TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
55inci Birleşim
30 Ocak 2014 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçerinin, hukuk devleti ve yolsuzluğa ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Kars Milletvekili Yunus
Kılıçın, Kâzım Karabekir Paşanın 66ncı
ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın, Malatyanın sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan ve 21 milletvekilinin, Diyarbakır
Surlarının iyileştirilmesi ve turizme uygun hâle getirilmesi
için yapılması gerekenlerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri
(10/842)
2.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu ve 22 milletvekilinin, Vanın Tatvan
ilçesinin afet kararı alınan mahallelerinin imara, kentleşmeye,
turizm ve ticarete açılması ve bölge halkının
sorunlarının giderilmesi için yapılması gerekenlerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri (10/843)
3.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek ve 25 milletvekilinin, basın özgürlüğüyle
ilgili sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri (10/844)
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun (2/242,
2/80) (S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporlarının (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz
Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporunun
(2/1929) (S. Sayısı: 523)
4.- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İzmir Milletvekili Hülya Güven ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler
Kanunu ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten ve Rize Milletvekili Hasan Karal
ile 6 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet Ünüvar ve Sivas Milletvekili
Hilmi Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928,
2/1937) (S. Sayısı: 524)
5.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile İtalya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma ve
Sürdürülebilir Kalkınma Alanlarında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu ve Dışişleri
Komisyonu Raporlarının (1/682) (S. Sayısı: 385)
6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Doğal Kaynaklar ve Su Havzası Amenajmanı
Üzerine Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu, Tarım,
Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu
Raporlarının (1/441) (S. Sayısı: 266)
VII.- AÇIKLAMALAR
1.- Plan ve Bütçe Komisyonu Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, İzmir
Bornovada şehit olan Topçu Uzman Çavuş Mustafa Ünlüye Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
2.- Bingöl Milletvekili İdris Balukenin, Iğdır Milletvekili
Sinan Oğanın 524 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 41inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
3.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, Bingöl Milletvekili
İdris Balukenin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
4.- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslamın,
İzmir Bornovada şehit olan Topçu Uzman Çavuş Mustafa Ünlüye
Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
5.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, CHP Grubu olarak
İzmir Bornovada şehit olan
Topçu Uzman Çavuş Mustafa Ünlüye Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
6.- Aydın Milletvekili Ali Gültekin Kılınçın, Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin 524 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 46ncı maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
7.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, Aydın Milletvekili Ali
Gültekin Kılınçın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
8.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Muammer Aksoyun
24üncü ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması
9.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın, Muş Milletvekili
Sırrı Sakıkın 524 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 49uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
VIII.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Başkanlık Divanı olarak,
İzmir Bornovada şehit olan Topçu Uzman Çavuş Mustafa Ünlüye
Allahtan rahmet dilediklerine ilişkin açıklaması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Başkanlık Divanı olarak, Muammer
Aksoyu saygı ve sevgiyle andıklarına ilişkin
açıklaması
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Bursa Milletvekili
İsmail Aydının yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri
sırasında CHP Grup Başkanına sataşması
nedeniyle konuşması
2.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının, İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
X.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun çalışma saatlerinin
yeniden düzenlenmesine ve daha önceden toplanması
kararlaştırılan 31 Ocak 2014 Cuma ile 1-2-3 Şubat 2014
Cumartesi, Pazar ve Pazartesi günleri toplanmamasına; gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında bulunan 534 sıra sayılı Kanun
Tasarısının bu kısmın 5inci sırasına alınmasına
ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine; 534 sıra sayılı Kanun Tasarısının
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin önerisi
XI.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Mersin Milletvekili Ali
Özün, Kung-Fu Federasyonu ile ilgili çeşitli iddialara ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın
cevabı (7/34860)
2.- Ankara Milletvekili
Bülent Kuşoğlunun, Erzincan kompresör istasyonu yapım
işine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/36036)
3.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen gazete ve ikram malzemeleri alımlarına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/36194)
4.- Batman Milletvekili Ayla
Akat Atanın, elektrik üretimine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/36195)
5.- Batman Milletvekili Ayla
Akat Atanın, Dicle Elektrik AŞ tarafından il müdürlüklerine
yollanan bir yazıya ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldızın cevabı (7/36196)
6.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldanın, Iğdırdaki elektrik kesintilerine
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/36197)
7.- İstanbul
Milletvekili Umut Oranın, Atatürk Havalimanında 1 Ocak 2013te bir
kargo uçağında altın tespit edilmesine ilişkin sorusu ve
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcının cevabı
(7/36206)
8.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tanın, Erzurumdaki elektrik kesintilerine
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldızın
cevabı (7/36331)
9.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tanın, Diyarbakırdaki elektrik kesintilerine
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/36332
10.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bakanlıkta görev yapan
memurların maaşlarına ve Bakanlığa yönelik denetimlere
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldızın cevabı (7/36333)
11.- Kütahya Milletvekili
Alim Işıkın, Askeri Havaalanı Mania Planı
Uygulaması ile ortaya çıkan sorunlara ilişkin Başbakandan
sorusu ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
(7/36509)
12.- İstanbul
Milletvekili Celal Adanın, eski bakanlara tahsis edilen makam
araçlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/36804)
30
Ocak 2014 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----
0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55inci
Birleşimini açıyorum.
Hepimize iyi çalışmalar diliyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
İki dakikalık süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, hukuk devleti ve
yolsuzluk hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeriye
aittir.
Buyurun Sayın Yeniçeri. (MHP sıralarından
alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçerinin, hukuk devleti ve yolsuzluğa
ilişkin gündem dışı konuşması
(Hatibin, üzerinde İstanbul Milletvekili Engin
Alanın ismi ve resmi bulunan dövizi göstermesi)
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hukuk devleti ve yolsuzluk üzerine
gündem dışı söz almış bulunuyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan,
uyarırsanız
BAŞKAN Sayın Hatip, bir dakika.
Sayın milletvekilleri
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Bu vesileyle yüce
Meclisi saygıyla selamlamayayım mı?
BAŞKAN Selamlayın, tamam da sizi daha iyi
duyabilmek için milletvekillerinden bir ricada bulunayım sessizliklerini
muhafaza etsinler diye.
Buyurun.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, derebeylik döneminde
geçerli olan mülk devlet anlayışında devlet, hükümdar ve soylu
sınıflar arasında paylaşılırdı. Mülk
devletindeki hükümdar, yetkilerini mülkün sahibi olmaktan alır ve hiçbir
kurala bağlı olmaksızın devleti yönetirdi. Polis devleti
anlayışında ise hükümdar hiçbir kurala bağlı
değildir. Polis devletinde hükümdarın yetkilerini hükümran olmak
gücünden almaktadır. Polis devletinde hukuk kaideleri hiçbir şekilde
yönetimi bağlamasa da tebaa için kayıtsız şartsız
uyulması gereken kurallar anlamına gelirdi.
Hukuk devleti insan hak ve özgürlüklerini güvenceye alan,
yönetilenlerin haklarını aramalarının önündeki tüm
engelleri kaldıran, demokratik, eşit ve adaletli bir düzen içerisinde
otoriteyi insanların özgürlüğü lehine sınırlandıran,
hukuka ve hukukun genel kurallarıyla bağlı olan devlettir. Hukuk
devletinde yöneten de yönetilen de aynı kurallara tabidir. Hiç kimse
yasalar karşısında -Başbakan ve oğulları dahi-
dokunulmaz değildir. Temel hak ve özgürlükler yönetenlerin, yani
Başbakanın değil Anayasanın güvencesi
altındadır. İdarenin her türlü tasarrufları yasaya tabidir.
Hukuk devletinde mahkemeler bağımsızdır ve kuvvetlerin
ayrılığı olmazsa olmazdır. Hukuk devleti temiz siyaset
ve temiz toplumun garantisidir.
Değerli milletvekilleri, bir yerde yolsuzluk ve
rüşvet varsa rüşvet ve yolsuzluğa uygun işleyen bir devlet
düzeni de var demektir. Yolsuzluğun olduğu yerde
yozlaşmış devlet yöneticileri de vardır. Yoz ve
yozlaşmış ilişkilerin olduğu yerde hukuk devleti yok
demektir.
17 Aralıkta yapılan yolsuzluk ve rüşvet
operasyonunun ardından, AKP yargıyı rehin hâline getirerek
Türkiye'de hukuk devletine son vermiştir. Adli Kolluk Yönetmeliğinin
değiştirilmesi, Deniz Feneri davasında davaya bakan
savcıların görevden alınması, MİT
soruşturması sırasında MİT müsteşarı için
yasa çıkarılması hukuk devletinde değil ancak keyfî
yönetilen bir devlette olabilecek uygulamalardır.
İktidarla ilgili yolsuzluk davalarına bakan
savcılar ve yargıçlar görevinden alınmıştır.
Yolsuzluk operasyonu yapan emniyet mensupları dağıtılmıştır.
HSYK baskı, tehdit ve şantaj altına sokulmuştur.
Savcılar, Başbakan Erdoğan tarafından seçim
meydanlarında suçlanmış ve tehdit edilmiştir. Hâkimi,
savcısı değiştirilen mahkemeler iktidarın beklentileri
doğrultusunda karar vermeye başlamışlardır. AKP
tarafından görevlendirilen hâkim ve savcılar, adaletin ortaya
çıkmasını sağlamak değil iktidar
mensuplarının yaptığı yolsuzlukların üstünü
kapatmak zorunda bırakılacaktır. Zira, yolsuzluk ve rüşvet
iddiası altında olanlar, başta Başbakan Erdoğan olmak
üzere, AKP yetkilileri tarafından da resmen savunulmaktadır.
Değerli milletvekilleri, hukuk devletinde bir
başbakan Ben bakanımı yedirmem., Valimi yedirmem.,
Müsteşarımı yedirmem." sözleri edemez. Hukuk devletinde
bir başbakan Devlet demek ben demek, yasa demek ben demektir. diyemez.
Hukuk devletinde bir başbakan kendisini anayasa yerine koyarak Herkesin
yaşam şekli bizim güvencemiz altında. da diyemez. Halkın yaşam tarzlarının
anayasanın güvencesi altında olduğu yerde hukuk devleti;
yaşam tarzlarının başbakanın güvencesi altında
olduğu yerde polis devleti var demektir.
Hukuk devletinde yolsuzlara yol gösterilmez. Hukuk
devletinde yolunanlar değil, yolanlar cezalandırılır. Hukuk
devletinde idarenin tasarrufları yargıya tabidir, yargının tasarrufları
idareye tabi değildir. Hukuk devletinde paralel devlet kavramı icat
edilerek yolsuzlukların üstü örtülmez. Hukuk devletinde yolsuzlara uygun
hâkim, yargıç ve emniyet görevlisi tayin edilmez. Hukuk devletinde yolsuzluk
yapanlara yasal müeyyideler uygulanır ancak, yozlaşmış
devletlerde şahıslara özgü yasalar çıkarılır. Hukuk
devletinin olduğu yerde paralel devlet, derin devlet olmaz; derin devlet
ve paralel devletin olduğu yerde de hukuk devleti olmaz. Hukuk devletinde
savcılar tehdit edilemez, susturulamaz, sindirilemez, görev yapmaları
engellenemez.
Tarihe kayıt düşmek adına söylüyorum:
AKP'yi yargının üzerinden elini çekmeye davet ediyor, yüce Meclise
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gündem dışı ikinci söz, İstiklal
Harbimizin büyük komutanı ve şark fatihi olan Kâzım Karabekir
Paşanın vefat yıl dönümü sebebiyle söz isteyen Kars
Milletvekili Yunus Kılıça aittir.
Buyurun Sayın
Kılıç. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar )
2.-
Kars Milletvekili Yunus Kılıçın, Kâzım Karabekir
Paşanın 66ncı ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
YUNUS KILIÇ (Kars) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; 26 Ocak 1948, büyük komutan, kahraman,
şair, yazar, devlet adamı, siyasetçi Musa Kâzım Karabekirin
ölüm günü. Dolayısıyla, 66ncı ölüm yıl dönümü sebebiyle
söz aldım. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Tabii, saygıdeğer milletvekilleri, her ülkenin,
bölgenin, hatta şehrin geçmişte yaptıklarıyla
hatırasında kalan, oranın geleceği üzerinde çok önemli etkileri
olan şahsiyetler vardır. Doğu Anadolu, Güneydoğu
Anadolunun doğusu, hatta Doğu Karadeniz bölgelerinin Kâzım
Karabekirle birlikte oluşmuş bir kaderleri var. Bugün biraz bundan
bahsetmek istiyorum.
Aslında, Kâzım Karabekir ömrünü savaş
meydanlarında ülkesi, milleti, devleti için vakfetmiş, büyük
kahramanlıklar göstermiş; Edirneden tutun Diyarbakırda,
Irakta, Çanakkalede büyük meydan muharebelerine katılmış,
büyük kahramanlıklar göstermiş bir şahsiyet. Ancak, bir de Kars,
Batum, Ardahan, Doğu Anadolu üzerinde ve onların geleceğini
belirleme noktasında büyük kahramanlıkları olmuş. Biraz
bunlardan kısaca, bu kısa vakitte bahsetmek istiyorum.
Bilinmekte olduğu gibi, 1877-1878 Rus-Osmanlı
Savaşında Kars, Batum ve Ardahan, bu 3 sancak elviye-i selâse
dediğimiz bu 3 sancak Ruslara bırakılıyor. Bu bölge için
aslında kara günler dediğimiz, o bölgede kara günler
dediğimiz kırk yıllık esaret ve zulüm yılları
başlıyor. 1800lü yılların başında Rusların
da Gürcistanı ilhak etmesiyle sınır komşumuz olmaya
başlamalarından sonra bu bölgelerde hemen hemen her üç beş
yıl aralıklarla Rus saldırıları, dolayısıyla
kaçkınlar, dolasıyla mezalimler ve zalimlikler yaşanıyor.
Kırk yıl yaşanan bu sefalet, bu açlık
yıllarından sonra Bolşevik İhtilalinin de olmasıyla beraber
Ruslar burayı kendileri boşaltıyorlar ve ulusların kendi
kaderlerini belirleme hakkına da riayet ederek, biraz da iç
karışıklıkları sebebiyle bu bölgeden çekiliyorlar.
Daha sonra, bu bölgeyi, fırsat bilen Büyük Ermenistan hayalleri olanlar
doldurmaya başlıyorlar. Hatta, daha da ilerletiyorlar, bu
sınırları Erzuruma kadar, Erzincana kadar, Muşa,
Bitlise, Trabzona kadar genişletiyorlar ve bu bölgede o dönemde,
kendilerinin doldurmuş olmasına rağmen, yüzde 70lere varan Türk
ve İslam toplumu olmasına rağmen saygıdeğer
milletvekilleri, hemen hemen toprakların sadece yüzde 15ini ve genellikle
verimsiz, kıraç yerlerde olan toprakların yüzde 15ini sadece Türk
toplumlarının kullanmasına müsaade ediyorlar.
Dolayısıyla, büyük açlıklar ve sefaletler çekiliyor. Hatta, o
bölgede yaşayan büyüklerimizin anlattıklarından biliyorum, Öyle
açlık çekerdik ki Rus atlarının
dışkılarındaki arpaları seçip bunlardan
beslendiğimiz yıllar oldu. dediklerini biliyorum.
Tabii, bu süreç böyle devam ederken, saygıdeğer
milletvekilleri, aslında, Kurtuluş Savaşını
başlatmak üzere Atatürkle İstanbulda yapmış olduğu
görüşmelerden sonra kendisine Genelkurmay Başkanlığı
teklif edilmesine rağmen ısrarla Anadoluya geçmek isteyen bir
kahraman var; bu, Kâzım Karabekir, Karslının dediği
şekliyle Kara Kâzım Paşa. Evet, önce Edirneye, Trakyaya, daha
sonra Karsa gidiyor, Erzurumdaki 15. Kolordunun başına geçiyor ve
büyük mücadeleyi başlatıyor ve bu kahramanlığı
sonunda, Kâzım Karabekirin bu kahramanlığı sonunda,
Erzurum, Kars, Erzincan, Trabzon, Bitlis, Muş, Elaziz o zamanki
adıyla- Batum, hatta Gümrüyü bile ele geçiriyor ve Ermenilerle bir
anlaşma yapmak durumuna getiriyor, Gümrü Anlaşmasını
yapıyor ve o zaman, kırk yıldır Rus esareti altında
ezilmekte olan topraklarımızın, Karsın, Ardahanın,
Batumun tekrar Osmanlı topraklarına dâhil edilmesini
sağlıyor. Sonra, Batumu tekrar geride bırakmak üzere Kars ve
Moskova anlaşmalarıyla bugünkü sınırlarımızı
çizmiş oluyor.
Bu asker kişiliğinin yanında bir de
Kâzım Karabekirin kendi ağzından söylediği ve çok önem
verdiği, şefkatini ve merhametini gösteren bir özelliği daha
vardı, çocuk davamız adıyla isimlendirdiği bir
davası vardı. O bölgede savaşlarda yetim kalmış, öksüz
kalmış, kimsesiz kalmış binlerce çocuğa okullar açarak
hem bunları ıslah etmiş; memleket, millet için
saygıdeğer insanlar olmalarına yardımcı olmuş,
kimlik kazandırmış, meslek edindirmiş ve onlara sahip
çıkmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YUNUS KILIÇ (Devamla) - Ruhu şad olsun diyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gündem dışı üçüncü söz, Malatyanın
sorunları hakkında söz isteyen Malatya Milletvekili Veli
Ağbabaya aittir.
Buyurun Sayın Ağbaba.
3.-
Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın, Malatyanın
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bizleri Meclise gönderen halkımıza
karşı sorumluluklarımız var. Bizler, Meclisi uyuma yeri
olarak görmüyoruz. Meclisi, sadece el kaldırma yeri, diğer
milletvekillerini tekmeleme, küfretme, hakaret etme, ölümle tehdit etme yeri
olarak da görmüyoruz. Bizler, Meclisi ülkenin yönetileceği, halkın
sorunlarının konuşulacağı ve çözüm
bulunacağı yer olarak görüyoruz. Bu anlayışla 2014
yılının ilk ayını bitiriyoruz.
Geçtiğimiz sene, yani 2013 yılı hem
Malatyamız hem de Türkiye için kayıplarla dolu bir yıl oldu.
Türkiyenin kayıplarını hepimiz yaşayarak gördük.
Sokaklarda özgürlük isterken hayatını kaybeden gençleri gördük,
evinde ayakkabı kutularında para sayan gençleri de gördük.
Malatyanın yaşadıklarını
sık sık bu kürsüden anlatmaya çalıştım, seslendirmeye
çalıştım ama ben söyledim, AKP sustu, duymadı.
2013 yılında Malatya çok şey kaybetti.
Malatyalı üreticiler emeklerini, ekmeklerini, gelecek hayallerini
kaybettiler. Kayısıları don vurdu, dolu vurdu, TARSİM
vurdu, Ziraat Bankası vurdu. Dünyanın en güzel
kayısılarını 3 TLye mal edip 2 TLye satan binlerce
üretici banka kredileriyle, faizle, borçla 2013e veda etti; kimisi
icralık, kimisi borçlu. 2002de 1 litre mazot için yarım kilo
kayısı veren üretici, 2013 yılında 1 litre mazot için 2
kilo kayısı vermek zorunda kaldı. Malatyalı üretici AKP
sayesinde tam 4 kat fakirleşti.
Kayısıdan
sonra elma da dibe vurdu, meyve suyu fabrikaları bile almadı. 10
kuruşa elmasını satamayan Doğanşehirli 2013
yılını kara yıl olarak ilan etti. Kuluncaklılar 2
liraya mal ettikleri nohudu 1 liraya satmak zorunda bırakıldı.
Akçadağın armudu, Yeşilyurtun kirazı, Arapgirin üzümü,
Hekimhanın cevizi, Doğanyolun narı da aynı kaderi
yaşadı; üretici battı, bitti.
Tarım
üreticileri ne yaşadıysa hayvan üreticileri de aynı çileyi
çekti. Meralara peşkeş çekildi, hayvanları aç kaldı.
Samanla besleyelim. dediler, pişman oldular. Sütü 60 kuruşa
satıp samanı 1 liraya alınca maalesef kurtuluşu da inekleri
kesmekte buldular. Sütün litresi sudan da ucuz, samandan da ucuz. Malatyaya
tarımda hiçbir şey veremeyenler, gece yarısında
Sultansuyunda ineklerimizi çalarken yakalandı.
Köylerin
içine kadar maden ocağı açılmasına, 600 bin kişinin
içme suyunu karşılayan Kaptajın dibine taş ocağı
kurulmasına, doğa harikası Fethiyenin yanı
başına çimento fabrikası açılmasına, akarsuların
ve çayların ortalarına HESler kurulmasına izin verildi. 2013
yılında en çok kaybeden Malatyanın geleceği oldu,
Malatyanın toprağı, suyu oldu.
2013
yılında doğu batı arasında tüm yolların
kesiştiği yer olan Malatyaya hızlı treni ancak 2023
yılına müjdelediler. Yıllardır bekleyen vagon
fabrikasını, vagon fabrikasını bölüp parçalayarak
satmayı bir marifetmiş gibi gösterdiler.
Hızlı
trende kandırılan Malatya, 2013 yılında
Karayollarından çok gol yedi. Her yere duble yol giderken, maalesef,
Malatyaya duble kazık geldi.
Kırk
üç yıldır bekleyen Malatya-Adıyaman yolu, kırk dördüncü
yılında hâlâ bitirilmeyi bekliyor.
Kapıkaya
ve Boztepe barajlarının, maalesef, sulama kanalları unutuldu.
Taşıma
ihaleleri yine gecikti. Pek çok öğrenci, Malatyalı fakir, yoksul
öğrenci okuluna, Ankaradaki öğrencilerden iki ay sonra
başlayabildi.
İşsiz
sayımız arttı ama TYÇPden yararlanan kişi sayısı
azaldı.
Yeni
teşvik yasası Malatyayı da vurdu. Kasasındaki parayla
özelleştirilen TEDAŞ
TEDAŞı özelleştirenler elektrik
kesintilerinden yakayı silktiler.
Sahipsiz kentin sahipsiz takımları 44
Malatyaspor ve Yeni Malatyaspor haksızlıklarla dolu bir yıl
kapattı.
Değerli milletvekilleri, Malatyalı 2013te
2012ye göre daha çok fakirleşti, daha çok yoksullaştı.
Zenginleşen, emeğiyle üretim yapan Malatyalılar olmadı.
Birçok Malatyalının devletle ilişkisi, sadece ve sadece evlerine
gelen icra kâğıtlarıyla oldu. Malatyanın
kayısısı para etmedi, elması dalında kaldı; köyün
suyu yok, suyu yapılmadı. AKP ne yaptı değerli
arkadaşlar? Başbakan ne yaptıysa aynısını
yaptı, CHPyi suçladı ama Malatyanın sorununu çözemedi.
Malatyalının çoluğunun çocuğunun rızkı olan
kayısı hâlâ yerlerde sürünüyor, hâlâ Malatyalı açlık
sınırıyla karşı karşıya; maalesef,
kayısıyı çözemediler, bekliyorlar. Malatya'nın
kayısı sorunu çözülmediği sürece burada milletvekilliği
yapan hiç kimse emeğiyle yapmış olamayacak. Bunu da belirtmek
istiyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Ağbaba.
Gündeme geçiyoruz sayın milletvekilleri.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge bulunmaktadır.
Okutuyorum:
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan ve 21 milletvekilinin,
Diyarbakır Surlarının iyileştirilmesi ve turizme uygun hâle
getirilmesi için yapılması gerekenlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri (10/842)
08/05/2012
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Diyarbakır Surlarının
iyileştirilmesi, turizme uygun işlevler kazandırılması
amacıyla Anayasanın 98 ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü'nün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
2) Hasip Kaplan (Şırnak)
3) Sırrı Sakık (Muş)
4) Murat Bozlak (Adana)
5) Halil Aksoy (Ağrı)
6) Ayla Akat Ata (Batman)
7) İdris Baluken (Bingöl)
8) Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
9) Altan Tan (Diyarbakır)
10) Adil Zozani (Hakkâri)
11) Esat Canan (Hakkâri)
12) Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
13) Sebahat Tuncel (İstanbul)
14) Mülkiye Birtane (Kars)
15) Erol Dora (Mardin)
16) Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
17) Demir Çelik (Muş)
18) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
19) Nazmi Gür (Van)
20) Özdal Üçer (Van)
21) Leyla Zana (Diyarbakır)
22) Pervin Buldan (Iğdır)
Gerekçe:
Diyarbakır
Kalesi, sönmüş volkanik dağ olan Karacağ'dan Dicle'ye kadar
uzanan geniş bazalt platosunun doğusunda bulunuyor. Yapım tarihi
kesin olarak bilinmemekle birlikte MÖ 3000'lerde yani bundan beş bin
yıl önce Hurriler tarafından yapıldığı tahmin
edilmektedir. MS 349 yılında Roma İmparatoru II. Constantinus
zamanında kale yeni baştan onarılıp güçlendirilerek
şehrin etrafı surlarla çevrilmiştir.
Diyarbakır
Surları 5,7 km uzunluğunda, 10-12 m yüksekliğinde, 3-5 m
arasında değişen duvar kalınlığa sahiptir. Kare,
çokgen ve dairesel planlı toplam 82 burca sahip olup bunlardan yazıt
ve kitabeleri ile en görkemli olanları Dağkapı Burcu, Keçi
Burcu, Yedi Kardeş Burcu, Ben-u-Sen (Ulu Beden) Burcu, Selçuklu Burcu,
Leblebi Kıran Burcu, Fındık Burcu ve Nur Burcudur.
1945
yılından itibaren Diyarbakır'da imar faaliyetleri
başlamış, 1970'li yılların başına kadar
Diyarbakır'da fiziksel bir bozulma söz konusu olmazken, 1980'li
yıllarda kent hem nüfus hem de mekânsal açıdan hızla
büyümüştür. 1990'lardaki zorunlu göçle birlikte özellikle
Diyarbakır'daki Suriçi bölgesinin tarihî mekânlar çevresinde olumsuz etki
artmıştır. Olumsuz etkilerin önüne geçmek için;
Suriçi,
1988 yılında 1inci derece "Kentsel Sit Alanı" ilan
edilmiş, 1990 yılında ise Koruma Amaçlı İmar
Planı hazırlanmıştır. Plan, 1992'de Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından onaylanıp
uygulanmıştır. Ancak bu koruma planı Suriçi'ni korumamış
ve yetersiz kalmıştır
Diyarbakır
Surlarındaki tüm burçlar 18/10/2011 tarihinde Diyarbakır
Büyükşehir Belediyesi tarafından gezilerek ayrıntılı
bir tespit yapılmıştır. Buna göre;
21
adet burç ağır tahribat görmüştür.
50
adet burcun içleri moloz ve hafriyat dolmuştur.
Bazıları
kahve, depo, kafeterya olarak kullanılmaktadır. Birinin de ne amaçla
kullanıldığı belli değil,
Burçları
birbirine bağlayan surlarda da tahribatlar oluşmuştur,
kesintisiz yürüme olanağı bulunmamaktadır.
Ağır
tahribat görmüş 21 adet burcun bütünlüklü bir program dâhilinde acilen
restore edilmesi;
50
adet burcun içlerinin hafriyat ve molozlardan temizlenmesi;
Temizlik
işleminin Koruma Kurulu kararı ile Müze Müdürlüğü denetiminde
yapılmasının sağlanması;
Temizlik
sonrası yeniden kirlenmesini ve işgalini önlemek amacıyla
kırık kapıların bir an önce onarılması;
Kahve,
kafeterya gibi amaçlarla işgal edilen burçların tahliye edilmesi;
Burçlar
arasındaki sur bağlantılarının
onarımının yapılması;
Onarım,
temizlik ve tahliye işleminin bir program dâhilinde yürütülmesi;
Kentin
turizm potansiyelini ortaya çıkaracak ve ekonomik ve sosyal
kalkınmaya katkı sunacak dolaylı yatırımlar katkı
sunacaktır.
Diyarbakır
Surlarının iyileştirilmesi, turizme uygun işlevler
kazandırılması amacıyla Anayasanın 98inci ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104üncü ve 105'inci maddeleri
uyarınca Meclis araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
2.-
Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu ve 22 milletvekilinin,
Vanın Tatvan ilçesinin afet kararı alınan mahallelerinin imara,
kentleşmeye, turizm ve ticarete açılması ve bölge
halkının sorunlarının giderilmesi için yapılması
gerekenlerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri (10/843)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Tatvan ilçesinin afet kararı alınan Sahil,
Saray, Karşıyaka, Bahçelievler, Kale ve İşletme
mahallelerinde yeni ölçümler yapılarak ve gerekli
çalışmaları yaparak imara, kentleşmeye, turizm ve ticarete
açılması, bölge halkının sorunlarının giderilmesi
için alınacak önlemlerin yapılması, gerekenlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98'inci, İç Tüzükün 104'üncü ve 105'inci
maddeleri gereğince meclis araştırması açılması
için gereğini arz ve teklif ederiz.
1) Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Hasip Kaplan (Şırnak)
4) Sırrı Sakık (Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Halil Aksoy (Ağrı)
7) Ayla Akat Ata (Batman)
8) İdris Baluken (Bingöl)
9) Emine Ayna (Diyarbakır)
10) Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
11) Altan Tan (Diyarbakır)
12) Adil Zozani (Hakkâri)
13) Esat Canan (Hakkâri)
14) Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
15) Sebahat Tuncel (İstanbul)
16) Mülkiye Birtane (Kars)
17) Erol Dora (Mardin)
18) Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
19) Demir Çelik (Muş)
20) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
21) Nazmi Gür (Van)
22) Özdal Üçer (Van)
23) Leyla Zana (Diyarbakır)
Tatvan, Van Gölünün güneybatı
kıyısında, Nemrut Dağı'nın doğu
eteğindeki düzlükte kurulmuş bulunan, doğal bir liman görünümündedir.
Bitlis iline bağlı bir ilçe olmakla birlikte, bağlı
bulunduğu ilden hem nüfus açısından hem de bağlı
olduğu ilden büyük bir yerleşim alanına sahiptir.
Hızlı bir gelişim yaşayan Tatvan, ilçe olduğu halde
yaklaşık 300 nüfuslu küçük bir kırsal yerleşimdir. 1950'de
3.179 olan nüfus miktarı 1965'te 10 bin 1970'te 20 bin, 1980'de 40 bin,
1985'te 50 bini aşmıştı. 2012 yılında ise 60
binin üzerinde bir nüfus potansiyeline sahiptir. Nüfusun hızla artmasında
Tatvan'ın bir ulaşım ve konaklama merkezine dönüşmesi,
ayrıca bazı aşiretlerin buraya yerleşmesi nüfusun
artmasında önemli rol oynamıştır.
1995 yılında Van Gölünün su seviyesinin
yükselmesi neticesinde döneme bağlı yerel yönetim tarafından
yapılan başvuru sonucunda ve dönemin yerel yöneticileri tarafından
belediye masraflarını azaltmak ve sonrasında
başkalarını bu bölgeden faydalandırmak ve
nemalandırmak amacı ile bazı ölçümler yapılarak afet
bölgesi ilan edilmiştir. Yapılan ölçümler sonrasında Tatvan ilçe
merkezinde bulunan, Sahil Mahallesi, Saray Mahallesi, İşletme
Mahallesi, Karşıyaka Mahallesi, Bahçelievler Mahallesi ve Kale
mahalleleri, afet bölgesi olarak ilan edilmiştir. Afet bölgesi
olmasına rağmen İşletme Mahallesinde Selahattin Eyyubi ve
Hüseyin Çelik okulları yapılmıştır. Bu okullar afet
bölgesi olan bir yere yapılabiliyorken yörede yaşayan insanların
arazileri imara ve iskâna kapalıdır. Elektrik, su ve diğer
vergilerini vermelerine rağmen istedikleri hizmeti alamamaktadırlar.
Birçok
Avrupa ülkesi, başta Hollanda olmak üzere deniz seviyesinin altında
olmasına rağmen sahil kıyısında dolgu tahkimatı
yapmak suretiyle yapılan çalışmalar sonucunda yerleşim ve
turizme kazandırılırken, Tatvan ilçemizde hiçbir çalışma
yapılmadan afet bölgesi ilan edilmiştir. Sahil bölgesinde hiçbir
çalışma yapılmayarak ilçenin yerleşim yerlerinin
yarısı afet bölgesi ilan edilerek, bölgede yaşayan halk
mağdur durumdadır.
Bütün
canlı varlıkların yaşam haklarının elinden
alınamayacağı gibi ilçede yaşayan insanlarımız on
yedi yıllık uzun bir yıkım sürecine girmiştir. Tatvan
sahil yolu tahkimatı yapıldıktan sonra Tatvan kıyı
şeridinin hiçbir şekilde tehlike arz etmediği ve on yedi
yıldır gelen süreçte Van Gölü su seviyesinin yükselmediği
görülmüştür. Bu nedenle Tatvan kıyı şeridinin afetten
çıkarılması ve afetten çıkarıldıktan sonra
çarpık kentleşmeye izin verilmeden imar ve iskâna
açılmalıdır. Tatvan ilçesinde afet bölgesi ilan edilen yerlerin
tekrar gözden geçirilmesi, gerekli çalışmaların
yapılması gerekmektedir. Daha önce afet yeri olarak belirlenen
bazı yerler tekrar yeni ölçümler yapılarak afetten
çıkarılmıştır. Diğer mahallelerde ise herhangi
bir ölçüm ve çalışma yapılmamıştır. Bu
çalışmaları tekrar yaparak, afet bölgesi olarak ilan edilen
yerler elden geçirilerek ve gerekli tedbirler alınarak imara
açılabilir ve bölgede yaşayan halkın mağduriyeti
giderilebilir, turizme ve bölgeye de katkı sağlanmalıdır.
Tatvan
ilçesinin afet kararı alınan Sahil, Saray, Karşıyaka,
Bahçelievler, Kale ve İşletme mahallelerinde yeni ölçümler
yapılarak ve gerekli çalışmaları yaparak imara,
kentleşmeye, turizm ve ticarete, açılması bölge
halkının sorunlarının giderilmesi için alınacak
önlemlerin, yapılması gerekenlerin belirlenmesi için TBMM
tarafından Meclis araştırması açılması oldukça
önemlidir.
3.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 25 milletvekilinin, basın
özgürlüğüyle ilgili sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri (10/844)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
3
Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü öncesinde ABD'li düşünce
kuruluşu Freedom House, dünya basın özgürlüğü liginde bu
yılki sonuçları açıklamıştır. 1 puan gerileyen
Türkiye, "kısmen özgür" ülkeler klasmanında kalmıştır.
Freedom House'un Basın Özgürlüğü 2012 raporuna göre basın
özgürlüğü dünyada sekiz yıldır ilk kez ortalamada gerilemezken
Türkiye 1 puan gerileyerek 117'nci sırada yer almıştır.
Türkiye
197 ülke arasında 117'nci olarak 60 "kısmen özgür" ülke
arasındadır. Ülkemiz, bu yıl basın özgürlüğünde,
Nijerya, Mali, Tanzanya gibi ülkelerin gerisinde kalmıştır.
Rapora
göre, AKP Hükûmetinin, 2011 yılında hoşuna gitmeyen haberlere
baskı uygulamaya devam ettiği ve Türkiye'nin dünyada en fazla tutuklu
gazetecinin bulunduğu ülkelerden biri olduğu
vurgulanmıştır. Anayasa tarafından güvence altına
alınan basın ve ifade özgürlüğünün kısmen
uygulandığı kaydedilen raporda, Ceza Kanunu'yla Terörle Mücadele
Kanunu'nun basın ve ifade özgürlüğüne zarar verdiği ortaya
konmuştur.
Raporda Türkiye için özel olarak "Nüfusunun
çoğu Müslüman olan ülkelere bir demokrasi modeli olarak sunulan ve
bölgesel liderliğe oynayan Türkiye'deki gelişmeler endişe
verici. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Hükûmeti iktidara
geldiğinden beri önemli reformlar yapsa da Kürt hakları savunucularına
yönelik gözaltılar arttı, geniş kapsamlı ve siyaseten
endişe verici Ergenekon davası sürdürülüyor ve bu durum uzun
tutukluluklara yol açıyor." ifadeleri yer almıştır.
İktidar, gazete sahiplerine milyar TL'lik vergi
borçları çıkartarak, medya sahibi patronların diğer iş
ve işletmeleri ile devletin yaptığı yapacağı
anlaşmaları engelleyerek kendine "biat" eden bir medya
oluşturmaya çalışmaktadır. Bu süreçte, iktidara yandaş
olmayan birçok gazeteci de iktidar baskısıyla işten
çıkarılmıştır.
Öte yandan, çeşitli davalar kapsamında
Türkiye'de 100e yakın gazeteci tutukludur. Emniyetin ve özel yetkili
cumhuriyet savcılarının gazetecilerden aldıkları
ifadeler polis veya savcılık tarafından servis edilerek
yargısız infaz yapılmaktadır. Polislerin ve özel yetkili
cumhuriyet savcılarının gazetecileri sorgularken "Bu haberi
niye yaptın? Yaptığınız haberler ile devlet
kuruluşlarını iki karşıt grup olarak göstermenizin
amacı nedir? Bu yayınları yapmanızın amacı
nedir? Haber kaynağınız nedir?
Yayımladığınız fotoğrafın kaynağı
nedir?" soruları açıkça basın özgürlüğüne
aykırıdır. 5187 sayılı Basın Kanununun 12nci
maddesi "Süreli yayın sahibi, sorumlu müdür ve eser sahibi, bilgi ve
belge dâhil her türlü haber kaynaklarını açıklamaya ve bu konuda
tanıklık yapmaya zorlanamaz" şeklindedir. Yine AİHM'in
"Gazeteci, kaynağını açıklamaya zorlanamaz"
kararı vardır. Savcılar açıkça Basın Kanununa
aykırı hareket etmektedir.
AKP Hükûmeti gerek direkt basını ve
gazetecileri baskı altına almakta, gerekse ele geçirdiği
yargı erki üzerinden muhalif gazetecileri hapsetmekte,
yazmalarını engellemektedir.
Ülkemizde basın özgürlüğünün önündeki
sorunların tespit edilmesi ve bu sorunların çözümlenmesi amacı
ile Anayasamızın 98inci maddesi, İç Tüzükümüzün 104üncü ve
105inci maddeleri gereğince bir araştırma komisyonu kurularak
konunun tüm boyutlarıyla araştırılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Turgut Dibek (Kırklareli)
2) Haydar Akar (Kocaeli)
3) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
4) Ali Serindağ (Gaziantep)
5) Kamer Genç (Tunceli)
6) Tanju Özcan (Bolu)
7) Hurşit Güneş (Kocaeli)
8) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
9) Mehmet Şeker (Gaziantep)
10) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
11) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
12) Namık Havutça (Balıkesir)
13) Mahmut Tanal (İstanbul)
14) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
15) İhsan Özkes (İstanbul)
16) Gürkut Acar (Antalya)
17) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
18) Hülya Güven (İzmir)
19) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
20) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
21) Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
22) Recep Gürkan (Edirne)
23) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
24) Ramis Topal (Amasya)
25) Osman Kaptan (Antalya)
26) İlhan Demiröz (Bursa)
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun (2/242,
2/80) (S. Sayısı: 156)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.-
Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının (1/484) (S.
Sayısı: 287)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer alan, Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
3.-
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Adalet Komisyonu Raporunun (2/1929) (S. Sayısı: 523)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4'üncü sırada yer alan, Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Terörle Mücadele
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Hülya Güven
ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır Milletvekili
Cuma İçten ve Rize Milletvekili Hasan Karal ile 6 Milletvekilinin; Adana
Milletvekili Necdet Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ile 4
Milletvekilinin; Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
4.-
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Terörle Mücadele
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Hülya Güven
ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır
Milletvekili Cuma İçten ve Rize Milletvekili Hasan Karal ile 6
Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi
Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928,
2/1937) (S. Sayısı: 524)(x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine
göre temel kanun olarak görüşülen tasarının ikinci bölümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı. Şimdi, ikinci
bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
31inci madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının
31. Maddesindeki üç ayda ifadesinin iki ayda olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Haydar Akar Aydın
Ağan Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Müslim Sarı İzzet
Çetin Musa
Çam
İstanbul Ankara
İzmir
Haluk Eyidoğan
İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanığına
Görüşülmekte
olan 524 sıra sayılı kanun teklifinin 31inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan dördüncü paragrafında yer alan iki
ibaresi bir şeklinde, (b) bendinin ikinci paragrafında yer alan
ayda ibaresinin üç ayda ifadesinin çıkarılmasını arz
ve talep ederiz.
İdris Baluken Sırrı Sakık Mülkiye
Birtane
Bingöl Muş
Kars
Hasip Kaplan Pervin
Buldan
Şırnak Iğdır
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 31 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa
Kalaycı Muharrem
Varlı
İzmir Konya Adana
Özcan Yeniçeri Tunca Toskay S. Nevzat Korkmaz
Ankara Antalya Isparta
Emin Çınar Münir
Kutluata Kastamonu Sakarya
MADDE 31- 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı
Karayolları Trafik Kanununun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendinin birinci paragrafı
aşağıdaki şekilde, dördüncü paragrafında yer alan "iki"
ibaresi "bir" şeklinde, (b) bendinin ikinci paragrafında
yer alan "ayda" ibaresi "üç ayda" şeklinde
değiştirilmiştir.
"a) Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulu;
Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulu
Başbakanın veya görevlendireceği Başbakan
Yardımcısının başkanlığında, Adalet
Bakanı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanı, Çevre ve Şehircilik Bakanı, İçişleri
Bakanı, Kalkınma Bakanı, Maliye Bakanı, Milli Eğitim
Bakanı, Orman ve Su İşleri Bakanı, Sağlık
Bakanı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı ile
Jandarma Genel Komutanı, Emniyet Genel Müdürü, Karayolu Düzenleme Genel
Müdürü ve Karayolları Genel Müdüründen oluşur. Karayolu Trafik
Güvenliği Kurulu Başkanı gerektiğinde kurula bilgi sunmak üzere
toplantıda hazır bulunur."
BAŞKAN Komisyon okunan son önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL
(Denizli) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Kastamonu Milletvekili
Sayın Emin Çınar konuşacak. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun.
EMİN ÇINAR (Kastamonu) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 31inci maddesi üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.
Bugün görüştüğümüz kanun
tasarısının 31inci maddesi ile Karayolu Güvenliği Yüksek
Kurulunun yılda 2 defa yaptığı olağan
toplantının yılda 1; Karayolu Güvenliği Kurulunun ayda 1
olan olağan toplantılarının ise üç ayda 1
yapılması öngörülmektedir.
Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulu görevi, Trafik
Hizmetleri Başkanlığınca hazırlanarak, Karayolu Trafik
Güvenliği Kurulunca uygun görülen önerileri değerlendirerek karara
bağlamak ve kararların yaşama geçirilmesi için gerekli
koordinasyonu sağlamak ve alınacak önlemleri belirlemektir.
Karayolu Güvenliği Kurulunun görevleri ise trafikle
ilgili kuruluşlar arasındaki koordinasyonun sağlanmasıyla
trafik kazalarının azalmasına ilişkin önerilerde bulunmak,
uygulamadaki aksaklıkları tespit etmek, kendi görev alanlarına
giren konularla ilgili yasal eksiklikleri tespit etmek ve Karayolu
Güvenliği Yüksek Kuruluna gündem hazırlamak ve kurulda alınan
kararların gerçekleşmesini takip etmek, sonuçları hakkında
Karayolu Güvenliği Yüksek Kuruluna bilgi vermektir.
Toplumun çok büyük bir kesiminin ulaşımı
kara yolundan sağladığı düşünüldüğünde kara yolu
güvenliği açısından bu iki kurulun önemi daha da iyi
anlaşılacaktır. Her geçen gün artan kara yolu trafiği
çeşitli güvenlik sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Artan
araç sayısı, yolların yetersizliği, altyapı
sorunları yollarda oluşan trafik kazalarının artmasına
neden olmaktadır. Dünya genelinde oluşan trafik kazalarında her
yıl yaklaşık 50 milyon insan yaralanmakta, 1 milyon 200 bin
kişi ise bu kazalar sonucu hayatını kaybetmektedir.
Rakamların büyüklüğüne bakıldığında kara yolu
güvenliğinin ne kadar önemli olduğu daha da iyi
anlaşılacaktır.
Trafik kazaları açısından ülkemize
baktığımızda durum hiç de iç açıcı değildir.
Son on yılda ülkemizde trafik kazalarında ciddi artış
meydana gelmiştir. 2003 yılında 455 bin trafik kazası
yaşanırken 2012 yılında bu rakam 1 milyon 320 bine
çıkmıştır. 2012 yılında bu kazalarda 3.750 vatandaşımız
hayatını kaybederken 268 bin vatandaşımız da
yaralanmıştır. Türkiyede 2005 yılında 51 saniyede bir
trafik kazası olurken 2012 yılında her 23 saniyede bir trafik
kazası yaşanmaya başlamıştır. Bunlar, kara
yolundaki alınan önlemlerin yetersizliğinden kaynaklanmaktadır.
Binlerce kilometre duble yol yapmakla övünen AKP, iş kara yolu
güvenliğine gelince sınıfta kalmıştır. Durum
böyleyken Hükûmete sormak istiyorum: Trafikte her geçen gün kazaların
artmasına rağmen, kazaları önleyecek tedbirleri almakla görevli
Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulu ve Karayolu Trafik Güvenliği
Kurulunun toplantı sayısının azaltılmasının
sebebi nedir? Kazaların giderek arttığı ülkemizde, kara
yolu güvenliğini sağlamakla görevli kurulların
çalışmalarını daha sık yapması gerekirken neden
bu çalışmalar engellenmektedir? Bu uygulamalardan derhâl
vazgeçilmeli, hatta bu kurulların daha verimli çalışması
için gerekli tedbirler ve önlemler bir an önce alınmalıdır.
Değerli milletvekilleri, on bir yıldır
iktidarda olan AKP hükûmetleri döneminde duble yollar yapılmış
ancak bu yapılan yollarda kalite hiçbir zaman dikkate
alınmamıştır. Yapılan yolların defalarca tamir
edilmesi bu işlemin ciddiye alınmadığının bir
göstergesidir. Nitekim, bazı bölgelerde ana güzergâhları
olmasına rağmen yol yapım çalışmaları, tadilat ve
tamiratlar hiçbir zaman bitmemiştir.
Çankırı merkezden geçen devlet kara yolunda 5
kilometrelik alandaki çalışmalar üç yıldır
tamamlanamamış, yüzlerce kaza meydana gelmiş, birçok
insanımız yaralanmış ve hayatını kaybetmiştir.
Yine, seçim bölgem olan Kastamonuda şehir merkezini
Ankara devlet kara yoluna bağlayacak olan doğu çevre yolunun 2007
yılında yapımına başlanmış, yapım
çalışmaları yedi yıldır devam etmekte ve hâlâ bu yol
çalışması bitirilememiştir. Yine, Kastamonu merkezde bulunan
Sunta Kavşağı bölgesinde Karayolları tarafından
yapımı devam eden üst geçit çalışması iki
yıldır devam etmekte ve hizmete açılamamıştır.
Sonuç olarak bu uygulamalar yanlıştır. Bu
yanlış uygulamalardan vazgeçilmesini diliyor, vermiş
olduğumuz önergelerimize desteklerinizi bekliyor, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
kanun teklifinin 31inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
dördüncü paragrafında yer alan iki ibaresi bir şeklinde, (b)
bendinin ikinci paragrafında yer alan ayda ibaresinin üç ayda
ifadesinin çıkarılmasını arz ve talep ederiz.
İdris
Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL
(Denizli) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Bingöl Milletvekili Sayın İdris
Baluken konuşacak.
Buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
31inci madde trafik kazalarıyla ilgili. Özellikle
son on günde meydana gelen trafik kazalarıyla ilgili bu Mecliste neler
yapılması gerektiğini defalarca ilettik. Kapsamlı kanuni
düzenlemeler ve Meclis araştırma komisyonu kurularak bu konuda
kapsamlı bir değerlendirmenin yapılması gerektiğini
tekrar ifade ediyoruz. Böyle, torba kanundaki düzenlemelerle bu ülkedeki trafik
kazaları dramının bitmeyeceğini ifade etmek istiyoruz.
Ben bu trafik kazalarına zemin hazırlayan
politikalarınızla ilgili, özellikle kendi seçim bölgemden, Bingölden
biraz bahsetmek istiyorum. Yine, değerli milletvekilleri, Bingölle
ilgili, defalarca, özellikle yerel yönetimler düzeyinde ve merkezî hükûmet
politikalarınızın Bingöl halkını nasıl
mağdur ettiğini defalarca burada ifade etmiştik. Bingölde uzun
süredir, AKPnin on bir yıllık iktidarı döneminde halkın
mağduriyetine eğilmeyen bir bakış açısıyla
karşı karşıyayız. Yine, yerel yönetimler düzeyinde de
halkın sorunlarını önemsemeyen, çözüm üretemeyen, bu noktada da
Bingöl halkını her geçen gün daha fazla mağdur eden bir
anlayışla karşı karşıyayız. Özellikle on bir
yıldır uyuyan bir anlayış seçim yılına
girildiği bir dönemde büyük bir panikle altyapı ve üstyapı
ihalelerini hemen, plansız programsız bir şekilde devreye koydu
ve bütün bir kenti âdeta bir savaş alanına çevirdi, felaketten
çıkmış bir kent ya da savaştan çıkmış bir
kent görünümüne Bingölü çevirdiler.
Biz o dönemde bu yapılan çalışmaların
planlı programlı olması gerektiğini, mahallelerde
altyapıdan başlayarak çalışmaların belli bir
aşamaya geldikten sonra üstyapıyla tamamlanması gerektiğini
ifade etmiştik ama bir türlü sözümüzü dinletemedik. Bu plansız
programsız çalışma Bingölü susuz kent hâline getirdi, yolsuz
kent hâline getirdi, çukur kent hâline getirdi, çöp kent hâline getirdi. Bütün
bir yaz boyunca, Bingöl gibi bir şehirde, on gün boyunca su akmayan, tek
bir damla suya muhtaç bir kent pratiği yarattınız.
Şimdi, o dönemde, tabii, seçim dönemi
yaklaştığı için hızla, altyapının doğru
dürüst tamamlanmadığı yerlerde de makyaj amacıyla
üstyapıyla ilgili bazı çalışmalar yapıldı. Bu
makyajın da uzun süre sürmeyeceğini biz yine ifade etmiştik
çünkü sağlıklı bir çalışma değildi yapılan
ve bu yıl mevsim koşulları iyi gitti, iklim iyi gitti, kar
yağmadı, yağmur yağmadı ama mevsimin ilk karıyla
beraber şu anda Bingöl tam bir faciayla karşı karşıya.
Yapmış olduğunuz makyaj döküldü. Bingöl şehir merkezinde
yol yok, Bingöl şehir merkezinde, bırakın araçların
gideceği, yayaların yürüyeceği bir alan yok.
Bakın, birkaç resim göstereyim size: Âdeta Bingöl
şehir merkezine nehir taşımış durumdasınız.
Bütün yollar sadece bir günlük bir kar yağışı neticesinde
böyle.
Bakın, buradaki, bu yıl yapılan yollardaki
çukurlar bunlar. Eskiden çukurdan kaçma gibi bir kavram vardı, Bingölde
böyle bir kavram yok çünkü yolun tamamı çukurlarla kaplı. Biz Meclise
bir önerge vermiştik, Bingölün ismini, eski ismi, asıl ismi Çolik
diye değiştirelim, Çevlik diye -Çolikin Zazaca anlamı
çukurdan geliyor, çalılıktan geliyor- ama siz o ismi vermediniz,
yalnız, bütün kenti, sağ olun, çukura çevirdiniz.
Bakın, bu gösterdiğimiz resimler devredeyken
Kalkınma Bakanınız üç gün önce Bingöl yerel basınına
şu açıklamayı yapmış: Bingöl ili ekonomik ve sosyal
alanda yapılan yatırımlar ve sağlanan gelişmelerle
birlikte modern bir yaşam alanına dönüşüyor. Bakın, bu
modern yaşam alanının, tekrar, resimlerini ben size göstereyim.
Yine, kalkınmadan bahseden Sayın Bakan, özellikle yatırımcıların
Bingöle gitmesi yönünde ciddi telkinlerde bulunmuş. Bakın, bu,
Bingöldeki ender sanayi tesislerinden bir tanesi, Bingöl Süt Fabrikası.
Şu anda bir denizin içerisindeymiş görüntüsü var. Niye böyle? Çünkü
plansız bir altyapı yaptınız, altyapının
derinliğini projeye uygun olarak ortaya koymadınız; altyapının
kapatılmasına, izolasyon malzemesini uygun bir şekilde
yapmadınız. Böyle olduğu için de bütün bir kenti şu anda
mağdur etmiş durumdasınız. Bakın, Bingöllü bir anne
çocuğunu tek başına okula gönderemiyor, Allah korusun suda
boğulur endişesiyle böyle bir durum var. Onlarca vatandaşın
evini su basmış durumda.
Şimdi, tabii, nasıl ki genel siyasette öküz
öldü, bir ayrılık yaşandı ya, Bingöl yerel siyasetinde de
öküz öldü, ayrılık yaşandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla) Mevcut Belediye
Başkanı şu anda Saadet Partisine geçti.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Devamla) Ama bütün bu tablonun
sorumluluğunun sizde olduğunu, AKPnin on bir yıllık
pratiğinde olduğunu ifade etmek istiyorum.
Zaman yeterli olmadığı için bir başka
önergede daha bu konuyla ilgili Genel Kurulu bilgilendireceğim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının
31. Maddesindeki üç ayda ifadesinin iki ayda olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Haluk Eyidoğan (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL
(Denizli) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili
Sayın Haluk Eyidoğan konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; trafik güvenliği gerçekten
ülkemizin çok önemli bir sorunu, gün yok ki ülkemizde trafik kazaları
olmasın, insanlarımız ölmesin, yaralanmasın. Son günlerde
yaşanan feci trafik kazaları ve acı kayıplarımız,
kangren olmuş trafik sorununu yine gündeme getirmiştir. Trafikte
ölümler ve yaralanmalar ülkemizin öncelikli problemleri arasındadır.
Sürücü ve yolculardan kaynaklanan kural dışı davranışlar
çok fazladır. Yollarda trafik kontrolü yetersizdir.
Şehirlerarası yol polisi daha donanımlı ve aktif
olmalıdır. Yollar karanlık ve bakımsızdır.
Bölünmüş yollar yaptık. diye övünenler trafiği bir türlü AB
standardına getirememişlerdir. Çabucak bozulan yol
satıhları ölümlü kazalara yol açmaktadır.
Değerli milletvekilleri, trafikte riskleri ve
ölümleri dünya çapında azaltmak amacıyla Birleşmiş
Milletler 11 Mayıs 2011 tarihi itibarıyla Yol Güvenliği
İçin On Yıllık Eylem Planını ilan etmiştir. Ülkemizde
de Karayolu Trafik Güvenliği
Stratejisi ve Eylem Planı konulu bir genelge
yayınlanmıştır. Birleşmiş Milletlerin ölçütlerine
göre, istisnasız her sürücü ve yolcu için emniyet kemeri
kullanımı şartı iç hukukumuzda maalesef bugüne kadar yer
alabilmiş değildir.
Değerli milletvekilleri, hâlâ yürürlükte olan
Karayolları Trafik Kanununun 78inci maddesine göre, sadece Belirli
sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında
koruyucu tertibat kullanmaları zorunludur. ancak istisnalar vardır.
Bakalım, hangi sürücüler ve yolcular istisna tutulmuştur?
Karayolları Trafik Yönetmeliği madde 150ye göre: Yerleşim yeri
içinde ticari amaçla yolcu taşımacılığı yapan
araç sürücüleri, M2 ve M3
sınıfı minibüs ve otobüsler ile dolmuş otomobillerindeki
yolcular, geri gitme veya park yerlerinde 25 kilometre saati geçmeyen
hızla seyreden sürücüler, yakın koruma, harekât, tatbikat ve devriye
görevi yürüten veya olaylara müdahale eden askerî ve genel kolluk kuvvetleri
görevlilerinden sürücü ve yolcu konumunda bulunanlar, görev ya da ekip
çalışmasıyla özel pozisyonlarda bulunduklarında acil servis
görevlileri emniyet kemeri kullanmak zorunda değildir. Dünyada hiçbir
ülkede olmayacak bir şey bizim hukukumuzda var. Nedir o? Asrın buluşu
olumsuz imtiyaz.
Şimdi sizlere 2012 yılı istatistiklerini
söyleyeceğim: Toplam 1 milyon 296 bin trafik kazası
gerçekleşmiştir. Ölümlü yaralanma ve kaza sayısı
153.552dir. Sürücü, yolcu ve yaya olmak üzere 3.750 kişi olay yerinde
hayatını kaybetmiştir. Ölen sürücü sayısı 1.015tir.
Toplam yaralanan sürücü sayısı 90.077dir.
Bakınız değerli milletvekilleri, 160 ölen
sürücünün emniyet kemeri takma zorunluluğu bulunmamaktadır. Bunun
hesabını kaybettiklerimizin ailesine verebilmeliyiz. Yaralanan
sürücülerin 21.264ünün emniyet kemeri takma zorunluluğunun
bulunmadığını çok iyi düşünmeliyiz.
Çok önemli bir diğer konu ise ölüm ve yaralanmalarla
ilgili istatistiki verilerin toplanması sorunudur. Kazalardaki ölümlerin
sayısı olay yerindeki ölümlerden ibarettir. Olay yerinde ölmeyip de
ağır yaralananların akıbetini bilen var mı? Yaralanan
yurttaş sayısı toplamda 268.079dur. Bunların kaç tanesi
kaldırıldıkları sağlık kuruluşunda
hayatını kaybetmiştir, kaç tanesi iş görme gücünü hangi
oranda yitirmiştir, kaç tanesi artık hayatını engelli
olarak yaşamak zorundadır? Bunların aileleri ne durumdadır?
Birleşmiş Milletlere taslak
hazırladık, görüşüyoruz, on gün sonra hazır, bir ay sonra
tamam, çıktı, çıkıyor, pek yakında diyerek oyalama
yapabilirsiniz, ne de olsa yaptırımı yok.
Değerli milletvekilleri, bugüne kadar emniyet kemeri
kullanma zorunluluğu olmayan ve hayatını kaybedenlere,
yaralanarak iş görmez hâle gelenlere, engelli kalanlara ve onların
ailelerine karşı büyük bir sorumluluğumuz olduğunu bir kez
daha hatırlatmak isterim. Ayrıca trafikte yaralananların
durumları, tedavilerinin nasıl sonuçlandığı en
azından otuz günlük süreyle takip edilerek gerçek verilerin
toplanması ve değerlendirilmesi konusunda bir düzen
kurulmasını tavsiye ediyoruz.
Genel Kurula sevgi ve saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
32nci maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 Sıra Sayılı
Yasa Tasarısının, 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı
Katma Değer Vergisi Kanununun 17'nci maddesinin dördüncü
fıkrasını düzenlemeyi öngören 32'inci maddesinin ikinci
fıkrasında geçen "istisna edilen" ibaresinin "muaf
tutulan" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris
Baluken Sırrı
Sakık
Iğdır Bingöl Muş
Mülkiye Birtane Hasip Kaplan
Kars Şırnak
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 524 sıra sayılı Kanun Tasarısının 32 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa
Kalaycı Muharrem
Varlı
İzmir Konya Adana
Tunca Toskay Münir Kutluata
Antalya Sakarya
"MADDE
32 - 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi
Kanununun 17 nci maddesinin dördüncü fıkrasına
aşağıdaki bentler eklenmiştir.
"z)
13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5/B
maddesi kapsamındaki araştırma ve geliştirme, yenilik ile
yazılım faaliyetleri neticesinde ortaya çıkan patentli veya
faydalı model belgeli buluşa ilişkin gayri maddi hakların
kiralanması, devri veya satışı (Bu kapsamda vergiden
istisna edilen işlemler bakımından bu Kanunun 30 uncu maddesinin
birinci fıkrasının (a) bendi hükmü uygulanmaz.).
aa)
Tarımsal üretimde kullanılmak amacıyla yapılan motorin,
gübre, ilaç, tohum, fide, yem teslimleri ile tarımsal sulama amacıyla
kullanılan elektrik teslimleri (Bakanlar Kurulu dekar başına ve
ürün türüne göre teslim miktarını belirleme yetkisine
sahiptir)."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 524 sıra sayılı Kanun Tasarısının 32 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederim.
Mehmet Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt Aslanoğlu Haydar Akar
İstanbul İstanbul Kocaeli
Müslim Sarı Musa Çam Aydın
Ağan Ayaydın
İstanbul İzmir İstanbul
İzzet Çetin
Ankara
MADDE
32 - 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi
Kanununun 17 nci maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki
(f) ve (g) bentleri ile dördüncü fıkrasına aşağıdaki
(z) bendi eklenmiştir.
"f)
Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ile kamu
menfaatine yararlı derneklerin öğrenci yurtları, hastane,
huzurevi ve okul inşaatı ile ilgili olarak bu vakıf ve
derneklere yapılan teslim ve hizmetler. İstisna kapsamına
girecek mal ve hizmetler ile bunların asgari tutarları Bakanlar
Kurulunca belirlenir."
"g)
Türkiye Kızılay Derneğinin tabi afetler nedeniyle yurt içinde ve
yurt dışında afetzedelere bağışlayacağı
malların bu Derneğe teslimi. İstisna kapsamına girecek mal
ve hizmetler ile bunların asgari tutarları Bakanlar Kurulunca
belirlenir."
"z)
13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5/B
maddesi kapsamındaki araştırma ve geliştirme, yenilik ile
yazılım faaliyetleri neticesinde ortaya çıkan patentli veya
faydalı model belgeli buluşa ilişkin gayri maddi hakların
kiralanması, devri veya satışı (Bu kapsamda vergiden
istisna edilen işlemler bakımından bu Kanunun 30 uncu maddesinin
birinci fıkrasının (a) bendi hükmü uygulanmaz.)."
BAŞKAN
Okunan önergeye komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
AİLE
VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
- Önerge üzerinde kim konuşacak?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ben konuşacağım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi
konuşacak.
Buyurun
Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Katma Değer Vergisi Kanununun 17nci maddesi birçok
istisnayı düzenleyen bir maddedir. Bu maddede Sosyal Amaçlı
İstisnalar başlıklı bölüm bizim sosyal
hayatımızı ilgilendiren son derece önemli hükümleri
içermektedir. Önergemizle söz konusu sosyal amaçlı istisnaların
kapsamına bazı ilaveler yapılmasını öneriyoruz. Buna
göre, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ile kamu
menfaatine yararlı derneklerin yapacağı öğrenci yurdu,
hastane, huzurevi ve okul inşaatlarıyla ilgili olarak bu
vakıfların satın almaları sırasında ödeyecekleri katma değer vergisinden istisna
edilmesi hükmü getirilmektedir. Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan
vakıflar ile kamuya yararlı derneklerin eğitim
yatırımları, sağlık yatırımları gelir
ve kurumlar vergisi kanunlarında öngörülen şartlar çerçevesinde
kurumlar vergisinden istisnadır çünkü bunlar, bu tip vakıflar kamunun
eğitim ve sağlık alanındaki yükünü azaltmaktadır.
Kanun koyucu devletin üstlenmiş olduğu eğitim, sağlık
gibi temel görevlerdeki yükünü hafifletmeyi öngören vakıfların
benzeri yatırımlarına vergi muafiyeti tanımayı uygun
görmüştür. Devletin yükünü bu vakıflar üstlenmektedir, o hâlde bu vakıflara
bir vergi teşviki sağlayalım ki devletin yükünü bu vakıflar
da üstlensin. Bunun çok başarılı örnekleri vardır,
eğitim konusunda, sağlık konusunda gerçekten çok
başarılı örnekler yaratmış olan
vakıflarımız vardır, derneklerimiz vardır.
Önergemizle, mademki gelir ve kurumlar vergisinde böyle bir istisna öngörülmektedir,
o hâlde Katma Değer Vergisi Kanununda da benzer bir istisnaya yer vererek
bu vakıfların eğitim, sağlık konusunda yani daha
doğrusu öğrenci yurdu, dispanser, hastane, huzurevi gibi
yatırımlarda da bir katma değer vergisi istisnası getirerek
bunların yükünü hafifletelim. Önergemiz, birinci olarak bunu
amaçlıyor.
İkinci
olarak da: Türkiye Kızılay Derneğinin tabii afetler nedeniyle
yurt içinde ve yurt dışında afetzedelere
bağışlayacağı malların Kızılay
tarafından iktisabı sırasında katma değer vergisi
istisnası getirilmektedir. Türkiye Kızılay Derneği hiç
kimsenin tartışmayacağı bir şekilde sosyal bir görev
yapmaktadır. Bu nedenle, Kızılayın afetzedelere
yapacağı yardımlar nedeniyle yani mal, malzeme olarak
yapacağı yardımlar nedeniyle, bu malların, malzemelerin
iktisabı sırasında katma değer vergisi ödememesi uygun
olur. Önergemiz bu sosyal amaçlı içeriğe sahiptir. Hepinizin
değerlendirmesine, takdirine sunuyorum, saygılar sunuyorum ve karar
yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım: Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.01
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.13
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----
0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler
arasında bir anlaşmazlık var, elektronik cihaz yöntemini
kullanacağız.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı vardır,
önerge kabul edilmemiştir.
524 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Diğer önergeyi okuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 524 sıra sayılı Kanun Tasarısının 32 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Münir Kutluata (Sakarya) ve
arkadaşları
"MADDE
32 - 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi
Kanununun 17 nci maddesinin dördüncü fıkrasına
aşağıdaki bentler eklenmiştir.
"z)
13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5/B
maddesi kapsamındaki araştırma ve geliştirme, yenilik ile
yazılım faaliyetleri neticesinde ortaya çıkan patentli veya
faydalı model belgeli buluşa ilişkin gayri maddi hakların
kiralanması, devri veya satışı (Bu kapsamda vergiden
istisna edilen işlemler bakımından bu Kanunun 30 uncu maddesinin
birinci fıkrasının (a) bendi hükmü uygulanmaz.)
aa)
Tarımsal üretimde kullanılmak amacıyla yapılan motorin,
gübre, ilaç, tohum, fide, yem teslimleri ile tarımsal sulama amacıyla
kullanılan elektrik teslimleri (Bakanlar Kurulu dekar başına ve
ürün türüne göre teslim miktarını belirleme yetkisine sahiptir)"
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
AİLE
VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Sakarya Milletvekili Sayın Münir Kutluata
konuşacaktır.
Buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
MÜNİR
KUTLUATA (Sakarya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 524
sıra sayılı Yasa Tasarısının 32nci maddesiyle
ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi adına verdiğimiz önerge
üzerinde söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin
başında, geçtiğimiz pazar günü, İstanbul Esenyurtta
şehit edilen Milliyetçi Hareket Partisinin mümtaz evladı Cengiz Yücel
Akyıldıza Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum. Bölücü unsurların iş birlikçilerini
ve hamilerini yakından tanıyoruz ancak bu elim olayda bir başka
noktanın da dikkate alınması gerekiyor, o da güvenlik
güçlerimizin hangi görevlerini yaparlarsa iktidarın hışmına
uğramayacaklarından emin olamamaları hâlidir.
Sayın
milletvekilleri, 32nci maddeyle ilgili değişiklik önergemiz,
tarımsal üretimde kullanılan motorin, gübre, ilaç, tohum, fide, yem
ve elektriğe KDV istisnası getirilmesi hakkındadır.
Tarımsal üretimde kullanılan girdilerde çok büyük fiyat
artışları gerçekleşmektedir. Buna karşılık
tarımsal ürünlerin fiyatları çiftçinin eline geçen kısmı
itibarıyla hiçbir kıpırdama göstermemektedir. Girdi
fiyatlarındaki artışın yani tarımsal üretimin maliyet
artışının sorumlusu iktidardır, piyasada pahalı
olan tarım ürünlerinin çiftçi elinden yok pahasına
çıkmasının sorumlusu da iktidardır. Her iki noktada
sorumluluğunu yerine getirmeyen Hükûmetin tarımsal girdilerden yüksek
oranlı KDV, kimisinden ilaveten ÖTV alması çiftçinin ve Türk tarımının
ve tarımsal üretimin önemini kavrayamadığını ya da
kasten ihmal ettiğini göstermektedir. İstiyoruz ki Hükûmet gitsin
yüksek KDVyi, üzerinde fakirleştirici politikalar
uygulamadığı kesimlerden alsın.
Bugün
değişiklik önergesiyle torba yasaya girmesini istediğimiz bu
düzenlemeyle ilgili olarak daha önceden verilmiş kanun teklifimiz de var.
Milliyetçi Hareket Partisi Manisa Milletvekili Erkan Akçay eliyle
verdiğimiz kanun teklifinde ifade etmiştik. Gübre ve elektrikten
yüzde 18, mazottan yüzde 15,25; zirai ilaç ve hayvan yeminden yüzde 8 KDV
alınması kabul edilebilir değildir.
Türk
çiftçisinin dünyanın en pahalı mazotunu kullandığı,
diğer tarımsal girdilerde de durumun farklı
olmadığı herkes tarafından bilinmektedir. Çiftçiyi
pahalıya üretmek zorunda bırakıp ucuza sattıran
politikaların iyi anlaşılması gerekmektedir.
Tarım
politikalarının iki ana hedefi olmalıdır: Birincisi,
üzerinde yaşayan çiftçinin refah seviyesini yükseltmek ve üretime devam
etmesini sağlamak, ikincisi de tarımsal üretimi
artırmaktır. İktidarın tarımsal üretimi artırma
hedefini, tarımın Türk çitçisinin elinden alınması hedefine
bağladığı anlaşılmaktadır. Bunun için Türk
çiftçisinin fakirleştirilmesinin esas politika olarak benimsendiği,
uygulanan tarım politikalarının sonuçlarıyla ve bu
istikametteki açıklamalardan ortaya
çıkmaktadır. Bu yüzden Türk çiftçisi bir taraftan ekemez ve üretemez
hâle getirilmekte, diğer taraftan ektiği ve ürettiğini satamaz
hâle düşürülmektedir; sonunda toprağını satmak zorunda
bırakılmaktadır.
Ülkemizin her yerinde
tarımla ilgili olmayan zenginler adına tapu toplayan simsarların
türemesi bu fakirleştirme politikalarının bir diğer
ayağıdır. Yabancı şahıslara toprak
satışının 600 dönüme çıkarılması da bu fakirleştirme
politikasının bir boyutunu ortaya koyuyor.
18 Haziran 2013 tarihinde
WikiLeaks belgeleri gibi basına düşen bir görüşme notunda AKP
döneminin meşhur iş adamlarından biri Tarım Bakanına
duyduğu derin muhabbetin sebebini tarımın Türk çiftçisinden
kurtarılması konusunda içinde bulundukları fikir birliğine
bağlamaktadır. Bütçe görüşmeleri sırasında söz konusu
Bakanın da itiraf etmek zorunda kaldığı bu görüşme
bizim tespitlerimizin haklılığını ortaya
çıkarmaktadır. Bu olayda da görülmektedir ki iktidarın
tarım arazilerinin Türk çiftçisinden kurtarılması gibi bir
hedefi vardır. Yıllar öncesinden teşhis edilmiş olan bu
hedefe biraz önce ifade ettiğim, önce ekemez, sonra satamaz hâle getirerek
ardından da topraklarını satmaya mecbur bırakarak
ulaşılmaya çalışılmaktadır.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524
Sıra Sayılı Yasa Tasarısının, 25/10/1984 tarihli
ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17'nci maddesinin
dördüncü fıkrasını düzenlemeyi öngören 32'inci maddesinin ikinci
fıkrasında geçen "istisna edilen" ibaresinin "muaf
tutulan" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
AİLE
VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Bingöl Milletvekili Sayın İdris Baluken
konuşacak.
Buyurun.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu tekrar saygıyla
selamlıyorum.
Demin
31inci maddede trafik
kazaları üzerine vermiş olduğumuz önergeyle ilgili
konuşurken bu trafik kazalarına sebebiyet veren
politikalarınızı Bingöldeki yolların durumu üzerinden
teşhir etmeye çalıştık, Bingöldeki yolların
tamamının ne hâlde olduğunu resimlerle size aktarmaya
çalıştık ama utanasınız diye o resimleri tekrar size
göstereceğim. Kalkınma Bakanınız da Bingölü modern bir
yaşam alanına çevirdik. demişti. Bakın, modern bir
yaşam alanı dediğiniz kentin merkezi şu anda bu rezaleti
yaşıyor. Böyle ağır bir dramla Bingöl halkı
karşı karşıya. Ben o önerge üzerinde konuşma süremiz
yetmediği için o konuyla ilgili birkaç hususu daha ifade etmek istiyorum.
Tabii, bu tablonun sahibi sizlersiniz, AKPdir,
Sayın Başbakandır çünkü Sayın Başbakan on bir
yıldır Bingöl ilinden rekor oylar almasını biliyor ama
Bingölün sorunlarını burada dile getirdiğimizde Bingölün
sorunlarına sahip çıkma noktasında bir müfettişi, bir
teknik ekibi incelemeye göndermekten bile imtina ediyor. Böyle bir
anlayışın sonucu olarak bu mağduriyet ortaya
çıkıyor.
Sayın Başbakanı Bingöle davet ediyorum.
Bingöl kent merkezinde bu çukurların başına gitsin, orada
basını çağırsın. Hani hep bölgeye gittiğinde
belediye sınırlarına girmeyen derelerin başında BDPli
belediyelere saydırıyor ya, gerek yok işte Bingöl şehir
merkezinde bu çukurların başında sizin yerel yönetimler
anlayışınızla ilgili düşüncesini aktarsın. Çok
açık bir davet bu.
Bakın, daha birkaç ay öncesine kadar Belediye
Başkanı sizdeydi, sizin partideydi ama aday tercihi üzerinden ortaya
çıkan çıkar çelişkisiyle şu anda mevcut Belediye Başkanı
Saadet Partisine geçti. Şimdi, Belediye Başkanı diyor ki: Bu
tablonun sahibi biz değiliz, başta Bakan olmak üzere AKP
Hükûmetidir. Bakan diyor ki: Bu tablonun sahibi Belediye
Başkanıdır. Sanki on bir yıldır birlikte orada
siyaset yapmadılar, birlikte sırt sırta bu politikaları
üretmediler gibi bir algı yaratmaya çalışıyor. Bütün bunun müsebbibi Belediye
Başkanıdır. diyor. Belediye Başkanı firmayı
suçluyor, Bakan firmayı suçluyor, firma Belediye Başkanını,
Bakanı suçluyor; olan Bingöl halkına oluyor.
İki gün önce bu altyapı ve üstyapıdaki
firmadan bazı arkadaşlarla ben görüştüm. Firma şu anda
şunu diyor: Biz İller Bankasının
çıkardığı ödenekten daha fazla iş çıkardık.
Örneğin üstyapıda İller Bankası 20 milyonluk bir ödenek
çıkarmıştı, bunlar 27 milyonluk bir iş
yapmışlar. Şu anda Belediyenin bu 7 milyonluk ödemeyi firmaya
yapmaya gücü yok çünkü kasasında para yok çünkü borç batağında.
Firma yetkilileri Belediye Başkanına gidiyorlar, Belediye Başkanı
diyor ki: Ben Saadet Partisine geçtiğim için merkezî Hükûmetten bana
verilen destek kesildi, elim kolum bağlı. Bingöldeki imar
sınırı içerisindeki arsaları satışa
çıkarıyorum, AKPli Meclis üyeleri bunu engelliyorlar. Üstelik
Kalkınma Bakanı bir gün önceden gelip Meclis üyeleriyle toplantı
yapıyor ve bu engellemeyi yapmaları için özel olarak yönlendiriyor.
Bu şekilde bilgi aktarıyorlar bize. Bu firma yetkilileri Bakana
gidiyorlar, Belediye Başkanı Merkezî Hükûmetten destek
kesildiği için paranızı ödeyemiyoruz. diyor. Siz ne
diyorsunuz? diyorlar. Sayın Bakan da diyor ki: Belediye
Başkanı bizim partimizde değil. O nedenle ben bir şey
söyleyemeyeceğim para aktarılıp aktarılmaması
hususunda. Şimdi, böyle bir anlayış olur mu? Yani Sayın
Bakan eğer bu Belediye Başkanı AKPde olsaydı bu
mağduriyetin giderilmesi için merkezî Hükûmetten Bingöle yardım
aktarılması hususuna duyarlı olacaktı ama Saadet Partisine
geçtiği için Sayın Bakan sağ olsun partizanlık
yapıyor, Bingöl halkını cezalandırıyor. Böyle bir
anlayışı kabul etmemiz mümkün değil. Bu tabloyu bir an önce
ortadan kaldırmanız gerekiyor. Modern bir yaşam alanı
değil, felaketten çıkmış bir şehir görüntüsüyle
karşı karşıyayız. Defalarca yerel yönetimlerden
sorumlu genel başkan yardımcılarınıza da ilettik, bir
an önce Bingöle acil bir heyet gönderin. Sorumluluk kimdedir, sizde midir,
Belediye Başkanında mıdır, firmalarda mıdır, bizi
ilgilendirmez. Bizi ilgilendiren boyutu halkın orada mağdur
olmasıdır. Bu mağduriyeti de bir an önce ortadan kaldırın
diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
32nci madde kabul edilmiştir.
33üncü maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa tasarısının
33. Maddesindeki Her türlü döner sermaye ücretlerinden ifadesinin Tüm döner
sermaye ücretlerinden şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Vahap Seçer Malik
Ecder Özdemir
İstanbul Mersin Sivas
Rahmi Aşkın Türeli Ramazan Kerim
Özkan Turhan Tayan
İzmir Burdur Bursa
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 Sıra Sayılı
Yasa Tasarısının, 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Kanununun 9
uncu maddesinin birinci fıkrasını düzenleyen 33üncü maddesinde
geçen her türlü ibaresinin bütün olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
İdris Baluken Pervin
Buldan Sırrı Süreyya
Önder
Bingöl Iğdır İstanbul
Bengi Yıldız Hasip
Kaplan
Batman Şırnak
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 33 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa
Kolaycı Muharrem
Varlı
İzmir Konya Adana
Özcan Yeniçeri Tunca
Toskay Münir Kutluata
Ankara Antalya Sakarya
MADDE 33- 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik
Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasına
aşağıdaki bent eklenmiştir.
e) Her türlü döner sermaye ücret ve hizmet
bedellerinden,
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sakarya Milletvekili Sayın Münir
Kutluata konuşacak önerge üzerinde.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben bu vesileyle 15 Ocak 2014 Çarşamba günü
Türkiye Büyük Millet Meclisine verdiğimiz bir araştırma önergesi
konusuna tekrar temas etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, araştırma
önergemiz erimekte, çekilmekte olan, kurumakta olan Sapanca Gölünün
kurtarılmasıyla ilgili yolların
araştırılmasıydı. Hükûmetin ilgilenmediği konuyla
Meclisin ilgilenmesini arzu etmiştik ve bu önergemiz iktidar
milletvekillerinin oylarıyla gündem yoğunluğu gerekçesiyle
reddedilmişti.
Bu, Türkiye incisi, dünyanın bildiği doğa
harikası olan gölümüzün ilgisizlikle mi yoksa bir kasta bağlı
olarak mı yok olmakta olduğu konusunun
araştırılması iyi olacaktı ancak küçük bir
gelişmeyle ilgili olarak dikkatlerinizi tekrar konuya çekmek istiyorum.
Ben, Sapanca Gölünün üzerinde uygulanan tahribatı saydıktan sonra,
çok tali bir unsur olarak da gölden çekilen arazinin, alanın arsa veya
kullanım alanı olarak değerlendirilmeye
kalkışıldığını bazı fotoğraflarla
göstermiştim. Mesela bu fotoğraf bu hazırlıkların işaretiydi.
Sonra şimdi, dün tespit ettik ki- bu yığma işinden
vazgeçilmiş, doldurmaya teşebbüs ettikleri alanın dolgu
malzemelerini geri çekmişler. Şu anda buralarda yağmur
dolayısıyla su birikintileri ortaya çıkmış.
OKTAY VURAL (İzmir) Belki burada konuşmasaydınız
devam edeceklerdi.
MÜNİR KUTLUATA (Devamla) Aynı şekilde,
bu faaliyetin bir devamı olarak kullanım alanı hâline
getirildiğini ve doldurulmakta olduğunu yani alanın tekrar göle
iadesine karşı tedbir alındığını
söylemiştik. Aynı şekilde, bu malzemeler de
kaldırılmış, eski hâline getirilmeye gayret edilmiş.
Bu, benim ifade ettiğim tali bir noktaydı. Sapanca Gölü üzerindeki
yağma üç ana nokta ve üç ana açıdan devam ediyor. demiştim.
Bunlardan bir tanesi, Sapanca Gölüne akan suların özel kuruluşlar
tarafından önünün kesilmesi ve göle ulaşamaması olduğunu
söylemiştim. Bunun üzerinde henüz hiçbir gelişme yok. Sapanca Gölüne
hiçbir temiz dere ulaşamamaktadır; birkaç tane su
akıntısı ulaşmakta, onlar da foseptik
artıklarını göle taşımakta kullanılan derelerdir.
Hiçbir temiz su Sapanca Gölüne ulaşamamakta ve su fabrikaları
adı altında birtakım kuruluşlarca yağma edilmektedir.
Değerli milletvekilleri, esas yağma
konularından bir tanesi budur. Bunun tedbirinin alınması
gerekiyordu. Sakaryanın birçok yerinde 250 metre derinden
çıkarılan artezyen kuyularıyla Sakaryalının içme suyu
ihtiyacı karşılanırken sağlıksız sularla,
Sapanca Gölüne gelen sular Sapanca Gölüne ulaşmaktan alıkonulmaktadır.
diyoruz efendim zarif bir ifadeyle. Daha net söylemek gerekirse, bu
yağmanın durdurulması gerekiyor. Tahribat alanı
dediğimiz, ifade ettiğimiz ama yağma olarak yürüyen sürecin bir
tanesi buydu.
İkincisi, gölün sadece bir şirket
tarafından 4 bin kamyon olmak üzere molozlarla doldurulduğu ve bir
çöplük alanı hâline getirildiğiydi. Bununla ilgili, buna izin veren,
göz yuman Sapanca Belediye Başkanı -iktidarın belediye
başkanı- bu dönem aday gösterilmedi ama tahribatın devam
ettiği görülüyor. Hükûmetin bu açıdan hiçbir açıklamasına,
sorumluların hiçbir açıklamasına rastlamıyoruz.
En önemli konulardan bir tanesi, göl suyunun İzmit
bölgesindeki sanayi kuruluşlarınca çekilmekte olduğu idi. Bunun
da içinde özelleştirmeyle Hükûmetin devrettiği bir büyük
kuruluşun çok büyük sular çektiği ve özelleştirme sürecinde bu konuya
nasıl izin verildiği, neden gözden
kaçırıldığı, şimdi niye tedbir
alınmadığı soruluyordu. O konuda da herhangi bir
gelişme olmadı. Sadece Sapanca Gölünün çekilen topraklarını
arsaya veya kullanım alanına çevirme faaliyetinden bugün için rücu
edildiğini gösteren küçük bir uygulamayı gördük. Diğerlerini de
beklemekte olduğumuzu ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kutluata.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 Sıra Sayılı
Yasa Tasarısının, 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Kanununun 9
uncu maddesinin birinci fıkrasını düzenleyen 33üncü maddesinde
geçen her türlü ibaresinin bütün olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak)ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Şırnak
Milletvekili Sayın Hasip Kaplan konuşacak.
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Bakanlığınızın
adı hem Aile ve hem Sosyal Politikalar Bakanlığı. Sosyal
politika derken ve yardım derken neyi anlıyorsunuz? Sadece yoksul,
gıda verdiğiniz, ihtiyaçlarını
karşıladığınız yaşlı, kimsesiz
insanları mı yoksa sosyal politika derken sosyal adalet gereği
tüm yurttaşlar arasında eşitliği sağlayan ve tümüne
hâkim olan bir yaklaşım politikasının
planlanmasını mı? Şimdi, bakıyoruz, Türkiye, dünyada
kişi başına en yüksek gayrisafi hasılada ilk 60 ülkenin
içine girmiyor, eğitimde 80in içine girmiyor, sanat ve kültürde OECD
ülkelerinin en sonuncu sırasında yer alıyor. Peki, sosyal
politika derken, sosyal politikalar konusunda Türkiye en yüksek satın alma
gücünde niye 68, 70 ülkenin içine giremiyor? En büyük ekonomi konusunda
dünyanın 17nci, kimisi 16ncı büyük ekonomisi diyor.
Şimdi, burada Bakanlık bünyesinde döner sermaye
ile ilgili şeyler kurulacak, güzel. Sayın Bakan, cezaeviyle ilgili
bir sosyal politikanız var mı? Orada çocuklar var, kadınlar var,
orada ölüm derecesinde bekleyen hasta tutuklular var. O hasta tutukluların
aileleriyle görüşmeleri konusunda veda haklarını
kullanmaları için yasa çıkmasına rağmen, cezaların
ertelenmesi mümkün olmasına rağmen ölüm sınırında
bekleyen ve serbest bırakılmayan hasta tutuklular var. Sayın
Cumhurbaşkanı da dile getirdi. Ama ben size iktidarınız
döneminde, on üç yılda cezaevlerinden 2.300 tabutun
çıktığını söyleyeceğim. Korkunç bir
rakamdır. Hiçbir insani, vicdani, hukuki değerlerle
bağdaşmayacak, çok ağır bir insan hakları ihlalini
konuşuyoruz. Özel yetkili mahkemeleri kaldırmanız hiçbir
işe yaramaz, Terörle Mücadele Kanununu kaldırmanız hiçbir
işe yaramaz. İnsana insan gibi muamele eden bir cezaevi koşulunu
ta başında yaratmadığınız zaman, şu an ölümü
bekleyen 163 kişi, şu an itibarıyla belki ölüm haberi gelecek
163 hasta tutuklu için bürokrasinin cenderesinden, kader mahkûmlarından
bırakın, konjonktür mahkûmlarına kadar getirip bu hasta tutuklu
ve hükümlülerin ölümüne seyirci kalıyorsunuz. Defalarca önerge getirdik,
teklif verdik, Bakanlıkla defalarca konuştuk. Bu kürsüde
arkadaşlarımız konuşurken, bazı isimleri telaffuz
ederken iki saat sonra cenazeleri çıktı, tabutları
çıktı.
Şimdi soruyorum: 544 tane ölüm döşeğindeki
hasta tutukluyla ilgili hangi sosyal çalışmanız, raporunuz var?
Bunların içinde kaç tane kadın hükümlü var, bunların içinde
koltuk değnekleriyle, gözleri âmâ, cezaevinde hücresine gidemeyecek kaç
tane ağır hasta, ölümü saat saat, saniye saniye sayan kaç tane insan
var? Bu konuda insani bir sosyal politika geliştirdiniz mi? Bu konuda
Adalet Bakanının yakasına yapışıp Ben sosyal
politikalardan sorumluyum, bu insanlar burada ölemez, ölmemelidir.
diyebildiniz mi? Hep biz mi söyleyeceğiz? Ve sizin kulaklarınız
hep sultanlar gibi bazen sağır mı olacak? Yani, insani bir
konuda insan hakları kuruluşlarının verdiği bu 554
isimle ilgili ve cezaevindeki çocuklarla ilgili döner sermayenizin ne
yapacağını merak ediyoruz. Cezaevlerinde insani olarak ne
yapacaksınız? Cumhurbaşkanının bile yetkisini
kullanamadığı bir durumda, İnsan Hakları Kurumu,
Ombudsmanlık Kurumu, Devlet Denetleme Kurulu, Teftiş Kurulu,
bunların hepsi göstermelik bir kuruma dönüşmüş durumda.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa tasarısının
33. Maddesindeki Her türlü döner sermaye ücretlerinden ifadesinin Tüm döner
sermaye ücretlerinden şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Çanakkale Milletvekili
Sayın Mustafa Serdar Soydan konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA SERDAR SOYDAN (Çanakkale) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 524 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 33üncü maddesi hakkında söz almış
bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Görüşmekte olduğumuz torba yasa
uygulamalarının artmasındaki en önemli sebep, AKPnin
sayısal üstünlüğüne rağmen artık Meclisi uyumlu ve verimli
bir şekilde çalıştıramamasıdır. İktidar her
temel konuyu Meclisin ihtisas komisyonlarında ayrıntılı bir
şekilde görüşerek yasa yapma tekniği doğrultusunda
ayrı ayrı kanun tasarıları olarak Meclise getirmeyi
unutmuştur. On bir yıllık iktidarının sonunda,
Meclisin kalbi olan Kanunlar ve Kararlar Başkanlığının
bütün geleneklerine, teamüllerine uymayan ne varsa yapmaya devam ediyorsunuz.
Meclisin kalbini hançerliyorsunuz. Hukuk devletini ve demokrasiyi zedelemeye
devam ediyorsunuz.
Sayın milletvekilleri, on bir yılda hem Meclisi
hem de ülkeyi getirdiğiniz nokta siz dâhil hiçbir
vatandaşımızı memnun etmemektedir. AKP hükûmetlerinin
uygulamaları sonucunda yargıya ve orduya güven kaybolmuş, ordu
mensupları devlet aleyhine çalışan suçlular gibi gösterilmeye
çalışılmaktadır.
Ülkemizin geleceğini şekillendirecek yeni
nesilleri yaratacak eğitim sistemi tam bir sistemsizlikle gelecek
kuşakları hançerlemektedir.
AKPden önce yolsuzluklar kâğıt üzerinde ve
belgelerle insanların gözüne sokulurken bugün evlerdeki para sayma
makinelerini, kasaları ve ayakkabı kutularındaki milyon
dolarları milletin gözüne sokuyorsunuz.
Ekonomi rayından çıkmış, son bir ayda
paramız yüzde 20 değer kaybetmiş, faizler ve döviz
yükselmiş, akaryakıt başta olmak üzere, zamlar
başlamıştır. Çalışana ve emekliye Hükûmetin
sağladığı bir yıllık artış bir ayda
eriyip kaybolmuş, sanayici, esnaf, çiftçi, üretici ve tüm
çalışanlar gelecek kaygısına düşmüştür. Faiz
lobisi Başbakanı esir almış, Merkez Bankası bir gecede
son yılların en yüksek faiz artışını
yapmış olmasına rağmen ekonominin ateşi hâlâ
söndürülememiştir. Sayın Başbakan faizlerin yükselmesine
karşı olduğunu her yerde ifade ederken ve faiz lobisine
ateş püskürürken aynı gece Merkez Bankasının tarihin en
büyük faiz artışını yapmış olması paralel
devletin Merkez Bankasına sızdığını mı
göstermektedir? Bir gecede yapılan şok faiz artışları
ekonomik dengeyi kuramaz ise sorumlusu yine paralel devlet veya çete mi olacak?
Sayın milletvekilleri, AKP Hükûmetinin emniyet ve
yargı teşkilatında yaptığı yüzlerce
değişiklik, görevden almalar yetmedi, Meclise sunduğu
HSYKyı yeniden düzenleyen tasarıyla hukuk kurumunu,
yargıyı katletmeye soyundunuz. Değiştirmek istediğiniz
HSYKnın bugünkü yapısı sizin öneriniz ve desteğiniz
doğrultusunda referandumda yani dilinizden düşürmediğiniz millî
iradenin oyu ile kabul edilmişti. Şimdi ise millî iradenin mi hata
yaptığını söyleyeceksiniz yoksa Biz hata yaptık.
deyip siyasi sorumluluk gereği istifa mı edeceksiniz?
Kuvvetler ayrılığını kuvvetler
birliğine dönüştürmeye çalışıyorsunuz.
Yargıyı, yasamayı, yürütmeyi Sayın Başbakana
bağlama çaba ve gayreti içerisine girdiniz. Nerede demokrasi, nerede
kuvvetler ayrılığı, nerede bağımsız
yargı? Unutmayın, zalim sonunun geldiğini anlayınca zulmünü
artırırmış.
Sayın
milletvekilleri, AKP hükûmetleri bu güzelim ülkenin havasını, suyunu,
toprağını, yeşilini, ormanını yok etmekle
kalmadı, 76 milyonun vergileriyle toplanan paralara sahip olamadı.
Millî iradenin verdiği yetkiyi milletin hizmetine değil, kendi ve
yakınlarının hizmetine tahsis etti. Yapılan yolsuzluklar ve
rüşvetin boyutları tarihe geçti. Evlerdeki kasaları, para sayma
makinelerini ve ayakkabı kutularındaki milyon dolarları delil
olmaktan çıkarsanız bile belleklerden asla çıkaramayacaksınız,
tarih kitaplarına geçeceksiniz.
Sözlerimi,
büyük halk şairi ve ozan Pir Sultan Abdalın bir sözüyle tamamlamak
istiyorum: Cehennemde ateş yoktur, her insan kendi ateşini bu
dünyadan götürür.
Saygılarımla.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
BAŞKAN
- Maddeyi oylarınıza
sunuyorum.
KAMER
GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı isteyeceğim.
Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.
On
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.48
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----
0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 55inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
33üncü maddenin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi maddeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık
olduğundan elektronik cihazla oylama yapacağız.
Oylama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı vardır.
33üncü madde kabul edilmiştir.
524 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
34üncü maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun tasarısının
34üncü maddesinin sonundaki
"hazineye intikal eder" ifadesinin önüne "tüm hak ve
alacaklarıyla birlikte" ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Haydar Akar Aydın
Ağan Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Müslim Sarı İzzet
Çetin Musa
Çam
İstanbul Ankara İzmir
Celal Dinçer
İstanbul
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Yasa Tasarısının, 3294 sayılı Kanuna ek madde eklemeyi
öngören 34'üncü maddesinin ikinci fıkrasında geçen "vakıf
gelirleri veya Fon kaynakları kullanılarak" ibaresinden önce
gelmek üzere "maliyeti, bir sonraki yıl merkezi bütçesinden
karşılanmak üzere" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Sırrı
Sakık Mülkiye
Birtane
Bingöl Muş Kars
Pervin Buldan Hasip Kaplan
Iğdır Şırnak
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 34 üncü maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa
Kalaycı Muharrem
Varlı
İzmir Konya Adana
Tunca Toskay Münir Kutluata
Antalya Sakarya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
AİLE
VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde kim konuşacak?
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Münir Kutluata
BAŞKAN
Sakarya Milletvekili Sayın Münir Kutluata konuşacak.
Buyurun.
MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 524 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 34üncü maddesiyle ilgili, Milliyetçi Hareket
Partisi adına verdiğimiz önerge vesilesiyle söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime, bu yasa tasarısının sahibi
olarak görülen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
durumunu değerlendirerek başlamak istiyorum.
Bakanlığın geniş bir sorumluluk
alanı var. Hem toplumun yardıma ve ilgiye muhtaç kesimlerine
yardım etmek hem de yardıma muhtaç hâle düşüren
gelişmelerin önünü kesmeye çalışmak gibi bir görevi var bu
Bakanlığımızın. Bu yönüyle bakılınca,
ülkenin gelişmesi, Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının görev alanının da ülkedeki
gelişmeye paralel olarak daralması ve yükünün hafiflemesi
gerekmektedir. Ancak, tam tersi olmakta ve ülkede çok ciddi bir sosyal bozulma,
çözülme yaşandığı için sorumluluğu her geçen gün artmaktadır.
Sosyal büyümemizdeki bu bozulmanın sorumlusu on iki yıllık
yanlış iktisadi ve sosyal uygulamalarıyla iktidar olduğuna
göre, bu Bakanlığın görevi, Hükûmetin bozduklarını
onarmaya çaba göstermekten ibaret olarak görünüyor. Bu nedenle, önüne
kattığı problemleri çözüp sonuca ulaştırması
mümkün görülmüyor. Bakanlığın tamirat gücü 1 ise iktidarın
tahribat gücünün bin olduğu, her olayla aşağı yukarı
kanıtlanmaktadır. Türkiyedeki sosyal bozulma ve çöküntü hâli
münferit olaylara bakarak vardığımız bir kanaat
değildir, toplumun her kesiminin bizzat yaşadığı
gerçeklerdir. Suç oranları, kadın cinayetleri, borçluluk
oranları, icra dosyaları çok büyük artışlar gösteren
olumsuzluklar olarak karşımızdadır. Çocuk evliliklerindeki
artışlardan uyuşturucu kullanımındaki
yaygınlaşmaya kadar, hiçbir iktidarın göz yumamayacağı
kötüye gidiş Türkiyede hız kazanarak devam etmektedir.
Kamu malını yağmalama, yolsuzluk ve
rüşvetin yaygınlaşması bir yana,
kurumlaştırılması vicdanları derinden sarsar hâle
gelmiştir. Yolsuzlukları önlemek durumunda olan ve en üst
makamların, sorumlu kişi ve kurumların teşvik edici ve
korumacı pozisyona sokulması toplumsal bozulmanın ve çöküntünün
durdurulması ümitlerini de yok etmektedir. Bu tablo, sosyal bozulma ve
çöküntünün toplumun bütün hücrelerine kadar sirayet etmesine sebep
olmaktadır. Gidişat her geçen gün toplumun daha geniş
kitlelerini ya beden sağlığı, ama çoğu hâlde ruh
sağlığı açısından Bakanlığın sorumluluk
alanına sokmaktadır. Toplumun daha geniş kesimleri ya fiziken ya
madden ya da moralman Bakanlığa muhtaç hâle gelmektedir. Sosyal
bünyedeki çöküntü, bir yıldan diğerine hemen fark edilebilecek
gelişme değildir. Bu nedenle, Türkiyedeki toplumsal bozulma ve
sosyal çöküntü, uzun yıllar bunları yaşayan kesimlerin
ızdırabı olarak kalmış, iktidar baskısıyla
toplumun diğer kesimlerinden gizlenmiş veya onların ilgisinin
önü kesilmiştir. Alttan alta yaygınlaşan bozulma ne zaman ki
gizlenemez hâle gelmiş, o zaman da toplumun tamamını sarsmaya
başlamış ve çözümün çok zor olduğu ortaya
çıkmıştır. Bırakın on iki yıllık
tahribat sürecini, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
kurulduğu tarih olan 8 Haziran 2011 tarihinden itibaren geçen süreçte bile
sosyal bünyedeki zayıflamadan, kötüye gidişten ötürü sorumluluk
alanına giren kitlelerde önemli genişlemeler olmuştur.
Değerli milletvekilleri, fakirleşme,
fakirleştirici politikalar sosyal çöküntüyü artıran en önemli
unsurlardan bir tanesidir. O açıdan baktığımız zaman,
Türkiyede uygulanan politikaların toplumun önemli kesimlerini her gün
yeni fakir kitleler hâlinde bu Bakanlığın sorumluluk
alanına doğru ittiğini görmekteyiz. O yüzden, aile ve sosyal
politikalardan sorumlu bu bakanlığı iktidarın
kırdıklarını, döktüklerini toparlamakla görevli bir
bakanlık olarak ifade etmek mümkün. Ancak, iktidarın bu
tahribatı devam ettiği sürece de bu alanda başarı
sağlanmasının zor olduğunu, her geçen gün ve her geçen
yıl Bakanlığının yükünün artmakta olduğunu ifade
ediyor, bu açıdan, Bakanlığın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜNİR KUTLUATA (Devamla) -
önleyici tedbirlere
Hükûmet içinde başvurulmasının yolunu aramasını
tavsiye ediyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kutluata.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Yasa Tasarısının, 3294 sayılı Kanuna ek madde eklemeyi
öngören 34'üncü maddesinin ikinci fıkrasında geçen "vakıf
gelirleri veya Fon kaynakları kullanılarak" ibaresinden önce
gelmek üzere "maliyeti, bir sonraki yıl merkezi bütçesinden
karşılanmak üzere" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ
(Bitlis) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Şırnak
Milletvekili Sayın Hasip Kaplan konuşacak.
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Değerli
milletvekilleri, Peygamberimizin bir sözü var, diyor ki: Bir saat adaletle
karar vermek, bin saatlik ibadetten hayırlıdır. Adaleti
hayatın her alanında geliştirmek ve sosyal adalette gerçek
adaleti hayata geçirmek herkes için sığınılacak bir
limandır.
Sayın Başbakan buradan giderken, daha sonra da
Sayın Adalet Bakanı dedi ki: Biz özel yetkili mahkemeleri
kaldıracağız. Günaydın! Niye? İllaki bir şeyler
olup dokunması mı gerekiyor bunu kaldırmak için arkadaşlar?
Avrupa Mahkemesi diyor: Tarafsız değil, bağımsız
değil. Bütün siyasetçiler bunu diyor, bütün muhalefet bunu diyor. Burada
iki konuşma yaptık, yüz kişiyle üzerimize
saldırdınız. Onun arkasından da
kalkmışsınız, 17 Aralıktan sonra Özel yetkili
mahkemeler kaldırılsın. Günaydın, günaydın! Ama,
bununla beraber Terörle Mücadele Kanununu kaldıracağız ama
bazı maddelerini Türk Ceza Kanununa taşıyacağız.
diyorlar.
Arkadaşlar, adalet 24 ayardır. Siz Türk Ceza
Kanunu yapılırken Terörle Mücadele Kanununun hepsini karşıladığını
bilmiyor musunuz? Sizin o dönem milletvekili olan arkadaşlarınız
orada çalışmadı mı? Siz şimdi kime, ne
anlatıyorsunuz? Terörle Mücadele Kanununun hepsi adalete aykırıdır,
insanlığa aykırıdır, siyasete
aykırıdır, düşünce, örgütlenme özgürlüğüne aykırıdır.
Sadece siyasi iktidarları korumuştur.
Bir buğday
tarlasını düşünün. O buğday başaklarının
içinde, yabancı otların içinde ziyan diye bir ot var, ziyan. O
ziyan otunu ayıklamadığınız zaman, o
buğdayın içine karıştığı zaman hamurunu bile
yoğuramazsınız, hamuru bile tutmaz. Pişirdiğiniz zaman
-onun bir tanesi bile acıdır, zehirdir, zemberek gibidir- o, bütün
kaptaki yemeği zehir eder.
Terörle Mücadele
Kanunu dediğiniz olay otuz senedir, kırk senedir sadece muhalefete,
belli bir siyaset muhalefetine karşı getirilmiş, cezalar
artırılmış, olağanüstü mahkemeler kurulmuş ve
arkasından da ceza infazları artırılmış, ceza
infazları katlamalı olarak artırılmış ve insanlar
cezaevlerine konulmuş; gün dönmüş, dolaşmış,
gelmiş, iktidarın ayağına dolanmış.
Şimdi, siz bu
ziyan otunu getirip Türk Ceza Kanununa koyacaksınız. Hayır,
yanlış yapıyorsunuz. Bu ziyanı
ayıklayacaksınız, bunun bir tek yolu vardır,
ayıklamak, uzaklaştırmak. Hatta Türk Ceza Kanununun 220, 314,
215, 216ncı maddeleri, 301inci maddeleri ziyan otlarıyla doludur.
Zehirliyor, toplumu zehirliyor; demokratik toplumu zehirliyor, adaleti
zehirliyor, bağımsız yargıyı zehirliyor,
insanlarımızın geleceğini karartıyor, herkesi
zehirliyor. Neden bu işin doğru ayarını
tutturamıyorsunuz, bunu anlamakta güçlük çekiyoruz.
Bir hırs var.
Yani arkadaşlar, gerçekten Hırsı kaldırınız,
adalete karşı koyacak hiçbir güç kalmaz. derler. Bu ne hırs?
Yani bu konuda doğru bir şey yapmak gibi bu Meclisin, bütün
partilerin ortak sorumluluğu yok mudur? Hadi, yurt yapıyorsunuz
Şimdi, bakıyorum, bu torba kanunu okudukça insan
şaşıyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı,
vakıfların yapacağı yurtlardan bahsediyor, Millî
Eğitimin yapacağı pansiyonlardan bahsediyor. E, kardeşim,
bir de Spor Bakanlığının yaptığı yurtlar var
öğrenciler için; onları da alın, alın bunları
birleştirin de doğru dürüst bir şey yapın.Bakın,
geçenlerde, Denizlide, sizin yurtlarınızın yüzde 90ı
öğrencileri barındıramadığı için apart otellerde
kaldıkları için onlara söylenmedik söz bırakılmadı.
Eğer gerçekten onu düşünüyorsanız, Suriyeli
sığınmacıları, 1 milyonun üstünde, Ankara
varoşlarında -gidin raporunu denetleyin- burada,
Dışkapıda gidin görün bakayım, ne koşullarda yaşıyor
insanlar? Bütün bunlar güzel
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) Torbayla olmuyor; torbayla
siyaset, torbayla çözüm, torbayla adalet olmuyor arkadaşlar.
Yanlış yapıyorlar. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun tasarısının
34üncü maddesinin sonundaki
"hazineye intikal eder" ifadesinin önüne "tüm hak ve
alacaklarıyla birlikte" ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Celal Dinçer
(İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili
Sayın Celal Dinçer Konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CELAL DİNÇER (İstanbul) Çok teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; bundan yirmi sekiz yıl önce, 1986 yılında
kurulan, ülkemizin gerek ekonomik gerekse sosyal yönden en sorunlu kesimi olan
yoksul kesimlerin acılarını birazcık gidermek için kurulan
sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının,
bugün hangi amaçlarla kullanılmaya
çalışıldığını hayretle ve ibretle izliyoruz.
Bu yirmi sekiz yıl zarfında, sosyal yardımlaşma
vakıfları gerçekten yoksul kesimler için çok büyük hizmetler
yaptılar, çok büyük yardımlar yaptılar, zengin fakir
arasındaki uçurumun bir nebze olsun giderilmesi için güzel işler
yaptılar. Ancak, şimdi, bu güzel kuruluşu kendi kuruluş
amacından; bu güzel örgütü, bu güzel vakıfları, kendi
kuruluş amacından değiştirip başka amaçlara
yönlendirecek bir torba yasa içinde bir madde getiriyorsunuz. Bu maddeyle ne
yapılmak isteniyor? Diyor ki: Sosyal yardımlaşma ve
dayanışma vakıfları tarafından ilgilisine göre Millî
Eğitim Bakanlığı veya ilgili kamu idaresinin görüşü
alınarak vakıf gelirleri veya vakıf gelirlerine kaynak aktaran
fon gelirleri kullanılarak yurt veya pansiyon yapılabileceği, bu
amaçla da yapılmış olan, inşa edilmiş olan her türlü
yurt ve buna benzer binaların doğrudan doğruya Hazineye
devredileceği, intikal edeceği ve kullanılmaya devam
edeceği... şeklinde bir hüküm getiriliyor.
Değerli arkadaşlar, sosyal
yardımlaşma ve dayanışma vakıfları, Medeni
Kanuna göre kurulmuş vakıflardır, özel hukuk tüzel
kişisidir. Bu vakıfların yönetim kurulları vardır yani
vakıf mütevelli heyetleri vardır. Mütevelli heyet veya yönetim
kurulu, bunların karar ve yürütme organlarıdır. Vakıf
gelirleri veya fon kaynaklarıyla vakıf tarafından, ihtiyaç
sahibi ve yoksul öğrencilerin barınmaları için zaten yurt
yapılabilir. Şimdi siz ne yapıyorsunuz? Bu yetkisini elinden
alıp Millî Eğitim Bakanlığına veya Gençlik ve Spor
Bakanlığına, Kredi ve Yurtlar Kurumu Müdürlüğüne yetki
veriyorsunuz. Diyorsunuz ki: Onların onayı alınacak. Peki,
vakıf özgür iradesi ne olacak? Mütevelli heyeti ne olacak? Böyle bir
düzenlemenin hukuka uygun olmadığını, Medeni Kanuna uygun
olmadığını, Vakıflar Kanununa uygun
olmadığını belirtmek istiyorum.
Mahkemelerin yetkisi de ortadan kalkacak. Biliyorsunuz
Yapılmış olan bütün yurtlar da tesisleri, inşaatları,
tüm müştemilatıyla birlikte Hazineye devredilir. diyorsunuz. Peki,
biliyorsunuz Sayın Bakanım, vakıfların bir kuruşluk
mülkü bile mahkeme kararı olmadan, ücretsiz, herhangi bir yere
devredilemez. Peki, siz bir kanunla bunu nasıl gerçekleştiriyorsunuz?
Ben eminim ki bu yasa, Anayasa Mahkemesine gittiğinde, bu şekilde
çıkarsa mutlaka iptal edilecektir. Vakıfların özgür iradesine
siz bu kadar ipotek koyamazsınız.
Değerli arkadaşlar, üstelik, eklenmek istenen
maddeyle, Maliye Bakanlığına ait taşınmaz mallar
üzerinde yapılan her türlü tesislerin de devredilmesi isteniyor. Maliye
Bakanlığı bir amaç için tahsis ediyor, eğer amaç
dışı kullanılmış, onun üzerine yurt
yapılmış ise zaten onun yapılması yasak. Siz buna
nasıl izin verebiliyorsunuz, bu araziyi nasıl onlara terk
edebiliyorsunuz?
Şimdi, ülkemizde Gençlik ve Spor
Bakanlığına bağlı Kredi ve Yurtlar Kurumu var. Ben,
şimdi sorarım: Bu kurum ne iş yapar? Kredi ve Yurtlar Kurumu
bugüne kadar niçin yurt yapmadı? Siz, sosyal yardımlaşma ve
dayanışma vakıf kaynaklarını kullanarak yurt
yaptırmak istiyorsunuz, oysa bu vakıflar fakir fukara için,
fakruzaruret içinde olan insanlara yardım için kurulmuştur, yurt
yapıyorsunuz. O zaman, Gençlik ve Spor Bakanlığını da
fakir fukaraya yardım dağıtacak bir kurum hâline getirin, olsun
bitsin, görev değişikliği yaparsınız.
Değerli arkadaşlar, vaktim yetersiz; bu konuda
yapılmak istenen değişikliğin vakfın fonksiyonlarını
ortadan kaldırdığını ve dolayısıyla
vakıfları emirle hareket eden bir kurum hâline getirdiğini
görüyoruz. Bu da kaç yüzyıllık bir kurum olan vakıfların
ana işlevinin ortadan kaldırılması demektir; vakıf
mantığına aykırıdır, hukuka
aykırıdır, mütevelli heyetleri yok sayılmaktadır. Bu
konuda hizmeti yürüten Kredi ve Yurtlar Kurumu, projesiyle, mühendisiyle, bütün
teknik elemanıyla bu yurtları yapabilir. Vakıf kaynakları
yerine hazineden doğrudan para aktarılarak yurt
yapılmalıdır diyorum.
Sosyal yardımlaşma vakıflarının
personel ve diğer sorunlarıyla ilgili konuları da bir sonraki
konuşmamda dile getireceğim.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar
yeter sayısı
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.24
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.36
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----
0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 55inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
İstanbul Milletvekili Celal Dinçer ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
34üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
35inci maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının
35. Maddesindeki kullanım veya işletme hakkı ise ibaresinden
sonra gelmek üzere tüm hak ve alacaklarıyla birlikte ifadesinin
eklenmesini arz ederiz.
Haydar Akar Aydın
Ağan Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Müslim Sarı İzzet
Çetin Musa
Çam
İstanbul Ankara İzmir
Celal Dinçer Mehmet Ali Susam
İstanbul İzmir
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 Sıra Sayılı
Yasa Tasarısının, 3294 sayılı Kanuna ek madde eklemeyi
öngören 35inci maddesinin ikinci fıkrasında geçen vakıf
gelirleri veya Fon kaynakları kullanılarak ibaresinden önce gelmek
üzere maliyeti, bir sonraki yıl merkezi bütçesinden karşılanmak
üzere ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Sırrı
Sakık Mülkiye
Birtane
Bingöl Muş Kars
Pervin Buldan Hasip Kaplan
Iğdır Şırnak
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 35 inci maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa
Kalaycı Muharrem
Varlı
İzmir Konya Adana
Tunca Toskay Münir Kutluata Ahmet Duran Bulut
Antalya Sakarya Balıkesir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önerge
üzerinde Balıkesir Milletvekili Sayın Ahmet Duran Bulut
konuşacak.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi ve Sincan Cezaevinde mahkûm olarak yatan
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Engin Alanı saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı; el atılmadık
yerlerden biri orasıydı, oraya da el atıyoruz,
yapmadığı işin dışında yeni işler kendisine
yaptırmaya çalışıyoruz. Her nedense, vakıflar kurmak,
vakıflarla birlikte yurt yapmak şeklinde bir moda başladı
son günlerde. Sayın Başbakanımızın oğlunun,
kızının, gelinlerinin, kayınvalidelerinin, damatlarının
yer aldığı, İstanbul'da Fatih Belediyesinden yerlerin,
başka illerde bazı belediyelerin yurt kurmaları noktasında
yeni bir moda gelişti.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Ayıp mı? Yirmi
yıldan beri var.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayırsever Reza!
AHMET DURAN BULUT (Devamla) Bu moda, Türkiye'de
yoksullara yardım amaçlı kurulmuş olan Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı çerçevesinde
yapılıyor.
Önceki yıllarda Balıkesirin Kepsut ilçesinde
katıldığım bir toplantıda Adalet ve Kalkınma
Partisinin bir değerli milletvekili yapmış oldukları
hizmetleri anlatırken Kepsuta cezaevi yapmış olmalarından
dolayı çalışmalarını anlattı. Ben de
şaşkınlık içerisinde kaldım. Su kanaletleri
vardı, su yoktu; işsizlik var
Ürünlerinin değerlendirilmesi
noktasında, ürün maliyetlerinin yüksekliği karşısında
vatandaşın çaresizliklerini çözdük diyeceğine, cezaevi açmakla
övünen bir iktidarla karşılaştım.
Şimdi, Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakfının da Ülkede şu kadar milyon insana
biz yardım ediyoruz. diyerek Türkiye'deki
yoksullaştırdığı insanların sayısıyla
övünen bir iktidarı takdirlerinize sunuyorum. Türkiye'de 973 merkezde, il
ve ilçede, kaymakamların veya valilerin başkanlığında
9 bin personelle hizmet gören, gerçekten, çok önemli bir kuruluş Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı. Ben de daha önce,
görevim gereği, bu vakıfların üyesi olarak görev yaptım.
İnancımız gereği, sağ elin verdiğini sol elden
gizleyen bir yapı içerisinde insanlar yardım ederlerdi, şimdi bu
yardımları alenileştirerek milletin gözüne soka soka gösteren
bir hizmet anlayışını iktidardan görmekteyiz.
En önemlisi, yakacak kömür noktasında ilçeler
ihaleyi yaptığı zaman, kaymakamlar, vicdanlı, dikkatli
kaymakamlar torbayı açtırıyor, bakıyor, incelettiriyor,
eğer içindeki taşsa iade ediyor ancak Genel Müdürlük ihaleyi
yaptığı zaman kimse itiraz edemiyor, kimi de dikkat etmiyor,
dikkatten kaçıyor, vatandaşa taş yığınları
kömür olarak kapıların önüne koyduruluyor. Bunların dağıtımında,
sizler de farkındasınızdır, o kadar dikkatsiz
davranılıyor ki doğal gazla evi ısınan bir
vatandaşın evinin önüne kömür torbaları konuyor. Çünkü bu yoksul
insanların belirlenmesinde, muhtarların, işin aslı,
bazı siyasilerin, oradaki yöneticilerin de bu kişilerin tespitinde
rolleri oluyor. Oraya konulan o kömürleri daha sonra başka yerlere satan
Bu vakıflar kanalıyla insanlara hayvan kredisi, hibe kredileri
şeklinde çok ciddi hizmetler yapılmaktadır. Bu hizmetleri
verirken verilecek kişilerin tespiti noktasında dikkatli davranılmayarak
veyahut başka amaçlı, kayırmacı amaçlı
düşünülerek hiç hak etmeyen, o hayvancılığı yapma
ehliyetinden yoksun, hatta kendisine verilen o hayvanlara alacak saman
parası dahi bulunmayan insanlara bunlar verilerek, daha sonra bunları
üç ay sonra başkasına satmak durumunda bırakılan, çok güzel
amaçlı bir yardımın amacına
ulaşmadığını üzülerek görmekteyiz. Bunu, bu
yardımlar içerisinde birçok konuda da görmekteyiz. O bakımdan,
vakfın, personelinin sosyal haklarının temini gibi, bu
yardımların amacına uygun verilmesi gibi işler yapacağına yurtlar gibi konulardan
vazgeçmesini diliyor, önergemize olumlu oy vermenizi diliyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 Sıra Sayılı
Yasa Tasarısının, 3294 sayılı Kanuna ek madde eklemeyi
öngören 35inci maddesinin ikinci fıkrasında geçen vakıf
gelirleri veya Fon kaynakları kullanılarak ibaresinden önce gelmek
üzere maliyeti, bir sonraki yıl merkezi bütçesinden karşılanmak
üzere ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerine Şırnak
Milletvekili Sayın Hasip Kaplan konuşacak.
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Değerli
milletvekilleri, evet, bu torba kanun Torba olunca her şeyi koymak
mübah. anlayışı maalesef sağlıklı yasa
tekniğimizi mahvetti, Meclisin yasama özelliğini de mahvetti.
Şimdi, bakıyoruz, bu torba kanunda sosyal
dayanışma için birçok şey var. Suriyeden 1 milyona yakın
mülteci, Ankara dâhil, başkent dâhil, bakın, Bulgaristan
sınırından Yunanistana, bütün deniz
sınırlarından Avrupaya, bütün Antakyadan, Antepten
Şanlıurfaya, Mardine, Şırnaka kadar bu mültecilerin
hepsi dağınık, bir kısmı çadırlarda, bir
kısmı ev kiralamış, bir kısmı da Ankarada,
başkentin göbeğinde çoluk çocuk gecekondularda naylonların
içinde yaşıyor.
Sosyal devlet olmak, Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı olmak kolay iş. Bunun raporu var mı? Bunun
tespiti var mı? Bunun için ne yaptınız? Yazıyor işte
-televizyon programlarında- orada 14 yaşında kız
çocuklarının nasıl evlendirildiklerini, kira
karşılığında düşülen durumu, insan onurunun
ayaklar altına düşüşünü yazıyor. Hiç mi bunda
günahımız yoktur? Diyebilirsiniz Yoktur., Suriyeye müdahalede
yoktur. Suriyeye biz hep dışarıdan baktık., hatta
Yardım ettik. diyebilirsiniz.
Şimdi, Ruhani bir tweet atmış -öyle
Sayın Arınçın dediği gibi çıt çıt tweetlerden
de değil- tweette diyor ki: Suriyede durum yıkıcı.
Savaşı durdurmak ve ölümler karşısında derhâl hepimiz
birleşmeliyiz. Şimdi bakıyorum, Hepimiz birleşmeliyiz.
derken, Cenevre 2de şu an kantonlarını ilan eden Cezire, Kobani,
Afrin kantonlarından bir tek Allahın kulunu, o kantonlarda yer alan Kürtlerin,
Türkmenlerin, Arapların, Asurilerin bir tek temsilcilerini
çağırmamışlardı.
Ama doğrusu ben şeyi merak ediyorum, Sayın
Ruhaninin huzurunda şu fotoğraf bana çok ilginç geldi: Sayın
Başbakan, solunda, Ruhaniyle görüşüyor; sağında bizim 10
bakan var, sıra sıra dizilmiş, MİT Müsteşarı da
var.
Şimdi, siyaset ve diplomaside ayar ve racon denen,
usul denen bir şeyi soracağım size: Arkadaşlar, ne anlama
geliyor bu fotoğraf, bana söyler misiniz? Ben bundan iyi bir şeyler
ummak istiyorum Orta Doğu için, barış için, gelecek için, çözüm
için. Ama şöyle baktığım zaman,
baktığımız zaman, Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı İnternette şunu yapıyor mu?
Bakın, 24.737 tane parça içerik -Googleın altı aylık
açıklaması- Hükûmet tarafından 3.486 talep. Bu taleplerin içinde
diyor ki: Şu şu siteleri kapat. Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığından bir tek talep var mı, merak ediyorum, kaç
tane talep var, kaç tane talep gönderdiniz? Örneğin, muzır
neşriyat için, çocukların korunması için, kumar için, tefecilik
için İnternette, hatta hatta nefret suçları için,
ırkçılık için, kafatasçılık için,
ayrımcılık için, bu konuda kaç tane gönderdiniz?
Ben bir dahakinde açıklayacağım
hangilerini kabul etmemiş Google ama bir tanesini kabul etmiş.
Hükûmet yetkililerinin özel bilgileriyle, banka hesaplarıyla ilgili üç
mahkeme kararı aldık, ürün politikamızı ihlal ettiği
için Hükûmetin talebini kabul ettik. Bir de etmediklerini burada
açıklayacağım arkadaşlar, devamı bir dahaki madde
önergesinde.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının
35. Maddesindeki kullanım veya işletme hakkı ise ibaresinden
sonra gelmek üzere tüm hak ve alacaklarıyla birlikte ibaresinin
eklenmesini arz ederiz.
Mehmet
Ali Susam (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde İzmir Milletvekili
Sayın Mehmet Ali Susam konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; önergemizin kabul edilmemesi aslında bir
eksikliktir. Katkı koymak için yaptığımız bir
önergedir. Tüm haklarıyla birlikte devredilmesinin
yapılmasını öneriyoruz. Bu anlamıyla,
Bakanlığın Katılmıyoruz. diyerek aslında bizim
katkı koymak isteğimizi göz ardı ettiğini düşünüyorum.
Bu vesileyle birkaç konuya da değinmek istiyorum.
Dün de söylemiştim, bu Meclisin gündemini halkın gündemiyle eş
değer hâle getirmeye, esnaf ve sanatkârın gündemiyle eş
değer hâle getirmeye gayret sarf ediyoruz. Sayın Gümrük ve Ticaret
Bakanımız da buradayken birkaç konuyu hemen paylaşayım.
Anayasa Mahkemesi bir torba kanunu reddetmiş belediyelere verilen harçlar,
ilan, reklam vergileri ve benzeri, esnaflarla ilgili; Bakanlar Kurulu karar
alıyor, kanundaki en üst rakamlarla esnaf ve sanatkârdan bunların
tahsil edilmesinin kararı alınıyor.
Uygulamadan söyleyeyim: İzmirde pazarcıdan 50
kuruş alınan yerle ilgili şu an 2,5 lira alınıyor yani
5 kat bir noktaya gelmiş durumda. Bir başka örnek vereyim
eğlence vergisiyle ilgili olarak: Bir dükkândan, 700 lira kira bedeli olan
dükkândan 1.050 lira eğlence vergisi alınıyor yeni çıkan
Bakanlar Kurulu kararıyla.
İşgaliye harçlarıyla ilgili
sınıflandırma yapılmış, İzmir ve
büyükşehirlerin çoğu 1inci sınıfta. İzmirdeki bütün
yerler aynı işgaliye vergisini ödüyor. Örneğin, Kordondaki de,
Kadifekaledeki de, Eski İzmirdeki de, Güzelyalıdaki de aynı.
İşlerin niteliği, kazancı ve bölge farklı
olmasına rağmen Bakanlar Kurulu bir karar almış,
aldığı karar doğrultusunda herkes o rakamdan ödüyor;
ödediği rakamlar, işgaliye rakamları iş yerinin
kirasından daha fazla. Böyle bir adaletsizliğin düzeltilmesine
ihtiyaç var. Anayasamız ne diyor, 173üncü madde: Devlet, esnaf ve
sanatkârını korur ve kollar. O zaman bizim Bakanlar Kurulu olarak
karar alırken bakacağımız ne? Korunması gereken esnaf
ve sanatkârı en düşük kademeden vergilendirmeye tabi tutacak
rakamları koymak.
Bu torba kanunda bir şey var. İki
bakanlık, Dışişleri Bakanlığıyla
Sağlık Bakanlığı, demiş ki: Suriyeden gelenlerin
400 tanesine sağlık hizmeti verilmesini Bakanlık önermiş.
Güzel, Suriyeden gelen, sağlık hizmeti ne ihtiyacı olan insanlara
sağlık hizmeti vermek bu büyük devletin görevidir. Ama size soruyorum
şimdi: 1,5 milyon BAĞ-KURlu sağlık hizmeti alamıyor;
borcu var diye -altmış bir gün de primini ödememiş-
sağlık hizmeti alamıyor. Peki, bu kanunun içerisinde neden biz,
BAĞ-KURluların sağlık hizmeti almasında Borcu olsa
da sağlık hizmeti alabiliri koymuyoruz? Suriyedeki
vatandaşlarımızın ihtiyacı varken, peki, esnaf,
sanatkârın prim borcu ödemeyip sağlık hizmeti alamayan,
eşine çocuğuna baktıramayan bu esnafların
ihtiyacını bu Hükûmetin gündemine, bu torba kanunlara koymak zorunda
değil miyiz?
Değerli arkadaşlar, birçok kanun bekliyor.
Sayın Bakan, mesela hipermarket kanununu Seçimden sonraya
atacağız. dedi ama bakıyorum, özel yetkili mahkemelerle ilgili
kanunda Adalet Bakanı diyor ki: Seçimden önce
çıkaracağız. Nezaketen şunu demesi lazım: Biz kanunu
hazırlayacağız, Meclise göndereceğiz; inşallah Meclis,
bunu seçimden önce çıkartır. Ya, bir bakan, yürütme organı
yasama organına Şu tarihte çıkaracağız. diye bir
kanunu söyler mi? Söylememesi lazım. Bu, güçler ayrımı ve
Parlamentonun varlığına uygun bir tanımlama değil,
uygun bir konuşma değil.
Değerli arkadaşlar, esnafın,
sanatkârın çok sorunları var. Bu kanunları çıkartırken
o çerçevede yapmalıyız. Bakanlar Kurulunun işgaliyeyle ilgili
rakamlarını düzenlemeye ihtiyaç var. Sağlık hizmeti
alamayan BAĞ-KURluların sağlık hizmeti almasına
ihtiyaç var. Bu anlamıyla bu Meclise, bunlar konusunda ve Hükûmete
uyarılarımı bir kez daha yapıyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
35inci madde kabul
edilmiştir.
36ncı maddede üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının
36. Maddesindeki üçüncü kişilerin kullanımına
bırakılanlar ifadesinin metinden çıkarılmasını
arz ederiz.
Haydar Akar Aydın
Ağan Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Müslim Sarı İzzet
Çetin Musa
Çam
İstanbul Ankara
İzmir
Mehmet Ali Susam Ali Sarıbaş
İzmir Çanakkale
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 Sıra Sayılı
Yasa Tasarısının, 3294 sayılı Kanuna ek madde eklemeyi
öngören 36'ncı maddesinin ikinci fıkrasında geçen
"vakıf gelirleri veya Fon kaynakları kullanılarak" ibaresinden
önce gelmek üzere "maliyeti, bir sonraki yıl merkezi bütçesinden
karşılanmak üzere" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Sırrı
Sakık Mülkiye
Birtane
Bingöl Muş Kars
Pervin Buldan Hasip Kaplan
Iğdır Şırnak
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 36 ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Oktay Vural Mustafa
Kalaycı Muharrem
Varlı
İzmir Konya Adana
Erkan Akçay Ahmet Duran Bulut Emin Çınar
Manisa Balıkesir Kastamonu
Alim Işık
Kütahya
"MADDE 36 - 3294 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 2 - Bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten önce Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Vakıfları tarafından, Fon kaynakları kullanılarak
Hazineye ait taşınmazların üzerinde yurt veya pansiyon olarak
kullanılmak üzere inşa edilen ve kullanıma hazır hale
getirilen her türlü bina, yapı ve tesisler hiçbir işleme gerek
kalmaksızın Hazineye intikal eder. Bu taşınmazlar ve
üzerindeki bina, yapı ve tesisler, belediyeler hariç ihtiyacı olan
kamu idarelerinin talebi üzerine, yapılış amacı,
kullanım durumu ve ihtiyaçlar da dikkate alınarak Maliye
Bakanlığınca belediyeler hariç ilgili kamu idarelerine tahsis
edilebilir. Ancak, bunlardan Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakıfları tarafından sözleşme veya
protokol yapılmak suretiyle üçüncü kişilerin kullanımına
bırakılanlar, sözleşme veya protokolde belirtilen koşullarla,
süresi sonuna kadar bu kişiler tarafından kullanılmaya devam
olunabilir. Kullanım süresi sonunda bunlar hakkında da bu madde
hükümlerine göre işlem yapılır.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
Fon kaynakları kullanılarak pansiyon ve yurt yapılamaz, Fon
kaynakları bu Kanunun amacı ve kapsamı dışında
kullanılamaz."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
AİLE
VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık
konuşacak önerge üzerinde.
OKTAY VURAL (İzmir) Ve Kütahya Belediyesi
başkan adayı aynı zamanda.
BAŞKAN Kütahya Belediyesi başkan adayı,
biliyoruz Sayın Vural.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkanım diyebilir miyim? Sayın Başkan, Sayın
Başkanım diyebilir miyim?
Sayın Başkanım, sağ ol!
BAŞKAN Buyurun Sayın Işık. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 36ncı maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz aldım. Bu vesileyle,
Sayın Bakana başarılar dilerken yüce Meclisi de saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu madde, sosyal
dayanışma vakıfları tarafından yapılmış
yurtların hazineye devrini öngörüyor. Doğrudur, uygun bir
yaklaşımdır ancak bunun arkasından bundan sonra fon
kaynakları kullanılarak yurdun ve pansiyonun
yapılamayacağı, fon kaynaklarının bu kanunun
amacı ve kapsamı dışında da
kullanılamayacağı ibaresinin eklenmesiyle bunun doğru
olacağını düşünüyoruz. Yine ucu açık, yarın kimin
ne amaçla, nasıl bir harcama yapacağı konusu maalesef
belirsizlik içerisindedir. Onun için bu önergemiz bunu düzeltmektedir. Eklenen
ibare yer alırsa daha doğru bir düzenleme olacağını
düşünüyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu vesileyle,
vatandaşımızın bu torba yasada görmek istediği ama
maalesef yine göremediği birkaç konuyu da sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Daha önce söz verilmiş olmasına rağmen
muharip gazilerin özellikle şeref aylığının
artırılmadığı, ayrıca faizsiz ev kredisinden
yararlandırılmadığı ve gazi olmalarına
rağmen diğer şehit ailelerimiz ve gazilerimize verilen ek
istihdamdan burada da yararlandırılmadığı
gerçeğini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu muharip gazilerimiz bunu
bekliyorlar, Bakanlık, Hükûmet bize söz verdi ama yine biz yokuz.
diyorlar.
Yine, söz verilmiş olmasına rağmen, uzman
erbaşlar Silahlı Kuvvetler tazminatlarının emekli
maaşlarına da yansıtılmasını istiyorlar. Daha
önce ilgili bakanlıklar bu konuda hep olabileceği yönünde söz
vermiş olmasına rağmen, maalesef, bugüne kadar
gerçekleşmedi. Bunun da burada yer almasını istiyorlar.
Jandarma uzmanlar üniversite mezunu olmalarına rağmen ortaokul
mezunu gibi emekli oluyorlar. Yıllarca bize Düzelteceğiz. denmesine
rağmen niye düzeltilmedi? diye bize soruyorlar, onu sizlerle
paylaşmak istiyorum. Sözleşmeli subay ve astsubayların,
maalesef, üçer yıllık sözleşme sürelerinin sonunda
komutanlarının iki dudağı arasında işine son
veriliyor. Kadrolu olmadıkları için devlet kurumlarına
geçemiyorlar. Bu mağduriyetlerinin giderilmesi talebini sizlerle
paylaşmak istiyorum ve maalesef, bu torbada bunlar da kendilerini
bulamadılar.
Taahhüdü ihlal suçu nedeniyle cezaevlerine girmekten
korkup kaçanlar, evlerindeki hanımlarının ve
çocuklarının yüzünü göremeyen esnaflar Biz ne zaman
affolacağız, bize nasıl bir düzenleme Meclis düşünüyor?
Dağdaki teröriste af var, niye bize yok? diye size soruyorlar
değerli milletvekilleri.
4/Cli ve taşeron işçiler, defalarca sayın
bakanlar buralarda düzenleme yaptıklarını, iyileştirme yaptıklarını
söylemelerine rağmen, yine, bu torba yasada nasiplerini bulamadılar.
Lütfen sorar mısınız? diye bize söylüyorlar. Bunların
durumu ne olacak? Dün benim seçim bölgem ve ilim Kütahyada Karayolları
işçileri mahkeme kararına rağmen haklarını
alamadıkları için yürüyüş yaptılar. Ne olacak bizim
durumumuz? diyor. Türkiye genelinde birçok mahkeme kararına rağmen,
Taşeron işçisi kamu işçisiyle aynı işi
yaptığı için kamu işçisi olarak değerlendirilmelidir.
kararına rağmen hâlen taşeron işçisi olarak çalışmaya
mecbur bırakılıyor. Bunu biz çözmek zorundayız.
Yine, 2013 yılı sonuna kadar Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına
yaklaşık 6 bin mühendisin alınacağı sözü verildi.
Sayın Bakan televizyonlarda, ekranlarda reklam yaptı, Alacağız.
dedi. Soruyorlar: Ne oldu, 2013 geride kaldı, 2014te durumumuz ne
olacak? Maliye Bakanına gidiyoruz, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanının böyle bir talebi bizde yok.
diyorlar. Tarım Bakanına gidiyoruz, Maliye Bakanına ilettik,
kadro vermiyor sözüyle karşılaşıyoruz. Hangisi doğru
söylüyor, doğrusu nedir? diye soruyorlar, lütfen soralım.
Değerli milletvekilleri, yine, 2013
yılında söz verilmiş olmasına rağmen bu sözü yerine
getirmeyen sayın bakanlara bir çağrıda daha bulunuyorum: Ya
doğruyu söyleyin ya koltuğunuzu bırakın. Artık bu
gençleri kandırmakla hiçbir yere varamayacağınızı
sizlere hatırlatıyorum.
Önergemize desteğinizi bekliyor, saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 524 Sıra Sayılı Yasa Tasarısının, 3294
sayılı Kanuna ek madde eklemeyi öngören 36'ncı maddesinin ikinci
fıkrasında geçen "vakıf gelirleri veya Fon kaynakları
kullanılarak" ibaresinden önce gelmek üzere "maliyeti, bir
sonraki yıl merkezi bütçesinden karşılanmak üzere"
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Şırnak
Milletvekili Sayın Hasip Kaplan konuşacak.
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Evet, ikinci
bölümünü tamamlıyorum. Googleın Hukuk Direktörü Susan Infantino -ben
söylemiyorum- altı aylık Türkiye raporunu açıklıyor ve
Googlea Ocak-Haziran 2013te yapılan talepler 24.737 parça.
Arkadaşlar, bunu çok dikkatli izleyin; bu, 17
Aralık operasyonlarını da içeren bir raporlar dizisi. Bunlardan
3.846 tanesi Hükûmet talebi.
Şimdi, buradan şöyle yola çıkalım,
diyor ki: Platformlarımızdan içeriğin
kaldırılması için Türk yetkililerden 1.673 talep aldık.
Geçtiğimiz yılın ikinci yarısına kıyasla
neredeyse 10 kat bir yükseliş var arkadaşlar, 10 kat. Toplam talep
1.126, 5651 sayılı Kanunu ihlalden. Neleri istemişler?
Özellikle intihara yönlendirme, çocukları cinsel istismar, uyuşturucu
ve uyarıcı madde kullanımı gibi. Şimdi, burada,
enteresan olan, verilen cevaplardan birkaç şey. Diyor ki: Bir siyasi
yetkilinin seks skandalıyla ilgili arama sonuçlarını
kaldırmamız istendi. Bir mahkeme kararı elimize
ulaştı. Sonuçları kaldırmadık. Artık TİB
karar alır, mahkeme kararını takmıyor Google, TİB
karar alır, bip der Googlea gönderir, işleme koyar, olur biter
arkadaşlar, değil mi? Mahkeme kararını takmayan Google
sizin TİBi, bipi dinler mi Allah aşkına, bir akıl
mantık yorumlayın. Ya, bu sanal alemde dolaşırken
nerelerden, hangi çalı çırpıdan nasıl geçildiğine bir
bakın.
Bakın, bir şey daha demiş: Bir Hükûmet
kurumundan Kürt partisi -bizi kastediyor, Barış ve Demokrasi Partisi-
ve Kürt aktivistler hakkında bir blog sayfasını ve profil
resimleri yapan bir Google sayfasını kaldırmamız için 2
talep aldık, mahkeme kararı. Hiç kaldırmadık. Bir daha
diyor, bakın, bu çok önemli: Bir savcının işinin
kalitesini eleştirerek hakaret ettiği iddiasıyla blog
yazısının kaldırılmasını öngören üçüncü
tarafa yönelik bir mahkeme kararı aldık. Bloğu
kaldırmadık. Buyurun, ne yapacaksınız? Torbayı
koydunuz da buyurun, çıkardınız yasayı. Ne
yapacaksınız, bana onu söyleyin. Google biplemiyor, TİBi
dinlemiyor. Çok garip bir durum var burada. Öyle Torbayı koyduk, eli kaldırdık,
oldu, çıktı. olmuyor.
Ama Allah var, Hükûmetle ilgili olan bir konuda nezaket
göstermişler. Telefon numaraları, şahsi e-postaları, banka
hesap bilgileri -dikkatinizi çekerim- gibi detaylar bulunduran blog
yazılarının kaldırılması için üçüncü taraflara
yönelik üç mahkeme kararı aldık, Hükûmeti dinledik, ürün politikalarımızı
ihlal ettikleri için bu yazıların çoğunu kaldırdık.
Arkadaşlar, kafa ürün politikası düşünüyor, kâr kâr
Şimdi, aynı şeyi bizim Hükûmet Facebooka
yapıyor, diyor ki bakın: Türkiyeden her gün 19 milyon kişi
ziyaret ediyor burayı. 37 milyon kişinin aylık rutin
izlediği söyleniyor, takip ettiği. Türkiye en az talepte bulunan ülke
Facebook yönetimiyle ilgili. En çok kim bulunmuş? İtalya 1.705
kişi, Fransa 1.975, Almanya 1.886. Türkiye ne talepte bulunmuş?
Demiş ki: Hasip Kaplanın sitesini kapatın. Bu kadar. Facebook
da benim Meclis konuşmalarımın yer aldığı siteyi
kapatmış. Niye? Facebook Türkiyedeki yüzde 49 gelirini vergisiz
alıyor arkadaşlar. Alın size vergisiz sosyal devlet. Torba
kanundan sosyal devlet çıkar mı? Vergisiz sosyal devlet olur mu? Aa,
Facebook benim sitemi kapattı. diye yüzde 49 beleşten, vergisiz mal
veriyorsunuz, haydi torbadan alın bakayım oradan verginizi. Garibim
vatandaşın, büfecinin, köylünün yakasına
yapışmasını biliyorsunuz, Googleın, Facebookun,
dünya servislerinin birisinin yakasına yapışabilir misiniz? Yok.
Torbanız zayıf arkadaşlar.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının
36. Maddesindeki üçüncü kişilerin kullanımına
bırakılanlar ifadesinin metinden çıkarılmasını
arz ederiz.
Ali
Sarıbaş (Çanakkale) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon, önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Çanakkale Milletvekili
Sayın Ali Sarıbaş konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 3294 sayılı Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda
yapılacak değişiklikler üzerine söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle yüce heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlarım.
3294 sayılı Kanun, sosyal güvencesi,
maaşı ve geliri olmayan vatandaşlarımızı
kapsamaktadır. Sosyal güvencesi olmayan vatandaşlarımıza
yardım elini uzatabilmesi için, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
nezdinde, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı
Teşvik Fonu hesabı açılmıştır. Bu fon
hesabı, kanunla kurulmuş ve kurulacak olan fonlardan yüzde 10, gelir
ve kurumlar vergisinin yüzde 2,8i, trafik cezalarının yüzde 50si, RTÜK
gelirlerinin yüzde 15i, bütçeye konulacak ödenekler ve bir nevi
bağış ve yardım fonlarının gelirlerinden
oluşmaktadır. Bu fonda toplanan paralar, hiçbir sosyal güvencesi,
aylığı ve geliri olmayan vatandaşlarımıza genel
yardımlar, eğitim yardımları, sağlık
yardımları ve diğer yardımlar adı altında
yapılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, adı üzerinde Sosyal
Yardımlaşma Vakfının bu gelirlerin toplanırken ve
eşit şekilde dağıtılmasını ve bu anlamda da
bugüne kadar yaptığı hizmetlerde gerçekten, yeşil kart da
dâhil olmak üzere, tüm ihtiyacı olan insanlarımıza,
ihtiyaçları olanlara bütün sosyal vakıf amaçları içerisinde
hizmet etmiştir. Ancak bugün az önce değişiklik önergesini
sunduğumuzda ve vakıfların amacı dışında ve
genellikle de bir noktada toplanması noktasında burada
değişikliğe gidilmiş ve bu değişiklik içerisinde
de hepsinin bir noktada toplanmasını amaç edinmiş. Ancak soru
işareti olan şu var: Soru nedir? Burada sözleşmesi yapılan
ve protokolle devredilen üçüncü şahısların durumu ne olacak?
Bunlar kimlerdir? Bu ana kadar 155 tane yurt yapılmış ve
fakirlere hizmet eden bu yurtların kaç tanesi kimlere ve nasıl tahsis
edilmiştir? Bu sözleşmede bunlar tek anlamda bir yerde merkezî olarak
toplanıp disiplin altına alınacaksa bu niçin kanun
kapsamının dışında bırakılmıştır?
Burada bir eksiklik var. Burasında bu eksikliğin giderilmesi
konusunda özellikle Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu konuda özellikle üzerinde
durmak istiyoruz ve bunun da girmesinden yanayız. Ancak, bu sadece yeterli
değil. Burada, yasada, yasa içerisinde, bugüne kadar torba yasaların
içerisinde her türlü maddeyi konuştuğumuz gibi
Ben aslında buna
artık torba da demiyorum çünkü torbanın içerisinde belirli maddeler
olur, çuval diye tarif etsem hiç yanlış olmayacak çünkü
olabildiğince çok konuda çok maddelerin gece yarısına kadar
görüşülen bir çuval yasasından bahsediyoruz.
Burada endişe taşıdığım
konulardan bir tanesi de şu
Kendimin de bugüne kadar
uygulamalarından gören
Çanda kurduğumuz, özel sektör, belediye ve
sivil toplum örgütleri de dâhil olmak üzere kurduğumuz fizik ve
rehabilitasyon hizmetinin -özürlüler için kurduğumuz- ve devlete,
Çalışma Bakanlığına teslim etmemize rağmen, daha
sonra amacı dışında kullanılarak Millî Eğitime
tahsis edildiğini gördük ve yaptığımız protokollerin
-ve verdiğimiz- buna rağmen yanlış yönde
kullanıldığını gördük. Soru işareti de şu:
AKP Hükûmetinin bugüne kadar rant ekonomisi, rantla yönetildiğini ve
bugüne kadar da rant ekonomisiyle götürdüğünü biliyoruz. Onun için de her
şeye rant gözüyle bakan bu zihniyetin, burada çok net olmayan ve nereye
kadar götürüleceğini bilmeyen bu zihniyetin hazineye devredildikten sonra
hazinenin dışında arsaların ve binaların net olarak
kimlere devredileceğini öngörmüyor. Buradan TOKİ ve o zamanki
arsaların ve binaların kullanılmaz diyerek kendinden çıkar
amaçlı olarak kullanamayacakları endişesini taşıyorum.
Buradaki yoksulumuzun, fakirimizin -vakıfların kurduğu- bu
insanların daha sonra nerede, nasıl yaşayacakları da söz
konusu olacaktır.
Çok değerli milletvekilleri, şunu söylemeye
çalışıyorum: Kimsesizlerin, garibanların bugüne kadar oylarını
istediniz ama seçimlere iki ay kala bu kimsesizleri, bu garibanları
artık kandıramayacaksınız ve sandıkta, AKPnin bu rant
ekonomisine, bu yanlış ekonomisine insanların, fakirlerin bu
anlayışına hayır diyeceğini biliyorum.
Bu vesileyle en derin sevgi ve saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
37nci maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:
T.
B. Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa tasarısının
37. maddesindeki Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla ifadesi yerine 31.12.2013 tarihine kadar ifadesinin eklenmesini
arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Vahap Seçer Malik Ecder Özdemir
İstanbul
Mersin Sivas
Rahmi Aşkın Türeli Ramazan Kerim Özkan Mehmet Ali Ediboğlu
İzmir Burdur Hatay
Turhan Tayan
Mehmet Ali Susam
Bursa İzmir
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 37 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa
Kalaycı Muharrem
Varlı
İzmir Konya Adana
Erkan Akçay Ahmet Duran Bulut Emin Çınar
Manisa
Balıkesir
Kastamonu
Mesut Dedeoğlu
Kahramanmaraş
MADDE 37- 3294 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 3- Bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarih itibarıyla elektronik sorgulama dâhil veri
paylaşımı işlemleri nedeniyle tahakkuk eden ve ödenmeyen
döner sermaye ücret ve hizmet bedelleri terkin edilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 524 sıra sayılı Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameyle Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 37nci maddesi üzerine vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz
adına söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, ülkemizde millî ve manevi
değerlerin korunması, yaşatılması ve gelecek
kuşaklara aktarılması konusunda aile kurumu büyük önem
taşımaktadır. Türk toplumunun temel taşı olan aile,
ekonomik ve sosyal gelişmelerin yol açtığı olumsuz
gelişmelere karşı korunmalıdır.
Aile
kurumu güçlendirilerek aile bireyleri arasında
bağlılığı ve aile bütünlüğünü koruyucu
politikalar geliştirmeye mecburuz. Aileyi ve sosyal
fonksiyonlarını zayıflatıcı unsurlar ortadan
kaldırılmalıdır. İstihdam imkânı
geliştirilerek her ailenin yeterli ve sürekli bir gelire sahip olması
mutlaka sağlanmalıdır. Asgari hayat standardının
altında gelir elde eden aileler muhtaçlık düzeyi esas alınarak
sosyal korunma programı kapsamına mutlaka alınmalıdır.
Bu çerçevede ailelere düzenli olarak sosyal destekler
sağlanmalıdır özellikle ekonomik anlamda. Aile bütünlüğünün
korunması ve sağlanması amacıyla, çalışan
eşlerin aynı il içerisinde görev yapmaları mutlaka
sağlanmalıdır yani eş durumundan tayinler.
Her
alanda kadınların saygınlığını
artırarak kadınların eğitim düzeyleri mutlaka
yükseltilmelidir özellikle kırsal ve doğu bölgemizdeki
vatandaşlarımız için. Kalkınma sürecinde iş
hayatında ve karar alma mekanizmalarında daha fazla rol almaları
mutlaka sağlanmalıdır. Böylece, kadınların toplumsal
konumları güçlendirilmelidir. Yükseköğretimde sunulan imkân ve
fırsatlardan kız öğrencilerimize de mutlaka yüksek derecede bu
imkânları sağlamak durumundayız. Kadınların istihdam
edilebilirlikleri genişletilerek iş gücü piyasasında geniş
bir şekilde yer almaları mutlaka sağlanmalı,
kadınlarımız yönetici sıfatına gelmelidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; çalışma hayatında
kadınlara yönelik negatif ayrımcılığa son
verilmelidir. Çalışmayan ev hanımlarına mesleki beceri
kazandırılarak aile bütçelerine ve ülke ekonomisine katkıda
bulunmaları konusunda daha kapsamlı çalışmalar
yapılmalıdır. Yaşları ne olursa olsun, evli olmayan
kız evlatlarıyla, boşanan veya dul kalan kadınlar
sağlık yardımlarından
yararlandırılmalıdır. Kadınlara yönelik şiddete
son verilmelidir, bu konuda gerekli tedbirler mutlaka
alınmalıdır ve cezai yaptırımları
artırılmalıdır. Kadınların şiddete maruz
kalmasına yol açan kültürel, sosyal, psikolojik ve ekonomik nedenler
kesinlikle ortadan kaldırılmalıdır. Bununla ilgili gerekli
kanun tekliflerini bu Meclisten çıkarmak durumundayız. Sivil toplum
kuruluşları ve medyayla bu konuda mutlaka iş birliğine
gidilmelidir. Sosyal ve iş hayatında kadınların
saygınlıklarına gölge düşüren, temel hak ve özgürlüklerini
kısıtlayan her türlü uygulamalara son verilmelidir. Şiddete ve
istismara uğrayan kadınlara yasal yollardan hak araması
sırasında adli yardım desteği mutlaka
sağlanmalıdır.
Çocukların gelecekleri teminat altına
alınarak çocukların yaşam kalitesi mutlaka
iyileştirilmelidir. Kreş ve çocuk kulübü gibi gündüz bakım
hizmetlerinden ücretsiz yararlanmalarının sağlanması
mutlaka gereklidir.
Sayın
Bakanım, gerçi yeni göreve geldiniz, tekrar hayırlı uğurlu
olsun diyorum. Yine Kahramanmaraş, seçim bölgemde gerek kadın
sığınmaevleri gerekse de huzurevlerinde merkezimizde ve
ilçelerimizde çok büyük eksikliklerimiz var. Bu konuyu da tekrar hatırlatıyorum
sizlere ve yardımlarınızı diliyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
T.B.
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa tasarısının
37. maddesindeki Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla ifadesi yerine 31.12.2013 tarihine kadar ifadesinin
eklenmesini arz ederiz.
Mehmet
Ali Ediboğlu ( Hatay) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Hatay Milletvekili
Sayın Mehmet Ali Ediboğlu konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ EDİBOĞLU (Hatay) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 524 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 37nci maddesi için söz almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, 37nci maddede yer alan
yürürlüğe girdiği tarih ifadesi yerine 31.12.2013 tarihine kadar
ifadesinin eklenmesi gerektiğini söylemek istiyorum. Çünkü bu ifade
değişikliği mali yıl bütünlüğü açısından
gereklidir diye düşünüyoruz.
Ben bugün burada, bir hekim olarak, hekimlerin ve
diğer sağlık çalışanları tarafından bir
türlü benimsenemeyen döner sermaye uygulamasından söz edeceğim.
Değerli milletvekilleri, hekimler ile diğer
sağlık çalışanları arasında huzursuzluğa neden
olan, aynı işi yapan, aynı kadroda bulunan çalışanlar
arasında bile ayrımcılık yaparak, çalışma
barışını ve ahengini bozan, herkesin birbirinin
aldığı döner sermaye miktarını
tartışmasına neden olan, performans puanı biriktirmeyi
sağlık hizmeti vermekten daha değerli hâle getiren bu sistem
mutlaka yeniden gözden geçirilmelidir. Ayrıca 4/Clilere döner sermaye verilmemesi gibi bir durum da asla
kabul edilemez. Öte yandan döner sermaye gelirlerinin personel arasında
eşitsiz dağıtılması, sağlık kurumlarında
zaten kalmayan ekip ruhunu da yeterince zedelemektedir.
Değerli milletvekilleri, sağlık
çalışanlarının çalışırken gelirlerinde belli
bir artışa neden olan döner sermayelerinin emekliliğe
yansıtılmaması nedeniyle emeklilikte mağdur edildikleri
bilinen bir gerçektir. Örneğin çalışırken aylık 7 bin
lira alan bir hekim emekliliğinde 2.000-2.500 lira, ayda 2.500 lira alan
bir hemşire de emekliliğinde ancak bin lira emekli maaşı
alabilmektedir. Oysa Adalet Bakanlığı yıllar önce bir yasal
düzenlemeyle kendi personelinin emeklilikteki gelir düzeylerini düzeltmiş,
çalışanlarına önemli bir kazanım
sağlamıştı. Aslında hâkim ve savcılar
çalıştıkları sırada doktorlardan daha az aylık
almakta fakat emekli olduklarında emekli ikramiyesini ve emekli
maaşlarını doktorlardan neredeyse 2 kat daha fazla
alabilmektedirler. Ayrıca Sağlık Emekçileri
Sendikasının yaptırdığı bir ankete göre de,
emekli maaşlarıyla ihtiyaçlarını
karşılayabileceğini düşünen sağlık
çalışanları oranının sadece yüzde 1 olması
olayın vahametini de anlatmaya yetmektedir. Sağlık
çalışanları geçinememe korkusuyla emekli olamamakta ya da emekli
olup rahat bir yaşam sürmek yerine yeni bir işte çalışmaya
mecbur kalmaktadır. Bu nedenlerle emeklilikte döner sermaye ödemeleri,
emeklilik ikramiyelerine ve emeklilik maaşına
yansıtılmalı ve sağlık
çalışanlarını sefalete götüren bu durum mutlaka
düzeltilmelidir.
Değerli milletvekilleri, aslında
sağlık hizmetlerinin piyasa koşullarına
bırakılamayacağı ve mutlaka devletin denetiminde
olması gerektiği genel kabul gören bir yaklaşımdır.
Bunun çeşitli nedenleri de vardır. Sağlık sisteminde
hizmete talebin arz tarafından belirlenmesi, hizmeti üretenlerin, bir
başka ifadeyle sağlık kurumlarının ve hekimlerin ilaç
söz konusu edildiğinde de ilaç tekellerinin, piyasa ilişkilerini
kullanarak gereksiz talep yaratmaları, sonuçta sağlık hizmeti
kullanımını gereksiz biçimde körükledikleri de bilinen bir
gerçektir. Sağlık hizmetlerinin arz yönlü manipüle edilmesini
olanaklı kılan en önemli neden sağlık hizmeti
kullanımına diğer metaların aksine tüketicinin değil
hizmeti üretenlerin karar vermesidir. Burada arz tarafından uyarılan
talebin konusu olan hizmet, tedavi edici hizmetlerdir. Asıl önemli olan
koruyucu sağlık hizmetleri sunumu ise hep göz ardı edilmektedir.
Piyasada sağlık talebinin arz tarafından manipüle edilmesinin ve
artırılmasının arkasındaki temel güdü gereksiz yere
talebi yaratılan, kullandırılan hizmetin o hizmeti üretene para
kazandırma özelliğidir. Arz tarafından manipüle edilen hizmet
türünün tedavi edici hizmetler, özellikle de yüksek teknoloji ve ilaç kullanan
tedavi edici hizmetler olmasının nedeni tedavi edici hizmetlerin
üreticiye yüksek oranda para kazandırma potansiyelidir.
Döner sermaye aslında bir özelleştirme
uygulamasıdır. Türkiye, kaynaklarını birkaç sermaye grubuna
ve küresel sermayeye aktarırken sosyal sektörlerini daraltmakta, ortadaki
boşluk da tüketici olarak görülen hastalara yüklenen yeni tür vergilerle
doldurulmaya çalışılmaktadır. Bu karmaşanın
çözümü şüphesiz ancak merkezî politikalarla olanaklı olabilir.
Sağlık hizmetlerinin finansmanının eşitlikçi bir vergi
sistemiyle karşılanması, sağlık hizmetinin kamu
tarafından sunulması, özelleştirilmeye aktarılan
kaynakların kamu kurumlarına, kamu yatırımlarına
yönlendirilmesi daha akılcı olacaktır. 700 bin sağlık
çalışanının huzuru ve 76 milyon
vatandaşımızın sağlığı için
siyasetçiler olarak hep birlikte adım atmalıyız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
37nci madde kabul edilmiştir.
38inci maddede dört adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 524 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 38
inci maddesi ile 3359 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen ek 11 inci
maddede geçen "en fazla dört yüz yabancı uyruklu" ibaresinin
yılda en fazla dört yüz yabancı" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hakan Çavuşoğlu Mihrimah Belma
Satır Mehmet
Doğan Kubat
Bursa İstanbul
İstanbul
Osman Aşkın Bak İsmail
Kaşdemir Gülay
Dalyan
İstanbul Çanakkale
İstanbul
Hüseyin Bürge Türkan
Dağoğlu Sevim
Savaşer
İstanbul İstanbul
İstanbul
İsmet Uçma İhsan
Şener
İstanbul Ordu
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 38. Maddesindeki "en fazla
dörtyüz" ifadesinin "en fazla üçyüz" olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Haydar Akar Aydın
Ağan Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul
İstanbul
Müslim Sarı İzzet
Çetin Musa
Çam
İstanbul Ankara
İzmir
Mehmet Ali Susam
İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 524 sıra sayılı Kanun Tasarısının 38 inci
maddesinde geçen "Sağlık Bakanlığı tarafından"
ibarelerinden sonra gelmek üzere "milli menfaatlerimiz dikkate
alınarak" ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa
Kalaycı Muharrem
Varlı
İzmir Konya
Adana
Erkan Akçay Ahmet Duran Bulut Emin Çınar
Manisa Balıkesir
Kastamonu
Ruhsar Demirel
Eskişehir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 524 Sıra Sayılı Yasa Tasarısının, 7/5/1987
tarihli ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununa ek
madde eklemeyi öngören 38inci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Sırrı
Sakık Mülkiye
Birtane
Bingöl Muş
Kars
Pervin Buldan Hasip Kaplan
Iğdır Şırnak
BAŞKAN
Okutulan önergeye komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
AİLE
VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
- Önerge üzerinde
SIRRI
SAKIK (Muş) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yabancı
ülke vatandaşlarının, ihtiyaçları olması halinde,
Türkiye'den sağlık hizmeti talebinde bulunmaları
karşılığında bu talebe karşılık
verilmesi, kuşkusuz olumlu bir düzenlemedir.
İnsanlığın bütün kazanımları ve birikimlerinin
ortak olduğu ilkesinden hareketle bu yaklaşımın doğru
olduğunu ifade etmek isteriz. Ancak AKP iktidarının özellikle
son birkaç yıl içerisinde, içine girmiş olduğu yanlış
dış politika, insanlık suçu niteliğindeki fiillere
karışmış uluslararası örgüt militanlarına
yardım sağlamalarına neden
olmuş, bu gruplara sağlık başta olmak üzere bir çok
lojistik destek sunmuştur.
Tasarıda, en fazla 400 kişi olmak üzere,
sağlık hizmeti alacak kişilerin kimler olduğunun
Dışişleri ve Sağlık Bakanlıklarının
uygun görmesiyle belirleneceğine ilişkin yaklaşım,
uygulamanın şeffaflığı açısından oldukça
sorunludur. Dışişleri Bakanlığı bu tür konulara
ilişkin olarak yüksek düzeyde güven yitimine
uğramıştır. Yaklaşım olarak olumlu görülen bu
tasarı maddesinin, Türkiye'de hâlen gelir tespiti
yapılmamış 3 milyon dolayında yurttaşın
olduğu göz önüne alındığında farklı bir boyutu da
ortaya çıkmaktadır. Şeffaf olmayan bu uygulama alanında,
ilgili kamu kuruluşlarının uluslararası suç
sayılabilecek fiiliyatlarına devam edecekleri endişesi
mevcuttur.
Uygulama olumludur ancak bu yönde endişelerin
giderileceği, açık ve şeffaf yasalara ihtiyaç vardır.
Değişiklik ile böyle bir yasanın yapılmasına olanak
tanımak amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 38 inci maddesinde geçen Sağlık
Bakanlığı tarafından ibarelerinden sonra gelmek üzere
milli menfaatlerimiz dikkate alınarak ibarelerinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Ruhsar
Demirel (Eskişehir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Eskişehir Milletvekili
Sayın Ruhsar Demirel konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; parti grubum adına hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tabii, yurt dışında mağdur durumda
olan, sağlık ihtiyacı olan insanlara yardım etmek,
uluslararası ilişkilerin ötesinde, insani ve vicdani bir durum ama ne
olduğu, ne olacağı belli olmayan, her gelene kapıyı
açıp yabancıya kapıyı açıyorsanız -ki
anladığımız kadarıyla Adalet ve Kalkınma
Partisinin önergesi bu şekilde- Bu ülke, haymatlosların vatanı
mı olacaktır? diye bir soru geliyor akla. Az sonra o önergeyi kabul
edeceğiniz aşikâr. Ve bu yasa tasarısındaki ilgili maddede,
38inci maddede çok muğlak bir ifade var. İşte, Yılda dört
yüz tane kişi, Dışişleri Bakanlığı ve
Sağlık Bakanlığı onayıyla
diyor
Hatırlayacaksınız,
kısa bir süre önce bir yasaya daha evet dediniz. Bu ülkeye eğitim
amacıyla gelecek kadavraların bile menşesiyle ilgili bir
atıf yaptınız, Şu şu şu kriterlerdekiler
getirilemez. diye yasaya koydunuz bunu. E, peki, hastalara, yaşayanlara
hiçbir kriter koymayıp 400 tane hastayı kabul eden siz, ölü gelirken
bile kriter koyuyorsunuz; bu, size hiç düşündürücü gelmiyor mu? Hani son
zamanlarda hep söylüyorum Gerçeklerinizle yüzleşin, çelişkilerinizin
farkına varın. diye. Ölüyü, bir cesedi eğitim için buraya
getirirken ona kriter koyuyorsunuz, çok naif bir söylemle insan haklarıyla
ilgili bir suça karışmamış olmak diye, 400 tane hangi
vasıfta hasta olacağı ve nereden geleceği belli olmayan
yabancıyı alalım
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Soydaşlar gelecek, soydaşlar; itiraz etmeyin.
RUHSAR DEMİREL
(Devamla) O alanı
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Soydaşlar gelecek, itiraz etmeyin. Her şeye itiraz
ediyorsunuz, bari buna evet deyin.
RUHSAR DEMİREL
(Devamla) Ben konuşmaya hevesli arkadaşlar görüyorum, parti
gruplarıyla iletişime geçip buraya çıkabilirler.
BAŞKAN Müdahale
etmeyin lütfen hatibe.
RUHSAR DEMİREL (Devamla)
Ama bu ülkeye vatansızlar gelecektir.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Soydaşlar gelecek hanımefendi.
BAŞKAN Sayın
Çavuşoğlu
RUHSAR DEMİREL
(Devamla) Kaldı ki geri iade
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Karşı çıkmayın soydaşların
haklarına.
RUHSAR DEMİREL (Devamla)
Avrupa Birliğiyle geri kabul anlaşmaları da imzalamak
üzeresiniz.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Sadece hamaset yapıyorsunuz soydaşlar üzerinden,
azıcık bir iş yapın.
RUHSAR DEMİREL
(Devamla) Bu anlaşmayla beraber bu ülkeye kimlerin geleceği belli değil.
Ayrıca, Sayın
Dışişleri Bakanı, Bakanlığı süresince ve
daha öncesinde de tabii -hayat öyküsünde de var- stratejik derinlikten
değerli yalnızlığa götüren sürecindeki kimi dost kabul
edip, -Bakanlık- kimler için onay verecek, kimler için vermeyecek; onu da
bilmiyoruz.
Bu ülkeye gelenlerin
gidenlerin haddi hesabı yok, bunu hepimiz biliyoruz, kapı herkese
açık ama sağlık kurumlarının kapısı bu
ülkenin vatandaşlarına yarı açık. Çünkü Suriyeden gelen sığınmacılar
bu ülkede koşulsuzca, her tür sağlık hizmetini hudutsuzca alma
hakkına sahip ama Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşlarına bu
kapı sonuna kadar açık değil; bu, size enteresan gelmiyor mu? Bu
gerçeğinizle de yüzleşin, kendinizi kandırmayın sayın
milletvekilleri, bu, bir gerçektir. Türkiye Cumhuriyetine
vatandaşlık bağıyla bağlı, vergisini veren, bu
ülke için bütün vatandaşlık sorumluluğunu yerine getiren
vatandaşın, sağlık hizmetinden sınırsız
faydalanmak gibi bir hakkı yoktur vatandaşlık sorumluluğunu
yerine getiriyor olmasına rağmen ama Suriyeden
sığınmacı adı altında getirdiğiniz her tür
insan her tür hakka sahip bu ülkede; sizin, benim ve herkesin, bütün
vatandaşların verdiği vergiyle. Şimdi de ne idüğü
meçhul 400 tane ve hangi tür olduğu belli olmayan hastalıktan insan
getirmeyi düşünüyorsunuz.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Soydaş gelecek
Hanımefendi, soydaş gelecek.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Senin maddeden haberin yok.
RUHSAR DEMİREL (Devamla) Bu insanları
getirdiğiniz zaman, bu ülkeye hangi tür hastalıkları transfer
edeceğinizi de bilemiyoruz. Çünkü sağlık, yalnızca sizin
veya benim anladığım bir şey değildir, hastayla
beraber hastalık transfer edersiniz. Nitekim Suriyeli
sığınmacılarla beraber, bu ülkeye yıllardır eradike
ettiğimiz kızamık ve çocuk felci hastalıklarını
transfer ettiğinizi hiç kimse bilmiyorsa, hekim
arkadaşlarınız biliyordur.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Yüz binlerce Suriyeli
var orada, 400 Suriyeli gelecek.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bilmiyorsun sen!
BAŞKAN Karşılıklı
konuşmayın lütfen.
RUHSAR DEMİREL (Devamla) Bazı
arkadaşlara tekrar olsun diye söylüyorum, bu konuyu da dinlesin diye:
Suriyeden gelen sığınmacılarla beraber aşıyla
önlenebilir bulaşıcı hastalıklar bile ülkemizde görülür
oldu. Bunların bütün maliyetini hem sağlık olarak hem vergi
olarak bizler ödüyoruz. İçinizde sağlık kökenli olmayan
arkadaşları, diğerleri aydınlatsınlar.
Kızamıktan sertifika elde etmiş, çocuk felcinden sertifika elde
etmiş bir ülkeydik, bugün bu vasıflarımızı kaybettik.
Dolayısıyla, kapıyı açıp da Her gelen buraya gelsin,
vatansızları da burada ağırlayalım, ülkeye de
hastalık transfer edelim. diyen bir yasayı onaylamamız mümkün
değil. Kaldı ki -tekrar hatırlatıyorum- kadavra için bile
kısıtlılık koymuş bir siyasi partisiniz. Ölüden bile
kısıtlılık isteyen sizin, gelecek rastgele 400 canlı
için hiç kısıtlama koymamış olmanız çok manidar.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
efendim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, 60ıncı maddeye göre bir uyarı
yapacağım. Bu, Komisyonda görüşüldü, soydaşlar falan
değil. Bugüne kadar uygulamada Afganistandan, Yemenden geldiler,
soydaş falan değil.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sadece hamaset
yapıyorsunuz!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sen bilmediğin konuda
konuşuyorsun, söylediklerin yanlış!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, oylama
yapıyorum, lütfen Sayın Akçay.
Önergeyi oylarınıza sunacağım ve
karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.37
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.44
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----
0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 55inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve
arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
524 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının
38. Maddesindeki "en fazla dörtyüz" ifadesinin "en fazla
üçyüz" olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Mehmet
Ali Susam (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Mehmet
Şeker
BAŞKAN Gaziantep Milletvekili Sayın Mehmet
Şeker konuşacak önerge üzerine.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞEKER (Gaziantep) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; torba yasanın 38inci
maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, sizleri ve bizi
izleyen tüm vatandaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
38inci madde, Hükûmetin teklif ettiği metinde
olmayan, alt komisyonda önergeyle kabul edilen ve hangi ihtiyaç nedeniyle
konulduğu belli olmayan bir madde değerli arkadaşlar. Alt
komisyondaki hâliyle, bu maddeyle Sağlık Hizmetleri Temel Kanununa
bir ek madde konulmak suretiyle, sayıları sınırsız,
refakatçi sayıları sınırsız olan yabancı
uyrukluların tedavi giderlerinin, konaklama ücretlerinin Kamu Hastaneleri
Kurumunun bütçesine konulacak bir ödenekten karşılanması
öngörülüyordu. Daha sonra, komisyon görüşmelerinde, hasta sayısı
400le, refakatçi sayısı da 2yle
sınırlandırılmış ancak bu sefer de geliş
gidiş yol masrafları bu maddeye dâhil edilmiştir.
Değerli arkadaşlar, ülkelerinde tedavileri
mümkün olmayan yabancıların, ülkemizde tedavi talebinde
bulunmaları, ülkemizin bu talebi karşılaması oldukça olumlu
bir durumdur ancak zaten ikili anlaşmalar kapsamında, aralarında
Arnavutluk, Kosova, Sudan, Yemen, Afganistan, Azerbaycan ve
Kıbrısın bulunduğu yedi ülkeden her yıl gelecek olan
600 kişinin tedavileri Türkiye tarafından karşılanabiliyor.
Bu kapsamda, 2013 bütçesine konulan rakam 2 milyon lira iken, 2014
yılında bu rakam 4 milyon 104 bine
çıkarılmıştır.
Diğer taraftan, aralık ayında -2013
verileriyle- Türkiyede, sadece ateşli silah yaralanması ile
Suriyeden gelen, çok farklı orijinlerde tedavi edilen yabancı
sayısı da 17 bin kişidir. Yine, Suriyelilere verilen poliklinik
hizmet sayısı da 1,9 milyonu aşmış durumdadır. Bu
tedavilerin maliyetlerini Hükûmet sır gibi saklasa da, defaten
verdiğim soru önergeleri cevapsız bırakılsa da buraya çok
ciddi bir bütçe akıtıldığını biliyoruz. Hâl
böyleyken, bu düzenlemeye neden ihtiyaç duyulduğu bilinmemektedir. Burada
açık olan şey ise: Bu düzenlemede bir çapanoğlunun olduğu
kesindir. Peki, yabancıların ayağına bu kadar olanak seriyoruz
da sağlık alanında kendi vatandaşlarımıza hangi
olanakları sağlıyoruz?
Değerli arkadaşlar, ülkemizde işsiz olan
ve gelir testinden geçmeyen 3 milyon vatandaşımızın
sağlık hizmetine erişimi
imkânsızlaştırılmıştır. Devlet, bu
işsiz, geliri olmayan kişilere aylık 245 TL borç
yazmaktadır. Bu konumdaki kişilerin borcu 4 milyar liraya
ulaşmıştır. Çalışanlardan ve emeklilerden ise
alınan katılım payı 11 kaleme yükselmiştir değerli
arkadaşlar. İlaç katılım payı, muayene
katılım payı, reçete katılım payı, tetkik
farkı ücreti gibi pek çok nedenlerle vatandaşlarımızdan
para alınmaktadır ve vatandaşlarımızın
sağlık hizmetine ulaşımı olanaksız hâle
gelmiş durumdadır. Yurttaşlardan alınan katkı
katılım payları oranı iktidarınız döneminde yüzde
45lere çıkmıştır.
Diğer taraftan, iş sözleşmesi feshedilen
bir kişi, eğer işsizlik sigortasından yararlanacak
koşulları taşımıyorsa, son bir yıl içinde doksan
gün prim ödememişse, ancak on gün sağlık hizmetinden
yararlanabilmektedir. Türkiye, tedavisi için başka şehre sevki
yapılan kendi vatandaşına ve refakatçisine herhangi bir
konaklama ücreti ödemezken, 38inci madde ile yabancı uyruklu
hastanın kendisi ve 2 refakatçisinin her biri için günlük 100 liraya kadar
konaklama masrafı ödemeye heveslidir. Yani, iktidar, bir tarafta
yabancı uyrukluların tedavileri için ikili anlaşmalarla, yasal
düzenlemelerle yasaların etrafının dolanılması
suretiyle her türlü imkânı yaratırken, diğer taraftan, kendi
vatandaşına Ya hasta olma ya da para bul, seni ancak öyle tedavi
ederim. demektedir.
Değerli arkadaşlar, torba yasanın
hazırlık aşamasında, on iki aydan daha kısa süreli
prim borcu olan esnafın bu borcunun silineceğine, yeni gelir testi
yaptırması gerektiği hâlde yaptırmayanlar için düşük
bir meblağ üzerinden prim borcu çıkacağına, bunun 12
taksite bölüneceğine yönelik düzenlemeler yapılacağı
haberleri vardı, ancak bunların hiçbirisi gerçekleşmedi.
Değerli arkadaşlar, Hükûmet, bu maddenin hangi
ihtiyaca binaen apar topar, üstelik de sınırsız ve muğlak
bir kurguyla alt komisyona, torbaya konulduğunu derhâl
açıklamalı ve bunu geri çekmelidir. Öncelikle gelir testinden
geçmeyen kişilere yazdığı borcu silmeli, bu kişilerin,
sağlık hizmetine erişimini sağlamalı ve esnafın
prim borcuna çözüm üretmelidir. Bu duygularla hepinize saygı ve selamlarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 524 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 38
inci maddesi ile 3359 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen ek 11 inci
maddede geçen "en fazla dört yüz yabancı uyruklu" ibaresinin
yılda en fazla dört yüz yabancı" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Doğan Kubat (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Takdire bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
AİLE
VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya)
Katılıyoruz.
MEHMET
DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerekçe.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Ülkemizde tedavi edilecek hasta sayısının yıllık
olduğu belirtilmekte; ayrıca 6458 sayılı Yabancılar ve
Uluslararası Koruma Kanunundaki tanımlamaya uygun olarak
"yabancı uyruklu" ifadesi vatansızları da kapsayacak
şekilde "yabancı" olarak düzeltilmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
OKTAY
VURAL (İzmir) Değişen önergeyle birlikte.
BAŞKAN
- Kabul etmeyenler
38inci madde kabul edilmiştir.
39uncu
maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 524 sıra sayılı Kanun Tasarısının 39 uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa
Kalaycı Muharrem
Varlı
İzmir Konya Adana
Erkan Akçay S. Nevzat Korkmaz Emin Çınar
Manisa Isparta Kastamonu
Ahmet Duran Bulut
Balıkesir
MADDE 39- 28/5/1988 tarihli ve 3465 sayılı
Karayolları Genel Müdürlüğü Dışındaki
Kuruluşların Erişme Kontrollü Karayolu (Otoyol)
Yapımı, Bakımı ve İşletilmesi ile
Görevlendirilmesi Hakkında Kanuna 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki madde eklenmiştir.
MADDE 5/A- Bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren bu Kanun kapsamında yapılacak görevlendirme ve
yaptırma ile ilgili işlemlerde 4/1/2002 tarihli ve 4734
sayılı Kamu İhale Kanunu ve 5/1/2002 tarihli ve 4735
sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu hükümleri
uygulanır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 39. Maddesinin metinden
çıkarılmasını arz ederiz.
Haydar Akar Aydın
Ağan Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Müslim Sarı İzzet
Çetin Musa
Çam
İstanbul Ankara İzmir
Mehmet Ali Susam Birgül
Ayman Güler
İzmir İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde İzmir Milletvekili
Birgül Ayman Güler konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
BİRGÜL AYMAN GÜLER (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, öncelikle Sayın Ayşenur
İslama başarı dileklerimi sunuyorum.
Tabii, bu 524 sıra sayılı Kanun
Tasarısı toplamı, toplam 300 sayfa, 125 madde, 18
satırlık bir başlığı var. 39uncu madde üzerinde
konuşacağım, sizin konunuz değil, kara yollarıyla
ilgili bir düzenleme. Sanıyorum, ilgili yürütme organı görevlilerinin
burada olmaması bir zorluk çıkarıyor, konunun derinliklerine
girmemizi önlüyor. O yüzden, Genel Kurulun çalışma sistemi üzerinde
galiba bir kere daha düşünmek gerekiyor.
39uncu madde, 1988 yılında
çıkarılmış olan 3465 sayılı Kanunu
değiştiriyor. 3465, devlet tarafından yapılmayacak olan
otoyolları nasıl yaparız konusunu düzenleyen bir kanun. Topu
topu 13 madde ama 1988 yılında yürürlüğe girmekle beraber, kapsamı
içerisinde dikkate değer hiçbir iş yapılmamış bir
kanun toplamı. Otoyolların yap-işlet-devret modeliyle
yapılmasını öngören bir kanun. Bu kanunda, bu çerçevede
verilecek olan ihalelerin, Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Kanunu
sözleşmeleri yasaklarına tabi tutulması öngörülmüş.
Burada
büyük olay şudur: Daha şubat ayında, Şubat 2013te,
Türkiyenin çok büyük ölçüde gelir elde ettiği köprü ve otoyolların
ihalesinin Sayın Başbakan tarafından durdurulmuş olma
hikâyesi yeterince aydınlatıcıdır. Bir tür, otoyol ve köprü
yapımını özel sektöre devretme arayışında olan bu
düzenleme, gerçekte, işlemleri sıradan İhale Kanunu çerçevesinde
halletmeyi öngörür ama doğrusu, yapılan işlemler imtiyaz ve
iltizam işlemleridir. Türkiyenin köprü ve otoyollarının
yapımı, bakımı, işletmesi, otoyolların üzerindeki
otel, motel, lokanta ve diğer tüm tesislerin yapımı,
bakımı ve işletmesi, bu kanun çerçevesinde özel sektöre ihaleyle
gördürülebilecektir. Bu kanun, bu devri kırk dokuz yılla
sınırlandırır. Şimdi, torba kanun, 110uncu maddede,
yirmi beş yılla sınırlandıran yeni bir düzenlemeyi önümüze
koyar.
Değerli
arkadaşlarım, köprü ve otoyolların imtiyaza ve iltizama
verilmesiyle, Türkiye Cumhuriyeti bir kez daha Osmanlı dönemi kamu hizmeti
âdetlerini canlandırır. Şimdiye kadar altın yumurtlayan
tavuk niteliğinde olan köprü ve otoyol gelirlerini imtiyaz ve iltizama adi
sözleşme düzeneğiyle vermek, altın yumurtlayan tavuğu
kesmek demektir. Daha maliyeci terimleriyle söyleyelim, eski kuşak
maliyeci terimleriyle gelirleri kırdırmak demektir. Yirmi beş yıllık
otoyol ve köprü gelirini peşin satmak, çok pahalı altyapı
finansman yoluna başvurmak demektir. Yirmi beş yıl, kırk
dokuz yıl, doğrudan hüküm ve tasarruf yetkisi devlette olan otoyol ve
köprüler üzerine bir ya da birkaç şirketin ve elbette onlarla iş
birliği yapacak bugünkü, yarınki bir grup siyasetçinin iş
birliği demektir.
Halkın arasında dolanan isimle söylersek, bu,
Deli Dumrul hikâyesidir: Geçenden 5 akçe, geçmeyenden 10 akçe. Otoyolların
ve köprülerin, artık, Osmanlı Döneminde kalmış olması
gereken imtiyaz ve iltizam yoluyla rant yağmasına açılması
bir hatadır ama özellikle de kamu gelirlerini yirmi beş ve kırk
dokuz yıllığına peşin peşin kırdırmak
daha büyük hatadır. Biz bu yatırımları borçlanarak yapabiliriz.
Her türlü mali hesaplama, iltizam ve imtiyaz yönteminden daha kârlı
olacağımızı gösterir. Bu özelleştirme yöntemi
reddedilmelidir. O nedenle, 39uncu maddeye olumsuz görüş veriyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, kabul
edildi. Yapmayın lütfen! Arada bize bakın, 3 kişi el
kaldırdı ya!
BAŞKAN Bakıyorum, baktım, hepinizi
gördüm. Oraya da baktım, buraya da baktım, hepinizi gördüm Sayın
Akar.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 39 uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
S.
Nevzat Korkmaz (Isparta) ve arkadaşları
"MADDE 39- 28/5/1988 tarihli ve 3465
sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Dışındaki
Kuruluşların Erişme Kontrollü Karayolu (Otoyol)
Yapımı, Bakımı ve İşletilmesi ile
Görevlendirilmesi Hakkında Kanuna 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki madde eklenmiştir.
"MADDE 5/A- Bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren bu Kanun kapsamında yapılacak görevlendirme ve
yaptırma ile ilgili işlemlerde 4/1/2002 tarihli ve 4734
sayılı Kamu İhale Kanunu ve 5/1/2002 tarihli ve 4735
sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu hükümleri
uygulanır."
BAŞKAN
- Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
- Önerge üzerinde Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz konuşacak.
(MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin
başında, Sayın Bakan görevine yeni başladı,
hayırlı olsun dileklerimi iletiyorum.
Ve
yine sözlerimin başında, üzücü bir haberi de Genel Kurulumuzla
paylaşmak istiyorum. İzmir Bornovada bir uzman çavuş
hemşehrimiz şehit olmuştur, buradan Isparta milletvekili
arkadaşlarıma da haber vermiş olayım. Kendisine, şehit
kardeşimize Allahtan rahmet diliyorum, ailesine, sevenlerine ve Türk
milletine de başsağlığı diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, eylülde 1,9 lira seviyesinde olan dolar, Merkez
Bankasının yaptığı birçok müdahaleye rağmen,
bugün 2,275 lira seviyesinde, artış oranı yüzde 20den fazla. Bu
fahiş artış, dışa bağımlı,
üretkenlikten uzak, faiz lobisine bizzat Hükûmet tarafından teslim
edilmiş, sömürücü yabancı sermayeye peşkeş çekilmiş ve
böylece kırılganlığı artmış ekonomimizde
yeni depremlerin, yeni kasırgaların habercisi. Ekonomide mucizeler
yarattığını söyleyen Hükûmet sadece seyrediyor.
İstikrar, istikrar diye yeri göğü inleten AKP, ekonominin
ateşini yükselten ve dış borcu altından kalkamaz hâle
getiren bu kötü gidişatı bir türlü durduramıyor.
Ülkede
17 Aralıktan itibaren bozulan hava Hükûmet tarafından dikkatle takip
edilmesi gereken bir süreç iken, Sayın Erdoğanın 3-5
hırsızı ve yolsuzu korumak için âdeta tüm ülkeyi, ekonomiyi
ateşe atan bir tutumla ülkeyi germesi, kurumlarla kavga etmesi, iş
adamlarını, basını, velhasıl önüne gelen herkesi
tehdit etmesi ülkedeki geleceğe yönelik beklentilerin bir anda felaket
havası senaryolarına dönmesine yol açtı. Kimseyi suçlamayın
beyler, suçu kendinizde ve politikalarınızda arayın. 3-5
kişi için ülkeyi, zaten sırat köprüsünde giden ekonomiyi, sabit
gelirli kesimleri, çiftçiyi, işçiyi, memur ve esnafı
yaktınız. Zaten bu kesimlere 5 kuruşluk bir hayrınız
yoktu, şimdi de üstüne üstlük tepelerine binmeye ve eziyet etmeye devam
ediyorsunuz. Son numaranız da şu: Esnafa yeni bir yük, yeni bir
işkence. Zaten solunum cihazına bağlı olan hastanın
fişini çekiyorsunuz. Hükûmet, aldığı kararlarla,
esnafın ödediği işgaliye,
eğlence ve tabela vergisini, hafta sonu çalışma harcını belirleme yetkisini
belediyelerden kendi uhdesine
aldı. İşgaliye, hafta sonu harcı, tabela vergisi ve
eğlence vergisi fahiş artışlarla yükseltildi, esnafa âdeta
Kapatın kepenklerinizi. diyorsunuz. Hep AVMlerin hükûmeti olan AKP
esnafa son darbeyi vurmak üzere. Siz kimin hükûmetisiniz Allah
aşkına? Bakın, şu zamlara, şu artışlara bir
bakın. Allah aşkına, insaf bunun, vicdan bunun neresinde? Lütfen, elinizi vicdanınıza
koyup bir düşünün.
Pazar esnafının ödediği işgal
parası yüzde 350 artırılıyor, 60 kuruştan 2,5 liraya
yükseltiliyor. Tabela vergisine bakalım. Örnek: Isparta Belediyesinde
metrekaresini 30 lira olarak belirlemişti tabela vergisinin ama bu yetkiyi
Hükûmet üstüne alınca bu vergiye de yüzde 100 zam geldi, metrekare
fiyatı 60 liraya yükseltildi. Hafta sonu harcı ne oldu? Pazar günleri
çalışma harcı 20 liraydı, Bakanlar Kurulu kararı, bu
harcı tam yüzde 3.000 arttırdı ve 600 liraya çıkarttı.
Peki, eğlence vergisi ne oldu? PlayStation işleten iş
yerlerinde belediye makine başına 50 kuruşluk bir vergi
alıyordu; zam tam yüzde 600, makine başı 3 liraya yükseltildi.
Siz ne sanıyorsunuz Allah aşkına değerli AKP
milletvekilleri, değerli Hükûmet; esnafın bir eli yağda bir eli
balda mı? Bunların soyadları Çalık değil,
bunların soyadları Topbaş değil, 100 milyon dolarları
bir çırpıda, herkes tarafından bilinen birtakım
vakıflara bağış yapamıyorlar.
Ekonomiyi ve sosyal kesimleri felç ettiniz. Bütçe
artık yama tutmuyor. Bulduğunuz çözüm bu, bütçe deliklerini dar
gelirliye finanse ettirmek, kapatmak.
Söyleyin bürokratlarınıza, mevzubahis
bakanlarınıza, daha az yesinler içsinler, inin esnafın
üzerinden. Yakın çevrenizin, partilerinizin ekonomiye, ülkeye verdikleri
zararı esnaf Mehmet Bey, pazarcı Ali Efendi ödemek zorunda mı?
Bu zulme, bu haksızlığa bir an önce son
verin, bunun Milliyetçi Hareket Partisi olarak takipçisiyiz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
40ıncı maddede üç adet önerge vardır,
önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa tasarısının
40. maddesinin sonundaki "atanabilir" ifadesinin "atanır"
şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Vahap Seçer Rahmi
Aşkın Türeli
İstanbul Mersin İzmir
Malik Ecder Özdemir Ramazan Kerim Özkan Turhan Tayan
Sivas Burdur Bursa
Kadir Gökmen Öğüt
İstanbul
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 40 ıncı maddesinde geçen
"atanabilir" ibaresinin, "atanır" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa
Kalaycı Muharrem
Varlı
İzmir Konya Adana
Erkan Akçay Ahmet Duran Bulut Emin Çınar
Manisa Balıkesir Kastamonu
S. Nevzat Korkmaz
Isparta
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 524 sıra sayılı kanun teklifinin 40'ıncı
maddesinin tasarı metninden çıkartılmasını arz ve
talep ederiz.
İdris Baluken Sırrı
Sakık Mülkiye
Birtane
Bingöl Muş Kars
Hasip Kaplan Pervin Buldan
Şırnak Iğdır
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu
madde ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun Ek 1'inci maddesinde
yapılacak değişiklikler kapsamında hak sahipliği
sonucunu doğuran durumlar ile ilgili iş ve işlemler Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığına devredilmektedir. Terörle
Mücadele Kanununun kaldırılmasının demokrasi ve insan hakları
açısından öneminin sürekli ifade edildiği, partimiz ve demokratik
kamuoyu tarafından kaldırılmasının talep edildiği
ve bizzat Başbakan tarafından
kaldırılacağının beyan edildiği bir süreçte bu
kanunda değişiklik yapılması çelişkili bir durum
oluşturmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım iki önerge aynı
mahiyettedir, birlikte işleme alacağız.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 40 ıncı maddesinde geçen
"atanabilir" ibaresinin, "atanır" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
S.
Nevzat Korkmaz (Isparta) ve arkadaşları
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa tasarısının
40. maddesinin sonundaki "atanabilir" ifadesinin
"atanır" şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Kadir
Gökmen Öğüt (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ
VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Kim konuşacak önergelerle ilgili olarak?
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ben konuşacağım Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Isparta Milletvekilimiz Süleyman Nevzat Korkmaz konuşacak.
Buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir kez daha heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu
tasarı, engelli kardeşlerimizle ilgili olarak gerçekten bazı
hususları, bazı iyileştirmeleri içeriyor. Bu düzenlemeye
Milliyetçi Hareket Partisi hem Plan Bütçe Komisyonunda hem de Genel Kurulda
kendi zaviyesinden katkı vermeye çalışmış, engelli
kardeşlerimizin hayrına olan maddeleri desteklemiş, önergeler
vermiştir. Aslında, bu tür maddeler Genel Kurulda ittifakla
çıkarılacak hususlar. Yani, sadece bu maddelerle gelinir ise Genel
Kurulun önüne, düzenleme hiç bekletilmeden çıkacak ama AKP illa suyu
bulandıracak. Bu düzenlemeye, ne kadar netameli hususlar varsa,
hayırlı maddelerin arkasına şer birtakım gizli emel ve
niyetleri de taşıyan maddeleri saklayacak ve asıl
istediğini böylece almış olacak.
Meclisi
huzur içinde çalışmaktan alıkoyan Adalet ve Kalkınma
Partisidir. Ayır bu maddeleri birbirinden, ittifakla çıkacak maddeler
beklemesin. Öyle binlerce insanımız var bu düzenlemeyi bekleyen.
Diğer maddeleri ise ayrıca tartışalım, yeterince
tartışalım, ama maksat üzüm yemek değil.
Değerli milletvekilleri, bu vesileyle gerçekten
birçok kez bizlere iletilen bir sorunu da sizlerle paylaşmak istiyorum.
Maden İşleri Genel Müdürlüğü ve maden sahalarına
dayalı, Orman Bakanlığından verilen orman izinleriyle
ilgili olarak madencilere yaptığınız eziyetleri
anlatacağım. Başbakanlık 16 Haziran 2012'de 2012/15
sayılı bir Genelge yayımladı. Kamu kurumlarına ve
bunların kurduğu şirketlerine, sahip oldukları ya da
tasarrufunda bulundurdukları taşınmazlarla ilgili olarak
satış, kira, takas vesaire gibi tüm işlemlerinde ama tüm
işlemlerinde Başbakanlıktan izin şartı getirildi. Bu
genelge, mevzuatın istediği tüm evraklarınız
tamamlanmış olsa bile Başbakanlığın keyfî olarak
size izin vermemesi gibi bir hususiyeti ortaya çıkarıyor.
MİGEM'de ve Orman Genel Müdürlüğünde şu anda ruhsat
başvuruları bir türlü sonuçlanmıyor, bekliyor. Ruhsatları
devredeceksiniz ama yapamıyorsunuz. Bu durum ister istemez akla kötü
düşünceler getiriyor. Hele bu ayakkabı kutuları ve para
kasalarını da gördükten sonra, ister istemez insanın aklına
başka düşünceler geliyor. Bir yönetici, bir idare işleri ne diye
zorlaştırır değerli arkadaşlar? Her şey yapılmış,
hazırlanmış iken ne diye
zorlaştırır?
Yani işi niye
yokuşa sürer? Ya
maksadınız eziyettir muhatabınıza ya da "Bunun
bir kolayı var." mesajını iletmektir. Bu zulüm gibi
uygulamanızla firmaların hem kazançları hem de
itibarlarıyla oynanıyor. BİMER'e başvuru yapıyor bu
firmalar, son derece komik cevaplar alıyor, mesela "Başvurunuz
uygun görülmemiştir." diye. Yani başvuru yapmayacak mı,
haklarını aramayacak mı bu firmalar?
Değerli milletvekilleri, AKP artık
vatandaşa eziyet partisi hâline gelmiştir. İnsanlar
yatırım yapıyor; onlarca, yüzlerce işçi çalışmak
için boşuna bekletiliyor ve firmalara zarar veriliyor. Haksız
rekabetlerin önü açılıyor. Zaten madencilik, zamanınızda
ayrıca ele alınması lazım gelen bir garabet sektör hâline
getirilmiştir.
Madencilik yapmak istiyorum. diyen şirket, kurum
ve kuruluşlardan 14 ayrı izin almak zorundadır. Bu izinlerden
birisi bile eksik olmayacak, yoksa yandınız. Zaten kaplumbağa
hızı ile yürüyen işler bir de Başbakanlık oluru ile
iyice durma noktasına getirilmektedir. Ayrıca, kurumların
verdiği izinler teknik inceleme sonucunda veriliyor.
Peki, Başbakan neyi inceliyor? Madencinin
kendisinden olup olmadığını mı, ayakkabı
kutularına yapacağı katkıyı mı, neyi? Yerelle
ilgili merkezin nasıl bir bilgisi var da merkez karar verici olabiliyor?
Maden Mühendisleri Odası da, madenciler de kan ağlıyor.
Yok, bu sorunlar önemli değil; efendim, önemli olan
Bilal oğlan meselesi. Öyle olmasa, bir gecede HSYK kanununu Meclise
getiren Hükûmet, 50 defa, madencilik alanının sıkıntılarını
gideren bir kanun tasarısı getirmez mi? Bunlar halkımız
tarafından ve iş dünyası tarafından not edilmiştir.
Seçimlerde ruhsat isterken el mi yaman, bey mi yaman
göreceksiniz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Aynı mahiyetteki diğer önerge üzerinde
İstanbul Milletvekili Sayın Kadir Gökmen Öğüt konuşacak.
(CHP sıralarından alkışlar)
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
Saygıdeğer Başkan, değerli milletvekilleri; CHP Grubu
adına 40ıncı maddedeki önerge üzerine söz almış
bulunmaktayım.
17 Aralıktan bu yana ülkemiz büyük bir kaos içinde.
Bu bulunduğumuz durum da yarın çok fazla gelişmelere gebe
görünüyor. Ben bu kürsüden yine sıcak gündemin gölgesinde kalanları
ve gölgede bırakılmaya çalışılanları anlatmaya
çalışacağım.
Değerli milletvekilleri, İşçi
Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine
göre, çalışan tüm kesimlerin yaşadığı iş
kazalarında 2013 yılında en az 1.235 işçi
yaşamını yitirdi. Bu işçilerin, maalesef, 59u çocuk
işçi. Bir diğer önemli gerçek ise, işçi ölümleri,
sendikasız ve güvencesiz çalışma koşullarının
hâkim olduğu iş dallarında olmakta. Bugün sendikalaşma
oranı en düşük seviyelerde. 11 milyon 500 bin işçimizin 1
milyonu ancak sendikalı, bu da ancak yüzde 10 etmekte.
Emeklilikte yaşa takılanların sesini bir
türlü sizlere duyuramamaktayız kendileri de her türlü eylemi yapmakta ama
bir türlü duyuramamakta. TÜRK-İŞin gerçekleştirdiği
Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırmasının
sonuçlarına göre, ocak ayında 4 kişilik bir ailenin
sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması
gereken gıda harcaması 1.099 lira. Buna karşılık
belirlemiş olduğunuz asgari ücret, utanç verici bir şekilde, 846
lira. Gerçi Çalışma Bakanınız geçen yıl 800 lira
büyük para, geçinilmez diye bir şey yok. demişti ama gelsin kendi
geçinsin, nasıl geçinildiğini de bu millete anlatsın diyoruz.
Ekonomiyle övüneceksiniz, IMFye borç verdik. diye
meydanlarda bağıracaksınız, Yırtık
ayakkabıyla siyasete girdik. diyeceksiniz, ayakkabı kutularında
milyonları saklayacaksınız, emeklinin, emekçinin,
öğrencinin, yetimin hakkını çuvalla götüreceksiniz. Birçok
haksızlıkla karşı karşıya
bıraktığınız emeklimiz, emekçimiz; copladığınız
gencimiz; şubatta en az 400 bin atama beklerken 10 bin atamayla
geçiştirmeye çalıştığınız ve
gemiciklerinizle uğraşırken alay eder gibi bu gemi maketlerini
hediye olarak dağıttığınız öğretmenlerimiz;
hatalı, şaibeli sınavlarınızla mağdur
ettiğiniz, geleceğinden endişe eden milyonlarca öğrencimiz;
evlat acısıyla baş başa
bıraktığınız anne babalarımız; sözde
sağlıkta reform diyerek kaderine terk ettiğiniz, telefon
başlarında beklettiğiniz hastalarımız; performans
sistemiyle insanlıktan çıkardığınız sağlık
çalışanlarımız; dinimizi kullanmanızdan bunalan
Müslüman kardeşlerimiz; geç de olsa tehditlere karşı koymaya
başlayan iş adamları; analarımız,
babalarımız artık dönen bu oyunu çok net görmüştür. Onlar
sizi hiçbir şekilde affetmeyecektir.
Değerli milletvekilleri, Başbakanınız
Bize Şamın, Bağdatın duaları yeter. diyor. Hangi
Şamdan, hangi Bağdattan bahsediyor? Amerikanın sözde
demokrasi ve refah getirmek için girdiği, aslında petrol için
girdiği ama onca yıla rağmen her gün bomba seslerinin
yükseldiği Bağdat mı? Yeni Osmanlıcı dış
politikanız yüzünden sırt çevirdiğiniz ve harap olmasına destek
verdiğiniz Şam mı? Sizler 1,5 milyon Müslümanın öldüğü
Bağdattan da Şamdan da ve bu ülkenin evlatlarından da ancak ve
ancak Pensilvanyadan aldığınız türden dualar
alırsınız. Kefenimizi giydik de geldik. diyorsunuz ya, siz, bu
saatten sonra, Gezide kefene soktuğunuz gençler yüzünden ancak ve ancak
ah alırsınız. Kefen giymenin ne demek olduğunu size,
adlarını bir kere bile ağzınıza
almadığınız, rahmet dileyemediğiniz 7 gencimizin
anaları, babaları bir anlatsın. Bugüne kadar evladından
hırsızlık öğrenen baba görmedim, hırsızlık
babadan oğula geçer. diyen, Babamın oğlu olsa yolsuzlukla
mücadeleden prim vermeyiz. nutukları atan Sayın Başbakan, kendi oğlunu, savcılıkta ifadeye
çağırıldıktan günler sonra, onu makam aracında
dokunulmaz edasıyla kamuoyunun önüne çıkarmıştır.
Sizin evlatlarınız, göz bebekleriniz kıymetli de bu ülkenin
diğer çocukları, hapishanelerde işkence görenler, hâlâ Geziden
tutuklu olanlar, tutuklu ana babalarını görmek için cezaevi
yollarını aşındıranlar evlat değil mi?
Haksız yere bu
ülkenin aydınları, gazetecileri, yazarları bir bir hapishanelere
atılırken, rektörler gece operasyonlarında evlerden
toplanırken siz yargıdaki seçimlere Kurban olduğum Allah
verdikçe veriyor, verdikçe veriyor. demiştiniz. Size bu kumpasçı
organizasyonu buralarda defalarca anlatmıştık. O zamanlar,
devleti ele geçirme ortak hedefinizdi ve kol kola güzel güzel ilerliyordunuz.
Başbakan Yardımcınız Biz olmazsak cemaatler de olmaz.
diye tehditler savuruyor. Neredeyse Biz olmasak din de olmaz, ezan susacak,
camiler yıkılacak. diyecek ama dili varmıyor bir türlü.
Sosyal medyada
gençler Siz gidin de bu paralel devlet, karanlık çete, gizli örgüt,
virüs, Haşhaşi diye nitelendirdiğiniz cemaat de gitsin
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
KADİR GÖKMEN
ÖĞÜT (Devamla)
hayırlı bir iş yapmış
olursunuz. diyorlar.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önergeler kabul edilmemiştir.
40ıncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
41inci maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa tasarısının
41. Maddesinin ikinci paragrafındaki 1. maddeye göre ifadesinden sonra
tüm ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Sinan
Aydın Aygün Bülent
Tezcan
İstanbul Ankara Aydın
Ali Rıza
Öztürk Dilek Akagün
Yılmaz
Mersin Uşak
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 41 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa Kalaycı Muharrem Varlı
İzmir Konya Adana
Erkan Akçay Sinan Oğan Emin Çınar
Manisa Iğdır Kastamonu
Ahmet Duran Bulut
Balıkesir
MADDE 41- 3713 sayılı Kanunun geçici 13 üncü
maddesinin birinci fıkrasında yer alan "İçişleri
Bakanlığına" ibaresi "Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığına", ikinci fıkrasında yer alan
"İçişleri Bakanlığınca" ibaresi "Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca" şeklinde, dördüncü
ve beşinci fıkrası ise aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
önce ek 1 inci maddeye göre yapılan başvurularda bu madde hükümleri
uygulanır."
"Bu madde ile ek 1 inci madde kapsamında
yapılmış başvurular 31/3/2014 tarihine kadar, bu
fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yapılan
başvurular ise başvuru tarihinden itibaren bir ay içinde sonuçlandırılır
ve yapılacak atamalar, yılı merkezi yönetim bütçe kanunlarında
yer alan kısıtlamalara tabi tutulmaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
kanun teklifinin 41inci maddesinin tasarı metninden
çıkartılmasını arz ve talep ederiz.
İdris
Baluken Sırrı
Sakık Pervin
Buldan
Bingöl Muş Iğdır
Mülkiye Birtane Hasip Kaplan
Kars Şırnak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
VII.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Plan ve Bütçe Komisyonu Başkan
Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, İzmir Bornovada şehit olan Topçu
Uzman Çavuş Mustafa Ünlüye Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Başkanım, bunu
bildirmeden önce çok kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
Sayın Süleyman Nevzat Korkmaz Beye teşekkür
ediyorum yani bilgimiz olmayan bir hususta bizi bilgilendirdi. Biz de
Yenişarbademli ilçemiz Gölkonak köyünden Topçu Uzman Çavuş Mustafa
Ünlü kardeşimize Cenab-ı Allahtan rahmet diliyoruz. Kendisi elim bir
kazada şehit oldu Bornovada. Bunu ifade etmek istedim.
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Terörle Mücadele
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Hülya Güven
ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır
Milletvekili Cuma İçten ve Rize Milletvekili Hasan Karal ile 6
Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi
Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928,
2/1937) (S. Sayısı: 524) (Devam)
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Önergeye de
katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Terörle Mücadele Kanununun
kaldırılmasının demokrasi ve insan hakları
açısından öneminin sürekli ifade edildiği, partimiz ve
demokratik kamuoyu tarafından kaldırılmasının talep
edildiği ve bizzat Başbakan tarafından kaldırılacağının
beyan edildiği bir süreçte bu kanunda değişiklik
yapılması çelişkili bir durum oluşturmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
VIII.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının,
Başkanlık Divanı olarak, İzmir Bornovada şehit olan
Topçu Uzman Çavuş Mustafa Ünlüye Allahtan rahmet dilediklerine
ilişkin açıklaması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, biz de Divan
olarak Isparta ilinin Yenişarbademli ilçesine bağlı Gölkonak
köyünde kayıtlı Uzman Çavuş Mustafa Ünlü kardeşimizin
İzmirde vatani görevini yaparken şehit düşmesine üzüntülerimizi
bildiriyoruz ve Başkanlık Divanı olarak kendisine Allahtan
rahmet, ailesine ve milletimize de başsağlığı
dileklerimizi sunuyoruz.
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Terörle Mücadele
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Hülya Güven
ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır
Milletvekili Cuma İçten ve Rize Milletvekili Hasan Karal ile 6
Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi
Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928, 2/1937) (S.
Sayısı: 524) (Devam)
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 41 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural (İzmir) ve
arkadaşları
MADDE 41- 3713 sayılı Kanunun geçici 13 üncü
maddesinin birinci fıkrasında yer alan "İçişleri
Bakanlığına" ibaresi "Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığına", ikinci fıkrasında yer alan
"İçişleri Bakanlığınca" ibaresi "Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca" şeklinde, dördüncü
ve beşinci fıkrası ise aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
önce ek 1 inci maddeye göre yapılan başvurularda bu madde hükümleri
uygulanır."
"Bu madde ile ek 1 inci madde kapsamında
yapılmış başvurular 31/3/2014 tarihine kadar, bu
fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yapılan
başvurular ise başvuru tarihinden itibaren bir ay içinde
sonuçlandırılır ve yapılacak atamalar, yılı
merkezî yönetim bütçe kanunlarında yer alan kısıtlamalara tabi
tutulmaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Iğdır
Milletvekili Sayın Sinan Oğan konuşacaktır.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
SİNAN OĞAN (Iğdır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bundan tam otuz bir yıl önce
Ahmet Kerseye 12 Eylül dönemi mahkemelerinin ayak oyunlarıyla idam
cezası verilmiş ve kendisi 31 Ocak 1983 tarihinde, henüz 25
yaşındayken Gaziantep Cezaevinde şehit edilmiştir.
Geçtiğimiz hafta ise İstanbul Esenyurt seçim bürosunun
açılışındaki hain saldırıda, AKPnin âdeta
besleyip büyüttüğü, Haburda kucaklaşıp İmralıda
şımarttığı zihniyetin uzantıları Yusufiyeli
Cengiz Akyıldızı kurşunlayarak şehit etmiştir.
Başta Ahmet Kerse, Yusufiyeli Cengiz Akyıldız ve son olarak da
bugün şehit haberini aldığımız Mustafa Ünlü olmak
üzere tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Sahte kefen edebiyatı
ile toprak üstünde ayakkabı kutularını aklamaya
çalışanların hak davası yolunda kefen giyerek toprağa
düşenlerden ders alması gerektiğinin zamanıdır.
Değerli milletvekilleri, Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının teşkilat ve görevleriyle ilgili kanun
değişikliği yapılıyor. Ancak, bunu yaparken bilmiyorum
hiç incelediniz mi, dünyada bu işler nasıl yapılıyor?
Türkiye terörle mücadelenin aktif olarak yaşandığı
ülkelerden biri iken bu konuda acaba şehitlerimize ne yapabiliriz,
onların ailelerine, yakınlarına, gazilerimize ne
yapabiliriz, onların ailelerine, yakınlarına, gazilerimize ne yapabiliriz,
bir araştırma içerisine girdiniz mi Sayın Bakan, bilmiyorum. Bu
konuda, belki size yol gösterir umuduyla biz bir çalışma yaptık.
Dünyanın 11 ülkesinde şehit ve gazilerle ilgili -ki bazı
ülkelerde bu kavram yoktur biliyorsunuz- düzenlemeler, kanunlar nedir,
inceledik. Bunları incelerken -üzülerek görüyoruz ki- Türkiyenin,
maalesef, dünyadaki bu ülkelerin içerisinde şehidine, gazisine sahip
çıkma konusunda belki de ortalarda, hatta alt sıralarda olduğunu
üzülerek öğrendiğimizi ifade etmek istiyorum.
Türkiye
gibi şehitlik kavramının son derece önemli olduğu,
gazilerimizin, şehit ailesi ve yakınlarının el üstünde
tutulması gereken bir ülkede, maalesef, gazilerimizin birçok sorunu
çözülememiş, şehit ailelerimizin yakınları yokluk
içerisinde. Tek bir evladına bütün umudunu bağlayan, belki de ileride
bir iş sahibi olup ailesine bakacağı yerde şehit olan bu
insanlarımızın ailelerinin zaman zaman icraya dahi
uğradığını üzülerek görüyoruz.
Buradan
şunu da ifade etmek istiyorum: Bu maddede, ek 1inci madde kapsamında
yapılan başvuruların 31 Mart 2014 tarihine kadar ve bu
fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren de
başvuruların en geç bir ay içerisinde neticelenmesi lazım.
Sayın Bakan, anlamakta hakikaten güçlük çekiyoruz. Şehit ve gazi
ailelerimiz ve onların yakınlarına en kısa sürede iş
temin edilmesi gerekirken, onlara en hızlı, en çabuk şekilde
elimizi uzatmamız gerekirken, ertesi yıl, hatta 2015 senesine kadar
bunların başvurularını bırakmanın
mantığını anlamak hakikaten de mümkün değil.
Dolayısıyla
da biz eğer bugün buradaysak, bu Meclis bugün açıksa,
bayrağımız dalgalanıyorsa, alnımız açık
geziyorsak, değerli arkadaşlar, bunu, geçmişten bugüne bu
ülkeye, şehit olmuş insanlarımıza ve uzvunu kaybetmiş,
gazi olmuş insanlarımıza borçluyuz. Dolayısıyla, yakınını
kaybetmiş bir insana, uzvunu kaybetmiş bir insana maddi olarak yapılacak şeyleri ne kadar
sınırlarsanız, ne kadar sınırını
artırırsanız artırın, onun o kaybettiğini geri
getiremezsiniz. Hiç olmazsa, hiç olmazsa, manen hiç olmazsa, yapılacak
düzenlemelerle bu çevrelerin, şehitlerimizin yakınlarının,
gazilerimizin sorunlarını çözmek lazım.
Sayın Bakan, görevinize yeni
başladınız, size hayırlı olsun diyorum ve şunu
lütfen unutmayınız: Öncelikle el atmamız gereken konu,
şehit yakınlarımız -en çok ihtimam göstereceğimiz
kesimler bu kesimler- ve gazi yakınlarımızdır. Türkiye'de,
maalesef, açılıma kurban ettiğiniz bu kesimleri bari siz yeni
Bakanlığınızda hatırlayınız ve sahip çıkınız
diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Sayın
Başkanım, bir açıklama yapabilir miyim?
BAŞKAN Efendim?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Şimdi, sayın
hatibin konuşması üzerine bir açıklamaya ihtiyaç var.
BAŞKAN Buyurun.
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
2.-
Bingöl Milletvekili İdris
Balukenin, Iğdır Milletvekili Sinan Oğanın 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 41inci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Birkaç gündür
Milliyetçi Hareket Partisi adına konuşan milletvekillerinin
açıklamaları üzerine, konuşmaları üzerine bu
açıklamayı yapmayı elzem görüyorum.
Esenyurtta Milliyetçi Hareket Partisi seçim bürosuna
yönelik yapılan saldırının siyasi bir olay
olmadığı, adli bir sokak tartışması neticesinde
şekillendiği hem yetkililer tarafından açıklandı hem
de kamuoyuna yansıyan görüntülerde de açık ve net olarak görülüyor.
Bizler de bu olayın kabul edilemez bir olay olduğunu, Milliyetçi
Hareket Partisine yönelik yapılan bu saldırının aynı
zamanda bütün demokratik siyasete yapılmış bir saldırı
olduğunu ilk günden beri ifade ettik. Ama, ısrarla, bu kürsüye
çıkan Milliyetçi Hareket Partisinden milletvekilleri, bu olayı siyasi
bir olaymış gibi yansıtmaya ve bu yönüyle de kitleleri
karşı karşıya getirme gibi bir riski gündeme getirmeye
çalışıyorlar. Bunun tehlikeli bir yaklaşım
olduğunu ifade etmek istiyorum. Bu konuyla ilgili milletvekillerinin daha
sorumlu davranması gerekir. Türkiyedeki sokak kavgasının,
siyasi nedenlerle karşı karşıya gelebilecek kitlelerin
meydana getirebileceği siyasal olayların nelere mal
olabileceğini geçmişten beri çok iyi biliyoruz. O nedenle,
milletvekillerini daha sorumlu bir dil ve üslup kullanmaya davet ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkanım
Buyurun.
3.-
Isparta Milletvekili S. Nevzat
Korkmazın, Bingöl Milletvekili İdris Balukenin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkanım, şimdi,
Barış ve Demokrasi Partisinin Grup Başkan Vekili öyle bir
anlattı ki henüz kovuşturma, soruşturma safhasında olan bir
hususla, bir konuyla ilgili olarak âdeta bütün delillere
ulaşılmış, bütün incelikler, detaylar ortaya
çıkmış gibi bir konuşma yaptı. Bir kere, bu
konuşmanın hemen arifesinde sormamız lazım: Bütün bu
detayları nereden biliyorsun?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Yetkililerin açıklamasını
okumadınız mı?
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Yetkililerin açıklamaları oldu ama bu
açıklamalara ilişkin itirazlarını Milliyetçi Hareket
Partisi iletti.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Emniyetin, İçişleri
Bakanlığının açıklamaları var Nevzat Bey.
BAŞKAN
Lütfen, karşılıklı konuşmayalım.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Bizim kaldı ki Milliyetçi Hareket Partisi genel
merkezi olarak, Meclis Grubu olarak kamuoyuna verdiğimiz bütün mesajlar
mutedil mesajlardır. En önemli değerimizin millî birliğimiz ve
beraberliğimiz olduğu, kardeşliğimiz olduğu defalarca
söylenmiştir. Dolayısıyla, Barış ve Demokrasi Partisi
Grup Başkan Vekilinin böyle tahrik edici gibi bir sıfatı
Milliyetçi Hareket Partisine yamamaya kalkmasını doğru
bulmuyorum.
Teşekkür
ederim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Yok, hayır,
tenzih ederim.
Sayın Başkan, Milliyetçi Hareket Partisine
(MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Bir dakika
Bir dakika
İdris Baluken tahrik edici bir konuşma
yapmadı, önce onu bir belirteyim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Evet, tam tersine yani
böyle bir
BAŞKAN - Kendi açısından durum tespiti
yaptı, siz de durum tespiti yaptınız. Söyledikleriniz kayda
geçti. Tabii ki milletvekilleri olarak bizler de bu hassas konulara özen
göstermek durumundayız.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Biz bir siyasi partiyi
tamamen bu konuda suçlayan bir konuşma yapmadım.
BAŞKAN Yapmadınız. Ben söyledim ve kayda
geçti.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Milletvekillerinin daha
sorumlu bir yaklaşım göstermesi gerektiğini ifade ettik.
BAŞKAN Evet, hepimizin bu gibi nazik konularda
hassas davranmamız gerektiğine inanıyorum ve teşekkür
ediyorum.
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Terörle Mücadele
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Hülya Güven
ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır
Milletvekili Cuma İçten ve Rize Milletvekili Hasan Karal ile 6
Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi
Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928,
2/1937) (S. Sayısı: 524) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa tasarısının
41. Maddesinin ikinci paragrafındaki 1. maddeye göre ifadesinden sonra tüm
ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Ali
Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılamıyoruz.
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
4.-
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
Ayşenur İslamın, İzmir Bornovada şehit olan Topçu
Uzman Çavuş Mustafa Ünlüye Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Sayın Başkan, ondan önce ben de
şahsım ve Hükûmetim adına Isparta Yenişarbademli ilçesi
Gülkonak köyünden Topçu Uzman Çavuş Mustafa Ünlünün elim bir kaza
neticesinde şehit olması dolayısıyla kendisine rahmet,
yakınlarına başsağlığı diliyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, ben de bir söz alabilir miyim?
BAŞKAN Buyurun Sayın Akif Hamzaçebi.
5.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, CHP Grubu olarak İzmir
Bornovada şehit olan Topçu Uzman Çavuş Mustafa Ünlüye Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, Isparta
Yenişerbademlide şehit olan
Uzman Çavuşumuza Allahtan rahmet diliyoruz; şehit olan
Çavuşumuzun ailesine, Türk Silahlı Kuvvetlerine ve milletimize
sabır ve başsağlığı diliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim.
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Terörle Mücadele
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Hülya Güven
ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır
Milletvekili Cuma İçten ve Rize Milletvekili Hasan Karal ile 6
Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi
Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928,
2/1937) (S. Sayısı: 524) (Devam)
BAŞKAN Önerge üzerinde Mersin Milletvekili
Sayın Ali Rıza Öztürk konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 41inci maddedeki önerge üzerinde söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bizi televizyonları
başında izleyen vatandaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
çalışmalarını gördüğünde Türkiye'nin gerçekten güllük
gülistanlık olduğunu sanacak. 17 Aralıkta başlatılan
yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının hukuka uygun bir
şekilde, güvenlik içerisinde yürüdüğünü sanacak. Her şey düzene
girmiş ki Türk toplumunun talepleriyle ilgili olmayan konularla bizim
yasamacılık yaptığımızın aslında
farkında olmadığını anlayacak. Biz burada
aslında yasamacılık
yapıyoruz. Yani Türkiye Büyük Millet Meclisinin en önemli görevlerinden
birisi, Türkiyede gerçekten toplumu sarsan, hatta dünya kamuoyunu ilgilendiren
rüşvet ve yolsuzluk olayının açığa çıkması
ve bu soruşturmaların güvenli bir şekilde yürütülmesini
sağlamak olmalı.
Hepimiz biliyoruz ki gerçekten, bakanların
çocuklarının evlerin yatak odalarında bulunan kasalar,
kasaların içerisindeki paralar ve yine, bir banka genel müdürünün evindeki
ayakkabı kutularında bulunan paralar ve boş ayakkabı
kutusundan korkan bir Başbakan, ifade vermeye gitmeyen bir Başbakan!
İkinci soruşturma denilen dosyanın ne olduğu belli
değil, o soruşturma kapatıldı. Birinci soruşturmayla
ilgili kapatma faaliyetleri var gücüyle devam ediyor.
Biz burada yasamacılık oynuyoruz. Terör
şehitleri ya da gazilerini Aile ve Sosyal Politikalar Bakanının
mı yoksa İçişleri Bakanının mı istihdam
edeceği çok önemli değil arkadaşlar; önemli olan bu ülkede
hukukun güvenliğinin sağlanmasıdır, yargının
tarafsız ve bağımsız bir şekilde suç
işlediği iddiasıyla haklarında soruşturma
başlattığı insanların soruşturmalarının
esenlik ve güvenlik içerisinde yapılmasıdır.
Bakınız, en son, tutuklu iş adamı
Reza Zarrabın mal varlığı üzerine konulan tedbirler
kırk iki gün sonra kaldırıldı. İstanbul 29. Sulh Ceza
Mahkemesi bu tedbirleri kaldırıyor ve bunlara itiraz eden savcı,
itirazını tamamlayamadan o soruşturmadan el çektiriliyor.
Şimdi, bu soruşturma sonucunda siz Reza
Zarrabın suçsuz olduğunun tespit edildiğini söyleseniz kimi
inandıracaksınız? Hani, siz, onun bunun hâkim ve
savcısını istemiyordunuz! Hani, siz, milletin savcısı
ve yargıcını istiyordunuz!
Yine, İstanbulda Cumhuriyet
Başsavcılığına getirilen Hadi Salihoğlu iki
savcıyı dosyadan el çektirdi, bunlardan birisi Mehmet Yüzgeç, birisi
de Celal Kara.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bir
ülkede gerçekten hukuk güvenli bir şekilde görevini icra edemiyor ise
yasama organının ya da Başbakanın yasama organı
üzerinden yargıyı böylesine şekillendirme
alışkanlıkları devam ediyor ise bu Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başbakanın ya da iktidar partisinin ayıplarını
örtmek için kullanılma noktasına gelmiş ise milletvekillerinin
oturup düşünmesi gerekiyor.
Bugün, yolsuzluğu açığa çıkaranlar,
yolsuzluk soruşturmasını yürütenler çete, tehlikeli örgüt
üyeliğiyle suçlanıyorlar ama bu örgüt üyeliğinin delilleri
ortaya konulmuyor. Bu tehlikeli örgüt denilen kişilerin üyeleri
hakkında soruşturma açılmıyor, bu tehlikeli örgüt
hakkında hiçbir soruşturma açılmıyor. Sadece soyut, çete
ya da Darbe yapılıyor, komplo yapılıyor. laflarıyla
Türk toplumu âdeta uyutulmaya çalışılıyor. İktidar
partisinin görevi, yolsuzlukları, rüşveti ve buna ilişkin
soruşturmaları örtmek değildir, bunları sonuna kadar
giderek açığa çıkarmaktır. Bunları benim oğlum
da yapsa, babam da yapsa affetmem. demek delikanlılık değildir.
Delikanlılık, o soruşturmayı yürüten savcıların
güvenliğini sağlayarak, tıpkı Silivri mahkemelerindeki
davalarda olduğu gibi, gerekirse de zırhlı araba vererek o
soruşturmaların hukuka uygun şekilde tamamlanmasını
sağlamaktır.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
41inci madde kabul edilmiştir.
42nci maddede dört adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 42nci maddesinde yer alan Fondan
ibaresinin Hazine tarafından şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mihrimah Belma Satır Sevim Savaşer Gülay Dalyan
İstanbul İstanbul İstanbul
Ramazan Can Tülay Kaynarca
Kırıkkale İstanbul
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 42 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa
Kalaycı Muharrem
Varlı
İzmir Konya
Adana
Erkan Akçay Ahmet Duran Bulut Emin Çınar
Manisa Balıkesir Kastamonu
"MADDE
42- 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik
Sigortası Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasına
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Korumalı
işyerlerinde çalışan ve iş gücü piyasasına
kazandırılmaları güç olan zihinsel veya ruhsal engellilerin
işsizlik sigortası işveren payı Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının bütçesine bu amaçla konulacak ödenekten
karşılanır."
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge
aynı mahiyette olduğundan birlikte işleme alacağım.
Şimdi,
aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 524 Sıra Sayılı Yasa Tasarısının, 25/8/1999
tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun
49'uncu maddesinin birinci fıkrasında düzenleme yapmayı öngören
42nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
İdris Baluken Sırrı
Sakık Pervin
Buldan
Bingöl Muş Iğdır
Mülkiye Birtane Hasip Kaplan
Kars Şırnak
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 42. maddesinin metinden
çıkarılmasını arz ederiz.
Haydar Akar Aydın
Ağan Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul
İstanbul
Musa Çam İzzet
Çetin Müslim
Sarı
İzmir Ankara
İstanbul
BAŞKAN
Okuttuğum son iki önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
AİLE
VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Kim konuşacak?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Engelli
yurttaşların istihdam yoluyla sosyal hayata dâhil edilmeye
çalışılması, kuşkusuz, oldukça önemli bir
çalışma olup desteği haketmektedir. Ancak AKP hükümetinin bu
madde ile engelli yurttaşlara bu olanağı açıp bir
mağduriyet alanını gideriyor gibi gösterirken, yeni
mağduriyet ve hukuk dışı uygulamalar ortaya
çıkarmaktadır. İşsizlik sigortası işveren
payının işsizlik sigortası fonundan karşılanması,
aynı zamanda sosyal hukuk devleti ilkesiyle de uyuşmamaktadır.
AKP
iktidarı iyi bir uygulamaya imza atıyormuş gibi görülerek hem
engelli yurttaşlarımızı suistimal etmekte, hem fonu
amacının dışında kullanarak hukuksuzluk sergilemekte,
hem de kendi sosyal sorumluluğunu işçi ve emekçilerin omuzuna
yüklemektedir. Dolayısıyla bu değişiklik engelli
yurttaşlarımızın istihdamına yönelik
olmadığı gibi, bu istihdamın arttırılması ve
teşviki için daha fazla alan açılmalıdır. Ancak
işveren payı yoksul emekçinin sırtına
bırakılmamalı, çok kazananın ve diğer kamusal
finansman araçlarının bu primde sorumluluk almaları
sağlanmalıdır. Değişiklik ile bu yanlıştan
dönülerek engelli yurttaşlarımızın hem suistimal edilmesi
engellenmek istenmiş, hem de istihdamlarının önündeki engellerin
kaldırılmasına ve daha fazla teşvikine olanak tanımak
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Diğer önerge üzerinde Ankara
Milletvekili Sayın İzzet Çetin konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
İZZET ÇETİN (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; 524 sayılı Kanun
Tasarısının 42nci maddesinde verdiğimiz önerge üzerine
söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, biraz evvel Sayın
Öztürkün söylediği gibi, biz gerçekten yasamacılık oynuyoruz.
Birbirimizi, zaman zaman, yasa tartışmaları sırasında
ya anlamıyoruz ya da aldığımız talimatlar
doğrultusunda dinlemezden geliyoruz. Bunun hem alt komisyonda
tartışılması hem de Plan Bütçe Komisyonu ana Komisyonda
tartışmaları sırasında, özellikle Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının görev, yetki ve sorumlulukları içerisinde
toplumumuzda dezavantajlı kesimlerin mutlak suretle korunması
gerektiğini, onları, özellikle engellileri -ki maddeye konu olan
zihinsel ve ruhsal engellileri- korumanın, onları topluma kazandırmanın
sosyal devletin görevi olduğunu, bunun da o Bakanlığın
bütçesine konulacak bir ödenekten karşılanmasının yasa
yapma tekniğine uygun olduğunu dilimizin döndüğünce, saatlerce
anlattık ama Komisyon üyesi arkadaşlarımız,
aldıkları talimatın dışına çıkarak bunu
gerçekleştirmek için bir adım atmadılar.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sayın
Çetin, çok ayıp! Çok ayıp!
İZZET ÇETİN (Devamla) Tabii, biz, bir tek
madde
Sayın Bilgiç, bir tek madde, 3 madde de benzer, 59uncu madde
aynı mahiyette, yine bir maddeyi de Komisyonda düzeltmiştik. Parantez
içinde söylemeliyim: Sayın Bakanımız yeni olduğu için kanun
tasarı ya da tekliflerinin hazırlanmasında bir sorumluluğu
olduğunu düşünmüyorum, daha önceki Bakanımız
tarafından hazırlanmış idi.
Değerli arkadaşlar, gerçekten, engelliler
topluma kazandırılmalı. Onları iş ve meslek sahibi
yapmak sosyal devletin görevi, bunda hemfikiriz. Fiziksel, ruhsal ve zihinsel
engellilerle ilgili madde metninde de aynen görülecektir ki hiçbir zaman, iş
gücü piyasasına kazandırılmaları mümkün değil. Öyle
olduğu için, biz İşsizlik Sigortası Fonundan
karşılanmasının doğru olmadığını
söyledik. Şimdi, iktidar partisinin vermiş olduğu önergede görüyoruz
ki ana Komisyonda ve alt komisyonda boşu boşuna saatlerimiz,
zamanımız harcandı, şimdi iş aslına dönüyor, bu
sevindirici bir durum. Ama, İşsizlik Sigortası Fonu -hepiniz
biliyorsunuz- kuruluş amacı dışında
kullanılıyor. Ne yazık ki AKP iktidarı döneminde bir fon
lobisi oluştu Acaba, İşsizlik Sigortası Fonunu nasıl
iç ederiz, nasıl tırtıklarız, orasından
burasından nasıl bir yerlere kaynak aktarırız? diye;
önceleri iç finansman aracı, iç borçlanma aracı olarak
kullanıldı, 2008de çıkartılan bir kanunla da güya GAP
yatırımlarının, yarım kalan GAP
yatırımlarının tamamlanması için kullanılmak
üzere, toplam 11,5 milyar lira gibi bir
kaynak aktarıldı. Ama, biz bunu defaatle sorduk bakanlara, pek çok
bakana yazılı sorduk, bütçe görüşmeleri sırasında
Çalışma Bakanına sorduk, nereye kullanıldığı
konusu meçhul. Bir gerçek var ki o da GAP yatırımlarının
tamamlanmasına harcanmadığı. O bile amacına uygun
olarak kullanılmadı.
Bakınız, İşsizlik Sigortası Fonu
orta yerde. 11,5 milyar lirayı GAP yatırımları adı
altında 2008den bu yana gasbettiniz. Bu 11,5 milyar liranın nereye
gittiğini kalem kalem öğreneceğim bir bakanlık
arıyorum, nereye harcadınız diye soruyorum Çalışma
Bakanlığına, yazılı olarak gelen yanıt: 4447
sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun geçici 6ncı
maddesine istinaden fon tarafından 2008-2013 yılları
arasında toplam 11,5 milyar lira Hazine İç Ödemeler Muhasebe Birimi
hesaplarına aktarılmış olup harcama kalemleri Yüksek
Planlama Kurulu kararına istinaden oluşturulduğundan,
kurumumuzda bu konuya ilişkin herhangi bir detay bilgi
bulunmamaktadır.
Değerli arkadaşlar, bir bakanlığa
yakışmayacak bir cevap. Yani, detay bulunamıyorsa ilgili
bakanlıktan cevap alınır, milletvekilinin sorduğu soruya
doğru dürüst, ciddi bir yanıt verilir. Yani, burada
İşsizlik Sigortası Fonunun kaynaklarının iyi
kullanılmadığını hep söylüyoruz. Fonun yönetimindeki
işveren ve işçi temsilcilerine burada büyük sorumluluk düşüyor,
görev düşüyor. Fon, işçilerin iş ve meslek sahibi olabilme,
işsiz kalmaları hâlinde yaşamlarını belli bir süre
sürdürebilmeleri için kurulmuş, oluşturulmuş bir fondur,
amacı dışında kullanılmamalı. Bundan
döndüğünüz için de size teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 42 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Emin
Çınar (Kastamonu) ve arkadaşları
"MADDE
42- 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik
Sigortası Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasına
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Korumalı
işyerlerinde çalışan ve iş gücü piyasasına
kazandırılmaları güç olan zihinsel veya ruhsal engellilerin
işsizlik sigortası işveren payı Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının bütçesine bu amaçla konulacak ödenekten
karşılanır."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
AİLE
VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı konuşacak.
Buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Tasarının 42nci maddesinde, korumalı
iş yerlerinde çalışan zihinsel ve ruhsal engellilerin
işsizlik sigortası işveren payının İşsizlik
Sigortası Fonundan karşılanması öngörülmektedir. Engelli
istihdamını teşvik edecek düzenlemeleri Milliyetçi Hareket
Partisi olarak destekliyoruz. Engelli istihdamını teşvike
yönelik bu düzenlemede işsizlik sigortası işveren
payının İşsizlik Sigortası Fonundan değil, Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bütçesine bu amaçla
konulacak ödenekten karşılanmasını öneriyoruz.
AKP Hükûmeti, bugüne kadar yaptığı birçok
düzenlemeyle İşsizlik Sigortası Fonunda biriken, işçilere
ait kaynağı başka amaçlarla kullanmıştır.
İşsizlik Sigortası Kanununda yapılan bu türlü düzenlemeler,
fonun amacına uygun olmayan düzenlemelerdir. İşsizlik
Sigortası Fonunun esas amacı işsiz kalan işçilerin
korunmasıdır. İşsiz kalmış sigortalı
işçilerin İşsizlik Sigortası Fonundan yararlanma koşullarının
kolaylaştırılması, işsizlik ödeneğinin süresinin
uzatılması, miktarının yükseltilmesi ve aktif iş gücü
piyasası politikalarına ağırlık verilmesi gerekirken
İşsizlik Sigortası Fonunu işverenlere aktarma mahiyetini
taşıyan düzenlemeler uygulamaya konulmuştur.
AKP Hükûmetleri işsizlikle mücadele konusunda bugüne
kadar ciddi bir iddia ortaya koyamamış, istihdamın yapısal
sorunlarına çözüm getirememiş, işsizliğe bir çözüm
bulamamıştır. Anketle belirlenen iş gücü göstergelerinde, o
sırada iş aramıyor olanların sayıya dâhil
edilmeyişi, üniversite patlamasının genç işsizliğini
gizlemesi gibi faktörlere rağmen işsizlik azalmamış, kronik
bir hâle gelmiştir.
TÜİK tarafından en son açıklanan 2013 Ekim
ayı verilerine göre, resmî işsiz sayısı 2 milyon 743 bin,
iş aramayan işsizlerin sayısı ise 1 milyon 913 bindir.
Mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik
oranı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 9,3'ten yüzde
9,9 düzeyine ulaşmıştır. Bu dönemde, tarım
dışı işsizlik oranı 11,7'den 12,1 düzeyine, genç
işsizlik oranı ise 18,1'den 18,3 seviyesine yükselmiştir.
Özellikle genç işsizlik, resmî verilere göre bile çok yüksek
oranlardadır. Resmî olarak ilan edilen rakamlar işsizliğin
ürkütücü boyutlarını ortaya koyarken gerçekte işsizlik daha
yüksek ve kaygı verici bir noktadadır. İşsizler
arasında gösterilmeyen, iş aramayıp çalışmaya
hazır olanlar ile yetersiz istihdam ve mevsimlik işçiler dâhil
edildiğinde işsiz sayısı 5 milyon 178 bin kişiye
yükselmektedir. Aynı hesaplamaya göre, 2002 yılında yüzde 14
olan gerçek işsizlik oranının 2013 Ekim ayı itibarıyla
yüzde 17,1 düzeyine ulaştığı görülmektedir.
Bugün, yüz binlerce öğretmen adayımız
işsiz, ziraat mühendisleri, gıda mühendisleri, su ürünleri
mühendisleri işsiz, veteriner hekimler işsiz; iktisatçılar,
işletmeciler işsiz, teknikerler işsiz durumdadır.
Üniversiteler sanki işsizlik diploması veriyor. Birçok üniversite
mezunu bile asgari ücretle taşeron işçisi olarak köle gibi
çalışmak zorunda kalmaktadır.
Bugün, her ailede işsiz gençlerimizin feryadı
yükselmektedir. Gençlerimiz işsizlikten bunalıma girmektedir.
Ülkemizde, çalışabilir her 5 kişiden 1i işsizdir. Genç
işsizlik oranının kulak ardı edildiği ülkemizde, genç
işsizlerimize daha fazla istihdam alanı yaratacak politikaların
hayata geçirilmesi gerekmektedir.
İstihdam ve eğitim arasındaki
bağın yeterince kurulmaması ve mesleki eğitimin iş
gücü piyasası ihtiyaçları doğrultusunda istenilen ölçüde
verilememesi, insan gücü niteliği ile iş gücü piyasasının
talebi arasında dengesizliklere yol açmakta ve eş zamanlı
olarak, hem işsizliğe hem de boş iş pozisyonlarına
neden olmaktadır. Nitekim, ülkemizde milyonlarca işsiz
bulunmasına karşın bugün, işverenlerimiz
aradığı vasıflı elemanları bulmakta güçlük
çekmekte, hatta bazı mesleklerde bulamamaktadır.Esasen, sanayimizin
ihtiyacı ara eleman yetiştirilememiş olması, on bir
yıldır ülkeyi yöneten AKP hükûmetlerinin bu alandaki
beceriksizliğinin ve başarısızlığının
somut bir göstergesidir.
Teşekkür ediyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
çerçeve 42 nci maddesinde yer alan Fondan ibaresinin Hazine tarafından
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sevim
Savaşer (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılıyoruz.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Gerekçe
okunsun efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Engelli istihdamının teşvik edilmesi için,
korumalı iş yerlerinde çalışan ve iş gücü
piyasasına kazandırılmaları güç olan zihinsel veya ruhsal
engellilerin işsizlik sigortası işveren payının Hazine
tarafından karşılanması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
42nci madde kabul edilmiştir.
43üncü maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
kanun teklifinin 43'üncü maddesinde yer alan "ikişer" ibaresinin
"üçer" şeklinde değiştirilmesini arz ve talep ederiz.
İdris Baluken Sırrı
Sakık Mülkiye
Birtane
Bingöl Muş Kars
Pervin Buldan Hasip Kaplan
Iğdır Şırnak
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 43 üncü maddesinde geçen "en çok
engelliyi temsil eden" ibaresinin, "en fazla üyeye sahip engellilere
ait" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa
Kalaycı Muharrem
Varlı
İzmir Konya Adana
Erkan Akçay Sinan
Oğan Emin
Çınar
Manisa Iğdır Kastamonu
Ahmet Duran Bulut
Balıkesir
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının
43. Maddesindeki "en çok engelliyi temsil eden üst kuruluştan"
ifadesinin "en çok engelliyi temsil eden iki üst kuruluştan"
olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Haydar Akar Aydın
Ağan Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul
İstanbul
Musa Çam İzzet
Çetin Müslim
Sarı
İzmir Ankara İstanbul
Mehmet Ali Susam Celal Dinçer
İzmir İstanbul
BAŞKAN Okutulan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Celal
Dinçer konuşacak.
BAŞKAN İstanbul Milletvekili Sayın Celal
Dinçer önerge üzerinde konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CELAL DİNÇER (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Saygıdeğer milletvekilleri, 524 sıra
sayılı kanunun 43üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bilindiği üzere, ülkemizde faaliyet gösteren
uygunluk değerlendirme kuruluşlarını akredite etmek, bu
kuruluşların ulusal ve uluslararası standartlara göre faaliyette
bulunmalarını ve bu suretle uygunluk değerlendirme
kuruluşlarınca düzenlenen belgelerin ulusal ve uluslararası
alanda kabulünü temin etmek amacıyla 4457 sayılı Yasayla Türk
Akreditasyon Kurumu kurulmuştur. Teklif edilen değişiklik ile
Türk Akreditasyon Kurumu organları arasında yer alan
danışma kuruluna engelli vatandaşlarımızın da
temsilci olarak katılmaları bu torba yasayla teklif edilmiştir,
aslında güzel bir uygulamadır. Engelli üst
kuruluşlarının bu önemli kurum içinde temsil edilmesi olumlu
karşılanıyor ancak maddede ifade edilen hükmün uygulanması
yani en çok engelliyi temsil eden üst kuruluşlardan 2 temsilcinin belirlenmesi
esnasında birçok itirazla karşılaşılacak,
sıkıntılar yaşanacaktır. En çok engelliyi hangi kurum
temsil etmektedir Sayın Bakanım? Bu konuda nasıl bir öneri
getiriyorsunuz? Engelli üst kuruluşlarına üye kayıtlarında,
diğer işçi ve memurlar gibi, onlarda aranan şartlar yoktur. En
çok üyeyi hangi üst kurulun temsil ettiğinin bulunması hem güç hem de
suiistimallere açıktır.
Türkiye İş Kurumu Kanununun 13üncü maddesinin
(f) bendinde de aynı hata yer aldığından bu hatanın
düzeltilmesi için kanun teklifi vermiştim, Engelliler Konfederasyonundan
birer temsilcinin alınmasını önermiştim. Aynı
düzenlemenin mutlaka burada yapılması gerekmektedir, aksi takdirde
torba yasayla önerilen değişikliği yeni bir torba yasayla
düzeltmek zorunda kalacaksınız. Aceleye getirilen yasa teklifleri,
değişiklik teklifleri maalesef hep bu sıkıntıları
yaratmaktadır. Tabii, bu konuda iktidar vekilleri pek fazla
zorlanmıyor çünkü onların dilleri bağlı, sadece
kolları oylama için açık. İş muhalefet partilerine
düşüyor, her yasayı, teklifi enine boyuna inceleyip
araştırmak, bariz hataları yasa çıkmadan ortaya koymak
zorunda kalıyoruz ama burada iktidarın inadıyla
karşılaşıyoruz. İnşallah, inadın önüne
mantığın geçeceği günler gelecek ve biz, burada halkın
yararına daha çok güzel yasalar çıkaracağız.
Sayın Başkanım, saygıdeğer
milletvekilleri; Sayın Bakanımız salondayken şunu belirtmek
istiyorum -34üncü maddede söz alıp konuşmuştum, o zaman salonda
yoktunuz- Sayın Bakanım, fon ve vakıf gelirlerini
azaltıyorsunuz. Fon ve vakıf gelirlerini Kredi ve Yurtlar Kurumunun
görevi olan yurt yapımına aktarıyorsunuz. Geçmişte bu
hatalar yapıldı. Tasarruf Teşvik Fonu kuruldu, başka
işler için kullanıldı. MEYAK adında kesintiler yapıldı,
başka iş için kullanıldı. KEY diye kesintiler
yapıldı, başka işler için kullanıldı. Şimdi
siz de aynı hatayı yapıyorsunuz; vakfın gelirlerini yurt
için kullanıyorsunuz, fakir fukaranın cebine gidecek,
gırtlağına gidecek, boğazına gidecek 3 kuruşa göz
dikiyorsunuz. Bunu kabul edemeyiz.
Ben, bu arada, gene Sayın Bakanımız
salonda iken vakıf çalışanlarıyla ilgili birkaç konuyu dile
getirmek istiyorum. Vakıf personeliyle ilgili hiçbir şey getirilmiyor
bu yasada. Vakıf personelinin kadrolu olması talepleri var, kendilerine
en azından güvence istiyorlar, 6-7 bin civarında çalışan
vakıf personeli Bize de güvence gelsin. diyorlar ama bu yasada hiçbir
şey yok.
Norm kadro bütün vakıflarda son derece yetersiz
Sayın Bakanım. Deprem bölgeleri, afet bölgeleri var. Bütün
şehirlerde insanlar bu işlerle uğraşıyor. Vakıf
personeli çok yetersiz kalıyor, gece gündüz çalışmak durumunda
kalıyorlar. Özlük hakları konusunda ücretlerin alt ve üst
sınırları var. Burada da bir güvence yoktur, mütevelli
heyetinin, vali ve kaymakamın iki dudağı arasında. Bu
konularda da kalıcı kesin çözümler getirilmelidir. Sürekli parasal
yardımlarla, şikâyetlerle meşgul oldukları için çok fazla
hakaretlere maruz kalıyorlar, usulsüz şikâyetlere maruz
kalıyorlar. Bu arkadaşlarımızın güvenceden yoksun olduğunu
tekrar belirtmek istiyorum.
Bir de son olarak, Sayın Bakanım,
dağıttığınız yardımlar, sosyal
yardımlaşma vakıflarına, fondan
dağıttığınız paralar nüfus kriterine göre
dağıtılıyor. Burada, nüfus kriterinin yanında
gelişmişlik düzeyi mutlaka dikkate alınmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CELAL DİNÇER (Devamla) - Aksi takdirde, nüfusu
yoğun olan yerlere gönderiyorsunuz, nüfusu az ama çok fakir olan
bölgelerde bu yardımlar yetersiz kalıyor. Bu konuda da bir düzenleme
yapmanız gerekmektedir.
Tekrar yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 43 üncü maddesinde geçen "en çok
engelliyi temsil eden" ibaresinin, "en fazla üyeye sahip engellilere
ait" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Iğdır
Milletvekili Sayın Sinan Oğan konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
SİNAN OĞAN (Iğdır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle şunu belirtmem
lazım: Bugün toplumda iş bulma konusunda, toplumda sosyal alanlarda
yer edinme konusunda en sıkıntı yaşayan kesim engelliler.
Hele ki bir de bu engelliler büyük şehirde değilse, daha küçük
şehirlerdeyse, örneğin Iğdırdaysa engelli
vatandaşlarımızın evin dışında gidecekleri
pek fazla bir yeri yok. Küçük yerlerde zaten iş bulma konusunda büyük
sıkıntı yaşayan engelliler, o anlamda
Bakanlığınızın yol göstermesi,
Bakanlığınızın yol açması noktasında da
sıkıntı yaşadığı için, engelli
vatandaşlarımız bir, iş bulmada ciddi
sıkıntı yaşıyorlar; iki, sosyal hayata katılmada
ciddi sıkıntı yaşıyorlar.
Tabii, bunu yerelde yerel yönetimlerin de yapması
beklenir ama maşallah, yerel yönetimlerin ihaleden, şundan bundan
engelliye ayıracak pek vakti yok. Özellikle, Iğdırda ne yerel
yönetim engelli vatandaşlarımız için bir yer
ayırabilmiş
Engelli vatandaşlarımız kendi
ceplerindeki parayla bir yer bulmuşlar, onu kiralamışlar. Orada
dahi engelli vatandaşlarımızı rahat
bırakmıyorsunuz, kendi kiraladıkları yerde dahi engelli
vatandaşlarımızın bir araya gelmesine sorunlar
yaratıyorsunuz. Bir an önce -bu işin çok fazla bir maliyeti yok- hem
yerel yönetimlerin hem Bakanlığınızın engelli
vatandaşlarımızın sosyal ortama katılması, en
azından birbiriyle iletişim hâlinde olması için paket bir
program hazırlanması, belki paket bir Sayın Bakan- bina
tasarlanması ve her ile mutlaka engellilerin bir araya gelebilecekleri,
sosyal ortamı yaşayabilecekleri bir yerin yapılması
lazım.
Diğer taraftan, artık teknoloji çok ilerledi,
engelli vatandaşlarımız evden birçok işi bilgisayar
üzerinden yapabilecek durumdalar ve önceliğin de onlara
tanınması lazım. Daha önce Bakanlığınıza
ilettiğim bir isim vardı, Selin Yeğen. Bu
vatandaşımız engelli ve bu vatandaşımızın
evde iş bulma arzusunu maalesef şimdiye kadar hayata geçiremedik.
Özellikle çağrı merkezlerinin engelli vatandaşlarımızın
da katılabileceği şekilde evlere kadar gitmesi, illa onların
bir araya gelmesinden ziyade, illa belli bir binaya toplanma
zorunluluğundan ziyade engelli vatandaşlarımız için
eğer belli bir yüzde verilirse; çağrı merkezlerine,
bankaların belli işlerine belli bir zorunluluk getirilirse engelli
vatandaşlarımız da evlerinden, bilgisayar ortamında
İnternet üzerinden bu işleri rahatlıkla yapabilirler Sayın
Bakan. Yeter ki bu konuda yaratıcı fikirleriniz olsun, yeter ki bu
konuda engelli vatandaşlarımıza yönelik düşünceleriniz
olsun. Çünkü küçük yerlerde
Büyük şehirlerde belki bu sorun nispeten
aşılabilir ama gelin Iğdıra Sayın Bakanım, gelin
Iğdırdaki engelli vatandaşlarımızın, hele
şehir merkezinde değil de köydeki engelli vatandaşlarımızın
durumuna bakın; bu engelli vatandaşlarımız dört
duvarın içerisinde ve akşama kadar duvarlarla konuşur
vaziyettedir. Bu engelli vatandaşlarımızın iş bulma
noktasında ciddi sıkıntıları var, sosyalleşme
konusunda ciddi sıkıntıları var. Özellikle de İŞKURun
bölgelere yönelik birtakım faaliyetlerinin bir kısmı engelli
vatandaşlarımıza ayrılırsa; özellikle bankaların
belli alanlardaki hizmetleri artık otomasyona geçti, İnternet
üzerinden yapılıyor, bunların bir kısmında bir
zorunluluk getirilirse; tekrar altını çizmekte fayda var,
çağrı merkezleri özellikle engelli
vatandaşlarımızın evde hizmet vereceği şekilde
yeniden dizayn edilirse zannediyorum ki bu konuda maksat hasıl olmuş
olur, evde ailesinin onlara getireceği kazanca mahkûm olan ve sadece
ailesiyle konuşmak zorunda ve bir de dört duvarla konuşmak zorunda
kalan vatandaşlarımız da bu dertten, bu
sıkıntıdan kurtulmuş olur.
Ben,
Iğdır özelinde bunun tekrar altını çizmek istiyorum.
Belediye şu ana kadar engelli vatandaşlarımıza
Iğdırda herhangi bir hizmet sunmadı. Adalet ve Kalkınma
Partisi, bırakın engelli vatandaşlarımızı,
Iğdırın tamamına sorun çözme noktasında pek
yardımcı olabilmiş değil. Teşekkür ediyorum
Müsteşarımıza; birkaç bireysel talep ilettik, o konuda o
talepleri çözdükleri için Iğdırdaki engelli vatandaşlarımız
adına teşekkür ediyorum.
Ama
şunun altını çizeyim: 30 Martta Hükûmete de ihtiyaç kalmayacak,
mevcut belediyeye de ihtiyaç kalmayacak. Iğdır Belediyesini
inşallah kazanıp Iğdırdaki engelli
vatandaşlarımızın sorunlarını da yine biz
çözeceğiz diyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 524 sıra sayılı kanun teklifinin 43'üncü maddesinde yer
alan "ikişer" ibaresinin "üçer" şeklinde
değiştirilmesini arz ve talep ederiz.
İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
AİLE
VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu
önerge ile Türk Akreditasyon Kurumu danışma kurulunda Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığının Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı,
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Maliye
Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı,
Milli Eğitim Bakanlığı ve Kültür ve Turizm
Bakanlığı ile eşit sayıda temsilci bulundurması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
43üncü madde
kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, birleşime kırk beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.10
ALTINCI
OTURUM
Açılma
Saati: 20.02
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----
0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 55inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
524 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Şimdi, 44üncü madde üzerinde üç adet önerge
vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının
44. Maddesindeki "Tapu Müdürlüğünden" ifadesinin "ilgili
tapu müdürlüğünden" olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Haydar Akar Aydın
Ağan Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Musa Çam İzzet
Çetin Dilek
Akagün Yılmaz
İzmir Ankara Uşak
Müslim Sarı
İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 524 sıra sayılı kanun teklifinin 44'üncü maddesinde yer
alan tapu müdürlüğünden ibaresinin tapu müdürlüklerinden şeklinde
değiştirilmesini arz ve talep ederiz.
İdris Baluken Sırrı
Sakık Mülkiye
Birtane
Bingöl Muş Kars
Pervin Buldan Hasip Kaplan
Iğdır Şırnak
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 44 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa
Kalaycı Muharrem
Varlı
İzmir Konya Adana
Erkan Akçay Emin
Çınar Ahmet
Duran Bulut
Manisa Kastamonu Balıkesir
"MADDE
44- 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 194 üncü
maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "şerhin
verilmesini" ibaresinden sonra gelmek üzere "ilgili tapu
müdürlüğünden" ibaresi eklenmiştir."
BAŞKAN
Son okutulan önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
AİLE
VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya)
Katılmıyoruz.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde
daha anlaşılabilir hâle getirilmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 524 sıra sayılı kanun teklifinin 44'üncü maddesinde yer alan
tapu müdürlüğünden ibaresinin tapu müdürlüklerinden şeklinde
değiştirilmesini arz ve talep ederiz.
İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
AİLE
VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya)
Katılmıyoruz.
SIRRI
SAKIK (Muş) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu
önerge ile taşınmaz malın maliki olmayan eşin tapu
kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin konulması ile ilgili
iş ve işlemlerin bütün tapu müdürlüklerinden yapılabilmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının
44. Maddesindeki Tapu Müdürlüğünden ifadesinin ilgili tapu
müdürlüğünden olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Dilek
Akagün Yılmaz (Uşak) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge
üzerinde Uşak Milletvekili Sayın Dilek Akagün Yılmaz
konuşacak.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
DİLEK AKAGÜN YILMAZ
(Uşak) Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; bugün 30 Ocak 2014, yarın 31 Ocak 2014,
Profesör Doktor Muammer Aksoyun öldürülüşünün 24üncü yılı
olacak. Diğer faili meçhul cinayetlerde olduğu gibi, Uğur
Mumcuda olduğu gibi, Ahmet Taner Kışlalıda olduğu
gibi, Gaffar Okkanda olduğu gibi, Hrant Dinkte olduğu gibi ne yazık
ki bu cinayetin de arkasındaki gerçek güçler tespit edilememiştir. Bu
gerçek güçleri, bu cinayetleri işleyen gerçek güçleri tespit etmeyen ve
yargılamayan bütün iktidarları, o dönemden bu döneme bütün
iktidarları kınıyorum.
Sevgili arkadaşlar,
bugün yine 17 Aralık olaylarından, yolsuzluk ve rüşvet
olaylarından itibaren bir buçuk aylık bir süre geçmiştir. O
yolsuzluk olayları ve rüşvet olaylarından itibaren bütün
savcılar, yargıçlar ve polisler görevlerinden
alınmışlardır. Ancak ne yazık ki o yolsuzluk ve
rüşvet operasyonlarının üstünün örtüldüğünü görüyoruz.
Aynı zamanda, bakanlarla ilgili de düzenlenen fezlekelerin Meclise
gönderilmediğini görüyoruz. Bu fezlekeler neden gelmiyor sevgili
arkadaşlar? İktidar partisi milletvekilleri size soruyorum,
Sayın Bakan size soruyorum: Bu 4 bakan hakkında yolsuzluk ve
rüşvet iddialarıyla oluşturulan fezlekeler niye gelmiyor? Adalet
Bakanının savcıları etkilemek amacıyla
yaptığı konuşmalar ve baskılar nedeniyle hakkında
düzenlenmiş olan fezleke Meclise neden gelmiyor? Eğer kendinizden
eminseniz bu fezlekeler gelecek, Meclis soruşturması açılacak,
Yüce Divana gidecekler bakanlar, beraat edecekler ama emin değilsiniz ki
bu fezlekeleri getirtmiyorsunuz. Aslında bir Adalet Bakanı hakkında
Savcılara müdahale etti, telefon etti, Bu yolsuzlukları
kapatın. dedi. deniliyorsa eğer, o Adalet Bakanının
istifa etmesi lazım demokratik hukuk devletinde ama ne yazık ki
artık bu ülkede demokratik hukuk devleti yok.
Aynı zamanda, Başbakan ve bakanlar
tarafından Yargıda çete var, devlet içinde örgütlenmiş bir çete
var, paralel yapı var. deniyor, suçlar işlediği belirtiliyor,
insanların özgürlüklerine, hayatlarına mal olan suçlar
işledikleri belirtiliyor ama bu çetenin de paralel yapının da
ortaya çıkartılması için en ufak bir şey yapılmıyor,
yargılamaları yapılmıyor, soruşturmaları
yapılmıyor, sadece görev yerleri değiştiriliyor. Yani,
deniyor ki: Siz burada çok suç işlediniz, gidin biraz da başka
yerlerde işleyin. Böyle bir devlet anlayışı olabilir mi
sevgili arkadaşlar? Bunu sizlere soruyorum ama sormamın hiçbir
anlamı yok, bakıyorum ki cevap verebilecek durumda değilsiniz.
Bu maddeyle ilgili konuşabileceğim şeyleri
de, bu 524 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve
44üncü maddesiyle ilgili konuşabileceğim şeyleri de şöyle
sıralamak isterim: Aslında, Medeni Kanunda güzel bir
değişiklik yapılıyor Aile konutu şerhinin
verilebileceği makamlar ya da hangi makamdan karar
alınacağı belli değil. Bu konuda Yargıtay Genel Kurulunun
da kararları var. Buna açıklık getirmek amacıyla, özellikle
kadının ve çocukların oturdukları eve tapu müdürlüğü
tarafından aile konutu şerhi konulur herhangi bir mahkeme
kararına gerek olmaksızın. deniyor. Bu, güzel bir
değişiklik, aslında yapılması gereken bir
değişiklik ama bu değişiklikleri yapmak yetmiyor Sayın
Bakan. İşte bu türden taleplerde bulunduğunda kadınlar
şiddete uğruyorlar, şiddete uğradıklarında da
ölümleri söz konusu oluyor. Bu ölümleri ortadan kaldırabilmek için
kadınları ve çocukları, aile bireylerini gerçekten korumak
gerekiyor ama kadın sığınmaevlerinde bile 50 bin iken
belediyelerin nüfusu, 100 bin nüfusu olan belediyelere kurulabilir ancak hükmü
getirildi Büyükşehir Yasasıyla.
Sayın Bakan, bu maddelerde neden göremedik, neden
böyle bir değişiklik yapılmadı? Gerçekten, ben, bu konunun
asıl gündeme getirilmesini beklerdim sizden bu kadar madde gündeme
gelmişken.
Bir de aile ve tüketici bilimleri mezunu yüzlerce genç
imza toplamışlar, hepimize getirdiler, diyorlar ki: Bu yasayla, bu
tasarıyla pek çok kadro tanınıyor psikologlara, öğretmenlere
ama aile ve tüketici bilimleri bölümüne neden verilmiyor, neden onlara kadro
açılmıyor? Bu konuda da zannederim bir cevap verebilir Sayın
Bakan. Bu çocukların da dileklerinin yerine getirilmesi gerekiyor diye
düşünüyorum.
Aynı zamanda, üniversite sınavları olacak
bu yıl. Üniversite sınavlarında ve pek çok sınavda,
biliyorsunuz, şaibe oldu, kopyalama olayları oldu, bu iddialar ortaya
atıldı. Pek çok çocuk bu sınava hazırlanıyor ama
Yeniden bir şaibe olacak mı, yeniden bir kopyalama olacak mı,
yeniden cemaatin ve AKPnin yakını olan çocuklara, sorulacak sorular
verilecek mi? diye herkeste bir kaygı var ama bu yılki çocuklar
biraz şanslı diye görüyorum. Çünkü AKPyle cemaat biraz
kavgalılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) Herhâlde, bu soru
çalma olayını ya da soru verme olayını yapamazlar diye
düşünüyorum. Çocukların onun için biraz içleri rahat etsin diye
düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
44üncü madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 45inci madde üzerinde
aynı mahiyette iki adet önerge vardır. Aynı mahiyetteki iki
önergeyi okutacağım ve birlikte işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 45 inci maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Erkan Akçay Mustafa
Kalaycı
İzmir Manisa Konya
Muharrem Varlı Ahmet Duran Bulut Emin Çınar
Adana Balıkesir Kastamonu
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Haydar Akar Aydın
Ağan Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Müslim Sarı İzzet
Çetin Hasan
Ören
İstanbul Ankara Manisa
Musa Çam
İzmir
BAŞKAN Okunan önergelere Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önergelerden bir tanesi üzerinde Manisa
Milletvekili Sayın Hasan Ören konuşacak.
Buyurun Sayın Ören. (CHP sıralarından
alkışlar)
HASAN ÖREN (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 524 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 45inci maddesinde Cumhuriyet Halk Partisinin
verdiği önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.
Yine, her kürsüye çıktığımda
tekrarladığım sözü tekrarlayacağım: Şu an TRT 3
Meclis kanalında yine nostaljik, Hakan Şükürün golleri gösteriliyor.
Ama Meclisi göstermiş olsaydı, bu torba yasayla ilgili, milyonlarca
insanı ilgilendiren bu konularla ilgili halkın takibi
sağlansaydı daha iyi olurdu diye düşünüyorum.
Kamu İhale Kanunu Adalet ve Kalkınma Partisinin
çok hoşuna giden bir kanun. Yani, öylesine hoşunuza gidiyor ki bugüne
kadar yani 2002den bugüne kadar 25 defa değişiklik
yapmışsınız. 2002 yılında, geçmiş dönemdeki,
yani 57nci Hükûmet 1 değişiklik yapmış, Kamu İhale
Kanunuyla ilgili Adalet ve Kalkınma Partisi 25 değişiklik
yapmış. Sadece 2013 yılı içerisinde 5 defa Kamu İhale
Kanununu değiştirmişsiniz. Herhâlde Allah gönlünüze göre
veriyor; bu Kamu İhale Kanunu, Adalet ve Kalkınma Partisinin yol
haritasını çiziyor.
Değerli arkadaşlarım, en çok
değiştirilen maddelerin içerisinde istisna maddesi geliyor. Bugüne
kadar f harfine kadar değiştirmişsiniz, şimdi 20nciyi
değiştiriyoruz, u harfine gelmişiz. Yani, alfabenin son harfi
zye az kalmış. Tahmin ediyorum, 2014 yılı içerisinde
alfabenin -en son eklediğimiz- yeni harflerine geçmek zorunda
kalacaksınız.
Bu kamu ihaleleriyle ilgili, belediyeleriniz çok
başarılı. Yeni bir yöntem geliştirdiniz. Bir, kamu
ihaleleriyle ilgili, belediyelerinize sağlanan fırsatlar. Ama, tabii,
bu, Adalet ve Kalkınma Partisinin belediye başkanları için
geçerli. Eğer Cumhuriyet Halk Partisinin belediye başkanları
olur ise Kamu İhale Kanunu tersine işlemeye başlıyor.
Maazallah, eğer biraz sıkıyor ise, siz, İzmir Belediyesinde
Kamu İhale Kanununda yaptığınız
değişikliklerin yüzde 1i uygulanmadığında onlarca
müfettişi İzmir Belediyesinde aylarca misafir edersiniz. Ama kendi
belediyeniz ise, kocaman bir ihaleyi 5e bölersiniz, 50 bin liralık
ihaleleri yaparsınız, canınızın istediğine
verirsiniz ve o canınızın istediği yerlerde de sizin
üyeleriniz çoğalır.
Türkiyede yaşananlara bakın arkadaşlar:
2013 yılında bu kanun 5 defa değişmiş. Bu torba kanun
içerisinde -eğer olmasa şaşarım- bugüne kadar gelenlerin
içerisinde Kamu İhale Kanunu olmadığında
şaşarız. Böyle bir alışkanlık peyda oldu ve
2013te bunu daha da ileri noktaya taşıyınca işte o zaman
düzen bozuldu, bardak doldu, taşmaya başladı. Hani bugün
sağda, solda konuşulanlar var ya, hani sizler dün bize söylüyordunuz
ya: Tapeler, tapeler, tapeler
Ergenekonla ilgili biz bir şey
söylediğimizde, bu sıralardan Tapeleri okumadın mı,
tapelere bakmadın mı
Biz o güne kadar tapenin ne olduğunu
bilmezdik. Biz zannederdik ki zeytinyağı şişesine konan
mantar ama siz bize tapeleri öğrettiniz. Peki, şimdiki tapelerden
haberiniz yok mu? Hani ne söylüyor Başbakan veya telefonun ucundaki
ağabey, kardeş: Urladaki villa ne oldu?, Kaymakama söyledim,
haberin yok mu?, Efendim, kurula söylememiş... E, bunları
hiçbiriniz buraya getirip de bize bir şey söylemiyor musunuz? Ne oldu bu
tapeler? Tapeleri okuyan yok mu içinizde? Dün bize soruyordunuz, şimdi biz
size soruyoruz: Bu tapelerle ilgili sıkıntılarınız var
mı yok mu? Birisi buraya gelip bunu açıklamak zorundadır.
Siz, 17 Aralıkla ilgili konuları Türkiye
Cumhuriyetindeki vatandaşlara bu kürsüden
açıklamadığınız süre içerisinde Türkiyede ekonomideki
sıkıntı bitmeyecektir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Diğer önerge üzerinde Konya Milletvekili Sayın
Mustafa Kalaycı konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Kamu İhale
Kanununa yeni bir istisna getirilmektedir. Ülkemizin ekonomisi ve sanayisi
için büyük önem arz eden yenilik, yerlileşme ve teknoloji transferini
sağlamaya yönelik sanayi katılımı offset uygulamaları
içeren mal ve hizmet alımlarının Kamu İhale Kanunundan
istisna kılınması yerine, bu alımlar için kolaylıklar
getirecek ayrı bir yasal düzenleme yapılması daha uygun olacaktır.
Günümüzde birçok
devlet büyük miktarda dış alım yaptıklarında ticaretin
dengelenmesine büyük özen göstermekte ve alım yapılan ülke
firmasının belli oranda üretim, yatırım, ihracat ya da
teknoloji transferi yoluyla alıcı ülke ekonomisinin ticaret
açığını telafi etmesini şart koşmaktadır. Bu
işleme, temel anlamda, telafi edici işlemler, offset denmektedir.
Diğer bir ifadeyle offset, yurt dışından yapılan kamu
alım ve yatırımlarında yerli sanayiye iş payı,
ürün veya hizmet ihracatı,
teknoloji kazanımı ve yatırım uygulamalarıyla
yapılan harcamaların millî ekonomiye belli oranda geri dönüşünün
sağlanmasıdır. Offset uygulamaları, tedarik yapılan
ülke tarafından alıcı ülkenin yerli sanayisine öncelikli
alanlarda üretim, kabiliyet ve kapasitesinin kazandırılması,
alıcıyı ülkeye bu amaçla yatırım yapılması,
teknolojik altyapı kazandırılması, üçüncü ülkelere yönelik
ihracat imkânlarının oluşturulması gibi işlemeleri
içermektedir.
Offset
uygulamaları, kamu alımlarında devletin ödemeler dengesini
telafi edici işlemler içerdiği için uygulama ve koordine makamı
devletin kendisidir. Burada, devlet ile alıcı ya da satıcı
taraflar arasındaki işlemler, taahhüdün yerine getirilmemesi
durumunda yaptırım içeren hukuki bir zemine dayanmalıdır;
aksi takdirde, uygulamada zorluklar çıkabilmektedir. Alıcı taraf
offset şartlarını belirlerken ülke ekonomisine kazandırmak
istediği teknolojik alan, üretim kabiliyeti ve yatırım
önceliklerini göz önüne almaktadır. Buna göre, offset, hem doğrudan
hem de dolaylı olarak ihracatı tetikleyen bir uygulama aracı
olarak kullanılabilmektedir. Birçok ülkede başarıyla uygulanan
offset yalnız savunma tedarik projelerinde değil, tüm sektörlerdeki
tedarikler ve tüm yurt dışı büyük çaplı kamu alımlarında
ödemeler dengesini telafi edici işlem olarak kullanılabilmektedir.
İstihdam ve cari açık sorunlarıyla mücadele etmenin baş
unsurlarından biri olarak kabul edilen offset uygulaması, bugün
gelişmiş ülkelerin birçoğunda çok sıkı tedbirlerle
takip edilmektedir.
Yüksek
büyüme oranlarını yıllara sari bir biçimde sürdürebilen ülkelere
bakıldığında, bu ülkelerin katma değeri yüksek ürünler
ürettikleri ve ihracatlarını da bu ürünlere dayalı olarak
gerçekleştirdikleri görülmektedir. Ülkemizde bu şekilde bir üretim ve
ihracat yapısına geçilebilmesi için AR-GE, yenilik ve teknoloji
alanında önemli bir atılım yapılması gerekmektedir.
Tüm
dünyada büyümenin motor gücü, ekonomilerin imalat sanayisine dayalı
ihracat yapabilme kapasitesidir. Yüksek teknoloji ürünlerinin sanayi üretim ve
ihracatındaki payı gelişmiş ve gelişmekte olan birçok
ülkede çift hanelere ulaşmışken Türkiyede düşük olup son
on yılda önemli oranda azalmıştır. Ülkemizde 2003
yılında yüzde 5,7 olan yüksek teknoloji ürünlerinin sanayi üretimi içindeki
payı 2012 yılında yüzde 3,5e gerilemiş; yine, 2002
yılında yüzde 6,2 olan yüksek teknoloji ürünlerinin ihracat içindeki
payı da 2012 yılında yüzde 3,7e düşmüştür. Yenilik ve
teknoloji altyapısı güçlü olmayan ve imalat sanayisindeki
sıçramaya dayanmayan bir üretim yapısıyla yüksek büyüme
hedeflerine ulaşılması mümkün değildir.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
45inci madde kabul edilmiştir.
46ncı madde üzerinde iki adet önerge vardır,
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 46. Maddesinin sonundaki beş
yıl ifadesinin on yıl olarak değiştirilmesini arz
ederiz.
Haydar Akar Aydın
Ağan Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Müslim Sarı İzzet
Çetin Musa
Çam
İstanbul Ankara İzmir
Hasan Ören Kamer Genç
Manisa Tunceli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 524 sıra sayılı Kanun Tasarısının 46
ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay
İzmir Konya Manisa
Ahmet Duran Bulut Emin Çınar Muharrem
Varlı
Balıkesir Kastamonu Adana
"MADDE
46- 4734 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendine
aşağıdaki paragraf; aynı maddenin 3 üncü
fıkrasının sonuna "Ancak, yapımla ilgili hizmet
işlerinden elde edilen belgeler yapım işlerinde
kullanılamaz." cümlesi eklenmiştir.
"f)
Teknoloji merkezi işletmelerinde, Ar-Ge merkezlerinde, kamu kurum ve
kuruluşları ile kanunla kurulan vakıflar tarafından veya
uluslararası fonlarca desteklenen Ar-Ge ve yenilik projelerinde, rekabet öncesi
iş birliği projelerinde ve teknogirişim sermaye desteklerinden
yararlananlara yararlandıkları destekler çerçevesinde yürüttükleri
proje sonucu ortaya çıkan mal ve hizmetlerin piyasaya arz edilmesinden
sonra proje sonucu ortaya çıkan hizmetler ile yerli malı belgesine
sahip ürünler için Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
tarafından Kurumca belirlenen esaslar çerçevesinde düzenlenen ve piyasaya
arz tarihinden itibaren beş yıl süreyle kullanılabilecek olan
belgeler."
BAŞKAN
Okunan son önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Kim konuşacak?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddede,
ihaleye katılacak isteklilerden, ekonomik ve malî yeterlik ile mesleki ve
teknik yeterliklerinin belirlenmesine ilişkin olarak istenen belgelerden,
denetim faaliyetleri nedeniyle alınacak belgelerin beşte bir
oranında dikkate alınması öngörülmektedir.
Önergemizde,
denetim faaliyetleri nedeniyle alınacak belgelerin ilk beş yıl
en fazla beşte bir oranında, daha sonraki yıllarda gerçek
kişiler ile tüzel kişilerin en az beş yıldır
yarısından fazla hissesine sahip olan mühendis ve mimarların
iş denetleme nedeniyle alacakları belgelerin tam olarak dikkate
alınması şeklinde Kanunda yer alan hükmün muhafaza edilmesi
öngörülmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 46. Maddesinin sonundaki beş
yıl ifadesinin on yıl olarak değiştirilmesini arz
ederiz.
Kamer Genç (Tunceli) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ
(Bitlis) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Tunceli Milletvekili
Sayın Kamer Genç konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 524 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 46ncı maddesinde verdiğimiz önergeyle
ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Şimdi, değerli milletvekilleri, tabii,
devletlerin her büyük deneyimi sonucunda o devletteki, yönetimdeki
bozuklukları telafi etmek için aklıselim sahibi insanlar
çalışmış; dünyada yolsuzluğun,
hırsızlığın önlenmesi için acaba nasıl kurallar
koyabiliriz, nasıl kurallar getirirsek o ülkedeki, işte, kamu
harcamaları isabetli yapılabilir, yolsuzluk yapılamaz
şeklindeki geliştirilen kurallar, birçok devlette, medeni
devletlerde, bunlar, devletin yasalarında yer almış. Bu, bizim
Türkiye Cumhuriyeti devletinin de yasalarında yer almış ama
AKP'nin iktidara gelmesiyle beraber, dürüst bir yönetimin
yapılmasından, maalesef, partinin yönetimini elinde tutan,
iktidarını elinde tutan insanlar rahatsız olmuş. Ne
yaparız? Demişler ki: Ya, biz niye dürüst yönetelim, mademki bize
bu halk oy veriyor, istediğimiz kaynakları istediğimiz gibi
kullanabiliriz.
Şimdi, öyle bir şey var ki kanun diye bir
şey yok. Devletin savcısı, devletin Başbakanı olan
kişinin oğlunu şüpheli sıfatı ile mahkemeye davet
ediyor, Çete kurmaktan dolayı, gayrimeşru yollara sapmaktan
dolayı gelsin ifade versin. diyor. O gün, o Başbakanlık
makamında oturan kişi, o çocuğunu mahkemeye göndermiyor,
alıyor yanındaki makam arabasına, gezdiriyor ve millete de
gösteriyor, Ey millet, sen yoksun, ben seninle alay ediyorum! Ey hâkim, sen
yoksun; ey savcı, sen yoksun; ey polis, sen yoksun, ben seninle alay
ediyorum! diyor. Bu ne demektir? Türkiye Cumhuriyeti devletinin yok
olduğu demektir. Yani, Türkiye
Cumhuriyeti devletinde artık hukuk devleti yok, eşkıyalık
başlamıştır. Şimdi, hukuk uygulanmıyorsa
eşkıyalık başlamış demektir. Yani,
eşkıyalığın başladığı bir dönemde,
bir yönetimde kanun çıkarsanız ne olacak, çıkarmasanız ne
olacak?
Bu
Kamu İhale Kanunundan niye rahatsız oldunuz da bu kadar
değişiklik yaptınız? Bakın, iki gün önce Halk Bankasının
hesaplarını inceledik. Arkadaşlar, bir firmaya 575 milyon dolar
vermişler; bir firmaya. Ne yapmışlar biliyor musunuz? Hazinenin
arazilerini kefil almışlar, teminat almışlar. Efendim, şahsi
şeyler alınmış burada
Bir tanesi: 2 katrilyon lira para
batırılmış Halk Bankasında. Soruyoruz alt komisyon
üyeleri olarak: Ya, peki, siz bu hazinenin arazilerini niye buradan teminatla
aldınız? Ses yok. Ya, siz İranla ne ticareti
yaptınız? Ses yok. Ya, siz İranla ne alıp
sattınız? Ses yok. Altın alım satımını
nasıl yaptınız? Ses yok.
Şimdi, beyler, bakın, arkadaşlar yani siz
bize kızıyorsunuz, sizlerin de vicdanlı insanlar olarak
düşünmeniz lazım. Ya, 575 milyon dolar bir firmaya veriliyorsa
işte, alt komisyon başkanımız da orada- bundan teminat
alınmıyorsa o ayakkabı kutularındaki -tabii, bu 1 firma
değil, 58 firma- 4,5 milyon doların nereden geldiği ortaya
çıktı.
Yani, şimdi, beyler, bakın, hepimiz bu devletin
insanlarıyız, bu halkın haklarını korumak
zorundayız. Eğer bir memlekette hukuk yoksa, hırsızlık
almış yürümüşse, bu hırsızlığı
eğer birileri koruyorsa, eğer bunu tahkik eden savcılar ve
hâkimler görevden alınıyorsa o zaman biz neyin peşindeyiz, niye
konuşuyoruz burada arkadaşlar, niye konuşuyoruz? Ya, bizim
yerimize siz çıkın
Ben inanıyorum ki eğer şu
sıralarda Cumhuriyet Halk Partisi olmasaydı, siz olsaydınız
-çünkü ben otuz küsur sene burada siyaset yaptım- siz bu Cumhuriyet Halk
Partilileri bu salona sokamazdınız. Yahu hırsızlık
yapan adamın savunucusu olur mu arkadaşlar? Hırsızı
tahkik eden savcıyı görevden alan, polisi görevden alan kişinin
bu salona girme hakkı var mıdır? Buraya gelen bakan neyi
savunuyor? Buraya gelen komisyon neyi savunuyor?
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen sözlerinize dikkat
edin.
KAMER GENÇ (Devamla) Ben sözlerime dikkat ediyorum, sen
sözüne dikkat et, tamam mı? (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Sen evvela orada neyi temsil ediyorsun?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Ben görevimin gereğini yerine getiriyorum.
KAMER GENÇ (Devamla) Fezlekeleri niye getirmiyorsun?
BAŞKAN Buyurun, yerinize geçin, süreniz bitti.
KAMER GENÇ (Devamla) Fezlekeleri getir bak. Bu Türkiye
Büyük Millet Meclisinin görevi hırsızları korumak mı?
Bakanlarla ilgili gelen fezlekeleri geri göndermek mi?
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler..
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan lütfen...
BAŞKAN Bitti ama süresi bitti Sayın Grup Başkan Vekili, süre bitti.
KAMER GENÇ (Devamla) Bu
Türkiye Büyük Millet Meclisi bakın... Cemil Çiçekle ilgili size
bir olay anlatayım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Genç, süreniz bitti. Lütfen
yerinize geçer misiniz?
KAMER GENÇ (Devamla) Cemil Çiçek ne yaptı biliyor
musun? Kendi damadına partiden bir iş aldı, 1 katrilyon 900
milyon lira... (AK PARTİ sıralarından gürültüler) 300 milyar
liraya sattı.
BAŞKAN Sayın Genç...
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Genç, lütfen...
KAMER GENÇ (Devamla) Bir kalemde kendisine 1,5 trilyon
lira kâr elde etti.
BAŞKAN Sayın Grup Başkan Vekili lütfen,
idare amirinden lütfen...
Malik
Ecder Bey, rica ediyorum... Sayın İdare Amirimiz lütfen...
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Sayın
Genç...
KAMER GENÇ (Devamla) Tamam, konuşmamı
bitireyim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Niye rahatsız
oluyorsunuz ya? Tehdit mi ediyorsunuz bizi?
BÜLENT TURAN (İstanbul) Sayın Başkan,
makamınıza...
BAŞKAN Terbiyesine bıraktım.
KAMER GENÇ (Devamla) Ne diyorsun?
BÜLENT TURAN (İstanbul) Sabahleyin anlarsın.
ALİ GÜLTEKİN KILINÇ (Aydın) Sayın
Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN - Önergeleri oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler kabul edilmemiştir.
46ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
47nci maddede aynı mahiyette iki önerge
vardır, okutacağım ve birlikte işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 47 inci maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa
Kalaycı Muharrem
Varlı
İzmir Konya Adana
Erkan Akçay Ahmet Duran Bulut Emin Çınar
Manisa Balıkesir Kastamonu
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt Aslanoğlu Haydar Akar
İstanbul İstanbul
Kocaeli
İzzet Çetin Aydın
Ağan Ayaydın Müslim
Sarı
Ankara İstanbul
İstanbul
Musa Çam
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ
(Bitlis) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİ GÜLTEKİN KILINÇ (Aydın)
Başkanım, Alt Komisyon Başkanı olarak söz istiyorum.
BAŞKAN Konuşmacı
konuşmasını yaptıktan sonra dinleyeceğim sizi.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 47nci maddede verdiğimiz önerge üzerine söz
aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kamu İhale Kanununun 36ncı maddesiyle ihale
teklifleri alınıyor. 37nci maddeye göre de bu teklifler
değerlendiriliyor ve 38inci maddeyle de aşırı düşük
verilen tekliflerle ilgili karar veriliyor. Düzenleme bu şekilde ve Kamu
İhale Kanununun 38inci maddesinin birinci fıkrasındaki 37nci
maddeye göre ibaresi metinden çıkarılıyor bu 47nci maddeyle
yani tekliflerin değerlendirilmesine ilişkin düzenleme madde
metninden çıkarılıyor. Şimdi, bu çok önemli. Bu verilen
ihale tekliflerinin nasıl ve neye göre değerlendirileceğiyle
ilgili çok ciddi tereddütler meydana gelecektir ve soru işaretleri ortaya
çıkmaktadır. Tekliflerin değerlendirilmesi kesinlikle
belirsizliğe mahkûm edilmektedir.
47nci maddenin diğer, üçüncü fıkrasıyla
da Kamu İhale Kurulunun yetkileri artırılıyor ve bu Kamu
İhale Kuruluna da aşırı düşük teklifle ilgili
açıklama istemeden karar verme, ihaleyi sonuçlandırma yetkisi
veriliyor.
Bu düzenlemeler ihaleler arasında keyfî ve
farklı uygulamalara da yol açacaktır, kapı aralamaktadır.
Neticede, bu maddenin düzenlenmesi ihaleler üzerindeki şaibeleri
artıracaktır.
AKP döneminde Kamu İhale Kanununda ve Kamu
İhale Sözleşmeleri Kanununda -sayısı
tartışmalı- çok defalar, çok sayıda değişiklikler
yapıldı. Maliye Bakanlığının verilerine göre,
22si Kamu İhale Kanunu kapsamında, 42si diğer kanunlarda olmak
üzere, toplam 64 adet Kamu İhale Kanunu muafiyeti düzenlemeleri
yapıldı. Kamu İhale Kurumu Maliye
Bakanlığının âdeta bir genel müdürlüğüne
dönüştürüldü. Pek çok ihale kanun kapsamı dışına
çıkarılırken bir taraftan Sayıştay denetim yapamaz
hâle getirildi, diğer taraftan da teftiş ve denetim kurulları
felç edildi. Adalet ve Kalkınma Partisi, Bakanlar Kurulu kararıyla
özelleştirmelerdeki yargı kararlarını geçersiz
kıldı -burada da ayrıntılarına girmiyorum- 6300
sayılı Kanun ve 2012/3240 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararıyla.
AKP Hükûmeti ihaleye fesat karıştıranlara
verilen hapis cezasının alt sınırını da beş
yıldan üç yıla, üst sınırını da on iki
yıldan yedi yıla indirdi. İhalede kamu zararı varsa
cezanın yarı oranında artırılacağına
ilişkin hükmü de kaldırılarak yolsuzluk âdeta teşvik
edilmiştir. AKP döneminde yolsuzluk ülkemizi saran bir virüs hâline
gelmiştir ve tüm kurumlara bulaşmıştır. AKP
iktidarı babalı oğullu, kardeşli dünürlü, enişteli
bacanaklı, ailecek, cümbür cemaat yolsuzlukların içindedir.
Tarihimizin hiçbir döneminde hiçbir iktidar böylesine yolsuzluk ve rüşvete
bulaşmamıştır. Yolsuzluk ekonomik ve politik bakımdan
öyle boyutlara varmıştır ki yolsuzlukla mücadele edenler, AKP
Hükûmeti ve yandaş medya tarafından karalanmakta, yolsuzluğun
üzerine giden emniyet ve yargı mensupları davalardan el çektirilerek
sürgün edilmektedir. Hırsızlar polisi ve savcıyı kovalar
hâle gelmiştir. Adaleti engellemeye çalışan bir Adalet
Bakanı olabilir mi? Yolsuzlukları engellemek amacıyla,
cumhuriyet başsavcılarını aradığı için
hakkında fezleke düzenlenip o makamda oturan bir başka Adalet
Bakanı dünyanın neresinde görülmüştür? Yolsuzluğa adı
karışan bakanlarla ilgili fezlekeleri Meclise göndermemekte inat eden
bir Adalet Bakanı ve Hükûmetle karşı karşıyayız.
Bu nasıl bir pişkinliktir? 76 milyon vatandaşın
hakkının hesabını bu Hükûmet nasıl verecek, ne zaman
verecek? Yolsuzluk yok. diyemiyorsunuz. Bu operasyonları dış
güçler ve çeteler yaptı. diyerek yolsuzlukların üstünü örtmeye
çalışıyorsunuz.
Süremizde burada bittiği için inşallah bundan
sonraki maddelerde devam etmek üzere hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Kılınç, sisteme girmişsiniz.
Nedir talebiniz?
ALİ GÜLTEKİN KILINÇ (Aydın)
Başkanım, Alt Komisyon Başkanı olarak, Kamer Bey Halk
Bankasının kullandırdığı kredileri
teminatsız kullandırdığı yönünde bir ifadede bulundu,
beni de şahit olarak gösterdi. Bunu izah etmek istiyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sen de Alt Komisyon
Başkanıydın. Tamam, söyle de ben sana cevap vereyim.
BAŞKAN Açıklama yapacaksınız
ALİ GÜLTEKİN KILINÇ (Aydın)
Açıklama yapacağım.
BAŞKAN Yerinizden bir dakika.
Sistem açıldı, buyurun.
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
6.-
Aydın Milletvekili Ali Gültekin
Kılınçın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 46ncı maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ALİ GÜLTEKİN KILINÇ (Aydın) Sayın
Başkanım, dün Halk Bankasıyla ilgili gayet seviyeli bir komisyon
çalışması yapıldı. Kamer Bey, 575 bin dolarlık
bir
KAMER GENÇ (Tunceli) 575 milyon dolar
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, müdahale
etmeyin lütfen.
ALİ GÜLTEKİN KILINÇ (Aydın)
teminat
alınmadan kredi kullandırdığını ifade etti. Bu
kesinlikle doğru değildir. Bankanın riskli alacak
ortalaması Türkiye ortalamasının oldukça altında olup bu
yüzde 2ler seviyesindedir. Müşterilerin ratingine göre, BDDK ve
bankacılık teamüllerine uygun olarak Halk Bankası teminat
almakta ve kredi kullandırmaktadır.
Genel Müdürün evinde bulunan paralar bankayla ilgisi
olmayan bir konu olup bu konu sadece Halk Bankası Müdürünün Bankanın
Genel Müdürü olmasıyla sınırlıdır. Dünkü
çalışmamızda Kamer Bey de dâhil olmak üzere tüm Komisyon
üyelerimizin son derece olumlu katkılarıyla Komisyon
çalışmalarını yaptık.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, ben tenkit ettim.
ALİ GÜLTEKİN KILINÇ (Aydın) Ülkemizin en
önemli marka değerlerinden birisi olan Halk Bankasının
korunması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan
ALİ GÜLTEKİN KILINÇ (Aydın) Sayın
Başkan, Komisyonda Halk Bankasını övdü, burada şey ediyor.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Efendim, burası
KİT Komisyonu değil, burası Genel Kurul, orada halletsinler
meseleyi kardeşim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, yanlış
bilgi verdi, müsaade ederseniz ben de söyleyeyim.
BAŞKAN Sizin açıklamanızı
gerektirecek bir bilgi vermedi.
KAMER GENÇ (Tunceli) Benim olumlu
bulmadığım hâlde
ÜNAL KACIR (İstanbul) Meseleyi orada halledin
canım.
BAŞKAN Tamam, siz de doğru bulmadığınızı
söylediniz. Tamam, siz de doğru bulmadığınızı
söylediniz, kayda geçti.
Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, hayır, bana bir
söz verin.
BAŞKAN Tamam, doğru
bulmadığınızı söylediniz, kayda geçti, tamam.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan
KAMER GENÇ (Tunceli)
Hayır efendim, kayda...
BAŞKAN Buyurun Sayın Akar.
KAMER GENÇ (Tunceli) Rica ediyorum, AKPli bir
milletvekili
BAŞKAN Bu tartışmayı devam ettirmek
istemiyorum, lütfen
Sayın Akar, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) AKPnin bir milletvekili siz
bunların karşısında
AHMET YENİ (Samsun) Otur yerine, otur.
BAŞKAN Sayın Milletvekili, lütfen
çalışma düzenini bozmayınız.
KAMER GENÇ (Tunceli) Doğru dürüst Başkan
Vekilliği yapacaksan yap.
BAŞKAN Lütfen, sizi ilgilendirmiyor benim burada
ne yapacağım. Siz oturun, benim aldığım kararları
dinlemek zorundasınız.
Buyurun Sayın Akar.
KAMER GENÇ (Tunceli) Senin kararını
nasıl dinleyeceğim ya. Dürüst karar verirsen riayet ederim. Bir defa,
benim düşüncelerimi yanlış aksettirdi.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Başkana
saygılı ol!
ÜNAL KACIR (İstanbul) Efendim, bu konularda sonuç
getirecek yer KİT Komisyonudur. Buradaki konuşmalar sonuç getirmez
ki, denetimi orada yapın, sağlam yapın.
BAŞKAN Ben sizi dinliyorum Sayın Akar.
Sayın Akar, sizi dinliyorum.
Buyurun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, o
Komisyonda dün Halk Bankasıyla ilgili yapılan görüşmede, alt
komisyonda ben Cumhuriyet Halk Partisi KİT Komisyonu Sözcüsü olarak
oradaydım.
BAŞKAN Evet.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Komisyonda konuşsun
Başkanım, Komisyonda.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Burası Komisyon mu ya?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) İzin verirseniz ben de bir
dakika veya iki dakika olayın nasıl geliştiğini
anlatırım.
BAŞKAN Buyurun, yerinizden son sözü veriyorum
yalnız. Yerinizden size de bir dakika süre vereceğim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, bana da söz vermek
zorundasınız efendim. Benim de hakkım var.
BAŞKAN Sizin söyledikleriniz kayda geçti.
Buyurun Sayın Akar.
7.-
Kocaeli Milletvekili
Haydar Akarın, Aydın Milletvekili Ali Gültekin
Kılınçın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Evet, Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Şimdi, Halk Bankası denetimine biz de gittik,
biz de katıldık, 2012 hesaplarını denetliyorduk, Kamer
Beyin bahsetmiş olduğu 575 milyon dolarlık kredi doğrudur,
kredinin karşılığında da hazine teminatı
gösterilmiştir, hazine arazisi teminat gösterilmiştir,
karşılığı da 8 milyon TL civarındadır.
Şimdi, bu krediyle ilgili aslında gelişimi
çok uzun, 250 milyon dolar nakit ve 40 milyon dolar da gayrinakit krediyle
başlıyor. Hele son verilen, 575e tamamlayan bir 95 milyonluk
kısım var ki, bu kısımda Bankanın Yönetim Kurulu
kararıyla, kesinlikle bir tane ne belge alınmıştır ne
teminat alınmıştır ne de ipotek
alınmıştır. Yine, böyle bir durum da Banka Genel Müdürünün
onayıyla oluyor. Bu batmış şirketin de piyasaya 2,8 milyar
TL civarında bir borcu bulunuyor. Buna rağmen kredilendiriliyor ve bu
kredi, Banka Genel Müdürü göreve geldikten iki ay sonra veriliyor; çok yeni bir
kredi, eski bir kredi değil. Onun için de bu Banka Genel Müdürünün -4,5
milyon doları evinde bulunmuş olabilir, ayrı konu ama- derhâl
görevden alınması gerekiyor.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Başkan, bana da söz vermek
zorundasın. Ama ona söz veriyorsun, benim sözümü yalanlıyor, ben de
cevap vermek zorundayım.
BAŞKAN Burası KİT Komisyonu değil,
yeteri kadar konuştuk.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ya, o zaman niye ona söz verdin?
Niye söz verdin ona?
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Terörle Mücadele
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Hülya Güven
ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır
Milletvekili Cuma İçten ve Rize Milletvekili Hasan Karal ile 6
Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi
Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928,
2/1937) (S. Sayısı: 524) (Devam)
BAŞKAN Diğer önerge üzerinde Sayın Akif
Hamzaçebi, İstanbul Milletvekili.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bunun hesabını
vereceksin sen. Sana soracağım hesabını.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri görüştüğümüz
torba tasarı Kamu İhale Kanununun tam 11 maddesinde
değişiklik öngörmektedir. Adalet ve Kalkınma Partisi
hükûmetlerinin başlangıçtan bu yana Kamu İhale Kanununda
değişiklik yapma yönünde bir tutkusu olmuştur. Kamu İhale
Kanunu 57nci Hükûmet döneminde Avrupa Birliği müktesebatına uyum
çerçevesinde çıkarılmış olan ve Avrupa Birliğinde olan
saydamlık, eşit muamele, rekabet gibi bir kamu alım sisteminde,
kamu ihale sisteminde olması gereken kuralları Türkiyeye
taşımış olan bir kanundur. Yine, bu üç ilkenin,
saydamlık, eşit muamele, rekabet gibi ilkelerin hedefi, kamu
kaynaklarının etkili ve verimli kullanılmasıdır ama o
tarihten bu yana Adalet ve Kalkınma Partisi bu kanunda ve bunun eki sayabileceğimiz
4735 sayılı Kamu Sözleşmeleri Kanununda toplam 34 kez
değişiklik yapmıştır. Gerek Kamu İhale Kanunu
gerek Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu dışında
diğer kanunlar ve kanun hükmünde kararnamelerde ihale sisteminde
yapılan değişiklik sayısını da dikkate
alırsak toplam 57 kanunla tam 182 adet madde değişikliği
yapılmıştır. Bu çok önemli bir sayıdır. Hâlâ buna
devam ediyorsunuz.
Türkiyede yolsuzluğun iki kaynağından
birisi kamu ihale sistemi ise diğeri de teşvik sistemedir.
Bakın, kaynakların kötü kullanılmasının iki
kaynağından birisi kamu ihale sistemidir, kamu ihale sistemi
ayrıca yolsuzluğa müsait sistemdir, yine teşvik sistemi de
kaynakların kötü kullanıldığı bir sistemdir.
Değerli milletvekilleri, OECDnin hesaplarına
göre, kamu ihale sistemi bir ülkenin millî gelirinin yaklaşık yüzde
15ini oluşturur. Türkiye için bu rakamı OECD yüzde 10 olarak
hesaplamaktadır. Dolar cinsinden ifade edecek olursak, 2014 yılı
için Türkiyede kamu ihale sisteminin büyüklüğünü 86 milyar dolar olarak
ifade edebiliriz.
Kamu ihale sistemi deyince sadece 4734 sayılı
Kanun kapsamındaki ihaleleri değil, veya 4734 sayılı
Kanuna istisna getirmek suretiyle bu kanun kapsamı dışına
çıkarılmış olan ihaleleri değil, Kamu İhale
Kanunu kapsamında veya bu istisnalar kapsamında olmayan
yap-işlet sözleşmeleri, yap-işlet-devret sözleşmeleri,
yap-kirala-işlet sözleşmeleri, imtiyazlar ve kamu-özel
ortaklıkları da kamu ihale sisteminin içerisine dâhildir. Bütün
bunların büyüklüğü yaklaşık 86 milyar dolardır ve bu
büyüklüğü giderek tamamen denetim dışına çıkaran, Kamu
İhale Kanununun genel ilkeleri dışına çıkaran
düzenlemeleri yapıyorsunuz. Örneğin bu görüştüğümüz 47nci
madde, yine Kamu İhale Kanununun ilgili maddesinde birtakım
değişiklikler yapmak suretiyle, belge kelimesini örneğin
gibi ifadesiyle yer değiştirmek suretiyle daha flu, daha
karanlık, daha saydam olmayan alanlar yaratmaktadır. Ben buradan
size, Hükûmete ve Genel Kurula bir tavsiyede bulunuyorum: Lütfen bu
değişikliklerden vazgeçin. Sürekli olarak Kamu İhale Kanununda
değişiklik tutkusu daha sonra karşımıza yolsuzluk
olarak çıkmaktadır, kamu kaynaklarının kötü
kullanılması olarak çıkmaktadır. Böylesi bir tutku
Türkiyeyi Avrupa Birliğinden de uzaklaştırmaktadır.
İlerleme raporlarında sürekli olarak Türkiye, Kamu İhale Kanunu,
kamu ihale sistemi konusunda Avrupadan eleştiri almaktadır.
İdare tanımı son derece geniştir. İstisnaların
daraltılması yönündeki öneriler dikkate alınmamaktadır.
İmtiyazlar, kamu özel ortaklıkları, yap-işlet, yap-
işlet-devret sözleşmeleri gibi konuların ayrı bir yasal
sözleşmeyle, ayrı bir yasal düzenlemeyle saydam bir yapıya,
rekabete açık bir yapıya, denetlenebilir bir yapıya
kavuşturulması Avrupa Birliğinin önerisidir ve bu Türk
milletinin vergileriyle oluşturduğu kamu kaynaklarının
etkili kullanılmasının, verimli kullanılmasının da
bir gereğidir. Bu maddeleri lütfen kabul etmeyin, lütfen önergelerimize
kulak verin.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
47nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Şahsımla ilgili bir şey söylemek istemem
sayın milletvekilleri ama bir sayın milletvekili Gününü
göstereceğim sana. diye bir tehditte bulundu. Bu kadar
bırakıyorum. Ben bunu tehdit olarak algılamıyorum, tehdit
olarak asla algılamıyorum ama duymayan milletvekillerine de bunu
duyurmak istiyorum.
Evet, 48inci maddede üç adet önerge vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının
48. Maddesinin sonundaki %15inden ifadesinin %10undan olarak
değiştirilmesinin arz ederiz.
Haydar Akar Aydın
Ağan Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Musa Çam İzzet
Çetin Müslim
Sarı
İzmir Ankara İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
kanun tasarısının 48inci maddesinde yer alan % 6sından
az ve % 15inden fazla olmamak üzere ibaresinin, %5inden az, ve %10undan
fazla olmamak üzere şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
İdris Baluken Pervin Buldan Sırrı
Sakık
Bingöl Iğdır Muş
Hasip Kaplan Mülkiye Birtane
Şırnak Kars
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 48 inci maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa Kalaycı Muharrem Varlı
İzmir Konya Adana
Erkan Akçay Ahmet Duran Bulut Emin Çınar
Manisa Balıkesir Kastamonu
Ali
Halaman
Adana
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Adana Milletvekili
Sayın Ali Halaman konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİ HALAMAN (Adana) Başkanım, sağ
olun, teşekkür ederim.
524 sıra sayılı Kanunun 48inci
maddesinin değişimi hakkında söz aldım. Heyetinizi
saygı, sevgiyle selamlarım.
Bu kanun 125 madde olup ismine torba yasa deniyor. Bu
yasanın içinde bir 48inci madde var. Bu 48inci maddenin içeriği,
4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 63üncü maddesinin, Bilim
Teknoloji Bakanlığının yeni teklifi üzerine
Yani Ben yeni
bakan oldum. Mevcut kanunla ben alım satım yapmayacağım. Bu
kanunu değiştirelim. diyerek teklif vermiş,
dolayısıyla yasanın içine girmiş.
Şimdi, bu Kamu İhale Kurumu cumhuriyet
döneminden bu tarafa var olan bir kurum hâline gelmiş. Özellikle
geçmiş dönem, 2001-2002 yılında, Avrupa Birliğine uyum ve uluslararası
standartlara uygun hâle getirmek için Milliyetçi Hareket Partisinin bir
katkısı olmuştu o dönemde ama son on iki yıl içerisinde
mevcut iktidar bu Kamu İhale Kurumunu sürekli değişime tabi
tuttu yani kurumsal yapısı daha çok makamlara göre, daha çok
kişisel isteklere göre şekil almaya başladı.
Şimdi Hükûmette görev alan Bilim Teknoloji Bakanı
bundan önceki bakanın uyduğu, denetime tabi olduğu bu
63üncü maddeyi niye değiştiriyor?
Şimdi, bu Bakanlıktan ayrılan Teknoloji
Bakanı bundan iki ay önce şöyle diyor: Servet, şehvet,
şöhret arzusu insanları yoldan çıkartır, raydan
çıkartır. Allaha şükür, benim parayla pulla işim
olmadı, bu konularda gönlümüz rahat. diyor, bundan önceki Bakan diyor,
Bilim Teknoloji Bakanı. Şimdi, yeni Bakan olan arkadaş belki
şöyle diyebilir: Her yiğidin bir yoğurt yiyişi var. Ben
yeni Bakan oldum, bu Bakanlığın alımını,
satımını, teşviklerini
Ben bu eski 63üncü maddeden
rahatsızım, sıkıntılıyım. Ben bunu kendime
göre değiştirip bu Bakanlığın işlerini öyle
yapacağım. Şimdi, geçmiş dönemdeki Bakan bu 63üncü
maddeye uyup Kamu İhale Kurumuna kendisini denetletirken şimdiki
Bakan Ben yerli malı kullanacağım, yerli teklifi
destekliyorum. Yani bu kılıflı kelimelerle bu örtülü
yasayı yapmak, devletin malını mülkünü kişisel isteğe
göre tanzim etmek ve bu kişisel isteklerine göre
aldıklarını ve sattıklarını Ya, işte, ben
63üncü maddeyi de değiştirdim. Kamu İhale Kurumu beni buna göre
denetlesin. demek
Ya, böyle bir şey olur mu kardeşim?
Şimdi, son günlerde memleketimizin hâli ortada, yani
memleketin hâli çok iyiye gitmiyor. Dolayısıyla bu memleketin her
tarafından, özellikle şark bölgesinde bütün bu memleketin
imkânlarını, orada her türlü bölücülük yapan, bu Türk devletine, Türk
milletine pusu kurarak insanlarımızı öldüren insanları
iş verip kamu denetimine almak hangi adalete uygun ya?
Ben bundan dolayı bu maddenin -yani belki Bilim
Teknoloji Bakanı olan arkadaşın inisiyatifini artırabilir,
kişisel mevkisini, isteklerini artırabilir ama- milletimize,
memleketimize hayırlı olmayacağını düşünüyor,
büyük Türk milletini saygı, sevgiyle selamlıyor, hepinize
teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Biz de teşekkür ederiz Sayın
Halaman.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
kanun tasarısının 48inci maddesinde yer alan %6sından az
ve %15inden fazla olmamak üzere ibaresinin, %5inden az, ve %10undan fazla
olmamak üzere şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sırrı
Sakık (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon, önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ
(İstanbul) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz.
Önerge üzerinde Muş Milletvekili Sayın
Sırrı Sakık konuşacak.
Buyurun.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Aslında bizim gündemimizde ne Kamu İhale Kanunu
ne bu bankalar arası krediler, paralar, pullar, milyon dolarlar falan
Bunlar bizi çok ilgilendirmiyor çünkü hayatımıza da
yansımıyor. Ben daha farklı bir konuya değineceğim,
ben özellikle cezaevlerinde çok uzun süredir yaşanan bir trajediyi
sizlerle paylaşmak istiyorum. Bugün tutuklu ve hükümlü aileleri Türkiye
Büyük Millet Meclisine başvuruda bulundular, cezaevlerindeki insanlara
karşı, tutuklu ve hükümlülere karşı uygulanan zalimane
politikaları bire bir bizimle paylaştılar. Bu konuda bizim
partimizin ve Cumhuriyet Halk Partisinin bu cezaevleriyle ilgili
araştırmaları kamuoyuna yansıyor, Parlamentoya
yansıyor ama ne hikmetse bugüne kadar bununla ilgili bir yasal düzenleme
olmadı.
Bakın, keyfî sürgünler var. Siz insanları
alıyorsunuz, tutukluyorsunuz, Muşta tutukluyorsunuz, yirmi iki
yıl cezaevinde kalıyor; Muştan alıyorsunuz, Tekirdağa,
Edirneye, oradan Trabzona, Rizeye gönderiyorsunuz; Şırnaktan
alıyorsunuz, İzmire gönderiyorsunuz ve bu insanların aileleri
yirmi yıldır cezaevi kapılarında mekik dokuyorlar. Ya,
böyle bir hukuk devleti olur mu? Siz eğer orada almışsanız,
tutuklamışsanız, bunlara ikinci bir sürgün hayatı
yaşatma, ailelerine zulmetme hakkını nasıl kendinizde
bulabilirsiniz?
Keyfî disiplin yani oradaki yöneticiler keyfî bir
uygulama içerisinde yani orada tutuklu bulunan insanlara, düşünsel
anlamda, farklı düşünüyorsa keyfî bir disiplin uygulanıyor.
Tutsaklar çırılçıplak edilip onurlarıyla oynanıyor ve
arama adı altında çıplak bir şekilde, ya, çıplak bir
şekilde siz onların organlarının arasında ne
arıyorsunuz Allah aşkına? Bir hukuk devletinden nasıl
bahsedebilirsiniz? Bu keyfî uygulama
12 Eylül döneminde bu uygulamalar
yapılıyordu, yıl 2014 hâlâ aynı uygulamalar içerisindeyiz
ve cezaevinde kangren olan bir sorun daha var; hasta tutuklu ve hükümlüler. Bu
hasta, tutuklu ve hükümlülerin büyük bir çoğunluğu, sevgili arkadaşlar,
kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar,
arkadaşları tarafından ihtiyaçları
karşılanıyor. Yani Fatih Hilmioğlu da bunlardan biridir,
çocuğunu kaybetmiş ve ağır bir ceza, ağır bir
hastalıkla da karşı karşıya. Onun gibi yüzlerce insan
cezaevinde ve kendi ihtiyaçlarını karşılayamayacak noktada,
tedavi göremiyorlar.
Peki, siz bunlardan öç ve intikam mı
alıyorsunuz? Hani hukuk devletiydiniz, hani sosyal bir devlettiniz, hani
özgürlükler açısından Türkiye özgürlüklerin bahçesiydi? Şimdi
size hatırlatıyorum, bunların hiçbiri ne hukukla ne vicdanla ne
ahlakla bağdaşmaz. Cezaevindedir, tutsaktır, cezaevi idaresi
Sen şu televizyon kanalını izlemek zorundasın... Yani
askerî diktatörlük döneminde uygulama ne ise bugün aynı uygulama var ve
televizyon kanalları, üç mü, iki mi neyse, cezaevi tarafından,
oradaki yöneticiler tarafından, o mahkûmlara Bunları izlemek
zorundasınız...
Şimdi, sevgili arkadaşlarım, tek
başına ihtiyaçlarını karşılayamayan bu hastalar,
bu tutsaklar yani oradaki yakın arkadaşlarının
yardımı olmasa hiçbir ihtiyacını karşılayamayan
bu insanlara biz Parlamento olarak gerçekten sadece birer rapor sunarak
Evet,
Cumhuriyet Halk Partisinin bu konudaki çabalarını biliyoruz, bizim de
çabalarımız sadece bugünü kotarma adına olmamalıdır.
Siz, biz, hepimiz
Bu ülkede hiçbirimizin bir güvencesi yok. Biz de yarın
tutuklanabiliriz, çocuklarımız da, hepimiz de yani hukuk hepimiz için
geçerlidir. Yani, dünün Genelkurmay Başkanı bugün içeride. Terörle
Mücadele Yasası geldiğinde Yetmez, çok olsun. diyordu ama o terörle
mücadeleden bugün mahkûm. Onun için, hiç kimse ne kendi makamına ne
mevkisine, hiçbir şeye güvenmeyeceksiniz. Güvenebileceğimiz bir hukuk
sistemi olmalıdır, bağımsız bir yargı sistemi
olmalıdır. Bu bağımsız yargı sistemi bu ülkeyi
özgürleştirebilir. Yani, bu hasta tutuklu ve hükümlülerin ne olur sesine
hep birlikte kulak verelim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının
48. Maddesinin sonundaki %15inden ifadesinin %10undan olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Haydar
Akar (Kocaeli) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ
(İstanbul) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Malatya Milletvekili
Sayın Veli Ağbaba konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Kamu İhale Kanunu 2003
yılında yürürlüğe girdi, on yıl boyunca her torba kanun
geldiğinde mutlaka bu kanun da değişti. Bu kanun niye
değişti değerli arkadaşlar? Bu kanunda, bu kanunun bu kadar
değişmesinde iyi niyet aranabilir mi? AKP on iki yılda en çok
Kamu İhale Kanununu değiştirdi, diğer hiçbir kanunu
değiştirmedi, sürekli Kamu İhale Kanununu değiştirdi.
Sağa çevirdi olmadı, sola çevirdi olmadı. Her seferinde en uzman
olduğu ihale konusunda farklı değişiklikler yaptı. Bu
değişikliklerin sebebi şeffaflık olabilir mi? Hayır.
Amaç haksızlığı, hukuksuzluğu, yolsuzluğu,
hırsızlığı önlemek olabilir mi? Hayır.
Rantı, rüşveti engellemek olabilir mi? Hayır. Bu
değişikliğin tek bir amacı var değerli
milletvekilleri, tek bir amacı var; İhaleleri kendi
yandaşlarıma nasıl veririm, kendi partililerime nasıl
veririm. diye bu kanun her seferinde değiştirildi.
Peki değerli milletvekilleri, ihale
kanunlarını bizim dışımızda bu kadar sık
değiştiren bir başka ülke var mı dünyada? (CHP
sıralarından Yok sesleri) Yakınımızda başka bir
ülke var mı? Yok. Afrikada var mı? Yok. Sadece bizim kendi ülkemiz
dışında bu kanunu değiştiren bir başka ülkeyi
bulmak mümkün değil. Bunu başka bir türlü soralım. Bu kadar değişen başka bir kanun var
mı? O da yok. Amaç belli. Amaç ne acaba değerli arkadaşlar? Bakın,
yine bu kanunla ilgili, ilk kez bu dönemde, AKP döneminde, bu yıl,
Sayıştay raporları Mecliste görüşülemedi. Millî iradeyi
ağzından düşüremeyen Hükûmet, millî irade adına denetim
yapan halkın vergilerinin hesabını soran Meclis ilk kez bunun
yapamadı, ilk kez Hükûmet hesap veremedi. Bir hükûmet hesaptan niye kaçar?
Bir hükûmet hesap vermekten niye kaçar kendisinden korkusu yoksa? Çünkü
korktuğu, çekindiği, açık verdiği durumlar var.
Değerli arkadaşlar, bu, ne zaman ortaya
çıktı? 17 Aralıkta cumhuriyet tarihinin en büyük
yolsuzluğu, en büyük hırsızlığı ortaya
çıkınca Sayıştay raporlarının Meclise, huzurumuza
niye getirilmediği anlaşıldı. Burada, AKP Grubuna hep
yaptıkları karşılaştırmayı
yapmalarını tekrar tavsiye etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, siz hep her
konuşmanızın başında tek parti dönemini söylüyorsunuz,
her konuşmanızda cumhuriyet dönemiyle
karşılaştırıyorsunuz. Ben size buradan bunu tekrar
tavsiye ediyorum. 17 Aralıkta yaşanan
hırsızlığı, yolsuzluğu cumhuriyet tarihiyle bir
karşılaştırın, bakın karşınıza ne
çıkacak.
Değerli arkadaşlar, hatta hatta tek parti
dönemiyle karşılaştırın tek parti dönemiyle. Hep
küfrettiğiniz, her fırsatta küfrettiğiniz, zaman zaman İki
ayyaş dediğiniz o insanların dönemiyle yapılan
yolsuzlukları, hırsızlıkları bir karşılaştırın,
karşınıza ne çıkacak?
Değerli
arkadaşlar, bakın, her fırsatta küfrediyorsunuz, her
fırsatta İnönüye, Atatürke, onun dönemine küfrediyorsunuz,
eleştiriyorsunuz. Size bir örnek vermek istiyorum. Bakın, İnönü,
Cumhurbaşkanı olduğu dönemde Malatya gezisi yapıyor.
Malatya gezisinde bizim Malatyalıların kurduğu, cumhuriyetin kurduğu
bir Sümerbank fabrikası var -sizin peşkeş çektiğiniz,
yerinde yeller esen Sümerbank fabrikası- o fabrikadan 3 metrecik bir bez
İsmet İnönünün eşi rahmetli Mevhibe Hanıma veriliyor. Gün
geliyor, iktidar değişiyor, bir iktidar partili milletvekili Mecliste
bu konuyu gündeme getiriyor, diyor ki: Ey İnönü, sana Malatyaya
yapmış olduğun ziyarette Sümerbanktan 3 metre bez verildi, bunun
hesabını ver. İnönü, Özel Kalem Müdürü
aracılığıyla evinden belgeyi getiriyor, Meclise sunuyor.
Tabii, bu size masal gibi geliyor, çünkü kendi döneminizle
karşılaştırdığınız zaman böyle bir
şeyin olması mümkün mü? Size masal gibi geliyor. Değerli
arkadaşlar, 3 metre bez alarak devletin imkânlarını kendi
çıkarları için kullandığı iddia edilen İnönü bu
cevabı veriyor. İnönünün bu yönünü de kendinizle
karşılaştırmanızı sizden rica ediyorum. Bu bir
masal değil, bu yaşanmış bir gerçek değerli
arkadaşlar.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Bunlar hırsızlığı
kurumsallaştırdılar be!
VELİ
AĞBABA (Devamla) Malatya Belediyesinde de benzer şeyler oluyor.
Bakın, Malatya Belediyesinde 13 Aralık 2011 yılında boylu
fidan alım ihalesinde 2.200 fidan için 1 trilyon 753 milyar 480 milyon
lira ödendi. Bakın, arkadaşlar, 2.200 fidan için
Malatya
fidanın merkezi, kayısının merkezi, her türlü tarım
ürününün merkezi. Burada, ihalede yolsuzluk var mı, yok mu
araştırma imkânımız olmadı.
Malatya
Belediyesinin bir başka konusu da parkmetre ihalesi, bu konuda da maalesef
bir araştırma imkânımız olmadı. Niye?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VELİ
AĞBABA (Devamla) Çünkü her seferinde bu kanunları
değiştiriyorsunuz ama bunun hesabı sorulacak sizden.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ağbaba.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Bir şey mi söyleyecektiniz?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) 60ıncı maddeye göre bir
söz talebim var Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Hamzaçebi.
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
8.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, Muammer Aksoyun 24üncü ölüm yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Bundan
tam yirmi dört yıl önce bugün, 30 Ocak 1990 tarihinde bilim adamı
Profesör Doktor Muammer Aksoy, faili meçhul bir cinayete kurban gitmiştir.
Aramızdan ayrılışının 24üncü yılında,
benim de siyasal bilgiler fakültesinde
anayasa hukuku hocam olan Sayın Muammer Aksoyu rahmetle, şükranla
anıyorum ve bu faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması
dileğimi bir kez daha burada ifade ediyorum.
Teşekkür ederim.
VIII.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.-
Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının,
Başkanlık Divanı olarak, Muammer Aksoyu saygı ve sevgiyle
andıklarına ilişkin açıklaması
BAŞKAN Biz de teşekkür ederiz.
Bu vesileyle biz de Sayın Hocamız Muammer
Aksoyun anısını saygı ve sevgiyle anıyoruz, Divan
olarak.
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Terörle Mücadele
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Hülya Güven
ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır
Milletvekili Cuma İçten ve Rize Milletvekili Hasan Karal ile 6
Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi
Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928,
2/1937) (S. Sayısı: 524) (Devam)
BAŞKAN Şimdi 48inci maddeyi
oylarınıza sunacağım: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
49uncu madde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı kanun tasarısının 49'uncu maddesinde yer alan
"Yaklaşık maliyeti beş yüz bin Türk Lirasına kadar
olan ihalelerde üç bin Türk Lirası, beş yüz bin Türk Lirasından
iki milyon Türk Lirasına kadar olanlarda altı bin Türk Lirası,
iki milyon Türk Lirasından on beş milyon Türk Lirasına kadar
olanlarda dokuz bin Türk Lirası, on beş milyon Türk Lirası ve
üzerinde olanlarda on iki bin Türk Lirası tutarındaki itirazen
şikâyet başvuru bedeli. " İbaresi, "Yaklaşık
maliyeti beş yüz bin Türk Lirasına kadar olan ihalelerde bin beş
yüz Türk Lirası, beş yüz bin Türk Lirasından iki milyon Türk
Lirasına kadar olanlarda üç bin Türk Lirası, iki milyon Türk
Lirasından on beş milyon Türk Lirasına kadar olanlarda dört bin
Türk Lirası, on beş milyon Türk Lirası ve üzerinde olanlarda
altı bin Türk Lirası tutarındaki itirazen şikâyet
başvuru bedeli. "şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
İdris Baluken Sırrı
Sakık Mülkiye
Birtane
Bingöl Muş Kars
Pervin Buldan Hasip Kaplan
Iğdır Şırnak
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette olduğundan
birlikte işleme alacağım. Şimdi aynı mahiyetteki
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 49. maddesinin Tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi
İstanbul
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Haydar Akar İzzet
Çetin
İstanbul Kocaeli Ankara
Musa Çam Aydın
Ağan Ayaydın Müslim
Sarı
İzmir İstanbul İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Oktay Vural Mustafa
Kalaycı Muharrem
Varlı
İzmir Konya Adana
Erkan Akçay Emin
Çınar Ahmet
Duran Bulut
Manisa Kastamonu Balıkesir
BAŞKAN Önergelere Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Bir önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Maddeye göre, itirazen şikâyet başvuru
bedelleri genel olarak 3 katına yükseltilmektedir. İtirazen
şikâyet başvurularındaki ücretin artırılması hak
arama hürriyetini maddi olarak engelleme mahiyetini
taşıdığından uygun görülmemektedir.
BAŞKAN Diğer önerge üzerinde Kocaeli
Milletvekili Sayın Haydar Akar konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biraz evvel bir konuşmacı
arkadaşımız Halk Bankasından bahsetti. Halk
Bankasından sadece konuşmacı arkadaşımız
bahsetmiyor, 17 Aralıktan bu yana tüm Türkiye ve milletvekilleri de Halk
Bankasından bahsediyor. Ayrıca tüm Türkiye de Halk Bankasını
merak ediyor. Sizin de Halk Bankasını merak ettiğinizi
düşünüyorum.
Halk Bankasının Genel Müdürü, bugün, hepinizin
bildiği gibi, 17 Aralık operasyonunda evinde ayakkabı
kutuları içerisinde 4,5 milyon dolar bulunan arkadaşımız ve
bu bürokratın -ki tarihte böyle bir olay gerçekleşmemiş,
birtakım iş adamlarının evlerinde mutlaka para olur ama bir
bürokratın evinde 4,5 milyon TL bulunmamış- bu Halk Bankası
Genel Müdürünün hâlen Genel Müdür olarak görevi devam etmektedir, henüz
Bakanlığınız tarafından görevden
alınmamıştır.
Şimdi, Halk Bankasına
baktığımız zaman, kamuoyunda nasıl anılıyor
şu anda Halk Bankası? Halk Bankası kara para aklayan, altın
kaçakçılığına aracılık yapan bir kurum olarak
değerlendirilmeye başlandı 17 Aralık itibarıyla. Bu
doğru bir yakıştırma değil ama bu
yakıştırmayı biraz da Başbakan tetikledi. Sanki Halk
Bankasıyla beraber Türkiye ekonomisinin çökeceğini Halk
Bankasını eğer soruşturursak, Halk Bankasıyla ilgili
bilgileri doğru ağızdan öğrenirsek Türkiye ekonomisinin
batacağını, bir şekilde algı yönetimiyle ifade etmeye
çalıştı ama başka bir şey vardı, Halk
Bankası gerçeği vardı. Gerçekten Halk Bankası 2013 Haziran
ayına kadar altın ticareti yapıyordu İranla. Amerikan
baskısı nedeniyle bu kaldırılmış, gıda
ithalat ve ihracatına dönmüş, belgelerini vermeye
başlamış. Bu da bitmiyor; Halk Bankasının
bahsedildiği gibi yüzde 2,2; sektör altında bir batık kredi
oranı yok. Halk Bankasının 2011den 2012ye doğru
batık kredi yüzdesinin veya batma riski olan kredilerinin yüzde 772
olduğu görülüyor. Bakın, bu çok önemli bir rakam; takipteki kredilerdeki
artış oranı yüzde 772. Bu
İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Doğruyu söyle Haydar Bey, doğruyu söyle.
HAYDAR AKAR (Devamla)
Evet, Sayıştay raporlarına bakacaksınız, oradan laf
atmayın, Sayıştay raporlarından söylüyorum.
Kim bu? 2011de bu Genel
Müdürün göreve atanmasıyla beraber Halk Bankası bir yandaş banka
hâline dönüştürülmüş. Yani Halk Bankası AKPye yakın
müteahhitlerin bankası olmuş, AKPye yakın medya
organlarının finans kaynağı hâline dönüştürülmüş.
(CHP sıralarından alkışlar) Hatta ve de hatta ileri giderek,
tapelerden baktığımız şekilde, 2 milyon yolla
Süleyman. diyor, bu kadar cesareti kendisi gösteriyor medya kuruluşları,
2 milyon yolla. diyor.
Şimdi, biraz evvelki
tartışmada 575 milyon dolardan bahsediyoruz. Bu Genel Müdür göreve
atandıktan tam iki ay sonra 250 milyon nakit krediyle başlayan, 40
milyon gayrinakit kredi açılan bu şirket aslında bir
şaibeli şirket; kredibilitesi 3ün
üzerinde -1le 4 arasında değerlendiriliyor; 4 en kötü, 1 en iyi;
3ün üzerinde- ve piyasaya 2,8 milyar TL civarında bir ödeme
yükümlülüğü var. Buna rağmen, bankanın kendi iç unsurları,
iç dinamikleri bu kredinin verilmesinin doğru
olmadığını ifade etmelerine rağmen, Yönetim Kurulu
oluruyla bu kredi veriliyor. İpoteklere baktığınızda,
teminatlara baktığınızda aslında hazine arazisinin
teminat olarak gösterildiğini, bunun da 250 milyon dolarlık
başlangıç kredisi için 8 milyon TL bir
karşılığı olduğunu görüyoruz. Bu krediyi kimse
kimseye vermez arkadaşlar.
Bakın, burada bitmiyor, iki defa daha bu şirket
kredilendiriliyor. Yani, bu kredinin toplamı 575 milyon dolara
çıkıyor, en son 3,80lere varan bir risk taşımasına
rağmen yine Yönetim Kurulunun onayıyla 95 milyon dolar daha kredi
verilerek 575 milyon dolara tamamlıyor. Daha ilginç bir şey
söyleyeyim: Bu şirket birtakım elektrik dağıtım
şirketlerini de ihalelerle almış ama teminatlarını
ödeyemediği için geri almış devlet bunlardan. Ne zaman
almış biliyor musunuz? Bakın, kredi veriliyor, bir gün sonra devlet
elektrik dağıtım şirketine el koyuyor yani kredi
verildikten bir gün sonra. Şunu düşünebilirsiniz: Kredi verecek,
elektrik dağıtım şirketlerinin teminatlarını
yatıracak, bu şirketi de alacak, buradan kazandığı
parayla bunu ödeyecek. Böyle yapılmıyor. Ne yapılıyor?
Devlet elektrik dağıtım şirketine el koyuyor, adam da krediyi
sayenizde hâlen bir güzel yemeğe devam ediyor. Böylece devletin, milletin
malını hortumlamış oluyorsunuz.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
kanun tasarısının 49'uncu maddesinde yer alan
"Yaklaşık maliyeti beş yüz bin Türk Lirasına kadar
olan ihalelerde üç bin Türk Lirası, beş yüz bin Türk Lirasından
iki milyon Türk Lirasına kadar olanlarda altı bin Türk Lirası,
iki milyon Türk Lirasından on beş milyon Türk Lirasına kadar
olanlarda dokuz bin Türk Lirası, on beş milyon Türk Lirası ve
üzerinde olanlarda on iki bin Türk Lirası tutarındaki itirazen
şikâyet başvuru bedeli İbaresi, "Yaklaşık
maliyeti beş yüz bin Türk Lirasına kadar olan ihalelerde bin beş
yüz Türk Lirası, beş yüz bin Türk Lirasından iki milyon Türk
Lirasına kadar olanlarda üç bin Türk Lirası, iki milyon Türk
Lirasından on beş milyon Türk Lirasına kadar olanlarda dört bin
Türk Lirası, on beş milyon Türk Lirası ve üzerinde olanlarda
altı bin Türk Lirası tutarındaki itirazen şikâyet başvurusu
bedeli." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sırrı
Sakık (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Muş Milletvekili
Sayın Sırrı Sakık konuşacak.
Buyurun.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyoruz.
Zulmün olduğu yerde tarafsız kalmak, seyirci
kalmak namussuzluktur. Biz zulmün dorukta yaşandığı dönemlerde
bile zulme boyun eğmedik, doğruya doğru, yanlışa
yanlış dedik. Biraz önce buradan bir arkadaşımız
İnönüden bahsederken, Malatyada eşine 3 metre bez verildiği
için İnönünün o erdemliği gösterip belgesini gösterdiğini
söyledi. Bu çok büyük bir erdemliliktir. Ama ben zulme maruz kalmış
bir halkın evladıyım. Benim atalarım 1937lerde,
1938lerde, 1925lerde istiklal mahkemelerinden tutun, Dersimdeki dağlara
kadar hepsi zulme uğradılar ve öldüler. 3 metre beze sarılmadan
topluca mağaralara gömüldüler. Ben isterdim ki o erdemliliği 3 metre
bez için gösterenler, bu halka yaptıkları zulümle ilgili de o
erdemliliği göstermiş olsaydılar. Aslında, konuşma
talebim yoktu. Onurum inciniyor, üzülüyorum ve üzülüyorum, ülkem adına
üzülüyorum. Geçmişte 3 metre bezin hesabını verenler
Dersimde
70 bin, 80 bin insanın katledildiği bir dönemde bunu görmemezlikten
gelmek
Bunu nereye sığdırabiliriz, ne yapabiliriz sevgili
arkadaşlar? Yani bu erdemlilikleri gösterenler
Bu insanların
katliamından sorumlu olanlar da bu erdemliliği gösterebilmelidirler.
Binlerce insanın nasıl katledildiğini
biliyoruz. Şark istiklal mahkemelerinde sadece ismi anons edilip Türkçe
cevap vermediği için, Türkçe bilmediği için Alın, götürün,
asın, bunun memlekete faydası olmaz. diyen o anlayış da
vardı sevgili kardeşlerim. Yani böyle bir acılı süreçten
geçtik, böyle bir acılı sürecin çocuklarıyız. Siz
andığınız zaman benim onurum inciniyor, siz
andığınız zaman benim atalarımın mezarda
kemikleri ters dönüyor. Bana kızabilirsiniz, bağırabilirsiniz
ama ben bunlara tercümanlık etmezsem ben hesap veremem; o
atalarımın mezarına da, kemiğine de, ödedikleri bedele de
hesap veremem. Ve ben onun için diyorum ki, sevgili
arkadaşlarımız, hepimizin acıları var. Yani 3 metre
bezin erdemliliğini gösterenler, bu topraklarda ret, inkâr ve asimilasyon
politikalarının da cevabını verebilmelidirler. Dersimde
yaşanan, yani 70 bin, 80 bin rakamlar çok da bilinmiyor- katledilen
insanların da bu ülkenin insanları olduğunu bilebilmeliyiz.
Dönüp: Evet, bu ülkede de böyle bir süreç yaşandı, bu süreçte
acı dolu yıllar yaşandı. Biz bundan dolayı bir özür
Bir özür, hepimizin yüreğini fethedecek tek sözcük bir özürdür ama ne
hikmetse o özür yok. Aynı özür bu Roboskideki aileler için de yoktur.
Yani, bu noktada hepimiz, hepiniz bir özür borçluyuz halkımıza;
ülkemize yaşanan acılardan dolayı özür borçluyuz. Ölenleri
kimsenin geri getirme şansı yok; ölenleri yeniden hayata dâhil etme
şansımız olmadığına göre bizim geçmişimizle
yüzleşmemiz gerekir. Yüzleşmeden geleceği inşa etme
şansımızın olmadığını düşünüyorum.
Ben aslında söz almayacaktım ama dinlerken,
evet, vicdanım el vermedi. Hayatın hiçbir döneminde zulme
karşı boyun eğmedim ve eğmem de. Ben halkımın
verdiği özgürlük mücadelesinin bir ferdiyim, bir feda kültüründen geliyorum.
O vesileyle, bedeli ne olursa olsun hayatın her alanında
yaşadığımız acıları
Evet, ben bunları
söylerken acılarımızı tetikleyip bunlardan öç ve intikam
almak için değil -öç ve intikam bu topraklarda toprağa gömülmelidir-
ama geçmişimizi de unutmadan geleceğimizi inşa
edemeyeceğimizi düşüyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan,
ben sayın hatibin benimle ilgili söylediklerini düzeltmek istiyorum.
BAŞKAN Bir sataşma söz konusu olmadı
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Ya,
bir dakika ya, ne demek ya?
BAŞKAN Müsaade eder misiniz, ben talep eden
milletvekiliyle konuşuyorum, lütfen.
Buyurun Sayın Ağbaba, sataşma mı var
diyorsunuz?
VELİ AĞBABA (Malatya) Şimdi
SIRRI SAKIK (Muş) Sataşma değil.
VELİ AĞBABA (Malatya) Bir açıkla yapmam
gerekiyor, sataşma üzerine bir açıklama yapmam gerekiyor.
BAŞKAN Açıklama yapmam
diyorsanız
yerinizden vereceğim; Sataşma var. derseniz
Lütfen buyurun,
yerinizden bir dakika vereyim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, siz dinlemediniz mi?
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, siz bana
müdahale etmeyin. Ben ne yapacağımı biliyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) Müsaade ederseniz
kürsüden iki dakika cevap vereyim.
BAŞKAN Siz açıklama yapacaksınız
çünkü sizin şahsiyatınızla uğraşılmadı.
Lütfen yerinize geçin, size bir dakikalık söz vereyim.
Niçin üçüncü kişiler müdahale ediyor? Hele siz
Mevlüt Bey, hele siz
(AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Ben de
söz istiyorum.
BAŞKAN Tamam.
Buyurun Sayın Ağbaba.
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
9.-
Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın, Muş Milletvekili Sırrı Sakıkın
524 sıra sayılı Kanun Tasarısının 49uncu
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
VELİ AĞBABA (Malatya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şimdi, burada -konuşulan şey-
dürüstlüğü konuşuyoruz, hırsızlığı
konuşuyoruz, Kamu İhale Kanununu konuşuyoruz. Burada
konuştuğumuz konu bu. Keşke Sayın Sakık bu konuda
cevap vereceğine bu dönemde yapılan, 17 Aralık döneminde
yapılan, cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğu hakkında
konuşmuş olsaydı. Bizim geçmişimizle ilgili de
konuşabiliriz, onları da tartışabiliriz ama bugünkü
konuştuğumuz konu, benim de konuştuğum konu buydu.
İsmet İnönünün 3 metrelik bezin hesabını nasıl
verdiğini açıkladım. Bugün bırakın 3 metrelik bezin
hesabını vermeyi, kutulardan çıkan dolarların, evlerden
çıkan kasaların hesap verilemediğini anlatmaya çalıştım.
Bu söylediğim konunun Sayın Sakıkın söylediği konuyla
hiçbir ilgisi yoktur.
Tekrar dürüstlüğe vurgu yapmak gerekirse İsmet
İnönü, Atatürk dönemi, cumhuriyet dönemi her zaman örnek gösterilecek bir
dönemdir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Muş) Yani benim söylediğim
süreç, bir halka katliam süreci.
BAŞKAN Tamam, anlaşıldı, kayda da
geçti, evet.
SIRRI SAKIK (Muş) Şimdi, bizim 17
Aralıkla ilgili bir şey söylemediğimizi söyledi. Biz her zaman
çıkıp ne dediğimizi açık ve net olarak söylüyoruz.
O dönem, yüz akı dönemi değil, bizim
açımızdan karanlık bir dönemdir, bizim açımızdan
zorun, zulmün olduğu bir dönemdir. Biz açık ve net olarak şunu
söylüyoruz: Bütün yolsuzlukların üzerine gidilsin ama çok da umurumuzda
değil. Bu paralar bütçeye gelmiş, bu paralar bunlara
dağılmış, bu paralar bir başkasına gitmiş
Eğer bütçeden bu şekilde para çalınmazsa bir başka
şekilde çalınır.
BAŞKAN Konuşmanızda zaten,
girişinde, bundan bahsetmiştiniz, Bu, bizim hayatımıza
yansımıyor. demiştiniz.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, müsaade
ederseniz, şunu da söyleyeyim.
BAŞKAN Buyurun.
SIRRI SAKIK (Muş) Bizim açımızdan ne
olur biliyor musunuz, bu paralar hazineye gelirse F16lar alınır,
yine F16lar gider, Roboskiyi bombalar
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Muş)
sokaklarda gaz bombasıyla
halkımıza döner.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Sakık,
konu başka bir yere dönmeye başladı.
Sayın Aslanoğlu, söz istiyor musunuz?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) İstiyorum efendim.
BAŞKAN
Buyurun.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sırrı Beyin bu lafından sonra
artık bir şey söyleme değmez.
SIRRI SAKIK
(Muş) Sizin sorununuz.
BAŞKAN
Teşekkür ederim, peki.
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan
BAŞKAN
Efendim
SIRRI SAKIK
(Muş) Şimdi Ben Sırrı Beyin bu sözünden sonra ona bir
şey demem. Bu bir hakarettir. Ben ne demek istediğimi
Lütfen
BAŞKAN Bunda
bir şey yok, lütfen.
SIRRI SAKIK
(Muş) Nasıl bir şey yok efendim, nasıl bir şey yok?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Cevap vermedim kendisine, vermiyorum dedim.
BAŞKAN
Sayın Sakık, Bu
konuşmadan dolayı, konuşma hakkımdan vazgeçiyorum. dedi.
SIRRI SAKIK
(Muş) Efendim, bakın, iki hatip de
Ben sizden özür diliyorum.
Bizim 17 Aralıkla ilgili düşüncelerimiz çok açık ve net.
BAŞKAN
Söylediniz.
SIRRI SAKIK
(Muş) Ama, şimdi, bakın, Ben bu sözden sonra söylemiyorum.
demek, ne demektir?
BÜLENT TURAN
(İstanbul) İade et, iade!
SIRRI SAKIK
(Muş) Yani, siz bir hukukçusunuz, bu tepkiyi siz bilmez misiniz? Ben
sizi
BAŞKAN Ben
açıkça, çok samimi olarak söyleyeyim mi?
SIRRI SAKIK
(Muş) Evet.
BAŞKAN Sırrı
Sakıkın bu konuşmalarından sonra, ben artık bir
şey söylemiyorum. noktası
SIRRI SAKIK
(Muş) Ben ciddiye almıyorum da
BAŞKAN Hayır
hiç öyle değil.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Bir şey söylemiyorum. dedim.
BAŞKAN
Çünkü, bu, Sayın Aslanoğlu
Bu
bir irade beyanıyla sizin söylediklerinize katılma anlamını
taşır.
SIRRI SAKIK
(Muş) Katılıyor mu benim söylediklerime?
BAŞKAN
Üstelik de talep etmedi, ben kendisine söz verdim.
SIRRI SAKIK
(Muş) Benim söylediğime katılıyor musunuz?
BAŞKAN
Lütfen, Sayın Sakık!
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Terörle Mücadele
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Hülya Güven
ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır
Milletvekili Cuma İçten ve Rize Milletvekili Hasan Karal ile 6
Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi
Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928,
2/1937) (S. Sayısı: 524) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
49uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
50nci maddede üç
adet önerge vardır, okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 524 sıra sayılı Kanun Tasarısının 50 nci
maddesinde geçen Başvuruların ibaresinin, Şikayet ve itirazen
şikayet başvurularının şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa
Kalaycı Muharrem
Varlı
İzmir
Konya Adana
Erkan Akçay Ahmet
Duran Bulut Emin Çınar
Manisa
Balıkesir
Kastamonu
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 524 sıra sayılı kanun tasarısının 50inci
maddesinde yer alan başvuru tarihi olarak kabul edilir. İbaresi;
başvurunun yapıldığı tarih olarak kabul edilir.
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Pervin Buldan Sırrı Sakık
Bingöl
Iğdır
Muş
Mülkiye Birtane Hasip Kaplan
Kars
Şırnak
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 50. Maddesinin metinden
çıkarılmasını arz ederiz.
Haydar Akar Aydın
Ağan Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Musa Çam İzzet
Çetin Müslim
Sarı
İzmir Ankara İstanbul
BAŞKAN Önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ
(İstanbul) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Kocaeli Milletvekili Sayın Haydar Akar
konuşacak önerge üzerinde.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Kamu İhale Kanunu hakkında
konuşuyoruz. Her konuşmacı arkadaşımız
çıkarken bu dönemde Kamu İhale Kanunu üzerinde yapılan değişiklikleri
ifade etmeye çalıştı.
Kamu İhale Kanunu, 2002den önce kullanılan 2886
sayılı Kamu İhale Kanununun yerine getirildi. Niye? Avrupa
Birliği uyum yasaları çerçevesinde ve eksiklikleri gidermek üzere
yapıldı. Ama bugün, sadece bu torba kanunda görüşmüş
olduğumuz Kamu İhale Kanununun, tam 20 maddesinde
değişiklik yapılıyor. Sadece 4734te değil, bir de
Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda da değişiklik
yapılıyor, 4 maddesinde de orada değişiklik yapılıyor.
Şimdi, niye bu kadar çok değişiklik
yaptığınızı merak ediyorum, gerçekten merak ediyorum.
Özellikle de bu kanunun sizden çektiğini ben anlamış
değilim. Yani, bu Meclise bir torba kanun geldiğinde mutlaka
içerisinde bir Kamu İhale Kanunu var. Bu Meclise millî eğitimle
ilgili bir yasa tasarısı geldiğinde, kanun teklifi geldiğinde
mutlaka içinde bir Kamu İhale Kanunu var. Başka
bakanlıkların kanunları da geldiğinde mutlaka Kamu
İhale Kanunu var. Hele, özellikle bir 3üncü maddesi var ki bu 3üncü
madde istisnalar maddesi. Genelde de istisnalar maddesi niçin
kullanılıyor? Kamu İhale Kurumundan ve Kamu İhale
Kanunundan kaçırılmak, biraz da keyfî kullanabilmek için ve
ihaleleri yapabilmek ve yandaşlara verebilmek için birtakım
istisnalar getiriliyor. Bu istisnaların en büyüğünü bugün (r) maddesinde
görüyoruz. (r) maddesi nedir? Redevans yani o fakirlere
dağıtmış olduğunuz kömür, termik santrallere
sağlamış olduğunuz kömürü bu (r) maddesiyle
yandaşlarınıza servis etmenin imkânlarını
sağladınız. Tabii, bunlar hep suçlar oluştuktan sonra
genelde düzeltme yoluna gidiliyor. Bir de özelliği var bu 3üncü maddenin,
alfabedeki harfler yetmiyor, yetmediği için de (k) harfini 2 kez
kullanmışsınız burada.
Şimdi, yine Kamu İhale Kanunu geldi ve
aklımıza hemen şöyle bir soru geliyor: Kim sipariş etti bu
Kanunu, bu maddeleri kim sipariş etti, niye sipariş etti? Bu
getirilen değişikliklerle kimlere imtiyaz tanınacak, kimleri
suçlu olmaktan kurtaracak? Çünkü şimdiye kadar yapılan tüm
değişikliklerin altında bu gerçek var, bu gerçek yatıyor.
Bu
madde
Bir önceki maddede de aynı şekilde, mesela ne yapıyorsunuz?
Şikâyet başvurularının rakamlarını
yükseltiyorsunuz. Yükselterek ne yapıyorsunuz? İnsanların
şikâyet etmesinin, ihalede bir usulsüzlük, yolsuzluk varsa bunun önüne
geçmek için ve ihaleyi servis edebilmek için de bu teklifleri, kanunları
getiriyorsunuz.
Bugüne
kadar Durmak yok, yola devam. diyen Başbakanın yol
arkadaşlarının millet değil, millete küfür eden yandaş
iş adamları olduğunu iyi anlıyoruz, bunu söylüyorum.
Özellikle eğer son günlerde çıkan dinlemeleri duyarsanız millete
nasıl küfredildiğini göreceksiniz. Eğer 25 Aralıktaki
operasyon, ikinci operasyon durdurulmuş olmasaydı, millete küfreden
iş adamlarını da orada görmüş olacaktınız. Bu
millete küfreden iş adamlarının -evet, dinleyin tapeleri,
okuyun- Türkiyede yapılan tüm kamu ihalelerinde, liman ihalelerinde,
kömür ihalelerinde, termik santral ihalelerinde, elektrik
dağıtım şirketleri ihalelerinde, kara yolu ihalelerinde,
hızlı tren ihalelerinde, bu şirketlerin
aldığını göreceksiniz. Her alıştan sonra da
birbirleriyle paslaşıyorlar, tapelerde de birbirlerini kutluyorlar. Bak, nasıl
başardım ben işi. Ama patron, ağabey, sana 30 yazdı.
diyor. Sana 30, diğer 2nize de 20, 20 yazdı. Bu toplam 100 yapar.
Bir an evvel bunu halledin diyor. Şimdi, ihaleleri alıp
Ağabey, bu bakan kalsın, işlerimiz aynen devam etsin. diyenler
olduğunu görüyoruz yol arkadaşlarının.
Yol
arkadaşlarının, yine kendilerine kesilen vizite ücretleriyle TV
kanalları, gazeteleri satın alarak Başbakana olan
borçlarını ödediklerini görüyoruz. Bunu
araştırırsanız göreceksiniz. Şimdi, 17 Aralıktan
bu yana bir gün olsun bile bu TV kanallarında, bu gazetelerinde,
ayakkabı kutularından yani ayakkabı kutularından çıkan
4,5 milyon dolardan, genel müdürden, bir kamu bankasının genel
müdüründen, yine 700 bin TLlik kol saati takan
Bakanınızdan, geçen gün Tanjunun gösterdiği resimdeki koldan,
bakan çocuklarının evlerindeki kasalardan, para sayma makinelerinden,
havuz manzaralı villalardan ve TÜRGEVe bir günde yatan 100 milyondan hiç
kimsenin bahsettiğini göremiyoruz. Hiçbir TV, hiçbir gazete, yandaş
gazete bunlardan bahsetmiyor. Tek düşünceleri var: Bilal oğlan ve
Başbakanı aklamak, paklamak. Ancak, millet bunları yemiyor
diyor, sevgiler saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar
yeter sayısı
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.33
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 21.44
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----
0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 55inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter
sayısı vardır, kabul edilmemiştir.
524 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
kanun tasarısının 50inci maddesinde yer alan başvuru
tarihi olarak kabul edilir. İbaresi; başvurunun
yapıldığı tarih olarak kabul edilir. şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sırrı
Sakık (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşacak
mısınız, gerekçe mi?
SIRRI SAKIK (Muş) Gerekçe lütfen.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklik ile madde metninde
anlam bütünlüğü sağlanarak metne açıklık getirilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler.. Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 50 nci maddesinde geçen
Başvuruların ibaresinin Şikayet ve itirazen şikayet
başvurularının şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçe mi okutuyorum Sayın Halaçoğlu?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) Gerekçe...
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddedeki
başvuru ibaresine açıklık kazandırılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler.. Kabul edilmemiştir.
50nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
51inci maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 51 inci maddesi ile değiştirilen
4734 sayılı Kanunun 63 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendinde geçen Kurum tarafından
ibaresinden sonra gelmek üzere, Resmi Gazetede ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa
Kalaycı Muharrem
Varlı
İzmir Konya
Adana
Erkan Akçay Ahmet Duran Bulut Emin Çınar
Manisa Balıkesir Kastamonu
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
kanun tasarısının 51inci maddesinde yer alan %15 oranına
kadar ifadesinin % 20 oranına kadar şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Pervin Buldan Sırrı
Sakık
Bingöl Iğdır Muş
Hasip Kaplan Mülkiye Birtane
Şırnak Kars
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının
51. maddesinin metinden çıkarılmasını arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın Ağan
Ayaydın Haydar
Akar
İstanbul İstanbul
Kocaeli
Müslim Sarı İzzet
Çetin Musa
Çam
İstanbul Ankara
İzmir
Hasan Ören
Manisa
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Kim konuşacak acaba önerge üzerinde?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Hasan Ören
BAŞKAN Manisa Milletvekili Sayın Hasan Ören
konuşacak önerge üzerine.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
HASAN ÖREN (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 51inci madde üzerinde verdiğimiz önerge
üzerine söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, Kamu İhale
Yasasının artık konuşulacak bir tarafı
kalmamıştır. Eğer bir Kamu İhale Yasası üzerinde
bu kadar değişiklik yapılabiliyor ise, gerçekten size
açılan telefonların sonucunda, size açanların menfaatleri
doğrultusunda sadece 2013 yılı içerisinde 5 defa düzenleme
yapıyor iseniz bu, bürokratların suçu olamaz; bu, ancak Adalet ve
Kalkınma Partisine gelen taleplerin karşılanmasıyla ilgili
bürokratları sıkıştırma olur.
İki konu üzerinde Türkiye'nin geldiği nokta
belli. Kamu İhale Kanunuyla ilgili değişiklikler, bunun
ötesinde imar değişikliklerini yapabilmek için TOKİler ve bugün
geldiğimiz sürece baktığımızda bütün her şey
çıplaklığıyla ortaya serilmektedir.
Değerli arkadaşlarım, şimdi,
İstanbulda başlayan İzmire kadar gelen imar
yolsuzluklarıyla ilgili
Tabii, yukarıda birileri yapar ise
aşağıdaki kalfaların, çırakların anlamaması
mümkün mü? Bunu Başbakan yapar ise, TOKİ yapar ise başlar küçük
belediyeler de yapmaya. Yani, Manisanın Turgutlu Belediyesi 150 bin
nüfuslu bir belediye, o da başlamış bu işlere.
Yukarıdakiler kazanır da ben gerekli olan zekâya sahip değil
miyim, ben niye yapmayayım? der, Turgutlunun en güzel yerindeki 27
dönümlük araziyi ağabeyinin kayınvalidesinin üzerine alır,
aldığı para 600 bin liralık bir rakam. Aradan bir süre
geçer, şehir meclisinde kavgalı toplantılar sonucunda imar
planı değişikliği yapılır. Tabii, şehir
meclisi üyelerinin böyle bir akrabalık bağı olduğunu
bilmesi mümkün değil. Bu yer 600 bin liraya alınır, emsalleri 3
kat iken 6 kata çıkarılır, içerisindeki yeşil alanlar
temizlenir ve yer, sonucunda müteahhide yüzde 39la verilir. Yani oraya 100
konut yapılacağına 210 konut yapılma imkânı
sağlanır. Peki, bu kayınvalide, şanslı
kayınvalide, ballı kayınvalide, 1.080 lira gibi bir emekli
maaşıyla geçinen kayınvalidemiz 600 bin lira yatırır,
karşılığında müteahhitten tanesi 250 ile 400 bin lira
olan 44 dairenin sahibi olur. Yani 600 bin lira yatıran, 70
yaşındaki, İstanbulda ikamet edenin, buradaki imar
değişikliğiyle, 600 bin lirası bir anda 14 trilyona
çıkar. E, siz yukarıda yaparsanız aşağıda AKPli
belediyeler boş mu durur? Onlar da kayınvalidelerinin üzerinden, 600
bin lirayı yatırıp 13-14 trilyon kazanmanın
yollarını bulurlar.
Şimdi, düşünebiliyor musunuz, 14 trilyon para
kazanmanız için kaç yıl milletvekilliği yapmanız
lazım? Ben kafadan hesapladım, 110 yıl milletvekilliği
yapmanız lazım. 110 yıl milletvekilliği yapsanız 14-15
trilyon paraya sahip olamıyorsunuz. Ben kendisine sorduğumda
şöyle bir yanıt verdi: Canım, ağabeyimin kayınvalidesinin
ticaret yapma hakkı yok mu? 70 yaşında. Bundan evvel böyle
ticaretleri nerede yapmış? İmarları değiştirilen
arsaları nerede almış da bunu burada yapıyor? Ve en
sonunda, tabii, gemi batmaya başladığında bilgi çok gelir
arkadaşlar. Düne kadar geminin battığına kimse
inanmıyordu ama şimdi gemi batmaya başlayınca oluk oluk
bilgiler gelmeye başladı.
İHSAN ŞENER (Ordu) Şişlide
belediye başkanlığı yaparsa iki yıl, o da olur.
HASAN ÖREN (Devamla) Siz eğer Urlada bunu yapar
iseniz hiç merak etmeyin, o şifreyi Turgutlunun Belediye
Başkanı çözer, 600 bin liraya ağabeyinin kayınvalidesine
yeri alır, 13 trilyon parayı da cukka yapar. Ama bu yolu açan
sizsiniz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İHSAN ŞENER (Ordu) Yok, yok,
Şişlide bir ay belediye başkanlığı yapsanız
yeter.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
kanun tasarısının 51inci maddesinde yer alan %15 oranına
kadar ifadesinin % 20 oranına kadar şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sırrı
Sakık (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Muş Milletvekili
Sayın Sırrı Sakık konuşacak.
Buyurun.
SIRRI SAKIK (Muş) - Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, genellikle grubumuza haksız bir
saldırı, haksız bir eleştiri var. Bizim 17 Aralıkla
ilgili düşüncelerimizin çok net olmadığını, bu konuda
bir şey söylemediğimizi
Biz açık ve net olarak söylüyoruz,
sevgili arkadaşlar, bizim 17 Aralıkla ilgili
kuşkularımız ve endişelerimiz var, böyle bir süreç var.
Evet, yolsuzluğun üzerine bir bütün olarak gidin, gidelim. Evet, bu
hazinenin bekçisi değiliz yani hazine çok da bizim hayatımıza
bir şey yansıtmıyor. Siz üçünüz toplanırsınız
Birkaç kezdir buraya getirdim, burada seslendirdim yani 2002den bugüne kadar,
eski parayla, tam 1 katrilyon 732 trilyon para almışsınız
hazineden. Biz bir tek lira para almamışız. Bir de bize
diyorsunuz: Gelin, bu Hazinenin bekçiliğini yapın. Ya, ben Muş
milletvekiliyim, Türkiyenin en yoksul ilinin vekiliyim. Bu dönemde
Ağrıdan belediye başkan adayıyım. Yine, en yoksul
illerden birine belediye başkanlığına gidiyorum.
Şimdi, bu hazinenizden buraya paralar gitmiyorsa, Cumhuriyetin
kuruluşundan bugüne kadar en yoksul 2 il birbiriyle
yarışmışsa yani ben gelip bir fedailik mi yapmayalım?
Ne yapmayalım yani? Bu hazineden halkımıza bir şey gitmiyorsa
ve siz 3 parti oturup yani 2 katrilyon parayı paylaşıyorsunuz
Aman, BDP gelsin, kavga etsin bu para için. Yok böyle bir şey. Dönüp
bize bir tek kelime söyleyemezsiniz, bir tek tane BDPliyi yolsuzlukla
suçlayamazsınız. Bir tek tane BDPli belediyenin
Bakın, onlarca
arkadaşımız içeride, bir tek lira akçeli işlerle ilgili bir
soruşturma yok. Bu kadar pirüpak bir partiyiz ama biz,
kuşkularımızı ve endişelerimizi söylüyoruz. Yani Hazinede bol miktarda para
olsa ne olacak? Halkın sofrasına, cebine mi yansıyacak?
Yok, vallahi biz Kürtler için şu
olacak -Ben Kürtler deyince kıyamet kopuyor, insanlar tepki
gösteriyor- F-16lar alınacak;
yine gidecekler bombalar yağdıracaklar, yine gidecekler operasyonlar
yapacaklar, yine gidecekler sokakta muhaliflere gaz bombaları atacaklar
yani biz demokrasi ve özgürlük mücadelesi veriyoruz. Bunları verirken
Aman aman, şu tarafı görmeyelim. demiyoruz ama bir şeyi
farklı görüyoruz: Neden 17 Aralık? Neden -dün de söyledim-
İstanbulda aynı saatte düğmeye basılıyor ve aynı
saatlerde Kürt coğrafyasında, Kürt milletvekillerinin
bırakılmasını engelleyen yargıçlar neden aynı
duruşu gösteriyor? Kürtler, bunu iyi biliyor ve Kürtler şunu
açık ve net olarak söylüyor: Bu sürecin üzerine biz, benzinle, körükle
gitmeyiz. Biz ülkemizde bir kaos istemeyiz. diyorlar. Evet, yolsuzluğun
üzerine sonuna kadar gidelim ama burada iç hesaplaşma varsa, burada
Cumhurbaşkanlığı hesabı varsa, burada yeniden AKPyi
dizayn etme hesabı varsa bu bizim görevimiz değil. AKP kendisini
dizayn edecek, halk AKPyi dizayn edecek, bu bizim görevimiz değil. Biz
hayata farklı bir pencereden bakıyoruz, bizi de anlamanız
gerektiğini
Biz ilk kez doksan yıllık süre içerisinde bir
müzakereyi yakaladık, bir müzakere süreci yaşıyoruz. Biz
artık kandan, şiddetten, ölümden bıktık, artık
barış ve eşit yurttaş hukukunu oluşturmak istiyoruz,
bu ülkede barışı hayata geçirmek istiyoruz. Sizin tuzunuz kuru
olabilir ama biz can pazarındayız, her gün çocuklarımız
ölüyor. On aydır, on iki aydır kan, tabut, ölüm yoksa bu büyük bir
kazanımdır, biz bunu destekliyoruz ve bu sürecin hayat bulması
için çaba sarf ediyoruz ve bu tür oyunlarda ve iç hesaplaşmalarda taraf
olmayacağımızı söylüyoruz ama nerede bir yolsuzluk, nerede
bir hukuksuzluk varsa da bunun üzerine gidilmelidir.
BDPnin bu konudaki politikaları çok açık ve
nettir. BDPyi suçlamak haksızlıktır diyor, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 51 inci maddesi ile değiştirilen
4734 sayılı Kanunun 63 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendinde geçen Kurum tarafından
ibaresinden sonra gelmek üzere, Resmi Gazetede ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Konya Milletvekili
Sayın Mustafa Kalaycı konuşacaklar. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Tasarının 51inci maddesinde ihalelere sadece
yerli isteklilerin katılması ile yerli istekliler ve yerli malı
teklif eden istekliler lehine fiyat avantajı tanınmasına
ilişkin çok önemli bir düzenleme yapılmaktadır. Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı tarafından ilgili kurum ve
kuruluşların görüşleri alınarak orta ve yüksek teknolojili
sanayi ürünleri arasından belirlenen ve her yıl ocak ayında Kamu
İhale Kurumu tarafından ilan edilecek listede yer alan malların
ihalelerinde yerli malı teklif eden istekliler lehine yüzde 15
oranına kadar fiyat avantajı sağlanması zorunlu hâle
getirilmektedir. Geç kalınmış olsa da yapılan bu
düzenlemenin sanayimize ve KOBİlerimize önemli katkı vereceğine
inanıyor ve Milliyetçi Hareket Partisi olarak destekliyoruz.
AKP döneminde izlenen tüketime, sıcak paraya ve
ithalata dayalı politikalar sonucu Türk sanayisi yurt
dışından gelen ucuz ara mallarının tahribatıyla
karşı karşıya kalmış ve sektörel öncelikleri
giderek montaja dayalı, ithalata bağımlı bir yapıya
sürüklenmiştir.
Türkiye, sanayileşme bir tarafa, gittikçe
sanayisizleşmektedir. İstanbul Sanayi Odasının 249 büyük
sanayi kuruluşumuzun 2001-2010 yılı verilerine dayanan
çalışması sanayimizin montaj ağırlıklı bir
hal aldığını, katma değerin nispi olarak
azaldığını net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Dünya sanayi süper ligi diye adlandırılan,
dünyada imalat sanayisi katma değeri en yüksek 15 ülke arasında
Türkiye 1990 yılında 13üncü sırada, 2000 yılında
15inci sıradayken 2010da maalesef liste dışı
kalmıştır. Aslında bu tablo sanayi politikalarındaki
başarısızlığın somut bir göstergesi
niteliğindedir.
Ülkemiz başarılı bir kalkınma hamlesini
sanayi sektörünün gelişmesiyle gerçekleştirebilecektir. Sanayi
sektöründeki gelişmeler ülke ekonomisini istihdam, millî gelir,
ihracattaki artış yoluyla dış ticaret açığı
ve cari açık gibi alanlarda olumlu etkileyecektir ancak geçmiş
beş yıla baktığımızda gelecek beş yıl
için umutlarımız körelmektedir. Dokuzuncu Kalkınma Planı
döneminde imalat sanayi üretim artışı plan hedefinin
altında yıllık ortalama yüzde 3,7 gerçekleşmiştir.
KOBİlerde artış daha da düşük kalarak yüzde 2,4 olarak
gerçekleşmiştir. Büyük işletmelerde ise bu oran yüzde 4,3tür.
Bu durum KOBİlerin verimlilik artışını arzulanan
düzeye çekemediğinin göstergesidir. 2007-2012 döneminde KOBİlerin
istihdam ve katma değerdeki payı da düşmüştür. Bu oran
yüzde 3,5 olarak gerçekleşmiştir.
Sanayi ve ihracatımızın ithalata
bağımlılığı kaygı verici boyutlara
yükselmiştir. Bunu sadece enerji ithalatıyla açıklamak da mümkün
değildir. Dâhilde işleme rejimi kapsamında firmaların
taahhüt ettiği ihracat ile buna bağlı ithalatın oranı
2011 yılında yüzde 58,5 iken 2012 yılında yüzde 62,1e
yükselmiştir. Bir başka deyişle, 100 dolarlık ihracat için
62 dolarlık ithalat yapılmaktadır.
Türkiye ekonomisi iktisadi faaliyet kolları
itibarıyla değerlendirildiğinde, ekonominin genelindeki
yavaşlamanın imalat sanayisinde belirginleştiği fark
edilmektedir. Üretimden ziyade hizmetlere dayanan bir büyüme söz konusudur.
Sanayinin nispi önemi azalmaktadır.
Son dönemde ekonomide çok ciddi sıkıntılar
yaşanmaktadır. Millî sanayimiz, üreticimiz zor durumdadır.
Girişimcilerimiz, sanayicimiz, yeni yatırımlar bir yana, mevcut
yatırımlarını sürdüremez hâle gelmiştir, rekabet gücü
tükenme noktasına gelmiştir. Birçok sanayici, iş adamı ve
esnaf borç batağına girmiştir. Piyasada tahsilat
yapılamamakta, icralar artmakta, iflaslar baş göstermektedir.
Türk ekonomisinin düzlüğe çıkarılması
için ülkeyi sıcak para, faiz ve borç batağından çıkartacak,
ülkemizi ithalat cenneti olmaktan kurtaracak üretim, istihdam ve ihracat
odaklı yeni plan ve programlara ihtiyaç bulunmaktadır. Ancak AKP
Hükûmetinde ne böyle bir plan ve programı hazırlayacak ne de
uygulayabilecek güç ve kararlılık maalesef bulunmamaktadır.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
51inci madde kabul edilmiştir.
52nci maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
kanun tasarısının 52nci maddesinde yer alan görüşleri
alınarak belirlenir. ifadesinin görüş ve değerlendirmeleri
alınarak şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Pervin Buldan Sırrı
Sakık
Bingöl Iğdır Muş
Mülkiye Birtane Hasip Kaplan
Kars Şırnak
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyette olduğundan birlikte
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının
52. maddesinin metinden çıkarılmasını arz ederiz.
Haydar Akar Aydın Ağan
Ayaydın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Müslim Sarı İzzet Çetin Musa Çam
İstanbul Ankara İzmir
Hasan
Ören
Manisa
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Erkan Akçay Oktay Vural Muharrem Varlı
Manisa İzmir Adana
Mustafa
Kalaycı Emin
Çınar Ahmet
Duran Bulut
Konya Kastamonu Balıkesir
BAŞKAN Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Bir önerge hakkında Manisa
Milletvekili Sayın Hasan Ören konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
HASAN ÖREN (Manisa) Değerli milletvekilleri, Kamu
İhale Kanunu tamam, TOKİ emrinizde, imar değişiklikleriyle
rantlar belediyelerde, kayınvalidelerde, on bir yıldır
söylediğiniz istikrar kayboldu bitti. Aslında söylediğiniz
istikrar lafı da sadece bir algı yerleştirmeydi. Gerçekten, on
bir yıla baktığınızda böyle bir şeyin
olmadığını rakamlar önümüze seriyor.
Mesela şöyle bir bakmakta yarar var: 2002
yılında yani iktidara geldiğiniz dönemde vatandaşın
bankalara olan borcu 47 milyar yani eski parayla 47 katrilyon, 2013
yılı sonu itibarıyla 1 trilyon, eski parayla kentilyon olacak,
ona bile alıştırdınız insanları. Kredi kartı
borçları 5,4 milyar dolar 2002 yılında, şu an
bıraktığınız miras 81 milyar dolar. İcralık
kredi kartı borçlusu 2002 yılında bu ülkede 48 binmiş,
sayenizde, adına istikrar dediğiniz bu ekonomik modelle 2 milyona
çıkmış. Çiftçilerimiz, çok övündüğünüz, Traktör verdik,
krediler verdik. dediğiniz çiftçilerin 2002 yılındaki borcu 5
milyarmış ama bugün, 2013 sonu itibarıyla 39 milyara
çıkmış. Borçlu çiftçi sayısı o kötülediğiniz dönemlerde
76 milyon içerisinde 1,6 milyon insanmış yani 1,5 milyon insan
borçluymuş. Şimdi, şu anda getirip de borçlu insan
sayısını ulaştırdığınız rakam 13
milyona çıkmış.
Ödenmeyen çekler: 743 bin adet ödenmeyen çek
varmış 2002 yılında, sizin üstün ekonomik
başarınızla 2 milyona çıkmış!
İcralardaki dosya sayısını söylememe
gerek var mı bilmiyorum ama 8 milyonda aldığınız, yani
Türkiyede 8 milyon insanı icra kapılarında teslim
aldığınızda ekonomik koşullar iyiye gidiyor ise bu
rakamın kesinlikle düşmüş olması gerekliydi,
aşağı yukarı üçe katlamışsınız. 21
milyon insan icra dosyalarıyla uğraşıyor, 21 milyon dosya.
Değerli arkadaşlarım, deniz bitti, kara
göründü, bu tablonun sonucunda gelinen nokta bu. 17 Aralık olmasaydı
21 Şubat olacaktı, 21 Şubat olmasaydı 30 Kasım
olacaktı çünkü halkı öylesine borçlandırdınız ki bu
halkın bu borcun altından kalkması mümkün değildi.
Ne yapmak gerekli? Yapılacak işlem kolay. Dolar
fırlamış gidiyor, euro hiç kimseyi dinlemiyor ama o, hani
çocuklarınızın kasalarında çıkan paralar var ya,
dolarlar, hani o Halk Bankası Genel Müdürünün kutularından çıkan
paralar var ya, tam şimdi o dolarları piyasaya sürme zamanı.
Eğer doların ateşini düşürmek istiyor iseniz, euronun
yükselmesini engellemek istiyor iseniz o 7 para kasasının içinde
bulunanları, ayakkabı kutularının içerisindeki
dolarları, euroları şimdi piyasaya sürün. Bu son tren, son
vagona yetişin. Bu ülkeyi batırdınız, bu ülkede
esnafı, sanatkârı, KOBİyi yok ettiniz; bütün veriler bunu
gösteriyor. Sakın ola Başbakanın söylediklerine
aldırmayın, Başbakan kendisini kurtarmakla meşgul.
Yarın eğer başına bir şey gelir ise, yargılama
Bilalden Başbakana döner ise inanın, hiçbiriniz, siz de sahip
çıkmazsınız.
Değerli arkadaşlarım, özel sektörün
dış borcu 236 milyar dolar yani şu on beş gün içerisinde
kaybettiği para 80 katrilyon. Siz ne söylerseniz söyleyin,
istediğiniz kadar TÜSİADa kızın. Kızmanızın
yerine TÜSİADın söylediklerinden veya esnaf ve sanatkârın
söylediklerinden, Cumhuriyet Halk Partisinin, MHPnin söylediklerinden ders
alabilir iseniz bu ülkenin ekonomik yönden yeni bir çizgiye, doğru bir
çizgiye girme durumu söz konusu olabilir. Eğer muhalefeti dinlemez iseniz
bu batış devam edecektir. Türkiyeyi batırmaya
hakkınız yoktur.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Gerekçeyi mi okutacağız Sayın
Halaçoğlu?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN Diğer önergenin gerekçesini
okutuyorum:
Gerekçe:
Ülkemizin ekonomisi ve sanayisi için büyük önem arz eden
yenilik, yerlileşme ve teknoloji transferini sağlamaya yönelik sanayi
katılımı/off-set uygulamaları içeren mal ve hizmet
alımlarının Kamu İhale Kanunundan istisna
kılınması yerine, bu alımlar için öngörülecek usul ve
esaslar konusunda ayrı bir yasal düzenleme yapılması daha uygun
olacaktır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
kanun tasarısının 52inci maddesinde yer alan görüşleri
alınarak belirlenir. ifadesinin görüş ve değerlendirmeleri
alınarak şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyoruz:
Gerekçe:
Yapılan değişik ile madde metninde anlam
bütünlüğü sağlanarak metne açıklık getirilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
52nci madde kabul edilmiştir.
53üncü maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı kanun
tasarısının 53'üncü maddesindeki "Birden fazla idarenin
ortak ihtiyaçları için ihale yapılması" ifadesinin
"birden fazla idarenin ortak ihtiyaçları için halkın denetimine
açık şekilde ihale yapılması" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Pervin Buldan Sırrı
Sakık
Bingöl Iğdır Muş
Hasip Kaplan Mülkiye Birtane
Şırnak Kars
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyette olduğundan birlikte
işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 53 üncü maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa
Kalaycı Muharrem
Varlı
İzmir Konya
Adana
Erkan Akçay Ahmet Duran Bulut Emin Çınar
Manisa Balıkesir Kastamonu
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Haydar
Akar Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Mehmet
Akif Hamzaçebi
Kocaeli İstanbul
İstanbul
Müslim
Sarı Aydın
Ağan Ayaydın Musa
Çam
İstanbul İstanbul İzmir
İzzet Çetin
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önergeler üzerinde
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Gerekçe
BAŞKAN Önergelerin ayrı ayrı
gerekçelerini okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının Çerçeve 53. maddesiyle 4734
sayılı Kanuna eklenen ek 7. maddeyle, birden fazla idarenin ortak
ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik mal ve hizmet
alımları ile bakım ve onarım işlerinin ihalesinin,
idareler arasında düzenlenecek bir protokol ile belirlenen idare
tarafından yapılmasına ilişkin düzenleme
yapılmaktadır.
4734 sayılı Kanunun "Temel ilkeler"
başlıklı 5. maddesinde, idareler ihalelerde
saydamlığı, rekabeti, eşit muameleyi, güvenirliği,
gizliliği, kamuoyu denetimini, ihtiyaçların uygun şartlarla ve
zamanında karşılanmasını ve kaynakların verimli
kullanılmasını sağlamakla yükümlü tutulmuşlardır.
1
Birden fazla idarenin ortak ihtiyaçlarını
aynı ihale kapsamında yapmaları her şeyden önce ihalelerin
yaklaşık maliyetlerinin yükselmesine yol açacak; bu durum ise
ihalelere küçük ve orta ölçekli firmaların girmesine engel
oluşturarak rekabeti önleyecek ve taahhüt sektöründe tekelleşmeyi
teşvik eden bir işlev görecektir.
Öte yandan, 4734 sayılı Kanuna tabi genel
bütçeli idareler Devlet tüzel kişiliği altında faaliyet
sürdürürken, özel bütçeli idareler kamu tüzel kişiliğine sahip
olduklarından, farklı tüzel kişilikleri olan idarelerin
ihtiyaçlarını tek bir ihale ile karşılamaları, hukuki
sorunlara yol açacaktır.
İhtiyaçların giderilmesi, sadece ihale
edilmeleriyle sınırlı bir süreç değildir. Mal ve hizmet
alımlarında muayene ve kabul komisyonları kurularak mal ve
hizmetlerin şartnamelerindeki vasıflarına uygun ve
zamanında teslim alınması, bakım ve onarım
işlerinin ise, teknik elemanlardan kurulacak kontrol
teşkilatının gözetim ve denetiminde yapılarak, kontrol
teşkilatı tarafından ödemeye bağlanması gerekmektedir.
İhale yolsuzluk ve usulsüzlükleri, bilinenin aksine
ihalelerden daha çok mal ve hizmetlerin tesliminde, yapım işlerinin
ise yapım aşamasında yani edimin ifası sürecinde
gerçekleştirilmekte ve hatta ihale sürecinde sağlanan
yasadışı mali çıkarların finansmanı
yüklenicilerce edimin ifası sırasında en az yüzde 100
fazlasıyla kamu bütçesinden çıkarılmaktadır.
Muayene ve kabul işlemleri ile kontrol
işlemleri yolsuzluk ve usulsüzlükler açısından bu derece hayati
öneme sahip iken; birden fazla idarenin bir ihale kapsamında
karşılayacakları mal ve hizmet alımlarının
muayene ve kabul işlemleri ile bakım ve onarım işlerinin
kontrol ve ödemeye bağlanmasının kimler tarafından
nasıl yapılacaklarına ilişkin maddede hiçbir düzenlemeye
yer verilmemesi ve hiçbir kural öngörülmemiş olması kabul edilebilir
değildir. Bunun tek gerekçesi, birleşik ihalelerde edimin ifası
sürecini yolsuzluk ve usulsüzlüklerin kaynağı haline getirme hedefi
olabilir.
Düzenlemenin kamu yararı ile ilişkisi
bulunmamakta; aksine ihale yolsuzluk ve usulsüzlüklerini teşvik etme ve
birden fazla ihalenin yol açacağı karmaşa üzerinden
yolsuzlukları aklama işlevi bulunmaktadır.
Maddenin Tasarı metninden çıkarılması
gerekeceği değerlendirilmektedir.
BAŞKAN Diğer önergenin gerekçesini
okutuyorum:
Gerekçe:
Birden fazla idarenin ortak ihtiyaçlarının
karşılanmasına yönelik mal ve hizmet alımları ile
bakım ve onarım işlerinde, bir üst limit ve iş
sayısında sınır olmaksızın ihalelerinin
birleştirilebilmesi kötüye kullanılabilecek bir nitelik
taşımaktadır.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
kanun tasarısının 53'üncü maddesindeki "Birden fazla
idarenin ortak ihtiyaçları için ihale yapılması" ifadesinin
"birden fazla idarenin ortak ihtiyaçları için halkın denetimine
açık şekilde ihale yapılması" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklik ile maddede bahsi geçen
birden fazla idarenin ortak ihtiyaçları için yapılacak ihalelerin
halkın denetimine açık olması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
53üncü madde kabul edilmiştir.
54üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
kanun tasarısının 54üncü maddesinde yer alan devam olunur.
ifadesinin devam edilir şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
İdris Baluken Pervin
Buldan Sırrı
Sakık
Bingöl Iğdır Muş
Hasip Kaplan Mülkiye
Birtane
Şırnak Kars
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı
mahiyette olduğundan önergeleri birlikte işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının
54. maddesinin metinden çıkarılmasını arz ederiz.
Haydar Akar
Aydın Ağan Ayaydın
Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Musa Çam
İzzet Çetin
Ali Sarıbaş
İzmir Ankara Çanakkale
Müslim Sarı
İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Erkan Akçay
Muharrem Varlı
Mustafa Kalaycı
Manisa Adana Konya
Oktay Vural
Ahmet Duran Bulut Emin
Çınar
İzmir
Balıkesir
Kastamonu
BAŞKAN - Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önergelerden bir tanesi üzerinde Çanakkale
Milletvekili Sayın Ali Sarıbaş konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; evet 2,5 yılım geçti.
En çok bu kürsüde gece yarısı konuştum, en çok da torba
kanunlarda konuştum ve en çok da imar ve ihale yasalarında
konuştum. Yine, böyle bir torbada, böyle bir yasada, gece
yarısı
Yine AKPnin 2002 yılından bu yana istikrar
gösterdiği, istikrar dediği ama nerede istikrar diye
sorduğumuzda da, ihale yasası değiştirmekte bir
istikrarı vardır. Bakın, 2002 yılından önce, uzun
yıllar -belediye başkanlığımda- 2886 sayılı
İhale Yasasıyla idare ettik ama inanır mısınız o
yasayla, uzun yıllardır gündemde olan o İhale Yasasıyla,
2002den bu zamana kadar hırsızlık, uğursuzluk ve ihalenin
gündemde olduğu o İhale Yasasıyla gerçekten
yaşanmamıştı. Ama şimdi görüyorum ki Avrupa
Birliği uyum yasalarıyla birlikte 2002den önce çıkarılan
bu İhale Yasası AKPnin iktidara gelişiyle birlikte hiç
hoşumuza gitmedi! İlk yapılan iş neydi? Seçimlerde söz
verdik, kara yollarını yapacağız ama ihale çok uzun
sürüyor. Mühendislik projelerini biz biliriz, Devlet Demiryollarının
ihalelerindeki teknolojiyi, mühendisliği biz biliriz ama bu ihaleler çok
süreç alıyor, biz hızlı iş yapacağız,
hızlı bitireceğiz işleri. Hakikaten de hızlı
bitirdiniz. Nasıl bitirdiniz? Hep ihaleleri öncelikle Benim
yandaşım beni destekledi, 5er kilometre sana al ihale.
AHMET
YENİ (Samsun) Hızlı trene bindin mi!
ALİ
SARIBAŞ (Devamla) Ondan sonra hızlı trenle de ilgili
söyleyeyim
AHMET
YENİ (Samsun) Hızlı trene bindin mi hızlı trene!
ALİ
SARIBAŞ (Devamla) Hızlı trenle ilgili de söylüyorum. Onu da
mühendislik bilgisi adı altında çok biliyoruz, ihalesini biz çok
hızlı yaparız." dediniz, orada ölen insanların,
oradaki insanların hâlâ daha hesabını veremediniz.
Çok
değerli arkadaşlarım
AHMET
YENİ (Samsun) Bindin mi hızlı trene!
ALİ
SARIBAŞ (Devamla) Sen güven içerisinde bin, ben binmiyorum.
Çok değerli
arkadaşlarım, İhale Kanununun 175inci kez
değişmesinin istikrarını gösteren bu AKP Hükûmetinin
gerdiği sonuçlarındaki istikrarlılığı devam
ettiriyorum. Nasıl istikrar biliyor musunuz? Öncelikle denetimde
istikrarsızlık; arkasından, ihalede sürekli
değiştirilerek yandaşıma nasıl verilebilir
istikrarlılığı. Arkadaşlar, bakın, bu istikrarla
birlikte hakikaten başardık, nereye geldik? 12nci ayın 17sine
geldik. Çünkü söylenen, bahsedilen ve hatta yapılan TOKİnin bütün
ihalelerinden örnek vermeye çalışayım. Eskiden böyle bir ihale
yapıldığında herhangi bir, kamuda çalışan, insan
hapiste yatardı. Bir proje ihalesinin yasada bir bütünken ihale edilmesi
gerekirken inşaat projesi ayrı, mimari projesi ayrı,
istediği anlamda her türlü projeler ayrılarak ihale
yapılıyor. Ama gelin ihalede ne diyor? Bir bütün içerisinde ihale
yapmalısınız. diyor. Yine İhale Kanununda diyor ki
Burada acil, afette, çok sıkıştığımızda
kullanılacak bir maddeyi efendim bugün alışkanlık hâline
getirdiniz. Nedir alışkanlık? Efendim çok
sıkıştık, üç buçuk ay bekleyemeyiz, hızlı
yapıyoruz, işleri bitireceğiz. Ne bitiriyoruz? İş
bitiriyoruz. İş bitirmek nerede? Görüyoruz ki odalarda bitiyor
işler, bitiyor. İşte şimdi ihaleyle çok
oynandığı zaman ve gerçekten ihaleyi çok ön plana
aldığınızda, imar yasalarını çok ön plana
aldığınızda nasıl iş bitirici olduğu AKPnin
ön plana çıkmıştır.
Bakın, bu gece bu yasayla birlikte yine 1
metrekarenin, Recep Tayyip
Erdoğanın yetkisinde olan 1 metrekarelik arsanın
satışıyla birlikte ihalelerde yine bir toplu pazarlık için,
toplu götürmek için tek bir kamuya, hepsini birden İhale Yasasında
düzenleme getiriyorsunuz. Burada baş nerede? Yukarıda. Artık
sizlerle aşağıda uğraşmayacağız, bir
telefonla birilerine, ustaya telefon açtığınızda o ihalenin
adresi verilebilecektir. Bu anlamda daha ben bu milletvekilliğim bitmeden
bir yıl içerisinde göreceğim ki eğer siz yerel seçimlerde
kalırsanız
Ki kalmayacaksınız, inşallah bu son kanun
değişikliği olur ihalelerde.
Ben bu vesileyle ihale yolsuzluklarının ve
kamudaki bu yolsuzlukların en önemli sebebinin ihale olduğunu biliyorum ve Türkiyede ve dünyada İhale
Kanunuyla oynayan böyle bir hükûmet
gelmemiştir. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Diğer önergenin gerekçesini okutuyorum.
Gerekçe:
Kamu İhale Kanununda sık sık yapılan
değişiklikler, kamu ihalelerinde; saydamlık, rekabet, eşit
muamele, güvenirlik, kamuoyu denetimi ve kaynakların verimli
kullanılması temel ilkelerini ortadan kaldırmaktadır.
BAŞKAN - Önergeleri oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görülmekte olan 524 sıra sayılı kanun
tasarısının 54üncü maddesinde yer alan devam olunur.
ifadesinin devam edilir şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
İdris Baluken (Bingöl) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklik ile madde metninde
anlam bütünlüğü sağlanarak metne açıklık getirilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
54üncü madde kabul edilmiştir.
55inci maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
kanun tasarısının 55'inci maddesinde yer alan
"Başkanlıkça görevlendirme yapılabilir" ifadesinin
"Başkanlıkça görevlendirme yapılacak personelin
rızası da gözetilerek görevlendirme yapılabilir" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Pervin Buldan Sırrı
Sakık
Bingöl Iğdır Muş
Mülkiye Birtane Hasip Kaplan
Kars Şırnak
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyette olduğundan birlikte
işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 55 inci maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay
İzmir Konya Manisa
Muharrem Varlı Emin
Çınar Ahmet
Duran Bulut
Adana Kastamonu Balıkesir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt Aslanoğlu Haydar Akar
İstanbul İstanbul Kocaeli
Müslim Sarı Aydın
Ağan Ayaydın Musa
Çam
İstanbul İstanbul İzmir
İzzet Çetin Ali
Serindağ
Ankara Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Ali Serindağ.
BAŞKAN Sayın Ali Serindağ, Gaziantep
Milletvekili, önerge üzerinde konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 524
sıra sayılı Yasa Tasarısının çerçeve 55inci maddesi
üzerine verilen önergeyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
görüşlerini açıklayacağım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi, tasarı diyoruz ama 8-10 tane teklif
var. 8-10 teklif, efendim, tasarıyla birleştirilmiş, torba yasa
hâline getirilmiş ve temel kanun olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündemine gelmiş. Böyle bir yasama tekniği yok, böyle bir şey
yok. Hukuk fakültelerinde -burada hukukçu arkadaşlarımız var-
böyle bir şey öğretilmemiştir ama sayeyi iktidarınızda
böyle bir yasa yapma tekniği Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine
getirilmiş ve genel kural olarak bu şekilde
uygulanmıştır. Bunu tarih kaydedecektir, bunu hiç
unutmayın. Hem temel kanun hem torba kanun olmaz. Bu torba değil. Bu
nedir? Harar, harar. Harar bilir misiniz? Saman çuvalı, büyük; bu ona
benzer. Ayıptır, öyle bir şey olamaz. Türkiye Büyük Millet
Meclisine yakışmıyor bu.
Şimdi, bu tasarı
neyi içeriyor? Bununla ilgili daha başka neler var? İçerdiği
konular itibarıyla pek çok alanı ilgilendiriyor. Onun için, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde bulunan farklı ihtisas komisyonlarında
görüşülmesi gerekir, görüşülmüyor. Dolayısıyla, ne
yapılmış oluyor? İç Tüzük ihlal edilmiş oluyor. Bir de
gene sizin döneminizde çıkarılan mevzuat hazırlama usul ve
esaslarına dair bir yönetmelik var. O yönetmeliğe de uyulmuyor. E,
peki, siz neye uyacaksınız? Anayasaya uymuyorsunuz, yasalara
uymuyorsunuz, yönetmeliklere uymuyorsunuz; peki, neye uyacaksınız?
Değerli
arkadaşlar, üzerinde söz aldığım 55inci maddede, kamuda
çalışanlardan kamu ihale uzmanlığına yapılacak
görevlendirmelerin herhangi bir süreye bağlı olmaksızın
Başkanlıkça sonlandırılması öngörülmektedir. Böyle bir
şey olamaz. Demek ki Başkanlığın veya
Bakanlığın hoşuna gitmeyen raporları hazırlayan
uzmanlar hemen görevlerinden uzaklaştırılacaklar, daha
doğrusu diğer görevlerine aktarılacaklar. Böyle teminatsız
bir memur hukuku olmaz.
AKP Hükûmetinin, öyle
anlaşılıyor ki değerli milletvekilleri, Kamu İhale
Kanunuyla ilgili bir sorunu var. Benden önce de konuşan
arkadaşlarım dile getirdiler, 30dan fazla değişiklik
yapılmış, bu önümüze getirilen maddeler de kabul edildiği
takdirde yaklaşık 175 maddesi değiştirilmiş olacak.
Hâlbuki bu kanun siz Hükûmete gelmeden evvel, Avrupa Birliği
müktesebatı göz önünde bulundurularak hazırlanmıştı.
Siz 175 maddede değişiklik yapıyorsunuz ve sayın
milletvekilleri, şimdi, biliyorsunuz, Seçim Kanunu ve siyasal partilerle
ilgili kanun zaman zaman niye değiştirilmiyor diye Türkiye gündemine
geliyor ve Sayın Başbakan şunu söylüyor, diyor ki: Bu kanunları
biz mi çıkardık ki biz değiştirelim. E, bunu da siz
çıkarmadınız, niye değiştiriyorsunuz? Demek ki
işinize geleni değiştiriyorsunuz, işinize gelmeyeni
değiştirmiyorsunuz. Çünkü, mevzuatta yapılan
değişiklikler toplumsal bir ihtiyaçtan değil, sizin ve
partinizin ihtiyaçlarına göre belirleniyor değerli
arkadaşlarım, tıpkı HSYK ile ilgili düzenlemede
yaptığınız gibi. Ne oldu? 17 Aralık olmasaydı
HSYK ile ilgili düzenlemeyi siz Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine
getirmeyecektiniz, 17 Aralık olmasaydı paralel devlet diye bir
yapıdan bahsetmeyecektiniz, 17 Aralık olmasaydı devlet
içerisinde ve devletin bazı kurumlarında bir çeteleşmeden
bahsetmeyecektiniz. Peki, bu 17 Aralık nasıl oldu, birden bire bu çeteler
nasıl 17 Aralıkta ortaya çıktı? O tarihe kadar siz
bunlardan haberdar değil idiyseniz demek ki siz tesadüfen ülkeyi
yönetiyorsunuz, yok, haberdar idiyseniz ve ona göre işlem
yapmamışsanız demek ki suç işlemişsiniz ve 17
Aralıktan sonra ortaya şu çıktı, daha önce Sayın
Başbakan söyledi: Siz ne istediniz de biz vermedik. Şimdi, milletin
huzurunda değerli arkadaşlar, size şunu soruyoruz, daha
doğrusu Hükûmete soruyoruz, sizin de sormanız lazım: Sizden ne
istediler, siz ne verdiniz? Bunu bilmek bizim hakkımız, bu milletin
hakkıdır. Ne istediler, siz ne verdiniz? Siz Pensilvanyaya
Başbakan Yardımcısını bir emirleri olup
olmadığını sormak için göndermediniz mi? Peki, ne oldu
sonra?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL AYDIN (Bursa) Siz Genel
Başkanı gönderdiniz, Genel Başkanı.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Serindağ.
Diğer önerge üzerinde
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Bir
dakika, bir dakika
Sayın Başkan, bir dakika
Ne demek genel başkan, bunu açıklar mı
beyefendi? Genel Başkanımızı gönderdik
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, lütfen, rica
ediyorum
İSMAİL AYDIN (Bursa) Gitmedi mi Amerikaya?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Ne
demek Genel Başkanımızı göndermek?
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Anlatır mısın?
BAŞKAN Bir dakika
Grup Başkan Vekilini
dinliyorum.
Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, bir genel başkan lafı etti. Doğrusu duyamadım.
Ne dediğini açıklar mı sayın konuşmacı ya da
tutanakları alalım.
İSMAİL AYDIN (Bursa) Sayın Genel
Başkanınız nereye gitti Amerikada? Amerikada nereye gitti
Genel Başkanınız?
BAŞKAN Kayıtlara geçmedi herhâlde Sayın
Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bir
sataşma var efendim, sataşma var.
BAŞKAN Nedir sataşmanın mahiyeti?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Bakın Genel Başkanınızı Amerikaya gönderdiniz. gibi
bir şey dedi.
BAŞKAN Ama bunda bir sataşma yok Sayın
Hamzaçebi.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Ne
demek ya?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ne
demek Sayın Başkan yani?
BAŞKAN Amerikaya gidemez mi Genel
Başkanınız Sayın Hamzaçebi?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanının Amerikaya gitmesiyle
bu görüştüğümüz konunun ne ilgisi var acaba?
BAŞKAN Yani son derece normal bir şey. Genel
Başkanınız Amerikaya gidebilir, başka başkanlar da
gidebilir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Ona
mı kalmış?
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan,
sayın konuşmacı da söyledi Siz gidiyorsunuz. dedi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Efendim,
Genel Başkan
Nereye gitti dediniz?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Pensilvanya.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Pensilvanyaya gitti. diyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Ayıp ayıp!
BAŞKAN Bir dakika, bir anlayayım müsaade
ederseniz.
Buyurun, ne dediniz Sayın Milletvekili?
İSMAİL AYDIN (Bursa) Sayın
Kılıçdaroğlunun Amerikada görüştüğü sivil toplum
kuruluşları ya da oradaki birtakım kuruluşlarla kimlerle görüştüğünü
açıklasın dedim, bu kadar.
BAŞKAN O zaman açıklama yapın siz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, lütfen, rica ediyorum
İSMAİL AYDIN (Bursa) Niye anlamazlıktan
geliyorsunuz?
BAŞKAN Tamam, siz anlattınız. Şimdi
Sayın Grup Başkan Vekilini dinleyeceğim.
Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın konuşmacı Genel Başkanımızın
Pensilvanyaya gittiği yönünde bir değerlendirme yaptı.
BAŞKAN Bunu mu kastettiniz Sayın Vekil?
İSMAİL AYDIN (Bursa) Ben açık ve net
söylüyorum ama anlamak istemiyor arkadaşlar. Amerikada görüştükleri
sivil toplum kuruluşlarını anlatsınlar diyorum, bu kadar.
BAŞKAN Anlatsınlar. diyor.
Peki, sataşmadan dolayı veriyorum ama lütfen
yeni sataşmalara neden olmayın Sayın Hamzaçebi.
IX.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, Bursa Milletvekili İsmail Aydının yerinden sarf
ettiği bazı ifadeleri sırasında CHP Grup
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz Amerikaya sizin
gibi, başbakan yardımcımızı Pensilvanyaya gönderip
Hoca Efendinin bir emri var mıdır? diye sormadık.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Sarıgül gitti mi?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Biz
referandumlardan sonra sizin gibi,
balkon konuşması yaparken Pensilvanyaya teşekkür etmedik.
Elbette bunları yapabilirsiniz, bunları yapabilirsiniz; eğer
bunların bugün de arkasında durabiliyor iseniz bunları
yapın. Ama bugün geldiğiniz nokta, bir dönem Pensilvanyaya gidip
hatırını sorduğunuz Bir emri var mı? dediğiniz,
beraber namaza durduğunuz, beraber secdeye vardığınız,
camileri paylaştığınız
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Onu
her zaman yaparız.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
dindarlıklarından şüphe etmediğiniz, muhterem sıfatıyla
andığınız kişileri bugün bir u dönüşüyle sahte
peygamberlikle suçluyorsunuz. Ne zaman suçlamaya başladınız?
Bakanlarınız hakkındaki yolsuzluk ve rüşvet iddiaları
ortaya çıkınca döndünüz, sahte peygamberlikle suçlamaya
başladınız. Sahtecilik sizde, asıl sahtecilik, yüzsüzlük
sizde, ikiyüzlülük sizde.
HAMZA DAĞ (İzmir) Yuh ya, yuh ya!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Birazcık
(AK PARTİ sıralarından Yuh! sesleri,
gürültüler)
AHMET AYDIN (Adıyaman) Ya, ayıp be, ayıp
be, ayıp ya! Böyle bir üslup olur mu? Sayın Başkan,
konuşmasını düzeltsin.
BAŞKAN Sayın Konuşmacı, lütfen
temiz bir üslup kullanır mısınız?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Saygısızlık yapmayın.
BAŞKAN Sayın Konuşmacı
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) 17
Aralık operasyonuyla bakanlarınıza yönelik soruşturmalar
olmasaydı
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Hatip, lütfen, üslubunuzu
düzeltin.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) O
soruşturmalar olmasaydı kimseyi sahte peygamberlikle
suçlamayacaktınız. Hiç kimseyi suçlamayacaktınız, o
tatlı beraberlik devam edecekti, iktidar paylaşımı devam
edecekti. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ALİ RIZA ALABOYUN (Aksaray) - Kendine bak sen,
kendine!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Ne zaman ki
yolsuzluğun hedefi oldunuz, ne zaman ki cezaevi kapıları size
gözüktü o zaman korkmaya başladınız, o zaman aklınız
başınıza geldi.
ALİ RIZA ALABOYUN (Aksaray) - Grup Başkan
Vekilisin, terbiyeli ol!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Bu
ikiyüzlülüğü Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca hiçbir hükûmet döneminde
bu millet yaşamadı.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) - İkiyüzlü sizsiniz!
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan,
ikiyüzlülükle suçladı.
(AK PARTİ ve CHP sıralarından
karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Sayın Aydın, buyurun. Dinlemedim
sizi, talebiniz nedir?
AHMET AYDIN (Adıyaman) İkiyüzlülükle
suçladı.
BAŞKAN Sataşmadan dolayı söz
istiyorsunuz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Evet.
BAŞKAN - Buyurun.
2.-
Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
AHMET AYDIN (Adıyaman) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, gecenin bu saatinde hiç
doğru bir konuşma olmadı. Sayın Başkanım, hiç
doğru bir konuşma olmadı.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Kim?
Sayın Aydın, arkadaşınıza önce bir uyarı
yapın lütfen, rica ediyorum.
AHMET AYDIN (Devamla) - Hiçbir konuşma olmadı.
Orada o kadar laf söyleniyor, biz o laflara kalkıp sataşmadan cevap
vermiyoruz. Her laf
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ne
söylendi bugün?
AHMET AYDIN (Devamla) Çok laf söyleniyor, çok laf
söyleniyor.
HASAN ÖREN (Manisa) - Bir tanesini söyle.
AHMET AYDIN (Devamla)
Bir önceki konuşmacı dahi bu kürsüden konuşurken birçok,
işte Amerikadan, oradan talimat aldınız. Buraya gittiniz,
şuraya gittiniz. Kendisi dedi, bir önceki konuşmacı ama biz ona
bile cevap vermedik.
Bakın, şunu söyleyeyim arkadaşlar,
değerli arkadaşlar, kişi kendisinin aynasıdır,
kişi kendisinin aynasıdır.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Siz söylüyordunuz, Ne istediniz de
vermedik? diyen Başbakan değil mi?
AHMET AYDIN (Devamla)
Bir insan, hele ki hakkı olmadan, haddi olmadan bu grubu ikiyüzlülükle
suçlayamaz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Hayır, grubunuzu suçlamadım.
AHMET AYDIN (Devamla) Suçlayamaz, suçlayamaz.
Sayın Akif Hamzaçebi
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, lütfen.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sizin
grubunuzu ikiyüzlülükle suçlamadım.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, dinliyoruz hatibi,
lütfen
AHMET AYDIN (Devamla) Sayın Hamzaçebi, hakikaten
ben sizi her seferinde de dinliyorum ama
emin olun, bu konuşmayı yadırgadığımı ifade
etmek istiyorum.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Muharrem tavrı,
Muharrem!
AHMET AYDIN (Devamla) Her seferinde biz şunu
diyoruz: Eğer bir yolsuzluk varsa, böyle bir iddia varsa sonuna kadar
gidilsin. Kim olursa olsun biz bunun üzerine gitmeye hazırız, hep
beraber gidelim. (CHP sıralarından gürültüler)
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Var, var,
yolsuzluk var!
HASAN ÖREN (Manisa) Nasıl sonuna kadar gidilsin,
sen savcıları değiştiriyorsun, hâkimi
değiştiriyorsun! Sen de samimi değilsin söylediklerinde!
BAŞKAN Saygılı olun lütfen, sayın
milletvekilleri
Saygılı olalım konuşmacıya.
AHMET AYDIN (Devamla) Ama kalkıp da daha ne
olduğu belli olmadan, bütün masumiyet karineleri, soruşturmanın
gizliliği ilkelerini ihlal ederek bütün bir grubu, bütün bir camiayı
suçlamak çok ciddi bir şekilde haksızlıktır, hadsizliktir
diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
GÜRKUT ACAR (Antalya) Savcıları tayin
ettirdiniz, daha ne yapacaksınız!
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, ben konuşmamda Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunu ikiyüzlülükle suçlamadım,
tenzih
ederim Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunu.
OSMAN
AŞKIN BAK (İstanbul) Düzeltin o zaman!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
İkiyüzlülük olarak suçladığım kişiler, Hükûmette bu
davranışları ortaya koyan, bu cümleleri eden kişilerdir,
grubu bundan tenzih ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Efendim, Hükûmetimizde de
böyle bir şey yoktur, Hükûmetten de özür dilemesini istiyoruz.
BAŞKAN Kayda geçmiştir.
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili
Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın; Terörle Mücadele Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Hülya Güven
ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten
ve Rize Milletvekili Hasan Karal ile 6 Milletvekilinin; Adana Milletvekili
Necdet Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas
Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183,
2/1608, 2/1927, 2/1928, 2/1937) (S. Sayısı: 524) (Devam)
BAŞKAN Diğer önerge üzerinde
konuşmacı var mı Sayın Halaçoğlu?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) Yok efendim, gerekçe
okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kamu ihale uzmanı ihtiyacının
görevlendirme yerine personel alımı yapılarak çekirdekten
yetiştirilmesi daha uygun olacaktır.
BAŞKAN Önergeleri oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
kanun tasarısının 55'inci maddesinde yer alan
Başkanlıkça görevlendirme yapılabilir ifadesinin Başkanlıkça
görevlendirme yapılacak personelin rızası da gözetilerek
görevlendirme yapılabilir olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
İdris
Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklik ile görevlendirilecek
emekçilerin de, görevlendirilmesiyle ilgili hak sahibi olması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
55inci madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, ikinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 22.39
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 22.53
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----
0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 55inci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
524 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Şimdi üçüncü bölüm görüşmelerine
başlıyoruz.
Üçüncü bölüm, 56 ila 83üncü maddeleri
kapsamaktadır.
Üçüncü bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili
Sayın Musa Çam konuşacak.
Buyurun Sayın Çam. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
CHP GRUBU ADINA MUSA ÇAM (İzmir) Sayın
Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri,
değerli parlamenterler; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
524 sıra sayılı kanunun üçüncü bölümü
üzerine, Cumhuriyet Halk Partisi
adına söz almış buluyorum. Hepinizi bir kez daha
saygıyla selamlıyorum.
Yürütme ve yürürlük maddesi dâhil toplam 125 maddeden
oluşan bu temel kanun, 56ncı ve 83üncü maddeleri arasında
toplam 27 maddeden oluşmaktadır. Bu maddelerden 4ü Sosyal Güvenlik Kurumunu ilgilendiriyor, 5502.
Sosyal Sigortalar Genel Sağlık Sigortası Kanunu, 5510, 1 maddesi
ilgilendiriyor. Kurumlar vergisini, 5520, 1 maddesini; Sivil
Havacılık Kanunu maddesi 5431, 1 maddesini; Karayolları
Taşıma Kanunu, 4925, 2 maddesini; İş Kanunu, 4857, 3
maddesini; Özel Tüketim Vergisi Kanunu, 4760, 1 maddesini; ve Engelliler Kanunu
da -5378 sayılı Kanun- toplam 14 maddeyi ilgilendiriyor.
Gördüğünüz gibi, toplam 27 maddeden oluşan bu torba kanunun üçüncü
bölümünde farklı kanunları ilgilendiren 27 madde var arkadaşlar.
Şimdi, biz, temel olarak, yaklaşık olarak
genel seçimlerin üzerinden otuz bir ay geçti, otuz bir aydır Parlamentoda
sayısız torba kanunla karşı karşıya kaldık.
Sayın Bakanla Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşürken de Sayın Bakanın Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığını ilgilendirmeyen onlarca maddeyi
orada müzakere etmek zorunda kaldık, Sayın Bakan ilgili
bürokratlardan bilgi almak durumunda kaldı. Peki, bu Meclisin makûs talihi
midir; sürekli torba kanunlarla ve sürekli temel kanunlarla gece
yarılarına kadar, verimli olmayan bir çalışmaya mecbur
mudur? Değildir. Ama iktidar partisi AKP, iktidar olduğu on iki
yıllık süreç içerisinde Meclisi ne yazık ki böyle bir kötü
çalışma temposuna mecbur bırakmıştır. Ama
inanıyoruz ki er veyahut da geç bütün canlılar muhalefete mutlaka
düşeceklerdir, sizler de muhalefete düştüğünüz gün bizim ne
demek istediğimizi o zaman anlayacaksınız. Bugün, muhalefet
milletvekilleri bu kürsüye gelip iktidar partisinin bu uygulamalarına
istediği kadar karşı çıksa da Hayır. diyorsunuz,
Katılmıyoruz. diyorsunuz ama bir gün siz de bu muhalefet
sıralarında oturacaksınız ve o zaman muhalefetin ne demek
olduğunu burada anlayacaksınız.
Burada söyledim yaklaşık 14 madde engellileri
ilgilendirir. Engellilerle ilgili de bir kaç şey söylemek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi, 2005
yılında yasalaşmış ve sekiz yıl içerisinde tüm
toplu taşıma araçlarının engellilere göre yeniden
düzenlenmesini içeren madde yer alıyor idi. Ancak, 2013
yılının Temmuz ayında sekiz yıllık süre
dolmuş ve ancak minibüsler ve belediye otobüsleri engelliler için erişilebilir
hâle getirilemediği için toplu taşım olarak Temmuz 2015e kadar
ek süre verilmişti, şimdi bu süre 7 Temmuz 2018e kadar erteleniyor.
AKP
Hükûmeti, Meclisin 24üncü Dönem yani bu dönemin başında Türkiye
Büyük Millet Meclisine Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun vermiş olduğu
engelli sorunlarını araştırma komisyonu önergesini her
seferinde reddetti. Ama Hükûmet, engelli sorunlarının
araştırılması için kurulması gereken komisyonu
reddederken İnternetin sağlığa zararlarını
araştırma komisyonunu kurmayı tercih etti. Amaç da burada
dinlemeyi ve vatandaşın İnternete ulaşımını
engellemek içindi. İşte, bu torba kanunda önümüzdeki hafta
görüşülecek olan maddeler de bunları içeren maddelerdir
arkadaşlar.
Değerli
milletvekilleri, bütün bu eziyetler yeterli gelmemiş olacak ki Temmuz
ayı 2012 erişilebilirlik taahhüdünü çiğneyerek şimdi de
engelli bireyleri 2018 yılına kadar evlerine mahkûm eden
tasarıyı Mecliste vicdan, sosyal ahlak, siyasi görgü gibi bütün temel
değerleri hiçe sayarak yasalaştırmak istemektesiniz. Yedi
yılda yapılamayan erişilebilirliğin önümüzdeki dört
yılda da tamamlanması mümkün görünmüyor çünkü erişilebilirlik
görünür bir rampadan ziyade, daha o mahallede inşaat başlamadan önce
bu hayatı engellilerle, yaşlılarla, hamile kadınlarla,
çocuklarla paylaşacağını düşünerek plan çizmek ve bu
planı hiçbir rant için bozmamak anlamına geliyor. Bunun bir zihniyet
meselesi olduğunun altını çizerek, toplumda engellilerin
varlığını hatırlayarak sokağı
paylaşmayı düşünmek gerektiğini
Ancak bu şekilde
herkes için kullanılabilir bir sokak hayatı başlayabilir.
Zihniyet
meselesi dedim. Bu konuda eski Sağlık Bakanı ve AKP
Tekirdağ Milletvekilinin söylediklerini de size bir kez daha
hatırlatmak isterim. Bakan Akdağ görme engelli bir
yurttaşımıza Gözlerin görmediği hâlde sana iş
vermişiz, para kazanıyorsun, değil mi? diye onu âdeta inciten,
kalbini kıran bir konuşma
gerçekleştirmiştir.
Yine, AKP Tekirdağ Milletvekili, Tekirdağda bu
engelliler için Bu insanlar sokağa çıkamıyorlardı, evlerde
saklanıyorlardı. Anneleri babaları bu insanları sokağa
çıkarmaya sıkılıyordu, utanıyordu ama Hükûmetimizin
2005 yılında çıkardığı yasayla biz engellileri
insan yerine koyduk, adam yerine koyduk, bazıları sokağa
çıkmaya başladılar. diyor. Bunlar engellilere söylenecek sözler
midir? Şimdi, Sayın Bakan, bunları 2018 yılına kadar
erteliyorsunuz ve 2018 yılına kadar engellileri evlerinde mahkûm
ediyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, bir siyasi partinin
anayasası, o partinin tüzüğü ve programıdır. AKP'nin
programından size iki paragrafı okumak istiyorum. Sansür ve benzeri
kavramların tanımı, şüpheye mahal
bırakılmaksızın ve tamamen sivil inisiyatif tarafından
belirlenecek ve önlemler de yine siyasi iradenin dışında
alınacaktır. diyorsunuz; programınızdan bir paragraf.
Peki, öyle mi? Yani, AKP iktidarında olduğu gibi, ifade
özgürlüğünün önündeki engeller korunmayacak, gazete kapatma
uygulamalarına göz yumulmayacak, Hükûmetin hazırladığı
kanun tasarısında yürütme organı devlet sırlarını
saptamada tek belirleyici olmayacak, devlet sırrı kabul edilen
belgelere karşı yargı yolu sınırlandırılmayacak
ve bu kapsamdaki belgelerin gerektiğinde sonsuza kadar sır
kalması gibi projeler üretilmeyecek. Böyle mi? Tabii ki değil, programınızda
bu yazmasına rağmen.
Yine, programınızda bir paragrafta
Yolsuzluklarla mücadele için kapsamlı bir program hazırlanıp
derhâl uygulamaya konulacaktır. Kamu yönetiminde şeffaflık ve
ihale mevzuatının yeniden düzenlenmesi bu program çerçevesinde ele
alınacaktır. diyorsunuz. Yani, AKP iktidarında olduğu gibi
Başbakan Yardımcısını bile isyan ettiren Deniz Feneri
dosyası kapsamında soruşturulanlar, kamu görevinde tutulmayacak,
soruşturmayı sürdüren savcılar sanık durumuna
düşürülmeyecek, Almanyada mahkûmiyet kararı çıkan bu dosya,
kaynak ülke olan Türkiyede yıllarca sürüncemede bırakılarak
kamuoyunda haklı soru işaretlerine neden olunmayacak. Kamu İhale
Kanunu torba kanunlara sıkıştırılan hükümlerle onlarca
kez değiştirilerek kamu ihaleleri üzerinde kuşkular
yaratılmayacaktır. Böyle mi? Tabii ki tam bunların tersi
arkadaşlar. Benden önce konuşan Sayın Ören de Kamu İhale
Kanununda yapılan değişiklikleri ve yapılan
yolsuzlukları açık ve net bir şekilde, her şeyiyle ortaya
koydular.
Programınızda
bunlar yazıyor ama siz o programlarınızı tozlu raflarda
bıraktınız, toplumu aldattınız ve şimdi
onların karşısında yolsuzlukları ortaya çıkaran
savcıları, güvenlik güçlerini her gün görevden alıyorsunuz arkadaşlar.
Bu mu adalet, bu mu? İhale Kanunundaki, programınızda yazanlar,
şeffaflık bu mudur arkadaşlar? Yolsuzlukların üzerine bir
örtü örerek Türkiye'nin kaynaklarının birtakım insanların cebine
akıtılması için her türlü oyunu ve her türlü hileyi yapmaya
devam ediyorsunuz. Biz inanıyoruz ki er veyahut da geç bunun
hesabını soracak bir iktidar gelecek ve bunun hesabını
vereceksiniz diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çam.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Manisa
Milletvekili Erkan Akçay konuşacak.
Buyurun Sayın Akçay. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; üçüncü bölüm üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugünkü görüşmemiz
sırasında bazı konuşmacılar tarafından
sıklıkla Halk Bankası Genel Müdürüyle ilgili durum hakkında
bazı görüşler ifade edildi, onunla ilgili bir hatırlatma yaparak
konuşmama devam etmek istiyorum. Malumunuz olduğu üzere şu an
tutuklu bulunan Halk Bankası Genel Müdürünün evinde ayakkabı
kutuları içerisinde 4,5 milyon dolar para bulunmuştu. Buna kimsenin
itirazı var mı, Yok. diyebiliyorlar mı? Denilemiyor. Peki,
Sayın Başbakan ne dedi bu Genel Müdürle ilgili olarak?
Saflığının kurbanı oldu. dedi. İmam hatip
yapacaktı, üniversite yapacaktı. dedi. Değerli arkadaşlar,
bu bir itiraftır. Çok önemli bir itiraftır ve maalesef üzerinde
yeterince durulmuyor. Neyin itirafıdır? Türkiye'nin bir kayıt
dışı yönetim altında olduğunun itirafıdır,
Türkiye'nin kurumlarıyla ve kurallarıyla yönetilmediğinin bir
itirafıdır. Bağış, yardım, velev ki olsun
inanmıyoruz ama diyelim ki kabul ettik, e, bağış,
yardım da demek ki belgesiz, kayıtsız yapılıyor. Ne
idüğü belirsiz, kimden geldiği belirsiz, izah edilemez bir durum söz
konusu. Yani bir Halk Bankası veya bir banka genel müdürünün kendi özel
parasının, o bankanın özel kasasında durması gerekir,
normal olan da budur.
Şimdi, bu itirafa dikkatlerinizi çekiyorum.
Yolsuzluk yok. denilemiyor. Bu operasyonları dış güçler ve
çeteler yaptı, işte efendim, Haşhaşiler yaptı.
Eğer dokuz yüz elli sene önceye gider de Haşhaşiler yaptı.
derseniz, o zaman siz de otomatik olarak Cavlakiler olursunuz. Dokuz elli sene
evvelki Haşhaşileri, Cavlakileri bırakalım, 17 Aralığa gelelim, bunu
konuşmamız gerekir, dokuz yüz elli seneye kaçamazsınız.
Çete var, evet bir çete var, değerli
arkadaşlar, ancak soruşturmayı yapan savcı ve polis
değildir çete olan; yolsuzluğa bulaşanlardır çete,
yolsuzluğu soruşturanlara engel olmaya çalışanlardır
çete ve maalesef Türkiye Cumhuriyeti
çeteleşmiş ve kayıt dışı bir yönetimle
yönetilmektedir.
Efendim, Erdoğan Bayraktar bu Hükûmetin bakanı
değil miydi? Bu sıralarda oturuyordu, sizin
sıralarınızda oturuyordu. İstifa etti hem Bakanlıktan
hem milletvekilliğinden hem partisinden. Ne yaptıysak
Başbakanın talimatıyla
yaptık, ben istifa ediyorum, o da istifa etsin. Bunlara söyleyecek
sözünüz yok mu değerli arkadaşlar? Dün savunduğunuz HSYKyı
bugün neden düşman ilan ediyorsunuz?
10 Aralık 2013, Sayın Başbakanın bu
kürsüden bütçe konuşması, sayfa 142, HSYKyı öve öve yere
göğe koyamıyor bu konuşmasında. Bunu tekrar
hatırlatıyoruz.
HSYKnın 1. Dairesindeki üyeleri değiştirerek
yolsuzluk operasyonlarını yapan savcılar ve hâkimlerin -şu
ana kadar sayısı 116yı bulan- yeri değiştiriliyor,
sürgün ediliyor ve HSYKyı değiştirip istediğiniz hâkim ve
savcılara müdahale ederek rüşvet ve yolsuzlukları örtmek
istiyorsunuz, örtbas etmek istiyorsunuz.
AKP iktidarı 17 Aralık, 25 Aralık, 7 Ocak
ve 21 Ocaktaki yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarında suçüstü
yakalanmıştır, bu tam bir suçüstü hâlidir. Komplo, kumpas
sözlerinin zırvadan öte bir anlamı yoktur değerli
arkadaşlar. Varsa kumpas ortaya koyacaksınız, gereğini
yapacaksınız. Sadece sürgün yaparak, efendim, günde 20 televizyonda
30 kere propaganda yaparak bu kumpası ortaya koyamazsınız. Bu
kumpas doğru olsa dahi bu yolsuzlukları ne yapacaksınız?
Yolsuzlukları yok mu sayacaksınız? Durum bu şekilde
değerli arkadaşlar.
Bu tasarı 43 ayrı kanun ve kanun hükmünde
kararnamede değişiklik yapan 126 maddeden oluşuyor.
Tasarının içerdiği konular itibarıyla ihtisas
komisyonlarında ayrı ayrı görüşülmesi gereken birçok madde
var. Başka komisyonların görev ve uzmanlık alanına giren
düzenlemeler ilgili komisyonlarda görüşülmeyerek İç Tüzük ihlal
ediliyor.
Ben buradan bir milletvekili arkadaşınız
olarak Meclisimize bir öneri getirmek istiyorum. Gelin, İç Tüzükte bir
değişiklik yapalım ve tartışalım, bir torba kanun
komisyonu bari kuralım. Plan ve Bütçe Komisyonunda, yolda, önümüzdeki
hafta yine bir torba kanun geliyor ve maalesef, bir kötü yönetimin tipik bir
örneği hâline geldi. Yasama kalitesi bozuluyor. İyi, olumlu gördüğümüz
maddelerde dahi bir yönetim, organizasyon bozukluğu, bir
plansızlık, bir programsızlık söz konusu. Türkiye kötü
yönetiliyor değerli arkadaşlar. Bu torba tasarılar da kötü
yönetimin, plansız, programsız yönetimin bir sonucudur.
Komisyonlarda çeşitli vesilelerle dile getirdim,
Sayın Başbakan sürekli tavsiye ediyor toplumda, çeşitli
konuşmalarında, efendim, 3 çocuk, 3 çocuk, 3 çocuk. Değerli
arkadaşlar, bir devletin, bir hükûmetin nasıl, bir ekonomi
politikası varsa, bir savunma politikası, bir sanayileşme
politikası varsa elbette bir nüfus politikası, bir demografi
politikası da olacak, olmalıdır da. Elli yıllık, yüz
yıllık perspektiflerle bu politikaların mutlaka olması
gerekir. Gelişmiş, çağdaş ülkelerin özellikle
yaşlı nüfus fazlalığı nedeniyle çok ciddi problemleri
var, genç nüfusa sahip olmak için ve doğumu, genç nüfusu teşvik edici
tedbirler alıyor. Yalnız, değerli arkadaşlar, biz bu
politikayı 3 çocuk değil, öyle bir perspektif yapılır ki
belki 5 çocuktur, belki 4 çocuktur, belki 2 çocuktur
Çin 1 çocuk
politikası uyguluyor, Türkiye Cumhuriyetinin elli yıllık
perspektifi için belki 4 çıkacak, bilemiyoruz çünkü bunun
çalışması maalesef yapılmamış.
Peki, nerede göreceğiz değerli arkadaşlar,
eğer bu bir Hükûmet ve devlet politikasıysa? Beş
yıllık kalkınma planlarına bakıyoruz, 3 çocuk
politikasını görüyor muyuz? Yok, kalkınma planında böyle
bir şey yok. Orta Vadeli Programda var mı? Yok. Hükûmet
programında var mı? Açın bakın, Hükûmet programlarında
yoktur bu nüfus politikasıyla ilgili bir perspektif, bir sunum.
İlgili bakanlıkların stratejik planlarında var mı?
Yok. Bütçe kanunlarında var mı? Yok. Nerede var? Nerede var
değerli arkadaşlar? Başbakanın iki dudağı
arasında var. İşte, diktatörlük veya keyfî yönetim
dediğimiz de budur, buna bir devlet ve hükûmet politikası getirmek
zorundasınız. Bu hâle gelir, o zaman biz de muhalefet olarak elbette
Türkiye Cumhuriyetinin gelecek perspektifini de dikkate alarak bu
politikaları rahatlıkla destekleyebiliriz.
Değerli milletvekilleri, 56ncı maddede,
engellilik oranı yüzde 90 ve üzerinde olan vatandaşlar araçları
bizzat kullanamayacakları için tekerlekli sandalye ya da sedye
kullanması zorunlu olan engellilere yüksek tavanlı araç, otomobil
için ÖTV indirimi yapılmaktadır ve bu madde özünde olumludur ancak
yüzde 90 engellilik oranı çok yüksektir, bu oranın yüzde 75e
indirilmesi de uygun olacaktır. Zaten bu engellilik oranlarının
belirlenmesinde de ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Ayrıca, harp ve
vazife malulü sayılanlara da sağlık raporu istenmeden 1.600
ccden düşük ve beş yıl süreyle kullanmak şartıyla
ÖTVsiz ve KDVsiz binek aracı verilmesi de yerinde olacaktır.
58inci madde ile korumalı iş yerlerinde
kontenjan fazlası engelli çalıştıranlar ile yükümlü
olmadığı hâlde gönüllü olarak engelli çalıştıran
işverenlerin hesaplanan sigorta primlerinin işveren hissesinin yüzde
50 yerine tamamının hazineden karşılanması
öngörülüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) Ve bu engellilerin
istihdamıyla ilgili düzenleme olumlu olmakla birlikte, bu konuyla ilgili
diğer maddelerde görüşlerimizi devam ettirmek üzere hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şahıslar adına Muğla Milletvekili
Sayın Nurettin Demir. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
Buyurun.
NURETTİN DEMİR (Muğla) Gecenin bu
saatinde saygıyla sevgiyle selamlıyorum, iyi geceler diliyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, bugün 31 Ocağa
geçmiş durumdayız. 1990 yılında çok değerli bir hukuk
adamı Profesör Doktor Muammer Aksoy silahlı saldırı sonucunda
öldürüldü. Ölümünün 24üncü yılında -ki bir çeyrek asır
geçmiş- gerçekten büyük hukuk adamını saygıyla, sevgiyle
anıyorum. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.
Efendim, kimdi Muammer Aksoy? Gerçekten çağdaş
Türkiyenin özellikle demokratik, laik ve sosyal devlet mücadelesini
Anayasanın 2nci maddesine yazdırmada büyük çaba göstermiş,
büyük gayret göstermiş değerli bir akademisyendir. Eğer Muammer
Aksoy Hocanın öldürülme nedeni, tetik çektirenler ortaya çıkmış
olsaydı, çıkarılmış olsaydı; Mumcular, Üçoklar,
Emeçler, Kışlalı, Dink gibi birçok yurtseverlerin bugün hâlâ
ortaya çıkarılamayan faili meçhul cinayetleri olmayacaktı,
yaşanmayacaktı. Ama geçtiğimiz on iki yıl süresince tek
başına iktidar olan AKP iktidarının maalesef bu konuda bir
adım atmadığını görüyoruz. Ama özellikle Muammer
Hocanın Türkiyenin demokratik, laik ve sosyal bir devlet olmasında
ve Anayasanın 2nci maddesine büyük mücadelelerle vermiş olduğu
bu katkı Türkiye Cumhuriyeti yaşadığı sürece hep
anılacaktır ve bu mücadelesi de ömrümüzün sonuna kadar
yaşatılacaktır.
Bugün memnuniyetle görüyoruz ki, Tunus yüzde 90
çoğunlukla Anayasasını kabul etti ve bu Anayasada da özellikle
laik ve demokratik özelliklerini kazanmış olması
Tunus
halkını biz buradan içtenlikle kutluyoruz. Umarız bütün Orta
Doğu ve İslam ülkeleri de laik ve demokratik bir yönetim
anlayışına en kısa sürede kavuşurlar ve Türkiyedeki
bu hunharca işlenen cinayetler, savaşlar ortadan kalkar.
Saygıdeğer milletvekilleri, bugün
geldiğimiz noktada, mahkemelerde yaşanan tiyatro gösterileri, Silivri
gibi tutsakhanelerdeki, cezaevlerindeki hak ihlalleri, yolsuzluklar, cinayetler
ve hukukun, adil yargılanmanın ayaklar altına
alınmış olması gerçekten, Muammer Aksoy gibi
hocaların, sanıyorum, kemiklerini sızlatıyordur.
Özellikle son yıllarda
yaşadığımız en önemli sorunlardan, hukuksuzluklardan
ya da yönetim çıkmazlarından bir tanesi de gelinlik yerine kefen
giydirilen çocuklar. Şu anda AKPnin en önemli karne
zayıflarından bir tanesi, gelinlik yerine kefen giydirilen
çocuklardır. Ben, Sayın Bakana başarılar diliyorum.
Umarım, bu, gelinlik yerine kefen giydirilen çocukların
sorunları çözülür ve kefen yerine gelinlik giydirilen
çocuklarımız artık kısa sürede önce okulda, sonra da mutlu
ülke yurttaşı olarak yaşamlarını sürdürürler.
Tabii ki özellikle Hamur ilçesinde öldürülen,
kocasına sekiz yıl altı ay, kayınvalide ve
kayınpederine altı yıl ceza verilen insanın 2 çocuğu
ortada kalmıştır ama oradaki imama, muhtara, kaymakama, valiye
ve Hükûmete, bakanlara herhangi bir soruşturma açılmamış ya
da objektif sorumlulukların veya subjektif sorumlulukların
karşılığının cevabı
alınmamıştır. Hukukun ne kadar yeknesak, ne kadar
sığ olduğunu burada da ortaya koyuyor.
Teşekkür ediyorum. İyi akşamlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Demir.
Şahsı adına ikinci konuşmacı
Şanlıurfa Milletvekili Sayın Zeynep Armağan Uslu.
Buyurun Sayın Uslu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ZEYNEP ARMAĞAN USLU (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısı üzerine söz almış
bulunuyor, bu teklif aracılığıyla, engelli vatandaşlarımızın
toplumsal yaşama aktif katılımı, fırsat
eşitliğinin sağlanması konularında ciddi ilerlemeler
sağlayacak bir yaklaşımın mevzuatımıza tümüyle
hâkim olmasının gurur verici olduğunu ifade etmek istiyorum. Ve
yine, tasarıda yer alan 5651 sayılı Kanunda yapılacak değişikliklerle
de bir başka büyük toplumsal öneme sahip alanda özgürlükler ve toplumsal
ihtiyaçlar dengesini en üst seviyede gözeten düzenlemelerle katkı
sağlandığı, çağın en dinamik ve etkin
mecralarından olan İnternet ortamına yönelik daha
açılımlı bir düzlemin de ortaya çıkacağını
belirtmek gerekir.
Her ne kadar, geçtiğimiz günlerde, objektiflikten
tamamen uzak, keza iyi niyetin uzağından yakınından
geçmeyen, konuya yönelik bazı ifadeler serdedilse de hakikat bundan
tümüyle farklı yani birilerinin ısrarla ifade ettiği gibi İnternete
sansür filan bu ülkede gelmiyor.
Yapılan düzenlemeler kişilik
haklarını koruyan, aynı zamanda da yasakçılık
sarmalına savrulmaktan hassasiyetle kaçınılan düzenlemelerdir.
Bu düzenlemeleri ana hatlarıyla ifade edecek olursak, kişisel hak
ihlallerinde mahkemelerin kararlarını gönderecekleri tek bir muhatap
belirlenmiştir. Öncelikle, zaman zaman akim kalan, muhatapsız kalan
yargı kararlarından ötürü bu ülkede tüzel kişiler kadar gerçek
kişiler de zarar görmektedir ve bu mağduriyetlerin giderilmesine
imkân sağlamak elbette bir ülkede hukuk sisteminin görevidir ve bu
imkânı ortaya koymak üzere tüm erişim
sağlayıcıların parçası olacağı,
kararların muhataplarına tebliğ edilme imkânının
bulunacağı, bu sorumluluğu da yüklenen bir erişim sağlayıcılar
birliği kurulacaktır.
Yine, aynı şekilde, şu anda, 21inci
yüzyıl Türkiyesine yakıştığını da
düşünmediğim hapis cezaları tümüyle kaldırılmakta ve
müeyyideler para cezasıyla sınırlandırılmaktadır.
Kural olarak salt ihlale konu olan video, resim, yazı gibi içeriğe
yönelik bir engelleme getirilmekte ve yani yıllardır pek çok
eleştiriye maruz kalan bazı uygulamalar var. İşte,
örneğin; Atatürk hakkındaki, şahsı manevisine zarar veren
tek bir videodan ötürü bu ülkede aylarca Youtube yasaklandı. Ama
şimdiki uygulamada, hukuka aykırı içeriğin olduğu tek
bir sayfa, URL adresi üzerinden engellenecek ve böyle bir yaklaşım
genel yaklaşım olarak da benimsenecektir. Yani, diğer bir
ifadeyle, söylenilenlerin aksine, toptancı ve yasakçı bir
yaklaşım değil, sorun çözen, çözerken de bütüncül engellemeleri
engelleyen bir yaklaşım söz konusudur.
Mağduriyetlerin giderilmesi için karar alma ve
uygulama süreleri kısaltılmaktadır. Bir gün hepimizin
mağduru olabileceği itibar suikastları, sanal tacizler gibi
suçlar karşısındaki en büyük acziyet, incitici, insan onuruna
aykırı diyebileceğimiz içeriğin pek çok kez mevzuat
hükümleri gereği engellenmekte çok geç kalınması yani çok uzun
bir süre bu içeriğin yayında kalması yani bir diğer
ifadeyle, hukukun gecikmesi sorunudur ve tasarıyla bu durum insanlar ve
insanlık lehine değiştirilmektedir. Karar alma ve
başvurulara cevap alma süreleri kısalmakta, başvuru sahibi ister
içerik sağlayıcıya yönelip uyar-kaldırt yöntemini
kullanmakta, isterse mahkemeye başvurmakta ya da TİBe sadece ve
sadece özel hayat gizliliğinin ihlali nedeniyle doğrudan
başvurabilmekte ve yine sadece tek bir adres, tek bir URL üzerinden
engelleme söz konusu olmaktadır. Bir diğer durum da her karara itiraz
yolu açık olup hiçbir şekilde toptancı bir engelleme ya da
yasaklama söz konusu değildir yahut diğer bir ifadeyle, sansür diye
nitelenebilecek bir düzenleme de bu düzenlemenin içerisinde mevcut
değildir.
Türkiye her gün artan kullanıcı rakamları,
İnternet aktivasyonunun yüksekliğiyle sanal dünyada da önemli bir
yeri olan bir ülke olmaya, her alanda olduğu gibi, birileri istedi diye
değil, doğru olan, adil olan da bu olduğu için özgürlüğü
de, demokrasiyi de, sosyal devlet olgusunu da güçlendirmeye devam edecek
diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Uslu.
Şimdi bölüm üzerinde on beş dakika sürelik
soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sisteme giren milletvekilleri var.
Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) On
beş dakika, değil mi efendim, süremiz?
BAŞKAN On beş dakika; yedi buçuk, yedi buçuk bölüyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Peki
efendim. Ben sadece yirmi saniye kullanacağım.
BAŞKAN Nasıl isterseniz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Bakan, 2/8/2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan bir kanun
var Bakanlığınızla ilgili. Bu, yaşlılar -65
yaş üstü- ve engellilerin kamu ulaşım araçlarından ücretsiz
yararlanmalarıyla ilgili bir yasa ancak şu anda uygulamada,
yönetmelik çıkmamış, yönetmelik çıkmadığı için
de özellikle demir yollarında veya Marmarayda bundan
yararlanamıyorlarmış. Yönetmelik ne zaman çıkacak? Bu
arkadaşlarımız bu haktan yararlanacak mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim.
Efendim, şu anda
Bakanlığın oturduğu bina hangi holdinge aittir, ayda
kaç liraya oturulmaktadır? Eskiden bu binanın 300 bin liraya
Sağlık Bakanlığına kiralanması istendiği
hâlde Sağlık Bakanlığı -çok pahalıdır-
kiralamaktan vazgeçmiştir. Bugün kaç lira ödeniyor, hangi holdingden
şey etmiş?
Ayrıca, Bakanlığın Ankarada kurs
verilecek müsait yerleri varken maalesef Antalyada bazı yandaş otel
sahiplerine buradaki elemanları gönderiliyor ve orada kurs
aldırılıyor. Hangi otellere, son beş yılda, özellikle
kış aylarında çok düşük otel ücreti olmasına
rağmen kaçar lira yevmiye ve para ödenmiştir? Bunların listesini
istiyorum.
Bir de Bakanlığın, özellikle Fatma
Şahinin -kendisine yakın- hukuk büroları kurdurmak suretiyle
bazı avukat büroları kurdurduğu ve bu avukat bürolarına,
kendi yakınları olduğu hâlde, bunlara son üç yılda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Dinçer
CELAL DİNÇER (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, ben konuşmamda da
belirttim, kamu genelinde 6 bin civarında geçici sözleşmeli engelli
işçi var. Bunlar altı ay çalışıp altı ay
işsiz kalıyorlar. Engelli bir kişi işsiz
kaldığında geçimini sağlayacak, hiçbir yerde, geliri
yoktur. Bunlar feryat ediyorlar. Siz bunlara bir çözüm bulacak
mısınız, mağduriyetlerini gidermek için herhangi bir
çalışmanız var mı?
İkinci sorum Sayın Bakanım: Gene
konuşmamda belirttim, Sosyal Yardımlaşma Vakıf personelleri
de aynı sıkıntıyı yaşıyorlar, vali ve
kaymakamların iki dudağı arasında, istedikleri zaman
görevden alınabiliyorlar, siyasi tercihlerle görevden
alınabiliyorlar. Sosyal Yardımlaşma Vakıf personellerine de
bir güvence getirmeyi düşünüyor musunuz? Ayrıca, bu vakıflara
dağıttığınız paralar nüfusa göre
dağıtılıyor. Oysa gelişmişlik kriteri de göz
önüne alınmalıdır diyorum. Bu konuda bir
çalışmanız var mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Acar
GÜRKUT ACAR (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, İnternete erişimin
önlenmesinde TİBi yetkili kılarak bunu idarenin keyfine
bırakmamakta mısınız? İdarenin sadece kamu
bankalarındaki yolsuzlukları göz önüne alındığında,
yargıyı devreden çıkartan ve bu uygulamayla idareyi devreye
sokan bu yeni olay, yeni kısıtlama, İnternete getirdiğiniz
kısıtlama sansür değil de nedir, bunun
açıklanmasını istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Serindağ
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Hükûmetin müşterek
sorumluluğunu göz önüne alarak iki soru sormak istiyorum.
Birinci sorum: Millî İstihbarat Teşkilatı
18 Aralıktan sekiz ay önce Reza Zarrab ve bazı bakanlarla ilgili
Hükûmeti uyardığı hâlde Hükûmet bu uyarıyı neden
dikkate almadı?
İkinci sorum: Şu anda Hükûmete yakın
herhangi bir isim aleni olarak soygun veya yolsuzluk yapmaya kalksa herhangi
bir savcı veya kolluk gücünün o şahsa yönelik yolsuzluk operasyonu
yapması mümkün müdür? Yolsuzluk operasyonu yapan savcı veya kolluk gücüne
operasyon yapılacak mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Demir
NURETTİN DEMİR (Muğla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Kader, 181 bin kadersiz çocuk
gelinlerden biridir, intihar süsü verilen bir cinayete kurban gitmiştir.
Acaba burada görevli olan, kamu görevlisi olan, devlet görevlisi olan imam yani
nikâhını kıyan imamın, muhtarların, okul müdürünün
veya öğretmenlerinin, kaymakamın ya da valinin sorumluğu yok
mudur? Varsa bunlarla ilgili herhangi bir soruşturma
açılmış mıdır?
Ayrıca, iki, iki buçuk yıl sonra nüfus
cüzdanı verilen çocuğunun durumu sorgulandı mı, görevliler
konusunda bir soruşturma açıldı mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Evet, üçüncü soruyu
tamamlayamadım. Fatma Şahinin özellikle bu ayrılma
safhasında bulunan eşleri barıştırmak için kendine
yakın hukuk bürolarını kurduğu ve burada avukatlar
çalıştırdığı söylenmektedir. Hangi hukuk
büroları açılmıştır? Son üç yılda bu hukuk
bürolarına kaç lira ödenmiştir? Burada çalışan
avukatların kimliklerini bildirebilir misiniz?
Ayrıca, sakat olup da bakıma muhtaç olan
çocukların anneleri işi bırakmak durumunda kalınca acaba
bunların çocuklarına bakmak için dışarıdan SSKdan
prim yatırma imkânını sağlayacak bir düzenlemeyi
düşünüyor musunuz?
BAŞKAN Sayın Dinçer
CELAL DİNÇER (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Son sorum tam anlaşılamadı, zaman
yetmediği için tekrar soruyorum, Sayın Bakanımın bu konuyu
dinlemesini istiyorum: Sayın Bakanım, sosyal yardımlaşma ve
dayanışma vakıflarında çalışan insanların
iş güvencesi yoktur, bunlara iş güvencesi getirilmesi için bir
çalışmanız var mıdır? Ayrıca, vakıf
personelleri yetersiz olduğundan, norm kadroları yetersiz
olduğundan özellikle deprem, afet gibi konularda vakıf
çalışanları çok sıkıntılar çekmektedir. Bu konuda
bu sayıyı, norm kadroyu artırmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Çam
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Bakan, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı 06/04/2011 tarihli ve 6223
sayılı Kanuna dayanarak kuruldu. Bu kanun hükmünde kararnameyle
Bakanlığın hizmet birimleri oluşturulmuş ve bu
kapsamda Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü
şeklinde görev yapmaktadır. Bunun Özürlü ve Yaşlı
Hizmetleri diye değil, Engelli Hizmetleri Genel Müdürlüğü,
Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü diye ikiye
ayrılmasını düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun.
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Aslanoğlunun sorusu: 65 yaş üstü
engellilerin ulaşımdan yararlanmasıyla alakalı bir alt
mevzuat düzenlemeniz vardı, akıbeti ne oldu? Düzenleme bitti, çok
kısa bir süre içerisinde onu çıkaracağımızı
düşünüyoruz inşallah.
Sayın Kamer Gençin sorusu: Bakanlık
binasının kirası ne kadar ve burada haksız bir
KAMER GENÇ (Tunceli) Hangi holdinge aittir?
İZZET ÇETİN (Ankara) Kime ait?
BAŞKAN Müdahale etmeyin lütfen.
Buyurun Sayın Bakan.
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Bayraktar Holdinge ait.
KAMER GENÇ (Tunceli) Kayserili, Abdullah Gülün
adamı
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) - Piyasa rayicinde kiralanmış.
Sağlık Bakanlığının daha önce kiralamak
istediği ama yüksek bulduğu gibi bir iddianız var, böyle bir
bilgi bizde yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) Kaça kiralanmış?
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Kaça
kiralanmış Sayın Bakan?
BAŞKAN Sayın Bakan, devam edin lütfen.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Kira bedeli ne
kadar Sayın Bakan?
KAMER GENÇ (Tunceli) Ne demek Devam edin
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Kamer Gençin diğer sorusu:
Eğitimler Harcırah Kanunu kapsamında düzenleniyor, İhale
Kanununun şartlarıyla oteller seçiliyor.
Diğer bir sorunuz hukukçularla alakalı olan:
Bakanlığımızın hukuk müşavirliği var. Hukuk
işlerimiz bu müşavirlikle yürütülüyor. Özel hukuk bürolarıyla
çalışmamız dışarıdan söz konusu değil.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bu soruları
araştıracağım.
BAŞKAN Sayın Bakan, lütfen devam eder
misiniz.
Müdahale etmeyin lütfen.
KAMER GENÇ (Tunceli) Doğru cevap versin
canım, sen de
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Sosyal Yardımlaşma
Vakıfları personelinin görevden alınması sık sık
gündeme geliyor. Bir sosyal güvenceleri yok. şeklinde bir soru var. Bu
arkadaşlarımız, daha doğrusu vakıflarımız,
özel hukuk tüzel kişisi statüsünde ve orada çalışan
arkadaşlarımız da İş Kanunu güvencesi altındalar.
TİB konusunda yargının devreden
çıktığına dair ve bunun bir sansür olduğuna dair bir
soru var. Yargı devreden çıkmıyor, kişisel haklara
saldırı olduğunda mahkeme kararı isteniyor. Bu, bir sansür
değil.
Sayın Demirin sorusu: Kader 181 bin çocuk gelinden
biri. Onun bu durumundan mesul olan imam, muhtar, kaymakam hakkında
soruşturma yapıldı mı? Ve Kaderin çocuğuyla ilgili
gelişmeler hakkında bilgi istiyor arkadaşımız. Evet,
Kaderin durumundan ya da kaderinden diyelim sorumlu tutulan insanlar şu
anda soruşturma geçiriyorlar. Kendisiyle çocuk yaşta evlenen
kişi, bu evlilik, gayriresmî evlilik törenini düzenleyenler ve ebeveynleri
soruşturma geçiriyorlar şu anda. Türk Medeni Kanunu ve Türk Ceza
Kanunu bu konuları düzenliyor. Bizim Türk Medeni Kanununa göre ve Türk
Ceza Kanununa göre on yedi yaşını bitirmiş, on sekizinden
gün almamış çocukların evlendirilmesi yasak, yasalara
aykırı. Böyle bir durumla
karşılaştığımız zaman hepsi hakkında,
sorumluların tümü hakkında yasal hükümler uygulanıyor.
Sosyal yardımlaşma vakıflarına
aylık 87,5 milyon lira periyodik pay aktarılmaktadır. Söz konusu
tutar sadece nüfusa göre değil, göstergeye göre aktarılmaktadır.
Nüfus, kırsal kent, il içi, kır gibi; sosyoekonomik
gelişmişlik gibi; iş yoğunluğu, aktif dosya
sayısı gibi üç temel kategorimiz var bu konuyla ilgili.
Diğer sorulara yazılı cevap vereyim, not
tutma imkânım çok olmadı.
KAMER GENÇ (Tunceli) Kirayı söylemediniz, kira
miktarını? Yazılı mı cevap vereceksiniz?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Sayın
Başkan
BAŞKAN Süremiz var.
Sayın Serindağ, buyurun.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) Sayın
Başkan, konunun açıklığa kavuşması için ikinci
kez soruyorum, daha doğrusu başka bir arkadaşımın
sorduğu soruyu yineliyorum. Bakanlığınız binası
aylık ya da yıllık olarak ne kadarlık bir meblağ ile
kiralanmıştır, bir de kaç yıl süreyle
kiralanmıştır Sayın Bakan?
Teşekkür ediyorum.
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Yanıltıcı bir cevap vermemek
açısından sorunuza yazılı cevap vereyim.
BAŞKAN Sistemde başka soru yok.
Soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.
Maddeler üzerindeki önergeler işlemini
başlatıyorum.
56ncı maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
kanun tasarısının 56 ncı maddesine yer alan % 90
ibaresinin 75 şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yusuf Halaçoğlu Erkan Akçay Mustafa Kalaycı
Kayseri Manisa Konya
Mehmet Şandır Ali Halaman
Mersin Adana
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 56 ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
Mehmet Akif Hamzaçebi
Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Haydar Akar
İstanbul
İstanbul
Kocaeli
Musa Çam İzzet Çetin Aydın Ağan Ayaydın
İzmir
Ankara
İstanbul
Müslim Sarı
İstanbul
MADDE 56 - 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel
Tüketim Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (2)
numaralı bendinin (a) alt bendinin sonuna aşağıdaki
parantez içi hüküm eklenmiş, bu bende ayrıca aşağıdaki
(b) alt bendi eklenmiş, mevcut (b) alt bendine aşağıdaki
parantez içi hüküm eklenerek (c) alt bendi, mevcut (c) alt bendi de (d) alt
bendi olarak teselsül ettirilmiş, bu şekilde (d) alt bendi olan alt
bent aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(Zihinsel engelli olduğu için sürücü belgesi
verilemeyeceği tam teşekküllü hastane raporuyla tevsik edilen ve
ulaşımları birlikte ikamet ettiği ya da bakmakla yükümlü
olan kişilerce münhasıran bu madde hükmünden yararlanılarak
iktisap edilen araçla sağlanacak kişilerde ayrıca engellilik
veya malullük derecesi aranmaz.)"
"b) 87.03 G.T.İ.P. numarasında yer alan
(motor silindir hacmi 2.800 cm³ü aşanlar, bütün tekerlekleri motordan güç
alan veya alabilenler, sürücü dâhil 8 kişiye kadar oturma yeri olan binek
otomobilleri, yarış arabaları, arazi taşıtları
hariç), yük taşımasında kullanılıp azami ağırlığı
3,5 tonu aşmayan ve yolcu taşıma kapasitesi istiap haddinin %
50'sinin altında olanlar ile sürücü dâhil 9 kişilik oturma yeri
olanların engellilik durumlarının araçları bizzat
kullanamayacak ve sürekli olarak tekerlekli sandalye veya sedye
kullanmalarını gerektirecek nitelikte olduğunu ilgili mevzuat
çerçevesinde alınan engelli sağlık kurulu raporuyla tevsik eden
ve engellilik derecesi % 90 veya daha fazla olup tekerlekli sandalye veya sedye
ile binilmesine ve seyahat edilmesine uygun tertibat yaptıran malûl ve
engelliler tarafından,"
"(H
sınıfı ehliyet sahibi olup işitme cihazı kullanan
işitme engellilerin münhasıran otomatik vitesli araç iktisabı,
engelliliğine uygun hareket ettirici özel tertibatlı araç
iktisabı sayılır.)"
"d)
Bu bendin (a), (b) ve (c) alt bentleri kapsamındaki araçların
aynı alt bentlerde belirtilen malûl ve engelliler tarafından ilk
iktisabından sonra deprem, heyelan, sel, yangın veya kaza sonucu
kullanılamaz hâle gelmesi nedeniyle hurdaya çıkarılmasında,
bu alt bentler kapsamındaki araçları hurdaya çıkaran malûl ve
engelliler tarafından,"
BAŞKAN
Okunan önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
AİLE
VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Zihinsel
engelli olduğu için sürücü belgesi verilemeyeceği tam teşekküllü
hastane raporuyla tevsik edilen ve ulaşımları birlikte ikamet
ettiği ya da bakmakla yükümlü olan kişilerce sağlanan
kişilerin engelliliği veya malullüğü %90'ın altında
kaldığı gerekçesiyle ÖTV muafiyetinden yararlanamamaktadır.
ÖTVK'nin 7 nci maddesiyle sağlanan istisna hükmü, ailesinde engelli olan
ancak engelliliği veya malullüğü %90'ın altında kalanlara
eğitim, sağlık veya sosyal faaliyetlere katılmaları
için sağlanacak ulaşım için gerekli araçlarda
uygulanamadığından zihinsel engellilere yönelik bir
haksızlık niteliğindedir. Bu haksızlığı
ortadan kaldırmak için ÖTVK'nin 7 nci maddesinin birinci fıkrasının
(2) numaralı bendinin (a) alt bendinin sonuna eklenen parantez içi hükümle
H sınıfı sürücü belgesi verilmeyen ve ulaşımları
münhasıran bu madde kapsamında temin edilecek araçlarla
sağlanacak zihinsel engelliler için yapılacak araç iktisapları
da vergi istisnası kapsamına alınması öngörülmektedir.
H
sınıfı sürücü belgesi bulunan ve işitme engelli
olmasına rağmen "engelliliğine uygun tertibat" bulunan
araç kullanması gerektiği şeklinde rapor
alamadığı ve otomatik vitesli araçlar da bu kapsamda kabul
edilmediği için işitme engelliler ÖTV muafiyetinden yararlanamamaktadır.
ÖTVK'nin 7nci maddesinin tedvin tarzı işitme engellilere yönelik bir
haksızlık niteliğindedir. Bu haksızlığı
ortadan kaldırmak için birinci fıkrasının (2) numaralı
bendinin mevcut (b) alt bendinin sonuna eklenen hükümle H sınıfı
sürücü belgesi olup işitme cihazı kullanmak zorunda olanların
otomatik vitesli araç iktisapları da vergi muafiyeti kapsamına
alınmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
kanun tasarısının 56 ncı maddesine yer alan %90
ibaresinin 75 şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Manisa Milletvekili
Sayın Erkan Akçay konuşacaktır.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 56ncı madde üzerine verdiğimiz önerge
üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
56ncı maddeyle engellilik oranı yüzde 90 ve
üzerinde olan ve araçları bizzat
kullanamayacak durumda olup da tekerlekli sandalye veya sedye kullanması
zorunlu olan engellilerin yüksek tavanlı araç almaları hâlinde ÖTV
indirimi yapılmaktadır. Yüzde 90 engellilik oranı çok yüksektir
değerli arkadaşlar. Biz önergemizde bu oranın yüzde 75e
indirilmesini öneriyoruz.
Yine Özel Tüketim Vergisi Kanununa göre Harp Malulleri
ile Terörle Mücadele Kanunu ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve
Aylık Bağlanması Hakkında Kanununa göre aylık alanlar
ve vazife malulü aylığı almakta olanlara 1.600 ccden
düşük, ÖTVsiz binek aracı verilmektedir ancak bu aşamada harp
ve vazife malullerinden sağlık raporu istenmektedir. Oysa harp ve
vazife malulleri Türk Silahlı Kuvvetlerine ait tam teşekküllü bir
askerî hastanede derecesiyle birlikte belirlenmektedir. Daha sonra Sosyal
Güvenlik Kurumunun sağlık kurulu tarafından derecelerle ilgili
belirleme yapılmaktadır. Harp ve vazife malulü sayılanlara sağlık
raporu istenmeden ve Sosyal Güvenlik Kurumunun vermiş olduğu ücretsiz
seyahat kartlarını ibraz etmeleri şartıyla 1.600 ccden
düşük ve beş yıl süreyle kullanmak şartıyla ÖTVsiz
binek aracı verilmelidir. Ayrıca bu araçları harp ve vazife
malullerinin birinci derece yakınları da kullanabilmelidir. Bunu
maalesef kullanamıyor yakınları, dolayısıyla böyle bir
avantajdan yararlanmakta da sıkıntı çekiyorlar.
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının ilgilenmesi gereken sorunlardan birisi de
evsiz vatandaşlarımızdır. Hava
sıcaklıklarının eksi dereceleri bulduğu bu aylarda
binlerce vatandaşımız sokakta yaşamaktadır. 40
yaşında, işsiz, evsiz ve sokakta yatan bir
vatandaşımızı düşünelim. Yaşlı
olmadığı için huzurevlerine alınamıyor, engelli
olmadığı için rehabilitasyon merkezlerine de
alınamıyor ancak valiliğin inisiyatifi ve Sosyal
Yardımlaşma Vakfının imkânlarıyla birkaç
günlüğüne misafirhanelerde veya otellerde
barındırılmaktadır ya da evsiz insanların kalması
için bazı belediyelerin yaptıkları misafirhaneler için
başka illere de gönderilebilmektedir. Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının yerel yönetimlerle birlikte bu konuda bir
çalışma yapmasında fayda görüyoruz.
Değerli milletvekilleri, Kalkınma
Bakanlığı 2013 Kamu Yatırımları Programına
göre Manisada Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde
üç proje bulunmaktaydı. Bunlar, Manisa merkezdeki 60 kişilik
rehabilitasyon merkezi inşaatı yani engelsiz yaşam merkezi, 40
kişilik bakım ve sosyal rehabilitasyon merkezi ve Manisa Gördesteki
50 kişilik huzurevi inşaatıdır.
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığına bağlı huzurevinin
bulunmadığı Manisa merkezde Manisa Belediyesine ait 90 yatak
kapasiteli huzurevi bulunmaktadır. Özel bir vakfa ait ücretli huzurevi ise
120 yatak kapasitesine sahiptir. Manisa merkezdeki bu huzurevlerinin yatak
kapasiteleri yetersizdir. Bu nedenle Manisa merkezde Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığına bağlı, en az 150 yatak kapasiteli bir
huzurevine ihtiyaç vardır.
Bu düşüncelerle
önergemizin kabulünü diler, saygılar sunarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
56ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır. Bu
nedenle önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt
çoğunlukla, yani 21 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir
madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524
sıra sayılı Kanun Tasarısının 56 ncı
maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 57 nci maddenin
eklenmesini ve diğer madde numaralarının buna göre yeniden
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederim.
Musa Çam Mehmet Akif
Hamzaçebi Aydın
Ağan Ayaydın
İzmir İstanbul İstanbul
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Haydar Akar Müslim
Sarı
İstanbul Kocaeli İstanbul
İzzet Çetin
Ankara
MADDE 57 4760
sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 7/A maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 7/A Kanuna
ekli (I) sayılı listede yer alan;
1. 2710.19.41.00.11,
2710.19.41.00.13 ve 2710.19.45.00.12 G.T.İ.P. numaralı malların,
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ile 5015
sayılı Petrol Piyasası Kanunu hükümleri çerçevesinde; Bakanlar
Kurulunca belirlenen sınır kapılarında, 4458
sayılı Gümrük Kanununun ihracat rejimi kapsamında yurt
dışına çıkarılacak eşyayı taşıyan
kamyon, çekici ve soğutucu ünitesine sahip yarı römorkların
depolarına (araçların ve soğutucu ünitelerin standart yakıt
deposu miktarlarını aşmamak kaydıyla) yalnızca yurt
dışına çıkışlarında teslimi,
2. 2710.19.41.00.11,
2710.19.45.00.11, 2710.19.45.00.12 ve 2710.19.49.00.11 G.T.İ.P.
numaralı malların zirai makine, teçhizat ve araçlar için
kullanılmak üzere çiftçi belgesi bulunan kişilere teslimi,
vergiden müstesnadır.
Maliye Bakanlığı, bu maddede düzenlenen
istisnaya ilişkin usûl ve esasları belirlemeye, istisnayı bu
maddeye göre işlem yapanlara verginin iadesi yöntemi ile uygulamaya
yetkilidir."
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Efendim, komisyon üyelerini
çağırmam gerekiyor Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Plan Bütçe Komisyon üyelerini
buraya davet ediyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Arkadaşları çıkardığın için ben gelmiyorum.
Arkadaşları niye dışarı çıkardın?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Ama komisyon üyeleri için
boşaltmam gerekiyor Sayın Aslanoğlu.
BAŞKAN Evet, Sayın Komisyon, lütfen
işleminize devam eder misiniz.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Komisyon üyesi arkadaşlar
için boşaltmadığım takdirde de farklı bir şeyle
karşılaşacağım. Ben başıma geleceği
tahmin ediyorum!
BAŞKAN Komisyon üyeleri lütfen
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Efendim, salt
çoğunluğumuzu
Evet, arkadaşlar
BAŞKAN Evet, sayın milletvekilleri, lütfen,
işlemimizi yapıyoruz.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Efendim, salt
çoğunluğumuz yoktur Sayın Başkanım, o yüzden, önergeye
katılamıyoruz.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış
olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.
57nci maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarının 57.
Maddesindeki cinsiyet ifadesinden sonra gelmek üzere cinsiyet ve engellilik
ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Haydar Akar Aydın
Ağan Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul Müslim Sarı İzzet Çetin Musa Çam İstanbul Ankara İzmir
Süleyman Çelebi
İstanbul
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
kanun tasarısının 57 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Yusuf
Halaçoğlu
Konya Manisa Kayseri
Mehmet Şandır Ali Halaman
Mersin Adana
MADDE 57- 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı
İş Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"İş ilişkisinde dil, ırk, renk,
cinsiyet, engellilik, siyasal düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ve
benzeri sebeplere dayalı ayırım yapılamaz."
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sayın Başkan, kimin
önergesiydi acaba, bir kez daha alabilir miyim?
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Cumhuriyet Halk
Partisinin.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisinin.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) 2 önergeden 1 tanesine
katılma ihtimali var arkadaşlarımızın. O yüzden
takdire bırakıp bırakmama noktasında sordum.
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
AYŞENUR İSLAM (Sakarya) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay
konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 57nci madde üzerine verdiğimiz önerge
hakkında söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu 4857 sayılı İş Kanununun
Eşit davranma ilkesi başlıklı 5inci maddesinin birinci
fıkrasına göre İş ilişkisinde dil, ırk,
cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ve benzeri
sebeplere dayalı ayrım yapılamaz. diyor. Ve tasarının
57nci maddesiyle engellilikten dolayı iş ilişkisinde ayrım
yapılamayacağı hüküm altına alınmıştır
ve bu düzenlemeyi de olumlu bulduğumuzu baştan ifade etmek istiyorum.
Yalnız, biz önergemizde Anayasanın
eşitlik ilkesini düzenleyen 10uncu maddesine paralel olarak
Şimdi,
bu İş ilişkisinde dil, ırk, cinsiyet, siyasal
düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep farkı gözetilmez. diyor.
Anayasamızda renk kelimesi de var. Bu kanuna bu renk kelimesini de
ilave ediyoruz. Gerçi, Sayın Bakan ve Komisyon bu ırk
kavramının renk"i de ifade ettiğini düşünüyor ama
bunlar farklı kavramlardır ve Anayasamızda yer aldığı
için bunu önerdik, inşallah kabul edilir.
Değerli arkadaşlar, bu düzenlemeyi olumlu
bulmakla birlikte, engellilerin istihdamıyla ilgili kamu ve özel
sektördeki kontenjanlar boş durdukça ve buna yönelik
caydırıcı yaptırımlar getirilmedikçe bu düzenleme
hiçbir anlam ifade etmeyecektir.
Ülkemizin en önemli sorunlarından birisi de
işsizlik ve istihdamdır. 2002 yılında yapılan Türkiye
Engelliler Araştırmasına göre engellilerin yüzde 78i iş
gücüne dâhil değildir. 2014 itibarıyla ne gibi bir çalışma
yapılmıştır, bizim malumumuz değil. İş
gücüne dâhil olan yüzde 22lik kesimin ise ancak yüzde 20si istihdam
edilebilmektedir. Kısaca, her 5 engelliden ancak 1isi iş gücü
piyasasında iş bulabilmektedir.
Ülkemizde engellilere yönelik istihdam politikaları
büyük ölçüde kota tekniğine dayanmaktadır. Kota tekniği, istihdam
aşamasına yönelik olmakla beraber, istihdam öncesi engellilerin
korunması hep ihmal edilmektedir.
Devlet Memurları Kanununun 53üncü maddesine göre
kamuda çalıştırılması gereken engelli memur oranı
yüzde 3tür. İş Kanununun 30uncu maddesine göre 50 veya daha fazla
işçinin çalıştığı özel sektör iş yerlerinde
yüzde 3, kamu iş yerlerinde ise yüzde 4 engelli
çalıştırılmak zorundadır.
AKP Hükûmeti 2005 ve 2010 yılını
Engellilerin İstihdam Yılı ilan ederek kamudaki açık
kadroların tamamının doldurulacağı sözünü
vermişti ancak kamuda dahi engelli kontenjanının büyük bölümü
boştur.
Devlet Personel Başkanlığının
Haziran 2013 verilerine göre, kamuda çalıştırılması
gereken engelli memur kontenjanı 55.334tür. Kamuda çalışan
engelli memur sayısı 32 bin kişidir. Açık bulunan engelli
memur kontenjanı da 23.545tir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Sekreterliği, Cumhurbaşkanlığı Genel
Sekreterliği, MİT Müsteşarlığı, Merkez
Bankası, Ziraat Bankası, Halk Bankası ve mahallî idarelerin
kadro pozisyonları da bu sayılara dâhil değildir. Bunların
eklenmesiyle birlikte bu sayı ve oran daha da artacaktır.
Engelli memurların istihdamından sorumlu olan
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığında 30, engelli
işçilerin istihdamından sorumlu olan ve Devlet Personel
Başkanlığının da bağlı bulunduğu
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında 57 engelli
memur kadrosu boştur.
Engelli işçi çalıştırma
yükümlülüğüne uymayan işveren veya işveren vekiline
çalıştırmadığı her engelli işçi ve
çalıştırmadığı her ay için İŞKUR il
müdürlüğünce 2013 yılı itibarıyla 1.832 lira para
cezası uygulanmaktadır. Bu tür bir cezai yaptırım devlet
memurları kapsamındaki işverenlere uygulanmamaktadır.
Görüldüğü gibi, kota sistemine ilişkin
düzenlemeler engellilerin iş gücü piyasasına katılımı,
engellilerin istihdamı, çalışma barışı ve iş
ilişkilerinde beklenen katkıyı
sağlayamamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının ve Hükûmetin, engellilerin istihdamı
konusunda daha gayretli olmalarını temenni eder, saygılar
sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge, önergeler arasında daha
aykırı olduğundan diğer önerge işlemden
kaldırılmıştır.
Şimdi maddeyi kabul edilen önergeler
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler
57nci madde kabul edilmiştir.
58inci maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının
58. Maddesindeki Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
ifadesinden sonra olumlu ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Aydın
Ağan Ayaydın İzzet Çetin
İstanbul İstanbul
Ankara
Musa Çam Süleyman
Çelebi
İzmir İstanbul
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
kanun tasarısının 58 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay Yusuf Halaçoğlu
Konya Manisa Kayseri
Ali Halaman Mehmet
Şandır
Adana Mersin
MADDE 58- 4857 sayılı Kanunun 30 uncu
maddesinin birinci fıkrasında yer alan " yüzde dört"
ibaresinin " yüzde 5" şeklinde değiştirilmiş,
üçüncü fıkrasında yer alan "nasıl işe
alınacakları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığının görüşü
alınarak" ibaresi eklenmiş, altıncı
fıkrasında yer alan "yüzde ellisi" ibaresi
"tamamı" şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN
Okunan son önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
AİLE
VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kamudaki
engelli işçi kontenjanının artırılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 58. Maddesindeki Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığının ifadesinden sonra olumlu
ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Süleyman
Çelebi (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
AİLE
VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İzmir Milletvekili Sayın Musa Çam konuşacak.
Buyurun
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSA
ÇAM (İzmir) Sayın
Başkan, Sayın Bakan,
değerli milletvekilleri; konuyla ilgili, konuşmamın sonunda
söyleyeceğim düşüncemi ama Hasan Ören bugün yolsuzlukla ilgili
konuşunca, geçtiğimiz yıl yolsuzlukla ilgili okuduğum bir makaleyi sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Yazının
başlığı: Allah belanızı versin!
Evet,
Allah belanızı versin! Bunlar kimlerdir? Hemen açıklayayım:
Dindar görünüp de, dinci görünüp de, İslamcı görünüp de, yüce
İslam dininin, yüce şeriatın yasak etmiş, haram
kılmış olduğu bir sürü kötülüğü bilerek,
kasıtlı şekilde, küstahça ve cesaretle, açık şekilde
yapan fasıklar, facirler, azgınlar, kudurmuşlar güruhudur. Neler
mi yapıyorlar? Bir bir sayayım:
Onlar haram yerler. Haram kazançlar elde ederler; haram,
necis ve kara servetler biriktirirler.
İhalelere fesat karıştırırlar.
"İşlerden" komisyon alırlar.
Emanetlere hıyanet ederler. Halkı
aldatırlar, yalan söylerler, vaat ederler sözlerini tutmazlar.
Çoluk çocuklarını, akraba ve
talukatlarını, hısımlarını, hemşehrilerini,
hizipdaşlarını ehil ve layık olmadıkları
makamlara getirirler.
Kimisi hiçbir iş yapmadığı halde
aydan aya bankamatikten maaş çeker.
Kanunen ve hukuken inşaat yapılmaması
gereken yerlere rüşvet veya baskı karşılığında
inşaat yaptırırlar.
Memleketi babalarının çiftliği
zannederler.
Türkiye'nin istikbalini (geleceğini) yetiştiren
eğitimi berbat ederler.
Mahiyetini ve kaynağını asla
açıklayamayacakları efsanevi servetlere sahip olarak Karun gibi
zengin olurlar.
Dindar geçindikleri hâlde İslâm'ın en
amansız, en azılı, en acımasız, en gaddar
düşmanlarıyla iş birliği yaparlar.
Ne kadar kutsal değer varsa onları paraya,
menfaate, prestije, itibara, şöhrete alet ederler.
Nemrud'a, Firavun'a taş çıkartacak şekilde
ve aşırı derecede lükse, israfa, gösterişe, şatafata,
debdebeye, tantanaya yönelirler.
Kur'an derler, Kur'an'ın emirlerini ve
yasaklarını hiçe sayarlar; Peygamber derler, Sünnet derler,
onların uygun görmediği her şeyi yaparlar.
Ben derler, başka bir şey demezler. Benlikleri
için, şahsî ihtirasları için, dünyevî şehvetleri için
yemeyecekleri halt yoktur.
Münafıklığın belli başlı
kaç alâmeti varsa onlardadır.
Biz ıslah ediyoruz derler, fitne ve fesattan
başka bir şey yapmazlar.
Evet, dünyada ve yurdumuzda kefere vardır, fecere
vardır, İslâm'a ve Müslümanlara açıkça düşmanlık eden
karanlık ruhlu insî şeytanlar vardır. Lakin emin olunuz ki onlar
din sömürücüleri kadar tahribat yapamazlar, zarar veremezler.
Yüce İslâm mukaddesatını şahsî
menfaatlere ve nakde tahvil edenlere lânet olsun!
İslâm'ın önündeki en son, en büyük, en korkunç
engel işte bu din sömürücüsü habislerdir.
Onlar
bütün ümitlerimizi tarumar ettiler.
"Bu
sistem bozuktur, yerine düzgün bir sistem getireceğiz" diye işe
başladılar ve sonra yaptıklarını gördük. Bozuk
dedikleri düzenin necis, haram, kirli, kara nimetlerine(!) kurtlar gibi
saldırdılar.
Vaktiyle
birtakım pek hızlı, pek ödünsüz, pek heyecanlı radikaller
vardı. Ne oldu onlar? Hiç sesleri çıkmıyor. Yükü tuttular, ne
radikallik kaldı, ne heyecan, ne aşk, ne şevk. Meğerse
yalanmış hepsi!
Allah'ın
bütün insanlığa, hassaten müminlere en güzel bir örnek ve model
olarak gönderdiği Peygamber nerede, birtakım zevat-ı
nâ-şerif nerede. Peygamber vefat ettiğinde altın ve gümüş
miras bırakmadı. O ömrü ve hizmeti boyunca parayı sevmedi,
paraya önem vermedi. Bir de şu Müslüman görünen sefil ve sefihlere
bakınız. Akılları fikirleri, emelleri hep para, hep
menfaat, hep benlik...
Peygamber
böyleleri için "Onların dinleri paraları, kıbleleri
karılarıdır" buyurmuştur.
Hadis-i
şerif olduğunu söyleyen var, Hazret-i Ali'nin sözüdür diyen var,
şu hikmetli söze dikkat buyurunuz:
"Kişinin
namazı ve orucu sakın sizi zarara uğratmasın. Siz onun
dinarlar ve dirhemlerle (eurolar, dolarlar, YTL'ler) olan muamelatına
bakınız."
Sevgili
Müslümanlar, firasetli olunuz, uyanık olunuz, şuurlu olunuz.
Dindarlık
lâfla, edebiyatla olmaz.
Dindar
kişi asla haram yemez, dürüstlükten kıl kadar ayrılmaz,
halkı aldatmaz, yalan söylemez, verdiği sözü çiğnemez ve
emanetlere hıyanet etmez.
Gerçek
dindar, sefaletten ölmeyi tercih eder ama haram parayla geçinmeyi hele
zenginleşmeyi hiç düşünmez.
Bizi
agresif dinsizler, kefere, fecere, İslâm ve Müslüman düşmanları
mahvediyormuş. Hayır, hayır! Bize içimizdeki münafıklar,
din sömürücüleri, mukaddesatı maddî menfaate tahvil eden alçaklar en fazla
zararı veriyor
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çam.
MUSA
ÇAM (Devamla) Müslümanlara uyanın diyorum.
Din
sömürücülerine, mukaddesat bezirganlarına, bile bile, kasıtlı
bir şekilde canavarca bir iştahla haram yiyenlere "Allah
belanızı versin!" diyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çam.
MUSA
ÇAM (Devamla) Bu yazı, Mehmet Şevket Eyginin geçtiğimiz
yıl, 6/9/2006 tarihinde Millî Gazetede yazmış olduğu
makaledir.
BAŞKAN
Çok teşekkür ederiz, sağ olun.
MUSA
ÇAM (Devamla) - Sizlerle bunu paylaşmayı bir görev biliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
59uncu madde üzerinde aynı mahiyette üç önerge
vardır, okutacağım ve birlikte işleme alacağım.
Şimdi aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının
59. Maddesindeki işsizlik sigortası fonundan ifadesinin Hazine
tarafından olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın Ağan
Ayaydın İzzet
Çetin
İstanbul İstanbul Ankara
Musa Çam Süleyman Çelebi
İzmir İstanbul
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mihrimah Belma Satır Gülay Dalyan Sevim
Savaşer
İstanbul İstanbul İstanbul
Ramazan Can Tülay Kaynarca
Kırıkkale İstanbul
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Yusuf
Halaçoğlu
Konya Manisa Kayseri
Mehmet Şandır Ali Halaman
Mersin Adana
BAŞKAN
Okutulan önergelere Komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Takdire bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
AİLE
VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya)
Katılıyoruz.
BAŞKAN
Ankara Milletvekili Sayın İzzet Çetin konuşacak.
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
İZZET
ÇETİN (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
gecenin bu saatinde hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, 4857 sayılı Yasaya ek bir madde ilave ediliyor.
Madde, gerçekten, bakıldığı zaman çok masumane bir madde
gibi gözüküyor. Yani, korumalı iş yerlerinde çalışan
engellilerin ücretlerine ilişkin bir düzenleme. Hakikaten,
konuşulması belki biraz zor. Topluma kazandırılması
gereken engellilerin yanında, esas madde metninde de hazırlayan
arkadaşlar da işaret etmişler, iş gücü piyasasına
kazandırılmaları güç olan zihinsel ve ruhsal engellilerin
ücretlerinin nasıl ödeneceğine ilişkin bir düzenleme.
42nci
maddede ve grup adına yaptığım konuşmada da söyledim, bunların
topluma kazandırılması elbette gerekli. Bu tür
çalışmalar tabii ki Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının görevi. Öyle olduğu için de bir düzenleme
getirilmiş ama ben, dürüst ve namuslu çalışan,
çalıştıran işverenleri, işçi çalıştıran
işverenleri, vergisini zamanında ödeyen, rüşvet vermeye kalkmayan,
yolsuzluk yapmaya kalkışmayan dürüst ve namuslu iş
adamlarını ayırarak söylüyorum: Cumhuriyet kurulduğundan bu
yana bütün teşvikleri işveren tarafına aktardık, devlet
teşviklerini onlar aldılar, hemen hemen yatırım
kolaylıkları onlara sağlandı. Bizimle birlikte kurulmuş
ya da bizden çok sonra yerle bir olan Avrupa bugün bizim hedefimiz hâline
gelmiş, biz hâlâ daha kalkınamamışsak fazla himayenin de
istismar edildiği gerçeği ortaya çıkıyor.
Burada,
devletin, sosyal devletin, yükümlülüklerini ne işverenlere yıkmaya
hakkı var ne de çalışanlar üzerine yıkmaya hakkı var.
Yani, ruhsal, fiziksel ve zihinsel engellilere -ücretlerini-
çalıştırma zorunluluğu getirilmesi bile, yüzde 3, yüzde 4
zorlamak, o kadar doğru bir yaklaşım değil aslında ama
hepimiz bir ülkenin yurttaşlarıysak, sağlamıyla,
engellisiyle bir bütün olacaksak birbirimizin yaralarını
sarmalıyız diye biz bu maddelere de destek verdik, veriyoruz.
Özüne
baktığınız zaman, bu madde, devletin yapması gereken
görevi, Bakanlığın yapması gereken görevi yani bütçeden
ayrılması gereken payı, doğrudan doğruya
İşsizlik Sigortası Fonuna yıkmayı
amaçlamış. Tabii, İşsizlik Sigortası Fonu -her
seferinde söylüyoruz- amacı dışında
kullanıldığı için, sadece İşsizlik Sigortası
Fonu değil, bütün fonlarda bütün hükûmetlerin, gelmiş geçmiş
bütün hükûmetlerin karnesi, sicili bozuk olduğu için, neredeyse, bir fon
lobisi burayı tırtıklamak için hep yasal düzenleme yapıyor.
Yani, işverenlerin zamanında ödenmiş olan ücretlerinin bilahare
İşsizlik Sigortası Fonundan işverenlere iade edilecek
olması kabul edilemez bir yaklaşım. Bunu fark etmiş olacak
ki, zannediyorum, AKP Grubu bunu da geriye çekecektir. Çünkü böyle bir
düzenlemeden Çalışma Bakanlığının da bazı
diğer bakanların da haberinin olmadığı ortaya
çıktı.
Değerli
arkadaşlar, tabii, gecenin bu saatinde ben sizleri üzecek, yaralayacak bir
şey söylemek istemiyorum ama gerçekten, zaman zaman bu kürsüden
konuşurken söylediğimiz sözlerin biz AKP Grubuyla, yani yasama
organında görev yapan arkadaşlarla yürütme organındaki
arkadaşlar arasında yanlış anlaşıldığını
görüyoruz. Bizim burada eleştirdiğimiz icraattır, Hükûmettir,
yani değilse, AKP Grubuna ait milletvekillerini rencide etmek ya da
onları üzmek gibi bir derdimiz yok ama ülkede 17 Aralık neredeyse bir
milat gibi oldu. Ülkemizdeki bu kötü gidişi, bu kirliliği temizlemek hepimizin görevi. Bu yasalarda var
olan hükümlerdeki sakatlıkları biz dile getirirken Hükûmete
söylediklerimizi zaman zaman belki kendi üzerinize alıyorsunuz, böyle bir
şey doğru değil. Siz de biz de yasama organında birlikte
görev yapıyoruz. Amacımız yasa yapmak, yasaları doğru
dürüst yapmak. Yazım tekniği açısından bile bu maddenin
düzenlenişi de sakattır, anlaşılır değildir,
özüne uygun bir metin hâline gelmemiştir. O nedenle böyle bir önerge
verdik, kabulünü rica ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Diğer önerge üzerinde Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu konuşacaklar.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 524 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanuna Dair Kanun Tasarısının 59uncu maddesi üzerine
vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında
Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz aldım. Bu vesileyle
yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde ücretli olarak
çalışan engellilere öteden beri hükûmetler tarafından engelli
indirimi adı altında bir vergi indirimi yapılmaktadır. Bu
indirim, engelli vatandaşlarımız için çok büyük önem
taşımaktadır. Engellilere sağlanan bu indirimin tutarı
da her yıl enflasyon ve fiyat artışları göz önünde
bulundurularak yapılmaktadır. Hükûmet hiçbir fiyat
artışı olmamış gibi davranarak 2014 yılında
engelli indirimi yapmamıştır. Engellilerimiz bu indirimi
beklemektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye nüfusunun önemli bir bölümü, engelli vatandaşlarımızdan
oluşmaktadır. En son açıklanan verilere göre ülke nüfusumuzun
yüzde 12,29u yani 8,5 milyonu engelli olarak Türkiyede
yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadır. Ülkemizdeki
8,5 milyon engelli nüfusun 3 milyon 783 bin kişisi erkek ve 4 milyon 648
bin kişisi de kadın engelli vatandaşlarımızdan
oluşmaktadır. Erkek engellilerin toplam nüfusa oranı yüzde 11,1
ve kadın engellilerin oranı da yüzde 13,4tür. Ayrıca, engelli nüfusun
yüzde 12,69u kentlerde, yüzde 11,67si de kırsal kesimde yaşamaya
çalışmaktadırlar.
Dünyadaki engelli sayısı 500 milyonu
aşmıştır. Veriler, dünyada birçok ülkede de her 10
kişiden 1inin fiziksel ve zihinsel bozukluklar nedeniyle engelli
olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle, engellilerle ilgili
düzenlemeler bütün ülkeler için sınırları aşmış
durumdadır. Engellilerle ilgili düzenlemeler, seyahat ve turizm gibi
hareketlilikler göz önünde bulundurularak yapılandırılmalıdır.
Engellilerimizin toplumla bütünleşmesini sadece
engelliler ve aileleriyle sağlamamız mümkün değildir. Bu
bütünleşme başta devletimiz olmak üzere toplumun bütün kesimlerinin
katılımıyla ancak sağlanabilir. Ülkemizde bu bütünleşme
bugüne kadar maalesef tam anlamıyla sağlanamamıştır.
Çünkü, engellilere yönelik, ülkemizde gerçekleştirilen eğitim,
istihdam ve rehabilitasyon gibi hizmetler çok cılız
yatırımlar olarak kalmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
engelli vatandaşlarımızın toplum içerisinde
yaşamlarını kolaylaştıracak imkânların acilen
hayata geçirilmesi çok büyük bir önem arz etmektedir. Engelli
vatandaşlarımız sokakta ve günlük hayatta her gün çok büyük
engellerle karşılaşmaktadırlar. Ülkemizde
gerçekleştirilen yetersiz düzenlemeler, engelli
vatandaşlarımızın kaldırımda bile tek
başına hareket etmelerini zorlaştırmaktadır. Toplu
taşıma araçları, havalimanları, alt geçit ve üst geçitler
başta olmak üzere, park ve bahçelerde yapılan düzenlemeler de iyileştirilmelidir.
Resmî ve özel kurumlardaki fiziki düzenlemelere de hız verilmelidir.
Böylece, engelli vatandaşlarımızın yaşam çevrelerinde
rahat hareket etmeleri sağlanmalıdır.
Engelli vatandaşlarımız, eğitim,
rehabilitasyon ve yaşam çevresi düzenlemesinin yanı sıra en
büyük problemi istihdam konusunda yaşamaktadırlar. Engelli
vatandaşlarımızın büyük bölümü, bugün için, işsiz
durumdadırlar. Engelli vatandaşlarımızın iş
istihdamı için devlette ve özel sektörde boş bulunan engelli
kadroları tespit edilmeli ve buralara gerekli atamalar derhâl
yapılmalıdır.
Bu vesileyle değişiklik önergemizin kabulünü
dileyerek yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Diğer önergenin gerekçesini mi okutuyoruz?
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Evet.
BAŞKAN Buyurun.
Gerekçe:
Engelli istihdamının teşvik edilmesi için,
bu niteliği haiz işverenlere yapılacak söz konusu ödemenin
Hazine tarafından yapılması amaçlanmaktadır.
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmiştir.
Kabul edilen önergeler doğrultusunda 59uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
59uncu madde
kabul edilmiştir.
Kapanma
Saati: 00.20
DOKUZUNCU
OTURUM
Açılma
Saati: 00.23
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----
0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 55inci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
Bir Danışma Kurulu önerisi vardır, öneriyi
okutup oylarınıza sunacağım.
X.-
ÖNERİLER
A)
Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, Genel
Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ve daha önceden
toplanması kararlaştırılan 31 Ocak 2014 Cuma ile 1-2-3
Şubat 2014 Cumartesi, Pazar ve Pazartesi günleri toplanmamasına;
gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmında bulunan 534 sıra sayılı
Kanun Tasarısının bu kısmın 5inci sırasına
alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine; 534 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
Tarih:
30/1/2014
Danışma
Kurulu Önerisi
Danışma Kurulunun 30/1/2014 Perşembe günü
(bugün) yaptığı toplantıda aşağıdaki
önerinin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Mihrimah Belam Satır Mehmet
Akif Hamzaçebi
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Yusuf Halaçoğlu Pervin
Buldan
Milliyetçi Hareket Partisi Barış
ve Demokrasi Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında bulunan 534 sıra sayılı
Kanun Tasarısının bu kısmın 5inci sırasına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi,
Genel
Kurulun;
4
Şubat 2014 Salı günkü birleşiminde 524 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar,
5
Şubat 2014 Çarşamba günkü birleşiminde 534 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar,
6
Şubat 2014 Perşembe günkü birleşiminde 532 sıra
sayılı Kanun Tasarısına kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
çalışmalarını
sürdürmesi,
31
Ocak 2014 Cuma ile 1-2-3 Şubat 2014 Cumartesi, Pazar ve Pazartesi günleri
toplanmaması,
534
Sıra Sayılı Kanun Tasarısının İç Tüzükün
91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin
ekteki cetveldeki şekliyle olması,
önerilmiştir.
534 Sıra Sayılı Askerlik Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/877) |
||
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki Madde Sayısı |
1. Bölüm |
1 ila 22nci maddeler |
22 |
2. Bölüm |
23 ila 43üncü maddeler (42nci maddeye bağlı Ek 31;32;33üncü maddeler ile 43üncü maddeye
bağlı Geçici 36 ve 37nci maddeler dâhil) |
24 |
3. Bölüm |
44 ila 64üncü maddeler (56ncı maddeye bağlı Ek 2 ve Ek
3üncü maddeler dâhil) |
22 |
Toplam Madde Sayısı |
68 |
BAŞKAN
Öneri hakkında söz isteyen? Yok.
Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmiştir.
524 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.-
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Terörle Mücadele
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Hülya Güven
ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır
Milletvekili Cuma İçten ve Rize Milletvekili Hasan Karal ile 6
Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi
Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928, 2/1937) (S.
Sayısı: 524) (Devam)
BAŞKAN
- Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile İtalya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma ve
Sürdürülebilir Kalkınma Alanlarında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu ve Dışişleri
Komisyonu Raporlarının görüşmelerine
başlayacağız.
5.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İtalya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Çevre Koruma ve Sürdürülebilir Kalkınma Alanlarında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu ve
Dışişleri Komisyonu Raporlarının (1/682) (S.
Sayısı: 385)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6ncı
sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Doğal Kaynaklar ve Su Havzası Amenajmanı Üzerine Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Çevre Komisyonu, Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporlarının
görüşmelerine başlayacağız.
6.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Doğal Kaynaklar ve
Su Havzası Amenajmanı Üzerine Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Çevre Komisyonu, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile
Dışişleri Komisyonu Raporlarının (1/441) (S.
Sayısı: 266)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonun bulunamayacağı
anlaşıldığından, alınan karar gereğince,
kanun tasarı ve teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 4 Şubat 2014 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum, bütün milletvekillerine
iyi tatiller diliyorum.
Kapanma Saati:00.26