, 5 vatandaşımız ne yazık
ki -dere ıslahı yapılmadığı için-
hayatlarını kaybettiler. O günden bugüne kadar, Devlet Su
İşlerinin orada yapmış olduğu herhangi bir şey
yoktur, şehir içi geçişinin mutlaka halledilmesi gerektiğini
ifade ediyoruz.
AHMET YENİ (Samsun) Tünelleri anlat.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) -
Şavşatlının hastaneye ilişkin tereddütleri var,
sağlık ocağına dönüştürüleceğine ilişkin
kaygıları var. Bunu bir kere daha buradan ifade etmek istiyorum.
Artvinli de şunu ifade etmek istiyor değerli
arkadaşlarım: Artvinde, Cerattepede maden istemiyoruz, madenle
Artvinin kirletilmesini istemiyoruz. Bir kere daha yüce Parlamentodan bunu
Türkiyeye haykırmak istiyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Borçkaya ilişkin: Bakın, daha burada milletlerarası
anlaşmalarla kabul ettik; Borçkada bir Muratlı Sınır
Kapısının açılması gerekir diye ısrarla ifade
ettik, o anlaşmayı kabul ettik. Muratlı Sınır
Kapısıyla alakalı neyi bekliyorsunuz, bunu merak ediyorum?
Borçkalı da merak ediyor, Artvinli de merak ediyor değerli
arkadaşlarım.
Murgul yüksekokul istiyor, diğer ilçeler de istiyor.
Murguldaki yüksekokulun bir an önce açılmasını, bunun
yanında kapatılan Damar Belediyesinin bir an önce
açılmasını biraz önce de ifade ettim, Şavşatta,
kapatılan Meydancık Belediyesinin de bir an evvel
açılmasını ifade etmek istiyorum.
Hopa ilçemizde de sorunlar var değerli
arkadaşlarım. Sarp Sınır Kapısı ne yazık ki
yeterli fiziki koşullara sahip değil. Gürcistana gidin, bir de bizim
tarafa gelin, iki taraf arasındaki farkı görürsünüz. Bu farkın
giderilmesi gerekiyor. Sarp Sınır Kapısındaki
iyileştirmelerin mutlaka olması gerekiyor, tır
kuyruklarının kaldırılması gerekiyor, köyle Sarp
Sınırı arasındaki o fiziki imkânsızlıkların
mutlaka ortadan kaldırılması gerekiyor.
İlk olarak, Türkiyede bir ilçede, ilçe
sınırları içerisinde hidroelektrik santrali kuruldu Arhavide,
duvarlarla çevrildi. Arhavi bu hidroelektrik santraline Hayır. diyor.
Bakana geçen yıl dedim ki: Bakın, Kamilet Vadisinde bir cinayet
işliyorsunuz. Ne zaman bu cinayeti düzelteceksiniz? Bir yıl önce
Bakan dedi ki: Bugün yarın geliyorum, bu cinayeti mutlaka
düzelteceğim. Bir yıl geçti, Bakan hâlen Arhaviye gelmedi.
Cerattepeye ilişkin cinayeti de söylemiştim. Ne yazık ki Bakan
bugüne kadar daha Artvine gelmedi. Buradan Enerji Bakanına bir kere daha
sesleniyorum: Lütfen, bu cinayetleri durdurun.
Değerli arkadaşlarım, Artvin Türkiye'nin
en önemli kentlerinden bir tanesi. Artvin bir cumhuriyet kenti. Artvinde 4 dil
konuşuluyor; Gürcüce konuşuluyor, Lazca konuşuluyor,
Hemşince konuşuluyor, Türkçe konuşuluyor ama şunun iyi
bilinmesini istiyorum: Bunlar bizim zenginliğimiz değerli
arkadaşlarım. Artvinliler her türlü siyasal düşünceye
sahiptirler. Bu siyasal düşüncelere sahip olmalarına rağmen,
Artvinden her siyasal düşünce çıkar, bir tek vatan haini
çıkmaz; bunu bir kere daha buradan ifade etmek istiyorum. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Biz bayrağımızı
seviyoruz, ülkemizi seviyoruz, devletimizi seviyoruz.
Sözlerimi bitiriyorken diyorum ki Artvin Türkiyedir,
Türkiye de Atatürk; Atatürk Türkiyedir, Türkiye de Artvin.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakutun,
Başkanlık Divanı olarak 2014 yılının
hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ettiklerine
ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Başkanlık Divanı olarak 2014 yılının
hayırlı ve uğurlu olmasını, aynı zamanda
ülkemize, milletimize iyilikler, güzellikler getirmesini temenni ediyorum.
Gündem dışı ikinci söz
Sarıkamış şehitlerini anma etkinlikleriyle ilgili söz
isteyen Kars Milletvekili Ahmet Arslana aittir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
2.-
Kars Milletvekili Ahmet Arslanın, Sarıkamış
şehitlerini anma etkinliklerine ilişkin gündem dışı
konuşması
AHMET ARSLAN (Kars) Sayın Başkanım,
saygıdeğer milletvekilleri; ben de bütün insanlığın
sağlıklı, huzurlu, mutlu bir yıl geçirmesi temennisiyle
herkesin yeni yılını kutluyorum.
22 Aralık 1914 Sarıkamış
Harekâtının 99uncu yıl dönümü münasebetiyle düzenlenecek olan
şehitleri anma etkinlikleri kapsamında söz aldım. Herkese
saygılar sunuyorum, çok teşekkür ediyorum.
Efendim, Sarıkamış şehitlerini
anmak derken önce o coğrafyadan başlamak lazım, 1000li
yıllarda Anadoluya gelip 1033te şehit olan Ebûl Hasan Harakânî ve
arkadaşlarından başlamak lazım ve yine 1064te Anadolu
topraklarına giren Sultan Alparslan ve arkadaşlarından bahsetmek
lazım, Sarıkamış şehitlerinin olduğu ana yani
bundan doksan dokuz yıl öncesine gelinceye kadar o coğrafyada
verdiğimiz 1,5 milyon şehitten bahsetmek lazım. Dolayısıyla,
bütün bunlardan bahsedince Anadolu topraklarının, bu coğrafyanın
ne kadar önemli olduğunu, ne kadar ecdadın kanıyla
sulanmış olduğunu iyi bilmek ve bunu gençlerimize iyi aktarmak
lazım.
Sarıkamışta ne oldu?
Sarıkamışta Balkanlardan, Selanikten, Bağdattan,
Iraktan, Suriyeden, Filistinden, Yemenden, Anadolu coğrafyasının
dört bir tarafından ecdat geldi. Ecdat geldi, ecdat sadece vatanı
düşünmedi, sadece milleti, memleketi, bunların uğruna
donmayı değil, bunların uğruna şehit olmayı göze
aldı.
Sadece bununla ölçmemek lazım.
Sarıkamış olmasaydı Çanakkale belki de olmayacaktı.
Sebebi şu: Güneyden Çanakkale üzerinden istila, kuzeyden Karadeniz
üzerinden İstanbulu istila düşünülmüştü ve Anadolu
toprakları böylece peşin peşin peşkeş çekilmiş,
bölünmüştü. Hâlbuki, Sarıkamış, Kafkaslarda Rusları
bloke edince sadece Çanakkalede güneyden gelen düşmanlarla mücadele ettik
ve Çanakkaleyi böyle kazandık. İşte, onun için Çanakkaleyi,
Sarıkamışı, ecdat her nerede kanını döktüyse
Türkiyenin, Anadolunun her toprağında ecdadı böyle yâd etmek,
böyle anmak lazım. Onun için, Ulu Önder Atatürk geleceğimizi gençlere
emanet ettiyse bunları bugünkü gençlere iyi anlatmak lazım ancak
gelecek genç nesillere de iyi aktarmak lazım. Geçmişimizi iyi bilmez
isek geleceği sağlıklı kuramayız. Bunu bilerek, bu
düstur üzerine, geçen yıl 20 bin kişi yürüdü, bu sene 30 bin
kişi yürüyecek, önümüzdeki yıl, 100üncü yılda 100 bin kişi
yürüyecek. Gençler ecdadını böyle yâd edecek, şühedanın
izinde böyle yürüyecek. Onun için, teşekkürü hak eden birçok kişi
var, birçok kurum var. Sayın Başbakan ve hükûmetlerimiz
Sarıkamışı, Çanakkaleyi gençlerin ve ülkenin gündemine
getirdiğinden beri, Sarıkamış utancımız
değil, gururumuz olmuştur. Sarıkamışta yenilmiş
olabiliriz ancak Sarıkamışı sadece bir yenilgi olarak
görmemek gerektiğini zaten izah ettim. Dolayısıyla, bu konuda
Sayın Başbakana, Hükûmete, birçok bakanlığın
katkısı var, birçok kurumun katkısı var, onlara
teşekkür etmek lazım.
Biz Kars milletvekilleri olarak, biz Hükûmet olarak neler
yapıyoruz, neler yapmaya çalışıyoruz, bir iki cümle de
ondan bahsedeyim. 99 metre yüksekliğinde bir anıt yapıyoruz
Kazımpaşa Tepesine. 96 metrekare bayrağı haiz, âdeta o
coğrafyâda her yerden gözükebilecek bir anıt yapıyoruz.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Ucube
olmasın o! Ucube olmasın dikkat et!
AHMET ARSLAN (Devamla) Onunla birlikte, 850 metrekare
kapalı alana sahip olan hilal şeklinde bir tören alanı ve bu
tören alanının önünde de 55 metre, yıldız şeklinde bir
tabanı olan bayrak direği yapıyoruz.
Yine, Sarıkamış Harekâtının
tanıtım ve araştırma merkezi: 35 bin metrekare üzerine
kurulu, 11 bin metrekare kapalı alanı olan ve inşaat ihalesine
çıkılmış, 9 Ocakta inşaat teklifleri alınacak
olan, kümbetlerle çevrili, hilal şeklinde bir başka tanıtım
ve araştırma merkezi yapıyoruz. Bu konuda TOKİye, Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığına, Orman ve Su İşleri
Bakanlığımıza, Milli Parklar Genel Müdürlüğümüze çok
çok teşekkür ediyoruz.
Tabii, sadece bununla kalmıyoruz. Ecdadın
kanıyla suladığı toprakların hakkını vermek
için Karsta, Sarıkamışta, Kağızmanda, Selimde, Arpaçayda,
Akyakada, Digorda ve Susuzda, her yerde bölünmüş yollar yapıyoruz,
demir yolları yapıyoruz, hastaneler, barajlar yapıyoruz, turizm
yatırımları yapıyoruz.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Heykelleri
yıkıyoruz, anıtları yıkıyoruz da de!
AHMET ARSLAN (Devamla) - Bu konuda, ben, 5inde anma
etkinliğimizde bizimle birlikte yürüyecek herkese şimdiden
saygılar sunuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Anıtları yıkıyoruz de.
AHMET ARSLAN (Devamla) Heykellerle
ilgili çok şey söylerim, ucubeyle ilgili çok şey söylerim,
Ermenistanı kardeş ilan edenlerle ilgili çok şey söylerim ama
yeri değil, önemli olan Sarıkamış.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı üçüncü söz millî şairimiz ve Burdur Milletvekili
Mehmet Akif Ersoyun 77nci ölüm yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen
Burdur Milletvekili Bayram Özçelike aittir.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.-
Burdur Milletvekili Bayram Özçelikin, millî şair ve Burdur eski
milletvekili Mehmet Akif Ersoyun 77nci ölüm yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mehmet Akif Ersoyumuzun
vefatının 77nci yıl dönümü münasebetiyle gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
İstikbalimizin ve istiklalimizin şairi Mehmet
Akif Ersoy, 27 Aralık 1936 yılında rahmeti rahmana kavuştu.
Rahmetle anılmak, ebediyet budur amma; sessiz yaşadım, kim beni
nereden bilecek? Mehmet Akif de öldükten sonra amel defteri kapanmayanlardan,
faydalı ilim bırakanlardan birisi; vefatından sonra birçok
mütefekkire, gönül dostuna, Allah dostuna, hak davası olan devlet
adamına ve siyasetçiye, öğretmene, öğrenciye ilham ve yol
gösterici olmuştur.
Mehmet Akif Ersoy, cumhuriyetimizin ilk meclisinde Burdur
Milletvekili olarak görev yaptı. Fazilet mücadelesinde, Millî Mücadelede,
Kurtuluş Savaşında Anadolunun topraklarını gezerken
Burdurumuza uğradı ve Burdurumuzdaki vatandaşlarımız
tarafından karşılandı ve bağrına
basıldı.
Millî Mücadeleden zaferle çıktıktan sonra,
Mehmet Akif Ersoy aynı zamanda Burdur ve Bigadan milletvekili seçildi.
Kendisi, o dönemde evliyalar ve âlimlerin olduğu Burdur ilinin
milletvekilliğini bizzat tercih etmiş ve bu mutluluğunu Burdur
halkıyla paylaşmıştır.
Mehmet Akif yaşarken bin bir güçlükle, zorlukla,
baskıyla, fakruzaruret içerisinde yaşamış olmasına
rağmen, şimdi binlerce isimde, okulda, mahallede, sokakta, kültür
merkezinde ve Burdur halkının kadirşinaslığı
olarak da Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinde ismi
yaşatılmaktadır. 21 bin öğrencisiyle Mehmet Akif Ersoy
Üniversitesinde Asımın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek./Çiğnetmedi
namusunu işte, çiğnetmeyecek! dizeleriyle gençlerimize ümit oldu,
ilham oldu.
Biz, Mehmet Akifi dindar olduğu için seviyoruz.
Biz, Mehmet Akifi inandığı gibi yaşayan adam olduğu
için seviyoruz. Biz, Akifi haksızlık karşısında
susmadığı için seviyoruz. Biz, Akifi mazlumun, garibin gurebanın,
fakirin fukaranın yanında olduğu için seviyoruz. Biz, Mehmet
Akifi İstiklal Marşını satmadığı için
seviyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Özellikle, sosyal çalkantıların
yaşandığı günümüzde, Akifin bir baba olarak ailesine,
çocuklarına yazdığı mektupların okunmasını
tavsiye ediyoruz. Nesilden nesile Safahatın aktarılmasını
tavsiye ediyoruz. Devlet adamları ve siyasetçilerin halkın
yanında, halkın dinî ve millî değerleriyle düşünüp
onları istikbale taşımanın mihenk taşlarını
öğrenmelerini istiyoruz. Mehmet Akifin ömrü boyunca erdemli,
şahsiyetli, vakarlı, dik duruşun nasıl hayatına
yansıdığını herkesin bilmesi ve öğrenmesi
gerekiyor. Ne acıdır ki İstiklal Marşını
yazdığı hâlde, ülkesinden sürgüne gönderilen tek şairdir.
Allahtan sürgüne gitmiştir. İstiklal Marşını
yazdığı hâlde, istiklal mahkemelerinde yargılanmaktan
kurtulmuştur.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Döndükten
sonraki sözünü de söyle. İstismar etme, döndükten sonraki sözünü söyle.
BAYRAM ÖZÇELİK (Devamla) Değerli
milletvekilleri, ülkesini yöneten devlet adamlarının rehberi ve
izinde gittiği Mevlâna olursa, Yunus olursa, Hacı Bektaş olursa,
Hacı Bayram Veli olursa, ülkesini yöneten bir Başbakanın
baş ucu kitabı Safahat olursa, Mehmet Akif olursa
endişelenmeyin, tereddüde düşmeyin çünkü onun yüreğinde
gözyaşı medeniyetinin izleri vardır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep)
Müslümanlığın en iyi yaşandığı ülke
Türkiye'dir. demiştir. Onu da söyle, istismar ediyorsunuz.
BAYRAM ÖZÇELİK (Devamla) İçeride ve
dış politikada bir tarafta zulmeden varsa, diğer tarafta mazlum
varsa Türkiyenin tavrı ne olacak diye tereddüde düşmeyin.
Mehmet Akif:
Zulmü alkışlayamam, zalimi
asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe
kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdı
mı, boğarım! ...
-Boğamazsın ki!
-Hiç olmazsa yanımdan
kovarım.
Üç buçuk soysuzun ardında
zağarlık yapamam;
Hele hak namına
haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir,
aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş
değil altın lale!
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) Arkadaşlarına bak, bize bakma!
BAYRAM ÖZÇELİK (Devamla)
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez
boyunum!
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta
ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim,
çifte yerim!
Adam aldırma da geç git, diyemem
aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar
kaldırırım. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - O yerim lafından sonra
arkadan ne gelecek diye bekledik! Rüşvet yerim
BAYRAM ÖZÇELİK (Devamla) - Ülkeyi yönetenler hedef
koymuşsa, 2023, 2053 ve 2071 diyorsa niye tereddüde düşülür?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) -
Safahatta Rüşvet yerim yok ama, haberiniz olsun!
BAYRAM ÖZÇELİK (Devamla) Akif ne
diyor:
Âtiyi karanlık görerek azmi
bırakmak...
Alçak bir ölüm varsa, eminim, budur
ancak.
Dünyada inanmam, hani görsem de
gözümle.
İmanı olan kimse gebermez bu
ölümle:
Ey dipdiri meyyit, 'İki el bir
baş içindir.'
Davransana... Eller de senin, baş da senindir! (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Bugün olsa
ayakkabı kutusu için şiir yazardı!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
hızını alamadı arkadaş ya!
BAŞKAN -
Teşekkür ediyorum Sayın Özçelik.
BAYRAM ÖZÇELİK (Devamla) Mehmet Akifin
hayatımızda en kestirme yol tavsiyesi:
Allaha güven, sa'ye sarıl, hikmete râm ol.
Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.
Mehmet Akifin ruhu için en güzel hediyemiz Fatiha olsun.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Halaçoğlu sisteme girdi,
önce ona söz vereyim, sonra size. Siz de lütfen sisteme girin Sayın
İnce.
Sayın Halaçoğlu, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, Sarıkamış
şehitlerine Allahtan rahmet dilediğine, millî şair Mehmet Akif
Ersoyun ve bilim adamı Seyyid Ahmet Arvasinin ölüm yıl dönümlerine
ve yeni yılın Türkiyeye ve dünyaya barış ve nizam
getirmesini niyaz ettiğine ilişkin açıklaması
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Öncelikle, 22 Aralıkta başlayan
Sarıkamış Harekâtı sebebiyle, harekât sırasında -kayıplarıyla
beraber- şehit olan 60 bin vatan evladı için Allahtan rahmet
diliyorum.
Ardından, 27 Aralıkta hayatını
kaybeden millî şairimiz Mehmet Akif Ersoyu minnet ve rahmetle
anıyorum. Makamı cennet olsun, nur içinde yatsın ve onun
söylediği gibi, Allah bir daha bu ülkeye İstiklal Marşı
yazdıracak bir konuma getirmesin.
Yine, 31 Aralıkta hayatını kaybeden
değerli felsefeci ve bilim adamı, üstat Seyyid Ahmet Arvasi
Beyefendinin ölüm yıl dönümüdür.
Ona da Allahtan rahmet diliyorum, Allah makamını cennet etsin.
Yeni yılın bütün Türk milletine ve Türkiyeye,
dünyaya barış ve nizam getirmesini, birlik beraberliğimizi
bozmamasını, bütün, Türkiye için oyunlar düzenleyenlerin
oyunlarının bozulmasını Cenab-ı Allahtan niyaz
ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın İnce
2.-
Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, Sarıkamış
şehitlerimize Allahtan rahmet dilediğine ve İstiklal
Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoyun herkes için
önemli bir şahsiyet olduğuna ilişkin açıklaması
MUHARREM İNCE (Yalova) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ben de Sarıkamış şehitlerimize
Allahtan rahmet diliyorum. Fakat Sayın Bayram Özçelike de şunu
hatırlatmak istiyorum: Mehmet Akif İstiklal
Marşımızın şairi, hepimiz için önemli bir
şahsiyet. Bu tür şahsiyetleri istismar etmemek lazım, kamuoyunu
yanlış bilgilendirmemek lazım, söyleyip söyleyip de son
kısmını eksik bırakmamak lazım. Örneğin, Mehmet
Akif Ersoy, Mısırdayken yazdığı bir mektupta aynen
şöyle der: Müslümanlık da Türkiyede, insanlık da Türkiyede;
on bir yıl kaldım, on bir saat daha kalsaydım
çıldırırdım. Allah benim ömrümden alsın, Mustafa
Kemale versin. (CHP sıralarından alkışlar) Bu mektubu da
unutmamak lazım. Dolayısıyla, Mehmet Akif İstiklal
Marşımızın şairidir, AKPnin şairi
değildir.
Teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Satır
3.-
İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satırın, 2014
yılının ülkemize ve dünyaya sağlık, barış,
mutluluk getirmesini dilediğine, İstiklal
Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoya Allahtan rahmet
dilediğine ve Sarıkamış şehitlerini rahmet ve minnetle
andığına ilişkin açıklaması
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de 2014 yılının ülkemize ve dünyaya
sağlık, barış, mutluluk getirmesini, kardeşlik
hukukumuzun azami derecede artmasını temenni ediyorum, değerli
milletvekillerimizin de yeni yıllarını tebrik ediyorum.
İstiklal Marşımızın şairi
Mehmet Akife Allahtan rahmet diliyor, bir daha istiklal marşı
yazılmayacak günler temenni ediyorum.
Sarıkamış Harekâtıyla ilgili de
Sarıkamış Harekâtında vatan topraklarını
savunmak uğruna şehit düşen kahraman vatan evlatlarını
ebediyete intikallerinin 99uncu yıl dönümünde rahmetle, minnetle
anıyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Cumhurbaşkanlığının, bazı
Bakanlar Kurulu üyelerinin istifalarına ve bazı bakanlıklara
yapılan atamalara ilişkin bir tezkeresi vardır, okutuyorum:
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.-
Cumhurbaşkanlığının, Bakanlar Kurulunda görev alan,
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma
Şahin, Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayan, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç,
İçişleri Bakanı Muammer Güler ve Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırımın
bakanlık görevlerinden istifalarının kabul edildiğine;
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın
Başbakanın teklifi üzerine bakanlık görevinden
alındığına;
Ankara
Milletvekili Emrullah İşlerin Başbakan
Yardımcılığına, Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağın Adalet
Bakanlığına, Sakarya Milletvekili Ayşenur İslamın
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına, Antalya Milletvekili Mevlüt
Çavuşoğlunun Avrupa Birliği Bakanlığına, Kocaeli
Milletvekili Fikri Işıkın Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığına, İstanbul Milletvekili İdris Güllücenin
Çevre ve Şehircilik Bakanlığına, Denizli Milletvekili Nihat
Zeybekcinin Ekonomi Bakanlığına, Samsun Milletvekili Akif
Çağatay Kılıçın Gençlik ve Spor
Bakanlığına, Karaman Milletvekili Lütfi Elvanın
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına,
TBMM dışından Efkan Alanın İçişleri
Bakanlığına atandıklarına,
İlişkin
tezkeresi (3/1356)
25/12/2013
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi: a) 06/07/2011 tarihli ve
B.01.0.KKB.01-08-3-503 sayılı yazımız.
b) 02/11/2011 tarihli ve B.01.0.KKB.01-08/C-2-716
sayılı yazımız.
c) 24/01/2013 tarihli ve B.01.0.KKB.01-08/C-1-76
sayılı yazımız.
ç)
Başbakanlığın, 25/12/2013 tarihli ve 69471265.300-01-11024
sayılı yazısı.
d) Başbakanlığın, 25/12/2013
tarihli ve 69471265.300-01-11026 sayılı yazısı,
İlgi (a), (b)
ve (c) yazılar ile atanarak Bakanlar Kurulunda görev alan Adalet
Bakanı Sadullah Ergin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma
Şahin, Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayan, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç,
İçişleri Bakanı Muammer Güler ve Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım bakanlık
görevlerinden istifa etmişler ve istifaları kabul edilmiştir.
Ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar
Başbakanın teklifi üzerine bakanlık görevinden
alınmıştır.
Bu sebeple, ekli
listede yer alan şahıslar karşılarında belirtilen
bakanlıklara Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 109 ve 113üncü
maddeleri ile 3046 sayılı Kanunun 4üncü maddesi uyarınca
atanmışlardır.
Bilgilerinize
sunarım.
Abdullah
Gül
Cumhurbaşkanı
EK: 1
adet liste
KAMER GENÇ (Tunceli)
Yanlış söylüyor, Erdoğan Bayraktar kendi istifa etti, görevden
alınmadı!
BAKANLAR
LİSTESİ
|
ADI
VE SOYADI |
BAKANLIĞI |
Ankara Milletvekili |
Emrullah İşler |
Başbakan Yardımcısı |
Başbakan Yardımcısı |
Bekir Bozdağ |
Adalet Bakanı |
Sakarya Milletvekili |
Ayşenur İslam |
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı |
Antalya Milletvekili |
Mevlüt Çavuşoğlu |
Avrupa Birliği Bakanı |
Kocaeli Milletvekili |
Fikri Işık |
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı |
İstanbul Milletvekili |
İdris Güllüce |
Çevre ve Şehircilik Bakanı |
Denizli Milletvekili |
Nihat Zeybekci |
Ekonomi Bakanı |
Samsun Milletvekili |
Akif Çağatay Kılıç |
Gençlik ve Spor Bakanı |
|
Efkan Ala |
İçişleri Bakanı |
Karaman Milletvekili |
Lütfi Elvan |
Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanı |
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
VII.-
ANT İÇME
1.-
TBMM dışından İçişleri Bakanlığına
atanan Efkan Alanın ant içmesi
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Anayasanın 109uncu maddesine göre atanan ve milletvekili olmayan
İçişleri Bakanının Anayasanın 112nci maddesine göre
ant içmesi gerekmektedir.
Şimdi, İçişleri Bakanı Sayın
Efkan Alayı ant içmek üzere kürsüye davet ediyorum.
Buyurun Sayın Ala. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu
sıralarından alkışlar)
(İçişleri Bakanı Efkan Ala ant içti)
(AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Biz de yeni görevinde başarılar diliyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan
Sayın
Başkan
BAŞKAN - Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, yemini
yanlış yaptı.
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen oturun!
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 20 milletvekilinin, GDOlu
(Genetiği Değiştirilmiş Organizma) ürünlerin insan ve çevre
sağlığı üzerinde yarattığı etkilerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/806)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Genetiği Değiştirilmiş
Organizmaların (GDO) güvenli transferi, kullanımı,
sınır ötesi hareketler dikkate alınarak
KAMER GENÇ (Tunceli) Bir dakika ya!
Sayın Başkan, okunan metni, yanlış
yaptı... Yahu sana bir laf söylüyorum...
BAŞKAN Sayın Genç, böyle bir usul yok,
lütfen
insan ve hayvan sağlığı üzerindeki
riskleri ile biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir
kullanımı, yetişmiş insan gücünün arttırılarak
teknolojinin yakından takip edilebilmesi için gerekli önlemlerin
alınması amacıyla
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Başkan,
niye dinlemiyorsunuz?
KAMER GENÇ (Tunceli) Niye dinlemiyorsunuz canım?
Yemini yanlış yaptı.
Şimdi, bu zat, İçişleri
Bakanlığına geldikten sonra polis darbesini
yaptırmıştır.
AHMET YENİ (Samsun) Otur yerine be! Yeter be!
KAMER GENÇ (Tunceli) Savcının
çağırdığı kişileri savcıya
getirmemiştir ve İçişleri Bakanı olan kişi polis
darbesi yapmıştır. Anayasaya nasıl sadakat yemini ediyor?
Anayasamızın 98inci, Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğü'nün 104üncü ve 105inci maddeleri gereğince
Meclis araştırması açılması için gereğini
saygılarımızla arz ederiz.
(AK PARTİli bir grup milletvekilinin Bakanlar
Kurulu sıraları önünde toplanmaları)
BAŞKAN Böyle bir usulümüz yok, lütfen
AHMET YENİ (Samsun) Otur yerine!
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) Ya otur yerine be, otur
ya!
KAMER GENÇ (Tunceli) Anayasaya sadakat değil,
Anayasaya sadık kalmayacağına yemin etmesi lazım!
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sana ne be, sana ne!
Geç yerine!
1) Ruhsar Demirel (Eskişehir)
2) Mustafa
Kalaycı (Konya)
3) Hasan Hüseyin
Türkoğlu (Osmaniye)
4) Seyfettin
Yılmaz (Adana)
5) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
6) Emin Çınar (Kastamonu)
7) Ali Öz (Mersin)
8) Mehmet
Erdoğan (Muğla)
9) Enver Erdem (Elâzığ)
10) Alim
Işık (Kütahya)
11) Sümer Oral (Manisa)
12) Necati Özensoy (Bursa)
13) Bülent Belen (Tekirdağ)
14) Durmuş Ali
Torlak (İstanbul)
15) Celal Adan (İstanbul)
16) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
17) Sadir Durmaz (Yozgat)
18) Meral Akşener (İstanbul)
19) Tunca Toskay (Antalya)
20) Mustafa Erdem (Ankara)
21) Mehmet
Şandır (Mersin)
MUHARREM İNCE
(Yalova) Başkan, burayı şov alanına döndürdünüz ya!
Şov yani şov, tiyatro gibi. Oradan alkış geliyor, böyle bir
şey olur mu ya!
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Sayın Başkan, ara verin de bu
iş bitsin, ondan sonra
MUHARREM İNCE
(Yalova) Ara verin de ondan sonra
OKTAY VURAL
(İzmir) Anlaşılmıyor Sayın Başkan,
anlaşılmıyor.
Gerekçe:
Geçtiğimiz
yirmi yıl içerisinde genetik mühendisliği teknikleri olarak da
adlandırılan modern biyoteknolojik yöntemlerle
geliştirilmiş hastalık ve zararlılara dayanıklı
bitki çeşitlerinin insan sağlığı ve çevre üzerindeki
olası olumsuz etkileri yoğun şekilde
tartışılmakta, bu yeni teknolojinin sunduğu olanaklar
farklı açılardan sorgulanmaktadır.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Ara verin Sayın Başkan, öyle
şey olur mu ya!
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Şu kutlamaları bitirelim ya! Biz bir
şey anlamıyoruz ya! Anlaşılmaması için mi
yapıyorsunuz bunu Sayın Başkan?
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Ooo, çarşı hamamına döndü Meclis ya! Bu ne böyle?
BAŞKAN
Sayın milletvekili, neye itiraz ediyorsunuz, anlaşılır gibi
değil?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Çarşı hamamına döndü!
SÜLEYMAN ÇELEBİ
(İstanbul) Baksanıza şuraya! Biz anlamayalım diye mi
yapıyorsunuz?
BAŞKAN Yeni
sayın bakanlar var, sayın milletvekilleri tebrik ediyorlar, biz bunu
engelleyemeyiz ki! Lütfen ama, böyle bir şey olmaz yani.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Çarşı hamamına döndü burası. Gitsinler
makamında tebrik etsinler.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan, burası tebrik salonu değil,
dışarıda tebrik etsinler.
OKTAY VURAL
(İzmir) Biz duymuyoruz.
BAŞKAN Devam
edin lütfen.
GDO/(Genetiği Değiştirilmiş
Organizma), biyoteknolojik yöntemlerle doğal genetik materyali
değiştirilerek yeni özellikler kazandırılmış
canlıdır. Seçilmiş bazı genlerin bir canlıdan
diğerine transferi ile bu genlerin sağladığı
özellikler yeni canlıda ortaya çıkmaktadır. Bu işlem
birbiriyle hiç ilgisi olmayan türler arasında bile
yapılabilmektedir.
MUHARREM İNCE
(Yalova) Çadır tiyatrosu gibi!
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Anlamıyoruz bir şey.
OKTAY VURAL
(İzmir) Ya Genel Kurula hitap ediyorsunuz, duyamıyoruz diyoruz,
anlayamıyoruz diyoruz. Yani onlar
mı önemli, burası, Genel Kurul mu önemli ya?
MUHARREM İNCE
(Yalova) Şöyle geçsinler, resmigeçit yapsınlar.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Burası tebrik salonu mu efendim? Dışarıda
tebrik etsinler.
OKTAY VURAL
(İzmir) Duymuyoruz diyoruz ya!
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Daha sonra yapılır. Ara verin, şu
kutlamalar bitsin efendim. Anlamıyoruz.
MUHARREM İNCE (Yalova) Çadır tiyatrosuna
benzettiniz burayı!
Günümüzde,
gelişmiş ve gelişmekte olan bazı ülkelerde transgenik bitki
ve hayvanlar üzerindeki modern biyoteknolojik çalışmaların,
ulusal, bölgesel ve uluslararası platformdaki sağlık, güvenlik,
ekonomik, kültürel ve etik nedenlerden dolayı oluşturduğu
tartışmalar karşısında her ülke kendi
koşullarına göre, özellikle biyogüvenlik kaygılarından
dolayı modern biyoteknolojinin uygulanmasıyla ilgili yasal
düzenlemeleri tartışmaya başlamıştır.
MUHARREM İNCE
(Yalova) Yemini yanlış etti, bir; yukarıdan alkış
geliyor, iki. Bunları görmüyor musunuz?
BÜLENT TURAN
(İstanbul) Seni de alkışlayacağız zamanı
gelince, sen bir sakin ol.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Başkan, ses sisteminde problem var, ses gelmiyor.
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Hiçbir şey anlamıyoruz.
Dünyada nüfusun hızla artması, tarım arazilerinin
her geçen gün azalması, aç ve yetersiz beslenen insan sayısındaki
artış sebep gösterilerek 70'li yıllardan bu yana modern
biyoteknolojik çalışmalara hız verilmiştir. Günümüzde,
açlık tehlikesine karşı uluslararası kuruluşların
gündemindeki en önemli konulardan birisi gıda güvenliği ve
güvenilirliğidir. GDO ürünlerin insan sağlığı ve çevre
üzerine olumsuz etkilerini gösteren bilimsel çalışmalar da her geçen
gün artmaktadır. Üstelik GDO ürünler yaygınlaştığı
hâlde, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine
göre dünyadaki açlık tehlikesi daha da artmıştır.
Ülkemizde ve diğer ülkelerde GD ürünlerle ilgili
gerek bilimsel alanda gerekse uygulamada birçok olumlu ve olumsuz görüşler
vardır. Büyük ölçüde, ürün olarak ithal ettiğimiz ve tüketmekte
olduğumuz GDO'ların olası olumlu veya olumsuz yönlerinden
etkilenmemek, günümüz koşullarında mümkün değildir. Ayrıca,
mevcut tarım alanlarının etkin kullanımı ve teknolojik
gelişmelerin yakından takip edilmesi gereklidir.
Özellikle, tüketilen GD ürünlerin insan ve çevre
sağlığı üzerindeki potansiyel riskleri:
1) GD ürünlerin alerjik reaksiyon riski
taşımaları ve dolayısıyla insan
sağlığını tehdit etmesi,
2) GD tohumların biyolojik çeşitliliği
tehdit ederek çevre ve özellikle toprağın doğal yapısına
zarar vermesi,
3) Antibiyotiğe dirençli genlerin hastalık
yapıcı mikroorganizmalara geçerek bakterilerin neden olduğu
enfeksiyonların kontrol edilmesini zorlaştırmaları,
4) Dünyada GD ürünlerle beslenen insanlarda ve
hayvanlarda olumsuz sonuçlar veren birçok bilimsel çalışma
sonuçlarının mevcut olması.
Araştırmanın genel amacı, ülkemizde
var olan biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilir
kullanımının sağlanabilmesi için ihtiyaç duyulan verilerin
elde edilmesi, insan sağlığı ve çevreye etkileri göz önüne
alınarak GD ürünlerin kullanımında
duyarlılığın arttırılmasıdır.
Araştırmanın alt amaçları:
1) Ülkemizde gıda ve hayvancılık
sektöründe kullanılan GDO ve ürünlerini belirlemek,
2) Ülkemizde GD ürünler ile ilgili yapılan bilimsel
çalışmaları belirlemek,
3) GDO ve
ürünlerinin insan ve hayvan sağlığı üzerine etkilerini
belirlemek,
4 ) GDO ve
ürünlerinin tarım alanlarına ve ekolojik dengeye olan etkilerini
belirlemek,
5) Araştırmalarda kullanılan
laboratuvarları, araştırma konu ve yöntemlerini belirlemek,
6 ) Tarım
alanında uygulanan ileri teknoloji uygulamalarını belirlemek,
7) İleri
teknoloji uygulamalarında yetişmiş insan gücü sayısı
ve niteliklerini belirlemek.
2.-
BDP Grubu adına Grup Başkan Vekili Şırnak Milletvekili
Hasip Kaplanın, un ve ekmeğin üretiminden halka sunumuna kadar olan
süreçte halk sağlığını tehdit eden sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/807)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Un ve ekmeğin üretiminden halka sunumuna kadar olan
süreçte halk sağlığını tehdit eden her türlü sorunun
tespiti ve çözüm üretimi için Anayasa'nın 98inci ve İç Tüzükün 104
ve 105inci maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını arz ve talep ederiz.
Hasip
Kaplan
BDP
Grup Başkan Vekili
Gerekçe:
Dünyada 2011 istatistiklerine göre bir yılda 220
milyar dolarlık ekmek tüketiliyor. Türkiye'de ise bir yılda 12 milyon
dolarlık ekmek tüketimi yapılıyor. Türkiye, dünya nüfusunun
yüzde 1lik kısmını oluştururken yine dünya nüfusunun 5
katı ekmek tüketmektedir. Bu da Türkiye'nin besin ihtiyacının
yüzde 44'ünü ekmekten karşıladığını gösteriyor.
Anadolu geçmişte esmer ekmek tüketiminin yoğun
yapıldığı bir coğrafya olmasına karşın,
kentleşmeyle birlikte beyaz ekmek tüketimi sürekli
artmıştır. Doğru olan, buğdayın tama yakın
kısmının ekmeğe dönüştürülmesidir. Ancak son otuz
yılda beyaz ekmek üretmek için buğdayın mineralleri ve vitamini
atılır olmuş, beyaz ekmek hiçbir besleyici değeri olmayan,
posa, vitamin ve minerallerden yoksun bir ekmek hâline getirilmiştir.
Sağlık otoritelerine göre, bu ekmekle sadece
mide dolmakta, açlık bastırılmakta, buna karşılık
da kan şekeri yükselmekte, bağırsaklarda hastalıklar ortaya
çıkmakta ve gerekli vitamin ve mineraller alınamamaktadır. Tam
buğday unundan yapılan ekmekte ise çinko, iyot, E vitamini, omega 3,
omega 6 yağ asitleri, kalsiyum, D vitamini, protein, karbonhidratlar vardır
ve bu ekmekle beslenen kişilerde şeker hastalığı,
şişmanlık, kalp ve damar hastalıkları ve kanser daha
az görülmektedir. Türkiye'de tüketilen ekmeğin yüzde 90'ından
fazlası, ne yazık ki pahalı ancak sağlıksız beyaz
undan üretilen, gösterişli fakat hiçbir besin değeri olmayan beyaz
ekmektir.
Dünya Sağlık Örgütü "Sadece beyaz ekmek
tüketen Türkler, gizli açlık çekiyor. Ekmekte sağlık ve kalite
sorununun çözülmesi durumunda çok sayıda hastalıklar
önlenebilir." tespitinde bulunuyor. Bu tespitlerde 4 kişiden 1inin
diyabet hastası olduğu, bir başka deyişle 100 kişiden
25'inin şeker hastası olduğu; daha ürkütücü, diyabetli çocuk
sayısı ve de diyabetli bebek doğumlarının arttığı
görülmektedir. Bununla beraber, Türkiye'de yirmi üç yıl boyunca 136 bin
kişi üzerinde inceleme yapan Harvard Üniversitesi, Türkiye'deki kanser
vakalarının önemli bir kısmının beyaz ekmekten
kaynaklandığını ve beyaz ekmek kaynaklı kanserlerin
başında ise mesane kanserinin geldiğini tespit etmiştir.
Son yıllarda tam buğday unu/ekmeği konusunda yapılan
uyarılar üzerine toplumun tüketim tercihlerinde meydana gelen
değişim, fırsatçı üreticileri harekete geçirmiş ve tam
buğday ürünü görünümünde kahverengi/kepekli ekmek üretmeye
başlamıştır. Oysa bunlar tam buğday ekmeği
olmayıp beyaz una kepek veya renklendirici eklenmiş ürünlerdir. Bu
işlemin, beyaz unu sağlıklı hâle getirmediği gibi
ilave katkı maddeleriyle daha da sağlıksız
kıldığı unutulmamalıdır. Ülkemizde, buğday
ve ekmeğin tüketiciye ulaşana kadar her aşamasında
sağlıksız bir şekilde üretildiği görülmektedir. Bunlardan
bir kısmını şöyle özetleyebiliriz;
- Genetik değişikliğin birinci fazı
olan hibritleştirmek ile besin değeri düşürülen tohumlardan un
elde edilmesi,
- Tahılın yetiştirilmesinde tarım
kimyasallarının kullanımı,
- Un yapımındaki hileler ve una kimyasal
katkı maddelerinin eklenmesi,
- Besinin yüzde 90'ından fazlasını
oluşturan rüşeym ve kepek kısmının undan
atılmasıyla beyaz un üretimi,
-
Aşırı miktarda maya kullanımı ve özellikle
mayaların GDO'lu olması,
- Ekmek üreten tesisler ve çalışanların
temizlik koşullarına riayet etmemesi,
- Ambalajlanmadan satılan ekmeğe üretim,
dağıtım, satış ve tüketici tarafından seçilmesi
süreçlerinde çok sayıda elin temasıyla bulaşan bakteri ve
virüsler,
- Satış noktasındaki saklama
koşullarının sağlıksız oluşu, gibi sorunlar
halk sağlığını ciddi boyutta tehdit etmektedir.
Bütün bu nedenlerle, ekmek üretim ve tüketim süreçlerinde
halkın karşı karşıya olduğu sağlık
tehditlerinin ortaya çıkarılması ve çözülmesi için bir Meclis araştırması
açılması elzemdir.
3.-
Mardin Milletvekili Erol Dora ve 22 milletvekilinin, cezaevlerinde anneleriyle
beraber kalan çocukların sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/808)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Cezaevlerinde anneleriyle beraber kalan çocuklar,
anneleriyle birlikte hak ihlallerine maruz kalmaktadırlar. Gerek annelerin
gerekse de çocuklarının sorunlarının
araştırılması ve gerekli tedbirlerin alınması
amacıyla Anayasa'nın 98inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve
105'inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması
açılmasını arz ederim.
1) Erol Dora (Mardin)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Hasip Kaplan (Şırnak)
4) Sırrı Sakık (Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Halil Aksoy (Ağrı)
7) Ayla Akat Ata (Batman)
8) İdris Baluken (Bingöl)
9) Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
10) Emine Ayna (Diyarbakır)
11) Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
12) Altan Tan (Diyarbakır)
13) Adil Zozani (Hakkâri)
14) Esat Canan (Hakkâri)
15) Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
16) Sebahat Tuncel (İstanbul)
17) Mülkiye Birtane (Kars)
18) Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
19) Demir Çelik (Muş)
20) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
21) Nazmi Gür (Van)
22) Özdal Üçer (Van)
23) Leyla Zana (Diyarbakır)
Gerekçe:
Türkiye cezaevlerinde adli ve siyasi suçlardan
oluşmak üzere 4 binin üzerinde kadın mahpus bulunmaktadır. Cezaevlerinde
toplam kadın mahpus sayısı hapishane nüfusunun yüzde 3 ile 4'ü
arasında bir orandadır. Cezaevleri, mimariden güvenliğe,
sağlık koşullarından eğitim koşullarına ve
hatta aile ziyaretlerine kadar erkek mahpuslara göre düzenlenmiş
durumdadır. Genç kızlar, kadınlar, anneler, yabancı uyruklu
kadınlar, engelliler ve 0-6 yaş çocuklardan oluşmak üzere çok
sayıda farklı ve dezavantajlı gruplar cezaevlerinde
kalmaktadır. Adalet Bakanlığı verilerine göre kadın
mahpus nüfusundan 300'ün üzerinde anne, 0-6 yaş arasındaki
çocuğuyla cezaevlerinde kalmaktadır. Yasal düzenlemeler, hapiste
kalan çocukların gündüzleri Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ya
da eş değer kreş ve yuvalara gönderileceğini ve akşamları
da annelerinin yanına geri gönderileceğini öngörmesine rağmen,
pratikte maalesef bu uygulanamamaktadır. Cezaevlerinde kalan çocuklar
sağlıklı bir sosyalleşme imkânından mahrum kalmakta,
anneleriyle birlikte cezaevi koşullarının tüm
sıkıntılarını birlikte yaşamaktadırlar.
Son olarak, Pozantı Cezaevinde çocuklara yönelik
şiddet, taciz ve tecavüzün ortaya çıkmasıyla beraber
çocukların yaşadığı sıkıntılar tüm
kamuoyu tarafından açıkça bilinir hâle gelmiştir. Benzeri
sorunları, aynı oranda olmasa da cezaevlerinde kalan anneler ve
çocukları da yaşamaktadır. Çocuklar bu ülkenin geleceğidir.
Cezaevlerindeki çocuklar da bu geleceğin bir parçasıdır.
Cezaevlerinde anneleriyle yaşayan çocukların ve annelerinin maddi
manevi koşullarının düzeltilmesi, Anayasamızda var olan
sosyal devlet olmanın sorumluluğu içinde yer almaktadır.
Cezaevlerinde kalan kadın mahkûmlara yönelik
tutukevi modelinin geliştirilmesi ve bu modelin acilen tüm hapishanelerde
uygulanması gerekmektedir. Buna yönelik girişimler çeşitli sivil
toplum örgütleri ve üniversiteler iş birliğiyle geliştirilmesine
rağmen, devlet tarafından yeterli destek olmadan bu girişimlerin
sağlıklı sonuçlar vermesi mümkün değildir.
Bu sorunlardan hareketle, cezaevlerinde kalan
çocukların ve annelerinin sorunlarının
araştırılarak cezaevi koşullarının düzeltilmesi
ve buna yönelik gerekli tedbirlerin alınmasına yönelik düzenlemeleri
ortaya çıkarmak amacıyla Meclis araştırması talep
ediyoruz.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
C)
Duyurular
1.-
Başkanlıkça, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunda siyasi
parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen 1 üyelik için aday
olmak isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin yazılı
olarak müracaat etmelerine ilişkin duyuru
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Kamu
İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunda siyasi parti grubu mensubu olmayan
milletvekillerine de 1 üyelik düşmektedir. Bu komisyona aday olmak isteyen
siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin, 10 Ocak 2014 Cuma günü
saat 18.00e kadar, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına yazılı olarak müracaat etmelerini
rica ediyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
A)
Tezkereler (Devam)
2.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek
başkanlığında, Türkiye-Kuveyt Parlamentolar Arası
Dostluk Grubu Başkanı ve Artvin Milletvekili İsrafil
Kışla, Türkiye-Bahreyn Parlamentolar Arası Dostluk Grubu
Başkanı ve Mardin Milletvekili Gönül Bekin Şahkulubey, Bursa
Milletvekili İsmet Su, Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve
Ankara Milletvekili Mustafa Erdemden müteşekkil heyetin, Kuveyt Devleti
Ulusal Meclisi Başkanı Marzouq Ali M. Al-Ghanim ve Bahreyn
Krallığı Temsilciler Meclisi Başkanı Khalifa bin Ahmed
Al Dhahraninin vaki davetlerine icabet etmek üzere 5-8 Ocak 2014 tarihlerinde
Kuveyt ve Bahreyne resmî ziyaretlerde bulunmalarına ilişkin
tezkeresi (3/1357)
31 Aralık 2013
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil
Çiçek başkanlığında Türkiye-Kuveyt Parlamentolar Arası
Dostluk Grubu Başkanı ve Artvin Milletvekili İsrafil
Kışla, Türkiye-Bahreyn Parlamentolar Arası Dostluk Grubu
Başkanı ve Mardin Milletvekili Gönül Bekin Şahkulubey, Bursa
Milletvekili İsmet Su, Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve
Ankara Milletvekili Mustafa Erdem'den müteşekkil heyetin; Kuveyt Devleti
Ulusal Meclisi Başkanı Sayın Marzouq Ali M. Al-Ghanim ve Bahreyn
Krallığı Temsilciler Meclisi Başkanı Sayın
Khalifa bin Ahmed Al Dhahraninin vaki davetlerine icabet etmek üzere Kuveyt ve
Bahreyn'e 5-8 Ocak 2014 tarihlerinde resmî ziyaretlerde bulunması hususu,
28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un
6'ncı maddesi uyarınca, Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
VIII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma saatleri ile gündemdeki
sıralamanın yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun, 7, 14, 21, 28 Ocak
2014 ile 4 ve 11 Şubat 2014 Salı günkü birleşimlerinde bir saat
sözlü soruların görüşülmesini müteakip diğer denetim
konularının görüşülmeyerek gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 8, 15, 22, 29 Ocak
2014 ile 5 ve 12 Şubat 2014 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü
soruların görüşülmemesine; 521 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
2/1/2014
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 02/01/2014 Perşembe günü
(bugün) toplanamadığından, İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince
grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan
521, 471, 459, 20, 455, 63 ve 391 sıra sayılı kanun
tasarılarının bu kısmın 4, 5, 6, 7, 8, 9 ve 10uncu
sıralarına alınması ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
07, 14, 21, 28 Ocak
2014 ile 04 ve 11 Şubat 2014 Salı günkü birleşimlerinde bir saat
sözlü soruların görüşülmesini müteakip diğer denetim
konularının görüşülmeyerek gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesi;
8, 15, 22, 29 Ocak 2014 ile 05 ve 12 Şubat 2014
Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların
görüşülmemesi;
14, 21, 28 Ocak 2014 ile 04 ve 11 Şubat 2014
Salı günkü birleşimlerinde 15.0020.00 saatleri arasında;
15, 16, 22, 23, 29, 30 Ocak 2014 ile 05, 06, 12 ve 13
Şubat 2014 Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde
14.00-20.00 saatleri arasında;
02 Ocak 2014 Perşembe günkü (bugün)
birleşiminde 480 ve 480'e 1'inci ek sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
07 Ocak 2014
Salı günkü birleşimde 15.00-23.00 saatleri arasında;
08 Ocak 2014
Çarşamba günkü birleşiminde saat 14.00'te toplanarak bu
birleşimde 521 sıra saylı Kanun Tasarısının
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
09 Ocak 2014
Perşembe günkü birleşimde 14.00-23.00 saatleri arasında;
Yukarıda belirtilen birleşimlerde gece 24.00'te
günlük programların tamamlanamaması hâlinde günlük programların
tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesi,
521 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle
olması önerilmiştir.
521 Sıra Sayılı Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/865) |
||
BÖLÜMLER |
BÖLÜM MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ
MADDE SAYISI |
1. BÖLÜM |
1 ila 8inci maddeler |
8 |
2. BÖLÜM |
9 ila 16ncı maddeler |
8 |
TOPLAM MADDE SAYISI |
16 |
BAŞKAN Evet, Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisi lehinde söz isteyen Tülay Kaynarca, İstanbul Milletvekili. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi üzerine
söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, grup önerimiz
çalışma saatleri ve çalışma gündemini içeriyor. Buna göre,
521 sıra sayılı Kanun Tasarısı ile 6 uluslararası
sözleşmenin gündemin ilk sıralarına alınmasını
öngörüyoruz.
Diğer taraftan, grup önerimizde, yine, 15 Şubat
2014 tarihine kadar Meclisin çalışma takvimiyle ilgili önerimiz yer
alıyor.
Buna göre, bugün, yine yarım kalan, kamuoyunda tam
gün yasası olarak bilinen 480 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşülmesini de öngörüyoruz.
Çalışma saatlerimiz ise şöyle
öngörülmektedir: 7, 14, 21 ve 28 Ocak ile 4, 11 Şubatta, salı
günleri, sözlü soruların görüşülmesi; devamında ise müteakiben,
diğer denetim konuları atlanarak gündemdeki kanun teklifi ya da
tasarılarının görüşülmesi öneriliyor. 8,
15, 22 ve 29 Ocak ile 5, 12 Şubat Çarşamba günleri ise sözlü
soruların görüşülmemesini öneriyoruz.
Çalışma
saatlerine gelince takvimi şu şekilde öngördük: 14, 21, 28 Ocakta ve
yine 4, 11 Şubatta, salı günü çalışma saatleri 15.00 ila
20.00 saatleri arasında; 15,16, 22, 23, 29 ve 30 Ocak ile 5, 6, 12 ve 13
Şubatta ise 14.00te başlayıp saat 20.00ye kadar
çalışmayı öngörüyoruz. 7 Ocak Salı günü 15.00 ila 23.00
saatleri arasında, 8 Ocak Çarşamba günü ise 14.00te açılıp
ilgili yasanın bitimine kadar çalışmayı teklif ediyoruz.
Yine, 9 Ocak Perşembe günü de 14.00te başlayıp 23.00e kadar
çalışılmasını grup önerimiz olarak kabulünüze
sunuyoruz.
Ayrıca,
521 sayılı Kanun Tasarısının temel kanun olarak
görüşülmesi de önerimizden bir diğeri.
Değerli
milletvekilleri, grup önerimizin kabulünü diliyorum.
2014
yılının Türkiye Büyük Millet Meclisindeki yasama
çalışmaları için de başarılı ve verimli geçmesini
dileyerek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Adalet
ve Kalkınma Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Muharrem İnce,
Yalova Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün
akşamdan beri medya -sosyal medya- Hatayda silah ve mühimmat dolu bir
tırı konuşuyor. Herkes konuşuyor bunu, Türkiye
konuşuyor ama Hükûmet konuşmuyor ne yazık ki bu konuda.
Savcıya ihbar gidiyor, arama kararı çıkıyor; jandarma arama
kararını yerine getirmiyor. Yani burası hukuk devleti mi,
dağ başı mı? Nasıl bu karar yerine gelmiyor?
Geçtiğimiz
yıllarda Türk Silahlı Kuvvetlerinin Afyondan
Kırıkkaleye bir silah sevkiyatı vardı; normal, rutin,
sıradan bir işti. Yolda durduruldu araçlar. Polis verilen evraklara,
gösterilen evraklara itibar etmedi, canlı yayınlarla bunlar
gösterildi. Acaba, diyorum, o zamanlar, hani sözünü ettiğiniz Türk
Silahlı Kuvvetlerine kumpasın bir parçası mıydı
bunlar? Dün akşamdan beri, memleket yıkılmış, Hükûmet
gelip burada Türkiye Büyük Millet Meclisine en ufak bir bilgi vermiyor. O
tırı yerinden oynatmamanız lazım, o tırın orada
durması lazım. Savcı, hâkim, gazeteci, muhalefet, milletvekili,
kim varsa onu orada görmesi lazım değerli arkadaşlarım.
Türkiye'nin
başını belaya sokuyorsunuz; sadece Hükûmetinizin değil,
Türkiye'nin başını belaya sokuyorsunuz. 2013
yılının Haziran ayından bu yana 47 ton silah
göndermişsiniz Suriyeye. Bunu biz söylemiyoruz, bunu TÜİK söylüyor.
Nedir bu silahlar? diye sorduğumuzda Bunlar spor silahları.
diyorsunuz. Yani, iç savaş olmuş bir ülkeye spor silahı
nasıl gönderilir, doğrusu bunu merak etmek lazım. O tırlar
aranmadıysa eğer, o tırlar aratılmadıysa eğer Suriyede
ölen çocukların kanı o tırları aratmayanların elinde
var demektir.
Hatayda tır
aranmıyor, İstanbulda savcının gözaltı kararı
verdiği kişiler için kararlar uygulanmıyor, Başbakanın
oğlu ifade vermeye gitmiyor; Türkiye ileri demokrasiyle yönetiliyor! Siz
Genelkurmay Başkanı için şöyle dediniz: Gelecek, Genelkurmay
Başkanı da olsa hesap verecek. Gazeteciler için Gazetecilerin
dokunulmazlığı mı var? dediniz. Eski başbakanlar,
bakanlar hesap verecek. dediniz. Yani, demokraside sadece seçime
inanmış olsaydınız, 2002de Hükûmet olduğunuzda eski
başbakanları, eski bakanları Yüce Divana göndermezdiniz. Yani,
seçimde onları yendiniz, geldiniz Hükûmet oldunuz ama aklanmış
kabul etmediniz, onları gittiniz bir de Yüce Divana gönderdiniz.
Sayın
milletvekilleri, savcıyı değiştirebilirsiniz, emniyet
müdürünü değiştirebilirsiniz, daire başkanlarını
değiştirebilirsiniz; duyuyoruz HSYKyı
değiştireceksiniz, yine duyuyoruz Danıştayı
değiştireceksiniz. Peki, Danıştayı, HSYKyı
değiştirdiğiniz zaman 2010da referandum öncesinde
söylediklerinizden utanmayacak mısınız hiç? (CHP
sıralarından alkışlar) Yani, biz sizi
uyardığımızda onlar sizin aklınıza gelmeyecek mi,
bundan hiç utanmayacak mısınız? Öz hakiki Danıştay, öz
hakiki HSYK da yapsanız çözüm değildir. Çözüm yargı
bağımsızlığıdır, çözüm evrensel hukukun
uygulanmasıdır, çözüm HSYKnın özgürleşmesidir. Orada bakan
ve müsteşar durduğu sürece
hiçbir zaman çözüm olmayacaktır.
Türkiye,
iki haftadır yolsuzluğu konuşuyor. Hesap vermiyorsunuz, tam
tersine bir de hesap soruyorsunuz. Yani, yüzsüzlüğün boyutu,
yolsuzluğun boyutunu aşmıştır. Onun için hesap vermesi
gerekenler, hesap sorar hâle geldi.
Türkiye
ekonomisi zarar ediyor. diyor, sözlere bakın. İçişleri memuru,
pardon az önce İçişleri Bakanı oldu 104 milyar dolar. diyor,
Başbakan 120 milyar dolar. diyor, ekonomiden sorumlu Başbakan
Yardımcısı 49 milyar dolar. diyor. Hangisi doğru; 120 mi
doğru, 104 mü doğru, 49 mu doğru?
Yine,
yolsuzluk miktarı da 87 milyar euro. Yani, bir
konuştuklarınıza bakın, bir de yolsuzluk miktarına
bakın.
Hani
ekonomide istikrar vardı? Hani büyük ülkeydik; hani dünyanın
16ncı büyük, 17nci büyük ekonomisiydik? Yani, iki dakikada bir büyük
ekonomiyi, bir savcı mı bu hâle getirdi? Sayenizde Türkiyede
artık ayakkabı kutuları bile dört saat gözaltına
alınabiliyor.
Bugün,
telefon dinlemelerinden şikâyet ediyorsunuz. Yakında
Başbakanı kimlerin dinlediğini Başbakan açıklayacakmış.
E, siz, hukuksuz dinlemelerden yıllarca yararlanmadınız mı?
Başkalarına karşı bu kozu kullanırken iyi de size
karşı olunca mı kötü oldu? Fişleme tarihe
karışacak. dediniz. Meğer siz birbirinizi fişlemişsiniz, kendi
aranızda bile fişleme yapmışsınız. Üstünlerin
hukuku değil, hukukun üstünlüğü gelecekti; e, gördük, MİT
Müsteşarına dokunmamak için alelacele kanun
çıkardınız, Başbakanın oğlunun ifade vermemesi
için geldiniz, savcı değiştirdiğiniz.
Bakın, değerli arkadaşlarım, herkes
haksız; savcı haksız, emniyet müdürü haksız, daire
başkanı haksız, polis haksız, muhalefet haksız, medya
haksız, bir tek siz haklısınız. Şikâyetlerinize
bakın ya: Devlette çete var. diyorsun, Altı ay boyunca bir il
dinlenmiş. diyorsun, Devlet içinde devlet. diyorsun, Orduya kumpas
kurdular. diyorsun, Savcı iş takibi yapıyor. diyorsun,
Dış mihraklar yaptı, komplo. diyorsun. Sen necisin? Sen
necisin? diye sorarlar adama. Sen Hükûmet değil misin on bir senedir? Bu
ülkeyi sen yönetmiyor musun? Bunları biz söyleyebiliriz, siz hangi hakla
bunları söylüyorsunuz? Karar veriyor Başbakan, karara bakın:
Genel müdür saf, belediye başkanına iftira atılıyor,
rüşvet veren hayırsever, savcı iş takipçisi, operasyon
komplo. Allah Allah, rüşvet verinin değil, alanın değil,
ayakkabı kutusunu gösterenin evini basıyorsun.
Değerli arkadaşlar, Doların yükselmesi
kimin işine yaradı? diyor. Az önce yemini de yanlış etti
gerçi, Başkanı uyardım ama duymazlığa geldi, yemin
aslına uygun edilmedi burada. Sayın Kamer Genç de ona itiraz etti.
Sayın Başkan da bal gibi onu bilmesine rağmen gürültüye getirdi.
BAŞKAN Sayın İnce, tutanakları
getirteceğim, göndereceğim size.
MUHARREM İNCE (Devamla) Tutanakları istedim
ben.
BAŞKAN Göndereceğim size, tamam.
MUHARREM İNCE (Devamla) Yemini
yazmıyorlarmış, bence ses kaydına bakın Sayın
Başkan, ses kaydına bakarsanız görürsünüz. Yukarıdaki
tribünlerden gelen alkışı da, bir tiyatro çadırına
benzeyen görüntüyü de bir zahmet kafanızı yere eğmeden
karşı tribünlere baksaydınız Meclis tarihinde ilk kez böyle
bir yemin töreni olduğunu görürdünüz. Sizi uyarmamıza rağmen
görevinizi yerine getirmediniz.
Hükûmetin Türkiyede istediği: Sayıştay
denetlemesin, emniyet soruşturmasın, yargı
kovuşturmasın, ayakkabı kutularındaki dolarlara kimse
karışmasın; Çıkalım yandaş medyaya, millete
bunları anlatalım, Komplo var, dış mihraklar yaptı bunu.
diyelim. Ne komplosu? İsraille gizli anlaşmaları yapan
sizsiniz. Amerikaya stratejik ortak oldum., Bushun gözlerinden terörle
mücadele konusunda kararlılığı anladım.,
Obamanın sesini özledim., Parmakla çağrılması bir
samimiyet işaretidir. diyen sizlersiniz, bunları yapan sizlersiniz. Ne
diye size komplo kursunlar, ne istediler de vermediniz ki onlar size komplo
kursunlar? İran dediniz, o da elinizin altından kaydı, sizi
yalnızlığa bıraktı. Beceriksizliğiniz,
basiretsizliğiniz Türkiye'nin başını belaya sokmuştur.
Bakın, 21/4/2009 günü, Sayın
Başbakanın bir paragrafını okuyorum: Eğer bugün
hâkimlerimiz, savcılarımız hiçbir baskı ve tehdide boyun
eğmeden görevlerini yapabiliyorlarsa güven verici bir gelişmedir.
Bundan kim, neden rahatsız olabilir; bunu kim, neden engellemeye
çalışabilir? Ortada son derece ağır, son derece vahim
iddialar var, Anayasamıza, yasalarımıza göre suç teşkil
eden ithamlar var. Bırakalım yargı işlesin,
bırakalım hukuk işlesin, bırakalım ak ile kara ortaya
çıksın. Süreci bulandırarak, savcıları tehdit ederek
hiç kimse bir yere varamaz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kim demiş?
MUHARREM İNCE (Devamla) Başbakan demiş
bunları, Sayın Recep Tayyip Erdoğan.
Başbakanın bu sözlerini kendisine
hatırlatıyorum. Bırak hukuk işlesin, bırak yargı
işlesin; savcıyı, hâkimi, mahkemeyi tehdit etme diyorum, sizlere
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi lehinde söz
isteyen Adil Zozani, Hakkâri Milletvekili.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Öncelikle, tüm değerli milletvekillerimizin,
ekranları başında bizleri izleyen değerli
halkımızın yeni yılını kutluyorum. Yeni
yılın barışa, kardeşliğe ve huzura vesile
olmasını arzu ediyorum.
Bu duygularla grup önerisi üzerine grubumuz adına
görüşlerimizi sizlerle paylaşacağız.
Değerli milletvekilleri, öncelikle, bu grup
önerisinin Meclisin bir ayını bir bütün olarak planlama önerisi
olduğunu göz önünde bulundurarak şunları ifade edebiliriz: Bu
grup önerisi kapsamında elbette ki Hükûmet, Meclisin çalışma
takvimini belirleme konusunda istediği programı Meclisin önüne
getirme hakkına sahiptir, biz de bu hakka saygı gösteririz ancak
çalışmaların angarya düzeyinde ve gelişigüzel gündemler
şeklinde belirlenmesi son derece yanlış ve
sıkıntılıdır. Dolayısıyla, bu
çalışma programının eksikli olduğunu ifade ederim. Her
ne kadar bu çerçevede lehte söz almış olsam dahi İç Tüzük
gereği böyle olduğunu ifade etmek durumundayım ama bu
çalışma programının lehinde
olmadığımızı ifade etmek isterim.
2014 yılı açısından, Meclis, her
zamanki gibi, öncelikle tutuklu milletvekillerinden, tutsak milletvekillerinden
yoksun bir yıla daha girmiş oluyor. Geride
bıraktığımız üç yıl içerisinde, maalesef, Meclis,
kendi milletvekillerinin Meclis çatısı altında yasama
çalışmalarını sağlayabilecek bir ön
açıcılığa sahip olamadı; böyle bir imkânı, böyle
bir hakkı kimi milletvekillerinden sakındı, bunu bilinçli bir
siyasi tercih olarak bugüne kadar getirdi. Ancak, özellikle 2013
yılının son günlerinde gündeme gelen ve bizim çifte hukuk
uygulaması olarak tarif ettiğimiz o hukuki uygulamanın, çifte
hukuki uygulamanın 2014e de sirayet ettiğini maalesef görmüş
bulunuyoruz. Cezaevinde bulunan tutuklu milletvekillerinin serbest
bırakılması ve Meclis çalışmalarına Meclis
çatısı altında devam etmeleri gerektiğini bir kez daha
vurgulamak isterim. Umut ediyorum ki zaman kaybetmeden Meclis bu
eksikliğini görüp bu eksikliğini bertaraf edecek bir düzenleme yapar
ve şu anda cezaevlerinde tutuklu olan milletvekilleri de önümüzdeki günler
itibarıyla Meclis çalışmalarına Meclis çatısı
altında devam etme imkânı bulmuş olurlar ve böylelikle Meclis de
bugüne kadar sürdürdüğü bir ayıptan kurtulmuş olur.
İkinci önemli bir nokta, tutuklu çocukların ve
yargılanan çocukların durumudur. Yine geçtiğimiz dönemler
itibarıyla sık sık gündeme getirdiğimiz bir konudur.
Tutuklu çocuk durumu, siyasi tutuklu muamelesi gören çocuklar dünyanın
başka hiçbir yerinde yoktur ancak Türkiyede de maalesef böyle bir
ayıp vardır ve cezaevlerinde hâlâ tutuklu çocuklar vardır,
tutuklu siyasi çocuklar vardır ve Meclis bu soruna da geçtiğimiz
dönemler itibarıyla gözlerini yumdu.
Önümüzdeki yılın ana gündem maddelerinden bir
tanesi olmasını arzu ettiğimiz diğer bir önemli nokta,
cezaevlerindeki hasta tutsakların durumudur. Bakın, isim vererek
telaffuz ediyorum. Şu anda İstanbul Metris Cezaevinde bulunan 20
civarında hasta tutuklu Adli Tıbbın raporunu beklemekte.
Ayrıca, Metris Cezaevine gidemeyip Türkiye'nin değişik
kentlerinde cezaevlerinde bulunan hasta tutukluların durumu içler
acısıdır. İnsani bir görev olan, bu insanlara sahip
çıkıp dışarıda tedavilerini mümkün kılacak yasal
düzenleme maalesef bu Mecliste yapılmadı. Diyarbakır D Tipi
Cezaevinde yatmakta olan Halil Güneşin durumu bütün hasta tutuklular
açısından örnek teşkil ettiği için buradan tekrar
dillendirmek istiyorum, ifade etmek istiyorum. Kendi başına
ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak durumda olan ve
artık kan kusma noktasına gelmiş ağır kanser
hastası Halil Güneşin dosyası Adli Tıptadır ve
maalesef bugüne kadar Adli Tıp ne Halil Güneşle ilgili ne de
diğer hasta tutsaklarla ilgili hiçbir adım atmamıştır.
Bu konu da Meclisin öncelikli görevlerindendir ve buna ilişkin yeni
yılda, 2014 yılı yasama çalışmaları içerisinde bu
soruna el atıp çözmesini arzu ediyoruz.
Doğa tahribatı 2014 yılının ana
gündem başlıklarından bir tanesiydi. Maalesef, doğa
tahribatına ilişkin olarak buradan yapılmış bütün
uyarılar, bu kürsüden yapılmış bütün uyarılar dikkate
alınmadı ve doğa tahribatı, yapılmakta olan
Özellikle
çantacılar olarak telaffuz edilen kimi HEScilere doğa
peşkeş çekiliyor. Doğa tahribatının önüne geçmek için
bugüne kadar bir şey yapılmadı, bundan sonra mutlaka ve mutlaka
Meclisin bu konuda da, bu sorunu gündemine alıp sorunun çözümü için
adım atmasını bekliyoruz.
Emekçilerin sorunu yine ana gündem maddelerinden bir
tanesidir ve gündeme alınması gereken bir sorundur.
Bakınız, daha dün asgari ücret belirlemesi yapıldı. Son
dönemlerde, özellikle Sayın Başbakanın tercih ettiği
örnekleme üzerinden, ben de, asgari ücretliye reva görülen ücretin neye tekabül
ettiğini istatistiklerle sizinle paylaşmak istiyorum, simit
hesabı üzerinden sizinle paylaşmak istiyorum. 846 TL olan asgari
ücretle 5 kişilik bir asgari ücretli
Ki bunların sayısı
Türkiyede gayriresmî olanları saymıyorum resmî rakamlarla 5 milyon
300 bin insanı ilgilendiren bir belirlemedir bu asgari ücret belirlemesi.
Günde kişi başına -yani 5 kişilik bir ailede- sadece 5,5
simit düşüyor. Yani asgari ücretliye reva görülen bu parayla 1 kişi
ancak günde sadece 5 tane simit alabiliyor. Ayranı, çayı zaten
unutsun gitsin; sadece simit alsa bununla bile baş edemeyecek
durumdadır, alamayacak duruma gelmiştir. Dolayısıyla, bu
konunun gündeme gelmesi ve acilen emekçilerin sorunlarının
giderilmesi konusu Meclisin öncelikli görevleri arasında yer
almalıdır.
Son dönemlerde siyaset ve yolsuzluk konuları iç içe
geçti ve çokça tartışılıyor. Açık ve net bir öneri
getiriyoruz: Kim ki kirliliğe bulaşmışsa hesabını
vermek durumundadır. Öyle görünüyor ki kirliliğe bulaşanlar
artık gizlenemeyecek duruma da geldi. Bizim, dört parti grubunun birer
temsilcisinin geçen sene tam dokuz ay üzerinde çalışarak hazırlamış
olduğu siyasi etik yasa tasarısı Meclis Başkanlığında
duruyor. Bizim grubumuz dışında, diğer grupların
hiçbiri Bunu öncelikli olarak gündeme alalım ve bu sorunu kökten çözelim.
demedi. Özellikle iktidar partisi grup başkan vekilleri bu
tasarının Meclis gündemine gelip yasalaşması konusunda takoz
koydular. Siz siyasetin kirlilikten, vesayetten arınmasını arzu
ediyorsanız, çalışması yapılmıştır ve
dört parti grubunun birer temsilcisinin altında imzası bulunan
tasarıyı, siyasi etik komisyonu tasarısını Meclis
gündemine getirirsiniz. Böylelikle Meclisi her türlü vesayetten kurtarma
şansına sahip oluruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ADİL ZOZANİ (Devamla) Yeni yasama döneminde
bu konunun gündeme alınmasını ve kabul edilmesini arzu ediyoruz.
Bunu yapmadığınız sürece biz daha çokça yolsuzlukları
konuşmuş oluruz, çokça vesayet konuşmuş oluruz ama havanda
da su dövmüş oluruz.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi aleyhinde
söz isteyen Oktay Vural, İzmir Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, öncelikle, 2014
yılının hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Şüphesiz, bu 2014 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi
çalışmalarında Türk milletinin iradesini temsil eden
milletvekillerimizin kaldırdığı parmakların
vicdanlarına göre hareket etmesi dileğimi de bu vesileyle
paylaşmak istiyorum.
Aslında, bugün sayın bakanlar atandı,
Cumhurbaşkanlık tezkeresi okundu; özetle, rüşvet ve yolsuzluk
yolunda pert olmuş, Niyazi olmuş
61inci Hükûmetin bakanlarının yeni bir atama
yapıldığına şehadettir. Gerçekten, bugün, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde son bütçe oylamasıyla, o oylarınızla
akladığınız Bakanlar Kurulunun maalesef yerlerinde yeller
esiyor, birçok bakan yok. Dolayısıyla bu Bakanlar Kurulu, 61inci
Hükûmet, tamamen rüşvet ve yolsuzluk yolunda pert olmuş, Niyazi
Olmuş bir hükûmettir; tablo bunu ortaya koyuyor. Ancak, zihniyetin bu
değişikliklerle değişmediği de gayet açık ve net
ortaya çıkmaktadır.
Değerli milletvekilleri, İstiklal
Marşı, Türk milletinin istiklaline uzanan elleri kıran,
şanlı bir Millî Mücadelenin ezeli ve ebedi mesajıdır.
Bugün maalesef istiklal ifadesi istikbal arayışına
kılıf olarak kullanılmaktadır. Özellikle rüşvet ve
yolsuzluk iddialarının üstünü örtmek için istiklal kelimesinin
kullanılmasını esefle kınadığımı ifade
etmek istiyorum.
Mehmet Âkif Ersoy -İstiklal Marşının
yazarına verilen- ödüllü olduğu için bu yarışmaya
katılmamıştı ve bu ödülün kaldırılması
üzerine İstiklal Marşıyla ilgili yarışmaya
katılmış ve kendisinin yazdığı marş, Türk
milletinin ezeli ve ebedi İstiklal Marşı olmuştur. Maalesef
bugün istiklal ifadesi, ayakkabı kutularına
yerleştirilmiş hediyelerin üstünü örtmek için
kullanılmaktadır. Bunu da esefle kınadığımı
ifade etmek istiyorum.
Biraz önce İstiklal Marşından beyitler
okuyan değerli kardeşim, o İstiklal Marşı
şairinin hediyelerle yapılan bir yarışmaya
katılmayarak iradesini kullandığını gösterince, inşallah
Düşündüm, bu hediyelerin, ayakkabı kutusu içerisinde yer alan
hediyelerin üstünü örtmek için istiklal kelimesini kullanmasını da
kınamasını beklerdim bir Burdur milletvekili olarak her
şeyden önce.
Değerli milletvekilleri, 2013 yılını
gerçekten yoğun tartışma ve yaygın iftira,
yıldırıcı kamplaşma, yozlaştırıcı
bağ ve bağlantılarla geride bırakmış bulunuyoruz.
2014 yılının da başlangıcı aslında bunlarla
ilgili. Maalesef, Sayın Başbakanın, açıkçası,
arkadaşı, AKP genel kurullarının şeref konuğu
olan Barzani, yeni yıl mesajında, 500üncü yıl dönümünü
kutladığımız Çaldıran Savaşının Kürdistanı
böldüğünü ifade ediyor ve 2014 yılının, işte,
topraklarına kavuşma yılı olması gerektiğini
diyebiliyor. Bu zihniyetin Türk milletinin asil evladı olan Kürt kökenli
kardeşlerimiz üzerinde, Türk toprakları üzerindeki bu haydutça
yaklaşımını kınıyorum. Gönül isterdi ki
Barzaninin bu hasmane tutumu ve Türkiyenin toprak bütünlüğü üzerindeki
bu hasmane yaklaşımı üzerine Bakanlar Kurulundan ya da AKPden
birileri de bu Barzaniye bir laf söylesin. Ama maalesef, anlaşılan o
ki Diyarbakırda Kürdistana selam söylemenin boyutunun, Türkiyenin
toprak bütünlüğünü ortadan kaldırmaya yönelik, birleşik
Kürdistanı oluşturmaya yönelik bir girişim olduğunu da bu
ortaya koymaktadır.
Diğer taraftan, yılın bugünlerinde,
maalesef devletin kurumları, TMSF, siyasi olarak âdeta AKPnin havuç ve
sopası olarak kullanılmaktadır. Bakın, AKP
sıralarından istifa eden bir milletvekilinin görevine son
verilmiştir. Neden? AKPli olursa yoluna devam, AKPli olmazsa işine
son. Böyle bir anlayışla Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu nasıl
milletin hakkını hukukunu koruyacak? Demek ki bundan önceki atama da
siyasi idi, şimdi de siyasi. TMSF bundan önce de özel şirkete
İzmirin AKP İl Başkan Yardımcısını
atamıştı. Yine, AKPli eski bakanları özel sektöre yönetici
olarak atamıştı. Türkiye giderek bir parti devleti hâline
dönüşmüştür. TMSFnin takındığı bu tutum, AKPnin
devlet imkânlarını kullanmak suretiyle doğrudan doğruya bu
hakları ve sorumlulukları kendi tercihleriyle siyasi amaçla
kullandığını gayet açık ve net ortaya
koymaktadır.
Evet, 2013 yılı, esas itibarıyla,
bakıldığında, Başbakan Erdoğanın
kırıcı üslubu, kutuplaştırıcı siyaseti,
nefreti özendiren dili, barış ve kardeşliği budayan tavrı,
şuurunu kaybederek dolduruşa gelenlerin kefene büründürüldüğü
bir yıl olarak sona ermiştir. Gerçekten, siyasi sorumluluk
mertebesinde bulunan şahısların serin kanlı olmaktan
uzaklaştığı, insaf ve vicdanla iplerini
kopardığı, akıl ve sağduyudan tehlikeli bir
şekilde savrulduğu gözükmektedir. Siyasi ihtirasa gem vurmak yerine
anlaşmazlıkları derinleştirecek, insanımızı
birbirine düşürerek akla, hayale sığmayacak kasti
yanlışları siyaset zannedecek kadar küçülmüş, değer ve
vicdan aşınmasına uğramıştır.
2013 yılında maalesef milletimiz için devlet
kilitlenmiştir; ekonomi tıkanmış, siyaset tükenmiş, sosyal
yapı dağılmış, spor buruşmuş, sanat tahrip
edilmiş, özgürlükler tırpanlanmış, fişlemeler
artmış, demokrasi duraklamıştır. Buna karşın
terörist emeller kamçılanmış, PKK muhatap alınmış,
meşrulaştırılmış, silahlı bir şekilde
bu coğrafyada varlığı AKP tarafından kabul
edilmiştir.
Maalesef, 2013 yılı, milletimizin kaderinin eli
kanlı katillere mahkûm bırakıldığı bir yıl
olmuştur. Millî birlik ve bütünlüğe verilen zararın yanında
devletin otoritesi vatandaşlarımız nezdinde güveni zayıflatmış
ve zaafa düşürülmüştür. Doğu ve güneydoğuda PKK paralel
devleti âdeta kurtarılmış bölge stratejisiyle
derinleştirilmiş ve PKKnın bölgede asayiş birimleri
kurması, mahkemeler kurması ve vergi toplamasına kadar
götürülmüştür.
Geride bıraktığımız 2013
yılı ayrışma, çözülme, bölünme, ihanet ve teslimiyetle
doludur. 17 Aralıktan bu yana gündemi saran rüşvet ve yolsuzluk
soruşturması, Türkiyenin nasıl ve tehlikeli bir soygun
düzeniyle karşı karşıya olduğunu alenileştirmiştir.
Âdeta devletin içerisinde paralel devletle Türkiyede yolsuzluk ve rüşvet
devleti oluşturulmuş, kara para aklama, örümcek ağları
kurulmuştur. Kara para döngüsü Hükûmeti esir almıştır.
Hukukun tecelli etmesi açısından, Türkiyenin aklanıp temizlenmesi
bakımından gündemdeki hukuki sürecin devamı maalesef sağlanamamış,
soruşturmalarda mahkemelerin aldığı mahkeme kararı
fiilî olarak uygulanmamıştır. Fiilî olarak mahkeme
kararlarını uygulamayanlar, bizatihi Anayasaya darbe vurmuşlardır.
Başbakan Erdoğanın mahkemelere, savcılara, hâkimlere kara
çalması kendisini ve etrafındakileri kurtarmak için şüpheleri
başkalarının üzerine çekmesi, kesinlikle, esas itibarıyla,
suçlamaların doğru olduğu kanaatini güçlendirecektir.
Rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasını
komplolarla izah etmek, dış bağlantılarla itham etmek, paralel
devlete atfetmek, pişkinlik şöyle dursun, milletimizin ferasetiyle
alay etmektir. Esasen, Türkiye, paralel devletin yanında, paralel hükûmet,
paralel başbakan, paralel siyasetle yüz yüzedir. 2013 yılı
rüşvet ve yolsuzluk sarmalının deşifre edildiği, namuslu
ve vatanperver hukuk insanlarının devreye girdiği bir yıl
olarak anılacaktır ama 2013 yılı aynı zamanda
rüşvet ve yolsuzluğun üstünü örten bir Hükûmet için kara bir yıl
olarak algılanacaktır. Bu bakımdan, 2013 yılında
ortaya çıkarılan bu rüşvet ve yolsuzluk çarkına kim ya da
kimler dâhilse 2014te mahkeme önüne çıkartılmalı ve hukukun
üstünlüğüne riayet edilmelidir.
2014te teslimiyete, bölücülüğe, yolsuzluğa
yani AKPye karşı milletimizin geçit vermeyeceğine yürekten
inanıyorum.
Bu vesileyle 2014 yılının milletimiz,
devletimiz, Türk-İslam âlemi ve insanlık için hayırlara vesile
olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz ediyor, siz değerli
milletvekillerimizin ve tüm vatandaşlarımızın yeni
yılını tebrik ediyorum.
Teşekkür ederim.
Saygılarımla. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Gündemin Seçim kısmına geçiyoruz.
IX.-
SEÇİMLER
A)
Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.-
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda açık bulunan
üyeliğe seçim
BAŞKAN - Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonunda boş bulunan ve Barış ve
Demokrasi Partisi Grubuna düşen üyelik için Diyarbakır Milletvekili
Nursel Aydoğan gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
X.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan Sağlık
Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 16
Milletvekilinin; Üniversite Öğretim Elemanları ile Sağlık
Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri
Sınıfında Çalışan Personelin Tam Süre
Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal'ın; Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Tababet ve
Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
3.- Sağlık
Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 16
Milletvekilinin; Üniversite Öğretim Elemanları ile Sağlık
Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında
Çalışan Personelin Tam Süre Çalışmasına ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın; Organ ve Doku
Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin Tanrıkulunun;
Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat Milletvekili Orhan Düzgünün;
Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın; Tababet ve Şuabatı Sanatlarının
Tarzı İcrasına Dair Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/791, 2/159,
2/401, 2/592, 2/769, 2/1049) (S. Sayısı: 480 ve 480e 1inci Ek)(x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
9/12/2013 tarihli 26ncı Birleşimde İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen
tasarının ikinci bölümündeki 40ıncı maddesi kabul
edilmişti.
Şimdi, 41inci madde üzerinde iki adet önerge
vardır. Önergeleri geliş sırasında göre okutup aykırılıklarına
göre işleme alıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480'e 1'inci Ek sıra
sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı
Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcı ve 16 Milletvekilinin; Üniversite Öğretim Elemanları
ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık
Hizmetleri Sınıfında Çalışan Personelin Tam Süre
Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal'ın; Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Tababet ve
Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu (1/791,2/159,2/401,2/592,2/769,2/1049)'nun 41. Maddesinde "tarafından " ibaresinden
sonra gelmek üzere "ülkemizdeki en gelişmiş teknolojilerden
faydalanarak" ibaresinin eklenmesini teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Özgür Özel Nurettin Demir
Mersin Manisa Muğla
Süleyman Çelebi
Selahattin Karaahmetoğlu
İstanbul
Giresun
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480 sıra sayılı
Sağlık Bakanlığı ve Bağlı
Kuruluşların Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 41. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Cemalettin
Şimşek S.
Nevzat Korkmaz Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Samsun Isparta Osmaniye
Ali Öz Mustafa Erdem
Mersin Ankara
Madde 41: 2238 sayılı kanunun 11. maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Bu kanunun uygulaması ile ilgili olarak
tıbbi ölümün gerçekleştiğine, biri kardiyolog, nöroloji veya
nöroşirurjiyen biride anesteziyoloji ve reanimasyon veya yoğun
bakım uzmanından oluşan iki hekim tarafından kanıta
dayalı tıp kurallarına uygun olarak oy birliği ile karar
verilir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Sayın Vural
OKTAY VURAL (İzmir) Cemalettin Şimşek
BAŞKAN Cemalettin Şimşek, Samsun
Milletvekili
(MHP sıralarından alkışlar)
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de konuşmama
başlamadan evvel 2014 yılının milletimize,
vatanımıza ve ailelerinize, hepinize hayırlar getirmesini
diliyorum, başarılar diliyorum.
480 sıra sayılı Yasa Teklifinin 41inci
maddesiyle alakalı olarak Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş
olduğu değişiklik önergesi hakkında söz aldım. Bu
vesileyle değerli heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, aslında, ülkemizde
meydana gelen, bize göre demokrasi ve hukuk devleti adına çok vahim olan
olaylar silsilesine baktığımızda bu madde hakkında
verdiğimiz değişiklik önergesinin çok da fazla anlamı yok
diye düşünüyorum. 17 Aralıkta ortaya çıkan bu büyük, bu vahim
yolsuzluk olayları, bu lağım patlaması ve bu normal
insanın kaldıramayacağı mide bulandıran olaylar
gerçekten çok üzücüdür.
Öncelikle, Türkiye Büyük Millet Meclisi bu olayın
peşini bırakmamalı, Meclis araştırması dâhil ne
yapması gerekiyorsa yapmalıdır, ama asla bunun peşini bırakmamalıdır.
Yoksa, Başbakanın deyimiyle, bu fakir fukaranın, garip
gurebanın iki eli yakamızda olacaktır. Benim
vatandaşım bir lokma ekmeğe muhtaç iken, öte yandan milyar
dolarları haksız olarak cebe indirenlerden hesap soramazsak vah bizim
hâlimize, vah bu Meclisin hâline diyorum!
Değerli milletvekilleri, insanoğlu çiğ süt
emmiştir. Bütün dünyada zaman zaman olduğu gibi bizim ülkemizde de bu
tip olaylar olabilir. Fakat, Ulu Önder Atatürkün Gençliğe Hitabesinin
bir mısrasında söylediği gibi, bundan daha vahim ve daha elim
olmak üzere, bu yolsuzluk işi ortaya çıktıktan sonraki
gelişmeler ülkemiz açısından gerçekten çok daha vahimdir.
Bugünkü görüştüğümüz kanunun eksik ya da fazla olması çok da o
kadar önemli değildir.
Milliyetçi Hareket Partisi, bu Sağlıkta
Dönüşüm Programının mantığına, içeriğine
karşı olduğu için elbette ki bugünkü gelen yasanın bu
maddesine de, bu yasaya da karşıdır.
Değerli milletvekilleri, hepimiz biliyoruz ama 17
Aralık operasyonu sonrası gelişmeleri tekrar
hatırlayalım diyorum.
Operasyon sonrası, Hükûmet, ilk
şaşkınlığını atar atmaz önce operasyonu
yapan polis müdürlerini görevden aldı. Neydi gerekçe? Amirine itaatsizlik.
İçeriği ise yapılan adli operasyonu amirlerine haber vermemek.
Polisler şaşkına döndüler. Bizim ülkemizde adli kolluk yoktu ve
polis adli bir olayı takip ederken adli yönetmelik gereği
savcının emrine giriyor ve yürütülen soruşturmayı
savcı hariç kimseyle paylaşmıyordu. Hukuk devletinde kuvvetler
ayrılığı prensibine göre de böyle olması gerekiyordu.
Olaylar böyle bir biçimde, hukuk devleti ilkeleriyle izah edilemeyecek durumda
devam ederken 25 Aralık tarihinde savcı kendisine intikal eden bilgi
ve belgelerden oluşturduğu ayrı bir dosyayı mahkeme
kararı çıkarttırarak kolluğa dosyadaki mahkeme
kararında verilmiş olan gözaltıların yerine getirilmesi
için talimat veriyor; ancak, bu arada mevcut İstanbul Emniyet Müdürü de
bir gece yarısı operasyonuyla değiştiriliyor,
dolayısıyla yeni atanan polis şefleri gizli olması gereken
bu soruşturmadan amirine haber veriyorlar ve mahkeme kararı
uygulanmıyor. Arkasından, savcı dosyadan el çektiriliyor. Bu
arada, Adli Kolluk Yönetmeliği de hukuka aykırı ayaklar
altına alınıyor. İnsanların kanı donuyor,
insanlar büyük bir endişeye sevk ediliyor fakat ifade ettiğimiz gibi,
bundan daha elim ve vahim olan şey bu süreçte Başbakanın
takındığı tavırdır.
Değerli milletvekilleri, bu süreçte Başbakan
büyük bir paniğe kapılıyor. O Kasımpaşalı,
yürekli Başbakan gidiyor; yerine, kendine karşılama törenleri
düzenlettiren, arka arkaya meydan mitingleri düzenleyerek savcıları,
hâkimleri, HSYKyı, polis şeflerini tehdit ederek Millî iradenin
önünü kesiyorlar. deyip suçüstü yakalanmanın telaşıyla
vatandaşa sığınmaya çalışıyor, kendisini
millî iradenin yerine koyuyor. Buradan Sayın Başbakana hatırlatmak
isterim ki: Sen millî iradeyi temsil etmiyorsun, senin temsil ettiğin
irade çoğunluk iradesidir. Millî irade, yüce Meclisin çatısı
altında olan siz değerli milletvekillerinin tamamıdır
millet iradesi.
Değerli milletvekilleri, bu çalışmalar bu
şekilde devam ederken Sayın Başbakan aynı tavrını
devam ettiriyor ve hukuksuzluk olabildiğince ülkemizde devam ediyor diyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tekrar görüşmek dileğiyle. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480'e 1'inci Ek sıra
sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı
Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcı ve 16 Milletvekilinin; Üniversite Öğretim Elemanları
ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık
Hizmetleri Sınıfında Çalışan Personelin Tam Süre
Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal'ın; Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Tababet ve
Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu (l/791, 2/159, 2/401, 2/592, 2/769, 2/1049)'nun 41inci Maddesinde
"tarafından" ibaresinden sonra gelmek üzere "ülkemizdeki en
gelişmiş teknolojilerden faydalanarak" ibaresinin eklenmesini
teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mehmet Haberal,
Zonguldak Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET HABERAL (Zonguldak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 2014
yılının hepimiz için sağlıklı ve mutlu bir
şekilde geçmesini temenni ediyorum.
Ülkemizde organ transplantasyonu artık hepimizin gurur
duyacağı bir seviyeye gelmiştir. Burada Sağlık
Bakanlığının zaman zaman 2238 sayılı Yasa ve 2594
sayılı Yasada bazı değişiklikler yapmaya
çalıştığını görüyorum. Önce, şu soruya cevap
vermek lazım: Eğer Türkiye Cumhuriyeti devleti organ transplantasyonu
konusunda o noktaya geldiyse nasıl geldi? Şüphesiz bu yasalarla
geldi. O zaman, acaba neden bu yasalarda daima böyle değişiklik
öneriyoruz, sebebi nedir?
Değerli milletvekilleri
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) Sayın
Başkan, şurayı uyarabilir misiniz?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
dışarıda sohbet edin.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Çay ister misiniz?
BAŞKAN Lütfen ama
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Çay gönderelim.
CELAL DİNÇER (İstanbul) Burası sohbet
yeri değil, burası kanun yapma yeri.
MEHMET HABERAL (Devamla) Değerli milletvekilleri,
organ transplantasyonlarda organ ve dokular ya yaşayan insanlardan -ki
işin başlangıcından beri birinci derecede, ikinci derecede
akrabalar tercih edilmekte- veya ölen vatandaşlarımızın
organları veya dokuları alınmak suretiyle
yapılmaktadır. Maalesef, bu, ülkemizde çıkarılmış
2238 ve 2594 sayılı yasalara rağmen ülkemizde hâlâ canlıdan
transplantasyon yüzde 75 civarında, ölen vatandaşlarımızdan
alınan organların ve dokuların oranı ise yüzde 25
civarındadır, daha fazla değil. Acaba neden böyle? Tabii, ben
her zaman söylüyorum hasta olmak, hasta sahibi olmak, hele hele ölü sahibi
olmak çok kolay değildir. Biz hekimlerin görevi
hastalarımızı sağlığına kavuşturup
toplumumuza kazandırmaktır ama maalesef burada
vatandaşlarımızın gerçekten bize olan güveninin acaba bir
sarsılması sonucu mu veyahut
da bize güvenmemeleri sonucu mudur ki biz ölen
vatandaşlarımızın organlarından yeteri kadar
yararlanamıyoruz? Birçok insanımız sağlam organıyla
yaşamını kaybedip aramızdan ayrılırken, birçok
insanımız da bu organlara ihtiyaç duyarak yaşamını
maalesef kaybetmektedir.
Dolayısıyla, biz, eğer
insanlarımıza, hasta sahiplerine Hastalarımıza
tıbbın bütün imkânları uygulandı ama buna rağmen
onları kurtaramadık. güvenini verirsek, inanıyorum ki bugün
ülkemizde bulunan birçok kronik organ hastası bu ölen
vatandaşlarımızın organlarından yararlanmak suretiyle
yeniden yaşam kazanacaktır. Burada daima üzerinde durulan ve âdeta
bir mazeret gibi gösterilen 2238 sayılı Yasanın 11inci
maddesinde: Bir hastaya beyin ölümü teşhisi koymak için 4 hekim
önermiştik.
Değerli milletvekilleri, 1979u düşünelim.
70li yıllarda o komisyonlarda tartışırken gerçekten
milletvekilleri ve senatörlerin çok önemli gayreti olmuştu ama benim için
en zor olan tarafı onları inandırmak, onları gerçekten Bir
beyin ölümü teşhisine nasıl karar verilir?e getirmekti. Onun için
ben Avrupadan, Amerikadan ölen insanların organlarını
getirmiş, onları göstermiştim. Dolayısıyla, eğer
bir hastanede gerçekten bu hekimler yok ise yani bir kardiyolog, bir beyin
cerrahı, bir nörolog, bir anesteziyoloji uzmanı yok ise biz zaten o
hastanede bir beyin ölümü teşhisi koyamayız. Dolayısıyla,
belki beyin cerrahı veya nöroloğu alterne edebiliriz ama mutlaka
kardiyolog, beyin cerrahı, nöroloğ veya anesteziyoloğun
olması gereklidir. Kaldı ki beyin ölümü teşhisi konacak
hastaların birinci derecede hekimi olan kişinin bu grup içerisinde
bulunmaması gereklidir.
Özetle, biz önce hastalarımıza ve hasta
sahiplerimize, kendilerine tıbbın bütün imkânlarını
uyguladığımızı göstermek zorundayız, onları
inandırmak zorundayız. Eğer bunu yaparsak inanıyorum ki sağlam
organlarıyla yaşamını kaybeden hastalarımız
birçok kronik organ hastası için yeniden yaşam kaynağı
olacaktır. Onun için yani burada yasayı değiştirmek veyahut
da yasaya ilave edip, doktorun sayısını azaltmak önemli
değil, önemli olan insanlarımızın güvenini
kazanmaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET HABERAL (Devamla) Dolayısıyla,
yasayı değiştirelim, doktor sayısını
azaltalım, arttıralım meselesi değil, önemli olan,
insanlarımıza, gerçekten vatandaşlarımıza biz
hekimlere güveni sağlamaktır.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
42nci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480'e l'inci Ek sıra
sayılı Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/791, 2/159, 2/401, 2/592, 2/769,
2/1049)'nun 42. Maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Özgür Özel Nurettin
Demir
Mersin Manisa Muğla
Süleyman Çelebi Ali
Öz Mehmet
Doğan Kubat
İstanbul Mersin İstanbul
Recep Özel
Isparta
Madde 42- 2238 sayılı Kanunun 14 üncü
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "veya beyan" ibaresi
"ibraz edilmedikçe", beşinci fıkrasında yer alan
"ve adli kovuşturma ile ilgisi olmayan" ibaresi "ölü
muayenesi veya otopsi işlemi tamamlanmış" şeklinde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
Tıp eğitimi için gerekli olan kadavranın
yurt içinden yeteri kadar temin edilememesi hâlinde, kadavra veya kadavra
parçası, soykırım ve insanlığa karşı
işlenmiş suçlar yoluyla ölmüş kimselerden temin edilmemiş
olması kaydı ile yurt dışından temin edilebilir.
Kadavra veya kadavra parçası temini ile yurt dışından
kadavra temin edecek kişi veya kuruluşların yetkilendirilmesine
dair usul ve esaslar Sağlık Bakanlığınca
belirlenir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen?
AHMET AYDIN (Adıyaman) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tıp fakültelerinde eğitim için kadavra bir
ihtiyaçtır. Yapılacak düzenleme yerindedir. Ancak kadavra temininin
insan hakları ihlallerine çanak tutacak şekilde olması
öngörülmüştür.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
43üncü maddede iki adet aynı mahiyette önerge
vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480'e 1'inci Ek sıra
sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı
Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı ve 16 Milletvekilinin; Üniversite Öğretim
Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı
Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan
Personelin Tam Süre Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal'ın; Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Tababet ve
Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu (l/791,2/159,2/401,2/592,2/7692/1049)'nun 43. Maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Özgür Özel Nurettin
Demir
Mersin Manisa Muğla
Süleyman Çelebi Selahattin Karaahmetoğlu
İstanbul Giresun
Madde 43- 7/5/1987 tarihli ve 3359 sayılı
Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun ek 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasından "ve yan dal uzmanlık" ibaresi
çıkarılmış, ikinci fıkrasına birinci cümlesinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Ancak beşinci ve altıncı grup ilçe
merkezlerine bağlı yerleşim yerleri ile Bakanlar Kurulunca
tespit edilecek il merkezi ve il merkezlerine bağlı yerleşim
yerlerinde Devlet hizmeti yükümlülüğünü yerine getirenler, tekrar Devlet
hizmeti yükümlüsü olduklarında istekleri dışında bu yerlere
atanamazlar."
Diğer önergenin imza sahipleri:
Oktay Vural Alim
Işık Oktay
Öztürk
İzmir Kütahya
Erzurum
Lütfü Türkkan Emin
Çınar Ali
Öz
Kocaeli Kastamonu
Mersin
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ali Öz, Mersin
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZ (Mersin) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 480
sıra sayılı Kanun Tasarısının özellikle bu
maddesinde şunu ifade ediyoruz, diyoruz ki: Hekimler, Türkiyede zor
şartlarda eğitimlerini tamamladıktan sonra, Türkiyedeki hiçbir
kamu kurum ve kuruluşunda muhatap olunmayan bu mecburi hizmet serüvenine
her defasında yenileri ilave edilerek sürekli üzerlerine ek külfet, yük
getirilerek devam etmekteler.
Şimdi şöyle bir hesap yapacak olursak, normalde
ortalama 23 yaşında tıp fakültesini bitiren, tıp
fakültesinden mezun olan bir insanın, ana bir dalda ihtisas yapmak üzere
minimum dört veya beş yıllık geçen süresini de ilave
ettiğiniz zaman, araya mecburi hizmetlerini de koyarsanız, öncelikle
temel tıp eğitimini tamamlayıp pratisyen hekim olarak göreve
başladığı süre içerisindeki bir yılını
koyarsanız, daha sonra tıp eğitiminde uzmanlaşma adına
dört veya beş yıllık eğitiminden sonra geriye kalan
kısmını tamamlayıp yine bir mecburi hizmet daha
koyarsanız, bir aile kurması nereden bakarsanız bakın 31-32
yaşlarına tekabül etmekte. Yani bu ülkenin gerek toplumsal
sağlığı gerek bedensel sağlığı gerek
zihinsel sağlığı noktasında her türlü gayreti
gösteren, fedakârca elinden gelen tüm çabaları sarf eden bu insanlara, bu
meslek grubuna, özellikle ana daldaki uzmanlıklarından sonra yeni bir
yan dal olarak ihtisas yaptıklarından, onu tamamladıktan sonra
3üncü kez yeniden bir mecburi hizmet koymanın adil bir davranış
olmadığı kanaatindeyiz.
Türkiyede hekimlerin özlük hakları noktasında,
bu kanun maddesini görüşmeye başladığımız andan
itibaren de ifade ettiğimiz üzere, özellikle on birinci
yılını doldurmuş olan, Sağlıkta Dönüşüm
Programıyla Türkiyede sağlık alanında çağ atlattığını
ifade eden Hükûmetin, iktidarınızın, maalesef sağlık
çalışanlarının özlük hakları gündeme geldiğinde,
her defasında değişik bahanelerle bu işten âdeta yan
çizdiği görülmekte. Bütçe görüşmeleri aşamasında Maliye
Bakanına da yönelttiğim soruda ifade etmiş olduğum üzere,
bu hekimleri, 76 milyonun her gün yirmi dört saat insanların
kapısını çaldığı,
aşındırdığı, zor şartlar altında hizmet
veren bu grubu, ne hikmetse göz ardı ediyorsunuz.
Sayın Sağlık Bakanına da daha önce de
ifade ettiğim gibi, Mecliste her grupta bulunan, özellikle hekim ve
sağlık kökenli milletvekillerinden yüksek bir arzumu
huzurlarınızda ifade etmek istiyorum: Bu, haksız bir talep
değildir. Maliyeyi, ülkenin bütçesini, Türkiye'nin, özellikle 17 Aralık
sürecinden sonra oluk oluk başka yerlere akan paraları gördükten
sonra, hekimler adına gerçekten bir kez daha düşünüp gereğini
yapmak bu yüce Meclisin görevi olsa gerektir diye düşünüyorum. Bugün,
emekli olan uzman hekimlerin emekliliklerinden sonra yeni iş
arayışları devam ederken, hayatlarını idame etme
noktasında bu zorlukları çekerken hiçbir bahanenin özlük
haklarındaki iyileştirmeye engel olmayacağı kanaatini
taşıyorum. Burada bu kanunun üniversitelerdeki Tam Gün
Yasasıyla beraber çok sayıda alanda yeni düzenlemeler
getirdiğini biliyoruz, nöbet ücretlerinde kısmi de olsa
iyileştirme teklif ettiğini görüyoruz ancak iş sadece bununla
kısıtlı, iş sadece bununla sınırlı
olmamalı. Hiçbir kamu kurum ve kuruluşuna dikte ettirilmeyen,
yaptırılmayan
Hekimlere mecburi hizmeti önce kaldırıp daha
sonra değişik adlar altında getirmiş olmanıza
rağmen, en azından yan dal uzmanlık sınavını
bitirmiş olanları mecburi hizmetten muaf tutmanın aslında
onların -bizim verdiğimiz bir lütuf değil- hakkı
olduğuna inanıyor, 2014 yılının tüm sağlık
çalışanlarına, yüce Türk milletine, Parlamentomuza
hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum, saygılar
sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergenin üzerinde
söz isteyen Mehmet Hilal Kaplan, Kocaeli Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi ve tutuklu milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Tasarının 43üncü maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere,
tıp fakültelerinden ve eğitim hastanelerinden mezun olan tabip ve
uzman tabiplerin zorunlu hizmet yükümlülüğüyle ilgili yasal düzenlemede
mecburi hizmetin tüm hekimler için eşit koşullarda
uygulandığı ortadayken, siz, bu tasarıyla Bakanlar Kuruluna
yetki vererek Bazı il merkezleri ve bunlara bağlı yerleşim
yerlerinde devlet yükümlülüğünü yerine getirenlere yeniden bir devlet
yükümlülüğü doğar ise bunlardan fikir alınmadan başka yerlere
atanamaz. diyorsunuz. Bu, daha önceki yönetmeliklerde ve yasalarda
belirlenmiş eşitlik ilkesine aykırıdır. Mecburi hizmet
yükümlülüğü varsa tüm hekimler için eşit vardır,
bazılarını kayırmaya gerek yok. Özellikle bunu Bakanlar
Kurulu kararı aracılığıyla yapmanızı
doğrusu yadırgamış bulunuyorum. Eğer bazı
bölgelerde mecburi hizmet yükümlülüğünü yerine getirirken, Sayın
Bakanım, Mahrumiyet bölgesi, bunları değerlendirmek gerekir.
diyorsanız -Sayın Bakanım, beni dinlerseniz sevinirim-
sosyalizasyon puanı dediğimiz, ek ücret dediğimiz, orayı
kendi istekleri doğrultusunda teşvikiyle çözmeniz mümkün.
Yine, Sayın Bakanın Komisyonda da ifade
ettiği gibi, bu mecburi hizmet yükümlülüğüne getirilen bir başka
konu da: Yurt dışında görev yapan 2.500 civarında
meslektaşımız var. Sayın Bakan diyor ki: Türkiyede hekim
açığı var, hekim açığını kapatmak için ben
bu hekimlerden yararlanmak istiyorum. Hayhay, biz de buna
katılıyoruz Sayın Bakanım. Ancak, yurt
dışına giderken mecburi hizmet yükümlülüğünü yerine
getirmeyen, hatta Türkiyede mecburi hizmetten kaçıp Azerbaycan,
Bulgaristan, Balkan ve Kafkas ülkelerinde mecburi hizmet yapan hekimleri,
şimdi Türkiyenin ihtiyacı var. diye bunları mecburi hizmetten
muaf tutmak doğrusu akıllara sığmaz, vicdana da
sığmaz.
Bir hekim olarak Sayın Bakanıma sormak
istiyorum: Siz, mecburi hizmet yükümlülüğünden kaçıp tekrar
Türkiyeye gelene hem özel ya da kamu hastanesinde bir norm kadro vermek ve
onları yükümlülükten kurtarmak vicdanınıza
sığıyor mu?
Değerli milletvekilleri, vaktimin kalan
kısmında Türkiyedeki sağlık sisteminin getirdiği
değişikliklerden, olumsuz yönde, en çok etkilenen aile hekimleriyle
ilgili bazı noktalara değinmek istiyorum. Getirilen yasada, aile
hekimlerine özellikle acil servislerde nöbet tutturmak istiyorsunuz. Sayın
Bakanım -Sayın Bakan beni dinlemiyor, Komisyon Başkanıyla
görüşmenize devam ediyorsunuz ama ben yine de ifade edeyim Sayın
Bakanım- hangi maddeyle, hangi yasal uygulamayla acil servislerde aile
hekimlerine nöbet tutturuyorsunuz? Aile hekimliği bir sözleşmeydi.
Kaldı ki sözleşmede, yönetmeliğin 10uncu maddesinde esas olarak
nöbet tutturulmaması dururken, acil ihtiyacı karşılamak
amacıyla aile hekimlerine bu nöbet tutturmaktaki amacınız ne?
Dönem dönem, sizin açıklamalarınızdan şunu görüyorum,
diyorsunuz ki: Aile hekimlerine kendi branşlarında bazı hizmet
içi eğitimlerini artırmak için hastanelerin acil servislerinde nöbet
tutturuyoruz. Sayın Bakanım, komisyonda da size ifade ettim. Acil
servislerde, günde ortalama 750-800 hastanın bakıldığı
bir ortamda hangi aile hekimi hizmet içi eğitiminden ya da eğitimden
geçmiş olacak?
Kaldı ki bir başka sıkıntı daha
var. Aynı aile hekimleri kendi alanlarında, kendi sağlık
ocaklarında, kendi bulunduğu yerlerde hasta baktıktan sonra
gidip on altı saat bir hastanenin acilinde hizmette bulunacaklar, ertesi
günü kalkıp yine kendi bölgelerinde, kendi aile sağlık
ocaklarında hizmet verecekler. On altı saatten sonra bunların
kendi hastalarına bakmalarının ne kadar vicdana ve ne kadar etik
değere tabi olduğunu size bırakıyorum.
Kaldı ki bir başka sıkıntı daha var
bunlarda. Sadece nöbetle ilgili kısmı değil, adli uygulamalarda,
cenazelerin defin ruhsatlarında ve performansa dayalı gebe ve bebek
takiplerinde yine bir asılsızlık ve usulsüzlük var, usulsüzlük
demeyeyim de keyfî uygulama var. Mesela, bağlı bulunduğum
Kocaelinin bazı ilçelerinde, sağlık müdürlüklerine, toplum
sağlık merkezlerine bağlı bazı yerlerde nöbet
tutulurken bazı yerlerinde tutulmuyor. Adli uygulamalar, polis veya kolluk
kuvvetleri, aile hekimini istedikleri saatlerde, istedikleri zaman kendi yerlerinden
alarak cenaze defin işlemlerinde kullanmaktadırlar. Bunu
vicdanlarınıza bırakıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin) Karar yeter sayısı
istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Sayın Başkan, bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Bir saniye Sayın Bakan.
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum, karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.51
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.12
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 42nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
480e 1inci ek sıra sayılı Kanun
Tasarısının 43üncü maddesi üzerinde aynı mahiyetteki iki
önergenin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi, önergeleri yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır; önergeler
kabul edilmemiştir.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
43üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
44üncü madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480'e 1'inci Ek sıra
sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı
Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı ve 16 Milletvekilinin; Üniversite Öğretim
Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı
Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan
Personelin Tam Süre Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Organ ve Doku Alınması,
Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekilleri Mahmut
Tanal ve Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Sağlık Hizmetleri Temel
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Tababet ve
Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu (1/791, 2/159, 2/401, 2/592, 2/769, 2/1049)'nun 44'üncü maddesinde geçen
"ücret alınmaz." ibaresinden sonra gelmek üzere, "Ancak
2547 sayılı kanun gereğince hizmet veren öğretim üyeleri
mesai sonrasında gönüllü hizmet vermek istiyorsa, bu kapsam
dışında tutulur. cümlesinin eklenmesini teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Özgür Özel Nurettin
Demir
Mersin Manisa Muğla
Süleyman Çelebi Selahattin
Karaahmetoğlu
İstanbul Giresun
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Oktay Vural Lütfü
Türkkan Oktay
Öztürk
İzmir Kocaeli Erzurum
Ali Öz Emin
Çınar Alim
Işık
Mersin Kastamonu Kütahya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki
önergelerde söz isteyen Lütfü Türkkan, Kocaeli Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kamuoyunda Tam Gün Yasası
olarak bilinen bu yasayla alakalı olarak grubumuzun verdiği önerge
hakkında konuşacağım.
Sayın Bakan, siz, tüm Türk
milletinin sağlığından sorumlu olduğunuz kadar biz
milletvekillerinin de sağlığından sorumlusunuz ama sadece
buradakilerin değil, cezaevindeki milletvekillerinin de
sağlığından sorumlusunuz. Ben geçtiğimiz günlerde
Sincan Cezaevinde -yaptığım bir ziyarette- ziyaret salonunda
Sayın Bahattin Şekerle birlikte Engin Alan Beyi anca paltoyla
beraber ziyaret edebildim. Engin Alan Bey rahatsızdı, grip
olmuştu. Onunla beraber bütün mahkûmlar grip olmuştu. O soğuk
bekleme salonunda, görüşme salonunda biz bir saati bekleyemeden,
görüşme zamanımızı bekleyemeden orayı terk etmek
zorunda kaldık.
Buradan Hükûmetinize sesleniyorum: Milletvekilinin
sağlığına bu kadar önem vermeyen bir Sağlık
Bakanı, İmralıdaki mahkûma da aynı
duyarsızlığı gösteriyor mu, yoksa orada Saçım
döküldü. deyince uzmanlar kurulunu mu gönderiyor? Bu konuyu dikkatinize
sunuyorum.
Sayın Engin Alan cezaevinde. Sebebi ne? Sebebi
belli. Sebebi, sadece Sayın Başbakan tören alanına
geldiğinde ayağa kalkmaması. Bunun bedelini dört
yıldır tutsak olarak ödüyor.
Evet, tam dört yıldır Engin Alan, İstanbul Milletvekili, tutsak.
Engin Alanın içeriye atılması sırasında yapılan
operasyona alkış tutanlar şimdi kalkmışlar, Bize
operasyon yapılıyor. diyorlar. Kim yapıyor? Kimin
yaptığından ziyade -operasyon yapılan- sebebi daha
önemsiyor Türk toplumu. Zira Engin Alan ayağa kalkmadı diye operasyon
yapan güçler, şimdi hırsızlara, rüşvetçilere, soygunculara
operasyon yapıyor ve bu operasyonu dış güçlerin gücü olarak,
dış güçlerin bir oyunu olarak gören bir Hükûmetimiz var.
Ben buradan Meclisteki bütün
arkadaşlarımıza son gelişen olaylarla ilgili birkaç
şey hatırlatmak istiyorum. Ercan Vuralhan vardı, Anavatan
Partisinin Millî Savunma Bakanı. Bir dönem derlerdi ki Sabancı
mı, Ercan mı?, öyle bir para sahibi olduğu konuşuluyordu.
Niye? Savunma Sanayii Müsteşarlığı o zaman savunma sanayi ile
ilgili ihalesiz alımlar yapıyordu, çok ciddi dedikodular
çıkmıştı. Gerçekten, yaşamı da o
dedikoduları doğrulayacak şekildeydi ama aynı Ercan
Vuralhan iki ay boyunca kaldığı otelin ücretini ödeyemediği
için eşini otelde rehin bırakmak zorunda kaldı, kendisi de
dışarı çıktığında yasak çekten dolayı
tutuklandı. Tamah etmeyin. Buğday fıçısını
hatırlayın. Fare, o buğday fıçısına girene kadar
zorlanır, girer. Girince, bütün o buğday fıçısını
bitireceğini zannedip hepsini yer ama dışarı çıkmaya
kalktığında dışarı çıkma şansı
yok, oradan bütün yediklerini kusarak dışarı çıkmak
zorunda. Dolayısıyla, dünya malına bu kadar tamah etmeyin.
Gelin, bu Türkiye size oy verdi, bunun gereğini yapın.
Ben, hukukçu değilim. Engin Alanın
tutukluluğuyla ilgili çalışma yapan bir kardeşinizim.
Sayın Engin Alanın, hâlen hapiste tutulmasının kesinlikle
yasa dışı olduğunu, üstelik bunun akıl, mantık ve
vicdana hiçbir şekilde sığmayan Balyoz kararını veren
ve onaylayanların bile kabul edeceği kadar basit bir şekilde
anlatabileceğini düşünüyorum. Engin Alan tutuklu mudur? Engin Alan milletvekili
midir? 2 tane soru var burada. Engin Alan, evet, tutuklu değildir. Zira,
hakkında hüküm kesinleşmiştir, Engin Alan hükümlüdür,
hapsedilmiştir. İkinci soruyu yanıtlamak daha kolay.
Alanın şu anda milletvekili olmadığını iddia
edebilecek kimse yok, herkes der ki: Engin Alan milletvekili, zira, Adalet Bakanlığı
aracılığıyla da mahkeme milletvekilliği
kaldırılsın diye tezkere göndermiş.
Bir insanın hangi şartlarda
hapsedilebileceği hem Anayasanın 19uncu maddesinde hem de Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesinin 5inci maddesinde listelenmiş.
Tutukluluk bu istemin içerisinde. Şimdi, zurnanın zırt
dediği yere geleceğiz. Bakın, Anayasanın 83üncü
maddesinin ikinci fıkrası, milletvekillerinin bazı istisnai
durumlarda tutuklanabilmesine izin veriyor gibi görünüyor ama aynı
maddenin üçüncü fıkrası hiçbir istisna getirmeden Türkiye Büyük
Millet Meclisi üyesi hakkında, seçiminden önce veya sonra verilmiş
bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona
ermesine bırakılır. diyor. Ben, burada, herkese diyorum ki: Bu
adaletsizliği daha fazla sürdürmeyin, Engin Alanı buralara getirin.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önerge üzerinde söz isteyen
Aytuğ Atıcı, Mersin Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, adı tam gün olan ancak
tam günden başka her şeyi içinde barındıran bu sakat torba
yasanın 44üncü maddesi üzerine verdiğimiz önerge üzerine söz
almış bulunuyorum. Halkımızın
sağlığını ticaret konusu yapmayan,
sağlığın anayasal bir hak olduğunu kabul eden ve
sağlık üzerinden halka yalan söylemeyen milletvekillerini de
saygıyla selamlıyorum.
2014 yılının bu ilk
toplantısında tüm vatandaşlarımızın eşit,
ulaşılabilir, kaliteli ve ücretsiz sağlık hizmeti
alabilmelerini diliyorum. Yeni yılda, çocukların, Vanda olduğu
gibi üşümemelerini diliyorum. Yeni yılda, çocukların yatağa
aç girmemelerini diliyorum, 846 lira asgari ücretle nasıl olacaksa! Yeni
yılda, Suriyede akan kanın bir an önce durmasını ve
ülkemin bu akan kana daha fazla ortak olmamasını diliyorum. Yeni
yılda, tırlar dolusu silahların ister Türkmen ister Arap ister
Alevi ister Sünni hiç kimseye gitmemesini diliyorum.
Az önce burada yemin eden ve bir önceki
İçişleri Bakanını aratacağını bize gösteren
İçişleri Bakanı O tırlar, Suriyeye giden tırlar
Türkmenlere gidiyordu. diyerek ne demek istediğini bize çok iyi bir
şekilde ifade etmiştir. O silahlar Türkmene de gitse kan
akıtacaktır, Arapa da gitse kan akıtacaktır. Esas, devlet,
oraya silah gitmesini engellemek mecburiyetindedir. Devlet, ancak o zaman
devletliğini göstermiş olur.
Yeni yılda, yetim hakkı yenmemesini diliyorum.
Yeni yılda, yeni yolsuzluklar, yeni rüşvet vakalarının
olmamasını diliyorum.
Sayın Bakan, biliyorsunuz, Emniyet Genel
Müdürlüğü bir rapor yayımladı. Yayımladığı
bu raporda, yolsuzluk konusunda Türkiyede en çok yerel yönetimlerin, 2nci
sırada da sağlık hizmetlerinin geldiğini beyan etti.
Emniyet Genel Müdürlüğünün bu raporu sağlık açısından
yüz kızartıcıdır. Bunun da ötesinde, uluslararası
şeffaflık örgütleri de şeffaflık konusunda Türkiye'nin çok
gerilere düştüğünü bizlere ifade etmiştir.
Sayın Bakan, konu yolsuzluktan açılınca,
112 acil servislerde meydana geldiği iddia edilen yolsuzlukların da
yeni yılda açığa çıkarılmasını ve sorumlular
hakkında gerekli işlemler yapılmasını da diliyorum.
Yeni yıldaki isteklerim, dileklerim bitmiyor ama
kendimiz için değil, halkımız için istiyorum. Yeni yılda
tutuklu milletvekilleri olmamasını diliyorum. Yeni yılın bu
ilk gününde Sayın Bakan, şu anda biz burada bu yasayı
konuşurken bu saçma sapan yasa yüzünden Türk Tabipleri Birliği ve
onlarca hekim dışarıda şu anda Türkiye Büyük Millet
Meclisinin önünde eylem yapıyorlar. Ne eylemi yapıyorlar biliyor
musunuz? Tansiyon ölçüyorlar. Ne demek bu? Sizin birazdan bize
getireceğiniz bir madde ile -bu tasarıda- hekimlerin acil durumlarda
sokaktaki hastalara yardım etmelerini önleyeceğiniz yasa maddesine
karşı direniyorlar. Diyorlar ki: Siz ne yaparsanız yapın,
ne kadar yasa çıkarırsanız çıkarın bizim
ettiğimiz Hipokrat yemininin üzerinde hiçbir yasa yoktur. Biz, o yeminle,
dini, dili, ırkı, rengi ne olursa olsun, hiçbir ayrım yapmadan,
bize ihtiyaç duyan bütün vatandaşlarımıza yardım etmeye söz
verdik, namus şeref sözü verdik. diyorlar ve bu namus şeref sözünün
de gereğini yerine getiriyorlar Sayın Bakan. Yarın bir gün
Meclis kapısının önünde siz de düşseniz, hapse girmeyi göze
alarak size de yardım edecekler o hekimler, bunu bilesiniz.
Tabii, laf söylemek çok kolay, lafları resme dökmek
çok daha zordur. Aynı zamanda sanatçı olan Sayın Doktor Taner
Özek, benim bütün bu söylediklerimi bir karikatürle herkese anlatıyor
Sayın Bakan. Bakın, bu karikatürü size de gösteriyorum, bu
karikatürde diyor ki Sayın Taner Özek: Bizim ellerimizi kelepçeleseniz
de, bizi hapse atmayla korkutsanız da, biz gereğini
yapacağız, yeminimizi yerine getireceğiz ve elleri kelepçeli
olarak halkımıza yardım edeceğiz.
Bu madde üzerinde de değerli milletvekilleri,
söyleyecek hiçbir şey yok, her tarafı eşitsiz bir madde. Ne
demek kamu hastaneleriyle ortak kullanım yapıldığında
ek para alınmayacak ama üniversitelerde ek para alınacak? Allah
aşkına, Sayın Bakan, bunu
halkımıza bir açıklayın.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
45inci madde üzerinde aynı mahiyette iki adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480'e 1'inci Ek sıra
sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı
Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı ve 16 Milletvekilinin; Üniversite Öğretim
Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı
Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan
Personelin Tam Süre Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Organ ve Doku Alınması,
Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekilleri Mahmut
Tanal ve Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Sağlık Hizmetleri Temel
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Tababet ve
Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu (l/791,2/159,2/401,2/592,2/769,2/1049)'nun 45. Maddesinde geçen
"hastanelerin koordinatörlüğünde veya idari sorumluluğunda
olmak" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve ilgili hastanelerin etik
kurulunun yazılı onayı alınmak" ibaresinin eklenmesini
teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Özgür Özel Nurettin
Demir
Mersin Manisa Muğla
Süleyman Çelebi Selahattin
Karaahmetoğlu Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul Giresun İstanbul
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Oktay Vural Lütfü
Türkkan Oktay
Öztürk
İzmir Kocaeli Erzurum
Alim Işık Emin Çınar Ali
Öz
Kütahya Kastamonu Mersin
Hasan Hüseyin Türkoğlu
Osmaniye
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI
MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önergeler
üzerinde söz isteyen Hasan Hüseyin Türkoğlu, Osmaniye Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın
Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri; 45inci
maddeye ilişkin olarak vermiş olduğumuz önerge
dolayısıyla söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, ikinci gününü
yaşamakta olduğumuz 2014 yılının Türk İslam âlemine
güzellikler getirmesini Yüce Yaradandan diliyorum. Diliyorum ki 2013
yılında Doğu Türkistandan Batı Trakyaya, Kafkaslardan
Orta Doğuya uzanan coğrafyada varlığını devam
ettiren Türk milletinin yaşamış olduğu katliamlar,
gözyaşları ve acılar 2014 yılında görülmez, Türk
milleti, birliğini, dirliğini, tüm saldırı ve ihanetlere
rağmen muhafaza eder.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; bir hususu sizlerle paylaşmak istiyorum. Geçtiğimiz
günlerde, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan
Yardımcısı, eski Meclis Başkanı Sayın Mehmet Ali
Şahin yaptığı bir açıklamada, kendisi Adalet
Bakanıyken Yargıtayda görülmekte olan bir dosyanın incelenmek
üzere ve görüşü alınmak üzere Pensilvanyaya, Fethullah Gülene
gönderildiğini ifade etmiştir.
Eğer bu husus doğru ise, başta
Yargıtay olmak üzere tüm yargı mercileri tarafından verilen
kararların, bu şekilde birileri tarafından incelendiği ve
yargı dışı mekanizmaların sonucu tespit ettiği
anlamı çıkmaktadır ki bu durum da başta yüksek yargı
olmak üzere tüm yargı kararlarının şaibeli olduğu
anlamına gelir. Hâkimlerin, savcıların müzakerelerde
harcadıkları zamanlar, aldıkları kararlar, sabahlara kadar
yazdıkları gerekçeler için sarf ettikleri emekler heba olmuş
demektir. Bu şaibeyi ortadan kaldırmak için hükûmet, Adalet
Bakanı veya Sayın Mehmet Ali Şahin bahsettiği ismi ve
dosyayı kamuoyuyla paylaşmak zorundadır, bunu yaparken de Adalet
Bakanı olarak bu konuda gereğini niçin
yapmadığını ya da yapamadığını bizlere
ve kamuoyuna izah etmek zorundadır. Eğer bu husus doğru değil
ise, Mehmet Ali Şahin Bey hükûmetin elini rahatlatmak ya da dikkat
dağıtmak gayesiyle böyle bir hususu ortaya atmış ise, bu
gerçek dışı ifadeden dolayı bütün siyasi
sıfatlarını ve görevlerini bırakmalı ve Türk
milletinden özür dilemelidir.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; yapmak istediğimiz değişiklikle, bilimsel
çalışmalara katılacak sağlık kurum ve
kuruluşlarının tespitinde ilgili hastanelerin etik kurulunun da
onayının alınmasını sağlamak arzusundayız.
Böylece, bazı merkez ve hastanelerde yapılacak klinik
araştırmalar için diğer sağlık kurum ve
kuruluşlarının da dâhil edilip edilmemesi sürecinde, etik kurulu
da söz sahibi olarak, bu kurulların yapılacak bilimsel
çalışmalardaki denetleyici özelliği muhafaza edilmesi
amaçlanmıştır.
Bu düzenlemenin daha sağlıklı olabilmesi
açısından bu önergemizin uygun bulunacağını yüce
heyetinizden umuyor ve istirham ediyorum.
Diğer yandan, bir devletin temel vazifeleri
sayılmak istense akla hemen gelen kavramlar güvenlik, eğitim,
sağlık ve adalettir. Bugün müzakere ettiğimiz tasarı,
devletin temel vazifelerinden biri olan sağlık alanında önemli
değişiklikler yapan bir tasarıdır.
Sağlıkta dönüşüme dair söylemlerin Hükûmet
tarafından çok dile getirildiği bir dönem yaşamaktayız.
Gerçekten bir dönüşüm yaşandığı kabul edilmelidir
ancak bu dönüşüme dair bazı tespitleri de dile getirmeliyiz.
Öncelikle, sağlıkta dönüşüm, köklü değişim
hamlelerinin 57nci Hükûmet döneminde ele alındığının
altı çizilmelidir. Bugün, Sosyal Güvenlik Kurumunun sosyal güvenlikte tek
çatı olması, sağlık kuruluşlarının tek
çatı altında birleşmesi, istenilen eczanelerden
faydalanılmasına ilişkin fikrî ve hukuki altyapı 57nci
Hükûmet döneminin konuştuğu, tartıştığı,
projelendirdiği çalışmalardır. Özel sağlık
kuruluşlarından sosyal güvenlik şemsiyesi altındaki
herkesin yararlanabilmesine ilişkin protokol 57nci Hükûmet döneminde
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile
Sağlık Bakanlığı arasında o dönem imzalanmıştı.
Bunu hafızalarınıza sunmak isterim. Bugün, on birinci
yılını tamamlamış olan AKP hükûmetlerinin kendisinden
önce yapılanları yok sayması, inkâr etmesi çok sık
rastlanılan bir durumdur. Bu ise vefasızlıktan başka bir
şey değildir. Tıpkı 2009da dünyada baş gösteren
finans sistemi kaynaklı krizin Türkiyeyi daha az etkilemiş olmasının
sebebinin 57nci Hükûmet tarafından disipline edilen bankacılık
sistemi olmasının AKP hükûmetlerince inkâr edildiği gibi;
tıpkı Marmaray Projesinin 57nci Hükûmet tarafından
hazırlanmış, projelendirilmiş, finans sözleşmesi
imzalanmış, temel atma aşamasına gelinmiş
olmasına rağmen bu hususun halktan saklanmaya
çalışılmasında olduğu gibi.
Bu düşüncelerle tasarının
hayırlı olmasını diler, önergemizin kabulünü istirham eder,
Türk milletinin milletvekillerini saygıyla selamlarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen
Ferit Mevlüt Aslanoğlu, İstanbul Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize
saygılar sunarım.
Ben bir sağlıkçı değilim, hekim
değilim ama sağlıkta yaşanan her olaya da, her iyi
şeye ve her kötü şeye de dikkatinizi çekmek isterim.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede hedef hep hasta
turizmi olmalı. Bana göre, Türkiyenin ihracatı kadar, etrafındaki
ülkelere baktığınız zaman, hasta turizminin ülkemiz
açısından ne kadar önem arz edeceğini takdirlerinize sunuyorum.
Bugünlerde gerek kamu hastaneleri gerek özel hastaneler kısmen bunu
yapabiliyorlar. Libyadan, Iraktan, Suriyeden, özellikle komşu
ülkelerimizden ve Özbekistan, Azerbaycan, bu tür ülkelerden sürekli hasta
geliyor ama bu yetmiyor. Türkiye bir hasta üssü olmalı, bunu
başarmalıyız çünkü dünyanın her tarafında, özellikle
İngilterenin, Amerikanın, bazı ülkelerin önemli bir gelir
kaynağı. Türkiyenin de buna sahip olması lazım. Bu konuda
ben dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
Bu konuda özellikle bu hizmeti verirken gerek kamu
hastanelerinde gerek özel hastanelerde, bir, lisan eğitimimiz tam
değil. Özellikle dünyanın her tarafına
baktığınız zaman, dünyadaki doktorların çok önemli bir
kısmı tabii İngilizce eğitimi alıyor ve genelde ortak
dil İngilizce. Türkiyede de yalnız hekimlerimiz, hemşirelerimiz
ve diğer görevlilerin lisan eğitimleri tam olmadığı için
bu konuda hizmet veremiyoruz. Türkiyenin en büyük eksiği budur. Türkiye
eğer bir hasta turizmine yönelecekse bunu da aşmalıdır.
Tabii, bunun bir yerinden başlamak zorundayız.
Ama ben gerek Sağlık Bakanlığına
gerek üniversitelere gerekse Millî Eğitim Bakanlığına,
özellikle hasta turizmine yönelik bir merkez olacaksa Türkiye, mutlaka
bunların dikkate alınmasını bir kez daha hatırlatmak
isterim.
Tabii, size bir başka olay: Malatya İnönü
Üniversitesinde canlıdan canlıya bir karaciğer nakil merkezi
var. Belki çoğunuz bilmiyorsunuz. Bu merkezle gurur duymalıyız.
Bu merkez yılda 304 tane, yani 2013 yılında 304 hastayı
canlıdan canlıya ameliyat etti. Bu, dünyada bir rekor. Zannediyorum
ki Koredeki bir hastaneden sonra dünyada en çok, canlıdan canlıya
ameliyat yapan bir merkez. Bugüne kadar yaklaşık 1.300 hastaya
canlıdan canlıya ameliyat yaptı.
Değerli milletvekilleri, bizim elimizde ve kamunun
elinde böyle bir, Türkiyede bazı özel hastanelerde organ nakli
yapılıyor ama kamunun elinde yılda 304 tane ameliyat yapan
Örneğin, benim bildiğim, yıllar önce bu işe başlayan
bir Başkent Hastanesi var. Türkiyede dünyayla boy ölçüşecek bu
merkezleri çoğaltmalıyız, bu merkezlere destek vermeliyiz.
Özellikle, kamunun elinde olan ve en çok ameliyatı yapan bir hastaneye her
tür olanağı vermeliyiz, bununla gurur duymalıyız; özel
sektör hastanelerimizle, vakıf hastanelerimizle gurur
duymalıyız, onlara da destek vermeliyiz. Daha Türkiyede
canlıdan canlıya ameliyatın ası olmazken -ben şükran
duyuyorum- Sayın Haberal dünyada örnek oldu. Kim insana sağlık
veriyorsa, kim insana bir nebze deva oluyorsa ben o insanların önünde
saygıyla eğilirim. Bu açıdan, Malatya İnönü Üniversitesi
Karaciğer Nakil Merkezine devlet olarak, Bakanlık olarak her türlü
desteği vermek zorundayız. Bu merkezle Türkiye gurur duyuyor;
Bakanlık olarak, Hükûmet olarak gurur duymalısınız. Bu
merkezin her türlü ihtiyacı karşılandığı zaman,
bugün 304 olan rakam belki yarın 504e ulaşacaktır. Bu
açıdan, ben Malatya İnönü Üniversitesi sayın rektörlerine,
Sayın Hilmioğlu, Sayın Çelik Bey ve Sayın Sezai Hocama
şükran duyuyorum, ellerine sağlık diyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum sayın
milletvekilleri.
Kapanma
Saati: 17.38
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
18.20
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 42nci Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
480e 1inci ek sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
46ncı madde üzerinde üç adet
önerge vardır, okutuyorum
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, beş dakika ara veriyorsun, bir saat geçiriyorsun. Biraz bu
Meclisi ciddi yönet!
BAŞKAN Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Dinler misin
beni, dinler misin, Sayın Başkan
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480 ve 480'e
1'inci ek sıra sayılı Kanun Tasarısının
KAMER GENÇ (Tunceli) Arkadaş,
okuma ya, okuma şunu ya!
çerçeve 46 ncı maddesi ile 3359
sayılı Kanuna eklenen ek 11 inci maddenin
KAMER GENÇ (Tunceli) Başkan,
bak, çok keyfî hareket ediyorsun, seni şiddetle protesto ediyorum.
beşinci
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını
altıncı fıkrasında geçen üç aya kadar ibaresinin on güne
kadar şeklinde değiştirilmesini
KAMER GENÇ (Tunceli) Biraz bir bilen
kişi ne diyorsa onu dinle. Böyle bir şey olur mu ya Sayın
Başkan!
ve altıncı
fıkranın sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
İsmail
Tamer Ahmet
Öksüzkaya Hüseyin
Üzülmez
Kayseri
Kayseri
Konya
İsmail
Kaşdemir Mücahit
Fındıklı
Çanakkale
Malatya
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, Sayın Başkan
BAŞKAN Bir saniye Sayın
Genç, önerge okunsun cevap vereceğim, lütfen oturun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, tutumun hakkında söz istiyorum.
"Aynı isim ve sahiplikte
birden fazla sağlık kurum ve kuruluşu bulunması halinde
idari yaptırımlar sadece ihlalin yapıldığı
sağlık kurum ve kuruluşu ile sınırlı olarak
uygulanır."
KAMER GENÇ (Tunceli) Bakın, bir
şeye itiraz ediyoruz, milletvekilini dinlemiyorsun! Böyle bir
Başkanlık olmaz ya!
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen
oturun, cevap vereceğim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yani sen
diyorsun ki: Bana hakaret et, ben gideyim tazminat davası açayım.
Böyle bir şey olur mu ya! Ben yerimde bir şeye itiraz ediyorum. Biraz
önce, burada, bakan olan kişi yemini eksik yapıyor, ben sana itiraz
ediyorum şey etmiyorsun.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480'e 1'inci Ek
sıra sayılı Sağlık Bakanlığı ve
Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Genç, oturun,
önergeler okunsun cevap vereceğim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın
Başkan, bana söz vereceksin ama söz vereceksin!
Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcı ve 16 Milletvekilinin; Üniversite Öğretim Elemanları
ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık
Hizmetleri Sınıfında Çalışan Personelin Tam Süre Çalışmasına
ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Organ ve Doku
Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekilleri Mahmut
Tanal ve Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Sağlık Hizmetleri Temel
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Tababet ve
Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu (1/791,2/159,2/401,2/592,2/769,2/1049)'nun 46'ıncı maddesi ile
eklenen Ek madde 11in ikinci fıkrasında geçen acil
sağlık hizmeti ulaşana kadar ibaresinden sonra gelmek üzere ve
sağlık hizmeti devamlılık arz edene kadar ibaresi, 6.
fıkrasında geçen üçüncü defa işlenmesinde ise sağlık
kurum ve kuruluşunun ilgili bölümünün veya tamamının
ibaresinden sonra ve yayıncı kuruluşun ibaresinin eklenmesini
teklif ederiz.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
18.23
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.40
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır),
İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 42nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
480e 1inci ek sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
46ncı
madde üzerinde biraz önce okunan 2nci önergeyi -sahipleri tarafından
değiştirildiğinden- yeniden okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 480'e 1'inci Ek sıra sayılı Sağlık
Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 16
Milletvekilinin; Üniversite Öğretim Elemanları ile Sağlık
Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri
Sınıfında Çalışan Personelin Tam Süre
Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal'ın; Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Tababet ve
Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu (1/791,2/159,2/401,2/592,2/769,2/1049)un 46ncı maddesi ile
eklenen Ek madde 11in ikinci fıkrasında geçen acil
sağlık hizmeti ulaşana ibaresinden sonra gelmek üzere ve
sağlık hizmeti devamlılık arz edene ibaresinin eklenmesini
teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Özgür Özel Nurettin
Demir
Mersin Manisa Muğla
Süleyman Çelebi Selahattin
Karaahmetoğlu
İstanbul Giresun
BAŞKAN Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 480 sıra sayılı kanun tasarısının 46. madde
Ek Madde 11. 2. paragrafta geçen; bir yıldan üç yıla kadar hapis
ibaresinin bir yıldan 5 yıla kadar hapis olarak
değiştirilmesine arz ve teklif ederiz.
Ali Öz Lütfü
Türkkan Yusuf
Halaçoğlu
Mersin Kocaeli Kayseri
Cemalettin Şimşek Ruhsar Demirel
Samsun Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL TAMER (Kayseri)
Hangisi?
BAŞKAN Üçüncü önerge.
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL TAMER (Kayseri) Üçüncü önergeye
katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Lütfü Türkkan,
Kocaeli Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kürsüye gelmeden evvel Sayın
İçişleri Bakanının bir açıklamasını okudum
İnternet sitelerinde. Yakalanan tırla ilgili soru soran gazetecilere
Herkes işini bilecek. diye bir ifade kullanıyor. Ben bu işin
ne olduğunu çok merak ediyorum. Şu anda yargıya intikal eden
götürme, soyma işleri dâhil midir bu işlere?
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Var, var!
KAMER GENÇ (Tunceli) Var, var, onlar dâhil!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Rüşvet var mıdır
bu işlerin içerisinde? Ayakkabı kutusu var mıdır bu
işlerin içerisinde? Bu millet bu tırda ne olduğunu merak ediyor.
Bu tıra baskın yapan polisi engelleyeceksiniz, onları alıp
bir yere süreceksiniz, ondan sonra bu tırla ilgili masum birtakım
ifadeler kullanacaksınız. Bu, Türkiyeyi uluslararası arenada
çok güç duruma düşüren birtakım hadiselerin vuku bulması
hadisesidir, sonucudur. Türkiyede tırlarla Suriyeye neyin
gideceğini herkes biliyor, çok saklamaya da gerek yok.
OKTAY VURAL (İzmir) Ayakkabı kutusu!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Ayakkabı kutusu mu
gidiyor? Evet, onu merak ediyorum. Rızanın altınları
mı gidiyor? Yani, şu anda ortada bir soygun var, bu soygunda
kaçırılan mallar var. Bu tırın içinde bu mallar mı
var? Türkiye'nin hazinesi mi kaçırılıyor? Merak ediyor millet,
biz de merak ediyoruz.
Bir de gündemde olan bir konuyu söyleyeceğim.
Sayın bakan çocukları cezaevinde. Daha önce burada da
söylemiştim; hiçbir babaya Allah böyle bir acı yaşatmasın,
çok kötü bir iştir. Sayın Bakanın, eşinin, oğlunu
ziyarete gitmesi en tabii hakkı. Ancak ben Sayın İlker
Başbuğu ziyarete gitmiştim Silivriye. Türkiyede Genelkurmay
Başkanlığı yapmış bir Paşa. Bir saat boyunca
Paşa kendisinin içinde bulunduğu durumu anlatmaya
çalıştı. Bir saat yetmedi, gardiyan geldi Sayın
Paşam, içeri geçer misiniz. dedi. İlker Başbuğ Müsaade
eder misiniz, bir şey daha anlatacağım. dedi, Sayın
Paşam, içeri geçin. dedi. Bakın, bir Genelkurmay Başkanına
bir gardiyanın ifadesi bu ve bir saat tamamlandığı için
Genelkurmay Başkanı derdest edilip içeri götürüldü. Türkiyede
hayırsever olduğunu hiçbirimizin bilmediği ama son yapılan
operasyonlarla beraber hayrının kime dokunduğunu
öğrendiğimiz, sayın bakanlara, birtakım bürokratlara rüşvet
verdiği iddiasında bulunulan hayırsever iş adamı
Rıza Sarrafın eşi Sayın Ebru Gündeş haftada 3 kez iki
buçuk saat açık görüş yapıyor. Eşi daha fazla
görüşsün. Peki, Engin Alanın kabahati ne? Engin Alan ayda 1 defa
eşiyle bir saat görüşebiliyor, açık görüş, haftada 1 defa
da bir saat demir parmaklıklar arkasında görüşüyor. Şimdi,
Engin Alanın bu millete verdiği zararı anlatın, bir de bu
Rıza Sarrafın verdiği zararı anlatın. Siz bu
memleketi soyanlarla beraber hareket ediyorsunuz, bu memleketi soyanlara
imtiyaz gösteriyorsunuz. Aranızda çok temiz olduğunu bildiğim,
inandığım insanlar var. Bu soyguna dur demek bizim kadar
onların da vazifesi. Bu soygunu durdurmazsanız
çocuklarınız, evlatlarınız, torunlarınız bunun
hesabını size sorar. Günahtır.
Beytülmal dedik hep beraber, öyle büyüdük. Ee, nerede
beytülmal? Beytülmal paramparça ediliyor ve siz de buna seyirci
kalıyorsunuz. Bunu kendinize yapılan en büyük zulüm olarak görün.
Lütfen bu konuda parti taassubundan kurtulun. İktidar dediğin geçer,
biter. Şu anda cezaevinde bulunanlarla yer değiştirirsiniz, yer
değiştirmek zorunda kalırsınız. Daha önce de söyledim,
biz hapishaneciyiz, gelip oraya sizleri de ziyaret edeceğiz. Şu anda
çok kızıyoruz ama ziyaretinize geleceğiz mutlaka. Orada size de
bu görüş konusunda sıkıntılar getirildiğinde buralara
gelip dillendireceğiz, hapishaneleriniz soğuksa buraya gelip
anlatacağız, eşinize ziyaret izni verilmediği zaman
buralara gelip anlatacağız. Bu zulme dur demek bizlerin olduğu
kadar sizlerin de vazifesi, görevi. O yüzden, gelin, lütfen, bu soyguna dur
demeye
Toplumun hazır olduğu
Toplum Artık soyulmak
istemiyoruz. Hırsız var. diye sokakta bağırıyor.
Gelin toplumun bu sesine kulak verin, bu memleketi bu soygundan hep beraber
kurtaralım.
Hepinize saygılar sunuyorum. Sağ olun, var
olun. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 480'e 1'inci Ek sıra sayılı Sağlık
Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 16
Milletvekilinin; Üniversite Öğretim Elemanları ile Sağlık
Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri
Sınıfında Çalışan Personelin Tam Süre
Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal'ın; Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Tababet ve
Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu
(1/791,2/159,2/401,2/592,2/769,2/1049)un 46ncı maddesi ile eklenen Ek
madde 11in ikinci fıkrasında geçen acil sağlık hizmeti
ulaşana ibaresinden sonra gelmek üzere ve sağlık hizmeti
devamlılık arz edene ibaresinin eklenmesini teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı (Mersin) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL TAMER (Kayseri)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Aytuğ
Atıcı, Mersin Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu
madde üzerinde çok tartıştık. Bu madde komisyonda bizi en çok
meşgul eden maddelerden bir tanesiydi ve komisyonda
tartışırken biz, canlı örneklerini de verdiğimiz hâlde
maalesef o anda Hükûmete bunu kabul ettirememiştik.
Bu madde şunu getiriyordu bizim itirazımız
öncesinde, diyordu ki: Ruhsatsız olarak sağlık hizmeti sunan
veya yetkisiz kişilerce sağlık hizmeti verdirilenler bir
yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla
cezalandırılır. Kulağa hoş geliyor değil mi?
Yani, bir kişi ruhsatsız olarak, bir hekim ruhsatsız olarak
sağlık hizmeti sunuyorsa veya yetkisiz kişiler yani o anda
Sağlık Bakanlığında çalışmayan birisi bu
hizmeti sunuyorsa üç yıl hapis cezası alıyor. Biraz geniş
düşününce: Yolda yürürken kalp krizi geçiren, düşen bir insana benim
hekim olarak müdahale etmem beni üç yıl hapse attırıyordu. Bunu
anlatmaya çalıştık Sayın Bakana uzun uzun. Nihayet
olağanüstü durumlarda acil yardım hizmeti gelene kadar ibaresini
koydurmuştuk komisyonda. Fakat o da yetmedi, uzun uzun anlattık,
dedik ki: Bakın, acil sağlık hizmeti geldi. Acil
sağlık hizmeti geldiği anda uzman hekim olarak benim işim
biter. O acil ambulansından bir ATT dahi çıksa, bir paramedik dahi
çıksa, bir hekim dahi çıksa ben artık o hastaya müdahale edemem.
Hâlbuki benim hekim olarak görevim o hastayı yaşatmaya çalışmak
ta ki tam teşekküllü bir hastaneye gidene kadar. Bunu dinletemedik,
dinletemedik, dinletemedik, ta ki uluslararası medya bile ayağa
kalktı, uluslararası hekimler ayağa kalktı ve bütün
dünyaya, tabiri caizse, rezil olduk.
Bakın, şimdi size bir mektup göstereceğim.
Bu, tıp literatüründe letter yani editöre mektup olarak yazılan ve
çok önemli olmadığı sürece kabul edilmeyen bir akademik
yayın şeklidir. Nerede yayınlandığını
şimdi size söyleyeceğim, çok iyi bileceksiniz bu dergiyi: British
Medical Journal. Nereden tanıyoruz biz bu dergiyi? Sağlıkta
Dönüşüm Programını kendi personeline yazdıran önceki Bakan
bu dergide yayınlatmıştı ve çıkıp Türkiyede
bangır bangır Dünyanın en prestijli dergisi British Medical
Journal bizi övüyor. diye burada halkı aldatmıştı,
doğruları söylememişti. O zaman da Sayın Bakan, bu
yazıyı yazan sizin personeliniz. deyince boynunu bükmüştü.
Şimdi, aynı dergide -işte, keser döner sap döner, gün gelir
hesap döner- kendi kendine, bizimle hiçbir alakası olmayan, sadece yüreğinde
hekimlik sevgisi ve sorumluluğu olan bir hekim, hem de kıdemli bir
hekim böyle bir yazıyı kaleme almış ve bu yazıda
Türkiyede tıbbın tarafsızlığını tehdit
eden sağlık yasasına karşı birleşmeliyiz. diyor
ve devam ediyor, diyor ki: Yakın tarih tıbbın
tarafsızlığına yönelik olarak saldırı örnekleriyle
doludur. Bu açıdan, uluslararası tıp camiasının tek
ses olarak birleşmesi büyük önem taşır. Ey hekimler, gelin bu
yasaya karşı birleşin. dedi Dünya Tabipleri Birliği ve
British Medical Journal okuyan bütün hekimler. Bu çağrıya Türk
Tabipleri Birliği bugün uydu ve saat beşte burada bir eylem
yaptı, Sağlık Bakanlığına çağrıda
bulundu ve biz de bu çağrının hassasiyetine binaen uzun uzun
tartıştıktan sonra bir düzenleme yapmaya ikna edebildik
Hükûmeti. Buradan teşekkür ediyoruz. Burada bir düzenleme yaparak, küçük
de olsa bir düzenleme yaparak hekimlik ortamına bu noktada kötülük
yapmaktan bir adım geri durdu.
Şimdi, bunu yaparken ikinci bir önerge geldi
önümüze. Ya, tam İyi bir iş yapıyoruz. derken bir de
baktık ki Sağlık Bakanlığı bize bir önerge daha
getirdi aynı maddede, 46ncı maddede. Bir yandan İyi bir iş
yaptık. derken öbür taraftan bir de baktık ki özel hastanelerin para
cezasını kaldırmış. Ya, bunu anlamak mümkün
değil. İnsan sağlığının ticari unsur hâline
dönüştürülmesinin engellenmesi ve kamu yararının korunması
amacıyla Sağlık Bakanlığınca belirtilen
bilgilendirme ve tanıtım faaliyetlerinin usul ve esaslarına
aykırı hareket edenlere para cezası uygulanıyordu brüt
gelirinin yüzde 5ine kadar, Bunu kaldırdım. diyor. Yani Sen istediğini
yapabilirsin ben sana para cezası vermeyeceğim. diyor. Yani bu
maddeyi keşke kirletmeseydik, bu maddeyi keşke kabul etseydik
olduğu gibi ve hiç olmazsa bu maddede gönül rahatlığıyla
otursaydık diyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480 ve 480'e 1'inci ek sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 46 ncı maddesi
ile 3359 sayılı Kanuna eklenen ek 11 inci maddenin beşinci
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını
altıncı fıkrasında geçen üç aya kadar ibaresinin on güne
kadar şeklinde değiştirilmesini ve altıncı
fıkranın sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Ahmet
Öksüzkaya (Kayseri) ve arkadaşları
Aynı isim ve sahiplikte birden fazla
sağlık kurum ve kuruluşu bulunması halinde idari
yaptırımlar sadece ihlalin yapıldığı
sağlık kurum ve kuruluşu ile sınırlı olarak uygulanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL TAMER (Kayseri)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Maddenin beşinci fıkrasındaki
idari para cezası madde metninden çıkarılmaktadır.
Diğer taraftan idari yaptırımların aynı isim ve
sahiplikteki bütün kurum ve kuruluşlar hakkında uygulanmaması
için idari yaptırımın sadece ilgili kuruluş hakkında
uygulanması belirtilmekte ve bu husus açıklığa
kavuşturulmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önergeler doğrultusunda maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
47nci madde üzerinde iki adet aynı mahiyette önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480 sıra sayılı
Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşların
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Üniversite Öğretim Elemanları ile
Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri
Sınıfında Çalışan Personelin Tam Süre Çalışmasına
ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,; Devlet Memurları Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi,; Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı
İcrasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanunun 47. Maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini teklif ederiz.
Oktay Vural Lütfü
Türkkan Ruhsar
Demirel
İzmir Kocaeli Eskişehir
Oktay Öztürk Ali
Öz Cemalettin
Şimşek
Erzurum Mersin
Samsun
Alim Işık Emin Çınar
Kütahya Kastamonu
Madde 47- 3359 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"Ek Madde 12- Sağlık kurum ve
kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri
sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen her türlü
saldırı ve kasten yaralama suçu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı
Ceza Muhakemesi Kanununun 100 üncü maddesinin üçüncü fıkrası
kapsamında tutuklama nedeni var sayılan suçlardandır. Özel
sağlık kurum ve kuruluşlarında fiilen görev yapan tüm
personel, bu görevleriyle bağlantılı olarak kendilerine
karşı işlenen suçlar bakımından 5237 sayılı
Türk Ceza Kanununun uygulanmasında kamu görevlisi sayılır."
Diğer önergenin imza sahipleri:
Aytuğ Atıcı Özgür Özel Nurettin Demir
Mersin Manisa
Muğla
Süleyman Çelebi Mehmet Hilal Kaplan Selahattin Karaahmetoğlu
İstanbul Kocaeli Giresun
BAŞKAN Komisyon aynı
mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL TAMER (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki
önergelerde söz isteyen Ruhsar Demirel, Eskişehir Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisinin 47nci maddede verdiği
önerge üzerine parti grubumuz adına söz almış bulunuyorum.
Valla devri iktidarınızda zaten sağlığın
tanımı korkarım ki değişecek. Dünya Sağlık
Örgütü onlarca yıl önce bir tanım yaptı Sağlık,
bedenen, ruhen ve sosyal çevreyle birlikte iyilik hâlidir. diye.
Bakalım ne kadar sağlıklıyız?
Aciline 90 milyon hastanın başvurduğu, 2 milyar kutu ilaç
tüketilen, milyonlarca MR çekilen ve sahte ilaç cenneti olan bir ülkedeki
insanların sağlığından söz edilebilir mi? Maalesef söz
edilemez. O yüzden, daha önce yasayla ilgili bir konuşmada ben
Bakanlığın adının değiştirilmesini bile
teklif ettim parti grubumuz adına tedavi hizmetleri
bakanlığı olması çok daha uygun olur diye.
Mesela tutarsızlıklarınız var,
diyorsunuz ki: Bu ülkede doktor açığı var. Hekim
açığı varsa, hekimlerin çalışmasını,
çalışma alanını ve çalışma saatlerini neden
kısıtladığınızı makul bir şekilde ifade
eden hiçbir açıklamanız yok sizin de daha önceki bakanların da.
Diyorsunuz ki: Bu ülkede 18 yaşına kadar herkes devletin güvencesi
altındadır, sağlık hizmeti alır. Örnek veriyorum:
Doktor Ersin Arslanı öldüren çocuk 17 yaşındaydı, bir
çocuktu. Öldürme sebebi, sizin hatalı politikalarınız, Sosyal
Güvenlik Kurumunun 18 yaşına kadar olan herkesi
kapsamamasının örneğiydi. Ama daha acı bir örnek: İki
hafta önce Konyada Ayaz bebek. Hani siz bütün anneleri muayene ediyordunuz?
Hani siz gebe kontrolleri yapıyordunuz? Hani Türkiyede kişi
başına muayene sayısı yıllık 8,2ydi Sayın
Bakan? İstatistik yayınlıyorsunuz. Ayaz bebeğin annesini
hiç muayene etmediğiniz, bebeği hiç muayene etmediğiniz,
askerdeki babasıyla da hiç kimsenin iletişim kurmadığı
haberlerden topluma yansıyan örnekler.
Tabii ki bunlar çok normal şeyler çünkü siz devri
iktidarınızda, bu on bir yıllık tek başına
yaptığınız iktidarda, bu ülkenin moral değerlerini
sıfırladınız. Öyle bir sıfırladınız ki
bu yasada da var. Mesela diyorsunuz ki: Ruhsata aykırı ilaç mı
ürettin? Ver parasını, yürü git.
Sayın Bakan, her şey para değildir.
Hükûmetinizin de ifadesi bu. Bakın, bakan çocuklarının, eski
bakan çocuklarının evinde para bulunuyor, partinizin yetkilileri
çıkıp diyor ki: Ülkeden çıkan para, ülkeye giren para
Para
geliyorsa her ayıbın üstünü mü örteceğiz? Ama
mantığınız bu ve hazırladığınız
yasalarda da bunlar var. Nitekim, bu şiddetle ilgili yasada da var.
Eğer siz her şeyi para diye görürseniz, her şeyi maddiyat
üzerine kurarsanız, bu toplumun ruh sağlığının,
bu toplumun toplumsal sağlığının iyi
olmasını kim bekleyebilir? İşte, bu sebeple, hastanelerdeki
doktorlar en çok şiddete maruz kalıyorlar. Nerede biliyor musunuz?
Sizin o 90 milyon insanın muayene olmasıyla övündüğünüz
acillerde. Çünkü hastalara öyle bir açıklama yapıyorsunuz ki
Mesela, şimdi, biyometrik okuma geldi. Acile gidene Biyometrik okuma yok.
diyorsunuz. Yani Nasrettin Hocanın torunlarıyız, amenna ama siz
Nasrettin Hocanın torunu olmaktan öte bir duruma geçtiniz. Sizin
durumunuz çok enteresan. Acile giden bu hastalar ne yapıyorlar?
Sırada beklemek istemiyor, triyaj yapılmıyor. Bu sefer
sağlık çalışanlarının hepsine şiddet
uyguluyorsunuz.
İşte, biz, bu önergemizle, sağlık
hizmeti veren -özel kurumlardaki de- bütün personelin, tüm personelin güvence
altına alınmasını istiyoruz. Ha, bu yalnızca
sağlıkta mı var? Kamuda çalışan herkesin var. Hatta ve
hatta şu salonda millete vekâlet etmek isteyen bizlere de uyguluyorsunuz.
Bir dakika konuşup on dakika ara veren bir Meclis Başkanı var.
Böyle bir şey, böyle bir yasama, böyle bir yasamayı uygulama olabilir
mi? Olamaz. Ama hayatta kıbleniz eğer yalnızca yazarkasalar,
hayatta kıbleniz yalnızca odalardaki kasalar, para sayma makineleri
olursa, amenna. Her şeyin üstünü ört. Parayı veren düdüğü
çalıyor devri iktidarınızda.
Yalnızca bir şey söylemek istiyorum: On bir
yıldır tek başına hükûmet eden sizin partiniz, siz de bu
partinin üç dönemdir milletvekilisiniz, buradaki birçok arkadaş da öyle.
Muktedir oldunuz, bundan herkes emin. Yasamanın, yürütmenin,
yargının, hepsinin muktediri olmuştunuz ama bugün, yine, paralel
devletten bahsediyorsunuz. Sizler öyle bir düzen kurdunuz ki, Tam Gün
Yasası çıkardınız, bu yasadan hastaneden ayrılan
doktorları kendi yakınlarınızı ameliyat ettirmek için,
hatta Başbakanı ameliyat ettirmek için o hastanelere getirdiniz. Yani
her şeyin arkasından dolanmayı siz öğrettiniz bu millete.
YouTubea giremeyenlere nasıl gireceğini de öğreten Sayın
Başbakanın kendisiydi. Kendi canınız söz konusu
olduğunda tam günü delen, kendi çocuklarınız söz konusu
olduğunda mahkemelerde, hapishanelerde ziyaretin kapısını
sonuna kadar açan; şarkıcıyla, türkücüyle, bizim vergilerimizle
oraya buraya uçak kaldıran devri iktidarınızda sağlık
çalışanları artık şiddetten ölüyor. Umuyoruz, sizden
ve bu şiddetten hep beraber kurtuluruz.
Saygılarımla. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki diğer önerge üzerinde söz isteyen
Mehmet Hilal Kaplan, Kocaeli Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi ve tutuklu
milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. Tasarının 47nci
maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Tasarının bu maddesinde sağlık
çalışanlarına yönelik artan şiddet vakalarına
karşı alınmış olan tedbire katılmış
olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Bunun yeterli olup
olmayacağını önümüzdeki süreçte hep beraber göreceğiz.
Değerli milletvekilleri, hepinizin bildiği gibi,
sağlık çalışanlarına yönelik artan şiddet
olaylarını araştırmak için komisyon kurulması ne
yazık ki, meslektaşımız Doktor Ersin Arslanın
yaşamını yitirmesi sonrası oluştu; buradan bir kez
daha saygıyla anıyorum. Keşke bu şiddet olmasaydı,
meslektaşlarımız yaşamlarını yitirmeseydi, biz de
bu konuyu tekrar gündeme getirmeseydik.
Sayın Bakanım, dikkatinizi çekmek
istediğim bir nokta var: Komisyon Aralık 2012de
çalışmalarını bitirdi ve Bakanlığa, alınması
gereken tedbirler, önerilerle ilgili vermiş olduğu raporun üzerinden
tam bir yıl geçti. Hemen hemen bir yıl içerisinde beklenen hadise,
sağlık çalışanlarına yönelik artan şiddetin
azalması olması gerekirken ne yazık ki tam tersi oldu; ortalama
her ay bin kişi şiddete maruz kalmakta. Üstelik işin iç
açıcı olmayan tarafı, şiddet vakalarının büyük
bir kısmı bir türlü düzeltme ve uygun çalışma ortamı
yaratmadığınız, yaratamadığınız,
hastanelerin acil servislerinde olmaktadır. Acil sağlık
hizmetlerini aile hekimlerine yasal olmayan bir zeminde nöbet tutturmayla,
geçici görevlendirmeyle, ağır çalışma
şartlarını uygulamayla, mobbing uygulamayla
düzeltemeyeceğinizi ve şiddetin de önüne geçemeyeceğinizi ne
yazık ki anlamış olmanız lazım.
Değerli milletvekilleri, acil servislerde
şiddetin artmasının önemli nedenlerinden bir tanesi de
Bakanlığın yaptığı uygulamalardır.
Bakanlık katkı paylarını artırınca, acilde
katkı paylarının azaltılacağı ve
ödenmeyeceği nedeniyle vatandaş, hekime, sağlık
çalışanlarına, hizmeti almak için acile göç etmeye
başladı, hızlandırmaya başladı.
Performans denen bir baş belası getirerek
hastayla hekim arasındaki güveni ortadan kaldırdınız.
Hastalar, performansın olduğu bir zeminde, kendisine
sağlıkçıların sunduğu hizmetin, tedavinin, bir
sağıtımın acaba performanstan dolayı mı, yoksa
gerçekten de bir tedavi gereği mi olduğuna bir türlü karar
veremediler. Güvensizlik oluştu. Bu güvensizlik zeminiyle, hekimlerin ve
sağlık çalışanlarının iş yükü
artmış oldu.
Şunu bilmenizi istiyorum değerli
milletvekilleri: Sağlık çalışanlarına yönelik artan
şiddet, ne yazıktır ki diğer kamu alanlarındakinin tam
16 katı, 16 katı oranında bir artış var.
Değerli milletvekilleri, sağlık hizmeti
verilen ortamlar, aslında insan yaşamıyla doğrudan ilgili
olduğu için şiddetin olmaması gereken bir ortam olduğu gibi
aynı zamanda sağlığın kaliteli olması
açısından da şiddetin hiç yaşanmaması gerektiği
bir yer olmalıdır.
Değerli milletvekilleri, şiddetin
artmasında önemli faktörlerden biri de yöneticilerin bu alanı
siyasete alet ederek kullandıkları dildir. Şiddetin ortaya
çıktığı her yerde temel ilke şudur:
Karşılanmayan beklentilerin olduğunu ifade edebilirim. Bu yüksek
beklentilerle yöneticilerin söylemleri birleşince vatandaş,
gittiği kurumlarda hayal kırıklığına uğrayan
vatandaş, hasta yakınları, sorumlu olarak sistemi değil,
hekimleri ve sağlık çalışanlarını hedef
almaktadır. Bakın, sizlerle bazı söylenenleri paylaşmak
istiyorum: Türk hekimlerine iğne bile yaptırmam., Profesörü
vatandaşın ayağına getireceğim., Ben hastanın
cebinden doktorun elini çekeceğim., Haydi şimdi hastayı geri
çevirsinler de onların alnını karışlayayım.
Bunları kim söylüyor değerli milletvekilleri biliyor musunuz?
Sağlık Bakanlığı ve ne yazıktır ki Sayın
Başbakan söylüyor.
Aynı Başbakana bir üzüntümü de ifade etmek
istiyorum: Ben hastanın cebinden doktorların elini
çektireceğim. diyen Sayın Başbakan, ne yazıktır ki
bugün kabinesindeki bakanların ve yakınlarının ellerinin
yetimin hakkının, yetimin vergilerinin ceplerine
uzandığını acaba görmüyor mu, yoksa görmemezlikten mi
geliyor?
Değerli milletvekilleri, şunu bilmenizi
istiyorum; Sayın Bakanım, hekim olmanız açısından bir
kez daha hatırlatmak istiyorum: Hekimin hakkı olanı
almadıkça hastaya hakkı olan hizmeti sunmanın eksiksiz
olamayacağını hatırlatmak istiyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
48inci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480e 1inci Ek sıra
sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı
Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı ve 16 Milletvekilinin; Üniversite Öğretim
Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı
Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan
Personelin Tam Süre Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Organ ve Doku Alınması,
Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekilleri Mahmut
Tanal ve Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Sağlık Hizmetleri Temel
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Tababet ve Şuabatı
San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu (1/791, 2/159, 2/401, 2/592, 2/769, 2/1049)nun 48. Maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Özgür Özel Nurettin
Demir
Mersin Manisa
Muğla
Süleyman Çelebi Selahattin
Karaahmetoğlu Musa
Çam
İstanbul Giresun İzmir
MADDE
48 3359 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
EK MADDE 13 - İlk yardım eğitimlerinde
teorik ve uygulamalı sınavlar için katılımcılardan
alınacak sınav ücreti ile sınavlarda görev alan sınav
gözetmenlerine ödenecek ücretler, her yıl Sağlık
Bakanlığınca yıllık enflasyon oranları hesaba
katılarak belirlenir.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
480e 1inci Ek sıra sayılı Torba Kanunun
48. Maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Pervin Buldan Erol
Dora Ayla
Akat Ata
Iğdır Mardin Batman
İdris Baluken Esat
Canan
Bingöl Hakkâri
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL TAMER (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen? Gerekçeyi mi
okutuyorum?
EROL DORA (Mardin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe
İlkyardım eğitimlerinde teorik ve
uygulamalı sınavlar için katılımcılardan alınacak
sınav ücreti ile sınavlarda görev alan sınav gözetmenlerine
ödenecek ücretler için yasada bir taban ve tavan aralık ya da bir referans
bir rakam üzerinden yüzde belirtilmemiştir. Bu nedenle düzenleme net
değildir.
Bu nedenlerle maddenin tasarı metninden
çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480e 1inci Ek sıra
sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı
Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı ve 16 Milletvekilinin; Üniversite Öğretim
Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı
Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan
Personelin Tam Süre Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Organ ve Doku Alınması,
Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekilleri Mahmut
Tanal ve Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Sağlık Hizmetleri Temel
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Tababet ve
Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu (1/791, 2/159, 2/401, 2/592, 2/769, 2/1049)nun 48. Maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini teklif ederiz.
Aytuğ
Atıcı (Mersin) ve arkadaşları
MADDE 48 3359 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
EK MADDE 13 - İlk yardım eğitimlerinde
teorik ve uygulamalı sınavlar için katılımcılardan
alınacak sınav ücreti ile sınavlarda görev alan sınav
gözetmenlerine ödenecek ücretler, her yıl Sağlık
Bakanlığınca yıllık enflasyon oranları hesaba
katılarak belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL TAMER (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Musa Çam,
İzmir Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Başkan, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; hepinizi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum, savaşsız ve sömürüsüz bir dünya
dileğiyle mutlu yıllar diliyorum.
480 sıra sayılı Kanunun 48inci maddesi
üzerindeki değişiklik önergesi üzerine söz almış
bulunuyorum. Bu maddede İlk yardım eğitimlerinde teorik ve
uygulamalı sınavlar için katılımcılardan alınacak
sınav ücreti ile sınavlarda görev alan sınav gözetmenlerine
ödenecek ücretler, her yıl Sağlık Bakanlığınca
yıllık enflasyon oranları hesaba katılarak belirlenir.
diyoruz çünkü burada belirlenecek olan ücretin Bakanlığın iki
dudağı arasında bir ücretle belirlenmemesi gerekiyor, bunun enflasyon
oranında doğru bir ücretle belirlenmesi gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, sayın milletvekilleri;
torba yasa 8 madde sonra burada yasalaşacak, bir aksilik
olmadığı takdirde de Sayın Cumhurbaşkanının
onayına sunulacak ve o imzaladıktan sonra da yürürlüğe girecek
ama birkaç şeyi hatırlatmak isterim size.
Bu yasayla hekimlik yapmak suç hâline getiriliyor.
Evinizde komşunuz sizin tansiyonunuzu ölçebilir ama mesela, siz
hekimsiniz, doktorsunuz, dışarıda yürüyorsunuz; bir
vatandaş düştü, tansiyonu düştü, orada
yığıldı kaldı, nabzı düştü, ölçmek
istediğinizde, müdahale etmek istediğinizde bunu yapma
şansınız bir hekim olarak sizin elinizden alınıyor.
Buna güler misiniz ağlar mısınız çok merak ediyorum. Acil
hizmet olay yerine gelene kadar hastaya doktorun bakma hakkı varmış.
diyorsunuz. Peki, kim o acil hizmeti verecek olan? Yine yasayla düzenleniyor,
acil durumlara müdahale eğitimi almış asker veyahut da polis
buna bakacak ama bir hekim buna bakamayacak arkadaşlar. Bu nasıl bir
kanun düzenlemesidir, bu nasıl bir yasal düzenlemedir? Yani, gözünden,
başından yaralı, bacağı kırık bir
yurttaşa hekim yardım edemeyecek ama tıp eğitimi
almamış bir asker ya da polis bu hizmeti verebilecektir
arkadaşlar. Böyle bir yasal düzenleme olabilir mi, bunu nasıl kabul
edebilirsiniz? İşte, bugün burada bu yasayı geçiriyorsunuz ve
buna evet diyorsunuz. Bir hekimin birine yardım etmesi nasıl suç
olabilir, nasıl bir kabahat olabilir, nasıl bir günah olabilir
arkadaşlar? Bu nasıl cezalık bir suç olabilir ki? Hasta bakmak
rüşvet, şantaj, hapisten kaçma, kamu görevlisine saldırma kadar
hapis cezası olan bir suç nasıl olabilir arkadaşlar?
Bu torbadaki maddelerin her birisi hakkında çok
şey söyledik, çok şey yazıldı, çok şey çizildi ama
sizler ne yazık ki bizleri dinlemediniz ve bu yasaya da evet oyunu
vererek buradan geçireceksiniz. Bu torba yasanın pek çok maddesi
Anayasaya aykırıdır, kişi hak ve hürriyetlerine
aykırıdır. Bu yasada zorla çalıştırma
vardır, halkın, işçinin sağlığını hiçe
sayma da; Türkiyede tıp okumaya da ceza vardır, köleleştirme
de. Görüyoruz ki sağlıkta dönüşüme torba dayanmamaktadır.
Ne yazık ki bu torba da öncekiler gibi delik deşiktir.
Değerli milletvekilleri, bugün Türkiyede
hastanelerde yaklaşık 12.800 sendika üyesi işçi
çalıştırılmaktadır taşeronda ama bu taşeron
işçilerin 120 bine yakını kamuda, 20 bini özel sektörde. Toplam,
hastanelerde taşeronda çalışan işçi sayısı 150
bin civarındadır arkadaşlar ama bunların kimisi teknisyen,
kimisi hemşire, kimisi anestezide çalışıyor, kimisi
hekimlik yapıyor. Taşeronda bunlar arkadaşlar ama örgütsüz.
Bunların sendikalı olanları toplu sözleşme yapmak için
gittiğinde ne yazık ki orada sendika yetki alamamaktadır ve
toplu sözleşmeyi bağıtlayamamaktadır. Neden? Çünkü
taşeron firmalar daha çok inşaat, turizm, gıda ve sağlık
diye şirketler kurmuş, inşaat işi de yapıyor,
gıda işi de yapıyor, sağlık işi de yapıyor,
turizm işi de yapıyor. Yetki için Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığına gittiğinizde Bu bir sağlık
şirketi değil, bir inşaat şirketidir.
Dolayısıyla, orada size yetki verme şansımız yok.
deniyor. Burada esas olan çalışan işçiler. Taşeronda
çalışanlar bir hastanede çalışıyorsa, esas
işveren burada hastanedir ve sağlık iş koluna girmektedir.
Ama ne yazık ki, burada bir muvazaa söz konusudur. Bu muvazaadan
dolayı da sendika toplu sözleşme yapamadığı için de
işçiler kaderlerine terk edilmiştir ve toplu sözleşme
yapamamaktadır. 150 bin işçi, bugün, işverenlerin iki
dudağı arasındadır arkadaşlar. Bu taşeron
uygulaması yanlıştır, bu uygulama külliyen
yanlıştır. Ama esas olan, bu Hükûmet sağlığa
zararlıdır, AKP sağlığa zararlıdır diyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
49uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 480'e 1'inci Ek sıra sayılı Sağlık
Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 16
Milletvekilinin; Üniversite Öğretim Elemanları ile Sağlık
Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri
Sınıfında Çalışan Personelin Tam Süre Çalışmasına
ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Organ ve Doku
Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekilleri Mahmut
Tanal ve Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Sağlık Hizmetleri Temel
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Tababet ve
Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu (1/791,2/159,2/401,2/592,2/769,2/1049)nun 49. Maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini teklif ederiz.
Aytuğ
Atıcı Özgür
Özel Nurettin Demir
Mersin Manisa Muğla
Süleyman
Çelebi Selahattin
Karaahmetoğlu Oğuz
Oyan
İstanbul Giresun İzmir
MADDE 49- 3359 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 8- Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten önce ek 9 uncu maddeye göre birlikte
kullanımdaki sağlık tesislerinin döner sermayesi gelirlerinden,
üniversite rektörü, rektör yardımcısı, genel sekreteri, ilgili
birimin dekanı, dekan yardımcısı ve öğretim
elemanlarına yapılmış ek ödemeler için borç
çıkarılmaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL TAMER (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Oğuz Oyan,
İzmir Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
OĞUZ OYAN (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; burada görüştüğümüz tasarı,
aslında üniversitedeki eğitim araştırma bütünlüğünü
koparan, araştırma fonlarını kısan, döner sermayeyi
farklı yerlere yönlendiren bir anlayış
doğrultusundadır. Dolayısıyla, kamu üniversitelerini
üniversite olmaktan çıkaran, uzaklaştıran bir
anlayıştır.
Aslında, bu tasarı Dünya Bankası projesi
olan Sağlıkta Dönüşüm Projesinin bir piyasalaştırma,
özelleştirme projesidir. Sağlık hizmetlerinin sosyalizasyonunun
tam tersidir, antitezidir; özel hastane hegemonyasının, özel hastane
sultasının yasasıdır. Bu tasarı öylesine özel
hastaneleri korumakta ve kollamaktadır ki, özel hastanelere
üniversitelerden öğretim üyesi teminini yani insan
kaynaklarının, hekim kaynaklarının teminini güvenceye
almaktadır, yüzde 50 oranında -yüzde 5i yüzde 50ye çıkararak-
üniversitelerdeki profesör ve doçentlerin özel hastanelerde
çalışabilme imkânını getirmekte, Tam Gün
Yasasını delmektedir. Tam Gün Yasasını deliyor,
üniversiteleri burada büyük bir çatışma içine itiyor ve kamu
üniversite hastanelerinin nitelikli eleman çalıştırma imkânlarını
kısıyor.
Dolayısıyla, burada, çifte standartlı bir
uygulamanın kapısı ardına kadar açılıyor.
Bu döner sermaye meselesi de şöyle bir ilginçlik
taşıyor: Aslında, döner sermayeler kamu-özel
ortaklığı denilen mekanizma içinde yani kamu-özel ortaklığı bir
anlamda kirala-devret ortaklığı olarak uygulanıyor. Bu
mekanizma içinde -ki döner sermayenin gelirleri esas itibarıyla nedir;
hekimlerin emeklerinin karşılığıdır, primler,
vergilerden oluşur- peki bu döner sermaye gelirlerini nasıl olur da
yönetmeliğe bile aykırı olarak sağlık tesislerinin
kira bedellerinin ödenmesinde bir kaynak olarak gösteririz, döner sermaye
bütçeleri nasıl böyle bir kaynak olarak gösterilebilmiştir?
Danıştayın 13. Dairesi bu konuda yürütmeyi durdurmuştur ama
nasıl olmuş da döner sermayeler böyle bir amaç doğrultusunda
kullanılmak istenmiştir?
Bir başka şey, Sağlık
Bakanlığının tüm ihalelerinde görüntüleme ve laboratuvar
hizmetlerinin de ihaleyi alacak şirketlere bırakılması
yasaya aykırı olarak nasıl düzenlenebilmiştir? Yani,
burada, bir kere, Anayasanın 2nci maddesine, sosyal devlet ilkesine
aykırılık ama öbür taraftan, Anayasanın 7nci maddesine,
yani parlamentonun yasama yetkilerinin devredilemeyeceği maddesine
aykırılık söz konusudur. Bütün bunlara nasıl teşebbüs
edilebilmektedir, tevessül edilebilmektedir? Bu, aslında, bir anlamda da
iktidarın ihaleler kanalıyla giriştiği bu ihale
yasası da biliyorsunuz delik deşik edilmiştir- usulüne uygun
olmayan ve saydam olmayan birtakım devirlerin, ihalelerin yapılma
yolu olarak kullanılmaktadır. Yani yolsuzluklara kapı aralayan
ve bu arada bizzat özel hastaneler kanalıyla Başbakanın aile
boyu girdiği alanları koruyan, kollayan bir uygulama olarak ortaya
çıkıyor.
Öbür taraftan, böyle bir şey, sağlığa
erişimi güçleştiren birtakım uygulamalarda da destekleniyor.
Örneğin, bu, merkezî hastane, toplulaştırılmış,
tek merkezde toplanan hastane uygulaması aslında hem şehircilik
anlayışına aykırı; hastanelerin, hastane birimlerinin
şehre dağıtılmasını öngören uygulamaya,
planlamaya aykırı hem de sağlığa erişimi
güçleştiren bir uygulama olarak ortaya çıkıyor.
Bu bakımdan, bu tasarının, gerçek anlamda
halka daha iyi hizmet götürmek, daha nitelikli kamu hizmeti götürmekle bir
ilgisi olmadığını, özelde olsun kamuda olsun sunulan
sağlık hizmetinin esas itibarıyla kamusal niteliği olduğu
gerçeğine aykırı olduğunu bir kez daha buradan vurgular ve
tasarının bu şekliyle Türkiye'de sağlık hizmeti
alanında iyi sonuçlar getirmeyeceğini bir kez daha tekrarlarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
AYTUĞ ATICI (Mersin) Karar yeter sayısı
BAŞKAN -
Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 19.24
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.33
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır),
Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 42nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
480e 1inci ek sıra sayılı Kanun
Tasarısının 49uncu maddesi üzerinde İzmir Milletvekili
Oğuz Oyan ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık
olduğu için elektronik cihazla oylama yapacağız.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.35
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati:
19.41
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ
(Diyarbakır), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 42nci Birleşiminin
Altıncı Oturumunu açıyorum.
480e 1inci ek sıra
sayılı Kanun Tasarısının 49uncu maddesi üzerinde
İzmir Milletvekili Oğuz Oyan ve arkadaşlarının
önergesinin yapılan ikinci oylamasında da karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar
yeter sayısı vardır, kabul edilmemiştir.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
49uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
50nci madde üzerinde üç adet aynı
mahiyette önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
480e 1inci Ek sıra
sayılı Torba Kanunun 50. Maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Erol
Dora Ayla
Akat Ata
Iğdır Mardin Batman
İdris Baluken Esat
Canan
Bingöl Hakkâri
Aynı mahiyetteki diğer
önergenin imza sahipleri:
Aytuğ Atıcı Selahattin Karaahmetoğlu Süleyman Çelebi
Mersin Giresun İstanbul
Mehmet Şeker Mehmet
Ali Ediboğlu Oğuz
Oyan
Gaziantep Hatay İzmir
Aynı mahiyetteki diğer
önergenin imza sahipleri:
Oktay Vural Lütfü
Türkkan Oktay
Öztürk
İzmir Kocaeli Erzurum
Emin Çınar Alim
Işık Ali
Öz
Kastamonu Kütahya Mersin
Ruhsar Demirel
Eskişehir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL TAMER (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
PERVİN BULDAN (Iğdır) Gerekçe Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Buldan gerekçe dedi, gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Düzenlemede belirtilen devlet hizmeti yükümlülükleri
hangileridir, açık ve net belirtilmelidir.
Bu nedenlerle maddenin tasarı metninden
çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde
söz isteyen Oğuz Oyan, İzmir Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
OĞUZ OYAN (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu geçici maddeyle, yurt dışında
eğitim görenler zorunlu hizmetten muaf tutulmakta ya da yurt
dışında mesleki faaliyette bulunanlar zorunlu hizmetten muaf
tutulmakta. Şimdi, bu, açıkça, Anayasaya aykırı ve
eşitsizlik ortaya çıkarmakta. Yani, bu ülkenin çocukları bu ülkede
eğitim gördüklerinde, bu ülkede sağlık hizmeti verdiklerinde
mecburi hizmete tabi olacaklar ama ülke dışında eğitim ya
da hizmet verenler muaf olacaklar, üstelik de geldiklerinde özel hastanelerde
çalışarak da bu işlevlerini yerine getirecekler.
Şimdi, burada bu anayasal eşitsizliği
ortadan kaldırmak lazım. Yani, ya biz bu ülkenin hekimlerine,
sağlıkçılarına da mecburi hizmeti kaldırarak
eşitliği sağlarız ya da bu maddeyi metinden
çıkarırız, böyle bir madde olmaz deriz; onlar da gelirler,
Türkiyedeki hekimlerle aynı şartlarda mecburi hizmetlerini yaparlar.
Bunun arası olmaz, bunun dışında bir şey olamaz, böyle
bir ayrımcılık yapamazsınız. Eğer mesele beyin
göçünü tersine çevirmekse, öyle bir şeyse amaç, öyle ulvi bir amaçsa,
dediğim gibi, o zaman eşitlersiniz koşulları. Kaldı ki
onu dahi başka şekillerde özendirmek mümkündür. Ama eğer
birtakım yandaşları -yurt dışında, şurada,
burada, Somalide, başka bir yerde hizmet vermiş- bunları
getirmekse, yani burada çok açıkça -tekrar söylüyorum- bir eşitsizlik,
bir anayasal aykırılık durumu ortaya çıkmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, bakın, buna
benzer başka bir şey de, çok ilginç bir başka şey de yani
burada müracaat süresinin altı aylık bir zaman dilimi içinde
yapılabiliyor olması. Acaba bu da denetimden kaçışa dönük
ya da imtiyazlı kişileri kollamaya yönelik bir durum mudur?
soruları akla geliyor. Tabii, bir başka paralelliği kurmak
gerekiyor. O da -birazdan görüşeceğiz madde 52de- Aile
Hekimliği Kanununu değiştireceksiniz o maddeyle ve siz aile
hekimlerine, tanımadıkları hastanelerde nöbet tutma ve uzaktan eğitimle
uzmanlık kazandırmaya gideceksiniz. Yani on altı saat nöbet
tutmayı siz getireceksiniz aile hekimlerine ama yurt
dışından gelene muafiyet, yani mecburi hizmet
dışında siz bir de bu aile hekimleri, pratisyen hekimlere böyle
bir angarya getiriyorsunuz. Değerli arkadaşlarım, eğer
bugüne kadar aile hekimliği uzmanlığını on bir
yıldır yapamadıysanız bu başarısızlık
sizindir. Bu başarısızlığı şimdi bu aile
sağlık ocaklarında çalışan hekimler üzerinden, onlara
yük bindirerek böylesine bir eşitsiz biçimde karşılamaya
hakkınız yoktur.
Dolayısıyla, buradaki aynı eşitsizlik
anlayışının tekrarlandığını görüyoruz
aile hekimleri üzerinden. Yani bu, pratisyen hekimleri dönüştürme
mantığı, bir anlamda, Türkiyede sağlık hizmetlerinin
birinci basamağını yani koruyucu sağlık hizmetini
tahrip eden bir anlayışa da sahiptir. Yani siz ancak bu birinci
basamak hizmetlerini güçlendirerek ikinci, üçüncü basamağa daha
sağlıklı, daha nitelikli hizmet verir duruma getirirsiniz.
Şimdi siz ne yapıyorsunuz? Birinci basamaktakini alıp hastanede
nöbet tutmaya yolluyorsunuz. Yani üstelik de bu aile sağlık
ocaklarında hizmet verenlerin yükleri de inanılmaz derecede
artmış iken, yani eski sağlık ocaklarından farklı
olarak inanılmaz yük artışı, her bir hekime 4 binden fazla
insan düşer biçimde artmışken bir de üstüne bunu getireceksiniz
ve böylece birinci basamağı, yani koruyucu hizmetleri iyice tahrip
edeceksiniz. Yani, bunu yurt dışından hekim getirerek
çözemezsiniz. Yurt dışından hekim getirmek iyi bir şey
olabilir ama Türkiyede hizmet verenlerle eşit koşullarda
çalışmalarını sağlayarak. Umarım bu
anlayışı şu an değiştirme
fırsatınız olur.
Teşekkür ederim. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Ali
Öz, Mersin Milletvekili. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZ (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 480
sıra sayılı Kanun Tasarısının 50nci maddesi
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına verdiğimiz önergeyle
alakalı söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum.
Tabii ki bu 50nci madde, özellikle bu kanun
tasarısının tamamı komisyonlarda görüşülürken her
yönüyle değerlendirilen, gerçekten bir adaletsizlik olduğu olgusu
aşağı yukarı herkes tarafından kabul edilen,
Türkiyedeki hekimlere yapabileceğimiz en büyük haksızlıklardan
biri olarak değerlendirdiğimiz bir madde. Yani, gerçekten, burada
ülkemizin hekim açığının olması, gerek pratisyen hekim
gerekse uzman hekimlere ihtiyacımızın fazla olması hem
Hükûmetin hem de bizlerin kabul ettiği bir gerçek ancak bunu
karşılayacağız diye, ülke dışında mesleki
faaliyet gösteren tabipleri yurt içerisinde tekrardan istihdam etme adına
her defasında, eğitimlerinin her bitiminde, daha doğrusu her
fırsat bulduğumuzda mecburi hizmete gönderdiğimiz hekimler,
ülkemizde yetişenler dururken dışarıdan gelenlere böyle bir
imtiyazı tanımanın çok da adil, hakkaniyetli ve vicdani
olmadığı kanaatindeyim.
Bu Tam Gün Yasası zaten baştan itibaren
uygulanması itibarıyla, üniversite hastanelerinde, Gülhane Askerî
Tıp Akademisinde, eğitim ve araştırma hastaneleri ve
bunların ortak kullanım alanlarında, hepsinde farklı
farklı uygulamalar ihtiva etmekte. Aslında, sırf bu yönüyle bile
düşündüğümüzde kanunun gerçekten hangi amaçla, hangi niyetle
hazırlanmış olduğunu bizlere göstermekte. Yani bu kanuna
başta hiç kimse itiraz etmezken, özellikle normal statüdeki hastanelerde
tam güne Milliyetçi Hareket Partisi olarak karşı çıkmazken,
üniversite hastanelerindeki bu uygulamayla tam gün âdeta delik deşik bir
hâle getirildi. Kevgire döndürdüğümüz bir yasa tasarısıyla
karşı karşıyayız. Kimin, nerede, ne zaman, nasıl,
hangi şartlarda çalışacağı herkes tarafından farklı
statülere bağlanan bir yasayı müzakere ediyoruz. Özellikle
üniversitelerde bu vereceğimiz zararın, üniversitelerdeki
barış ortamını ve gerçekten bilimsel özerkliği ortadan
kaldırıcı vasıftaki bir düzenleme yapmanın Türkiyede
sağlık alanında insanlara fayda
sağlamayacağını açık bir dille ifade etmek isterim.
Tabii ki burada, mecburi hizmeti başta
kaldıran, daha sonra ülke gerçekliğiyle birlikte değerlendirip
adını değiştiren, zorunlu hizmet hâline getiren
Ülkemizin
gerçekten böyle bir şeye ihtiyacı olduğundan dolayı tamamen
biz zorunlu hizmet kaldırılsın demiyoruz ancak mecburi hizmeti
özendirici birtakım tedbirler alarak, özellikle yurt
dışından ülkede gelip tekrardan görev yapma arzusu içerisinde
olanlara farklı bir uygulamayla, Türkiyede hekimlik eğitimini
tamamlamış olanların da haksızlığa
uğramaması adına başka bir düzenleme şeklinin mutlaka
olması gerekir. Yani burada, içerideki onca hekim
arkadaşımızı rencide eden, onların vicdanen kabul
edemeyeceği bir uygulamayı başkalarına imtiyaz sağlar
vasıfta getirip bu kanunun içerisinde dercetmek doğru bir
yaklaşım değil. Eğer gerçekten Türkiyede hekim
ihtiyacımızın ve açığımızın olduğu
gerçeği üzerinden ve Türkiyenin beyin göçünü tersine çevirme
açısından böyle bir düzenlemeyi yapıyorsak onların da
Türkiyedeki hekimler gibi mecburi hizmetle mutlaka tanışmaları,
memleketin her bir yerinde hizmet aşkı içerisinde olmaları
Eğer onlara mutlaka bir ayrıcalık tanıyacaksak farklı
statüde, belki daha zamanı kısıtlı tutarak, belki de
ekonomik imkânları daha da iyileştirerek aynı şeyi
yapabileceğimiz kanaatindeyim. Dolayısıyla, bu, ülkede mecburi
hizmet noktasında her defasında farklı uygulamalarla muhatap
olan Türk hekimlerini gerçekten incitmiştir, vicdani bir uygulama
değildir, hukuken doğru da değildir. Bu maddenin
kaldırılmasını bu yüzden ısrarla talep ediyor,
özellikle iktidar partisindeki hekim arkadaşlarımızın bu
maddeyi oylarken tekrardan kanaatlerini gözden geçirmelerini istirham ediyor,
saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
51inci madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480'e 1'inci Ek sıra
sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı
Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcı ve 16 Milletvekilinin; Üniversite Öğretim Elemanları
ile Sağlık Hizmetleri ve Yardıma Sağlık Hizmetleri
Sınıfında Çalışan Personelin Tam Süre
Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Organ ve
Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun;
Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Tokat Milletvekili Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın;
Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına
Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu (l/791,2/159,2/401,2/592,2/769,2/1049)'nun 51. Maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
yeniden numaralandırılmasını teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Muharrem Işık Süleyman Çelebi
Mersin Erzincan İstanbul
Mehmet
Ali Ediboğlu Mehmet
Şeker Selahattin
Karaahmetoğlu
Hatay Gaziantep Giresun
Ali Haydar Öner
Isparta
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Oktay Vural Lütfü
Türkkan Oktay Öztürk
İzmir Kocaeli Erzurum
Emin Çınar Alim
Işık Ali Öz
Kastamonu Kütahya Mersin
Cemalettin Şimşek
Samsun
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL TAMER (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde
söz isteyen Cemalettin Şimşek, Samsun Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi tekrar
saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeyle ilgili, kanunun 51inci maddesindeki metnin
tasarı metninden çıkarılmasını talep ediyoruz.
Tasarı metnindeki bu madde, gemi hastanelerine ihtiyaç duyulan yerlerde
gemi hastanesi yapılmasını öngörmekte.
Hakikaten ben merak ediyorum ama biliyorum ki bu
özellikle Sayın Başbakanımızın talebidir. Böyle, bir
yerde bir şey görünce, hani çocuk oyuncak için Bundan benim de olsun.
diye ister ya, bu öyle mahiyetle istenmiş bir şey gibi geliyor bana.
Türkiyede sağlık hizmetlerine bugünkü anlamda bir katkı
sunacağı kanaatinde de değilim. Onun için, hep böyle popülist
yaklaşımlarla Sayın Başbakan İşte, gemi
hastanesi de yaptık., kamu özel ortaklığında da şehir
hastaneleri kuracak ya! Biz, onun da Türkiye açısından çok fazla
anlamlı olmadığını düşünüyoruz, onu da ileride
ifade edeceğiz.
Gemi hastanelerine Türkiyede şu şartlarda
ihtiyaç yoktur. Neden ihtiyaç yoktur? Çünkü, OECD raporlarında ve Avrupa
Birliği ülkelerine baktığımızda, Türkiyede hekim
sayısı, hemşire sayısı en aşağı
düzeylerde, en alt düzeylerde. Zaten, bugünkü fiziki alanlarda istihdam
edilmeye ihtiyacımız olan doktor, hemşire ve yardımcı
sağlık personeline, vesaireye daha ihtiyacımız varken; bu
hastaneleri, bu gemi hastanelerini ya da kamu-özel ortaklığı
şehir hastanelerini kurarak oralara yetişmiş eleman aramak,
hekim aramak abesle iştigal gibi geliyor bizlere. Onun için, biz, hem gemi
hastanelerine hem de kamu-özel ortaklığına karşı
çıktığımızı her zaman ifade etmiştik çünkü
kamu-özel ortaklığına gerçekten Türkiyenin ihtiyacı yok.
Değerli milletvekilleri, bakın, şurada bir
ilan var -hani, şey göstermek moda ya, ben bir moda olsun diye
göstermiyorum ama 12 Eylül 2013 tarihinde tüm gazetelere bu
ilan verildi. İşte Elinize sağlık., Sağlık
kentleri doğuyor., 20 milyarlık yatırım geliyor.
deniyor. Değerli arkadaşlar, sanki zannedersiniz ki devletin
-kasasında- 20 milyar lirası cebinde var, bu parayla da sizlere kamu-özel
ortaklığıyla hastane yaptıracak. Yok böyle bir şey!
Bakınız, bunu, 20 milyar lirayı
Devlet, yirmi-yirmi beş
sene gibi bir zaman içerisinde, 50 milyar gibi bir para, 50 milyar küsur, belki
de daha yüksek bir paradan ödeme yapacak.
Değerli
arkadaşlar, Türkiyede hastanelerin fiziki alanları son yıllarda
gerçekten belli bir noktaya geldi, iyileştirmeler kaydedildi. Kamu-özel
ortaklığı hastaneleri diye adlandırılan şehir
hastaneleri yapımı, yine Başbakanın vatandaşa popülist
olarak çıkıp Bak, size şehir hastaneleri de
yaptırdım, daha ne istiyorsunuz? demesinden öteye bir işe yaramayacak.
Üstelik bunların, kamu-özel ortaklığı hastanelerinin
işletmeleri de bir kamu hastanesi, kamu hastane birlikleri
mantığıyla yönetileceğinden ve birçok alanların da
yapımcılarına rant sağlayacağından Türkiyede
bunlara hiç gerek yok diyoruz. Ne bu gemi hastanelerine ne de kamu-özel
ortaklığı hastanelerine ihtiyaç yoktur değerli
milletvekilleri. Türkiye için daha başka ihtiyaçlarında kullanılması
gerekir bunların, bu yatırımların, bu paraların.
Bakın, devleti borçlandırdık, yeteri kadar borcumuz var,
gırtlağımıza kadar borca battık. İnanın,
kamu hastaneleri -ben otuz yıldır takip ediyorum- fiziksel olarak,
fizik alanları olarak çok kötü durumda değiller şu anda, iyiler.
Böyle bir hastane, gene popülist yaklaşımla yapmaktan öteye
başka hiçbir işe yaramayacak.
Bir
de özel hastaneler hakkında sizinle konuşmak istiyorum. Gerçi
Sayın Bakanımın da benim de olduğu gibi bu işle
ilgimiz biraz var ama ilgimiz olduğu için söylemiyorum Sayın
Bakanım. Bakın, özel hastaneler önce, ilk önce açılırken
çok büyük destek gördü, büyük desteklerle yapıldı. Ama, daha sonra,
nedense, hekimler özel hastanelere doğru gidiyor diye önleri kesildi, özel
hastaneler şimdi düşman ilan edildi. Hâlbuki bir hastanın kamuya
maliyeti özel hastanede diğer hastanelerden çok daha fazla. Bu, hiç
dikkate alınmıyor. Sadece Biz size bedava sağlık hizmeti
sunuyoruz. demek adına vatandaşlar kandırılmaktadır.
Bırakınız
Vakti yerinde olan, biraz para ödeyebilecek olan
insanların özel hastanelere gitmeleri sağlanmalı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CEMALETTİN
ŞİMŞEK (Devamla) - Ancak kamu hastanelerini de özel hastaneler
gibi hizmet verme seviyesine getirerek ödeme gücü olmayan
hastalarımızın da daha kaliteli, nitelikli, sayısal olarak
çok değil ama nitelikli bir sağlık hizmeti almaları
sağlanmalı.
Sayın
Bakanım, bir şeyi daha izah ederek, size anlatarak kapatmak
istiyorum. Biliyorsunuz, söylemiştim ki şimdi aile hekimlerinde çok
yoğunlaşma olur diye sevk mecburiyetini getiremiyorlar. Ancak 3üncü
basamak hastanelere direkt başvurmak bir cinayettir. 1inci ve 2nci
basamak hastanelere doğrudan ama 3üncü basamak hastanelere -nitelikli,
kaliteli sağlık hizmeti sunabilmek için- hastaların sevkle
gitmesi gerekir diyor, hepinize saygılar sunuyorum efendim.
Sağ
olun. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önerge üzerinde söz isteyen Ali Haydar Öner, Isparta Milletvekili.
(CHP sıralarından alkışlar)
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekillerimiz; 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, Meclis
faaliyetteyken Bakanlar Kurulu kararıyla çıkarıldı, hâlâ
Meclisin gündemine getirilmedi ama o kararname üzerinde tasarı ve teklifleri
görüşüyoruz.
Bu
kanun kime yarar sağlayacak, doktorlara mı yarar sağlayacak,
diğer sağlık çalışanlarına mı, hastalara
mı, zengin hastalara mı, yoksul hastalara mı? Askerlik için bir
türkü vardı Zenginimiz bedel verir, askerimiz fakirdendir. Diye, şimdi
Zenginimiz fark öder, sürünenimiz fakirdendir. diye yeni bir türkü
çıkacak! Bu yasa, halk sağlığına zararlı bir
yasadır, halk sağlığına çözüm getirmeyecektir. Bu
yasa, Hipokrat yeminine uygun mudur arkadaşlar? Sağlık
çalışanları, meslek örgütleri niçin karşı
çıkıyorlar? Ana muhalefetin, muhalefet partilerinin görüşleri
niye dikkate alınmıyor?
Gemi hastane kiralanacakmış, on beş
yıla kadar da süre veriliyor 51inci maddeyle. Hangi akla hizmet böyle bir
madde konulmak isteniyor, şaşıyorum. Gemiler, gemicikler
işsiz mi kaldı arkadaşlar? Bir gemi olacakmış, o gemi,
hastaneye döndürülecekmiş! Böyle bir geminin yaklaşık maliyeti
nasıl hesaplanacak? Muhammen bedelini kim hesaplayacak?
AHMET ARSLAN (Kars) Uzmanları.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Nerede o uzman?
İhale yapıldığında uygun bedel
nasıl belirlenecek? Mevcut hastanelerin her şeyi tamam da bir gemi
hastane mi kaldı? O gemi hastane nerede hizmet verecek? Türkiye'nin üç
tarafı denizlerle çevrili, ihtiyaç olan her tarafı gemilerle mi
donatacağız, yoksa bir gemiyi şan olsun memlekete diye piyasaya
mı çıkaracağız? Bu geminin işletme maliyeti ne olacak
arkadaşlar? Bakımı nasıl yapılacak, işletmesi
nasıl yapılacak, personeli nasıl istihdam edilecek? Bu kadar
afaki bir proje görülmemiştir. Her şey tam olur da ondan sonra bir
gemi hastane belki düşünülür, bir şey diyemeyiz. Ama sağlık
karavanı uygulamaları var. Ben de valiliğim dönemimde
uyguladım, çok da başarılı hizmet verdi. Hem de
sağlık hizmetinin temel kavramı çerçevesinde hizmet verdi. Nedir
o? Koruyucu sağlık hizmeti. Hasta olduktan sonra tedaviye yönelik
hizmetten daha önemlisi, koruyucu, önleyici sağlık hizmetidir.
Sağlık karavanları da lavabosuyla, eczanesiyle, doktoruyla,
sağlık çalışanıyla, tam donanımıyla çok
etkin hizmetler veren, kırsal alanda da yurttaşları
sağlık konusunda koruyan, kollayan bir hizmet olur, buna öncelik
verirsek çok doğru bir iş yapmış oluruz. Yoksa,
şimdiden, sağlık hizmetlerinde gemi hastane
uygulamasının kokusu çıkıyor gibi geliyor.
Bu yasa, halk sağlığına zararlı
bir yasadır. O bakımdan, sağlığı rant
alanına çevirmek doğru bir şey değildir. Eğitim rant
alanına çevrildi, bedelli askerlik rant alanına çevrildi, yolsuzluk
her yanda görülüyor, bir de bizim Anayasa Komisyonu Başkanımız
demiş ki: Yolsuzluk iddialarını gerçek saysak, çalınan
para mı, yoksa, iddiaları tam da seçim ortamında gündeme
taşımanın maliyeti mi daha ağır? Bu tweeti atan zat,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Anayasa Komisyonu Başkanı Profesör.
Kümesten tavuklar çalınıyor, horoz, gürültü yaptı diye
suçlanıyor. Daha ağır bir örneğini Tayfun Talipoğlu
verdi, onu burada söylemeye benim dilim varmıyor.
Bu yasa maddesinin metinden çıkarılması
fevkalade isabet olacaktır.
Yeni yılınızı kutluyor, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
52nci madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480 sıra sayılı
Kanun Tasarısının çerçeve 52nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ahmet Aydın Ramazan
Can Gökçen
Özdoğan Enç
Adıyaman Kırıkkale Antalya
Tülay Kaynarca Sermin
Balık Yılmaz
Tunç
İstanbul Elâzığ Bartın
Ahmet Berat Çonkar Osman
Boyraz İlyas
Şeker
İstanbul İstanbul Kocaeli
Bayram Özçelik Salim
Uslu
Burdur Çorum
"MADDE 52 - 24/11/2004 tarihli ve 5258
sayılı Aile Hekimliği Kanununun 3 üncü maddesinin beşinci
fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve bu cümleden sonra gelmek üzere
aşağıdaki cümle eklenmiş; yedinci fıkrasında yer
alan 'tetkik ve sarf malzemesi giderleri ibareleri madde metninden
çıkarılmış ve aynı fıkranın sonuna
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Aile hekimlerine ve aile
sağlığı elemanlarına 657 sayılı Kanunun ek
33 üncü maddesinde belirtilen yerlerde haftalık çalışma süresi
ve mesai saatleri dışında ayda asgari sekiz saat; ihtiyaç
halinde ise bu sürenin üzerinde nöbet görevi verilir. Bunlara entegre
sağlık hizmeti sunulan merkezlerde artırımlı ücretten
yararlananlar hariç olmak üzere, 657 sayılı Kanunun ek 33 üncü
maddesi çerçevesinde nöbet ücreti ödenir."
Aile hekimlerince talep edilen tetkik ve sarf
malzemelerinin giderleri halk sağlığı müdürlükleri
tarafından hak sahiplerine ayrıca ödenir."
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480'e 1'inci Ek sıra
sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı
Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı ve 16 Milletvekilinin; Üniversite Öğretim
Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı
Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan
Personelin Tam Süre Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Organ ve Doku Alınması,
Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekilleri Mahmut
Tanal ve Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Sağlık Hizmetleri Temel
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Tababet ve Şuabatı
San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu (1/791, 2/159, 2/401, 2/592, 2/769, 2/1049)un 52. Maddesinin
Tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer
maddelerin yeniden sıralanıp numaralandırılmasını
teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Mehmet
Şeker Süleyman
Çelebi
Mersin Gaziantep İstanbul
Selahattin Karaahmetoğlu Mehmet Ali Ediboğlu
Giresun Hatay
Aynı mahiyetteki diğer
önergenin imza sahipleri:
Oktay Vural Lütfü
Türkkan Oktay
Öztürk
İzmir Kocaeli Erzurum
Ali Öz Alim
Işık Emin
Çınar
Mersin Kütahya Kastamonu
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor
mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL TAMER (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz isteyen Mehmet Şeker, Gaziantep Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞEKER (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bu
önerge ne getiriyor? Bu önerge, aile sağlığı merkezinde
çalışan hekim arkadaşlarımızın, bulundukları
illerin, ilçelerin hastanelerinde acil nöbeti tutmalarını getiriyor.
Tabii, burada en büyük sıkıntı, baştan
tartışmamız gereken sıkıntı şu: Niçin acil
servislere bu kadar hasta gidiyor? 75 milyon nüfusu olan bir ülkenin acil
servisine 90 milyon hasta gitmesi kabul edilebilir bir değer değil.
Değerli arkadaşlar, bunun nedeni şu: Acil servislerden
katkı payı alınmıyor, diğer polikliniklerden
katkı payı alınıyor ve acil servislerde bazı tetkikler
yapılırken kısıtlama getirilmiyor ama polikliniklerde,
örneğin, tetkik ücretini ödemiyor, belli bir rakam ödeniyor. Bu sebepten
dolayı da vatandaş acil servislere daha çok gidiyor hem acil
servisleri meşgul ediyor hem gerçekten acil olan insanlar bu hizmetten
faydalanamıyor hem de orası ciddi anlamda ülkenin ekonomik olarak
sıkıntılarını çektiği bir yer oluyor. Peki, ne
yapmamız lazım? Öncelikle, acil servislere giden bu hasta
sayısını azaltmamız lazım, bunun için girişimde
bulunmamız lazım.
Yine, aile sağlığı merkezleri, aile
hekimleri bu ülkede gündeme getirilirken yapılması gereken en önemli
olay koruyucu sağlık hizmeti olması gerekirken, aile
sağlığı merkezinde çalışan aile hekimi
arkadaşlarımızı reçete yazan hekimler konumuna getirdik. Bu
da tabii, ülke ekonomisi için ciddi kayıptır.
Peki, burada çalışan
arkadaşlarımızın sorunları yok mu? Var. İşte,
bu nöbet, çok önemli bir sıkıntı. Bu
arkadaşlarımız, poliklinik yapan, hizmet veren
arkadaşlarımız acil servise gidecekler, kurşunlanan,
bıçaklanan, trafik kazası geçiren, kalp krizi geçiren arkadaşlarımıza,
hastalara müdahil olmaya çalışacaklar. Tabii, ne kadar olacaklar, bu
da tartışma konusu.
Bu ülkede acile başvuran hastaların yüzde 70i
acil hasta değil, maalesef, poliklinik hastası. En önemli neden
-bahsettiğim gibi- katkı payı alınması. Aile hekimliğinden
reçete katkı payı alınıyor. Eğer bunu
kaldırırsa Bakanlık, aile hekimliğinden, reçeteden
alınan katkı payını kaldırırsa acil servislere
giden hasta sayısı azalır, reçete yazdıran vatandaş,
aile hekimine gider ve bu reçeteyi yazdırır.
Yine, dünyanın hiçbir yerinde acilde tıp
eğitimi yok. Sayın Bakanlık yetkilileri diyorlar ki: Bu da bir
eğitim. Doğru ama orada bir eğitim olmayacak, insanlar harala
gürele çalışacak, hasta gelecek, onlara müdahil olmaya
çalışacaklar.
Yine, aile hekimlerinin çok ciddi bir sorunu
arkadaşlar: 2010, 2011 ve 2012 yıllarında maaşları
aynı, hiçbir artış maalesef yok. Yine, bu
arkadaşlarımızın, ödeme ve sözleşme yönetmeliği
gerekçesiyle, iş güvencesi ve özlük hakları da yok.
Sözleşmelerin feshi kolaylaşıyor, iş güvencesi ve gelecek
endişeleri var, bu koşullarda çalışıyorlar. Maaşa
esas hasta katsayıları da yüzde 20 düşürülüyor, maaşlarda
yüzde 20ye varan kayıplar söz konusu. Son sekiz yılda
maaşı azalan tek meslek grubu var değerli arkadaşlar: Aile
hekimleri. Bunların maaşlarında ciddi azalmalar var.
Bir de bu aile hekimliği merkezinde
çalışan arkadaşlarımıza ceza puanları
uygulanıyor. Yine, hiçbir devlet memurluğunda olmayan uygulama.
Burada, 100 ceza puanı alan hekim ve hemşirenin sözleşmesi
feshediliyor, Git kardeşim, ne hâlin varsa gör. deniliyor. Bu 100 puan
hakkı hem de iki yıl sürüyor ve sıfırlanmıyor, yani
her yıl sıfırlanan bir ceza puanı da değil.
Yine aile sağlığı
merkezlerinde kiralar çok yüksek. Kamu lojmanlarındaki metrekare
fiyatlarıyla endekslenmemiş durumda. Lojman metrekaresi 2 lira 75
kuruş, aile sağlığı merkezinin kira metrekaresi
fiyatı 7 liradan başlıyor. 100 metrekare lojman kirası için
275 lira ödeniyor, 100 metrekare aile sağlığı merkezi
kirası için de 700 liradan 6.500 liraya kadar uzanan bir rakam ödeniyor.
Değerli arkadaşlar, aile
sağlığı merkezinde çalışan hekim
arkadaşlarımızı korumak zorundayız. Koruyucu
sağlık hizmetlerine önem vermek zorundayız. Bu hekim
arkadaşlarımızın acillerde değil, aile
sağlığı merkezinde halka daha çok hizmet etmesinin önünü
açıp bu konuda gerekli çalışmaları yapmak zorundayız.
Aile sağlığı merkezinde çalışan hekim
arkadaşlarımızın maaşlarında iyileşmelere
gitmek zorundayız ve sonuç olarak, aile hekimliği yapan
arkadaşlarımızın bu nöbeti tuttuklarında
vatandaşa faydasının olmayacağı inancıyla
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde
söz isteyen Ali Öz, Mersin Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİ ÖZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; artık, sonuna doğru yaklaşmış
olduğumuz tam gün yasasıyla alakalı, son söz olarak, 52nci
madde üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Şimdi burada aile hekimlerine nöbet
uygulaması getirmeye çalışıyoruz. Bir kere, aile
hekimlerinin, bugün, normal toplum sağlığı merkezlerinde
hangi alanlarda görev yaptığını, hangi faaliyetleri
yürüttüğünü bir gözden geçirmemiz lazım. Bu
arkadaşlarımıza, burada çalışan hekimlere zaten çok
fazla sayıda kalem iş yüklemiş durumdayız. Bir hekimin normal
çalıştığı alanın dışında
başka bir yerde, bir gün sonra bir nöbete gideceğini düşünmesi
bile o hekimin, hem o çalıştığı iş ortamında
hem de yarın, özellikle de kısa süreli olarak koyduğunuz bu
nöbet uygulamasına gideceği yerde kendi iç huzurunu bozar,
motivasyonunu bozar.
Siz inanıyor musunuz? Aile hekimleri, zoraki olarak
nöbete göndermiş olduğunuz ilçe ve il devlet hastanelerinde, gelen
her hastaya, gerçekten, canı gönülden, ben çok iyi bakayım
düşüncesiyle mi davranacak, yoksa şu son çıkan kanun
tasarısıyla bana yüklenmiş olan angarya saati bir an olsun,
nasıl geçerse geçsin diye kaçmak için mi uğraşacak? Yani bunu
sahada görmüş, sahada yıllardır hekimlik deneyimi olmuş ve
aynı zamanda da acilde çalışan
arkadaşlarımızın baktığı pencereden bakarak
sizlerle paylaşıyorum.
KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) Hipokrat yemini
etmişse yapmaz ağabey.
ALİ ÖZ (Devamla) Hipokrat yemininde hekimler hastaya
bakmaz diye bir şey yok ama hekimi, siz, toplum
sağlığı merkezinde zaten görevlendirmişsiniz. Orada da
Hipokrat yeminine uygun olarak görev yapıyorlar sayın hocam.
KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) Her saniye
Hipokrat yeminiyle çalışılıyor.
ALİ ÖZ (Devamla) Yani burada, bir taraftan aile
hekimlerine hiç olmayan bir şeyi, nöbeti yüklemek vatandaşı da
sıkıntıya sokacak.
Bak nasıl olacak? Orada gittiniz, bir vatandaş
geldi acile. Bakın hiç hesap etmediğiniz şeyler bile
çıkacak. Doktor bir ilacı yanlış yazacak, -atıyorum size, örnek veriyorum- hekim
bir ilacın muadili olan başka bir ilacı yazdı. Eczaneye
gidecek, oradan diyecekler ki: Bu olmadı, git hekime tekrar, bunu paraf
ettir gel. Vatandaş tekrardan o acile geldiğinde, sizin koymuş
olduğunuz bu saatle, yeri gelecek aynı hekimi bulamayacak bile,
bulamayacak aynı hekimi. Bulamayınca diğer hekim arkadaş da
Ben bunun sorumluluğunu almam, yazan ben değilim. diyecek ve bir
daha o arkadaşımızın nöbeti ne zamansa, o hasta olan
vatandaş -en basit örneğini veriyorum- o hekimi tekrardan orada beklemek,
belki de günlerce beklemek zorunda kalacak.
Sanki Türkiyede aile hekimliği modelini çok iyi
oturttuk, önleyici hekimlik noktasında her şeyi dört dörtlük, düzgün
bir şekilde idame ediyoruz, bunlar yetmiyormuş gibi toplum
sağlığı merkezinde çalışan arkadaşlarımıza
yeni bir yük daha getiriyoruz. Bunu niye getiriyoruz, biliyor musunuz? Kanunun
tamamına baktığınız zaman, içerisinde uzman hekimler
var, hemşire yardımcıları, ebe
yardımcıları diye yeni tahsis ettiğiniz, kurumsal hâle
getirmek istediğiniz yeni bir meslek grubu var.
Yaptığınız iyileştirmeler de var
araştırmacıların haklarıyla alakalı, onda
hakkınızı teslim ediyorum size. Baktınız, gördünüz ki
ne kaldı bu maddelerin içerisine girmeyen? Aile hekimi kaldı. Dediniz
ki: Aile hekimini ne yapalım? Onları da boş geçmeyelim bu
tasarının içerisinde, onlara da bir nöbet koyalım.
Yani bu nöbet koymanız gerçekten, hakikaten
mantıklı, kabul edilebilir, memleketin menfaatine, hekim
arkadaşlarımızın çalışma ortamında huzurunu
bozmayan, vatandaşa müspet yansıması olacak bir tavır olsa,
bizden, Milliyetçi Hareket Partisi olarak karşı durmamızı
asla beklememeniz lazım. Yani burada, oradaki çalışan hekimlere
on altı saatlik bir nöbet koyarak acil servislerdeki nöbet
açığını veya hekim açığını
gideremezsiniz. Türkiyede olması gereken, yapılması gereken,
acilde özellikle atlanan, yanlış tanı konulan, ilgili uzmana
haber verilmeyen ama son zamanlarda, özellikle acil tıp
uzmanlarının yoğunlaşması ve sayısının
artmasıyla ülke nefes alır hâle geldi. Gelin, bu nöbeti hiç bu
işin içerisine koymayın, elinizden geldiği kadar, özellikle,
gelen vatandaşa doğru ve zamanında tanıyı koyabilecek
acil tıp uzmanlığının sayısını
artırın, gerekirse acil tıp uzmanlarının nöbet
sayısını artırın, bedelini ödeyerek.
Bunları yapın, daha faydalı olursunuz diye
düşünüyor, yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480 sıra sayılı
Kanun Tasarısının çerçeve 52nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ahmet Aydın
(Adıyaman) ve arkadaşları
"Madde 52 - 24/11/2004 tarihli ve 5258
sayılı Aile Hekimliği Kanununun 3 üncü maddesinin beşinci
fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve bu cümleden sonra gelmek üzere
aşağıdaki cümle eklenmiş; yedinci fıkrasında yer
alan 'tetkik ve sarf malzemesi giderleri ibareleri madde metninden
çıkarılmış ve aynı fıkranın sonuna
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Aile hekimlerine ve aile
sağlığı elemanlarına 657 sayılı Kanunun ek
33 üncü maddesinde belirtilen yerlerde haftalık çalışma süresi
ve mesai saatleri dışında ayda asgari sekiz saat; ihtiyaç
halinde ise bu sürenin üzerinde nöbet görevi verilir. Bunlara entegre
sağlık hizmeti sunulan merkezlerde artırımlı ücretten
yararlananlar hariç olmak üzere, 657 sayılı Kanunun ek 33 üncü
maddesi çerçevesinde nöbet ücreti ödenir."
Aile hekimlerince talep edilen tetkik ve sarf
malzemelerinin giderleri halk sağlığı müdürlükleri
tarafından hak sahiplerine ayrıca ödenir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL TAMER (Kayseri)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Halen aile hekimleri ve aile sağlığı
elemanlarına "ihtiyaç ve zaruret hâsıl olduğunda"
diğer sağlık kuruluşlarında nöbet görevi
verilebilmektedir. Ancak, sağlık personeli yetersizliğinden
dolayı bunların nöbet hizmetine mutlak ihtiyaç bulunmaktadır. Bu
sebeplerden dolayı, aile hekimleri ve aile sağlığı
elemanlarına, ihtiyacı karşılamak amacıyla haftalık
çalışma süresi ve mesai saatleri dışında, ayda asgarî
8 saat nöbet tutmaları mecburiyeti getirilmekte, ihtiyaç halinde ise bu
sürenin üzerinde nöbet görevi verilmesi öngörülmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
53üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480'e 1'inci Ek sıra
sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı
Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı ve 16 Milletvekilinin; Üniversite Öğretim
Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı
Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan
Personelin Tam Süre Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Organ ve Doku Alınması,
Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekilleri Mahmut
Tanal ve Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Sağlık Hizmetleri Temel
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Tababet ve
Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu (l/791,2/159,2/4Ol,2/592,2/769,2/1049)'nun 53. Maddesinde
"sorumluluğunda bulunan içme" ibaresinden sonra gelmek üzere
"ve kullanım" ibaresinin eklenmesini teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Selahattin Karaahmetoğlu Mehmet Şeker
Mersin Giresun Gaziantep
Mehmet
Ali Ediboğlu Süleyman
Çelebi
Hatay İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL TAMER (Kayseri)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Muharrem
Işık, Erzincan Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHARREM IŞIK (Erzincan) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 53üncü madde üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Öncelikle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum, yeni yılınızı da kutluyorum.
53üncü maddede su tahlilleriyle ilgili olarak
İçme
sularıyla ilgili, halk sağlığı ve ödemelerle ilgili
maddeler getirilmiş. Tabii, burada getirilen maddeyle özellikle
Sağlık Bakanlığının aldığı
kuruluşlarda su bedelinin buna karşı mahsup edilmesi belki biraz
daha Sağlık Bakanlığından çıkacak parayı
azaltmış olur.
Yalnız, tabii, burada önemli olan bu maddeden çok,
benim söyleyeceğim başka şeyler var; bunlardan bir tanesi:
Sayın Başbakan daha önce Ben SSKlıydım, beni de muayeneye
çağırdılar. dediler ve para aldılar demek istediler. Eski
Sağlık Bakanımız, Sayın Bakanım siz değil,
Doktorların eli vatandaşın cebinde. Bıçak parası
dönemi bitti. Artık vatandaşın tuzu kuru, öğretim üyesine
soydurmayacağız. dedi ama bakıyoruz ki burada ne yazık ki
muayene katılım payıyla, acil servisteki yeşil alan,
sarı alan uygulamasıyla, on gün içinde aynı branşa giderse
orada alınan parayla, tahlil, tetkik farkıyla, reçete
katılım payıyla, üç ilaçtan fazla yazıldığı
zaman o ilaçlardan alınan parayla, ilaçların yüzdesiyle, muadil ilaçta
daha fazla alınan parayla ve özel hastanede çıkan farklarla ne
yazık ki tam paralı duruma geldiğini görmekteyiz. Tabii, bu,
yıllara göre geçtikçe daha fazla da olacak.
Tabii, burada, özel hastanelerin açılması için
özel teşvikler uygulanıyor. Bu da belki diğer hastanelerdeki
yığılmayı azaltmak için yapılıyor ama burada
alınan farklar ne yazık ki vatandaşın belini bükmektedir.
Özel hastaneler tam manasıyla bir sektör hâline geldi, pazar
yaratıldı. Tabii, burada, büyüyen bu pazarla birlikte medikal ve
diğer ilaç endüstrilerindeki girdilerin artmasıyla birlikte
sağlığa büyük bir yük geldi.
2012 yılında vatandaşın cebinden
çıkan paranın arttığını görüyoruz, bu sene de
arttı, yüzde 16lardan yüzde 23lere kadar
çıktığını görüyoruz. Ne yazık ki bu harcamalar her
gün biraz daha artmaya devam ediyor. Tabii, bu harcamalar yapılırken
de vatandaş İyi sağlık getiriyoruz. denilerek
kandırılmaya devam ediliyor.
Burada diğer bir konu: Biz, özellikle, bu taşra
üniversitelerinde tıp fakülteleri açılırken, bizim tabirimizle
ya da tabip odasının tabiriyle uçan profesör dediğimiz arkadaşlarımızın
profesör yapılmasına karşı çıkmıştık
ama özellikle verdiğimiz soru önergelerinde bunların oradaki ihtiyaca
binaen yapıldığı söyleniyordu. Ama ne yazık ki
ihtiyaca binaen olanlar ayda bir sefer gidiyorlar, orada görünüyorlar,
geliyorlar, fazla da bir katkısı olmadığını
görüyoruz. Ama benim asıl demek istediğim, Çapa gibi bir okulda böyle
bir şeyin yapılması hiçbir zaman için doğru bir şey
değil Sayın Bakanım. Çapada en son, kalp damar cerrahisinde,
Çapadaki bütün hocaların karşı çıkmasına rağmen,
oradaki o yılların verdiği ilkelere aykırı olarak ve
oradaki öğrenci yetiştirme, derse girme, asistan yetiştirmeyle
ilgili hiçbir özelliğe bakılmadan insanlar orada profesör
yapıldı. Tabii, şu anda isim vermek istemiyorum ama yapılan
profesörün de sizinle yakınlığı olduğunu biliyoruz.
Tabii, profesör olduğu zaman hem maaşı artmış olacak
hem emekli olduğu zaman daha fazla almış olacak hem de ne
yazık ki orada hak eden arkadaşlarımızın önü
kesilmiş olacak. Sayın Bakanım, özellikle bugünlerde ortamda bir
sürü şey dönerken böyle şeylere artık yön vermemeniz
gerektiğini düşünüyorum; böyle şeyler tıbbı öldürüyor,
sağlığı öldürüyor, insanı öldürüyor.
Bayramda sizin ziyaret ettiğinizi hastaneyi
Sayın Bakanım ben de ziyaret ettim. Kayınpederim rahatsız,
onu götürdük. Oradaki, acildeki durumu gördüm, gerçekten acilde
perişanlar. Orada hastalar yığılmış, sıra
alamıyorlar, bekliyorlar, saatlerce bekliyorlar; siz hâlen
sağlıkta çok iyi şeyler yaptığınızı
söylüyorsunuz. Ne yazık ki sağlıkta yapılan tek şey,
doktorlara ve diğer sağlık çalışanlarına
yaptığınız yükten başka bir şey değil;
onların memnuniyetine hiç bakmıyorsunuz, onları hiç ciddiye
almıyorsunuz.
Ben buradaki sözlerimi bitirirken -biraz sonra gene
konuşacağım ama- bir şey anlatmak istiyorum: Bir
yaşlı teyze hastalanmış, hastaneye gitmiş.
Kulakları fazla iyi duymuyormuş, orada doktor Neyin var? diye
sorunca teyze cevap verememiş. Biraz sesini yükseltince demiş ki:
Karnım ağrıyor, çok gaz çıkarıyorum, affedersiniz.
Hatta, şu anda, burada kaldığım süre içinde 25 seferden
fazla gaz çıkardım, hiçbir şey duymadım, kokusunu
almadım. Doktor, muayenesini yaptıktan sonra reçetesini
yazmış, eve gitmiş. Bir hafta sonra gelmiş, bir hafta sonra
geldiğinde doktora kızmış, demiş ki: Sen ne
yaptın? Verdiğin ilaçlardan sonra, ben gaz
çıkardığım zaman koku almaya başladım. Doktor
tekrar bir reçete yazmış, demiş ki: Şunları da al,
bunları da kullan, gel. Hastanın kulakları duymuyor ve burnu
koku almıyormuş.
Ne yazık ki bu ülkede bunu yaşıyoruz, olan
şeyleri görmüyorsunuz. Bu gaz çok kötü çıkmaya başladı, bu
yapılan, şu son zamanlardaki yolsuzluklardan tutun, yargıda
olanlardan ve sağlıkta olanlar, hepsi üst üste geliyor. Lütfen, siz
de bu yasa çıkarken iyi bir kulak burun boğaz doktoruna ve göz
doktoruna gidin, bunları da görün.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
54üncü maddede bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480e 1inci Ek sıra
sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı
Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı ve 16 Milletvekilinin; Üniversite Öğretim
Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı
Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan
Personelin Tam Süre Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Organ ve Doku Alınması,
Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekilleri Mahmut
Tanal ve Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Sağlık Hizmetleri Temel
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Tababet ve
Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu (1/791, 2/159, 2/401, 2/592, 2/769, 2/1049)nun 54. Maddesinde Bu
sularla ilgili ibaresinden sonra gelmek üzere halk
sağlığını ilgilendiren ibaresinin eklenmesini teklif
ederiz.
Aytuğ Atıcı Süleyman Çelebi Selahattin
Karaahmetoğlu
Mersin İstanbul Giresun
Muharrem Işık Mehmet Şeker Mehmet Ali
Edipoğlu
Erzincan Gaziantep Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Muharrem
Işık, Erzincan Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Erzincana gideceğiz.
MUHARREM IŞIK (Erzincan) Değerli
milletvekilleri, tekrar hepinizi selamlıyorum.
Sayın Bakanım belki bugün Erzincan
hakkında bir şey söylemedim diye alınmıştır,
söyleyeyim bari.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Beraber gideceğiz.
MUHARREM IŞIK (Devamla) Erzincanla ilgili şu
anda acil olaraktan yoğun bakımda ve diğer şeylerde de
ihtiyacımız olan malzemeler var, onları da
karşılarsanız sevinirim.
Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri;
ben şimdi, on bir yıllık iktidarınız döneminde neler
yaptığınızı hem biraz hicvederek hem de anlamanız
yoluna giderek anlatmaya çalışacağım. Bunu yaparken de
sizlere dua edeceğim aslında. Şöyle: Halkımızın
sağlığı yolunda çalışan Bakanlık
yöneticilerine yardım eyle Allahım. Sağlıkta
dönüşümle rantı bölüşen, sağlığı
özelleştiren kamu-özel ortaklığı için bol bol arsa
sağla Allahım. Saha koordinatörlüğü adıyla 8 bin dolar
maaş alan şanslı kullarının maaş ve
harcırahlarını daim eyle Allahım. Saha koordinatörü
maaşı olarak 8 bin dolar alıp sahaya çıkmayan
kullarına, usulsüzce daha nice dolarlı maaşlar nasip eyle
Allahım. Baş saha koordinatörü olarak yıllardır 10 bin dolar
maaş alan kullarının da mutluluğunu ve birlikteliğini
daim eyle Allahım. Daha nice yandaş dostlarının, saha
koordinatörü olarak başlamaları için Dünya Bankası
yetkililerinin gönlüne yumuşaklık ver Allahım. Özel kalem
müdürü iken merkezi İstanbulda olan Hudut ve Sahiller Genel
Müdürlüğüne kararnamesi yazılıp müsteşar
yardımcısı olarak Bakanlıkta görevlendirilen
şanslı kullarının genel müdür olması için
bahtlarını açık eyle Allahım. Doldur-boşalt
makamı olarak görülen Hudut ve Sahiller Genel Müdürlüğüne daha nice
eş ve dostların, genel müdür olarak atanmasını nasip eyle
Allahım. Hastanelerin kantinlerine göz diken ve ahbaplarına
verilmesini sağlayan dernekçi yöneticilerine daha nice hastane kantinleri,
hatta askerî hastane kantinleri nasip eyle Allahım.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) Âmin!
MUHARREM IŞIK (Devamla) Kayınpederini ve
sekreterini daire başkanı yaparak kariyer basamaklarını
hızla atlatan dernekçi yöneticilerin yakınları olmayı bize
de nasip eyle Allahım.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) Âmin!
MUHARREM IŞIK (Devamla) Sağlıkta
bilişimin önemini herkesten önce fark ederek hastane otomasyonları
işinden epeyce nemalanan otomasyoncu yöneticilerine yeni işleri
herkesten daha önce bulmasını nasip eyle Allahım.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) Âmin!
MUHARREM IŞIK (Devamla) Otomasyoncu yönetici
odasında görev alan sorumsuz yetkili danışmanların
hızla yükselişi gibi kariyer basamaklarını da hızla
çıkmalarına yardım et Allahım.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) Âmin!
MUHARREM IŞIK (Devamla) Kamu Özel Derneği
Başkanı, Sağlık Bakanlığı Kamu Özel
Danışmanı, sağlık yatırımlarında
faaliyet gösteren şirketin ortağı olan zeki, çalışkan,
uyanık vatandaşımızın bu işlerden para
kazanmasını ve bu parayla siyasete girmesini nasip eyle
Allahım. Çok laf üretip iş yapmayan fakat Kamu Özel
Ortaklığı Başkanlığını kullanarak 15
defa yurt dışına giden Daire Başkanının
dünyanın geri kalan 170 ülkesini de gezip görmesini nasip eyle
Allahım, yeni başkanların da aynı yerleri görmesi için
yardımcı ol Allahım.
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar. sözünü
boşa çıkarmayan ve Bakanlık müfettişlerine buldukları
yolsuzlukları kapatmaları için baskı yapan, rapor
değiştiren, bu uğurda birçok müfettişi meslekten
menetmekten dahi çekinmeyen Teftiş Başkanına güç ver
Allahım.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Âmin!
MUHARREM IŞIK (Devamla) Dernekçi yöneticilerin
kongresinin konaklama parasını döner sermayeden ödeterek suç
işlenmesine yol açan hastane idarecilerini Teftiş Kurulunun
gazabından koru Allahım.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) Âmin!
MUHARREM IŞIK (Devamla) Tertip ettiği
kongreye Bakanlık hastanelerinin döner sermayesinden para
aktarılmasını sağlayan, kendini sağlık
yönetiminin gelişimine adamış dernekçi yöneticilere yeni dernekler
kurmayı nasip eyle Allahım. Uzmanlık dernekleri diye kurulan,
size ayak bağı olan dernekleri yok etme gücü ver Allahım. Tabip
odalarını kaldıracak, baş belası doktorların
dilini lal, kulaklarını sağır, gözlerini kör edecek güç ver
Allahım. Ülkenin her iline birer, yetmezse ikişer üçer,
tabelası bile olmayan tıp fakültesi açmayı nasip eyle
Allahım. Açılan, bu tabelası bile olmayan tıp fakültelerinde
bol bol yandaş profesörler yapılmasını sağla
Allahım. Yasalara aykırı diye sürekli şikâyet eden tabip
odalarını yok et Allahım. Hemşirelik yüksekokulunda
üroloji profesörlüğü alan hocaları diline dolayan tabip
odalarının, basının ve milletvekillerinin seslerini kökten
kes Allahım. Hekimler arasında her türlü liyakat ve akademik
kriterin dolaylı yollarla yok edilmesini düşünenlerin
akıllarını başlarından al Allahım.
Danıştay Dava Daireleri
Başkanlığı ve Anayasa Mahkemesinin kararlarının
her zaman bu şekilde olması için üyelerine uzun ömür ver
Allahım. Sağlık Bakanlığına taraf karar veren
mahkeme üyelerinin ömürlerini uzun eyle, karşı oy yazısı
yazanları tez zamanda al Allahım.
Aldığımız üç kuruşluk katkı
payını sürekli gündeme getiren milletvekillerinin ve tabip
odalarının dillerini lal et Allahım. Özel hastanelerde ve
üniversite hastanelerinde alınan farkları yazan gazetecileri
Başbakanın gazabına uğrat Allahım. Hükûmeti
yıkmak için faiz lobilerince gösteri yapan, çapulcuları tedavi eden
doktorların, TOMAlardaki ilaçlı sularla yıkanmaları için,
kaçarken ayaklarındaki dermanı yok et Allahım.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Amin!
MUHARREM IŞIK (Devamla) Alerjiye kızamık
teşhisi koyarak Sağlık Bakanlığını
kızamıkla mücadele etmiyormuş gibi gösteren, bir şey
bilmeyen doktorları ıslah et Allahım. Akıl ve bilimi temel
alan, düşünen, sorgulayan, üreten,
bağımsızlığından asla taviz vermeyen
sağlık çalışanlarından, özellikle de doktorlardan
Sağlık Bakanlığını sen koru Allahım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHARREM IŞIK (Devamla) Sayın Bakanım,
bunlar on yıldır Sağlık Bakanlığında olan
şeyler aslında. Bunlara dikkat edersek çok memnun olurum.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 20.34
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
20.38
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ
(Diyarbakır), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 42nci Birleşiminin
Yedinci Oturumunu açıyorum.
480e 1inci ek sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
55inci madde üzerinde iki adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
480 sıra sayılı Torba
Kanunun 55. Maddesinde yer alan tarihinde ibaresinin tarihinden itibaren
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Erol Dora Ayla
Akat Ata
Iğdır Mardin Batman
İdris Baluken Esat Canan
Bingöl Hakkâri
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 480'e 1'inci Ek sıra sayılı Sağlık
Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 16
Milletvekilinin; Üniversite Öğretim Elemanları ile Sağlık
Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri
Sınıfında Çalışan Personelin Tam Süre
Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal'ın; Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Tababet ve Şuabatı
San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu (1/791, 2/159, 2/401, 2/592, 2/769, 2/1049)nun 55. Maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Aytuğ
Atıcı Selahattin
Karaahmetoğlu Mehmet
Şeker
Mersin Giresun Gaziantep
Süleyman
Çelebi Mehmet Ali
Ediboğlu
İstanbul Hatay
MADDE 55- Bu Kanun
01.01.2016 tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) -
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Aytuğ
Atıcı, Mersin Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, çakma
tam gün tasarısının artık sonuna geldik, yürütme ve yürürlük
maddelerini konuşuyoruz. 55inci madde nedeniyle ben de nelere parmak
kaldırdınız, onları bir hatırlatmak istiyorum ve bu
vesileyle de ayakkabı kutularına tamah etmeyen, alın teri
dışında bir değere yan gözle bile bakmayan
milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bugün, on bir
yıldır Türkiyenin gündeminden çıkarılamayan, tam yetkili
olduğunuz hâlde çıkaramadığınız tam günü, çakma
tam günü tekrar tekrar konuştuk ve bu tasarı hazırlıkla
beraber sekiz dokuz aydır Meclisimizi, komisyonlarımızı
işgal etti durdu. Şimdi, bu yasayla nelere el
kaldırdınız, nelerin vebalini aldınız, size
kısaca hatırlatacağım ve bu akşam muhtemelen rahat
uyuyamayacaksınız.
Bu tasarıya Evet. Diyerek, milletin mahrem
bilgilerinin satılmasına Evet. dediniz. Sizi halka havale ediyorum.
Bu yasa tasarısıyla imtiyazlı insanlara
yani sizin yandaş ve candaşınız olması muhtemelen olan
bazı doktorlara -ki bunlar yurt dışına kaçıp, mecburi
hizmet yapmayıp çeşitli kurumlara hizmet etmişlerdi- dediniz ki:
Dönün gelin, sizi mecburi hizmetten muaf tutuyorum, üstelik, ödül olarak da
sizi özel hastaneye yerleştiriyorum kadro şartı aramadan. Helal
olsun size! Çok yakıştı doğrusu bu size.
Bu tasarıya el kaldırarak dediniz ki:
Üniversitede çalışan doktorların, hocaların, doçentlerin,
profesörlerin yarısı dışarıda çalışabilir,
yarısı çalışamaz. Hangisi çalışır? Kim çalışır?
Kim daha çok nereye yanaşır? Bunu sağladınız. Helal
olsun size!
Bu yasaya Evet. diyerek üniversitelere yeniden hoca
farkı getirdiniz. Hani siz, hep, böyle, siyaset yaparak Hoca farkı
yok, hoca farkı yok. diyordunuz ya, el kaldırarak hoca farkı
getirdiniz. Sizi millete havale ediyorum.
İş yeri hekimliğini gene paçavraya
çevirdiniz. İş yeri hekimliği için sertifikayı
kaldırdınız, iş güvenliğini, işçilerin
sağlığını hiçe saydınız. Sizi işçilere
havale ediyorum.
Bu yasaya el kaldırarak sağlığı
çocuk yaştaki hemşire yardımcılarına emanet ediyoruz. Hemşireler
yetmiyor, açığı hemşire yardımcısıyla
kapatacağım. dediniz. Sizi, o çocuk yaştaki hemşirelere
havale ediyorum. Çok ah alacaksınız.
Yine, bu yasayla, aile hekimliğini siz getirdiniz,
siz yaptınız, siz bozdunuz ve aile hekimlerine gene nöbet getirdiniz.
Sizi aile hekimlerine havale ediyorum.
O kadar çok eşitsizlikler yaptınız ki,
bunun hesabını öbür tarafta nasıl verirsiniz beni ilgilendirmez
ama bu tarafta bunun hesabını size kesinlikle soracağız.
Kesinlikle, bunun hesabını bu dünyada vereceksiniz. Öyle yağma
yok! Sadece sandıkta değil, bunu Yüce Divanda da vereceksiniz. O
kadar çok eşitsizlik yaptınız ki
Dediniz ki hocalara: Sen,
eğer sivil hastanede çalışıyorsan, yarısı
dışarıda, özelde çalışıp para kazanabilir;
eğer Sağlık Bakanlığıyla anlaşmalı bir
hastanede, ortak kullanım hastanesinde çalışıyorsan
çıkamazsın ama Bakanlar Kuruluna yetki veriyorum, o izin verirse
çıkabilirsin; eğer askerî doktorsan, hayatta, zinhar
çıkamazsın. dediniz ve ah aldınız.
Bakın, bu yasa tasarısıyla bir şey
daha yaptınız, dediniz ki
Askere ve polise, doktor
olmadıkları hâlde, sağlıkçı olmadıkları
hâlde acil müdahale yetkisi verdiniz. Sizi onların eli altında
ölenlerin ailelerine havale ediyorum.
Gezi direnişine katılan hekimlerden intikam
almaya çalıştınız bu yasa tasarısında ama
boşuna sevinmeyin. Gezide gençlere ilk saldırı emrini
verdiği iddia edilen şimdiki İçişleri Bakanı dâhil,
büyük patron da dâhil, sorumluların hiçbirisi Gezide akan kan ve
gözyaşından asla kurtulamayacaktır. O yüzden, siz, 17
Aralık yolsuzluğunun arkasında hep Gezi aradınız. Biz
doktorlar buna bir teşhis koyduk ve size Gezi sendromu dedik, bundan
sonra siz Gezi sendromlu insanlar olarak anılacaksınız.
Nihayetinde, yaptığınız yapbozdur,
bir tam gün yasası değildir ve bu kadar rezil bir iş ortaya
çıkardıktan sonra kendinizle övünüyorsunuz. Bunun da bir adı
var, bunun da adını ben koymadım, uluslararası tıp
camiası buna hubris sendromu diyor, yani kibir sendromu. Hem
ortalığı rezil ediyorsunuz hem de Çok güzel yaptık, çok
güzel yaptık. diyorsunuz ama ruh sağlıklarınızın
giderek bozulduğunun farkındayız.
Özellikle büyük patronun ruh
sağlığının ciddi şekilde
sorgulandığı bugünlerde Aşağıdan
yukarıdan/Yolun sonu görünüyor. diyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
480 sıra sayılı Torba
Kanunun 55. Maddesinde yer alan tarihinde ibaresinin tarihinden itibaren
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu değişiklik ile kanun metninin daha
anlaşılır olması amaçlanmıştır. Bu nedenle
maddenin tasarı metninde değiştirilmesi gerekmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
56ncı madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480'e 1'inci Ek sıra
sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı
Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı ve 16 Milletvekilinin; Üniversite Öğretim
Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı
Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan
Personelin Tam Süre Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Organ ve Doku Alınması,
Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekilleri Mahmut
Tanal ve Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Sağlık Hizmetleri Temel
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Tababet ve Şuabatı
San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu (1/791, 2/159, 2/401, 2/592, 2/769, 2/1049)'nun 56. Maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Süleyman Çelebi Selahattin
Karaahmetoğlu
Mersin İstanbul Giresun
Mehmet Şeker Mehmet
Ali Ediboğlu
Gaziantep Hatay
MADDE 56 Bu Kanun
hükümleri Bakanlar Kurulu tarafından yürütülür.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI
MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge
üzerinde söz isteyen Süleyman Çelebi, İstanbul Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, yürütmenin yürümemesi için söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle,
uyguladığınız politikalarla,
çıkarttığınız yasalarla toplumun dengesini bozdunuz,
toplumun sağlığını bozdunuz. Biz Temiz toplum, temiz
siyaset. dedik; siz toplumu travmatik, siyaseti patolojik hâle getirdiniz.
Toplumda yargıya güven yok, polise güven yok. Burada halkın
sağlığını konuşacağınıza hekim
emeğinin sömürüsünü konuşuyorsunuz. Burada yolsuzlukları ve
soydukları yoksulları konuşacağınıza hayalî
komploları konuşuyorsunuz. Burada insanca yaşamı
konuşacağınıza dolaylı vergilerle emekçilerden
aldığınız, kutulara koyduğunuz paraları
konuşuyorsunuz. Burada yurtta sulh, cihanda sulh
konuşacağınıza tır dolusu silahları
konuşuyorsunuz. Burada çocuklara adalet aramamız gerekirken yetim
hakkı yiyenlere ağlıyorsunuz. Burada Roboskide vuranları
ortaya çıkaracağınıza soyguncuları aklamaya
çalışıyorsunuz. Burada özgürlükleri genişletmeyi
konuşacağınıza insanların evlerine
karışıyorsunuz, Manisada Başbakana kutuyu gösteren bir
kadını gözaltına alıp sorguluyorsunuz. İnsanlar
Gezide yitirdikleri oğullarına ağlarken sizler bityeniği
aradınız. Sizler, vicdan yerine parayı, hukuk yerine
fetvayı, sevgi yerine nefreti, inanç yerine metayı koydunuz. Daha
fazla kâr için emek hırsızı, daha fazla mal için doğa
katili, daha fazla iktidar için yalancı oldunuz, daha ne olacaksınız?
Bir ülkede asgari ücret ne kadar düşük tutuluyorsa,
o ülkede demokrasiden o kadar çok uzaklaşılıyor demektir. Bir
ülkede dolaylı vergiler ne kadar yüksek tutuluyorsa, yolsuzluklar,
adaletsizlikler, ayrımcılık o kadar büyük demektir. Daha ele
geçmeden eriyen artışa zam denilebilir mi? Asgari ücrete verilen
zamma baktığınızda, asgari bir vicdanın
kalmadığını görüyoruz. Kısacası, 17 Aralık
yolsuzluğunun bedeli ve ekonomik sonuçları yine emekçiye
çıktı.
Başbakan sürekli bir komplodan ve dış
güçlerden bahsediyor. Evet, bir komplo var, uluslararası güçler de var ama
bu, uluslararası sermayenin hükûmetle Türkiye halkına ve emekçilere yönelik bir komplosudur.
Hükûmet neredeyse yolsuzluğu unuttu, yolsuzluk
araştırmasını bıraktı ve yolsuzluğu kimin
nasıl ortaya çıkardığıyla uğraşmakta. Siz Yolsuzluklarla
mücadele ediyoruz. derken, yolsuzluğun ortaya çıkmaması için
mücadele ediyormuşsunuz. Gelişmeleri siyasete darbe olarak
tanımlamak, yolsuzluk yapan ve rüşvet alanları suçsuz
göstermektir. Karşı karşıya olduğumuz şey, büyük
bir rüşvet bataklığıdır. Burada hâlâ başı
dik tutmaya çalışanlar, bataklığa en fazla batmış
olanlardır. Birileri hâlâ Cambaza bak. diyor, gördünüz mü ne
cambazlıklar dönüyormuş meğer bu ülkede! Bu ülkede yolsuzluk
iklimi düzeni, olmayan demokrasimiz, yok olan hukukumuz, kalmayan adaletimizdendir.
Sizler iktidar içinde iktidar olma kavgası verirken halk bunlara sessiz
kalacak sanmayın.
Değerli arkadaşlarım, son olarak da
Sayın Bakana şunu söylüyorum: Saatlerce arkadaşlarımız
burada değerlendirmeler yaptılar. Hepsi de, sağlık
alanıyla ilgili bu ülkede neler olduğunu tek tek arkadaşlarım
anlattılar. Hâlen gemiyle sağlık hizmetlerinin verileceği
söyleniyor. Sayın Bakan, bu, bugünkü Radikal gazetesi. Bu, Üsküdardaki
devlet hastanesi, Üsküdardaki.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Beraber gidelim, bakalım.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) Oranın ne hâlde
olduğunu, nasıl bir bakım yapıldığını
oranın başhekimi anlatıyor, ben değil. Onun için, gelin,
İstanbuldaki o virane olmuş hastaneleri çözün, Türkiyedeki
gerçekten sürünmekte olan hastaların sorununu çözün, ondan sonra
diğer işlere bakın diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Tasarının görüşmeleri
tamamlanmıştır.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın şekli hakkında Genel
Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın elektronik cihazla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Sağlık Bakanlığı ve Bağlı
Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının açık oylama
sonucu:
Kullanılan
oy sayısı |
: |
226 |
|
Kabul |
: |
209 |
|
Ret |
: |
17 |
Kâtip Üye Mine Lök Beyaz Diyarbakır |
Kâtip Üye Bayram Özçelik Burdur |
Böylece tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Şimdi Sağlık Bakanı Mehmet
Müezzinoğlu teşekkür konuşması yapacaklardır.
Buyurun Sayın Bakanım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, sizleri
gecenin bu saatinde saygıyla selamlıyorum.
2014ün bu 2nci gününde, ülkemizin sağlık
alanında önümüzdeki süreçte sıkıntılarını
kısmen hafifleteceğine inandığımız bir torba kanunun
geçmiş olması dolayısıyla hepinize emeklerinizden
dolayı teşekkür ediyorum. Ama öncelikle, sizlerin, ailelerinizin,
sevdiklerinizin, 75 milyon ülke insanımızın 2014ün ve
geleceğinin daha sağlıklı, daha huzurlu, daha mutlu,
barış içinde, huzur içinde bir ülke ve bir dünya
oluşmasını temenni ediyorum.
Tabii, gerek komisyonlar aşamasında gerekse
herhâlde bir aydır zaman zaman görüştüğümüz Genel Kurul
aşamasında her türlü katkıyı sağlayan muhalefet
milletvekili arkadaşlarımıza, iktidar milletvekili arkadaşlarımıza
özellikle teşekkür etmek istiyorum. Muhalefetin, tamamını olmasa
bile, bazı önerilerini ve taleplerini makul görerek kabul ettiğimizi,
ortak aklı bulmaya çalıştığımızı
herhâlde muhalefet de kabul edecektir. Ben, bu anlamda, katkıları
dolayısıyla teşekkür ediyorum ama iki cümle söylemek istiyorum.
Bir: Biz asla kibirli olmadık ve asla da kibirli
olmayacağız. AK PARTİnin milletin karşısında
kibirli olma gibi bir anlayışı hiç olmadı, inşallah da
olmayacaktır.
Diğeri, değerli arkadaşlarımız
bizi millete havale ettiler, teşekkür ediyorum. Millete havale olmak bizim
için şereftir, bundan da onur duyuyoruz çünkü Büyük Önder Mustafa Kemal
Atatürk Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir.
demiştir ve milletin olacaktır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Tabii, Yurtta sulh, cihanda sulh. tabii ki
başımızın tacı ama bir cümle daha var: Muasır
medeniyet seviyesinin üzerindeki bir Türkiye ve Türk milleti. demiştir.
İnşallah, gemi hastaneleriyle, şehir hastaneleriyle ve
sağlıktaki bütün dinamiklerimizle muasır medeniyet seviyesinin
üzerindeki bu yolculuğu sizlerin de katkılarıyla ama
inşallah biz başaracağız diyorum.
Katkılarınızdan dolayı hepinize
teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Biz de teşekkür ediyoruz Sayın
Bakan.
Sözlü soru önergeleri ile alınan karar gereğince,
kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 7 Ocak 2014 Salı günü saat 15.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.58