TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
46ncı Birleşim
14 Ocak 2014 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanda Millî Şûra Hükûmetinin
kuruluşunun 95inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Antalya Milletvekili Yusuf Ziya
İrbeçin, uluslararası parlamenter faaliyetlerine ve dış
ilişkilerimize ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
İstanbul Milletvekili Müslim Sarının, Adalet Komisyonunda
yaşanan olaylara ilişkin gündem dışı
konuşması
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının, İstanbul Milletvekili
Müslim Sarının yaptığı gündem dışı
konuşması sırasında AK PARTİ Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
2.-
Sinop Milletvekili Engin Altayın, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, Pozantı Cezaevinde işkence ve
tacize maruz kalan çocukların durumuna ilişkin açıklaması
2.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmazın, kuraklık nedeniyle Çukurovada çiftçilerin
mağdur durumda olduğuna ve Hükûmeti acilen tedbir almaya davet
ettiğine ilişkin açıklaması
3.- Bolu Milletvekili Tanju
Özcanın, Boluda iki kamu binasına asılan posterin indirilmesi
için verilen talimatları Bolu Emniyet Müdürlüğünün yerine
getirmemesine ilişkin açıklaması
4.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, 21/10/2013 tarih ve 5585 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararnamesiyle Belediye Gelirleri Kanununun değiştirilerek
vergi ve harçlarda yapılan artışların sıkıntı
yarattığına ilişkin açıklaması
5.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin, AKP iktidarının yolsuzluk ve rüşvet iddiası
altında olanları koruduğuna ve yolsuzlukların ortaya
çıkarılmasını engellemek için Adli Kolluk Yönetmeliğini
ve HSYK Kanununu değiştirmek istediğine ilişkin
açıklaması
6.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Millî
Eğitim Bakanlığında bedensel engelli kadrosu olduğu
hâlde bugüne kadar bu kadroya öğretmen atanmamasına ilişkin
açıklaması
7.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Kahramanmaraştaki hastanelerde
yatak sayılarının yetersiz olduğuna ve yanık ünitesi
bulunmadığına ilişkin açıklaması
8.- Adana Milletvekili Ali
Halamanın, Adanadaki narenciye üreticilerinin sorunlarına
ilişkin açıklaması
9.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akovanın, zeytin sineğine
karşı uçakla yapılan ilaçlamanın yasaklanmasının
verimliliği ve kaliteyi azalttığına ve üreticilerin
mağdur olduklarına ilişkin açıklaması
10.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, üst görevde bulunan bazı memurların,
özelleştirme veya çeşitli bakanlıklardaki yapılanmalar
neticesinde araştırmacı kadrosuna atanmaları nedeniyle
mağdur durumda olduklarına ilişkin açıklaması
11.- Antalya Milletvekili
Yusuf Ziya İrbeçin, Hükûmetin HSYK ile ilgili yapmak istediği
düzenlemelere ilişkin açıklaması
12.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbabanın, Hükûmet Sözcüsünü bazı ifadeleri nedeniyle
kınadığına ilişkin açıklaması
13.- Bursa Milletvekili Aykan
Erdemirin, AKP Hükûmetinin İnternetle ilgili yapmak istediği yasal
düzenlemenin, Türkiyeyi İnternet özgürlükleri, İnternet
kullanıcılarının hakları açısından geri bir
noktaya taşıyacağına ilişkin açıklaması
14.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, Başbakanın oğlunun ifade vermesi için
savcılığa çağrılmasına rağmen bu
çağrıya uymamasına ilişkin açıklaması
15.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlunun, 9/1/2014 tarihinde geçici köy korucusu Hasan
Ercanın şehit edilmesine ve Hükûmetin açılım
politikasının yanlış olduğuna ilişkin
açıklaması
16.- Balıkesir
Milletvekili Haluk Ahmet Gümüşün, Balıkesir Dursunbey Odaköyde
yapılması düşünülen birinci ve ikinci derece atık deposuna
ilişkin açıklaması
17.- İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın, MHP Grubu olarak, 14 Ocak Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşın ölüm
yıl dönümüne ve Kıbrıs Türklüğünün davasını
sürdürmeye kararlı olduklarına ilişkin açıklaması
18.- İzmir Milletvekili
Birgül Ayman Gülerin, Adalet Komisyonunda Ömer Faruk Eminağaoğluna
saldıran AKP milletvekilini şiddetle kınadığına
ve Tire-Ödemiş bağlantı yollarının duble yol olup
olmayacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Muş Milletvekili Demir Çelik ve 22 milletvekilinin, iktisadi ve idari
bilimler fakülteleri mezunlarının KPSSde ve atamalarda
yaşadıkları sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi
(10/815)
2.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve 22 milletvekilinin, Türkiyede
kurulması planlanan nükleer santrallerin olası zararlarının
ve yenilenebilir enerji potansiyelinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/816)
3.-
Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan ve 22 milletvekilinin, tutuklu
ve hükümlülerin Yenişakran Cezaevine sevkleri ve cezaevi kabullerinde
kendilerine onur kırıcı, etik dışı muamele
yapıldığı iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/817)
B)
Duyuru
1.-
Başkanlıkça, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu,
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ile Kadın Erkek
Fırsat Eşitliği Komisyonunda siyasi parti grubu mensubu olmayan
milletvekillerine düşen birer üyelik için aday olmak isteyen siyasi parti
grubu mensubu olmayan milletvekillerinin yazılı olarak müracaat
etmelerine ilişkin duyuru
C)
Tezkereler
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Benin
Ulusal Meclisi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında parlamentolar
arası dostluk grubu kurulması hususuna ilişkin tezkeresi
(3/1362)
D)
Önergeler
1.-
İstanbul Milletvekili Umut Oranın, (2/1093) esas numaralı
19.4.1990 Tarihli ve 3628 Sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması,
Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/140)
VIII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
MHP Grubunun, 3/7/2013 tarih ve 15845 sayı ile Osmaniye Milletvekili Hasan
Hüseyin Türkoğlu ve arkadaşları tarafından, köy
korucularının sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 14 Ocak 2014 Salı
günkü birleşimde sunuşlarda
okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.-
CHP Grubunun, 9/1/2014 tarihinde Manisa Milletvekili Hasan Ören ve
arkadaşları tarafından, Meclis TV yayınlarının
kesilmesinin halkın Meclisi denetlemesinin nasıl engellediğinin
ve TBMM Genel Kurul çalışmalarının canlı
yayınlanmasının kamuoyu üzerindeki etkilerinin ve
yayınların kesilmesi ile yapılan tasarruf miktarının
tespiti ile kesintisiz canlı yayın yapılması için yasal
düzenleme yöntemlerinin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 14 Ocak 2014 Salı
günkü birleşimde sunuşlarda
okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
IX.-
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahana bağlı bir köyün su
ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/122) ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
2.-
İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprakın, 29 yaşından
büyük öğrencilerin askerliklerini erteleyemeyeceği iddialarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1862) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
3.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Karsta bir köye şehitlik
yapılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1893) ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
4.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçer'in,
bedelli askerlik ücretini ödeyemeyenlere süre uzatımı verilmesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1967) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
5.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, karayolları
kenarlarında yapılması düşünülen helikopter pistlerine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1999) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
6.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, yaralı bir askerin evine
otobüsle gönderilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2074) ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
7.-
Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlunun, güvenlik ve savunma
harcamalarında yaşanan artışın nedenlerine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2151) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
8.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, tekstil
mühendislerinin kamuda istihdamına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/2213) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
9.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Fen-Edebiyat Fakültesi
mezunlarının istihdam sorununa ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/2221) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
10.-
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, THYnin reklam filminde Millî
Marşımızın yer almasına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/2235) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
11.-
Adana Milletvekili Ali Halamanın, denizlerimizde ulusal
çıkarların korunmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/2354) ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
12.-
İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprakın, Kore ve
Kıbrıs gazilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2358) ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
13.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, 2011 yılında Hakkâride
gerçekleşen bir çatışmada yaralanan bir askere gazilik
unvanı verilmemesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2430) ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
14.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, TSK envanterindeki Skorsky
helikopterlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/2483) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
15.- İstanbul Milletvekili Umut Oranın,
TSK ile ilişiği kesilen bir uzman onbaşıya ilişkin
sözlü soru önergesi (6/2576) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
16.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin,
2007-2012 yılları arasında intihar eden er ve erbaşlar ile
intiharların nedenlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2591) ve
Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
17.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Türkiye
tarafından Irakta inşa edilen bir hastaneye ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2630) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
18.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Suriyeli mültecilere
ve kaldıkları bölgelerde yaşanan olaylara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2652) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
19.-
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Başbakanlık ve
bakanlıklarda yeniden yapılanma sonrası unvanı
kaldırılan personele ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/2682) ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
20.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, mayınlı arazilere ve
bunların temizlenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2694) ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
21.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Bosna-Hersek,
Makedonya ve Kosovada verilen mesleki eğitim kurslarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2710) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
22.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, üniversite mezunu
işsiz sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/2766) ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
23.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir çatışmada yaralanan bir
askerin gazi sayılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2801) ve
Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
24.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, kamu kurum ve
kuruluşlarında görevli sözleşmeli personel sayısına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2816) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
25.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Türkiye
tarafından Arnavutlukta kurulan bir laboratuvara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2818) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
26.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Zafer Havaalanının
açılış törenleri için yapılan harcamalara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2845) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
27.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, kamudaki sürekli
işçi kadrolarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/2886) ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
28.-
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Akdenizde bazı Türk
topraklarının Kıbrıs Rum Yönetimince işgal
edildiği iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/2929) ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
29.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, astsubayların özlük
haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3053) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
30.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Bakanlığa bağlı
afet riski altındaki binaların durumlarına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/3054) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
31.-
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, bir üstteğmenin ölümüne ilişkin
sözlü soru önergesi (6/3079) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
32.-
Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Bakanlık istisnai
kadrolarına yapılan atamalara ilişkin sözlü soru önergesi
(6/3158) ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
33.-
Muğla Milletvekili Nurettin Demirin, bazı suçlardan yargılanan
TSK personeline ilişkin sözlü soru önergesi (6/3214) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
34.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükatamanın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen temsil
giderlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/3225) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
35.-
Adana Milletvekili Ali Halamanın, Ankaranın Çamlıdere
ilçesindeki askerlik şubesinin kapatılmasına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/3474) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
36.-
Antalya Milletvekili Gürkut Acarın, kapatılan askerlik
şubelerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/3518) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
37.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, astsubayların özlük haklarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/3545) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
38.-
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Harp Okulundan atılan öğrencilere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/3548) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
39.-
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, askeri okullardan atılan
veya kendi isteğiyle ayrılanların ödedikleri tazminatlara
ilişkin Milli Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/3565)
Cevaplanmadı
40.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, asker intiharlarının
önlenmesine ilişkin Milli Savunma Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3635) Cevaplanmadı
41.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Bakanlık tarafından
kiralanan taşınmazlara ilişkin Milli Savunma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/3906) Cevaplanmadı
42.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Kütahyadaki askeri
hastanenin kapatılmasına ilişkin Milli Savunma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/3907) Cevaplanmadı
43.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen taşınır mal satışlarına ilişkin
Milli Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/4046) Cevaplanmadı
44.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Bakanlık
kadrolarına ve personel durumuna ilişkin Milli Savunma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/4125) Cevaplanmadı
45.-
İstanbul Milletvekili Celal Dinçerin, celp dönemlerinin lisans mezuniyet
dönemleriyle uyumlu hale getirilmesine ilişkin Milli Savunma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/4344) Cevaplanmadı
46.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, çözüm süreci boyunca terör
örgütüne katılımların arttığı iddialarına
ilişkin Milli Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/4604)
Cevaplanmadı
47.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, çözüm süreci kapsamında
ülke dışına çıkan teröristlere ilişkin Milli Savunma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/4607) Cevaplanmadı
48.-
Adana Milletvekili Ali Halamanın, il merkezlerindeki askeri birliklerin
taşınmasına ilişkin Milli Savunma Bakanından sözlü
soru önergesi (6/4663) Cevaplanmadı
49.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanda Er Eğitim Birliği
açılıp açılmayacağına ilişkin Milli Savunma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/4691) Cevaplanmadı
50.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahana yönelik proje ve
yatırımlara ilişkin Milli Savunma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/4693) Cevaplanmadı
51.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan iline yönelik
işbirliği ve ticari anlaşma amaçlı yabancı heyet
ziyaretlerine ilişkin Milli Savunma Bakanından sözlü soru önergesi
(6/4774) Cevaplanmadı
52.-
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlunun, Anka
uçaklarının Suudi Arabistana TSKdan daha ucuza
satıldığı iddialarına ilişkin Milli Savunma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/4882) Cevaplanmadı
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binicinin, 2003
yılından bu yana sanayide ithal kaynak kullanım oranlarına
ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı
(7/34384)
2.-
Eskişehir Milletvekili Kazım Kurtun, gümrük
kapılarının modernizasyonunu gerçekleştiren
şirketlerin vergi yükümlüsü olup olmadığına ilişkin
sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının
cevabı (7/35231)
3.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Gelir İdaresi
Başkanlığınca vatandaşlara gönderilen bir yazıya
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/35277)
4.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Doğu illerinde elektrik
borcu olanlara uygulanan faiz affına ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı
(7/35396)
5.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, 2002-2013 yılları
arasında MTA tarafından hizmete ve satışa sunulan
yayınlar için satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin sorusu
ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/35405)
6.-
Van Milletvekili Nazmi Gürün, Vanda Çatak Çayı üzerine kurulması
planlanan HESe ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldızın cevabı
(7/35411)
7.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, akıllı yazar kasa
satışını yapan firmalara ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/35446)
8.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, bir maden şirketi ile ilgili yapılan denetimlere
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı
(7/35464)
9.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçerinin, 2002-2013 yılları arasında
Meteorolojinin Sesi radyosunun dinlenme oranlarına,
2002-2013
yılları arasında Meteorolojik Tahmin Giriş Sistemi için
satın alınan mal ve hizmetlere,
2002-2013
yılları arasında Türkiyede bulunan gönüllü meteorolojistlerin
sayısına,
2002-2013
yılları arasında Yüksek Atmosfer Gözlem Sistemleri için satın
alınan mal ve hizmetlere,
2002-2013
yılları arasında Meteoroloji Radarları için satın
alınan mal ve hizmetlere,
2002-2013
yılları arasında Yüksek Performanslı Bilgisayar Sistemleri
için satın alınan mal ve hizmetlere,
2002-2013
yılları arasında meteorolojik iletişim alt yapısı
için satın alınan mal ve hizmetlere,
2002-2013
yılları arasında Meteorolojik Haberleşme ve Uygulamalar
Paketi için satın alınan mal ve hizmetlere,
2002-2013
yılları arasında Meteoroloji Genel Müdürlüğü
tarafından kullanıma sunulan mobil cihaz uygulamasına,
Meteoroloji
Genel Müdürlüğü tarafından Sayısal Hava Tahmin Modelleri için
satın alınan mal ve hizmetlere,
2002-2013
yılları arasında Meteoroloji Genel Müdürlüğü bölge
müdürlükleri için kiralanan binalara ve satılan lojmanlara,
2002-2013
yılları arasında Meteorolojik Radar Ağları için
satın alınan mal ve hizmetlere,
2002-2013
yılları arasında Meteoroloji Genel Müdürlüğü bölge
müdürlükleri için kiralanan binalara,
2002-2013
yılları arasında Görüntülü Toplantı Sistemi için satın
alınan mal ve hizmetlere,
2002-2013
yılları arasında Meteorolojinin Sesi radyosu için satın
alınan mal ve hizmetlere,
Meteoroloji
Genel Müdürlüğü tarafından Meteorolojik Gözlem Sistemleri
Ağının Bakım-Onarım ve İşletilmesi ile
Havaalanları AWOS Sistemleri için satın alınan mal ve
hizmetlere,
Meteorolojik
İletişim ve Dağıtım Sistemi için satın
alınan mal ve hizmetlere,
Meteoroloji
Genel Müdürlüğü tarafından Otomatik Meteoroloji
İstasyonları ile Meteorolojik ve Hidrolojik Karakterli Afetler
İçin Erken Uyarı Sistemi Geliştirilmesi Projesi için satın
alınan mal ve hizmetlere,
Meteoroloji
Genel Müdürlüğü tarafından merkez ve taşra teşkilatı
bina ve müştemilatı için yapılan harcamalara,
Meteoroloji
Genel Müdürlüğü bölge müdürlükleri için satın alınan bina ve müştemilatlara,
Meteoroloji
Genel Müdürlüğüne ait sosyal tesisler ile lojmanlara,
Meteorolojik
İletişim ve Kayıt Programı için satın alınan mal
ve hizmetlere,
2002-2013
yılları arasında Otomatik Meteoroloji İstasyonları
için satın alınan mal ve hizmetlere,
Türkiye
Meteorolojik Veri Arşiv Sistemi için satın alınan mal ve
hizmetlere,
2002-2013
yılları arasında Meteorolojik Gözlem Sistemleri
Ağının bakım onarım ve işletilmesi için
satın alınan mal ve hizmetlere,
2002-2013
yılları arasında HF Deniz Radarları Projesi için satın
alınan mal ve hizmetlere,
İlişkin
soruları ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/35570), (7/35571), (7/35572), (7/35573),
(7/35574), (7/35575), (7/35576), (7/35577), (7/35578), (7/35579), (7/35580),
(7/35581), (7/35582), (7/35583), (7/35584), (7/35585), (7/35586), (7/35587),
(7/35588), (7/35589), (7/35590), (7/35591), (7/35592), (7/35593), (7/35594),
(7/35595)
10.- Bingöl
Milletvekili İdris Balukenin, Bingölün enerji potansiyeline ve enerji
alanında Bingölde gerçekleştirilen projelere ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/35630)
11.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, 2014
yılı bütçesinde Van, Bitlis, Bingöl, Batman, Ağrı, Aksaray,
Adıyaman, Siirt, Şırnak,
Nevşehir, Düzce, Çankırı, Bilecik, Bayburt, Mardin,
Iğdır, Hakkâri, Erzurum, Elazığ, Şanlıurfa, Rize,
Muş ve Gümüşhane için öngörülen yatırımların
tutarına ilişkin Başbakandan soruları ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmazın cevabı (7/35634), (7/35635),
(7/35636), (7/35637), (7/35638), (7/35639), (7/35640), (7/35641), (7/35642),
(7/35643), (7/35657), (7/35658), (7/35659), (7/35661), (7/35662), (7/35789), (7/35790), (7/35791), (7/35792),
(7/35793), (7/35794), (7/35795),
(7/35796), (7/35797)
12.-
İstanbul Milletvekili Umut Oranın, vergi, resim ve harç
muafiyetlerine ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet
Yılmazın cevabı (7/36216)
13.-
Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüşün, İçişleri
Bakanının yemin törenini izlemek üzere Genel Kurula gelen kadın
ve erkeklerin ayrı yerlere oturtulduğu iddialarına ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakutun
cevabı (7/36486)
14.-
İstanbul Milletvekili Umut Oranın, İçişleri
Bakanının yemin törenini izlemek üzere Genel Kurula gelen kadın
ve erkeklerin ayrı yerlere oturtulduğu iddialarına ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakutun
cevabı (7/36487)
14 Ocak 2014
Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati:15.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 46ncı Birleşimini açıyorum.
III. Y O K L A M A
BAŞKAN Elektronik cihazla
yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre vereceğim.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Ardahanda Millî
Şûra Hükûmetinin kuruluş yıl dönümü nedeniyle söz isteyen
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüte aittir.
Buyurunuz Sayın Öğüt. (CHP
sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanda Millî Şûra Hükûmetinin
kuruluşunun 95inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; Ardahanda Millî Şûra Hükûmetinin
kuruluşunun 95inci yıl dönümü nedeniyle söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, tam doksan beş
yıl önce Ardahanda birinci ve ikinci millî şûra hükûmetleri kuruldu.
Ardahan Rus işgali altındaydı, Mustafa Kemal İstanbuldan
Samsuna yola çıkmıştı. 3 Ocak 1919da Birinci Millî Şûra
Hükûmeti Ardahanda kuruldu, 9 Ocakta da İkinci Millî Şûra Hükûmeti
Ardahanda kuruldu ve Ardahan devlet oldu. Ardahandaki Millî Şûra
Hükûmetinin çalışması, 19 Mayıs 1919dan sonra Mustafa
Kemal Atatürkün Erzurumdaki çalışmalarına katkı sundu.
Cumhuriyetin kurulmasında Kars, Ardahan, Iğdır halkıyla
beraber Kazım Karabekir Paşa gelip Mustafa Kemal Atatürke moral
verdiler, cumhuriyetin kurulmasında büyük adım attılar ve
bugünkü cumhuriyetin kurulmasına büyük katkı sundular. Ancak,
cumhuriyet dönemindeki bazı hükûmetler, maalesef, Gürcistan ve
Ermenistanla sınırı olan, Kafkasya bölgesinde önemli, stratejik
anlamda yeri olan Ardahana gerekli şekilde hizmet etmediler,
yatırım yapmadılar.
Şimdi, son on bir yıldır AKP Hükûmeti
döneminde Ardahan şehir planı allahlık bir şekle geldi.
AKPnin belediyesi öyle bir konuma getirdi ki Ardahanı, şehir
planı olmadığı gibi kentsel dönüşümü rantsal
dönüşüme çevirdi. Ardahanda en eski mahallelerden birisi Halil Efendi
Mahallesi, birisi Yenimahalle. Oradaki çalışmaları
arkadaşlarım bana bildirdiler, Belediye Başkan
Adayımız Sayın Mete Özdemir bana bildirdi. Ardahan Halil
Efendide 132 evde kentsel dönüşüm yapmak istiyorlar ancak bunun 5i ve
6sı evet diyor, gerisi hayır diyor. Niçin hayır diyor?
Çünkü, Ardahanda kentsel dönüşüm yapmak isteyenler vatandaşlardan
hem arsasını alıyorlar hem evini alıyorlar hem
ahırını alıyorlar hem de üste para istiyorlar bir tane
daire için yani böyle bir zulüm olabilir mi? Ya, parayı niye istiyorsun
kardeşim? Bari para istemeden yap. Para vermesi gerekirken vatandaşa
para vermedi; Yenimahallede de aynı durumda, Kaptanpaşada da,
Karagöl Mahallesinde de, Atatürk Mahallesinde de.
Değerli arkadaşlarımız, yazın
toz, baharın çamur, kışın kar ve buz. Şu anda
Ardahanda, kar ve buz, eksi 20 derecede olan bölgede maalesef karla mücadele
edecek ekipman yok. Doğal gaz Ardahandan geçiyor, ham petrol borusu
Ardahandan geçiyor; Ardahana hâlen daha doğal gaz gelmedi.
Şimdi, Hanakta yine Belediye Başkan
Adayımız Sayın Ayhan Büyükkaya arkadaşımız
bildirdi; şu anda Türkiye'ye gelen doğal gazın merkezi, pompa
istasyonu Hanakta ama Hanaka doğal gaz verilmiyor. Hanakın arka
sokakları olduğu gibi çamur, kar, buz; mücadele verilmiyor, bir
şehir planı da yok. Bu konuda,
arkadaşlarımız, şu anda bir plan içerisinde
çalışma yapmak üzeredirler ve çalışıyorlar.
Gölede de yine Belediye Başkan Adayımız
Sayın Alper Öztürk -çevre mühendisidir kendisi- Gölenin su
sıkıntısı olduğunu, şu anda 1inci ve 2nci
katlara su çıkmadığını, suyun içilmediğini
Ama,
buranın AKP belediyesi tarafından yönetildiğini de
hatırlatmış olayım arkadaşlar.
Bu anlamda, bizim bölgemiz kar,
kış, ağır şartlarda olan bir bölge. Bu bölgeye Hükûmet
ve devletin yatırım yapmadığını görüyoruz. Bu
anlamda, özellikle Ardahan Üniversitesinde okuyan öğrencilerimizin
şehre gidip gelmesi ve şehirdeki esnaflardan alışveriş
yapması için bir ulaşım eksikliği var. Buradan ilan
ediyorum, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında ve belediyesinde mutlak
suretle bunu çözeceğiz, Ardahanda okuyan 6 bin öğrencimizi
şehir esnafıyla buluşturacağız, hem
esnafımız kalkınacak hem esnafımızdan
öğrencilerimiz alışveriş yapacak hem de öğrencilerimiz
sosyal hayatlarını en iyi şekilde yaşayacaklardır.
Bu anlamda, değerli arkadaşlarım, bizim
büyük sıkıntılarımız var. Ardahanda hâlen daha
doğru dürüst temizlik yok, yazın -dediğim gibi- toz; biz, insan
olarak gidip orada üzülüyoruz. Buraya devletin sıcak yüzünün gitmesi
lazım.
Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarında mutlak bunlar
olacak diyorum ve Edirneden Ardahana kadar bu toprakları vatan yapan
şehitleri saygıyla anıyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Gündem dışı ikinci söz, uluslararası
parlamenter faaliyetleri ve dış ilişkilerimiz hakkında söz
isteyen Antalya Milletvekili Yusuf Ziya İrbeçe aittir.
Buyurunuz Sayın İrbeç.
2.-
Antalya Milletvekili Yusuf Ziya İrbeçin, uluslararası parlamenter
faaliyetlerine ve dış ilişkilerimize ilişkin gündem
dışı konuşması
YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) Çok teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
dış politikada alınan kararlar milletimizin geleceğini çok
yakından ilgilendirmektedir. Bu ülke hepimizin, ben de bir parlamenteri
olarak uluslararası alanda milletimizin ve ülkemizin menfaatlerini en üst
seviyede temsil etme azmi ve gayreti içindeyim.
150 civarında ülkenin temsil edildiği,
IMF-Dünya Bankası Parlamenterler Ağında seçilmiş İcra
Kurulu Üyesi sıfatıyla yürüttüğüm faaliyetlerimin yanında,
130un üzerinde ülkenin temsil edildiği Küresel Hareket Parlamenterleri
İcra Kurulu Üyeliğim de devam etmektedir. Küresel Hareket
Parlamenterleri olarak, 9-10 Aralık 2013 tarihlerinde, Kolombiya Devlet
Başkanı ile Kolombiya Kongre Başkanının daveti üzerine
35inci Parlamenter Forumunu bu ülkede gerçekleştirdik. Kolombiya
Kongresinde İstikrarlı ve Sürdürülebilir Barış
Süreçlerinin Desteklenmesinde Parlamenterlerin Rolü konulu bir toplantı
yaptık ve 50nin üzerinde ülkeden gelen parlamenterlerin imzasıyla
hükûmetlerin bu yöndeki faaliyetlerini desteklemek amacıyla bir de
deklarasyon yayınladık. Ayrıca, 2014 ve 2015
yıllarında görev yapacak İcra Kurulu üyeleri seçiminde
oyların yüzde 80ini alarak tekrar seçildim.
Yine, Türkiyeyi yakından ilgilendiren,
Birleşmiş Milletler Silah Ticareti Anlaşmasının
kabulü sürecinde de Küresel Hareket Parlamenterleri olarak etkin bir
çalışma yürüttük. Türkiyenin de imza koyduğu bu anlaşmanın
bir an önce Türkiye Büyük Millet Meclisinde onaylanması, kontrolsüz silah
ticaretinin önlemesi çabaları açısından önemli bir adım
olacaktır.
Kolombiya programından sonra 13-15 Aralık 2013
tarihlerinde Monacoda yapılan Dünya Politika Konferansına ve 17-21
Aralık 2013 tarihlerinde ise Berlinde Kültürel Diplomasi Enstitüsü ev
sahipliğinde gerçekleşen yıllık Kültürel Diplomasi
Konferansına katılarak buralarda da Türkiyeyi temsil ettim. Bu
toplantılarda benim tek gündem maddem, ülkemi en iyi şekilde
nasıl temsil edebilirim sorusu ve bunun cevabıdır.
Dış politikamız, içinde bulunduğumuz
bölgenin güç dengelerinin korunması bir yana, Türkiyeye itibar ve güç
kaybettirdi, bölgedeki ilişkilerimizi daha büyük tehlikeye itti. Bölgede
radikal grupları destekleyen ülke görünümü ön plana çıktı.
Türkiyenin bölgedeki dengeli, güvenilir gücünü kaybetmesi, millî
güvenliğimiz de dâhil, pek çok diplomatik krize karşılık
bizi kırılgan hâle getirdi. El Kaidenin kurduğu devlet
yapısı şu anda sınır komşumuz oldu. Bölgesel
liderlik peşinde koşarken hemen yanı başımızdaki
3 ülkede büyükelçisi olmayan bir ülke konumuna geldik. Bu çelişkili
politikalar nedeniyle küresel barış ve istikrara katkı yapamayan
bir ülke görüntüsü veriyoruz.
Türkiyenin dış politikasını
yönlendiren Hükûmet, bu ülkenin insanlarının bir fil dişi
kulesinde değil, bölgesinde ve dünyada karşılıklı
iletişim içinde yaşama arzusunda olduğunu unutamaz. Bu ülkede
hukuk normlarının çoğunluk anlayışına göre
değil, evrensel değerlere göre düzenlenme mecburiyetinden kimse
kaçamaz. Aksi takdirde, otoriter bir yapının oluşacağı
kaygıları ortadan kaldırılamaz.
Demokrasinin kurumsallaştığı
ülkelerde en küçük yolsuzluk söylentisi bile istifaya neden olurken
hırsızlık ve yolsuzluk belgelerinin havada uçuştuğu
bir dönemde bunların üzerine hep birlikte gitmek yerine gündem maharetli
bir şekilde saptırılmamalıdır. Bu yolsuzluklar ampulü
patlatırsa Türkiyenin ışıksız ve enerjisiz kalacak
hâli yoktur. Ampul patlayınca yerine yenisi gelir. Sistem böyle
çalıştığı için de kimse çıkıp Neden bu
ampul patladı? diye sorgulama lüzumunu hissetmez. Devletin
devamlılığı hiçbir şeyle kıyas kabul etmez, her
şeyin üstündedir.
Türkiyede basın ve ifade özgürlüğü
alanındaki endişelerin giderilmesi ise daha fazla gazete, radyo veya
televizyon sayısıyla değil, kesimlere veya kişilere
karşı ayrım yapmayan, tarafsız
yayıncılığın teşvik edilmesiyle mümkündür.
Bölgesel ve küresel güç dengelerini barış ve istikrar yönünde hareket
ettiremiyorsanız Türkiyede var olan yolsuzluk kaygılarını
ve sağır sultanın bile haberdar olduğu belgeleri küresel
komploya bağlayarak ülkenin imajını düzeltemezsiniz.
Alo 171 Sigara Bırakma Hattına güvenen ve
buraya başvuran insanların alacağı ilaç konusunda bile
suistimale varan söylentiler medyada yazılıp çiziliyorsa bu durum,
basit bir ticari olay şeklinde değerlendirilip geçiştirilemez.
Türkiye'nin günümüz dünya gerçekleriyle uyumlu
politikalar geliştirememesi, oldukça yüksek olan uyuşmazlık
maliyetlerine yenilerini ekleyecektir.
Ülkemiz, 100 binin üzerinde insanın
yaşamını yitirdiği, milyonlarca kişinin evlerinden
olduğu Suriye trajedisini en yakından yaşayan ülkedir. Şu
anda kaç milyon Suriyelinin Türkiyede olduğunu hiç kimse söyleyemiyor.
Suriyede savaş isteyen tek ülke durumuna düştük. Şimdi ise bu
ülkeyle ilgili yürütülen barış görüşmelerindeki
etkinliğimiz sıfırlanma noktasına yakındır. Bu
gidişat düzeltilmeye muhtaçtır ve milletimizin menfaatleri bunu
gerektirmektedir.
Dış politikada iktidar-muhalefet
ayrımı yapılarak politika geliştirilemez. Burada bütün
kesimleri kucaklayabilecek bir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YUSUF ZİYA İRBEÇ (Devamla) -
dış
politika yaklaşımına acilen ihtiyaç vardır.
Saygılarımla. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın İrbeç.
Gündem dışı üçüncü söz, Adalet
Komisyonunda yaşanan olaylar hakkında söz isteyen İstanbul
Milletvekili Müslim Sarıya aittir.
Buyurunuz Sayın Sarı. (CHP
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Kim
iPad atar?
3.-
İstanbul Milletvekili Müslim Sarının, Adalet Komisyonunda
yaşanan olaylara ilişkin gündem dışı
konuşması
MÜSLİM SARI (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İlgili İç Tüzük hükümleri çerçevesinde gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlarım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
çağdaş sistemlerde parlamentoların iki tane temel işlevi
vardır. Bunlardan biri yasa yapmak, diğeri ise yürütmeyi
denetlemektir, hükûmeti denetlemektir. Ancak, 24üncü Dönem Parlamentosu
içinden geçtiğimiz süreç içinde, hepinizin de malumları olduğu
gibi, bu iki işlevini de tam olarak yerine getirememektedir, yerine
getirmekten çok uzaktır.
24üncü Dönem Parlamentosu, örneğin yürütmeyi
denetleyememektedir. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki Sayıştay
raporlarıyla ilgili yaşanan süreçler, Hükûmetin vatandaşın
vergisinin nereye aktarıldığının yasama organı
tarafından tam olarak denetlenemediği bir noktaya getirmiştir.
Bu çok açıktır, çok nettir. Geçen sene 2011 yılına
ilişkin denetim raporları bu Parlamentoya gelmemiş, 2012ye
ilişkin denetim raporları da Sayıştay raporları da
gereği gibi gelmediğinden denetlenememiştir.
Ancak, 24üncü Dönem Parlamentosu yasama işlevinin
de tam olarak yerine getirilemediği bir parlamento olarak tarihe
geçmektedir. Parlamentoda, yasa yapma tekniğinin çok uzağında
olduğumuz, Parlamento geleneklerinin çok uzağında olduğumuz
bir yasa yapma tekniğiyle karşı karşıyayız bugün.
Tasarı olarak gelmesi gereken yasaların konunun uzmanlarından
kaçırılmak, daha ayrıntılı ve detaylı
çalışılmasının önlenmesi için teklif olarak Parlamento
gündemine geldiği, komisyon çalışmalarının bunun
üzerinden yürütüldüğü bir zemini, bugün, Türkiyeye AKP hükûmetleri
sunmuştur, sunmaktadır. Torba yasalarla yasa yapma konusunda son
derece ciddiyetin uzağında olduğumuz bir yapıyı da
Türkiyenin önüne sunmuştur.
Ancak, benim burada asıl konuşmak
istediğim ve asıl tartışmak istediğim şey:
24üncü Dönemde, ilk defa kaba kuvvetin, zorun Parlamentoda bir yasa yapma
tekniği olarak Türk hukuk sistemine ve Türk Parlamento geleneğine
eklemlendiği bir süreç yaşıyoruz. Biz aslında bunu, 4+4+4
gibi kesintili eğitim sistemine ilişkin yasa getirildiği zaman
gördük. AKP milletvekillerinin, eğitim sistemini kendi yaşam
biçimlerinin, kendi ideolojik duruşlarının bir
yansıması olarak dizayn etme motivasyonuyla komisyonda hem İç
Tüzüke hem de Parlamentonun geleneklerine aykırı bir biçimde,
muhalefet partisinin taleplerini yerine getirmez bir biçimde, üzerimize
saldırarak bu yasanın nasıl
çıkartıldığını bütün kamuoyunda gördük ve
izledik. Ancak, bu bir ilk değildi. Geçen cumartesi günü ve pazar günü
Adalet Komisyonunda yaşananlar da aslında bu eğilimin ve bu
yaklaşımın bir uzantısıydı. Bugün bu
Parlamentoda, 24üncü Dönemin Parlamentosunda artık kaba kuvvet ve zor da
bir yasa yapma tekniği olarak tarihe geçmiştir. (CHP
sıralarından alkışlar) AKP'li milletvekilleri, kendi
çoğunluklarına güvenerek, kaba kuvvet kullanarak bir yasayı
çıkartmaya çalışmaktadırlar. Ancak, 4+4+4ten farklı
olarak farklı bir motivasyonla konuya yaklaşmaktalar. 4+4+4te kendi
yaşam biçimlerine uygun bir eğitim sistemi dizaynıyla bunu yapmaya
çalışıyorlardı. Ancak, şimdi, mevcut yasanın
yolsuzlukların üstünü örtmeye çalışan, yargıyı
müdahale edemez hâle getiren, yargıyı idareye bağlamaya
çalışan bir yasa olduğunu çok iyi biliyorlar; hukuku ayaklar
altına almaya çalışan bir yasa olduğunu, kuvvetler
ayrılığını ortadan kaldırmaya çalışan
bir yasa olduğunu, Parlamentonun geleneğine uygun olmayan bir yasa
olduğunu çok iyi biliyorlar. Bunu bildikleri için, iktidar partisine
mensup milletvekilleri, bu durumu ve bu pozisyonu savunamadıkları
için, fakat başka bir motivasyonla, kaba kuvvet kullanarak bir yasa
yapmaya çalışıyorlar. Ne o motivasyon? O motivasyon, AKPnin
aslında gitmekte olduğunun, AKPnin aslında erimekte
olduğunun, AKPnin aslında iktidardan uzaklaşmakta
olduğunun vermiş olduğu baskı ve strestir. AKPli
milletvekilleri, bu baskıyı ve bu stresi üzerlerinde hissederek
gitmekte olduklarının telaşesi içerisinde, sözün bittiği
yerde kaba kuvveti kullanarak bir yasayı çıkartmaya çalışıyorlar.
Ben, Meclis Başkanını göreve
çağırıyorum. Parlamento çatısı altında
milletvekillerine zor ve baskı uygulanmaktadır. Ve her şeyden
önce, Meclis Başkanının bulunduğu pozisyondan çok daha net
tavırlar takınması, çok daha net pozisyonlar alması
gerekmektedir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Sarı.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Aydın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Efendim,
konuşmacı, konuşmasında, saldırgan tutumumuzdan, AK
PARTİ milletvekillerinin kaba kuvvet kullandığından
bahsetti. Efendim, tüm grubumuza sataşma var, sataşmadan dolayı
cevap hakkı istiyorum.
ENGİN ALTAY (Sinop) Hepsini kastetmedi canım,
bir ikisini kastetti.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Ahmet
Bey, iPadi sen mi attın da söz istiyorsun?
AHMET AYDIN (Adıyaman) Ben de oradaydım.
BAŞKAN Sayın Altay, siz ne için el
kaldırmıştınız?
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan,
ayın 12sinde Adalet Komisyonunda yaşanan ve kamuoyunda Parlamentonun
itibarına büyük zarar ve halel getiren olaylarla ilgili olarak, aynı
gün, Melis Başkanlığına 862 sayıyla bir başvuruda
bulunmuş idim. Ve bu çerçevede, ayın 12sinde Adalet Komisyonunda
yaşanan olaylarla ilgili olarak, Tokat Milletvekilimiz Zeyid Aslanla
ilgili, İç Tüzükün 160 ve/veya 161inci maddelerine göre Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulunun bugünkü birleşiminde işlem
yapılmasını talep etmiştim -bir kavas rica ediyorum- öyle
anlaşılıyor ki, Meclis Başkanlığı, dilekçeyi
tatil günü verdiğim için evraka geçirmemiş, geçirememiş
olabilir. Ben dilekçeyi şimdi size de takdim ediyorum. Bu çerçevede
işlem yapılmasını talep ediyoruz. Zira, İç Tüzük
açıktır; yaşananlar, komisyonda yaşananlar
açıktır. Talebimizin Genel Kurulun onayına sunulmasını
istiyorum.
BAŞKAN Evet, Sayın Altay, bu dilekçe bize
Başkanlık tarafından iletilmediği için, bu işlemi
bugün için gerçekleştiremeyeceğiz.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan, ben
dilekçeyi şimdi verdim, değişen bir şey olmaz.
BAŞKAN Şimdi ona da bakacağız
efendim. Şimdi, çünkü
ENGİN ALTAY (Sinop) Yarın mı işleme
alalım diyorsunuz? Öyle mi anlayalım?
AHMET AYDIN (Adıyaman) İşleme
alınıp alınmayacağı
BAŞKAN Alıp almayacağıma şimdi
bakacağım efendim. Evet, çünkü
ENGİN ALTAY (Sinop) Bakın. Evet, gerekirse
bir usul tartışması açmak icap eder böyle bir durumda.
BAŞKAN Şimdi, bunu işleme almamamız
dilekçenin bize intikal etmemesinden kaynaklıdır.
ENGİN ALTAY (Sinop) Anladım.
BAŞKAN - Bunu da bilmesini Genel Kurulun
ENGİN ALTAY (Sinop) - Yok, Divanla ilgili bir
olumsuz görüş belirtmedim ben.
BAŞKAN Evet, teşekkür ederiz Sayın
Altay.
Sayın Aydın, siz, Sayın
Sarının
AHMET AYDIN (Adıyaman) Evet, konuşmasına
istinaden, sataşmadan cevap vermek istiyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) iPadi
o mu attı efendim?
BAŞKAN Komisyonda
şiddet uygulandığına karşı,
uygulanmadığını mı söyleyeceksiniz?
AHMET AYDIN (Adıyaman) - AK PARTİ milletvekillerinin şiddet
kullandığını, kaba kuvvet kullandığını
ifade ettiler. Ben sataşmadan, bütün gruba sataşmadan dolayı,
cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN E peki, buyurun bakalım, buyurunuz.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) Şiddet
uygulamadı, tekme attı!
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının, İstanbul Milletvekili
Müslim Sarının yaptığı gündem dışı
konuşması sırasında AK PARTİ Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
AHMET AYDIN (Adıyaman) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
Bir defa şunu herkes bilsin: AK PARTİ
milletvekili olarak üzerimizde hiçbir baskı yok, hiçbir stres yok.
Arkamızda bu milletin duası olduğu müddetçe de doğru
bildiğimiz yolda ilerlemeye devam edeceğiz. Bundan hiç kimsenin
kuşkusu olmasın. (CHP sıralarından gürültüler)
VELİ AĞBABA (Malatya) Senin iraden var
mı?
AHMET AYDIN (Devamla) Şimdi, değerli
arkadaşlar, kamuoyu yakından takip ediyor; dört beş gündür
Adalet Komisyonunda yaşananları ve bu yaşanılanların
müsebbibini çok iyi biliyor. Bakın, cuma günü başladık. Biraz
belki gergin ortamda başladı ama cuma günü bir hadise olmadı.
Cumartesi günü, Yargıçlar Sendikası Başkanı olduğunu
iddia eden bir hâkim, Çankırı hâkimi, geldi, komisyona oturdu, gene
biz ses çıkarmadık.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) O kadar
övünüyorsunuz!
AHMET AYDIN (Devamla) - Ancak ilgili arkadaş
gelirken de tabii Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerinin
mihmandarlığında, onların organizesinde, komisyona
katılmaması gereken, çağrılmamış bir kişi
olarak geldi.
Birincisi, İç Tüzük çok açık. Biz Parlamento
çalışmalarını İç Tüzüke göre yapmak zorundayız.
İç Tüzükün 30uncu maddesini ve 166ncı maddesini açın, kimler
çağırır, kim çağırır?
Çağrılmayanların da kapı dışında
kalması gerektiğini İç Tüzük emreder.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Zorla çıkartın. mı
diyor?
AHMET AYDIN (Devamla) -
Çağrılmadığı hâlde geliyor; bu bir. Geldikten sonra da
yerinde durmuyor, ayağa kalkıyor; onunla da kalmıyor, kürsüye
doğru yürümeye başlıyor, arbedeye sebebiyet veriyor. İkinci
gün, gene aynı zat geliyor, gene CHPli milletvekillerinin
mihmandarlığında aynı zat geliyor, oturmakla da
kalmıyor, ayağa kalkıyor, ikide bir Başkana müdahale
ediyor, Başkan Sana söz vermedim. diyor.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Zeyid Aslan doğrusunu mu
yapmış?
AHMET AYDIN (Devamla) - O da yetmiyormuş gibi bir pankart
açıyor, -gazete manşeti, tam sayfa- korsan bir tebliğde
bulunuyor, korsan bir sendikanın bir başkanı bu.
Bu sendika
İçişleri Bakanlığına
sorduk, böyle bir sendika yok.
MÜSLİM SARI (İstanbul) Uçan tekme mi atmak
lazım?
AHMET AYDIN (Devamla) - Yargıçlar Sendikası
diye bir sendika yok ve hâkimler ve savcılar, zaten 4688 sayılı
Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununun 15inci
maddesinin (b) bendine göre de sendika kuramıyorlar, üye de olamıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET AYDIN (Devamla) Ben sendika
başkanıyım. diyor, geliyor ve bir haltta bulunuyor.
Değerli arkadaşlar, bu olay bile tek
başına, militanlaşan bir yargıcın, ideolojisinin
esirliğinde kalan bir yargıcın neler yapabildiğinin bir
göstergesidir.
İki gün, üç gün komisyonu, Türkiye gündemini
meşgul etmiştir. İşte bizim yapmaya
çalıştığımız yargının ideolojiden
kurtulmasıdır. Yapmaya çalıştığımız da
budur. Bu olay da yaptığımızın doğru
olduğunu gösterir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Aydın.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Sinop) Hatip konuşmasında,
milletvekillerimizi Adalet Komisyonuna mihmandarlık ve organize ederek bir
provokatör getirmekle itham etti. Bu, hoş bir itham değil. Biz bunun
altında kalamayız. Müsaade ederseniz
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Kendisi
itiraf etti.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Korsan sendika dedim.
Korsanı size demedim sendikaya dedim.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Altay.
2.-
Sinop Milletvekili Engin Altayın, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (Sinop) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, iki dakikayı çok iyi bir
şekilde değerlendirmek istiyorum.
Sayın Aydın, dinlerseniz
Bir kere, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünü buradaki herkes şüphesiz bilir. Elbette, Sayın
Başkanın çağrısız gelen bir tarafa söz hakkı verip
vermeme yetkisi vardır, Başkan bu yetkiyi bir gün önce söz hakkı
vermek anlamında kullandığını beyan etmiştir.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Söz vereceğim.
dememiştir, Söz vereceğim. dememiştir.
ENGİN ALTAY (Sinop) Dedi, dedi. Neyse Nurettin
Canikliye sor, o ayrı
Hiç kimsenin gerek Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunda gerek komisyonunda korsan tebliğ yapmasına, pankart
açmasına biz müsaade etmeyiz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Orada yaptı ama siz
müsaade ettiniz.
ENGİN ALTAY (Sinop) Ben aldım elinden,
elinden ben aldım.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Size teşekkür
ediyorum.
ENGİN ALTAY (Sinop) Ama, bu, Türkiye Büyük Millet
Meclisine Mecliste görüşülen bir kanunun birinci derece tarafı olarak
gelen bir kimsenin darp edilmesini, ona hakaret edilmesini gerektirmez.
Milletçe geleneklerimizle, göreneklerimizle ve törelerimizle iftihar ediyoruz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin, hele hele Türkiye Büyük Millet
Meclisinde, dışarıdan gelmiş bir tarafı darp etmeleri
kabul edilemez. Bu sebeple, kamuoyunda Meclisimizin itibarına büyük bir
gölge düşmüştür.
Bu Genel Kurula yakışan, bizim verdiğimiz
dilekçe çerçevesinde -ama 161inci maddeden olur, ama 160ıncı maddeden olur- ilgili
arkadaşımıza, milletvekilimize burada İç Tüzük hükümlerine
göre disiplin hükümlerinin emrettiği cezanın verilmesiyle ilgili
Sayın Başkan, sizin bir oylama yapmanız gerekir.
Siz, Başkan olarak üç gündür Türkiye Büyük Millet
Meclisinin o görüntülerinin bütün televizyonlarda çarşaf çarşaf
yayınlanmasından eminim hoşnut değilsiniz, eminim iktidar
partisi milletvekillerimiz de hoşnut değil. Bu kabul edilemez, Meclis
böyle algılanmamalı. Her ne sebeple olursa olsun -provokatif bir
yaklaşım bile olsa- bir milletvekilinin Bruce Lee gibi havadan
fırlayıp da bir insana tekme atmasının demokrasilerde, hele
hele Parlamentomuzda kabul görmesi mümkün değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) Bu sebeple, dilekçemiz
çerçevesinde bugün bir işlem yapılmasını tekrar bu
vesileyle talep ediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Altay.
Sisteme girmiş sayın milletvekillerimize birer
dakika söz vereceğim.
Sayın Öğüt
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğütün, Pozantı Cezaevinde işkence ve
tacize maruz kalan çocukların durumuna ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Geçen hafta, Pozantıda 2012de işkence gören
çocuklar, beş yıldızlı otel modunda diye Sincandaki
çocuk cezaevine alındı. Alınan çocuklar oradan, daha sonra yine
işkenceler görerek, Maltepe Cezaevine gönderildi, Şakran Cezaevine
gönderildi. Orada da çok kötü durumda olduklarına dair bildiriler var, hem
Çağdaş Avukatlar Derneğinin hem İnsan Hakları
Derneğinin bu konudaki şikâyetleri var. Bir yandan da Amerikada bursla
çocuk okutan Başbakanımızın çocuğu, Türkiyede resmî,
yasal, savcılığın istemiş olduğu bir ifade
vermekten bile imtina ediyor, bir ifade vermeye bile gitmiyor. Çocuklar
arasında bu kadar ayrım yapmayı nasıl içinize
sindiriyorsunuz? Çocuklar hepimizin çocukları, hepimizin geleceği. O
anlamda, ayrım yapılmaması gerektiğini, ülkede bu
adaletsizliğe son verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın Yılmaz
2.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmazın, kuraklık nedeniyle Çukurovada çiftçilerin
mağdur durumda olduğuna ve Hükûmeti acilen tedbir almaya davet
ettiğine ilişkin açıklaması
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Son yılların en kurak kış mevsimini
yaşayan Adanada, Çukurovada çiftçi kuraklıkla mücadele ediyor.
Bölgedeki kuraklık sadece hububatı değil, narenciye ve
kış sebzelerini de tehdit ediyor. Çiftçilerimiz, ciddi bir
mağduriyetle karşı karşıyadır. Hükûmeti ve Tarım
Bakanlığını acilen tedbir almaya ve bu feryatlara kulak vermeye
davet ediyorum. Devletin parasının hırsızlara, rüşvet
alanlara değil; üreten, emeğini ortaya koyan, alın teri döken
çiftçilerimize verilmesi hususunda Hükûmeti daha ciddiyete davet ediyorum.
Yeşil dolarların kasalardan çıktığı, bakan çocuklarının evlerindeki
kasalardan dolarların çıktığı bir yerde
çiftçilerimizin feryadına mutlaka kulak verilmesi gerektiğine
inanıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Yılmaz.
Sayın Özcan
3.- Bolu Milletvekili Tanju
Özcanın, Boluda iki kamu binasına asılan posterin indirilmesi
için verilen talimatları Bolu Emniyet Müdürlüğünün yerine
getirmemesine ilişkin açıklaması
TANJU ÖZCAN (Bolu) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, Boluda bir haftadır bir
hukuk cinayeti işleniyor. Bir hafta kadar önce Boluda il özel idareye ve
belediyeye ait olmak üzere iki kamu binasına Başbakanın dev iki
posteri asıldı. Mülki amir ve savcılık, şikâyet
üzerine bu iki pankartın kaldırılması yönünde emniyete
talimat verdiler ancak emniyet müdürlüğü hem mülki amirin hem de
cumhuriyet savcısının talimatlarını
yerine getirmemekte direniyor. Bu durumda, Sayın Başkan, Bolu
halkı olarak, kolluk gücünün yerine getirmediği görevi biz mi yerine
getirelim? Hükûmet bu konuda derhâl adım atmalı, Bolu Valisini ve cumhuriyet
savcılarını zor durumda bırakmamalıdır.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Özcan.
Sayın Işık
4.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, 21/10/2013 tarih ve 5585 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararnamesiyle Belediye Gelirleri Kanununun değiştirilerek
vergi ve harçlarda yapılan artışların sıkıntı
yarattığına ilişkin açıklaması
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Bakanlar Kurulunun 21/10/2013 tarih ve 2013/5585
sayılı Kararnamesiyle Belediye Gelirleri Kanununun bazı
maddeleri değiştirilerek örneğin ilan ve reklam vergisi,
eğlence vergisi, işgal harcı, tatil günlerinde çalışma
ruhsatı harcı ve iş yeri açma izni harçlarında çok ciddi
artışlar ortaya çıkmıştır. 5 katına varan bu
artışlar, hem esnaf ve sanatkârlarımızı hem de
vatandaşlarımızı ciddi anlamda sıkıntıya
sokacaktır.
Vatandaştan alınan bu vergilerin ve
harçların yandaşlara dağıtılmamasını ve
Bakanlar Kurulunun bu kararını yeniden gözden geçirerek özellikle
büyükşehir kapsamına girmeyen diğer illerdekilerin makul bir
düzeye çekilmesi için Hükûmeti buradan uyarıyorum.
Size de teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Işık.
Sayın Yeniçeri
5.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin, AKP iktidarının yolsuzluk ve rüşvet iddiası
altında olanları koruduğuna ve yolsuzlukların ortaya
çıkarılmasını engellemek için Adli Kolluk
Yönetmeliğini ve HSYK Kanununu değiştirmek istediğine
ilişkin açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İnsanlık tarihi boyunca rüşvet ve
yolsuzluk aşağılık bir olgu olarak görülmüştür. Bu
aşağılık olgu olarak görülen süreç, AKP iktidara gelene
kadar da sürmüştür. Başbakan Erdoğan bizzat yolsuzluk
yapanları övmüş, onları savunmuş,
yaptıklarını hayır ve hasenat işi, bunu yapanları
da saf olarak nitelendirmiştir. Ayakkabı kutularının içine
tıka basa doldurulmuş dolarların, evlere
taşınmış kasaların, ofislere götürülen para dolu
çantaların hiçbir mazereti ve savunması yapılamaz. AKP
iktidarı resmen, yolsuzluk ve rüşvet iddiası altında
olanları korumaktadır. AKP, yolsuzluk ve rüşvetçilerle
değil, onları yakalayanlarla uğraşmaktadır. AKP,
böylece, siyasi rezervlerinden önce ahlaki rezervlerini tüketmiş
bulunmaktadır. AKP, yolsuzluk ve rüşvetle suçlananları korumak,
bundan sonraki yolsuzlukların ortaya çıkarılmasını
engellemek için, Adli Kolluk Yönetmeliğini ve HSYKyı
değiştiriyor. AKP, milletten aldığı iradeyi
rüşvet ve yolsuzlukları korumak için kullanmaktadır. Yolsuzluk
yapanlar, yolsuzlukla mücadele edemezler. Yüce Türk milletine saygıyla
duyurulur.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Yeniçeri.
Sayın Korkmaz
REŞAT DOĞRU (Tokat) Yok.
BAŞKAN Sayın Korkmaz yok.
Sayın Tanal
6.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Millî
Eğitim Bakanlığında bedensel engelli kadrosu olduğu
hâlde bugüne kadar bu kadroya öğretmen atanmamasına ilişkin
açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Millî Eğitim Bakanlığında bedensel
engelli kadrosu olduğu hâlde, bugüne kadar -öğretmenlerle ilgili-
bedensel engelli kadroya öğretmen alınmamıştır. Ancak,
1.600 engelli kadrolu hizmetli ve memur alınacağını
Sayın Millî Eğitim Bakanı söyledi. Bu, sevindiricidir ancak
yetersizdir. Bedensel engelli öğretmenlerin bedensel engelli kadroya
alınmaması Anayasamızın 10uncu maddesindeki
eşitlik ilkesine, pozitif ayrımcılık ilkesine
aykırılık teşkil etmekte, Millî Eğitim
Bakanlığının bedensel engelli öğretmen
arkadaşlarımızın işe alınmama sebebini kamuoyuna
açıklaması gerekmekte, öğretmen alınmıyorsa bunun
sebebi nedir ve bu konuyla ilgili bir çalışmaları var
mıdır, yok mudur bilgilenmek isteriz.
Teşekkür ederim, saygılarımı
sunarım.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Tanal.
Sayın Dedeoğlu
7.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Kahramanmaraştaki hastanelerde
yatak sayılarının yetersiz olduğuna ve yanık ünitesi
bulunmadığına ilişkin açıklaması
MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Kahramanmaraş Necip Fazıl Hastanemizde 400
yatak mevcut. Yeni açılan Tıp Fakültemizde ise 600 yatak
olmasına rağmen şu anda 200-250 yatak kapasitesiyle
çalışmaktadır. Kahramanmaraşa bu yatak kapasitesi
yetmemektedir. Birçok hastamız yan, komşudaki illerimizin
hastanelerine sevk edilmektedir. Bakanlığımızın bu konuda
tedbir almasını rica ediyorum.
Ayrıca, her iki hastanemizde de, koskocaman
Kahramanmaraşta yanık ünitesi yok. Yine, Sağlık
Bakanlığımız bu konuyla ilgili
çalışmalarını yapıp bir yanık ünitesinin
Kahramanmaraş hastanelerine ve Tıp Fakültesine açılmasını
özellikle istirham ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Dedeoğlu.
Sayın Halaman
8.- Adana Milletvekili Ali
Halamanın, Adanadaki narenciye üreticilerinin sorunlarına
ilişkin açıklaması
ALİ HALAMAN (Adana) Sayın Başkanım,
teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, son on beş yirmi
yıl içerisinde kuraklık tarımla uğraşan insanları
çok etkiledi. Tarım da genelde iklim şartlarıyla ilgili.
Dolayısıyla, bizim kış ürünü olarak kabul ettiğimiz
narenciye -özellikle Adana, Kozan, o bölgelerde yoğun- bir de don
tehlikesiyle karşılaştı. İlgili bakanlıklar yani
-son zamanlarda Türkiyenin güvenlik gerekçesinden kaynaklanan
sıkıntıları da var- Tarım Bakanlığı,
Ticaret Bakanlığı, dolayısıyla -tırnak içinde-
Gümrük Bakanlığı bu ticaretten dolayı, bunlarla
birazcık ilgilenirse memnun oluruz. Tarımla uğraşanlar,
çiftçilik yapanlar bu bakanlıkların ilgisini bekliyorlar. Bu ilgiden
dolayı da biz gündeme getiriyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Halaman.
Sayın Akova
9.- Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akovanın, zeytin sineğine karşı uçakla
yapılan ilaçlamanın yasaklanmasının verimliliği ve
kaliteyi azalttığına ve üreticilerin mağdur
olduklarına ilişkin açıklaması
AYŞE NEDRET AKOVA (Balıkesir) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Balıkesir Körfezinde zeytin hasat dönemi devam
etmektedir. Zeytin sineğine karşı uçakla yapılan
ilaçlamanın 2012 yılından itibaren yasaklanması, bu üretim
sezonunda zeytin üretiminde verimliliği ve kaliteyi azaltmıştır.
Havadan ilaçlama yapılmadığı için zeytinyağlarının
asitlik düzeyi yüksek kalmıştır. Zeytin ve zeytinyağı
üreticileri havadan yapılan ilaçlamaya getirilen engelin hem rekolteyi
düşürdüğünü hem de kaliteyi azalttığını dile
getirmektedirler. Balıkesirin zeytin ve zeytinyağı üretimi
Körfez bölgesinde gerçekleşmesine rağmen, bu yıl 2 kez Erdekte
uçakla ilaçlama yapıldığı bilgisi gelmiştir. Esas
ihtiyacın olduğu Körfez bölgesinde uçakla ilaçla
yapılmamasının sebebi nedir? Havadan ilaçlama
yapılmaması nedeniyle zeytin üretiminde rekolte kaybına
uğrayan üreticilerin mağduriyeti nasıl giderilecektir? Körfez
bölgesinde havadan ilaçlama yapılmaması nedeniyle
zeytinyağlarının asitlik düzeyinin yüksek olmasından
dolayı kalite problemi yaşayan üreticilerin mağduriyeti
nasıl giderilecektir? Önümüzdeki üretim döneminde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Akova.
Sayın Doğru
10.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, üst görevde bulunan bazı memurların,
özelleştirme veya çeşitli bakanlıklardaki yapılanmalar
neticesinde araştırmacı kadrosuna atanmaları nedeniyle
mağdur durumda olduklarına ilişkin açıklaması
REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Özelleşme veya çeşitli bakanlıklarda
yapılanmalar neticesinde, üst görevde bulunan memurların
bazıları araştırmacı kadrosuna
atanmışlardır. Bu insanlar, özlük hakları dâhil, çok
mağdur durumdadırlar. Tokat ili Kültür ve Turizm Müdürlüğünde
çalışan Ömer Işıdan gibi bu görevde bulunan
araştırmacılar, bu kadroya atanmadan önceki maaş, derece,
kademe, ek ödeme, özel hizmet tazminatı ve benzeri müktesep hakları
saklı tutularak, emsal durumda görev yapan personel oranında
maaş ödenmesini istiyorlar. Önümüzdeki günlerde çıkarılmaya
hazırlanan torba yasada konunun yer alması mağdurlar
tarafından istenmektedir.
Sosyal adaletin sağlanması için gereğinin
Meclisce yapılmasını bekliyor, saygılar sunuyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Doğru.
Sayın İrbeç...
11.- Antalya Milletvekili
Yusuf Ziya İrbeçin, Hükûmetin HSYK ile ilgili yapmak istediği
düzenlemelere ilişkin açıklaması
YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Hükûmet öyle bir gündem maddesi önümüze koydu ki
ayakkabı kutusu içindeki paraları ve diğer yolsuzluk
soruşturmalarını konuşamaz olduk. Yargı yürütmenin
emrine giriyorsa mevcut yolsuzluk soruşturmalarının
güncelliği ikinci planda kalabilir çünkü bu yasa çıktıktan sonra
ucu Hükûmete değen hiçbir soruşturma yapılamaz. Türkiyede
evrensel hukuk normları ikinci plana atılarak siyaset de
yapılamaz. Başbakan Referandumda iyi niyet gösterdik, HSYKyı
bağımsız yaptık. Fırsat bildiler. Yargı
kimilerine göre şimdi fiilen yürütme ve yasamanın üstüne
çıktı. diyerek kendisine uymayan yargıyı kontrol
altına alma girişiminde de bulunamaz.
Günlerdir süren gerginlikten sonra
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, teklifi Cumhurbaşkanlığı
hukukçularına inceletiyor ve teklifin Anayasaya aykırı
olduğu yönünde görüş gelince harekete geçiyor. Ümit ederiz ki hukuka
sağduyu hâkim olur.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın İrbeç.
Sayın Ağbaba
12.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbabanın, Hükûmet Sözcüsünü bazı ifadeleri nedeniyle
kınadığına ilişkin açıklaması
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Bir Hükûmet var, bir de onun maalesef bir sözcüsü var.
Hırsızlık yapılır CeHaPe zihniyeti. der, para
kasası çıkar CeHaPe zihniyeti. der, 700 bin liralık
rüşvetle saat alır CeHaPe zihniyeti. der, umreye rüşvetle
gider CeHaPe zihniyeti. der, ayakkabı kutusundan 4,5 milyon çıkar
CeHaPe zihniyeti. der, para kutusu çıkar CeHaPe zihniyeti. der.
Hükûmet sözcüsü şimdi de CHP milletvekillerini hedef gösteriyor, onlara
iftira atıyor. Kendine benzer bir milletvekiline benzetiyor bizleri,
Mecliste ayda bir kürsüye saldıran, milletvekillerine ana avrat küfreden
bir milletvekiline benzetiyor. Ben şimdiye kadar, iki buçuk yıldan
beri hiç kimseye saldırmadım, hiç kimsenin anasına avradına
küfretmedim. Senin bilmediğin muhalefeti yapmaya çalıştım.
Hırsızlıkları, yolsuzlukları, namussuzlukları
ortaya çıkarmak için uğraş verdim. İki buçuk yıldan
beri inancına, siyasi görüşüne bakmadan senin ezdiğin,
katlettiğin insanların yanında yer almaya
çalıştım, bundan sonra da yer alacağım. O meşhur
Hükûmet sözcüsünü buradan kınıyorum, iftira attığı
için buradan onu da lanetle kınıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Ağbaba.
Sayın Erdemir
13.- Bursa Milletvekili Aykan
Erdemirin, AKP Hükûmetinin İnternetle ilgili yapmak istediği yasal
düzenlemenin, Türkiyeyi İnternet özgürlükleri, İnternet
kullanıcılarının hakları açısından geri bir
noktaya taşıyacağına ilişkin açıklaması
AYKAN ERDEMİR (Bursa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün, Taraf gazetesinde Alternatif
Bilişim Derneği Başkanı Ali Rıza Keleşle
yapılan bir mülakat var. Bu mülakatı bütün
yurttaşlarımızın okumasını temenni ediyorum.
Biliyorsunuz, AKP Hükûmeti 5651
sayılı İnternet Yasasında bir değişiklik yapmak
istiyor. Bu değişiklik İnterneti karartacak bir düzenleme
içeriyor ve Sayın Keleş de bu düzenleme için cinnet değil
Çinnet ifadesini kullanıyor çünkü bu düzenlemeyle Türkiye'nin
İnterneti Çinde, İranda ve Suudi Arabistanda olduğu gibi,
dünyaya kapanacak. diyor. İşte bu getirilen düzenleme, ne yazık
ki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde mahkûm edilmiş 5651
sayılı Yasadan daha da geriye bizi götürecek bir düzenleme. Yeni düzenlemenin
gerekçesinde ne yazık ki AİHM kararına herhangi bir atıf
yok ve de Türkiye, İnternet özgürlükleri, İnternet
kullanıcılarının hakları açısından da daha
geri bir noktaya taşınacak.
Buna geçit vermeyeceğimizi bir kez
daha ifade ediyor, yurttaşlarımızın İnternete özgür
erişimi için elimizden geleni yapacağımızın sözünü
veriyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederiz
Sayın Erdemir.
Sayın Sakık? Yok.
Sayın Genç...
14.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, Başbakanın oğlunun ifade vermesi için
savcılığa çağrılmasına rağmen bu
çağrıya uymamasına ilişkin açıklaması
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Biraz önce Sayın
Ağbabanın dediği konu benimle de ilgili. Ben bu Bülent
Arınçın yalancılığını ispatladım, ne
kadar kişilik erozyonuna uğramış durumda olduğunu
kendisine söyledim ve ne kadar biat kültürü içinde yetiştiğini
söyledim. Benim şu anda zamanım kendime yetmiyor, onun üzerinde
durmayacağım.
Şimdi, Tayyip Erdoğanın
oğlunun kurduğu vakfa 200 trilyon liralık bir
bağışta bulunulduğu, 3 milyon dolarlık
bağışta bulunulduğu, devletin hazinelerini alan her
kişinin Tayyip Erdoğanın vakfına para
bağışladığı şeklindeki çok açık
iddialara, söylentilere rağmen ve bu konuda savcı kendisini ifade
almak için savcılığa çağırmasına rağmen
Tayyip Erdoğan oğlunu teslim etmiyor, hukuku ayaklar altına
alıyor, devlette eşkıyalığın olduğunu
söylüyor, Devlet bitmiştir. diyor ve dolayısıyla milletle alay
ediyor.
Ey millet, bu Tayyip
Erdoğanın yakasına yapışın! Bu kadar yolsuzluk
yapan bir kişiyi niye saklıyor? Eğer alnı açıksa
getirsin mahkemeye, mahkeme bunun ifadesini alsın.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Genç.
Sayın Türkoğlu
15.-
Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun, 9/1/2014 tarihinde
geçici köy korucusu Hasan Ercanın şehit edilmesine ve Hükûmetin
açılım politikasının yanlış olduğuna
ilişkin açıklaması
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Geçtiğimiz perşembe günü, 9 Ocak günü, geçici
köy korucularımızdan Hasan Ercan, Şırnakta, evinde,
ailesinin gözü önünde uğradığı bir silahlı
saldırı sonucu şehit edildi. Öncelikle, kederli ailesine ve yüce
Türk milletine başsağlığı diliyorum. Hasan Ercan,
şehit edilen koruculardan sonuncusu -Hasan Ercandan evvel birçok korucu-
Hükûmetin açılım ve barış süreci dediği, bizim
ihanet süreci diye ifade ettiğimiz çerçevede terör örgütüne tanınan
inisiyatif çerçevesinde katledilen, şehit edilen
korucularımızdan sadece birisi. Hükûmetin açılımdan,
barıştan anladığı, terörle mücadele eden askerlerin
hapse atılması, milletvekilimiz Engin Alan gibi kahraman
subayların içerilerde zindanlara atılması, korucuların da
tek tek infaz edilmesi anlamına geliyor. Bu politikanın çok
yanlış, hatalı ve haince olduğunu ifade ediyor ve
şiddetle kınıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Türkoğlu.
Sayın Gümüş
16.-
Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüşün, Balıkesir Dursunbey
Odaköyde yapılması düşünülen birinci ve ikinci derece atık
deposuna ilişkin açıklaması
HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ben, konu olarak Balıkesir Dursunbey Odaköyde
atık deposu konusunu ele alacağım. Odaköyde, kömür madenlerine
birinci ve ikinci derecede atık deposu yapılmak istenmektedir. Bu
konuda ÇED raporu alındığını öğrendik fakat
aynı zamanda, ÇED raporunda bölgenin o bölgeyi değil, başka bir
bölgeyi tarif ettiğini ama o bölgenin adının geçtiğini
duyduk. Bu, doğru mudur? Esası nasıldır?
Artı, birinci derece atık, radyasyonlu atık
demek. Bu radyasyon ışınımlarının yer altı
sularına zararına bakıldığı zaman bütün güney
Marmara tehlike altındadır. Herkesin reddettiği bu olayı
Balıkesir kabul etmeyecektir.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Gümüş.
Sayın Vural
17.-
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, MHP Grubu olarak, 14 Ocak Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaşın ölüm yıl dönümüne ve Kıbrıs
Türklüğünün davasını sürdürmeye kararlı olduklarına
ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Efendim, dün -14 Ocak- Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş Beyin ölüm
yıl dönümüydü. Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türk milletinin büyük bir
değeri olan, gerçekten iftihar edilecek şahsiyetine, dünya durdukça
da millî hafızalardan silinmeyecek abidevi bir devlet ve siyaset
adamına Cenab-ı Hakktan tekrar rahmet diliyorum.
Millî Kıbrıs davası devam edecektir;
aynı inançla Kıbrıs Türklüğünün davasını
sürdürmeye kararlı olduğumuzu ifade etmek istiyorum efendim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Vural.
Sayın Güler
18.- İzmir Milletvekili
Birgül Ayman Gülerin, Adalet Komisyonunda Ömer Faruk Eminağaoğluna
saldıran AKP milletvekilini şiddetle kınadığına
ve Tire-Ödemiş bağlantı yollarının duble yol olup olmayacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
BİRGÜL AYMAN GÜLER (İzmir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Adalet Komisyonunda uçan tekmeyle Yargıç Sayın
Ömer Faruk Eminağaoğluna saldıran AKP milletvekilini
şiddetle kınıyorum. Bu tür bir çalışmanın yasama
çalışması olamayacağını Türk ulusunun dikkatine
bir kez daha sunuyorum.
İzmirde, Tire ve Ödemişte Tire celladı
olarak bilinen Tire-Belevi bağlantısında duble yol
yoksunluğunu ilgili Bakana sormak istiyorum. Eski Ulaştırma
Bakanı Sayın Binali Yıldırım bu sorunu
halletmemişti, şimdiki Bakan acaba Tire ve Ödemiş
bağlantı yollarını duble yol övüncüne kavuşturacaklar
mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Güler.
Sayın milletvekilleri, on beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.49
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati:16.26
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 46ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Sayın Altay, bir önceki oturumda Divana vermiş
olduğunuz komisyonla ilgili dilekçeniz üzerine Sayın Meclis
Başkanımız gerekli incelemeleri yapıyor. O incemeler
sonucunda bizi bilgilendirecek, biz de ona göre tavrımızı
sergileyeceğiz. Bilginize lütfen.
ENGİN ALTAY (Sinop) Olur Başkanım.
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Sayın milletvekilleri, Millî Savunma Bakanı
Sayın İsmet Yılmaz, gündemin Sözlü Sorular
kısmının 1, 638, 659, 715, 743, 803, 864, 915, 918, 926, 1006,
1010, 1065, 1099, 1171, 1184, 1217, 1228, 1247, 1257, 1268, 1302, 1328, 1341,
1342, 1362, 1392, 1423, 1526, 1527, 1541, 1590, 1626, 1632, 1810,
1839, 1857, 1860, 1874, 1928, 2153, 2154, 2279, 2350, 2554, 2806, 2809, 2858,
2886, 2888, 2968 ve 3070inci sıralarında yer alan önergeleri
birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın Bakanın bu
istemini sırası geldiğinde yerine getireceğim.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Muş Milletvekili Demir Çelik ve 22 milletvekilinin, iktisadi ve
idari bilimler fakülteleri mezunlarının KPSSde ve atamalarda
yaşadıkları sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/815)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
İktisadi ve idari bilimler fakültesi
mezunlarının Kamu Personeli Seçme Sınavı sonrasında
genel idare hizmetleri kadrolarına atanmalarında
karşılaştıkları mağduriyetlerin tespiti ve acil
olarak giderilmesi için Anayasanın 98inci, İç Tüzükün 104üncü ve
105inci maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını arz ederiz.
1) Demir Çelik (Muş)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Hasip Kaplan (Şırnak)
4) Sırrı Sakık (Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Halil Aksoy (Ağrı)
7) Ayla Akat Ata (Batman)
8) İdris Baluken (Bingöl)
9) Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
10) Emine Ayna (Diyarbakır)
11) Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
12) Altan Tan (Diyarbakır)
13) Adil Zozani (Hakkâri)
14) Esat Canan (Hakkâri)
15) Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
16) Sebahat Tuncel (İstanbul)
17) Mülkiye Birtane (Kars)
18) Erol Dora (Mardin)
19) Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
20) Nazmi Gür (Van)
21) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
22) Özdal Üçer (Van)
23) Leyla Zana (Diyarbakır)
Gerekçe:
Ülkemizde sayıları yaklaşık 200 binin
üzerinde olan iktisadi ve idari bilimler fakültesi mezunlarının Kamu
Personeli Seçme Sınavı sonrasında gerçekleştirilen KPSS B
grubu atamalarında haksızlığa uğradığı
tarafımızca gözlemlenmiştir. Personel atamalarında genel
idare hizmetleri kadrolarında iktisadi ve idari bilimler fakültesi
mezunlarına öncelik tanınması gerekirken bu kadrolara 4001 kodlu
(herhangi bir lisans mezunu olmak şartı) mezunların da dâhil
edilmesi haksız bir durum yaratmaktadır.
Örneğin, matematiği iyi olan bir iktisadi ve
idari bilimler fakültesi mezununun matematik öğretmeni olabilmesi,
kişisel yeteneği olan lisans mezunlarının müzik, resim
öğretmeni olabilmesi, ilgili konuda tecrübe sahibi olan kişilerin
rahatlıkla ebe, hemşire, sağlık memuru olabilmesi
nasıl ki mümkün olmuyorsa özünde iktisadi ve idari bilimler fakültesi
bölümlerine ait olan ve "genel idare hizmetleri kadrosu"
niteliği taşıyan bir kadroya "Herhangi bir lisans mezunu
olmak." şartının konulması, sınavla
kazandığı iktisadi ve idari bilimler fakültesi bölümünde dört
beş senesini harcayarak, yine sınavla kazandığı
puanını ve memur olma hakkını elde eden bir iktisadi ve
idari bilimler fakültesi adayına apaçık haksızlık ve
adaletsizliktir.
İktisadi ve idari bilimler fakültesi mezunu olmayan
4001 kodlu lisans mezunlarının idari kadrolara atanması, Avrupa
Birliği uyum süreci kapsamında kurumsal anlamda uzmanlaşma
çalışmaları yürüten ülkemiz için büyük bir eksikliktir. Üstelik
bu durum kurumları da zor durumda bırakmaktadır. Zira, iktisadi
ve idari bilimler fakültesi mezunu olmayan bir adayın ilgili idari
kadrolara alınması hem zaman hem de verimlilik kaybı
yaratmaktadır.
2010-2012 KPSS dönemi atamalarda iktisadi ve idari
bilimler fakültesi mezunlarına açılan kadro sayısı toplam
7.223'tür. Sayıları 200 binin üzerinde olan bu mezunlar için
açılan kadroların ne kadar yetersiz olduğu ortadadır.
Üstelik açılan bu genel idare hizmetleri kadrolarına 4001 kodlu
mezunların da dâhil edilmesi, açılan kadrolar için mücadele veren
toplam aday sayısını arttırarak haksız rekabete yol
açmaktadır. Devletin idari kadrolarına iktisadi ve idari bilimler
fakültesi mezunlarının öncelikli olarak yerleştirilmesi
gerekmektedir. İktisadi ve idari bilimler fakültesi mezunlarının
lisans eğitimi boyunca aldığı eğitimler bu yöndedir.
İdari bilimler anlamında yetersiz veya bu alanda eğitim vermeyen
diğer lisans bölümleri mezunlarının genel idare hizmetleri
kadrolarında istihdam edilmesi hem zaman hem de verimlilik kaybına
yol açmaktadır.
Bu durum kurumları işlevsiz hâle getirmektedir.
İktisadi ve idari bilimler mezunu olmayan diğer lisans
mezunları, lisans eğitimleri süresince kapsamlı olarak hukuk,
maliye, muhasebe, ekonomi, istatistik gibi dersleri uzmanlaşabilecek
seviyede almamaktadırlar. Bu anlamda genel idare hizmetleri
kadrolarında 4001 kodlu lisans mezunlarının istihdam edilmesi
mantığa aykırı bir durum yaratmaktadır. Böyle bir
uygulamayı kabul etmek herkesin öğretmen, tekniker ya da
istediği herhangi bir memurlukta çalışmasını kabul
etmek gibi bir şeydir.
Bu nedenle iktisadi ve idari bilimler fakültesi
mezunlarının genel idare hizmetleri kadrolarında
yaşadıkları haksızlıkların tespiti ve acil olarak
giderilmesi adına gerekli yasal düzenlemelerin yapılması için
Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde araştırma komisyonu
kurulması gerekmektedir.
2.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve 22 milletvekilinin, Türkiyede
kurulması planlanan nükleer santrallerin olası zararlarının
ve yenilenebilir enerji potansiyelinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/816)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye'de kurulması düşünülen nükleer
santrallerin olası insan sağlığına, ekolojiye,
yaşam alanlarına, kültürel mirasa ve Türkiye ekonomisine etkilerinin
tespit edilmesi, Türkiye'de daha önce Çernobil'de meydana gelen patlamanın
hâlen devam eden etkilerinin araştırılması, çevre
örgütlerinin daha ucuz ve temiz bir enerji olarak gösterdiği yenilenebilir
enerjinin Türkiye'deki potansiyelinin araştırılması için
bir Meclis araştırma komisyonu kurulması amacıyla
Anayasanın 98'inci, İç Tüzükün 104 ve 105'inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılması için
gereğini arz ederiz. 26/04/2012
1) Sebahat Tuncel (İstanbul)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Hasip Kaplan (Şırnak)
4) Sırrı Sakık (Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Halil Aksoy (Ağrı)
7) Ayla Akat Ata (Batman)
8) İdris Baluken (Bingöl)
9) Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
10) Emine Ayna (Diyarbakır)
11) Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
12) Altan Tan (Diyarbakır)
13) Adil Zozani (Hakkâri)
14) Esat Canan (Hakkâri)
15) Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
16) Mülkiye Birtane (Kars)
17) Erol Dora (Mardin)
18) Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
19) Demir Çelik (Muş)
20) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
21) Nazmi Gür (Van)
22) Özdal Üçer (Van)
23) Leyla Zana (Diyarbakır)
Gerekçe:
Dünyada giderek iklim felaketi şiddetlenirken
geleneksel enerji kaynakları azalmaktadır ve ekonomik krizle birlikte
ekolojik kriz de büyümektedir. Böyle bir durumda artan ihtiyaçları
karşılayacak temiz, ucuz ve hızlı enerji tüketimine ihtiyaç
giderek artmaktadır. Nükleer santraller bu ihtiyacı
karşılayabilecek kaynaklar olarak gösterilse de yapılan
araştırmalar ve deneyimler bunun tam tersi olduğunu
göstermektedir. Nükleer enerji, kısmi erimelerden radyoaktif
sızıntılara, atık sorunundan, uranyum madenciliğinin
kirli yüzüyle ortada durmaktadır. Artık nükleer santraller yeni
teknolojilerle güvenli yapılıyor iddiası aslında
Fukuşima 1 santralinin sızıntı yapmasıyla çürütülmüştür.
Patlaması ya da sızıntı durumunda geniş bir alanda
yaşayan insanların ölmesine neden olabilecek nükleer santraller,
patlama sonrası doğaya ve insan sağlığına zarar
vermeye devam etmektedir. Nükleer tesislerde her zaman kazalar olmaktadır.
Günümüze kadar görülen en kötü nükleer kaza olan Çernobil kazası 120.bin
metrekareden fazla bir alanı kirletmiş ve kirlilik Lapland ve
İskoçya gibi uzak noktalara kadar ulaşmıştır.
Ukrayna'da Pripyat Nehrinin yanında Çernobil şehrinde yirmi yıl
önce yaşanan patlama sonucunda oluşan dolaylı ve doğrudan
etkilerle birlikte 1990 ile 2004 yılları arasında
yaklaşık 200 bin kişi hayatını kaybetmiştir.
Patlama sonucu çıkan Sezyum-137'nin yarıdan fazlası, Türkiye'de
Marmara ve Karadeniz bölgelerine ve diğer Avrupa ülkelerine
taşınmıştır ve Avrupa'da en az 14 ülke
kirlenmiştir. 1990 ve 2000 arası Beyaz Rusya'da tüm kanser
vakalarında yüzde 40 bir artış saptanmıştır.
Diğer yandan, Avrupa Radyasyon Risk Komitesi (ECCR) raporlarına göre,
200 bin kişinin kanserle karşı karşıya olduğu
belirtilmektedir. Kanser dışında, doğan çocukların
duyu organlarında bozukluklar, düşük kilolu bebek
doğumları, prematüre yaşlanma, üreme sisteminde bozukluklar gibi
çok farklı sorunlara da neden olduğu ortaya
çıkmıştır.
Yaklaşık elli yıllık bir geçmişi
olan nükleer santraller, maliyet olarak çok büyük bütçelere ihtiyaç
duyulması ve her şeyden önce, Çernobil'de ve en son, Japonya'da
yaşanan felaketlerde görüldüğü üzere, başta insan
yaşamına ve insan sağlığına yönelik kalıcı
etkileri, ekolojiye verdiği uzun süreli zararların ortaya
çıkmasıyla vazgeçilen bir enerji türü olmaya
başlamıştır. Greenpeace çevre örgütünün raporuna göre,
büyük bir iştahla başlanan santral projeleri, öngörülen bütçelerini
yaklaşık yüzde 300 kat aşmaktadır. Hükûmetin en çok
sığındığı, nükleer enerjinin maliyetine göre çok
verimli ve kârlı bir enerji olduğu tezi aslında bilimsel
verilere göre çökmektedir. En güncel inşa deneyimi olan Hindistan'da, son
10 reaktörün tamamlanma maliyetleri en az yüzde 300 bütçe fazlası
vermiştir.
Diğer yandan, dünyada yapılan nükleer
santrallerinin inşaat süreleri, planlanan süreden yaklaşık 4
kata kadar çıkmaktadır. Devletler için en önemli olan maliyet sorunu
nedeniyle, şu anda dünyada yapımı aktif olarak süren 22 reaktörün
çoğunluğu -17'si- Asya'da inşa edilmektedir. 22 reaktörün
16'sı Çin, Hint ve Rus tasarımlarına göre
yapılmaktadır ve büyük olasılıkla hiçbir OECD ülkesine
ihraç edilmeyecektir. Diğer yandan, nükleer enerji endüstrisi,
şimdiden, ciddi güvenlik sorunları yaşayan yeni kuşak
reaktörlerin, henüz test bile edilmeden, reklamını yapmaktadır.
Sonuç olarak, tüketiciler yeni bir santral inşasının ekonomik
risklerini yüklenmediği durumda, yüksek fiyatlarla düşük güvenilirlik
ve ciddi bütçe fazlalıklarını bir araya getiren nükleer
enerjinin, rekabetçi enerji arzı sistemlerine geçen ülkelerde hiç
şansı kalmamaktadır. Dolayısıyla, Türkiye'de kurulacak
nükleer santrallerin de yüksek maliyetlerinin tüketiciye
yansıtılması söz konusu olacaktır.
Çevre örgütleri, dünyada gelişen yenilenebilir
enerji teknolojisinin tüm geleneksel enerji kaynaklarına iyi bir
alternatif olacağını, daha ucuz, temiz ve tekel enerji devlerine
bağımlılığı azaltacağını her defasında
dile getirmektedirler. Türkiye'de kurulması düşünülen nükleer santrallerin
olası, insan sağlığına, ekolojiye, yaşam
alanlarına, kültürel mirasa ve Türkiye ekonomisine etkilerinin tespit
edilmesi, Türkiye'de daha önce Çernobil'de meydana gelen patlamanın hâlen
devam eden etkilerinin araştırılması, çevre örgütlerinin
daha ucuz ve temiz bir enerji olarak gösterdiği yenilenebilir enerjinin
Türkiye'deki potansiyelinin araştırılması için bir Meclis
araştırma komisyonunun kurulmasını önermekteyiz.
3.-
Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan ve 22 milletvekilinin, tutuklu
ve hükümlülerin Yenişakran Cezaevine sevkleri ve cezaevi kabullerinde
kendilerine onur kırıcı, etik dışı muamele
yapıldığı iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/817)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
İzmir'in Aliağa ilçesine bağlı
Yenişakran beldesinde açılmış olan Yenişakran
Cezaevine tutuklu ve hükümlülerin sevkleri ve cezaevi kabullerinde kendilerine
onur kırıcı, etik dışı muamele
yapıldığı iddialarının araştırılması
amacıyla Anayasanın 98inci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü'nün 104üncü ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis
araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz. 26/04/2012
1) Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Hasip Kaplan (Şırnak)
4) Sırrı Sakık (Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Halil Aksoy (Ağrı)
7) Ayla Akat Ata (Batman)
8) İdris Baluken (Bingöl)
9) Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
10) Emine Ayna (Diyarbakır)
11) Altan Tan (Diyarbakır)
12) Adil Zozani (Hakkâri)
13) Esat Canan (Hakkâri)
14) Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
15) Sebahat Tuncel (İstanbul)
16) Mülkiye Birtane (Kars)
17) Erol Dora (Mardin)
18) Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
19) Demir Çelik (Muş)
20) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
21) Nazmi Gür (Van)
22) Özdal Üçer (Van)
23) Leyla Zana (Diyarbakır)
Gerekçe:
İzmir'in Aliağa ilçesine bağlı
Yenişakran beldesinde bulunan Yenişakran Cezaevine ilişkin ciddi
iddialar bulunmaktadır.
Yetkililerin Türkiye'nin en modern cezaevi dedikleri
cezaevine 23 Ocak 2012'den beri yeni tutsaklar nakledilmektedir. İlk
etapta kadın ve çocukların nakledildiği cezaevinde, cezaevi
girişinde özellikle kadınlara yönelik onur kırıcı,
etik dışı muamele yapıldığı
belirtilmektedir. İdarenin tutsaklar üzerinde hâkimiyet kurmak için
hoş geldin karşılaması yaptığı, mahkûm
kabulde çıplak arama yapıldığı, çıplak arama
sırasında mahpusların elle taciz edildikleri, çıplak arama
dışında mahkûmların bacak araları ve göğüs
bölgelerinin elle arandığı, cezaevinde olmalarına
rağmen mahkemeye gidiş ve görüşe çıkma gibi durumlarda dahi
3-4 kez üst araması yapıldığı, başka cezaevinden
gelen mahpusların yanlarında getirdikleri eşyaların büyük
kısmının kendilerine verilmediği, özellikle günlük
kıyafetleri, ayakkabıları, terlikleri, ilaçları, kişisel
bakım ve temizlik ürünlerinin kadınlara iadesinde ciddi
sıkıntılar yaşandığı belirtilmektedir.
Türkiye'nin 2nci büyük cezaevi olarak açılan
Yenişakran Cezaevinde Bergama'dan gelen kadınlar soyularak aranmaya
karşı çıktıkları için saçlarından tutularak sürüklendikleri
ve darbedildikleri iddia edilmektedir. Bununla birlikte cezaevinin kaba
inşaatı ve temizliğinin kadınlara
yaptırıldığı belirtilmektedir.
20 Martta Karataş Kadın Kapalı Cezaevinden
Yenişakran Cezaevine sevk edilen siyasi hükümlülerden "örgüte
yardım ve yataklık yaptığı" iddiasıyla
beş yıl hapis cezası almış olan 65 yaşındaki
Sultan Özer isimli hükümlünün daha önce 2 kez kalp krizi geçirdiği,
şeker ve tansiyon gibi hastalıklarının olduğu doktor
raporlarına dayanmasına rağmen Yenişakrana sevk edildiği;
Yazgül Yıldızhan isimli hükümlünün ailesinin Adana'da ikamet
etmesine, Adana'da guatr tedavisi görmesine ve guatrının kansere
dönüşme riskinin olmasına rağmen, tedavisi tamamlanmadan
Yenişakrana sevk edildiği; gözlerinden rahatsız, tek
başına kişisel ihtiyaçlarını karşılayamayan
ve yirmi yıldır cezaevinde bulunan Türkan İpek isimli kadın
tutsağın tek kişilik hücreye konulduğu belirtilmektedir.
Ayrıca, Türkan İpek'in günde 3-4 kere baygınlık
geçirdiği avukatları tarafından dile getirilmektedir.
Bu konuda 5275 numaralı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un madde 6, madde 21/1,
madde 22/1, madde 23/1 ile 2nci, madde 62/1, madde 71/1, madde 72/1 ile 2nci
fıkraları, tutuklu ve hükümlülerin hapis cezalarının
infazında gözetilecek ilkeleri, kuruma alınma ve kayıt
işlemlerini, kurumda gözlem ve
sınıflandırılmalarını, nakillerini, süreli veya
süresiz yayınlardan yararlanmalarını, mektup, faks ve
telgrafları alma ve gönderme, muayene ve tedavi istekleri ile beslenme
haklarını düzenlemektedir. Ancak ilgili maddeler olmasına
rağmen Yenişakran Cezaevi idaresinin buna uymadığı
anlaşılmaktadır.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
B)
Duyuru
1.-
Başkanlıkça, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu,
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ile Kadın Erkek
Fırsat Eşitliği Komisyonunda siyasi parti grubu mensubu olmayan
milletvekillerine düşen birer üyelik için aday olmak isteyen siyasi parti
grubu mensubu olmayan milletvekillerinin yazılı olarak müracaat
etmelerine ilişkin duyuru
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Kamu
İktisadi Teşebbüsleri, İnsan Haklarını İnceleme
ile Kadın Erkek Fırsat Eşitliği komisyonlarında siyasi
parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine de birer üyelik düşmektedir.
Bu komisyonlara aday olmak isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan
milletvekillerinin 20 Ocak 2014 Pazartesi günü saat 18.00e kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına yazılı olarak müracaat etmelerini
rica ediyoruz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
C)
Tezkereler
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Benin
Ulusal Meclisi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında parlamentolar
arası dostluk grubu kurulması hususuna ilişkin tezkeresi
(3/1362)
13/01/2014
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 Sayılı
Kanunun 4üncü maddesi uyarınca, Benin Ulusal Meclisi ile Türkiye Büyük
Millet Meclisi arasında parlamentolar arası dostluk grubu
kurulması hususu Genel Kurulun tasvibine sunulur.
Cemil Çiçek
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Başkanı
III -Y O K L A M A
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan,
yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Yerine getireceğim.
Sayın Altay, Sayın Ören, Sayın Akar,
Sayın Tayan, Sayın Oran, Sayın Tanal, Sayın Eyidoğan,
Sayın Işık, Sayın Gümüş, Sayın Kalkavan,
Sayın Gök, Sayın Öz, Sayın Serter, Sayın Koç, Sayın
Sapan, Sayın Onur, Sayın Kaleli, Sayın Danışoğlu,
Sayın Özgündüz, Sayın Demirçalı.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.47
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati:16.56
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 46ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III- YOKLAMA
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tezkeresinin oylamasından önce yapılan
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yeniden elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
C) Tezkereler (Devam)
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Benin Ulusal Meclisi ile Türkiye Büyük
Millet Meclisi arasında parlamentolar arası dostluk grubu
kurulması hususuna ilişkin tezkeresi (3/1362) (Devam)
BAŞKAN Tezkereyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, 3/7/2013 tarih ve 15845 sayı
ile Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve arkadaşları
tarafından, köy korucularının sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
14 Ocak 2014 Salı günkü
birleşimde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
14/01/2014
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 14 Ocak 2014 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisini, İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
03 Temmuz 2013 Tarih, 2013/15845 sayı ile TBMM
Başkanlığına Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin
Türkoğlu ve arkadaşlarının Köy korucularının
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla verdiği Meclis araştırma
önergemizin 14 Ocak 2014 Salı günü (bugün) Genel Kurulda okunarak
görüşmelerinin bugünkü Birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin lehinde Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlu.
Buyurunuz Sayın Türkoğlu. (MHP
sıralarından alkışlar)
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Sayın
Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri; geçici ve
gönüllü köy koruculuğu sistemi ve korucularımızın son
dönemde yaşadıkları sorunlara ilişkin vermiş
olduğumuz araştırma önergesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlarım.
Koruculuk sistemi ve korucularla ilgili olarak içinde
bulunduğumuz 24üncü Yasama Döneminde birçok kere söz aldık;
araştırma önergeleri, sözlü ve yazılı soru önergeleri
vesilesiyle korucuların sorunlarını ve çözüm önerilerini
gündemde tutmaya gayret ettik.
Bu konuşmalarımızda, 442 sayılı
Köy Kanununun 74üncü maddesindeki hükümlerle, ihdas edilen koruculuk
sisteminin, özellikle bölücü terörün asayişe, huzur ve güven ortamına
yapmış olduğu saldırıları önlemede önemli bir
görev üstlendiğini; geçici ve gönüllü köy koruculuğu ücret sistemi,
emeklilik sistemi, çalışma şartları, idareye
bağlılığı ve görev yerleri, sosyal güvenlik
hakları gibi en temel problemleri çözülmemiş bir yapıda
olduğunu; geçici ve gönüllü köy korucularının görevleri
esnasında şehit, gazi ya da malul olmaları gibi hususlar dâhil,
son dönemde kısmen düzeltilmiş olsa da hâlâ tatmin edici seviyelere
ulaştırılamadığını ifade ettik.
Bu sorunlar hâlihazırda ortada iken, bu sorunlar
çözülmemiş iken, içinde bulunduğumuz ocak ayı itibarıyla
bir yılını doldurmuş olan, Hükûmetin
başlatmış olduğu ikinci açılım süreciyle;
korucuların sorunları, çalışma şartları ya da
sosyal güvenlik hakları gibi alanlardan hayat memat meselesine, can güvenliği
meselesine dönüşmüştür. Geçtiğimiz perşembe günü güvenlik
güçleriyle yıllarca bölücü teröre karşı kahramanca mücadele
etmiş korucularımızdan Hasan Caner, evinde, ailesinin gözleri
önünde şehit edilmiştir.
Hasan Caner, sosyal güvenliği olmadan, ayda 800-850
liraya, açlık sınırının altında bir ücretle vatan
topraklarının bütünlüğünü savunmaya çalışan gönüllü
geçici toplam 65 bin civarı bir sayıya karşılık gelen
korucularımızdan biriydi. O da, diğer bütün
korucularımız gibi, Türk devletine ve Türk milletine gönülden
bağlı, bölücü terörün karşısında kaya gibi
duranlardandı.
Cenab-ı Allah rahmetini esirgemesin.
İnanıyorum ki onun yeri de diğer şehit güvenlik
güçlerimizle beraber cennet bahçesidir. Kederli ailesine ve büyük Türk
milletine başsağlığı ve sabır diliyorum.
Hasan Caner tıpkı 13 Mart 2013te
Şırnak Cizrede şehit edilen Mehmet Sait Coşkun gibi,
Silopide şehit edilen Ramazan Erkan gibi, yine Cizrede şehit edilen
Mehmet Güven, Uluderede Sait Onat, Ali Nart, Ali Kılıç gibi
şehit edildi.
Bu cinayetlerin hepsi 2013 yılı içerisinde
işlenmiş, bu korucularımız 2013 yılında, yani
ikinci açılım süreci devam ederken şehit olmuşlardır.
Yine geçtiğimiz mayıs ayında
PKKlılar tarafından kaçırılan Abdulvahap İlhandan
hâlâ haber yoktur. Abdulvahap İlhanın ailesi Türkiye Cumhuriyeti
devletinden hâlâ beklenti içerisindedirler.
Geçici ve gönüllü köy korucuları, PKKnın
inisiyatifine terk edilmişlerdir. Özellikle terör olaylarının
yoğun yaşandığı bölgelerde Sayın
Başbakanın açılım adını verdiği ancak tarafımızda
ihanet olarak değerlendirilen süreçle devlet otoritesi zafiyete
uğratılmıştır. Devlet güvenlik güçleri
kışlalarına ve karakollarına çekilmek suretiyle PKKya
geniş bir alan hâkimiyeti tesis etme imkânı
sağlanmıştır.
On binlerce insanımızın katili, yüzlerce
milyar dolar kaynağımızın heba olmasının
müsebbibi, huzurumuzun düşmanı, Marksist, Leninist, Maoist
PKKlılar, AKP Hükûmetinin açtığı alanda demokratik
özerklik, sözde Kürdistan, bağımsız bir yapı, ayrı bir
devlet hayaliyle heyecanlanmışlardır. Bu heyecana, katiller için ağıt yakan hain
türkücülerle beraber düet yapan Başbakan ve ailesi, Kürdistan
kavramını dile getirerek bir kez daha katkıda bulunmuştur.
Bugün korucularımız, PKK katillerinin elindeki
liste dâhilinde tek tek şehit edilmektedirler. Güvenlik güçleri, jandarma
ve emniyet, MİT bu listeden haberdardır. Bu listede ismi
olanları tek tek aramak suretiyle Kendinizi koruyun. demektedirler.
Ancak korucular hain pusularla şehit edilmektedirler. Korucuların şehit
edileceğini bilen Hükûmet bu korucuları korumak için neyi
beklemektedir? Yoksa her şeyin başladığı Oslo
müzakerelerinde verilen bir söz mü tutulmaktadır?
Oslo
müzakerelerinde şimdiki MİT Müsteşarı
İstemediğiniz vali ve kaymakamları, emniyet müdürlerini
değiştiririz. demişti, Koruculuk sistemini de
kaldırırız. deyivermişti. Bu mutabakat çerçevesinde yoksa
korucular tek tek şehit edilerek mi kaldırılacak? PKKya bu sözü
mü verdiniz?
Verdiğiniz bu
sözlerin karşılığında da Osloda PKKlılar size
AKPyi seçimlerde sıkıntıya sokmamak için eylem yapmama sözü
vermişti. PKKya bir kısım toprakların kontrolü
karşılığında da devlet güvenlik güçlerinin geri
çekilmesi, korucuların da imhası sözü mü verildi? Seçimlerde
başarınız için PKKyla böyle kanlı bir pazarlık
yaptığınızı artık bütün dünya biliyor. Peki bu
korucuların emeği, kanı, canı sizin için bir pazarlık
konusu mudur?
Geçen yıl
başlattığınız ikinci açılım süreciyle terör
örgütünün geri çekileceğini söylediniz. Geri çekilme kavramı bile
Bir askeri birliğin toparlanmak gayesiyle pozisyon
değiştirmesi. anlamındadır. Bu kavram bile terör örgütünün
silah bırakmadığına, bırakmayacağına
işaret etmekteydi.
2006
yılından beri devam ettirdiğiniz terör örgütüyle müzakerelerin
geldiği noktada, bütün teröristlerin silah bırakıp adalete teslim
olmadıkça bir çözüm üretilemeyeceğini söyledik. Açılım
süreçlerinin ihanetten başka bir şey olmadığını
vurguladık. Bu süreç devam ederken, kontrol ettiğiniz medyayla
örgütün eylemlerini toplumdan gizlemeyi başardınız. Aynı
medyayla Bakın, şehit cenazesi gelmiyor. diyerek toplumda iyimser
bir hava yaratarak bütün milleti aldattınız. Terör örgütüyle
müzakere eden şerefsiz. diyerek iddia sahiplerini müfteri ilan etmeye
kalktınız. Ancak, hakikatler bir bir ortaya çıktığında
şerefsizlik payesi terör örgütüyle müzakere edenler tarafında
kalmıştır.
Bütün
uyarılarımıza kulaklarınızı
tıkadınız, hatta kendinizden olan uyarıları da
duymadınız, uyarı sahiplerini alaşağı ettiniz.
Kütahya Milletvekili İdris Bal bu konuda geniş kapsamlı bir
rapor sundu. Raporunda terör örgütünün geri çekilmediğini, bilakis çekilme
sürecinin örgüt tarafından iyi değerlendirildiğini ve örgütün
daha da güçlendiğini dile getirdi. İdris Bal, bu raporundan sonra
iktidar partisinde barınamadı. İdris Naim Şahin terörle
mücadelede son dönemde belki de en etkin İçişleri bakanlarından
biriydi. PKKlıların talebi doğrultusunda görevinden
alınırken Çözüm süreci çözülme sürecine dönüştü. diyerek
sürecin hangi noktaya geldiğini ifade etmişti, artık o da
iktidar partisinde değil. Bölgedeki vali ve güvenlik mensupları süreç
içinde terör örgütünün daha da güçlendiğini ürkerek ve korkarak ifade
ettiler. Milletvekiliniz Burhan Kayatürk PKKnın Vanda makbuz
kestiğini, para topladığını, tehdit edildiklerini basına
verdiği beyanla itiraf etmekte ve nihayet KCK ve PKK
kaynaklarını takip ettiğinizde bu süreçle ilgili şu
ifadelerle karşılaşıyorsunuz: PKKlı teröristlerin tüm
şehir ve ilçelerde yerleşimi tamamladıkları ifade
edilmekte, KCK sistematiğinin kurulmadığı, PKKlı
teröristlerin yerleşmediği tek bir ilçenin dahi
kalmadığı söylenmekte, her akşam PKKlı teröristlerin
gençlerle toplantılar yaptığı kaydedilmekte, bu süreç
sayesinde her yere girildiği ve ulaşıldığı iddia
edilmekte, bu süreç sayesinde yirmi yıl yetecek askerî ve ekonomik güce
ulaştıkları ifade edilmekte ve en acısı Başbakan
bizim için Kürdistan demektir. diyerek Sayın Başbakana sahip
çıkacaklarını vurgulamakta PKKlı teröristler.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; devlet içinde paralel
yapı arayan, polisi ve yargıyı paralel yapı olmakla itham
eden, bu yapıyı ortaya çıkarmak iddiasıyla tüm anayasal
sistemimizi altüst eden AKP Hükûmeti doğu ve güneydoğuda gözümüzün
içine sokulmuş bu paralel yapıyı niçin görmemektedir?
Soruşturmalar dolayısıyla, rüşvet ve yolsuzluk gerekçesiyle
ifadesini almak isteyen polise ve yargıya savaş açan Başbakan,
PKKnın ve bölücülerin bu yapılanmalarına sessiz kalıp
razı mı olacaktır? Peki, o razı ise AKPnin ehli namus olan
milletvekilleri, seçmenleri PKKya verilen bu tavizler için
korucularımızın kanlarının ve canlarının
heba edilmesine razı mı olacaklardır? AKPnin ehli namus olan
milletvekilleri, seçmenleri Başbakanın iktidarı için Türk
milletinin içinden bir millet, Türk vatanı içinden başka bir vatan çıkarılmasına
seyirci mi kalacaklardır? Rüşvet ve yolsuzluk iddiaları,
yargı bağımsızlığını yok etme
teşebbüsleri, devlet kurumlarının çatışma pozisyonunda
olmaları ve benzeri birçok kaos unsurlarına ilave olarak altı
çizilmesi gereken husus, paralel devlet yapısı, teröristler
tarafından doğu ve güneydoğuda tesis edilmeye
çalışılmaktadır. Bu hususun en önemli
mağdurlarından biri de köy korucularımızdır. Bugüne
kadar devletin hiçbir kurumunu ve politikasını doğru yönetemeyen
Sayın Başbakan, uyarılarımızı dikkate
almadığı için Yüce Divanda ve siyaset mezarlığında
kendini bekleyen yere çok yaklaşmıştır.
Bu düşüncelerle önergemizin kabulünü diler, Türk
milletinin milletvekillerini saygıyla selamlarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Türkoğlu.
Aleyhinde, Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Kavaklıoğlu.
ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Niğde) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi
Grubunun, korucuların yaşadıkları sorunların
araştırılması, mevzuat ve uygulamalardan dolayı ortaya
çıkan mağduriyetlerin tespiti, bu sorunların giderilmesi ve
çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98inci
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104üncü ve 105inci
maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılması
teklifi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli üyeler, terör olaylarının
yoğunlaşması üzerine, 26 Mart 1985 tarihinde, 442
sayılı Köy Kanununun 74üncü maddesinde değişiklik yaparak
geçici köy koruculuğu sistemi ihdas edilmiştir. Söz konusu kanuna
göre şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin köyde veya çevresinde
ortaya çıkması veya her ne sebeple olursa olsun köylünün canına
ve malına tecavüz hareketlerinin artması üzerine, Bakanlar Kurulunca
belirlenen illerde, valinin teklifi ve İçişleri Bakanının
onayıyla yeteri kadar geçici köy korucusu görevlendirilebilmektedir.
Geçici köy korucularıyla ilgili tüm işlemler,
442 sayılı Köy Kanununun 74üncü maddesinde değişiklik
yapan 5673 sayılı Kanun ve bu Kanunun ek 18inci maddesine dayanılarak
Bakanlar Kurulunca yayımlanan Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği
ve uygulamada birliktelik sağlanması amacıyla İçişleri
Bakanı onayıyla hazırlanan Geçici Köy Korucuları Yönergesi
hükümlerine göre yürütülmektedir.
Geçici köy korucusu olarak görevlendirilmek isteyenlerce
yapılan müracaatlar valilik veya kaymakamlıklar tarafından
incelenmekte, geçici köy korucusu olarak görevlendirilmesi uygun
değerlendirilenler il valisinin onayıyla ikamet ettikleri köy veya
yerleşimlerde görevlendirilebilmektedir. Gönüllü köy korucularına,
geçici köy korucularından terörle mücadelede şehit veya
çalışamayacak derecede malul olanların, eceliyle vefat edenlerin
ve hizmet süresini tamamlayarak görevlerinden ayrılanların çocuklarından
birine veya çocukları yoksa kardeşlerinden birine geçici köy korucusu
alımında öncelik verilebilmektedir.
Geçici köy korucularının görevlerinin
başında, köy halkının canına, ırzına,
malına ve tasarruf emniyetine yönelik saldırıları önlemek,
saldırıda bulunanları yakalamak ve suç delillerinin
kaybolmamasını sağlayacak tedbirler almak gelmektedir.
Ayrıca, görev alanında bulunan kamu ve özel kurumlara ait tesislere
yönelik her türlü saldırıları önleyecek tedbirleri almakta ve bu
gibi tesislerin korunmasında genel ve özel kolluk kuvvetlerine yardımcı
olmaktadırlar. Tabii afetlerde verilecek görevleri yapmak ve
bağlı oldukları mülki amirce verilecek ve önleyici kolluk
kapsamında olan diğer görevleri yapmak da görevleri
arasındadır.
Geçici köy korucuları, idari bakımdan mülki
idare amirine bağlı olup mülki idare amirinin gözetim ve denetimine
tabidir. Görevlerinin ifası bakımından ise, görev
yaptıkları köyün bağlı olduğu jandarma karakol
komutanının emir ve komutası altındadırlar.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bugün itibarıyla 22 ilimizde 47.806 geçici köy korucusu
bulunmaktadır. Bir köy korucusu bugün itibarıyla yine 957 TL
maaş almaktadır. Bu ücret üzerinden herhangi bir vergi
alınmamakta, herhangi bir kesinti yapılmamakta ve bu ücret peşin
olarak koruculara ödenmektedir, memur maaşlarına göre
korucuların maaşları da artırılmaktadır. 1/1/2012
tarihinden itibaren tüm geçici köy korucuları genel sağlık
sigortası kapsamına alınmıştır. Geçici köy
korucularına tanınan haklar konusunda ayrıca hizmet sürelerini
doldurarak görevlerinden ayrılanlara aylık bağlanması,
sağlık, idari nedenlerle görevine son verilenlere, ölenlere ve istifa
edenlere tazminat verilmesi, güvenlik güçleriyle birlikte operasyonlara
katılanların iaşelerinin karşılanması ve
operasyon tazminatı verilmesi, geçici köy korucularının ölümü
hâlinde yakınlarına ölüm yardımı verilmesi, emsallerine
göre başarılı olanlara ödül verilmesi, şehit veya
çalışamayacak derecede malul olan geçici köy korucularının
yakınlarına, çalışabilecek derecede malul olan geçici köy
korucularının kendilerine iş imkânı sağlanması,
korucu başlarına ilave ücret ödenmesi, kendileri, eşleri ve
bakmakla yükümlü oldukları anne ve babalarının muayene, tetkik
ve tedavi masraflarının devlet tarafından karşılanması
haklarına sahiptirler.
Geçici köy korucuları, görevde bulundukları
süre içinde yaralanmaları, sakatlanmaları veya ölümleri hâlinde 2330
sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması
Hakkında Kanun hükümlerinden yararlanmaktadırlar.
Geçici köy korucularından vazife malulü
olanların kendilerine, ölümlerinde dul ve yetimlerine aylık
bağlanmaktadır. Bağlanacak aylık miktarı Emekli
Sandığına göre belirlenmektedir.
Geçici köy korucularına yirmi gün yıllık,
on gün mazeret izni verilmektedir.
Ayrıca, geçtiğimiz yıl çıkarılan
kanunla malul olan gazilerimize sağlanan bakım desteği köy
korucuları ve sivil vatandaşları da kapsayacak şekilde
genişletilmiş, söz konusu bakım desteği bir asgari ücret
tutarından iki asgari ücret tutarına yükseltilmiştir.
Terörle mücadele esnasında yaralanan ve tedavileri
devam eden personele bir yıl süreyle ödenen özel harekât ve operasyon
tazminatının ödemesi süresi de on iki aydan yirmi dört aya kadar
çıkarılmıştır.
Terörle mücadele görevi sırasında olmasa bile
görevleri sırasında yaralanan, bakıma muhtaç durumda olan
vazife, harp malulleri ile köy korucuları da artık ihtiyaç
duydukları her türlü iyileştirici, rehabilite edici araç gereçlerin
temininde katkı payı ödemeyeceklerdir.
Ayrıca, Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki er
ve erbaşlarla geçici köy korucularının da artık faizsiz
konut kredisi imkânlarından yararlandırılması
sağlanmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
çeyrek asrı aşan bir süreden beri terörle mücadele faaliyetlerinde
güvenlik kuvvetlerine yardımcı olan geçici köy korucuları bu
mücadeleye önemli katkılar sağlamıştır. Yürütülen bu
mücadele esnasında birçok korucu şehit olmuş, yaralananlar,
malul duruma düşenler ile yakınlarını kaybedenler
olmuştur. Hükûmetimiz geçici köy korucularının sorunlarına
kayıtsız değildir. Durumlarının iyileştirilmesi
için Hükûmetimiz döneminde çalışmalar da bulunulduğu gibi yeni
çalışmalar da yürütülmektedir. Yürütülen çalışmalarla özlük
hakları ve maaş durumları, ölüm aylığı gibi
konular da daha iyi duruma getirilecektir. Terör örgütü mensuplarının
ülkemiz topraklarını tamamıyla terk etmesi, ülkemizde huzur ve
güven ortamının tam olarak tesis edilmesi hâlinde koruculuk sistemi
elbette gözden geçirilecektir. Fedakâr bir şekilde çalışan bu
büyük camia geleceğe ilişkin hiçbir endişe taşımamalıdır.
Terörle mücadelede güvenlik kuvvetlerimize önemli katkılar sağlayan
korucuların emeklilik ve diğer özlük hakları güvence
altındadır, hiç merak edilmemelidir.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun, korucuların
yaşadıkları sorunların araştırılması,
mevzuat ve uygulamadan dolayı ortaya çıkan mağduriyetlerin
tespiti ve bu sorunların giderilmesi ve çözüm yollarının
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılması
teklifine katılmadığımı belirtiyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Kavaklıoğlu.
Lehinde Ankara Milletvekili Levent Gök. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisi
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına söz aldım. Hepinizi sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum.
Son derece sorunlu bir konuyu
tartışıyoruz. Son derece ortada bırakılmış
bir konuyu ve ortada kalmış köy korucularını
konuşuyoruz. Öylesine derin sorunlar var bu konunun içerisinde,
çözümlenmesi, pek çok hukuki tartışmayı ve mevzuat
değişikliğini de -hep beraber- gündeme getirmemiz gereken bir
konu. Bir kere, değerli milletvekilleri, Anayasamızın 128inci
maddesi Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu
tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları
kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve
diğer kamu görevlileri eliyle görülür. der.
Bildiğiniz gibi, güvenlik, bir devletin en temel
asli görevlerinden bir tanesi. Anayasamızın 128inci maddesinde
tarif edilen ve devletin asli görevlerinin kamu görevlileri eliyle
yürütülmesine amir olan bu hükmüne karşın, devletin güvenlik
hizmetlerinin dışında, 1980li yıllardan itibaren
başka bir güvenlik birimi daha yaratılmıştır
Anayasaya aykırı bir şekilde. O zamanki 442 sayılı
Köy Kanununda 1985 yılında yapılan bir değişikle,
sınırları ve yetki alanı belirsiz bir geçici köy
koruculuğu sistemi kurulmuş, köy korucuları buna
dönüştürülmüş ve güvenlik alanında Emniyet ve Jandarma personeli
gibi bir statüye sahip olmadıkları hâlde ve benzer eğitimden
geçmedikleri hâlde, benzer yetkiler ve silahlarla donatılmış bir
başka güvenlik birimi kurulmuştur, tartışmamız gereken
budur. Yani, devletin kendi asli güvenlik görevlerini yürütmesi gerekirken,
statüsü ve hukuki durumu hâlen şu saate kadar belirlenmemiş olan köy
koruyuculuğu sistemini ne yapacağız? Tartışmamız
gereken konu bu.
OKTAY VURAL (İzmir) Hukuki bir görev
yapıyorlar, yani Hukuksuz. diyemezsiniz.
LEVENT GÖK (Devamla) Değerli milletvekilleri,
geçtiğimiz günlerde Şırnakta öldürülen bir köy korucusuyla
birlikte, yaklaşık bir yıl içerisinde tam 10 tane köy
korucusunun öldürüldüğünü biliyoruz. Köy korucuları, 1985
yılından beri geçici olarak kurulup -ayrıca, bir de gönüllü
olarak tahsis edilen köy koruyucuları vardır- devletin yanında,
güvenlik alanında kendi hayatlarını riske atmış bir
gruptur. Bakın, elimde, 1996 tarihli Emniyet Genel Müdürlüğünün bir
yazısıyla göreve davet edilen bir köy korucusunun yazısı
bulunuyor. Bu yazıda aynen şöyle diyor: Aylık net
maaşınız 15 milyon TL. O
zamanki fiyat itibarıyla
Dış görevlerde size harcırah vereceğiz ve ölüm
hâlinde aileniz devlet güvencesindedir. Ve onlara, ayrıca, bir de bir
tebellüğ belgesiyle, PKKyla karşılaştıkları
zaman neler yapacakları anlatılıyor. Siper
kazacaksınız, orada çarpışacaksınız yani sonunda
ölmeye hazır mısınız? deniyor. Yani devlet, bir kamu
erkinin dışında, yürüttüğü bir terörle mücadele
çalışmaları, faaliyetleri sırasında
görevlendirdiği kişilere ölüm talimatını veriyor,
Öleceksiniz. diyor. Şimdi, değerli arkadaşlar, yaşam
hakkı en kutsal haklardan bir tanesidir. Hâl böyleyken, bugüne değin
hukuki bir statüye kavuşturulmamış köy korucularının
durumu ciddi bir problem olarak ortada durmaktadır.
Bir yandan çözüm süreci derken, silahların
bırakılmasından söz ederken, bir yandan Bunlara da
silahları bıraktıracağız ama
derken, bir yandan da
şu anda can güvenliklerini koruyamayan bir köy korucuları var. Ne
yapacağız bunlara? Yani, yaklaşık 70-80 bin kişilik
bir köy korucusundan bahsediyoruz; ki, doğuda ve güneydoğuda
yaşayan köy korucularımızın aile nüfuslarını
gündeme getirdiğinizde, her birinin 8-10 çocuklu bir aileyi
oluşturduğunu düşünürsek 1 milyon kişiyi ilgilendiren bir
konuyu konuşuyoruz. Bunların yasal statüsü yok, güvencesi yok. Az
önce konuşan AKP sözcüsü birtakım haklardan bahsetti ama herhâlde köy
korucuları bizleri televizyondan izliyorlardır, yani bu haklara sahip
olmadıklarını kendileri de biliyorlar.
Ve ben Anadolu Köy Korucuları Konfederasyonu
Başkanı Sayın Ziya Sözenin bana ilettiği bir notu sizlerle
paylaşayım yani sorunları en iyi bilen bir derneğin
başkanından başlayalım işe; diyor ki: Kanunda
sigortasız işçi çalıştırmak suç olduğu hâlde,
silahla, hassas, ciddi bir meselede çalışan köy korucuları
sigortalı değildir. Değerli arkadaşlarım,
sigortasız çalıştırmak devletin ne zamandan beri bir
alanı oldu? Köy korucuları böyle çalışıyor, özellikle
gönüllü köy korucuları. Bu durum eşitlik ilkesine
aykırıdır: diyor ve Az maaşla çok kalabalık
ailelerimizi geçindiriyoruz. diyor. Biz çözümden yanayız, şu anda
iktidarın sürdürdüğü çözümden yanayız ama toplumsal
barış sağlanmadan biz ne olacağız? diyor. Toplumsal
barış sağlanmadan, köy korucuları şu anda geri planda,
onların görevleri, sorumluluklarının
tartışılmadığı bir ortamda bunları konuşuyoruz.
Burada yapılması gereken şudur
değerli arkadaşlarım: Köy koruculuğu sistemi
Biz,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Türkiyedeki barış
ortamının tesis edilmesinden itibaren, devletin asli görevinin devletin
kamu memurları eliyle yürütülmesi gerektiği bilinciyle, şu anda
görev yapan geçici köy korucularının da 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu kapsamı içerisinde değerlendirilmesi
gerektiğini düşünüyoruz ve bu şekilde onların da özlük
haklarının yasal bir statüye kavuşacağını ümit
ediyoruz. Bu şekliyle, köy korucularının her türlü
haklarının bir statüye kavuşturulması en uygun çözümdür.
Yani işçi midir, nedir, sigortası var mıdır,
maaşı ne kadardır ya da güvencesi nedir? Bu kişiler -evet,
devletin askerî birimleri belki kendilerini bir güvencede hissedebilirler ama-
köyde yalnız yaşıyorlar değerli arkadaşlarım,
köyde bunların güvenlik sorunları var. Toplumsal barış
sağlanmadan da köy korucularımızı mutlaka yasal, hukuki, yaşamsal
bir güvenceye kavuşturmak durumundayız, onları elimizin tersiyle
itemeyiz. Onların hepsi bu devlet adına canlarını feda
ettiler. Devletin onlara bir borcu var. O borcu ödemek için bence bütün
partiler köy korucuları hakkında bir komisyon kurmalı ve bu
komisyonda gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını
tartışmalıyız.
Biz, köy korucularının toplumsal
barış sağlandıktan ve onların da silahlara
ihtiyacı kalmadığı ve can güvenliklerinin
sağlandığı andan itibaren kaldırılmaları
gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda İstanbul Milletvekilimiz
Sayın Sezgin Tanrıkulunun birinci imza sahibi olarak verdiği
bir kanun teklifimiz çok önemli ve pratiktir.
Burada, düzenlemeleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Elbette bunlar geliştirilebilir, çözüm yolları
değerlendirilebilir, detaylandırılabilir.
Burada, biz köy korucularının bir devlet
sistemi içerisinde -toplumsal barış sağlandıktan sonra-
güvenceli bir şekilde işe alınmalarını öngörüyoruz. Ve
ayrıca, üç yüz altmış gün için, çalıştıkları
her üç yüz altmış gün için yüz seksen gün fiilî hizmet tazminatı
öneriyoruz. Yine, emeklilik yaşlarını da 55ten 45e çeken kanun
teklifimizi biz Meclis Başkanlığına sunmuş
durumdayız. Bu yeterli olabilir, olmayabilir ama
tartışılması gereken önemli bir konudur. Bu konuda biz köy
korucularını mağdur etmeden ama devletin de asli görevinin kendi
güvenlik kuvvetleriyle yürütülmesi gerektiğinin bilinciyle bir sistemi
mutlaka kurmak durumundayız.
Çok ciddi özlük hakları var. Jandarma komutanı
Bugün operasyona gideceksiniz. dediği zaman gidiyorlar ve ailelerine
haber vermeden gidiyorlar kaç gün sonra döndükleri belli değil.
Değerli arkadaşlarım, gittikleri konu
tehlikeli bir konu, yaşamsal önemi olan bir konu. Binlerce köy korucusunun
öldüğü bir ortamı konuşuyoruz.
Şimdi, devlet bir yandan, kendisinin
yarattığı ve kullandığı bir sistemde
insanları mağdur etmeden, onların yaşamsal güvencelerini
sağlayarak ve haklarını vererek, onların da cumhuriyetin
eşit birer yurttaşı oldukları hakkını teslim
ederek ve can güvenliklerini
sağlayarak bu sorunu çözmelidir. Biz bu noktadayız, umuyor ve
diliyorum ki, bu konuda yapacağımız görüşmelerde çok daha
makul sonuçlara hep beraber ulaşabiliriz.
Bu nedenle söz aldım, MHPnin önerisini
desteklediğimizi ifade ediyor; hepinizi sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum.
Sağ olun. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Gök.
Aleyhinde, Kırıkkale Milletvekili Oğuz
Kağan Köksal. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Köksal.
OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Kırıkkale)
Sayın Başkanım, yüce Meclisin değerli üyeleri; sözlerime
başlarken hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Huzurlarınızda, Milliyetçi Hareket Partisinin
Anayasanın 98inci maddesi, İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri
gereğince verdiği Meclis araştırma önergesi üzerinde
konuşmak üzere buradayım.
Tabii, Meclis araştırma önergesinin özü, geçici
köy korucularının özlük hakları ve diğer haklarıyla
ilgili bir araştırma komisyonu kurulmasına müteallik bir önerge. Geçici köy
korucularını, az önce konuşan Niğde Milletvekili
arkadaşım aslında teferruatlı olarak anlattı ama
kısaca da ben değinmek istiyorum.
Tabii, geçici köy korucuları, aslında 1985
yılında ortaya çıkan bir zaruretin, özellikle 1984ten sonra
güneydoğudaki terör olaylarının artması neticesinde 1985
yılında 442 sayılı Köy Kanununa eklenen 1 maddeyle
bölgedeki halka yönelik terör olaylarını ve güvenlik güçlerinin
özellikle, yetişemediği kırsal, küçük bölgelerde onlara destek
olması ve halkımızın, vatandaşımızın
can ve mal güvenliğini sağlaması amacıyla kurulmuş bir
kurum ve 1985 yılında Köy Kanununa eklenerek aslında apar topar
çıkartılmış. İçinde, az önceki hatiplerin de
söylediği gibi, bir sürü eksiklikleri barındıran veya bir
noktada bazı müphem soruları sorabileceğimiz bir kanun ama o
günkü şartlarda acele çıkartılması gereken ve zaruret hâlinde
olması gereken bir kanundu ve Köy Kanununa ilave bir kanun olarak bu
çıkartıldı ve belli bir süre bu, böyle gitti. Ne zamana kadar?
İşin aslına bakarsanız, AK PARTİ hükûmetlerinin
iktidara gelmesinden sonra köy korucularının böyle bir sıkıntısı
olduğu veya böyle bir müessesinin varlığı belli ölçüde ortaya
atıldı. Nitekim, verilen haklara baktığımızda,
hemen hemen yüzde 85inin AK PARTİ hükûmetlerinin iktidara geldiği
zamana tekabül ettiğini görüyoruz ve az önce sayıldı ama ben çok
kısaca bir kere daha burada ifade etmek istiyorum. Aslında, 2007
yılındaki yapılan bir değişiklikle köy
korucularının işte, sayıları donduruldu ve belli bir
sayıya getirildi. O sayı üzerinden bazı haklar elde edilmeye
başlandı ve hemen peşinden, köy korucularıyla ilgili
kanunların yanı sıra tüzük ve yönetmelikler
değiştirildi ve böylece köy korucularının özellikle özlük
haklarında büyük bir değişiklik meydana geldi.
Şimdi, piyasada aslında zaman zaman
tartışılan bir konu var, bunu vatandaşımız da
belki çok iyi bilmiyor, herkesin iyi bilmediği veya
karıştırdığı bir şey var; köy
korucuları, geçici köy korucuları ile gönüllü köy korucuları
birbirine karışmakta. Çoğu kez olmayan haklar denilen gönüllü
köy korucularıyla ilgili. Hâlbuki geçici köy korucularıyla ilgili -ki
bunların şu anda sayısı 47 bin küsur, 48 bin civarında
görev yapmaktadır- emeklilik hakları; artı, özellikle 1/1/2012
tarihinden itibaren genel sağlık sigortası kapsamına
alınması ve şehitlik hâlinde geride kalan ailesine yardım
edilmesi; artı, işte, şehitliğinde 2 kişinin, anne
baba, kardeşler veya 2 kişinin işe alınması,
malullüğü hâlinde 1 kişinin işe alınması gibi,
şöyle bir baktığımızda, aslında belki yeterli
olmayabilir ama güvenlik güçlerine sağlanan hakların büyük bir
kısmı da köy korucularına sağlanmıştır.
Ha, bu yanlış mıdır? Hayır,
yanlış değildir, belki eksiktir, onu da söylemek lazım
çünkü köy korucuları özellikle kurulduğu zaman içerisinde büyük bir
görev ifa etmişlerdir ve bu görevi yaparken de bazı köy
korucularımız şehit, bazıları da malul olarak gazi
olmuşlardır. Ben bu konuşma sırasında, şehit olan
köy korucularımıza da Allahtan rahmet diliyorum, diğer
malullerimize de inşallah uzun ömür diliyorum.
Şimdi, buradaki mesele, köy korucularıyla
ilgili, dediğim gibi AK PARTİ Hükûmeti olarak elimizden gelen
imkânları büyük ölçüde yapmışız. Bakıyoruz, işte,
şehitlere yardım, hatta diğer güvenlik güçlerine tanınan
faizsiz toplu konut kredisine varana değin bazı hakları zaten bu
köy korucularına vermiş durumdayız.
Ha, bu köy korucuları önümüzde ne olacak? Belki
tartışılan noktalardan birisi bu olabilir ama şunu
özellikle ifade etmek isterim ki kuruluş sırasında belki eksik
olan mevzuat olmasına rağmen, bu 47 bin küsur, 48 bin köy korucusu
-çünkü, ayrılıyor, emekli oluyor, sayı tam netleşmedi-
devletin garantisi ve güvencesi altındadır; köy korucusu olarak garantisi
ve güvencesi altındadır, vatandaş olarak garantisi ve güvencesi
altındadır. Yani, bu iki şeyi bir defa tam ortaya koymamız
lazım çünkü ülkemizde yaşayan bütün vatandaşlarımız
esasen devletin garantisi altındadır. Nedir bu garantisi? Her türlü
hakkını, canını, malını korumakla devlet
mükelleftir. Köy korucusu da vatandaşlarımızdan birisi
olduğuna göre zaten bu mükellefiyet aslında vardır.
Ha, öbür taraftan, köy korucuları bir noktada da
güvenlik görevi ifa etmişlerdir. Bazı zamanlarda kendilerine büyük
görevler de yüklenmiştir. Bu görevleri de yerine getirirken
başarılı olanlar da olmuştur, olmayan da olmuştur, o
ayrı mesele, geniş bir camia ama bunlarla ilgili de devlet ne
yapmıştır? İşte, maaş bağlama, emekliye
ayırma, şehit veya malul olduğunda geride kalan ailesine
yardım yapabilme; artı, özellikle gönüllü köy korucularının
boşta kaldığını düşünürsek -ki sistem içerisinde
gönüllü köy korucularından da başarılı olanları geçici
köy koruculuğundaki boşluklara- zaman içerisinde, valilerin ve
kaymakamların önergeleriyle oraya kaydırılarak gönüllüden
geçiciye getirilmiştir. Gönüllüden geçiciye gelen her insan da
birtakım güvenlik veya birtakım sosyal güvence altına böylece
sokulmaya çalışılmıştır.
Yani, şunu tekrar özetle ifade etmek istiyorum: Biz,
AK PARTİ hükûmetleri olarak gönüllü ve geçici köy korucularına
elimizden gelen her türlü imkânı sağlamışız ve
onların olmayan pek çok hak AK PARTİ hükûmetleri zamanında
konulmuştur. Bu miktar azdır çoktur, o tartışılır
ama ortaya koyan ve bunu bir güvence altına alan AK PARTİ
hükûmetleridir.
Yani, tekrar önergeye geri dönecek olursak, geçici köy
korucuları ortaya bırakılmamıştır. Geçici köy
korucuları bir taraftan vatandaş olarak, bir taraftan da AK
PARTİ hükûmetlerinin güvencesi altındadır.
Bununla ilgili ne yapılmaktadır? Bununla ilgili
hemen onu da sonuç olarak söylemek istiyorum. Geçici köy korucularıyla
ilgili şu anda İçişleri Bakanlığımızda
-özellikle İçişleri Bakanlığının İller
İdaresi Genel Müdürlüğü bu konuyla ilgilenir- esasen bir ekip
tarafından da çalışmalar yapılmaktadır. Bu
çalışmalar zaman zaman yapılmış ve o
çalışmaların neticesidir ki bu haklar verilmiştir. Önümüzde
şu anda gene çalışma var, orada bir ekip çalışıyor.
Eğer gelecekle ilgili birtakım gelecek teklifler gene
değerlendirilecektir.
Ben şunu ifade etmek istiyorum: Emeği geçen
bütün köy korucularına, zaman
içerisinde bir fonksiyon ifa etmişlerdir, o fonksiyonlar
sırasında gösterdikleri yararlılıktan dolayı
huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Kendilerine
şükranlarımızı ifade ediyoruz, şehitlere Allahtan
rahmet diliyoruz, geride kalanlara da uzun ömür diliyoruz ama hemen şunu
ifade etmek istiyorum: Geçici köy korucularımız asla endişe
etmesinler. Kendileri devletin garantileri altındadır ve devlet,
gerekeni en iyi şekilde, onları mağdur etmeyecek şekilde
yapacaktır, bununla ilgili çalışmalar da sürüyor, sürmektedir.
Bu sebepten dolayı, zaten çalışma
İçişleri Bakanlığımız tarafından
yapılmakta olduğundan, yeni bir araştırma önergesiyle yeni
bir komisyonun kurulmasına da gerek olmadığını
düşünüyor, bu vesileyle Milliyetçi Hareket Partisinin önergesinin
karşısında olduğumuzu huzurlarınızda bir kere
daha ifade ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Köksal.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Türkoğlu.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Sayın
Başkanım, bir şeyin altını çizmek için söz istiyorum
efendim.
Bu araştırma önergesinde muradımız,
daha çok köy korucularının, şu anda PKKlı teröristlerin
elinde bulunan listeler dâhilinde tek
tek katledilmeleri. Nitekim, konuşmamızda da daha çok bunun
altını çizdik. Yani, onların özlük hakları, statüleri,
eğer tasfiye edilecekse bu sistem tasfiyesi ayrı bir mevzu ama bu
insanlar PKKlı teröristlerle mücadele ettikleri için tek tek
katledilmekteler, tek tek şehit edilmekteler, çocuklarının
önünde evlerinde şehit edilmekteler. Dolayısıyla, burada
yapılan konuşmalarda daha çok bu hususları, Sayın Valimiz
Oğuz Kağan Köksal Beyefendinin, Kırıkkale Milletvekilimizin
de daha çok bunların hayati tehlikeleri ile ilgili hususları
vurgulamasını arzu ederdim. Onu paylaşmak istedim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Türkoğlu.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) Karar yeter
sayısı istiyorum efendim.
BAŞKAN Karar yeter sayısı talebini
yerine getireceğim.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.40
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:17.48
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu),
Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 46ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun önerisinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ama elektronik cihazla bu işlemi
gerçekleştireceğim ve karar yeter sayısı
arayacağım.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun önerisi
kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.-
CHP Grubunun, 9/1/2014 tarihinde Manisa Milletvekili Hasan Ören ve
arkadaşları tarafından, Meclis TV yayınlarının
kesilmesinin halkın Meclisi denetlemesinin nasıl engellediğinin
ve TBMM Genel Kurul çalışmalarının canlı
yayınlanmasının kamuoyu üzerindeki etkilerinin ve
yayınların kesilmesi ile yapılan tasarruf miktarının
tespiti ile kesintisiz canlı yayın yapılması için yasal
düzenleme yöntemlerinin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 14 Ocak 2014 Salı
günkü birleşimde sunuşlarda
okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
Sayı: 863 14/1/2014
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 14/1/2014 Salı günü (Bugün)
toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Mehmet Akif
Hamzaçebi
İstanbul
Grup Başkan
Vekili
Öneri:
Manisa Milletvekili Hasan Ören ve arkadaşları
tarafından, 09/01/2014 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına "Meclis TV yayınlarının
kesilmesinin halkın Meclisi denetlemesinin nasıl engellediğinin
ve TBMM Genel Kurul çalışmalarının canlı
yayınlanmasının kamuoyu üzerindeki etkilerinin ve yayınların
kesilmesi ile yapılan tasarruf miktarının tespiti ile kesintisiz
canlı yayın yapılması için yasal düzenleme yöntemlerinin
belirlenmesi" amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (1237 sıra no.lu), Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak,
14/01/2014 Salı günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin lehinde, Manisa Milletvekili Hasan
Ören.
Buyurunuz Sayın Ören. (CHP sıralarından
alkışlar)
HASAN ÖREN (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; araştırma önergem, her zaman kürsüye
geldiğimde söylediğim gibi, Meclis TVnin, bu yüce Parlamento görev
yaptığı süre içerisinde, milletvekillerinin mesaisi bitmeden
kapanmamasıyla ilgiliydi. Biliyorsunuz, 10 Aralık 1994 tarihinde
Meclis TV olarak açıldı. Parlamento
çalışmalarının halk tarafından izlenilmesi önemsendi
ve bu karar alındı. Hatta, o zaman, 1994 yılında yayının
ilk gününde Refah Partisi yani sizlerin Baba ocağı dediğiniz
siyasi partinin Meclis Başkan Vekili Yasin Hatipoğlu şöyle
söylemişti: Değerli milletvekilleri, kameralar canlı yayın
yapıyor, galiba bunun farkında değilsiniz, 60 milyon bizi
izliyor. diyerek uyarıda bulunmuştu. Bunu niye okuyorum? Bunu,
Türkiyedeki insanların bu kanalı seyrettiğini, seçtikleri
milletvekillerini denetlediklerini, denetim sonucunda burada
milletvekilliği görevini yapan arkadaşlarımız tekrar geriye
gittiğinde bununla ilgili not verdiklerini biliyoruz. Ama, ne yazık
ki, 2011 yılında Meclis TVnin yayınlarını
kısıtladınız, gerekçesinde de harcamalar ve masrafları
gösterdiniz. Aslında farklı ve herkesin inanabileceği bir
gerekçeyi hepimiz beklerdik, ne yazık ki mesnedi olmayan,
altyapısı olmayan bir gerekçe gösterdiniz. Meclis TVde çalışan
insan sayısı 59 kişi. 2011 yılından bu yana
kapattığınız, Meclisin çalışmalarının
sonuna kadar devam ettiğinde yayını kestiğiniz Meclis
TVnin 59 çalışanı 58e inmiş ise gerçekten sizler tasarruf
yapmış sayılırsınız ve belki de biraz, kapatma
nedeniyle ilgili haklı duruma geçersiniz ama ne yazık ki böyle bir
şey gerçekleşmemiş. Haber alma özgürlüğü, demokratik hukuk
devletinde vatandaşa sağlanan en önemli hizmettir. Bu hizmetten
Meclisi yoksun bırakmışsınızdır.
Değerli arkadaşlarım, Meclis TV, etkin ve
siyasal iletişim aracıdır. Eğer bu Meclis TVde bundan
sonra da milletvekillerinin çalışmasında gerçekten bir
kısıtlamaya gider iseniz bilin ki toplum takip görevini
milletvekilinin üzerinde yapamayacaktır. Her zaman söylediğimiz bir
şey var: Niye korkuyorsunuz? Niye çekiniyorsunuz?
Yaptıklarınız doğruysa, bu halk için
çalışıyor iseniz, Meclis TVnin de Meclisin
çalıştığı süre içerisinde yayın yapmasına
fırsat vermeniz gerekli. Korktuklarınız başınıza
geliyor. Söylediğimiz şu: Eğer sizin korktuklarınız
Bu Parlamentoyu, bu yasamayı bizim söylediğimiz gibi
çalıştırsa idiniz yani şu sıranın bu
yanındaki muhalefeti de çalışmalarınızın içine
koysa idiniz, şu an bu sıkıntıları
yaşamayacaktınız. Biz muhalefet olarak görevimizi yapıp
size bugün düştüğünüz bu durumda yardımcı olabilirdik,
bugün Türkiyede kutular konuşulmuyor olabilirdi. Kendi içinizde,
buranın hiçbir müdahilliği yok, bu yandaki siyasi partilerin -BDP,
MHP, CHP- bulunan kutuların içindeki parayla ilgili hiçbir müdahilliği
yok. Sadece siz kendi başınıza çalışmayla işte
başınıza bu çorabı ördünüz. Şimdi,
sıkıntınız var, yukarıya tükürseniz bıyık,
aşağıya tükürseniz sakal. Para bulundu mu? Kutu içerisinde para
bulundu. E ne diyeceksiniz? Baştan inkâr etme yoluna da gitmediniz.
Şimdi, bazı arkadaşlarımız efendim inkâr ediyorlar
Gördün mü kutu içinde parayı? E görüldü kutu içinde para. Bu Meclisin bu
kısmını yani muhalefeti yasamanın içerisine
katmış olsaydınız, bu sıkıntıları
yaşamayacaktınız. Bu kutularla ilgili, bu insanların, bu
toplumun, 76 milyonun kafasında bir algı yerleşmeyecekti. Para
sayma makineleri rahatsız ediyor. Edecek, yaptınız, biz
yapmadık, bunun içerisinde biz yokuz. Böyle bir şeyle ilgili hiçbir
zaman biz bunun bir tarafı olmadık. Bir tek soru var: Hâlâ daha
halkın kafasında. 4,5 milyon doların ne olduğuna aklı
erdi ve onun cevabını kafasında buldu. Para sayma
makinasını bir yere yerleştirdi. Bakan çocuklarının
evinde çıkan 1 milyon 200 bin doların da ne olduğunu buldu. Ama
bir türlü kafasına yerleştiremediği Bir evde 6 tane para kasası
ne işe yarar? bunu bir türlü anlayamadı. 1 değil, 2 değil,
3 değil, 4 değil, 6 kasadan bahsediyoruz.
ENGİN ALTAY (Sinop) Komplo, komplo! Dış
mihraklar koydu!
HASAN ÖREN (Devamla) 6 kasanın içerisine ne kadar
para sığacağıyla ilgili parası olmayan vatandaşın
burada bir soru işareti var.
Değerli arkadaşlarım, muhalefeti
yasamanın içerisinde ortak alın. Denetlemeden korkmayın;
denetlemeden, denetlenmekten korkar iseniz bilin ki bu çamurun içerisinde
debelenirsiniz. Sakın bu yanla ilgili bir şey söylemeyin.
Başbakan şimdi çıkmış diyor ki: 126 milyar
dolarımız gitti. E, toplam zaten Hazinede 136 milyar dolar
vardı, demek ki elimize kalan 10 milyar dolar. Şu çizginin bu
yanında, 126 milyar dolarla suçlu gösterebileceğiniz bir kimse var
mı? Yine, kendiniz çaldınız, kendiniz oynadınız, kendi
içinizde problem çıktı.
MEHMET METİNER ( Adıyaman) Ayıp,
ayıp!
HASAN ÖREN (Devamla) Şimdi, burası size
soruyor, diyor ki: 126 milyar dolar
Başbakanın söylediği
gibi
Sizin kendi içinizdeki kavgadan dolayı vatandaşın
emeğini ve alın terinin hesabını sormayı da muhalefete
bir görev olarak veriyor.
MEHMET METİNER ( Adıyaman) Biz çalmayız,
çalmayız.
HASAN ÖREN (Devamla) Bunu her zaman söyleyeceğiz,
bunu burada her zaman dile getireceğiz.
Sayın
Başbakan çok alışıktır gündemi değiştirmeye.
Ne olmuştu? Hani -sizin de elinizde sallayıp da- Kabataşta
vapurdan inmiş bir hanım kızımız, başındaki
başörtüsü ve altı aylık çocuğuyla onlarca, yirmilerce,
otuzlarca insanın saldırısına
uğramıştı. Başbakanın elinde kamera kayıtları
vardı, bunu bize gösterecekti, ne oldu? Abbas yolcu, bitti. Hemen
arkasından ne geldi? Haşa, o kutsal mabette içki
içenlerin kameralara alındığını, günü ve zamanı
geldiğinde bunların gösterileceğini
Biz bunları bütün
halkımıza göstereceğiz. diyen Sayın Başbakan
değil mi? Merakla bekliyoruz. Yalan makinesi, para makinesi. Para
makinesi, biliyoruz, para saymaya yarıyor ama bu kadar yalanı, bu
kadar yanlış bir bilgiyi Sayın Başbakan verdiğinde
sizler hiç düşünmüyor musunuz? Sizler merak etmiyor musunuz? Camide içki
içildi. denilen o kaseti seyretmek istemiyor musunuz? 76 milyon istiyor.
Şimdi ne söylüyor? Diyor ki: Ben bu 17 Aralıktan önce dolarları
alanları biliyorum, onları açıklayacağım.
ALİ
AYDINLIOĞLU (Balıkesir) Size bir şey çıkmaz buradan Hasan.
HASAN
ÖREN (Devamla) - Sayın Başbakan, elinizi tutan mı var? Kim
aldı dolarları? 17 Aralıktan önce 1 Aralık, 5 Aralık,
7 Aralık, 10 Aralık. Bu dolarları kim aldı, niye
açıklamıyorsunuz? Neden böyle bir şeyi kendi kafanızda bir
hayal ürünü olarak ortaya koyuyorsunuz?
Değerli
arkadaşlarım, kara göründü. Daha ne kadar Sayın
Başbakanın arabasında ve Sayın Başbakanın
yanında Bilal Erdoğan gezebilir, onu bilmem.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Gezer, gezer.
HASAN
ÖREN (Devamla) - Ama ya metroda yalnız başına
İHSAN
ŞENER (Ordu) Ne demek o? Ne demek o ya?
HASAN
ÖREN (Devamla) -
gezer iken vatandaşın biri derse ki
İHSAN
ŞENER (Ordu) Sen çocuğunla gezmiyor musun?
HASAN
ÖREN (Devamla) - Bilal Erdoğan savcının gönderdiği
tebligat doğrultusunda ifadesi alınmak için savcılığa
çağrılmıştır. der ise o polis ne yapacak?
Yanaşacak, diyecek ki: İsmin, soy ismin ne? Bilal Erdoğan,
Başbakanın oğlu.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Düne kadar o çeteci yapıdan
rahatsızdınız.
HASAN
ÖREN (Devamla) - Alıp götürse yerinden olacak, beş dakikada tayini
çıkacak.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Cemaat halk partisi oldunuz.
HASAN
ÖREN (Devamla) - Alıp götürmese
Başbakanın oğlu, ne
yapacak!
Bütün
bürokrasiyi sıkıntıya soktunuz. Bütün insanlar şu an sizin
yaptıklarınızdan ve dün yaptıklarınızla bugünü
karşılaştırarak sıkıntı içerisinde.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Düne kadar paralel yapıdan
rahatsızdınız.
HASAN
ÖREN (Devamla) - Grubunuzda da sıkıntı var. Bu grubunuzdaki
sıkıntı da çok kısa sürede gün
ışığına çıkacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
METİNER (Adıyaman) Düne kadar paralel yapıdan
şikâyetçiydiniz, ne oldu size?
HASAN
ÖREN (Devamla) - Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET
METİNER (Adıyaman) İstikametiniz şaşmış
sizin ya!
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Ören.
Aleyhinde, İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarca. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Kaynarca.
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhine söz
aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisinin
önerisi Meclis TVnin çalışmalarıyla ilgili. Gerçi
konuşmacımız onun dışında söylemlerde bulundu ama
ben gündemin dışına çıkmayacağım.
ENGİN ALTAY (Sinop) Hep öyle olur Vekilim, o
kürsüde kimse konuyu konuşmaz zaten!
TÜLAY KAYNARCA (Devamla) Genel Kurul
çalışmaları Meclis televizyonunda salı günleri 15.00-19.00;
çarşamba, perşembe günleri de 14.00 ve 19.00 saatleri arasında
TRT 3ten naklen yayınlanıyor ama aynı zamanda, Genel Kurul
çalıştığı sürece de Türkiye Büyük Millet Meclisi TV
İnternet üzerinden naklen yayınını sürdürüyor. Diğer
taraftan, bütçe görüşmeleri gibi özel gündemlerin olduğu
görüşmelerse yine TRT 3 kanalından naklen verilmeye devam ediyor.
Değerli milletvekilleri, burada Meclis
televizyonunun yayınlarıyla ilgili özellikle hukuki altyapıya
işaret etmek istiyorum. Şu elimde görmüş olduğunuz protokol
1995 yılında imzalanmış bir protokol. Çünkü, Meclis TV
yayınlarının hukuki dayanağı nedir? sorusuna bir
açıklık getirmemiz lazım. Mevzuattaki
karşılığında ne var? Yine, bu sorunun
cevabını aldığımızda öneriyle ilgili de gerekli
cevabı vermiş olacağız. Bu nedenle de bu konu
başlığına dikkat çekmek istiyorum.
Tarih 3 Ocak 1995, bir protokolümüz var ve bu protokol
hukuki dayanağı teşkil ediyor. Yine, bu protokol, dönemin TRT
Genel Müdürü Profesör Doktor Tayfun Akgüner ile yine dönemin Meclis
Başkanı -o dönem- Hüsamettin Cindoruk arasında imzalandı.
Yani, protokolün 2nci maddesine de dikkat çekerek o maddeye işaret etmek
istiyorum. Madde 2 TRT 3te televizyon programında Türkiye Büyük Millet
Meclisinin toplantı günlerinde haftada üç gün 14.00 ile 19.00 saatleri
arasında bir yayın süresini, Türkiye Büyük Millet Meclisi
faaliyetlerinin kamuoyuna yansıtılması amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına tahsis etmiştir.
Madde bu. Yani, bu yayınların hukuki dayanağı, mevzuat
dayanağı bu. Mevzuata baktığımızda da Meclis TV
yayınlarının bu protokole dayanarak icra edildiğini ifade
edebiliriz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Meclis TV yayınlarının AK PARTİnin
kısıtladığından bahsediliyor ifade edilen öneride.
Şu an İnternette bu yayınlara herkes ulaşabiliyor. Yine,
Meclis Genel Sekreterliğinden aldığımız bir bilgi var,
o da şu: Cep telefonunda dahi sınırsız olarak Meclisin
çalıştığı saatler itibarıyla bu yayını
izleyebilmek mümkün. Yani, herhangi bir kısıtlama söz konusu
değil, yayınlar da mevzuata uygun bir şekilde televizyonda ve
İnternette, hatta cep telefonlarında da yer alabiliyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz;
şimdi de Türkiye Büyük Millet Meclisinin televizyonunun, Meclis TVnin
amaç ve kapsamına dikkatinizi çekmek istiyorum birkaç cümleyle. TBMM
TVnin amacı, 6253 Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanunu, 6112
sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın
Hizmetleri Hakkında Kanun ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Televizyonu
Yönetmeliği gereğince Genel Kurul çalışmalarını
naklen, siyasi parti grup toplantılarını ise Yayın
Danışma Kurulunun kararına göre yine naklen TRT 3
kanalından veya İnternetten yayınlamakla mükellef.
Ayrıca,
siyasi partilerin grup toplantılarını, genel
başkanların, yine grup başkan vekillerinin, genel sekreterlerin
ve başkan yardımcılarının, aynı zamanda da
milletvekillerimizin Türkiye Büyük Millet Meclisindeki basın
toplantılarını, ihtisas komisyonları, Meclis
araştırma ve soruşturma komisyonları ile uluslararası
grup ve komisyonların çalışmalarını izlemek,
yayına hazırlamak, gerek görülmesi hâlinde de canlı yayın
yapılmasını sağlamak da yine Türkiye Büyük Millet Meclisi
televizyonunun amaçları kapsamında. Dolayısıyla
bu çalışmaların mevzuatına işaret ettik, amaç ve
kapsamına da dikkat çektikten sonra şunu ifade etmek istiyorum: Neler
yapıldı bugüne kadar? Şimdi bu başlıklara dikkat çektiğimizde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Televizyonu 2013ten bu yana neler
yapmış bir iki başlıkla aldığım bilgileri
aktarmak isterim.
Yedi yüz doksan saat süren Genel Kurul
çalışmaları naklen yayınlanmış.
Yine yüz beş saat siyasi parti grup
toplantıları İnternet
üzerinden canlı yayınlanmıştır.
Yine Meclisin çatışı altında gerçekleşen
tüm etkinlikler, komisyon çalışmaları ve basın
toplantıları da izlenerek doksan iki saatlik haber
yapılmış ve ilgili kanallarla
paylaşılmıştır.
Milletvekillerimizin talebi çerçevesinde arşiv
görüntülerinden toplam 3.272 adet CD ve DVD basın ve dağıtımı
da yine bu kapsam içerisinde gerçekleştirilmiştir.
Ulusal basın mensuplarının 445 adet
görüntü talepleri de yine karşılanmıştır.
Yani Meclis yayınları hukuki
dayanağına istinaden çalışmalarını yürütüyor.
Dolayısıyla yayınların
sınırlandırıldığı görüşü de
gerçeği yansıtmamaktadır. Bu nedenle de diyoruz ki: Mevcut
uygulama muhalefetin söz hakkını kısıtlama veya fikir ve
ifade özgürlüğünün kısıtlanması olarak görülmemelidir.
Protokolle karara bağlanmış mevzuatın uygulanması
1995ten beri olduğu gibi de hâlen uygulama sürmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu bilgiler
doğrultusunda da açıktır ki Türkiye Büyük Millet Meclisi
Televizyonunun çalışma esasları ve yayın saatleri bellidir.
Önergede bahsedildiği gibi halkımızın öğrenme
hakkının elinden alındığı iddiası
gerçeği yansıtmamaktadır. Halkımız ile Türkiye Büyük
Millet Meclisi arasında bağ hiçbir zaman kopmamıştır.
Halkımız Genel Kurul çalışmalarını diledikleri
zaman takip edebiliyor. Öyle ki teknolojinin de gelişmesiyle birlikte bu
imkânlar daha da artmıştır.
Değerli milletvekilleri, bu duygu ve
düşüncelerle Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde görüş
belirttiğimi ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Kaynarca.
Lehinde Antalya Milletvekili Mehmet Günal.
Buyurunuz Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, TBMM TVnin
yayınlarıyla ilgili olarak CHP grup önerisinin lehinde söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, az önce değerli hatip
de, her zamanki, bakanların, Başbakanın verdiği soru
önergesi cevaplarını kısaca tekrarladı. Herhâlde TRT Genel
Müdürü standart bir şey hazırlamış, her soruya ve her
konuşmaya onları veriyor. Dikkatle takip ettim. Çünkü, daha önceki
soru önergesi cevaplarında da, yapılan konuşmalarda da
aynısını tekrar ediyoruz.
Şimdi, 1995 protokolünden bahsediyor. Sayın
Bakan da, Sayın Genel Müdür konuştuğunda da, Başbakan
Yardımcısı da aynı şeyi söylüyor. 1995te protokol
yapılmış, biz de ona göre yapıyoruz. Onun için de protokole
uydurduk. Peki, ben soruyorum: 2002 yılından 2011 yılına
kadar TBMM TVnin yayınlarını hangi mevzuata göre
yaptınız? Yani bu sınırlama gelinceye kadar TBMM TVnin
yayınlarını hangi mevzuata göre yaptınız? Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığıyla TRT Genel Müdürlüğü
o zaman o protokole uymadı mı? Bu soruyu sormamız lazım.
Peki, ne oldu da birden bunlar değişti? 1995te protokol, güzel. Biz,
burada olan arkadaşlarımız var, 2008 yılında TRT Kanunu
çıkarken bunları konuştuk, defalarca burada soru önergesi
konuştuk, gensoru konuştuk. Bunların hepsini sizler de
biliyorsunuz. Bunun siyasi bir sonucu olduğunu, siyasi bir karar
olduğunu hepimiz biliyoruz. Yani, kalkıp da Kardeşim, biz sizi
konuşturmuyoruz. deyin, çok fazla tartışmaya da gerek yok.
19.00dan sonra siz de konuşmayın bu iş bitsin. demek
lazım.
Bakın, şimdi, 2011 yılında, seçimin
hemen ertesinde bu geliyor. Sayın Başbakan da söylüyor
Arkadaşlarımıza söyledik. ve bu konuda
çalışmaları yaptılar, sesimiz kesildi. Hakikaten de buraya
bakıyorsunuz, 21inci maddede bunları söylüyor: TBMM faaliyetlerinin
hangi ölçüde yansıtılacağı hususu TBMM
Başkanlığı ile Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Genel
Müdürlüğünce hazırlanacak protokolle belirlenir. Peki, onun üstüne
neden hazırlamadınız protokolü yeniden? Eski protokole göre niye
devam ettiniz? O protokolün içerisinde bunları niye belirlemediniz? Yok.
Neden? Zaten o anda bir sorun yoktu. Ne zaman sorun oldu? Sayın Başbakan
baktı, Niye bunları bu kadar konuşturuyorsunuz? Keselim bunu.
dedi. Çünkü verilen cevaplara bakıyorsunuz, diyor ki Sayın
Erdoğan: Bunlar bu anlaşmayı bilmiş olsalardı
-deminki protokolden bahsediyorum- bizim niyetimizi görürlerdi. Biz geldiğimizde
esneme olsun dedik, baktık ki tamamen şov manzarası arz ediyor.
Kendi düşüncesi ama neden kapattırdığını
söylüyor. Halkımızın da şikâyetini nazara alarak gerek
TRTye gerekse TBMMye Grup Başkan Vekilliği olarak biz de ilettik.
Duydunuz mu arkadaşlar? Gerek TBMMye gerek TRTye Grup Başkan
Vekilliği olarak biz de ilettik. diyen Sayın Başbakan, Bizim
iktidarımızdan önceki protokol uygulamaya konulmuştur. El
insaf! Sizin iktidarınız döneminde kanun çıkardık, sizin
iktidarınız döneminde, Mayıs 2008de TBMM
Başkanlığı yönetmelik çıkarılması
kararı aldı, yönetmelik çıktı bununla ilgili.
Peki, ne oldu? Bu çok basit bir şekilde,
değerli arkadaşlar, siyasi bir karardır. Çok komik gerekçeler
oldu. Bakın, burada, Sayın Genel Müdür komisyonumuza geldi, TRT
6nın kanunu çıkarken sorduk Neden bunları bize daha fazla
imkân tanıyarak yapmıyorsunuz? diye. Dedi ki: Bizim karasal
frekansımız sınırlı. E, ne oldu da TRT 6ya frekans
buldunuz, nereden buldunuz? Demek ki siyaseten lazım olunca, belli bir
pazarlık yapılınca bunlar bulunabiliyor. Başka gerekçe
nedir? Yazıyor Sayın Genel Müdür, gönderiyor sorulan sorulara,
Efendim, spor yayınları da buradan yapılıyor. diyor.
Sanki önceki dönemde spor yayını yoktu, sanki 2011e kadar TRT 3 spor
yayını vermiyordu. Sanki o anlaşmalar yoktu, 2011 Haziranına
geldi, seçimden sonra çıktı bunlar sanki.
Bakın, tekraren söylüyorum: Bu kanunlar
görüşülürken söyledik, şimdi, Önemli olanları veriyoruz biz.
Kararımız var, bakıyoruz, esneme yapabiliyoruz. diyor. Burada
Meclis kapanırken Onuncu Kalkınma Planını görüştük
mü? Görüştük. Size onu Kalkınma Bakanlığının
bütçesinde de sormuştum hatırlarsanız: Kalkınma planı
önemli mi, değil mi? Yani, el insaf! Beş yıllık
kalkınma planını çıkarıyoruz biz. Özellikle de millet
duymasın diye pazartesi gününe koydunuz arkadaşlar. Şimdi, bunun
habercilikle ne alakası var? Bunun protokolle ne alakası var? Hangi
kanunun, hangi yönetmeliğin hangi maddesine göre bunu yapıyorsunuz?
Bakın, şimdi Utanıyor musunuz ekonomik
göstergelerden, sosyal göstergelerden? Planın içeriğinden mi
utanıyorsunuz? dedik. Çünkü, bakın, bütçe programını
burada on bir, on iki gün konuşuyor muyuz? Konuşuyoruz. Cumartesi,
pazar aralıksız konuşuyor muyuz? Konuşuyoruz. Peki, bütçe
ne? Bütçe, beş yıllık planın, üç yıllık Orta
Vadeli Programın bir yıllık uygulaması. Demek ki
önemliymiş. Peki, bunun beş yılını kapsayan planı
nasıl görüştük? Alelacele pazartesi günü araya soktuk. Hamdolsun,
vatandaşımızın hiçbirinin ne plandan ne göstergelerden ne
önümüzdeki beş yıldaki hedeflerden, sorunlardan haberi olmadı. Onun
için, bakın, kimse kimseyi kandırmasın.
Bu vesileyle tekraren söylüyorum: Bu gerekçeler
hiçbirimize inandırıcı gelmiyor biliyorsunuz. Sayın Meclis
Başkanlığına da söyledim. Uğraşmayın, gelin
Meclisin yayınlarını aynen maç yayınları gibi ihaleye
çıkarın diyorum. Alan televizyon bulunur. TRTye muhtaç değiliz,
bu protokole de muhtaç değiliz. Teşkilat Kanununda
yaptığımız değişikliğin
aynısını bir maddeyle yapalım; Meclis Başkanlığı
gelsin ihale açsın. Nasıl ki spor yayınları için ihaleler
geliyor, anlaşmalar yapılıyor, verelim onlar
yayınlasın, böylece uğraşmayalım kim
yayınladı kim yayınlamadı diye. Zaten TRTye
baktığımız zaman iktidarın borazanı hâline gelmiş
yani muhalefet zaten yok sayılıyor. Haber programlarına
bakıyoruz, tartışma programlarına bakıyoruz,
canlı yayın sürelerine bakıyoruz, haberlerdeki yayın
sürelerine bakıyoruz, neresinden tutarsanız tutun, ne kadar
dolambaçlı cevap verseniz de burada, gelen soru önergelerine verilen
cevaplara, sayın bakanların açıklamalarına
baktığımız zaman çok bariz bir şekilde bir yanlı
yayın yaptığı görülüyor.
Onun için benim önerim, gelin arkadaşlar
Bakın
burada örnekler vermiş. Efendim diyor ki: Filanca ülkede yayın var,
şurada yok. O ülkelerde özgür basın var. Gittiğiniz zaman,
Amerikada da bir sürü kanal var ama bastığınız zaman
senatonun toplantılarını -sürekli olarak- yayınlayan bir
tanesini görüyorsunuz. Ama o ülkelerde özgür basın var, burada tek parti
basını var. Onda da eğer itiraz ederseniz hemen kapatma
cezaları, vergi cezaları, diğer şirketlerine yönelik
dolaylı birtakım tehditler, şantajlar devreye giriyor.
Dolayısıyla, değerli arkadaşlar,
burada kalkınma planı görüşmelerinin bile eğer biz bu
protokole göre görüşülmesini engellersek, partilerin grup
toplantılarını yaptığımız değişiklikle
yayınlamaktan TRTyi men edersek, yapılan sözleşmelere,
protokole bunu koymaz isek bunda art niyet değil artık aleni olarak
muhalefetin sesinin kısıldığını çok net bir
şekilde görebiliriz. Neden?
Burada bir şeye değinmeden geçemeyeceğim.
Bütçe görüşmeleri sırasında Sayın Arınç söyledi yani o
adaletsizliği kendisi dahi itiraf etmek zorunda kaldı. Adalet ve
Kalkınma Partisinin aday tanıtım toplantılarının
tamamını canlı yayında veriyor. Yani haberini yapın
tamam, insaf da yani Sayın Başbakan bir de diyor ki: Mecliste
şov yapılıyor da onun için kapadık. Peki, bu şovu kim
yapıyor? Sayın Arınç espri yapıyor. Bir yere gitmiş
toplantıya, bakmış TRT temsilcisi yok. Gülmüş
arkadaşlara, dönmüş demiş ki: Ya, bizim Millî Gazete de hep geç
gelirdi, TRT de Millî Gazeteye benzedi. Artık gömlek çıkarınca
geriye doğru herhâlde çakmak farz oldu. Aynen bu İnternet
sayfalarından aldığımız haber. Daha önce ben kendisine
söylediğim için burada espri olsun diye söylüyorum. Hani sürekli olarak
görevli vakanüvis gibi peşinden gezecek, onun görüntülerini çekecek,
basın müşaviri gibi yayınlayacak. Aynı şey, bu
yandaş yayın her zaman geçerli arkadaşlar, kusura bakmayın.
Hiç olmazsa en azından şurada kanunlarla ilgili, yasamayla ilgili
yapılan çalışmaları muhalefetin görüşünü de kamuoyuna
yansıtacak şekilde düzenleyelim. Onu yapmıyorsanız,
dediğim gibi, gelin Meclis TV yayın hakkını özel bir
televizyona ihaleyle devretsin, şeffaf bir şekilde bu
yayınları yapsın. O zaman konuştuğumda size
demiştim ki: Artık bu iyice yandaş televizyon hâline geldi, TRT
artık AKRT hâline geldi. Şimdi isim değişikliği yaparak
diyorum: Tayyip Recep televizyonu hâline gelmiş. Artık kusura
bakmasın, ismini takdim tehir yaptık ama başka türlü olmuyor.
Tamamıyla bize yer yok zaten, onun için artık oradan sadece Tayyip
Beyin resimlerini, programlarını izleyeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Devamla) İnşallah, bu
sözlerimizi dikkate alır, ihaleye Başkanlık çıkar diye
düşünüyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Günal.
Aleyhinde Muş Milletvekili Sırrı
Sakık. (BDP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şu an televizyonları başında bizi
izleyen herkese selamlar, saygılar ama geldiğim bölgenin büyük
çoğunluğunda elektrikleri olmadığı için insanlar
şu anda bizi izleyemiyorlar. Bu önergeyle ilgili düşüncelerimizi
beyan etmeden önce
Birkaç gündür bölgedeyim. Özellikle Erzurum, Ağrı
bölgesinde, Muştan Vana kadar bu TEDAŞın
özelleştirilmesinden sonra büyük bir mağduriyet var. Zaten
doğayla mücadele eden bir halk, devletin ceberut yapısıyla
mücadele eden bir halk, yoksul bir halk, bu özelleştirilmeden dolayı
da insanların büyük bir çoğunluğunun borçlarından
dolayı elektrikleri şu anda kesilmiş ve hepsi de icralık.
Yalnız, Erzurum bölgesinde faizlerle birlikte para talep edilmektedir.
Faizler de alabildiğine yüksek ama Van bölgesinde sadece borçlarıyla
ilgili bir talep var. Ama ne yazık ki o bölgenin insanlarının
büyük bir çoğunluğunun 1 tek lira ödeme şansı yoktur. Yani
eğer bir sosyal devletten bahsediyorsak sosyal devlet
vatandaşlarına daha huzurlu bir hayat sunmak için vardır ama
burada bir ceberut devletle karşı karşıyayız ve
müteahhitler -faizleriyle borcu- gidip hem elektrikleri kesiyorlar hem de bir
taraftan hepsini icralık yapmışlar ve ciddi şekilde büyük
bir mağduriyet vardır ve Hükûmet bu konuda derhâl pozitif bir
ayrımcılık yapmalıdır. Bu mağdurların
mağduriyetinin bir an önce giderilmesi gerektiğine inanıyorum.
İkinci bir konu: Yine, sevgili arkadaşlar,
üniversitelerde uzun süredir Kürt çocuklarına saldırılar var.
Birçok üniversitede saldırı var. Söyledik. Oradaki valilerle
görüştük, buradaki İçişleri Bakanıyla, bütün yetkili
birimlerle. Faşist odaklar Kürt çocuklarının üzerine
saldırıyorlar ve aradığımızda vali de emniyet
müdürü de söylüyor: Evet, faşist çetelerin başında siyasi
partilerin temsilcileri ve milletvekilleri var. Şimdi ben de buradan size
sesleniyorum: Siz orada görevlisiniz. Hangi siyasi partinin temsilcisi
arkasına faşist odakları alıp Kürt çocukların üzerine
saldırıyorsa, elinizde belge, bilgi, resim varsa kamuoyuyla
paylaşmalısınız çünkü onlarca Kürt çocuğu şu anda
hastanelerde yaralıdır ve birçoğu hem saldırıya maruz
kalıyor hem de okuldan uzaklaştırılıyor. Ve tekrar bu
konuda Hükûmeti göreve davet ediyoruz. Ve özellikle son dönemlerde yani sekiz
on aylık süre içerisinde, barış görüşmelerinin devam
ettiği bir sürede bu Kürt öğrencilerine karşı bir linç
kampanyası vardır. Bu, barışı sabote etmektir ve bu
barışın önünü nasıl kesebiliriz
Yoksul Kürt
çocuklarının üzerinde böyle bir acımasız saldırı
vardır ve bu konuda da bütün yetkili birimleri göreve davet ediyorum.
Sevgili arkadaşlar, araştırma önergemiz
Meclisin daha şeffaf olmasıyla ilgili. Hayatın her alanında
şeffaflıktan bahsediyoruz. Yani, halk eğer bu Meclisi seçiyorsa,
milletvekiline oy veriyorsa milletvekilini denetlesin. Saat 19.00a kadar
yayın, 19.00 sonrası yayının olmaması yani bu
parlamentoya ne kazandırır. Şimdi, bakın, bu konuda ana
muhalefet partisi, diğer muhalefet partisi, BDP rahatsız ama sadece
bu konuda rahatsız olmamalılar. Hani dürüstlükten,
şeffaflıktan, adaletten, kim ki bu kürsüye çıkıyor,
hırsızlıktan bahsediyor, şimdi ben de size söylüyorum:
Seçimlere gidiyoruz. Hazineden 180 trilyon para aldınız, 100 trilyon
para aldınız, 50-60 trilyon para aldınız, size haram olsun.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Yüz kere, yüz kere
Yüz kere haram olsun.
SIRRI SAKIK (Devamla) Peki, bizim günahımız
ne, bizim seçmenlerimizin günahı ne? Bizim seçmenlerimiz size, bu hazineye
vergi vermiyor mu?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) En büyük
hırsızlık budur.
SIRRI SAKIK (Devamla) En büyük hırsızlık
budur işte. Bakın, kanunlarla hırsızlık
yapılıyor, bunu gülüp geçiştiriyorsunuz.
Şimdi de bir demokratikleşme paketinin
içerisine şunu monte etmeye çalışıyorsunuz: Genel
seçimlerde yüzde 3 oy alan hazineden para alır. Peki, kardeşlerim,
biz sizinle birlikte yarın seçimlere katılmıyor muyuz? Belediye
başkanlıklarını, il genel meclis üyeliklerini, belediye
meclis üyeliklerini seçmeyecek miyiz? Sizin aldığınız 180
trilyon AKP, biz bir tek lira almıyoruz. Bunun adına nasıl
hakkaniyet diyebilirsiniz? Cumhuriyet Halk Partisi, sesiniz çıkmıyor,
MHP sesiniz çıkmıyor.
HASAN ÖREN (Manisa) Destekliyoruz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Aksine, sizden para
alsınlar!
SIRRI SAKIK (Devamla) İşte, buyurun
çıkın onları da söyleyin. Bundan daha büyük bir
hırsızlık olabilir mi? Yasayı kendinize göre dizayn
edeceksiniz, Kürt Mehmet nöbete! Sonra, gelin seçimlerde birlikte yarışalım!
Şimdi, eğer bir paket getiriyorsanız genel seçimlere
endekslemeyeceksiniz. Diyeceksiniz ki: Sevgili kardeşlerim, 2014
yılı 30 Mart seçimlerinde yüzde 3 mü
Biz, aslında hiçbir
rakamın olmaması gerektiğini
Ama yüzde 3 de diyorsanız
2014 seçimlerinde yüzde 3 oy alan partiler hazineden pay alır. Ama hâlâ,
yavuz hırsız misali, dönüp dolaştırıp genel
seçimlerde, yine, yüzde 3e indirgeyip Kürtleri mağdur etmeye
çalışıyorsunuz.
Şimdi, bu kadar açık ve net olarak bunlar
ortadayken, bunlara bir çare bulmamız gerekirken dönüp dolaşıp
kısır döngüler etrafında siyaset yapıyoruz. Asıl
değişmesi gereken Siyasi Partiler Yasasıdır, Seçim
Kanunudur. Eğer Siyasi Partiler Yasası, Seçim Kanunu
değişirse, emin olun burası siyasi parti liderlerinin,
aktörlerin bir parlamentosu değil, halkın parlamentosu olur. O zaman
saat 19.00da yayın kesilmez. Yani bir genel başkanın
talimatıyla bu yayın kesilmemelidir. Bir Meclis başkanı,
bir genel başkanın talimatıyla, eften püften gerekçeler
uydurarak yayını kesmemelidir. Halk bu Parlamentoda çalışan
milletvekilini denetleyebilmelidir, görebilmelidir. Kim, nasıl, ne
yapıyor? Benim adıma vekil olan, benim adıma burada siyaseti
dizayn eden siyasetçilerin ne yaptığını halkın bilmesi
gerekmez mi? İşte, gelin burada siyaseti dizayn edelim, gelin burada
Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Kanununa halkı dâhil edelim. Hepimiz
seçimlere gidiyoruz ama hep görüyoruz, bütün genel başkanların
kapılarında aday adayları kuyrukta. Ne işleri var burada?
Eğer gerçekten halkı katacaksanız bu işe, herkes gidip
örgütünün kapısında beklemeliydi, ön seçimler olmalıydı.
Demokrasi böyle emrediyor ama bunun adı, sizin bu
uyguladığınız yol yöntemin adı demokrasi değil,
adı Kenan Evren demokrasisidir.
Şimdi, bir taraftan oradan hesap
soracağınızı söylüyorsunuz, Siyasi Partiler Yasasına
sığınacaksınız, yüzde 10luk baraja
sığınacaksınız; bir taraftan muhaliflerinizi yok etmek
adına hazineden bir tek lira para vermeyeceksiniz, sonra da dönüp
dolaşacaksınız, diyeceksiniz ki: Ya bu ülkede demokrasi var, bu
ülkede seçimler var. Nasıl bir seçim var? Kenan Evrenin de seçimleri
vardı. Onlar da kendilerine göre demokrasiyi dizayn ediyordu.
Aranızda bir fark var mıdır?
O vesileyle, bu Parlamento derhâl bu Siyasi Partiler
Yasasını, bu Seçim Kanununu, bu yüzde 10luk barajı, bu
hazinedeki barajı derhâl kaldırmalıdır. Bunu
kaldırabilirseniz daha şeffaf bir Türkiyede yaşayabiliriz.
Eğer bugünkü yolsuzluklardan, bugünkü hukuksuzluklardan bahsediyorsak,
emin olun, bunun mimarı kapalı bir rejimdir; kapalı bir Siyasi
Partiler Yasasının ve Seçim Kanununun uygulandığı
ceberut anlayıştan kaynaklanıyor. Bunu
değiştirebilirseniz şeffaf bir Türkiyeyi yaratabilirsiniz.
Bütçe denetlenemiyor, ordunun harcamaları
denetlenemiyor, efendim, yargı ne yapıyor, denetlenemiyor. Dünün
yargısı Kemalistlerin yargısıydı. Sonra
yargıyı dizayn ettiniz, bilmem farklı bir cemaatin yargısı.
Hayır, hepimizin yargısı olacak. Hukukun da, huzurun ülkesini
birlikte
Var mısınız? Benim, senin yargın yok. Eğer
böyle bir şey yapabilirseniz bu ülkede barışı, demokrasiyi
hayata geçirebilirsiniz ve burada kardeşliği
Hepimiz artık
başımıza gelebileceklerden korkuyoruz. Kim, ne, ne zaman,
nerede, kimlerin talimatıyla gözaltına alınacak, nasıl
tutuklanacak
Biz yıllardır bunun mağduruyuz,
yıllardır bunları söylüyoruz ama sizin başınıza
geldiği zaman feryat ediyorsunuz. Ama bu ülkede yaşıyorsanız,
her fâni nasıl ki ölümü tadacaksa bizim
yaşadığımız bu haksızlıkları er geç
tadacaktır.
Onun için, demokrasi hepimize gerekli; hepimiz,
demokrasiyi istiyorsak şeffaf olacağız, adil olacağız,
adaletli olacağız. Bu ekranları halka kapatarak değil, bu
Parlamentoda ne oluyorsa ne bitiyorsa halkın bilme hakkı vardır,
en doğal hakkı da budur. Siz halka karşı
haksızlık ediyorsunuz.
Bu araştırma önergesiyle ilgili olumlu oy
kullanacağımızı söylüyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Sakık.
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkanım,
yoklama da yapalım.
BAŞKAN Yoklama talebiniz var, yerine
getireceğim.
Sayın Altay, Sayın Ören, Sayın Özdemir,
Sayın Akar, Sayın Demiröz, Sayın Develi, Sayın Çelebi, Sayın
Oran, Sayın Düzgün, Sayın Işık, Sayın Kaplan,
Sayın Tanal, Sayın Gündüz, Sayın Acar, Sayın Genç
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
18.35
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
18.41
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:
Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 46ncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
III.- Y O K L A M
A
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin
oylamasından önce yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yeniden elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, elektronik
oylamada tam 184 çıkmıştır. Onun için, toplantı yeter
sayısı vardır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
CHP Grubunun, 9/1/2014 tarihinde Manisa Milletvekili Hasan Ören ve
arkadaşları tarafından, Meclis TV yayınlarının
kesilmesinin halkın Meclisi denetlemesinin nasıl engellediğinin
ve TBMM Genel Kurul çalışmalarının canlı
yayınlanmasının kamuoyu üzerindeki etkilerinin ve
yayınların kesilmesi ile yapılan tasarruf miktarının
tespiti ile kesintisiz canlı yayın yapılması için yasal
düzenleme yöntemlerinin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 14 Ocak 2014 Salı
günkü birleşimde sunuşlarda
okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisin
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesi uyarınca verilmiş önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Şimdi, İç Tüzükün 37nci maddesine göre
verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D)
Önergeler
1.-
İstanbul Milletvekili Umut Oranın, (2/1093) esas numaralı
19.4.1990 Tarihli ve 3628 Sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması,
Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/140)
11/02/2014
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
(2/1093) esas numaralı Kanun Teklifim,
Başkanlığınızca komisyona havale edildiği
tarihten itibaren 45 gün geçtiği halde ilgili komisyonca görüşülüp
sonuçlandırılmamıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğünün
37nci maddesi uyarınca kanun teklifimin doğrudan Genel Kurul
gündemine alınması için gereğini arz ve talep ederim.
Umut
Oran
İstanbul
BAŞKAN Teklif sahibi olarak İstanbul
Milletvekilli Umut Oran.
Buyurunuz Sayın Oran. (CHP sıralarından
alkışlar)
UMUT ORAN (İstanbul) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; hepinizi ben de saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle bir şey sormak istiyorum: Aranızda,
kamu görevi yapan bir bürokratın veya bir memurun alabileceği
hediyenin üst seviyesi nedir, sınırı, bilen var mı acaba?
Özellikle AKPli milletvekili arkadaşlara da bunu soruyorum. Bakın,
bu sınır
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Asgari ücretin 10
katı.
UMUT ORAN (Devamla) Evet, asgari ücretin tam 10
katı yani neredeyse -8,5 milyar, ciddi bir rakam- bir emekçinin bir
yıllık geliri bu rakam. Teklifimiz bu rakamı asgari ücretin üçte
1ine indirmek yani 282 liraya indirebilmek, 10 katı yerine üçte 1ine
indirmek ve bu değeri aşan hediyelerle ilgili de kurumlara geri iade
edilmesi. Bir de mevcut yasada milletvekilleri bu sürecin içinde değil.
Biz de diyoruz ki: Milletvekilleri de netleştiriyoruz- onlar da bu
kapsamın içerisine dâhil edilsin diğer kamu hizmeti veren
kişiler gibi. Neden bu teklifi yapıyoruz? Kamu hizmeti verenle kamu
hizmeti alan arasında menfaat beklentisi olmaması gerekir. Kimse
kimseye kaşının üzerinde gözü var diye veya hatırına
hediye vermiyor yani kimse kimseye durup dururken hediye vermiyor. Hediye bir
makama veriliyor ve bunun da bir makul sınırının
olması gerekiyor.
Bakın, mesela, Sayın Başbakana Pakistanda
at, Nijerde deve, Güney Korede limuzin hediye edildi. Bilmiyorum,
bunları, Sayın Başbakan bu hediyeleri devletin arşivine
geçirdi mi, yoksa kendi özel mal varlığının içerisine mi
dâhil etti? Ama şunu söylemek istiyorum: Laik, demokratik, sosyal hukuk
devletinde halktan gizli saklı bir hediye alış verişi
olmaması gerekiyor. Bu, Amerika Birleşik Devletlerinde bile Obamaya
en fazla 305 dolarlık hediye imkânı verilebiliyor, onun üzerindeki
aşan sınır geri iade ediliyor. Dolayısıyla, Türkiyede
de Amerikayla mukayese ederseniz 12 kat, 13 kat daha yukarı bir hediye
sınırı olmaması gerekiyor. Dolayısıyla,
teklifimiz bunu makul bir sınıra getirmek.
Şimdi, tabii ki bunları konuşurken
aslında konuştuğumuz hususa baktığınız zaman
devede kulak yani biz, temiz siyaset adına dikkate
aldığımız zaman, bu, çok küçük bir şey. Özellikle, 17
Aralıktaki rüşvet ve yolsuzluk operasyonuna, iddialara
baktığımız zaman temiz siyasetten ne kadar uzak
olduğumuzu da anlıyoruz. Dosyada ne ararsınız var, yok yok;
kara para aklama var, altın
kaçakçılığı var, rüşvet var, suistimal var,
görevi kötüye kullanma var, zimmet var, hırsızlık var,
dediğim gibi yok yok. Şimdi, bu dosyada Halkbank Genel Müdürünün
evindeki ayakkabı kutusundan çıkan eski parayla 10 trilyon var. Bakan
çocuklarının evlerinden çıkan çelik kasalar, yedi çelik kasa
dolusu para var. O kadar çok para var ki bir de bunları saymak için evin
ortasında para makinesi var. Bu yolsuzluk iddialarının baktığınız
zaman boyutu 87 milyar euro, eski parayla 247 katrilyon. Bu bir boyut. Komisyon
ne kadar alındı, alınmadı bilmiyoruz göreceğiz ama
hacim 247 katrilyon. Bunu MİT -Başbakanlığa
bağlı- sekiz ay önce öğrenmiş, rapor hazırlamış
ve bunu da Başbakana bildirmiş. Peki, bunu ne yapmış Başbakan? Bilmiyoruz,
herhâlde dikkate almamış. Operasyonlarla ilgili ne yapıldı?
Polisler görevden alındı, maliyede, yargıda da deprem
yaşandı. Sonuçta ne oldu? Hırsız polis oyunu tersine döndü.
Polis hırsızı kovalayacağına hırsızlar
polisleri kovalıyor, Türkiyem bunu da gördü maalesef. Delikli
ayakkabıyla yola çıkanlar ayakkabı kutularından çıkan
paraları savunur hâle geldiler maalesef. Hepimizin gideceği iki
metre toprak. diyenler milyarlarca dolarlık arazilere el koyma noktasına
geldiler maalesef. Kefenle yola çıktık. diyenler takım
elbiseyle rüşvet alma durumuyla karşı karşıya geldiler
maalesef.
Şimdi, Türkiyede siyaset kirlendi, güven kayboldu,
temizlenmenin vakti. Bir yerden başlayalım. Önümüzde böyle bir teklif
var; gelin, bu teklife olumlu oy kullanın. Şimdi, bakın, bir
yerden başlayalım dedim yani esasında olaylara
baktığınız zaman bu, devede kulak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
UMUT ORAN (Devamla) Son bir şeyle bitiriyorum:
Bakın, Hazreti Muhammed devlet malını çalanın cenazesini
bile kaldırmamış. Niye? Çünkü Hazreti Muhammed şöyle
buyurmuş: Konuştuğunda yalan söyleyen, emanete hıyanet
eden, iktidarda haram yemekten kaçınmayanın orucu da namazı da
sizi aldatmasın. Şimdi bu hadis çok açık ve net, üstüne
ekleyecek bir şey de yok açıkçası.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Doğru
UMUT ORAN (Devamla) Bugüne ve sizin
vicdanınıza yeteri kadar ışık tutmasını
diliyorum.
Biraz evvel yoklama sebebiyle de birçok milletvekilinin
burada olduğunu görüyorum. Umuyorum ki bütün milletvekillerinin, özellikle
Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinin, temiz siyaset adına,
siyasette ahlak adına bu öneriye, bu kanun teklifine olumlu oy vermelerini
diliyorum.
İyi akşamlar, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Oran.
İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz
Buyurunuz Sayın Özgündüz. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime başlarken Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, az önce, Değerli Genel Başkan
Yardımcımız Sayın Umut Oran konuşmasını
bitirirken Peygamber Efendimizin bir
hadisinden bahsetti, ben de oradan devam edeyim. Biliyorsunuz, Peygamberimiz
diyor ki: Hırsızlık yapan kızım Fatıma bile olsa
affetmem, kızım Fatıma bile olsa. Dolayısıyla hiç
kimsenin, şu andaki, sizlerin, Hükûmetin değerli üyeleri ya da
çocukları herhâlde Peygamberin ciğerparesi, biricik evladı
Fatımadan daha değerli değil. Dolayısıyla,
değerli arkadaşlar, gerek beşerî hukuk açısından
gerekse ilahi hukuk açısından hakikaten devlet malı, beytülmal
çok hassas olarak kabul edilmiş, bir emanet gibi görülmüştür; bunun
için de beytülmale el uzatmak aslında o ülkede yaşayan bütün fakir
fukaranın, yoksulun, öksüzün gözyaşına ortak olmaktır.
Hırsızlık yapmak değil mesele
arkadaşlar; hırsızlık yapmayabilirsiniz ama yapılan
bir hırsızlığın üstünün örtülmesini istiyorsanız
o da hırsızlığa ortak olmaktır. Var mıdır,
yok mudur hırsızlık
17 Aralık operasyonuyla ilgili çıkan? derseniz size bir şey
söyleyeyim, size bir tüyo vereyim, yol göstereyim: Şu anda, 3 bakan
hakkında toplam 504 sayfa fezleke, 27 klasör dosya, bütün deliller, bütün
konuşmalar, bütün belgeler Adalet Bakanlığında, bir
adım ötenizde. Sizin, iktidarın milletvekili olarak bunu
öğrenmek hakkınızdır, gidin bir bakın, bir
kapağını açın o dosyanın, görün ve vicdanen
rahatsanız, deyin ki: Arkadaş, biz rahatladık. Ama rahat
değilseniz, o dosyaların buraya gelerek bu bakanlar hakkında
Anayasanın 100üncü maddesi gereğince Meclis soruşturması
açılmasını sizin istemeniz gerekiyor, bizden önce sizin
istemeniz lazım.
Ya, arkadaşlar, bakın, birçoğunuzu
tanıyorum, iktidar partisinden arkadaşlar pırıl
pırıl, tertemiz insanlar. Birileri hırsızlık,
yolsuzluk yapıyorsa siz niye bunun ceremesini çekesiniz? Sizin buna itiraz
etmeniz lazım. Yani birçoğunuzun oturduğu ev,
kullandığı araba bile 700 bin lira etmezken, bir bakana 700 bin
liralık, Patek Philippe marka, efendim 5101G model, özel olarak getirilen
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Marka söyleme.
ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) -
Zürihten beğenilen,
Sayın Bakana getirilen, Ankara Esenboğa Havalimanında gece saat
yarımda teslim edilen, ertesi gün özel kalemi tarafından
teşekkür edilen bir şey oluyorsa, sizin, gidip bu adamların yüzüne
tükürmeniz lazım. Ayıptır, utanın, koskoca Türkiye
Cumhuriyetinin bakanı olmuşsunuz, yakışıyor mu size
hırsızlık, yolsuzluk! sizin demeniz lazım, bizden önce
sizin demeniz lazım. Bu mesele, arkadaşlar, iktidar, muhalefet
meselesi değil, hakikaten değil. Bu bir duruş meselesidir. Yani
önemli olan, böyle durumlarda safınızı belirlemektir,
duruşunuzu netleştirmektir. Yani Efendim, ben, vicdanen
rahatım. Vicdanen rahat olamazsınız, benim bu konuşmamdan
sonra vicdanen rahat olamazsınız. Vebal altındasınız.
Gidip bakacaksınız, inceleyeceksiniz ve bunu isteyeceksiniz.
Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, son
günlerde Sağlam irade afişleri görüyoruz billboardlarda.
Sağlam irade hırsızlığın, yolsuzluğun
üstünü örtmeye çalışmak değildir, bunların önünü
açmaktır. O zaman biz, sağlam irade deriz, o zaman saygı
duyarız. Meşhur bir söz vardır: Nerede bir
şaşalı yaşam, lüks yaşam, zenginlik görürseniz bilin
ki orada bir yoksulun, bir öksüzün gözyaşı vardır.
Dolayısıyla, hepiniz, bu içinden geçtiğimiz süreçte, bu yüce
Meclisin her ferdi sorumludur. Kamu malına el uzatmamak vicdani bir
görevdir, insani bir görevdir; aynı zamanda, milletvekili
sıfatının gerektirdiği bir görevdir diye düşünüyorum.
Bakın, bir söz vardır: Bırakın
adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun. Bunu demeniz gerekiyor
artık. Kim efendim, kim yapmış? Kim yapmış, kim
yapmamış bırakın arkadaşlar; savcının önünü
açın, savcının elini kolunu bağlamayın,
araştırılsın. Sadece savcıda da değil iş;
bakın, iş başa düştü, iş size düştü.
Anayasanın 100üncü maddesini açın okuyun. Dolayısıyla, Meclisin
sorumluluğu vardır. Suç işlediği iddia edilen bakanlarla
ilgili bir araştırma komisyonu kurulsun -kıyamet kopmaz ki,
geçmişte de kuruldu- bir bakalım var mıdır, yok mudur. O
komisyonda da siz olacaksınız çoğunlukta. Yani, siz gelin,
görün, delilleri siz değerlendirin, bu bakanlar Yüce Divana gitsin mi,
gitmesin mi buna siz karar verin. Ama Efendim, hayır. Birileri dedi ki
ben kefilim. Olmaz arkadaşlar, olmaz. Dolayısıyla, sizi bu
teklif vesilesiyle uyarma görevimi yaptım.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Özgündüz.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yoklama
BAŞKAN Yoklama talebi vardır, yerine
getireceğim.
Sayın Özgündüz, Sayın Öner, Sayın Akar,
Sayın Demiröz, Sayın Develi, Sayın Acar, Sayın Düzgün,
Sayın Susam, Sayın Oran, Sayın Dinçer, Sayın
Işık, Sayın Özdemir, Sayın Kaleli, Sayın Çıray,
Sayın Demir, Sayın Kaplan, Sayın Aygün, Sayın Erdoğdu,
Sayın Toprak.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D)
Önergeler (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Umut Oranın, (2/1093) esas numaralı
19.4.1990 Tarihli ve 3628 Sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması,
Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/140) (Devam)
BAŞKAN - İç Tüzükün 37nci maddesine göre
verilmiş doğrudan gündeme alınma önergesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Şimdi, gündemin Sözlü Sorular kısmına
geçiyoruz.
IX.-
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI (x)
1.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahana bağlı bir köyün su
ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/122) ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
2.-
İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprakın, 29 yaşından
büyük öğrencilerin askerliklerini erteleyemeyeceği iddialarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1862) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
3.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Karsta bir köye şehitlik
yapılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1893) ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
4.-
İstanbul Milletvekili Celal Dinçer'in, bedelli askerlik ücretini
ödeyemeyenlere süre uzatımı verilmesine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/1967) ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
5.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, karayolları
kenarlarında yapılması düşünülen helikopter pistlerine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1999) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
6.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, yaralı bir askerin evine
otobüsle gönderilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2074) ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
7.-
Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlunun, güvenlik ve savunma
harcamalarında yaşanan artışın nedenlerine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/2151) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
8.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, tekstil
mühendislerinin kamuda istihdamına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/2213) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
9.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Fen-Edebiyat Fakültesi
mezunlarının istihdam sorununa ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/2221) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
10.-
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, THYnin reklam filminde Millî
Marşımızın yer almasına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/2235) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
11.-
Adana Milletvekili Ali Halamanın, denizlerimizde ulusal
çıkarların korunmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/2354) ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
12.-
İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprakın, Kore ve
Kıbrıs gazilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2358) ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
13.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, 2011 yılında Hakkâride
gerçekleşen bir çatışmada yaralanan bir askere gazilik
unvanı verilmemesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2430) ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
14.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, TSK envanterindeki Skorsky
helikopterlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/2483) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
15.-
İstanbul Milletvekili Umut Oranın, TSK ile ilişiği kesilen
bir uzman onbaşıya ilişkin sözlü soru önergesi (6/2576) ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
16.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, 2007-2012 yılları
arasında intihar eden er ve erbaşlar ile intiharların
nedenlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2591) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
17.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Türkiye
tarafından Irakta inşa edilen bir hastaneye ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2630) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
18.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Suriyeli mültecilere
ve kaldıkları bölgelerde yaşanan olaylara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2652) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
19.-
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Başbakanlık ve bakanlıklarda
yeniden yapılanma sonrası unvanı kaldırılan personele
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2682) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
20.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, mayınlı arazilere ve
bunların temizlenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2694) ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
21.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Bosna-Hersek,
Makedonya ve Kosovada verilen mesleki eğitim kurslarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2710) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
22.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, üniversite mezunu
işsiz sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/2766) ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
23.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir çatışmada yaralanan bir
askerin gazi sayılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2801) ve
Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
24.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, kamu kurum ve
kuruluşlarında görevli sözleşmeli personel sayısına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2816) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
25.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, Türkiye
tarafından Arnavutlukta kurulan bir laboratuvara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2818) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
26.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Zafer Havaalanının
açılış törenleri için yapılan harcamalara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2845) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
27.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlunun, kamudaki sürekli
işçi kadrolarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/2886) ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
28.-
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Akdenizde bazı Türk
topraklarının Kıbrıs Rum Yönetimince işgal
edildiği iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/2929) ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
29.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, astsubayların özlük
haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3053) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
30.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Bakanlığa bağlı
afet riski altındaki binaların durumlarına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/3054) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
31.-
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, bir üstteğmenin ölümüne ilişkin
sözlü soru önergesi (6/3079) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
32.-
Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Bakanlık istisnai
kadrolarına yapılan atamalara ilişkin sözlü soru önergesi
(6/3158) ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
33.-
Muğla Milletvekili Nurettin Demirin, bazı suçlardan yargılanan
TSK personeline ilişkin sözlü soru önergesi (6/3214) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
34.-
Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın, 2002 yılından
itibaren gerçekleştirilen temsil giderlerine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/3225) ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
35.-
Adana Milletvekili Ali Halamanın, Ankaranın Çamlıdere
ilçesindeki askerlik şubesinin kapatılmasına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/3474) ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
36.-
Antalya Milletvekili Gürkut Acarın, kapatılan askerlik
şubelerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/3518) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
37.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, astsubayların özlük
haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3545) ve Millî Savunma
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
38.-
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Harp Okulundan atılan öğrencilere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/3548) ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
39.-
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, askeri okullardan atılan
veya kendi isteğiyle ayrılanların ödedikleri tazminatlara
ilişkin Milli Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/3565)
Cevaplanmadı
40.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, asker intiharlarının
önlenmesine ilişkin Milli Savunma Bakanından sözlü soru önergesi
(6/3635) Cevaplanmadı
41.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Bakanlık tarafından
kiralanan taşınmazlara ilişkin Milli Savunma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/3906) Cevaplanmadı
42.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Kütahyadaki askeri
hastanenin kapatılmasına ilişkin Milli Savunma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/3907) Cevaplanmadı
43.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen taşınır mal satışlarına
ilişkin Milli Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/4046)
Cevaplanmadı
44.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, Bakanlık
kadrolarına ve personel durumuna ilişkin Milli Savunma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/4125) Cevaplanmadı
45.-
İstanbul Milletvekili Celal Dinçerin, celp dönemlerinin lisans mezuniyet
dönemleriyle uyumlu hale getirilmesine ilişkin Milli Savunma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/4344) Cevaplanmadı
46.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, çözüm süreci boyunca terör
örgütüne katılımların arttığı iddialarına
ilişkin Milli Savunma Bakanından sözlü soru önergesi (6/4604)
Cevaplanmadı
47.-
Kütahya Milletvekili Alim Işıkın, çözüm süreci kapsamında
ülke dışına çıkan teröristlere ilişkin Milli Savunma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/4607) Cevaplanmadı
48.-
Adana Milletvekili Ali Halamanın, il merkezlerindeki askeri birliklerin
taşınmasına ilişkin Milli Savunma Bakanından sözlü
soru önergesi (6/4663) Cevaplanmadı
49.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanda Er Eğitim Birliği
açılıp açılmayacağına ilişkin Milli Savunma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/4691) Cevaplanmadı
50.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahana yönelik proje ve
yatırımlara ilişkin Milli Savunma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/4693) Cevaplanmadı
51.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan iline yönelik
işbirliği ve ticari anlaşma amaçlı yabancı heyet
ziyaretlerine ilişkin Milli Savunma Bakanından sözlü soru önergesi
(6/4774) Cevaplanmadı
52.-
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlunun, Anka
uçaklarının Suudi Arabistana TSKdan daha ucuza
satıldığı iddialarına ilişkin Milli Savunma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4882) Cevaplanmadı
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Sunuşlar
bölümünde belirttiğim üzere, birlikte cevaplandırmak istediği
sözlü soru önergelerini cevaplandırması için Millî Savunma
Bakanı Sayın İsmet Yılmazı kürsüye davet ediyorum.
Süreniz bir saattir Sayın Bakan.
Buyurunuz Sayın Bakan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. Milletvekillerimiz tarafından sorulan
sözlü soruları cevaplandırmak üzere huzurlarınızda yer
almış bulunmaktayım.
Cevap vereceğim ilk soru gündemimizin 1inci
sırasında yer almakta ve (6/122) esas numaralı Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğütün sorusu. Ardahan merkez ilçeye
bağlı Aktaş köyümüzde motopomp enerji tüketim bedelinin
ödenmesiyle ilgili birlik bütçesinde ve KÖYDES ödeneklerinde köylerin motopomp
enerji tüketim bedellerinin ödenmesiyle ilgili harcama kalemi
bulunmadığından kullanılan elektrik bedelinin
karşılanmasının mümkün olmadığı, köy içinden
geçen su yolları için menfez yapılabileceği Ardahan
Valiliğince bildirilmiştir.
İstanbul Milletvekili Sayın Erdoğan
Toprakın (6/1862) esas numaralı sorusuna cevap olarak. 1111
sayılı Askerlik Kanununun 35/C maddesi gereğince lise veya dengi okullar ile fakülte ve yüksekokullarda
öğrenim görenlerin askerlikleri 29 yaşını tamamladıkları
yılın sonuna kadar ertelenmekte ve 11 Eylül 1940 tarihinden itibaren
bu şekilde uygulanmaktadır. 1940 tarihinden bu yana kadar bizim
kanunumuzda, Askerlik Kanununda herhangi bir değişiklik
yapılmamıştır. Bizim kanunumuzda değil, YÖK Kanununda
değişiklik yapılarak onların üniversitedeki okulu bitirme
sürelerinin limiti kaldırılmış. Dolayısıyla bir
üniversiteye giren kimse pekâlâ 50 yaşına kadar, 60 yaşına
kadar da öğrenci olarak kalabilmektedir, YÖK Kanununda buna herhangi bir
engel yoktur. Öğrencilerin lise veya dengi okuldan 18 veya 19
yaşlarında mezun oldukları düşünüldüğünde, bu
öğrenciler yaklaşık on yıl gibi uzun bir süreyle
yükseköğrenimlerine devam edebilmektedirler. Ayrıca bunlardan doktora
yapanlar da varsa 35 yaşına kadar askerlikleri ertelenebilmektedir.
Ancak Bu 29 yaşının değiştirilmesiyle ilgili bir
çalışma var mı? diye soru var. Bununla ilgili de bir
çalışma bulunmamaktadır.
Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğütün
(6/1893) esas numaralı sorusu: Kars ilinde bakım ve
onarımları Millî Savunma Bakanlığı tarafından
yaptırılan merkez Garnizon, Subatan, Sarıkamış,
Sarıkamış Allahuekber ve Sarıkamış Batı
Kışla şehitlikleri bulunmaktadır. Büyükçatma köyünde
şehitlik anıtı inşa edilmesinin mahalli idarelerce
değerlendirilmesi gerekmektedir. Sarıkamışla ilgili, Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bu konuda
başlatmış olduğu bir proje de bulunmaktadır.
İstanbul Milletvekili Sayın Celal Dinçerin
(6/1967) esas numaralı sorusu: 6252 sayılı Askerlik Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 1111 sayılı
Askerlik Kanununa eklenen geçici 46ncı madde kapsamında bedelli
askerlik hizmetine başvuru süresi 31 Ocak 2013 tarihli ve 6413
sayılı Kanunun 46ncı maddesiyle eklenen 1111 sayılı
Kanunun geçici 51inci maddesi gereğince 16 Mart 2013 tarihine kadar
uzatılmıştır. Ayrıca bir süre uzatım
çalışmamız da bulunmamaktadır.
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut
Dedeoğlunun (6/1999) esas numaralı sorusuna cevaben; 2009
yılında gerçekleştirilmiş olan 10. Ulaştırma
Şûrası sonucunda kara yolu sektörüne ait proje önerileri
arasında otoyollarımızda her 100 kilometrede 1 ve bölünmüş
yollarımızda her 200 kilometrede 1 olmak üzere ana arterlerde toplam
400 adet helikopter, ambulans parkları entegre edilerek ilk yardım
destekleri sağlanmalıdır proje önerisi de yer almaktadır.
Bu doğrultuda, Karayolları Genel Müdürlüğünce proje
çalışmaları devam eden yollarda uygun görülen kesimlerde
helikopter pisti yapılması konusunda Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğü ile iş birliği içerisinde çalışmalar
yürütülmektedir. Kaç adet helikopter pisti yapılacağı konusunda
henüz bir rakam belirlenmemiştir. Yürütülen çalışmaların
tamamlanmasını müteakip her ilimizde, bu çerçevede Kahramanmaraş
ilimizde de toplam kaç adet heliport yapılacağı da
belirlenecektir. Öte yandan, Sağlık Bakanlığının
İzmir, Bursa, Çanakkale, Samsun, Afyonkarahisar, Konya, Antalya, Adana,
Kayseri, Trabzon, Erzurum, Van ve Diyarbakır illerinde birer adet, Ankara
ve İstanbul illerinde ikişer adet olmak üzere hizmet veren toplam 17
adet ambulans helikopteri bulunmaktadır.
İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut
Tanalın (6/2074) esas numaralı sorusuna: Jandarma Er Erhan Yakut,
soru önergesinde belirtilen olay neticesi iki el parmağında ve
ayağında kesik olmak üzere hafif şekilde
yaralanmıştır. İlk müdahalesi Hakkâride
gerçekleştirilmiş ve kendisine 20 gün hava değişimi
verilerek birliğine geri dönmeden, Türk Silahlı Kuvvetleri İç
Hizmet Yönetmeliğinin 291inci maddesi kapsamında Hakkâri Asker
Hastanesinden Van Asker Hastanesine helikopterle nakledilmiştir. Yetkili
tıbbi personel tarafından, nakil sırasında refakat eden
personel olmadan kendi başına seyahat etmesinin uygun görülmesi
nedeniyle, o esnada yaralı olan diğer 5 personelle birlikte ambulans
uçakla Ankaraya nakledilmiş ve Ankara otogarında görevli askerî personel
tarafından otobüs bilet ücretleri karşılanmak suretiyle
memleketine gönderilmiştir.
Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevliyken yaralanan
personelin tedavileri sonrasında taburcu edilerek memleketlerine sevk
edilmesi işlemlerinde özel hassasiyet gösterilmekte olup, mevcut yasal
prosedür çerçevesinde hastaların sağlık durumu
açısından hangi nakil aracıyla taşınmasının
uygun olduğu, yetkili tıbbi personel tarafından
değerlendirilmektedir. Söz konusu olayda da Hakkâriden Vana
kardeşimiz helikopterle taşınmıştır ve personelin
sevk işlemleri en uygun araçlarla yerine getirilmektedir.
Giresun Milletvekili Sayın Selahattin
Karaahmetoğlunun (6/2151) esas numaralı sorusuna:
Başlangıç bütçesi 7 milyar 687 milyon 726 bin TL olan 2012
yılının mal ve hizmet alım giderleri, ocak-haziran
aylarında toplam 2 milyar 801 milyon 950 bin Türk lirası, temmuz
ayında 883 milyon 099 bin Türk lirası, ağustos ayında 631
milyon 883 bin Türk lirası, eylül ayında 746 milyon 826 bin Türk lirası
olmak üzere dokuz aylık toplam 5 milyar 063 milyon 758 bin Türk
lirası harcama yapılmıştır. 2011
yılının ilk dokuz ayında mal ve hizmet alım
giderlerinin toplamı 4 milyar 405 milyon 992 bin Türk lirası olarak
gerçekleştiği göz önüne alındığında, 2012
yılı ilk dokuz ayı harcamaları ile 2011 yılı ilk
dokuz aya ait harcamalar paralellik göstermektedir. Ayrıca, Suriyeli
mültecilere yönelik olarak Millî Savunma Bakanlığı bütçesinden
herhangi bir harcama da yapılmamaktadır.
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut
Dedeoğlunun (6/2213) esas numaralı sorusu: Kamu kurum ve
kuruluşları, her kamu personeli yerleştirme döneminde
adayların öğrenim durumlarına göre ortaöğretim, ön lisans
ve lisans düzeyinden personel talep etmektedirler. 2012 yılı
içerisinde ilan edildiği üzere iki kamu personeli seçme sınavı
yerleştirmesinin yapılması planlanmış ve söz konusu
yerleştirmelerde öğrenim durumlarına göre ne kadar kadro ve
pozisyon ayrıldığı kamu kurum ve
kuruluşlarının Devlet Personel Başkanlığına
intikal ettirdikleri personel talepleriyle belli olmaktadır.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlunun (6/2221) esas numaralı
sorusuna cevabımız: Kamu Personeli Seçme Sınavı
yerleştirme işlemlerinde özel olarak yalnızca bir okul veya bir
bölüme yönelik alım yapılması söz konusu değildir. Fen
edebiyat fakültesi mezunlarına ve diğer lisans mezunlarına ne
kadar kadro veya pozisyon ayrılacağı kamu kurum ve
kuruluşlarının Devlet Personel Başkanlığına
intikal ettirdikleri personel talepleriyle belli olmaktadır.
Tunceli
Milletvekili Sayın Kamer Gençin (6/2235) esas numaralı sorusuna
cevabımız: Türk Hava Yolları ülkemizin millî hava yolu olarak
yetmiş dokuz yıldır resmî bayrak taşıyıcı
sıfatıyla bayrağımızı dünyanın dört bir yanına
gururla taşımaktadır. Dünyada faaliyet gösteren tüm hava
yollarını geride bırakarak dünyada en çok ülkeye uçan hava
yolu unvanını almaya hak kazanmıştır. Bu
başarıyı başarının asıl sahibi milletimizle
paylaşmak için, yurt dışındaki organizasyonlarda kazanılan
başarı sonrası seslendirildiği gibi, İstiklal
Marşımızla duyurmak ve aziz milletimizle ortak paydada
buluşmak için kısa bir tanıtım filmi
hazırlanmıştır. Bu çalışmanın Türk Hava
Yollarının bir reklam filmi olmaması için kısa film
niteliği taşıyan çalışmanın son sahnesinde Türk
Hava Yolları logosuna özellikle yer verilmemiştir. Yayın sonrası
tüm Türkiyeden ve yurt dışından binlerce tebrik mesajı
Türk Hava Yollarına ulaşmıştır. Gerek kamuoyunda
gerekse sosyal medyada yayınlanan bu filmin milletimiz tarafından
beğeniyle karşılandığı da gözlemlenmiştir.
Adana Milletvekili
Sayın Ali Halamanın (6/2354) esas numaralı sorusuna
cevabımız: Ülkemizde denizcilik eğitimi veren yükseköğretim
kurumlarının izlenmesi ve değerlendirilmesi amacıyla YÖK
ile Ulaştırma Bakanlığı bağlısı
Denizcilik Müsteşarlığı arasında 28 Kasım 2007
tarihinde -Yükseköğretim Kuruluna bağlı- Denizcilik Eğitimi
Veren Kurumların STCV Sözleşmesi Gerekleri Kapsamında Sürekli
İzlenmesi ve Değerlendirilmesine Yönelik Protokol
imzalanmış olup 26/10/2010 tarihinde imzalanan protokol gözden
geçirilerek yeniden imzalanmıştır. Söz konusu protokol
uyarınca Yükseköğretim Genel Kurulunun 16 Nisan 2008 tarihli
toplantısında İzleme ve Değerlendirme Komitesi
oluşturulmuş olup bu Komite çalışmalarına devam
etmektedir. Bununla birlikte, Ulaştırma
Bakanlığımızın görevleri arasında
bulunmamasına rağmen, denizlerimizde gerçekleştirilen bilimsel
araştırmaları meri mevzuat çerçevesinde ilgili kurum ve
kuruluşlarla seyir güvenliği, deniz çevresi ve
kaynaklarının korunması konularına yönelik gerekli
koordinasyon sağlanmakta, Türkiye ve dünyadaki deniz ve iç su
taşımacılığı ile Türkiye ve dünya ticaret filosu
istatistikleri tutularak gelişme eğilimleri izlenmekte ve analiz
edilmektedir. Söz konusu istatistiki veriler ve raporlar kitap ve bülten olarak
yayınlanmakta, ayrıca yayınlar sektörle ilgili kuruluşlar
ve üniversitelerle de paylaşılmaktadır.
İstanbul
Milletvekili Sayın Erdoğan Toprakın (6/2358) esas numaralı
sorusuna cevabımız: Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevliyken ya da
askerlik görevini yaparken hayatını kaybederek veya yaralanarak,
gördüğü tedaviler neticesinde vazife malulü olan personel ile
hayatını kaybedenlerin hak sahibi yakınlarına sağlanan
özlük ve diğer hakların tahakkuku, personelin hayatını
kaybettiği veya malul olduğu esnada icra edilen görevin niteliği
ve tabi olduğu kanun kapsamında ve bu kanunlarda yetkilendirilen
kurumlar tarafından yürütülmektedir. Terör olaylarını önlemek
amacıyla her türlü patlayıcı maddeye bağlı olarak
meydana gelen olaylar sonucunda ya da her ne şekilde olursa olsun terör
olaylarının önlenmesi, takibi veya etkisiz hâle getirilmesi
amacıyla ifa edilen görevler sırasında veya bu görevlere
gidiş dönüşler esnasındaki olaylarda hayatını
kaybeden, malul olanlar hakkında 3713 sayılı Terörle Mücadele
Kanunu hükümleri uygulanmaktadır.
Millî mücadeleye iştirak eden ve bu sebeple
kendilerine İstiklal Madalyası verilmiş bulunan Türk
vatandaşları ile 1950 yılında Türk tugayının
Koreye ayak bastığı ekim ayından başlamak ve 1953
yılı Pan-Munjon Ateşkes Anlaşmasına kadar Korede
fiilen savaşa katılmış olan Mehmetçiklere ve 1974
yılında Birinci ve İkinci Barış Harekâtına
Kıbrısta fiilen görev alarak katılmış olan Türk
vatandaşları hakkında 1005 sayılı İstiklal
Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref
Aylığı Bağlanması Hakkında Kanun
uygulanmaktadır.
İstiklal Savaşı, Kore ve Kıbrıs
gazilerimize, muharip gazilere maaşları 6 Mart 2007 tarihine kadar
eşit şekilde ödenmiştir. Bu tarihte yapılan düzenlemeyle,
sosyal güvencesi olmayanlara ödenmekte olan tutar, asgari ücretin net
tutarına yükseltilmiştir. Düzenlemeyle, sosyal güvencesi olmayan
gazilerimizin şartlarında iyileştirme
sağlanmıştır.
Ardahan Milletvekili, Sayın Ensar Öğütün
(6/2430) esas numaralı sorusuna cevabımız: Hakkâri iline
bağlı Çukurca ilçesinde 19 Ekim 2011 tarihinde bölücü terör örgütüyle
çıkan çatışmada 21 personelimiz şehit olmuş, 11
personel yaralanmıştır. Yaralanan personel arasında yer
alan Piyade Er Müjdat Çoban, çatışma esnasında
yakınında el bombasının patlaması sonucu sol elinden
yaralanmıştır. Türk Silahlı Kuvvetlerinde askerlik görevini
yaparken, görevinin sebep ve tesiriyle yaralanan ve gördüğü tedaviler
neticesinde asker hastanesince hakkında Askerliğe elverişli
değildir. kararlı sağlık kurul raporu düzenlenenler
hakkında 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu kapsamında vazife malullüğü hükümleri
uygulanmakta ve vazife malulü aylığı bağlanmaktadır.
İşlemler Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
tarafından yürütülmektedir.
Piyade Er Müjdat Çoban hakkında, Gülhane Askerî
Tıp Akademisi Haydarpaşa Eğitim Hastanesince 31 Ağustos
2012 tarihinde Askerliğe elverişlidir, özür oranı yüzde
16dır, mevcut yaralanma neticesinde doksan gün iş ve iş gücü
kaybı olmuştur. kararlı, 5748 numaralı, kesin işlemli
Sağlık Kurulu Raporu düzenlenmiştir. Personele, söz konusu rapor
çerçevesinde, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu kapsamında vazife malullüğü
hükümlerinin uygulanması ve aylık bağlanması ile 3713
sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında iş imkânı
sağlanması yasal olarak mümkün değildir. Piyade Çavuş
Müjdat Çobana, doksan gün iş ve iş gücünden kalacak şekilde
yaralanmasından dolayı, Millî Savunma Bakanlığı
Tazminat Komisyonunun kararıyla 14.029,03 TL nakdî tazminat ödenmesine
karar verilmiş ve nakdî tazminatın ödemesinin
yapıldığı da tespit edilmiştir.
Ankara Milletvekili Sayın Özcan Yeniçerinin
(6/2483) esas numaralı sorusuna cevabımız: Türk Silahlı
Kuvvetlerinde bulunan Skorsky tipi helikopterlerin on saatlik, on dört günlük;
otuz saatlik, kırk iki günlük; yüz saatlik, iki yüz elli saatlik ve
beş yüz saatlik periyodik bakımları, üretici firmaların
güncel teknik yayınlarına göre yurt içinde ve yurt
dışında kurs görmüş tecrübeli teknisyenler ve test
pilotları tarafından yapılmaktadır. Helikopterlerin motor,
transmisyon, ana kuyruk rotor palleri ve aktarma organları, dişli
kutuları gibi döner dinamik sistemleri ve kritik parçaları belli
uçuş saatlerinde ömürden dolayı yenileriyle
değiştirilmekte, bazı ana malzemeler uçuş saati ve süreye
bağlı olarak yenileştirmeye tabi tutulmaktadır.
Ayrıca, helikopterler, her yıl, konularında uzman teknik
personel tarafından gövde durum değerlendirilmesine tabi
tutulmaktadır. Yapılan değerlendirme sonucunda, uçuş
saatleri, helikopterlerin yıl içerisinde kullanıldığı
görevler, maruz kaldıkları fiziki ve çevresel koşullar dikkate alınarak
gövde yenileştirmesine alınacaklar belirlenmektedir. Helikopterler
tiplerine göre genel olarak on-on yedi yılda bir kez detaylı gövde
yenileştirme faaliyetine alınmaktadır. Bunun yanında,
ihtiyaçlar doğrultusunda, helikopterlerin uçuş seyrüsefer güvenliklerini
ve performanslarını artırmaya yönelik modernizasyonlar
planlanarak gerçekleştirilmektedir.
İstanbul Milletvekili Sayın Umut Oranın
(6/2576) esas numaralı sorusuna cevabımız: 6413 sayılı
Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanununun 45inci maddesinin 9uncu
fıkrasının (c) bendi ile değişik 3269 sayılı
Uzman Erbaş Kanununun 12nci maddesinin 4üncü fıkrasının
(d) bendi Son olarak verilen de dâhil olmak üzere, kararın kesinleştiği
tarihten itibaren geriye doğru bir yıl içerisinde toplamda otuz gün
ve daha fazla oda hapsi veya hizmet yerini terk etmeme cezasına mahkûm
olanların veya en son aldığı disiplin cezasından
geriye doğru son bir yıl içinde en az iki disiplin amirinden toplam
sekiz defa veya daha fazla disiplin cezası alanların sözleşmeleri
feshedilmek suretiyle Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişikleri
kesilir. şeklinde düzenlenmiştir.
Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanununun 20nci
maddesinde silahlı kuvvetlerden ayırma cezasını gerektiren
disiplinsizlikler sayılmıştır. Ayrıca, daha önceki
uygulamalarda, kıyafet disiplini kapsamında yayınlanan emirlere
aykırı hareket edenlere disiplin amirlerince disiplin cezası
verilebilmekte ve botlarının boyasız olmasına
bağlı olarak disiplin amiri tarafından azami yedi gün disiplin
cezası verilmekteydi. 6413 sayılı Kanunla aynı eylemin
cezası uyarma olarak düzenlenmiş olup, gerek önceki disiplin mevzuatı
gerekse yeni yürürlüğe giren Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu
gereğince, bir uzman çavuşun sadece bu nedenle Türk Silahlı
Kuvvetlerinden ilişiğinin kesilmesi mümkün değildir.
Devlet Memurluğuna Alınma Tebliği
gereğince, 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununa tabi uzman
erbaş olarak en az iki yıl süreyle çalışmış olup
kendi istekleriyle sözleşmelerini feshetmiş olanlardan, kamu kurum ve
kuruluşlarında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa
tabi memur olarak istihdam edilmek isteyenlerin atanmak istedikleri kamu kurum
ve kuruluşlarına başvurularının kabul edilmesi
durumunda devlet memurluğuna geçme hakkı
tanınmıştır.
19 Haziran 2010 tarihli ve 6000 sayılı Kanun
ile değişik 3269 sayılı Kanunun 5inci maddesi
gereğince, 45 yaşına girmesi nedeniyle Türk Silahlı
Kuvvetlerinden ayrılacak olan uzman erbaşlardan istekliler, Millî
Savunma Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı
Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme
Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı dâhil
kadrolarında emekli aylığını hak
kazandıkları tarihe kadar sivil memur olarak istihdam
edilebilmektedir.
On yedi yıllık süre içerisinde -1996dan
2012ye kadar- toplam 3.209 uzman erbaşın sözleşmeleri
feshedilerek Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilişikleri kesilmiştir.
Ankara Milletvekili Sayın Özcan Yeniçerinin
(6/2591) esas numaralı sorusuna cevabımız: Yapılan
tahkikatlar sonucunda intiharların büyük çoğunluğunun ruhi
bunalım sonucu gerçekleştiği, bunun dışında
ailevi problemler, sağlık sorunları, maddi yetersizlik,
kıskançlık, duygusal durum gibi, istediğiyle evlenememe gibi
çeşitli sebeplerin de intihar davranışı içerisinde birer
etken olduğu değerlendirilmektedir ancak bu husus en
karmaşık konulardan birisidir, dünyada da bu hususa çözüm bulmuş
bir devlet de yoktur.
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut
Dedeoğlunun (6/2630) esas numaralı sorusuna cevabımız:
Ülkemiz dost ve kardeş Iraka her zaman destek vermiştir,
vermektedir. Türkiye, 2003 Ekim ayında düzenlenen Madrid Donörler
Konferansında 50 milyon ABD dolarlık taahhütte bulunmuştur.
Bu kapsamda, Irak Kızılayı, söz konusu
yardım faslından olmak üzere, Bağdatın merkezinde bulunan
Al Razi Hastanesinin ülkemiz tarafından yeniden inşasını
talep etmiş, bu talep Hükûmetimizce uygun bulunmuş ve Türk
İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığı bu talebin gereğini yerine getirmekle
görevlendirilmiştir. Hastane, Türk İşbirliği ve
Koordinasyon Ajansı Başkanlığı tarafından
yaptırılmıştır.
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut
Dedeoğlunun (6/2652) esas numaralı sorusuna cevabımız:
Suriyeden ülkemize giriş yapanların -hasta ve yaralılar dâhil-
26 Temmuz 2013 tarihi itibarıyla sayısı 201.073 olup Adana ili
Geçici Barınma Merkezinde 10.191, Adıyaman ili Geçici Barınma
Merkezinde 9.973, Gaziantep ili Geçici Barınma Merkezinde 35.522, Hatay
ili Geçici Barınma Merkezinde 15.423, Kahramanmaraş ili Geçici
Barınma Merkezinde 15.160, Kilis ili Geçici Barınma Merkezinde
22.857, Osmaniye ili Geçici Barınma Merkezinde 8.067, Mardin ili Geçici
Barınma Merkezinde 2.065, Malatya ili Geçici Barınma Merkezinde 5.766
ve Şanlıurfa ili Geçici Barınma Merkezinde 78.512 kişi
bulunmaktadır. Adıyaman, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş,
Şanlıurfa, Kilis ve Osmaniye illerinde 2013 yılı Mart
ayı itibarıyla 1.225 olaya karışan Suriye uyruklu
hakkında gereken işlemler yapılmıştır.
Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğrunun
(6/2682) esas numaralı sorusuna cevabımız: Başbakanlık
ve bakanlıkların teşkilat yapılarında kamu hizmetinin
daha etkin olarak yürütülmesi için bazı değişiklikler gerçekleştirilmiştir.
Söz konusu değişiklikler sonucu kaldırılan kadro
unvanlarında görev yapan kamu personelinin ihtiyaç duyulan diğer
kadro unvanlarına atamaları yapılmış olup
atandıkları kadro unvanları çerçevesinde kamu hizmetlerini
yürütmektedirler. Teşkilat yapılarında gerçekleştirilen
değişiklikler sonucu, hiçbir kamu personeli boşa
çıkarılmamıştır.
Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğütün
(6/2694) esas no.lu sorusuna cevabımız: Türk Silahlı Kuvvetleri
envanterinde bulunan toplam 2 milyon 960 bin 776 adet depolanmış
mayının imha işlemi, 31 Ağustos 2011 tarihi itibarıyla
tamamlanmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri birlikleri
tarafından, Türkiyenin sözleşmeye taraf olmasından, 2012
yılı sonu itibarıyla, yurt içi bölgeler, Ermenistan, Nahcivan,
İran ve Irak sınırlarında Türk Silahlı Kuvvetleri
tarafından belirlenen öncelikler doğrultusunda 24.377 adet mayın
temizlenmiştir. 5903 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile
Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı
Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale
İşlemleri Hakkında Kanun kapsamında Millî Savunma
Bakanlığının temizlenen alanların
kullanımına ilişkin herhangi bir sorumluluğu
bulunmamaktadır.
Kahramanmaraş Milletvekili
Sayın Mesut Dedeoğlunun (6/2710) esas no.lu sorusuna
cevabımız: TİKA tarafından Makedonya ve Kosovaya yönelik
olarak eğitim programları düzenlenmiştir.
Makedonya için projenin adı:
Makedonya Cumhuriyeti Radoviş, Konçe, Valandova, İştip ve
Karbintsi Belediyelerinde Yaşayan 18-30 Yaş Arası Grubu
Gençlerin Meslek Edindirme Eğitim Kursları Programı. Projenin
uygulama yeri ve yılı: Çankırı Belediyesi, Ankara
Üniversitesi Çankırı Meslek Yüksek Okulu. Projeyi uygulayan ve
koordine eden kuruluş: Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı. Proje uygulama süresi: Bir ay (otuz
gün). Eğitim kursları konuları: Tornacılık, elektrik
tesisatçılığı, inşaat hizmetleri ve boya badana,
kuaförlük. Proje maliyeti: TİKA tarafından,
katılımcıların hava yolu ulaşım masrafları;
Çankırı Meslek Yüksek Okulu tarafından iaşe ve ibate
giderleri karşılanmıştır.
Kosova için -projenin adı- TİKA ile
Çankırı Meslek Yüksekokulu arasında imzalanan Avrasya Mesleki
Eğitim İşbirliği Projesi Protokolü çerçevesinde, TİKA
Başkanlığı tarafından her türlü masrafları
karşılanmak üzere, Kosova Çalışma ve Sosyal Refah
Bakanlığı bünyesinde mesleki eğitim merkezlerinde görevli
Kosovalı 12 öğretim elemanının, 8-29 Ocak 2007 tarihlerinde
Çankırı Meslek Yüksekokulunda CNC, PLC ve endüstriyel elektronik
branşlarında mesleki ve teknik eğitim görmeleri
sağlanmıştır. Projenin uygulama yeri ve yılı,
Çankırı Meslek Yüksekokulu, 8-29 Ocak 2007; projeyi uygulayan ve
koordine eden kurum, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığı; uygulama süresi, yirmi bir gün; eğitim
kurslarının konusu, CNC, PLC ve endüstriyel elektronik.
Bosna-Hersekten de projeye katılım
sağlanmamıştır.
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut
Dedeoğlunun, (6/2766) esas no.lu sorusuna cevabımız: Türkiye
İstatistik Kurumu tarafından gerçekleştirilen hane halkı
iş gücü anketi 2012 Ekim dönemi verilerine göre, ülkemizde
yükseköğretim mezunu işsiz sayısı 587 bin kişidir.
2012 yılında, İŞKUR kanalıyla, kamuda 4.605 ön lisans
mezunu ve 2.371 lisans mezunu işe yerleştirilmiştir. Devlet
Personel Başkanlığınca 2012 yılında merkezî
yerleştirmeyle kamu kurum ve kuruluşlarına yerleştirilen ön
lisans ve lisans mezunu sayısı 21.295 kişidir.
Kamu Personeli Seçme Sınavı Merkezî
Yerleştirme Kılavuzunda yer alan kadro ve pozisyonlara ilişkin
aranan nitelikler ve yerleştirilecek aday sayısı kamu kurum ve
kuruluşlarının ihtiyaçları ve yürürlükteki mevzuatları
gereğince ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından
belirlenmektedir. Dolayısıyla, lisans memurlarına ne kadar kadro
ve pozisyon ayrılacağı, kamu kurum ve
kuruluşlarının Devlet Personel Başkanlığına
intikal ettirecekleri personel talepleriyle belli olmaktadır.
Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğütün
(6/2801) esas no.lu sorusuna cevabımız: Terhisli Piyade Er Müjdat
Çobanın Hakkâri Dağ ve Komando Tugayı 2nci Piyade Tabur
Komutanlığında askerlik görevini yaparken, 19 Ekim 2011
tarihinde Hakkâri Çukurcada teröristlerle çatışmada
yaralandığı, gördüğü tedavi neticesinde, hakkında GATA
Haydarpaşa Eğitim Hastanesince 31 Ağustos 2012 tarihli ve 5748
sayılı Askerliğe elverişlidir. Özür oranı yüzde
16dır. Mevcut yaralanma neticesinde doksan gün iş ve iş gücü
kaybı olmuştur. kararlı kesin işlemli sağlık
kurulu raporu düzenlendiği, kayıtların tetkikinden
anlaşılmıştır. Askerlik hizmeti sırasında
Askerliğe elverişli değildir. kararlı sağlık
raporu düzenlenenlere 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu kapsamında maluliyet derecesi verilmekte ve
vazife malulü aylığı bağlanmaktadır.
Ayrıca, 3713 sayılı Terörle Mücadele
Kanunu kapsamındaki olaylarda yaralanarak malul olup da
çalışabilir durumda olanların kendilerine ise iş
imkânı sağlanmaktadır. Terhisli Piyade Er Müjdat Çobanın
yaralandığı olay neticesinde düzenlenen Askerliğe
elverişlidir. kararlı rapor doğrultusunda, hakkında vazife
malulü hükümlerinin uygulanması, malul gazi olarak tanımlanması
ve kendisine iş imkânı sağlanması yasal olarak mümkün
olamamaktadır.
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut
Dedeoğlunun (6/2816) esas no.lu sorusuna cevabımız: Kamu kurum
ve kuruluşlarında muhtelif kanun, kanun hükmünde kararname ve
Bakanlar Kurulu kararı gereğince, kamusal istihdamın
icaplarına göre farklı süre, şekil ve şartlarda istihdam
edilen sözleşmeli personel sayısı 31 Aralık 2012 tarihi
itibarıyla 135.281dir.
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut
Dedeoğlunun (6/2818) esas no.lu sorusuna cevabımız: Arnavutluk
Çalışma, Sosyal İlişkiler ve Eşit Fırsatlar
Bakanlığına bağlı olarak faaliyetlerini gösteren
İşkodra Kamu Meslek Edindirme Bölge Müdürlüğü, TİKA
Başkanlığına başvurarak bünyelerinde, bilgisayar,
terzi ve dikiş makinesi onarımı, elektrikli ev
eşyaları onarımı, su ve elektrik tesisatı gibi 15
kursun düzenlendiği belirtilmiş ve buna ilaveten ısıtma ve
soğutma kombine laboratuvarının kurulması talep
edilmiştir. İşkodra Meslek Edindirme Merkezine ısıtma
ve soğutma kombine laboratuvarının kurulum
çalışmaları 31 Mart 2011 tarihinde
tamamlanmıştır. Bahse konu laboratuvarda kurs gören
öğrenciler, alternatif ısıtma, soğutma ve güneş
panelleri sistemlerinin kullanımlarını öğrenmelerinin
ardından piyasada usta olarak çalışma imkânına
kavuşabilmektedirler. Projenin toplam maliyeti KDV dâhil 26.382 avrodur.
Proje, TİKA Başkanlığımızın bütçesinden
karşılanmıştır.
Kütahya Milletvekili Sayın Alim
Işıkın (6/2845) esas no.lu sorusuna cevabımız:
Ülkemizde hizmete verilen veya temeli atılan tesislerin Sayın
Başbakanımızın himayelerinde
gerçekleştirilen temel atma veya açılış törenlerine, ilgili
bakanlarla birlikte sayın milletvekilleri, bürokratları, sivil toplum
kuruluşlarının temsilcileri, basın mensupları ve diğer
ilgili davetliler katılmaktadır. Katılımcılardan yol
ve konaklama giderlerinin ilgili kanunlar çerçevesinde bütçeden
karşılanması gerekenlerin masrafları, ilgili kamu
kuruluşunun bütçesinden karşılanmaktadır.
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut
Dedeoğlunun (6/2886) esas no.lu sorusuna cevabımız: Kamu kurum ve
kuruluşlarında çalışan sürekli işçi sayısı
2011 yılında 156.541 iken soruda Kaçtan kaça düştü? diyordu-
bu sayı 2012 yılında düşmemiş, 165.200 olarak tespit
edilmiştir, düşme değil, bir artma söz konusudur.
Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Gençin (6/2929)
esas no.lu sorusuna cevabımız: Soruya konu işgal iddiası
gerçeği yansıtmamaktadır. Kıbrıs Türklerini temsil
etmeyen Güney Kıbrıs Rum yönetimi, Kıbrıs Türklerinin
haklarını hiçe sayarak, tek taraflı şekilde, Doğu
Akdenize sahildar ülkelerle deniz yetki alanları
sınırlandırma anlaşmaları imzalamıştır.
Rum yönetimince yapılan bu anlaşmaların, ülkemiz ve Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti açısından hiçbir geçerliliği
ve bağlayıcılığı bulunmamaktadır.
Güney Kıbrıs Rum yönetimi, 17 Şubat 2013
tarihinde Mısırla, 17 Ocak 2007 tarihinde Lübnanla -ki bu
anlaşma Lübnan tarafından henüz onaylanmamıştır- 17
Aralık 2010 tarihinde İsraille münhasır ekonomik bölge
sınırlandırma anlaşması imzalamıştır.
Birleşmiş Milletlere iletilen ve
Birleşmiş Milletler belgesi olarak da yayınlanan
görüşlerimizde, Güney Kıbrıs Rum yönetiminin deniz yetki
alanlarını sınırlandırma teşebbüslerinin kabul
edilmeyeceği belirtilmiş ve özellikle 32 derece, 16 dakika, 18 saniye
doğu boylamından itibaren Akdenizde Kıbrıs
Adasının batısında bulunan deniz alanlarında
Türkiye'nin meşru hak ve yetkilerinin bulunduğu, kayda
geçirilmiş, ayrıca 21 Eylül 2011 tarihinde Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti ile ülkemiz arasında kıta sahanlığı sınırlandırma
anlaşması imzalanmıştır.
Dışişleri
Bakanlığımızca 30 Ocak 2007, 21 Aralık 2010, 5
Ağustos 2011, 28 Aralık 2011, 15 Şubat 2012, 18 Mayıs 2012
ve 3 Kasım 2012 tarihlerinde yapılan basın
açıklamalarıyla da görüşlerimiz ilgili tüm taraflara ve
uluslararası kamuoyuna duyurulmuştur.
Ülkemizin Doğu Akdenizde egemenlik
haklarının bulunduğu yukarıda açıklanan alanlarda,
üçüncü ülkelerin ülkemizin rızası olmadan herhangi bir tasarrufta
bulunması mümkün değildir.
Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğütün
(6/3053) esas numaralı sorusuna cevabımız: Astsubayların
1inci derecenin 4üncü kademesine yükselebilmesini ve Türk Silahlı
Kuvvetlerinde görev yapan muvazzaf subay ve astsubayların yükümlülük
süresini günümüz koşullarına uygun hâle getirerek
kısaltılmasını amaçlayan 6318 sayılı Askerlik
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun, 3 Haziran 2012 tarihinde 28312 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğütün
(6/3054) esas numaralı sorusuna cevabımız: 6306 sayılı
Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki
Kanun gereğince, Türkiye genelinde riskli kamu binalarının
tespit edilmesine yönelik başlatılan çalışmalar
kapsamında, Millî Savunma Bakanlığına tahsisli bulunan
ancak can ve mal güvenliği bakımından tehlike arz ettiği
teknik raporla belirlenen, yıkım kararı alınmış
binaların yıkım işlemlerinin yapılması
maksadıyla, Çevre ve Şehircilik Bakanlığıyla protokol
imzalanmıştır. Söz konusu protokol kapsamında bugüne kadar
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Ağrı ve Malatya illerinde toplam 10
adet binanın yıkım işlemi yapılmıştır.
Ayrıca, Ağrı, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Hakkâri, Kars,
Malatya, Mardin, Siirt, Şırnak illerinde toplam 36 adet binanın
daha yıkımına yönelik başlatılan çalışmalar
devam etmektedir.
Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Gençin (6/3079)
esas numaralı sorusuna cevabımız: Piyade Üsteğmen
Yaşar Karaağaçın vefat etmesi olayıyla ilgili olarak 7nci
Kolordu Komutanlığı Askerî Savcılığınca 15
Kasım 2013 tarihli 2013/759 Esas ve 2013/251 Karar sayılı
kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş,
karara yapılan itiraz, 2nci Hava Kuvvet Komutanlığı Askerî
Mahkemesince reddedilerek karar kesinleşmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan,
verdiğimiz sorulara cevap vermiyor.
BAŞKAN Biraz müsaade edin lütfen.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla)
Bursa Milletvekili Sayın İsmet Büyükatamanın (6/3158) esas
numaralı sözlü sorusuna cevabımız
KAMER GENÇ (Tunceli) Sorduğumuz sorulara cevap
vermeden geçiyor.
BAŞKAN Bir dakika müsaade ederseniz
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla)
17 Ağustos 2011 tarihli ve 28028 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanan 649 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile eklenen 1325
sayılı Millî Savunma Bakanlığı Görev ve
Teşkilatı Hakkında Kanunun 1inci maddesinin üçüncü
fıkrası Bakanlıkta, sayısı yediyi geçmemek üzere
Bakanlık Müşaviri, bir Basın ve Halkla İlişkiler
Müşaviri ile bir Özel Kalem Müdürü atanabilir. Bunların
kadroları Bakanlık merkez teşkilatında, silahlı
kuvvetler kadrolarından ayrı olarak gösterilir. hükmünü amirdir.
Millî Savunma Bakanlığı Bakanlık Müşavirliği
kadrosuna 1 kişi, 4 Haziran 2012 tarihinden itibaren geçici süreli
görevlendirmeyle, 27 Mart 2013 tarihinden itibarense müşterek kararnameyle
atanmıştır. Basın ve Halkla İlişkiler
Müşavirliği kadrosuna 10 Kasım 2011 tarihinde 1 kişi
açıktan atanmıştır. İlgilinin muvafakatının
verilmesi üzerine Kültür ve Turizm Bakanlığına naklen
ataması yapılmış ve Millî Savunma
Bakanlığıyla ilişkisi kesilmiştir. Diğer
müşavir kadrolarına İçişleri, Kalkınma ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından 4 personel
geçici olarak görevlendirilmiştir.
Muğla Milletvekili Sayın
BAŞKAN Sayın Bakan, bir dakikanızı
rica edeceğim; Sayın Gençin bir ek açıklama talebi var.
Buyurunuz Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, benim
şimdi sorum şu: Erzincanda Günboğazı köyünde, Piyade
Üsteğmen Yaşar Karaağaç on gün önce nişanlanıyor,
arkasından yatağında ölü bulunuyor. Şimdi, ölü bulunan bu
teğmen arkadaşımız annesine diyor ki: Anne, 2
Batmanlı uzman çavuş yakamı bırakmıyor. Ben sorumda
soruyorum: Bunun çevresinde 2 tane Batmanlı çavuş var mı, yok
mu? Cevap veriliyor: Efendim, soruşturma kapatılmış.
Araştırılmış mı bunlar? Yani, biz onları
soruyoruz.
İkincisi: Demin sorduğumuz şeye
Akdenizde Türkiyeye ait olup da Kıbrıs Rum yönetimince işgal
edilen alan kaç metrekaredir? Bu alanın bir kısmının
İsrail ve Mısıra kiralandığı doğru mudur?
Bu işgale neden engel olmadınız? Verdiğiniz cevabın
olayla ilgisi yok. Yani, niye hep böyle çeviriyorsunuz, sağından
solundan
Bütün gazeteler yazıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla)
Kamer Bey, siz yoruma giriyorsunuz.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla)
Güney Kıbrıs Rum yönetimi ile İsrail arasında
yapılmış sözleşme uyarınca yapılan yerlerdekiler,
Türkiyenin egemenlik haklarının söz konusu olduğu alan
değildir. Biz çok net şekilde söylüyoruz. Türkiyenin egemenlik
haklarının olduğu yerde, hiç kimse Türkiyenin
haklarını ihlal edemez, bu, söz konusu bile değildir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bu, sizin sözünüz ama fiilî durum
nasıl?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla)
İşte, fiilî durum da gidip bakın, böyle bir durum
Türkiyenin
egemenlik haklarının olduğu yerde Türkiyenin
haklarını kimse ihlal edemez.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Bakan,
siz cevabı verdiniz, diğer sorulara geçin.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla)
Sayın Kamer Genç, sadece şu konuda bir düzeltme yapmak, ilave yapmak
isterim. Piyade Üsteğmen Yaşar Karaağaçın vefat etmesi
olayıyla ilgili olarak 7nci Kolordu Komutanlığı Askerî
Savcılığının (2013/759) esas sayılı
soruşturma dosyası üzerinden soruşturmaya devam edilmektedir,
son durum olarak. Dolayısıyla, devam eden bir soruşturma var.
Eğer ailenin
Sizin sorunuz da burada: 2 Batmanlı uzman çavuş
yakamı bırakmıyor. demiştir. Dolayısıyla,
soruşturması devam eden bir kimse de, pekâlâ, aile veya ilgili
kimseler
NURETTİN DEMİR (Muğla) Soruşturma
bitti. dediniz Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla)
İşte, ben de düzeltmesini yaptım efendim, düzeltmesini
yaptım.
Efendim, son hâli
Şimdi, şöyle:
Bakanlığımızın itirazı üzerine konu tekrar
gündeme alınabilmektedir. Dolayısıyla, eğer böyle bir
itirazınız varsa tekrar yine söyleriz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Bakanım, on gün
önce nişanlanan üsteğmen niye intihar ediyor?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Efendim, gerekli
açıklamayı yaptınız. Diğer sorulara geçelim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Adam, annesine diyor ki: İki
Batmanlı uzman çavuş devamlı benim peşimi
bırakmıyor.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla)
Orada yok, orada bir dosyası var. Lütfen o dosyaya bir bakılsın.
O dosyada bu konulara girilmiş mi, girilmemiş mi, ayrıyeten bir
bakılsın. Sonuçta bu, askerî mahkeme.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yani bu kadar, bir sene
geçmiş, adam öldürülüyor. Niye bu kadar ihmal ediyorsunuz? Bu adamın,
yani ölümüne bu kadar hassasiyet göstermemenizin herhâlde bir nedeni var.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla)
Muğla Milletvekili Sayın Nurettin Demirin (6/3214) esas
numaralı sorusuna cevabımız: Nisan ayı itibarıyla 36
muvazzaf askerî personelin İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığının (2010/1003) numaralı
soruşturması kapsamında, 288 muvazzaf askerî personelin,
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının (2010/640)
numaralı soruşturması kapsamında
yargılandığı tespit edilmiştir.
Bursa Milletvekili Sayın İsmet
Büyükatamanın (6/3225) sayılı sorusuna cevabımız:
Bakanlığımız merkez ve taşra teşkilatı
bünyesinde 2002-2013 yılları arasında temsil ve tanıtma
giderleri kapsamında harcama bilgileri şu şekildedir: 2002
yılında 3 milyon 771 bin 365 TL, 2003 yılında 4 milyon 724
bin 064 TL, 2004 yılında 4 milyon 049 bin 393,47 TL, 2005
yılında 4 milyon 425 bin 211,06 TL, 2006 yılında 4 milyon
139 bin 540,43 TL, 2007 yılında 5 milyon 201 bin 726,70 TL, 2008
yılında 6 milyon 567 bin 164,30 TL, 2009 yılında 7 milyon
787 bin 356,68 TL, 2010 yılında 7 milyon 474 bin 028,38 TL, 2011 yılında
8 milyon 272 bin 427,62 TL, 2012 yılında 7 milyon 339 bin 638,51 TL,
2013 yılı Nisan ayı itibarıyla 602 bin 083,38 TLdir.
Adana Milletvekili Sayın Ali Halamanın
(6/3474) esas numaralı sorusuna cevabımız: 2001
yılında askerlik şubesi başkanlıklarının
daha uygun koşullarda iskâna kavuşturulması, nitelikli personel
eksikliğinin giderilerek sevk ve idaredeki etkinliğinin
artırılması ve çağın gerektirdiği yeterli
teknolojiyle donatılarak vatandaşlara daha iyi seviyede hizmet
verilmesi maksadıyla, nüfusu az bazı ilçelerdeki askerlik şubesi
başkanlıklarının faaliyetlerine son verilmesine karar
verilmiştir. Çamlıdere Askerlik Şubesi
Başkanlığının da bu kapsamda değerlendirilerek,
iskân yönünden en uygun durumda olan ve halkın ekonomik ve sosyal yönden
bağlantı içerisinde bulunduğu yerleşim birimi olan
Kızılcahamam Askerlik Şubesi Başkanlığı
bünyesine taşınmasına karar verilmiştir. Çamlıdere
gibi nüfusu az yerleşim yerlerinde askerlik şubesi
açılmasına yönelik herhangi bir çalışma
bulunmamaktadır.
Antalya Milletvekili Sayın Gürkut Acarın
(6/3518) esas numaralı sorusuna cevabımız: 2012 yılı
içerisinde işlem hacmi düşük 171 askerlik şubesinin faaliyetleri
sona erdirilerek coğrafi olarak yakınlarında bulunan diğer
askerlik şubelerinin sorumluluğuna verilmiştir. Bu kapsamda,
Antalyada Akseki, Elmalı ve Serik askerlik şubelerinin faaliyetleri
sona ermiştir. Akseki Askerlik Şubesi binası İçişleri
Bakanlığına, Elmalı ve Serik Askerlik Şubesi
binaları ise Millî Eğitim Bakanlığına devredilmek
üzere Maliye Bakanlığına teslim edilmiştir. Kepez Askerlik
Şubesi Başkanlığı, Muratpaşa Askerlik Şubesi
Başkanlığıyla aynı binada
konuşlandırılmıştır.
Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğütün
BAŞKAN Sayın Bakan, bir dakikanızı
rica edeyim, Sayın Acar sisteme girmiş, bir ek açıklama istiyor.
Buyurunuz efendim.
GÜRKUT ACAR (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakan, benim anlamadığım bir
şey var: Bu 171 askerlik şubesi kapatıldı. deniyor.
Mesela Serik var içinde. diyorsunuz. Aksekiyi anlayabiliyorum,
Elmalıyı da anlayabiliyorum ama Seriki anlamıyorum çünkü Serikte
yeteri kadar nüfus var, Antalyanın en büyük ilçelerinden birisi Serik.
Orası niye kapatıldı? Kepezle Muratpaşanın
birleştirilmesini gene anlamıyorum çünkü yani bizim Kepez ve
Muratpaşa, Antalyanın en büyük iki tane merkez ilçesi ve 238 bin
seçmeni olan, öteki de yine aynı şekilde, 240 bine yakın seçmeni
olan iki büyük ilçemiz. Onların birleştirilmesinde ne gibi fayda
oldu? Bu yoğunluğu nasıl kaldıracak o bina, onu
anlamış değilim.
İki sorum daha var buna bağlı olarak:
Acaba bu kapatma yani bu askerlik şubelerini kapatma olayı
şununla bağlantılı mı diye, Sayın Bakan,
aklımızda bir şüphe var. Acaba askerlik şubelerinin
azaltılmasında profesyonel orduya geçiş planı mı
işletilmektedir? Yani bizim bu kapatmalarda endişemiz şudur:
Profesyonel orduya mı geçiliyor, böyle bir plan mı uygulanıyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜRKUT ACAR (Antalya) Bir dakika daha izin verir
misiniz efendim, zaten bitiyor sözüm.
BAŞKAN Buyurun.
GÜRKUT ACAR (Antalya) Bir de efendim şu var:
Orduda son yıllarda giderek artan ve daha çok Alevi ve Kürt kökenli
ailelerin çocuklarının öldürülmesiyle ilgili özel mektubuma
Genelkurmay Başkanı yanıt vermek nezaketini göstermemiştir.
Ordu, ülkemizin her yanından gelen askerlerimizin birbirini
tanıdığı ve kaynaştığı bir kutsal
ocaktır. Ülkeyi bölmek, profesyonel orduya geçmek üzere bir plan mı
uygulanmaktadır? Özellikle, bu intihar süsü verilmiş öldürmeler için
ne gibi tedbirler aldınız?
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Acar.
GÜRKUT ACAR (Antalya) Bu tedbirler dâhilinde, gönül
ferahlatıcı bir çözüm düşünüyor musunuz Sayın Bakanım?
Bağlantılı olduğu için soruyorum,
teşekkür ediyorum.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla)
Şimdi, öncelikle -Sayın Gürkut
Acarın- profesyonel askerliğe geçme gibi bir çalışmamız
yoktur. Zaten, silahlı kuvvetlerimizin üçte 1i profesyonel
durumdadır. Subayları sayarsan, astsubayları sayarsan, uzman
jandarmayı koyarsan, bunların nüfusu, yaklaşık 100 bin
astsubayımız var, 50 bin subayımız var, 50 bin de uzman
erbaş dersen 200 bin yapar 600 bin
asker içerisinde. Üçte 1i zaten profesyonel.
Bunun dışarısında
OKTAY VURAL (İzmir) Bir de sözleşmeli erler
var galiba, o ne kadar?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla)
Sayısı az ama açtık. 16 bin kadro vardı, şu ana kadar
olan sayı 2.500e yaklaşmakta ama yeniden alma
çalışmaları başlayacak. Profesyonel askerliğe geçme
gibi bir çalışmamız yok.
İkincisi: Yani, diğer söz, kesinlikle
doğru bir şey değildir. Şüyuu vukuundan beter derler ya
yani bu ülkedeki gerek Kürt gerek Türk gerek Laz gerek Sünni gerek Alevi gerek
dinsiz, ateist, her ne olursa hiç fark etmez, hepsi bu ülkenin birinci
sınıf vatandaşıdır ve silahlı kuvvetlerde hiçbir
şekilde ne kimsenin mezhebine bakılır, ne kimsenin
ırkına bakılır. Dolayısıyla da böyle bir durum
yok. Ancak, siz de biliyorsunuz ki bu silahlı kuvvetler bu toplumumuzun
bir parçası, bir intihar nasıl ki sivil hayatta varsa
Daha önce de
söyledim, bakan arkadaşımız intihar etti,
sanatçılarımızdan intihar eden var, rektörlerimizden intihar
edenler var. Silahlı kuvvetlerdeki Mehmetçiklerimizden gönül arzu eder ki
kimse intihar etmesin ve intihar, sadece Türk ordusunun veya Türk
halkının problemi değil, dünyadaki her ülkenin problemidir. Daha
önce bu konuyla ilgili
NURETTİN DEMİR (Muğla) Neden çok?
diyoruz.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla)
Ama, sorunu çözebilmek kolay değil de ondan diyorum. Sizden bir doktor,
mesleki kariyeri doktor olan da Sayın
Bakan bu intihar işini basite alıyor. dedi. Hayır,
intihar işini basite almıyorum. İntihar işi çok kompleks ve
çözümü de çok zordur.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Gürkut Beyin
sorusu farklı ama.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla)
İşte, ya aynen böyle. İntihar oluyor da neden intihar oluyor?
Bir profesyonel askerliğe mi
Bir profesyonel askerliğe
geçişimiz yok. Kürtler veya Alevilere yönelik silahlı kuvvetlerde
böyle bir ayrım yok, dolayısıyla ona cevap veriyorum.
Bir diğeri de yine, Kepez ile Muratpaşa askerlik şubeleri
birleştirilmedi, aynı binada hizmet veriyor. Daha önce, eğer
İstanbulda veya başka yerlerde şey ederseniz, 5-6 tane askerlik
şubelerine aynı binada yer verme hizmeti de vardı.
Bir diğer sorunuz da Serikle ilgili: Serikin
nüfusu fazladır ama niye kapatıldı? diye sordunuz. Bizim
arkadaşlar yaparken yıllık işlem kapasitesine
baktılar. Yani, diyelim ki askerlik bizde
Biliyorsunuz ön yoklamayı
kaldırdık, son yoklamayı kaldırdık. Eskiden,
bildiğiniz gibi, yedeklik yoklaması vardı, 40 yaşına
yani çağ dışı yaşa gelene kadar herkes mutlaka nerede
bulunduğunu, askerlik şubesine giderek kendisini bildirmek
zorundaydı yılda bir sefer. Şimdi, artık, adrese
dayalı nüfus sistemi, MERNİS sistemi ortaya çıktıktan
sonra, hangi vatandaşımızın nerede oturduğunu devlet
biliyor, ilave bir açıklamaya gerek yoktur diye ön yoklama kalktı,
son yoklama kalktı ve yedeklik yoklaması kalktı. Artık,
kişi -kaldı ki onu da online hâle getirdik- ömründe tek bir sefer
askerlik şubesine gidecek. Dolayısıyla işlem
sayısı
Nüfus fazla olmuş olabilir ama askerlik
çağında olmamış
Dolayısıyla, yıllık
işlem sayısına bakıldı, o işlem sayısı
belli sayının altına düşen yerlerde bu kapatıldı.
Çok net olarak daha önce de ben söylemiştim: Sivaslıyım, Sivas
Milletvekiliyim. Koyulhisar Askerlik Şubemizi kapattık,
kapattıktan sonra AK PARTİ İlçe Başkanı Derdimizi
kimseye anlatamadık, askerlik şubemiz kapandı. diyerek istifa
etti ilçe başkanlığından da. Dolayısıyla da
hizmetin gerekleri dikkate alınarak bu yapıldı, bunun dışında bir başka gerekçeyle bir
işlem yapılmadı.
Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğütün
(6/3545) esas no.lu sorusuna cevabımız: 1inci derecede olup 3600 ek
göstergeye hak kazanmış olanlara ve bunların emeklilerine,
binbaşı ve altında olup 1inci derecede subaylar ile
bunların emeklileri ve 1inci derecede bulunan astsubaylar ile
bunların emeklilerine görev tazminatının verilmesini amaçlayan
926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
taslağı hakkında çalışmalar devam etmektedir.
Komutanlık görevine atanan tüm personele, uzman erbaştan generale,
amirale kadar rütbe ve sınıfına göre komutanlık
tazminatı ödenmektedir.
Subay ve
astsubayların izinleriyle ilgili hususlar, 926
sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu ve Türk
Silahlı Kuvvetleri İzin Yönetmeliğiyle belirlenmiştir. Bu
kapsamda, statüler arasında herhangi bir ayrım bulunmamaktadır.
Türk
Silahlı Kuvvetleri personelinin emekli maaşının
hesabında, Türk Silahlı Kuvvetleri hizmet tazminatı, mevcut
mevzuat gereği, ücrette dikkate alınmamaktadır. Sicil
affına yönelik yasal düzenleme çalışması da
bulunmamaktadır.
Tunceli
Milletvekili Sayın Kamer Gençin (6/3548) esas numaralı sorusuna cevabımız:
Harp okuluna alınacak öğrencilerde bulunması gereken nitelikler
4556 sayılı Harp Okulları Kanunu ile Harp Okulları
Yönetmeliğinde belirtilmiştir. Bu kapsamda, bahse konu okullara
alınan öğrenciler, mevzuatta belirtilen koşulları
taşıyan kişilerdir. Aynı şekilde harp
okullarından ilişiği kesilecek öğrenciler için de mevzuatta
ilişik kesme nedenleri düzenlenmiştir. Bir öğrencinin
ilişik kesme işlemi yapılırken mevzuatta belirtilen nedenler
aranmakta ve hiçbir öğrencinin mezhebi, ilişik kesme işlemlerinin
konusunu oluşturmamaktadır. Öğrencilerin ilişik kesme
eylemi, idarenin tüm eylem ve işlemlerinin kanunlara dayanması ve
kanuni sınırlar içerisinde yapılması gerekliliği,
ilgili mevzuat kapsamında yürütülmektedir. Bu nedenle, öğrencilerin
dinî inançları veya mezhepleri dikkate alınarak ilişik kesme
işlemi yapılmamaktadır.
1
Ocak 2010-1 Ocak 2013 tarihleri arasında harp okullarından
çeşitli nedenlerle 1.381 öğrenci ayrılmıştır.
Öğrencilerin dinî inanç veya mezhepleriyle ilgili herhangi bir kayıt
da tutulmamaktadır.
NURETTİN
DEMİR (Muğla) Ayrılmamıştır
atılmıştır yani kendi kendine gitmedi ya bu kadar insan?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) Ayrılmıştır
diyor da yani...
BAŞKAN
Şimdi, çalışma süremizin bitmesine bir dakika kaldı
sayın milletvekilleri.
Sayın
Bakan, size teşekkür ediyoruz.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla) Sayın Başkan, Reşat
Doğrununkini de okuyayım.
BAŞKAN
Saat sekiz oldu, çalışma süremiz saat 20.00yle
sınırlı bugün için.
Çok
teşekkür ediyoruz.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Sorumla ilgili kısa bir cevap vermek istiyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, o zaman bir dakika
uzatın bitinceye kadar. Sayın Bakan da son sorusunu şey
yapsın, nezaketsizlik olmasın.
BAŞKAN Süremiz bittiği için
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, bu çok
önemli. Bu dedikleri paralel devlet burada var.
ENGİN ALTAY (Sinop) Uzatma kararı alacak
mısınız Sayın Başkanım?
KAMER GENÇ (Tunceli) Son zamanlarda paralel yapı
harp okullarına gelmiş. Bu, çok vahim bir şey. Sol, Alevi
kesimden çok sayıda öğrencinin okulla ilişikleri kesilmiş.
Bakan doğru bilgi vermiyor. 1.350 öğrencinin ilişiği
kesilmiş.
BAŞKAN Şimdi
KAMER GENÇ (Tunceli) Bunlara niye doğru cevap
vermiyorsunuz?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla)
Efendim, bizim verdiğimiz her cevap doğrudur, her cevap
doğrudur.
KAMER GENÇ (Tunceli) Doğru değil, hayır.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Devamla)
Ben de teşekkür ediyorum, sağ olasınız.
BAŞKAN Alınan karar gereğince, kanun
tasarı ve teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 15 Ocak 2014 Çarşamba günü saat
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 20.01