TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
61inci
Birleşim
13
Şubat 2014 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, 61inci Birleşimi açması nedeniyle
gelen, Trabzonla ilgili mesaja ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Erzincanın düşman işgalinden
kurtuluşunun 96ncı yıl dönümüne ilişkin
konuşması
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, 14 Şubat Sevgililer Gününü
kutladığına ilişkin konuşması
V.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Eser Danışoğlunun, Türkiyede çocuk
hakları ihlallerine ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Malatya Milletvekili Ömer
Faruk Özün, Kıbrıs Türk Federe Devletinin kuruluş yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Kars Milletvekili Mülkiye
Birtanenin, Karsın sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
VI.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kars Milletvekili Ahmet
Arslanın, Kars Milletvekili Mülkiye Birtanenin gündem
dışı konuşması sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Kütahya Milletvekili Vural Kavuncunun 546 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesinde verilen önerge üzerindeki
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
3.- Kütahya Milletvekili
Vural Kavuncunun, Kütahya Milletvekili Alim Işıkın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
4.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Kütahya Milletvekili Vural Kavuncunun sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VII.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Erzincanın düşman
işgalinden kurtuluşunun 96ncı yıl dönümüne ve Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Güney Kıbrıs Rum yönetimi
arasında gerçekleştirilen görüşmeler konusunda
Dışişleri Bakanını Türkiye Büyük Millet Meclisine
bilgi vermeye çağırdığına ilişkin
açıklaması
2.- İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın, Erzincanın düşman işgalinden
kurtuluşunun 96ncı yıl dönümüne ve Kars Milletvekili Mülkiye
Birtanenin gündem dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
3.- İstanbul
Milletvekili Mihrimah Belma Satırın, Erzincanın düşman
işgalinden kurtuluşunun 96ncı yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
4.- İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın, emekli astsubayların sorunlarının
ivedilikle ele alınması gerektiğine ilişkin
açıklaması
5.- İzmir Milletvekili
Oktay Vuralın, Malatyadaki görme engelli çocukların eğitim
konusundaki problemlerine ilişkin açıklaması
6.- Millî Eğitim
Bakanı Nabi Avcının, İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın yaptığı açıklamalarındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
VIII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Adana Milletvekili Ali
Halaman ve 20 milletvekilinin, ülkemizin jeotermal enerji
kaynaklarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/860)
2.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan ve 19 milletvekilinin, Türkçedeki bozulma ve
yozlaşmanın boyutlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/861)
3.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 21 milletvekilinin, ülkemizde balık
üretimi ve tüketimi konusunda yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/862)
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80)
(S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin;
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929) (S. Sayısı: 523)
4.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı
Arasında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Avrupa
ve Bağımsız Devletler Topluluğu Bölgesel Hizmet Merkezinin
İstanbulda Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/870) (S. Sayısı: 532)
5.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın; 657 Sayılı
Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın; 7269 Sayılı
Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle
Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural'ın; Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1
Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sinop
Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge ile 44
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu,
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529,
2/1571, 2/1966) (S. Sayısı: 546)
X.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER
1.- 546 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin oylanması
sırasında Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının tutumunun İç Tüzüke uygun olup
olmadığı hakkında
XI.- KAPALI OTURUMLAR
ONSEKİZ, ONDOKUZ ve
YİRMİNCİ OTURUMLAR
(Kapalıdır)
XII.-
OYLAMALAR
1.-
(S. Sayısı: 532) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler
Kalkınma Programı Arasında Birleşmiş Milletler
Kalkınma Programı Avrupa ve Bağımsız Devletler
Topluluğu Bölgesel Hizmet Merkezinin İstanbulda Kurulmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
XIII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.-
İstanbul Milletvekili İhsan Özkesin, Bursanın Yenişehir
ilçesindeki bir caminin duvarına seçim panosu konulmasına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Emrullah İşler'in cevabı (7/36099)
2.-
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Borçkaya bağlı
bir köy camisinin tadilatına ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Emrullah İşler'in cevabı (7/36318)
3.-
Mersin Milletvekili Ali Özün, Bakanlık çalışanlarına
tahsis edilen cep telefonu sayısına ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler'in cevabı
(7/36481)
4.-
Mersin Milletvekili Ali Özün, Bakanlıktaki engelli kadrolarına
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Emrullah
İşler'in cevabı (7/36903)
5.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, 2011-2013
yılları arasında Bakanlığın taraf olduğu
davalara ve hukuk ve danışmanlık hizmeti alımlarına
ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin cevabı
(7/38010)
13 Şubat 2014 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan),
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61inci
Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Elektronik cihazla yoklama
yapacağım.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.05
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan),
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 61inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, 61inci Birleşimi açması nedeniyle
gelen, Trabzonla ilgili mesaja ilişkin konuşması
BAŞKAN Şu anda bana gelen bir mesaj var, onu
da sizinle paylaşmak istiyorum. Mesajda deniliyor ki: Başkanım,
bugün 61inci Birleşimi açtınız. Bize her yer Trabzon! Onu da
sizlerle paylaşmak istedim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkanım, bugün her yer Erzincan!
BAŞKAN Tamam, peki, her yer Erzincan!
AHMET YENİ (Samsun) Her yer Samsun!
BAŞKAN Her yer Samsun, her yer Türkiye!
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Açılışta yapılan
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım
ve yoklama için üç dakikalık süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Türkiyede çocuk
hakları ihlalleri hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili
Ayşe Eser Danışoğluna aittir. (CHP sıralarından
alkışlar)
Her zamanki ihtarımı yeniden yapayım
konuşmacı söze başlamadan önce. Sayın milletvekilleri,
sessizliğimizi korursak konuşmacıyı dinleyebiliriz,
anlayabiliriz diyorum.
Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Danışoğlu.
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Ayşe
Eser Danışoğlunun, Türkiyede çocuk hakları ihlallerine ilişkin
gündem dışı konuşması
AYŞE ESER DANIŞOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Türkiyede hakları ihlal edilen en kırılgan grup olan çocuklar
üzerine gündem dışı söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ülkemizin her yerinde yıllardır çeşitli
çocuk trajedileri yaşanıyor. Bunlar gündemin kıyısında
bir gün yer alıp daha sonra unutulup giden çocuklar. Benzer olaylar
çağdaş demokrasilerde olduğu zaman yer yerinden oynuyor,
sorumlular bulunuyor, istifalar oluyor, bir daha olmasın diye sert
tedbirler alınıyor ve sonunda olaylar toplumların
hafızasına kazınıyor. Bizim sözde demokrasimizde ise her
ihlal normalleştiriliyor ve sonunda
toplum bu durumu hayatın bir parçası olarak kabulleniyor. Çocuklar
konusunda bütün yetişkinlerin duyarlı olmaları beklenirken
şiddete uğrayan çocuklar, çocuk intiharları, tecavüzler,
tacizler, sağlıksız koşullarda hayat mücadelesi veren, bu
yolda ölen, sakatlanan çocuk işçiler Hükûmeti hiç de yaralamıyor.
Yaralamıyor olmalı ki konunun hiçbir önceliği yok. Bizim
demokrasimizde pek çok olayın sorumlusu da yok. Çocuk ceza infaz
kurumlarında kalan devlete emanet çocukların işkence ve her
türlü kötü ve onur kırıcı muameleye maruz kalmaları
konusunu takip eden, sorumluluk alan, kusurlu, suçlu bulunan, görevden
alınan, bu iddialara konu davranışların bittiğini
ortaya koyan yok. Hiç bu çocuklar aklınıza geliyor mu? 13
yaşında kafası pres makinesine sıkışıp ölen
Ahmeti hatırlayan var mı? Böyle bir olay tekrar etmesin, çocuk
işçi kalmasın diye denetimler yapılıyor mu, yeterli düzeyde
mi? Hayır. Birçok olay Kaza oldu." diye örtbas ediliyor, ortada gene
sorumlu yok. 14 yaşında evine ekmek almaya giderken
başından gaz fişeğiyle vurulup aylardır komada yatan
Berkin Elvan için Hükûmetin kılı kıpırdamadı.
Uluderedeki toplu çocuk katliamı bile bir infial yaratamadı, Onlar
kaçakçı. denildi. Patlayıcılar, mayınlarla ölen, yaralanan
çocukları, Uğur Kaymazı, Ceylan Önkolu, Enes Atayı,
Mehmet Uytumu, bunları hatırlıyor musunuz? İktidar
sizsiniz, sorumlu sizsiniz. Soruşturmaların çoğu davaya bile
dönüşmüyor, takipsizlik kararı veriliyor. Peki, siz takip ediyor
musunuz?
Değerli
milletvekilleri, bir diğer çok önemli çocuk istismarı alanı
erken yaşta yapılan evlilikler. Siirtte 12sinde evlenen, 13ünde
anne olan, 14ünde ölü bulunan Kader Erteni umarım
unutmamışsınızdır. Ülkemizde ehliyet alma
yaşı, oy kullanma yaşı, yargıya başvurma
yaşı 18 ama 16 yaşında evlenilebiliyor. Yani evlenmek,
çocuk sahibi olmak araba kullanmak kadar bile ciddiye alınmıyor.
Türkiye Barolar Birliği 2013 verilerinde, ailelerin çocukların
yaşlarını büyütüp evlenme izni almak için
başvurularında yüzde 94 artış olduğu görülüyor.
Aileler neden küçük kızlarını evlendirmek için bu kadar acele
ediyorlar hiç merak ediyor musunuz? Neden bunun sosyolojik, ekonomik sebepleri
araştırılmıyor, bu çocukların eğitimde
kalmaları için bir gayret sarf edilmiyor? Burada el birliğiyle
oluşan bir zincir var; çocukla evlenen adam, nikâhı kıyan imam,
Dur. demeyen muhtar, düğünde halay çekenler, sessiz kalanlar, çocuğu
koruyamayan devlet, yaptırım uygulamayan adalet
Ancak çocuğun
başına bir felaket geldiği zaman bir haber oluyor, işte bu
kadar. Bakanlığın çocuk gelin dramı konusunda samimi
olmadığını düşünüyorum çünkü Temmuz 2013 tarihinde
kurulan Komisyon sadece bir kere toplanmış. Bu da, konunun hafife
alındığının delili olsa gerek.
En
son, Denizlideki tecavüz vakasını da burada belirtmeden
geçemeyeceğim. 16 yaşında kız çocuğu için Bira
içti." diye davanın tecavüz davası olmadığına
karar verildi. Bu çocuğun hakkını devlet koruyamıyor, peki
kim sorumluluk alacak?
Değerli milletvekilleri, Birleşmiş
Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesini Türkiye 1995 yılında
yürürlüğe koydu. Ancak sivil toplum raporları en fazla çocuk
ihlalinin yaşandığı ülke olduğumuzu söylüyor. Devletin,
Hükûmetin, çok çocuk doğurulması dışında
uluslararası sözleşmelere dayalı bir çocuk politikası
maalesef yok, çocuklar korunamıyor. Ben, bir milletvekili olarak
bunları size hatırlatmayı bir borç bildim.
Saygılar sunarım. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gündem dışı ikinci söz, Kıbrıs
Türk Federe Devletinin kuruluş yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Malatya
Milletvekili Ömer Faruk Öze aittir.
Buyurun Sayın Öz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
2.- Malatya Milletvekili Ömer Faruk
Özün, Kıbrıs Türk Federe Devletinin kuruluş yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; Kıbrıs Türk Federe Devletinin
kuruluş yıl dönümü vesilesiyle gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Türk ve Rum halkının eşit ortak statüye
dayalı olarak 1960 yılında kurmuş oldukları
Kıbrıs Devleti, Rum tarafının Adanın tümünü
Rumlaştırma noktasındaki gayretlerinden ötürü kısa bir süre
sonra dağılma noktasına gelmişti. Adada Türklerin
varlığına kasteden ve toplu kıyımlara, toplu
katliamlara başvuran Rumların bu saldırısından sonra,
malumlarınız olduğu üzere, Türkiye, 20 Temmuz 1974 tarihinde
Adada gerçekleştirdiği müdahaleyle ve akabinde de 13 Şubat
1975te de Kıbrıs Türk Federe Devletini kurmayla olaya müdahale
etmiştir. Daha sonra 1983 yılında burası Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetine dönüşmüştür.
Değerli milletvekilleri, Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti, genç bir cumhuriyet olmasına rağmen, Türkiye Cumhuriyetinin güvencesinde siyasi, hukuki
ve ekonomik alanlarda da güçlü temellere dayanak her geçen gün gelişmesini
tamamlamaktadır. Kıbrıslı kardeşlerimizin özgür ve
müreffeh bir yaşam sürmesi için, geçmişten günümüze, Türkiye
Cumhuriyeti hükûmetlerinin şüphesiz çok değerli
çalışmaları olmuştur. Ancak, AK PARTİ dönemi,
ülkemizde olduğu gibi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için de
birçok ilklerin gerçekleşmesine vesile olmuştur. Türkiye güçlendikçe
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin de siyasi alandaki eli
rahatlamış ve Türkiye kalkındıkça Adadaki
soydaşlarımızın da yaşam standartları her geçen
gün daha da artmıştır. Doğudan batıya, güneyden kuzeye
başlatılan bütün duble yol çalışmaları aynı
şekilde Kuzey Kıbrısta da Güzelyurttan Lefkeye, Girneden
Alsancaka, İskeleden Bafraya kadar da duble yol ağlarıyla
Kuzey Kıbrısta altyapı çalışmalarını
sürdürmektedir.
Asrın projesi Marmarayla İstanbul
Boğazının altına tüp geçitler vurularak Asya ve Avrupa
nasıl birleştirilmişse aynı şekilde Kuzey Kıbrısın
yıllardır devam eden su probleminin çözülmesi noktasında da
Anamurdan Kuzey Kıbrısa su götürme projesi son aşamaya
gelmiştir. Önümüzdeki aylarda inşallah tamamlanmış olacak
ve Kuzey Kıbrıs Türk halkının su problemi çözülmüş
olacaktır. Yaklaşık 1 milyar 200 milyon lira para harcanarak bu
proje gerçekleşmiş olacaktır. Bu projeyle, sadece Kuzey
Kıbrısın, oradaki Türk halkının değil, bölge
ülkelerinin de bu suya zaman içerisinde ihtiyacı olduğunu
görmekteyiz. Mısırın, İsrailin, Lübnanın zaman
içerisinde bu suyla ilgili taleplerinin olacağı aşikârdır.
Demek ki bu suyla, sadece hayati bir sorun olan su problemini çözmekle
kalmayıp siyasi bir kazanım da elde etmiş olmaktayız.
Kıbrıs müzakerelerinde son günlerde,
bildiğiniz gibi, yeni bir sürece girdik. Siyasi eşitlik temelinde iki
toplumlu, iki bölgeli, federasyona dayalı birleşik
Kıbrısı hedefleyen görüşmeler geçtiğimiz günlerde
resmî olarak başlamış bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz, AK PARTİ
iktidarıyla, tabiri caizse, atılım yıllarını
yaşarken, organize bazı müessif girişimlerle önünün kesilmek
istendiğine şahit oluyoruz. Önce, Gezi Parkı bahanesiyle yurt
dışı bağlantılı bir girişimle
karşılaştık. Gezi eylemleriyle istedikleri sonucu
alamayanlar Sonbahar sıcak geçecek, bekleyin. dediler, evet, Gezi
eylemlerinden altı ay sonra bu kez millî iradeye karşı
yapılanmış güçlerin devreye sokulmasına şahit olduk.
Bu ülkede yolsuzluk kisvesi altında başlatılan operasyonun
hedefinin gerçekten yolsuzlukların ortaya çıkarılması
olduğuna inanmak isterdim ancak bu operasyonlar sonucunda kimlerin, hangi
menfaat lobilerinin kazançlı çıktığını gün
geçtikçe apaçık görmekteyiz. Eğer bu ülkede tüyü bitmemiş
yetimin hakkını yiyen veya yenilmesine müsaade eden varsa buna
kesinlikle kimsenin vicdanı müsaade etmez ve bu şekilde
olanların tarafsız ve bağımsız yargı
tarafından sonuçlandırılmasını da beklemekteyiz.
Değerli milletvekilleri, her iki
kalkışmanın da hedefinde hiç kuşkunuz olmasın 2023
Türkiye vizyonu olduğunu görmekteyiz. Aziz milletin istikbaline kastedenlere,
millî iradenin üzerinde vesayet kurmak isteyenlere kuşkusuz en güzel
cevabı milletimiz seçimlerde kendilerine verecektir.
Ülkemizde siyasi ve ekonomik istikrarı bozmadan
politika üretmek, siyaseti de millî menfaat hassasiyetlerini gözeterek yapmak
dini, dili, ırkı, mezhebi, meşrebi ve cemiyeti ne olursa olsun
hepimizin temel sorumluluğu olmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
duygu ve düşüncelerle Kıbrısta başlayan yeni siyasi
dönemin hayırlı sonuçlanmasını bekler, yüce heyetinizi
saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öz.
Gündem dışı üçüncü söz, Karsın
sorunları hakkında söz isteyen Kars Milletvekili Mülkiye Birtaneye
aittir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, şimdi
Kıbrısta çok önemli görüşmeler başlamıştır.
BAŞKAN Buyurun Sayın Birtane. (BDP
sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Bir dakika Sayın Başkan,
sana bir şey söylüyorum ya!
BAŞKAN Benden söz istediniz mi?
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, bir dakika.
BAŞKAN - Talep ettiniz mi benden söz?
KAMER GENÇ (Tunceli) Bir dakika
Kıbrısta
çok önemli görüşmeler var.
BAŞKAN Böyle orta yerden konuşmak yok, lütfen
yerinize oturur musunuz? Söz istediniz mi benden?
KAMER GENÇ (Tunceli) Bakın, Kıbrıs
konusu şimdi Kıbrısta görüşülüyor
BAŞKAN Benden söz talep ettiniz mi?
KAMER GENÇ (Tunceli) -
ve burada Hükûmet çıkıp
Meclise bu konuda, yani Kıbrıs konusunda bilgi vermek zorunda.
BAŞKAN Lütfen yerinize oturur musunuz? Lütfen
Buyurun Sayın Birtane.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yani ne konuşuluyor bir
bilelim ya! Hayret bir şey ya!
BAŞKAN Benden söz talep edin, sizi dinleyeyim;
usulde yeri varsa yerine getireyim. Lütfen, lütfen çalışma düzenini
bozmayın.
Buyurun Sayın Birtane. (BDP sıralarından
alkışlar)
3.- Kars Milletvekili Mülkiye
Birtanenin, Karsın sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
MÜLKİYE BİRTANE (Kars) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Karsın sorunları üzerinde
söz aldım. Ekranları başında bizleri merakla izleyen Kars
halkını, tüm izleyicileri ve siz değerli milletvekillerini
saygıyla selamlıyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) O Meclisi öyle yönetemezsin. Seni
orada oturtmayız bak!
BAŞKAN Senin isteğine göre
düzeltmeyeceğim ben Meclisi.
MÜLKİYE BİRTANE (Devamla) Karsın
Güdeli, Çığıran, Yaylacık, Hapanlı köylülerinin bana
ilettikleri ve Kars köylerinin ortak sorunu olan binlerce liralık elektrik
faturaları sorunuyla konuşmama başlamak istiyorum.
Kars TEDAŞ, köylüler ödeme yapmadığı
ve borçlarını ödemedikleri takdirde elektriklerini keseceklerini
duyurmuş. Köylere günde ortalama sekiz saat elektrik veriliyor. Su
olmadığı için çamaşır makinesi ve diğer
elektrikli ev aletleri çalışmamasına rağmen her haneye
aylık 80-100 liralık fatura düzenleniyor. Faturaların tahsil
edilmesi bilinçli olarak aylarca geciktirildiğinden, köylülere topluca
yüklü faturalar gönderiliyor. Düzenli bir geliri olmayan köylüler 1.000-2.000
liralık faturaları ödeyemiyorlar. Bugün Niğdeli bir taksici,
patates tarlasını sulamak için harcanan elektrik borçlarını
ödeyemediğini söyledi. Görünen o ki bu sorun tüm Türkiye'nin sorunu. Bu
yüzden, Enerji Bakanlığına, bir an önce bu borçların
silinmesi ya da en kötü ihtimalle taksitlendirilmesi gerektiğini buradan
öneriyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
seçim bölgem olan Kars iliyle ilgili sorunları, iktidar kabul etse de
etmese de defalarca dile getirdim ve getirmeye devam edeceğim. Zaman zaman
bakanlar Karsa uğruyor, şöyle bir bakıp dönüyorlar.
Milletvekilleri ise halkın gündeminde olan sorunlardan kopuklar.
Karsın ekonomisi, altyapısı ve üstyapısı çökmüş,
ili ayakta tutan hayvancılığı bitmiş, esnafı,
çiftçisi, köylüsü iş yapamaz duruma gelmiştir, küçükbaş
hayvancılık tamamen yok olmuştur. Karsın 2013
yılında ihracat rakamı 850 bin dolar iken Denizlide 2 milyar
dolardır. İlin sosyoekonomik yapısını dikkate almadan
hazırlanan teşvik paketlerinin Karsa bir hayrı
dokunmamıştır. Akyaka Sınır Kapısı bütün
uyarılarımıza rağmen açılmıyor. Sekiz ay gibi
uzun bir süre ağır kış koşullarıyla mücadele eden
Kars, Ardahan, Ağrı, Van, Muş, Bitlis illeri için
akaryakıtta yüzde 10 indirime gidilerek pozitif ayrımcılık
tanınması gerekmektedir. Bu yıl eksi 37-38 dereceleri bulan
soğuklar göz önüne alınarak doğal gaz ve elektrik fiyatları
için Kars ve bölge illerinde halkın gelirine göre yeni bir vergilendirme
ve fiyat oranı belirlensin dedik ancak bu konuda da bir çalışma
yapılmamıştır. Çünkü ısınmak için
kullanılacak doğal gaz ve elektrik miktarı Türkiye
ortalamasına göre 3 kat fazladır. İlin üst ve
altyapısı kış koşullarına uygun olmadığı
için elektrik ve su kesintileri süreklilik arz etmektedir. Doğal gaz
kullanımı az olduğu için, tüketilen ucuz ve kalitesiz kömürlerle
oluşan hava kirliliği insan sağlığını
açıkça tehdit etmektedir. Sekiz ay kar altında olan ilde köy
yolları kapalı, köylerde su yok, elektrik kesintileri
vatandaşları çileden çıkarmış durumda. Karsın
kent merkezinde dahi vatandaşlar bidonlarla su taşıyor. Belediye
boğazına kadar borç ve rant batağında. Kars halkına
bugüne kadar verdiği tek hizmeti yoktur. Kent caddeleri ve sokakları
kar, buz, çamurla kaplıdır, mahalleler çöp sahası hâline
gelmiştir.
Karsın yaşanılır bir kent olabilmesi
ve sosyoekonomik durumunun düzeltilmesine yönelik başlangıç için
Hükûmete şu önerileri sunuyoruz: Gelişmiş bölgelerdeki
hayvancılık teşviklerinin kaldırılıp sadece
bölgeye ve Karsa uygulanması; Bakü-Tiflis-Kars demir yolu
hattının yüksek hızlı trene dönüştürülerek ilin Orta
Asyanın yolcu taşımacılık merkezi yapılması;
esnafa ve köylülere doğrudan desteğin uzun vadeli ve faizsiz
verilmesi; Kars sanayi bölgesinin tüm sorunlarının bir an önce
çözülerek sanayi esnafına krediler verilmesi, et ve süt entegre tesisleri
kurularak devlet tarafından belirlenecek adaletli bir tarifeyle
halkın ham madde üreticisi yapılması; faiz oranlarının
sıfıra çekilmesi, banka şube kredi limitlerinin üst seviyeye
çıkarılması diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Birtane.
AHMET ARSLAN (Kars) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
AHMET ARSLAN (Kars) Sayın Başkanım Kars
milletvekilleri Karsın sorunlarından bihaber. dedi, Kopuk. dedi
Sayın Milletvekili. O yüzden sataşmadan söz istiyorum.
BENGİ YILDIZ (Batman) Bir şey olmaz.
BAŞKAN Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İki dakika.
Yeni sataşmalara neden olmayın lütfen.
KAMER GENÇ (Tunceli) Kendi milletvekilin oldu mu
dinliyorsun, söz veriyorsun. Ne biçim Başkansın sen!
VI.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kars Milletvekili Ahmet
Arslanın, Kars Milletvekili Mülkiye Birtanenin gündem
dışı konuşması sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
AHMET ARSLAN (Kars) Sayın Başkanım,
saygıdeğer milletvekilleri; Kars milletvekilleri Karsın
sorunlarından kopuk. ifadesi çerçevesinde söz aldım sataşmadan
dolayı. Teşekkür ediyorum söz verdiğiniz için Sayın
Başkanım.
Sayın
Başkanım, Karsın sorunlarından kopuk olmamız için her
hafta sonu Karsa gitmememiz lazım, Karstaki kurumları gezmememiz
lazım, Karstaki köyleri gezmememiz lazım, Karslıyla
konuşmamamız lazım. Biz tam tersine, bunların hepsini yapıyoruz
ve geliyoruz. Meclis kürsüsünde söylemeye gerek yok çünkü Genel Kurul yasama
yapıyor. Biz Meclis kürsüsü yerine ilgili kurumlarla gidiyoruz, takip
ediyoruz, işlemleri hızlandırıyoruz ve bu konuda
Karslı bizim ne yaptığımızı gayet iyi biliyor.
Sadece
iki örnek söyleyeyim. Dendi ki: Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hızlı
tren hattı hâline getirilsin. Uluslararası bir projedir,
konvansiyonel bir projedir, 160 kilometreye göre yapılmış bir
projedir. Hızlı tren yolcusu çıkabilecek olsa ne âlâ, güzel,
yapılır. Başkalarının hayal edemediği
Bakü-Tiflis-Kars yapılıyor. Sanki eksik bir şey
yapılıyor, onun üstüne bir şey isteniyor. Lütfen bu konuda
dikkat edin. AK PARTİ hükûmetleri ziyadesiyle yapıyor. Bu
eksikmiş, daha fazla yapılacakmış gibi bir
yanılgıya sebep olmayalım.
Et
entegre tesisi, doğrudur, bakanlıkla birlikte iki yıldır
uğraşıyoruz. Bu konuda mezbahaları kiraladık,
belediyenin kesim tesisini kiraladık. Bu anlamda işler
yapılıyor.
Köy
yolları kapalı. deniyor. Doğrudur, geçmişte köy
yolları kapalıydı. Bugün sadece akşamdan sabaha
kapanabiliyor, o da tipiden dolayı. Ama biliniz ki hiçbir köy yolu ikinci
güne kalmıyor, kesinlikle köy yolları açılıyor.
Doğal
gaz konusunda yüzde yüz haklısınız. Doğal gaz geldi,
vatandaşın imkânı oldukça, evine çektikçe, doğal gaz tabii
ki her eve yayılacak. Bu konuda Hükûmet üzerine düşeni yaptı.
Enerji Bakanımız hafta sonu oradaydı. Beraber bu konuları
irdeledik.
Bir
de kömür konusu
Kömür konusunda kesinlikle ilgili kurumlar gerekli incelemeyi
yapıyor ve uygun olmayan kömürü geri çeviriyor. Karslı bunu bilsin,
biz kürsüde gündeme getirmiyorsak kurumlarda takip ediyoruz. Karslı bunu
çok iyi bilsin.
Saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Gündeme
geçiyoruz.
Sayın
Hamzaçebi, buyurun.
ENSAR
ÖĞÜT (Ardahan) Efendim, ben Ardahan milletvekiliyim ama aslen
Karslıyım.
BAŞKAN
- Özür dilerim, Sayın Grup Başkan Vekiliniz Hamzaçebiye söz verdim.
VII.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebinin, Erzincanın düşman işgalinden
kurtuluşunun 96ncı yıl dönümüne ve Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti ile Güney Kıbrıs Rum yönetimi arasında
gerçekleştirilen görüşmeler konusunda Dışişleri
Bakanını Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi vermeye
çağırdığına ilişkin açıklaması
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Bugün
Erzincanın, can Erzincanın düşman işgalinden
kurtuluşunun 96ncı yıl dönümü. Böylesi önemli bir yıl
dönümünde tüm Erzincanlıları
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak sevgi ve saygıyla selamlıyoruz. Gerek
Erzincanın gerek yurdumuzun hiçbir ilinin bir daha böyle bir günü
yaşamayacağı inancı ve güvenciyle, tam tersine çok daha
güzel günler yaşayacağı inancıyla tekrar tüm
Erzincanlılara Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun selam ve sevgilerini
gönderiyorum.
Ayrıca,
Kıbrısla, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetiyle Güney
Kıbrıs yönetimi arasında bir görüşme dizisi
gerçekleştirilmektedir. Bu görüşmelerin hangi içerikle
yapıldığı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde
yaşayan soydaşlarımızın ve o yönetimin bu
görüşmeden hangi sonuçla çıkacağı, müzakerelerin hangi
esaslar konusunda yürütüldüğü konusunda Sayın
Dışişleri Bakanını Türkiye Büyük Millet Meclisine
bilgi vermeye çağırıyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Ben
teşekkür ederim.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, şeye girmişiz, bir sorman
lazım ya! Sen ne biçim Meclisi yönetiyorsun ya! AKPli çıkıyor,
orada Hükûmet sanki yokmuş gibi, gündem dışı konuşmaya
söz veriyorsunuz
AHMET ARSLAN (Kars)
Gündem dışı yapmadım. Karslı gündemden kopuk.
dedi, onun için cevap verdim.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Başkan
AHMET ARSLAN (Kars)
Neye cevap verdiğimin farkında değilsin.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hükûmet var, Hükûmet!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
Sayın milletvekilleri
Sayın Arslan
elini kaldırdı, neden söz istediğini, gerekçesini ve İç
Tüzükün hangi maddesine uygun söz istediğini belirtti, söz verdim ama siz
ne bir talepte bulundunuz ne İç Tüzükün herhangi bir maddesini hatırlattınız,
gelip söz istediniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Niye girmişim buraya?
BAŞKAN
Burası Genel Kurul, ben bu Genel Kurulu İç Tüzükün hükümlerine göre
idare ediyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sen etmiyorsun, İç Tüzükü de bilmiyorsun sen!
BAŞKAN
İstediği zaman kişinin olduğu yerden ayağa kalkıp
konuşma hakkı yok.
Teşekkür
ederim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Buraya niye girmişiz?
BAŞKAN
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Başkan, Grup Başkan Vekilimizin sözü vardı.
BAŞKAN
Kusura bakmayın.
Buyurun Sayın
Vural
ALİ
SARIBAŞ (Çanakkale) Sol tarafa da, biraz bu tarafa da bakın!
BAŞKAN Hiç
sinirim bozulmayacak bugün, gerginliğe neden olmayın hiç, gayet
güzelim.
Buyurun Sayın
Vural.
2.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın,
Erzincanın düşman işgalinden kurtuluşunun 96ncı
yıl dönümüne ve Kars Milletvekili Mülkiye Birtanenin gündem
dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederiz Sayın Başkanım.
Öncelikle, Milliyetçi Hareket Partisi olarak
Erzincanın zafer gününü kutluyorum. Gerçekten, tarihten ibret almayanlar
için tekerrür ettirebilecek insanların yaşadığı bir
memleketteyiz. Dolayısıyla, inşallah tekerrür etmez ama ders
almayanlara, Erzincanlılar olmak üzere, herkesin bu dersi vermeye
hazır olduğunun bilincinde olmak büyük bir güven veriyor. O
bakımdan Erzincanın bu zafer gününü kutluyorum.
Ayrıca, efendim, Milliyetçi Hareket Partisinin
Karstan milletvekili yok. Karsın sorunlarından bihaber
milletvekilleri var. dendi ama biz Karsın sorunlarından bihaber
değiliz. Gerçekten, Karsın sorunlarını hem Türkiye Büyük
Millet Meclisinde dile getirdiğimiz gibi -Genel Başkan
Yardımcısı Sayın Atila Kaya Karslı, Iğdır
milletvekilimiz var- Karsa da gidiyoruz, Karsın sorunlarını da
Türkiye Büyük Millet Meclisine getiriyoruz. Evet, Karstan milletvekili
olmayabilir, onlar bihaber olmayabilir ama Milliyetçi Hareket Partisi
Karsın ve Karslıların sorunlarından haberdardır ve
gündeme getirmeye devam edecektir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Satır, buyurun.
3.- İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma
Satırın, Erzincanın düşman işgalinden
kurtuluşunun 96ncı yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
ve şahsım adına Erzincanın düşman işgalinden
kurtuluşu dolayısıyla söz almış bulunuyorum.
Bu topraklar için savaşan, vefat eden, rahmete
kavuşan, şehit olan herkesi rahmetle anıyorum. Bir daha o günleri
yaşamamak dileğiyle Erzincandaki ve bölgedeki tüm
hemşehrilerimize, tüm vatandaşlarımıza grubum adına
selam ve sevgilerimi sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Erzincanın düşman işgalinden
kurtuluşunun 96ncı yıl dönümüne ilişkin
konuşması
BAŞKAN - Biz de Erzincanın 96ncı
kurtuluş yıl dönümünü sevgiyle anıyoruz ve bütün Erzincan
halkımıza selamlarımızı sunuyoruz.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Bizim Cumhuriyet Halk Partisi
olarak Karsta milletvekilimiz yok ama ben bakıyorum. Müsaade ederseniz
iki dakikalık bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Sayın Grup Başkan Vekiliniz açıklamayı
yaptı.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Erzincanla ilgili yaptı
efendim.
BAŞKAN Karsla ilgili de sanıyorum bilgi
verdi.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) O zaman, Karsın en
büyük sorunu tarım ve hayvancılıktır.
BAŞKAN Siz Ardahan milletvekilisiniz. Burada Karsın
sorunlarıyla ilgili konuşuldu, sataşma da olmadı size.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Ama Karsla ilgili olacak
Sayın Başkan.
BAŞKAN Siz Ardahan milletvekilisiniz Sayın
Ensar Öğüt.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Karslılar
telefonlarımızı bırakmıyor efendim.
BAŞKAN - O zaman bütün çevre illere söz verelim.
Olur mu böyle bir şey?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Evet, ben Kocaeli milletvekili
olarak istiyorum.
BAŞKAN Bakın, Kocaeli milletvekili olarak da
söz istiyorlar, lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Evet, Karsta çok seçmenim var
benim.
BAŞKAN - Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan, söz
vermezseniz Alo Fatihe söyleyeceğim, haberiniz olsun.
BAŞKAN Efendim?
OKTAY VURAL (İzmir) - Söz vermezseniz Alo Fatihi
arayayım. diyor.
BAŞKAN Lütfen bu esprileri yapmayalım
artık.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ne esprisi? Ben
yapmıyorum, bir gerçek maalesef, keşke olmasa, keşke espri olsa.
BAŞKAN - Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana Milletvekili Ali Halaman ve 20 milletvekilinin,
ülkemizin jeotermal enerji kaynaklarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/860)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Jeotermal
enerji potansiyelimizin tamamının harekete geçirilip enerji üretimde
kullanılabilmesi ve termal tesislerin sayılarının
artırılarak altyapı ve hizmet kalitelerinin yükseltilip iç ve
dış turizmin hizmetine sunulabilmesi için alınacak tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98'inci ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis
araştırması hususunda gereğini arz ederiz.
1) Ali Halaman (Adana)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Necati Özensoy (Bursa)
4) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
5) Erkan Akçay (Manisa)
6) Cemalettin Şimşek (Samsun)
7) Adnan Şefik Çirkin (Hatay)
8) Atila Kaya (İstanbul)
9) Bülent Belen (Tekirdağ)
10) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
11) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
12) Zühal Topcu (Ankara)
13) Mustafa Kalaycı (Konya)
14) Enver Erdem (Elâzığ)
15) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
16) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
17) Alim Işık (Kütahya)
18) Mehmet Günal (Antalya)
19) Seyfettin Yılmaz (Adana)
20) Mehmet Erdoğan (Muğla)
21) Yıldırım Tuğrul Türkeş (Ankara)
Gerekçe
Ülkemiz enerji kaynakları bakımından
dışa bağımlı bir ülkedir. Dünyadaki birincil enerji
kaynaklarının da tükenmekte olduğu bilinen bir gerçektir. Bu
açıdan bakıldığında, alternatif enerji
kaynaklarının önemi gün geçtikçe daha da artmaktadır.
Türkiye'nin de sahip olduğu jeotermal enerji ise alternatif kaynaklar
içerisinde önemli bir yere sahiptir.
Jeotermal akışkandan elektrik üretimi,
başta ABD ve İtalya'da olmak üzere Japonya, Yeni Zelanda, El
Salvador, Meksika, İrlanda, Filipinler, Endonezya, Türkiye ve benzeri
ülkelerde yapılmaktadır.
Ülkemiz 31.500 Mwtlik jeotermal potansiyel ile dünyada
ilk 10 ülke arasındadır. Türkiye jeotermal kullanımında
dünyada 5inci, Avrupa'da 1incidir. Enerji Bakanlığının
verilerine göre zengin jeotermal potansiyelimizin tamamının harekete
geçirilmesi hâlinde, entegre kullanımlarla birlikte yılda toplam 6,8
milyar dolar net gelir sağlanacaktır.
Jeotermal enerji konaklarının, elektrik üretiminin
yanında termal turizmdeki değeri ise daha da yüksektir. Dünyada
jeotermal ısı ve kaplıca uygulamalarındaki ilk 5 ülke
arasında Çin, Japonya, ABD, İzlanda ile birlikte Türkiye de yer
almaktadır.
Bu nedenle, jeotermal enerji potansiyelimizin
tamamının harekete geçirilip enerji üretiminde kullanılabilmesi
ve termal tesislerin sayılarının artırılarak
altyapı ve hizmet kalitelerinin yükseltilip iç ve dış turizmin
hizmetine sunulabilmesi için alınacak tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla araştırma komisyonu kurulması uygun görülmektedir.
2.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ve 19
milletvekilinin, Türkçedeki bozulma ve yozlaşmanın
boyutlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/861)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkçeye karşı kayıtsızlık,
iş adamlarımızı ve esnafımızı da
etkilemekte; imal edilen mal ve ürünlerin adlarında, ticari unvan ve
adlarda yabancılaşma süratle artmaktadır. Bir zamanlar sadece
büyük şehirlerin belli semtlerinde görülen yabancı iş yeri
adları, şimdi Anadolu şehir ve kasabalarına dahi
yayılmakta, ülkemiz âdeta Türkçe kullanılmayan bir ülke görünümüne
bürünmektedir. Dil, milleti oluşturan en önemli unsurlardan biridir.
Dolayısıyla dildeki çözülme, bozulma ve
yabancılaşma milletin oluşumunu da etkiler. Millet fertlerini
birbirine bağlayan dil önemini yitirdikçe fertler arasındaki bağ
ve yakınlık da zayıflar, bunun sonu çözülme ve ayrılma
isteklerine kadar gider. Türkçemizdeki bozulma yozlaşmanın ne boyutlara
vardığını görmek amacıyla Anayasa'nın 98inci ve
TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddesi uyarınca
araştırma açılmasını saygılarımla arz ve
talep ederiz. 15/5/2012
1) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
2) D. Ali Torlak (İstanbul)
3) Oktay Vural (İzmir)
4) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
5) Ali Öz (Mersin)
6) Özcan Yeniçeri (Ankara)
7) Seyfettin Yılmaz (Adana)
8) Mustafa Kalaycı (Konya)
9) Reşat Doğru (Tokat)
10) Mehmet Erdoğan (Muğla)
11) Sümer Oral (Manisa)
12) Ali Halaman (Adana)
13) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
14) Faruk Bal (Konya)
15) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
16) Murat Başesgioğlu (İstanbul)
17) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
18) Muharrem Varlı (Adana)
19) Sadir Durmaz (Yozgat)
20) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
Gerekçe:
Ülkesinin yüksek
bağımsızlığını korumasını bilen
Türk milleti, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan
kurtarmalıdır. (M. Kemal Atatürk, 1930)
Türk dilinin, kendi benliğinde, aslındaki
güzellik ve zenginliğe kavuşması için bütün devlet
teşkilatımızın dikkatli ve ilgili olmasını
isteriz. (M. Kemal Atatürk,1932) Ulu Önderimiz, yukarıdaki sözleriyle dile
verdiği önemi dile getirmiş ve dilin korunması için devlet
teşkilatlarımızın dikkatli ve dile karşı ilgili
olmasını istemiştir.
Anayasamızın da 3üncü maddesinde, Türkiye
devletinin "Dili Türkçedir." hükmü yer almaktadır. Ancak dille
ilgili herhangi bir yasanın bulunmayışı,
Anayasamızın bu hükmünü boşlukta bırakmakta; ülkemizde,
özellikle iş yeri adlarında görülen yaygın yabancı dil
kullanımları, Anayasamızda böyle bir hükmün yokmuş
izlenimini uyandırmaktadır. Oysa Anayasanın bu hükmü
değiştirilemez, değiştirilmesi teklif edilemez"
hükümler arasına konulacak kadar önemli sayılmıştır.
Ülkemizde, Türk dilinin öğrenim ve
kullanılmasında büyük bir kayıtsızlık ve umursamazlık
olduğu açıktır. Liseyi hatta yükseköğrenimi bitiren gençler
Türkçenin en temel eserlerini dahi okuyup öğrenmeden, dillerinin önemini
kavramadan yetişmekte, dili doğru kullanma becerisini kazanmadan
meslek hayatına atılmaktadır. Türkçenin önemini ve
güzelliğini kavrayamayan insanların Ulu Önderimizin istediği
gibi dile karşı dikkatli ve ilgili olmaları da tabii ki
beklenemez.
Bunun sonucu olarak radyo ve televizyonlarda da telaffuz
hataları gün geçtikçe artmaktadır. Oysa okul yanında belki ondan
da önemli olarak basın yayın organları da dilin doğru ve
güzel kullanılmasında etkili olan araçlardır. Basın
yayın organlarındaki yanlış kullanımlar, çok çabuk bir
şekilde ve dalga dalga geniş halk kitlelerine yayılmakta,
insanları olumsuz yönde etkilemektedir.
Türkçeye karşı kayıtsızlık
iş adamlarımızı ve esnafımızı da
etkilemekte, imal edilen mal ve ürünlerin adlarında, ticari unvan ve
adlarda yabancılaşma süratle artmaktadır. Bir zamanlar sadece
büyük şehirlerin belli semtlerinde görülen yabancı iş yeri adları,
şimdi Anadolu şehir ve kasabalarına dahi yayılmakta,
ülkemiz âdeta Türkçe kullanılmayan bir ülke görünümüne bürünmektedir.
Dil, milleti oluşturan en önemli unsurlardan
biridir. Dolayısıyla, dildeki çözülme, bozulma ve
yabancılaşma milletin oluşumunu da etkiler. Millet fertlerini
birbirine bağlayan dil önemini yitirdikçe fertler arasındaki bağ
ve yakınlık da zayıflar; bunun sonu çözülme ve ayrılma
isteklerine kadar gider.
Türkçemizdeki bozulma yozlaşmanın ne boyutlara
vardığını görmek amacıyla Anayasa'nın 98inci ve
TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddesi uyarınca
araştırma açılmasını arz ederiz.
Saygılarımızla.
3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve
21 milletvekilinin, ülkemizde balık üretimi ve tüketimi konusunda
yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/862)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizde balık üretimi ve tüketimi konusunda
yaşanan sorunların araştırılarak, alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98inci ve TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddesi uyarınca Meclis
araştırması açılmasını saygılarımla arz
ve talep ederim.
1) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Enver Erdem (Elâzığ)
4) Seyfettin Yılmaz (Adana)
5) Ali Öz (Mersin)
6) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
7) D. Ali Torlak (İstanbul)
8) Celal Adan (İstanbul)
9) Bahattin Şeker (Bilecik)
10) Mehmet Erdoğan (Muğla)
11) Muharrem Varlı (Adana)
12) Atila Kaya (İstanbul)
13) Bülent Belen (Tekirdağ)
14) Özcan Yeniçeri (Ankara)
15) Necati Özensoy (Bursa)
16) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
17) Erkan Akçay (Manisa)
18) Sadir Durmaz (Yozgat)
19) Cemalettin Şimşek (Samsun)
20) Emin Çınar (Kastamonu)
21) Mustafa Kalaycı (Konya)
22) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
Gerekçe
Balık tüm dünyada hem besin değeri hem de
ekonomik değeri bakımından her geçen gün önem
kazanmaktadır.
Omega 3 deposu olan balık,
sağlığın korunmasına ve kemiklerin gelişmesine
yardımcı olur. Büyümeyi ve gelişmeyi
kolaylaştırır. Kalsiyum, demir, fosfor, iyot ve vitamin yönünden
çok zengindir. Kan ve dolaşım sistemi konusunda koruyucu etkisi
vardır.
Bütün bu olumlu faydalarının yanında
ülkemizde balık tüketimi oldukça düşük seyretmektedir. Ülkemizde
kişi başı yıllık balık tüketimi ortalama 8
kilogram seviyesinde gerçekleşirken, dünya ortalaması ülkemizin 2
katı büyüklükte, yıllık kişi başı 17 kilogram
olarak gerçekleşmektedir.
Komşumuz Yunanistan ile Avrupa Birliği
ülkelerinde ise kişi başı yıllık balık tüketimi
25 kilogram civarına yükselmiştir. Ülkemizde, Avrupa Birliği
ülkeleri ve komşumuz Yunanistan'a göre çok düşük oranda balık
tüketiminin gerçekleşmesinin en önemli nedenleri arasında yüksek KDV
oranı ve millî bir su ürünleri politikamızın
olmayışı gösterilmektedir.
Üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizde su
ürünlerinden yararlanma konusunda önemli sorunlar yaşanmaktadır.
Potansiyeli çok yüksek zengin göllerimiz ve akarsularımızdan da
alabalık başta olmak üzere pek çok balık türü konusunda
yeterince yararlanamıyoruz.
Ülkemizdeki çipura ve levrek üreticileri ve
yetiştiricileri mevzuat konusunda çok ciddi sorunlarla karşı
karşıya kalmaktadır. Bu sorunların başında da
balıkların beslendiği ağ kafeslerin kıyıdan 1.100
metre uzakta bulunması koşulu gelmektedir.
Komşularımızda balık çiftliklerine
sadece 20 metre derinlik şartı getirilmiştir. Ayrıca,
Türkiye'de, Norveç ve Japonya gibi balıkçı ülkelere oranla daha
ağır şartlarda üretim yapılmaktadır.
Bu uygulama üretimi olumsuz yönde etkilerken millî gelire
de önemli ölçüde zarar vermektedir. Komşumuz Yunanistan bugün Türkiye'nin
3 katı daha fazla çipura ve levrek üretmektedir.
Ülkemiz kıyılarında çiftlik
balıkçılığı alanlarının yeniden
belirlenmesine ihtiyaç vardır. Turizm açısından değerli
olan alanlar korunmalı ve turizme elverişli olmayan alanlarda
problemleri ortadan kaldıracak şekilde Avrupa Birliği ülkelerinde
ve komşularımızda olduğu gibi bir üretim
planlanmalıdır.
Avrupa Birliği normlarında çipura ve levrek
yetiştiriciliğine imkân sağlanarak millî gelire katkı
sağlanmalıdır. Dünyada ortaya çıkan nüfus
artışı ve denizlerimizde azalan balık türleri, mutlaka
yapılan çalışmalarda göz önünde bulundurulmalıdır.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım
Örgütü (FAO) verilerine göre, dünya genelinde üretilen 147 milyon ton
balığın yüzde 40'lık bölümü kültür yani çiftlik
balıklarından oluşmaktadır. Ülkemizde yıllık toplam
su ürünleri üretimi avcılık da dâhil olmak üzere 650 bin ton
düzeyinde gerçekleşmektedir. Bu üretimin ancak yüze 10'luk bölümü
işlenmektedir.
Bugün çiftlik balıkçılığı
sektörünün 1 milyar doların üzerinde sabit yatırımı, 650
milyon dolar değerinde canlı balık varlığı
bulunmaktadır. Sektör, toplam 25 bin kişiye iş imkânı
sağlamaktadır.
Bu nedenle, ülkemizde balık üretimi ve tüketimi
konusunda yaşanan sorunların araştırılarak, gerekli
önlemlerin alınması için Anayasa'nın 98inci ve TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddesi uyarınca bir Meclis
araştırma komisyonu kurulması uygun olacaktır.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin; Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S.
Sayısı: 156)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484)
(S. Sayısı: 287)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
3.- Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporu (2/1929) (S. Sayısı: 523)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Arasında
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Avrupa ve
Bağımsız Devletler Topluluğu Bölgesel Hizmet Merkezinin
İstanbulda Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş
Milletler Kalkınma Programı Arasında Birleşmiş
Milletler Kalkınma Programı Avrupa ve Bağımsız
Devletler Topluluğu Bölgesel Hizmet Merkezinin İstanbulda
Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/870) (S. Sayısı: 532)(x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
11/2/2014 tarihli 59uncu Birleşimde
tasarının tümü üzerinde gruplar adına Milliyetçi Hareket Partisi
konuşmuştu.
Gruplar adına söz yok.
Şahsı adına konuşma yok.
Tasarının tümü üzerinde görüşmeler
tamamlanmıştır.
Tasarının maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş
Milletler Kalkınma Programı Arasında Birleşmiş
Milletler Kalkınma Programı Avrupa ve Bağımsız
Devletler Topluluğu Bölgesel Hizmet Merkezinin İstanbulda
Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
MADDE 1- (1) 27 Eylül 2013
tarihinde New Yorkta imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Arasında
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Avrupa ve
Bağımsız Devletler Topluluğu Bölgesel Hizmet Merkezinin
İstanbulda Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci madde üzerinde gruplar adına
söz yok.
Şahıslar adına söz yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2-(1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci madde
üzerinde gruplar adına söz yok.
Şahıslar
adına söz yok.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür.
BAŞKAN 3üncü madde
üzerinde gruplar adına söz yok.
Şahsı adına
söz yok.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tümünün oylamasından
önce, tasarıyla ilgili olarak oyunun rengini belirtmek üzere Tunceli
Milletvekili Sayın Kamer Genç konuşacak aleyhte olmak üzere.
Buyurun, süreniz beş
dakikadır. (CHP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uluslararası
anlaşmanın onanmasına ilişkin şeyde oyumun rengini
belirtmek üzere söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar
sunuyorum.
Fakat, değerli
milletvekilleri, Meclis Başkanlık kürsüsünde oturan kişi çok
keyfî. Hükûmet yok, Türkiyede hukuk rafa kaldırılmış,
hukuk devleti ilkesi ortadan kaldırılmış, Meclis diye bir
şey yok. Hangi kanunu çıkarıyoruz, niçin çıkarıyoruz
belli değil.
Dün burada bir kanun
müzakere ediliyor, Ali Babacan diyor ki: Biz hukuk devletini sağlamak
için uğraşıyoruz. Hukuk devletini sağlamayı
şöyle yapıyorlar: Efendim, yolsuzluğu tespit eden
savcıyı görevden alıyorlar, yolsuzluğu tespit eden polisi
görevden alıyorlar, kendi AKPli hâkimleri, teşkilatında
çalışan avukatları hâkimliğe ve savcılığa
alıyorlar ve öylece mahkeme kurarak kendilerini aklayacaklar. Böyle bir
anlayış olur mu arkadaşlar?
Biraz önce, burada,
Kıbrısla ilgili bir gündem dışı konuşma
yapıldı. Bakın, şu anda, Kıbrısta müzakereler
başlamıştır. Amerika, şimdi, AKP Hükûmetini övmeye
başlamıştır. Niye? Çünkü, AKP Hükûmeti
Kıbrısı vermeyi bir defa göze almış. Annan
Planından daha kötü şartlarla şu anda müzakereye
başlıyor.
Ayrıca,
Kıbrısta, münhasır sahada, Türk sahası olan alanda
doğal gazı Yunanlılarla İsrailliler birlikte şey
ediyor, orada İsraillilerle Rumlar müşterek bir tatbikat
yapıyor, orada İsrail uçakları baştan geçiyor fakat
sağır bir Hükûmet, tamamen ülkeyi birilerine peşkeş
çektirmek için başta bulunan bir Hükûmet, bir kıpırdamıyor
arkadaşlar. Yahu, biz, burada Meclis olarak niye duruyoruz? Türkiyenin
neresinde ne oluyor, bu Kıbrısta ne oluyor, bunlara ne veriliyor,
niye bunları çıkıp da burada bu Hükûmet şey etmiyor?
Hükûmetin işi gücü, Tayyip Erdoğan ve bakanları suçüstü
yakalanmışlar, yolsuzlukları belirlenmiş, yolsuzluklardan
nasıl kurtuluruz diye iki aydır arkadaşlar, iki aydır,
boyuna, harcama, o bulunan, dinlenen konuşmaları nasıl
yorumlarız diye onunla uğraşıyorlar. Bir Bekir Bozdağ
diye Adalet Bakanlığına getirdikleri kişi işi gücü
bırakmış, hâkimlere, savcılara telefon ediyor, diyor ki: O
savcıların görevine son verin, bunları, hemen o tuttuğunuz
tapeleri yok edin.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, bakın, Anayasanın, bu Meclise hayat veren
Anayasanın 2nci maddesi Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk
devletidir. Eğer, mahkemeleri getirip de siyasi organın eline
verirseniz, yürütmenin emrine verirseniz
Orada hukuk devleti diye bir şey
yok, orada Türkiye Cumhuriyeti devleti diye bir şey yok, tamamen Tayyip
Erdoğan diktatörlüğü var arkadaşlar. İkide bir
çıkıyor, diyorlar ki: Ya, biz bu devleti uçuracaktık da bize
darbe yapıldı. Arkadaşlar, darbe marbe yok. Fethullah Gülen,
paralel devlet; bunların hepsi bahane, uydurma. Fethullah Güleni mahsus
söylüyor. Eğer, Fethullah Gülen hakikaten dediğiniz gibi paralel
devletse, ee, Amerika sizin dostunuz. Hemen Amerikaya bir tane şey edin,
Efendim, bu bizim aleyhimize çalışıyor; bunu bize, Türkiye'ye
teslim edin. deyin. Herhangi bir şey var mı?
Bülent Arınç diyor
ki: Efendim, paralel devletle ilgili bir soruşturma yok. Bunlar hep
yalandır, hep sizin
Tayyip Erdoğan diktatörlük kurmak için hâkimleri
tamamen yok etmeye çalışıyor, yargıyı yok etmeye
çalışıyor, polisi
Arkadaşlar, 6 bin tane polisin yeri
değişti ya, böyle bir şey olur mu? Neden dolayı
değiştiriyorsunuz? Çünkü, artık bu kadar
Yani, devletin tamamen
dengesini bozuyorsunuz, devlet böyle yönetilmez. Burada düşen, eğer
Bakın, hakikaten
içinizde dürüst, namuslu arkadaşlar var. Ya, siz de bir
vicdanınıza el koyun arkadaşlar. Devlet talan edilmiş.
Yani, bakın, bugün
100 milyon dolar veren arkadaşın birisi çıkıyor, diyor ki:
Verdim ama borç verdim. Bakın, iki ay oldu, peki niye söylemediler?
Bakın, aslında,
ATVnin sahibi de Tayyip Erdoğandır, Sabahın sahibi de odur.
Çünkü, bunlar, Katarda bunu aldıkları zaman 350 milyon dolar geldi.
Bu 350 milyon dolar, sizin Türkiye'den oraya ihalelerde gayrimeşru
yollarla kazanıp da Katara götürüp oradan getirdiğiniz para.
Eğer, hakikaten bu Sabah satılmışsa -yüzde 35i
Katarındı- o Katarın hissesi ne oldu?
Yani, tabii, beş
dakikayla benim bunları söylemem mümkün değil. Ama Parlamento
görevini yapmıyor, Hükûmet zaten yok, diktatörlük gelmiş
yürümüş, Türkiye'de insan hakları yok, kişi güvenliği yok.
Bir de bu başkan vekilleri çıkıyor, kendisine göre kural koyuyor.
Sen bir defa İç Tüzükü bilmiyorsun ya, kendini yönetemiyorsun. Oradaki,
Divandaki memurlar seni yönetiyor, onlar da sana yanlış taktik
veriyorlar. Sana düşen
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) -
onurlu görev Başkanlık görevini bırakmaktır.
BAŞKAN - Sözlerinize
dikkat edin, Başkanlık Divanına hakaret etme yetkiniz yok.
KAMER GENÇ (Devamla)
Hakaret değil, niteliklerini söylüyorum.
BAŞKAN - Bana İç
Tüzükü uygulatmak zorunda bırakmayın. Meclisin çalışma
düzenini de bozmayın.
KAMER GENÇ (Devamla) - Ben
sana hakaret etmeyi zül sayarım (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir. Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Açık oylama için üç dakika süre veriyor ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.06
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan),
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 61inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
532 sıra sayılı Kanun
Tasarısının açık oylamasında toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi açık oylamayı tekrarlıyorum ve
oylama için üç dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 532 sıra sayılı Kanun Tasarısının
açık oylama sonucunu bildiriyorum:
Kullanılan
oy sayısı |
: |
202 |
|
Kabul |
: |
202 |
|
|
|
|
|
Kâtip Üye Muharrem Işık Erzincan |
Kâtip Üye Muhammet Bilal Macit İstanbul |
Böylelikle tasarı kabul edilip
kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, 5inci sırada
yer alan, Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve Ağrı
Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 657
Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Haydar
Akar'ın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler
Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara
Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir Milletvekili Ruhsar
Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sinop
Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge ile 44
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu,
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının görüşmelerine
başlayacağız.
5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir
Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak
Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun
Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili
Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu,
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529,
2/1571, 2/1966) (S. Sayısı: 546)(X)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Geçtiğimiz birleşimde İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen kanun
teklifinin birinci bölümünde yer alan 1inci maddesi üzerine üç adet
değişiklik önergesinin işleminde kalınmıştı.
1inci maddenin teklif metninden
çıkarılmasını öngören aynı mahiyetteki iki adet
değişiklik önergesinden Ankara Milletvekili İzzet Çetin ve
arkadaşlarının önergesi üzerinde konuşma yapılmıştı.
Şimdi aynı mahiyetteki
diğer önergeyi okutup, önerge üzerindeki
konuşmadan ve gerekçenin okunmasından sonra önergeleri
birlikte oylarınıza sunacağım, ardından üçüncü ve son
önergeyi işleme
alacağım.
Şimdi, maddenin metinden
çıkarılmasına dair diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 Sıra Sayılı
Yasa Teklifinin 18/5/1929 tarihli ve 1453 sayılı Zabitan ve Askeri
Memurların Maaşatı Hakkında Kanunu düzenlemeyi öngören
1inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Pervin
Buldan Hasip
Kaplan İdris
Baluken
Iğdır
Şırnak
Bingöl
Bengi
Yıldız Erol
Dora
Batman
Mardin
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşma yapacak
sayın milletvekili?
PERVİN BULDAN (Iğdır) Altan Bey
BAŞKAN Diyarbakır Milletvekili Sayın
Altan Tan, buyurun.
ALTAN TAN (Diyarbakır) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; dün de burada, bu, son, İstanbuldaki
operasyonla ilgili bazı ses kayıtları dinletildi ve
arkasından da Cumhuriyet Halk Partisi, bu telefon tutanaklarını
bir kitap hâline getirerek yani basılı hâle getirerek Meclise
getirdi. Bunun 51inci ve 52nci sayfalarında değerli
arkadaşlar, sizlerin hepinizi hayretlere düşürecek ibareler var. Kim
bu konuşmayı yapanlar? MAKYOLun Başkanı yani şirketin
yetkilisi, büyük hissedarı, temsilcisi -kayıtlarda olduğu için
isim vererek söylüyorum, iyi anlaşılsın diye- Adnan Çebi,
arkasından Mehmet Cengiz ve Hayrettin Özaltın. Mehmet Cengizin yine
bu kayıtlarda Milletin
bilmem neyine ne:
yapayım tabirini -yani
affınıza sığınarak böyle nokta nokta geçiyorum-
hepiniz duymuştunuz ama şimdi bu 51inci sayfanın sonuyla 52nci
sayfanın başında, Mehmet Cengiz ile Hayrettin
Özaltının diyaloğunda şöyle bir cümle: Onların
hepsinin
nokta nokta nokta:
annelerini, En iyi Kürt ölü Kürttür.,
Hepsinin
yine nokta nokta noktalarına bilmem ne:
edeyim.
VAHAP SEÇER (Mersin) Sapık bunlar, sapık!
ALTAN TAN (Devamla) Öbürü de cevap veriyor, Mehmet
Cengiz de cevap veriyor: Aynen, aynen
Kürtler için, nokta nokta nokta:
çocukları.
SIRRI SAKIK (Muş) Biz de onlara buradan iade
ediyoruz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Aynen iade ediyoruz.
BENGİ YILDIZ (Batman) Noktası ve virgülüyle
aynen iade ediyoruz buradan.
ALTAN TAN (Devamla) Şimdi, değerli
arkadaşlar, ne diyelim? Ve bunlar, Hasankeyf Ilısu
Barajını aldılar, 1 milyar 100 milyon euro. Bu iş bitene
kadar konuşacağım burada, ellinci seferdir konuşuyorum. 4
tane köprü aldılar Hasankeyfin üzerinde, dün de anlattım size
teferruatıyla. Nerede, Mehdi Eker nerede, Binali Yıldırım
nerede, Mehmet Şimşek nerede, paraları veren Hasankeyf
Milletvekili? Yok kimse.
Bütün Kürtlerin anasına avradına söven bu
adamlara, yetmedi, Mesut Barzani ile Neçirvan Barzani de bunlara, Mehmet
Cengize Erbil Havaalanını verdiler, 420 milyon dolar.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Oh, kapak olmuş size.
ALTAN TAN (Devamla) Duhok Havaalanını
verdiler, 420 milyon dolar. Erbil-Kerkük duble yolunu verdiler, 100 milyon
dolar. Çıktı bir CHP milletvekili, Barzaniye hakaret etti. Söz
istedim, Meclis Başkan Vekili dedi ki: Hangi sıfatınla
istiyorsun? Benim amca oğlumdur, cevap vereceğim. dedim.
Sayın Barzaniye de buradan sesleniyorum: Senin burada izzetini, ikbalini
yine kardeşlerin savunuyor, 1 milyar dolar ihaleyi de bütün milletin
anasına avradına küfredenlere veriyorsunuz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Zehir zıkkım
olsun!
ALTAN TAN (Devamla) Değerli arkadaşlar,
bunları böyle konuşamazsak burada, hiçbir yere varamayız. AK
PARTİli kardeşlerim, bakın kimlerle iş tutuyorsunuz.
Bunlar, Başbakanın uçağından iniyor, Başbakanın
uçağında bir tek sanayici kalmadı. TUSKONun Başkanı
benim sınıf arkadaşım, okul arkadaşım ve akrabam
ayriyeten, göremiyorum. Bir tane Antepli KOBİci, Denizlili, Konyalı,
Bursalı; üreten ve mal satan, Afrikaya, Çada, Gineye, Yemene satan
göremiyorum, müteahhitler iniyor, bunlar iniyorlar, bakın kimlere iş
veriyorsunuz. Bunlar, savcılık kararıyla resmî tutanaklarla
tespit edilen konuşmalar. Bir kelime eksik, fazla varsa işte,
Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlar kitapçık hâline getirdiler, bastırdılar,
ellerinde var, bir tane de bize verdiler, savcıda da var, hâkimde de var,
siz ne yaptınız?
SALİH KAPUSUZ (Ankara) Servis yapıyorlar.
ALTAN TAN (Devamla) E, tamam, servis yapıyorlar.
Yalan mı bunlar, yalan mı? Doğru mu Sayın Kapusuz?
BAŞKAN Sayın Konuşmacı
SALİH KAPUSUZ (Ankara) Tespit ediyoruz.
diyorsunuz.
ALTAN TAN (Devamla) Güzel mi bunlar?
BAŞKAN Sayın Konuşmacı, lütfen,
kürsüden Genel Kurula hitap eder misiniz.
ALTAN TAN (Devamla) Yani, bütün Türklerin, Kürtlerin
anasına, avradına küfredenlere 1 milyarlık ihaleyi siz de,
Barzani de ayrı ayrı verdiniz.
BAŞKAN Sayın Konuşmacı
ALTAN TAN (Devamla) - İyi mi ettiniz?
SALİH KAPUSUZ (Ankara) Bırak canım...
BAŞKAN Sayın Konuşmacı
.
ALTAN TAN (Devamla) Neyi bırakayım, gel cevap
ver bana!
BAŞKAN Sayın Konuşmacı
ALTAN TAN (Devamla) Ya, utanın biraz ya!
Utanın ya! (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Susun bari,
susun!
ERTUĞRUL SOYSAL (Yozgat) Ne
bağırıyorsun be!
SALİH KAPUSUZ (Ankara) Sen utan be!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın Konuşmacı
Lütfen, Genel
Kurula hitap edin.
ALTAN TAN (Devamla) Deyin ki Yanlış
yaptık. Bu şerefsizlerle yol yürüdük, yanlış yaptık.
deyin. Susun biraz, utanın!
MEHMET YÜKSEL (Denizli) Şov yapma!
ALTAN TAN (Devamla) Utanın! Gel sen de buraya
cevap ver!
MEHMET YÜKSEL (Denizli) Şov yapma!
ALTAN TAN (Devamla) - Gel buraya cevap ver, terbiyesiz!
Terbiyesiz herif!
MEHMET YÜKSEL (Denizli) 10 tane de siz, küfreden Kürt
var ya! Sensin terbiyesiz!
ALTAN TAN (Devamla) Bütün bir milletin anasına
küfretmiş, hâlâ savunuyorsun!
BAŞKAN Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.36
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.43
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan),
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 61inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
546 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Aynı mahiyette
olan önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 1 inci maddesinde
yer alan 3.000 ibaresinin 4.000 olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Günal
Manisa
Konya
Antalya
Alim
Işık Oktay
Vural Ali
Öz
Kütahya
İzmir
Mersin
Emin
Çınar S.
Nevzat Korkmaz Ahmet
Duran Bulut
Kastamonu
Isparta
Balıkesir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Kim konuşacak?
OKTAY
VURAL (İzmir) Ahmet Duran Bulut.
BAŞKAN
- Ahmet Duran Bulut, Balıkesir Milletvekili.
Buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
AHMET
DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kendi
sorumluluk alanlarında vatandaşın can ve
mal emniyetini, ülkede huzur ve güvenliği sağlamakla görevli jandarma
teşkilatının ameleleri, ırgatları seviyesinde iş
yapan, sayıları 30 bine yaklaşan, 20 bini üniversite ve
yüksekokul mezunu olan jandarma uzman çavuşlardan bahsedeceğim.
Bu teşkilatın
diğer mensuplarıyla aynı işleri yapan, aynı
kursları alan, Jandarma Uzman Çavuş Hazırlık Okulunu
bitirip bir yıllık eğitimden sonra göreve başlayan bu
insanlar büyük sıkıntı içerisindeler. Şimdi, 3 bin yeni
uzman erbaş alınıyor, teklifimiz 4 bin olması.
Bu insanların,
diğer astsubayların, subayların eğitim dönemleri hizmetten
sayıldığı hâlde, bunların eğitim gördükleri dönem
hizmetten sayılmamakta. Uzman çavuşlar, ortaokul mezunu statüsünden
emekli olabilmekteler. Anayasada eşit işe eşit ücret verilmesi
gerektiği hâlde, ifade edildiği hâlde aynı işi
yaptıkları, aynı görevde bulundukları, şimdi astsubay
statüsüne kavuştukları hâlde aynı yerde farklı maaş
alan bu insanların mağduriyetlerine Genelkurmay
Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı bir
an önce son vermelidir.
Moral ve motivasyonlarını yerle bir eden,
dağın başında, ülkenin en ücra köşelerinde,
çoluğundan çocuğundan ayrı, terörle mücadelede büyük
kahramanlıklar göstermiş bu insanlar kendi kaderlerine terk
edilmiş durumdalar. Türk Silahlı Kuvvetleri tazminatından hak
ettikleri desteği alamayan, payı alamayan, lisans eğitimi
alanların kademelerinde değişiklik olmayan, yirmi yıl önce
göreve başlayanla bugün göreve başlayan arasındaki farkın
neredeyse hiç yok sayıldığı, yaşları ilerlemesine
rağmen sözleşmeli uzman çavuşların doksan günlük rapor
aldıkları takdirde sözleşmelerinin feshedildiği, iş
güvencelerinin olmadığı bir meslek grubu. Bu insanlar kader
ortaklığı yapmış, diğer rütbelilerle, aileleriyle
birlikte bir kaderi paylaşıyorlar. Çarşıya çıkıp
bir akşam yemek yemek için bir yere gidecek olduklarında, diğer
rütbelilerin girdikleri orduevine uzman çavuşların eşleri,
çocukları ve kendileri alınmamaktalar. Ordu içerisinde üçüncü,
dördüncü sınıf muamelesi görmekteler. Bu ücra yerlerde bu insanlar,
çocuklarına iyi bir eğitim alamamakta. Mağduriyetleri
noktasında kurmuş oldukları derneklerle, emekliler uzun
yıllardan beri mücadeleler etmekte, Meclise gelmekte, Genelkurmaya
gitmekte ama bir türlü sorunlarını çözememekteler. 2200 ek göstergeye
sahip bu insanlar, 3600 ek gösterge hakları bunların. Üniversite
mezunu olduğu hâlde nasıl ortaokul mezunu muamelesi yapılabilir,
dünyanın neresinde görülmüş; hak mıdır, adalet midir bu?
Bunun çözümü için başta Genelkurmayın adım atması
lazım. Topu Meclise, Hükûmete atmak değil, Jandarma Genel
Komutanlığı bu hakkı, haklarını dile getirip
bunları, tekliflerini Millî Savunma Bakanlığı
aracılığıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine getirmelidirler.
30 bine yakın sayılarıyla aileleriyle birlikte çok büyük bir
sayıya mensup bu insanlar meslekten kaçmak için -siz değerli
milletvekillerine de gelip- istifa edip başka kurumlara, belediyelere
geçmek için kapılarımıza gelmekteler çünkü işlerinden
memnun değiller, mutlu değiller, oysaki çok şerefli bir görev
yapmaktalar. Anadolunun her tarafında, trafik timinden tutun
narkotiğe, terörle mücadeleden komandoya, her konuda diğer
rütbelilerle aynı işi yaptıkları hâlde
mağduriyetlerinin bir türlü çözülememesi, bu camiada büyük bir üzüntüye yol
açmaktadır. Sorunlarının giderilmesi konusunda Hükûmeti göreve
davet ediyor, önergemizin kabulü noktasında desteklerinizi bekliyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bulut.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yoklama
istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Yoklama talebiniz var, tespitimizi
yapalım 20 kişi.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu,
Sayın Seçer, Sayın Ayaydın, Sayın Demiröz, Sayın
Eyidoğan, Sayın Demirçalı, Sayın Küçük, Sayın Serter,
Sayın Sarıbaş, Sayın Ediboğlu, Sayın
Atıcı, Sayın Kaptan, Sayın Öner, Sayın Erdoğdu,
Sayın Aygün, Sayın Havutça, Sayın Akar, Sayın Susam,
Sayın Değirmendereli.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 15.54
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan),
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 61inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
III - YOKLAMA
BAŞKAN - 1inci madde üzerinde Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve arkadaşlarının verdiği
önergenin oylanmasından önce yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, yoklama işlemini tekrar
yapacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama süresini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir
Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak
Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun
Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili
Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu,
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529,
2/1571, 2/1966) (S. Sayısı: 546) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
546 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul etmeyenler
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
(CHP
sıralarından gürültüler)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, kabul edilmedi efendim. Kabul edilmedi Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bir dakika
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Kabul
edilmedi efendim.
BAŞKAN 1inci maddeyi kabul edenler
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
Sayın Başkan
BAŞKAN - Kabul etmeyenler
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
Sayın Başkan
BAŞKAN Sonucu ilan etmedim Sayın Akif
Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
Sayın Başkan, Kabul edenler
dediniz, Etmeyenler
dediniz.
BAŞKAN - Sonucu ilan etmedim, lütfen
Tekrar sunuyorum
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci
madde kabul edilmiştir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN 2nci maddede
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ben
konuşuyorum efendim, benim konuşmamı dinlemek
zorundasınız, lütfen, rica ediyorum.
BAŞKAN Buyurun, dinliyorum sizi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Siz
İç Tüzükü ihlal ettiniz.
BAŞKAN Sonucu ilan etmedim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Konuşmamı bitireyim efendim, izin verir misiniz.
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Kabul
edenler
dediniz, Etmeyenler
dediniz, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
maddeyi kabul etmedi. Sizin Madde kabul edilmemiştir.
açıklamasını yapmanız gerekiyor. Ancak ve ancak
tekririmüzakereyle buraya dönebilirsiniz, başka türlü mümkün değil.
BAŞKAN Sayın Başkan, ben sonucu ilan
etmedim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Oylamayı yaptım, sonucunda
maddeyi oyladım.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, sizin istediğiniz şekilde bir sonuç
çıkmayınca sonucu ilan etmeme şeklinde bir yetkiniz yok. Orada
gözüken tablo maddenin reddedildiğidir. Sizin bunun tersini söyleme
yetkiniz yoktur.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Hamzaçebi, zaten
ilkinde burada bulunan bütün milletvekilleri ellerini
kaldırmıştı. Bunda hiçbir mahzur yok, hiçbir eksiklik yok.
İkincisinde ben, daha iyi anlaşılsın diye tekrar ettim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Elitaşı da
dinleyeyim, bir dakika, karar vereceğiz. Zaten maddeyi oyladım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın
Başkanım, az önceki
yaptığınız işlemde Kabul edenler
dediniz,
biz maddeyi kabul ettik ama sonradan, herhâlde bir tereddüt hasıl oldu,
önerge gibi bir konuyu gündeme getirdiniz, tekrar Kabul etmeyenler
Kabul
edenler
diye sordunuz. Aslında burada oylamanın sonuçları
tekemmül etmemiş. Siz de Madde
kabul edilmiştir., Edilmemiştir. diye bir beyanda
bulunmadınız.
BAŞKAN Evet, demedim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) O hatayı tespit
ettiniz, o tespitle yeniden oylamaya sundunuz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, efendim, bu mümkün değil efendim.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, lütfen
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Eğer şöyle
bir şey olsaydı, şöyle bir husus olsaydı, dünkü hasıl
olan mesele gibi, oylamanın sonucuyla ilgili Genel Kuruldaki oylamalarda
ve seçimlerde önemli bir yanlışlık olduğu iddia edilirse,
Başkan usul görüşmesi açabilir -yani İç Tüzükün 13üncü
maddesinin ikinci fıkrasına göre- ve gerekirse oya başvurarak
düzeltme yapar. Şu anda oylamanın sonucunu
açıklamadınız.
BAŞKAN Açıklamadım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Oylamanın
sonucunu açıklamadığınızdan dolayı, o hatayı
düzeltmek adına tekrar sordunuz. Bu konuda usul tartışması
açmanıza gerek yok, sonuç netleşmiştir efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, Sayın Elitaş demek istiyor ki: Aslında
bir usul hatası yaptınız, oylamayı yanlış ilan
ettiniz, usul tartışması açarak bu sorundan kurtulabilirsiniz.
BAŞKAN
Hayır, hayır, öyle söylemiyor.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Öyle söylüyor.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Öyle bir şey demiyorum, olsaydı diyorum.
BAŞKAN
Bakın, Sayın Hamzaçebi, çok iyi dinledim, öyle söylemedi.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bir saniye efendim,
konuşmamı bitireyim.
BAŞKAN
Buyurun, dinliyorum sizi Sayın Hamzaçebi.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bu oylama elektronik oylama
olsaydı ve reddedilmiş olsaydı sizin Ben sonucu ilan ettim.
deme yetkiniz var mı? Önünüzdeki ekranda reddedildiği yönünde sonuç
çıktığı hâlde sizin Oylamayı tekrarlıyorum.
deme yetkiniz var mıdır? Aynı şey bu.
Yapamazsınız.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Madde reddedilmiştir efendim.
BAŞKAN
Hayır.
Burada
işlemin tamamlanması için, bir maddeyle ilgili veya herhangi bir
işlemde işlemin tamamlanması için, benim kararla ilgili bir
beyanda bulunmam lazım. Ben beyanda bulunmadan oylamayı tekrar ettim
ve sonra da oylamanın tekrarında gözümle gördüm ve işlemimi
tamamladım çünkü beyan ettim, işlem tamamlandı. Oylarına
sundum, açıkladım ve işlem tamamlandı. Lütfen, rica
ediyorum
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, açıkça
bir usulsüzlük yaptınız. Bunu bu şekilde devam ettiremezsiniz.
Ancak ve ancak tekririmüzakereyle buraya dönülebilir. Madde kabul edilmemiştir.
Tutanakları isteyin, bakalım; kamera görüntülerine bakalım.
BAŞKAN
Sayın Başkan, ben işlemimi ve görüşümü
açıklamadım. Lütfen
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Kamera görüntülerine bakalım.
BAŞKAN
Lütfen, rica ediyorum sizden
İşlemi tekemmül ettirmedim.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Lütfen
Hayır, devam edemeyiz
efendim, devam edemeyiz.
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Vural.
OKTAY
VURAL (İzmir) Efendim, ben de yukarıda izledim, Kabul edenler
dediniz, Kabul etmeyenler
diye el kaldırıldı,
dolayısıyla çoğunluk iradesi kabul etmediğini beyan etti.
Sizin daha sonra bu oylamayı tekrarlayarak yeni bir çoğunluk iradesi
oluşturmanız doğru değil.
BAŞKAN
Hayır, zaten oylamalarda Kabul edenler
şeklinde ellerini
kaldırdılar Sayın Vural.
OKTAY
VURAL (İzmir) Hayır efendim, kabul etmeyenler kaldırdı.
AHMET
YENİ (Samsun) Sayın Başkan, biz kabul ettik.
OKTAY
VURAL (İzmir) Kamera kayıtlarına bakın.
BAŞKAN
Sayın Vural, zaten, sayın milletvekilleri, Kabul edenler
veya
Etmeyenler
oylamasında çoğunluk Kabul edenler
şeklinde
elini kaldırdı.
OKTAY
VURAL (İzmir) Hayır efendim, hayır, öyle olmadı.
BAŞKAN
Lütfen
OKTAY
VURAL (İzmir) Hayır, öyle olmadı, öyle olmadı.
BAŞKAN
Evet, öyle oldu.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Hayır, öyle değil.
OKTAY
VURAL (İzmir) Hayır, açık ve net.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Lütfen, devam edemezsiniz, bu madde
reddedilmiştir.
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan, kabul etmeyenler
çoğunluktaydı.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN
Ben grup başkan vekillerini arkaya davet ediyorum, buyurun.
On
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.22
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 16.41
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan),
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 61inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
546 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Sayın milletvekilleri, 1inci maddenin
oylamasında bir usul hatası yapıldığına dair
itirazlar olmuştur. Grup başkan vekili arkadaşlar ile gördük,
konuştuk.
Bir usul tartışması
açılmasını istiyor musunuz?
OKTAY VURAL (İzmir) Aleyhte efendim.
BAŞKAN İstiyorsunuz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Aleyhte...
BAŞKAN Aleyhte Oktay Vural, aleyhte Sayın
Akif Hamzaçebi; lehte İdris Baluken.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Lehte diye bir
şey yok, üzerinde diyeceksiniz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Üzerinde, üzerinde
PERVİN BULDAN (Iğdır) Üzerinde
BAŞKAN Sayın Elitaş, siz mi
konuşacaksınız lehinde, Sayın Doğan Kubat mı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ben
konuşacağım.
BAŞKAN - Lehinde olmak üzere Sayın Mustafa Elitaş
konuşacak, Kayseri Milletvekili.
Şimdi, lehinde ilk konuşmacı, Kayseri
milletvekili Sayın Mustafa Elitaş.
Buyurun.
Süreniz üç dakikadır.
X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- 546 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci
maddesinin oylanması sırasında Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının tutumunun İç Tüzüke uygun olup
olmadığı hakkında
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; önerge oylamasından önce bir
yoklama talebi var; o yoklamayla birlikte yeterli sayı olduğunu
görüyorsunuz ve arkasından önergeyi oylara sunuyorsunuz, Kabul edilmedi.
diye iradenizi beyan ediyorsunuz. Sonra, maddenin oylaması
sırasında, önce Kabul edenler
Etmeyenler
diye soruyorsunuz,
arkasından tekrar -tutanaklara bakıyorum, ben önceki gördüklerimle
değerlendirmeye çalışıyorum- Kabul etmeyenler
Kabul
edenler
diye ikinci oylamaya devam ediyorsunuz.
Aslında, İç Tüzükün 13üncü maddesinin ikinci
fıkrası açık. Siz, herhangi bir konuda
yaptığınız oylama konusunda iradenizi açıklamadığınız
için, o iradeyi tekrar düzeltmek adına yaptığınız son oylamanın doğru olduğu
kanaatiyle biz itirazımızı yapmadık ama bu kanun
görüşülürken iktidar partisinin milletvekilleri o kanunda herhangi bir
önerge vermemişken, çıkarılma önergesi dahi vermemişken o
kanun maddesi üzerinde ret vermeyeceği anlamında eğer siz
farklı bir şekilde yorumlamış olarak ortaya
çıkmış olsaydınız, biz İç Tüzükün 13üncü
maddesinin ikinci fıkrası gereğince Sayın Başkan, bu
oylamada büyük bir hata olmuştur, bu hatayı lütfen
değerlendirelim; ya usul tartışmasıyla bu konuyu gündeme
getirelim, tekrar oylamasını yapalım ya da siz o
yaptığınızı, tutakları inceleyin, o çerçevede
kanaatinizi belirtin. diyecektik. Ama oylamada, maddenin oylamasında
sizin iradeniz ortaya çıkmadığından dolayı,
yapılan hatayı tespit edip, derhâl olaya müdahale edip doğrusunu
oyladığınızdan dolayı biz itiraz etme
hakkını ortaya koymadık. İç Tüzükün 13üncü maddesinde,
böylesine itirazlar vaki olduğu takdirde, bir itiraz ortaya
çıkınca Meclis Başkan Vekilinin yapacağı iş ya
konuyu usul tartışmasıyla değerlendirebilir ya da
Başkan usul görüşmesi açabilir ve gerekirse oya başvurarak
düzeltme yapar. deniliyor. Eğer yapılan oylama daha sonra anlaşılmış
olsaydı, o zaman Meclis Başkanlık Divanı devreye girecek,
ilgili Meclis Başkanlık Divanına müracaatla o konunun
düzenlenmesi hakkında neticeye ulaşabilecekti.
Nitekim, dün yaptığınız bir oylamada
da Sayın Vural karar yeter sayısı diye ifade etti,
tutanaklarda da olabilir, Divandaki arkadaşlar duyabilir ama siz,
duymadığınızdan dolayı tekrar oylama gereğini
hissettiniz. Bu da aynı şekilde yapılan bir işti çünkü
OKTAY VURAL (İzmir)
Ama, biz o konuda
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Biraz sonra
BAŞKAN Sayın
Vural, lütfen
OKTAY VURAL (İzmir)
Açılmaması konusunda şey yaptık. O emsal değil.
BAŞKAN Evet,
doğru söylüyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Yani, işin özelliği
Yaptığımız
işin İç Tüzükün 13üncü maddesine uygun olduğunu, bir
yanlışlık varsa yine Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunun düzelttiğini ifade ediyorum.
Başkanlığın
tutumunun yani o son oylamanın doğru olduğunu ifade ediyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Elitaş.
Aleyhinde olmak üzere,
İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural, buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aslında, buradaki
oylamada Sayın Elitaşın ifade ettiği gibi bir hata yok.
Teeddüp ederim; buradaki sayın milletvekillerinin bir maddeye ya da
önergeye el kaldırmasını bir hata olarak değerlendirmek
doğru değil. Yani, Milletvekili el kaldırırken neye el
kaldırdığını bilmiyordu, bunun için el
kaldırdı. gibi bir şey, bu iradenin açıkçası
sakıt olduğunu gösterir ki burada el kaldıran milletvekillerinin
zannediyorum böyle bir töhmeti kabul etmesi doğru değil, irade belli
olmuştur.
Dolayısıyla
Efendim, işte Kabul edenler
Etmeyenler
siz oradan gördünüz, e
bunların maddeyi reddetmeleri mümkün değil ama reddettiler, hataen
kaldırmış olabilir. derseniz, bundan önce diğer evet
dediklerini hataen yaptılar şeklinde bir kanaatle çoğunluk
iradesini değerlendirmiş olursunuz ki zannederim, Adalet ve
Kalkınma Partisine mensup milletvekillerinin de Hayır, biz
irademizle kaldırdık kardeşim. demesi gerekiyor.
Dolayısıyla,
burada yapılan hata şudur: Bununla ilgili irade belli olurken sizin
bu iradeyi tespit etmemiş olmanızdır. Yoksa, orada kabul etmeyen
milletvekilleri zannederim kendi iradeleriyle parmak kaldırmışlardır,
başkasının iradesiyle kaldırmış olmalarını
düşünemiyorum. Ama, şimdi Sayın Elitaş diyor ki: Hataen
kaldırdılar. Bu doğru olmaz. Biz irademizle
kaldırdık, hangi konuda ne diyorsak iradeyle kaldırıyoruz.
Burada bence asıl
konu, tutanaklardan da belli, siz oylamayı yapıyorsunuz Kabul
edenler
Etmeyenler
diye ama birkaç kere yapıyorsunuz, 4 defa
yapıyorsunuz, bir sonuç ifade etmiyorsunuz. Aslında, sizin
yapmanız gereken, sonucu, bu oylamanın neticesinde bu iradeyi ortaya
koymanız gerekiyordu, bunu koymamışsınız.
Dolayısıyla, birkaç kere tekrar ettiğiniz için
milletvekillerinin farklı iradeleri belli olmuş olabilir -kanaatime
göre- bundan sonra çünkü 4 defa oylama yapıyorsunuz, Kabul edenler
Etmeyenler
, Kabul etmeyenler
diye bastırıyorsunuz; Sonucu ilan
etmedim. diyorsunuz, oysa sizin sonucu ilan etmeniz gerekiyor. Milletvekili
iradesini belirlemiş, sonucu ilan etmeden işimize varıncaya
kadar oylama yaptıramazsınız. O oylamada o iradeyi sizin
tespitle mükellefiyetiniz vardı, bunu yapmadınız ama sonucu da
ilan etmediğiniz için, belli olmayan bir irade olduğu için, bu oylama
açıkçası sonuçlanmamış bir oylama ve mütereddit bir oylama
olduğu için, biraz da Başkanlık Divanının bu konuda
yönlendirme de yapmaması gerekiyor çünkü milletvekillerine
Başkanlık Divanı tarafından yönlendirme yapılması
doğru değil. Bundan sonraki oturumda da, bundan sonra
yapacağınız işlemde de -zannederim- bir oylamayla bunun
sonucunu ortaya koymanız gerekiyor. Bu bakımdan
yaptığınız yanlış, bu sonucu ilan etmemek
olmuştur ama sonuca bakıldığında, Adalet ve
Kalkınma Partili milletvekillerinin bilerek Kabul etmeyenler
olarak el
kaldırdığının da tespitini yapmanız gerekiyordu.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Vural.
Lehinde olmak üzere,
Bingöl Milletvekili Sayın İdris Baluken.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) Hasip Bey konuşacak.
BAŞKAN Sayın
Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Buyurun.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Arkadaşlar, sağlıklı bir yasama görevi
yapmıyoruz burada. Yoklamaya koştur, el kaldır
Torba kanunu da
bir günde çıkar, sabah üst komisyon, öğleden sonra alt komisyon,
akşam üst komisyon ve sabah buraya getir. Allahım, halka
şikâyet ediyorum: Biz, Barış ve Demokrasi Partisi olarak her üç
partiden, iktidardan da diğer iki muhalefetten de çektiklerimizi anlatsak
kitaplara sığmaz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bizden de mi çekiyorsunuz Sayın Kaplan?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN (Devamla) Birincisi şu: 1inci
maddede 3 bin uzman erbaş kadrosu alınacak. 40 bin kadro
alındığı zaman, her üç parti evet oyu kullandı,
sözleşmeli askerliğe evet oyu kullandınız, hepiniz
desteklediniz. Hepiniz destekledikten sonra, bakın, açık
konuşacağım, bu Türkiye halkı, 76 milyon dedi ki: Askerlik
borcu namus borcudur, vatan borcudur. Parayla askerlik yapılmaz. 3 bin
kişi bile bu kadrolara başvurmadı, o kadar asildir
insanlarımız. Bakın, dikkat edin, parayla askerlik için
başvurmadılar.
Şimdi, 3 bin tane uzman erbaş kadrosu
alınacak. Komisyonda görüşülürken kimse itiraz etmemiş. Yani,
ben MHPye de şaşırıyorum. Onlar da önerge vermiş 3
bin azdır, 4 bin yapın. Birisi diyor ki: Oylama böyle oldu, böyle
oldu. Başkan, siz yanlış yaptınız, teşevvüş
ettiniz, 4 defa oyladınız, sonuç ilan etmediniz. Önergeniz
çıkarılma
Bizim de çıkarılma.
Sayın Başkan, yani burada felekleri
şaşmış koşturmaktan; her oylamada ya karar yeter
sayısı istiyorsunuz ya yoklama, bir gün sakatlayacaksınız
arkadaşları. Yani, böyle çalışma olmaz! Onun için, ana
muhalefet olarak daha başka türlü muhalefet yapın, böyle, demokratik
muhalefet yapın, fikir muhalefeti yapın, yoksa eller burada
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sen de şimdi kalktın
muhalefete akıl mı öğretiyorsun Hasip? Hasip, sen iktidara
öğret, muhalefeti bırak!
İDRİS BALUKEN(Bingöl) Otursunlar burada.
HASİP KAPLAN (Devamla)
tekririmüzakere yaparlar,
yine çıkarırlar bu maddeyi.
Şimdi, MHPye gelince: Kardeşim, sizin
önergeniz ortada, önergenizi ortada bırakıyorsunuz. Üç tane
yanlış bir doğru etmiyor. Bir tek doğru var, o da biziz ha!
SIRRI SAKIK (Muş) Bravo!
HASİP KAPLAN (Devamla) Bunun gibi şeylerin
üstüne atlamayız, böyle basit, şeklî usul
tartışmalarının.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Senin grubun Askerlik yok.
diyor, sen zorunlu askerliği savunuyorsun.
HASİP KAPLAN (Devamla) Ayıptır,
ayıp yaptığınız! Doğru dürüst, burada,
muhalefetse muhalefet, iktidarsa iktidar, Meclisi yönetmekle
Başkan, siz
de yani hakikaten, dünden beri yorgunsunuz, olmazsa Meral Hanımı
çağırın
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bravo! Bir doğru söyledin.
HASİP KAPLAN (Devamla)
Sadık Yakut Beyi
çağırın, gelsin birisi yapsın yani normaldir, insani bir
durumdur. Ama birbirimizi, bu Meclisi
Bu Meclisin bir saati kaç milyon biliyor
musunuz? Bu millete haksızlık ediyoruz boş
tartışmalarla. BDP bu boş tartışmaların içinde
değildir. Biz buna karşıyız, bununla zaman kaybedilmesine
karşıyız.
Lehinde, aleyhinde değil, üzerinde konuştuk,
dobra dobra konuştuk.
Saygılarımla. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Ben kendimi gayet iyi
hissediyorum Hasip Kaplan.
OKTAY VURAL (İzmir)
Sayın Başkan, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim, olmayan bir
çoğunluğu var bir çoğunluk olarak dönüştüren sahte bir
iradeyi kabul etmemiz mümkün değil. Milliyetçi Hareket Partisi olarak,
çoğunluk iradesinin doğru tecelli etmesini istiyoruz. Biz, burada
emir kulu değiliz, çoğunluk iradesinin mahkûmu da değiliz.
BAŞKAN Kime
söylüyorsunuz bunları Sayın Vural?
OKTAY VURAL (İzmir)
Çoğunluk iradesi varsa vardır, yoksa yoktur. Olmayan iradeye de
Var. demeyiz, bu kadar açık.
BAŞKAN
Anlamadım, bunları niye söylediniz siz şimdi?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Anladınız.
OKTAY VURAL (İzmir)
Hatibe söyledim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Ya, önergenin arkasında
OKTAY VURAL (İzmir)
Hatibe söyledim. Böyle, bizde teslimiyet yok
BAŞKAN Tamam, peki.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Önergenin arkasında dur bari.
OKTAY VURAL (İzmir)
Öyle yok! Ama olabilirler onlar, mecbur ve mahkûm olabilirler, ortak da
olabilir.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Hayır
MHP çok istiyorsa çıkmasını,
çıkaralım, 3 bini 4 bine getirmişler zaten.
BAŞKAN Aleyhinde olmak
üzere, İstanbul Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bizim biraz önce yaptığımız itiraz
sonucunda, bütün siyasi partiler burada üçer dakika konuşma
imkânını elde etti ve bizim bu muhalefetimiz sonucunda, Sayın
Hasip Kaplan da buraya çıkma imkânına kavuştu. Bakın, bu da
ana muhalefet partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisine, buradaki muhalefet
partilerine önemli bir hizmetidir ama Sayın Kaplan için öyle
anlaşılıyor ki burada, Meclis iradesi var mı yok mu;
çoğunluk oyu var mı yok mu
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Çok ilgilendirmiyor onu.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) -
oylamalar azınlık oyuyla mı kabul
ediliyor, reddediliyor mu, ne oluyor, bunlar çok önemli değil.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Hasip maraba-ağa ilişkisiyle karıştırıyor bunu.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Yani Boş verin geçsin. diyor Sayın
Kaplan. Tabii ki o düşüncesini de kendisine bırakıyorum.
Açık olan bir gerçek
var: Bu görüştüğümüz tasarının 1inci maddesine
ilişkin yapılan oylamada madde reddedilmiştir. Burada, tutanak
önümüzde.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
Sayın Hamzaçebi, ıspanaktan yağ çıkmaz!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Sayın Başkan 1inci maddeye ilişkin
olarak oylamayı yapıyor, Kabul edenler
Kabul Etmeyenler
diyor,
bir tereddüt yaşıyor Sayın Başkan; ben izliyorum, 2inci kez
bir daha oylamaya sunuyor çünkü tereddüt yaşadı Kabul edenler
Kabul
Etmeyenler
Ben izliyorum, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu elini Kabul
etmeyenler
olarak kaldırdı ve madde reddedildi. Tabii, Sayın
Başkan bunu arzu etmedi. İktidar partisi ya bunu hakikaten bilerek
reddetti ya da iktidar partisinin milletvekilleri
AHMET YENİ (Samsun)
Mantıklı konuş, mantıklı!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) -
hangi yönde el
kaldırdığını evet mi, hayır mı
verdiğini, maddenin ne yazdığını, ne getirdiğini
bilmiyor. Ama bunlar herhâlde Sayın Kaplan için önemli değil yani.
Şimdi, madde
açıkça reddedildi.
AHMET YENİ (Samsun)
Niye reddedildi?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) - Madde açıkça reddedilmiştir ama Sayın
Bahçekapılı, oradan, grup başkan vekilliği kürsüsünden
Divana geçeli çok uzun bir zaman geçmediği için, eski alışkanlığıyla
maddenin reddedilmiş olmasına gönlü razı gelmedi, bir kez daha
oya sundu, benim itirazlarım üzerine tekrar bir kez daha sundu, 4 kez
oylama yapıldı. Herhâlde bunun örneği Parlamento tarihinde
yoktur diye düşünüyorum.
Madde reddedilmiştir
ama İç Tüzükün 13üncü maddesine göre, Sayın Başkan Ben sonuç
ilan etmedim, o nedenle bir usul tartışması açarak bunu
düzeltelim. diyor. Sonuç ilan etmedim. şeklindeki açıklama da
doğru değil, yeterli değil. Yani, oylamada irade Kabul
etmeyenler
yönünde ortaya çıkmış ise Başkanın
Sonucu ilan etmedim. deme yetkisi yoktur. Başkan ilan etmesi gereken
sonucu ilan etmiyor ise bu yeniden oylamayı gerektiren bir durum
değildir. Ama, öyle anlaşılıyor ki İç Tüzükün 13üncü
maddesine göre, Sayın Başkan bu oylamadaki tereddüt nedeniyle bir kez
daha bir oylama yapacaktır.
Teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN -
Teşekkür ederim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sataşmadım Sayın Kaplan.
BAŞKAN - Bir
şeyi düzeltmek zorundayım: Tutanağı siz de okudunuz
Sayın Hamzaçebi; ben 4 kere değil, 2 kez Kabul edenler
ve Kabul
etmeyenler
dedim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) 4 kez efendim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan
BAŞKAN - Ve
kararımı açıkladım, maddeyi de oylarınıza sundum.
Ben de bu açıklamayı yapmış olayım bu usul
tartışmasında, lütfen.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Tutanakta 4 kez efendim, 4 kez oylamaya
sundunuz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın
Kaplan, lütfen
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın hatip ismimi ifade ederek
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ama sataşmadım.
BAŞKAN - Sayın
Kaplan, peki.
Buyurun. Tamam, söyleyin.
HASİP KAPLAN
(Şırnak)
ismimi zikrederek Bizim sayemizde çıkıp
konuştu. dedi, buna cevap verme gereği doğuyor.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Hani lüzumsuz konuşmalarla Meclisi meşgul etmeyecektik Hasip Bey?
BAŞKAN - Şimdi,
bu bir sataşma değil Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Bu sataşmadır.
BAŞKAN - Değil
çünkü
Bir dakika, bakın
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Bakın, 53 tane önerge vermişiz bu torba kanunda.
BAŞKAN - Sayın
Kaplan, bir dakika, müsaade edin
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Her maddede konuşabilme yetkisi olan bir grubuz.
BAŞKAN - Ya, benim
anlamadığım bir şey var; herkes konuşuyor, Başkan
Vekilleri niye konuşamıyor burada?
Müsaade edin, ben de bir
şey konuşayım. Siz talebinizi söylediniz, ben de diyorum ki
Sayın Hamzaçebi size söylediğiniz gibi hakaret etmedi, sataşmada
bulunmadı, sadece dedi ki Biz bir usul tartışması
açtık, Sayın Hasip Kaplan da geldi, konuştu.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, ben Hakaret etti. demedim. Sayın Hamzaçebi bu Mecliste bana
hakaret edecek en son kişidir.
BAŞKAN E, tamam o zaman. Niçin sataşmadan laf
istiyorsunuz? Tamam, ne güzel!
HASİP KAPLAN (Şırnak) Ve asla etmez, bu
bir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Asla
Sizi severim Sayın Kaplan. Sizi çok
severim, çok saygı duyarım.
BAŞKAN Ama, bir sataşma yok ki.
HASİP KAPLAN (Şırnak) İkincisi
şu; ben şunu demek istiyorum: Arkada anlaştınız, dört
parti grubu usulle ilgili tartışacak, konuşacak ve ben
çıktım konuştum. Ben kimsenin sayesinde kürsüye çıkmam
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Espri yaptı.
BAŞKAN - Ama onu söylemedi, onu bir espri olarak
söyledi Sayın Kaplan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ne
demek istediğimi sen biliyorsun.
HASİP KAPLAN (Şırnak)
ben oyunu
aldığım milletimin, halkımın oylarıyla,
iradesiyle bu kürsüye çıkarım. (BDP sıralarından
alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) La ilahe illallah, Muhammedün
Resullullah!
BAŞKAN Elbette, bundan kimsenin kuşkusu yok
ama Sayın Hamzaçebi bunu bir esprili düzlemde söyledi. O yüzden,
alınmayın lütfen.
HASİP KAPLAN (Şırnak) 53 tane önerge
verdik biz bu torba kanunda, yarın sabaha kadar konuşabilirim yani
hakkım var.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hükûmete yaranacağım
diye ,orada çıkıp şet ettin
HASİP KAPLAN (Şırnak) Yok, öyle
değil arkadaş!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, usul
görüşmesinde yapılan konuşmalardan maddenin oylamasında bir
usul hatası yapıldığı anlaşılmaktadır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili
Haydar Akarın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler
Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara
Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sinop
Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge ile 44
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu,
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529,
2/1571, 2/1966) (S. Sayısı: 546) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi, 1inci maddeyi tekrar
oylarınıza sunacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
Hiç espri yapmaya bile şey kalmadı artık
sayın milletvekilleri, espri bile yapamıyoruz, dostane espri.
2nci maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
kanun teklifinin çerçeve 2 inci maddesinin a) fıkrasında yer alan
",başta bayilik verilmesi olmak üzere bayiler hakkındaki tüm
işlemler ve oyunların oynatılması" ibaresinin madde
metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Günal
Manisa Konya Antalya
Alim
Işık Ali
Öz Emin
Çınar
Kütahya Mersin Kastamonu
Oktay
Vural Lütfü
Türkkan
İzmir Kocaeli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun teklifinin 2. maddesinin (e)
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki şekilde
(f) fıkrasının eklenmesini arz ederiz.
(f) teşkilat başkanlığının
kulüplere dağıttığı pay %15 den az olamaz.
Aydın
Ağan Ayaydın İzzet
Çetin Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul Ankara İstanbul
Ramazan
Kerim Özkan Mustafa
Ali Balbay Haydar
Akar
Burdur İzmir Kocaeli
Tanju
Özcan Aytuğ
Atıcı Mahmut
Tanal
Bolu Mersin İstanbul
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 Sıra Sayılı
Yasa Teklifinin, 29/4/1959 tarihli ve 7258 sayılı Futbol ve
Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları
Düzenlenmesi Hakkında Kanuna Ek Madde eklemeyi öngören 2'inci maddesinin
teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan İdris
Baluken Erol
Dora
Iğdır Bingöl Mardin
Hasip
Kaplan Bengi
Yıldız
Şırnak Batman
BAŞKAN Komisyon
okunan son önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ARSLAN (Kars) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan konuşacak önerge
üzerinde.
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Evet, arkadaşlar, bakın, gördünüz mü beni seçen
seçmenlerimin, Şırnak halkının, Botan halkının
verdiği oylarla ve aldığım mazbatayla kürsüye geldim
işte ve şimdi konuşacağım.
Biz demokrasi
mücadelesinde ve hakikaten mücadelemizde doğru fikirlerimiz neyse
arkasında dururuz, bedelini de 850 tane fezlekeyle ortaya koymuş bir
grubuz.
Bu torba kanuna en
çok eleştiri yapan parti grubuyuz. Niye? Torbanın içinde çok önemli
yanlışlar var.
Bir kere,
büyükşehir belediye meclislerini, il özel idareleri ile genel meclislerini
iptal ederek başlarına vali koymak suretiyle demokrasiyi kökten yok
eden bir düzenleme var burada. Ama araya serpiştirilen bir düzenleme ki bu
torba değil, bakın, poşet bir yasa bu! Şu poşete
koysanız şöyle, alın size demokrasi! Aha, bütün demokrasi bu!
Gördünüz mü?
(Hatip 546
sıra sayılı Kanun Teklifini poşetin içine koydu)
OKTAY VURAL
(İzmir) Hep pakete koyuyorlar zaten demokrasiyi.
VAHAP SEÇER
(Mersin) Torba demokrasi!
HASİP KAPLAN
(Devamla) Poşet, poşet demokrasi! Şu an, bak, poşete
girdi.
Sabah komisyonda
görüştük, iki saat sonra alt komisyona beni çağırdılar
-bizim diğer arkadaş Adil Beyin acil bir işi vardı, beni
yazmış- dediler ki Alt komisyona gel, acele torba kanun var.
Gittim, Arkadaşlar, durun, aşağıda işimiz var. dedik,
Yok. dediler. Sayın milletvekili arkadaşlarım, Vahap Seçer,
onlar da söyledi; Yok, görüşeceğiz. dediler, iki saatte
görüştüler, bitirdiler. Dur kardeşim, muhalefet şerhini yazacağım.
dedik, Yok, vakit yok. dediler, üst komisyona verdiler.
Yahu, bu sürat ne,
bu acele ne, paşaya kelle mi götürüyorsunuz? Bakın, ne
çıktı bu poşetin içinden!
Şimdi,
bakın, bu poşetin bu maddesi kumarla ilgili. Biz diyoruz ki devlet
kumar oynatmasın, kumar haramdır dinimize göre, kumar kötüdür.
Eğer devlet kumar oynatırsa bu kumarın adı şans
oyunu oluyor. Bu şans oyunları devlet eliyle olmaz. Bu devlet bilmem
15,8 milyar lira kumardan vergi almış, kazanmış. Bu kumarla
sporu özendiriyor. Kötü yerden alıyor, milletin ocağını
söndürüyor, oradan aldığı parayla da sporu güçlendirecek.
Güçlendiriyor ya olimpiyatlarda rekor üstüne rekor kırıyoruz
arkadaşlar! Son olimpiyatlardaki rekorlarımızın üstüne
Soçide altın kızak dağlarının tepelerinden en önde
inen spor grubu olarak teneke madalyalarla avdet edeceğiz Ankaraya
yakında.
Şimdi soruyorum size: Bu, poşet yasa değil
midir? Doğru, muhalefet budur. Yüzde 18 KDV alıyorsunuz şans,
kumar oyunlarından, yüzde 18; devlet, Hükûmet tabii, devlet adına
Hükûmet. Sonra, şans oyunlarına bir de yüzde 40 vergi uyguluyorsunuz.
Bakın, futbol müsabakalarında yüzde 5 vergi
alıyorsunuz, Toto, Loto
Ondan sonra, at yarışlarından
yüzde 7, şans oyunlarından -Piyango gibi- yüzde 10 vergi
alıyorsunuz. Hem KDV alıyorsunuz hem vergi alıyorsunuz,
alıyorsunuz da alıyorsunuz, milletin cebinden alıyorsunuz, bu
kumarı millete oynatıyorsunuz; yüzde 40ına da el koyuyorsunuz.
Yüzde 60ını nereye dağıtıyorsunuz? Dağıttığınız
yerler vahim.
Bakın, Hükûmet bu kumarlarla ilgili olarak şöyle
bir tabela asıyor arkaya: Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır.
Kumardan vergi al, kutsaldır. Kutsal kumar vergisi olur mu
arkadaşlar? Rüşvetin kutsalı olur mu arkadaşlar?
Tefecilikten kazanılan kutsal olur mu? Yok. Anayasa ne diyor? Gençleri
kumardan koruyacağız. Devlet ne diyor? Hayır, ben teşvik
edeceğim -bu yasa da şimdi- yönetmelikle düzenleyeceğim.
Şimdi, Allah aşkına, hem kumar hem bahis
Bakın, Türk Borçlar Kanununa göre -madde 591- kumardan alacak davası
açamıyorsunuz ama devletimiz açıyor, Hükûmetimiz kumardan açabiliyor.
Bu ne anlayıştır arkadaşlar?
Bu poşetin içine koyalım, kumarı da içine
koyalım gitsin arkadaşlar. Buna ret deyin, buna vicdan rahatlığıyla ret
diyebilirsiniz arkadaşlar; hiç şaşırmayın, bir defa.
Sayın Başkan, Kabul edenler
Etmeyenler
bir defa
oylayacaksınız; sizi göreceğiz arkadaşlar. Bu, poşet
kanunu, kumar kanunu, kumar maddesi. Kumardan yana mısınız,
değil misiniz? (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum,
karar yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.06
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.17
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan),
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 61inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
2nci madde üzerinde Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan ve arkadaşlarının verdiği önergenin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylamaya sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
546 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun teklifinin 2. maddesinin (e)
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki şekilde
(f) fıkrasının eklenmesini arz ederiz.
(f) teşkilat başkanlığının
kulüplere dağıttığı pay %15 den az olamaz.
İzzet Çetin (Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ARSLAN (Kars)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Ben
konuşacağım.
BAŞKAN Sayın Mevlüt Aslanoğlu
konuşacak, İstanbul Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Komisyonun ve
Sayın Bakanın
Sayın Bakan bilmiyor çünkü konuya hâkim değil,
başka bir konu, sporla ilgili bir konu, kendi konusu değil, ona
saygı duyuyorum ama Komisyon Başkanı
Şimdi, Türkiyede 126 kulüp var, 126 kulüp yani
İkinci Lig
İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) Futbol
olarak mı?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Futbol kulübü,
profesyonel futbol kulübü, 126 tane.
Üçüncü Lig üç grup, İkinci Lig iki grup, PTT Ligi ve
Süper Lig. Süper Lig kulüplerine isim hakkı olarak her yıl 5 milyon
para veriyor Federasyon, PTT Ligine 2 ile 3 arasında, İkinci Lige
750 bin lira, Üçüncü Lige
(AK PARTİ sıralarından BAL Ligi sesi)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) BAL Ligi
yok.
Üçüncü Lige de 300 bin lira, 400 bin lira.
Arkadaşlar, burada Siirt milletvekilleri var, Bingöl
milletvekilleri var; takımları sahaya çıkamıyor. Hepinizin
derdi, hepinizin sorunu. Türkiye Jokey Kulübünde atlar koşuyor, Jokey
Kulübü elde ettiği hasılatın yüzde 22sini veriyor, atlara
veriyor. Spor Totoda sen tüm 126 kulübü at gibi koşturuyorsun,
verdiğin para yüzde 7. Arkadaşlar, hepimizin derdi. Eğer
veriyorsa hepinizin sorununu çözecek. Eğer bir Üçüncü Lig kulübüne, bir
Burdurspora 300-400 bin lira yerine senede 1 milyon lira verse bu sefer
Burdurspor, Burdur milletvekillerinin de yakasından düşer, kendi
onuruyla çıkar, topunu oynar.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Yaşa be, bravo!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Can suyu
kredisi yani bunun adı can suyu. Etmeyin, tutmayın, gelin
Bakın, Jokey Kulübü yüzde 22sini veriyor. Ama, bu, bugünün sorunu
değil.
Sayın Elitaş, hatırlarsın, biz, hiç
kimse buradaki isim hakkına haciz koymasın diye bir yasa
çıkarmıştık.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Doğru.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Sayın
Elitaşın da gönlü el vermemişti o zaman, iptal edildi sonradan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Beraber
çıkardık, beraber.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Beraber. Ve
hiçbir kulübün başkanı, bilmem, hiç kimse bu kulüplerin
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Kendi
alacaklarından dolayı kulüp başkanları haciz
koyamayacaklardı.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Evet, kendi
alacakları
Ben 3 lira para verdim. diyor, o 3 lira oluyor 25 lira,
haciz koyuyor, ilelebet o kulüp batıyor. Bugün batan birçok kulüp var.
Nerede Malatyaspor, nerede Konyaspor? Şimdi Torku Konya oldu, hemen o
borçlar kaldı. Nerede Kocaelispor? Hep bunlar birinci ligde futbol oynayan
kulüplerdi ve hepsi zor durumda. Gelin, yine bir şekilde -Anayasa
Mahkemesi iptal etmiş- en azından hiç kimsenin haciz
koyamayacağı, sadece kulübün harcamalarına gideceği bir
yasa çıkaralım, en azından kulüpler -kimse haciz koymasın-
kendi yağlarıyla kavrulsun, can suyu olsun. Ama yüzde 7lik bir
hasılat yetmez. Hepinize söylüyorum yani eğer siz Eskişehirspor
Fenerbahçe, Galatasaray karşısında rekabet etsin.
diyorsanız bu paralar yetmez.
Şimdi, Süper Ligde 3 kulübün
dışındaki tüm kulüpler çok zor koşullarda mücadele ediyor
yani parası yok, pulu yok. Eğer aynı kulvarda rekabet
ettiriyorsan en azından adam gibi bir para ver, vermiyorsan aynı
kulvarda mücadele ettirme. O açıdan, gelin, bunun adı isim hakkı
teşkilat en azından bu rakamı belli seviyeye getirsin. Yani,
kurulduğundan bugüne kadar, bugünkü parayla 10 milyar hasılat elde
etmiş kulüplere verdiği para 700 milyon. Bu seneyi hesaplamadım,
onu çıkartmadım, belki şu anda 800 milyon olmuştur yani
yüzde 7lik kısmını veriyor. Bu açıdan, yüzde 15lik
kısmını verirse Eskişehirspor o zaman yılda 10 milyon
alır, PTT Ligindeki bir başka kulüp 5 milyon alır; bu
şekilde kulüpler rekabet yapabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) Kendi
geliri olmayan kulüp ne yapacak?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Takdir
sizin.
Peki, efendim, teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
kanun teklifinin çerçeve 2 inci maddesinin a) fıkrasında yer alan
"başta bayilik verilmesi olmak üzere bayiler hakkındaki tüm
işlemler ve oyunların oynatılması" ibaresinin madde
metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Lütfü Türkkan (Kocaeli) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önerge katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN
ŞAHİN (Bursa) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü Türkkan konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 546 sıra sayılı Kanun Teklifinin
2nci maddesinde grubumuzun verdiği önerge hakkında söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
7258 sayılı Futbol ve Diğer Spor
Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi
Hakkında Kanunun 2nci maddesinde, yönetim kurulun görevleri
arasında bayiliklerin nerede kurulacağını ve
sayısını tespit etmek var; bu kanunda getirilen böyle bir madde
var. Bitmedi, başbayi ve bayilerle yapılacak sözleşmelerin esasları
ile komisyon ve teşvik primi dâhil olmak üzere ihale
kıstaslarını tespit etmek de yine yönetim kurulunun görevleri
arasında yer alıyor.
Bakın, şimdi, size bir şey
söyleyeceğim: Hepimiz biliyoruz, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti,
hem Millî Piyango İdaresini özelleştirmeyi düşünüyor hem de bu
teşkilatla beraber Spor Toto Teşkilatını da
özelleştirecek. Bu yönetmelik değişikliği ne demek biliyor
musunuz? Bunun adı, düpedüz
Yarın öbür gün -bayilerin
yandaşlara verilmesine vesile olan bu değişiklikle beraber-
bayilerin yandaşlara verilmesinin önü açılıyor ama zaten siz
bunu alışkanlık hâline getirmiştiniz, ihaleleri daha önce
yandaşlara verdiğiniz gibi bayileri de yandaşlara vermekte bir
sakınca görmüyorsunuz.
Ekonomi bozuldukça vatandaşın daha çok rağbet
ettiği şans oyunları, Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde
patlama yapmış. Türkiye Jokey Kulübü tarafından düzenlenen at
yarışları üzerine oynanan müşterek bahis hasılatı
ne kadar biliyor musunuz? 2002de 380 milyon lira iken 30 Kasım 2013
itibarıyla da 3 milyar liraya yükselmiş yani neredeyse 10 katı
artmış. 2002de Piyango, Hemen Kazan, Sayısal Loto, Şans
Topu, On Numaradan gelen toplam satış hasılatı da 281
milyon lira iken Eylül 2013 sonu itibarıyla bu rakam 1 milyar liraya
ulaşmış.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
iktidar döneminde, gece bile at yarışı oynanıyor
artık. Hani kumar haramdı? Haram olmaktan çıktı mı?
Bunun fetvasını bir yerden mi aldınız? Türkiyedeki en
büyük sosyal facialardan bir tanesidir bu şans oyunları. Bu
şans oyunları adı altında kumar gitgide toplumda
yaygınlaşıyor. Gençlerimiz kumar tehdidinin pençesi
altında, çocuklar İnternette sabahlara kadar kumar oynuyorlar,
aileler kumar sebebiyle dramlar yaşıyor, yuvalar
yıkılıyor, aileler dağılıyor. Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidarı, bu konuda hiçbir önlem
almadığı gibi, aksine bu dönemde çok daha fazla
yaygınlaştırıldı. Şans oyunu adı
altında kumar oynatılıyor; Milli Piyango, Sayısal Loto, On
Numara, İddaa, Süper Loto, Kazı Kazan, Ganyan, Şans Topu gibi
bahis oyunları Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde ciddi bir
şekilde yaygınlaştı. Özellikle, spor müsabakaları ve
hassaten futbol maçları İddaa oyunuyla kumar aracına
dönüştürüldü. Devlet eliyle veya izniyle oynatılan kumarda, Türkiye
dünya 3üncüsü oldu devriiktidarınızda.
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı şans
ve kumar oyunlarıyla, Milli Piyango çekilişleriyle, içkiden,
sigaradan, benzinden aldığı orantısız vergilerle
vatandaşı ezmeye, geçim koşullarını daha da
ağırlaştırmaya devam ediyor.
Her gün her an şans oyunu oynamak mümkün. Bu
oyunlarda her gün büyük paralar dönüyor. Haftanın her günü Şans
Topunu dolduran insanların kuyruk olduğu dükkânları, hepimiz
gezdiğimiz yerlerde görüyoruz; bu insanların sayısı da
günlük 5 milyon kişi.
Bütün bunlar, kendilerinin muhafazakâr ve dindar
olduğunu iddia eden Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidar
olduğu, işbaşında olduğu dönemde devlet
teşvikiyle yapılıyor. Son yıllarda halka oynatılan
kumar ve şans oyunları da daha fazla artırıldı. Hep
soruyorum: Hani kumar oynamak yasaktı, oynatmak yasaktı; bunlardan
kazanılan paralar haramdı? Bu konuda fetva
aldığınız bir hoca var mı, onu da merak ediyorum.
Zira, son dönemde hocalar, rüşvetin dahi günah olmadığına
dair fetvalar vermeye başladılar; ismi lazım değil, burada
hepimiz biliyoruz, daha önce toplumda doğruluğu temayüz etmiş
bir hocaydı üstelik bu. Sizler maaşlarınızı, bu
oyunlardan, banka faizlerinden alınan vergilerle toplanan bütçeden
almıyor musunuz? Muhalefette olduğunuz dönemlerde bu tür şans
oyunlarının tümüne karşıydınız
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Hocanın ismini
ver, hocanın ismini.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla)
şimdi, artık
hepiniz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) -
oldunuz birer kumarbaz.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun teklifinin 3. maddesinin
sonundaki ve bu iş yerleri tapu sicilinde hazine adına tescil
edilir ifadesinin önüne hak sahiplerinin rızası alınarak
ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu İzzet
Çetin Aydın
Ağan Ayaydın
İstanbul Ankara İstanbul
Ramazan
Kerim Özkan Haydar
Akar Tanju
Özcan
Burdur Kocaeli Bolu
Mustafa
Ali Balbay Mahmut
Tanal Aytuğ
Atıcı
İzmir İstanbul Mersin
BAŞKAN Şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyette olduğundan birlikte
işleme alacağım, talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı
ayrı söz vereceğim.
Şimdi aynı
mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546
sıra sayılı yasa teklifinin 3üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan İdris
Baluken Erol
Dora
Iğdır Bingöl Mardin
Hasip
Kaplan Bengi
Yıldız
Şırnak Batman
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Günal
Manisa Konya Antalya
Alim
Işık Emin
Çınar Ali
Öz
Kütahya Kastamonu Mersin
Lütfü
Türkkan Özcan
Yeniçeri Oktay
Vural
Kocaeli Ankara İzmir
Reşat
Doğru
Tokat
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Kim
konuşacak?
OKTAY VURAL (İzmir)
Lütfü Türkkan
BAŞKAN Önerge
üzerinde Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü Türkkan konuşacak.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine, 546 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesi kendi seçildiğim ille,
Kocaeliyle alakalı. Kocaelide 1999 yılında hepimizi acılara
gark eden ciddi bir deprem yaşandı. Bu depremde zarar gören
vatandaşlarımızın; yaralanan, sakat kalan, âciz duruma
düşen vatandaşlarımızın haklarını gasbeden
bir yasayla karşı karşıyayız. Resen gasbediliyor
onların hakları.
17 Ağustos ve 12
Kasım depremlerinde yaklaşık 19 bin kişi hayatını
kaybetti. Bu depremlerde 49 bin vatandaşımız da yaralandı.
285 bin konut, 42 bin iş yeri hasara uğradı. Allah bir daha
böyle bir acıyı bu millete yaşatmasın.
Yaşadığımız bu iki büyük deprem sonrası
Başbakanlık Proje Uygulama Birimince 5.866 iş yeri
yaptırılıp hak sahiplerine teslim edildi. Ancak çeşitli
nedenlerle 521 iş yeri hak sahiplerince kullanılamadı. Sebebi
şuydu: Bu insanlar sakat, bu insanların kıpırdama şansları
yok, yürümeye imkânları yok, bu iş yerlerine sahip çıkamadılar;
evleri yıkıldı, iş yerleri yıkıldı, aileleri
dağıldı, ekonomik yönden de dağıldılar,
kendilerini toplamaya fırsat bulamadılar, herhangi bir şekilde
bu konuyla ilgilenme fırsatları dahi olmadı.
Torba yasada görüştüğümüz bu madde iki büyük
deprem sonucunda iş yerleri hasar gören
vatandaşlarımızı, esnaflarımızı
ilgilendiriyor. Yani, bireysel borçlanmada bulunan veya bulunmayan hak sahibi
esnafımızdan üst üste üç taksiti ödemeyen veya taksitlerini ödeyen
ama kendi isteğiyle hak sahipliğinden vazgeçenlerle alakalı bu
yasa. Yasaya göre bu durumdaki vatandaşlarımızın hak
sahipliği düşürülüyor ve bu iş yerleri tapu sicilince hazine
adına tescil ediliyor. Bakın, ben size bir şey
söyleyeceğim. Bu yasanın oluşmasında emeği geçen, bu
şekliyle oluşmasında emeği geçen iktidar partisi Kocaeli
milletvekili arkadaşlarıma sesleniyorum: Bu
yaptığınız haksızlığın
karşısında Kocaelide ciddi tepkiyle
karşılaşırsınız. Bu insanların
haklarını resen gasbetmek günahtır her şeyden önce. Bu
insanlara dikkat edin, önemli bir kısmı uzuv kaybına
uğramış, önemli bir kısmı ölümcül hastalıklarla
hâlâ cebelleşen insanlar, evlatlarını kaybetmiş insanlar,
aileleri dağılmış insanlar. Bunlara sizin bir hak verip o
haklarını teslim etmekten ziyade gasbeder gibi resen bu mülklerini
hazine adına tescil etmeniz, bu insanların yaşadıkları
acıya bir katmer daha eklemektir. Böyle bir şeye hakkınız
olmadığını düşünüyorum, vicdanınızın bu
işe müsait olmadığını düşünüyorum.
Dolayısıyla, umuyorum bu önergemiz de bu konuda bu vicdanları
uyandırır, bunların bu hak sahipliğine son veren bu
yasanın geri çekilmesine sebep teşkil eder diye düşünüyorum.
Mağduriyetler yalnız bununla
sınırlı değil tabii. Kocaelide depremden sonraki
sıkıntılarla ilgili birçok problemi daha yaşıyoruz.
Bunları Meclis gündemine getirip vatandaşlarımızın
mağduriyetlerinin giderilmesine yardımcı olmaya
çalışıyoruz. Afet Kanununa göre, devlet tarafından kabul
edilmiş projelere uygun güçlendirme çalışması yapılmayan
binaların verilen süre içerisinde boşaltılması
gerekmektedir. Kocaelide 1999 depreminden sonra birçok bina zarar gördü. Bu
binaların önemli bir kısmının yıkılması
gerekirken yıkılmadı ve bu binalar kiraya verildi. Kimler
kiralık tuttu biliyor musunuz bunları? Üniversite öğrencileri
kiralık tuttu. Ucuz olduğu için tercih etmek zorunda kaldılar.
Yani Kocaelide yaklaşık 10 bine yakın öğrenci, genç fidan,
devlet tarafından yıkılması gereken ama
yıkılmayan, her an, ufak bir sarsıntıda bu
öğrencilerin üzerine yıkılmakla mükellef olan binaların
içerisinde oturuyorlar. Bu gençlerin hayatı tehlikede ve bu gençlerle
ilgili hiç kimse en ufak bir şey yapmıyor Kocaelide.
Ek emlak vergisi, ek motorlu taşıtlar vergisi,
özel iletişim vergisi, özel işlem vergisi, birçok vergi
aldınız, bir de o dönemde deprem vergisi aldınız. Depremle
ilgili hiçbir yarayı sarmadınız ama deprem vergisi almaya devam
ediyorsunuz.
Marmara depreminin ardından, 2011 yılında
Vanda da deprem yaşandı. Vandaki depremzedelere gösterdiğiniz
muamele de bundan farklı değil. Hâlâ orada çadırlarda, hâlâ
orada konteynerlerde yaşayan vatandaşlar var bu karda, soğukta,
kıyamette. Kurdukları çadırlarda yangınlar çıktı
bu insanların. Deprem bölgesine bir sürü yardım toplandı, bu
yardımlar yerlerine dahi ulaşmadı. 23 Ekim ve 9 Kasım 2011
tarihlerinde meydana gelen depremlerin ardından esnafın bozulan
düzenine ait hiçbir şey yapmadınız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Türkkan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Aynı mahiyetteki diğer önerge üzerinde Bingöl
Milletvekili Sayın İdris Baluken konuşacak.
Buyurun.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 546
sıra sayılı Yasa Teklifinin 3üncü maddesi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Yapılmakta olan bu düzenleme, 1999 yılında
hepimizde büyük bir yara açan, acı yaşatan Marmara depremi
sonrasında mağdur olan iş yeri sahipleriyle ilgili bir
düzenleme. Aslında, bu deprem mağduriyetiyle ilgili bir düzenlemeyi
niçin böyle, alelacele çıkarılmış bir torba kanun
içerisinde, tartışılmadan, iş yeri sahiplerinin,
mağdurların görüşleri alınmadan niye buraya
getirdiğinizi biz anlamadık. Ama şimdi Sayın Kocaeli
Milletvekilinin burada sunduğu bilgilerden sonra anladık ki
yaptığınız düzenleme oradaki mağduriyeti gidermeye
yönelik değil, hak gasbını daha da artırmaya yönelik bir
düzenleme. Tabii, bu deprem mağduriyeti, başlı başına
bu Meclisin en fazla zaman harcaması gereken, en fazla
tartışması gereken ve olası deprem riskleriyle ilgili de en
fazla önlem alması gereken bir konudur. Ciddiyetle
hazırlanmış, deprem riskiyle ilgili bütün riskleri bertaraf
etmiş yasa teklifleriyle geleceğinize, bu şekilde, torba yasalarda
böyle, kaçak güreşen, kaçak sahaya çıkan bir anlayışla
buraya getirmenizi doğrusu çok
yadırgadığımızı ifade etmek istiyoruz. Ama bütün
bu deprem süreçlerinde hep mantığınız şöyle
işledi; Ben yaptım oldu, bitti. şeklinde. İnsanların
mağduriyetinden çok sizin bu ilkeniz, Ben yaptım oldu, bitti.
ilkeniz hep daha önemli oldu.
Şimdi, Gölcük depremiyle ilgili, milletvekili
arkadaşımız burada sunum yaptı. Van depremiyle ilgili,
Bingöl depremiyle ilgili, yakın dönemde yaşanan mağduriyetlere
yaklaşımınız da hep aynı oldu. Bakın, Vanda, 23
Ekim 2011 tarihinde, 7,2 büyüklüğünde deprem olmuştu ve 644
vatandaşımız yaşamını yitirmişti, 3 binden
fazla insanımız yaralanmıştı. Neredeyse bir kentin
tamamı çok ağır bir maddi hasarla sarsıldı ama Van depremiyle
ilgili yaptığınız çalışmaların
mağduriyeti bugün bile devam ediyor. Bugün bile Vanda hâlâ barınma
sorununu çözememişsiniz, hâlâ konteyner kentlerde yaşamını
sürdürmek zorunda kalanlara yaptığınız zulmü kamuoyu
aylardır tartışıyor. Bu insanlar açlık grevine, ölüm
oruçlarına başladılar seslerini duyurma adına.
Duyarsız ve ilgisiz bir yaklaşımla bu deprem
mağdurlarına yaklaştığınız için, burada, bu
mağduriyetleri tamamen giderecek bir yasa yerine bu şekilde torba
yasalarla kaçak güreşen teklifler getiriyorsunuz.
Bingölde de aynı şey olmuştu. Benim seçim
bölgem olduğu için orada yaşananlarla ilgili de birkaç hususu
belirtmek istiyorum. 2003 yılında Bingölde yine kentin yüzde 60tan
fazlasını etkileyen bir deprem yaşanmıştı ve 176
yurttaşımız, Bingöllü vatandaşımız yaşamını
yitirmişti. Bu kadar ağır bir depremden sonra hem Vanı hem
Bingölü afet bölgesi bile ilan etmediniz. Yani bir kent neredeyse tamamen
haritadan silinme durumuna gelecek -Vanla ilgili durum- bir kentin yüzde
60tan fazlası depremden etkilenecek, yüzlerce ölü olacak ama siz bu
durumu bir afet durumu olarak bile değerlendirmeyeceksiniz. Bingölde
depremin henüz ikinci, üçüncü gününde, yardım
ulaşmadığı için hükûmet konağı önünde yardım
talebinde bulunan insanlarımıza yönelik gerçek mermilerin
kullanıldığı polis müdahaleleri yaptınız.
Geçen hafta Bingöldeydim, Van depreminde kurtarma
çalışmalarına katılan AKUT ekibiyle bir görüşme
yaptım, onları ziyaret ettim. AKUT ekibi diyor ki: Biz Vanda enkaz
altından insanları çıkarmaya çalışırken
atılan gaz bombasıyla çalışmalarımızı
yarıda bırakmak zorunda kaldık. Şüpheleniyoruz ki o enkaz
altında nefes almaya çalışan insanlar o gaz bombalarıyla
yaşamını yitirmiş olabilir. Bu şekilde bir
yaklaşım var. Tabii ki bu yaklaşımdan deprem
mağduriyetini çözen bir anlayışın çıkmasını
beklemiyoruz.
Ama burada facia olan bir durum da, özellikle bu il afet
acil durum müdürlerinin Başbakan Yardımcısına
bağlanması ve sorumluluklarının valiye verilmesi.
Bakın, Van Valisinin, Van depremi boyunca nasıl bir pratik ortaya
koyduğunu hepiniz biliyorsunuz. Bingöl depreminde de şu anda Adana
Valisi olan, vatandaşa Kavat diye hakaret eden Vali vardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla) - O Valinin
yapmış olduğu zulümleri çözmek bir yana
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Devamla) -
siz tam tersine
bütün bu deprem süreçlerinde yetkiyi onlara veriyorsunuz, büyük bir
yanlış yapıyorsunuz. O nedenle bu torba tasarının
tamamını çekmenizi öneriyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun teklifinin 3. maddesinin
sonundaki ve bu iş yerleri tapu sicilinde hazine adına tescil
edilir ifadesinin önüne hak sahiplerinin rızası alınarak
ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Haydar Akar (Kocaeli) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN
ŞAHİN (Bursa) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU (Antalya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Kocaeli Milletvekili
Sayın Haydar Akar konuşacak. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hepinizin bildiği gibi 17 Ağustos 1999 depremi,
gerek büyüklük gerek etkilediği alan bakımından gerekse sebep
olduğu maddi, manevi kayıplar açısından son
yüzyılın en büyük depremlerinden biridir. Bu deprem, Gölcük
depremi, Marmara depremi, Kocaeli depremi gibi
adlandırılmaktadır. Resmî rakamlara göre 18.373 ölü, 48.901
yaralı insanımız, vatandaşımız olmuştur. 285
bin konut, 42.902 iş yeri hasar görmüştür, bu rakam çok önemli, 42.902
iş yeri hasar görmüştür.
Bu depremin etkilediği ve bundan sonraki Düzce
depreminin etkilediği toplamda 5 il vardır. Bu 5 ilde de 5.866
iş yeri devlet tarafından yapılmış ve hak sahiplerine
verilmiştir. Bu iş yerlerinden 1.563 hak sahibi bu iş yerlerini kullanıyor,
diğer iş yerleri her ne kadar Kamu kurum ve kuruluşlarınca
kullanılıyor. dense de çok kullanılan iş yerleri
değildi. Gerekçesi şu arkadaşlar: Sizin şehir merkezinde
iş yeriniz var, bu 5 ilde şehir merkezlerinde iş yeriniz var. Her
gün yüzlerce insanın uğradığı,
alışveriş yaptığı bu iş yerlerinizi daha
sonra kalıcı konut alanlarına taşıyıp kimsenin
alışveriş yapmadığı alanlarda bu insanlara
iş yeri yaparak teslim ettiniz. Bir kısmının şehir
merkezinde var ama çoğunluğunu şehir dışında,
şehir merkezleri dışında yaparak teslim ettiniz ve bu
insanlar buralardan ekmeklerini çıkartmaya çalıştılar, bir
süre sonra da buradan gerekli parayı kazanamadıkları için de
iş yerlerini kapatmak zorunda kaldılar, bu alanlar boş kalmaya
başladı. Şimdi, böyle bir sıkıntı oluştu, bu
sıkıntıyı gördük hep beraber, bir kanun teklifi verildi, o
dönemde ben o kanun teklifini destekledim. Şöyle bir kanun teklifiydi bu:
İşte, kanun çıktıktan sonra üç ay boyunca taksitlerini
ödemeyen ya da taksitlerini ödemiş ama hak sahipliğinden vazgeçmek
isteyenlere bir kereye mahsus bu hak tanınmış, özel idareler
kanalıyla da bu, uygulamaya konulmuş ama bölgeye gittiğimizde
bir eksikliği gördük, bu kanunla ilgili bir eksiklik gördük. Üç beş
ay geçtikten sonra vatandaşlar şikâyet etmeye başladı yani
taksitlerini atlatarak ödeyenler, zamanında ödeyenler, başka
şekilde, hiç ödeyemeyenler, bankalara gidip taksit ödemeye
çalıştıklarında bunların üzerine şerh
konulduğunu gördük ama şu vardı: Bu insanlara Tebligat Kanununa
göre tebligat yapılmamıştı. Bu eksikliği gördüğüm
için de ben bir kanun teklifi hazırladım ve bu kanun teklifini 15
Nisan 2013 tarihinde, yaklaşık yedi sekiz ay sonra, kanun
çıktıktan sonra verdim; hatta, grup başkan vekillerinizle, AKP
grup başkan vekilleriyle görüştüm, doğru olduğunu
düşündüler, henüz uygulamaya geçmemişti, bu eksiklik daha tazeyken bu
işi halledelim dedim. Ne dedim? Tebligat yapalım, ondan sonra bu
insanların iş yerlerine el koyalım. dedim ama ben nedense grup
başkan vekillerinizi ikna etmeme rağmen bu depremi orada, Kocaelide
yaşamış Kocaeli milletvekilini, iktidar partisi milletvekilini
bir türlü ikna edemedim. Gölcükte her yıl, depremin yıl dönümünde
kürsüye çıkarız, yapılması gerekenlerden hem o arkadaş
bahseder hem ben bahsederim ama on beş yıl geçmesine rağmen
hiçbir şey yapılmadığı gibi, bugün vatandaşın
iş yerlerine el konma noktasına gelinmiştir ve el
konulmuştur.
Şimdi, sevgili arkadaşlar, bakın, Bu
problemi çözmek istiyoruz. Bina mezbelelik, işte, sarhoşun,
başka bağımlıların ikamet ettiği alanlar hâline
dönüştü. diyorlar ama elimdeki belgeye baktığınızda,
valiliğin hazırladığı belgeye
baktığınızda, örneğin, 60 kalıcı iş
yerinden 23ünde vatandaş kendisi hâlen orada ikamet etmekte,
çalışmakta, iş yeri olarak kullanılmakta, 21i devlete
geçmiş. Nasıl çözeceksiniz bunu, diğerlerini nasıl
çıkartacaksınız oradan? Ama bu mümkün değil, çıkartma
şansınız yok. Bu kanun, tamamen, vatandaşın
malını gasbetmek üzere çıkartılmış bir kanun,
derhâl geri çekilmesi lazım çünkü öbür dünyada bunun hesabını
veremezsiniz, bu mağdur insanların hesabını veremezsiniz.
Toplamı sizin bakanınızın bir kol saati kadar yapmayan -çok
önemli burası- toplamı, hepsi, sizin bakanınızın o 700
milyarlık kol saati kadar yapmayan bu iş yerlerine el koyarak bu
vatandaşlara niye bu eziyeti çektirdiğinizi anlamakta zorluk
çekiyorum.
Umarım, dilerim, bu önerimizi kabul edersiniz.
Tebligat yaptıktan sonra vatandaş kendi rızasıyla devlete
vermek isterse bu iş yerlerini versin diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Karar
yeter sayısı istiyoruz Hanımefendi.
Vatandaşın hakkını korumuyorsa
eğer yazıklar olsun herkese!
BAŞKAN İstiyor musunuz karar yeter
sayısı?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Evet.
Yazıklar olsun!
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Hak
sahibinin rızasını al. diyoruz, Gasbetme. diyoruz ya,
Gasbetme diyoruz ya!
BAŞKAN Bir dakika,
karıştırmayın.
Karar yeter sayısı istediler. Kabul edenler
dedim, Kabul etmeyenler
diyorum
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Yazıklar olsun! Yazıklar olsun!
AHMET YENİ (Samsun) Sana yazıklar olsun be!
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur,
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.49
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.56
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan),
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 61inci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
3üncü madde üzerinde Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ve
arkadaşlarının verdiği önergenin oylamasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi
tekrar oylamaya sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
546 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Şimdi, 3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 4 üncü maddesinde
yer alan "Türk Standartları Enstitüsünün bütçesinden" ibaresinin
"Türk Standartları Enstitüsü bütçesinden" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mustafa Kalaycı Mehmet Günal
Manisa
Konya
Antalya
Alim
Işık Emin
Çınar Mustafa
Erdem
Kütahya
Kastamonu Ankara
Muharrem
Varlı Oktay
Vural Ali
Öz
Adana
İzmir Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte yasa teklifinin çerçeve 4. Maddesindeki
31/12/2018 tarihinin 28/02/2019 olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Ali Serindağ
İzzet Çetin
İstanbul Gaziantep Ankara
Veli
Ağbaba Vahap
Seçer Aytuğ
Atıcı
Malatya Mersin Mersin
BAŞKAN
Okunan son önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
AVRUPA
BİRLİĞİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya)
Hayır, katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Kim konuşacak?
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Vahap Seçer
BAŞKAN Sayın Vahap Seçer, Mersin
Milletvekili, önerge hakkında konuşacak.
Buyurun.
VAHAP SEÇER (Mersin) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
546 sıra sayılı Teklifin 4üncü maddesi
şunu düzenliyor, geçici bir madde eklenmişti ona: İslam Ülkeleri
Standartlar ve Metroloji Enstitüsü var, bunun masrafları bugüne kadar Türk
Standartları Enstitüsü tarafından karşılanıyordu. Bu sürenin
31/12/2018e kadar uzatılmasını burada düzenliyor. Nedir bu
İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü? Bu enstitü, helal
ürünleri hem İslam ülkelerinde hem dünya coğrafyasında
Müslümanların yaşadığı ülkelerdeki bu helal ürünlerin
standardizasyonunu belirleyen, bu konuda çalışmalar yapan bir
enstitü. Bizim önergemizde amaçladığımız, evet, bu enstitü
olumlu çalışmalar yapmaktadır, TSE de bunun
masraflarını karşılasın, hatta bunun süresini
31/12/2019a kadar uzatalım.
Değerli arkadaşlarım, bu, elbette ki
Türkiyenin ihracatı açısından da önemli. Özellikle
tarımsal üretimde, gıda ürünlerinde helal ürünleri
pazarladığımız İslam ülkeleri var komşu
coğrafyalarda. Bunlar iyi güzel de acaba İslam ülkesi olarak
ürünlerimizi rahatça pazarlayabileceğimiz, ihracat yapabileceğimiz,
ilişkilerimizi iyi olarak sürdürebildiğimiz ülke kaldı mı?
İşte, hemen burada, İslam coğrafyasında,
komşularımızda ateş hâlâ sönmüş değil, Suriyede
savaş devam ediyor, Mısırda hâlâ iç karışıklık
devam ediyor, Libya, Tunus, bütün bölgeler ateş topu şeklinde, hâlâ
çatışmalar devam ediyor. Peki, bunun bize sonuçları nedir?
Özellikle Suriye konusunda hep söylüyoruz, söylemeye de devam edeceğiz:
Çok yanlış politikalar izlediniz, gerçekten Suriyedeki
savaşı sona erdirme yönünde politikalar ortaya koyacağınıza
âdeta orada yangına benzinle gittiniz, âdeta oradaki yangının
üzerine benzin döktünüz, alevi daha da fazla artırdınız.
Şimdi, son günlerde, özellikle 17 Aralık
sürecinden bu yana Türkiyede daha çok, yolsuzluk meselelerine odaklandık,
cemaat meselesine odaklandık. Yargıdan cemaati nasıl tasfiye
edeceğiz, emniyetten nasıl tasfiye edeceğiz; bütün
tartışmalarımız bu nokta çerçevesinde sürüp gidiyor.
Bakınız, uzun süredir unutulan bir soruna
dikkat çekmek istiyorum. AFAD Başkanı Sayın Oktay burada.
Biliyorsunuz, Türkiyede Suriyeden gelen 800 bin civarında
sığınmacı var. Bunların da 600 bin civarı kamplar
dışında, 200 bin civarı da kamplar içerisinde yaşayan
insanlardan oluşuyor. Özellikle de Suriyeye sınırı olan
kentler, bu konuda son derece tehdit altında. Nedir orada yaşanan
sorunlar? Gerçekten bir insanlık dramı yaşanıyor, insani
açıdan baktığınız zaman, inanın yüreğiniz
sızlıyor.
Bakın, son zamanlarda basında da yer aldı,
sığınmacılarda en fazla travmayı yaşayan
kadın ve çocuklar çünkü son derece yoğun bir şekilde kadın
ve çocuk istismarı yaşanıyor, ikinci evlilikler var. Bir emtia
gibi, bir mal gibi genç kızlar, çocuk yaşta kızlar, 14-15
yaşlarında kızlar, zengin Türk eşlere 4 bin lira, 5 bin
lira, 10 bin lira gibi âdeta sanki bir mal alınır satılır
gibi para karşılığında pazarlanıyor. Fuhuş
almış başını gitmiş. Tabii, emniyet
teşkilatı kendi derdiyle uğraşıyor, atamalarla
uğraşıyor, tasfiyelerle uğraşıyor ama diğer
taraftan sığınmacıların çocukları, genç
kızları fuhuş çetelerinin eline düşmüş durumda. Bunun
örneklerini Adanada, Hatayda, Şanlıurfada, Mersinde görmeniz
mümkün. Kayıt dışı istihdam Türkiyenin temel
sorunlarından bir tanesi. Suriyeli sığınmacılar yok
pahasına yoğun emek sektörlerde, tarım sektörlerinde
çalışıyor. Sanayi bölgelerine gidin, küçük, orta boy işletmelerde
sigortasız, sosyal güvenceden yoksun, yok pahasına bu insanlar
çalışarak karınlarını doyurmaya
çalışıyorlar. Bütün bu sorunlar Türkiyenin tabii ki bu kaos
ortamında görülmüyor, konuşulmuyor.
Değerli arkadaşlarım, bu soruna ivedilikle
Hükûmet olarak el atmanız gerekiyor. Yoksa, bunun sonuçları gelecekte
gerçekten tedavi edilmeyecek tahribatlar doğuracaktır.
Önergemize destek
olmanızı diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Seçer.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546
sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 4 üncü maddesinde yer alan
"Türk Standardları Enstitüsünün bütçesinden" ibaresinin
"Türk Standardları Enstitüsü bütçesinden" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Seyfettin Yılmaz
(Adana) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
AVRUPA
BİRLİĞİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge
üzerinde Adana Milletvekili Sayın Seyfettin Yılmaz konuşacak.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 4üncü madde üzerinde verilen önerge
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Türkiye'de standart kavramı her geçen gün
anlamını yitirmekte veya anlam kayması yaşamaktadır.
Bu bağlamda toplumsal bir bozulma ve çözülme yaşanmaktadır. Buna
bağlı olarak millî ve manevi değerlerimizden kopuk, seküler ve
küresel bir standart anlayışı, hatta onları bile
utandıran bir yapı ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla,
toplumsal bir bozulma ve çözülme Türk milletinin kaderi hâline gelmektedir.
Bununla alakalı bazı örnekleri arz etmek
isterim: Başta Türkiye'de siyasi yapı ve siyaset
anlayışında standartlar bozulmuş, ülkemizin birlik ve
beraberliği için yemin etmiş siyasiler bu sorumluluğunu yok
sayarak bizzat bu sürece destek vermişlerdir. Millî ve manevi
değerlerde standart bozulmuş, toplumu ayakta tutan, insanları
birbirleriyle kıvanç ve tasada birleştiren milliyetçilik, Türklük
gibi manevi değerlerimiz ya inkâr edilmiş ya da ayaklar altına
alınmıştır. Ülkemizde sosyal yaşamda standartlar
değişmiş, zengin daha zengin, fakir daha fakir hâle
getirilmiştir. Ülkemizde komşusu açken tok yatan bizden sayılmazken,
şimdi komşunun elindekine bile göz diken, fakiri ezen, fakirliği
zül, devleti soyarak zenginliği fazilet sayan bir anlayış
geliştirilmiştir. Eskiden lüks, israf haram sayılırken,
tüyü bitmemiş yetimin hakkından, kul hakkından söz edilirken,
şimdi çok kazanma hırsı gözünü bürüyenler devletin
malını deniz olarak görüp yemeye başlamışlardır.
Eskiden paylaşma, kaynaşma, dayanışma ruhunda bir standart
varken, günümüzde bu kavram ve değerlerde anlam kayması olmakta,
devleti yöneten ve devleti sömüren elitler arasında dayanışma,
paylaşma ve kaynaşma görülmektedir.
Türkiye'de hayır duygusu ve olgusundaki standartlar
değişmiştir. Önceden ölüm ötesinde yaşam olacağı
düşüncesiyle, sadakaicâriyye olsun diye helal kazançtan verilenlerle
hayır hasenat yapılırken, bugün devlet imkânları,
rüşvet, yolsuzluk, riya, gösteriş ve siyasi rant için hayır
yapıldığı görülmektedir.
Türkiye'de insani ve ahlaki değerlerde standartlar
değişmiştir. Gurur, kibir ve riya gibi insanlığın
dünya ve ahirette yüz karası sıfatlar
meşrulaşmış, bazı gafiller, fani ve âciz bir beşer
olduğunu görüp durdukları hâlde üç günlük dünyada ilahi nimeti bir
kenara itip beşerî iltifatlara layık olabilmek için bir başka
beşere insanüstü vasıflar vermeye başlamıştır.
Buna mukabil yaratılışta eşit olmalarına, insan olma
şerefi ve İslam gibi yüce bir dine inanmalarına rağmen,
bazıları insanlıktan nasibini alamamış olarak
nitelendirilmiştir.
Türkiye'de din adamı profili ve fetva
standartları değişmiştir. Önceden, halifeyi, devlet
başkanını, veziri vüzerayı terbiye eden, onları
haramdan ve günahtan koruyan din adamlarımız varken, günümüzde devlet
ricaline yağdanlık yapan, onların her türlü kirli işlerine
meşruiyet kılıfı uyduran, her istediğine uygun fetva
veren din adamları yetişmiştir. Böylece, efendileri veya
velinimetlerinin rızasını kazanmayı ve dünyayı,
Allah'ın rızası ve ahiretin önüne geçirmişlerdir. Eskiden
haram ve helallerin sınırını Allah belirlerken, günümüzde
haram yemeyi ve işlemeyi kafaya koyanlar belirlemeye
başlamıştır. Eskiden ülkemizde iman, ibadet ve ahlak
konularında toplumsal ihtiyaçları karşılamak ve toplumu bu
yönde eğitmekle sorumlu kurumlar varken; günümüzde beşeri
ilahlaştıranlara sesini çıkarmayan, ahlaksızlık,
rüşvet, yolsuzluk, yetim ve kul hakkı konularında susmayı
tercih eden, amirlerinin günahlarını paylaşma veya onlara dinî
bir kılıf uyduranlar bulunmaktadır.
Türk
Standardları Enstitüsünün çalışmalarının toplumsal
huzurumuz için bu alana yoğunlaştırmasını diler, bu
vesileyle önergemize desteğinizi bekliyor, hepinize
saygılarımı sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
4üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
5inci
maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan yasa teklifinin 5. maddesinin sonundaki gençlik ve izcilik
kamplarının ifadesinin önüne Tüm ifadesinin eklenmesini arz
ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Mahmut Tanal Aytuğ Atıcı
İstanbul İstanbul Mersin
Sinan Aydın Aygün Fatma Nur Serter Muharrem Işık
Ankara İstanbul Erzincan
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 546 Sıra Sayılı Yasa Teklifinin, 31/12/1960 tarihli ve 193
sayılı Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci
fıkrasının (5) numaralı bendini düzenlemeyi öngören 5'inci
maddesinde geçen "ve Gençlik ve Spor Bakanlığına ait
gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik kamplarının" ibaresinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"ve
Alevi kültür ve inancının korunup yaşatılmasını
amaçlayan her türlü kültürel mekanların, Cem evlerinin ve
ziyaretgahların ve Gençlik ve Spor Bakanlığına ait gençlik
merkezleri ile gençlik ve izcilik kamplarının
Pervin Buldan İdris Baluken Erol Dora
Iğdır Bingöl Mardin
Hasip Kaplan Bengi
Yıldız
Şırnak Batman
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
kanun teklifinin çerçeve 5 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Günal
Manisa Konya
Antalya
Alim
Işık Oktay
Vural Emin
Çınar
Kütahya İzmir Kastamonu
Ali
Öz Lütfü
Türkkan
Mersin Kocaeli
MADDE 5- 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir
Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (5)
numaralı bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
(5) Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel
idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlanan okul,
sağlık tesisi ve yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli
yatak) kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu ile çocuk
yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi, bakım ve rehabilitasyon
merkezi, Çocuk Destek Merkezleri, Aktif Yaşam Merkezi, Çocuk Evleri
Sitesi, Ev Tipi Sosyal Hizmet Birimleri, Ev Tipi Sosyal Hizmet Birimleri
Koordinasyon Merkezi ile mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak
yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri
Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen
tesislerin, Gençlik ve Spor Bakanlığına ait gençlik merkezleri
ile gençlik ve izcilik kamplarının inşası
dolayısıyla yapılan harcamalar veya bu tesislerin
inşası için bu kuruluşlara yapılan her türlü
bağış ve yardımlar ile mevcut tesislerin faaliyetlerini
devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü nakdî ve aynî
bağış ve yardımların tamamı."
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU (Antalya) -
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Kim konuşacak?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ben konuşacağım.
BAŞKAN Önerge üzerine Kocaeli Milletvekili
Sayın Lütfü Türkkan konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yine 546 sayılı Kanun Teklifinin
5inci maddesi hakkında grubumuzun verdiği önergeyle ilgili
konuşmak istiyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Gelir Vergisi Kanununun 89uncu maddesi kamu yararı
statüsüne sahip derneklere yapılan bağış ve yardımlara
kurumlar ve gelir vergisinden indirim imkânı tanıyor. İlgili
düzenleme sadece Diyanet İşleri Başkanlığı ile
Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı merkezleri
kapsıyor. Bu düzenleme iyi bir düzenleme ama eksik bir düzenleme, o
nedenle kapsamı genişletilmeli bu düzenlemenin. Örneğin, çocuk
destek merkezleri, çocuk evleri sitesi, aktif yaşam merkezi, ev tipi
sosyal hizmet birimleri ile ev tipi sosyal hizmet birimleri koordinasyon
merkezleri de bu düzenlemeye dâhil edilmeli. Neden mi? Çocuk destek merkezleri,
ihtiyacı olan çocuklara psikolojik ve sosyal destek veriyor, geçici
süreyle bakım ve korumalarını sağlıyor. Bu geçici
sürede çocukların aile, yakın çevre ve toplum ilişkilerinin
düzenlenmesine yardımcı oluyor. Çocuk evleri sitesi korunma
ihtiyacı olan çocukların bakımlarını sağlıyor.
Ev tipi sosyal hizmet birimleri, çocuk, kadın, engelli ve
yaşlılar ile bakım ve barınma ihtiyacı olan
kişilere hizmet veriyor. O nedenle, bu merkezleri yaptıranlar,
yapımına destek olanlar ve bağış yapanların da
ödeyecekleri gelir vergisinde indirim yapılmalıdır.
Tabii, bu merkezler daha çok çocuklar, kadınlar ve
yaşlılar için. Peki, bu on bir yıllık Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidarında kadınlar, çocuklar ve
yaşlılar için neler yapıldı? Ben size bir şey
söyleyeyim: Koca bir hiç. Evet, hiçbir şey yapılmadı. Üstüne
üstük, kadınlar da, çocuklar da, yaşlılar da mağdur oldu.
Çocuklardan başlayacağım size. Türkiyede
kayıp çocuk sayısı her geçen gün artıyor.
İçişleri Bakanlığı verilerine göre 5.573 çocuktan
hâlihazırda haber alınamıyor. 2012 verilerine göre kayıp
çocuk sayısı 2,5 kat artmış. Peki, ben size şimdi
soruyorum: Kayıp çocuk sayısının daha da artmaması
için ne gibi tedbirler aldınız, neler yapıyorsunuz? Ben
biliyorum, bunlarla uğraşacak hiç vaktiniz yok daha mühim
işleriniz var, komisyonlarda bekleyen kanunlar var. Bu kanunlarla
yolsuzlukların üstünü örtecekseniz, hırsızları
koruyacaksınız, rüşvetçileri koruyacaksınız, sizi
hiçbir şekilde ilgilendirmiyor bu kayıp çocuklar. Uzmanlar bas bas
bağırıyor kayıp çocukların bulunması konusunda,
ihbar gelir gelmez Emniyet birimlerinin hızla hareket etmesi
gerektiğini söylüyorlar. Peki hızlı hareket ediyorlar mı?
Hiç zannetmiyorum.
Peki, sosyal medyada çocukların tuzağa
düşürülmesini engellemek için özel bir çalışma yapıyor
musunuz? Tabii ki yapıyorsunuz; İnterneti komple
yasaklıyorsunuz, özgürlükleri kısıtlıyorsunuz! Sizin
bulduğunuz yöntem bu.
Gelelim kadınlara. Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarı döneminde kadına yönelik şiddet çok arttı. Öyle
böyle değil, ciddi anlamda arttı; artış oranı yüzde
1.400. Karşımızda kadını bile korumaktan âciz bir
iktidar var. Ben size bir şey söyleyeyim mi? 2014 yılının
başladığı günden bugüne kadar 42 günde bu ülkede 23
kadın cinayete kurban gitti. Evet, tam 23 kadın öldürüldü 42 günde bu
ülkede. Kadın bas bas bağırıyor polisin,
savcının, hâkimin kapısını çalıyor Beni koruyun
diye feryat ediyor ama sonuç yine değişmiyor. Zavallı
kadınlar göz göre göre hayatını kaybediyor ama soracak
olursanız Kadınları korumak için her şeyi yaptık.
dersiniz. Sözde düzenlemelerle kadınlar korunmuyor beyler; rakamlar
ortada, ben sonuca bakarım düzenlemeye değil. Her konuda olduğu
gibi bu konuda da beceriksiz olduğunuzun altına da imzamı
atarım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 Sıra Sayılı
Yasa Teklifinin, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun
89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendini
düzenlemeyi öngören 5'inci maddesinde geçen "ve Gençlik ve Spor
Bakanlığına ait gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik
kamplarının" ibaresinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"ve Alevi kültür ve inancının korunup yaşatılmasını
amaçlayan her türlü kültürel mekanların, Cem evlerinin ve
ziyaretgahların ve Gençlik ve Spor Bakanlığına ait gençlik
merkezleri ile gençlik ve izcilik kamplarının
Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU (Antalya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde Şırnak
Milletvekili Sayın Hasip Kaplan konuşacak.
Buyurun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Değerli
milletvekilleri, aslında bu önergemiz bir
ayrımcılığı yok saymak için verilmiş fakat biz
buraya ne getirirsek getirelim kabul etmeyeceğinizi biliyoruz. Çünkü
2007de milletvekili oldum, buraya geldim, muhalefet olarak bugüne kadar
verdiğimiz bir önergeyi kabul ettiğinizi görmedim. Hatta bir iki defa
da söyledim acaba Allah birdir. diye bir önerge getirsem ne
yaparsınız diye. Eminim
ÜLKER CAN (Eskişehir) Allah birin önergesi mi
olur ya!
HASİP KAPLAN (Devamla) Yani
şaşırıp evet der misiniz diye tereddüt geçiriyorum.
Şimdi, buradan, bu paket değil, poşet
tasarının temel amacı
Yerel seçimlere tam kırk beş
gün kaldı arkadaşlar. Siz kırk beş gün kala büyükşehir
belediye seçimlerini yapacaksınız, güzel. Fakat büyükşehir
belediyeleri seçimi yasasını, çıkardığınız
zaman Anayasayı ihlal etmemek için bir sene önce yasayı
çıkardınız. Sonra büyükşehir belediye meclislerinin, il
özel idaresi il genel meclislerinin yerini alması için kanun teklifi
verdiniz. Şimdi de bunu dizayn ediyorsunuz. Ne yapıyorsunuz? İl
özel idarelerini kapatıyorsunuz, il genel meclisini büyükşehre
veriyorsunuz. Ne zaman yapıyorsunuz? Seçime kırk beş gün kala
yapıyorsunuz. Bu bir hiledir, Anayasayı dolanmaktır.
Şimdi il özel idaresinin yetkilerini, il genel
meclislerinin yetkilerini büyükşehre veriyorsunuz ama il özel idaresinin
aldığı dünya kredilerini, depremle ilgili -örneğin
İstanbul, Kocaeli gibi- büyükşehir belediyelerinin
aldığı kredileri büyükşehre, belediyesine,
başkanına ve meclisine teslim etmiyorsunuz. Güvenmiyorsunuz, yani
seçilmişlere güvenmiyorsunuz. Seçilmişlere güvenmediğiniz için
atadığınız valiye veriyorsunuz. Atadığınız,
tayin ettiğiniz vali, seçilmiş büyükşehir belediye
başkanının başına oturacak, vesayet uygulayacak. Ben
sizi burada da anlamıyorum. Anlamakta zorluk çektiğimi lütfen bir AK
PARTİli arkadaşım çıksın, izah etsin. Mademki valiler
büyükşehir belediye başkanlarının üstünde olacak, mademki
valiler vesayeten büyükşehir belediye başkanlarının
yetkilerini kullanacak, o zaman Şanlıurfa Valisini niye istifa
ettirip Şanlıurfaya büyükşehir belediye başkanı
yaptınız? Ee zaten adam valiydi, zaten büyükşehir belediyesini
idare ediyordu, parasını da pulunu da vergisini de her şeyini de
idare ediyordu. Sizi de anlayamıyorum, yani niye bunu yapıyorsunuz?
Diğer bir konu, sosyal yardımlaşma
konusunu vakfa bağlayıp sözde büyükşehre
bağlıyorsunuz. Arkadaşlar, vakıfla bu işin
düzenlenmeyeceğini araştırmadan yapıyorsunuz. Gerçekten çok
sakıncalı bir şey yapıyorsunuz. Ne yapıyorsunuz?
Vakıf kuruyorsunuz. Büyükşehirlere versenize, yerel yetkilerini
kullansınlar. Tanırlar onlar insanlarını, mahallelerini,
köylerini, şehirlerini, beldelerini. Niye ille valiye
bağlıyorsunuz? Burada gerçekten anlaşılmaz bir durum
vardır.
Yine, dikkat ederseniz, organize sanayi bölgeleri ve
merkezleri var. Bunlar her büyükşehrin kapsamında var. Yine afet
merkezleri var. Bunlar yine deprem gören illerimizde var. Van büyükşehir,
inşallah bu dönemde Barış ve Demokrasi Partisinin olacak ve
Ağrı büyükşehir belediyesini de Allahın izniyle
alacağız.
Sayın
Sırrı Sakık aha burada. Sayın Çelebi, Patnosa selam söyle.
Patnosun yarısı benim akrabamdır. Bak gelirsem Patnosa,
Sırrı Beyle geleceğim, sizin hiç kaçacak yeriniz kalmadı.
EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Hiç merak etmeyin Patnosu da
alacağız, Vanı da alacağız, Ağrı zaten
bizim. Güldür güldür geleceğiz.
HASİP
KAPLAN (Devamla) - İstediğiniz poşete istediğiniz kanunu,
maddeyi koyun, aha geliyorum Sırrı Sakıkla, Patnosa geliyorum.
Patnosta Memanilere geleceğim. Hepsi benim akrabam. Hepsiyle beraber
senin de çayını içeceğim. Sevgiler, saygılar.
Arkadaşlar,
bu poşetlerle moşetlerle demokrasi dizaynından vazgeçin, sadede
gelin. Düzgün bir seçim yasası çıkaralım. Otuz beş gün kala
olmaz bu işler. Yanlıştır, yanlış
arkadaşlar.
Teşekkür
ederim. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Ağrı büyükşehir mi
Sayın Kaplan?
HASİP
KAPLAN (Şırnak) İnşallah olacak!
EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Sayın Başkan, sataştı bize.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sayın Sakıka
sataştı, sana değil.
BAŞKAN
- Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan yasa teklifinin 5. maddesinin sonundaki gençlik ve izcilik
kamplarının ifadesinin önüne Tüm ifadesinin eklenmesini arz
ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
AVRUPA
BİRLİĞİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge
üzerinde Erzincan Milletvekili Sayın Muharrem Işık
konuşacak.
Buyurun Sayın
Işık.(CHP sıralarından alkışlar)
MUHARREM IŞIK
(Erzincan) Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, ben 5inci madde
üzerinde söz aldım ama bugün Erzincanımızın kurtuluş
yıl dönümü olduğu için Erzincanın kurtuluşu hakkında
konuşma yapacağım.
Erzincanımızın,
can Erzincanımızın 96ncı yıl dönümünü kutluyoruz.
Tabii, Meclisteki çalışmalardan dolayı, benim de görevli
olmamdan dolayı, aralarında olamadım, bu üzüntüyü de bildirmek
istiyorum.
Erzincan 13 Şubat
1918 yılında düşman işgalinden kurtarıldı.
Erzincan düşman işgalinden kurtarıldıktan sonra
Tabii,
Erzincan dediğimiz zaman aklımıza ilk önce gelen şey, ne
yazık ki, depremler. Özellikle 39 depremi ki dünya tarihine en
şiddetli depremlerden bir tanesi olarak geçmiştir, 37 binden fazla
canımızı kaybettik o zaman. Daha sonra 92 depreminde resmî
rakamlara göre 653 kişi hayatını kaybetti. Hayatını
kaybeden tüm canlarımıza burada tekrar Allahtan rahmet diliyorum.
Erzincan deyince
aklımıza deprem geliyor ama Erzincanın başka
şeylerinin de gelmesi lazım. Erzincan Doğu Anadolu Bölgesinin
en şirin şehirlerinden bir tanesi, hatta birincisi. Özellikle
etrafı dağlık, ortası bağlık dediğimiz,
suyuyla, peyniriyle
Tulum peyniri ki Türkiyede nam yapmış bir
peynir ama şu anda ne yazık ki bitmek üzere çünkü
hayvancılık
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Şavaklar
MUHARREM IŞIK
(Devamla) Şavakların yetiştirdiği
İşte, Mevlüt
Ağabeyimin çok iyi bildiği Kemaliyesi, Eğiniyle ve diğer
bütün bölgeleriyle çok güzel bir şehrimiz.
Erzincanda bir
Girlevik Şelalemiz var, Çağlayan beldemizde; dünyadaki en güzel
şelalelerden bir tanesi ama ne yazık ki şu anda HES yüzünden su
akmadığı günler oluyor, çok az su bırakılıyor ve
o güzellik yok olmak üzere.
Ekşisu mesire
alanımız var. Bu Ekşisu mesire alanımızda maden
suyumuz Türkiyedeki en kaliteli maden suyu olarak görülmekte ama ne yazık
ki yıllardır işletemediler, işletilememesi yüzünden maden suyumuzu
Türkiyede marka yapamadık. Kızılay, sağ olsun, orada tesis
kurmak istedi ama asıl maden suyunun çıktığı yer de ne
yazık ki verilmedi, daha aşağıda sondaj vurarak
çıkarıldı. Orada şu anda maden suyu işletmesi
yapılıyor ama ilginçtir, CANPİ vardı bizim, tavuk entegre
tesislerimiz; bu CANPİ bizim de olurumuzla -biz de kabul ettik- Et
Balık Kurumuna iz bedeline verildi, üç senedir yapılmasını
bekliyoruz, bu sene çalışmalar var ama bu Kızılayın
Erzincanda kurup günde ortalama 80 kamyon maden suyu göndereceği tesiste
şu anda bir sürü engeller çıkarıldı, yapılması
için. Şu anda da o tesisler bedava verilirken hiç ses çıkarmayanlar
Özel İdareden parasını almak için uğraşıyor.
Tabii, burada
spordan bahsedildi, Mevlüt Bey spor liglerine verilen paralardan bahsetti.
Erzincansporumuz vardı bir zamanlar, neredeyse Birinci Lige
çıkacaktı ama şu anda kümelerin en alt kümesinde, ismini de
bilmiyoruz artık küme de kalmadı.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Amatör ligde.
MUHARREM IŞIK
(Devamla) Amatörün de altında. Erzincanda bir Refahiyespor
Refahiyespor da bizim spor takımımız, ona bir şey demiyoruz
ama Erzincanın tesisleri Refahiyespora verilmek için ne yazık ki
Erzincanın borçları görülmezden geliyor, Erzincanspora her türlü
oyunlar oynanıyor. Refahiyesporumuz da bizim, Erzincansporumuz da bizim;
bunun durması gerekiyor, buna yardım yapılması gerekiyor
diye düşünüyoruz.
Tabii, Erzincan
deyince, tulum peynirini söyledim, bizim fasulyemiz var, lövlez
dediğimiz, kuru fasulyemiz Türkiyede bir numara ama ne yazık ki
tarım ve hayvancılık bittiği için Erzincanımız
bundan zorlanıyor. Şimdi, Çorumlular kızmasın ama Çorum
leblebisi değil, Erzincan leblebisi en güzel leblebimiz ama nohut ekemediğimiz
için Erzincanda, bunun adı duyulmuyor. Şeker pancarımız
şu anda ne yazık ki kötü durumda.
Erzincanı kurtardık, çok güzel,
kurtuluşunu kutluyoruz ama inanın ki
-bunu çok ciddi söylüyorum- özellikle bol bol yapılan TOKİler
yüzünden Erzincan çok daraldı. Erzincanda artık insanlar eve
girdiği için geliri belli bir miktar zaten- TOKİlerden dolayı
müthiş bir daralma var. İnşaat sektörü açılmış,
insanlar evler yapmışlar. Ha, deprem konusunda şunu söyleyeyim:
Erzincan şu anda Türkiyenin en sağlam ilidir. Deprem
bakımından fay hattındadır, tehlikelidir ama inşaat bakımından,
sağlamlık bakımından Erzincanımız en sağlam
illerdendir. Erzincanımıza gelmek isteyen herkes gelsin, deprem
konusunda hiç korkmalarına gerek yok. Bugün İstanbulda tedirginlik
yaşayanlar buyursunlar Erzincana gelsinler. (CHP sıralarından
alkışlar) Diğer tarafta yaşayanlar buyursun gelsinler.
Sağlamlık konusunda bir şeyimiz yok ama Erzincan ekonomik olarak
zor durumda. Erzincana bu konuda asıl destek vermemiz gerekiyor.
17 Şubat 1918 Tercan ilçemizin kurtuluş
yıl dönümü, onu da kutluyorum. Tercan ilçemizin Mama Hatun Türbesi, Kötür
Köprüsü, Pekeriç Kalesi, Abrenk Kilisesi, Kefrenci Tapınağı,
Ağ Baba Türbesi ve Höbek Baba Yaylası meşhur yerlerimizden ama
ne yazık ki tabii, turizm olarak bir değerlendirme içinde fazla
bilinmiyor ama şunu söylüyorum: Erzincanlı, can Erzincanlı
olmaktan her zaman gurur duyduk ve Türkiyeye, herkese selamlarımı,
saygılarımı sunuyorum.(CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Işık.
Cumhuriyet Halk Partisinin önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
6ncı maddede iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
Kanun Teklifinin çerçeve 6 ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Lütfü
Türkkan Oktay
Vural
Konya Kocaeli İzmir
Reşat
Doğru Mehmet
Günal
Tokat Antalya
"MADDE 6- 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun;
a) 36 ncı maddesinin
"Ortak Hükümler" başlıklı bölümünün (a)
fıkrasının (11) numaralı bendine "Milli Eğitim
Uzman Yardımcıları ve Milli Eğitim Denetçi
Yardımcıları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Gençlik
ve Spor Denetçi Yardımcıları," ibaresi; "Afet ve Acil
Durum Yönetimi Uzman Yardımcıları," ibaresinden sonra
gelmek üzere "Sivil Savunma Uzman Yardımcıları,"
ibaresi ve aynı bende "Milli Eğitim Uzmanlığına
ve Milli Eğitim Denetçiliğine," ibaresinden sonra gelmek üzere
"Gençlik ve Spor Denetçiliğine" ibaresi; "Afet ve Acil
Durum Yönetimi Uzmanlığına," ibaresinden sonra gelmek üzere
"Sivil Savunma Uzmanlığına" ibaresi eklenmiştir.
b) 152 nci maddesinin "II-Tazminatlar"
kısmının "A-Özel Hizmet Tazminatı" bölümünün (g)
bendine "Enerji ve Tabii Kaynaklar Denetçi ve Denetçi
Yardımcıları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Gençlik
ve Spor Denetçi Yardımcıları," ibaresi; (ğ) bendinde
yer alan "Afet ve Acil Durum Yönetimi Uzmanları," ibaresinden
sonra gelmek üzere "Sivil Savunma Uzmanları" ibaresi
eklenmiştir.
c) Eki (I)
sayılı Ek Gösterge Cetvelinin "I-Genel İdare Hizmetleri
Sınıfı" bölümünün (h) bendinde yer alan
"Defterdarlık uzmanları" ibaresi
çıkarılmış ve (g) bendine "Defterdarlık
uzmanları" ibaresi eklenmiş; aynı (g) bendine "Aile ve
Sosyal Politikalar Denetçileri," ibaresinden sonra gelmek üzere
"Gençlik ve Spor Denetçileri" ibaresi ve aynı bende "Afet
ve Acil Durum Yönetimi Uzmanları," ibaresinden sonra gelmek üzere
"Sivil Savunma Uzmanları" ibaresi eklenmiştir.
ç) Eki (IV) sayılı Makam Tazminatı
Cetvelinin 8 inci sırasının (a) bendine "Enerji ve Tabii
Kaynaklar Denetçileri" ibaresinden sonra gelmek üzere "Gençlik ve
Spor Denetçileri" ibaresi eklenmiştir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı "Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 6 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Ali Sarıbaş Vahap Seçer
İstanbul Çanakkale Mersin
Mustafa Moroğlu İzzet Çetin Mehmet Ali Susam
İzmir Ankara İzmir
"MADDE 6- 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun;
a) 36 ncı
maddesinin "Ortak Hükümler" başlıklı bölümünün (a)
fıkrasının (11) numaralı bendine "Milli Eğitim
Uzman Yardımcıları ve Milli Eğitim Denetçi
Yardımcıları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Gençlik
ve Spor Denetçi Yardımcıları," ibaresi; "Afet ve Acil
Durum Yönetimi Uzman Yardımcıları" ibaresinden sonra gelmek
üzere "Sivil Savunma Uzman Yardımcıları;" ve
"Afet ve Acil Durum Yönetimi Uzmanlığına," ibaresinden
sonra gelmek üzere "Sivil Savunma Uzmanlığına" ile
aynı bende "Milli Eğitim Uzmanlığına ve Milli
Eğitim Denetçiliğine," ibaresinden sonra gelmek üzere
"Gençlik ve Spor Denetçiliğine" ibaresi eklenmiştir.
b) 152 nci
maddesinin "II-Tazminatlar" kısmının "A-Özel
Hizmet Tazminatı" bölümünün (g) bendine "Enerji ve Tabii
Kaynaklar Denetçi ve Denetçi Yardımcıları," ibaresinden
sonra gelmek üzere "Gençlik ve Spor Denetçi
Yardımcıları," ibaresi ile (ğ) bendinde yer alan
"Afet ve Acil Durum Yönetimi Uzmanları," ibaresinden sonra
gelmek üzere "Sivil Savunma Uzmanları" ibaresi eklenmiştir.
c) Eki (I)
sayılı Ek Gösterge Cetvelinin "I-Genel İdare Hizmetleri
Sınıfı" bölümünün (g) bendine "Aile ve Sosyal
Politikalar Denetçileri," ibaresinden sonra gelmek üzere "Gençlik ve
Spor Denetçileri" ibaresi ile aynı bende "Afet ve Acil Durum
Yönetimi Uzmanları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Sivil
Savunma Uzmanları" ibaresi eklenmiştir.
ç) Eki (IV) sayılı Makam Tazminatı
Cetvelinin 8 inci sırasının (a) bendine "Enerji ve Tabii
Kaynaklar Denetçileri" ibaresinden sonra gelmek üzere "Gençlik ve
Spor Denetçileri" ibaresi eklenmiştir."
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Mehmet
Ali Susam
BAŞKAN İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam
konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önergeyle sivil
savunma uzmanlarının yaşadıkları sorunlara daha sahip
çıkılması, onların sorunlarının çözümü konusunda
bu torba kanunla onların hak ve menfaatlerinin korunması
doğrultusunda Parlamentonun duyarlı olup katkı vermesini arzu
ediyoruz. Sivil savunma uzmanları
Bildiğiniz gibi, bu önemli konuda
hayati tehlikeleri de göze alarak yapılan bu çalışmalarda onlara
verilecek her türlü desteğin, ülkemizde çalışma
koşullarının ağırlığı içerisinde her
türlü fedakârlığı yapan tüm çalışanlarda olduğu
gibi onlarda da önemli olduğunun altını çizmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bu vesileyle ülkemizde
çalışanların önemli sorunları olduğu açık, hem
çalışma koşullarından kaynaklanan hem ücretten kaynaklanan
koşullar giderek ülkede çalışanların ağır
yüklerle karşı karşıya olduğu, aldığı
ücretlerin ve bu ücretlerle yaşamalarının zorlukları çok
açık.
Ama, bütün bunlarla birlikte ayrı bir konunun da
altını çizmek istiyorum bugün. Bu Parlamentonun dikkat etmesi gereken
önemli konulardan bir tanesi de atanamayan öğretmenlerdir. Türkiye'nin
bugün en önemli konularından biri, bilgi ve teknoloji çağında
bilgiyi ve teknolojiyi yakalayıp o bilgi ve teknolojiyle en iyi
şekilde dünyanın gelişmesine ayak uydurabilmektir. Peki, bilgi
ve teknoloji çağında bunu neyle yapacağız? En iyi şey,
bilgiyi çocukların çocukluğundan başlayarak insanlara aktaran
öğretmenler aracılığıyla yapacağız. Bugün,
ülkemizde 350 bine yakın atanamayan öğretmenin olması gerçekten
çok düşündürücü bir konudur. Kaynaklarımızın tümünü
öncelikli olarak eğitime ve eğitimi öğreten öğretmenlere
ayırmamız gerektiği çok açıktır.
Değerli arkadaşlar, atanamayan
öğretmenlerin dramlarını açın, İnternet sitelerinde
görün. O dramlar hem yürek burkmakta hem bu ülkenin gelişim çizgisini
ileri noktaya taşıyacak bu arkadaşlarımıza
yapmış olduğumuz haksızlığı bir kez daha
gözler önüne sermektedir. Öğretmen olmuş, fizik öğretmek, kimya
öğretmek, matematik öğretmek, felsefe öğretmek için kendini
hazırlamış bu genç insanlar yıllarca atanamayan
öğretmen olmanın bunalımını yaşamakta, kimisi
intihar etmekte, kimisi yakalandığı hastalıktan ölüm
döşeğinde beklemekte, kimisi de atanamadan ölmektedir.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin en büyük
değeri genç, eğitilmiş insan kaynağıdır. Bu insan
kaynağını bu hâlde bırakmak, onları ailesinin,
nişanlısının veya babasının, anasının
karşısında boynu bükük yaşamasına kendi
kaderiymiş gibi terk etmek bu ülkeyi yöneten insanların en büyük
ayıplarından bir tanesidir.
Atanamayan öğretmenlerin taleplerini dikkate almak
zorundayız. O insanlar yıllarca bu ülkede işe yaramak,
eğitim ve öğretimde katkı koyabilmek için hem ailelerinin
desteğini hem kendilerinin en güzel yıllarını eğitime
vermişler. Ama bugün çöpçülükten diğer her buldukları işe
gidebilir noktaya gelmişler, bu öğretmenler çok ucuz iş gücü
olarak, ek dersler vererek yaşamlarını devam ettirmek zorunda
kalmışlar ama çok büyük çoğunluğu atanamamış
öğretmen olarak toplumda kendisine kız verilmeyen, kendisine
yanlış gözle bakılan genç nüfus olarak önümüzde
durmaktadırlar.
Vicdanlarınıza sesleniyorum: Türkiye
Cumhuriyeti gibi büyük bir devletin öğretmen kadrosunu
değerlendirmemesi ve atamaması, o insanları işsiz
bırakması hem gelecek kuşaklara yapılmış ihanettir
hem bu insanların bugün yaşadıkları dramda sessiz
kalmanın vicdanlarda yarattığı büyük bir
ızdıraptır.
Bu nedenle, bu torba yasada, bir kez daha, atanamayan
öğretmenlerin sorunlarının çözülmesinde tüm Parlamentoyu
harekete geçmeye davet ediyor, huzurlarınızı saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Sivil
savunma uzmanları dışarıda sizi bekliyor Sayın Bilgiç.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Ben nötr kaldım Sayın
Aslanoğlu, orada oturuyor olsaydım kaldırırdım elimi.
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
Kanun Teklifinin çerçeve 6 ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Lütfü Türkkan (Kocaeli) ve arkadaşları
MADDE 6 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun;
a) 36 ncı maddesinin Ortak Hükümler
başlıklı bölümünün (a) fıkrasının (11)
numaralı bendine Milli Eğitim Uzman Yardımcıları ve
Milli Eğitim Denetçi Yardımcıları, ibaresinden sonra
gelmek üzere Gençlik ve Spor Denetçi Yardımcıları, ibaresi;
Afet ve Acil Durum Yönetimi Uzman Yardımcıları, ibaresinden
sonra gelmek üzere Sivil Savunma Uzman Yardımcıları, ibaresi
ve aynı bende Milli Eğitim Uzmanlığına ve Milli
Eğitim Denetçiliğine, ibaresinden sonra gelmek üzere Gençlik ve
Spor Denetçiliğine ibaresi; Afet ve Acil Durum Yönetimi
Uzmanlığına, ibaresinden sonra gelmek üzere Sivil Savunma
Uzmanlığına ibaresi eklenmiştir.
b) 152 nci maddesinin
"II-Tazminatlar" kısmının "A-Özel Hizmet
Tazminatı" bölümünün (g) bendine "Enerji ve Tabii Kaynaklar
Denetçi ve Denetçi Yardımcıları," ibaresinden sonra gelmek
üzere "Gençlik ve Spor Denetçi Yardımcıları," ibaresi;
(ğ) bendinde yer alan "Afet
ve Acil Durum Yönetimi Uzmanları," ibaresinden sonra gelmek üzere
"Sivil Savunma Uzmanları" ibaresi eklenmiştir.
c) Eki (I)
sayılı Ek Gösterge Cetvelinin I-Genel İdare Hizmetleri
Sınıfı bölümünün (h) bendinde yer alan Defterdarlık
uzmanları ibaresi çıkarılmış ve (g) bendine
Defterdarlık uzmanları ibaresi eklenmiş; aynı (g) bendine
Aile ve Sosyal Politikalar Denetçileri, ibaresinden sonra gelmek üzere Gençlik
ve Spor Denetçileri ibaresi ve aynı bende Afet ve Acil Durum Yönetimi
Uzmanları, ibaresinden sonra gelmek üzere Sivil Savunma Uzmanları
ibaresi eklenmiştir.
ç) Eki (IV)
sayılı Makam Tazminatı Cetvelinin 8 inci
sırasının (a) bendine Enerji ve Tabii Kaynaklar Denetçileri
ibaresinden sonra gelmek üzere Gençlik ve Spor Denetçileri ibaresi
eklenmiştir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge
üzerinde Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal konuşacak. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, önergemizde kamu personel rejiminde yaratmış
olduğunuz garabetin sadece bir maddesini düzeltmek üzere önerge verdik.
Sayın Başkan, Sayın Bakan, AFAD Başkanımız
biliyorlar, Komisyonda bunları gündeme getirdik ama her nedense böyle bir
şey söylediğimiz zaman Biz bununla ilgili
çalışıyoruz, sonra bakarız. gibi bir
gerekçe geliyor. Bu adaletsizliğe siz çıkarmış
olduğunuz kanun hükmünde kararnamelerle bütün bakanlıkların
personel yapılarını değiştirerek neden oldunuz. Onun
için bu sorun her kanunun ekinde geliyor. Her kanunun ekine bir düzenleme
koyuyorsunuz Filancaları görevden almak üzere. diye ve bundan sonra da
istediğimizi atar, istediğimizi atamayız gibi bir sonuç ortaya
çıkıyor. Burada arkadaşlarımız yukarıda geldiler,
dernek temsilcileri durumlarını anlattılar, sivil savunma
uzmanları bu AFAD dediğimiz kurum çıkmadan önce bu işi
yapan kişiler. Senelerdir o bakanlık içerisinde, bu kurum içerisinde
arkadaşlarımız bunu gerçekleştirdiler, gerçek anlamda da
bütün kurumlarda şu anda kurumlar bazında onlar bu işleri
yapıyorlar. Dolayısıyla burada bir hakkın teslimi için bu
önergeyi verdik ve ilgili maddelerde özlük haklarının düzelmesi için,
eşitsizliğin giderilmesi için, sivil savunma uzmanı ve
yardımcıların da ilgili yerlere eklenmesi gerekir.
Değerli
arkadaşlar, bu adaletsizlik uzun süredir devam eden, sadece sivil savunma
uzmanlarıyla da ilgili olmayan bir şey ama burada sivil savunma
hizmetleri savaş, seferberlik, acil durum hizmetlerinin yanı
sıra bütün bunların koordinasyonu amacıyla yapılan ve
bunların koordinasyonunu sağlayan bir müessese. Eğer bu hizmeti
yapan arkadaşlarımızın emsali oldukları diğer çalışanlarla
aynı haklardan yararlanamamaları adaletsizliği giderilmezse bu sürüncemede
kalacak ve ciddi mağduriyet devam edecektir çünkü aynı işi
yapıp hatta daha fazla iş yapıp, daha önemli işler
yapıp benzerlerinden daha düşük maaşla çalışmak ciddi
anlamda kul hakkının yenmesi anlamına geliyor. Defalarca
söylediğimiz bu hususun bu önergeyle düzeltilebilmesi lazım çünkü
bunlarla ilgili çıkarılan 2010 yılındaki yönetmelikte
çalışma usul ve esaslarına ilişkin yönetmelikte bu
uzmanların şube müdürü görev, yetki ve sorumluluklarına sahip
olduğu belirtilmiş ama aldıkları maaşın ve özlük
haklarının hiç şube müdürüyle uzaktan yakından alakası
yok. Onun için burada bunun düzeltilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
İnşallah bunu dikkate alırsınız diyoruz ama defalarca
yukarıda da, burada da dikkate alınmadı.
Sayın Bilgiç bakıyor. Arada bir formül bulun
Genel Kurula kadar. dedik, herhâlde her türlü formülü bulup birtakım
hesaplamaları yapabilen arkadaşlarımız nedense bu
çalışanlara gelince yapamıyor.
Burada bakın, önümüzdeki hafta Vergi Haftası
geliyor. Bu vergileri toplayan, bu harcamaları, çarçur ettiğimiz
paraları toplayan maliyecilerin de aynı sorunları var, burada
onların da sıkıntıları var. Geldiler, ilk defa
Maliyenin yöneticileri eylem yaptılar, normal çalışan
sendikalarının dışında kendileri eylem yaptılar.
Aynı şekilde, benzer şekilde orada da çalışma
barışını bozan ve meslek sınıfı olarak
birtakım çalışmaları farklı olmasına rağmen,
statüleri farklı olduğu için aynı haklardan yararlanamayan Maliye
Bakanlığı mensupları da var.
Bu vesileyle defalarca söylemiş olduğum
şeyi tekraren size hatırlatmak istiyorum: Sayın Bakan, siz
geldiniz, hayırlı olsun, yeni Bakanımız olarak. Kamu
personel rejiminin kökten değişmesi lazım. Böyle her gün, her
kuruma, her kanunun ekine Filancayı da şuraya koyalım,
falancaya da daire başkanlığı verelim. gibi bir şey
olmaz. Bakın, on birinci yılınız doldu, tek
başına iktidarsınız. Buradan zorlamayla ne kanunları
geçirdiniz, gelin, şunları da geçirelim, burada bir şey yok. Bir
komisyon kurun, bir çalışma grubu kurun, bizler de katkı verelim
yapıcı, yol gösterici bir şekilde, bu kamu
çalışanları personeli rejimini -tabii ki siz hiç
toplamıyorsunuz ama- kamu çalışanlarının
sendikalarıyla beraber, temsilcileriyle beraber oturalım ve hepsinin
bir ayarını koyalım. Her kanunun ekine bunu koymaktan artık
vazgeçin, yeni statüler belirlemekten vazgeçin. Eşit işe eşit
ücret. diyorsunuz ama maalesef statü farklılığından
dolayı, tam tersine, fazla iş yapanlar bile daha az ücret
alıyorlar.
Bu adaletsizliğin sorumluluğu size aittir
diyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
7nci maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı'na
Görüşülmekte olan 546 Sıra Sayılı
Yasa Teklifinin 7'inci maddesinin 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 104' üncü maddesinin (F) fıkrasının da
aşağıdaki şekilde değiştirilmesi;
f) 4B/4C olarak çalışan personelin yaş
sınırı olmadan en az %70 oranında engelli veya süreğen
hastalığı olan çocuğunun veya bakmakla yükümlü olduğu
yaşlı kişinin hastalanması halinde hastalık raporuna
dayalı olarak evli olmayıp yada evli olup eşlerden birinin
kullanılması kaydıyla bir yıl içinde toptan veya bölümler
halinde on güne kadar mazeret izni verilir.
Pervin
Buldan İdris
Baluken Erol
Dora
Iğdır Bingöl Mardin
Bengi
Yıldız Hasip
Kaplan
Batman Şırnak
T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na
Görüşülmekte olan yasa teklifinin 7. maddesindeki %
70 oranının % 50 ye, 10 günlük sürenin 15 gün olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Mustafa
Ali Balbay Mahmut
Tanal
İstanbul İzmir İstanbul
Haydar
Akar Aytuğ
Atıcı Uğur
Bayraktutan
Kocaeli Mersin
Artvin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546
sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 7 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Oktay
Vural Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı
İzmir Manisa Konya
Ali
Öz Mehmet
Günal Alim
Işık
Mersin Antalya
Kütahya
Madde 7- 14/7/1965 tarihli
ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 104 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 104
A) Kadın memura;
doğumdan önce sekiz, doğumdan sonra yirmidört hafta olmak üzere
toplam otuziki hafta süreyle analık izni verilir. Çoğul gebelik
durumunda, doğum öncesi sekiz haftalık analık izni süresine dört
hafta eklenir. Ancak beklenen doğum tarihinden sekiz hafta öncesine kadar
sağlık durumunun çalışmaya uygun olduğunu tabip
raporuyla belgeleyen kadın memur, isteği hâlinde doğumdan önceki
üç haftaya kadar kurumunda çalışabilir. Bu durumda, doğum
öncesinde bu rapora dayanarak fiilen çalıştığı süreler
doğum sonrası analık izni süresine eklenir. Doğumun erken
gerçekleşmesi sebebiyle, doğum öncesi analık izninin
kullanılamayan bölümü de doğum sonrası analık izni süresine
ilave edilir. Doğumda veya doğum sonrasında analık izni
kullanılırken annenin ölümü hâlinde, isteği üzerine memur olan
babaya anne için öngörülen süre kadar izin verilir.
B) Memura, eşinin
doğum yapması hâlinde, isteği üzerine on gün babalık izni;
kendisinin veya çocuğunun evlenmesi ya da eşinin, çocuğunun,
kendisinin veya eşinin ana, baba ve kardeşinin ölümü hâllerinde isteği
üzerine on gün izin verilir.
C) (A) ve (B)
fıkralarında belirtilen hâller dışında, merkezde
atamaya yetkili amir, ilde vali, ilçede kaymakam ve yurt dışında
diplomatik misyon şefi tarafından, birim amirinin muvafakati ile bir
yıl içinde toptan veya bölümler hâlinde, mazeretleri sebebiyle memurlara
on gün izin verilebilir. Zaruret hâlinde aynı usûlle on gün daha mazeret
izni verilebilir. Bu takdirde, ikinci kez verilen bu izin, yıllık
izinden düşülür.
D) Kadın
memura, çocuğunu emzirmesi için doğum sonrası analık izni
süresinin bitim tarihinden itibaren ilk altı ayda günde birbuçuk saat süt
izni verilir. Süt izninin hangi saatler arasında ve günde kaç kez
kullanılacağı hususunda, kadın memurun tercihi
esastır.
E) Memurlara; en az yüzde 60 oranında engelli ya da
süreğen hastalığı olan çocuğunun (çocuğun evli
olması durumunda eşinin de en az yüzde 60 oranında engelli
olması kaydıyla) hastalanması halinde hastalık raporuna
dayalı olarak ana veya babadan sadece biri tarafından
kullanılması kaydıyla bir yıl içinde toptan veya bölümler
halinde on güne kadar, eşlerin boşanmış olması
durumunda çocuğun vasisine yirmi güne kadar mazeret izni verilir.
F) Memurlara, evli olmayıp veya evli olup
eşlerden her birinin en az yüzde 60 oranında engelli ya da
süreğen hastalığı olan çocuğunun hastalanması
halinde hastalık raporuna dayalı olarak ana veya babadan sadece biri
tarafından kullanılması kaydıyla bir yıl içinde toptan
veya bölümler halinde on güne kadar on güne kadar, eşlerin
boşanmış olması durumunda çocuğun vasisine yirmi güne
kadar mazeret izni verilir.
G) Yıllık izin ve mazeret izinleri
sırasında fiili çalışmaya bağlı her türlü
ödemeler hariç malî haklar ile sosyal yardımlara dokunulmaz."
BAŞKAN Okutulan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Vural, kim konuşacak acaba?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Akçay.
BAŞKAN Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay
konuşacak.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 7nci maddede verdiğimiz önerge üzerine söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önergemizde kadın memurların doğumdan
sonraki analık izni süresi sekiz haftadan yirmi dört haftaya
çıkartılıyor ve kadın memurların toplam analık
izni süresi on altı haftadan otuz iki haftaya, çoğul gebeliklerde
doğum öncesi analık izni süresi on haftadan on iki haftaya
çıkartılmaktadır. Bu değişiklikle beraber bu önergeyi
verdik.
Değerli milletvekilleri, artık, Türkiyenin
yeniden bir muhasebeye, yeniden bir muhakemeye ve arınmaya ihtiyacı
vardır. Bu, 76 milyonun toplumsal bir aciliyeti hâline gelmiştir.
Tabii ki bu aciliyet öncelikle iktidardan ve iktidar sahiplerinden
başlar.
Hatırlar mısınız değerli
milletvekilleri, Sayın Başbakan uzun yıllardır hep
Şeyh Edebalinin Osmangaziye nasihatini tekrarlardı, sizlere ve
topluma bu nasihati aktarırdı. Son yıllarda görüyoruz ki bu
nasihatten hiç söz edilmez oldu ve Şeyh Edebali unutuldu. Onun nasihatini
bu kürsüden tekrarlamak istemiyorum, hepiniz rahatlıkla bulabilirsiniz.
Öfkenin bir belagat sanatı olmadığını, kendisine
emanet edilen iktidar gücünün nasıl kullanılacağı konusunda
engin nasihatler, herkes için geçerli olan bu tavsiye ve nasihatleri tekrar bu
kürsüden hatırlamamızda ve hatırlatmamızda büyük fayda
görüyorum.
Değerli arkadaşlarım, Adalet ve
Kalkınma Partisinin yeni yerel seçim kampanyasında belediye
başkan adaylarına tavsiye ettiği kitapları ve
sinemaları gördüm ve dikkatimi çekti; mesela, Baba filmini tavsiye ediyor,
bir de romanı var Mario Puzonun
OKTAY VURAL (İzmir) Mafya babası
ERKAN AKÇAY (Devamla)
Mafya babasının
hayatını
Ben size o zaman Al Caponeu tavsiye edeyim, bir de Al
Caponeu okuyun belki tecrübe ve birikim
de artabilir ve Turgenyevin
ÜNAL KACIR (İstanbul) Siz onunla mı
artırdınız?
ERKAN AKÇAY (Devamla)
Senin zaten başka işin yok laf atmaktan başka. Bu
kürsülerden sen zaten konuşamazsın.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Onunla mı
artırdınız?
BAŞKAN Lütfen
ERKAN AKÇAY (Devamla) Anneler ve Kızları da
var. Aileler, anneler babalar, çocukları suç işlemesin diye onlara
siper olurlar, suç işlemesine mâni olurlar fakat görüyoruz ki iktidar
sahipleri, analı babalı, âdeta enişteli bacanaklı cümbür
cemaat bir suç ortaklığı içerisinde. Bunları, bu
tavsiyeleri mutlaka hatırlatmamızda büyük fayda var. Babalar ve
Oğullar kitabını Turgenyevin de okumakta fayda var. Bir de
özellikle Gulyabaniyi okumakta büyük fayda var Hüseyin Rahmi
Gürpınarın. Hani Haşhaşi diyorlar ya Paralel yapı
ve birtakım korku ortamı yaratarak. Biliyorsunuz, Gulyabanide, bir
hortlak korkusuyla bir konağa musallat olan bu gulyabani konağın
sahiplerini ve sakinlerini kaçırtarak konağa sahip olmaya
çalışıyor.
Bir de İnternet yasakları geldi. Orada da Aziz
Nesinin Fil Hamdi kitabında Mucize Aynalar hikâyesi var değerli
arkadaşlar. Tabii, ben bunları tavsiye ederken, yanlış
anlaşılmasın, sadece iktidara tavsiye ediyor da değilim; bu
hepimize, tüm topluma, bütün siyasilere hatırlatmak istediğim
hususlar. Bu Mucize Aynaları mutlaka okumak gerekir değerli
arkadaşlar, son derece aktüel, 1960lı yıllarda
yazılmış bir hikâyenin çok ilginç bir şekilde nasıl
günümüzle alakalandırılabileceğini pekâlâ görüyoruz ve son
olarak değerli arkadaşlar, Yusuf Has Hacibin Kutadgu Biligini
hatırlatmak istiyorum ve diyorum ki hakana hazinedarın nasıl
biri olması gerektiğini şu şekilde ifade ediyor: Tam
dürüst, güvenli, doğru olmalı, kaygı duyulmadan hizmet
yapmalı, çok mal görüp gözü doymuş olmalı. Kendisi
Tanrıdan yine korkmalı, helal ve haramı ayırt etmeli,
yakışır, yakışmaz seçip bilmeli, gözü tok kişiler
malın ellemez, dürüst kişi kendin hiç lekelemez, küçükken
görmüşse altın gümüşü, onun fazla olmaz aç gözlülüğü.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na
Görüşülmekte olan yasa teklifinin 7. maddesindeki %
70 oranının % 50 ye, 10 günlük sürenin 15 gün olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Uğur Bayraktutan (Artvin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon, önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Uğur Bayraktutan
BAŞKAN Artvin Milletvekili Sayın Uğur
Bayraktutan konuşacak önerge üzerinde.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 7nci madde üzerinde verilen önerge üzerine söz
aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
7 ve 8inci madde aynı olduğu için 8inci
maddede ayrıntılı bu konudaki önergemi belirteceğim ama
önce başka konuları söyleyeceğim.
Sayın milletvekilleri bakın, biraz önce, birkaç
saat evvel Çankaya kapısı önünde uzun tutukluluğa ilişkin
bir gösteri yapılıyor. O gösteri nedeniyle polis aşırı
şiddet kullanıyor. Bunların içerisinde de bir tane oğlumuz
var, Recai Altıntaş, buradan ismini de söylüyorum, yine bir kız
çocuğumuz şu anda İbni Sina Hastanesinde yatıyor.
Kafasına kask vurulmuş polis tarafından, diğerine ise gaz
fişeği atılmış. 2 çocuğun hâlini de görmenizi isterim.
Yani düşmana bu muamele yapılmaz. Türkiye Büyük Millet Meclisinden
bunu kınadığımı ifade etmek istiyorum.
İnsanların toplantı gösteri yürüyüşlerindeki demokratik
hakkına bu şekilde aşırı şiddet kullanan
kişileri de kınıyorum Türkiye Büyük Millet Meclisinden.
Değerli arkadaşlarım, şunu ifade
etmek istiyorum: Bakın, ben, buradan, Meclisten her zaman, her
çıktığım zaman dedim ki
Hani diyordunuz ya, yolsuzluk
nedir, ne yolsuzluktur diye? Artvin Cerattepeyi Meclise ezberlettirdim
değerli arkadaşlarım.
Bakın, Artvin Cerattepede bir ihale
yapıldı. Bu ihaleyi kimlerin alacağını daha önceden
tespit edeceğim. diye dedim. Bu ihale bir firmayı tarif ediyor.
diye söyledim değerli arkadaşlarım. İhalede Bu ihaleyi
alabilmek için yurt içinde 10 bin ton metal bakır üretecek tesise sahip
olunması gerekir. diye söylendi. Bakana sordum ki Bu tesise sahip olan
Türkiyede kaç tane firma vardır? diye ihaleden evvel. AKPli
milletvekili arkadaşlar, lütfen dikkatle dinleyin. Bana dedi ki Sayın
Bakan, altında imzayla: Bir tane firma vardır. Bunu tespit
ettireceğim. dedim. İhaleye girildi, ihaleyi o firma almadı.
Artvin iyi dinlesin. İhale mihale yoktur. Bu pisliktir
arkadaşlarım.
Değerli milletvekilleri, pisliktir, ihale mihale
diye bir şey yoktur. Bu ihaleyi Sayın Enerji Bakanı iyi biliyor.
İhale pisliktir. Bakın, ihale filan diye demiyorum değerli
arkadaşlarım. Neden? Gelinen nokta sonucunda ihaleyi başka bir
firma aldı. Sayın Bakan dedi ki: Hayır, ihaleyi o almadı,
bak Artvin milletvekili yanıldı. Ortaya çıkan sonuç
karşısında dedim ki: Bakalım ne olacağız?
Aradan bir zaman geçti, ihaleyi alan firma, benim demiş olduğum ilk
firmaya rödövans sözleşmesiyle ihaleyi devretti değerli
arkadaşlarım. Bana da adam gönderdiler, Artvin milletvekili olarak
bana adam gönderdi firma sahipleri: Bu işin üzerine gitme, kapat bu
işi. Kardeşleri geldi, kendileri geldi, benim büroma geldi. Gelenler
kimlerdir biliyor musunuz? Sabah, ATV fezlekesindeki iş adamları
değerli arkadaşlarım.
Bak, biri birine diyor ki, gelinen noktada sadece birini
söyleyeceğim, Biz de o kadar keriz değiliz. Çok özür dilerim.
Verilmesi gerekiyor ki veriyoruz. O parayı yolda bulmuyoruz. diyor.
Şimdi, ben buradan söylüyorum. Bakın,
Artvindeki yerel gazetedeki ilanı gösteriyorum. Artvin Cerattepe ihalesi
gazete başlığını okuyorum: Özaltın Cerattepeyi
resmen Eti Bakıra kiraladı.
Değerli arkadaşlarım, bu firmaların
sahipleri kim sizce? İhale mihale yok değerli arkadaşlarım.
Bu firmaların sahipleri kim? Yalandan bir sözleşme yapıldı,
ihale paket ihale olarak birine verildi, ben Artvin Milletvekili olarak
kıyamet kopartınca, Bunu noterlikten tespit edeceğim. deyince
ihaleyi ikinci kişiye verdiler. O adamın elinde tesis yok, bu ihaleyi
yapabilecek, bu madeni işletebilecek tesisi yok değerli
arkadaşlarım. Samsunda böyle bir tesis var. Enerji Bakanına
söyledim, dedi ki: Ya, olur mu, o da bir tesis kursun.
Araştırdım değerli arkadaşlarım, 5,5 milyar dolar
o tesisi kurmak. Burada yolsuzluk var. Bunun nereye kadar gittiğini
biliyorum. Buradaki firmaların kimlerle ortak olduklarını da
biliyorum değerli arkadaşlarım, onları da ispat
edeceğiz bakın söylüyorum. (CHP sıralarından
alkışlar) Kimlere gittiğini, bu işin kime gittiğini
ben biliyorum. Ne demek istediğimi anlıyorsunuz. Bana diyorlar ki:
Bu işin üzerine gitme. Senin boyun yetmez bu işin üzerine. Bütün
Artvin halkına, bütün Türkiye'ye sesleniyorum: Cerattepede ihale diye bir
şey yoktur. Cerattepede bir maden kıyımının ötesinde
Artvinin ırzına geçmek vardır değerli
arkadaşlarım. Buna müsaade etmeyeceğiz, bunu bilin. Buna müsaade
etmeyeceğiz, bize bedeli ne olursa olsun müsaade etmeyeceğiz. Bize
bedeli ne olursa olsun müsaade etmeyeceğiz. Çünkü burada İhale
Kanunu, eşitlik ilkesi, her şey ihlal edilmiştir değerli
arkadaşlarım, her şey ihale edilmiştir, her şey ihale
edilmiştir.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Süreyi geçirmeden müracaat
et.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Bakın, buna
ilişkin suç duyurusunda da bulundum, bunu da bilin, Ankara Cumhuriyet
Savcılığına suç duyurusunda da bulundum. Şimdi, ben
Sabah-ATV yolsuzluğundaki o iş adamlarının birbirleriyle
konuşmalarını anlayınca olayın ne kadar büyük olduğunu
gördüm değerli arkadaşlarım.
OKTAY VURAL (İzmir) Çete, çete
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) - O 630 milyon
dolarlık havuza para yatıranlar, onların kim olduğu
şimdi ortaya çıkınca daha yargı sonucunu beklemeden Artvin
Milletvekili olarak benim haklı çıktığım ortaya
çıktı. Önümüzdeki dönemde kimlerin Yüce Divanda yargılanacağını,
kimlerin savcılar ve hâkimler önünde ifade vereceğini hep beraber
göreceğiz.
Buradan Artvin halkını, bütün Türkiye'yi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bayraktutan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar
yeter sayısı istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.01
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 19.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan),
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 61inci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
7nci
madde üzerinde Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ve
arkadaşlarının verdiği önergenin oylamasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar
oylamaya sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul
edenler
Etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
546 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Şimdi diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 Sıra Sayılı
Yasa Teklifinin 7'inci maddesinin 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 104' üncü maddesinin (F) fıkrasının da
aşağıdaki şekilde değiştirilmesi;
f) 4B/4C olarak çalışan personelin yaş
sınırı olmadan en az %70 oranında engelli veya süreğen
hastalığı olan çocuğunun veya bakmakla yükümlü olduğu
yaşlı kişinin hastalanması halinde hastalık raporuna
dayalı olarak evli olmayıp yada evli olup eşlerden birinin
kullanılması kaydıyla bir yıl içinde toptan veya bölümler
halinde on güne kadar mazeret izni verilir.
Erol
Dora (Mardin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ
(Bitlis) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mardin Milletvekili
Sayın Erol Dora konuşacak.
Buyurun.
EROL DORA (Mardin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 546 sıra sayılı bazı kanunlarda
değişiklik yapılmasına dair kanun
tasarısının 7nci maddesi üzerine Barış ve Demokrasi
Partisi adına söz almış bulunuyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bu maddeyle; "Memurlara, en az yüzde 70
oranında engelli ya da süreğen hastalığı olan
çocuğunun hastalanması halinde, hastalık raporuna dayalı
olarak, ana veya babadan sadece biri tarafından kullanılması
kaydıyla, bir yıl içinde toptan veya bölümler halinde on güne kadar
mazeret izni verilir." şeklinde bir düzenlemeye gidilmesi
öngörülmüştür.
Değerli milletvekilleri, engellilik, bireyin
doğumundan ölümüne kadar, gerek kendisinin ve gerek yakın çevresinin
gündelik yaşamını çeşitli açılardan
zorlaştıran ve bağımlı kılan bir durum
niteliğindedir. Dolayısıyla engelli bireyin, diğer
bireylere oranla sağlık kontrollerinin daha sık
yapılması gerekliliği altı çizilmesi gereken bir
gerçekliktir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
gerekçeden hareketle hazırlanan kanun teklifinin bir çok açıdan
eleştirilebilecek yönü bulunmaktadır. Kanun teklifinin yüzeysel,
eşitlik ilkesine aykırı, ayrımcı, yaşanan
problemi çözme yeterliliğinden uzak bir anlayışla
hazırlandığı aşikârdır. Şöyle ki: Öncelikle,
teklif edilen kanun maddesinin sadece memur çocuklarını kapsıyor
olması, gerek çalışanlar açısından, gerekse engelli
bireyler açısından eşitlik ilkesine aykırıdır.
4/B ve 4/C statüsünde çalışan anne babaların kanundan
faydalanamıyor olması mağduriyetlere sebep olacak ve bu aileler
ile engelli çocuklarının dezavantajlı durumlarını
kalıcı hâle getirecektir. Her biri bu ülke yurttaşı olan
engelli çocukların anne-babalarının meslekleri üzerinden
ayrımcılığa tabi tutulmaları, tarafımızca
kabul edilemez.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin ikinci
önemli eksikliği ailelerde yaşayan sadece 1 engelli çocuğu esas
alıyor olmasıdır. Oysa,
bilinmektedir ki, bir çok aile birden fazla engelli çocuğa sahip
bulunmaktadır. Bu eksikliğin kanun teklifinde düzeltilmesi
gerekmektedir.
Düşünün ki,
bir anne-babanın 1 tane engelli
çocuğu bulunmaktadır. Bu anne-baba, engelli çocuğunun
sağlık sorunlarıyla ilgili yılda on günlük bir mazeret izni
alabilecektir. Diğer taraftan, bir anne-babanın 2 ya da 3 engelli
çocuğa sahip olması durumunda, bu kanun teklifiyle yine aynı
biçimde yıllık on günlük mazeret izni söz konusu olabilecektir. Doğru
olan ise anne-babanın, sahip olduğu her engelli çocuk için ayrı
ayrı en az onar günlük mazeret izni kullanabilmesidir. Bu hâliyle de kanun
teklifi, eşitlik ilkesine ve hakkaniyete aykırıdır.
Değerli
milletvekilleri, kanun teklifinin ilgili maddesinin bir diğer önemli
eksikliği ise sadece yüzde 70 ve üzeri engel oranına sahip engelli
bireyleri kapsıyor olmasıdır. Teklif edilen madde bu hâliyle de
eşitlik ilkesine aykırı ve ayrımcı bir anlayışla
hazırlanmıştır. Kanun teklifinde ana-babanın mazeret
izninden faydalanabilmesinin, çocuğun engel oranının en az yüzde
70 oranında olması şartına bağlanmış
olması engelli bireylere ve anne-babalara yapılmış bir
ayrımcılıktır. Engeli yüzde 60 oranında olan
bireylerin, engeli yüzde 50 oranında olan bireylerin, engeli yüzde 40
oranında olan bireylerin hastanelerde belli periyotlarla sağlık
kontrollerinden geçme ihtiyaçları hangi bilimsel kriterlere göre yok
sayılmaktadır?
Değerli milletvekilleri, engelli bireylerin
çalışan ana-babalarına yıllık on gün mazeret izni getirmek
maksadıyla hazırlanmış olan bu kanun teklifi maddesi son
derece eksik, bilimsel olmayan, ayrımcı, eşitlik ve hakkaniyet
ilkeleriyle çelişen bir nitelikte hazırlanmıştır. Bu
nedenlerle geri çekilmeli ve ihtiyaca cevap verebilecek bir kanun
değişikliği için mutlaka ilgili uzmanların görüşlerine
başvurulduktan sonra böyle bir maddenin tekrar düzeltilmesi
gerektiğine inanıyor, bu düşüncelerle tekrar Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Elektronik cihazla oylama yapacağız.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı vardır,
önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, şu anda saat 19.25 ve
saat 20.20ye kadar birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.21
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 20.20
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan),
Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 61inci Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
546 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
8inci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa teklifinin 8. Maddesindeki
%70 lik oranın %50ye, 10 günlük sürenin 15 gün olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Haydar
Akar Mahmut
Tanal
İstanbul
Kocaeli
İstanbul
Aytuğ
Atıcı Mustafa
Ali Balbay Uğur
Bayraktutan
Mersin İzmir Artvin
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 8 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Günal
Manisa
Konya Antalya
Alim
Işık Ali
Öz Oktay
Vural
Kütahya Mersin İzmir
MADDE
8- 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri
Personel Kanununun 126 ncı maddesine aşağıdaki bent
eklenmiştir.
"f)
Subay ve astsubaylara; en az yüzde 60 oranında engelli ya da süreğen
hastalığı olan çocuğunun (çocuğun evli olması
durumunda eşinin de en az yüzde 60 oranında engelli olması
kaydıyla) hastalanması hâlinde hastalık raporuna dayalı
olarak ana veya babadan sadece biri tarafından kullanılması
kaydıyla bir yıl içinde toptan veya bölümler hâlinde on güne kadar,
eşlerin boşanmış olması durumunda çocuğun
vasisine yirmi güne kadar mazeret izni verilir."
BAŞKAN
Okunan son önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Ali
Öz, Mersin Milletvekili önerge hakkında konuşacak.
Buyurun.
ALİ ÖZ
(Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 546 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 8inci maddesi üzerine verdiğimiz önergede Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Aslında bu
madde Komisyonda da tartıştığımız, gerçekten
engelli bir çocuğu olan, eşi ve kendisi kamuda memur olarak
çalışan vatandaşlarımızın yıllık
izinlerini, senelik izinlerini on gün daha uzatan bir teklif olarak geldi.
Hükûmetin önermiş olduğu ilk teklifte bir yaş
sınırlaması vardı, 16 yaşına kadar, Engelli
birey 16 yaşına girene kadar bu izin verilir. şeklinde ama daha
sonraki, oradaki tartışmalarımız neticesinde buradaki
yaş sınırının kalkmış olması ve
dolayısıyla da bunlara bu şekilde bir hakkın
tanınmış olması doğru bir uygulama.
Ancak, tabii ki
Türk Silahlı Kuvvetleri personelleriyle beraber bir önceki maddede de kamuda
çalışan memurlara da aynı düzenleme yapılmış
oldu. Burada, takdir edersiniz ki gerek Türk Silahlı Kuvvetlerindeki subay
ve astsubaylar ve onun dışında, kamuda çalışan
memurların dışında, normal sosyal
hayatımızın önemli bir kısmını çalışan
olarak tutan 4/Blilerin, 4/Clilerin, taşeron işçilerinin de
aynı haktan yararlanmalarından engel olarak
bırakılması doğru bir yaklaşım değil, adil
de değil. Aslında bu insanların eğer evlerinde engelli
bireyleri varsa onların da aynı haktan yararlanması
sağlanmış olmalıydı. Bunu bir eksiklik olarak
değerlendiriyoruz.
Tabii ki
engellilerin sorunu, temelde sadece bunlara verilecek olan özür
oranının dışında, değerlendirilirken sadece
anatomik özür oranı değil de gerçekte ağır engelli olup
olmadığına bakılması daha uygun bir yaklaşım
olurdu. Son zamanlarda, özellikle iktidarınız döneminde engelli
vatandaşların rehabilite edilmesi adına doğru uygulamalar
yaptığınız bir gerçek. Dolayısıyla, aslında,
engelli vatandaşlarımızın aile bireylerine verilecek olan
bir on günlük veya yirmi günlük, bunun süresini uzatabilirsiniz; direkt olarak
izinlerine ilave edilecek olan iznin dışında, aslında,
engelli bir çocuğa bakacak olan aile bireylerine, mesai saatleri
içerisinde belli bir saatte bu, bir saat olur, iki saat olur- bunlara izin
verilmiş olması, müsaade edilmesi daha anlamlı olurdu. Çünkü, bu
tip bireylerin -bu rehabilitasyon okullarında sayıları da
oldukça yaygınlaşan bu kardeşlerimizin, bu engelli
yurttaşlarımızın- eğitim amaçlı gitmiş
oldukları rehabilitasyon okullarının denetimlerinin tam olarak
yapıldığına ben şahsen inanmıyorum.
Dolayısıyla,
sabahleyin evden çıkıp bu rehabilitasyon merkezine bir şekilde,
bir servis vasıtasıyla bırakılan, oradan, bu rehabilitasyon
okulundan belli zaman sonra alınıp evine götürülen engelli
yurttaşımızın orada kaldığı süre içerisinde
ailesine eğer belli bir süre izin verilmiş olsa, onların,
ailenin de oradaki rehabilitasyonlarına aktif
katılımlarıyla hem daha verimli bir rehabilitasyon olması
temin edilirdi hem de bu bireylerin rehabilitasyonları noktasında
daha fazla katkı sağlanmış olurdu diye düşünüyorum.
Tabii ki, burada,
asıl üzerinde durmamız gereken şey, engellilerin
sorunlarının çözümüyle alakalı; torba yasa içerisinde, her
defasında gelen bir torba yasaya, torba paketin içerisine bir şeyler
koymak değil, tüm gelişmiş Batı ülkelerinde dünyanın
nasıl yaptığını da göz önünde bulundurarak
engellilerin gerek hukuki gerekse yasal tüm haklarını bir kanun
tasarısı olarak toptan bir anlayış içerisinde düzeltmenin
daha yararlı olacağı kanaatindeyim.
Engellilerin sadece bu
rehabilitasyon sorunları değil, onun dışında çözüm
bekleyen, aslında, muhalefet partisi milletvekillerinin de kanun teklifi
olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine sundukları çok sayıda maddeler
olduğunu da biliyorum. Aslında, ana komisyonda, tali komisyonda
bunların birleştirilip toptan ele alınarak memleketin
hayrına, engellilerin önündeki engelleri kaldırmak adına daha
ciddi düzenlemeler yapılabileceği kanaatini taşıyarak yüce
Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
OKTAY VURAL (İzmir)
Karar yeter sayısı.
BAŞKAN Karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika
ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 20.28
ON BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.41
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 61inci Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.
8inci
madde üzerinde Mersin Milletvekili Ali Öz ve arkadaşlarının
verdiği önergenin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylamaya sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
546 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Şimdi diğer önergeyi okutuyorum:
T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa teklifinin 8. Maddesindeki
%70 lik oranın %50ye, 10 günlük sürenin 15 gün olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Uğur Bayraktutan (Artvin) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA
(Eskişehir) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan konuşacak, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; 546 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 8inci maddesi üzerinde verilen önergeyle ilgili söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, mevcut, getirilen 8inci
madde ile 7nci madde içerik olarak birbirinin aynısı; biri subay ve
astsubaylara ilişkin, asker kişilere ilişkin bir düzenleme,
diğeri ise memurlara ilişkin.
Burada madde içeriğinde
en az yüzde 70
oranında engelli ya da süreğen hastalığı olan
çocuğunun (çocuğun evli olması durumunda eşinin de en az
yüzde 70 oranında engelli olması kaydıyla) hastalanması
hâlinde hastalık raporuna dayalı olarak ana veya babadan sadece biri
tarafından kullanılması kaydıyla bir yıl içinde toptan
veya bölümler hâlinde on güne kadar mazeret izni verilir. şeklinde bir
ibare var. Bizim vermiş olduğumuz önergede ise bu yüzde 70lik
özürlülük oranını yüzde 50ye indiriyoruz. 10 günlük mazeret izninin
ise 15 güne çıkarılmasına ilişkin bir önergemiz var. Bunu
yüce heyetinizin takdirlerine sunuyorum.
Ama bundan önce, madde içeriğinden önce de bu
kanunun getirmiş olduğu düzenlemenin bir torba kanun olması
nedeniyle, kanunların aslında genel nitelikleri içerisinde yer alan
anlaşılabilir olması, ulaşılabilir olması ve
öngörülebilir olmasıyla ilişkin hususlar, ne yazık ki torba kanunun
içerisindeki bir düzenleme olduğu için gözden kaçıyor.
Bakın, size bir örnek vereyim: Burada daha önceden,
benim üyesi olduğum Anayasa Komisyonundan geçen yurt dışı
Türklere ilişkin Seçim Kanununun görüşülmesi sırasında,
orada da 298 sayılı Kanunda yani seçim suçlarına ilişkin,
iki yıllık zaman aşımının altı aya
indirilmesine ilişkin bir kanun maddesi vardı. Biz ona ilişkin
itirazlarımızı da ileri sürdük yani bir anlamda kanunu
anladık, öngördük ve ulaştık kanuna. Buna ilişkin
itirazlarımız o tarihte yapmış olduğumuz
görüşmelerde Hükûmet ve komisyon tarafından dikkate alındı.
Ama daha sonra, aradan iki ay geçtikten sonra -bunu daha önce yine bu Meclis
kürsüsünde ifade etmiştim- ben arka sıralarda oturuyordum,
baktım ki bir torba kanunun içerisine 298 sayılı Kanunu getirip
koydular. Ben bakana sordum: Buradan kaç kişi yararlanıyor, bu
şekildeki bir düzenlemeden? Ona ilişkin rakamlar elime geçti. Bu
nedenle, burada ifade ettiğimiz olay şu: Yani bir kanunun
öngörülebilir olması, ulaşılabilir olması ve
anlaşılabilir olması için bizim anladığımız
bir hukukçu tekniği içerisinde kanunun temel yasa olarak görüşülmesi
gerekir ama bunu ne yazık ki bir istisna hâlinden
çıkardınız, yeni yasama döneminde, 24üncü Yasama Döneminde bir
kural hâline getirdiniz.
Değerli arkadaşlarım, bu biraz önceki
vermiş olduğumuz önergemizin haricinde de bu yasanın başka
kişiler açısından da, başka kesimler açısından da
mutlaka uygulanması gerektiğini düşünüyorum, neden? Bakın,
böyle bir uygulamayı biz asker kesimine yapıyoruz. Memurlara
ilişkin bu uygulamaları gerçekleştiriyoruz ama aynı statü
içerisinde olan 657 sayılı 4/B ve 4/C konumunda olan kişiler
açısından öngörmüyoruz. Yani bu ülkede bir 4/Cli kesimin
olduğunu, 4/Bli kesimin olduğunu kabul etmek zorundayız
değerli arkadaşlarım. Bunlar bugünkü adıyla
çağdaş köleler. Bakın, aynı statü içerisinde olan,
aynı hukuki konuma sahip olan kişiler, maaş ve ücretler
açısından derin eşitsizlikler yaşamaktadırlar. Hiçbir
iş güvenceleri yok. Kendi bulundukları konum itibarıyla birçok
eşitsizlikler yaşıyorlar. Onlara bir de getiriyoruz, bu 7nci ve
8inci maddedeki konumu ekliyoruz. Eğer -bu 7nci ve 8inci maddedeki,
özellikle 7nci maddede- onların içerisine 4/B ve 4/Clileri eklersek
inanıyorum ki bunların normal yaşamda yaşadıkları
haksızlıkları bir ölçüde gideririz, bunların
yaşadıkları mağduriyetleri bir ölçüde gideririz.
Bakın, 4/Cliler neler yaşıyorlar
değerli arkadaşlarım: 4/Clilerin iş güvenceleri yok. Kim
Var. diyorsa yanlış söylüyordur değerli
arkadaşlarım. Özlük ve sosyal haklarına ilişkin de
problemler var, bu konuda da ciddi problemler var. Her türlü platformda, ta
Parlamentonun önüne gelene kadar bu şeylerini gideriyorlar. Bu konuda
araştırma önergeleri veriyoruz, soru önergeleri veriyoruz ama ne
iş güvencelerine ilişkin ne de özlük ve sosyal haklarına
ilişkin herhangi bir ilerleme sağlanamıyor değerli
arkadaşlarım.
4/Clilerin ve 4/Blilerin nasıl bir durumu varsa
-özellikle 4/Clilerin- aile yardımından yararlanamıyorlar.
Bunlar sanki başka ülkenin vatandaşları, başka
tanrının çocukları. Bunlar aynı zamanda giyecek
yardımlarından da yararlanamıyorlar. Bunların haricinde,
bunların görevde yükselme gibi bir durumları da yok. On iki ay
bunları neden çalıştırmıyoruz değerli
arkadaşlarım?
O nedenle, maddede vermiş olduğumuz önergenin
içerisinde biz diyoruz ki: Bu şekildeki yüzde 70 oranının yüzde
50ye indirilmesinin yanında, on günlük bu iznin, yani on günlük mazeret
izninin yanında, on günlük dinlenmenin yanında, bunu on beş güne
çıkartmanın yanında bir statü olarak da son fıkraya
4/Blileri veya 4/Clileri eklediğimiz zaman sanıyorum ki hakkaniyet
açısından ve hukukun genellik ilkesi ve eşitlik ilkesi
açısından iyi bir şey yaparız diye düşünüyorum.
Muhtemelen bunları oylarınızla
reddedeceğinizi biliyorum, önergemizi kabul etmeyeceğinizi biliyorum
ama tarihe bir not düşmek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
tutanakları açısından, ileride 4/Clilerin mağduriyetleri
ortaya çıkarsa öngörülmesi açısından tarihe not düşüyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın, emekli astsubayların sorunlarının ivedilikle ele
alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bir konuyu Hükûmetin bilgisine iletmek istiyorum efendim:
Biliyorsunuz, daha önce Askerlik Kanunu değişikliği olduğu
zaman Subayların ve emekli astsubayların sorunları çözülmedi.
diye burada bir ifadede bulunmuştum. Bugün Türkiye Emekli Astsubaylar
Derneği Genel Merkezi toplanarak özellikle uygulanan
ayrımcılık ve adaletsizliklere karşı durmak için ölüm
orucu eylemine başlama kararı almışlardır.
Dolayısıyla, bu konuda Hükûmetin ivedilikle Emekli Astsubaylar
Derneğiyle irtibata geçerek bu konudaki iradelerini yeniden
değerlendirmek için uygun bir zemin kollamalarını
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak da emekli astsubayların sorunlarını
çözmek konusunda Hükûmetin onlarla varacağı her türlü
mutabakatın Türkiye Büyük Millet Meclisinde ivedilikle ele
alınması ve kanunlaşması için her türlü girişimde
bulunmayı şimdiden taahhüt ediyoruz. Böylesine bir ölüm orucu
Gerçekten duyarlı olmak lazım. Bu bakımdan, bu konuyu
dikkatlerine arz etmek istedim. Bu ölüm orucunun sona erdirilmesi konusunda
Hükûmet nezdinde girişimlerde bulunulmasını istirham ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Vural.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir
Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara
Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sinop
Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge ile 44
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu,
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529,
2/1571, 2/1966) (S. Sayısı: 546) (Devam)
BAŞKAN
9uncu maddede iki adet önerge vardır. Önergeler aynı mahiyettedir,
okutup birlikte işleme alacağım:
T. Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa teklifinin 9. maddesinin
teklif metninden çıkarılmasını arz ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Mustafa
Ali Balbay Haydar
Akar
İstanbul İzmir Kocaeli
Mahmut
Tanal Aytuğ Atıcı Oğuz Oyan
İstanbul Mersin İzmir
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Oktay
Vural Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı
İzmir Manisa Konya
Mehmet
Günal Alim Işık Ali Öz
Antalya Kütahya Mersin
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA
(Eskişehir) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelerin birinde
Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Teklifin 9uncu maddesinde, üniversitelerin ortak
oldukları kooperatiflerin yönetim kurullarında üye tam
sayısının çoğunluğunu geçmemek üzere üye
bulundurulabilmesi hususu düzenlenmektedir. Buna göre, kooperatif genel
kurulunun, üniversitelerce önerilen adaylar arasından bu üyeleri seçmesi
öngörülmektedir. Bu şekilde seçilen üyelerin, kooperatif yönetim kurulu
üyesi sıfatıyla işledikleri fiillerden ve yaptıkları
işlemlerden dolayı üniversitenin sorumlu olması ve üniversitenin
rücu hakkının saklı tutulması düzenlenmektedir.
Teklifin gerekçesinde, kooperatif gelirlerinin başka
alanlara aktarılabildiği, kamu tüzel kişisinin
ihtiyacını ve kamu yararını gözeten bir yönetim
yapısının ihtiyaç hâline geldiği, yönetim kurulu üyelerinin
ortaklar içinden seçildiğinden çoğu zaman profesyonel yönetim
oluşmadığı ileri sürülmektedir.
Kooperatif gelirleri başka alanlara
aktarılıyorsa bakanlık uyuyor mu? Denetimlerde böyle bir durum
tespit edilmiş midir, haklarında soruşturma açılan
kooperatif yöneticileri var mıdır? Gerekçe olarak bu konulara
ilişkin hiçbir bilgi yoktur. Kooperatiflerde birçok sorun
yaşandığı ve birçok kooperatifte suistimaller olduğu
bir gerçektir. Kooperatifler neden denetlenmiyor? Bakanlık önce buna cevap
vermelidir.
Kooperatif ortaklarının seçtiği yönetim
kurulu üyelerinin profesyonel olmadığı gerekçesi tüm
kooperatifler için geçerlidir. Bakanlık, kooperatif yöneticilerinin bilgi
ve tecrübelerini artıracak ne yapmıştır bugüne kadar, bu
konuda hangi eğitimleri vermiştir? Böyle bir düzenleme olamaz. Bu
düzenleme, kooperatifçilik ilke ve esaslarını ortadan
kaldırmakta, kooperatiflerin demokratik yönetim ilkesiyle
bağdaşmamakta, kooperatif üyelerinin iradesine müdahale etmekte ve bu
üyelerin haklarını kısıtlamaktadır.
Komisyona verilen
bilgilerde, bu düzenlemenin, bir üniversitenin ortağı olduğu bir
kooperatife yönelik olduğu anlaşılmıştır. Bir
üniversitenin bir kooperatif yönetimine el koyması için kanun
çıkarıyorsunuz. Bunun arkasında hangi güç vardır ki sizlere
kanun çıkartabiliyor? Bu işten kim ne menfaat sağlıyor,
nasıl bir rant elde ediyor, sizler biliyor musunuz? Siz kime hizmet
ediyorsunuz? Böyle düzenlemelerde bizim tüm eleştirilerimiz ve
uyarılarımız dikkate alınmamaktadır. Burada AKP
milletvekillerinin oylarıyla torba kanunlar çıkıyor ama
birileri, torbanın içine rant sağlayacakları maddeyi
sıkıştırıyor, kanunu takip ediyor, sonra vurgunu
vuruyor, yükünü tutuyor, torbasını dolduruyor. Bu türlü düzenlemelere
Evet. demekle sizler de vebal altına girdiğinizin farkında
mısınız? Bu şekilde adrese teslim, özel düzenlemeler kabul
edilmemelidir. O nedenle, görüştüğümüz 9uncu ve bir sonraki 10uncu
madde tekliften çıkarılmalıdır.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) Adrese teslim.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla) - Türkiye
Büyük Millet Meclisinde birilerinin isteği, birilerinin çıkarı
doğrultusunda kanun çıkarılmamalıdır.
Kooperatiflerin birçok sorunu
bulunmaktadır, öncelikle bu sorunlara çözüm getirmeliyiz. Hemen hemen her
platformda bir çırpıda sayılabilen ülkemiz
kooperatifçiliğinin genel sorunlarını, sermaye ve kaynak
yetersizliği, eğitim yetersizliği ve bunun doğal sonucu
sahiplik bilincinin oluşmamış olması, öz denetimin etkin
olmaması ve kamu denetiminin yetersizliği, bu nedenle kooperatiflerde
itibar ve güven eksikliği, mevzuat yetersizliği, ortaklar ve
yöneticiler arasındaki irtibat eksikliği, ortakların yönetime
etki edememesi ve ortakların örgütlenmesinde yaşanan
sıkıntılar olarak bu başlıklar altında toplamak
mümkündür.
Bu sorunlar yıllar boyunca dile
getirilmesine rağmen çözüm yolunda hiçbir mesafe
alınmamıştır ama bir kooperatifin yönetimini ele geçirmek
için burada düzenleme yapıyorsunuz. Bu, son derece yanlış bir
düzenlemedir. Tekrar ifade ediyorum: Birileri rant sağlayacak, bunun
vebali altına bu maddeye oy verenler de girecek.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Aynı mahiyetteki diğer önerge
üzerinde İzmir Milletvekili Sayın Oğuz Oyan konuşacak. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Oyan.
OĞUZ OYAN (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 9 ve 10uncu maddelerde 1163
sayılı Kooperatifler Kanunu üzerine iki düzenleme var, ikisi
aynı mahiyette.
İlk hâliyle komisyona
geldiğinde kamu tüzel kişiliği ibaresi vardı
üniversiteler yerine. Yani, bir kamu
tüzel kişisi, bir kooperatif ortağı ise orada kooperatif ana
kuralı olan her ortak tek oy kuralı yerine, kamu tüzel
kişiliğine payı kadar, sermayesi kadar oy imkânı veriyordu.
Şimdi, bu, çok sakıncalı tabii. Yani, 1163ün, Kooperatifler
Yasasının esasına aykırı, âdeta bir virüs gibi bunun
içine giren, bir yol açan
Eğer bu girerse bundan sonra hangi
kooperatiflere, nereye, ne girer belli olmaz.
Şimdi, bu,
daraltılmış gözüküyor alt komisyonda verilen bir önergeyle.
Doğru, en azından daraltılması. Fakat bunun da başka
sakıncaları var. Yani, daraltıldı, üniversiteler kondu yani
üniversitelerde
Ki eskiden biliyorsunuz vakıflar vardı,
vakıflar kaldırılınca yerine kooperatifler geldi.
Şimdi, bu kooperatiflerle ilgili bir sorun yaşandığı
anlaşılıyor. Özele girince anlaşıldı ki Gazi
Üniversitesiyle ilgili çok somut bir olay üzerine kanun çıkarıyoruz.
Yani, adrese teslim kanun olur mu? Kanun, yasama ilkesi genellik esasına
dayalı değil midir? Yani, biz düzenlemeleri tekil durumlar için
yapabilir miyiz? Tekil durumlar için yasa çıkarılırsa o zaman
her kurum kendi tekil durumu için bir düzenleme istemez mi?
Dolayısıyla, neresinden bakarsanız iler tutar tarafı
olmayan bir şeydir. Bu iki maddenin mutlaka bu metinden
çıkarılması gerekir.
Öbür taraftan, tabii,
kooperatiflerin çok önemli sorunları var, biz burada bu süfli meselelerle
uğraşıyoruz. Türkiyede kooperatifler çok önemli finansman ve
yönetim sorunlarıyla ve denetim sorunlarıyla karşı
karşıyalar; esas bunlarla uğraşmalıyız. Esas
olarak da Türkiye'nin çok geniş kesimini ilgilendiren tarım
satış kooperatifleri olsun, tarım kredi kooperatifleri olsun
tarımla ilgili çok önemli kooperatifler var. Örneğin, tarım
satış kooperatifleri ve birliklerinin çok ciddi borçları var. Bu
borçların devlete olan bölümünü yeniden yapılandırdık.
Bunları ödemekte zorluk çekerken normal kooperatifçilik faaliyetlerini
sürdürmek için yeniden borçlanıyorlar özel bankalardan ya da kamu
bankalarından. Peki, bunu nasıl sürdürecekler? Siz, eğer
sorunlara, kooperatifçilik meselesine çözüm istiyorsanız gelin buraya, bu
kooperatiflerin ürün alım dönemlerinde onlara enflasyonun yarısı
ya da sıfır faizli olmak üzere kredi verelim, dönem içinde, aynı
yıl içinde geri ödenmek koşuluyla. Onların üreticiden ürün
alabilmeleri ve borçlarını zamanında ödeyebilmelerinin tek yolu
budur.
Kaldı ki şunu da belirteyim: 2006
yılında, gene Hükûmetiniz tarafından çıkarılan
Tarım Kanununun hükümleri, millî gelirin yüzde 1i oranında
tarıma destek verilmesi yönündedir. Eğer oradan bakarsak, 2006dan
2014e kadar yüzde 1 değil, yüzde yarımlık bir destek
verildiğini dikkate alırsak yani ortalama her yıl için 5 milyar
koysanız yaklaşık 35 milyar liralık çiftçiye borcu var bu
Hükûmetin, 35 milyar yani 35 katrilyon
eski parayla. Bu para, çiftçiye verilebilmiş olsaydı, bugün, çiftçi
mazotu yarı fiyatına alırdı. Yani mazotta ÖTV vergisini
indirirdi, KDVyi almazdı ve çiftçi bugün mazotu 5 liradan değil, 2,5
liradan alırdı. Bugün, siz çiftçiye bu kanunen vermek zorunda
olduğunuz borcu ödemeyi yapmamakla işte bunu yapıyorsunuz.
Tabii, burada yolsuzluk trafiğini yönetmeye sarf
edilen zaman ile üreticinin haklarını vermek için ayrılan zaman
arasında bir dengesizlik var, bir asimetri var. Yani milletin gerçek
hakları ve alacakları üzerine düşünmek yerine, o yolsuzluk
trafiğini nasıl hallederiz? Vakıflar üzerinden, telefonlar...
Başbakan, ülkenin Başbakanı bunlarla meşgul, bunları
yönetiyor, komisyonların nüfus ticaretini yönetiyor.
Değerli arkadaşlarım, ne kadar yolsuzluk
varsa o kadar yoksulluk vardır. Yani bunlardan biri artarsa yoksulluk
artar, yolsuzluk arttığı sürece. Çünkü bu, millete daha az
hizmet demektir, daha çok vergi demektir.
Şunu da belirteyim son olarak: Kasadan, devletin
kasasından çıkmıyorsa, yolsuzluk olmaz.
yanlıştır, yanıltmadır, milleti kandırmadır.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Oyan.
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Aynı mahiyetteki önergeler kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 10uncu madde üzerinde iki
önerge vardır. Aynı mahiyette olan bu önergeleri birlikte
okutacağım, işleme alacağım ve ayrı ayrı
önerge sahiplerine söz vereceğim.
Şimdi aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa teklifinin 10. maddesinin
teklif metninden çıkartılmasını arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mustafa Ali Balbay
İstanbul İzmir
Haydar Akar Mahmut
Tanal Aytuğ Atıcı
Kocaeli İstanbul Mersin
Oğuz Oyan
İzmir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Erkan Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet Günal
Manisa Konya Antalya
Alim Işık Oktay
Vural Ali Öz
Kütahya İzmir Mersin
Reşat Doğru
Tokat
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA
(Eskişehir) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Tokat Milletvekili Sayın Reşat
Doğru konuşacak.
Buyurun.
REŞAT DOĞRU (Tokat) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
546 sıra sayılı Kanun Teklifinin 10uncu
maddesi üzerine vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bir torba kanun görüşülüyor, torba kanun
içerisinde kooperatifinden tutun da mahallî idarelere kadar, üniversitelerin
kurulmalarına kadar, Gençlik ve Spor Bakanlığının
kanununa kadar birçok konunun mevcut olduğu görülüyor. Tabii, ucube bir
torba kanun yani her şeyin atılmış olduğu, içerisine
konulmuş olduğu bir kanun maalesef görüşülüyor.
Saygıdeğer milletvekilleri, ülkemizin önünde
tabii birçok sorun var. Bu sorunların içerisinde sadece bu konular
değil, bu konuların dışında birçok ayrı ayrı
konunun görüşülmesi, hatta bunun içerisinde bulunması kamuoyu
tarafından isteniyor. Özellikle bu kanunda, bize
ulaştırılan bilgiler içerisinde, mahallî idareler ve
belediyelerle ilgili kanunlarda değişiklik yapılması da bu
kanun içerisinde vardır. Ancak, bu ana kadar birçok değişiklik
olmasına rağmen İl genel meclisi üyeleriyle ve belediye meclis
üyeleriyle, belediye başkanlarıyla ilgili sorunlar maalesef
yıllardır çözümlenmemiştir, il genel meclisi ve belediye meclis
üyelerinin yaptıkları çalışmalar maalesef tam olarak
karşılığını bulmamaktadır. İl genel
meclisi üyeleri şehir merkezlerinde toplantılara ya özel
arabalarıyla ya da minibüslerle gelmektedirler yani bir masraf yapmakta,
vatandaşın işini takip ederken de mağduriyetler
yaşamaktadırlar. Tabii, bu insanlarımıza 5102
sayılı Kanuna göre de toplantı başına çok minimal
miktarda bir para verilmektedir, bu da çok yetersizdir. Ayrıca 5102
sayılı Kanunla il genel meclis üyelerinin sosyal haklarıyla
ilgili de herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Özellikle
bu insanlar bu kanunlar içerisine, bu torba kanunlar içerisine bu tür
konuların girmesini müteaddit defalar söylemiş olmalarına
rağmen, enteresandır, bunları koymamış
durumdayız.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak zaman zaman
araştırma önergeleri, kanun teklifleri vererek bu tür düzenlemelerin
yapılmasına çalışıyoruz ancak AKP iktidarı,
maalesef, vatandaşın sesini hiç duymuyor. Kendi istekleri
doğrultusunda gündem değiştirmeye çalışıyorlar,
kendi istekleri doğrultusunda gündem oluşturuyorlar. Hâlbuki
özellikle 2002 senesinde iş başına gelinirken vatandaşa
yolsuzluklar, haksızlıklar, yoksullukla, yasaklarla ilgili önemli
sözler verilmişti. Bunları da acil eylem planları içerisine
koymuştunuz ancak maalesef, durum böyle olmamış ve bunların
hiçbirisi yapılmamıştır yani verilen sözler tamamen
unutulmuştur. Yolsuzluk batağındaki Hükûmetin, yolsuzluk,
rüşvet iddialarını örtbas edebilmek için telaş içerisinde
olduğunu görüyoruz. Bugünlerde getirilen her kanuna da bunlarla ilgili maddelerin
konulmaya çalışıldığı bariz bir şekilde
görülmektedir.
Savcısından hâkimine, emniyet personeline
haksız ve hukuksuz tayinleri maalesef şu an itibarıyla her yerde
görüyoruz. Özellikle 27 ilin emniyet müdürünün tayini bugün sabah
itibarıyla çıkmıştır. Bunlardan bir tanesi de Tokat
Emniyet Müdürüdür. Tokat Emniyet Müdürü, çalışkan, ülkesine ve
milletine bağlı, hiçbir şekilde farklı düşüncesi
olmayan bir insandır ama enteresandır, o da tayini çıkan emniyet
müdürleri arasında yer almıştır. Bunu da anlamak mümkün
değildir.
Bunlar doğru değildir. İnsanların
yüreklerini yakmanın çok büyük ama çok büyük vebali vardır. Ülkemize
yazık oluyor. Paralel devlet var. diyerek tayinlerin
çıkarılması doğru değildir. Başka yere tayin
yaptığınız zaman personel acaba paralel
yapısından tamamen çıkmış mı oluyor? Hâlbuki
bugün ülkemizin birçok sorunu olup dağları
aşmıştır. Örneğin, bu kanun içerisine emeklilerle
ilgili çeşitli düzenlemeler konulabilirdi. İnsanların
emeklilikte aldığı ücret yeterli olmayınca maalesef
çalışmak mecburiyetinde kalıyor. Emeklilik sonrası
çalışan insanlardan yüzde 15 sosyal güvenlik destek primi kesiliyor.
Bunu tekrar değerlendirip vazgeçmek, bunu ortadan kaldırmak
gereklidir. Hatta, bazı emekliler, bu sosyal destekleme primini
zamanında ödemediği için büyük borç içerisinde kalmış, enteresandır,
kara kara düşünüyorlar. Yani, emekliler maaşlarda iyileşme ve
sosyal destekleme sonucu oluşan borçlarla faizlerinden kurtulmak
istiyorlar, seslerinin duyulmasını istiyorlar.
Toplumun birçok sorunu olup bunların
Tabii, sosyal
katmanların hepsinde sorunlar var. Özellikle ülkemizde 1 milyondan fazla
esnafın şu anda birikmiş BAĞ-KUR prim borcu vardır.
Esnafların büyük kısmı süpermarketler kanununun Türkiye Büyük
Millet Meclisinde görüşülmemesinden dolayı çok büyük
mağduriyetler yaşıyorlar. Esnaf, geçim derdinden dolayı,
yaşı dolduğu hâlde maalesef emekli olamıyor. Prim
borçlarının birikmesi, kazanç olmayışından
dolayıdır.
Mutlaka bu torba kanunlar içerisinde BAĞ-KUR prim
borçlarına da, çiftçi borçlarına da, kartzede duruma gelmiş olan
memurlara da, çiftçinin icra dosyalarına da hükümler olmalıydı
diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Diğer önerge hakkında İzmir Milletvekili
Oğuz Oyan konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
OĞUZ OYAN (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; efendim, kooperatifler küçük ekonomilerin
birleşerek büyük girişimlere dönüştürüldüğü, küçük
emeklerin hakkının daha iyi alınabildiği mekanizmalardır,
bu bakımdan şirketlerden farklıdır. Kooperatif modelini az
çok taklit ederek kurulan birtakım halka açık şirketler de
olmamış değildir. Eğer bu halka açık şirketler
ahlaki bir biçimde, doğru düzgün uygulanırsa onların da
birtakım birikimleri büyük projelere yönlendirmesi mümkündür.
Fakat Türkiye'de biliyorsunuz bu konunun da
istismarı yapılmıştır. 2005 yılında burada
bir komisyon kuruldu, bu İslami Holdingleri Araştırma
Komisyonunun içinde ben de yer aldım. Bu komisyon, 5 milyar avroluk bir
kaynağı, işçilerimizin alın terinin nasıl
dolandırıldığını bu Meclisin arşivlerine not
etti. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunun 5 milyar değil, 10 milyar
avrodan az olamayacağını bildirmiş idik. Şimdi, bunun
arkasına gönüllülük bağı yoktu, bunun arkasında dolandırıcılık
vardı ve bu, resmen tescil edilmiştir.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu tür
kooperatiflerin nasıl din istismarı yaptığını da
zaten biliyorsunuz. Mesela, size bir örnek: Bu komisyona ifade verenlerden
biri, Kombassan Yönetim Kurulu Başkanı Haşim Bayram 7 Mayıs
1993te Hannover Camisinde şöyle bir konuşma yapıyor -Kanal
7nin kurulması için teşvik- diyor ki: Kendi çizgimizde Cenab-ı
Hakkın yarattığı bir TV olacak, reklamdan çok
kazanacağız. İnsanları yaratılış gayesi
çizgisine getirmeye çalışacağız. Ve namaz vakti
olduğu için Bu mesele namazdan daha önemli. diyerek, Paralar ceplere
diyerek konuşmasını sürdürüyor. Kanal 7 böyle kuruluyor, Yeni
Şafak böyle. Bu, din istismarı üzerinden, Allah ile aldatmak
üzerinden sürdürülen bir olay hâline geliyor yani halka açık
şirketlerin nasıl kötü bir şekilde istismar edildiğini,
milletin sürekli olarak kandırıldığını bu örnekte
görüyorsunuz.
Daha sonra Deniz Feneri örneği var. Daha küçük çapta
bir şey aslında parasal olarak ama ucu Başbakana kadar
gittiği için ve bu dönemde olduğu için çok önemli bir olaydır ve
bu örtbas edildi bildiğiniz gibi. Yani bugün Türkiyedeki tek kişilik
iktidar, bir muhafazakâr demokrat değil, muhafazakâr otokrat kişi
döneminde bütün bunlar örtbas edildi, yargı baskı altına
alındı, yargıçlar, savcılar yargılanıyor. Yani
bir taraftan alın terinin buluştuğu kooperatifler, öbür taraftan
alın teri hırsızları. Bu ikisi arasındaki farka
bakarsanız nasıl bir yönetimi Türkiyeye getirdiğinizi daha iyi
görürsünüz.
Ben, burada aslında zaman zaman kendime soruyorum:
Burada bizim yasa yapmamızın kıymetiharbiyesi nedir? Biz burada
bir yasa yapıyoruz. Bu yasa Ceza Yasası olabilir, başka şey
de olabilir. Peki, bu yasalar uygulanıyor mu? Türkiyede bugün Türk Ceza
Kanunu uygulanabiliyor mu? Türkiyede bugün yargı çalıştırılıyor
mu? Eğer bugün Türkiyede bizim yaptığımız
yasaların uygulanmasına bizzat Başbakanlık katından,
bizzat yürütmeden engel olunuyorsa, o zaman yasama organı olarak biz ne
yapıyoruz, onu kendi kendinize bir sorar mısınız ara
sıra. Yani bizim değerimiz nedir?
Burada
bir olağanüstü yönetim dönemi sergileniyor. Bu olağanüstü yönetim
döneminde 1980lerin, 1970lerin o sıkıyönetim dönemlerinden çok daha
kötüsünü görüyoruz çünkü askerî cunta dönemlerinde insanların bu dönemin
biteceğine dair bir umudu vardı; geçicidir, bitecektir ve önümüz
açıktır. Ve bir de bir şey daha vardı,
sıkıyönetim dönemlerinde bile yasalara uyuluyordu. Şimdi,
AKPnin bu sivil sıkıyönetim döneminde, sivil darbe yönetiminde
yasalara da uyulmuyor. Bu nasıl bir demokrasi, bu nasıl bir Adalet ve
Kalkınma Partisi, adaleti nerede bunun? Dolayısıyla, burada,
gerçekten, Türkiye'nin üzerine kâbus gibi çöken, hukuksuzluğu temel
şiarı hâline getirmiş olan bir iktidardan bahsediyoruz. Bu
iktidarın hukuk zorbalığı, bu iktidarın yargı
zorbalığı, polis şiddeti kesinlikle demokrasilere değil,
Türkiye'yi artık seçimli otokrasiye sokmaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, bütün bunlar aslında Yüce Divanlık
suçlardır. Paralel devlet dediğiniz yapıyla on bir
yıldır birlikte hareket etmek, dolayısıyla Anayasanın
6ncı maddesini, egemenlik ilkesini çiğnemiş
durumdasınız. Bugün bunu itiraf ediyorsunuz, bu sizi doğrudan
doğruya Yüce Divana götürecek bir suçtur. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Oyan.
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Vural, bir şey mi söyleyecektiniz?
Buyurun.
VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- İzmir Milletvekili Oktay
Vuralın, Malatyadaki görme engelli çocukların eğitim
konusundaki problemlerine ilişkin açıklaması
OKTAY
VURAL (İzmir) Sayın Millî Eğitim Bakanı buradayken -daha
önce Sayın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanına iletmiştim-
Malatyada görme engelli çocuklarımız -aileleri var- maalesef,
öğretmen olmadığından dolayı eğitim konusunda
problemlerle karşılaştıklarını ifade ettiler.
Sayın Bakana iletmiştim, sizin de burada olmanızı vesile bilerek
bu konuyu tekrar bilginize arz etmek istedim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) Cevap verebilir
miyim Sayın Başkan?
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir
Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak
Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun
Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili
Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu,
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529,
2/1571, 2/1966) (S. Sayısı: 546) (Devam)
BAŞKAN
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
OKTAY
VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı isteyeceğim.
Maddeyi
kabul edenler
Kâtip
üyeler arasında bir anlaşmazlık var, elektronik oylama
yapalım.
İki
dakikalık süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı vardır,
madde kabul edilmiştir.
Sayın Bakan bir cevap vermek istemişti galiba.
Sayın Bakan, söz istemiştiniz. Şimdi mi
konuşacaksınız, sonra mı?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Şimdi söyleyeyim efendim.
BAŞKAN Buyurun.
VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
6.- Millî Eğitim Bakanı Nabi
Avcının, İzmir Milletvekili Oktay Vuralın
yaptığı açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Grup Başkan
Vekilinin biraz önce dile getirdiği Malatyadaki görme engelli çocuklarla
ilgili sorun için söz aldım.
Bir saat önce buraya da
geldiler, kendileriyle görüştük, Beyazay Derneği ve çocukların
temsilcileriyle. 17 görme engelli çocuğumuz için orada bir sınıf
oluşturduk ama ayrıca bir okul istiyorlar onlar. Okul için de gerekli
şeyleri yaptık.
OKTAY VURAL (İzmir)
Ama sınıf karma.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) Hayır,
hayır. Eski sınıf karma, yeni sınıf oluşturduk.
OKTAY VURAL (İzmir) Öğretmen ihtiyacı?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) 1di, 2 yaptık öğretmen sayısını.
Okulla birlikte inşallah daha çok da artıracağız.
OKTAY VURAL (İzmir) İnşallah Sayın
Bakan, siz olunca olmuş; bugüne kadar Malatya milletvekilleri çözemedi,
sizin sayenizde olmuş.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Hazır söz almışken diğer konuya da
Bu
astsubay emeklileriyle ilgili, astsubaylarla ilgili biraz önce Millî Savunma
Bakanımızla görüştüm. Bugün Genelkurmayda zaten o konuyla ilgili
bir toplantı yapıldığını Millî Savunma
Bakanımız bana söyledi. Kendisini bilgilendirdim. Hassasiyetinize de
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir
Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara
Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sinop
Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge ile 44
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu,
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529,
2/1571, 2/1966) (S. Sayısı: 546) (Devam)
BAŞKAN 11inci maddede iki adet önerge vardır
okutuyorum:
T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa teklifinin 11. maddesinin 2.
paragrafındaki harçlık ödenenler ifadesinin Asgari ücretin en az
dörtte biri kadar harçlık ödenenler şeklinde
değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Müslim
Sarı Vahap Seçer
İstanbul İstanbul Mersin
Aykan Erdemir İhsan Kalkavan Haydar Akar
Bursa Samsun Kocaeli
Aydın Ağan Ayaydın Ensar Öğüt
İstanbul Ardahan
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
kanun teklifinin çerçeve 11 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay
Mustafa Kalaycı Mehmet Günal
Manisa Konya Antalya
Oktay Vural
Ali Öz Alim Işık
İzmir Mersin Kütahya
MADDE 11 - 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65
Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk
Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun
1 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "(1.620)" ibaresi
"(3.250), ikinci fıkrasındaki "1/3'ünden" ibaresi
"1/2'sinden" şeklinde değiştirilmiş ve ikinci fıkrasına
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Ayrıca, 24/5/1983 tarihli ve 2828
sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu hükümlerine göre harçlık
ödenenler de muhtaç olarak kabul edilemez ve kendilerine bu Kanun hükümlerine
göre aylık bağlanamaz."
BAŞKAN Son okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA
(Eskişehir) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Kim konuşacak acaba?
OKTAY VURAL (İzmir) Erkan Akçay.
BAŞKAN Önerge üzerinde Erkan Akçay konuşacak,
Manisa Milletvekili.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 11inci maddede verdiğimiz önerge üzerine
söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu 11inci maddeyle ilgili önergemize geçmeden önce,
değerli milletvekilleri, hem milletimize hem de yüce Meclise bir
hatırlatmada bulunarak sözlerime başlamak istiyorum.
Şimdi, Türkiyede hakikaten bir hafıza
tazelemeye ihtiyacımız var. On iki yıldır çok ciddi bir
toplumsal âdeta beyin yıkama faaliyeti yürütüldü ve propagandalar
yapıldı. İnsanlar âdeta, sürekli propaganda tekrarlamakla,
efsunlanmaya çalışıldı. Neden böyle düşünüyorum
değerli arkadaşlar? Çünkü Adalet ve Kalkınma Partisinin en
önemli söylemi Her iyi şeyi biz yaptık, her kötü şeyden de
başkaları, dış güçler, Haşhaşiler sorumlu. ve
sorumluluğu başkalarının üzerine atma gayreti ama iyi olan
her şeyi kendisi yapmasa dahi sanki kendi yapmış gibi propaganda
etmek. Manisada bazı vatandaşlarla, özellikle 30lu, 40lı
yaş grubu insanlarımızla sohbet ederken maalesef buna
inanıldığını da görünce hayretler içerisinde
kaldım. Sanki AKPden önce Türkiye diye bir ülke yoktu, yeryüzü âdeta bir
magma tabakasıydı, hatta gaz ve toz bulutuydu, her şey AKPyle
kaim oldu gibi bir anlayış var. Şöyle sohbet: Mesela, sordum.
2022 sayılı, yaşlılık aylığına
ilişkin bir kanun var, yaşlılarımız aylık
alıyor. Bunu kim getirdi? dediğimizde AK PARTİ getirdi.
dedi. Oysa, değerli arkadaşlar, bu 2022 sayılı Kanun 1
Temmuz 1976 yılında Demirel Hükûmetinin getirdiği bir kanundur.
Efendim, yeşil kartı kim getirdi? diye
sorduğumuzda AK PARTİ diyor. Oysa 3816 sayılı Kanunla
-1992 yılında bu kanun- yine Demirel Hükûmeti zamanında
Bu
Fak-Fuk Fon denilen sosyal yardımlaşma vakfı ne zaman
O da 29
Mayıs 1986 tarihli 3294 sayılı Kanunla Turgut Özal hükûmetleri
zamanında getirilen kanunlar ve müesseseler.
Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, her
şeyi siz yapmadınız; en iyi şeyleri siz yapmış
diyerek diğerlerini sanki yapmamış gibi görmezden gelmeniz
devletin devamlılığı ve geçmişe
kadirşinaslık bakımdan doğru bir yaklaşım
olmamaktadır.
Değerli arkadaşlar, sosyal
yardımlaşma ve dayanışma vakıfları
tarafından, muhtaç olduğuna karar verilen 65 yaşını
doldurmuş Türk vatandaşlarına, muhtaçlık hâli devam ettiği
müddetçe 1751 gösterge rakamının memur aylık
katsayısıyla çarpımından bulunacak tutarda -141 lira-
aylık ödenmektedir. Bir kişinin muhtaç olarak nitelendirilebilmesi
için hane içinde kişi başına düşen ortalama aylık
gelir tutarının asgari ücretin aylık net tutarının
1/3ünden az olmaması gerekmektedir. Önergemizle muhtaçlık
sınırı asgari ücretin 1/2si düzeyine
çıkarılmıştır, yani 282 liradan 423 liraya
yükseltilmektedir. Dolayısıyla, hane içinde kişi
başına düşen geliri 423 liradan az olanlar 2022 sayılı
Kanun kapsamındaki yardımlardan yararlanabilecektir. Ayrıca 65
yaşını doldurmuş Türk vatandaşlarına
muhtaçlık hâli devam ettiği müddetçe maaş
bağlanmasında esas alınan gösterge rakamı 1751dir.
Önergemizle bu rakam 3250ye çıkarılarak 65 yaşını
doldurmuş muhtaç durumdaki vatandaşlarımıza verilen maaş
250 liraya yükseltilmektedir.
Bu düşüncelerle önergemizin kabulünü diler, hepinize
saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar
yeter sayısı
BAŞKAN Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Elektronik cihazla yapalım, kâtip üyeler
arasında anlaşmazlık var.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar
yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
yasa teklifinin 11. maddesinin 2. paragrafındaki harçlık ödenenler
ifadesinin Asgari ücretin en az dörtte biri kadar harçlık ödenenler
şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Ensar Öğüt
(Ardahan) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt önerge üzerinde konuşacak.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 546 sıra
sayılı Kanun Teklifi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygılarımla selamlarım.
Değerli
arkadaşlar, biz halkın yararına kanunlar çıkarıyoruz
ama her şeyiyle halktan gizletiyor ve saklıyoruz. 22nci ve 23üncü
Dönemde ve onlardan önceki dönemlerde burada görüşülmekte olan bütün kanun
teklifleri ve tasarılar, hepsi şeffaf şekilde Mecliste, Meclis
TV tarafından canlı yayınlanıyordu ama bu dönem ceberut bir
kararla halktan gizletilen, antidemokratik bir tutum var ve bu tutumu protesto
ediyorum.
Bu tutumu niye
protesto ediyorum? Çünkü sizler, AKP, ileri demokrasi dediğiniz
demokraside, bu canlı yayını kesin, halk bizim ne
yaptığımızı bilmesin
Kanunları torbaya
dolduruyor getiriyorsunuz, halkın zararına kanunlar
çıkartıyorsunuz, yasalar çıkartıyorsunuz. Onun için de sizi
protesto ediyorum ve Sayın Başkan, susma hakkımı
kullanıyorum, ağzımı da bantlıyorum.
Size de helal olsun
kardeşim aldığınız para!
(Hatip
ağzını bantladı)
[CHP
sıralarından alkışlar; AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar (!)]
GÜLAY DALYAN
(İstanbul) - Allah razı olsun! Allah razı olsun!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Ensar, Ardahana gidelim mi, Ardahana?
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Laf atmayın, adam cevap veremiyor, ayıp olur.
BAŞKAN - Sayın
Konuşmacı, buyurun.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Hayır, susma hakkını
kullanıyor Sayın Başkan, susma hakkını
kullanıyor.
BAŞKAN - Bu kürsü konuşmacı kürsüsüdür, konuşulur
bu kürsüde Sayın Öğüt.
OKTAY VURAL (İzmir)
Efendim, Alo Fatih aramış!
BAŞKAN - Bu kürsü
milletten aldığınız oylarla konuşma hakkına sahip
olduğunuz bir kürsüdür, bunu bir kez daha hatırlatayım size.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Konuşuyor Sayın Başkan,
konuşuyor, kendi kendine konuşuyor.
AHMET YENİ (Samsun)
Şov yapıyorsun, şov!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, konuşmacı
konuşma hakkını susarak kullanabilir efendim.
(AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, susar mısınız lütfen! Duymuyorum ki.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Konuşan var zaten, arkadaşa gerek yok.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, grup başkan vekiliyle konuşuyorum, lütfen, rica
ediyorum.
Buyurun Sayın
Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, konuşmacı
konuşma hakkını susarak da kullanabilir. Susmak da
konuşmanın bir çeşididir.
BAŞKAN - Ben gerekli
ikazda bulunayım da kendilerinin tercihidir.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Ama, Sayın Hamzaçebi konuşmacıya müdahale ediyor.
BAŞKAN -
Arkadaşlar, lütfen
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bir yazar şöyle der: Her türlü ses
bağdır, kelimeler birer yüktür, sessizlik özgürlüktür.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, kürsüde konuşmacı var, Sayın
Hamzaçebi söz istiyor.
SİNAN OĞAN
(Iğdır) Sayın Elitaş, kürsüde susmacı var,
konuşmacı değil.
BAŞKAN - Ben de bir espriyle katılayım bu
ortama: Sayın Milletvekili, lütfen konuya döner misiniz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir)
Efendim, bunu Sadık Yakut kullandı daha önce.
HASAN ÖREN (Manisa)
Gördünüz mü, döndü. Hareketlere bak, dikkat edin, konuya döndü.
BAŞKAN - Ben
göremiyorum ki hareketlerini.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Konuşmacıyı duyamıyoruz!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Ardahanda diyor kömürler satıldı
diyor, taş kömürleri vardı diyor.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Sayın Öğütün yerine Mevlüt Aslanoğlu
konuşuyor.
Buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir)
Efendim, demek ki konuşuyor, bakın, anlamışsınız.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) Ardahanın kömürleri güzel mi?
OKTAY VURAL (İzmir)
Sayın Başkan, demek ki anlamışsınız. Konuya dönün
deyince, demek ki
BAŞKAN - Biraz
anlıyorum, evet.
(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
Tamam sayın milletvekilleri, tamam, dinliyoruz.
Susma hakkını kullanıyormuş sayın milletvekili,
saygı gösterelim.
Bir dakika mı dediniz bana?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Ensar,
Ardahanın kömürleri güzel mi?
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Böyle daha etkilisiniz!
SUAT ÖNAL (Osmaniye) Sayın Başkan, hatibin
sözünü kesmeyin lütfen!
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) - Aferin sana be, aferin
be! Türkçe konuşsun Sayın Başkan!
BAŞKAN Sayın Öğüt, toparlayabilir
misiniz, süreniz bitiyor! (AK PARTİ sıralarından
gülüşmeler, CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Öğüt, sizin yerinize kaç milletvekili
konuşuyor, bakın.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, sizi
alkışlıyor.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Ben olsam
bundan sonra hiç çıkıp konuşmam kürsüde, bundan sonra asla
konuşmam!
NECDET ÜNÜVAR (Adana) En faydalı
konuşmayı yaptınız!
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Meclisin ciddiyeti
nerede Sayın Başkan?
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) CHPden hep böyle
bekliyoruz!
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Arkadaşlar, yirmi
beş saniyemiz var, şunu söyleyeyim
GÜLAY DALYAN (İstanbul) - Ay ne rahattık!
İSMAİL AYDIN (Bursa) Dört dakika zor
dayandın!
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Siz, ağlayacak hâlinize
gülüyorsunuz. Ayıptır, günahtır! Halktan neyi gizliyorsunuz?
İSMAİL AYDIN (Bursa) Gene dayanamadın,
iki dakika susmayı beceremedin.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Niye televizyonları
kapatıyorsunuz? Erkekseniz televizyonları açın, beraber burada
her şeyi tartışalım, konuşalım ama siz de o yürek
yok. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Siz de o ayakkabı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENSAR ÖĞÜT (Devamla)
kutularına
sakladığınız paraların hesabını
vereceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öğüt.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
12nci maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa teklifinin 12. maddesinin
ikinci paragrafındaki göre harçlık ödenenler ifadesinin Asgari ücretin
en az dörtte biri kadar harçlık ödenenler şeklinde
değiştirilmesini arz ederiz.
Aykan
Erdemir Ferit
Mevlüt Aslanoğlu İhsan
Kalkavan
Bursa İstanbul Samsun
Müslim
Sarı Vahap
Seçer Haydar
Akar
İstanbul Mersin Kocaeli
Aydın
Ağan Ayaydın Mahmut
Tanal
İstanbul İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
çerçeve 12 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı
İzmir Manisa Konya
Mehmet
Günal Alim
Işık Ali
Öz
Antalya Kütahya Mersin
MADDE 12 - 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65
Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk
Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun
2 nci maddesinde yer alan (4.860)" ibaresinin " (10.065)
şeklinde, " (3.240)" ibarelerinin " (6.700)"
şeklinde " 1/3'ünden" ibaresinin " 1/2'sinden"
şeklinde değiştirilmiş ve üçüncü fıkrasına
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Ayrıca, 2828 sayılı Kanun
hükümlerine göre harçlık ödenenler de muhtaç olarak kabul edilemez ve
kendilerine bu Kanun hükümlerine göre aylık bağlanamaz."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
yasa tasarısının 12'inci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan İdris
Baluken Erol
Dora
Iğdır Bingöl Mardin
Hasip
Kaplan Bengi
Yıldız
Şırnak Batman
BAŞKAN Son okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarı metninde yine devletin, ihtiyaç sahibi
insanları, düşkün, zavallı olarak görme anlayışı
kullandığı kavramlarda bile görmek mümkün. Devletin maaş
bağladığı vatandaş, en asgari ihtiyaçlarını
bile zor zor karşılarken, asgari miktardaki maaş alan
vatandaşın başka haklardan yararlanması önünü
engellenmektedir. Hükümet yaptığı sosyal hizmetleri ve
yardımları sadaka anlayışı ile yapmaktadır.
"Muhtaç, Güçsüz" gibi ifadeler hiçbir sosyal, hukuk devletinin resmi
dilinde olmaması gereken ifadelerdir.
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter
sayısı...
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Elektronik cihazla yapalım.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı vardır,
önerge kabul edilmemiştir.
İkinci önergeyi, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
kanun teklifinin çerçeve 12 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
MADDE 12 - 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65
Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk
Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun
2 nci maddesinde yer alan (4.860)" ibaresinin " (10.065)
şeklinde, " (3.240)" ibarelerinin " (6.700)"
şeklinde " 1/3'ünden" ibaresinin " 1/2'sinden"
şeklinde değiştirilmiş ve üçüncü fıkrasına
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Ayrıca, 2828 sayılı Kanun
hükümlerine göre harçlık ödenenler de muhtaç olarak kabul edilemez ve
kendilerine bu Kanun hükümlerine göre aylık bağlanamaz."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mersin Milletvekili
Sayın Ali Öz konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZ (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 546 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve
12nci maddesinin değiştirilmesiyle alakalı vermiş
olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Aslında, bu torba yasanın içerisinde, bu
tasarının içerisinde çok değişik maddeler var. Ülkemizin
genelini ele aldığımız zaman yoksulluk, fakirlik demek ki
hâlâ bizim üstesinden gelmeye çalıştığımız önemli
sorun olarak görülmekte.
Burada muhtaçlık sınırını tarif
ederken asgari ücretin 1/3ünden az olması gerektiğini ifade ederek
ülkemizde zaten insanların geçinmesi için yeterli miktarda olmayan asgari
ücreti bir de muhtaçlık sınırına, 1/3üne çektiğiniz
zaman, insanların büyük çoğunluğunun 65 yaşından
sonraki muhtaçlık tanımlamaları adı altında, çok
düşük ücretlerle hayatlarını idame etme zorunda
olduklarını hep beraber görmüş olacağız.
Burada üzerinde durulması gereken önemli noktalardan
bir tanesi: On iki yıllık iktidarınız süresince -iktidara
gelirken- başta mücadele edeceğiniz yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar
konusunda on iki yılı doldurduğunuz şu zaman dilimi sonunda
geldiğiniz noktayı aslında sizlerin de gayet iyi
değerlendirmesi gerektiğine inanıyorum.
Ülkemizde, özellikle son zamanlarda, mesela dün,
basında çıkan bir yazıda hepimizin aslında kabul etmemesi
gereken bir şey vardı: Türkiye Büyük Millet Meclisinde
çıkartılacak olan kanunların öncelikle Avrupa Birliğinde
bir süzgeçten geçirildikten sonra bu yüce Meclise gelip, burada değerlendirilip
kanunların o şekilde çıkartılmasına dair bir
teklifleri olduğunu görüyoruz. Bu, aslında, bizim, Türkiye Büyük
Millet Meclisi olarak egemenlik hakkımızı hiçbir şekilde,
hiç kimseyle paylaşmayacağımızı da ifade ederek
şiddetli bir şekilde karşısında durmamız gereken
bir şey. Ama tabii ki tüm dünya bu Parlamentoda nasıl kanunların
çıkartıldığını artık herhâlde net bir
şekilde görüyor ki böyle bir şeyden dolayı da bizi uyarma
ihtiyacını hissediyor.
Yine, tabii ki 17 Aralıktan sonra,
açıkçası bir milletvekili olarak merak ettiğim bir şeyi, Parlamento
hatta eğer mümkünse Sayın Bakan bizlere açıklama yaparsa çok
sevineceğim bir şeyi ifade etmek istiyorum: Artık, Türk
milletinin kafasının karıştığı gibi, bir
milletvekili olarak yoksulluğun ne demek olduğunu, yolsuzluğun
ne demek olduğunu, hırsızlığın ne demek
olduğunu, rüşvetin ne demek olduğunu, bu tanımların ne
anlama geldiğini ben karıştırmış durumdayım.
Başbakan başka türlü ifade ediyor, bakanlarınız başka
türlü ifade ediyor. O yüzden, eğer yetkili, sayın yürütmenin
değerli üyesi, Sayın Bakan bunların ne anlama geldiğini net
bir şekilde ifade ederse biz de bundan sonraki
konuşmalarımızda tanımlamaları doğru olarak
değerlendirir, herhâlde ona göre bir şeyler ifade ederiz diye
düşünüyorum.
2022 sayılı Yasada muhtaç olan insanlara
verilmiş olan bu ödemelerin üç ayda bir yapılması da onlar
açısından önemli bir sorun. Aslında, onların da bu
ödemelerinin aylık yapılabilmesi -miktarı artırarak-
onları bir nebze rahatlatabilir düşüncesindeyim.
2022 sayılı Yasadan istifade edip 65
yaşını doldurmuş olanların eğer belli
hastalıkları varsa onlara bağlı olarak, belirli özür
derecesi koyup onların maaşlarındaki iyileştirmede
dereceler de yetersiz.
Dünyanın hiçbir yerinde olmayan engelli
kavramı, bizim ülkemizde maalesef anatomik bir özür oranı tutturarak
yüzde 40ın altındakini yok sayan, 40 ila 70 arasındakini -kim,
bunu nasıl tespit ettiyse- hafif veya orta derecede özürlü sayan ancak
ileri derecede özrü olanları yüzde 70in üzerinde bir özür derecesi
olduğunda değerlendiren bir yapıya sahip. Bu yapının
tamamen değişmesi gerekiyor. Çünkü bu yapı dünya ülkelerinin
hiçbir tanesinde Türkiye Cumhuriyetinde, bizde uygulandığı gibi
uygulanmıyor. Bu konuda da herkesin elinden gelen gayreti göstermesi
gerektiğine inanıyorum.
Verilen bu ücretlerin son derece yetersiz olduğunu,
muhtaçların alacağı bu miktarları en azından asgari
ücretin yarısına kadar çekmenin daha doğru
olacağını ifade ediyor, yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa teklifinin 12. maddesinin
ikinci paragrafındaki göre harçlık ödenenler ifadesinin Asgari ücretin
en az dörtte biri kadar harçlık ödenenler şeklinde
değiştirilmesini arz ederiz.
Mahmut Tanal (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili
Sayın Mahmut Tanal konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben 546 sıra sayılı 12nci madde üzerine
söz almış bulunmaktayım.
Madde aynen şu şekilde: 2022 sayılı
Kanunun 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasına aşağıdaki
cümle eklenmiştir.
Ayrıca, 2828 sayılı Kanun hükümlerine
göre harçlık ödenenler de muhtaç olarak kabul edilemez ve kendilerine bu
Kanun hükümlerine göre aylık bağlanamaz.
Değerli milletvekilleri, burada, harçlık olarak
baktığımız zaman, Türk Dil Kurumundaki harçlık
tanımı şu şekilde izah edilmekte: Ufak tefek
gereksinimleri için harcanacak olan para. şeklinde tarif edilmiştir.
Türkiyede, şu
aşamada asgari ücret 850 TLdir. Yani, bizim burada getirmiş
olduğumuz değişiklik önergesini, buradaki harçlık ifadesini
asgari ücretin 1/4 şeklinde tanımlanması açısından
dile getiriyoruz. Yani, burada, en azından, ülke genelinde kimi
vatandaşımıza 10 lira verilebilir, 20 lira verilebilir, 50 lira
verilebilir, 100 lira verilebilir veya 500 TL verilebilir yani bunun hepsini de
siz harçlık tanımının içerisine koyabilirsiniz.
Yasanın müphem olmaması lazım, objektif kriterlere göre
düzenlenmesi lazım ve yasanın anlaşabilir şekilde
olması lazım. Mevcut olan bu düzenleme anlaşılabilir
olmaktan uzak, objektif kriterlere göre uzak; yarın öbür gün, ülke
genelinde, şehir açısından, bölge açısından gerçekten
çok tartışmalara yol açabilecek olan bir husustur. Buradan yola
çıktığımız zaman, aynı şekilde, bu bizim
meşhur Anayasamızın 61inci maddesi uyarınca sosyal
güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenler var. Bu
özel olarak korunması gerekenlerin içerisinde
Tabii, mevcut olan tüm
yasalarımızda daha önce özürlü ve sakat kavramı geçiyordu ve
bunların hepsi düzeltildi, engelli kavramı olarak düzeltildi ancak
Anayasamızın 61inci maddesinde hâlen o sakat kavramı
geçiyor; doğru bir kavram değil, engelli kavramının
olması lazım. Devlet, sakatların korunmalarını ve
toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı
tedbirleri alır.
Değerli Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi, önümüzde 30 Martta bir seçim var. Seçimde engelli
vatandaşlarımız sandık başına gittikleri zaman,
görme engelli vatandaşlarımızın oy kullanabilmeleri ancak
destek ve yardım mahiyetiyle olabilir.
Merkez Bankamızın
çıkarmış olduğu şöyle bir para şablonu var
Sayın Başkan, Sayın Bakan. Şimdi, bu para şablonunu
Merkez Bankası niçin çıkarmış? Görme engellilerin en
azından parayı tanıyabilmeleri açısından
çıkarmış. Örneğin, hemen burada bunun testini yapabiliriz.
5 lirayı tanıyabilmeleri açısından
vatandaşımız şu şablona parayı yerleştiriyor
ve şu şekilde çevirdiği zaman -uzaktan görünmeyebilir, burada
işaretler var- parmakla görme engelli vatandaşımız Merkez
Bankasının çıkarmış olduğu parayı
tanıyabiliyor Sayın Bakan. Aynı şekilde, 50 lira için de bu
testi yapabiliriz, 100 lira için de yapabiliriz. Burada, bu şablonla,
görme engelli vatandaşlarımız gayet rahat -hepsi için-
parayı tanıyabiliyor.
Ancak, 30 Martta yapılacak olan
seçimlerle ilgili, vatandaşımız kimseye ihtiyaç
duymaksızın, hangi siyasi partiye oy vereceği hususunda, bunu
kendi başına seçemiyor.
GÜLAY DALYAN (İstanbul)
Canını sıkma Sayın Vekilim, onlar doğruyu görüyor, AK
PARTİye oy verecekler.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Onun için,
engelli vatandaşlarımız ilgili bu açısından mutlak
suretle bunun düzenlenmesi lazım.
İkincisi, engelli vatandaşlarımız
cezaevlerine yakınlarını görmek için gittikleri zaman,
güvenlikten, x-ray cihazından
mevcut olan o sandalyelerin genişliği nedeniyle yine geçemiyor, bu da
bir sıkıntı. Mesela, burada milletvekili
arkadaşlarımız Meclis Başkan Vekiliyle görüşmek
istediği zaman burada görüşebiliyor, engelli milletvekili
arkadaşlarımızın mevcut olan bu basamaklardan dolayı
tekerlekli bisikletle oraya gidebilme imkânı yok. Onun için, biz her ne
kadar engellilerin erişimine yönelik uluslararası sözleşmeyi
2008 yılında kabul etmişsek de ancak hâlen
vatandaşımız çoğu yerde ulaşamıyor. Mesela,
Şanlıurfadaki camilerin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla)
hiçbirine engelli
vatandaşlarımız gidip ibadetini yapamıyor. Hiçbir yerde
tuvalet yok. Bu büyük bir sıkıntıdır.
Ben teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tanal.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
13üncü maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun teklifinin 13. Maddesindeki
eğitim fakültesinde ifadesinin çıkarılmasını arz
ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu İzzet
Çetin Aydın
Ağan Ayaydın
İstanbul Ankara İstanbul
Tanju
Özcan Ramazan
Kerim Özkan Fatma
Nur Serter
Bolu Burdur İstanbul
Haydar
Akar Mustafa
Ali Balbay Mahmut
Tanal
Kocaeli İzmir İstanbul
Aytuğ
Atıcı
Mersin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546
sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 13 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Günal
Manisa Konya Antalya
Alim
Işık Özcan
Yeniçeri Ali
Öz
Kütahya Ankara Mersin
Oktay
Vural
İzmir
MADDE 13- 28/3/1983
tarihli ve 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununa aşağıdaki ek madde
eklenmiştir.
"Biruni Üniversitesi
EK MADDE 156-
İstanbul'da Dünya Eğitim Vakfı tarafından 2547
sayılı Yükseköğretim Kanununun vakıf yükseköğretim
kurumlarına ilişkin hükümlerine tabi olmak üzere, kamu tüzel
kişiliğine sahip Biruni Üniversitesi adıyla bir vakıf üniversitesi
kurulmuştur.
Bu Üniversite,
Rektörlüğe bağlı olarak;
a) Tıp Fakültesinden,
b) Diş Hekimliği
Fakültesinden,
c) Eczacılık
Fakültesinden,
ç) Sağlık
Bilimleri Fakültesinden,
d) Hemşirelik
Fakültesinden,
e) Mühendislik
Fakültesinden,
f) Meslek Yüksekokulundan,
g) Eğitim Bilimleri
Enstitüsünden,
ğ) Fen Bilimler Enstitüsünden,
h) Sağlık
Bilimleri Enstitüsünden, oluşur."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL
(Denizli) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde kim konuşacak?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Yeniçeri
BAŞKAN - Ankara Milletvekili Sayın Özcan
Yeniçeri önerge üzerinde konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
546 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 13üncü maddesinin değiştirilmesine ilişkin
vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 13üncü madde ile
İstanbulda Dünya Eğitim Vakfı tarafından Biruni
Üniversitesi adıyla bir vakıf üniversitesinin kurulması
öngörülmektedir. Üniversite açılması hiç kuşkusuz
sevindiricidir, bu üniversiteye Biruni adının verilmesi ondan daha
fazla sevindiricidir.
Söz buraya gelmişken çok kısaca Birûnîden
bahsetmek istiyorum. Bilindiği gibi Birûnî astronomi, matematik, doğa
bilimleri, coğrafya ve tarih alanlarındaki
çalışmalarıyla meşhurdur. Birûnî bilim adamı
olmanın dışında, aynı zamanda bir ahlak abidesidir.
Birûnî, astronomi üzerine yaptığı en iyi
çalışmayı Gazneli Mahmutun oğlu Mesuta sunar. Sultan
Mesut da bunun üzerine kendisine bir fil yükü gümüşü hediye eder. Fakat,
kendisine bir fil yükü gümüş hediye edilince Birûnî Bu armağan beni
baştan çıkarır, bilimden uzaklaştırır. diyerek
bu hediyeyi geri çevirir. Ülkeyi yiye yiye doymayanların kulakları
çınlasın. Kültürümüzde Ehli Hakka müptelayım, neme lazım
kâr benim; malım, mülküm yoktur ama kanaatim var benim. diyen bir gelenek
vardır. Elbette, kanaatle yetinip kanaatle kendi kendini tekrar etmek,
zenginliğe gidecek yolun önünü kapatmak doğru değil ama biraz
önce de ifade ettiğim gibi- bütün bu olanı biteni bu bağlam
içerisinde, doymayan, iştahı hiç kesilmeyen ve bitmeyen bir
mantık içerisinde ele almak da çok doğru değil. Kültürümüz,
bundan tam bin yıl önce, böyle erdem abidesi insanlar
çıkarmıştır. İsterseniz, gelin bunu bugünle mukayese
edin.
Benim burada özellikle söylemek istediğim bir
şey var: Birûnînin adını vermek güzel bir şey ama yetmez.
Birûnînin ahlakını, Birûnînin felsefesini, Birûnînin niteliklerini
aslında üniversitelere vermek lazım. Üniversitelere ismini
verdiğimiz kişilerin erdem ve edep yönünden, adap yönünden,
onların içinde yaşadıkları dönemi de dikkate alarak, o
değerlerin aktarılmasının esas olması icap eder.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede üniversite
açarken her şeyden önce ülkenin ihtiyaçları ve gerçeklerinin dikkate
alınması gerekir. Üniversiteler beyin gücünün eğitildiği
yerlerdir. Vasıfsız insanı vasıflı hâle getirmek
eğitimle ilgilidir. Kazandıkları vasıfları
kullanabildikleri ölçüde insanlar özgür olabilirler. Eğer insanlar
kazandıkları vasıfları kullanamazlarsa bu
kazandıkları vasıflar sırtlarına yük olur.
Biruni Üniversitesi, bu yönü itibarıyla 5 fakülte, 1
meslek yüksekokulu ve 3 enstitüden kuruluyor. Açılacak fakülteler
belirlenirken ülkemizin ihtiyaçları ve kapasite fazlalığı
bulunan alanların dikkate alınmadığı görülüyor. Bugün,
Türkiyede 300 binin üzerinde atamayı bekleyen öğretmen adayı
vardır; buna karşın, Biruni Üniversitesinde de yeni bir
eğitim fakültesi açılarak bu yeni fakülte, âdeta atanmayan
öğretmenlerin sayısını artırma gibi bir durum ortaya çıkaracaktır. Bu
nedenle, eğitim fakültesinin açılmasının mevcut şartlarda
bir anlamı yoktur. Bu durum, üniversite
açılışının plansız, programsız ve hedefsiz
bir şekilde gerçekleştirildiğini göstermektedir. Bu durumda,
Birûnînin adını taşıyan, tıp dalında eğitim
verecek Biruni Üniversitesine bağlı bir hemşirelik fakültesinin
açılmasının uygun olacağını düşünüyorum ama
Hükûmet hayır dedi, Komisyon hayır dedi, elbette siz de
hayır diyeceksiniz. İsterseniz biz dünyanın en uygun teklifini
getirelim evet diyecek hâliniz de yok, onu da biliyorum. Ama, doğruya
doğru diyerek doğru bir iş yaptığımızı
özellikle ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, üniversiteler
gerçekliğin tek boyutta olmadığını öğrencilere
aktaran, onları gerçekliğin farklı boyutlarını
araştırmaya, öğrenmeye ve özümsemeye sevk eden, dogmalara karşı
bilimselliği savunan hayati kurumlardır. Bu bakımdan,
düşünce özgürlüğünün olmadığı yerde akademik ve
bilimsel özgürlükten, dolayısıyla da gerçek anlamda bir üniversiteden
söz etmek mümkün değildir. Üniversiteler biat, itaat ve fanatizmin
değil, bilimsel düşüncenin kalbidir.
Kısaca şunu, sürem bittiği için bir
cümleyle söyleyeyim. Hayırlı olmasını diliyor,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun teklifinin 13. Maddesindeki
eğitim fakültesinden ifadesinin çıkarılmasını arz
ederiz.
Mahmut Tanal (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL
(Denizli) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Neden
Sayın Yüksel?
BAŞKAN Kim konuşacak acaba?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Nur Serter
BAŞKAN İstanbul Milletvekili Sayın Nur
Serter, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
FATMA NUR SERTER (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 13üncü maddeyle ilgili olarak
vermiş olduğumuz önerge konusunda söz almış bulunuyorum ve
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Biruni adı
altında bir vakıf üniversitesinin kurulması teklifiyle
karşı karşıyayız. Şimdi, tabii, ilk başta
söylemem gereken şey şudur: Bir üniversitenin kurulması ciddi
bir iştir. Hele bu bir vakıf üniversitesi ise vakıf
üniversitesinin vakfıyla ilgili, hedefleriyle ilgili bir bilgilendirmenin
mutlaka yapılması gerekir, bunun da yeri Millî Eğitim
Komisyonudur ancak Millî Eğitim Komisyonu üniversitenin kurulmasıyla
ilgili bu konuyu görüşmemiş ve doğrudan Plan ve Bütçe
Komisyonundan bu çıkarak önümüze getirilmiştir.
Şimdi, size bazı sorular sormak istiyorum:
Bilen var mıdır acaba içinizde, kimdir bu Biruni Üniversitesini kuranlar?
Bu vakıf nedir? Bu vakfın özellikleri nedir? Biz de bilmiyorduk.
Dolayısıyla, YÖKü aradım. YÖKten aldığım
cevabı sizlerle paylaşmak istiyorum. YÖK dedi ki: Vakıf
muhatabınız değil. Ben bir bakkal dükkânını
sormuyorum, üniversiteyi kuracak vakfın özellikleri hakkında YÖKten
bilgi istiyorum, Millî Eğitim Komisyonu üyesi bir milletvekili olarak
bilgi istiyorum, aldığım cevap: Vakıf
muhatabınız değil. Peki, neye göre karar vereceğiz
öyleyse? Dolayısıyla, vakfı araştırmaya girdik. Bir
kere, YÖKü kınıyorum ve YÖKün bu
saygısızlığının hesabının iktidar
partisi tarafından sorulması gerektiğini düşünüyorum.
Gelelim üniversiteyle ilgili diğer bilgilere:
Şimdi, Dünya Eğitim Vakfı diye bir vakıf tarafından
kuruluyor. Peki, Dünya Eğitim Vakfını kim kurmuş,
nasıl kurmuş, ne zaman kurmuş ve bu vakfı vakfeden kurum
nedir? Bunları araştırdığımızda, vakfeden
kurum olarak karşımıza Erva Öğretim Yatırımı
ve Ticaret Anonim Şirketi çıktı.
OKTAY VURAL (İzmir) Elba
FATMA NUR SERTER (Devamla) Erva.
OKTAY VURAL (İzmir) Bu, Usame Kutub
FATMA NUR SERTER (Devamla) R ile
E-r-v-a.
Bu şirket 24/12/2012de yani 2012
yılının son haftasında, 50 bin lira sermayeyle
kurulmuş bir şirket. Bu şirket, kurulduktan tam iki ay sonra,
Dünya Eğitim Vakfını kuruyor. Vakfın toplam mal
varlığı 300 bin lira, milyon filan zannetmeyin, 300 bin lira.
300 bin liraya, zannediyorum, İstanbulda bir daire satın
alamazsınız. Şimdi, bu vakıf ne kuruyor? Değerli
milletvekilleri, bu vakıf 6 tane fakülteden, 1 meslek yüksek okulundan ve
3 tane enstitüden oluşan 10 birimlik bir üniversite kuruyor. Bu fakülteler
nelerdir? Tıp fakültesi -en yüksek yatırımı gerektiren
fakülte- diş hekimliği fakültesi, eczacılık fakültesi,
sağlık bilimleri fakültesi, mühendislik fakültesi gibi yüksek
kuruluş bedelleri gerektiren fakülteler, 300 bin lirayla...
MEHMET GÜNAL (Antalya) Hocam, havuzdan gelecek,
havuzdan.
FATMA NUR SERTER (Devamla) - Şimdi, bunu
sorduğumuz zaman Adalet ve Kalkınma Partisinin sayın grup
başkan vekillerinden bir tanesi bize dedi ki: Tamam, onlar YÖKte
taahhütte bulunmuşlar, 50 milyon liralık taahhütte bulunmuşlar.
Bakın, böyle bir üstünkörü üniversite kurulumu olmaz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yeni havuz, yeni!
FATMA NUR SERTER (Devamla) Neye göre kurulmuş?
Taahhütte bulunmuş. Nasıl bulunmuş? Bunun belgesi nedir? 300 bin
lira mal varlığı olan bir vakıf böyle büyük bir üniversite
projesine nasıl adım atar? Bakınız, bu, Yükseköğrenim
Yasasına aykırıdır. Bu, vakfın amaçları içinde
yer almıyor. Vakfın amaçlarına bakın; eğitimin
kalitesini geliştirmek var, üniversite kurmak yok. Vakfın
amaçları arasında bir yükseköğretim kurumu veya bir eğitim kurumu
kurulmasına ilişkin bir madde yok. Bu, tamamıyla yeni bir
projedir, gizli kapaklı bazı işler yapılmaktadır.
TÜRGEV örneğini gördüğümüz için de vakıflara karşı
duyarlı olma hakkını kendimizde görüyoruz. Eğitim fakültesi
ve diş hekimliği fakültesi gibi fakültelerin de yer almaması
gerektiğini çünkü Türkiyede bu alanlarda ihtiyaçtan fazla
yetişmiş eleman olduğunu da burada tekrarlamak istiyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Serter.
MEHMET AKİF HAMZEÇEBİ (İstanbul) Karar
yeter sayısı
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
VAHAP SEÇER (Mersin) Sayın Başkan,
tutanaklara geçmesi açısından bazı değerlendirmeler yapmak
istiyorum.
Şimdi, Komisyonda, Sayın Nur Hocamın dediğinin
aksine, YÖKten gelen koordinatör bu konuda bize bilgi verirken bu vakfın,
üniversiteyi kuran vakfın 50 milyon TL sermaye gösterdiğini söyledi.
Yalnız, Hocam farklı bir şey söylüyor, bunun taahhüt
edildiğini söylüyor. Bunlar farklı şeylerdir.
BAŞKAN Teşekkür ederim. Kayda geçmiştir
ama şu anda bizim gündemimizle ilgili bir şey değil.
VAHAP SEÇER (Mersin) Efendim, önemlidir.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, Hükûmet bu konuda
bilgi versin. Vakfın amaçları arasında üniversite yoksa
nasıl
VAHAP SEÇER (Mersin) - Dolayısıyla, YÖK
tarafından Komisyon da yanıltılmıştır. Bu çok
önemli bir şey.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunacağım ve
karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.02
ON İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 61inci Birleşiminin On İkinci Oturumunu
açıyorum.
13üncü
madde üzerinde İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter ve
arkadaşlarının verdiği önergenin oylamasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylamaya sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
546 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
14üncü maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
kanun teklifinin çerçeve 14 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı
İzmir
Manisa
Konya
Mehmet
Günal Alim
Işık Ali
Öz
Antalya
Kütahya
Mersin
Emir
Çınar
Kastamonu
MADDE 14- 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı
Karayolları Trafik Kanununun 71 inci maddesinin birinci
fıkrasının (e) bendi "Afet ve acil durum hallerinde afet ve
acil durum hizmetlerinde görevli bulunan araçlar," şeklinde
değiştirilmiş, "Bu araçlar," ibaresinden sonra gelmek
üzere "görev halinde" ibaresi eklenmiştir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun teklifinin 14. maddesiyle
değiştirilen 2918 sayılı yasanın 71inci maddesinin
(f) bendinin yasa metninden çıkartılmasını arz ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu İzzet
Çetin Aydın
Ağan Ayaydın
İstanbul Ankara İstanbul
Ramazan
Kerim Özkan Tanju
Özcan Mustafa
Ali Balbay
Burdur Bolu İzmir
Haydar
Akar Mahmut
Tanal Aytuğ
Atıcı
Kocaeli İstanbul Mersin
Levent
Gök
Ankara
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL
(Denizli) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, burada herhâlde bir yanlışlık var, (e) bendi mi,
(f) bendi mi?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) (f)
bendi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ama o zaman madde
ihdası gerekiyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Yok,
madde ihdası değil, o kanunda (f) bendi var.
BAŞKAN Sorun olmadığını
söylüyorlar Sayın Elitaş.
Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Kim konuşacak önerge üzerinde?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Gök.
BAŞKAN Ankara Milletvekili Sayın Levent Gök
konuşacak. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 546 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum. Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bu torba yasa pek çok yasa maddesini ilgilendiren
kanunlarda değişiklikler getiriyor. Aslında, hepimizin
sağlıklı bir irdelemesine sunulması açısından
yararlı olmayan bir yöntemle yine bu maddeleri
tartışıyoruz. İhtiyacı gideren maddeler var,
ihtiyacı gidermeyen maddeler var. Yine böyle torba yasaların
karıştığı bir ortamda yapılan
yanlışlıkların bizlere neye mal olduğunu anlatmak
açısından bir örnekle bu yöntemin yanlış olduğunu
sizlerle paylaşmak istiyorum değerli arkadaşlarım.
Geçtiğimiz aylarda sizlerle çokça
konuştuğum bir konuda dün Sayın Cumhurbaşkanı,
Başbakan ve İspanya Başbakanı tarafından
Sincan-Batıkent metrosu açıldı. Öncelikle bu metro
hattının hayırlı olmasını diliyorum. Çok
gecikmiş bir hizmettir. Başından beri bizim de takip
ettiğimiz, yıllar öncesinden gündeme geldiği zaman -İl
Başkanlığı dönemimde takip ettiğim konu olması
nedeniyle de- çok da yakından ilgilendiğim bir konudur ama
değerli milletvekilleri, dün açılan Sincan metrosu tam on
yıllık bir gecikmeyle açılmıştır ve
Ankaranın bütün billboardlarında Belediyemizin
başlattığı Hükûmetimizin bitirdiği metro hattı
hayırlı olsun. denilerek açılmıştır. Ankara
Büyükşehir Belediyesinin en ufak bir ciddi katkısının
olmadığı ve inşaatın yüzdesinde hiç de ciddi
ilerlemesinin bulunmadığı bir ortamda bir seçim
yatırımına dönüştürülen bir metro hattını
açtık. Ankaralıların tam on yılı gitmiştir bu
konuda Büyükşehir Belediyesinin beceriksizliği yüzünden. Sonunda
Hükûmet üstlenmek durumunda kalmış ve bu hat
açılmıştır. Yararlı olmuştur, işin bu
kısmında değilim ama değerli milletvekilleri, Ankarada
Sincan-Batıkent metrosu başlarken aynı anda da Ulus-Keçiören ve
Kızılay-Çayyolu metro hatları da başladı. O zamanlar
MEHMET METİNER (Adıyaman) Şimdi
açacağız.
LEVENT GÖK (Devamla) Elbette açılsın,
yararlıdır, açılmasını biz de istiyoruz.
dilimizde tüy bitti, dilimizde tüy bitti.
İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale)
İzmiri kim yaptı?
LEVENT GÖK (Devamla) Hayır, bakın, bir
noktaya gelmek istiyorum, bir noktaya gelmek istiyorum.
Bir hattı bitirelim, ondan sonra diğer hatta
geçelim, öteki hattı bitirdikten sonra diğer hatta geçelim. derken
Ankara Büyükşehir Belediyesi bütün bu yapıcı uyarılarımızı
dinlemedi, 3 hatta birden başladı ve sonunda da tıkandı.
Ankaranın yakıtta tek seçeneği olan doğal gazı
özelleştirdi. Doğal gaz özelleştirilirken
satılmasından elde edilecek parayla metroya kaynak
aktarılacağı söylenildi ama sonunda doğal gaz özelleştirildi,
metroyu da yapmak Hükûmetin sırtına yıkıldı,
Büyükşehrin elinden doğal gaz gibi çok önemli bir gelir
kaynağı da gitti. Doğal gazın özelleştirilmesinin
gerekçesi BOTAŞa olan borçların ödenmesi ve metroya kaynak
aktarılması değerli arkadaşlarım.
Şimdi, Hükûmet üstlendi, doğal gaz gitti ve
şu anda Ankaralılar doğal gazın özelleştirilmesinden
dolayı son derece ciddi sorunlar yaşıyorlar çünkü yakıtta
tek seçenek olan ve 2 milyon aboneyi ilgilendiren bir konuda
Ankaralıların kaderi piyasanın keyfî koşullarına terk
edildi. Bunu sizler de zaten kışın yaşayarak gördünüz.
Şimdi, gelinen noktada, Ankara Büyükşehir
Belediyesi o kadar istediği özelleştirmede, özelleştirilen
Başkent Doğalgazı satın alan şirketle mahkemelik oldu.
Mahkemede birbirlerinin hakkında ilginç iddialarda bulunuyorlar.
İşin o yanına baksak mı yanarsınız, bir yandan,
özelleştirilen doğal gazın ucuza gittiğine mi
yanarsınız?
31 Mayısta burada bir gensoru görüştük
Başbakan hakkında BAŞKENTGAZın özelleştirilmesinin
onaylanmasının düşük olduğundan dolayı diye, onu
reddettiniz ama Sayıştay, BAŞKENTGAZla ilgili verdiği
raporda, özelleştirme raporunda düzenlediği maddeyle
BAŞKENTGAZın çok düşük bir bedelle
satıldığını raporuna geçirdi değerli
arkadaşlarım.
Şimdi dikkatli olalım, pek çok hatanın
yapıldığı bu yasaları böyle değil, daha
sağlıklı ve serinkanlı düşünelim diyorum, hepinizi
sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
kanun teklifinin çerçeve 14 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
MADDE 14- 13/10/1983 tarihli ve 2918
sayılı Karayolları Trafik Kanununun 71 inci maddesinin birinci
fıkrasının (e) bendi "Afet ve acil durum hallerinde afet ve
acil durum hizmetlerinde görevli bulunan araçlar," şeklinde
değiştirilmiş, "Bu araçlar," ibaresinden sonra gelmek
üzere "görev halinde" ibaresi eklenmiştir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL
(Denizli) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Kim konuşacak?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Emin Çınar,
Kastamonu Milletvekili.
BAŞKAN Emin Çınar, Kastamonu Milletvekili
konuşacak.
Buyurun Sayın Çınar. (MHP
sıralarından alkışlar)
EMİN ÇINAR (Kastamonu) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 546 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak vermiş olduğumuz değişiklik önergesi
üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygılarımla selamlarım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletimizin
barış, huzur ve güven dolu bir hayat yaşaması için
ihtiyacı olan kanunları yapmakla mükelleftir. Burada
yaptığımız kanunlar milyonlarca vatandaşımızın
hayatını doğrudan etkilemektedir. Bu işin çok büyük bir
vebali vardır; bundan dolayı, çıkardığımız
kanunları en iyi şekilde değerlendirerek çıkarmak
mecburiyetindeyiz. Müzakereleri yeterince yapmalı, tartışmaktan,
istişare etmekten imtina etmemeliyiz. Özellikle iktidar olarak size
düşen en önemli vazife, muhalefetin telkinlerine, eleştirilerine
kulak vermeniz olacaktır; bu, demokrasinin de gereğidir. Ancak on
bir yıllık
iktidarınız döneminde Türkiye Büyük Millet Meclisini devre dışı
bırakmak için elinizden gelen her şeyi yaptınız. Gece
yarısı kanun tekliflerini oldubittilerle çıkardınız.
Muhalefetin sesini kısmak için her yola başvurdunuz.
Komisyonları çalıştırmayıp tepeden gelen teklif ya da
tasarılarla yeterli ve sağlıklı görüşmeleri
engellediniz. Hayati öneme sahip olan düzenlemeleri torba kanunlarla Meclisten
çıkardınız. Bugün görüştüğümüz kanun teklifi, bunlar
içinde onlarca örnekten sadece bir tanesidir.
Değerli milletvekilleri, demokrasi eşitliktir;
demokrasi, karşıt fikirlere katlanmak demektir; demokrasi
istişare, demokrasi tahammül demektir. Her ortamda demokrasiden bahsedip,
farklı görüşleri, eleştirileri, eşitliği engellemek
için elinizden geleni yapıyorsunuz. Bunlara en büyük ispat gün yüzüne
çıkan ses kayıtlarıdır. Gazete patronlarına muhalefeti
susturmak için talimatlar vererek demokratik olunmaz. Eleştiriye tahammül
edemeyenlerin hayatları yanlışlarla doludur. İşte, on
bir yıllık iktidarınız da yanlışlarla ve
hatalarla geçmiştir. Yaptığınız
bu yanlışları bir gün mutlaka anlayacaksınız fakat
iş işten geçmiş olacaktır.
Değerli milletvekilleri, son günlerde
yaşadıklarımız geleceğe ibret olacak olaylardır.
Geçmişte muhalefeti susturmak için her şeyi
yaptığınızı söylediğimizde demokrasiden bahsedip
devriiktidarınızda ülkemizin ne kadar özgürleştiğinden,
demokrasinin ne kadar ileriye gittiğinden dem vurdunuz. Artık bizim
bir şey söylememize gerek kalmamıştır çünkü
İnternette dolaşan yasal ses kayıtları bizim ne kadar
haklı olduğumuzu ortaya çıkarmıştır. Takke
düşmüş, kel görünmüştür. Gazete patronlarına talimatlar
yağdırarak Sayın Genel Başkanımızın
konuşmalarını kestiren, Milliyetçi Hareket Partisiyle ilgili
haberleri yayından kaldırtan Başbakan, bir iş yapmak
istiyorsa ülkemizi bölmek, parçalamak ve yok etmek isteyenlerin sesini
kısmalıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi ve Sayın Genel
Başkanımıza tahammül edemeyen Sayın Başbakan, eli
kanlı teröristbaşının örgütünü yönetebilmesi için
MİT'i postacı olarak görevlendirip Kandile mesaj göndermesine
müsaade etmemelidir. 30 bin kişinin katilinin, canibaşının
İnternetten resimlerinin yayınlanmasına tahammül etmemelidir.
Sayın Başbakan, gazete patronlarından
muhalefet partilerinin haberlerini neden
yayınladığının hesabını
soracağına, evinden milyonlarca dolar para çıkan
memurlarının hesabını
sormalıdır. Yolsuzluğa adı karışan
bakanların ve çocuklarının sorgusunu yapmalıdır.
Kanalları, gazeteleri araştırıp Milliyetçi Hareket
Partisinin haberlerini kaldırmakla uğraşacağına,
milletimizin sorunlarına çare bulmak için çaba ve gayret göstermelidir.
Emeklilerimizin aldığı maaşlarla nasıl bir geçim
sıkıntısının içerisinde olduğunu, kadro isteyen
taşeron işçilerinin, 4/Cli
çalışanlarımızın, vekil imamlarımızın
sorunlarına çözüm bulmak için gayret göstermelidir. Yüzbinlerce işsiz
olan insanlarımıza istihdam oluşturmak için
çalışmalarda bulunmalıdır. Biz bunları yıllar
önce söyledik ve hâlâ da söylemeye devam edeceğiz.
Sayın Genel Başkanımız, Sayın
Başbakanı her ortamda uyarmasına rağmen, maalesef,
Başbakan yine de bildiğini okumaktadır. Bizler burada ve her
yerde yanlışları söylemeye devam edeceğiz. Doğru
yapılan her işin yanındayız. Gelin bu yanlış
uygulama alışkanlığından vazgeçin.
Vermiş olduğumuz önergemize desteklerinizi
bekliyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter
sayısı yoktur.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.27
ON ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 22.39
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 61inci Birleşiminin On Üçüncü Oturumunu açıyorum.
14üncü
madde üzerinde Kastamonu Milletvekili Emin Çınar ve
arkadaşlarının verdiği önergenin oylamasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylamaya sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
546 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Şimdi maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
15inci maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 S. Sayılı Kanun
Teklifinin çerçeve 15 inci maddesiyle değiştirilen 3152
sayılı İçişleri Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 28 inci maddesinin dördüncü
fıkrasının son cümlesinde geçen "iş ve
işlemleri" ibaresinden sonra gelmek üzere "Sağlık
Bakanlığının uygun görüşü alınarak"
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Mehmet
Doğan Kubat Ünal Kacır
Kayseri İstanbul
İstanbul
Gülay Dalyan Bünyamin
Özbek Tülay Kaynarca
İstanbul Bayburt İstanbul
Sevim Savaşer Vural Kavuncu
İstanbul Kütahya
T. Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa teklifinin 15. maddesindeki
İçişleri Bakanlığı tarafından
çıkartılacak yönetmelikle düzenlenir ifadesinin önüne
Sağlık Bakanlığının uygun görüşü
alınarak ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu İzzet Çetin Aytuğ
Atıcı
İstanbul Ankara
Mersin
Turhan Tayan Malik Ecder Özdemir
Bursa Sivas
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
kanun teklifinin çerçeve 15 inci maddesinde yer alan buralarda"
ifadesinin "112 Acil Çağrı Merkezinde" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet Günal
Manisa Konya Antalya
Alim
Işık Ali Öz Oktay
Vural
Kütahya Mersin İzmir
BAŞKAN - Son okuduğum önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL
(Denizli) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN -
Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde Kütahya Milletvekili
Sayın Alim Işık konuşacak.
Tekrar sessiz olmanızı rica ediyorum sayın
milletvekilleri.
Buyurun Sayın Işık.
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 546 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesi üzerinde vermiş
olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz aldım. Bu
vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu önerge son derece masum
ve madde metninin daha iyi anlaşılabilir hâle getirilmesini amaçlayan
bir önerge olmasına rağmen Hükûmetin ve Komisyonun niye
katılamadığını gerçekten merak ediyorum. Cümleyi
okuduğunuz zaman bu cümlenin hiçbir anlam ifade etmediğini,
önergemizdeki hâliyle değiştirilmesi durumunda ise anlamın
anlaşılır olduğunu göreceksiniz. Anlaşılan o ki
iktidar partisi buraya ne getirirse bu Meclis aynen kabul etmek ve Adalet ve
Kalkınma Partisi milletvekili arkadaşlarım da hepsini aynen
oylamak zorundadır. Bu anlayış hiç değişmemektedir.
Gecenin bu vaktine kadar tüm uyarılara rağmen, tüm iyi niyete rağmen
herhangi bir değişikliğin kabul edilmemiş olması
gerçekten bu yüce Meclis için ciddi bir eksikliktir, bunu takdirlerinize
sunuyorum.
Bu maddede illerde 112 acil çağrı merkezlerinin
kurulması düzenlenmekte. Yerinde bir düzenleme ancak 112 acil
çağrı merkezlerine teklifin 51inci maddesiyle de toplam 1.937 kadro
ihdası geliyor bu kanunda. Bir taraftan yüzlerce, binlerce insan kadro
beklerken kadro vermekten kaçınan Hükûmet bazı konularda ciddi
anlamda bonkör davranabiliyor. Diğer taraftan, illerde hastanelerde ciddi
sağlık personeli eksikliğini tamamlayamayan Hükûmetin bu
kadrolara nasıl atama yapacağı da herhâlde hepimizin
kafasında bir soru işareti oluşturmaktadır.
Bu vesileyle Sağlık
Bakanlığının 2010-2013 Yatırım Programına
alınmış olmasına rağmen sebebi bilinmeden
Kütahyanın elinden alınan 500 yataklı devlet hastanesini tekrar
bu yüce Mecliste ilgililere hatırlatıyorum. 2013 yılında
bitmesi gereken hastane, bir yer değişikliği bahanesiyle masal
oldu. Kim buna sebep olduysa bunun hesabını bu yüce Mecliste
ilgililerin sorması gerektiğini düşünüyorum. Acilen, Kütahya
ili, ikinci basamak hastanesi olmayan Türkiye ili olmaktan
çıkarılmalıdır Sayın Bakan. Hemşehrilerimiz
sağlık hizmetini pahalı almaktadırlar. Devlet hastanesi
üniversite araştırma hastanesine dönüştürülmüştür ve
şu anda ikinci basamak hastanesi olmayan bu il, maalesef, bu 2010-2013
Yatırım Programındaki hastanesini de elinden
kaçırmıştır. Bunun acilen yerine getirilmesini, tekrar,
hemşehrilerim adına burada dile getiriyorum.
Diğer taraftan, belediye
başkanlarının maaşını çok görerek nüfusu 2 binin
altına düştüğü gerekçesiyle yüzlerce belde belediyesini kapatan
Hükûmetin, bu kadrolara atayacağı memurlara vereceği maaş
ile beldelere hizmet eden belediye başkanlarına verdiği
maaşı bir kıyaslamasını talep ediyorum.
Bu vesileyle, teklifin 40ıncı maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz önergede, 2012 yılı Adrese Dayalı
Nüfus Kayıt Sistemine göre nüfusunu 2 binin üzerine çıkaran 65 belde
belediyesinin tüzel kişiliğinin iade edilmesini talep ediyorum.
Bununla ilgili önergemize yüce Meclisin katkı yapacağını ve
olumlu bakacağını da ümit ediyorum çünkü toplam 21 ilimizde 65
belde, şu anda nüfusu 2 binin üzerine çıkmış olmasına
rağmen, 2012 yılı kayıtlarına göre, haksız olarak
köy tüzel kişiliğine dönüştürülmüştür. Bunu Ordunun
büyükşehir yapılması
sırasındaki kanun teklifi sırasında da defalarca dile
getirdik ama o gün duyulmamıştı. Bugün bu belediye
başkanları feryat ediyor, bu belde halkımız feryat ediyor.
Bu duygu ve düşüncelerle, önergemize
desteğinizi bekliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyette bulunduğundan önergeleri birlikte
işleme alacağım, talepleri hâlinde ayrı ayrı söz
vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi, aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa teklifinin 15. maddesindeki
İçişleri Bakanlığı tarafından
çıkartılacak yönetmelikle düzenlenir ifadesinin önüne
Sağlık Bakanlığının uygun görüşü
alınarak ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Aytuğ Atıcı (Mersin) ve
arkadaşları
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 S. Sayılı Kanun
Teklifinin çerçeve 15 inci maddesiyle değiştirilen 3152
sayılı İçişleri Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 28 inci maddesinin dördüncü
fıkrasının son cümlesinde geçen "iş ve işlemleri"
ibaresinden sonra gelmek üzere "Sağlık
Bakanlığının uygun görüşü alınarak"
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Vural Kavuncu (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL
(Denizli) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcı önerge üzerinde konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, 546 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesi üzerine söz almış
bulunuyorum. Sağlık hizmetlerindeki ciddi aksamaları
gördüğü hâlde Sağlıkta çağ atladık. diyerek
halkı yanıltmayan milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
15inci maddeyle tüm acil çağrıları
karşılama, sevk ve idare tek çatı altında toplanıyor.
Elbette ki buna bir itirazımız yok. Her ne kadar bu madde Avrupa
Birliği uyum yasaları gereği ile çıkarılsa da sonuçta
uygulama yararlı olacaktır. İtfaiye, polis, ambulans gibi
yerlere yapılan çağrıları tek çatı altında
topluyorsunuz, güzel. Ancak, düzenleme yapma yetkisini sadece
İçişleri Bakanına veriyorsunuz. İçişleri Bakanı
sağlık hizmetlerinin organizasyonundan ne anlar? Anlamaz,
İçişleri Bakanının başka uzmanlık alanları
var, bu işler ayakkabı kutusuna benzemez, herkesin ayrı bir
uzmanlık alanı var. Ha, eğer Fark etmez, Sağlık
Bakanı da zaten bu işlerden anlamaz. diyorsanız, işte
bunda haklı olabilirsiniz, buna bir itirazım yok. Biz yine de
önergemizle Bu yönetmeliği çıkarırken Sağlık
Bakanına danışın. diyoruz. Önergemizi verdik,
anladığım kadarıyla dikkate almışsınız,
siz de bizimkine benzer bir önerge hazırlamışsınız ve
nihayet Sağlık Bakanını da işin içine dâhil
etmişsiniz. Eh, gecenin bu vaktinde belki hayırlı bir iş
yapmış olabilirsiniz.
Şimdi, Sağlık Bakanı 112yi koordine
etmekle sorumlu, o yüzden 112yle ilgili verilecek kararlarda Bakanın
mutlaka, mutlaka fikri alınmalı. Peki, Sağlık Bakanı
112yi koordine etmekle sorumlu olduğu hâlde yeterince edebiliyor mu?
Hayır. Neden? Çünkü çok meşgul Sayın Bakan. Neler yapıyor?
Özel hastanelere hoca kiralıyor; çok meşgul, yazık. Bazı
yandaş ve candaş doktorlara mecburi hizmeti kaldırıyor.
Bunların hepsini siz o mübarek ellerinizi kaldırarak
onaylamıştınız geçen haftalarda.
Çok meşgul Sayın Sağlık Bakanı.
Vatandaşlara, yüzde 200 fark ödemek üzere, her hastaneye gittiğinde
11 ayrı noktadan fark ödemek üzere düzenlemeler yapıyor; çok
meşgul. Hele bugünlerde çok daha meşgul. Neden? İşi, gücü
bıraktı, Ankara Tabip Odasına dava açıyor, Yönetim Kurulunu
ve Haysiyet Kurulunu görevden almak istiyor. Çok meşgul. Niye görevden
almak istiyor biliyor musunuz? Çünkü diyor ki: Hekimler Gezi olaylarında
sokaktaki vatandaşa yardım ettiler. Ee, -gerekçede söylüyor;
bakın, bu benim fikrim değil- bütün hekimleri
cezalandıramayacağıma göre Ankara Tabip Odasının
Yönetim Kurulunu ve Haysiyet Kurulunu görevden alayım. diyor.
Sayın Bakan, ne yaparsanız yapın, kimi
görevden alırsanız alın bu ülkede yaşayan hekimler her
zaman, her koşulda halkının yanında yer alacaktır.
Hiçbir şekilde hekimleri geri döndüremezsiniz. İşgal kuvvetleri
bile bizi geri döndüremedi. İstanbul Tıp Fakültesinden bir dönem
mezun verilmedi, bütün doktorlar şehit oldular. Sen mi bizi
korkutacaksın? Hadi oradan! (CHP sıralarından Bravo! sesleri,
alkışlar)
Şimdi, 112yi koordine edemeyen Bakan, kalkacak,
illerin ambulans ihtiyaçlarını bekletecek, tam seçim zamanı
illere ambulans dağıtarak şov yapacak. Yakıştı
mı? Vallahi yakışmadı, yakışmadı.
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Nasıl biliyorsunuz?
Niyet mi okuyorsunuz, canım ne biliyorsunuz?
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Her
sene dağıtıyor, her sene dağıtıyor.
AYTUĞ ATICI (Devamla) Her sene
dağıtıyorsunuz, seçim dönemi geldi, ambulansları
dağıtıyorsunuz.
Ben size sorarım zıplayan milletvekilleri
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Sizin
zamanınızda ambulans yoktu, ambulans bile görmediniz.
AYTUĞ ATICI (Devamla) Eğer bu
ambulansları bekletmeseydiniz, Vana gönderseydiniz, hani meşhur kar
paletli ambulanslarınızı, acaba Vanlı Muharrem ölecek
miydi? Ölmeyecekti belki de. Oraya ambulans gönderemediğiniz için o çocuk
öldü. Eğer ambulansları zamanında gönderseydiniz
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Kaç tane ambulans
verildiğini sayamıyorsunuz!
AYTUĞ ATICI (Devamla) Vay efendim, çağ
atlamışız! Siz ne atladığınızın
farkında bile değilsiniz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Sen hiç Bahçesarayda bir
mezraya gittin mi?
AYTUĞ ATICI (Devamla) Çağ atladık.
diye size yutturan bir Dünya Bankası var, bir IMF var. Ancak onlar size
çağ atladığınızı söyleyebiliyorlar, siz de
bunlara inanıyorsunuz. Bunların hesabını vereceksiniz.
Eğer o ambulansı Vana göndermiş olsaydınız Muharrem
ölmeyecekti. Kalkmış bugün Sayın Bakan hazretleri bir
açıklama yapıyor, diyor ki: Bir resimle bizim
itibarımızı zedelemeyin, sağlıkta çağ
atladık. Sayın Bakan, o resim dediğiniz resmin içindeki
çuvalda bir çocuk ölüsü var ve bir baba taşıyor. Kalkmış,
efendim, Bunu istismar etmeyin
Ne istismarı? Bunun adı istismar
değil, bunun adı ihmaldir.
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Bahçesarayı gördün mü
sen?
AYTUĞ ATICI (Devamla) Sen kalkacaksın, Benim
ambulanslarım var, ben çağ atladım. diye istismar edeceksin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
AYTUĞ ATICI (Devamla)
sonra ölü çocuğu da
babasına taşıtacaksın. Var mı böyle! (CHP
sıralarından alkışlar)
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) Bahçesarayı hiç
gördün mü, mezrasını hiç gördün mü Bahçesarayın?
BAŞKAN Diğer önerge üzerinde Kütahya
Milletvekili Sayın Vural Kavuncu konuşacak.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VURAL KAVUNCU (Kütahya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; önergemiz doğrultusunda, lehinde söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle saygıyla selamlıyorum.
Biraz evvelki önergede Kütahya Milletvekili Sayın
Alim Işıkın Kütahya ile ilgili vermiş olduğu bilgiler
önemli derecede yanlışlık içermekte ve kamuoyunu
yanıltmaktadır. Aslında kendisi şu anda Kütahyada
Milliyetçi Hareket Partisinin belediye başkan aday adayıdır.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Aday adayı değil,
aday adam ya, aday!
MEHMET GÜNAL (Antalya) Müstakbel belediye
başkanı.
VURAL KAVUNCU (Devamla) Bu şekilde
yanıltmalarla ve yanlış bilgilerle Kütahya kamuoyunu
yanıltmak, yönlendirmek ve bununla ilişkili olarak da muhtemelen
siyasi menfaat elde etmek amacıyla bu konuşmaları yapmaktadır.
Biz doğrusunu söyleyelim.
Şimdi, bir: Kütahya hastanesiyle ilişkili,
programdan kaldırıldığı yönünde bir iddiası var.
Burada defalarca Sağlık Bakanımızdan da bu konuda bilgiler
almıştır, hiçbir şekilde Kütahya hastanesi programdan
kaldırılmamıştır. Gerçek şudur: Sadece yerle
ilişkili halkımızın talepleri ve daha iyi bir
sağlık hizmeti alma konusunda yer değiştirme söz konusu
olmuştur. Şehrin merkezinde jandarma taburundan terk edilmiş
olan arazinin 150 dönümü bu yönde Sağlık Bakanlığına
geçirilmiş ve burada çalışmalara
başlanmıştır. Bu süre içerisinde imar işlemleri, imar
düzenleme, ifraz, üzerindeki enerji nakil hatlarının düzenlenmesi,
hazineye terkler gibi resmî işlemler
nedeniyle bu süre geçirilmiş ve Kütahya halkına bu alan kamu
yararına olmak üzere hediye edilmiş bir alandır.
Şimdi, bu alanda olmasının faydaları
şudur: Bir kere, burası şehir merkezinde bir daha ele
geçirilmeyecek bir alandır.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Doğru, ele geçirilemeyecek
bir alan!
VURAL KAVUNCU (Devamla) Eğer bundan sonra,
Kütahyada bir hastane ihtiyacı söz konusu olursa her zaman için
şehrin dışında bulunabilecek olan yerler vardır. Elli
sene sonra da yüz sene sonra da burası sağlık alanı olarak
kalacak ve burada gelecek olan nesillerin bize dua edeceği alandır.
İki: Yanında olan hizmet binasıyla
birleştirilecektir. Eğer bir başka alanda yapılacak olsa
hizmet bölünmesi olacak, 8-10 kilometre arasında hastaların git
geliyle gidilecek olan bir durum olacaktı.
Üç: Bu sayede, şu anda, burası şehir
hastanesi statüsünde yapılacak, verilecek olan hizmet kalitesinde de, çok
büyük oranda bir iyileşme söz konusu olacaktır. En önemlisi de bu yer
değişimi konusu halka sorulmuş, halkla anketler
yapılmış ve çok büyük oranda, en büyük oranda bu alanda
yapılması yönünde bir teveccüh ve istek oluşmuş ve bu da
dikkate alınmıştır. Sonuçta, birkaç senelik gecikmeyle
birlikte
Şu anda programda olmadığı diye bir durum yok,
işlemleri tamamlandı ve Yüksek Planlama Kuruluna gönderilmek
üzeredir.
Bir diğer olay da, şu anda mevcut olan
hastanemiz de gene şehir hastanesi statüsüne sokulabilecek özelliktedir,
tekrar planlamaları yapılmakta ve beraber gönderilecektir.
Dolayısıyla, inşallah, Kütahyamıza bu hastanemiz yapılınca
biz burada yapılan konuşmaları Kütahya halkının önüne
çıkaracağız.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Şecaat arz ederken
sirkatin söylüyorsun!
VURAL KAVUNCU (Devamla) İkinci bir hadise:
Değerli milletvekili bundan önce yaptığı konuşmalarda,
attığı tweetlerde, facelerde Devlet hastanesi olmayan tek
il Kütahya. tabirini çokça kullandı.
ALİM IŞIK (Kütahya) Evet, evet.
VURAL KAVUNCU
(Devamla) Fakat, bununla ilişkili, geçen hafta yaptığım
açıklamada bunun böyle olmadığı, bunun gene bir kamuoyunu yanıltma
olduğunu ifade ettim. Tek il değil, başka illerde de,
yaklaşık 6ya yakın değişik ilde de devlet hastanesi
statüsü değil, sadece eğitim ve araştırma hastanesi statüsü
var. Sayın milletvekili bunu bir eksiklik olarak değerlendirmekte.
Hâlbuki Kütahya hastanesi bu şekilde üniversiteyle birleşerek gücüne güç
katmıştır. 10 tane olan üniversite öğretim üyesi
sayısı bu sayede neredeyse 100ün üzerine çıkmış, pek
çok yeni bölüm açılmış, üniversite hocalarımızın
yeni teknik ve teknoloji kullanmalarına izin vermiş, Kütahyalı
hastalarımız doçentlerle, profesörlerle bu sayede
tanışmıştır. Bunun içerisinde, yakında,
inşallah, organ transplantasyonuna başlayacağız,
yakında tüp bebek merkezine başlayacağız.
Bu sefer, sayın milletvekili
konuşmasında, o yaptığı yanlışı, bilerek
yaptığı yanlışı tek il Kütahya lafındaki
teki kasten çıkartarak devlet hastanesi olmayan il demiştir.
Bakın, Ankarada da devlet hastanesi sadece Sincanda ve Türkiye
Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Hastanesi olarak vardır. O zaman neyi
eksikliktir? Kütahyada eğer ikinci basamak değil, üçüncü basamak
veriyorsa eksik olan nedir?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Numune
hastanesi ne?
VURAL KAVUNCU (Devamla) -
Kütahyanın, hiç merak etmesinler, kendilerinin yaptığı
sağlık hizmetini
57nci Hükûmet döneminde Sağlık
Bakanlığı MHPdeyken Kütahyalı sağlıkta neydi, ne
yaptılar; şimdi neydi, ne oldu, biraz da buna baksınlar; bundan
sonra Kütahya halkının yüzüne bakabilecek yüzleri var mı görelim.
Teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ALİM IŞIK (Kütahya) Yalan
yanlış ifadeler. dedi, sataşmada bulundu.
BAŞKAN Bir dakika
Duymadım
Sayın Alim Işık.
Buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim
yalan yanlış bilgilerle dedi, yalan yanlış bilgiler
sundu. Dolayısıyla, yalan yanlış bilgiler sunan
milletvekilini düzeltsin Sayın Alim Işık.
BAŞKAN Sayın Işık
söyleyebilirdi bu talebi Sayın Vural.
Katılıyor musunuz Sayın
Vuralın talebine?
ALİM IŞIK (Kütahya)
Katılıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
İki dakika süre veriyorum.
VI.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Kütahya Milletvekili Vural Kavuncunun 546 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 15inci maddesinde verilen önerge üzerindeki konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ALİM IŞIK (Kütahya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın milletvekilinin yalan
yanlış ifadeler sözünü bir defa kendisine iade ediyorum, hiçbir
şey yalan yanlış değildir. Bir defa, ben, belediye
başkanı aday adayı değilim, adayıyım, önce onu
düzelteyim, birinci yalan.
2010-2013 Yatırım
Programına alınmış olan bir hastane; 2013 yılı
bitmiştir, dolayısıyla o tarih olmuştur, yalan iki. Bundan
sonra da yap-işlet-devret modeliyle yapılacaktır, artık bundan sonra Sağlık
Bakanlığı bütçesinden hastane yapılması mümkün
değildir. Bunu siz de iyi biliyorsunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin) Halkın cebinden
yapılacak.
ALİM IŞIK (Devamla) Yer
değişikliği işi sizin milletvekili olmanızdan sonra
gündeme gelmiştir.
VURAL KAVUNCU (Kütahya) Daha orayı otel
yapacağız, beş yıldızlı otel yapacağız.
ALİM IŞIK (Devamla) Dolayısıyla,
siz devlet hastanesini Kütahyanın elinden alan milletvekili olarak tarihe
geçeceksiniz. Bunu da hemşehrilerimiz size soracak.
İki; bu devlet hastanesinin yeri 57nci Hükûmet
döneminde başlamış, 1999-2009 yılı arasında, on
yılda sizin eski bakanınız Sayın Recep Akdağ
tarafından ve sağlık çalışanlarının ortak
kararıyla alınmış ama siz milletvekili olduktan sonra,
2011de maalesef bunu Tavşanlı tarafına taşıyalım
diye yerini değiştirerek Kütahyanın elinden
almışsınız.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Acaba neden?
SONER AKSOY (Kütahya) Yalan, yalan, hepsi yalan.
ALİM IŞIK (Devamla) Bunu da Kütahyalı
hemşehrilerim çok iyi biliyor. (MHP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, yap-işlet-devret modeliyle o belirlenen
araziye hastane yapımı için çevre yolu isteniyor. Bunu çok iyi
biliyorsunuz, Kütahyalılara açıklayamıyorsunuz ama ben
açıklayacağım, merak etmeyin.
VURAL KAVUNCU (Kütahya) Yapılacak mı,
yapılmayacak mı?
ALİM IŞIK (Devamla) Bir diğeri, Kütahya
sizin sayenizde, devlet hastanesi olmayan tek il oldu, sonradan birkaç il
eklendi.
VURAL KAVUNCU (Kütahya) Tek il değil.
ALİM IŞIK (Devamla) Sizin sayenizde tek il
oldu, bunu unutmayın. Son bir yılda birkaç il daha eklendi.
VURAL KAVUNCU (Kütahya) Yalan söylemeyin, tek il
değil.
ALİM IŞIK (Devamla) Şu anda bundan
dolayı Kütahyalı hemşehrilerim, devlet hastanesinden
alacağı hizmeti yüzde 50 fazla para ödeyerek pahalı
almaktadırlar.
VURAL KAVUNCU (Kütahya) Yalan, yalan.
ALİM IŞIK (Devamla) Bunu da sizin
takdirlerinize sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VURAL KAVUNCU (Kütahya) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Kavuncu.
VURAL KAVUNCU (Kütahya) Efendim, söz istiyorum.
BAŞKAN Neden?
VURAL KAVUNCU (Kütahya) Çünkü, en sonunda Yalan
söylüyorsunuz, devlet hastanesinde sizin sayenizde daha fazla para
alınmaktadır. dedi.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Doğru. Üniversite
hastanesinde daha fazla para alındı.
VURAL KAVUNCU (Kütahya) Bu külliyen yalandır.
ALİM IŞIK (Kütahya) Hayır Sizin
sayenizde Kütahyanın elinden alındı. dedim.
VURAL KAVUNCU (Kütahya) Ayrıyeten, benim nedenimle
Tavşanlı yönüne taşındı yönünde bir iddiası oldu.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Başkan, bunda
yalan bir şey yok; bu, doğru.
BAŞKAN Müsaadenizle ben takdir edeyim onu.
Buyurun, sataşmadan dolayı iki dakika
veriyorum.
3.- Kütahya Milletvekili Vural Kavuncunun, Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VURAL KAVUNCU (Kütahya) Efendim, sayın vekilimiz
Kütahya hastanesinin şu anda yapılacak olmasıyla ilişkili
herhangi negatif bir şey söyleyemedi.
ALİM IŞIK (Kütahya) Niye yapılmadı,
niye? 2013te bitecekti.
VURAL KAVUNCU (Devamla) - Sadece Sağlık
Bakanlığı bütçesinden değil, şehir hastaneleri
bünyesinde yapılacağını ifade etti. Bu doğrudur.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Halkın cebinden
yapılacak.
VURAL KAVUNCU (Devamla) - Yani, illa önemli olan bizim
orada bir hastane yapmamız ve çok daha iyi bir hastane
yapmamızdır. Bu yapılacaktır. Eğer bu hastanenin
yapılmayacağını iddia ediyorsanız, yok derseniz bunu
söyleyin.
İki: Kütahya, devlet
hastanesi olmayan tek il değildir.
ALİM IŞIK
(Kütahya) Ne zaman yapılacak?
VURAL KAVUNCU (Devamla) -
Kırşehirde, Karabükte benzer durumlarda tek hastane vardır.
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Özel sektöre yaptırıyorsunuz o hastaneleri, parasını da
vatandaş cebinden katkı payıyla ödüyor.
VURAL KAVUNCU (Devamla) -
Artı başka bir şey var; kendisi Kütahya hastanesini
Tavşanlı tarafına taşıtmak için diye bir iddiada
bulundu.
ALİM IŞIK
(Kütahya) Evet, evet.
VURAL KAVUNCU (Devamla) -
İnsaf diyorum. Şu anda yeni olan yer, yeni belirlenen yer
Kütahyanın tam merkezindedir.
Ama, ben başka bir
şey söyleyeceğim. Yakın zamanda attığı bir tweet
var Âlimin fikri neyse zikri odur. dedi. Demek ki kendisi herhangi bir
şekilde yetki elde ederse bu yönde birtakım belirlemeleri kendine
yakın olan, kendine dost olan tarafa yaptıracak ki herkesi öyle zannediyor.
Biz, Kütahya merkezini yapmakla hastalardan inşallah dua
alacağız. (MHP sıralarından gürültüler)
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Herkesi AKPli zannetmeyin.
VURAL KAVUNCU (Devamla) -
Üçüncüsü, son söz: Bir şey söylediniz Kütahya Hastanesinde bu nedenden dolayı
fazla para alınıyor. dediniz mi demediniz mi?
OKTAY VURAL (İzmir)
İstifa et, sen de istifa et, boş ver.
VURAL KAVUNCU (Devamla) -
Kütahya Hastanesinde şu anda üçüncü basamak olmasından dolayı
daha fazla para alınıyor. dediniz mi, demediniz mi?
ALİM IŞIK
(Kütahya) Dedim, dedim.
VURAL KAVUNCU (Devamla) -
Yalan, yalan söylüyorsunuz. Bunun ispatı: Şu anda, Kütahya
Hastanesinde hastalarımızdan 5 lira muayene, 3 lira muayene
farkı; 8 lira alınmaktadır, Türkiye'nin her tarafında bu
böyle alınmaktadır. Biraz evvel söylediğim gibi kendisi bu
noktada ikrar etmiş, Ben bunu söyledim. demiştir.
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Hoca farkı ne oluyor, hoca farkı? Hoca farkı
alınıyor mu?
VURAL KAVUNCU (Devamla) -
Yalan yanlış duyduğunu burada ifade etmekte, Kütahya halkını
yanlış yönlendirmektedir. Böyle bir şey yoktur. kendisi gelsin,
fazla para alındığını iddia etsin.
Teşekkür ediyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Ona gerek yok, herkes biliyor.
ALİM IŞIK
(Kütahya) Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun
(MHP sıralarından gürültüler)
Bir dakika
OKTAY VURAL (İzmir)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Müsaade eder
misiniz sayın milletvekilleri, Sayın Vural, Sayın Işık
söz istedi.
ALİM IŞIK
(Kütahya) Âlimin fikri neyse zikri odur. dedi, çarpıtarak yalan
söyledi, bir de yandaşları dedi.
OKTAY VURAL (İzmir)
Üstelik hakaret etti.
ALİM IŞIK
(Kütahya) Ben de ona yakıştıramıyorum.
BAŞKAN Son
konuşmayı size veriyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, televizyonda konuşsunlar bunları.
BAŞKAN - Hastanede
yatan, bütün tedavi görmekte olan hastalarımıza acil şifalar
dileyelim.
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Acil şifa dileyelim, AKPye de rahmet dileyelim.
BAŞKAN - Lütfen siz
de yeni sataşmalara neden olmayın, bunu da burada noktalayalım.
4.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
Kütahya Milletvekili Vural Kavuncunun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ALİM IŞIK
(Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Öncelikle sayın
milletvekilinin söylediği yakışmayan sözleri kendisine iade
ediyorum.
Ben, Kütahyanın
milletvekiliyim. Siz Tavşanlı tarafına yapılması
gerektiğini kamuoyunda açıkladınız Çünkü şehir oraya
doğru büyüyor. dediniz.
VURAL KAVUNCU (Kütahya) - Nerede açıkladım?
Yalan söylemeyin!
ALİM IŞIK (Devamla) Daha sonra Sayın
Sağlık Bakanımız Recep Akdağ Bunu vatandaşa
soracağım, nereye istiyorlarsa oraya yaptıracağım.
dedi. Teşekkür ediyorum kendisine. Daha sonra şimdiki jandarma
taburunun eski arazisine vatandaşımızın da talebi
doğrultusunda bunun yapılması konusunda karar verdi ama sizden
önceki Sayın Soner Aksoy Ağabeyimiz de, ondan önceki
milletvekillerimiz de o hastanenin yerinin tespiti konusunda emek
harcadılar. Ama siz milletvekili olduktan sonra, sağlık
işlerinden sorumlu Kütahya Milletvekili olarak bu hastanenin yerinin
değiştirilmesini siz gündeme getirdiniz, başkalarını
aracı yaptınız, kendiniz...
SONER AKSOY (Kütahya) Yok, öyle bir şey.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Soner Ağabeyin
Yok. diyor.
ALİM IŞIK (Devamla) Soner Bey, Yok. diyorsanız...
SONER AKSOY (Kütahya) Yok.
ALİM IŞIK (Devamla) Tamam, saygı
duyarım.
Şimdi, bu 2013 yılında bitecek olan
hastane neden bugüne kadar bitirilmedi? Şimdi niye yapılmıyor?
Bir yıldan bu yana neden bir çivi çaktırmadınız?
VURAL KAVUNCU (Kütahya) Fazla para alınıyor
mu alınmıyor mu?
ALİM IŞIK (Devamla) Fazla para
alınıp alınmadığını Kütahyadaki
hemşehrilerim şimdi sizi de, bizi de izleyerek yarın size
sorarlar.
VURAL KAVUNCU (Kütahya) Kaç lira alınıyor?
ALİM IŞIK (Devamla) Üçüncü basamak hastanede
ne alınıyorsa Kütahyada o alınıyor.
VURAL KAVUNCU (Kütahya) 8 lira alınıyor.
ALİM IŞIK (Devamla) Keşke ikinci basamak
hastane olsaydı da daha az parayla bu vatandaşlarımız bu
hizmetlerden yararlanabilmiş olsalardı.
Sizi kendi vicdanınızla baş başa
bırakıyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir
Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak
Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun
Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili
Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu,
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529,
2/1571, 2/1966) (S. Sayısı: 546) (Devam)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar
yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı...
Elektronik cihazla oylama yapıyoruz.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı vardır,
önergeler kabul edilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 16ncı maddede iki adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
kanunun 16inci maddesin (ç) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki ifadenin (d) bendi olarak eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Haydar
Akar Mustafa
Moroğlu
İstanbul
Kocaeli
İzmir
Ahmet
İhsan Kalkavan Aytuğ
Atıcı Uğur
Bayraktutan
Samsun
Mersin
Artvin
Aydın
Ağan Ayaydın
İstanbul
MADDE 2 "Uzman jandarmalara dereceleri
karşılığı 926 sayılı Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanununa ekli III sayılı astsubaylar için ek
gösterge tablosu uygulanır.
"Çeşitli Kanun, Kanun Hükmünde Kararname ve
Kararnameler ile jandarma sınıfı astsubaylara verilen
komutanlık, makam, temsil, görev, temininde güçlük çekilen eleman
zammı, dalgıç, kurbağa adam, paraşüt, denizci vb. ilave
ödemeler, görevlendirildikleri astsubay kadroları rütbesi
karşılığı miktarında, astsubay kadrolarında
görevli uzman jandarmalara da ödenir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
kanun teklifinin çerçeve 16 ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Günal
Manisa
Konya
Antalya
Alim
Işık Ali
Öz Oktay
Vural
Kütahya
Mersin
İzmir
MADDE 16- 18/3/1986 tarihli ve 3269 sayılı
Uzman Erbaş Kanununun 11 nci maddesine (c) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki bent eklenmiştir.
"ç) En az yüzde 60 oranında engelli ya da
süreğen hastalığı olan çocuğunun (çocuğun evli
olması durumunda eşinin de en az yüzde 60 oranında engelli
olması kaydıyla) hastalanması halinde, hastalık raporuna
dayalı olarak ana veya babadan sadece biri tarafından
kullanılması kaydıyla bir yıl içinde toptan veya bölümler
halinde on güne, eşlerin boşanmış olması durumunda
çocuğun vasisine yirmi güne kadar."
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Kim konuşacak?
OKTAY VURAL (İzmir) Mustafa Kalaycı
BAŞKAN Konya Milletvekili Sayın Mustafa
Kalaycı konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Görüştüğümüz madde olumlu bir düzenleme olmakla
birlikte, uzman erbaşların özlük hakları, çalışma
şartları, disiplin ve ceza uygulamaları, emeklilik gibi
konularda birçok sorunları bulunmaktadır. AKP Hükûmeti üvey evlat muamelesi
gören uzman erbaşların biriken ve çığ gibi büyüyen
sorunlarına karşı duyarsız kalmaktadır. Yirmi sekiz
yıl önce çıkarılan ve günümüz şartlarında çok yetersiz
kalan 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu incelendiği zaman,
sorun birkaç maddeyle bitmemektedir. Bu kanunun baştan sona gözden
geçirilerek yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin
vazgeçilmezi hâline gelmiş uzman erbaşlar sorunlarının bir
an önce çözülmesini istemektedir. Uzman erbaşlar bu ülkenin, bu milletin
çocuklarıdır. Türkiye Cumhuriyetine, vatana ve millete kalpten
bağlı ve yürekten sevdalı olan uzman erbaşlar, Türk
milletinin onurlu mesleği, bir yaşam biçimi olan ordumuzun maalesef
ezilen kahramanlarıdır. Uzman erbaşlar da yarınlara güvenle
bakmak istiyor. 3269 sayılı Kanun gereği 45 yaşına
kadar sözleşme yapılan uzman erbaşlar emekli olabilmek için 60
yaşına kadar beklemek zorundadır. 45 yaşına gelen
uzman erbaşların ilişiği kesilerek, emekli olmalarına
mâni olunmaktadır. Bundan dolayı uzman erbaşlar gelecek
endişesiyle umutsuzluğa kapılmakta ve aileleriyle birlikte
mağdur olmaktadır. Emekli olduklarında alacakları ücretler
de uzman erbaşları düşündürmekte olup moral ve
motivasyonlarını olumsuz olarak etkilemektedir. Türk Silahlı
Kuvvetlerinde uygulanan emeklilik sisteminin uzman erbaşlara da aynen
uygulanması, uzman erbaşların yarınlara güvenle
bakmasını ve emeklerinin karşılığı
almalarını sağlayacaktır. Uzman erbaş olan
arkadaşlarımız kıdemine mütenasip maaş da
alamamaktadır. Bu konuda da düzenleme yapılması gerekmektedir.
Uzman erbaşlar gerek meslek öncesi gerek mesleki
görevleri sırasında yüksek tahsil yapabilmektedir. Bu durumda
olanların derece ve kademeleri yapmış oldukları bu tahsile
uygun hâle getirilmeli, haklardan yararlandırılmalı ve
uygulamada eşitlik sağlanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Emekli Astsubaylar
Derneği Yönetim Kurulu, meslektaşlarına uygulanan
ayrımcılık ve adaletsizliklere karşı oy
birliğiyle ölüm orucu eylemine başlama kararı almıştır.
Astsubaylarımız hep sabretmiş ve umutla beklemiş ancak
haklarını bir türlü alamamıştır.
Astsubaylarımız aldıkları terbiyeyle ve kendilerine
yakışan bir vakar ve ciddiyetle seslerini duyurmak, yetkili
kurumların dikkatini çekmek ve haklarını almak için kararlı
ve onurlu bir mücadele vermiştir ama artık sabırları
taşmıştır. Astsubaylar kimseden ulufe istemiyor; hak
ettiğini istiyor, görev ve sorumluluklarının
karşılığını istiyor, eşitlik ve adalet
istiyor, birçok meslek mensubuna verilip de kendilerinden esirgenen,
analarının ak sütü gibi helal olan haklarını istiyor.
Astsubay okulları yüksekokul seviyesine
çıkarılmış olmasına rağmen
intibaklarının yapılması konusunda verilen sözler hâlâ
tutulmamıştır. Bu intibakın yapılmaması nedeniyle
2nci ve 3üncü derecelerden emekli olmuş astsubaylarımız
yıllardır 800 lira civarında daha az emekli
aylığı almaktadır. Hâlbuki, 926 sayılı Yasadan
önce sanat okulu, lise mezunu, iki yıllık harp okulu mezunlarına
tanınan intibak hakkı Astsubay Meslek Yüksekokulları Kanunundan
önce mezun olan astsubaylarımıza ve emeklilerine de tanınıp
bunların intibakları meslek yüksek okulu mezunu olarak
yapılmalıdır. Bu eşitleme yapılmalı ve bu
haksızlık bir an önce giderilmelidir. Gelin, hep birlikte, gerek
görevde bulunan gerekse emekli astsubaylarımız ve uzman
erbaşlarımızın çok ciddi ve birikmiş sorunlarına
bir an önce çözüm bulalım, çözüm getirelim.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı isteyeceğim.
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Elektronik oylama yapalım, bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı vardır,
önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
kanunun 16inci maddesin (ç) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki ifadenin (d) bendi olarak eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve
arkadaşları
MADDE 2 "Uzman jandarmalara dereceleri
karşılığı 926 sayılı Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanununa ekli III sayılı astsubaylar için ek
gösterge tablosu uygulanır.
"Çeşitli Kanun, Kanun Hükmünde Kararname ve
Kararnameler ile jandarma sınıfı astsubaylara verilen
komutanlık, makam, temsil, görev, temininde güçlük çekilen eleman
zammı, dalgıç, kurbağa adam, paraşüt, denizci vb. ilave
ödemeler, görevlendirildikleri astsubay kadroları rütbesi
karşılığı miktarında, astsubay kadrolarında
görevli uzman jandarmalara da ödenir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mersin Milletvekili
Sayın Aytuğ Atıcı.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 546 sıra
sayılı torba olduğu için malul, yani özürlü yasa teklifinizin
16ncı maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Kendini engelli
adayı olarak gören, engellilere hakaret etmeyen, engellileri
aşağılamayan ve vicdan engellisi olmayan bütün milletvekillerini
saygıyla selamlarım. Ayrıca, toplumumuzun yüzde 12sini
oluşturan tüm engelli vatandaşlarımızı da yine
saygıyla selamlıyorum.
16ncı maddeyle ne getirmeye
çalışıyorsunuz? En az yüzde 70 oranında engelli ve
süreğen hastalığı olan çocuğunun hastalanması
durumunda uzman erbaşlara on güne kadar izin lütfediyorsunuz. Peki bu
yeter mi? Yetmez. Biz önergemizle ne diyoruz? Diyoruz ki: Engelli çocuğu
olan bir insanın ekonomik ihtiyaçları da çok fazladır. O
nedenle, gelin, biz, uzman jandarmalara astsubaylar için ek gösterge tablosunu
uygulayalım, hiç olmazsa biraz daha onları ekonomik yönden de destekleyelim.
Ama birazdan, ben iddia ediyorum, kayıtlara da geçiriyorum, siz, uzman
erbaşlar için bu özlük hakkı iyileştirmesine hayır
diyeceksiniz, şimdiden söylüyorum ama ben onların haklarını
buradan savunmaya devam edeceğim.
Şimdi, engelli yurttaşlarımız ne
istiyorlar? Engelli yurttaşlarımız öncelikle eşit
yurttaş olduklarını görmek istiyorlar yani Kör olduğun
hâlde sana iş verdik, daha ne istiyorsun? diyen anlayışın,
zihniyetin, köhnemiş zihniyetin artık değişmesini
istiyorlar. Başka ne istiyor engelli yurttaşlarımız?
İş hayatında yasaların kendilerine verdikleri hakların
uygulanmasını ve buna göre de kamu hizmetlerinde istihdam edilmek
istiyorlar yani iş istiyorlar, iş. Engellilere
yapacağınız en önemli katkı onlara iş bulmaktır.
Toplum bir yandan engelli sayısının
artmasını engellemek için sizden program beklerken, bir yandan yine
engelli yurttaşlarımız yaşadıkları en önemli
sorun olan engelli raporu işkencesinin bitmesini beklerken sizler
engellilere zulüm üstüne zulüm yapıyorsunuz ve yeni engelli bireyler
oluşması için âdeta çaba sarf ediyorsunuz. Sayın
Sağlık Bakanımız sokakta zulüm uyguladığı
gençleri tedavi eden hekimlere dava açarak bunu göstermiştir zaten.
Bakın, bugün daha, hiç uzağa gitmeyin, daha bugün, hak arayan
gençleri yine düşman gördünüz, yine onlara gaz sıktınız,
yine onları yaraladınız, yine muhtemelen birkaç tane engelli
yarattınız; siz, AKP uygulamaları bunu yarattı. Nerede
yarattı biliyor musunuz? Türkiye Büyük Millet Meclisinin önünde
yarattı. Kimdi o buraya gelenler? Bu Millet Meclisinin gerçek sahibi olan
milletti. O milleti siz Türkiye Büyük Millet Meclisine
yaklaştırmadınız, yaklaştırmamak için de devletin
her türlü imkânını sağladınız ve yeni engelli
vatandaşlar yarattınız.
Şimdi, Sağlık Bakanı
uyguladığı sağlık politikalarıyla engellilerin
sayısını azaltmak şöyle dursun yeni engellilerin ortaya
çıkmasını sağlamaya devam ediyor.
Bakın, 2002de bir Türkiye engelli
araştırması yapıldı, hâlâ bugüne kadar en geçerli
araştırmadır. Buna göre, Türkiyedeki engelli nüfus toplam
nüfusun yüzde 12,29u. Ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma,
zihinsel engellilerin tamamını toplayın, 2,58 yapıyor.
Peki, kronik hastalığı olan yani süreğen
hastalığı olanların oranı ne kadar? Yüzde 9,7. Bakın,
niye bu rakamları verdim? Süreğen hastalıklar önlenebilir
hastalıklardır yani siz öyle bir sağlık politikası
uygulayacaksınız ki yüzde 10a varan kronik hastalıkları
engelleyeceksiniz. Bunun için de birinci basamağa yatırım
yapmanız gerekiyor. Demin Kütahya Milletvekilinin söylediği gibi,
Kardeşim, biz birinci, ikinci değil, üçüncü basamak hizmet
veriyoruz. dediğiniz zaman, bu işten hiç
anlamadığınız ortaya çıkıyor. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Hele bir de
sağlıkçıysa bunu diyen milletvekili iyice yandı o zaman.
AYTUĞ ATICI (Devamla) Çünkü siz birinci basamak
sağlık hizmetlerini vermeden, ikinci basamak sağlık
hizmetlerini vermeden üçüncü basamağı veremezsiniz, verirseniz de
engelli bireyler yaratmış olursunuz. O yüzden biz sizlere
Paramızı doğru harcayın. diyoruz, biz sizlere
Paramızı doğru harcayın. diyoruz. Birinci basamağa
yani koruyucu sağlık hizmetlerine yatırın ki yeni
engelliler olmasın, engelli olduktan sonra bunu tedavi etmeniz
imkânsız. ama siz parayı nereye harcayacağınızı
çok iyi biliyorsunuz.
İyi akşamlar. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ama, Sayın Vurala teşekkür ediyorum, buraya
kadar gelip benden karar yeter sayısı rica etti.
Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Elektronik oylama yapalım.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı vardır,
önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
17nci maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:
T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte yasa teklifinin 17. maddesindeki 4000
sporcu ifadesinin 5000 sporcu olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın Ağan Ayaydın Vahap Seçer
İstanbul İstanbul Mersin
Levent
Gök Hasan
Ören İzzet
Çetin
Ankara Manisa Ankara
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 17 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan Akçay Mustafa Kalaycı Mehmet Günal
Manisa
Konya
Antalya
Özcan
Yeniçeri Oktay
Vural Sümer
Oral
Ankara İzmir Manisa
MADDE 17- 21/5/1986
tarihli ve 3289 sayılı Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
"Olimpik sporculara yardım
GEÇİCİ MADDE 13- Genel Müdürlük tarafından
2020 yılı sonuna kadar yapılacak yaz ve kış olimpiyat
oyunlarına hazırlanmak amacıyla olimpik ve paralimpik spor
dallarında en az yıldızlar seviyesinde olmak kaydıyla
seçilecek 6000 sporcu yetiştirilir.
Yetiştirilecek sporcuların sportif amaçlı
iaşe, ibate ve yol giderleri Genel Müdürlük tarafından
karşılanır. Ayrıca bu sporculara asgari ücretin net
tutarını geçmemek üzere; yaş grupları, branş
farklılıkları, sporcuların karşılaması
gereken kişisel giderler gibi hususlar da dikkate alınarak,
gerektiğinde farklı tutarlarda belirleme yapılmak suretiyle her
ay harçlık ödenir.
Spor branşlarının ve sporcuların
tespiti, verilecek harçlığın tutarı, iaşe, ibate ve
yol giderlerinin karşılanması ile harçlık ödenmesine
ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığının
görüşü alınarak, Genel Müdürlük tarafından
çıkartılacak yönetmelikle belirlenir.
Bu maddeye göre yapılan harçlık ödemeleri damga
vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın her
ayın on beşinde ödenir ve bu ödemeler hiçbir suretle
haczedilemez."
BAŞKAN Son okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLBGİÇ (Isparta)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay
konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 17nci maddede verdiğimiz önerge üzerine söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu 17nci maddeyle 2020
yılı sonuna kadar yaz ve kış olimpiyat oyunlarına
hazırlanmak amacıyla olimpik ve paralimpik spor dallarında en az
yıldızlar seviyesinde olmak üzere seçilecek 4 bin sporcu
yetiştirilmesi ve bunlara asgari ücret düzeyinde maaş verilmesi
öngörülmektedir. Bu, olumlu gördüğümüz, faydadan ari olmayan bir
düzenlemedir. Bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak önergemizde bu
sporcuların sayısı 6 bine çıkarılmakta ve
maaşlarının da her ayın on beşinde ödenmesi
öngörülmektedir.
Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, 2012 Londra
Yaz Olimpiyatlarında Türkiye 16 dalda 114 sporcuyla temsil edildi. Bu
olimpiyat Türkiyenin en fazla sporcuyla katıldığı
olimpiyat olmuştur ve Türkiye sporcu katılımı
bakımından 8inci ülkedir. Sporda ve bilhassa olimpiyatlarda
başarı katılımcı sporcu sayısıyla
değil, bildiğiniz üzere alınan madalyayla ölçülmektedir. Biz
Londra Olimpiyatlarına 114 sporcuyla katıldık fakat maalesef 5
madalya alabildik.
Haydi Ankaranın çocukları diyerek
beklentiler Hükûmet tarafından yükseltildi ve sporcular üzerinde de
aşırı bir psikolojik baskı oluştu. Sonrasında,
sporcuların bu stresli ortamla mücadele için yanlarında olması
gereken kişiler de, aile yakınları da Londraya götürülmedi.
Onun dışında orada bulunmasa da olacak kişilerin kafileye
katıldığını biliyoruz. Özellikle atletizm dalında
bazı sporcular antrenörsüz çalışmak durumunda
kalmıştır. 5 madalyayla Türkiye olimpiyatlarda 32nci ülke
olmuştur 204 ülke arasında ve atlet başına düşen
madalya sayısında da 57 atlete bir madalyayla 39uncu sıradadır.
Olimpiyatlarda başarılı olamıyoruz.
On iki yıllık AKP iktidarı döneminde başarısız
saydığımız hususlardan birisi de olimpiyatlardaki
başarısızlıktır. Bunun da altında yatan olumsuz
faktörlerden birisi, en önemlisi adam kayırma, yandaş
yerleştirme gibi yaklaşımlarla spor yönetimi, yönetme
anlayışıdır. Tabii, olimpiyat sporcusu yetiştirmeye
elverişli bir eğitim, sosyal yaşam, altyapı vesaire sistemi
kurulamamıştır. Spor okulları sayısı yeterli
değildir. Bu okulların sayısının daha da artırılması
ve öğrencilerin haftada en az 16-18 saat pratik yapma
imkânlarının da sağlanması gerekir.
Değerli arkadaşlar, çok önemli gördüğüm,
Türkiye'nin bir olimpiyat perspektifi, bir olimpiyat stratejisi
olmadığını ifade ederek sözlerime devam etmek istiyorum. Bu
çok önemli. Tamamen bir devlet politikasına dönüşmesi gereken orta ve
uzun vadeli bir olimpiyat sporcusu yetiştirme perspektifinin ve
politikasının olması gerekir. Tabii, mesela büyükşehir
belediyeleri, bu olimpiyat perspektifine yönlendirilememiştir kanunlarla,
düzenlemelerle, çeşitli politikalarla. Büyükşehir belediyeleri, profesyonel
spor kulüpleri, sivil toplum kuruluşları ve bazı
bakanlıkların koordineli bir şekilde bu olimpiyat perspektifinin
içerisine mutlaka dâhil edilmesi gerekir.
Biliyorsunuz, İstanbul, Ankara gibi büyükşehir
belediyelerinin Süper Ligde futbol kulüpleri var, trilyonlarca lira masraf
ediliyor. Diyelim ki 30 kişi profesyonel futbol oynuyor ve bunların
taraftarları da yok. Hâlbuki bu kadar büyük, devasa imkânlar olimpiyat
sporcusu yetiştirmeye teksif edilse inanın beş on yıl
içerisinde çok daha büyük başarılara imza atarız.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa teklifinin 17. maddesindeki
4000 sporcu ifadesinin 5000 sporcu olarak değiştirilmesini arz
ederiz.
Levent Gök (Ankara)
ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Ankara Milletvekili
Sayın Levent Gök konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüştüğümüz 546 sayılı Yasa
Teklifinin 17nci maddesinde verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Tabii, Türkiye, spor denilince ne yazık ki dopingle
tanışan ve bunu dünyaya daha fazla tanıtan ve Akdeniz
Oyunlarında özellikle, dünyada eşi benzeri görülmemiş doping
skandalıyla maalesef rezil olduğumuz bir tabloyu dünyaya sunan bir
ülke olarak spor tarihine geçmiştir. Üzücü bir tablodur, reddedilmesi
gereken bir tablodur.
Bu getirdiğimiz önergede 17nci maddede kanun
teklifinde 2020 yılına kadar yapılacak olimpiyatlar ve
paralimpik olimpiyatlar için 4 bin sporcunun yetiştirilmesi öngörülüyor,
biz buna 5 bin diyoruz, keşke sayıyı daha fazla yükseltebilsek
ama sorun bu değil değerli milletvekilleri. Bence Türkiye Millî
Olimpiyat Komitesi Genel Sekreteri, sorunu, olimpiyatları alamamamız
üzerine yaptığı açıklamayla çok veciz olarak
belirlemiş ve şöyle demiş: Biz olimpiyatları neden
alamadık? Tesis yok diye değil, Türk toplumundaki olimpik eğitim
ve kültürün az olmasından dolayı alamadık. Evet,
dışarıdaki ülkeler de Türkiyedeki olimpiyatlara ilgisizliğin
farkında. Biz, spor deyince futbolun öne çıktığı, onun
yanında basketbol ve voleybolun desteklendiği ama onun
dışında özellikle atletizm alanında, yüzme alanında
hiç ilgi göstermediğimiz bir alanda olimpiyat oyunlarını
alamayacağımız algısı dünyada
yaygınlaşmıştır.
Şimdi
bakın, size çok basit örnekler vereceğim değerli
milletvekilleri. Şu anda Rusyanın Soçi kentinde Kış
Olimpiyatları yapılıyor. Hemen uçakla 1 saat 20 dakika mesafede.
Tam 2.874 sporcu katılıyor dünyadan bütün ülkelerden. Türkiyeden katılan
sporcu sayısı 6. Şimdi, ülkemizin Ilgaz gibi, Erciyes gibi,
Palandöken gibi, Uludağ gibi dünya ölçeğinde dağları var
ama kış sporcusu yetiştiremiyoruz. Türkiyedeki kış
sporu yapan sporcularımızın sayısı Türkiyedeki spor
yapan sporcuların sayısına oranlandığı zaman
yüzde 1,3; çok düşük bir rakam. Niçin yetiştiremiyoruz? Üç
tarafımız denizle çevrili. diyoruz; yüzücü, yelkenci
yetiştiremiyoruz. Şimdi, uçakla 1 saat 20 dakika süren Soçiye
Türkiyeden Kış Olimpiyatlarını izlemek için bir tek
seyirci gitmemiş değerli milletvekilleri. Bütün ünlü tur şirketleri
dün açıklama yaptılar, Türkiyeden talep olmadığı için
uçak kaldırılmıyor, bir tek seyirci yok. Sadece Soçi
Olimpiyatlarını Türkiyeden 5 kişi izledi şimdiye kadar, o
da açılışta Sayın Başbakan ve Eşi,
Dışişleri Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı,
Gençlik ve Spor Bakanı, bu kadar. Giden kimse yok. Şimdi, bu ilgiyi
arttırmalıyız. Kış olimpiyatlarında şu ana
kadar, tüm olimpiyatlarda -22 olimpiyat düzenlenmiş-
aldığımız madalya sayısı 2. Mart
başında paralimpik olimpiyatları düzenlenecek, engelli olimpiyatları;
1 oyuncuyla katılıyoruz, o da kayakta, sporcumuzun yaşı 51.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, biz,
geçtiğimiz birkaç ay önce -burada İnsan Hakları Komisyonu
üyelerimiz var mı bilmiyorum- Almanyada velayetleri ailelerinden
alınan çocuklarla ilgili bir araştırma yapmak için Almanyaya
gittik. Alman makamlarının söyledikleri sanırım, bizim
Türkiye'de çocuklarımızın ve sporcuların
yetiştirilmesi açısından çok önemli, şöyle dediler bize:
Bizde çocuk örneğin 4 yaşına geldiğinde yüzmeyi mutlaka
öğrenir. 7 yaşına geldiği zaman bisiklete binmeyi mutlaka
becermelidir. 8-9 yaşında piyano dâhil en az 2 enstrümanı
mutlaka çalmalıdır ve okulun saati dokuzda başlıyorsa
dokuzdan önce bütün çocuklar dersin içinde olmalıdır. Şimdi,
ideal bir çocuk yetiştirme sistemi. Bence sorunun temeli buradan
başlıyor. Biz ne kadar çok ideal sayıda sporcu yetiştirmeyi
kendimize bir kanunla da, yönetmelikle de uydurmaya çalışsak da bence
hepimizin ortak bir problemi olan bu konuda çok ciddi bir eğitim sorunu
olduğunun, bunun altını çizmemiz gerekiyor. Bu sistemlere göre
biz çocuğu temelden, doğumdan itibaren bunlara yönlendirebilirsek
ancak başarılı oluruz diyorum ve sürem bittiği için de
ancak sizleri saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Gök.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
OKTAY
VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar
yeter sayısı yoktur.
Beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 23.38
ON DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 23.46
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 61inci Birleşiminin On Dördüncü Oturumunu açıyorum.
17nci
madde üzerinde Ankara Milletvekili Levent Gök ve arkadaşlarının
verdiği önergenin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylamaya sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım. Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
546 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
18inci maddede üç adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
kanun teklifinin çerçeve 18 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı
İzmir Manisa Konya
Mehmet
Günal Alim
Işık Kemalettin
Yılmaz
Antalya Kütahya Afyonkarahisar
Ali
Öz
Mersin
MADDE 18- 3289 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 14- Geçici 12 nci madde
uyarınca Araştırmacı unvanlı kadrolara atanmış
olan Spor Genel Müdürlüğü taşra teşkilatındaki İl Spor
Müdürü ve İlçe Spor Müdürlerine yapılacak ödemeler, bu kadroda
kaldıkları sürece, Araştırmacı kadrolarına
atanmadan önceki kadro unvanları için öngörülen ek gösterge, 657
sayılı Kanunun 152 nci maddesi kapsamındaki zam ve tazminatlar
ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 9 uncu maddesi
kapsamındaki ek ödemeler ile diğer mali ve sosyal hak ve
yardımlar esas alınır."
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Talepleri hâlinde
önerge sahiplerine söz verip veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Teklifinin çerçeve 18 inci
maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını ve madde
numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Tülay
Kaynarca Nurdan Şanlı
Kayseri İstanbul
Ankara
Ali Aydınlıoğlu Aydın Şengül Gülay Dalyan
Balıkesir İzmir İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Aydın Ağan Ayaydın Vahap Seçer
İstanbul İstanbul Mersin
İzzet Çetin Hasan Ören Ramazan Kerim Özkan
Ankara Manisa Burdur
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Özkan
BAŞKAN Burdur Milletvekili Sayın Ramazan
Kerim Özkan konuşacak.
Buyurun.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben objektif şeylerden bahsedeceğim. Size gelen
mesajlar, bize gelen mesajlar, vatandaşın talep ve arzuları
Bu
maddede
Emekli olan belediye başkanlarımız var,
SSK emeklisi belediye başkanlarımız var BAĞ-KUR emeklisi
belediye başkanlarımız var, Emekli Sandığından
emekli olan belediye başkanlarımız var. Bunların
aldıkları maaşlarda farklılıklar var. Bunlar,
sizlerden, bizlerden, iktidardan muhalefetten bu farkların giderilmesini
talep ediyorlar. Bu torba yasada, Sayın Başkanım, bunun
olması isteniyor. Emekli belediye başkanlarımız aynı
işi yapmışlar Emekli Sandığından emekli olan var,
BAĞ-KURdan emekli olan var, SSKdan emekli olan var. Bunlar seyyanen
verilen zamlardan eşit oranda yararlanamıyorlar. Biz madem bu
Parlamentoda bir işlev yerine getirmek istiyoruz, ortak akılla sorun
çözmek istiyoruz, bu sorunun bu torba yasa görüşmelerinde
tamamlanmasını sizlerden talep ediyoruz.
Ayrıca, şu anda BAĞ-KURa, SSKya prim
yatıran esnafımız bir iyileştirme bekliyor. Çünkü gerçekten
alacak anlamında Sosyal Güvenlik Kurumunda BAĞ-KUR primini ve SSK
prim borçlarını yatıramayan binlerce vatandaşımız
var, para da toplanmıyor. TEFE-TÜFE ortalamasında bir fiyat
artışıyla anapara, artı TEFE-TÜFE ortalamasıyla bir
iyileştirme beklenmektedir, bu yönde çözüm bekliyorlar.
Geçenlerde Burdurdan bir arkadaşımız,
isim de vereceğim, o İsmimi ver, anlat Mecliste. dedi. Bayram
şimdi merak edecek.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Kimdi o?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) Osman Yalçın,
eşinin adı Emine Yalçın, oğlu Hasan Yalçın;
Bayramcığım, dinle.
Osman Amca hanımıyla cuma namazına gitmek
istiyor. Dolaşırken
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Hanımıyla mı?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) Evet, bizim
Burdurda Bayram Bey de bilir Nur Camisine gider fakat kadınları
gerek olduğu için Emine Yenge dışarıda bekliyor, Osman Amca
içeri giriyor. Hocamız hutbesini okuyor, hutbeden sonra, efendim Mümin
kardeşlerim, dışarıda iki tane kutumuz var. Kutulardan
birisi vakıflar yurtları için para toplama, diğeri de
klimamız için. diyor. Emine Yengem dışarıda merak ediyor
Osman ne yapacak acaba? diye. Çünkü Osman Beyin emekli maaşına 20
lira birinci dönem altı ay, ikinci dönem 20 lira altı ay
Bekliyor,
bakıyor Osman Ağabeyimiz çıkıyor camiden, 5 lira bir kutuya
atıyor, 5 lira o kutuya. Emine Yengem dile gelir Osman
yaklaşınca; Osman, bir daha cuma namazına gelmeyeceksin.
diyor, Çocukların rızkını burada yemeye hakkın yok.
diyor, 10 lirayı bugün harcadın, ikinci cumada devletin bize
verdiği artış bitecek. diyor. Bu bir gerçeğimiz, emekliler
bizlerden ücret artışı bekliyor. Sayın Hükûmet yetkilileri,
emeklilerin o 20 liraları iki cumada bitiyor, o artış. Onun için
emeklilerin sesine kulak vermeniz lazım.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) Cumaya da göndermeyeceksin
emeklileri!
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) Böyle olursa siz
göndermeyeceksiniz camiye, biz gidiyoruz.
Bakın, burada da aynı, hocalarımız
okudu. Her cumadan sonra benim Burdurda şimdi Bayram Bey duysun bunu-
Soğanlı camisi imamı kiremit değiştirmiş, Para
yok. diyor. Müftüye sormuş, müftü de Yok. diyor. E, Diyanete biz burada
ödenek ayırmıyor muyuz, Diyanete ödenek ayırmıyor muyuz?
Niye yok? Her yere var da, Burdurun Soğanlı köyünün camisine
Kiremit değiştirmiş adam, akıyor cami. O camiye niye para
yok?
Aynı şekilde emeklilere de zam yapmanız
gerekiyor. Bakın, hep söylüyorum, emeklilerimiz dua ederken: Zeval verme
elime, ayağıma, dizime; muhtaç etme oğluma, gelinime,
kızıma. diyor mu? Diyor. Ama şimdi, oğul da, kız da,
üniversite mezunu genç de emekliye muhtaç hâle geldi mi? Geldi. Onun için
-madem bu kadar paramız var, kasalar dolu- o emekliye düzgün bir enflasyon
oranında artış yapmanız gerekiyor. Belediye
başkanlarımız da aynı şekilde
SALİH KAPUSUZ (Ankara) Bayram geldi.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) Ona geleceğim.
Evet, Bayram Bey, kısaca
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur)
Demokratlığını anlat.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) Biz
demokratlığımızdan gurur duyuyoruz, sosyal
demokratlığımızdan da gurur duyuyoruz. Onda bir sorun yok.
Bakın, Sayın Bilgiç burada, oturuyor, onun
cevabını
Şuraya gelsin, bir özür versin. O duble yol bittikten
sonra Burduru ilçe yapmak istiyoruz. demiş. Emelim o, en büyük emelim
o. diyor. O emelin kursağında kalsın. derler bizde. Yani
kursağında kalsın o emel, bir daha o lafı etmeyelim. Burdur
ve Isparta barışık iki şehirdir.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ramazan
Kerim Özkan.
Diğer önergeyle ilgili gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Araştırmacı kadrolarına
atananların mali haklarına ilişkin genel düzenleme çerçeve 42.
maddede yapılacağından söz konusu maddenin metinden
çıkarılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum
III.- YOKLAMA
(CHP ve MHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Yoklama
istiyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN - Yoklama talebi var.
Sayın Vural, Sayın Günal, Sayın
Kalaycı, Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın
Serindağ, Sayın Susam, Sayın Özkan, Sayın Öner, Sayın
Gök, Sayın Işık, Sayın Küçük, Sayın Çirkin, Sayın
Atıcı, Sayın Tanal, Sayın Dinçer, Sayın Akar,
Sayın Demiröz, Sayın Çam, Sayın Yılmaz, Sayın Öz.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir
Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak
Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun
Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili
Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu,
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529,
2/1571, 2/1966) (S. Sayısı: 546) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, biraz önce kabul edilen
aynı mahiyetteki önergelerle 18inci madde metninden
çıkarıldığı için diğer önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
19uncu maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
T.
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan yasa teklifinin 19. maddesindeki Büyükşehir Belediyesi bulunan
illerdeki ifadesinin Büyükşehirlerde ve diğer illerdeki ifadesiyle
değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Aydın
Ağan Ayaydın Vahap
Seçer
İstanbul İstanbul Mersin
İzzet
Çetin Hasan
Ören Ali
Serindağ
Ankara Manisa Gaziantep
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra
sayılı kanun teklifinin çerçeve 19 uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Günal
Manisa Konya Antalya
Alim
Işık Ali
Öz Oktay
Vural
Kütahya Mersin İzmir
MADDE 19- 29/5/1986 tarihli ve 3294
sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı
Teşvik Kanununun 7 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
"defterdar" ibaresinden sonra gelmek üzere "il sosyal güvenlik
kurumu müdürü", "mal müdürü" ibaresinden sonra gelmek üzere
"ilçe sosyal güvenlik merkez müdürü, ilçe sosyal güvenlik merkez
müdürlüğünün bulunmadığı ilçelerde bağlı
bulunulan ilçe sosyal güvenlik merkez müdürü" ibareleri, ikinci
fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"Büyükşehir belediyesi bulunan
illerdeki il ve ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma
vakıflarında, ikinci fıkrada hayırsever vatandaşlar
arasından seçileceği belirtilen iki üye; il sosyal
yardımlaşma ve dayanışma vakıfları için
doğrudan vali tarafından, ilçe sosyal yardımlaşma ve
dayanışma vakıfları için ise kaymakamın teklifi
üzerine vali tarafından belirlenir. Ayrıca, il veya ilçede bu Kanunda
belirlenen amaçlara yönelik faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşu
bulunmaması halinde il sosyal yardımlaşma ve dayanışma
vakıfları için doğrudan vali tarafından, ilçe sosyal
yardımlaşma ve dayanışma vakıfları için ise
kaymakamın teklifi üzerine vali tarafından üçüncü bir kişi daha
belirlenir. İl veya ilçe sınırları içerisinde köy
bulunamaması halinde, köy muhtarı yerine bir mahalle muhtarı
daha mütevelli heyetinde görev yapar. İlde vali bir vali
yardımcısını başkan vekili olarak, büyükşehir
belediye başkanı genel sekreteri veya genel sekreter
yardımcısını, il belediye başkanı da bir belediye
başkan yardımcısını, toplantılarda kendisini
temsil etmek üzere görevlendirebilir."
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 Sıra
Sayılı Yasa Teklifinin 19'uncu maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan İdris
Baluken Erol
Dora
Iğdır Bingöl Mardin
Hasip
Kaplan Bengi
Yıldız
Şırnak Batman
BAŞKAN Okunan son önergeye
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
NABİ AVCI (Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan düzenleme ile madde metnine eklenen yeni
fıkrayla, kaldırılan il özel idarelerinin bulunduğu illerde
ve yeni büyükşehir belediyesi kurulan illerdeki sosyal
yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının
mütevelli heyetinin seçimi düzenlenmektedir. Vakıflara seçilecek iki üye
seçimi, ilde valinin ilçede ise kaymakamın seçmesi ne demokrasi ilkesi ile
ne de hukuk ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Zira son zamanlarda
iktidara yakın "hayırsever vakıflar" olarak bilenen
bazı vakıfların isimleri yolsuzluk, rüşvet olayları karışmıştır.
Özellikle bu tür vakıfların yolsuzluk olaylarına karıştığı
iddiası, toplum inancını büyük oranda zedelemiştir. Bir
ilin ve ilçenin mülki amiri zaten iktidar tarafından atanmakta ve
iktidarın politikasını o bölgede sürdürmektedir sosyal
yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının
üyelerinin bir yerin mülki amiri tarafından seçilmesi, objektif bir
hayırseverlik hizmeti anlayışı sürdürmesi mümkün
değildir.
BAŞKAN Okunan son önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
kanun teklifinin çerçeve 19 uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
MADDE 19- 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik
Kanununun 7 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan defterdar
ibaresinden sonra gelmek üzere "il sosyal güvenlik kurumu müdürü",
"mal müdürü" ibaresinden sonra gelmek üzere "ilçe sosyal
güvenlik merkez müdürü, ilçe sosyal güvenlik merkez müdürlüğünün
bulunmadığı ilçelerde bağlı bulunulan ilçe sosyal
güvenlik merkez müdürü" ibareleri, ikinci fıkradan sonra gelmek üzere
üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Büyükşehir belediyesi bulunan illerdeki il ve
ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarında,
ikinci fıkrada hayırsever vatandaşlar arasından
seçileceği belirtilen iki üye; il sosyal yardımlaşma ve
dayanışma vakıfları için doğrudan vali
tarafından, ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma
vakıfları için ise kaymakamın teklifi üzerine vali tarafından
belirlenir. Ayrıca, il veya ilçede bu Kanunda belirlenen amaçlara yönelik
faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşu bulunmaması halinde il
sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları için
doğrudan vali tarafından, ilçe sosyal yardımlaşma ve
dayanışma vakıfları için ise kaymakamın teklifi
üzerine vali tarafından üçüncü bir kişi daha belirlenir. İl veya
ilçe sınırları içerisinde köy bulunamaması halinde, köy
muhtarı yerine bir mahalle muhtarı daha mütevelli heyetinde görev
yapar. İlde vali bir vali yardımcısını başkan
vekili olarak, büyükşehir belediye başkanı genel sekreteri veya
genel sekreter yardımcısını, il belediye başkanı
da bir belediye başkan yardımcısını, toplantılarda
kendisini temsil etmek üzere görevlendirebilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Manisa Milletvekilli Erkan
Akçay konuşacak, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 19uncu maddede verdiğimiz önerge üzerinde
söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
29 Mayıs 1986 tarihinde çıkarılan 3294
sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Yardımlaşmayı
Teşvik Kanunu ile muhtaç durumdaki vatandaşlarımıza
yardım yapılmaktadır ve her il ve ilçede sosyal
yardımlaşma ve dayanışma vakıfları
kurulmuştur bu nedenle.
Teklifin 19uncu maddesiyle, mütevelli heyetle ilgili
düzenlemeler yapılmaktadır ve önergemizde de il ve ilçe Sosyal
Güvenlik Kurumu müdürlerinin de bu heyete dâhil edilmesini öneriyoruz.
Şimdi, bu 19uncu maddenin ikinci
fıkrasıyla, il ve ilçelerdeki sosyal yardımlaşma ve
dayanışma vakıflarına hayırsever vatandaşlar
arasından 2 üye seçilmektedir ki eskiden de devam edegelen bir
düzenlemedir. Fakat, özellikle son aylardaki ve AKP iktidarındaki
gelişmelere baktığımızda, ister istemez
aklımıza Hayırsever kimdir? sorusu gelmekte. Yani, hakikaten,
bu soruyu AKPden önce hiç kimse sormazdı. Hayırsever iş
adamı denince, herkesin aklına hemen hemen aynı şey
gelirdi. Hayırsever ne demektir? Hukuken yasal bir kazanç elde edip ve
dinen, inançlarımıza göre de helal para kazanıp bu yasal ve
helal parasını muhtaç kimselere ve
sosyal ihtiyaçlara ayıran kişilere hayırsever denir
genel anlamıyla.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
AKPnin ülkemize verdiği en büyük zararlardan biri de millî ve manevi
değerlerimizi yozlaştırmak olmuştur. AKP döneminde
hırsızlar, havuzcular, rüşvetçiler, kara paracılar
hayırsever iş adamı olmuştur. Rıza Sarraf,
hayırsever; Halk Bankası Müdürü, saflığının
kurbanı. Ee? Hukuk, gereğini yapacak. Siz, Rıza Sarrafa
hayırsever iş adamı dedikten sonra hukuk nasıl görevini
yapacak, yapması mümkün mü? Bir kere, ihsasıreyle, iktidar gücüyle
etkide bulunuyorsunuz. Halk Bankası Müdürünü sen saf ilan ettikten
sonra, ayakkabı kutusundaki 4,5 milyon doların hesabının
sorulmasına halel gelmeyecek mi? Kendini sivil toplum kuruluşu olarak
nitelendiren ve başında Başbakan Erdoğanın oğlu
Bilal Erdoğanın bulunduğu TÜRGEV, Bakanlar Kurulunca kamu
yararına çalışan bir vakıf olarak nitelendirilerek vergi
muafiyeti verildi. Yani bu vakıf da hayır işleri için
çalışacak ve hayırsever bir vakıf olarak
değerlendiriliyor.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Öyle zaten.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Ancak, banka hesabına
yatırılan 100 milyon lira tutarındaki paranın
kaynağı hâlâ meçhul ve kamuoyu aydınlatılabilmiş
değildir. Hukukumuza göre hayır, yasal parayla, dinimize göre de
helal parayla yapılır. Milletin milyonlarını iç ederek,
iş adamlarına ihale verip komisyon alarak hayır yapılmaz.
Rüşvetle umreye gidilmez.
Sayın Başbakan 17 Aralık
operasyonlarını dış güçler ve çeteler yaptı. diyerek
bu yolsuzlukları örtmeye çalışmaktadır. Eğer bu ülkede
bir çete var ise bu yolsuzluk ve rüşvet çetesidir. 77 milyonun kul
hakkını yiyen bu organizasyonları kimler yapıyor? Eski
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ne dedi?
Başbakan emretti, ben yaptım. Ben istifa ediyorum, Başbakan da
istifa etsin. Sonra geri aldı ama geçti. Sayın Başbakanın
Urladaki kaçak konut ile ilgili olarak Erdoğan Bayraktar ve Latif
Topbaş arasındaki konuşmalar da bu hususları teyit
etmektedir.
AHMET YENİ (Samsun)
Topbaş açıklama yaptı, Topbaş açıkladı.
ERKAN AKÇAY (Devamla)
Vallahi, hiç açıklama filan ikna edici de değil. Onları da
ayrıca tartışırız.
Devletin, milletin,
yetimin, fakir fukaranın kul hakkını yiyenleri korumak için
devletin polisini, hâkimini, savcısını bertaraf ediyorsunuz.
Bunun için kanunlar çıkartılıyor. İşin hukuki durumu
bir tarafa, bu haksızlıklara, bunca hukuksuzluklara, 77 milyonun kul
hakkına ortak olmamak lazım.
Sürem yetmediği için artık kürsüden
ayrılmak durumundayım. Son söz olarak, inanan
arkadaşlarımızı da, -kirli işlere
bulaşmayanları tenzih ederek söylüyorum- Araf Suresinin 179uncu
ayetini tekrar okuyup idrak etmeye davet ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
T.
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan yasa teklifinin 19. maddesindeki Büyükşehir Belediyesi bulunan
illerdeki ifadesinin Büyükşehirlerde ve diğer illerdeki ifadesiyle
değiştirilmesini arz ederiz.
Ali
Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gaziantep Milletvekili Sayın Ali Serindağ konuşacak.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
546 sıra
sayılı Teklifin 19uncu maddesi üzerine söz almış
bulunuyorum. Önergemizin de kabulünü takdirlerinize sunuyoruz.
Bu madde, 19uncu
madde sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfına seçilen
mütevelli heyet üyelerinin nasıl seçileceğine ilişkin yöntemi
belirliyor. Biliyorsunuz, saye-i iktidarınızda Türkiyede ikili bir
yapı oluştu. İl özel idaresi olan iller var, il özel idaresi
olmayan iller var. İl özel idaresi olan illerde farklı bir yöntem, il
özel idaresi olmayan illerde ise farklı bir yöntem belirliyorsunuz.
Biliyorsunuz, il
özel idarelerinin faaliyette olduğu illerde hayırsever
vatandaşlar arasından vakıf mütevelli heyetine 2 üyeyi il genel
meclisleri seçiyor. Eskiden valiler seçiyordu, sonra 2005 yılında
yapılan değişiklikle il genel meclisleri seçer oldu.
Özel idarelerin
kaldırıldığını, 30 ilde kaldırıldığını biliyorsunuz. Tabii, bu 30
ilde il özel idareleri kaldırılınca vakıf mütevelli heyet
üyelerinin nasıl seçileceğine dair bir boşluk doğdu.
Şimdi, il genel meclisinin daha önce seçtiği üyeleri valinin seçimine
sunuyorsunuz, daha doğrusu, vali seçiyor, vali atıyor.
Gene, biliyorsunuz, vakıfla aynı amaç güden
sivil toplum örgütleri de kendi temsilcileri arasından birini vakıf
mütevelli heyeti üyesi olarak seçiyorlar. Şayet o amacı güden STK
yoksa gene il genel meclisleri seçiyordu, dolayısıyla 3 üyeyi il
genel meclisleri seçiyordu. Şimdi o üyeyi de valiye seçtiriyorsunuz,
ilçelerde de kaymakamın önerisi üzerine valiye seçtiriyorsunuz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, biliyorsunuz,
ne olursa olsun biz hukuka uygun davranmak zorundayız. İl genel
meclislerine verilen görevler, genel itibarıyla belediye meclislerine
verildi. Daha önce il özel idarelerinin yaptığı görevlerin büyük
bölümü, hemen hemen tamamı, büyükşehir belediyelerine devredildi. O
zaman, bunun doğal sonucunun ne olması gerekirdi? Daha evvel il genel
meclislerinin seçtiği vakıf mütevelli heyet üyelerinin de
büyükşehir belediye meclislerince seçilmesi gerekirdi ama siz onu
yapmıyorsunuz. Niye? Çünkü tüm belediyeler, büyükşehir belediyeleri
sizin yönetiminizde değil. Büyükşehir belediyeleri sizin
yönetiminizde değilse, o zaman, belediye meclisleri de sizin
istediğiniz kişileri vakıf mütevelli heyetine seçmeyecekler.
Bunu önlemek için ne yapıyorsunuz? Vakıf mütevelli heyet üyelerini
valilere seçtiriyorsunuz yani geriye döndünüz, 2005ten öncesine döndünüz.
Hâlbuki siz, yerel yönetimlere daha fazla yetki vereceğini her ortamda
dile getiren bir partisiniz ama her alanda olduğu gibi, maalesef,
söylediklerinizle yaptıklarınız uyuşmuyor. Burada da
uyuşmuyor, farklı şeyler söylüyorsunuz, farklı şeyler yapıyorsunuz.
Siz Biz yerel yönetimlere daha fazla yetki vereceğiz. diyorsunuz,
onları kaldırıyorsunuz. Belediyelerin imar yetkilerini
aldınız, TOKİye verdiniz, Yerel yönetimleri güçlendirdik.
diyorsunuz. E, şimdi belediye meclislerine verilecek yetkiyi
alıyorsunuz, valiye ve kaymakama veriyorsunuz, Yerel yönetimleri
güçlendiriyoruz. diyorsunuz. Bu ne biçim bir güçlendirmedir, yerel yönetim
böyle mi güçlendirilir?
Şimdi, demin Sayın Akçay da değindi,
tabii, vakıflar ne yapıyor? Vakıflar, fakruzaruret içerisinde
bulunan vatandaşlarımıza yardım etmek üzere
kurulmuşlardır. Bunun siyasete kesinlikle alet edilmemesi lazım
ama son yıllarda bunun maalesef siyasete alet edildiğini görüyoruz.
Elektriği olmayan köylere buzdolabı gönderildiğini gördük. Bu,
vakfın kuruluş amacıyla bağdaşmıyor. Vakıf,
gerçekten hayırsever yurttaşlarımızın da
katkısıyla elde edilen kaynağın muhtaç olanlara
aktarılmasıdır, tersini yapıyorsunuz. Şimdi, tabii,
bunu söylemişken her alandaki dürüstlükten bahsediyoruz. Bir ülkede
rüşvet, yolsuzluk varsa o zaman bu vakıflar amacına uygun
hareket etmez.
Şimdi, bakınız, yolsuzluk
değişti, yolsuzluğun tanımı değişti
arkadaşlar. Sayın
Başbakan diyor ki: Ben yolsuzluk dendiğinde şunu anlarım:
Devletin kasası soyuluyor mu soyulmuyor mu? Ayakkabı kutusu
içerisinde söylenen olaylar, Halk Bankasından alınan ya da soyulan
para değildir. Arkadaşlar, öyle bir tanım olur mu? Bakın,
G7 toplantısında, Sayın
Başbakanın da
katıldığı toplantıda Sayın Başbakanın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Serindağ.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) -
eline de verilen
bir rapor var ve orada rüşvetin tanımı yapılmış.
Bunu dikkatle okumanızı öneririm.
Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ederim.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum
ERKAN AKÇAY (Manisa) Karar yeter sayısı
istiyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Kabul edenler...Kabul etmeyenler...
Elektronik oylama yapalım.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter
sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.
19uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime yirmi dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 00.16
ON BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 00.39
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 61inci Birleşiminin On Beşinci Oturumunu
açıyorum.
546 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
20nci madde üzerinde iki önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı
Görüşülmekte olan yasa tasarısının
20. maddesinin (i) bendindeki finansal kiralamayı kabul eden ifadesinin
önüne Organize Sanayi Bölgelerinde hak sahibi olan ifadesinin eklenmesini arz
ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Aydın
Ağan Ayaydın Vahap
Seçer
İstanbul İstanbul Mersin
İzzet
Çetin Hasan
Ören Mehmet
Ali Susam
Ankara Manisa İzmir
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
kanun teklifinin çerçeve 20. maddesinin i) bendinde yer alan Kanun
ibaresinden sonra gelmek üzere hükmündeki ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Günal
Manisa
Konya Antalya
Alim
Işık Ali
Öz Oktay
Vural
Kütahya
Mersin
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Konya Milletvekilli
Sayın Mustafa Kalaycı konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Ekonomi ve sanayileşme alanında on bir
yıldır devam eden başarısız politikalar nedeniyle
organize sanayi bölgelerimizde yer alsın almasın tüm
KOBİlerimizin sermaye güçleri bu süreçte giderek azalmıştır.
Yeni kaynak yaratma girişimleri ise: her gün bankalar tarafından
belirlenen yeni uygulamalar ve talepler nedeniyle başarısız olan
KOBİlerimiz, gayrimenkullerini finansal kiralama yöntemiyle
değerlendirerek alternatif bir enstrüman kazanmaya
çalışmaktadır. Bu bakımdan, organize sanayi bölgesi içinde
yer alan taşınmazların finansal kiralama sözleşmesine konu
edilebilmesini öngören düzenlemeyi çok gecikmiş olarak görüyoruz.
Türk KOBİleri, sermaye profilleri ve
yıllık hasılatlarının çok düşük olması
nedeniyle Avrupa Birliği ve birçok OECD ülkesindeki KOBİlere nazaran
farklılık göstermektedir. Toplam işletme sayısı ve
istihdamdaki payları sebebiyle KOBİlerimizin Türkiye ekonomisi
üzerindeki yeri tartışılmaz bir gerçeklik olarak
karşımızda durmaktadır. KOBİlerin ekonomideki
payının yıllar içindeki seyri dikkate
alındığında, istihdam içindeki payları hemen hemen
aynı kalmasına rağmen, başta toplam yatırım
içindeki payları olmak üzere, toplam katma değer içindeki
payları ile bunun doğal sonucu olarak verimlilikleri
azalmaktadır.
Bugün KOBİlerin yaşadıkları sorunlar
kendilerinin baş edebilecekleri ölçeğin artık oldukça
üzerindedir. Bunlardan en önemlisi ise KOBİlerin finansmana ulaşma
konusunda yaşadıkları sorunlardır. Ayrıca, know-how
üretimi, sermaye miktarı ve özellikle bilgi ve iletişim
alanındaki modern teknolojiye erişim ve sağladığı avantajlardan
faydalanma kabiliyeti açısından yaşadıkları
olumsuzluklar hâlen dikkate alınmamaktadır.
Diğer yandan, ham madde tedarikinde yüksek
maliyetler, teknolojik yetersizlikler, ihracat sorunları, dış
pazarlardaki yoğun rekabet, nitelikli eleman temininde ve
sürekliliğin sağlanmasında güçlülük, AR-GE faaliyetleri ve
yatırımlarında yetersiz destek ve teşvikler de
KOBİlerimizin başlıca çözüm bekleyen sorunlarıdır.
Değerli milletvekilleri, ekonominin içerisinde
bulunduğu olumsuz şartlardan en fazla ve en önce etkilenen kesim
küçük esnaf ve KOBİler olmaktadır. Son zamanlarda ekonomide
yaşanan olumsuz gelişmeler dengelerin bozulmasına sebep olmakta,
bu durum KOBİleri, esnaf ve sanatkârları da son derece olumsuz yönde
etkilemektedir. İçinde bulunduğumuz dönemde ekonomik büyümedeki
yavaşlama dalga dalga işletmelerimizi etkisi altına
almaktadır. Küçük esnaf, girişimci ve sanayici, ekonomik
yavaşlamanın etkilerini derinden hissetmektedir. Bu bakımdan,
bugün yaşanan şartlarda yeni bir sanayi politikasına ihtiyaç
duyulduğu açıktır. Burada temel amaç, piyasa ekonomisi
odaklı ve özel sektöre dayanan rekabetçi ve sürdürülebilir millî bir
sanayi oluşturmak ve ihracat kapasitesini artırmak olmalıdır.
Bu amaç doğrultusunda oluşturulacak yeni sanayi politikası ile
ihracata uygun bir sanayi üretim yapısının yerleştirilmesi,
ekolojik dengeyi gözeterek sanayileşmenin başarılması,
ileri teknoloji kullanımının ön plana çıkarılması
sağlanmalıdır.
Öncelikle teşvikler konusu önem arz etmektedir çünkü
yöneticiler kamunun parasını dağıtırken hesap
verebilirliğin yanı sıra uygunluğu da gözetmelidir.
Teşvikler sektörel boyutlu olmakla birlikte, projeler
değerlendirilerek verilmelidir. Teşvikleri alabilecek öncü sektörler
belirlenmeli ve millî AR-GE kaynaklarının belirlenen öncü sektörlere
yönlendirilmesini sağlayacak teşvikler alınmalıdır.
Her ekonomik gerilemenin bir sonu olacaktır.
İyi ve kaliteli bir politika, bu gerilemeyi olduğundan daha yüzeysel
ve kısa hâle getirecektir. Hükûmetin benimsediği kredi kartı
kullanımına getirilen sınırlama düzenlemeleri gibi kemer
sıkma politikaları ekonomik gerilemeleri gereğinden daha fazla
derinleştirebilecek ve süresini uzatarak uzun vadede istenmeyen sonuçlara
neden olabilecektir. Bu bakımdan, olmayan bir başarıyı
sadece gayrisafi yurt içi hasıla ile ölçmek bir ölçüt olmayacaktır.
Çünkü, başarıyla daha çok bağlantılı olan esas mesele
hane gelirlerinin ve KOBİlerimizin mevcut ekonomik durumlarının
ne olduğu meselesidir.
Bugün yaşanan ekonomik zorlukların defolu politikaların
bir sonucu olduğunu belirterek Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa tasarısının
20. maddesinin (i) bendindeki finansal kiralamayı kabul eden ifadesinin
önüne Organize Sanayi Bölgelerinde hak sahibi olan ifadesinin eklenmesini arz
ederiz.
Vahap Seçer (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Okunan önergeyi Komisyona soruyorum:
Önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN İzmir Milletvekili Sayın Mehmet
Ali Susam konuşacak önerge üzerinde. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge aslında
genel madde olarak katıldığımız ve önergeyle de daha
iyi anlaşılır olmasına katkı koyduğumuz bir
olaydır. Nedir bu madde? Organize sanayi bölgelerinde mülk sahibi
olmuş insanların mülklerini leasing vasıtasıyla, bir
leasing (finansal kiralama) şirketine vermek ve oradan finans elde etmek.
Yani, bu finansmanın, leasing yoluyla elde edilen finansmanın
ucuzluğundan, vergi indirimlerinden ve belirli desteklerinden yararlanarak
içinde bulunduğu koşullarda sanayinin gelişebilmesi için bir
yeni finans kaynağı yaratma noktasındadır. Bugüne kadar
organize sanayi bölgeleri bunun leasing yapılmasını
engelliyordu, bu düzenlemeyle bu leasing yapılmasının önü
açılmıştır. Bu anlamıyla, desteklediğimiz ve
olumlu bulduğumuz bir konudur.
Ama, Türkiyede, bu noktada, organize sanayi bölgelerinin
ve sanayinin içinde bulunduğu durumu bu değişiklikle birlikte
sizlerle ve kamuoyuyla paylaşmakta yarar vardır.
Değerli arkadaşlar, sanayicimiz 2014
yılına çok umutsuz ve sıkıntı içinde girmektedir.
Bakın, bugün gazetelerin ve medyanın ekonomi bölümlerine baktığınızda,
FED analistlerinin yaptığı değerlendirmede, gelişmekte
olan 15 ülke arasında Türkiye kırılganlık olarak bir
numaralı ülke. Yani şu an, dünya finans çevreleri Türk ekonomisine
kırılganlık açısından en riskli ülke olarak
bakıyorlar. Peki, bu ne olabilir, ne var bunda diyebilir miyiz? Diyemeyiz
çünkü bizim kırılganlıkta en riskli ülke olmamız demek,
sürekli sıcak paraya ihtiyaç duyan, bu yıl için yaklaşık
130 milyar kısa vadeli borç ödeyecek özel sektörün sıcak para
bulmasında, bulduğu paranın faiz oranlarının
yüksekliğinde, Türk lirası cinsinden dolar karşısında
ödediği paralara baktığınızda Türk sanayicisi çok
ciddi sıkıntıyla karşı karşıyadır. Bakınız,
17 Aralıktan bu yana, dolarla borçlu olan Türk sanayisi borcunu yüzde 20
daha artırmış durumdadır, yüzde 20. Bunun altından
kalkmak çok kolay iş değildir. Sanayinin
kârlılığına baktığınızda, iki ay
içerisinde borcu yüzde 20 artan bir sanayici için geleceğe umutla bakmak
mümkün olabilir mi? Mümkün değildir.
Peki, bu nasıl bu hâle gelmiştir, neden böyle
olmuştur? Çünkü, Türk sanayisinin bu hâle gelmesinin altında Türk
hükûmetlerinin yani Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetinin on bir
yıldır uyguladığı politikalar yapmaktadır.
Yüksek faiz, düşük kur politikalarıyla, bir birikime dayanmadan,
kendi kaynaklarıyla yatırım yapmak yerine borçlanarak
yapılan yatırım ve ithalatın cazip hâle geldiği bir
sanayileşme, ara malı üretiminden vazgeçerek düşük döviz kuru
nedeniyle ithal ara malı yapan bir sanayi, bugün geldiği nokta
itibarıyla çok ciddi bir borç riskiyle karşı
karşıyadır. Bu borç riskiyle karşı karşıya
olan sanayiye el uzatmak yerine, bugün geldiği durumda onu bu
sıkıntılardan kurtarmak yerine, bu Parlamento, iki aydır,
17 Aralıkta ortaya çıkan yolsuzlukların üstünü örteceği
yeni yasal ve hukuksal zeminler arama noktasındadır.
Bakınız -konuşmamın ikinci
kısmında değineceğim- bir ülkenin hukuk sisteminin bu kadar
sık değiştiği anda, bu ülkenin sanayisinin borç bulma riski
de yükselir, yabancı yatırımcının bu ülkeye gelip risk
alması da sıfır noktasına düşer. Yabancı
yatırımcıya bu kadar ihtiyaç duyan bir ülkede hukuk sisteminizi
her gün değiştirdiğinizde başınıza gelecek olan
şey, size güvenin sıfıra inmesidir. Biraz sonra bu konuda
diğer yönlerine de değineceğim.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Susam.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN -
ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.52
ON ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 00.56
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER:
Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 61inci Birleşiminin On Altıncı Oturumunu
açıyorum.
20nci
maddenin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi maddeyi tekrar oylamaya
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, madde
kabul edilmiştir.
546 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
21inci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
kanun teklifinin çerçeve 21 inci maddesinde yer alan bulunmayan ibaresinin
kaldırılan şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Oktay
Vural Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı
İzmir Manisa Konya
Mehmet
Günal Alim
Işık Ali
Öz
Antalya Kütahya Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa teklifinin 21. maddesindeki
il özel idaresi bulunmayan ifadesinin Büyükşehirlerde ifadesiyle
değiştirilmesini arz ederiz.
Aydın
Ağan Ayaydın Vahap
Seçer İzzet
Çetin
İstanbul Mersin Ankara
Hasan
Ören Mehmet
Ali Susam
Manisa İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN İzmir Milletvekili Sayın Mehmet
Ali Susam konuşacak önerge üzerinde.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bıraktığım
yerden devam etmek istiyorum.
Peki, sanayimiz bugün niye bu noktalara gelmiştir?
diye sorduğumda, onun cevabını da uygulanan ekonomik politikalar
sonucu sanayinin içine düştüğü durum olarak nitelemiştik. Peki,
ne oldu? Bakın, Türkiyede on bir yıllık iktidar döneminde
sanayi tabanı eridi. Gayrisafi millî hasılada, 2002 yılıyla
2013 yılını kıyasladığınız zaman,
toplam hasıla içerisindeki payı, sanayinin oranı olarak
bakıldığında yüzde 8lerden 3,4lere düşen bir orana
gelmiştir. Sanayimizin, asıl önemli olan, bu çağda bilgi ve
teknolojiyle, yenilik, AR-GEyi kullanarak yüksek teknoloji ve katma
değeri yüksek ürün ihraç edebilen bir sanayi konumuna gelmesi gereken Türk
sanayisinin ve Türk ihracatçısının
Maalesef, gelinen nokta
itibarıyla, büyük oranda gelişmiş ülkelerin terk ettikleri
alanlarda ihracat yapan, ara malı ithal ederek onları mamul hâle
getirip ihraç eden bir ülke konumuna geldik. Bunu nereden mi
çıkarıyorum? Türkiyenin 1 liralık ihracatının
yaklaşık 80 kuruşu ara malı ithalatı yaparak
yaptığı ihracattır. Aynı zamanda bir rakam daha
vereyim: Türk sanayisinin ihraç ettiği ürünlerde, 1 kilogram ürün ihraç
ettiğinde ülkeye getirdiği döviz miktarı 1,46 dolarken, bizimle
eş değer ülkelere veya diğer ülkelere
baktığınızda; Korede bu 3 dolar, Almanyada 4,6 dolar
civarındadır yani biz yükte ağır pahada düşük mal
ihraç eden bir ülke hâline gelmişiz. Yani, biz teknoloji çağında
teknoloji ve bilimi ıskalayıp daha çok yüksek teknolojiye sahip
ülkelerin yapmadıkları alanlarda, örneğin buzdolabında,
örneğin televizyonda, örneğin demir çelikte ihracat noktasında
bir sanayiye gitmek durumundayız. Bu bizim için çok ciddi bir tehlike ve
risktir. Bu riski aşabilmek için de sanayiciyi AR-GEde desteklemelisiniz,
AR-GEye ayrılan toplam bütçe içerisindeki payı yükseltmelisiniz,
eğitim kalitesini ve niteliğini iyileştirmelisiniz. Bu konulardaki
rakamları da karşılaştırdığımızda
gayrisafi millî hasıladan bugün bizim ayırdığımız
pay binde 84tür ama Korenin ayırdığı pay 3,26dır.
Demek ki biz, sanayicimizin AR-GEsine ve teknoloji üretmesine kaynak aktarmada
-gayrisafi millî hasılamız içerisindeki payı
artırmamıza rağmen- çok düşük oranlardayız. Onun için,
ihracatımızdaki paylara baktığımızda, kilo
bazında baktığımızda bu noktadayız.
Aynı şekilde, eğitim kalitesinde PISA
Endeksine bakınız. Türkiye, 65 ülke arasında matematikte, fende
ve okuma anlamada 40, 43 ve 44üncü sırada, 65 ülke arasında toplam
olarak 44üncü sırada. Yani bu eğitim düzeyi, bu AR-GEye
ayrılan paylar olarak baktığınızda, Türkiye, bugünkü
ihracat noktasından ileriye çıkıp, yüksek katma değerli
ürün üretip, onu ihraç edip yüksek katma değer kazanan bir ülke hâline
gelme şansını kaçırmıştır. Bu, 2023te ilk
10 gelişmiş ülke arasına girme hedefinden çok
uzaklaşmışsınız ve Türkiye giderek orta gelir
tuzağının içerisine düşmüş bir ülke hâline gelmiş
demektir.
Bunlarda -buradan bir kez
daha uyararak- yeni sanayi politikaları için bu Meclisin ve Hükûmetin
acilen planlar, programlar noktasında çalışma yapmasına
ihtiyaç vardır.
Bu duygularla, yeni bir
iktidara, yeni bir sanayi politikasına ihtiyaç olduğunu söylüyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Susam.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
kanun teklifinin çerçeve 21 inci maddesinde yer alan bulunmayan ibaresinin
kaldırılan şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Konya Milletvekili
Sayın Mustafa Kalaycı konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi tekrar saygılarımla
selamlıyorum.
Görüştüğümüz madde, büyükşehir bulunan
illerde il özel idarelerinin kaldırılması nedeniyle Organize
Sanayi Bölgeleri Kanununda oluşacak bir hukuki boşluğu
gidermektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Türkiye ekonomisinde
sanayi sektörünün ekonomik ve sosyal kalkınmadaki lokomotif görevini daima
savunmaktayız. Bu yüzden, organize sanayi bölgesi konusunun başta
Hükûmetin, sonra da toplumun tüm kesimlerince öneminin kavranması ve buna
millî bir mesele olarak yaklaşılması gerektiğine
inanmaktayız.
Ülkemizin sanayileşme sürecine destek olmak
amacıyla, organize sanayi bölgesi kurulması yönündeki
yatırımların bölgeler arası dengesizliği giderecek
şekilde planlanarak yaygınlaştırılması 57'nci
Hükûmet döneminde
gerçekleştirilmiştir.
1999-2002 yılları arasında,
yaklaşık üç buçuk yıllık süreç içerisinde 34 adet organize
sanayi bölgesi ve 69 adet de küçük
sanayi sitesi bitirilmiş ve sanayicimizin hizmetine sunulmuştur.
Ancak, yaklaşık kırk yılı aşkın geçmişi
olan organize sanayi bölgelerimizin ihtiyaçları ve talepleri, AKP
hükûmetlerince yeterince dikkate alınmamış olup bugün bazı
organize sanayi bölgelerimiz atıl durumda bulunmaktadır. Bizim
organize sanayi bölgelerimize içtenlikle gösterdiğimiz hassasiyeti,
iktidarın on bir yıldır
göstermemesini kabul etmek mümkün değildir.
Organize sanayi bölgelerimiz bir üst kurumdur, buralara
bu şekilde bakmak ve yaklaşmak gerekmektedir. Bu kurumsal
yapıyı da meydana getiren temel unsur sanayicilerimiz ve
girişimcilerimizdir. Eğer organize sanayi bölgelerimizi ilgilendiren
konularda birtakım iyileştirme çalışmaları
yapılacaksa, çok doğal olarak onların haklı taleplerine
kulak verecek şekilde olmalıdır, yoksa parça parça yapılan
düzenlemelerin organize sanayi bölgelerine de KOBİlere de etkisi
sınırlı olacaktır. Bu yüzden, Hükûmetin mevcut organize
sanayi bölgelerimizdeki başarı ve etkinlikleri geliştirici
kapsamlı planları ve programları bir an önce uygulamaya
koyması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de, bugün 273 adet organize sanayi
bölgesi bulunmakta ancak bunların
yüzde 50'si hâlen boş durumdadır. Uzun bir aradan sonra müzakerelere
tekrar başladığımız Avrupa Birliği
müktesebatında, Avrupa Birliğine ihraç edilecek ürünlerin organize
sanayi bölgelerinde üretilmesi zorunluluğu şartı
bulunmaktadır. Avrupa Birliğinin çevre, denetim ve enerji
verimliliği için aldığı karar kapsamında, Türkiye'deki
25 bine yakın tesisin organize sanayi bölgesine taşınması
ya da üretim yaptığı bölgenin ıslah organize sanayi bölgesi
statüsü kazanması gerekmektedir.
4562 sayılı Kanuna Nisan 2011'de eklenen
geçici maddeyle dağınık sanayi alanlarının ıslah
organize sanayi bölgesi kimliği kazanmasının önü açılsa da
aradan geçen sürede ancak 30 adet başvuru gelmiştir. Bu
başvuruların da şimdilik 9'u hayata geçebilmiştir çünkü
yasada, organize sanayi bölgesi olmak için bölgedeki arazi ve arazi
sahiplerinin toplam alanın 1/33üne denk gelecek oranda talebini şart
koşan bir madde bulunmaktadır. Bu oranın aşağı
çekilmesi gerekmektedir çünkü bu alanlarda zamanında yatırım
için, arazi alanlarının çoğuna ulaşma imkânı
bulunmamaktadır. Zaman dar, yapılacak çok iş vardır. Bu
yüzden, bir an önce organize sanayi bölgelerimizin konu hakkındaki talepleri
değerlendirilmelidir. Maliye Bakanlığı tüm
uyarılarımıza ve yargı kararlarına rağmen,
organize sanayi bölgelerini ve küçük sanayi sitelerini kurumlar vergisi
mükellefi olarak görmekten vazgeçmelidir.
Organize sanayi bölgeleri, yatırım cazibe
merkezine, istihdam, üretim ve ihracat üssüne dönüştürülmesi için mevcut
duruma göre, yatırım teşvikleri yönünden 5'inci ve 6'ncı
bölgelerde konumlandırılmalıdır. Tüm bunları yaparken
mevcut organize sanayi bölgelerinde üretim yapan firmalarımıza
dünyadaki rakiplerinin sahip olduğu avantajları da sunmamız
gerekmektedir. Bunu sağlayabilirsek, organize sanayi bölgeleri on bir
yıldır umutla bekledikleri rekabet avantajına kavuşmuş
olabileceklerdir.
Organize sanayi bölgeleri ve KOBİ'lerin ülkemizin
lokomotifi olduklarını bir kez daha hatırlatarak Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
22nci maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa teklifinin 22. Maddesindeki
yatırım izleme ve Kooordinasyon Başkanlığına
yaptırılır ifadesinin yatırım izleme ve koordinasyon
Başkanlığı veya uygun göreceği kurumlara
yaptırılır şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın Ağan
Ayaydın
İstanbul İstanbul
Vahap Seçer Hasan
Ören Mehmet Ali Susam
Mersin Manisa İzmir
İzzet Çetin Mahmut
Tanal
Ankara İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
kanun teklifinin çerçeve 22 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Günal
Manisa
Konya
Antalya
Alim
Işık
Kemalettin Yılmaz Ali
Öz
Kütahya
Afyonkarahisar
Mersin
Oktay
Vural
İzmir
MADDE 22- 4562 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin
birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"OSB; kamulaştırma işlemlerini
Valiliğe, İl Özel İdaresine, Belediye veya Yatırım
İzleme ve Koordinasyon Başkanlığına
yaptırabilir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Vural, kim konuşacak?
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Kemalettin
Yılmaz.
BAŞKAN Sayın Kemalettin Yılmaz
konuşacak önerge üzerinde.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 546 sıra
sayılı Kanun Tasarısı'nın 22nci maddesi üzerine söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin adının halk
arasında âdeta torba kanun makinesi adıyla anılmaya
başlandığı son günlerde, yine bir torba kanun için gecenin
bu vaktinde, geç vaktinde çalışıyoruz. Türkiye Büyük Millet
Meclisinin saygınlığını, sistemini halk önünde küçük
düşüren bu yöntem, maalesef Meclisin etkin, yetkin, etkili ve sistemli
çalışmasının önüne geçiyor.
Bir kanun yapıyoruz; apar topar
dayattığınız kanun hükmünde kararnamelerin
arkasını toplamaktan öteye maalesef gitmiyor. Bir yıl olmadan,
çıkardığınız kanun işlev göstermiyor, eksikliklerle
çıkartılmış oluyor ve tekrar önümüze geliyor.
Bu maddeyle 4562 sayılı Kanunun 5inci
maddesinin birinci fıkrasına açıklık getirmek üzere
Organize sanayi bölgeleri, kamulaştırma işlemlerini
Valiliğe, İl Özel İdaresine, Belediye veya Yatırım
İzleme ve Koordinasyon Başkanlığına
yaptırabilir. ifadesinin eklenmesini öneriyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu torba kanun da birçok
bakanlığın, kamu kurumunun işleyişini
değiştirecek değişiklikler içeriyor ancak
halkımızın beklentileri yönünde değişikliklerden ziyade,
AKP Hükûmetinin kadrolaşmasını, kurumların özünü
değiştirmesini sağlayacak değişiklikler içeriyor ve
vatandaşlarımız haklı olarak feryat figan ediyor, Madem
işler torbayla görülüyor, bu torbaya neden bizim taleplerimiz girmiyor?
diye, Haklılar da. Günde binlerce elektronik posta, telgraf, telefon
mesajı alıyoruz. Atanamayan gıda mühendisleri, ziraat
mühendisleri, veteriner hekimler, orman mühendisleri, su ürünleri mühendisleri
soruyor Bizim torba kanunumuz ne zaman çıkacak? diye. Atanamayan
binlercesi, psikolojik olarak çökmüş durumda olan, bütün seçimlerde söz
verdiğiniz öğretmenler soruyor Bizim torba kanun ne zaman
çıkacak? diye. Yine, emeklilikte yaşa takılan
vatandaşlarımız Birileri milyonları havuduyla götürüp
ayakkabı kutusu doldururken bizim bir emekli maaşımıza
gözünü diken, hakkımız olduğu hâlde bizi emekli etmeyenler bize
ne zaman torba kanun yapacaklar? diye soruyorlar değerli milletvekilleri.
Borçlarından bunalan, intihar eşiğinde olan, tarlaları
hacizde olan, traktörleri yediemin depolarında bağlı olan, sizin
yıllardır semirtip sonradan çıkıp faiz lobisi ilan
ettiğiniz tefeci bankaların kıskacında olan çiftçilerimiz,
besicilerimiz, hayvancılarımız size soruyor Bizim torba kanun
ne zaman çıkacak? diye.
Sayın milletvekilleri, her şehrimize üniversite
açmak gerçekten çok güzel, iyi. Ancak, bir istihdam politikası olmadan,
yüz binleri okumuş işsiz sıfatıyla sosyal çöküntüye
sürüklemek bu devlete hiç ama hiç yakışmıyor. Bütün
şehirlerde hayvan hastalıkları kol gezerken, şap yüzünden
pazarlar kapanırken veteriner hekim atayamayanlar; milyarlarca
liralık tarım ürünü ithal ederken binlerce hektar verimli tarım
arazileri ekilemeyip boş olarak beklerken ziraat mühendisi atamayanlar; üç
tarafımız denizle çeviriliyken, göllerimiz, sularımızla
dünyanın en şanslı ülkesi olmamıza rağmen, balık
ve su ürünleri ithal edip su ürünleri mühendislerini atamayanlar bunun vebalini
ödeyemezler. Yine, yüz binlerce öğretmen açığı varken,
insanların seçim dönemlerinde umutlarıyla oynarken, atama bekleyen
öğretmenlerin derdine gelin hep beraber bir çare bulalım. Emeklilik
umuduyla yıllarca çalışıp çeşitli yasal düzenlemelerle
mağdur hâlde olan emeklilere, emeklilikte yaşa takılanlara gelin
Allah rızası için bir çözüm bulalım.
Bu duygu ve düşünceler içerisinde, yüce heyetinizi
gecenin bu vaktinde saygıyla selamlıyorum. Sesimize kulak vermeyen,
muhabbet ortamında olan arkadaşlarımızı da
huzurlarınızda kınıyorum. Hâlâ konuşmaya devam
ediyorlar, kınıyorum, kınıyorum, kınıyorum! (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
MEHMET GÜNAL (Antalya) Karar yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır. Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa teklifinin 22. maddesindeki
yatırım izleme ve Koordinasyon Başkanlığına
yaptırılır ifadesinin yatırım izleme ve koordinasyon
Başkanlığı veya uygun göreceği kurumlara
yaptırılır şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Mahmut Tanal (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili
Sayın Mahmut Tanal konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bu kanun teklifine; torba kanuna
baktığımız zaman, 53 madde. Kaç tane kanunda
değişiklik yapılmış? 35 kanunda değişiklik
yapılmış. Tabii, olağanüstü dönemlerde, torba
kanunların içerisinde bu şekilde birden fazla kanun gündeme getirilir
ki amaç, uzman komisyonlar tarafından o kanunun topluma ne getirdiği,
ne götürdüğü tartışılmasın diye böyle
yapılır. Aslında, bu tür Parlamento çalışması
olağan parlamentolara yabancı gelen bir çalışma. Bu tür
çalışmalar, olağanüstü dönemlere özgü bir
çalışmadır, bu açıdan, demokrasi açısından, hukuk
devleti açısından kabul edilebilir bir çalışma yöntemi veya
kanun yapma yöntemi değildir. Eğer bu konular, gerçekten, uzman
komisyonlar tarafından ayrıntılı bir vaziyette çalışılmış
olsaydı, derinlemesine çalışılmış olsaydı,
sürekli kanun değişikliği gündeme gelmezdi. Bunun içerisinde,
mesela kanun hükmünde kararnameler var, 638 var; 633 var. Ne diyoruz biz
Anayasamızda? Kanun hükmünde kararnameyle ilgili düzenlenen hükümler
öncelik ve ivedilikle Parlamentoya gelir denilir. Ancak, mevcut olan 638, 633
ve diğerleri bugüne kadar Parlamentoya gelmemiş, hâlen askıda
olan hükümlerdir bunlar. Askıda olan hükümlere teknik anlamda -içimizde
hukukçu arkadaşlarımız vardır- ne deriz biz? Parlamentoya
kanun hükmünde kararnameler gelmediği için, bunlara hâlen biz idari bir
işlem deriz, buna parlamenter bir işlem diyemeyiz. Parlamentonun
bir işlemi diyemeyeceğimize göre, askıda bir işlem, idari
bir işlem olduğuna göre idari bir işlemin mevcut olan bu kanunla
getirilmesi Sayın Bakan -tabii sizin alanınız değil,
hukukçu anlamında, kusura bakmayın, belki bunu size şey olarak
söylüyorum ama- kanunla değiştirilmesi bir idari işlemin hukuken
mümkün değil. Keşke Sayın Profesör Doktor Burhan Kuzu
Hocamız burada olsaydı, gayet rahat -kendisi inşallah burada,
yok- yani netice itibarıyla bu konuyu kendi ders kitaplarında yazar
ama uygulamasına baktığımız zaman böyle bir
uygulamayı bulamıyoruz biz. Yani, onun için siyasal iktidarın,
hele hele siyasal iktidar içerisinde bulunan değerli hukukçu milletvekili
arkadaşlarımızın buna izin vermemesi lazım. Yani,
yarın öbür gün, milletvekilliğinin dışında, gidip
hukukçularla birlikte tartıştıklarında bu konuya hiçbir
mazeret üretemezler, hiçbir mazereti de bunun olamaz çünkü bizim öncelikle
almış olduğumuz eğitim, ondan sonra barolarımıza,
vatandaşa, halka, siyasi partilere, herkese karşı bir
sorumluluğumuz var. Molierein çok güzel bir sözü var; tüm hukukçu
arkadaşlarımız bilirler: Hukukçuların üzerinde kimse
olamaz, hukukçuların amirleri kimse olamaz." Ama maalesef, bugüne
kadar, Türk hukuk tarihinde Parlamentoda en fazla hukukçu
sayısının olduğu bir dönemde, hukukun çok fazla ayaklar
altına alındığı bir dönemi yaşıyoruz. Hukuk,
ekmek su gibidir değerli arkadaşlar, hepimizin hukuka ihtiyacı
vardır. Onun için, hangi siyasi partiden olursak olalım,
hukukçuların şu mazereti olamaz: Efendim, benim siyasi partimin
almış olduğu karar budur. Eh, ben, buna uymak zorundayım.
Arkadaşlar, eğer, alınan kararlar kamu yararına, hukuk
düzenine, evrensel hukuk ilkelerine aykırıysa
Hukukçunun limanı
hukuktur, hukukçunun sığınabileceği liman hukuk devletidir,
demokrasidir, uluslararası sözleşmelerdir. Yani bu açıdan,
gerçekten böyle bir kanunun
yapılması, böyle bir kanun tekniğinin üzerinde Parlamentonun
çalışması doğru bir yaklaşım değildir.
Ben, hepinize teşekkür ediyorum.
Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tanal.
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır,
önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
23üncü maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
kanun teklifinin çerçeve 23 üncü maddesinde yer alan "bulunmayan"
ibaresinin "kaldırılan" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Günal
Manisa Konya Antalya
Alim
Işık Ali
Öz Oktay
Vural
Kütahya Mersin İzmir
T. Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa teklifinin 23. maddesindeki
il özel idareleri bulunmayan illerde ifadesinden sonra gelmek üzere
yatırımları izleme koordinasyon Başkanı veya
temsilcisi ile ifadesiyle değiştirilmesini arz ederiz.
Aydın
Ağan Ayaydın Vahap
Seçer İzzet
Çetin
İstanbul Mersin Ankara
Ali
Haydar Öner Hasan
Ören Mahmut
Tanal
Isparta Manisa İstanbul
BAŞKAN Okutulan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet
MİLLÎ EĞİTİM BAKAN NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Ali Haydar Öner.
BAŞKAN Isparta Milletvekili Sayın Haydar Öner
konuşacak. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; gecenin bu saatinde 6 teklifli, 546 sıra
sayılı kırk yamalı bohça kanunu teklifini görüşüyoruz.
Birbiriyle ilgisiz birçok yasaya atıfta bulunulduğu hâlde hak
etmediği temel kanun statüsünde görüşülüyor. Bari, şu saatte
attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya
değse! Sayın Sağlık Bakanlığı eski
Müsteşarımız Komisyon sıralarında. Yani
sağlıklı bir çalışma ortamı mı? Ne bu
telaş ne bu acele? Niye, sağlıksız ortamda milletvekilleri
çalışmaya icbar ediliyor, zorlanıyor? Bir zorunlu neden olsa
hayhay. Yani, seçim arifesi mi savaş arifesi mi? Ne bu arkadaşlar?
AHMET YENİ (Samsun) Siz zorlanıyorsunuz, biz
zorlanmıyoruz.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Efendim, siz mi
zorlanmıyorsunuz? En hızlı dışarıya giden,
dışarıdan da en hızlı gelerek kabul veya ret diye
bağırılması üzerine neye oy verdiğini bilmeyen bir
arkadaşımızsınız siz, sadece laf atmayı biliyorsunuz
siz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET ALTAY (Uşak) Kendi
sıralarınızı bir say!
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Önergeye
bakın, önergeye!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Şu önergeyi
okuyabilirsen tebrik edeceğim seni! Kâtip üye bile önergeyi okuyamadı!
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ya, siz önergeyi bilmiyorsunuz,
kanundan haberiniz yok.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
karşılıklı konuşmayın!
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Değerli
milletvekilleri, bu kanunla
MEHMET ALTAY (Uşak) Kendi
sıralarınızı bir saysana.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Sizi rahatsız
ettiğim için özür dilemeyeceğim, sizi rahatsız etmeye devam
edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET ALTAY (Uşak) Rahatsız edemezsiniz!
BAŞKAN Sayın Konuşmacı, Genel
Kurula hitap edin lütfen.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Eğer gerçeklerden
gocunuyorsanız rahatsız olmaya devam edeceksiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Şu önergeyi
okuyabilirsen tebrik edeceğim seni!
MEHMET ALTAY (Uşak) Önergeyi okuyamadılar,
tekrar okusana.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Önergeye
bakın, önergeye!
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Bu kanunla,
haklarındaki yasa hükümleri uygulanmayarak ağır
mağduriyetlere uğratılan uzman çavuşlarla ilgili
birtakım kadrolar ihdas ediliyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Kâtip üye bile
okuyamadı önergeyi, sen farkında değilsin!
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Birinci bölümde, acil
olmayan bazı düzenlemeler, ilk uygulamaları Antalya ve Ispartada
yapılan 112 acil çağrı merkezleri mevzuatı, seçim arifesinde
ulufe olarak adlandırılabilecek bazı ödüllendirmeler, organize
sanayi bölgeleriyle
MEHMET ALTAY (Uşak) - Önergeyi okuyamadı, bir
tekrar etsene!
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Önerge yazmayı
bilmiyorsunuz.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Allah, Allah! Yani
kabahat sizin arkadaşlar, önergeyi grup başkan vekilinin
kopyasıyla şey yapıyorsunuz.
MEHMET ALTAY (Uşak) Okuyabilir misin önergeyi?
BAŞKAN Sayın Hatip
Sayın
Konuşmacı, lütfen Genel Kurula hitap edin.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Önergede ne diyoruz?
Yatırım İzleme Başkanı veya temsilcisi
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Okuyabilir misin bu
önergeyi?
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Okuma özürlüysen,
kabahat benim değil.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Yok, siz yazma
özürlüsünüz.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Önerge
hazırlamayı bilmiyorsunuz. İki satır önerge
yazamıyorsunuz. Yazıklar olsun!
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Değerli
arkadaşlar
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Sen yazma özürlü
olunca o da okuyamadı!
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Bazı
bakanlıkların yapboz hâline getirdiğiniz
uygulamalarını burada görüşüyorsunuz.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Önergeyi oku,
önergeyi; okuyamıyorsun.
OKTAY VURAL (İzmir) Siz parmak
kaldırdığınız kanunu bilmiyorsunuz!
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Önergeyle organize
sanayi bölgeleri 7nci maddesinde bir yeni düzenleme yapılıyor. Orada
Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı
veya temsilcisi olmasının daha uygun olacağını
öneriyoruz. Birbirinizden kopya çalarak, böyle çocuklar gibi sataşarak bir
neticeye varamazsınız. Sataşanlar mahcup oldular, bundan sonra
mahcubiyetleri artarak sürer.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Siz
hazırladığınız önergeyi okuyamıyorsunuz!
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Arkadaşlar, özel
idarelerin bir kısmını kaldırdınız
bütünşehre dönüştürdünüz. Bu bütünşehrin talimatı kimden,
tavsiyesi kimden, talebi kimden, hepimiz biliyoruz.
RECEP ÖZEL (Isparta) Nereden?
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) Ama, bununla çok ciddi
sıkıntılara düşülebileceğini bir kez daha
hatırlatmak görevim. Devletimizin ülkesi ve milletiyle bölünmez
bütünlüğü konusunda sıkıntılar yaratan bir düzenlemeye
gidildi; bir.
İkincisi, bütünşehirlerdeki yurttaşlara
kişi başına verilen devlet yardımı ile bütünşehir
olmayan yerlerde kişi başına verilen devlet yardımları
çok farklı. Yurttaşların eşitlik haklarına çok aykırı
bir düzenleme yaptınız, genellik ve eşitlik ilkesini
sarstınız.
Antalyanın 650 kilometre sahili var; bir yerden bir
yere gitmek belediye teşkilatında yok. Belediyeler kent yönetimi,
şehir yönetimidir, vilayetler alan yönetimidir. Bunları bile
karıştırıyorsunuz. Büyükşehirde vilayete paralel
örgütler yapılmak zorunda, bu da duplikasyon demektir. Duplikasyon sadece
cari harcamaları artırır. Diğer konuları daha sonra
görüşeceğim.
Bu yasayla neyi çözüyorsunuz? İşsiz gençler
sevgilisine bir çiçek bile alamayacak. Sevgililer Gününüz kutlu olsun.
Milletine, memleketine hizmet edenlere saygılar
sunarım (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Rolümü çaldı, Sayın Öner rolümü çaldı,
konuşmamı hazırlamıştım ama
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Efendim, ne
yapalım
BAŞKAN - Peki, önergeyi oylarınıza
sunuyorum
III.- YOKLAMA
(CHP ve MHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var; tespit yapalım.
Sayın Ünal, Sayın Kalaycı, Sayın
Çirkin, Sayın Öz, Sayın Işık, Sayın Yılmaz
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sayın
Başkan, muhalefet yeter sayısı yoktur!
SEYFETTİN YILMAZ (Adana)
Dışarıdakileri de çağırın
BAŞKAN - Sayın Yılmaz
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Sayın Başkan,
bize diyorsunuz ama bir de resmimizi çekiyorlar!
BAŞKAN - Sayın Çınar, Sayın
Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Susam, Sayın Yılmaz,
Sayın Seçer, Sayın Demiröz, Sayın Öner, Sayın Özkan,
Sayın Haberal, Sayın Ören, Sayın Akar, Sayın Gök,
Sayın Atıcı ve Sayın Tanal. (AK PARTİ ve MHP
sıralarında karşılıklı laf atmalar)
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir
Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak
Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun
Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili
Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu,
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529,
2/1571, 2/1966) (S. Sayısı: 546) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI (Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, 14 Şubat Sevgililer Gününü
kutladığına ilişkin konuşması
BAŞKAN Bir duyuru
yapacağım sayın milletvekilleri.
Gece
yarısını geçti, bugün 14 Şubat. Sevmek çok önemli bir
duygu, insana çok yakışan bir duygu.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Evet, biz de burada geçiriyoruz
Başkanım. Çok güzel bir duygu, hakikaten öyle yani.
BAŞKAN Genel Kurul
çalışmalarını sevgi ve kardeşlik içinde sürdürmemizi
temenni ediyorum.
Bu vesileyle 14 Şubat Sevgililer Gününüzü
kutluyorum. Sevdiklerinizle nice mutlu yıllar diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir
Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak
Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun
Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili
Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu,
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529,
2/1571, 2/1966) (S. Sayısı: 546) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
kanun teklifinin çerçeve 23 üncü maddesinde yer alan "bulunmayan"
ibaresinin "kaldırılan" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı
(Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Kütahya Milletvekili Sayın Alim
Işık konuşacak.
Buyurun Sayın Işık. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Ben de tüm sevgililerin Sevgililer Gününü kutlayarak
sözlerime başlamak istiyorum.
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
Teklifin 23üncü maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi hakkında söz aldım. Bu vesileyle yüce
Meclisi bir kez daha saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, -sözlerimin başında-
özellikle sizin yeni Bakan olduğunuz dönemde size getirdiğim bir
konu: Teknik öğretmenlerden teknik eğitim fakültesi mezunu olup da
mühendislik tamamlama hakkını alamayan yapı
ressamlığı ve matbaa öğretmenleri için siz de Yakında
inceleteceğim, bunu çözeceğim. demiştiniz.
Arkadaşlarımız mesajla bize ilettiler, bunun özellikle
çözülmesini talep ediyorlar. İlgilenirseniz onlar adına sevineceğimi
ifade etmek istiyorum.
İkinci bir konu: Biraz önce organize sanayi
bölgeleriyle ilgili güzel bir düzenleme geçti. Emeği geçenlere
teşekkür ediyorum. Ancak, bu vesileyle Kütahya ilinin 2nci Organize
Sanayi Bölgesinde tahsisi yapılmış arsaların yüzde
50sinden fazlasına bugüne kadar bir çivi dahi çakılamamanın
acısı içerisinde kıvranan sanayicilerimizin sorununu Sayın
Bakana ve ilgili bürokratlara iletmek istiyorum. Kütahyanın Hava Mânia
Planı uygulaması nedeniyle, bugün, tahsis edilmiş parsellerine
çivi dahi çakılamamaktadır. 967 metre kodun üzerinde bulunan
taşınmazların hiçbirisine ruhsat verilemediği için bu sorun
çözülememiş, yıllarca sürüncemede kalmış ve bugün OSB
tıkanır hâle gelmiştir. Bu vesileyle o sorunun da çözülmesi
talebini iletmek istiyorum. Eğer böyle giderse Kütahyada sanayi
işletmelerinin yakında başka illere
taşınacağı ve onun hazırlığı içerisinde
olduklarını söylüyorum.
İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Uşaka gelsinler.
ALİM IŞIK
(Devamla) Sayın İsmail Bey de Uşaka gelsinler. diyor ama
Uşaka göndermeyeceğiz, merak etmeyin.
Değerli
milletvekilleri, bu önergede il özel idaresi bulunmayan diye geçen ifadeyi
il özel idaresi kaldırılan olarak düzeltmek istiyoruz çünkü şu
anda il özel idaresi bulunmayan il yok ama kanunla kaldırılan iller
var. Dolayısıyla o kelimenin yerleştirilmesinin daha doğru
olacağını düşünüyoruz.
Bu önerge
vesilesiyle, bugün, 7 bine yakın işsiz iş ve meslek
danışmanının iş beklediğini, bu torba yasada
onların da bu sorununun çözülmesi taleplerinin yüce Meclise iletilmesi
gerektiğini ifade ettikleri için sizlerle paylaşıyorum.
Yine, köylere
hizmet götürme birliklerinde çalışan personelin kadro beklentisini
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Özellikle taahhüdü
ihlal suçu nedeniyle evlerine gidemeyen 300 bini aşkın kaçak
durumundaki borçlu vatandaşın sorununa çözüm getirilmesini sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Sağlık
Bakanlığında çalışan vekil ebe ve hemşireler ile
kamu dışı aile sağlığı
elemanlarının kadro taleplerini bir kez daha sizlere aktarıp,
bunun çözülmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Diğer
taraftan, kamuda işçi statüsünde çalışıp memur görevi yapan
üniversite mezunlarının yine eş değerleri gibi üniversite
mezunu, adam gibi görülme taleplerini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Her yeni torba
kanunda bir bakanlığa veya birkaç bakanlığa yeni kadro
tahsisleri yapılırken kadro bekleyen 4/Cli personel ile taşeron
işçilerinin mali ve sosyal haklarının, özlük
haklarının düzenlenmesine yönelik taleplerinde, ilgili bakanlar
tarafından defalarca burada Çözülecek. diye söz verilmesine rağmen,
bugüne kadar hiçbir ilerlemenin olmamasını yine sizlerle
paylaşıyorum. Umarım, bundan sonra, şu anda komisyonlara
gelen yeni torba kanunlarda hiç olmazsa bunların bir kısmı
çözülür ve mağduriyet içerisinde bulunan vatandaşlarımızın
mağduriyetleri giderilir diye bekliyorum.
Değerli milletvekilleri,
bugün, teknik öğretmen unvanıyla teknik eğitim fakültelerinden
mezun oldukları hâlde kamu kurum ve kuruluşlarında tekniker
unvanıyla çalıştırılan, özel sektörde ne olduğu
belli olmayan, unvan sorunu çeken teknik eğitim fakültesi
mezunlarının da bu sorunlarının çözülmesi gerektiğini
ve bunun artık aciliyet kazandığını bir kez daha
sizlerle paylaşıyor, gecenin bu ilerleyen vaktinde sizleri tekrar
saygıyla selamlıyor, önergemize desteğinizi bekliyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, 14 Şubat nedeniyle biraz önce sunduğum, ifade
ettiğim düşüncelerimi şu anda Mecliste görevli bulunan bütün
çalışan arkadaşlarımız ve personelimiz için de tekrar,
yineliyorum. Onlara da sevdikleriyle nice mutlu yıllar diliyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Sevdikleri şimdi bekliyor, sitem ediyorlar.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Basın mensupları da var efendim.
BAŞKAN - Görevde
olan bütün arkadaşlar için dedim Sayın Hamzaçebi.
24üncü maddede iki adet
önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546
sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 24 üncü maddesinin son
cümlesinde yer alan "aykırılığın mahkemece
tespiti" ibaresinin "uyulmamasının mahkeme tarafından tespiti"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mustafa Kalaycı Mehmet Günal
Manisa Konya Antalya
Alim Işık Ali Öz Oktay
Vural
Kütahya Mersin İzmir
T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa teklifinin 24. Maddesinin (a)
bendinin sonuna aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ederiz.
Aydın
Ağan Ayaydın Ferit
Mevlüt Aslanoğlu İzzet
Çetin
İstanbul İstanbul Ankara
Vahap
Seçer Hasan
Ören Mahmut
Tanal
Mersin
Manisa İstanbul
(a) Uygunluk vermemesi halinde nedenlerini
yazılı olarak bildirmek zorunda kalacaktır.
BAŞKAN Önergeye komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerine Manisa Milletvekili
Sayın Hasan Ören konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
HASAN ÖREN (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 24üncü madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin
verdiği önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.
Bugün 14 Şubat Sevgililer Günü. Bütün Türkiyedeki
sevgililerin bu güzel gününü kutluyorum.
Çalışanlarımızın, basın mensuplarının,
kavaslarımızın, bütün herkesin bu sevgililer günü kutlu olsun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hasan Bey, Hasan
Bey!
HASAN ÖREN (Devamla) Stenograflarımızın
da; evet, evet.
Daha da ilerisi, bu Sevgililer Günü büyüsün; bütün
yıl içerisinde bütün ülkemde sevginin bütünlüğü, sevginin
güzelliği yeşersin, başak versin, 2014 sevgiyle geçsin.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Ören.
HASAN ÖREN (Devamla) Tabii ki sayenizde belki de
yıllardır eşlerimizin alışık
olmadığı
Tahmin ediyorum sabaha kadar
çalışacağız. İnşallah sabah çiçek satanlar
mekânlarını açarlar, bizler de hep birlikte -Atatürkün o güzel
çiçeklerini buradan alıp götürmeyi herhâlde sizler de istemezsiniz-
çiçeklerimizi alıp yıllar sonra eşlerimize Sevgililer Gününde
çiçekleri ikram ederiz ve bugünü birlikte mutlu olarak kutlarız.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Eve sokarlarsa tabi artık!
HASAN ÖREN (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, 24üncü madde üzerinde söz almış bulunuyorum.
Sevgili dostum yakınımda. Sesin de çok güzel,
her zaman katkı koyabilirsin kürsüye!
24üncü madde leasing sistemiyle ilgili. Yani, geçen
yıl şubat ayında bu konuyla ilgili leasing kanunu
konuşulurken -OSBlerle ilgili- OSBlerde işletmesi bulunanların
finansman sağlayabilmesiyle ilgili leasing sisteminden yararlanması
gerekliydi fakat kanunda bir eksiklik yapıldı, eksiklik oldu;
OSBlerde bulunan işletmeler leasing sistemiyle kaynak yaratmadan yoksun
kalmışlardı. Ben, başta Ferit Mevlüt Aslanoğluna,
Sanayi Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı Ramazan
Beye, iktidara
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
Sayın Elitaşa.
HASAN ÖREN (Devamla)
bu konuyla ilgili gösterdikleri
hassasiyetten dolayı teşekkür ediyorum. Gerçekten, organize
sanayilerde binlerce, yüz binlerce, milyonlarca insanı
çalıştıran sanayicilerimizin, bu ekonomik koşullar, bu
sıkıntı içerisinde finansmana erişebilmesinin yolu olarak
leasing sistemiyle ilgili önünün açılmış olması, tahmin
ediyorum, Parlamentonun bugüne kadar çıkardığı güzel
yasalardan biri.
Bu torba kanun ne melanet bir şeydir bilmem,
üniversite sınavları gibi 3 yanlış 1 doğruyu
götürüyor; 3 yanlış kanun, 1 doğru kanun. Şimdi, biz
muhalefet olarak buna tabii ki evet oyu vereceğiz ama geneli üzerinde oylamaya
kalktığınızda da hayır oyu vereceğiz. Ne
yazık ki bu torba kanunlardan AKP döneminde haddinden fazla
sıkıntı çekiyoruz. İnşallah, bu torba kanunlar son
bulur. Bir yılda yasaların çıkması yerine, aciliyet
hissedilen yasaların hemen buraya getirilerek, ortak akıl
kullanılarak çıkarılmasında fayda görüyorum.
Tabii ki ben bu kürsüye çıktığımda
hep dert yanmışımdır. TRT Şeş yirmi dört saat
yayın yapar, ne kadar güzel, herkes mutlu; Arap ülkelerine yirmi dört saat
yayın yaparız, ne kadar mutlu. İnsanlar o yayınlardan bir
şeyler alırlar, seyrederler ama milletin
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı)
Sevgililer Gününde.
HASAN ÖREN (Devamla)
bu Parlamentoyu, bu güzelim
mabedi, buraya gönderdiği milletvekillerini denetlemesiyle ilgili niçin
Meclis TVyi kaldırdınız dediğimizde de birtakım
arkadaşlarımız Ne var bunda, tasarruf ediyoruz. gibi cümleler
kuruyorlardı. Peki, biz söylediğimizde inanmıyorsunuz da
içinizden arkadaşlar söylediğinde, hiç olmazsa şu kadar
düşünmüyor musunuz? Ne diyor en baş Başdanışman
Yalçın Akdoğan? Diyor ki: Fatih, biz 3üncü kanalı yani Meclis
kanalını niye kapattık ki? Mecliste olanları halk görmesin,
duymasın; sen ne yapıyorsun? Biz Mecliste olanları
kapattık, halktan sakladık; sen falanca gazetede canlı
yayın yapıyorsun. Değerli arkadaşlarım anlatmak
istediğim bu, bu. İnisiyatif alın, inisiyatif alalım, bu
televizyon kanalının açılmasını sağlayalım.
Eğer içinizdeki en baş Başdanışman da böyle söylüyor
ise herhâlde Hasan Örenin söylediği zorunuza gitmeyecektir, gitmemesi
gerekli.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Sizi kürsüden
indiremeyiz o zaman, kürsüden indiremeyiz!
HASAN ÖREN (Devamla) Eğer bu inisiyatifi alır
iseniz Türkiyeye iyilik yaparsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN ÖREN (Devamla) Hepinize Sevgililer Gününüz kutlu
olsun diyerek sözlerime son veriyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar
yeter sayısı
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
kanun teklifinin çerçeve 24 üncü maddesinin son cümlesinde yer alan
"aykırılığın mahkemece tespiti" ibaresinin
"uyulmamasının mahkeme tarafından tespiti"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Antalya Milletvekili
Sayın Mehmet Günal konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) Evet,
bir kutlama bekliyoruz Mehmet Bey.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Siz kutlama bekliyorsunuz,
sevgililer de evde eşlerini bekliyor. Onun için, eşleriyle
kutlayabilenlere Sevgililer Günü kutlu olsun, sevgililerinin yanında
olanlara Sevgililer Günü kutlu olsun diyoruz; burada olanların da
bekleyenlerine Allah sabır versin diyoruz.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Sevgilimiz millet!
MEHMET GÜNAL (Devamla) Az önce Hasan Bey Sabahleyin
gül alır gideriz. dedi ama sabah gittiğinizde eve sokacaklar
mı, o da belli değil. Tabii, Allah artık onların kalbini
yumuşatsın da hepimiz de eve sabah girebilelim.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Ya çok dertlisin ya!
MEHMET GÜNAL (Devamla) Ee, öyle, sürekli olarak burada
sabahladığınız zaman çocuklar evde bekliyor. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen laf atmayalım.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Tabii gülüyorsunuz, güzel ama
yani kanun yapma sürecinin
düştüğü hâl aslında acıklı bir durum. Ağlanacak
hâlimize güleriz. derler ya.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce)
Çalışıyoruz canım, Allah Allah.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Şu anda bunlar
Sizin daha
önce çıkardığınız kanunlarda bizim sözlerimizi
dinlemediğiniz için veya ihmal ettiğiniz için düzeltilen
birtakım düzenlemeler var. Yani, burada da şimdiye kadar bu
kanunların çoğu az önceki maddede, bir önceki maddede, ondan önceki
maddede geldi. Daha önceki maddede söylerken de söyledim, yine personelle
ilgili var; her seferinde, her kanunda bunlar geliyor değerli
arkadaşlar. Böyle bir kanun yapma tekniği olmaz, böyle bir torba
kanun anlayışı olmaz.
Yukarıda Sayın Bakana söyledik -ama Bakan yine
değişmiş- yeni İçişleri Bakanımız
vardı, eski Başbakanlık Müsteşarı olduğu için
Bir oturun, siz bunu biliyorsunuz. dedim. Plan ve Bütçe Komisyonu Kanunlar,
Kararlar Genel Müdürlüğü hâline gelmiş. Gelen kanunun ucu yok,
bucağı yok; başı belli değil, sonu belli değil.
20 madde geliyor, alt komisyonda 40 oluyor, üst komisyonda 50 oluyor, 60 oluyor,
buraya geliyor 80 oluyor. Bu önergelerden gelenlerin hepsi ayrı hükümler.
Ne Başbakanlığın haberi var ne Mevzuat Hazırlama
Yönetmeliğine uygun ne ilgili kurumların görüşleri
alınmış. Böyle onun için gecikiyorsunuz, onun için bu kanunlar
böyle sürüncemede kalıyor arkadaşlar.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sizin önergeniz neydi?
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Aynı şey, personel
rejimiyle ilgili; yama yapıyoruz. Bakın, bir tarafında
araştırmacıyı unutmuşuz, bir tarafında birinin
kadrosu bilmem ne olmuş. Alelacele çıkardığımız
için bu kanunlar böyle oluyor. Bunların çözümü belli. Yalapşap
getirip de Bizim çoğunluğumuz var. Biz parmak
kaldırırız. Az önce kızıyorsunuz yazılana.
Çoğunuz orada neye parmak kaldırdığınızı
bilmeden geliyorsunuz; maalesef vahim, acıklı. Bunu tasvip
ettiğimiz için veya sizi kınadığımız için
söylemiyoruz ama bu hâle düşülüyor. Böyle bir kanun yapma süreci olmaz ki.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sayenizde oluyor, sayenizde.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yani, buradan çıkan
işte oluyor. Her seferinde Şunu da unutmuşuz, onu koyalım.
Filancayı unutmuşuz. Ya, diyoruz ki: Bak, burada geldi. Bir süre
sonra eğer aklıselim bir arkadaşımız oradan
uyarırsa veya bürokratlardan birisi de söylediğimize iştirak
ederse gelip değiştiriyorsunuz ama o arada, burada o kanunlar, o
maddeler tartışılmış oluyor. Böyle bir kanun yapma
süreci olmaz. Ve getirip getirip kanunların hepsinin içine de bazen
kanunun yargının yerine geçmesini, bazen alınmış
yargı kararlarının kanun yoluyla iptal edilmesini
Böyle bir
yasama olmaz yani tamam, yürütme zaten yasamaya tahakküm ediyor ama kalkıp
bu sefer yargının yerine de geçiyor, verilmiş kararları da
iptal eden birtakım hükümler geçiriyoruz burada. Onun için, bu kanun yapma
sürecini gözden geçirmek lazım.
Tekrar, bir daha söylüyoruz: İç Tüzük
dayatmasıyla, onunla, bununla olursa bu şekliyle devam ederiz, siz de
gelirsiniz arada kızarsınız. Oradan çay keyfiniz bozuldu,
yoklamaya geldiniz diye kızmanın bir anlamı yok. İç Tüzüke
göre çalışıyorsak çalışıyoruz, karar yeter
sayısı istenirse istenir, yoklama istenirse istenir.
Dolayısıyla herkes gelecek.
Bu şartlarda çıkan şeyden de
Yarın
yine eksik çıkıyor. Bakın, söyledik, az önce
çalışanlarla ilgili verdik, sivil savunma uzmanlarıyla ilgili
verdik, yukarıda söyledik, Efendim, bir çalışma
yapıyoruz
Diğerini koyduk, ötekini çıkardık, tekrar
diğerini de çıkaralım diyoruz. Yani, burada bile daha henüz
hangisinin dâhil olup hangisinin hariç olacağına karar veremedik. Ya,
böyle bir süreç maalesef gidiyor. Tabii ki içerisinde önemli maddeler var,
eksiklikleri tamamlayanlar var ama hepsi bir araya konulunca helale haram
karışması gibi oluyor, balın içine zehir
karıştırmak gibi oluyor. E, doğal olarak da bizim onu yutma
şansımız yok. Ayrı gelse belki balı severiz ama
zehirle geldiği zaman olmuyor.
Bu düzeltmeleri yapacağınızı umuyor,
saygılar sunuyorum. Yine de Sevgililer Gününüzü kutluyorum, inşallah
eve girersiniz sabahleyin. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Karar
yeter sayısı
BAŞKAN Peki, karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
25inci maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
kanun teklifinin çerçeve 25 inci maddesinde yer alan "OSB"
ibaresinden sonra gelmek üzere "yönetimi" ibaresinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Oktay Vural Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı
İzmir Manisa
Konya
Mehmet Günal
Alim Işık Seyfettin
Yılmaz
Antalya Kütahya Adana
Ali Öz
Mersin
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa tasarısının
25. maddesinin sonuna aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın
Ağan Ayaydın Hasan
Ören
İstanbul İstanbul Manisa
İzzet Çetin Vahap Seçer İlhan
Demiröz
Ankara Mersin
Bursa
Mahmut Tanal
İstanbul
Madde 25 OSB yönetimi ve taraflar bu yasanın
yürürlüğe girdiğinden itibaren 3 ay içerisinde
karşılıklı mutabakat sağlarlar.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 25'inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mihrimah Belma Satır İsmail
Aydın Canan
Candemir Çelik
İstanbul Bursa Bursa
Mustafa Kemal Şerbetçioğlu İdris
Şahin Hakan
Çavuşoğlu
Bursa Çankırı Bursa
İsmet Su Bedrettin
Yıldırım Tülin
Erkal Kara
Bursa Bursa Bursa
MADDE 25- 4562 sayılı Kanunun Geçici 6 ncı
maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Müteşebbis heyeti oluşturan kurum ve
kuruluşlarca inşa edilen ve hizmet amaçlı kullanılan bina
ve müştemilatı bedelsiz olarak kullanılmaya devam edilir.
OSB'nin talebi halinde ise müştereken kullanılır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Takdire bırakıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılıyoruz Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun yürürlüğe girmesinden önce OSB kurmak
amacı ile müteşebbis heyeti meydana getiren kurum ve kuruluşlar
adına olan, ancak bedeli mukabilinde OSB'lere tahsis edilen
taşınmazlar ile ilgili olarak halen OSB adına tescili
yapılmamış parseller üzerinde yer alan, ancak ortak
kullanılmakta olan bina ve müştemilatının mevcut
kullanımlarının sürdürülmesini sağlamak
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa
tasarısının 25. maddesinin sonuna aşağıdaki
ifadenin eklenmesini arz ederiz.
İzzet
Çetin (Ankara) ve arkadaşları
Madde 25 OSB yönetimi ve taraflar bu
yasanın yürürlüğe girdiğinden itibaren 3 ay içerisinde
karşılıklı mutabakat sağlarlar.
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ
AVCI (Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Bursa Milletvekili
Sayın İlhan Demiröz konuşacak önerge üzerinde.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gecenin ilerleyen veya
sabahın bu ilk saatlerinde -günün değişmesiyle- ben de 14
Şubat Sevgililer Gününü kutlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Görüşülmekte olan yasa
tasarısının 25inci maddesiyle ilgili önergemiz üzerinde söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, evet, AKP
milletvekili arkadaşlarımız tarafından verilen ve burada
ifade edilen
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
AK PARTİ diyeceksin Hocam.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) AKP
milletvekilleri tarafından verilen bu önergede
(AK PARTİ
sıralarından AKP değil, AK PARTİ sesleri)
ALİ ŞAHİN (Gaziantep)
Kim onlar?
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla)
Kimlerse onlar biliyor kendilerini arkadaşlar, siz bilmiyorsanız
bilemem.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep)
AKP diye bir parti yok burada.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) AKP
milletvekilleri tarafından verilen bu önergede şunu söylemek
istiyorum: Hazırlanmış olan
ÜNAL KACIR (İstanbul) AK
PARTİ de de kurtul.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Ben
söyleyemem.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep)
Millet söylüyor, millet.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla)
verilen bu önergede OSByle ilgili bir açıklama getiriyorsunuz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
Konuşmacı konuşuyor, lütfen
Buyurun Sayın Konuşmacı.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep)
Yanlış konuşuyor Sayın Başkan.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla)
Niçin yanlış konuşuyorum? Ne demek ya?
ALİ ŞAHİN (Gaziantep)
AKP diye bir parti var mı?
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Ne
demek ya?
ALİ ŞAHİN (Gaziantep)
AKP diye bir parti var mı?
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) -
Senden mi öğreneceğim yanlış konuşup
konuşmadığımı! Ne lafı?
ALİ ŞAHİN (Gaziantep)
AKP diye bir parti var mı?
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla)
Gelirsin, söylersin, cevap verirsin.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep)
AKP diye bir parti var mı?
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) - Ben
bu şekilde ifade ediyorum.
BAŞKAN Sayın Demiröz, siz
Genel Kurula hitap eder misiniz lütfen.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Ne
demek yani?
ALİ ŞAHİN (Gaziantep)
Hani AKP?
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) -
Senden mi öğreneceğim? Senden mi öğreneceğim ya? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) AKP
milletvekilleri tarafından verilen önerge üzerinde zannediyorum ki OSByle ilgili
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) PeKaKaya PeKeKe
niye demiyorsun da
(AK PARTİ sıralarından gülüşmeler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Ciddiyete davet ediyorum sizi, lütfen.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Arkadaşım
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Ya AKaPe diyeceksin
ya Adalet ve Kalkınma Partisi diyeceksin. AKePe değil yani.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Hayır, ben
AKePe diyorum.
BAŞKAN Sayın Korkmaz, lütfen
Sayın Demiröz, siz devam eder misiniz lütfen, Genel
Kurula hitap edin.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Sayın
Başkan, nasıl devam edelim?
BAŞKAN Lütfen, laf atmayın sayın
milletvekilleri. Lütfen, ciddiyetimizi koruyalım.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, konuşma süresine lütfen ilave edin.
BAŞKAN Eklerim.
Buyurun Sayın Demiröz.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Niye ekliyorsunuz
Sayın Başkan, bize yapmıyorsunuz?
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) İstersen sen geç
onun yerine
Hayır, hayır, geç Başkan Vekili yerine, sen
şey yap Bülent.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Devam edin, devam edin
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Tabii, tabii, geç,
orayı da idare et.
Değerli arkadaşlar
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Ya konuya
girin ya konudan çıkın.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Arkadaşlar,
müsaade ederseniz gireceğim zaten. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, özellikle rica
ediyorum, lütfen
Ayıp oluyor ama. Lütfen, rica ediyorum.
Buyurun Sayın Demiröz.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Teşekkür
ediyorum Başkanım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, dört
dakika eklemeniz lazım.
BAŞKAN Müsaade edin ben karar vereyim ona.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Bize vermiyorsun
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun İlhan Bey.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) Organize sanayi
bölgeleriyle ilgili verilen değişiklik önergesinde görüyoruz ki
işte ilerleyen bu saatlerde daha önce yapılan yasada daha da bir
açıklama ihtiyacı duyuluyor. Bu bakımdan, bu yasaların çok
daha özel olarak görüşülerek hazırlanmasının uygun
olacağını ifade etmek istiyorum. Ayrıca, buradan hareketle
ilime, bölgem olan Bursaya geçmek istiyorum.
Bursada, 13 organize sanayi bölgesi ve ıslah
edilmek üzere de 8 olmak üzere, 21 organize sanayi bölgesi var.
Arkadaşlar, bu sanayi bölgelerinde açık yerlerimiz var. Bütün
organize sanayi bölgeleri dolu değil ama Bursada Bursa Esnaf ve
Sanatkârlar Odaları Birliği tarafından 4 bin dönümlük bir
tarım alanında yeni bir organize sanayi bölgesi yapılmak
isteniyor. Şunu ifade etmek istiyorum: Bursa bir tarım kenti, bir
sanayi kenti. Evet, OSBlere ihtiyacımız var ancak oradaki
arsaların, oradaki düzenin pahalı olmasından dolayı yeni
yeni alanlar açılıyor, bu alanlar da
Örneğin, Kestel
Çataltepede 4 bin dönüme yakın bir tarım alanı da heba
ediliyor. Bu alanların hepsinde su kaynaklarının olduğunu
ifade etmek istiyorum.
Ayrıca,
Başbakan
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sürenizi
ekledim, devam edin lütfen.
ÖMER MATLI (Bursa)
İki dakika verelim Başkanım, iki dakika verelim.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) Önder Matlı, çok teşekkür ediyorum ya, sağ olun!
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen, yapacağım şeye müdahale etmeyin.
Devam edin Sayın
Demiröz, ben size üç dakika verdim.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Bu organize sanayi
bölgesinde BESOBlu arkadaşlar ile Sayın Bülent Arınç
tarafından temel atıldı. Ancak, o bölge, daha sonra, oranın
Kestel Belediye Başkanı tarafından durduruldu. Sonra ne oldu?
Bugün bu 1/100.000lik planlardan dolayı, maalesef Kesteldeki bu bölgede
BESOB sanayi sitesi tamamen durduruldu. Ama, buna rağmen şu anda
Büyükşehir Belediyesi tarafından oradaki inşaatlar devam
etmektedir. Neden dolayı? Yargının durdurmasına
rağmen. Ama, baş taraftaki Hükûmetin yargı konusundaki bu tutumundan
cesaret alan belediyeler de aynı şekilde devam etmektedir.
Ayrıca, yine bu
OSBlerle ilgili bir başka konu: Bursamızda arıtma tesisleri
olmasına rağmen, bu çevrede gereken ilgi ve alakanın
gösterilmemesinden dolayı Nilüfer Çayımız insan, bitki ve
hayvanlar için sağlık dışı olacak bir noktada
kirlenmiştir, ağır metaller içermektedir. Bunun en önemli
nedenlerinden biri de bu organize sanayi bölgelerindeki arıtma
tesislerinin çalıştırılmamasından
kaynaklanmaktadır. Bu bakımdan, bu bölgedeki çalışmalarda
Büyükşehir Belediyesi tarafından yine bu ovadaki, Bursa
Ovasındaki sanayi tesislerine arıtma tesislerini yapmak üzere sekiz
yıl gibi bir süre verilmiştir. Bu da arkadaşların bu
olaylara nasıl baktığı anlamındadır.
Son olarak şunu da özellikle söylemek istiyorum: 55
maddelik torba yasa içerisinde bugün tarımsal sulamadan icralık
olan köylüler bir çıkış
yolu beklemektedir ama Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonundan ve
ayrıca Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığından bu konuyla ilgili, çiftçilerle ilgili,
tarımla ilgili hiçbir maddenin olmadığını ifade
ediyorum. Ve çok değerli arkadaşlar, AKP milletvekillerine iyi
geceler diyerek (AK PARTİ sıralarından AK PARTİ sesleri,
gürültüler) iyi sabahlar diliyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tekrarla, bir daha tekrarla,
AKP de, söyle.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) - AKP milletvekillerine
iyi akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
kanun teklifinin çerçeve 25 inci maddesinde yer alan OSB ibaresinden sonra
gelmek üzere yönetimi ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sayın Başkan,
katılacağım ama az önce Sayın Demiröz milleti
yanılttı 55 madde. dedi; bu, 53 artı 1, 54 maddedir.
Katılamıyoruz.
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) - Gerçekten çok
önemli, gecenin bu vaktinde gerçekten çok önemli!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) Bravo!
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sayın Yılmaz.
BAŞKAN Adana Milletvekili Sayın Seyfettin
Yılmaz konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 546 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 25inci maddesinde verdiğimiz önergeyle
ilgili -Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına- söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu madde Bursadaki organize sanayisindeki bir mülkiyet
problemini çözen bir madde. Bu maddeyi Milliyetçi Hareket Partisi olarak
destekliyoruz ama iş Adana Organize Sanayi Bölgesine geldiğinde durum
değişiyor.
Şimdi, Adana, biliyorsunuz, 1950li yıllarda
sanayileşmenin ilk başladığı kentlerden bir tanesi.
Özellikle tarıma dayalı sanayiyle beraber Adanamız gerçekten
Türkiyede ilk 3ün içerisine girecek olmasına, Doğu ve
Güneydoğu Anadoludaki göçlerle ve çevre illerdeki göçlerle bir cazibe
merkezi hâline gelmesine rağmen, ne yazık ki Adalet ve Kalkınma
Partisinin uyguladığı yanlış politikalar neticesinde şu
anda Türkiye'nin en işsiz kenti hâline gelmiştir. Ve özellikle, yine
5084 sayılı Teşvik Yasası bizim ilimize çok ciddi zararlar
vermiştir. Türkiyede kişi başına düşen mevduatın
en yüksek olduğu il Adanamızken yatırımcının
yatırıma dönmemesi neticesinde her gün kan kaybeden bir Adanayla
karşı karşıyayız. Türkiye'nin en büyük organize sanayi
bölgelerinden birine sahip olan Adanamızda özellikle Mersin yolunda ve
Karataş yolunun sağında solunda sanayi tesisleri vardır ama
bu sanayi tesisleri organize sanayi bölgesi kapsamında
olmadığı için değerlendirme dışındadır.
Buradan Hükûmete sesleniyoruz: Adanamızın
çektiği bu sıkıntıların içerisinde, buraların
ıslah organizeleri hayata geçirilerek Adanamıza bir katkı
koyacağını düşünüyorum.
Şimdi, sayın milletvekilleri, torba yasayı
görüşüyoruz. Biliyorsunuz, ülkenin kaynaklarını adil
kullanırsanız, hakkaniyet çerçevesi içerisinde
kullanırsanız bu kaynaklar esnafımıza da, köylümüze de,
emeklimize de, çiftçimize de, işçimize de yeter ama bu kaynakları
adil kullanmazsanız, bu kaynakları birisi iç ederse, haramzadeler bu
kaynaklara el uzatırsa, Hükûmeti yönetenler, Hükûmette yetki sahibi
olanlar bu kaynaklara el uzatırlarsa Türkiye ne yazık ki
sıkıntılardan kurtulamaz.
Çok üzülerek ifade ediyorum: Sayın Başbakan
Devletin kasası soyuluyormuş. diyor, Biz ona bakarız. diyor,
Şu anda devletin kasası soyulmuyor ki. diyor. Sayın
Başbakanın yolsuzluktan anladığı bu. Doğrudur,
sayın milletvekilleri, devletin kasasını soyanlar soyuluyor.
Devletin kasasının soyulmasına müsaade ederseniz, 1 liralık
işi 4 liraya yaptırırsanız ondan sonra da o ihaleleri
alanlardan, Getir bakalım Ahmet 100 milyon doları, Mehmet 150 milyon
doları, Ali 150 milyon doları. derseniz, işte, bu, devletin
kasasını soymak demektir.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Siz bu işi iyi
bilirsiniz.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Hocam, bunlar
eskidi artık eskidi, başka şeyler söyleyin.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Siz devletin
kasasını soyanları soyuyorsunuz.
Sayın milletvekilleri, bunlar konuşulacak.
Bakın, siz bunları inkâr ettiğiniz müddetçe, yargıya
güvenmediğiniz müddetçe, adalete güvenmediğiniz müddetçe muhalefet
milletvekillerinin, muhalefetin bunları getirmesinden rahatsız
olmayacaksınız. Dün birilerine yapıldığı zaman
onu siyaset malzemesi yapan sizler, bugün bunlarla
karşılaştığınızda, işte, ilahî adaletin
tecelli ettiğini göreceksiniz. Şunu unutmayın: Cenab-ı
Allahın adaleti mutlaka ve mutlaka yerini bulur, adaletten kurtuluş
yoktur.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Amenna!
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) Amenna!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Yine ben size bir örnek
olsun diye söylüyorum. Şimdi, Devlet Bahçeliyle ilgili fezleke jet
hızıyla Meclise geldi.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Kaç
ay sonra geldi, kaç ay sonra?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Ne diyor orada, ne
demiş orada? Devlet Bahçeli ne demiş orada? Bakın, bunları
söylüyorsunuz, yarın yine başınıza gelecek, uyarmadı
demeyin.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı)
Seyfettin Bey, kaç ay sonra geldi?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Devlet Bahçeli diyor
ki
Birileri diyor ki: Vur de vuralım, öl de ölelim! O da diyor ki:
İhtiyaç duyulduğu zaman veya zamanı geldiği zaman
yapılır. Evet, ben de söylüyorum, bir fezleke de ben istiyorum. Siz
ne söylerseniz söyleyin, dün Çanakkalede Allah diyen, Kuran diyen,
bayrak diyerek, vatan diyerek 250 milyon vatan evladı şehit
olmasaydı bugün bu Mecliste bağımsız olarak
duramayacaktık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) 250 bin, 250 bin.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Demagoji yapma,
demagoji yapma!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Eğer yarın da
ihtiyaç olursa buna, bu vatan için, bu bayrak için, Allah için, Kuran için
yine şehit olacağız...
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Kime vuruyorsunuz,
kime?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla)
o gün de şehit
olduk, yarın da şehit olacağız. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Kime
vuracaksınız, onu söyle.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) Fezleke istiyorum,
fezleke. Yollayın, fezleke istiyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Düşman
kim?
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) Otur yerine! Vur de
vuralım, öl de ölelim!
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yılmaz.
OKTAY VURAL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
26ncı maddede üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
kanun teklifinin çerçeve 26 ncı maddesinde yer alan tüzel
kişiliğini ibaresinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı
İzmir Manisa Konya
Mehmet
Günal Alim
Işık Ali
Öz
Antalya Kütahya Mersin
T.
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan yasa teklifinin 26. Maddesinin sonundaki OSB lerde sahip olduğu tüm
hak, yetki ve mükellefiyetler ifadesinin OSB lerde sahip olduğu tüm hak,
yetkiler ve mükellefiyetler olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Aydın
Ağan Ayaydın Vahap
Seçer
İstanbul
İstanbul Mersin
İzzet
Çetin Hasan
Ören Mahmut
Tanal
Ankara
Manisa İstanbul
Sedef
Küçük
İstanbul
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin 26ncı maddesinin
yasa metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan İdris
Baluken Erol
Dora
Iğdır Bingöl Mardin
Bengi
Yıldız Hasip
Kaplan
Batman
Şırnak
BAŞKAN
Son okuduğumuz önergeyi Komisyona soruyorum: Komisyon
katılıyor musunuz?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yasa
tasarısında öngörüldüğü üzere, il özel idarelerinin
katılımcı kuruluş olarak OSBlerde sahip olduğu tüm
hak, yetki ve mükellefiyetler, yatırım izleme ve koordinasyon
başkanlıklarına devredilecektir. İl özel idarelerinin
feshedilmesi ve yetkilerinin İçişleri Bakanlığına
doğrudan bağlı olan Yatırım İzleme ve
Koordinasyon Başkanlıklarına devredilmesi devletin mevcut
merkezi yapısını daha merkezileştirecek; yerel
mekanizmaları daha güçsüzleştirecektir.
BAŞKAN
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
T.
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan yasa teklifinin 26. Maddesinin sonundaki OSB lerde sahip olduğu tüm
hak, yetki ve mükellefiyetler ifadesinin OSB lerde sahip olduğu tüm hak,
yetkiler ve mükellefiyetler olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Mahmut
Tanal (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL
(Denizli) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI
(Eskişehir) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili
Sayın Mahmut Tanal konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, evet,
arkadaşlarımız hararetle Sevgililer Gününü istiyorlar. Tabii,
ben herkesin Sevgililer Gününü, burada olan, olmayan, çalışan,
çalışmayan herkesin Sevgililer Gününü kutluyorum ben.
Değerli Başkan, öncelikle, gerçekten, Sevgililer
Günü kutlamanızdaki yürekli duruşunuzdan dolayı sizi kutluyorum
ben.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (Devamla) Ama biraz önce 25inci maddede
siyasal iktidarın vermiş olduğu bir önergesi vardı, bu
önergeyi yapılan değişiklikle birlikte oylamaya sunmanız
gerekirken burada bir hata oldu, hiç olmazsa bildiğim kadarıyla
İç Tüzükün 88inci maddesi uyarınca tekrar bunun gündeme getirilerek
oylamaya doğru şekilde sunulması gerekir, bunu da bilgilerinize
arz etmek istedik.
BAŞKAN Sorun yok Sayın Tanal, sorun yok.
MAHMUT TANAL (Devamla) Peki, yani ben, yapılan bir
hatayı, bir sorunu, parlamenter olarak bunu hatırlatma gereğini
duydum Değerli Başkan.
Gelelim 26ncı maddeyle ilgili organize sanayi
bölgesi
Burada iki sorum var, hukukçu arkadaşlarımız bilirler:
Kimler hak edinebilir, kimler borç altına girebilir? Gerçek kişiler
veya tüzel kişiler girebilir. Çok teknik bir konu ama sizi bu konuda
sıkmış olacağım, özür dilerim.
Şimdi, teknik hukuk açıdan Yatırım
İzleme ve Koordinasyon Başkanlığının tüzel
kişiliği var mı? Hukuk anlamında yok. Peki, organize sanayi
bölgelerinin tüzel kişiliği teknik hukuk anlamında var mı?
Yok. Peki, olmayınca biz hak ve yükümlülük açısından, iktisap
açısından, tüzel kişiliği olmayanlara bu şekilde
kanunen bir yetki vermemiz teknik hukuk açısından doğru mudur?
Doğru değil. Peki, bunu ne yapacağız? Nereye
yerleştireceğiz hukuk açısından? Yani bunun bir
tanımlaması ve oturabilecek bir yerinin olması lazım.
Mevcut olan bu düzenleme içerisinde, şu andaki pozitif hukuk içerisinde,
bu, askıda kalan bir husus. Ne yapılıyor? Benim
bilebildiğim kadarıyla şu anda iktidar tarafında böyle bir
çalışma var, yani bunlara bir tüzel kişilik verilmesi hususunda
bir çalışma yapılıyor. Peki, ilk önce tüzel kişilikle
ilgili, bunlara tüzel kişilik kazandırılıp ondan sonra hak
iktisabına, hak ve yetki iktisabına gidilmesi gerekmez mi? Gerekir.
Yani hata üstüne hata yapılmış oluyor. Bu açıdan bu
düzenleme aykırı.
Biraz önce arkadaşlarımız leasing
sözleşmelerini söylediler. İçimizdeki hukukçu
arkadaşlarımız bilirler, leasing şirketleri ne
yapıyorlar? Dava açma açısından bazı harçlardan
muaftırlar. Peki, bu harç muafiyeti Anayasamızın 10uncu
maddesi uyarınca eşitlik ilkesine aykırılık
teşkil etmiyor mu? Ediyor. Peki, yani engelli bir vatandaşımız,
ekonomik anlamda durumu zayıf olan bir vatandaşımız
herhangi bir icra takibi yaptığı zaman veya herhangi bir dava
açtığı zaman nasıl harç ödüyorsa aslında bu leasing firmalarının
da ödemesi lazım. Mevcut olan bu leasing firmalarının
kuruluş tarihinden itibaren beş yıllık vergi muafiyeti var.
Yani sosyal devlet ilkesi uyarınca ekonomik anlamda güçsüz olanın
korunması gerekir iken biz tam tersini yapıyoruz, mümkün olduğu
kadar güçlüyü daha güçlü, güçsüzü daha güçsüz yapmaya
çalışıyoruz ki bu da sosyal devlet hukuk ilkeleri
açısından çok yanlış bir durum.
Gelelim, son günlerde kamuoyunu ilgilendiren bir husus.
Hatta bildiğim kadarıyla herhâlde pazar günü Türkiye'nin çeşitli
yerlerinde hayvanseverler bir eylem yapacaklar. Nedir bu? Evde bulunan süs köpeğinin
hacziyle ilgili. Peki, evde bulunan süs köpeği haczedilebilir mi?
Edilemez. Pozitif hukuk dayanağı var mı? Var. Peki, niye bu icra
müdürleri haczediyor ve niye Adalet Bakanlığı ses
çıkarmıyor? Niye bu kadar sivil toplum örgütleri ayakta?
Hayvanları Koruma Kanununun 5inci maddesinin beşinci
fıkrası -Sayın
Çankırı Baro Başkanımız oradan söylüyor ama- o konuyla
ilgili haczedilemez diyor. Şimdi, haczedilemezse, peki, bu haciz
işlemini yapan müdürlükler hakkında işlem yapmak gerekmez mi?
Yani, hukuku iktidar askıya alıyor ve sizlerden bu gücü alan icra
müdürlükleri de askıya alıyor. Değerli arkadaşlar, bu hukuk
hepimize lazım olacak.
Hepinize teşekkür ediyorum, iyi çalışmalar
diliyorum; tekrar, Sevgililer Gününüzü de kutluyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tanal.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı
kanun teklifinin çerçeve 26 ncı maddesinde yer alan tüzel
kişiliğini ibaresinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Antalya Milletvekili
Sayın Mehmet Günal konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Değerli arkadaşlar, Sayın Başkan
Katılamıyorum. dedi, aslında katılması daha güzel
olurdu. Az önce de Sayın Bilgiç Katılamıyorum ama doğru
bilseydi katılacaktım. 55 madde. dedi, 53 artı 1. dedi ama
biz de kendisine katılamıyoruz çünkü 18inci madde çıkınca
52 artı 1e düştü. AKP grup başkan vekillerimiz de bunu tasdik
edeceklerdir. Şu andaki kanunumuz da 53 değil 52 artı 1e
düştü. Yeni Sözcümüz biliyor, kafa sallıyor, Sayın Bilgiç biraz
yorulmuş galiba, onun için; maddeyi bir tane azalttık.
Değerli arkadaşlar, burada organize sanayiyle
ilgili maddeler aslında kanun içerisinde en olumlu bulduğumuz
maddeler esas itibarıyla ama birtakım eksiklikleri gideriyordu. Yalnız,
burada, bu maddede bir şey söyledik arkadaşlarımıza
yukarıda ama dinlemediler. Şimdi, zaten bu işin garabeti
baştan çıkarmış olduğunuz büyükşehir
belediyeleriyle ilgili kanundan kaynaklanıyor. Şimdi
kalkmışız, bir Yatırım İzleme
Başkanlığımız var, bunun bir
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Koordinasyon
MEHMET GÜNAL (Devamla) Koordinasyonu, izlemesi fark
etmiyor,Başkanlığın tüzel kişiliği yok Hüseyin
Yani adını güzel söyledin, bravo, gecenin bu saatinde maşallah!
Tabii, Bursanın işini bitirdin, şimdi rahat rahat
konuşuyorsun. Sorunlu olanlar kaldı, bizim Manavgatınki
duruyor. Söyledik, yerini bile belirlememişler, iptal etmişler,
arkadaşlar bilgi notunu getirdi. Kapanmış artık, şeyi
de kalmamış, yeni müracaat da yok. Bakıyorum, Sadık Bey
olsa söylerdi şimdi ama herhâlde görünmüyor.
Şimdi, arkadaşlar, burada devletin
valiliği var. Diyorum ki, yukarıda sordum arkadaşlara:
Yatırım İzleme ve Koordinasyon
Başkanlığının başkanı kim? Vali. E,
buranın bir tüzel kişiliği var mı? Yok. İyi, öbüründe
de valilikte kalıyordu yani neyini değiştiriyorsunuz? Zaten il
özel idaresini kaldırmak başlı başına bir sorun ama
şimdi tüzel kişiliği olmayan bir şeye veriyoruz. Ne var
yani, valilik yine devam etsin! Zaten valinin emrindeyse demiştik ama
maalesef burada yetkisiz bir kurul var. Bunda başka bir şey mi var
diye bu sefer düşünmeye başladık. Kime ne vereceksiniz? Bir süre
sonra bu Yatırım İzleme ve Koordinasyon
Başkanlığı başka bir şeye mi dönüşecek?
Başka taahhütler
Ben bunu anlamadım. Bakın,
anlamadığım yerleri söylüyorum yani olumlu şey var ama
Sayın Bilgiç olsa -aa, gelmiş- anlatabilirdi, o biraz tamamlama
işini seviyor.
Gıyabınızda konuştum da
Başkanım, şimdi geldiğinize göre
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Merak etmeyin, cevabını
vereceğim Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Estağfurullah!
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sayın Günal, bir madde
ihdası olmayacağını nereden biliyorsunuz?
BAŞKAN Lütfen karşılıklı
konuşmayalım
MEHMET GÜNAL (Devamla) Yani hakikaten maddi hata oldu.
O, o kadar olabilir yani içerik hatası daha önemli çünkü.
Değerli arkadaşlar, bunlar hep aceleyle
hazırladığımız, deminki söylediğim şeyden
kaynaklanıyor. O zaman da söyledik. Bunların değişmesine
gerek yok, il özel idaresinin kaldırılmasına gerek yok.
Büyükşehir yine olsun. Ne vardı yani, sanki önce olduğunda bir
şey mi oluyordu, il özel idaresi sorun mu çıkarıyordu, ne
oluyordu, şimdi mi sorun çıkaracak, anlamadık.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Çift
başlı olur.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Hem kurulu kuruyorsunuz hem de
burada bir tüzel kişilik yok. Bakın, öncekinin tüzel
kişiliği vardı, şu anda tüzel kişilik kalktı. O
zaman, e, diğer illerdekini kim yapacak? Onu da valinin
başkanlığında yine kuralım. Büyükşehrin olmadığı
yerde niye Yatırım İzleme ve Koordinasyon
Başkanlığı kurmuyorsunuz? Yani bu lazım bir
şeyse, e, küçük ile de lazım, yatırımın koordinasyonu
oraya da lazım, buraya da lazım. O zaman bütün il özel idarelerini
kaldırın. İllaki büyükşehir çünkü -biz bunun siyasi bir
proje olduğunu size söyledik- bunun arkasında nelerin
olduğunu siz biliyorsunuz.
Yarın buna bir madde değişikliğiyle yine unutmuşuz
deyip özel bir, eyaletin kalkınma bakanlığı, ekonomi
bakanlığı hâline siz bunu getirirsiniz; yoksa, bir anlamı
yok, o zaman diğerinden de kaldırın. Niye diğer illerde,
büyükşehir olmayanlarda il özel idaresi var da
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Antalya turizm bölgesi,
Antalyaya has düzenlemeler var, başka yerde yok. Demek ki bu
MEHMET GÜNAL (Devamla) Yok, Antalyayla alakası
yok. :Bu işin neresi için çıktığını
arkadaşlarımız biliyor.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Örnek olarak verdim.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Burada ne tür kavga
ettiğinizi, o şey çıkarken kimlerin sizi desteklediğini,
kimlerin burada karşı çıktığını bütün millet
gördü; onun için, gelin bunlarla uğraşmayın,
yatırımların önce yukarıdan, bir kere bakanlıklar
arasında koordinasyonunu sağlayın.
Bakanınızın biri bir
şey diyor, öbürü Ben kurları yükseltmezdim. diyor, diğeri
kalkıyor
Başbakan Benim elimde olsa, faizleri ben olsam
yaptırmazdım. diyor. Sanki
elinde olmayan bir şey var Türkiyede. Şurada parmak
sayısıyla kaldırıp indiriyoruz, işte hepsi
çıkıyor yani dolayısıyla
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) Yatırım
izlemeyle ne alakası var bunun?
MEHMET GÜNAL (Devamla) Koordinasyon
Yatırımın önce sen ülkede koordinasyonunu bir sağla da,
izle de ondan sonra git il özel idaresinin yerine valilik koyarsın. Senin
Hükûmetindeki yatırım izleme koordinasyonu bile çalışmıyor
ki tüzel kişiliği olmasına rağmen.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Orada kurduğun, valinin
emrindeki üç tane ildeki müdür arkadaşın. Onun için, bunları
yamalarla yapmaktan vazgeçelim ve köklü önlem alalım diyor,
hayırlı geceler diliyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Günal.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birinci bölümü bitirmiş bulunmaktayız.
Ara vermek ister misiniz, devam edelim mi sayın grup
başkan vekilleri?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ara
verelim Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) İkinci bölümün
görüşmelerini yapalım Sayın Başkan.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Devam ediyoruz efendim,
lütfen
Devam efendim.
BAŞKAN Bir on dakika ara verelim, ikinci bölüme
devam edelim.
Kapanma Saati : 02.22
ON YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 02.40
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet
Bilal MACİT (İstanbul)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 61inci Birleşiminin On Yedinci Oturumunu açıyorum.
546 sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm geçici madde 1 dâhil 27 ila 53üncü
maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz isteyenler: Gruplar
adın, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili
Sayın Mehmet Günal.
Buyurun Sayın Günal. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Arkadaşların geri kalanlarına bir şey
diyecek hâlimiz yok, kutlamaya gidenler gitmiş; kutlayamayacak olan
arkadaşlarımız burada kalmışlar herhâlde, onlar da
bize arkadaşlık ediyorlar. Gecenin bu saatinde böyle bir kanunu
konuşuyor olmak sizler için de bir ızdırap. Burada, bu tarafa
doğru söylüyorum tabii.
Değerli arkadaşlar, az önce böyle bir kanun
yapma sürecinin
BAŞKAN Sayın Günal, sözünüzü kesmek
durumundayım, bir önerge var.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2. Bölüm üzerinde MHP grup adına yapılacak
konuşmada İçtüzük 70e göre kapalı oturum
yapılmasını arz ederim.
Oktay
Vural
İzmir
MHP Grup Başkan Vekili
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, konuşma başladı ama
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan,
zamanı geçti, başlamadan önce olacaktı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, siz konuşmacıyı kürsüye
çağırdınız, konuşmacıyı kürsüye
çağırdıktan sonra bu önergeyi okudunuz.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Otuz beş
saniye konuştu Başkanım.
BAŞKAN Sayın Günal, lütfen kürsüde kalır
mısınız bir dakika.
RAMAZACAN CAN (Kırıkkale) Konuşma
yapıldı sayın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ama şu anda
konuşmacı kürsüde. Kürsüde olan bir konuşmacının
şeyinin 2 dakikalık kısmı açık, geriye kalan
kısmını nasıl kapalı yapacağız?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Olsun, dün de benim
konuşmamı kesmişti kürsüdeyken. Dün Sayın Elitaş benim
konuşmamı kesmişti kürsüde.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Başkan kesti
konuşmayı zaten.
BAŞKAN Peki, Sayın Günal
MEHMET GÜNAL (Antalya) Başkanım, zaten
kapattınız, mikrofon kapalı. Ben orada niye bekleyeyim? Siz bir
karar verin
BAŞKAN Ben sizi konuşturacağım
şimdi.
Buyurun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Karar verin, ondan sonra
OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan,
konuşturamazsınız. İç Tüzük gereğince kapalı
oturum önergesi verilince, hemen, herkesle ilgili işlem yapmanız
gerekiyor.
BAŞKAN Yalnız, itiraz var, Konuşma
başladıktan sonra
dediler.
OKTAY VURAL (İzmir) Ben ondan önce verdim efendim,
ben ondan önce verdim, size söyledim, siz
BAŞKAN Sayın Vural
OKTAY VURAL (İzmir) Tutumunuz hakkında söz
istiyorum.
BAŞKAN Konuşmacı kürsüye geldiği
zaman verdiniz.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, tutumunuz
hakkında söz istiyorum.
Hayır, ben, buraya geldim, Muharrem Bey de burada,
başlamadan önce, gelmeden önce verdim. Siz elinize aldınız,
arkadaş okuyordu, siz konuşturdunuz. Ben dedim ki
konuşturmayın, kapalı oturum önergesi verdim.
BAŞKAN Bakın, şimdi,
anlaşalım, hemen tartışmaya gerek yok.
Sayın Günal, benim gördüğüm, kâtip üye
arkadaşlarım da burada, onlara da danışabilirim, kürsüde
konuşmaya başlamıştı.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır efendim,
hayır...
BAŞKAN Müsaade eder misiniz.
Siz bana Sözünü kesin konuşmacının.
dediniz.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, vermeyin dedim. Siz
orada Ne yapacağım? diye şeye soruyorsunuz.
BAŞKAN Hayır, ne yapacağım diye
sormadım.
Hayır, konuşmaya
başlamıştı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, siz
konuşurken Sayın Elitaş sizi uyarıyordu
Konuşmacı kürsüde. diye, Oktay Beyle konuşurken.
OKTAY VURAL (İzmir) - Ben, önceden verdim efendim.
BAŞKAN Şimdi bakın, hepinizi dinlerim
ama benim yaşadığım ve gördüğüm de var, benim
yaşadığım ve gördüğüm de var.
OKTAY VURAL (İzmir) - Efendim, öyleyse ben usul
tartışması
BAŞKAN Bir dakika
Bir dakika
Benim gördüğüm, Sayın Günal kürsüye geldikten
sonra bu önergeyi almış olmamdı.
OKTAY VURAL (İzmir) - Efendim
BAŞKAN Bir dakika
Çözeceğiz Sayın Vural, bir dakika
Bir dakika
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Grup başkan
vekillerini davet edin.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, talep geldiğine göre ve siz
OKTAY VURAL (İzmir) - Talep geldi,
yapacaksınız. Bu iş böyle.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Kapalı oturum talebi var efendim burada.
OKTAY VURAL (İzmir) Ben, kapalı oturum
talebim, görüşmelerin yapılmasını istiyorum.
BAŞKAN Şimdi, bakın, buradaki sorun, siz
kapalı oturum önergenizi verdiğiniz zaman Sayın Günalın
kürsüde konuşup konuşmaya başlamaması; sorun bu.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır, efendim, onunla
ilgili ben geldim Muharrem Beye verdim orada. Onlar koyarken
BAŞKAN - O zaman soralım: Sayın Muharrem
Işık, konuşmaya başlamış mıydı?
KÂTİP ÜYE MUHARREM IŞIK (Erzincan) Mehmet
Ağabey buradan geç geldi ya, gelirken buraya
OKTAY VURAL (İzmir) - Buraya başlamadan önce
ben geldim verdim.
BAŞKAN Gelirken, peki. Siz gördünüz mü?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın
Başkan, bakın, siz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Sayın Mehmet Günal. dediniz.
OKTAY VURAL (İzmir) Ben de önergeyi verdim.
BAŞKAN - Sayın Elitaş, tamam, sizin
itirazınızı da biliyorum, Sayın Vuralın
itirazını da aldım. Bunu tartışmakla çözemeyiz. Usul
tartışması açtığımız zaman da bir adım
ileri gidemeyiz, elimize de artı bir kazanç sağlamayacak. Biz
şimdi o zaman kapalı oturumun gereklerini yerine getirelim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yaşa, sağ ol.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bravo Sayın Başkan,
inisiyatif budur işte! Tebrik ediyorum sizi.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Konuşmacı
konuşurken Sayın Başkan, konuşmacı konuşurken
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Tebrik ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, ikinci bölüm üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına verilen önergeyle ilgili
yapılacak konuşmanın kapalı oturumda görüşülmesine
ilişkin, İç Tüzükün 70inci maddesine göre verilmiş bir
önergesi var. Kapalı oturum istemine dair önergeyi okutuyorum. Ben okudum
ama tekrar okutalım.
TBMM Başkanlığına
2. Bölüm üzerinde MHP grubu adına yapılacak
konuşmada İçtüzük 70e göre kapalı oturum
yapılmasını arz ederiz.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkan Vekili
BAŞKAN - Kapalı oturumda Genel Kurul salonunda
bulunabilecek sayın üyeler dışındaki dinleyicilerin ve
görevlilerin dışarı çıkmaları gerekmektedir.
Sayın idare amirlerinden salonun
boşaltılmasını temin etmelerini rica ediyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
İdare amiri yok, kime yaptıracaksınız?
OKTAY VURAL (İzmir) İdare amiri gelsin
efendim.
BAŞKAN Yeminli stenografların ve yeminli
görevlilerin salonda kalmalarını oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Karar yeter
sayısı
MAHMUT TANAL (İstanbul) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Karar yeter
sayısı istemiştik.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sonradan istediler
Sayın Başkan, geç kaldılar karar yeter sayısında.
BAŞKAN - Şimdi salonun
boşaltılmasını bekleyeceğiz.
Kim boşaltacak? İdare amiri yok.
MEHMET GÜNAL (Antalya) İdare amiri
çağıracağız bir tane. Beş dakika ara verelim, idare
amiri çağırın.
BAŞKAN Salim Bey, lütfen
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan,
karar yeter sayısı istedik.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Geç
kaldınız.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Biraz geç kaldınız Sayın
Öner.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın
Başkanım, tutanaklarda var, geç kalmadık efendim.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Geç kaldı, geç.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Tutanakları getirin
Sayın Başkan.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Beş dakika ara verelim.
BAŞKAN Arkadaşlar, oylama yaptım kabul
edildi. Şimdi salonun boşaltılmasını bekliyorum.
Lütfen
(CHP sıralarından gürültüler)
Salon boşaltılmıştır sayın
milletvekilleri.
Kapanma Saati: 02.49
ON SEKİZ, ON DOKUZ ve YİRMİNCİ
OTURUMLAR
(Kapalıdır)
(Kapalı oturum yapılması için verilen
önergenin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamadığından birleşime 02.57de son verildi.)
XI.- KAPALI OTURUMLAR
ONSEKİZ, ONDOKUZ ve
YİRMİNCİ OTURUMLAR
(Kapalıdır)