TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
52nci
Birleşim
24
Ocak 2014 Cuma
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMA
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan ve 19 milletvekilinin, geçici köy
korucularının sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/833)
2.-
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan ve 19 milletvekilinin, gümrük
muayene memurlarının sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/834)
3.-
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan ve 20 milletvekilinin,
öğretmenlerin sorunlarının ve öğretmen Narife Çekçekin
bıçaklanması olayının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/835)
V.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.-
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Adalet Komisyonu Raporu (2/1929) (S. Sayısı: 523)
4.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İtalya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Çevre Koruma ve Sürdürülebilir Kalkınma Alanlarında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu ve
Dışişleri Komisyonu Raporları (1/682) (S. Sayısı:
385)
5.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Doğal Kaynaklar ve Su Havzası Amenajmanı Üzerine
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu, Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları
(1/441) (S. Sayısı: 266)
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satırın, Iğdır
Milletvekili Sinan Oğanın 523 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 10uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında AK PARTİ Grup Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
2.-
Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, İstanbul Milletvekili Mihrimah
Belma Satırın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
3.-
Konya Milletvekili Faruk Balın, İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma
Satırın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında MHP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
4.-
Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, Yalova Milletvekili Muharrem
İncenin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
5.-
Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstünün, Iğdır Milletvekili Sinan
Oğanın 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin 10uncu
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
6.-
Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, Giresun Milletvekili Nurettin
Caniklinin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
7.-
Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin, Yalova Milletvekili Muharrem
İncenin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına ve Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
8.-
Muş Milletvekili Faruk Işıkın, Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın 523 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 12nci ve 13üncü maddeleriyle ilgili önergeler üzerinde
yaptığı konuşmaları sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
9.-
Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Muş Milletvekili Faruk
Işıkın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında BDP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
VII.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Iğdır Milletvekili Sinan Oğanın, Sakarya Milletvekili
Ayhan Sefer Üstünün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
2.-
Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstünün, Iğdır Milletvekili Sinan
Oğanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
3.-
Muş Milletvekili Faruk Işıkın, Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın 523 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 12nci ve 13üncü maddeleriyle ilgili önergeler üzerinde
yaptığı konuşmalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
4.-
Adalet Bakanı Bekir Bozdağın, 23/1/2014 tarihinde
Kayseri-Malatya karayolunda meydana gelen trafik kazasına ilişkin
açıklaması
5.-
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun, 23/1/2014 tarihinde
Kayseri-Malatya karayolunda meydana gelen trafik kazasına ilişkin
açıklaması
6.-
Muş Milletvekili Sırrı Sakıkın, Konya Milletvekili
Mustafa Akışın yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
VIII.-
ÖNERİLER
A)
Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, Genel Kurulun daha önceden toplanması
kararlaştırılan 25 Ocak 2014 Cumartesi ve 26 Ocak 2014 Pazar
günleri toplanmamasına ilişkin önerisi
IX.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin, hac vazifesini yerine getirirken hayatını kaybeden
vatandaşlara ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Emrullah İşler'in cevabı (7/33822)
2.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin, 2002-2013 yılları arasında sporcu
sağlığı merkezlerinin sayısına ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın
cevabı (7/33922)
3.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin, 2002-2013 yılları arasında spora teşvik için
yürütülen projelere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif
Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33923)
4.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin, 2002-2013 yılları arasında ödül verilen spor
kulüplerine ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif
Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33924)
5.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin, 2002-2013 yılları arasında yapılan sportif
denetimlere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif
Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33925)
6.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin, 2002-2013 yılları arasında Bakanlık ve
bağlı kurum, kuruluşlarına BİMERden yönlendirilen ve
elektronik ortamdan yapılan başvuruların sayısına
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay
Kılıç'ın cevabı (7/33926)
7.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin, 2002-2013 yılları arasında spor turizminin
geliştirilmesi adına yapılan çalışmalara ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın
cevabı (7/33927)
8.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin, 2002-2013 yılları arasında personel sisteminin
geliştirilmesi için yürütülen çalışmalara ilişkin sorusu ve
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın
cevabı (7/33928)
9.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin, 2002-2013 yılları arasında askerlikleri tecil edilmiş
sporcuların sayısına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33929)
10.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, 2002-2013 yılları arasında ismi
değiştirilen spor tesislerine ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33930)
11.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, 2002-2013 yılları arasında farklı
branşlardaki antrenör sayısına ilişkin sorusu ve Gençlik ve
Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33931)
12.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin, 2002-2013 yılları arasında sağlık
taramasından geçirilen sporcuların sayısına ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın
cevabı (7/33932)
13.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, 2002-2013 yılları arasında modernizasyonu
yapılan spor tesislerine ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33933)
14.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, 2002-2013 yılları arasında düzenlenen
seminer, toplantı ve konferanslara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33934)
15.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, 2002-2013 yılları arasında Millî Sporcu
Belgesi verilen sporcu sayısına ilişkin sorusu ve Gençlik ve
Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33935)
16.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, 2002-2013 yılları arasında satın
alınan sporla ilgili eğitim amaçlı yayınların
sayısına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif
Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33936)
17.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, 2002-2013 yılları arasında spor tesislerinin
ihtiyacını gidermek için alınan makine ve teçhizat için
yapılan ödemelere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif
Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33937)
18.- İstanbul
Milletvekili Celal Adanın, 2013 yılında Bakanlık
tarafından gerçekleştirilen yatırımlara ilişkin sorusu
ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın
cevabı (7/33938)
19.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, 2002-2013 yılları arasında spor tesislerinde
bulunan ve kiraya verilen müştemilatın sayısına
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay
Kılıç'ın cevabı (7/33939)
20.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, 2002-2013 yılları arasında tescilli spor
kulüplerinin sayısına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33940)
21.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, Sporcu Ek Bilgileri Modülü için satın alınan mal
ve hizmetlere ve Bakanlıkça verilen dilekçelere ilişkin sorusu ve
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33941)
22.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, bazı kapalı yüzme havuzlarının
yapımı için satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın
cevabı (7/33942)
23.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, Spor Bilgi Sistemi için satın alınan mal ve
hizmetlere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay
Kılıç'ın cevabı
(7/33943)
24.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, SGM bünyesindeki ceza modülü için satın alınan
mal ve hizmetlere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif
Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33944)
25.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, 2002-2013 yılları arasında Bakanlık
personeli için açılmış olan kreş ve gündüz
bakımevlerinin sayısına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33945)
26.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, stadyum ve tesislerin kiralama kriterlerine ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın
cevabı (7/33946)
27.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, Tesis Takip Uygulaması için satın alınan mal
ve hizmetlere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif
Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33947)
28.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, 2002-2013 yılları arasında yapılan
denetimler sonucu saptanan usulsüzlüklerin sayısına ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın
cevabı (7/33948)
29.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, 2002-2013 yılları arasında okul spor
kulüpleri ve spor okullarına dağıtılan spor malzemeleri
için yapılan harcamaların miktarına ilişkin sorusu ve
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın
cevabı (7/33949)
30.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, Altıncı Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Kış Spor Oyunları için satın alınan mal ve hizmetlerin
bedeline ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay
Kılıç'ın cevabı (7/33950)
31.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçerinin, 2002-2013 yılları arasında yapılan saha
ve tesislerin sayısına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33951)
32.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin, 2002-2013 yılları arasında başarılı
sporculara ve antrenörlere yapılan ayni ve nakdî yardıma ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın
cevabı (7/33952)
33.- Mersin Milletvekili Ali
Özün, Bakanlık tarafından satın alınan ve kiralanan
taşıtlara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif
Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33953)
34.- Mersin Milletvekili Ali
Özün, Bakanlığa ait lojman ve sosyal tesislere ilişkin sorusu
ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın
cevabı (7/33954)
35.- Mersin Milletvekili Ali
Özün, öğrenci yurtlarına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/34255)
36.- Aydın Milletvekili
Bülent Tezcanın, Gezi Parkı protestolarına
katıldıkları gerekçesiyle yurtlardan atılan öğrencilere
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay
Kılıç'ın cevabı
(7/34402)
37.- Ordu Milletvekili
İdris Yıldızın, 2013 yılında normal ve yüksek
ücretli yurtlara yerleştirilen öğrenci sayısına
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay
Kılıç'ın cevabı (7/34403)
38.- Bursa Milletvekili
Necati Özensoyın, antrenörlük kurslarında usulsüzlükler olduğu
iddiasına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif
Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/34404)
39.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, Anadoluhisarı Kız Öğrenci
Yurdu ile ilgili basında yer alan bir habere ilişkin sorusu ve
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın
cevabı (7/34405)
40.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzelin, Zonguldaktaki Karaelmas Kız
Öğrenci Yurdunda kalan öğrencilerin şikâyetlerine ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın
cevabı (7/34406)
41.- Kayseri Milletvekili
Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, ülkedeki lisanslı sporcu
sayısına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif
Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/34407)
42.- İstanbul
Milletvekili Celal Dinçerin, Cemevlerinin giderlerine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Emrullah
İşler'in cevabı (7/35495)
43.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, asaleten ve vekâleten görev
yapan bürokratlara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcının cevabı (7/35861)
44.- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğanın, Türkiye üzerinden Suriyeye silah
sevkiyatı yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu
ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı
(7/35862)
24 Ocak 2014 Cuma
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER:
İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52nci Birleşimini
açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları bulunmaktadır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, okutuyorum:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan ve
19 milletvekilinin, geçici köy korucularının sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/833)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Terörle mücadele
kapsamında geçici köy korucuları önemli görevler üstlenen
vatandaşlarımızdandır. Korucularımızın maddi
ve sosyal haklarının kısıtlı olması, bu görevi
ifa etmekte olan vatandaşlarımızın hayatlarında
dezavantajlar doğurmaktadır. Ülkemizdeki geçici köy
korucularının durumlarını araştırmak için Anayasamızın
98inci ve Meclis İçtüzüğünün 104üncü ve 105inci maddeleri
gereğince Meclis araştırma komisyonu kurulması hususunda
gereğini arz ederiz.
1)
Sinan Oğan (Iğdır)
2)
Oktay Vural (İzmir)
3)
Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
4)
Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
5)
Ruhsar Demirel (Eskişehir)
6)
Adnan Şefik Çirkin (Hatay)
7)
Mehmet Şandır (Mersin)
8)
Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
9)
Alim Işık (Kütahya)
10)
Mustafa Kalaycı (Konya)
11)
Muharrem Varlı (Adana)
12)
Ali Uzunırmak (Aydın)
13)
D.Ali Torlak (İstanbul)
14)
Ali Halaman (Adana)
15)
Seyfettin Yılmaz (Adana)
16)
Necati Özensoy (Bursa)
17)
Mehmet Günal (Antalya)
18)
Cemalettin Şimşek (Samsun)
19)
Murat Başesgioğlu (İstanbul)
20)
Celal Adan (İstanbul)
Gerekçe:
Geçici
köy korucuları, Türkiye'nin terörle mücadele sürecinde önemli roller
oynayan vatandaşlarındandır. Terörün daha büyük boyutlara
ulaşmasının engellenmesinde önemli roller oynayan geçici köy
korucuları maddi anlamda büyük zorluklarla mücadele etmektedir. Uzunca
zamandır, yetkili ağızlardan gerekli çalışmaların
yapılacağına ilişkin çeşitli açıklamalar yapılırken
maalesef hâlâ tatmin edici bir çözüm bulunmamıştır.
Terörle
mücadelede ve vatan savunmasında görev alan geçici köy
korucularının maaşlarının düşük olması
sorunlarının başında gelmektedir. Buna ek olarak, 442
sayılı Köy Kanununa dayanılarak hazırlanan Köy
Korucuları Yönetmeliğinin 8inci maddesindeki "Köy
korucularının görev alanı, görevli oldukları köyün
sınırları içinde kalan alandır. Gerektiğinde mülki
amir tarafından, korucuların görevli oldukları köy
sınırları dışında da, görev alanları
genişletilebilir." ifadeleri uyarınca korucular görev
alanları dışarısında da görevlendirilebilmektedirler.
Görevlendirilen koruculara harcırah verilmemesi ise geçici köy
korucularını mağdur eden başka bir sorun olarak
karşımıza çıkmaktadır. Bunun yanı sıra,
geçici köy korucularının emeklilikte maaşları daha da
düşmektedir. Bunlardan başka, korucuların zaten az miktarda olan
maaşları görevlendirmeleri nedeniyle yaptıkları
harcamalarla iyice kısıtlanmaktadır.
Maddi
imkânlardan başka, sosyal haklarının da kısıtlı
olması geçici köy korucularının bir diğer problemidir.
Giyim kuşamlarının bile çağın gereklerine uygun
olmadığını belirten köy korucularının
sorunlarını araştırmak üzere kurulacak olan bir komisyonun
çalışmaları vasıtasıyla geçici köy korucularının
sorunları daha yakından görülebilecek ve bu bağlamda köy
korucularının hayat standardının yükseltilmesi için
çalışmalar kayda değer bir seviyeye yükselecektir.
2.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan ve
19 milletvekilinin, gümrük muayene memurlarının
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/834)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye'deki gümrük
kapılarının ve bu kapılarda görev yapan gümrük muayene
memurlarının durumlarını araştırmak için
Anayasamızın 98inci ve Meclis İçtüzüğünün 104 ve 105inci
maddeleri gereğince Meclis araştırma komisyonu kurulması
hususunda gereğini arz ederiz.
1)
Sinan Oğan (Iğdır)
2)
Oktay Vural (İzmir)
3)
Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
4)
Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
5)
Mehmet Şandır (Mersin)
6)
Ali Uzunırmak (Aydın)
7)
Adnan Şefik Çirkin (Hatay)
8)
Ruhsar Demirel (Eskişehir)
9)
Mustafa Kalaycı (Konya)
10)
Alim Işık (Kütahya)
11)
Muharrem Varlı (Adana)
12)
Ali Halaman (Adana)
13)
D. Ali Torlak (İstanbul)
14)
Murat Başesgioğlu (İstanbul)
15)
Necati Özensoy (Bursa)
16)
Celal Adan (İstanbul)
17)
Seyfettin Yılmaz (Adana)
18)
Mehmet Günal (Antalya)
19)
Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
20)
Cemalettin Şimşek (Samsun)
Gerekçe
Türkiye'nin
ithalat ve ihracatının kayda değer bir kısmı gümrük
kapılarımızdan yapılmaktadır. Bu bağlamda, hem
gümrük kapılarının fiziksel durumları ve potansiyelleri hem
de gümrük kapılarında çalışan memurların özlük
hakları ve çalışma şartlarının
iyileştirilmesi büyük öneme haizdir. Bunların dışında,
yurt dışından gelen kişiler ülkemiz topraklarına
girerken ilk başta sınır kapılarımızla
karşılaşmakta ve kendileri için ilk izlenimi bu noktalardan
edinmektedirler. Bu doğrultuda düşünüldüğünde gümrük
kapılarının önemi daha da artmakta, gümrük
kapılarının eksiklerinin giderilmesinin zarureti açık
şekilde görülmektedir.
Türkiye'de
Dilucu Sınır Kapısı da dâhil olmak üzere gümrük muayene
memurları devlet tarafından kendilerine verilen görevleri
layıkıyla yerine getirmek isterken bazen istenmeyen durumlar
oluşmakta, devlet memurları bazen tehdit, bazen de darp ve
şiddete maruz kalarak görevlerini yerine getirememektedirler.
Bunların
dışında gümrük muayene memurlarının şikâyetçi
olduğu bir diğer nokta da özlük haklarıyla ilişkilidir.
Gümrük muayene memurları 4458 sayılı Gümrük Kanununda
belirtilmiş olan görevleri ifa etmekte olup, problemlerini oluşturan
en önemli noktalarından biri unvanlarının "kariyer
meslek" kategorisine alınmamasıdır. Gümrük muayene
memurları bu bağlamda çeşitli çalışmalar yapmakta ve
imza kampanyaları düzenlemektedirler. 6223 sayılı Yetki Kanunu
bünyesinde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
hazırlanmış, Başbakanlığa sunulan kanun hükmünde
kararname taslağında muayene memurları için "Gümrük
Denetmenliği" sıfatı öngörülmüştür. Ne var ki, 661
sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile "Gümrük ve Ticaret
Denetmenliği" kadrosu oluşturulmuş; fakat hâlihazırda görevi devam etmekte olan gümrük
muayene memurları söz konusu düzenleme kapsamına
alınmadığından mağdur duruma düştüklerini ifade
etmektedirler.
Meclisimiz
tarafından kurulacak bir araştırma komisyonu bünyesinde gümrük
muayene memurlarının sorunlarının
araştırılması, gümrük kapılarının
problemlerinin saptanması ve bunların çözüm yöntemleri ışığında
gerekli aşamaların kaydedilmesi için bir önayak olacaktır.
3.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan ve
20 milletvekilinin, öğretmenlerin sorunlarının ve öğretmen
Narife Çekçekin bıçaklanması olayının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/835)
4/5/2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Gaziantep'te
bıçaklı saldırıya uğrayan ve görevi başında
trajik şekilde hayatını kaybeden Dr. Ersin Arslan'dan sonra, 26
Nisan 2012 tarihinde İstanbul'un Esenyurt ilçesinde bulunan Kıraç
Lisesinde Narife Çekçek'in sınıfta bir öğrenci tarafından
bıçaklanması toplumda şiddetin son derece tehlikeli boyutlara
ulaştığının son göstergesi olmuştur. Bu
bağlamda, öğretmenlerin meslek yaşamlarındaki
sorunları ve Narife Çekçek'in bıçaklanması olayını
araştırmak üzere, Anayasamızın 98inci ve Meclis
İçtüzüğünün 104üncü ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırma komisyonu kurulması hususunda gereğini arz
ederiz.
1) Sinan Oğan (Iğdır)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
4) Adnan Şefik Çirkin (Hatay)
5) Mehmet Şandır (Mersin)
6) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
7) Ruhsar Demirel (Eskişehir)
8) Erkan Akçay (Manisa)
9) Mustafa Kalaycı (Konya)
10) Alim
Işık (Kütahya)
11) Muharrem
Varlı (Adana)
12) Ali Halaman (Adana)
13) Ali Uzunırmak (Aydın)
14) D. Ali Torlak (İstanbul)
15) Celal Adan (İstanbul)
16) Seyfettin
Yılmaz (Adana)
17) Necati Özensoy (Bursa)
18) Kemalettin
Yılmaz (Afyonkarahisar)
19) Mehmet Günal (Antalya)
20) Murat
Başesgioğlu (İstanbul)
21) Cemalettin
Şimşek (Samsun)
Gerekçe:
Türkiye'de son
dönemde toplumsal şiddetin artması gözle görülür hâle gelmekle
birlikte, son bir ay içerisinde çeşitli alanlarda görev yapan kamu
görevlilerine yönelik saldırılar, sosyal anlamda büyük bir tehlikenin
olduğunu göstermiştir.
Gaziantep'te Dr.
Ersin Arslan'ın görevi başında bir hasta yakını
tarafından şehit edilmesinin ardından, bu milletin oyuyla
seçilmiş bir milletvekilinin Van Bölge Eğitim ve Araştırma
Hastanesinde tartıştığı Dr. Oğuz Eroğluna
saldırıda bulunması ve İstanbul Haseki Eğitim
Araştırma Hastanesinde Gökçe Akgül Karadana'nın
yumruklanmasına ilişkin iddialar tıp alanında doktorlara
karşı artan şiddeti göstermektedir. Tıp alanında
faaliyet gösteren kamu çalışanlarının yanında
öğretmenlere karşı da şiddetin sıkıntı arz
eden boyutlara ulaşması, İstanbul Esenyurt'ta bulunan bir lisede
sınıfta görevini ifa etmekteyken Narife Çekçek'in öğrencisi
tarafından bıçaklanmasıyla net şekilde açığa
çıkmıştır.
Eğitim
alanında atanamayan öğretmenlerin sorunlarının devam etmesi
yanında, Yüksek Öğrenim Kurumu tarafından alınan fen
edebiyat fakültelerine yönelik aldığı pedagojik formasyonu
kaldırma kararının yarattığı olumsuz atmosfere
bir de eğitim görevlilerinin can güvenliğini hedef alan
saldırılar eklenmiş, gelinen nokta daha da vahim bir durumun
işaretlerini vermiştir.
Kısa
süre önce TBMM'de sağlık sektöründe çalışan
vatandaşlarımıza yapılan saldırıların
incelenmesi amacıyla kurulan araştırma komisyonunun yanı
sıra öğretmenlerimizin sorunlarını incelemek ve son dönemde
eğitim camiamızın çalışanlarına ilişkin
yaşanan şiddet olaylarının
araştırılması amacıyla kurulacak Meclis
araştırma komisyonu sorunların belirlenmesi ve çözülmesinde
büyük bir rol oynayacaktır.
BAŞKAN
Bilginize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Alınan
karar gereğince gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci
sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.-
Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı:
287)
BAŞKAN
- Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü
sırada yer alan, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu'nun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.-
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Adalet Komisyonu Raporu (2/1929) (S. Sayısı: 523) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet?
Yerinde.
22/1/2014
tarihli 50nci Birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel
kanun olarak görüşülen tasarının birinci bölümünde yer alan
8inci maddesi kabul edilmişti. Şimdi 9uncu maddenin
görüşmelerine başlayacağız.
Madde
üzerinde maddenin çıkarılmasına ilişkin dört önerge
vardır. Bu önergelerden Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket
Partisi gruplarına mensup milletvekillerince verilen iki önerge maddenin
Anayasaya aykırılık sebebiyle çıkarılmasını
isteyen önergelerdir.
Bildiğiniz
gibi İç Tüzükün 84üncü maddesine göre bir kanun tasarı veya
teklifinin Genel Kuruldaki görüşülmesi sırasında tasarı ve
teklifin belli bir maddesinin Anayasaya aykırı olduğu
gerekçesiyle reddini isteyen önergeler diğer önergelerden önce
oylanır.
Bu
nedenle önergeleri sırasıyla okutacağım. Önce
bahsettiğim iki Anayasaya aykırılık önergesini birlikte
işleme alacağım ve oylayacağım. Önergelerin kabul
edilmesi hâlinde 1inci madde tekliften çıkacak olup diğer önergeyi
işlemden kaldıracağım. Önergelerin kabul edilmemesi hâlinde
ise 1inci maddeyi metinden çıkarmayı öngören diğer önergenin
işlemine devam edeceğim.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı
Kanun Teklifinin Çerçeve 9 uncu maddesiyle değiştirilmesi öngörülen
4954 sayılı Türkiye Adalet Akademisi Kanununun 11 inci maddesinin
dördüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris
Şahin Salih
Koca Mehmet
Şükrü Erdinç
Çankırı Eskişehir Adana
Oya
Eronat Süreyya
Sadi Bilgiç Türkan
Dağoğlu
Diyarbakır Isparta İstanbul
Ayhan
Sefer Üstün
Sakarya
"Daire
başkanlıklarına birinci sınıfa ayrılmış
adli ve idari yargı hakim ve savcıları arasından
muvafakatleri alınarak Bakan tarafından atama yapılır.
Strateji Geliştirme Daire Başkanlığına ise dört
yıllık yüksek öğretim mezunlarından, 14/7/1965 tarihli ve
657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tâbi görevlerde oniki
yıl hizmeti bulunan ve aynı Kanunun 48 inci maddesinde aranan
şartlara sahip olanlar arasından da atama ya da görevlendirme
yapılabilir.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 9 uncu maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Erol
Dora Pervin
Buldan
Bingöl Mardin Iğdır
Bengi
Yıldız Nazmi
Gür
Batman Van
BAŞKAN
Şimdi, aynı mahiyetteki iki Anayasaya aykırılık
önergesini okutup işleme alacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı kanunlarda değişiklik
yapılmasına dair kanun teklifinin çerçeve (9.) maddesinin Anayasaya
aykırı olması nedeniyle teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Rıza Öztürk Dilek
Akagün Yılmaz Ömer
Suha Aldan
Mersin Uşak Muğla
Celal
Dinçer Müslim
Sarı İlhan
Demiröz
Bursa İstanbul Bursa
Birgül
Ayman Güler
İzmir
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Faruk
Bal Oktay
Vural Yusuf
Halaçıoğlu
Konya İzmir Kayseri
Celal
Adan S. Nevzat
Korkmaz Murat
Başesgioğlu
İstanbul Isparta İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergelere katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Anayasaya aykırılık önergelerine
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK
BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İzmir Milletvekili Sayın Birgül Ayman Güler
konuşacak.
Buyurun
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
BİRGÜL
AYMAN GÜLER (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dünya tarihinde bizim bugün
karşılaştığımız gibi meselelerle
karşılaşanların önerdikleri bir çözüm yolu var.
Ders
kitaplarının pek çoğunda görürsünüz, Romada bir zamanlar
yargıçlık görevi yalnızca senatörlerindi. Senatörler
bozuldular, şövalyelere verelim. dediler; sonra Şövalyeler de
yanlış kararlar aldılar. deyip bu kararları defterdarlara
vermeye başladılar; sonra karma gruplardan yargıç heyetleri
oluşturdular ve çöküş bir türlü engellenemedi.
Buna
ilişkin olarak dünyanın akıllı insanlarından birinin
bize söylediği şey Eğer bu kadar bozulmuşsa işler bir
cumhuriyette, ilkelere dönün. önerisidir. İlkelere dönün. Eğer
yalnızca içkide değilse bozukluk, bozukluk içkinin içinde olduğu
kaptan geliyorsa yapılacak tek şey vardır: İlkelere dönün.
Şimdi,
Türkiyede ne yazık ki tarafsız ve bağımsız yargı
bozulmuştur. Yapılması gereken şey, tarafsız ve
bağımsız yargı sistemini kurmaktır. Bunun yolu
bellidir; bunun yolu şimdi bizim önümüze gelen HSYK kanun teklifi
değildir.
Biz son altı yedi
yıldan bu yana, haksız yere suçlandıkları, sahte delillerle
tutuklandıkları, gizli tanık uygulamasıyla
insanoğlunun kabul edemeyeceği muamelelere maruz
bırakıldıkları ve ne yazık ki hapishanede daha
yargının sonucunu görmeden can verdikleri için -Ergenekon, Balyoz
davaları gibi- tutukluların haksız yere yargılandıklarını
söyledik. Burada, kulakları duymayan hâkimler, söyleyecekleri kendilerine
başkaları tarafından sufle edilmiş savcılar var dedik.
O mahkemeleri gittik gördük, dinledik, vicdanlarımız kanadı.
Orada can verenleri, orada haksız yere tutukluyken evlatlarını
kaybedenleri, Fatih Hilmioğlu gibi aynı zamanda kanserle baş etmeye
çalışanları ne yazık ki ne o mahkemeler duydu ne
yargıçlar duydu ne Hükûmetiniz ne Cumhurbaşkanınız ne de
yazık ki sizler duydunuz.
Ve şimdi, ne
iyi ki Başbakanlık Başdanışmanı Millî orduya
kumpastır bu Balyoz. dedi. Onu söylüyorduk, ortada kumpas var diyorduk.
Sayın Baykala, Erbakana ve Sayın Demirele benzer kaset
komploları kuruldu. Sayın Başbakandan duyduk, biz bunu diyorduk.
Türkiye'nin siyasetine komplolarla ve kasetlerle yön vermeye çalışan
ele geçirilmiş bir yargı var diye son altı yıldan bu yana
bas bas bağırıyorduk. Dinlemeler ve izlemelerle her türlü ahlaki
değeri yitirmiş bir çetenin Hükûmetiniz tarafından korunup
kollandığını ve biz de gözlemimize göre âdeta o çetenin
Hükümetiniz olduğu izlenimini dile getiriyorduk.
Şimdi
diyorsunuz ki: Bir çete var, bir paralel devlet var. Elbette var ve buna
karşı elbette mücadele edilmeli ama o mücadele susmuş
vicdanlarla nasıl yapılacak? Hâlâ evladının acısı
üzerine canıyla boğuşan, Malatyada İnönü Üniversitesi
Rektörlüğü yapmış değerli bilim adamı Fatih
Hilmioğlunun sesini siz hâlâ duymuyorken bu hesaplaşma nasıl
yapılacak? Bir an önce bu haksız yargılamaların
sonuçlarıyla beraber ortadan kaldırılması gerekir. Bir an
önce, yolsuzluk ve rüşvet suçlamalarını dile getirmiş
olanlar bu kumpasçı ve komplocular olsa bile, yargı
organlarının içinden konuştukları için tarafsız ve
bağımsız bir HSYK yaratılarak soruşturulması
gerekir. Türkiyenin bu ağır yükten kurtulması ilkeyi
hatırlamaktan geçiyor. Bozulma, bozulan içki değil, bozulan içkinin
kabı. Kap bozulmuşsa çözüm bellidir, ilkeleri hatırlamak.
İlke, tarafsız ve bağımsız yargıdır.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Aynı
mahiyetteki diğer önerge hakkında Isparta Milletvekili
Sayın Süleyman Nevzat Korkmaz konuşacak.
Buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Hem
Adalet Komisyonunda, hem Anayasa Komisyonunda hem de Genel Kurulda defalarca bu
kanun teklifinin Anayasanın bağımsızlığı ve
tarafsızlığı ve hâkimlik teminatına, hatta
başlangıçtaki hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu
baştan beri söyleyip geliyoruz. Dolayısıyla, artık,
sağır sultanın bile duyduğu bu hususta çok daha fazla
şey söylemek istemiyorum bu aldığım sözde.
Buradan
Sayın Erdoğana ve Sayın Davutoğluna seslenmek istiyorum.
Sadece bir milletvekili olarak değil ama hepiniz gibi elhamdülillah
Müslüman bir Türk vatandaşı olarak da seslenmek istiyorum.
Kafanızı
Orta Doğu coğrafyasına gömdünüz, dünyadaki hele hele Türk
dünyasındaki olan biteni görmezlikten gelmeye devam ediyorsunuz. Oralarda
emperyalist güçler kelimeişehadete iman etmiş, yüzünü kıbleye
dönmüş, secde etmiş birçok Müslüman Türk üzerinde zulümler
yapıyorlar, katliamlar yapıyorlar. Aslında anladınız
nereden bahsettiğimi, Doğu Türkistan ve Uygur Türklerinden
bahsediyorum. Defalarca bu kürsüden dile getirdim, ben de konuşmalar
yaptım. Orada yaşanan çok ciddi bir insanlık dramı
vardır, gözlerinizi buna kapamayın değerli AKP
milletvekilleri. Yüce dinimiz bile
öncelikli olarak yakınlarımıza bakmamızı emrediyor.
Geçen
sene Müslüman Uygur Türkleri açısından son derece zor geçmiştir.
Dinine, diyanetine, inancına, ibadetine
karışılmış, yasaklar getirilmiş, hapisler,
zindanlar ve katliamlarla hesaba tutulmuştur. Kimlikleri inkâr
edilmiştir, İslami ve geleneksel hayattan kopartılmaya
çalışılmıştır. Buna karşı koyan
kardeşlerimiz de tank paletleri altında ezilmiş, tertemiz vücutları
işkencelere tabi tutulmuş, derileri soyulmuştur değerli
arkadaşlar.
Geçen
sene yaşanan hadiselerden bizlere ulaşanlardan kısaca bahsetmek
istiyorum. Sadece geçen yıl yaşanan hadiselerdir bunlar: 7 Martta
Saybağ Caddesi olaylarında 4, 23 Nisanda Kaşgar Maralbeşi
ilçesi Serikbuyada 6, 26 Haziranda Piçan ilçesi Lukçün olaylarında 46, 26
Haziranda Hoten Hanerik olayında 15, 20 Ağustosta
Kağılık Yılkıcı kasabasında 22, 28 Ekimde
Tiananmende 3, 16 Kasımda yine Maralbeşi Serikbuya kasabasında
9, 15 Aralıkta Kaşgar Saybağda 14 kişi bu olaylarda
maalesef hayatlarını yitirmişlerdir.
Çin,
tanımış olduğu Doğu Türkistan Anayasasındaki
hakları bir türlü bu kardeşlerimize vermeye yanaşmamakta,
özgürlük taleplerini de tanklar ve ağır silahlarla ezmeye
çalışmaktadır. Uygur Türklerinin lideri Sayın Rabia Kadir
ülkesinden çıkarılmış, evlatlarından ve Doğu
Türkistanlı kardeşlerinden ayrı
bırakılmıştır. Kadere bakın ki Sayın Kadire
ülkemiz de giriş yasağı uygulamaktadır. Çin Çinliğini
yapacak ama Türkiye'nin bu yaptığını anlamakta gerçekten
zorlanıyoruz. On gün önce de Doğu Türkistanlı akademisyen
İlham Tohti tutuklanmıştır. Akademik
saygınlığı yanında Uygur Türklerinin anayasal
haklarını talep eden Sayın Tohtiden tutuklandığı
andan itibaren haber alınamamaktadır. Net bir suçlama yoktur, bütün
diktatoryal sistemlerde olduğu gibi, kanunları çiğnediği
şüphesiyle gözaltına alınmıştır. Tüm uygar dünya
ile birlikte Uygur Türklüğü de ayaktadır; gözleri olup görmeyen,
kulakları olup duymayan Türkiyeden başka, Erdoğandan
başka, Davutoğlundan başka.
Bu
Mecliste İnsan Hakları Komisyonu var. Gerçekten bu İnsan
Hakları Komisyonu bu zulüm karşısında susacaksa bu Komisyon
ne iş yapar anlamakta zorlanıyorum. Bir heyet ile Çine gidip bu
zulmü yerinde araştırmak çok mu zor değerli arkadaşlar? Bir
taraftan Çine milyar dolarlık füze ihaleleri vermeye çalışacaksınız
Hiç olmazsa bunun pazarlıkları esnasında, başta Sayın
Rabia Kadir olmak üzere, Uygur Türklerinin ve orada yaşanan dramın
pazarlığını yapsanız.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak Doğu Türkistan Türklüğünün
yanındayız, dün olduğu gibi bugün de sesi, nefesi olmaya devam
edeceğiz. Suriye ve Mısıra göstermiş olduğu ilginin
hiç olmazsa bir kısmını Türk dünyasına da göstermesini ve
bu gözü yaşlı coğrafyaya el uzatmasını talep ediyoruz
Hükûmetin ve Doğu Türkistanın Türkiye
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
S.
NEVZAT KORKMAZ (Devamla) -
Türkiyenin de Doğu Türkistan olduğunu
bütün uygar dünyaya gösterelim. Sanal Rabia işaretleri yerine, gerçekte
eziyet altında, zulüm altında olan Rabiaların
sorunlarını taşıyalım diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şimdi,
aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 9 uncu maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK
BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın İdris Baluken, Bingöl Milletvekili.
Buyurun.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Evet, teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Hem
sizi hem Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Biz, başından beri bu HSYK düzenlemesiyle
ilgili görüşlerimizi bu kürsüden ifade etmeye çalışıyoruz.
Tabii, bu düzenlemeyi de niçin buraya getirdiğinizi çok iyi biliyoruz.
Asıl sebebin 17 Aralık operasyonu olduğunu, 17 Aralıkla
ilgili sürecin de bu Mecliste kapsamlı bir şekilde
tartışılması gerektiğini defalarca
ifade ettik, bu konuşmamda da yine onu ifade edeceğim.
17 Aralık operasyonu iki boyutuyla
ülke gündemine oturmuştur: Birincisi, bu yolsuzluk ve rüşvetle ilgili
olan boyutu, ikincisi de paralel devlet yapılanmasıyla ilgili olan
boyutu. Şimdi Mecliste Barış ve Demokrasi Partisi
dışındaki siyasi gruplara baktığımızda gerek
bu kürsüde yaptıkları konuşmalarda gerekse de bu konuyu
gündemleştirme şekillerinde bu iki boyuttan bir kaçma şeklini
görüyoruz. AK PARTİ Grubu yolsuzluk ve rüşvetle ilgili olan
kısımdan kaçıyor, diğer muhalefet partileri de bugüne kadar
paralel devlet örgütlenmesinin üzerine gitmeyi gündemleştirmiyorlar.
Oysaki bu iki boyutu tartışmadan
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) Biz bunu söylerken Yok. diyordunuz. Yıllardır biz
mücadele ediyoruz o paralel devletle.
İDRİS BALUKEN (Devamla) -
bu
iki boyutla ilgili ciddi bir mekanizma ortaya koymadan bir sonuç almamız
mümkün değil.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) Paralel devletle mücadeleyi biz yapıyoruz.
İDRİS BALUKEN (Devamla) -
Şimdi, yolsuzluk ve rüşvetle ilgili olan kısmının bir
temiz eller operasyonu olduğuna inanıyor muyuz?
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) İçeride olanlar bizim arkadaşlarımız.
İDRİS BALUKEN (Devamla) -
İki yıldır, üç yıldır yolsuzluklara göz yuman bir
savcı ekibi, bir yargıç ekibi var, iki yıl, üç yıl boyunca
göz yummuşlar, yolsuzluk yapan yapmış, rüşveti alan
almış götürmüş, birdenbire düğmeye basılıyor.
Burada amacın temiz eller operasyonu olmadığı aşikâr,
ortada. Hükûmete yönelik, halkın iradesine yönelik bir darbe
girişiminin olduğuyla ilgili dile getirilen iddiaları
araştırıp bunların gerçeklik payı nedir, bunu ortaya
koymak gerekir.
Diğer boyut, yolsuzlukla ilgili,
rüşvetle ilgili boyut. Bunun üzerine en çok AK PARTİ Grubunun gitmesi
gerekiyor. Çünkü neredeyse bu kürsüye gelen her muhalefet milletvekili
hırsızlıktan bahsediyor, işte genelleştiriyor, bütün
bir grubu zan altında bırakacak şekilde konuşmalar
yapıyor ama AK PARTİ Grubu bu konuda, deyim yerindeyse,
kılını kıpırdatmıyor.
Şimdi, bu
çarpık tabloyu ortadan kaldırmamız gerekiyor. Bir yönüyle bir
temiz eller operasyonuna ihtiyaç var, bir
yönüyle de paralel devleti tamamen tasfiye etmiş bir demokratik devlete
ihtiyaç var. Açıkçası, muhalefetin buradaki çabalarının,
BDP dışındaki muhalefetin çabalarının biz, çok fazla
bu paralel devletle yüzleşme amacına hizmet etmediğini
görüyoruz. Yine, AK PARTİ Grubunun çabalarını da
yolsuzlukların üstüne giden, temiz eller operasyonu başlatan bir
dinamikle özdeşleştiremiyoruz. Dolayısıyla, 17 Aralık
operasyonundan sonraki süreçle ilgili, Meclisin ciddi düzeyde inisiyatif
alması ve bir süreç yürütmesi gerekir.
Biraz
sonra konuşmalarımda, yargıyla ilgili daha önce de Sayın
Başbakanın hangi konuşmaları yaptığını
da gelip buradan aktaracağım. Daha çok geçmeden, bir yıl önce
yargıyla ilgili konuşmaları Başbakanın ortadayken,
bugün 180 derece dönüş yaparak farklı şeyler ifade etmesi de
hiçbirimize inandırıcı gelmiyor. Dolayısıyla, biz
Barış ve Demokrasi Partisi olarak gerek güçlü bir temiz eller
operasyonuna gerekse de devleti demokratikleştiren hızlı bir
reform sürecine ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.
HSYKyla
ilgili tartışmaların da bugün basına yansıyan kısmında
nasıl ele alındığını da artık bilmiyoruz.
Önce Komisyona getirmeden Anayasa uzlaşmasını
arayacağız. demiştiniz, onu yapmadınız; şimdi,
Genel Kurula getirdiğiniz ilk günden beri, muhalefet partileri olarak
Bunu Genel Kuruldan çekin, uzlaşma arayalım. diyoruz, kulak
tıkadınız. Bugün de basından çıkan haberlerde
görüyoruz ki 22nci maddeye kadar getirip ondan sonrasını dondurma
gibi bugüne kadar bizim hiç karşılaşmadığımız
bir tarzı işleteceksiniz. Açıkçası, ne
yaptığınızı siz de bilmiyorsunuz. Ne
yaptığınızı bilmeniz için de bu 17 Aralık
operasyonuyla ciddi bir yüzleşmeye geçmeniz gerektiğini
hatırlatıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 9 uncu maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 4954 sayılı Türkiye Adalet
Akademisi Kanununun 11 inci maddesinin dördüncü fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ayhan Sefer Üstün
(Sakarya) ve arkadaşları
"Daire başkanlıklarına birinci
sınıfa ayrılmış adli ve idari yargı hakim ve
savcıları arasından muvafakatleri alınarak Bakan
tarafından atama yapılır. Strateji Geliştirme Daire
Başkanlığına ise dört yıllık yüksek öğretim
mezunlarından, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununa tâbi görevlerde oniki yıl hizmeti bulunan ve
aynı Kanunun 48 inci maddesinde aranan şartlara sahip olanlar arasından
da atama ya da görevlendirme yapılabilir."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Komisyon takdire
bırakmaktadır Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK
BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde Sakarya Milletvekili Ayhan
Sefer Üstün konuşacak.
Buyurun Sayın Üstün
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Başkanım, gerekçeyi okutacağız.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutacaksınız? Peki.
Gerekçe:
Kanun Teklifiyle Türkiye Adalet Akademisinin hizmet
birimi olarak öngörülen "İdari ve Mali İşler Daire
Başkanlığı" Adalet Komisyonunda kabul edilen önergeyle
değiştirildiği halde maddenin dördüncü fıkrasında
"İdari ve Mali İşler Daire
Başkanlığı" ibaresine yer verilmiş olması
sebebiyle önergeyle bu ibare diğer fıkralardaki ibareler dikkate
alınarak "Strateji Geliştirme Daire
Başkanlığı" şeklinde değiştirilmekte ve
bu birime hem genel idare hizmetleri sınıfından hem de hakim
sınıfından daire başkanı atama ya da görevlendirmesi
yapılmasına imkân tanınmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Önerge doğrultusunda değiştirilen 9uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Başkanım, karar
yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık
olduğundan elektronik oylamaya başvuracağız.
Süreniz üç dakikadır.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı vardır.
9uncu
madde kabul edilmiştir.
10uncu
madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri sırasıyla
okutacağım ve Anayasaya aykırılık önergelerini önce
işleme alacağım.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 10 uncu maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Erol
Dora Pervin
Buldan
Bingöl
Mardin
Iğdır
Bengi
Yıldız Nazmi
Gür
Batman
Van
BAŞKAN
Şimdi, aynı mahiyetteki iki Anayasaya aykırılık
önergesini okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı kanunlarda değişiklik
yapılmasına dair kanun teklifinin çerçeve (10) maddesinin Anayasaya
aykırı olması nedeniyle teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Rıza Öztürk Dilek
Akagün Yılmaz Ömer
Süha Aldan
Mersin
Uşak
Muğla
Celal
Dinçer Müslim
Sarı İlhan
Demiröz
İstanbul
İstanbul
Bursa
Ali
İhsan Köktürk
Zonguldak
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Faruk
Bal Oktay
Vural Yusuf
Halaçoğlu
Konya
İzmir
Kayseri
Celal
Adan S.
Nevzat Korkmaz Murat
Başesgioğlu
İstanbul
Isparta
İstanbul
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK
BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi adına Ali İhsan Köktürk, Zonguldak
Milletvekili, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; teklif gibi görünen 523 sıra
sayılı tasarının 10uncu maddesindeki değişiklik
önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi öncelikle
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, hepimizin bildiği gibi, yargı ve yargıç
bağımsızlığı hukuk devletimizin temelidir. Ancak,
yargı ve yargıç bağımsızlığından söz
edebilmek için sadece mahkemelerin şeklî olarak
bağımsızlığı yeterli olmayıp yargı ve
yargıçlar üzerinde yetki kullanan temel kurumların da
bağımsız olması, yürütme erki karşısında
bağımsızlıklarının sağlanması gerekir.
Ülkemiz
açısından bakıldığında, yargı ve
yargıçlar üzerinde yetki kullanan iki temel kurumdan birisi HSYK,
diğeri ise Adalet Akademisidir. Bu nedenle, HSYKnın hâkimlik
teminatı ve yargı bağımsızlığı
ilkelerine göre kurulup görev yaptığı Anayasamızın
159uncu maddesinde güvence altına alınmış, aynı
zamanda, hâkimlerin ve savcıların eğitiminden sorumlu Adalet
Akademisinin de özerk olduğu Akademi Kanununun 4üncü maddesinde
açıkça vurgulanmıştır. Ayrıca, tüm uluslararası
hukuk belgelerinde, geride bıraktığımız süreçteki
Avrupa Birliği ilerleme ve istişari ziyaret raporlarında, hâkim
ve savcıların gerek meslek öncesi gerekse meslek içi
eğitimlerinde yürütme karşısındaki
bağımsızlıklarının sağlanması
gerektiği ağır eleştiri konusu olmuştur. Yine, Avrupa
Birliği ilerleme raporlarında, istişari ziyaret
raporlarında, Adalet Akademisi Genel Kurulundaki Adalet
Bakanlığının hiyerarşisi içerisindeki
bürokratların sayısının azaltılması
gerektiği önemle vurgulanmıştır.
Ancak,
değerli milletvekilleri, uluslararası evrensel hukuk belgelerine ve Avrupa
Birliğinden gelen tüm eleştirilere rağmen tasarının bu
maddesi bu eleştirilere aykırı düzenlemeler içermektedir.
Bakın, Avrupa Birliğinde Adalet Akademisindeki bürokratların
sayısının azaltılması istenirken, bu kanun
tasarısıyla, bu kanun teklifiyle, Bakanlığın
hiyerarşisi altındaki bürokratların sayısı
artırılmakta, Adalet Bakanı ve Müsteşarla birlikte bu
sayı 11e ulaşmaktadır. Yine, 1inci derece hâkimler
arasından, savcılar arasından seçilecek 6 hâkim ve
savcının atama yetkisi Adalet Bakanına verilmektedir. Bununla da
kalınmayarak Adalet Akademisi Başkanı ve 3 başkan
yardımcısıyla birlikte Akademinin toplam 31 üyesinden 21
tanesini belirleme yetkisi doğrudan Adalet Bakanının eline
geçmektedir.
Değerli
milletvekilleri, hâkim ve savcıların eğitimlerinin Adalet
Bakanlığından bağımsız olması gerekirken bu
maddeyle Adalet Akademisinin Genel Kurulunun yapısı
değiştirilmek suretiyle Adalet Akademisi tamamen Adalet
Bakanının gündemine ve tasarrufuna sokulmaktadır. Sadece Adalet
Akademisi Adalet Bakanının tasarrufu altına geçmekle
kalmayıp aynı zamanda Adalet Akademisinden Hâkim ve Savcılar
Yüksek Kuruluna gönderilecek 1 asil, 1 yedek üyeyi de belirleme yetkisi Adalet
Bakanının eline geçmektedir. Bu düzenleme bununla da kalmayıp
Adalet Akademisi içerisinden hâkim ve savcıların mülakat kuruluna
gönderilecek 2 üyeyi de belirleme yetkisi Adalet Bakanına verilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, dolayısıyla bu tasarıyla bir taşla üç
kuruş vurulmaktadır. Bu tasarıyla hem Adalet Akademisi hem HSYK
hem de hâkim ve savcı adaylarını belirleyen mülakat kurulu
tamamen yürütmenin tahakkümüne girmekte, yürütmenin hâkimiyetine girmektedir.
Değerli
arkadaşlar, böyle bir düzenleme hukuk devletinde meşru olarak
görülemez, böyle bir düzenleme Anayasamıza açıkça
aykırıdır. Bu düzenleme sadece Anayasamıza açıkça
aykırı olmakla kalmayıp yargı
bağımsızlığını ve kuvvetler
ayrılığını ortadan kaldırdığı için
cumhuriyetin temel niteliklerini de değiştirmektedir. Açıkça bu
yasayla öngörülen, bir rejim değişikliğidir. Ancak, daha
acı olanı, bu rejim değişikliğinin 17 Aralıkta
meydana gelen yolsuzluk operasyonundan sonra bakanların,
Başbakanın çocuklarına yargı muafiyeti, yargı
bağışıklığı sağlanmak amacıyla
gerçekleştirilmiş olmasıdır. Türk yargısı,
bakanların, Başbakanın çocuklarının gelecekleri için,
önlerindeki soruşturmaların kesilmesi için açıkça tepelenmekte,
ayaklar altına alınmaktadır.
Ancak,
burada şunu söylemek istiyoruz: Bu kadar ağır bir düzenlemeyi
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirenler
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Devamla) - Sırf yolsuzlukları örtmek için Türkiye
Büyük Millet Meclisine götürenler tarih önünde de, Türk halkı önünde de,
yargı önünde de er geç hesap verecektir.
Bu
duygu ve düşüncelerimle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Diğer
önerge adına Iğdır Milletvekili Sayın Sinan Oğan,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle şunu
ifade etmem lazım: Müsaade ederseniz, açıkça, İnsan Hakları
Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstüne sataşıyorum ve
kendisine Sayın Başkan, lütfen, sataşmadan burada söz verin.
Neden? Çünkü dünyanın her yerinde bir olay olur ama bir tek Türke
karşı yaşanan işkencelerden, yapılan hakaretlerden
İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstünün bir
alakası olmaz. Sayın Ayhan Sefer Üstün, size sataşıyorum,
lütfen gelin, burada cevap verin. Doğu Türkistanda, 70
yaşındaki annesiyle, Müslüman Türk olmaktan başka hiçbir suçu
olmayan insanlarımız tutuklanıyor, İlham Tohti
tutuklanıyor, işkencelerden geçiriliyor ama Türkiye Büyük Millet
Meclisi İnsan Hakları Komisyonu
Sayın Ayhan Sefer Üstünün
kılı kıpırdamıyor. Siz acaba İnsan Hakları
Komisyonu olarak Türkleri bu çerçevenin dışında mı
tutuyorsunuz Sayın Sefer Üstün? Size açıkça sataşıyorum; gelin,
buradan Türk milletine cevap verin.
Değerli
arkadaşlar, bugün Sayın Başbakanı dinledim. Dün burada
üzücü bir hadise yaşandı ama Sayın Başbakanın
konuşmasından, buradaki üzücü hadiselerin daha da devam etmesi
yönündeki mesajlarından doğrusu utanç duydum. Burası Türkiye
Büyük Millet Meclisi, burada üzücü hadiseler yaşanıyor ve hepimize
düşen, buradaki seviyeyi yükseltmektir. Konuşan cevabını
alır. şeklinde daha da ortamı gerecek açıklamalardan,
Sayın Başbakan başta olmak üzere hepimizin bundan çekinmesi
lazım.
Değerli arkadaşlar, ortada açıkça
Anayasaya aykırı bir durum var iken, ortada açıkça Anayasaya
aykırı bir durum var iken siz getirdiniz, 2010 tarihinde, bugün
elinize ayağınıza dolanan HSYK Yasasını geçirdiniz
referandumda. Biz o tarihte çok uğraştık, Sayın Genel
Başkanımızın kitapçıklarını bütün Türkiyeye
anlattık. Milliyetçi Hareket Partisi bu yasaya neden hayır dememiz
gerektiğini ifade etti ve biz bugünleri gördük, Sayın Genel
Başkanımız bugünleri gördü ve bu yasanın Anayasaya
aykırı olduğu gibi, yandaşlaşmaya da sebep
olacağını açıkça ifade ettiği hâlde, siz bugün
Haşhaşi dediklerinizle o gün kol kola girmiş olduğunuz
için buna kulak asmadınız. Bugün bakıyoruz ki maalesef, bir
tarafta haramiler, öte tarafta Haşhaşiler bu bizim reddettiğimiz
yasa yüzünden kavga ediyorsunuz. Bugün gelmiş, yine aynı hatayı
yapmakta da ısrar ediyorsunuz.
Arkadaşlar,
siz bu yolda devam ettiğiniz sürece, yarın da bugün kabul
ettiğiniz yasadan dolayı yine sıkıntı
yaşayacaksınız. Bugün kabul etmeye
çalıştığınız yasa da yarın elinize
ayağınıza dolaşacak. Onun için, yol yakınken gelin, bu
meseleyi partilerin uzlaşmasıyla çıkarmaya
çalışalım. Zaten, siz, birtakım düzenlemelerle yeterince
savcıyı sürdünüz, yeterince polisi sürdünüz, bari Anayasayı
çocuk oyuncağı hâline getirmeyin; bari burada el kaldırarak,
sayısal çoğunluğunuza dayanarak Anayasayı bir kez daha
yanlış yerlere sürüklemeyin. 2010 tarihinde Anayasayı
yanlış bir noktaya çektiniz. Bugün, Türkiye, tarihinde
olmadığı kadar bir çıkmazın içerisinde. Türkiye hiçbir
dönemde bu kadar çıkmazın içine girmemişti. Dolar, euro
almış başını gidiyor ve siz hâlâ bunları
umursamaz bir tavırla Dediğim dedik, çaldığım düdük.
diye burada ısrarla yanlışa devam ediyorsunuz. Gelin, yol
yakınken bu yanlıştan dönün, bu yasayı çekin ve ilk defa
Türkiye Büyük Millet Meclisinde partilerin uzlaşması yolunu
arayın. Aksi takdirde, nasıl 2010da hata yaptıysanız aynı
hatayı bugün yapıyorsunuz, nasıl 2010daki hata bugün
ayağınıza dolandıysa bugün yaptığınız
hata da yarın ayağınıza dolanacaktır diyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Karar yeter sayısı
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Buyurun
Sayın Satır.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Sayın milletvekili konuşmasında
Sayın Başbakanımızın dünkü olay
BAŞKAN
Sayın Satır, duymuyorum.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Sesim kısık, özür dilerim.
Dünkü
olayla ilgili Sayın Başbakanımızın
konuşmalarını tahrif ederek ifade etti. Kendisine cevap vermek
istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika. Lütfen yeni sataşmalara neden olmayın.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Teşekkür ederim.
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Sayın Başkan, Ayhan Sefer Üstüne
sataştım, grup başkan vekiliyle ilgili herhangi bir şey
demedim. Lütfen, sataştığım kişi gelsin cevap versin.
BAŞKAN
Grup başkanıyla ilgili
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Açıkça sataştığım
BAŞKAN
Sayın Oğan, teşekkür ederim.
Buyurun
Sayın Satır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma
Satırın, Iğdır Milletvekili Sinan Oğanın 523
sıra sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşması sırasında AK
PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Sayın Vekilim, herhâlde takdir edersiniz,
grup başkan vekilleri burada Sayın Başbakanın
temsilcileridir.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Sayın Başbakanın değil! Siz
Başbakanın temsilcisi değilsiniz, Genel Başkanın
temsilcisisiniz!
MİHRİMAH
BELMA SATIR (Devamla) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün
yaşanan olayla ilgili hepimiz, Sayın Başbakanımız ve
her birimiz üzüntülerimizi belirttik. Bildiğiniz gibi, dün
arkadaşımıza burada kınama cezası verildi.
Şunu
bildirmek isterim ki, hepinizin bildiği gibi masumiyet karinesi
vardır ve suçun şahsiliği prensibi vardır. Bütün bunlara
rağmen son bir haftadır sürekli bizlere, değerli milletvekili
arkadaşlarımıza fon hâlinde, birlikte hırsız var,
hırsız geliyor, hırsızlar gibi birtakım tabirler
ve eylemlerde bulundunuz (CHP ve MHP sıralarından Yok mu sesleri,
gürültüler)
Müsaade
ederseniz konuşmamı bitireyim.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (Devamla) Hiçbirimiz şiddeti desteklemiyoruz ama şunu
bilmenizi isteriz ki, gerek bireysel olarak açacağımız davalarda
gerek grup olarak ortak hareketle, bu tip ifadelerde bulunan değerli milletvekillerine,
bu tip ifadelerde bulunan grup başkan vekilleriyle gerek hukuki zeminde
gerek siyasi alanda halkımıza şikâyet ederek sizlerle mücadele
edeceğiz.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Çok korktuk, inanın öyle korktuk ki?
MİHRİMAH
BELMA SATIR (Devamla) Bizler buraya sırça köşklerden gelen
milletvekilleri değiliz.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Hırsız yok mu? Hırsız yok. diyebiliyor
musunuz?
MİHRİMAH
BELMA SATIR (Devamla) Hepimiz dişimizle
tırnağımızla, çalışarak emeğimizle buraya
geldik.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) Hırsızı da var, küfürbazı da var,
kabadayısı da var.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (Devamla) Ne onurumuzu size yediririz ne ezdiririz ne grubumuzu
size ezdiririz.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) Hem kabadayılık yapıyorsunuz hem küfür
ediyorsunuz hem de üste çıkıyorsunuz.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (Devamla) Bunu özellikle bilmenizi isteriz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Biz sizinle hukuki zeminde bireysel
olarak hepimiz mücadele edeceğiz. Ayrıca, alanda halkımıza şikâyet
edeceğiz, bunu da bilmenizi isteriz. (CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler) Bugünden sonra, şiddete
karşı olmakla beraber, bize yönelecek her türlü kötü söz ve eyleme
cevap vereceğimizi de bilmenizi isteriz.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın İnce.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Grubumuzun üyelerine sataştığı için
grup adına cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun.
İki
dakika
Siz
de lütfen yeni sataşmalara neden olmayın Sayın İnce.
2.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satırın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında CHP
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
MUHARREM
İNCE (Yalova) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yatak
odasında kasalar çıkmış, ayakkabı kutusunda dolarlar
çıkmış. Bir telaş içerisinde 2 bin polisin yerini
değiştirmişsiniz, savcıların yerini
değiştirmişsiniz. Alelacele kanun değiştirmek
istiyorsunuz. Bir telaş içindesiniz, bunu görüyoruz. Bu
telaşınızı mahkemede çözmek istiyorsunuz, hâkimleri,
savcıları ayarlamak istiyorsunuz. Burada insanlar, milletvekilleri,
muhalefet milletvekilleri, CHP milletvekilleri size bunu hatırlatınca
da kaba kuvvetle bunu kapatmak istiyorsunuz. (CHP sıralarından
alkışlar) Bakın, yapmak istediğiniz bu.
Bir
düşünceyi, yolsuzluğu, rüşveti, hukuksuzluğu yumrukla
kapatamazsınız. Bakın, o yetmez. Biber gazıyla gelin,
TOMAlarınızla gelin, yine susturamazsınız, bu susmaz.
İnsanlar bunu anlatacak, bunu söyleyecek. Bakın, sokakta
insanları susturuyorsunuz; maliyeciyi de susturuyorsunuz, polisi de
susturuyorsunuz, vergiciyi de susturuyorsunuz; bir şekilde
susturuyorsunuz. Biz susmayacağız, bunu anlatacağız, bunu
millet görecek. Bu telaşınızdan vazgeçin; hâkimleri,
savcıları değiştirmekten, polisleri değiştirmekten.
Kanunlar yaparak kendinizi sağlama alacağınızı
düşünmeyin. Biz hepinize, size hırsız demedik, biz
hırsıza hırsız dedik, biz hırsıza
hırsız dedik. (CHP sıralarından alkışlar)
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Hırsız var, hırsız var. deyip
duruyorlar.
MUHARREM
İNCE (Devamla) Neden hepinize diyelim, neden hepinize diyelim?
Başbakanın
açıklamasını da kınıyorum. Teşvik ediyor,
teşvik ediyor. Ortada villa pazarlığı var mı, yok mu?
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Var.
MUHARREM
İNCE (Devamla) Bunlar yalan mı doğru mu? Hayırlı
cumalar, nerede villalar? Var mı, yok mu, bunu açıklayacaksın!
(CHP sıralarından alkışlar) Geleceksin, söz söyleyeceksin.
Yumruk atmak bizim görevimiz değil, söz söylemek bizim görevimiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN
AŞKIN BAK (İstanbul) Sen de söz söyle, hakaret etme.
MUHARREM
İNCE (Devamla) Kötü bir söz söylersek mahkemeye gidersiniz. Bu kadar
basit.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın İnce.
ALİ
AŞLIK (İzmir) Mahkeme kararı olmadan hiç kimseye söz
söyleyemezsiniz.
HASAN
ÖREN (Manisa) Konuşma lan! Otur yerine! (AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
HASAN
ÖREN (Manisa) Yeter artık be! (AK PARTİ ve CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
Lütfen, rica ediyorum, sakin
başladığımız bir çalışma gününü sakin olarak
bitirelim, lütfen.
HASAN
ÖREN (Manisa) Hep konuşuyorsun ya!
BAŞKAN
Sayın Ören, lütfen
Sakin bir çalışma gününe
başladık, sakin bir şekilde bitirelim. Lütfen, rica ediyorum.
Buyurun
Sayın Bal.
FARUK
BAL (Konya) Sayın Başkan, biraz önce
(AK PARTİ ve CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Yalnız, duymuyorum arkadaşların hızlı
konuşmalarından dolayı.
FARUK
BAL (Konya)
milletvekilimiz Sinan Oğanın sataşması
nedeniyle söz alan AKP Grup Başkan Vekili milletvekillerimizi de tehdit
(AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Hiçbir şey duymuyorum Sayın Bal.
Sayın
milletvekilleri, bakın, bir milletvekilimiz konuşuyor. Ben onu dinleyeceğim
ve ona göre işlem yapacağım. Lütfen
FARUK
BAL (Konya) Sayın Başkan, biraz önce söz alan AKP Grup Başkan
Vekili, söz almanın nedenini Sinan Oğanla ilgili
BAŞKAN
Bu kadar yakından duyuyorum Sayın Bal. Arkadaşlar da duysun.
FARUK
BAL (Konya) -
bizim milletvekillerimizi de mahkemeye vermekle -bize
hırsız diyorsunuz demekle- tehdit etti. Grup adına söz
istiyorum.
BAŞKAN
Ama tehdit yok galiba Sayın Bal yani.
FARUK
BAL (Konya) Milletvekillerini mahkemeye vereceğiz. diye ifade etti.
BAŞKAN
O kendi şahsi tasarrufunu söyledi. O bir hakaret değil ki, tehdit
de değil Sayın Bal.
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) Efendim, daha nasıl hakaret edecek Sayın
Başkan? Allah Allah! Ölçüye bak!
FARUK
BAL (Konya) CHPye veriyorsunuz, bize niye vermiyorsunuz?
BAŞKAN
Peki hadi, size verelim, ona da verelim.
Sayın
Bal, buyurun, iki dakika
Grup
temsilcisi olarak Sayın Bala söz verdim.
3.- Konya Milletvekili Faruk Balın,
İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satırın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında MHP
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
FARUK
BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; demokratik
hayatımızda çok ciddi bir kanunu görüşüyoruz. Bu kanun
görüşmelerinde, bir toplum olarak, bir devlet olarak en temel olan
değerlerimiz tartışılmaktadır, adalet, hukukun
üstünlüğü gibi.
Elbette
ki ortaya çıkmış olan -17 Aralıkta- sonuçlar,
fotoğraflar, paralar, kasalar Adalet ve Kalkınma Partisinin Grubunda
bulunan çok saygın, hukuksuzluğa, rüşvete, yolsuzluğa
karşı milletvekillerini rahatsız etmektedir. Bu
rahatsızlığın elbette ki parti içerisinde gereğini
yerine getirmek yerine, özellikle AKPnin bazı milletvekilleri ve grup
yöneticileri bir tartışma çıkararak, bir kavga çıkararak,
sataşarak grup mensubiyetinden hareketle bu kanunu geçirme gibi bir
strateji izliyorlar. Bunun için CHPyle tahterevalli siyaseti güdüyorlar. CHP
de kavgaya hazır. İşin özünü biz burada
tartışamıyoruz. İşin özü, hukuksuzlukla,
adaletsizlikle mücadelede hukukun üstüne AKP şapkasını geçirme
davasıdır bu. Buna biz karşı olacağız;
vakarımızla, sağduyumuzla, aklıselimimizle sizi belirli bir
noktada tutabilme gayreti içerisindeyiz.
Dolayısıyla,
Sayın Grup Başkan Vekilinin burada telaffuz edilen laflar nedeniyle
grubumuzu da tehdit eder şekilde Mahkemeye vereceğiz. demesini bir
tehdit olarak algılıyoruz. Bunu da tehdit etmekteki niyetinin
Yasallaştırılmış yargıya güvenerek böyle bir
tehdit aracı kullandığına inanıyoruz. Buna rağmen
Türkiyede hâkimlerin var olduğunu kendisine ifade etmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Sayın Bal, tutanaklara bakarsan hakaretler açık.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Canikli, buyurun.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, Sayın İnce
grubumuza hakaretlerde bulundu. Sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Canikli, iki dakika. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Lütfen
yeni bir sataşmaya neden olmayın Sayın Canikli.
4.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin,
Yalova Milletvekili Muharrem İncenin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyoruz.
Değerli
arkadaşlar, biz hâkim değiliz, biz savcı değiliz; sizler
de, hiç kimse burada hâkim ve savcı değil. Şu anda yargıya
intikal etmiş olaylar ve hadiseler var. Bunlar genel hükümler çerçevesinde
yargılanacak, sonuçta ne olacak hep birlikte göreceğiz.
Burada
hepimizin görevi, bizlerin görevi, kamunun, kamu elemanlarının
görevi, herhangi bir yolsuzluk iddiasının veya suç teşkil eden
bir fiilin yargıya intikal ettirilmesidir. (CHP sıralarından
gürültüler) Yargıya intikal ettirilmesidir. Yargıya intikal
ettirildikten sonra gereğini yargı yapar.
MÜSLİM
SARI (İstanbul) Bırak görevini yapsınlar.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Niye savcıları değiştirdiniz o zaman?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Ama herkes
kendisini hâkim ve savcı yerine koyarak hüküm verirse biraz önce burada
yaptığı gibi
(CHP sıralarından gürültüler)
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Niye savcıları değiştirdiniz? Niye
yargıçları değiştirdiniz?
ORHAN
DÜZGÜN (Tokat) Herkes görevini yapsın.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, rica ediyorum, lütfen
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla)
Bakın, dinlemeye bile tahammül edemiyorsunuz; o zaman olmaz.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Hem yargıya güveniyorsun hem de
değiştiriyorsun; böyle saçma şey olur mu? Babanızın
çiftliği mi orası?
BAŞKAN
Sayın İnce, lütfen
arkadaşlarınıza bir rica edin, lütfen
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla)
Değerli arkadaşlar, önce
başkasını suçlayacağınız yerde eski
Sayın Genel Başkanınızın, bakın bu olay
Biraz
önce konuştuğumuz olaylar yargıya intikal etti,
yargılanacak ama Sayın Genel Başkanınızın yani
Sayın Deniz Baykalın, daha önceki, büyük kongrede
yaptığı bir konuşma var; hepiniz biliyorsunuz.
KEMAL
DEĞİRMENDERELİ (Edirne) İzmir Cumhuriyet
Savcısını niye görevden alıyorsunuz?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Ayrıca, Cumhuriyet Halk Partisinin
MYKsı tarafından onaylanmış, kabul edilmiş, tespit
edilmiş ve rapor hâline getirilmiş birtakım iddialar var, çok
ciddi iddialar, hatta içinde çok kuvvetli ispat araçları olan iddialar
var; bunlara baktınız mı? Bakın, bunlar Cumhuriyet Halk
Partisi MYKsı tarafından onaylanan
(CHP sıralarından
gürültüler)
ORHAN
DÜZGÜN (Tokat) Bakana da söyle fezlekeleri göndersin!
TUFAN
KÖSE (Çorum) Boş konuşuyorsunuz, boş konuşuyorsunuz!
Vallahi, boş konuşuyorsunuz!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Bak, bir şey söylüyorum: Siz kendi
MYKnızın kararına inanmıyor musunuz değerli
arkadaşlar? Önce bunlara bakın. Suçlamadan önce bunlara
bakın. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bunları konuşacağız,
hepsini konuşacağız. Eleştirebilirsiniz, her şeyi
söyleyebilirsiniz ancak küfür edemezsiniz, hakaret edemezsiniz; buna müsaade
edemeyiz.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın
Başkan
BAŞKAN
Sayın İnce, sizden önce Sayın Üstünün sataşmadan
dolayı söz talebi vardı, müsaade ederseniz
Buyurun
Ayhan Sefer Üstün. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
5.- Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstünün,
Iğdır Milletvekili Sinan Oğanın 523 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
AYHAN
SEFER ÜSTÜN (Sakarya) Sayın Başkanım, saygıdeğer
milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi sözcülerinin şahsıma
direkt olarak sataşmasından dolayı söz istedim; bana bu
fırsatı verdikleri için de teşekkür ediyorum.
İnsan
hakları meselesi bizden önce şöyle yürüyordu: Yabancılar gelir
Türkiye'nin her tarafını teftiş ederler, raporlar
yayınlarlar, şunları şunları yapacaksınız
derler ve biz de boynumuzu eğer, bu şekilde bunları kabul
ederdik ancak bizden sonra durum değişti, bu,
karşılıklı bir saygı çerçevesinde yürümeye
başladı. Evet, bizim kapılarımız açık ama dedik
ki: Sadece siz gelip teftiş edemezsiniz, bizler de sizlere gidip
yerinizde, başta vatandaşlarımıza, soydaşlarımıza,
mazlum milletlere neler yapıyorsunuz, bunları teftiş ederiz.
Bakın,
Almanyada, Alman Parlamentosunda
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Almanyayı değil, Doğu
Türkistanı anlat, onun için sataştık. Masal anlatma burada!
ALİM
IŞIK (Kütahya) Doğu Türkistan için sataştı.
AYHAN
SEFER ÜSTÜN (Devamla) - Geleceğim sabret, geleceğim.
Alman
Parlamentosunda muhatabımla yarım saat konuştum, yarım saat
sonra, muhatabım ellerini kaldırdı, dedi ki, sizin temsilciniz
de vardı orada: Sayın Üstün, bir dakika nefes alayım. Ben yirmi
beş yıldan beri sorguluyordum, ilk kez biri geldi, beni sorguluyor;
ne kadar zor bir işmiş. Biz vatandaşlarımızın
hakkını sorgulamak için Almanyada, Belçikada, Fransada her gün her
yerde geziyoruz arkadaşlar.
Gelelim
Doğu Türkistana. Doğu Türkistan meselesi de gündeme geldikten sonra,
başta Sayın Ülker Güzel önerge verdi ve yine Sayın Atila Kaya
önerge verdi. Bakın, şurada hangi günü almışız? 10
Ekim 2013 günü bunu gündemimize almışız ve şu anda bir
izleme dosyamız var, Doğu Türkistanda yapılan her şeyi
izliyoruz. İnsan Hakları Komisyonunun yaptığı
çalışmalar sizin hükûmetler döneminde
yapılamamıştır arkadaşlar, bunu bilesiniz.
SİNAN
OĞAN (Iğdır) İlham Tohti içeride işkence görüyor,
onu söyle, masal anlatma!
AYHAN
SEFER ÜSTÜN (Devamla) - Bizler dünyanın neresinde bir mazlum varsa,
neresinde bir soydaşımız varsa onun hakkını aramaya
devam edeceğiz diyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Başkan
BAŞKAN
- Sayın İnce
MUHARREM
İNCE (Yalova) Eski Genel Başkanımız Sayın Deniz
Baykalla ilgili sert eleştirileri oldu...
RECEP
ÖZEL (Isparta) Deniz Baykalla ilgili değil ki.
OSMAN
AŞKIN BAK (İstanbul) Baykalla ilgili değil canım.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Ben konuşmasından bahsettim sadece.
BAŞKAN
Sayın Deniz Baykalla ilgili bir eleştiride bulunmadı.
Sayın
İnce, bir dakika
MUHARREM
İNCE (Yalova) -
ve belediye başkan adayımızla ilgili bir
şey söyledi.
BAŞKAN
Hah, o zaman oldu.
Peki,
buyurun iki dakika
AHMET
YENİ (Samsun) Deniz Baykal cevaplasın, Deniz Baykal orada.
BAŞKAN
Yalnız, sizden de özellikle rica ediyorum sayın milletvekilleri,
parti gözetmeksizin söylüyorum: Bu Meclisin geleneğinde laf atmak elbette
ki vardır ama laf atmalar öyle bir boyutta ki
ADNAN
KESKİN (Denizli) Dövmek de var mı Başkan, dövmek!
BAŞKAN
konuşmacının burada düşüncelerini ifade etme
özgürlüğünü engelleyecek niteliğe ulaşıyor. Lütfen bu
hassasiyeti sizden rica ediyorum.
Teşekkür
ederim.
Sayın
İnce, buyurun.
6.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MUHARREM
İNCE (Yalova) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
Canikli, benim partimin eski genel başkanıyla, İstanbul belediye
başkan adayımızın yedi sekiz sene önce olmuş
konuşmasını dilinize dolayacağınıza
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Yargıya intikal etmemiş ama o
MUHARREM
İNCE (Devamla)
bak, arka sırada oturan
arkadaşlarınız var, neden orada oturuyorlar, sizin
yanınızda oturmuyorlar bilmiyor musunuz?
Hırsızlığa, yolsuzluğa, rüşvete karşı
çıktılar, karşı çıktılar. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
HALİDE
İNCEKARA (İstanbul) Hadi oradan!
MUHARREM
İNCE (Devamla) Dediler ki: Din ile iman ile hırsızlık
bir arada olmaz. Siz onları tehdit ettiniz, onları tehdit ettiniz,
onları disipline vereceğinizi söylediniz, hırsızlıkla
ilgili o konuda konuşmamalarını istediniz. Onlar konuştu,
ihraç edileceklerini anlayınca da kimi istifa etti, kimi
ayrıldı, bir şekilde ayrıldılar.
Bakın,
partinizde
HALİDE
İNCEKARA (İstanbul) Sen niye etmedin?
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Sarıgülün dosyasından bahset. Ne için söz
aldın?
MUHARREM
İNCE (Devamla) Dinime küfreden bari Müslüman olsa. diye bir laf
vardır. Teşbihte hata olmaz. Yani siz, yarın partinizden yeni
istifaların gelip gelmeyeceği belli değilken, içinizde kazan
kaynarken, hepiniz
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
RECEP
ÖZEL (Isparta) Nerede kazan kaynıyor, nerede kaynıyor? Sen
kaynadığını nereden biliyorsun?
MUHARREM
İNCE (Devamla) Tabii ki
Hepiniz
bu hırsızlıklara, yolsuzluklara tabii ki sahip
çıkmıyorsunuz.
Bak,
konuşmamız gereken konu şu: Otuz sekiz gün oldu fezlekeler hâlâ
gelmedi. Fezlekeler nerede, Akay yokuşunu geçti mi, yazılamıyor
mu, bilgisayar mı bozuk?
RECEP
ÖZEL (Isparta) Fezlekelerin bekçisi sen misin ya?
MUHARREM
İNCE (Devamla) Ayrıca bir şey daha söylemek istiyorum size:
Fezlekenin anlamı nedir?
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Sarıgül dosyası için söz aldın
Sarıgül dosyası için söz aldın
RECEP
ÖZEL (Isparta) Ya, Sarıgülle ilgili bir şey söylesene!
MUHARREM
İNCE (Devamla) O fezleke gelince bunun anlamı ne?
RECEP
ÖZEL (Isparta) Sarıgülle ilgili bir şey söylesene,
Sarıgülle!
MUHARREM
İNCE (Devamla) Mesela, bir şey daha var, Adalet Bakanıyla
ilgili fezleke ne oldu, geldi mi, geliyor mu? 4tü 5 oldu, yarın bu
fezleke sayısının 15, 20 olmayacağını kimse
garanti edemiyor.
RECEP
ÖZEL (Isparta) Ya, sen fezleke bekçisi oldun, fezlekenin bekçisi!
MUHARREM
İNCE (Devamla) Zor durumdasınız Sayın Canikli. Sen
boşver benim partimi de sen kendi partinde bu yolsuzluklara, rüşvete,
buna isyan eden milletvekillerini niye partinizden ayırdınız,
niye atmak istediniz, bana bunu anlat.
Teşekkür
ederim.
GÜLAY
DALYAN (İstanbul) Sonuç, sonuç
Hırsızı belediye
başkanı yaptınız!
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Sayın Başkan
BAŞKAN
Görüşmelerimizin bu bölümünü de sataşma adı altında
geçiyoruz arkadaşlar.
Bakayım
noktayı kim koyacak, çok merak ediyorum.
GÜLAY
DALYAN (İstanbul) Hırsızı, tasdikli
hırsızı genel başkanınız belediye başkan adayı
yaptı!
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri
Sayın
Canikli, buyurun.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) - Sayın Başkan, Sayın İnce
ismimi de zikrederek
MUHARREM
İNCE (Yalova) - Sataşmadım ki Sayın Başkan.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) -
cevaplandırmamı talep etti. Biz de
Sayın İnceyi kırmayalım efendim. İzninizle
BAŞKAN
- Ne dedi mesela öğrenebilir miyim?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) - Aslında hakaret bir ton, çok şey
söyledi Sayın Başkan. Yani, yolsuzluktan tutun da inanılmaz
şekilde hem hakaret var hem sataşma var. (AK PARTİ ve CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İki
dakika.
Çok
merak ediyorum noktayı kim koyacak bu sataşma sürecinde.
7.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin,
Yalova Milletvekili Muharrem İncenin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına ve Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; bakın, çok net bir şey söylüyorum: Bizim
arkadaşlarımızla ilgili iddialar şu anda yargıda,
yargıya intikal etmiş durumda.
FARUK
BAL (Konya) Yargı nerede, savcı nerede, polis nerede, delil nerede?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Yargılanacaklar, gereği yapılacak,
neyse sonuçta ortaya çıkacak. Bu aşamadan sonra elbette
yargının kararını bekleyeceğiz ama bakın, ben
başka bir şey söylüyorum: Sayın Baykalın Genel Kurulda,
bütün dünyanın gözü önünde
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) - Baykala sataşma var!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla)
çok ağır ithamlarda bulunduğu
hususla ilgili hiçbir iddia yargıya intikal etmedi, yargıya intikal
etmedi.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sen iktidarsın, yap.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Siz bunu incelediniz mi, baktınız
mı bu rapora? Ben de var. Bunları önümüzdeki günlerde
konuşacağız, bol bol konuşacağız bunları tek
tek.
MUHARREM
İNCE (Yalova) - Sen götür.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) O iddialara baktınız mı? Lütfen bakın
arkadaşlar, lütfen inceleyin.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Rafta duruyor rafta!
MUHARREM
İNCE (Yalova) Ya, sen iktidar partisi değil misin?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Çünkü bu kararı alan Cumhuriyet Halk Partisi
MYKsı.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Sen ne işe yarıyorsun? Sen götür yargıya.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Biz Cumhuriyet Halk Partisi MYKsının
aldığı, tasdik ettiği o raporun içeriğine
inanıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi MYKsının doğru
söylediğine inanıyoruz, doğru karar verdiğine
inanıyoruz.
MUHARREM
İNCE (Yalova) - Yap gereğini, yap gereğini.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Yap gereğini.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Siz yoksa inanmıyor musunuz değerli
arkadaşlar? Siz Sayın Baykalın dediklerine inanmıyor
musunuz? Siz kendi MYKnızın aldığı karara
inanmıyor musunuz? Koskoca Cumhuriyet Halk Partisinin MYKsının
aldığı karara Doğru karar değil. mi diyorsunuz?
Yani, Burada belirli amaçlı siyasi bir manipülasyon var. mı
diyorsunuz? Cumhuriyet Halk Partisinin MYKsı yalan söyledi. mi
diyorsunuz? Şu anda daha içeriğini paylaşmadım sizlerle.
(CHP sıralarından gürültüler)
MUHARREM
İNCE (Yalova) - Yavuz hırsız ev sahibini
bastırırmış.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) O raporda neler olduğunu
paylaşmadım. Bizim partimiz sapasağlam ayakta. Buna benzer
iddialar 2003 yılından beri söyleniyor.
GÜRKUT
ACAR (Antalya) Hırsız var, hırsız var!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) Her seçimde bu iddiaların boş
olduğu ortaya çıktı ama ben, tabii, Cumhuriyet Halk Partisinin
iç işlerine karışamayız, karışmak istemeyiz,
doğru değil kesinlikle
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sen kendi iç işlerine bak.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla)
ama yolsuzlukla ilgili böyle bir iddianın
üzerini örtemezsiniz değerli arkadaşlar. Hele bu kişinin
Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı olacağı iddiaları ortadayken hiçbir şey
yapamazsınız.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHARREM
İNCE (Yalova) Söz istiyorum Sayın Başkan.
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Sayın Başkan
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) - Sayın Baykal, sataşmadan söz istiyor!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, yine aynı sıralardan, belli
sıralardan Hırsız var. söylemlerini duyuyorum. Lütfen, bu sözü
tekrar etmeyin.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.11
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 15.32
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER:
İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52nci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
523 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet?
Burada.
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
10uncu madde üzerinde verilen aynı mahiyetteki Anayasaya
aykırılık önergelerini oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında
anlaşmazlık olduğundan
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Ne anlaşmazlığı Sayın
Başkan ya, gözünü seveyim!
BAŞKAN
elektronik oylamaya ihtiyaç duyuyoruz.
İki
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı vardır, önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 10 uncu maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET
BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerine Bingöl Milletvekili İdris Baluken.
Süreniz
beş dakikadır.
Buyurun.
(BDP sıralarından alkışlar)
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Genel
Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum.
Şimdi,
başından beri bu yargıyla ilgili yapılan düzenlemenin geri
çekilmesinin uygun olacağını ve bir Anayasal uzlaşma zemini
aranması gerektiğini söylüyoruz. Bakın, bunu niçin söylüyoruz?
Çünkü sizin de son iki yıldır yapmış olduğunuz
açıklamalarda çok büyük tutarsızlıklar var, çok büyük
çelişkiler var. O nedenle, yaptığınız bu düzenleme
inandırıcı değil. Bakın, şu anda düzeltmeye
çalıştığınız yargıyla ilgili Sayın
Başbakan hangi tarihlerde ne söylemiş, onları size okumak istiyorum.
5
Eylül 2012de Sayın Başbakan diyor ki: Biz yargıya zaten
gerekenleri söyledik, yargı da gerekeni yapıyor. Biz de Parlamentoda
gereği neyse onu yapacağız. Yani şu anda şikâyet
ettiğiniz yargıya o zaman talimat verdiğinizi açıklayan
Sayın Başbakanın açıklaması var. Yine o dönem,
biliyorsunuz, partimize yönelik çok yoğun operasyonlar vardı, siyasi
soykırım operasyonları. Sayın Başbakan 10 Ocak 2012
tarihinde şöyle diyor: KCK, KCK, KCK
Nasıl olur da belediye
başkanlarını tutuklarsınız vesaire... Teröre kim zemin
hazırlıyorsa biz onların peşinde olacağız.
Markası ne olursa olsun asla geri adım atmak yok. Yani yine direkt
olarak yargıya İyi yapıyorsunuz. Aynı şekilde bu
soykırım operasyonlarına devam. talimatı veriyor. 24 Ocak
2012de Sayın Başbakan: Türkiye'de artık yargı bağımsız.
diyor. Bugün şikâyet ediyorsunuz, bir vesayetten bahsediyorsunuz ama 24
Ocak 2012de Sayın Başbakan: Türkiye'de artık yargı
bağımsız. diyor. Bir hafta sonra, 1 Şubatta Militan
yargı dönemi bitti. diyor, 12 Eylül 2010da militan yargı dönemi
sona ermiştir. diyor yani referandumdan sonra, şu anda şikâyet
konusu olan militan yargı dönemi sona ermiştir diyor. Yüksek
yargıyı baskı altında tutup tüm hükûmetlerin elini kolunu
bağlayan anlayış 12 Eylül 2010da millet tarafından
tedavülden kaldırılmıştır. Bakın, şu anda,
siz tam tersini söylüyorsunuz. Bugün yasama, yürütme ve yargı
bağımsız şekilde, gerçek bir demokraside gerektiği
şekilde görevlerini yerine getirmektedir. Şimdi, buna mı
inanalım bugün sizin söylediklerinize mi inanalım? Eğer bugün
söyledikleriniz doğruysa o gün Sayın Başbakanın tüm bu
söylediklerinin doğru olmadığı sonucu ortaya
çıkıyor ki bu konuşmaları yaptığı
sırada da bizler bu Meclis kürsüsünde bu konuşmaları tekzip
edecek defalarca açıklamalarda bulunduk.
SELAHATTİN
KARAAHMETOĞLU (Giresun) Dün dündür, bugün bugündür.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Yine, bakın, üç gün sonra, 4 Şubat 2012,
Sayın Başbakan diyor ki: 12 Eylül 2010da millet yargıya el
koymuştur. Ee, bugün de tersini söylüyorsunuz, Yargı vesayet
altındadır. diyorsunuz. Getirdiğiniz düzenlemeyle aslında
bir vesayetten alıp kendi vesayetinize geçirmek istiyorsunuz. Bunun biz
yine doğru yol olmadığını, yanlış tutum
olduğunu, bununla ilgili bütün partilerin uzlaşması
gerektiğini söylüyoruz. Bakın, bu yaptığınız
düzenlemelerin hiçbir tanesinin inandırıcılığı
yoktur.
Şimdi,
hâkimlerin, savcıların yerlerini değiştiriyorsunuz. Ee, bir
taraftan da Sayın Başbakanın açıklamalarında bir
örgütten bahsediliyor; ajanlık, casusluk faaliyetinden, paralel devlet
yapılanmasından bahsediliyor ama ne hikmetse bu ajanlık,
casusluk yapan kişilerin birimlerini değiştiriyorsunuz.
Şimdi, eğer doğruysa, bir örgüt, bir paralel devlet, bir
ajanlık, casusluk faaliyeti varsa bununla ilgili herhâlde farklı bir
süreç yürütmelisiniz. Dolayısıyla burada söylediğiniz söylemlerinizin
tamamı çok büyük bir çelişki içerisinde.
Bakın,
bu yer değiştirmelerle ilgili de biz defalarca söyledik. Ne zaman yer
değiştirmeleri gündeme geldi? Sayın bakanların
çocuklarına yönelik operasyonlar olduktan sonra. Şimdi, ondan birkaç
hafta önce, bakın, Geverde, Yüksekovada 3 gencimiz sokak ortasında
infaz edildi. Önce PKKli dediler, sonra bu 3 gencin Yüksekovada ticaretle
uğraşan halktan insanlar olduğu ortaya çıktı. Veysi
İşbilir, Reşit İşbilir ve Bemal Tokçunun annesinin
babasının hangi duyguda olduğunu
Siz hiç empati kurmuyor
musunuz? Onların çocuklarını aldınız. Onların
çocuklarını yetim bıraktınız. Tek bir polis memurunun,
tek bir emniyet müdürünün, emniyet yetkilisinin ya da savcının görev
yeri değişmedi. Böyle çifte standart olur mu? Böyle çifte standart
olursa, o zaman yaptığınız şeyin yeni bir vesayet
kurma anlayışı olduğunu söyleriz.
O
nedenle, çağrımızı yineliyoruz: Teklifi geri çekip anayasal
uzlaşma zemini arayın.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında bir anlaşmazlık
var, elektronik oylamayla düşüncelerinizi öğreneceğim.
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Başkanım, bir dahaki sefer toplantı yeter
sayısı isteyeceğim.
BAŞKAN
İki dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
Pusula
veren arkadaşlar lütfen salondan ayrılmasınlar.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.
10uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
10uncu madde kabul edilmiştir.
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Oğan.
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Biraz önce sataşma vardı. Yerimden bir
dakika söz istiyorum. Sayın Ayhan Sefer Üstün insan hakları konusunda
yanıltıcı bilgi vermiştir, grubumuzun bu konuda hiçbir
şey yapmadığını söylemiştir. Müsaade ederseniz
düzeltmek istiyorum.
BAŞKAN
Bir dakika yerinizden veriyorum.
Buyurun.
VII.- AÇIKLAMALAR
1.- Iğdır Milletvekili Sinan
Oğanın, Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstünün sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
SİNAN
OĞAN (Iğdır) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın
İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Biz şunları
yaptık, bunları yaptık. diyeceğine bir sorunun
cevabını versin. Şu an işkenceden geçirilen, 70
yaşındaki annesiyle beraber işkenceden geçirilen İlham
Tohti için ne yaptınız? Her türlü teröristi kırmızı
halıyla Türkiyede karşılarken Rabia Kadir Türkiyeye giremiyor.
İnsan Hakları Komisyonu Başkanı olarak en temel insan
hakkı olan seyahat özgürlüğünün engellenmesine söyleyecek bir tek
lafınız var mı, yok mu? Sayın Sefer Üstün, bunu söyleyin.
Burada Geçmişte onu yaptık, bunu yaptık.ı boş verin.
Müslüman Türk vatandaşı, Müslüman Türk olan insanlar için
kılınızı kıpırdatmıyorsunuz. Lütfen, burada,
gelin, insan haklarının sadece ve sadece sizin belirlediğiniz
kesime ait değil, tüm insanlığa ait olduğunu ifade edin.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Ben teşekkür ederim.
AYHAN
SEFER ÜSTÜN (Sakarya) Sayın Başkan, benim sözlerimi çarpıtarak
naklettiği için söz istiyorum.
BAŞKAN
Yerinizden bir dakika vereceğim size. Sataşmadan değil,
açıklamadan söz hakkı veriyorum. Sataşmalara
başlamayalım şimdi yine.
2.- Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstünün,
Iğdır Milletvekili Sinan Oğanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) Sayın
Başkanım, Sayın Oğanın bana sataşmasından
dolayı ben söz almış idim. Orada Doğu Türkistanla ilgili,
bizim parti grubumuza mensup Sayın Ülker Güzel ve yine, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubuna mensup Sayın Atila Kayanın bir önerge verdiğini
ve bu önergenin de 2013ün Ekim ayında görüşüldüğünü ve bir
izleme dosyası olduğunu söylemiş idim. Benim ifadelerim böyle
olmasına rağmen, sanki Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun hiçbir
şey yapmadığını beyan ettiğimi ifade etti; bu
sözleri yanlış. Bunları kastederek tekrar söz almış
olması bir defa centilmenliğe aykırı bir şey.
İnsan Hakları Komisyonu başta Doğu
Türkistan olmak üzere, dünyanın neresinde bir mazlum varsa -Myanmarda,
Mısırda, Suriyede, her yerde- bunlarla ilgilenmektedir, ilgilenmeye
devam edecektir. Doğu Türkistanla ilgili de şu anda projemiz devam
ediyor. Sanırım Sayın Oğan bunu duydu ve bunun önünü
kesmeye çalışıyor gibi bir kanaatim var. Bunu ayrıca izah
edebilirim kendisine şahsi olarak.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN 11inci madde üzerinde üç adet önerge
vardır.
Önergeleri sırasıyla okutacağım,
Anayasaya aykırılık önergelerini önce işleme
alacağım.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin çerçeve 11 inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Erol
Dora Pervin
Buldan
Bingöl Mardin Iğdır
Bengi
Yıldız Nazmi
Gür
Batman Van
BAŞKAN Şimdi aynı mahiyetteki iki
Anayasaya aykırılık önergesini okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı
Bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun
teklifinin çerçeve (11.) maddesinin Anayasaya aykırı olması
nedeniyle teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Ali
Rıza Öztürk Dilek
Akagün Yılmaz Ömer
Süha Aldan
Mersin Uşak Muğla
Celal
Dinçer Müslim
Sarı İlhan
Demiröz
İstanbul İstanbul Bursa
Mahmut
Tanal
İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Faruk
Bal Yusuf
Halaçoğlu Muharrem
Varlı
Konya Kayseri Adana
Celal
Adan Lütfü
Türkkan Alim
Işık
İstanbul Kocaeli Kütahya
BAŞKAN
Komisyon önergelere katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET
BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Şimdi önergeler üzerine Kütahya Milletvekili Sayın Alim
Işık konuşacak.
Buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır Sayın Işık.
ALİM
IŞIK (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 523
sıra sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz önerge hakkında söz aldım. Bu vesileyle
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Söz
konusu madde 4954 sayılı Türkiye Adalet Akademisi Kanununun 14üncü
maddesinin birinci fıkrasındaki (f) bendinin yürürlükten
kaldırılmasını önermektedir. Söz konusu yürürlükte olan
kanunun 14üncü maddesinin ilgili bendindeki Türkiye Adalet Akademisinde
verilen hizmetler karşılığında alınacak ücretler
için Yönetim Kurulunca hazırlanan tarifeyi onaylamak. olarak ifade edilen
metnin Genel Kurul görevleri arasından çıkartılması
öngörülmektedir yani şu andaki mevcut metin budur. Dolayısıyla,
Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulunun onaylayacağı ve onun
onayından sonra yürürlüğe konacak bir bendin, maddenin buradan
çıkartılması uygun değildir, söz konusu Genel Kurulun
görevlerine müdahaledir. Dolayısıyla, Anayasaya
aykırılık teşkil edecek bu hükmün bu şekilde yerinde
korunması daha doğru olacaktır, önergemiz de zaten bunu
amaçlamaktadır.
Değerli
milletvekilleri, bu vesileyle kamuoyunda Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kuruluna yönelik düzenleme olarak belirtilen bu kanun teklifi aslında bir
torba kanun teklifi ve maalesef zamanlama olarak 17 Aralık 2013 tarihinde
meydana gelen yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının
arkasından Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine hızla
getirilmesi nedeniyle, bugün vatandaşın gözünde Türk
yargısına, dolayısıyla bu yargıda hizmet veren
hâkimler ve savcılara yönelik bir düzenleme olarak
algılanmaktadır. Ne kadar haklı olursanız olun, ne kadar
güzel düzenlemeler getirirseniz getirin, söz konusu operasyonların
ardından Hükûmet tarafından hızla, tüm itirazlara ve
tartışmalara rağmen komisyondan geçirilip Genel Kurulun
gündemine getirilen bu düzenlemeler, siz ne kadar rıza gösterirseniz
gösteriniz Türk milleti tarafından asla kabul edilmemektedir. Bu nedenle,
bu teklif, Anayasaya aykırılık içermektedir, mutlaka geri
çekilip yeniden bir uzlaşmadan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündemine getirilirse daha doğru olacak bir tekliftir. Bunu baştan
ifade etmek istiyorum.
Diğer
bir konu, milletimiz 12 Eylül 2010 tarihli referandumda, itirazlara
rağmen, tartışmalara rağmen böyle bir düzenlemeyi
Anayasada değişiklik olarak kabul etmişse, o zaman millet
iradesinden bahseden Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti, millet iradesini
hiçe sayarak bir taraftan kendine dokunan yargı uygulamalarının
ardından bu düzenlemeyi buraya getiriyorsa o zaman millet iradesi sözü
lafta kalacak ve asla inanılmamış bir söz olarak milletin
kafasında yine soru işaretleri yaratmaktadır. O zaman Türk
milletinin iradesi nerede kaldı, bu nasıl bir irade? sorusunun
cevabını da mutlaka sizlerin vermesi gerektiğini
düşünüyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu düzenlemelerle ilgili tartışmaların gündeme
gelmesinden bu yana Türkiyede gizli yaşanan bir devalüasyonu hepimiz
görmekteyiz ve son dönemde yüzde 30lara varan bu devalüasyon nedeniyle bugün
iş adamları feryat etmektedir, iş dünyası
sarsılmıştır. Devletine güvenmiş, Hükûmetine
güvenmiş, Türkiye Büyük Millet Meclisine güvenmiş insanlar dövizle
alışveriş yapmalarından dolayı bugün iflasın
eşiğine gelmiştir, bunu görmemiz lazım. O nedenle, toplumu
gerecek, ekonomide ciddi sıkıntılara yol açacak. Zaman zaman
Sayın Başbakan övünse de, Şu kadar rezervimiz var. dese de
bugün Türkiye ekonomisi çökme noktasına gelmiştir. O nedenle, bunun
geri çekilmesi milletimizin de yararına olacaktır.
Diğer
bir konu, maalesef, Türkiye Cumhuriyeti devleti, uluslararası arenada,
bugün, demokratik hukuk devleti olma özelliğinden
uzaklaşmış, neredeyse bir çadır devleti konumuna doğru
sürüklenen bir devlet olarak algılanmaktadır. Bu nedenle, bu
önergemizin yerinde önerge olduğunu düşünüyor, tekrar hepinize
saygılar sunuyorum.
Önergemize
destek bekliyoruz. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Diğer
önerge hakkında İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal
konuşacak.
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bizi televizyonları başında izleyen tüm
vatandaşlarımızı saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
FARUK
BAL (Konya) Televizyon yayını yok.
MAHMUT
TANAL (Devamla) Değerli milletvekilleri, tabii, konumuz Hâkim ve
Savcılar Yüksek Kurulu Kanunuyla ilgili. Konu adalet. Adalet demek düzen
demek. Eğer düzeni bozarsanız kaos çıkar, devlet çıkar.
Bir
devlet veya bir hükûmet ne zaman meşrudur, ne zaman gayrimeşrudur?
Mevcut olan şu Anayasa'mız, uluslararası sözleşmeler, tüm
Hükûmeti bağladığı gibi yasamayı da bağlar,
yürütmeyi de bağlar, yargıyı da bağlar. Eğer bir
iktidar, bu mevcut olan pozitif düzenlemelerin dışına
çıkıyorsa, kendini bunlarla bağlı saymıyorsa bu
iktidar gayrimeşru iktidar olur yani hukuksal meşruluğunu
yitirir.
Bu
çerçeveden yola çıkarsak, mevcut olan bu düzenleme
Sayın Meclis
Başkan Vekili, 52nci madde der ki: Bu tasarı gündeme -son
fıkrası- kırk sekiz saat geçmeden gelmemesi lazım.
İstisnası var, İç Tüzükün 49uncu maddesiyle Divanın karar
alması lazım. Divanın da karar alabilmesi için ancak kırk
sekiz saat geçmiş olması gerekir. Aksi takdirde, geçmişte iki
tane Anayasa Mahkemesi kararı var; 1991, 1997 ve 1977 yılında
Bu, Anayasaya aykırıdır. der. Sizden istirham ediyorum,
hukukçu kimliğinizle tüm yetkilerinizi kullanarak bunları geri
çekmenizi istirham ediyorum.
İki,
Sayın Adalet Bakanımız hakkında, bilemiyorum, herhâlde
kendilerine şahıslarıyla ilgili ulaşan bir fezleke
vardır. Fezlekenin konusu nedir? Görevi yapanı etkilemek, etkilemeye
teşebbüs etmek. Tabii, bu konuya gelmeden önce, Sayın Meclis
Başkan Vekilimiz Efendim, Mecliste ben Hırsız var.
kavramını duydum, ara verdim. dedi. Benim bildiğim
kadarıyla, hırsızlık, rüşvet, yolsuzluk Türk
toplumunun millî değerlerine aykırı gelen bir husustur. Türk
toplumu ve tüm dünya, her dinde insanlar hırsızlığı,
yolsuzluğu, rüşveti lanetler. Hırsız var.
kavramını hiç kimse -namuslu, dürüst insanlar- kendi üstüne almaz.
Onun için, benim şahsi düşüncem ve millî değerlerimize göre,
Hırsız var. kavramıyla hepimizin bunun peşine
düşmesi lazım. Sayın Başkanımız Hırsız
var. kavramını duyunca ara verdi. Peki, Sayın Başkan, siz
gittiniz, hırsızı mı yakaladınız veya
hırsızı mı bulabildiniz? Yani, bununla ilgili Sayın
Genel Kurula bilgi verirseniz çok mutlu olurum.
Efendim,
dün bir hatip arkadaşımız dedi ki: Yolsuzluk ve rüşvetle
ve aynı zamanda şüphelinin vekili, Sayın Başbakanın
oğlu Bilal Beyle ilgili bir çağrı kâğıdı yok.
Buyurun, çağrı kâğıdı değerli arkadaşlar.
Çağrı kâğıdında ne yazar? Efendim, bu çağrı
kâğıdında belirtilen gün neresi?
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) İmza nerede orada? İmza var mı Sayın
Tanal?
MAHMUT
TANAL (Devamla) Belirtilen gün, 2 Ocak 2014 tarihinde Çağlayan
Adliyesindeki yeri belirtir, Buyurun, ifadeniz istenilir. der. Adres neresi
yazar?
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) İmza nerede?
MAHMUT
TANAL (Devamla) Değerli Vekilim, bakın, ben size anlatayım,
izin verin.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) İmza yok, bak, imza.
MAHMUT TANAL (Devamla)
Adres neresi yazar? Adresi okuyorum, adres: Sayın Başbakanın
belediye başkanı olduğu dönemdeki Emniyet Mahallesini yazar,
MERNİS adresi Emniyet Mahallesi. Fiilen oturduğu yeri söylüyorum:
Küçükçamlıca Mahallesi, Avcı Kazım Sokak, Numara 6;
dış kapı numarası 6. 6 tane villa var, 1 tanesinde Bilal
Bey oturur.
Ben buradan cumhuriyet
savcılarına sesleniyorum, buradaki tebligatınız
yanlış adres ise, milletvekili olarak doğru adresi söylüyorum:
Küçük Çamlıca Mahallesi, Avcı Kazım Sokak, dış
kapı numarası 6 yani Başbakanın Kısıklı
Meydanında yapmış olduğu mitingin, polislerin
bulunduğu nokta kardeşim.
BEDRETTİN YILDIRIM
(Bursa) Sen mübaşir misin?
MAHMUT TANAL (Devamla)
Size bunun adresini veriyorum. Lütfen doğru adrese, oraya gönderin.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sen
PTTde memur musun? Ya, posta memuru musun?
MAHMUT TANAL (Devamla)
Sayın Bakan, sizinle ilgili acaba gelen fezleke
Siz
başsavcıyı aramışsınız. Anayasanın
138ine aykırı bu kanun düzenlemesi. Bu kadar telaşa
kapılmışsınız, sizin de burada şeyiniz var yani
yargıyı etkilemeyle ilgili suç olduğu söyleniyor, iddia
ediliyor. Bu sebepten dolayı sizin o koltukta oturmamanız lazım.
Adaletin yara almaması için, Hükûmetin gayrimeşru duruma
düşmemesi için istifanız gerekiyor.
Ben teşekkür
ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Aynı mahiyetteki
önergeleri oylamadan önce ben de kendime bir dakikalık bir açıklama
hakkı tanıdım, Sayın Tanalın da isteğini yerine
getirmiş olalım bu arada.
Gündemde olan bir kanunu
benim geri çekmek gibi bir yetkim yok. Ne benim ne de Meclis
Başkanının böyle bir yetkisi yok, bu bir.
İkincisi, evet, ara
verdim. Arada, içeride grup başkan vekilleriyle neler
konuştuğumuzu, ne karar verdiğimizi kendi grup başkan
vekillerinizden öğrenirsiniz.
Teşekkür ederim.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN - Şimdi,
aynı mahiyetteki
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Toplantı yeter sayısı
Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Toplantı yeter sayısı
BAŞKAN
İsim isim tespit yapalım: Sayın Hamzaçebi, Sayın Öztürk,
Sayın Öner, Sayın Atıcı, Sayın Karaahmetoğlu,
Sayın Çelebi, Sayın Tanal, Sayın Özkan, Sayın
Kesimoğlu, Sayın Güler, Sayın Dinçer, Sayın Serter,
Sayın Danışoğlu, Sayın Öğüt, Sayın Batum,
Sayın Özkoç, Sayın Ediboğlu, Sayın Gümüş, Sayın
Köktürk, Sayın Öz.
Üç
dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN
- Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin çerçeve 11 inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET
BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
- Sayın Bengi Yıldız, Batman Milletvekili, önerge üzerinde
konuşacak, süreniz beş dakikadır. (BDP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Yıldız.
BENGİ YILDIZ (Batman)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, bugün, Türkiyenin en önemli aydınlarından rahmetli
Uğur Mumcunun ölüm yıl dönümü. Gençliğimizde onun
kitaplarıyla büyüdük. Bu sisteme muhalif olan, Türkiyenin en önemli
aydınlarından birisiydi. Suçlular ve Güçlüler, Sakıncalı
Piyade gibi kitaplarıyla gerçekten o dönem gençliğinin zihninde yer
alan değerli bir aydındı. Onu saygıyla anıyorum. Onun
gibi, o dönemde birçok aydınımızın faili meçhul
cinayetlerde öldürüldüğünü ve ne yazık ki, hâlen, üzerinden bunca
yıl geçmesine rağmen bu cinayetleri kimler işledi, derin devlet
mi işledi, İran mı işledi -o zamanın belirlemelerine
göre- henüz netleşmediği için derin devletle boğuşmaya
devam ediyoruz.
Değerli
arkadaşlar, bu kanun tasarısının görüşmelerinde,
özellikle Adalet Komisyonunda, çok değerli arkadaşlarımız
önemli belirlemelerde bulunmuşlardı. Özellikle, yargıdan gelen
arkadaşlarımız, savunma mesleğinden gelen
arkadaşlarımız çok önemli belirlemelerde bulundular. Özellikle,
Mersin Milletvekili Sayın İsa Gökün yargının
sorunlarına ilişkin tespitlerini de önemsediğimi belirtmek
isterim.
Bugün
de, sesleri pek duyulmasa da, görüşlerine başvurulmamış
olsa da Türkiye Barolar Birliği Başkanının basına
yansıyan demeçlerini önemsediğimizi belirtmek isterim. Sayın
Başkan diyor ki: Ne dünkü HSYK ne bugünkü HSYK ne de teklifle getirilecek
Bakana bağlı HSYKyı doğru bulmuyoruz. 12 Eylül 2010 öncesi
HSYKyı da kapalı devre olduğu için eleştiriyorduk.
Demokratik, hesap verebilirliği de yoktu. Referandumda
değişiklik gündeme geldiğinde Sorunu çözmüyor, daha kötü yapıyor.
dedik. Çünkü, Adalet Bakanı, hükûmet üyesi; müsteşar, bakanın
emrindeki yardımcısı, yine, Cumhurbaşkanının bu
üyelerden 4 tanesini seçmiş olmasının bu kurulun
yapısını ciddi şekilde zedelediğini belirttik ama o
zaman da bizi dinleyen kimse olmadı.
Şimdi,
ne yapılması gerekir bu dönemde? Devletin içerisinde paralel devlet
iddiası, yargının ve emniyetin içinde devlet dışı
bir yapı iddiası en yetkili ağızlardan dile getiriliyor. O
zaman, bunların delilleriyle ortaya konulması gerekir. diyor.
Yolsuzluk
soruşturması başlayınca ortaya çıkan çok ciddi
delillerin tarafsız bir şekilde değerlendirilmesi ve
yargının, hiçbir kaygı güdülmeksizin bu soruşturmayı
yürütmesi gerekir. diyor.
Yine,
Siyasi iktidarın iki kanadı, iki ortağı birbiriyle
çarpışmaya girmeseydi, ne paralel devlet iddiaları ortaya atılırdı
ne de o yolsuzluk soruşturmasında düğmeye
basılırdı. tespitinde bulunuyor.
Kanun
önünde eşitlik meselesine vurgu yapıyor ve dönüyor, muhalefetin de bu
konuda sorumluluk üstlenmesi gerektiğine vurgu yapıyor.
Yine,
Meclis içerisindeki, çözüm üretme yerine, kanlı bıçaklı bir
üslubun doğru olmadığı, toplumun bundan ciddi şekilde
bir umutsuzluğa kapıldığı şeklindeki tespitlerde
bulunuyor.
Bu
tespitlerin hepsini çok önemsiyoruz ve Hükûmet de bugün gelmiş olduğu
aşama itibarıyla, sivil toplumu, muhalefeti, basını,
üniversitedeki aydınları dinlememesinden kaynaklı
sıkıntıların, bugün Sayın Başbakanın
ağzından, artık, bu tasarının yürüyemez bir noktaya
geldiğini, toplum tarafından ciddi bir muhalefet sergilendiğini,
dolayısıyla da bu gürültü içerisinde bu tasarının geçmesi
hâlinde ülkeye hiçbir katkısının olmayacağı
gerçeğine vardığı için, belirli bir noktaya kadar bu
tasarıyı yürütmek, ondan sonra da Parlamentonun gündeminden geçici de
olsa düşürmek istiyor.
Muhalefete
ve iktidara düşen, çok kısa bir zamanda bunu anayasal düzeyde ele
almak ve demokratik hukuk devletine yaraşır
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BENGİ
YILDIZ (Devamla) -
kuvvetler ayrılığına yaraşır
bir şekilde bir düzenlemeyle bu gerginliği ortadan
kaldırmaktır diyoruz.
Teşekkür
ederim. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
11inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
12nci
maddede üç adet önerge vardır, önergeleri sırasıyla
okutacağım, Anayasaya aykırılık önergelerini önce
işleme alacağım.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 12 nci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Erol
Dora Pervin Buldan
Bingöl
Mardin Iğdır
Bengi Yıldız Nazmi Gür
Batman Van
BAŞKAN
Şimdi, aynı mahiyette iki Anayasaya aykırılık
önergesini okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve (12) maddesinin Anayasaya
aykırı olması nedeniyle teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Rıza Öztürk Ali İhsan Köktürk Malik Ecder Özdemir
Mersin Zonguldak Sivas
Ramazan Kerim Özkan Ramis Topal
Burdur Amasya
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Faruk
Bal Yusuf
Halaçoğlu Muharrem
Varlı
Konya Kayseri Adana
Celal
Adan Lütfü
Türkkan
İstanbul Kocaeli
BAŞKAN
Komisyon önergelere katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET
BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Artvin Milletvekili Sayın Uğur Bayraktutan
konuşacak.
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
UĞUR
BAYRAKTUTAN (Artvin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
523 sıra sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesi üzerinde
verilen önerge üzerinde konuşma yapıyorum. Yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Adalet Komisyonunda da yapmış olduğum
konuşmada bir öyküyü anlatmıştım, burada, yüce Genel
Kurulda da bir kere daha anlatmak istiyorum. Orada anlatmış
olduğum olay şuydu, bütün hukuk fakültelerinde
anlatılmış olan bir öyküdür bu: 18inci yüzyılda geçer.
18inci yüzyılda, Prusya Kralı Frederick, Potsdam ormanlarında
geziyorken muhteşem bir arazi beğenir. Araziyi geziyorken Burada ben
bir saray yaptırayım. der ama -sarayın olmuş olduğu-
beğenmiş olduğu arazinin içerisinde bir tane de yel
değirmenli fırın vardır. Fırıncıya der ki:
Ben burayı alacağım, bedelini vereceğim.
Fırıncı o araziyi terk etsin diye. Fırıncıyı
kalkar çağırır, fırıncı gelir.
Adamlarını gönderir der ki: Sana bu arazinin bedelini
vereceğim, bu araziyi terk et. Fırıncı der ki:
Hayır. Bu sefer, fırıncıya der ki: Benim kim
olduğumu biliyor musun? Ben, kudretli Prusya Kralıyım.
Fırıncı da ona der ki: Sen benim kim olduğumu biliyor
musun? Ben de bu fırının sahibiyim. Bu fırın bana
büyükbabamdan, büyükbabamdan babama, ondan da bana kaldı, benden de
çocuklarıma kalacaktır. Bu sefer Kral Öyle mi? O zaman ben
burayı zorla alacağım. der. Gel, zorla al. der. O
ihtişamıyla Kralın lafına karşı direnir, zorla
alamaz, o zaman da fırıncı buna şöyle der: Ey
haşmetli Kral, Berlinde hâkimler vardır. O, önemli bir sözdür. Bu
söz hukuk tarihine yerleşmiştir değerli arkadaşlarım.
Bakın, o Berlinde
hâkimler vardır. sözünde geçen o Kralın yaptırmış
olduğu saray buradadır, hemen arkasında da adaleti simgeleyen
yel değirmeni vardır değerli arkadaşlarım.
Aradan iki yüzyıl
geçer, Osmanlı İmparatorluğu, subaylarını bir
diplomatik ilişki için Berline, Almanyaya gönderirler. Bu hikâye o
subaylara da anlatılır değerli arkadaşlarım. O
subaylar derler ki bu olay anlatılınca Akşamüzeri gidip o
Kralın yaptırmış olduğu sarayı ve sarayın
yanındaki yel değirmenini görelim. Bir gece vakti, bu subaylar
kalmış oldukları yerlerden aşağı inerler, üç dört
tanesi der ki: Hayır, biz orayı görmek istemiyoruz. Ama bir tanesi,
o dolunayın olduğu gecede kalkar, bu sarayın ve yel
değirmeninin olduğu o yere, o adaletin simgesi olan yere gider. O,
kimdir biliyor musunuz değerli arkadaşlarım? O, cumhuriyetin
banisi Mustafa Kemal Atatürktür değerli arkadaşlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
Gider,
o sarayı görür ve o dolunay vakti adaletin ne olduğunu hisseder,
ülkesine döner. 5 Kasım 1925te Ankara Hukuk Mektebinin
açılışında der ki: Cumhuriyetin müeyyidesi olacak bu
müessesenin küşadında duyduğum saadeti hiçbir teşebbüste
duymadım. Onun Adalet Bakanı, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün Adalet
Bakanı, sizin beğenmediğiniz Mahmut Esat Bozkurt, cumhuriyet
savcılarına aynen şöyle der: Cumhuriyet savcıları,
Meriç kıyılarında çalışan Türk köylüsünün kaybolan
sabanından tutunuz da, bu vatanda yaşayanların
uğrayacağı en ufak haksızlıktan, hatta Bingöl
dağlarının ıssız kuytularında nafaka bekleyen öksüzlerin
gözyaşlarından siz sorumlusunuz. Şimdi, ben Sayın Bakana
soruyorum
Atatürkün Adalet Bakanı böyle diyor, şimdiki Adalet
Bakanı da diyor ki: Suçluyu ve suçluları korumaktan siz
sorumlusunuz. Değerli arkadaşlarım, iki adalet bakanı
arasındaki fark budur.
Bakın,
gelinen noktada, iktidar partisi sözcüleri buraya çıkıyorlar, ifade
ediyorlar, diyorlar ki: Masumiyet karinesi. Sizler açısından
sevindirici bir olay vardır, Adalet Komisyonunda da söyledim, değerli
arkadaşlarım: Para sayma makineleri ele geçirilmiştir, dolarlar
ele geçirilmiştir, eurolar ele geçirilmiştir ama para nakil
araçları ele geçirilmemiştir! Bu anlamda, masumiyet karinesini
doğrulayan bir maddi delildir, bunu bir kere daha ifade etmek istiyorum.
Yine,
Adalet Komisyonunda söyledim, değerli arkadaşlarım, bakın,
Boluda yargı kararına rağmen, idare kararına rağmen,
ne yazık ki, AKPnin il özel idaresine asmış olduğu pankart
indirilememiştir. Orada da söyledim, burada da söylüyorum, bez
parçasını indiremeyenlerin, cam parçalarını yargıya
teslim etmek gibi bir sorumlulukları olamaz. Bunu bir kere daha ifade
etmek istiyorum.
Değerli
Bakan, Sayın Bakan, bakın, biz size Adalet Komisyonunda
yaptığımız görüşmelerde diyorduk ki: Adalet
Bakanı, ilgili bakanların müzekkeresini Türkiye Büyük Millet
Meclisine gönder. Bugün bir şey daha öğrendik, meğerse
yanılmışız, asıl fezleke sizinmiş, biz
yanlış adresleri gösteriyormuşuz meğerse, siz kendi
fezlekenizi göndermemişsiniz, başkalarının fezlekesini
göndermek gibi bir iyi niyet içerisinde olmanızı beklemek safdillik
olur.
Değerli
arkadaşlarım, deminki o adalet öyküsünü niye anlattım?
Bakın, içinizden bir değerli milletvekili arkadaşınız
ayrılıyorken istifa dilekçesinde dedi ki: Kalkınma Partisinden
istifa ediyorum. Kendisini saygıyla selamlıyorum. Adalet
kavramını yok ettiğinizin, adaleti bir anlamda keenlemyekûn
saydığınızın en önemli gerçeklerinden birisinin de bu
olduğunu ileri sürmek istiyorum. Şunu asla unutmayalım: Hukuk
herkese bir gün lazım olabilir. Gelinen noktada, bir kere daha ifade
ediyorum, et kokarsa tuz var, tuz kokarsa ne var? Gelinen noktada, ne
yazık ki, tuz kokmuştur, bugünler geçecektir, Türkiyede umudun ve
özgürlüğün ülkesini mutlaka kuracağız.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeler
üzerinde diğer konuşmacı, Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat
Korkmaz.
Buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar).
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz teklifin 21inci maddesinden sonra görüşmelerinin
erteleneceği gibi bir kanaat iletildi bize, bunu da bizzat Sayın
Başbakan açıkladı. Biz bugüne kadar Bunun ismi her ne kadar
teklif de olsa bu, hükûmet tasarısıdır. diyorduk, bunun hükûmet
tasarısı olduğu da bir kez daha, böylece Başbakan
tarafından dillendirilmekle anlaşıldı.
Değerli
arkadaşlar, siyaset bilimcileri, devlet teorisyenleri, efendim, milletin
aklıselimi her zaman siyasetçi ve devlet adamı arasında bir
ayrım yaparlar. Gerçekten herkes bir şekilde siyasi kimliğe
kavuşabilir, siyaset yapabilir, siyaset kurumunun içinde bulabilir
kendisini, ama devlet adamları, gerçekten sadece bizim
coğrafyamızda değil, bütün dünya coğrafyasında
eşine az rastlanan nadide insanlar olarak zuhur ederler.
Devlet
adamının nitelikleri vardır. Siyasetçi, bugünü ama devlet
adamı, bugünle birlikte yarını da planlar, bunları da hesap
ederek siyaset yapar. Siyasetçi, kendi seçim bölgesini, mahallini hesap eder;
devlet adamı, memleketinin en ücra köşesindeki herkesi, yani bütün
yurt sathını dikkate alarak siyaset yapar ve devlet adamı, hep
hukukun yanında yer alır arkadaşlar. Yani kendi
ayağına da basılsa, sonuçları kendi aleyhine de olsa, hep
hukukun yanında yer alır, kısa günün kârı gibi görmez,
kendi konumundan ziyade, sistemin güçlü olmasını ister.
AKP
ve Başbakan, bugüne kadar hep günlük siyasetler ve sandığa
tahvil olacak hâl ve eylemler içerisinde olmayı tercih etti. Hemen
aklıma geliveren şeyleri, bu sözümü ispatlayacak, aklıma gelen
şeyleri söyleyivereyim. Mesela, terörle bir mücadele veriliyor ülkede otuz
senedir, otuz beş senedir; bu mücadelede devlet adına, millet
adına mücadeleyi yapan devletin resmî güçleri ile terör örgütü
mensuplarını neredeyse aynı kefede tartma gibi bir densizlik
içerisinde olundu. Şehit anaları ile terörist analarının
aynı kefeye konulması gibi bir sonuçla zaman zaman
karşılaşıldı. MİT Müsteşarı ile
yargı yahut yargı ile emniyet bir araya geldiği zaman hep ortada
bir hakem olmak yerine, kendisine yakın kurumla doğruları
söyleyen diğer kurumu hep çatıştırma gibi bir yol seçildi.
Savcılar ile hırsızlık ve yolsuzluk yapanlar
karşı karşıya geldiğinde de Söz hukukun. denmedi,
hırsızların ve yolsuzların maalesef yanında durmak
tercih edildi. Devletin resmî dış politikasında geleneksel
politikası bir tarafa bırakıldı, özellikle Orta Doğu
bölgesinde uluslararası terör örgütleriyle gizli görüşmeler
yapıldı, onların da dâhil olduğu bir dış politika
tercih edildi.
Karma
komisyonda dosyalar var. Hangi hukuk devletinde olsa, özellikle sorumluluk
taşıyan bakanlar, başbakanlar kendileri bizzat isterler
dokunulmazlıklarının kaldırılmasını ama hep
dokunulmazlıklarının kaldırılmaması yönünde bir
tavır sergilendi.
Tabii,
değerli arkadaşlar, ortada bu tür yanlış duruşlar olduğu
sürece, elbette, bazen biraz da had de aşılarak belki partiyi de
içine alabilecek, Adalet ve Kalkınma Partisini de içine alabilecek
bazı değerlendirmeler yapılıyor. Bunun önüne geçmenin yolu
hukukun önünü açmaktır. Yoksa, kimseye kızmaya, küsmeye gerek yok.
Elbette biz muhalefet yapmak ve Hükûmeti denetlemek üzere siyaset
yapıyoruz. Yani, mesela, bizi sokakta çevirip soruyorlar, arkadaşlar,
bakın, diyorlar ki: Halk Bankası Genel Müdürü, Hükûmetin bir memuru
değil mi? Evet. Yani, bu Genel Müdürü de atayanlar yok mu
kardeşim? Doğru, onların da üstü, atama amiri, sicil amiri var
yani siyasi sorumluluğunu taşıyan insanlar var. Şunu
açık açık sorun lütfen: Bir memurun 4,5 milyon dolar istif
ettiği bir yerde bunları atayanlar, bunların sicil
değerlendirmesini yapanlar acaba kaç para istif ediyorlar? diyorlar.
Yani, şimdi, bunu sormayacak mıyız arkadaşlar? Siz, o 4,5
milyon doların nasıl ortaya çıktığını
ispatlamazsanız, hukukun önünü açmazsanız, elbette muhalefet bu
soruları sormaya devam edecek.
Arkadaşlar,
bu kadar kısa zamanda ifade edeceklerim bunlar.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 12 nci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN
Önergeye komisyon katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET
BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Muş Milletvekili Sayın Sırrı Sakık
konuşacak.
Buyurun.
Süreniz
beş dakikadır.
SIRRI
SAKIK (Muş) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Uğur
Mumcu, evet, bu ülkede bir aydın ve katledildi, faili meçhullerden biri.
Ben de onu saygıyla, sevgiyle anıyorum. Bütün faili meçhulde
hayatını yitirenlere buradan sevgiler ve saygılar, onları
rahmetle anıyoruz. Hepimizin görevi, bunların faillerini
bulmaktır. Onların failleri bellidir ve devlettir. Hiç o tarafa, bu
tarafa atmaya gerek yok. Bu ülkede işlenen bütün cinayetlerin failleri
bellidir, biz biliyoruz, halkımız da biliyor. Ne yazık ki bu
konuda bizim verdiğimiz Meclis araştırması önergeleri bir
bütün olarak reddediliyor ama biz bunların takipçisi olacağız.
Sevgili
arkadaşlar, dün, Kayseride bir trafik kazasında 21
vatandaşımız yaşamını yitirdi, 29 insan da
ağır yaralıydı. AKP Muş Milletvekili Faruk
Işıkla birlikte Kayseriye gittik. Gittik, olay yerinde
yaralıları ziyaret ettik. Daha sonra Sağlık
Bakanımız da geldi. Devlet bir brifing verdi, olayla
ilgilendiklerine, yani olay yerine yarım saat içerisinde, kırk dakika
içerisinde ulaştıklarına dair bize bilgi sundular ama daha
sonra, Sayın Sağlık Bakanı gittiğinde -beni de davet
ettiler, gittik, o brifingi birlikte izledik- hayatını kaybedenlerin
yakınlarının iddiası ve hasta yakınlarının
iddiası ve otobüs firmasının sahiplerinin iddiasıdır
ki devletin bu konuda sınıfta kaldığını, kazadan
beş saat sonra vincin gittiğini, ambulansların daha erken
gittiğini ama cenazelerin otobüsün altında beş saat sonra
Hatta
iddia o kadar vahim ki, Muş-Kayseri arası yedi saat, altı buçuk
saatlik bir süre. Muştan gelenler oradaki devlet yetkililerinden önce
gelip oradaki cenazeleri görüyorlar ve ambulanslar geliyor ama vincin oradan beş
saat sonra geldiğine dair ciddi iddialar var. Gittik, bunları gördük.
Bu iddiaların araştırılması gerektiğini
söylüyoruz. Buradan Sayın Bakanı, Sağlık
Bakanını, İçişleri Bakanını, Sayın Başbakanı
göreve davet ediyoruz, Parlamentoyu göreve davet ediyoruz.
Gerçekten
dün orada benim karşılaştığım tablo içler
acısı bir tabloydu. Orada seçilmişlerden bir tek insan yok,
şehrin belediye başkanı olan o insan yok, insanlıktan pay
almamış belediye başkanı acıları paylaşmak
adına ne morgun önünde ne hastanede yok, yetkililer yok, diğer belediye
başkanları yok.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Yazıklar olsun onlara!
SIRRI
SAKIK (Devamla) Sorun, bu ülkenin vatandaşları olduğunu iddia
ettiğiniz Kürtler olduğunda bir Geçmiş olsun.u bile
paylaşmıyorsunuz. İnsanlık orada donmuştu,
insanlık orada yok olmuştu.
Düşünün,
büyük bir kentin belediye başkanı eğer gelip orada
acıları paylaşmıyorsa
Orada -bakın, bir savaştan
bahsetmiyoruz ama bir savaşta bir günde ne kadar insan
yaşamını yitiriyorsa- 21 insan yaşamını
yitirmiş, 9u ağır olmak üzere 29 insan da yaralı.
Adaletten, hukuktan, insanlıktan bahsediyoruz ama ne yazık ki ben dün
orada bu tabloyla karşılaştım.
Evet,
orada sağlıktan doktorlara, başhekimlere, emekçi
arkadaşlarıma bin kez teşekkür ediyorum; onları gördüm. Bu
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Otuz dokuz dakika sonra ambulans oradaydı.
SIRRI
SAKIK (Devamla) Mahir Bey, bakın, ben bir iddiayı iddia ediyorum.
Ben ambulans orada diyorum ama
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Mahir Bey, olay yerine gitti arkadaşımız.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Hepimiz olayı çok yakından takip ettik.
SIRRI
SAKIK (Devamla) Sevgili kardeşim, bakın, ben bunu Sayın
Bakanla da paylaştım.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) Ama onun üzerinden bir Kürt meselesi nasıl
çıkar?
SIRRI
SAKIK (Devamla) Nasıl
Bakın, ben bunu söylüyorum: Eğer bir
şehrin belediye başkanı
Bunu siz nasıl savunursunuz ben de
onu izah edemiyorum.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) 21 insan
yaşamını yitirmiş ya!
SIRRI SAKIK (Devamla) Bir kentte, sizin kentinizde siz
belediye başkanı olsanız, 21 insan yaşamını
yitirse ve 29 insan da orada ağır bir şekilde hastanede
yaralı olursa, o kentin seçilmişleri gelip sizinle
acınızı paylaşmazsa siz o şehrin belediye başkanı
olarak bunu içinize sindirebilir misiniz?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Paylaşmıştır
ya, adam gitmiştir.
SIRRI SAKIK (Devamla) Ben bunu gördüm dün
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Belediye
başkanı şahsında bunu konuşmanı anlarım ama
buradan bir Kürt meselesi çıkarmanı anlamam.
SIRRI SAKIK (Devamla) Efendim, işte, ben de diyorum
ki: Acaba bu insanlar Kürt olduğu için siz niye müdahil
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Yok, bu, insan
olmakla ilgili bir şey.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
karşılıklı konuşmayalım lütfen.
SIRRI SAKIK (Devamla) Peki, ben de bu insanların
bir günahını araştırıyorum.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Bu, insan olmakla
ilgili bir şey.
SIRRI SAKIK (Devamla) Bu insanların
günahını araştırıyorum, nedir günahları, nedir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SIRRI SAKIK (Devamla) Bir kent eğer sessizse,
sivil toplum örgütleri, belediye başkanları ve orada bir bütün
olarak, halk olarak sessiz kalıyorlarsa bu şeye ben ne diyebilirim,
nasıl izah edebilirim?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Hangimiz sessiz
kaldık? Belediye başkanının tavrını
araştıralım, niye gelmemiş
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Donarak insanlar
ölmüş Mahir Bey.
SIRRI SAKIK (Devamla) Ben, halk da sessiz diyorum,
sivil toplum örgütleri de sessiz, bir bütün olarak sessizlik diyorum.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) İnsanların
donarak öldüğüne dair iddialar var. Sayın Bakan, bu bir suç
duyurusudur aynı zamanda. Böyle şey olur mu?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Sakık.
Biz de Divan olarak dünkü trafik kazasında
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet
diliyoruz, ailelerin acılarını paylaşıyoruz,
başsağlığı dileklerimizi sunuyoruz ve yaralılara
da acil şifalar diliyoruz.
SIRRI SAKIK (Devamla) Sevgili Başkanım, çok
teşekkür ediyorum.
İddialar var, orada insanların donarak
öldüğüne dair ciddi iddialar var.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Kabul edilebilir bir
şey değil bu ya!
BAŞKAN Sayın Sakık, teşekkür
ederim.
SIRRI SAKIK (Devamla) Eğer sorun -çok özür
diliyorum- otobüs firmasındaysa bu otobüs İstanbul garından
çıktığında kontrolden çıkmıyor mu, 30 kez 30
yerde durdurulmuyor mu bu?
BAŞKAN Sayın Sakık
SIRRI SAKIK (Devamla) Sayın Başkan, çok
önemli bir konu bu.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Bir dakika ek süre
verin, bu, çok önemli bir konu Sayın Başkanım.
SIRRI SAKIK (Devamla) Allah aşkına, 21 insan
yaşamını yitirmiş, 29 insan ağır yaralı
diyorum ve bir otobüs firmasına bu işi havale ederek
kurtulamayız diyorum. Eğer bu işte sorumlu, otobüs
firmasıysa araştırın ama trafik polisleri 20 yerde
durduruyorsa, Muştan İstanbula, İstanbuldan da tekrar dönüp
Kayseri Pınarbaşına kadar gelebiliyorsa, burada ciddi bir kusur
ve eksiklik var, bunları söylüyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Sakık.
Bir sonraki önergede konuşabilirsiniz. Sayın Sakık
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) E, tamam, bunu
araştıralım.
SIRRI SAKIK (Devamla) Mahir Bey, bakın, benim
söylemek istediğim, insanlar diyor ki: Bizim yakınlarımız
orada donarak öldü. Onlar donarak yaşamlarını yitirdiler ve bir
kentin seçilmişleri ve bir kentte
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Vali
oradaydı, milletvekilleri gittiler.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Sayın
Ünal; lütfen laf atmayın.
SIRRI SAKIK (Devamla) -
o
kentin üzerine ölü toprağı serpiliyorsa ve orada bir
dayanışma yoksa
BAŞKAN
Sayın Sakık, size de teşekkür ederim.
SIRRI
SAKIK (Devamla)
ben de -derim ki- sadece bir kimlikten dolayı
olduğunu düşünürüm. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
12nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
13üncü
madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri sırasıyla
okutacağım, Anayasaya aykırılık önergelerini önce
işleme alacağım.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 13 üncü maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Erol
Dora
Pervin Buldan
Bingöl Mardin Iğdır
Bengi Yıldız Nazmi
Gür
Batman Van
BAŞKAN
Şimdi Anayasaya aykırılık önergelerini okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin 13. Maddesinin Anayasaya
aykırı olması sebebiyle Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal Yusuf Halaçoğlu Muharrem
Varlı
Konya Kayseri Adana
Celal Adan Lütfü Türkkan
İstanbul Kocaeli
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Ali Rıza Öztürk Ali İhsan
Köktürk Malik
Ecder Özdemir
Mersin Zonguldak Sivas
Ramazan Kerim Özkan Ramis Topal Selahattin
Karaahmetoğlu
Burdur Amasya Giresun
BAŞKAN Komisyon
önergelere katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET
BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önergeleri adına Faruk Bal, Konya Milletvekili.
Buyurun
Sayın Bal. (MHP sıralarından alkışlar)
FARUK
BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 17
Aralıkla başlayan, 25 Aralıkla devam eden ve bıçak gibi
kesilen yolsuzluk, rüşvet, kara para soruşturmasıyla ilgili
olmak üzere Adalet ve Kalkınma Partisinin getirmiş olduğu HSYK,
Türkiye Adalet Akademisi olarak bilinen kurumlarda değişiklik
yapılarak yargının başına AKP şapkası
geçirilmesine ilişkin kanun tasarısı üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisinin görüşlerini açıklamak üzere huzurunuzdayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
17
Aralıkta operasyonlar başladığı anda, Sayın
Başbakan İninize gireceğiz, ininize! şeklinde bir
tehditkâr parlamayla, konuşmayla bu kanunun geleceğini ortaya
koymuştu. İnden murat, iki tane önemli yargı kurumuydu.
Bunlardan bir tanesi HSYK, diğeri Adalet Akademisi. Adalet Akademisi, bu
kanun teklifiyle, olduğu gibi, bütün kurum, kuruluş ve organlarıyla
ortadan kaldırılıyor; onun yerine, Adalet ve Kalkınma
Partisinin siyasi mümessili olan Adalet Bakanı, en etkin kişi olarak
ve bazı maddelerde de doğrudan kendi iradesiyle bu kurumun
organlarını, üyelerini, idari personelini yeniden oluşturabilecek
bir yetkiye sahip oluyor. Bu derecede güçlü bir yetkinin anlamı, bu
kurumun siyasallaştırılması için kendisine verilen yetkiden
ibarettir.
Şimdi, bu
görüşmeler sırasında, Adalet Akademisiyle ilgili maddeler önemli
bir mesafe kaydettikten sonra, kavgalar, tartışmalar ve Genel Kurulun
mehabetine uymayan davranışlar ortaya çıktı. Bu defa,
Adalet ve Kalkınma Partisinden gelen bir ses diyor ki: 22nci maddeden
sonrasını donduracağız. Ne yapacağınızı
anlamıyoruz, ne yapacağınızı anlayamıyoruz.
Dondurmakla murat nedir? Yani, bunu Komisyona mı iade edeceksiniz?
Dondurmaktan murat nedir? Yani, 22nci maddeden sonraki maddeleri, HSYKyla
ilgili maddeleri teklif metninden çıkarıp bunu
kanunlaştıracak mısınız? Dondurmadan murat nedir?
Görüşmeleri bırakıp müsait bir zaman, müsait bir ortam ortaya
çıktığında alelacele, belirli bir fırsattan
yararlanarak bu teklifi yasalaştıracak mısınız?
Değerli arkadaşlarım, bunun netliğe kavuşturulması
gerekmektedir. Bunun netliğe kavuşturulması gerekir ki
Önceki gün bu Mecliste bir
konuşma yapan Naci Bostancının sözünden hareketle, belirli bir
noktaya doğru, Milliyetçi Hareket Partisinin düşüncelerini
paylaşmak istiyorum. Naci Bey dedi ki: Bu toz duman olmuş ortamda
belirli usuller, belirli esaslarda bu Meclisin birleşmesi lazım.
Doğrudur, bu toz duman olmuş ortamda kavgayla, gürültüyle,
şamatayla, tekmeyle, tokatla, iPadle bunlar yürümez. Doğrusu
şudur: Uzlaşacağımız temel doğru hukukun
üstünlüğüdür, yargıya müdahalenin engellenmesidir, adli görevi ifa
eden zabıtanın serbest bırakılmasıdır; onlar
üzerinde iktidar yandaşlarını yerine getirmek suretiyle
oynamalar yapılıp görevlerinden alınarak delillerin
karartılması, delillerin yok edilmesi işleminden vazgeçilmelidir.
Doğrusu, Peygamber postunda oturan hâkime müdahale edilmemesidir.
Doğrusu, hukukun üstünlüğü anlamında insanlığın
geliştirmiş olduğu en yüce değerde hepimizin
buluşmasıdır.
Hepimiz bu noktada
buluşabildiğimiz takdirde yapılacak iş gayet basittir. Bu
iş yargının meselesidir, yargıya etkiyi AKP olarak
yapmaktan vazgeçmek ve bu işe bulaşmış
arkadaşların Anayasada, İç Tüzükte ve yasalarda görülen
pozisyonlarına çekilmesidir yani soruşturmalarda ismi geçen
bakanların istifasıdır. Sekiz gün beklediler. Niye sekiz gün
beklediler? Deliller ona göre uydurulmak için beklediler. Şimdi, o
bakanlarla ilgili olmak üzere, fezlekelerin bu Meclise gelmesi gerekir. O
bakanların uygulamış olduğu, yapmış olduğu
atamalarla ilgili bütün iş ve işlemlerin keenlemyekün addedilmesi
gerekmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bal.
FARUK
BAL (Devamla) - Dolayısıyla, hepimizin uzlaşacağı yer,
hepimizin buluşacağı yer, insanlığın,
Anayasanın ve Ceza Muhakemesi Kanununun ortaya koymuş olduğu
kurallardır.
Ben
teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeler üzerindeki diğer
konuşmacı, Mersin Milletvekili Sayın Aytuğ Atıcı.
(CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu Adalet
Bakanına, dolayısıyla Başbakana bağlayarak
faşizme ve diktatörlüğe giden yolun son taşlarını
döşeyen teklif görünümlü tasarının 13üncü maddesi için
verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Faşizmin
ne olduğunu, nasıl sinsice kullanılabildiğini kavrayan ve
faşizme karşı olan tüm milletvekillerini saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün
sevgili Uğur Mumcunun katledildiği gün. Bugün Uğur Mumcunun
anısı önünde Muammer Aksoya, Bahriye Üçoka, Gezide katledilen
yiğitlere, Sivasta, Çorumda, Uluderede katledilen canlara, faili meçhul
bırakılmış olaylarda katledilenlerin tamamına bir kez
daha söz verdik, bir kez daha namus ve şeref sözü verdik. Onlara dedik ki:
Hırsızlardan, rüşvetçilerden, yolsuzluk yapanlardan hesap
soracağız.
Bugün, ayrıca,
Yatağan işçilerinin özelleştirmeye karşı
yaptıkları yürüyüşe katıldık ve onlara destek verdik.
On binler Ankara sokaklarında Hırsız var. diye
bağırıyordu. Onlara da hırsızlardan hesap
soracağımıza söz verdik. Hırsızlardan, rüşvetçilerden
hesap sormak, parti ayrımı yapmaksızın tüm onurlu
milletvekillerinin görevidir. Hırsızlardan, rüşvetçilerden,
onlara yardım ve yataklık
yapanlardan nasıl hesap soracağız? Elbette ki yargı
yoluyla. Peki, eğer yargıyı
siyasallaştırırsanız ve şayet hırsızlar
siyasi kimliğe sahip olurlarsa hesap sorulur mu? Belki sorulabilir. Peki,
işin ucu büyük patrona giderse ne yapılır? Panik olunur, mümkün
olan en kısa zamanda yasalar değiştirilmeye çalışılır,
hatta Anayasa bile değiştirilmeye çalışılır. Bunlar yetmezse ne olur? Bunlar yetmezse şiddete ve
tehdide başvurulur. Hırsızları yakalayacak ve
yargılayacak olanlar da bir sonraki aşamada görevden
alınırlar.
Bu
anlattıklarım size bir yerden tanıdık geliyor mu
arkadaşlar? Bana çok tanıdık geliyor ve utanıyorum. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Bakın
arkadaşlar, rüşvet, yolsuzluk ve hırsızlık
olaylarının ucu nereye giderse gitsin, buradaki bütün
milletvekilleri, bana laf atmaya çalışan milletvekilleri dâhil olmak
üzere, bu işin peşine düşmezlerse biz bu kürsüden veya
sokağın her noktasından bunları konuşmaya devam
edeceğiz. Öyle kaba kuvvetle bizi korkutacağınızı
zannediyorsanız gerçekten size acırım.
AHMET
YENİ (Samsun) Sarıgülün dosyası da dâhil mi?
AYTUĞ
ATICI (Devamla) Şiddet uygulayan tüm AKPli milletvekillerini o mübarek
ellerinizle akladınız.
AHMET
YENİ (Samsun) Sarıgül dâhil mi?
AYTUĞ
ATICI (Devamla) Başbakanınız intikam peşinde.
AHMET
YENİ (Samsun) Sarıgül dâhil mi buna?
AYTUĞ
ATICI (Devamla) Başbakan men dakka dukka diyerek her zaman için
intikam peşinde. Daha bugün yaptığı açıklamada diyor
ki: Evet, bana bulaşırsanız sonunuz böyle olur. E, imam böyle
yaparsa cemaatin ne yaptığını hepimiz gördük.
AHMET
YENİ (Samsun) Sarıgül ne yaptı, Sarıgül?
AYTUĞ
ATICI (Devamla) Şimdi, bugün yine vahim bir olay
yaşattınız, bizi güldürdünüz, Allah sizden razı olsun;
öyle, bizim hakkımızda konuşanlara dava açarız, bilmem ne
yaparız diyerek bizi caydıracağınızı zannediyorsanız
gerçekten halinize gülerim. Ne yaparsanız yapın, bu ülkede bir tek
Cumhuriyet Halk Partili kalsa bile yolsuzluk ve rüşvetin peşini
bırakmayacaktır, bir tek kişi kalsa bile.
AHMET
YENİ (Samsun) Sarıgül dâhil mi buna, Sarıgül? Söylesene
Sarıgülü.
AYTUĞ
ATICI (Devamla) Türkiye'yi gülünç duruma düşürdünüz. Gün geçmiyor ki
Zaytungda Başbakanla dalga geçilmesin.
AHMET
YENİ (Samsun) Yamyamlar dâhil mi, yamyamlar?
AYTUĞ ATICI (Devamla)
Bakın, bu getirdiğiniz 13üncü maddeyi derhâl yürürlükten
kaldırmanız lazım, geri çekmeniz lazım. Niye biliyor
musunuz? Bu 13üncü maddede ne getirdiğinizin siz bile farkında
değilsiniz. Diyorsunuz ki Yönetim Kuruluna: Artık, Adalet
Akademisinin başkan ve başkan yardımcısını sen
belirleyemezsin. Kim belirler? Aha, burada oturan muhterem zat belirler,
Adalet Bakanı. Adalet Bakanının acaba özgür iradeyle bir iş
yaptığına içinizde, Allah için, inanan var mı? (AK
PARTİ sıralarından Evet. sesi) Bir kişi çıktı,
güzel; gerisi demek ki inanmıyor, bir kişi çıktı. Sayın
Bakan, şanslısınız, bir kişi sizin özgür iradenizle
davrandığınıza yani Başbakanın iradesini
değerlendirdiğinize inanıyor, gerisi inanmıyormuş.
Saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Aynı mahiyetteki
önergeleri oylarınıza sunuyorum
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) Başkanım, karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyelerde bir anlaşmazlık var, elektronik
cihazla oylama yapalım.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 13 üncü maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT
GÖKTÜRK (Nevşehir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Muş
Milletvekili Sırrı Sakık konuşacak.
Buyurun Sayın Sakık. (BDP
sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş) Sevgili
arkadaşlar, tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben burada bir sitemimi dile getirdim.
Yani buradan böyle saldırıya maruz kalmak... Biz sizi hiç
eleştirmeyecek miyiz? Yani insani yönlerinizi size hatırlatmayacak
mıyız? Dün karşılaştığımız tabloyu
sizinle paylaşıyorum ve aklıma başka bir şey de
gelmiyor. Yani orada 21 insan yaşamını yitiriyorsa...
HAMZA DAĞ (İzmir) Senden
daha çok üzülüyoruz Sırrı Bey, merak etme.
SIRRI SAKIK (Devamla) Nasıl?
HAMZA DAĞ (İzmir) Biz sizden
daha çok üzülüyoruz.
SIRRI SAKIK (Devamla) Bakın,
üzüntünüz, benim için, bu konuda, buralarda, hamasi nutuklar atıp, Biz
üzülüyoruz. demek değil, pratikte gereğini yapacak
mısınız, yaptınız mı, ben bunu
hatırlatıyorum size.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Ya,
insanlar donarak ölmüş, gereğini
yapın, böyle konuşmayın. Yedi saatte Muştan
Kayseriye gidiliyor.
SIRRI SAKIK (Devamla)
Bir kentte iktidarsanız, bir kentin yerel yönetiminden
sorumluysanız, bir kentte atanmışlar varsa, o kentin seçilmişleri buna seyirci
kalamaz, sevgili kardeşim. Eğer ortak vatandan bahsediyorsak, ortak
acılardan bahsediyorsak ders almalısınız. Sizin orada
onlarca belediye başkanınız, buna seyirci kalamaz. Orada insanlar otobüsün altında
İddialar
vardır. Bunun araştırılması gerektiğini
söylüyoruz. Onlarca insan otobüsün altındaysa eğer, burada, oradaki
sorunları sorgulamak gibi bir görevimiz var. Parlamento olarak sizi göreve
davet ediyoruz. Sadece bu işi Trafik kazası oldu., buna havale
ederek geçiştiremezsiniz diyorum.
Bakın,
Muştan çıkıyor, ta İstanbula gidiyor bu otobüs. Bu
otobüs dediğimiz, birkaç aylık yeni bir otobüs. Bu otobüsün
-İstanbula kadar gidiyor, onlarca kez kontrolden geçiyor- seyahat etmesi
için bir engel yok.
Gülmeyin!
Neye gülüyorsunuz, neye gülüyorsunuz? Hâlinize güleceksiniz. Eğer bizim
acılarımıza gülüyorsanız
(AK PARTİ
sıralarından Yuh! sesleri, gürültüler)
HAMZA
DAĞ (İzmir) Yuh ya, yuh!
SIRRI
SAKIK (Devamla) Başka ne tür
MUHAMMET
BİLAL MACİT (İstanbul) Yuh sana!
SIRRI
SAKIK (Devamla) Sana yuh olsun, sana yuh olsun!
BAŞKAN
Sayın Sakık
SIRRI
SAKIK (Devamla) Bin kez sana yuh olsun!
BAŞKAN
Sayın Sakık, lütfen Genel Kurula hitap ediniz.
HAMZA
DAĞ (İzmir) Seni samimi bulmuyoruz!
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Parmağını sallama öyle!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen konuşmacıya müdahale etmeyiniz.
HAMZA
DAĞ (İzmir) Samimi değilsin! Husumet yapıyorsunuz burada!
SIRRI
SAKIK (Devamla) Bak, sana bir şey
HAMZA
DAĞ (İzmir) Sesin çok çıkıyor, sözün değil!
SIRRI
SAKIK (Devamla) Bakın, edepli olacaksın edepli, burada edepli
olacaksın!
BAŞKAN
Sayın Sakık, lütfen Genel Kurula hitap edin, lütfen!
HAMZA
DAĞ (İzmir) Sen edepli ol!
EBU
BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) Azrail Türk-Kürt sormaz!
SIRRI
SAKIK (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Sakık, siz lütfen Genel Kurula hitap edin.
SIRRI
SAKIK (Devamla) Ama ben kime laf yetiştireceğimi bilmiyorum ki,
kime laf yetiştireceğimi
EBU
BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) Azrail sormaz!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, siz de müdahale etmeyin lütfen Sayın
Sakıka, lütfen
SIRRI
SAKIK (Devamla) Siz anlamıyor musunuz, yoksa ben mi Türkçeyi iyi ifade
etmiyorum?
HAMZA
DAĞ (İzmir) Senden daha çok üzüldüğümüzü söylüyoruz!
SIRRI
SAKIK (Devamla) Ya, ben size orada olan tabloyu söylüyorum.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Ya, bunun nesine itiraz ediyorsunuz, nesine itiraz
ediyorsunuz? Bu ne ya!
SIRRI
SAKIK (Devamla) Oradaki insanların yedi saatlik yolu gelip ama oradaki
güvenlik birimlerinin gidemediğini, edemediğini söylüyorum.
HAMZA
DAĞ (İzmir) Niye bağırıyorsun?
SIRRI
SAKIK (Devamla) Ne konuşuyorsun sen ya, ne konuşuyorsun!
BAŞKAN
Sayın Sakık, lütfen
SIRRI
SAKIK (Devamla) Bakın
İDRİS
ŞAHİN (Çankırı) Bizzat oraya hitap etmenin bir
anlamı yok!
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Laf atmayı bir kesseniz ne dediğini
öğreneceksiniz.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karşılıklı
konuşmayın, lütfen! Kürsüde konuşmacı var.
Buyurun
Sayın Sakık.
HAMZA
DAĞ (İzmir) Genel Kurula konuşsun! Bize niye konuşuyor?
SIRRI
SAKIK (Devamla) Şimdi, Sayın Başkan, biraz önce burada bir
arkadaşımız Berlinde hâkimler var. dedi. Sizde de, işte
bu ülkede de zalimler var, zalimler. 50 insan, 21i ölmüş; bunlardan
birçoğu üniversite öğrencisi, birçoğu genç, birçoğu
askerden yeni dönmüş ve bu insanların ölümünü bu kadar
geçiştiremezsiniz diyorum. Kardeşim, siz anlamıyor musunuz,
acılarımıza niye saygı duymuyorsunuz? Oradan niye bu
insanlara
MUSTAFA
AKIŞ (Konya) Bırak artık ölüm üzerinden siyaset yapmayı!
SIRRI
SAKIK (Devamla) Başka, aklınıza ne geliyor ya, ne geliyor?
Düşünebiliyor musunuz, Muş gibi bir yerde böyle bir şey olursa
MUSTAFA
AKIŞ (Konya) Ölüler üzerinden siyaset yapmayı bırak artık
ya!
SIRRI
SAKIK (Devamla) Neyi siyaset
Senden mi öğreneceğim! Senden mi
öğreneceğim!
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Ya neyin siyaseti yapılacak?
MUSTAFA
AKIŞ (Konya) Diriler üzerinden siyaset yapmıyorsun, ölüler
üzerinden siyaset yapıyorsun! Ölüler üzerinden siyaset yapma!
BAŞKAN
Sayın Akış
SIRRI
SAKIK (Devamla) Ölüler üzerinden siyaset yapmıyorum, ben ölülerin
hukukunu arıyorum, ölülerin hukukunu arıyorum ben.
MUSTAFA
AKIŞ (Konya) Samimi bulmuyoruz seni, sen samimi değilsin!
HAMZA
DAĞ (İzmir) Sen oğlun üzerinden siyaset yaptın.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan, şunlara müdahale edin ya!
MUSTAFA
AKIŞ (Konya) Sen samimi değilsin.
BAŞKAN
Sayın Akış, lütfen
HAMZA
DAĞ (İzmir) Oğlun üzerinden siyaset yaptın sen.
Bırak bunları artık!
BAŞKAN
Sayın Dağ
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan
BAŞKAN
Daha ne yapabilirim? Kürsüden mi ineyim Sayın Baluken?
SIRRI
SAKIK (Devamla) Bize böyle diklenmeyin. Bize diklenemezsiniz, biz hepimiz
birbirimizi tanırız. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
MUSTAFA
AKIŞ (Konya) Kimseye diklenmiyoruz. Doğruyu söylüyoruz, kimseye
diklenmiyoruz.
SIRRI
SAKIK (Devamla) Böyle el kol hareketi yapma, edepli olacaksın, bize
diklenmeyeceksiniz! Ben ölen insanların hukukunu arıyorum, sizi
hukuka davet ediyorum. Sayın Başbakanı hukuka davet ediyorum.
Sayın Başbakan, vicdan sahibiyseniz
MUHAMMET
BİLAL MACİT (İstanbul) Yahu, sen benim vicdanımı
niye sorguluyorsun ya! Hangi hakla, hangimizin vicdanını
sorguluyorsun sen ya!
SIRRI
SAKIK (Devamla)
Kayseri Belediye Başkanını arayacaksın,
diyeceksin ki: Sen nasıl bu acıya seyirci kaldın? Sen neden
gelmedin, o binlerce insanla acıyı niye paylaşmadın? Ben
sizi insanlığa davet ediyorum.
HAMZA
DAĞ (İzmir) Yahu, yuh! Beni insanlığa davet ediyorsun
sen, senin gibi bir adam! Senin hakkın da değil, haddin de değil
beni insanlığa davet etmek!
MUHAMMET
BİLAL MACİT (İstanbul) Sırrı Bey, senin hangi ahlaki
üstünlüğün var da benim vicdanımı sorgulayabiliyorsun sen ya!
SIRRI
SAKIK (Devamla) Acılarımızı paylaşmaya davet
ediyorum.
Sayın
Başkan, ben beş dakika ne dediğimi bilmiyorum.
BAŞKAN
Biz anladık.
SIRRI
SAKIK (Devamla) Emin olun, bu haksızlığı kabul edemem.
BAŞKAN
Siz lütfen Genel Kurula hitap edin.
SIRRI
SAKIK (Devamla) Ben dün gece saat on ikide Muş Milletvekili
arkadaşımızla morgda saatlerce, on saati aşkın morgun
önünde beklemişim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Sakık, lütfen, Genel Kurula hitap edin, ben sizi dinliyorum.
SIRRI
SAKIK (Devamla) Acılarımız var ama sizi anlamakta gerçekten zorlanıyorum,
gerçekten zorlanıyorum.
Birazdan
yine konuşacağız. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sakık.
FARUK
IŞIK (Muş) Sayın Başkan
BAŞKAN
Muş Milletvekili Sayın Işık söz istiyor.
Neden
istiyorsunuz?
FARUK
IŞIK (Muş) Bu konuyla ilgili olayın şahidiyim ben.
BAŞKAN
Açıklama yapmak durumundasınız. Size bir sataşma yok,
yerinizden bir dakika süre vereceğim.
FARUK
IŞIK (Muş) Bir dakikada izah edemem.
BAŞKAN
Şahsınıza bir sataşma yok Sayın Işık.
FARUK
IŞIK (Muş) Olayı açıklığa
kavuşturmamız lazım.
BAŞKAN
Açıklamak için sizin
FARUK
IŞIK (Muş) Sayın Başkan, bir dakikada
BAŞKAN
Sayın Işık, bana usulü öğretmeyin. Eğer sataşma
varsa size kürsüden söz vermek durumundayım. Şahsınıza
sataşma yok. Lütfen
Yerinizden bir dakikalık süre vereceğim.
Lütfen
FARUK
IŞIK (Muş) Sayın Sakık tarafından ismim geçiriliyor.
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Şahsından daha önemli Sayın
Başkan, lütfen kürsüden verin.
BAŞKAN
Sizin şahsınıza yönelik hiçbir eleştiri sunmadı
Sayın Işık.
FARUK
IŞIK (Muş) Yahu, şahsımla ilgili değil, olayın
taraflarından birisi de benim ve hemen
BAŞKAN
Tamam, açıklama için size bir dakika süre verebilirim Sayın
Işık. Lütfen
FARUK
IŞIK (Muş) Söz istiyorum efendim.
BAŞKAN
- Mikrofon açık, lütfen
VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Muş Milletvekili Faruk
Işıkın, Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin 12nci ve
13üncü maddeleriyle ilgili önergeler üzerinde yaptığı
konuşmalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
FARUK
IŞIK (Muş) Efendim, Sayın Başkan, dün maalesef çok
acı bir tablo yaşadık biz, elim bir kaza yaşandı.
Kazanın siyasi boyuta taşınmasının pek tarafı
değilim ama biz ikimiz, yani sayın milletvekili
arkadaşımızla beraber biz orada yaralılarla ve vefat
edenlerle ilgilenmek üzere buradan hareket ettik, gittik. Tabii, bu süre
içerisinde Vali, ilin Valisi her yarım saatte bir bize olayın
mahiyetiyle ilgili bilgi verdi. Şehrin girişinde emniyet yetkilileri
bizi aldılar, ilk önce hastane hastane dolaştık, yaralılara
ziyaretlerimizi yaptık.
Sayın
Sakıkın bahsettiği, vinçle olan kısımdan ne ben ne
Sayın Sakık başta haberdar değildik yani bize verilen
bilgiler
Başta Vali Yardımcısı olmak üzere, gün boyunca,
gece saat bire kadar bizi terk etmedi; emniyet şube müdürleri,
İstihbarat Şube Müdürü, Koruma Şube Müdürü, Güvenlik Şube
Müdürü, Emniyet müdür yardımcıları ve ilin Valisi dâhil olmak
üzere hep bizimle beraberdi yani gün boyunca bizimle beraberdi. Beraber
gezdiler
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan
FARUK
IŞIK (Muş) İzah edeyim, kapandı çünkü.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Işık.
FARUK
IŞIK (Muş) Kapandı
BAŞKAN
Sayın Işık, bir dakikadan fazla veremem, lütfen beni
anlayışla karşılayın, ben bir usul uyguluyorum.
FARUK
IŞIK (Muş) Ama yarıda kaldı.
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Sayın Başkanım, niye vermiyorsunuz?
Allah aşkına, ülke meselesi!
BAŞKAN
Ben bir usul uyguluyorum, lütfen!
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Burada bizi zalim yaptılar, hain yaptılar.
Söz verin lütfen.
FARUK
IŞIK (Muş) Olay noktasına geleceğim ben.
BAŞKAN
O zaman sataşmadan söz isteyin canım, Allah Allah!
FARUK
IŞIK (Muş) Sataşmadan söz isteyeyim o zaman.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) - Şimdi, bu konuyu
FATİH
ŞAHİN (Ankara) On dakika boyunca bize burada hakaret ediyorlar.
SIRRI
SAKIK (Muş) Biz kime hakaret ettik? Allahtan korkun! Hakaret mi, yoksa
sitem miydi? Allahtan korkun be!
FATİH
ŞAHİN (Ankara) Zalim dedin, zalim diyorsun; hakaret
ediyorsunuz, vicdanımızı sorguluyorsunuz!
BAŞKAN
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.51
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.05
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER:
İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52nci Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
523 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet burada.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sayın Başkan
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Biraz evvelki oturumda geçen konuyla ilgili,
Kayseride meydana gelen kazada vefat eden
vatandaşlarımızın ailelerine ben de
başsağlığı diliyorum, Allah rahmet eylesin.
Sataşmadan
dolayı söz istiyorum. Müsaade ederseniz, Faruk Bey cevap verecek.
BAŞKAN
Şimdi, şu oylamayı bir yapalım...
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Tamam, teşekkür ederim.
BAŞKAN
Oturum değişti ama söz vereceğim, Sayın Bakan, size de
söz vereceğim. Yalnız, konunun önemine binaen, grup başkan
vekili arkadaşlarımla da konuştum, sataşmadan size söz
vereceğim, şu oylamayı yapalım.
13üncü
madde üzerinde verilen ve gerekçesi bir önceki oturumda açıklanan Muş
Milletvekili Sayın Sırrı Sakık ve
arkadaşlarının önergesini oylarınıza
sunacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
13üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
Satır, buyurun.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Efendim, Kayseride meydana gelen kazadan
dolayı başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
BAŞKAN
Gerekçenizi duydum.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Sataşmadan dolayı söz talep ediyorum
konuyla ilgili. Muş Milletvekilimiz tarafından
BAŞKAN
Biraz önce açıklamasını yaptım, oturum
değiştiği için sataşmadan söz veremem ama diğer grup
başkan vekili arkadaşlarım da bu konuda aynı, ortak
görüşte olduğu için
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Önemli bir konu olduğu için.
BAŞKAN
-
ve konunun da önemine binaen, size iki dakika söz vereceğim.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) Teşekkür ederim.
Faruk
Bey arkadaşımız konuşacak.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Işık. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
8.- Muş Milletvekili Faruk
Işıkın, Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin 12nci ve
13üncü maddeleriyle ilgili önergeler üzerinde yaptığı
konuşmaları sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
FARUK IŞIK (Muş) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; maalesef, dün acı bir
olay yaşadık. Sayın Sırrı Sakık Beyle biz,
olayı duyar duymaz olay mahalline gittik yani ben tekrar baştan
almayayım ama olaya vâkıf olabilmek adına Vali Bey her aşamada
bize bilgi verdi biz yolda iken. Kendisi, Vali Yardımcısı Davut
Haner Bey, söyledim, emniyet yetkilileri gece saat 01.00e kadar bizi
yalnız bırakmadılar. Artı, yolda gene Sayın Valiyle
yaptığımız görüşme neticesinde, hepsi Valilik
tarafından belediyelerden temin edilmek suretiyle, cenaze nakil
araçları hazır bulundurulmuştu.
Fakat biz orada bir duyum almıştık.
Savcılarla kendim görüştüm. Bu insanlar donarak mı öldü yoksa
travmadan mı dolayı ölüp ölmedekilerini tespit edebilmek adına
nitelikli otopsi yapılmasını arzu ettik. Ondan dolayı,
normalde, belki yedide, sekizde bitmesi gereken otopsiler gece saat on ikiye
kadar devam etti. Bu bizim talebimiz üzerine, gerçek anlamda ölüm sebebinin
ortaya çıkarılması adına.
Fakat bu, vinçle ilgili olan olaydan ne Sırrı
Beyin ne benim haberimiz yoktu. Biz tam, son cenaze nakil aracını
göndereceğimiz sırada firma sahibi tarafından dile getirildi.
Sabahleyin benim ilk işim Vali Beyle görüşmek çünkü onlar benim
canlarım, kardeşlerim, hemşehrilerim, insandır her
şeyden önce. Gerçekten böyle bir ihmal varsa sonuna kadar takip edilmesi
gerekir. Vali Beyle görüştüm konuyla ilgili. Vincin geç gidip gitmemesiyle
ilgili işlemin başlatılmasını ve doğrunun ortaya
çıkarılması lazım. Muşlu hemşehrilerim şunu
bilsinler ki bizler, insan olarak, kendi vekilleri olarak eğer varsa bir
ihmal, sonuna kadar onların hakkını savunacağız.
Saygılar sunuyorum efendim.
Teşekkür ediyorum söz verdiğiniz için. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Biz de Divan olarak Sayın Işıka ve
Sayın Sakıka dünkü elim olaydan dolayı gösterdikleri emekten
dolayı teşekkür ediyoruz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Şimdi bu konuyla
ilgili bizim de grup adına bir açıklama yapmaya ihtiyacımız
var çünkü hem Faruk Beyin açıklamasında hem de oturan arkadaşların
Genel Kurula yönelik söylemlerinde konuyu siyasete malzeme
yaptığımıza dair bir suçlama oldu.
BAŞKAN Açıklama mı istiyorsunuz,
sataşmadan mı?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sataşmadan
dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN Ne gibi bir söz sarf edildi Sayın
Baluken?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Yani bu ölümleri
siyaset konusu yaptığımıza dair grubumuz zan altında
bırakılmıştır.
BAŞKAN Buyurun.
İki dakika
Arkadaşlar,
yalnız, usulü bir defaya mahsus olmak üzere, anlaşma üzerine
başka bir oturumda bu konuyu görüşüyoruz. Lütfen, başka
arkadaşımız sataşmadan söz almasın. Teşekkür
ederim.
Buyurun
Sayın Baluken.
9.- Bingöl Milletvekili İdris Balukenin,
Muş Milletvekili Faruk Işıkın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında BDP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Evet, arkadaşlar, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi,
böyle bir konuda bu şekilde bir tartışma
çıkmasının da son derece anlamsız olduğunu ifade etmek
istiyorum. Çok elim bir olay olmuş, 21 cenaze var, o cenazeler bugün defnediliyor.
Milletvekili arkadaşımız oraya gidip bir durum tespitiyle ilgili
Genel Kurulu bilgilendiriyor, ciddi ihmallerle ilgili bizzat ölenlerin
yakınlarının ve hasta yakınlarının
iddialarını buraya getiriyor, siz daha kendisi konuşmaya
başlar başlamaz bir savunma refleksi içerisine giriyorsunuz.
Şimdi, Sayın Sırrı Bey Burada ben pek çok sebep
düşünüyorum da bir ilin sınırı içerisinde 21 cenaze
yerdeyken o ilin büyükşehir belediye başkanının orada
olmamasının bir gerekçesini bulamıyorum. diyor. Bunu düşündüğümde
Muşla ilgili, Kürtlükle ilgili bir şey aklıma geliyor. diyor.
Mahir Bey de -Grup Başkan Vekiliniz- diyor ki: Bunun Kürtlükle de bir
alakası yok, insanlıkla bir alakası var. Doğru da
söylüyor. Bunu sizin de dikkate almanız lazım. Burada normal olmayan
bir durum var. Kendi kentinde 21 cenaze yerdeyken, eğer seçilmiş
belediye başkanlarınız oraya gidip halka o
sıcaklığı göstermemişlerse, o sahiplenmeyi
göstermemişlerse ilk önce, sizin yerel yönetimler komisyonunuzun bu
belediye başkanlarını acil toplantıya
çağırıp bu durumun hesabını sorması lazım.
Sayın milletvekilimiz burada, AK PARTİ milletvekiliyle birlikte oraya
gittiğini de ifade etti; orada emek gösteren hekimlere, sağlık
emekçilerine teşekkür de etti ama ortada bir ihmal varsa Meclis kürsüsünden
yapılan bu konuşma aynı zamanda bir suç duyurusudur, bunu
savunmak yerine bir suç duyurusu olarak kabul edip gereğini yerine
getirin. Çünkü, Muştan bazı aileler diyorlar ki Biz beş saat
sonra oraya vardığımızda yaralılar hâlâ yerdeydi,
cenazeler hâlâ yerdeydi.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS
BALUKEN (Devamla) Bunun geçiştirilecek bir yanı yok.
Dolayısıyla, bu tarz ihmallerin kimden dile getirildiğine
bakılmaksızın bütün Parlamento tarafından dikkate
alınması doğru olan yaklaşım olacaktır.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
ADALET
BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan
İSMAİL
TAMER (Kayseri) Sayın Başkan
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Bakan, bir açıklamanız olacaktı.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
İSMAİL
TAMER (Kayseri) Başkanım
Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakan açıklama yapacak, lütfen.
Buyurun.
VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Adalet Bakanı Bekir Bozdağın,
23/1/2014 tarihinde Kayseri-Malatya karayolunda meydana gelen trafik
kazasına ilişkin açıklaması
ADALET
BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; 23/1/2014te Kayseri-Malatya karayolunun
117nci kilometresinde gece 02.00 sularında meydana gelen kazada 21
vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 29
vatandaşımız da yaralanmıştır. Ben öncelikle,
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı ve sabır
diliyorum, yaralı vatandaşlarımıza da acil şifalar
diliyorum.
Tabii,
Kayseri-Malatya karayolunun 117nci kilometresinde olay oluyor. Olayın
olmasından sonra 112 Acil aranıyor. 112 Acile gelen ilk duyuru da
02.01 gibi, Validen aldığım bilgi. Bu haber üzerine olaydan
haberdar olunuyor. 22 ambulans Kayseriden, 3 ambulans da Sivasın Gürün
ilçesinden olay yerine intikal için hareket ediyor. Bunlardan ilk ambulans
02.40 sularında olay yerine intikal ediyor, ikincisi 02.47 sularında.
Daha sonra da diğer ambulansların tamamı olay yerine intikal
ediyor. Kaza sonucu hayatını kaybeden
vatandaşlarımızdan 20si olay yerinde hayatını
kaybetmişler, tekrar Allahtan rahmet diliyorum. Yapılan otopsi ve
inceleme ile sabit bu ve bu noktada gereken incelemeler
yapılmış, rapora bağlanmıştır. 1
vatandaşımız yaralı sevk edildiği yerde
hayatını kaybediyor. Donma sonucu hayatını kaybeden
vatandaşımız olmamıştır.
Tabii,
bunlarla alakalı ilgililerin olay yerine gitmesi elbette hepimizin arzu
ettiği bir şeydir. Keşke Kayseri Valisi, Kayseri Büyükşehir
Belediye Başkanı, Pınarbaşı Belediye Başkanı
olay yerinde hemen hazır olsalardı. Ancak, onlardan benim
aldığım bilgi, olayın duyulduğu anda hemen gerekli
hareketler yapıldı ama olayın vahameti ambulansların ve
ilgililerin olay yerine intikalinden sonra anlaşıldığı
için, bunun anlaşılması üzerine Vali, Pınarbaşı
Kaymakamı ve bütün oradaki idareciler olay yerine intikal
etmişlerdir; gecikme de biraz olayın muhtevasının
anlaşılmamasından kaynaklanıyor. Tabii, gece de,
havanın hem sisli hem de kar yağışlı olduğunu
arkadaşlar bana ifade ettiler. Tabii, hem Pınarbaşı
Belediye Başkanının hangi partiden bilmiyorum ama- hem de
Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanının olayın akabinde
olay yerine gitmiş olmasını ben de bütün gönülden arzu ederdim.
Gitmemiş olmaları bir eksikliktir. Tekrar teşekkür ediyorum.
Olayla
ilgili İçişleri Bakanımızla da görüştüm.
İçişleri Bakanımız olayla ilgili gerekli idari
tahkikatın başlatıldığını da söyledi,
ayrıca adli tahkikat da başlamıştır.
Tekrar,
yaralılara acil şifalar diliyorum. Allah bir daha böylesi kaza
göstermesin diyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
İSMAİL
TAMER (Kayseri) Sayın Başkan
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Grup Başkan Vekilim, bir dakika
Buyurun
Sayın Tamer.
İSMAİL
TAMER (Kayseri) Sayın Başkanım, bir kere
Söz istiyorum.
BAŞKAN
Neden?
İSMAİL
TAMER (Kayseri) Olayda Belediye Başkanımızın, Valimizin,
Sağlık Müdürümüzün, Kayserideki tüm yetkililerin büyük bir özveriyle
çalışmaları var. Bu çalışmalar burada yok
sayılamaz. Onun için söz istiyorum efendim.
BAŞKAN
Tamam ama Sayın Bakan gerekli açıklamayı yaptı, siz de
şimdi beyan ettiniz, sözleriniz kayda geçti.
İSMAİL
TAMER (Kayseri) Otopsi sonucunda hiçbirisinde donarak ölüm yok, hepsi
travmaya bağlı; genel vücut travmasına bağlı olan
ölümler var. Tüm getirilen yaralıların, 30 yaralının sadece
1i yolda arrest geçirmiştir yani kalbi durmuştur.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) İsmail Bey, hekimsiniz siz, o kazada travma geçirmeyen
olur mu?
İSMAİL
TAMER (Kayseri) Cenazeyle ilgili araçların hepsini Büyükşehir
Belediyesi karşılamıştır.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tamer. Söyledikleriniz kayda geçmiştir.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Sorun, travma geçiren yaralı kişi donarak
ölmüşse sorundur. Ya, hekimsiniz, ayıptır!
İSMAİL
TAMER (Kayseri) Cenaze aracını, tabutunu ve cenazeyle olan
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) O kazada yara almadan hastaneye giden kimse olmaz zaten.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tamer, kayda geçmiştir söyledikleriniz.
Buyurun
Sayın Halaçoğlu
İSMAİL
TAMER (Kayseri) Burada bir yanlışlık, yanlış
anlaşılma olmasın efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim, kayda geçti söyledikleriniz.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Ayıp ya! Yani böyle bir şey olabilir mi ya?
Sıyrıksız donarak öldüğünü kimse iddia etmiyor ki ya!
BAŞKAN
Buyurun yerinizden.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) Sayın Bakana intikal eden birtakım şeylerde,
bilgilerde eksik bir şeyler var, onlar Pınarbaşıyla
alakalı. Bununla ilgili bir açıklama yapmam gerekiyor.
BAŞKAN
Buyurun, yerinizden.
Sayın
Bakan bu konuda gerekli açıklamayı yaptı, bir anlamda öz
eleştiride de bulundu. Onu bir kez daha vurgulayalım ve kendilerine
teşekkür ediyorum bu açık yürekliliklerinden dolayı.
5.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlunun,
23/1/2014 tarihinde Kayseri-Malatya karayolunda meydana gelen trafik
kazasına ilişkin açıklaması
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi,
şöyle, olayın meydana geldiği
Öncelikle şunu söyleyeyim:
Bütün, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan
rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı
diliyorum. Böyle bir kazanın tekrar yaşanmamasını da,
ülkemizin herhangi bir yerinde yaşanmamasını da yüce Allahtan
diliyorum.
Şimdi,
olayın olduğu saat Sayın Bakanın söylediği saat.
Hemen, haber alınır alınmaz ilk ambulanslar
Pınarbaşıdan gitmiştir ve ayrıca, saat üçü beş
geçe itfaiyeler orada olmuştur. Ama, itfaiyelerin oraya varmasından
sonra, otobüsün devrildiği ve altında insanların
kaldığı haber verilince vinç gönderilmiştir, yine
Pınarbaşıdan gönderilmiştir. Oradan gelen ilk yaralılar
otobüslerle getirilmiştir ilk Pınarbaşı Devlet Hastanesine.
Ama, Pınarbaşı Belediye Başkanımız oraya hemen
gitmiştir, onu da belirteyim, Milliyetçi Hareket Partilidir. Yani Hangi
partiden olduğunu bilmiyorum. dedi. Kabul ediyorum, burada parti de
önemli değil.
ADALET
BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Kaza yerine giden yok, kaza yerine
giden belediye başkanı yok. Ben Belediye Başkanını
bildiğim hâlde söylemedim. Neden gitmemiştir?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Tekrar ediyorum, parti de önemli değil.
Başkan hemen gitmiştir, ilgilenmiştir, hatta hastaneye getirilen
yaralılara ilk müdahalelerde bizzat başında bulunmuştur ve
Kayseriye nakledilecekler gelen ambulanslarla Kayseriye nakledilmiştir.
Kaymakam
Bey, yine, aynı şekilde direkt ilgilenmiştir. Burada, yani Hiç
gitmedi. gibi bir düşünce yanlış, hemen, anında müdahale
edilmiştir ama kar bir taraftan, sis bir taraftan ve 35 kilometre
uzaklıkta Pınarbaşına mesafe. Karlı bir ortamda bir
vincin gitmesi kolay değil, biliyorsunuz. Ama, ambulanslar hemen,
anında -Bakan Beyin söylediği gibi- ikiyi kırk geçe orada
olmuştur, 35 kilometre mesafeye karlı alanda, normal bir zamanda
varmıştır. Ama, hemen arkasından gönderilen itfaiyeler
aracın altında insan kaldığı tespiti yapınca vinç
gönderilmiştir ve vinç gerekli işlemi yapmıştır. Yani,
dolayısıyla, orada Şu şudur, bu budur. değil, hepsi
bizim insanımız, insandır sonuç olarak. Bu
insanlarımızın hepsine Allahtan rahmet diliyorum, tekrar böyle
bir kaza yaşanmamasını dilerim canıyürekten, Allah bütün
yakınlarına sabır ihsan eylesin.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Biz de tekrar, Divan olarak, hayatını kaybeden
vatandaşlarımızın ailelerine
başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz, Allah rahmet
eylesin diyoruz. Yaralanan arkadaşlara da acil şifalar
diliyoruz. Bu olayla ilgili olarak, o
gece soğukta emek veren bütün kişilere, bütün arkadaşlarımıza
da sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Şimdi,
14üncü
SIRRI
SAKIK (Muş) Sayın
Başkan söz talebim var. Çok özür diliyorum
BAŞKAN
Sayın Sakık, lütfen
SIRRI
SAKIK (Muş) Hayır hayır, küçük bir bilgi vereceğim. Ben
bir şey söylemeyeceğim, bir bilgi vereceğim yani herhangi bir
cevaba neden olmayacağım, küçük bir açıklama
yapacağım.
BAŞKAN
Peki, bir dakika
SIRRI
SAKIK (Muş) Sayın Başkan, lütfen, müsaade edin yani bir
dakikayla bağlamayın. Ben, bakın, emin olun
BAŞKAN
Sayın Sakık, yeteri kadar konuştu arkadaşlar
SIRRI
SAKIK (Muş) Bakın, ben bir şey söyleyeyim
BAŞKAN
Buyurun, buyurun.
Bir
dakika
6.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, Konya Milletvekili Mustafa Akışın yerinden
sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
SIRRI
SAKIK (Muş) Yani, arkadaşlarımızın haksız bir
iddiası var.
Bize
büyük bir haksızlık ettiniz. Biz acılar üzerinden nasıl
siyaset yaparız sevgili kardeşim. Böyle bir talebim olsa, böyle bir
şeyi düşünsem ben AKPli arkadaşımı yanıma alarak
oraya gider miyim? Saat dört-beş sıralarında Sayın Bakanla
aynı karede bulunuyoruz. Bakın, açıklamalar
Ama, geceleyin bu
açıklamalar, bu iddialar geliyor, diyorlar ki Evet, biz burada saatlerce
kaldık ve on beş saate yakın biz orada morgun önünde bekledik.
Çok insani bir taleptir oradaki siyasi partilerden destek beklemek, oradaki
sivil toplum örgütlerinden bir destek görmek. Gelip acıyı
paylaşmak çok insani bir şeydir. Bunu söylüyoruz ama siz, olayı
bilmeden...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI
SAKIK (Muş) Bizim getirdiğimiz her şeye
karşılık bir tepki gösteriyorsunuz; doğru değil.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sakık.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN
- Şimdi, 14üncü madde üzerinde üç önerge vardır. Önergeleri
sırasıyla okutacağım. Anayasaya aykırılık
önergesini önce işleme alacağım.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 14 üncü maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Erol
Dora Pervin
Buldan
Bingöl Mardin Iğdır
Bengi Yıldız Nazmi
Gür
Batman Van
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 14. Maddesinin Teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal Yusuf
Halaçoğlu Muharrem
Varlı
Konya Kayseri Adana
Celal
Adan Lütfü
Türkkan
İstanbul Kocaeli
BAŞKAN
Şimdi, Anayasaya aykırılık önergesini okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı kanunlarda değişiklik
yapılmasına dair kanun teklifinin çerçeve (14) maddesinin Anayasaya
aykırı olması nedeniyle teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Rıza Öztürk Ali
İhsan Köktürk
Mersin Zonguldak
Ramazan
Kerim Özkan Ramis Topal
Burdur Amasya
Selahattin
Karaahmetoğlu Malik
Ecder Özdemir
Giresun Sivas
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET
BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerine Eskişehir Milletvekili Sayın Bedii Süheyl Batum
konuşma yapacak.
Buyurunuz
Sayın Batum. (CHP sıralarından alkışlar)
BEDİİ
SÜHEYL BATUM (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, ilk önce şunu ifade ederek başlamak istiyorum: Dün
yaşadığımız olay, Türkiye Büyük Millet Meclisi
açısından utanç verici bir olaydır. Evet, bunu
kınadınız ama açıkça şunu söylemek istiyorum:
Sinirlendik, Hırsız var. dediniz, Hırsızlar. dediniz.
Değerli
arkadaşlar, yirmi yıldır hiç durmadan, usanmadan
politikanızın temeli olarak Cumhuriyet Halk Partisine Dinsiz.
dediniz, İnançsız. dediniz, Camileri yıktınız.
dediniz, Darbeci. dediniz, Ergenekoncu. dediniz, İki ayyaş yasa
yapmış, biz mi değiştiremeyeceğiz? dediniz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Ama, bunları
anlattınız sizler, bizler ise Aman dikkat edin -hepinize değil-
içinizde hırsızlar var, yolsuzluk yapanlar var, bunları
kollamayın, bunların üzerini örtmeyin. Bakın, fezlekeler var,
bunların üzerini örtmeyin. dediğimizde kaba kuvvet!
Değerli
arkadaşlar, biz bu hırsızlıkları, yolsuzlukları
-üzerini örtme, ne yaparsanız yapın- mutlaka, dile getirmekten
vazgeçmeyeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
Sevgili
arkadaşlar, Gezi parkı olaylarında, dünyanın hiçbir
demokratik ülkesinde olmaz, 6 genci bir ayda öldürttünüz; gençlerin gözleri kör
oldu, binlerce gaz sıkıldı, onları
susturamadınız. Aynı, o yolları hep dinledik: Efendim, ama
onlar da kaldırımlara zarar vermişti. Ama arabalara zarar
vermişti. Başbakanınız söyledi 7 tane genç nasıl
öldürüldü? diye. Şimdi de Yumruk atana çok sinirlenmiştim. Ben
bunun farkında değildim...
Arkadaşlar,
o gençleri susturamadınız, korkutamadınız, bizleri hiç
susturamayacaksınız, yolsuzlukların üzerini
örttürmeyeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi,
HSYK için de söyleyeyim
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) Tahrik olmuşlar Hocam, tahrik!
BEDİİ
SÜHEYL BATUM (Devamla) Evet.
Sevgili
arkadaşlar, HSYK için de Başbakanınız açıkça söyledi,
dedi ki: Biz yargı bağımsız olsun dedik, fırsat
bildiler.
Değerli
arkadaşlar, fırsat bildiğini ne zaman öğrendiniz, hangi
vesileyle öğrendiniz? Mehmet Haberal, şurada oturuyor, dört yıl
dört ay tutuklu kaldı, Nerede benim hakkımdaki deliller? dedi,
hâkimler için, o tutukluluk kararlarını gerekçesiz veren hâkimler
için dava açtı, tazminat kazandı. Ne yaptınız? O vesileyle
anlamadınız siz hiç, hatta tam tersine, onları kurtaracak
yasayı, bir gecede, yasanın içine getirdiniz, 2802 sayılı
Yasada. O sırada hiçbir şey anlamamıştınız. O
sırada, Sayın Başbakan Patagonyanın Başbakanı
mıydı! O sırada, sizler Papua Yeni Ginenin milletvekilleri
miydiniz? Hayır, anlamadınız, anlamadınız
bunları. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi,
sevgili arkadaşlar, 17 Aralık 2013e geldik: Aaa, meğer bir
şeyler varmış! Şimdi, burada, her şeyi
bırakın siyasi şeyleri, ayıp var. Vicdan meselesi bu.
Bunları görmezden nasıl geleceksiniz?
Sevgili arkadaşlar,
getirdiğiniz bu teklife herkes karşı, hukukçular
karşı, kurumlar karşı, Avrupa Birliği karşı,
Barolar Birliği karşı, hepsi karşı. Sizlere
bakıyorum, aynı şey, hep.
ALİ
SARIBAŞ (Çanakkale) TÜSİAD karşı.
BEDİİ
SÜHEYL BATUM (Devamla) TÜSİAD şimdi karşı oldu.
Kumpas
var, çete var, paralel devlet var. Sevgili arkadaşlar, bu kadar
gayriciddi bir anlayış, bu kadar gayriciddi bir devlet
yapılanması, bu kadar gayriciddi bir devlet anlayışı
olur mu? Dünyanın hangi ülkesinde olur? Papua Yeni Gine filan diyorum ya,
orada bile olmaz. Arkadaşlar, nerede bu adamlar? Bu paralel devlet, kim
bunlar? Neden bu Haberalı dört yıl dört ay tuttular? Neden bizim
Tuncay Özkanları yedi yıldır tutuyorlar? Neden Ergün
Poyrazı, neden Fatih Hilmioğlunu? Hangisini soruşturdunuz?
Hepsini terfi ettirdiniz.
Son
söyleyeceğim şu arkadaşlar: Bakın, bu kanun Anayasaya
aykırı, biz söylüyoruz, biliyoruz, 20 yaşındaki çocuklar
bile biliyor, iş adamları biliyor ama bir tek Sayın Bekir
Bozdağa anlatamazsın bunu. Neden anlatamazsın? Çok doğal.
Başbakan Anlamadım. deyince Bekir Bozdağ da
anlamamış oluyor. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Batum.
BEDİİ
SÜHEYL BATUM (Devamla) - Ama bir şey var; ben hep söyledim, söylüyorum:
Bekir Bozdağ hakkında fezleke düzenlenen bir Bakandır, mutlaka
bunun hesabını da onunla beraber verecektir. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Batum, teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette
olduğundan birlikte işleme alacağım. Talepleri hâlinde
önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini
okutacağım.
Şimdi
aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 14. Maddesinin Teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal (Konya) ve Arkadaşları
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
İdris
Baluken (Bingöl) ve Arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergelere katılıyor musunuz?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET
BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önergeler adına Kayseri Milletvekili Sayın Yusuf Halaçoğlu
konuşacak.
Buyurun
Sayın Halaçoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli
milletvekilleri, sizleri saygıyla selamlıyorum.
2010
yılında yargıda büyük reform adı altında bir
referandum gerçekleştirildi. Referandumla ilgili yapılan propaganda
konuşmalarında şunlar dile getirildi; bu referandum, bu Anayasa
değişikliği meydana geldiği zaman şunlar
değişecek denildi:
Bunlardan
birisi Darbecileri koruma zırhı kalkıyor, darbecileri koruma
altına alan Anayasanın 15inci maddesi kaldırılacak.
dendi. Ama, bu madde
17 Aralıktan sonra, birdenbire, Sayın Bakan da
dâhil olmak üzere Bunu gerçekleştirenler aslında millî orduya kumpas
düzenleyenlerdir. dedi. Yani, aslında, 2010 Anayasa
değişikliğinde darbecilerle ilgili çıkarıldığı
söylenen Anayasa maddesiyle bu hukuk sistemi, demek ki darbecileri
yargılamak yerine millî orduya kumpas kurmuştu.
İkincisi:
YAŞta ordudan atılan asker, yargıya gidebilecek. dendi.
Üçüncüsü:
Fişleme tarihe karışacak, kişisel veriler korunacak, isim,
resim, köy bilgisi, kimlik bilgisi, hatta telefon numarası gibi özel
bilgiler gizli olacak. dendi. Ama ne kadar gizli kaldığını
veya kalmadığını hepimiz biliyoruz. Kimlerin fişleme
altına alındığını ve
O fişleme, en sonunda,
birdenbire, bir günde 2 bin kişinin yerinin değiştirilmesiyle de
ortaya çıkmıştı. Demek ki o fişleme çoktan
yapılmış.
Dördüncüsü: Vergi borcu
olan iş adamı yurt dışına çıkabilecek. dendi.
Bırakın vergi borcu olan iş adamının
dışarıya çıkmasını, aslında kara para
dediğimiz, kayıt dışı ekonomi dediğimiz birçok
para, altın üzerinden ülke içerisinde gidip gelmişti ve bundan
nemalanan çok kişi oldu. Bunlardan birkaçı ortaya çıktı;
işte, ayakkabı kutusundaki 4,5 milyon dolar. Ama, ilginçti, bunu
saklayan, evinde ayakkabı kutusunda saklayan kişi bir bankanın
genel müdürüydü yani bir genel müdür kendi bankasına güvenmeyip kendi
evinin daha mahfuz olduğunu düşünüyordu ki 4,5 milyon doları
orada saklıyordu.
Beşincisi, dendi ki:
Memurlara toplu sözleşme hakkı getirilirken söz konusu hak,
memurların temsilcilerinin içinde bulunduğu Kamu Görevlileri Hakem
Kuruluna verilecek. Aslında hiçbir zaman memurlar
sendikalaşamadı. Doğrudan doğruya Hükûmetin dikte
ettirdiği zamlar verildi. En sonunda resmî enflasyon yüzde 8lerde,
görünürde memurlara verilen yüzde 6 ama birinci dönem ve ikinci dönem
olduğu için, aslında, yüzde 4,5 zam verildi.
Diğer bir konu,
şöyle dendi: İşçi ve işveren sendikalarına anayasal
güvence gelecek. Allah aşkına, bugün hangi sendika kendi arzu
ettiği bir konuyu dile getirebiliyor? Hemen birisi dile getirdiğinde
tepesine, Demoklesin kılıcı gibi, bir yumruk iniyor; kimseyi
konuşturmuyorlar veya konuşacak olursa bunları basına
yansıtmıyorlar, yansıtılması engelleniyor.
Diğer bir konu
vardı: Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı verilecek.
Evet, bireysel başvuru hakkı verildi. 2010 yılında kabul
edilen Anayasa değişikliğine rağmen, daha 2013
yılında bu sağlandı yani üç yıl sonra. Hangi sebeple
onu üç yıl sonra sağladınız?
Sekizinci olarak
Şehit ve gazi yakınlarına, kadın ve özürlülere güvence
getirilip ayrıcalık tanınacak. Birkaç yakınını
işe almakla meseleyi çözdüğünüzü zannediyorsunuz bu maddeyle de.
Gerçekte tam aksini yaptınız, bunlara karşı olan PKK veya
teröristlerle iş birliği yaptınız ve onlara tam bir güvence
verdiniz. Bunu inkâr edemezsiniz.
Evet, bundan sonraki
konuşmamda buna devam edeceğim. Hepinize saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Diğer önerge üzerinde
Batman Milletvekili Sayın Bengi Yıldız konuşacak.
Buyurun. (BDP
sıralarından alkışlar)
BENGİ YILDIZ (Batman)
- Teşekkürler Sayın Başkan.
On günü aşkın
bir zamandır Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu konuşuyoruz,
değerlendiriyoruz, bunun üzerine kavga ediyoruz.
Değerli
arkadaşlar, Avrupanın herhangi bir ülkesinde Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu benzeri kurumlar tartışılırken
acaba ülkemizdeki gibi iktidarıyla, muhalefetiyle, basınıyla,
sivil toplum örgütleriyle, sanayicisiyle bu konuya bu kadar
odaklanılır mı? Söz konusu bile değildir. Herhangi bir
Avrupa ülkesinde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu benzeri bir kurulun
tartışıldığına bugüne kadar ben şahit
olmadım bu şekliyle. Bunun nedeni nedir? Ülkemizde yargı
siyasallaşmış ve her gelen iktidar onun sahibi olmak istiyor.
Dünyanın herhangi bir demokratik ülkesinde başbakanın,
sayın adalet bakanının hatta iktidar partisi milletvekillerinin
hâkimlere, savcılara telkinde bulunduğuna, hatta tehdit ettiğine
rastlar mısınız? Rastlayamazsınız. Onun için on gündür
bu meseleyi bu kadar hararetli bir şekilde tartışıyoruz.
Dünyanın herhangi bir ülkesinde iktidarın da kabul ettiği, 2010
değişikliğinden sonra, zaten siyasal olan bir HSYKya,
Sayın Adalet Bakanı Müsteşarının
hazırladığı listenin tulum bir şekilde, hiç fire vermeden
seçildiği bir örnek gösterebilir misiniz? Gösteremezsiniz. Onun için on
gündür bu tartışmayı yaşıyoruz ve bu huyumuzdan, bu
siyasal kültürümüzden de vazgeçmek istemiyoruz.
Ülkemizde çok önemli
olaylar oluyor. Türkiye Avrupa Birliği ülkelerine benzemiyor. Niye
benzemiyor? Birkaç örnekle hemen burada belirteyim orada siyasiler ne
yapıyor, bizim ülkemizde siyasiler ne yapıyor:
Almanya
Cumhurbaşkanı, hatırlıyorsunuz, yakın tarihte
yolsuzluk suçlamasıyla suçlandı, iddialar buydu. Ha, 700 euroyu
-bugünlerde euro artmış, herhâlde 2,5-3 bin TL arasında eder-
usulsüz bir şekilde harcadığı iddiasıyla Almanya
Cumhurbaşkanı geçen sene istifa etti ve daha sonraki
soruşturmalar neticesinde böyle bir olayın da
gerçekleşmediği ortaya çıktı. 700 euro
Romanya
eski Başbakanı seçim kampanyası sırasında 2 milyar
doları harcadığı gerekçesiyle görevinden istifa ediyor.
Çek
eski Başbakanı Petr Necas, özel kalem müdürünün -bakın
değerli arkadaşlar, kendisi değil, bir bakanı değil,
özel kalem müdürü- rüşvete bulaştığı iddiası
nedeniyle kendi görevinden istifa ediyor.
İtalyanın
hiç gündemden düşmeyen bildiğimiz Başbakanı mahkeme
tarafından vergi kaçırdığına hükmedildiğinde
Senato tarafından senatörlükten dışlanıyor, Meclisten
dışarı atılıp azlediliyor.
Danimarkada
herkesin alkışladığı bir istifa gerçekleşiyor.
Danimarka devletinin bağış yaptığı bir
kuruluş lüks harcamalar yapıyor ve Danimarkada bundan sorumlu
Kalkınma Bakanı, Parlamentoya ve basına yeterli bilgiyi
veremediği için, yanlış bilgi verdiği için istifa ediyor ve
bu, Danimarkada takdirle karşılanıyor değerli
arkadaşlar. Yani, onun sorumluluğunun en asgari düzeyde olduğu
bir kurumun harcamalarından dolayı dahi bakanlar Avrupa Birliği
ülkelerinde istifa ediyorlar.
Bugünkü
tartışmaya benzer bir tartışma: Letonya Başbakanı
başkent Rigada bir süpermarketin çatısının çökmesi
sonucunda 54 vatandaşı hayatını kaybettiği için istifa
ediyor. Bizde Roboskide 35, Afyonda 25 asker, dün 21 kişi
yaşamını yitiriyor; biz Parlamentoda bunu dillendirdiğimiz
için iktidar partisi milletvekilleri, bunu çok yadırgamış
olacaklar ki, çok yüksek bir sesle bizi eleştirip bize karşı
koyuyorlar.
Değerli
arkadaşlar, işte biz ve işte Avrupa Birliği ülkeleri;
işte demokrasi, işte insana verilen kıymet ve işte bizim
ülkemizde
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yıldız.
BENGİ
YILDIZ (Devamla) -
her yıl
onlarca, yüzlerce insan ölmesine rağmen iktidarın
gıkının çıkmadığı bir düzen; aradaki fark
bu. Biz daha çok bekleriz, Avrupa Birliğine girmek için.
Teşekkür
ederim. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
14üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
15inci
madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 15 inci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Erol
Dora Pervin Buldan
Bingöl Mardin Iğdır
Bengi Yıldız Nazmi Gür
Batman Van
BAŞKAN
Şimdi aynı mahiyetteki iki adet Anayasaya aykırılık
önergesini okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı kanunlarda değişiklik
yapılmasına dair kanun teklifinin çerçeve 15. maddesinin Anayasaya
aykırı olması nedeniyle teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Rıza Öztürk Ali
İhsan Köktürk Malik Ecder
Özdemir
Mersin Zonguldak Sivas
Ramazan
Kerim Özkan Ramis Topal
Burdur Amasya
Ayni
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Faruk Bal Yusuf
Halaçoğlu Muharrem Varlı
Konya Kayseri
Adana
Celal Adan Lütfü
Türkkan
İstanbul Kocaeli
BAŞKAN
Komisyon önergelere katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) - Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Kayseri Milletvekili Sayın Yusuf Halaçoğlu.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, demin yarım kaldığı
yerden devam etmek istiyorum.
Şimdi,
Partiler kapatılmayacak, milletvekilliği düşmeyecek. diye
neler olacağı konusu ifade edildi. Partilerin
kapatılmasını zaten kimse istemez. Milletvekilliğin
düşmesi için, herhâlde milletvekili kendi milletvekilliğinden istifa
etmiş olsa bile neredeyse düşürülemeyecek derecede birtakım şartlar
getirilmiştir ve bugün, bir kişi istifa etmek istediği takdirde
edemiyor. Söz gelimi, bununla ilgili birtakım başvurular
olmasına rağmen, bir sayın bakan başvurmuş
olmasına rağmen bir türlü gündeme de gelmiyor.
Diğer
bir konu: Meclis millet adına Anayasa Mahkemesine üye seçecek, üye
sayısı 11den 17ye çıkacak; 3ünü Türkiye Büyük Millet Meclisi,
14ünü de Cumhurbaşkanı seçecek. Değerli arkadaşlar,
şimdi, Anayasa Mahkemesine seçilecek üyelerde özellikle hem tek bir
kişinin şahsına üyelerin atamasını bırakmak hem
de siyasi bir organ olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinden birtakım
üyelerin seçilmesini ortaya koymak, bunu kabul etmek, zaten Anayasa
Mahkemesinde de bugün herkesin aşağı yukarı kafasında
bir istifham olduğu gibi, ona güven duyulmamayı ortaya çıkarıyor.
Dolayısıyla böyle bir ortamda, bir bakıyorsunuz ki Anayasa
Mahkemesi bir karar veriyor, iktidar partisi Anayasa Mahkemesinin verdiği
karardan hoşnut olmuyor veya aksi de söz konusu olabiliyor.
Diğer
taraftan Yargı üzerindeki HSYKnın baskısı ortadan
kalkacak. Üye sayısı 7den 22ye çıkacak. Üyeler sadece
Yargıtay ve Danıştaydan seçilmeyip kürsü hâkimlerinin
temsilcileri, 13 bin kişi arasından olmak üzere, 11 hâkim seçecek.
deniyor, böyle ortaya konmuştu. Evet, bu 13 bin hâkime sunuldu ama ne
gariptir ki iktidarın o tarihlerde kol kola olduğu, birlikte hareket
ettiği bir grup tarafından ortaya konulan blok listeler bu hâkimler
tarafından seçildi. Nitekim, bunun gerçek olduğu da zaten bugün,
iktidarın bunları değiştirme yönünde karar almasıyla
ortaya açık seçik olarak konmuş oluyor. Yani, bugün,
savcıların, hâkimlerin atamasında birinci derecede görev
üstlenmiş olan 1. Dairenin hâkimlerindeki, üyelerindeki
değişiklik, zaten, HSYKya rağmen, HSYKnın içerisinde
istenilen hâkim ve savcının, istenildiği şekilde, istenilen
yere atanmasının gerçekleştirileceği bir ortamı
doğurmuştur ama HSYK Kanununda bu maddenin değiştirilmek
istenmesi de zaten, doğrudan doğruya, iktidarın bu maddeden
hoşnut kalmamasındandır.
Diğer
taraftan, meslekten atılan hâkim ve savcılara yargı yolunun
açılması söz konusu edilmiştir. Evet, ama o zaman bu madde
sadece bir kişi için çıkarılmıştı. Ondan sonra
zaten böyle bir problem söz konusu olmadı.
Diğer
yandan Bakan, yargı atamalarına karışmayacak.
denmişti ama ne gariptir ki fiilen onun içerisinde yer almasa da herkes
çok iyi biliyordu ki bu atamaların, yargıdaki atamaların
doğrudan doğruya Bakanın bilgisi olmadan -ki
müsteşarıyla zaten bunlar yapılıyordu- herhangi bir
şekilde yapılması söz konusu bile değildi.
Sonuç
olarak şunu özellikle ifade etmek istiyorum: Dün, büyük bir gururla ortaya
konulan Anayasa değişikliklerinin, aslında, üç sene geçtikten
sonra, bugün Nasıl oldu da biz böyle bir hataya düştük. gibi bir
anlayışla tümüyle değiştirilme yoluna gidilmesi; şu an
21inci maddeden sonra, doğrudan doğruya HSYKyla ilgili
konuların anayasal bir zemine oturtulmak üzere Anayasa
değişikliğine gidilmeye kalkışılması, demek
ki üç sene önce uzağı görmemek ve doğrudan doğruya
atamaların yanlışlığını da ortaya
koymaktadır, değişikliklerin de
yanlışlığını ortaya koymaktadır. Böylece,
yüzde 58 Evet. diyen insanlar da yanıltılmıştır
Hükûmet tarafından. Ve bu bağlamda, ne gariptir ki millî orduya
kumpas kurulduğundan söz ederlerken Engin Alan bugün hapishanededir.
Mademki kumpas kuruldu, öyle ise Engin Alan neden hapishanededir?
Bunların
hepsinin göz önüne alınması gerekir.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şimdi
söz sırası Antalya Milletvekili Sayın Gürkut Acarda.
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
GÜRKUT
ACAR (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiyeyi hukuk devleti olmaktan çıkaracak, Türkiye'nin temelini sarsacak
523 sıra sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesiyle ilgili
önergemiz üzerine söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Tüm
uyarılara rağmen, Anayasaya aykırı bir şekilde,
Türkiyeyi bir kaosa sürükleyecek şekilde, dayatma ve dayak ile bu
teklifin görüşmeleri sürdürülüyor. Genel Başkan
Yardımcımız Bülent Tezcana dün yapılan saldırıyı
buradan şiddetle kınıyorum öncelikle.
15inci
maddede ne var, oraya gelelim. Genel Sekreterlik
kaldırıldığı için yaptığı işler de
kaldırılıyor. Paralel devlet ortaya çıkınca, çeteler
ortaya çıkınca, Adalet Akademisinde Genel Sekreterliğin
fazlalık olduğu anlaşılmış. Şimdi
anlaşıldı demek ki kaldırılıyor bunca zaman
sonra. Bunu anlamak mümkün değildir değerli arkadaşlarım.
Düne
kadar kol kola olduğunuz, Gökten ne yağar da yer kabul etmez. diye
güzellemeler düzdüğünüz insanlara, şimdi çete diyorsunuz,
kumpasçı diyorsunuz. Peki, bu paralel devlet oluşurken, devlet
içinde çeteler oluşurken siz ne yapıyordunuz? Herhâlde ayakkabı
kutularıyla meşguldünüz, vakıf işleriyle meşguldünüz.
Sizin, bugün, şikâyet etmeye hakkınız yoktur. Hukuk devletini
hukuk devleti olmaktan çıkarıp kumpas devleti, çete devleti, ayakkabı
kutusu devleti hâline getiren AKP iktidarıdır.
Tüm
bunları örtmek için şimdi yargıyı hedef yaptınız.
Yargıyı Adalet Bakanının, Başbakanın emrine
sokarak, adaleti dinamitleyerek bunları örteceğinizi
sanıyorsunuz. Bütün Türkiyeyi ateşe atıyorsunuz. HSYK
şimdi bile hallaç pamuğu gibi atılıyor, bütün yargıya
gözdağı veriliyor. Bundan sonra savcılar ancak garibanlara dava
açar konuma gelecektir. Artık sadece garibanlar ve Hükûmet muhaliflerinin
yargılanacağı bir Türkiye göreceğiz, öyle bir Türkiye
olacaktır.
Bir
aya yakındır yolsuzluk fezlekeleri Meclise gelmedi. Bakan olarak,
İzmir Başsavcısına Yolsuzluğu örtbas et, kapat.
diyerek telefon ediyorsunuz, yolsuzluk soruşturmasını
kapatmayınca Samsuna gönderiyorsunuz.
Sayın
Bakan, hem Müsteşarınız hakkında hem de sizin
hakkınızda 2 tane fezleke var. Şu anda istifa edip gitmeniz
lazım.
Sayın
Başbakanın oğlu dokunulmaz olacak ama Hükûmet istifa. diyen
mahkemeye gönderilecek. Böyle bir vicdan olmaz değerli
arkadaşlarım. Böyle bir ülkede de hukuk olmaz, adalet olmaz.
Yarattığınız bu hukuksuzluk canavarı bir gün sizi de
yutacaktır, bunu unutmayın.
Değerli
arkadaşlar, geçen gün burada kamu
zararlarıyla, yolsuzluklarla ilgili konuşurken yaklaşık 2
milyar dolarlık Oymapınar Barajının bedava verilmesini
kamu zararına örnek olarak göstermiştim. AKPli arkadaş
Danıştay iptal etti ama yapılacak bir şey yok, kamunun
zararı da yok. anlamına gelen bazı şeyler söyledi. Bunlar
doğru değildir, yapılacak şeyler vardır. Eğer
kararları uygulanmayacaksa bu mahkemeler neden var değerli
arkadaşlarım? Mahkeme kararlarının arkasına dolanmak,
mahkeme kararlarını eğip bükmek için kanun çıkarılan
ülkeye hukuk devleti denmez.
Şimdi,
bakın, özelleştirmeyi alan şirket, fabrika için 305 milyon dolar
ödedi ama bunun yanında 2 milyar dolarlık barajı bedava
aldı. Bedava barajdan elektrik satarak yıllardır haksız
kazanç elde ediyor. Yedi yılda Oymapınar Barajı üzerinden
satılan elektrikten şirketin kazandığı para yaklaşık
800 milyon liradır. Yalnızca 2012 yılında, resmî rakamlara
göre, şirketin kasasına giren para 196 milyon 905 bin liradır.
Bunlar Enerji Bakanlığının resmî rakamlarıdır.
Yani, bedava verilen baraj için şirket özelleştirme bedelini
ödemeyecek, üstüne kırk yıl da para kazanacak, siz de buna
özelleştirme diyeceksiniz; bunu
iptal eden mahkemeyi de, mahkemenin kararını da yok
sayacaksınız. Mahkeme Yurttaşın parasını
yandaşlarınıza aktaramazsınız. diyecek, siz Bu
paralar alınmasın, şirketin cebinde kalsın. diye kanun
çıkaracaksınız, sonra buna da millî irade veya hukuk
diyeceksiniz. Bugün Kardeşler, 800 milyon lira kazandın; gel, sende
kalsın, bugün fabrikayı, barajı da geri alıyorum. deseniz
bu millet gene en az 4-5 milyar kârda olacaktır.
Değerli arkadaşlarım, fakat siz ne
yapıyorsunuz? Bu şirketin sahibi aleyhindeki 17 Aralıktan
sonraki ikinci yolsuzluk soruşturmasını örtbas ediyorsunuz ve
ettiniz bile. Bunların mallarının üzerine konan tedbiri de
kaldırdınız. Bir yandan, şirket sahipleri,
Başbakanın çocukları hayır işi yapsın diye
hanedan vakfına bağış yarışına girecek,
vatandaşın cebinden hortumlanan kaynaklarla bağış
yapacak, hayır yapacak
BÜLENT TURAN (İstanbul) İftira atma, iftira
atma!
GÜRKUT ACAR (Devamla) Böyle mi, buna mı
Buna
inanıyorsunuz siz ama halkımız buna inanmaz.
Değerli arkadaşlarım, bu mahkeme
kararlarını uygulamamak suçtur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Aynı mahiyetteki
MAHMUT TANAL (İstanbul) Karar yeter
sayısı istiyorum efendim.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.53
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.06
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER:
İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Muharrem IŞIK (Erzincan)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52nci Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
15inci
madde üzerinde verilen Anayasaya aykırılık önergelerinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeleri tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
523
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon
burada.
Hükûmet
burada.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 15 inci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN
- Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET
BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Mardin Milletvekili Sayın Erol Dorada konuşma, buyurun. (BDP
sıralarından alkışlar)
EROL
DORA (Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle,
Kayseride hayatını kaybetmiş olan bütün
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum,
yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanununa dair görüşmelerin
yapıldığı şu günlerde yaptığımız
sunumlarla -sanki iktidar partisi, hukukun üstünlüğü, yargının
bağımsızlığı, kuvvetler
ayrılığı gibi ilkelerin ne anlama geldiğini
bilmiyormuş gibi- büyük uğraşlar vererek bu ilkelerin önemini
ispat etmeye çabalıyoruz.
HSYK
tartışmalarının özeti şudur: Siyaset kurumu, adalet
sistemini kendi denetimine almak istemektedir. Tabii ki burada, şu anda
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun -yapısına da baktığımızda-
evrensel ilkelere göre karar verdiğini söyleyemeyiz, objektif
davrandığını söyleyemeyiz. Bu da Türkiyede gerçek anlamda
evrensel hukukun geçerli olmadığının da bir göstergesidir.
Ancak, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısını
değiştirmeye çalıştığımızda, öncelikle
kuvvetler ayrılığının zedelenmemesi noktasında
çok dikkatli olmamız gerektiğine inanıyorum. Bakın, ta 1653
tarihini taşıyan Instrument of Government adlı ve hükûmet
cihazının resmî bir müdafaası olan kitapta yani ta 1653te,
kuvvetler ayrılığı, özgürlüğün ve iyi hükûmetin büyük
sırrı olarak takdim edilmektedir.
Yürütme
organı yani Hükûmet, zaten çürümeye yüz tutmuş kuvvetler
ayrılığı ilkesini daha da zedelemeye
çalışmaktadır. Bu manevraların gerisinde yatan neden,
elbette, siyaseten yaşanan krizi aşmaktır. Ancak, yaşanan
krizi aşmaya çalışırken, öncelikle, evrensel bir ilke olan,
demokratik hukuk devletinin olmazsa olmazı kuvvetler
ayrılığından vazgeçmememiz gerektiğine
inanıyorum.
Anayasacılık
akımının ilk günlerinden bu yana, devlet iktidarının
etkin biçimde sınırlandırılmasının en etkin
yolunun kuvvetler ayrılığı yani devlet
iktidarının çeşitli devlet organları arasında
bölüşülüp paylaşılması olduğu kabul edilmektedir. Her
biri devlet iktidarının bir parçasını kullanan bu
organların sahip oldukları karşılıklı yetkiler
yoluyla birbirlerini denetlemesi, dengelemesi ve frenlemesi
sınırlı veya anayasal devlet yönetimini ortaya çıkaracak,
böylece, kişi özgürlüklerinin devlet iktidarı
karşısında korunması ve güvence altına alınması
mümkün olabilecektir. Nitekim, Amerika Birleşik Devletlerinde kuvvetler
ayrılığına dayanan hükûmet sisteminin bir frenler ve
dengeler sistemi olduğu da bütün dünyada övülmektedir.
Biliyorsunuz,
2010 tarihinde yapılan referandumda HSYKnın yapısında yapılmış
olan değişiklik, bu, Türkiye'ye büyük bir reform olarak
sunulmuştu; aynı zamanda, kuvvetler
ayrılığını daha da güçlendirecek, daha
demokratikleştirecek bir yapı olarak düşünülmüştü. Ancak
günümüze baktığımızda bunun objektif işlemediği,
taraflı kararlar verildiği
Daha yakın bir tarihimizde
gördüğünüz gibi, tutuklu vekillerimizle ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin
vermiş olduğu makul süreyi aşma ve temsil hakkının
zedelenmiş olduğuna dair kararda vekillerin tahliye edilmeleri
noktasında karar verilmiş olmasına karşın
Diyarbakırdaki yerel mahkemeler bu karara uymamışlardır.
Ne yazık ki, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, bu anlamda herhangi
bir değerlendirme de yapmamıştır ama kolluk kuvvetlerinin
yönetmeliğinde herhangi bir değişiklik yapılması noktasında
bazı adımlar atıldığında hemen bir deklarasyon
yayınlamıştır. Bu da şunu göstermektedir: Yani -yanlı-
objektif olmadığını görmekteyiz. Ancak, bunu gidermeye
çalışırken de bütün yetkilerin Adalet
Bakanlığında toplandığı değil
O zaman
tamamen kuvvetler ayrılığı zedelenmiş olacaktır.
O açıdan -bütün partilerin bir araya gelerek, anayasal
değişiklikler yaparak- gerçek anlamda, evrensel anlamda kuvvetler
ayrılığının Türkiyede pratikte realize olması
için bütün partilere tekrar buradan bir çağrı yapıyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Dora.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
15inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
15inci madde kabul edilmiştir.
16ncı
madde üzerinde üç önerge vardır. Önergeleri sırasıyla
okutacağım. Anayasaya aykırılık önergesini önce
işleme alacağım.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 16 ncı maddesinin
teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Erol
Dora Pervin
Buldan
Bingöl
Mardin Iğdır
Bengi
Yıldız Nazmi
Gür
Batman Van
BAŞKAN
Şimdi aynı mahiyetteki iki adet Anayasaya aykırılık
önergesini okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı kanunlarda değişiklik
yapılmasına dair kanun teklifinin çerçeve (16) maddesinin Anayasaya
aykırı olması nedeniyle teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Rıza Öztürk Malik
Ecder Özdemir Ali
İhsan Köktürk
Mersin Sivas Zonguldak
Ramazan
Kerim Özkan Ramis
Topal Hurşit
Güneş
Burdur Amasya Kocaeli
Selahattin
Karaahmetoğlu
Giresun
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Faruk
Bal Yusuf
Halaçoğlu Muharrem
Varlı
Konya Kayseri Adana
Celal
Adan Lütfü
Türkkan
İstanbul Kocaeli
BAŞKAN
Önergelere Komisyon katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Konya Milletvekili Sayın Faruk Bal konuşacak.
Buyurun Sayın
Bal. (MHP sıralarından alkışlar)
FARUK
BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz ve
demokrasi açısından çok önemli olan bu kanun teklifi olmaması
gereken iki hadise nedeniyle sandviç gibi eziliyor ve gereği gibi
tartışılamıyor. Sandviçin bir tarafında Bu kanun
tasarısını 22nci maddeden sonra donduracağız.
deniliyor. Dondurma mı, Komisyona iade mi, geri çekme mi bu belli
değil yani Millet Meclisinin ensesinde boza olarak bu kanun tutulacak,
aynı zamanda demokrasinin ensesinde boza pişirmek üzere.
İkincisi
ise, görüşmeler bilinerek ve istenerek sert bir alana
taşınıyor, kavga, tekme, tokat ile meselenin özü
görüşülemiyor. Meselenin özü şu: On bir yıllık Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidarında yandaş bir zengin grubu
yaratıldı, bir sermaye yaratıldı. O sermayeye uygun olarak
basın yandaş hâle getirildi. O sermayenin yaratmış
olduğu güç aynı zamanda devlet organlarında siyasallaşmaya
neden oldu ve böylece, devlet organında yer alan partizanlara, yandaş
sermayeye, yandaş basına bir hukuk gerekiyordu, AKP bu hukukun
peşindeydi. Bu hukukun peşinde olan AKP, 2010 yılına gelene
kadar epeyce teşebbüste bulundu. 2007 yılında
Yargıtayın işi başından aşmış bir
vaziyetteyken üye sayısının 150ye düşürülmesi ve daire
sayısının azaltılması için teşebbüste bulundu.
Ancak, mesele tersine döndü, 2011 yılında üye sayısı
fazladır, daire sayısı fazladır diye kanun
tasarısı getiren AKP, bu defa Yargıtayın üye
sayısının az, daire sayısının az olduğunu
ifade ederek 160 tane yeni Yargıtay üyesinin seçilmesiyle ilgili düzenleme
yaptı. Bu ikisi arasında gelişen bir olay vardı, o olay da
bugün burada tartıştığımız HSYKyla ilgili
Anayasa değişikliği. Anayasa değişikliğini o
derecede mühimsediniz ki o dönemde Grup Başkan Vekiliniz olan ve daha
sonra Adalet Bakanı olan Sadullah Bey Bu, on seçime bedel bir Anayasa
değişikliğidir ve referandumdur. dedi. Evet, on seçime bedeldi
çünkü kaldırdığınız vesayetin yerine yeni bir vesayet
getirecektiniz, getirdiniz. Nasıl getirdiniz? O zaman beraber
yürüdüğünüz, beraber hareket ettiğiniz, müttefikiniz olan cemaat ile
el ele bu meselede halkın yüzde 58ini aldattınız,
kandırdınız. Şimdi, beraber yürüdüklerinize
Haşhaşi diyorsunuz, şimdi, beraber yürüdüklerinize çete
diyorsunuz ve hainlikle suçluyorsunuz. Öbür taraftan da Biz 2010
yılında aldatıldık, kandırıldık.
diyorsunuz. Peki, siz 2010 yılı referandumunda kadın seçmenleri
aldatmak ve kandırmak için Kadına pozitif ayrımcılık
yapılacaktır. diye milletimizin kadına olan sevgisini,
saygısını, hürmetini suistimal etmediniz mi, onları
kandırmadınız mı? Siz, 2010 referandumunda milletimizin
çocuğa olan sevgisini, aldatma ve kandırma uğruna suistimal
etmediniz mi? Engelliye olan merhameti, aldatma ve kandırma uğruna
suistimal etmediniz mi? Milletimizin şehide olan şefkatini,
saygısını, hürmetini, yüzde 58lik referandumda oy verenleri
aldatmak ve kandırmak için kullanmadınız mı? Şimdi,
siz, aldatmanın, kandırmanın bedelini bu yasayla bertaraf etmek
istiyorsunuz. Ya yüzde 58in aldatılmasıyla ilgili ne
yapacaksınız? Çıkıp millete açıkça söyleyin: Ey
millet, biz söyledik, siz oy verdiniz ama sizi biz aldattık, sizi biz
kandırdık, sizi biz yanılttık. Şimdi de ucu bize
dokunduğu için, kasalar, paralar, ayakkabı kutularıyla
peşimize düştükleri için ikinci bir iş yapıyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FARUK
BAL (Devamla) Bununla da insanlığın
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bal.
FARUK
BAL (Devamla) Cümlemi tamamlayayım Sayın Başkan.
Bununla da
insanlığın çatışarak, yarışarak,
savaşarak elde etmiş olduğu hukukun üstünlüğünü bertaraf
etmek istiyoruz. deyin ki en azından aldatmamış,
kandırmamış olursunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şimdi, söz
sırası Antalya Milletvekili Sayın Osman Kaptanda.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
OSMAN KAPTAN (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
Sayın Başbakan, dün Militan yargı sona ermiştir. diyordu,
biz de hakikaten inanıyorduk. Yani Millet yargıya el
koymuştur. diyordu, İyi. diyorduk. E, şimdi ne oldu da HSYK
konusunda yanlış yaptık. diyorsunuz? Dün Yargı yetkisi
Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce
kullanılsın. derken şimdi ne oldu da Yürütme olarak
yargının karşısına dikiliriz. diyorsunuz? Dün
HSYKnın yapısında olan değişiklerin ne kadar
isabetli olduğunu bir kez daha öğrendik. derken, şimdi ne oldu
da Yetkim olsa HSYKyı yargılarım. diyorsunuz?
Sayın
arkadaşlarım, şimdi ne olduğunu hepimiz gördük. 17
Aralık 2013te, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş büyüklükte
bir rüşvet ve yolsuzluk ortaya çıkmıştır. Bakanlar
istifa ettirilmiş, bakan çocukları tutuklanmış,
ayakkabı kutularında milyon dolarlar çıkmış, bir bakan
çocuğunun evinde sanki banka şubesi gibi para sayma makineleri, para
kasaları bulunmuştur.
Sayın
arkadaşlar, Ergenekon, Balyoz, Oda TV davalarında yargıya
müdahale edilmemesini isteyen Sayın Başbakan, Gezi eylemlerinde
polise sahip çıkan, Talimatı ben verdim. diyen, emniyet personeline
ödül verdirten Sayın Başbakan, şimdi ne oldu da yargıya
müdahale ediyor? Dün İyi. dediği emniyet görevlilerini bugün neden
görevden alıyorsunuz? 2 tane mi Başbakan var, 2 tane mi bakan var? Biri
dünün Başbakanı, biri bugünün Başbakanı mı?
Sayın
arkadaşlar, diyeceksiniz ki: Paralel yapı. Evet, paralel devlet
yapılanması olurken siz neredeydiniz? Hani Beraber yürüdük biz
yollarda. diyordunuz! Devlette paralel yapı yanlış da
yargıyı kendinize bağlamak yanlış değil mi?
İki yanlıştan bir doğru çıkmayacağını
siz bilmiyor musunuz? Rüşvet ve yolsuzluk varsa niye üzerine gitmiyoruz,
üstünü niye örtmeye çalışıyoruz? Hükûmet yolsuzluk yapanın
mı yanında, yoksa yolsuzluk yapanı yakalayanın mı
yanında? Toplumda Bu Hükûmet yolsuzluk yapanın ceza
almasını önlüyor, yakalayanları, tutuklayanları
cezalandırıyor. algısı yerleşirse, benden söylemesi
sayın arkadaşlar, iflah olmazsınız.
Bu
Hükûmet sayesinde Türkiyede adalet ayaklar altına
alınmıştır. Değerli arkadaşlar, yolsuzluk
kelimesinin anlamı nedir? Yolsuzluk yapana hırsız
demeyeceğiz de ne diyeceğiz? O zaman, sayın hırsız
mı diyeceğiz? Ona bir saygınlık mı kazandıracağız?
Yolsuzluğu, yoksulluğu, yasakları, kısaca üç Yyi
kaldıracağız. diyen siz değil misiniz? Şimdi, bunun
karesine çıkarken niye sessiz kalıyoruz?
Sayın
Başbakan, hani Nereden nereye geldik. diyordu ya, ben size söyleyeyim
nereden nereye geldiğimizi: Sayın arkadaşlar, 1924-30
yılları arasında görev yapan, Türk savcıları, Türk
hâkimleri, Meriç kıyılarında çalışan Türk köylüsünün
kaybolan sabanından tutunuz da Bingöl dağlarında koyunu kaybolan
çobanın mahrumiyetinden siz sorumlusunuz. diyen rahmetli Adalet
Bakanı Mahmut Esat Bozkurttan, şimdi, İzmir Cumhuriyet
Savcısına Savcıyı değiştir, kararları iptal
et, yoksa kötü olursun. diyen bir Adalet Bakanı Müsteşarı
anlayışına gelinmiştir. Atatürkün, İnönünün Adalet
Bakanının, Mahmut Esat Bozkurtun anlayışından,
şimdi, Adalet Bakanı Bekir Bozdağın ve Müsteşarının
anlayışına gelinmiştir.
Sayın
arkadaşlarım, kuvvetler ayrılığını kuvvetler
birliğine çevirdiniz. Bu kanunla yargıyı da kendinize
bağlıyorsunuz. Bu gidiş, yanlış gidiştir.
Adalet
Bakanını ve Müsteşarını istifaya davet ediyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Aynı
mahiyette olan önergeleri oylarınıza sunacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 16 ncı maddesinin
teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN
Önergeye Komisyon katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET
BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Pervin Buldan, Iğdır Milletvekili.
Buyurun.
(BDP sıralarından alkışlar)
PERVİN
BULDAN (Iğdır) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de konuşmama
başlamadan önce, Kayseri Pınarbaşında yaşanan kazada
yaşamını yitiren 21 vatandaşımıza Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı ve
yaralı olan vatandaşlarımıza da acil şifalar
diliyorum.
Yine,
bugün ölüm yıl dönümü olan Türkiye'nin önemli aydın ve
yazarlarından birisi olan Uğur Mumcuya bir kez daha Allahtan
rahmet, Güldal Mumcu şahsında tüm ailesine, yakınlarına ve
sevenlerine bir kez daha başsağlığı dileklerimi ifade
etmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, bugün, burada, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun
değiştirilmesine yönelik bir kanun teklifini görüşüyoruz.
Yaşanan sıkıntılar, yaşanan kavgalar şunu bir kez
daha göstermiştir ki ortak ve demokratik bir alanda, demokratik bir
mevzide buluşmadığımız sürece bu ülkede
çıkarılan her kanun, her yasa tartışmalı bir yasa,
tartışmalı bir kanun olacaktır. Dolayısıyla,
bugün, Sayın Başbakanın ifade ettiği Anayasa
değişikliğini aslında biz başından beri hem AK
PARTİye hem de diğer muhalefet partilerine önerdik. Sayın Bekir
Bozdağın geçenlerde grubumuzu ziyareti esnasında da Anayasa
değişikliğine sıcak baktığımızı ve
bunun mutlaka bir anayasa değişikliğiyle gündemleşmesi
gerektiğini ifade etmiştik. Ama bugün, Sayın Başbakan ne
yazık ki hiçbir grubun bu konuya sıcak
bakmadığını söyledi ve Anayasa değişikliğini
tekrar gündeme getirdiğini görüyoruz.
Bizim Sayın Adalet
Bakanına geçenlerde verdiğimiz Anayasa değişikliğine
ilişkin önerimizi buradan sizlerle paylaşmak istiyorum:
Barış ve Demokrasi Partisi olarak, HSYK'nın mevcut
yapısının Anayasa ile değiştirilmesi ve bu Kurulun
özerkliğinin anayasal güvence altına alınması
savunulmaktadır. Nitekim, parti olarak, HSYK'nın yapısını
kuvvetler ayrılığı ilkesinin temel dayanaklarından
biri olarak görmekteyiz. Bu nedenle de, Kurulun tarafsız ve
bağımsız olabilmesi, siyasi iktidarlardan ayrı karar
verebilme niteliğini haiz olması, özerk bir bütçesinin olması ve
tamamıyla özerk bir yapıya kavuşturulması son derece
önemlidir.
Yine, Kurulun,
bağımsız yapısı gereği, atama ve disiplin
işlemleri de siyasi iktidarlardan bağımsız biçimde
gerçekleştirilebilmelidir. Kurulun mevcut bürokratik
yapısının kırılması, demokratik bir yapıya
dönüştürülmesi de önemli bir parametredir. Bu bağlamda, Kurul
üyelerinin demokratik yöntemlerle seçilmeleri olmazsa olmaz koşul olarak
önerilmektedir. Buna göre, yüksek yargı kuruluna üye seçiminde seçilen
kaynakların çeşitliliği ve seçilen üyelerin geldikleri
kaynaklardan da demokratik seçimle seçilmiş olmaları kriteri esas
alınmalıdır.
Burada, belki, tüm olarak
Anayasa önerimizi okuyamayacağım ama bugün Türkiye'de
tartışılması gereken önemli bir konu daha var değerli
arkadaşlar: Özel yetkili mahkemeler meselesi.
Biz,
Barış ve Demokrasi Partisi olarak hem HSYK Kanununun bir Anayasa
değişikliğiyle gündeme alınması hem de özel yetkili
mahkemelerin lağvedilmesi, tasfiye edilmesi teklifimizi bir kez daha
Sayın Adalet Bakanına önermek istiyoruz. Doğrusu, bu mahkemeler
bugün Türkiyede birçok canı acıtmış, birçok yuvayı
yıkmıştır. Çünkü, bugün cezaevlerinde tutuklu bulunan
binlerce arkadaşımız özel yetkili mahkemelerin verdiği
kararlar doğrultusunda rehin olarak cezaevlerinde tutulmaktadır. O
yüzden, özel yetkili mahkemeler belki bugün tüm Türkiyede vicdanlarda mahkûm
edilmiştir ve son olarak da Diyarbakır KCK ana davasında tutuklu
bulunan değerli arkadaşlarımız bu mahkemeleri protesto
ederek mahkemelere katılmamışlardır. Vicdanlarda mahkûm
edilen bu mahkemelerin bir an önce Türkiyeden, Türkiyenin hukuk sisteminden
aslında kaldırılması gerektiğini ifade etmek istiyoruz
ve bu konuda en azından Adalet Bakanının, Sayın Bekir
Bozdağın bir açıklama yapması gerektiğinin de önemli
olduğunu düşünüyoruz çünkü özel yetkili mahkemelerin vermiş
olduğu kararlar gerçekten Türkiye açısından kara bir lekedir,
vicdanlarda mahkûm edilmiştir ve bir an önce kaldırılması
gerekmektedir.
Teşekkür
ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
17nci
maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 17 inci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Erol
Dora Pervin
Buldan
Bingöl Mardin Iğdır
Bengi
Yıldız Nazmi
Gür
Batman Van
BAŞKAN
Şimdi aynı mahiyetteki iki Anayasaya aykırılık
önergesini okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 17. Maddesinin Anayasaya
aykırı olması sebebiyle Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal Yusuf
Halaçoğlu Muharrem
Varlı
Konya Kayseri Adana
Celal
Adan Lütfü
Türkkan
İstanbul Kocaeli
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Ali
Rıza Öztürk Ali
İhsan Köktürk Malik
Ecder Özdemir
Mersin Zonguldak Sivas
Ramazan
Kerim Özkan Selahattin Karaahmetoğlu
Ramis Topal
Burdur Giresun Amasya
Levent Gök
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI İDRİS GÜLLÜCE
(İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde Çorum Milletvekili Sayın Tufan Köse
konuşacak.
Buyurun Sayın Köse. (CHP sıralarından alkışlar)
TUFAN KÖSE (Çorum) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle, Kayseride hayatını kaybeden 21
Muşlu vatandaşımıza Allahtan rahmet diliyorum,
yakınlarına başsağlığı diliyorum,
yakınlarına sabır diliyorum.
Yirmi bir yıl önce aramızdan ayrılan ve bugünleri o
günlerden gören, siyaset-ticaret ve cemaat iş birliğini, cemaatle
beraber siyasetin yaptığı hırsızlıkları o
günlerde tespit eden Uğur Mumcuyu da aranızda rahmetle
anıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu arada Meclis Başkanı
Sayın Cemil Çiçeke de birkaç şey söylemek istiyorum. Bir
açıklama yapmış, Dün yaşanan kavgadan dolayı milletimizden özür diliyorum. demiş.
Dün burada bir kavga yaşanmadı, dün burada zorbalık ve
eşkıyalık vardı, bir saldırı vardı. Bence
kınanması gereken, o
zorbalığı, eşkıyalığı yapan
milletvekili arkadaşımız ve onu kutlayan diğer
milletvekilleridir, kınanması gereken onlardır. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, fezlekeler gelmeli. Bu fezlekeler
öyle alelade fezlekeler değil. Bu Meclisin yüz yıla yakın
tarihinde bu kadar delillendirilmiş, bakanlar hakkında
delillendirilmiş suç dosyaları, suç fezlekeleri muhakkak gelmeli, 4
fezleke hemen gelmeli ama Adalet Bakanı hakkında bugün düzenlenen
fezleke de onlardan önce gelmeli.
Belki izlemişsinizdir, Adalet Bakanı ne yapmış?
Adalet Bakanı, Müsteşarı, İzmir Valisi, İzmir İl
Emniyet Müdürü bu işin başındaki, soruşturmanın
başındaki KOM Şube Müdürünü arayarak, savcıyı
oyalamasını, savcıya çak ikram etmesini ve
soruşturmayı durdurmasını istemiştir; çok ciddi
delilleri var bunun. KOM Şube Müdürü, bunları, kendini koruma
altına almak için, bir Yargıtay kararına da dayanarak, dayanak
yaparak kayıt altına almış, kayıt altına
aldığı bilgileri de başsavcılığa
iletmiştir. En kısa zamanda, Adalet Bakanı kendisi hakkında
düzenlenen fezlekeyi Meclisimize göndermelidir.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, Başbakanın oğlu Bilal
Erdoğanın avukatı bugün bir açıklama yapmış,
diyor ki: Bilal Erdoğanın sabit ikametgâhı var. Eğer
çağrı kâğıdı giderse gidecek, cumhuriyet
savcılığında, başsavcılığında
ifade verecek. Bana göre bu çok komik geldi, size de geldi mi bilmiyorum.
Bunun
komik olmasının birkaç nedeni var, şimdi söylüyorum size, birkaç
nedeni var: Şimdi, Bilal Erdoğan hangi savcıya ifade verecek?
Soruşturmayı yapan savcılar, polisler soluğu yurdumuzun
dört bir yanında aldılar, kalmadı. Polislerin yeri
değişti, yerleri değişti. Peki, Adalet Bakanı
Müsteşarı, Vali bu polisleri arayıp baskı yaptı
mı? Yaptı. Siz savcı olsanız ne diyeceksiniz? Şimdi,
Bilal Erdoğan geldi yanınıza, ne diyeceksiniz? Ben olsam
şöyle yaparım, savcı olsam, hukukçu kimliğimle, bu kadar
baskıdan sonra: Sizin bir şikâyetiniz var mı? Siz ahlaklı,
namuslu, düzgün, çok kısa sürede para kazanmış ve büyük bir
kuruluşun, büyük bir vakfın başına geçerek Türkiye'nin
sayılı iş adamlarından bir dünya para toplamışsınız.
Sizin adınız böyle anılması gerekirken yolsuzlukla
anılıyor, kusura bakmayın. Şikâyetleriniz neyse onları
soralım. derdim. Herhâlde şimdiki savcılar da bunu
söyleyecekler.
Bir
komik tarafı daha var, bir komik tarafı daha var; diyor ki: Sabit
ikametgâh sahibi. Tabii ki, memleketimizin hayırlı bir
evladı(!)
Peki,
değerli arkadaşlarım, Türkiyede cüzzam
hastalığının önüne geçmek için ömrünü ülkemize vakfeden
Türkan Saylanın sabit ikametgâhı yok muydu? (CHP
sıralarından alkışlar) Türkan Saylan kelaynak kuşu
muydu, namuslu memleket evladı değil miydi Bilal Erdoğan kadar?
Peki, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğun, şu
anda sıralarımızda oturan Mehmet Haberalın, Mustafa
Balbayın, gazeteci Soner Yalçının sabit ikametgâhı yok
muydu da bunları alelacele sabahın dördünde, beşinde evlerinde,
kanser hastası Türkan Saylanın evinde arama yaparak gözaltına
aldınız? O zaman niye bu duyarlılığı hiç
göstermediniz? Ergenekonda Köksal Şengün gibi, Zafer Başkurt gibi,
Ercan Canak gibi tahliye yönünde karar veren, tutukluluk istemlerini reddeden
hâkimler görevden alınırken niye bu duyarlılıkları
göstermediniz? 28 Şubatta mağduriyet edebiyatı üretiyorsunuz; 28
Şubatta şu söylediklerinizin bir tanesi yapıldı mı,
hatırlıyor musunuz? Ben bir tanesini duymadım, hatırlamadım.
İnsanları mağdur ettiniz.
Değerli
arkadaşlarım, 12 Eylülde de referanduma hayır demiştik,
bugün de hayır diyeceğiz. 12 Eylülde Başbakan gözünün içine
bakan bir Meclis grubu yapmıştı Allaha şükür, hamdolsun;
gözünün içine bakan bir Bakanlar Kurulu vardı, gözünün içine bakan bir
yargı istiyordu. Onu başardım sandı ama gel gör ki yine bu
memleketin asil evlatları yargının içerisinden çıktı,
bundan sonra da çıkmaya devam edecek.
Bu
memleketi hiçbir yere sürükleyemeyeceksiniz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak
bizler buna izin vermeyeceğiz, bağımsız yargının
da teminatı biz olacağız.
Hepinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Kayseri
Milletvekili Sayın Yusuf Halaçoğlu, söz sırası sizde.
Buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli
milletvekilleri, öncelikle dikkatinizi çekmek istiyorum, hepiniz bilirsiniz,
Sayın Bakanım, siz de olmak üzere
Gitmiş Adalet
Bakanımız, onu direkt ilgilendiriyordu ama herhâlde haberdar olur.
ALİ
ÖZ (Mersin) Savcıyı görevden almaya gitmiştir.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) Şimdi, hepiniz bilirsiniz arkadaşlar,
Topkapı Sarayı Müzesini, Topkapı Sarayını
biliyorsunuzdur. Hele hele Üsküdar tarafından, Kadıköy
tarafından baktığınızda da Topkapı Sarayına,
her şeyin önünde bir şey dikkatinizi çeker. Orada minareden de yüksek
olan bir kule vardır. O kulenin adı nedir biliyor musunuz? O kulenin
adı Kasr-ı Adil yani Adalet Kulesi ismini, Adalet sarayı
adını taşır. Onun altında Divan-ı Hümayun
toplanırdı. Yani Divan-ı Hümayun için, aldığı
kararlar için şu söylenir: Her şeyin önünde adalet vardır,
devletin önünde adalet vardır. Mamafih, sizin partinizin önünde de
adalet kelimesi var.
Şimdi,
bunu özellikle şunun için söylüyorum: Osmanlı Devleti bir yeri
fethettiği zaman orada muhakkak ki adaletname adı altında,
herkesin can ve mal güvenliğini emniyet altına
aldığını belirten bir beyanname yayımlardı ve
bunu bizzat padişah takip ederdi uyulup uyulmadığına dair
ve aldıkları karar asla ve asla herhangi bir şekilde
değiştirilmezdi.
Şimdi,
siz, çıkardığınız Anayasa
değişikliğinde yani 2010 yılında
çıkardığınız Anayasa değişikliğinde
HSYKyla ilgili bir karar aldınız, 159uncu madde ve burada
aslında bugün sıkıntı duyduğunuzu söyleyerek yine
Anayasa değişikliği istiyorsunuz ama birtakım maddeler
getirdiniz, onların dondurulması da söz konusu oldu. Ama, önemli
olan, arkadaşlar
Bu Anayasa maddesini değiştirmek isterken
aslında siz bir şey yaptınız, zaten HSYK üzerinde gereken
birtakım işlemleri Anayasa hükümleri değişmeden de yerine
getirdiniz ve sıkıntılarınızı büyük çapta ortadan
kaldırdınız ve bir sürü atamalar yaptınız.
Ama
aslında şöyle bir baktığımızda, HSYK
tarafından Mart 2012de bir prensip kararı
alınmıştı ve bu prensip kararında şu
söyleniyordu: Hâkim ve savcı tayinleri, yalnız, yaz aylarında
yapılır. deniyordu. Şimdi, galiba, yağmur
yağmadığı için, kar da yağmadığı için
mevsimi siz yaz zannediyorsunuz ve HSYK üzerinde bayağı ciddi bir
değişiklik söz konusu ettiniz. 1. Dairenin kontrol edilmesiyle
birlikte 90dan fazla hâkim ve savcıyı bir çırpıda
değiştirdiniz, onun arkası da devam etmekte, gelmekte.
Şöyle bir duyuruda bulunmuştu HSYK: Atama kararnamelerinin daha
öngörülebilir bir yapıya ulaşması doğrultusunda, eşi
kamu kurumlarında çalışan hâkim ve savcıların
eşlerinin atanma süreçleriyle, çocuklarının öğrenim
durumları da gözetilerek bundan sonra yılda sadece yaz dönemine
münhasır bir kararname yapılmasına karar verilmiştir.
Diğer aylarda sadece mazeret ve disiplin durumlarına münhasır
kararname çıkarılacaktır.
Şimdi,
arkadaşlar, bugünkü yapılan atamalar ve yer değiştirmeler
bu sözü edilen duyuruyla, HSYKnın aldığı kararla hiçbir
alakası var mıdır? Yoktur. Aslında, şunu herkesin çok
iyi bilmesi gerekir: Hukuk, ne sizin için, ne bizim için, ne de herhangi bir
başka kuruluş için söz konusu değildir. Hukuk, aslında
devletin ayakta kalması için gerekli olan ciddi bir husustur. Nitekim, siz
eğer hukuk sisteminizi adil bir biçimde yürütmezseniz, yasama
organının çıkardığı hükümleri yürütme ve
yargı gerçek yönüyle yürütmezse, uygulamazsa o devleti ayakta
tutmanız mümkün olmayacaktır. Devletlerin çöküşünün temelinde
asıl, hukuk sistemleri üzerinde oynanan oyunlar yer almaktadır.
Şimdi,
sizlere sesleniyorum arkadaşlar: Bu işlemi yaparken ne sizin
yararınızı, ne bizim yararımızı söz konusu
etmeden, aslında, hukuk sistemini hakkaniyetle, devletin ayakta
kalması yönünde kullanmanız gerekir. Çünkü, Türkiye Büyük Millet
Meclisini oluşturan millî irade orada yazıyor: Kayıtsız,
şartsız milletindir. Yani, millet adına karar veriyorsunuz, ona
uygun davranmak zorundasınız.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edeneler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 17 inci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇEVRE
VE ŞEHİRCİLİK BAKANI İDRİS GÜLLÜCE
(İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Muş Milletvekili Sayın Sırrı Sakık.
Buyurun.
(BDP sıralarından alkışlar)
SIRRI
SAKIK (Muş) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; tekrar
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında,
hep HSYKdan bahsediyoruz, bağımsız yargıdan bahsediyoruz
ama hep dönüp dolaşıp geldiğimiz nokta yine Bir
bağımlı yargıyı nasıl oluşturabiliriz?,
Kendimize özgü bir yargıyı nasıl inşa edebiliriz? bunun
mücadelesini veriyoruz. Daha önce bundan iktidar partisi ve biz hep
rahatsız olduk hep de söyledik. Yani, bu yargıda, Kemalistler ve
milliyetçilerin egemen olduğu o dönemde, biz
Yıl 1994, 2
Martta bir darbe oldu, Parlamentoda bir darbe. Bizi alıp götürdüler,
gittik. Çok uzun bir süre bir hukuk mücadelesi, ortada hiçbir suç yok. Bizi
alıp götürdüklerinde bu Parlamento kuşatılmıştı
yani terörle mücadele birimleri bu Parlamentoyu dört gün
kuşatmışlardı. Gittik, on beş gün Terörle Mücadelede
kaldık. Sabahleyin yargıya çıkacağız. Savcı, bir
gün öncesinden başsavcı ve 4 tane savcı geldiler, bizimle sohbet
ettiler, dediler ki: Ya, sizi bir yanlışlık sonucu buraya
getirdik. Siz ve bir arkadaşınız daha -yanılmıyorsam
Mahmut Alınakla ilgili- bir yanlışlık sonucu geldiniz ama
yarın serbest kalacaksınız. Kürt sorunu nasıl çözülebilir?
Biz de düşüncelerimizi açıkladık. Dediler ki: Ya, bunları
PKK de seslendiriyor. Biz de dedik ki: Yani Kürt sorununu çözecekseniz PKKyi
dışlayarak çözemezsiniz. Doğruyu ha PKK ha DEP, biz, kim
söylüyorsa doğrunun etrafında saf tutmamız gerekir. Bizim
tutuklanmayacağımızı söyleyen Başsavcı ve 4 savcı,
sabahleyin mahkemeye gittik ama o gün bir türlü karar veremediler. İkinci
gün bizi tekrar Terörle Mücadeleye götürdüler. Sabahleyin yargıya geldik,
125ten dava açtılar hakkımızda, idamla tutuklanmamızı
talep ettiler. Gittik, tutukladılar. Cezaevine gittik, savcı dedi ki:
Ya, kardeşim, sizi niye getirdiler? 4 kişilik yer
ayrılmıştı burada, bir hafta önceden biz bu
hazırlıkları yaptık. Siz 6 kişi niye geldiniz?
Şimdi, o tarihte de o egemen güçler
talimat vermişti, bizim de tutuklanmamız gerekiyordu ama bir türlü
yargı
Mesela, Parlamentoda çok açık ve net olarak Başbakan
çıktı -Çiller o dönemde- Ben yargıya talimat verdim...,
Bunların işini bitirin. dediler ama Parlamentodan da ses
çıkmadı, medyadan ses çıkmadı yani sivil toplum
örgütlerinin büyük bir çoğunluğundan ses çıkmadı ve yine,
Çiller, o tarihte gitti Anayasa Mahkemesine. Bizim
dokunulmazlıklarımız kaldırılırken bir de on
beş günlük itiraz süresi var, o süreyi bile bize
kullandırtmadılar. Bizi apar topar alıp götürdüler,
tutukladılar ve uzun, bir yıl sonra çıktık, düşünce
suçundan mahkûm olduk. Bazı arkadaşlarımız da on yıl
cezaevinde kaldı. Şimdi, böyle bir yargıyla bize acı dolu yıllar yaşattılar.
Şimdi,
birkaç gün önce, eski Adalet Bakanımız Mehmet Ali Şahinin bir
açıklaması var: Ben Bakanken Yargıtaydan biri, Yargıtay
Başkanı okyanus ötesine bir dosyayı götürdü. Peki, siz Adalet
Bakanısınız ve bir Yargıtay üyesi bir dosyayı
alıp okyanus ötesi bir noktaya götürüp oradan talimat alıyorsa siz
nerelerdeydiniz, ne yaptınız, nasıl bir yasal işlem
yaptınız, bununla ilgili ne yaptınız, siz Adalet
Bakanı değil miydiniz, bostan korkuluğu muydunuz? Ama, işte
orada da
Yani, ne cemaatin, ne Kemalistlerin, ne milliyetçilerin, ne de
sizlerin yargısını değil, bu ülkede yaşayan bütün
halkların bir yargısını oluşturmaya varsanız
vallahi biz de varız ama dönüp dolaşıp geçmişten bugüne
kadar aynı yol, yöntemlerle yargıyı kendinize göre dizayn
ederseniz buradan hiçbir şey çıkmaz. Yani, burada zaman zaman
ihtiyaca göre değişiklikler yapıyorsunuz, bu ülkede kimler güçlüyse
onlara göre
Bir yıl içerisinde, mesela, şike davasında 3 kez
değişiklik yaptınız, yine sonuç alamadınız. Bugün
de muhalefete de sivil toplum örgütlerine de bu ülkede yaşayan herkese
kulak verin, herkesin hukukunu birlikte oluşturalım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI
SAKIK (Devamla) Biz bir anayasal değişiklikle bunun
olabileceğini düşünüyoruz.
Teşekkür
ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sakık.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
17nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
18inci
madde üzerinde üç önerge vardır, önergeleri sırasıyla
okutacağım ve Anayasaya aykırılık önergesini önce
işleme alacağım.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 18 inci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Pervin
Buldan Nazmi
Gür
Bingöl Iğdır Van
Bengi
Yıldız İbrahim
Binici
Batman Şanlıurfa
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 18. Maddesinin Teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal Yusuf
Halaçoğlu Muharrem
Varlı
Konya Kayseri Adana
Celal
Adan Lütfü
Türkkan İstanbul Kocaeli
BAŞKAN Şimdi Anayasaya
aykırılık önergesini okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 Sıra Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 18. maddesinin Anayasaya
aykırılığından dolayı Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve talep ederiz.
Müslim Sarı Hasan
Ören Namık
Havutça
İstanbul Manisa Balıkesir
Erdoğan Toprak Ali
Sarıbaş
İstanbul Çanakkale
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇEVRE
VE ŞEHİRCİLİK BAKANI İDRİS GÜLLÜCE
(İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili
Sayın Müslim Sarı konuşacak.
Buyurun Sayın Sarı. (CHP sıralarından
alkışlar)
MÜSLİM SARI (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hatırlayınız, bundan
birkaç sene önceydi, Galataport ihalesi gündeme geldiğinde Sayın
Başbakan bir açıklama yapmıştı. Bugün anlıyoruz
ki o açıklama Başbakanın kişisel siyasi tarihinin en
doğru saptamasıydı. Ne demişti Sayın Başbakan?
Ben ülkemi pazarlamakla mükellefim. Evet, Sayın Başbakan gerçekten
de bu ülkeyi pazarladı; içeride ve dışarıda pazarladı.
O bunu yaparken biz Yapmayın, bu ülke hepimizin, yediğiniz,
pazarladığınız, pare pare sattığınız bu
ülkede çocuklarımızın da hakkı var, böyle devam ederse
çocuklarınız sizden utanacak. dedik. Ama, şimdi, görüyoruz ki o
gencecik çocukları, o gencecik insanları, kendi
çocuklarınızı da bu kirli çıkarların içine
sokmuşsunuz; yolsuzlukların, kirli ilişkilerin, çıkar
gruplarının ortasına kendi çocuklarınızı da
atmışsınız. Bizler şimdi anlıyoruz ki siz kendi
çocuklarınıza dahi acımamışken bu ülkeye mi
acıyacaksınız? Artık herkes bütün
çıplaklığıyla görmeye başladı. Sizler on bir
yıldır devlet değil, şirket yönetmişsiniz. Bu ülke,
tam da Başbakanın o söylemde söylediği gibi sayenizde pazarlana
pazarlana, satıla satıla can
çekişmeye başlayan bir ülkedir. Bunun müsebbibi sizlersiniz, bu
günaha hâlâ AKP sıralarında oturan sizler ortaklık etmektesiniz.
Sizler, bu ülkede dökülen her damla gözyaşının sebebisiniz.
Çevrenizdekilerle, çocuklarınızla, eniştelerinizle, yandaş
iş adamlarınızla, bu ülkeyi, bu hâle getirdiniz. Bunun
günahı ve vebali sizin boynunuzadır ve hesabı en kısa
sürede, hiç merak etmeyin en kısa sürede sorulacaktır.
AKP
Hükûmetinin ülkeyi götürmek istediği noktayı görmek için müneccim
olmaya gerek yok. Tarih, bu Hükûmetin istediği devlet tarzının
örnekleriyle doludur. Sizler bu coğrafyada bir Nazi devleti yaratmaya
çalışıyorsunuz. Alman Nazi devletinin yaptığı
gibi, kendi yurttaşlarınıza büyük yalanlar söylüyorsunuz. Büyük
yalanları sıklıkla söyleyip, tekrar ediyorsunuz, insanları
boş hayallerle kandırıyorsunuz. Tıpkı Nazilerin Adalet
Müşaviri Doktor Hans Frankın
yargıçlara seslendiği gibi sesleniyorsunuz. Sizin istediğiniz
devlette, tıpkı Nazi devletinde olduğu gibi, hukukun
bağımsızlığı yoktur. Hans Frank, Nazi
yargıçlarına sesleniyordu, onlara diyordu ki: Vereceğiniz her
kararda kendinize önce şunu sorunuz: Yerimde Führer olsa nasıl karar
verirdi? Siz de kendi yargıçlarınıza aynı şeyi
söylüyorsunuz ve onlara diyorsunuz ki: Vereceğiniz her kararda kendinize
önce şunu sorunuz: Yerimde Başbakan olsaydı ne karar verirdi?
Adalet
isteyenlerin peşine düşüp hırsızları aklama
yarışına girdiğinizden beri artık meşruiyetiniz
kalmamıştır. Sizler, adaleti katlediyorsunuz ve hepsinden
acısı bu yoksul halkın parasını çalanlara dur
demiyor, onların yanında yer
alıyorsunuz. Bütün Türkiye bağırıyor, her yerde
bağırıyor: Hırsız var! diyor. Biz de buradan bir kez daha
bağırıyoruz, bütün ülkeyle
birlikte bağırıyoruz: Evet, hırsız var!
Hırsız var ve bu hırsızlar maalesef sayenizde devlet
güvencesinde. Ama, artık bitti, artık sizin Nazi devletinizin sonu
geldi.
Önce
Enver Paşanızı Orta Doğuya sürüp, yüz binlerce
insanın kanının akmasına aracı oldunuz. Dünyanın
gözünün içine baka baka hâlâ Suriyede
terörist gruplara silah gönderiyorsunuz. O terörist grupların canlı
bombaları devleti tehdit eder hâle gelmiş durumda.
Dışarıda devletin itibarını
sıfırladınız, içeride zaten meşruiyeti
kalmamış ve yalnızca yıkmak istediği demokratik
sistemin kendisine verdiği avantajları kullanıp bir Nazi devleti
yaratmaya çalışan partiniz kaldı.
MUZAFFER
ÇAKAR (Muş) Millet niye size inanmıyor?
MÜSLİM
SARI (Devamla) Ama artık bitti, artık saltanatınız bitti.
Önce yerel seçimlerde sonra genel seçimlerde o sandığa gömüleceksiniz
OSMAN
AŞKIN BAK (İstanbul) Süre bitti.
MÜSLİM
SARI (Devamla) Ve siz gömülürken Sizi tasmalarınızdan
kurtardık. dedikleriniz de yanınızda olmayacak, sizi
kurtaramayacak. Bu suça ortak olan herkes er ya da geç adalet
karşısına geçip hesap verecek. Sizi o zaman adaletten kimse
kurtaramayacak. Çünkü Ananı da al git. dedikleriniz analarıyla,
kardeşleriyle, çoluk çocuğuyla kapınıza dayandılar.
Onlar bedel istiyorlar. Onlar çiğnenen haklarını, verilmeyen
adaleti, dökülen kanlarının diyetini istiyorlar. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi
okutacağım aynı mahiyette olduğundan birlikte işleme
alacağım.
Aynı
mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 18. Maddesinin Teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal (Konya) ve arkadaşları
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 18 inci maddesinin teklif
metninden çıkarılması arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergelere katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇEVRE
VE ŞEHİRCİLİK BAKANI İDRİS GÜLLÜCE
(İstanbul) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Konya Milletvekili Sayın Faruk Bal, buyurun, konuşma
sırası sizde. (MHP sıralarından alkışlar)
FARUK
BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; daha önceki
konuşmalarımda, önemli bir kanunu görüşüyoruz ancak önemine
mütenasip bir müzakere ortamı bulunmadığını ifade
etmiştim ve meselenin özünü de anlatmaya
çalışmıştım. Şimdi, meselenin özüyle ilgili ikinci
düşüncemi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Anayasaya aykırı. lafı iki kelimeden
ibaret bir laf değil. Anayasaya aykırı. Lafı, denizin
bitip karanın göründüğü yerdir. Anayasaya aykırı.
lafı, demokratik değerler içerisinde mütalaa edildiği takdirde,
kırmızı bir çizgidir. Dolayısıyla, o
kırmızı çizginin iyi anlaşılması için bu çerçeve
içerisinde bu maddeyle ilgili görüşlerimi sizlerle paylaşacağım.
Anayasamızda
ve demokratik değerleri paylaşmış bütün parlamenter
sistemlerde yürütme, yasama ve yargı, yetkileri ayrı ayrı
düzenlenmiş, ayrı ayrı organlara verilmiştir. Yürütme,
yasama ve yargının faaliyet alanları ve sınırları
da yine Anayasayla belirlenmiştir. Bizim Anayasamız da böyle
belirlenmiştir, her ne kadar 12 Eylülden kalma olsa da. Buradaki temel
ilke şudur: Yargı erki bağımsızdır,
tarafsızdır ve hâkim teminatı çerçevesi içerisinde
faaliyetlerini sürdürür, yürütmenin yargıya olan müdahale edeceği
alan ancak Anayasayla belirlenir. Anayasada yürütmenin yargıya müdahil olabileceği
alanlar gösterilmemiş ise kanunla yargının içerisine yürütme
organı sokularak faaliyet alanı genişletilemez. İşte,
bu temel bir kuraldır. Bu sadece insanlığın geliştirdiği,
hukukun üstünlüğüne dayalı bir kural değil, aynı zamanda,
yazılı anayasaların da temel kuralıdır.
Görüştüğümüz
kanun ise 2010 yılında yapılmış olan referandumla
yargının yüksek organlarının yeniden
şekillendirilmesi, bu kapsam içerisinde de Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulunun yeniden şekillendirilmesine ilişkin ortaya çıkan
sonuçlarla ilgilidir. Yargının yeniden
yapılandırılmasıyla ilgili, daha önce ifade ettiğim,
aldatma ve kandırma neticesinde, yüzde 58in nasıl
aldatıldığını, nasıl kandırıldığını
bizzat Sayın Başbakan ifade etmişti, kendisinin de nasıl
aldatıldığını Sayın Başbakan ifade
etmişti. Şimdi, o aldatılmış ve
kandırılmış hâl ile oluşan HSYK, rüşvet,
yolsuzluk, kara para, terör gibi çok ciddi ve vahim suçlar ile iktidarın
ucuna dokunan muamelelere başladığında,
araştırmaya, soruşturmaya başladığında,
bununla ilgili, yargının kalbi olan HSYKnın -20 tane
seçilmiş üyesi dışında- bu kanunla külliyen içi
boşaltılmakta ve yerine yeni geleceklerin atama yetkisi de Adalet
Bakanının eline verilmektedir. Aynı zamanda, ikinci organ olan
Adalet Akademisini de külliyen, bütün organlarıyla, bütün personeliyle,
bütün seçilmiş üyeleriyle ortadan kaldırıp bunların yerine
yenisini koyabilmek için Adalet Bakanının eline güçlü bir yetki ve
doğrudan kullanabileceği bir imkân verilmektedir. İşte, bu,
yargının kalbi olan iki tane önemli yargı organı sizler
için in olabilir, bizler hukuk devletine inanan kişiler olduğumuz
için bağımsızlık ve tarafsızlık ilkesi çerçevesi
içerisinde düzenlenmelidir. Buraya, Adalet Bakanına yetki veren, güç
veren, personel genel müdürü gibi atama yapmasına imkân veren her türlü
tasarruf ve madde Anayasaya ve Anayasanın
ışığından yararlandığı evrensel hukuk
kurallarının tamamına aykırıdır. Bu
aykırılığı fark edebilecek bir ferasetin yüce Meclis
tarafından gösterileceğine inanmak istiyorum. Biat kültürüne itaat
edilerek kaldırılacak akılsız parmakların, ferasetsiz
parmakların Türkiyeyi daha büyük badirelere, daha büyük uçurumların
kenarına sürükleyeceği düşüncemi yüce heyetle
paylaşıyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Diğer
önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Üniversitelerde veya
yabancı ülkelerde hukuk alanında yüksek lisans ve doktora
öğrenimi yapmak için izin verilecek hakim ve savcıların
sayısının belirleneceğine dair hükmün bu teklif ile
kaldırılması önerilmiş ise de hâkim ve savcıların
eğitimlerine ilişkin engelleme getiren bu düzenlemenin teklif
metninden çıkarılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
18inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
18inci madde kabul edilmiştir.
19uncu
madde üzerinde üç adet önerge vardır. Önergeleri okutacağım ve
Anayasaya aykırılık önergesini önce işleme
alacağım.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 19 uncu maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken Pervin
Buldan Nazmi
Gür
Bingöl
Iğdır
Van
Bengi
Yıldız İbrahim
Binici
Batman
Şanlıurfa
BAŞKAN Şimdi, aynı
mahiyetteki iki Anayasaya aykırılık önergesini okutup
işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 523 Sıra
Sayılı Kanun Teklifinin 19. Maddesinin Anayasaya aykırı
olması sebebiyle teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Faruk
Bal Yusuf
Halaçoğlu
Muharrem Varlı
Konya Kayseri Adana
Celal
Adan Lütfü
Türkkan
İstanbul
Kocaeli
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 523 Sıra
Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 19. maddesinin Anayasaya
aykırılığından dolayı Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve talep ederiz.
İlhan
Demiröz Hasan
Ören Erdoğan
Toprak
Bursa
Manisa İstanbul
Namık Havutça Ali İhsan
Köktürk Kadir
Gökmen Öğüt
Balıkesir
Zonguldak
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergelere
katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN
ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK
BAKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Söz sırası Bursa
Milletvekili Sayın İlhan Demirözde, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
İLHAN DEMİRÖZ ( Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 523 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 19uncu
maddesi hakkında vermiş olduğumuz önerge üzerine Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu görüşülen teklifin
samimiyetsiz, dürüst ve şeffaf olmayan bir teklif olduğunu
düşünüyorum. Neden? O kadar inançsızca bir teklifte bulunuyorsunuz ki
teklifin adını, yani yapmak istediğinizi bile sıra
sayısında açık açık yazamıyorsunuz. Hangi kanun
arkadaşlar bu? Sağlık alanında mı, çevre alanında
mı, enerji alanında mı? Oysa halka ve Hakka uygun bir teklif
olsa göğsünüzü gere gere ismini koyardınız çünkü millî iradenin
onayladığı bir Anayasa maddesini yasa ile değiştiriyor
ve İşime gelmezse ben millî irade falan tanımam. diyorsunuz.
Bu teklif, herkesin bildiği gibi, 17 Aralıkta
açığa çıkan ve daha da çıkacak olanları da engellemek
ve örtbas etmek için HSYK ve yargıda değişiklik yapma
teklifidir, hatta bu, yetim hakkı yiyenlerin sonuçta aklanacakları
bir yargı düzeninin oluşturulması teklifidir.
Değerli arkadaşlar, ancak halkımız,
AKP iktidarının -rüşvet ve yolsuzluklarını- nasıl
iş gördüğünü öğrenmiştir. Onun için, tüm çabalar nafile. Bu
olay bir zihniyeti hem Türkiyeye ve hem üzülerek ifade ediyorum ki dünyaya
göstermiştir.
Değerli milletvekilleri, tabii, hâl böyle olunca
seçim bölgelerimizde cereyan eden kimi uygulamaların hukuk
tanımazlığını ve yargı kararlarının
uygulanmamasının nereden güç aldığını şimdi
daha iyi anlamış oluyoruz çünkü yargıda en çok konu olan davalar
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının görev ve yetkileri
dâhilinde yapılan iş ve işlemlerdi. Ona da Sayın
Erdoğan Bayraktar giderayak açıklık getirdi ve tüm iş ve
işlemleri Sayın Başbakanın talimatları
doğrultusunda yaptığını ifade etti ve Sayın
Başbakanı da istifaya davet etti.
Ancak
giden gidiyor ama huy bitmiyor arkadaşlar çünkü ilgili Bakanlıkta
işler aynı usul ve yöntemlerle devam ediyor. Örnek mi istiyorsunuz:
Bursada, yargıya intikal etmiş, Orhaneli Başköyde faaliyet
gösteren maden ve mermer işletme şirketinin ruhsatı iptal
edilmiş ama aynı şirkete bu defa ÇED raporu verilerek,
sınırları genişlettirilerek bir üst mahkeme
aracılığıyla yeniden faaliyette bulunmak için imkân
tanıyorsunuz.
Yine,
Bursada, Bursa Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği tarafından
yapılan Bursa küçük sanayi sitesi yargı tarafından
durdurulmuş ancak -gidin bakın- bu yargı kararına
rağmen maalesef Bursada bu inşaat hâlâ devam etmektedir. Bunlar
neden olmaktadır? İmam ne yaparsa diğer insanların neler
yaptığını hep beraber biliyoruz.
Bağımsız
bir HSYK ve yargı düzeni kurduğunuzu iddia ettiniz. Bugün dahi,
Başbakan, TÜSİAD Başkanı Sayın Muharrem
Yılmazı dün yaptığı değerlendirmeler nedeniyle
vatana ihanet etmekle suçluyor. Arkadaşlar, lütfen biraz dik oturarak
bakalım. Böyle bir şey olabilir mi? Muhalefet eleştirmeyecek,
sendikalar eleştirmeyecek, doktorlar, öğretmenler, avukatlar,
hâkimler, savcılar, meslek odaları, akademik odalar, öğretim
üyeleri ve bu ülkeye katma değer katan iş dünyası görüş ve
düşüncelerini, endişelerini ifade etmeyecek; ettiğinde de
Başbakan Sen küresel sermaye gelmez ifadesini kullanarak kendi
Hükûmetini tehdit ediyorsun öyle mi? O zaman cevabını alacaksın.
Sen hangi yüzle bu idarenin bakanlarını TÜSİADa davet
edeceksin, bizimle herhangi bir işini görmeye hangi yüzle geleceksin?
diyecek. Böyle bir devlet idaresi, böyle kin duygusu olur mu arkadaşlar?
Bir insanı ya da bir kurum veya kuruluşu temsil eden insanları
düşünceleri ve eleştirileri nedeniyle vatan haini olarak ifade etmek
bu kadar kolay mıdır? Lütfen birisi bunu bize açıklasın
diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Diğer
önerge adına Sayın Faruk Bal, Konya Milletvekili.
Buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
FARUK
BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; meselenin
özüyle ilgili düşüncelerimi paylaşmaya devam edeceğim.
Değerli
arkadaşlarım, hiç birbirimizi aldatıp kandırmayalım.
Bu kanun teklifi, belli, belli, besbelli ki 17 Aralıkta çıkan
rüşvet, yolsuzluk, hırsızlık, imar düzenlemesi, kara para
aklaması gibi adli soruşturmaların üzerini kapatabilmek
amacıyla yargı organlarına aynen polis teşkilatında
yapılan atamalara benzer operasyonlarla el koymak ve işin daha vahim
noktalara, daha ciddi noktalara gitmesini engellemek için yargının tepesine
AKP şapkasını geçirme kanun teklifidir.
Bu
çerçeve içerisinde değerlendirdiğimizde, değerli
milletvekilleri, yardan mı serden mi geçeceğiz şeklinde bir
ikilem ile karşı karşıyasınız. Ne yardan ne
serden geçilir. Doğru olanı parlamenter demokrasi içerisinde iktidar
grubu milletvekilleri en az muhalefet kadar iktidarın yolsuzluğunu,
kanunsuzluğunu, hukuksuzluğunu denetlemek zorundadır. Hatta,
iktidar kanadına mensup olan milletvekilleri muhalefet kanadından
daha fazla yetkiye sahiptir çünkü kendi bakanlarını kendi grup
toplantılarında da muaheze etme, denetleme hakkına sahiptir.
Bugüne
kadar böyle bir denetlemenin AKP içerisinde olduğuna şahit
olmadık. Temennimiz bu yasa teklifi nedeniyle ortaya çıkabilir. Sizin
böyle bir imkânı elde edebilmeniz için, daha önce hadisten, ayetten,
Cenab-ı Allahtan, Kelimetullahtan kültürümüze yansımış
olan değerlerden bahsettik. Bu defa iki ayrı değerli, biri
yabancı, biri yerli olmak üzere, kişinin sözleriyle size hitap etmek
istiyorum. Onlardan bir tanesi Descartes. Ünlü düşünür Düşünüyorum,
o hâlde varım. demiş. Adalet ve Kalkınma Partisine mensup
milletvekili arkadaşlarımızın varlıklarını
ispat etmelerinin tam zamanıdır. Biat mı edecekler;
düşünerek, kalplerinden, vicdanlarından ve mantıklarından
süzülerek gelen değerleri insanlığın geliştirmiş
olduğu evrensel değerlerle muaheze edip buna göre bir karar
verebilecekler mi? İşte bu, işin mihenk taşı ve
meselenin özüdür.
Değerli
arkadaşlarım, ikinci söz ise içinizden birisine ait; Sevgili Dostum
Sayın İyimayaya ait. Sayın İyimaya çok güzel, vecize
olabilecek sözleri üretmekte mahir bir insandır, kabiliyetli bir
insandır. Sanki bugüne ışık tutacak şekilde 2010
yılındaki Anayasa değişikliğinde de tekrar
ettiğim sözünü bu defa, bir kez daha buradan tekrar etmek istiyorum.
Sayın İyimaya diyor ki: Eğer parmakların aklı
olsaydı demokrasiyi yok edecek canavarlar türemezdi.
Değerli
arkadaşlarım, demokrasiyi yok edecek canavarları 2010
yılında akıl ile
bağdaştırmadığınız parmaklarınızla
yarattınız. Bugün sizin çektiğiniz
sıkıntının bir sebebihikmeti de budur.
Şimdi,
Sayın İyimayanın bu sözü sebebihikmetini ortaya koyacak; yine
üç yıl, dört yıl sonra sizi saç baş yolduracak bir hâle
getirmemek için ben size hatırlatıyorum.
Parmaklarınızın aklı olsun. Allahın size verdiği
vicdanı, mantığı, o değerleri, önümüze gelmiş
olan hukuka, evrensel değerlere ve Anayasaya aykırı bu kanunda
kullanın ve biat kültürüyle hareket etmenin hem bu dünyada hem öbür
dünyada ceremesini çekmemek için aklınızı kullanın.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bal.
Önergeleri
oylarınıza sunuyorum
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında bir anlaşmazlık
olduğundan elektronik oylama yapıyoruz ve iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı vardır, önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 19 uncu maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN
Önergeye Komisyon katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇEVRE
VE ŞEHİRCİLİK BAKANI İDRİS GÜLLÜCE
(İstanbul) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Hâkim
ve savcıların eğitim merkezlerinin kaldırılmasına
yönelik bu düzenlemenin teklif metninden çıkarılması
önerilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
19uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
20nci
maddede üç önerge vardır, önergeleri okutacağım ve Anayasaya
aykırılık önergelerini önce işleme alacağım.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin çerçeve 20 nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Pervin
Buldan Nazmi
Gür
Bingöl Iğdır
Van
Bengi Yıldız İbrahim
Binici
Batman Şanlıurfa
BAŞKAN
Şimdi, aynı mahiyetteki iki Anayasaya aykırılık
önergesini okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 Sıra Sayılı
Kanun Teklifinin 20. Maddesinin Anayasaya aykırı
olması sebebiyle Teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Faruk
Bal Yusuf
Halaçoğlu Muharrem
Varlı
Konya Kayseri Adana
Celal
Adan Lütfü
Türkkan
İstanbul Kocaeli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 Sıra Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 20. maddesinin Anayasaya
aykırılığından dolayı Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve talep ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi Osman Kaptan B. Süheyl BATUM
İstanbul Antalya
Eskişehir
Binnaz
Toprak Ayşe Eser
Danışoğlu Sakine Öz
İstanbul İstanbul Manisa
Sedef
Küçük
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergelere
katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇEVRE
VE ŞEHİRCİLİK BAKANI İDRİS GÜLLÜCE
(İstanbul) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Söz sırası, İstanbul
Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebide.
Buyurun
Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugünkü çalışmanın sonuna doğru
gelmiş bulunuyoruz. Çalışma biterken biraz farklı bir
değerlendirme yapmak istiyorum sizlere.
Şeyh
Edebaliye atfedilen bir söz vardır: En büyük zafer nefsini yani kendini
tanımaktır. Bütün siyasal sistemlerin, bütün ekonomik sistemlerin
temelinde insan nefsi, o nefsin istekleri vardır dersek yanlış
olmaz. Siyasetteki güç talebinin, ekonomik büyümenin, zenginliğin,
refahın, bütün bu kavramların temelinde yer alan, temelinde yatan
insan nefsinin istekleri ve hatta o nefsin doyumsuzluğudur. Bu kavramlar
yani siyasetteki güç talebi, güçlü olma isteği, büyüme, refah, zenginlik
gibi kavramlar eğer kurallar adil ise insanlara mutluluk getirir; kurallar
adil değil ise, o ülkenin yönetimi eğer adil değil ise bütün
bunlardan kaos çıkar. Şimdi bizim Türkiyede
yaşadığımız tablo budur. Eğer konu demokrasi ise,
konu bir ülkenin yönetimi ise elbette insan nefsinin terbiye edilmesi
dediğimiz kavram, o nefsin doyumsuz isteklerinin önüne geçilebilmesi demek
demokraside hukukun üstünlüğünü sağlamakla mümkün olur. Eğer bir
ülkede demokrasi var ise, kuvvetler ayrılığı var ise, insan
hakları ve özgürlükler güvence altında ise o ülkede kurallar adil
demektir, o ülkede kaos çıkmaz. Siyasal gücü elinde bulunduranlar, ülkeyi
yönetenler demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, insan haklarından güç
alıyor ise ortada problem yok, sorun yok demektir.
Daha
demokratik bir yargıyı yaratma adına kuvvetler
ayrılığını yok ediyorum. derseniz buradan hiçbir
şey çıkmaz.
Paralel
devlet iddialarıyla mücadele etmek
Eğer paralel devlet var ise bunu
lütfen söyleyin, anlatın, neyse bu devlet, Parlamentoyu bilgilendirin ama
bununla da hukuk içinde mücadele edin.
Şimdi,
siyasette kontrolsüz bir güç talebi var, yargıyı kendi kontrolüne
almak isteyen bir Hükûmet var. Bu son derece yanlış. Buradan
demokrasinin çıkması mümkün değildir. Hangi yasa
dışı oluşumla mücadele edecek olursanız olun hukuk
içinde mücadele edeceksiniz.
Şimdi,
siz, binlerce polisi tayin ettiniz. Hükûmet, binlerce polisi tayin etti. Ben
merak ediyorum, bu binlerce polis hangi suçu işlemiştir de tayin
edilmiştir? Bir kamu görevlisinin tayin edilebilmesi bir idari
soruşturmaya bağlıdır. Bir soruşturma
yapılır, bu soruşturma sonucunda o kişinin suç
işlediği, disiplin suçu işlediği sonucuna varılır
ve o kişiyi tayin edersiniz. Bu kış kıyamette birçok
polisi, polis müdürünü bir ilden alıp bir başka ile tayin
ediyorsunuz. Bunların eşleri var, okula giden çocukları var. Bu
çocuklar okul değiştirecek, bu insanlar şehir
değiştirecek. Bunları bu şekilde bir yerden öbür yere
alıp tayin etme hakkınız yok. Soruşturma
yaparsınız, suçlu bulursanız bunları tayin edersiniz. Bütün
bunları yanlış bulduğumu sizlere ifade etmek istiyorum.
Devlete
hukuk devleti olma niteliğini kazandıran hukukun üstünlüğü
ilkesidir. Devlete hukuk devleti olma niteliğini kazandıran hukukun
üstünlüğü ilkesi, yönetimi bağlar, hükûmeti bağlar -yani
hükûmeti yöneten, yönetenleri yöneten hukukun kendisidir- herkesi bağlar,
yargıçları bağlar, vatandaşları bağlar,
bürokrasiyi bağlar ama yönetenler, hükûmet, hukukun üstünlüğüne
saygı göstermezse o ülkede kaos çıkar.
Bir kaos kanunudur bu.
21inci maddeden sonra bunların görüşülmeyecek olmasını,
HSYK düzenlemelerine ara verilecek olmasını olumlu buluyorum.
İnşallah, bu yanlış maddelere, bu yanlış
düzenlemelere Parlamento bir daha dönmek zorunda kalmaz.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şimdi söz
sırası Kayseri Milletvekili Sayın Yusuf Halaçoğlunda.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, şimdi, gerçekten, devlet dediğimiz zaman
devleti oluşturan birtakım unsurlar vardır. Bu unsurlar
oluşmadan devlet kurmanız da mümkün değildir. Her şeyden
önce devleti oluşturan bir millete ihtiyacınız vardır,
onların vatan telakki ettikleri bir toprak parçasına
ihtiyacınız vardır, bir de iradeye ihtiyacınız yani yönetimde
iradeye ihtiyacınız vardır. Yasalarını çıkaran,
yasaların çıkarılması sonrasında yargısı
olan, atama yapabilen, kendi devlet görevlilerini atayabilen, yurt
dışı temsilcilikleri ve yurt içi temsilciliklerini atayan bir
yapıya sahip olması lazımdır. Böyle bir organizasyon ancak
devlet hükmünü taşır ama devletin ayakta kalabilmesi için de
gerçekten belli bir hukuk sistemine, düzenine sahip olması gerekir. Bunun
için devleti yöneten devlet adamlarının devlet yönetme kültürüne de
sahip olmaları gerekir. Devleti yönetenler istikrarlı olmak
zorundadır. Her söyledikleri kelime ağızlarından
çıktıktan sonra kendilerine ait değildir. Daha sonra
bunları tekzip edecek, bunları yalanlayacak birtakım tekrar
beyanları olduğu takdirde o kişilere karşı olan güven
sarsılır toplum üzerinde.
İşte,
bu çerçevede baktığımız zaman, gerçekten de devleti
oluşturan unsurlar bugün sürekli olarak bir gün önceki söylediklerini
ertesi gün tekzip eden bir nitelik taşımaktadırlar. Nitekim,
Sayın Başbakanın buna benzer çok beyanları vardır.
İşte, tek dilden tek dine; bedelli askerlikte, bedelli
askerliğin çıkarılışının müjdesini vermeye
Füze kalkanı komutanlık merkezinin, Tabii ki Türklerde olacak.
deyip ardından yabancılara bırakılması;
egemenliğin millete ait olmadığını söyleyip daha sonra
egemenliğin tabii ki millete ait olduğunu söylemesi; yine, önce
(x) Perese yönelik olan bir meseleyi
dile getirirken ardından Perese söylemedim moderatöre söyledim. demesi;
BOPta eş başkanlığı kabul etmeyip daha sonra eş
başkan olduğunu söylemesi; önce Kürt sorunu. deyip ardından
Kürt sorunu değil, bu, bir PKK ve terör sorunudur. diye
olmadığını söyleyip Kürt sorununun daha sonra
dönüşmesi; yine PKK ile görüşen şerefsizdir. deyip ardından
bizzat Ben verdim bunun talimatını. demesi; yine, PKKyla mücadele
etmeyi hedefleyip daha sonra müzakereye dönmesi; Libyaya NATOnun
giremeyeceğini söyleyip bir gün sonra NATOnun Libyalıların
güvenliği için gireceğini söylemesi gibi birtakım hususlar.
Şimdi
değerli milletvekilleri, bakın, buna benzer başka bir konu daha
var, özel yetkili mahkemeler. Biliyorsunuz ki, bu Meclise özel yetkili
mahkemelerle ilgili bir yasa geldi ve kaldırılmasıyla ilgili bir
karar alındı ama oraya bir küçük madde konmuştu. Halihazırda
özel yetkili mahkemelerin ellerinde olan dosyaların devam ettirilmesi
kararı alındı. Ama bugün, Sayın Başbakan, bununla
ilgili Bunların da kaldırılması taraftarıyız.
diye ortaya çıkıyor. Aradan çok zaman geçmedi. Dolayısıyla,
kararlar verilirken önünüzdeki günlerde nelerle
karşılaşacağınızı çok iyi tahkik edip ona
göre konuşmak zorunluluğunuz vardır.
Şimdi, bu çerçeve
içerisinde, Yargıyı askerî vesayetten kurtaralım. derken sivil
vesayete sokmak da buna benzer bir konudur. Dolayısıyla biz,
açık söyleyelim, bu konuda size karşı çıkmamızın
en önemli sebebi yolsuzlukların üzerine gitme konusunda tembel
kalmanızdır. Biz diyoruz ki: Yolsuzlukların üzerine iki sebeple
gitmek zorundayız, sizler de aynı şeyi yapmak
zorundasınız.
Birincisi:
Yolsuzlukların üzerine gitme, milletin hakkını ve hukukunu bu
Meclis kürsüsü, bu Meclis çatısı altında sağlamamıza
bağlıdır.
İkincisi de: Bunun
uhrevi yönü vardır yani kul hakkı meselesi vardır. Bu kul
hakkı meselesini ne biz ne de siz kaldırabilirsiniz. Unutmayın
ki burada alınan her karar tarihe dercedilen önemli bir belgedir.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 523
sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 20 inci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken (Bingöl) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇEVRE
VE ŞEHİRCİLİK BAKANI İDRİS GÜLLÜCE
(İstanbul) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Adalet
Akademisinin yapısından genel sekreterlik biriminin
çıkarılmasına dair düzenlemenin kaldırılması
önerilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
20nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
20nci
madde kabul edilmiştir.
21inci
maddede üç adet önerge vardır, önergeleri Anayasaya
aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 21 inci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Pervin Buldan Nazmi Gür
Bingöl Iğdır Van
Bengi Yıldız İbrahim Binici
Batman Şanlıurfa
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki iki Anayasaya aykırılık önergesini
okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 523
Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 21. Maddesinin Anayasaya
aykırı olması sebebiyle teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal Yusuf
Halaçoğlu Muharrem
Varlı
Konya Kayseri
Adana
Celal Adan Lütfü
Türkkan
İstanbul
Kocaeli
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 523
Sıra Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 21. maddesinin Anayasaya
aykırılığından dolayı Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve talep ederiz.
Kadir Gökmen Öğüt Ali Haydar Öner Ali İhsan Köktürk
İstanbul Isparta Zonguldak
Ali
Özgündüz Hasan
Ören
İstanbul Manisa
BAŞKAN
- Komisyon önergelere katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇEVRE
VE ŞEHİRCİLİK BAKANI İDRİS GÜLLÜCE
(İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Söz sırası Konya Milletvekili Sayın Faruk Balda.
Buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
FARUK
BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugünkü son
maddeye geldik. Son maddeye geldiğimizde Adalet ve Kalkınma
Partisinin bu teklifi dondurma kararı aldığını
anladık. Ben anlayamadım, bu, Maraş dondurması değil
bir defa ama bundan sonra ne olacak orasını kestirmek mümkün
değil.
Bundan
sonra ne olacak? sorusunu kendimce değerlendiriyorum: Bir, burada bir
direnç oluşmuştur. Adalet ve Kalkınma Partisi içerisindeki
milletvekillerinin de içine sinmeyen hususlar vardır. O hâlde, pes edip
bunu olduğu yerde tutmak mı? Böyleyse bir sorun yok ama bunu Meclisin
ensesinde boza pişirir gibi, sanki Meclisi ileride tekrar bu işle
meşgul eder gibi bir hin düşünce var ise bilinmelidir ki Milliyetçi
Hareket Partisi bu kanun teklifiyle örselenen, kırılan, dökülen,
hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı ilkesi,
yargının bağımsızlığı,
tarafsızlığı ve hâkim teminatı
karşısındaki dik duruşunu olduğu gibi devam ettirecektir.
Eğer ileride farklı görüşmelerin neticesinde ortaya farklı
metinlerle bizi ikna edecek bir durumu getirmeye
çalışırsanız her zaman aklımızda bu
olacaktır. Her zaman yolsuzluğun, rüşvetin, kara para
aklamasının, teröre desteğin önünü kesebilmek için
yargının elini kolunu bağlama, yargıya AKP
şapkası geçirme, 16 ildeki il emniyet müdürlerini
dağıttığınız gibi, binlerce polisi
kışta kıyamette sürdüğünüz gibi, yargı
mensuplarını da sürmek için bir yetki almaya
çalışırsanız bu yetkiye bütün gücümüzle karşı
olacağız. Biz tüyü bitmedik yetim hakkının hakkı olana
teslim edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu Meclis tarafından
tüyü bitmedik yetim hakkına el atanların yapmış
oldukları işin adalet karşısında ceremesini ödemesini
istiyoruz. Biz Adaletin kestiği parmak acımaz. sesinin bu Meclisten
çıkmasını istiyoruz ve size de daha önce ifade ettiğim
gibi, biat kültürünü bir kenara bırakarak, Cenab-ı Allahın
sizlere bahşetmiş olduğu vicdanınızın sesini
dinleyerek aktan mı yana, karadan mı yana
olacağınızı açıkça ortaya koymanızı ifade
ediyorum. Bununla ilgili Sayın İyimayanın söylediği gibi
parmaklara akıl ihsan etmesini Cenab-ı Allahtan niyaz ediyorum.
Yine
Descartesin ifade ettiği gibi, sizin biat kültüründen uzaklaşarak
burada varlığınızı ispat etmekle, aynı zamanda
büyük Türk milletinin adalete olan güvencinin, adalete olan
inancının, saygısının, hürmetinin de yerli yerinde
durabilmesi, kalabilmesi ve ortalığın bir kargaşaya,
hukuksuzluğa, adaletsizliğe boğulmuş anarşik bir
sosyal düzene dönüşmesini engellemesi için parmaklarınıza
Cenab-ı Allahın akıl vermesini ve
varlığınızı Descartesin ifadesiyle burada
ispatlamanızı diliyorum.
Değerli
arkadaşlarım, tabii ki hak ve hukuktan bahsediyoruz. Hak ve hukuktan
bahsederken bizim kültürümüz, inancımız, itikadımız
buyuruyor ki Haksızlık karşısında susan dilsiz
şeytandır. Dolayısıyla, şimdi sizin
konuşmanız, şimdi haksızlığın
karşısında dimdik ayağa kalkmanızın
zamanıdır ve tam zamanıdır.
Yine
bizim kültürümüzün, inancımızın, itikadımızın bir
ürünü; bir hadis, Hazreti Peygamber buyuruyor ki: Kul hakkına, beytülmale
el atmış olanlar savaşta ölse bile şehit hükmünde
değildir. Sonuncusunu söylüyorum, Cenab-ı Allah buyuruyor ki: Benim
karşıma kul hakkıyla gelmeyin. İşte, bu kanun teklifi
sizi öbür dünyada da bu dünyada da muaheze edecek olan bir kanundur. Allah
sizlere akıl fikir ihsan eylesin.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bal.
Konuşma
sırası Isparta Milletvekili Sayın Ali Haydar Önerde.
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ünlü bir fıkra var,
sürücülerden biri otoyolda ters yöne giriyor, yerel radyo anons ediyor:
Dikkat! Filan mıntıkada bir sürücü ters yola girmiştir. O
sürücü diyor ki: Ne birisi, hepsi, hepsi. Gerçekten de bu yasa, bu
fıkrayı anımsatıyor. Umarız bu sürücü ters yola
girdiğinin farkına tez zamanda varır.
Değerli
arkadaşlar, bu teklif görünümlü 17 Aralık yasa tasarısı
nelere aykırı? Anayasaya aykırı; kuvvetler
ayrılığı ilkesine aykırı; etik, ahlaki kurallara
aykırı; Bangalore Deklarasyonuyla öngörülen hâkimlik
kurallarına aykırı; Budapeşte Deklarasyonuyla öngörülen
savcılık ilkelerine aykırı; Kopenhagda yayınlanan AB
kriterlerine aykırı; yoklamaya koşup görüşmeleri izlemeyen
milletvekili sorumluluğuna aykırı; 17 Aralık
sonrasında dosyaların savcılardan alınıp hâkimlerin
değiştirilmesi, polislerin sürülmesi, ahlaki kurallara, vicdani
değerlere aykırı; fezlekelerin bekletilmesi hukuka
aykırı; 17 Aralık sonrası aman Selami ne yaparsan yap,
basını kov, bizleri koru, savcıların dediklerini yapma,
yaptırma anlayışıyla Aksaray Valisini özel uçağa
alıp İstanbul Emniyet Müdürlüğüne oturtma hukuka
aykırı çünkü valilerin ve müdürlerin nasıl atanacakları
belli, vaktim olursa izah ederim. Savcının tırları
araması haddini bilmezliktir. demek MİT Yasasının ilgili
maddelerine aykırı. Bu söylem tam bir haddini bilmezliktir
arkadaşlar. Benim iznim olmadan tırları arayamazsınız.
demek hukuka aykırı. Türkiye Büyük Millet Meclisini beyin
faaliyetleri yerine beden faaliyetleri için kullanmak; eline, beline, diline
hâkim olamamak medeniyete aykırı. Eleştiriye tahammülsüzlük
demokrasiye aykırı. TÜSİAD Başkanı Muharrem
Yılmazın konuşmasını hakaretle değerlendirmek
çoğulcu toplum anlayışına aykırı ve kendileri
çalmadıkları, çalmaya rıza göstermedikleri, rüşvete,
yolsuzluğa karşı oldukları hâlde, savcılardan
dosyaların alınmasına, polislerin sürülmesine, hâkimlerin değiştirilmesine
itiraz edilmemesi ve bu yasaya destek verilmesi mantığa ve özgür
iradeyle oy kullanma ilkesine aykırı.
Bu
yasa eğer devam edecek olursa birtakım tanıdığım
arkadaşlarımı, büyüklerimi takip edeceğim çünkü içlerinde
mümin ve mütedeyyin olanlar var, ülkücü olduğunu bildiklerim var, liberal
olduklarını bildiklerim var, demokrat olduklarını
bildiklerim var. Bu yasaya nasıl evet diyecekler? Gerekirse isimlerini
de açıklarım.
Bu
yasayı lütfen çekiniz. Bağımsız, tarafsız hâkimler
kurulu, savcılar kurulu kuralım, eş güdümleri için de yüksek
yargı kurulu oluşturalım. Davalının da
davacının da devletin de milletin de yargıya güveni olsun;
yargı demokrasiye uygun olsun.
Son çağrı: Özel yetkili mahkemeleri
şimdilik feshedemiyorsanız, ön yargıyla hareket eden, sahte
delillerle hüküm tesis eden, müdafi tanıklarını dinlemeyen, pek
çok masumu ağır cezalara çarptırarak zulmeden özel yetkili
mahkeme heyetlerini değiştiriniz. Masumların ahını
almayınız. Adaletin gecikmesi hakkaniyete aykırıdır.
Değerli milletvekilleri, diğer notlar
zamanıma sığmıyor ama bu yasa dolayısıyla
sağduyunun egemen olmasını; demokrasiye, insan haklarına,
hâkim teminatına aykırı davranışlardan vazgeçilmesini
diliyor, hak edenlere saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin çerçeve 21 inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET
İYİMAYA (Ankara) Katılınmamaktadır Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI
İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu madde kuvvetler ayrılığı ilkesinin
son bulmasına ilişkin olup teklif metninden
çıkarılması gereklidir. Adalet Bakanının Kurulun
başkanı, Adalet Bakanı Müsteşarının da kurulun
doğal üyesi olması, yargı
bağımsızlığını zedelemektedir.
İçerisinde Adalet Bakanının görevi sadece sembolik
olmalıdır. Zira yürütme erki içerisinde görevli bulunan bu
makamın HSYK üzerinde hiçbir etki gücü bulunmaması kuvvetler
ayrılığı gereğidir. Özcesi HSYK yargı
bağımsızlığına, hakimlik teminatına
aykırı bir kurumdur ve bu teklif ile bu durum bir kez daha ve daha
güçlü bir biçimde pekişecektir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
21inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
21inci madde kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.45
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 19.47
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52nci Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
Sayın
milletvekilleri, bir Danışma Kurulu önerisi vardır, öneriyi
okutup oylarınıza sunacağım.
Öneriyi
okutuyorum:
VIII.-
ÖNERİLER
A)
Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, Genel Kurulun daha önceden toplanması
kararlaştırılan 25 Ocak 2014 Cumartesi ve 26 Ocak 2014 Pazar
günleri toplanmamasına ilişkin önerisi
Tarih:
24/01/2014
Danışma Kurulu Önerisi
Danışma
Kurulunun 24.1.2014 Cuma günü yaptığı toplantıda
aşağıdaki önerinin Genel Kurulun onayına sunulması
uygun görülmüştür.
Cemil Çiçek
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Mahir Ünal Muharrem
İnce
Adalet ve
Kalkınma Partisi Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu Başkan
Vekili
Yusuf Halaçoğlu Pervin
Buldan
Milliyetçi
Hareket Partisi Barış ve
Demokrasi Partisi
Grubu Başkan Vekili
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Genel Kurulun, daha
önceden toplanması kararlaştırılan 25/1/2014 Cumartesi ve
26/1/2014 Pazar günleri toplanmaması önerilmiştir.
BAŞKAN Öneri
hakkında söz isteyen yok.
Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmiştir.
523 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz.
V.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Adalet Komisyonu Raporu (2/1929) (S. Sayısı: 523) (Devam)
BAŞKAN
Komisyon? Yok
Ertelenmiştir.
4üncü sırada
yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
İtalya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma ve Sürdürülebilir
Kalkınma Alanlarında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu ve Dışişleri
Komisyonu raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.
4.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İtalya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Çevre Koruma ve Sürdürülebilir Kalkınma Alanlarında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu ve
Dışişleri Komisyonu Raporları (1/682) (S. Sayısı:
385)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada
yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Doğal Kaynaklar ve
Su Havzası Amenajmanı Üzerine Mutabakat Zaptının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu,
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri
Komisyonu raporlarının
görüşmelerine başlıyoruz.
5.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Doğal Kaynaklar ve Su Havzası Amenajmanı Üzerine
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu, Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları
(1/441) (S. Sayısı: 266)
BAŞKAN
Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Diğer
işlerde de komisyonun hazır olmayacağı
anlaşıldığından, alınan karar gereği, sözlü sorular ile kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 28 Ocak 2014 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Herkese iyi
tatiller diliyorum.
Kapanma
Saati: 19.49